Yeni Dünya İçin ÇAĞRI • Özel Sayı • Şubat 2015 • Fiyatı: 1,00 TL
METAL İŞÇİLERİNİN HAK ALMA MÜCADELESİ ENGELLENEMEZ!
ÜLKER İŞÇİLERİNİ ZİYARET ETTİK
ŞÖFÖRÜME DOKUNMA!
Tunus Dersleri
Güvercin Anıldı
PARİS’TE KATLİAM
EJOT TEZMAK İŞÇİLERİNİ ZİYARET ETTİK... Emekçiler Torba'ya Girmeyecek!
METAL İŞÇİLERİ: GÜN MÜCADELE GÜNÜDÜR!
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Metal İşverenleri Sendikası (MESS) ile Metal Sendikalarında örgütlü işçilerinin grup toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, Çelik İş ve Türk Metal’in MESS’in dayattığı sözleşmeyi imzalamalarının ardından bu sendikalarda üye işçiler açısından sona erdi.
2
“Zafer Sözleşmesi” değil satış sözleşmesi Türk Metal’in 17 Aralık 2014 tarihinde internet sitesinde yayınladığı, yaklaşık 90 bin metal işçisini kapsayan ve 122 firmaya bağlı 213 işyeri için bağıtlanan sözleşmenin ayrıntıları şöyle: “İŞE GİRİŞ ÜCRETİ: İşe yeni giren işçi, Metal sanayi İş Gruplandırma Sistemi Uygulanmayan İşyerlerinde 5,80 TL saat ücreti ile başlayacak. Sistem uygulanan işyerlerinde ise İş Grubuna göre 5,80 TL ile 6,20 TL saat ücreti ile başlayacak. Bu ücretin altında kalan emsal işçi varsa bu ücrete iblağ edilecek. ÜCRET ZAMMI: 1.Altı Ay Zammı: Ortalamada % 9,78 oranında zam alındı. Son altı aylık enflasyon % 3,78 olarak gerçekleşmişti. Zam uygulaması nısbi (oransal) ve maktu (kuruş) olarak yapılacak. Öncelikle her üyenin sözleşme öncesi almakta olduğu kendi saat ücretine % 3,78’lik enflasyon zammı uygulanacak, ardından bu ücrete işyeri ortalama saat ücretinin % 6’sı tutarındaki miktar seyyanen eklenecek. Örneğin: Sözleşme öncesindeki mevcut saat ücreti 6,35 TL/saat olan bir üyenin, çalıştığı işyerinin ortalama ücreti de 7,50 TL/saat ise, bu durumda 1 Eylül 2014’ten itibaren ilk altı ay için yeni saat ücreti ve alacağı zam oranı şöyle olacak: Yeni saat ücreti: 6,35 + 3,78 % + 0,45 (işyeri ortalama ücreti olan 7,50 nin % 6 sı) = 7,04 TL Dolayısıyla aldığı ücret zam oranı: 7,04 / 6,35 = % 10,87 olacaktır. Bu yöntemle, mevcut ücreti daha düşük olan üyelerimizin alacağı zam oranının daha fazla olması sağlanmıştır. Diğer altı aylık dönemlerde ücret artışları 2.Altı Ay Zammı: Enflasyon 3.Altı Ay Zammı:2. altı ayda gerçekleşen enf lasyon 4’ün altında olursa, herkesin ücretine bu oran direkt olarak yansıtılacak. Enflasyon 4 ve üzeri olursa; yarısı oransal diğer yarısı ise işyeri ücret ortalaması ile çarpılması suretiyle
Adeta satış sözleşmesi olan bu sözleşme ile ilgili Kavlak, “masada bir damla alın terinizi, bir lokma ekmeğinizi bırakmadık” diyebiliyor! Bunu bu kadar rahat söyleyebilmesinin arkasında ne yazık ki metal işçisinin bilinçsizliği ve örgütsüzlüğü duruyor. Kavlak konuşmasının devamında işçilerle alay eder gibi bundan sonra “sosyal sendikacılık faaliyetlerinin yoğunlaşacağını” söylüyor. İşçi düşmanı Kavlak ücret işini halletmiş! Geriye sosyal sendikacılık faaliyetleri kalmış! Ne utanmazlık!
bulunacak miktarda maktu olarak uygulanacaktır. 4.Altı Ay Zammı: Enflasyon 5.Altı Ay Zammı: 4. altı ayda gerçekleşecek enflasyon oranına 3,5 puan eklenecek. Elde edilecek oranın işyeri ücret ortalaması ile çarpılması suretiyle bulunacak maktu tutar ücret zammı olarak uygulanacaktır. 6.Altı Ay Zammı: Enflasyon ERZAK YARDIMI: Bu dönem içerisinde ayrıca üyelerimize 300 TL tutarında erzak yardımında bulunulacak. EK ARTIŞLAR: Ayrıca üyelerimiz, 5. altı ayda ücretlerine enflasyonun üzerinde alacakları %3,5 refah payı aynen üçlü paket için de uygulanacak.” (turkmetal.org.tr) Türk Metal’in adına “Zafer Sözleşmesi” dediği sözleşmedeki gerçek ücret zammı, yukarıda yansıtıldığı gibi değildir. İşçilerin gözünü boyamak ve gelişecek tepkileri bastırmak için büyük puntolarla duyurdukları %9,78 zam oranı gerçekte %3,78’dir. Geriye kalan yüzde 6 ise her işyerinin ortalama saat ücretine göre belirlenecektir. Her işyerinin ortalama saat ücreti ne ise o orana yüzde altı eklenecektir. Yani daha önce aynı ücreti alan işçiler farklı işyerlerinde farklı ücretler alacaklar. Bu uygulama aynı zamanda işçiler arasındaki birliği ve dayanışmayı ortadan kaldıran bir rol oynayacaktır. Patronların istediği tam da budur. Metal sanayiinde çalışan işçilerin genel olarak ücretlerinin düşük olduğu bilindiğinde işyeri ortalamasına yapılacak bir ücret artışı hiçbir anlam ifade etmeyecek, gerçekte zaten düşük olan %9,78, tüm işçiler açısından gerçekleşmeyecektir. Türk Metal öyle yansıtıyor ki, sanki %9.78
Metal işçileri satış sözleşmesini kabul etmemeli! tüm dönem için belirlenmiş bir Birleşik Metal İş Sendikası ise orandır. Gerçekte bu oran sadece dayatılan sözleşmeyi kabul etme01.09.2014 tarihinden itibaren ilk yerek 10 Ocak’ta yaptığı Merkez 6 aylık dönem için belirlenmiş bir TİS toplantısında grev kararı aldı. orandır. 29 Ocak’ta uygulamaya geçiriOndan sonraki ikinci, üçüncü lecek grev kararı Birleşik Metal ve dördüncü altı aylık dilimler İş Sendikasının örgütlü olduğu için enflasyon oranında zam ön- fabrikalarda işçilerin çeşitli eygörülüyor. Türk Metal bu sözleş- lemlilikleriyle asılıyor. Toplam 35 meye imza atmasıyla birlikte şim- fabrikayı kapsayan grev kararı ilk diye kadar 2 yılda bir imzalanan aşamada 22 işyeri ile başlatılacak. sözleşmeyi 3 yıla çıkarmış oldu. Grev uygulamasına geçmeden Yukarıda aktardığımız sözleşme önce tüm işyerlerinde işyeri komidetaylarında beşinci altı ay için teleri ile toplantılar yapılarak izleenflasyona 3.5 puan eklemesi 3 yıl necek adımlar ve yaşanacak süreç olmasına karşı gelişecek tepkilerin hakkında işçiler bilgilendiriliyor. önüne geçmek içindir. ‘sözleşmeyi Birleşik Metal İş Sendikasının 3 yıllık imzaladık fakat üçüncü yıl 13 Ağustos 2014’de kamuoyuna için zam aldık’ diyebilmek, böyle- duyurduğu, işveren sendikası ile likle işçileri susturmak için başvu- anlaşma sağlanamaması üzerine rulan bir sahtekârlıktan başka bir greve gideceği taslağında yer alan şey değildir. maddeler şöyledir: Türk Metal’in öne çıkardığı “Saat ücreti 5,58 TL’nin altında maddelerden birisi ise 300 TL er- olan işçilerin ücretleri önce 5,58 zak yardımıdır. Bu da 3 yıl içeri- TL’ye tamamlanır. Bu tamamlama sinde bir seferliğine işçilere verile- işleminin ardından, 8,97 TL’yi cek bir paradır. geçmemek üzere 40 kuruş iyileşTürk Metal’in Genel Başkanı tirme yapılır. ve aynı zamanda Türk İş Genel Tamamlama (iblağ) ve iyileşSekreteri Pevrul Kavlak Bursa tirme işlemlerinden sonra herŞube Kongresinde sözleşme ile kese yüzde 5 artı 105 kuruş ücret ilgili yaptığı konuşmada şunları zammı yapılır. söylüyor; 5,58 TL’nin altında ücret alanlar “Masada bir damla alın te- geçtiğimiz toplu sözleşme dönemi rinizi, bir lokma ekmeğinizi bı- sonrasında işe giren üyelerimizdir. rakmadık. Neyi hak ettiyseniz 40 kuruşluk iyileştirme ile bunlar hakkınızı son kuruşuna kadar kendilerinden bir önce işe girenlealdık. Hepinize helal olsun. rin ücretine eşitleneceklerdir. Başlangıçta, enflasyon otomati8,97 TL saat ücreti ise 2000 ğine bağlanmış, üç yıllık bir söz- sonrası işe girenlerin ücretidir. leşmeye karşıydık. Ama karşılığı Ücret zammı öncesi alınacak 40 verilmiş bir 3 yıl için de imza kuruşluk iyileştirme bunların atarız dedik. Karşılığını verdi- kendilerinden önce işe girenlerle ler, biz de imzaladık” ….”Biz bu aralarındaki fark bir nebze de olsa sözleşmeyle, daha 3 yılda, bakın azaltacaktır. altını çiziyorum daha 3 yılda % İblağ ve iyileştirmeden faydala11’lik refah payını yakaladık. nacak Birleşik Metal İş üyelerimiYani üç yıl, iki yıldan fazla ge- zin yüzde 75’ini yani dörtte üçünü tirdiği için kabul ettik” oluşturmaktadır.
