de g dergi.sebokolik.com gi.sebokolik.com
2YAŞINDA 100SAYFA
ssayı ayı y :5
ZAMSKA ALBÜMÜYLE !
BULUTSUZLUK ÖZLEMİ
“Onu Tanıyanlardan Şebo” Özel Röportajı
SOBE ALBÜMÜYLE !
JANSET
ROCK MÜZİK ÜZERİNE
GÜVEN ERKİN ERKAL
AYDİLGE
KEŞİF RÖPORTAJLARI
DJ OZZY
ROCKSTAR GALACTİCA PİİZ LİTYUM İSTANBUL ARABESQUE PROJECT
ŞEBOKOLİK DERGİ MÜZİK YAZARLARI BİLGE KOCAARSLAN - ASENA ÖZÇETİN
FESTİVAL DOSYASI
ROCK’N COKE - FOÇA ROCK TATİLİ - UNİROCK OPEN AİR - EFES PİLSEN ONE LOVE
YENİDEN KOŞ YOLLARDA... DURMA ! Bütün Şebokoliklere kocaman bir “Merhaba”... Uzun bir aradan sonra yepyeni sayımızla, gelişmiş kadromuzla, değişen yayın sistemimizle, çoğalan sayfalarımızla ve tabii ki en önemlisi birbirinden değerli konuklarımızla yeniden sizlerle beraberiz... Bayanlar,baylar bu sayımızla beraber bir elin parmaklarının sonuncusuna gelmiş bulunuyoruz. :) 2007 yılından beri uzun aralarla da olsa çıkan her yeni sayımızla sizlere merhaba demekten çok mutluyuz. Şebo hayranları için çalışmak onlar için bir şeyler üretmek gerçekten çok keyifli. “Bunu ben de yaşamak isterim” diyen arkadaşlar, 5.sayımızın kadrosunda yerini aldı. Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza gönülden teşekkürler... Vee gelelim değişim rüzgarları esen 5.sayımızın içeriğine...Öncelikle sayfalarımız çoğaldığı için içeriğimiz de zenginleşti haliyle. Festival mevsimini geride bırakır iken onlara dair fotoğraflarla süslenmiş yazılar, değerli müzisyenlerimizin Şebokolik Dergi okuyucuları için yazdıkları yazılar, birbirinden önemli grup/sanatçılarla yaptığımız röportajlar bunlardan bazıları... Bu arada 4.sayımızdan bu yana olan önemli yeniliklerimizden birisi de Şebokolik ailesine eklenen, yine bir ilk olarak: “Şebokolik Tv”. Şebnem Ferah videolarını istediğimiz zaman kolayca bulabileceğimiz, Şebo ve ekibi hakkındaki haberlerden haberdar olabileceğimiz bir Şebokolik Tv’miz var artık;) İlkleri gerçekten seviyoruz :) Dergilerimiz arasındaki zaman süresi de gittikçe azalmaya başladı. Elimizden geldiğince bu zaman dilimini kısaltabildiğimiz kadar kısaltmaya, sizleri daha fazla bekletmemeye gayret edeceğiz. Ve arkadaşlar yeniliklerle, ilklerle, sizlerle büyüdük, büyüyoruz ve büyüyeceğiz. Yanımızda olan, haberdar olduğumuz ya da olmadığımız bütün okuyucularımıza teşekkürü bir borç biliriz :) Arayı fazla açmadan, 6.sayımızda buluşmak dileğiyle Ferah kalın... Kapak Fotoğrafı : Zeynel Abidin Ağgül
Derya Ülkar - Sertan Kartal - Rukiye Şahin
GENEL YAYIN / SANAT YÖNETMENİ: SERTAN KARTAL EDİTÖRLER : DERYA ÜLKAR - SERTAN KARTAL- RUKİYE ŞAHİN MUHABİRLER: ZIKKIM - NİGAR SELVİ - YASEMİN ERİŞEN - BURAK TOPÇU YAZARLAR: ASENA ÖZÇETİN - BİLGE KOCAARSLAN BİLGESU YAPRAK - ABDULLAH ABALI - İMGE BALIK - ÖZGÜR KARA -YAĞMUR SİNEM B BASIN İŞLERİ: SERTAN KARTAL- YASEMİN ERİŞEN - RUKİYE ŞAHİN - ERDEM ASLAN - NİGAR SELVİ İLETİŞİM : dergi@sebokolik.com
Bölüm 1: Şebnem
içe
Şebo’ya dair Bir şark fotoğraf kar “Onu Tanıyanlardan Ş
Rockstar Gala
m Ferah ve ekibi
erik
r son haberler ı hikayesi elerinde şebo Şebo” Janset Röportajı ctica Röportajı
Haberler Son sayımızdan bu yana Şebnem Ferah ve ekibine dair son haberler...
Yeni albüme dair... Her kafadan farklı bir ses çıkarken ve yeni albümü sabırsızlıkla beklerken, albümün çıkış tarihi konusunda kime inanacağımızı şaşırmış idik :) Bu konuya açıklık getiren isim ise tabii ki Şebnem Ferah oldu. Star Life mikrofonuna konuşan ve albümün çıkış tarihinin ekim-kasım ayları gibi olduğunu belirten Şebo, kafalardaki soru işaretlerini silmiş oldu. Şebnem Ferah, Rock’n Coke’da izleyici! Yeni albüm öncesi,Şebnem Ferah Rock’n Coke festivaline izleyici olarak katıldı.İzleyiciler arasında ayrıca,Mor ve Ötesi grup elemanları, Janset, Küçük İskender, Seda Akman, Ayşe Boyner ve Kargo grubunun solisti Koray Candemir gibi ünlüler de vardı. Duman konserinde Şebnem Ferah... Harbiye Açıkhava’daki Duman konserini izlemeye gelenler arasında rock müziğin kraliçesi Şebnem Ferah da vardı. Arkadaşı Özge Fışkın ve menajeri Yeşim Doran’la birlikte protokol koltuklarında yer alan Ferah,konserin diğer yarısında Kaan Tangöze’nin “Şebnem Ferah da buradaymış arkadaşlar” sözleriyle bol tezahürat aldı. Klasik giyimi gözlerden kaçmayan Şebnem Ferah,yeni albüm öncesi Rock’n Coke ardından Duman konserinde de bulunmasıyla hayranlarına büyük ilgi uyandırdı. Duman konseri ‘Dibine Kadar’ ile başlayıp ‘Helal Olsun’ ile bitti.
Rockstar Galactica bu sezon da Hayal Kahvesi’nde.. Rock,funk ve pop parçaları içeren repertuarıyla çalışmalarına devam eden Buket Doran ve Aykan İlkan’lı Rockstar Galactica Hayal Kahvesi’nin tatile girmesinden ötürü konserlerine ara verdi.6 Eylül itibariyle grup her pazar sahne almaya devam edecek. Metoboy’dan ilk klip! Metin Türkcan kuruculuğundaki Metoboy grubu ilk video klibini yayınladı. “Mars” 18 Şubat’ta Balans Jolly Joker’de verdikleri ilk açılış konserlerindeki performans görüntülerinden oluşuyor. Klip konser anında çekilmesinden ötürü grup elemanlarını yormuş.Klibin yönetmeni ise Hakan Utangaç. Metoboy Foça Fest’te... 13-16 Ağustos tarihleri arasında İngiliz Burnu’nda gerçekleşen Foça Festivali’nin açılışını Metoboy grubu yaptı. Performanslarıyla göz dolduran grup ilk konserini 18 Şubat’ta vermişti.
Bir Şarkı Hikayesi Dergimizin sevilen bölümlerinden birisi ‘Bir Şarkı Hikayesi’ bölümümüze bu sayımızda da devam ediyoruz. Bu sayıda sizlerle paylaşacağımız şarkı hikayesi ise “Delgeç”...
“Gel bir parçam ol kanımdan canımdan Gel bir parça al ekmeğimden suyumdan” Delgeç, Can Kırıkları albümünün 4.şarkısı. Delgeç’in, Can Kırıkları ve Çakıl Taşları gibi bir klip şansı olmadı bu albümde.Ancak Şebnem Ferah’ın 10 Mart Bostancı Konseri’nden oluşan dvd albümde bu parçaya ait etkileyici bir performans bulunmakta.Şarkıda,bir vazgeçmişlik ve karşıdaki kişiye karşı bir özlem söz konusu. “Hadi gel bir de sen vur” sözleri ile biten şarkı, nakaratta hızlanıp ara sözlerde tempoyu düşürerek, Şebokolikleri etkilemekte. Şebokoliklerin “Delgeç” hakkındaki yorumlarına gelecek olursak; “eğlenceli insanın içini hareketlendiren bir şarkı” -maytap “Burda çığlıklar öne çıkmış olsa da çığlıklardan daha güzel şarkının müziği ve sözleri de var bence..Yine süper yorum,süper sözler,süper müzik!” -damla_sebo “sebo bu parça için ilk başta yasadıgın zaman zor oluyor ama daha sonra yasadıgın zaman alısıyorsun demişti, kesinlikle çok dogru söylüyor.. özellikle konserlerde delgeçi çok seviyorum, Metin Türkcan solo kısmı uzatınca daha güzel oluyor tabii kii...” -sferah82 “çığlıklarla bütünleşince ayrı bir tadı oluyor” -Jane Doe“sözleri harika...ayrıca sondaki çığlıklar da muhteşem..” -going underŞebo’nun şarkı hakkındaki yorumları ise; “Büyük bölümü Los Angeles’ta yapıldı Delgeç’in. Bazı şeyler tekrar başına geldiğinde yaşayacağın acıyı biliyorsun. ‘Bile bile lades’ diyorsun. İlk kez karşılaştığında midene oturan bir şey üçüncü kere karşılaştığında aynı etkiyi yapmıyor. Daha hazırlıklı oluyorsun. Acıyı yaşamak istiyorsan senin kararındır. Cesur, ne yapmak istediğini bilen ama üzüntü denen şeyi itiraf etmesi güçsüzlük olarak algılanmayan bir kadının sözleri bu. Bir aşk hayal ederek yazmadım.” (Şebnem Ferah’ın şarkı hakkındaki yorumu Yeni Aktüel dergisinden alıntıdır..)
“Gel bir parçam ol kanımdan canımdan Gel bir parça al ekmeğimden suyumdan Ben zaten düşmüşüm kaldırımlar yatağım olmuş Gel bir de sen vur, hadi gel bir de sen vur Ben zaten düşmüşüm içim dışım korku dolmuş Gel bir de sen vur, hadi gel Nasıl olsa alıştım ben bu sert rüzgarlara bu sert iklimli ıssız hayata delgeç gibi deleceksin sen de ruhumu biliyorum durma gel bir de sen vur. bir de sen vur...”
“Fotoğraf karelerinde Şebo” isimli bölümün bu sayıdaki konuğu, Tuncay Orhan. Tuncay Orhan, aynı zamanda Şebnem Ferah’ın ses teknisyenliğini de yapmaktadır. Fotoğrafçının diğer çalışmalarına www.tuncayorhan.com adresinden ulaşabilirsiniz...
Onu Tanıyanlardan Şebo Şebnem Ferah’ın yakın dostlarından Janset geçtiğimiz günlerde Rock’n Coke’da Şebnem Ferah ile birlikte eğlendi. Bizler de “Onu Tanıyanlardan Şebo” isimli, Şebnem Ferah üzerine röportajlardan oluşan bölümümüzde Janset’i ağırladık... Janset,Şebnem Ferah ve kendisine dair soruları yanıtladı.
Şebokolik Dergi : Öncelikle dergimize konuk olduğunuz için teşekkür ederiz ve hoş geldiniz… Janset: Kendinle ilgili çalakalem röportaj cevaplamak ne kolaymış meğer. Konu bir başkası ile ilgili düşünceleri kalemden süzmeye gelince... Şebokolik Dergi :Şebnem Ferah’la dostluğunuz ne zaman başladı, biraz anlatabilir misiniz bize? Janset: Okan Bayülgen’le “Televizyon Çocuğu” zamanı (1996). Şebnem Ferah “Kadın” albümü bomba! olarak raflarda yerini alır. Ve programa konuk olarak gelir. Bas gitarda Tarkan Gözübüyük. Kim bilebilirdi ki sonrasındaki 13 sene bu insanlar arasında görünmeyen ama hep var olan lezzetli bir bağ oluşacağını. En azından ben öyle düşünüyorum. Veee şahane basçıyı kapmama vesile oldukları için hem Şebnem’e hem Okan’a çok teşekkür ediyorum. Yaşasın Rock and Roll! Şebokolik Dergi : Rock müziğin kraliçesi olduğunu yaptığı işlerle ve canlı performanslarıyla her seferinde akıllara getiren Şebnem Ferah, özel hayatında, dostlarında nasıl izler bırakıyor? Janset: Şebnem’e neden “Kraliçe” dediğinizi biliyor ve en saygın hislerimle katılıyorum. Benim için daha ziyade “Prenses” Şebnem. Kraliçe, işin bitmişliğini çağrıştırıyor bana daha ziyade. Bu açıdan bakınca da daha yapacak çok şeyi olan, heyecanlı, canlı, genç ve güzel bir “rock star” prensese benzetiyorum. Yaptığı şeye fazlasıyla aşık ve sadık. Pamuklar içinde, bulutların üzerinde gezdirmek için özen gösteren,bazen sevmekten yorulan bazen kırılan ama hiç vazgeçmeyen hep sulayan, gördüğü ufak filiz için dünyaları bir kelimeye sığdırmaya çalışan, kelimelerin yetmezliğinden bir türlü kısa cümle kuramayan,kalbi acıdığında mavilikten karanlık sonsuzluğa uzanan ve ne güzel ki sonrasında renklerinin arasına dönebilen... Şebokolik Dergi :Şebnem Ferah’la yaşadığınız özel bir anınız var mı? Bizimle paylaşır mısınız? :) Janset: Özel olur muydu o zaman ? :) Şebokolik Dergi :Tarkan Gözübüyük’le olan beraberliğinizden ve röportajlarınızdan yola çıkarak rock müziğin Türkiye’deki doğuşuna şahit oldunuz ve rock müzikle iç içe bir dönem geçirdiniz diyebiliriz. Siz o dönemle Şebnem Ferah arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
Röportaj : Nİgar Selvİ
Janset
Onu Tanıyanlardan Şebo Janset: Biz o dönemde, başka başka bir çok çeşit arasından rock müziğinin rüzgarına kaptırdık kendimizi. Zar zor elde ettiğimiz dergilerin sayfaları yıpranmasın diye imtina ederdik. Uzun uzun listeler yapıp İron Maiden, Judas Priest, Pink Floyd, Megadeth, Metallica şarkıları sipariş ederdik. TRT nin tek rock programı başladığında ekrana yapışıp, kendimizi konser alanında hissetmeye çalışırdık. İzleri takip ederken kendimi Heavy Metal’in tam ortasında buldum.Hepimiz ayrı yollardan aynı müzik etrafında bir araya gelmiştik. Şu anda rock müzik sever gençlerin üşenerek gittiği konserlerin çoğalması, o dönemde yaşanan aşkın inadının ürünüdür. Ve Şebnem bu bağın güçlenmesi ve hep bir adım daha gelişmesi için en çok inat edenlerden biri. İyi ki varlar. Şebokolik Dergi : Türkiye’de öncü olarak bir konser DVD’si çıkardı Şebnem Ferah ve senfoni orkestrasıyla gerçekleştirdi bu konseri. Bir dinleyici olarak nasıl buldunuz konseri ve DVD’yi? Janset: Alkışşşş. Şebokolik Dergi : Peki, en beğendiğiniz Şebnem Ferah albümü ve şarkısı hangisi? Janset: Her albümde hem müzikal olarak hem ses performansı olarak sürekli kendini hep ileri doğru çekiştiren Şebnem’in her şarkısının başka bir anını seviyorum. Bazen bir gitar solo, bazen bir çığlık, bazen sessiz hıçkırık… Şebokolik Dergi : Yeni çıkacak albümde Tarkan Gözübüyük’ün de isminin geçecek olmasını tahmin etmek çok zor değil aslında. Bizim kulağımıza gelen, albümün yaz aylarında çıkacağına dair söylentilerdi, sizin kulağınıza gelenleri merak ediyoruz aslında hayranları olarak. Biz oldukça sabırsızız da bu konuda:) Janset: Ajanlık yapayım haa :) İpucu; yaza yetişmez ama beklediğinize değecek bir müzik ziyafeti olduğunu söyleyebilirim Çok çalışıyorlar çoook! Şebokolik Dergi : 2 yıl aradan sonra Rock’n Coke müzikseverlerle buluştu. Siz de Şebnem Ferah ve diğer dostlarınızla oradaydınız. Peki, bu yıl ki Rock’n Coke izlenimleriniz nasıl? Ülkemizdeki müzik festivallerini yeterli buluyor musunuz? Janset: Memleketimizde bir şey tuttuğu zaman ona yapışıp suyunu çıkarmak çok rastlanan bir durum. Aynı mahalleye 10 bakkal açmak gibi. Benim izlenimim; her organizasyonun özenle yapılması, mekanın doğru seçilmesi, özellikle yurt dışından konukların geleceği organizasyonlarda insanlara lütfeder gibi davranılmaması, kendi gruplarımıza da aynı saygının gösterilmesi gerekliliği. Sonuçta o müziği bu memlekette yapan insanların sayesinde bu tür organizasyonların gerçekleştirildiğinin unutulmaması gerekliliği. Ses düzeni kesinlikle iyi olmalı, kamp alanları uygun olmalı. Tuvalet bol olmalı, yemek bol ve seçenekli olmalı. Anı kurtarmaktan ziyade bu organizasyonları uzun süreli yapabilmek hedeflenmeli. Çok faydalı. Daha da çoğalmalı bence. Dans ve müzik bizim en ilkel tören biçimimiz. En esrime halimiz. Şebokolik Dergi : Başarılı projelere imza atmış bir oyuncusunuz. Hatta biz sizi ‘Ayrılsak da Beraberiz’, ‘Yarım Elma’ gibi döneminde oldukça ilgi görmüş dizilerden tanıyoruz. Oyunculukla müziği birleştirirsek, dizi-film müzikleri geliyor hemen akla. Şu dizi ya da filmde, Şebnem’in şu şarkısı çok iyi bir bütün oluştururdu diyebilir misiniz? Janset: Artık müziğin, görsellik içindeki önemi bizde de anlaşılıyor. Daha da gelişsin inşallah. Zaten olan bir film için düşünmek istemem Şebnem’i, biz yeni film projemiz için kullanalım isterim Düşünselermiş efenim :)
Janset Şebokolik Dergi : Oyunculuğun yanında müzikle de yakından ilgileniyorsunuz. Hatta takip edenler bilir ‘Pukku Mikku’yla Türkiye’nin en başarılı müzisyenleri bir araya geldi ve siz de grubun vokalisiniz. Henüz sadece bir şarkı dinleme fırsatımız oldu, yeni şarkılarla ne zaman tanışacağız? Janset: İkinci parçamız Turgut Berkes’in Kara Kutu albümünden bir “coverma”; İçimizdeki Dünya. Parçayı Tarkan abimiz ters köşeye yatırdı sağolsun. Kerem Özyeğen gitarına bayılacaksınız. Bu arada aynı zamanda web tasarımı yapan Hale Utangaç’ın da nasıl back vokal yaptığını duyacaksınız. 3. parça ile Cihan Barış düzenleme çalışmalarında. Bense, dünyanın en mutlu insanı olarak, müzik şöleninin tam ortasında yer almaktan aldığım hazzı anlatacak kelimeleri bulamıyorum :) Hep birlikte eğlenicez hiç merak etmeyin, sizinle paylaşmadan ne zevki olur . Depincez, dans etcez, kopcaz, coşcaz, terlemeden gitmeycez inşallah :) Şebokolik Dergi : Şu anda Fox Tv’de yayınlanan bir yarışma programıyla gündemdesiniz. Oldukça heyecanlı bir yarışma. Nasıl oluştu bu proje ve nasıl gidiyor? Janset: Paket program, Fransa’ya gidiyorsun, çekiyorsun, geliyorsun. Ben de sizinle birlikte seyrediyorum. Bence tam gençlere göre bir program. Küçüklüğümden beri seyrettiğim bir projede olmak çok zevkli. Şebokolik Dergi :Televizyon camiasında kulak ardı edilen bir konuyu gündeme getirdiniz. Birleşik Oyuncular Meslek Grubu (BİROY) 2009 Ocak ayında oyuncudan ışıkçıya kadar setteki hemen herkesin yasal haklarını korumak için kuruldu. Oldukça geç kalınmış bir durum, sizce bu süre zarfında ne kadar aşama kaydetti ve ne zaman tam anlamıyla hedefine ulaşacak? Janset: Herkes üstüne düşeni yaptığı, konuşmaktan yapmaya geçtiği, insanlık haklarını koruyamadan başka bir yaraya merhem olamayacağını anladığı zaman daha iyi olacak sanırım. Bir şeyin hedefine ulaşması için oku atan insanların hedefin arkasında durması gerekli. O bilince ulaşınca her şey çoook hızlanacak. Küçük bir eşik var sanırım o da atlanırsa konu ivme kazanacak. Az kaldı ama daha çok iş var. Şebokolik Dergi : Dizilerin süresinin neredeyse bir film süresi kadar uzun olmasından siz oyuncu olarak muzdaripsiniz, bizler de izleyici olarak bu durumun değişmesi gerektiğini düşünenlerdeniz. Peki, bu durum değişmedikçe sizi bir dizi projesinde göremeyecek miyiz? Janset: Allah kimseye istemediği bir şey yaptırmasın ya da olumlamak gerekirse Allah herkese istediği şeyi yapma şansı versin. Şu anda yapılan projelere ve çalışma şartlarına inanmıyorum. Yaptığım şeyi çok seviyor ve gerekirse kendimi adıyor olabilirim ama bu insan olduğum ve haklarımın korunması gerektiği gerçekliğini görmezden gelmeye sebep olmamalı. Şebokolik Dergi :Son olarak buradan Şebnem Ferah’a neler söylemek istersiniz? Janset: Sevgili Şebnem, Kalbin kadar temiz bu sayfadan bana da bir sayfa ayrıdığın için… şaka şaka :) Şebo’cum; paylaşılan zamanların azlığı, paylaşılanların özlüğüne etki etmez bilenlerdenim. Birlikte geçirilen an’ların güzelliğini kana kana yaşattığın ve okyanusundaki damlalardan biri olmama izin verdiğin için teşekkür ederim. Meleksim benim :) Ayrıca, son söz olarak; Böylesine sevgi dolu ve özel bir köşeye beni de konuk ettiğiniz için teşekkür ederim. Tüm Şebokolikleri sevgiyle selamlıyor, meleklerinizin her daim sizinle uçuşmasını diliyorum.
