s65

Page 1



Merhaba Genç Yoldaþlar;

Yeni bir sayýmýzla daha sizlerle birlikteyiz. Faþizmin saldýrýlarý hýz kesmeden devam etmekte. Burjuvazinin mezhep çatýþmalarýyla kendi iktidarýný garanti altýna almayý planladýðý bu dönemde, yapýlan gerici- faþist saldýrýlara kitlelerin verdiði cevap burjuvazinin düþüncesini alt üst etti. En son Malatya’da yaþanan gerici saldýrý ülkenin dört bir yanýnda tepkiyle karþýlandý. Burjuvazinin çocuk, kadýn, yaþlý gözetmeden hedef olarak gösterdiði Alevilere destekler çýð gibi büyüyor. Ýþçiler, emekçiler, gençler saldýrýlara karþý eylemlerle örgütlenerek cevap verdi.

Ýþçi sýnýfý eylemlere devam ediyor. BEDAÞ, THY, DHL, Hey Tekstil’in yaný sýra eylemler yayýlýyor. Antep’de de iþçiler eylemde. Aðýr çalýþma koþullarýna, hak gasplarýna karþý iþçilerin eylemi Antep ve çevre illerden de desteklenerek büyüyor iþçilerin mücadele birliði örülüyor.

Faþist devletin operasyonlarýnda gözaltýna alýnarak ‘sudan sebeplerle’ tutuklananlarýn iddianameleri komik bir tiyatro senaryosundan öteye gitmiyor. 1 Mayýs’a ve Newroz kutlamalarýna katýlmak, Ýþçi direniþlerine destek vermek, Afiþ ve bildiri daðýtmak... Burjuva hukuk sisteminin bir kez daha kendi belirlemiþ olduðu yasalarý çiðnediðini geçtiðimiz günlerde gerçekleþtirilen 2. KCK duruþmasýnda gördük. Sadece mesleklerini icraa ettikleri için tutuklanan avukatlar hala tutuklu bulunuyor. Avrupa’da gençlik sokakta. Þili’de, Ýspanya’da, Ýtalya’da eðitim reformunu protesto etmek ve eðitime daha fazla bütçe ayrýlmasý gerektiðini belirten öðrenci gençlik neredeyse her gün sokaklarda. Ayný zamanda Þili’de eðitim reformuyla ilgili sorunlar, öðrencilerin gösterilerine raðmen çözülemezken, gösteriler yüzünden iki eðitim bakaný istifa etmek zorunda kalmýþtý.

Burjuvazinin saldýrýlarý bütün dünyada hýzla týrmanýyor. Buna karþýn isyan, ayaklanma, devrim tüm dünyaya yayýlýyor. Ýþçilere, emekçilere, öðrencilere saldýran burjuvazi kendi mezar kazýcýlýðýný yapýyor. Ýþçileri, emekçileri, öðrencileri yapýlan saldýrýlara karþý örgütlenmeye ve mücadele etmeye çaðýrýyoruz. Bir sonraki sayýmýzda görüþmek üzere... Hoþçakalýn.


“CESARET, CESARET DAHA FAZLA CESARET” UMUT GÜNEŞ

2

Kuþkusuz bütün bir bölgede herkesin gündemine oturan geliþme Batý Kürdistan halkýnýn kendi halk iktidarýný kurmuþ olmasýdýr. Batý Kürdistan’da olan þey bir devrimdir. Politik bir devrimdir. Demokratik bir halk devrimidir. Milyonlarca Kürt emekçisinin, kadýnýn komiteler ve konseylerde örgütlenerek, sokakta iktidarýný kurup, yönetimini oluþturarak ilerledikleri bir devrimdir. Danton’un dediði gibi, her devrimin tek doðru parolasý olan “Cesaret, cesaret, daha fazla cesaret” yolunu izleyerek ilerliyor.

Her an dengelerin deðiþebildiði, güçlü olanýn zayýfladýðý, yok sayýlanýn belirleyici konuma geldiði ve belki de Ortadoðu halklarýnýn “kaderinin” belirlendiði Suriye’de, her þey açýk bir þekilde yaþanýyor. “Muhalif” denilen paralý askerler sürüsü, Suriye’nin içlerine doðru ilerlemeye çalýþýrken, þu ana kadar çatýþmalarda yer almayan ve hem ÖSO denilen çapulcularýn, hem de Esad’ýn dokunamadýðý, karþý karþýya gelmediði Kürt halký; bölgeyi derinden sarsan bir çýkýþ yaptý. Batý Kürdistan halký Afrin’den Qamiþlo’ya kadar geniþ bir bölgede kontrolü eline aldý ve özerkliðini ilan etti. Askeri gücü ile, örgütlenmiþ kadýný, çocuðu ve emekçisi ile Batý Kürdistan þu an Kürt halkýnda ve savunma birliklerinde! Ya Türkiye! Bu bahtsýz ülke her ne yapmaya çalýþtýysa elinde kalýyor. Financial Times (FT) gazetesinde yazdýðýna göre “istikrarlý ve kararlý iþbirliðine” raðmen, bir türlü istediðini elde edemiyor. Komþularýyla sýfýr politikasý diyor; Rusya, Ýran ve Suriye’nin füzeleri kendisine çevriliyor, Irak Türk Dýþ Ýþleri Bakanýný tutuklamaktan bahsediyor. Suriye’den kaçanlara yer saðlarken, “mülteciler” kendisine karþý ayaklanýyor vs... Bu da yetmezmiþ gibi Türkiye’de iþçi emekçi eylemleri yayýlmaya devam ediyor. En son Antep proletaryasýnýn gerçekleþtirmiþ olduðu patlama dikkatlerimizi yoðunlaþtýrmamýz gereken þeylerden biri. Zira ilerleyen dönemde bu tür eylemlere, patlamalar daha fazla tanýk olacaðýz. Çünkü bu devrimin kendisidir. Diðer yerlerde de emekçilerin eylemleri kararlý bir þekilde sürüyor. Yine Malatya’dan baþlayan katliam giriþimi Alevi emekçilerin ve diðer halklarýn güçlü tepkisi ile püs-

kürtüldü. Duyulduðu andan itibaren sokaklarda toplanan halk, dünden bugüne bilinçlendiðini, örgütlendiðini ve faþizme yeni katliamlar için izin vermeyeceðini gösterdi. Ve son olarak günlerdir Þemzinan’da süren çatýþmalar, gerillanýn bölgede alan hakimiyetini saðlamýþ olmasý TC’ nin kabuslarýný arttýrýyor. Önceleri burjuva medyanýn gücü ile yok sayýlmaya çalýþýldýysa da, Þemzinan’a incelemelere giden BDP heyeti ve konvoyunu gerillanýn durdurmasý ve halkla gerillanýn kucaklaþmasý bazý gerçekleri gün yüzüne çýkardý. Birincisi; gerilla bölgeye hakim ve devlet geri çekilmiþ durumda. Ýkincisi; burjuvazinin yalan þebekesi olan burjuva medya, kendi kapanýna sýkýþtý ve az da olsa var olan güvenirliðini yitirdi. Üstelik bu olay Valinin “20 gün süren operasyonlar bitti, görevimizi yaptýk” açýklamasýndan sonra gerçekleþti.

Bölge Devriminin Dinamosu Kuþkusuz bütün bir bölgede herkesin gündemine oturan geliþme Batý Kürdistan halkýnýn kendi halk iktidarýný kurmuþ olmasýdýr. Batý Kürdistan’da olan þey bir devrimdir. Politik bir devrimdir. Demokratik bir halk devrimidir. Milyonlarca Kürt emekçisinin, kadýnýn komiteler ve konseylerde örgütlenerek, sokakta iktidarýný kurup, yönetimini oluþturarak ilerledikleri bir devrimdir. Danton’un dediði gibi, her devrimin tek doðru parolasý olan “Cesaret, cesaret, daha fazla cesaret” yolunu izleyerek ilerliyor. Kürt halkýnýn bu adýmý bölge gerici ve faþist iktidarlarýný derinden sarsan bir etkiye sahiptir ve yönelimi Suriye, Türkiye, Irak ve Ýran’ý doðrudan etkileyecek; yaratacaðý sonuçlar itibari ile Dünya’da yükselen devrimci dalganýn da itici gücü olacak olan bir