Bu yöntemle aylık net ücreti 898 TL olan bir metal işçisinin alacağı toplam net zam - ikramiye hariç282 lira olacaktır. Bu miktar kıdem yılı yükseldikçe yükselecektir. (14 yıl kıdeme kadar) Net 1374 lira civarında ücreti olan bir metal işçisi ise net 305 lira ücret artışı elde edecektir. Bu noktadan sonra ücret zam miktarı kademeli olarak düşmeye başlayacak ve örneğin 2 bin lira net ücret alan bir işçi yaklaşık 270 lira net ücret artışı alacaktır. Böylece ücret makası kapatılmış olacaktır. 2. altı ay: Enflasyon artı 2 puan (yüzdeli zam) 3. altı ay: Enflasyon artı 2 puan: (Çıkan oranın 10,52 ile çarpıldığında çıkacak rakamın herkese maktu zam olarak verilmesi) 10,52 12 ay sonra gelinecek işyerleri ortalama ücretidir. Dolayısıyla üyelerimizin neredeyse tamamı
enflasyon oranının üzerinde zam alacaklar ücret makası bir nebze daha kapanacaktır. 4. altı ay: Enflasyon artı 2 puan. (yüzdeli zam) Bu ücret zam taleplerinin ardından, ücret esnekliğine karşı işe giriş ücretlerinin ücret zam uygulamaları sonrasında en düşük ücret olan 7,33 TL’ye yükseltilmesi. Bu da ikramiye hariç 1179 TL net ücret anlamına gelmektedir. İkramiyeler eklendiğinde bu ücret net 1572 TL’ye çıkmaktadır.” (birlesikmetal.org) Yüzdeli zam uygulamasına karşı çıkan Birleşik Metal İş Sendikası yüzdeli zam teklifi, ucuz işçilik ya da ücret esnekliği sistemi gibi sendikacılık ve toplu sözleşme mantığının tümüyle dışında olan ve esas olarak sermayenin ve MESS’in işine gelen sisteme destek olunması anlamına geldiğini belirtiyor. Bunun dışında yasada
45 saat olan çalışma haftasının 37,5 saate düşürülmesi, her iş yerinde günlük asgari 30 dakika ve çalışma süresinden sayılacak dinlenme molaları ve yıllık izin sürelerinin artırılmasını, vergi yükünün patronlara yüklenmesi gibi talepler sözleşmede yer alan diğer taleplerdir. Gün metal işçisinin yanında olma günüdür! Türkiye’de metal işkolundaki binlerce işçi çok düşük ücretlerle, uzun çalışma süreleri ve iş kazalarının sıkça yaşandığı bir ortamda güvencesiz ve sendikasız bir şekilde çalışıyorlar. Sendikalı işçi sayısı diğer işkollarında olduğu gibi bu işkolunda da oldukça düşüktür. Metal işkolundaki en büyük sendika olan Türk Metal’in ne durumda olduğunu yukarıda ortaya koymaya çalıştık. Diğer yandan metal işkolu, pat-
ronlar açısından aşırı karların elde edildiği, verimlilik oranlarının çok yüksek olduğu bir işkoludur. Patronlar muazzam karlar elde ederken işçilere reva görülen ölmeye çok yaşamaya az ücrettir. Şimdi tüm bu kölece çalışma ve yaşam koşullarına karşı Birleşik Metal İş’e üye işçiler greve gidiyor. Bu grevin başarıyla sonuçlanması kolay olmayacaktır. Metal işçilerini zorlu bir mücadele süreci bekliyor. Bu mücadelenin başarıya ulaşabilmesinin en önemli etkenlerinden birisini hangi sendikaya üye olursa olsun ya da olmasın tüm metal işçilerinin sınıf dayanışması oluşturacaktır. Bu süreçte tüm devrimci demokrat kamuoyuna düşen görev ise metal işçilerinin yanında olmak ve her türlü desteği sağlamaktır. Çünkü bu mücadele hepimizin mücadelesidir. 20.01.2015
METAL İŞÇİLERİ GREVE ÇIKIYOR! HAYDİ DAYANIŞMAYA! HAYDİ MÜCADELEYE! etal işkolunda, 1 Eylül 2010 ile 31 Ağustos 2012 tarihleri arasında geçerli olan Grup Toplu İş Sözleşmesini Birleşik Metal İşçileri Sendikası (BMİS) imzalamamış, MESS’e (Metal İşverenleri Sendikası) bağlı bazı fabrikalarda greve gitmişti. İşbirlikçi sarı sendika Türk Metal’in satış sözleşmesi üzerinde ücretlere zam ve ek sosyal haklar elde edilerek kısmi başarı ile grev bitirilmişti. 2014-2016 Grup Toplu İş Sözleşmesini işbirlikçi sarı sendika Türk Metal ve ardından Çelik İş imzaladı. Bu satış sözleşmesinin ayrıntılarını “Metal işçileri: Gün mücadele günüdür!” başlıklı yazımızda bulabilirsiniz. BMİS bu satış sözleşmesini imzalamadı. 10 Ocak’ta yaptığı Merkez TİS toplantısında grev kararı aldı. Toplam 35 fabrikayı kapsayan grev kararı ilk aşamada 22 işyeri ile başlatılacak. META L İŞÇİLERİ MÜCADELEYE! MESS’e karşı mücadele sadece BMİS’nın MESS’E bağlı işyerlerinde çalışan işçilerin mücadelesi değildir. Bu mücadele, BMİS’nın tüm üyelerinin ve metal işçilerinin mücadelesi olmalıdır. Bu mücadele başarıya ulaştığında, MESS’te
örgütlü olmayan fabrikalardaki işçilerin cephesi daha da güçlenecektir. Daha iyi sözleşme, daha iyi çalışma koşullarının yaratılması daha kolay olacaktır. Bunun için bu fabrikalardaki işçi arkadaşlarımız Grevle Dayanışma Komiteleri kurmalı ve ücretlerinden belli bir miktarı Grevle Dayanışma Fonu kurarak, bu fona aktarmalıdırlar. Bu fabrikalardaki işçiler aynı zamanda grev uygulaması başladığı andan itibaren kendi aralarında görev bölümü yaparak grevdeki işçilerle pratikte dayanışmaya girmeli, grevi aktif desteklemelidirler. FABRİKA KOMİTELERİNİ ÖRGÜTLE! MÜCADELEYİ ELİNE AL! Biz işçilerin üretimden gelen gücünü kullanabilmesi için kendi örgütlülüğümüzü pekiştirmesi gerekir. Fabrika komiteleri kurulmalı, bu komiteler üzerinden işçilerin eğitilmesi ve mücadeleye hazırlanması sağlanmalıdır. Fabrika komiteleri işçiler tarafından seçilmelidir. Görevini yapmayan komite üyelerinin yerine yenileri seçilmelidir. Grev süreci bu komiteler tarafından izlenmeli ve gerekli müdahaleler yapılmalıdır.
BMİS iç örgütlülüğünü sağlamlaştırmalı, karar altına aldığı Grev Fonu’nu hayata geçirmelidir. METAL İŞÇİSİNİ YALNIZ BIRAKMAYALIM! MESS’e karşı mücadele, sadece BMİS’nın MESS’e bağlı fabrikalarındaki işçilerin mücadelesi değildir. Sermayenin önemli örgütlerinden biri olan MESS’e karşı mücadele haklıdır. Metal işçilerin kazanımı işçi sınıfının kazanımı olacaktır. İşçi kardeşlerimizi bu mücadelede yalnız bırakmayalım! Destekleyelim! Aktif dayanışmayı örelim! İşçi kardeşlerimizi maddi ve manevi alanda destekleyelim! T Ü R K M E TA L’ E Ü Y E İŞÇİLER: İHANETE DUR DEYİN! Sarı işbirlikçi sendikanın ihanet sözleşmelerini imzalamasına son vermek sizin elinizde! BMİS’nın üyelerinin metal patronlarına karşı başkaldırısını kendi mücadelen olarak gör! Bu mücadelenin kazanımı senin de kazanımın olacaktır. Bu mücadelenin kazanılması, metal patronlarının fabrikalardaki dayatmalarının, keyfi tutumlarının, açlık sınırındaki ücretlerin, insani olmayan çalışma
koşullarının yerine daha iyi çalışma ve yaşam koşullarının getirilmesi demektir. Fabrikalarda insan yerine konulmamızın yolu bu mücadelenin kazanılmasından geçmektedir. Bu nedenle greve çıkacak işçi kardeşlerini destekle! Üretimden gelen gücünü kullanarak grev mücadelesi sürecine katıl! ÜRETEN BİZİZ, YÖNETEN DE BİZ OLACAĞIZ! Sömürünün ortadan kaldırılması için biz işçilerin sorunlarının temel kaynağı ücretli kölelik sistemi olan kapitalizmin ortadan kaldırılmasını gerektirir. Yaşadığımız tüm sorunların kaynağı kapitalizmdir. İşçiler tüm emekçilerle birlikte kapitalist devlet iktidarını yıkarak, halk iktidarını kuracak, orandan sosyalizme yürüyecektir. Bu hedefe varmak için kendi sınıf partimiz olan Bolşevik tipte bir partiyi inşa etmeliyiz. Unutmayalım ki: Mücadele eden kazanabilir! Mücadele etmeyen baştan kaybetmiştir! İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! Ka hrolsu n ücret li köleli k düzeni! 26.01.2015
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
M
3
29 Ocak’ta Metal grevi başladığı gün YDİ ÇAĞRI’nın yayınladığı, Metal işçilerine dağıtılan bildiriyi yayınlıyoruz.
METAL İŞÇİLERİ GREVDE! HAYDİ DAYANIŞMAYA! HAYDİ MÜCADELEYE!
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Türkiye’de metal işkolunda binlerce işçi çok düşük ücretlerle, uzun çalışma süreleri ve iş kazalarının sıkça yaşandığı bir ortamda güvencesiz ve sendikasız bir şekilde çalışıyorlar. Sendikalı işçi sayısı diğer işkollarında olduğu gibi bu işkolunda da oldukça düşüktür. Diğer yandan metal işkolu, patronlar açısından aşırı karların elde edildiği, ver¬imlilik oranlarının çok yük¬sek olduğu bir işkoludur. Patronlar muazzam karlar elde ederken işçilere reva görülen ölmeye çok yaşamaya az ücrettir. Metal işkolunda 2014-2016 Grup Toplu İş Sözleşmesini işbirlikçi sarı sendika Türk Metal ve ardından Çelik İş Sendikası imzaladı. Birleşik Metal İş bu satış sözleşmesini imzalamayarak mücadele yolunu seçti. 10 Ocak’ta yaptığı Merkez TİS toplantısında grev kararı aldı. 29 Ocak’ta 22 fabrikada işçiler greve çıkıyor. Metal işkolunda çalışma ve yaşam koşullarına karşı Birleşik Metal İş’e üye işçiler greve gidiyor. Metal işçilerini zorlu bir mücadele süreci bekliyor. Bu mücadele¬nin başarıya ulaşabilmesinin en önemli etkenlerinden birisini hangi sendi¬kaya üye olursa olsun ya da olmasın tüm metal işçilerinin sınıf dayanışması oluştura-
4
caktır. Bu süreçte tüm devrimci demokrat kamuoyuna düşen görev ise metal işçilerinin yanında olmak ve her türlü desteği sağlamaktır. Çünkü bu mü¬cadele hepimizin mücadelesidir. META L İŞÇİLERİ MÜCADELEYE! MESS’e karşı mücadele, sadece Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın (BMİS) MESS’E bağlı işyerlerinde çalışan işçilerin mücadelesi değildir. Bu mücadele, BMİS’nın tüm üyelerinin ve metal işçilerinin mücadelesi olmalıdır. Bu mücadele başarıya ulaştığında, MESS’te örgütlü olmayan fabrikalardaki işçilerin cephesi daha da güçlenecektir. Daha iyi sözleşme, daha iyi çalışma koşullarının yaratılması daha kolay olacaktır. Bunun için bu fabrikalardaki işçi arkadaşlarımız Grevle Dayanışma Komiteleri kurmalı ve ücretlerinden belli bir miktarı Grevle Dayanışma Fonu kurarak, bu fona aktarmalıdırlar. Bu fabrikalardaki işçiler aynı zamanda grev uygulaması başladığı andan itibaren kendi aralarında görev bölümü yaparak grevdeki işçilerle pratikte dayanışmaya girmeli, grevi aktif desteklemelidirler.
MÜCADELEYİ ELİNE AL! Biz işçilerin üretimden gelen gücünü kullanabilmesi için kendi örgütlülüğümüzü pekiştirmesi gerekir. Fabrika komiteleri (işyeri komiteleri) işler hale getirilme¬li, bu komiteler üzerinden işçilerin eğitilmesi ve mücadeleye hazırlanması sağlanmalıdır. Fabrika komiteleri işçiler tarafından seçilmelidir. Görevini yapmayan komite üyelerinin yerine yenileri seçilmelidir. Grev süreci bu komiteler tarafından izlenmeli ve gerekli müdahaleler yapılmalıdır. BMİS iç örgütlülüğünü sağlamlaştırmalı, karar altına aldığı Grev Fonu’nu hayata geçirmelidir. T Ü R K M E TA L’ E Ü Y E İŞÇİLER: İHANETE DUR DEYİN! Sarı işbirlikçi sendikanın ihanet sözleşmelerini imzalamasına son vermek sizin elinizde! BMİS’nın üyelerinin metal patronlarına karşı başkaldırısını kendi mü¬cadelen olarak gör! Bu mücadelenin kazanımı senin de kazanımın olacaktır. Bu mücadelenin kazanılması, metal patronlarının fabrikalardaki dayatmalarının, keyfi tutumlarının, açlık sınırındaki üc-
retlerin, insani olmayan çalışma koşullarının yerine daha iyi çalışma ve yaşam koşullarının getirilmesi demektir. Fabrikalarda insan yerine konulmamızın yolu bu mücadelenin kazanılmasından geçmektedir. Bu nedenle greve çıkacak işçi kardeşlerini destekle! Üretimden gelen gücünü kullanarak grev mücadelesi sürecine katıl! ÜRETEN BİZİZ, YÖNETEN DE BİZ OLACAĞIZ! Sömürünün ortadan kaldırılması için biz işçilerin sorunlarının temel kaynağı ücretli kölelik sistemi olan kapitalizmin ortadan kaldırılmasını gerektirir. Yaşadığımız tüm sorunların kaynağı kapitalizmdir. İşçiler tüm emekçilerle bir¬likte kapitalist devlet iktidarını yıkarak, halk iktidarını kuracak, oradan sosy¬alizme yürüyecektir. Bu hedefe varmak için kendi sınıf partimiz olan Bolşevik tipte bir partiyi inşa etmeliyiz. Unutmayalım ki: Mücadele eden kazanabilir! Mücadele etmeyen baştan kaybetmiştir! İşçilerin birliği sermayey i yenecek! Ka hrolsu n ücret l i kölel i k düzeni!