Rockstar Galactica a
Buket Doran ve Aykan İlkan ile tanıdığımız Rockstar Galactica, Hayal Kahvesi’ndeki performanslarıyla Şebokolikler tarafından beğenilen gruplar arasında ilk sıralarda. Bizler de Rockstar Galactica ekibini, Şebokolik Dergi’de misafir ettik.
a Bizlerle Şebokolik: Öncelikle grubun kuruluş aşamasından söz edebilirmiyiz.. Nasıl bir araya geldiniz ? Rockstar Galactica: Buket’in bir akşam gitarist arkadaşı Emrah’a Galactica adında bir grup kurup sevdiğimiz parçaları çalalım demesiyle başlıyor hikaye. O dönem Buket,Emrah ve Aykan beraber çalmaktaydı, bu ekibe klavyeci arkadaşımız Arda’nın da katılmasından sonra grup solist aramaya başladı, Can Bora ile tanıştıktan sonra ilk kadro tamamlanmış oldu ve repertuarı hazırlayıp 2005’de Kemancı’da sahne almaya başladı. Şebokolik: Peki,grubun adıyla ilgili özel bir hikayeniz var mı? Rockstar Galactica: Çok özel bir hikayesi yok aslında. Grubun ismi, kurulduğumuz zamanlarda henüz yeni sezonları çekilmemiş,nostaljik ve eskiden çok sevilen bir dizi olan Battlestar Galactica’dan geliyor. Sahneye çıktığımız ilk dönemlerde açılışta ekranda filmi gösterip Galactica film müziğini çalardık ve hatta savaş gemisinin ışıklı bir maketi de kapıda asılı olurdu. Şebokolik: Aykan Abi ve Buket Abla tanınmakta:) ancak, Can Bora Genç,Emre Kula,Gamze Amous, Uğur Gülbaharlı’yı pek fazla tanımıyor okuyucularımız, biraz kendinizi tanıtır mısınız? Emre Kula : Ben Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları bölümünde Caz Gitar eğitimi alıyorum. Bu zamana kadar bir çok projede gitarist olarak görev aldım. Turgut Berkes ile Karakutu, Main Project, Tork bunlardan bazıları. Pentagram solisti Murat İlkan’ın “ Murat İlkan Akustik “ projesinde yer alıyorum. Yaklaşık 1 yıldır Galactica ile beraberim. Son dönemde de yine Buket, Aykan ve Uğur’un da içinde yer aldığı “Black” isimli yeni bar grubumuzla her salı Mojoda sahne almaya başladık. Can Bora Genç : Ben aslında Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunuyum. Ama zaman içinde mesleğim hobim, hobim de mesleğim haline geldi ve hayatımı müzisyen olarak devam ettirmeye karar verdim.İstanbul Üniversitesi Konservatuarı yarı zamanlı şan bölümünde bir süre eğitim aldım. Daha sonra şan eğitimime özel dersler alarak devam ettim. Murat İlkan ve Ankara Devlet Opera ve Balesi eski sanatçılarından Yıldız Tunbul ile çalışıyorum.2005 yılında Galacticaya katıldım. Değişik projelerde solistlik ve koristlik yaptım. Müzikal ve müzikli oyunlarda rol aldım. Şu an halen sahnelenmek olan “ Avenue Q” müzikalinde ve “ Korkuyorum Sevgilim “ isimli müzikli oyunda rol alıyorum. Boğaziçi Caz Korosu üyesiyim.
Röportaj : Rukİye Şahİn - Sertan Kartal
Gamze Amous : Ben de zaman içinde hayatını müziğe yönlendirenlerdenim. Gruptaki diğer arkadaşlarım gibi değişik projelerde görev alıyorum. Emre ile birlikte “Main Project” isimli grubumuzla sahne alıyoruz. Emre Altuğ’un vokalistiyim. Onunla beraber bir çok konser veriyoruz. Uğur Gülbaharlı : 1997 yılında Bilkent Üniversitesi Konservatuarı Teori ve Kompozisyon bölümünden mezun oldum. Daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuarında Kompozisyon yüksek lisansı yaptım. Bir çok kurum ve kuruluşta müzik teorisi, solfej, piano, armoni, kontrpuan ve form bilgisi üzerine dersler verdim. Halen Yıldız Teknik Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları bölümünde araştırma görevlisiyim. Bu zamana kadar bir çok sanatçıya sahnede eşlik ettim. Haluk Levent, Feridun Düzağaç, Özlem Tekin bunlardan bazıları. Halen Özge Fışkın ile beraber çalışıyorum. Emre’nin demin bahsettiği Black isimli yeni bar grubumuzun klavyecisiyim ve yine ben de Emre gibi 1 yıldır Galactica ile beraberim. Şebokolik: Galactica,yeni sezon performanslarına başladı :) nasıl bir Rockstar Galactica bekliyor bizi ? Rockstar Galactica: Hem kendimiz hem de bizi izlemeye gelen arkadaşlarımız için sevdiğimiz eski gruplardan yeni parçalar ekliyoruz. Repertuarda hem bilindik ve eğlenceli hem de güzel ama çok performe edilmemiş parçaların olmasına da dikkat ediyoruz. Pop, funk ve rock parçalardan oluşan repertuarımızda,duruma göre ağırlık verdiğimiz tür değişiyor. Bu sezon hepimizi eğlenceli ve enerjik akşamlar bekliyor. :) Şebokolik: Bildiğimiz gibi Şebnem Ferah ve ekibi yeni albüm için stüdyo kayıtlarındaydı. Buket Doran ve Aykan İlkan için bu durumun Galactica’ya yansıyan olumsuzlukları oluyor mu? Rockstar Galactica: Grup içinde herkesin uğraştığı başka işler ve projeler var. Bu çalışmaların Galactica’ya olumsuz bir etkisi olmuyor genel olarak.Galactica için yapacağımız provaların zamanını konuşup ortak bir boş zaman bularak ayarlıyoruz zaten.Performans gecelerine denk gelen işler olursa o gece sahnede olamayacak olan arkadaşımızın yerine bir başka müzisyen arkadaşımızı çağırıp programa devam ediyoruz. Şebokolik: Şebnem Ferah ile Hayal Kahvesi’nde düetinizde gerçekleşmişti.Bu sezon da bu tarz düetler düşünüyor musunuz?
Rockstar Galactica: Bu düet durumu ya da başka müzisyen arkadaşlarımızın sahnede bize katılmaları daha önceden konuşulmuş veya ayarlanmış olmuyor. O gün orada olan müzisyen arkadaşlarımız eğer bize katılmak isterlerse katılıyorlar. Şebokolik: İleriye dönük bir albüm fikri var mı? Grup imzası taşıyan besteler için çalışmalar yaptığınızı biliyoruz. Müzik yaparkenki ruh halleriniztek başınıza veya beraberken nasıldır? Rockstar Galactica: Sahnede beraberken paylaştığımız duygulardan ve müzikal birlikteliğimizden memnun olmamızdan yola çıkarak, başkalarının parçalarını yorumlamanın yanı sıra kendimize ait bir şeyler çalmak üzere bir takım çalışmalarımız oldu. Bu, şu an daha çok üzerinde konuştuğumuz bir durum, vakit problemleri nedeniyle henüz istediğimiz kadar bir araya gelebilmiş değiliz. Normalde de beraber iyi vakit geçiren bir ekip olarak, paylaşımlarımızı müzikal olarak da sürdürmek niyetindeyiz.Çalışmalarımızın bizi nereye götüreceğini beraberce göreceğiz. Bireysel olarak da beraberken de herkesin müziğin içinde olmaktan mutlu olduğunu söyleyebiliriz. Şebokolik: Biraz müzik dışında konuşacak olursak,müzik dışında neler yapıyor Rockstar Galactica? Rockstar Galactica: Herkes kendi kişisel işleri ve çalışmalarıyla meşgul oluyor.Zaman zaman beraber toplanıp birlikte vakit geçiyoruz. Bu genelde bir yere gidip yemek yemek,sohbet etmek ya da gidip başka grupların performanslarını izlemek şeklinde oluyor. Şebokolik: Son olarak Sebokolik Dergi ve Sebnem Ferah dinleyicileri için neler söylersiniz.. Rockstar Galactica: Şebokolik Dergi ve bizi takip eden tüm dinleyicilere teşekkür ediyoruz.
CTİCA ROCKSTAR GALA Sİ HER PAZAR GECE BEYOĞLU HAYAL KAHVESİ’NDE.
Gamze Amous EKİBİNDEN, ROCKSTAR GALACTİCA RE KULA GAMZE AMOUS İLE EM İ GRUPTA “MAİN PROJECT İSİML BERABER ÇALMAKTA.
BUKET DORAN, EMRE KULA, UĞUR GÜLBAHARLI, AY KAN İLKAN AYNI ZAMANDA “BLACK ” GRUBUNDA HER SALI GECESİ MOJO ’DA SAHNE ALMAKTA
Uğur Gülbaharlı
Bölüm 2: Rock
içe
Rock müzik Haberler/ Ye Bulutsuzluk Ö Yeni Albümü Güven Erkin Erka Dj Ozzy ile M İstanbul Arabesqu Keşfet bölümü “ “Keşfedilmeye Hazır A “Keşfet” bölümü “Müzisyen Gözüyle” Bilg “Müzisyen Gözüyle” A
k Müziğe Dair
erik
eni Klipler / Yeni Albümler zlemi Röportajı üyle “Aydilge” l ile Müzik Üzerine Müzik Üzerine e Project Röportajı “Piiz” Röportajı Albüm” konuğu Lityum ü grup tanıtımları ge Kocaarslan köşe yazısı sena Özçetin köşe yazısı
HABERLER
Hayranlarının oyları ile Mtv ödüllerinde “En iyi Türk Sanatçı” seçilen Manga, 5 Kasım akşamı MTV Türkiye ekranlarından canlı yayınlanacak olan 2009 MTV Avrupa Müzik Ödülleri Töreni’nde Türkiye’yi temsil edecek.Manga dünyaca ünlü isimlerle aynı kategoride yarışacak.
Geçtiğimiz yaza dair en çarpıcı haberlerden biri, popun kralı Michael Jackson’ın hayatını yitirmesiydi. Jackson’ın ölümünden sonra ölüme dair bir çok tartışma yaşandı.Cenaze öncesi hazırlıklar esnasında Jackson’a dair anma gecesinde, Jackson’ın kızının konuşması da Jackson severlerini duygulandıran gelişmelerdendi. Son olarak Jackson’a dair bir film vizyonlara girdi. “This is it” isimli film, Londra konserlerine hazırlanan Michael Jackson’ın yüzlerce saatlik provalarından ve kamera arkası çekimlerinden görüntüler içeriyor.
Yeni albümü ‘İnsanlık Halleri’ ile müzikseverlerin beğenisini toplayan Teoman, albümüne yeni çektiği klipler ve konser programları ile devam etmekte.Yeni albümün ve sevilen Teoman şarkılarının yer alacağı konserler ise sizleri bekliyor. İstanbul Tenik Üniversitesi - Maslak Kampüsü 4 Kasım 2009 Çarşamba saat : 14:00 Jolly Joker Balans - İstanbul 6 Kasım 2009 Cuma saat : 00:00 Ooze Venue - İzmir 18 aralık 2009 Cuma saat : 00:00
“Atomların Harika Dünyası” ve “Kontrol” adlı iki albümlerinden sonra 110, üçüncü albümlerini bir paket halinde USB stick şeklinde, aynı zamanda bileğe de takılabilicek bir şekilde piyasaya sürecek. Kasım ayında yayınlanması planlanan 11 şarkılık 3.albümün ilk klibi “Geri Dönme”ye çekildi. Albümün içinde 11 şarkının yanı sıra klipler ve gruba ait fotoğraflar da bulunuyor.
HABERLER Önceki sayımızdan bu yana geçen zaman içerisinde Hayko Cepkin’e dair bir çok gelişme yaşandı. Öncelikle ramazan ayı dolayısıyla bir TRT projesinde, “Demedim mi?” isimli ilahiyi kendine has tarzıyla seslendirdi Hayko Cepkin. Bir başka haber ise, Hayko Cepkin, sevilen televizyon programı “Disko Kralı”nın jenerik şarkısını seslendirdi. “Consume, obey, die” isimli parçanın sözleri ise Okan Bayülgen’e ait.
“Kendin Coş” isimli parçaları ile tanıdığımız Deja-vu grubu uzun süredir beklenen albümlerinin yakında çıkacağını açıkladı. Albümün çıkmasının ardından grubun solisti Cenk Sönmez, kişisel albüm çalışmalarına başlayacak.
Kendi isimlerini taşıyan ilk albümlerinden çıkan ‘Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer’, ‘Kafile’, ‘Döneceksin Diye Söz Ver’, ‘Aklımın İplerini Saldım’,‘İhtimaller Denizi’ gibi şarkılarla Türkiye’de tüm dikkatleri üstüne çeken ve ardından, “Katil & Maktûl’ albümünü çıkaran Yüksek Sadakat, 06-14 Kasım 2009 tarihleri arasında Avrupa Turnesi’ne çıkıyor. 06 07 09 11 12 13 14
Kasım Kasım Kasım Kasım Kasım Kasım Kasım
Cuma: Panama - Amsterdam Cumartesi: Dilaila - Zürih Pazartesi: Logo - Hamburg Çarşamba: SO36 - Berlin Perşembe: De Centralle - Gent Cuma: Herbrands - Köln Cumartesi: Theaterfabrik - Münih
Rock müzik dünyasının başarılı performans gruplarından Gripin’de değişim rüzgârları esiyor. Evren Gülçığ’ın ayrılmasıyla dört kişi kalan grupta bas gitar artık Arda İnceoğlu’na emanet. Bar programlarına da yeniden start veren Gripin, bir yandan da yeni albümlerini yıl sonuna yetiştirmeye çalışıyor.
Antalya’da Akdeniz Çiçek pasajında Düzenlenen Carnevale Müzik Festivali,birçok amatör grubun katılımıyla gerçeklesti.Şebokolik Dergi Antalya muhabiri, Barış Atmaca da oradaydı. Inflexible Erection Effect Toplumsal Atık Cat Like Thief grupları festivalde sahne aldı.
YENİ KLİPLER
YÜKSEK SADAKAT - KADINIM
110 - GERI DÖNME
Yüksek Sadakat’ten sürpriz video “Uzay Heparı-Sonsuza” albümünde yer alan Kadınım şarkısına geldi.
Türkiye’deki elektronik rock müziğin önemli temsilcilerinden olan 110 “Atomların Harika Dünyası” ve “Kontrol” albümlerinden sonra, kasım aylarında çıkaracak oldukları 3.albümün ilk videosunu Grubun rüzgar türbinlerindeki açık hava ve gece “Geri Dönme”ye çekti. performanslarının yer aldığı klip Alaçatı-Çeşme’de Yönetmenliğini Barış Alp’in üstlendiği, animasçekildi.Şarkının sözleri Sezen Aksu’ya,bestesi Uzay yonları Post Prodüksiyon tarafından gerçekleştiriHepari ‘ye ve yeni düzenlemesi gruba ait. len klip grubun performans görüntüleri eşliğinde Tuz Gölü’nde çekildi.
BADEM - DOĞ GÜNEŞ
TEOMAN - FAHİŞE
Badem,S’onsuz albümünün dördüncü video klibini Teoman’ın son albümü “İnsanlık Halleri”nden bir parça daha kliplendirildi. Yeni klip “Fahişe” isimli yayınladı. parçaya çekildi. 2009 yaz turnesi görüntülerinden derlenen yeni klip grup solisti Mustafa Kemal Öztürk’ün ,kuzeni Yönetmenliğini Teoman’ın yaptığı video klipte, Fulya Kutluay’ın şiir kitaplarından “Bir Beyaz Gül şarkının sözü ve müziği yine sanatçının kendisine Gibi” de yer alan “Doğ Güneş” adlı şiirden beste- ait.Klipteki performans görüntüleri için Halkalı’da lediği şarkıya geldi.Doğ Güneş’in yönetmeni ise en bir depo kullanılırken, aktuel görüntüler ise Beiyi kısa film ödüllü İsmet Kurtuluş. yoğlu sokaklarında çekildi.
YENİ KLİPLER
GECE YOLCULARI - DUR GITME
Gece yolcuları “Kalbin Kadar Yakın” adını verdikleri albümlerinin dördüncü video klibini ”Dur Gitme” adlı şarkıya çekti.
CİN SEDDİ TARİHİN EN BÜYÜK YALANI Şebokolik Dergi olarak kuruluşumuzdan beri bizlerle olan Cinseddi, “Tarihin En Büyük Yalanı” isimli parçasına klip çekti.
Yönetmenliğini Çağrı Türkkan’ın yaptığı “Dur Git- “Herşeye Evet Diyemem” isimli albümleriyle iyi me” Gece Yolcuları’nın “Kalbin Kadar Yakın” al- bir çıkış yakalayan Cinseddi’nin,ikinci klip çalışbümlerinin 4.videosu.Klip içeriğiyse grubun 2009 ması doğal bir mekanda geçiyor.Söz ve müziği Cin üniversite bahar şenliklerinde verdiği sahne per- Seddi gitar Uğur Çakar’a ait olan klip Dna Film taformanslarından oluşuyor. rafından Emir Khalilzadeh yönetmenliğinde çekildi.
DİREC-T - GİT
BULUTSUZLUK ÖZLEMİ - RÜZGAR
Bulutsuzluk Özlemi,tüm parçaların söz ve müziğinin Nejat Yavaşoğulları’na ait olduğu 11 şarkıKlip; Mustafa Özen,Mehmet Aras ve Emre Ergun dan oluşan “Zamksa”albümlerinin 2.video klibini Rüzgar’a çekti. tarafından gren box önünde çekildi. Grup 10 beste ve sürpriz coverların yer alacağı yeni albümlerinin çalışmalarını sürdürüyor. Klibin yönetmeni Yalçın Kılıç ve klipte aynı zamanda grubun hayranı da olan Sezai Paracıkoğlu ve Duygu Yetiş rol alıyor. Direc-t ten yeni video klip “Git” yayında.
Epica
Design Your Universe
Yeni Albümler
Bu yıl Foça Rock Tatili’nde sahne alan,Şebokolik ekibi ve okuyucuları tarafından çok sevilen Epica,yeni albümü “Design Your Universe” albümüyle geliyor. Grup son olarak 2007 yılında “The Divine Conspiracy” isimli albümünü çıkarmıştı.Son 2 yılı konserlerle ve yeni albüm çalışmalarıyla geçiren grubun yeni albümünde 13 şarkı yer alıyor. Şu ana kadar albümden 2 teaser yayınlandı.Epica yeni albümlerinin uzun süre unutulmayacağını ve listelerde üst sıralarda olacağını düşünüyor.Dinleyenler merakla beklerken Epica’dan bir klip geldi, “Unleashed”. Unleashed, Epicanın diğer kliplerine benzer şekilde bir olay örgüsü içerisinde geçiyor.Albüm çalışmalarını aynı ekiple sürdüren grupta tek değişiklik ise yeni gitarist Isaac Delahaye. 16 Ekimde beklenen albüm çıkıyor.Grubun açıklamalarına göre yeni albümü canlı olarak Avrupa turnesinde ve festivallerde dinleyebileceğiz.
Muse
The Resistance
Muse’dan sabırsızlıkla beklenen albüm “The Resistance” geldi.
Yeni Albümler
En son 2006 yılında “Black Holes and Revelations” albümünü yayınlayan grup,çalışmalara ara vermeden single yayınlamaya ve sık sık konser vermeye devam etti.Son albüme dair ilk bilgiler önce fan sitelerinden daha sonradan Muse’dan geldi.Muse albümünden ilk single “Uprising”i yayınladı ve ardından sitelerde albümün şarkı listeleri dolaşmaya başladı,yeni albüm 11 şarkıdan oluşuyor. Grup çıkış parçası “Uprising”i canlı olarak Mtv video müzik ödüllerinde seslendirdi.Ayrıca, “Resistance” ve “United States of Eurasia”yı da çalan grup albümün ilk performansını yapmış oldu.14 Eylülde piyasaya çıkan albümde son 3 şarkı 40 kişilik bir orkestra ile kaydedilmiş.. Muse hayranları albümden çok memnun.Yeni konserleri merakla beklenmekte.
Şebokolik: Öncelikle teşekkür ederiz röportaj teklifimizi kabul ettiğiniiz için:) İlk olarak son klibinizi sormak istiyorum...Albümün 2.klibi rüzgar nasıl oluştu? Nasıl karar verildi bu parçaya ve dinleyenlerinizin klibe tepkisi nasıl oldu ? Bulutsuzluk Özlemi: Gaziantep’te(avea konserleri) konsere çıkmadan önce kuliste sohbet ediyor,kısıtlı bütçemiz ile nasil iyi bir klip çekebiliriz diye düşünüyor idik.Bu sırada basçımız Sunay, Soda Film şirketi sahibi (ki arkadaşıdır kendisi) yönetmen Yalçın Kılıç’a fikir sormak için telefonda bu durumu açıklayınca birden olaylar gelişti ve Yalçın zaten sevdiği bir grup olan Bulutsuzluk Özlemi’ne klip çekmeye karar verdi.Şarkının seçimini Soda Film çalışanlarının beğenisine bıraktık onlar da “Rüzgar” isimli şarkıyı seçti.Tepkiler çok iyi. Şebokolik: Albümünüzden bahsedersek, herhalde pek çok dinleyici merak ediyordur “Zamska” ne demek? Ve Zamska’nın oluşum süreci nasıl geçti? Neler yaşadınız? Bulutsuzluk Özlemi: Zamska, Nejat’in bir zamanlar çalıştığı mimarlik bürosunda can sıkıntısından zaman zaman yapılan geyik muhabbetlerin-
de ortaya çıktı.Zamska parasız yaşanan bir dünya...Oraya gitmek çok zorlu bir yolculukla mümkün olabiliyor...Zamskalılar bizim dünyamızda yaşanan kötülüklerden habersiz kendi dünyalarında mutlu bir şekilde yaşıyor...Başka türlü bir dunyanın mümkün olabileceğini bize örnekliyor.Oluşum süreci sarsıntılı ve sıkıntılı geçti.Albüm çalışmaları başlarken Serdar Öztop(gitaristimiz) kendi solo çalışmalarına zaman ayırma düşüncesiyle gruptan ayrıldı.Yeni gitarist olarak Deniz Demiroz’ü bulduk,uyum sureci için bir zaman geçmesi gerekiyordu.Her şey tamam derken bu sefer de davulcumuz Utku,muzik hayatına farklı bir yön vermek için gruptan ayrıldı.Böylece biz biraz sıkıntı geçirmiş olduk ama sonuçta kayıtlarımızı Miam stüdyoda yaptık.Davulda Cengiz Baysal bize eşlik etti.Miks çalışmalarımızı da İhsan Apça ile Stüdyo Marşandiz de bitirdik. Şebokolik: Bulutsuzluk Özlemi kökleşmiş kemik bir grup...Bunu nasıl başardınız hiç duruşunuzu bozmadan? Ve barışa dair pek çok konserleriniz oldu,istediğiniz mesajları insanlara iletebildiğinze inanıyor musunuz?
