SlamDunk Dergi - Sayi 33

Page 1

SLAMDUNK HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ

06 - 12 Mayıs 2013 / SAYI: 33

OVERTIME HABERLER

BASKETBOLUN MOZART’I

NBA’de ödüller açıklandı MVP yine aynıydı!

Drazen

PETROVİÇ EUROLEAGUE

Mahşerin dört atlısı sahne almaya hazır PLAY-OFF GÜNEŞİ

STEPHEN

CURRY

KOBE BÖYLE BİTMESİN



Kuyrukta yüzmek MERHABA sevgili basketbolseverler. Birkaç haftalık zorunlu aranın ardından yine yayındayız. Basketbolun heyecan veren tatlılığı içinde kaybolduğumuz bir kaç hafta yaşadık. Ama malesef yüzerek kuyruğuna gelinmiş organizasyonlarda tepeye varamadan dibe yuvarlanmanın hazin sıkıntısı ile karşı karşıya kaldık. Yine üzüldük, yine beklentilerimiz kursaımızda kaldı. Yılladır hasretini duyduğumuz “Euroleague Final Four”da Anadolu Efes ile yakaladığımız şansı değerlendiremedik. Oysa üç takımla başladığımız organizasyonda bu yıl beklentiler geçtiğimiz yıllara oranla çok daha üst seviyedeydi. Gerçi Beşiktaş’ın geçen yıl ki muazzam şampiyonluğundan sonra aldığı küçülme kararı sonrası, beklentilerimizi minimumda tutsakta, Kartal kendisinden beklentilerin bir level üstüne çıkmayı başardı. Ama gel gelelim Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes’in harcadığı paranın haddi hesabı yoktu. Özellike Fenerahçe Ülker’in McCalebb, Bo, Romain Sato, Mike Batiste ve David Andersen transferleriyle “Final Four”u zorlayacağı düşüncesi, bu oyuna kafa yoran herkesin ortak fikriydi desek yalan olmaz. Peki neden bu kadar büyük bir bütçe ve yapılan transferlerle bu kadar kötü bir sezona imza attılar? Tabi ki mutluluğun parayla satın alınamayacağı evrensel şakası yapıldı onlara. Takım olmanın paraya-pulla endeksi olmadığı. Umuyoruz ve bekliyoruz ki önümüzdeki sene takım olmanın kimya ile doğrudan bağlantısını takımlarımız daha iyi anlar. Sevgiyle kalın...

Genel Yayın Yönetmeni Bilgehan Aras 06 -12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 3


SLAMDUNK YAZIŞMA ADRESİ TALATPAŞA CADDESI ÇELENK SOK. NO: 27/A KAT:4 GÜLTEPE / KAĞITHANE / İSTANBUL TEL: +90 (212) 325 91 25 - FAX: +90 (212) 258 70 59

www.slamdunkdergi.com Genel Yayın Yönetmeni Bilgahan Aras bilgehanaras1976@slamdunkdergi.com Yazı İşleri Müdürü Burçin Yalçın burcin@slamdunkdergi.com Haber Müdürü Bulut Çiftçi bulut@slamdunkdergi.com Görsel Yönetmen Çetin Akdeniz cetinakdeniz@slamdunkdergi.com Fotoğraf Editörü Utku Ulutaş utku@slamdunkdergi.com NBA Editörü Mutlu Nazlı mutlunazli@slamdunkdergi.com Katkıda Bulunanlar Bora Eriş, Berk İybar, Jeffy Ancel, Zeynep Demiralp, Yasin Bakır, Emre Gürel, Berk Sarıoğlu, Yavuz Öziçer, Harun Özdemir Reklam Rezervasyon Bilgehan Aras bilgehanaras1976@slamdunkdergi.com + 90 (533) 552 07 49 Yayının Türü: Yerel Süreli Yayıncı: Baras Basım Yayın Adresi: Sanayi Mah. 1673. Sok. No: 34-34510 Esenyurt / İstanbul Tel: 0 (212) 622 63 63 Fax: 0 (212) 605 07 98 Slamdunk Haftalık Basketbol Dergisi, Baras Basım Yayın tarafından yayınlanmaktadır. Yazı ve fotoğrafların tüm hakkı Slamdunk Dergisi’ne, yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Slamdunk Dergisi Türkiye Basın Meslek İlkeleri’ne uymaya söz vermiştir.


ONLINE HAFTALIK BASKETBOL DERGİSİ

SLAMDUNKDERGI.COM APPLE STORE’DA

SLAMDUNK DERGİ APP STORE’DA . KENDI APLIKASYONUYL A DA YAYINDA . IPAD VE IPHONE’UNUZL A TÜRKIYE’NIN TEK ONLINE HAFTALIK BASKETBOL DERGISINI ISTEDIĞINIZ ZAMAN, ISTEDIĞINIZ HER YERDE OKUYABILIRSINIZ. TEK YAPMANIZ GEREKEN APP STORE’DAN “SL AMDUNK’I ÜCRETSIZ INDIRIP, KEYIFLE OKUMAYA BAŞL AMAK ...


MVP LeBron

LeBron James daha önce 3 kez layık görüldüğü MVP ödülünün bu yıl da sahibi olarak büyük başarı elde etti. BA’den yapılan resmi açıklamaya göre LeBron James sezonun MVP’si seçildi. Üst üste ikinci, son beş sezonda dördüncü kez en değerli oyuncu ödülü alan yıldız basketbolcu, sezonu 26.8 sayı 8 ribaund 7.3 asist ortalamalarıyla tamamladı. Kariyerinin en iyi ortalaması olan yüzde 56.5’le sezonu tamamlayan LeBron, üç sayı çizgisinin gerisinden ise yüzde 40.6 ile oynadı. 121 kişinin oy verdiği oylamada LeBron James 120 kişinin ilk sıra

N

6 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

seçimi olurken bir ilk sıra seçimi de Carmelo Anthony’ye gitti. LeBron James’in 2012-13 sezonun MVP’si olmasıyla beraber süper yıldız NBA tarihinde bu ödüle en az 4 kez sahip olan 5. oyuncu oldu. Kareem Abdul-Jabbar 6 kez, Michael Jordan 5 kez, Bill Russell 5 kez ve Wilt Chamberlain ise 4 kez MVP seçildi. MVP oylamasında LeBron James’in hemen ardından Kevin Durant ikinci sırada yer alırken, Carmelo Anthony ise üçüncü sırada yer buldu.


Overtime

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 7


Overtime

En iyi çaylak ve sportmen Normal sezon ardından ödüller sırasıyla belli olmaya başladı ve yılın çaylağı konusunda sürpriz yaşanmadı. SEZON BAŞINDA favori olarak her ne kadar Anthony Davis gösterilmiş olsada bu sene gösterdiği performansla tüm dikkatleri üzerine çeken Damian Lillard yılın en iyi çaylak

oyuncusu ödülünü 605 puan ile kazandı. İkinci sırayı ise Anthony Davis aldı. NBA normal sezon için diğer bir ödül olan Yılın Sportmeni ödülüde sahibini buldu. Geçen sezon

8 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

olduğu gibi bu senede Yılın Sportmen oyuncusu ödülü Jason Kidd’e verildi. Damian Lillard çaylak sezonunda 19 sayı-6.5 asist-3.1 ribaunt ortalama yakalamıştı.

Seri üretimde bu tip bir kokpit ve gösterge paneli olmayacak


www.facebook.com/ucansupurgekadindernegi twitter.com/ucansupurgekff festival.ucansupurge.org Gösterim Yerleri: Kızılırmak Sineması, Goethe Institut Ankara

*Bu ilan Arka Pencere’nin katkılarıyla yayınlanmıştır.


Overtime

Bench’in efendisi JR Smith Her sene spor yazarları tarafından yapılan oylama ile belirlenen normal sezonun en iyi oyuncuları yavaş yavaş açıklanmaya başlandı. 121 SPOR YAZARININ kullandığı oylar ile belirlenen sezonun en iyi altıncı adamı ödülüne 484 puan ile JR Smith layık görüldü. Son yıllarda ki en iyi performansını sergileyen JR Smith

bu sezonu 18,1 sayı, 5,3 ribaund ve 2,7 asist ortalamalarıyla tamamlayarak bu unvanı ilk kez kazanmış oldu. İsmi geçen en büyük rakibi LA Clippers oyuncusu Jamal Crawford 352 puanla

10 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

ikinci sırada yer aldı. Jamal Crawford 16,5 sayı, 1,7 ribaund, 2.5 asist ve 1 top çalma istatistikleri ile benchten gelerek normal sezonda LA Clippers’a büyük katkı sağlamıştı. Seri üretimde bu tip bir kokpit ve gösterge paneli olmayacak



Overtime

En çok gelişme kaydeden oyuncu Her sene spor yazarları tarafından yapılan oylama ile belirlenen normal sezonun en iyi oyuncuları yavaş yavaş açıklanmaya başlandı. ALL-STAR OYUNCU Paul George kariyerinin üçüncü yılında 17.4 sayı, 7.6 ribaund, 4.1 asist ve 1,8 top çalma istatistikleri ile normal sezonun en değerli oyuncusu unvanını kazanmayı, toplam

puanın neredeyse 3/1’ini alarak başardı. En büyük rakibi olarak görülen Greivis Vaquez ikinci sırada yer alırken milli gururumuz ve temsilcimiz Ömer Aşık 86 puan ile altıncı sırada yer aldı.

12 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

Seri üretimde bu tip bir kokpit ve gösterge paneli olmayacak



Overtime

Yılın en iyi savunma oyuncusu Normal sezonun bitimiyle beraber normal sezonun En’leri teker teker açıklanmaya devam ediyor. BU SENE ÖZELLIKLE merak edilen yılın en iyi savunmacısı ödülü için yapılan oylama da 212 puan alan Marc Gasol seçildi. Memphis Grizzlies’ın pota altı devi Marc Gasol normal sezonu 7,8 ribaund, 1 top

çalma ve 1.7 blok ortalamaları ile tamamlamıştı. Oylama sonucunda ikinci sırada Kral Lebron James yer alırken üçüncü sırada ise OKC oyuncusu Serge Ibaka yer aldı.

