2
güncel
2-16 Nisan 2008
Devrimci Demokrasi’den
Önceki say›m›zda yine bu sayfada polisin da¤›t›mc›lar›m›za yapt›¤› sald›r›n›n haberini vermifltik. Keyfi uygulamalar›n› sürdüren polis bu sefer de Demokratik Haklar Derne¤i ve Dersim Kültür Derne¤i üyelerine sald›rd›
Ülkemiz hakim s›n›flar›n›n yeni planlar› do¤rultusunda geliflen bir dizi olayla (Türban sorunu, Ergenekon çetesi, Kürt ulusal hareketine yönelik imha operasyonlar› ve sözde çözüm paketi, AKP'ye aç›lan kapatma davas›, vb) insanlar›n kafalar›n›n buland›r›ld›¤›n› kabul etmek gerekir. Bu gündemlerle birlikte kitlelerin kafas›nda "AKP Kürt sorununu çözecek mi", "Kemalistler darbeci, AKP'liler demokrat m›", "AKP fleriatç› m›", "‹ran m› oluyoruz" fleklinde oluflan, oluflturulan düflünceler bunu göstermektedir.
Polis keyfi aramaya direnen dernek çal›flanlar›na sald›rd› DERS‹M/Merkez- Demokratik Haklar Derne¤i ve Dersim Kültür Derne¤i çal›flanlar›, polisin keyfi uygulamalar›na direnince sald›r›ya maruz kald›lar. Önceki say›m›zda da yine Dersim'de polisin keyfi olarak yapmak istedi¤i kimlik kontrolü uygulamas›na direnen da¤›t›mc›lar›m›z›n darp edildi¤i haberine yer vermifltik.
Demir, Umut Karabulut, Önal Bak›r ve Cihan Balc› gö-
dia edilen dernek çal›flanlar›, 27 Mart günü ç›kar›ld›k-
zalt›na al›nd›. Polislerin sald›r› s›ras›nda gözalt›na ala-
lar› mahkemede serbest b›rak›ld›lar.
Newroz kutlamalar› s›ras›nda Kürdistan illerinde terör estiren polis, 26 Mart tarihinde, keyfi uygulamalar›na direnen Demokratik Haklar Derne¤i ve Dersim Kültür Derne¤i üyelerine sald›rarak 7 kifliyi gözalt›na ald›. Otogar yak›nlar›nda Demokratik Haklar Derne¤i üyelerine kimlik kontrolü ve üst aramas› uygulamas› yapmak isteyen polis, Dersim Kültür Derne¤i üyesi Murat Kur'un olay› görerek "bu müdahalenizin sebebi nedir" diye sormas›yla her iki derne¤in üyelerine de sald›rd›. Dernek çal›flanlar› polisin yo¤un fliddetine maruz kal›rken, sald›r›da Demokratik Haklar Derne¤i çal›flanlar› Taner Gökbafl, Ali Haydar Çatakçin, Selma
ler taraf›ndan gözalt›na al›nd›.
mad›¤› Murat Kur ise, sald›r›n›n yafland›¤› gün Dersim Kültür Derne¤i'nin Ovac›k ilçesinde düzenledi¤i etkinli¤e kat›ld›ktan sonra akflam saatlerinde Dersim mer-
Sald›r› protesto edildi Öte yandan polisin bu keyfi uygulamalar›n› ve der-
keze dönerken eski adliye önüne y›¤›nak yapan polis-
nek çal›flanlar›na yapt›¤› sald›r›y› protesto etmek için
Emniyet müdürlü¤üne götürülen dernek çal›flanla-
sald›r›n›n yafland›¤› gün akflam saatlerinde bir araya
r›, burada da polis fliddeti ve tehditlerine maruz kald›-
gelen Dersim Kültür Derne¤i, DHP, Temel Haklar ve
lar. Gözalt›nda bir polis amiri "sizin t›rnaklar›n›z› çeke-
Özgürlükler Derne¤i, EMEP, KESK ve DTP üyeleri Sa-
rim, kan›n›z› emerim" fleklinde tehditler savurarak, der-
nat Soka¤›'nda bas›n aç›klamas› yapt›lar. Grup ad›na
nek çal›flanlar›na fiziki sald›r›da bulundu.
aç›klama yapan Tunceli Dernekleri Federasyonu (TU-
Polis ile dernek çal›flanlar› aras›nda ç›kan arbede-
DEF) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Mükan, gözalt›na al›-
de, bir polisin a¤›r yaraland›¤› ve hayati tehlikesi bu-
nan dernek çal›flanlar›n›n serbest b›rak›lmas›n› ister-
lundu¤u için yo¤un bak›mda tutuldu¤u, bir di¤erinin
ken, bu tür sald›r›lara kurumlar›n birlikte karfl› koyma-
de hafif yaraland›¤› gerekçesiyle "görevli memura göre-
s› gerekti¤ini, böylece yeni sald›r›lar› da engellemifl ola-
vini yapt›rmad›klar› ve polise mukavemet" ettikleri id-
caklar›n› söyledi.
Devletin "zarar-ziyan yasas›" teflhir ediliyor DERS‹M / Merkez- ‹sminin yeterince itici ve uzun olmas›ndan olsa gerek, halk›n dilinde "zarar ziyan yasas›" olarak de¤ifltirilen "5233 Say›l› Terör ve Terörle Mücadeleden Do¤an Zararlar›n Tazmini Kanunu" bugünlerde Kuzey Kürdistan'da yaflayan halk›n gündeminde yer etmifl durumda. Evleri, köyleri yak›l›p y›k›lan, zorla göç ettirme uygulamas› yüzünden y›llarca topraklar›ndan uzak kalmak zorunda b›rak›lan halk›n, maddi ve manevi u¤rad›¤› zararlar›n karfl›l›¤›nda ödenecek tazminatlar› düzenleyen bu kanun, bölgede yaflayan halk›n ilerici örgütleri taraf›ndan, asl›nda halk›n ç›kar›na olmayan bir nitelikte oldu¤u için teflhir ediliyor. Halk› aldatarak devletin ugulamalar›ndan ötürü oluflan zararlar›n› sözde karfl›layaca¤› söylenen yasaya karfl› imza kampanyas› da bafllatan Dersim Kültür Derne¤i, 16 Mart tarihinde Tunceli Belediyesi'ne ait konferans salonunda Elaz›¤ eski ‹HD Baflkan› Cafer Demir, Av Alifler Ölmez ve TUDEF ad›na Murat Kur'un kat›ld›¤› bir panel etkinli¤i düzenledi. Panelde ilk olarak söz alan Cafer Demir, yasay› insan haklar› boyutuyla de¤erlendirirken, bu yasan›n insanlar›n sorunlar›na çözüm getirmedi¤ini, halk için gerçek bir çözümün, ortak hareket etmekle ve örgütlü olabilmekle mümkün olabilece¤ini söyledi. Av Alifler Ölmez de, hukuksal aç›dan yapt›¤› de¤erlendirmelerde 5233 say›l› yasaya göre zarar-ziyan›n tespiti için kurulan komisyonlar›n adil davranmad›¤›n›, halk›n bu konuda dikkatli davranmas› gerekti¤ini ve hukuksal zemini zorlamalar› gerekti¤ini söyledi. Ölmez, ‹çiflleri Bakanl›¤› taraf›ndan al›nan bir kararla yap›lan ödemelerin miktar›n›n düflürüldü¤ünü söyleyerek, Dersim'deki avukatlar› bu konuda ilgisiz kald›klar› için elefltirdi. Dersim Kültür Derne¤i ve TUDEF ad›na panele kat›lan Murat Kur ise, 90'l› y›llardan itibaren daha yo¤un olarak yaflanan köylerin boflalt›lmas› sorununa de¤indi. Kur, devletin uygulamalar›yla halk›n topraklar›ndan uzaklaflt›r›ld›¤›n› ve bununla birlikte oluflan maddi ma¤duriyetlerin ise 5233 say›l› "zarar-ziyan yasas›" ile verilecek 3-5 milyarla kapat›lmak istendi¤ini söyledi. Bunun sadakadan farks›z oldu¤unu söyleyen Kur, ma¤duriyetlerin böyle karfl›lanmas›n›n mümkün olmad›¤›n›, bu sebeple de Dersim Kültür Derne¤i olarak imza kampanyas› bafllatt›klar›n› ve toplayacaklar› imzalar› Valilik ile ‹çiflleri Bakanl›¤›'na sunacaklar›n› söyledi.
Ovac›kl›lar 'sadaka'ya tepki gösterdi DERS‹M / Ovac›k- Ovac›k Kültür Sanat ve Dayan›flma Derne¤i de "zarar-ziyan yasas›" ile ilgili imza kampanyas› bafllatt›. ‹mza kampanyas› ile halk› bilinçlendirmek ve "zarar-ziyan yasas›" ile yap›lan uygulamay› de¤ifltirmek isteyen dernek üyeleri, yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda, sözde zararlar› karfl›lama amac›yla yap›lan 'sadaka' ödemelerine tepki gösterdiler. DHP, DTP, EMEP ile HÖC'ün destek verdi¤i eylemde bas›n aç›klamas›n› dernek baflkan yard›mc›s› H. Do¤an Erdo¤an okudu. Aç›klamada, 90'l› y›llarda yap›lan uygulamalar nedeniyle A‹HM'de aç›lan davalar sonucunda Türk devletinin ödemek zorunda kalaca¤› yeni tazminatlar›n önüne geçmek isteyen AKP hükümetinin "5233 Say›l› Terör ve Terörle Mücadeleden Do¤an Zararlar›n Tazmini Kanunu"nu ç›kartt›¤› ve A‹HM'in de bu nedenle kendisine yap›lan baflvurular› Tunceli Valili¤i'ne yönlendirdi¤i belirtildi. Ancak ‹çiflleri Bakanl›¤›'n›n vali-
liklere gönderdi¤i genelgeye göre yap›lan hesaplar›n A‹HM'de yap›lanlardan çok düflük oldu¤u ortaya ç›kt›. Aç›klamada bu konuyla ilgili olarak, "‹çiflleri Bakanl›¤›'n›n genelgesine göre sonuçland›r›lan dosyalarda y›k›lm›fl veya yak›lm›fl 30 y›ll›k 100 metrekare ev için 5 bin YTL ve bir dönüm susuz arazinin y›ll›k geliri 20 YTL olarak belirlenmektedir. Oysa gerek A‹HM'e gönderilen tespit dosyalar›nda, gerekse geçti¤imiz y›l Valilikçe sonuçland›r›lan dosyalarda ayn› büyüklükte bir ev 11 bin YTL, bir dönüm susuz arazinin y›ll›k geliri 100 YTL olarak hesaplanmaktayd›. Soruyoruz yetkililere, ne de¤iflti? Bu hesaplarda temel geçim kayna¤›m›z olan hayvanc›l›ktan kaynaklanan zararlar›m›z ile büyük kentlerde zorunlu olarak ödedi¤imiz kira giderlerimiz yok kabul edilmektedir. Bununla birlikte yerinden edilmenin bizlerde yaratt›¤› a¤›r manevi zarar›n tan›m› ve tazmini yasada yer bulmam›flt›r" ifadelerine yer verildi.
Ülkenin gündemindeki bu geliflmeler ve bunlar›n kitlelere yans›malar›nda oldu¤u gibi, gerçeklerin çarp›t›larak, kitlelerin bilinçlerinin dumura u¤rat›lmas›, burjuva feodal egemenlerin iktidarlar›n› sürdürmelerinin bir gere¤idir. Bu maksatla topluma sunulan, özümsetilen iktisadi, sayasi, kültürel olgular, örgütsüzlü¤ün de bir sonucu olarak toplum taraf›ndan tek gerçek ve kader olarak kabul görmektedir. Egemen s›n›flar, insan› kendine, kendi eme¤ine yabanc›laflt›r›p sermayenin ve gericili¤in düflünmez köleleri haline getiriyor, bu yolla da hem iktidar›n› koruyor, hem de azg›n sömürüsünü günden güne geniflletiyor. Bu döngü parçlanmad›¤› sürece insanl›¤›n kurtuluflu da gerçekleflmeyecektir. Bu nedenledir ki, burjuvazi denen illetin en ufak nüvesi bile üretim iliflkileri içerisinden ç›kar›lmad›¤› sürece, dahas› onu yaratan çeliflkiler tümüyle yok edilmedi¤i sürece, insanl›¤›n gerçek anlamda kurtuluflunun sa¤lanamayaca¤›n›, komünist önderlerimiz olan Marks, Lenin ve Mao her f›rsatta alt›n› çizerek vurgulam›fl ve komünistlerin önüne bir ilke olarak koymufllard›. Burjuva s›n›f›ndan olanlar›n ya da bu s›n›f›n ideolojisinin tafl›y›c›lar›n›n hakim olduklar› bir örgütün, devletin, genifl kitleler –ki bunlar, egemenler taraf›ndan sömürülenlerdir- lehine faaliyette bulunmas› beklenemez. Bunlar ile genifl kitleler aras›nda, ortak ulusal özelliklere mensup olma ve birbirlerinin karfl›tlar› olmalar› d›fl›nda bir ortakl›k da söz konusu olamaz. Bugün ülkemizdeki duruma bakacak olursak, Amerikan emperyalizminin uflakl›¤›n› yapan Türk egemen s›n›flar›n›n Türk halk› ile tek ortak yan›n›n bahsini etti¤imiz flekilde oldu¤unu görebiliriz. Ancak bizimki gibi çok uluslu bir ülkede flöyle bir fark ortaya ç›kmaktad›r ki, egemen s›n›flar ile genifl halk y›¤›nlar›n›n hepsi aras›nda ulusal bir ortakl›k sözkonusu olamamaktad›r. Yani Kürt halk› ile Türk egemen s›n›flar› aras›nda bir ulusal özellikler ortakl›¤› de¤il, yaln›zca s›n›fsal karfl›tlar olmakta ortakl›klar› sözkonusudur. Türk hakim s›n›flar› ile Türk halk› aras›ndaki s›n›f karfl›tl›¤› ise, ulusal özellikler de kullan›larak kitlelerin bilincinin dumura u¤rat›lmas›yla gölgelenmek isteniyor. Bilinci dumura u¤rat›lm›fl olan kitleler, bugün emperyalistlerin direktifleri ile AKP hükümeti taraf›ndan kendilerine dayat›lan Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas›'na karfl› yeterli tepkiyi göstermemektedir. Bu örgütsüzlü¤ün bir sonucu oldu¤u gibi, bir birey olarak yaflamda kendi eme¤ine bu denli yabanc›laflt›r›lm›fl olman›n da sonucudur. Kendi eme¤inin yaratt›¤› de¤erler, emperyalistler ve onlar›n uflaklar› taraf›ndan azg›n bir sömürü a¤›yla gaspediliyor oldu¤u halde, bunun fark›na dahi varamamaktad›r. Fark›na varsa da örgütsüz halde bulundu¤undan ve faflist diktatörlü¤ün zoruyla sindirilmifl oldu¤undan tepki göstermemektedir. Sömürücü egemenler insanlar› bir fabrikadaki makineden farks›z görüyorlar. Makinenin üretime devam edebilmesi için yaln›zca ya¤lanmaya ihtiyac› vard›r, onu da kendisi talep etmez, e¤er patron ona ihtiyaç duyuyorsa ya¤lar. ‹nsanlar da harcad›klar› emekle egemenler için büyük de¤erler yaratmaktad›rlar, ancak üretenler bunun çok az›ndan nasiplenebiliyorlar. Fabrikadaki makine gibi, üretime devam edebilmesi için yaln›zca karn›n› doyurmas› reva görülüyor. Talep etmeyi, üretti¤i de¤erin karfl›l›¤›ndan ihtiyac› kadar olan› dahi istemeyi akl›na bile getirmiyor. Bir makine isyan edemez ama, her ne kadar makine yerine konulmufl olsa da, kafas›n›n içinde beyin tafl›yan, düflünebilme yetene¤i olan bir insan bunu yapabilir. Tarih böyle ilerledi, ça¤lar böyle de¤iflti. ‹ktidarlar böyle alt üst oldu.
Topraklar›n› ellerinden almak isteyen belediyeye isyan ettiler ANTAKYA- Antakya Belediyesi'nin haz›rlad›¤› yeni imar
¤anköy, Sarayc›k Köyü sakinleri, "Topra¤a uzanan eller k›-
kentleflmenin faturas› bizlere ç›kar›l›yor. Çarp›k ve prog-
projesi kapsam›nda 700 hektarl›k alan imara aç›lm›fl ve bu
r›ls›n", "Sadaka de¤il, topra¤›m›z› istiyoruz", "Toprak bizim
rams›z kentleflmenin sorumlusu bizler miyiz? Bunun fatura-
alanlar içerisinde kalan köylülere ait arazilerin bir k›sm› be-
hakk›m›z, söke söke al›r›z" yaz›l› pankartlar tafl›yarak yürü-
s› neden bize kesiliyor? Modern bir flehir kurmak ad›na
yüfle geçtiler. Sloganlar eflli¤inde Cumhuriyet Alan›'nda bu-
a¤açlar›m›z, topra¤›m›z elimizden al›namaz. Bu hangi insa-
lunan Atatürk an›t› önüne gelen köylüler ad›na Sarayc›k
fa s›¤ar. Köylünün arazisiyle u¤raflmay› b›rak›n, geçimini bu
Köyü'nden ‹hsan Y›lmaz bir bas›n aç›klamas› yapt›. Y›lmaz
topraklardan sa¤layan 6 bin insan› ma¤dur etmeyin. Adil
yapt›¤› aç›klamada, "Yüzy›llard›r ekti¤imiz, emek verdi¤imiz
olmayan bu uygulamay› derhal iptal edin. Dedelerimizden
topraklar›m›z›n, a¤açlar›m›z›n hesab› masa üstünde yap›la-
kalan ve yüzy›ll›k gelir kayna¤›m›z olan zeytin a¤açlar›m›-
rak, talan mant›¤›yla elimizden al›nmaya çal›fl›l›yor. Çarp›k
z›n yok edilmesine asla müsade etmeyece¤iz" diye konufltu.
lediye taraf›ndan Kamu Ortakl›k Pay› ve Devlet Ortakl›k Pay› kesintileri kapsam›nda istimlak edilmiflti. Yap›lan istimlak çal›flmalar›na tepki gösteren köylüler, eylem yaparak belediye önüne siyah çelenk b›rakt›lar. Vali Ülgen Alan›'nda toplanan Günyaz›, Kisecik, Do-
YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314
YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699
ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT
Celal Dervifl’i yetirmenin ac›s› içerisindeyiz. Ailesi, yak›nlar› ve sevenlerine bafl sa¤l›¤› diliyoruz. Arkadafllar›
Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK
Yurtiçi 12 YTL 24. YTL
Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO
güncel
2-16 Nisan 2008
3
SINIF TAVRI ‹smail UÇAR
Savaflt›rmak için savaflmak, savaflmak için savaflt›rmak
AKP’ye aç›lan kapatma davas› Ergenekon ve süren tart›flmalar Laikli¤e ve “cumhuriyetin temel de¤erlerine karfl› eylemlerin oda¤›” haline geldi¤i gerekçesiyle Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›s› taraf›ndan AKP hakk›nda aç›lan kapatma davas› Anayasa Mahkemesi’nce kabul edildi. Bu geliflme, TC’nin kuruluflunun öncesinden bugüne kadar süreklilik arzeden s›n›fsal yap›s›n›n farkl› konjonktürlerde farkl› biçimler alan gerçekli¤inin yans›mas›d›r. Somut bir isimlendirme yapmak gerekirse; demokratik devrimini gerçeklefltirememifl, komprador bürokrat burjuvazi ile toprak a¤alar› s›n›flar›n›n birleflerek faflist bir iktidar oluflturdu¤u ve emperyalizme göbekten ba¤›ml›, bu ba¤›ml›l›k sonucu farkl› iktidar klikleri oluflturmufl, yar› feodal-yar› sömürge bir yap›. Komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n temsilcili¤ini yapan Kemalist klik (TC’nin kurucu unsuru) ile yine bu s›n›flar›n farkl› ç›karlar› etraf›nda kümelenmifl ve ‹slamc›/muhafazakar soslu klik TC’nin kuruluflundan bugüne kadar gerek devlete hakim olma, gerekse de emperyalizme kimin hizmet edece¤i noktas›nda ç›kar çat›flmas›na girmifl, girmektedirler. Osmanl›n›n son dönemlerindeki iktidara hakim olma çerçevesindeki klik çat›flmalar›, saray darbeleri, ittihat ve terakki iktidar›yla özdeflleflen ittihatç›l›k gelene¤i, çiçe¤i burnundaki Kemalist cumhuriyete intikal etmifltir. Özellikle son günlerde yaflanan laiklik tart›flmalar›, devletin ve emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n can simidi olan, bizzat devlet taraf›ndan örgütlenen faflist çeteler, siyasal ‹slam’›n yükselifli gibi olgu ya da olaylar› tam da Türk hakim s›n›flar›n›n klikleri aras›ndaki devlete hakim olma çat›flmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu iktidar mücadelesi farkl› dönemlerde farkl› siyasal temsiliyetlerle ve sembollerle kendisini göstermifltir. Çok partili yaflama geçifl döneminde DP-CHP/ordu çat›flmas›, Kemalistleranti Kemalistler çat›flmas›, laikçiler-anti laikçiler çat›flmas› vb buna örnektir. Her ne kadar hakim s›n›flar parlamento k›l›f› alt›nda demokrasicilik gösterilerinde bulunsalar da parlamentodaki partiler hiçbir zaman iktidar olmam›fllard›r. Zira meclise gelen hükümetler gelip geçici olmufltur ve onlar sadece hakim s›n›flar›n temsilcili¤ini yapm›fllard›r, hükümet ile iktidar bambaflka fleyler olmufltur. Ülkede, emperyalistlere vekaleten, iktidar bugüne kadar Kemalist klik olmufltur, onun kurumsal uzant›lar› esas olarak da ordu olmufltur. Yeri geldi¤inde parlamentonun rafa kald›r›lmas›, partilerin kapat›lmas› ve ordu taraf›ndan darbelerin yap›l›p yönetime el konulmas›n›n baflka bir izahat› olamaz.
“Demokrasilerde parti kapat›l›r m›?” Bilindi¤i üzere AKP’ye aç›lan kapatma davas›yla birlikte; “Demokrasilerde parti kapat›l›r m›, halk›n oyunun yar›s›n› alm›fl ve iktidara gelmifl bir partinin kapat›lmas› demokrasiyle ba¤dafl›r m›” gibi bilinçleri buland›rmaya dönük tart›flmalar yo¤unlukta. Bilhassa Kemalist iktidara karfl› kendisini AKP’nin yan›nda görmekte sak›nca görmeyen ya da AKP ile yarat›lmak istenen sürece kucak açan liberaller, medya gruplar›, yazar-akademisyenler bunun öncülü¤ünü yapmaktad›rlar. Parti kapatman›n demokrasiyle ba¤dafl›p ba¤daflmad›¤›na indirgenen tart›flmalar söz konusudur. Hiç kuflku yok ki, burada, mevcut demokrasinin s›n›fsal zemini esas› belirlemektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n demokrasi anlay›fl› s›n›fsal karakterlerinden ba¤›ms›z olmay›p, bunun da nas›l bir demokrasi oldu¤u son derece aç›kt›r. Mevzu bahis hakim s›n›flar›n ç›karlar› olunca demokrasi keyfiyete kalmaktad›r. Zira bu ülkede parti kurmak da, parti kapatmak da, darbe yapmak da “demokrasi” ad›na yap›lm›flt›r. Bu nedenle AKP’nin kapat›lmas›n›n demokrasiyle yak›ndan uzaktan alakas› yoktur. Kapatmaya karfl› “ma¤duriyetin” verdi¤i durumla bir tak›m düzenlemelerin, yasalar›n vb yap›lmas›n›n da ayn› flekilde demokrasiyle hiçbir ilgisi söz konusu de¤ildir. Söz konusu olan; emekçi halklar ve ezilen ulus-milliyetler üzerinde her türlü bask›, sömürü, asimilasyon, katliamd›r. K›sacas› faflist diktatörlüktür. Halk›n oyuyla meclise gelen partiler ç›karlar› gere¤i “mil-
letin iradesiyle geldik, ancak onlar bizi kapat›r” efelenmesi de yaland›r, halk›n bilincini buland›rma maksatl›d›r. AKP gibi partiler ne halk›n kurdu¤u partilerdir, ne halk›n iradesini yans›tmaktad›r, ne de halk›n ç›karlar› için vard›r.
s›n›flar›n›n yönelimini özünde bertaraf etmemektedir. Sonuç olarak öngörülen politikalar hayata geçmektedir. AKP’nin kapat›lma davas›na ABD ve AB karfl› ç›kmaktad›r. TÜS‹AD karfl› ç›kma yönünde çaba sarf ederken, ordudan henüz ses ç›kmad›. Dikkate de¤er bir nokta; ordunun Ergenekon operasyonuy-
Ergenekon, AKP misellemesi mi? Ergenekon operasyonunu AKP’nin kapatma davas›na bir misilleme ya da kapatmaya engel olmak fleklinde görmek yan›lt›c›d›r. Pefli s›ra gelen hamleler Türk hakim s›n›flar› aras›nda emperyalizmden ba¤›ms›z cereyan etmeyen, devlete hakim olma ve bunun etraf›ndaki ç›karlar çat›flmas›d›r. Bu çat›flma Ergenekon operasyonuyla bafllayan bir durum de¤ildir. Bugünlerde yaflanan geliflmelerin start› hat›rlanaca¤› üzere 3 Kas›m 2002 seçimlerinde AKP’nin ABD emperyalizmi eliyle bafla getirilmesiyle verilmiflti. ABD uzun erimli politikalar› çerçevesinde AKP ile çal›flaca¤›n› göstermifl, beraberinde devletin yap›s›nda bir yap›lanmaya gidilmiflti. Zira efendisi taraf›ndan gözden ç›kar›lan, ayn› zamanda Kemalist iktidar›n belkemi¤ini oluflturan ordu, orduyla birlikteki di¤er kesim/klikler elinde bulundurduklar› devletin yavafl yavafl elden gitmesinin can havliyle AKP nezdindeki kli¤e karfl› hamleler gerçeklefltirmiflti. Ortado¤u’daki geliflmeler ve Kürt ulusal sorunun gerçekli¤i AKP ile ordunun efendileri nezdinde uzlaflt›r›lm›fl, birçok noktada uyumlu hareket etmeleri sa¤lanm›flt›. fiüphesiz ki Türk hakim s›n›flar› klikleri aras›ndaki çat›flman›n durup durup patlak verdi¤i nokta Kemalist cumhuriyetin laiklik ve “cumhuriyetin temel de¤erlerinin” revizyona u¤rat›lmaya çal›fl›lmas› ile Kürt ulusal sorunudur. Daha aç›k bir ifadeyle Kürt ulusal sorununun ABD patentli yöntemle “çözülmek istenmesi” çat›flmay› had safhaya tafl›maktad›r.
la birlikte giderek teflhir olmas›na ra¤men herhangi bir flerh koymamas›d›r. Kürt ulusal hareketine yönelik imha sald›r›lar›, Kürt sorununun “çözümü” noktas›nda nas›l ki ordu AKP ile mutab›k olmuflsa (özellefltirmeler, tar›m politikalar› sosyal, ekonomik hak gasplar› k›sacas› kapitalist-emperyalist sistemin ihtiyaçlar›na karl›k gelen neo-liberal politikalar›n hayata geçirilmesi karfl›s›nda bütün hakim s›n›f kliklerin mutab›k olmas›, ayr› telden çalmamalar› ya da sorun etmemeleri meselenin özünü kavramam›zda önemlidir), Ergenekon operasyonu konusunda da bir uyum sergilemifltir. CHP, MHP, çeflitli Kemalist-ulusalc› unsurlar›n ç›rp›n›fllar›, birtak›m giriflimlerde bulunmalar›, hatta orduyla restleflmelerinin nedeni burada yat›yor: Ordunun pasifize edilmek istenmesi, istenilen noktaya getirilmesi hazmedilememektedir. Ayn› flekilde ordunun bahsetti¤imiz kesimlere sert ç›k›flmas› asl›nda bu süreçte gösterdikleri basiretsizli¤e, beceriksizli¤e sitem fleklinde okunabilir. Nihayetinde ABD emperyalizmi hükmünü icra etmekte, Türk hakim s›n›flar›n›n konumunu belirlemekte, iç çeliflkilere etki etmektedir. Ve bu etkiyle devletin bütünlüklü bir flekilde yap›lanmas› zorunlulu¤unu dayatmaktad›r. Klik dalafllar› ve ç›kar çat›flmalar›n›n nabz›n› ayarlayabilmektedir.
Hakim s›n›flar aras› klik dalafl› sürecek Kapatma davas›, Ergenekon benzeri operasyonlarla çetele-
Çete-devlet iliflkisi yap›sal bir gerçekliktir Ergenekon operasyonuyla AKP’ye, çeteleri yok etmeye çal›flan, demokrasiyi tesis etmeye niyet eden bir paye biçmek, hakim s›n›flar›n ve emperyalizmin ekme¤ine ya¤ sürmekle efl anlaml›d›r. Ayn› flekilde AKP’ye karfl› hamleler gerçeklefltiren, darbecili¤e-çetecili¤e bel ba¤layan “ulusalc›, vatansever, anti-emperyalistmifl” gibi görünen Kemalist kli¤i ve uzant›lar›n› ABD emperyalizminin oyunlar›n› bozmaya çal›flan anti-emperyalist halde görmek ülke gerçekli¤ini bilmemektir. Kemalist kli¤in karfl› hamleleri, efendisince gözden düflmesi ve devlet iktidar›n›n elinden gitmeye bafllamas›yla ilintilidir. Peki neden Ergenekon gibi çeteler tasfiye ediliyor ya da ABD neden bu operasyonlara onay vermemektedir? Kuflkusuz ki bizzat devletin örgütledi¤i emperyalistlerin de istedi¤i ve destekledi¤i, iktidar›n›n sigortas› faflist çeteler bu operasyonlarla yok ediliyor anlam›na gelmemelidir. Zira Türk devlet gerçekli¤i dün oldu¤u gibi bugün de bu çetelere ihtiyaç duymakt›r. Dolay›s›yla ayak ba¤› olan bu yap›lanmalar› hizaya getirecek, farkl› örgütlenmelerle devam edecektir. Ortado¤u’daki uzun erimli planlar›, Kürt ulusal sorunun “çözümü” gibi meselelerde ABD ihtiyac›na cevap verecek stratejik ufla¤› bulmufltur. Ve ifllerinin görülmesi noktas›nda bu çetelere ihtiyac› yoktur. Bilakis devleti revizyona tabi tutmufl, muhtelif unsurlar› (buna ordu ve di¤er kurumlar da dahil) oluflturdu¤u güdümlü iktidarla uyumlu hale getirmeye çal›flmaktad›r. fiüphesiz bu süreç sanc›l› bir flekilde yaflanmaktad›r. Zaten ihtiyaca cevap olabilecek, yeni oluflumca denetlenebilen çete türü örgütlenmeler çeflitli biçimlerde yarat›l›r. AKP’ye kapat›lma davas› aç›lmas›n› yap›lan hesaplar›n tepetaklak oldu¤u, farkl› yönelimlere girildi¤i fleklinde görülmemelidir. Kapatma davas›n›n içinde bir manüplasyonun, demokrasicilik oyununun ve nihayetinde her yönüyle planlanm›fl, belirlenmifl bir senaryonun oldu¤u aç›kt›r. Dolay›s›yla AKP’nin kapat›l›p kapat›lmamas› esas› teflkil etmedi¤i gibi, biçimseldir. Emperyalizmin ve ufla¤› Türk hakim
rin ve kemikleflmifl devlet yap›lanmalar›n›n bay-pas edilmesi; özünde dünden bugüne süreklilik gösteren (bundan sonra da gösterecek olan) hakim s›n›flar aras›ndaki ç›kar çat›flmas› ve devleti ele geçirme çabalar›ndan baflka bir fley de¤ildir. Öte yandan emperyalizme hangi kli¤in daha iyi hizmet edece¤i ve s›n›flar›n› kimin daha iyi temsil edece¤idir. Bugüne kadar iktidar› elinde bulunduran ve her türlü tasarrufu rahatl›kla kullanan Kemalist klik, kalelerini bir bir kaybetmeye bafllamas›n›n ç›rp›n›fl› içerisindedir. Alt›n› çizmemiz gereken bir nokta; hakim s›n›flar aras›ndaki ç›kar çat›flmas› dün oldu¤u gibi bundan sonra da devam edecektir. Ülkenin sosyo-ekonomik yap›s› ve s›n›fsal gerçekli¤i bunu zorunlu k›lmaktad›r. Di¤er yandan emperyalizmin ifline de gelmektedir. Çünkü ihtiyaçlar› ve o günün koflullar› gere¤i elinin alt›nda olaca¤› uflaklara ihtiyac› vard›r. Hakim s›n›flar kendi ç›karlar› gere¤i çat›fl›rken emekçi halklara, ezilen uluslara ve devrim güçlerine nas›l bir pay düfltü¤ünü de iyi görmek zorunday›z. Filler tepiflirken çimenlerin ne hale geldi¤ini hat›rlatmakta fayda vard›r. Yaflanmakta olan ve geliflmelere aç›k etkileri daha da hissedilebilecek süreç, devrimi ve devrimci güçleri ezme amaç tafl›maktad›r. Özetle hakim s›n›flar aras›ndaki dalafl ve karfl›l›kl› hamleler biz emekçi halklar›n ve devrim güçlerinin esas gündemi de¤ildir. Ki bu var olan bir durumdur ve bundan sonra da var olacakt›r. fiüphesiz ki hakim s›n›flar›n klik dalafl› devrime ve devrimci güçlere nesnel zemin sunmaktad›r, avantajlar sa¤lamaktad›r. Esas olan bu zemini ve avantaj› bilimsel bir flekilde de¤erlendirmek, devrime katk› sa¤lamak, devrimci mücadelenin hanesine olumlu bir flekilde yazmakt›r. Hakim s›n›flar aras›ndaki ç›kar çat›flmas› ve emekçi halklar üzerindeki ezici etkisi ancak ve ancak devrim mücadelesiyle durdurulabilir. Verilecek cevap Demokratik Halk Devrimi mücadelesiyle, Halk Savafl›’yla, Demokratik Halk ‹ktidar›’yla ve bu iktidar›n biricik program› Yeni Demokratik Cumhuriyet Program›’yla mümkündür.
