Sivil Düşün 4. Yıl Kitabı

Page 1


Bu kitaptaki video linklerine yukarıdaki QR kodu akıllı telefonunuzla okutarak erişebilirsiniz.


01 rakamlarla sivil düşün

içindekiler

02 desteklenen çalışmalar

1 102

03 etkinlikler

6

04 ağlar ve platformlar

109


Avrupa Birliği’nin Hızlı ve Esnek Sivil Toplum Programı Sivil Düşün… Sivil Düşün AB Programı, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu tarafından aktivistler ve sivil toplum örgütlerine hızlı ve esnek destek sağlamak üzere tasarlandı. Tek aşamada kolay şekilde başvuru yapılabilen program, hak temelli çalışmaların hayata geçmesine katkı sunuyor.

Sivil Düşün Nasıl Tasarlandı? Sivil Düşün AB Programı, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun 2010 -2011 tarihlerinde 11 ilde 730 sivil toplum temsilcisiyle gerçekleştirdiği danışma toplantılarından çıkan geniş kapsamlı çalışma sonucunda, sivil toplum örgütlerinin ortak kaygılarının dikkate alınması ve gereksinimlerinin belirlenmesiyle oluşturuldu.

giriş

Sivil Toplum Temsilcilerinin Ortak Kaygıları Nelerdi? Kapasite geliştirmedeki yetersizlikler Destek araçlarının ağır bürokratik uygulamalarla verimsizleşmesi, esnek ve kolaylaştırılmış hibe programlarına duyulan gereksinim Örgütlü olmayan bireyler ve tüzel kişiliği olmayan sivil oluşumların hibe programlarından faydalanamaması Ortak çalışmalar yapılabilmesi için diğer aktivistler, sivil toplum örgütleri ve oluşumları ile bir araya gelebilmenin zorlukları Sivil toplum örgütleri, ağlar ve platformlar için teknik destek gereksinimi Sivil toplum destek mekanizmalarına erişim ve ağ oluşturmada hareketlilik ve dil sorunları Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu bu bulgulardan yola çıkarak sivil toplumu, gereksinimleri doğrultusunda desteklemek üzere Sivil Düşün AB Programı’nı tasarlayarak, 2013 yılında uygulamaya geçirdi.


Kapsayıcı

Sivil Düşün Dinliyor, Cevap Veriyor, Destekliyor... Hak temelli çalışmaları destekliyor Yalnızca örgütlü yapıların değil, tüzel kişiliği olmayan sivil oluşum ve aktivistlerin çalışmalarını da destekliyor Adil rekabet, fırsat eşitliği ve şeffaflık ilkelerini temel alıyor Katılımcı demokrasi yapıları ve değerlerinin geliştirilmesine ve iyileştirilmesine önem veriyor İnsan hakları, sosyal içerme ve hukukun üstünlüğü ilkelerini destekliyor Sivil toplumu dinliyor, gereksinimlerine doğrudan cevap veriyor Hak temelli çalışmaların daha geniş kitlelere duyurulmasına destek oluyor Sivil toplumla birlikte çalışıyor, katılımcı yaklaşıma önem veriyor Savunuculuğun gelişmesine katkıda bulunuyor Sivil toplum aktörlerine işbirliği, çalışma ağları kurma, ortak çalışma, ortak öğrenme ve bilgi paylaşımı için etkin bir platform sunuyor Tüm aktif bireylerin hakların korunması ya da sağlanmasına yönelik inisiyatif alabileceğini hatırlatıyor Desteklediği çalışmalarla hak savunucularına ilham veriyor Hak temelli çalışmaların ana akımlaştırılmasına destek veriyor Sivil toplum örgütlerine verilen desteklere yeni bir yaklaşım getiriyor, ağır bürokratik süreçleri ortadan kaldırıyor Dezavantajlı grupları görünür kılıyor, gereksinimlerine cevap veriyor Çoğulculuğun güçlenmesine katkı sağlıyor Taban örgütlerinin kapasitelerinin geliştirilmesine katkıda bulunuyor Hak temelli çalışmaların ana akımlaşması için sürekli ve yetkin teknik desteğe önem veriyor İletişim ağlarıyla, sivil toplum alanındaki gelişmelerin ve haberlerin yaygınlaşmasına destek veriyor Geniş faydalanıcı profiliyle diğer sivil toplum destek programlarından ayrılıyor

Sivil Düşün; bölge, il, tematik alan ve tüzel kişilik kısıtlamaları getirmeden aktivistler, sivil toplum örgütleri, sivil işbirlikleri, ağlar, platformlar, sendikalar, kent konseyleri, kar amacı gütmeyen diğer oluşumların hak temelli çalışmalarını desteklemeye devam ediyor.

Katılımcı Bir hibe programından öte bir teknik destek programı olan Sivil Düşün AB Programı, aktivistlerin ve sivil toplum örgütlerinin gereksinimlerine yönelik danışma ve paylaşım toplantıları düzenlemeye, birbirlerinden öğrenme süreçlerini güçlendirmeye, iletişim araçları ve kampanyalarında sivil toplumun sesi olmaya öncelik veriyor.

Esnek Sivil Düşün Aktivist Programı aktivistlerin ve sivil toplum örgütlerinin ihtiyaçlarına hızlı cevap verecek şekilde esnek ve katılımcı bir yaklaşımla oluşturuldu. Bu sayede alanın güncel gereksinimlerini takip edebilmek ve verilen destekleri hızla revize edebilmek programın öncelikleri arasında yer alıyor.

Şeffaf Sivil Düşün Aktivist Programı’na yapılan başvuruların uygunluk kontrolleri, Sivil Düşün Teknik Destek Ekibi ve bağımsız uzmanlar tarafından iki aşamalı olarak yapılır. Başvuran herkes, başvuru takip ve uygulama sürecini özel olarak oluşturulan sistem üzerinden takip edebilir.


01 rakamlarla sivil düşün 1


311

1358 TOPLAM

AKTİVİST

PROFİLİ

Sendika Federasyon

%0,7

%23

Konfederasyon %0,2

227

%2,4 Vakıf

%0,5

%24,7

Dernek

İnisiyatif

%1,6

Platform

%45,4

%1,4

Aktivist

Kent Konseyi

BÖLGELERE GÖRE ÇALIŞMALAR 401

118

AVRUPA 73

68

76

292

141

172

%0,9

anlar

%1,3

Basın

%1,5

emi

%1,6

alk

%2,1

Ak a d

TOPLAM

DESTEKLENEN TOPLAM BAŞVURU SAYISI

TOPLAM BAŞVURU DAĞILIMI

BAŞVURU

STÖ

eyler

us Bir H ay v

HEDEF KİTLEYE GÖRE DAĞILIM

STÖ

84

744

614 AKTİVİST

M ahp

H Yerel va n D eza

tajlı

l G ene

1

%3,4 10

l te c i

%5

lli

%7

İ LGBT

%9

Enge

ık A zınl

k Çocu

K adın

G ene

l

%9,1 %9,6

5

68

4

2 22

45 17

87 83

41

6 1

TEMATİK ALAN DAĞILIMI

33 54

3

36

4

44

12 20

14 79

28

83

101

31 5

19

93

13

12 G enç

3

15

154

29

42 10

18 1

91

167

4 29

38

%10,2

%10,7

%25,5 BAŞVURU BAŞVURU

DESTEKLENEN DESTEKLENEN


WEB

Nisan 2014 Kasım 2016

247.372

521.567

Tekil Ziyaretçi

Sayfa Görüntülenme Sayısı

1468

56

471

Sivil Toplumdan Haberler

TRAFİK KAYNAĞI

Takipçi

%24

Tek Sayfalık Ziyaret Oranı

384

Sivil Düşün’den Haberler

393

Hak Temelli Etkinlik Haberleri

%29,3

Sosyal Medyadan

2336 Tweet

%31,1

Gösterim

Mesaj

16.255 Beğeni

2.508.982

%55

Ulaşılan Kişi

%42

Kadın

Erkek

%63

18-34 Yaş Arası

Sivil Düşün Destekli Çalışmalardan Haberler

96

4627

2255

1344

506

471

İstanbul

Ankara

İzmir

Antalya

Bursa

335

327

284

275

253

Diyarbakır

Mersin

Konya

Gaziantep

Eskişehir

Sivil Toplumdan İş Fırsatı Duyuruları

Arama Motorlarından

%27,5

Referanslar

%7,74

Ekim 2013 Kasım 2016

1,5 milyon

824

ŞEHİR DAĞILIMI

Aşağıdaki veriler için Similarweb, Google Analytics ve Wordpress’ten yararlanılmıştır.

TWITTER 6971

00:02:26

Kullanıcı Başına Ortalama Gezinme Süresi

68

AB’den Haberler

Haber Yapıldı

Doğrudan

FACEBOOK

Aralık 2014 Kasım 2016

%52 Kadın

%48 Erkek

YOUTUBE

Ocak 2015 Kasım 2016

53

31.108 dk

Yüklenen Video

14.895

Video Görüntüleme

İzlenme Süresi

2:10

Ortalama İzlenme Süresi

%24 Kadın

%74 Erkek


Değişim Yaratmak için Sivil Düşün

02 desteklenen çalışmalar

Hak temelli çalışmaları kolaylaştırılmış, katılımcı, kapsayıcı, esnek ve şeffaf bir yaklaşımla destekliyoruz… Sivil Düşün; aktivistler, sivil toplum örgütleri, sivil işbirlikleri, ağlar, platformlar, sendikalar, kent konseyleri, kar amacı gütmeyen diğer oluşumların hak temelli çalışmalarını, Nisan 2013 tarihinden beri kolaylaştırılmış, katılımcı, kapsayıcı, esnek ve şeffaf bir yaklaşımla destekliyor. 16 Nisan 2013 tarihinde yapılan ilk Aktivist Programı çağrısından beri dört yıl içinde 81 ilden 1358 başvuru yapıldı, 311 çalışma desteklendi. Desteklenen çalışmaların 84’ü aktivist, 189’u sivil toplum örgütü. Sivil toplum örgütleri arasında 5 sendika, 5 kent konseyi, 2 kooperatif, 12 platform var. Geriye kalan çalışmalar arasında dernek, vakıf gibi kurumsal yapıların yanında tüzel kişiliği bulunmayan girişim ve inisiyatifler de bulunuyor. Kadın haklarından çocuk haklarına, video aktivizmden mülteci haklarına birçok alanda verilen Sivil Düşün destekleriyle aktivistler ve sivil toplum örgütleri çalışmalarını görünür kıldılar, farkındalık yarattılar, kapasitelerini güçlendirdiler, yeni işbirlikleri oluşturdular. Destek alan çalışmalardan bazılarına göz gezdirelim, çalışmaları yakından tanıyalım.

6


Artıkişler Video Kolektifi, geri dönüşüm sektörünün görünmeyen yüzünü oluşturan geri dönüşüm işçilerinin yaşam koşullarından şehrin kendi atıkları ile ilişkisine dek geri dönüşümün görünmeyen alanlarını belgeleyen, tartışan ve görünür yapan video, fotoğraf, sergi ve kitap çalışmaları yürütüyor. “İstanbul’un Artığı” projesi ile İstanbul’un merkez ve çevre ilçeleri olarak değerlendirdiği Beyoğlu ve Ümraniye ilçelerindeki geri dönüşümü ve geri dönüşüm işçilerinin yaşam koşullarının görsel ve yazılı kaydını oluştururken İstanbul’un sosyoekonomik yapısını şehrin atıkları üzerinden inceliyor. Çevre ve çalışma haklarının iç içe girdiği ve kayıt dışına itilen geri dönüşüm sektörüne dair oluşturduğu görsel ve yazılı kayıtları, video ve fotoğraf sergisi, belgesel yapımı ve kitap ile sunmak ve yaygınlaştırmak amacı taşıyor.

istanbul’un artığı

ARTIKİŞLER VİDEO KOLEKTİFİ

Video

İstanbul’un Artığı - Dolapdere İstanbul’un Artığı - Suriye Pasajı İstanbul’un Artığı - Çukurcuma Yukarıdaki videolara youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.


Artıkişler Kolektifi nasıl çalışıyor? Sistem nasıl işliyor? Artıkişler Kolektifi’ni birlikte bağımsız video çalışmaları üretmek isteyen

Artıkişler Kolektifi’nden Alper Şen ile çalışmaları, projeleri, aktivizm ve Sivil Düşün AB Programı üzerine…

kişilerin dayanışarak, paslaşarak ya da teknik destekle oluşturduğu bir

Artık ya da atık, en genel kelime anlamıyla geride bıraktığımız,

video yapım ağı olarak tarif edebiliriz. Belirli bir sistemimizin olduğunu

görünürdeki işlevini yitirdiğini düşündüğümüz şey. Tüketim

söylemek zor, daha çok yapılan işin politik ve estetik içeriği bizim

toplumunun bir ürünüdür artık ya da atık. Ancak bu artık kelimesini

için önemli. Ardından üretilen her işin de kendisine göre bir işleyişi

sadece mahallemizdeki çöpler üzerinden bakarsak kelimenin

ve düzeni olduğunu düşünerek her çalışmanın yöntemine de farklı

bize söylediklerini de duymamış olabiliriz. Bu nedenle artık diye

bir gözle bakmaya çalışıyoruz. Bağımsız bir yapım süreci olarak tarif

tarif ettiğimiz şeyi sokaktaki artığın değeri ile yıkılmak üzere olan

ettiğimiz sürecin daha çok yapımın koşullarını kendisine özgün

bir evin değerinin göreceli durumlarını karşılaştırarak anlarız

kılmaktan geçtiğine inanıyoruz.

düşüncesiyle bu çalışmayı gerçekleştiriyoruz. Her anlamıyla artığın değerli hale sokulduğu/dönüştüğü ya da değersizleştiği durumlar,

İstanbul’un Artığı’ndan söz edebilir misin? Nasıl bir rota izliyorsunuz? İstanbul’u Türkiye’nin içeriğinin sıkıştırılmış hali olarak düşünürsek, bu şehrin artığını da bu ülkenin ardında bıraktığı nesneler/durumlar/ düşünceler/ kişiler olarak görebiliriz. İstanbul’un Artığı ise dar çerçevesi ile bir çevre sorununun da ötesinde, bu topraklarda ardımızda bıraktığımız fiziksel / kavramsal durumları ve halleri sorgularken bu sorgulamayı da öncelikle kendimize yönelttiğimiz bir video + fotoğraf + kitap projesi olarak ortaya çıktı. İzlediğimiz rota ise bu şehrin merkezi olarak

Artıkişler Kolektifi, 2007 yılından beri video ve diğer görsel sanat alanlarında bağımsız çalışmalar üreten kişi ve kolektiflerin yapmış olduğu çalışmaları ortak bir platformda toplamak ve bu çalışmaları farklı alanlarda sergilemek, gösterme ve yayınlamak amacıyla kuruldu. Sivil Düşün AB Programı’yla hayata geçen “İstanbul’un Artığı” projesi toplumsal alandan dışlanan ve görünmez kılınmaya çalışılan toplayıcıların İstanbul’un kültür ve sanat merkezi olarak görülen Beyoğlu ve bu merkez algısını “çevreleyen” ilçelerden biri olan Ümraniye ilçelerinde toplayıcıların çalışma ve yaşam koşullarına, bu koşulları yaratan göç, işsizlik, dışlanma gibi etkenlere eğiliyor.

Artık/atık tanımını nasıl yapıyorsunuz? Mutenalaştırma üzerinden mi yapıyorsunuz?

görebileceğimiz Beyoğlu ilçesinden yola çıkıp şehrin kenar ilçelerinden biri olan Ümraniye’ye doğru ilerliyor. Şehrin merkezinin çevresi ile

aynı zamanda ülkenin politik, ekonomik ve kültürel temellerini de anlamımızı sağlıyor. Mutenalaştırmaya eğilmemizin nedeni de bir anlamda ‘artık binaların/sokakların’ yeniden kullanıma açıldığı durumlarda, o binalarda kötü koşullarda yaşamak zorunda kalan insanların hangi nedenlerden dolayı o binalardan daha değersiz hallere düşürüldüklerini sorgulama çabamız. Bu nedenle “nitelikli atık” denilen şeyin değerini kimler neden hangi koşullarda belirliyor, bunu anlamaya çalışıyoruz.

Sivil Düşün AB Programı hakkındaki düşünceleriniz neler?

kurduğu / kuramadığı ilişkileri yine bu şehirde yaşayan, üreten, tüketen

Sivil Düşün AB Programı toplumsal sorunların tartışılması, çözümü ya

bizlerin gözüyle anlamaya çalıştığımız bir çalışma diyebiliriz. Rotamız ise

da farkındalık yaratılması aşamasında verdikleri hızlı ve pratik destekle

aslını sorarsanız doğal ve basit bir akış izliyor: Evlerimizden çıkıp 28 Nisan

önemli bir eksiği gideriyor. Proje diline dökülemeyen birçok çalışmayı

1993 yılında Ümraniye’de yaşanan çöp dağı patlamasının izlerini aramak

destekleyerek bu alanda özellikle resmi bir tüzel kimliği olmayan

için yola koyuluyoruz.

yapıları ve bireyleri de destekleyerek aktivizm çalışmalarına ciddi katkılarda bulunuyor.

Artıkişler Kolektifi’nin gelecekte yapmayı planladığı başka projeler neler? Gelecekte de buna benzer çalışmalara devam etmeyi umuyoruz.

Sloganımızı belki biliyorsunuzdur, “Her şey bir sivil düşle başladı.” Sizin sivil düşünüz ne?

Aktivizm denince aklınıza ne geliyor? Aktivizmi, kişinin kendisini ve çevresini fark etmesi, sorular sorması ve sorgulaması ve bunların sonunda bir şeyleri değiştirebilmek için yapabileceği bir şeyler olduğunu fark edip eyleme geçmesi ve başkalarıyla bir amaç uğruna bir araya gelmesi olarak düşünebiliriz.

Türkiye’de hak temelli çalışmaların ve aktivizmin şu anda bulunduğu durum ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Hak ihlallerinin sık yaşandığı ve toplumun her katmanının bu ihlallere uğradığını bir ülkede, hak temelli çalışmalar öncelikle kişilerin, grupların ne tür haklara sahip olduğunu fark etmeleri açısından önem taşıyor. Türkiye’de bireylerin ve grupların sahip olduğu haklara dair bir farkındalık yaratılmasında aktivizmin rolü gün geçtikçe

Yayılmak ve çokluğun görüntüsünün politik ve kültürel kodlarını

Bir sivil düşümüzün olduğunu söylememiz zor. Her birimizin birçok

de yaygınlaşıyor. Yaşanan hak ihlallerinin duyurulması ile kişi ve

anlamaya çalışmak ve büyümeden ancak genişleyerek birlikte işler

düşü var. Bu düşleri ortaklaştırdıkça paylaştıkça da düş olmaktan

grupların kendi haklarından haberdar olmalarının da hak ihlallerinin

üretmek niyetindeyiz.

çıkardığımızı ve gerçekleştirmeye başladığımızı düşünüyoruz.

önlenmesindeki ilk aşama olduğunu düşünüyorum.


sanatsal ifade özgürlüğü kılavuzu

Çalışma ile sanatçıların ifade özgürlüklerinin ihlal edilmesini önleyecek ve ihlal durumunda başvurulabilecek yolları gösterecek tavsiyelerin yer aldığı bir kılavuz hazırlandı. Kılavuz ücretsiz olarak ilgili tüm kişi ve kurumların erişimine sunuluyor.

SİYAH BANT

Video

Siyah Bant Yukarıdaki videoya youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.


Pelin Başaran Sanatsal İfade Özgürlüğü Kılavuzu’nu anlatıyor

Sivil Düşün, İsveç Konsolosluğu ve Bilgi Üniversitesi’nin de desteğiyle geçtiğimiz günlerde Sanatsal İfade Özgürlüğü Kılavuzu’nu yayınladınız. Kılavuz tam olarak neyi amaçlıyor? Nasıl erişebiliriz?

Türkiye’de ifade özgürlüğü aktivizminin şu anda bulunduğu durum ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kılavuzun amacı sanatçıların ve sanat kurumlarının sanatsal ifade

şekilde hareket ediyor. Daha dün Yaman Akdeniz ve Kerem Altıparmak

özgürlüğü hakkının ihlal edilmesi durumunda haklarını nasıl

Kolombiya Üniversitesi’nde ifade özgürlüğü ödülü aldılar ve bunu

arayabileceklerine dair pratik öneriler sunmak. Bunu yaparak

Barış için Akademisyenler’e atfettiler. Biz Siyah Bant olarak çeşitli

Türkiye’deki sanatçıların ve sanat kurumlarının sanatsal ifade

sebeplerden ötürü biraz ihmal edilmiş (Şanar Yurdatapan’ın kurduğu

özgürlüğü haklarının korunması ve geliştirilmesine destek olmayı

oluşum çabalarını unutmadan) sanatsal ifade özgürlüğü konusuna

amaçlıyoruz. Kılavuz belirli bir sayıda basıldı ve bir kısmı dağıtıldı.

odaklandık. Fakat bu konu diğer hak mücadele alanlarından ayrı

Kopyasını edinebileceğiniz mekanların listesi web sitesinde yer

düşünülemez. Bu sebeple gazeteciler ve insan hakları kurumlarıyla

alıyor. Ayrıca, kılavuzun dijital baskısına Siyah Bant internet sitesinden

omuz omuza mücadele etmeye çalışıyoruz.

ulaşabilirsiniz.

Nasıl tepkiler aldınız kılavuza dair? Bu kılavuz sanatçıların doğrudan talebi üzerine hazırlandı. Sanatçılar sansür durumunda ne yapmaları gerektiği konusunda bir rehbere ihtiyaç duyuyorlardı. Bu sebeple kılavuza tepkiler çok olumlu oldu. Şimdi kılavuzu üniversitelerdeki sanat bölümlerine dağıtıyoruz. Öğrencilerden de destekleyici mesajlar alıyoruz.