14 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

Seri üretimde bu tip bir kokpit ve gösterge paneli olmayacak



F4’UN YOLLARI TAŞTAN! Sene başından beri beklenen an yakınlaştıkça Avrupa’da basketbol adına heyecan artıyor.Real Madrid, Barcelona, CSKA Moskova ve Olympiacos.Geçen seneden bir farklı olarak son şampiyon ve son finalist bu sefer yarı finalde karşı karşıya gelecek.Diğer tarafta ise basketbol’da ‘’El Clasico’’ görmüş olacağız.Savaş büyük..!! Savulun..!! Peki buraya nasıl geldik? 4 takımında nasıl geldiğine kısaca bakalım. Yazı: Fırat Can Ölmez 16 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


Overtime Euroleague Real Madrid Madrid ile başalayalım.8 şampiyonluğu olmasına rağmen Final Four formatına geçildikten sonra 25 senede 1 şampiyonluk 3 4.lük aldılar.O zaman ki koçları Obradovic,yıldızları ise Sabonisti.Taraftarlar ve takımın tek isteği 95’te kalan şampiyonluk anılarını tazelemek.. Bakalım.. Madrid normal sezonda Fenerbahçe Ülker’in grubundaydı.Grupta hem Fenerbahçe’nin hemde Panathinaikos’un yeni yeni kadro yapılanması içinde olması Madrid adına rahat bir grup süreci geçirecekti.Madrid evindeki tüm maçları kazanıp deplasmanda ise Khimki, Cantu ve Panathinaikos’a yenilerek 7 galibiyet 3 mağlubiyet ile TOP 16’ya grup lideri olarak çıkmayı garantiledi.TOP 16’da ise bu sefer Anadolu Efes ile aynı gruba düştü Madrid.Efes ile beraber CSKA, Pana, Malaga, Zalgiris, Alba ve Brose ile F grubunda yer alıyordu.Madri TOP 16’ya da mükemmle başlıyordu.İlk 6 maçta alınan 6 galibiyet ile misafir oluyordu Anadolu Efes’in sahasına.Grubun son maçında 20 sayı farkla yeneceği Efes’e mağlup olarak serisini sonlandırıyordu. Oynayacakları maçlar ise çok sıkıntılı geçicekti.Ucu ucuna kazanılan Zalgiris, Brose ve Alba maçları olmasa Madrid’i buralarda göremeyecektik.Son 4 maçta alınan 3 yenilgi liderliği kaybetmelerine sebep olsada çok fazla üzülmediler bunun için.Maccabi karşılarındaydı. Üç maç sonunda rahat rahat F4’a adını yazdırıyordu Madrid.Madrid’i F4’e kadara taşıyan oyuncular ise;sayı lideri 25 maçta 13.6 sayı ortalaması ile Rudy Fernandez, ribaund lideri 27 maçta 5.48 ortalama ile Nikola Mirotic, asist lideri 27 maçta 3.74 ortalama ile Sergio Rodriguez, top çalma lideri 1.4 ortalama ile Rudy Fernandez, blok lideri 0.8 ortalama ile Nikola Mirotic oluyordu.

FC Barcelona Sezon başında şampiyonluk adayları arasındaydı Barça.Bir önceki sezon olduğu gibi hatta ve hatta ondan önceki sezon olduğu gibi. Geçen sezon Olympiacos tarafından alınan yenilgi ile anca 3.sırayı alabilen takım bu sezon rövanşı almak üzere Londra’ya gidiyor.Ante Tomic, Nate Jawai ve Jasikevicius transferleri ile başlanan sezon oldukça başarılı geçti onlar adına.Normal sezon ve TOP 16’da iki rus takımından iki yenilgi aldılar.Tek sorunları sakatlanan Pete Mickael’di.O pozisyonda Panathinaikos maçında da görüldüğü üzere fizik olarak eksik kaldılar.Madrid burayı Suarez ve Mirotic ile zorlaması en akla mantığa yatkın hareket olacaktır sanırım.Madrid daha çok herhangi üç arkadaşıyla arada sırada burada takılan biri kıvamında iken Madrid’e göre Barcelona bu mekanın gediklisi.25 senelik F4 süresince 12 kere burada bulunma şansı bulmuş ve bunlardan 2 şampiyonluk, 4 ikincilik, 2

üçüncülük ve 4 dördüncülük çıkarmış bir takım.Pasqual geçen senelerden daha çok genç oyuncularada büyüklerin sofrasında tabak vermeye başladı.Rabaseda, Abrines, Todorovic ve Hezonja.Bu oyuncuları Navarro,Jasikevicius ve Mickael gibi oyuncuların ilerleyen yaşını göz önüne alırsak bu hareket oldukça önemli Barcelona’nın önümüzdeki 10 senesi için.Bu sezon ligde ve kupada oynanan 4 maçın 3’ü Barcelona’ya bir taneside Madrid’e yar oldu.Arada çok büyük kalite farkı olmadığı sürece geçmişte oynanan maçların etkisi olacağını savunmayan taraftar tipinden biriyim.O yüzden psikoloji gereksiz pota altını sağlama almak paha biçilemez. Takımı buraya kadar taşıyanlar ise; Sayı lideri 24 maçta 13.21 ortalama ile Juan Carlos Navarro, ribaund lideri 28 maçta 6.32 ortalama ile Ante Tomic, asist lideri 3.45 ortalama ile Marcelinho Huertas, top çalma lideri 20 maçta 1.05 ortalama ile Pete Mickael , blok lideri 1.14 ortalama ile Ante Tomic oluyordu.

CSKA Moskova Rusların medar-ı iftiharı CSKA Moskova.. Rus taraftarın bize gerektiğinde ne kadar sıcaklık sahibi olduğunu gösteren takım.. 2006’dan önce yaşanan son şampiyonluk 1971’de.Dile kolay tam 35 sene.F4 sistemi geldikten sonrada jedi ve sith olarak iki tarafa ayırabiliriz.Jedi tarafında iyi takım ancak sonuç elde edemiyorlar.Yani 2000’den önceki bölümde 1 üçüncülük ve 1 dördüncülük mevcutken, Sith tarafında herkesin onları yenmeyi istediği bir nevi Death Star tavrı takındıkları zaman yani son 11 senelik dönemde sadece bir sene F4 göremeyen atlamayalım bu bölümde 2 şampiyonluk, 3 ikincilik, 2 üçücncülük ve 3 dördüncülüğü elde eden bir takımdan bahsedeceğiz.Geçen sene şampiyonluğu Printezis’in bombalamasına kaybettikten sonra kusuru koçta bulup efsaneyi çağırmakta buldular.Ettore Messina.Barcelona için söylediğim sezon beklentileri tabiki CSKA içinde gerçerliydi.Hemde Messiana varken.İyi başlamak önemliydi ve 5 maçlık bir serinin ardından normal sezonda aldıkları ilk yenilgiyi Barcelonadan alacaklardı.TOP16’da ise işler biraz sıkıntıya düşüyor gibiydi.Son haftalarda Efes ve Madrid’in düşüşü ve kazanılan 6 maçlık seri ile 11 galibiyet 3 mağlubiyet ile grubu lider tamamlıyordu.Alınan üç yenilginin iki tanesinin direk rakibi olan Efes ve Madrid’ten aldıklarınıda belirtmekte yarar var.Hırs önemli bir etkendir tabi ancak Teodosic eğer kişisel savaşa çevirirse durumu Spanoulis ile CSKA’ya bir kez daha kupa haram olacaktır.CSKA fizik kullanımına girerse eğer o zaman oldukça yüklü bir şansı olacak.E diyeceksiniz geçen sene yapmadımı? Yaptı. Sonuç? Sonuç şu Ivkovic > Bartzokas.Playoff’ta karşılarında antrenman havasında geçen maçların olacağını kestirmek güç olmayan Caja Laboral çıktı.Bir

sıyrık alarak turu geçip Londra’da son 11 yılın 10’unda yaptıkları gibi şampiyonluk yolunda ilerlediler.Bu sezon onları buraya getirenler ise; sayı lideri 26 maçta 13.73 ortalama ile Sonny Weems, ribaund lideri 24 maçta 7.54 ortalama ile Victor Khryapa, asist lideri 28 maçta 5.04 ortalama ile Milos Teodosic, top çalma lideri 1.44 ortalama ile Victor Khryapa, blok lideri ise 28 maçta 1.14 ortalama ile Sasha Kaun idi.

Olympiacos Son şampiyon.. Sindirella hikayesi.. Başka var mı? Başkası şu inanan bir takımın marifeti. Geçen sezon olanlara değinmeye gerek yok öyle değil mi? Yeterince dinledik.Bu seneye bakalım ve şampiyonluğunun şans olmadığını göstermeye çalışan 14 inanan adama bakalım. Şampiyon kadroya önce ezeli rakipten bir oyuncu –ki daha önce örnekleri mevcutPerperoglou ve neden gittiğini anlayamadığım ama Royal Halı Gaziantep Belediyespor için inanılmaz bir transfer başarısı olarak gördüğüm Dorsey yerine NBA’den elini eteğinie çeken tek hücum silahı orta mesafe şutu olan Josh Powell transferleri oldu.Bakıldığı üzere Perperoglou işlev açısından Powell’ı döver kabul.Herneyse.Sezon 3 maçta alınan 2 mağlubiyetle aslında sıkıntılı başladı.Herşey koçta bitiyor galiba şeklinde yorumlarda duyar olduk. Aslında Bartzokas ‘’Ağanın yaptığı yere yapılırmı lan’’ diyerek çok değişim yapmadı ‘’zaten takım bunu oynar’’ dedi devam etti. Nitekim sonuçlarınıda normal sezonda göstermeye başladı 1-3 ten sonra 6 galibiyet geldi üst üste.TOP 16’da ise roller coaster tarzı bir grafik yakaladılar.9 galibiyet 5 mağlubiyet alarak bizide yakından ilgilendiren playoff eşleşmesi oldu.Anadolu Efes.İlk iki maç Olympiacos’un ezici üstünlüğü vardı.Efes sahasında iki galibiyet alıp eşitlesede son maç atmosfer ile beraber F4’u Olympiacos’a getirdi.Bu maçlarda görüldü ki gününde olmayan bir Spanoulis’in kaybını bile hissetirmeyen bir takım olmuş.F4 öncesi şampiyonluğu yok Olympiacos’un.97 ve bilindiği üzere 2012 şampiyonlukları var Ivkovic ile bunun yanında 3 ikincilik, 1 üçüncülük ve 1 dördüncülük mevcut geçmişlerinde.Buraya ise; sayı lideri 21 maçta 14.72 ortalama ile Vassilis Spanoulis, ribaund lideri 29 maçta 5.93 ortalama ile Kyle Hines, asist lideri 5.59 ortalama ile Vassilis Spanoulis, top çalma lideri 0.90 ortalama ile Vassilis Spanoulis ve blok lideri 1.14 ortalama ile Kyle Hines getirdi. Tüm takımlarımız TOP16 görsede ne olursa olsun tek istirarlı takım Anadolu Efes idi.F4’ün kıyısından dönselerde Oktay hoca orayı seneye yine zorlayacaktır. Avrupa ya da NBA’de nerede izlerseniz izleyin her final heyecanlı olur ama ben yine topraklarıma yakın olanı seçeyim. Bu kıtada oyun bir başka güzel. Favoriniz olmasına gerek yok izlemek için bile izleyebilirsiniz. 06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 17