Devlet kendi içinde bugüne kadarkinden farkl› bir biçimde tasfiye süreci yafl›yor. Devlet mekanizmas›n› elinde bulundurun hakim s›n›flar kendi içinde burun buruna gelen bir savafl içerisindeler. En az›ndan Kemalist diktatörlü¤ün sac ayaklar› kurumlar›nda ciddi anlamda bir karfl› kafl›ya gelifl söz konusu. Hakim s›n›flar cephesinde yaflanan bu çat›flma, siyasi kriz fleklinde tan›mlansa da bu kadar basit olmad›¤›n› sabitleyen geliflmeler yaflanmaktad›r. fiafl›lacak ve yeni denebilecek bir durum yok. Hakim s›n›flar aras›ndaki bu çat›flma TC’nin kuruluflundan bu güne kadar var olan bir durum ve bu gerçeklik bundan sonra da buharlafl›p uçacak de¤il, devam edecektir. Yaln›z, konjonktürel durum ve emperyalizmin ihtiyaçlar›, hakim s›n›flar›n aralar›nda yaflad›¤› çeliflki do¤rultusunda farkl› geliflmeler farkl› mecralara akabiliyor. Ne var ki flu süreçte yaflanan gerilim AKP-CHP/Ordu ya da AKP ile ona karfl› direnç gösteren münferit yap›lanmalar aras›nda yaflanan bir kriz haliyle s›n›rland›r›lamaz. Ayn› flekilde Ergenekon operasyonunu AKP’nin üstüne gitti¤i ve inisiyatifinin tam oldu¤u bir hamle fleklinde basitlefltirilemez. Her fleyden önce yaflanan çat›flma Türk devletine hakim olan komprador burjuvazi ve toprak a¤alar› s›n›flar›n›n aralar›ndaki dövüfltür. Ve bu s›n›flar› temsil eden, emperyalizme göbekten ba¤›ml›, s›rtlar›n› dayad›klar› argümanlar d›fl›nda özsel farkl›l›¤› bulunmayan kliklerin dan›fl›kl› dövüflüdür. fiüphesiz emperyalizm (baflta ABD emperyalizmi) mevcut çeliflkileri körüklemekte, ihtiyaçlar› do¤rultusunda bir yap›lanmay›, tasfiye yaflanmas›n› vb ister istemez dayatmaktad›r. Yine ayn› flekilde böylesi bir tablo k›r›lmalar›n, dökülmelerin zorunlu olarak yaflanmas›n› beraberinde getirmektedir. fiu kafa kar›fl›kl›¤›n› bertaraf etmek zorunludur; hakim s›n›flar› temsil eden ve parlamento kisvesi alt›nda boy gösteren AKP gibi partiler gelip geçicidir. Dolay›s›yla yaflanan geliflmeleri AKP gibi figürlere mal etmek, hele ki verdi¤i “Dünyay› yeniden yarat›yorum” havalar›n› solumak siyasi körlüktür. TC’nin tarihi (hatta önceli) göstermifltir ki bu devletin as›l iktidar› bellidir, iktidar ve hükümet bu ülkede farkl› fleylerdir. Gerekli gördü¤ünde as›l iktidar/Kemalist iktidar “kerametini” gösterir ve hiçbir fleyi esirgemez. Bugün yaflananlar› bu çerçevede de¤erlendirmek laz›m. Lakin Kemalist iktidar kendisini zora sokacak geliflmeleri görmektedir ve bunun verdi¤i ruh haliyle refleks göstermektedir. Baz› fleylerin de¤iflti¤ini, buna göre uyum sa¤lanmas›n›n kaç›n›lmaz oldu¤unun s›k›nt›s›n› ayr›ca yaflamaktad›r. Sonuç olarak geliflmelere göre biçim almak ve emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda de¤iflime gitmek karfl›s›nda emperyalizmin nezdinde bir dizi mutabakat yaflanmaktad›r, bunu da görüyoruz. Hakim s›n›flar›n ve devletlerinin masaya yat›r›l›p baypas edilmesi yar› feodal yar› sömürge toplum gerçekli¤ini y›kmad›¤› gibi, devletin faflist yap›s›n› ve devlet karakteristi¤ini rafa kald›r›ld›¤› anlam›na gelmemektedir. Üzerinden k›yametlerin kopar›ld›¤› geliflmelere, bu geliflmelerin yaratt›¤› etkilere Maoist komünistler taraf›ndan nas›l alg›land›¤› ve nas›l bir cevap verdi¤i, esas› oluflturmaktad›r. Efendilerinin ve kendi ç›karlar› gere¤i filler misali tepiflen hakim s›n›flar› seyre durmak, etki ettikleri geliflmeleri yorumlaman›n ötesine geçememek iflimiz de¤ildir. Anlafl›lan o ki hakim s›n›flar›n çat›flmas›n›n ve alt›nda genifl halk kesimlerinin ezilmesinin sonu yok. Bunu sonland›racak olan ise halk kesimlerinin iktidar›n› tesis edecek, bilimselli¤iyle sabit olmufl Demokratik Halk Devrimi mücadelesidir. Bugün için emperyalizme ve Faflist Türk devletinin özünü oluflturan komprador bürokrat burjuvaziye, toprak a¤alar› s›n›f›na darbeyi vuracak, karfl› cevap olacak yegane fley Maoistlerin öncülü¤ündeki Halk Savafl› bayra¤›n›n yükseltilmesidir. Bilimsel gerçeklik bir kez daha göstermifltir ki bizimki gibi yar› feodal yar› sömürge ülkelerde devrimin-iktidarlaflman›n yolu silahl› mücadeleden daha stratejik bir ifadeyle Halk Savafl›’ndan geçer. Devrimin f›rt›nalara dönüflece¤i yerlerde Maoistlerin öncülü¤ünde ad›m ad›m iktidara do¤ru yürünülmesi baflka ne ile aç›klanabilir ki? Silahl› mücadele/Halk Savafl› stratejisinden ve bunun somutlaflmas› olan Yeni Demokratik Halk ‹ktidar› perspektifinden yoksun bir devrimci hareket ezilen dünya halklar›n›n ve uluslar›n›n alternatifi olamaz. Zira s›n›f mücadelesinin ihtiyaçlar›na cevap olamayan niteli¤i ne olursa olsun tarih taraf›ndan çöplü¤e at›lmaya mahkumdur. Reformizmin kutsand›¤›, tasfiyecili¤in kol gezdi¤i, parlamentarizmin devrim mücadeleye “umut” görüldü¤ü, demokrasicilik oyunun her türlüsünün oynand›¤› bu günlerde namlunun ucundan iktidar› görmek, ille de Halk Savafl› demek; devrimde, halk›n iktidarlaflmas›nda ›srar›n ad›d›r. Bu ›srar kendisini ne bir niyete ne de isteklere dayand›rmaktad›r. Bilimsel gerçekli¤e dayand›rmaktad›r; toplumsal gerçekli¤e, toplumlar› ve s›n›f mücadelelerini süzen tarihe dayand›rmaktad›r. Bugünlerde 36. y›l›n› yaflayaca¤› Maoist öncünün muazzam teori-pratik deneyimi, beslendi¤i bilimsel ideoloji ve asgari düzeydeki bilimsel program› bu ülkede devrimin ve halk iktidar›n› tesis etmenin alternatifidir. Maoist öncü gerçeklefltirdi¤i 2. kongresinde bunun alt›n› yeniden çizmifl, Halk Savafl›nda ›srar edilece¤ini dosta düflmana ilan etmiflti. Geriye kalan görev bu ça¤r›ya Halk Savafl› bayra¤›n› her alanda yayarak ve yükselterek cevap olmakt›r. Tarihin bize dayatt›¤› ve yükledi¤i budur. Silahl› mücadele yürüten, Halk Savafl› stratejisine sahip ve ille de iktidar diyen Maoist partinin savaflmas›, savaflmas› içinde savaflç› yaratmas›-savaflt›rmas› diyalekti¤ini bilinçlerimize kaz›mal›y›z. Ve her fleyimizi iktidar namlunun ucundad›r stratejik ›srar›na göre ayarlamal›y›z.
güncel
2-16 Nisan 2008
“Vatanseverler”in Ergenekon’u “terör örgütü” oldu
‹P Genel Baflkan› Perinçek, Cumhuriyet baflyazar› Selçuk ve ‹Ü eski Rektörü Alemdaro¤lu, AKP'ye kapatma davas› aç›lmas› için önceden haz›rlanm›fl bir iddianameyle Yarg›tay ve Anayasa mahkemesi aras›nda köprü görevi gördü. Yarg›tay savc›s› bu iddianameyle mahkemeye kapatma için baflvurunca, bu kez de Ergenekon savc›s› devreye girerek Perinçek, Selçuk ve Alemdaro¤lu'nu gözalt›na ald›rd›, sorgulama sonucunda Perinçek "terör örgütünün üst düzey yöneticisi" denilerek tutukland›
Kapatma davas› aç›l›nca Ergenekon devreye sokuldu K›z›lelma koalisyonunu oluflturan ‹flçi Partisi, emekli ve henüz emekli olmam›fl askerler, yüksek mahkemelerin üyeleri ve üniversite rektörlerinin çabalar› ile Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›s› Abdurrahman Yalç›nkaya'n›n Anayasa mahkemesine baflvurarak AKP'nin kapat›lmas› için iddianame sunmas›n›n ard›ndan, Ergenekon soruflturmas›n› yürüten ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›s› Zekeriya Öz de, aralar›nda ‹P Genel Baflkan› Do¤u Perinçek, ‹stanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaro¤lu ve Cumhuriyet gazetesi baflyazar› ‹lhan Selçuk'un da bulundu¤u baz› kiflilerin gözalt›na al›nmas› için talimat verdi. Ad› geçen bu kiflilerin AKP'ye kapatma davas› aç›lmas› için Yarg›tay ve Anayasa mahkemesi üyeleri aras›nda köprü görevi gördükleri düflünülüyor. Bir taraftan bu kifliler gözalt›na al›n›rken, ayn› zamanda bu kiflilerin ikametgahlar›nda, ‹P genel merkezinde, Ulusal Kanal ve Ayd›nl›k dergilerinin bürolar›nda da aramalar gerçeklefltirildi. ‹P'de yap›lan aramalarda Yarg›tay savc›s›n›n Anayasa mahkemesine sundu¤u iddianamenin, mahkemeye sunulma tarihinden daha önce kaydedilmifl örne¤i ç›kt›. Bu belge, yüksek mahkeme üyeleri ile Ergenekon oluflumuyla ba¤lant›l› olarak gözalt›na al›nanlar›n nas›l bir paslaflma halinde olduklar›n› gözler önüne seriyor.
Genel baflkan› "terör örgütü yöneticisi" olan ‹P de kapat›lacak m›? Ergenekon operasyonu kapsam›nda ‹çfli Partisi Genel Merkezi'nde yap›lan aramalarda ele geçirilen belgeler, Do¤u Perinçek'in "Ergenekon örgütünün üst düzey yöneticisi" iddias›yla tutuklanmas›n› sa¤lad›. Partinin genel merkezinde yap›lan aramalar s›ras›nda AKP'nin kapat›lmas› davas› ile ilgili iddianamenin bir bölümünün, sözkonusu iddianamenin mahkemeye gönderildi¤i 14 Mart tarihinden iki gün önce kaydedildi¤i bir CD ele geçirildi. Parti binas›nda ele geçirilen ve Periçek'in uzun y›llar yak›n çal›flma arkadafl› olan Adnan Akf›rat'a ait belgeler aras›nda bulunan bir di¤er CD'de de Yarg›tay binas›n›n ayr›nt›l› krokisi ve binadan kaç›fl plan› bulundu¤u aç›kland›. Yine Akf›rat'a ait belgelerin aras›nda, Yarg›tay üyeleri hakk›nda Fethullahç›, Nakfli, MHP'li, Kürt ve Tuncelili fleklinde tutulmufl özel notlar bulundu. Bu notlar›n, ‹flçi Partisi yöneticisi ve avukat› Nusret Senem taraf›ndan haz›rland›¤› belirtiliyor. Gözalt›na al›nan kiflilerin ‹stanbul'da yap›lan sorgulamalar›n›n ard›ndan ‹P Genel Baflkan› Do¤u Perinçek, Ulusal Kanal genel yay›n yönetmeni Ferit ‹lsever, Ayd›nl›k dergisi genel yay›n yönetmeni Serhan Bolluk ve gazeteci Adnan Akf›rat tutukland›. Perinçek, "Ergenekon adl› terör örgütünün üst düzey yöneticisi olmak ve devlete ait gizli belgeleri temin edip elinde bulundurmak"tan tutukland›.
Y›ld›r›m'dan Cumhuriyet ve Dan›fltay sald›r›s› itiraflar› Geçti¤imiz y›l Haziran ay›nda tutuklanan emekli Astsubay Osman Y›ld›r›m, kendisini sorgulayan Ergenekon savc›s› Zekeriya Öz'e, Cumhuriyet gazetesine at›lan ve ‹zmir'de bir ifl adam›n›n öldürülmesinde kullan›lan bombalar› emekli Tu¤general Veli Küçük'ün verdi¤ini söyledi. Y›ld›r›m, Veli Küçük'ün kendisine bir tane ve Dan›fltay sald›r›s›n› gerçeklefltiren Alparslan Aslan'a da iki tane bomba verdi¤ini söyledi. Y›ld›r›m ayr›ca, Veli Küçük ve Alparslan Arslan ile ‹stanbul Ataflehir'de birlikte yapt›klar› bir toplant›da Cumhuriyet gazetesi ve Dan›fltay sald›r›lar›n› kararlaflt›rd›klar›n› söyledi.
Klik dalafl›n›n flimdiki ad› "Ergenekon"
`
4
Klikler arası çatışmada adı Ergenekon olan devlet çetesiyle ilgili gelişmeler “son dakika” haberler devam etmekte. Dizi film misali hergün yeni bir gelişmenin ibretle izlendiği bu tablo hiç kuşku yok ki Türk devlet sisteminin gerçekliğinin kendisidir. Daha önce ortaya çıkan Susurluk'ta da rol alan şimdinin Ergenekon'cusu Veli Küçük, o zaman devlet içerisinde ihtiyaç duyulan görevlerinin başında olduğu için dokunulmazlık kapsamındaydı, şimdi ise tersi olduğu için hapiste. Bütün bu süreçlerde parmağı hiç eksik olmayan ise emperyalizm. Dengeler bu olguya göre belirlendi, şimdi de öyle
Ergenekon soruflturmas› klik dalafl›na paralel olarak sürüyor. Ancak bu soruflturma, bir devlet olarak çetesiz varolamayan Türk devletinin görünen bir yüzünü oluflturuyor sadece. Klikler her ne kadar kendi ç›karlar› için çat›flsalar da, devletin bekas› için anlaflabiliyorlar da. Daha önce ortaya ç›kan Susurluk'ta da rol alan flimdinin Ergenekon'cusu Veli Küçük, o zaman devlet içerisinde ihtiyaç duyulan görevlerinin bafl›nda oldu¤u için dokunulmazl›k kapsam›ndayd›, flimdi ise tersi oldu¤u için hapiste. Bütün bu süreçlerde parma¤› hiç eksik olmayan ise emperyalizm. Dengeler bu olguya göre belirlendi, flimdi de öyle. 80 ve 90'l› y›llarda ihtiyaçtan ötürü emperyalizmin do¤rudan deste¤iyle kurulan kontrgerilla örgütlerinin, bugün görünen, a盤a ç›kan bir k›sm›, emperyalizmin hizmetkar› AKP hükümeti eliyle tasfiye ediliyor. Bu demek de¤ildir ki emperyalizm ve ufla¤› Türk devleti çetelerden vazgeçiyor. CHP Genel Baflkan› Baykal'›n da ifade etti¤i gibi "AKP kendi çetesini yarat›yor". Zira devlet çetesiz olmuyor. Önce Kemalistlerin çetesi, flimdi de '›l›ml› islam'c›lar›n. ‹kisinin de ard›ndaki tek gerçek emperyalizm.
Ergenekon'un yarg›ya yans›yan kronolojisi 2006 May›s'›nda Dan›fltay 2. Dairesi'nde Dan›fltay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'i öldüren Aparslan Arslan, bunu Dan›fltay üyelerinin türban ile ilgili kararlar› nedeniyle yapt›¤›n› söylemiflti. Ancak emekli Tu¤general Veli Küçük ve emekli Yüzbafl› Muzaffer Tekin'le olan iliflkisi tespit edildi¤inde olay›n baflka bir boyutu ortaya ç›km›flt›. Alparslan Arslan yakaland›¤›nda üzerinde Vatansever Kuvvetler Güç Birli¤i Hareketi Derne¤i Baflkan› Tamer Ünal'a ait kartvizit de ç›km›flt›. Arslan'›n emekli Tu¤general Veli Küçük, emekli Yüzbafl› Muzaffer Tekin ile olan iliflkisi, bu kiflilerle ayn› karede bulundu¤u foto¤raflarla da tespit edilmiflti. Dan›fltay sald›r›s›n›n ard›ndan ‹stanbul Ümraniye'de emekli bir astsubay›n kulland›¤› cephanelik gibi gecekonduda ele geçirilen Kara Kuvvetleri Komutanl›¤›'na ait 27 el bombas›, daha önce Cumhuriyet gazetesine yap›lan bombal› sald›r›n›n faillerinin de ortaya ç›kmas›n› sa¤lam›flt›. Bu evde ele geçirilen bombalar›n asl›nda 30 adet oldu¤u ve bunlardan 3'ünün Cumhuriyet'in bombalanmas› da dahil olmak üzere çeflitli eylemlerde kullan›lm›fl olabilece¤i aç›klanm›flt›. Gecekonduda ele geçirilen bombalar ile
Cumhuriyet gazetesine at›lan bomban›n seri numaralar› birbirini tutuyordu. Cephanelik gecekonduyu kullanan emekli Astsubay Oktay Y›ld›r›m'›n da Veli Küçük'ün bafl›n› çekti¤i Ergenekon çetesi ile iliflkisinin ortaya ç›kmas›, bu eksendeki geliflmelerin ve kirli iliflkiler a¤›n›n vahametinin görülmesi aç›s›ndan önemliydi. Y›ld›r›m, Muzaffer Tekin ve Fikri Karada¤'›n birlikte bulundu¤u foto¤raf kareleri de bas›na yans›d›. Muzaffer Tekin'in "Düzgün bir adam" dedi¤i Astsubay Y›ld›r›m, Özel Harp Dairesi'nden malülen emekli olmufltu. Vatansever Kuvvetler Güç Birli¤i Hareketi ve Kuvva-i Milliye Derne¤i ile iliflkileri olan Y›ld›r›m, baz› yazarlar›n 301. madde dolay›s›yla yarg›land›klar› mahkemelerin önlerinde gösteriler düzenleyenlerle de boy gösteriyordu. Nato Özel Harp Dairesi'nde baflkanl›k yapm›fl olan Kuvva-i Milliye Derne¤i Genel Baflkan› emekli kurmay Albay Fikri Karada¤'›n da ismi Y›ld›r›m ile birlikte Ergenekon soruflturmas›na dahil edildi. Fikri Karada¤'›n çeflitli illerde insanlar› toplay›p, silah ve bayrak üzerine ›rkç› söylemlerle ölme, öldürme yeminleri ettirdi¤i görüntüler bas›na yans›m›flt›. Eskiflehir'de de emekli bir Binbafl›ya ait eve yap›lan bask›nda baflka bir cephanelik ev ortaya ç›km›flt›. Bu geliflmeler yaflan›rken, Türk Genelkurmay› da, yakalanan kiflilerin birço¤unun emekli askerler olmas› ile ilgili olarak, bunlar›n kendileriyle iliflkilendirilmemesi gerekti¤ini aç›klam›fl, böylece kendini temize ç›karmak istemiflti. Ergenekon soruflturmas› kapsam›nda, "patlay›c› madde bulundurmak", "devletin gizli belgelerini ellerinde bulundurmak" ve "milleti hükümete karfl› silahl› isyana teflvik etmek" iddialar›yla tutuklananlar›n baz›s›n›n isimleri: Emekli Tu¤general Veli Küçük, emekli Kurmay Albay Fikri Karada¤, emekli yüzbafl› Muzaffer Tekin, emekli yüzbafl› Zekeriya Öztürk, emekli Astsubay Oktay Y›ld›r›m, emekli Astsubay Mahmut Öztürk, emekli Astsubay Orhan Tunç, emekli Binbafl› Fikret Emek, emekli Yüzbafl› Gazi Güder, eski Uzman Çavufl Muhammet Yüce, Kuvva-i Milliye Derne¤i Genel Baflkan› Bekir Öztürk, Av. Kemal Kerinçsiz, Türk Ortodoks Patrikhanesi sözcüsü Sevgi Erenerol, Doç. Dr. Ümit Say›n, Doç. Dr. Emin Gürses. Ve son olarak da; ‹P Genel Baflkan› Do¤u Perinçek, Ulusal Kanal genel yay›n yönetmeni Ferit ‹lsever, Ayd›nl›k dergisi genel yay›n yönetmeni Serhan Bolluk ve gazeteci Adnan Akf›rat tutukland›.
`
Ergenekon savc›s› Nokta'da yay›mlanan "darbe günlü¤ü"nü de inceledi Nokta dergisi taraf›ndan yay›mlanan ve Eski Deniz Kuvvetleri Komutan› Özden Örnek'e ait olan "Darbe günlü¤ü", Ergenekon soruflturmas›n› yürüten savc› Zekeriya Öz taraf›ndan incelendi ve emekli oramiral Örnek'in "bana ait de¤il", "iftira" dedi¤i günlükte yaz›lanlar›n, Örnek'in bilgisayar›ndan elde edildi¤i aç›kland›. Nokta dergisinde yay›mlanan Oramiral Örnek'e ait günlükte AKP hükümetine yönelik darbe yap›lmas› planlar› bulunuyordu. Nokta dergisinde yay›mlanan "Darbe günlü¤ü"ne göre, eski Deniz Kuvvetleri Komutan› Özden Örnek, 2004'te dönemin Kara Kuvvetleri Komutan› olan Aytaç Yalman ve Jandarma Genel Komutan› fiener Eruygur darbe planlar› yap›yordu. Günlü¤ü yay›mlayan Nokta dergisi ise kapanmak zorunda kalm›flt›. Bu süreçte Ergenekon soruflturmas›n› yürüten ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›s› Zekeriya Öz, Nokta dergisi eski genel yay›n yönetmeni Alper Görmüfl'ten dergide de yay›mlanan günlü¤ün bilgisayar ortam›ndaki bir kopyas›n› istedi. Görmüfl'ün flimdilerde köfleyazarl›¤›n› yapt›¤› Taraf gazetesinin haberine göre, savc› Zekeriya Öz, Görmüfl'ün teslim etti¤i belgelerin Deniz Kuvvetleri Komutanl›¤›'na ait bir bilgisayardan da ç›kt›¤›n› tespit etti. Günlükte yar alan bilgilere göre 2003-2005 y›llar› aras›nda Deniz Kuvvetleri Komutan› olan Özden Örnek, Kara Kuvvetleri Komutan› Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutan› ‹brahim F›rt›na ve flu an Atatürkçü Düflünce Derne¤i Baflkan› olan dönemin Jandarma Genel Komutan› fiener Eruygur "sar›k›z" ad›nda bir darbe plan› yap›yordu.
güncel
2-16 Nisan 2008
5
AKP’ye yönelik aç›lmak istenen kapatma davas›n› elefltiren Ahmet Türk, AKP’nin kendine müslüman oldu¤unu söyledi
DTP de kapat›lma tehlikesi ile yüz yüze
AKP'ye kapatma davas› AKP Kemalizm'in kalelerinden Yarg› ile karfl› karfl›ya. Bu rövanfl; anayasada yap›lacak de¤ifliklikle Yürütme Yarg›'n›n sopas›ndan kurtar›lacak m›, yoksa AKP kapat›lacak m› tart›flmalar› ile sürüyor. ABD ve AB sözcülerinin yaklafl›m›na bak›l›rsa, AKP kapat›lacak dahi olsa, gelecek için tasarlanan; Yürütme’yi Yarg›’n›n denetiminden ç›kar›p hafifletmek
AKP'nin kapat›lmas› istemine Meclis'teki CHP ve MHP yeflil ›fl›k yakarken, Meclis'te grubu bulunan DTP ise tepki gösterdi. DTP kapatma davas›n›n 'ideolojik amaçla' aç›ld›¤›n› söyleyerek, "demokrasi tarihine talihsiz bir olay olarak geçecektir" yorumu yapt›. Son dönemde Kürt ulusuna
Yarg›tay Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› taraf›ndan "laiklik karfl›t› eylemlerin oda¤›" oldu¤u iddias›yla AKP'ye kapatma davas› aç›lmas›, bir taraftan uzun süredir devam eden Ergenekon operasyonunu gündeme oturturken, öte yandan bir kez daha Kemalist devlet güçleri karfl›s›nda "mazlum" rolüne sokulan AKP'yi gittikçe güçlendiriyor. Kapatma davas› ile yeni bir merhaleye evrilen alevli ortam, AKP'nin Kemalist güçler karfl›s›ndaki “so¤uk savafl›n›” daha da ileri tafl›yacak ve Yarg›'n›n "Kemalizm'in kalesi" olma gerçekli¤ini parçalamaya dönük gibi görünüyor. Zira kapatma davas› ile birlikte AKP, parti kapatmalar›n zorlaflt›r›lmas› için yeni anayasa haz›rl›klar›nda "yarg› reformu"nu öne ald›.
"Suç oda¤› haline gelme" de¤ifltiriliyor "Laiklik karfl›t› eylemlerin oda¤›" haline geldi¤i iddias›yla AKP'ye kapatma davas› aç›lmas› için Anayasa mahkemesine baflvuru yap›lmas› dolay›s›yla, yeni anayasa haz›rl›¤› içerisinde olan AKP, bu haz›rl›k içerisinde "yarg› reformu"nu öne almak zorunda kald›. AKP'nin kapat›labilece¤i yönündeki görüfller a¤›rl›kta olsa da, kapatma davas›n› bofla düflürecek bir düzenleme ile AKP'nin yola devam edece¤i de öngörülüyor. Bunun için, partilerin kapat›lmas›na gerekçe oluflturan "suç oda¤› haline gelme" durumunun de¤ifltirilmesi planlan›yor. AKP'nin bu ko-
nuda yapaca¤› düzenlemeye göre, bir parti ancak tüzük ve program› Anayasa'ya ayk›r› ise, verilecek ihtar›n ard›ndan kapat›labilecek. Yap›lmak istenen düzenlemeye göre siyasi bir partinin "suç oda¤›" haline gelmesi için, suç olan fiilin genel merkez taraf›ndan onaylanmas› ve yayg›n olarak ifllenmesi flart› aranacak. Düzenleme hayata geçerse, siyasi bir parti kapat›lsa dahi, milletvekilli¤i düflmeyecek ve partililere siyasi yasak gelmeyecek.
Cumhurbaflkan›'na da siyaset yasa¤› isteniyor AKP'nin ülke gündemini alevlendirerek Cumhurbaflkan› seçilmesini sa¤lad›¤› eski D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül'ün ismi de Yarg›tay Baflsavc›l›¤›'n›n haz›rlad›¤› iddianamede siyaset yasa¤› istenen 71 AKP'linin aras›nda yer al›yor. ‹ddianamede Cumhurbaflkan› Gül'ün yan› s›ra Baflbakan Tayyip Erdo¤an, Baflbakan Yard›mc›s› Hayati Yaz›c›, Devlet Bakan› Mehmet Ayd›n, Milli E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik, Sa¤l›k Bakan› Recep Akda¤, Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m ile Bülent Ar›nç, Ömer Dinçer, Egemen Ba¤›fl, Dengir Mir Mehmet F›rat, Zafer Ü s -
kül ve Cüneyd Zapsu gibi isimlere siyaset yasa¤› isteniyor.
Abdullatif fiener de medyada boy göstermeye
Cüneyd Zapsu, Mart ay›n›n bafl›nda AKP'den ayr›ld›¤›n› duyurmufltu. Önceki hükümet döneminde Tayyip Erdo¤an'›n yak›n›nda bulunanlar aras›nda öne ç›kan Zapsu, Erdo¤an hükümetinin D›fliflleri Bakan› de¤ildi ancak, ABD, ‹srail ve Almanya gibi ülkelerle temaslar› noktas›nda öne ç›k›yordu. Zapsu'nun ayr›lmadan önce yapt›¤› "Türban›n› ç›kar demek, sokaktaki kad›na donunu ç›kar demekten farks›zd›r" aç›klamas› tart›flma konusu olmufltu.
nen Tayyip Erdo¤an’›n yerine geçmesi ya da
Kapatma davas› için haz›rlanan iddianamede; önceki hükümet döneminde D›fliflleri Bakan› olan Abdullah Gül'ün yurtd›fl›ndaki büyükelçiliklere gönderdi¤i ve Fethullah Gülen'in okullar›na gerekli ilginin gösterilmesini emreden genelgesi; Baflbakan Erdo¤an'›n türban konusundaki "Velev ki siyasi simge olsun, yasaklanabilir mi" aç›klamas›; eski TBMM Baflkan› Bülent Ar›nç'›n laiklik ile ilgili aç›klamalar›, bu yöndeki konuflmalardan birinde söyledi¤i "Türkiye'nin dindar cumhurbaflkan› olmas› gerekti¤i" sözleri gerekçe olarak gösterilenler aras›nda. AKP’nin kapat›lmas› için aç›lmak istenen dava gündeme otururken, önceki hükümet döneminde Baflbakan Yard›mc›l›¤› yapm›fl olan ve dönemin D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül’ün yerine Cumhurbaflkanl›¤›’na aday gösterilmesi noktas›nda CHP’nin de üzerinde uzlaflt›¤› isim olan
bafllad›. Bu durum, fiener’in siyaset yasa¤› isteAKP’nin kapat›lmas› durumunda kurulacak yeni partinin bafl›na geçmesi noktas›nda fikirlerin
Liberal bas›n AKP savaflç›s› gibi Zaman, Yeniflafak ve Vakit gibi Sünni ‹slam çizgisindeki gazeteler, AKP'nin emperyalistlerin deste¤iyle bafllatt›¤› de¤iflimlere radikal çizgileriyle özellikle son ikisi- tam destek sunarlarken, neo-liberal politikalar›n uygulay›c›s› olan AKP hükümeti, liberal çizgideki medyay› da bu cepheye dahil etmifl durumda.
Cumhurbaflkan› seçimi, türban, darbe, Kürt ulusal sorunu ve parti kapatma gibi birçok konuda ülke gündeminin alevlenmesini sa¤layan AKP hükümetine liberal medyan›n deste¤i de ‹slamc› medyadan geri kalm›yor. AKP bu kesimler taraf›ndan "demokrasi sevdal›s›" gibi gösteriliyor.
Jandarmalardan itiraf:
Nas›l öldürülece¤ini biliyorduk
‹stihbarat bilgilerinin paylafl›m› nedeniyle 'Görevi ihmal' ettikleri iddias›yla yarg›lanan Jandarma Astsubay Okan fiimflek ve Uzman Çavufl Veysel fiahin'in Trabzon 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen dava duruflmas›nda yapt›klar› itiraflar, Hrant Dink'in katledilmesinden önce istihbarat bilgilerinin Trabzon ‹l Jandarma Komutan› Ali Öz ve di¤er jandarma komutanlar› taraf›ndan bilindi¤ini ortaya ç›kard›. Yasin Hayal'in enifltesi Coflkun ‹¤ci'nin Astsubay fiimflek ve Uzman Çavufl fiahin'e Dink'in öldürülmek istendi¤i ile ilgili bilgileri iletti¤i, Astsubay ve Uzman Çavuflun da bu bilgiyi üstlerine iletti¤i, buna ra¤men herhangi bir önlem al›nmad›¤› bilgisi kay›tlara geçti. Astsubay fiimflek ve uzman çavufl fiahin'in yeni ifadelerinde öne ç›kan ise, Trabzon Jandarma Komutanl›¤›’nda görevli olan üst rütbeli komutanlar›n yalan ifade vermeleri için jandarmalara emir etmeleri ve Hrant'›n öldürülece¤ini jandarmaya bildiren Çoflkun ‹¤ci'nin ‘susmas›’ için görevlendirilmifl olmalar›. ‹fadelere bak›l›rsa, Trabzon ‹l Jandarma Komutan› K›demli Albay Ali Öz ve di¤er jandarma komutanlar›, Hrant'› kimlerin vuraca¤›n› ve nerede vuracaklar›n› biliyorlard›.
te DTP'ye ve meclisteki milletvekillerine yönelik de birçok dava aç›lm›fl durumda. DTP'li vekillerin dokunulmazl›klar›n›n kald›-
oluflmas›na neden oldu.
r›lmas› ve böylece yarg›lanabilmeleri için çeflitli illerin Cumhu-
Sürecin Yürütme lehine
riyet Savc›lar› taraf›ndan haz›rla-
sonuçlanmas› öngörülüyor
narak Adalet Bakanl›¤›'na gön-
ABD ve AB emperyalizminin Türk devletinin
derilen onlarca fezleke bulunu-
önüne koydu¤u perspektife bak›l›rsa, Yürütme ile
yor. Bu flekilde bask› alt›na al›n-
Yarg› aras›nda gerilen ortam›n Yürütme lehine so-
mak istenen DTP, AKP'nin ka-
nuçlanmas› muhtemel görülüyor. AKP'ye aç›lan
pat›lmas› ya da kadrolar›na siya-
kapatma davas› ile ilgili olarak Avrupa Parlamen-
set yasa¤› getirilmesine iliflkin is-
tosu üyesi ve Türkiye-AB Karma Parlamento Ko-
temlere mecliste karfl› ç›kan tek
misyonu Eflbaflkan› Joost Lagendijk flu yorumu yap›yor: "fiok içerisindeyim. Adalet kurumlar›n-
parti oldu. DTP, kendi taban› ile ilgili po-
dan böyle bir karar ç›kmas› çok flafl›rt›c›. Türkiye'nin acilen yeni bir hakimler, savc›lar, hukuk-
litikalarda en çok rekabet halinde
çular nesline ihtiyac› var."
oldu¤u bu parti karfl›s›ndaki tutu-
ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson da,
munu özenle ele al›yor. AKP de
ABD'nin meflhur demokrasi ihracatç›l›¤›ndan
hükümet olman›n ve emperyalist-
bahsederek, "ABD de¤erlerinin bafl›nda demokra-
lerin ve uflaklar›n›n deste¤ini ar-
si gelir. Demokrasi yolu da seçim sand›¤›ndan ge-
kas›nda bulundurman›n gücüyle
çer. Umar›m mesele çabuk çözülür ve Türkiye
DTP karfl›s›nda kimi zaman dev-
bölgesindeki di¤er meselelere yönelebilir" diye-
letçi bir tav›r, kimi zaman da söz-
rek, kapatmaya tepki gösterdi. Emperyalistlerin
de 'demokrasi sevdal›s›' yaklafl›-
sözcülerinin yorumlar›ndan da anlafl›laca¤› gibi Son olarak AKP'nin kapat›lmas› ile ilgili gündeme, çiçe¤i burnunda liberal gazete Taraf flöyle bir manfletle katk›da bulundu: "Suçluyoruz ve herkesi suçlamaya ça¤›r›yoruz". Gazete bu manfletin alt›ndaki dilekçe örne¤i ile herkesi AKP'ye kapatma davas› açan Yarg›tay Baflsavc›s› Abdurrahman Yalç›nkaya hakk›nda suç duyurusunda bulunmaya ça¤›rd›. Yay›n hayat›na yeni ad›m atan bu gazete, yay›n politikas› ile dikkat çekerken, Do¤an Holding'e ait olan Radikal gazetesini de geride b›rakt›. Taraf gazetesi AKP'nin att›¤› her ad›m için adeta ön cephede savafl yürütüyor.
yönelik artan sald›r›lar ile birlik-
Yürütme ve Yarg› aras›nda gerilen ortam, emperyalist ç›karlar gere¤i, AKP kapat›lsa dahi her halükarda Yürütme organ› lehine sonuçlanacak gibi görünüyor. Zira kapat›lmas› istenen AKP hükü-
m›n› sergiliyor. Kürt ulusuna yönelik sald›r›lar›n artt›¤› son süreçte meclisteki DTP'ye yönelik tav›rlar da bu minvalde geliflti. Tay-
metinin emperyalizmden ald›¤› perspektifle haz›r-
yip Erdo¤an birçok kez oldu¤u gi-
l›¤›n› yapt›¤› yeni anayasan›n yarg› reformu k›s-
bi, DTP'yi PKK'ye tav›r alma ko-
m›, Yarg›'n›n Yürütme üzerindeki tahakkümü
flulu ile "huzuruna kabul" edece-
noktas›nda yeni düzenlemeler getiriyor. Böylece
¤ini aç›klad›. Ancak bilinen di¤er
AKP kapat›lm›fl dahi olsa, gelece¤e dönük olarak
AKP'liler olan Cumhurbaflkan›
yeni gelecek hükümetlerin emperyalistlere daha
Gül ve Meclis Baflkan› Toptan
rahat uflakl›k etmesi sa¤lanm›fl olacak.
DTP ile görüflmüfltü.
sin Hayal'in Ermeni bir gazeteciyi öldürmek istedi¤ini
Gökhan Aslan ve ben yap›lan bir toplant›da haz›r bulun-
söyledi. Hayal'in ‹stanbul'a gitti¤ini, gazeteyle Dink'in evi
duk. ‹stihbarat fiube Müdürü Y›ld›z, Hayal'in ‹stanbul'da
aras›ndaki bölgenin krokisini ç›kard›¤›n› anlatt›. Hayal'in
Ermeni as›ll› bir gazeteciyi öldürme plan› içersinde oldu-
kendisinden el yap›m› bir silah istedi¤ini ve para verdi¤i-
¤unu söyledi. Albay Ali Öz de konuyu daha sonra özel
ni söyledi. Biz silah almamas›n›, amirlerimizle konuflup
olarak konuflacaklar›n› söyledi.” ‹ki jandarma, ‹stihbarat
kendisine bilgi verece¤imizi söyledik.”
fiube Müdürü Y›ld›z’›n, Hran Dink vurulduktan sonra Coflkun ‹¤ci’nin konuflmamas› için kendilerini görevlen-
Dink katledilmeden önce albay Öz konuya ‘özel ilgi’ gösteriyormufl Astsubay fiimflek ve Uzman Çavufl fiahin'in ifadele-
dirdi¤ini de aç›klad›lar.
“Üstlerim emir etti biz de yalan ifade verdik”
rinden Trabzon ‹l Jandarma Komutan› K›demli Albay Ali
Astsubay fiimflek duruflmada verdi¤i yeni ifadesinde,
Öz'ün ve jandarma komutanlar›n›n Hrant Dink'in katle-
“Müfettifllere bask› alt›nda ifade verdim. Üstlerim öyle ol-
dilece¤i ile ilgili ayr›nt›l› bilgilerden haberdar olduklar›
mas›n› istedi. Suç oldu¤unu bile bile o flekilde ifade ver-
ortaya ç›kt›. Söz konusu ifadenin Uzman Çavufl fiahin'in
dim. Benim yapt›¤›m suç oldu¤u kadar bu emri veren de
a¤z›ndan aktar›lan k›sm› flöyle; “Jandarma ‹stihbarat fiu-
suçludur” diyor. Ayn› flekilde fiahin de üstleri emir verdi-
be Müdürü Yüzbafl› Metin Y›ld›z'a, ‹¤ci'den ald›¤›m›z bil-
¤i için müfettifllere yalan söyledi¤ini, art›k baflka bir yerde
gileri aktard›k. Bize Hayal'le, Baflçavufl Hüseyin Y›l-
görevli olduklar› için do¤rular› söylediklerini anlatt›.
maz'›n ilgilendi¤ini söyledi ve bilgileri onunla paylaflma-
‹ki jandarman›n itiraflar› nedeniyle hareket geçen Jan-
m›z› istedi. Ben de ona anlatt›m. Daha sonra Trabzon
darma Genel Komutanl›¤›, yine kendini aklama çabalar›
Jandarma Komutan› Jandarma Albay Ali Öz, ‹stihbarat
ile Trabzon ‹l Jandarma Komutanl›¤› görevinden yaklafl›k
‘Hrant’›n öldürülece¤i biliyordu’
fiube Müdürü Metin Y›ld›z, Asayifl fiube Müdürü Ali
8 ay önce Bilecik ‹l Jandarma Komutanl›¤› görevine ata-
Uzman Çavufl fiahin ve Astsubay fiimflek’in ortaklaflt›klar› ifade flöyle; “2006 Temmuz'unda Coflkun ‹¤ci, Ya-
O¤uz Ça¤lar, Jandarma Yüzbafl› Hüsamettin Polat, Jan-
nan Albay Ali Öz'ü, Bursa Jandarma Bölge Komutanl›¤›
darma Baflçavufl Hüseyin Y›lmaz, Jandarma Baflçavufl
emrinde görevlendirdi.
2
emek-haber
2-16 Nisan 2008
Tütün üreticisi darda, tekeller karda, devlet nerede? Ülkemizde önemli bir geçim kayna¤› olmas›na karfl›n uygulanan tar›m politikalar› nedeniyle y›llard›r darbo¤az içerisinde olan tütün, TEKEL’in sat›lmas›n›n ard›ndan yeni bir handikap ile karfl› karfl›ya. 1980 sonras›nda TEKEL’e yap›lan yat›r›mlar› yavafllatarak, sigara piyasas›nda yabanc› tekeller için boflluklar yaratan devlet, 1983 y›l›nda ilk kez TEKEL d›fl›nda bir iflletmeye, ihraç etmesi flart›yla sigara üretme izni verdi. Ne var ki 5 y›l sonra devlet, TEKEL eliyle bu flirketin yüzde 25’ini sat›n ald› ve böylece BEST isimli bu flirketin üretti¤i sigaralar›n ülkemizde sat›lmas›n›n önünü açt›. IMF ve Dünya Bankas›’n›n direktifleri do¤rultusunda hayata geçirilen politikalar ekseninde ülkemizdeki sigara ve tütün üretimi azalt›larak, sigara-tütün piyasas› çok uluslu tekellerin talan›na aç›ld›. 1984 y›l›nda yabanc› sigaralar›n ülkeye girifli önündeki yasa¤› kald›ran devlet, 1998 y›l›na gelindi¤inde bu kez yabanc› tütün ithalat›n›n önündeki yasaklar› bir ç›rp›da kald›rarak, ülkemizdeki tütün üretimini y›k›ma sürükleyen sürece uzanan kap›y› açt›. Öyleki 2000 y›l›nda TEKEL taraf›ndan üretilen sigaralar›n önemli bir bölümünde Amerikan tütünü kullan›lmaya baflland›. Bu dönemde üretilen 2001 sigaras›nda yüzde 85 Amerikan tütünü kullan›lmas›na karfl›n sadece yüzde 15 yerli tütün kullan›ld›. Ki bu, ülkemizdeki tütün üretiminin ve tütün üreticisinin uluslararas› tütün-sigara üreticisinin ç›karlar› için gözden ç›kart›ld›¤›n›n ve tütünde d›fla ba¤›ml›l›¤›n h›zland›¤›n›n aç›k bir göstergesiydi.
Tansu Çiller’in baflbakanl›k yapt›¤› 1993-1996 y›llar› aras›nda ülkemizde tütün üretimi, getirilen kotalarla azalt›ld›. 1996 y›l›nda hükümete gelen Refah Partisi de bu uygulamay› sürdürerek, tütün üretimine a¤›r darbeler vururken, öldürücü hamle AKP hükümetinden geldi. Bir yandan üretim limitlerini kotalarla daha da afla¤› çeken AKP, TEKEL’in sigara bölümünü de ‹ngiliz British American Tabacco (BAT)’ya satarak 1980’de bafllayan emperyalist politikay› taçland›rd›.
kadar ithal edilen yaprak tütünün bu miktara dahil olmad›¤› göz önüne al›nd›¤›nda tablonun vahameti daha net görülecektir! D›fla ba¤›ml›l›k sonucu sadece 2006 y›l›nda yurt d›fl›ndan 250 milyon dolarl›k tütün sat›n al›nm›flt›r. D›flar›dan al›m›n teflvik edilmesi, ülkemizdeki üretimi ise günden güne eritmifl; 2001 y›l›nda 152 bin 571 ton olan tütün üretimi 2007 y›l›nda 90 bin tona kadar düflmüfltür! Yaklafl›k 2 milyon kiflinin tütün üretiminden geçimini sa¤lad›¤› ülkemizde tütün üretiminin teflvik edilmesi, tütün üreticisine destek sunulmas› bir yana, kotalarla üretim yapmalar› engellenmifl ve bu kadar insan açl›¤›n, yoksullu¤un, y›k›m›n pençesine itilmifltir. TEKEL’in ‹ngiliz sigara tekeli BAT’a sat›lmas› ile birlikte ülkemizdeki bafll›ca tütün üreticisi de emperyalistlerin eline geçmifl oldu. Bu tekelin tütün ihtiyac›n› esasta ‹ngiltere, Çin, ABD ve kimi di¤er Asya ülkelerinden karfl›lad›¤› göz önüne al›nd›¤›nda, ülkemizdeki tütün üreticisinin ve tütün üretiminin önümüzdeki süreçte çok daha çetin günler yaflayaca¤›n› söylemek mümkün. Gidiflat orta, küçük ve yoksul köylüyü, iflçi-emekçiler ile ayn› safta emperyalist güçlere ve onlar›n ülkemizdeki tafleronlar›na karfl› mücadeleye sürüklemektedir. Ötesinde bir yaflam hakk›n›n söz konusu olmayaca¤› art›k herkesin malumu iken; emperyalizme, yoksullu¤a, sefalete ve köleli¤e karfl› mücadele etmek önümüzdeki onurlu tek seçenek durumundad›r...