Türkiye’de ifade özgürlüğü aktivizmi yıllardır oldukça örgütlü bir

Kılavuzda “Siyah Bant’ın kuruluş amaçlarından biri, sansürle mücadele için sanatçılar, sanat kurumları, hukukçular ve insan hakları savunucuları arasında bir dayanışma ağı oluşturmak ve diğer insan hakları mücadele alanlarındaki benzer taktik ve stratejileri inşa etmektir.” deniyor. Siyah Bant bu dayanışma ağını nasıl oluşturmayı planlıyor? Bu yayın bu dayanışma ağını inşa etmede ne kadar etkili oldu? Kılavuzdan önce de hukuksal mevzuat üzerine yine Karan tarafından

Çalışmanın sürdürülebilirliği ve yaygınlaştırılması için düşündüğünüz başka çalışmalar var mı? Kılavuzun hazırlık sürecinde Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Ulaş Karan ile üç şehirde sanat ve hukuk fakültesi öğrencilerine sanatsal ifade özgürlüğü hakkı üzerine eğitimler verdik. Kılavuzun içeriğini temel alan eğitimler çok verimli geçti. Bunları yaygınlaştırmak ve devam ettirmek niyetindeyiz. Ayrıca kılavuzda belirtilen hak arama yollarının daha sık kullanılması için bir savunuculuk programı başlatmak istiyoruz.

kaleme alınmış bir yayınımız olmuştu. Bu yayınların hazırlığında hukukçularla beraber çalıştık. Birleşmiş Milletler’e hazırladığımız rapor ve sonrasında düzenlediğimiz etkinlikte Türkiye’nin insan hakları ihlallerinin görüşüldüğü Cenevre’deki toplantıyı insan hakları örgütleri, gazeteciler ve sanatçılarla beraber canlı yayında izledik. Bu ağı kurmak çok kolay olmuyor çünkü bu zaman kadar sanat alanı görece daha özgür bir yer olarak düşünülmüş, veya sansür bir ifade özgürlüğü hakkı ihlali olarak değil, “gericilik” le özdeşleştirilmiş. Oysa karşılaştırdığımızda sanatçıların ve gazetecilerin hep aynı hukuki nedenlerle yargılandıklarını ve benzer sebeplerle tehdit edildiklerini görebiliriz. Biz bu ortaklıkların

Sivil Düşün hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Sizce aktivizm ne demek?

altını çizip mücadelemizi ortaklaştırmak istiyoruz. Tabii ki farklı sansür

Alışagelen AB hibelerinden farklı bir yapısı olduğundan, daha

mekanizmaları da söz konusu. Bunları da yaptığımız araştırmalarla,

farklı kesimlere ulaşmada başarılı olacağını özellikle yereldeki hak

Dünyayı daha yaşanabilir bir yer kılmaya çalışmak.

mesela küratöryel pratikler ve sansür, tartışmaya açmaya çalışıyoruz.

mücadelelerini desteklemede önemli bir rolü olacağını düşünüyorum.


‘‘Tüketim kültürü, insanların ihtiyacı olmayan şeyleri ihtiyacı olmayan miktarlarda almasına hem de bu nedenle borçlandığı için normalde kabul etmeyeceği şartlarda çalışmasına neden oluyor. Daha iyi telefonlar, daha büyük kameralar, daha hızlı arabalar, daha sessiz elektrikli süpürgeler, daha büyük evler, daha güvenli siteler gibi yapay ihtiyaçları karşılayan ürünler sürekli pazarlanmakta, bunların alınması için insanlar teşvik edilmekte. Yeni cep telefonu alırsa daha fazla arkadaşı olacağı, yeni bir saat alırsa daha yakışıklı olacağı, yeni bir ev alırsa sınıf atlayacağı gibi hayaller sunuluyor.’’ Yavaş Yaşamı Destekleme Derneği, bu düşünce yapısına karşı bir farkındalık çalışması düzenledi. Video teaserlarından ve görsel çalışmalardan oluşan kampanya internette yürütüldü. Farkındalık kampanyasıyla insanların bu tüketim baskısını fark etmeleri ve bu konuda bilinçli hareket etmeleri amaçlanıyor.

tüketim kültürüne karşı farkındalık kampanyası

YAVAŞ YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ


Çalışma kapsamında, çocuklara spor vasıtasıyla barışma eğitimleri veriliyor. Ermenistan - Türkiye sınırındaki illerde Ermeni kimliğine yönelik ötekileştirici dilin aşılması ve çocukların barış odaklı yetişmesi amacıyla oyunlar oynanıyor. Çalışma, sporun bünyesinde barındırdığı hoşgörü, kapsayıcılık, eşit haklar, erdem, haz, mutluluk, sevgi ve saygı gibi değerleri oyunlar aracılığıyla ön plana taşıyarak, çocukların çevreleriyle kurdukları ilişkide sosyal içermenin temel alındığı barışçıl bir ortamın gelişimine katkı sunmayı amaçlıyor.

barışa oyna BOMOVU


Yürüttüğünüz “Barışa Oyna” çalışmasını kısaca anlatabilir misiniz? Barışa Oyna, BoMoVu ekibi tarafından çocuklarla çalışmak üzere geliştirilen beden hareketi odaklı bir oyun programıdır. Spor yoluyla

Sosyal Güçlendirme için Spor ve Beden Hareketi Ağı - BOMOVU, #SivilDüşün desteğiyle Türkiye’nin kuzeydoğu sınırında çocuklarla barışa oynuyor.

barışma yaklaşımını temel alarak oluşturduğumuz bu program ile beden hareketinin getirdiği diyalog gücünü geleneksel çocuk oyunları vasıtasıyla Türkiye’nin sınır illerinden Kars ve Ardahan’da yaşayan çocuklarla paylaştık. Bu eğitim programının öncelikli amacı, oyunların bünyesinde barındırdığı özgürlük alanından faydalanarak çocukların sınır ötesi algısını iyileştirmektir. Bunu yaparken, kültürel mirasın önemli bir parçası olan geleneksel çocuk oyunlarını kendimize araç edindik. Sporun bünyesinde barındırdığı hoşgörü, kapsayıcılık, eşit haklar, erdem, haz, mutluluk, sevgi ve saygı gibi değerleri oyunlar aracılığıyla ön plana taşıyarak, çocukların çevreleriyle kurdukları ilişkide sosyal içermeyi temel alan barışçıl bir ortamın gelişimine katkıda bulunmaya çalıştık.

Dernek, 1 yıla yakın süredir sporun ve beden hareketlerinin düşünme ve hissetme biçimlerini dönüştürmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapıyor. Bomovu gönüllüleri oluşumlarını “… sporcu, dansçı ve performans sanatçılarının uzmanlıklarını sosyal faydaya dönüştürmelerini sağlamak için oluşturulmuş olan bir dernek” olarak tanımlıyor. #SivilDüşün desteğiyle gerçekleşen çalışmayla da Kars, Ardahan gibi kentlerde yaşayan çocukların, sınırın öte tarafındaki çocuklarla ilgili düşüncelerini beden hareketleriyle barış temasına yönlendirmeleri amaçlanıyor. Bomovu, özgün çalışmalarını daha yakından tanımamız için 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Barışa Oyna” etkinliklerinin ayrıntılarını bizlerle paylaştı.

Çalışma şu anda hangi aşamada, ilerleyen dönemlerde hangi faaliyetleri düzenleyeceksiniz?

Beden kullanımının barış kültürünün yerleşmesi ve ayrımcılığın aşılmasına ne şekillerde katkısı oluyor? Fikirlerin çeşitlilik arz etmesi insanlığın en güzel yanlarından biri olsa gerek. Herkesin kişisel hikayesi içerisinde, kendi varlığını doğrulama ve yaşatma hakkı var. Ancak fikirlerin ifadesi, tehlikeli söylemler vasıtasıyla başkasının var olma hakkını inkar eder hale gelince, kendi doğruluğunu

Barışa Oyna Güney Kafkasya Sınırlarında el kitabını çıkardık ve şimdi

dahi savunulamaz kılıyor. Geçmişte acılar yaşanmış, şiddet tırmandıkça

sınır bölgelerinde çocuklara yönelik çalışmalar yürüten sivil toplum

akla getirilmesi güç boyutlar almış. Ancak sadece bundan ibaret değil.

kuruluşlarının kullanımına sunacağız. Ayrıca ülkenin batısında Edirne

Geleceğe umutla baktığımızda, sınırların kavramsal ve deneyimsel

sınırında Barışa Oyna programını uygulamayı hedefliyoruz. Bunun

olarak esneme ya da azalma ihtimalini düşününce, insanların içinde

için yine Sivil Düşün’ün desteğine başvurduk. Oradaki eski Musevi

“öteki” anlayışının da buna uyum sağlamaya hazır olması ve daha

yerleşimlerin, yerel Roman ve Türk halklarıyla çocuk oyunlarında

olumlu şekillerde kendini göstermesi gerekir diye düşünüyoruz. Bu

bıraktığı kültürel izlerin peşine düşeceğiz. İkiye bölünen Trakya

sebeple, Barışa Oyna gibi oyun temelli bir araç kullanırken, bedensel

coğrafyasında sınırın iki tarafında kalan çocukların birbiri hakkındaki

olarak sınırın ötesinde yaşayan bu “öteki” fikrinin yarattığı duyguların

duygusal izlenimlerinin iyimserliğini tetikleyecek oyunlu ve eğlenceli

yaşanışında, alevli ve nefret içerikli tartışmalar dışında, bir de zevkli ve

anlar paylaşarak, bedensel hafızalara mutluluk kazımayı hedefliyor

eğlenceli anların olmasına katkıda bulunuluyor. Bunun adına bedensel

olacağız.

hafıza diyoruz. Bizim kontrolümüzde olmayan bir sürü tetikleyici etken var insanlar arasında kurulan ilişkilerde. Bunları sadece mantıksal ve

Ayrıca, Güney Kafkasya bölgesinin sınırlarını paylaşan diğer ülkelerin

düşünsel zeminde ele alırsak, insanlığımızın beden denilen büyük

de kullanımına sunmak için el kitabımızı çevirmek ve partner

bir parçasını yok saymış oluyoruz. Biz işin beden kısmıyla nasıl

kuruluşlarla iletişime geçmek için imkanlar arıyoruz.

çalışabileceğimizin yollarını bu yüzden aradık.


Düzenlediğiniz etkinliklere katılan çocukların, ayrımcılık ve diyalog gibi konularda yaptığı tartışmalardan örnekler verebilir misiniz? Çocukların ürettiği söylemlerin içindeki iyimserlik ve (dokunulmamış anlamında) saflık tam da ortaya çıkarmaya odaklandığımız nokta. Bir insanın sağlıklı düşünmesini etkileyen faktörler, o an kendini güvende hissetmesi, korkularıyla hareket etmemesi, paylaşım içerisinde olması, özellikle takım oyunlarının sağladığı ekip olma duygusu sayesinde başarıya ulaşarak topluma bakması, kendisinden fiziksel olarak daha yavaş, daha zayıf olanın da dahil edilmesinden ve onun güçlendirilmesinden doğan “herkesin kazandığı” bir ortamda bulunması çok önemli. Bu düzeyde, oyunla gelen mutlu bir anın içerisindeki fikir yürütmeleri, oyunun nasıl geçtiğine bağlı olarak, çözümleme aşamasında çocuklarla oturup yaşadıklarımızı değerlendirdik. Bu değerlendirmeler arasından el kitabına da koyduğumuz bazı cümleler şöyle: Ben kazanınca üzülüyorum, çünkü ben kazandıysam kaybedenler de var

Barış temasına dönük, size benzer şekilde spor, sanat, kültür vb. faaliyetleri kullanarak farkındalık çalışması yürüten başka örnekler var mı? Spor ve barışma, Birleşmiş Milletler bünyesinde konuşulan ve teşvik edilen bir alandır. Ancak ondan önce, beden hareketinin temel alındığı toplumsal geleneksel barışma pratikleri de var. Çatışmış insanların birlikte dans etmesi, fiziksel olarak birlikte eğlenmek adına bir araya

demek; onlar üzülsün istemiyorum.

gelmesi demek. İnsanlar bir masaya oturur ve konuşabilir, ancak

Ermeni gelse tabii ki birlikte oynarız!

Apartheid rejimi sonrasında, ülkenin barışma değerleri ve yaşam hakkı

Hepimiz insan değil miyiz?,

temelinde ayrımcılık karşıtı olarak yeniden inşasını kurgulayan Nelson

bazı duygular kelimelerle çözülmeyebilir. Bunu, Güney Afrika’nın

Barış Gelecekte beden kullanımıyla çeşitli hak alanlarının pekiştirilmesine yönelik çalışmalarınız olacak mı?

Mandela’nın spor etkinliklerine verdiği önemde görebiliriz. Suçlamacı

Biz daha çok kısa bir süre önce dernekleştik. Barışa Oyna dışında,

Olmaz! Önce Müslüman yaparım sonra

ve cezalandırıcı bir bakış açısının ötesinde, geleceği hayal edebilenlerin

gönüllü sporcular ağı geliştiriyoruz. Bu ağ sayesinde, hedef kitlesi

oynarız!

kullandığı, hiç de küçümsenmeyecek bir araçtan bahsediyoruz. Bizim

olan kuruluşlara spor ve beden hareketi yoluyla sosyal güçlendirme

gibi günümüzde beden hareketini temel alan barışma çalışmaları

programları teklif ediyoruz. Bunun için henüz parasal bir kaynağımız

yürüten örnekler arasında, her yıl sınır duvarını file olarak kullanarak

yok. Ama imkan oldukça bu ağı büyütmek istiyoruz. Spor ile güçlü

voleybol maçları düzenleyen WallyBall adlı inisiyatif var mesela. Bu

hisseden insanların haklarını savunma biçimlerini bulmaları için

konuda çalışmalar yapan, eğitim araçlarını çeşitlendirerek deneyimsel

onlara aracı olmaya çalışıyoruz. Spora erişim gayet politiktir. Her

hale getiren Anne Frank House gibi kurumlar var. Ama en temelinde

insanın, bedeni olduğu için spor yapma hakkına sahip olduğunu

bunu geleneksel biçimde yüzyıllardır yapan halklar var. Bunun için

düşünüyoruz. Tabii burada sporun tanımı çok geniş, bu yüzden

Çalışmamızın sürdürülebilirliğini sağlamak için öncelikle Kars ve

mesela Benin’in köleleştirici halk, köleleştirilen halk ve bu sürece aracı

beden hareketi demeyi tercih ediyoruz. Ama bazı insanların

Ardahan örneğindeki gibi başka bölgelerin eski oyunlarını araştırmayı

olmuş olan halk arasında yürütülen diyaloğun zeminini oturtmayı

hareketinin kısıtlanmasının tamamen tesadüf olmadığını biliyoruz.

ve ağımızı geliştirmeyi öngörüyoruz imkanlar el verdikçe.

Peki Afrikalının da ten rengini değiştirecek misin oynamak için? Onları da beyaza boyarız! Kültür ne demek? Farklı olmak demek!

“Barışa Oyna” çalışmanızın sürdürülebilirliğini nasıl sağlamayı planlıyorsunuz?

amaçlayan, geleneksel erdem ve felsefeden beslenen ve dolayısıyla

En göze çarpan örnekle, engellilerin hareketi bu kadar kısıtlı olmak

Ben bir kere Gürcistan’da diğer

organik bir şekilde dayatılmış değil de, doğal olarak kabul edilen

zorunda değil mesela. Hareket kabiliyeti geliştikçe ve insan otonomi

Yeni bölgelere adapte edilmesi bizim için sürdürülebilir olmasından

çocuklarla konuşamıyordum, sonra

çalışmalar var. Yenilikçi fikirler üretirken, toprağın içinde yatan bilgeliğe

kazandıkça, diğer hakların temelinde yatan vücut bütünlüğü hakkına

daha önemli. Amaç, tek tip bir çözüm geliştirmekten ziyade, her

beden diliyle anlaşıp oyun oynadık.

sığınmak da bir yaklaşım.

kavuşmuş oluyor.

bölgenin kendine özgü hassasiyetleri olduğunu göz önünde


Tohum Takas Ağı, Anadolu’ya özgü yerel tohumların biyoçeşitliliğinin korunabilmesi için takas edilip yaygınlaştırılmasını içeriyor. Çalışma ile ağın takas sistemi web tabanlı hale getiriliyor. Böylece küçük üreticilerin bağımsız olarak ekim yapabilmesi, tüketicinin organik ürünlere ulaşabilmesi ve biyoçeşitliliğin devamlılığı sağlanıyor. Ayrıca, bu platform, bireylerin, küçük çiftçilerin veya üreticilerin ekonomik ve gıda bağımsızlığını kazanması için bir araç olacak. Çiftçi, kendi yerel tohumu devam ettirebildiği / takas ile edinebildiği sürece, sıfır maliyet ile gıda özgürlüğünü ekonomik olarak elinde tutuyor.

tohum takas ağı

BUĞDAY EKOLOJİK YAŞAMI DESTEKLEME DERNEĞİ

Video

Tohum Takas Ağı Yukarıdaki videoya youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.

Web Sayfası

http://tohumtakas.org/


Önemli bir toplumsal katman olan ve sendikal örgütlenmeleri halen engellenmeye çalışılan emeklilerin, örgütsüzlükleri bilgi eksiliğinden kaynaklanıyor. Emeklilerin, yaşamda karşılaştıkları sorunlar ve bunların çözüm yolları hususlarında sendika önemli bir araç. Sendikalaşmanın, Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin imza koydukları uluslararası sözleşmelerde yer almış bir hak olduğunun anlatılması ve ilgili konularda, ekonomik, sosyal ve sendikal haklarına ilişkin farkındalık yaratılması için bölge toplantı ve seminerleri gerçekleştirildi.

emeklilerin ekonomik, sosyal ve sendikal haklarına ilişkin farkındalık için bölge toplantı ve seminerleri DİSK EMEKLİ-SEN


Farkındalık eğitimleri sonrasında neler yapmayı planlıyorsunuz? Bundan sonraki hedefimiz yaş itibariyle sağlık problemleri artmış olan sendikamız üyesi emeklilerin, yaşlılık hastalıklarından korunma ve sağlıklı yaşlanma konularında bilgilenmelerini sağlamaktır.

DİSK Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen, farkındalık eğitimleri, Sivil Düşün ve aktivizm üzerine sorularımızı yanıtladı.

Sivil Düşün AB Programı hakkındaki düşünceleriniz neler? Sivil Düşün AB Programı’nın, proje destekleri aracılığıyla, hak temelli devlet dışı örgütlenmelerin engellendiği Türkiye gibi ülkelerde bu tür örgütlenmelerin yaşamasına katkı sunmasını oldukça önemli buluyoruz.

Sloganımızı belki biliyorsunuzdur, “Her şey bir sivil düşle başladı.” Sizin sivil düşünüz ne? Sivil düşümüz, tüm toplumsal katman ve farklılıkların kendilerini ifade ettikleri, hak temelli örgütlenmeler bünyesinde örgütlü oldukları eksiksiz bir demokrasinin yaşama geçirilmesidir.

Aktivizm denince aklınıza ne geliyor? Aktivizmi, tek düze monoton bir hayatı reddetmek ve yaşama dair kararlarda söz sahibi olmak için çalışmak olarak görüyoruz.

Türkiye’de hak temelli çalışmaların ve aktivizmin şu anda bulunduğu durum ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tüm Emekliler Sendikası (DİSK Emekli-Sen), Sivil Düşün AB Programı desteği ile şube ve temsilcilik yönetimlerine yönelik emeklilik sorunları, sendikal hareketin genel sıkıntıları, sağlık ve sosyal güvenlikte yaşanan dönüşüm gibi konuları içeren farkındalık eğitimleri düzenledi.

Türkiye, hak temelli çalışmaların geç başladığı ve henüz yeterli düzeye ulaşmadığı bir ülke olmasının yanı sıra sivil örgütlenme gibi görünen yapılanmalarla, yönetimde bulunan iktidarın siyasi düşüncesine göre kendini iktidarının dediklerini yapmakla mükellef gören ve ikbalini iktidara bağlamış olup, iktidarlar tarafından kollanarak, bu hakkın kullanımını etkisizleştirmektedir.


eksionsekiz

Gündem Çocuk Derneği, çocuklara erişkinler gibi birer birey olduklarını hissettirmek için, onların da katılımıyla hazırlanan bir çocuk gazetesi planladı. İnternet üzerinden yayın yapan bu gazeteyle, çocuklara medyada yer açılması, ülke ve dünya gündeminin çocuklara göre hazırlanmış bir içerikle aktarılması, hem erişkinlerin ve eğitimcilerin, hem de çocukların kendilerinin çocuk hakları konusunda bilinçlendirilmesi hedeflendi.

çocukların gayriresmi gazetesi

Video

GÜNDEM ÇOCUK

Çocukların Gözünden Eksionsekiz Yukarıdaki videoya youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.


Derneğinizi kısaca tanıtabilir misiniz? Gündem Çocuk Derneği olarak 2005 yılından bu yana çocuk hakları alanında faaliyet gösteriyoruz. Her çocuğun hak sahibi, eşit, özgür ve

Gündem Çocuk Derneği; Çocuk Gazetesi, dernek çalışmaları ve Türkiye’de aktivizm üzerine sorularımızı yanıtladı...

onurlu birer birey olarak, barış içerisinde, iyi ve mutlu bir yaşam sürmesi için çocukların yararına bütüncül bir dönüşümü ısrarla savunan çocuk hakları aktivistleriyiz; çocuk gelişimci, sosyal hizmet uzmanı, sosyolog, psikolog, hukukçu, eğitimci, mimar, akademisyen, yayıncı. Uzun yıllardır doğrudan ya da dolaylı olarak çocuklarla çalışan farklı meslek gruplarından uzmanlarız. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair Sözleşme, dernek tüzüğümüzün doğal eki ve çalışmalarımızın temel dayanağıdır.

Çocuk Gazetesi hangi aşamada? Bir sonraki hedefiniz ne? Nisan 2015 tarihinde başlayan çalışmalar; öncelikle çocuk haberci ekiplerinin oluşturulması, güçlendirilmesi ve yaygınlaştırılmasına

Gündem Çocuk Derneği, Sivil Düşün AB Programı desteği ile çocuklara medyada ve medya aracılığıyla seslerinin duyulabilmesi, seslerini duyurmak için internet üzerinden yayın yapacak bir gazeteyi hayata geçirmeyi amaçlıyor. Çocuk Gazetesi fikrinin ortaya çıkışı, derneğin 2005 yılında çocuklarla gerçekleştirdiği Eksi Onsekiz medya çalışmasına dayanıyor. Bu çalışmadan esinlenen internet gazetesi Eksi Onsekiz adını taşıyor. Eksi Onsekiz, ülke ve dünya gündemini çocuklar için izleyecek ve yine çocuklar tarafından hazırlanacak. Gazete; çocuklara sahip oldukları hak ve özgürlükler hakkında farkındalık ve bilgi kazandırmayı; erişkinleri, ebeveynleri ve eğitimcileri de çocuk hakları hakkında bilgilendirmeyi hedefliyor. Çocuk Gazetesi’nin asıl amacı ise, çocukların seslerinin duyurulmasına olanak sağlayarak kamusal yaşama katılımlarını sağlamak.

odaklanmış durumda. Buna paralel olarak teknik altyapının kurulması çalışmaları da sürdürülüyor. Bu çalışmalar devam ederken, okulların açılmasına yakın bir tarihte test yayınına başlamayı ve gazetenin duyurulmasına ilişkin girişimlerde bulunmayı düşünüyoruz.

