KOMÜNİST DEVRİM
SINIFLAR SAVAÞIMINDA PROLETARYANIN ÖRGÜTTEN BAÞKA SÝLAHI YOKTUR!
TEMMUZ AÐUSTOS’TA UNUTMADIKLARIMIZ, HATIRLADIKLARIMIZ
1 1-4 4 T Te em mm mu uz z 1 19 98 80 0
1 - 4 Temmuz 1980’de TC kapitalist diktatörlüðünün yükselen sýnýf savaþýnýn ve ezilen Alevi kesimlerinin önünü kesmek için planladýðý, önce Maraþ’ta tezgahladýðý katliam giþimi Çorum’da sahnelendi. Genellikle kontr-gerilla ve MHP gibi faþist odaklarýn devrede olduðu örgütlenmelerin sýnýf ve kitle hareketinin önünü kesmek, yönünü saptýrmak için kitlelere yönelik uyguladýklarý saldýrý ve terör, özellikle alevi emekçilerin yaþadýðý mahalle ve köylere yönelmiþti. Ancak devrimcilerin bu semt, mahalle ve köylerle olan iliþkileri, planlanan faþist saldýrýlarý bir nebze olsun boþa çýkarabilmiþti. Maraþ, Çorum ve Samsun’u kapsayan bu saldýrýlar 12 Eylül’den sonra devrimcilerin almýþ olduklarý yenligiylede baðlantýlý olarak alevi ezilenlerini ve emekçilerini devletle barýþtýrýlmasýnýn bir vesilesi olarak kurgulanmýþtýr. Yani havuç ikram edilmeden önce atýlan sopadýr. Diktatörlüðün neyi hesapladýðýndan baðýmsýz olarak ise devrimci komünistlerin bilince çýkarmalarý gereken þey ise, kitleler ile devrimcilerin baðýný koparmak, kitleleri yýldýrmak için devlet, gerici þiddetin çýplak þekliyle örgütlendiði kurum bu saldýrýlarý dün yaptý, bugün yapýyor ve yarýn da yapacaktýr. Onun için buna denk bir hazýrlýk ve örgütlenmeyi hayata geçirmek, devrimcilerin 2 2
T Te em mm mu uz z
1 19 99 93 3
örgütlenmesi ile kitlelerin örgütlenmesini layýkýyla yerine getirmektir. 1 2 Eylül darbesi ile yenilgiye uðrayan devrimci hareket ve kitleler, 1985’lerden itibaren toparlanma ve arayýþ içine girmiþlerdir. Bunun yanýnda TC’nin boðuþmak zorunda kaldýðý Kürt Hareketi de Kürt ulusal bilincinin kökleþmesini saðlamýþ, belli bölgelerdegerilla faaliyetini yoðunlaþtýrmýþtýr. Kamu iþçilerinin sendikalaþma ataðý, Kürt’lerin ulusal taleplerle tarih sahnesine çýkmasý, iþçi sýnýfýnýn bahar eylemlilikleri, Zonguldak Grevi gibi geliþmeler; TC için olumsuzluklarý yansýtmaktadýr. Tamda böyle bir ortamda, sýnýf hareketinin önünü kesmek ve yönünü saptýrmak için bir kemalizm - þeriat ekseninde bir bölünme yaratmak için suni bir ayrým oluþturulmaya çalýþýlmýþtýr. Diktatörlük, Sivas’ta yapýlan Pir Sultan Abdal Þenliði’ni fýrsat bilmiþ ve kendi kýþkýrttýðý ve örgütlediði faþistleri, gericileri ‘din elden gidiyor” teraneleri eþliðinde ayaklandýrmýþ, Madýmak Oteli’nin yakýlmasý sonucu onlarca “aydýn,düþünür, ozan, sanatçý” katlettirmiþtir. Þenliklere giden devrimci çevreler ise Alibaba Mahallesi’nde kitlelerle belli bir direniþi yaratabilmiþlerdir. Ortada bir þeriat tehlikesi varmýþ gibi göstererek iþçi ve emekçileri kemalist-þeriatçý, alevi-sünni gibi yapay ayrýmlarýn kýskacýna almayý hedeflemiþtir. Hatta sonralarý misyonunu “þeriatla mücadele bizim iþimiz” diye açýklayan çevrelerin de türemesine vesile olmuþtur. Devlet hedefinde oldukça baþarýlý olmuþ, þeriatý, dincileri hedef göstererek kendi kýyýcýlýðýný ve gericiliðini gizlemeyi baþararak kitleleri paralize etmeyi, yedeklemeyi baþarmýþtýr. Komünistlerin