Y›lda 300 milyon dolarl›k tütün ithal ediliyor Tar›mda “reform” ad› alt›nda IMF, Dünya Bankas› ve AB politikalar›n› yürürlü¤e koyan AKP ve onun arkas›ndaki hakim s›n›flar, tar›msal üretimimizi y›k›ma sürükleyerek, g›da ürünlerinde d›fla ba¤›ml›l›¤› derinlifltirdiler. Bu durum tütün üretiminde de en yak›c› haliyle kendisini göstermektedir. K›sa bir süre öncesine de¤in ülkemiz; Çin, ABD ve Hindistan’›n ard›ndan tütün üretiminde dünya 4’üncüsü konumunda idi. Ancak 1980’li y›llar›n bafl›ndan itibaren ülkemizde h›z verilen emperyalist “neo-liberal” politikalar› kesintisiz ve eksiksiz bir flekilde yerine getirmekle görevli k›l›nm›fl AKP hükümeti, ülkemizi tütün ithalatç›s› durumuna getirmifltir. Öyleki 1988 y›l›nda bin 553 ton tütün ithal eden ülkemiz, 2005 y›l›nda 38 bin ton tütün ithal etmifltir. 2001 y›l› itirabiyle 50 bin ton
EME⁄‹N KÜRSÜSÜ Dursun BAfiTU⁄
Direnenler kazanacakt›r ABD emperyalizmi eliyle 2002 y›l›nda hükümete getirilen AKP arac›l›¤›yla devletin iflçi-emekçiler flahs›nda yoksul halka dönük sald›r›lar› sürüyor. 2005 y›l›nda 4857 say›l› ifl kanunu ile esnek ve güvencesiz çal›flmay› yasal hale getiren, Kamu Personeli Reformu yasas›yla memurlar›n iflten ç›kart›lmalar›n› kolaylaflt›ran ve onlar› kölece çal›flmaya iten devlet, daha önce gündeme gelen, ancak çeflitli nedenlerle ertelenen Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› yasa tasar›s›n›, emperyalist güçlerin buyruklar› do¤rultusunda yeniden gündemine alm›fl durumda. Bu yasa ile halk›n onlarca y›ll›k mücadele ve ödedi¤i bedeller sonucu elde etti¤i sa¤l›k hakk› ve sosyal güvencesi ortadan kald›r›lacak ve sa¤l›k hizmetlerinin özellefltirilmesinin önü aç›lacak. 1980'li y›llardan bu yana Dünya Bankas› ve IMF eliyle Türkiye-Kuzey Kürdistan'da neo-liberal politikalar› büyük bir h›zla yürürlü¤e sokan emperyalist tekeller, ayn› dönem itibariyle dünyada büyük para hacmine sahip olan sa¤l›k sektörüne de el atm›flt›r. Bu tarihten itibaren “sa¤l›kta reform” gibi adlar alt›nda yürürlü¤e konan çok say›da yasa ile sa¤l›k hizmetlerinin sunumu nedeni ile devletin eline geçen paran›n do¤rudan tekellere akmas›n›n önünün aç›lmas› hedeflenmifltir. Böylece uluslararas› emperyalist tekeller; ilaç endüstrileriyle, t›bbi teknolojileriyle, özel sa¤l›k sigortalar›yla ve özel sa¤l›k hizmeti sunmalar›yla sa¤l›k sektörünün tüm bileflenlerinin daha fazla kar anlay›fl›na uygun olarak dönüfltürülmesinin ve kendilerine terk edilmesinin yolunu am›fl oluyordu. Yaklafl›k 20 y›l boyunca sa¤l›k hizmetlerinde söz konusu emperyalist tekellerin dayatmalar› ile devlet taraf›ndan bilinçli ve amaçl› olarak yarat›lan sorunlardan yola ç›k›larak giriflilen sa¤l›¤›n özellefltirilmesi serüveni, bugün son evresine girmifltir. Bu evrenin ismi de Genel Sa¤l›k Sigortas› yasa tasar›s›d›r. Daha önce IMF ve Dünya Bankas› eliyle çeflitli ülkelerde uygulanan ve büyük y›k›mlara yol açan Genel Sa¤l›k Sigortas› ile sosyal güvenli¤in tasfiyesi hedefleniyor. “Reform” olarak sunulan bu yasa, sigortal›lara yeni haklar getirmek bir yana, ellerindeki haklar› da almay› öngörüyor. fiöyle ki; -Emeklilik yafl›n› kad›nlarda 58 yafl›ndan 65 yafl›na, erkeklerde ise 60 yafl›ndan 65 yafl›na ç›kartmay› öngörüyorlar. Yafl ortalamas› çok düflük olan toplumlardan biri olma gerçekli¤ini dikkate ald›¤›m›zda emeklilik denilen fleyin art›k gerçekleflmesi imkans›z bir hayal olarak kalacak. Çünkü halk›m›za mezarda emekli olmay› dayat›yorlar.
G$$ görüflmesinde hükümetin istedi¤i oldu SSGSS yasa tasar›s›na karfl› oturma eylemi gerçekleflti¤i s›rada, Emek Platformu ve hükümetin görüflmesinde baz› noktalarda uzlafl›ld›. Tasar›ya iliflkin Emek Platformu temsilcileri ve “iflveren” kesimiyle Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› aras›nda geçen görüflme sonucunda prim ödeme gün say›s›nda düflme sa¤land›. Hükümet yasada öngörülen 65 yafl emeklilik konusunda geri ad›m atmad›. ‹flçiler için 9 bin güne ç›kar›lan prim ödeme gün say›s› 7 bin 200’e düflürüldü. Bakan Faruk Çelik, tasar› üzerinde bütün kesimler ve sendikalarla ayn› ölçüde mutabakat›n mümkün olamayaca¤›n› aç›klayarak, yasan›n tümden çekilmesinde ›srarl› olaca¤›n› belirten sendika ve meslek örgütlerine gözda¤› verdi.
s›nda olan difl-protezdeki yüzde 50’lik katk› pay› ve yafl
meye çal›flaca¤›z” dedi. Emek Platformu’nun bileflenle-
s›n›r› kalkt›. Anlaflmaya göre söz konusu tedaviler için
rinden KESK, D‹SK, TTB var›lan mutubakata itiraz edip
mevcut uygulamadaki yüzde 10, yüzde 20’lik katk› pay›
uzlaflman›n tam olarak sa¤lanamad›¤›n› aç›klad›. KESK
geçerli olacak. Mutabakat›n ard›ndan aç›klama yapan
Baflkan› ‹. Hakk› Tombul yapt›¤› aç›klamada sürecin
Türk-‹fl Baflkan› Mustafa Kumlu sonucu “Yüzde 80-90
kendi aç›lar›ndan bitmedi¤ini, konuyu Emek Platfor-
oran›nda mutabakat sa¤lad›k” yönünde de¤erlendirdi.
mu’na tafl›yacaklar›n› belirtti. D‹SK Baflkan› Süleyman
Devam›nda “Büyük ölçüde tespit etti¤imiz konular›n ne-
Çelebi ise tam anlam›yla mutabakat sa¤lamad›klar›n›,
ticesini ald›k. Anlaflamad›¤›m›z konular› bu hafta içinde
tasar›ya dair itirazlar›n bütünü kabul edilene kadar mü-
yap›lacak ve tasar›n›n görüflülece¤i Genel Kurul’da çöz-
cadele edeceklerini aç›klad›.
Emek Platformu, emeklilik yafl›n›n mevcut sistemde oldu¤u gibi kad›nlarda 58, erkeklerde 60 olmas›n› talep ediyordu. Ancak hükümet geri ad›m atmay›p, 65 yafl düzenlemesi tasar›da aynen muhafaza etti. Yine Emek Platformu, 9 bin günlük prim ödeme gününün 7 bine inmesini istiyordu. Ancak bu talep 7 bin 200 günde kald›. Mutabakata var›lan bir di¤er konu ise ayl›k ba¤lama oran› ile difl-protezdeki katk› pay› ve yafl s›n›r› oldu. Buna göre mevcut tasar›daki 10 y›l› dolduramayan SSK’l›lar›n ayl›k ba¤lama oranlar› yüzde 2’den yüzde 3’e yükseltildi. Öte yandan Emek Platformu’nun talepleri ara-
SSGSS yasa tasar› kapsam›nda sendikalar›n 2 saatlik ifl b›rakma ça¤r›s›ndan sonra kitlesel bir yürüyüflle yasa tasar›s›n› protesto eden emekçiler, 24 Mart günü de Emek Platformu temsilcileri ile hükümet aras›ndaki görüflme s›ras›nda Kad›köy ve Aksaray’da oturma eylemleri düzenleyerek isteklerinin olmamas› durumunda genel greve gideceklerini aç›klad›lar. 24 Mart Pazartesi günü emek platformu temsilcileri ile hükümet yetkilileri aras›nda devam eden görüflmeler s›ras›nda oturma eylemi gerçeklefltiren emekçiler, yasa tasar›s›n›n mevcut haliyle geri çe-
Emekçiler yasan›n geri çekilmesini istedi kilmesi talebinde bulundular. Yaklafl›k 400 kiflinin kat›ld›¤› eylemde “Mezarda emekli olmayaca¤›z”, “Genel grev genel direnifl”, “AKP yasan› al bafl›na çal”, “Uzlaflma de¤il genel direnifl” sloganlar›n› atan kitle oturma eylemi yaparak görüflmenin sonucunu bekledi. Sendika ve meslek örgütü temsilcileri yapt›klar› konuflmalarda, yasan›n geri çekilmesi gerekti¤ini ve birlikte hareket ederek yasan›n bu haliyle geçmesine izin verilmemesi gerekti¤ini vurgulad›lar.
G$$ 20 milyon köylüyü de vuruyor ‹flçi, emekçi, emekli gibi genifl kesimlerin kazan›lm›fl sosyal-ekonomik haklar›n›n gasp›n› ön gören, son günlerde emekçi kesimlerin tepkisiyle karfl›laflan Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasa Tasar›s›, ülke nüfusunun önemli bir kesimini oluflturan 4,5 milyon çiftçinin, dolay›s›yla 20 milyon köylünün de haklar›n› vurmay› öngörüyor. Bilindi¤i üzere öngörülen yasa tasar›s›, asgari ücretin üçte biri kadar geliri olandan dahi Genel Sa¤l›k Sigortas› (GSS) primi kesilmesini flart kofluyor. Di¤er bir deyiflle, 203 YTL geliri olandan GSS primi kesilece¤i, aksi takdirde sa¤l›k hizmetlerinden yararlanamayaca¤› öngörülüyor. 4,5 milyon çiftçinin yüzde 90’›n›n asgari ücretten az bir kazanca sahip oldu¤u düflünüldü¤ünde toplam 20 milyon köylünün zorunlu prime tabi tutuldu¤u ve sa¤l›k hizmetlerinden yararlanmas›n›n zorlaflt›r›ld›¤› görülüyor. Çeflitli ürünlerde üreticilik yapan sendikalar›n oluflturdu¤u Çiftçi Sendikalar› Konfederasyonlaflma Dönem Sözcüsü Abdullah Aysu, “Zaten var olan haks›z uygulamalardan dolay›
Ba¤-Kur’un emeklilik ve sa¤l›k hizmetlerinden yararlanamayan çiftçinin iyice sistem d›fl›na itilmektedir” dedi. Ülkemizde 4.5 milyon civar›nda çiftçi bulundu¤unu, aileleriyle birlikte 20 milyon civar›nda insandan söz edildi¤ine dikkat çeken Aysu, “Asgari ücretten az geliri olan çiftçi sigortal› olamayacak. Bu, Türkiye'de bulunan yaklafl›k 4.5 milyon çiftçinin yüzde 90'› anlam›na geliyor. Yani 3 milyon çiftçi, yasa tasar›s› ile güvence d›fl›na itiliyor. Bu rakam›n, yak›nlar da hesaba kat›ld›¤›nda 15 milyona ç›kacak” diye belirtti. Böylece büyük toprak sahiplerinin sosyal güvencesi yasa tasar›s›nda düflünülmüfl ve güvence alt›na al›n›yor. Asgari ücret alt›nda kalanlara sigortal› olma yolu kapat›lm›fl, kaderi ile bafl bafla b›rak›lm›fl oluyor.
için, primlerin ayl›k olarak ödenmifl olmas› flart›n› getiriyor. Çiftçilerin bu kanun tasar›s›na göre beyan edecekleri günlük kazançlar›n›n alt s›n›r› 80. maddeye göre asgari ücretin otuzda biri fleklinde belirleniyor. Yani çiftçi, en az ayl›k asgari ücret tutar›nda kazanç bildirmek zorunda olacak. Di¤er yandan çiftçilerden kesilecek sigorta prim oran› yüzde 33,5. Buna göre, asgari ücret kadar gelir beyan eden bir çiftçi, bu gelirin üçte birini prim olarak ödemek zorunda kalacak. Abdullah Aysu aç›klamas›nda, çiftçilerin ço¤unlu¤unun art›k anlaflmal› üretim ad› alt›nda iflçilefltirildi¤inin alt›n› çizerek, çiftçinin bu tasar›yla iflçilerden daha fazla prim ödemek durumunda kald›¤›na dikkat çekti. Yeni tasar›n›n asgari ücretten az gelir elde etti¤ini beyan etmeyen üreticilerin ürün sat›fl bedel-
Üreticinin ürün sat›fl bedellerine el konma yetkisi veriliyor
lerine el koyma yetkisi tan›n›yor. Öte yandan
Mevcut Genel Sa¤l›k Sigortas› Yasa Tasar›s› sadece malullük yönünden de¤il, her türlü sigorta ve sa¤l›k hakk›ndan yararlanabilmek
natkar, iflçi, iflveren ve memurlar›n temsilcileri
Sosyal Sigortalar Sa¤l›k Kurulu’nda esnaf, saolmalar›na ra¤men çiftçinin temsiliyeti söz konusu de¤il.
-Emeklili¤i hak edebilmek için yak›n zamanda 5000’den 7000 güne ç›kar›lan primin ödeme zorunlulu¤u, gelinen aflamada 9000 güne ç›kar›lmak istenmektedir. Yani tam bir kölelik koflulu dayat›lacak. A¤›r flartlar alt›nda al›nterleriyle kazand›klar› bu ücreti, çeflitli yollarla tekrardan ele geçirmek için hummal› bir çal›flma yürütmektedirler. -Al›nterleriyle çal›fl›p emekli olmay› hak kazanan ezilen-sömürülen emekçi insanlar›m›z›n emeklilik maafllar› %23 ile %33 aras›nda düflürülüp, yaratt›klar› de¤er böyle bir yöntemle amiyane biçimde gasp edilecek. -Ayl›k geliri 139 YTL’den fazla olan insanlar›m›z›n her ay 73 ile 475 YTL “Genel Sa¤l›k Sigortas› Primi”ni ödemek zorunda b›rak›lacak. Yoksulluk ve açl›k s›n›r› alt›nda bir yaflam dayat›lan iflçi, köylü, ö¤renci, memur vb. sömürülen emekçi insanlar›m›za karfl› yeni bir konseptle sald›rmak istemeleridir. ‹li¤ine de¤in sömürdü¤ü, bask› ve zor çark› içinde ezdi¤i, horlay›p afla¤›lad›¤› insanlar› ne türden zor bir süreçle karfl› karfl›ya b›rakt›¤› sarih biçimde ortadad›r. -Hangi nedenle hastaneye gidersen git, yani hastal›k, kaza, ameliyat vb. nedenlerle hastanelerde yat›r›ld›¤›nda insanlar›m›z “Kat›l›m pay›” ad› alt›da zorla para ödenmeye zorlanacak. “Kat›l›m pay›” olarak isimlendirilen bu haks›z gasp, gerekti¤inde befl kat›na kadar ç›kart›labilecek. -Çal›flan emekçi insanlar›m›z›n y›pranma hakk› olarak yasal güvence alt›na al›nan haklar› tamamen gasp edilecek. -Bütün sa¤l›k hizmetleri tamamen paral› hale getirilecek. ‹nsanlar›m›z›n sa¤l›k hizmeti alabilmesi için vergi ödemesi, ”Genel Sa¤l›k Sigortas› primi”ni düzenli olarak yat›rmas› ve “Kat›l›m pay› ve ilave ücret” ödemesi zorunlulu¤u getiriliyor. Yani ”Sen kap›dan içeri girmeye hiç yeltenme, git evinde ac›lar›nla bafl bafla kal ve orada öl” demektedir. -Hastalanan sigortal›lara verilen ifl görememezlik ödene¤i %16 oran›nda azalt›lacak. -Emekli Ba¤-Kurlular›n maafl›ndan 10 y›l süreyle %10 oran›nda “Genel Sa¤l›k Sigorta Primi” olarak kesilecek. -Bahsi geçen primleri ödeyemeyen insanlar›m›z kesinlikle sa¤l›k hizmetlerinden yararlanamayacak ve kap› d›flar› edilecek. -Dünya genelinde anne sütünün önemi yeniden anlafl›l›r ve emzirme teflvik edilir iken, Türkiye-Kuzey Kürdistan’da sigortal›lar›n çocu¤una ancak bir ay anne sütü yeterlidir mant›¤› tamamen egemen k›l›nmak isteniyor. Daha önce do¤um yapan sigortal›lara alt› ay süreyle verilmesi öngörülen emzirme yard›m›, bundan böyle bir aya düflürülecek. -Öngörülen primi ödeyemeyen çiftçilerin üretti¤i tüm ürünlere el konulacak. ‹MF ve AB reçeteleri olarak Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar›na zorla dayat›lan bu neo-liberal yasalar›yla halklar›m›z›n üzerindeki kölelik zincirlerini daha da kal›nlaflt›rmak için kollar›n› s›vay›p hummal› biçimde ifle koyulmufllard›r. Öngörülen bu politikalar tüm yar› sömürge, yar› feodal co¤rafyalara emperyalistler ve yerli dayanaklar› olan uflak s›n›flar taraf›ndan bask› ve zor unsurlar› arac›l›¤›yla dayat›lmaktad›r. Hastalar› müflteri, hastaneleri iyice sa¤l›k iflletmeleri yapacak olan yasaya, fluan sigorta primleri üzerinden verilen sa¤l›k hizmetlerine “Katk› pay›”, “‹lave ücret” ad› alt›nda yeni ücretler getirecek, emeklilik yafl›n› 65'e ç›kartacak, paras› olmayana tedavi hakk› tan›mayacak vb. gibi sald›r›lar yap›lmaktad›r. Sald›r›n›n kapsam›na ve boyutuna bak›ld›¤›nda öyle s›radan bir sald›r› olmad›¤› aç›kça ortaya ç›kmaktad›r. Dolay›s›yla bütün emekçileri ve yoksul halk›m›z› ilgilendiren, sa¤l›k ve sosyal haklar›m›za dönük bu kapsaml› sald›r›ya karfl› herkese sosyal sigorta hakk›, herkese nitelikli-ulafl›labilir sa¤l›k hakk› için mücadele etmek ertelenemez bir görevdir. Bu mücadelenin ise politik iktidar›n nas›l ve hangi biçimde ele geçirilebilece¤i hususuna dair diyalektik bir ba¤› kurulmas› zorunludur. Yani Halk Savafl›’n›n diyalektik bütünlü¤ü içinde bunlar ele al›nmal› ve ona tabi biçimde de mücadelesi verilmelidir.
güncel Beko: Sömürüde bir dünya markas›
2-16 Nisan 2008
lan iflçiler asosyal bir yaflama s›k›flt›r›l›yorlar. ‹flçileri sadece düflük ücretle ve birçok
7
ÖNCÜ KADIN
haklar›n› gasp ederek çal›flt›ran Vestel, senÜretimlerini her geçen gün artt›ran ve
büyük 2., Vestel ise en büyük 3. firma olarak
sermayelerini devasallaflt›ran flirketler ‘se-
yer ald›. Bu flirketlerden Koç Holding bünye-
vimli’ reklam söylemlerinde iflçi mutlulukla-
sinde yer alan ve sadece son 4 y›l içerisinde
r›ndan bahsederken, bu imparatorluklar›n›
15 milyon televizyon üreten Beko firmas›, bu
sömürdükleri iflçi eme¤i üzerinde infla ettik-
üretim art›fl› ile kar›n› her y›l katlamas›na kar-
lerini ise gözlerden gizliyorlar.
fl›n iç ve d›fl piyasadaki talebin azald›¤›n› öne
Ülkemizde iflçi eme¤ini sömürerek büyü-
sürerek y›l bafl›nda 300, sonras›nda ise 500
yen Vestel ve Arçelik gibi flirketler her geçen
iflçiyi iflten ç›kartt›. ‹flten ç›kart›lan iflçilerin
gün zenginleflirken bu flirketlerde çal›flan iflçi-
ço¤unlu¤unu kad›nlar olufltururken, iflçilerin
ler ise zenginleflen flirketlerin gölgesinde iyice
örgütlü bulunduklar› Türk Metal-‹fl Sendika-
yoksullaflt›r›l›yor. Afrika-Ortado¤u bölgesinde
s›, bu iflten atmalara karfl› yaz›l› bir aç›klama
tüketim ürünleri firmalar› aras›nda Arçelik en
dahi yapm›fl de¤il.
Beko’da yaflanan bu durumun bir benzeri de Zorlu Grubu’na ait olan Vestel firmas›nda yaflan›yor. Elektronik, beyaz eflya ve bilgi teknolojisi alanlar›nda faaliyet gösteren Vestel’in bünyesinde 7’si yurtiçinde, 11’i yurtd›fl›nda olmak üzere toplam 18 flirket yer al›yor. ‹flçilere “Büyük hedeflerimiz var. Bu yeni süreçte sizden beklentimiz, iflinize sahip ç›kman›zd›r” diyen Zorlu Grubu’nun patronlar›ndan Naif Zorlu, iflçilerden bir robot gibi çal›flmalar›n› istiyor. Asgari ücret ya da alt›nda maafl alan iflçiler her an iflten at›lma korkusu ile çal›fl›yorlar. Günde en az 12 saat çal›flt›r›-
dikal örgütlülü¤ü de her flekilde engelliyor. Sendikalaflma bafllad›¤› anda yüzlerce iflçiyi iflten atarak iflçilerin haklar›n› aramas›n› egelleyen flirket, tafleronlaflmay› da ‘Donan›m fiirketi’ ad› alt›nda art›r›yor. Baz› bölümlere al›nan yeni iflçiler Donan›m ve Boyser isimli tafleron flirketlere ba¤l› olarak çal›flt›r›l›yorlar. Tafleron olarak çal›flt›r›lan bu iflçilere hiçbir sosyal güvence verilmezken, k›dem tazminat› haklar› da ellerinden al›narak, 6 ayl›k periyotlarla sözleflmeli olarak çal›flt›r›l›yorlar.
Ekonomide kriz çanlar› çalmaya bafllad› aç›lmas›, “niyet mektuplar›”, y›rt›klar›n yamanmas› bu y›k›m› durduramayacakt›r. Tarih, emperyalist-kapitalist sistemde yaflanan krizlerin ve bunal›mlar›n ba¤›ml› ülkelerin y›k›m› ve talan› üzerinden afl›ld›¤›n›; dolay›s›yla bu krizlerin en yak›c› haliyle bu ba¤›ml› ülkelerde hissedildi¤ini göstermifltir. Ve yine tarih göstermifltir ki, krizin faturas›n›n kesildi¤i ba¤›ml› ülkelerde, bu fatura iflçisi, köylüsü, memuru ile bir bütün olarak yoksul halklara ödettirilmektedir.
ABD’de düflük gelir gruplar›na yönelik ipotekli konut kredisinde yaflanan çalkant›, Eylül 2007’den beri yeni bir kriz olas›l›¤›n› beraberinde getirdi. ABD’nin yaflad›¤› konut krizinin, afl›r› kaynak harcamas›n›n ve iç harcamalardaki düflüflün, yeni bir ekonomik krize neden olabilece¤i belirtiliyor. Zira bu çalkant›n›n bütün dünyay› etkileyebilece¤i, flu anda da ciddi s›k›nt›lar yaflatt›¤›, ABD ve sermaye gruplar› taraf›ndan itiraf edilmifl durumda. Yaflanan bu krize karfl› FED’in (ABD Merkez Bankas›) faiz oranlar›nda ciddi bir düflüfl sa¤layarak önlem alma girifliminin bir sonuç vermedi¤i görülüyor. Dünya borsalar›nda yaflanan “tarihi” düflüfl, dövize do¤ru kaç›fl› beraberinde getiriyor. IMKB endeksi bir gün içerisinde yüzde 7.46 oran›nda de¤er kaybederek Türkiye-Kuzey Kürdistan ekonomisinin bu krizden nasibini ald›¤›n›, ithalat art›fl›, fiyat art›fl›, cari aç›k, enflasyonun giderek artmas›yla daha da nasiplenece¤ini iflaret ediyor. Dövize artan ra¤bet, Dolar ve Euro’nun dengesini alt üst etti. Dolar 1,27 YTL’de seyrederken Euro son birkaç y›l›n rekorunu k›rarak 2 YTL’nin üzerine ç›kt›.
TÜS‹AD endifleli
Krizin faturas› emperyalizme ba¤›ml› ülkelere kesilecek Kapitalist-emperyalist sistem 10 y›lda bir ekonomik kriz yaflamay› adet edinmifl durumda. 1970’lerin bafl›ndan sonuna kadar devam eden bunal›m, bunu takiben 1984 Latin ülkelerindeki d›fl borç nedenli kriz, 1990’lar›n bafl›ndaki daralma, 1997’de Asya’y› saran kriz, 2000’in bafl›nda ABDArjantin ve ülkemizde patlak veren kriz yak›n tarihli örneklerdir. Yap›s› gere¤i her daim bünyesinde krizleri bar›nd›ran kapitalist-emperyalist sisteme biçilen “büyüme”, “kalk›nma” ya da “sürdürülebilir kalk›nma” gibi roller gerçekçi de¤ildir. Nitekim 2007’deki Uluslararas› Çal›flma Örgütü’nün raporunda “büyüme”ye ra¤men dünyada iflsizlik oranlar›n›n bugüne kadarki en yüksek düzeyde oldu¤u belirtiliyor. 2006 y›l› iflsizlik oran› 5.2 iken, 2006 y›l›nda bu oran 6.3 düzeyinde seyretmifltir. Ayn› flekilde dünya ekonomilerinde son y›llarda 4.1 oran›nda seyreden GSY‹H karfl›s›nda istihdam art›fllar› 1.6 oran›nda kalm›flt›r. Dünya genelinde iflgücü üretkenli¤i yüzde 26 oran›nda artarken, istihdam art›fl› yüzde 16.6 dolay›nda olmufltur. ABD’ye bakt›¤›m›zda yaflanan daralmay› flu istatistiklerle görmek mümkün: 2007’deki yüzde 4,9’luk büyüme h›z› son aylarda yüzde 0,6’ya kadar geriledi. Buna paralel iflsizlikte yüzde 5’lik ani bir yükselme söz konusu. ABD’nin önde gelen borsa spekülatörlerinden Jeremy Grantham, Almanya’da yay›mlanan “Die Welt” gazetesine verdi¤i bir demeçte, “As›l y›k›m daha gelecek” diyor. Grantham’e göre 2000 y›l›nda bafllayan kriz, 2000 ve 2001’de FED’in özel müdahalesi sonucu engellendi ve o günden bu yana
Rekor bu¤day ithalat›
spekülasyon balonlar› de¤iflik alanlarda sürekli büyüdü. Ama art›k “ar›nma süreci” geldi çatt›, bundan kurtulufl yok!
Pazarlamadan sorumlu Unak›tan: “Bu kriz bizi etkilemez” Emperyalist sermaye kriz tedirginli¤i yaflarken ve bu kriz baflka sermaye-finans çevrelerine yay›l›rken Türk hakim s›n›flar›n›n temsilcileri piflkince, “Özellefltirmelerden elde etti¤imiz paralar var elimizde, bize bir fley olmaz” yalan›n› dillendiriyorlar. Bu kesimlerin, ayn› zamanda etkilenebilme ihtimaline karfl› uyar›larda bulunmaktan da geri durmamalar› da söylemlerinin yalan oldu¤una iflaret ediyor. Türk hakim s›n›flar›n›n, “ekonomik büyüme” olarak göstermeye çal›flt›klar›; özellefltirmelerden, yabanc› sermayenin giriflinden sa¤lan›lan s›cak paradan baflka bir fley de¤ildir. 2007 y›l› iflsizlik, iç ve d›fl borç, kifli bafl›na düflen gelir, asgari ücret, cari aç›k, ithalat-ihracat dengesi vb verileri ortadad›r. Bu nas›l büyümedir? 2002-2004 y›llar› aras›nda ülkeye giren yabanc› sermayenin yüzde 82’si d›fl borç yaratan bir niteli¤e sahipti. Yabanc› sermaye giriflleriyle sa¤lanan s›cak
Bir zamanlar Ortado¤u’nun tah›l ambar› olarak an›lan ülkemiz, tar›m›n emperyalist ihtiyaçlara sunulmas›, tar›m› y›k›ma u¤ratan politikalar›n uygulanmas›yla, boflalan ambar›n› bu¤day ithal ederek doldurmaya çal›fl›yor. Tar›msal üretimde gün geçtikçe yaflanan düflüfl ve ithalat›n egemenlerce teflvik edilmesiyle neredeyse bütün tar›m ürünlerinde ithalat patlamas› yaflan›yor. Yaflanan bu ithalat furyas› ürünlerde art›fla, dolay›s›yla enflasyona neden oluyor. Bu¤day stoklar›n›n erimesi ve ithal edilen bu¤day›n fiyat›n›n yüksek olmas› geçti¤imiz günlerde ekme¤in yüzde 25 oran›nda zamlanmas›na neden olmufltu.
para 2003’te yüzde 59 iken bugün yüzde 18’lere düflmüfltür. ‹flsizlik yüzde 20’ye dayanm›flt›r, ithalatta patlama ihracat oran›n› katlam›flt›r, cari aç›k had safhadad›r. Özel tüketim harcamalar›n›n yüzde 3,6 oran›nda artt›¤› bu y›l›n üçüncü döneminde gayri safi yurt içi hâs›ladaki (GSY‹H) büyüme h›z› yüzde 1,5’e kadar geriledi. Ekonomik büyümeden bahsediliyor; oysaki 2001 krizinden sonra 2002’nin bafllar›ndaki 0,6 oran›ndaki büyümeden (en düflük büyüme say›l›yor) sonra bugün en düflük seviyede seyrediyor. Hükümet enflasyonun önüne geçemedi¤ini, ithalat›n artt›¤›n›, al›m gücünün gittikçe azald›¤›n›, imalat sanayisinin dibe vurdu¤unu b›y›k alt›ndan söyleyerek, ciddi bir ekonomik s›k›nt›ya girilebilece¤ine dikkat çekiyor. Bunlar›n yan› s›ra TC tarihinde rekor düzeye ulaflan iç ve d›fl borçlara karfl›n sadece 8 günlük sald›r› harekat›nda 160 milyon dolar harcamaktan geri durulmuyor. Her fleyini emperyalizme, IMF, DB gibi kurumlar›n tasarrufuna havale eden Türk hakim s›n›flar› ve Unak›tan gibi pazarlamac›lar› istedikleri kadar ba¤›rs›n, yaflanacak krizin y›k›m etkisi bizim gibi ülkelerde daha da hissedilir olacakt›r. Para musluklar›n›n
Rojda DEM‹R
Kapitalist-emperyalist sistemin yaflad›¤› ve giderek yay›lan krizden duydu¤u korkuyu saklayamayan TÜS‹AD, hükümeti önlemler almaya ça¤›r›yor. “Dünya bir krize do¤ru h›zla ilerliyor ve 2008 Türkiye için çok zorlu bir y›l olacak gibi görünüyor. Ancak bir süredir türban konusunu, gündemin birinci maddesi haline getirdik” diyen TÜS‹AD Baflkan› Arzuhan Do¤an Yalç›nda¤, bir yandan hükümeti, “türban› b›rak ekonomiye, krize bak” fleklinde uyar›yor; di¤er yandan “Büyüme h›z›m›z önemli ölçüde yavafllad›, enflasyon nispeten h›z kazand›, genel iflsizlik oran› artmaya bafllad›, kamu maliyesinde disiplin zedelendi, cari aç›k sorunu büyüyerek devam etti” serzenifllerinde bulunuyor. Yoksa öncesinde her fley güllük gülistanl›k m›yd›? Sermaye temsilcileri Bu sorunlar› kimin ç›kard›¤›n› dert ediniyorlar m›? Ekonomiyi esas gündeme alma noktas›nda ›srar eden TÜS‹AD flüphesiz ki bunu “ekonomik büyüme sa¤lans›n”, “istihdam sorunu çözülsün”, “yoksullu¤a çare bulunsun”, “ücretler artt›r›ls›n”, “üretim yükselsin” diye yapm›yor. Onlar› telaflland›ran fley emperyalistlerin direktiflerini h›zl› bir flekilde uygulamaya koyabilmek için ihtiyaç duyduklar› “yap›sal reformlar” ad› alt›nda emperyalist sisteme ve dünya ekonomisine daha fazla adapte olmak, sermayeye eklemlenmek ve emperyalist sermayenin acentalar› olarak “sorunsuz” bir flekilde özellefltirmelere ara vermeden devam etmek, sosyal ve ekonomik hak gasplar›n› sessiz sedas›z yapmak, kaynaklar› tekellere sunmak, karlar›n› katlamak, emperyalizme uflakl›k görevlerini icra edebilmektir.
Kriz yoksul halklara fatura edilecek Seyreden kriz, sömürü ve sald›r›n›n yo¤unlu¤u oran›nda atlat›lacakt›r. Hükümet taraf›ndan yap›lan aç›klamalardan anlafl›laca¤› üzere zamlar›n ard› ard›na gelmesi, vergi ve harçlarda art›fllar›n yaflanmas›, mali disiplinin sa¤lanmas› ad› alt›nda sosyal haklar›n budanmas› ve özellefltirmelere h›zla devam edilmesi ihtimalden öte gerçeklik arz ediyor. Ekonomik tablodaki vahamet birkaç veriyle s›n›rl› de¤il. Sanayi, imalat, inflaat vb sektörlerde ve özellikle tar›m alan›ndaki istihdam gün geçtikçe düflüfl yafl›yor. Biliniyor ki sömürünün mimar› sermaye sahipleri krizlerde zararlar›n› yoksul halk›n s›rt›ndan ç›kartacaklard›r.
Nihayetinde tar›mda kendi kendine yetebilen
yüksek fiyata bu¤day ithal edecek. Bu ithalat
ülke konumundan ba¤›ml› bir konuma gelindi.
emperyalist ülkeleri ve tekkeleri memnun ede-
Bu¤day stoklar›n›n erimesiyle birlikte hükü-
cekken, egemenler bunun faturas›n› emekçi ve
met 500 bin ton bu¤day al›naca¤›n› bunun da
yoksul kesimlerin s›rt›na yükleyecek. AB ve ABD
yar›s›n›n ABD’den ithal edilece¤ini aç›klad›.
gibi emperyalist ülkeler her türlü destekle tar›m-
Bu¤day al›naca¤› haberi dünyada bu¤day fiyat-
sal üretimini art›r›rken ve çiftçisini kalk›nd›r›r-
lar›n›n f›rlamas›na neden oldu. Buna göre Chica-
ken, kendisine ba¤›ml› k›ld›¤› ve neyi nas›l ürete-
go Futures piyasas›ndaki May›s dönemi bu¤day
ce¤ine karar verdi¤i bizim gibi ülkelere kendi
fiyat› 72 Sent yükselerek 12,95 Dolar’a yükseldi.
ürünlerini sat›yor. Emperyalistlere ba¤›ml› ülke
Ülkede üretilen bu¤daya kota koyarak Toprak
hakim s›n›flar› ise kendisine biçilen rolü yerine
Mahsulleri Ofisi (TMO)’ne s›n›rl› al›m yapan, ay-
getirmek için can at›yor. Tar›m›n ve köylünün y›-
n› zamanda bu kuruluflu ifllevsizlefltiren devlet,
k›m› için her an yeni yeni politikalar uyguluyor.