Sivil Düşün AB Programı hakkındaki düşünceleriniz neler? Programın sağladığı destekler maddi anlamda küçük olsa da ektileri hatırı sayılır ölçüde büyük.

Sloganımızı belki biliyorsunuzdur, “Her şey bir sivil düşle başladı.” Sizin sivil düşünüz ne? Çocukların hak ve özgürlük sahibi birey olduklarının benimsendiği, çocukların kendi örgütlenmeleri aracılığıyla dünyayı değiştirme gücüne sahip olduklarının anlaşıldığı bir dünya. Ve elbette her bir çocuğun kendini geliştirebildiği, barış içerisinde ve özgürce sürdürdüğü bir yaşam.

Aktivizm denince aklınıza ne geliyor? Değiştirmek. Değiştirmek için eylemde bulunmak.

Türkiye’de hak temelli çalışmaların ve aktivizmin şu anda bulunduğu durum ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’de hak temelli çalışmalar şüphesiz ki artıyor. Bu çok önemli. Ama hala alınması gereken uzun bir yol hepimizi bekliyor. İnsan hakları konusunun politik ve vicdani bir konu olduğunu kabul edip, dayanışma içerisinde eylemliliklerde bulunmak gerekiyor. Hepimiz öğreniyoruz. Öğrendikçe çok daha etkili olacağımız, insan hakları ihlallerinin yeniden yaşanmaması için gösterilecek çabada güçleneceğimiz kesin.


bisiklet Çalışma kapsamında bisikletli ölümleri ile sonuçlanan trafik kazaları hakkında açık kaynaklı bir araştırma internet ortamında yayınlandı. 17 Haziran 2010’da bisiklet aktivisti ve sporcusu Çağatay Avşar’ın bir aracın çarpması sonucu ölümüyle sonuçlanan olay temel alınarak hazırlanan araştırmayla, Ankara için bir “Bisiklet Risk Haritası” oluşturuldu. Çalışma sonucunda, kent ulaşımındaki eşitsizlikler ve bisikletlilerin trafikte uğradığı şiddet süreçlerinin ortaya çıkması amaçlandı.

risk

HAFIZA KAYDI

ha ri ta sı

Video

Hafıza Kaydı 1,5 Metre/ Bisikletlinin Trafikte Yaşam Hakkı Belgeseli Yukarıdaki videolara youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.


Hayvan Hakları İzleme Merkezi (HAKİM), Türkiye genelindeki hayvan hakları ihlâllerinin derlenmesi, arşivlenmesi ve izlenerek raporlanması, bu sayede medyada ve kamuoyunda daha görünür kılınması, yaptırımla karşılık bulabilecek olanlar için hukuki sürecin başlatılması ve medyada nefret söyleminin ve dışlayıcı içeriğe sahip haberlerin belirlenmesine yönelik çalışıyor. Ayrıca hayvan hakları ihlallerine karşı ağ kurma çalışmaları yürütüyor. Sivil Düşün desteğiyle, HAKİM’in kuruluş dönemindeki seyahat, tanıtım, web sitesi vb. giderleri karşılandı.

hayvan hakları izleme merkezi

HAKİM


Suriye ve Irak’ta yaşanan insani krizlerle ilgili yaşlılar, azınlıklar, aile reisi tek kadınlar, refakatsiz çocuklar, engelli mülteciler gibi dezavantajlı grupların sorunları, kimi zaman göz ardı edildi. Özellikle Ezidi mülteciler arasında bulunan dezavantajlı gruplar hakkında bilgi açığı bulunuyor. Bu çalışma ile öncelikle Ezidi mülteciler, daha uzun vadede de diğer mülteci gruplar için yardım konusunda çalışan özel sektör grupları, STÖ’ler ve yerel yönetimler arasında hizmet ve yardımların koordineli ve etkin yapılması için bilgi aktarımı ve satın almalarda kaynak paylaşımı olanaklarının arttırılması amaçlandı. Hazırlanan raporla, Ezidi mülteciler arasında bulunan dezavantajlı gruplarla ilgili bilgilendirme çalışması yapıldı.

ezidi mülteciler raporu İGAM

Video

Ezidi Mülteciler Raporu Yukarıdaki videoya youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.


Başta AB ve ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde giderek daha fazla önem kazanan kişisel verilerin korunması hususunda bu ülkelerde özellikle sivil toplumda artan çalışmalar ve kampanyalar dikkat çekiyor. Ancak bu alanda ülkemizdeki faaliyetler son derece sınırlı. Bu konudaki farkındalık arttırma ve bilinçlendirme faaliyetleri genel ve yaygın bir mağduriyetin giderilmesine katkı sağlayacaktır. Söz konusu çalışma, toplumun bütün kesimleri tarafından benimsenmiş ortak ifade ve basın özgürlüğü kültürü oluşturulmasına ve özel hayatın gizliliğine ilişkin bütün kesimlerce üzerinde karar kılınmış bir tutum sergilenmesini amaçlıyor. AB’deki iyi örneklerin, okuyucularla ve konferansın katılımcılarıyla paylaşılması yoluyla Türkiye’de kişisel verilerin korunmasına ilişkin standartların yükseltilmesi ise çalışmanın ana hedefini oluşturuyor.

kişisel İKTİSADİ KALKINMA VAKFI


Ahmet Ceran ‘Türkiye’de ve AB’de Kişisel Verilerin Korunması’ kılavuzunu anlatıyor...

İktisadi Kalkınma Vakfı’ndan (İKV) Ahmet Ceran’la, Sivil Düşün desteğiyle kaleme aldığı “Türkiye’de ve AB’de Kişisel Verilerin Korunması” kılavuzunu konuştuk. Ceran; kişisel verilerin korunması ile ilgili hukuki mevzuat ve politikaların, güvenlik sorunu ve hak temelli yaklaşımla kurduğu ilişkiye değindi. Ayrıca, Avrupa Birliği (AB) uyum sürecinde önemli yer tutan “Kişisel verilerin korunması kanununun” yazım sürecine ve ortaya çıkması muhtemel sonuçlarına dikkat çekti.

Sivil Düşün’ün desteğiyle Aralık ayında Türkiye’de ve AB’de Kişisel Verilerin Korunması Kılavuzu’nu yayınladınız. Kılavuz tam olarak neyi amaçlıyor? Nasıl erişebiliriz?

Kişisel veriler ile kastedilen nedir ve korunması neden önemlidir?

AB ile Türkiye’nin konuya yaklaşımı arasında ne gibi farklar görüyorsunuz?

Konunun artan popülaritesiyle, kişisel verilerimizden “yeni para

AB’nin meseleye oldukça korumacı ve hak temelli yaklaştığını söylemek

Öncelikle kılavuzun tam olarak neyi amaçlamadığından bahsedelim.

birimi”, “yeni petrol”, “odadaki fil” gibi farklı metaforlarla bahsedilmeye

mümkün. AB vatandaşlarının eğilimini ölçmek için 2015 yılında AB

kılavuz kesinlikle alanda çığır açan bir nitelik taşımıyor, Doktora

başlansa da en “şovsuz” ve net tanımı paylaşmakta fayda var. Kişisel

kurumları tarafından gerçekleştirilen Eurobarometer anket çalışmasına

seviyesinde çok derin ve karmaşık sorunlara da çare aramıyor veya harfi

veri, Kişisel Verilerin Korunması Kanununun 3’üncü maddesinde

yansıdığı üzere AB vatandaşlarının %89’u AB çapında eşit, etkin bir veri

harfine uyulması gereken bir eylem planı da içermiyor. Hazırladığımız

belirtildiği üzere “kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye

güvenliği ortamı talep ediyor. Dolayısıyla bu talep, AB’nin veri güvenliği

yayın ile bilgi teknolojilerindeki akıl almaz gelişimden ve dönüşümden

ilişkin her türlü bilgiyi” ifade ediyor. Yani, bize ilişkin her bilgi

politikalarına da yansımış durumda. Aslında bu biraz, Snowden

en fazla etkilenen temel değerler arasında yer alan kişisel verilerin

kişisel verilerimizi oluşturuyor. Dolayısıyla, milyarlarca insanın her

sızıntılarında görüldüğü üzere AB liderlerinin ve AB vatandaşlarının kişisel

korunması alanında standartları, kavramsal çerçeveyi, Türkiye’de

gün internet üzerinde bilgilerini paylaştığı, verilerin çevrimiçi

bilgilerinin transatlantiğin diğer yakasında istihbarat amaçlı kullanıldığı

halihazırdaki durumu ortaya koymaya çalışıyoruz. Bu alanda Türkiye’nin

yollarla saniyeler içerisinde bir ülkeden diğerine gönderilebildiği,

yönündeki iddiaların Avrupa’da yarattığı travmaya da dayanıyor. Hatta

en öncelikli çıpasının, son dönemde basına yoğun şekilde yansıyan vize

kaydedilebildiği, kopyalanabildiği ve analiz edilebildiği bir dönemde,

yakın geçmişte Avrupa Birliği Adalet Divanı, benzer bir motivasyonla,

serbestliği diyaloğunda da net şekilde görüldüğü üzere AB olduğunu

kişisel verilerimiz özel şirketler için ticari anlamda, devletler için

ABD ile AB arasında ticari amaçlı kişisel veri transferini mümkün hale

söyleyebiliriz. Dolayısıyla AB’nin belirlediği standartları, öne çıkardığı

güvenlik ve kontrol anlamında altın değeri taşıyor. Böyle bir ortamda,

getiren Güvenli Liman Anlaşması’nı da askıya almıştı. Dolayısıyla güncel

değerleri de Türkiye örneğinde etkin bir rehber olması açısından

hem istismarların ve keyfi uygulamaların önüne geçilebilmesi ve

durumda AB yetkilileri ve vatandaşları, temel bir hak olarak kişisel verilerin

mercek altına alıyoruz. Yayını hazırlarken amacımız Türkiye’de en sade

temel insan haklarının garanti altına alınabilmesi, hem de hayatımızın

korunmasının önemini AB entegrasyonunun merkezine koyuyor.

vatandaştan, her gün sayısız veri transferi gerçekleştiren iş adamına,

her noktasına dokunan bu alanın, artık çok geç olmadan önce hukuk

Türkiye’deki duruma bakıldığında ideal senaryoda, Türkiye’nin de benzer

hak temelli yaklaşımı hayat felsefi haline getirmiş aktivistten, gününün

çerçevesinde düzenlenebilmesi adına kişisel verilerin korunması çok

hak temelli bir yaklaşımla konuya yaklaşması beklenebilir. Nihayetinde aynı

azımsanamayacak bölümünü bilgisayar karşısında geçiren öğrenciye

önemli. Konunun önemine değinirken çok kısaca Türkiye-AB ilişkileri

Avrupa insan hakları sisteminin parçası, aynı uluslararası düzenlemelere

ve o öğrencinin Facebook’u yeni keşfeden babasına kadar herkesin

boyutundan da bahsetmek gerekiyor. Daha önce de çeşitli kereler

taraf ve AB’ye üyeliği hedefleyen Türkiye’nin farklı bir yol çizmemesi

kişisel verilerinin korunmasına ilişkin farkındalığını artırmak oldu. Öte

vurguladığımız gibi, AB’nin Türk vatandaşlarına yönelik Schengen

gerekir. Fakat Türkiye’de bir yaklaşım tarzından bahsedilmesi için erken

yandan Türk vatandaşlarına vizesiz Avrupa kapılarının açılabilmesi de AB

vize uygulamasını kaldırması için, Türkiye’de kişisel verilerin etkin

olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki dönemde uygulamaların sivil

standartlarında veri güvenliği reformlarını gerekli kılıyor. Yayınımızda bu

şekilde korunabilmesi gerekiyor. Yani AB’nin Türkiye’yi bu alanda

toplum tarafından yakından takip edilmesi gerekiyor. Fakat elimizdeki

boyuta da önemli yer ayırmaya çalıştık. İlgili yayına İKV’nin internet sitesi

“güvenilir ülke” statüsüne koyması gerekiyor. Eğer Türkiye bu statüye

Kanuna, Türk adalet sistemine ve siyasi konjonktüre bakıldığında Türk

www.ikv.org.tr üzerinden ve Sivil Düşün’ün internet sitesi sivildusun.net

sahip olamazsa ne olur? Çok basit ve olumsuz bir yanıtı var. Türk

yetkili makamların devlet güvenliğinin sağlanması adı altında, hak temelli

sitesinde yer alan Sivil Kütüphane’den ulaşılabileceği gibi, yayının basılı

kolluk birimleri ile AB’nin güvenlik birimleri arasında veri paylaşımı

yaklaşımdan uzaklaşabileceğini öngörebiliyoruz. Kişisel verilerin, kamu

hali, İKV’nin İstanbul Ofisi’nde yer alan AB Dokümantasyon Merkezi’nden,

ve etkin işbirliği gerçekleştiremez; böylelikle göç yönetimi alanında

kurum yetkilileri tarafından meşru amaçlar dışında ve keyfi kullanımının

Türkiye’nin çeşitli illerinde bulunan üniversite kütüphanelerinden ve AB

etkin işbirliğine ihtiyaç duyulan bir dönemde olumsuz yansımalarla

adil yargılanma hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği gibi temel değerleri de

Bilgi Merkezleri’nden temin edilebilir.

karşı karşıya kalabiliriz.

zedeleyeceğini unutmamamız gerekiyor.


Nisan ayında Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunu nedir? Neyi öngörüyor? Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını ne bekliyor? Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Türkiye’nin 30 yıl boyunca sürdürdüğü çalışmaların sonucu. Aslında ilgili Kanun, Türkiye’nin 30 yıl boyunca “sürdürmediği” çalışmaların sonucu. Türkiye, bu alandaki ilk uluslararası düzenlemeler arasında kabul edilen 108 sayılı Avrupa Konseyi

Ama eğer, “devletin güvenliği” odaklı bir yaklaşım benimsenir ve yetkili makamlar tarafından Kanun bir istihbarat ve operasyon aracı olarak görülürse Türkiye’deki temel hak ve özgürlükler alanı büyük ölçüde zedelenir, vatandaşların AİHS ve AİHM içtihadına dayalı

İKV, 50 yıldan uzun bir süredir Türkiye-AB ilişkilerini ve Türkiye’nin

haklarının ihlaline ortam oluşabilir, merkezi yönetimden bağımsız

Avrupa standartlarına ulaşma mücadelesini yakından takip ediyor,

olarak ferdi ve yerel ölçekte de keyfiyet ve usulsüzlüklerle karşı

etkiliyor ve yorumluyor. Kişisel verilerin korunması meselesinin

karşıya kalınabilir. Öte yandan Türk vatandaşlarının vizesiz Avrupa

halihazırda, hem AB’deki iç siyaset ve hukukun üstünlüğü

hayali de büyük ölçüde bu gelişmelerden olumsuz etkilenir.

tartışmalarında hem de transatlantik ticaret ilişkileri tartışmalarında en fokurdayan ve sıcak kazan olduğunu hatırlayalım. Çok uzun bir

Sözleşmesi’ni 1981 yılında imzalayarak, bu alanda ilk harekete geçen

süre bu konunun AB’nin menzilinden çıkmayacağını söyleyebiliriz.

ülkeler arasında. Fakat devam eden süreçte Türkiye’nin hareketliliği 1981 yılında takılı kalıyor ve Türkiye çok uzun yıllar boyunca yerinde sayıyor, 108 sayılı Sözleşme’nin öngördüğü yasal mevzuatı bir türlü oluşturmuyor. Gelinen son noktada Kanun, Türk vatandaşlarına vizesiz Avrupa kapılarının açılabilmesi için Avrupa Komisyonu’nun öne sürdüğü

Çalışmanızın sürdürülebilirliğini nasıl sağlamayı planlıyorsunuz?

Türkiye-AB müzakerelerine bakıldığında ise, hem AB üyeliği, hem

Geçtiğimiz günlerde milyonlarca vatandaşın kimlik ve adres bilgileri internete sızdırıldı. Bu tarz sızıntılara karşı Türkiye Cumhuriyeti nasıl önlemler alıyor veya almayı planlıyor?

kriterlerin karşılanabilmesine yönelik en önemli gereklilik olarak dikkat

AB standartlarında bir insan hakları rejimi hem de vize serbestliği gerçekleşebilmesi için bu alandaki reformlar, ilişkilerin can damarı.

Sivil Düşün hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

Dolayısıyla, Türkiye’de temel hak ve özgürlükleri dikkate alan bir veri güvenliği kültürü oluşana kadar ve Türkiye bu alanda ve diğer

Sivil Düşün Aktivist Programı’nın Türkiye’de sivil topluma yönelik sunulan

bağlantılı değerlerde AB standartlarını yakalayana kadar bu konu

en dolaysız ve yalın destek olduğunu düşünüyorum. Bu yapısıyla da her

öncelikli çalışma alanlarımızdan biri olmaya devam edecek. Sivil

ölçekteki hak temelli yaklaşım için vazgeçilmez bir can simidi ve umut

Düşün desteği ile hazırladığımız bu çalışma, temel bilgileri ve

haline geldi. Hatta orta vadede, Sivil Düşünün benzer tutumu sürdürmesi

genel durumu ortaya koyan bir rehber niteliği taşıyor. Önümüzdeki

halinde, Türkiye’de bütün paydaşların daha basit ve sonuç odaklı yaklaşım

dönemde ortaya koyacağımız çalışmaların ise daha çözüm

benimsemesine yönelik etkili bir kültür oluşturacağını düşünüyorum.

odaklı, tematik ve mikro ölçekli analizler olacağını düşünüyorum.

“Sivil Düşün kültürü” nün Türkiye’de hak savunuculuğuna etkisini bence

Özellikle meselenin bağlantılı diğer haklarla ilişkisi, sınır yönetimi

hepimiz bir yandan kuru yemiş yiyerek keyifle takip etmeliyiz.

çekti. Vize serbestliği için Ekim ve ardından Haziran aylarının zikredilmeye

Bu tarz sızıntılara karşı Türkiye’nin de ötesinde dünya genelinde bir

başlamasıyla girilen yoğun yasama sürecinin ve TBMM’deki yoğun

hazırlıksızlık durumuyla karşı karşıyayız. Türk vatandaşlarının verilerinin

mesainin ardından Kişisel Verilerin Korunması Kanunu hızlı bir şekilde

sızdırıldığı yönünde haberlerin gazetelerde manşet olduğu günlerde,

yürürlüğe girdi. Toplumun çeşitli kesimlerine göre Kanun aceleye getirildi

gazetelerin bir diğer manşeti, dünya çapında yankı bulan Panama

ve tam anlamıyla AB standartlarında bir güvence sağlamıyor. Benzer

Belgeleri oldu. Bu aşamada dikkat çekmemiz ve konuya kafa yormakta

bir eleştiriyi Avrupa Komisyonu da ortaya koyuyor. Komisyon’un vize

olan bütün hak savunucuların sıklıkla üzerinde durması gereken

serbestliğine ilişkin yayımladığı 3’üncü değerlendirme raporu, Kanunda

boyutlardan biri de hangi noktada veri güvenliğinin hangi noktada

öngörüldüğü haliyle işlerlik kazandığı takdirde, Kişisel Verileri Koruma

ise bilgiye erişim hakkının gözetilmesi gerektiği meselesi. Türkiye’de

Kurulu’nun tam bağımsız bir yapıya sahip olamayacağını belirtiyor. Bununla

halihazırda kamu kurumlarının bilişim ve e-devlet altyapılarını

birlikte Komisyon, Kanunda, kişi rızası olmasa dahi kamu kurumların kişisel

geliştirme,

verilere ulaşımının önünü açan istisnai hallerin çok geniş düzenlendiğini,

belgelerinin etkin korunması için idari ve teknik reformları sürdürdüğü

her yerde erişebildiği ve iletişim olanaklarının sınırsız boyutlara ulaştığı

bu durumun ihlallere sebebiyet verebileceğini değerlendiriyor.

personel eğitim faaliyetlerini artırdığını biliyoruz. Bunlar zaten AB

günümüzde iyi insanların iyi hikayelerini daha fazla duymaya ihtiyacımız

Önümüzdeki dönemde vatandaşları nelerin beklediği, tamamen karar

üyeliği yolunda öncelikli gereklilikler arasında. Genel bir Kişisel Verilerin

yok mu? Dolayısıyla sadece kendi sesimizi duyduğumuz, kendi iddialı

vericilerin ve uygulayıcıların nasıl bir yaklaşım benimseyeceğine göre

Korunması Kanunu da oluşturuldu ve önümüzdeki dönemde gözetimi

cümlelerimizle ses geçirmez duvarlarını ördüğümüz büyük kalelerimizden

şekillenecek. Kesin değerlendirmelerde bulunamasak dahi en azından

sağlayacak bir Kurul da faaliyete geçecek. Fakat bu alanda ihlallerin

çıkıp kamuoyunun fikrini etkileyebilen, değişim yaratamasa dahi

olası iki senaryodan bahsedebiliriz. Karar vericiler ve uygulayıcılar hak

önüne geçilebilmesi için en kritik mesele zihniyet meselesi. İleri seviye

düşünmeye sevk eden, soru işaretleri yaratan bir çığlığı ifade ediyor benim

temelli bir yaklaşım benimser, Avrupa Komisyonu ile istişare halinde,

teknik, idari ve mesleki kapasiteye ulaşılsa ve en ileri düzeyde koruma

için aktivizm. Bu boyutuyla da kahramanca bir rol olduğuna inanıyorum.