bölge devrimini, geliþmeler sürekli hayata geçirmek için, yoðun bir ajitasyon, propaganda ve örgütlenme beslemektedir. Bu sürece nasýl gelindi? Bunun þu çalýþmasýna giriþmeliyiz! Ýkincisi; Savaþ savaþ örgütlerinde an çok da önemi yok! Önemli olan onlarca çeliþkinin ve çatýþmanýn or- yürütülür, bu nedenle geliþmelere tasýnda, bombalarýn ve sinsi planlarýn uygun örgütlenmeleri ve araçlarý, olaortaya konduðu bir coðrafyada, yok naklarý bulmak gençliðin asli görevisayýlan bir halkýn, Kürt halkýnýn oluþan dir. Üçüncüsü; Þu anda bütün geiktidar boþluðunu cesur bir kararla doldurmuþ olmasýdýr. Kürt halkýnýn ger- liþmelerin merkezinde olan, bölge devçekleþtirmiþ olduðu demokratik riminin de esas dinamosu olan Kürt halkýnýn her ileri adýmýný desteklemeli devrim ve demokratik iktidardýr. Öyle ki bölgede daha güçlü ko- ve baþta Türk iþçi ve emekçileri olmak numda olan Rusya, Çin ve ABD ile üzere diðer halklara Kürt Ulusunun AB bile Kürt halkýný hesaba katmadan Kendi Kaderini Tayin hakký’nýn probir plan yapamaz, yol alamaz durum- pagandasýnýn yapýlmasý için yoðun bir dadýr. Bölge devriminin de düðümü aydýnlanma çalýþmasýna giriþmeliyiz; halklarýn mücadele birliðini oluþturKürt halkýndadýr. Hatta emekçi sýnýflara ve diðer malýyýz. Bu yaþana demokratik devezilen halklara düzenin yaþamýþ ol- rimlerin ayakta kalmasý ve geleceðe duðu krizden, iktidarýn nasýl eline ge- yön vermesi için zorunludur. Dördüncüsü; Türkiye ve Kürdistan çirileceðinin de iyi bir örneðini vermiþ birleþik devriminin toplumsal güçlerini oldular. Batý Kürdistan’da yaþanan Demo- tek bir odakta toplayacak olan, Geçici kratik Devrim bölge halklarý için bir Devrim Hükümeti sorununu pratik umut ve güç kaynaðýdýr. Bu nedenle açýdan ele almalý; emekçi kitleler bölge gerici faþist iktidarlarýn hemen içinde ve gençlik içinde bu sorunu kinlerini ve nefretlerini kazanmýþ du- tartýþmalý ve anlatmalýyýz. Beþincisi; yaþanan onca olaydan rumda, fakat bölge ezilen ve sömürülen halklarýnýn, gençliðinin de ve geliþmeden sonra hýzla bilinçlenen sempatisini ve desteðini de kazanmýþ ve artýk olaylara tepkisini kendiliðinden de olsa örgütlü bir þekilde göstedurumdadýrlar. ren, yýðýnlarýn içerisinde daha fazla yer alarak, onlara iktidara yürümenin zoGençliðe Düþen Görev Öncelikle þunun görülmesi gereki- runluluðunu anlatmalý, devrimin yor; geleceðimizi etkileyen olaylar kaçýnýlmazlýðýný kavratmalýyýz.. Ve son olarak da kitle içerisinde yaný baþýmýzda yaþanýyor ve hýzla bir dýþ savaþa doðru sürükleniyoruz.. Ama faaliyet yürüten bütün kadrolar, semayný zamanda bir dizi devrimin patlak patizanlar ya da taraftarlarýn dikkatini vereceði ve belki de Ortadoðu’nun, halklarýn devrimci yürüyüþüne vermek hatta dünyanýn kaderini etkileyecek ve oluþan iktidar boþluðunu týpký Batý devrimlerin nesnel koþullarýnýn hýzla Kürdistan’da olduðu gibi cesur bir olgunlaþtýðýný ve tayin edici çarpýþma- adýmla ele geçirme zorunluluðunu anlarýn yaþanacaðý ana hýzla yak- latmak görevi gençliðe düþmektedir. Batý Kürdistan’da Kürt halký bu adýmý laþtýðýmýzý söylemeliyiz. Sonuç olarak; Bir dýþ savaþ ihti- attý, çünkü; 7’sinden 70’ine örgütlüler mali durumunda tavrýmýzýn ne olmasý ve özgürlük mücadelelerine dikkatlegerektiði bu sayfalarda daha önce rini vermiþ durumdadýrlar. Öyleyse açýklandý, açýklamaya da devam ede- gençliði baþtan sona örgütlemek, canlý ceðiz. Suriye’ye dönük bir müdahalede kitle baðlarý kurmak gençliðin görevibu savaþýn karakterinin emperyalist ni- dir. Denizlerin Partisinin ve genteliði gençliðe ve geniþ kesimlere etraflýca açýklanmalý ve “emperyalist çliðinin 23. mücadele yýlýnda iktidara savaþý iç savaþa çevirelim” politikasýný yürümesinin koþulu budur!

Ve son olarak da kitle içerisinde faaliyet yürüten bütün kadrolar, sempatizanlar ya da taraftarlarýn dikkatini halklarýn devrimci yürüyüþüne vermek ve oluþan iktidar boþluðunu týpký Batý Kürdistan’da olduðu gibi cesur bir adýmla ele geçirme zorunluluðunu anlatmak görevi gençliðe düþmektedir. Batý Kürdistan’da Kürt halký bu adýmý attý, çünkü; 7’sinden 70’ine örgütlüler ve özgürlük mücadelelerine dikkatlerini vermiþ durumdadýrlar. Öyleyse gençliði baþtan sona örgütlemek, canlý kitle baðlarý kurmak gençliðin görevidir. Denizlerin Partisinin ve gençliðinin 23. mücadele yýlýnda iktidara yürümesinin koþulu budur!

3


BURJUVA HUKUK SÝSTEMÝ

B

4

ugünlerde gündemde 2. KCK davasý var. 36’sý avukat, 1’i gazeteci 37 tutuklusu olan 50 kiþinin yargýlandýðý davada an geçmedi ki mahkeme heyeti ile savunma avukatlarý arasýnda bir sürtüþme yaþanmasýn. Mahkeme Baþkaný Mehmet Ekinci’nin yeni talepleri kabul etmemesi üzerine savunma avukatlarý, söz haklarýnýn ve savunmanýn engellendiðini belirterek itirazlarda bulundular. Savunma avukatlarý ayrýca 3. Yargý Paketi çerçevesinde artýk Özel Yetkili Mahkemelerin yok hükmünde olduðunu ve arkadaþlarýnýn anayasaya, hukuka aykýrý bir þekilde tutuklu olduðunu belirtti. Avukatlarýn tutukluluk sebebi bilindiði gibi Öcalan’ýn avukatlýðýný yapmalarýdýr. Oysa ceza yargýlamalarýnda kiþinin kendine deðil eylemine bakýlýr. Eylem yasal olmasýna raðmen eylemi gerçekleþtirenin siyasal düþüncesini yargýlamak, faþist yargýlamalarýn yöntemidir. Zindanlardaki avukat sayýsý devletin ezilenlerin avukatlýðýný yaptýrmama kararlýðýný göstermektedir. Bizlere devletin sýnýf ayrýmý yapmadýðý, zengin- yoksul tüm halký temsil ettiði söylenir ve bizler buna inandýrýlmaya çalýþýlýrýz. Oysa yasalarla yasalarýn kendi çýkarlarý için yapýldýðý adamlar arasýndaki bað öylesine sýkýdýr ki, devlet ile egemen sýnýf arasýndaki iliþki konusunda hiçbir kuþkuya yer býrakmaz. Anayasa ile bizlere verilen haklar her an elimizden alýnabilirken bunlar hiçbir zaman bize ait olmazlar. Hayatýmýz üretim araçlarýný elinde tutan küçük bir sýnýfýn elinde oldukça ne anayasa ne de insan haklarý bizleri özgür kýlabilir. Bunlardan baþka bir de dilimizden düþürmediðimiz basýn özgürlüðümüz bulunmaktadýr. Anayasa Uzlaþma Komisyonu’na “basýn hürriyeti milli güvenliðin, kamu düzeninin ve genel ahlakýn korunmasý; yargý baðýmsýzlýðýnýn saðlanmasý; suçlarýn engellenmesi amacýyla sýnýrlansýn” önerisi getirilmiþ, Çaðdaþ Gazeteciler Derneði Baþkaný bu düzenlemenin 12 Eylül anayasasý hükümlerinden daha beter olduðunu kaydetmiþ, bu önerinin medya çalýþanlarý için sýkýyönetim genelgesi olduðunu dile getirmiþtir. Ýktidarýn basýný

kontrol altýna alma çabalarýna þaþýrmamak gerekir, bugün zindanlarda onlarca gazetecinin olmasý iktidarýn en ufak muhalefeti bile kaldýramadýðýnýn göstergesidir. Tutuklu Gazetecilerle Dayanýþma Platformu’nun saptamasýna göre 27 Temmuz tarihi itibariyle TC sýnýrlarý içerisinde 15’i imtiyaz sahibi ve yazý iþleri müdürü olmak üzere 87 gazeteci tutuklu bulunmaktadýr. Komünist önder Lenin “kapitalistler, zenginler için basýný para ile tutma özgürlüðünü; zenginliklerden kamuoyu denilen þeyi oluþturmak ve deðiþtirmek için yararlanma özgürlüðünü basýn özgürlüðü olarak yorumlar” demiþtir. Ayný eserin baþka bir yerinde “basýn özgürlüðü de saf demokrasinin baþlýca belgelerinden biridir. Bir kez daha, iþçiler, en iyi basýmevleri ve büyük kâðýt stoklarý kapitalistler tarafýndan kendi tekellerine alýndýklarý sürece, demokrasi ve cumhuriyetçi rejim ne kadar geliþmiþse, kendini bütün dünyada, örneðin Amerika’da, o kadar kaba, edepsiz, utanmaz bir biçimde gösteren, sermayenin basýn üzerindeki iktidarý olduðu gibi kaldýðý sürece, bu özgürlüðün bir yutturmaca olduðunu bilirler. Bütün ülkelerin sosyalistleri bunu milyonlarca kez kabul etmiþlerdir. Gerçek eþitliðin, gerçek demokrasinin, emekçiler, iþçiler ve köylüler yararýna fethi için ilkin sermayenin yazarlara iþ vermesi, yayýnevlerini satýn almasý ve basýný bozmasý engellenmelidir, oysa bunun için sermaye boyun-

duruðunu sarsmak, sömürücüleri yýkmak, dirençlerini kýrmak zorunludur.” * “Gerçek özgürlük ve gerçek eþitlik komünistlerin kurduklarý baþkasý zararýna zenginleþmenin olanaksýz olacaðý, basýný doðrudan doðruya ya da dolaylý olarak para iktidarýna baðýmlý kýlma nesnel olanaðýnýn bulunmayacaðý, emekçileri (ya da büyüklüðü ne olursa olsun emekçiler topluluðunu) toplumun elinde olan basýmevleri ve kâðýdý kullanma hakkýndan tam bir eþitlik içinde yararlanmaktan hiçbir þeyin engelleyemeyeceði rejimde egemen olacaklardýr.” * Þimdi de ifade özgürlüðüne bir göz atalým. Devletin politik ve muhalif düþüncelere bakýþ açýsý nedir? Cevabýný yüzlerce insanýn katýldýklarý yasal eylemler sonucu tutuklanmasý ve cezalandýrýlmasýnda buluyoruz. Bu eylemlerin bazýlarý þöyle: 1 Mayýs miting ve gösterilerine katýlmak Newroz kutlamalarýna katýlmak Öðrenci derneklerine üye olmak, faaliyetlerine katýlmak Yasal yayýnlar için stant açmak ve standa görev almak Ýþçi direniþlerine destek olmak Yasal miting ve gösterileri, etkinlikleri telefon ve sosyal paylaþým aðlarýyla topluma duyurmak Siyasal mücadelede ölümsüzleþen devrimcileri anma etkinliklerine katýlmak, onlarý savunmak


