SLAMDUNK HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ
07 - 13 OCAK 2013 / SAYI: 30
AVRUPANIN EN İYİ
OVERTIME HABERLER NBA / NCAA EUROLEAGUE
100 OYUNCUSU BÖLÜM 8: 29 - 20
WILT CHAMBERLAIN “Hİç vazgeçmeyen adam”
JASON
KIDD
ONLINE HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ
SLAMDUNKDERGI.COM APPLE STORE’DA
SLAMDUNK DERGİ app store’da . Kendi aplikasyonuyl a da yayında . IPad ve IPhone’unuzl a Türkiye’nin tek onlIne haftalık Basketbol dergisini istediğiniz zaman, istediğiniz her yerde okuyabilirsiniz. Tek yapmanız gereken app store’dan “Sl amDunk’ı ücretsiz indirip, keyifle okumaya başl amak ...
E D İ TÖ R
SLAM DUNK SLAMDUNK DERGİSİ BARAS PRO YAYINCILIK TALATPAŞA CAD. CAM PRAMİD. NO: 27 80641 / Gültepe / İSTANBUL
E: info@slamdunkdergi.com W: slamdunkdergi.com T: 0 533 552 07 49 Yayın Yönetmeni
Bilgehan Aras bilgehanaras@slamdunkdergi.com bilgehanaras76@gmail.com Yazı İşleri Müdürü
Burçin S. Yalçın burcyalc@slamdunkdergi.com Art Direktör
Çetin Akdeniz cakdeni@slamdunkdergi.com Editörler
Utku Ulutaş utku@slamdunkdergi.com
Bulut Çiftçi bulucciftci@slamdunkdergi.com
AVRUPA’NIN EN İYİ 100 OYUNCUSU BÖLÜM 8: (29 - 20)
E
uroleague tarihinin gelmiş geçmiş en iyi 50 oyuncusu 3 Şubat 2008 tarihinde FİBA tarafından İspanyanın başkenti Madrid’de açıklandığında, bir çok ismin aslında bu listede yer alması gerektiği ve bu sayının tanımlama için yetersiz olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. Yirmibeş yıldır basketbol izleyen ve araştıran biri olarak, çok alışılmış bir klişe olacak belki ama kimler geldi kimler geçti hayatımızdan demek geliyor içimden. Biz Slam Dunk Dergi’si olarak küçük bir araştırmayla bu sayıyı 100’e çıkardık. Avrupa liglerinde oynamış en iyi 100 oyuncuyu sizleri için derledik. Ayrıca bu oyun-
Reklam Rezarvasyon
Bilgehan Aras
bilgehanaras@slamdunkdergi.com
T: 0 533 552 07 49 0 212 325 91 25 Katkıda Bulunanlar
culara “coach”luk yapmış en iyi 10 antrenör de önümüzdeki sayılarda sizlerle buluşacak. Bu haftadan başlayarak listeyi biraz daha geliştireceğiz ve haftalar ilerledikçe siz basketbolseverlerde görecek ki, gerçekten olağanüstü isimleri izlemenin keyfini yaşadığımızı düşüneceğiz ve nostaljik bir keyif alacağız. Bunların bir kısmı ülkemizede uğradı. Bugünün Euroleague selefi olan FIBA Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası, kuruluşundan bu yana ellinci yıldönümü vesilesiyle böyle bir seçki yapmıştı. Umarız siz de basketbol anılarınızı yeniden canlandıracak bu isimlerle lezzetli bir yolculuğa çıkarsınız.
Köksal Çiftçi Nuray Çiftçi Baykan Ulutaş Ender Sarıhanlı Mehmet Güleryüz Ahmet Boyacılar
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 03
OV E RT I M E H A B E R L E R / N BA
Sixers Kobe’yİ Delİrttİ Los Angeles Lakers’ın süper yıldızı Kobe Bryant, takımının PhIladephIa 76’ers’a kaybettiği maç sonrası adeta deliye döndü.
04 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
L
akers’ta 103-99’luk skorla mağlubiyet sonrasında, kaydettiği 36 sayıyla takımının en etkili ismi olan Kobe, buna karşın savunmada Jrue Holiday ile Evan Turner’ın savunmasında zorlanmıştı. Takımın ortaya koyduğu oyundan memnun olmadığını açık bir şekilde dile getiren yıldız oyuncu, “Bizim savunma ile ilgili bazı şeyleri değiştirmemiz gerekiyor. Açıkçası biz ne hücumda ne de savunmada yeteri kadar agresif değiliz. Bu maçta ne yapmak istediğimizi de anlayabilmiş değilim” dedi. Kobe’nin ayrıca takım arkadaşlarından
Pau Gasol ile Dwight Howard’ın performansından memnun olmadığı ifade edildi. SD
HIll, Ocak’ta DönEBİLECEK Mİ?
L
os Angeles Clippers’ın yaz DÖNEMİNDE kadrosuna kattığı 40 yaşındaki tecrübeli forvet Grant Hill’in, ocak ayında takıma dönmeyi planladığı belirtildi. Sağ dizindeki sakatlık problemi nedeniyle bu yıl henüz hiçbir karşılaşmada yer alamayan Hill, daha önce aralık ayı içerisinde takıma dönmeyi planlamış ancak bunda başarılı olamamıştı. Tecrübeli oyuncu durumuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Umarım kısa süre içerisinde takıma katılabilirim. Vücudumun tedaviye nasıl yanıt verdiği önemli. Ancak ben 30’ar dakikalık aralıklarla koşu bandında çalışıyorum” dedi. Duke Üniversitesinin yıldızlarından biri olan Hill, son olarak Phoenix Suns takımının kadrosunda yer almıştı. SD
Ayın Oyuncuları LeBron VE Paul
N
BA’de Aralık ayının en değerli oyuncuları Miami Heat’ten LeBron James ve LA Clippers’tan Chris Paul olarak açıklandı. Doğu Konferansı’nda ayın en değerli oyuncusu seçilen son şampiyon Miami Heat’in süper yıldızı LeBron James, 27.5 sayı- 8.1 ribaund- 7.5 asist ve 2.0 top çalma ortalamaları yakalamıştı. LeBron ayrıca, bu karşılaşmalarda % 55 iç saha isabeti ve %40 üç sayı yüzdeleri elde etmişti. LA Clippers’ın All-Star oyun kurucusu Chris Paul ise takımının 16-0’lık derecesinde 16.0 sayı- 9.3 asist- 3.0 ribaund rakamlarıyla yardımcı olmuştu. SD 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 05
OV E RT I M E H A B E R L E R / N BA
T-Wolves’dan Çİfte Atak
M
Innesota TImberwolves Genel Menajeri David Kahn’ın kadrosuna Anderson Varejao ile birlikte JJ Redick’i dahil etmek istediği iddia edildi. Bir dış skorer bir de pota altı oyuncusunu takas yoluyla kadrosuna katmayı planlayan Kahn’ın, JJ Redick için Orlando Magic’e Derrick Williams ile birlikte draft hakkı önereceği belirtildi. Ayrıca Kevin Love’ın yanına bir uzun oyuncu almayı düşünen Kahn’ın gündeminde yer alan Anderson Varejao için Nikola Pekovic ile başlayan bir teklif sunacağı da kaydedildi. SD
Spurs’te Stephen Jackson Sakatlandı
M
Innesota TImberwolves’da kısa bir San Antonio Spurs’un tecrübeli forveti Stephen Jackson, takımının New York Knicks ile oynadığı karşılaşmada sakatlandı. Mücadelenin ilk periyotunda şut kullanırken ayak bileğini burkan Jackson, oyuna da devam edemedi. Tecrübeli oyuncu, sadece üç dakika süre alabildiği mücadelede herhangi bir istatistik kaydedemedi. Jackson’ın, yapılacak kontrollerin ardından durumunun netlik kazanması bekleniyor. SD 06 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
Mavs’te Birlik ZAMANI Dallas MaverIcks’te son maçlarda alınan yenilgiler sonrasında oyuncuların bir araya gelerek fikir alışverişinde bulunduğu belirtildi.
T
akımın tecrübeli forveti Shawn Marion, iyi mücadele etmelerine karşın alınan olumsuz sonuçlar üzerine, “Biz sürekli birbirimizle fikir alışverişinde bulunuyoruz. Eğer ortada bir sorun varsa da bunu çözmek istiyoruz. Sonuçta hepimiz bu takımın başarısı için bir aradayız” dedi. Dirk Nowitzki’nin henüz form tutmaması ve son 10 maçta alınan 9 yenilgiyi değerlendiren antrenör Rick Carlisle’da, “Burada çok iyi oyuncular var. Her biri de birey olarak iyi insanlar. Bu durumu sorgulamaları da olumlu bir durum” açıklamasında bulundu. SD
OV E RT I M E H A B E R L E R / N BA
Johnson’ın Oğlu Bombaladı Brooklyn Nets’in geçtiğimiz hafta içerisinde Avery Johnson’ın işine son vermesi, hem takımdaki hem de ligdeki oyuncuların büyük tepkisini almıştı.
08 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
K
asım ayının antrenörü seçildikten sonra kovulan Johnson için oğlu Avery Johnson Jr da twitter’dan adeta babasını savundu. Oyuncuların boş pozisyonda şutları değerlendiremediğini ve bunun faturasının da babasına kesildiğini belirten Johnson Jr, “Evet bu benim babamın hatası. Bu nedenle de üzgünüm. Eğer bu takım babama bir sezon şans verseydi o zaman her şeyin farklı olacağını görürlerdi. Ancak bu tam bir rezillik. Babam harika bir antrenör. O geçen ayın en değerli antrenörü seçildi. Ve bu organizasyon onu kovuyor” dedi.
Açıkçası küçük Johnson babasına yapılan bu davranış sonrasında duygusal bir açıklama yapmış. Yine de haksız olmadığı noktalar da yok değil. SD
Durant İÇİN Bir İlk
O
klahoma CIty Thunder’ın süper yıldızı Kevin Durant, Brooklyn Nets mücadelesinde kariyerinde ilk kez oyundan atıldı. Mücadelenin final periyotunda Thunder’ın 10490’lık skorla geride olduğu ve maçında bitimine 1:57 kaldığı dakikalarda sinirleri tamamen gerilen Durant, perdeleme sonrasında hakemin kararına itiraz edince oyundan ihraç edildi. SD
Knicks, Amare’ye Kavuştu
N
ew York KnIcks’in yıldız forveti Amare Stoudemire, takımının Portland Trail Blazers ile oynadığı karşılaşmada bu sezon ilk kez forma giyebildi. Uzun bir sakatlık sürecinin ardından Blazers karşısında mücadelenin ilk periyotunun bitimine 3 dakika kala oyuna dahil olan Stoudemire, Madison Square Garden’daki taraftarları selamlamayı da ihmal etmedi. İlk maçında 17 dakika oyunda kalan tecrübeli oyuncu, 6 sayı- 1 ribaund- 1 blokla da mücadeleyi noktaladı. SD 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 09
OV E RT I M E H A B E R L E R / E U RO L E AGU E / E U RO CUP
Haftanın MVP’si Bobby Brown TurkIsh AIrlInes Euroleague Top 16’da ikinci haftanın en değerli oyuncusu MontepaschI SIena’dan Bobby Brown oldu.
10 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
T
op 16’nın ikinci haftasında temsilcimiz Fenerbahçe Ülker’i 98-92’lik skorla mağlup eden Montepaschi Siena’da ABD’li oyun kurucu Bobby Brown, 41 sayı- 7 asistlik bir oyun ortaya koyarak 50 puan topladı. Bu sezon üçüncü kez Turkish Airlines Euroleague’de MVP seçilen Brown’ı, yine aynı karşılaşmada rakip potaya 31 sayı bırakan ve 34 puan toplayan Bojan Bogdanovic takip etti. SD
/ E U RO C H A L L E N G E CUP
Shermadini, AYRILDI
M
accabI Tel AvIv’in yaz döneminde büyük umutlarla kadrosunda dahil ettiği Gürcü asıllı pivotu Giorgi Shermadini’nin, takımla olan ilişkisinin kesildiği belirtildi. 1+1 yıllık kontratla kadroya dahil edilen ancak David Blatt’ın beklentilerini karşılayamaması nedeniyle gözden çıkartılan 23 yaşındaki yetenekli uzunun, Turkish Airlines Euroleague’de yer alan bir takımla anlaşması bekleniyor. Bu yıl Maccabi Tel Aviv forması altında 9 karşılaşmada oynayan Shermadini, 4.8 sayı- 2.3 ribaund ortalamaları yakalamıştı. SD
Milan Macvan Amelİyat Oldu
G
alatasaray Medical Park Erkek Basketbol Takımı’nda önceki gün antrenmanda burnu kırılan Sırp oyuncu Milan Macvan ameliyat oldu. Sarı-kırmızılı kulüpten yapılan açıklamada, Medical Park Bahçelievler Hastanesi’nde çekilen tomografi sonucunda burnunda kırık olduğu saptanan Sırp oyuncunun ameliyat olduğu bildirildi. Milan Macvan’ın, Galatasaray Medical Park’ın ULEB Avrupa Kupası’nda 9 Ocak Çarşamba günü Rusya’nın Unics Kazan takımıyla yapacağı maçta oynayabileceği kaydedildi. SD 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 11
Jason “Hİç vazgeçmeyen adam”
KIDD Onsekiz yıl önce bu lige bir adam geldi. Elinde bir top, kolunda bir bant vardı, o kadar! Tek başınaydı. Herkes ona yapamazsın diyordu. Ona burada yıldız olamazsın dediler, oldu. Yüzük takamazsın dediler, taktı. Ona sen sadece bir guardsın, sen tek başına bu halinle, bu koca ligin tepesine mi çıkacaksın, yapamazsın dediler. yaptı. Ve öyle görünüyor ki yapmaya da devam edecek...