20
Sivas Katliamý’nýndan sonra öne sürdükleri “Ne þeriat, ne kemalizm, yolumuz sosyalizm”, “Mezhep savaþýna deðil sýnýf savaþýna” þiarlarý o gün komünistlerin ayýrt edici yönünü oluþturuyordu. Ayný þiarlar bu günde geçerliliðini korumaktadýr. Ancak 2 Temmuz’dan bu güne devrimci harekete kurulan tuzaklar ve devrimci hareketin bu tuzaklara basmasý sonucu, kapitalist diktatörlük Sivas’ta murat ettiði ezilenleri kemalizm kanalýyla düzene yedekleme iþini kýsmende olsa baþarmýþtýr. Yaþananlarýn sýnýfsal içeriði karartýlmýþ, devletin katliamcý yüzü gizlenmeye çalýþýlmýþ ve basit bir alevi-sünni çatýþmasý mertebesine indirgenmiþtir. Ancak bilince çýkarýlmasý gereken, Sivas Katliamý’nýn ardýnda gericiliði, yobazlýðý devletin dýþýnda aramamak-
Te m m u z - A ð u s t o s
1 996
týr. Tek gericiliðin burjuva gericilik olduðunu unutmadan devrimcilerin kendi gündemlerine yoðunlaþmalarýdýr. D evrimci hareketin Temmuz - Aðustos 1996’da gerçek-
leþtirdiði Ölüm Orucu veSüresiz Açlýk Grevi eylemi sonucu 12 devrimci öldü. 12 Eylül zindanlarýnda Haziran 1984’te gerçekleþtirilen ölüm orucu eyleminden sonra yapýlan ilk kapsamlý ölüm orucu ve süresiz açlýk grevi eylemi, Gazi Ayaklanmasý ve 1996 Kadýköy 1 Mayýs isyanýnýn ardýnda gelen bir eylem olmasý bakýmýndan önemlidir. Önemi, devrimci hareketin kitllelerle baðýnýn görece oldukça iyi olduðu bir dönemde zindanlarda ölüm orucu ve süresiz açlýkgrevi eylemi zindanlarýn dýþýnda güçlü bir destekle, iþçi sýnýfýnýn yoksul kesimlerinin eylemi ile desteklenememiþtir. Sadece Aydýnlý Köyü’nde kurulu Gebze Organize Deri Sanayi iþçilerinin devrimci tutsaklarla dayanýþma eylemi bu deðerlendirmenin dýþýndadýr. Deri iþçilerinin bu örnek eylemi, sýnýf mücadelesinin dýþarýda ve içeride sürdüðünün, birbirinden yalýtýk olmadýðýnýn da kanýtýydý. Zindanlarda sürdürülen mücadelenin sýnýf mücadelesinden kopuk ele alýnmasý, sýnýf mücadelesinin devamý olarak görülmemesi varolan ideolojik gözbaðlarýna iþaret etmektedir. Bu gözbaðý yýrtýlýp atýlmadýðý sürece mücadelenin sürekliliði ve elde edilen baþarýlarýn kazaným hanesine yazýlmasý pek olanaklý görülmemekte. 1996 Ölüm Orucu ve Süresiz Açlýk Grevi Eylemi, Gazi Ayaklanmasý ile baþlayan, 1996 Kadýköy Ýsyaný ile doruk noktasýna ulaþan kitle hareketinin, geri düþüþün baþlangýcýný oluþturmaktadýr. Kitlelerin ve devrimcilerin Gazi Ayaklanmasý sýrasýnda kazandýklarý kendi güçlerine güven bu eylemde unutulmuþtur. Gazi Barikatlarý’na düzenle devrimcileri ve kitleyi barýþtýrmaya gelen aydýncýklar, barikatlardan devricilerin ve kitlenin ellerinin tersiyle itilmiþ, kitle kendi temsilcileri taleplerini dile getirerek barikatý kaldýrmýþ, ölülerimize sahip çýkmýþtý. Fakat f 1996 Zindan direniþlerinde ise ayný aydýnlar (Z. Livaneli ve diðerleri) devrimcilerle devleti uzlaþtýrma iþini üstlenmiþler, devrimciler nezdinde de hüsn-ü kabul görmüþlerdir. Bu durum Gazi’de kazanýlanlarýn yitirilmesi anlamýna gelmektedir. 1996Ölüm Orucu ve Süresiz Açlýk Grevi eylemi sonucu iþçi sýnýfýnýn en güzide evlatlarý canlarýný seve seve ortaya koymuþlardýr. Onlarýn bu direngenliklerini, baþeðmezliklerini kavgamýzda yaþatacaðýz! devamý sayfa 19’da
DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET MERKEZ YAYIN ORGANI SAYI: 11 TEMMUZ-AÐUSTOS 2005 FÝYATI: 1YTL
Türkiye kapitalist cumhuriyeti, son aylarda yaþanan siyasal geliþmelerin yarattýðý saldýrý kon-
DÜZENÝN ARTAN SALDIRILARI, HAZIRLIK DÖNEMÝ VE BÝZ
septini yaþama geçirmeye çalýþýyor. Düzen sözcüleri tarafýndan dile getirilen “topyekün saldýrý” konsepti, devrimciler ve komünistler açýsýndan daha da aðýrlaþmýþ görev ve sorumluluklarýn ortaya çýkacaðýný gösteren iþaretleri içinde taþýyor. Newroz’da yaþanan bayrak olayýndan sonra genelkurmayýn düðmeye basmasýyla yükseltilen þovenizm dalgasý; 1 Mayýs’tan sonra Kürt ulusal güçlerinin gerillalarýna ve Kürt kurumlarýna yönelik saldýrýlar; devrimci hareketin gerilla mücadelesi veren güçlerine özelde MKP güçlerine- dönük operasyonlar; kýsmen de olsa devrimcilerin üzerinde estirilen tutuklama furyasý; liberal aydýnlarýn son günlerdeki açýklamalarý ile “Kürt sorunu” ve “demokratikleþme” söylemleri; terörle mücadele yasasýnda yapýlmasý düþünülen deðiþiklikler; gecekondu yýkýmlarý; hýz verilen özelleþtirmeler vb. Ýþte tüm bu geliþmeler saldýrý konseptinin somut göstergeleridir. Düzen cephesindeki tabloya genel bir bakýþ atacak olursak, “yürütmenin” görevini layýkýyla yerine getirdiði, burjuvazinin farklý kesimlerinin ama özellikle tekelci büyük burjuvazinin karlarýný tatlý tatlý arttýrdýðýný gözlemliyoruz. Ancak bu tablonun ayrýntýlarýný inceleyecek olursak burjuvazi ve düzen güçleri açýsýndan da zor, karmaþýk ve sorunlarla dolu bir durum söz konusu olduðunu görüyoruz. Türkiye’deki burjuva düzeni, uzun zamandýr dünya kapitalist sistemindeki hiyerarþide bir üst basamaða sýçramanýn çabasý içindedir. Bu çaba ise Türkiye kapitalist sisteminin sermaye birikiminin dayattýðý bir durumdur. Türkiye kapitalist sisteminin emperyalist hiyerarþideki yükselme çabalarýyla ilgili görüþlerimizi daha önceki sayýlarýmýzda iþlemiþtik. Bugün söylenmesi gereken ise burjuva düzeninin henüz bölgesel bir alt-emperyalist güç olamadýðý ancak yeniden yapýlanma süreçlerini son hýzla bu yönde devam ettirip 5–6 yýldýr Kürt hareketine yönelik teslimiyetçi çizgiyi derinleþtirme müdahaleleri ve devrimci harekete karþý tasfiyeci ve düzen içine çekme saldýrýlarý ile iþçi sýnýfýnýn en dinamik, yoksul kesimlerini çeþitli yöntemlerle bastýrdýðýdýr. Uluslar arasý konjonktürün (özellikle Irak savaþýyla birlikte Güney Kürdistan’da yaþananlarýn) zaman zaman TC’yi zorladýðý, son dönemdeki saldýrýlar da bu sürecin tamamlanmayýp, devam ettiðini göstermektedir. TC’nin alt-emperyalistleþme hedefi devam etmektedir. Bu yüzden bölgedeki rakipleri karþýsýnda daha da güçlü olabilmek için
önce “içeriyi” düzenlemesi gerekmektedir. Kürt hareketine dönük saldýrýlar da devrimci harekete yönelik saldýrýlar da bu amaçla yapýlmaktadýr.