Afiþ ve bildiri daðýtmak DÝSK, KESK gibi yasal kurumlarýn düzenlediði miting, gösteri, basýn açýklamalarýna katýlmak Bu liste böyle uzayýp gidiyor ve bizlere özgürlüklerden, eþitliklerden söz ediliyor. Lenin “Burjuva demokrasisinin her yerde ve her zaman vaat ettiði ama hiçbir yerde gerçekleþtirmediði ve kapitalizmin egemenliði nedeniyle de gerçekleþtiremeyeceði, yurttaþlarýn cinsiyet, din, ýrk, milliyet ayrýmýna bakýlmaksýzýn eþitliðini, Sovyetler iktidarý yani proletarya diktatörlüðü, tamamen ve hemen uygular; çünkü yalnýzca üretim araçlarýnýn özel mülkiyeti ve bu araçlarýn paylaþým ya da yeniden paylaþýmý ile ilgilenmeyen iþçilerin iktidarý bunu yapabilir”* der. Kapitalizmin hüküm sürdüðü bir yerde eþitlikten söz edilmesi olanaklý deðildir. Tüm bu eþitlik ve özgürlük masalý anlatan yasalar sýnýf egemenliðine ve sýnýf sömürüsüne dayanýrlar. Bazý kesimlerin yapýlacak yasal düzenlemelerle yeni haklar elde etme çabasý, sistemi iyileþtirme hayalleri boþadýr. Bugün düzenlenen yasalarla bizlere verilen haklar elimizden devlet tarafýndan istenildiði anda alýnabiliyorken bu sistem içinde yapýlacak deðiþikliklerle özgürlük ve eþitliklere ulaþmak çabasý, boþa kürek çekmektir. Lenin de Þubat devriminden önce bu konuda þöyle yazmýþtýr; “… süngünün gerçekten siyasal gündemin baþýnda bulunduðu sýrada, ayaklanmanýn zorunlu ve ivedi bir duruma geldiði bir sýrada, anayasal düþler ve parlamentarizm üzerindeki skolastik tar-

týþmalar, burjuva devrim dönekliðini maskelemekten, burjuvazinin devrimi ‘kendi baþýna býraktýðýný’ gizlemekten baþka bir þeye yaramazlar.”* “Kiþisel özgürlüðün, basýn özgürlüðünün, düþünce açýklama özgürlüðünün, toplanma özgürlüðünün, öðretim ve din özgürlüklerinin vb. üzerine bir anayasa giysisi geçirildi. Böylece özgürlükler her çeþit tehlikeden de korunmuþ oldular. Bu özgürlüklerin her biri Fransýz yurttaþýnýn mutlak hakký ilan ediliyordu. Ama hep þu çekince ile: Bu hak, kural olarak, kýsýtlanamamakla birlikte, ‘baþkalarýnýn eþit haklarý ve kamu güvenliði’ ile ya da bireysel özgürlükler ile uyumu saðlayacak yasalar eliyle sýnýrlanabilir. Demek ki anayasa, iþi, hep ileride anayasayý uygulamak için çýkarýlacak or-

ganik yasalara býrakmaktadýr. Bu yasalar( söz konusu çekinceleri somutlaþtýrýp), bu sýnýrsýz özgürlüklerden yararlanmayý, adý geçen özgürlüklerin birbiriyle ve kamu güvenliðiyle çatýþmamasýný saðlayacak biçimde düzenleyeceklerdir. Ve sonradan bu yasalar düzenseverlerce öyle bir þekilde düzenlenmiþtir ki bugün burjuvazi onlardan yararlanýrken öteki sýnýflarýn eþit haklarýný hiç mi hiç umursamamaktadýr. Düzenseverler bu özgürlüklerin baþkalarý tarafýndan kullanýlmasýný büsbütün yasakladýklarý veya her biri polis tuzaðý oluþturan koþullara baðladýklarý durumlarda da bu iþ, her zaman, anayasa uyarýnca “kamu güvenliði” uðruna, yani düpedüz burjuvazinin güvenliði uðruna gerçekleþtirilir. Sonunda, bütün özgürlükleri korumak isteyen demokratlar da anayasayý kendi eylem ve özlemlerine gerekçe diye piyasaya sürerler. Bunda da dipten doruða haklýdýrlar. Çünkü anayasanýn her maddesi, kendi antitezini, Yukarý Meclisini ve Aþaðý Meclisini, yani genel kural olarak özgürlüðü, bu kuralýn istisnasý olarak da özgürlüðün ortadan kaldýrýlmasýný kapsamaktadýr. Böylece, özgürlük adýna saygý gösterilip onun somutlaþtýrýlmasý hiç kuþkusuz hep yasal yoldan önlendiði sürece, özgürlüðün pratik yaþamda yediði darbeler ne denli öldürücü olursa olsunlar, özgürlüðün anayasal varlýðý da hiç yara bere almadan olduðu gibi korunmuþ gözükür.”** *LENÝN “BURJUVA DEMOKRASÝSÝ ve PROLETARYA DÝKTATÖRLÜÐÜ” kitabýndan **MARX “LOUÝS BONAPARTE 18’ÝNCÝ BRUMAÝRE” kitabýndan

5


Tekelci Sermayenin Yeni Adý :

B

GÜRSEL CİHAN

6

Bir Avuç Çýlgýn

ütün dünyada iþçi sýnýfý ve tekelci sermaye arasýndaki savaþ son hýzýyla sürüyor. Bütün dünya savaþ alaný, bütün dünya iþçi sýnýfýnýn ve gençliðin eylemleriyle dolu. Kanada’dan Ortadoðu’ya, Yunanistan’dan Ýspanya’ya; her gün yeni bir eylem... Ýspanya’da maden iþçilerinin eylemlerini görmeyen, duymayan kaldý mý ? Sonunda hükümet kuruldu denilen Yunanistan’da kimse Maliye Bakanlýðý koltuðuna oturmak istemiyor; kim baþýný giyotinin altýna gönüllü olarak koymak ister? Avrupa’nýn en güçlü ekonomisi olarak görülen Almanya hiç bir ülkeye yardým edecek durumda deðil; yakasýna dört bir yandan baþka bir ülke yapýþmýþ , kurtarma paketi diye yalvarýyorlar adeta. Türkiye tekelci sermayesinin durumu bunlardan farklý mý? Her yerden burjuva kalemþörler ne kadar güçlü bir ekonomisi olduðunu anlatýp, Ortadoðu’nun yeni süper gücü ilan etmek için yarýþýyorlar, Ýsrail bakanlarý bile bu yarýþýn içerisinde; yetmiyor ÝMF’ye borç verildiði açýklamalarý geliyor. Ne kadar da güçlüyüz, öyle deðil mi ? Bakanlarýmýz, Avrupalara gidip, toplantýlarda gürlüyor, ne kadar görkemli bir manzara! Zaten TOKÝ’nin yaptýrdýðý evler yüzünden ölenler Cibuti Krallýðý’nda, 7 milyon ev Papau Yeni Gine’de yýkýlacak, 700’ü aþkýn tutuklu öðrenci Tayland’da var, KCK davasýndan 8 bin kiþiyi de Hawaii adalarýnda tutuklandýlar, Suriye ile savaþa da San Marino hazýrlanýyor. Bize ne gam! Sermayenin emekçi sýnýflara yönelik saldýrýlarý “yaz tatili” falan dinlemiyor. Zindanlarda tutsaklar katlediliyor; Suriye, T.C ordusuna ait bir F-4’ü düþürüyor, üzerinden 12 saat geçmeden gerçekleþtirilen “KCK operasyonu”nda 20 ilde 71 KESK yöneticisi gözaltýna alýnýyor, KESK genel merkezi ve þubele-

Türkiye tekelci sermayesinin durumu bunlardan farklý mý? Her yerden burjuva kalemþörler ne kadar güçlü bir ekonomisi olduðunu anlatýp, Ortadoðu’nun yeni süper gücü ilan etmek için yarýþýyorlar, Ýsrail bakanlarý bile bu yarýþýn içerisinde; yetmiyor ÝMF’ye borç verildiði açýklamalarý geliyor. Ne kadar da güçlüyüz, öyle deðil mi? Bakanlarýmýz, Avrupalara gidip, toplantýlarda gürlüyor, ne kadar görkemli bir manzara! Zaten TOKÝ’nin yaptýrdýðý evler yüzünden ölenler Cibuti Krallýðý’nda, 7 milyon ev Papau Yeni Gine’de yýkýlacak, 700’ü aþkýn tutuklu öðrenci Tayland’da var, KCK davasýndan 8 bin kiþiyi de Hawai adalarýnda tutuklandýlar, Suriye ile savaþa da San Marino hazýrlanýyor. Bize ne gam!

rinde aramalar yapýlýyor. Bir gün sonra parlamentoda gerçekleþtirilen grup toplantýlarýnda tehtidler, savaþ çýðlýklarý yükseliyor. 4+4+4’ler, grev yasaklarý, zamlar… Bu liste daha uzatýlabilir, her gün yenileri eklenmeye devam ediyor. Tarihinin sonuna geldiðini gören sermaye; savaþ dahil bütün kartlarýný masaya açmýþ, deli cesaretiyle hepsini sahaya sürüyor. Bu saydýklarýmýz yeni þeyler deðil. Uzun süredir savaþ hazýrlýðý yapýldýðý da, her gün yapýlan yeni operasyonlarda, sermayenin emekçilerin cebindeki üç kuruþa göz diktiði de biliniyor, görülüyor. Tekelci sermayenin saklamak gibi bir derdi de yok zaten, aksine ne kadar güçlü olduðunu, her þeyin kontrolü altýnda olduðunu gösterip, “her an kapýnýzý çalýp sizi de alabilirim” mesajý vererek korkuyu yaymaya çalýþýyor. Herkes, ev emekçisinden memuruna, iþçisinden diplomalý iþsizine, köylüsünden öðrencisine, herkes görüyor, biliyor bunu. Hiç kimse kitlelerin apolitikliði gibi masallarý tekrarlamasýn; artýk komik oluyor. Peki görünen altýnda hangi gerçek saklý ? Tam tersi. Yani tekelci sermayenin korkusu saklý. Ýktidarýný kaybetme korkusu saklý, güçsüzlüðü saklý... Buna iliþkin deðerlendirmeler yayýnlarda defalarca yapýldý, bunun temelleri defalarca açýklandý. O yüzden bu yazýda üzerinde durmayacaðýz. Ýkna olmayanlar her gün yenisi ortaya çýkan kendiliðinden kitle eylemlerine bakabilirler. Sermayenin çöküþünün ve bir devrimin olgunlaþmasýnýn en önemli göstergesi iþte orada. Bizim burada söylemek istediklerimiz, bütün bunlarý izleyen ve bunlarýn karþýsýnda olan, bir þeyler yapan ya da yapmak isteyenlere çözümü sunma çabasýdýr sadece. Peki ne yapacaðýz ? Ýþte Gordion düðümünün çözüldüðü nokta burasý.