Bulutsuzluk Özle
Bulutsuzluk Özlemi: Bunu nasıl başardınız diye sorunca,ancak “Sahi biz bu işi nasıl başardık?” diye düşünüyoruz,tıpkı şu an düşündüğümüz gibi. Bunun cevabının başkaları tarafından verilmesi daha kolay olur kanımızca.Söylenebilecek tek şey sanatın genel ilkelerinden ayrılmamak,sabırla ve içtenlikle işini en iyi şekilde yapmaya çalışmak diyebiliriz belki. Mesaj içersin diye düşünülmedi hiç bir şarkı ama sonuçta sözlerin taşıdığı içerikler mesaj olarak dinleyiciye ulaştı. Şebokolik: Peki son dönemdeki Türk Rock Müziği hakkında ne düşünüyorsunuz? Bulutsuzluk özlemi kimleri seviyor? Bulutsuzluk Özlemi: Hemen söyleyelim bir kere bizim rock müziğimizde sevgili arkadaşımız Şebnem Ferah gibi bir üstün yeteneğimiz var.Hem lirik olarak hem de yüksek kalitedeki müziği ile uluslararası çapta bir yıldız o.Bunu belirttikten sonra son dönemdeki Türk Rock’ta iyi örnekler de yetersiz olabilecekler de var.Genel olarak müzik ve soundlar gelişti ve ulusararası düzeye ne-
redeyse ulaştı,fakat söz yazımı bu kaliteye uygun değil,adeta ilköğretim düzeyinde olanlar var yapılan müziğe yakışmayan.Şebnem’den başka Aylin Aslım,Özge Fışkın,Çilekeş,Kırkaltı gibi yeni grupları ve tabii ki Mor ve Ötesi, Duman, Pentagram gibi grupları beğeniyle izliyoruz. Şebokolik: Son olarak Şebnem Ferah ve Şebokolik Dergi hakkındaki düşünceleriniz neler? Bulutsuzluk Özlemi: Şebnem’in bir yandan yeteneklerine hayranlık duyarken bir yandan da çok eskilere dayanan bir tanışıklığın ve dostluğun da etkisiyle kendisini yakınımız olarak,bir kardeşimiz olarak görüyor,başarılarının hep böyle devam etmesini diliyoruz.Şebokolik gibi bir dergi için de sizleri kutluyoruz arkadaşlar.Çok zor ve sabır isteyen bir işi mükemmel yapıyorsunuz.Bize de derginizin sayfalarında yer vermek ayrıcalığını gösterdiğiniz için ayrıca teşekkürler ve Bulutsuzluk Özlemi’nden sonsuz sevgiler..
emi Röportaj : Zıkkım
İlk albümü “Küçük Şarkı Evreni” ile sevilen, “Dünyanın Kalbi Durm
günlerde “Sobe” isimli 2.stüdyo albümünü yayınladı. Biz de Ay
masın” projesi ile 2.sayımızda misafir ettiğimiz Aydilge, geçtiğimiz
ydilge ile 2.albümü “Sobe” üzerine bir röportaj gerçekleştirdik.
Şebokolik: Öncelikle yeni albümünüzle misafirimiz olduğunuz için teşekkürler Aydilge :) İlk albümünüz “Küçük Şarkı Evreni”nden yeni albümünüz “Sobe”ye kadar geçen süreçte neler yaşadınız? Aydilge: Etrafıma baktım, içime baktım. Hipnozdaymış gibi yaşıyoruz. Düşünce ve duygularımızın dışarıdan etkilenmemesi mümkün mü? Gerçekten kendimize ait ne var? Başkalarının duygu ve düşüncelerini üzerimize giyinip,sonra bunların bize ait olmadığını unutuyor muyuz? Sorguladım... Okuduklarım, izlediklerim, ailemin, okulun öğrettikleri… Sevdiklerimi gerçekten seviyor muyum? Yoksa sadece sevmem gerektiğini düşündüğüm için mi seviyorum? Beatles’ı dinlediğinde ruhunda kabaran o tarifsiz coşku, o devinim gerçek mi? Yoksa belirli durumlarda hissetmem gerektiği söylenen şeyleri hissetmeye mi alıştım? Postmodern, post endüstriyel, postu sermiş bir dünya gördüm. Yok yok, her şey var, bol bol var. Herkes özgür istediğini tüketmekte, öyle mi, gerçekten mi, kurgudan mı? Peki ya, esas ben isem üretilen? O parfümü, bu albümü, şu ürünü tüketecek uygun insanlar üretmek değil mi asıl amaç? Hepimiz başkaları tarafından üretiliyor muyuz? İşte “Sobe”, kendi kendini tekrar bulup, öz benliklerini “Sobe”lemeyi becerebilenler için hazırlandı. Şebokolik: ”Sobe” albümünü ilk albümden ayıran nedir sizce? İçinize en çok sinen şey ne oldu ve artık albümü çıkarmanın zamanı geldi dediniz? Aydilge: Küçük Şarkı Evreni, benim daha kırılgan yanımı anlatan bir albüm. Bu sefer çok daha güçlü, ayakları üstüne sağlam basan bir genç kadının şarkıları var ortada. Ama bunu, asla sert bir üslupla, bağıra çağıra değil, yine ruhumdaki en ince ve zarif melodilerle yapıyorum. İnsanların gözüne öfke ve nefret sokarak, bir şeyler anlatılabileceğini pek sanmıyorum. Bu albümde diğerinden farklı olarak prodüktörlükte de payım var. Bütün
prodüksiyon ve kayıt aşamasında Cem Sarıoğlu ile beraber çalıştık. Ayrıca albümde kendi bestelerim dışında Cem’in üç bestesine de söz yazıp seslendirdim. “Küçük bir Renk” isimli bestemiz ise ortak. İlk albümde tüm söz ve besteler bana aitti. Yani bu albüm daha çok takım çalışması içeriyor. İçime en çok sinen şeye gelince... Her şey... Zaten içime sinmeyen hiçbir şeye oldu demem. Şebokolik: Yedi şarkının mastering aşamasında Pink Floyd’dan tanıdığımız Grammy ödüllü Andy Jackson var. Nasıl bir araya geldiniz? Aydilge: İlk önce miksleri yapan SQL ödüllü arkadaşım Çağan Tunalı, Andy Jackson’a albümü yolladı. Jackson’ın albümü beğenip, mastering yapmaya değer bulması gerçekten çok büyük onurdu, çünkü kendisi çok az albüm kabul ediyor. Kendi aramızdaki yazışmalarda da sesimi ve müziğimi çok ilgi çekici bulduğunu söylemesi gerçekten mutluluk vericiydi. Şebokolik: Ceyda Balaban’ın yönetmenliğini yaptığı klipte 8 saat boyunca 6 metre havada kalmışsınız :) Nasıl bir deneyim oldu bu klip sizin için? Aydilge: Aslında hep hayalimdir uçmak. Uçacağım haberini öğrendiğimde de çok mutlu olmuştum. Ama bu kadar canımın yanacağını hiç kimse bana söylememişti! Çünkü ayaklarımdan, belimden, kollarımdan havaya kaldırıldım ve tam sekiz saat o şekilde havada kaldım. Midem bulandı, tansiyonum düştü. İndiğimde her yerimde morluklar ve şişlikler vardı. Ama olsun! Hiç şikayetçi değilim. Uçtuğumu hissettim. Zaten şarkının anlatmak istediği ruha o kadar uyuyor ki bu durum. Yollara düşüp, şehri terk etmek isteyen, ofisinde kapalı kalıp bunalmış tüm insanlara seslenip, haydi kaçalım diyen bir şarkı bu. O yüzden yönetmenimiz Ceyda Balaban gerçekten harika bir iş çıkardı. Şebokolik: Klip geçtiğimiz haftalarda yayınlandı, aldığınız tepkiler ne yönde peki?
Aydilge: Fazlasıyla çılgın bir klip olduğu için izleyen herkesin dikkatini çekiyor. Farklı bir şey olsun istedim. Arkamdan inekler uçuyor, kuş geliyor, saçlarımı yoluyor, astronotlarla beraber uçuyoruz vs. Ben bir sıradanlık kaçkınıyım. Her şeyin birbirinin kopyası olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Oyunu kurallarına göre oynamayı sevmeyen, oyunbozan oldukları için sahanın dışına atılmaktan korkmayıp, kendi oyunlarını yaratan insanlardan biri olmayı tercih etim hep. Klibim de bunu yansıtsın istedim. Şebokolik: Peki diğer parçaların klipleri için de değişik, ilginç klipler çekmeyi düşünür müsünüz? Aydilge: Klip, şarkı neyi hissettiriyorsa, onu yansıtsın isterim. Sırf ilginç olsun diye de, alakasız bir parçaya bu tarz absürt bir klip çekmem. Yollara Düşsem, zaten güler yüzlü, şakacı bir parça. Evet bir protest tarafı var, insanı köleleştiren her türlü baskıdan kaçıp gitme ihtiyacını anlatıyor, ama bunu gülen bir yüzle yapıyor. Protesto ediyorum diye bas bas bağırmadan, dinleyicinin gözüne sokmadan, didaktik olmadan yapıyor bunu. Klip de aynı şakacı üslubu devam ettiriyor. Şebokolik: Pembe sıcak bir renktir ve mutluluk uyandırır çoğu kez… Albümü görür görmez bir sıcaklık hissediyor insan. İlk albümün yalnız ve karamsar görünen Aydilge’si gitmiş; neşeli, cıvıl cıvıl bir Aydilge gelmiş sanki :) Aydilge: Aslında yalnız ve karamsar değildi ilk albüm, daha çok kırılgan ve naif sözcüklerini daha doğru buluyorum. O Aydilge her zaman var içimde ve ben onu çok seviyorum. Ama şimdi diğer yüzlerim daha çok çıktı bu albümde. Planlı, programlı yapmıyorum bunu. O dönem hangi ruh halim hakimse, o çıkıyor ortaya. Bu albümde de duygusal bir Aydilge var, ama kırılgan olduğumu söyleyemem. Değişmeyen en önemli özelliğim, kızsam da, öfkelensem de, sevsem de, sevmesem de, bütün bu duyguları, insanlardaki şiddet ve nefret duygularını körükleyecek şekilde değil, daha masalsı ve düşsel bir üslupla anlatma çabamdır.
Şebokolik: Şimdi aynaya baktığınızda nasıl bir Aydilge görüyorsun? Aydilge düşlerini gerçeğe yansıtabildi mi ? Aydilge: Dış dünya hep aynı. Renksiz, kısır bir ruhun varsa, hayat siyah beyaz belirir ruhunun ekranında. Mesela küçük, kalitesiz bir televizyondaki bir film, renkli, dev ekranlı, çok kanal kapasiteli bir televizyondakinden daha farklı görünür. Oysa film aynı filmdir. Kısacası, ya renksiz küçük bir TV olarak geçer ömrünüz, ya da yüksek çözünürlüklü, tüm renkleri kucaklayan dev bir sinevizyon olarak. Ben ikincisi olmayı tercih ederim. Şebokolik: Müzikle hem bir müzisyen olarak, hem de bir müzik dergisi editörü olarak ilgileniyorsunuz. İçinde yaşamak ve uzaktan yorumlamak… Bunun kendi müziğinize katkıları neler? Aydilge: Bir şeye tek boyutlu değil, farklı boyutlardan bakabilmek her zaman avantajdır. F.Nietzsche’nin çok sevdiğim bir sözü vardır. “Damların üstünde yükselen kuleleri görmen için şehri terk etmen gerekir.” Sanırım bu her şeyi özetliyor. Şebokolik: Son olarak hayranlarınıza iletmek istediğiniz şeyler neler? Aydilge: “Kalbinin sesini dinle” sözünün bir anlamı kalmadı çünkü bunca gürültü arasında kalbimizin ne dediğini duymak atık mümkün olmuyor. O yüzden kalbimizin sesini yeniden bulup, ona kocaman bir “SOBE!” diyelim Şebokolik: Misafirimiz olduğunuz için teşekkürler :) Aydilge: Ben teşekkür ederim:)
Şebokolik: İmaj değişikliği albüm öncesi olmazsa olmazlar arasındadır çoğu kez. Öncelikle yeni imajınız çok yakışmış :) Bu konularda her zaman fikrini aldığınız birisi var mı? Aydilge: İmaj çalışması yaptık dersem yalan olur. Ben ve ekibim, daha çok kendim gibi nasıl olurum diye çaba sarf ediyoruz.
Röportaj : Nİgar Selvİ - sertan kartal
G端ven Erkin Erkal
ile Müzik Üzerine Şebokolik :Güven abi öncelikle Şebokolik Dergi ve Şebokolik Tv’ye konuk olduğun için teşekkür ediyorum. Güven Erkin Erkal: Ben de çok memnun oldum. Şebokolik : Ben seni ilk defa izleyeceğim, ayrıca bizim okuyucularımız ve bunu okuyacak olan kişiler de ilk defa izleyecekler sanırım.Performansın hakkında bilgi istiyorum, biraz özet geçer misin? Neler yapıyorsun,neler çalıyorsun mesela… Güven Erkin Erkal: Şimdi aynı anda hem davulda hem bas gitarda yer alıyorum tabii ki.(bir anlık sessizlik ve kopma anı ) Performans dediğin, cdlerle geldim .Ne tarz çalacağımı sorarsan eğer vereceğim gazı.Rammsteindan tut yani rock n roll klasiklerine kadar,Judas Priest’a kadar ilginç şeyler var.Sürpriz hiçbir yerde çalınmayan bilinmeyen benim radyoda bile kullanmadığım bir “xxxxx” love coverı olacak. Yeni bir düzenleme, kimin olduğunu ne olduğunu şimdi söylemek istemiyorum dinledikten sonra bakalım nasıl bulacaksınız onu merak ediyorum. 1 saatte kesinlikle garanti veriyorum dinleyenleri yoracağım . Şebokolik : Süper, bu tarz festivallerde dahil olmak senin için nasıl bir duygu? Beğeniyor musun ortamı? Ayrıca buranın ortamını nasıl buldun mesela? Güven Erkin Erkal: Buranın ortamı dakikalar ilerledikçe daha da hoş olmaya başladı.Tabi makyajı işin festivallerde ışıktır. Böyle bir festivalde ben biraz daha idare eder bir sahne ve ses düzeneği falan bekliyordum ama daha iyi çıktı. Şebokolik : Yani hafif bir organizasyon eksikliği var ama… Mesela yarın tüm gün daha çok bilinen müzisyenlerle dolu ama bu gün çıkan grupları pek fazla tanıyan yok. Güven Erkin Erkal: Organizasyonun kendine göre bir planlayışı vardır. İkinci bir de şu vardır gruplarla konuşulur gruplar hangi tarihi daha uygun buluyorsa oraya yığılır sonuç olarak bu kaçınılmaz bir şey. Mesela Haggard’ın bugün İstanbul’da konseri olduğu için yarına oldu.Yerli gruplarda da böyle bir sorun var.bu hiçbir zaman yüzde yüz bütün izleyicileri memnun edecek bir sonuç her zaman çıkmaz zaten...
Röportaj : Yasemİn erİşen
yapmış olduğu savunma da bu noktada bu oldu. Mesam’a kayıtlı olmayan ne olursa olsun yeni yaptığı besteleri herkese dinletmek için çok önemli şeyler bunlar ama nolursa olsun çözüm bu olmamalı. Şebokolik : Amatör gruplar için çok iyi Myspace ama değdiniz de doğru. Güven Erkin Erkal: İşim olarak acaba böyle mi olmak zorunda diye soruyorum ben de. Şebokolik : O zaman Yüxexes’e geçelim farklı projeler bekliyor mu bizi? Güven Erkin Erkal: Tabi…Uzun süredir 2 kişi olarak sunmayı denedik programı,fakat baktık eski verimi yakalayamadık o yüzden tekrar tek başıma sunmaya başladım.Ama bir yandan da 2 kişinin sunuyor olmasının getirdiği kolaylıklar,programa Şebokolik : Son zamanlarda Myspace ve Last fm’in kattığı olumlu şeyler de olabilir.İyi bir partnerle 2 kişi olarak devam etmeyi planlıyorum. kapatılması gibi olaylar oldu ve tepki oluştu sen de dahil oldun bu tepkiye.Ne düşünüyorsun bunun Şebnem ile sunsam ne güzel olur program.Bak şimdi aklıma geldi… hakkında? Güven Erkin Erkal: Bu konunun nedeni olan kişiyle birebir görüştüm Bülent Forta’yla.Ondan dinlediğim zaman biraz kendisinin de haklı olduğunu düşündüm...Ama haklı olduğu nedenlere dayandırılan nokta kendi eserlerine sahip çıkmak isteyip Mesam’a kayıtlı olan isimlerle sınırlı.Ancak bununla ilgisi olmayan,yeni parçalarını bu kanalda tanıtmak isteyen gruplar açısından bu kanallar çok önemli.Myspace açıldı zaten. Altında yatan neden Myspace’de daha önce çok kez görüşülmesine rağmen Myspace’in bir çözüm bulamaması gibi nedenler olduğunu duydum.En sonunda bu uyarının bu şekilde yapılmasının uygun görüldüğü çıktı,zaten.Myspace Türkiye’nin, Türkiyede bir temsilcisi olduğu için Myspace açılabildi öte yandan da Last fm’in Türkiye temsilcisi yok doğal olarak da bir muhattap yok,Last fm kapatıldı..
Şebokolik : Yani ? Onu biz de Yüxexes’de görmek istiyoruz böyle bir şeyi muhtemel mi acaba?
Güven Erkin Erkal: Mesela x kişi sen kalkıp bir Şebnem Ferah adı altında Myspace açtığı zaman Şebnem Ferah’ı sevenler sırf onu sevdiklerinden sanatçıyı art niyet olmasa bile bir şekilde haklarını savunamama durumuna getiriyor.Mesam’ın
Güven Erkin Erkal: Biz de görmek istiyoruz ancak Şebnem teknik açıdan soundu açısından çok yukarıda talepleri olan bir isim.Aynı şekilde Pentagram da öyle Bülent Ortaçgil’in de başka açıdan hassasiyetleri var.
Güven Erkin Erkal: Tabi mümkün . Şebnem Ferah çok açık bir sanatçı yorumcu kendisi için olup bitenlere yanıt vermemekle birlikte takip ettiğini hem de çok dikkatle biliyoruz..Öte yandan hiç unutamayacağım bir Şebnem’in sahnesi ile ilgili bir anım var.Bir festival sırasında,Şebnem çok ilginç bir biçimde kendisini kaptırmış şarkısını söylerken,bir olay oldu ön tarafta bi itişme kakışma oldu. Güvenlik ile seyirciler arasında bir şeyler oldu falan.Hiç o sahne hakimiyetini bozmadan bir yandan orkestrasıyla devam ederken aynı anda da menajeriyle göz göze gelip önde olan biteni işaret edip olaya müdahale etmesini istedi.Ve şarkıyı o sırada söylüyor.Beni çok etkiledi o olay.Bu her sanatçının umrunda olmaz...Her şeye her anda hakim ve şarkıyı söylerken de etraŞebokolik : Myspace’deki gruplar ve müzisyenler demolarını yayınlıyorlar , bu bir şekilde korsa- fı tarıyor,adeta olan biten soruna da çözüm bulabiliyor.İlginç bi hatun yani,ne diim Şebnem. na engel olmaktır sonuçta korsan satışlar var bir yandan ve zaten Türkiye’de Rock grupları çok zor şartlarda müziklerini yapmaya çalışıyorlar bir ton Şebokolik : Kraliçemiz o bizim ve onu Yüxexes’de de görmek istiyoruz yeni albümü çıkacak... şeyle uğraşıyorlar…
Güven Erkin Erkal: Bak yine :) Aynı şeye geliyoruz orada mesaj atamadım.Yanıtlayamadığım şeyler oluyor. Çünkü bir yandan radyo programı,şu festivalin tadını çıkaramadım.Tamam festival çok güzel,zaman geçiyor burada.Ve ben yarın akşam İstanbula ineceğim oradan heŞebokolik : Anlıyorum...Güven abi öncelikle şebo- men koşturacağım canlı yayına.Radyo programı kolik dergiye misafir olduğun için teşekkür ediyo- sunmak zor.Sonra çarşamba günü televizyon programım var,dış çekimler yapılacak.Onlar bitecek rum sana ve son sorumu soruyorum. bir yandan kitap hazırlıyoruz.Bir yandan aylık müŞebokolik dergi ,Şebnem Ferah hayranları ve Şebnem Ferah hakkında düşüncelerini almak isti- zik dergisi hazırlıyoruz.Bir yandan ev hayatı,bir yandan arkadaşlar...Bir yandan bir yandan... yorum. Her tarafım sarılmış .Fırçalamayın ne olur yok Şebnem’i ben öpemedim, yok mesaj yazmadın Güven Erkin Erkal: Şebnem Ferah fanları çok iyi sahip çıkıyor bence.Çünkü mesela 1-2 yıl önce ga- yapmayın.Yani anlıyorum seni gerçekten , ama arkadaşlar da bizi anlasın. rip bir olay oldu.Şebnem Ferah’ın Nietzsche’nin sözünü alıntı yaptığı söylendi.Şebnem Ferah açıkŞebokolik : Biz de anlıyoruz , röportaj için çok telama yapmadı ama sevenleri çok ciddi bir araştırma yaptı ve öyle olmadığı kanıtlandı .O açıdan şekkür ediyoruz. :) baktığım zaman ,sanatçısıyla bir araya gelen, seyirci dendiği zaman ilk aklıma gelen isim Şebnemdir ve diğeri de Haykodur.
Elimizden geldiğince ses,ışık ve sahne konusunda gerekli yeniklikleri uygulamaya çalışıyoruz.Birçok grubu tatmin eden çizgideyiz .Ancak bazı gruplar için “şu da olsa şöyle olsa” derken zaman kaybediyoruz ama o da zamanla olacak.