METAL İŞÇİSİNİN HAKLI MÜCADELESİNİ YASAKLARINIZ ENGELLEYEMEZ! Birleşik Metal İş Sendikası, patron örgütü MESS ile yürüttüğü toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması ertesinde 29 Ocak’ta yaklaşık 12 bin metal işçisi ile greve çıktı. Metal işçilerinin tüm bedelleri göze alarak grevinin arkasında güçlü bir şekilde durması, metal patronlarını daha grev başlamadan korkutmaya yetti. Grev tarihinin ilan edilmesinin ardından MESS, Kocaeli Sanayiciler Odasına yaptığı başvuru ile metal grevinin yasaklanmasını istedi. Hükümetin bu çağrıya cevabı gecikmedi. Grevin ikinci günü 30 Ocak’ta, resmi gazetede yayınlanan kararla ‘Toplu İş Sözleşmesi,
Grev ve Lokavt Kanunu’un 33. maddesine dayanılarak grevin “milli güvenliği bozduğu” gerekçesiyle 60 gün süreyle ‘ertelendiği’ ilan edildi. ‘Erteleme’ lafları arkasına gizlenmeye çalışılan, gerçekte grevin yasaklanmasıdır! Sermayenin ve onun iktidarının amacı işçilerin birliğini ve kararlılığını bozmak, yasak kararına uymayan işçileri tazminatsız işten atmak ve böylelikle grev mücadelesini bastırmaktır! Grev ilanının üzerinden henüz bir gün bile geçmeden yasaklanması, sermayenin işçi sınıfının en ufak hak alma mücadelesinden ne kadar korktuğunu, ne kadar paniklediğini gösteriyor! Korkuları
aslında 9 işyerinde talep ettikleri grev oylaması sonuçlarının hepsinde yüksek oranda evet çıkması, hatta toplu sözleşmeden faydalanamayan ‘kapsam dışı’ işçilerden de önemli oranda evet oylarının çıkması ile başladı. Fakat korkuları boşuna değildir! Çünkü işçi sınıfının büyük ya da küçük; her mücadele deneyimi, eninde sonunda yıkılmaz sandıkları iktidarlarının sonunu getirecektir! Grev gününden birkaç gün önce ve grev günü 6 işyeri MESS’den ay rılarak münferit sözleşme
yapma noktasına geldi. Eğer grev devam etseydi daha fazla patronun MESS’den ayrılması ve daha iyi bir sözleşme yapma olasılığı çok yüksekti. Nitekim MESS’den kopan işyerlerinde yeniden TİS görüşmeleri başladı ve MESS’in Türk Metal işbirliğiyle sözleşme sürelerini 3 yıla çıkarmasının tersine bir kısmında 2 yıllık sözleşmeler imzalandı. Hükümet bu erteleme kararıyla aynı zamanda bu kopuşları engellemek ve MESS’in çatırdamasının önüne geçmek istemektedir.
MESS kendini köşeye sıkışmış hissetti. Çünkü, MESS’in yaptığı açıklamalarla sendikanın oy kaygısıyla greve gitmek zorunda kaldığı demagojilerinin tutmadığını, metal işçilerinin kölelik koşullarına daha fazla boyun eğmek istemediklerini ve bu mücadelenin sendika yönetiminin dayattığı bir şey değil, tam tersine işçilerin tabandan gelen bir mücadelesi olduğunu gördü. Sonuç olarak burjuva iktidarı, kimin yanında olduğunu, kimin iktidarı olduğunu bir kez
daha göstermiş oldu. Şimdi görev bu gerçeği, mücadele içinde olan metal işçilerine göstermek, kavratmaktır! Hiçbir yasak, metal işçisinin haklı mücadelesini engelleyemeyecek, işçiler mücadelelerine devam edeceklerdir. Gün metal işçileri ile dayanışmayı daha da güçlendirmek, eylemlerine güç katmaktır! Çünkü bu grev hepimizindir! Yaşasın metal işçilerinin onurlu mücadelesi! Yaşasın işçi sınıfının birliği! 30.01.2014
Birleşik Metal İş Sendikası, 29 Ocak Perşembe günü, 22 fabrika ve 15.000 işçiyi kapsayan
grevin startını, Gebze Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet yürüten Cengiz makine önüne astığı
grev pankartı ile verdi. Sabah saat 08.00 da Birleşik Metal İş’in Bostancı da ki merkezi önünde bir araya gelen, DİSK yöneticileri, sendika çalışanları ve demokratik kitle örgütleri, yarım saatlik bir bekleyişten sonra Gebze’ye doğru hareket etiler. Saat 09.30 da Cengiz Makine önünde bir araya gelen kitle türküler ve sloganlar eşliğinde grev pankartını işyerine asarak, Gebze Cumhuriyet Meydanında yapılacak miting için araçlarla Gebze’nin girişine kadar geldikten sonra, kortejler kurarak Cumhuriyet Meydanına yürüdü. Birçok siyasi parti, dergi, gazete ve demokratik kitle örgütünün destek verdiği eyleme yaklaşık üçbin kişi katıldı. DİSK’in diğer sendikalarından destek yok denecek kadar azdı. Biz de eylem boyunca Yeni İçi Dünyası ve greve
dair çıkardığımız bildirilerimizin dağıtımını yaptık. Kitle alana girdikten sonra Adnan Serdaroğlu bir konuşma yaptı. Kısaca şunları söyledi: “Metal işçisi bugün geleceği için burada, çocuklarının geleceği için burada. Biz geçmişten bu yana mücadeleyi seçtik ve bugünde mücadelemizi bu alanda büyüterek mücadeleci geleneğimizi devam ettiriyoruz. Yeni kaveller yaratacağız. İşverenlerle anlaşma yapan sarı sendikalara bu tutumunuzdan vazgeçin diyoruz. Biz, bedeli ne olursa olsun ödemeye hazırız.” Eylemde genelde bildiğimiz sloganlar atıldı, biri hariç. O slogansa esasen işçi sınıfının ruh halini gayet iyi izah eden bir slogandı. “Açlıktan ölmeyiz biz bu yoldan dönmeyiz!” Bu sloganla işçi sınıfının ironik durumu gayet net ortaya konmakta. Açlık sınırının altında bir ücretle yaşamak zorunda bırakılmış milyonların, bir gün dahi işsiz kaldıklarında, ölümle yaşam arasındaki çizginin ne kadar ince olduğunu anlamalarına yetiyor. Kapitalizmin emekçileri ve geniş kitleleri ıslah edip kendi cenderesi altında tutmak için kullandığı en önemli araçlardan biridir işsizlik. Düşük ücret, uzun çalışma saatleri, iş güvenliği maliyetinden tasarruf vb. işsizlik ve ona bağlı olan açlık, işçinin korkusundan susup ses çıkartamadığı en önemli araçtır kapitalist için. Kapitalizm yıkılmadığı sürece onun yaratığı işsizler ordusu ve açlık korkusu da her zaman var olacaktır. Daha insanca bir yaşam ancak işçilerin ve emekçilerin kuracakları demokratik halk iktidarı ile mümkündür. 30.12.2015
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
METAL GREVİ GEBZE
5
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
ÇUKUROVA ÇİMSA TAŞ’TA İŞÇİLER “GEMİLERİ YAKTIK GERİ DÖNÜŞ YOK!” DİYEREK GREVE BAŞLADI
6
Birleşik Metal İş’e üye işçiler 29 Ocak Perşembe günü sabah saatlerinde üretimi durdurarak greve çıktı. Me r s i n Çu k u r ov a Ç i m s a Taş’da İşçiler fabrika önünde halaylar çekerek MESS patronlarına “Gemileri yaktık geri dönüş yok! Direne direne kazanacağız! Açlıktan ölmeyiz biz bu yoldan dönmeyiz!” sloganlarını atarak kararlılıklarını dile getirdiler. Mersin’de bulunan Türk İş ve DİSK’e bağlı sendikalar, parti ve sivil toplum kuruluşları ve dergi çevreleri de işçilere destek için fabrika önündeydi. Gece vardiyasında bulunan işçilerin dışarı çıkması ile birlikte kamuoyuna basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasına geçilmeden önce Anadolu Şube Başkanı Rasim Gündal kısa bir konuşma yaptı. Gündal, basına ve sivil toplum örgütü temsilcilerine teşekkür ettikten sonra sözü Birleşik Metal İş Sendikası Genel Eğitim Daire Başkanı Seyfettin Gülengül’e bıraktı. Seyfettin Gülengül, sendika temsilcilerine, sivil toplum kuruluşlarına, dergi çevresinden gelenlere gelip bu greve destek sunan herkese teşekkürlerini ileterek konuşmasına başladı. Gülengül, “burada bu gün grev pankartımızı asan Birleşik Metal İş üyelerine selamlarımı sunuyorum. Yücel Boru'da da grev pankartımızı asan işçi arkadaşlarımıza da selam olsun. MESS’i bırakıp toplu sözleşmeyi imzalayan iş verenlere de teşekkür ediyoruz. Bu güne kadar bütün iş yerlerinde her türlü eylemi yaparak bu güne geldiklerini söyleyen Gülengül; yaklaşık 2 aydır bütün vardiyalar burada nöbet tutuyor, çünkü bunların sicili bozuk mal çıkarmaya çalışıyorlar. Biz bunları 1976’dan tanıyoruz. Çübütaş’ta Nurettin Çavdargil’i bir araçla ezmelerinden biliyoruz. Ben bu işverene buradan söylüyorum, biz MESS’e bayrak açmış durumdayız biz, MESS’in dağıtılmasını istiyoruz. Biz MESS’in yok edilmesi için mücadeleye çıkmış durumdayız.
