
9 minute read
Ön Farlar İçin Lazer Işık Otomobil
Ön Farlar İçin Lazer Işık Otomobil Aydınlatmasında En Son Trend
Lazer ışık, otomobil aydınlatmasında önemli bir yeniliktir. Ayrıca halojen, zenon ve LED ön far teknolojilerinden bu yana gerçekleştirilen en önemli atılımdır. Bu aydınlatma trendi, ön farların tasarımı ve performansında yeni ufukların kapısını ardına kadar açıyor.
Advertisement
Gelecekte Ön Farlar, Lazer Işıkla Çok Daha Küçük Ve Verimli Şekilde Tasarlanabilir
Özellikle lazer diyotlar küçük boyutları nedeniyle etkileyicidir: Bir lazer diyot, bir milimetreden birkaç bin kat küçük boyutta neredeyse nokta biçimde bir ışık akısı üretir.
Parlaklık, bugün bile bir LED’den dört kat daha fazladır. Bu sayede gelecekte, ışık şiddetinden ödün vermeden, ön farlar çok daha küçük boyutlarda üretilebilecektir.
Sürücülere yönelik temel faydalardan biri de, bu tür ön farların mevcut far teknolojilerinin tümünden daha uzun bir aydınlatma menziline sahip olmasıdır. Bu sayede, sürücü daha iyi görüşe sahip olur ve yol trafik güvenliği artar.
BMW i8, Audi R8 LMX ve Yeni BMW 7 Serisi: Lazer Uzun Huzmeli İlk Seri Üretim Araçlar
BMW i8 ve Audi R8 LMX, lazer ön farlı ilk seri üretim araçlar olarak hemen hemen aynı zamanda piyasaya sürüldü. Bunu 2015’te yeni BMW 7 Serisi izledi.
OSRAM, sistem ortağı olarak bu süreçte önemli bir pay sahibi oldu: Lazer uzun huzme, OSRAM Specialty Lighting tarafından yapılan geliştirmelere dayanır.
Bu lazer teknolojisinin bir sonucu olarak bu araçların uzun huzmesi 600 metreye kadar çıkar. Bu, mevcut standart LED ön farlardan iki kat daha uzun mesafe demektir.
Kaynak: osram.com.tr

Akıllı Sayaçlar Neden Gerekli?

Elektrik günümüzde hayatın her alanında bir vazgeçilmez haline geldi. Elektrik ve onun çevresinde gelişen teknoloji, son yüz yılda baş döndürücü bir gelişme ivmesi yakaladı.
Bilgisayarlar, akıllı telefonlar, LCD televizyonlar, beyaz eşyalar ve hatta bazı otomobil modelleri. Elektriğin olmadığı bir dünyayı düşlemek bugün artık mümkün değil.
Bu ivme beraberinde, dünyada elektrik tüketiminin de büyük bir hızla artması anlamına geliyor. Küresel elektrik talebi 2018’de bir önceki yıla göre yüzde 4 oranında artarak 900 TWh’ye ulaştı.
Dünyada yaşanan ekonomik krizler, siyasi çalkantılar ve enerji krizleri, elektrik tüketimine olan talebi azaltmaya yetmiyor. Artan popülasyon ve gelişen teknoloji, elektriğin hayatımızdaki merkezi rolünü gittikçe güçlendiriyor. Elektrik kullanımında akla gelen bir diğer mesele de elbette kullanımın miktarının ölçülmesi. Teknolojinin gelişmesi ve çeşitlenmesi ile elektrik faturalarımızda da önceki yıllara göre artışlar gözlüyoruz.
Bu durumda birçok insan, elektrik tüketiminde tasarruf yapma yoluna gidiyor. Ancak maliyetin yanında bir diğer önemli mesele de elbette güvenlik. Elektrik tüketimini ölçen sayaçlar, kullanım güvenliğinizi doğrudan etkiliyor.
Akıllı Sayaçlar Çağı Yaklaşıyor
Onlardan kaçmak mümkün ancak saklanmak mümkün görünmüyor. Akıllı sayaçlar, hem ticari hem de konut bazlı enerji kullanıcıları için önümüzdeki yıllarda bir gereklilik haline gelebilir.
Navigant Research tarafından yapılan bir araştırmada, bu yeni teknolojiyi taşıyan cihazların 2030’a kadar 57 milyar dolar büyüklüğünde bir piyasa haline gelebileceği aktarılıyor.
Akıllı sayaçlar sektöründeki bu potansiyel bireyler için de önemli bir ders niteliğinde. Kullanıcılar, sayaç hizmetlerinde güvenliğin bir öncelik olarak görülmeye başlandığı konusunda farkındalık sahibi olmalı.