Kad›nlar›n devrimci savafl›m› devrimlerin anas›d›r Engels’in de deyimiyle erke¤in kad›n üzerindeki sömürüsünün tarihin ilk sömürüsü olmas› ve bu sömürünün bugünle birlikte kad›n›n her alan›n› sar›p sarmalamas›, kad›nlar›n devrimci savafl›n›n insanl›¤›n kurtuluflu ve özgürlü¤ü mücadelesinde temel bir halka oluflturmas›na neden olmaktad›r. Fizi¤inden ruhuna kadar sömürülen, kad›n bu sömürüyü yaln›zca emek alan›nda yaflamamaktad›r. Ulusal anlamda da, cinsel anlamda da ve buralardan türevlenen baflka baflka alanlarda da ili¤ine kadar yaflamaktad›r. Burjuvazi, kurmaya çal›flt›¤› sömürü düzeni gere¤i kad›na görece “özgürlükler” verse de asl›nda bu sunufl, kad›n sömürüsünün daha modern bir hal almas›, inceltilmesi için olmufltur. Zira bugüne bakt›¤›m›zda kad›n eme¤inin göremedi¤imiz ya da “gizillefltirilen” sömürüsü kapitalistemperyalist sistemin çark›n›n dönmesinde oldukça önemli bir yer tutuyor. Bilhassa kad›n eme¤i üzerinden gerçekleflen sömürünün inceli¤i mevcut sömürü sisteminin ifl bölümü organizasyonunda ve kad›na biçilen misyonla çarp›c› bir flekilde karfl›m›za ç›kmaktad›r. Yaflam›n di¤er alan›nda yaflad›¤› eflitsizlik, ayr›mc›l›k eklenince kad›n›n eme¤i üzerinden yaflanan sömürü de boy atmaktad›r. Bu sömürü ise kad›n›n ev içi eme¤i, ya da yedek-yard›mc› eleman-iflgüçü fleklinde gizillefltirilmektedir. Yaflam›m›zda kan›ksad›¤›m›z, daha do¤rusu normal karfl›lad›¤›m›z ev içi emek sömürünün hem ulusal hem de uluslar aras› yeniden üretime neden olan bir özelli¤e sahiptir. Aile içinde özel hale gelmifl, flahsileflmifl ve bir de¤ere tabi olmayan emek biçimi olan ev içi emek, dolay›s›yla ücretsizdir. Nihayetinde bu eme¤e do¤rudan el konulmakta ve bizce en önemlisi kad›n›n çeflitli alanlardaki-sektörlerdeki eme¤inin de¤erinin sömürü sistemi taraf›ndan ucuzlaflt›r›lmas›na f›rsat vermektedir. Peki kad›n eme¤inin sörüsünün bu formu bununla m› s›n›rl›? Elbetteki hay›r. Bu dönüflüm sömürü sistemini yeniden üretiyor, eme¤in düzenli dönüflümünü sa¤l›yor, hane üyelerinin üretim sürecini devaml› hale getirerek nihayetinde erkek egemen yap›n›n çark›n› döndürüyor. Görünmez k›l›nan ve asl›nda d›fllanan kad›n eme¤i sermayenin nefes almas›n› sa¤layan öncelikli bir unsur mahiyeti tafl›yor. Daha sade bir ifadeyle; görünmeyen, gizillefltirilen kad›n eme¤i koca bir sömürü çark›n› döndürmeye kadir. Bu kudrete sahip kad›n›n neleri y›kabilece¤i bir s›r olmasa gerek. “Oryantal(do¤u toplumlar›) kad›nlar›n el hünerleri dünya çap›nda meflhurdur. Onlar›n elleri küçüktür, ola¤anüstü bir h›z ve dikkatle çal›fl›rlar. Do¤alar›ndan kaynaklanan bu meziyetlerle üretim hatt›n›z›n etkinli¤ine daha fazla katk› sunabilirler” al›nt›s› fazla söze gerek b›rakmadan, sömürücü egemenlerin kad›n üzerindeki “inceltilmifl” sömürü zihniyetini bütün aç›kl›¤›yla ortal›¤a saç›yor. Bizler bu “inceli¤i” eme¤imizden al›p di¤er alanlara ulusal, cinsel sömürüye, iflyerindeki ayr›mc›l›¤a aile, toplum içindeki ayr›mc›l›¤a-bask›ya vb uyarlad›¤›m›zda kad›n›n bedeni, eme¤i ve ruhu üzerindeki katmerli sömürü tablosunu daha iyi görmüfl oluruz. Birtak›m verilerin panoromas›n› sunmak, kad›n›n toplum içindeki konumu ve üzerinden yükselen sömürüyü görmemize fayda sa¤layacakt›r. Ev kad›nl›¤›n›n bir “meslek” olarak görüldü¤ü ülkemizde, çal›flma hayat›nda kad›n›n izine rastlanm›yor. S›n›rl› say›daki kad›n çal›flanlar›n ço¤unlu¤u k›rsal kesimde, tar›msal üretim içerisinde yer al›rken, çal›flan kad›nlar›n ezici ço¤unlu¤u aile iflletmelerinde ücretsiz olarak emek harc›yor. 20 y›l önce 50 milyon nüfusa sahip olan ülkemizde çal›flan kad›n say›s› 5 milyon 234 bin iken, bugün nüfusun 70 milyonu bulmas›na karfl›n çal›flan kad›nlar›n say›s› sadece 5 milyon 528 bin! Bununla birlikte her ne kadar kad›nlar›n yüzde 25’i ücretli birer iflçi olarak gösterilse de durumun asl› hiç de böyle de¤ildir. Çal›fl›yor görünen kad›nlar›n yar›s› aile iflletmelerinde ücretsiz olarak emek harc›yor. Ücretli çal›flan kad›n say›s› ise sadece 2.2 milyon ve çal›flan kad›nlar, erkeklerden yüzde 12 ila yüzde 60 oran›nda daha az ücret al›yor. Evlenme, çocuk sahibi olma, ailenin bask›s›, iflten ç›karma gibi nedenlerle çal›flma yaflam›n› erken terk ediyor. 2007 y›l› içerisinde istihdam alan›ndan çekilen 368 bin kiflinin 248 bini kad›nd›r; yani son bir y›l içerisinde “ev kad›nlar›”n›n say›s› 248 bin artt›. Kad›n›n iflgücü içerisinde yer ald›¤› alanlar›n bafl›nda yüzde 56.6’l›k payla tar›m sektörü geliyor. 2007 y›l› verileri itibariyle kentlerdeki kad›nlar›n yüzde 19.8’i çal›flma yaflam› içerisinde yer al›rken, k›rsal kesimde yaflayan kad›nlar›n ise yüzde 32.6’s› çal›flma yaflam›nda yer al›yor. Burada dikkat çekilmesi gereken bir husus da, tar›mda çal›flan kad›n nüfusunun yüzde 85’inin ücretsiz iflçi olarak çal›flt›¤› gerçekli¤idir! Köyden kente göç artt›kça bu kad›nlar “ev kad›n›” kimli¤ini ediniyor. Sonuç itibariyle 10 bin y›ld›r hem s›n›fsal hem de erkek egemen sistem taraf›ndan sömürüye ve bask›ya maruz kalan kad›n›n s›rt›na yüklenen sömürü tarihsel süreçle birlikte boyutlanm›flt›r. Bugün için kad›n sorunu basit bir kad›n-erkek çeliflkisinin çok ötesinde bir gerçeklik arz etmekte, cinsel-ulusal-s›n›fsal sömürü cenderesiyle birlikte tarihsel bir sorun olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Buna ra¤men sömürüldü¤ü her alanda kad›n, üzerindeki sömürü sarmal›n› parçalayacak nesnel bir zemine ve dinami¤e sahiptir. Bugün için eflitsizlikleri devam ettirme amac› tafl›yan, sömürüyü “incelten” düzenlemelere, k›r›nt›lara kad›n›n ihtiyac› yoktur. Bütün bir sömürü sarmal›n› parçalayacak, kendisini, erke¤i, toplumu kurtulufla götürecek, özgürlefltirecek bir devrimci savafl›ma ihtiyac› vard›r. Bunun d›fl›ndaki bir mücadele, kazan›m› olsabile, bu kazan›mlar yeni ve daha farkl› bask› ve eflitsizlikler fleklinde geri dönecektir. Kad›n›n savaflmaktan ve savaflt›rmaktan baflka bir çaresi yoktur; öte yandan toplumsal kurtuluflu sa¤layacak bir devrim kad›na muhtaçt›r. En somutundan, daha düne kadar hertürlü bask› alt›nda gömülen, varl›¤› bile hissedilmeyen Kürt kad›n›n Newroz alanlar›nda özgürlük ve kurtuluflunu hayk›rtan o devrimci savafl›mdan ö¤renmeliyiz; kad›n›n devrimci olan her savafl›m› insanl›¤a ö¤retmeye devam edecektir. Kad›n›n yard›mc› “unsur” olarak elinden herfley gelebilir, iyi çocuk do¤urabilir; fakat kad›n›n do¤urabilece¤i en iyi fleyin devrim oldu¤unu, devrimci savafl oldu¤unu biz ezilen kad›nlar bilinçlerimize kaz›mak zorunday›z.
8
perspektif
2-16 Nisan 2008
ORDUYA ANGAJE ASKER-SİVİL MELEZİ BİR DEVLET OLARAK ‘TC’! Türkiye-Kuzey Kürdistan tarihine bakt›¤›m›zda hemen karfl›m›za flu gerçeklik ç›kmaktad›r: Komprador bürokrat burjuvazi ve büyük toprak a¤alar› s›n›f›, birden fazla emperyalist güce ‘göbek ba¤›’ ile ba¤l›, s›k› bir kölelik ve uflakl›k iliflkisi içindedir. Pek tabii olarak bu zemin üzerinde vuku bulan iliflkiler beraberinde bir kutuplaflmay› ve klikler aras› çat›flmalar› da gündeme getirir ve getirmektedir de. Özellikle 2. Paylafl›m Savafl›’n›n bitiminden hemen sonra ABD emperyalizmi di¤er emperyalistlere önemli oranda fark atarak iktidar›n ipini eline al›r. Bu süreçten itibaren ABD emperyalizmi bafl aktör olarak Türk devletinin siyasetine damgas›n› vurmufl ve hala da vurmaya devam etmektedir. ABD’ci klik her ne kadar iktidarda olsa da di¤er emperyalist devletlerin (Fransa, Almanya, ‹ngiltere, Kanada, ‹talya, Japonya, Hollanda vb.) gücü ve konumlar›na göre devlet üzerinde söz sahibidirler. Buna uygun olarak bafl patron pastadan esas pay› al›rken, di¤erleri ise gücü ve nüfuzu oran›nda ‘pasta’dan paylar›n› almaktad›rlar.ABD emperyalizmi, iktidarda olan kli¤inin, daha güçlü zeminde kendisine uflakl›k yapmas› için 27 May›s 1960 ve 12 Eylül 1980’de askeri faflist cuntalarla ve 12 Mart 1970’de yar› askeri faflist cunta ile 28 fiubat 1997’de “post modern” darbeyle hakimiyetini pekifltirdiyse de, yine ayn› biçimde klikler aras›ndaki it dalafllar› çeflitli ton ve biçimlerde kendisini d›fla vurmufltur.
Halk›n birikmifl öfkesi patlama noktas›na varmadan farkl› noktalara çekilip eritilmek istenmektedir Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n, iktisadi ve sosyal yap›s› itibariyle geri ve zay›f olmas›ndan kaynakl› olarak, emperyalizme ba¤l›l›¤› çok daha koyu ve kat›d›r. Kölelik halkalar› bu denli kal›n olan bir toplumsal sistemde, tabiat›yla halk›n sosyal-ekonomik refah düzeyinde gerçek bir iyileflme söz konusu olamaz. Çünkü emperyalizm yerli dayanaklar› olan uflak s›n›flar vas›tas›yla yeralt› ve yerüstü zenginlik kaynaklar›m›z› hiçbir engelle karfl›laflmadan s›n›rs›zca talan etmektedir. Esas olarak kendi kasalar›n› doldurup tekelci sermayelerini büyütürken, öte yandan da bu talanlar›ndan yerel uflaklar›n›n küçük pay›ndan halk kitlelerine ‘sus pay›’ verdirterek, halk kitlelerinin h›flm›ndan kurtulmay› amaçlarlar. Özellikle de halk kitlelerinin geliflen tepkisi, emperyalizmin kuklas› yerel iktidarlarca faflist bask› yasalar›, fliddet ve terörle bast›r›l›r. Emperyalistler, kölelefltirdikleri ülkelerden sa¤lad›klar› karlar ile kendi ülkelerinde iflçi s›n›f›na ve emekçilere sus pay› vererek halk› göreceli olarak uyutmay› baflarmaktad›r. Bu durum yar› feodal-yar› sömürge ülkelerdeki sömürücü sistemin karakteristi¤i ile birleflince ekonomiksiyasi krizler çok daha y›k›c› boyutta yaflam buluyor. Krizlerin faturas›n› halka kesen burjuva feodal faflist diktatörlü¤ün halka her türden fliddet ve zor politikas›ndan baflka verece¤i bir fley yoktur. Halk›n sosyal, ekonomik refah düzeyini iyilefltirmesi bir yana, günbegün onu daha bir çekilmez yaflama sürükler. Öyleki zor ve fliddet unsurlar›n›n difllileri aras›na al›narak ili¤ine de¤in sömürülen halk kitleleri yoksulluk ve açl›k s›n›r›n›n dibinde bir yaflama mahkum edilir. Bu vaziyetteki halk›n devrimci öfkesi, dipten kaynayan kazan gibi patlamaya haz›rd›r. Co¤rafyam›z›n ekonomik, siyasal ve sosyal iliflkilerinin üzerinde yükseldi¤i bu nesnel durum, emperyalizm ve yerli uflaklar›n›n rüyalar›n› karabasana çeviren bir süreçle karfl› karfl›ya oldu¤u içindir ki halklar›m›za ve öncülerine karfl› pek “hoflgörülü yaklaflt›klar›”(!) söylenemez. Faflizmin devlet ve iktidar biçimi oldu¤u bir toplumsal sistemde, halklar›m›z ve öncüleri her türden fliddet ve bask›dan fazlas›yla nasibini al›r. Dahas› burjuva feodal diktatörlü¤e yönelen halk›n kendili¤inden gelme veya örgütlü tepkisini, karfl› koyuflunu kana bo¤man›n yan› s›ra “böl-parçala-yönet” siyasetini en amiyane biçimde uygulamaktan da asla geri durmaz. Emperyalizme ve faflist Türk devletine yönelen-yönelecek olan halk›n her tepkisini, yaratt›¤›-yarataca¤› yapay çeliflkilere (Türk-Kürt, Ermeni-Türk, AleviSünni, sa¤-sol, vb) çekip, burada onlar› kontrol etmeye çal›fl›r. Di¤er bir deyiflle kendisine yönelen-yönelecek olan halk›n örgütsüz-örgütlü tepkisini farkl› kanallara çekerek nötralize etmeye çal›fl›r. Buna hedefe at›lan okun yönünü sapt›rmak da denilir. Dolay›s›yla faflist Türk devleti ve soyk›r›mc›-kafatasç› ordusu, dara düfltü¤ü anlarda ilk elde kendisi için can simidi olarak gördü¤ü bu vb. tarzdaki fiillerde çareyi aram›flt›r. Kendi tarihinde buna ne kadar s›kl›kla baflvurdu¤u sarih biçimde ortadad›r. Yani bir yandan “sa¤-sol”, “Alevi-Sünni”, “laik-fleriatç›”, “Kürt-Türk”,
İtt hat- Terakk Kadroları Aynı Zamanda Türk Devlet ve Ordusunun Kadrolarıdır Alman emperyalizmiyle birlikte 1. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’na kat›lan Osmanl› idaresini elinde tutan ‹ttihat-i Terakkiciler, Almanlar›n savaflta yenileceklerini anlay›nca, bafl›n› Mustafa Kemal’in çekti¤i ekip daha savafl y›llar›nda el alt›ndan ‹ngiliz-Frans›z emperyalistleriyle iflbirli¤ine girip yeni efendilerinin gönüllerini hofl tutmaya çal›fl›yorlard›. Çünkü savafl›n gidiflat› ‹ngiliz ve Frans›zlar›n bafl›n› çekti¤i blo¤un kazanaca¤›n› gösteriyordu. Vaziyet böyle olunca soyk›r›mc› Kemal ve ekibi “yeni” efendileriyle her türden uflakl›k iliflkisini kurmaktan asla geri durmad›. ‹ttihat-i Terakki flürekas› y›llarca Alman emperyalizminin yeminli uflaklar› olarak ya¤ma, y›k›m, katliamlar›n bafl aktörlü¤ünü yapt›lar ama
TÜRK DEVLET S‹STEM‹ OSMANLI’n›n DEVAMIDIR
“Ermeni-Türk”, “Rum-Türk” çeliflkileri körükleyip kendisine uygun ortam› yaratmaya çal›flm›fl, öte yandan ise “5-6 Eylül olaylar›”, “Marafl-Sivas-Çorum-Gazi-Lice” vs. gibi katliamlar› bizzat örgütleyerek yapm›flt›r. Bugün de özenle üzerinde durdu¤u husus kuflkusuz “böl-parçala-yönet” siyasetidir.
Toplumlar tarihinin köleci toplum aflamas›nda devlet nas›l ki özel mülkiyet düzeni ve s›n›fl› toplum dünyas›n›n zorba bir bebe¤i olarak do¤up tarihteki yerini ald›ysa, ordu kurumu da ona koflut biçimde onun en temel hakimiyet araçlar›ndan biri olarak toplum yaflam›na girdi. Di¤er bir deyiflle ordu, hakim s›n›flar›n siyasi, ekonomik ve tüm egemenlik ç›karlar› ve ayr›cal›klar›n› muhafaza etmenin ‘olmazsa olmaz’› ve hayati önemde bir ögesi olarak devlet çark›n›n büyük difllisi olmaya hak kazand›. Bundand›r ki zor ayg›t› olarak örgütlenen devleti elinde tutan egemen s›n›flar aç›s›ndan ‘yoksul dünya’y› bask› alt›nda tutup iliklerine de¤in sömürme gayelerine hizmet eden ordu gibi hakimiyet arac› olan kurumlar, tayin edici pozisyondad›r. Bahsi geçen hakimiyet araçlar› olmaks›z›n hakim s›n›flar›n ayakta kalmas› ve saltanat düzenlerini sürdürmeleri bir an bile düflünülemez.
Fetihçi-ya¤mac›-zorba Osmanl› devleti, çöküntüye do¤ru yüz tuttu¤u dönem içerisinde gerek hükmetti¤i topraklar›n geniflli¤i, gerekse de boyunduruk alt›nda tuttu¤u halklar ve uluslar co¤rafyas› olarak muazzam derecede zengin ham pazar potansiyeli tafl›mas› bak›m›ndan emperyalist-kapitalist devletlerin ifltah›n› kabart›r nitelikteydi. Özellikle 1881’de Düyun-u Umumiye olarak adland›r›lan idarenin, Osmanl›’n›n borçlar›n› art›k ödeyemeyecek duruma gelmesine ba¤l› olarak bafl›n› ‹ngiliz, Frans›z emperyalistlerinin çekti¤i haydut devletlerin gelinen aflamada Osmanl› idaresini eline almas› ve sonras›nda ise kendilerine göbekten ba¤›ml› yar› sömürge-yar› feodal bir devlet olarak biçimlendirmelerinin tarihidir. 1881’den 1908’e kadar ‹ngiliz ve Frans›z emperyalistleri Osmanl›’y› her bak›mdan kendilerine ba¤›ml› bir devlet haline getirdiler. ‹ki büyük sömürgeci emperyalist devlet olarak ‹ngiltere ve Fransa di¤er emperyalist ve kapitalist devletlerle birlikte 1880’li y›lar›n sonlar›na do¤ru dünya pazarlar›n› esasta paylaflm›flt›. O güne kadar hala sömürgelefltirilmeyen sadece üç devlet, yani Osmanl›, Çin ve ‹ran kalm›flt›. Bu üç devletin sömürgelefltirilememelerinin esas nedeni kuflkusuz emperyalist-kapitalist devletlerin pazarlar üzerinde tek yönlü olarak egemenlik kurma anlay›fl›ndan dolay› hiçbir emperyalist-kapitalist devletin buralar› tek bafl›na egemenli¤ine almas›n›n olanakl› olmamas›d›r. Çünkü bu üç devleti egemenli¤i alt›na alan herhangi bir devlet, do¤all›¤›nda hem dünya pazarlar›n›n rakipsiz patronu, hem de di¤er emperyalist-kapitalist devletleri de ciddi oranda tehdit eden önemli güç oda¤› olacakt›. Esasta ‹ngiliz ve Frans›z emperyalistlerinin Osmanl› topraklar›nda istedikleri gibi at oynatmas›n› içine bir türlü sindiremeyen çeflitli emperyalist ve kapitalist devletler, buna koflut olarak altan alta Osmanl› idaresi içinde kendisine ba¤l› uflak klikler oluflturmak için çabal›yorlard›. Girdi¤i her yerde bu iki büyük sömürgeci devletin direnci ve engeliyle karfl›laflan Alman emperyalizmi, Osmanl›’n›n denetimi alt›ndaki topraklarda ad›m ad›m mevcut engeli aflmaya dönük bir dizi giriflimlerde bulundu. Bu çabalar›n›n en önemlisi Almanya’da e¤itim gören subay ve pafla çocuklar›n› kendi ç›karlar› do¤rultusunda e¤itip 1908’de “Jön Türk Devrimi” olarak an›lan saray darbesini bizzat organize edip gerçeklefltirmifl olmas›d›r. Alman emperyalizmi, ”Jön Türkler”i ifl bafl›na getirerek Osmanl›’n›n iplerini kendi elerine ald›. Hal böyle olunca do¤all›¤›nda ba¤›ml›l›k iliflkileri de esasta el de¤ifltirmifl oldu. “Jön Türkler”in ifl bafl›na gelmesiyle sadece ba¤›ml›l›k iliflkileri el de¤ifltirmekle kalmam›fl, o döneme kadar Osmanl›’n›n idaresinde çok ciddi bir varl›¤› olmayan Türk ulusal kimli¤i, belirgin biçimde öne ç›k›p idarenin iplerini ele alarak esasta el de¤ifltirmifl oldu. Bu ayn› zamanda, Osmanl›’n›n kuruluflundan o ana kadar ticareti elinde bulunduran “gayrimüslim” olarak tabir edilen Rum, Ermeni, Yahudi vb. gibi etnik kimli¤e sahip kesimin bu belirgin yan›na son verilmesidir. Yani Türk burjuvazisi bu kesimlerin elinde bulunan ticareti almakla kalmam›fl, “gayrimüslim” olarak ad›n› zikretti¤imiz uluslar›n ellerinde bulundurduklar› tüm servet ve birikimi zor ve fliddet yoluyla ele geçirmifltir. Bu ayn› zamanda Müslüman olmayan halklar›n ve uluslar›n sistematik olarak etnosite ve jenosite tabi tutulmas›n›n da ad›d›r.
bu sefer de ‹ngiliz-Frans›z emperyalizminin sad›k uflaklar› olarak halklar›m›za karfl› her türden fliddet ve zorun ad› oldular. Bahsini etti¤imiz soyk›r›mc› ekip “yeni” efendilerinin talimatlar› do¤rultusunda devleti yukar›dan afla¤›ya do¤ru faflizmi devlet ve iktidar biçimi olarak kurumasallaflt›r›r.
Emperyalizmin Karakolu ve Tetikçisi 2. Paylafl›m Savafl›’n›n bitiminden hemen sonra faflist Türk devleti, ABD emperyalizmiyle gelifltirdi¤i ba¤›ml›l›k iliflkileri neticesinde, özelde Türkiye-Kuzey Kürdistan halk› ve genelde ise dünya halklar›na karfl› yap›lan emperyalist sald›r›lar›n bir unsuru ve koflulsuz destekçisi olmufltur. Özellikle ABD emperyalizmi emperyalist-kapitalist sistemin hamili¤ine soyunup, dünya jandarmal›¤› görevini yapmaya çal›flt›¤› dönemden itibaren TürkiyeKuzey Kürdistan’›n gerek jeo-politik, gerekse jeo–stratejik öne-
Kontrgerilla örgütlemesi münferit de¤il, sürekli ve karakteristik bir örgütlenmedir Kontrgerilla örgütlenmesi 2. Paylafl›m Savafl›’n›n hemen bitiminden sonra ABD emperyalizmi taraf›ndan “komünizmin yay›lmas›n› önleme” maksad›yla bizzat birçok ülkede yayg›n flekilde örgütlenen zalim ve k›y›mc› bir örgütlenmedir. Esasta “Psikolojik Harp Takti¤i” ile hiçbir kural tan›madan halklar›m›z›n ve öncülerinin vermifl olduklar› sosyal ve ulusal kurtulufl savafllar›n› ve mücadelelerini kana bo¤mak için çeflitli isim ve örgütlenme biçimleriyle (legal-illegal) örgütlenmifl gaddar, zalim ve karfl›devrimci bir cinayet flebekesidir. Tamamen özel e¤itimli ve özel ödeneklerle finanse edilen bu cinayet flebekesi, bir ahtapot misali dünyan›n her yerinde ve köflesinde emperyalist haydutlar›n ekonomik, politik, askeri, kültürel vb. ç›karlar› temelinde en genifl biçimde kullan›lmaktad›r. Pentagon ve CIA menfleli ve e¤itimli bu iflkenceci ve cinayet a¤›, kendileri için tehdit unsuru olarak gördü¤ü kifli, grup, örgüt ve kurumlar› imha etmeye çal›fl›r. Öyleki iflledi¤i bu cinayetleri öyle bir noktaya vard›rt›r ki, toplumda korku ve dehflet yaratmak maksad›yla soyk›r›ma varan kitlesel katliamlar› da örgütler. Kongo ve Endonezya bunun en belirgin olanlar›d›r. Vurgusunu yapt›¤›m›z bu cinayet ve iflkenceci örgütlenmenin genele yans›y›fl›ndan sonra flimdi de bunun özelimizdeki yans›mas›na bakal›m. ABD emperyalizmi kontrgerilla örgütlenmesini dünya genelinde yapt›¤› örgütlenmenin bir benzeri olarak yine ayn› dönemde Türkiye-Kuzey Kürdistan’da da yayg›n biçimde örgütler. E¤itip örgütledi¤i bu unsurlar› devletin kilit noktalar›na ve ordunun çeflitli kademelerine yerlefltirir. Yapt›klar›yla ünlü bu cinayet ve iflkenceci flebeke, devlet üzerinde-içinde etkili bir güçtür. Devletin temel politikalar›n› belirlemede etkin rol oynad›klar› gibi, birçok karanl›k icraat›n›n da uygulay›c›s› ve uygulat›c›s›d›rlar. fiu ana kadar gerçekleflen binlerce “faili meçhul” cinayet, gözalt›daki kay›plar, yarg›s›z infazlar, orman ve köy yakmalar, ilerici ve devrimci kurumlar›n bombalanmas›, kitlesel katliamlar›n gerçeklefltirilmesi, gerillalar›n diri diri yak›lmas› ve çeflitli uzuvlar›n›n kesilmesi gibi icraatlar, özelde Kürt ulusu ve genel anlamda da devrimci, ilerici ve komünistlere yönelik yap›lan linç terörü, darbelerin gerçeklefltirilmesi ve gerçeklefltirilmesinin provakatif koflullar›n›n yarat›lmas› ve di¤er provakasyonlar› vb. bizzat örgütleyen ve uygulayand›r. Ayn› zamanda son y›llarda “Ergenekon”, “Vatansever Kuvvetler Güç Birli¤i”, “Kuvva-i Milliye Teflkilat›” vb . gibi kontrgerillan›n sivil aya¤›n› (bu örgütlemeleri oluflturanlar›n hemen hemen hepsi emekli general ve subaylar, emekli polis-siyasetçi ve bürokratlard›r) bizzat oluflturup bunu en genifl biçimiyle kullanand›r. Aç›kt›r ki, bu türden örgütlemeler, münferit vakalar de¤il, bilakis devletin üzerinden yükseldi¤i zemin ve onun genel karakteristik özelli¤idir. Sonuç olarak; emperyalistlerin komutlar› do¤rultusunda faflist Türk devletinin siyasetini belirleyen güç, komprador bürokrat burjuvazi ve büyük toprak a¤alar› s›n›f› ad›na Milli Güvenlik Kurulu (MGK)’dur. Bir baflka deyiflle ordudur. Ordunun devlet siyasetinde ne kadar belirleyici oldu¤unu iffla eden dönemin baflbakanlar›ndan Tansu Çiller’in flu ifadesi bunu aç›klamaya yeter: “Asker karfl›s›nda benim ve ekibimin bir on bafl› kadar bir yetkimiz yok bile”. Son dönemde Kürt ulusal hareketine yönelik Güney Kürdistan’a yapm›fl oldu¤u imha ve inkara dayal› iflgal harekat› ve akabinde PKK gerillalar›n›n göstermifl olduklar› direnifl karfl›s›nda faflist Türk ordusu ald›¤› a¤›r kay›plar ve bunun sonucunda sald›r›n›n hezimetle sonuçlanmas› sonras›nda geri çekilirken, T. Erdo¤an’›n haberinin olmamas› da faflist Türk devlet siyasetini belirlemede emperyalizm ve yerli uflaklar› ad›na belirleyen aktörün bizzat kafatasç› ve soyk›r›mc› ordu oldu¤unu bir kez daha aç›kça göstermifltir. Kemalist faflist diktatörlü¤ün temel felsefesiyle hareket eden faflist Türk devletini ve ordusunu, efendileriyle birlikte hak ettikleri çöp tenekesine atmak bizlerin elindedir. Öyleyse tüm Maoist aktivistler bulundu¤umuz her alanda proletarya partisi 2. kongresinin yol göstericili¤i ve ruhuyla güne ve ana daha bir bilinç ve kararl›l›kla sar›larak bu ceberut devlete karfl› Halk Savafl›’n›n birer neferi olarak mücadelemizi gelifltirelim. Gür ve tok biçimde da¤lar›m›zda ezgilerimizi hayk›rman›n tam zaman›d›r. Çünkü emperyalist efendilerin ve iflbirlikçi uflak rejimlerin haks›z zor ve savafl ayg›t› olan ordusu karfl›s›nda, halk ordusu olmaz ise olmazd›r!
minden dolay› faflist Türk devletine ve ordusuna bölgede ciddi payeler biçmifl ve o temelde de somut görevler vermifltir. Ortaya konulan bu temel yaklafl›mdan hareketle burjuva feodal faflist diktatörlük Ortado¤u, Kafkaslar ve Balkanlar’da güç haline getirilmeye, etki alan›nda komünizme karfl› mücadele siyasetiyle s›n›fsal ve ulusal kurtulufl savafllar›n› ve mücadelelerini kana bo¤mada ve bölgede ABD emperyalizminin ç›karlar›n› aktif biçimde tesis etmede aktif görev alm›flt›r. Ald›¤› bu görevi salt ad›n› zikretti¤imiz bölgelerle s›n›rl› tutmam›fl, bunun yelpazesini daha da genifl tutmufltur. Buna uygun olarak, kanl›, yay›lmac› ve iflgalci üne sahip emperyalizmin silahl› vurucu gücü olan NATO’ya kat›labilmek için ABD emperyalizminin tetikçisi olarak Kore’ye iflgalci güç olarak gitmifl ve orada komünist parti önderli¤inde yürütülen s›n›fsal ve ulusal kurtulufl savafl›m›n› ve mücadelesini kana bo¤ma do¤rultusunda savaflm›flt›r. Ne var ki Birleflmifl Milletler (BM) flemsiyeli tüm iflgalci güçlerin verdi¤i a¤›r kay›plarla bu süreç hezimetle noktalanm›flt›r. Hezimetle sonuçlanan bu ifl-
gal harekat›nda binin üzerinde ölü ve bir o kadar da yaral›yla üstüne düflen pay› alanlardan biri de kuflkusuz faflist Türk devleti ve ordusudur. ABD emperyalizminin direktifleriyle faflist Türk ordusu, sadece Kore halk›n›n kan›n› dökmedi. Somali’de, Bosna-Hersek’te, Yugoslavya’da, Afganistan’da, Lübnan’da, Kosova’da, Arnavutluk’ta, Makedonya’da, Irak’ta, Kuzey ve Güney Kürdistan’da BM ve NATO flemsiyesi alt›nda esasta ABD emperyalizminin politik ç›karlar› do¤rultusunda gerçeklefltirilen fiili iflgallerde bizzat yer ald›. Ad›n› and›¤›m›z co¤rafyalarda emperyalist sald›rganl›k siyasetinin bir sonucu olarak halklar›m›z›n oluk oluk kanlar› ak›t›l›rken, yine ABD emperyalizminin ekonomik ve politik ç›karlar›n› Balkanlar’da, Ortado¤u’da ve Kafkaslar’da tesis etmek için birçok darbenin örgütlenmesinde ve birçok kontr-gerilla eylemin tertiplenmesi ve uygulanmas›nda görev alm›flt›r.
gençlik GENÇ YORUM Sinan ÇAKIRO⁄LU
2-16 Nisan 2008
9
Faflist sald›rganlar› özel güvenlikçiler koruyor ESK‹fiEH‹R- Anadolu Üniversitesi ö¤rencileri bir taraftan ülkücü faflistlerin sald›r›lar›na u¤rarlaken, üniversite-
Devrimci mücadelemizin bilimsel yöntemini iyi kavramal›y›z
de görevli özel güvenlikçiler ve okul yönetimi sald›r›lar› gerçeklefltirenleri koruyarak, yeni sald›r›lar›n meydana gelmesine zemin haz›rl›yorlar. Okuldaki gerginlik nedeniyle neredeyse her gün okuldan toplu ç›k›fl yapan ö¤renciler, d›flar›da yaln›z oldukla-
Toplumu ve dünyay› de¤ifltirme çabam›z, bunu dayand›rd›¤›m›z bilimsel yöntemin somut ve do¤ru uygulanmas›yla yol al›r. Olay ve olgular› kavray›fl›m›z, geliflmelere müdahalemiz, çal›flma tarz›m›z, örgütlenme biçimimiz, siyasi çizgimiz ve buna benzer olufllar›n üzerine oturdu¤u bir yöntem muhakkak vard›r. ‹nsanl›k tarihi, insanlaflma, de¤ifltirme mücadelesiyle örülmüfl, tecrübe edilmifl uzun yüzy›llar› kapsar. ‹nsan, maddi etkinli¤iyle (somut-soyut) de¤ifltirir ve kendi tarihini yarat›r. Bu etkinli¤iyle kendisini do¤ada ve toplumda bulur. Toplumlar›n tarihi ayn› zamanda bu etkinli¤in nesnel sonucu olan s›n›flar›n ve bu s›n›flar›n savafl›m›n›n tarihidir. S›n›fl› toplum tarihiyle birlikte her toplumsal katman veya farkl›l›k bir s›n›f›n aidiyetini tafl›r. Ve tarihte her toplumsal s›n›f›n kendi koflullar›na uygun bir dünya görüflü, bir bilim yöntemi vard›r. ‹dealist-metafizik yöntemin sahibi olan gerici s›n›flar›n yönteminin karfl›s›nda, proletarya s›n›f›n›n diyalektik ve tarihsel materyalist yönteminin olmas› gibi.
r› zamanlarda faflistlerin sald›r›s›na maruz kal›yorlar.
Marksist-Leninist-Maoist ideolojinin bilimsel yöntemini oluflturan diyalektik; d›fl dünyan›n oldu¤u kadar insan düflüncesinin de genel yasalar›n›n bilimidir. Bu yöntem üzerinden flekillenen Marksist toplum bilim, toplumsal geliflmenin bilimsel tahlilini olanakl› k›lan biricik yöntemdir. Proleteryan›n bilimsel yönteminin özü insan›n maddi yaflam›n›n ve belirli dönemlerdeki toplumsal s›n›flar›n faaliyetlerini irdeler. Elefltirel ve devrimci bir öze sahiptir. Onun için de¤iflmez ve kesin bir gerçeklik yoktur. Nesnel olan, yaflanan ile ak›lla kavranabilme, yani özne olan›n birli¤i ve savafl›m› diyalektik yöntemin ta kendisidir. Düflünce ile varl›k aras›ndaki temel iliflkinin pratik iliflki oldu¤u gerçekli¤inden hareket eder. Marksizm-Leninizm-Maoizm insan›n maddi etkinli¤inin toplumsal olgusunun temeline dayan›r. Bu temel, yap›lan kapsaml› çal›flmalar-deneyimler sonucunda ortaya ç›km›flt›r. Toplumsal geliflim maddi güçlere ve maddi etkinliklere dayan›r. Her do¤al süreç gibi toplumsal geliflmeler kendi yolunu bularak ilerler. Bu devinim s›n›flar aras›ndaki çat›flma ve güçler mücadelesiyle gerçekleflir. Maddi etkinlik olmadan düflüncenin oluflmas› da mümkün de¤ildir. Maddi yaflam›n do¤al gelifliminin bir yans›mas› olarak insan bilinci, bu do¤al süreçte etkin bir biçimde yer al›r. Yani bilinç geliflmenin biçim, karakter ve h›z›n› etkiler. Pratikten yal›t›lm›fl düflüncenin gerçekli¤i ya da gerçek d›fl›l›¤› konusunda tart›flma tamamen dogmatik bir tart›flmad›r. Marks’›n da belirtti¤i gibi bugüne kadarki temel sorun, gerçekli¤in ve insan etkinli¤inin pratik olarak ve öznel olarak de¤il, yaln›zca nesne ya da sezgi biçiminde kavranmas›d›r. Marks, Hegel idealizmini elefltirisinde bilimsel bir flekilde ortaya koyar. Diyalektik ve tarihsel materyalist bilim yönteminde bütün bir tarih nesnel yasalara ba¤›ml›d›r. Bu aç›dan da insan›n iradesinden ve bilinçlili¤inden ba¤›ms›zd›r. Her madde, hareket, olay, olgu ancak ve ancak tarihselli¤iyle kavranabilir. ‹nsan için tek güvenilir düflünce de, tüm tarihselli¤i içinde somut gerçeklikten gelen düflüncedir. Dolay›s›yla yaflam üstü bir düflünce ve bilgi yoktur, olsa da kurgudan ibarettir. Bu anlamda “üreterek düflünen ve düflünerek üreten” insan›n dünyadaki dönüflümleri sa¤layan tek güç olmas›n›n alt›nda bahsetti¤imiz gerçeklik yatar.
yet müdürü faflistleri korumaya çal›flt›. Faflistlerin ç›kma-
Kuflkusuz ki tarihte ilerlemeler oldu¤u gibi geriye dönüfller vard›r; ama insanlar›n düfllerine göre belirlenmifl keyfi s›çramalar da, keyfi gerilemeler de yoktur. ‹lkelden geliflmifle geçiflin, bir yap›dan daha yektin bir yap›ya geçiflin bir tak›m evrensel insani zorunluluklara, yasalara göre geliflti¤i bilimsel bir gerçektir. T›pk› köleli¤i kald›ran fleyin insan›n yufka yüreklili¤i olmad›¤› gibi. Köleli¤i kald›ran fley üretim güçlerinin gelifliminin yaratt›¤› tarihsel zorunluluktur, mesela üretim aletlerinin (makinenin) geliflmesinin ta kendisidir. Elbette ki bu, mekanik ve tek düze bir flekilde gerçekleflmez. MLM bilimsel yöntem tek yanl›l›¤› de¤il, çok yanl›l›¤›, etkilemeyi de¤il, etkileflimi esas al›r. Bu durumda ikincilik ya da birincilik söz konusu de¤ildir. Yaflam düflünceyi koflullad›¤› gibi, düflünce de yaflam› koflullar. Öyle olmasayd› dünya kendi kendisine de¤ifliyor olurdu, bizim herhangi bir fley yapmam›z gerekmezdi. Bir bilim olarak Marksizm, gerçe¤in özgül ve sistematik incelenmesinin do¤al bir sonucu olarak ortaya ç›km›flt›r. Nitekim özgül incelemeler olmasayd›, Marksizm sürekli bir geliflim göstermez; Marksizm-Leninizm-Maoizm seviyesinde ilerletilmezdi. Halbuki MLM, özgül durumlar›n incelenmesine dayan›r. Çünkü MLM, herhangi bir özgül tarihsel durumun somut tahlilini gerekli görmektedir. Bundand›r ki MLM, somut koflullar›n somut tahlilidir. Somut ve özgül inceleme sorunu, yap›lan mücadelenin prati¤i ile daha yak›n iliflkiler kurma sorunudur. Bundan dolay› da yap›lan her incelemede mutlaka prati¤e hizmet etmek amaçlanmal›d›r. Bir baflka deyiflle prati¤e hizmet etmeyen bir inceleme ne kadar do¤rudur, anlaml›d›r? Alt›n› çizdi¤imiz gibi tarihte her toplumsal s›n›f›n kendi koflullar›na uygun düflen bilimsel yöntemi vard›r. Proletaryan›n ideolojisinin bilimsel yöntemi de diyalektik ve tarihsel materyalizmdir. Bu yöntem Mao’nun deyimiyle iki belirleyici özelli¤e sahiptir. Birincisi; s›n›fsal oluflu, diyalektik materyalizmin proletaryan›n hizmetinde bulundu¤unu aç›kça ilan etmesi, di¤eri ise uygulanabilir oluflu, yani pratik üzerinde durmas›d›r. Proletaryan›n bilim yöntemi, pratik içinde geliflen, bilimi kucaklayan ve ilerleten yöntemidir, ayn› zamanda tarihseldir. Bütün bilim alanlar›nda, bütün disiplinlerde, bu yöntem biricik bilimsel yöntemdir. ‹nsanl›¤›n kurtuluflunu ve özgürlü¤ünü sa¤layacak, ezilen s›n›flar› iktidara tafl›yacak olan devrimci-komünist mücadelemiz ve sirayet etti¤i alanlardaki çabam›z, bu bilimin yönteminin, günün koflullar›na somut bir flekilde uyarlanmas›yla, an›n özgüllü¤ünün incelenmesinde kullan›lmas›yla baflar›ya ulaflabilir.