Buradan işverene sesleniyoruz, şimdi MESS’ten istifa ettiğini söylesin hemen sözleşme masasına oturmaya hazırız. Aldığımız ücret cebimize girmeden yarısı gidiyor. Vergileri zenginler ödesin işçiler değil. Çalışma saatleri düzelsin diyoruz. MESS bunlar politik grev yapıyor diyor. Biz MESS’in ve hükümetin bütün engellemelerine rağmen bütün üyelerimizin yüzde yüz oyunu alarak bu grevi gerçekleştiriyoruz. Hani camilerde yazıyor ya, her fani ölümü tadacaktır diye, bizde buradan diyoruz ki her işveren grevi tadacaktır. Sevgili dostlar adına ne derlerse desinler, ister politik desinler, ister hak mücadelesi desinler, biz ne için mücadele yaptığımızı biliyoruz. Biz yaktığımız grev ateşinin bütün işçi sınıfının sorunlarına bir ışık tuttuğunu düşündüğümüz için buradayız. Hükümet bizi hiçbir sendikayla mukayese etmeye kalkmasın” diyerek konuşmasını bitirdi. İşçiler; “geliyor geliyor genel grev geliyor! Bu daha başlangıç mücadeleye devam! Açlıktan ölmeyiz biz bu yoldan dönmeyiz! İnadına sendika inadına DİSK! Fabrikalar MESS’e mezar olacak!” … sloganları eşliğinde fabrika duvarına grev pankartını astılar. Mikrofonumuzu işçilere uzatarak düşüncelerini aldık. “Hakkımızı arıyoruz sonuna kadarda arayacağız kararlıyız kazanacağız.” İsmim Cem “yıllardan beri bu fabrikada çalışıyoruz, bu kölelik düzenine son vermek için bu gün buradayız mücadeleye devam diyoruz. “ “Baş kaldırıyoruz sermayeye kapitalizme emperyalizme yaşasın sınıf dayanışması sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz.” Anadolu Şube Başkanı Rasim Gündal ve BMİ Genel Eğitim Sekreteri Seyfettin Gülengül’de Yeni İşçi Dünyası’na açıklamada bulundular. Yeni İşçi Dünyası: Bugün greve çıktınız düşüncenizi alabilir miyim? Rasim Gündal: MESS’in dayat-
malarına karşı sendikamızın aldığı grev kararı bu gün Türkiye’nin çeşitli yerlerinde uygulanmaya başlandı. Bu günde Mersin’de Çukurova Çimsa Taş işyerinde çoban ateşini yaktık. Benimde 18 yıl çalıştığım bu iş yerinde, hatta 1990’da grev gördüğüm bu iş yerinde ikinci kez grevi tatmış bulunuyorum. Onurunu gururunu yaşıyorum. Bu sürecin sonuçlanması için işverenden talebimiz. MESS’ten istifa etmeleridir MESS’ten istifa ederlerse gelsinler masaya oturalım, sözleşmeyi işverenler ile beraber imzalayarak bitirelim. Olması gereken budur bunun dışında farklı bir sonuçla bitmesi sonucu yoktur. Yeni İşçi Dünyası: Grev pankartını astınız hayırlı olsun. Bu süreci bize kısa anlatabilirmisiniz? Seyfettin Gülengül: Başaracağız başarmak zorundayız. Genel yönetim kurulumuzun almış olduğu karar üzerine, 42 fabrikada aslında 38 işletmede bu gün grevimizi başlatacaktık Fakat, bir fabrika daha önce MESS’ten ayrılarak başka bir sözleşme imzaladığı için, o hariç 22 fabrikayı greve çıkardık. Geriye kalan 18 fabrikada, 19 Şubat’ta grev uygulamasına başlayacağız. 10 Aylık bir sürecin sonunda bu noktaya geldik. Bu daha başlangıç, aslında grev kararını almak grev pankartını asmak deveye hendek atlatmaktan daha zormuş. Türkiye’de grev yapmak değil, grev pankartını asmak başlı başına engellerle dolu. Engellerle dolu bir süreçten geçiyorsunuz. Grev uygulamaları öncesi benzeri davalarla falan uğraşıyorsunuz, sizi yıldırmaya çalışıyorlar. Biz başaracağımıza inandık öyle yola çıktık. MESS’i hedef tahtasına koyduk. Çünkü MESS olur olmaz şeyler söylüyor. 90 Bin kişiyle Türk Metal İş ve Çelik İş’le toplu sözleşmeyi yaptığını, dolayısıyla bizimde ona imza atmak zorunda olduğumuzu söylüyor. Geçmiş 6 aylık enflasyon oranı olan 3,78 zam ve iş yeri ücretlerinin ortalamasına yüzde altı zam veriliyor, bunu verirken de abartarak konuşuyorlar, hadlerini aşarak
konuşuyorlar. Dün yine memura ve emekliye verilen zam oranlarını örnek göstermeye çalışıyorlar. Tabi bunu söylerken emeklinin memurun grev hakkının olmadığını da utanmadan söylemiyorlar. Bunları bize örnek gösteriyorlar, bizim burada bedel ödemek zorunda kalacağımızı söylüyorlar. Biz bu bedelleri ödemeye hazırız fakat bedel ödeteceğimizi de söylüyoruz. 15 Bin üyemiz var bu grupta, 15 bin üyemizde greve çıkıyor. Bu günkü çıkanlarla birlikte toplamda 15 bin kişi greve çıkıyor. Dolayısıyla bizim bir taslağımız var, biz bu taslakla ilgili elbette konuşuyoruz parayla ilgili isteklerimiz taleplerimiz var, 3 yıllık toplu sözleşme düzenini enflasyona dayalı toplu sözleşme düzenine karşı olduğumuzu söylüyoruz. Bizim o sözleşme içerisinde vergilerin düşürülmesine vergilerin %15 sabitlemesine çalışma sürelerinin 37 buçuk saate düşürülmesini talep ediyoruz. Bunların bu ülkede dillendirilmesini, bunların bu ülkede başlangıç olmasını halkımızın emeklerini talep etmesini istiyoruz. Biz bunları konuştuğumuzda da bizim emek mücadelesinin yanı sıra politik grev yaptığımızı söylüyorlar. İşte bu nedenlerden dolayı biz MESS’i hedef tahtasına koymuşuz, bu nedenlerden dolayı da işverenlerle MESS çerçevesinde anlaşma olanağımızın kalmadığını öyle bir şeyin çok zor olduğunu söylüyoruz. İş verenlerin MESS’ten istifa ettikleri taktirde elbette toplu sözleşme yapmaya hazır olduğumuzu, içeri girip çalışmaya hazır olduğumuzu söylüyoruz. MESS bunların her ne kadar yasa dışı olacağını söylese de korkumuz yoktur. Biz yetkiyi de yasallığı da işçiden aldığımızı düşünüyoruz. Geride bakanlığın ne söylediği yargının ne söyleyeceği hiç de önemli değil. Biz de burada işçiler ile sohbet ettik ve Yeni İşçi Dünyasının son sayısını işçilere dağıttık. Zafer direnen Metal işçilerinin olacak! Yeni İşçi Dünyası 30.01.2015
ÜCRETLER ARASINDAKİ FARKLILIK NASIL KAPANIR? Ücret, işçilerin patronlara sattıkları işgüçleri karşılığında kendilerine çeşitli biçimlerde patronlar tarafından ödenen paradır. Ücret, işçinin harcadığı, değer yarattığı tüm emeğinin karşılığı değil, yalnızca işgücünün fiyatıdır. Kapitalizmde aynı işi yapan işçilere aynı ücret ödenmez. Bir fabrikada, aynı işi yapan işçilere farklı ücret ödenmektedir. Kadın işçi ile erkek işçi arasında, genç işçi ile uzun süredir çalışan işçi arasında, yeni işe başlayan ile eski işçi arasında ücret farklılığı bulunuyor. Metal işkolunda da durum böyledir. Bu işkolunda çalışan genç işçiler, aynı işi yapmalarına rağmen eski işçilere göre çok daha düşük ücret, birçok halde asgari ücret düzeyinde ücret alıyor. İşletmelerde aynı işi yapan işçiler eşit ücret almıyor. Aynı işi yapanlara değişik ücret ödeniyor. Ücretler arasında farklılıklar bulunuyor. Durum bu olunca sözleşmelerde herkese aynı oranda zam yapılmasından öncelikle genç işçiler, daha az ücret alanlar rahatsızlık duyuyor. Bu durumdan kaynaklı, ücretler arasındaki açık farklılığın azaltılması amacıyla, Birleşik Metal İşçileri Sendikası farklı oranda zam talebini savunmaktadır. Ücreti az olanlara daha fazla zam, maaşı daha yüksek olanlara daha az zam. Toplu İş Sözleşmelerinde doğru
olan, ücretlere oranlı zam yerine, herkese eşit bir miktarda zam talep edilmesi, bu talebin de en yüksek ücret alan işçiye gerçek ücret artışı oranının paraya çevrilmesi yoluyla bulunmasıdır. Böylece bir yandan her işçi için –en yüksek ücret alan için de- gerçek ücret artışı sağlanmış olur, diğer yandan ücretler arasındaki farklılık makası giderek kapanır. Bu du r u mu bi r ör ne k le açıklayalım: Gerçek ücret artışının sağlanabilmesi, talep edilecek zam oranının belirlenebilinmesi için şu noktaların dikkate alınması gereklidir. 1.Üret i m ver i m l i l iğ i . Kapitalizmde giderek daha az emek harcanarak, daha fazla üre-
tim yapılması sağlanmaktadır. İşçinin emek verimliliği artmaktadır. İşletmenin verimliliği zam oranı hesaplanırken dikkate alınmak zorundadır. 2.Enflasyon oranı. Aylık ve yıllık olarak hesaplanan enflasyon oranları, talep edilecek zam oranı tespit edilirken dikkate alınmak, hesaplanmak zorundadır. 3.Kapitalist işletmenin kar oranı, -6 aylık, yıllık olarak açıklanıyor- ücrete zam oranı tespit edilirken hesaplanmak zorundadır. Ücretlere talep edilecek zam oranı hesaplanırken, 3 madde olarak açıkladığımız noktalar dikkate alınarak zam oranı hesabı yapılır. Diyelim ki, talep edilecek zam oranı % 20 olarak tespit edildi. Belirlenen % 20 zam, en
fazla ücret alan işçi ücreti üzerinden paraya çevrilir. Diyelim ki, en yüksek işçi ücreti 2000 TL olsun. % 20 zam, 2000 TL üzerinden 400 TL yapar. 400 TL, her işçi için zam olarak talep edilir. En düşük işçi ücretinin 1000 TL olması durumunda, 400 TL artış ile en düşük ücret 1400 TL olur. Bu durumda en fazla ücret alan işçinin ücretine % 20, en düşük ücret alan işçinin ücretine % 40 zam gelmiş olur. Bu şekilde, süreç içinde aynı işi yapan işçilere ödenen ücretler arasındaki farklılık makası giderek açılma yerine kapanmış olur. Sosyalizmde ücret grupları arasındaki makas açılma yerine kapanma eğilimi gösterir. Sosyalizmde ücret grupları arasında uçurum olmayacaktır. Yapılan iş değişik olduğu, yapılan işe ücret ödendiği sürece, değişik işlere verilen ücret de farklı olacaktır. Bu farklılık kapitalizmde olduğu gibi ücret grupları arasında 1’e 16 değil, 1’e 2 ya da 1’e 3 şeklinde farklılık olacaktır. Ücret grupları arasındaki farklılık, ancak topluma sunulan katkıya göre değil, ihtiyaca göre toplumsal zenginlikten pay alınacağı komünizmde ortadan kalkacaktır. Bizim temel talebimiz aynı işi yapanların eşit ücret almasıdır. 26.01.2015
Yeni Dünya İçin Çağrı çalışanları ve okurları olarak Ülker’in Topkapı’daki fabrikasında sendika değiştirme haklarını kullandıkları için işten çıkarılan işçileri 84. gününde bir kez daha ziyaret ettik. Sloganlar atarak gittiğimiz direniş çadırında işçilerin sloganlarıyla karşılandık. Çadırda yanan odun sobasının üzerinde demlenmiş çaylarımızı yudumlarken sohbetimiz hal ve hatır suallerinden sonra işçilerin direnişi üzerine soru ve cevap şeklinde sohbet ettik. YDİ ÇAĞRI: Şuan ki durumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz? ÜLK ER İŞÇİSİ: Olumlu, içerde çalışmaya devam eden işçilere karşı tavırlarda olumlu gelişmeler var. Bunun bizim direnişimiz sayesinde olduğunu biliyoruz.
YDİ ÇAĞRI: Hukuki süreci başlattınız mı?
ÜLKER İŞÇİSİ: Evet işe iade davası açtık. İlk davamız Mart’ın
11’inde görülecek. YDİ ÇAĞRI: Yaşadığınız d i ren i ş sü rec iy le i lg i l i ne düşünüyorsunuz? ÜLKER İŞÇİSİ: Daha önce böyle şeyler yaşamadık, patron sendikasına karşı çıktık, dayanışmanın önemini gördük. Sekiz kişiyle Ülker patronunu epey korkuttuk. Patronun bize söylediği “sekiz kişi beni dünyaya rezil ettiniz” sözü oldu. Sayıca az olsak ta yürüttüğümüz mücadele önemli. YDİ ÇAĞRI: İlk direnişe başladığınız dönemde işveren içerdeki işçilerin sizinle dışarda görüşmemesi için her türlü tedbiri almıştı. Şuan ki durum nasıl? ÜLKER İŞÇİSİ: İlk zamanlar öyleydi, bizimle görüşen işçiler fişleniyordu, ama şuan ki durum öyle değil. Fabrika içinde
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
ÜLKER İŞÇİLERİNİ ZİYARET ETTİK
7
yine baskı var, ama dışarda artık müdahale etmiyorlar. İşçi kendi gücünün farkında değil. İşçiler kendi güçlerinin farkına varıp o gücü kullansalar dünya yerinden oynar. İşçiler korkutulmuş, sindirilmiş ve uyutuluyor. Bizlerde öyleydik ama uyandık. DİSK Gıda İş İstanbul Bölge Temsilcisi İbrahim Kızılyer direniş üzerine şu bilgileri verdi. “Buradaki direniş kamuoyu tarafından dikkatle izleniyor, nedeniyse Ülker patronunun hükümetle olan ilişkisi ve fabrikada çalışan işçilerin büyük bir bölümünün muhafazakar olması. Bu özeliklerden dolayı buradaki direniş daha da önem kazanıyor. Belirli üniversitelerden olumlu destek var. Her çevreden insanların desteği var. Avrupa’dan Gıda İşçileri Sendikasının desteği var. Şubat ayının 15’inde bizi ziyaret edecekler. Burada 2,3 tane mini
miting yaptık, asıl amacımız içerideki arkadaşlarımızı kazanmak, işverende çok güçlü bir DİSK düşmanlığı var. Bizim buradaki duruşumuz bu direnişi belirle-
yecek. Ülker patronunun bizi işe iade etmesi burjuvazi için büyük bir taviz vermek anlamına gelir, biz işe iadenin zor olacağını düşünüyoruz.
İşçi arkadaşlarla bütün sorunlar üzerine tartışıyoruz. Sosyal, politik vs. bunlar olumlu gelişmeyi sağlayacak tartışmalar. İçerdeki arkadaşları kazanmamız için var olan ayrımcı bakış açılarını ortadan kaldırmamız için önemli tartışmalar, bu tartışmaları önemsiyoruz. Hak İş Sendikası direnişimizin 55. gününde fabrika önünde bir basın açıklaması yaptı. Temel amacıysa fabrikada çalışan işçileri bize karşı kışkırtmaktı, bizim soğukkanlı duruşumuz sayesinde amaçlarına ulaşamadılar. Ertesi günde Ülker patronu fedailerini yollayarak çadırımızı yıktırdı.” Bizler de Ülker direnişini önemli buluyor ve destekliyoruz. K A H ROL SU N ÜCR E T L İ KÖLELİK DÜZENİ! İŞÇİLER İ N BİR LİĞİ SERMAYEYİ YENECEK! 18.01.2015
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
ŞÖFÖRÜME DOKUNMA!