Şebokolik : Şebnem , nasıl desem…Tek o Türkiye’de.Bizim için öyle yani.Ben 6 yaşımdan beri 96 yılından ilk albümden beri Şebnem Ferah’ı deli gibi dinlerim.Delicesine artık o ablam benim. Ama mesela Şebnem ulaşılmaz..Nerede bilinmiyor.. Güven Erkin Erkal: Ama şunu unutma Şebnemi sevenlerden birisi olarak,fanatik olarak sevenlerinin Şebnem’e ulaşmak için çok hırçın davrandıklarını da gördüm.Ulaştığı anda Şebnem’e nasıl davranacağını kestiremiyorsun. Şebokolik:Ben bir sahneye atlayıp Şebnem Ferah’a sarılmayı düşünmem ama kuliste sarılmayı isterim.Ama şebnem çok uzakta. Güven Erkin Erkal: Fiziki olarak sarılıp tutman gerekmiyor duygusal anlamda kenetlendiyseniz birbirinize yeter ki. Şebokolik:Bazen.Ama sevdiğin insanın senin onu sevdiğini bilmesi gerekiyor. Güven Erkin Erkal: Biliyor zaten :) Şimdi öğrenecek mesela bir site için bunu kullanacaksın. Şebnem için anlam ifade edicek bir şey yapıyorsun. Şebokolik : Güven abi çok teşekkür ederim gerçekten.Başka bir röportaj olursa gelirim.yine :).Artık mesajlarıma cevap verirsin :)
Radyo Vatan’da yaptığı “Ozzy ile Türkçe Rock” programıyla tanınan Orhan Erokyar, radyoculuk ve müzik üzerine sorularımızı yanıtladı. Şebokolik: Öncelikle kısaca Ozzy’i tanıyalım. Kimdir Ozzy ve nereden geliyor bu isim? Ozzy: Merhaba Şebokolik Dergisi okuyucuları ve tüm çalışanları. Öncelikle röportaj için sizlere çok teşekkür ediyorum. Ozzy 1976 İstanbul doğumlu bir radyocu, bir müzik adamı, bir rapçi,bir rockçı, bir baba, bir vatandaş... Anlayacağın yelpaze biraz geniş. :) Gerçek adım Orhan Erokyar, ama yaklaşık 15 senedir Ozzy lakabını kullanıyorum. İnan annem bile “Ozzy naber oğlum” diyor. :) Az önce de bahsettim biraz açalım, radyo programcısıyım, bu mesleği yaklaşık 16 senedir fark-
lı radyo istasyonlarında devam ettiriyorum. Bunun dışında müzikal kimlikten bahsetmek gerekirse, yakın dostum ve çocukluk arkadaşım olan Mahmut Akın (maho.b) ile Türkiye’nin ilk rap grubu olan Rapor 2’yi kurduk ve birçok albüme imza attık. Bu anlamda aktif olarak müzik yapmaya da devam ediyoruz. En son 2008 Temmuz ayında “Tam Zamanı” isimli bir albüm yayınladık ve şimdi yine yeni bir albüm çalışması içerisindeyiz. Kış aylarında bu albümü yayınlamayı düşünüyoruz. Lakabım Ozzy ise şurdan geliyor; aslında bu lakap benim değil abime ait bir lakaptı. Küçük yaşlarda abim beni de gittiği me-
kanlara, rock barlara vs. ortamlara götürürdü. Ve her gittiğimiz mekanda tüm arkadaşları abime beni gördüklerinde “Ooo küçük Ozzy de gelmiş” veya “Naber Ozzy nasılsın?” gibilerinden takılırlardı. O zamanlar ortaokula gidiyordum. İnsanlar bu şekilde bana da “Ozzy Ozzy” diye diye benimde lakabım Ozzy olarak kaldı. O gün bu gündür dilden dile dolandı ve herkes Ozzy demeye başladı. Farkındayım çok Ozzy’li bir paragraf oldu ama özür dilerim. :) Şebokolik: Radyoculuğa ne zaman ve nerede başladınız?
Röportaj : derya ülkar Ozzy: Radyoculuğa 16 sene önce Gemlik’e bağlı küçük bir yazlık belde olan Küçükkumla’da başladım. Radyonun adı Kumla Fm’di. 17 yaşındaydım, keyifli gelmişti daha sonra hoşuma gittiği için devam ettim, iş buralara kadar geldi. Şebokolik: Radyoda program yapmak, hayalinizdeki meslek miydi? Ozzy: Yani açıkçası 16 sene önce bu işe küçük bir yerde ve küçük bir radyoda başlarken tabii ki hayal ettiğim meslek bu değildi. O zamanlar sadece eğleniyordum. İşin ciddi bir tarafı yoktu. Zaten ben otelcilik turizm mezunuyum. Aslında bir garsonum, otelciyim ama bu mesleği de yapmadım. Radyoculuk birden gelişti diyebiliriz. Aslında benim hayal ettiğim 2 meslek vardı. Biri futbolcu olmak, diğeri de kameramanlıktı; ama işte kısmet. Şuan onlar olmadı radyoculuk devam. Şebokolik: Çocuklarda ‘ilk’ okul günü hastalıklıdır ya biraz, sizin ilk yayınınız nasıldı? Hatırlıyor musunuz küçük ayrıntılar? :) Ozzy: Benim ilk yayınımı hatırlamam güç; ama şunu söyleyebilirim, tabii ki heyecanlıydım. Ne yapacağımı pek bilmiyordum, tabii o zamanlarda yayıncılık teknolojisi de bu kadar gelişmiş değildi, yani daha az düğmeye basıyorduk. :) Ama dediğim gibi heyecan vardı, sonra sonra yayın yapa yapa o heyecan azaldı. Fakat amatör ruh var mı hala dersen, o daima içimde olacaktır! Onu yitirmemeye çalışıyorum. Şebokolik: Uzun zamandır radyocusunuz. Radyo programcılığına başlarken bir idolünüz var mıydı? Eskiler-
den bir radyo programı, aklınızda kalan bir isim... Ozzy: Ben uzun bir süredir Okan Bayülgen’i takip eden biriyim. İlk yaptığı işlerden bu yana kendisini takip ederim. Tv’lerde bu kadar çok boy göstermediği yıllarda kendisini daha çok radyolarda duyardık ve yaptığı programları kaçırmazdım. Keyifliydi ,sıradışıydı, farklı işlere imza atardı. Bu özellikleri de benim onu takip etmeme sebep olmuştu. Şebokolik: Radyo programcıları sadece işitsel olarak insanlara kendilerini tanıtabiliyorlar ve dinleyici, hayaline bin bir çeşit tipte insan getiriveriyor. Görsel olarak tanıdığında ise kimi zaman hayal kırıklığı yaşıyor ve programdan soğuyor. Bir radyo programcısı olarak sizde böyle bir kaygı oluştu mu hiç? Ozzy: Açıkçası öyle bir düşüncem olmadı hala da yok. Ama tabii ki radyoda yıllarca ya da aylarca sesini duyduğun bir programcının sesiyle kafanda bir portre çizersin. Ses tonuna göre “Acaba sarışın mı? Esmer mi? Yakışıklı mı? Çirkin mi? Kilolu mu? Yoksa zayıf mı?” diye düşündüğü olur insanların. Ben de böyle çok dinleyiciyle tanıştım bana buna benzer şeyler söylediler “Aa Ozzy biz seni şöyle düşünmüştük, böyle düşünmüştük” vs.. Tekrar etmek gerekirse kaygım yok bu konuda. Şebokolik: Çalıştığınız radyolar değişse de programınız hep Türkçe Rock üzerineydi ki sizin Rapor II adında da bir rap grubunuz var. Peki,neden rap değil de rock programı? Ozzy: Sohbetin başında da söylemiş olduğum gibi yelpaze geniş, ben kaliteli birçok müzik tarzıyla ilgeniyorum. Bunlar rap, rock, jazz vs.. İyi olana saygı gösteriyorum; çünkü kaliteli müzik gerçekten zor bir iş, özellikle ülkemizde tek düze bir müzik üretimi var ve farklı tarzların özellikle de kaliteliyse işi zor!
Ben de işi zor olan bu tarzlara elimden geldiğince destek vermeye çalışıyorum. Rap değil de neden rock programı hususuna gelecek olursak,Türk rap camiasına destek olmak için zaten 1995 yılından beri yaptığımız albüm ve şarkılarla bu piyasadayız.Rapçi genç kardeşlerimiz albümlerimizi dinleyip feyz alıp bu işe girsinler kayıtlar yapsınlar albümler yayınlasınlar ve Türkiye’de rap dünyası ve camiası genişlesin diye.İşin rock tarafını da radyo programlarım ve party’lerimle naçizane desteklemeye çalışıyorum. Şebokolik: Rapor II demişken, ‘Türkiye çıkışlı İlk Rap Grubu’ ve ‘Yurtdışına Açılan İlk Türk Rap Grubu’ ünvanına sahip grup neler yapıyor şu sıralar? (:
“Ozzy ile Türkçe Rock” 2004 yılından beri bizlerle. buluyor :) Ben kitleye ulaştığıma inanıyorum açıkçası.Hatta bu müziği dinlemeyen birçok dinleyicidende şu tarzda maillerde aldığım oluyor ’’Merhaba ben bu tarz müzik dinleyen biri değilim ama artık takip edicem’’ vs gibilerinden
Hatta görsel image da hazırlattırırım bunu image’ı da facebook ve benzeri yerlerde kullanırım. Şebokolik: Stüdyo fotoğraflarına bakarken Şebnem Ferah posteri çarptı gözümüze :) Şebo’yu programda ağırlama talebiniz oldu mu hiç?
Ozzy:Evet Şebnem Ferah çok önemli bir isim,ben bir çok kere Şebokolik: Şimdiye kadar pek Şebnem hanımı menajeri araçok konuk ağırladınız ki HayKo cılığıyla programıma konuk etCepkin, Nejat Yavaşoğulları ve Ozzy: Rapor II şu sıralar yeni altim ama farklı sebeplerden doAydilge gibi birçok kez ağırladıbüm çalışmalarını sürdürmeklayı ne yazık ki şuana kadar koğınız isimler de var. Peki, progte.Kaliteli bir rap albümü daha nuk etme şansını yakalayamaramda ağırlanacak isimleri siz rap dinleyiceleriyle buluşacak dım.Çünkü çok yoğun,ya yurtdımi belirliyorsunuz? Daha da geama bunun için tam tarih verşında oluyor,ya albüm için stüdnellersek, yayın öncesi hazırlıkmek yanlış olur.Ayrıca albümde yoda oluyor ya da turnede olularda neler yapıyorsunuz? =) birden fazla da sürprizimiz var yor.Ama tabii ki onu da bir gün bunun da haberini veriyorum! programa konuk edceğim bunu ozzy:Programa konuk olucak tüm isimleri ben belirliyorum.Ki- biliyorum :) Şebokolik: Peki, Ozzy ile Türkşisel olarak ya grupla ya da meçe Rock Programı’ndan bahseŞebokolik: Konuk ağırlamak zor geçiyorum.O delim biraz da... Programda he- najerle bağlantıya iş... Geliyorum deyip gelmeyen şekilde gelişiyor.Program öndeflenen kitle nedir ve sizce bu ya da sizi zor durumda bırakan cesi yaptığım çalışmalarsa kitleye tam anlamıyla ulaşabilkonuklarınız oldu mu? şöyle,önce o hafta konuğum diniz mi? kimse kesinlikle o grubun interOzzy:Oldu sadece bir kişi oldu, net sitesini gezerim onlar hakOzzy: “Ozzy ile türkçe rock ama şimdi o kişiyi burada deşifri okurum derprogramı” 5 senelik bir program kında tüm bilgile re etmek pek etik olmaz açıksime çalışırım yani :) Kendi have ilk olarak rock fm ‘de yayın zırladığım sorularım olur o soru- çası. hayatına başladı.Programda saları programda gruba yöneltirim dece Türkçe rock çalıyoruz ve Şebokolik: Takip edenler bilir, artı gelen mailleri de okur varher hafta bir program konuğum programın bir de parti kısmı var. ici sorusunu oluyor.Canlı bağlantılar ve gelen sa bir soru o dinley Nasıl oluştu bu fikir? Biraz bahda konuğa iletirim.İnternettenmaillerle de programı desteklide birçok sitede reklamla o haf- sedebilir misiniz? yoruz.Kitlemiz adı üstünde bu taki programı duyururum . müziği dinleyen 17-35 yaş arası bir grup.Bazen bu yaş 45’i de
Ozzy:Parti şöyle oluştu.Uzun bir süredir kafamda olan bir projeydi bu, sonra nerede olur diye düşünmeye başladım ve bunun için Kemancı Bar’la görüşme kararı aldım onlar da bana çok sıcak davrandı bu şekilde Kemancı’da her ayın ilk salı akşamı yapmaya başladık, gayet de güzel gidiyor.Şu ana kadar 7 parti yaptım Şebokolik: “Ozzy ile Türkçe Rock” amatör müzik yapan gençleri de programa konuk eden ve müziklerini tanıtmak için onlara fırsat tanıyan bir program. Siz de yeni grupları destekleyen biri olarak genç müzisyenlere verilen desteği yeterli buluyor musunuz? Ozzy:Bununla alakalı ben de birçok albümlü grup ve müzisyenle konuşuyorum açıkçası.Onlar da destek olmaya çalıştığını söylüyor.Ama tabii ki bunun bir sınırı var.Haliyle herkesin bir işi var,ama dediğim gibi insanlar bence ellerinden geldiğince yeni ve genç isimlere destek oluyor,haa daha fazla destek verilebilir mi o ayrı tabii ki bu uçsuz bucaksız bir durum,maddiyat vakit kabiliyet burada önemli kıstaslar! Şebokolik: Peki, takdir ettiğiniz geleceğini parlak gördüğünüz amatör gruplar var mı? Sevdiğiniz grup/müzisyenler kimler? Ozzy:Var tabii ki,mesela Sınır isminde bir grup var kendileri “Rock’n Dark Express” müzik yarışmasının Adana il birincileri,ayrıca albüm çalışmasında olan Siren isimli bir grup daha var.Ve netten ilk olarak dinlediğim ve kliplerini izlediğim çok başarılı olduklarına inandığım Kaçak bunlardan birkaçı. Sevdiğim bir çok grup var tabiiki,yabancı listede başı Metallica çekiyor.
Yerli gruplardansa severek dinlediğim gruplar şöyle;4x4,Şebnem ferah :)) , Ela,Erdem Yener,Sıfır km daha çok var tabii ki. Şebokolik: Günümüzde amatör müzik yaparken, isteyen herkes albüm çıkarabilir duruma geldi. Sizce bu doğru mu? Bu konuda neler düşünüyorsunuz? Ozzy:Çok doğru olduğunu söyleyemem tabii ki.Demolarını plak firmalarına dinletip beğendiren bir çok grubun albümü şuan raflarda.İyi kötü tartışılır.Ama bu uzun bir maraton önemli olan bir albüm yayınlayabilmek değil,o albüm ve grubun soluğunun uzun ömürlü olmasıdır.Bunu başaran gruplar da başarılı gruplardır onlara zaten kimsenin sözü olamaz. Şebokolik: Türkiye’de rock müzik yapan müzisyen ya da grupların alt yapılarına baktığımızda çoğu kez alternatif rock ya da hard rockla karşılaşıyoruz. Daha rock’n roll ve blues ağırlıklı bir rock türünü eksik olarak hissediyor musunuz Türkçe Rock müzikte? Ozzy:Evet aslında ben de devamlı şunu düşünüyorum rock var alternatif var fakat Türkçe sözlü blues ve rock’n roll grubu bildiğim kadarıyla yok.Neden yok,neden yapılmıyor bilmiyorum.Ama eminim bu tarzda müzik yapan gruplar da elbet çıkacaktır. Şebokolik: Mesleklerini radyo programcılığı olarak seçmek isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir? Ozzy:Sabır!!! Şebokolik: Son olarak Şebnem Ferah ve Şebokolik Dergi hakkındaki düşünceleriniz neler?
Ozzy:Zor bir iş yapıyorsunuz,kaliteli bir iş yapıyorsunuz,öncelikle bunun için sizleri tebrik ederim.Ayrıca benimle yaptığınız röportajdan dolayı da tüm ekibe çok teşekkürler.Türk rock’ına tam destek!!
İSTANBUL ARABESQUE PROJECT Arabesk şarkıları yeniden seslendiren ve onlara yeni bir tat veren “İstanbul Arabesk Project”, Şebokolik Dergi’nin sorularını yanıtladı. Şebokolik: Öncelikle misafirimiz olduğunuz için te- gruplardan isimler var,farklı müzik gruplarından şekkürler. İstanbul Arabesk Project’in oluşum süre- isimlerin olması,İstanbul Arabesk Project’i nasıl etkiledi sizce? cini biraz anlatabilir misiniz? İAB: İstanbul Arabesque Project’in oluşumundaki kilit nokta “Biz arabesk şarkılarını dinlemeyi çok seviyoruz, neden onları kendi yaklaşımımızla çalmayalım?” cümlesi oldu. Bu cümle etrafında birbiriyle uzun süredir farklı projelerde çalışmış olan müzisyenler bir araya geldi ve olaylar gelişti. Böyle bir şey gruptaki herkesin aklında yer ettiği için kısa sürede yol aldık ve seçtiğimiz şarkıları kendi müzikal zevkimize göre yorumlamaya başladık. Şebokolik: Grubun içinde Rüya,Buz,Bohem gibi
İAB: Farklı müzik gruplarından isimler, müzikal yelpazenin genişlemesini sağladı. Sonuçta herkesin kendine özgü bir enstrüman yaklaşımı ve fikirleri var. Yelpaze ne kadar geniş olursa ortaya çıkacak müziğin tadı da o kadar güzel olur. Şebokolik: Arabesk altyapılı şarkıların rock tarzında söylenmesine insanlar aşina,ancak sadece bunlar üzerine müzik yapan bir grubu görmek ilginç açıkcası.Dinleyicilerin İstanbul Arabesk Project’e tepkisi nasıl oldu?
İAB: Açıkçası bizim “Biz yeni bir sayfa açtık” şeklinde bir yaklaşımımız yok. Dediğiniz gibi albümlerinde arabesk klasiklerine yer veren birçok rock’çı, hatta arabesk bir albüm yapan bir rock grubu da var. Biz arabesk ile rock müziği buluştururken, arabesk müzikte kullanılması farz olan enstrümanlardan uzak durduk. Bunu yaparken bir yandan da şarkıların içindeki arabesk havasını tamamen rock’la doldurmaktan da kaçındık. Bu sayede hem arabesk hem de rock sevenlerin ilgisini çektik.
İAB: Tabii ki. Seçtiğimiz şarkıları bir albümde toplayıp insanların evlerine de taşımak en büyük isteklerimizden biri. Şebokolik: Hazırlayacağınız albümde arabesk müzisyenleriyle düet yapmak ister misiniz peki?
İAB: Albümümüzde bir takım sürprizler düşünüyoruz. Bu soruya şimdilik “her şey mümkün” diye cevap verelim. Şebokolik: Türkiyedeki müziğin durumu hakkında Şebokolik: Yeniden seslendirdiğiniz şarkılarda özel- neler düşünüyorsunuz? likle sevdiğiniz isimler kimler? İAB: Türkiye’de müziğin durumu tam oturup içmeİAB: Tabii ki hepsinin verdiği keyif ayrı ama özellik- lik… Konserler azalıyor, dinleyiciler evlerinden çıkle Seni Yakacaklar, İçimde Bir His Var ve Gönül’ün mak istemiyor, albüm satmak zorlaştı, nicelik arttı düzenlemelerinin yeri ayrı. Bu şarkılar, peşinde ol- nitelik azaldı… Bunlar kabataslak değerlendirmeler duğumuz “mutasyon”u en iyi anlatan şarkılar diye- ama illa ki zaman içinde şartlar yeni bir yol açacak ve müziğin tüketimi daha keyifli hale gelecek. Ve biliriz. tabii ki biz ne olursa olsun çalmaktan ve üretmekŞebokolik: Yaptığınız müziği ileride nerede görmek ten vazgeçmeyeceğiz. istersiniz? Şebokolik: Son olarak Şebnem Ferah hakkındaki düşünceleriniz neler? İAB: Yaptığımız müziği ileride daha çok şehirde, daha çok konser mekanında ve CD raflarında görİAB: Şebnem Ferah Türkiye’de rock müzik adına mek istiyoruz. taşları yerinden oynatmış bir isim. Hissettiğini tüm Şebokolik: Peki, ilerleyen dönemde bir albüm haetkileyiciliğiyle kaleme ve notaya döküyor. Sonucu zırlamayı düşünüyor musunuz? da ortada: Onunla birlikte konserlerde şarkılarını söyleyen binlerce insan… Yolu açık olsun.
Röportaj : Sertan kartal
Son günlerin sevilen gruplarından Piiz, Şebokolik Dergi’nin konuğu oldu.
Röportaj : Zıkkım
Şebokolik: Uzun zamandır ağırlamayı düşündüğümüz Piiz, öncelikle Şebokolik Dergi’ye hoşgeldiniz. İlk soru biraz klasik olacak ancak sizin grubunuzda daha çok anlam kazanıyor sanırım,grubun adı neden “Piiz”? Piiz: Hoşbulduk öncelikle ilginiz ve davetiniz için teşekkür ederiz.”Piiz” kelimesinin anlamını herkes biliyor ama biz onu kendi haliyle kullanmaktan ziyade bi araya gelip keyif almak adına yani yaptığımız işten keyif almak anlamında kullanmayı tercih ediyoruz... Şebokolik: Grupta kadro değişimi söz konusu, Piiz’i kadro değişimleri nasıl etkiliyor? Piiz: Ayrılıklar her iş kolunda olabiliyor..Biz bir aileyiz sonuçta.Ortak hedeflerimiz ve amaçlarımız var.Ayrılıklar bizi olumsuz yönde değil de kimliğimizi bulma noktasında olumlu yönde etkiledi diyebiliriz.Kısacası şu anki kadromuz gerçek grup ruhumuzu bulmamızı bestelerimizin kimliğini bulmasına sebep olmuştur. Şebokolik: Hazırladığınız şarkılarla beraber piyasada albümü beklenen gruplardan birisisiniz, albüm çalışmaları nasıl gidiyor? Piiz: Bu konuda çalışmalarımız var evet.Uzun zamandır her grubun yaşayabileceği bi kaç sıkıntı yaşadık.Bunlar bizden ziyade bu işin bürokratik ve kayıt aşamalarında yaşandı.En kısa zamanda ve en iyi şekilde sevenlerimize layık güzel bi albüm hazırlamak istiyoruz.Umarım çok kısa zaman sonra karşılarında olacağız... Şebokolik: En son 2 çalışmanızdan biri “Aşka dair”, Özlem Tekin’in seslendirdiği bir parça idi, Şebnem Ferah parçası seslendirmeyi düşünüyor musunuz? Piiz: Evet paylaşıma açtığımız bi cover idi “Aşka dair”.ama o şarkıyı biz 2 sene önce kaydettik. Daha sonra paylaşma kararı aldık.Şebnem ferah bizim çok saygı duyduğumuz ve örnek alınması gereken bi sanatcı.Şu an için öyle bi planımız yok ama bu olmayacağı anlamına gelmiyor.Laldı ki Piiz bi beste grubudur.Cover konusunda kapıyı açık bırakıyoruz,belki bir gün olabilir... Şebokolik: Eskişehir ile ilgili çalışmalarınız da dikkat çekmekte, Eskişehirspor’a hazırladığınız marş gibi..Eskişehir hakkında neler düşünüyor Piiz?
