162

Page 1

28 y›l aradan sonra sorulan hesap Albay ‹çmez, Behzat Firik’i (20) köyünden al›p a¤›r iflkencelerden geçirdikten sonra, kardeflinin gözü önünde diri diri yakarak vahflice katletmiflti. Ayr›ca ‹çmez, bölgede yüzlerce insan› a¤›r iflkencelerden geçirmiflti

15 Günlük Siyasi Gazete

•Y›l: 8

Kulaks›z yüzbafl› olarak bilinen halk düflman› Aytekin ‹çmez MKP taraf›ndan cezaland›r›ld› Maoist Komünist Partisi, Dersim’de 1980 y›llar›nda halka ve devrimcilere uygulad›¤› iflkence ve katliamlarla ad›n› duyurmufl ve bölgede “Kulaks›z Yüzbafl›” olarak bilinen Albay Aytekin ‹çmez’i, izini kaybettirip sakland›¤› Bursa’ya ba¤l› Namazgâh Mahallesi'ndeki evinde ölümle cezaland›rd›¤›n› aç›klad›. Behzat Firik'e uygulad›¤› a¤›r iflkenceler ard›ndan yakarak katletmesiyle ve Dersim’de bulundu¤u alt› y›l boyunca halka uygulad›¤› iflkence ve bask›larla bilindi¤ini vurgulayan MKP aç›klamas›nda, “Kenan Evren taraf›ndan, yapt›klar›ndan kaynakl› ‘af’edilip Kayseri bölgesinde görevlendirilen Aytekin ‹çmez izini kaybettirse de devrimci adaletimizden kurtulamad›. Tarih bir kez daha göstermifltir, MKP halk›n belle¤idir. Belle¤imize kaz›nanlar unutulmayacakt›r” dedi. SAYFA 2

BEHZAT F‹R‹K

Cezaland›r›lan Emekli Albay A. ‹ÇMEZ

•Say›: 162

•2 -16 Ekim 2009

• Fiyat›: 1 TL

• e-mail:devrimcidemokras@ttmail.com

• www.devrimcidemokrasi.net

Eme¤imiz ve gelece¤imiz bizimdir

Dünyada iflgal, ilhak, sömürü, ekonomik ve sosyal y›k›m getiren, emekçilere köleleflme koflullar› dayatan emperyalist güçlerin mali kurulufllar› IMF ve DB yeni sömürü ve y›k›m kararlar›n› almak üzere 6-7 Ekim’de ‹stanbul’da zirve yap›yor

Tarihsel-yap›sal bir kriz geçiren sömürü sistemi bu krizi aflmak ve sömürü çark›n› idame ettirmek için siyasetten ekonomiye k›sacas› her alana müdahale ediyor, düzenlemelere, yeni oluflumlara gidiyor. Yeni y›k›m ve sömürü sald›r›lar›n› hayata geçirecek planlar haz›rl›yor. 6-7 Ekim’de ‹stanbul’da yap›lacak ve binlerce bürokrat›n haz›r bulunaca¤› emperyalistlerin mali kurulufllar› IMF ve Dünya Bankas› toplant›lar› bunun bir parças›. Çok önem verilen, ayn› zamanda krizden ç›k›fl›n aray›fl› olan bu toplant›larda baflta ülkemiz hakim s›n›flar› olmak üzere, emperyelist devletlere hizmet eden ve onlara ba¤›ml› tüm devletlerin önüne y›k›m reçetelerini sürecekler. Bu reçeteler ile ülkemiz, eme¤imiz, ekme¤imiz ve gelece¤imiz bir avuç sömürücü-ta-

PERSPEKT‹F SAYFA8

Yeni ekonomik program yoksullu¤u art›racak EMEK SAYFA 6-7 Ekonominin gelecek üç y›la dair “yol haritas›” olarak nitelendirilen Orta Vadeli Program ve Orta vadeli Mali Plan aç›kland›. Baflbakan Yard›mc›s› Ali Babacan, IMF ile yeni bir stand-by anlaflmas›n›n yap›laca¤› sinyallerini de verdi. Hükümetin 2010-2012 y›llar› aras›nda uygulayaca¤› Program’dan, sermayeye teflvik, halka ise iflsizlik, sa¤l›k baflta olmak üzere azalan kamu harcamalar›, esnek çal›flma koflullar› ve özellefltirmeler döküldü. Bakan Babacan, özel sektöre yeni teflvikler sunacaklar›n› söyledi. Tar›m›n her geçen gün kan kaybetti¤i ülkede köylüye destek sona eriyor. Öte yandan fieker Kurulu, bu y›l rekor düzeyde "yüksek yo¤unluklu tatland›r›c›" ithal edildi¤ini aç›klad›. Zarar›na yap›lan fleker ihracat›na karfl›n ithalat›n bu kadar yükselmesi dikkat çekti. Bu y›l›n ilk 8 ay›nda, 172 bin 42 ton flekere efl de¤er YYT ithalat› için uygunluk belgesi verdi.