10
17 - 23 EKİM 2011 / SLAMDUNK
SLAMDUNK / 10 - 16 EKİM 2011
07
N BA Ja s on K I dd Bu hafta sizlere tanıtmak istediğimiz oyuncu, o başarısız Nets’i bataktan kurtarıp ard arda iki yıl NBA finaline taşıyan süper yetenek ve NBA’in gülen yüzü. O Jason Kidd
N
BA’de trIple-double
dendiğinde, bir zamanlar akla gelen ilk isim Jason Kidd’den başkası değil. İşte karşınızda Hız ve Zekanın Kusursuz birleşimi ve üstün Amerikan Teknolojisi; JASON KIDD... 1967’de start alan ve 1976’ya kadar 9 sezon faaliyet gösteren ABA liginin son şampiyonu (1975-76) New York Nets, 1976 senesinin Haziran ayında Indiana Pacers, San Antonio Spurs ve Denver Nuggets ile birlikte NBA ligine katılmıştı. NBA ligine katıldığında New York’tan, 1967’de ilk kurulduğu şehir olan New Jersey’e taşınan ekip 1976-77 NBA sezonu ile birlikte New Jersey Nets adı ile NBA liginde mücadele etmeye başladı. İlk NBA sezonunda 22 galibiyet alarak ligin 22. ve son takımı olan Nets, bir sonraki sezonda ne yazık ki bu kötü ünvanını devam ettirdi. 1978-79 sezonunda ise Bernard King’in takıma katılması ile bir önceki sezona göre 13 galibiyet fazla alarak ilk defa NBA Playofflarında yer aldı ve o dönemde 3 maç üzerinden oynanan ilk turda Philadelphia’ya her iki maçta da mağlup olarak sezonu kapadı. 1983-84 sezonunda tekrar playoff başarısı yakalayan ve ilk defa ilk turu geçme başarısını gösteren Nets (Philadelphia 3-2), bir üst turda Milwaukee’ye 4-2 elenmekten kurtulamadı. 1985-86 sezonundan itibaren genelde ilk 10 sıranın dışında yer alan, playofflara kalabildiği senelerde (1992-1993-1994-1998) ise ilk turdan öteye gidemeyen Nets’de her şey 2001-02 sezonunda değişti. Bir önceki sezona kadar son 16 yılda sadece 3 kez .500 galibiyet oranını geçebilen ve playoff’a kalabildiği 4 sezonda ilk turdan öteye gide-
“Nets, başarısının bir sürpriz olmadığını yine JASON KIDD’İN üstün oyunu ile herkese kabul ettirdi” 14 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
meyen (16 playoff maçında sadece 4 galibiyet) Nets, NBA tarihinin en başarısız ve oyuncular tarafından en az tercih edilen takımlarından biriydi. Aslında kadroları 1998’den itibaren çok çok gelişmişti ama başarı bir türlü gelmiyordu. 1997’de draftta 2.sıradan seçilen Keith Van Horn draft-takas yolu ile kadroya katıldı. Backcourt’ta Sam Cassell, Kerry Kittles, frontcourt’ta tecrübeli Kendall Gill ve NBA ribaund krallığında 2.sırayı alan Jayson Williams ile Nets geleceğin takımı olarak gösteriliyordu. Ama bir türlü gelmeyen başarı önce Cassell’ın başını yaktı ve 1999’da takas yolu ile kadroya Stephon Marbury katıldı. 2000 Draftında ilk sıradan seçme hakkı elde edildi ve Cincinnati’nin forvet oyuncusu Kenyon Martin, takıma dahil oldu. Ama yine de Nets son sıralardan kurtulma başarısını gösteremedi ve Marbury takas ile takımdan gönderildi. İşte o takasta Marbury’e karşılık kadroya katılan O oyuncu Nets’in çehresini değiştirdi ve Nets’e sanki sihirli bir değnek deymişçesine takım tarihinin en başarılı regular sezonunu geçirerek bir evvelki sezona göre 26 fazla galibiyet ile (52 galibiyet ile .634’lük galibiyet oranı) Doğu Konferansında ilk sırayı aldı. Playoff’larda ilk turda Indiana’yı, ikinci turda Charlotte’ı eleyerek NBA tarihlerinde ilk defa Doğu Konferansı Finaline yükseldi. Burada rakip Boston’du ama yine O oyuncu serinin kaderini değiştirdi ve Nets tarihinde ilk defa NBA finaline çıktı. Ama NBA Finalinde O oyuncun gücü Lakers efsanesine karşı koyamadı. Nets, bir önceki sezon başarısının bir sürpriz olmadığını yine bu oyuncunun üstün oyunu ile herkese kabul ettirdi ve 49 galibiyet ile Doğu Konferansında 2.sırayı aldı. Playofflarda ilk turda Milwaukee’yi 4-2 geçtikten sonra ikinci turda Boston’u ve Doğu Finalinde Detroit’i 4-0’lık sonuçlarla süpürerek ard arda 2.defa NBA Finaline yükseldi. Böylece Chicago Bulls efsanesinden sonra ilk defa bir Doğu takımı ard arda 2 yıl NBA Finalinde oynama başarısını yakaladı. Ama bir önceki sezon Shaq, daha sonra ise Duncan, Nets’in final serisini kazanmasını engelledi ve Nets sezonu NBA Finalisti olarak kapadı. İşte bu hafta sizlere tanıtmak istediğimiz oyuncu, o başarısız Nets’i bataktan kurtarıp ard arda iki yıl NBA 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 15
16 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd
finaline taşıyan, skorer kimliği veya gösterişli basketbolu ile değil takımını oynatan ve etrafındaki oyuncuların kabiliyetlerini açığa çıkartan oyunu ile sivrilen O takas ile takıma katılan oyuncu. İşte karşınızda, basketbolunu zekası ile bir üst seviyeye taşıyan ve kendisine göre bir çok yetenekli oyuncuyu oyun bilgisi ile gölgede JASON KIDD… Tam adıyla Jason Frederick Kidd, hava yolu müfettişi bir baba ve banka memuru bir annenin çocuğu olarak 23 Mart 1973’te California Alameda’da dünyaya geldi. Çocukluğunda, Jason’ın favori sporu futboldu. Basketbolla resmi tanışması 3.sınıftayken yanına gelen 4.sınıfların basketbol takımlarında onu görmek istemeleriyle olmuştu. Böylece Kidd, Saint Joseph of Notre Dame lisesi basketbol takımına giriyordu. 1990-91 sezonunda takımı California Division 1 eyalet şampiyonluğunu kazanırken genç Jason’ın payı inkar edilemeyecek derecede büyüktü. İkinci senede aynı başarı tekrarlanmıştı. Okulun iki senede yaptığı 69 maçtan 63’ünden galip ayrılması Kidd’in ne kadar yetenekli olduğunu gösteriyordu. Aslında maç başına yakaladığı 25 sayı, 10 asist, 7 ribaund ve 7 top çalmalık performansı da bunu gözler önüne seriyordu. Onun bu başarısının temelleri as18 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
lında Oakland’in asfalt sokak sahalarında atılmıştı. Jason, Alameda’dan idi. Yani şehrin “düzgün ve temiz” tarafından. Bu da onu diğer zenci sokak oyuncularından farklı yapmaya yetiyordu zaten. Fakat o, sadece geldiği yerle değil oynadığı oyunla da farkını gözler önüne sermişti. O, sanki takım arkadaşlarının -hatta onlardan bile önce- nereye gideceğini kestirebiliyordu. Bu özelliğiyle kendini sokakta kabul ettirdi ve o sıralar NCAA’de Oregon Ducks’ın yıldızı
“Jason KIdd, hava yolu müfettişi bir baba ve banka memuru bir annenin çocuğu olarak 23 Mart 1973’te CalIfornIa Alameda’da dünyaya geldi”
E R E C N E P A ARK ! R A N U S A L R A H İFTİ
2 0 1 1 S İ N E M A YILLIĞI İKİ K APAK SEÇENEĞİ İLE
TÜM KİTAPÇILARDA
!
20 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd Gary Payton ile tanışma ve tabi maç yapma fırsatı buldu. (NBA yıldızlarından size Payton’ı anlatmalarını isteseniz size ilk önce ne savunmasından ne de hücumundan bahsederler. İlk söyleyecekleri özelliği onun maç boyunca durmayan çenesi olacaktır. Evet Payton NBA’in en kıdemli savunmacılarından biri bu konuda herkes hemfikir, ama bunda rakibiyle konuşarak onu demoralize etmesinin payı yadsınamayacak derecede büyük.) Payton’a göre Jason çok yetenekli bir gençti ve özellikle hücumda takımını sırtlayabilecek, sorumluluk alabilecek kapasitedeydi, fakat savunması yeterli seviyede miydi? Bu noktada Gary nam-ı diğer ‘The Glove’ (rakibini eldiven gibi sardığı söylenir) devreye girmiş ve Kidd’e bir eğitmen edasıyla yaklaşmıştı. Tabi bir sokak basketbolcusundan nasıl bir eğitmen olabilirse ancak öyle... Payton karşısında savunma olarak Jason’ı gördüğünde ona daha fazla yüklendiğini, daha sert oynadığını, çamurluk yaptığını ve tabi en çok ona konuştuğunu inkar etmiyor. Fakat bunların hepsinin onun sertliğe alışması ve sert oynaması için gerekli olduğunu da söylüyor. Payton onla yaptığı her maçtan sonra kendisini evdekilere şikayet ettiğini ama ertesi gün daha bir azimle onu durdurmak için gene asfalt sahada onu beklediğini de ekliyor. Jason ise o zamanlardaki eğitmeni hakkında övgüyle söz ediyor: ”Kuralları en iyisinden öğrendim”. Bunlar olurken Jason henüz 14 yaşındaydı ve okulu Saint Joseph of Notre Dame başarıdan başarıya koşuyordu. Bu başarılar yetenek avcılarının iştahını kabartmıştı. Jason ilk ciddi üniversite bursu teklifini o sene -yani 14 yaşında- bir mektupla aldı. “Şimdiden mi?” diye düşünüp yanlış olabileceğine karar verip teklifi geri çevirdi. İyi olduğunu biliyordu fakat o kadar da değildi. Kim bilir kaç kalburüstü oyuncuya bu tip teklifler yapılmış ve kim bilir kaçı buna “Evet” diyip harcanmıştı. Fakat o sıralar Kidd’in çevresine baktığınızda bu teklifin adeta “geliyorum” dediğini görebilirsiniz. Okulunda Jason Kidd tişörtü adeta bir üniformaydı. Giymeyene adeta uzaylı gözüyle bakılıyordu, röportajlar gazete haberleri de cabası... Ve
“Jason ilk ciddi üniversite bursu teklifini 14 yaşında bir mektupla aldı. “Şimdiden mi?” diye düşünüp yanlış olabileceğine karar VERDİ” 22 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
Jason’ın okulundaki son senesi gelmiş çatmıştı. Bu da ertesi sene için bir üniversite seçimini beraberinde getiriyordu. Daha sonra seçeceği California, o sene başında kafasında oluşturduğu 5 kolejden biri değildi. Hatta California’yı hiç “resmi” olarak ziyaret etmemişti. Düşünülenin aksine California koçu Lou Campanelli ile de hiç bir bağlantısı yoktu. Tüm bunları bir terazinin “olumsuzluklar” kefesine koyarsanız diğer kefeye çok değerli bir şey koymalısınız ki seçiminizi o üniversiteden yana yapmanız için ağır bassın. Jason için California’nın tek olumlu yanı “evine, yuvasına yakın” olmasıydı. Hatta o kadar yakındı ki öğretmenlerle sokakta, sporcularla spor salonunda veya asfalt sahada kim bilir kaç kez karşılaşmıştı. Sonuçta Kidd, elinde USA Today’in High School Player of the Year ödülü, kolej ligleri asist krallığı ve biri önceki seneden toplam iki California Player of the Year ödülüyle California Üniversitesi’nin yolunu tuttu. Fakat işler umulduğu gibi gitmedi. Kidd koç Lou’nun devamlı takım arkadaşlarına küfretmesinden onları aşağılamasından hoşlanmıyordu. Koçluk küfrederek motive etmek değildi. Zaten Campanelli, Kidd’e karşı da özel bir ilgi duymuyor diğer oyunculara nasıl davranıyorsa ona da öyle davranıyordu. Takım Campanelli’den şikayetçiydi. Sonuçta Jason’ın ilk senesinin sonlarına doğru Campanelli’ye kapının yeri gösterildi ve yerine asistanı Todd Bozeman getirildi. İlk NCAA sezonunda 13.0 sayı, 7.7 asist, 4.9 ribaund, 3.79 top çalma ortalamalarını tutturan Kidd, Pac 10 Konferansında hem asist hem de top çalma kralı oldu ayrıca Gary Payton’a ait olan Pac 10 Konferansı top çalma rekorunu da kırdı. Koç değişikliği de hemen etkisini gösterdi ve Kidd 1993-94 sezonunda 16.7 sayı, 9.1 asist, 6.9 ribaund ortalamalarıyla konferansta adeta her istatistikte zirveye oynuyordu. Birkaç hafta sonra Jason, birkaç inanılmaz son saniye atışıyla takımı California Golden Bears’ı 93 NCAA Turnuvasına taşıdı. Maç kazandıran şutlarından ilki LSU, ikincisi ise, önceki iki senenin NCAA şampiyonu Duke Blue Devils karşısındaydı. Kidd bu maçta 14 asist, 11 sayı, 8 ribaund, 4 top çalmayla “normal” oyununu sergilemişti. Blue Devils, o sene de şampiyon 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 23
24 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd luğun en büyük favorilerindendi zaten Duke’un favori olmadığı sene yok gibi fakat Kidd’in game-winner’ı onları three-peat hayallerinden uyandırdı. Bu maçta Bobby Hurley’nin savunmasında attığı son saniye şutu Sports Illustrated kapağına taşınan Kidd, sophomore senesinin ardından (yani kolejdeki 2. senesi sonunda) profesyonel olmaya karar verdi. Kidd, iki senelik kısa üniversite kariyeri süresinde daha sonra Phoenix’de beraber oynayacağı Kevin Johnson’ın asist ve top çalma rekorlarını kırmıştı. 92-93 yılında aldığı PAC-10 Freshman of the Year ödülünün yanına bu sefer PAC-10 Player of the Year ödülünü ekliyordu. Ayrıca Kidd, bu ödülü alan ilk 2.sınıf öğrencisiydi. Jason Kidd, NBA’ye adımını 1994 Draft’ında Glenn ‘Big Dog’ Robinson’ın arkasından, Grant Hill’in önünden 2. sırada Dallas Mavericks tarafından seçilerek attı. Jason, böylelikle Dallas’ın genç ilk beşindeki Jamal Mashburn ve Jim Jackson’dan sonraki üçüncü “J” oldu. Mavs sezona çok iyi başladı. Oyuncular koştukları zaman topun kendilerine geleceklerinden emin oldukları için çok rahat oynuyorlardı, kendilerine olan güvenleri tamdı. Jackson ve Mash’in 50 sayılık maçları bunun göstergesiydi. Bu sırada Kidd box score’larda pek dikkat edilmeyen, fakat maçı kazanmak için gereken bir çok sorumluluğu alıyordu. Uzun adamlara ribandlarda yardım ediyor, takımın skorerleri sıkıştığında top kullanmaktan çekinmiyor, top çalıyor savunma yapıyor, rakibin yıldızını kilitliyordu. Yani, takım kimyasının en önemli parçasını oluşturuyordu. Jason’ın ilk senesinde bir sene evvel ligin 13 galibiyet ile son sırasında bulunan Dallas, bir önceki seneye göre 23 maç daha fazla kazandı (36 G-46 Y) ama Batı’da 10.sırayı alarak playoffların dışında kaldı. NBA tarihinde o ana kadar hiç bir rookie guard takımına bu kadar katkı sağlamamıştı. Gözden kaçan bir nokta ise bu patlamanın takımın skorerlerinden Jim Jackson’ın bilek sakatlığında 31 maç kaçırmasına rağmen gerçekleşmesiydi. Ve sezon sonunda Kidd üstün performansının karşılığını Grant Hill ile birlikte 11.7 sayı, 7.7 asist, 5.4 ribaund
“Jason’ın ilk senesinde bir sene evvel ligin 13 galibiyet ile son sırasında bulunan Dallas, bir önceki seneye göre 23 maç fazla kazandı” 26 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