Meselelerin etrafýnda dolanmanýn, laf cambazlýðýnýn kimseye bir faydasý yok. Madem ki tekelci sermaye hem üretim araçlarýný, hem de baský ve zor aygýtýný elinde tutuyor, madem ki bu iktidarýný korumak ve güçlendirmek için yeri geldiðinde yasalar çýkartmak, yasaklar getirmek, yeri geldiðinde operasyonlar yapmak, katliamlar yapmaktan geri durmuyor; madem ki köylüsünden Alevisine, öðrencisinden Kürt’üne, iþçisinden emeklisine, kadýnýndan hastane kapýlarýnda yaþamýný kaybedenlere, selde can verenlere kadar, herkesin sorunlarýnýn kaynaðý tam da sermayenin iktidarý ve onu koruyabilmek için her þeyi yapabilmesinden kaynaklanýyor; o halde çözüm de orada duruyor; iktidar sorununun kendisinde. Sermayenin iktidarýnýn yýkýlýp, halk iktidarýnýn kurulmadýðý hiçbir çözüm yolu, çözüm deðildir.

Bunu söylüyor olmak, ne bu düþüncenin egemen olmadýðý eylemlerin karþýsýnda olmaktýr ne kendiliðinden eyleme geçenleri küçümseyerek, üstten bir bakýþla “boþa uðraþýyorsunuz” demektir. Tam aksine; eyleme geçen bütün kitlelerin içinde olarak, onlara bu bakýþ açýsýný götürmek ve tek tek kendi sorunlarý için harekete geçen kitleleri birleþtirmektir. Ancak bu þekilde kitlelerin mücadele birliði saðlanabilir ve ancak bu þekilde devrim ve halk iktidarý hedefi gerçekleþtirilebilir. Bunu baþarmanýn yolundaki en büyük müttefikimiz ise, kitlelerin birlikte mücadele etme yolundaki giderek artan eðilimdir. Þimdi bu eðilimin bilinçli bir güce dönüþmesi, dönüþtürülmesi amacýmýz olmalý. Burada özellikle her eylemde yerini alan ve eylemlere büyük bir enerji ve güç katan öðrenci gençliðin önemini

vurgulamak yerinde olacaktýr. Öðrenci gençliðin bu bilince ulaþmasý daha kolay olacaktýr. Emekçilerin her eylemlerinde dört gözle bekledikleri öðrenci gençliðin, sadece kendi akademik ve barýnma vb. gibi konularýn çözümü için deðil, bunlarý devrime ve halk iktidarýna baðlayarak ele alan bir bakýþ açýsý kazanmasý, bu bilinci gittikleri her yere taþýmalarý, iþte öðrenci gençliðin bir devrimdeki en önemli rolü tam da budur. Bozkýrý tutuþturmak için, þimdi bu kývýlcýmýn bütün emekçi kitlelere, özellikle de öðrenci gençliðe ve iþçi gençliðe ulaþtýrmaya ihtiyacýmýz var. Bu yönde atýlacak her adým, kitlelerden yanýt bulacaktýr. Tarih bizi doðruluyor, yaþam bizden yana. Þimdi cüret etme zamaný…

Saldýrýlara Karþý Halklarýn Mücadele Birliðini Örelim

Faþist devlet her zaman yaptýðý gibi alevi inancýna mensup emekçilere büyük baskýlar uygulamaktadýr. Dincileri gericileri Alevilerin inançlarýna, görüþlerine hatta kendilerine saldýrtmakla uðraþmaktadýr. Daha önce Dersim’de, Maraþ’da, Sivas’da, Gazi’de yaþanan büyük katliamlarýn devamýný getirmek istiyor, fýrsat kolluyorlar. Ayný saldýrýyý daha geçtiðimiz günlerde Malatya’da ramazan davulcusunun kasýtlý bir þekilde uzun süre evlerinin önünde davul çalmasýndan rahatsýz olan bir alevi aileye yaptý. Aile oruç tutmadýklarýný belirterek kapýlarýnýn önünde davul çalýnmamasýný istediði davulcudan, davulcunun annesinden ve çevreden çok büyük baský gördü. Ailenin evine taþla saldýran mahalle halký “gerekirse para verelim taþýnsýnlar” diyerek zihniyetini göstermiþtir. Bunun üzerine bir çok yerde aleviler büyük tepkiler gösterdi, eylemler yaptý, kitlesel mitingler gerçekleþtirdi. Bu bölgelerden biri de Sarýgazi’ydi. Olaylarýn daha da geliþtiðini duyan Sarýgazi halký ayný günün gecesi saat 02:00’da 150 kiþilik bir grupla yürüyerek ajitasyon

konuþmalarý gerçekleþtirdi. Cem evi önünde toplanan grup “Faþizmi döktüðü kanda boðacaðýz” ve “Malatya Faþizme Mezar Olacak” sloganlarýyla Sarýgazi Kaymakamlýðý’na yürüdü. 10 dakikalýk bir oturma eyleminin ardýndan ertesi gün akþam saat 19:30’da yürüyüþ yapýlmasý kararý alýndý. Ertesi gün Sarýgazi’de yaklaþýk 600 kiþiyle Vatan Ýlk Öðretim Okulu baþlayan yürüyüþ yolu yarýlamadan 7 bin kiþiye ulaþtý. Cadde boydan boya gençlerin, kadýnlarýn, çocuklarýn, yaþlýlarýn istilasýna uðramýþ gibiydi. Devasa bir kitleyle Eski Ankara yolunu kesen kalabalýk Cem Evi’ne doðru yürüdü. Herkesin gözü daha önce hiç böyle bir kalabalýðý bir arada görmeyen Sarýgazi’deydi. Coþku ve öfkeyle, gür sloganlarla Cem Evi’ne gelen grup basýn açýklamasýnýn ardýndan daðýldý. Ayný anda binler Taksim’e aktý. Cem evlerini ‘Ucube’ olarak görenlere yeni fýrsatlar vermemek için daha nice binlere ihtiyacýmýz var. Alevilere, Kürt halkýný bu topraklar üzerinde yok sayan, onlarý katleden faþist, gerici, kan emici devleti yýkalým. Maraþ’lara, Sivas’lara, Gazi’lere, Roboski’lere, fýrsat vermeyelim, halklarýn mücadele birliðini örelim, örgütlenelim.

7


GENÇLER;

SOSYALÝZM SAFLARIND D Alevi gençliðe yönelik bu çaðrý elbette karþýlýðýný bulacaktýr. Bugüne deðin olduðu gibi. Daha önce de bu satýrlardan devrimci sosyalist yurtsever gençliðe; Anti-Faþist Birlikler’de örgütlenme çaðrýsý yapmýþtýk. Alevi gençliðin de bu mücadelenin bir parçasý olmasý faþizme ve tekelci sermaye sýnýfýna anladýðý dilden karþýlýk verebilmesi için bulunduklarý her yerde harekete geçmesi ve örgütlü çalýþmanýn bir parçasý olmasý elzemdir. Anti- faþist tüm gençlerin devrimci mücadelesi temelinde kurulacak birliklerde bir araya gelecek gençler her türlü eylem ve hazýrlýkla faaliyete baþlamalýdýr.

8

ünden bugüne devrim mücadelesinin önemli bir bileþeni olan Alevi emekçileri, her daim egemen sýnýfýn hedefinde olmuþtur. Yýllardýr verdikleri mücadeleleriyle inançlarýna, kültürlerine sahip çýkan Aleviler, devrimcikomünist hareketin de en önemli destekçisiyken birçok Alevi emekçisi, genci de devrim mücadelesinin aktif savaþçýsý olarak zindanlara düþmüþ, bedel ödemiþ ve hatta ölümsüzleþmiþtir. Son dönemde burjuvazinin ve faþist devletinin alevilere dönük artan saldýrýlarýný, bu nesnel gerçekliðin dýþýnda düþünemeyiz. Sadece 2012 yýlý içerisinde yaþananlara baksak yeter. Sivas davasýnýn zamanaþýmýndan kaynaklý düþürülmesi; Alevi emekçilerinin evlerinin iþaretlenmesi; Yargýtay’ýn Cemevleri’ne yönelik “ibadet yeri deðildir” kararý ve en son Malatya’da yaþanan katliam giriþimi… Çok uzak deðil daha 3-4 yýl önce “Alevi açýlýmý” yapma ihtiyacý hisseden sermeye sýnýfý ve AKP hükümeti bugün bütün bu baskýlarýn örgütleyicisi ve ana nedenidir. Egemen sýnýfýn bu ciddi tavýr deðiþikliðine neden olan süreç nereden kaynaklanmaktadýr? Devrimci gençliðimiz ve emekçi halklarýmýz buna karþý nasýl tavýr geliþtirmelidir? Türkiye ve Kürdistan halklarý yaklaþýk 40 yýla yakýndýr devrimci durum ve iç savaþ koþullarýnda devrim mücadelesini kararlýlýkla sürdürüyor. Sermeye sýnýfý hem Kürt halkýný hem Alevi emekçilerini hem de iþçi sýnýfýný, emekçi sýnýflarý bu devrim mücadelenin dýþýna çekebilmek; onlarý bastýrabilmek için her türlü teröre, baskýya ve katliama giriþti. Emperyalist tekellerin yerli iþbirlikçilerinin ekonomik ve politik çýkarlarý uðruna giriþtikleri hiçbir