Bu şekilde, elektrik üretim ve dağıtım firmalarının da güvenlik tedbirlerini artırması yönünde baskı oluşturmak daha kolay olacaktır. Ayrıca, akıllı sayaçlar ile hem konut hem de hane bazlı elektrik tüketiminde daha pratik bir zemine ulaşmak mümkün olacaktır.

Akıllı Sayaç Nedir?
Mevcut elektrik sayacınızı gözünüzün önüne getirin. Türkiye’de ayda bir, Avrupa’da yılda bir bulunduğunuz yere gelen görevliler bu makineyi kontrol ederek size fatura kesiyor. Şimdi döner kadranları atın, yerine dijital bir ara yüz ekleyin, duvara sabitleyin. Akıllı sayacınız hazır.
Bu yeni teknolojiye sahip aygıtlar, aboneliğin bulunduğu yer ile kamu hizmeti veren elektrik dağıtıcısı firma arasında iki yönlü iletişim sağlamaya yarıyor.
Uygun araçlar ile enerji tüketiminize ilişkin verileri saat, gün, hafta, ay hatta yıl aralığında sürekli izleme imkanına sahipsiniz.
Ayrıca bu verileri dijital cihazlarınızda görüntüleyebilir, raporlayarak saklayabilirsiniz. Ancak akıllı sayaçların getirdiği yeni özellikler bununla bitmiyor.
Elektrik Kesintisine Hızlı Müdahale İmkanı
Elektrik şebekesiyle etkileşime girebilen kamu hizmetlerinin kazanacağı pratiklik sayesinde artık daha kaliteli hizmet alırsınız. Bir elektrik kesintisi durumunda, elektrik dağıtıcınız bu durumu eski sayacın olduğu duruma nazaran çok daha hızlı tespit etme imkanına kavuşacaktır.
Bağlı bulunduğunuz şebekede yaşanacak elektrik kesintisi, dağıtıcının sistemlerinde eş zamanlı görülebilecektir. Böylece, kesintiye müdahale eskisine göre daha çabuk planlanabilir. Aynı imkan, borcunun nedeniyle yapılan elektrik kesintisini gidermede de geçerli. Borcunuzu ödedikten sonra, normalde, bir görevlinin gelerek elektriğinizi açmasını beklersiniz.
Bunun için bir günden bir haftaya kadar bekleyebilirsiniz. Ancak akıllı sayaca sahip olduğunuzda, hizmet veren firma elektriğinizi görevli göndermeden, uzaktan da açabilir. Herhangi bir sorunuz olduğunda servis temsilcisi sayacın yanında olmasa da kendi sisteminden gerekli bilgilere ulaşarak sizi cevaplayabilecektir.
Daha Fazla Kontrol İmkanı
Kullanacağınız akıllı sayaçla, elektrik tüketim süreciniz üzerinde daha fazla kontrol sahibi olabilirsiniz. İşletmeniz aracılığıyla zamana dayalı oranlara katılmayı seçerseniz, genellikle yaz öğleden sonraları meydana gelen “yoğun saatler” sırasında elektrik talebinizi sınırlandırarak aylık faturanızı azaltma özgürlüğüne sahip olursunuz.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’da bazı kuruluşlar, müşterilerine daha yüksek fiyatlı elektrik katmanlarına geçerken onları uyarmak adına bildirimler gönderebiliyor. Ülkemizde de akıllı sayaçların kullanımının artması ile benzer bir imkan sağlanabilir.
Tüketimi İzleme İmkanı
Geleneksel bir elektrik sayacında, ne kadar tüketim yaptığınızı izlemeniz mümkün olmaz. Oysa akıllı sayaçla, ne kadar elektrik tükettiğinizi gün gün takip edebilirsiniz.
Genellikle bu, hizmet sağlayıcılarının web sitelerinde sundukları portallar vasıtasıyla olur. Gelişen teknoloji ile yakında, bulunduğunuz yere ve hizmet sağlayıcınızın teknik kapasitesine bağlı olarak tüketiminizi gerçek zamanlı olarak da izleyebilirsiniz.

BAŞLIK
Çocuklarımızın Dünyasında Enerji
İnsanlığın tarihini “nesiller arası çatışmaların tarihi” olarak özetleyebiliriz. Gençler her zaman kendilerinden bir önceki neslin hayata, dünyaya, topluma yönelik fikirlerine muhalif olmuş, bu fikirleri geliştirerek kendi yaklaşımlarını ortaya koymuşlardır.
Nesiller arası çatışma bireyler ya da aileler bazında küçük çaplı gerginliklere neden olsa da, daha geniş bir ölçekten bakıldığında, insanlık için yararlı olmuştur.
İnsanlığın günümüzde ulaştığı teknolojik gelişmişlik düzeyi, bize gelecek hakkında da umut veriyor. Şimdiye de büyük bir ivme yakalayan teknolojik gelişme, her neslin bir öncekinden daha yüksek kabiliyetler taşıması ile önümüzdeki dönemlerde inanılmaz bir hal alabilir.