ve 1.91 top çalma ortalamaları ile Rookie of the Year (yılın çaylağı) seçilerek alıyordu. Sezonu top çalma krallığında 7., asist krallığında 10.sırada tamamlayan çaylak Kidd, 4 triple-double ile bu kategoride ise ligin zirvesindeydi. Fakat sonraki sene Dallas ve Kidd için işler istenildiği gibi yürümedi. 3J’nin arasına kara kedi girdi. Bir takım için en büyük problem oyuncular arasındaki çekişmedir. Fakat çekişme takıma ve oyunculara zarar vermekten başka hiç bir işe yaramaz. Mavericks’te ortaya çıkan ilk problem Jim ve Jamal arasındaki ağız dalaşıydı. Sebebi de pek tabi hücumda alınacak insiyatifti. Hangisinin ilk hangisinin ikinci opsiyon olacağı kafaları karıştıran en önemli soruydu. İkinci fakat en az birincisi kadar önemli olan, Jackson’ın topun kontrolünü istemesiydi. Bu Kidd’in rolünü kısıtlıyordu. Takımda veteran bir lider, tecrübesiyle olaya ağırlığını koyacak biri olmaması bu tartışmayı uzattıkça uzattı. Sonunda Kidd ortamı yumuşatmaya yönelik bir kaç demeç verdi fakat söylediği şeyler yanlış anlaşıldı ve bağlar tamamiyle koptu. Mavs 26-56’lık dereceyle ligin en altlarına demir atmıştı. Kidd bütün bu olanlara rağmen 82 maçta forma giymiş ve istatistiklerini 16.6 sayı, 9.7 asist (lig 2.si), 6.8 ribaund ve 2.16 top çalma (lig 4.sü) ile dişe dokunur derecede geliştirmişti. Ayrıca 783 asist ve 553 ribaund rakamlarına ulaşarak 199091 sezonunda (Magic Johnson) sonra 700 asist, 500 ribaund rakamlarını geçen ilk oyuncu olmuştu. Regular sezonda 9 triple-double ile, Grant Hill’in ardından (10 triple-double) 2.sırada yer bulurken, 30 Ocak’ta Clippers karşısında 21 sayı, 16 asist ve 16 ribaund rakamlarına ulaşarak, 1989 sezonundan bu yana (Magic Johnson) bir maçta 20 sayı, 15 asist ve 15 ribaund rakamlarını yakalayan ve geçen ilk oyuncu oldu. San Antonio’da düzenlenen All-Star maçına 1 milyonun üzerinde oy alarak seçilirken, Dallas tarihinde All-Star maçına ilk beşte başlayan ilk oyuncu olmayı da başardı. (7 sayı, 10 asist, 6 ribaund) Tüm bu kişisel başarılara rağmen, çok yetenekli 3 gençle Dallas’ın ligin dibinde olması eleştirilerin çoğalmasına yol açıyordu. Jason’ın bunu o zaman anlaması biraz zordu fakat henüz ikinci senesinde çok önemli bir 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 27
N BA Ja s on K I dd
ders almıştı: Kazanmanın önemini. Dallas gibi yetenekli bir takımın bile bir kaç sıradan tartışma sonucu ligin dibine batabildiğini göz önünde bulundurursak bunu ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz. 1996-97 sezonunda ilk 22 maçta 9.9 sayı, 9.1 asist ortalamalarını tutturan Kidd, Dallas’taki düşüşü ve bölünmeyi engelleyemeyince, 1996 Christmas’ın ertesi günü 26 Aralık 1996’da, Tony Dumas, Loren Meyer ile birlikte, Sam Cassell, A.C. Green, Michael Finley karşılığında Dallas’tan Phoenix’e takas edildi. Green gidişi ile Suns’ın cap space’inde oldukça büyük bir yer açılmıştı. Bu boşluğun gelecek için yapılacak yatırımlar için yeterli mali kaynağı sağlayacağı kesindi. Fakat Jason’ın kendine göre problemleri vardı ve bunların başında Mavericks geliyordu. Arkasında kendi başına kurtarmak istediği bir takım bırakmıştı, düzelmesi için çabaladığı bir takım. Fakat Dallas’taki bazı kimseler, Kidd gittikten sonra onun arkasından konuşmuş, çamur atmıştı. Ve Kidd’in elinden hiç bir şey gelmiyordu. Bu noktada NBA’de henüz üçüncü senesini yaşayan Jason yeni bir ders daha öğreniyordu: “Eğer kendini savunmak için elinden bir şey gelmiyorsa bırak oynadığın 28 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
oyun senin cevabın olsun”. Phoenix forması altında çıktığı ilk maçta köprücük kemiğinden sakatlanana kadar oynadığı 20 dakikalık bölümde 6 sayı, 9 asist, 7 ribaund ve 3 top çalma gerçekleştirmişti. Ama sakatlığı Phoenix forması giymesini 21 maç erteledi. 21 maç sonunda formasına kavuşan Kidd, sezonda şut yüzdesini %38’den %42‘ye, 3lük yüzdesini de %32.3 ten %40.0’a çıkartırken, kalan 32
“26 Aralık 1996’da, Tony Dumas, Loren Meyer ile birlikte, Sam Cassell, A.C. Green, MIchael FInley karşılığında Dallas’tan PhoenIx’e takas edildi”
30 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd maçta Phoenix’e 23 galibiyet getirerek playoff yarışında büyük bir ivme kazandırmıştı. Sezon sonunda asist krallığında 4., top çalma krallığında 5.olan Kidd, Phoenix forması ile 2 triple-double yapmayı başardı. Ama o sezonki en büyük yenilik Kidd’in kariyerindeki ilk playoff maçına çıkmasıydı. Kidd’in gelişi ile regular sezonu sezonunda (Phoenix Suns, Kidd gelmeden önce, 17 galibiyet, 32 mağlubiyet ile 11.sıradaydı) 40 galibiyet, 42 mağlubiyet ile Batı’da 7.sırayı alan Phoenix 1997 NBA Playofflarında ilk turda Seattle ile eşleşti. 3.maçın sonunda seride 2-1 öne geçen Phoenix, evinde oynadığı 4.maçta Kidd’in 23 sayı, 14 asist ve 6 ribaunt’una rağmen salondan 122-115 mağlup ayrıldı. Seriyi 2-2’ye getiren Seattle son maçta 24 sayılık farkla salondan galip ayrılarak bir üst tura çıkan takım oldu. Kidd’in ilk playoff tecrübesi 12.0 sayı, 9.8 asist, 6.0 ribaund ve 2.20 top çalma ortalamaları ile noktalanmıştı. 1997-98 sezonu Suns için son derece başarılı geçiyordu. 82 maçta alınan 56 galibiyet takasın ne kadar yararlı olduğunun bir göstergesiydi adeta. Takım içinde skor yükü öyle güzel bölünmüştü ki rotasyondaki 9 oyuncunun 9 veya daha üstü bir ortalaması vardı. Bu sırada Kidd, Suns takımının bir üyesi olarak kendini kabul ettirmişti. 21 Şubat 1997’de yerel bir televizyonda muhabir olan Joumana Samaha’yla dünya evine giriyordu. Çift, 12 Ekim 1998’de çocuk sahibi olacaktı. Kidd “Phoenix’de başıma gelen en iyi iki şey” diye özetliyordu. Fakat playoff’a kaldığı da işin rengi değişti. Cliff Robinson, Penny Hardaway, Antonio McDyess, Tom Gugliotta gibi starlar bulunmasına rağmen PHX playoff ikinci turdan öteye geçemedi. Her sene bir başka sorun çıkıyordu. 97’de sorun, dönemin güçlü ekibi Payton, Kemp, Schremph, Hawkins, Mcilvaine‘i kadrosunda bulunduran Seattle’dı. 98’de ise senenin flaş çaylağı Duncan ve San Antonio’ya boyun eğiyorlardı. 199899’da lockout nedeniyle 50 maç üzerinden oynanan sezon sonunda Kidd ilk NBA asist krallığına ulaşırken, hem ALL-NBA First Team’inde hem de ALL-NBA
“1997-98 sezonu Suns için son derece başarılıYDI. 82 maçta alınan 56 galibiyet takasın ne kadar yararlı olduğunuGÖSTERİYORDU” 32 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
Defensive Team’inde yer buldu. Fakat playoffta ilk turda Portland tarafından süpürüldüler. 1999-2000 de Kidd, 2.defa ard arda asist krallığına ulaşırken, ALLNBA First Team’inde ard arda 2.defa üyesi seçiliyordu. Playofflarda önceki sezonun şampiyonu Spurs’u yenip tur atladılar fakat rakip Lakers’tı ve sonuç kaçınılmazdı. Başarılı regular sezonların ardından playofflarda bir türlü gelmeyen başarı herkesi rahatsız ediyordu. Bir günah keçisi bulunmalıydı. Bir yandan Phoenix takımında bir çok sorun yaşayan ve zor günler geçiren Kidd diğer yandan 2000 senesinde Sydney olimpiyatlarında Amerika Birleşik Devletleri’ni temsil edecek kadroda ismi açıklandığında yaşadığı sevinç verdiği demeçlerden anlaşıyordu. “Uluslararası alanda ülkenizi temsil etmekten daha onurlu bir şey düşünemiyorum. Bu benim için büyük bir gurur formayı elimden geldiğince iyi taşıyacağım.” Eleme turlarında Amerika, İtalya, Litvanya, Fransa, Çin ve Yeni Zelanda’nın olduğu A grubundan namağlup bir şekilde çeyrek finallere çıkıyor ve Rusya ile eşleşiyordu. Maç 85-70 USA lehine bitiyor Kidd, Garnett (16) ve Carter’dan (15) sonra 10 sayıyla takımının galip gelmesinde önemli rol oynuyordu. Yarı finallerde ise 14.700 kişinin izlediği Litvanya karşısında 6 sayıda kalıyordu. Fakat ABD maçtan 85-83 galip ayrılıyordu. Diğer yanda ise Fransa ev sahibi Avustralya’yı 76-52 ile geçerek finalde ABD’nin rakibi oluyordu. Final maçında Fransa’yı 85-75 geçen Amerika şampiyonluğa ulaşırken Kidd, Carter’ın Frederick Weis’in (2.16 m) üstünden bastığı smacın asistini yapıyordu. Kidd, Olimpiyat sonunda altın madalyayla ödüllendirilen takımın gardı olmanın yanında bir de aldığı kısıtlı süreye rağmen gümüş karmaya seçilmişti. Tüm turnuva boyunca 6.0 sayı 4.4 asist ile oynamış 5.2 ribaund ile takımda Garnett ve Mourning ten sonra en çok ribaund alan oyuncu olmuştu ama NBA’de yeni sezon onun için çok zorlu geçecekti. 2000-01 sezonu Phoenix medyası için oldukça hareketli geçiyordu. Suns takımının yıldızları birer birer olaylara bulaşıyordu. Önce Penny Hardaway bir kadının kafasına silah dayayıp onu tehdit ettiği gerekçesiyle suçlanmış ve mahkemelik olmuştu. Daha 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 33
N BA Ja s on K I dd sonra takımın skoreri Clifford Robinson uyuşturucu ile yakalanmış ve o da Penny ile aynı akıbeti paylaşmıştı: mahkeme. Ve 18 Ocak günü bu sefer Jason Kidd evde çıkan bir tartışma sonucu karısı Joumana attığı tokat gerekçesiyle göz altına alındı. Çift daha sonra aralarındaki sorunları çözdüklerini ve ayrılmayacaklarını dile getirmiş olsa da Suns yönetiminin gözünde hasar böyle kolaylıkla giderilemezdi. Playofflarda bu sefer Sacramento’ya kaybeden Phoenix’de aranan günah keçisi bulunmuştu. Suns başkanı Jerry Colangelo Jason’ın oyunun yeterince “gösterişli” olmadığını ve taraftarları tribüne çekmediğini öne sürdü. Bu açıklamalar Kidd’i kızdırmıştı. Çünkü onun oyun stili söylenilenin aksine rakip onu durdurabileceğini kanıtlayana kadar saldırmak, saldırmak ve saldırmaktı. Aslında asıl problem Suns takımında “bitirici” oyuncuların eksikliğiydi. Siz ne kadar fast break şansı yakalarsanız yakalayın eğer takım arkadaşlarınız işin en kolay kısmını, yani topu çemberden geçirmeyi başaramıyorsa fast breakler hiç bir kazanç sağlamaz. Üstüne üstlük takımı yorar. Phoenix yönetimi de muhtemelen bunu biliyordu fakat Kidd’i kurban etmek tüm takımı baştan yenilemekten takdir edersiniz ki daha kolaydı. “Çoğu kişi deli olduğumu düşünüyor, fakat bazen başarmak için deli olmalısınız. Gerçekten bunun [takasın] benim için çok iyi olduğunu düşünüyorum. Aynı derecede Nets için de. Bence fırsat, mücadeledir, kendini kanıtlamaktır. Ve şu durumda ancak maçları kazanarak kendimizi kanıtlayabiliriz. Ben buna hazırım. Biz buna hazırız.” Bu seferki takas haziran da NBA Draft’inden hemen sonra yapıldı. Başrollerde ise Jason Kidd ve onun hiç benzemek istemediği türde bir guard olan ve “kağıt üstünde” Suns’ın aradığı, taraftarı tribüne çekebilecek atan, tutan, koşan, coşan, coştukça coşturan, ateşli Nets gardı Stephon Marbury vardı. NBA’de iki gerçeklik tartışılmaz: “Turnikeye girerken atılan fazla adım steps değildir ve New Jersey’de oynamayı kimse istemez!” aslında Kidd, NJ ye takas edilmekten çok, bu takası takımdan gelen bir telefon
“Suns başkanı Jerry Colangelo Jason’ın oyunun yeterince “gösterişli” olmadığını öne sürdü. Bu açıklamalar KIdd’i kızdırmıştı” 34 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
yerine tıpkı halkın geri kalanı gibi medyadan öğrenmeye sinirlenmişti. Fakat ertesi gün yapılan basın toplantısında daha önceki senelerdeki olayların getirdiği deneyimle soğukkanlılığını korumuş ve olgun davranarak sorulara cevap vermişti. Tabi ki herkesin kafasındaki en önemli soru Ocak ayındaki tutuklanmanın bu takasta etkili olup olmadığıydı. Jason’ın cevabı “Tabi olabilir. Ama çoğunluk bunun basketbolla alakalı bir karar olduğu konusunda birleşecektir.” şeklindeydi. Ülkenin diğer tarafında ise başka bir basın toplantısında NJ Nets başkanı Rod Thorn yeni guardlarının takıma kazandıracakları hakkında konuşuyordu: ”En büyük 3 problemimiz ribaund almak, savunma ve takım kimyasıydı. Sadece bir takasla bu üç alanda da eksiklerimizi giderecek konuma geldik” Kidd, NJ’e geldiği zaman öncelikle kafasında bazı olayları çözmesi gerekti. Mesela Nets’in aslında çoğu insanın düşüncesinin aksine kötü bir takım olmadığını fakat bir türlü gereken patlamayı yapamadığını anladı. Bunun da tabi ki en önemli sebebi sakatlıklardı. Önce büyük umutlar bağlanan Kerry Kittles’ın sakatlığı daha sonra 2000 draft’ında 1.sıradan seçilen Kenyon Martin’in kırılan ayağı Nets’in istenilen sonuçları almasına engel oluyordu. 2001-02 sezon başında New Jersey Nets’in kadrosu Kidd için biçilmiş kaftandı. Martin ve Kittles gibi iki süper bitirici özellikleri yüksek oyuncu, set hücumunda şut kullanabilecek Van Horn gibi düzgün bilekli bir forvet, Todd MacCoulloch gibi vasat ama uzun bir pivot. Benchte ise Aaron Williams ve Lucious Harris gibi deneyimli iki görev adamı, seyirci coşturan smaçlarıyla çaylak Richard Jefferson. Ve hepsinin ortak özelliği: Kazanamaya dolayısıyla başarıya olan açlık... Başkan Thorn ve koç Byron Scott’a göre Nets’in başarısı için gereken iki etmen, az sakatlık ve başarılı bir önderlikti. Sakatlıkların kaçınılmaz olduğu düşünülürse önderlik konusunda Jason devreye girdi ve kendinden önceki Marbury’nin aksine takım arkadaşlarına duyduğu saygı ve güven ile onlardan en yüksek derecede yararlandı. Özellikle sezon ortasında verdiği “playofflardayız” demeçleri de bunun bir göstergesiydi. Bütün bu sözler koç Scott’a adeta bir şarkı gibi geliyordu. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 35