LONDRA + O2 ARENA

FINAL 4

10 – 12 Mayıs 2013 Avrupa basketbolu ve basketbolseverleri için çok önemli tarihler. Avrupa basketbolunun zirve organizasyonu Final 4 için belirlenen bu günlerde gözler ve kulaklar Londra’da olacak. Avrupa’nın pek çok ‘en’ini bünyesinde barındıran Londra, bu tarihlerde Avrupalı basketbolseverleri ağırlayacak. Final 4 organizasyonunu iki yıl arka arkaya düzenleyecek O2 Arena ise kuşkusuz Avrupa’nın en görkemli salonlardan biri. 13 ülkeden 24 takım yedi ay boyunca yoğun bir rekabete girdi ve toplamda yaklaşık 250’ye yakın maç sonunda 4 takım Final 4 kapısını aralamayı başardı. Dramatik bir çeyrek final eşleşmesi sonucu Maccabi Tel Aviv’i eleyen Real Madrid, Caja Laboral’i eleyen CSKA Moskova, Panathinaikos’u eleyen Barcelona ve Anadolu Efes’i eleyen Olympiacos, bu sene Final 4 oynamaya hak kazandı. Real Madrid hariç diğer 18 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


FINAL FOUR LONDRA 2013

üç kulüp geçen sene de Final 4 oynamış ve İstanbul’daki organizasyonda final maçında Printezis’in son saniyedeki mucizevi basketiyle CSKA Moskova’yı deviren Olympiacos olmuştu. Bu seneki eşleşmeler ise enfes bir heyecan vaat ediyor. CSKA Moskova ve Olympiacos geçen seneki finalin rövanşına çıkarken, İspanya derbisinde Real Madrid ve Barcelona kozlarını paylaşacaklar. Kazananlar finalde karşılaşmaya hak kazanırken, Words:oynayacaklar. Sam Philip Photography: Paul Barshon kaybedenler ise üçüncülük maçı O2 Arena, 20.000 kişilik izleyici kapasitesiyle Manchester Arena’yla birlikte İngiltere’nin en büyük iki spor salonundan biri. Nice konsere ve etkinliğe evsahipliği yapmış O2’nin yeni konukları ise 2013 yılının Avrupa basketbolundaki zirvesine burada tırmanma mücadelesi verecekler. Yazı: Burçin S. Yalçın 06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 19


Resmi olarak 1988’den beri kesintisiz olarak Final 4 organizasyonu düzenleyen Euroleague yetkilileri, haliyle bu yıl bu organizasyonun 25’inci yaşını kutlamasından dolayı gururlu

20 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


T

AVRUPA’NIN EN BÜYÜĞÜ

HY Euroleague şu an Avrupa’daki en büyük basketbol organizasyonu. İşin aslı, bu öteden beri öyle. FIBA’nın organizatörlüğünde düzenlenen THY Euroleague 191 ülke televizyonundan yayınlanan çok büyük bir etkinlik bir süredir. Final 4 söz konusu olunca ise yayınlanan ülke sayısı 200’e kadar dayanıyor. THY ile imzalanan sponsorluk anlaşmasıyla görkemli bir işbirliğine imza atan Euroleague, yıllardır Avrupa basketboluna getirdiği saygınlığın meyvelerini topluyor. Resmi olarak 1988’den beri kesintisiz olarak Final 4 organizasyonu düzenleyen Euroleague yetkilileri, haliyle bu yıl bu organizasyonun 25’inci yaşını kutlamasından dolayı gururlu. Ondan da önce, örneğin 1966’da İtalyan şehirleri Milano ve Bologna’nın, ertesi yıl ise Madrid’in evsahipliğinde Final 4 organizasyonları düzenlenmişti. Fakat ne yazık ki organizasyon devamlılığı olamadı ve 20 yıla yakın bir süre ara verildi. 1988’de ise Belçika’nın Gent kentinin evsahipliğinde Final 4 yeniden başladı, bugünlere kadar basketbolseverlere heyecan veren bir etkinlik haline geldi. O seneki ilk Final 4 finali ise Philips Milano ile Maccabi Tel Aviv arasında oynandı ve İtalyan takımının 90 – 84’lük galibiyetiyle sonuçlandı. NBA patentli Bob McAdoo Final 4 MVP’si seçildi. Bugüne kadar 11 Final 4 gören ve bunlardan 6 şampiyonluk çıkaran Panathinaikos için Euroleague’in 25 yılının en başarılı takımı diyebiliriz. Yine 11 kez Final 4’a katılan Maccabi Tel Aviv’in ise 3 şampiyonluğu var. 1989, 90 ve 91’de arka arkaya Euroleague’i kazanan Split’in de yine 3 şampiyonluğu var. Barcelona, CSKA Moskova, Olympiacos ve Virtus Bologna’nın da 2’şer şampiyonlukları bulunuyor. 1’er şampiyonluğu bulunan Partizan, Real Madrid, Limoges, Olympia Milano, Joventut Badalona ve Zalgiris Kaunas’ın ismini de bu takımlardan sonra saymak gerek. Türkiye ise Euroleague’de yıllarca Efes Pilsen’le büyük başarılara imza attı. 2000 ve 2001’de Final 4 görmeyi başaran lacivert beyazlılar belki bugüne dek finale kalamadılar ama öteden beri bu ‘lig’in hem iddialı hem de renkli bir karakteri olarak boy gösterdiler. Oyuncu bazında Türklerin Euroleague’e katkılarını düşünürsek ise önce İbrahim Kutluay’ın ismini saymalıyız. 2002’de Panathinaikos’la Bologna’daki Final 4’da Kinder Bologna’yı devirerek şampiyonluk yaşayan efsanevi şutör, final maçına da damga vurmuştu. Özellikle maçta 14 sayı geriye düşen takımını isabetli üçlükleriyle yeniden maça döndürmüş, sona doğru da kritik bir üçlükle finalin kaderini değiştirmişti. 7’de 4 üçlük isabet oranıyla Euroleague finaller tarihinin en başarılı üçlük yüzdelerinden birine imza atmıştı. Final 4 MVP’si seçilen arkadaşı Dejan Bodiroga’yla birlikte Panathinaikos’un kupaya uzanmasının baş sorumlularından biri olmuştu. Koçlar cephesine baktığımızda ise Zeljko Obradovic’in yanına yaklaşabilen bir isme dahi rastlamak imkansız. Kurt hoca, 1992’de Partizan’la, Joventut Badalona’yla 1994’te, Real Madrid’le 1995’te, Panathinaikos’la da 2000, 2002, 2007, 2009 ve 2011’de şampiyonluk yaşadı. Tam sekiz şampiyonluk bu alanda ulaşılması güç bir rakam. Acaba bu sene hangi koç gülecek? 06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 21


BARCELONA İSPANYA

TAKIM KADROSU 8 Victor Sada G 1.92 9 Marcelinho Huertas G 1.90 10 Alex Abrines F 1.97 11 Juan Carlos Navarro G 1.91 13 Sarunas Jasikevicius G 1.93 14 Marko Todorovic F 2.08 18 CJ Wallace F 2.06 20 Joe Ingles F 2.03 22 Xavi Rabaseda F 2.01 23 Mario Hezonja F 1.98 25 Erazem Lorbek C 2.08 31 Josep Perez G 1.83 32 Nate Jawai C 2.07 34 Papa Mbaye C 2.09 44 Ante Tomic C 2.17 Koç: Xavi Pascual

22 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


T

FINAL FOUR LONDRA 2013

HY Euroleague’in bu sene en çok galibiyet alan takımı. Sezon içinde 25 galibiyetle son beş yılda dört, toplamda da 12’nci Final Four’larına ulaştılar. 2003 ve 2010’daki zaferlerinden sonra üçüncü kez şampiyonluk kazanmak istiyorlar. Geçen sene de Final Four’a kalmış, fakat ilk maçta Olympiacos’a sürpriz bir şekilde, 68-64 mağlup olmuşlardı. Üçüncülük maçında Panathinaikos’u yenerek en azından teselli ikramiyesi almışlardı. Juan Carlos Navarro’nun liderliğinde ve ‘yan rollerde’ boy gösteren hayli yetenekli isimlerle şampiyonluğun en büyük adayı belki de onlar. NASIL GELDİLER? İlk tura deyim yerindeyse zıpkın gibi bir giriş yapan Barcelona, arka arkaya dokuz galibiyetlik bir seri yakaladı. Grubun son maçında CSKA’ya mağlup olduklarında ise bu seri son bulmuştu. Top 16 ayağında da rüzgarları dinmedi ve arka arkaya aldıkları galibiyetlerle grubu birinci sırada tamamlamayı erkenden garantilediler. Gruptaki rakipleri son maçlarda can alıp can verme mücadelesi yaparken, onlar stresten uzak bir şekilde Top 16’yı tamamladılar. Fakat son maçlara doğru takımın yıldızlarından Pete Mickeal’ı sakatlıktan kaybettiler ve bunun takıma etkisini çeyrek finalde eşleştikleri Panathinaikos karşısında gördüler. Beş maçlık seriyi epeyce zorlanarak 3-2 kazanmaları Final Four performansları için bir soru işareti bıraktı. TAKIMIN YILDIZI JUAN CARLOS NAVARRO Sınırsız yeteneği ve 32 yaşın getirdiği deneyimle, Juan Carlos Navarro bir Euroleague takımının bulabileceği belki de en iyi guard. 12 yaşından beri Barcelona’da oynayan Navarro, İspanya Milli Takımı 1998’de Avrupa, 99’da da Dünya Şampiyonu olurken takımdaydı. Final Four’da ilk kez 2000 yılında boy gösterdi. Barcelona’nın yıllardır arzuladığı Euroleague şampiyonluğunun 2003’teki mimarı ise ondan başkası değildi. Turnikesi ‘la bomba’ ise onun imza atışı. 2010’da Euroleague şampiyonu olurken ise MVP seçilen gelmiş geçmiş ilk İspanyol oyuncuydu. İspanya milli takımındaki başarıları ise onu efsane katına yükseltti. Bu sene THY Euroleague’de 13.2 sayı ortalamasıyla oynadı. Yüzde 47.4 iki sayılık, yüzde 43 üç sayılık, yüzde 85 da serbest atış oranı yakalamış durumda. Asist ortalaması ise maç başına 2.3.