18 Mart'ta Halepçe ve Beyaz›t katliamlar›n› protesto etmek için bas›n aç›klamas› yapan ö¤renciler, ülkücü faflistlerin sald›r› düzenlemek için toplanmas› üzerine yine toplu ç›k›fl yapt›lar. Toplu ç›k›fl yap›ld›ktan sonra evine gitmek isteyen Sosyoloji bölümü 3. s›n›f ö¤rencisi Dersim Hano¤lu, faflistler taraf›ndan sald›r›ya u¤rad› ve kolu k›r›ld›. Bu sald›r›n›n ertesi gününde de faflistlerin yo¤unlukta oldu¤u EMYO'da iki ö¤renciye "Türk müsün, Kürt müsün" diye soru soran faflistler, ö¤rencilerin Kürt olduklar›n› söylemeleri üzerine Atatürk resmini ç›kartarak zorla ö¤rencilere öptürmeye çal›flt›lar. Resmi öpmeyi reddeden ö¤renciler b›çakla tehdit edildiler. Bu sald›r› nedeniyle bir araya gelen ö¤rencileri fark eden faflistler fakültelerine s›¤›n›rlarken, özel güvenlikçiler ve olay yerine gelen emnis›n› bekleyen ö¤renciler, özel güvenlikçilerin onlar› b›rakmamas› üzerine rektörlük önüne yürüdüler. Rektör yard›mc›s›yla görüflen ö¤renciler, ellerinde sat›rlarla dolaflan
faflistlerin ve polislerin üniversiteyi terk etmelerini istediler. Polisler gittikten sonra ö¤renciler sloganlarla toplu ç›k›fl yapt›lar.
nen ö¤renciler, faflistlerin d›flar› ç›kart›lmalar›n› istediler-
Ancak sald›r›lar ertesi gün de devam etti. 20 Mart tarihinde önceki gün faflistler taraf›ndan Atatürk resmini öpmesi için tehdit edilen ö¤rencilerden biri tekrar faflistlerin sald›r›s›na maruz kald›. Bunun üzerine tekrar bir araya gelen ö¤renciler faflistlerin bulundu¤u fakülteye girmek istediler. Yine özel güvenlikçiler taraf›ndan engelle-
yaparak KESK'e giden ö¤rencilerden üçü, evlerine gitmek
Sivas'ta polis terörü
se de okul yönetimi faflistleri koruyarak d›flar› ç›kmalar›na izin vermedi. Gerginlik nedeniyle okuldan toplu ç›k›fl için KESK'ten ç›kt›ktan sonra Eskiflehir Sa¤l›k Müdürlü¤ü önünde sald›r›ya u¤rad›. Ö¤renciler bas›na yapt›kalar› aç›klamada faflistlere ceza verilmeden olaylar›n bitmeyece¤ini söylediler.
S‹VAS- Newroz kutlamalar› s›ras›nda Gençlik Dernekleri üyesi ünivesite ö¤rencilerini evlerinden darp ederek gözalt›na alan polisin tutumu protesto edildi. Ayr›ca polisler hakk›nda suç duyurusunda bulunuldu. Newroz haz›rl›klar› için kutlaman›n yap›laca¤› alana gitmek isteyen Gençlik Derne¤i üyesi ö¤renciler evlerinden ç›kt›klar› s›rada polisin sald›r›s›na maruz kald›lar ve darp edilerek gözalt›na al›nd›lar. Newroz kutlamas›n› engellemek isteyen kolluk güçleri, tüm birimlerini seferber ederek, kutlaman›n yap›laca¤› Ali Baba Mahallesi'ni kuflatma alt›na alarak, kat›l›m› engellemeye çal›flt›. Bask› ve gözalt›lara ra¤men devrimci-demokrat ö¤renciler, Newroz'u hep bir a¤›zdan marfllar söyleyerek ve sloganlar atarak kutlad›. Daha sonra sloganlar eflli¤inde alandan ayr›lan kitle, Ali Baba Polis Karakolu önüne gelerek gözalt›na al›nan arkadafllar›n›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Akflama do¤ru serbest b›rak›lan Gençlik Dernek'li ö¤rencilerin gözalt›na al›n›rken maruz kald›klar› fiziki fliddet sonucu vücutlar›n›n çeflitli yerlerinde çürüklerin olufltu¤u gözlemlendi.
Polis hakk›nda suç duyurusu Olay›n ertesi günü, 22 Mart'ta Selçuk Çay Bahçesi'nde toplanan devrimci-demokrat ö¤renciler, faflist polis terörünü protesto ve teflhir etmek amac›yla bir aç›klama yapt›. Aç›klamada, “Günümüz Dehaqlar›na karfl›, Kawalaflarak direnifl bayra¤›n› yükseltelim” denildi. Aç›klaman›n ard›ndan alk›fllar eflli¤inde Adliye önüne yürüyen kitle, 6 ö¤rencinin polis hakk›nda suç duyurusunda bulunmas›yla da¤›ld›.
Sistemin paral› güvenlikleri, ezilenlerin gönüllü birlikteli¤ini engelleyemez! Çal›flma koflullar›n›, asgari ücret gerçekli¤ini görmezden gelerek, ÖGB’lerde çal›flanlar›n da haklar›n› koruyan gençlere fluursuzca sald›rd›klar›n› izledik. Oysa Bolu’da üniversite ö¤rencilerine sald›ran Özel Güvenlik Birimine mensup çal›flanlarla, onlardan dayak yiyen ö¤renciler ayn› s›n›f›n bileflenleriydi. Ezenler, ekonomik y›k›m politikalar›n› günbegün derinlefltirirken ezilenleri ustaca bölüp parçalamaya devam ediyor.
Özel Güvenlik Birimi (ÖGB)... Onlar› yine ö¤rencilere sald›r›rken gördük. Gözleri dönmüfl vaziyette... Ait olduklar› s›n›f› unuturcas›na... Çal›flma koflullar›n›, asgari ücret gerçekli¤ini görmezden gelerek, ÖGB’lerde çal›flanlar›n da haklar›n› koruyan gençlere fluursuzca sald›r›d›klar›n› izledik. Oysa Bolu’da üniversite ö¤rencilerine sald›ran Özel Güvenlik Birimine mensup çal›flanlarla, onlardan dayak yiyen ö¤renciler ayn› s›n›f›n bileflenleriydi. Ezenler, ekonomik y›k›m politikalar›n› günbegün derinlefltirirken, ezilenleri ustaca bölüp parçalamaya devam ediyor. Bizlerse yaflananlar› s›n›fl› toplum gerçekli¤i içerisinde ele almaya, “görünenin ard›ndaki gerçe¤e” uzanmaya ve “yapana de¤il yapt›rana” bakmaya devam ediyoruz. 80’li y›llarda yaflanan neo-liberal dönüflümlerin neticesinde ortaya ç›kan özel güvenlik sektörü, günümüzde üniversitelerin neredeyse olmazsa olmaz› haline getirildi. Bu süreç 2000’li y›llarla beraber h›z kazand›. Ülkemizde geliflen bu durum dünyadaki geliflmelere paralel bir seyir izledi. “Özellefltirilmifl savafl ordular›” ya da bilinen ad›yla “özel güvenlik flirketleri” 90’l› y›llardan sonra art›fl gösterdi. Bu art›fl›n en büyük nedeni Sovyetler Birli¤i’nin çökmesiydi. Bu geliflmenin ortaya ç›kard›¤› sonuçlardan birisi de, emperyalistlerin askeri kuvvetlerinden ayr›lan, “emekli” ve “e¤itimli” s›fat›n› tafl›yan askerlerin, sermayedarlar için yeni bir kar kap›-
s› oluflturmas› oldu. Sermaye sahipleri bu yeni olufluma “özel güvenlik flirketi” ad›n› verdi. Bu flirketler çeflitli ülkelerle uluslararas› anlaflmalar imzalayarak ya da özel güvenlik flirketleriyle anlaflarak Balkanlardan Ortado¤u’ya, Afrika’dan Asya’ya ve Latin Amerika’ya kadar emperyalist iflgalin ve savafllar›n sürdü¤ü çat›flmal› alanlara üflüfltü. 11 Eylül sald›r›lar› bu alan için dönüm noktas› oldu. Emperyalistler güvenlik ihtiyac›n›n artt›¤› yaygaras› kopartarak dünya halklar›na korkunun rengini hakim k›lmaya çal›flt›/çal›fl›yor. Bu yaygara Afganistan ve Irak iflgalleriyle doru¤a ç›kar›ld›. ABD’nin Afganistan ve Irak’ta yapt›¤› yüz milyarlarca dolarl›k ekonomik harcaman›n %20-25’lik k›sm› özel güvenlik harcamalar› olarak kay›tlara geçti. Bugün Irak’ta say›lar› 50 bini bulan özel güvenlikler, ABD ordusundan sonra bölgedeki ikinci büyük iflgalci güç konumundad›r! Emperyalistlerin bu flirketlere olan güveni, çeflitli iç savafllarda ve iflgal hareketlerinde söz konusu flirketlerin sergiledi¤i s›n›rs›z uflakl›k sayesinde pekiflti. Efendi-uflak iliflkisinin getirisi olarak bugün iflgal alt›ndaki ülkelerde onlarca özel ordu firmas›n›n faaliyet gösteriyor olmas› flafl›rt›c› olmaktan ziyade anlafl›l›r bir durumdur. ABD ve ‹ngiltere bu flirketlerle milyarlarca dolarl›k anlaflmalar imzalam›fl durumdad›r. Ülkemizde de bu ifle soyunan kesimlerin ço¤unlu¤u yukar›daki tabloda oldu¤u gibi,
emekli asker ve eski emniyet amirlerinin yönetti¤i kontrgerilla iliflkileri içinde deflifre olmufl kimselerden oluflmaktad›r. Eski M‹T Müsteflar› Sönmez Köksal, eski M‹T ‹stanbul Bölge Baflkan› Nuri Gündefl, ad› Susurluk’la gündeme gelen eski Tu¤general Veli Küçük, eski ‹stanbul Valisi Erol Çak›r, eski Narkotik Müdürü Ferruh Tankufl bu isimlerden baz›lar›d›r. Sistem de¤iflik co¤rafyalarda ayn› niteli¤e sahip unsurlar› emekçilerin karfl›s›na ç›kar›yor. Üniversitelerin ve ö¤rencilerin “güvenli¤i” ise denetimleri yap›lmayan, birço¤u kirli ifllere bulaflm›fl bu özel güvenlik flirketlerine devrediliyor. Üniversiteler üzerinde söz hakk› olmayan ö¤renciler, üniversiteleri “yöneten” karanl›k ellerin “özel korunma çabas›yla” karfl› karfl›yad›r. Bu güvenlik anlay›fl›n›n temelini üniversiteyi ve ö¤renciyi korumak de¤il, sistemin devaml›l›¤›n› sa¤lama oluflturmaktad›r. Bunun için ö¤renciler bask› alt›nda tutulmakta ve tartaklanmaktad›r. Üniversitelerde ÖGB’ler özgülünde yaflanan sorunlar çeflitlilik göstermekle birlikte, sorun esas itibariyle sistem sorunudur. Dolay›s›yla mesele üniversitelerde bulunan ÖGB’lerin kald›r›lmas›ndan ötedir. Çözüm Demokratik Halk Üniversiteleri’dir. Bu talep, yaflad›¤›m›z dönemin mevcut ekonomik ve sosyal yap› gerçekli¤ini de¤ifltirerek, ülkemizi halk›n kendi iktidar›n› tesis etme yolunda h›zla ilerledi¤i bir evreye tafl›ma anlam›na gelmektedir.
2
dünya
2-16 Nisan 2008
YÖNEL‹M Kaz›m C‹HAN Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz.
Yunanistan emekçileri ayakta
Yunanistan’da kamu ve özel sektör çal›-
lar› Konfederasyonu ile Yunanistan Kamu Ça-
lere yol açan sosyal güvenlik yasa tasar›s› 151
flanlar›n›n ve çeflitli meslek kurulufllar›n›n
l›flanlar›n Konfederasyonu’nun ça¤r›s›yla 24
oyla kabul edildi. Kabul edilen yasayla birlikte
oluflturdu¤u 155 emeklilik fonunu 5 fonun ça-
saatlik genel greve gittiler. Hastane, kamu da-
155 emekli sand›¤› 5 fon içerisinde, tek çat› al-
t›s› alt›nda toplamay› hedefleyen Sosyal Gü-
ireleri, ulafl›m, iletiflim, tafl›mac›l›k, elektrik,
t›nda birlefltirilecek ve emeklilik yafl› erkekler-
venlik Reformu giriflimine karfl› emekçilerin
e¤itim vb alanlarda ifl durdurulmas› ve genifl
de 65, kad›nlarda 60’a yükselecek. Öte yandan
mücadelesi uzun zamand›r gündemdeydi. Ya-
kat›l›m›n gerçekleflmesi, ülkede hayat›n durma
tasar›n›n kabul edilmesini protesto eden çeflitli
saya karfl› emekçiler belirli aral›klarla genel
noktas›na gelmesine neden oldu. Sosyal gü-
gruplar Sindagma Meydan›’nda toplanarak po-
greve gitmifl, çeflitli eylemler gerçeklefltirmiflti.
venlik yasas›na karfl› emekçiler tepkisini alan-
lisle çat›flt›. Yunanistanl› emekçilerin kabul
Yunanistanl› emekçiler yasan›n görüflülüp ka-
larda gösterirken, 300 üyeli Yunanistan parla-
edilen yasaya karfl› bundan sonra da tepkileri-
rara ba¤lanaca¤› gün Yunanistan ‹flçi Sendika-
mentosu yasay› görüfltü. Ülkede büyük tepki-
ni yo¤unlaflt›rmas› bekleniyor.
Irak iflgali 5 y›l› geride b›rakt›, direnifl sürüyor
Cheney: “Hiçbir zaman ‹srail’in güvenli¤inden taviz vermeyiz”
ABD emperyalizminin Irak’› iflgalinin ard›ndan 5 y›l
bahaneleriyle Irak’›n iflgali izledi. Oysaki Saddam’› ya-
do¤rultusunda bir sonuca ulaflt›rmak için kendinden
geçti. Bir befl y›l daha iflgal, katliam, iflkence, talan, par-
ratan, Irak’› bölgenin denetimi için kitle imha silahlar›y-
menkul görüflmeler, öneriler, yol haritalar› dayatt›.
çalamalar ve çeflitli kesimlerin çat›flt›rmalar›yla geçti; bu
la donatan ABD emperyalizmiydi. Makyavelli’nin rolü-
ABD'ye tehlike oluflturmayan, kendi güdümünde bir si-
durum halen devam ediyor ve uzun bir süre devam ede-
nü ABD emperyalizmi üstlenmiflti ve ç›karlar› için her
yasi ortam, güç dengesi yaratmay› amaçl›yordu. Böyle-
ce¤e benziyor. ABD’nin neden Irak’› iflgal etti¤i ve neler
fley mubaht›. Ortado¤u’da kal›c› bir flekilde yerleflmek
ce Ortado¤u halklar›n›n gösterece¤i anti-emperyalist
hedefledi¤i ise son derece aç›k. fiüphesiz ki 11 Eylül sal-
isteyen ABD, dünyaya bölgenin demokratiklefltirilece¤i-
mücadeleyi bo¤may› garanti alt›na alm›fl olacakt›. Nite-
d›r›s› ABD’nin küresel ölçekte bir dizi eyleme geçmesi
ni, kal›c› bar›fl›n sa¤lanaca¤›n› vaat ediyordu. Halbuki
kim ABD bölgeye kal›c› olarak yerleflti denebilir. Irak'ta-
ve projeleri hayata geçirmesi için iyi bir bahane olmufl-
derdi ne demokrasi ne bar›fl ne de buna benzer fleyler.
kilere ek olarak Kuveyt'e oldukça kapsaml› bir üs-ko-
tu. Büyük Ortado¤u Projesi’nin ilk ad›mlar›ndan olan
Derdi, kendisini yeniden var edecek karanl›k emperya-
muta merkezi infla ediyor ve icraatlar› bununla da s›n›r-
Afganistan iflgali “Dünyay› terörden-tehlikelerden kur-
list senaryolar›n› hayata geçirmek, bölgenin bütün kay-
l› de¤il; Bahreyn’de benzer bir üs kuruyor. Donanmas›-
tarmak, dünyaya özgürlük ve demokrasi getirmek” k›l›-
naklar›n› denetimine almak, k›sacas› koca bir bölgeyi
n›n en önemli k›sm›n› bu ülkelerin bulundu¤u körfezler-
f›yla gerçekleflti. Bunu “Irak’ta kitle imha silahlar› var,
zapturapt alt›na almak. Keza gözbebe¤i, karakolu ‹sra-
de konuflland›rm›fl durumda. fiimdi de ‹ran’a sald›r›
Saddam terörizmi destekliyor, halk›na bask› uyguluyor”
il’in can›n› s›kan Arap-‹srail çat›flmas›n› kendi iste¤i
planlar› üzerinde yo¤un çaba sarf ediyor.
Ortado¤u’da emperyalist ç›karlar›n ve senaryolar›n hayata geçmesi amac›yla bir dizi görüflmeler(Afganistan, ‹ran, enerji, nükleer-füze sistemleri gibi) çerçevesinde Ortado¤u turunu gerçeklefltiren ABD Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney, Türk devletiyle görüflmesinden önce ‹srail ve Mahmut Abbas’la görüfltü. Ehud Olmert’le görüflen Cheney, ABD’nin ‹srail’in güvenli¤ine verdi¤i deste¤in sars›lmaz oldu¤unu bir kez daha belirterek, ABD’nin Ortado¤u’daki vazgeçilmez müttefikinin-ileri karakolunun ‹srail siyonizmi oldu¤unun alt›n› çizdi. Ortado¤u’yu cehenneme çeviren ABD emperyalizminin temsilcilerinden Cheney, “ABD’nin bölgede bar›fl›n sa¤lanmas› için elinden geleni yapaca¤›n›, ancak ABD hiçbir zaman ‹srail’e güvenli¤ini tehlikeye atacak bir ad›m atmas› için bask› yapamaz” aç›klamas›nda bulundu. ‹srail siyonizmine aç›k deste¤ini sunan ve Filistin halk›n›n katlini ‹srail’in güvenli¤i çerçevesinde de¤erlendiren ABD, “kal›c› bar›fl›” sa¤lamaya çal›flt›klar› ikiyüzlülü¤ünden çekinmiyor. ‹srail ve Filistin taraf›yla görüflen ve gündemine ‹ran ile Suriye’yi alan Cheney, bu iki ülkeye tehdit savurdu. “Hamas, Ortado¤u bar›fl›n› baltal›yor” diyen Cheney devam›nda Hamas’›n, ‹ran ve Suriye’den ald›¤› destekle ‹srail ve Filistin Yönetimi aras›ndaki “bar›fl görüflmelerini” baltalamaya çal›flt›¤›n› söyledi. Cheney, Gazze, Lübnan, ‹ran ve Suriye’de giderek kötüleflen durumun ve bu bölgelerin ‹srail için oluflturdu¤u tehdidi göz ard› edemeyeceklerinin alt›n› çizerek, söz konusu ülkelere müdahale edilebilece¤inin mesaj›n› verdi. ABD’nin ‹ran’a sald›rmas› noktas›nda s›k s›k telkinlerde bulunan ‹srail Devlet Baflkan› Peres ise Cheney’den ‹ran’›n nükleer program› konusunda daha ciddi önlemler al›nmas›n› istedi. Abbas’la görüflen Cheney, “bar›fl için ac› verici tavizler” verilmesi gerekti¤ini söyleyerek, ‹srail’in Filistin halk›na yapt›¤› katliamlar›n normal bir durum oldu¤unu ve söz konusu ‹srail’in güvenli¤iyse bundan sonra da böylesi katliamlar›n yaflanaca¤›n› ima etti. Mahmut Abbas “bar›fla” ve ABD’nin himayesindeki “iki devletli çözüme” verdi¤i destek ile 150 bin dolarl›k destekten dolay› efendisine teflekkürlerini ifade etti.
Suriye’yi ikna çabalar› ve Arap zirvesi Ortado¤u’yu ehlilefltirmenin Suriye’yi ehlilefltirmeden olamayaca¤›n› gören ABD, “Teröre destek veren” ülkeler listesine ald›¤› Suriye’yi bir yandan tehdit etmekte öte yandan ‹srail’le masaya oturtmas› için çaba harc›yor. ‹srail Altyap› Bakan› Binyamin Ben Eliezer “Bar›fl anlaflmas›” imzalanmas› amac›yla Suriye’yi masaya oturtmak için çaba harcad›klar›n› belirtti. Ben Eliezer, “Bunun karfl›l›¤›nda ödenecek bedeli tam olarak biliyoruz” aç›klamas›nda bulunarak, mutabakat›n sa¤lanmas› için 1967 Arap-‹srail savafl›nda iflgal etti¤i stratejik bölge olan Golan Tepelerini geri vermek zorunda kalacaklar›n› ifade etti. Bilindi¤i üzere Suriye, ‹srail’le uzlaflabilmesinin en önemli koflulunu Golan Tepeleri’nin geri verilmesi olarak öne sürmüfltü. Geçti¤imiz günlerde gerek Dick Cheney gerekse de Condolezza Rice’›n mekik dokudu¤u ‹srail ve Arap devletleri ziyaretinin ana gündemlerden birisini oluflturuyordu. Zira geçti¤imiz hafta Suriye’nin ev sahipli¤i yapt›¤› Arap zirvesi ABD ve ‹srail bask›s›n›n gölgesinde geçti. Zirvenin Suriye’de yap›lmas›na bafl›ndan beri karfl› ç›kan ABD ve ‹srail, Lübnan’daki krizin sorumlusu oldu¤unu, ‹ran’a yak›n durdu¤unu öne sürerek Suriye’nin ve zirvenin boykot edilmesine vesile oldu. Keza ABD’ye biat eden Suudi Arabistan, Ürdün ve M›s›r üst düzeyde kat›lmayarak, boykot imas›nda bulundu. Anlafl›lan o ki ABD ve ‹srail, ‹ran’a yönelik ›s›nma turlar› içerisinde oldu¤unu Suriye mevzusunda göstermeye çal›flmaktad›r. Zira ABD, Lübnan’da alevlenebilecek bir krizin ‹ran ve Suriye’yi ehlilefltirmek için bulunmaz bir f›rsat oldu¤unu iyi hesapl›yor. ‹srail hükümetinin, yerel yönetimlere da¤›tt›¤› ve internet ortam›yla saç›lan “Savafl planlamas›” doküman›nda Suriye ile olas› bir savaflta neler olabilece¤ine dahil tahminlerde bulunmas›, yap›lan hesaplardan uzak durulmad›¤›n› gösteriyor.
fiiiler bir kez daha iflgalcilerin hedefinde Irak’› yap›land›rma çerçevesinde ABD ve Merkezi Irak Güçleri, Ba¤dat’ta güvenli¤i sa¤lamak gerekçesiyle fiiilerin yo¤un oldu¤u bölgeye sald›rd›. Petrol kenti Basra’y› Sadr’›n Mehdi Ordusu’ndan temizlemek gerekçesiyle fiii milislere yönelik sald›r›da ç›kan çat›flmalarda, ABD savafl uçaklar›n›n bombard›man yard›m›yla da 230 kifli öldürüldü, yüzlerce kifli yaraland›. Irak Baflbakan› Nuri El Maliki, El Sadr’›n milis gücü olan Mehdi Ordusu’ndan 400 kiflinin tutukland›¤›n› aç›klad›. Maliki, fiii milislerin silahlar›n› b›rakmalar› ve teslim olmalar› için 72 saat mühlet tan›d›¤›n› aç›klad›. ‹ngiliz ordusunun Basra'da güvenli¤i devretti¤i Irak polisi ile fiii lider Mukteda El Sadr'a ba¤l› milisler aras›nda bafllayan çat›flmalar di¤er kentlere de s›çrad›. Sald›r›ya karfl›, Amerikan iflgalinin ateflle oynamaya bafllad›¤›n›, bunun cezas›z kalmayaca¤›n› aç›klayan Sadr, Mali-
ki’den Basra kentini derhal terk etmesini, gerilimi azaltmak için müzakere bafllatmas›n› ve krizi çözmek için kente bir parlamenter heyeti göndermesini istedi. Irak’taki iflgalci müttefiklerin sözcüsü Tümgeneral Kevin Bergner, Irak hükümetinin zor bir süreç yaflad›¤›n›, Basra’daki olaylarda ‹ran’›n büyük bir etkisi oldu¤unu ifade etti. Nuri El Maliki’nin 2005’te Merkezi Irak Baflbakan› olmas›nda fiiilerin lideri Sadr önemli bir rol oynam›flt›. Irak Meclisinde 30 sandalyesi bulunan El Sadr önderli¤indeki fiiiler, baz› konular üzerinde anlaflamamalar› üzerine Kas›m 2007’de desteklerini sona erdirmifllerdi. Irak yönetimi fiii bölgesi ve milislerine yönelik sald›r›y› her ne kadar güvenli¤i sa¤lamak için yapt›¤›n› aç›klasa da ABD’nin Irak’› yap›land›rmaya giriflmesi, enerji kaynaklar›n›n denetimi ve bölüflümü ve
özellikle de eyalet yönetimleri için yap›lacak seçimin tarihinin netleflmesinin bu operasyonu do¤urdu¤u belirtiliyor. Zira özellikle fiiilerin merkezi olan ve ülkenin petrol gelirlerinin ve petrol zenginli¤inin büyük ço¤unlu¤unun oldu¤u yer olan Irak'›n güneyinin gelece¤i hakk›nda süren iktidar kavgas›, çat›flmalara zemin sunuyor. Öte yandan iflgalci konumundaki ABD, ‹ran ile münasebetleri faktörünü de görerek fiii güçleri tehdit olarak görmekte, güven s›k›nt›s› yaflamaktad›r. Irak güçleri ve iflgalci güçlerle daha öce de çat›flan Sadr’a ba¤l› ordu ateflkes ilan etmiflti. Merkezi Irak Hükümetinin fiii milislere düzenledi¤i sald›r›, fiii grup taraf›ndan siyasi ve askeri sald›r› olarak görülmekte, bu da hali haz›rdaki ateflkesin zora girece¤i fleklinde yorumlanmas›na neden oluyor. Bundan sonra da çat›flmalar›n fliddetlenebilece¤i ve iç savafla do¤ru sürüklenebilece¤i ifade ediliyor.
ABD Kosova’y› silahland›r›yor Bölgedeki ç›karlar›nda ve Rusya’ya karfl› mücadelede Kosova’y› koridor gören ve önemli bir koz haline getirmeye çal›flan ABD, Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›na verdi¤i destekten sonra flimdi de bu deste¤in bedelini istiyor. Ba¤›ms›zl›¤›n› kazanmas›n›n hemen ard›ndan Condoleezza Rice Kosova’y› ziyaret etmifl, bu ziyaretin temel gündemini ise Kosova’n›n tez elden silahland›r›lmas› oluflturmufltu. “Kosova’ya silah sa¤laman›n ABD’nin güvenli¤ine yarayaca¤›n› ve bar›fla katk› olaca¤›n›” söyleyen Bush, Rice’den Kosova’ya silah temin edilmesi için konuyu ABD kongresine götürmesini istemiflti. Kosova Devlet Baflkan› Fatmir Seydiu ise bunun, ABD’nin Kosova’ya sürekli yapt›¤› yard›m›n devam› oldu¤unu, bu tür yard›mlar›n AB taraf›ndan da teklif edildi¤ini belirtti. Kosova Baflbakan› Haflim Taçi de ABD’nin bu karar›n› tak-
dirle karfl›lad›¤›n› belirtirken, iki ülke aras›ndaki iliflkilerin özel ve iyi oldu¤unu ifade etti. Rusya, ABD’nin bu giriflimini, Kosova’y› bölgedeki ç›karlar› do¤rultusunda kendi himayesine alma çabas› olarak de¤erlendiriyor. S›rbistan Baflbakan› Voyislav Kofltunista, Bush’un Kosova’n›n silahland›r›lmas›n›n, ABD’nin yasad›fl› olarak Kosova’n›n ba¤›ms›zl›¤›n› tan›mas›ndan sonra ikinci bir hata oldu¤unu aç›klad›. Kofltunitsa, “Kosova’n›n daha fazla silaha de¤il, uluslararas› görüflmelere ve uluslararas› yasalar› yeniden uygulama ihtiyac› var” aç›klamas›nda bulundu. Rusya D›fliflleri Bakan› Sergey Lavrov, ABD’nin askeri yard›m karar›n›n bölgedeki Birleflmifl Milletler (BM) güçleri d›fl›nda kimseye silah sa¤lanamayaca¤› karar›n›n ihlali anlam›na geldi¤ini, bunun Balkanlarda istikrars›zl›¤a neden olaca¤›n› söyledi.
‹flgalden geriye kalanlar ABD’nin y›lda 170 milyar dolar harcad›¤› iflgalde bugüne kadar 1.5 milyon civar›nda Irakl› hayat›n› kaybetti, milyonlarca Irakl› yaraland›, yüz binlerce kifli sakat kald›. ‹flgal boyunca 4 bin ABD askeri ölürken, 13 bin asker görev yapamayacak derecede yaraland›. Irak’›n alt yap›s› ve de üst yap›s› çökmüfl durumda. Ülkenin birçok yerinde su, elektrik gibi hizmetler verilemiyor. 2 milyon Irakl› ülke d›fl›na göç etti. ABD’nin yap›land›rd›¤› Irak, s›n›rlar› etnik ve mezhepsel farkl›l›klara göre, kuzeyde Kürt, güneyde fiii, ortada Sünnilere özerklik verilerek fiilen üç parçaya ayr›ld›. Etnik ve mezhepsel gruplar birbirleri ile çat›flmaya sürüklendi. 5 y›lda Irak'ta kad›na yönelik fliddet yüzde 64 artt›, ailelerin yüzde 76's› k›z çocuklar›n› okula göndermiyor. Emperyalistlerin çizdi¤i pembe tablonun aksine Irak halklar›na ne demokrasi ne özgürlük geldi. ‹flgalin Irak halklar›na getirdi¤i tek fley; onulmaz y›k›mlar›n yaratt›¤› karanl›k tablo oldu.
yorum
2-16 Nisan 2008
11
ABD ve AB ‹ran ile Rusya’ya karfl› füze savunma sistemleri gelifltiriyor ABD füze sistemi için Türk devletini ikna turlar›nda ABD’nin ‹ran’a sald›r› haz›rl›¤› içerisinde bulundu¤unun tart›fl›ld›¤› bu günlerde, ABD’nin ‹ran’a karfl› yürüttü¤ü politikalara karfl› ç›kan Merkez Kuvvetler Komutan› William Fallon görevinden istifa etmiflti. Bilindi¤i üzere Fallon, nükleer program›n› durdurmas› için ‹ran'a karfl› giriflilecek bir askeri operasyona karfl› ç›kan birisi olarak nitelendiriliyordu. 15 Mart’ta ABD Baflkan Yard›mc›s› Dick Cheney Ortado¤u’yu kapsayan ve Türkiye-Kuzey Kürdistan’da sonland›raca¤›, içinde nükleer silah ve füze savunma sisteminin görüflülece¤i kapsaml› geziye start vermiflti. Daha önce de ABD Savunma Bakanl›¤› sözcüsü Geoff Morrel, Washington’un Orta ve Do¤u Avrupa’ya kurmak istedi¤i füze savunma sistemi konusunun, Savunma Bakan› Robert Gates’in son Ankara ziyaretinde gündeme geldi¤ini aç›klam›flt›. Morrel, ‹ran’a karfl› konuflland›rmak istedikleri füze savunma sisteminin sadece Türk ordusu kanad›yla de¤il, Cumhurbaflkan› Abdullah Gül ve Baflbakan Recep Tayip Erdo¤an ile yap›lan görüflmelerde de gündeme geldi¤ini belirtmiflti. ABD Füze Savunma Komutan› General Henry Obering, geçen ay yapt›¤› aç›klamada, Çek Cumhuriyeti ve Polonya d›fl›nda, sistemin üçüncü aya¤›n›n, Türkiye-Kuzey Kürdistan
veya Kafkaslar-Hazar bölgesine kurulabilece¤ini söylemiflti. 24 Mart’ta Türk devletini ziyaret eden Dick Cheney’in görüflmesinin gündemini hükümet taraf›ndan her ne kadar manipüle edilse de beklendi¤i gibi füze savunma sistemleri ve nükleer silah konular› ve bununla birlikte Türk ordusunun Afganistan’da konumland›r›lmas› konular› oluflturdu.
NATO Genel Sekreteri: 24 mart’ta Türk devletini ziyaret eden “Türkiye’yi kapsayacak füze Dick Cheney’in görüflmesinin gündemini, hükümet savunma sistemi haz›rl›¤›n- taraf›ndan her ne kadar manipüle edilse de beklendi¤i day›z” gibi füze savunma sistemleri ve nükleer silah konular›
ini destekledi¤ini, ancak flu aflamada bu konuda herhangi bir karar al›nmad›¤›n› belirtti. Hat›rlanaca¤› üzere 5 Kas›m tarihli Erdo¤an-Bush görüflmesinde Genelkurmay ‹kinci Baflkan› Ergun Saygun’un PKK ile mücadelede destek sunulmas› karfl›l›¤›nda ABD’ye, ‹ran’a karfl› füze kalkan› projesi için Pirinçlik ya da ‹ncirlik üslerine bu sistemlerin yerlefltirilece¤inin kararlaflt›r›ld›¤› bilgisi bas›nda iffla olmufl, tart›flmalar yürütülmüfltü. K›sa bir süre önce de ‹ran, ABD’nin kendisine karfl› gelifltirdi¤i oyuna Türk devletinin gelmemesini ve önümüzdeki günlerde gerçekleflecek Cheney ziyaretinde Türk devletinin dikkatli davranmas› noktas›nda uyar›larda bulunmufltu.
ABD’nin füze savunma sistemleri ve bununla birlikte Türk ordusunun Afganistan’da konusunu Türk devletiyle görüfltü¤ünü konumland›r›lmas› konular› oluflturdu aç›klamas›n›n üstüne bir aç›klama da NATO’dan geldi. NATO Genel Sekreteri, “Türkiye önemli bir rol ‘Türkiye’yi kapsayacak bir füze savunlad›¤› uzun menzilli füze savunma sisteminin bütün ma sisteminin haz›rl›¤›n›n yap›ld›¤›n› aç›klad›. 2-4 Avrupa’y› kapsamad›¤›, NATO’nun planlad›¤› k›sa oynuyor; NATO zirvesi tarihi bir Nisan’da Bükrefl’teki devlet ve hükümet baflkanlar› menzilli füze sisteminin Türkiye-Kuzey Kürdistan, öneme sahip” düzeyindeki NATO zirvesi öncesinde aç›klamada Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’y› kapsayaHem ABD hem de AB’nin “tarihi ve stratejik” bulunan NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop ca¤›na; ama bu sistemin ABD’ninkiyle önem atfettikleri, 2-4 Nisan’da yap›lmas› beklenen Scheffer, Türk devleti ile k›sa menzilli bir savunma ortaklaflt›rabilece¤ine yer verildi. Türk devletinin NATO zirvesinde Ortado¤u, Orta Asya-Kafkaslar ve sistemi üzerinde çal›fl›ld›¤›n› ifade etti. Aç›klamada, NATO daimi temsilcisi Tacan ‹ldem de, Türk devle- Do¤u Avrupa-Balkanlar üzerinde uzun vadeli yöneABD’nin Türkiye-Kuzey Kürdistan üzerinde plantinin NATO’nun k›sa menzilli füze savunma sistem-
NATO yeniden yap›land›r›l›yor Sovyetler Birli¤i’ni kendi ç›karlar›na tehdit gören ve bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist kamp›n, Sovyet’lerin etki alan›ndaki Varflova Pakt›’na karfl› ikinci emperyalist paylafl›m savafl› sonras›nda oluflturduklar› Kuzey Atlantik Antlaflmas› Örgütü (NATO)’nde emperyalizmin ihtiyaçlar› gere¤i yeni yap›lanmalara gidiliyor. ABD emperyalizminin önderli¤inde dünya halklar›n›n üzerinde bir sopa gibi kullan›lan ve dünyan›n çeflitli ülkelerindeki müdahale, iflgal, haks›z savafllar›n dönem dönem planlama merkezi, dönem dönem ise fiili yürütücüsü ve sürekli taraf› olan NATO, emperyalizmin ihtiyaçlar› gere¤i farkl› yönelimlere girmesi, de¤iflen koflullar, emperyalist iflgal, sömürü ve suç örgütü olan NATO’yu ihtiyaçlara göre yeniden yap›land›rma ihtiyac›n› do¤urmaktad›r. 11 Eylül’le birlikte gelifltirilen BOP bunun somut örneklerinden birisini oluflturmaktad›r. Afganistan’›n iflgalinde ve sonras›nda NATO’ya biçilen misyon bilinmektedir. Bugünlerde emperyalistlerin dünyay› (özellikle Ortado¤u merkezli) topyekün bir flekle sokmaya çal›flmas› flüphesiz kendi içinde bir yap›lanmay› flart koflmaktad›r. Dolay›s›yla önümüzdeki süreci hesaba katan giriflimlerde bulunulmaktad›r. Bu giriflimlerden birisini tam da gündemde olan NATO’nun de¤iflen koflullar ve ihtiyaçlara göre yeniden yap›lanmas› oluflturuyor.