36 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd İnanmak başarmanın yarısı derler. NJ sezon başında ligi kafasında çözmüş başarıya giden yolu önceden kestirmişti. Geçen seneki 26-56’lık kötü dereceye sahip takımdan farklı olan sadece 4 çaylak oyuncu (RJ, Scalabrine, Collins, Brendan Armstrong) ve point guard Jason Kidd’di. Bu kadar az değişiklik başarıyı beraberinde getirebilir miydi?! Koç Scott sezon öncesi kampından bir gün önce Jason’ın takıma söylediği lafları hatırlatıyor. “Kaybetmeye mahkum değiliz. Hepimiz sıkı çalışırsak başarıya takım halinde ulaşabiliriz.” Ve devam ediyor odadaki herkes sandalyesinin üstündeydi! Tabi ki her zaman görünmeyen kahramanlar vardır. Koç Scott da onlardan biriydi. Yavaş ama emin adımlarla Nets’i Jason’ın en verimli olacağı takım kalıbına soktu. Savunmada mücadele, her iki pota altında ribaundlar ve rakibin oflama puflamaları arasında devamlı hareket eden bir top. İşte bu Jason’ın stiliydi ve Suns’ta ortaya koyamadığı hızlı oyun NJ de dişlilerin çalışması gibi tıkır tıkır işliyordu. Komuta Kidd’deydi ve oynayanlar oynadıkları oyundan izleyenlerde sahadaki şovdan büyük keyif alıyorlardı. Kampın ilerleyen günlerinde Nets’in starları kendilerini bulmaya başladılar. Van Horn 1.80lik bir şutor gaurd değil de 2.10’luk bir forvet olduğunu, Kittles ise eli sıcakken durdurulamadığını hatırladı. Martin ise Kidd’in sayesinde bir kaç yeni numara öğrenmişti. Fakat en önemlisi üçünün de kendilerine güvenleri yerine gelmişti. Aynı şekilde çaylaklar da takıma rollerini öğrenmiş, uyum sağlamıştı. Herkes gereken katkıyı yapıyordu. İşler böyle gittiği sürece Nets’in playoff’a girmemesi için hiç bir engel yoktu. Kamp bitip de sezon başladığında kimse -taraftarlar bile Nets’in sezon içinde 50 galibiyet alacağını düşünmüyordu. Bunun için takım kalitesini önce kendi taraftarlarına ispatlamalıydı. Sezonun ilk maçında Indiana Pacers’a karşı 9000 taraftar Continental Airlines Arena’da yerlerini almıştı. Bir NBA maçı için düşük bir rakamdı. Fakat bu bile Kidd için sıcak bir “merhaba” sayılabilirdi. Dakikalar geçtikçe Nets geri düşmeye başladı. Herkesin kafasında aynı düşünce
“Çaylaklar da takıma rollerini öğrenmiş, uyum sağlamıştı. İşler böyle gittiği sürece Nets’in playoff’a girmemesi için bir engel yoktu” 38 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
hakimdi “yeniden başlıyoruz, değişen bir şey yok, lig sonunculuğu, bekle Nets geliyor!” fakat son periyotta inanılması güç bir değişim yaşandı. Geçmiş seneler olsa son periyotlar New Jersey taraftarları için bir işkence gibi geçerdi. Çünkü maç zaten ilk 3 periyotta bitmiş olur, 4 periyot rakip takım çaylaklarını ve normal sezonda süre almayan oyuncularını sahaya sürer adeta taraftarlarla dalga geçerdi. Taraftarlar ise salonu terk ederdi. Fakat bu sefer farklıydı. Kidd ve takım arkadaşları maçı bırakmamıştı ve Pacers lehine olan 11 sayılık farkı kapatmışlardı. Bu muhteşem geri dönüş sonucu Nets evinde 103-97 kazanmıştı. Oyuncuların ve teknik heyetin yüzündeki gülüş taraftarların inançsızlığını silip atmıştı. Kidd’in yeni forması ile ilk maçında rakamları ise 14 sayı, 10 ribaund, 9 asist ve 4 top çalmaydı. Nets’in bundan sonraki sekiz rakibinden altısı da Pacers ile aynı kaderi paylaştı. Fakat bunlardan bir tanesinin New Jersey adına anlamı diğerlerinden çok çok farklıydı. Nets taraftarlarının ligde en “kıl” oldukları takım olan New York Knicks’e karşı alınan 26 sayılık galibiyet. Maç adeta bir karnaval havasında geçmiş rotasyondaki herkes görevini eksiksiz yerine getirmiş ve taraftarlara inanılmaz bir şov sunulmuştu. Kidd bu maçta sadece 9 top kullanıyor ama 12 sayı ve özellikle15 asisti ile bütün takım arkadaşlarını eğlenceye katıyordu. New Jersey daha sonra Seattle’ı 106-94 ile geçti. Kidd yakın arkadaşı Payton’ın karşısında 16 sayı, 13 asist ve 9 ribaund ile baskın geldi. Maçtan sonra iki guardı karşılaştırması istenildiğinde Koç Scott gülerek “Tek fark Payton’ın çenesi çok daha fazla düşük” diyordu. Jason konuşmasını saha dışında yapıyordu. “Nets şu ana kadar oynadığım en iyi takım, sanırım. Atletik ve yetenekli. Evet uzak ara en iyi takım. Eğer kimse sakatlanmazsa hepimiz eminim daha çok keyif alacağız”. Aslında bütün bunlar Jason’ın dahiliğiydi. Kidd tarafından medyaya övülen Kittles ve Van Horn’un gururu okşanmıştı. Artık maçlarda kendilerine daha çok güveniyorlardı. Bu duruşlarına bile yansımıştı. Fakat tabi ki maçlar kazanılmaya başladıkça takımda bir rehavet oluştu. Bunu da düzeltmek Kidd’e kalmıştı. Yaptığı açıklamalarda henüz batıya deplasman 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 39
40 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd
turuna çıkmadıklarını yani henüz tam anlamıyla kendilerini sınayamadıklarını söylemişti. Korkulan oldu ve Nets batı turunun ilk maçında Denver’a boyun eğdi. Eleştiri oklarının hedefinde 1/10 üçlük isabetiyle oynayan Jason Kidd vardı. Sonraki maç Jazz ileydi. K-Mart’ın John Crotty ile dalaştığı Malone’un da daha sonra olaya dahil olduğu maçta New Jersey gülen taraf oluyordu. Batı turunun ilk galibiyeti böylelikle ikinci maçta gelmişti. Sonraki iki maç Clippers ve Kings’e karşıydı. Jason her iki maçta da triple-double istatistikleri elde ederek yeni takımına ne kadar alıştığını bir kez daha gözler önüne serdi. Eve döndüklerinde Nets hala Atlantic Dvision’da liderdi. Bir sonraki maç diğerlerine göre çok daha kişisel bir karşılaşmaydı. Nets evinde Suns’ı ağırlıyordu. Kidd, Phoenix’in kendisine attığı kazığa sahada cevap vermek istiyordu. Kafasında maçı sıfır sayıyla tamamlayarak Nets’in yenmesini sağlamak vardı. Bunun Suns’a en iyi gönderme olacağını düşünüyordu. Fakat bu olanaksızdı. Ama gene de Jason ilk şutunu attığında asist hanesinde görülen 11 rakamı her şeyi açıklıyordu. Tribünde onu izleyen 3 yaşındaki oğlu T.J. ve karısı Joumana’nın da desteğiyle Kidd 42 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
oyunun kontrolünü tamamen eline almış ve Nets maçı 10687 kazanmıştı. Maç sonunda Kidd’in rakamları 6 sayı, 13 asist, 9 ribaund ve 4 top çalmaydı. Nets, Atlantic Division zirvesinde yerini sağlamlaştırdıkça taraftarlar Continental Airlines’ın yerini hatırlamaya başladılar. İlk maçtaki bir avuç taraftarın yerini şimdi binlercesi almıştı. Nets şovu kapalı gişe oynuyordu adeta. Tribünlerin doluluğu ile Nets’in fast break sayıları orantılıydı. Ne kadar çok seyirci o kadar
“KIttles’a göre KIdd topu tuttuğunda kafasında sahanın bir resmini çekiyordu. Paslarının yerini bulacağından kimsenin şüphesi yoktu”
güzel paslar, smaçlar, alley ooplar... Scott takımın bataklıktan çıkıp zirveye yükselmesini sakince izliyordu. Van Horn’un boşa çıkıp ceza üçlüklerini kesmesini, Kittles’ın güveninin yerine gelmesini tepki vermeden takip ediyordu. Fakat kimsenin tepkisiz kalamayacağı birisi daha vardı takımda: Kenyon Martin. Belki de Kidd’in gelişi en çok K-Mart’a yaramıştı. Orta mesafe şutu o kadar iyi olmayan Martin bu açığını Kidd’den aldığı pasları smaçlayarak kapıyordu. Savunmada ise, biliyorsunuz işte, sert çocuk rolü üstleniyordu. İtişmelerde, bloklarda, ribaundlarda boy ve fizik açığını mücadele hırsıyla kapıyordu. O sıralarda Kidd artık kendini iyice kabullendirmiş olmanın da verdiği rahatlıkla medyaya yeni kulübünden övgüyle söz ediyordu: “Bu kulüpte çok yürekli insanlar var. Oyunu seven insanlar. Geçmişte alınan kötü sonuçlara rağmen soyunma odasında herkesin umutla maçı beklemesi çok güzel bir şey. Daha da iyisi, kimse geçmişten söz etmiyor. Herkes geleceğe umutla bakıyor.” Mesaj yerine gitmişti. Bir sonraki maç Minnesota Timberwolves ileydi. İki kulüp de yetenekli oyunculara sahipti ve kazanmaya odaklanmışlardı. Nets maça çok hızlı başlamıştı. Kidd de öyle. Erken gelen 19 sayılık bir üstünlük T’wolves’un bütün planlarını bozdu. Fakat daha sonra Kevin Garnett’ın çabalarıyla fark kapandı ve maç uzatmaya gitti. İşte geçmişte olsa NJ’nin kaybedeceğine kesin gözüyle bakılan bir maç daha. Ama Jason’ın kulakları bu tip söylemlere tıkalıydı ve Martin ile beraber 64 sayı atıp maçı 117-112 Nets’e getirmeyi bildiler. Kidd bu maçta 33 sayı üretirken, 8 asist, 6 ribaund ve 4 top çalma ile sahanın en iyisiydi. Maçtan sonra medya karşısında Koç Byron Scott “Eğer o, şu an ligdeki en iyi point guard değilse, hepiniz çıldırmış olmalısız” diyordu. “Maç istim üstündeyken topu istiyor çemberden geçiriyor ve maçı getiriyor.” Nets’in transition oyun sistemi rakiplerini korkutmaya başlıyordu. Eğer onlara karşı bir şut kaçırmışsanız ve hücum ribaunduna girmek gibi bir hata yapmışsanız Nets ribaundu aldığı takdirde 2 saniye sonra kendi potanızda bir smaç yemeniz kaçınılmazdı. Bunda Kidd’in paslarının ve tabi aldığı savunma ribaundlarının önemi inkar edilemezdi. Kerry Kittles’a göre Kidd 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 43
44 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd seken topu tuttuğunda kafasında sahanın bir resmini çekiyor öyle yere iniyordu. Paslarının yerini bulacağından kimsenin şüphesi yoktu. Çünkü Jason takım arkadaşının nereye gideceğini önceden sezebiliyordu. All-Star arası yaklaşırken East Rutherford bölgesinde inanılmaz bir trafik yaşanıyordu. Continental Airlines Arena o sezonki en kalabalık gününü yaşıyordu. Majesteleri şehre gelmişti. Ve onu selamlamak üzere 20.049 izleyici tribünde yerini almıştı. Bundan bir kaç sene önce Jordan, Kidd’i golf oynamaya davet etmiş ve golfte bile ne kadar iyi olduğunu kanıtlamıştı. Ama Jason’ı daha çok etkileyen MJ’nin her alandaki kazanma arzusu idi. Kidd o gün golf sahasında da yeni bir ders almıştı. Şimdi çimdeki kapışma parkeye taşınmıştı fakat tabi ki Jordan eski Jordan değildi. Ama onu küçümsemek ondan 40 yemeniz için geçerli bir sebepti. Fakat Kidd ve Nets buna izin vermedi ve Wizards’ı eve eli boş gönderdiler. Hem de “sadece” 44 sayılık bir farkla!. 14.3 sayı, 10.0 asist, 7.1 ribaund ve 2.15 top çalma ortalamalarına rağmen Jason Kidd All-Star maçında Doğu Karması ilk beşine aday gösterilmemişti. Fakat Carter sakatlanınca onun yerine başlayacağı duyuruldu. Bu sırada herkesin Kidd’e yönelttiği soru: “Nets’in böyle daha ne kadar devam edeceğini düşünüyorsunuz?” idi. Kidd’in cevabı ise gene takım arkadaşlarına duyduğu güveni gösterecek cinstendi: “Biz sadece sahaya çıkıp eğlenmeye çalışıyoruz ve tabi elimizden gelen en iyi şekilde oynamaya”. Bir zamanların popüler ABA takımı Nets NBA ye katılalı 25 yıldan fazla olmuştu ama en iyi galibiyet sayıları 49’dan (1982-83) öteye geçememişti. 2002 yılında herkes anlamıştı ki o sezon her şey farklıydı ve Nets emin adımlarla hedefe ilerliyordu. Belki de takımın All-Star arasından sonra yaşadığı düşüşün sebebi buydu. Nets’i küçümseyen takımlar artık akıllanmışlardı. Evet artık Nets’i küçümseyen takımlar maç sonunda yedikleri farkla kendilerine geliyordu. İşi sıkı tutmayan bir savunma ise Jefferson ya da Martin tarafından cezalandırılıyordu. Hal böyleyken rakipler
“14.3 sayı, 10.0 asist, VE 7.1 ribaund ortalamalarına rağmen KIdd All-Star maçında Doğu Karması ilk beşine aday gösterilmemişti. 46 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
ekstra konsantre olarak NJ’ye hazırlanmaya başladılar. Takım art arda yenilgiler almaya başladı. Kidd’de herkes kadar suçluydu tabi. Özellikle istikrarsız şutu hiç olmadığı kadar çok eleştiriliyordu. Hawks ve Pistons maçlarında toplam 7-34 saha içi isabetiyle oynamıştı. Fakat evlerinde aldıkları arka arkaya 6 galibiyet takımı kendine getirdi. Sonuncusu Miami Heat karşısındaydı ve 97-78 Nets lehine biten bu karşılaşmada Jason Kidd o sezonki 7.triple-double’ının altına imzasını atmıştı. Ayrıca bu, takımın 41. galibiyetiydi dolayısıyla %50’lik sezon içi galibiyet yüzdesini garantilemişlerdi. Geriye kalan 17 maç içinde hala 50 galibiyete ulaşma şansları vardı. Nets ve Kidd vites arttırdı. Sonraki 11 maçın 8 inden galip ayrılıyordu. Wizards karşısında alınacak bir galibiyet “yarım dalya” demekti. Nets, Wizards’ı 13 sayıyla geçti, Kidd 21 sayı, 12 asist ile yıldızlaşmış seyircilerin “MVP” bağırışları arasında soyunma odasının yolunu tutmuştu. Başkan Rod Thorn “O ekstra bir şey yapmıyor. Normal hali bu.. zaten O’nu bu kadar inanılmaz kılan bu detay” diyordu. NBA Jason ilk senesinde takımına bir önceki sezona göre 23 galibiyetlik fazladan bir katkı yaparken izlemişti. Ama şimdi dipteki bir takımı zirveye taşımasını izlemek de biraz fazlaydı. Sezon bitip de playofflar başladığında Nets taraftarları normal sezon MVP’sinin açıklanmasını dört gözle bekliyorlardı. Lakers’ın küçük çocuğu Shaq sezon başı favoriydi ama Duncan ve Kidd sezon içi performanslarıyla onu gölgede bırakmışlardı. Yarışmanın ikisi arasında geçeceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Fakat her ne kadar kabullenmek istemese de Jason’ın kafasında MVP den daha başka sorunlar vardı: Playoff ilk turu.. Suns’taki başarısızlıkların tekrarı olmamalıydı fakat rakip de genç ve dinamik adeta patlamaya hazır bomba Pacers’tı. X faktör Reggie’yi de unutmamak lazımdı tabii... Bir çok otoriteye göre Playofflar Nets için kabus gibi geçecekti çünkü oyun felsefesi devamlı koşmak olan bir takımın playofflarda başarıyı yakalaması için ya bir mucize ya da çok kolay bir rakip gerekliydi. İlk maç Pacers’ın üstünlüğüyle sonuçlandı: 89-83. Saha avantajı kaybedilmişti. Herkes Jason’ı suçluyordu. Sebep, son dakikalarda 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 47