Piiz: Grubumuzdaki herkes farklı şehirlerden gelmiş kişiler.Antalya,Adana,İstanbul,Samsun,Eskiş ehir...Piiz kadrosundaki kişilerin memleketleri... Ama hepsi Eskişehir aşığı ve burada doğmuş ve büyümüş biri kadar Eskişehirliler.Eskişehir bi avrupa kenti herkes kabul eder ki.Eskişehirspor’a da biz bir hediye maksadında bi marş hazırladık. Bu tamamen bi borçtu.Ve burada yaşamaktan ve burada da sahne almaktan gurur duyuyoruz... Şebokolik: Peki Piiz’in hedefleri neler? İlerleyen yıllardaki kafanızdaki “Piiz” nasıl şu anda? Piiz: Grubumuzun en büyük silahı yada özelliği diyeyim bir amaç hedef belirleyip ona yönelebilmesi ve doğru adımlar atabilmek için mücadele edebilmesidir.Biz koyduğumuz çoğu amaçları adım adım gerçekleştirdik.Ve her geçen gün hak verirsiniz ki hedeflerimiz de bizim ile birlikte gelişiyor.Önümüzde görülen ilk amaç albüm yapmak ve hissettiklerimizi,konuşarak anlatamadıklarımızı müziğimiz ve sözlerimiz ile çok daha geniş kitlelere anlatabilmek... Şebokolik: Piiz hayranlarına buradan söylemek istedikleriniz neler? Piiz: Henüz albümümüz olmadığı halde bizi gittiğimiz her şehirde konserde yalnız bırakmadıkları için öncelikle hepsine teşekkür ederiz.Onların bu ilgisini hak edebilmek için her gün daha iyisi için mücadele ediyoruz.Aslında işin özü bunca sıkıntılara ve bürokratik sorunlara katlanmamızın tek nedeni onların sevgisi ve bağlılığıdır.Bizi takip etmeye devam etsinler:) Şebokolik: Son olarak Şebnem Ferah ve Şebokolik hakkındaki düşünceleriniz neler? Piiz: Şebnem ferah bizim çok severek dinlediğimiz,hem kişiliğiyle hem sahnesiyle hem sesiyle çoğu gruba ve sanatçıya önderlik edebilecek Türkiye de yetişmiş nadir sanatçılardan biridir.Umarım daha yıllarca onun sesini ve sahnesini takip edebiliriz.Bu gelen her nesil için çok önemli. Derginiz için ise şunu söyleyebiliriz.Böyle bi sanatçının adında çok güzel işler yapacağı görüşündeyim.Hem bizim gibi mücadele veren gruplar için ,hem de daha arkamızdan gelen çoğu gruba ışık tutucak çok başarılı bir projedir.Umarım çok daha uzun seneler prestijiyle beraber bu proje nefes alır.Ayrıca piiz grubu ilginiz ve alakanız için ayrıca teşekkür ederiz...iyi çalışmalar.saygılar P!İZ
Keşfedilmeye
Lityu
Lityum- Sahnede 1 Anlatmaya Yetmedi 2 Hatun 3 Çık Hayatımdan 4 Hayal 5 Köpek 6 Aynı 7 Tiktak 8 Pişmanlık Yok 9 Benim Suçum Değil ki 10 Yalan Olsa Da 11 Özür Dilerim 12 Fast Food
Hazır Albüm
um,yeni albümünü sizler için tanıttı.
Lityum,sakinleştirici ve dengeleyici özelliği olan bir ilaçtır. Şarkılarımızın performansımızın hatta grup olarak duruşumuzun bu özellikleri içinde barındırdığını düşündüğümüz için bu ismi benimsedik. Albümümüzün hazırlıkları grup oluşur oluşmaz başladı diyebiliriz. Bar programları yaparken dahi aklımızda albüm fikri vardı ve bu anlamda çalışmalarımızı aksatmadan 3 sene boyunca sürdürdük. 2008 ocak ayında kayıtlarımıza MIAM studyolarında başladık. Burada davul kayıtlarını aldıktan sonra Alper Erinç Stüdyoları nda diğer tüm enstrümanlar ve vokalleri kaydettik. 1 Temmuz 2009 itibariyle de “Sahnede” yi Parabol Prodüksiyon etiketiyle müzik severlerin beğenisine sunduk. Genel anlamda şarkılarımızı çok fazla tanımlamayı pek tercih etmiyoruz. Sonuç olarak onları kaydedip albümü dinleyicilerimize sunduğumuzda artık her şey bizden çıkmış oluyor. Biz ne anlatmak istersek isteyelim bu albümü alıp dinleyen herkes farklı şeyler hissediyor ve farklı hazlar alıyor. Aslında onların hissedip yaşadığı şeyleri etkilemek ya da “Bu şarkı şunu anlatır” diyerek onları şartlandırmak istemeyiz. Bilinmesini isteyeceğimiz en önemli şey tüm şarkılarda yaşanmışlık izlerinin olduğu ve şarkıya yaklaşımlarda kadın erkek ayrımı yapılmaması gerektiğidir. Bu albümde yaşadıklarımızı en saf haliyle ve elimizden geldiğince dinleyicilerimizle paylaşmak istedik. Bununla birlikte sembolik anlatımlara da yer vermeye çalıştık. Sözleri incelerken farklı çağrışımların düşünülmesini tavsiye ederiz. Lafı uzatmadan dinleyicilerimizi çok etkilemeyecek bir kaç yuvarlak cümle kuralım:)
Lityum - Sahnede Anlatmaya Yetmedi
Pişmanlık Yok
Buram buram bir özlem şarkısı. “Anlatmaya yetmedi” Sevgiliyi beklerken yaşanan o tatlı sabırsızlık hali ve kavuşma umudunun o tatlı heyacanını yansıtır. Aşkı tam olarak ne anlatabilir ki? Tarih boyu aşka dair şiirler, şarkılar yazılmıştır ama aşk hep anlatılmayı bekler. Tabii ki aşkın çeşitleri de göz önünde bulundurulmalı.
Sevdiceği ile kavga etmeyen var mı? Yaşanılan anlaşmazlıklar, boşu boşuna kırılan kalpler... Çoğu zaman ortada kayda değer birşey yokken bile birbirimizi üzeriz. Sonrasında gelen pimanlıklar kırılan kalpleri onaramaz bazen. Madem sonunda pişman olup birbirimizin kalbini kırdığımız için üzüleceğiz ve hatta yeniden barışmanın keyfiyle aşkımız depreşip kanımız kaynayacaksa bu aradaki kavga safhasını geçelim direk kanımızın kaynadığı bölümü yaşayalım:)
Hatun Hatun,Lityum’un en çok dinleyicisi olan şarkısı olması sebebiyle hep diğer şarkılarından ayrılır. Bu şarkının canlı performansı sırasında kızlar şarkıdaki kadının kendisi olduğunu vurgulamak ister gibi tavır takınırken erkekler kendilerini bazen kurban bazen de tanık yerine koyarlar. Bazen de şarkıyı birbilerine söylemekten çok hoşlanırlar. Sonuç olarak “Hatun” en çok karşılıklı ilişki kurulan şarkılarımızdan biridir.
Çık Hayatımdan Her nereye gidersen git kendini de yanında götürürsün. Kendimizden kaçmak yerine kendimizle yaşamayı bilmeliyiz belki de.Kendimizin farkına varmalıyız, kendimizi bilirsek başkalarının bize ne gözle baktığını da anlamış oluruz. Kişinin kendini bilmesi kendi gelişimi için atacağı en büyük adım değil midir? Hep başkalarını şuçlarken kendinin neler yaptığını görmek zordur.
Hayal İlk aşk genelde en saf ve temiz olanıdır. Sevgili o kadar yücedir ki gözümüzde, cesaret edipte gidip ona açılamayız bile...Kendimizin dahi o tertemiz duyguları lekeleyeceğimizi sanırız. Aşk diyarında düşler kurulup o güzeller güzeline uzanan yollara yelken açılır ve ancak böyle ulaşılır o sevgiliye.
Köpek Herkes hata yapar mı? Her yapılan hata affedilebilir mi? Bu şarkı insanın biraz da kendisiyle hesaplaşmasını anlatıyor. Terazinin iki ucunda da olabilirsiniz, aldatan ya da aldatılan...Affedebilir misiniz? Karşınızdakini değil, “kendinizi” affedebilir misiniz?
Aynı Kişiler değişiyor, roller değişiyor, konular değişiyor, zaman değişiyor. Ama her şey aynı, bir kadın bir erkek ve yaşananlar hep aynı. Düzenlemesi en çok değişen şarkılardan bir oldu bu şarkı. Taşıdığı duygular farklı farklı olsa da bu şarkıyı kaydederken hep aynı hüznü hissettik.
Benim Suçum Değil ki İnsan ilişkilerinde sorunlar yaşandığında başkasını suçlamak, insanlara içinde bulunulan durumdan kurtulmanın kolay yollarından biriymiş gibi geliyor. Bazı insanlar kendileri suçlandığında bunu sineye çekip sessiz kalmayı, tüm suçu üzerine almayı tercih edebiliyor. “Belki de ilişkiyi yürütemeyen gerçekten benim, belki de yeteneksizim bu konuda” diyor ama eninde sonunda “Ee hepsi de benim suçum değil canım” diye patlayabiliyor:)
Yalan olsa da Bu şarkı Lityum şimdiki kadrosuyla bir araya geldiğinde yaptığı ilk bestedir. Bu sebeple bizim için ayrı bir önemi var. Bazen kabullenemeyiz, aldatılmış olmayı bile gururumuza yediremeyiz. Ama bazen öyle seversiniz ki gözünüz ne gururu görür ne yalanları ne de aldatılmayı. Saplantı derecesinde sevdiğinizi anlarsınız, ve bu saplantı sizi “gerçek” çizgisindende uzaklaştırmış olabilir.
Özür Dilerim Ne kadar çabalasanız da olmaz bazen, uğraşır didinirsiniz ama eninde sonunda tükeniverirsiniz. Artık yapacak başka bir şey kalmamışsa kabullenirsiniz. Kabullenmek önceleri canınızı yaksa bile zamanla alışır insan.
Fast Food Bu şarkı albümün genel konsepti içinde farklı bir duruşu olan parçamız. Temelinde yozlaşmayı anlatır ve bir çok bar müdavimi için bildik bir hikayedir. Gecenin sonunda eve yalnız dönmek istemeyen bar müdavimleri, ilerleyen saatlerde alkolünde etkisiyle iyice umutsuzlaşırlar. Yüzler birbirine benzer ve amaçlar aynıdır. Ertesi sabah hatırlanmayacak tek gecelik yatak arkadaşları için çaresiz çırpınışlar gecenin sonuna damgasını vurur.
keşfet
SİNEK // Rock / Powerpop / Indie Sinek, 2004 yılında İzmir’de kurulan bir grup.İzmir’in çeşittli mekanlarında sahne aldıktan sonra 2006 yılında grubun son halini alması ve ardından hatrı sayılır bir kitle oluşturmasıyla beraber Sinek, şuan yepyeni soundu ve yeni şarkılarıyla birlikte dinleyicisiyle buluşmaya hazırlanıyor.
Foto:Aykut Taşdere
myspace.com/sinekband
keşfet
Kaotik // Rock Kaotik, 1998 yılında kurulup 2003 yılında son halini alan bir grup olarak, 2004 yılında ilk demosunu çıkarmış ve ardından yeni demolarını dinleyicisinin beğenisine sunmuştur.Şu anda yalnızca konser organizasyonlarıyla dinleyici kitlesine ulaşan grup ayrıca, 2007 yılında “Unistar” yarışmasında üçüncü oldu. myspace.com/kaotikmusiki
keşfet
EDNA // Metal / Rock Edna,2003 yılında Bursa’da kurulan bir grup.Çeşitli şehirlerde konserler verdikten sonra, “Günışığına Masallar” isimli demo albümlerini internet üzerinden dinleyicilerine sundular. Grup,Heavy Metal ve alt türlerini harmanlayıp kendine özgün sound oluşturmayı seviyor. Foto:Ayşegül Alp myspace.com/ednarock
keşfet
Pi // alternatif / Rock Pi, 2000 yılında kurulmuş 9 yaşında bir grup. İlk yıllarında cover parçalara yönelen grup daha sonra kendi besteleri üzerine çalıştı.2003 yılında “Her Şey Zor” isimli albümünü çıkartan Pi,geçen yıllarda kadro değişikliklerine uğradı.2006 yılında ilk konserini veren grup,son olarak “Geçiyor Zaman”a klip çekti. myspace.com/pigrubu
MÜZİSYEN GÖZÜYLE
Merhaba sevgili melodi prenslerim ve prenseslerim; Ben, Soner Canözer’in Almora projesinden tanıdığınız Tılsım-lı Peri’niz, namı diğer Bilge Kocaarslan ;) Sizlerle sihirli bir enstrümanı, flütü konuşacağız bu yazıda. Dilerseniz öncelikle müzik hayatımdan bahsedeyim kısaca: Profesyonel anlamda müzik hayatına attığım ilk adım, İstanbul Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ni kazanmak oldu. 1999 yılında piyano, solfej ve flüt eğitimine başladım. Dört yıl lise, bir dört yıl daha üniversite ve yüksek lisans derken 10 yıldır daimi müzik öğrencisiyim diyebilirim. 2009 yılı itibariyle de Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi anabilim dalında doktoraya kabul edildim. Bir 4 yıl daha müzik okuyorum anlayacağınız…
Bu akademik sürecin dışında b beni müziğe katan şey Soner Canözer ile tanışmam oldu. Almon rra, sevdiğim flütümle sevdiğim m melodileri çaldığım krallık oldu b benim için. Soner Canözer’le m müzik yapmaya başladığımda h henüz 18’imdeydim, lise 2. sınıftaydım. Müziği paylaşmayı Aln m mora sahnesinde öğrendim. Son ner abiyle çalmaya başladığım iilk yıl albüm kaydettik, derken yyıl 2009 ve “Masalcının On Beş Yılı” ile 6 albüm çalışması oldu. Y Ç Çok kıymetli çalışmalar oldu. A Akademik müzik çevrelerinde d de gururla sunduğum bir müziktti çünkü. Sizlerin de yürekten ilg gisi ve desteği ile kocaman müzzikli bir aile olduk işte… Gelelim nefesimle can bulan g gümüşten sevgilime. Flütüme… Ona üflemek bir enstrüman çalmaktan daha öte bir şey sanki. Bedeninin içinden gelen ve yaşam kaynağın olan nefesinle onun içine sesleniyorsun ve bu sesleniş tamamen sana ait, senin titreşimlerini taşıyan bir müziğe dönüşüyor. Tılsım gibi öyle değil mi? ;) İnsan varoluşuna çok yakın bir çalgıdır flüt. İlk insanın müziksel ifadesi ritimsel oluyor, yani insan bulduğu nesnelere vurarak ses çıkartıyor ve müzik yapıyor. Sonrasında insanoğlu, avladığı hayvanların boynuzlarına üflüyor. Bunu daha çok ayinsel ve bereket için yapılan bir müzik gibi düşünmek lazım. Sonrasında kamışlar ve ağaç oyuklarına üfleniyor. Zamanla işleniyor bu malzemeler. Antik Yunan’da saz kamışlarından panlar, eski Pagan kültürlerinde ağaç flütler, Mısır’da kilden, çamurdan yapılan flütler… Gördüğünüz gibi ta-
biatın içinden, tabiatın ta kendisi flüt… Ben de doğayı seviyorum, doğal olanı, yakın olanı. Herhalde “Ben flüt çalmak istiyorum” derken yanılmamışım diye düşünüyorum. Flütün doğuş hikayesi tam olarak bilinmemektedir arkadaşlar. Bilinen en eski flüt örneğine M.Ö. 2. Yüzyılda Mezopotamya’da rastlanmıştır. Adı “Tibia”, içi oyuk kemikten bir flüt. Arkeolojik kazılarda bulunan kabartmalar ve kil tabletlerine bakılırsa bu flüt ilahilere ve dualara eşlik edermiş. Flütün bu ruhani yanını seviyorum!!! Eski Roma ve Eski Yunan’da “Aulos”, “Diaulos”, “Fistula” diye adlandırılan flütlerden bahsedilmektedir. Bir de “Syrinx” ya da “Pan boruları” adıyla tanınan mitolojik flütler vardır. Keçi ayaklı ve boynuzlu tanrı Pan’ı biliyorsunuz değil mi? Çapkın tanrı Pan bir gün gölde yıkanan bir su perisi görür ve hemen aşık olur. Ancak peri tanrıdan kaçar ve gölden ona yardım etmesini ister. Göl de su perisi “Nypmha” yı bir sazlık kamışına çevirir o anda. Tanrı Pan da bu kamışları keserek birbirine bal mumuyla yapıştırır. Böylece flütü yapar. Ne zaman flüte üflese peri ile dudak dudağa öpüştüğünü hayal eder. Pan’ın borularından çıkan narin müzik ise güzel perinin sesidir. Eğer siz de benim gibi mitoloji seviyorsanız işte bir hikaye daha size. ;) Efsaneye göre Tanrıça Athena geyik kemiği üzerine delikler açarak ilk flütü icat eder. Buluşu ile gurur duyan zeka tanrıçası bir ziyafette tanrıların önünde çalar flütünü.
Bilge Kocaarslan Ancak Aphrodite ve Hera flüt çalarken yanaklarının şiştiğini söylerek Athena ile alay ederler. Bir su yansımasında gerçekten de yanaklarının şiştiğini gören tanrıça, flütü lanetleyip atar ve onu çalanların cezaya çarptırılmasını diler. Bundan haberi olmayan Marsias, kırlarda dolaşırken flütü bulur ve sesine hayran kalır. Bir tanrıça eseri olan flütle çok güzel ezgiler çalar ve ünü kısa sürede yayılır, güzel sanatlar ve müzik tanrısı Apollon’a kadar ulaşır. Apollon Marsias’ın şöhretini kıskanır ve onu herkesin önünde yarışmaya davet eder. Apollon liriyle tanrısal ezgiler çalarken, sanat ve su perileri olan “müza”lar (müzik kelimesinin kökeni bu perilerdir) ona eşlik ederler. Marsias da Apollon’dan aşağı kalmaz ve halk Marsias’ı alkışlar. Apollon’un flüt ustasını cezalandırmasından korkan jüri Marsias’ın kaybettiğini söylemekte iken Kral Midas oyunu Marsias’a verir ve yarışma berabere biter. Apollon, Midas’ın oyunu Marsias’tan yana kullanmasına çok kızar. Kulaklarının iyi işitmediğini ve insansı kulakları hak etmediğini söyleyerek Midas’ın kulaklarını uzatıp eşek kulaklarına çeviriverir. Marsias’ı da kayalıkta bir ağaca astırıp öldürtür. Marsias’ın ölümüne çok üzülen kayaların ağlayarak “Suçıkan Kayalıkları” nı oluşturduğu söylenir… İşte böyle sevgili prensler ve prensesler, bir baktım epeyce yazmışım, umarım ilginizi çekmiştir. Şimdiiii; mitolojiden flütün teknik gelişimine geçmek biraz zor olacak ama… Aslında gördüğünüz gibi flüt,
dağ, kır yaşantısında geçen bir maziye sahip. Dolayısıyla bu tür tasvirleri iyi anlatan bir çalgıdır. Doğa olaylarını ve hatta doğa üstü betimlemeleri iyi yapar. Kulağa büyülü gelir çünkü duyduğumuz ses insan nefesiyle şekillenmektedir. Hızlıca flütün asıl tarihinin başladığı 16. Yüzyıla gelmek istiyorum. O dönemde böyle gümüşten altından falan değil flütler. Abanoz veya nar gibi dayanıklı ağaçlardan yapılıyor. Düz tutularak çalınanına blok flüt deniyor, yandan tutulanının da flute, flauto, flaute gibi söylenişleri var çeşitli dillerde. Biz de Türkler olarak Fransızların dediği şekilde flüt diyoruz. Aslında akademik ismi flüt ama ‘yan flüt’ diyoruz bir de =) E tabi flüt çalıyorum diyince, “markası ne Helvacıoğlu mu” diye sorular gelebiliyor. Hatta abartıp rengini soran oluyor ciddi ciddi! Mecburen yan flüt dedirtiyorlar insna. ;) Nerde kalmıştık? Tahta flüt diyorduk, o zamanlar çok çok naif sesiyle şarkılara eşlik eden bir çalgı. Günümüzdeki gibi 3 parçadan oluşmuyor ve teknik olarak ses büyük kitlelere hitap edecek kadar kuvvetli değil. Zamanla batıda teknolojiyle tanışıyor ve batı kültürlerine de Bizans tarafından tanıtılıyor. O dönemlerde savaş çalgılarından sayılıyor ve davul ve trampetle birlikte kullanılıyor. Tahtadan yapılan çalgının alt seslerinde parmak hareketlerinin aşırı güç olması nedeniyle bir mekanizmaya ihtiyaç duyuluyor. 1800’lü yıllarda flüt ustası “Boehm” flütü mekanik hale getiriyor ve çalgıyı bir madenden yapmaya
karar veriyor. O tarihlerde çehresi epeyce değişen enstrüman o gün bugündür metalden yapılıyor ve oldukça teknolojik bir tuş mekanizmasına sahip. Bu arada arkadaşlar, flüt orkestrada tahta üflemeliler grubunda olup metalden yapılan tek çalgıdır. Yüzyıllar sürecinde teknolojik anlamda gelişen bu enstrüman bugünkü haliyle hızlı pasajları rahatlıkla çalabilir, akıcı süslemeler yapabilir. Deliklerinin yerleri matematiksel olarak hesaplanmıştır ve iyi bir entonasyona sahiptir. Ses renkleri ve aralığı çok geniştir. Orkestrada şarkı gibi ezgilerden hızlı pasajları çalmaya kadar birçok göreve sahiptir. Çevik, neşeli, çocuksu sesler çıkartır. Kuş cıvıltılarını andırır. Daha pes seslerinde ise duygulu ve doğayı yansıtan ezgiler duyarsınız. Epeyce tatlıdır bence =) Sihirlidir, bir ruhu vardır… Şimdilik bu kadar sanırım arkadaşlar. Bakıyorum da kaptırmışım 2,5 saattir yazıyorum. Aslında flüt çalmanın püf noktaları ve çalanlara yahut çalmak isteyenlere de birkaç bir şey demek istiyordum ama o konu da epeyce uzun. Bir sonraki sayıda artık. ;) Tekrar buluşana dek çook çok cici bakın kendinize. Müzikli yolunuzda ışıltılar diliyorum her birinize. Sizleri çok ama çok seviyorum biricikler, kalbiniz cesur, masallarınız daim olsun… Tılsımlı sevgilerimle… Bilge KOCAARSLAN
MÜZİSYEN GÖZÜYLE
Asena Özçetin Merhabalar, Ben Karakedi grubundan Asena Özçetin. Bundan sonra yazılarımla burada sizlerle olacağım. Metal müzik ile ilgilenen çoğu arkadaşımız beni tanıyordur sanırım ama tanımayan arkadaşlar için kısa bir özet geçerek başlamak istiyorum. Çok uzun zamandır müzik işinin içindeyim, ilk albümümüzü çıkardığımız 2003 yılından beri de profesyonel müzik hayatımız tüm hızıyla devam etmekte. Bu yıl çıkardığım bir solo albüm ile de değişik bir yola girdik bakalım sonu ne olacak:) Reklamları kısa keserek bu sayıda nasıl bir yazı yazacağımı bilemediğimi belirteyim. Biraz kolumdan tutulup (sağol yasemin:)) buraya sürüklendim aslında. Daha önceden bir yazarlık deneyimim yok ama özellikle müziğe yeni başlayan ya da başlamak isteyen arkadaşlara yardımcı olabilmeyi ve elimden gelirse biraz olsun yol göstermeyi amaçlıyorum. Maalesef müzisyen denilen şey ülkemizde çok zor yetişiyor ve türlü zorluklarla uğraşmak durumunda. Bana en sık sorulan sorular hep vokal teknikleri üzerine olmuştur, o yüzden bugün biraz bundan bahsetmek istiyorum. Ülkemizde ne yazık ki şan eğitimi dışında vokal eğitimi verilmemekte. Bunun acısını hepimiz çekiyoruz. Doğru şekilde söylenmemesi durumunda çok ciddi rahatsızlıklara sebebiyet verebilecek bir eksiklik bu üstelik. Bu konuda dikkat edilmesi gereken en önemli unsur nefes eğitimi, allahtan şan eğitimi veren yerlerde nefes eğitimi verilmekte.Nefes eğitimi sayesinde ses üzerinde hakimiyet kurma yollarını öğrenmekteyiz ki, bu şarkı söylemeyi sadece bağırmaktan ya da maç tezahüratı gibi kontrolsuz ( her maçtan sonra sesi çıkmayan amigoları hepiniz duymuşsunuzdur:)) ses kullanımından çıkarıp bir sanat haline getiren eğitimdir. Söylediğiniz tarz ne olursa olsun ses tekniğinizi ve yorumunuzu geliştirmek , sahnede uzun süre (sesiniz kısılmadan) şarkı söylemek, güçlü bir sese sahip olmak,sahne estetiğinizi geliştirmek ve sesinizin tam anlamıyla hakimi olup uzun seneler ses hastalıklarıyla uğraşmadan şarkı söylemek öncelikli hedeftir. Bunun için bir çalışma planı hazırlamak ve günde en az iki saat olmak üzere alıştırmaları aksatmadan yapmak çok önemlidir. Genel çalışma planı şu şekilde hazırlanabilir: -Kulak geliştirme (bol müzik dinlemek, duyulan sesin notasını doğru çıkarmak için yapılan çalışmalar) -Nefes ve diyafram çalışmaları, -Egzersizler ve doğru ses kullanımı (entonasyon), -Sahne duruşu ve genel bilgiler ( eh sadece söylemek yetmez tabii ki:)) -Eşlikli repertuar ve yorum çalışmaları
Sizden gelen sorular ve yorumlar doğrultusunda daha sonraki yazılarımda bu teknikleri ayrıntılı olarak açıklamaya çalışacağım. Sizlerle burada olduğuma gerçekten çok seviniyorum ve umarım uzun süre buralarda olurum. İletişim için mail adresim asena.ozcetin@gmail.com Görüşmek üzere... Asena ÖZÇETİN
Bölüm 3: Öz
içe
Festival Rock’n Coke/ F Efes PilsenOne Love Festival Ülkemizde Punk
zel Dosyalar
erik
l Dosyas覺 Fo癟a Rock Tatili / Uni Rock Open Air Festival k M羹zik Dosyas覺
Coca-Cola tarafından Pozitif Productions organizasyonuyla düzenlenen Türkiye’nin en büyük açık hava etkinliği Rock’n Coke 37 sanatçı ve grubu ağırladı. İstanbul Park’ta gerçekleşen festivalin ilk gününde ana sahnede ; Aylin Aslım, Howling Bells,Emre Aydın,Juliette Lewis,Jane’s Addiction,Duman,Nine Inch Nails,The Prodigy;ikinci ve son gününde D2,Cold War Kids,Manga-Cartel,Hayko Cepkin,Razorlight ve Kaiser Chiefs sahne aldı. Alternatif Coca-Cola Zero Sahnesi’nde Satlas,Çilekeş,Badem,Sakin,Asfalt Dünya,Post Dial gibi birçok sevilen isim vardı. Pamela Spence ve Janelle Monae,Coca Cola’nın “Mutluluğa Kapak Aç”kampanyasının tanıtım şarkısını seslendirdi.Amerikalı grup Linkin Park ise,festivalin kapanış konserini gerçekleştirdi.