“NATO öldü; yaflas›n yeni NATO” ABD ve AB’li emperyalistler yaflanan konjonktür do¤rultusunda NATO’yu yeniden yap›land›rma içerisine sokman›n haz›rl›¤›na giriflmifl bulunuyorlar. Özellikle ABD’nin Afganistan’› iflgali sonras›nda bölgenin askeri denetimi, NATO’nun bünyesinde oluflturulan güce (ISAF) teslim edilmifl, bu hususta baflar›s›z bir tablo sergilendi¤i bizzat BM, NATO üyesi ülkeler taraf›ndan dillendirilmektedir. Afganistan’da El Kaide ve Taliban’la mücadele noktas›nda güç kaybedilmesi, söz konusu ittifaka dahil olan ülkelerin homurtular›n› yükseltmelerine neden olmufltur. Dile getirilen bu s›k›nt› bahanesiyle NATO’nun bütün yönleriyle gözden geçirilmesi, günün ihtiyaçlar›na cevap olacak flekilde yeniden yap›land›r›lmas› gerekti¤i düflüncesi do¤du. Bu zeminden hareketle ABD ve Avrupa’n›n önde gelen ülkelerinin eski genelkurmay baflkanlar› bir araya gelerek NATO’nun dönüfltürülmesi ve emperyalist ülkelerin ç›karlar›na yön verecek flekle sokulmas› yönünde “Belirsiz Bir Dünya ‹çin Büyük Stratejiye Do¤ru: Transatlantik Ortakl›¤›n› Yenilemek” raporunu aç›klad›lar. fiüphesiz ki böylesi bir rapor, emperyalistlerin “terörle mücadele ve demokrasi” ad› alt›nda iflgal etti¤i ülkelerde yaflad›¤› sorunlar, buna karfl› hesap edilemeyen direnifllerin ya da olas› geliflmelerin ortaya ç›kmas›yla birlikte bunun üstesinden nas›l gelinece¤i, sömürü ve iflgalin önünün nas›l aç›labilece¤i ihtiyac›ndan do¤maktad›r. Meselenin bir boyutu böyleyken, bir di¤eri, ayn› zamanda itici bir etki özelli¤i tafl›yan, Rusya’n›n emperyalist hegemonya sahnesine yeniden ç›kmas›d›r. Rusya öncülü¤ünde Çin ve Hindistan’›n da dahil
ABD emperyalizminin önderli¤inde dünya halklar›n›n üzerinde bir sopa gibi kullan›lan ve dünyan›n çeflitli ülkelerindeki müdahale, iflgal, haks›z savafllar›n dönem dönem planlama merkezi, dönem dönem ise fiili yürütücüsü ve sürekli taraf› olan NATO, emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda yeniden yap›land›r›l›yor olmas›yla Asya’da gözle görülür bir yükselifl yaflanmaktad›r. Bu
mayacakt›r. Bu vesileyle AB ülkeleriyle rekabet ve çat›flma yerine
yükseliflle birlikte Ortado¤u ve Afrika gerçekli¤inin önem arz et-
ittifak oluflturmay› uygun görmektedir. Keza ABD ve AB ars›nda
meleri kuflkusuz ABD ve AB emperyalistlerini tedirgin etmekte,
stratejik konumlan›fl, politik yönelim, ekonomik-askeri bak›fl nok-
onlar› buna karfl› giriflimlere yöneltmektedir. Hazar bölgesi ve
tas›nda bugünlerde bir uyum, hatta ittifak görülmektedir. Ayn› fle-
Balkanlarda iki emperyalist güç ABD ve Rusya aras›nda üs-ileri
kilde AB, Rusya’n›n hamleleri ve Çin-Hindistan yükselifli karfl›s›n-
karakol kurma yar›fl› gün geçtikçe t›rmanmaktad›r. Benzer flekilde
da ABD ile birlikte hareket etmeyi tercih etmektedir. Raporda “Or-
Rusya, AB ülkelerinin daha fazla siyasal ve askeri kazan›m elde
tak güvenlik bölgesi” ve “D›fl istikrar bölgesi” tan›mlamalar›yla As-
etmesini engellemek için ekonomik, siyasi ve askeri hamleler yap-
ya ve Afrika k›talar›n›n NATO’nun nüfuz alan›na dahil edilmesi,
maktad›r. Bu ba¤lamda enerjiyi silah olarak kullanmakta; etkisi
bir yönüyle NATO üzerinde nas›l bir de¤ifliklik yap›laca¤›n›n veya
alt›ndaki ülkeleri petrol veya do¤algaz vermemekle ya da pahal›
nas›l bir yönelim içine girilece¤inin ipuçlar›n› göstermektedir. Dik-
fiyattan vermekle tehdit etmektedir.
kati çeken bir baflka husus “Güvenlik sorunu” do¤rultusunda al›nacak tedbirler ve önerilen stratejik konsepte uygun askeri yap›-
K›sa, orta ve uzun vadeli hesaplar
lanma ile silah kullan›m› olmufltur. Zira nükleer silahlar›n kullan›-
Eski generallerin raporunda “Küresel belirsizlikler” fleklinde
m›, yaflanan konjonktür de hesaba kat›larak, öncelikli tercihler
yap›lan tespitte en çok vurgulanan nokta; bu belirsizliklerin gü-
aras›na girmektedir. Rusya ve ‹ran’›n nükleer hamleleri, Rusya’n›n
venlik sorunlar›n› artt›rmas› ve tehditlerin gün geçtikçe artmas›
baflta Hazar ülkelerindeki üslerini geniflletmesi; buna karfl›
oluflturarak, NATO gibi oluflumlar›n bu sorunlara karfl› yetersiz ol-
ABD’nin özellikle Balkanlarda nükleer tesis ve savunma kalkanla-
du¤unun alt› çizilmekte. Yetersizliklerin giderilmesi için ise askeri
r› kurma giriflimi düflünüldü¤ünde nükleer silah ve enerji kaynak-
ve askeri olmayan tedbirlerin sa¤lanmas› için uzun vadeli bir stra-
lar› merkezli emperyalistler aras› ç›kar çat›flmas›n›n önümüzdeki
teji öngörülüyor. Bu minvalde NATO’nun revizyonuna dair flöyle-
günlerde belirleyici olaca¤› öngörülebilir. Öte yandan Fransa ve
si bir plan düflünülmektedir: K›sa vadede, Afganistan’da NA-
Almanya, son aylarda yo¤un bir flekilde Afrika ve Ortado¤u’yu tur-
TO’nun baflar›s› için tedbir al›nmas›; orta vadede NATO için yeni
layarak nüfuz alan› fizibilitesinde, hatta nükleer iflbirli¤i aray›fllar›
bir stratejik konsept belirlenmesi; uzun vadede, ABD, AB ve NA-
içinde bulunarak, emperyalist sahnede oyun sergileyece¤inin me-
TO aras›ndaki iflbirli¤inin güçlendirilmesi, AB ile NATO aras›nda-
saj›n› vermifltir. Ki mevcut konjonktür hesaba kat›ld›¤›nda bugüne
ki rekabetin sona erdirilmesi. ABD’nin, 11 Eylül sald›r›s›ndan iti-
kadar nispeten geri bir pozisyonda duran AB ülkelerinin bundan
baren “demokrasi” yalan›yla bafllatt›¤› iflgal ve sömürü plan›na
sonra emperyalist sahnede bafl aktörler aras›nda yer alaca¤› ihti-
mümkün olan genifl deste¤i katmaya çal›flt›¤›n› söylemek yanl›fl ol-
mali hayli yüksek görünüyor.
limlerin
somutlaflmas›
bekleniyor.
“Küresel
terörizm”, enerji güvenli¤i, NATO’nun yeniden yap›lanmas› ve yeni kat›l›mlar›n sa¤lanmas› gibi konular›n temel gündem oluflturmas›, zirveye biçilen misyonun ömemini gösteriyor. Yine zirveyle birlikte tehdit olarak görülen ‹ran ve Rusya’n›n bafl›n› çekti¤i kampa karfl› kayg›lar giderilmeye çal›fl›lacak, Türk devleti de dahil edilerek, bölgeyi denetim alt›na alacak kendileri aç›s›ndan kapsaml› bir
güvenlik
koridoru
oluflturulmas›
somutlaflacakt›r. Aç›klamas›nda Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n stratejik aç›dan önem tafl›d›¤›n› hat›rlatan Schefeer, “Türkiye her üç konuda da önemli rol oynuyor. Bu nedenle Bükrefl zirvesi ayr› önem tafl›maktad›r, hatta son y›llarda yap›lan en önemli NATO zirvelerinden biri olacakt›r’’ ifadelerine
yer
vermiflti.
Schefeer,
aç›klamas›n›n
devam›nda, ABD'nin gelifltirdi¤i füze kalkan› projesine NATO'nun da kapsam d›fl›nda kalan ülkeleri kapsayacak flekilde ortak çal›flma yapabilece¤ini söyleyerek, "Güvenli¤in bölünmezli¤i ilkesi bizim için çok önemli. Bu kapsamda füze sisteminin ABD'nin gelifltirdi¤i gibi belli ülkelere de¤il Türkiye'nin de aralar›nda yer ald›¤› NATO ülkelerini kapsamas› için çal›fl›yoruz. Bu konuda taraflarla müzakerelerimiz devam ediyor. Bükrefl zirvesi bu konuda ele al›nacak" yönünde sözler sarf etti.
Akdeniz Birli¤i faktörü Fransa’n›n bugünlerde oluflturmak istedi¤i Akdeniz Birli¤i, bu ihtimalin yüksekli¤ini göstermekle beraber Fransa’n›n baflta AB içerisinde bir güç olma, bafl› çekme ve söz sahibi olma çabas› içine girdi¤ine iflaret ediyor. Dikkate de¤er bir nokta da Fransa öncülü¤ündeki bu pozisyon alma halinin NATO’nun gündemdeki reorganizasyonundan ve uzun vadeli stratejik yöneliminden ba¤›ms›z olmamas›d›r. Zira Akdeniz Birli¤i Fransa öncülü¤ünde Do¤u Avrupa, Afrika ve Ortado¤u’yu içine alacak alanda yeni bir nüfuzun/sömürünün oluflturulmas› ve bu alanlardaki ülkelerin emperyalist ç›karlara yedeklenmesi amaçlanmaktad›r. Bu belki bir yönüyle AB emperyalistlerin ABD’ye karfl› bir hamlesi fleklinde görülebilir. Ne var ki Akdeniz Birli¤i’nin amac› ve yönelimi ile ABABD iflbirli¤iyle dönüfltürülmeye çal›fl›lan NATO’nun bundan sonraki stratejik yönelimi aras›nda paralellik arz ediyor.( Akdeniz Birli¤inin jeopolitik nüfuz alan› ile NATO için öngörülen jeopolitik alan yine bu alana dair planlar örtüflmektedir.) Sonuç olarak emperyalizm ç›karlar› gere¤i ve hedefleri do¤rultusunda çeflitli de¤iflim ve dönüflümlere ihtiyaç duymaktad›r. Sömürü ve hakimiyet alan›n geniflletmek için biricik örgütlerinden NATO’yu yeniden yap›land›rarak önümüzdeki süreçlere haz›rlamak istemektedir.
Bükrefl zirvesinde NATO’nun müdahale alan›n›n geniflletilmesi öngörülüyor Bu çerçevede NATO’nun sürece göre dönüfltürülmesi amac›yla geçti¤imiz günlerde Münih’te “Güvenlik Konferans›” toplanm›fl, mart’›n ilk haftas›nda d›fliflleri bakanlar›n›n kat›l›m›yla daha da geniflletilmifl, 2-4 Nisan 2008 tarihinde de Bükrefl’te zirve yap›lmas› kararlaflt›r›lm›flt›. Zirvede görüflülmesi kesinleflen konular ise Afganistan’daki durum, Kosova’daki durum, NATO’nun genifllemesi, “küresel ortakl›k” mekanizmas›n›n kurulmas›, NATO Müdahale Gücü’nün durumu, NATO-AB iliflkileri, ArnavutlukMakedonya-H›rvatistan’›n üyeli¤e kabul edilip edilmeyece¤i, Karada¤ ve Bosna’n›n “Bar›fl ‹çin Ortakl›k” statüsüne(Ukrayna ve Gürcistan da dahil edilmek istenmektedir) al›nmas›, yeni stratejik konseptin belirlenmesi, Fransa’n›n NATO tam üyeli¤ine dönüflü olarak kesinleflti. Öte yandan NATO’nun Romanya, Yunanistan, Bulgaristan’› kapsayan füze savunma sistemi projesine Türk devletinin dahil edilmesi ve bu projenin ABD’nin ‹ran’a karfl› kurmak istedi¤i savunma sistemleriyle ortaklaflt›r›lmas› zirvenin gündeminde önemli bir yer iflgal edecek. Zira NATO genel sekreterinin birkaç gün önce “Türkiye’yi de kapsayacak bir füze savunma sistemi kurma haz›rl›¤› içerisindeyiz” fleklinde beyanda bulunmufltu. Devam›nda Türkiye-Kuzey Kürdistan’›n stratejik aç›dan önem tafl›d›¤›n›, bu konuda önemli rol oynad›¤›, bu aç›dan Bükrefl zirvesinin son y›llarda yap›lan en önemli NATO zirvelerinden biri olaca¤› aç›kland› Zirvede ABD’nin a¤›rl›¤› hissedilece¤i gibi, iflgal ve müdahalelerine müttefiklerini baflta askeri olmak üzere yüksek kat›l›m›n› sa¤lamak yönünde bask›layacakt›r. Özetle bugünkü konumuyla NATO, sadece kendi üyelerinin s›n›rlar›n› koruyan misyonundan kurtar›l›p, ABD ve AB emperyalistlerinin ç›karlar›n› sa¤layan bir flekle büründürülmek istenmektedir. NATO eskidi yeni bir NATO laz›m!
12
kültür-sanat
2-16 Nisan 2008
Sevgilinin hat›rat› dumura u¤rad›
C‹HAN
ERDO⁄AN
Bir senaryoyu, bir sanat eserinin bir tarihi anlat›rken kuflkusuz birebir konuya sad›k kalarak anlatmas›n› beklemek saf dillik olur. Kimse bunun tersini de iddia etmez. Kaliteli ve geçmifli günümüze tafl›yan entelektüel çaba karfl›s›nda kimsenin diyece¤i hiçbir fley de olmaz.
eser bile göremezsiniz. Dizi yönetmeni ve ka-
lüp parçalay›p, içine biraz da aflk garnitürü
lemflorlar› da zaten bunu istemediklerini, or-
ekleyip, ticari magazinle kazançlar›n› m› he-
taya koyduklar›yla iyi izah ediyorlar.
sapl›yorlard›?
Bir dönemin kat› zebellah sistemine bafl
Ümmü Burhan’la Nilgün Önefl bütün bili-
kald›r›p, yüreklerini avuçlar›na alarak dara¤a-
nenin ötesinde bilmek ve kazanmak istedikle-
c›na, K›z›ldere’ye gidenler, içleri boflalt›larak
rini haylice iyi bilerek eklektik sahte bir tarih
ha bire azizlefltirilip, Kemalistlefltirilerek ade-
oluflturdular.
ta bugünkü sistemin koruyucu melekleri haline getiriliyor.
Diziyi Yass›ada boyunca veya tavaf etti¤i di¤er alanlarda izleme olana¤›n› fazlaca bula-
Galiba bafltan anlaflm›fllar gadre u¤rayan
mad›m. Fakat gördüklerim, göremediklerim-
Yaz›n›n bafll›¤›ndan anlafl›ld›¤› gibi yaflanm›fl bir tarihi, birçok fleyi altüst ederek anlatan bu müphem dizi için art›k bir fleyler söylemenin de zaman›d›r. Reyting kayg›s›na kendilerini iyice kapt›ran dizi yöneticileri, ac›larla dolu bir dönemin derinliklerinden ziyade gittikçe habire arabesk romantizmle izleyici potansiyelini art›rma peflindedir. Seçtikleri dizi oyuncular›n›n nas›l oynayacaklar› veya nas›l bir baflar›l› performans sergileyecekleri önemli de¤ildir. Önemli olan, oyunculardan istenen, sadece o dönemin kahramanlar›na benzemeleridir. Hal böyle olunca da Deniz Deniz’i, Mahir Mahir’i and›r›yor. Hepsi o kadar.
DP''nin ne kadar demokrat oldu¤unu anlata-
den daha da korkuttu. Yükselen homurtu ve
rak, sanki bir icazet makam›ndalar. Ne ald›-
yayg›n elefltiriler sonucu olacak ki, bu defa
lar, ne verdiler. Ald› verdi dünyas›nda bunlar›
Nilgün Önefl, “Türkiye’nin sanc›l› dönemleri-
da düflünmeden safça bakmaya çal›fl›yorsun.
ni eksiksiz ve herkesi memnun edecek bir fle-
Çarp›kl›klar durmak dinmek bilmiyor.
kilde vermemiz imkans›z. Dedi¤im gibi bu sa-
Final olarak gösterilen belgesellerle dizideki Deniz ve Mahir karfl›laflt›r›ld›klar›nda, o dönemin ruhundan, duygu ve hissiyat›ndan
anlatt›¤› aras›nda galiba da¤lar var. Bu kitap-
YÇKM’de Nisan etkinlikleri
‹lk bafllarda Taylan Özgür’ün k›z kardefli k›zarak çarp›tmay›n demiflti. “Taylan sizin anlatt›¤›n›z, çarp›tt›¤›n›z flekilde öldürülmedi” dedi¤inde dizi yazar› Nilgün Önefl "Kitaplar ne yaz›yorsa onlar› uygulad›k" diyordu. Kitaplar sahi ne yazm›flt›. Onu herkes biliyor. Hem ortal›kta ciltlerle dolu kitaplar da yok. Ortada var olan kitaplarla senaristlerin lar› biz mi okumad›k. Ya da Nilgün Önefl’le Ümmü Burhan tersten okuyup bir tarihi bö-
dece bir hat›rlatma. Seyirciye, ‘hat›rla ey seyirci’ diyoruz. Bundan sonras› ona kalm›fl. Hat›rlaman›n, okuman›n sonu yok.” Anlafl›lmayacak bir fley yok. Nilgün Önefl önce söyledi¤i yalandan çark ederek çoktan yaz›lanlar›n d›fl›na ç›kt›klar›n› bir bak›ma itiraf ediyordu. Çok düflündüm. Kellemi iki eliminin aras›na alarak. Ensemi kafl›d›m. Para ve h›rs bu kadar tasavvursuz bir hale mi sokuyor insan› diye…
Sahtelik, inkar, bir kiflilik haline gelirse dedim ve ürktüm.
esirgemeyip canlar›n› verenlerin hepsinin Ke-
Kar›flt›r, bar›flt›r herkesin eline bir elma flekeri vererek.
lar›. Deniz mi daha çok Kemalist, Mahir mi?
Menderes ve Gezmifl gibi idam edilmelerinden baflka ortak yanlar› olmayan iki insan›n ayn› potada gadre u¤ram›fl, yaz›k ve telef edilmifl olarak verilmeleri magazin ve ticari kayg›larla süslenmifl bir tarihten baflka neyle izah edilir. 70’lere geldi¤inde Amerika karfl›t› gençlik hareketini iyice Kemalist bir potada eriterek anlat›yor da, anlat›yor.
duklar›n› anlat›rken seyirciyle alay ettiklerini
Tek tek münferit sahteliklerden ziyade, baya¤› amiyane sahtelikleri göstermenin dizi yöneticilerinin ticari magazinliklerini daha bir a盤a ç›karaca¤›na inan›yorum...
kaçmaz. Makaslad›klar› yeri biz söyleyelim;
fiehirlerden da¤lara do¤ru yönelen devrimcilerin içleri bofl birer keklik avc›s› gibi verilmelerini de bir kenara b›rakal›m. Sahi Nurhak’ta Sinan’lar kurflunlan›rken, Dersim’deki ‹brahim Kaypakkaya ve arkadafllar› neden yok?
kez kendi kazd›klar› kuyuya kendileri düflüveriyorlar. Yusuf Aslan, Hüseyin ‹nan’›n son sözleri gerçekten verilir. Deniz Gezmifl’in son sözünün ince bir flekilde makasland›¤› gözlerden “Yaflas›n Kürt ve Türk halklar›n›n ba¤›ms›zl›k mücadelesi!” Yaflad›klar› dönemi göz önünde bulundurursak, Deniz Gezmifl ve Mahir Çayan’›n Kemalist hareketle ilgili farkl› düflüncelerini anlayabiliyoruz. Hayatlar›n› adad›klar› bu davada esas durufllar›n› da anlatan sadece bu de¤il. Gözleri dönmüfl bir flekilde Kürt düflman-
fiaka bir yana Freud diyor ki; ‘Kap› birazc›k aralanmas›n, araland›¤›nda arkas› gelir’.
Nilgün Önefl ve Ümmü Burhan’›n dizi bo-
lam›yla Kürt ulusunun dostlar›yd›lar. Deniz Gezmifl’in son sözü de bunu teyit etmek için yeterlidir.
yunca öcü gördükleri, öcüden kaçar gibi kaç-
Nilgün Önefl ve Ümmü Burhan’›n kap›lar› ard›na kadar aç›ld› gibi.
t›klar› yerler de buralard›r.
Kaypakkaya ve arkadafllar›n› da bu yak›n tarihten makaslamalar›, yok saymalar›; kendi ata dedelerinin kendilerine göre oluflturduklar› resmi tarihe benziyor.
lar. Kürt sorunuyla ilgili sayfalarca yaz› var, o
Ne Ermeni katliam›? Ermeniler bizi katlettikten sonra bir gece yar›s› kaç›p gitmemifller miydi?
Mahir Çayan’›n kitab›na hiç mi bakmad›yaz›lar› acaba hiç mi görmediler? Görmez olurlar m›? Kayg›lar› çok farkl›, gizlemeye çal›flt›klar› kayg›lar›n› biz anlam›yor de¤iliz. Bu ülkenin ac›l›, a¤dal› bu yak›n tarihine tan›kl›k edeceklerine etlisine, sütlüsüne kar›fl-
Kürtler mi? Aman bofl ver, öyle bir zümre mi var, gibi.
madan, kendi vicdani muhasebeleri yerine
Hat›rlatmaya çal›flt›klar› sevgililer de bir yana, bilinen o dönemde gözlerini ölümden
nun içindir ki sevgiliye hat›rlatt›klar› da du-
cüzdani bir muhasebe pefline düfltüler. Bumura u¤rad›.
Eme¤e adanm›fl bir festival
6 Nisan Pazar - Tiyatro gösterimi “Kozalar” Yazar: Adalet A¤ao¤lu Yönetmen: Ercan Temel Saat: 18.00
Bu tip festivaller genelde halk›n gündeminden uzak, daha çok elit burjuva bir kesime hitap eder haldeler. Hatta iflleri güçleri festivalleri takip etmek olan bir güruh oluflmufl durumda. Etkinliklerin ücretli olmas›ysa halktan insanlar›n festivalleri takip etmesini zorlaflt›r›yor. Bu ekonomik durumda, bilet fiyatlar›n› düflünürsek, bir iflçinin, ö¤rencinin, emeklinin, ö¤retmenin en fazla bir ya da iki filmi izleme flans› olabilir. Yani emekçi kitlelerin sanatsal üretimlere kavuflmas› iyice zorlaflm›fl durumda. Art›k emekçilerin önünde bir seçenek kal›yor: Evinde otur senin için yap›lan dizileri seyret, yar›flmalar› izle ve bir gün sana da ç›kar hayallerini kur…
12 Nisan Cumartesi Belgesel ve k›sa film gösterimi “Yap›c›lar” Yönetmen: Mezopotamya Sinema Kolektifi “Ayak alt›nda” (Filmin ard›nan yönetmenle söylefli) Yönetmen: M. Cem Öztüfekçi Saat: 15.00
Tüm bu koflullara ra¤men emekçi s›n›flar›n sanat›n› yapmaya-yaymaya çal›flan festivaller de var. Konular›n›, temalar›n›, üreten milyonlardan alan, onun için üreten ve üretileni yine emekçilere sunmaya çal›flan festivaller de var art›k ülkemizde. Uzun y›llar›n eksikli¤i art›k kapat›lmaya çal›fl›l›yor. “Y›lmaz Güney Kültür ve Sanat Festivali” böyle bir festivaldi. Birçok sanat dal›n›n bir arada oldu¤u, üretimin teflvik edildi¤i, kolektif ruhla örgütlenmifl bir festivaldi.
26 Nisan Cumartesi - Belgesel film gösterimi “Güzel Günler Görece¤iz” Yönetmen: Metin Ye¤in-Alexandre Pasarelli Saat: 15.00
zanneden Nilgün Önefl ve Ümmü Burhan bu
l›¤› yapanlar iyi bilmeliler ki onlar gerçek an-
Festivalde 20 ülkeden 40 film gösterilecek. Filmlerin 12’si kurmaca, di¤erleri ise belgesel film olarak belirlenmifl. Bu y›l ayr›ca dört de çizgi film gösterilecek. Festival, ilk olarak ‹stanbul, ‹zmir ve Ankara’da bafllayacak. ‹stanbul gösterim salonlar›; Frans›z Kültür Merkezi, ‹talyan Kültür Merkezi, Yeflilçam Sinemas›, ‹stanbul Halkevi salonu olarak belirlenmifl. Ankara’da ise Ankara Sanat Tiyatrosu ve Ekin Sanat Merkezi’nde gerçekleflecek.
Özellikle son y›llarda sermaye guruplar›, spor ve sanat etkinliklerine daha fazla destek vermeye bafllad›lar. Öyleki baz› festivaller, spor organizasyonlar›/kulüpleri flirketlerin ad›yla an›l›r oldu: “Türkcell Süper Lig”, “Nokia Nseries K›sa Film Festivali”, “Garanti Mini Bank Çocuk Filmleri Festivali” örnek olarak ilk akla gelenler. Sponsorluk giderlerini zaten vergiden düflen sermayedarlar bir yandan reklamlar›n› yaparken, bir yandan da “flirketlerinin toplum yarar›na ifllere ne kadar önem verdi¤inin” yan›lsamas›n› yaratmaktad›rlar. Öyle ki art›k sponsorluk olmadan bir kültür sanat faaliyeti düflünülmüyor bile.
19 Nisan Cumartesi - Film gösterimi “Güneflli Pazartesiler” Yönetmen: Fernando Leon De Aranoa Saat: 15.00
Denizlerin ne kadar daha h›zl› Kemalist ol-
Olacak o kadar, Kaypakkaya’n›n içini flimdilik boflaltamay›p, onu Kemalistlefltiremiyorlar. AKP biraz daha güçlenirse, Kaypakkaya’y› da belki Kemalizm karfl›tl›¤›ndan dolay› fleriatç› olarak verirler.
Bahar›n gelmesiyle birlikte gazetelerin kültür sanat sayfalar› festival haberleriyle dolmaya bafllad›. Özellikle film festivalleri ard› s›ra geliyor. “‹F Ba¤›ms›z Filmler Festivali”, “Uluslararas› ‹stanbul Film Festivali” vs. Ço¤unun ortak noktas›ysa büyük tekellerin sponsorlu¤unda yap›lmalar› ve gösterimlerinin ücretli olmas›…
5 Nisan Cumartesi - Film gösterimi “Güneflli Pazartesiler” Yönetmen: Fernando Leon De Aranoa Saat: 15.00
malist olduklar›n› fütursuzca anlat›p durma-
fiimdi yeni bir festival bafll›yor. “‹flçi Filmleri Festivali”, iflçilerin flanl› mücadele günü 1 May›s’ta bafllayacak ve 10 May›s’ta sona erecek. Bu y›l üçüncüsü düzenlenecek olan festival “Eme¤i Gören Kamera, Soka¤a Ç›kan Sinema” temas›yla festivali salonlardan sokaklara, iflyerlerine tafl›may› amaçl›yor. Dünyan›n birçok ülkesinde “Laborfest” olarak düzenlenen ‹flçi Filmleri Festivali ilk kez 1994 y›l›nda Amerika Birleflik Devleti’nin San Francisco kentinde düzenlenmifltir. Ard›ndan Güney Kore, Latin Amerika ve ‹spanya’da düzenlenmeye bafllanan festival 2006 y›-
Festival, 2 May›s akflam› Özgür Aç›l›m taraf›ndan haz›rlanan “Unutturulanlar” adl› belgesel serisinin dördüncü filmi olan “Tarifl Direnifli”nin ilk gösterimi ile aç›lacak. 6 May›s akflam› saat 20.00’de ise Beyo¤lu Emek Sinemas›’nda festival gecesi düzenlenecek. Gecede sinema emekçilerine plaketler verilecek, festival filmlerinden fragmanlar gösterilecek. Cahit Berkay ve Emrah Karaca da gecede birer konser verecek. Festival dahilinde bir de atölye çal›flmas› bulunuyor. Ahmet Soner’in yönetiminde 1-27 Nisan tarihlerinde gerçekleflecek atölye sonucunda bir iflçi filmi üretilmesi planlan›yor. Festival kapsam›ndaki tüm etkinliklerin ücretsiz olarak gerçeklefltirilecek olmas›, emekçilerin kat›l›m›n› sa¤lamak anlam›nda oldukça önemli bir ad›m. Festivalle ilgili ayr›nt›l› bilgi için www.sendika.org adl› internet sitesi ziyaret edilebilir. Emekten, halktan yana, alternatif bir film festivali bizi bekliyor. Böyle festivaller, etkinlikler ço¤ald›kça iflçileri, emekçileri sanatla buluflturman›n imkanlar› da artacakt›r. Bu tip festivalleri, s›n›f mücadelesinde halk›n saf›nda ve mücadeleyi yükselten araçlar olarak alg›lamal› ve bir dayan›flma içerisinde eme¤imizi katmal›y›z. l›ndan beri Türkiye’de de Halkevleri, Sendika.org, D‹SK SineSen, D‹SK Dev-Sa¤l›k-‹fl, Türk-‹fl Hava-‹fl, Türk-‹fl, Petrol-‹fl, D‹SK Birleflik Metal-‹fl, KESK, SES öncülü¤ünde düzenleniyor. Festivalin amac› özet olarak “…dünyay› sosyal, bireysel ve çevresel özellikleriyle insanca yaflanabilir olmaktan ç›karan neoliberelizme karfl› direnifl öykülerini görsel bir anlat›mla sergilemek” olarak ifade edilmektedir. Ayr›ca “…iflçilerin hem ülke içinde hem de ülke d›fl›ndaki kendi s›n›f›ndan insanlar›yla iletiflim kurmalar›n› sa¤lamak… Hak arama mücadelelerinin bile imkans›z hale getirildi¤i günümüzde toplumsal mücadeleyle birlikte oluflan ‘s›n›f bilinci’nin ‘yoklu¤u’ veya ‘zay›fl›¤›’ iflçi s›n›f›n›n bireysel ve toplumsal dejenerasyonunu h›zland›r›yor. Böyle bir ortamda ülkemiz iflçi s›n›f›n›n/iflçilerinin kendi gerçeklikleriyle yüzleflmelerine yard›mc› olman›n bu dejenerasyonun etkisizlefltirilmesine k›smen de olsa katk› sunmak.”*, “…sinema dünyas›nda ‘sosyal gerçekçilik’ ak›m›n›n yeniden de¤er bulmas›na katk› sunmak” festivalden beklenilenler olarak s›ralan›yor.
Burjuva feodaller taraf›ndan y›llard›r sanattan uzak tutulmaya çal›fl›lan, burun k›vr›lan, hor görülen emekçi kitlelerin, araçlar› yarat›ld›¤›nda, üretimden gelen güçleri ve kolektif bilinçleriyle ne büyük eserler yaratabilece¤ini görmek ve göstermek için halk› kendi sanat›yla daha fazla buluflturmal› ve bunun için de her f›rsat› de¤erlendirmeliyiz. *www.festival.sendika.org sitesinden al›nm›flt›r.
YÜZ F‹K‹R Muzaffer Oruço¤lu Yazar›m›z›n yas›z› elimize ulaflmad›¤›ndan yay›mlayam›yoruz
çeviri
2-16 Nisan 2008
13
Devr m önündek engeller Nepal’de Halk Savafl›’n›n 12. y›ldönümü ve ak›beti YAZI DİZİSİ-II
gerçek, fakat yen leb l r
Gerici kuvvetlerin güçleri göz önünde bulunduruldu¤unda, dünyada baflka ülkelerde oldu¤u gibi Nepal’de de birçok kiflinin, halk›n sömürülmesine ve ülkenin yönetim biçimine karfl› nefret duymas›na ra¤men bugünkü koflullarda mevcut kötü durumu en iyi hale getirmekten daha fazlas›n› yapman›n imkans›z oldu¤unu düflünmeleri flafl›rt›c› de¤ildir. Di¤er bir deyiflle, sisteme esas olarak dokunmayan bir uzlaflmay› kabul etmek ve halk›n koflullar›n›n, en az›ndan bir kesiminin, sadece sistem içerisinde baz› düzenlemelerle ilerletilebilece¤ini umut etmek. Nepal’de bu tür anlay›fl, UML’yi destekleyen orta s›n›f güçleri içerisinde uzun zaman güçlü oldu.
ve komünist gelecektir. Ve bu, dünyadaki emperyalistleri ve gericileri bu kadar ürperten ve Nepal’deki devrimi yoldan ç›karma ve yok etme konusunda bu kadar kararl› k›lan sosyalizm ve komünizm hayaletidir. Nepal’de veya herhangi baflka bir ülkede flu anda bir devrimde zaferin garantisi yoktur. Fakat kesin olarak söylenebilir ki, devrimci zaferi baflarman›n önündeki yol ne kadar zor ve y›ld›r›c› olursa olsun, devrim, Nepal’in dönüfltürülebilece¤i tek mümkün, gerçek yoldur. Komünistler aç›s›ndan bu yönelimde sebat etmek ve bunu baflarmak için halka önderlik etmek zorunludur.
Nepal’in özgün koflullar›na bakt›¤›m›zda bu tür argümanlar›n güçlü cazibesini anlayabiliriz. Nepal oldukça yoksuldur ve az bir endüstriye sahiptir. Yabanc› döviz geliri esas olarak d›fl yard›mdan, turizmden ve özellikle de Hindistan’da korkunç sömürü koflullar› alt›nda çal›flan Nepalli iflçilerin döviz havalelerinden gelmektedir. Co¤rafik olarak Nepal’in denize k›y›s› yoktur. ‹ki büyük ve güçlü gerici devlet taraf›ndan –Güneyde Hindistan ve kapitalist yolcular› uzun zaman önce komünizmi terk etti¤i ve en az di¤er ülkelerdeki yönetenler kadar Maoizmden korkan Çin– çevrelenmektedir. Tüm bunlar, Nepal’in yabanc› bask›ya ve kontrole fazlas›yla aç›k ve askeri olarak oldukça savunmas›z oldu¤u anlam›na gelir. Özellikle Hindistan her zaman Nepal’i bir tür himaye alt›ndaki devlet olarak düflünmüfl ve halen Nepal’in ekonomik yaflam›na hakimdir. Bu gerçekliklerden dolay› Nepal komünist hareketi içerisindeki bir bak›fl aç›s› her zaman, öncelikle Hindistan’da devrim olmaks›z›n Nepal’i özgürlefltirmenin imkans›z olaca¤›n› savundu. Bu bak›fl aç›s›, 1996 y›l›ndan önce Halk Savafl›n›n bafllat›lmas›na karfl› yo¤un mücadele veren ve daha sonra ise Halk Savafl›n›n hararetli bir düflman› haline gelen Nepal Komünist Partisi (Mashal) lideri MB Singh’i ça¤r›flt›rmaktad›r. NKP(M) esas olarak Mashal partisinin d›fl›nda oluflturuldu ve NKP(M) önderleri “Singh düflüce okulu” dedikleri fleye karfl› ve MB Singh’in, Nepal’de devrimin imkans›zl›¤› tezini çürütmek için büyük bir ideolojik mücadele yürüttüler. Dikkat çekilen baflka bir engel ise, bugün dünyada tek bir gerçek sosyalist ülkenin olmay›fl›d›r. Bu, herhangi bir gerçek devrimci devletin uluslararas› alanda oldukça izole olaca¤› anlam›na gelir. Belki daha da önemlisi, bu, Nepal’deki veya baflka bir yerdeki halk›n dünyada mevcut olan herhangi bir alternatif model veya devlet sistemi göremeyece¤i anlam›na gelir. Bat›’ya yönelik silahl› direniflin büyüdü¤ü Irak örne¤inde bile durum topluma yönelik korkunç bir programa sahip gericilerin kontrolü alt›ndad›r. Tüm bunlar halk›n ruh hali üzerinde ve tam bir zafer için savaflma ve fedakarl›kta bulunma konusunda kazan›l›p kazan›lmayacaklar› üzerinde etkiye sahiptir. Sözde “komünizm öldü” söylemi ile ba¤lant›l› olarak, Bat› demokrasisi (veya burjuva demokrasisi) propagandas› ve hatta tap›nmas› daha da fliddetlendi. Bu bak›fl aç›s›, Bat›’daki hakim s›n›flar›n ç›karlar›na tekabül eder ve onlar taraf›ndan binlerce yoldan güçlü bir flekilde teflvik edilmektedir, fakat ayr›ca da tüm dünyada derinden haf›zalara kaz›nm›flt›r. Kapitalist diktatörlük, gerçekte kapitalist ekonomik sisteme ve üzerinde yükseldi¤i egemenli¤e hiçbir zaman risk oluflturmayan görünüflteki seçimlerin eflitli¤i arkas›na gizlenir. Adil olmayan bir sistem alt›nda demokrasi ve eflitlik yan›lsamalar›, özellikle de bir biçimde kendi daha ayr›cal›kl› yaflam koflullar›ndan güç alan kentli orta s›n›flar aras›nda Nepal gibi fakir bir ülkede bile güçlüdür. Toplumun hiçbir devrimci dönüflümü, bu kesimler kendilerine karfl› birleflirlerse meydana gelemez, bu nedenle bu kesimlerin burjuva demokratik yan›lsamalar› devrimin karfl›s›na ç›kacak gerçek bir engeldir. Dahas›, Halk Savafl› süreci içerisinde HKO’nun kat etti¤i etkileyici mesafeye ra¤men halk güçleri askeri aç›dan oldukça zay›ft›r ve düflman›n, özellikle de yabanc› güçlerin sahip olduklar› tarzda benzer türden modern silahlara sahip de¤illerdir. Fakir ve geri bir ülkenin halk› taraf›ndan yoktan infla edilen bir ordunun, yabanc› ülkelerden destek almaks›z›n, dünyadaki en güçlü ülkeler taraf›ndan desteklenen ve silahland›r›lan modern bir orduyu yenmesi gerçekten mümkün müdür? Birçok insan›n bu tür bir zaferi imkans›z görmesi flafl›rt›c› m›d›r? 10 y›ll›k savafltan sonra halk›n direnci zay›flad›. Her ne kadar Halk Savafl› halk›n coflkunlu¤unu harekete geçirdiyse de, ayr›ca düflman sald›r›lar›n›n büyük ac›lar meydana getirdi¤i de do¤rudur. Hatta Halk Savafl›n›n en kat› destekçileri bar›fl› arzulamaktad›rlar. Do¤rusu, tüm toplum savafla yönelik bir çözüm istemektedir. Bar›fla yönelik bu bask› ayr›ca zaferi elde etmeden önce devrimi durdurmaya yönelik büyük bir bask›ya da dönüflebilir.