öne sürülen iyileştirmeleri gerçekleştirir ise, bilgi çağının hareketliliğine

içeren yasal mevzuat yürürlüğe girse dahi hak temelli yaklaşım, insan

Özellikle 21’inci yüzyılda aktivizmin artık yel değirmenleriyle amansız

kaotik yapısına ayak uyduran, öncül bir temel atılmış kabul edebiliriz.

haklarına saygı ve suiistimallerin önlenmesinin önemi, uygulayıcılar,

bir mücadeleye girişmek değil, yel değirmenlerinin kenarından sakince

Bu durumda şüphesiz ki genel, düzenleyici bir Kanuna sahip olunması,

kamuoyu ve bütün paydaşlar tarafından benimsenmediği takdirde

geçip, gerçek sorunlarla daha etkin mücadele yolları aramaya dönüşmesi

vatandaşların haklarının garanti altına alınması için önemli olacak.

alınacak her önlem yetersiz ve geçersiz kalacaktır.

gerekiyor.

özellikle

biyometrik

veri

ve

vize/pasaport/kimlik

ve yargı sisteminde veri güvenliği ile kişisel verilerin korunmasıaçık veri/şeffaflık ilişkisi, önümüzdeki dönemde yayınlarımız ve etkinliklerimizde daha ön plana çıkacak.

Sizce Aktivizm ne anlam ifade ediyor? Bence aktivizm; eyleme geçmek ve etki yaratmaktır. Herkesin her şeye


modüler barınak tasarımı ve kitlesel mamalama CEM ARSLAN

Modüler Barınak Tasarımı ve Kitlesel Mamalama çalışması, Kınalıada’da yaşayan sokak hayvanlarının kış mevsiminde adadaki insanların kışlık evlerine dönmesi sebebiyle karşılaştıkları zor şartları ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Çalışma kapsamında ada sakinlerince, hayvanların barınma ve yiyecek ihtiyaçlarına sistematik şekilde çözümler geliştiriliyor.

Video

Modüler Barınak Tasarımı ve Kitlesel Mamalama #BenceAktivizm Cem Arslan Yukarıdaki videolara youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.


LeGeBİT Ege Üniversitesi Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Araştırmaları Dayanışma Topluluğu, Nefretsiz Kampüs çalışması ile, üniversite içerisindeki LGBTİ farkındalığını arttırmayı amaçlıyor. Topluluk 3 yıl boyunca üniversitenin kendilerini tanımamasına ve yaşadıkları engellemelere rağmen Nefretsiz Kampüs çalışmasını hayata geçirdi.Sivil Düşün AB Programı desteği ile süren çalışmalar sonucunda Nefretsiz Kampüs; öğrencileri LGBTİ bireyler konusunda bilinçlendirme, LGBTİ bireylere uygulanan ayrımcılıkları önleme ve ortak kullanım alanlarını LGBTİ bireyler için yaşanılabilir hale getirerek cinsiyetsiz tuvaletler kurulmasını sağlama, üniversite merkez kütüphanesinin LGBTİ bireyler hakkında yeterli ve akademik yayınlara sahip olmasını sağlama hedeflerine ulaşmayı planlanıyor.

nefretsiz kampüs

LEGEBİT EGE ÜNİVERSİTESİ CİNSEL YÖNELİM VE CİNSİYET KİMLİĞİ ARAŞTIRMALARI DAYANIŞMA TOPLULUĞU


Çalışma kapsamında, Ocak 2015’te dernekleşen LGBTİ birey ve ailelerinin, kurumsal kimlik inşa sürecinde diğer LGBTİ bireyler, aileler ve yakınlarına yönelik önyargıları kırmak amacıyla görsel ve basılı materyallerle iletişim ve tanıtım çalışmaları yapmasına destek sağlandı. Basımı gerçekleştirilen materyallerde, LGBTİ ailelerin çocuklarıyla/yakınlarıyla deneyimledikleri süreçler, alıntılar halinde okuyucuya sunuluyor.

LİSTAG


Benim Çocuğum’un yolculuğundan söz edebilir misiniz?

Can Candan’la Benim Çocuğum ve Sivil Düşün AB Programı üzerine…

Benim Çocuğum’un yolculuğu Ekim 2010’da LİSTAG ile yollarımızın kesişmesi ile başladı. LİSTAG’dan dört ebeveyn Boğaziçi Üniversitesi’nde gerçekleşen “Türkiye’de Trans Kimlikler ve Kuir” konferansında bir panele konuşmacı olarak katılmışlardı. Onların hikayelerini dinlerken bende bu belgeseli yapma fikri oluşmuştu. Onlar da hikayelerini kamusal alanda paylaşmaya hazır oldukları için hala devam eden işbirliğimiz başlamış oldu. Filmin ön çekimleri 2011 Onur Yürüyüşü ile başladı. Daha sonra yaklaşık altı ay süren bir bütçe oluşturma çalışması yürüttük. İlk aşamada internet üzerinden bir kitle fonlama kampanyası gerçekleştirdik. Dünyanın farklı ülkelerinden 300’ün üzerinde destekçimiz oldu, LGBT örgütleri birçok dayanışma etkinliği düzenledi. Daha sonra da kurumsal destekçiler sayesinde hedeflediğimiz bütçeyi oluşturabildik. Filmin çekimleri 2011’in sonunda başladı ve 2012 Onur Yürüyüşü ile bitti. Filmin

Akademisyen ve belgesel sinemacı Can Candan, çocukları eşcinsel, biseksüel ya da trans bireyler olan Türkiyeli bir grup anne ve babanın hikayesini seyirciye taşıyan, uzun metraj belgesel Benim Çocuğum’un yönetmeni. Candan, lisans ve doktorada film ve medya sanatları okuduktan sonra, 1995’ten bu yana çeşitli üniversitelerde ders verdi. 2007’den bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde. 1989’dan beri ise bağımsız filmler yapıyor. Benim Çocuğum, Candan’ın üçüncü uzun metraj belgesel filmi. Sivil Düşün AB Programı, Benim Çocuğum’un Avrupa Parlamentosu gösterimine ve LGBTT Aileleri İstanbul Grubu’nun (LİSTAG) Türkiye’de LGBTİ Haklarını Yeni Anayasa Sürecinde savunuculuk çalışmalarına destek verdi.

kurgusu yaklaşık altı ay sürdü ve ilk gösterimimizi Şubat 2013’te Atlas Sineması’nda yaptık. O zamandan bu yana da filmin 130’un üzerinde gösterimini yaptık. Festivallerde, üniversitelerde, forumlarda, okullarda, derneklerde gösterdik. Altı hafta vizyona sokabildik. DVD’sini çıkardık ve internet üzerinden ulaşılabilir hale getirdik. Bu süreçte bolca basında yer aldık, çeşitli ödüller aldık.

Filme ilgi giderek büyüyor mu? Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

LİSTAG’la ilgili söylemek istedikleriniz var mı? 2008’de birkaç anne ve babanın bir araya gelmesi ile yola çıkan LİSTAG bence Türkiye’de çok önemli bir iş yapıyor. Homofobinin ve transfobinin bu seviyede olduğu, LGBT bireylerin cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimleri nedeni ile öldürüldüğü bir ülkede aile kurumunun içinden heteroseksizm, homofobi ve transfobiye karşı mücadele

Halen devam etmekte olan dağıtım ve tanıtım çalışmalarımız sayesinde

etmenin çok etkili ve dönüştürücü bir siyasi eylem biçimi

ilk gösteriminden bu yana filme ilgi istikrarlı bir şekilde devam ediyor.

olduğunu düşünüyorum. LİSTAG’ın filmden önce başlayan

Bu sayede film daha duyulur, bilinir oluyor. Medyanın ve genel olarak

bu mücadelesi, filmle birlikte katlanarak devam ediyor ve

insanların ilgisi beklediğimizin üzerinde oldu. Tepkilerin hemen hemen

yavaş da olsa bence toplumda farkındalık ve bir dönüşüm

hepsi çok olumlu. Böyle bir belgesele bu toplumun ihtiyacı varmış. Bu

yaratıyor. Bu da LGBT hak mücadelesine önemli bir katkı

kadar yoğun bir ilgiyi hayal etmemiştik. Gösterimlerimiz devam ediyor.

sağlıyor.


Sloganımızı belki biliyorsunuzdur, “Her şey bir sivil düşle başladı.” Sizin sivil düşünüz ne? Benim sivil düşüm bu ülkede insanların kendi hayatları ve gelecekleri konusunda söz sahibi olmaları, yönetimin yatay bir şekilde yapılanması ve bu süreçlerde insanların birbirlerine dokunabilmeleri, birbirlerini anlayabilmeleri, birlikte ağlayabilmeleri, birlikte gülebilmeleri.

Aktivizm denince aklınıza ne geliyor? Aktivizm denince aklıma toplumu dönüştürmek için el ele uzun soluklu mücadele vermek geliyor. LİSTAG gönüllülerinin yaptığı gibi.

Türkiye’de hak temelli çalışmaların ve aktivizmin şu anda bulunduğu durum ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce çözüm ne? Çözüm aslında basit ve diğer hak mücadelelerinden bağımsız ve ayrı gayrı da değil. Hakların tanınması ve bunlarla ilgili gerekli yasaların

Sivil Düşün AB Programı hakkında bir şeyler söyleyebilir misiniz? Sivil Düşün AB Programı, Benim Çocuğum’un Avrupa Parlamentosu gösterimi ve LİSTAG’ın Türkiye’de LGBT Haklarını

Bence bu konuda Türkiye’de çok önemli bir aşamadayız.

yürürlükte olması ve fiilen de uygulanması. LGBT örgütlerinin

Demokratik yeni bir Türkiye’nin oluşması için muhalif seslerin bir

söyledikleri de bu: “Her Alanda Ayrımcılıkla Mücadele İçin Bize Bir Yasa

araya gelebilme denemeleri yapıyoruz. Burada gençler başı çekiyor.

Lazım.” Tabii bu çözüme ulaşabilmek için yılmadan mücadele etmemiz

Muhalefet eskiyi ve kendini sorgulayarak yeni muhalefetlerin nasıl

gerekiyor. Umarım bu mücadele devam ederken gencecik insanlar

olabileceğini deneyimliyor. Ezberler bozuluyor. Bunun en somut

nefret cinayetlerinin kurbanları olmaya devam etmez.

örneği Gezi direnişiydi. Hrant Dink’in cenazesi, Berkin’in cenazesi önemli toplumsal tepkilerdi. Bu uzun sürecek bir maraton ama artık bence geriye dönüş yok.

Türkiye’de LGBTİ bireylere yönelik en büyük sorunun/ sorunların neler olduğunu düşünüyorsunuz?

Yeni Anayasa Sürecinde savunuculuk çalışmalarına verdiği destek ile sivil toplum inisiyatiflerinin çok ihtiyacı olan maddi

En büyük sorun can güvenliği ve yaşama hakkı başta olmak üzere

desteği sağlamıştır. Sivil toplumun güçlenmesi açısından bu

sağlığa erişimde, çalışma hayatında, eğitimde ayrımcılığa uğramama

tür destekler çok önemlidir.

gibi en temel haklarının sürekli ihlal ediliyor olması.


Çalışma bir model olarak Mahsus Mahal Derneği ve Nilüfer Belediyesi tarafından hayata geçirildi. Çalışma çerçevesinde ilçe sınırları içerisinde bulunan hapishanelerdeki özel ihtiyaçlı mahpusların ihtiyaçları ve sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalar yapıldı. Nilüfer Belediyesi’nin beş yıllık stratejik bütçe planlamalarının revizyon aşamasında hapishanelere de bütçenin ayrılması ve mahpusların sorunlarının çözümü, hapishane koşullarının iyileştirilmesi ve ihtiyaçların giderilmesine yönelik politikalar geliştirilmesi hedeflendi.

MAHSUS MAHAL DERNEĞİ


Aytekin Yılmaz anlatıyor: Hapishaneler için yerel yönetimleri harekete geçirmek

Yerel yönetimlerin hapishanelere hizmet sağlaması için bir çalışma gerçekleştiriyorsunuz. Neden böyle bir çalışmaya ihtiyaç vardı? Yaptığınız çalışmayla varmak istediğiniz hedefler nelerdir? Aslında biz “Aralık Proje”yle daha önceleri ihmal edilen, görmezlikten gelinen bir sorunu gündemimize alarak olması gerekeni yapmaya çalışıyoruz. Bu çalışma, yerel yönetimlere (Belediyeler) diyor ki, il ve ilçe sınırlarınız içinde bulunan hapishaneleri de beş yıllık stratejik planlamalarınıza dahil edebilirsiniz.

Yerel yönetimlerin hapishanelerde yapabilecekleri işlerden bahsedebilir misiniz biraz? Çalışmanın birkaç ayağı var, biz üç başlıkta özetliyoruz bir belediyenin hapishanede yapabileceklerini. Birincisi hapishanede ortak kullanım alanlarının etkinleştirilmesidir. Belediyeler nasıl ki kültür merkezlerinde

Mahsus Mahal Derneği’nden Aytekin Yılmaz ile yerel yönetimlerin hapishanelere hizmet götürmesini hedefleyen çalışmalarını nasıl kurguladıklarını ve başarılarını konuştuk.

sanat

faaliyetleri,

atölyeleri

gerçekleştiriyorsa

benzerlerini

hapishanelerde de yapabilirler. İkincisi hapishanelerde mahpus olan özel durumlu mahpusların özel gereksinimlerinin karşılanmasıyla ilgilidir. Hapishanelerdeki engelli, hasta, yabancı uyruklu, LGBTİ, çocuklu kadınlar, yaşlı ve hiç kimsesi olmayan mahpusların özel ihtiyaçlarının giderilmesinde belediyeler destek olabilir. Üçüncüsü ise, Mahpusların tahliye olmasından sonraki süreçleriyle ilgilidir. Biz buna ‘eski mahpusların topluma yeniden katılımı’ diyoruz. Bilindiği gibi belediyeler aynı zamanda Denetimli Serbestlik Müdürlükleri’ne bağlı çalışan Koruma Yardım Kurulları’nın üyeleridirler. Belediyelerin bu kurullarda daha etkin hale gelebilmeleri için bazı çalışmalar yürütüyoruz.

Nilüfer Belediyesi’yle protokol imzalanmasına varan süreçte çalışmada hangi adımları takip ettiniz? Sizce çalışmanın başarıya ulaşmasında önemli gördüğünüz noktalar nelerdir?

Daha çok yerel yönetimin ilgisini bu konuya çekmek ve hapishanelere hizmet götürmesini sağlamak için ne yapmalı? Siz bu çalışmanın sürdürülebilirliğini nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz?

Öncelikle Nilüfer Belediyesi cesaret örneği göstererek çok anlamlı bir çalışmayı sahiplendi. Belediyeyi ve çalışma ekibini bir kez daha tebrik ediyorum. Nilüfer Belediyesi’nin özgün çalışmaları sahiplendiğini dernek olarak biliyorduk. Bu nedenle de ilk olarak çalışmamızı Nilüfer Belediyesi’ne sunduk, amasız gerekçesiz sahiplendiler. Bence bu çalışma hem belediyeler açısından hem de hapishaneler açısından bir reformdur. Bu çalışmayla birlikte Cumhuriyet tarihi boyunca uzak durulmuş ve beş yıllık planlamalarına dahil edilmemiş hapishanelerin, ilk kez Nilüfer Belediyesi’nin beş yıllık bütçe planlamasında yer almasını çok önemsemek lazım bence. Bir ülkede hapishane sorunu eğer dışarıdakilerin sorunuysa ki öyle olduğunu düşünüyoruz, o halde yerel yönetimlerin hapishanelere yönelik çalışmalarını önemsemek gerekir. Unutmamamız gereken şey şu sanırım, bugün mahpus olan biri hapsolmadan önce aramızdakilerden biriydi. Yarın tahliye olduğunda yine mahalleye, aramıza dönecek. Aramıza katılacak bu kişiler, belki birimize arkadaş, bazılarımıza komşu olacak, o halde nasıl bir arkadaş, nasıl bir komşu istiyoruz? Aslında tüm mahalleler bu sorunun cevabını iyi vermelidir. Zira artık herkesin yolu bir gün hapishaneye düşebilir. Bir ülkede kapsam alanı en geniş

Yerel yönetimlerin ne yapması gerekir sorusuna yukarıda cevap

mekanlar hapishanelerdir.

Aktivizmi kavram olarak bir iki tanıma sığdırmak doğru olmaz, çokça

Kurumlar işbirliği yapmaya sıcak bakıyorlar mı? Hapishane yönetimlerinden ve belediyelerden ne gibi dönüşler bekliyorsunuz? Hapishane bir kurum olarak özel bir yer. Yani güvenlik kaygılarının öne çıktığı, çıkarıldığı bir kurumla çalışmanın zorluklarını daha önceki çalışmalarımızdan biliyoruz. Hapishaneler sorunlu ve zor yerlerdir. Tam da bu gerekçeden dolayı sivil toplum örgütlerinin ve de yerel yönetimlerin daha çok çalışma yapması gereken bir yerdir aynı zamanda. Zaman zaman sorunlar yaşansa da genel olarak hapishane yönetimleri de sivil toplumun özellikle de belediyelerin çalışmalarını dışlayıcı bir tutumda değiller. Hapishane idarecileriyle konuştuğunuzda onlarda sivil toplum örgütlerinin yeterince ilgi göstermediğinden yakınıyor. “Aralık Projesi” birçok bakımdan hapishane yöneticilerinin de işini kolaylaştıracak bir çalışma.

vermiş oldum. Şimdi sorun Nilüfer Belediyesi’nde başladığımız bu model çalışmanın tüm il ve ilçe belediyelerine yayılması sanırım. Biz sivil toplum örgütü olarak en fazla kolaylaştırıcı olabiliriz. Çalışmanın yürütücüsü kendi bölgesinde Nilüfer Belediyesi’dir artık.

Her belediye şu soruyu sorup bir iç yüzleşme yapmalıdır: İl ve ilçe sınırları içerisinde neredeyse her yerel kuruma ve ortak alanlara yönelik bütçe oluşturup çalışmalar yapmalarına rağmen neden hapishanelere yönelik benzer bir yaklaşım içinde olmazlar? “Aralık Proje”si tam da bu ihmal edilen, görmezlikten gelinen şeyi, ev ödevi olarak hatırlatıyor tüm belediyelere. Belediyeler yeni dönemde stratejik beş yıllık planlama yaparken artık hapishaneleri de bu planlarına dahil etmelidir. Bunun takipçisi olacağız, gerekirse şehir şehir dolaşacağız, hatırlatacağız.

Sizce aktivizm ne demek?

tanımı yapılabilecek bir şey olarak bakılabilir. Benim anladığımı aktivistlik olarak çevirirsek, toplumsal sorunlardan dolayı ortaya çıkmış dertlere derman olan kişidir. Aktivizmin sivil ve şiddet karşıtı olanından yanayım. Bir yerlere angaje olmadan sahada sorun çözücü kişiye sivil aktivist diyebiliriz.

Sivil Düşün hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Sivil Düşün tam da yukarıda dediğim gibi, dertlere derman olmaya çalışan bir aktivizm programı uyguluyor. Sanırım Sivil Düşün AB Programı bir çok defa şunu kanıtlamış oldu: bir çalışmanın büyüklüğü – küçüklüğü ya da özgünlüğü o çalışmanın bütçesiyle ölçülemez. Çok küçük bütçelerle hem büyük hem de özgün çalışma hayata geçirilebilir. Yeri gelmişken bu çalışmada bizi destekleyen Sivil Düşün AB Programı’na ve İsveç İstanbul Başkonsolosluğu’na teşekkür ederiz.


Çalışma ile afet ve acil durum çalışmalarının toplumsal cinsiyet bakış açısı gözetilerek yapılması, bu sayede insani yardım çalışmalarında kadın haklarının korunması ve desteklenmesi amaçlandı. Düzenlenen çalıştay kapsamında; yardım çalışmalarında cinsiyete göre farklılaşan ihtiyaçların farkında olunması; yardım çalışmalarının organizasyonunda kadınların katılımının erkekler oranında sağlanması, ihtiyaç analizlerinde kadın sorunlarının ve ihtiyaçlarının görünür olması gibi konuların tartışılması amaçlandı.

afet ve acil durum çalışmalarında kadın hakları ve sorunları çalıştayı MAVİ KALEM SOSYAL YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ

Web Sayfası W http://www.aadkadin.com


Çalıştayınız sonucu afetlerde kadınların yaşadığı sorunlar konusunda ne gibi başlıklar ortaya çıktı? Afetlerde ve toplumsal kriz durumlarında toplumun farklı kesimlerininkadınların, erkeklerin, kız ve oğlan çocukların, lgbti bireylerin, yaşlılarınetkilenme biçimi, etkilenme şiddeti ve etkiye verebildikleri yanıtlar

Mavi Kalem ‘Afet ve acil durumlarda kadın’ çalıştayından notlar

farklı. Bu nedenle, insani yardım çalışmalarının bu farklılıklar göz önüne alınarak planlanması gerekiyor. Biz buradan yola çıktık ve kadınların zarar görebilirliğini ve bu durumdan kaynaklanan hak kayıplarını nasıl

Yine Oxfam tarafından yapılan bir araştırmada Hint Okyanusu’ndaki

Bu dönemlerde gebelik ile ilgili sağlık sorunları nedeniyle kadın

tsunaminin etkilediği bazı köylerde, kadın ölümlerinin erkek

ölümleri ya da istenmeyen çocuk doğumları- ki buna Marmara

ölümlerinin birkaç katı olduğu saptanmış ki bunu kadınların ağaca

depreminde çalıştığımız bölgelerde çokça rastladık- doğum sonrası

tırmanma, yüzme bilme gibi becerilerden yoksun olmalarına

yeteli bakım ve hijyen olmamasından kaynaklanan enfeksiyon

bağlıyorlar. Marmara depreminde de elimizde ölenlerin cinsiyetine

ve kanamalar ile kadınların zarar görebilirlikleri artmaktadır. Son

dair bir veri yok ancak kadınların evden çıkmadan giyinmeye

yıllarda doğal afetlerden farklı olarak insan kaynaklı afet sonucu

çalıştıklarını, çevreden gecelikle çıkma konusunda çekindiklerini kendi

Türkiye’ye 3 milyon civarında Suriyeli mülteci gelmiştir. Suriyeli

tanıklıklarından biliyoruz.

kadınların sağlık sistemi olan bir ülkeye gelmiş olması onları bu sorunlardan kurtarmamaktadır. Yine erkeklerden farklı olarak üreme

telafi edilebileceğini çalıştayımızın konusu yaptık. Çünkü zaten ana

2- Enfeksiyonlar: Temiz suya erişim zorluğu ve kadınların öncelikle yaşam

akım olan toplumsal cinsiyet eşitsizliği, afet, kriz, çatışma gibi olağan

sağlığı hizmetlerine erişim ve sağlıklı uzman kişilerce verilen hizmeti

alanı temizliği ile ilgilenmek ve temiz ya da pis suyu kullanmak zorunda

dışı durumlarda daha şiddetli etkilere neden olmaktadır. Bu, hem bir

alma ihtiyaçları ve hakları vardır. Ancak kayıtlı olmak, olmamak,

oluşu, cinsiyete uygun tuvaletlerin olmaması, adet dönemlerinde gerekli

toplumun afetlere hazırlanmasında, ama daha da fazlası, kriz sonrası

kampta olmak, kendi imkanları ile yaşamak gibi birçok farklılık,

hijyeni sağlayamamak, ortak ve kadınların kalabalıkta gitmekten

ortaya çıkan değişken ve güvensiz ortamda zarara yol açıcı olmaktadır.

hizmet alımlarını etkilemektedir. Suriyeli mülteci kadınlarla yapılan

çekinecekleri yerlerde tuvalet ve banyoların oluşu, gece tuvalet kullanımını

çalışmaların ve sorunlarının paylaşıldığı sunumlar, üreme sağlığı

zorlaştıran aydınlatma sorunları gibi aslında çok basit görülen ancak

hizmetlerine kadınların yeteli biçimde erişemediğini göstermektedir.

