Esad Coşan- Tabakatus Sufiyye 02 sh.331 649

Page 1

zaman kalbin aynası paslanıyor. Bu aynayla pas kelimesinin kullanılmasının sebebi de şudur: Eskiden aynalar camdan yapılmıyordu, gümüş gibi bir şeyden yapılıyordu. Düz bir metal. İyice üstü cilâlandığı zaman, baktığı zaman görüyordu. Hani nikelajda filan insan görür ya kendisini, eskiden öyleydi ayna. Sonradan camın arkasına böyle bir şey koyup da bizim bildiğimiz aynayı yapmayı öğrendi insanlar. Tabii bu parlak metal hemen okside oluyor, paslanıyor. Paslandığı zaman görüntüler görünmüyor. İnsanın kalbi de ayna gibidir. O böyle zikrullahla, ölüm korkusuyla silindiği zaman, mânevî hakikatler orada görülür. Paslandığı zaman, hiç bir şey görülmez, hiç bir görüntü olmaz. İşte “Her şeyin pası vardır, gönül nurunun pası da karnın doymasıdır.” diyor. Yâni demek istiyor ki: İnsan tok olduğu zaman gönlü, mânevî duyguları söner, iyi çalışmaz, paslı bir ayna gibi olur, güzel şeyler göstermez, görünmez, istifade olmaz demek istiyor. Onun için, çok doymaktan, mideyi tıka basa çok doldurmaktan kaçınmak lâzım, ölçülü yemek lâzım! Bazı kereler de, sünnet-i seniyyeye uygun zamanlarda oruç tutmak lâzım! Diyorlar ki: “—Falanca bir oturuşta bir kuzu yermiş, bir mandayı yermiş...” Yâni böyle laflar duyuyoruz. Bir manda yemese bile “Elhamdü lillâh bir tencere şeyi sıyırdım, arkasından şunu yedim, bunu yedim.” diye öğünenler... E ne olacak yâni?.. Bunu yediği zaman artık kulaklarından ateş fışkırmağa başlar insanın, nereye çatacağını bilemez. İlle bir divanelik yapacak, bir şey yapacak yâni. Öyle olmaması lâzım geliyor. Bir doktora sormuşlar ki: “—İnsan ne kadar yemeli? Madem bu kadar çok yemeyecek söyle ne kadar yemeli?” Demiş ki: “—Bir günde iki yüz dirhem yemek yeter.” 331


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.