Nepal’de devrimci bir zafer neden mümkündür? Göz korkutucu engellere ra¤men, Halk Savafl› bafllad›¤›nda belirlenen hedefi gerçekten baflarma ihtimalinin, en az›ndan öngörülebilir herhangi bir gelecek -bugünün dünyas›nda bir devrimci komünist partisi önderli¤inde halk›n politik iktidar› elinde tuttu¤u, sömürüye dayanmayan bir ekonomik sistemin ve emperyalistlerle ba¤lar›n› kesmifl bir ülkenin inflas›n›n mümkün oldu¤u eflsiz tipte bir devletin kurulmas - içerisinde söz konusu olmad›¤› tespitine varmak trajik bir flekilde yanl›fl olacakt›r. Nepal’deki tüm deneyim, bir ülkede (ve bir dünyada) halk kendi gerçek ç›karlar› için devrimci bir yoldan savaflmas› için seferber edildi¤in-
Uluslararas› boyut Hiçbir devrim bofllukta var olmaz. Nepal’de de devrimin ilerlemesi, komflu ülkelerdeki devrimin ve bir bütün olarak dünyadaki devrimci sürecin ilerlemesiyle yak›ndan ilintilidir. Nepal’in Hindistan ile olan yak›nl›¤› ve iliflkisi iki taraf› keskin bir k›l›çt›r. Bu durumun, ülkenin bask›ya, müdahaleye ve do¤rudan sald›r›ya karfl› savunmas›n› zay›flatt›¤› do¤rudur. Ayr›ca bu durumun, devrime büyük avantajlar sa¤lad›¤› da do¤rudur. Hindistan’da, birço¤u Nepal ile kültürel ve dilsel ba¤lar› olan, insafs›zca bask› alt›nda tutulan genifl kitleler vard›r. Hindistan’da düzenli olarak çal›flan milyonlarca Nepalli daha flimdiden, bu ülkenin halk› içerisinde devrime yönelik deste¤in ve bilginin yay›lmas› anlam›nda önemli bir tafl›y›c› haline gelmifllerdir. Hint toplumundaki afl›r› ve fliddetlenen çeliflkilerin mevcut koflullar›nda Nepal’deki gerçek bir devrimci rejim tüm Hindistan’da ve özellikle de güney ve güneydo¤uda do¤rudan ve derin yank›lar yaratacakt›r. Dahas›, Nepal’in Bangladefl ile ortak s›n›r› olmamas›na ra¤men, 150 milyonluk nüfusunun büyük ço¤unlu¤u çok a¤›r yoksulluk koflullar›nda yaflayan bu ülke ile aras›nda sadece birkaç kilometrelik mesafe bulunmaktad›r. Daha önce NKP(M), Yeni Demokrasi için ortak savafl ve uluslar›n gerçek eflitli¤i temelinde bölgede yeni bir devlet yap›-
Nepal’deki devrimin bir bütün olarak dünyadaki devrimci süreçten ba¤›ms›z olarak ele al›namayaca¤› do¤rudur. Nepal’de gerçek bir devrimci rejimin kurulmas› tüm bölge için bir y›ld›r›m etkisi yaratacakt›r
s› yaratacak bir Güney Asya Sovyet Federasyonu için devrimci bir ça¤r›da bulunmufltu. E¤er Nepal’de devrimci rejim kurulursa bölge halk›n›n bu devrimin imdad›na gelebilece¤ine iliflkin gerçek bir olas›l›k söz konusudur. Hindistan’›n ve emperyalist devletlerin askeri güçlerinin, büyük ve diflli bir engel oldu¤u do¤rudur. Fakat bu noktada da,
de mucizevi baflar›lar›n elde edilebilece¤ini göstermektedir.
temler yoluyla bu hastaneler büyük oranda gelifltirilebilir.
Nepal’deki duruma daha derinden bak›ld›¤›nda, Nepal’deki devrimci güçlerin kesin bir zaferinin neden o toplumun problemlerine gerçek, mümkün ve gerekli bir çözüm oldu¤unun nedenlerinden baz›lar›n›n görülmesi mümkündür. Emperyalizmin bask›s›na u¤rayan bu geri ülke, sömürüye dayanmayan yeni toplumsal iliflkilerin hakim oldu¤u ve yeni tipte bir toplumun inflas›n›n dünyaya bir örnek olarak hizmet edebilece¤i ileri bir karakola dönüfltürülebilir.
Daha önce de bahsedildi¤i gibi Nepal’deki Halk Savafl›n›n büyük baflar›lar›ndan biri, kendilerini bu kadar bask› alt›nda tutan eski toplumun kökünü kaz›mak için büyük bir kararl›l›k göstermifl olan kad›nlar›n devrimci saflarda genifl çapl› seferber edilmesi oldu. Ayn› flekilde, bu devrimci güç, kad›nlar›n hem gerçek anlamda hem de yasal statü olarak erkeklerle gerçekten eflit bir düzlemde oldu¤u radikal olarak farkl› tipte bir toplumu infla etmek için mücadele içerisinde daha da a盤a ç›kar›labilir. Eski feodal sistemden ve onun bir parças› olup kad›nlar› boyunduruk alt›nda tutan eski düflünce ve geleneklerden radikal bir kopufl bu gücü bütün ülke çap›nda a盤a ç›karabilir. Devrimi ileri götürmek için savaflta kad›nlara dayan›labilir. Benzer flekilde Halk Savafl› afla¤› kastlar›n koflullar›na ve ezilen uluslara karfl› s›n›r tan›mayan ayr›mc›l›¤a yönelik bir çözüm –canl› bir flekilde– ortaya koyabildi. Devrimi sonuna kadar götürmek bu eski korkunçluklar›n kökünü bütünüyle kaz›man›n tek yoludur. Bu, devrimi ileriye tafl›may› sürdürme konusunda güvenilebilecek daha önce ezilen büyük bir kesimi öne ç›karabilir.
Nepal hala büyük oranda tar›msal bir ülkedir ve bir bütün olarak toplum, kendisini zincirlemifl olan toprak a¤al›¤›n›n ve di¤er feodal sömürü biçimlerinin son bulmas›na ölesiye ihtiyaç duymaktad›r. Bu gerçeklik “toprak iflleyene” devrimci program›na yönelik büyük bir destek potansiyeli anlam›na gelmektedir. Tar›mda tam bir devrimin arkas›nda nüfusun ço¤unlu¤unun deste¤ini seferber etmek mümkündür. Reformist çözümlerden hiçbiri bu ihtiyac› karfl›layamad›¤› gibi, nüfusun ço¤unlu¤u olan köylülü¤ün coflkunlu¤unu da a盤a ç›karamaz. Toprak a¤al›¤›n› tamam›yla kökünden kaz›mak, “toprak iflleyene” anlay›fl›n› devrimci bir yoldan uygulamaya koymak ve köylüler aras›nda gönüllü iflbirli¤ini büyütmek yoluyla ulusal ekonomi için yeni bir temel yarat›labilir. Böyle bir devrimci tar›m devrimi sadece Nepal’deki feodal s›n›flar›n kalan gücünü zay›flatmakla kalmayacak, ayr›ca tüm toplumda devrimci dönüflümlere yönelik temeli ve deste¤i güçlendirecektir. Topra¤›n, üreticilerin elinde oldu¤u bir durumda, mücadele ve yo¤un çal›flma yoluyla her bir hektara düflen ürün miktar›n› büyük oranda artt›rmak ve böylece aile üyelerinin art›k sefil ve alçalt›c› koflullarda çal›flmalar› için Hindistan’da gönderilmesi zorunlulu¤unu ortadan kald›rmak mümkün olacakt›r. Tar›msal geliflme ile birlikte iç ticaret de büyüyecektir. Bu yolla tar›m devrimi destek kazanabilir ve toplumun büyük ço¤unlu¤unu birlefltirebilir. Nepal, flüphesiz ki belli bir zaman için yoksul kalacak olmas›na ra¤men, halk›n maddi yaflam koflullar›n› h›zl› bir flekilde ilerletmek için önemli ad›mlar at›labilir. NKP(M) daha flimdiden, esas olarak halk›n coflkunlu¤una ve basit teknolojiye dayanarak da¤l›k bölgelerde gerekli olan yollar› infla etmenin mümkün oldu¤unu göstermifltir. Hindistan’a elektrik sa¤lamay› hedefleyen ve k›rsal alan› ihmal eden büyük su projelerinin yerine, yayg›n küçük hidroelektrik projeleri köylüler için elektrik sa¤layabilir. Nepal’deki endüstriyel temel zay›f olmas›na ra¤men, jeneratörler, sulama kanallar›, kanalizasyon kanallar› vs. infla etmek için zorunlu olan bir tür endüstri gelifltirilebilir. Ülkenin d›fl ekonomik flantaj›n merhametine terk edilmemesi için, flehirlerdeki endüstrinin k›rsal ve tar›msal ekonomik temele hizmet etti¤i ulusal bir ekonomi infla edilebilir. Bu, gerçek bir ulusal özgürlük için temel ifllevini görecektir. Toplumsal öncelikleri merkeze koyan devrimci bir rejim ile birlikte, kötü sa¤l›k ve temizlik koflullar› oldukça ciddi bir flekilde h›zla düzeltilebilir. Nepal’deki hastanelerin dünya standartlar›na ulaflmas› elbette uzun bir süre alacak olmas›na ra¤men, esas olarak halk› seferber etmek ve e¤itmek üzerinden oldukça basit yön-
onlar›n zay›fl›klar›n› da görmek gereklidir. Hindistan uzun zamand›r kendi s›n›rlar› içerisindeki baflkald›r›larla askeri anlamda u¤raflmaktad›r. Hindistan’›n 1980 y›l›nda Sri Lanka’daki bast›rma operasyonu ac› bir baflar›s›zl›k ile sonuçland›. Hindistan yay›lmac›l›¤›na karfl› nefretin oldukça güçlü oldu¤u ve devrimin oldukça lehe olan da¤l›k co¤rafyadan faydalanabilece¤i Nepal’e müdahale Hindistan aç›s›ndan oldukça zor olacakt›r. Hint gericileri böyle bir kumara at›lmadan önce ciddi bir flekilde düflünmek zorunda kalacaklard›r. Elbette ABD muazzam tehlikeli ve kötü bir düflmand›r. Fakat ayr›ca, Amerikan askeri varl›¤›n›n afl›r› yay›lm›fl oldu¤u, ve ABD’nin, emperyalist sald›rganl›¤›na karfl› kendi ülkesinde de dahil olmak üzere tüm dünya çap›nda giderek artan muhalefetle karfl› karfl›ya kald›¤› da bir gerçektir. Halkla derinden ba¤lara sahip ve halk›n aktif deste¤ini alan Maoist devrimcilerle savaflman›n ne kadar zor olaca¤›n› Amerikan ordusu dahi bilmektedir. Nepal’deki devrimin bir bütün olarak dünyadaki devrimci süreçten ba¤›ms›z olarak ele al›namayaca¤› ve göz önünde bulundurulmas› gereken pozitif ve negatif faktörlerin oldu¤u ke-
Nepal’de flehirlerde yaflayan e¤itimli genç insanlar›n oldukça büyük bir kesimi, tamam›yla yeni bir temelde ülkeyi infla etmek için büyük bir potansiyele dönüfltürülebilir. Bu kesim, çeflitli milliyetler aras›ndan en iyi yanlar›n› koruyacak ve gelifltirecek yeni bir kültür oluflturmaya ve dünyadan bilimsel ve devrimci olan› ö¤renmeye ve benimsemeye yard›m edebilirler. Birço¤u, bilimsel bilgi ve yöntemleri k›rsal alana ulaflt›rma ve köylülü¤e kat›lma yoluyla k›rl›k alanlar› dönüfltürmeye yard›m etme konusunda ikna edilebilirler.
sinlikle do¤rudur. Tüm bölgede hakim s›n›flar aras›nda ve yine
Kentli orta s›n›flar devrimin baflar›s› aç›s›ndan can al›c› önemdedir. Devrimci bir rejimin bizzat yaflam içerisinde, toplumu dönüfltürme içerisinde yer almalar› için onlara alan açabilece¤ini, onlara elefltiri hakk›n› tan›yabilece¤ini vs. göstermesi mümkündür. ‹flçi s›n›f›n›n, köylülerle, orta s›n›f güçleriyle ve hatta ba¤›ms›z bir ülkeden yana olan baz› kapitalistlerle ittifak halinde yönetti¤i bir devlet biçimi olan Yeni Demokrasi devlet sistemi, bir taraftan burjuva demokrasisi ile ilgili yan›lsamalara karfl› savafl›rken, di¤er taraftan -e¤er do¤ru bir flekilde ele al›n›rsa- orta s›n›f›n demokratik duyarl›l›klar›na seslenebilir ve bunlar› tatmin edebilir. Bu türden bir devrimci diktatörlük halk›n bu kesimlerini kazanman›n önünde bir engel olmak zorunda de¤ildir. Gerçekte bu, ortada s›k›flt›¤›n› hisseden tereddütlü bu tür kesimlerin büyük bir bölümünü kazanman›n bir koflulu ve arac› haline gelebilir. NKP(M)’nin üs alanlar›ndaki yaflam, iktidar›n öncü bir komünist partisi önderli¤inde tüm ülke çap›nda halk›n elinde oldu¤u ve Yeni Demokrasi’nin baflar›ld›¤› koflullarda bu sürecin daha büyük ölçekte nas›l meydana gelece¤ini daha flimdiden embriyo halinde göstermifltir. Devrim sürecin önündeki engelleri kald›rd›ktan sonra, birinin baflka birisi taraf›ndan sömürülmedi¤i, tamam›yla farkl› bir temelde Nepal’i ve tüm dünyay› yeniden infla etmek için zemin mevcuttur. Bu, Halk Savafl› sürecinde görünen ve böylece köylüleri ve di¤er kesimleri ateflleyen sosyalist
tad›r. Aç›k bir devrimci program ve kitlelerin gerçekten iktidar›
kitleler ile kendilerini ezen kesimler aras›nda ileri düzeyde ve fliddetli çat›flmalar vard›r. Nepal’de gerçek bir devrimci rejimin kurulmas› tüm bölge için bir y›ld›r›m etkisi yaratacakt›r. Evet, komflu devletlerin hükümetleri böyle bir rejime müdahale ederek y›kmaya çal›flacaklard›r, fakat flu da do¤rudur ki, bu ülke halklar›n›n umutlar› benzeri görülmemifl bir biçimde yükselecektir. Bölgedeki halk kitleleri ve nihayetinde tüm dünya Nepal’deki devrime yönelik gerçek bir potansiyel güç oluflturmakald›klar›n›n ve toplumu yönettiklerinin canl› bir örne¤i bu potansiyelin önünü açabilir. Tam da flu anda Nepal halk› ve devrimcileri, herhangi bir devrimin, bir taraftan muhtemel bir zaferin k›y›s›nda fakat di¤er taraf›ndan yok edilme tehlikesi ile yüz yüze oldu¤unda karfl›laflaca¤› türden zor bir seçim ile karfl› karfl›yad›r. Maoistler, “uluslararas› toplum” denen, dünyay› yöneten h›rs›zlar ve tefeciler çetesinin entrikalar› ve muhalefetiyle karfl› karfl›yad›rlar. Nepal’de ve baflka bir yerde, baflka bir dünya sadece, kendisini sömüren ve zincirleyenlerden kurtulmakla mümkündür. Bu, on y›ll›k Halk Savafl›n›n temel sorunuydu ve devrimin tamamlamas› gereken büyük görevdir. Halk Savafl›, gerçek devrimci bir mücadele içerisinde harekete geçirilen s›radan insanlar›n muhteflem gücünü ortaya ç›kard›. Gerçek bir komünist öncünün önderli¤inde halk kitlelerinin kararl›l›¤› ve savafl kapasiteleri karfl›s›nda devrim düflmanlar› defalarca flaflk›na döndüler. fiimdi, devrimin hedefleri konusunda can al›c› mesele aç›kl›¤a kavuflturulmal› ve farkl› bir dünya, s›n›f sömürüsünün olmad›¤› bir dünya, komünizm için küresel savafl›n parças› olarak 1996’da bafllayan büyük görev tamamlamak ve tamam›yla farkl› tipte bir devlet kurmak için devrimci kitlelere dayan›lmal› ve önderlik edilmelidir.
güncel
2-16 Nisan 2008
Do¤a sessiz, f›rt›nan›n habercisi gibi pusuya yatm›flt› her köflede gerillalar. Sabah›n flafa¤›nda cihazlarda askerlerin geldi¤i haber veriliyordu koordine tepesine. Bütün bilgiler titizlikle analiz edilip stratejiler oluflturuluyordu. Sabaha merhaba diyen güneflle beraber silah sesleri bafllam›flt› ayn› anda yedi-sekiz tepeden. fienlenmiflti etraf, yank›lan›yordu klefl, bixi, korna ve G-3 sesleri. Müzi¤in melodi sesi gibi ar›nd›r›yordu kulaklar›n kirini pas›n›. Çat›flman›n vermifl oldu¤u heyecan silahlar›n sesleriyle art›yordu. Her tepe birbirine mesaj verir gibiydi. Koordine tepesi bütün gerillalar› cephanelerini idareli kullanmalar› için uyar›da bulunmufl, bütün tepeler hemen talimata uymufl, o ses uyumu bir anda yerini kesik kesik at›fllara b›rakm›flt›. Düflman cephesinden bütün tepelere yo¤un bir hava sald›r›s› ve top at›fllar› yap›l›yordu aral›ks›z. Düflmana zafer tatt›rmamak için ellerinden gelen her fleyi yap›yordu gerillalar. Sanki savaflan iki örgüt de¤il de, bir olmufl gibiydiler. Devrimcilerin savafl cephesinde omuz omuza savaflt›klar› bir gün olmufltu bahar›n o may›s ay›, unutulmayacakt› bu dayan›flma günü, an›msanacak, anlat›lacak yaflayanlar taraf›ndan, yeni insanlara. Gelece¤in temelleri at›l›yordu bir alanda, baflar› düzeyi yüksek bir cevapla. Bütün tepeler son durumlar› hakk›nda koordine tepesine bilgi veriyor, verilen talimatlar çerçevesinde mevzileniyorlard› sald›r›lar için. Ummad›klar› bir direniflle karfl›laflm›fllard›. Her zaman gerillay› yem olarak görenler bu sefer kolay lokma olmad›klar›n› yedikleri darbelerle anlam›fllard›. Daha temkinli ve bütün hava marifetlerinden yararlanmas›na ra¤men, devrimci insan iradesine karfl› baflar› sa¤layam›yordu. Telsizlerinde hakaret ya¤d›rmalar› zay›fl›klar›n› ve yenildiklerini gösteriyordu. Her fley saatin dakikalar› gibi düzenli iflliyordu. Hamle üstüne hamleler gerçeklefltirilerek bütün düflman taktikleri bofla ç›kar›l›yordu. Strateji savafl› yaflan›yordu genifl arazi üzerinde. Say›ca üstün olabilirler ama gerillalar›n yürekleri, cesaretleri ve h›zl› manevra kabiliyetleri vard›. hantal güce karfl› süratli vur-kaç takti¤ini hayata geçiren gerilla toplulu¤u vard›. Moral olarak üstün bir savafl cephesi vard›. Zaman çat›flmalar aras›nda kendini hissettirmeden çabucak geçmiflti. Günefl, Gurgur Baba’n›n arkas›na çoktan saklanm›flt› bile. Küsmüfl çocuk gibi koflarcas›na da¤ ve tepeler arkas›nda kimseye görünmeden karanl›¤a gömüyordu hertaraf›. Karanl›k sis perdesi gibi çöküyordu derelerin aras›na. Görüfl mesafesi her dakika daha da k›sal›yor, hareket gelip dayan›yordu kap›ya. Bütün tepeler son durumlar› hakk›nda koordine tepesine bilgilerini veriyor, gerekli talimatlar› alarak hareket ediyorlard›. Afat’›n bulundu¤u tepeden çat›flmaya bafllan›ld›¤› zamandan beri haber al›nam›yordu. Bütün gerillalar merakla durumlar›n› ö¤renmek için sab›rs›zlan›yorlard›. Yap›lan bütün ça¤r›lar sonuçsuz kal›yor, endifleler giderek daha da art›yordu. Haber alamamak flehadet mertebesine ulaflt›klar›na iflaretti. Ancak öyle olsayd› düflman zevkle kahramanl›klar›n› cihazlar›nda naralar atarak ilan ederdi. Herkesin kafas›nda soru iflaretlerinin dolaflt›¤› bir anda, Afatlar›n tutmas› gereken tepeden uzun süre karfl›l›kl› silah sesleri gelmeye bafllam›flt›. “Ne oldu? Bu silah sesleri neyin nesi?” gibisinde sorular soruluyordu. Uzun süre karfl›l›kl› böyle devam etmiflti. Zaman ilerledikçe silah sesleri azalm›flt›. Bütün birliklere daha önce söylenen yere do¤ru hareket etme talimat› verildi. Koordine tepesi harekete koyuldu¤u vakit, Afat’›n cihaz›ndan ça¤r› gelmiflti. Bütün kulaklar cihazdan ç›kan sese odaklanm›flt›. Sese büyük bir gurur yans›yordu. Afatlar›n iyi olmas› günün baflar›s›n› taçland›r›yordu. Talimatlar› verildikten sonra uzun yol hikayesi bafllam›fl oldu. Yürüyüfle y›ld›zlar efllik ediyordu gecenin karanl›¤›nda. Yer yer kayan y›ld›zlarla dilekler tutuluyordu gözü kapal›. Yorgunluk ne kelime, günlerce yürününse bana ne demeden yol al›n›rd› bu zafer sonras›. Uzun göçlere benzer bir hal alm›flt› s›ra s›ra dizilen gerillalar. Zaman zaman yönünü flafl›ran havan toplar› gidecekleri yöne do¤ru kaçamaklar yap›p duruyordu. Ay ilk kez gülümsüyordu bulutlardan kurtulurcas›na. Uzat›lsa el, yakalanacak kadar da büyümüfl ve yak›nlaflm›fl dünyaya. Yürüdükçe gerillalar, onlarla yürüyordu gecenin gökyüzünde as›l› lambas›. Rahats›z olan› yok, hep gülümser haliyle kalmas›yla avuturlard› kendilerini. Bir de sabah babas› günefl parlasa gökte k›z›l k›z›l, daha da güzel olacakt› gerillalar için. Uzun yolun yar›lanmas›ndan sonra soluklanmak, barut ve kan kokusundan uzak bir yerde. Bir de tüttürülen kaçak cigaran›n bir tutam› yak›ld› m› gecenin hafiften esen rüzgar›yla varsa a¤›rl›k al›n›p götürülmüfltü bütün bedenlerden. K›sa aral›klarla ayr› bulunan timlerden son durumlar› hakk›nda ve nereye vard›klar› konusunda bilgiler al›n›yor, al›nan bilgiler do¤rultusunda gerekli talimatlar veriliyordu. Cigaralar içildikten sonra düflülmüfltü ›slak mefleler aras›ndan Dere Köye. Zaman ilerliyor, ilerleyen zamanla beraber h›zlan›yordu elli kiflilik grup. Ayhan ve Savafl k›sa aral›klarla duruyor, gruplar›n› kontrol edip yola koyuluyorlard›. Sorumluluk bir gerillan›n yapmas› gerekenlerinin toplam›ndan daha fazla efor sarf etmeyi gerektiriyordu. Bir gerilla kendisi ve yan›ndakilerden sorumlu olurken, sorumlu bulunan bir gerillan›n bütün gerillalar›n yaflam, iliflki, can güvenli¤i, moral-motivasyon, sorunlar› varsa çözme ve her fleyden önemlisi amaçlar› u¤runa savafl›lan ideolojilerini yitirmemeleri için e¤itmesi gibi büyük sorumluluklar› vard›r. Savafl koflullar›nda komple olmak, olmazsa olmazd›r sorumlular için. Her ikisin de bu özelliklerini her yönüyle gösteriyordu savafl cephesinde. Dilleri bir fley söylemese gözleri, gözleri bir fley söylemese davran›fllar›, davran›fllar› söylemese suskunluklar› bir çok fley anlat›yordu, çevresindeki heval ve yoldafllar›na. Önemli olan bu anlama kabiliyetini güçlerine nakfledebilmeleriydi. Bunu da d›flar›dan bakan biri hemen anlayabilirdi. Sabah›n flafa¤› ayd›nlat›rken etraf›, grubun bafl› çoktan vadinin içinde akan derenin o temiz suyunu kana kana içip yüzüne çarp›yordu. Bütün grup vadinin içinde birikmiflti. Üç tepeye tepeciler ç›kar›ld›ktan sonra kalan di¤er gruplar uygun yerlere konaklan›p, atefllerini yakarak uzun süredir içememifl olduklar› kara demli¤in çay›n› içebilmek için atefli daha fazla gürlefltirip, bir an önce demlenmesi için acele ediyorlard›. Düflman helikopterleri keflif uçufllar› yap›yor ama bir türlü sonuç alam›yorlard›. Gerillan›n hala çat›flma bölgesinde olduklar›n› san›yorlard›, bu san›lar› da kursaklar›nda kalm›flt›. Her fley netlefltikten sonra uzun süre uykusuz olan gerillalar uykuya koyuldular. S›rt çantas›n› alan nöbetçiler d›fl›nda, bir mefle a¤ac›n›n kökünde ve gölgesinde yatmak cennette bir gün geçirmek gibiydi. Bu sefer mefle kökünde yatanlar yönünü günefle vermifllerdi. Bahar›n serin havas›nda bedenlerini ›s›tman›n en güzel yöntemiydi. Bütün gerillalar ö¤len yemekleri için kald›r›lm›flt›. Yemeklerini, çaylar›n› içtikten sonra operasyon ve sonras›ndaki geliflmeleri de¤erlendirmek için toplant› düzenine geçilmiflti. Bu toplant› ayn› zamanda iki devrimci gücün beraber vermifl olduklar› mücadelenin sonuç toplant›s›yd›. Grup oturmufl, Ayhan ve Savafl’›n gelmesini bekliyordu. Ayhan ve Savafl toplant› yerinde bulunan doksandan fazla gerilla toplulu¤u hep birden aya¤a kalkm›flt›. Sayg› gerillalar için erdemdi. Bu erdem onlar› her zaman de¤erli k›l›yordu. “Oturun” iflareti yap›nca hep birden oturulmufltu. Ayhan ve Savafl göz göze geldiler. Ayhan bir anda, Savafl’›n toplant›y› yönetmesi için bir ad›m geri att›. Bunu gören Savafl: -Aman kivra, ne yap›yorsun? Bu ifli beraber yapal›m, deyince Ayhan: -Tamam kivra, öyle olsun, deyip yan yana oturdular. K›sa bir konuflma yap›ld›ktan sonra gruptaki gerillalara söz verildi. Kalkan gerillan›n gözlerinde bahar›n ilk operasyonundan baflar› ve yüzlerinin ak›yla ç›kman›n gururu yans›yordu.
1996 Baharıyla Gelen Yakınlaşma-II Ali HAYDAR
14
CÜNEYT KAHRAMAN (SAVAfi)
Aynı mevz lerde yoldaşlaşan ger lla Yürekler Bütün gerillalar söyleyeceklerini söylemifllerdi. Sonuç konuflmas› için Savafl sözü Ayhan’a b›rakm›flt›. -Hepinizi yürekten kutluyorum, baflar›n›zdan dolay›. Büyük fedakarl›kla birçok fleyin üstesinden geldiniz. Bu baflar› burada bulunan bütün gerillalara aittir. Hayat›n›z, mücadeleniz hep böyle baflar›l› olsun. “Birlikten güç do¤ar” derler ya, bugün ayr›ca bunun mutlulu¤unu yafl›yoruz. Devrimci insanlar olarak, bir ilki gerçeklefltirmenin sevincini, gururunu yaflay›n doya doya. Bundan sonra da umuyoruz ki her daim böyle olsun. Bir kutlama da operasyonda silah kald›ran arkadafllara söyleyeyim. Silah kald›ran grup takiler toplant›n›n önüne ç›km›fllard›. -Baflar›n›z› takdir ediyoruz. Önemli bir moral kayna¤›. Yaln›z baflar›n›z› gölgeleyen davran›fl›n›z› görmezden gelemeyiz. Tepeyi b›rakman›z ve bizlerle ba¤›n›z› koparman›z af edilecek gibi de¤il. Davran›fl›n›z burada bulunan gerillalar›n yaflamlar›n› tehlikeye atabilirdi. Gelecekte içine bir daha düflmemeniz için söylüyoruz, flimdi bunlar› söyledik diye kötü olabiliriz ama inan›n ki bütün bunlar sizin için söyleniyor. Savafl aya¤a kalkarak: -Hakl› elefltiriler de Ayhan kivra. Sorumluluk bilinci kendisi için olmamal› bir gerilla için. Verece¤i karar›n nelere mal olaca¤›n› bilmeli. Bugün kay›plar›m›z olmad› ama yar›n olmayaca¤› anlam›na gelmiyor. Timde yer alan yoldafllar›m›n buradaki heval ve yoldafllar›na özelefltiri vermeleri gerekiyor. Timde yer alan hevaller ve kivralar tek tek olduklar› yerde gerillalara özelefltirilerini verdiler. Silah kald›ran tek tim olduklar› için her birine ufak ödüller verildi. Toplant› haz›rl›klar için sonland›. Zaman ürkekli¤ini üzerinden alm›fl, umursamazca geçiyordu hayattan. Toplant›n›n vermifl oldu¤u huzur, ruhlarda, yüzlerde berrak suda görünen yüz gibi yans›yordu her hallerine. Her mangada, her grupta sevinç vard›. Türküler söyleniyor, dilanlar tutuluyordu. Her gerillan›n hayat›nda yeni bir beyaz sayfa gibiydi. Yeni yeni fleyler yaz›lm›flt› dünü ve bugünü hakk›nda, aç›l›p okundu¤unda geridekilere bir fleyler b›rak›lmal›yd› sat›rlar aras›nda. Bir daha gelinmeyecekti dünyaya, yaflanmayacakt›r belki de bir di¤er sefer. Umulmad›k bir anda bir mermi al›p götürebilirdi en de¤erli varl›¤›. Bütün gerillalar bunun bilincini tafl›yorlard› zihinlerinin en derin yerinde. Günefl küsmeye bafllay›nca gündüze, haz›rl›klara bafllanm›flt› geçici kampta. Bütün grup yavafl yavafl içtima sahas›nda toplan›yordu. Mefle aralar›nda ikifler-üçer gruplar biçiminde gerillalar ç›k›yordu ortaya. Bütün grup içtima sahas›nda haz›r vaziyette komutanlar›n› bekliyordu. Ayhan ve Savafl yoldafllar›n›n karfl›s›na geçmifl tekmillerini al›yorlard›. Grubu fazla olan Ayhan bütün bölü¤ünün say›s›n› ald›ktan sonra düflülmüfltü yola. Öncüler iki saat öncesinden keflif amac›yla ç›km›fllard› yola. Çetin da¤larda, karakollarla örülü co¤rafyada düflman› hafife almak olmazd›. Bunun bilinciyle hareket ediyorlard› gerillalar. Arka arkaya yürüyen gerillalar, yüzlerce metre uzunlu¤unda kuyruklar oluflturuyordu gün bat›m›nda. Bir da¤›n flahikas›nda oturup saatlerce seyre dalmak gerek o güzelli¤i bilmek ad›na. Bazen a¤lamak gerek ya¤murla beraber topra¤a. Sevinmek gerek kimi zaman hüzünlüyken yar›nlara. Yitirilenlerin and›n› içmek gerek yeni ve de taze umutlar ad›na. Gökyüzüne bulut kümeleri hakim olunca “eyvahlar” ediliyordu durmadan. Uzun yol yürüyüflünde ya¤acak ya¤mur planlar› alt-üst edecek demekti. Koca gövdeli ay›n ›fl›¤›n› bile karanl›¤a gömmüfltü kara bulutlar. Ufaktan ‹smail’e (Allahla) sitemler bile ediliyordu. “Varsan göster kendini, kald›r flu bulutlar›, b›rak rahat rahat yürüyelim flu ay ›fl›¤›n›n romantik havas›nda.” Ama nafile, cümleler tamamlanmadan flimflekler ortal›¤› ayd›nlatacak fliddette çakmaya bafllam›flt›. “Vay anas›n›, bu ne böyle, anlafl›lan çok fena k›zm›fl bize ‹smail” deyip duruyorlard›. Ya¤mur ya¤madan grup daha h›zl› at›yordu ad›mlar›n›. Ama nafile, bardaktan boflal›rcas›na ya¤maya bafllam›flt› gerillalar›n üstüne.
Hiç çaresi yok, olan olmufltu. Sa¤lam yere varmak için yürünecekti durmadan, dinlenmeden. Ya¤murun ya¤mas›yla kopmalar yaflan›yordu durmadan. Sinirler geriliyor, durmalara sitemler ediliyordu. Yürümek nerdeyse imkans›z bir hal alm›flt›. Ayaklarda biriken çamurlar bile bafll› bafl›na meseleydi. Bardaktan boflal›rcas›na ya¤an ya¤mur, yerini ahmak ›slatan türe b›rakm›flt› gecenin yar›s›nda. Fiziken güçlü olan gerillalar, ilk defa dizlerinde derman›n tükendi¤inden bahsediyorlard›. Verilen molada Ayhan, Savafl ve bölüklerinde yer alan yönetici arkadafllar› bir araya gelip durum de¤erlendirmesi yapmaya koyuldular. Saniyeler dakikay› kovalarken hala bir sonuca varamam›fllard›. Tart›flma devam ederken ya¤mur bütün gerillalar›n tüm bedenlerine nüfuz etmiflti. Islanacak bir yerleri kalmad›¤› için flikayet etmeyi b›rakm›fllard›. Uzun tart›flmalardan sonra karar verilmiflti; biraz risk teflkil eden Bilgeç vadisinde konaklamas›na. Karar verildikten sonra ad›mlar h›zlanm›flt› biran önce varmak için vadiye. Öncü grup çoktan yerini yapm›fl vaziyette gelen grubu bekliyordu. Gruplar› kayal›klar›n bulundu¤u alana yönlendiriyorlard›. Eskiden gerillalar›n kald›¤› yerdi. Hatta Savafl’lar›n yoldafllar›n›n bir zamanlar k›fl üslenmelerinden kalan virane s›¤›naklar› bile vard›. Yabanc› de¤illerdi hevaller ve yoldafllar. Geçici, derme-çatma naylon çad›rlar aç›lm›flt›. Üflüyen bedenlere çare olur muydu bilinmez ama geceydi, sessizdi, atefl yakmak yasakt› çünkü karakol hemen vadinin karfl› taraf›nda zamans›z öten horoz gibi duruyordu. Ya¤mur bazen fliddetleniyor, bazen de ufaktan ufaktan ya¤may› sürdürüyordu gecenin ilerleyen saatinde. Çad›rlarda koca gövdeler üflümemek için sokuluyorlard› s›rt s›rta. Dert çekmek kadar bir durumdu ya¤murda ›slanmak. Bir an önce sabah›n olmas› için flükrediyorlard› durmadan. Sabah olsa, kocaman atefller yak›lsa, ilkel kabileler gibi etraf›nda zevkle dönülse tamamd› yürekleri için. Sabah›n ayd›nl›¤› hükmedince co¤rafyaya, tatl› telafl alm›flt› ortal›¤›. Atefl yakmak için odun toplama seferberli¤i bafllam›flt› birden. Ufaktan ufaktan yanan atefller zaman geçtikçe daha da gürleflmeye bafllam›flt›. Çiseleyen ya¤mura inat ateflleri gürlefltirmekte kararl›yd›lar gerillalar. ‹lk yapt›klar› gecede ›slanan elbiselerini kurutmak olmufltu. Elbiseler bir taraftan kururken bir taraftan da demlenen çay›n kokusu ortal›¤› sarmal›yordu. Gecenin yorgunlu¤undan sonra yudumlanacak çay, bir anda al›p götürecekti bütün a¤›rl›¤›. Kivralar ve hevaller k›sac›k zamanda çok yak›nlaflm›fllard› birbirlerine. Ayhan ve Savafl olas›l›klar ve yol üzerine planlar›n› yap›yorlard›. Sorumluluklar› büyüktü. Beraber hareket etmenin vermifl oldu¤u moral, güçlü tart›flmalara vesile oluyordu. Bütün çabalar› hevallerin ana karargah›na varmakt›. Bütün eziyete de¤iyordu bu dayan›flma gücü. Ya¤mur sükunete bürünmüfl, kara bulutlar beyazlaflm›fl, rüzgar hafiften esmeye bafllam›flt›. Kahvalt› yap›ld›ktan sonra hareketlilik azalmaya bafllam›flt›. Tepeciler iyi haber vermez oldular. Yapt›klar› cihaz ça¤r›lar›nda askerlerin arazide olduklar›n› ve daha da geldiklerini söylüyorlard›. fiêr (savafl) kap›ya dayanm›flt› yine. Noktada bulunan gerillalar hemencecik bütün haz›rl›klar›n› yap›p verilen talimatlar çerçevesinde tepelere konumlanm›fllard›. Ayhan ve savafl her zamanki gibi koordine için uygun tepeye konumlanm›fllard›. Düflman güçleri devrimci güçlerin birlikte hareket ettiklerinin kokusunu alm›fllard›. Yedikleri darbe kudurtmufltu anlafl›lan, sald›rganlaflan köpek misali ›s›rmak istiyordu gerillalar›. Çat›flmalar bafllam›flt› bir anda. K›sa zaman geçtikten sonra Ayhan ve Savafl’›n bulundu¤u tepede de çat›flma bafllam›flt›. ‹lk çarp›flmada iki-üç askeri orac›kta öldürmüfllerdi. Bütün çat›flman›n yönü Ayhan ve Savafl’›n bulundu¤u tepeye yönelmiflti. Bir taraftan kobra helikopter bombalarken, bir taraftan da havan toplar› vuruyordu. Gerillalar›n gözlerinde cesaretin her tonunu görmek mümkündü. Gerillalar komutanlar› Ayhan’a savafltaki baflar›s› vesilesiyle “Kurt” derlerdi. Yo¤unlaflmas› düflman›n her hamlesini görmesine yard›mc› oluyordu. Savafl genç olmas›na ra¤men ilk sefer çat›flmalar› bu kadar uzun süre yaflaman›n mutlulu¤unu yafl›yordu. “‹nsan savaflt›kça amaçlar›n›n güçlendi¤ine tan›k oluyor” diyordu. Do¤ru söze ne hacet. Y›kamayacaklar› bir kale olmufltu Bilgeç tepesi. Tarih 1996 May›s ay›n›n 17’sini gösteriyordu. Saatler ilerlerken daha güçlü yönelmeleri bafllam›flt› tepelere. Daha mevzi savafl› yapmak gerillalara kay›p verdirebilirdi. Bunun bilincinde olan Ayhan ve Savafl tepelerde bulunan heval ve yoldafllar›na flifreli bir biçimde kademeli olarak söylenen yerlere çekilmelerini emrediyorlard›. Bulunduklar› tepede Ayhan, hevali olan Ali Haydar’› yan›na ça¤›rarak: -Bak heval, flimdi biz yavafl yavafl geri çekilece¤iz. Sen ve yan›na alaca¤›n dokuz hevalle bu tepeyi biz çekilinceye kadar koruyacaks›n›z. Her fley size ba¤l›, bu tepe arkadafllar için önemli, çekilinceye kadar bizim elimizde olmas› gerekiyor. Savafl araya girerek: -Bizden de dört arkadafl kals›n. Her aç›dan yard›mc› olursunuz birbirinize. Ali Haydar araya girerek: -Befl arkadafl bizden, dört arkadafl da kivralardan olsun. Fazla güç olduk mu biz de zorluk çekeriz. Hiç endiflelenmeyin. Bu tepe son yoldafl›m›z çekilinceye kadar ayakta kalacakt›r. Hadi durmadan düflün yola. Ali Haydar yan›na dokuz arkadafl›n› al›p uygun yerlere mevzilendirdi. Silahlar›n sesi bir anda kesilmiflti. Hayra yorumlamak gafletin ta kendisiydi. K›sa zaman sonra silahlar›n neden sustu¤u anlafl›l›yordu. Özel harekatç›lar tepeye s›zma yap›yorlard›. S›zman›n ustas› gerillalara s›zma yapmak abes geliyordu gerillalara. Pür dikkat yanaflmalar›n› bekliyorlard›. Yavafl yavafl menzile giriyorlard› iyice yanaflmadan atefl etmeyeceklerdi. Çat›flman›n baflar›s›n› kald›racak silahlarla taçland›rmak istiyorlard›. ‹lk mevzide bulunan Ali Haydar ve bayan kivralardan Dersim yanlar›na sokulmaya çal›flan özel hareketçiyi inceden süzüyorlard›. Zaman gelip çatm›flt›. Ali Haydar yerinden atefl ederek özel harekatç›n›n üzerine yürüdü. Bir fley yapmaya f›rsat bulamayan özel harekatç›n›n orada cans›z bedeni duruyordu. Bütün mevziler silah sesiyle mevzilerine yanaflmaya çal›flan özel harekatç›lar› sermifllerdi yere. Silahlar› ald›ktan sonra daha güçlü çat›flman›n yaflanaca¤›n› biliyorlard›. Öyle de olmufltu. Her taraftan toplar, roketler, bombalar at›lmaya bafllanm›flt›. Ayhan ve Savafl tepede bulunan gruba uygun biçimde çekilmelerini emrediyorlard›. Ali Haydar bütün heval ve yoldafllar›na geri çekilme iflaretini vermiflti. Zaman kaybetmeden geri çekiliyorlard›. Yaflam da arkadafll›k, yoldafll›k, fedakarl›k gerektiriyordu. Ali Haydar tepede kalarak bunu yap›yordu. Geri çekilen heval ve yoldafllar› çok geç fark etmifllerdi yoklu¤unu. Ne yapacaklar›n› bilmiyorlard›. Dersim geri dönmede ›srar ederken, Bese araya girerek: -Co¤rafyay› onun kadar iyi bilen yok. Kalm›flsa bir amac› var demektir. Bizim bir an önce arkadafllara ulaflmam›z gerekiyor. Dersim ›srarla, “Hay›r geri dönüp yoldafla destek olmal›y›z” diyecekti ki, Ali Haydar yanlar›nda belirdi. -Hala burada m›s›n›z. Çoktan grubun yan›nda olman›z gerekiyordu. Neyse daha düflman tepeye ç›kmadan uygun yere varal›m. Ondan sonra arkadafllar›n yan›na var›r›z. Devam edecek...
güncel
2-16 Nisan 2008
15
MAYA
MKP K›z›ldere flehitlerini ve direniflini selamlad›
Arif B‹LG‹N Maoist Komünist Partisi (MKP) Merkez Komite-Siyasi Bürosu 30 Mart K›z›ldere flehitlerinin y›ldönümü dolay›s›yla bir aç›klama yaparak K›z›ldere direniflini selamlad›. K›z›ldere olay›nda öne ç›kan devrimci uyan›fl ve devrimci dayan›flma olgular›na dikkat çekilen aç›klamada, K›z›ldere’nin en büyük özelli¤inin devrimci dayan›flma kültürünün yan› s›ra ayn› zamanda direnifl gelene¤inin de simgelerinden biri oldu¤una vurgu yap›ld›
Maoist Komünist Partisi (MKP), Merkez Komite-Siyasi Büro imzal› ve Mart 2008 tarihli bir aç›klama yaparak, K›z›ldere direnifli ve flehitlerini selamlad›. Yap›lan 56 No’lu aç›klamada, Mustafa Suphilerden bugüne kadar Türkiye-Kuzey Kürdistan topraklar›nda kök salan devrimci direnifl ve devrimci dayan›flma gelene¤ine vurgu yap›ld›.