Rejimin Yeniden Yapýlanma Çabalarý ve Karþý Ýdeolojik, Örgütsel Mücadele
Türkiye’deki burjuva rejimin ‘yeniden yapýlanma’ giriþimlerini dünya kapitalist sistemindeki yerini yükseltmek ve paylaþýmdaki payýný arttýrmak için gerçekleþtirdiðini belirttik. Bu yeniden yapýlanma sürecinin farklý farklý yönlerini yayýnýmýzda iþliyoruz. Vurguladýðýmýz bu yapýlanmanýn kimi yönleri dönem dönem rejim tarafýndan özel bir baský ile hayata geçirilmeye çalýþýlýyor. Özellikle düzenin son yýllarda özel bir basýnçla üzerinde durduðu konular; rejimin Kemalist ideolojisinden vazgeçmeksizin, bir tür revizyon ve restorasyon giriþimleridir. 90’lý yýllarýn sonundan itibaren Kürt ulusal mücadelesinin burjuva demokratik çözüm zeminine gerileyiþi ile kapitalist cumhuriyetin 75. yýl kutlamalarýyla yükseltilmeye baþlatýlan Türk milliyetçiliðini ortak bir payda olarak tüm topluma empoze etme çabalarý, sonraki yýllarda yeni gündemler, yeni araçlar, yeni aktörler eliyle devam ettirildi. Baþlarda rejim kendi resmi güçleri ve bir kýsým küçük burjuva faþist güçlerle gerçekleþtirdiði sýnýrlý kitle hareketliliðini zaman içerisinde daha da arttýrdý. Son aylarda özellikle de Newroz’dan sonra yükseltmeye çalýþtýðý þovenizm ve milliyetçilik dalgasýna resmi ve sivil faþist güçlerin dýþýnda, iþçi sýnýfýnýn yoksul kesimlerini deðil ama sendikalarda örgütlü ayrýcalýklý kesimlerini katabilmeyi baþardý. Örneðin kimi illerdeki bayrak yürüyüþlerine TürkÝþ’in, Hak-Ýþ’in üyeleri ve yaný sýra Kamu-Sen gibi gerici memur sendikalarýnýn üyeleri katýlmýþtýr. Ýþçi sýnýfýnýn düzen içi sendikalarda örgütlü olmayan kesimleriyse bu dalgayla geniþ bir þekilde harekete geçirilemedi. Genel olarak sýnýfýn bu kesimlerinin kendilerini düzen içi sendikal örgütlenmelerde deðil, varoþlardaki hareketliliklerde ifade ettiklerini çeþitli defalar dile getirdik. Devletin þovenizm dalgasýna varoþlardan eylemli destek gelmese de bu
sayýmýz
Günler Aðýr, Günler Ölüm Haberleriyle Geliyor,Burjuva Saldýrýlar Artýyor:........................sf 5 Komünistlerin Ulusal Sorunla Ýlgili -II:..... ...........sf 9 Alanlardan Yoldaþlardan: ..................................sf 11 Devrimci Örgütte Güvenlik Sorunu:..............................................................sf 12 Devrimci Örgütte Eðitim:...................................sf 16 Temmuz Aðustosta Unutmadýklarýmýz, Hatýrladýklarýmýz: .........................................Arka sayfa