þey Türkiye ve Kürdistan halklarýnýn devrim mücadelesindeki kararlýðýný durduramadý. Git gide aðýrlaþan ekonomik ve politik kriz, emekçilerin sefaletinin derinleþmesi, halklarýmýzýn yükselen ve yýkýcý güçleri bir araya getirmeye baþlayan devrimci hareketi, Kürt halkýnýn özgürlüðü uðruna yürüttüðü savaþ tekelci sermayeyi yeni yöntemler aramaya itmiþti. Demokratik Açýlým, Alevi Açýlýmý vs… zýrvalarýyla devrimci halklarýmýzý düzenin içerisine çekmeye, onlarýn yok olan düzen içi umutlarýný canlandýrmaya çabalayan sermeye sýnýfý ve AKP hükümeti bu süreçten güç kaybederek çýkmýþtý. Zira ne Kürt halký ne de Alevi emekçileri ne de devrimci mücadelenin bileþeni olan halklarýmýz bu oyuna gelmemiþti. Bu noktada hatýrlanacaktýr; Alevi açýlýmýna kitlesel mitinglerle cevap veren Aleviler, burjuvaziyle uzlaþma olamayacaðýný arada bir kan denizinin olduðunu haykýrmýþtý her yandan. Türkiye cephesinde hal böyleyken bütün dünyada da devrimci atýlýmýn zemini oluþmaya baþlamýþtý. Tunus’ta yaþanan halk ayaklanmasý hýzla dünyanýn geneline yayýlmaya baþladý. Mýsýr, Yemen, Bahreyn hemen ardýndan Avrupa’ya yayýlan ayaklanma düzeyindeki kitle hareketleri (Ýngiltere, Ýspanya ve Yunanistan’daki olaylar örnek verilebilir) dünya burjuvazisine, karþý-devrimci ayaklanmalarý ve faþist örgütleri örgütleme ve öne çýkarma zorunluluðunu dayattý. Dinci- gerici akýmlarý ve politik örgütleri devrim mücadelesinin önüne set oluþturmak için hazýrlayan emperyalizm Türkiye’de de önce Hizbullahçýlarýn serbest býrakýlmasýyla iþe baþladý. Mýsýr, Tunus’ta bu tarz partiler iktidara getirildi. Libya ve Suriye’de dinci- gerici hareketler yoluyla devrimci çýkýþýn niteliði yok edilmeye


A MÜCADELEYE çalýþýldý. Avrupa’da da faþist örgütler ve partiler öne çýkartýlmaya çalýþýldý, mesela Yunanistan’da Altýn Þafak isimli parti. ABD’de de faþizmin yükseliþini görmek mümkün. Bütün bunlar yan yana konulduðunda tekelci sermaye sýnýfýnýn Alevilere yönelen saldýrýlarýný ,yeniden çýkarmak istediði mezhep çatýþmalarý daha iyi anlaþýlabilir. Geçmiþte Sivas, Gazi, Maraþ gibi katliamlar gerçekleþtiren egemen sýnýf bir ölçüde Alevi emekçilerinin bir kýsmýnýn devrimci mücadeleden geri çekilmesini baþarmýþtý. Tarihin tekerrür edeceði hesabýyla ayný yöntemleri denemeye devam ediyor. Alevi evlerin iþaretlenmesinde sermaye sýnýfý genel olarak daha geride yer alan politik mücadelenin dýþýndaki kesimleri hedef almasý Alevi emekçilerinin bir kýsmýný bu mücadelenin dýþýna itmeye çalýþtýðýnýn göstergesi. Peki devlet bu planýnda baþarýlý olma þansýna sahip mi? Tüm dünya halklarýnýn içerisinden geçtiði devrimci süreç bizlere tekelci burjuvazi açýsýndan baþarý olmayacaðýný gösteriyor. Dünyanýn pek çok yerinde halklar kapitalist düzene baþkaldýrmýþken Türkiye ve Kürdistan gibi yýkýcý dinamiklerin bu kadar yoðun olduðu bir yerde sermaye sýnýfýnýn baþarýsý olanaklý deðildir. SSCB ve halk demokrasili bir çok ülkenin sosyalizmden uzaklaþtýðý bir dönemde “Sosyalizm Kazanacak” þiarýyla baðrýndan Leninist öncüyü çýkaran ve dünyadaki tüm olumsuz geliþmelere raðmen yoðun bir baský ve terör ortamýndan devrimin geliþimiyle çýkmayý baþaran iþçi sýnýfýmýz ve emekçi halklarýmýz “Ayaklanmalar Yüzyýlý”ndan da zaferle çýkacaktýr. Dünyanýn sosyalist ülkelerden sonraki en yoðun katýlýmlý 1 Mayýs

!

lik ve özellikle de Alevi gençleri bu bilinçle gerekli hazýrlýklara baþlamalýdýr. Alevi gençliði kendisine yönelen saldýrý furyasýna karþý aktif bir mücadele yürütmekle ve bu kavganýn baþýna geçmekle yükümlüdür. Mücadeleyi sadece devrimci mücadelenin en aktif unsurlarýna býrakýrsa saldýrýlara güçlü bir cevap verilemez. Alevi gençliðe yönelik bu çaðrý elbette karþýlýðýný bulacaktýr. Bugüne deðin olduðu gibi. Daha önce de bu satýrlardan devrimci sosyalist yurtsever gençliðe; Anti-Faþist Birlikler’de örgütlenme çaðrýsý yapmýþtýk. Alevi gençliðin de bu mücadelenin bir parçasý olmasý faþizme ve tekelci sermaye sýnýfýna anladýðý dilden karþýlýk verebilmesi için bulunduklarý her yerde harekete geçmesi ve örgütlü çalýþmanýn bir parçasý olmasý elzemdir. Anti- faþist tüm gençlerin devrimci mücadelesi temelinde kurulacak birliklerde bir araya gelecek gençler her türlü eylem ve hazýrlýkla faaliyete baþlamalýdýr. Faþist devlet dün Roboski’de Kürt halkýna karþý katliam yapmaktan çekinmemiþtir. Sivas, Gazi, Maraþ katliamlarý hafýzalarýmýzda çok canlý. Bütün bu nedenlerden ötürü buradan biz Leninist gençlik olarak baþta Alevi gençleri olmak üzere tüm devrimci gençliðimizi Anti-Faþist Birlikler’de örgütlenmeye ve sosyalizm mücadelesini yükseltmeye çaðýrýyoruz. SözleriGENÇLÝK NE YAPMALI? mizi Enternasyonel Marþý’ndan bir Tekelci burjuvazi ve faþist devleti alýntýyla bitirmek istiyoruz: bu sonuçlara bakýp geri adým atar mý; bilinmez. Bugüne kadarki sýnýf müca- “Tanrý, patron, bey, aða, sultan deleleri tarihi bizlere asla sermaye sý- Nasýl bizleri kurtarýr nýfýna güvenmemek gerektiðini Bizleri kurtaracak olan öðretmiþtir. Bu yüzden devrimci genç- Kendi kollarýmýzdýr” gösterilerini yarataný Newroz’da savaþa savaþa meydanlarý zapteden devrimci halklarýn ne faþist saldýrýlar tarafýndan ne de politik çevirme hareketleri karþýnda geri çekilmesi mümkün deðildir. Halklarýmýzýn içinde bulunduðu ruh hali kendisini en iyi Malatya’da yaþanan olaylar karþýsýndaki tepkisinde görülebilir. Saldýrý haberi ulaþýr ulaþmaz insanlar internet üzerinden haberleþerek Taksim Meydaný’nda toplanýyorlar. Bu kadar hýzlý bir þekilde tepki gösterilebilmesi devrim mücadelesi açýsýndan önemli bir durum. Ertesi günlerde yaþanan eylemlerdeki yoðun katýlým, öfke ve kimi yerlerde çatýþmalar çýkmýþ olmasý bizlere düzene karþý savaþma isteðinin yaygýnlýðýný ve derinliðini gösteriyor. “Malatya, Sivas Olmayacak” sloganýný temel alan eylemler ayný zamanda emekçi sýnýflardaki bilinç sýçramasýný da gösteriyor. Devrimci halklarýn geçmiþten ders alma konusunda nasýl ileri bilinçle hareket ettiklerini ve halklarýn toplumsal hafýzayý nasýl koruduklarýný görüyoruz. Faþist devlet, gerçekleþtirdiði saldýrýnýn sonuçlarýný iyi görmüþ müdür bilemeyiz. Aslýnda bizim açýmýzdan çok da önemli deðil. Zira bu olayýn bizler için önemi devrimci kalkýþmanýn nasýl da nesnel bir gerçekliðe sahip olduðudur. Asýl cevaplamamýz gereken þimdi “Gençlik Ne Yapmalý” sorusudur.

9


ÝDRÝS NAÝM ÞAHÝN BURJUVAZÝNÝN EN “SAMÝMÝ” ADAMI

Bildiðiniz üzere Ýdris Naim Þahin bir bakan… Geldiði günden itibaren de her sözüyle, her açýklamasýyla, kýsacasý yapýðý her þeyle olay yaratan bir bakan. Ve bize burjuvazinin, burjuva politikacýlarýnýn gerçek yüzünü, “samimiyetini” gösteren bir bakan. Ýdris Naim’in “samimi” açýklamalarýndan birkaçý þöyle: Kýzýlay’daki patlama (20 Eylül 2011): Üç adet can kaybý var. Van depremi (29 Ekim 2011): (Depremzedelere hitaben) Sarayda oturuyorsunuz gel dediðiniz yok. Kürt sorunu (7 Kasým 2011): Kürt sorunu diyorlar. Ben arýyorum sorunu bulamýyorum. Sanatçýlara PKK eleþtirisi (26 Aralýk 2011): Birileri saptýrarak, kendine göre gerekçeler uydurarak teröre destek veriyor. Neyiyle veriyor, belki resim yaparak tuvale yansýtýyor, þiir yazarak þiirine yansýtýyor, günlük makale, fýkra yazarak oralarda bir þeyler yazýp çiziyor. Newroz olaylarý (27 Mart 2012): Birilerinin kitabý, birilerinin bayramý öldürmekten yanaysa da þu bilinsin ki; 75 milyon vakur ve sessiz yýðýnýn silahýna da gerek yok, yumruðuna da gerek yok, sadece birer tükürüðü o 75 bin haini yok etmeye yeter ve yetecektir. Gaz bombasý (7 Nisan 2012): Gaz bombalarý zararsýzdýr, ihtiyaçlar doðrultusunda ihale ile yeteri miktarda gaz alýmý yapýlmaktadýr. Takla at (6 Nisan 2012) Erzurum’da 5 TEDAÞ iþçisinin yaþamýný yitirdiði gölette yaptýðý incelemenin ardýndan geçtiði Pasinler’de ‘Sayýn bakaným geldiðine çok sevindim’ diyen Mustafa Boðaçayýr’a ‘Hadi bir takla at ya da oyna bir göreyim’