Türkiye-Kuzey Kürdistan'da devrimci ve komünist hareketin evrimleflmesi süreci ve Türk devletinin bunun karfl›s›nda giriflti¤i sald›r›lar›n özetlendi¤i aç›klamada, 12 Mart 1971 tarihinde yap›lan yar› askeri darbe ile, bu tarihte reformizm ve revizyonizme büyük bir darbe vurarak ç›k›fl yapan THKO, THKP/C ve MKP'nin politik yap›lanmalar› hakk›nda bilgi sunuluyor. Komünist ve devrimci olarak nitelendirilen bu parti ve örgütlerin 1971 y›l›nda yap›lan yar› askeri darbeye karfl› direnifllerini silahl› mücadele-gerilla savafl› biçiminde ç›k›fllarla gerçek devrimci mecraya çektikleri belirtilen aç›klamada, "THKO ve THKP-C, öncü savafl› perspektifiyle da¤larda (k›rl›k bölgeler) ve flehirlerde öncü gerilla savafl›n› bafllatt›lar. T‹‹KP ise köylük bölgelerde çal›flmalar yürütmesine karfl›n gerilla savafl› perspektifi zay›f ve pasifist-revizyonist bir hatta ilerliyordu. Tarih 1972 Ni-
san'›na geldi¤inde Kaypakkaya T‹‹KP'ten ayr›l›p Halk Savafl› perspektifiyle Maoist çizgide MKP'nin kuruluflunu ilan ederek, bu prati¤e fiilen girdi. Co¤rafyam›z yeniden komünist partisi ile buluflmufl oldu" ifadelerine yer verildi. 12 Mart 1971'deki yar› askeri faflist cunta sonras›nda Deniz Gezmifl, Yusuf Arslan ve Hüseyin ‹nan'›n yakaland›klar› ve idam edilmek istendikleri, onlar›n idam›n› engellemek isteyen Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alparslan Özdo¤an'›n 31 May›s 1971'de Nurhaklarda girdikleri çat›flmada flehit düfltükleri belirtilen aç›klamada, "THKO'nun Amerikal›lar› kaç›rma eylemi, Ankara'daki banka soygunu gibi eylemler göze batan eylemler olarak direnifli gösteriyordu. Zira bu eylemler öncü savafl›n›n bafllat›lmas›na dönük haz›rl›klard›" denildi. Aç›klamada, THKP-C ve THKO üyelerinin, Denizlerin idam›n› engellemek ve serbest b›rak›lmalar›n› sa¤lamak için Ordu'daki ‹ngiliz radar üssünde görevli üç "teknisyen"i kaç›r›p Tokat'›n Niksar ilçesine ba¤l› K›z›ldere köyüne götürdükleri ve burada Mahir Çayan önderli¤inde, sekizi THKP-C, ikisi THKO üyesi, toplam 10 devrimcinin 30 Mart 1972 tarihinde katledildikleri belirtilerek, "Yaflanan katliamlar ve yakalanmalar sonucunda, THKP-C ve THKO, önderlerini ve kadrolar›n› yitirerek örgütsel yenilgi ald›. Buna karfl›n K›z›ldere katliam›; 'biz buraya dönmeye de¤il, ölmeye geldik' hayk›r›fl›yla düflman› kahreden büyük gele-
Irak iflgali 5. y›ldönümünde protesto edildi
'Sonbahar halk konserleri'nde Grup Hiwda'n›n söyledi¤i "Lexin Gerilla" ve "Baz› Baz› Geceleri" marfllar›n›n içerisinde geçen "dalgalan›r bayra¤›m›z, önderimiz Kaypakkaya, hey ‹brahim yoldafl, gerilla, Kürdistan, sana kurban›m gerilla, senin memleketindir gerilla" kelimelerinin yasak oldu¤u ve ayn› zamanda Grup Hiwda'n›n etkinliklerde yapt›¤› konuflmalarda Hozat'ta katledilen okurumuz Bülent Karatafl hakk›nda yapt›¤› konuflmalar nedeniyle Grup üyeleri hakk›nda soruflturma aç›ld›¤› ö¤renildi. Soruflturma üzerine Hozat Baflsavc›l›¤›'na ifade veren Grup üyeleri, bahsi geçen marfllar›n daha önce de birçok etkinlikte söylendi¤ini ve ayn› zamanda kendileri d›fl›nda birçok müzik grubunun da bunlar› söylediklerini belirttiler.
Antalya'da da yine DHP'nin de aralar›nda bulundu¤u demokratik kitle örgütleri 20 Mart'ta K›fllahan önünde yapt›klar› bas›n aç›klamas› ile Irak'›n iflgalini protesto ettiler.
Cüneyt Kahraman
ne¤i de temsil etmektedir" denildi. Aç›klama, K›z›ldere olay›nda öne ç›kan devrimci uyan›fl ve devrimci dayan›flma olgular›na dikkat çeken ifadelerle devam ediyor: "Dönemin en büyük özelli¤i devrimci dayan›flma kültürünün ve direnifl gelene¤inin belirgin bir biçimde öne ç›km›fl olmas›d›r. Devrimci dayan›flma kültürü ve partinin ne düzeyde oldu¤unu görmek için, Kaypakkaya'n›n Sinan Cemgillerin ihbarc›s› olan muhtar Mustafa Mordeniz’i cezaland›rmas›, Denizlerin idam›n›n engellenmesi için gerçeklefltirilen ‹ngiliz teknisyenlerin kaç›r›lmas› eylemi ve sonras›nda THKP-C ve THKO’lu devrimcilerin yine birlikte bir direnifl içinde bulunup katledilmelerindeki öze bakmak yeterlidir." Denizlerin 'idam sehpalar›n› tekmeleme cüretinin, Mahirlerin 'dönmeye de¤il, ölmeye geldik' kararl›l›¤›n›n ve ‹brahimlerin 'ser verip s›r vermeme' ilkeli duruflunun ortak de¤erler olarak kuflan›lmas› gerekti¤i vurgulanan aç›klaman›n devam›nda flu ifadelere yer verildi: "Bu ruhu kuflanman›n önemli bir parças› da devrimci dayan›flma kültürünün söylemden ç›kar›larak pratik tutumlarda somutlaflt›r›lmas›d›r. Maoist Komünist Partisi’nin önder kadro, üye ve savaflç›lar›n›n içinde oldu¤u 17’lerin katliam›nda uluslararas› boyutu da kapsayan, en genifl kesimlerce gösterilen o muazzam devrimci dayan›flma mutlaka yayg›nlaflt›r›larak k›lavuz edinilmelidir. Bu pratik o potansiyelin oldu¤unu göstermektedir."
DERS‹M / Hozat- Aral›k 2007'de Hozat, Ovac›k, Pertek ve Merkez'de düzenlenen 'sonbahar halk konserleri'nde sahneye ç›kan Hozat Kültür Sanat ve Dayan›flma Derne¤i müzik grubu Grup Hiwda üyeleri Serdar Çelik, Ayd›n Çelik ve Tolga Tafl hakk›nda "örgüt propagandas› yapmak" ve "suç ve suçluyu övmek" iddialar›yla soruflturma aç›ld›.
Mitinge kat›lan kurumlar ad›na ortak aç›klama yapan TMMOB Genel Baflkan› Mehmet So¤anc›, "ABD emperyalizmi Irak'ta kad›n, çocuk, yafll› demeden bir milyondan fazla insan› öldürdü" diyerek, ABD'nin Ortado¤u'daki iflgaline son vermesini istedi. So¤anc› ayr›ca, devletin Adana'daki ‹ncirlik üssünü y›llard›r ABD'nin hizmetine sunarak bu iflgale ortak oldu¤unu belirtip, ‹ncirlik üssünün kapat›lmas› gerekti¤ni söyledi.
Yarg›lanan yarg›lamaya bafllam›flt›r Mahkum denilen mahkum etmeye Umutsuzluk onlar›nd›r umutlar bizim Korkular onlar›nd›r cesaret bizim Dilenifl onlar›nd›r direnifl bizim Yok olufl onlar›nd›r gelecek bizim Ve ölümler Evet ölümlerimiz bedelimizdir zafere yenilgiler sizin
yay›mlayam›yoruz.
"Lexin Gerilla"y› söyleyen Grup Hiwda üyelerine soruflturma
‹STANBUL/ANTALYA- Irak'›n ABD emperyalizmi öncülü¤ündeki emperyalist devletler taraf›ndan iflgalinin 5. y›ldönümünde bir araya gelen iflgal karfl›tlar› Kad›köy'de düzenledikleri mitingle iflgali protesto ettiler. 15 Mart günü aralar›nda DHP'nin de bulundu¤u kurumlar›n üyeleri, "Katil ABD Ortado¤u'dan defol", "Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i", "Irak'ta iflgale son", "Katil ABD, iflbirlikçi AKP" sloganlar›yla mitingin yap›laca¤› Kad›köy ‹skele meydan›'na yürüdüler.
DHP, 'Bahara merhaba pikni¤i' düzenlendi
Yazar›m›z›n yaz›s› elimize ulaflmad›¤›ndan
ANTALYA- Demokratik Haklar Plat-
t›l›mc›lar›n bu pikni¤in her aflamas›na
buraday›z. Gençler, yafll›lar ve çocuk-
formu (DHP) bahar etkinlikleri çerçe-
olanaklar›, güçleri ve becerileri oran›n-
lar olarak, kad›nlar ve erkekler olarak
vesinde Düzler Çam› bölgesinde 'ba-
da dahil olmalar›n› sa¤lad›k. Düzenin
buraday›z. Asl›nda biz burada yeni de-
hara merhaba' pikni¤i düzenledi.
biçimlendirdi¤i mevcut yaflam koflulla-
mokratik toplumun küçük bir örne¤ini
23 Mart'ta düzenlenen piknikte ba-
r›n›n bizlere yabanc›laflmay›, yaln›z-
sunuyoruz ve bu güçlü bir kompozis-
sit de olsa, ortak yap›lan u¤rafllarla kit-
laflmay› ve yozlaflmay› dayatt›¤› böyle-
yondur" ifadelerine yer verildi.
lenin sosyal paylafl›m› etkili bir flekilde
si bir süreçte, ortaya böyle bir kolektif
Antalya DHP'nin üç ayl›k Bahar
sa¤land›.
çal›flmay› ç›karmak ve bir günü olsun
Program›'n›n da kitlenin bilgisine su-
Piknikte DHP ad›na yap›lan ko-
yeni demokratik toplum anlay›fl›yla ge-
nuldu¤u konuflmada, özellikle 1 Ma-
nuflmada, "Biz bu pikni¤i planlarken
çirmek, hiç de az fley de¤ildir. Bunu
y›s'› ve 18 May›s'› anlam ve önemleri-
ve uygulamaya koyarken bir fleye mu-
önemsemeliyiz" denildi.
ne uygun karfl›lama ça¤r›s› yap›ld› ve
azzam önem verdik. Bu, kolektif çal›fl-
Konuflman›n devam›nda "Biz bu-
"bugünden bunlar›n haz›rl›klar› içeri-
mayd› ve bu baflar›ld›. Çünkü biz, sos-
gün, e¤er baflka yoksa, Kürtler ve Türk-
sinde olmal›y›z" denildi. Programda
yalizmin 'herkesten yetene¤ine göre'
ler olarak buraday›z. E¤er baflka yok-
ayr›ca fliirler okundu, türküler söylendi
temel ilkesine sad›k kald›k ve tüm ka-
sa, Aleviler, Sünniler ve ateistler olarak
ve halaylar çekildi.
EMPERYAL‹ZME VE fiOVEN‹ZME KARfiI HALKLARIN KARDEfiL‹⁄‹ GECES‹NDE BULUfiALIM
EFKAN fiEfiEN SEZA‹ SARIO⁄LU (fiA‹R) TEMEL DEM‹RER (YAZAR) YEREL MÜZ‹K GRUBU Mart 2006’da Amed’deki olaylar s›ras›nda polis taraf›ndan katledilen muhabirimiz ‹LYAS AKTAfi’› sayg›yla an›yoruz
DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹ ÇALIfiANLARI
HALK OYUNLARI S‹NEV‹ZYON YER: TAR‹H:
‹smet ‹nönü Kültür Merkezi 13 Nisan 2008 Pazar
‹RT‹BAT TEL:
(‹ZM‹R FUARI) SAAT: 18.00
Süleyman Cihan’›n babas› A¤a Cihan’› kaybettik. Ailesi ve yak›nlar›n›n bafl› sa¤olsun.
Güllü Çelik ve Fadime Çelik’in annesi Elif Çelik’i kaybettik. Ailesi ve yak›nlar›n›n bafl› sa¤olsun.
(0232) 445 17 79 - 482 01 63
‹ZM‹R DEMOKRAT‹K HAKLAR DERNE⁄‹
DEMOKRAT‹K HAKLAR PLATFORMU
BÜROLAR KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹ G Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hakan ERTEN Yay›n Türü: Yayg›n Süreli G Yönetim Yeri: Katip Mustafa Çelebi Mah. Tel Sok. No:20 Daire:2 Beyo¤lu/‹stanbul Tel: (0212) 243 91 92
‹ZM‹R: 853. Sok. Bilen ‹flhan› No: 27 Kat:8/802 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 l KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 l MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 l ELAZI⁄: ‹cadiye Mah. Yakup fievki Cad. No:8 Kat:1 Daire:1 Tel-Fax: (0424) 212 34 42 l MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 l KONYA: Gazi Alemflah Mah. Tahirpafla Sok. No: 3 Daire: 102 TelFax: : (0332) 351 59 55 l AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed l AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: yunanistan_devrimcidemokrasi@yahoo.com.tr l YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND Tel: 0049 175 642 00 27- e-mail: d.demokrasi@googlemail.com
Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel:(0212) 238 37 76 Faks:(0212) 238 37 96 • Bask›: Gün Matbaac›l›k Adres: Sefaköy Telsizler Mev. Akasya Sok. No:23/A Küçükçekmece/‹ST. Tel ( 0212) 580 63 75
KONUK YAZAR Y›ld›r›m TÜRKER
Hakemlik Etmeyelim
fiimdi, flöyle bafllamam gerekiyor. Efendim, okurlar›m bilir, Cumhuriyet gazetesi ve ‹lhan Selçuk ile tamam›yla z›t fikirlere sahip olmama ra¤men yaflanan kabal›k beni de çok incitti. Hem zaten büyük gazete de sürmanflet dökümünü ç›karm›fl, konsensusu dayatm›fl: "‹lhan Selçuk'a yap›lan muamele ay›pland›. Üç befl fanatik d›fl›nda tüm yazarlar 'Kabul edilemez' dedi."
Demirci Kawa’n›n zalim Dehaq’a karfl› yakt›¤› isyan atefli, bu y›l da Kürt halk› taraf›ndan çoflkuyla harland›r›ld›. Yüz binlerin kat›ld›¤› kutlamalar›n birço¤una devlet azg›nca sald›rd›. Polisin sald›r›s› esnas›nda kad›nlar yerlerde sürüklenirken, iki kifli de polisler taraf›ndan öldürüldü. Newroz kutlamalar› süresince en az 800 kifli gözalt›na al›nd›. DTP’nin organize etti¤i Newroz kutlamalar›na Amed’de 500 bini aflk›n insan kat›l›rken, ‹stanbul’da DTP, DHP, Partizan, BDSP, ESP, HÖC ve EMEP’in biraya gelerek kutlad›¤› Newroz’a 200 bin kifli kat›ld›. Van, Siirt ve Hakkari baflta olmak üzere Kuzey Kürdistan’›n birçok ilinde Newroz kutlamalar›na Türk devleti asker ve polisiyle azg›nca sald›rd›. Yüksekova'da 20 yafl›ndaki ‹kbal Yaflar ile Van'da 35 yafl›ndaki Zeki Erinç polisin sald›r›s›nda hayat›n› kaybetti. Polis kurflunlar›yla en az 20 kifli de yaraland›. Öte yandan Newroz; Ankara, Konya, Dersim, Erzurum, Adana ve Mersin baflta olmak üzere ülkemizin birçok ilinde çoflkuyla kutland›. Di¤er yandan da Güneybat› Kürdistan'da binlerin kat›ld›¤› Newroz kutlamalar›na sald›r›lar oldu. Suriye devleti Newroz’u kutlayan halk›n üzerine kurflun ya¤d›rd›. Qam›fllo'da bir grup genç 20 Mart akflam› Newroz'u kutlarken polisin sald›r›s›yla karfl›laflt›. Sald›r›da 3 kifli hayat›n› kaybetti, 5 kifli yaraland›.
Newroz kutlamalar›na Türk devleti azg›nca sal›rd› VAN- DTP il binas› önünde gerçeklefltirilen Newroz kutlamas›na polisin silahla sald›rmas› sonucu 35 yafl›ndaki Zeki Erinç hayat›n› kaybetti, çok say›da kifli de yaraland›. Van'da Newroz kutlamas›n›n Valilik taraf›ndan yasaklanmas› üzerine DTP il binas› önünde toplanan binlerce kifli, kolluk kuvetlerinin sert müdahalesine maruz kald›. Ulusal k›yafetlerini giyerek kutlamaya kat›lan kad›nlara azg›nca sald›ran polis, birçok kad›n› yerlerde sürükleyerek darp etti.
Newroz Piroz be Kürt ulusu üzerindeki bask›lar›n protesto edildi¤i Newroz kutlalamar›nda, 20 Mart'tan bu yana devletin sald›r› ve müdahaleleri sonucu hemen tüm ilerde gözalt›lar yafland›. Van, Hakkari, Siirt, Malatya, Urfa, Batman, Cizre ve fi›rnak’ta 800 kifli gözalt›na al›nd›. Amed, Batman, Mersin, Ankara ve ‹stanbul Newroz kutlamalar›na yüz binlerce insan kat›ld›
fa', 'fierefsiz binbafl›' sloganlar› at›ld›. Yüksekova’daki Newroz kutlamalar›nda ise polis Kürt halk›na azg›nca sald›rd›. Sald›r› sonucu 20 yafl›ndaki ‹kbal Yaflar isimli Kürt genci yaflam›n› yitirdi. MALATYA- Malatya’da Newroz devlet terörünün gölgesinde geçti. 20 Mart sabah› DTP Malatya il baflkan›n›nda aralar›nda bulundu¤u 17 kifli evleri bas›larak gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlar›n aras›nda bulunan gazetemiz çal›flan› fiadiye Yalç›n tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. Bu y›l da Newrozu sokakta kutlama karar› alan DHP, Partizan ve HÖC üyeleri Cemal Gürsel eski Sa¤l›k Oca¤› önünde meflaleler yakarak, “Newroz piroz be”, “Yaflas›n Newroz, yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Biji b›ratiya gelan” sloganlar› atarak Newroz’u kutlad›. ‹ZM‹R- 23 Mart günü ‹zmir'de Valili¤in yasaklamas›na ra¤men DTP il binas›n›n önünde toplanan yaklafl›k 5 bin kifli, Newroz’u kutlad›. Kutlama s›ras›nda polis kitleye sald›rarak birçok kifliyi darp ederek gözalt›na ald›. DTP önünde yap›lan kutlaman›n
AMED’DE YÜZ B‹NLER‹N COfiKUSU Yüz binler Hamravatevleri’nde bulunan Newroz, alan›nda toplanarak demirci Kawa’n›n isyan ateflini harland›rd›. AKP ve Erdo¤an karfl›t› sloganlar›n at›ld›¤› Newroz kutlamalar›nda, ‘Demokratik Özerk Kürdistan’ talebi de öne ç›kt›. Newroz kutlamas›na kat›lan yüz binlerce kifli, yöresel giysilerle ve tafl›d›klar› yeflil, k›rm›z›, sar› renkli flamalarla devletin asimile ve imha etme dayatmalar›na karfl›l›k verdi.
sona ermesinin ard›ndan polis kitleye gaz bombalar› ve coplarla sald›rd›. Polisin sald›r›s› üzerine ara sokaklara da¤›lan kitle ile polis aras›nda k›sa süreli çat›flmalar yafland›. 200 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› polis sald›r›s›n›n ard›ndan, DTP il baflkan› Mehmet Bayraktar'›n da aralar›nda bulundu¤u 5’i çocuk 24 kifli tutukland›. Devrimci demokratik kurumlar valilik ve polis terörünü protesto ettiler. Newroz mitingini birlikte düzenleyen DHP'nin de aralar›nda bulundu devrimci demokrat kurumlar, 24 Mart günü sald›r›lar› k›nayan bir aç›klama yaparak, 18 Mart gününden bu yana emekçi semtlerinde yap›lan ev bask›nlar›n›n, semtlerde yap›lan eylemlere yönelik
jop ve silahlarla sald›r›ya geçti. 20'den fazla kiflinin yaraland›¤› Hakkari'de 50’nin üzerinde kifli de gö-
sald›r›lar›n ve Newroz mitinginin yasaklanmas›n›n kabul edilemez oldu¤unu söylediler. ‹STANBUL- ‹stanbul’da Kazl› Çeflme’de yüz
zalt›na al›nd›.
HAKKAR‹- Newroz kutlamalar›n›n yasakland›¤› bir di¤er flehir ise Hakkari’ydi. Newroz’u kutlamaya çal›flanlara polis silah kullanarak sald›rd›. Polisin açt›¤› atefl sonucu Yüksekova'da 20 yafl›ndaki ‹kbal Yaflar hayat›n› kaybetti. Valili¤in yasa¤›na ra¤men Kürt ulusuna mensup binlerce kifli Newroz'u kutlad›. Van’da oldu¤u gibi Hakkari’de de polis, halk›n üzerine panzer,
mada, 'Katil Erdo¤an', 'Êdi Bes e', 'Kaymakam isti-
binlerce insan bir araya gelerek Newroz’u kutlad›. Sar›gazi’de ise Newroz kutlamalar›nda polis-
Yüksekova’da bir Kürt genci
le göstericiler aras›nda çat›flma ç›kt›. Olaylar sonras› polis mahallede terör estirerek keyfi flekilde
öldürüldü
Mithat Arku, Özgül Atefl ve Reyhan Kayar isimli
fiemdinli ilçesinde de Newroz'a izin verilmedi.
kiflileri keyfi flekilde gözalt›na ald›. Gözalt›na al›-
Yasa¤a ra¤men DTP ilçe binas› önünde bir araya
nanlar tutuklanarak Ümraniye Hapishanesi’ne
gelen 5 binden fazla kifli Newroz'u kutlad›. Kutla-
götürüldüler.
Bu dilin hoyratl›¤›, bask›c›l›¤› karfl›s›nda ne düflünüyorsunuz? Bu dilin birlik ve beraberlik terörüyle mayalanm›fl tehditkârl›¤›n› sineye çekmemiz bekleniyor. ‹lhan Selçuk'un 83 yafl›nda sabaha karfl› gözalt›na al›nm›fl olmas› elbette çirkin. Üslubuyla insan› tiksindiriyor. Ama böylesine floke olunas› bir durum mudur? Türk polisinin üslubu konusunda fevkâlâde bir sapma m› göstermektedir? ‹lhan Selçuk'un yafl› söz konusuysa, aylar boyunca her hafta gözlerimizin önünde tekmelenen, coplanan, saçlar›ndan sürüklenen Cumartesi Anneleri'ne yafllar›n› sormufl muyduk? ‹flkencede yetiflkin o¤luna ölümü izletilen babalardan hiç mi haberimiz olmam›flt›? Üstelik yeni de¤il. Bu memleketin, otoritenin vahfletinden çekmifl olduklar›n› da tarihçilere mi b›rakal›m? Sözgelimi Selçuk'un affetti¤ini ilân etti¤i iflkencecileri, 12 Mart'da yine bir sabaha do¤ru evlerini bast›klar› ana babam› tartakl›yordu. Bütün bunlar, Selçuk'a reva görülen muameleyi affettirmiyor elbet, ama s›radanlaflt›r›yor. Ellerindeki düdükleri hep birlikte öttürerek bize bir hassasiyet dayatanlara, buradan bir hassasiyet konsensusu ç›karmaya çal›flanlara, duygu ve tepki hakemlerine bildirilir. Koskoca toplumun böylesi bir kabal›k karfl›s›nda flaflk›nl›ktan a¤z› aç›k kalm›fl, 'art›k bu kadar›na da pes' demifl bir ve beraber halk olarak portresi en az›ndan trajikomiktir. Bas›n›n, yafll› bir emekçisine sahip ç›kmas›, onun haklar›na kefil olmas› elbette anlafl›l›r ve beklenir. Ama simgelerden çekti¤imiz yetmiyormufl gibi Selçuk'u bir simge, bir duayen, bir an›t olarak tepemize oturtma çabalar› kantar›n topuzunun kaçt›¤› noktad›r. (Bu arada birkaç iflgüzar gayretine karfl›n parantez içinde kalm›fl olan Prof. Kemal Alemdaro¤lu ve Do¤u Perinçek için söylenenler ifli iyice suland›r›yordu: Bir bilim adam›yla bir parti baflkan›. Kemal Alemdaro¤lu bir rektör olarak, "Güneydo¤u'da 25 bin flehit verdik. Bir 45 bin daha, 100 bin daha flehit verir, K›br›s'› da al›r›z, Yunanistan'› da" fliar›yla hat›rlanacak olan, Cumhuriyet'i tart›flt›rmay›z diye s›kça hayk›ran, kendi alan›nda da intihaliyle, yani bilimsel h›rs›zl›¤›yla sivrilmifl bir baflkomutand›r. Perinçek, K›br›s'› 'kaybetti¤inde', "Türk ordusu Türk vatan›n›n ba¤›ms›zl›¤›n›, egemenli¤ini ve güvenli¤ini sa¤lamakla görevlidir ve böyle görevler halkoylar›na sunulmaz. Bu demokrasi budalal›klar›n›n kesinlikle terk edilmesi gerekir. Genellikle gözler orduya dönmüfltür. Devrimci, laik cumhuriyet, sosyal devlet hiç sevmedi¤im kelimeler. Türkiye'nin yönetimini düflman ele geçirmifltir" diye hayk›rd›¤›nda yan›nda Alemdaro¤lu da vard›. Perinçek, sistemin bünyesinin yaratt›¤› bir sivilcedir.) ‹lhan Selçuk, Cumhuriyet'in, laisizmin simgesi olarak tan›t›l›yor, sabaha karfl› gözalt›na al›n›p badem gözlü oldu¤undan beri. Oysa, ille bir simge olacaksa, demokrasi düflmanl›¤›n›n, darbeci militarizmin, vahfli jakobenli¤in simgesi oldu¤u daha rahat söylenebilir. Duayenin, popüler alanda nas›l yürekler titreten, a¤›zlar suland›ran bir kelime oldu¤unu biliyoruz. Biraz k›demli hemen herkesin bu mertebeye ulaflma, bu unvan› hak etme olas›l›¤› çok yüksek memleketimizde. Kelimenin yabanc› t›n›s›, apayr› bir heyecan, neredeyse uluslararas› bir liyakat hissini güçlendiriyor. Oysa ‹lhan Selçuk'a bas›n›n duayeni demek için gerçekten de Kemalist Kiflilik Bozuklu¤u'ndan (KKB) muzdarip olmak gerek. Bir gazeteci olarak de¤il bir toplum mühendisi, bir fetvac› olarak sivrilmifl, hep 'önce devlet'çi olmufl, hakikat ile derdi memlekete kendi çizdi¤i yol haritas›ndaki duraklara yak›fl›p yak›flmad›¤› k›stas› içinde olmufl, kana inanm›fl, postala kanm›fl bir varolufl. Yasakç›lar›n, militaristlerin duayeni. MHP dostlu¤una kadar tenezzül buyurmufl bilge Türk. Apoletli yazar. ‹lhan Selçuk'a baflkalar›na reva gördü¤ü bi-
alkın gözüyle
H PART‹ KAPATMA VE DEMOKRAS‹ Ali DEM‹RASLAN
Muzaffer GÖZO⁄LU
Haydar AKTEPE
Ali DEM‹RASLAN / Konya
Muzaffer GÖZO⁄LU / ‹stanbul
Haydar AKTEPE / Ankara
1- Türkiye'de demokrasi hep ç›kar çevrelerinin ve iflbirlikçileri-
1- Ülkenin zarar›na ifller yapan partiler ve onlar›n destekçi-
nin iste¤i do¤rultusunda geliflmifltir. Bugün laiklik ad› alt›n-
lerinin de bu kapatma olay›ndan yararlanmalar› temen-
da AKP kapat›l›yor. AKP'nin kapat›lmas› demokrasiye za-
nim. Çünkü emperyalist ve faflist güçlerin kölesi olan
rar verir ama AKP'nin iktidarda kalmas› bu ülkeye daha
zihniyetin bu ülkeden tamamen temizlenmesi, ar›nd›r›l-
çok zarar verecektir. Partinin kapat›lmas›yla AKP mazlum
mas› laz›m. Fakat flu da bir gerçek ki bunu ne yarg› ya-
politikas›n› oynayarak yine oylar›n› ikiye katlayacak ve de-
pabilir ne de devletin baflka kurumlar›. Bu çözümü sade-
mokrasi yine onlar›n ifllerine yarayacak.
ce halk getirebilir, uygulayabilir.
1- Böyle fleyler bunal›m dönemlerinde çok normal, siyasi bunal›m var çünkü ülkemizde. Kimin ne yapt›¤› belli de¤il. Normal bir fley de¤il ama normal karfl›l›yor vatandafllar nedense! Kendi kimli¤imle konuflmuyorum, s›radan bir insan gibi konufluyorum. Ben partilerin kapat›lmas› taraftar› de¤ilim ama kapat›lan parti tek tarafl› düflünen bir parti. Ben hiçbir zaman tek tarafl› düflünen bir insan de¤ilim; hiçbir düflüncenin k›s›tlanmas› taraftar› da de¤ilim, ister sa¤ olsun, ister sol düflünce olsun. Düflünceler aç›kt›r. 2- fiu anda demokrasi yok Türkiye’de. Kapitalizmin fleyleri sürüyor; ülkemizde henüz ne kapitalizm ne de feodalizm tasfiye edilmifl de¤il. Sonumuz ayd›nl›k, gelece¤imiz de ayd›nl›k olsun diyorum.
2- Ülkemizde demokrasi iyi iflliyor demek ne kadar do¤ru
2- ABD’ye her yönden kendini ba¤layan hükümet ve yanl›la-
olur bilemem. Yüzde onluk seçim baraj›, halk› daha
r› “demokrasi” fikrinde de ayn› düflünüyorlar. Ne ABD ne
çok sömüren ve yoksullaflt›ran yasalar›n ç›kart›lmas›,
AB ne de AKP demokrasisi, tümüyle yalan ve kendi ç›-
halk›n egemenli¤ine ne kadar sayg› duyuldu¤unun gös-
karlar›na dönük oldu¤undan ve bir avuç zengin ailenin
tergesidir.
ç›karlar›n› temsil etti¤i için bizi temsil etmez.
çimde vahfli bir dokunuflla dokunulmufl olmas› hepimizi sarst›. Onun dokunulabilir, s›radan, bizim gibi bir vatandafl oldu¤unu gördü¤ümüzde ne hissedece¤imizi bilemedik. Dokunulabilirlerin, incitilebilirlerin, üstünde tepinilebilirlerin yaralar› karfl›s›nda son derece umursamaz görünen bas›n›m›z›n bir anda insan haklar› flampiyonu kesilmesi her ne kadar sinirimizi bozduysa da as›l gösterilen tepkinin bir 'kutsal'›n kirletilmesine yönelik oldu¤unun alt›n› çizmeliyiz. ‹lhan Selçuk, yüce Türk ordusu gibi, hayat›m›z›n kutsallar›ndan biriydi. Art›k de¤il. Ama bu durumu kutlu ilan etmek aymazl›¤›n daniskas› olacakt›r. Hayat›m›z›n dokunulmazlar›, kutsallar› de¤ifliyor, o kadar. Baykal'›n, "AKP, kendi derin devletini yarat›yor" sözleri, kan›mca gereken ilgiyi görmedi. Öfkeli kabuki surat›yla derin devletini kaybetmifl bir dadaflt›. Sözleri hakikati iflaret ediyordu elbet. Devletin, derini ve s›¤›yla el de¤ifltirme dönemine girmiflli¤inin gerilimi yaflat›l›yor hepimize. Okur yazarlar, özgürlükçüler, solcular da acilen hakemli¤e ça¤›r›l›yor. Hakemlik Lisedeyken futbol oynamaktan nefret ederdim. Beden E¤itimi derslerini fazlas›yla ciddiye alan bir Amerikan okulunda eski gürefl flampiyonu hocam›z bana müthifl bir oyun oynad›. Maçlara ç›kmayacakt›m, ama verdi¤i kitab› su gibi ezberleyip futbolun bütün kurallar›n› ö¤renecek, sonra da hakemlik yapacakt›m. Kitab› dikkatle okumufl, yanl›fl hat›rlam›yorsam ofsayt kural›ndan fazlas›yla etkilenmifltim. Her hafta ders saatinde yap›lan s›n›f maçlar›nda kimseye soluk ald›rm›yor, ikide bir var gücümle ofsayt diye ba¤›r›yordum. Maçlar›n tad› tuzu kalmad›. Hocam taraf›ndan uyar›ld›m. Ben hâlâ, 'Ama ofsaytt›' diye tepiniyordum. Hakemlik, düflünce hayat›m›zda akl›selim sahibi olmak anlam›na gelmektedir. Kendi d›fl›nda cereyan eden oyun hakk›nda oyunun gidiflat›n› asla belirleyemeyecek elefltiriler üretip iki taraf›n da faullerinin dökümünü ç›karmak görevi veriliyor hakka hukuka inananlara. Yeni bir iktidar blokunun oluflmas› savafl›nda kaç›n›lmaz olarak kâh o taraf›n kâh bu taraf›n avukat› olarak gerilimli ve fuzuli bir varolufla ça¤›r›l›yoruz. Karfl› taraf›n vahfli darbeleri sonucu kendisini ma¤dur demokrasi gazisi ilan eden AKP'nin elinin güçlendi¤i anlafl›l›yor. Karfl› taraf›n ceberutlu¤u karfl›s›nda rahatl›kla el art›r›yor. Ama Ergenekon'un kökünü kurutma kararl›l›¤›n›n ikna edici olabilmesi için gereken hiçbir demokratik ad›m› atm›yor. Sözgelimi ‹lhan Selçuk'un tutuklanmas› ve AKP'nin kapat›lmas› davas›n›n gürültüsü, kulaklar› Van ve Hakkâri'de yaflanan Newroz vahfletine sa¤›r ediyor. Taraf gazetesi d›fl›nda kimsenin gündemin aln›na oturtmaya tenezzül buyurmad›¤› olaylarda, Van'da 3 bin kiflilik gösteriye polisin müdahalesi sonucu 50'nin üstünde yaral›, 100'ün üstünde tutukluyla sonuçland› Newroz kutlamalar›. Hakkâri'de biri ciddi 12 yaral› var. Oysa ‹çiflleri Bakan› on gün önce "Valiler sorun ç›karmayacak" sözü vermemifl miydi? Valilerine söz geçiremeyen ya da böylesine kanl› bir yalan söyleyen iktidar›n hesap vermesi gerekmez mi? Vahfli laikçiler, Ergenekon teorisyenleriyle teknisyenleri, yasakç› militaristlerle karfl›s›nda ayn› karanl›k h›rslar içinde devleti ele geçirmeye çal›flan kendine demokrat AKP iktidar›. Onlar›n itiflmesine kilitlenmifl, hak hukuk bilgisini bu savafl›n stratejisine harcayan; iflçinin, emekçinin, ezilen kesimlerin hak ve özgürlükler mücadelesinden kopmufl, ad›n› bile ‹lhan Selçuk'la Deniz Baykal'a kapt›rm›fl bir sol. Devlet'le, kimin eline geçerse geçsin sorunu olan, bu tepemizde oynanan oyuna kat›lmak istemeyenler, hakemlik görevini de reddetmeli. Bu maçta top oynamak istemiyorsak hakemlikle cezaland›r›lmay› da kabul etmeyelim. Bu maç›n sonu hiçbir flekilde bize yaramayacak. Güçlü bir dayan›flma hatt› infla etmenin tam zaman›d›r. Solu tekrar kazanmak, biçimlendirmek, meydanlara salmak gerek. Solun öznesi, bu filler tepiflmesinde ezilecekler olmak zorunda.
S O R U L A R
1- Ülkemizde çeşitli süreçlerde çok partili yaşama geçme, partilerin kapatılması, devrimcilerin ya da bir başbakanın idam edilmesi ve askeri darbelerin demokrasi için yapıldığı söylendi. Bugün yine demokrasi tartışmalarına boğularak partilerin kapatılmak istenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 2- Egemenler kendi çıkarları söz konusu olduğunda demokrasiyi yere göğe sığdıramıyorlar. Amerika da 5 yıl önce kendi demokrasisi için Irak işgalini başlatmıştı. Amerika ile çok yakın ilişkileri olan ülkemiz demokrasisi hakkında ne düşünüyorsunuz?