48 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd pas vermeyi düşünmek yerine çok şut kullanmasıydı. Aslında Kidd’in yaptığı akıllıcaydı. El yakan topları o kullanıyordu, takım arkadaşları daha basit konulara odaklanabiliyorlardı. Sonuçta ikinci maç 16 sayılık bir Nets üstünlüğüyle sona eriyordu. Pacers koçu Isiah Thomas, eski bir guarddı ve oyunun kimyasını kavrayabiliyordu. Taktik olarak Jason’ın şut atmasını pas vermesine yeğliyordu. Ama Kidd 85-84 Nets lehine biten maçta ürettiği 25 sayıyla onları bir kez daha düşünmeye davet ediyordu. 4. maç ise Reggie Miller’ın kaybetmeyi kabullenmiyorum şovu şeklindeydi. Nets maçın henüz başında öne geçmiş, devre arasına doğru Pacers farkı kapamıştı. İkinci yarıda aynı senaryo: Nets açtıkça Pacers geri gelmeyi başarıyordu ve son sözü Miller söyleyecekti. 9 metreden attığı üçlükle maçı uzatmaya götürmeyi başardı. Fakat uzatmalarda her Pacers basketine Kidd verecek bir cevap buldu. Maç ikinci uzatmaya gitti. Ama Nets maçı 120-109 koparmasını bildi. Sonra rakip Charlotte idi. Güçlü pota altıyla New Jersey’e sorun çıkarabilecek takımların başında geliyorlardı. Fakat Jamal Mashburn’un rahatsızlanması sonucu üstüne fazladan yük binen Baron Davis’in oyuna yeterli katkıyı yapmaması sonucu Nets seriden galip ayrılmayı bildi. Continental Airrlines Arena’daki ilk iki maçta farklı isimler ön plana çıktı. Kidd bu seride durgundu fakat ilk maçta Haris, benchten gelerek çok iyi katkı yaptı ve onun açığını kapadı. İkinci maçta ise adeta Van Horn şov vardı. Nets’te keyifleri bozan tek haber Tim Duncan’ın MVP seçilmiş olmasıydı. Koç Scott bu karara sitem ediyor “Bence çok saçma. Jason’ın takıma katkısı, geldiğimiz nokta... Anlayamıyorum” diyordu. 3. maçta Kidd, David Wesley ile çarpışıyor ve oyunu ilk devre terk etmek zorunda kalıyordu. Kidd’in kaşına 15 dikiş atılıyordu. Nets maçı 115-97 vermişti. 4 maçın önemi iyice artmıştı. Bu maçta Kidd sadece sahaya geri dönmekle kalmıyor ayrıca son periyotta attığı 13 sayıyla Nets’i de 89-79’luk galibiyete taşıyordu. Konferans finallerinde rakip Boston Celtics’di. Otoritelere göre New Jersey derin kadrosuyla bu seri-
“ContInental AIrlInes Arena’daki ilk iki maçta farklı isimler ön plana çıktı. FAKAT KIdd bu seride OLDUKÇA durguN GÖRÜNÜYORDU” 50 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
den galibiyetle ayrılacaktı fakat Pierce&Walker Co.’yu durdurmaları şarttı. Scott oyuncularına insanların Nets hakkında görüşlerini değiştirmenin tek yolunu kazanmaya devam etmek olduğunu ve bu seride kazanmak için K-Mart’in ribaundlarda daha etkili olması gerektiğini anlatıyordu. Nets evindeki ilk maçı 104-97 alırken Kidd kariyerinin ikinci playoff triple-double’ını 18 sayı, 13 ribaund, 11 asist ile yapıyordu. Fakat ikinci maç Martin’in Pierce durdurmaktaki insan üstü çabası ve Kidd’in bir başka triple’double’ına karşılık 93-86 Celtics üstünlüğüyle bitiyordu. 3. maçta Nets, Boston’a saha avantajını tekrar kazanmak için gidiyordu. Maça fırtına gibi girdiler ve playoff tarihinde yakalanmış en büyük farkı yakaladılar: 26 sayı. Ama sonra ne olduysa Nets durdu Pierce coştu ve Celtics geriden gelip 94-90 kazandı. Son periyot sayı bulamayan Kidd arkadaşlarını yarı yolda bırakmıştı ve eleştirileri üstüne almaktan çekinmiyordu. Ama aslında Celtics taraftarının Kidd’in karısı Joumana ve oğlu TJ lafla sataşmaları Kidd’in kafasındaki en büyük sorundu. Kendisine yapılan tezahüratlara kulakları tıkalıydı ama ailesi için endişe ediyordu. 4.maç adeta 3.maçın bir kopyası gibi başladı. Nets erkenden öne geçti. Celtics devre arasına doğru farkı 6’ya indirdi. 3.periyot Kidd ve arkadaşları biraz duruldu. Ama 4.periyodun geçen maça benzememesi için Jason dizginleri eline aldı. Takım arkadaşları da savunmadaki gayretleri ile ona destek oldu ve son düdük çaldığında skorbord 94-92 Nets üstünlüğünü gösteriyordu. Celtics beşinci maçta da ancak son çeyreğe kadar dayandı fakat son çeyrekte gardları düştü ve 96-88’lik skorla yaz tatili hazırlıklarına başladılar. Nets tarihinde ilk kez NBA finallerine çıkıyordu ve Kidd son maçtaki 15 sayı, 13 ribaund, 13 asistiyle 35 yıldan beri bir playoff serisinde 3 triple-double yapan ilk oyuncu ünvanıyla NBA tarihine geçiyordu. Ayrıca bütün seri boyunca asist, ribaund ve sayı ortalamalarının da çift haneli sayılara ulaştığını hatırlatalım (17.5 sayı, 11.2 ribaund, 10.2 asist). Ve finaller... Nets doğuda şampiyonluğunu ilan ettiğinde Kings-Lakers serisi oynanmaktaydı. Taraftarlar hangisini istedikleri konusunda kararsızdı. Jason ise 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 51
N BA Ja s on K I dd Lakers’ın gelmesini yeğlemekteydi. Çünkü geçen senenin şampiyonunu tahttan indirerek hanedanlığı sonlandırmak gibi bir isteği vardı. Ama Lakers kadro olarak Nets’ten bir kaç gömlek üstündü. Shaq, bilmiyorum anlatmaya gerek var mı? Yanında da her geçen gün “Jordan seviyesine” yaklaşan Kobe Bryant. Sahada bu ikisini durdurduğunuzda ise kenarda Phil Jackson’ı alt etmeniz gerekmeydi. Byron Scott’ın kafasındaki plan Kobe ve Shaq‘i kitlemek değildi. Onun tek istediği Fisher, Fox ve Horry gibi adamların daha çok insiyatif almalarıydı. Ama bunun için Kobe ve Shaq’in kaçırması gerekliydi! Bir başka yolda Nets’e göre nispeten daha ağır oyunculardan kurulu Lakers’ı sezon içindeki taktikle; koşarak yenmekti. Bunun için gene Kidd’e çok iş düşüyordu. Sonunda seri başladı fakat Nets cephesinde işler istenildiği gibi gitmiyordu. Henüz ilk maçta erken sayılabilecek bir zamanda fark 23 sayı olmuş ve Nets oyuncuları panik olmuştu bile. Yavaş yavaş fark 12 ye indi fakat Lakers tecrübesiyle maçtan galip ayrılmasını bildi. Aynı senaryo diğer maçlar içinde geçerliydi ve New Jersey finalde Lakers’a 4-0 ile süpürülerek herkesin kafasında yeni soru işaretleri türetti. “Yoksa o kadar iyi değiller miydi?” 2002-03 sezonuna New Jersey başrollerinde Van Horn-Dikembo Mutombo’nun olduğu bir takas yaparak girdi. Çoğunluğun düşüncesi takastan zararlı çıkanın New Jersey olacağıydı. Zaten 23.maçta Mutombo sakatlandıktan sonra çoğunluğun görüşü herkesin görüşü oldu. İlk beşte pivot mevkiine önceki sene finallerde Shaq’e karşı yaptığı azimli savunmayla adından söz ettiren Jason Collins monte edildi. Hatta ilk başlarda Deke’yi aratmadı. 23 maçta Deke 7.6 sayı 7.1 ribaund istatistikleriyle oynuyordu, Collins ise ilk beş çıktığı ilk beş maçta 8.0 sayı, 7.0 ribaund gibi istatistikler hatta zaman zaman double-double’lar üretiyordu. Giden Van Horn’un yerine beş çıkan Jefferson gerek seyirciyi ateşleyen smaçları gerekse savunmadaki gayretiyle takımın Van Horn’u aramayacağını kanıtlar gibiydi. Martin ise finallerdeki gay-
“KIdd 9 Nisan’daki Atlanta maçında 23 sayı, 11 ribaund ve 12 asist ile bu sezonki 4. kariyerindeki 50.trIpledouble’ını yaptı” 52 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
retli oyunuyla birlikte adeta bir seviye atlamış süper starlara yakışan bir olgunlukla sadece işine konsantre olmuştu. Kidd’de takımdaki değişimden nasibini almıştı. Eskiden sadece 4. periyotta ihtiyaç duyulan skorer özelliği şimdi maçın gidişatına göre 2.3. periyotlarda da kendini gösteriyordu. Bu istatistiklerine de yansımıştı. İlk 22 maç sonunda 21.0 sayı 8.6 asist, 6.4 ribaund ortalamaları tutturdu ve 14 maçta takımın en skoreriydi. Evet Van Horn’un gidişi takımdaki iç çekişmeleri ortadan kaldırmış olsa bile (finallerdeki Martin-Van Horn tartışması) hücumda da önemli bir silahı yok etmişti. Bazen kahramanlar olayları yaratır bazen de olaylar kendi kahramanlarını. İşte bu sezon Nets’in daha çok sayı bulması gerekti ve bunu yapacak oyuncu olarak Kidd öne çıktı. İlk başta bocalasalar da daha sonra işler rayına oturdu. Bunu Mutombo sakatken alınan art arda 12 galibiyetten anlayabiliriz. Bu seri esnasında Kittles’ın da sakatlandığını ve Harris’in onun yerine 5 çıktığını da hatırlatalım. Önceki sene benchte oturan RJ, Collins ve Harris bir anda kendilerini ilk beşte bulmalarına rağmen yerlerini yadırgamadılar ve ellerinden gelen en iyi oyunu oynadılar. RJ çocukluk kahramanı MJ’ye karşı kariyerinin en yüksek sayısına ulaştı. Haris, Kittles’ın yokluğunda beş çıktığı 15 maçta 16.5’lik bir ortalama yakaladı. Ve Collins pota altında rakip pivotlara karşı en iyi mücadelesini verdi. NJ All-Star haftasına girilirken Atlantic Division da birinciydi ve en yakın rakibiyle arasında 6 galibiyet fark vardı. Fakat aynı bir önceki sezon olduğu gibi All-Stardan sonra takım duruldu, Kidd’in yüzdesi dibe vurdu ve ardı ardına gelen yenilgilere çare bulunamadı. Yenilgilerin çoğu deplasman maçlarında olduğundan East Rutherford’a dönüldüğünde işlerin yoluna gireceği umuluyordu. Zira öyle de oldu. Evdeki galibiyetle moral bulan takım Atlantic’in zirvesinden ayrılmadı ve playoff ilk turunda Milwakuee Bucks’la eşleşti. Kidd 9 Nisan’daki Atlanta maçında 23 sayı, 11 ribaund ve 12 asist ile bu sezonki 4. kariyerindeki 50.triple-double’ını yaptı. Bucks All-Star haftasından sonra yaptığı takasla back court’u Cassell-Payton ikilisine teslim etmişti. Bu belki de ligin en güçlü guard duosuydu ve Jason’ın işi gerçekten çok zordu. Bu 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 53
54 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
N BA Ja s on K I dd ikiliye bir de benchten Kukoc ve Redd eklenince işler sarpa sardı fakat bu noktada NJ cephesinde Martin devreye girdi ve Bucks’ın yumuşak karnı olan pota altını cehenneme çevirerek seriyi 4-2 ile NJ’ye getirdi. Kidd bu seride 18.8 sayı, 9.2 asist, 6.8 ribaund ile oynadı. Sonraki rakip ligin genç ve ateşli takımı Pacers’ı eleyen Paul Pierce’lı Celtics’ti. Geçen sene konferans finallerinde Kidd ve ailesine yönelik sataşmalar devam ediyordu fakat Kidd hiç etkilenmiyor cevabı sahada veriyordu. Celtics 4-0 ile süpürülürken Kidd 19 sayı, 9 asist, 9 ribaund ortalamalarıyla kalitesini bir kez daha kanıtlıyordu. Bu seride son maç koptuktan sonra herkes maçın bitiş düdüğünü beklerken 2 saniye kala attığı üçlük ise bazı çevreler tarafından eleştirildi. Konferans finallerinde bu defa rakip savunması ile sonuca giden Pistons’tu. Mehmet Okur’un hediye ilk maçtan sonra diğer maçlarda rakibin olmayan hücum silahlarını iyi kitleyen Nets, Detroit‘in bir türlü çözüm bulamadığı fast break sayılarıyla sonuca gitti. Bu seride de gene bir K-Mart fırtınası esiyordu. Playofflarda 21.0 sayı, 9.8 ribaund ortalamalarıyla oynayan Martin bu serinin de Nets’e gelmesinde yardımcı oldu. Kidd, Boston serisinde yerlerde sürünen şut yüzdesini bu seride %43e çıkarmış ve 23.8 sayı, 10.0 ribaund, 6.3 asist ortalamalarıyla alışıla gelmişin dışında bir guard portresi çizmişti Böylece finallerde doğu yakasını temsil etmeye hak kazanan New Jersey, batıdan gelecek rakibiyle ilk maçını yapmadan 10 günlük bir dinlenme fırsatı buldu. Detroit maçında Ben Wallace’ın ayağına basıp bileğini inciten Kidd, antrenman sırasında ters bir hareket yapınca sakatlığı tekrar nüksetti. Fakat doktorlar finalin ilk maçına kadar bunu atlatacağını söylüyordu. Ve büyük gün geldi. 4 Haziran günü SBC Center’ı 18.797 kişi doldurmuştu. Bir tarafta sezonun en iyi galibiyet derecesine, en iyi koçuna ve MVP’sine sahip San Antonio Spurs diğer tarafta ise Milwakuee serisinin 3. maçından beri yenilmeyerek 10-0 ile NBA playofflarının en uzun galibiyet serisini yakalamış Nets. Fakat bu maçta Spurs rakibini çok iyi etüd et-
“finallerde doğu yakasını temsil etmeye hak kazanan NETS, batıdan gelecek rakibiyle ilk maçını yapmadan 10 gün BEKLEYECEKTİ” 56 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
miş onların en iyi silahlarını, yani fast breaklerini nasıl durduracağını çözmüştü. Bu sebepten NJ hücumda zorlanıyor oyun sete dönüştüğünde çaresiz kalıyordu. Kidd 10 sayı, 10 asist, 8 ribaundluk bir performans çizse de Bowen ve Parker’ın savunmasında 4/17 gibi bir yüzdeyle oynuyor ve kendi potasını onlara karşı savunamıyordu. Savunulamayan bir başka kişi Duncan idi. MVP, 32 sayı, 20 ribaund, 7 blok ve 6 asist ile adeta NJ’yi tek başına çökertiyordu. Maçtan sonra Byron Scott, Mutombo opsiyonunu kullanmadığı için eleştirilere hedef oluyordu. Çoğu kişi ilk maçtan sonra Spurs’un süpüreceğini, Nets’in gene doğu yakasının güçsüz takımı olarak anılacağını düşünüyordu. Kidd ise yenilginin kendisinin olan sorumluluğunu üstüne alıyor, şutlarının girmediğini ama onu bu ligdeki en iyi guard yapanın şutları olmadığını söylüyordu. Nets bu olumsuz düşünceler ve eleştirilerle ikinci maç için yeniden SBC Center’daydı. İlk maçta %37 ile oynayan Nets bu maçta %42 ile şut atıyordu ve birçok kişiye göre maçın kazanılmasındaki en büyük etken buydu. Fakat gözden kaçan bir rakam vardı. O da Spurs’un maç boyu yaptığı 21 top kaybı. Kidd ve arkadaşları SA’yı kendi evlerinde 21 top kaybına zorlamış bunun getirisi olarak da maç içersinde onlardan 15 fazla top kullanmışlardı. Sonuçta Kidd “beğenilmeyen” şutlarını bu maçta sokarak 30 sayı buluyor bunun yanına 7 ribaund ve 3 asist ekliyordu. Spurs cephesinde ise ilk maçın yıldızı TD 19 sayı 12 ribaund ile oynuyor fakat kaçırdığı 7 faul atışı takımının yenilgisine maloluyordu. Stephen Jackson ise 16 sayıyla oynamasına karşın yaptığı 7 top kaybı ve son saniyede kaçırdığı 3lük ile adeta NJ için çalışıyordu. Maçtan sonra Byron Scott deplasmandaki 2 maçtan birini kazanmanın onların ilk hedefleri olduğunu ve bunu başardıklarını söylüyordu. İlk maçta da aynı şekilde mücadele ettiklerini fakat kolay şutların kaçmasının yenilgi de etkili olduğunu da ekliyordu. 3. maç East Rutherford’da, Continental Airlines Arena’daydı. İkinci maçta skor yönünden etkisiz kalan K-Mart (16 sayı) bu maçta hücumda insiyatif alıyor ve 23 sayısının yanına 11 de ribaund yazdırıyordu. NJ için sevindirici bir gelişme olarak serinin suskun ismi Kittles 21 sayı 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 57