19 TEMMUZ İkinci ve son gününe oldukça hızlı başlayan Rock’n Coke ana sahnede 2’yu ağırladı.Bulgaristan’dan çok sayıda hayran ve basın mensubunun da geldiği D2 konserinde,Bulgar ekip başarılı bir performans sundu. İkinci sırada Türkiye’de fazla tanınmayan Cold War Kids vardı ve grup performanslarıyla şaşırttı. Festivalin merak edilen performanslarından biri maNga vs.Cartel’di. maNga önce sahneye tek çıktı. Birkaç şarkıdan sonra aniden sahneye Cartel ekibi fırladı. Cartel’in onca yıla rağmen enerjilerinden hiçbir şey kaybetmedikleri fark edilirken, maNga grubunun yıllardır hayran oldukları Cartel’le sahneye çıktıkları için heyecanlı olduğu gözlerden kaçmadı. İki ekip yakında caRma adlı özel projeleriyle hayranlarının karşısında olacak. 18 TEMMUZ
maNga-Cartel sonrasında Hayko Cepkin ve ardından Razorlight sahnedeydi.Dünya magazin Rock’n Coke 2009’da ana sahnenin açılış konserinde basınının takibinde olduğu Johnny Borell genç Aylin Aslım vardı.Alternatif rock’ın Türkiye’de ki en güçlü kadın vokallerinden biri olan Aylin Aslım kızları büyüledi. müzikseverleri performansıyla coşturdu.Ardından Howling Bells sahne aldı ve yerini Emre Aydın’a bıraktı.
The Rolling Stones,Oasis,Queen gibi isimlerle aynı sahneyi paylaşan Johnny Borel öncülüğünde kurulan İngiliz grup festivalin en keyifli performanslarından birini sergiledi. Festival,izleyicileri ıslatan Juliette ile devam etti. Glam kostümüyle sahneye çıkan Juliette Lewis hem Kaiser Chiefs dan sürpriz....Solist Ricky Wilson hayranlarını hem kendisini su sıkarak serinletti. sahneden seyircilerin içine atladı.Kabına sığmayan Konser sonunda üzerinde yalnızca bikinisiyle kalan Juliette “Dünyanın her yerinde konser verdim.Ama Ricky şarkılarını bir süre seyircilerle elele söyledi. Türk hayranlarım gibisini görmedim” sözüyle büyük Bol ödüllü İngiliz grup festivalin unutulmazları arasında.. alkış topladı. Festivalin unutulmazlarından Jane’s Addiction Ayrıca Grammy adayı Janelle Monea,Coca-Cola kendilerine özel sahne tasarımı ve kostümleriZero sahnesinde,kendine has giyimi ve sürpriz bir yle göz kamaştırdı.Rock dünyasının dev isminin sahne gösterisiyle-1100 müzikseverleri şaşırttı. Cesur -22’sı yerli, 13’u sahnedeydi. yabancı grupProgramın ve -80.000m2lik alanında noktadan serinletme ardından Duman aranılanfestival kostümüyle Pamela Spence ve Fuat ile sanatçı olmak üzereDuman,tüm toplam 376festivalcileri sahne ve çeşitli için ilgi çeken yapıldı. ender isimlerinden tek sesçadırlar Coke’n Music Lounge Dome’da bir araya gelerek müzisyen katıldı. yaptı ve müzikseverleri yine ateşledi. Open alan Happiness Türkçeçit ve kullanıldı İngilizce ses-6000ını metrelik -11.000 m2’lik toplam ayrıldısingle -Sanatçılar ekipleriyle top-ve 8675m2 kuruldu. Sırada gerçek bir rockbirlikte konserinin nasıl olmasıtaban lendirdi. lam 523 kişiydi. -Festivalin telefon, internet ve gerektiğini ispatlayan isim Trent Reznor ve ekibi Festivalin kapanış konserinde dünyanıniçin önde gelen -Festival alanına hizmetleri 8 km Nine Inch Nails vardı.Müzik dünyasında bir dahi ka- farklı etkinlikler bankacılık Linkin Parkdöşendi. vardı.50 milyonu aşkın -Kuliste görevli ekip 124sürede kişiydi. için 76kaldı adetve çadır kuruldu. kablo bul edilen Reznor, kısa ter içinde iki gruplarından albüm satışı ve iki Grammy ödülüne sahip Linkin kez kıyafet değiştirdi. Park,Rock’n tarihinin görkemli ekibi sahne -Sanatçılara ve ekiplerine yaklaşık -Yedekleri ile birlikte 26 adet Coke yük- -600 kişilikenJandarma şovlarından birine imza attı. Grup,sahnesinde din60 araç hizmet verdi. günün kapanışını sek güçlü jeneratör kullanıldı. çalışmalara destek verdi. Ardından The Prodigy yaptı. leyicileri Türk Bayrağı açarak selamladı. Rock’n Coke 2009’un büyük sürprizlerinden biri -Festivale katılanyıllara yerli ve yabancıokuyan -Jenaratörler olan The Prodigy meydan yaklaşık 5.6 bir megawatt enerji -200 bin litre içecek tüketildi, 80 gibi efsane şarkıları,özellikle gruplara 35 rehber eşlik etti. müzik harcadı. ton buz kullanıldı. buçuk saatlik performanslarıyla dünyasının In The End,New Divide Festivalin için yak- biri olduklarını ilk iki albümlerinden Hybrid Theory ve Meteora ile en enerjikgerçekleşmesi ve en çılgın gruplarından dinleyicileri coşturan Linkin Park,herkesi laşık 8.000 kişi çalıştı. -Toplam 1000 bariyer kullanıldı. -5000 m2 çim serildi. büyüledi. 5 yıl aradan sonra bir kez daha gözleri önüne serdi.
Festivale ait detaylar
Rock’n Coke 2009’da ana sahnenin açılış konserinde Aylin Aslım vardı. Alternatif rock’ın Türkiye’de ki en güçlü kadın vokallerinden biri olan Aylin Aslım müzikseverleri performansıyla coşturdu.Ardından Howling Bells sahne aldı ve yerini Emre Aydın’a bıraktı. Festival,izleyicileri ıslatan Juliette ile devam etti.Glam kostümüyle sahneye çıkan Juliette Lewis hem hayranlarını hem kendisini su sıkarak serinletti.Konser sonunda üzerinde yalnızca bikinisiyle kalan Juliette “Dünyanın her yerinde konser verdim.Ama Türk hayranlarım gibisini görmedim” sözüyle büyük alkış topladı. Festivalin unutulmazlarından Jane’s Addiction kendilerine özel sahne tasarımı ve kostümleriyle göz kamaştırdı Rock dünyasının dev isminin ardından Duman sahnedeydi. Programın aranılan ender isimlerinden Duman,tüm festivalcileri tek ses yaptı ve müzikseverleri yine ateşledi. Sırada gerçek bir rock konserinin nasıl olması gerektiğini ispatlayan isim Trent Reznor ve ekibi Nine Inch Nails vardı.Müzik dünyasında bir dahi kabul edilen Reznor, kısa sürede ter içinde kaldı ve iki kez kıyafet değiştirdi. Ardından The Prodigy günün kapanışını yaptı.Rock’n Coke 2009’un büyük sürprizlerinden biri olan The Prodigy yıllara meydan okuyan yaklaşık bir buçuk saatlik performanslarıyla müzik dünyasının en enerjik ve en çılgın gruplarından biri olduklarını 5 yıl aradan sonra bir kez daha gözleri önüne serdi.
maNga-Cartel sonrasında Hayko Cepkin ve ardından Razorlight sahnedeydi.Dünya magazin basınının takibinde olduğu Johnny Borell genç kızları büyüledi.The Rolling Stones,Oasis,Queen gibi isimlerle aynı sahneyi paylaşan Johnny Borel öncülüğünde kurulan İngiliz grup festivalin en keyifli performanslarından birini sergiledi.
İkinci ve son gününe oldukça hızlı başlayan Rock’n Coke ana sahnede D2’yu ağırladı.Bulgaristan’dan çok sayıda hayran ve basın mensubunun da geldiği D2 konserinde,Bulgar ekip başarılı bir performans sundu.
İkinci sırada Türkiye’de fazla tanınmayan Cold War Kids vardı ve grup performanslarıyla şaşırttı. Festivalin merak edilen performanslarından biri maNga vs.Cartel’di. Bu performansın özel fotoğrafları ilerleyen sayfalarda.
Kaiser Chiefs dan sürpriz....Solist Ricky Wilson sahneden seyircilerin içine atladı.Kabına sığmayan Ricky şarkılarını bir süre seyircilerle elele söyledi.Bol ödüllü İngiliz grup festivalin unutulmazları arasında.. Cesur kostümüyle ilgi çeken Pamela Spence ve Fuat ile Coke’n Music Lounge Dome’da bir araya gelerek Open Happiness single ını Türkçe ve İngilizce seslendirdi. Festivalin kapanış konserinde dünyanın önde gelen gruplarından Linkin Park vardı.50 milyonu aşkın albüm satışı ve iki Grammy ödülüne sahip Linkin Park,Rock’n Coke tarihinin en görkemli sahne şovlarından birine imza attı. Grup,sahnesinde dinleyicileri Türk Bayrağı açarak selamladı. In The End,New Divide gibi efsane şarkıları,özellikle ilk iki albümlerinden Hybrid Theory ve Meteora ile dinleyicileri coşturan Linkin Park,herkesi büyüledi.
Fotoğraflar : www.rockncoke.com’dan alınmıştır
Fotoğraflar : Göksu Çağlar (muzik.ekolay.net)
Ve beklenen gün gelmişti.90’ların ortasında “Cartel bir numara en büyük ! Cehennemden çıkan çılgın Türk” diye bağıra bağıra söylediğimiz şarkıların sahibi Cartel, maNga ile birlikte Rock’n Coke sahnesindeydi... “95 yılına dönelim mi? Cartel için hazır mısın İstanbul? Kaldır elini İstanbul. Benden Car- , sizden -tel. Car-tel..Car-tel..” diyerek Ferman’ın başlattığı Cartel & Manga performansı, Rock’n coke seyircisini coşturmaya başlamıştı... Söylenen şarkılardan birisi de “Carma”ydı. Şarkıdan tek hatırlayabildiğimiz ise “Cartel-Manga-attack attack” Merakla beklenen Cartel & Manga konseri “Evdeki ses” şarkısıyla sona erdi. Finaldeki kasap havası ise grupları coşturdu. Cartel ve maNga ile ilgili son haberlere göre, iki grup “carMa” isimli bir projede tekrar bir araya gelecek...
Foça Rock Tatili,13-16 Ağustos 2009 tarihleri arasında İngiliz Burnu’nda Poem Organizasyon tarafından düzenlendi. Yaklaşık 70 bin kişinin katıldığı festivalde Türkiye’den Şebnem Ferah,Aylin Aslım,Özlem Tekin gibi isimler yoktu ama onlar dışında akla gelebilecek Rock dünyasının önemli tüm isimleri karşımızdaydı.. 1.Gün Metoboy konseriyle başlayıp Black Tooth,Çilekeş,Epica,Pentagram,Lordi ile devam etti. İkinci Gün Kül,Gren,Öztürk,Karapaks,Ogün Sanlısoy ve Duman sahnedeydi. Marsis,Dinar Bandosu,Baba Zula,Yasemin Mori,Kurban,Mor ve Ötesi 3.günde izleyici karşısındayken,festival 4.ve son gününü Kolpa,Magick,Tibet Ağırtan,Yüksek Sadakat,Moğollar ve Teoman ile kapadı.
aparak dı. y z i p r pkin, sü ahnesine katıl e C o k s Hay ısoy’un l n a S Ogün
Hayko C epkin’den sonra,Og Sanlısoy ün da izleyici leri coştur du.
Mor ve Ö seslenmes olayların
, Foça Rock m a r g ta n e P p an birini d Efsane gru ın r la s n a m r iyi perfo Tatili’nin en sergiledi.
Fotoğraflar : Göksu Çağlar (muzik.ekolay.net)
Senfonik metalin başa Foça Rock Tatili’nd
Kurba
n yeni
albümd en söyledi “Soykıran”ı .
n ren’e sahnede v E n a n e K , Ötesi’nin in konuşulan ’n li ti a T k c o i, R dandı.
arılı isimlerinden Epica de izleyicileri büyüledi.
Eurovision başarısıyla tanınan Lordi, Foça Rock Tatili’nde ilginç kıyafetleriyle izleyici karşısındaydı.
Yılın ilk festivali; Efes Pilsen One Love Festival’in bu yıl 8.si gerçekleşti.Yazın en uzun günlerini kapsayan festival Santralistanbul’daydı.
Festivale dünyaca ünlü Klaxons ve Röyksopp gibi 2 grupla beraber, Türkiye’de ilk defa sahne alacak olan Tricky de katıldı.
20 HAZİRAN
21 HAZİRAN
- Klaxons - Tricky - M83 - Ayça Şen - Bora Uzer - Filthy Dukes (Dj set) - Zero 7 (Dj set) - Ross Allen - Dear Head - Tape
- Röyksopp - Portecho - Yasemin Mori - Aeroplane (Dj set) - Johnny Rock - Style-ist - Batı Yakası - Kim Ki O
n
Ayça Şe
Tricky
Bora Uzer
Klaxons
Açılışta,izleyici karşısında Ayça Şen vardı. Sıcak hava etkisi ilk festivali olmasının getirisi birleşince kısıtlı bir izleyici kitlesine performansını sunmak zorunda kalan Ayça Şen,yine de keyifli görünüyordu. Ayça Şen’den sonra Bora Uzer sahnedeydi.Türkiye’de başarılı erkek vokallerden biri oldugunu bir kez daha gözler önüne sererken,festivalcilere keyifli dakikalar yaşattı. Sırayı Shogaze akımının güçlü isimlerinden ; geçen yıl Kings Of Lean ile dev bir dünya turnesine çıkan ve The Killers’a alt grup olan M83 aldı. Müzik hayatına 1991’de Massive Attack ile başlayan Tricky gözler önündeydi. Ace Of Spades coverı ile müzikseverleri costuran Tricky yerini İngiliz grup Klaxons’a bıraktı. Özellikle sahne kostümleriyle beğeni toplayan Klaxons dinamik ve eğlenceliydi. Zero 7 alkolü fazla kaçırması nedeniyle sahne almadı. Konseri iptal edildi. Soulwax,Hot Chip,LCD Soundsystem gibi isimlere ön grup olan Filthy Dukes,hayranlarına kurtlarını döktürdü.
i
Yasemin Mor
Starsailor
İkinci günün açılışını gelecek vadeden grup Batı Yakası yaptı. Sonrasında Yasemin Mori dinleyicilerinin karşısındaydı. Yaratıcı,yetenekli ve içten şarkıcı sahne performansıyla gönülleri fethetti. Ardından Portehco izlendi. Sıcak havaya rağmen grup geniş bir kitleyi karşısına aldı ve yerli performanslar arasında en iyilerden birisiydi. Sıradaki isim Starsailor’du..Jamas Stelfox bir sürpriz yaparak Lady Gaga’nın Poker Face inin nakarını söyledi. Ve sahneyi Röyksopp devraldı. Festival içerisindeki en kalabalık konserde “Happy Up Here” grubun en eğlendiren şarkısı oldu.
Fotoğraflar : efespilsenonelove.com’dan alınmıştır
Röyksopp
Geçtiğimiz yıl Haziran ayında Parkorman’da ,bu yıl ise 10.000 seyirci kapasitesiyle ülkenin en büyük festivali olarak görülen Uni Rock Open Air Festivali’nin ikincisi 17-19 temmuz tarihleri arasında Maçka Küçükçiftlik Park’ta gerçekleşti.Yerli gruplarının yanısıra dünyanın dört bir yanından gelen başarılı yabancı gruplarıyla büyük ilgi ve beğeni topladı. Arch Enemy, Kreator, Amon Amarath,Rotting Christ,Paradise Lost gibi dev isimlere ev sahipliği yapan festivale katılım oldukça fazlaydı.Festival alanının şehir için de olması ,saatler süren festival yolculuğuna inat ulaşımın kolay gerçekleşmesi, kamp yapmayan katılımcıların yüzünü güldürürken,kampçılar için çadır alanlarının alışagelmiş çimen alanlarından farklı olarak beton üzerine olması biraz şaşırtsa da yine de festivalci ruhlarını kaybetmelerine neden olmadı.
İlk gün, And I Exist ile başlayan festival Undertakers,Pickpocket,Rampace,Magilum,Soul Sacrifice ile devam edip Arch Enemy ile son buldu.Undertakers 2005 yılında kurulan yeni sayılacak bir grup olmasına rağmen oldukça başarılı,ve seyircileri tatmin edici bir performans sergiledi.Soul Sacrifice her zamanki gibi muhteşemdi vokal Özgür’ün parça aralarında verdiği mesajlar oldukça dikkat çekiciydi. İlk gün tüm grupların göstermiş olduğu başarılı performanslarınn yanı sıra 17 temmuz’da asıl beklenen kişi Arch Enemy performansıydı.. Türkiye’de ilk kez konser veren, Death metal türünde sayılı kadın vokal üyesi ve en özellerinden biri olan Angela’nın performansı görülmeye değerdi.Grup konser boyunca kusursuz bir performans sergiledi. Sahne duruşu,sert performansı ve ışık showlarıyla dinleyicilere unutulmaz anlar yaşattı.
İkinci gün festivalin belki de en kalabalık günüydü.Açılış grubu Deathblow ardından sırasııla Uçk gring,One Bullet Left,Catafalque,Rotting Christ,Paradise Lost ve Kreator performanslarını sergiledi. Uçk Grig, göstermiş olduğu sahne hakimiyetiyle,One Bullet Left,seyircileri fazlaca coşturmalarıyla,gotik metal grubu Catalfalque, gün geçtikçe daha da güzelleşen ve doyurucu performanslarıyla karşımızdaydı.Türkiye’de çok fazla konser veren Yunan’lı grup Rotting Christ her zamanki gibi muhteşemdiler.Paradise Lost, eski parçalara ağırlık vererek oluşturduğu playlistle dinleyicilerin gönlünü birkez daha fethetmeyi başardı.Sıra günün son ve en çok merak edilen konseri Alman thrash metal devi Kreator daydı.Kreator festivalin en iyi sahnesine sahipti.Seyirciyle olan samimi diyalogları da oldukça eğlenceliydi. Dinleyicilerin şarkıları hep bir ağzıdan eşlik etmesi,grubun sahne hakimeyetiye birleşince coşku dolu anlar yaşandı.Konserde şüphesiz akılda kalan en eğlenceli bölüm ise; vokalin Almanya’daki Türk arkadaşlarının kendisine bir şarkı öğrettiğini söyledikten sonra “bir mumdur iki mumdur üç mumdur..”diye söylemesi herkesi baya bir şaşırtıp güldürmesine yetti ardından davulcunun ritmleri ile türkü hep bir ağızdan söylendi. 19 temmuza geldiğimizde festivalin son günüydü. Mosh Pit Project, Arsames, Bilocate, Saints’n Sinner, Episode 13, Firewind ,Amon Amarth’ la festival coşkusu devam ediyordu Türk black metal gruplarından Episode 13 ardından Avrupalı gruplar arasında en az tanınan Frewind göstermiş oldukları performansla dinleyicilere keyif dolu anlar yaşattı ve aslında ne kadar da başarılı grup olduklarını aldıkları tepkilerle kanıtlamış oldular. Sırada ülkemizi daha öncede ziyaret etmiş olan festivalin son konseri ve katılımcılar tarafından en çok merak edilen İsveçli grup Amon Amarth vardı.Önceden grubu izleme fıratı olanlar ne kadar iyi bir performansa sahip olduklarını biliyorlardı ancak ilk defa izleme şansı olanlara yeniden harika performanslarıyla muhteşem bir grup olduklarını gösterdiler.Grup üyelerinin seyirciyle olan sıcak ilişkileriyle eğlencenin ve coşkunun doruğa tırmandığı festival katılımcılarının alanı terketmesiyle son buldu.