8
İzmir’de 17.01.2015 tarihinde saat 13.00’de Konak’da DİSK öncülüğünde ‘Şoförüme dokunma’ yürüyüşü vardı. 2500 dolayında katılımın sağlandığı bu yürüyüşte Eshot ve İzulaş’a ait belediye otobüs şoförlerine yolcular tarafından uygulanan şiddet protesto edildi. DİSK Genel Başkanı Kani Beko kendisinin de belediyenin bir emekçisi olduğunu dile getirerek Belediye otobüs şoförlerine belirli mihraklar tarafından yapılan şiddetlerin kabul edilemez olduğunu vb. dile getirdi. Yine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da Kani Beko’nun söylediklerinden farklı bir şey söylemedi. Bunun provakatif şeyler olduğunu, yapanları bildiklerini vb. geveledi. Ancak açılan bir pankart’ta bu olgular bir nebze açımlanıyordu. Pankart şuydu: “Başkan şoförüne sahip çık, sabah dörtte kalkıp 1300 lira maaş’a!” Yine yürüyüşün bitim noktası nda işten at ı la n Kona k Belediyesinin işçileri bir başka pankart ve tezgah açmışlardı. Pankartlar bu kez Konak Belediye başkanı Sema Pektaş’ı muhatap alıyordu: “Sema Pektaş vicdanın rahat mı?“, “Sema Pektaş adaletin bu mu ?” vb. Bunlar da egemen güçlerin şu veya bu kanadının temsilcileri ve koruyucuları olarak halklarımıza ihanet içerisindedirler. Söylediklerinin çoğu palavra ve yalandır. Bunlar hep birlikte daha 3-4 ay önce Belediye işçilerini ta-
şeron firmalara köle gibi satmadılar mı? Bünyelerinde kurdukları Eshot, İzulaş vb. gibi 8-9 ayrı şirket özel şirketlere peşkeş çekilmiyor mu? Söz hakkı onlar değil mi? İşçi kıyımlarını da, halkı sömürmeyi de hep birlikte tezgahlamıyorlar mı? Sema Pekdaş’a işten atılan, aç kalan vatandaş soruyor: ”Vicdanın
rahat mı?” diye. Hangi vicdandan bahsediyorsun sen ey biçare kardeşim? Onlar sermaye sahiplerin söylediklerini yapmakla mükellef birer aygıttırlar. Aygıtlar ise ruhsuzdur. Halk inim inim inliyor. Otobüs şoförü sabahın köründe kalkıp 1.300 liraya talim ediyor. Elde yok,
başta yok.. Şoför de yolcu da çaresizlikleri oynuyor. Psikolojileri bozulmuş, üşütmüş halklar topluluğu! Adeta Türkiye Cumhuriyeti bir tımarhaneye dönüşmüş. Her şey öylesine ucuz ve olağanlaşmış ki! Adam evden çaresiz kendini sokağa atıyor. Sinir, kin ve çoktan umudunu yitirmiş olarak gidip otobüse biniyor! Sonra otobüs şoförü yolcuya, yolcu otobüs şoförüne çatıyor. Birbirlerine o günkü sıkıntılarını, kinlerini, çaresizliklerini, umutsuzluklarını elektirotluyorlar, yüklüyorlar. Hepsi bu! Hatta bazıları canından artık öylesine bezmiş oluyor ki “artık ne olursa olsun” deyip otobüs şoförünün yakasına yapıştığı gibi gitmekte olan otobüse aldırmaksızın şoförü yanına çekip basıyor yumruğu. Otobüs kontrolsüz kalıyor tabii ki! Başkaları hemen oturuveriyor sille tokat kavgaya tutuşmuş olan kaptan şoförün koltuğuna ve otobüsü idare etmeye çalışıyor. Mizah değil, gerçek! Sonra çaresizlikten, yokluktan, sahipsizlikten, acımasız sömürüden çıldırtılmış bir halkın karşısına geçip belirli mihrakların oyunu vb hikayeleri yaratıp uyduruyorlar. Halkı ne hale getirdiğinizi görünüz! Halk perişan ve çaresiz! Birbirlerine çektikleri bu yumruk elbet bir gün gerçek hedefine yönelecektir. Neye kinlendiklerinin bilincine elbette ki erişeceklerdir. 18.01.2015 YDİ ÇAĞRI okuru/İzmir
Kısa... Kısa... TUFANBEYLİ TERMİK SANTRALİ İNŞAATINDA PETROL İŞÇİLERİNDEN ÇALIŞAN 3 BİN İŞÇİ İŞİ DURDURDU EYLEM sını talep ettiği duyuruldu. Eylemde yer alan işçiler, ucuz iş gücü olarak Tayland’dan işçi getirildiğine ve patronların bu nedenle 200 işçinin işine son verdiğine dikkat çekti. İşçiler, “Bakan ve evlatları ayakkabı kutularında milyon dolarları götürürken burada alın teriyle çalışanlar ekmeklerinden ediliyor. Bu hukuksuzluğa son verilmesini istiyoruz” ifadelerini kulandı.
EMEKÇİLER ADALET BAKANLIĞI ÖNÜNDEYDİ
Yılın ilk maaşlarının verildiği gün KESK Ankara Şubeler Platformu Adalet Bakanlığına yürüdü. Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Adem Yav uz Kaya, “Yandaş konfederasyon 2015 yılı için yüzde 3+3 gibi bir zammın altına imza atmıştır. Oysa Aralık 2014 itibariyle yıllık enf lasyon oranı yüzde 8.85’tir” dedi. Halk nezdinde gerçek enf lasyonun yüzde 20’yi aştığını dile getiren Kaya, ek zam talep ettiklerini söyledi. Hükümet ve Memur-Sen arasında yapılan toplu sözleşme sonucunda maaş artışları enf las-
yonun altında kalan k a mu emekç i ler i bordro yaktı. K E S K İ s t a nbu l Şu b eler Platformunun çağrısıyla Kadıköy Vergi Dairesi, Cerrahpaşa Tıp Fa k ü lt e s i ve Cağaloğlu Defterdarlığında eylem yapıldı. Cerrahpaşa’da açıklama yapan SES Aksaray Şube Başkanı Aydın Erol, “Bordrolarımızı yoksulluğa, sömürüye meydan okuduğumuzu göstermek için yakıyoruz” dedi. İnsanca yaşam hakkı için mücadele edeceklerini söyleyen Erol, “Tüm hak gasplarına karşı eşitliği, özgürlüğü, barışı ve adaleti savunmaya devam edeceğiz” diye konuştu. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere Türkiye'nin pek çok ilinde eylemler yapan kamu emekçileri herkesi ortak mücadeleye çağırdı.
HEMA’DA İŞÇİ KIYIMI Ereğli'ye bağlı Kandilli beldesinde 2006 yılından bu yana faaliyet gösteren HEMA kömür işletmesinde işten atmalar devam ediyor. Hema’da Ekim ayında üretimi durdurma ve işçi çıkarma kararı alınmıştı. İşletme geçtiğimiz ay içerisinde 489 işçiyi işten atmıştı. 12 Ocak tarihi itibari ile 43 işçinin daha iş akitlerini fesih eden firmada bugüne kadar toplam 523 işçi işten atılmış oldu. Maden ocağı firması Hema’nın ayrıca yer altında üre-
timde kullanılan teçhizat ile yer üstünde kömürü ayrıştırmada kullanılan birçok teknik cihazı da sökerek Amasra’ya taşıdığı ifade edilmişti.
Batman' da Türkiye Petrolleri A n o n i m Ortak lığında ( T PA O ) b a z ı ü n iteler i n k üçülmesine tepki gö s t e re n i ş ç il e r, P e t r o l -İ ş Sendikası yöneticileri ile birlikte mesainin ilk gününde ağır nakliyat ünitesinde eylem yaptı. Enerji ve Tabii Kaynak lar Bakanı Taner Yıldız’ın, ‘2018’e kadar TPAO kademeli olarak özelleştirilecek’ açıklamasının ardından TPAO Batman Bölge Müdürlüğündeki bazı ünitelerdeki küçülmeye, Petrol-İş Sendikası ile işçilerden tepki geldi. TPAO ağır nakliyat ünitesindeki 6
TIR’ı Ankara’ya götürmek isteyen ekibi, Petrol-İş Sendikası yöneticileri ve işçiler engelledi. Petrol-İş Batman Şube Başkanı Mustafa Tekik, ağır nakliyat ünitesinde geçen yıl 2 milyon lira civarında onarımın yapıldığını belirterek, “TPAO şimdi de bu üniteyi müteahhide devretmek istiyor. Bunun bir ayağı da, bu ünitedeki araç-gereçleri Ankara’ya çekmektir. Buna izin vermeyeceğiz” dedi.
SOMA B TERMİK SANTRALİ İŞÇİLERİ NÖBETTE
Soma B Termik Santralının özelleştirilerek Hükümet tarafından Konya Şeker Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye satılmasına Soma B Termik Santrali işçileri tepkili. Santral önünde nöbet tutan işçilerin nöbeti devam ediyor. Çadır kurarak nöbetlerini sürdüren işçilerin nöbeti sürerken, Tes-İş Soma Şube Başkanı Bedri Demiraslan şu açıklamayı yaptı: Bize, Soma’nın içinde bulunduğu durum nedeniyle özellikle iktidar milletvekilleri, erteleme sözü verdiler. Sağda solda söylemlerde bulundular. Gayrı resmi olsa da işçiler, bu konuyla ilgili erteleneceği noktasında ümitliydi ancak gelinen noktada Soma’nın içinde bulunduğu kötü duruma rağmen
ihale iptal edilmedi. Zaten sıkıntıda olan Soma ekonomisinin, daha fazla sıkıntı yaşayacağını söyledik. Bu nedenle Soma Termik Santrali’nin özelleştirme kapsamından çıkarılmasını istedik. Gerekli girişimleri de yaptık ama özellikle Manisa milletvekilleri, özellikle iktidar milletvekilleri bunu görmemezlikten geldi. Soma’nın başına ikinci bir faciayı açmak üzereler. Çok da geç kalınmış değil, bunu hala erteletip iptal ettirme gibi imkanları var. Ertelenmesini, kapsamdan çıkarılmasını, iptal edilmesini istiyoruz. Soma’nın Balya olmasını istemiyoruz. Soma’nın geleceğinin kararmasını istemiyoruz.
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
Adana’nın Tufanbeyli ilçesinde Yamanlı-Kayarcık-Taşpınar köyleri arasında bulunan ve yapımı devam eden Enerji SA’ya ait olan termik santralde 200’e yakın işçi işten atıldı. Santralde çalışan işçiler, ücret gasplarının yanı sıra işçi kıyımlarına tepki göstererek iş durdurdu.3 bine yakın işçinin eyleme geçtiği belirtilirken, işçilerin haklarının verilmesi ve atılan arkadaşlarının tekrar işe başlama-
9
İŞTEN ÇIKARILAN İŞÇİLER TOPLADIKLARI İMZALARI MECLİSE GÖTÜRDÜ
Mersin Büyükşehir Belediyesinin farklı müdürlüklerinden çalışırken işten atılan işçiler eylemlerini sürdürüyor. Eylemlerini imza kampanyası ile sürdüren işçiler topladıkları 29 bin 134 imzayı Büyükşehir Meclisi’ne sunmak için Özgür Çocuk Park ından bir araya gelen işçiler, buradan Meclis Toplantısı’nın yapılacağı Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve Sergi Sarayı’na yürüdü. Yürüyüş boyunca slogan atan işçiler, tepkilerini dile getirdi. Polis, işçilerin yürüyüşüne engel olmazken, işçilerin toplantı salonunun yapıldığı alana geçişine izin vermedi. Bunun üzerine işçiler kendi aralarında 4 kişilik temsilci grubu seçerek bu heyetin içeri girmesini istedi ancak bu seferde belediye özel güvenliği, temsilcilerin de içeri giremeyeceğini belirterek engel oldu. Yaşanan arbedenin ardından, toplantıda bulunan Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan ile Akdeniz Belediyesi Eş Başkanı Yüksel Mutlu, işçilerin yanına gelerek topladıkları imzaları aldı. İmzaları alırken her zaman işçilerin yanında olduklarını belirten Başkan Tarhan, "Biz bu konu üzerinde zaten her zaman
duruyoruz. Bugün de daha önce konuştuğumuz gibi toplantının dilek ve temenniler bölümünde bu konuyu gündeme getirecektik. Şimdi hem bu konuyu gündeme getiririz hem de bu imzaları Meclis’e sunarız" diye konuştu. Burada işçiler adına bir açıklama yapan DİSK Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Kemal Göksoy, “29 Bin imzayı meclise sunduk. İşçilerin ekmeklerine sahip çıkmak için mücadelelerini sürdürdüklerini belirten Göksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Burada taşeron işçisi diyerek, bu zırhın altına sığınarak işçilerimizi işten çıkarıp ve çıkarılan işçiler ordusuna yenilerini de katmakla bu kentin demokrasisine asıl kurşun sıkan siz olacaksınız. Bu kentin demokrasisini bozan asıl siz olacaksınız. Bu kentin huzurunu kaçıran asıl siz olacaksınız. 30 Mart’tan bu yana hiçbir kurum, kuruluş, işçi, emekçi hiç kimse huzur bulmuyor. Bu kenti ortak yöneteceksek, bu kentin huzurunu bulacaksak, birinci görüşmeniz gereken kişiler emekçilerdir. Bu işten atılan işçiler bir an önce geri alınmalıdır. Bu yapılmazsa bu kentte barış sağlanamaz. İşçilerimiz geri dönene kadar bu mücadele bitmeyecek. Bu işi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyacağız. Şimdi toplamış olduğumuz 29 bin 134 imzayı Meclise yolladık" İmzaları belediye başkanlarına teslim eden işçiler sloganlar atarak dağıldı.