N BA Ja s on K I dd ile görevini yerine getiriyordu. Kidd gene çok kötü atıyor, 19 şutundan sadece 6’sında isabet buluyordu ama 11 asisti ile arkadaşlarına pozisyonlar yaratıyordu. Spurs cephesinde ise iki basamaklı sayılara sadece Parker ve Duncan ulaşıyordu. Tony 26, Tim 21 sayı, 16 ribaund, 7 asist ve 3 blok ile oynuyordu. Maçta NJ, San Antonio nun %42’lik şut yüzdesine %35 ile karşılık veremeyince yenilgi kaçınılmaz oluyordu. Sonuçta maç 84-79 Spurs lehine bitiyordu ve seri de 2-1’lik Spurs üstünlüğü oluyordu. 4. maç gene NJ’deydi. Artık Spurs’un bu maça asılıp seriyi diğer maçta bitireceğine kuşkuyla yaklaşan çok az insan vardı. Fakat NJ maçı daha çok istiyordu ve girmeyen şutları için bir çözüm bulmuşlardı: atamıyorsan attırma! Spurs maç boyunca yüzde 29 ile atıyor, Parker 1/12 ile yıldızlaşıyordu(!). NJ’de Martin 20 sayı, 13 ribaund, Kidd 5/18 şut yüzdesine rağmen son saniyelerdeki kritik faulleri sokması ve 8 ribaund, 9 asistlik performansıyla maçı NJ’ye getirenler oluyordu. Ama serinin bir başka vasat ismi Jefferson’ın da 18 sayı, 10 ribaundluk katkısını unutamayız tabii. Spurs da ise direnen gene Duncan‘dı fakat çabaları yetmiyordu: 23 sayı, 17 ribaund, 7 blok ile oynaması maçı 77-76 NJ üstünlüğüyle bitmesini engelleyemiyordu. 5. maç NJ’deki son maçtı. Tutuk başlayan bir ilk periyodun ardından neredeyse bütün maç skor çok açılmadı fakat devamlı bir Spurs üstünlüğü vardı. Ne zaman NJ yaklaşacak olsa Spurs koçu Popovich mola alıyor sonrasında TD ve arkadaşları ard arda sayılar buluyor ve farkı tekrar açıyorlardı. NJ’de 29 sayı ile oynayan Kidd’e, RJ 19 sayıyla eşlik ediyor fakat ilk beşten başka 10+ lık performans gelmeyince iş bench katkısına kalıyordu. Ama gelin görün ki bütün seri aldığı kısa sürede elinden gelenin en iyisin yapan Aaron Williams’ın 10 sayısı dışında bechte de katkı yoktu. Martin’in maçtan önce rahatsızlanması performansını etkiliyordu 4 sayı da kalan Kenyon, yaptığı 8 top kaybıyla adeta takımın içerden çökertiyordu. Ayrıca Duncan’ı yavaşlatamaması da cabasıydı. Tim ise 29 sayı, 17 ribaund ile artık alıştığımız dominant oyun-
“1999, 2000, 2001, 2003, 2004’DE asist kralı. 1996, 1998, 2000, 2001, 2002, 2003, ve 2004’DE All-Star SEÇİLEN özel bir isimdir Jason KIdd” 58 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
larına bir yenisini daha ekliyordu. Bir önceki maç 0/9 atarak takımının yenilgisinde önemli pay sahibi olan Malik Rose bu maçta 14 sayı buluyor Manu Ginobili de 12 sayıyla ona eşlik ediyordu. Bench savaşından da 37-16 galip ayrılan Spurs maçı da 93-83 kazanıyordu. 6. maçta seri Teksas’a taşınmıştı. SBC Center tarihi günlerinden birini yaşıyordu. Seyirciler Amiral David Robinson’ın son maçı olacağına inandıkları bu maçı kaçırmamak için yerlerini almışlardı. Fakat maçın başlama düdüğüyle beraber NJ herkesi şaşırttı. Maçın üç periyodunu önde götüren NJ, son periyoda 63-57 önde giriyordu. Fakat 4. periyotta başlayan Spurs fırtınasına engel olamıyorlardı. 4. periyoda kadar %43 ile oynayan NJ, son periyot sadece 14 sayıda kalıyor ve 31 sayıyı potasında görüyordu. Maç sonunda NJ’nin saha içi isabet oranı % 35 ti. Takımın finale çıkmasında büyük emeği olan Bucks ve Pistons serilerinin kahramanı Kenyon Martin bu maçta 23 şutundan sadece 3 de isabet buluyor ve yenilginin baş sorumlusu oluyordu. Ribaundlarda 55-35 ezilen, bench skorlarında 31-17 geride kalan NJ için yenilgi ne kadar moral bozucuysa son senesini yaşayan Robinson ve 19 senelik kariyeri boyunca tek şampiyonluğunu bu sene gören Kevin Willis için o kadar mutluluk vericiydi. Finalin kahramanı 2 blokla NBA tarihine adını altın harflerle yazdırmayı kaçıran ama gene de 21 sayı, 20 ribaund, 10 asist ve 8 blokluk performansıyla Finallerin MVP’si ödülünü sonunda kadar hak eden Duncan’dı. Nets de ise Kidd gemisini kurtaran kaptan olmayı bu sene de başaramıyor umutlarını gözyaşları içersinde gelecek seneye bırakıyordu. 1999, 2000, 2001, 2003, 2004 sezonlarında asist kralı. 1996, 1998, 2000, 2001, 2002, 2003, ve 2004 sezonlarında All-Star seçilen özel bir isimdir Jason Kidd. 19 Şubat 2008 tarihinde Malik Allen ve Antoine Wright ile birlikte Devin Harris, DeSagana Diop, Maurice Ager, Trenton Hassell, Keith Van Horn, 3 milyon dolar nakit para ve 2008-2010 NBA Draft ikinci tur seçim hakları karşılığında Dallas’a takas oldu. 20082009 sezonunda Dallas forması ile Magic Johnson’ı geride bırakarak NBA tarihinin en çok asist yapan 3. oyuncusu oldu. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 59
16
17 - 23 EKİM 2011 / SLAMDUNK
O L D SC H O O L
WILT
“Big Dipper”
CHAMBERLAIN Basketbolun durdurulamaz gücüydü, inanılamayacak bir ofansif güce sahipti. Insanlara sorun “Basketbol oynamış en mükemmel oyuncular kimlerdi?”. Herkes Wilt Chamberlain’i ya zirveye ya da ilk üç’e koyar.
D
ünyadaki çok az sporcunun sahip olduğu oyuna hakim olma yeteneği, skor yapma ve ribaund alma yeteneği karşısında rakip takım; onu durdurmak için ikili ve üçlü sıkıştırmaları, kasti faulleri kullanıyordu. Rekor kitapları Chamberlain’in yaptıklarından çokça bahseder. O, NBA tarihinin bir sezonda 4,000 sayı atan ilk oyuncusu. O, NBA tarihindeki bir maçta en fazla sayı yapma rekorunu 100 sayıyla elinde tutan, ard arda en fazla basket yapan (18) ve en fazla ribaund alan oyuncu (55). Belki de onun en inanılmaz rekoru; 1961-62 sezonundaki maç başına ortalama 50,4
sayı atmasıdır. Bu değilse bile belki de; maç başına ortalama 48,5 dakika oyunda kalmasıdır. O, basketboldan kariyerindeki 31,419 sayıyla ayrıldı. Kareem Abdul-Jabbar, Karl Malone ve Michael Jordan’dan sonra en fazla sayı atan oyuncu oldu. 23,924 riba
“Rekor kitapları Chamberlain’in yaptıklarından çokça bahseder. O, NBA tarihinin bir sezonda 4,000 sayı atan ilk oyuncusu” 07 07SLAMDUNK - 13 OCAK 2013 / 10/- SLAMDUNK 16 EKİM 2011/ 61
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n
undla en fazla ribaund alan oyuncu. O, bir sezonda en fazla sayı atma rekorunu yedi yıl kaybetmeden elinde tuttu. O, kariyerinin, 14 sezonunun 11’inde ligin en fazla ribaund alan oyuncusuydu. Onun bencil bir oyuncu olmadığını kanıtlayan NBA’deki en fazla asist yapma rekorunu 1967-68 sezonunda elde etmiş olması. Ama en etkileyici rekorları sayı yapma istatisliklerinde.En fazla maçta (118 maç) elliden fazla sayı yapma rekoru, ard arda (14 maç) kırkın üzerinde sayı yapılan maç rekoru, ard arda (65 maç) otuzun üzerinde sayı yapılan maç rekoru, ard arda (126 maç) yirminin üzerinde sayı yapılan maç rekoru, en fazla sayı atan çaylak rekoru (maç başına 37,6 sayı ile), en fazla bir sezonda basket yapma oranını (.727.) elinde tutuyor ve bu rekorların hepsinde ikinci sırada olan oyunculara fark atmış durumda. Onun adına skor rekorları kitaplarında sıklıkla rastlanıyor. Onun adı NBA’de skorla ilgili her türlü soruya cevap olabilir. Kariyeri boyunca, onun başarıları birçok kuralın değişimini hızlandırdı. Değişen kurallar arasında; çizgilerin genişletilmesi, ofansif goaltending’in kaldırılması, faul atışlarındaki kuralların değiştirilmesi bulunuyor. (Chamberlain faul atışlarını, faul çizgisinin gerisinden zıplayarak atıyordu.) 62 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 63
64 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n
Hiçbir oyuncu onun gibi efsaneler yazmamıştır. Şu anda hayal etmek o kadar güç ki, şu anki oyuncuların Chamberlain gibi bir devasa oyuncuya karşı oynaması… Chamberlain eşleştiği herkesten uzun olmasını bir yana bırakın, hepsinden daha yetenekliydi. Chamberlain 2.18 metre ve 125 kiloydu, kariyeri boyunca vücuduna 11 kilo kas ekleyerek 136 kiloya çıktı. Tom Meschery, Philadelphia Daily News gazetesine “Chamberlain’e karşı oynamak istiyorum” diye yazı vermişti. Maç gününde; Meschery topu içeride aldı ve şut çekmeden once dört kez fake attı. Chamberlain topu bloklayarak yere düşürttü. Meschery topu tekrar çaldı ve tam şuta kalkarken Chamberlain ona bir blok daha koydu. Kızgın ve sinirli olan Seattle oyuncusu, Chamberlain’e doğru çılgınca koşmaya başladı. Onu gören Chamberlain, 2.01’lik Meschery’nin kafasını onu incitmeden tuttu ve kendinden uzaklaştırdı. Üçüncü yumruk sallamasından sonra, Chamberlain; ”Bu kadar yeter!” dedi ve Meschery durdu. Chamberlain’in efsanevi bir gücü vardı. Rod Thorn, -oyunculuk, koçluk, genel menajerlik ve NBA yorumculuğu görevlerinde bulunan- Chamberlain’in 2.08’lik 100 kilo ağırlığındaki bir oyuncuyu yerden kavrayıp bir tüy gibi yukarıya kaldırdığını anımsıyor. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 65
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n
Chamberlain; kendi zamanında, smaçları bloklayabilen sayılı oyunculardan biriydi. 1968’de New York oyuncusu Walt Bellamy, Chamberlain’in üzerinden smaç basmaya kalktı ki kendisi 2.13 m boyunda ve 111 kilo ağırlığındaydı. Bu olayı bir seyirci şöyle anlatıyor: ”Bellamy geri sekti! Smaçlarken Chamberlain topun üstüne elini koydu ve top kortun dışına çıktı. Aynı zamanda Bellamy de kortun dışına fırlamıştı.” Chamberlain; gücünü, kolej ve profosyonel oyunculuk zamanında geliştirmişti. Kolejdeki bir resminde, Chamberlain; zayıf, sıska, atik bir oyuncu gibi gözüküyordu ki o zamanlar 2.13 boyundaydı. Kolejde; Philadelphia’nın Overbook High sezonunda, takımını rekorlara geçirdi. (19-2,19-0,18-1). O zamanki takım koçu; Chamberlain’in bütün nimetlerinden yararlanıyodu. Antremanlarda; takım oyuncuları; ”Serbest atış kaçırma” antremanı yapıyolardı! Çünkü onların kaçırdığı serbest atışları Chamberlain tamamlayıp, iki sayıya çeviriyordu. Goaltending’in yasak olmadığı zamanlarda; Chamberlain, bazen takım arkadaşlarının; potaya girecek olan şutlarını; onları sinirlendirmek için çeliyordu. Hazırlık yıllarında, kendi yetenekleriyle kazandığı maçlarda; 90, 74, 71 sayı atıyordu. Bu yıllarda toplam 2,206 sayısı vardı. on yıllarında ortalama 44,5 sayıyla oynuyordu. 90 sayı attığı maçta; attığı onca sayının altmışını; ikinci yarıda 12 dakikada atmıştı. Bundan sonra Chamberlain; 1991’de Philadelphia Inquirer’a: ”Benim yaptığım hiçbirşey değil. Hele karşı takımın topu dondurmaya çalıştığını düşünürseniz; önemli birşey yapmadığımı anlarsınız” şeklinde bir açıklama yaptı. Onun lakaplarından birisi olan “The Stilt”; bir gazeteci tarafından koyulmuştu. Chamberlain bu isimden nefret ediyordu.”Goliah” gibi diğer lakaplar onun boyu ile ilgiliydi.”Dippy” ve “Dipper” ise onun akıl erdiremediği lakaplardı. Bu lakaplerın soraki versiyonu “Big Dipper” ise şu şekilde oluştu; Chamberlain kapılardan geçerken süerkli kafasını eğiyordu. Bu yüzden yakın arkadaşları ona bu ismi verdi ve bu isim böyle kaldı. 1965’te Chamberlain; Kansas Universtesi’nde oynayacağını söyledi. Ama NCAA kuralları; üniversitede oynayan birinci sınıf öğrencilerini yasaklıyordu ve Chamberlain Kansas’da “birinci sınıf öğrencisi” takımına koyulmuştu. Chameberlain’in ilk savaşı üniversiteye 66 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 67
68 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n
karşı olmuştu ki üniversite o yıllarda şampiyonluk için favori gösteriliyordu. Chamberlain; eski günleri anlatırken şöyle söylüyordu: ”Onları 81’e 71 ezdik. Ben kırk ya da kırk iki sayı attım, otuz ribaund aldım, on beş de blok yaptım. Çünkü onlara başarıp, başaramıyacağımı göstermek zorundaydım.” 3 Aralık 1965’de Chamberlain; Jayhawks ile Northwestern’e karşı ilk sınavına çıktı. 87-59 kazandıkları maçta 52 sayı attı ve okul rekorunu kırdı. Chamberlain Kansas’dayken; North Carolina’ya karşı oynadığı şampiyonluk maçında takımını sırtlamıştı. Bu maçta North Carolina; Kansas’ı 1 sayı farkla; 3. uzatmada yemiş olmasına rağmen Chamberlain; turnuvada en fazla göze çarpan oyuncuydu. Bundan sonraki yılda Chamberlain; All-Conference ve All-America takımlarına seçildi. Big Eight track and field Championship ‘i kazanarak; atletik yeteneğini ispatladı. Kansas’da oynarken profesyonel olmak istedi ama NBA’in bir kuralı yüzünden (sınıfını bitiremeyen oyuncular hakkında), profesyonel olması bir sene gecikti. Chamberlain’de bir yılı (1958-59), Harlem Globetrotters’da oynayarak geçirdi. Bu yılda; 50,000$ gibi o zamana göre astronomik bir para aldı. 1955’de NBA; özel bir draft kuralı başlattı. Bu kura 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 69
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n