Juan Carlos Navarro

Victor Sada

Nate Jawai

AVANTAJLARI Guard ve forvet pozisyonundaki oyuncuların hayli formda olması. Takımdaki tecrübeli isimler. Şut ve asist canavarı Marcelinho Huertas. DEZAVANTAJLARI Takımın en skorer oyuncularından atletik Pete Mickeal’in sağlık sorunları yüzünden sezonu kapatması

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 23


OVA CSKA MOSAK RUSY

TAKIM KADROSU 4 Milos Teodosic G 1.95 5 Vladimir Micov F 2.01 6 Alexander Gudumak F 2.02 7 Aaron Jackson G 1.93 11 Dmitry Sokolov C 2.14 12 Nenad Krstic C 2.12 13 Sonny Weems F 1.98 14 Aleksey Zozulin G 1.99 17 Zoran Erceg C 2.11 18 Eugeny Voronov G 1.94 20 Andrey Vorontsevich F 2.04 24 Sasha Kaun C 2.13 31 Viktor Khryapa F 2.03 33 Anton Ponkrashov F 2.00 44 Theo Papaloukas G 2.00 Koรง: Ettore Messina

24 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


G

eçen sene THY Euroleague finalinde dramatik bir maç çıkarmış ve Printezis’in son saniye basketiyle yıkılmışlardı. Geçen sene boyunca THY Euroleague’de fırtına gibi esen takım, finalde hüsran yaşamıştı. Bu seneye takımın çekirdek kadrosunu koruyarak, ancak koçu değiştirip Ettore Mesina’yla yola devam eden Rus temsilcisi, Final Four’a da 23 galibiyet ve 5 mağlubiyetle geldi. Geçen sene gibi bu senenin de en büyük favorisi olarak onlar gösteriliyorlar. Son 10 yılda 11 kez Final Four’a ulaşmak ise onlardan başka bir takıma nasip olmadı.

Nenad Krstic

NASIL GELDİLER? Barcelona ve Beşiktaş’la bulundukları birinci tur grubunu 9 galibiyet ve 1 mağlubiyetle tamamladılar. Geçen sezon olduğu gibi, bu sezon da tam bir durdurulamaz portresi çiziyorlardı. Top 16’ya da arka arkaya dört galibiyetle başladılar ve hemen grubun zirvesine yerleştiler. Sonraki 4 maçlarının 3’ünü kaybedip sendeleseler de, son 6 maçlarını kazanarak Top 16’yı ikinci sırada tamamladılar ve çeyrek final için evsahibi avantajını elde ettiler. Çeyrek finalde karşılarında Caja Laboral’i buldular. Rahat kazandıkları kendi evlerindeki ilk iki maçtan sonra deplasmandaki üçüncü maçta adeta yokları oynadılar. Fakat dördüncü maçta İspanya’da rakiplerini 85-94 yenerek Final Four’a yükseldiler. TAKIMIN YILDIZI MILOS TEODOSIC Point guard’ların genelde oyunlarının zirvesine 20’li yaşlarının sonlarına doğru ulaştıkları söylenir. Şu an 26 yaşındaki Teodosic son beş yılda dört kez Final Four görerek bu teoriyi adeta yalanlar gibiydi. Genç guard’ların da yıldız olabileceğinin kanıtı o. 2010’da THY Euroleague MVP ödülü, Rus ligi ve Sırp milli takımındaki başarıları genç bir guard olarak geldiği noktayı özetler nitelikte. Yaratıcılığı ve şutlarıyla sadece takım arkadaşlarının değil, basketbolseverlerin de gözdesi. 19 Mart 1987’de doğan Teo (arkadaşları ona böyle sesleniyorlar) 1.95m boyunda. Bu sene THY Euroleague’de 13.2 sayı ortalamasıyla oynadı. Yüzde 60 iki sayılık, yüzde 38.1 üç sayılık, yüzde 83.6 da serbest atış oranı yakalamış durumda. Asist ortalaması ise maç başına 5.

FINAL FOUR LONDRA 2013

Sonny Weems

Zoran Erceg

AVANTAJLARI Yıllardır birbirleriyle oynayan oyunculara sahip olmaları. Pek çok mevkide oynayabilen kadro derinlikleri. Uçan ve kaçan Sonny Weems. DEZAVANTAJLARI Rus ligini şampiyon bitirmeleri ve bir süredir maç eksiklerinin bulunması.

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 25


OS OLYMPIACA YUNANİST N

TAKIM KADROSU 4 Kyle Hines F 1.98 5 Acie Law G 1.90 6 Pero Antic C 2.10 7 Vassilis Spanoulis G 1.93 8 Stratos Peperoglou F 2.03 9 Giorgi Shermadini C 2.16 10 Kostas Sloukas G 1.90 11 Dimitrios Mavroeidis C 2.08 12 Josh Powell F 2.06 13 Martynas Gecevicius G 1.93 14 Doron Perkins G 1.89 15 Georgios Printezis F 2.02 16 Kostas Papanikolaou F 2.03 17 Evangelos Mantzaris G 1.96 19 Dimitrios Katsivelis G 1.96 Koç: Georgios Bartzokas

26 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


G

eçen sene THY Euroleague finalinde CSKA Moskova’yla mücadeleleri resmen Davut ve Golyat’ın hikayesini andırıyordu. Ancak mitolojide olduğu gibi, insan Davut, gulyabani Golyat’ı yıkmayı başardı. Printezis’in son saniye basketiyle gelen şampiyonluk kuşkusuz özgüvenlerini artırdığı gibi, bu sene üzerlerinde şampiyon ünvanını koruma konusunda bir baskı da yarattı. Son beş sezonda dördüncü, toplamda da sekizinci kez kendilerini Final Four’a atmış durumdalar. Yıllardır takımın başında mucizeler yaratan Koç Ivkovic’in yerine koç Bartzokas getirildi ve çekirdek kadro aynen korundu.

Kostas Papanikolaou

NASIL GELDİLER? Normal sezona ilk üç maçın ikisini kaybederek başladılar. Ardından yedi maç arka arkaya kazandılar. Koç Bartzokas kötü gidişata dur diyerek ilk sınavından başarıyla çıktı. Top 16’da da inişli çıkışlı bir grafik sergilediler. Son haftaya kadar elenme ihtimalleri bulunuyordu. Grubun son maçını Atina’da Khimki’yle oynadılar. Bu ölüm kalım maçından galip çıkmakla kalmadılar, grubu da ikinci tamamlayıp evsahibi avantajını ele geçirdiler. Bu avantaj onların Final Four’a çıkış bileti olacaktı aynı zamanda. Zira çeyrek finalde Anadolu Efes’le eşleşmelerinde deplasmandaki iki maçı yitirmelerine karşın kendi evlerindeki üç maçı da kazanıp seriyi zorla da olsa galip bitirdiler. TAKIMIN YILDIZI VASSILIS SPANOULIS 2009’da Panathinaikos’la, 2012’de ise Olympiacos’la Euroleague şampiyonluğunu kazanırken, onun adı Final Four MVP’si olarak yazıldı. 31 yaşındaki deneyimli guard Yunan milli takımındaki başarılarına Olympiacos forması altında devam ediyor. Takımına gerçek anlamda liderlik yapıyor. O durunca Olympiacos da duruyor. Anadolu Efes’le yapılan çeyrek final serisi bunu gösterdi. Şampiyonluk için kesinlikle onun yüzde 100’le oynaması gerekiyor. 7 Ağustos 1982’de doğan Spanoulis 1.93m boyunda. Bu sene THY Euroleague’de 14.7 sayı ortalamasıyla oynadı. Yüzde 47 iki sayılık, yüzde 32 üç sayılık, yüzde 79 da serbest atış oranı yakalamış durumda. Asist ortalaması ise maç başına 5.6.

FINAL FOUR LONDRA 2013

Georgios Printezis

Kostas Sloukas

AVANTAJLARI Geçen seneki çekirdek kadroyu aynen korumaları. Dışarıdan da oynayabilen uzun oyuncuları. Kyle Hines’ın uzun kolları. DEZAVANTAJLARI Geçen sene olduğu gibi Final Four’un en zayıf halkası görüntüsü çizmeleri.

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 27


ID REAL MADAR İSPANY

TAKIM KADROSU 4 Dontaye Draper G 1.81 5 Rudy Fernandez G 1.96 7 Martynas Pocius F 1.96 8 Carlos Suarez F 2.02 9 Felipe Reyes F 2.04 11 Alberto Martin G 1.84 12 Nikola Mirotic F 2.08 13 Sergio Rodriguez G 1.89 14 Willy Hernangomez C 2.09 15 Rafael Hettsheimeir C 2.08 16 Mirza Begic C 2.16 20 Jaycee Carroll G 1.88 23 Sergio Llull G 1.90 44 Marcus Slaughter F 2.04 Koç: Pablo Laso

28 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


G

eçen sene Final Four’un kapısından dönen Real Madrid, Euroleague geçmişi şanlı başarılarla dolu bir kulüp. Bu, son üç yıldaki ikinci Final Four’ları oldu. Bu seneki kadroları nispeten yeni isimlerle dolu. Özellikle dış oyuncuları hem şut hem asist performanslarıyla parmak ısırtıyorlar. Sezon içinde inişli çıkışlı bir performans sergiledilerse de, son noktayı iyi koydular. Özellikle Rudy Fernandez’in liderliğinde önüne gelenin gözünün yaşına bakmayan Real, şampiyonluğun güçlü adaylarından.