Aslında, afetlerde kadınların cinsiyet rollerinden kaynaklanan sorunları

cinsiyete duyarlı gözle bakılmadığında bütün bir kadın nüfusa zarar

konusunda dünyada yapılan çalışmalar 5 ana başlığa işaret ediyor. Biz

verebilecek bu durumlar kadınlarda deri enfeksiyonlarından, CYBH (cinsel

4- Cinsel şiddet: Afetler yaşam alanlarını; toplumsal dayanışma,

de bu başlıkları kapsayan atölye konuları oluşturduk. Ve atölye grupları

yolla bulaşan hastalıklar) ve genital enfeksiyona kadar sorunlara neden

koruma, yaşam normlarından oluşan tüm sistemleri parçalıyor. Bu

bu konularda deneyimlerini, çalışmalarında tanıklık ettikleri sorunları

olmaktadır.

durumlarda her yönüyle şiddet ve cinsel şiddet hem aile içinde daha

ve çözüme yönelik fikirlerini paylaştılar. Bu 5 başlığı sıralarsak:

Mavi Kalem Derneği, 16-17 Nisan 2016 tarihlerinde ‘’Afet ve Acil Durumlarda Kadın‘’ konulu bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda insani yardım kuruluşları ile kadın örgütleri bir araya gelerek afet ve acil durumlarda kadınların yaşadığı ve yaşaması muhtemel sorunları tartışmaya açtı. Mavi Kalem Derneği’nden Filiz Ayla, Sivil Düşün desteğiyle düzenlenen çalıştayın çıktılarını #SivilPortreler kampanyası kapsamında bizimle paylaştı.

bariz ortaya çıkabiliyor hem de azalmış güvenli alanlar nedeniyle 3- Gebelik komplikasyonları: kadınlar

1- Kadınların yetiştirilme tarzları, edindikleri becerileri, yapabilirlikleri ve

kadınların yabancılardan gelecek şiddete de daha açık olmalarına

için afet ve kriz durumlarında

cesaretleri gibi toplumsal cinsiyet rolünden doğrudan etkilenen özellikler

neden oluyor. Afet nedeniyle parçalanmış aileler ve yalnız kalmış

üreme sağlığı hizmetlerine erişimin

nedeniyle etkilenme; buna doğrudan etkilenme de denebilir. Örneğin,

kadınlar hem cinsel şiddetin daha kolay hedefi olabiliyor hem de

zorlukları

Oysa

kadınların yüzme ya da ağaca tırmanma becerisinin erkeklere göre daha

Marmara depremi sonrası tanık olduğumuz bazı örneklerdeki gibi

yaşanan afet sonrası ilk günden

az olması, evi terk etme, kendini ve çocuklarını güvenli bir yere götürme

toplumun hedefi haline gelip dışlanabiliyor. Kocaeli Üniversitesi

itibaren bu hizmetler gerekli çünkü

kararını kendi başlarına verme becerisini daha az edinmeleri, giysilerinin

tarafından çevirisi ve Marmara depremi örnekleri ile adaptasyonu

hayatta kalanlar arasında gebeler,

daha fazla hareketi kısıtlayıcı olması ya da gece olan bir afette evi terk

yapılan “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Afet Yonetimi / Chaman

doğum zamanı gelmiş kadınlar,

etmeden önce ev dışında kabul görecek bir kıyafet giymeye kendilerini

Pincha-2009” adlı kitapta Marmara depreminde yaşanan özellikle

hatta yaşanan şok ile erken olan

mecbur hissetmeleri gibi tamamen yetiştirilme ve kadına yüklenen roller

cinsel şiddet vakalarından örnekler var. Ayrıca çok yakınımızda ve

doğumlar,

lohusa

ile açıklanabilecek durumlar etkili olmaktadır. Bu örnekler ilk bakışta çok

gündemimizde olan Suriyeli mülteci kadınların da erken ve zorla

kadınlar, emziren kadınlar, kürtaj

basit nedenler gibi görülebilir ve böylesi farklılığa yol açabileceği gözden

evlilikler, ikinci eş olarak evlendirme, fuhuşa zorlanma gibi durumlarla

ve doğum kontrol aracı ihtiyacı

kaçabilir. Ancak London School of Economics ve Essex Üniversitesi’nden

karşılaştıkları bilinmektedir. Şiddet konusunda yardım kuruluşlarının

olan kadınlar vardır. Bu hizmetlerin

araştırmacılar, doğal afetlere ilişkin 141 ülkeden elde edilen 21 yıllık

bazı destek çalışmaları var, ancak bu, sistematik önlemlerle

sağlıklı koşullarda ve ehil kişilerce

veriyi değerlendirip, doğal afetlerde erkeklerden daha fazla kadınların

giderilebilecek bir sorun ve bir ucunda da devlet kurumları ve sosyal

verilmesi

olan

öldüğünü tespit etmişler. Bu ölümlerin arasında yukarıda saydıklarımızın

destek yapıları olmalı. Bu alanda neler oluyor tam olarak bilmiyoruz,

sistemlerin çok hızlı biçimde yeniden

etkisi azımsanmayacak durumdadır.

elimizde veriler yok; sadece yardım kuruluşları ve kadın kuruluşları

kurulması gereklidir.

kendi çalıştıkları gruplarla ilgili bilgiye sahip.

ortaya

çıkıyor.

dolayısı

için

ile

dağılmış


Çalıştaydan sonra sahada faaliyet gösteren insani yardım örgütlerinden ne gibi tepkiler aldınız?

5- İnsan/kadın ticareti: Yine Marmara depremine gönderme yapacağım, çünkü üzerinden 17 yıl geçti ve artık birçok konu daha bilinir durumda. Sayısı bilinmese de kaybolan kadınlar var ve bazılarına zorla fuhuş

Çalıştayda 20 kuruluştan 49 katılımcı vardı ve kadın kuruluşları dışında

yaptırıldığına ilişkin küçük bilgiler var ve hiç bulunamayan kadınlar var. Birleşmiş Milletler tahminlerine göre, 2015 Nepal depreminden sonra

sahada faaliyet gösteren uluslararası ve ulusal insani yardım kuruluşlarıydı.

Afet dönemlerinde kadınların yaşadığı sorunlar konusunda gelecekte yapmayı düşündüğünüz bir önleme çalışması var mı?

Çalıştayınızda sorunları birebir deneyimleyen kadınlardan herhangi bir katkı oldu mu? Olduysa hangi noktalara dikkat çektiler?

yalnızlaştığında, eğer hızlı biçimde yeni destek ve dayanışma ağları

Çalıştayda konular hep Suriyeli mülteci kadınlar konusuna uzandı,

Sorunlardan bizzat etkilenen kadınlar değil ama konuşmacıların hepsi

oluşturulamıyorsa, kadınların zarar görebilirlikleri de o oranda artıyor.

çünkü bu gündemlerimizin bir parçası. Yine buradan hareketle,

çözümün bir parçası olmak için sahada olan ve etkilenenlerle çalışan

çalışmamızın ilk adım olduğu ve özellikle kamu kurumlarından da

kadınlardı. Ayrıca katılımcıların da çoğu sahada yer almış ve kadınlarla

Bütün bunların yanı sıra biz çalıştay ve atölye konularımıza, yardım

daha etkin katılım sağlanarak devamının yapılması konusunda tüm

çalışmıştı.

çalışanlarının toplumsal cinsiyet duyarlı bakışına sahip olması,

katılımcılar hemfikirdi. Biz de buradan yola çıkarak daha özelleşmiş

kadınların zarar görebilirliğinin azaltılmasında erkeklerin sürece dahil

başlıklarda ve pratik adım atmayı, çözüme odaklı yeni çalışmalar

Sahadan aktarılan örnekler, herkesin bir ucundan tuttuğu afetlerde

edilmesi ve hassasiyet oluşturulması konularını ekledik.

yapmayı planlıyoruz. Bu çalışmalar birkaç grubun ortaklığı ile daha

kadınların artan zarar görebilirliğine bütünsel bakışın önemini

etkin hale getirilebilir.

ortaya çıkarttı. Sahada iseniz, özellikle de kadın sorunlarına

ülkede, yılda 15 bin kişi- çoğu kadın ve kız çocuğu- fahişe olarak ya da borç karşılığı çalıştırılmak üzere insan kaçakçılarının eline düşüyor. Bu konu en zor kısım sayılabilir, çünkü toplumsal ağlar çözüldüğünde ve insanlar

duyarlıysanız/ya da kadınsanız, zaten sorunu bariz biçimde

Yardım çalışanlarının toplumsal cinsiyet duyarlılığına sahip olması ve sahaya bu bakış ile gitmeleri çok önemli. Cünkü insani yardımda

Çalıştayın sonuç kitapçığı da yayınlandı. Dileyenler Mavi Kalem

görebiliyorsunuz. Ancak çözümlerde zorluklar ortaya çıkıyor.

zarar vermemek ilk adım olmalı. Afetten etkilenen nüfusun, konumuz

Derneği’nin web sitesinden kitapçığa erişebilir. Ayrıca Mavi Kalem;

Burada da kamu kuruluşlarının ve yasal düzenlemelerin aynı

özelinde kadınların, kendilerini güvende hissedecekleri iletişim

Sphere Project, Core Humanitaran Standarts- CHS Allience, An

perspektifi taşıması gerekiyor ki sonuca ulaşılabilsin. Örneğin

ortamları yaratılması gereklidir. Yararlanabilecekleri yasalar ve

International Network for Education in Emergencies- INEE gibi

üreme sağlığı hizmetlerine erişim çok önemli bir başlık. Çünkü

düzenlemeler hakkında bilginin yanı sıra uzmanlara erişebilmelerinin

uluslararası bazı insani yardım ağlarının üyesi. Çalıştay sonuç

hem kadınların hayatının tamamında temel bir sağlık ihtiyacı hem

sağlanması gereklidir.

kitapçığını İngilizceye çevirip onlarla da paylaşmak istiyoruz. Dünyada

de afet durumlarında ve sonrasında bir turlu kapsayıcı çalışmalar

İnsani Yardım Kuruluşları’nda yaklaşık 7-8 yıldır ihtiyaç analizi ve

organize edilemiyor. Bazen yasal zorluklar var, şimdi Suriyeli kadın

yardım çalışmalarında toplumsal cinsiyet analizi yapılması gündeme

mültecilerin yaşadığı gibi, bazen de kamu kurumlarıyla etkin

giriyor ve bu konuda standartlar oluşturuluyor. Toplumsal cinsiyet

işbirliklerinin güçlükleri var.

ölçeği programlarda uygulanmaya başlıyor ve halen de tartışılıyor. Amaç farklı cinsiyet ve yaş gruplarının farklı ihtiyaçlarının tespiti ve

İnsani yardım çalışanlarının bu konuda kapasitelerinin arttırılması yine

uygulamaların toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı yapabilir olması.

dikkat çekilen konulardan biriydi. Cinsiyet eşitliği perspektifine sahip

Türkiye’de de uluslararası kuruluşlar dışında, Türkiyeli insani yardım

olmaları, suistimal, şiddet vakalarını tanıyabilmeleri, kendi tutum ve

kuruluşları arasında bu standartları uygulamayı hedefleyen kuruluşlar

davranışlarını bu bilgi ile düzenlemeleri önemli.

var. Tüm bunların dışında konuşmalardan biri “afet ve erkeklik”

Çalışmalarını ve deneyimlerini paylaşarak tartışmaya açtılar. Amaçlarımızdan biri, bu çalıştayda insani yardım kuruluşları ile kadın kuruluşlarını bir araya getirip konuya farklı yerlerden bakabilmekti. Bunu gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz. Çalıştay kitabımızın paylaşılmasından sonraki 1 hafta içinde tamamlanmış olacak, çalıştaya katılmayan kuruluşlardan da geri bildirimler alacağımızı düşünüyorum.

Konuyla ilgili Türkiye’de politik yaptırıma vesile olan, kadın veya mülteci konulu yasa yapımını hızlandıran herhangi bir gelişme var mı? Türkiye,

2014’te

İstanbul

Sözleşmesi’ni

imzalamıştır.

İstanbul

Sözleşmesi, üye devletleri kadına karşı şiddet ve aile içi şiddet ile ilgili hukuksal düzenlemeler yapması ve etkili uygulamalar oluşturması konusunda teşvik ediyor. Diğer yandan, Mültecilerin Durumuna İlişkin Sözleşme’de ise kadınlara karşı toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin ek korumayı gerektiren bir zarar biçimi olarak tanımlanacağını, imzalayan devletler taahhüt etmiştir. Aslında bu iki sözleşme, alanda uygulama mevzuatı ile koruma tedbirlerinin oluşturulması için altyapı niteliğindedir. Bu nedenle mülteci kadınlar da 6284 sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine İlişkin Kanun” kapsamından yararlanma hakkına sahiptir. Ancak bu hizmetlerin alınabilmesi kanunun olması dışında da pekçok etmene bağlıdır. Örneğin, kadının bunu bilmesi, yasal süreçlerin takibi konusunda uzman ve dil yardımı alabilmesi, kayıtlı mülteci olması, toplumsal ortamında kendini güvende hissetmesi gibi etmenler önemlidir.

Ancak yine de belirmek isterim ki bu sürece kadın kuruluşlarının

başlığındaydı. Erkeklerin afetlerden farklı etkilenmeleri, aile içindeki

dahil olması ve insani yardım kuruluşları ile kadın kuruluşları arasında

Ayrıca son 1 yılda Suriyeli mülteciler için geçici ikametgah, koruma

kimliklerinin zedelenebilir olması, işlerini ve gelirlerini kaybetmeleri

altındaki nüfusa çalışma izni, Suriyeli mülteci çocukların eğitime

bir iletişim ve gerektiğinde işbirlikleri olması çok gerekli. Kadın

ve bunun etkisinden söz edildiğinde sahadan bu konuyla ilgili pek

devamını sağlanması amacıyla ilkoğretim okullarına ya da milli eğitim

kuruluşlarının katkısının olmadığı bir toplumsal cinsiyet eşitliği

çok örnekleme oldu. Tüm katılımcılar için önemli bilgilerdi diye

bünyesinde oluşturulmuş Suriye müfredatı ile eğitim veren okullara

perspektifi eksik kalacaktır.

düşünüyorum.

yerleştirilmesine yönelik yasal düzenlemeler de hız kazanmıştır.


Suriye deneyiminde kadınların yaşadıklarını diğer afet dönemlerinden ayıran yanlar nelerdir?

Kadınlar hem çocuklarının eğitimleri hem de evin ihtiyaçları konularında yerli toplumla muhatap oldukça buna sık sık maruz kalıyorlar. Aynı durum sağlık hizmeti ihtiyacı, iş aramak, şiddete ya

Suriye’deki çatışmaların başlaması ve savaş ortamının neden olduğu göç

da cinsel saldırıya maruz kalmak gibi durumlarda da hizmet alırken

ve mültecilik durumu, şüphesiz doğal afetlerden farklıdır. Bu tür insan

karşılarına çıkabiliyor. Hatta onları hizmet almaktan alıkoyabiliyor.

kaynaklı afetlerde, olağan hayata dönüş için daha uzun sureye ihtiyaç duyulur. Bu süreçte hepimizin gayet iyi bildiği medyada da yer alan

Çocuklar ve erkeklerden daha geç Türkçe öğreniyorlar, çünkü diğerleri

kadınlara yönelik cinsel şiddet ve kadın ticaretinin ortaya çıkması, hatta

sokakta, okulda ya da işte daha hızlı öğrenirken, zamanının çoğunu

yıkıcı boyutlara varmasıdır. Her ne kadar yaşam alanları ırak olsa da Suriye

aile ve ev işleri ile, yaşlı ya da çocuk bakımı ile geçiren kadın yerli halkın

savaşı ile bağlantılı olduğundan Ezidi kadınların maruz kaldıklarından

dilini daha geç öğreniyor. Bu durum da sorunlarının çözümünde ve

söz etmemiz gerekli.

adaptasyonda geciktirici bir etken olarak çıkıyor .

Cinsel saldırı ve insan pazarlarında satılmaya

kadar yaşadıklarını en azından medya kanalıyla herkes biliyor. Benzeri durumların yine yakın geçmişte başka çatışma bölgelerinde, mesela

Yine de organize olup kendi kendi sorunlarını çözme yolları arayan,

Bosna ve Kosova’da yaşandığını, kadınların sistematik tecavüze ve seks

eğitimlerini ve uzmanlıklarını hem ayakta kalmak için hem de

Çalışmanıza katkı sunduğunu düşündüğünüz rapor, bildiri vb. yazılı kaynaklardan örnekler verebilir misiniz? Çalıştay için ceviri dokuman hazırladık ve öncesinde ve hazırlama surecinde pek çok dokuman inceledik. Hemen bir kaçını sayarsak: Guidelines for Integrating Gender-Based Violence Interventions in Humanitarian Action Making Disaster Risk Reduction Gender-Sensitive- Policy and Practical Guidelines DG ECHO Thematic Policy Documents – N°6: Gender: Different Needs, Adapted Assistance OXFAM MINIMUM STANDARDS FOR GENDER IN EMERGENCIES Sürdürülebilir Afet Yönetimi ve Kadın – Zuhal Yonca Odabas- Ankara Univ.

amaçlı köleliğe zorlandığını bilmekteyiz. Ve yine savaşlarda tecavüzün,

mülteci toplumun sorunlarının çözümünün bir parçası olmak için

Managing gender-base violence programmes in emergencies

erkek egemen zihniyete göre “soy”a zarar vermenin bir yolu, bir savaş

değerlendiren cesur ve azimli kadınlar var.

The Gendered Nature of Natural Disasters: The Impact of Catastrophic Events on the Gender Gap in Life Expectancy, 1981–2002

Avrupa Birliği’nin mülteci kadınlara yönelik hak ihlallerini önleme yolunda çalışmaları bulunuyor mu?

TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ MÜLTECİLERE YAPILAN SAĞLIK YARDIMLARININ YASAL VE ETİK TEMELLERİ / Ömer YAVUZ -Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin, Suriyeli kadın mültecilere yönelik hukuki destek, fiziksel güvenliğin sağlanması, sağlık desteği, psiko-sosyal destek şeklinde hak ihlallerine de müdahale etmeyi de kapsayan çalışmaları var.

Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Afet Yonetimi / Chaman Pincha-2009-Kocaeli Universitesi

yöntemi olarak kadın bedeni hedef alınmaktadır. Sadece bu bilgiye sahip olmak, örnekleri duymak dahi mülteci bir kadında ne tür güvensizlik, korku hatta panik duygularına yol açacaktır, sadece bir düşünün. Türkiye’ye gelen mülteci kadınlar hakkında hem farklı raporlardan hem de sahadaki çalışmalardan öğrendiğimiz, kalabalık aileler, çocuk sayısı 3 ve üzeri, küçük evlerde ortalama 7-8 kişi yaşıyor; hatta bu sayının 10’un üzerine çıktığı da oluyor. Kadınlar bu ailelerin bakımını üstlenmeyi sürdürüyor, ancak düzenli gelirin olmadığı, resmi kayıtların tam olmadığı ve sosyal destek hizmetlerinin yeterli olmadığı koşullarda. Eğer ailede yetişkin ve çalışacak durumda erkek yoksa bu da kadınların yüklenmesi gereken bir konu olarak çıkıyor karşılarına. Bu arada başka bir kültürde, farklı bir dilde ve sosyal kimliklerini kaybetmiş olarak yaşamlarını sürdürmek zorunda olduklarını da unutmamak gerekli. Doğal afetlerde kendilerinin hissettikleri coğrafyada ve kendi dillerinin konuşulduğu, sosyal kimliklerini daha hızlı biçimde geri alabilecekleri koşullarda yaşarken savaş ve göç daha ağır koşullara yol açıyor. Yine göç eden bir topluluğun maruz kaldığı önemli konulardan biri

Avrupa Birliği kuruluşlarının Suriyeli kadın mültecilere yönelik uygulanan hizmet ve desteği kapsayan programları var, farklı kuruluşlarla işbirliği halinde yürütülüyor. Suriyeli mülteci kadınların durumları, mültecilik hakkı edinme koşulları, Avrupa Birliği ülkelerine kabul koşulları farklı platformlarda gündeme getiriliyor. Ancak ifade etmek zorundayım ki Avrupa Birliği ülkelerinin Suriyeli mültecilere karşı tutumları ve Türkiye ile yapılan iade anlaşması, mültecilerin temel insan haklarının hiç kimse tarafından aslında kabul edilmediğini gösteriyor bize. Seyahat hakkı, güvenlik içinde sığınma hakkı bulunamıyor, aileler parçalanabiliyor, son 2 yılda denizden kaçak Avrupa’ya gitmek isteyen 7.000 kişi öldü.

olarak ayrımcılıkla karşılaşmak, yaşadıkları yerlerde ötekileştirilmek ve dışlanmak, yerli halk tarafından kabul edilmemek, tüm mülteci toplumunun sorunu.