* Geçen mayýs ayýnda Hopa’da Baþbakan Tayyip Erdoðan’ý protesto eden gruba polisin attýðý gaz bombalarýndan etkilenen 54 yaþýndaki emekli öðretmen Metin Lokumcu, kalp krizi geçirerek hayatýný kaybetti. * 21 Mart 2012’de Newroz’da kafasýna gaz bombasý isabet eden Hacý Zengin hayatýný kaybetti. * 9 Ekim 2009’da Cizre’de polisin attýðý gaz bombasý kafasýna çarpan 18 aylýk Mehmet Uytun yaþamýný yitirdi. * 4 Nisan 2009’da Ömerli’deki yürüyüþe katýlan Mustafa Dað, gaz bombasýnýn kafasýna isabet etmesiyle öldü. * 12 Haziran’da Þýrnak’ta polisin attýðý gaz bombasýnÝdris Naim Þahin’in “incilerinden” öne çýkanlar bunlar. Bunlardan sonuncusu ise gaz bombasý konusunda yaptýðý a- dan etkilenen Hatice Ýdin de yaþamýný yitirdi. çýklama. Ýdris bey gaz bombasý ile ilgili yaptýðý açýklamada; Gaz bombasýnýn zararlarýný sadece insanlar üzerinde gaz bombasýnýn tamamen organik olduðunu ve hiçbir þekilgöstermiyor. Bundan birkaç ay önce Sivas’ta jandarma gaz de bir zararýnýn bulunmadýðýný söylemiþtir. Göreve baþladýðý ilk günden itibaren parlak zekasýyla bombalarýný imha etmeye çalýþtý. Bu çalýþma sonucunda 15 sýyrýlan Ýdris Naim Þahin gaz bombasýyla ilgili bazý þeyleri köylü hastanelik oldu. Ve köydeki tavuklarda gazý tattý tabi gözden kaçýrmýþ olacak. AKP döneminde gaz bombasýndan ki. Gazdan etkilenen tavuklara gazdan sonra normal yumurtoplam 7 kiþi hayatýný kaybetmiþtir. Ölümlerden bazýlarý ta çýkarmak yerine misket büyüklüðünde yumurtalar çýkar‘doðrudan gazýn etkisinden’ meydana gelirken, bir kýsmý da maya baþladýlar. güvenlik güçlerinin bombayý geliþigüzel atarak, insanlara öldürücü darbe indirmesiyle meydana geldi. Bilanço þöyle: Her þeye raðmen Ýdris Naim gazýn yararlarýný savunma-

10

* 1 Mayýs 2007’de 75 yaþýndaki Ýbrahim Sevindik biber gazýndan havasýz kalarak öldü. * 27 Nisan 2011’de Bismil’de gaz bombalarýndan etkilenen 60 yaþýndaki Kazým Þeker kalp krizi geçirerek hayatýný kaybetti.

ya devam edebilir. Hatta pek yakýnda Ceylan Önkol’u öldüren bombanýn da organik, Uður Kaymaz’ýn bedenindeki 13 kurþun yarasýnýn da misket izleri olduðunu söyleyebilir. Ama unutmasýn gün gelir devran döner ve bir Ýdris’de organik silahlarýn arkasýna deðil hedefine oturur.


Þili’de Sokak Çatýþmalarý! öðrenci gençlik sokakta Fransa’nýn Amiens Kentinde

!

Fransa’nýn Amiens Kentinde her hafta sonu caddelerde tehlikeli yarýþ yapan gençlerin tutuklanmasýnýn ardýndan çýkan çatýþmalarda binalar ve arabalar ataþe verildi. Yaklaþýk 100 isyancý 150 polisin karýþtýðý olaylarda 16 polis yaralandý. Ayný zamanda sokakta olaylarý izleyenlerden de yaralananlar oldu. Çýkan olaylarda bir eðlence merkezi, iki okul, bir düÞili’de öðrenciler yine sokaklarda. Þili’de parasýz eðizine arabayla birlikte yerle bir edildi. Göstericiler çöp kontim talep eden yüzlerce lise öðrencisi, baþkent Santiago’dateynerlarýndan barikatlar kurdu. Ýç iþeri bakanlýðýnýn ki bazý okul binalarýný iþgal etti ve yollara barikat kurdu. yaptýðý açýklamaya göre yaklaþýk 1 milyon euroluk bir Þili’nin baþkenti Santiago’da çýkan olaylarda 3 otobüs ateþe verildi ve 49 polis yaralandý. Çatýþmalarda polis öðrencilere tazyikli su ve göz yaþartýcý gazlarla müdahale etti. Ayný zamanda öðrenciler izinsiz eylem yapanlara aðýr yaptýrýmlar getiren yeni yasa tasarýsýný da protesto etti. Santiago Belediye Baþkaný Pablo Zalaquet, okul iþgallerine katýlan öðrencilerin burslarýnýn kesileceði uyarýsýnda

maddi zararýn var olduðunu söyledi. Polisin göz yaþartýcý gaz ve plastik mermilerine göstericilerin taþ ve sopalarla karþýlýk verdi. Amiens’in geçmiþte de isyan deneyimi var. Kentin yüksek iþsizlikle, ýrksal gerginlikle ve saldýrgan bir polis kuvvetiyle adý kötüye çýkmýþtýr. Buna raðmen yeni “sosyalist” baþkan François Hollande “Devlet, bu þiddet eylemleriyle mücadele etmek için tüm araçlarýný seferber edecektir. Güvenlik bizim için sadece bir öncelik deðil ayný zamanda da yükümlülüktür” diye konuþtu. “Ýçiþleri Bakaný Manuel Valls derhal Amiens’e gideceðini” kaydeden François Hollande bir sonraki bütçede jandarma ve polise ek kaynaklar ayrýlacaðýný da sözlerine ekledi.

bulundu. Olaylarýn ardýndan konuþan Þili Üniversite Öðrencileri Federasyonu Baþkaný Gabriel Boric, “Bugün Santiago caddelerinde yaþananlardan büyük üzüntü duyuyorum. Ama yaþananlardan, öðrenci hareketinin önerilerine kulak asmayan hükümet sorumludur” dedi.

11


Geçtiðimiz sayýda zindanlardaki devrimci tutsaklara gönderilmesi planlanan mektuplarda bir takým sýkýntýlardan dolayý tutsaklara ulaşmamıştır, bu nedenle Mardin E Tipi zindanýnda bulunan, KCK davasından tutuklanan Barýþ Kaya’nýn görüþçüsünün mektubunu yayýnlýyoruz. “Onu ilk gördüðümde, bu devrimci “delikanlý”nýn çok kýsa zamanda böyle bir noktaya geleceðini aklýmýn ucundan bile geçirmemiþtim. Evet, Amed’e gidiþ, 7 ay sonrasýnda gelen ‘ilk’ gözaltý, ve ilk gözaltýda tutukluluk... 7 aylýk tutukluluðun ardýndan, mahkemenin þaþýrtmayan, ama adeta çýldýrtan kararý: 11 yýl 3 ay... Ve Barýþ’ýn gür sesiyle çýnlayan mahkeme salonu: “Bizi böyle bitiremezsiniz!” Sonra slogan: “ Murat Ördekçi Ölümsüzdür!” Kararýn verildiði mahkeme, 22 Aralýk’taydý. Bir çoðunuz 19-22 Aralýk zindan savaþlarýný bilir. Barýþ, mahkeme salonunda bunu belirtti. Bundan 11 yýl önce, zindanlara yapýlan saldýrýyý, o saldýrý sýrasýnda 28 devrimci tutsaðýn devlet tarafýndan katledildiðini söyledi. Ve ekledi: “Bizi böyle bitiremezsiniz!” Ardýndan, Bayrampaþa Zindaný’ndaki savaþ sýrasýnda kurþunlanarak katledilen TKEP/L tutsaðý Murat Ördekçi’yi anarak, “Murat Ördekçi Ölümsüzdür!” sloganýyla devrimci kararlýlýðýný bir kez daha açýkça gösterdi. Mahkeme sonrasý ilk görüþünde, “ Bunu bir eylem olarak gerçekleþtirdim.” dedi. Ve gözlerinin her zamanki kýzýl ýþýltýsýyla sonlandýrdý konuyu: “ Zindan savaþçýlarýný, zindan cephesinden selamladýk.” Sonrasýnda yargýtay süreci tabii... “Ceza”nýn onaylanýþý. Hem de oldukça ‘komik’ bir iddianameye raðmen. Delil; beyaz bir spor ayakkabý ve siyah bir mont. Burjuvazinin mahkemeleri, kendisinden adalet dilenen aymazlara bir kez daha bu dileniþin trajik sonunu gösterdi. Bu trajedinin bir tarafýnda sürekli bir beklenti; diðer tarafýnda ise insanýn yüreðinde öfke daðlarýnýn patlamasýna yol açan olaylar dizisi... 4 ayrý yasadýþý örgüte üye olmaktan yargýlanan öðrenciler... Saðýr ve dilsiz olduðu halde örgüt propagandasý yapanlar, ve salt alkýþ tuttuðu için yasadýþý örgüt propagandasýndan ceza alanlar... Ve daha burada sayamayacaðýmýz trajediler dizisi. Ve bunlar bugün, her gün rastlanabilen sýradan olaylar haline geliyor. Ama kalbinin ve aklýnýn sesini dinleyenlerin alýþmamasý gereken olaylar... Görüþüne gittiðim günlerin birinde, yaþananlar üzerine Barýþ’ýn yorumu da bu yönde oldu: “Böyle bir süreçte çok doðal bu cezalar. Þimdi, tehlikeli gördüðü her þeye saldýrmaya çalýþan ama emekçi Türk ve Kürt halklarýnýn güçlü ellerinde parçalanacak olan ‘kaðýttan kaplan’dýr bu devlet.” Biliyorsunuz, ilk tutuklandýðýnda Amed’deki zindandaydý. Sonrasýnda yer açýlsýn diye Riha’daki (Urfa) E tipi Zindanýna götürdüler... Bu bir sürgündü... Riha’daki bu zindan, koþullarý en berbat olan zindanlardan biridir. Görüþe gelen kadýnlarý taciz edercesine arýyorlar, iç çamaþýrlarýnýn içine kadar “soruþturuyorlar”. Elbette bu durum korkunç. Tutsaklarýn genel durumu da öyle. Kötü yemekler, yaz sýcaklarýnda kapasitenin çok çok üstünde kalýnan koðuþlar, mektup bekletmeler, kitap ve yayýnlarý geç vermeler vs. vs. Zindan koþullarýný protesto amacýyla koðuþlardan biri tutsaklar tarafýndan ateþe verilmiþti. Ardýndan, Barýþ’ýn da aralarýnda olduðu 70-80 tutsak yangýndan ve olaylardan sorumlu tutularak sürgün edildi. Olaya yönelik açýlan davada tutsaklara yüklü bir para cezasý verildi. Ve disiplin cezalarý. Hücre cezasý, açýk görüþ ve mektup cezalarý... Barýþ‘a da 15 günlük hücre cezasý ve 12 ay açýk görüþ cezasý verildi. Fakat bu cezalar Barýþ’ýn ve diðer devrimci yurtsever tutsaklarýn moralini bozamamýþ; tersine devletin acizliðini göstermiþ, tutsaklarýn devrime olan inançlarýný körüklemiþtir. Þu anda Barýþ hücrede. Yoldaþlarýna, ailesine, sevdiklerine, dostlarýna mektup yazarak ve kitap okuyarak hücre cezasýný ‘çekiyor’.”