Ülkemizde..
PUNK MÜZİK
Punk rock 70’li yıllarda Sex Pistols- The Damned -The Clash - Ramones gibi gruplarla başlayıp,günümüz gruplarına da ilham kaynağı olmuş’’düzen karşıtı’’ tabiriyle açıklanan bir müzik türüdür. Punk kültürün belirli ideolojileri,yaşam ve moda anlayışları vardır.Aykırı giyim tarzları,tekdüze yaşama karşı edinmiş oldukları görüşleriyle de oldukça dikkat çekmektedir.Punk’ın yaşam felsefesi haline gelmesi zamanla müzik sözlerine de yansımıştır.Müzik gruplarının şarkı sözlerinde hükümet ve savaş karşıtı yada ego merkezli şarkı sözleri etkili olduğu görülmeye başlamıştır. Çoğu grup dünya meselelerine değinip şarkı sözleriyle mesajlar vererek, dünyayı daha da yaşanılabilir hale getirmek adına gençlere çağrıda bulunmuşlardır.Günümüzede değişerek gelmiş ve birçok alt türe ayrılarak devam etmektedir.
Hazırlayan: İmge Balık
ATHENA Türkiyede’de punk müzik yapan Stuka,Sinek,Rashit,The A.Y.I.L.A.R,deli gömleği,cemiyette pişiyorum,100°C, Aduuket,Pinup gibi birçok grup bulunmakta.Ancak punk müzik deniliğinde akla gelen ilk isim şüphesiz Athena.. Hakan ve Gökhan Özoğuz kardeşler 1987 yılını Athena macerasının başlangıcı olarak görüyorlar.Akmar Pasajı’nda tesadüfen karşılarına çıkan bir ilanda hem bir isim hem de grubu tamamlayacak bas gitarist ve davulcuyu bulmuş olduklarını söylüyorlar.O dönem içinde 4 şarkıdan oluşan ve hardcore trash sound’lu ilk demolarını kaydetmeyi başardılar.Athena 1992’de Türkiye’ye konser vermeye gelen ilk yabancı grup topluluklarından biri olan Tankard’a alt grup olarak Bostancı Kültür Merkezi’inde sahne aldılar.Daha sonra çeşitli bar programları ve canlı performanslarıyla çalışmalarına devam ettiler. 1997 yılında albümleriyle de aynı ismi taşıyan ve listelerde uzun süre 1 numarada kalmayı başaran Holigan albümlerini yayımladılar. ikinci albümleri Tam Zamanı Şimdi 1999 yılında yayımlandı.Grup Alman ska grubuyla beraber 3 şehirde konser verdi. Bu arada Türk Milli Basketbol takımı için yapmış oldukları 12 dev adam isimli marş’büyük beğeni topladı.
Yıl 2003’ü gösterdiğinde Athena Her Şey Yolunda adlı 3.albümünü çıkarttıı. 15 mayıs 2004’te Athena Eurovision şarkı yarışmasında Türkiye’yi temsil etti ve “For Real “ adlı parçayla dördüncü oldu. O dönem Doğaç Titiz’in gruptan ayrılmasıyla kısa bir süre sonra albüm çalışmalarında Burak Gürpınar’la çalışmaya başladılar. 2005’te Athena adını vermiş oldukları 4. albümlerini çıkardılar.2006 yılında ‘’İt’’ isimli albümlerini çıkardılar... Önümüzdeki sene içinde ingilizce albüm çıkarmayı planlayan grup bu albüm içinde çalışmalara başladı. Grup Üyeleri Vokal- Gökhan Özoğuzuz Gitar/Vokal-Hakan Özoğuz Davul- Burak Gürpınar Bas Gitar-Ozan Musluoğlu
Punk gruplarının önemli isimlerinden bir diğeri de Rashit.. Rashit 1980’lerin sonunda Gökhan Tunçişler ve Tolga Özbey tarafından bir Kadıköy grubu olarak kurulup,ev çalışmalarıyla başlayıp 1993’te grup üyelerinin tam oturması ile stüdyo çalışmalarına başladıklarını söylüyor.Vokalde Adem Kurt bas gitarda Tolga Koçak’ın yer almasıyla grup tamamlanmış oldu.Müzik yapmayı öğrendikten kısa bir süre sonra “memleketin en punk grubu” tabiriyle anılmaya başlandılar. Kadıköy’ün kült şarkılarından biri “insan pazarı”nı yaptılar. “serbest kalmış anarşi” ile dinleyenlerini iyice coşturmayı başardılar.. Rashit aslında ilk çıktıklarında Türkiye’de pek tanınmasalarda yurt dışında oldukça tanınan, yurt dışında sayısız toplama albümde şarkıları yer alan ve single’lar çıkaran bir grup.Fransa, İsviçre ve Hollanda’da çeşitli plaklar yayınladı.İngiltere de bir split’leri çıktı. Grup, ‘’şarkı sözlerinde genel olarak bahsedilen konular ne kadar politik ve siyasi gibi gözükse de, aslında her insanın içinde yaşadığı bu topraklarda karşılaştığı rutin olaylardan ibarettir.Sadece Rashit bunları daha açık ve net ifade etmektedir.Grubun herhangi bir şekilde,olan yada olması muhtemel bir politik misyonu yoktur’’diye açıklamıştır. Grup içinde çıkan anlaşmazlıklar sonucu Adem Kurt’un gruptan ayrılması üzerine vokale Oğuz Taktak ve gitara Atilla Kırcelinin gelmesiyle Türkiyenin ilk yasal punk albümü olan Telaşa Mahal Yok piyasaya çıktı. Grup kısa süreliğine dağıldı. . Sonradan tekrar yepyeni kadroyla, Oğuz Taktak -( Vokal), Tolga Özbey - (gitar), Bülent Kabaş – (bas) ve Orkun Tunç – (davul) yeniden toplandı.
RASHİT
100 DERECE Grup Üyeleri: Vokal-Barış Çakır Davul-Uluç Taşocak Trompet-Mert Alatan Bas Gitar-Ünal Savaş Gitar-Sarp Çakıroğlu myspace.com/100drc
“Punk’n Roll” adını verdikleri kendilerine özgü müzikleriyle dinleyenleri “ısıtacaklarını” vaadeden 100 Derece 2000 yılında Barış Çakır, Uluç Taşocak ve Emre Cebeci’yle birlikte kuruldu. Roxy müzik günlerinde “efes dark özel ödülü”nü kazandılar. 2005 yılında Kahpe Felek isimi albümlerini çıkardılar.Bu döneme gelene kadar pek çok sayıda konser ve bir çok demo kayıtları yaptılar.4senelik bir aradan sonra 3 yeni şarkı ve 1 Remixten oluşan yeni EPsi Mavra yeni albüm öncesi yayınladı. EP’nin ilk videosu Onur Ünlü tarafından “Mavra”ya çekildi.
Punk müzikte şu sıralar adını sıkça duyduğumuz isimlerden biri The A.Y.I.L.A.R. 2000 senesinde grup üyesi Murat tarafından kurulmuştur.Klasikleşmiş ingiliz oi!müzğini daha hareketli street punkla karıştıran ve kendi yorumlarını katan grup pek çok konserde yer almıştır.Tarzların ezberci sisteme karşı kalıplaşmış kitaplardan ve dergilerden alımış temalar içermediklerini açıklamaktalar. Rock Tatili Foça 2009’da sergiledikleri başarılı performanslarıyla sevenlerine eğlenceli anlar yaşatmayı başardılar.
Grup üyeleri: Vokal-Serkan Yetkin Gitar/Vokal- Murat Yılmaz Bass Gitar- Korhan Özbudak Davul-Alican Şalt myspace.com/theayilar
HARCIALEM
1996 yılında İzmir’de kurulan punk/grunge türü grup Harcıalem Grubun ismi vokal/bass gitarist Altuğ tarafında uzun bir arayış sonunda konulmuş.Anlamı ise; “herkesin yapabileceği basit kolay şey.”demek. İsmi koyarken amaç bir ironi yaratmak “bizler harcıalem adamlarız bütün gün boyunca harcıalem işler yapıyoruz ama sizlere bişeyler anlatmak istiyoruz “ diye de belirtiyorlar. Çeşitli barların yanı sıra Music With Water Open Air Fest Rocka Fest gibi müzik festivallerinde de sahne aldı.Grup şu sıralarda yeni parça hazırlıklarında.
Grup Üyeleri: Vokal/bas-Altuğ Atalmış Gitar-Mutlu Eser Hakan Karaca - Bass Gitar Davul-Yusuf Kayhan myspace.com/harcialem Sokak Köpekleri 1996 yılında Cem Eren ve Furkan Kartal tarafından kurulmuş punk/rock&roll türünde müzik yapan Ankara’lı bir grup.Şarkılarında günlük hayatta yaşadıkları sıkıntı ve yalın ifadeleriyle dikkat çekmekte. 30 şarkılık “Bizden Bu Kadar” isimli demoları internet olmadan kasetten kasete çekim yoluyla yayılmış ve günümüzdeki bir çok albümden daha yüksek tiraja ulaşmıştır. Albümleri çıkmadan birçok festival ve konserde başarıyla sahne alması da dikkat çekmekte. “Bir Tek Yıldızlar Vardı” isimli ilk yasal albümlerinin tanıtım gecesi Stüdyo Live’da gerçkleşen grubun albümünde 19 şarkı yer alıyor. Grup üyeleri: Vokal/Gitar -Cem Eren Bass Gitar- Furkan Kartal Davul-Eralp Güven myspace.com/sokakkopekleri
Bölüm 4: Müzik
içer
Sinemada en Televizyon / Dizi incele Televizyon / Dizi inc Maça Kız Şairin Şebo “Var mı Şeboya mesajı ola
k Hariç Her Şey
rik
n yeni 10 film emesi “Avrupa Yakası” celemesi “Geniş Aile” zı “Ayna” n Yeri Test an” kampanyası mesajları
YENİ 10 FİLM
Vizyondaki 10 film ve detayları
Yaz sezonunun sonlanmasıyla yeni filmler de ard arda izleyicinin önüne çıkmayı bekliyor.Bunlardan 10 tanesi sizlerle.
01
Nefes : “Nefes : Vatan Sağolsun”, 2365 metre yükseklikteki Karabal Jandarma Karakolu’nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı Vatan Sağolsun komutasındaki kırk askerin hikayesidir. (16 Ekim)
Yönetmen: Levent Semerci Senaryo : Levent Semerci, M. İlker Altınay, Hakan Evrensel
02
This is it (28 Ekim)
03
Kanal-i-zasyon (23 Ekim)
04
Aşkın 2.Yarısı (2 Ekim)
Michael Jackson’ın Temmuz Film,saf Anadolu çocuğu Mehmet Aslantuğ’un yönettiayında Londra’da,”This Is It” İmdat’ın cam siliciliğinden ra- ği film bu yılın en duygusal filmi adı altında başlayacak olan kon- ting rekortmeni bir yapımcıya olarak nitelendiriliyor.Film uzun serlerinin Staples Center’da ya- dönüşmesini, rating rekorları kı- yıllar sonra bir araya gelen iki pılan provalarının görüntüleri ran birbirinden ilginç ve absürd eski sevgilinin hikayesini anlatseyirciye sunulacak. televizyon şov ve programlarını makta.Başrollerde ise Mehmet anlatıyor. Aslantuğ ve Arzum Onan var.
05
Yukarı Bak (16 Ekim)
Kampüste Çıplak 06 Ayaklar (2 Ekim)
Aşkın 500 Günü
07
(9 Ekim)
“Yukarı Bak”, hayatı boyunca İstanbulda farklı farklı sorunları Marc Webb yönetmenliğinde bir yaşamak istediği macera haya- olan öğrencilerin olduğu bir sı- romantik komedi filmi “Aşkın lini gerçekleştirmek için evine nıfa yeni bir öğrenci gelir.Şivan 500 Günü”.Film,aşkın varlığıbinlerce balon bağlayıp Güney adındaki Hintli kız,alay konusu na inanmayan genç bir kadın ile Amerika’nın vahşi doğasına doğ- olur önce.Fakat sonra deişik mi- ona aşık olan adamın hikayesini ru yolculuğa çıkan 78 yaşındaki tolojik hikayelerle onların haya- konu alıyor. baloncu Carl Fredricksen’ın hi- tını değiştirir. kayesinin anlatıldığı yeni bir komedi.
08
Uzak İhtimal (9 Ekim)
Yönetmenliğini Mahmut Fazıl Coşkun’un yaptığı film,iki farklı kültürün birbirleri arasındaki ilişkiyi konu alıyor. Uzak İhtimal,38. Uluslararası Rotterdam Film Festivali’nde 1. oldu.
09
Oyuncu (2 Ekim)
10
Acı (2 Ekim)
Yönetmenliğini Brian Taylor ve Yönetmenliğini ve senaristliğini Mark Neveldine’nin yaptığı fil- Cemal Şan’ın yaptığıf ilmin başmin türü aksiyon. Başrollerde rollerinde Erol Demiröz ve NesGerard Butler, Michael C. Hall, rin Cavadzade var..Filmde bir Kyra Sedgwick’in olduğu film bir dede ve torununun yürek buroyun platformunu anlatıyor. kan hikayeleri anlatılıyor.
Hazırlayan: Zıkkım
Avrupa Yakası Başlıyor Bundan tam 5 yıl önce televizyonlarımızda Sinan Çetin imzalı yeni bir diziyle tanıştık.Başlangıçta gerek konu olsun gerek mizah anlayışı olsun sıradan bir diziden farkını görmekte zorlandık,İstanbul’un iki yakasından birinin adını taşıyan bu dizinin de gündelik dizilerin ötesine geçemeyeceğini düşündük.Metropol insanının alıştığı tarzdan bir ofis yaşantısı ve bunun etrafında gelişen olaylar anlatılıyordu , bizler ne de olsa buna alışıktık.Fakat kim bilebilirdi ki Türk dizi sektöründe yeni bir Lost veya Prison Break tarzı bir akımın başlamakta olduğunu ..Evet abartmadık , Avrupa Yakası aramızda..! (11 Şubat 2004) Avrupa Yakası bölümleri yayınlandıkça kalitesini hissettirmeye başlamıştı.Gelişen olaylar, mizah unsurun artışı ve diziye giren yeni oyuncular dizinin seyir zevkini ve ekran karşısındaki izleyicinin keyif katsayısını arttırmayı başarıyordu.Dizide özellikle karakterler üzerinden yapılan komedi dizi tarihimizde yıllarca unutulmayacak , bugünlerde bile dillerde dolaşan klasik sözlerin oluşmasını sağlıyordu.Bu anlamda ilk olarak Avrupa Yakasının meşhur ofis boyu Şehsuvar’ı , “O kim ki ya?” diyenler için meşhur adıyla Şesu’yu tanıdık diyebiliriz.Uzun saçları ve şiveli konuşmasıyla oldukça ilginç bir kompozisyona sahip olan Şesu’yu,entel ve playboy görünmeye çalışan Anadolu insanı olarak tanımlayabiliriz .
Ofiste başka kimse yok muydu peki ? Tabi ki vardı.Yeşile,doğaya ve canlı olan her şeye olan tutkusuylu bilinen Yaprak ( Hale Caneroğlu ) , ofisin yaşlansa bile güzelliğinden hiçbirşey kaybetmeyen kadını Fatoş ( Şenay Gürler ) , dizinin gelecekte senaryosunu yazma işini de üstlenecek olan , uzun boy ve sarı saçlarıyla Aslı ( Gülse Birsel ), Aslı’nın dizide bir dönem evleneceği ve hala ona aşık olduğuna inandığımız ismi Cem (Levent Üzümcü ) ve patronumuz Sadettin bey ( Yıldırım Öcek )..Tabi ki ofis dışındakileri de unutmamak lazım.Muhallebici teması altında birleşen Volkan ( Ata Demirer) , Sertaç ( Yavuz Seçkin ) ve Tacettin ( Veysel Diker ) üçlüsü..Birini mi unuttuk acaba ? Evet..Onu yıllar geçse de unutmamız imkansız. Oooo bir Burhan Altıntop ( Engin Günaydın ) ! Burhan Altıntop , O Artık Bir Efsane Avrupa Yakası’na damgasını vuran isim , ünü dizinin bir adım önüne geçen karakter Burhan Altıntop( Engin Günaydın ).O kendisini üniversite mezunu , idari müdür , kültürlü , golf oynamayı seven , eski Nişantaşılı biri olarak tanımlıyor , ki biz onun Tokat’ın bağrından kopup gelen bir Anadolu insanı olduğunu biliyoruz .Avrupa Yakası’nda sözleri slogan , hareketleri skeç kaynağı olan, tavırları Anadolu insanın perspektifini yansıtan Burhan Altıntop ile beş yıl boyunca gülmeye doyduk adeta , sonradan konuştuğumuz bir çok insan dizinin bitişine değil de sayın Altintop’u bir daha aynı rol altında göremeyecek olmanın verdiği üzüntüyü yaşıyor. Ofisin çaycılarıyla yaptığı kavgalar, onlara kafayı takmaları , Şesu’yu saçından tutup sürüklemeleri , Tanrıverdi’ye ( Sarp Apak ) yapıştırdığı satanist damgası , bunlara eklediği şiveli konuşması ve ısrarla kendisinde olduğunu iddia ettiği Avrupalı kültürü.. Dizinin bir döneminde Gaffur karakteri ile girmiş olduğu diyaloglaru da unutmamak lazım.Onunla ilgili yazacaklarımız buraya sığamaz , her zaman denildiği gibi yaşamak lazım ya da yok biz Burhan abinin dediğini diyelim bu sefer : Bir Burhan Altıntop kolay yetişmiyiiii …
Hazırlayan: Özgür Kara
Yenilenen Kadro, Büyümeye Devam Eden Bir Dizi Avrupa Yakasnı’nın bu başarıyı yakalamasında şüphesiz oyuncu seçimlerindeki doğru tercihlerin katkısı inkar edilemez.Özellikle Gülse Birsel döneminde diziye katılan Sacit ( Tolga Çevik ), Gaffur ( Peker Açıkalın ) , Tanrıverdi gibi karakterler sayesinde dizi her dönem izlenebilen bir hüviyete kavuştu.Her tiplemenin kendine has özellikler taşıması örneğin dizinin çaycısı Tanrıverdi’nin tutumları, Burhan Altıntop la kavgaları , Anadolu rock kültürü, Şebnem Ferah hayranı oluşu ( ) vs. dizinin birçok kaynaktan beslenmesini dolayısıyla her zaman anlatacak bir şeylerinin olmasını sağladı . Yaşanan ilişkiler , karşılaşılan sorunlara bakış açıları , aşklar dizinin sadece güldürme amacı taşımadığını da gözler önüne serdi.Avrupa Yakası’ndan zaman zaman sorunlu bir şekilde ayrılan isimler de oldu fakat kimse dizinin taşıdığı sorumluluğa da dikkat ederek yaşanan ayrılıkları büyütmedi , basına malzeme yaratmadı.
Avrupa Yakası’nda Yeni Dönem : Gülse Birsel Avrupa Yakası’nda senaryoları yazma işini Gülse Birsel’in üstlenmesiyle birlikte yeni bir dönem başladı diyebiliriz.Dizinin seyir zevkinin iyice tavan yaptığı , gülmekten karnımıza ağrıların girdiği dönem bu dönemdir aslında.Bu dönemde Avrupa Yakası neleri , kimleri kazanmıştır peki ? Gaffur ve ailesi , Burhan Altıntop , Ata’nın yeniden yakaya dönüşü , Sacit,Makbule ( Hasibe Eren ), Şahika ( Binnur Kaya ) ve Koçarslanlı ailesi bu dönemin karakterleridir ve dizinin en çok güldüğümüz bölümlerinde bu isimleri görmüşüzdür.Şüphesiz ki Gülse Birsel döneminde kazanımlar oldukça fazladır fakat dizide Ata’nın annesi rolündeki İffet’in ( Hümeyra) ayrılmasını da bir kayıp olarak görmek lazım.Dizinin özellikle son çeyreği diyebileceğimiz kısmına ise Koçarslanlı ailesi damgasını vurmuştur.Şahika’nın kendine has ilginç özelliklerini hala sokaktaki insanın ağzında ve davranışlarında görmek , Avrupa Yakası’nın hissetmek mümkündür.