Kısaca söylemek gerekirse, nesiller arasında her zaman çatışma olmuştur. Ancak tarih boyunca bu bazı kuralları etkilememiştir. Her şeye rağmen insanlık ilerlemiştir. Ve bundan sonra da daha büyük bir hızla ilerlemesini sürdürecektir. Veya öyle zannediyoruz.Önerme cümlesini “sürdürecektir” diye bitirmemizin, böylesine emin konuşabilmemizin sebebi bizden öncekilerin tecrübelerini öğrenmemiz.
Ancak belki de bir ilerlemenin kaçınılmazlığına çok fazla güvenmemeliyiz. Özellikle de yeni nesiller çevre hakkında ebeveynlerinden çok daha az farkındalığa sahip olduğu bir durumda.
Gençlerin Hassasiyetleri
Yeni kuşak, kendini teoride sürdürülebilirlik konusunda iddialı tanıtıyor olabilir. Nitekim buna ilişkin elimizde kanıtlayıcı bazı veriler de var.
Gençlerin 4’te 3’ü, sürdürülebilir üretim modeline sahip firmaları tercih ettiklerini söylüyor.
Örneğin ozon tabakasına yönelik endişelerde de gençlerin, ebeveynlerinin nesline göre daha az bilgi ve farkındalık sahibi olduğu belirtiliyor.
Schneider Electric’in araştırması, 1990’ların ortalarından itibaren doğan ve bugünkü dünya nüfusundaki payı gittikçe artan Z Kuşağı’nın gezegenimizde olup bitenler hakkında çok daha az endişeye sahip olduğunu ortaya koyuyor.
Araştırmanın ulaştığı bulgulara göre, genç katılımcıların yalnızca yüzde 50’si enerji tüketimini azaltma hedefini paylaşıyor. Ayrıca, gençler plastik atıkları azaltma gibi çevresel meselelere de önceki nesillere kıyasla daha az ilgi duyuyor.

Yenilenebilir, düşük karbonlu ve enerji açısından verimli bir gelecek inşa etmek için bilinç ve farkındalığa ihtiyaç var. Geleceğin dünyasında yaşayacak bugünün gençleri, kendi yaşayacakları dünya hakkında neler düşünüyor?
Elbette gençlerin, bir önceki neslin gençlerine göre daha idealist, daha hırslı, hatta bazı alanlarda daha çalışkan olduğunu söyleyebiliriz.
Onlara, daha yeşil bir dünyaya kavuşabilmek adına yapılan çalışmaların, gösterilen gayretlerin doğru anlatılması ile, gençlerde farkındalığın artırılması mümkün. Bu yeni “dijital nesil” için iletişim imkanları her zamankinden daha kolay. O yüzden, gezegenimize ilişkin acil konularda, onları ikna etmek de 20 yıl öncesi kadar zor olmayacaktır. Enerjinin geleceğini bugünün gençliğine tartışırken, onları yıllardır harcadığımız geleneksel enerji üretim ve dağıtım sistemlerinin israfı hakkında eğitmek büyük önem taşıyacaktır.
Konvansiyonel, petrol-gaz ve kömür bazlı enerji santralleri yüzde 40-50’ye ulaşan verime sahipken, günümüzde kullandığımız ulaşım araçlarımızın büyük çoğunluğunu oluşturan yanmalı motorları ancak yüzde 30 verim elde ediyor.
Yenilenebilir / Sürdürülebilir Enerjide Gelişme
Bunu elektrik sistemleriyle karşılaştırın. Elektrikli motorlar genelde yüzde 90 verimlilik sağlıyor. Elektrikli ısı pompaları, elektrikli motorlar için fosil kaynaklarına göre üç ila dört kat daha yüksek verim elde edebiliyor.
Tanktaki enerjinin üçte ikisi israf ediliyor. Fosil yakıtlara dayanan ısıtma sistemlerinin, elektrik esaslı olanlardan çok daha düşük verimlilik seviyelerine sahip olduğuna dair elimizde somut kanıtlar var.
Bugünün elektrikli ısı pompaları, geleneksel fosil tabanlı sistemlerden üç ila dört kat daha yüksek verim elde ediyor.
IRENA tarafından yayımlanan bir rapora göre, 60’tan fazla gelişmekte olan ülkede güneş enerjisi, fosil yakıtlara dayanan enerji çeşitlerine göre çok daha az maliyete sahip.
Rapora göre, 2020’de rüzgar ve güneş enerjisi üretimi, sadece bu 60 ülkede değil, dünyanın tümünde en az maliyetli teknoloji haline gelecek.
Yani gelecek yıldan itibaren rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerjiler, tüm dünya için en avantajlı enerji üretim modelleri haline gelecek.