12

Ben bu mektupla yaþananlarý kýsaca dile getirmeye çalýþtým. Sizler de yani onlarca devrimci tutsaðýn görüþçüleri, yoldaþlarý, sevdikleri; anlatacaklarýnýzla zindanlarýn sesini, soluðunu arttýrabilirsiniz.


SÝYAH YÜRÜYÜÞ

Ýspanya hükümeti ekonomik krizin kendilerine vereceði büyük zararý engelleyebilmek için birçok alanda kesintiler yapýyor. En son maden iþçilerine verilen devlet desteðinin yüzde 63’ünü kestiler. Bu kesintileri kabul etmeyen maden iþçileri greve baþladý. Ýspanya devletinin kolluk kuvvetleriyle çatýþmaya giren iþçilerden birçok yaralý ve gözaltý oldu ama maden iþçileri mücadelelerine kararlý bir þekilde devam ettiler. Bu kararlý mücadeleyi son 20 yýlda üçüncü kez yaptýklarý “siyah yürüyüþ” adýný verdikleri, Madrid’e yürüyüþle sürdürdüler. Ýþçiler yürüyüþü 19 günde tamamladýlar ve 400 km yol katettiler. Yürüyüþ sýrasýnda da polisin iþçilere yönelik saldýrýsý plastik mermi ve gaz bombalarýyla devam etti. Polisin bu saldýrýlarýna karþý iþçiler pasif kalmayarak el yapýmý ‘roketler’ kullandýlar ve yollar barikatlarla kapatýldý. Madrid’de coþkulu karþýlama; Ýspanya’ nýn baþkentinin merkezinde, Sol Meydaný’ nda maden iþçilerine destek vermek amacýyla 25 bin kiþi siyah yürüyüþü ‘ÞAMPÝYONLAR’ sloganý ile karþýladý Madrid halkýnýn büyük destek verdiði eylemde ‘Ýþçi Madrid Madencileri Destekliyor’ , ‘Yaþasýn Ýþçi Sýnýfýnýn Mücadelesi’ ve ‘Evet, Evet Yapabiliriz’ sloganlarý atýldý. Ýþçilere her kesimden ‘Öfkeliler’ ve ‘15 Mayýs (15-M) ‘ hareketleri itfaiyeciler ve eðitimdeki kesintileri protesto eden öðretmenlerden de destek geldi, maden iþçilerini destekleyen bir kiþi bir muhabire þu açýklamada bulunuyor “madencileri desteklemek için sokaða çýktýk ama kesintiler hepimizi etkiliyor. Bugün biz onlarý destekliyoruz yarýn onlar bizi destekleyecek”. Maden iþçileri, “baþlattýðýmýz yürüyüþ sona erdi ama mücadelemiz sona ermedi” diyerek, ispanya iþçi sýnýfýnýn mücadelesinin süreceðini belirtti. Ekonomik krizin daha da derinleþmesi Ýspanya Hükümeti ve diðer Avrupa ülkelerini kesintilere ve kemer sýkma

politikalarýný uygulamak zorunda býrakmaktadýr. Belki bu kesintiler ülkelerdeki toplumsal gücü harekete geçirmesinden dolayý hükümetlere geri adým attýrabilir. Ancak kesin olan bir þey var, o da, derinleþen ekonomik kriz ve toplumsal gücün harekete geçmesi kapitalizmin sonunu getirmektedir.

Memurlar Sokakta

Ýspanya hükümeti kelimenin tek anlamýyla deli gibi kesintilere devam ediyor. Þimdi de kamu çalýþanlarýnýn noel ikramiyesinin kesilmesi ve Katma Deðer Vergisine yapýlan artýþ büyük tepki aldý. Memurlar son 3 yýldýr sürekli olarak kesintilere maruz kalýyorlar. Memurlar sisteme olan tepkilerini “zenginden deðil fakirden kesinti yapýyorlar” diyerek dile getirdiler. Ýþçi sendikalarý

2015 yýlýna kadar yapýlacak 65 milyar Avroluk kesintileri protesto etmek için 19 Temmuz ‘ da baþkent Madrid baþta olmak üzere Ýspanya’nýn bir çok þehrinde protesto ettiler. Memurlarýn eylemine birçok alanda çalýþan iþçi ve emekçiler destek verdi. Açýk olan bir þey var ki Ýspanya hükümeti bu krizden paçayý kolay kurtaramayacak. Derinleþen kapitalist kriz Ýspanya’yý devrime gebe bir ülke haline getiriyor. Ýspanya iþçi sýnýfýnýn son zamanlarda ki eylemleri onlarýn örgütlülük düzeylerini bizlere açýk bir þekilde gösteriyor. Ýþçiler ve emekçiler polis ile karþý karþýya kaldýðý durumlarda bile pasif eylem biçimini deðil sonuç verecek olan eylem tarzlarýna gidiyor. Ve asla polis ile karþýlaþtýðýnda geri adým atmýyor. Çünkü artýk Ýspanya iþçi sýnýfý çözümün sokakta olduðunu biliyor.

13


Antep iþçi sýnýfý baskýlara karþý sokakta!

Antep Baþpýnar Organize Sanayi’de maaþlara yapýlan komik zamlar, tekstil iþçilerini patlama noktasýna getirdi. Kölece çalýþma ve yaþama koþullarý en sonunda iþçilerin patlamasýna yol açtý. Üretimi durduran binlerce iþçi eyleme geçti. Yüz bini aþkýn iþçinin çalýþtýðý Baþpýnar Organizede huzursuzluk had safhada. Ýlk olarak 1500 iþçinin çalýþtýðý Þireci Tekstil’de 4 Aðustos günü iþ býrakma eylemi baþladý. Patronun iþçi maaþlarýna 10 lira gibi komik bir þekilde zam yapmak istemesi iþçileri harekete geçirdi. Maaþlarýnýn yükseltilmesi talebiyle iþ býrakan Þireci Tekstil iþçileri, 4 günlük bir mücadelenin sonunda ücretlerde 35 liralýk bir artýþ ve eyleme katýlan hiçbir iþçinin iþten çýkarýlmamasý noktasýnda anlaþarak iþbaþý yaptý. 500 iþçinin çalýþtýðý Gür Ýplik, 600 iþçinin çalýþtýðý Canan Þireci Tekstil’in hemen ardýndan iþ býrakma eylemleri Tekstil, 200 iþçinin çalýþtýðý Motif Ýplik ve Meltem Tekstil iþardý ardýna gelmeye baþladý. 1500 iþçinin çalýþtýðý Gürteks, çileri fabrikalarýnda iþ býrakarak fabrika önlerinde (gecegündüz) eyleme baþladýlar. Gürteks iþçileri 8 Aðustos günü iþ býraktý. Üretimi tamamen durduran Gürteks iþçileri sendikayý da bir kenara iterek(Öz Ýplik Ýþ) doðrudan kendi temsilcileri ile patronla olan görüþmeleri sürdürüyorlar ve anlaþmak üzere olduklarýný belirtiyorlar. 10-15 yýllýk iþçilerin dahi asgari ücretle çalýþtýðý iþ yerinde iþçiler kendi temsilcilerini kendileri seçmiþ ve taleplerini bu temsilcileri ile 1000 lira net maaþ, 3 ayda bir olmak üzere dört ikramiyenin ödenmesi ve mesainin yüzde 10’u olan 100’er liralarýn aylýk ödenmesi þeklinde sýralýyorlar. Yine ayný þekilde üretimleri durduran Motif Ýplik ve Gür Ýplik iþçilerinin eylemleri de devam ediyor.

Güney Afrika’da Maden Ýþçilerine Katliam

14

Güney Afrika maden iþçileri polis tarafýndan katledildi. Grev’deki iþçilere polis silahlarla ateþ etti ve 20 iþçiyi aþkýn kiþi katledildi. Güney Afrika’da dünyanýn en büyük üçüncü platinyum üretiminin yapýldýðý Lonmin Marikana madeni faaliyetlerini durdurdu. Maden’de 3 bin kadar iþçi ücret artýþý talebiyle greve gitti. Ýþçilerden biri: ‘Biz çok çalýþýyoruz, makinalarý kullanýyoruz ama çocuklarýmýzý okula gönderecek gücümüz yok. Para istiyoruz. Buraya polis göndermelerinin hiçbir anlamý yok, çünkü biz kimseyle kavga falan etmiyoruz. Tek istediðimiz geçinecek para.’olduðunu belirtiyordu. Lonmin yönetimi, grevi bitirmemeleri halinde bütün çalýþanlarýn iþine son verileceði uyarýsý yapýyor. Geçtiðimiz cuma gününden beri iþ býrakma eylemi yapan çalýþanlar, dün maden ocaðý yakýnlarýndaki bir tepeyi iþgal ederek protestolarýný sürdürdü. Katliamdan sonra tansiyonun yüksek olduðu belirtiliyor. Bu arada sosyal medyada yayýlan videolarda polisin direk onlarca iþçinin üzerine ateþ açtýðý görülüyor.