Her Güzel Şeyin Bir Sonu Vardır Avrupa Yakası beş yıl boyunca yaşattıklarıya , kattıklarıyla , bizlere içinde bulunduğumuz ortamları gösterdiği farklı bakış açılarıyla hepimizin gönlüne taht kurmayı başardı fakat her güzel şeyin olduğu gibi Avrupa Yakası’nın da bir sonu olmalıydı.Aslında olmasa da olurdu , dizi hiç güldürmeden de devam etse izlemeye devam edecek benim gibi bağımlılarının olduğuna eminim.Sonuç olarak Gülse Birsel geçtiğimiz aylarda beklenen açıklamayı yaptı : ‘ Artık bu yorucu tempodan yoruldum , Avrupa Yakasını bitireceğiz , ama diziyi the end şeklinde sonlandırmayacağız , yani onlar evlendi , onlar iş sahibi oldu mutlu mesut bir yaşam sürdüler şeklinde değil de, biz diziyi bitireceğiz ama Burhan , Şahika hala insanların zihninde biryerlerde kendi hayatlarını yaşamaya devam edecek .’Ki öyle de oldu , son bölümde düğününden kaçan bir Burhan Altıntop ve hepimizin şaşırdığı Aslı – Cem evliliğine tanık olduk. Avrupa Yakası bitti ama bu diziden çok şey kazandığımız ortada.Burhan abinin de dediği gibi. ‘Avrupa Yakası bitiyo , bir efsanenin sonu , ağla Çiko ağla biraz da bana ağla..!’ Biri Bizi Durdursun Canım..! ( Kubilay )
Diz D izil iler er a açı çısı sınd ndan an o old lduk ukça ça zzen engi gin n ol olan an T Tür ürk k ek ekra ranl nlar arın ında da a öyl yle e bi birr di dizi zi varold varo ldu u ki ki,, bi bizl zler er d diz izid idek ekii ka kara rakt kter erle lerr ve d diy iyal alog ogla ları rını nı h hay ayat atım ımız ızın ın b bir ir parç pa rças asıı ha hali line ne g get etir ireb ebil ilec eceğ eğim imiz iz b bir ir d diz izii bu bulm lmuş uş o old lduk uk vve e an n iti tiba bari riyl yle e mutl mu tlu u ol oldu duk. k.‘A ‘Avr vrup upa a Ya Yaka kası sı’n ’nın ı b ın bit itme mesi si ü üze zeri rine ne h hüz üzün ünle lene nenl nller e im imiz ize e bi br umut um ut ıışı şığı ğı old ldu u bu h har arik ika a ya yapı p m. pı m. V Ve e ka karş rşın ınız ızda da K Kan anal al D D’d ’de e ya yayı yın yı n ha haya yatı ya tı-tı na g gir iren en ‘‘Ge Geni Ge nişş Ai ni Aile l ’ di le dizi zisi zi s. si Sıcak Sıc ak yyaz az g gün ünle leri rind nde e te tele levi vizy zyon ona a ma mahk hkum um k kal almı mışş mi mily lyon ly onla on larc rca a iz izle leyi yi-ciye ci ye ssun unul ulmu muşş ka kali lite tesi sizz ya yazz di dizi zile leri rini nin n ar aras asın ında dan n öyyle g güz üzel el ssıy ıyyrı r ld ldıı ki b bu u dizi di zi,, ar artı tık k kı kışş se sezo zonu nund nda a da b biz izim imle le b bir irli likt kte e ol olma maya ya dev evam am e ede de ece cek. k. K Koolayc la yca a be beni nims msey eyip ip b bir irço çoğu ğumu muzu zun n ai aile lemi mizz di dizi zile leri ri ara rası sına na kat a tı tığı ğı b bu u gü güze zell yapı ya pım m sa saye yesi sind nde, e, h hay ayat atın ın rrut utin inle leşm şmiş iş b bed eden enin inii biir ka k ç sa saat atli at l ği li ğine ne u uyu yuşşturu tu rurr ve k ken endi dimi mizi zi rrah ahat atla lama maya ya,, gü gülm lmey eye e ha hatt tta a ve ve hat atta ta koc ocam aman am an nk kah ah-kaha ka hala lara ra ttes esli lim m ed eder er o old lduk uk.. SSöz öz k kon onus usu u ge geni nişş ai aile lede de b bab aba a ro rolü lünü nü ü üst stle lene nen n Ku Kudd ddus dd usi’ i’ni nin n (R (Ras asim as im m Öztekin) teki n) A Alm lman anya ya’d ’dan an d dön önen en ssor orum umsu suzz ve h hay ayla lazz oğ ğlu Cev e ah ahir ir’i ’ii ((Uf Ufuk Uf uk kÖ Özzkan) ka n) a ada dam m et etme me ççab abal alar arıı ve o onu nu ççil iled eden en ççık ıkar arma mala l rııyl la y a, B Bil ilal al(F al (Fır (F ırat att D Daanış) nı ş) iile le C Cev evah ahir ir’i ’in n Şu Şuku kufe fe(Z (Zuh uhal al T Top opal al)) pe peşi şind ndek ekii mü müca cade ca dele lele leri ri sson onuc ucun un-daki da ki ssür ürtü tüşm şmel eler eriy iyle le,, Mü Mürs rsel el’i ’in( n(İl İlke kerr Ay Ayrı rık) k) iina nanı nılm lm maz d der erec eced ed de tu tutu tullmuşş ağ mu ağız ızda dan n ağ ağız ıza a do dola laşa şan n re repl plik ikle leri riyl yle, e, k kıs ısac acas asıı eğ eğle lenc le n el nc elii ve k kom omik ik b bir ir sürü sü rü o ola layı yın n ha haki kim m ol oldu duğu ğu b bu u di dizi zi h her erşe şeyi yiyl yle e bi birr ha ari r ka a… Diz D izin inin in b baş aş k kar arak akte teri ri o ola lan n Ce Ceva vahi hir’ r’de den n da daha ha ffaz azla la a ttut utul ulmu muşş ol mu oldu du uğu konuşu konu şula lan n Mü Mürs rsel el k kar arak akte teri rini nin, n, b bir ir k kıs ısmı mımı mızı zın n ha haya yatı tımı mızd zdan an b bir ir par arça ça hali ha line ne g get etir irdi diği ği ‘‘Ho Hopp pp b ben en k kaç açtı tım’ m’ ‘‘Yü Yürü rü g git it llan an’’ gi gibi bi rrep epli liikl kler e i ço er ok se se-vild vi ldi, i, ssev evil iliy iyor or vve e gi gitt gi gide de ssev evil ilec eceğ eğin inde den n de e emi mini nim. m. Bu B u di dizi ziyi yi iizl zlem emem emiş iş ffak akat at g gül ülme meyi yi ssev even en,, gü gülm lmey eye e ih hti t ya yacı cıı o ola lan la n tü t m şeboko şebo koli likl kler ere e şi şidd ddet etle le b bu u di dizi ziyi yi iizl zlem emel eler erin inii ön öner eriy iyor orum um.. Şu um Ş nu da be b lirt li rtme meli liyi yim; m; iizl zlem emey em eyen ey e çok en k şşey ey kaç kaç a ır ırır ır vve e be b nc nce e ka kaça ça anl nlar arıı bi birr ye erd rden en bir an ö önc nce e ya yaka kala lama ma maya aya b baş aşla aş la ama mak k ge gere reki re k r Çü ki Çünk nkü ü bi bizz Şe Şebo bo oko koli liikl kler er bil iliy iyor iy oruz or u uz ki ‘‘Za Za ama man n Ge Geçi çip p Gi G diiyo yor’ r r’
Hazırlayan: Yağmur sinem b
maça kIZI
www.uyuyanquzel.com
ayna Genç adam gözlerini açtı. Bembeyaz bir tavana saplandı önce bakışları. Sonra biraz daha aşağı kaydı, duvardaki resmine aktı. Normaldekinin aksine maviydi gözleri duvardaki resminde. Yattığı yerden doğrulmaya çalıştığı an fark etti, bir resim değil, aynaydı duvardaki. Koştu ayağa kalkar kalkmaz, aynanın önünde dikildi. Sırtındaki ağrı kadar gerçekti her şey, gözleri artık siyah değil maviydi. Telaşla etrafına baktı, hayal gördüğünü düşündürecek herhangi bir ipucu aradı. Oysa her şey fazlasıyla aynıydı, aradığını bulamadı. Mutfağa gitti amaçsızca. Bir kupayı sıcak su ve neskafe ile doldurdu el alışkanlığıyla. Amaçsızca aldı ilk yudumu. Zihninde beliren sahne, amaçları olan bir kadını simgeliyordu oysa. “Neskafeden nefret ediyorum. Fazlasıyla kimliksiz. Türk kahvesi sertliğinin farkında, asil. Çay bile bir nebze daha kararlı. Oysa neskafe sadece amaçsız bir karışım. Süt tozu da eklendiğinde kimliksizliği daha da belirginleşiyor. Rengini açan, tadı karman çorman bir içecek, kimliksizlerin içkisi.” Kadın bunları söylerken adamın umursamazca tırnaklarını inceleyerek neskafesini yudumladığı sahne. Adam kupayı tezgâha bıraktı. Görünenin aksine, adımlarını mutfaktan değil anıdan kaçmak için attı.
Her zamanki gibi alışkanlıkları yönlendirdi adamı. Az önce gözlerinin yarattığı şaşkınlığı çok uzaklarda bırakmış gibi bilgisayarı açtı. Maillerine bakması gerektiğini düşündü, insanların ona hitaben yazmış olabilecekleri birkaç cümle nedense çok umurundaydı. Yeni bir mail yoktu mailboxta, bilinçsizce en üsttekine tıkladı. Kadının yazısı.. “Gitmemi istiyorsan giderim elbette, hiçbir zaman hiçbir şeye zorlamadım seni. Uzak olmamı istiyorsun, uzak artık benim yurdum olarak geçsin tüm sözlüklerde. Biletimi kestiysen, gözyaşlarımla kirletmeyeceğim sonu belirsiz yolculuğumu. Bana dokunmanın canını acıttığını söylerdin ya bazı gecelerde, içime sığmayan aşkım taşıp alev alev akıyordu çünkü bedenime.. Yanan parmak uçlarından ben sorumluydum, canını acıttığım için özür diliyorum. Belki birkaç anı, belki de hiçbir iz bırakmadan ardımda şimdi, istediğini yapıyorum.. Gidiyorum..” Bir an kalbinde belli belirsiz bir acı yankılandı adamın. İlk okuduğunda son kelime rahatlatmıştı onu, oysa şimdi her kelimeye düet yapıyordu sanki ruhu. İçinde karışan duygular, onu gözüne sürülen mavilikten daha çok şaşırttı. Dünü bugüne karışıyordu. Yerinden kalktı. Salona gitti. Darmadağınık bir sehpa, üzerinde boş kadehler, cips kırıntıları, çizilmiş Jackass cdleri ..Müzik setini açtı. Vega doldu taştı odaya, şaraba benzer bir ses.. “Yalansan yalanı severim, elimde değil..” Son kavgayı hatırladı adam. Kadın artık yalanlarını tanıyordu. Ne söylerse söylesin, sesinin tonundan, nefesinin ısısından anlıyordu yalan söylediğini. “Gözlerime bakarak yalan söyleyebilen bir adamı nasıl sevebildiğimi anlayamıyorum..” demişti kadın. “Bu denli kahve kokmasaydı gözlerin, yine de sevebilir miydim acaba seni?” O gün karar vermişti adam kadının gitmesi gerektiğine. Adamlar yalanlarını görebilen kadınlardan korkarlardı. Adamlar iç yüzlerini görebilen kadınlardan kaçacak kadar korkaklardı. Susadı adam. Dili damağı kurudu. Bir damla su istedi. Kadın geldi aklına susadığı anda, ne garip. “Suyun cinsiyeti yoktur.” derdi hep kadın. Cümlelerinin derinliği adamı yorardı. Mutfağa yürüdü tekrar. Bir
bardak su aldı. “İşte o yüzden hiçbir aşk yangınını sular söndüremez. Çünkü herkes bir cinse aşıktır eninde sonunda, kimse cinsiyetsiz birini sevemez..” Adam kadının söylediklerini anımsadı, burukça güldü. Sonra suyu yudumladı, yangını söndü. Adam hikayenin başladığı odaya döndü. Nedense onun için fazlasıyla yorucu bir gündü. Sırt üstü uzandı yatağa. Canı yandı belli belirsiz. Şaşırdı. Düne kadar gitmesini istediği, hayatından kanırta kanırta söküp attığı kadını anımsayınca neden içinde acı bir rüzgar estiğini düşündü, ama anlayamadı. “Acı..” diye fısıldadı kendi kendine, “Acı, benim gibilerin hayatında fazla. Olmamalı..” Oysa bedensel değil, ruhsal bir acıydı onunki. Ve o da biliyordu, yoktu ilacı. Gözlerini beyaz tavana sabitledi tekrar.. Kadının cümleleri kulaklarında yankılandı. “İnsanlar çıplak kaldıklarında canlarının daha çok yanacağını, daha savunmasız olacaklarını sanırlar, garip.Oysa çıplaklık, arınma, öze dönme belki de en büyük kurtuluştur. Bir insana kendi maskesinden daha çok zarar verebilecek hiçbir şey yoktur. Arınmak, soyunmak, ilk günkü gibi, çırılçıplak.. Yapılması gereken sadece bu, o ağır maskelerin altında çok daha zordur koşarak kaçmak..” Adamın beyninde iki bulut çarpıştı. Gök gürültüsü. Ayağa kalktı. Önce pantolonundan kurtardı bedenini, sonra gömlek, sonra diğerleri. Tamamen soyunduğunda anlık bir rüzgar yaladı bedenini. Aynanın karşısına dikildi.. Masmaviydi gözleri.. Arkasında bir ayna daha olduğunu fark etti o an, işte o an gördü sırtındaki izleri.. Kırmızı, pıhtılaşmış –kabuk tutmuş kanla yazılmış bir yazı.. Birkaç kelime, ama aslında çok daha fazlası.. “Gökyüzün bende kalmış.. Onu getirdim sadece..” Adam aynaya baktı tekrar, ve kaymış iki yıldız gördü gök mavisi gözlerinde..
Maça KIZI
Özlem adın çatlamış dudaklarımda özlem tuhaf bir susuzluktur hiç bilemediğim gözlerinden akan yaşlara dokunabilsem biliyorum kanacak bütün benliğim
buğulu gözlerin hayalimde özlem güzel bir düştür hiç göremediğim sıyrılıp zamandan ruhuna değebilsem biliyorum bitecek o garip sessizliğim bitimsiz yokluğun varlığımda özlem efsunlu bir mekandır hiç gidemediğim yıldızlar kadar uzak menziline varabilsem biliyorum sona erecek bu çaresizliğim
sen benim içimde ben senin içinde özlem kimsede yaşanmamış duygudur hissettiğim bütün fikirlerini bir çırpıda anlayabilsem oluk oluk gönlüne akacak olanca dirliğim
Senden Uzakta sesim hasret kalınca sesine rüzgara söylerim diyeceklerimi bilirim bir akşamüstü lodosta o sözcüklerin iliklerine işleyeceğini
gözlerim bulamayınca gözlerini bakarım lacivert gökteki dolunaya bilirim bir gece vakti karanlıkta pencerenden sızıp içeri gireceğini
ellerim uzak kalınca ellerine dokunurum kuşların birine bilirim yağmurlu bir günde sırılsıklam sığınacak pencerene
benliğim arayınca varlığını hayalin kurcalar aklımı bilirim uykusuz gecenin sabahında gün değil ruhun doğacak odama
Fotoğraf: Aslıhan Çalkılıç
Test
3
?
Soru) Kenan Doğulu ile birlikte seslendirdiği Pepsi reklam müziği aşağıdakilerden hangisidir? A-Her Gün Aradıysam B-Ay Işığında Saklıdır C-Daha Fazlasını İste D-O Dünyada
4 Soru) Şebnem Ferah’ın yer aldığı ilk müzik grubunun ismi nedir? A-Pegasus B-Volvox C-Pentagram D-Bandaj
5
Soru) Volvox’a diğerlerine göre daha sonra katılan müzisyen aşağıdakilerden hangisidir?
ŞEBOKOLİK TEST Şebnem Ferah hakkında az bilinenler..
1
Soru) Perdeler albümünde gizli şarkı olarak bulunan parça hangisidir? A-Gel Ey Seher B-Ay Işığında Saklıdır C-O Dünyada D-Yemen Türküsü
2
Soru) Şebnem Ferah’ın Perdeler şarkısının 2.versiyonunda birlikte çalıştığı grubun adı nedir? A-Pentagram B-Apocalyptica C-Korn D-Linkin Park
A-Özlem Tekin B-Ebru Bank C-Duygu Karpuz D-Gül Ağırca
6
Soru) Boğaziçi konserinde söylediği,orjinali Skin tarafından söylenen parça hangisidir? A-Burn B-Bring Me To Life C-Nothing Compares 2 You D-Faithfulness
7
Soru) Aşağıdakilerden hangisi Kadın albümünde birlikte çalıştığı müzisyenlerden değildir? A-Demir Demirkan B-İskender Paydaş C-Tarkan Gözübüyük D-Buket Doran
8 Soru) Şebnem Ferah, Teoman’ın hangi klibinde oynamıştır? A-En Güzel Hikayem B-Kupa Kızı Sinek Valesi C-Aşk Kırıntıları D-Gemiler
9
Soru) Polat Bülbüloğlu ile birlikte söylediği parçanın adı nedir? A-Karşılıksız Aşk Üçgeni B-Her Gün Aradıysam C-Gökdelenler D-Gel Ey Seher
r
cevapla 1) d 2) b 3) c 4) a 5) a 6) d 7) d 8) a 9) d
Hazırlayan: Wildeyes (ceren)
Şebnem Ferah ve ekibine dair tüm videolar... Şebokolik Dergi’nin özel röportajları... Ve daha fazlası Şebokolik Tv’de tv.sebokolik.com
Var mı Şebo’ya Mesajı olan? Şebokolik Ailesinde düzenlenen kampanya sonucunda gelen mesajlar bu sayfada sizlerle. Şebokoliklerin Şebo’ya albüm öncesi mesajları.
Seni çok ama çok seviyorum.. Hergüne “Günaydın Sevgilim” demekle başladık.. Bazen “Vazgeçtim Dünyadan” dedik bazen de “Yeniden Doğup Gelsem” dedik. Ama en önemlisi senin için “AŞK” dedik. Bitmedi bazen hayata “Sil Baştan” da dedik . “Vazgeçtim Dünyadan” da.. Ama “Oyunun Sonu”nda “Perdeler” kapanır, “Hoşçakal” deriz keşke bu sevgimize “Kelimeler Yetse”... Albümünü sabırsızlıkla bekliyoruz. Süper olacağı kesin bundan şüphemiz yok.. ßu Aşk Az Bile Sana .. Çok özledik bizi fazla bekletme seni seviyorum shebo Alışılmışın yanısıra hayranlık serüvenim Kelimeler Yetse ile başladı kelimelerin en yetmez olduğu dönemde..Kısırdı söylenmek istenelerin dile dökülme süreci..İşte tam da bu evrede yazılan sözler yetişti imdada,Şebnem Ferah imzasıyla..Öyle şeyler gösterebilmek isterdim ki resmedebilmek edalarıyla yankılandı beynim ..Herkesin aynı başlayıp biten bir hikayede yer alıpta; iki nokta arası doğrunun bu kadar farklı olmasının içimizde hem iyi hem kötü olmasına bağladım ..Biriyle fena halde dertleşmeye ihtiyacım varken sabrı ögrendim gözümü açıştan benle gelene kadar ki..Ama işin aslında umudun doğması için hayatla sevişilmesi gerekmiş zor da olsa..Yaptıkları,yazdıkları ve bize kattıkları ile yaşamımızda bizden biri olmayı başarmış yegane sanatçılardan biri.. Vazgeçmemek için vazgeçilmez olmak değildir mühim olan,ne kadar beslendiğidir hakikatin ve kaçınılmaz bir gerçek vardır ki sizin attığınız her imza duyularımızı,duygularımızı, ruhumuzu ve beynimizi besleyen birer kaynaktır.. Bana kattıkları,tattırdıkları ve hissettirdiklerin yanısıra hayatıma hayat katan,ayrı renkleri onla birlikte görmeyi başardığım biri de kazandırdı..Bunlar için ve bir de benim vazgeçilmezim olduğunuz için size teşekkürler..Kelimeler yetse daha neler neler.. dumseb merve Şebom yeni albüm hazırlıklarını sürerken beklemek biraz zor olsa da, Şebnem Ferah kalitesinde albüm yapmak tabi ki zaman alıcaktır. Bize Şebokolik ailesi olarak bu yeni albümü beklemek,çıktığında da bütün şarkıları ezberlemek ve konserlerde hep bir ağızdan söylemek düşecektir...:) Şebo hani kelimeler yetmez ya gerçekten şu an öyle .. sana kelimeler kifayetsiz kalır... Belki herkesten duyuyorsundur “Şebo seni seviyoruz” diye benim tekrar etmeme gerek var mı bilmiyorum... ama seni seviyoruz..Yani ben çok seviyorum..:) Seni dinlerken kendimi kaybedip sana kapılıyorum .. Seni dinlemek insanda o kadar mutluluk uyandırıyor ki ..Şarkıların insanı büyülüyor.. Sanki bizim söylemek istediklerimizi biz söyleyemeden sen bize şarkılarınla söyletiyorsun.. İyi ki varsın şebo’M .. teşekkürler büyüyoruz seninle.. :) hammond Seni dinleyemediğim zaman agrasif oluyorum ilaç gibisin !! Ama tek istediğim şey benim de seni sevdiğimi bilmen gerçekten çok istiyorum yaa ama imkansız olduğunu da biliyorum... Beni kişiliğin neye inandığın ilgilendirmiyo müziğin sadece.. Bu kadar başarılı olmayı neye borçlusun anlayamıyorum... Seni seviyorum Şebom.. :) sebokolik azra
Dinlerken seni , sesini huzur buluyorum. Kendimi her zaman güçlü hissediyorum şarkılarınla. Duruşun o kadar etkiliyor ki beni , konuşmaların , gülüşün ve bakış açın. Her çocuğun bir kahramanı olurmuş. Onu örnek alır , onun gibi olmaya çalışırmış. Benim kahramanım da sensin. Bu asil duruşunu hiçbirşey yıkmasın. Burnundan öpüyorum. Not : Kahramanların hep kurtaracığına inanılır. Kahramanım bizi kurtarmak için bu özlemden bir albüm çıksın artık. Anathema Şarkılarını niye seviyorum biliyor musun? Çünkü senin sesin beni uyuşturuyor. Öyle içten söylüyorsun ki; sanki yanımdasın... Keşke olsan... Şarkılarında nefes alıp verişini duyabilmek... Sonsuza dek şarkı söyle... Seni seviyorum... oxygen Şebo’cuğumm seni çok seviyorum Sadece müziğin için değil ben birini sadece müziği için sevemem Müziğini sevdiğim kadar seni karakterini seviyorum Sende beni çeken birşey var ama bu duyguyu anlatamıyorum hangi kelimeyi en iyi açıklar bilemiyorum ama tek bilidğim seni çok sevdiğim inşallah birgün tanışacağız ve o günü sabırsızlıkla bekliyorum.. Sonsuza dek sevildiğini bil yeter sacma.sapan Şebom biliyoruz ki her zamanki gibi en güzelini yapacaksın.. Buna hiç şüphem yok! Heyecanla bekliyoruz....İyi bir albüm olacağına eminim.Şebom ne yaparsa yapsın kendine yakışanı yapacaktır o gönüllerimizin kraliçesi :) Sabrın sonu selâmet demişler, bomba gibi bir albüm geleceğinden eminim... Heyecanla ve sabırla bekliyoruz :) Çook özledik seni. Büyüyoruz seninle Şebo’m. rockingirl Şebo yetmedi mi bu kadar ara. Albüm kapağına bir an önce karar ver de çıksın artık..=) mutlu ‘Sen’i çok ama çok seviyorum ! Hatta en çok ßen seviyorum (biraz ßencilce oldu ama...:) ) sebokolikbeyza Şebom seni çok seviyorum bütün günümü senle yaşamak istyiorum senle tanışmaya can atıyorum vazgeçilmezimsin..ŞEBOM.. qu+saL_şebois+ Kimbilir yeni albümde bizi hangi müthiş şarkılar bekliyor..Şimdiden dinlemek için sabırsızlanıyorum. Yeni albümde bir adet yabancı grupla düet bekliyorum.( nedense deep purple ile bir düet bekliyorum:) ) Bi an önce çıksın da dinleyelim artık :) erenimo Şebom seni çok seviyorum,senin şarkılarınla büyüdüm ve büyüyorum sadece şunu bil Şebodan başkası yalan. moonday