Bu alanda uluslararası ya da ulusal sivil toplum kuruluşlarının çalışmaları ile daha etkili adımlar atılabilir.

A practical guide to Gender-sensitive Approaches for Disaster Management / International Federation of RC and RC societies War on Women: Time for Action to End Sexual Violence in Conflict – May 2011 – Nobel Women’s İnitiative SURİYELİ SIĞINMACILARIN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ – Ocak 2015 / ORSAM SURİYELİ SIĞINMACILAR VE SAĞLIK HİZMETLERİ RAPORU – 2014 / TTB KAMP DIŞINDA YAŞAYAN SURİYELİ KADIN SIĞINMACILAR RAPORU – 2014 / MAZLUMDER

Çalışmanızın sürdürülebilirliğini nasıl sağlamayı planlıyorsunuz?

Projelerimizi ve çalışmalarımızı seçili gruplara yönelik oluşturuyoruz. Örneğin, Şubat ayında sonlanan genç kızları güçlendirme projemizde Türkiyeli genç kızlar için bedenlerini, fizyolojilerini tanımaları, sağlıklarını koruyabilmeleri, şiddet, taciz ve cinsel saldırı hakkında bilgi sahibi olmaları ve yasal hakları ile korunma yöntemlerini öğrenmeleri amaçlı güçlendirme atölyeleri hazırladık ve 3 ayrı grupla uyguladık. Şimdi de bu atölyeler serisini Suriyeli genç kızlar için adapte etmeye çalışıyoruz. Tabii çalıştay alt konularının gündemdeki sorunlar ve çözüm seçenekleri ile geliştirileceği yeni etkinlikler de planımızda var, çok uzak olmayan bir zamanda.

Sivil Düşün hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Sivil Düşün AB Programı, bizim bir hayalimizi gerçekleştirmemizi sağladı, çok önem verdiğimiz bir çalışmaydı. Çalıştığımız iki alanın kesişimini hayata geçirdik; afet ve acil durumlarda çalışma standartları ve kadın hakları/kadının sağlık hakları. Şimdi çıktılarını paylaşmak için de heyecanlanıyoruz. Uygulama sürecinde alışmadığımız bir çalışma metodunu öğrendik, bu açıdan da öğreticiydi. Burada da Sivil Düşün’e teşekkür etmek isterim, kendim ve ekip arkadaşlarım adına.

Sizce Aktivizm ne anlam ifade ediyor? Mavi Kalem kurulduğundan beri, 15 yıldır gönüllü çalışmanın bir yaşam biçimi olduğunu savunarak bu güne geldik. Paylaşma ve yardımlaşma temelli bir yaşam biçimi. Her zaman biliyorduk ki sahada öğrenme, gelişme karşılıklıdır. Gerçekten de çok şey öğrendik ve paylaştık. Aktivizme de buradan bakmak istiyorum. Bence aktivizm, yapabilir olduğuna inanmak ve bunun için

Sürdürülebilirliği sağlamak için 3 adımdan söz etmek gerekli. Kaynak

uğraşmaktır. Bizim çalıştığımız alandan yola çıkarsak; bir şeyleri daha

bulmak, farklı kurum ve kuruluşlarla işbirlikleri oluşturmak ve sahada

iyiye doğru değiştirebilmek, uzanabildiğimiz hayatlarda, mekanlarda,

olmak. Her üçü de çalışmalarımız içinde yer alıyor, Mavi Kalem bu yıl ve

vakalarda pozitif izler bırakabilmek, çözümün bir ucu olabilmek. Bunu

gelecek yıl öncelikli çalışma gruplarını mülteci kadınlar ve kız çocuklar

yapabildikçe kendimizi daha enerjik daha yapabilir hissetmek, daha

olarak belirledi.

çoğunu yapmayı istemek.


Çalışma aracılığıyla, Muş’ta yaşayan ve kadın alanında çalışmalar yürüten kadınlar, Muş Kadın Çatısı Derneği ve KESK Muş Şubesi ile ortak hareket edip 8 Mart’ta kadın haklarına ve kadına yönelik şiddete dikkat çekti. Bu kapsamda belediye önünde basın açıklaması yapıldı, afişler asıldı, merkez derneğinde kokteyl ve film gösterimi düzenlendi.

8 mart’ta kadınlar buluşuyor MUŞ KADIN ÇATISI DERNEĞİ


Sizi tanıyabilir miyiz? Muş Kadın Çatısı Derneği’nin kurucu üyeleri ve üyelerinin tamamı

Muş Kadın Çatısı Derneği’ni tanıyalım

Muş Kadın Çatısı Derneği Türkiye’de kadınlar için en büyük sorun/sorunların neler olduğunu düşünüyorsunuz?

kadınlardan oluşmaktadır. Öncelikle kırsalda kadınların töre ve

Türkiye’de günde üç kadın öldürülmekte, her dört kadından biri yaşamı

namus adına öldürülmelerinin, erken yaşta/zorla evliliklerin ve çocuk

boyunca eşi veya yakını tarafından fiziksel şiddete uğramaktadır. Aile

istismarlarının engellenmesi için sorunu görünür kılmak amacımız. Bunun

içi şiddet, namus cinayetleri, çocuk yaşta evlilikler, kız çocuklarının

için toplumda farkındalık yaratmak amacıyla eğitim ve savunuculuk

okutulamaması, iş yaşamında kadın istihdamının engellenmesi

çalışmaları yapıyoruz. Ulusal ve uluslararası düzeyde çalışan Kadın

bunlardan birkaçı. Türkiye de kadına yönelik şiddet, gerek ailede

Kurultayı, Çocuk Gelinlere Hayır Platformu, Şiddete Son Platformu, Cinsel

gerekse de kamusal alanda gittikçe artıyor. Bunun yanında evlilik

Şiddete Karşı Kadın Platformu, Küçük Millet Meclisi, Muş Sivil Toplum

yaşının 17’den 14’e çekilmesi çocuk istismarı demek iken, diğer yandan

Platformu gibi birçok platformda aktif olarak yer alıyoruz.

tecavüz edilen kadının tecavüzcüsüyle evlendirilmesi her anlamda

Bunun için de Kadının İnsan Hakları Eğitimi gibi eğitimlerin verilmesi gerekiyor. Partilerin kadınların siyasete katılımlarını desteklemesi, seçilmeyecek yerlerde kadınları söz olsun diye aday göstermemesi ve yüzde 50 kotayı uygulaması; kız çocuklarının okullaşması ve erken/zorla evliliklerin engellenmesi için ilgili bakanlıkların ve STK’ların ortak çalışmalar yürütmesi; kadının iş hayatına katılımının sağlanması için kadınlara özel hibe fonlarının verilmesi ve kadına yönelik meslek kurslarının açılması gerekiyor.

Sivil Düşün AB Programı’ndan nasıl haberdar oldunuz? Sivil Düşün desteğinden söz edebilir misiniz?

şiddeti meşrulaştırıyor. Aile içi şiddete ise ailede olduğu için devlet müdahale etme gereği duymuyor. Kendi bedeni üzerinde bile hak

Sivil Düşün AB Programı’nı sosyal medya ve mail gruplarından gördük.

sahibi olamayan kadın, ataerkil sistemin de bir gereği olarak kendine

Derneğimizin en çok ihtiyacı olan bir zamanda bize destek olması

özgür bir öz yaşam vaadinde bulunamıyor ve bunu gerçekleştiremiyor.

derneğimizin devamlılığını sağlamasına ve kapasitemizin artmasına

15-24 yaş arası genç erkeklerin yüzde 50’si iş gücüne katılmazken,

destek oldu.Sivil Düşün AB Programı hakkındaki düşünceleriniz neler?

bu oran genç kadınlarda yüzde 74’tür (kaynak: TÜİK 2012). Kadınların

Öncelikle Türkçe başvurunun olması ve başvuru formunun basit

Kadınların ve kız çocuklarının iş hayatına katılımının önündeki engelleri

siyasi katılımı ise yüzde 14 ile sınırlı kalmıştır. Kadınların kendi haklarının

olması yereldeki örgütler için çok önemli. Genelde projelerin başvuru

tespit etmek,

bilincinde olmamaları, sosyal alanlara katılamamaları özellikle genç

formu ve koşulları çok zor oluyor ve bizim gibi yereldeki örgütler

kadınları kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolleri içerisinde daha da edilgen

bu koşullara sahip olmadığı için başvuru yapamıyor. Proje ekibinin

bir hale getirmektedir. Çevre ve aile baskısı kadınların özgürlüklerini

sivil toplum çalışmalarına duyarlı olan ve bu alanda emek sarf etmiş

kısıtlayarak hayatlarını zorlaştırmakta, yaşadıkları ayrımcılık genç

kişilerden oluşması çalışmaların daha sağlıklı yürümesini sağlıyor.

Muş Kadın Çatısı Derneği’nin hedefleri nelerdir? Ulusal ve uluslararası düzeyde, kadınların demokratik, eşitlikçi ve barışçı bir toplum düzeninin kurulması ve korunması sürecine özgür bireyler ve eşit yurttaşlar olarak etkin ve yaygın katılımını desteklemek,

Kadınların sağlıklı koşullarda yaşaması ve sağlık hizmetlerine ulaşması için mücadele vermek,

Muş Kadın Çatısı Derneği, kırsalda kadınların töre ve namus adına öldürülmelerinin, erken yaşta/zorla evliliklerin ve çocuk istismarlarının engellenmesi için sorunu görünür kılmayı ilke edinen, kurucu üyeleri ve üyelerinin tamamı kadınlardan oluşan bir dernek. 8 Mart Kadınlar Günü yaklaşırken, Sivil Düşün AB Programı’nın destek verdiği sivil toplum örgütlerinden olan Muş Kadın Çatısı Derneği ile dernek çalışmaları ve Türkiye’de kadın olmak üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Buyrun, “Yaşasın kadın dayanışması” diyen bu derneği siz de biraz daha yakından tanıyın.

Kadınların ve kız çocuklarının eşit eğitim ve eşit iş olanaklarına ulaşmalarını

kadınları toplumdan kopararak yalnızlaştırmakta, öğrenilmiş çaresizliğe

sağlamak, sosyal, kültürel, bireysel, toplumsal, politik, yasal, anlamda

itmektedir.

Sloganımızı belki biliyorsunuzdur, “Her şey bir sivil düşle başladı.” Sizin sivil düşünüz ne?

Sizce çözüm ne?

Sivil Düşün’le her şey daha kolay.

güçlenmelerine katkıda bulunmak, geliştirmek.

Çalışmalarımızdaki en belirgin özellikleri sıralayabilir misiniz?

Türkiye’nin yasal anlamda çok sorunlu bir ülke olduğunu

Kadının insan haklarına bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşarak ve kadınları

uluslararası sözleşmelere ilk imza atan ülkeler arasındayız. Ayrıca 6284

Tüm bu olumsuz giden şeylere rağmen susmamak, hakkımızı aramak,

ilgilendiren çeşitli konular (kadına karşı şiddet, eğitim, ekonomik haklar,

sayılı kanunun da istediğimiz düzeyde olmasa da, uygulandığında

haklarımızın bilincinde olmak, mücadelenin, dayanışmanın altını çizerek,

yasal haklar, cinsellik, doğurganlık hakları, kız çocuklarının hakları gibi)

olumlu

yasaların

birlik ve beraberliği bir kadın paydasında buluşturmak, devam edebilmek

arasındaki bağlantıları dikkate alarak çalışmak,

yönetmelikleri ve uygulamalarında sorunlar var. Bu sorunların

gerek ülkemizde gerekse de tüm dünya kadınları için anlamlı ve

giderilmesi için şiddete maruz kalan ya da çocuk yaşta evlendirilen

önemlidir. Farklı görüşlerin verdiği zenginlikle bir mücadeleyi başlatmak

Çalışmalarımızda eylem-araştırma, eğitim, karar alma ve politika

kadınlara müdahale eden mekanizmada (doktor, kolluk, sosyal

zorunluluktur, olması gerekendir. Çünkü bu mücadele toplumun her

belirleme düzeylerini etkileme, baskı grupları oluşturma ve lobicilik

çalışmacı, hakim, savcı, vs.) yer alan çalışanların toplumsal cinsiyet

kesimine hitap eden; barışa, demokrasiye, kadın mücadelesine inanan

gibi çeşitli metotları bir arada kullanmak.

algılarının değişmesi gerek.

bütün kadınlarla omuz omuza devam edecek bir mücadeledir.

düşünmüyoruz. Ülke olarak CEDAW, İstanbul Sözleşmesi gibi

sonuçlar

vereceğine

inanıyoruz. Var

olan

Kadınlar Günü’ne yönelik bir mesajınız var mı?


Bisiklet aktivizmi, otomobil temelli trafikte diğer araçların, özellikle bisikletlerin de sürdürülebilir kent yaşamı için önem arz ettiğini, sürücülerin bu konuda farkında olmasını sağlamayı amaçlıyor. Kadın bisiklet aktivisti Pınar Pinzuti’nin dünyanın en büyük bisiklet aktivisti etkinliği olan Velo-City konferansına katılımının sağlandığı çalışma sonrasında Pinzuti, kamu kurumlarının ve belediyelerin ulaşımla ilgili karar alma mekanizmalarına ulaşmada başarılı oldu ve deneyimlerini diğer aktivistlerle ağlar kurarak çoğalttı.

bisikletizm Video

PINAR PİNZUTİ

Bisikletizm Yukarıdaki videoya youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.


Pınar Pinzuti, Sivil Düşün desteğini kısaca anlatabilir misin? Bisikletizm isimli blogumda sürdürülebilir ulaşım ve yaşanabilir kentlerin ulaşım politikaları üzerine yabancı makalelerin çevirilerine yer veriyordum. Yılda bir kez yapılan ve dünyanın en büyük bisiklet konulu konferansı VeloCity’ye gitmeyi ise çok istiyordum. VeloCity,

Pınar Pinzuti ile Sivil Düşün ve bisiklet aktivizmi üzerine

ulaşım konusunda vizyoner belediye başkanlarının başarılı projelerinin yanı sıra dünyanın her yerinden bisiklet aktivistlerine ve tecrübe, bilgi paylaşımlarına da yer veriyordu. Sosyal ve ekonomik yönden ülkemize çok benzeyen diğer ülkelerin bisikletli ulaşım konusunda yaptıkları çalışmaları dinleyip, Türkiye’de anlatmak istedim. Türkiye’den hiçbir belediye çalışanının bu konferansa gitmediğini öğrendiğimde ise Sivil Düşün AB Programı’na başvuru yaparak destek istedim. Çok hızlı bir şekilde değerlendirme süreci tamamlandı ve yurtdışı seyahatimin organizasyonu sorunsuz bir şekilde gerçekleşti.

Sivil Düşün hakkındaki düşüncelerin?

Pınar Pinzuti, 1979 İzmir doğumlu. İzmir Bornova Anadolu Lisesi’nden mezun olduktan sonra Ankara Üniversitesi’nde Japon Dili ve Edebiyatı okudu. AB Gençlik Programı kapsamında Almanya’da 12 ay boyunca Avrupa Gönüllü Hizmeti (AGH) yaptı. Bu programa Türkiye’den katılan ilk kişi oldu. Kazandığı eğitim bursu ile Almanya’da Sosyal Pedagoji eğitimi aldı. Altı yıl Almanya’da, dört yıl İtalya’da özel sektörde çalıştı ve 2011 yılında İzmir’e döndü. “Yurtdışında günlük hayatımda toplu taşıma araçlarını ama en çok da bisikleti kullanıyordum. Türkiye’ye geldiğimde yollarda bisikletliye saygı duyulmadığını, belediyenin yaya ve bisikletliler için hiçbir şey yapmadığını gördüm,” diyor Pinzuti. “Bırakalım bisiklet yolunu, doğru düzgün kaldırım bile yoktu. Bisikletli ulaşım ve yaşam üzerine bir blog oluşturup, yazılar yazmaya başladım, sosyal medyada bir araya gelen bisiklet aktivistleri ile eylemlere katıldım, belediyenin düzenlediği panellere gidip yöneticilere taleplerimizi ilettim.” Sivil Düşün AB Programı desteği ile, 2013 yılında yılda bir kez yapılan ve dünyanın en büyük bisiklet konulu konferansı olan VeloCity’ye katıldı. Bu yılın Ekim ayında, katlanabilir bisiklet ve toplu taşımaya alınmaması ile ilgili yazısı sonuç verdi ve Belediye, Pinzuti’yi toplantıya davet etti ve isteklerini haklı buldu. Pinzuti ise durumu şu şekilde özetliyor: “Kazandım! Bir bisiklet aktivisti olarak sesim duyuluyor ve bir şeyler değişiyor.”

Bisiklet aktivizminin ne olduğunu biraz açabilir misin? Bisiklet aktivizmi bence genel anlamdaki aktivizmden farklı değil.

Sivil Düşün AB Programı’nı, bir derneğe veya kuruma bağlı olmadan

Toplumsal ve politik değişiklik meydana getirmek için kasıtlı bir biçimde

bireysel çalışmaları olan benim gibi kişilere destek verdiği için

yapılan eylemler bütünü diyebiliriz. Örnekler vermem gerekirse,

çok değerli buluyorum. Özellikle azınlık gruplarla ilgili farkındalık

bisiklet aktivisti olarak gazete köşe yazarlarına mektup yazıp bisikletli

çalışmalarını destekliyor olması, başvuru sürecinin basit ve kolay

ulaşım konusuna köşelerinde yer vermelerini istiyorum, ulaşımdan

olması, değerlendirmelerin hızla yapılıyor olması, en çok da dönemsel

sorumlu daire başkanlarına Twitter’dan mesaj gönderiyorum, yaşam

olarak bizlerin görüşlerinin sorulması ve değerlendirilmesi gerçekten

alanlarımızı planlayan mimar ve şehir plancılarının güncel projelerini

çok güzel. Sivil Düşün çalışanlarının ise görevlerini büyük özveri ile

takip edip bisikletin olmadığı projeleri eleştiren yazılar yazıyor ve

yaptıklarını düşünüyorum.

sosyal medyada paylaşıyorum, otomobil odaklı düşünen yöneticileri eleştiriyorum, bisikletli ulaşım, bisikletçi güvenliği konularında eylemlere katılıyorum, sürdürülebilir ulaşım ve yaşanabilir şehirler konulu konferanslara katılıp, “Bisiklet ajandanızın neresinde?“ diye soruyorum, bisikletli ölümlerine dikkat çekiyorum. Terörist değil savunucuyum. Bu arada belediyenin bu konuda bir şey yapmasını beklerken bir yandan da insanları, özellikle de yaşıtlarımı (meslek ve aile sahibi yetişkinleri), ulaşım aracı tercihlerinde bilinçli olmaya davet ediyorum. Blog yazılarımda ve konferans konuşmalarımda bisiklet kullanmanın ne kadar güzel ve özgür hissettiren bir duygu olduğunu anlatıyorum. Alışkanlıkların değişmesi zordur ancak bireyler alışkanlıklarını değiştirmedikçe toplumsal değişimi yaşamamız da mümkün değildir.


Aktivizm denince aklına ne geliyor? Aktivizm denince benim aklıma yukarıda söylediklerim geliyor. Ancak başkalarının aklına gelebilecek anlamlarını tahmin edebilirim: protesto, muhaliflik, şiddet dolu bir eylem, vs. Ayrıca, benim için aktivizm doğruluğuna inandığım bir şeyin çevremdekiler tarafından da fark edilmesini sağlamak için onların dikkatini çekecek şeyler yapmak demek. Bisiklet, dünyanın en masum ulaşım aracıdır. Bisiklete binen kişi sadece kendine değil çevresindeki insanlara faydalı olur ve hatta ülkesinin ekonomisine bile katkıda bulunur. Ben 18 yıldır vejetaryenim ve insanlar daha ucuz et yesinler diye sağlıksız şartlarda üretilmelerine ve öldürülmelerine karşıyım. Ancak bu konuda aktivistlik yapmıyorum. Bisiklet konusundaki çabalarımın nedeni, dünyanın gelişmiş ülkelerinin bisikleti bir ulaşım aracı olarak tanımaları ve kullanımının yaygınlaşması için gerekli yatırımları yapmaları. Ülkemin de bir an önce başkalarının hatalarını tekrarlamadan (Çin, ABD, vs.) insan odaklı projelerle kentlerimizi yaşanabilir yerler olarak tasarlamaları.

Türkiye’de hak temelli çalışmaların ve aktivizmin şu anda bulunduğu durum ve geleceği hakkında ne düşünüyorsun? Bu sorunuzu ancak kendi tecrübelerime dayanarak cevaplandırabilirim. Ben bir blog yazarı ve bir bisiklet aktivisti olarak, belediye ve üniversite tarafından düzenlenen konferanslara konuşmacı olarak davet ediliyor ve karar verici yöneticilerle aynı masayı paylaşıyorum. Hak temelli çalışmaların ve aktivizmin geleceğinde sosyal medyanın ve internetin etkisinin çok büyük olduğunu düşünüyorum. En basit örneklerden biri imza toplamak, change.org ile ne kadar kolay değil mi? Sosyal medyada örgütlenebilen aktivistlerin daha sık bir araya gelerek tecrübelerini paylaşmaları ve bölgesel etkileri olan kişilerin birleşerek ulusal çapta bir şeyler yapmaları gerekiyor. Bu da ancak maddi destekler ile mümkün olabilir.