‘Polisin olmadýðý yerde dostluk kazanýr’

Adana’da Toroslar Elektrik Daðýtým A.Þ.’de (Tedaþ) taþeron kadroda endeks okuma elemaný olarak çalýþýrken yaklaþýk 200 gün önce iþten çýkartýlan 100 iþçi eylemlere devam ediyor. Maaþlarýnýn ve tazminatlarý ödenmediði için eylem greve çýkan iþçiler eylemlere devam ediyor. Geçtiðimiz günlerde grev alanýna barikat kuran polisin bu tutumuna karþý iþçiler barikat içerisine girerek maç yapmaya baþladý. Maç öncesinde polisle de dalga geçmeyi ihmal etmeyen iþçiler polislere ‘isterseniz sizde gelin ancak biz kazanýrsak barikatýnýzý alýp gidersiniz’ diyerek gülüþmelere neden oldu. Maçýn ardýndan konuþan iþçiler, “Polisin olmadýðý yerde dostluk kazanýr” diyerek anlamlý bir mesaj verdiler. Enerji alanýnda bir diðer grevde Ýstanbul’ da yaþanýyor. Sendikaya üye olduklarý gerekçesiyle Boðaziçi Elektrik Daðýtým A.Þ. (Bedaþ)’dan atýlan 120 iþçi de eylemliliklerini sürdürüyor. Bedaþ iþçileri ayný zamanda her hafta Cuma günü destek eylemleri düzenliyor.


ÖLENE KADAR EYLEM KARDEÞLÝÐÝ

200 metrede altýn ve bronz madalya kazanan Amerikalý iki siyah atletin, Tommie Smith ve John Carlos’un siyah deri eldivenli yumruklarý havada, baþlarý önde posteri yýllarca hayal dünyamýzý ve asýl oda duvarlarýmýzý süslemiþti. Ýtiraf ediyorum ki, Aynur Çaðlý’nýn o muhteþem haberini okuyana kadar ayný karede önde duran, gümüþ madalyalý Avustralyalý beyaz atlete hiç dikkat etmemiþim. Adý Peter Norman imiþ... Ýþte bu atlet geçen hafta öldü. Haberin ve konunun tekrar gündeme gelmesinin sebebi budur. Gelelim hikayeye... Mexico City’de 200 metre finali koþulmuþ. Amerikalý (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliði Avustralyalý (beyaz) Peter Norman kazanmýþ. Madalya töreni için bekledikleri sýrada, Carlos, Peter Norman’ýn yanýna gelerek sormuþ: - Ýnsan haklarýna inanýyor musun? - Evet, inanýyorum. - Peki ya Tanrý’ya? - Bütün kalbimle... Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarýndaki eylem planýný açýklamýþlar, Norman tereddütsüz katýlmýþ: - Ben eyleminizi destekleyeceðim, bana ne yapmam gerektiðini söyleyin! Ýlk defa, o günler için müthiþ bir provokasyon hatta devrim sayýlacak bir eylem planlýyor iki genç adam: Amerika’daki ýrk ayrýmcýlýðýný ve siyahlara reva görülen fakirliði ve ikinci sýnýf vatandaþlýðý protesto edecekler... Ama nasýl? Fikir Norman’dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sað tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliði sembolize etmek için çýplak ayakla kürsüye çýkýyorlar, baþlarý kederle öne eðik, sýkýlý yumruklarýný havaya kaldýrýyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanýþmasýný göstermek için kalbinin üstüne ‘Ýnsan Haklarý Ýçin Olimpiyat Projesi Hareketi’nin kokartýný iðneliyor. Amerikan milli marþý çalarken plan

icra ediliyor ve eylem koyuluyor. Ve tabii (hatýrlýyorum) dünya birbirine giriyor. Amerika ayaða kalkýyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalýyor, dünya gazeteleri yumruklarý havada siyah atletlerin fotoðrafýný birinci sayfadan veriyor... Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahýn spor kariyerini o saniye bitiriyor. Eylem amacýna ulaþmýþ, Amerika’daki zenci azýnlýðýn durumu dünya gündemine girmiþtir. Smith ve Carlos spor hayatlarýný (ve buna baðlý olarak geleceklerini) feda etmiþler ama dünya tarihine geçmiþlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiþ siyahýn ilahý haline gelmiþlerdir. Peki ya Avustralyalý beyaz Peter Norman? Meslektaþým Aynur’un anlattýðýna göre, Norman’ýn da hayatý kararmýþ. Tommie Smith diyor ki: “Peter, bir beyazdý. O günlerde siyahlarýn haklarýný savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiði sahibi beyaz çok azdý. Peter, Avustralya’ya döndüðünde kimse yüzüne bakmadýðý gibi, herkes tarafýndan yargýlandý. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dýþlandý. Tehditler, iþsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sýkýntýlý günler yaþadýk ki, üçümüzün de ilk evliliði sona erdi.” Avustralya Devleti Norman’ý ölene kadar affetmemiþ ama... Norman intikamýný mezara götürmüþ: 1968 Olimpiyatlarý finalinde ikinci olurken

kýrdýðý 200 metre Avustralya rekoru hâlâ, 38 yýl sonra kýrýlamamýþ. Ölene kadar süren ‘eylem kardeþliði’... Ýki amerikalý ve bir Avustralyalý ‘lanetli’ atletin o gün baþlayan ‘eylem kardeþliði’ ve dostluklarý ömür boyu sürmüþ. Aradan geçen 38 yýl boyunca, yazýþmýþlar, buluþmuþlar, görüþmüþler. Ta, geçen hafta, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaþýnda ölene kadar. Ve þimdi, fotoðrafýn saðýna tekrar bakýn Melbourne’de yapýlan cenaze töreni. ‘Onurlu beyaz atlet’ Peter Norman’ýn tabutu, Tommie Smith (solda)

15


Anne; Ben Sende Gömülüyüm

*Yýllardýr kapýsýný kitlemeden yatan annelere, Kelimeler düþüyor. Oðul kokan kelimeler. Þimdi gözü uzaklarda bütün anneler kapý eþiðinde çocuklarýný bekliyor. Kelimeler düþüyor. Düþen her kelime, gözyaþýna karýþýyor. Gözyaþýnýn düþtüðü toprak yeni doðacak kahramanlara filizleniyor. Yeni oðullara, yeni kýzlara… Anne baþýný kaldýrýyor gökyüzüne. Gökyüzü oluyor anne. “Yýldýzlar, yýldýzlar kadar çok çocuklarým. Yýldýzlar kadar çok.” Yaðmur düþüyor þehre. Gülüyor anne. Yaðmur gökyüzünün gülüþüdür oðul. Bulutlarda konuktur her genç ölen Yaðmur gökyüzünün gülüþüdür oðul. Sakýn aðlýyorum sanma. Gözyaþý annenin emanetidir hayata. Gözlerime bakýp umut nedir diye soruyorlar ya, Umut aðlamaktýr. Gözyaþýný Yitirmemiþ annelerdir umut. Neredesin oðul? Anne diyen sesin nerede? Hani mutfakta yemek yaparken, hani bir gözüm hep saatte, bir gözüm hep haberlerde. Seni merak ettiðim o zamanlarda gelirdin sessizce gülerek sarýlýrdýn bana. O kokun, o kokun nerede? Kokunu da, sesini de kaybedemezler ya oðul. Gözlerin nerede? Hani devrimden sonra derdin o gün anne, o günden sonra derdin… Hani masallarda bile olmayacak kadar güzel þeyler anlatýrdýn. O güzellikleri anlatýrken parlayan gözlerin nerede?

16

Oðul… Anneler en karanlýk gecelerde, güneþi bekliyor. “Oðlum böyle bir gece yitip gitti iþte.” Evde en sevdiði yemeðin kokusu… “Oðlum böyle bir gece yitip gitti iþte.” Beyaz eþarbýnýn ucu hep ýslak annelerin. Beyaz eþarbýnýn ucundan süzülen gözyaþý düþüyor topraða. Þimdi her annenin topraða düþen her gözyaþý ülkemde bir çiçek oluyor. Dallarýnda oðullar, kýzlar çiçekleniyor. Bir gözyaþý… Ve bir oðul daha düþüyor. Bir gözyaþý. Bir oðul daha yitiyor. Ben bilirim annem diyor oðul. Annem merak eder beni. Cezaevlerinin kapýsýna taþýnýyor tüm þefkatiyle anneler. “Oðlum” diyor resmi üniformalý adamlara. “Oðlum nerede?” “Karanfil kokan oðlum vardý benim.” “Anne” derdi. “Anne sakýn üzülme” Kitaplar, koþuþturmacalar… Oðlum kadar güzel çocuklar vardý. Oturup güzel düþlerinden bahseden çocuklar. Hepsini aldýnýz bir gece yarýsý, onlar nerede? Þehrin tüm ýþýklarý söndüðünde, tek bir aydýnlýk kalýr. Anne kapatmaz ýþýðýný. Ya gelirse oðlum. Gözü yollarda, perde ardýndan bekler hep. Þehir geceye büründüðünde tek bir ýþýk kalýr. O ýþýk ki annedir. O anne düþlerinde örter oðlunun üzerini. O annelerin doðurduðu çocuklar ýþýklý düþlere taþýr bir ülkenin geleceðini. Ben anneyim. Dallarýmda tomurcuklanan çiçektir oðlum. Bir oðlun yitiþiyle solar mý bahçe? Tarih analarýn dallarýndan tomurcuklanan oðullarla, kýzlarla doludur. Biz ki zulme direnmenin ustasýyýz. Kýrýlsa da dalýmýz ve sadece oðullar deðil anneler bile kaybedilse bir gün…Tarih yine yaratacaktýr anneleri. O anneler ki kahraman doðurmanýn ustasýdýr…

CİRAN




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.