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
TEPE HOME İŞÇILERINDEN EYLEM
10
Bilkent Holding’e bağlı Tepe Home Mobilya ve Dekorasyon Ürünleri İşletmesi’nde nakliye ve montaj işinde çalışan 60 işçi, DİSK Nakliyat-İş Sendikası’na üye oldukları için 31 Aralık’ta iş-
ten çıkartıldı. Atılan işçiler 20 Ocakta direnişe geçtiler. İşçiler, 23 Ocak’ta Tepe Home mağazasının bulunduğu Cevahir AVM’nin önünde eylem yaptılar.
MALTEPE ÜNİVERSİTESİ HASTANESİ İŞÇİLERİNİN ONURLU MÜCADELESİ SÜRÜYOR
Ma ltepe Ün iversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi işçileri, DevSağlık işe üye olmalarının ardından işten atılan 98 işçi hastane önünde çadır kurarak 43 gündür direnişlerini sürdürüyorlar. Hemen hemen her gün saat 4:30 - 5:00 de çadır kurdukları Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde kurdukları çadırdan çıkıp yağmur çamur demeden Maltepe’nin içine meydana doğru
sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçiyorlar. Direnişe TTB, İstanbul Tabip Odası ve (EPSU) Avrupa Kamu Hizmetleri Sendikalar Federasyonu da direnişe destek veren kurumlar arasında. Ayrıca sendikaya üye olan ve işten atılan işçiler haklı mücadeleleri için tüm sivil toplum ,emek örgütlerine ve halka destek olmaları için çağrıda bulunuyorlar.Yürüyüş esnasında attıkları sloganlardan bazıları: "Direne direne kazanacağız! Bu daha başlangıç mücadeleye devam! Birleşe birleşe kazanacağız!" Yaşasın Maltepe Üniversitesi hastanesi işçilerinin onurlu mücadelesi! Kahrolsun kapitalizm!
SCHNEİDER İŞÇİSİ DİRENDİ VE KAZANDI
İzmir Çiğ li ve Manisa’ da Schneider Elektrik’e bağlı iki fabrikada işverenin, işçilere rutin olarak verilen bir markete ait alışveriş çeklerini vermemesi üze-
rine başlayan direniş ilk gününde kazanımla sonuçlandı. Schneider işvereni, işçilerin taleplerini yerine getirdi ve direniş başarıyla sonuçlandı.
DANONE İŞÇİLERİNİN EYLEMLERİ SÜRÜYOR
D a none Tı k ve ş l i i ş ç i ler i Haziran ayından bu yana sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma hakkı için mücadele yürütüyorlar. DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikası’na üye olan işçiler, patronun toplu
sözleşme imzalamaya yanaşmamasını çeşitli eylemlerle protesto ediyorlar. Danone işçileri 23 Ocak’ta İstanbul Kavacık’ta bulunan şirket genel merkezi önünde bir basın açıklaması yaptılar.
İztuzu Plajı ve birçok koy-iskele, günü birlik alanların kiraya verilmesi için 29-30 Aralık 2014 tarihinde MUÇEV ihale yapılacağını bildirdi. Ancak MUÇEV (Muğla Çevresi Turizm Ticaret Limited Şirketi) ihaleleri son anda erteledi. O tarihten önce de MUÇEV yine doğa talanı, (Selimiye, Karacasöğüt, Akçapınar, Göcek, Dalaman, Dalyan koylarında iskele işletmeciliği, kumsalda günü birlik alan, gemilere verilecek bağlama atık su ve katı atık alım hizmetleri) yani özelleştirilmesi için her yola baş vuruyor. “ K İ R A Y A Ç I K A R M A“ MUÇEV tarafından 19 Aralık’ta yerel bir gazeteye 5 gün süreyle yayınlanması için (23-27 Aralık tarihleri arası) bir duyuru metni gönderilir. Duyuru metninde “MUÇEV TURİZM TİCARET L İ M İ T E D Ş İ R K E T İ N DE N DUYURU“ başlığı altında sadece “kiraya verilecek“ yerlerin adı, ihale tarih ve saati duyurularak, “Bilgi için www.mucev.org.trmadresinden ulaşabilirsiniz“ şeklinde yayınlandı. Herhangi bir şartname belirtilmeden, açık artırma usulüyle “kiraya verilecek“ yerler; “Semiye Köyü İskele işletmeciliği 29.12.2014 tarihinde saat 10.00’da açık arttırma usulü ile kiralama, Karaca köyü Karacasöğüt yüzer iskele işletmeciliği 29.12.2014 tarihinde saat 14.00’de açık arttırma usulü ile kiralama, Göcek-Dalaman koylarında bulunan Mapa-Şamandıraların koruma ve kullanımı ile gemilere verilecek bağlama atık su ve katı atık alım hizmetleri işi için 30.12.2014 tarihinde saat 10.00’da açık arttırma usulü ile kiralama, Akçapınar kumsalı günübirlik alanı 30.12.2014 tarihinde saat 14.00’de açık arttırma usulü ile kiralama yapılacaktır“ şeklinde açık artırmaya çıkardı. Çıkardı çıkarmasına da kanuni olarak ihale duyurusuna eklenmesi gereken şartnameler yok. B U R J U VA Z İ N İ N ÇIKARLARI İÇİN H E R YOL M Ü BA H T I R ! İhalelerle ilgili olarak “Bilgi için www.mucev.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz“ denmesine rağmen, 22-23-24 Aralık tarihlerinde internette yapılan aramalarda “böyle bir siteye ulaşılamıyor“ uyarısıyla karşılaşıldığı ortaya çıktı. MUÇEV’e ait olduğu kesin olan bu sitenin ise 2014 tarihinden bu yana güncellenmediği
yerel basında ortaya çıktı. Ayrıca sitenin “Duyurular“ında en son Nisan 2014’de “01 Mayıs 2014 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu“ ve 30.04.2014 tarihi için “Meteorolojik Uyarı“ başlığı altında iki haber yer aldığı da ortaya çıktı. İhalelerle ilgili sitede hiç bir bilgi yer almaması üzerine çevre konusunda duyarlı olan sivil kuruluşlardan MUÇEV’i arayanlara “bunu nerden duydunuz, daha şartname hazırlanmadı“ cevabı verilir. Telefon etmelerin yoğunlaşması üzerine MUÇEV tarafından gazeteye (şartnamesi olmadan) verilen ilan geri çekilir. İlan, koyların belirlenen kişilere verilmesi için yapılan bir formalite işlemi olduğu apaçık ortadır. Zaten MUÇEV’in statüsü de kafa karıştırıyor. İlgili bakanlık Muğla’da ki koyların işletilmesi ve kiraya verilmesini bir yönetmelikle MUÇEV’e vermişti. MUÇEV Limitet Şirket olmasına rağmen kamuoyunun bilinçlerine VAKIF olarak işlenmişti. “Bütün sahil işletmeleri hangi hak ve yasal dayanakla MUÇEV’e veriliyor? “ sorusuna “Kamu Kuruluşu olması nedeniyle“, “Bu ihaleler-kiralamalar nasıl yapılıyor?“ sorusuna ise “Limited Şirket (Vakıf değil BN.) nasıl istiyorsa öyle yapar, karışamayız“ deniyor. Oysa insanların cinsel sorunlarına kadar karışan hükümet, ne hikmetse ihaleler ve kiralamalar konusunda karışamayız diyor. İztuzu Plajının özel bir şirkete verilmesi için yapılan bir toplantıda, “Veriliş yönteminin hukuka uygun olmadığı konusunda ısrar ediyorum“ diyen Ortaca Belediye başkanı Hasan Karaçelik ’ in MUÇEV’e ilişkin açıklamaları da dikkat çekicidir. Ortaca Belediye Başkanı Hasan Karaçelik “6370 sayılı büyük şehir yasasıyla birlikte Dalyan Belediyesinin belediye niteliğinin kaybolmasıyla Ortaca Belediyesi bu plajların çalıştırılması için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’ne yılbaşından önce resmi müracaatını yapmıştır. Buna rağmen plajın özel bir şahsa verildiği bize telefonla tebliğ edilmiştir. Kararın gerekçesi olarak da daha fazla para verdiklerini söylediler. Ben bu sürecin hiç bir şekilde siyasallaşmamasını istiyorum. Veriliş yönteminin hukuka uygun olmadığı konusunda ısrar ediyorum. Verdiğimiz hukuk mücadelesinde, mahkemeden çıkan kararlar doğru yolda olduğumu-
zun göstergesi. Mücadeleye devam edeceğiz“ demişti. Bu ve buna benzer olaylarda görüldüğü gibi Hükümet yargıyı tam olarak eline geçiremediği için, çevre konusunda “vur patlasın, çal oynasın“ı tam olarak hayata geçiremiyor. İZTUZU’NA GECE B A S K I N I N D A N S O N R A N Ö B E T TUTULMAYA BAŞLANDI İztuzu Plajı ise yukarıdaki tüm dalavere neticesi, 29.12.2014 tarihinde MUÇEV tarafından DALÇEV (Dalyan Çevre Turizm Ticaret Limited Şirketi) ne verildi. Aynı günün gecesi-girişin yasak olduğu saatlerde-İztuzu karasal alanı girişindeki nöbetçi “bunlar silahlı, sen karışma“ denip kenara itilerek, bariyerler kırılarak 3 arabayla 20 kişilik bir gurup plaja girerler. DALÇEV şirket yetkilileri ve eli sopalı itlerinin İztuzu’na girdiğini haber alan Belediye Başkanı Hasan Karaçelik CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir yetkilerle görüşerek tutanak tut-
turdular. Ortaca’ya gelen Muğla Vali Yardımcısı Kamil Köten ile yapılan görüşmenin ardından, şirket yetkilileri ve eli sopalı itleri plajdan uzaklaştırıldı. İlgili firmanın gece İztuzu Plajı’na jeneratör ve iş makinesi sokmaya çalıştığını dile getiren İztuzu Kurtarma Platformu (İKUP) sözcüsü Murat Demirci plaj işletmesini alan firmanın mahkeme kararını dikkate almadan plaja girdiğini savunuyor. Oysa plaja saat 20.00’den sonra görevlilerin haricinde girmenin yasak olduğunu açıklayan Demirci, “Gece baskın yapar gibi buraya gelmeleri özel kuruluşun buraları nasıl koruyacağının da göstergesi. Şirket getirdiği jeneratörleri iş makinelerini buradan kaldırana kadar buradan ayrılmayacağız“ dedi. Konuşmasının ardından İztuzu Nöbeti başladı! Ç ev rene sa h ip ç ı k, İ z t u z u eylemine destek ver! 05.01.2015 Güney Ege’den YDİ ÇAĞRI okuru
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
“OĞLUM BAK GİT!“
11
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
PARİS’TE KATLİAM
12