Siz, Eylül ayında düzenlenen Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun da bir parçasısınız. Süslü Kadınlar’ın hedefi neydi? Ne derece başarılı oldu? Süslü Kadınlar Bisiklet Turu, bir kadının ülkemizdeki erkek egemen bisiklet dünyasının kurallarına karşı kafa tutmasıyla doğdu. İzmir’den Sema Gür, bisikletine erkeklerin dediği gibi spor formalarla değil istediği kıyafetle binmek, sokaklarda güvenli bir şekilde bir yerden başka bir yere gitmek, en çok da kadınların sokaklara özgürce çıkabilmesi için sosyal medya hesabından arkadaşlarına bir davet gönderdi. Bundan üç yıl önce bir Pazar günü süslenip püslenip bisiklet turu yapalım dedi. 250 kadın bisikletleriyle geldi ve medya büyük ilgi gösterdi. Ertesi yıl daha da kalabalıktık. Bu

Süslü Kadınlar, sürekli bir oluşuma dönüşecek mi?

yıl yabancı gazete ve televizyon kanallarının da bu tura yer vermesi

Süslü Kadınlar, kadınlar bisiklete binmek istediği sürece yapılmaya

ile ismimiz duyuldu. 20 Eylül’de 10 şehirde eş zamanlı olarak kadınlar

devam edecek. Her yıl Eylül ayında Dünya Otomobilsiz Kentler

sokaklardaydı. Bizim turumuz diyorum çünkü Sema’nın fikrine kadınlar

Günü’nde. Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’na katılan kadınlar yaşadıkları

sahip çıktılar. Hiç bir siyasi partinin, kurumun ve markanın sahiplenmesine

şehirlerde yerel bisikletli kadın grupları kurmaya devam ediyorlar. Bu

izin vermeden sadece kadınlar tarafından kadınlar için yapılan bir etkinlik.

gruplar düzenli olarak buluşuyor, bilgi paylaşıyor ve bisiklet sürüşleri

Başarılı olmasının en büyük nedeni samimi, gönüllü ve bağımsız olması.

yapıyorlar.

Hedefi kadınların sokaklarda güvenli bir şekilde bisikletli ulaşımını sağlaması. Bu yıl kalabalık gruplarımızla caddeleri trafiğe kapattık. Her yıl bisiklete binen kadın sayısı artarak devam ediyor. Ben Süslü Kadınlar

Sloganımızı belki biliyorsundur, “Her şey bir sivil düşle başladı.” Senin sivil düşün ne?

Bisiklet turu’nun web sitesi, blog, Facebook sayfası, Twitter ve Instagram

Benim sivil düşüm: Çocukların okullarına bisikletle gittikleri bir ülkede

hesaplarını yönetiyorum ve yabancı basın için çevirileri yapıyorum.

yaşamak.


Genel olarak kentsel hizmetlerden mahrum olan köylerdeki özellikle yaşlı ve ilköğretim çağındaki çocukların bilgiye erişimi son derece sınırlı. Bu temelde Artvin’in Klaskur Köyü’nde panel, söyleşi, film gösterimi gibi etkinliklerin yapılabileceği, ücretsiz internet erişimi hizmeti verecek ve kütüphanesi olan bir kültür evi açılması amaçlandı. Bu doğrultuda köyün muhtarı Şenol Taban köyde işlevsiz durumda olan Köy Konağı’nı işler hale getirmeyi hedefledi.

klaskur ŞENOL TABAN

Video

kültür evi

Klaskur Kültür Evi Yukarıdaki videoya youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.


siddethikayeleri.com web sitesinde yayımlanan çalışmada Türkiye’nin çeşitli yerlerinde hak ihlali ve ayrımcılık sebebiyle bireylerin maruz kaldığı şiddet eylemlerinin görünür kılınması amaçlanıyor. Bu yolla toplumsal şiddetin normalleşmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor. Desteklenen çalışmada iki kişilik bir ekibin Ege ve Marmara bölgesinde mağdurlarla söyleşiler gerçekleştirmesi ve hak ihlallerinin kayda geçirilmesi hedeflendi.

TÜRKİYE’DEN ŞİDDET HİKAYELERİ ÇALIŞMASI

Web Sayfası

http://www.siddethikayeleri.com/


Gazete Solfasol, Mayıs 2011’den beri yayınlanan aylık bir Ankara gazetesi. Aynı zamanda çağdaş kent çalışmalarıyla ilgili evrensel tartışmaların yer aldığı bir kaynak. Bu çalışma kapsamında yeni medya dijital habercilik, sosyal medya, veri madenciliği, veri görselleştirme ve doğrulama, dijital görsel araç kullanımı, kent gazeteciliği, hak haberciliği konularında atölyeler düzenledi. Atölyeler sonucunda Solfasol’e özgün içerik formatları ve dijital üretim modeli tartışılarak, Solfasol Dijital Platformu oluşturuldu.

dijital

SOLFASOL


Çalışma kapsamında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan kadın örgütlerinin ağ oluşturma ve proje geliştirme eğitimleri faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi amaçlandı. Destek ile kadın sivil toplum örgütleriyle, El Ele projesi kapsamında paneller düzenlenmesi,broşürler ve Kadına Yönelik Şiddet El Kitabı dağıtılması hedeflendi.

kadın sivil toplum örgütleriyle el ele YÜKSEKOVA KADIN DERNEĞİ


Sizi tanıyabilir miyiz? Yüksekova Kadın Derneği Mart 2009 tarihi itibariyle kurulmuştur. Derneğimiz öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliğini temel ilke alır. Kadına hukuki destek sağlamak, kadınlara yönelik istihdam, şiddetle mücadele, demokratikleşme, insan hakları konulu projeler hazırlayıp

Yüksekova Kadın Derneği ile dernek çalışmaları, Sivil Düşün AB Programı ile ilişkileri ve Türkiye’de kadın olmak üzerine…

bunları yaşama geçirmek, kadınların karşılaştığı sorunlara karşı ortak tavır geliştirmek, kız çocuklarının eğitim ve öğretim süreçlerinden yararlanmasına mani olan her türlü engelin karşısında olmak ve mücadele etmek, kız çocuklarının ve kadınların ilköğretim, ortaöğretim, üniversite ve her türlü meslek eğitimlerinden ve açık öğretim gibi dışarıdan bitirme ya da yetişkin programlarından faydalanmalarını sağlamak, eğitim ve öğretimi teşvik etmek, meslek edindirici kurslar verilmesini sağlamak, kadınlar için danışma merkezi açmak ve yürütmek için faaliyet göstermek, mağdur ve yardıma ihtiyacı olan kadınlar için yardım kampanyaları düzenlemek ve yardım verebileceklerle onları buluşturmak gibi amaçları vardır.

Yüksekova Kadın Derneği’nden ve faaliyetlerinizden biraz söz edebilir misiniz?

Düşlerimizi gerçekleştirdikleri için minnettarız. Bu tür etkinliklerin devamını dileriz. Sloganımızı belki biliyorsunuzdur, “Her şey bir sivil

sahip olmaları, bunun olanaklarının yaratılmış olması. Güçlenme, aynı

düşle başladı.”

zamanda kadın olduğumuzun bilincinde olmak, dayanışabilmek, eşitlik için mücadele edebilmektir. Kadınlar, erkek egemen ideolojinin

Derneğimiz 2010 yıllarında SODES kapsamında Hepimiz İçin Birimiz projesi kapsamında Yüksekova ilçe merkezi ve 10 köyde bilgilendirme

farkındalık eğitimi planlanmalıdır. Kadın mücadelesinin temeli, var

ve eğitim kursu açarak, kız çocukları ve kadınların okutulmasına

olan eşitsizliğin farkına varıp özden kopmayan bir eşitlik ve özgürlük

yönelik çalışmalar yaptı. 2011 yılında Global Diyalog kapsamında

mücadelesi vermek olmalıdır. Cinsiyet eşitliği konusunda çeşitli

Anlattıkça Güçlenen Kadınlar projesi faaliyetlerince ilçede kadın

eğitimler hazırlanıp, düzenli bir hal alması sağlanmalıdır.

psikolog dâhilinde kadınlara sosyal, fiziksel ve hukuki anlamda destek sağladı. 2012 yılında Global Diyalog kapsamında Gelişen Yüksekova, Değişen Kadınlar projesi ise kadın danışma merkezi faaliyetlerini

Sivil Düşün AB Programı hakkındaki düşünceleriniz neler?

Çözüm kadınların güçlenmesi. Şiddet ortamını terk edebilecek güce

doğal sürdürücüsü olduklarından, öncelikle kadınlara yönelik bir

danışma merkezi kurarak bünyesinde gönüllü bulanan avukat ve

“Eşitlik ve özgürlük için, her gün 8 Mart, her gün mücadele edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması,” diyor Yüksekova Kadın Derneği. Sivil Düşün AB Programı’nın desteklediği sivil toplum örgütlerinden birisi olan Yüksekova Kadın Derneği ile dernek çalışmaları, Sivil Düşün AB Programı ile ilişkileri ve Türkiye’de kadın olmak üzerine sohbet ettik.

Türkiye’de kadınlar için en büyük sorun/sorunların neler olduğunu düşünüyorsunuz? Erkek şiddeti. Sizce çözüm ne?

Yüksekova Kadın Derneği Sivil Düşün AB Programı’ndan nasıl haberdar oldunuz? Sivil Düşün desteğinden söz edebilir misiniz?

Sizin sivil düşünüz ne? Kadın, yaşam özetidir.

Kadınlar Günü’ne yönelik bir mesajınız var mı? 8 Mart’tan 8 Mart’a, Kadınlar Günü kadın sorunları hakkında yerli yersiz konuşmalar yapılan, kadınlarla erkekler arasında komik ve aslında traji-komik bir çekişme gibi sunulmaya çalışılan, karanfiller dağıtılan bir “gün” haline getirilmiştir. Oysa ne kadınların eşitlik ve özgürlük için mücadeleleri bir güne sığdırılabilir ne de kadınlar 8 Mart’ı bir

yürüterek, bir ilke imza atacak olan ilçede kadın sorunlarına yönelik

Web siteleri üzerinden haberdar olduk. Hedef grubumuzu oluşturan

kutlama günü olarak kabul edebilir. Kutlama ne için yapılır? Kadınların

bir anket çalışması yaparak, ilçede kayda değer olacak yüzdelik veriler

Hakkâri ili ve Yüksekova ilçesinde bulunan kadın STK’larla bir çalışma

eşitsiz muameleye maruz kalmasında bir eksilme olmaksızın, kadın

sağladı. 2012 yılında Açık Toplum Vakfı dâhilinde Kadınlar Bilinçleniyor

içerisinde bulunmak istedik. Bununla ilgili projemizi hazırlayarak

cinayetleri ve kadına yönelik eşitsizlik artmışken? Cenazesi olana,

projesinde kadın şiddetine yönelik panel ve kitapçıklar basarak bu

sunduk. Bu kapsamda ilde bulunan kadın STK’lar ve sendikalarla

derdi olana karanfil mi verirsiniz? Çünkü kadınlar, eşit muamele

çalışmaları mahallerde ve köylerde yaparak büyük bir başarı sağladı.

görüştük. Panel yapılacak yer kiralandı. Bu kapsamda kadın şiddeti ve

görmeye başkaldırmadıkça özgürleşemeyecekler. 8 Mart’ta ve yılın

Sivil Düşün AB Projesi desteğiyle kadın sivil toplum kuruluşlarıyla, El

hukuki düzenlemeler konusunda Avukat Hülya Gülbahar panelimizin

diğer günlerinde her zaman, her yerde kadınlar için fırsat eşitliği, eşit

Ele projesi kapsamında paneller düzenledik, üç bin adet broşür ve bin

konuğu oldu. Üç bin adet broşür ve afişi şehrin görünür yerlerine astık.

hak, eşit katılım… Bu nedenle eşitlik ve özgürlük için, her gün 8 Mart,

adet Kadına Şiddet El Kitabı dağıttık.

Bin adet şiddet el kitabı dağıttık.

her gün mücadele edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması.


genel izleyici

ONUR MAT

genelizleyici.com, politikacıların sosyal medya paylaşımlarını ve siyaset gündemini takip için geliştirilen açık kaynaklı bir platform. Silinenler de dahil, 2015 Temmuz-Kasım ayları arasında, vekillerin attığı veya vekillere referans veren 1,7 milyon tweet toplandı ve kolay erişilecek şekilde kategorize edilerek yayınlandı. Destek ile çalışmanın bilinirliğinin arttırılması ve kapsamının genişletilmesi hedefleniyor. Video

Genel İzleyici Yukarıdaki videoya youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.

Web Sayfası W http://genelizleyici.com/


Çocuklara yönelik ticari cinsel sömürü; çocuk ticareti, çocuk pornografisi, erken ve zorla evlilikler, cinsellik amaçlı çocuk turizmi gibi olguları kapsıyor. ÇTCS ile mücadele eden STÖ’lerin yüzleştikleri en büyük zorluklar ilgili kamu görevlilerinin yetersizliği, devlet eliyle toplanan verilerin sağlıklı olmaması ve finansman yetersizliği. Çalışma kapsamında, bahsi geçen konular hakkında ağın kurumsal kapasite geliştirme çalışmaları yürütüldü, veri ve raporlama eğitimleri verildi.

ÇTCS


ÇTCS ile Mücadele Ağı ve çalışmalarından söz edebilir misiniz? ÇTCS ile Mücadele Ağı, 2007 yılından itibaren Türkiye de çocuk satışı, çocuk fuhuşu, pornografisi ve çocuğa yönelik her türlü ticari cinsel sömürünün ortadan kaldırılmasını sağlamaya yönelik çalışmalarda

Sivil Düşün’den Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürü (ÇTCS) İle Mücadele Ağı’na destek

bulunmak üzere çalışan sivil toplum örgütleri (STÖ) ağıdır. Ağ bünyesinde yerel ve ulusal düzeyde çalışan 48 STÖ bulunmaktadır. Ağ bünyesinde ayrıca çocuk ve gençlik katılımını sağlamak üzere ÇTCS ile Mücadele Gençlik Ağı oluşturulmuştur. ÇTCS ile Mücadele Gençlik Ağı 2015 yılı itibarıyla altı şehirde örgütlenmiştir. ÇTCS ile Mücadele Gençlik Ağı, geçen dönem faaliyetlerini değerlendirme ve gelecek döneme dair eylem planının yapılması gündemi ile Gençlik Kampı planlamaktadır. Önümüzdeki dönemdeki hedefimiz; cinsellik amaçlı turizm, çocuk ticareti ve çevrimiçi ortamda çocuğun cinsel sömürüsü alanlarında kampanya yapmaktır. Bunlarla beraber, Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı ile ortaklaşa ÇTCS ile Mücadele ve Hukuki Boyutu eğitim programı başlatıyoruz. Çocuk Adalet Sistemi alanında çalışacak son sınıf üniversite öğrencileri ile avukatlara yönelik gerçekleştirilecek bu eğitim programı en az bir yıl süresince devam edecek. Ayrıca her dönem Ankara Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü son sınıf öğrencilerinden üç kişi resmi stajını Ağ bünyesinde gerçekleştiriyor. Stajyerler, benimle birlikte, Ankara Üniversitesi okul staj danışmanı Prof. Dr. Sevda Uluğtekin gözetiminde çeşitli projeler üretiyor.

Sivil Düşün AB Programı hakkındaki düşünceleriniz neler?

Çocuklara Yönelik Ticari Cinsel Sömürü (ÇTCS) İle Mücadele Ağı, kurumsal kapasitesini güçlendirmek ve mücadelenin daha etkin hale getirilmesi için raporlama ve araştırmaya yönelik Sivil Düşün Aktivist Programı desteğinden yararlandı. Projenin asıl yararlanıcısı ise ÇTCS ile Mücadele Ağı Gençlik Grubu oldu. Mücadele Ağı’nın kapasitesini geliştirmeye yönelik uygulanan faaliyetlerle savunuculuk ile karar alıcılar tarafından çocuk ticareti, çocuk fuhuşu, çocuk pornografisi, erken ve zorla evlilikler, cinsellik amaçlı çocuk turizmi konularının görünür, bilinir olması ve bu yönde gerekli yasal değişiklik ve uygulama kararlarını almasının sağlanmasına yönelik çalışmalar yapıldı. ÇTCS ile Mücadele Ağı Ulusal Koordinatörü Avukat Şahin Antakyalıoğlu sorularımızı yanıtladı…

Sivil Düşün AB Programı, diğer fon kaynaklarına kıyasen daha genç dostu bir program. Sivil alanda proje yazma deneyimi olmayan

Sloganımızı belki biliyorsunuzdur, “Her şey bir sivil düşle başladı.” Sizin sivil düşünüz ne? Çocuk hak ihlallerinin olmadığı bir dünyaya doğru, çocuk ve gençlik politikalarının hayata geçirilmesi.

Aktivizm denince aklınıza ne geliyor? Gençlik ve sokak.

Türkiye’de hak temelli çalışmaların ve aktivizmin şu anda bulunduğu durum ve geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

veya sadece teknik hatalar sebebiyle proje tekliflerinin reddedildiği

Hakkın öznelerinin hak savunuculuğunun ana aktörleri haline gelmesi

günümüzde, Sivil Düşün AB Programı kuruluşun, gençlerin ihtiyaçlarına

konusuna özen gösterilmeli. Hali hazırda 20 yılda edinilen birikimin

ve yapmak istediklerine saygı duyuyor. Projenin uygulanması

güçlenerek artabilmesi için çaba harcanması, izleme ve raporlamanın

sürecinde ise süpervizörlük desteğini kesmiyor. Projenin tüm yönetim

arttırılması, uluslararası raporlamaya daha fazla önem verilmesi

süreçlerinde kolaylaştırıcılık yapıyor. Kendisini sadece “fon veren” olarak

gerektiğini düşünüyoruz. Gençlerin, çocukların sadece yaşları

konumlandırmıyor ve akıldakilerin gerçeğe dönüşmesini sağlamada

yüzünden ayrımcılığa uğramaması, düşüncelerine saygı gösterilmesi,

beraber çalışıyor.

çalışmalara sadece “çocuk ve gençlik katılımını sağladık”


İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, yasalarda dinamik biçimde meydana gelen değişikliklerin, yurttaşlar tarafından yeterince takip edilemediği düşüncesiyle insan hakları ve demokrasi eğitimi düzenledi. Eğitime katılanlar için, hakların güncel durumuna dair bilgilendirici materyaller dağıtıldı ve katılımcılara “Haklarımızı biliyor muyuz? Kullanıyor muyuz?” sorusu soruldu. Şiddet, gözaltı uygulamaları, örgütlenme ve toplu gösteri hakkı gibi konularda yasal prosedüre dair tartışmalar yürütüldü. Çalışma kapsamında ortaya çıkan “Haklarımızı biliyor muyuz? Kullanıyor muyuz?”- “Tu bi mafên xwe dizanî? Bikar tînî” el kitabı sivil toplum örgütleri ve yurttaşlara dağıtıldı.

yurtaşlara yönelik insan hakları ve demokrasi eğitimi İNSAN HAKLARI DERNEĞİ DİYARBAKIR ŞUBESİ


# benceaktivizm Aktivizmin ne ifade ettiğini sizlere sorduk, tanımlarınızı tüm iletişim kanallarımızda paylaştık. #BenceAktivizm etiketiyle topladığımız cevaplar, aktivizmi her defasında yeniden tanımladı. Sivil toplum temsilcileri kendi tanımlarını yapmaya devam ediyor: Sizce #Aktivizm nedir?

Video

Yukarıdaki videolara youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.

Ayten Polat CİSST Fatih Fethi Aksoy Gülnur Türen Sevna Somuncuoğlu Yasemin Usta


#BenceAktivizm

#BenceAktivizm

empati oluşturmaktır.

gençlik ve sokak.

Metin Özbaskıcı

Engin Endini

Sinan Yorgun SÜKODER

Nextistanbul

ÇTCS ile Mücadele Ağı

daha yaşanılır bir dünya için, daha iyi bir gelecek için emek sarf etmektir.

gücünün bilincinde olmak, gücünü kullanmaktan korkmamak, gücünü iyilik ve adaletten yana kullanmaktır.

geleceğimiz için sorumluluk alıp eyleme geçebilmek, fikirlerimizi özgürleştirebilmektir.

Şahin Antakyalıoğlu

#BenceAktivizm

#BenceAktivizm

#BenceAktivizm

#BenceAktivizm

#BenceAktivizm

değişimin parçası olmaktır.

harekete geçmektir, düşündüğünü, gördüğünü, fark ettiğini sadece sende olmaktan çıkarmak ve yaymaktır.

Sibel Büker Solmaz

Zeynep A

#BenceAktivizm

#BenceAktivizm

tekdüze, monoton bir hayatı reddetmek ve yaşama dair kararlarda söz sahibi olmak için çalışmak.

karanlığa küfredeceğine bir mum yakabilme deneyimidir.

kendinden öte hizmet için dünyayı harekete geçirebilmek.

Veli Beysülen

Tuğba Kontaş

İlknur Yardım Özer

#BenceAktivizm

Tüm Emekliler Sendikası (DİSK Emekli-Sen) Genel Başkanı


@bisiklet_izm

#BenceAktivizm Değişim ve dönüşüm için yeni yol ve yöntemler arayışı ve hayata geçirme çabasıdır.

#BenceAktivizm inandığın değerleri savunmaktan yorulmamaktır.

@kalkinmayakatki #BenceAktivizm “Biz olduğumuz için benim-Ubuntu” diyebilmektir.

#BenceAktivizm Daha iyi bir gelecek için sessiz çoğunluğun sesine kulak vermektir.

#BenceAktivizm hafızayı diri tutmak ve unutturmamaktır.

#BenceAktivizm #Aktivist Deniz Selin Şapka için aktivizm “sesi olmayanın sesi olmak.”

@25dernegi

#BenceAktivizm haklarımızın olduğu kadar sorumluluklarımızın da bilincine varıp bunun mücadelesini vermektir.

#BenceAktivizm Bireyi tanımak, bireyi birey olarak sistemde yaşatabilmektir.

@minegencelbek #BenceAktivizm farklı hak ihlalleri karşısında yanyana dayanışmaktır da.

#BenceAktivizm örgütlü güce inanıp, dayanışma hazzını yaşayarak yaşamı boyunca gerçeğin peşinde olmaktır.

@Raklet_TR

@Aegeantown #BenceAktivizm Hayatın her alanında bir kural koyarken, önce ondan etkilenecek kişilere fikir sormaktır.

@sevketuy

@SivilDusun

@aytenerdmrpolat

#BenceAktivizm sosyal değişim için sorumluluk almak ve bunun için örgütlenmektir. #BenceAktivizm teknolojinin olanaklarını sosyal fayda için seferber edebilmektir.

@Aegeantown

@PdderVan

@mehmetakinn

@orgulsa

@bisiklet_izm

#BenceAktivizm çalıştığın alanda 7/24 farkındalık yaratmaktır.

@LGBTTAileGrubu

@sibelbkersolmaz

#BenceAktivizm değişimin parçası olmaktır.