Sergio Llull

NASIL GELDİLER? İlk turda Panathinaikos’la aynı grupta yer alan Real Madrid, Yunan ekibini de yendiği 9 maçlık galibiyet serisiyle ilk turu lider tamamlamıştı. Rudy Fernandez ve Nikola Mirotic’in sürüklediği takım durdurulacak gibi görünmüyordu. Başarısı Top 16’da da devam eden Real Madrid’i durduran Anadolu Efes oldu. Top 16’nın son maçlarına doğru ciddi bir düşüş yaşayan İspanyollar, her şeye karşın iyi bir bitişe imza attılar ve grubu ikinci tamamlayarak çeyrek final için evsahibi avantajını ele geçirdiler. Çeyrek finalde karşılarına çıkan Maccabi Tel Aviv’i ise üç maçta yenerek süpürdüler. Bu sene çeyrek finalde rakibini süpüren yegane takım olmayı başardılar. TAKIMIN YILDIZI RUDY FERNANDEZ NBA’da fırtına gibi eserken sürpriz bir kararla Real Madrid’e gelen Rudy, yeniden ABD’ye dönmeyip kalmayı tercih etti. İyi ki de etti çünkü THY Euroleague izleyicisini zevkten dört köşe bırakacak bir akrobasi ve ustalık sergiledi sezon boyunca. Hırsı ve istekliliğiyle İspanya milli takımının da itici güçlerinden olan Rudy, kuşkusuz Final Four’da da Real’in en çok güveneceği el olacak. 4 Nisan 1985’de doğan Rudy 1.96m boyunda. Bu sene THY Euroleague’de 13.6 sayı ortalamasıyla oynadı. Yüzde 57.5 iki sayılık, yüzde 33.6 üç sayılık, yüzde 79.8 da serbest atış oranı yakalamış durumda. Asist ortalaması ise maç başına 3.1.

FINAL FOUR LONDRA 2013

Felipe Reyes

Marcus Slaughter

AVANTAJLARI Geniş ve birbirinden yetenekli isimlerden oluşan kadroları. Birbirini tamamlayan kısa rotasyonu. Jaycee Carroll’ın öldürücü üçlükleri. DEZAVANTAJLARI Kadroda Final Four deneyimi olan hiçbir oyuncunun olmaması.

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 29


XAVI PASCUAL (BARCELONA)

ETTORE MESSINA (CSKA MOSKOVA)

30 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

GEORGIOS BARTZOKAS (OLYMPIACOS)


AVRUPA’NIN EN BÜYÜĞÜ / COACHLAR

PABLO LASO (REAL MADRID)

XAVI PASCUAL (BARCELONA) Xavi Pascual bu takımın başına geçeli beş yıl oldu ve bu beş yılda Barcelona tam dört kez Final Four gördü. Bu sezon Pascual yönetiminde Barcelona ilk 25 maçın 23’ünü kazanarak inanılması güç bir başarıya imza attı. Fakat Pascual esas sınavını çeyrek finalde Panathinaikos karşısında verdi. Takım en önemli skorerlerinden Pete Mickeal’ı sakatlığa kurban verince, Barcelona Yunan temsilcisi karşısında 1-2 mağlup duruma düştü. Fakat Pascual deplasmandaki ölüm kalım maçını kazanıp seriyi önce Barcelona’ya taşıdı, sonra da kendi evinde geçit vermez bir oyunla rakibini yıkıp geçti. Son 30 yılda Pascual dışında Euroleague şampiyonluğu görmüş bir başka İspanyol koç daha yok. Barcelona onunla 2010’da zirveye ulaşmıştı. Barcelona, Copa del Rey’i kazanarak bu sezon onun yönetiminde ilk kupasını evine götürdü. Fakat Pascual gözünü en büyük kupaya dikmiş durumda. Gerçi yolları zorlu: Yapacakları El Clasico kapışmasında hayli diri ve inatçı bir Real Madrid onları bekliyor olacak. Zaten koç da bizi sıradışı bir maçın beklediğini söylüyor. “Onlarla İspanya dışında, alışık olmadığımız bir ortamda oynamak nasıl olacak bilmiyorum. Fakat bu karşılaşma her zaman için özeldir. Bizler çok önemli bir ünvanı kazanmak için çok önemli bir maça çıkacak iki üst düzey rakibiz.” ETTORE MESSINA (CSKA MOSKOVA) Bu adamın Avrupa basketbol tarihindeki önemini sağlıklı değerlendirmek istiyorsak, belki de şu bilgiye kulak vermeliyiz: Eğer CSKA Moskova Final Four’un ilk maçında Olympiacos’u devirirse, İtalyan koç Ettore Messina tam 10’uncu final maçına çıkacak. Son 55 yılda bunu başarmış bir başka koç daha yok. Üstelik bu rakama nasıl ulaştı dersiniz? Koç olduğu 1989 yılından başlayarak ilk sekiz yıl boyunca hiçbir Euroleague takımı çalıştırmamış olmasına rağmen... Koç Messina 16 yıllık Euroleague kariyerini dört takımda geçirdi: Virtus Bologna, Benetton Treviso, CSKA Moskova ve Real Madrid... Tam dokuz final maçına çıktı. İşin ilginç yanı hiç yarı final maçı kaybetmedi. Geçtiğimiz yıllarda NBA’de Los Angeles Lakers’da yardımcı koçluk da yapan Messina, bu sene geçen senenin finalisti CSKA Moskova’ya döndü. Herkes biliyor ki, CSKA Moskova onu geçen seneki gibi finalde o son saniye basketini yememek için getirdi. Haliyle Messina için şampiyonluk dışındaki her sonuç başarısızlık sayılacak. “Gerçekten çok heyecanlıyım” diyor koç. “Son Final Four’umdan bu yana dört yıl oldu. Ne zaman Final Four’a gelsem sanki bu sonuncu olacakmış gibi geliyor. Bir kez daha gidip gidemeyeceğinizi bilemezsiniz. Haliyle oraya gitmek inanılmaz bir duygu.” GEORGIOS BARTZOKAS (OLYMPIACOS) Ne derler bilirsiniz. Zirveye çıkmaktan daha zor bir şey varsa, o da zirvede kalmaktır. Hele ki bunu bir de zirvede bırakan efsanevi bir koçun ardından yapmak zorundaysanız, işte o zaman yandınız! Koç Bartzokas, selefi Koç Ivkovic’ten koltuğu devraldığında herkesin kafasında soru işaretleri vardı. Bartzokas’ın geçmişinde yalnızca bir yıllık bir Euroleague deneyimi vardı. Haliyle Olympiacos’u yeniden Final Four’a taşıyıp taşıyamayacağını sezon başında kimse söyleyemiyordu. Londra’da Koç Bartzokas kariyerinin ilk Final Four’unu yaşayacak. Gerçi geçmişte pek çok kez bilet alıp Final Four organizasyonlarına gitmiş. Fakat bu kez sahayı en iyi görecek yerden maçları izleyecek! Hem o hem de Olympiacos bu sezon inanmanın başarmanın yarısı olduğunu bir kez daha ispatladılar. Nitekim Ivkovic’in oyun stilini hiç değiştirmeden yola devam eden Bartzokas da istikrarın öneminin farkında: “İnanıyorum ki, şu an yapmamanız gereken bir şey varsa o da sezon başından beri yaptıklarınızda köklü bir değişikliğe gitmektir. Önümüzde iki karşılaşma var. Sezon boyunca her deplasmana hazırlandığımız gibi hazırlanacağız. Önümüzdeki maça benim yaklaşımım bu. Tüm sezonki alışkanlığımızı burada değiştirmek niyetinde değilim. Hem taraftarlar hem kulüp ve elbettte hem oyuncular hem de koçlar için Final Four büyük bir kutlama. Fakat bizim için sezon içindeki herhangi bir deplasman maçından farklı olmayacak.” PABLO LASO (REAL MADRID) 1996’dan beri ilk kez Real Madrid ile Barcelona bir THY Euroleague yarı finalinde karşı karşıya gelecek. 1996’daki yarı final maçında oynayan tüm basketbolcular bugün sporu bırakmış durumda. Aralarından bir tek Pablo Laso yeniden Final Four’a döndü; koç olarak... Laso, Real Madrid’in koçu olarak ikinci sezonunda yeniden bu görkemli kulübü Final Four’a taşımayı başardı. Gelgelelim, bu sezonki başarılarının süsü olarak bir şeyden bahsedeceksek, o da Pablo Laso’nun takıma oynattığı hızlı ve çekici basketbol. 1995’ten bu yana Euroleague şampiyonluğu göremeyen kulüp bu sezon şeytanın bacağını kırmak istiyor. Pablo Laso İspanya Ligi’nin gelmiş geçmiş en çok asist yapan ve top çalan point guard’ıydı. Şimdi kısa ama umut vadeden koçluğu döneminde eline büyük bir fırsat geçtiğinin farkında: “Bu formayı üstünüze ilk geçirdiğiniz günden bu yana üzerinizde bir baskı ve sorumluluk oluyor. O yüzden bu formayı gururla giymenin bir yolunu bulmanız gerekiyor. Eğer Euroleague şampiyonluğunu kazanırsak, bu sezonki çabalarımız karşılığını bulmuş olacak. Bu şansı elde edebilmek için uzun bir yol teptik.” 06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 31



NBA Günlükleri

MUTLU NAZLI

BÖYLE BİTMESİN KOBE BRYANT NBA’DE EN FAZLA SAYI ÜRETEN 4. OYUNCU OLMAYI GEÇEN HAFTALAR DA BAŞARAN HEM DE YILLARDIR HER ZAMAN ADI İLE ANILAN MICHAEL JORDAN’IN TOPLAM 32,292 SAYISINA BİRAZ DAHA YAKLAŞMIŞ OLAN KOBE BRYANT, 31,617 SAYI ÜRETEREK MAJESTELERİNE YETİŞMESİNE SADECE 675 SAYI FARK KALMIŞTI. YANİ HEMEN HEMEN OYNAYACAĞI 30 MAÇ İLE BU BAŞARIYI DA EGALE EDEBİLECEKTİ


“ARDI ARDINA GELEN YENİLGİLERİN FATURASI LAKERS’IN KOÇU MIKE BROWN’A KESİLMİŞ VE SEZON ORTASINDA TAKIMLA YOLLARI AYRILMIŞTI”


NBA Günlükleri

N

BA tarihinde iki kez Efsane oyuncu Michael Jordan’ın basketbolu bırakması ile yıkılmıştım. Çünkü bu oyunu bana sevdiren Michael Jordan’dan başkası değildi. 1996 yılında ise belki uğurlu sayımın 8 olmasından mıdır? ya da kendi jenerasyonumdan oluşundan mıdır? Bilmiyorum Kobe’nin draftı benim hayatımda çok önemli bir yere sahip olmasını sağlıyor. Michael Jordan’dan sonra bu oyunu yeni nesillere sevdirecek oyuncu olacağını evet hissetmiştim. Belki de kendi NBA boşluğumu dolduracak bir oyuncunun çıkmasını istiyor oluşumda, beni bu hislere ittiğini söyleyebilirim. Sonuç itibariyle yanılmadım ve Kobe’de beni yanıltmadı. Majesteleri gibi Black Mamba’da birçok değerli başarının altına imzasını atarak aranılan yıldızın kendisi olduğunu kanıtladı. NBA’de en fazla sayı üreten 4. oyuncu olmayı geçen haftalar da başaran hem de yıllardır her zaman adı ile anılan Michael