la göre; NBA takımları kendi yöresinde olan kolejden bir oyuncuyu draft etme hakkına sahipti. Bu kuralla Chamberlain; Kansas’da bir takıma draft edilicekti. Ama Eddie Gottlieb; (NBA’in temellerini atan birisi. Aynı zamanda Philadelphia Warriors’un da sahibiydi.) Chamberlain’in Philadelphia’da büyüdüğünü ve lise yıllarında üne kavuştuğunu, onun lise yıllarında Kansas’da takım olmadığını, yani Philadelphia’ya ait olduğunu söyledi. Bu konuda NBA de onu haklı buldu. Chamberlain bu sayede, NBA tarihindeki ilk liseyi geçirdiği yerdeki bir takıma draft edilen oyuncu oldu. 1959-60 sezonunda Chamberlain, en sonunda Philadelphia formasıyla sahaya çıktı. Basketbol dünyası bu hareketli “küçük dev” i izlemek için sabırsızlanıyodu. Ondan çok şey bekliyorlardı ve hayal kırıklığına da uğramadılar. İlk maçta, Knicks’e karşı 43 sayı attı ve 28 ribaund aldı. İnanılmaz çaylak yılında Chamberlain; 37,6 sayı ve 27,0 ribaund ortalamasıyla o yılın “En iyi Çaylak” , “All-Star maçının en değerli oyucusu” , “Sezonun en değerli oyuncusu” oldu. Ayrıca “All-NBA first team” e de seçilmişti. Bu ödüllerin aynısını Wes Unseld de 1968-69 sezonunda alabildi. Ona en çok yaklaşan kişi Wes olmuş oldu. Chamberlainli Warriors, finale kadar adım adım yük 70 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 71
72 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n
seldi ve sonunda 1960 finalinde Boston Celtics ile karşılaştı. NBA’deki ve muhtemelen diğer bütün sporlardaki en büyük kişisel yetenek savaşı bu maçta Chamberlin ve Bill Russell arasında yaşanacaktı. Chamberlain bu seride Bill Russell’den 81 sayı fazla atmasına rağmen Celtics seriyi 4-2 kazandı. Chamberlain’in en yetersiz sezonu ona pahalıya patlamıştı. Boston maçları sonrası fanlarını üzen bir açıklama yaptı ve basketbolu bırakacağını belirtti. Çünkü rakipleri tarafından çok fazla yıpratılıyordu, çok fazla darbe alıyordu. Eğer bir sezon daha böyle olursa o da kendisine yapılan hareketlere karşılık vereceğini düşünüyordu ve bu istediği bir şey değildi. Chamberlain’in oynadığı ilk sezonda ve sonraki sezonlarda rakip takım koçları; Chamberlain’i nasıl durduracaklarını, onunla nasıl başa çıkacaklarını bilmiyorlardı. Tom Heinson (Celtics’in forveti ve NBA spikeri) Chamberlain’i durdurmak için neler yaptıklarını 1991’de Philadelphia Daily News’e şöyle açıklıyor: ”Onun zayıf noktasını yakaladık ve üzerine gittik. Onu faul atmaya zorlayacaktık ki zorladık. Bunu başarabilmek için ona o kadar vurduk ki herhalde NBA’de en fazla dayak yiyen oyuncu o’dur. Bu günlerde insanlar kasti faullerden, sert hareketlerden konuşuyor. Bizim Chamberlain’e yaptıklarımızın yarısı kasti hareketler ve sert faullerdi.” 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 73
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n
Devasa bir vücudu olmasına rağmen Chamberlain; vücudunu kullanmasını iyi biliyordu. O intikam almak isteyen, zarar vermek isteyen bir oyuncu değildi. Bir istatistikçi onun 14 yıllık kariyeri boyunca hiçbir oyunda (hazırlık maçları vs. de dahil, yaklaşık 1200 maç) faul prblemi yüzünden oyundan atılmadığını söylüyor. Bazı arkadaşları onun yeterince agresif bir oyuncu olmadığını söylüyorlardı. Ona: ”Hey Wilt, sadece topu değil, (Bill) Russell’ı da potadan geçirmelisin” diyorlardı. Ayrıca onun rakiplerine karşı çok nazik olduğunu söylüyorlardı. Bu olaylardan sonra Chamberlain tabi ki basketbolu bırakmadı. Kendisine yapılan hareketlerle başa çıkmayı, acıya daha fazla dayanmayı öğrendi. Kaslarını darbelere, dirseklere, yüklenmelere karşı daha da güçlendirdi. 1960-61 sezonunu 38,4 sayı ve 27,2 ribaund ortalamasıyla tamamladı. Bundan sonraki sezonda ise istatistiklerinde büyük bir artış oldu. Sezon ortalaması 50,4 sayıydı ve bir sezonda 4000 sayı atan tek oyuncu unvanına sahip oldu. 2 Mayıs 1962’de Chamberlain; sonsuza kadar kalacak bir rekora imza attı. New York Knicks’e karşı 100 sayı attı. Warriors maçı 169-147 kazandı. Söylenenlere göre Chamberlain; maçtan önceki gece her şeyden uzak durmuştu. Bu sayede Knicks e karşı hazır duruma gelmişti. Chamberlain o kadar hazırdı ki sezon istatistiği 0,506 iken 32 serbest atışın 28’ini saya çevirdi. Chamberlain bu maçta, 63 şutta 36 isabet buldu. Hoop dergisine yaptığı açıklamada: ”Aman Allah’ım! Bu kadar çok isabetsiz şutu ben mi attım. Ne berbat bir durum!” dedi. Maçın sonlarına doğru Warriors oyuncuları Chamberlain’a pas atmaktan vazeçmişlerdi. 1962’de Chamberlain San Francisco’ya gitti. 196263, 1963-64 sezonlarında da sayı liderliğini elinde tuttu. Warriors, finallerde Celtics’e karşı 5 maçta kaybetti. Chamberlain sezonun ortasında yuvaya yani Philadelphia’ya geri döndü. All-Star maçından 2 gün sonra (Bu maçta Chamberlain 20 sayı kaydetti ve 16 ribaund aldı.); 76ers’a takas edildi.(takas; Connie Dierkin, Lee Shaffer, Paul Neumann ve 150,000$ karşılığında gerçekleşti) Takastan sonra; Chamberlain’lı 76ers’ın kadrosunda Hal Greer, Larry Costello, Chet Walker ve Luke Jackson bulunuyordu. 74 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 75
76 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n 1965-66 sezonunda Philadelphia 55-25 ile ligdeki en yüksek başarıyı elde etti ama doğu finallerinde Boston ile karşı karşıya geldi ve kaybetti.Yeni sezon başlangıcında kadrosuna Billy Cunningham’ı da katan 76ers, ilk 49 maçın 45’ini kazandı ve 68-13 ile lig tarihinin en iyi başarısını elde etti. Lig finalleri öncesinde 76ers Cincinnati’yi serbest bıraktı. Lig finalleri 76ers ile Boston Celtics’i tekrar karşı karşıya getirdi. Chamberlain ile Russell’ı da. Hayal kırıklığı olan yıllardan sonra Chamberlain ve 76ers; Celtics’in 8 yıldır elde ettiği şampiyonluğa son verdi. 76ers 6 maçta onları yenerek şampiyon oldu. 1961-62’deki yaptığı yüksek skorlardan sonra, Chamberlain’in ortalaması; 1967-68 sezonuna kadar yavaşça düştü. Bu sezonda 24,3 sayı ortalaması ile oynuyordu. Önceki sezonda ise 24,1 ile oynamıştı. Kariyerinin ilk yedi yılında Chamberlain; 39,4 sayı ortalaması ile oynuyordu ki ligde sayı krallığı da ona aitti. Bundan sonraki 7 yılında ise ortalama 20,7 sayı ile oynadı. Acaba bu düşüşün sebebi Chamberlain’in ilerleyen yaşı mıydı? Chamberlain öyle düşünmüyordu. Konu hakkında Philadelphia News’e açıklaması şuydu: ”Geçmişe baktığımda görüyorum ki; geçirdiğim ilk 7 yıl ile son 7 yıl arasında, sayı atmam anlamında şaka gibi bir fark var. Şut atmayı kestim. Çünkü koçlar bana şut atmamamı söyledi. Ben de atmadım. Bazen kendime ‘acaba yanlış mı yaptım?’ diye soruyorum.” Koçların ona “daha az şut at” demesinin sebebi, daha çok maç kazanmaya çalışmalarıydı. Çünkü Chamberlain’in 14 yıllık kariyeri boyunca ancak 2 kere NBA’in üst sıralarına çıkmışlardı. 1966-67 sezonunda; 76ers Koçu Alex Hannum; Chamberlain’den daha çok pas vermesini ve daha agresif bir savunma oyunu ortaya koymasını istedi. Bu taktik işe yaramıştı ama kariyerinde ilk defa sayı krallığını kaçırmıştı (24,1 sayı ortalaması ile) ama sezonun en yüksek yüzdeli atan oyuncusu olmuştu (0,683). En fazla ribaund alan oyuncu da oydu (24,2) ve en fazla asist yapan 3. oyuncuydu (7,8). Chamberlain yeni rolüne çok ciddi hazırlanmıştı, bu yüzden gelecek sezonda asist kralı oldu. 1967-68’de “All NBA first team” e 7. defa seçildi. Aynı zamanda 4. ve son defa ligin MVP’si de olmuştu. Doğu ligini kazandıktan sonra 76ers; 4 yılda 3. kez, kıta finallerinde Boston’a elendi. Bundan sonra da Chamberlain; Jerry Chambers, 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 77
O L D SC H O O L W I lt Chamberla I n
Archie Clark ve Darrall Imhoff karşılığında Lakers’e takas edildi. Son 5 yılını Lakers’ta geçirdi. Lakers’ın 5 sezonda 4 kez NBA finallerine katılmasına yardım etti. Onun en enteresan sezonu 1971-72 sezonuydu. Bu sezonda sadece 14,8 sayı ortalamasıyla oynadı fakat bu; onun diğer istatistiklerinin gelişmesine katkı sağladı. 35 yaşında 19,2 ribaund ortalamasıyla oynadı ve “All NBA Defansive team” e seçildi. Chamberlain mükemmel bir takım oyuncusu olmuştu. Gardları Jerry West, Gail Goodrich ve forvetleri Happy Hairston, Jim McMillian’ın tamamlayıcısı olmuştu. 1971-72 sezonunda 33 maç üst üste kazanarak NBA tarihine geçtiler. Bu sezonu 69-13 ile bitirerek NBA tarihine adlarını yazdırdılar. Bu istatistik 76ers’dakinden daha iyiydi ama Jordan ve Chicago Bulls; 1995-96’da 72-10’la onların bu rekorunu geride bırakmıştı. 1972-73 sezonunda emekliye ayrıldı. Diğer oyuncular gibi; 1 yılını koçluk yaparak geçirdi. Amerikan Basketbol Derneği’nin San Diego Conquistadors takımına koçluk yaptı. San Diego onun Oyuncu-Koç olmasını istedi fakat yasalar buna engel oldu. Chamberlain koçluktan sıkılmaya başladı. 1984’de Conan the Barbarian filminde oynadı. Bir aralar voleybol ilgisini çekmeye başlamıştı ayrıca tenis de oynadı, maraton koşuculuğu yaptı, polo bile oynadı. Hatta Muhammed Ali ile ağırsıklet maçı bile yapmak istedi. 50 yaşlarındayken, onun tekrar basketbol’a dönüp; 15-20 dakika oynayabileceği söylentileri dolaşmaya başladı. Chamberlain; bu habere olan ilgiden memnundu ve tadını çıkartıyordu. Fakat hiçbir takımın teklifiyle ilgilenmiyordu. Bu sıralarda kitap kurdu olmaya başlamıştı ki birkaç kitap da bastırmıştı. 1978’de Chamberlain; Naismith Memorial Basketball Hall of Fame’e laik görüldü ve 1996-97’de NBA 50th “Anniversary All-time Team” e seçildi. 12 Ekim 1999’da 63 yaşını geçtikten sonra; evinde Ursa Major denilen bir kalp rahatsızlığına yakalanarak öldü. Basketbol dünyasından bir yıldız daha kaymıştı. NBA “Big Dipper”ını kaybetmişti. Fakat onun adı ölümünden sonra bile yıllarca anılacak. 78 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 79
80 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
E U RO L E AGU E
TOP 16’DA
GİDİŞAT KÖTÜ ‘Top 16’ turunda ikinci haftanın ardından Fenerbahçe Ülkerli Bogdanovic, en fazla sayı atan 2’nci oyuncu oldu. Beşiktaşlı Markota, 2 maçta aldığı 18 ribaundla bu alanda ilk sırada yer aldı. THY Avrupa Ligi ‘’Top 16’’ turu ikinci hafta maçlarının ardından Fenerbahçe Ülker’in Hırvat oyuncusu Bojan Bogdanovic, en fazla sayı atan 2’nci oyuncu oldu. Sarı-lacivertli takımın deplasmanda Barcelona Regal ile oynadığı maçta 19, İstanbul’da yaptığı Montepaschi Siena karşılaşmasında ise 31 sayı kaydeden Bogdanovic, 2 karşılaşma sonunda 50 sayıya ulaşıp, maç başına 25 sayı ortalaması tutturdu. Bu alanda ilk sıra Fenerbahçe Ülker karşılaşmasında 41 sayı atan ve toplamda 57 sayıya ulaşan Bobby Brown’a ait. Tüm sezon göz önüne alınarak yapılan değerlendirmede ise Brown, toplam 252 sayıyla yine ilk sırada yer aldı. Ribauntta Markota farkı Beşiktaş’ın Hırvat oyuncusu Damir Markota, ‘’Top 16’’da ikinci maçların ardından en çok ribaund alan oyuncu oldu. Markota, Khimki maçında 8, Olympiakos karşısında ise 10 ribaund alıp, 2 maçta 18 ribaundla bu alanda ilk sıraya yerleşti. Ribaundlarda, grup maçları da göz önüne alındığında ‘’Top 16’’ya çıkmayı başaramayan Slovenya’nın Union Olimpija takımında forma giyen Aron Baynes, 9,8 ribaund ortalamasıyla ilk sıradaki yerini koruyor. Top çalmada Anadolu Efesli Jamon Lucas, Zalgiris Kaunas takımında forma giyen Oliver Lafayette, Beşiktaşlı Damir Markota ve Khimki’de oynayan Vitaly Fridzon, 2 maçta 6’şar top çalma ile ilk 4 sırada yer aldı. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 81
82 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
E U RO L E AGU E
TOP 16’Da İKİNCİ HAFTA Anadolu Efes farkı
THY Euroleague E Grubu ikinci maçında Anadolu Efes, Yunanistan’ın Panathinaikos takımını konuk etti. Lacivert-beyazlılar, baştan sona önde götürdüğü karşılaşmada rakibini 78-64 mağlup ederek TOP 16 turunda ilk galibiyetine ulaştı. Temsilcimizde Jordan Farmar 13 sayıyla takımının en skoreri olurken Jamon Lucas 12 sayı, 3 ribaund, 5 asist, 4 top çalma ve Dusko Savanovic de 11 sayıyla mücadele etti. Panathinaikos’ta ise Michael Bramos 16 sayı ve Sofoklis Schortsanitis 15 sayıyla oynadı. Anadolu Efes ‘Top 16’da ilk hafta mücadelesinde CSKA Moskova’ya deplasmanda 90-71 yenilerek grupta son sırada yer almış, Panathinaikos ise Zalgiris Kaunas’ı 67-66 yenerek dördüncü sıraya yerleşmişti. Mücadele karşılıklı basketlerle başladı. Shipp’in 3 sayılık atışına Gist karşılık verdi. Anadolu Efes, Shipp ve Farmarla 2 tane daha 3 sayılık atışı baskete çevirince Yunan ekibi mola aldı ve Lacivert-Beyazlılar ilk molaya 9-2 önde girdi. İlk çeyrekte 3 sayılık basketlerle rakibi ile arasındaki farkı açan Anadolu Efes, Farmar ile ilk 6 dakikada farkı çift hanelere taşıdı: 18-7. İlk çeyrekten ev sahibi ekipte Joshua Shipp 8 sayı ile takımının en skoreri olurken, Panathinaikos’ta Michael Bramos 12 sayı ile farkın açılmasını engelleyen isim oldu. İlk çeyrek 24-17 temsilcimizin üstünlüğü
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 83
84 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
E U RO L E AGU E