@genckahramanlar @SulukuleGD

#BenceAktivizm geleceğe umutla bakmaktır.

@Suslu_Kadinlar #BenceAktivizm değişmesini istediğimiz şeyleri yaratıcı fikir ve eylemlerle istemektir.

#BenceAktivizm Yanlış olana dair sadece şikayet etmek yerine onu düzeltmek için harekete geçmektir.

@SivilDusun

#BenceAktivizm @hydturkiye’den Veysel Eşsiz’e göre aktivizm “hiç bitmeyen bir umuda sahip olmak”

#BenceAktivizm Hayallerin ve inandığın hayatı yaşayabilmek için verdiğin ses ve mücadeledir.

@DaphneZeyno #BenceAktivizm harekete geçmektir. Düşündüğünü, gördüğünü, fark ettiğini sadece sende olmaktan çıkarmak ve yaymaktır.

@SivilDusun

#BenceAktivizm Aktivist @endiniengin için aktivizm “daha iyi bir gelecek için emek sarfetmek”


Bir araya gelmek için Sivil Düşün…

03 etkinlikler

Sivil Düşün AB Programı, 2014 yılının Nisan ayından beri düzenlediği Bilgilendirme, Danışma Kurulu, Danışma ve Eğitim Toplantıları ile Türkiye’nin her ilinden sivil toplum örgütü, platform ve ağ, dernek, vakıf, sendika temsilcileri ve aktivistlere işbirliği, çalışma ağları kurma, ortak çalışma, ortak öğrenme ve bilgi paylaşımı için etkin bir platform sunuyor. Katılımcı yaklaşıma önem veren Sivil Düşün, toplantılarında katılımcıların deneyim, bilgi ve birikimlerini paylaşabilecekleri oturumlar, çalışma grupları ve atölyeler düzenlemelerine olanak tanıyor. Sivil toplumun gereksinimlerinden yola çıkarak belirlediği farklı tematik alanlarda düzenlediği, toplam 1000’den fazla katılımın gerçekleştiği toplantılarda hak temelli çalışmalar yürüten tüm aktörlere deneyim paylaşım fırsatı sunuyor.

Video

Sivil Düşün Birinci Danışma Kurulu Toplantısı Sivil Düşün İkinci Danışma Kurulu Toplantısı Sivil Düşün Yeşil Düşün Toplantısı Yukarıdaki videolara youtube.com/sivildusunab adresinden ulaşabilirsiniz.

102


DANIŞMA KURULU TOPLANTILARI ANKARA

BİLGİLENDİRME TOPLANTILARI KAYSERİ İSTANBUL ANKARA

TRABZON

TRABZON

BURSA EDİRNE

VAN İZMİR

DİYARBAKIR

ADANA 162

230

593

Toplam Katılımcı Sayısı

ŞANLIURFA

GAZİANTEP 27

480

20

Toplam Katılımcı Sayısı

985

2014

2015

527

2013

2016

YÖNLENDİRME KURULU TOPLANTILARI

2015

2016

DENEYİM PAYLAŞIMI VE EĞİTİMLER

ANKARA

ANKARA

İZMİR ADANA 36

91

31

Toplam Katılımcı Sayısı

29

16

158

2014

2015 480

2013

2016 227

2014

Toplam Katılımcı Sayısı

45

2014 364

2015

2015 644

2016

Toplam Katılımcı Sayısı

1715



04 aÄ&#x;lar ve platformlar aÄ&#x;lar ve platformlar

109


Sivil Düşün, ortak bir hedef veya farklı alanlarda çalışan aktivistleri ve örgütleri bir araya getiren ağlar, çatı kuruluşlar ve platformların projelerini desteklediği Ağlar ve Platformlar Hibe Programı için, 2013 ve 2014 yıllarında iki ayrı teklif çağrısında bulundu. Destek programı çerçevesinde toplamda 2.750.000 Avro hibe desteği verilen dokuz proje 2014 yılında uygulanmaya başlandı. Stratejik davalamadan Türkiye’de uluslararası gençlik konseyinin oluşturulmasına ve hapishaneler arası enformasyon ağı kurmaya yönelik, çoğu devam etmekte olan dokuz projeyi yakından tanıyalım.


691

241

335.984

Yapılan Tüm Toplantıların Sayısı

15.350

Yapılan Toplantılara Katılan Kişi Sayısı

4521

Yapılan Tüm Atölyelere Katılan Kişi Sayısı

Kadın Sığınakları Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın Güçlendirilmesi, Avrupa Birliği ve Türkiye’deki Kadın Örgütleri Arasında Ev İçi Şiddete Yönelik İyi Uygulamaların Paylaşılması

12

Kampanya Sayısı

Çalışmalara Dair Üretilen Haber Sayısı

Ulusal, Uluslararası ve Yerel Medyada Çıkan Haber Sayısı

Türkiye Hapishaneler Enformasyon Ağı Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu

1260

788

Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı

Yapılan Tüm Atölyelerin Sayısı

Projenin Uygulama Süresince Doğrudan Ulaşılan Toplam Kişi Sayısı

12

207.518

21

591

Kampanyayla Erişilen Tahmini Kişi Sayısı

Erişilen Çocuk Sayısı

Vaka / Dava Sayısı

132

20

Desteklenen Ağ Sayısı

Hazırlanan Rapor / Kitapçık Sayısı

Çocuk Üyelerin Sayısı

16

Desteklenen Ağların Oluşturduğu Websitelerinin Sayısı

306.431

Desteklenen Ağların Oluşturduğu Websitelerinin Erişim Sayısı

Sivil Toplum Afet Platformu Özgürlük için Basın

774

Desteklenen Ağın Asil / Gözlemci Üye Sayısı

514

Toplam Kamu - Sivil Toplum Toplantı Sayısı

81

Çalışma Yapılan İl Sayısı

Senin Hakkın Gençlik Hakkı

Uluslararası Ile Ulusal Ve Yerel Arasında Bağlantı Kurarak Mevcut Çocuk Hakları Ağlarının Çocukların Sesi Olarak Harekete Geçmesi Için Güçlendirilmesi

Denge ve Denetleme Ağı


ayrımcılığa karşı gökkuşağı koalisyonu

Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu projesi, toplumsal yaşamın birçok alanında ayrımcılığa, nefret söylemine, fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalan Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks (LGBTİ) bireylerin sorunlarına dikkat çekmeyi, farkındalığı arttırmayı ve sorunları en aza indirmeyi hedefliyor.

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği, Kaos GL Derneği

Projenin Hedefleri

Ayrıntılı Bilgi

LGBTİ örgütlerinin ve aktivistlerinin kapasitelerini güçlendirmek, LGBTİ örgütleri arasındaki iletişimi ve işbirliğini güçlendirmek, Kampanyalar aracılığıyla LGBTİ hakları konusundaki farkındalığı arttırmak, Takip ve raporlama mekanizmalarının LGBTİ bireyler ve örgütleri tarafından etkin şekilde kullanımını sağlamak, Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin (CYCK) yeni sivil anayasaya dahil edilmesini teşvik etmek için savunuculuk ve lobicilik yapmak, LGBTİ topluluğu arasında en dezavantajlı grup olan trans bireylere LGBTİ hareketi içerisinde yetki sağlamak ve güç kazandırmak amacıyla trans ağını güçlendirmek. http://www.gokkusagikoalisyonu.org/


Ayrıntılı Bilgi

Senin Hakkın, Gençlik Hakkı projesi, Ulusal Gençlik Konseyi Girişimi’nin (UGKG) politika yapıcı ve karar vericiler tarafından bir danışma yapısı olarak tanınmasını sağlama ve UGKG’yi bu yapılara ilişkin bir etki faktörü haline getirmeyi amaçlıyor. Proje çerçevesinde aktivistlerden oluşan bir aktivist havuzu oluşturularak, yerel bazda gençlikle ilgili çalışma alanlarına ve uluslararası lobiye ilişkin hak temelli bir yaklaşımla kapasite geliştirme çalışmaları yürütülüyor. Bununla beraber, gençlik politikaları, gençlik hakları ve gençlik haklarının savunculuğu, gençlerin gereksinimleri ve gençlik örgütleri alanında farklı paydaşlara dönük savunuculuk ve lobi çalışmalarına odaklanılıyor. Proje faaliyetleri çerçevesinde Gençlik Örgütleri Forumu Derneği kuruldu.

Projenin Hedefleri

http://www.genchakli.org/tr Uluslararası Gençlik Konseyi Girişimi’nin (UGKG) yerel, bölgesel ve ulusal ölçekte yaygınlığını sağlamak ve yeni ortaklıklar kurmak, UGKG’nin savunuculuk, lobi, ağ kurma, hak temelli yaklaşım, gençlik politikaları, temsiliyet ve gençlik politikalarına ilişkin kapasitesini geliştirmek, UGKG’nin görünürlüğünü ulusal ve uluslararası düzeyde arttırarak politika yapıcı ve karar vericilere dönük temsil edici bir yapıya dönüşmesini sağlamak, Kamu kurumlarını, siyasi partileri, medyayı, uluslararası örgütleri, meslek örgütleri ve sendikaları ortak bir platformda buluşturmak, Türkiye’deki gençlik politikalarına ilişkin hak temelli bir strateji ve öneriler geliştirerek bunları karar vericilere ve politika yapıcılara sunmak, Türkiye’deki gençlik politikalarını evrensel değerler çerçevesinde değerlendirerek buna ilişkin kamuoyunu bilgilendirmek.

senin hakkın, gençlik hakkı

Gençlik Servisleri Merkezi Derneği, Toplum Gönüllüleri Vakfı


Ayrıntılı Bilgi

http://ayrimciligaugradim.org/anasayfa.php

Projenin Hedefleri

Çeşitlilik ve Stratejik Davalama Ağı, sivil toplum örgütlerini ve sivil toplum aktivistlerini ayrımcılık karşıtlığı için işbirliği ve beraberlik halinde yürütülecek bir ortak eylemle birleştirmenin yollarını keşfetmeyi hedefliyor. Proje çerçevesinde hukuki yardım, stratejik davalama ve hakların takibi gibi İnsan Hakları koruma mekanizmaları konusunda becerilerin ve deneyimlerin paylaşımları gerçekleşecek. Buna paralel olarak sivil toplum örgütlerinin ulaşılması güç kurbanlara ve mağdurlara ulaşma becerisi paylaşılıyor.

Başvuru ortaklarının katılımlarıyla gerçekleştirilecek yönetim kurulu toplantıları, Becerilerin, deneyimlerin ve güçlerin paylaşılması ve bunun sonucu olarak sivil toplumun güçlendirilmesi için işbirliği ve beraber çalışma atölyelerinin düzenlenmesi, Kadınlar, HIV mağdurları, zihinsel anlamda farklı bireyler, eski mahkumlar ve LGBTİ bireyler gibi en fazla damgalanmış gruplara odaklanarak mevcut durumla ve kutuplaşmış düşünce biçimiyle baş etmek adına sosyal medya kampanyaları, etkinlikleri ve forumları, Marjinalleştirilmiş bireyler ve hassas grupları içeren vakalar için koordine edilecek İnsan Hakları Stratejik Davalama süreci, Haklarından en fazla mahrum bırakılmış ve en hassas birey ve grupların insan haklarını savunmalarına ve adalete ulaşmalarına destek olacak hukuki yardım mekanizması geliştirilmesi, Yeni hedef filtreleri ve bilgi kaynakları yoluyla farklı politik, bölgesel ve sosyal seviyelerdeki insan hakları ihlallerinin ve ayrımcı eylemlerin gözlemlenmesi.

çeşitlilik ve stratejik davalama ağı Kaos GL Derneği, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı


Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, National Democratic Insitute, Aktif Toplum Alternatif Gelecek Derneği

Denge ve Denetleme Ağı, Türkiye’de katılımcı ve çoğulcu demokrasinin güçlenmesi için mücadele eden bir hareket olarak geleneksel ve yeni medya aracılığı ile denge ve denetleme konusunda toplumsal bilinç ve farkındalıkla beraber toplumda oluşan bu farkındalığın aktif vatandaşlığa dönüşmesi için mekanizmaların ve araçların oluşturulması için çalıştı. Türkiye’nin demokratikleşme sürecini canlandırma hedefini taşıyan Denge ve Denetleme Ağı üyeleri, hedeflenen demokrasi düzeyini yerine getirebilmek için yerel ve ulusal düzeyde çalışmalar gerçekleştirdiler. Ağ, farklı dünya görüşleri, yaşam biçimleri ve siyasi tercihleri temsil eden 279 sivil toplum örgütünden oluşuyor.

denge ve

denetleme ağı

Egemenliğin vatandaşlara ait olduğu, hakların, hukukun üstünlüğü ile korunduğu ve net bir kuvvetler ayrılığı içeren yeni bir anayasa, TBMM’nin yasama ve denetim kapasitesini güçlendirecek, yargı ve medyanın bağımsızlığını sağlayacak, demokratik siyasi parti yapısı ve seçim sistemini destekleyecek, güçlü bir sivil toplum inşasına imkan verecek yasal ve kurumsal reformlar, Katılım, şeffaflık, diyalog, uzlaşma, karşılıklı saygı ve çoğulculuk değer ve ilkeleri üzerine inşa edilmiş ulusal ve yerel düzeyde bir siyasi ve sivil kültürün yerleşmesine olanak verecek mekanizmalar ve diyalog süreci. Projenin Hedefleri

Ayrıntılı Bilgi

http://birarada.org/


Ayrıntılı Bilgi

http://www.pressforfreedom.org/

Projenin Hedefleri

Özgürlük için Basın projesi, genel anlamda ifade ve basın özgürlüğü için yeni bir platform kurmayı, karar alma süreçlerini etkileyen medya personelinin, sivil toplum yapısının kapasitesini arttırmayı ve böylece demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularındaki kamuoyu tartışmalarına katılan daha dinamik bir sivil toplum yaratmayı hedefledi.

Gazetecilerin ve medya çalışanlarının eğitimler, e-öğrenme, konferanslar ve basın toplantıları yolu ile kapasitesinin güçlendirilmesi, Gazeteciler, sivil toplum örgütü temsilcileri, akademisyenler ve üniversite öğrencilerinden oluşan 250 kişinin temel gazetecilik eğitiminde yer alması, Basın ve ifade özgürlüğü farkındalığının yaratılması ile İfade Özgürlüğü ve Basın Etiği Daimi Komitesi’nin kurulması.

özgürlük için basın

Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Bilimsel Kültürel ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği


Sivil Toplum Afet Platformu, afet risklerinin ve zararlarının azaltılması ile afet müdahalesi çalışmalarının etkinliğinin ve verimliliğinin arttırılmasına katkıda bulunmak için kurulmuştur. Platform, sivil toplum örgütleri arasında teknoloji ile beslenecek bir iletişim ağı aracılığıyla daha iyi bilgi akışı sağlanmasını, afet yönetimi alanında çalışan ilgili paydaşlarla daha etkin bir şekilde iletişim kurulmasını ve sivil toplum örgütlerinin uluslararası mekanizmalar ve standartlar konusunda donanımlı hale getirilmelerini hedefliyor. Platformun hedef grubu arasında, Türkiye’de afet risklerinin azaltılması ve afete müdahale alanında çalışan ve çalışma potansiyeli olan sivil toplum örgütleri, kamu kuruluşları, üniversiteler, medya kuruluşları, özel sektör ve uluslararası sivil toplum örgütleri bulunuyor. Ağ bünyesinde 32 üye bulunuyor.

sivil toplum afet platformu

Hayata Destek Derneği, Mavi Kalem Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Mahalle Afet Gönüllüleri Vakfı

Projenin Hedefleri

Sivil toplum örgütleri arasındaki iletişim ve bilgi paylaşımı alışkanlıklarının gelişmesi, Sivil toplum örgütleri ile başta Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı olmak üzere ilgili kamu kurumları ve yerel yönetimler ile iletişim ve işbirliğinin güçlenmesi, Afet alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin kurumsal kapasitelerinin arttırılması, Acil ve afet durumlarında sivil toplum örgütlerinin, kamu kurumlarının ve diğer paydaşların arasındaki bilgi paylaşımının güçlenmesi. Ayrıntılı Bilgi

http://sitap.org/


Ayrıntılı Bilgi Projenin Hedefleri

Kadın Sığınakları Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın güçlendirilmesi, Avrupa Birliği ve Türkiye’deki kadın örgütleri arasında ev içi şiddete yönelik iyi uygulamaların paylaşılması projesi, kadına yönelik şiddet ile mücadelede etkin politikaların üretilmesi ve destek mekanizmalarının etkisinin arttırılmasını amaçlıyor.

www.siginaksizbirdunya.org Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı bileşenlerinin kapasitelerinin arttırılması, Türkiye’de ve AB’de kadına yönelik şiddet alanında çalışan bağımsız kadın örgütleri arasında (iyi) uygulamaların paylaşımını mümkün kılan iletişimin güçlendirilmesi, Kadına yönelik şiddet politika yapma süreçlerine bağımsız kadın örgütlerinin katılımının kolaylaştırılması ve etkinleştirilmesi, Kamu kurumları ve yerel yönetimlerdeki sosyal çalışmacıların, temsilcilerin ve karar alıcıların kadına yönelik şiddet bilincinin, doğru uygulamalara ilişkin farkındalıklarının arttırılması, Uzun vadeli, nitelikli ve bütünsel destek almak için ev içi şiddete maruz kalan kadınlara ve çocuklara destek sağlanması ve bu modelin yaygın hale gelmesini sağlamak için sığınaklar ve danışma merkezleri arasındaki iletişimin güçlendirilmesi.

kadın sığınakları dayanışma merkezleri kurultayı’nın güçlendirilmesi, avrupa birliği ve türkiye’deki kadın örgütleri arasında ev içi şiddete yönelik iyi uygulamaların paylaşılması Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Kadın Dayanışma Vakfı, Muş Kadın Derneği


türkiye hapishaneler enformasyon ağı

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST)

Türkiye’de hapishaneler insan hakları ihlaline en açık ve bu ihlallerin en sık yaşandığı mekanlardan birini oluşturuyor. Buna rağmen Türkiye’de doğrudan ve dolaylı olarak hapishaneler alanında çalışan sivil toplum örgütü (STÖ) sayısı çok az. Bu STÖ’lerin ise oldukça büyük bir kısmı, haklarının büyük oranda bilincinde olan ve bu haklarını elde etmek için STÖ’lere de başvurular yapan siyasi mahpuslar ile ilgileniyor. Türkiye Hapishaneler Enformasyon Ağı; siyasi mahpuslar, mahpus kitlesinin yüzde 90’ından fazlasını oluşturan adli mahpuslar ve dezavantajlı gruplar olarak da nitelendirilen özel ihtiyaçları olan mahpus grupları odağına alıyor. Bu grupların sorunlarını görünür kılmayı, hapishanelerle ilgili STÖ’leri bir ağ içinde bir araya getirerek dağınık olan bilgileri toparlayabilmeyi ve kapasitelerini, etkilerini arttırmayı; bununla beraber, kurulması planlanan merkez aracılığıyla akademi ve STÖ’ler arasında köprü oluşturmayı, bu kurum ve kuruluşların hapishane üzerine faaliyetlerini arttırmayı hedefliyor.

Ortak Örgütler

Engelli Kadınlar Derneği, Gündem Çocuk Derneği, Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV), Kaos GL Derneği, Mahsus Mahal, Özürlüler Vakfı, Sosyal Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği (SKYGD), Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği (TOHAD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı (TÇYÖV) Ayrıntılı Bilgi

http://www.tcps.org.tr


Uluslararası ile Ulusal ve Yerel Arasında Bağlantı Kurarak Mevcut Çocuk Hakları Ağlarının Çocukların Sesi Olarak Harekete Geçmesi için Güçlendirilmesi projesi ile Türkiye’de çocukların şiddetten masum olma hakkı ve toplanma özgürlüğüne odaklı bir yaklaşım ile çocukların haklarına saygı duyulmasının güçlendirilmesi, Çocuk Hakları’na dair Sözleşme’de ve diğer uluslararası insan hakları sözleşmelerinde yasal güvence altına alınmış olan çocuk hakları ile ilgili ilke ve hükümlerin yerine getirilmesinin sağlanması amacıyla mevcut çocuk hakları ağlarının çocuklarla ve çocuklar için ortak ses olmasına katkıda bulunulması hedefleniyor.

uluslararası ile ulusal ve yerel arasında bağlantı kurarak mevcut çocuk hakları ağlarının çocukların sesi olarak harekete geçmesi için güçlendirilmesi

Uluslararası Çocuk Merkezi (ICC)

Projenin Hedefleri

Çocuklara karşı şiddetin önlenmesinde etki odaklı güçlü bir ortak eylem pratiği ve anlayışının teşvik edilmesi, Çocukların hak sahibi olarak sivil toplum ağlarına anlamlı katılımlarının güçlendirilmesi ve bu bağlamda seslerinin daha fazla duyulmasının sağlanması, Çocuk hakları ağlarının daha güçlü bir biçimde ortak savunuculuk yapmaları için beceri ve uzmanlıklarının geliştirilmesi. Ortak Örgütler

Birleşmiş Milletler Çocuk Fonu (UNICEF), Çocuk Hakları Uluslararası Ağı / Child Rights International Network (CRIN), Kayıp ve Cinsel Sömürüye Uğrayan Çocuklar için Avrupa Federasyonu / Missing Children Europe (MCE), Güneydoğu Avrupa Kayıp ve Cinsel Sömürüye Uğrayan Çocuklar için Merkez / Southeastern European Center for Missing & Exploited Children (SEEC), Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği (SHUDER), Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (Türk PDR-DER), Özgürlüğünden Yoksun Gençlerle Dayanışma Derneği (ÖZ-GE Der), Çocuğa karşı Şiddeti Önlemek için Ortaklık Ağı (ÇKŞÖOA), Çocuğa Karşı Ticari Cinsel Sömürü (ÇTCS) ile Mücadele Ağı, Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı (ÇAÇAv), Çocuk Gelinlere Hayır Platformu, Çocuk Cezaevleri Kapatılsın Girişimleri Ayrıntılı Bilgi

http://www.icc.org.tr


Bu kitaptaki video linklerine yukarıdaki QR kodu akıllı telefonunuzla okutarak erişebilirsiniz.


Bu yayının içeriği sadece International Consulting Expertise (ICE) liderliğindeki konsorsiyum sorumluluğunda olup, hiçbir şekilde Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.