Jordan’ın toplam 32,292 sayısına biraz daha yaklaşmış olan Kobe Bryant, 31,617 sayı üreterek majestelerine yetişmesine sadece 675 sayı fark kalmıştı. Yani hemen hemen oynayacağı 30 maç ile bu başarıyı da egale edebilecekti. Normal sezonda oynanan Golden State Warriors maçında aşil tendonundan sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kaldı ve çekilen MR sonucunda tendonun tamamen koptuğu anlaşıldı. Geçmişten örneklerle birçok oyuncunun bu sebepten basketbol yaşantılarının bittiğine tanık oluyoruz. Fakat konu Kobe olunca insanın bir kez daha durup düşünesi gerekiyor. Azmi ve hırsı ile neler yapabileceğini az çok bildiğimizden bunu da atlatarak sahalara geri döneceğini umut ediyoruz. Tabi iyileşir fakat kendini eskisi kadar güçlü ve bu oyuna egemen olamayacağını anlarsa basketbolu bırakma kararı çıkar mı diye sorarsanız, kesinlikle Kobe kenardan katkı verecek bir karaktere sahip olmadığını net bir 06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 35


şekilde söyle biliriz. Zaten böyle bir şeyi bizlerde kabullenemeyiz. Şu anda elimizden gelen tek şey en az 6 aylık bir iyileşme sürecinin Kobe için en iyi şekilde geçmesini dilemekten başka bir şey olamıyor. Umalım her şey yolunda gider ve Kobe sahalara geri döndükten sonra kendi isteği ile emeklilik kararı alır. KOBE’DEN SONRA LAKERS Sezon başında Kobe Bryant’lı kadrosuna, NBA’in en iyi pota altı oyuncusu olarak lanse edilen Dwight Howard’ı ve yılların eskitemediği veteran oyun kurucusu Steve Nash’i katarak kâğıt üzerinde şampiyonluğun en ciddi adayı olan LA Lakers, son anda playoff fotoğrafı içinde kendine yer bulmayı başardı. 36 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

Sezon öncesi hazırlık maçlarında galibiyet yüzü göremeyen ve normal sezonun ilk yarısında istediği oyunu ortaya bir türlü koyamayan ve ardı ardına gelen yenilgilerin faturası LA Lakers’ın koçu Mike Brown’a kesilmiş ve sezon ortasında takımla yolları ayrılmıştı. Bir ara NBA’in efsane koçu Phil Jackson’un da isminin geçtiği arayışta takım Mike D’antoni’ye teslim edilerek yepyeni bir başlangıç yapılmak istense de ardı ardına gelen sakatlıklar LA Lakers’ın belini bükerek gündemde bomba etkisi yaratmasına neden olmuştu. Zaten formunu bir türlü kazanamayan LA Lakers’ta işler takımın tüm yükünü tutan Kobe Bryant’ın sakatlanması ile iyicene zora girdi. Son maçında Utah’ın, Memphis’e yenilmesiyle, 45 galibiyet ve 37 mağlubiyet ile LA Lakers ‘ın uzatmaya


NBA G端nl端kleri

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 37


giden son maçında playoff takvimi içine girmeyi başardı. LAKERS PLAY-OFF’TA RAKİP SAN ANTONIO SPURS San antonio’nun gününde olmadığı karşılaşmada 91 – 79 skorla galip gelmeyi başardı ve seride 1 – 0 öne geçti. San Antonio Spurs’da sakatlığının ardından Manu Ginobili kenardan sahaya gelerek 18 sayı, 2 ribaund, 3 asist ve 2 top çalma ile Tim Duncan ve Tony Parker’la beraber galibiyetin mimarı oldu. LA Lakers play-off’lara kalmayı başardı fakat bu noktadan sonra takım liderleri Kobe Bryant’ın yokluğunda bu sorumluluğu kimin alacağı hala merak konusu. Dwight Howard 20 sayı 15 ribaund ile double-doble yapsa da, Steve Nash’in sezon başından bu yana topu yönlendiren isim olmaması seriyi de etkileyecek gibi gözüküyor. Mike D’antoni elinde ki en büyük kozu olan uzunları üzerinden oyun kurmaya çalışsa da karşılarında çok formda Tim Duncan ve Tiago Splitter’ın olması Lakers cephesinde işleri bozuyor. 38 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

GAME 2: Maç boyunca üstün oyununu sürdüren San Antonio Spurs 102 – 91’lik skor ile LA Lakers karşısında seride 2 – 0 avantajlı konuma geçti. Dış oyuncularından istediği katkıyı bir türlü alamayan LA Lakers Tony Parker’ı da durduramayınca kendi evlerine moralsiz dönmek zorunda kaldılar. GAME 3 : Serinin üçüncü maçında da galibiyet yüzü göremeyen LA Lakers, seride oynanan 3. oynanan karşılaşmadan 120 – 89 gibi büyük bir farkla yenik ayrıldı. San Antonio Spurs’ta forma giyen tüm oyuncuların dakika aldığı ve skor ürettiği karşılaşmada takım halinde seyir zevki yüksek bir maç izletmeyi başardılar. Tim Duncan 2000’li yılların başlarındaki performansları gibi 26 sayı, 9 ribaund, 3 asist, 1 top çalma ve 1 blok ile galibiyetin mimarı oldu. Tony Parker ise zorlanmadan içeri yüklenmesi dikkatlerden kaçmazken karşılaşmayı 20 sayı ve 7 asist ile tamamladı. LA Lakers’ta


NBA G端nl端kleri


40 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


NBA Günlükleri

“DWIGHT HOWARD İÇİN BİR ŞEY SÖYLEMEK İSTEMİYORUM. ÇÜNKÜ BU TAKIMDA KALMASI LAKERS’IN YARARINA OLACAKTIR” sahada ayakta duran isim Pau Gasol olurken 11 sayı 13 ribaund ve 10 asist ile triple-double yapmayı başardı. GAME 4: Seride en azından bir maç kazanmasını beklediğim LA Lakers 4 maçta oyuna hiç tutunamayarak adeta sahadan süpürüldü. Zaten ilk maçta çok kötü oynayan San Antonio Spurs karşısında bir varlık gösteremeyince serinin kaderi de belli olmuştu. Serinin son maçında da aynı kaderi yaşayan LA Lakers sahadan 103 – 82 gibi net bir skorla mağlup ayrılarak play-offlara veda

etti. San Antonio Spurs’un play-off serisi için takıma kattığı Tracy Mcgrady’in ilk defa bu forma ile çıktığı karşılaşmada 5 dakika süre aldı ve sayı üretemedi 1 asist ile 1 top çalmayla geceyi noktaladı. San Antonio Spurs şimdi Denver – Golden State serisinin galibi ile eşleşecek. LAKERS HAKKINDA SON DURUM Kesinlikle yaz sezonunu hareketli geçirmeleri gerekiyor. İlk hedef olarak yıldız oyuncuları Kobe Bryant’ın sakatlığı ile ilgili gelişmeler yaşanmalı. Dwight Howard için bir şey söylemek istemiyorum. Çünkü bu takımda kalması Lakers’ın yararına olacaktır. Fakat Steve Nash kendi oyun tarzını ve stilini sahaya yansıtabileceği bir takıma takaslanmalı. Kobe varken ve tüm hücumlar onun üzerinden şekillenirken Nash’in takıma etkisi çok az oldu. Mike D’anthoni ile gelecek sezon planları yapmamalılar. / SLAMDUNK / 41 / 77 06MAYIS - 12 MAYIS 2011/2013 TOPGEAR.COM.TR


42 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


Stephen Curry

PLAY-OFF’LARDA AÇAN GÜNEŞ

STEPHEN

CURRY NBA’de playofflar henüz bitmemiş 6 seri ile devam ediyor. İlk turda ise çekişmeli pek çok seri var ancak bana göre izlemesi en eğlenceli seri Denver Nuggets ile Golden State Warriors arasındaki seri. Yazı: Ege Tolgay Altınay

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 43


Stephen Curry

“Curry’nin şut konusunda Jordan’ın smaçları kadar göze hitap etmesinin nedeni bana göre; Temel hücum silahının şut olması”


P

Playofflar başlamadan önce şöyle eşleşmelere bakan çoğu kişi Denver Nuggets - Golden State Warriors serisinin çok yüksek tempoda oynanacağını ve maçların yüksek skorlarla biteceğini tahmin edebiliyordu. Tahminlerimiz pek de yanıltmadı bizleri, ancak bu iki hücum takımının eşleşmesinin NBA tarihinin en eğlenceli ilk tur eşleşmesi olmaya aday olacağını tahmin edebilmek çok güçtü. Kaan Kural’ın seri başlamadan önce iki takım hakkında yaptığı çok güzel bir analiz var: “ İki takımın gittiği yol neredeyse aynı; iki takım da yarı sahayı hızlı geçerek, savunma tam oturmadan yüksek tempoda skor üretmeye çalışıyor. Ancak bitiriş yolları farklı; Denver, Atletik kanat oyuncuları ile çembere saldırıyor, Golden State ise geçiş hücumunda şutörlerine boş şut attırmaya çalışıyor. “ Seri boyunca da şu ana kadar Kaan Kural’ın yaptığı analize çok yakın hücum prensipleri izledik. Ancak bu serinin favorisi Denver Nuggets’ın sayı üretiminin daha kolay atışlardan oluşması, Golden State Warriors’ın sadece iyi şut attığı maçları kazanabileceğine inandırıyordu bizleri. Buradan da yavaş yavaş konuya geçmek istiyorum. Golden State’in serinin ilk maçında sakatlanan David Lee’siz şu anda seride 3-2 önde

olmasını sağlayan adama: Stephen Curry’e. “ 90’ların başında Jordan smaç vurmaya özendiriyordu. Şu anda ise Curry, insanları şut atmaya özendiriyor. “ Orkun Çolakoğlu daha önce gördüğü bu sözü bizlere aktardıktan sonra, defalarca düşündüm ve gerçekten çok doğru bir tespit olduğu sonucuna vardım. Kişisel olarak Michael Jordan’ı canlı izleme fırsatı bulamadım ancak döneminin hatta basketbol tarihinin en iyi oyuncusu olması yanında NBA’e gelip gelebilecek en atletik oyunculardan biri olduğunu biliyorum. Özellikle yaptığı onlarca spektaküler hareketi izledikten sonra ben dahil milyonlarca insan onun gibi olmaya çalışmıştır. Şut konusunda ise NBA’de aynı durumu bizlere yaşatabilecek onlarca iyi şutör var, ancak Curry’nin şut konusunda Jordan’ın smaçları kadar göze hitap etmesinin nedeni bana göre; Temel hücum silahının şut olması. Bulduğu küçük bir boşlukta bile çok rahat şutlarını sayıya çevirebilmesi Curry’nin şutunun zarifliğine zariflik katıyor. İşin estetiği bir yana Curry’nin şutları da çok etkili. Bu sezon çıktığı 78 maçta attığı 272 üçlük ile Ray Allen’ı geçerek NBA tarihinin “Bir sezonda en çok üçlük atan oyuncu” ünvanını kazandı. Aynı zamanda Curry, Playofflar boyunca