Yenilenebilir enerji teknolojisindeki gelişme hızı, çevre hassasiyetine sahip kişiler için büyük umut veriyor.
Ancak bu kişilerin birçoğunun belki de 50 yıl sonra hayatta olmayacağını düşünürsek, yenilenebilir enerji bayrağını bir an önce Z kuşağına devretmemiz gerektiğini görebiliriz.
Gençlerin gezegenimizin geleceğine ilişkin endişe duyması ve bu alanda kendilerinden çok daha önce başlayan mücadelenin birikimini üstlenmesi, hepimiz için en güzel seçenek olacaktır.
Sürdürülebilir Teknolojilerin Geleceği
Sürdürülebilir teknoloji kavramının tarihi pek de eski değil. Dijitalleşme trendi ile hayatımıza giren bu kavram önümüzdeki yıllarda herkesin gündemine gelecek olsa da henüz yeterince popüler değil.
Akıllı Şebekeler
Sürdürülebilir teknoloji için en iyi örneklerden biri elbette akıllı şebekelerdir. Bunlar, şebeke operatörlerinin elektrik talebinin sürdürülebilir, güvenilir ve esnek bir şekilde karşılamasını sağlar. Modern enerji depolama sistemleri ile birlikte, elektrik sağlayıcılarının talebi en verimli şekilde karşılayabilmesine olanak tanır.
Ancak enerji ihtiyacımızı karşılamak için akıllı şebekelerden daha fazlasına bağlıdır. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde mikro şebekelerde de büyük bir teknolojik ilerleme ve yaygınlaşma görebiliriz.
Mikro Izgaralar
“Mikro ızgaralar” , enerjinin bağımsız olarak yönetilebileceği bölgelerdir. Örnekler arasında üniversite kampüsleri, sanayi tesisleri ve enerji kaynaklarını çevreleri içinde yöneten fabrikalar sayılabilir.
Bunlar arasında rüzgar türbinleri, güneş panelleri ve geleneksel fosil yakıt jeneratörleri gibi üretim birimleri ve enerji depolama araçları bulunabilir. Mikro ızgara bu güç ünitelerini tek bir yönetilebilir bir bütün halinde örerek daha pratik bir yönteme sahip olur.
Dışarıdan gelen güç, iç üretim ile dengelenebilir ve gerekirse, bu mikro ızgaralar, dıştaki güç kaynaklarından ayrılan isteğe bağlı bir özerk bir ada modunda çalışabilir.
Akü Teknolojisi
Akıllı şebekeler ve mikro ızgaralar yalnızca yenilenebilir kaynaklardan üretilecek enerjinin depolanması etkin biçimde sağlanırsa başarılı olacaktır. Bu yüzden, enerji depolama deyince aklınıza ilk gelen teknolojide de gelişme şarttır. Evet, akü teknolojisi…
Bu alandaki gelişmeler, geleceğin dünyasında enerjinin rolünü doğrudan etkileme potansiyeline sahiptir. Özellikle özellikle kesintisiz güç kaynakları gerektiren cihazlar ve tesislerin sürdürülebilir enerji çerçevesinde geliştirilmesi adına akü teknolojisindeki gelişmeleri beklemek zorundayız.
Li-ion Pilleri
Sürdürülebilir enerji alanında dikkat çeken bir diğer konu da Lityum – İyon (Li-ion) pilleri. Geride bıraktığımız yıllarda bu pillerin hem maliyetlerinin git gide azaldığına hem de verimliliklerinin yükseldiğine şahit olduk.

Aslında, Li-ion pillerin 2025 yılına kadar oldukça kritik görülen 100 $ / kWh değerini kıracağı tahmin ediliyor. Ayrıca, gittikçe daha fazla sayıda, daha iddialı uygulamalarda kullanılıyorlar. Elektrikli araçlara güç sağlamakla kalmıyorlar, geleceğin akıllı şehirleri için de geliştiriliyorlar.
Elon Musk’un, 100 günden daha kısa bir sürede Güney Avustralya’yı güçlendirebilecek bir batarya üretme başarısını yakalaması, Li-ion pillerin geleceğine dair ufuk açıcı bir gelişme. Önümüzdeki yıllarda bu alanda daha ilginç ve daha geniş çaplı çalışmalara rastlayabiliriz.
Bayrak Z Kuşağında
1990’lardan bu yana insanlık, gezegenin geleceği adına hakikaten umut veren birçok adım attı. Ulaşılan kazanımlar birbirini tetikleyerek günümüze kadar geldi. 1990’lara göre, hedeflerimiz açısından daha umut verici bir noktadayız.
Ancak geleceğin dünyasında enerjinin nasıl bir yol takip edeceğini, bu yolun gezegenimizin ömrünü ne yönde etkileyeceğini bugünün değil yarının yetişkinleri, yani şimdiki gençler belirleyecek.