ile sonuçlandı. İkinci çeyrekte fark çift hanelere kadar çıksa da Panathiaikos’ta Diamantidis’in yokluğunda Michael Bramos’un skorer oyunu Yunan ekibini oyunda tuttu. Temsilcimiz Anadolu Efes ilk çeyrekte bulduğu dış atışların aksine Barac ve Kerem Gönlüm ile boyalı alandan sayılar üretti. Eski Fenerbahçe Ülkerli James Gist ve Lasme’nin atletik özelliğini iyi kullanan Pana, pota altından sayılar bulsa da Anadolu Efes hücum ritmini bozmayarak farkı çift hanelerde tutmayı başardı ve devreyi 45-32 önde kapattı. Üçüncü çeyreğe de iyi başlayan Anadolu Efes periyod başında 8-0’lık bir seri yakalayarak farkı 21’e kadar çıkardı. Semih Erden’in pota altındaki etkili savunmasıyla rakibine sayı şansı tanımayan lacivert-beyazlılar, hücumda Vujacic ve Lucas’la sayılar üretti. Periyod ortasında Kapono ve Lasme buldukları sayılarla Pana’ya nefes aldırdı. Oyuna giren her oyuncudan verim alan Anadolu Efes çeyreğin sonunu da iyi geçirdi ve son bölüme 21 sayılık avantajla girdi. 64-43. Dördüncü çeyrekte Panathianikos dış atışlarla farkı eritmek istese de zorlama atışlar sonuçsuz kaldı. Periyod ortalarında temposu düşen Anadolu Efes’in açığını değerlendiren Yunan ekibi 6-0’lık sergi bularak Oktay Mahmuti’ye molayı aldırdı. Anadolu Efes’in hücum performansı düştüğü bölümlerde Semih Erden sayılar üretirken Pana’da skor yükünü Sofoklis çekti. Panathinaikos’un farkı eritme girişimleri sonuç verse de Anadolu Efes sahadan 78-64 galip ayrılarak TOP 16 turunda ilk galibiyetini elde etti. ANADOLU EFES: 78 - PANATHİNAİKOS: 64 Salon: Abdi İpekçi Hakemler: Ilija Belosevic (Sırbistan), Emilio Perez Pizarro (İspanya), Radomir Vojinovic (Karadağ) Anadolu Efes: Lucas 12, Farmar 13, Shipp 8, Savanovic 11, Semih Erden 9, Barac 6, Vujacic 6, Kerem Gönlüm 8, Sinan Güler 5 Panathinaikos: Banks, Ukic 4, Maciulis 7, Gist 6, Lasme 6, Bramos 16, Schortsanitis 15, Tsartaris, Kapono 10 1. Periyot: 24-17 Devre: 45-32 3. Periyot: 64-43 5 Faulle Çıkan: 38.16 Semih Erden (Anadolu Efes) 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 85
E U RO L E AGU E
TOP 16’Da İKİNCİ HAFTA FENERBAHÇE ÜLKER
Fenerbahçe Ülker, THY Euroleague TOP 16 F Grubu’ndaki ikinci maçında İtalya’nın Montepaschi Siena takımını konuk etti. Mücadelenin genelini önde götüren sarı-lacivertliler, Bobby Brown’ın son bölümlerdeki skorer oyununa engel olamayınca sahadan 98-92 mağlup ayrıldı. Montepaschi Siena’da Bobby Brown, 41 sayı 7 asistle karşılaşmanın yıldızı olurken Viktor Sanikidze 19 sayı kaydetti. Fenerbahçe Ülker’de ise Bojan Bogdanovic’in 31, Bo McCalebb’in 17 ve Emir Preldzic’in 15 sayısı mağlubiyeti engellemek için yeterli olmadı. Fenerbahçe Ülker Turkish Airlines Euroleague TOP 16 turu ilk maçında deplasmanda Barcelona’ya mağlup olmuştu. NTV Spor ve NTVSpor.net’ten canlı yayınlanan karşılaşmaya takımlar savunma hatalarıyla karşılıklı sayılarla başladı. Siena’da Viktor Sanikidze boyalı alandan sayılar üretirken Bobby Brown 2 üç sayılık isabet buldu. Fenerbahçe Ülker ise rakibine Sato ve Bogdanovic’in dış atışlarıyla cevap verdi. İlk molaya 18-15 geride giren Fenerbahçe Ülker, dönüşte McCalebb ile sayılar bulsa da Siena’nın hücum ribauntları temsilcimize skoru eşitleme şansını vermedi. İlk çeyrekte dış atışlarda yüksek yüzdeyle oynayan Fenerbahçe Ülker, Sato’nun üç sayılık basketiyle rakibini yakaladı ve periyod 26-26 kapandı. İkinci çeyreğin ortalarına kadar tarafların savunmalarını sertleştirmesi ve buldukları karşılıklı sayılar birbirlerine skor üstünlüğü kurmasını engelledi. Fenerbahçe Ülker’de Bojan Bogdanovic takımının skor yükünü üstlenirken konuk ekip Siena, Daniel Hackett ile karşılık verdi. Periyodun son bölümlerinde Bogdanovic skorer oyununa devam ederek temsilcimizin devreyi 51-45 önde kapamasını sağladı. Hırvat oyuncu bulduğu 18 sayı ile soyunma odasına girdi. Üçüncü çeyrekte Fenerbahçe Ülker’de gecenin etkili ismi Bogdanovic ve McCalebb’in sayıları sarı86 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
lacivertlilerin farkı 11’e kadar çıkarmasını sağladı. Konuk ekip Siena’da Bobby Brown sürüklediği hücumlar takımını ayakta tuttu. Temsilcimiz bu periyodda 3 kez maçı koparma noktasına getirse de İtalyan ekibi bir şekilde buna izin vermedi. Çeyreğin sonunu iyi geçirmeyen Fenerbahçe Ülker, sayı farkını koruyamadı ve periyod 73-69 temsilcimiz lehine sonuçlandı. Dördüncü periyodun başında 7 sayı üreten Fenerbahçe Ülker, Bobby Brown’ın oyunlarına çözüm bulamadı. Periyodun ortalarında top kayıpları yapan ve hücumlardan boş dönen temsilcimiz oyun kontrolünü Siena’ya kaptırdı. 8-0’lık bir seri yakalayan İtalyan ekibi öne geçmeyi başardı. Son bölümü büyük bir heyecana sahne olan periyodda taraflar serbest atışlardan sayılar buldu. Son bölümde Fenerbahçe Ülker’in son çabaları sonuç vermeyince temsilcimiz Siena’ya Ülker Sports Arena’da 98-92 mağlup oldu. Fenerbahçe Ülker bu mağlubiyetle THY Euroleague TOP 16 turu F Grubu’nda ikinci yenilgisini aldı. Geçtiğimiz hafta Maccabi’yi deviren Montepaschi Siena ise ikide iki yaparak büyük avantaj elde etti. FENERBAHÇE ÜLKER: 92 - MON. SİENA: 98 Salon: Ülker Sports Arena Hakemler: Jose Ramon Garcia Ortiz (İspanya), Sinisa Herceg (Hırvatistan), Petar Obradovic (Bosna Hersek) Fenerbahçe Ülker: McCalebb 17, Bogdanovic 31, Preldzic 15, Sato 11, Batiste 6, Andersen 8, İlkan Karaman, Barış Ermiş 2, Ömer Onan 2 Montepaschi Siena: Brown 41, Janning 2, Moss 7, Sanikidze 19, Eze 4, Hackett 9, Ortner 2, Kangur 6, Ress 6, Carraretto 2 1. Periyot: 26-26 Devre: 51-45 3. Periyot: 73-69 5 Faulle Çıkanlar: 36.05 Andersen, 39.09 McCalebb
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 87
E U RO L E AGU E
TOP 16’Da İKİNCİ HAFTA BEŞİKTAŞ
Turkish Airlines Euroleague “Top 16”nın ikinci hafta mücadelesinde F Grubu’nda yer alan temsilcilerimizden Beşiktaş, Olympiakos konuk etti. Maçtan temsilcimiz, 77-64 mağlup ayrıldı. Damir Markota’nın 14 sayı, 10 ribaund, 2 asistlik performansı ise yenilgiye engel olamadı. Rakip takımın en etkili isimleri ise 18 sayı üreten Vassilis Spanaoulis ile 14 sayı bulan Georgios Printezis oldu. İki takımın karşılıklı basketleriyle başlayan maç, düşük tempoda devam ederken, ilk periyot ev sahibi takım Olympiakos’un 20-13’lük üstünlüğüyle geçildi. İkinci periyota Serhat Çetin’in üç sayılık basketi ile başlayan Beşiktaş, Olympiakos’tan Antiç ve Sloukas’ın üç sayılık basketlerine engel olamayınca, devreye 6 dakika kala skor 31-20 oldu. Olympiakos aradaki 11 sayılık farkı koruyup ilk yarıyı 10 sayı farkla 37-27 önde kapadı. Üçüncü periyota hızlı başlayan ev sahibi Olympiakos, Spanoulis ile bulduğu üst üste basketler ile periyotun bitimine 7 dakika 40 saniye kala farkı 16 sayıya çıkararak skoru 45-29’a taşıdı. Bu dakikadan sonra katı savunma uygulayarak rakibini durdurmayı başaran Beşiktaş, 9-0’lık seri ile periyotun bitimine 5 dakika kala skoru 45-38’e getirdi. Ancak, maçın kontrolünü yeniden ele alan Olympiakos, 7-0’lık bir seri ile skoru 55-41 yaptı. Üçüncü periyot Cristopher’in üç serbest atışı ile 57-46 Olympiakos’un galibiyeti ile tamamlandı. Son periyotta Beşiktaş’ın farkı düşürme çabasına rağmen, Spanoulis önderliğinde maçın kontrolünü elinde tutan Olympiakos farkı koruyarak, karşılaşmayı 77-64 kazandı. Yunanistan temsilcisinde Spanoulis kaydettiği 18 sayı ile maçın en skorer ismi oldu. Beşiktaş, bu sonuçla ‘’Top 16’’ turunda ikinci maçından da mağlup ayrıldı. Olympiakos ise ilk galibiyetini elde etti. SALON: Barış Ve Dostluk SS HAKEMLER: Guerrino Cerebuch-Antanio Conde-Marko Juras 88 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
OLYMPIACKOS (77): Kyle Hines 8 (4 ribaund-2 asist), Acie Law 8 (1 asist), Pero Antic 7 (7 ribaund-1 asist), Vassilis Spanaoulis 18 (2 ribaund-4 asist), Stratos Perperoglou 2 (3 ribaund), Kostas Sloukas 9 (5 ribaund-3 asist), Josh Powell 7 (4 ribaund-1 asist), Georgios Printezis 14 (3 ribaund-1 asist), Kostas Papanikalaou 4 (5 ribaund-2 asist), Evangelos Mantzaris (4 ribaund), BEŞİKTAŞ (64): Daniel Ewing 15 (1 ribaund), Muratcan Güler 5 (2 ribaund- 2 asist), Can Akın 2, Randal Falker 4 (4 ribuand), Serhat Çetin 5 (2 ribaund-1 asist), Damir Markota 14 (10 ribaund-2 asist), Patrick Christopher 4 (4 ribaund-1 asist), Cemal Nalga 2 (5 ribaund-1 asist), Cevher Özer (3 ribaund- 1 asist), Curtis Jerrells 13 (2 ribaund-1 asist)
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 89
AVRUPA’NIN GELMİŞ GEçMİŞ EN İYİ
100 OYUNCUSU BÖLÜM 8 : 29 - 20
92 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
29
Larry Glenn Wright ABD: (1970 - 1987) 23 Kasım 1954’de Monroe, Louisiana’da doğudu. Grambling geçen kariyerini burada antrenör olarak sürdürmektedir. NBA’de kısa bir süre Washington forması giydikten sonra İtalya’ya gitti. Orada büyük bir yıldız oldu. Cantù’da “Avrupa Kupaları”nda başarıdan başarıya koştu. 1987 yılında bir yıllığına anlaştığı Banco di Roma’da basketbolu bıraktı. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 93
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
28
Predrag “Saša” Daniloviç SIRBİSTAN: (1980 - 1996) Sasha Daniloviç 26 Şubat 1970’de Saraybosna, Bosna Hersek’te doğudu. 90’lı yılların efsanevi forvetlerinden biriydi. Altyapısında başladığı KK Partizan kulübünün halen başkanlığını yürütmektedir. 1992 NBA Draftlarında Golden State Warriors tarafından 43. sırada seçildi. Miami Heat ve Dallas Mavericks’te zaman geçirsede istediği gibi oynama şansı bulamadı. Avrupa kariyeri boyunca KK Partizan ve Virtus Bologna formalarını giydi. Avrupada bir çok kez MVP seçildi.
94 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 95
96 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
27
Petar Naumoski MAKEDONYA: (1989 - 2004) 27 Ağustos 1968’de Makedonya’da doğdu. Uzun yıllar Efes Pilsen forması giydi. Aynı zamanda Türk vatandaşlığına da geçmiş olup ismini Namık Polat olarak almıştır. 1989 ile 1991 yılları 1992’de sadece 50 bin dolar yıllık ücret karşılğında Efes Pilsen’e transfer oldu. İlk sezonunda Efes Pilsen normal sezonda ve playoff’ta oynadığı 37 maçı kazanarak şampiyon olurken Naumoski başroldeydi. Aynı sezon Avrupa Kulüpler Kupası’nda takımının finale kadar çıkmasında da büyük pay sahibi oldu. 1993-94’te Efes Pilsen ile lig ve kupa şampiyonluğuna ulaştı. 1994’te İtalya’nın Benetton Treviso takımına transfer oldu. 1995’te İstanbul’daki Avrupa Kulüpler Kupası final maçında attığı 25 sayıyla Benetton’u şampiyonluğa taşıdı. Ertesi sezon Efes Pilsen’e döndü. 1996’nın mart ayında Efes Pilsen’in Avrupa’nın en iddialı takımlarını sırayla eleyerek Koraç Kupası’nı kazanmasında büyük pay sahibi oldu. 2004 yılında basketbola veda etti. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 97
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
26
Alexander Volkov UKRAYNA: (1978 - 1995) 28 Mart 1964 ‘de Rusya’da dünyaya geldi. İlk kez 1988 Olimpiyat oyunlarında gösteriği performansla dikkatleri üzerine çekti. Altın Madalya kazanan SSCB takımının önemli bir oyuncusuydu. CSKA Moskova (1986-1988), Atlanta Hawks (1989-1992), Panasonic Reggio Calabria (1992-1993), Panathinaikos (1993-1994), Olympiakos; O Budivelnyk Kiev (1988-1989 1981-1986) takımlarında oynadı. 1995’de emekli oldu. 1999-2000 yılları arasında Spor Bakanlığı yaptı. 2007’de, Ukrayna Basketbol Federasyonu Başkanı seçildi.
98 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 99
100 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
25
Dimitris Diamantidis YUNANİSTAN: (1992) 6 Mayıs 1980’de Yunanistan’da doğdu. Halen Panathinaikos takımının oyun kurucusu olarak kariyerine devam ediyor. . Iraklis genç takımında yetişti. 2004 yılında Panathinaikos’a transfer oldu. 2006’da Euroleafe şampiyonluğu yaşayana takımının MVP seçilen üyesiydi. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 101
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
24
henning harnisch ALMANYA: (1979 - 1996) Bir donem yukselir gibi olan alman basketbolunun en onemli idollerinden biri. 1993 yılında Almanya’yi Avrupa Şampiyonu yapan oyuncularin başında gelir. uzattığı saçlarına taktığı bant ile bir dönem sembol olmuştur.
102 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 103
104 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
23
Juan Antonio orbalán İSPANYA: (1976 - 1988) Juan Antonio, 3 Ağustos 1954’de Madrid’de doğdu. Üç kez İspanya Milli Takımı ile Olimpiyat’larda yer aldı. Bir efsane olarak adı bir çok spor salonuna verildi. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 105
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
22
Krešimir Ćosić HIRVATİSTAN: (1968 - 1995) Yugoslav basketbol ekolunun en büyük oyuncularından biri idi. 1948 Zagrep dogumludur. 1968-1973 yılları arasında Brigham Young Üniversitesi’nde oynadı. Daha sonra Zadar, Brest Ljubljana, Synuide Bologna ve Zibona Zagrep formaları giydi. 1995 yılında Hall of Fame’e secildi. 106 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 107
108 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
21
Sergey Belov RUSYA: (1960 - 1978) Belov, 23 Ocak 1944’da Rusya’da doğdu. 1972 Münih Olimpiyatları’nda altın, 1968 Mexico, 1976 Montreal ve 1980 Moskova Olimpiyatları’nda bronz madalya kazanan Sovyet Milli Takımı’nda yer aldı. Sovyet basketbolunun yetiştirdiği en büyük yıldızlardan bir olarak kabul edildi. Sovyet Milli Takımı’yla dört kez Avrupa (1967, 1969, 1971 ve 1979) ve iki kez dünya (1967, 1974) şampiyonluğu yaşadı. 1991’de FIBA tarafından gelmiş geçmiş en iyi Avrupalı basketbolcu ilan edildi. 07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 109
B Ö LÜ M 8 : 2 9 - 2 0
20
Juan Antonio San Epifanio İSPANYA: (1969 - 1989) İspanyolların efsane kısa forvetlerinden biri. Adı Barcelona ile anılan hatta Andres Jimenez ile birlikte forması emekliye ayrılmış iki Barcelonalı’dan birisi. İspanyol Milli Takımının 1984 Los Angeles da gümüş almasına takım arkadaşı Jimenez ile birlikte önemli roller alan bir oyuncudur. 1989 da basketbolu bıraksa da Barcelona yönetiminde halen görev yapmaktadır. 3 kere Euroleague Final, bir Saporta, Bir koraç kupası, bir çok şampiyonluk gördü. Tam 239 kere İspanya Milli Takım formasını giydi. 110 / SLAMDUNK / 07 - 13 OCAK 2013
07 - 13 OCAK 2013 / SLAMDUNK / 111