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 45


“NBA Tarihi’nin en iyi şutörü olabilir “ 2009’da bu lige ayak basan Curry kariyeri boyunca %44 ile üçlük atıyor. Ayrıca kariyeri boyunca oynadığı tüm maçlarda toplam 644 üçlük isabeti ile NBA’in son 4 yılda en çok üçlük atan oyuncusu olmayı da başardı” 46 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

kendisine yapılan onca savunma hamlesine karşı %42 ile üçlük atıyor. “NBA Tarihi’nin en iyi şutörü olabilir “ 2009’da bu lige ayak basan Curry kariyeri boyunca %44 ile üçlük atıyor. Ayrıca kariyeri boyunca oynadığı tüm maçlarda toplam 644 üçlük isabeti ile NBA’in son 4 yılda en çok üçlük atan oyuncusu olmayı da başardı. Kariyeri önünde en büyük engel ise yaşadığı bilek sakatlıkları. 54 maç kaçırmasına neden olan bileği bir ara artık ısınırken sakatlanmaya başlamıştı. Ancak uzun zamandır bileği ile bir problem yaşamayan Curry’nin böyle giderse önünde uzun, başarılı bir kariyer olacak gibi.


Stephen Curry


Drazen

Petroviç

Basketbolun efendisi

Avrupa’da basketbol denilince akla gelen ilk isimlerden biri, belki de birincisidir bu yazımda sizlere bahsedeceğim adam. Birçok basketbol otoritesi tarafından da halen daha Avrupa basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olarak nitelendirilir. Yazı: Tuğberk Evran

48 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


Drazen Petroviรง

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 49


E

Evet, belki ömrü elverseydi ismi NBA’de Jordan, Johnson, Bird, Olajuwon, Kareem gibi oyuncularla beraber anılacaktı... Fakat maalesef, herkesin ligde söz sahibi olmasını beklediği bir zamanda, Almanya’nın Bavaria eyaletinin Denkendorf şehrinde geçirdiği trafik kazası, onun henüz 28 yaşındayken aramızdan ayrılmasına ve 90’lar jenerasyonunun onu çıplak gözle izlemekten mahrum kalmasına neden oldu. Basketbol tarihinin en yitik değerlerinden biriydi o; Drazen Petroviç, nam-ı diğer Petro... VE ‘’O’’ BASKETBOL İLE TANIŞIR.. Drazen Petroviç, 1964 yılının son baharında, bir sahil kenti olan Sibenik’te dünyaya geldi. Sibenik, Adriyatik Denizine açılan bir kapıydı adeta, bu yüzden bir ismi vardı Sibenik’in. Bir çok rivayete göre o bölgenin insanı ruhen rahatlamıştı. Birçok farklı alanda başarılı olan Sibenik insanının bu başarıya ulaşmalarındaki en önemli sebep olarak da gösterilir bu durum. Petro da Preradoviç Sokağı’nda yaşayan bir ailenin ikinci erkek çocuğu olarak hayata gözlerini açtı. Petroviç’in ailesinin geçinip gittiği evin hemen yanında bir spor salonu bulunuyordu. Bizim Petro da, ağabeyi Alexander’ın peşine takılır, onun antrenmanlarını izlemeye giderdi. Civarda o spor salonu dışında basketbol oynayabileceği yer pek yoktu, sadece birkaç metre uzaklıkta ki tahtadan yapılmış bir panya, bir de demirden çember vardı. Bu yıllarda vaktinin büyük bir demir çemberde geçiriyordu Petroviç. Ta ki spor salonun anahtarını ele geçirene dek. O parkeye çıktığında kendini Dünya’nın en şanslı insanı sanıyordu Petroviç. Çocukluğunu o pota da oynayan ağabeylerini, amcaları izleyerek geçirmişti. Televizyondan da basketbolu takip etmeye çalışsa da bu dönemde yaşanan savaşlar nedeniyle yayınlar pek de sağlam değildi. İzlediği her maçta yeni bir şey öğreniyor ve gidip onu deniyordu, denedikçe gelişiyordu Petroviç. Ağabeyi Alexander ise Petro’nun basketbola uygun

50 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

olmadığını düşünüyor, bu spordan soğutmaya çalışıyordu. Petroviç’in artık okula gitme zamanı gelmişti, ailesi onun sürekli basketbol oynamasından korkuyordu çünkü okul’da derslerinden geri kalacağından endişe ediyordu. Petroviç’in aklında ders yoktu çünkü iyi bir basketbolcu olacağına çok inanmıştı. Her gün okuldan sonra şut çalışır, televizyon’dan gördüğü bazı hareketleri dener ve gelişmeye çalışırdı. Bazen takımda oynayanları izlerken kendi kendine düşünür ve ben neden onlar gibi oynayamıyorum derdi. Elinden gelenin daha fazlasını yapabileceğini biliyordu, yetenekli olduğunu ve çalışarak hedeflediği yere gelebileceğine öylesine derinden inanmıştı ki sanki geleceği görüyordu. PETROVİÇ’IN RESMİ MAÇLARA ÇIKMA ZAMANI GELDİ Petroviç yıllardır çalıştığı basketbolun meyvelerini yavaş yavaş toplamaya hazırlanıyordu. Nihayet okulun basketbol takımına girmeyi başarmıştı. Okul takımında koçlar ile ve tecrübeli büyükleriyle oynayacağı için çok mutluydu, onlardan bir şey kapmak için kulakları açık bir şekilde onlardan gelecek önerileri dinledi hep. Okula pek vakit ayırmıyordu ailesi sürekli Petro’yu azarlıyordu, sonunda basketbol koçu da Petroviç’e kızdı. Her şeyini bunun üstüne bağlamamasını ve daha farklı işler yapması gerektiğini söyledi ama Petro’nun koçuna söylediği söz adeta Petro’nun geleceğini belirledi “Ben buna aşığım. Bu benim her şeyim, basketbol sadece bir oyun değil benim için. Su içmek ve nefes almak gibi bir şey”. Artık herkes Petroviç’i anlamıştı basketbol oynarken gözleri parıldıyordu sanki ben büyük bir basketbolcu olacağım diyordu. O kadar çok çalışmıştı ki kendinden büyüklerden daha iyi oynuyor ve inanılmaz işlere imza atıyordu. Zaman geçtikçe Petroviç büyüyor, uzuyordu ve basketbol yeteneği sayesinde herkesin ilgisini topluyordu Petro.

“Parkeye çıktığında kendini Dünya’nın en şanslı insanı sanıyordu Petroviç”


Drazen Petroviรง

06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 51


“Drazen Petroviç öyle bir oyun sergiliyordu ki onu izleyenler bu yaşta bunları nasıl yapıyor diyordu”

/ 06/-MAYIS 120 52 // SLAMDUNK TOPGEAR.COM 12 MAYIS 2011 2013


Drazen Petroviç

PETROVİÇ PROFESYONEL OLDU Petroviç’in artık profesyonel olmaması için bir nedeni kalmamıştı. Yetenekliydi elinden geleni yapıyordu, çok çalışıyordu kısacası hayatı basketbol üzerine kuruluydu. Petroviç’in yaşadığı şehrin takımı olan KK Sibenik’in koçu, Petro’nun yeteneğini duymuştu ve onu 18 yaşında takıma katmıştı. Drazen Petroviç öyle bir oyun sergiliyordu ki onu izleyenler bu yaşta bunları nasıl yapıyor diyordu. Petro’yu izleyenler onun 18 yaşında olduğuna inanmıyordu, çünkü kendisinden tecrübeli isimleri sahadan adeta siliyordu. KK Sibenik forması altında birçok başarıya imza atan Petroviç ve arkadaşları 1983 yılında KK Bosna’yı yenerek Yugoslavya şampiyonu oldular. Avrupa’da ise iki kere Koraç Kupası finalini gördüler (1982 ve 1983) senesinde. Petroviç bazı zamanlar abisine karşı oynadı, Petroviç çok çalıştığı için ağabeyinden daha iyi durumdaydı hatta maçtan önce annesi Drazen’e “bugün biraz kötü oynasan” demişti. Bu her şeyi kanıtlıyordu aslında. PETROVIÇ’IN KK CIBONA DÖNEMİ! Petroviç KK Sibenik kariyerini muazzam bir şekilde tamamlaması sonucunda KK Cibona’ya transfer olur. KK Cibona formasıyla inanılmaz işlere imza atan Petroviç, Cibona formasıyla çıktığı ilk maçta rakip potaya 56 sayı bıraktıktan sonra herkesin dilinde Petroviç’in o muazzam oyunu vardı. KK Cibona ile ilk sezonunda SMELT Olimpija’yı adeta tek başına yendi, maç sonunda 112 sayısı bulunan Petro’nun mutluluğu dillere destandı, hatta maçtan sonra Petro’nun başka bir gezegenden geldiği espirileri yapılmıştı. Petro ilk sezonunda ligde 20 maç sonunda 32,2 sayı ortalaması yakalamıştı, 20 maç sonunda toplam 653 sayısı bulunuyordu. Euroleague’de ise 15 maç sonunda 30,9 sayı ortalaması tutturmuştu. Bu inanılmazdı Petroviç’in oyununu izleyenler adeta şaşkınlıkla evlerine gidip çocuğun bunları nasıl yaptığını düşünüyordu. İkinci sezonunda ise kendini geliştirmiş ileriye emin adımlarla yürüyen bir Drazen Petroviç vardı. Petro’ya teklif geliyordu ancak o daha iyilerini istiyordu çünkü kendi