Peygamber Muhammed ilgili karikatür yayımladığı için radikal İslamcı saldırıların hedefinde olan Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo'nun Paris'teki bürosuna silahlı saldırı düzenlendi. Dergi çalışanlarının tamamına yakınının hazır bulunduğu haftalık yayın toplantısı sırasında silahlı iki İslamcı terörist içeri girerek, odada bulunanları taradı. Saldırıda 12 kişi öldü, 4’ü ağır 11 kişi yaralandı. Katliamı Yemen El Kaide grubu üstlendi. Bu terörist saldırıyı, katliamı kınıyoruz. Kat l ia mı n ard ı nda n y i ne Paris’te çoğunlukla Yahudilerin alış veriş yaptığı bir mağazaya, yine Fransa vatandaşı İslamcı teröristin yaptığı bir saldırıda 4 insan hayatını yitirdi. Bu katliam ve ardından yaşanan gelişmeleri bütünlük içinde, kısaca şöyle değerlendiriyoruz: *Charlie Hebdo’ya yapılan saldırı, bu saldırıyı gerçekleştirenlerin kendilerinin kabul etmediği hiçbir görüşe, yayına tahammül göstermeyeceklerinin ilanıdır. Bu eylem onların herhangi bir yayında kendilerinin kutsalına saldırıldığını düşündükleri durumda, o yayının sorumlularını öldürme hakkını kendilerinde gördüklerini açıkça göstermektedir. Bu eylem ne adına yapılırsa yapılsın, amacı göz korkutmak olan, fikir özgürlüğüne, fikrini yazma çizme özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne yönelen faşist bir terör eylemidir. Bu eylemi lanetliyoruz. Fikir özgürlüğüne sahip çıkılması en başta işçilerin, emekçilerin görevidir. *Aynı dönemde yine Paris’te çoğunlukla Yahudilerin alış veriş ettiği bir mağazanın silahlı olarak basılması, içerde bulunanların rehin alınması, eylemi gerçekleştiren ve doğru bulanlar bu eylemi
nasıl gerekçelendirirse gerekçelendirsin hiç ayrımsız Yahudileri hedef aldığı noktada ırkçı, Yahudi düşmanı bir eylemdir. Bu ve benzeri eylemlerin gerisinde ırkçı, faşist bir dünya görüşü yatmaktadır. Bu eylemi de lanetlemek işçi ve emekçilerin görevidir. *Bu her iki eylem de, Avrupa’da ve genelde Batı ülkelerinde son dönemde gelişen anti İslam ırkçılığının değirmenine su taşımıştır. Batılı Emperyalistler IŞİD, El Kaide vb. İslamcı terör örgütlerini halkların baş düşmanı, kendilerini ise bu baş düşmana karşı demokrasi, insan hakları vb. savunucusu olarak göstermekte; emperyalist ülkelerde kendi halklarını kendi emperyalist savaş politikalarının peşine takmak için kullanmaktadır. Bu büyük sahtekarlıktır. Dün olduğu gibi bugün de bütün dünya halklarının karşısındaki esas düşman emperyalist sistem; en başta da dünya hegemonyası için dalaşan emperyalist büyük güçlerdir. Bunlardır en büyük teröristler. Modern teknikle ortaçağı yaşatan IŞİD, El Kaide vb örgütler, büyük teröristlerin yanında çırak kalır. Bu ve benzeri örgütler de esa-
sında bu sistemin ürünüdürler. Emperyalizmin ezip sömürdüğü halkların emperyalizmle hiçbir birliği olamaz. İşçiler, emekçiler İslamcı terörizme karşı çıkarken, emperyalistlerin dost olmadığını, esas düşman olduğunu bir an akıldan çıkarmamalıdır. *İslamcı terörizme karşı mücadelede Charlie Hebdo saldırısı ertesinde ortaya çıkan toplumsal koalisyon sapla, samanın birbirine karıştığı bir koalisyondur. Bu koalisyonda batılı emperyalist güçlerin temsilcileri, dünyanın en büyük haydutları içinde yer alanlar fikir özgürlüğünü savunma, demokrasiyi, batının yüce değerlerini savunma adına en önde yürümektedir. Onlarla birlikte kendi ülkelerinde demokrasi adına faşizm uygulayanlar örneğin Ahmet Davutoğlu; eli kanlı ırkçı katiller örneğin Netanyahu vb. en ön safta yerlerini almaktadır. Anti İslamcı ırkçılar, yabancı düşmanı faşistler; Nazi yanlıları yanında, kimi kendini sosyalist komünist olarak niteleyen örgütler, fikir özgürlüğünü savunan, demokrasi isteyen milyonlarca insan da hep
birlikte “Ben Charlie”yim diyebilmektedir. Bu acayip bir koalisyondur. İşçiler Emekçiler bugünün emperyalist dünyasında demokrasinin gerçek savunucuları olarak, kendilerini sahte demokrasi savunucularından ayırma görevine sahiptir. *Biz Komünistler gerçek fikir özgürlüğünün, gerçek demokrasinin emperyalist dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığını, olamayacağını biliyoruz. Medya dünyasına emperyalist devlet ve tekellerin egemen olduğu bir dünyada fikir özgürlüğünün sınırları o egemenler tarafından belirlenir. Kimin terörist, kimin demokrat olduğuna da güçlü olanlar karar verir. Gerçek fikir özgürlüğüne, demokrasiye, insan haklarına vb. en fazla ihtiyacı olanlar, bugünün ezilenleri, sömürülenleri; işçiler ve ezilen dünya halklarıdır. Gerçek demokrasiye, fikir özgürlüğüne, insan haklarına vb. ancak bugünün ezilenleri sömürülenleri kendi iktidarlarını kurduğunda kavuşulabilir ve er geç kavuşulacaktır. 26.01.2015
HASTA MAHPUSLARA ÖZGÜRLÜK!
17.01.2015 saat 13.00’de İzmir Kona k Me yd a n ı nd a ‘Ha s t a Mahpuslara Özgürlük ’ eylemi vardı. İHD İzmir Şubesinin destek verdiği eylemde tutsak hasta yakınları pankart açtılar. Devletin tutsak hastaları (özellikle devrimci tutsakları) zamanında hastanelere yönlendirmediğini, onların bu haklarını ellerin-
den aldığını ve bilerek onları ölüme terk ettiklerini dile getirdiler. En ağır hastalara dahi zamanında müdahale edilmemekte, onları bilinçli olarak ölüme terk etmektedirler. Hastaların adli tıpa değil de hemen hastanelere nakledilmeleri gerektiği üzerinde duruldu. Faşist Türk devleti özellikle devrimciler üzerinde bu yöntemi
çok eskilerden beri uygulamaktadır. Gelinen yerde değişen bir şey yoktur. Çok devrimci sanatçılar, yazarlar, militanlar bu uygulama ile katledilmiştir. Katletmeye de devam etmektedirler. AKP hükümeti de diğerleri gibi CHP, ANAP, Doğru Yol Partisi, Selamet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, vb. faşistlikleri ve gericilikleri denenip
kanıtlanmış partiler gibi faşist ve gerici bir partidir. Böyle bir partiden de medet ummak, umutlanmak boştur. Yine de ne koparılırsa kardır misali direnmek, bir şeyler elde etmek gerekmektedir. Hasta yakınları da iş de bunu yapıyorlar. 18.01.2015 YDİ ÇAĞRI okuru/İzmir
HDP Esenyurt ilçe örgütü ve HDK Esenyurt ilçe meclisinin ortak düzenlediği basın açıklaması Esenyurt Cumhuriyet Meydanında yapıldı. Eyleme HDK ve HDP’nin dışında YDİ ÇAĞRI ve KÖZ de temsili birer flamayla katıldı. Basın açıklamasına yaklaşık 200 kişi katıldı. Basın açıklaması hiç slogan atılmadan bitirildi. Yapılan açıklama şöyle: “Türkiye’de demokratikleşmeden ve Kürt sorununun barışçıl çözümünden yana olan kamuoyu, son süreçte yaşanan provokasyonları, çocuklara yönelen cinayetleri ve siyasal iktidarın ürettiği politikaları büyük bir kaygı ile izlemektedir. Kürt sorununun çözümünde artık müzakere aşamasına geçilmesi gerekirken, 1990’lar hafızasını canlandıran karanlık senaryolar ve kirli cinayetler devreye sokulmaktadır. Başta Cizre olmak üzere, Şırnak’ta Gever’de Silopi’de devreye konulan kirli oyun, her gün çocuklarımızın ve gençlerimizin alçakça katledilmesiyle sonuçlanmaktadır. En son geçtiğimiz hafta içinde
Cizre’ de henüz 12 yaşındaki Nihat Kazanhan, polis kurşunu ile katledildi. Bırakalım demokratik bir sokak eylemini, ortada hiçbir şey yokken bile sokakta ki bir masum çocuğun canına kast eden bu cinayet, faillerinin insanlıktan ne derece uzak olduklarının da göstergesidir. Yalnızca son bir ay içinde Cizre’de henüz çocukluk çağında dört canımızı alan bu kirli odaklar, halkımızın onurlu mücadelesi ve direnişi karşısında er ya da geç hesap vereceklerdir. Saldırı ve katliamların amacı bizce çok açıktır. Yürüyen barış görüşmelerini baltalamak ve çözüm sürecini bitirerek Kürdistan’ da 90’ ların karanlığına dönmeyi arzulayanlar amaçlarına ulaşamayacaklar.
Kobane’de Kürt halkına savaş açan insanlık düşmanı İŞİD çeteleri, devletin içindeki JİTEM uzantısı şer odakları, HÜDAPAR ve onun gibi paralel uzantıları halkımızın özgürlük ve demokrasi talebi karşısında kaybetmeye mahkumdur. AKP iktidarı, son aylarda yaşanan bütün bu vahim gelişmelerin hem başlıca mimarı hem de sorumlusudur. Kirlenmenin, yolsuzluğun, hırsızlığın, işçilere, kadınlara ve çocuklara yönelen katliamların odağı olan AKP, şimdi de allayıp pullayarak meclise sunduğu yeni güvenlik yasa tasarısı ile demokrasiden neyi anladığını ortaya koymaktadır. “Makul şüphe” adı altında polise sorgusuz sualsiz insan öldürme yetkisi dahil her türlü hakkı ve-
ren, en basit demokratik hakları ve bunları savunan yasaları tırpanlayan yeni güvenlik yasa tasarısını reddediyoruz. AKP hükümetinin ilçemizdeki uzantısı gibi çalışan Esenyurt Emniyet Müdürlüğü, son süreçte partili ve yönetici arkadaşlarımıza yönelik ajanlaştırma faaliyetleri içindedir. Partili arkadaşlarımıza tehdit ve şantaj uygulayarak ajanlık dayatan Emniyet mensupları karşısında buradan suç duyurusunda bulunuyor ve sorumluların yargı önüne çıkar ılma sını talep ediyoruz. Halkların Demokratik Partisi Esenyurt ilçe örgütü olarak demokratik haklarımızı kullanırken karşılaştığımız şiddete, faşist çetelere karşı hedef gösterilmeye yönelik mücadelemizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.” 18.01.2015 YAŞASIN KÜRT ULUSUNUN K ENDİ K ADER İNİ TAY İN HAKKI! HALKLARIN KURTULUŞU İÇİN TEK YOL DEVRİM!
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
CİZRE’DE ÇOCUKLARIN KATLEDİLMESİ PROTESTO EDİLDİ
13
GREVİNİN DÖRDÜNCÜ GÜNÜNDE EJOT TEZMAK İŞÇİLERİNİ ZİYARET
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
devam ediyor. Şuanda Türkiye de dahil 32 ülkede satış temsilciliğine sahip ve dünya genelinde firmanın bünyesinde çalışan yaklaşık 2600 işçi var. Türkiye bölümünde çalışan toplamda 120 işçi var, bunun 84’ü üretim kısmında çalışan ve sendikaya üye olan işçiler, geri kalanı ise idari personel yani beyaz yakalı dediğimiz kesim, bu kesim ise sendikalı değil.
14
Yeni İşçi Dünyası çalışanları ve okurları olarak DİSK Birleşik Metal İşte örgütlü Ejot Tezmak işçilerini grevin dördüncü gününde ziyaret ettik. Fabrika giriş kapısının önünde ve kurdukları barakada greve destek için gelen ziyaretçilerle sohbet ederken bulduk işçileri, moralleri gayet iyiydi. Yüzlerinde sanki mücadeleden zaferle çıkmışlığın mutluluğu vardı. Birleşik Metal İş Sendikası, 29 Ocak tarihinde başlatmış olduğu grevi bütün işyerlerinde işçilerle yapılan oylamada çoğunluğun vermiş olduğu kararla almıştı. Grevin ikinci gününde Metal Sanayicileri Sendikası’nın ( MESS ) duruma itiraz etmesi sonucu Bakanlar Kurulu “milli güvenliği ihlal ettiği” gerekçesiyle grevi 60 gün erteledi. Metal işçileri MESS’in isteği üzerine hükümetin kararını tepki ile karşıladı. Ejot Tezmak işçileri çalıştıkları fabrikayı işgal etti. Birleşik Metal İş de grevi bitirip “iş yavaşlatma” kararı aldı. Sohbet ettiğimiz bir çok işçinin mutluluğunun sebebi üretimden gelen güçlerinin farkına varmaları ve bunun güvenini yaşamalarından kaynaklı. “Ayaklar baş olmaz” diyen geçmiş dönemin Başbakanın aksine, ayağın en ufak parmağı dahi yürümemekte dire-
nince, vücudun nasıl paniklediğini bütün organlara göstermenin keyfini yaşıyorlardı metal işçileri. Bu keyif biraz yarım kalsa da her hallerinden belli oluyordu. Ejot Tezmak Fabrikasında Sendika Baş Temsilciliği yapan İlker Tetik ile yaptığımız söyleşi bu anlamda gayet doluydu. Yen i İşçi Dü nyası: Ejot Tezmak kaç yıllık bir fabrika ve kaç kişi çalışıyor? İLKER TETİK: Kaç yıllık bir fabrika bilmiyorum ama bildiğim kadarı ile 1992 yılında sendikal örgütlülük sağlanmış. Otomobil sendikası ile başlamış daha sonra Birleşik Metal İş Sendikası örgütlenmiş. O dönem fabrika bir dönüm noktası yaşıyor. Tezmak Makine ile Yıldız Vida birleşiyorlar. Tezmak Makine vida makinesi üreten bir fabrika, Yıldız vida ise ağaç vidası üreten bir fabrika. Birleştikten sonra Ejote Eşete Yıldız Vida ismini alıyor fabrika ve kendi makinelerini üretmeye başlıyor. 2000 yılında fabrikanın % 50 hissesini Alman sermayesi satın alıyor. 2008 de ise Alman sermayesi fabrikadaki hissesini % 95’e çıkartıyor ve fabrikanın ismini değiştirerek Ejot Tezmak olarak üretime
Yeni İşçi Dünyası: Grev sürecine gelinene kadar neler yaşandı? Neden grev kararı aldınız? İLKER TETİK: Bu soruyu çalıştığım işyeri üzerinden cevaplamak istiyorum! Ejot Tezmak 23 yıldan beri toplu sözleşme imzalıyor. Toplu sözleşme dönemlerinde bütün Ejot çalışanları sürece dahil olup karar sahibi olurken 2011 ve 2013 döneminde işveren toplu sözleşmede sıkıntılar yaşadığını ileri sürerek iş veren sendikasına üye olmaya karar verdi. İşverenin, bu kararından çok sonraları biz çalışanların haberi oldu. Geçen dönem MESS ile toplu sözleşme yaptık. Bizim toplu sözleşme dönemlerimiz 31 Mart ya da 1 Nisan’da başlar iki yıllık dönemi kapsardı. Geçen dönem MESS ile imzaladığımız sözleşme 17 aylık bir zaman dilimini kapsadı. MESS’in toplu sözleşme dönemlerine uyması için ilk yaptığımız sözleşme 17 aylıktı, bu sözleşmeden sonra MESS ile yapılan gurup sözleşmelerine dahil olduk. Geçen yıl AKP Hükümeti sendikalar kanunu değiştirdi. Uygulamasını 1 yıl sonraya bıraktı, uygulama günü geldiğinde ise istatistikleri açıklamadı, bundan dolayı da yetkiler gecikti ve toplu sözleşme dönemi 9 ay uzadı. O dönem ilk 6 aylık ve ikinci 6 aylık
enflasyon farkı olarak % 7 ve 20 kuruşluk taban iyileştirmesi yapıldı, bizim açımızdan gayet olumlu olmasına rağmen bunun esasen Türk Metal Sendikasında yaşanacak kopmaları engellemek için yapıldığını biliyoruz. Bu dönem için ise bizler gayet zorlu bir süreç olacağını biliyorduk. Sendikada yaptığımız toplantı ve çalışmalarda kendimizi zorlu bir mücadele dönemine hazırlıyorduk. Birleşik Metal İşin kendi içinde bütün işçilerle hazırlayıp sunduğu taslakta bu bilinçle hazırlandı. Bizde taslağın hazırlanmasından sonra çalıştığımız işyerinde grev hazırlığı yapmaya başladık. Metal işçileri olarak çok ciddi sorunlarımız var. Çalışma koşullarımızın iyileştirilmesi lazım. Çok iyi bir mücadele vermeden, kavga etmeden, bu sorunlarımızın çözülemeyeceğini biz ilk günden itibaren biliyorduk. İşçilerde ciddi bir mücadele azmi, öfke ve kararlılık vardı ve bunu da ortaya koydular. Türk Metal’in ilk günde imzaladığı taslağı bizde inceledik, ama ciddi hak gasplarına neden olduğunu gördük ve kendi taslağımızın arkasında durduk. Yeni İşçi Dünyası: Grevden sonraki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu gelişmeler işçilerde ne gibi değişimlere sebep oldu? Niteliksel bir değişimden söz edebilir miyiz? İLKER TETİK: Grevimizin daha ikinci günü dolmadan MESS ve Hükümet ortaklaşa erteleme kararı aldılar. Bu nasıl bir korkudur? Bundan öncede ertelenen ve hatta Bakanlar Kurulu’nun kararıyla iptal edilen grevler oldu, ama bu grevler toplum tarafından bu kadar sa-
hiplenilmedi. Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de metal iş kolu sanayinin lokomotifidir. Biz bu erteleme kararından sonra hiçbir tepki göstermeden tezgahlarımızın başına geçip çalışırsak, bu ülkede başka grevler olmaz! Hak arayışı olmaz. Grev kanununa bakın doksan güne kadar grev ertelenilebiliniyor, sonra ise bu zaman zarfında anlaşmak zorundasınız anlaşamazsanız yüksek hakeme gitmek zorundasınız yüksek hakemde kim var? İşveren sendikası, hükümet ve en büyük işçi sendikası olarak Türk Metal gibi sarı sendika var. Bu durumda çok açık gösteriyor ki bu grev erteleme değil, grev hakkımızın elimizden alınmasıdır! Bu zorbalığa Metal işçileri olarak boyun eğmemek zorundayız. Biz Ejot çalışanları olarak greve çok iyi hazırlanmıştık, bütün hazırlıklarımızı uzun soluklu bir grev mücadele-
sini düşünerek yapmıştık, ama hevesimiz kursağımızda kaldı. Bu grev hakkımızı elimizden alma zorbalığına karşı, bizimde işyerini işgal etmek gibi meşru bir hakkımız var. Biz aldığımız grev kararı ile MESS’i ezdik ve 11,500 metal işçisi olarak işyerlerini işgal ederek hükümeti de ezebiliriz. Biz Ejot çalışanları olarak erteleme kararının ilk alındığı andan itibaren fabrikayı işgal ettik ve sendika yönetimimizin de alacağı kararın bu yönde olmasını umuyorduk. Ancak yanlış bulsak ta yönetimimizin aldığı karara uymak zorundayız. İş yavaşlatmak gibi pasif eylemliklerle hakkımızı alamayacağımızı biliyoruz. Ülkemizin gerçeği, işçi sınıfı kendi kurtuluşunu sermaye partilerinde arıyor! İnsanlar sandığa gittiklerinde sınıfsal çıkarlarını ön planda tutarak değil de dini ya da milli duy-
gularını ön plana çıkartarak oy kullanıyorlar. Sermaye partilerinin iktidarda olduğu koşullarda grevlerimiz yasaklanıyor. Hak arama mücadelelerimiz zorla bastırılıyor. Bakın Türkiye’nin siyasi tarihine, partilerin isimleri değişmiş ama hepsi de sermayedarların çıkarlarını korumak için politika yapmışlardır. Politikaları birbirlerinden farklı değildir. İşçi sınıfı da bu keneleri bir türlü sırtından atamamıştır! Ejot işçisi açısından da durum pek farklı değildi, ta ki greve çıkana kadar. Grev esnasında gösterilen sınıf dayanışması Ejot işçisinde niteliksel bir dönüşüm yaratmıştır. Ejot işçisi dostunu düşmanını biraz daha iyi görmüştür. Yeni İşçi Dünyası: Teşekkür ederiz mücadelenizde başarılar diliyoruz! Bizler biliyoruz ki tarihi yara-
tanlar üretenlerdir. Bütün dünya üretenlerin ellerinde şekillenir. Ne zamanki üretenler yani işçi ve emekçiler bu güçlerinin farkına varıp onu kendi emeklerine sahip çıkarak kendi geleceklerini inşa etmek için kullanmaya başlarlarsa, işte o zaman bütün asalakları tarihin çöplüğüne atacaklar. O zaman dünya ve üzerinde var olan, canlı ve cansız bütün varlıklar kapitalist sömürünün cenderesinden kurtulup özgürleşebilir. Büyük insanlık ancak proletarya önderliğinde kurulacak Demokratik Halk iktidarı şartlarında özgürlüğe adım atabilir. Bunun bilinci ile işçi sınıfını bekleyen görev örgütlenip Demokratik Halk devrimi ve Sosyalizm için mücadele etmektir. İŞÇILERIN BIRLIĞI SERMA YEYI YENECEK! YA BARBARLIK IÇINDE ÇÖ KÜŞ YA SOSYALIZM! 02.02.2015
DÜNYADAN İŞÇİ HABERLERİ
40 yıllık Hüsnü Mübarek yönetimine son veren 25 Ocak halk ayaklanmasının dördüncü yıldönümüne az bir zaman kala, Mısır’daki Mahalla tekstil işçileri talepleri için bir kez daha sahneye çıktı. Geçtiğimiz yıl Şubat ayında süresiz greve çıkan 13 bin tekstil işçisi, hükümetin talepleri karşılamak için “zaman” istemesi üzerine eylemlerine son vermiş ancak taleplerinin arkasında olacaklarını açıklamışlardı. Aradan geçen yaklaşık bir yıla rağmen hükümet sözünü tutmadı. Bunun üze-
rine Mahalla’daki Pamuk İplik ve Dokuma Holding’e bağlı yaklaşık 10 bin tekstil işçisi geçtiğimiz hafta Salı günü geçmiş ikramiyelerinin ödenmesi talebiyle greve çıktı. Grev önceki gün taleplerin karşılanacağı sözüyle sona erdi.
TUNUS TAŞIMA İŞÇİLERİ GREVİNE SORUŞTURMA BAŞLATILDI Tunus’un otobüs, metro ve banliyö tren sistemlerinin tamamen kapanmasına yol açan dört günlük ulaştırma işçileri grev ine ad li soruşturma başlatıldı. Hem adli polis hem de Ulusal Muhafız Soruşturma Birimi, taşıma grevi çağrıcılarının eylemini ve işbaşı yapmayı kabul etmeyen işçiler hakkında soruşturma yapacak. Tunus Genel İşçileri Sendikası Genel Sekreteri Hüseyin Abbas, farklı devlet daireleri arasındaki iletişim bozuklukları sonucu greve gidildiğini açıkladı. Abbas, hükümetin sendika ile diyalog ve görüşmeye yanaşmadığını sözlerine ekledi.
Öte yandan, ulaşım grevi gerginliğinin ortasında kimliği bilinmeyen bir şahıs Tunus Genel İşçileri Sendikası’nın genel merkezini telefonla arayarak Genel Sekreter Hüseyin Abbasi’ye suikast düzenleyeceği tehdidinde bulundu. Son günlerde Sendikaya karşı saldırı ve tehditlerde bir artış görüldü. Tehditler, sendikanın Tunus’ta toplu taşıma hizmetlerini felç eden son ulaşım grevini onaylamasının ardından geldi.
Şubat 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ
MISIR TEKSTİL İŞÇİLERİ BİR KEZ DAHA GREV DEDİ
15
HAKLARI İÇİN DİRENEN İŞÇİLERİ DESTEKLEYELİM!
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Hüseyin Gül • Yönetim Yeri ve Adresi: Fatih Mah. Bahçeyolu Cad. Ülbeği İş Merkezi No: 11 Kat: 4 Esenyurt - İstanbul • Tel/Fax: (0212) 620 67 57 • e-mail: info@ydicagri.net • web: www.ydicagri.net YDİ ÇAĞRI Sayı 173 nin İşçi Özel Sayısı •Şubat 2015 • Fiyatı: Türkiye: 1,00 TL · Türkiye Dışı: 1,00 Avro Baskı: Berdan Matbaacılık Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No: 215-216-239 Topkapı/İstanbul Tel: (0212) 613 11 12 • Yayın Türü: Yerel Süreli