liginde ki oyunculardan bir iki gömlek üstteydi, kısacası Avrupa’ya açılmak istiyordu. 85–86 sezonunda KK Cibona forması altında hem Euroleague hem de Yugoslavya şampiyonluğunu gören Petroviç, Ligde 21 maça çıkıp 43,3 sayı ortalaması yakalarken, Euroleague’de ise 15 maç sonucunda 37,0 sayı ortalaması yakaladı. Petro KK Cibona formasıyla üçüncü sezonuna çıkarken herkesin karşısında kendini kanıtlamış birisi vardı. Artık Eurolegue şampiyonu olmuş, Yugoslavya kupasını kaldırmıştı son olarak Kuraç Kupası Finalin’de Victoria Libertas Pesaro takımını 89–74 yenerek EuroCup’ı da almış oldu. 86–87 sezonunda biraz düşüşe geçmiş olsa da istatistikleri gene diğer oyunculardan üsteydi. (Ligde)Normal sezonda 37,2 sayı ortalaması yakaladı. Avrupa’da ise 33,8 sayı ortalaması yakalarken Katkan’ın potasına 62 sayı bırakarak kariyer rekorunu kırmış oldu. KK Cibona ile son sezonuna çıkarken neredeyse tüm Avrupa’da ki takımlar onu kadrosuna katmak için çok uğraşıyordu ama Drazen o oyunculardan üstün olduğunu hemen gösteriyordu. Son sezonunda Koraç kupasında final oynadılar ve kaybettiler ama Yugoslavya kupasını müzelerine götürdüler. Drazen son sezonunda 19 maça çıkmış ve 37,6 sayı ortalaması yakalamıştı. Petro’nun yuvadan ayrılma zamanı gelmiş de geçiyordu. KK Cibona’da 4 sezon geçiren Petroviç, KK Cibona formasıyla 167 maça çıkmış ve 5750 sayı kaydetmişti. REAL MADRİD MACERASI BAŞLIYOR Yugoslavya’da tüm başarılara imza atan Petro daha iyi şeyler yapabilmek için, daha fazla kitleye basketbolunu izlettirmek için İspanya’nın büyük kulüplerinden olan Real Madrid ile anlaşmayı kabul etti. Real Madrid’in onun dönüm noktası olacağını biliyordu, antrenman’dan sonra sahada kalıp şut çalışırdı, kusursuz olmak için günde 500 şut atardı bazen


54 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013


Drazen Petroviç

“Avrupa’da Petro gibisi yoktu, küçükken televizyonda izlediği takımda oynuyordu hayali gerçek olmuştu”

bu sayı 1000 bile olabiliyordu. O dönemler Avrupa’da Petro gibisi yoktu, küçükken televizyonda izlediği takımda oynuyordu hayali gerçek olmuştu, herkes onu örnek almaya başlamıştı. Sezon başladığında Petroviç her zaman ki gibi müthiş oynuyordu insanlar basketbolu değil Petroviç’i izliyordu. Madrid o sene İspanya Kupasını kaldırdı ancak İspanya Şampiyonu olamadı. Sezonu 28,5 sayı ile tamamladı. Toplam’da rakip potalara 1026 sayı bırakmıştı o sezon. Euroleague’e gelindiğinde Real formasıyla 11 maça çıkan Petro, 27.4 sayı ortalaması yakalamıştı ancak beklenilen hedefe ulaşamadılar. Petroviç’i durdurabilecek adam yoktu, o daha iyi rakip istiyordu çünkü “eğer iyiysen kendinle aynı güçte olanlarla oynamalısın” düşüncesindeydi. Her maç rakip potaya 30 sayı bırakmak onu mutlu etmiyordu çünkü rakiplerinden üstündü, kendinden üstün olanlarla oynamak istiyordu. Bunu yapmak için NBA’i tercih etti. Petroviç Avrupa kariyerine nokta koyup Portland’a gitti. NBA KARİYERİ BAŞLIYOR 1989 yılında Portland Trail Blazers’a katıldı ama işler eskisi gibi yürümüyordu çünkü NBA de ki oyuncular Avrupa’da ki oyunculara benzemiyordu. Pek fazla süre alamıyordu, alınca da istediğini yapamıyordu oynayamıyordu. Bir sezon boyunca NBA’e alışmaya çalıştı, NBA’de oynayan yıldızlardan bir iki şey kapmaya çalıştı. Portland’da oynadığı dönemde tek olumlu şey

ise Clyde Drexler ile tanışması oldu. Drexler ile takım arkadaşı gibi değildi, Petro’nun hocasıydı Drexler. Çünkü Clyde, Petro’da ki ışığı görmüştü, Drazen’in yıldız olabileceğini bir şeylere imza atabileceğini kendini tüm Dünya’ya kanıtlayabileceğini biliyordu. İlk sezonunda 77 maça çıkan Petroviç, 7,6 sayı ortalaması tutturdu. 90–91 sezonuna gelindiğinde ise Portland’da başladı istenileni veremeyince New Jersey Nets’e yollandı şimdi ki adıyla Brooklyn Nets. Avrupa’dan gelen tekliflere kulak asmadı yapabileceğini biliyordu 90–91 sezonunu 10,2 sayı ile tamamladı, Nets yöneticileri ona bir şans daha verdi, 91–92 sezonunda onu takımda tuttular, ne olduysa o sezon oldu Petroviç bir anda patladı, herkesin gözüne hoş gelen oyununu sergilemeye başladı. Kimse ondan böyle bir performans beklemiyordu, herkes onun gelecek sezon gitmesini beklerken o bir anda herkese cevabını verdi. İyi oynamaya başlayınca süresi bir anda arttı, süresi artınca daha iyi oynamaya başladı 91–92 sezonunu 20,6 sayı ortalaması ile kapattı. Petroviç’in oyununda %100’lük bir artış vardı. 92–93 sezonuna gelindiğinde oyununu hızlandırmış, NBA temposuna alışmış ve şutunu bir gömlek daha yukarı çıkartmış bir Petroviç vardı. Bir oyuncunun 2 sezon’da nasıl bu kadar geliştiğine anlam veremiyorlardı ama Petrvoiç bunu sadece bir kelimeyle açıklıyordu “Çalışmak” kimsenin ona inanmadığı zamanlarda o hiç yılmadı, çalıştı. NBA’den gitmek için eline çok fırsat geçmişti ama onun kanıtlayacağı şeyleri vardı, olduğu yerden mutluydu herkesin o muazzam oyununu görmesini istiyordu Petroviç. O sezon NBA’in en iyi üçüncü beşine seçilirken sezonu da 23,3 sayı ortalaması ile kapattı. NBA’e tam damga vurması beklenirken, ismi Jordan ile anılmasına az kalmışken hayat ona oyununu oynadı ve 06 - 12 MAYIS 2013 / SLAMDUNK / 55


aramızdan onu çok çabuk aldı. TRAFİK KAZASI ONU ARAMIZDAN ALDI! Drazen Petroviç, eve takım arkadaşlarıyla gitmek yerine kız arkadaşının kullandığı otomobil ile gitmeyi tercih etti. Münih’te kaza zamanında büyük bir fırtına vardı. Herkes Petroviç’in evine ulaşıp ulaşamadığını sordu, annesi onu merak etmişti saat 6’da olması gereken yere varamamıştı, annesi gece 11’de Petroviç’in öldüğünü öğrendi. Herkesin Dünya başına yıkılmış gibiydi, Vlade Divac televizyon’da maçı izlerken Petroviç’in öldüğü haberini almıştı. Söylenilenlere göre arabayı kullanan sevgilisi pekiyi bir şoför olmadığından dolayı arabayı kullanırken karşıdan gelen tırı görünce paniklemiş. O ara Petroviç’te uyuyordu ve kemeri de bağlı değildi. Petro’nun sevgilisi bir an da frene basınca Petro camdan dışarıya fırlayıp, tırın deposuna kafasını çarptıktan sonra orada hayatını kaybetti. Petro’nun sevgilisinin arkadaşı Hilal Edebal’de o araba içindeydi, Edebal’in Milliyet’e yaptığı açıklama’da tüm suçun Klara yani Petroviç’in sevgilisinin üstünde olduğunu söylüyordu Edebal. Klara olayı hatırlamıyorum desede Edebal’in söylediğine göre an be an olayın her karesi Klara’nın zihninde. HIRVATİSTAN VE YUGOSLAVYA Tüm Dünyaya ismini duyurmasına az kala hayata veda eden Drazen Petroviç, Avrupa’da kendini ispat ettikten sonra Uluslar arası platformda da müthiş başarı elde etti. Yugoslavya ve Hırvatistan’ın hem Avrupa Basketbol Şampiyonluğu hem de Dünya Basketbol şampiyonluğunda en değerli oyuncu

56 / SLAMDUNK / 06 - 12 MAYIS 2013

seçilen Petro, 1984 senesinde Los Angeles Olimpiyatlarında Bronz, 1988 Olimpiyatlarında Gümüş Madalya kazanan Yugoslavya, 1992 yılında Barcelona Olimpiyatlarında gümüş madalya kazanırken ABD’nin rüya takımına kafa tutan Hırvatistan’ın süper yıldızı olarak performansıyla göze batıyordu. Tabii ki Kukoc, Radja ve Dvac gibi isimleri unutmamak gerekiyor. DRAZEN PETROVİÇ HAKKINDA SÖYLENENLER David Stern: Drazen Petroviç, olağanüstü bir genç adamdı. Baskette çığır açtı ve basketbola büyük yardım yaptı. Onu tanıdığımız için mutluyuz. Michael Jordan: Drazen’e karşı oynamak heyecan vericiydi. Her karşılaşmamızda agresifçe oynardı. Ben ona ne kadar sert gittiysem o da bana aynı şiddetle sert gelirdi. Birbirimize karşı muhteşem savaşlar/ mücadeleler verdik ama bunlar ne yazık ki kısa sürdü.

“Tüm Dünyaya ismini duyurmasına az kala hayata veda eden Drazen Petroviç, Avrupa’da kendini ispat ettikten sonra Uluslar arası platformda da müthiş başarı elde etti”



Yedİ Yazar, Yedİ aYrı üslup

50 başYapıt daHa


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.