lanc› tekellere peflkefl çekilecek. IMF ve Dünya Bankas›’n›n kölelefltirme politikalar›na uflakl›kta önde koflan Türkiye-Kuzey Kürdistan hakim s›n›flar› bu reçeteleri uygulamak için her türlü sald›r›y› gelifltirecek, haklar›m›z gasp edilecek. Bu yeni “çözüm reçeteleri” de bizlere yeni zamlar, yeni özellefltirmeler, daha fazla iflsizlik, ücretlerin dondurulmas›-geri çekilmesi, e¤itim, sa¤l›k, bar›nma, ›s›nma ve ulafl›m giderlerinde daha fazla fiyat art›fl› olarak geri dönecek. Bu y›k›m tablosuna direnen, meflru ve demokratik hakk›n› arayanlara karfl›l›k ise yeni bask› yasalar› düzenlenecek. Geçti¤imiz günlerde toplant› öncesinde IMFDB görüflmeleri do¤rultusunda aç›klanan ve ‘ekonomiyi iyilefltirme’ yalan›yla savunulan Orta Vadeli Program ve Orta Vadeli Mali

Emekçi halklara ekonomik ve sosyal y›k›m, hak gasplar› reçetelerinin sunulaca¤› toplant›ya karfl›, devrimci-demokratik kurumlar ülkenin bir çok yerinde protesto eylemleri gerçeklefltiriyor; toplant›y› yapt›rmamak için ‘soka¤a eyleme’ ça¤r›s› yap›yor

Plan bunun en somut örne¤i. Bu programla sömürü sisteminin krizi emekçi halklara fatura edilecek. Zira hemen hayata geçirilecek olan bu plan sermayeye teflviki, iflsizli¤i, sa¤l›k baflta olmak üzere kamu harcamalar›nda azalmay›, esnek çal›flma koflullar›n›, tar›m› bitirerek d›fla ba¤›ml›l›¤›n art›fl›n› ve özellefltirmelere daha da h›z verilmesini öngörüyor. Daha geçen hafta sendikal kanunda yap›lan; sendikalar›n yetkisini, sözünü ortadan kald›ran, k›dem tazminat›n› ortadan kald›ran k›sacas› sendikalar› bitirmey› hedefleyen düzenlemeler de gelecek olan sald›r›lar›n habercisi durumunda. Bu zirvenin yarataca¤› yeni y›k›mlar bilinmesine karfl›n, hemen her bildirilerinde IMF ve Dünya Bankas›’n› elefltiren sendikalar, Taksim’de pasif bir bas›n aç›klamas› ile ye-

tinecekler. Sendikalar›n bu tutumu, IMF ve DB politikalar›yla ezilen iflçi-emekçi-köylüleri mutlu etmese de Tayyip Erdo¤an’› mutlu edece¤i kesin. IMF toplant›s›nda bir gazetecinin ayakkab› f›rlatmas›n› iliflkin yorumda bulunan Erdo¤an, “Ben bunu protesto olarak kabul etmiyorum, bu bir sald›r›d›r. Bak›n biz protesto yapabilecekleri alanlar haz›rlad›k. O bölgenin d›fl›nda 13 tane alan haz›rlad›k, gelsin orada istedi¤i gibi protestosunu yaps›n, pankart›n› açs›n, elinde kartonlarla ne yapacaksa yaps›n" diyerek, sendikalar›, bu tutumlar›ndan ötürü kutlayacakt›r. Ama Erdo¤an’›n icazetli alanlar›na ve kutlamalar›na ihtiyaç duymayan devrimciler, IMF ve Dünya Bankas› zirvesini engellemek hedefiyle heryeri meflru mücadele alan›na dönüfltürecek.

Emperyalist-kapitalist sistem makyaj tazeliyor, faturas› ezilen kesimlere kesiliyor

Herfleye aç›l›m var, ama aç›l›m›n muhatab› yok Devletin ‘demokratikleflme’ yalan›yla hayata geçirdi¤i aç›l›m oyunu devam ediyor. ‘Kürt aç›l›m›’na kilitlenen gündemin aras›na son günlerde ‘Alevi aç›l›m›’ yerleflti. Alevilere ‘aç›l›m’ sunan devlet ‘Alevi Çal›fltay›’n›n 4’ncüsünü gerçeklefltirdi. Ne var ki Çal›fltayda Alevileri muhatap almayan devlet, Alevilikle ilgisi olmayanlarla çal›fl›yor. Alevilerin talepleri aras›nda yer alan zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, Mad›-

mak Oteli’nin müze yap›lmas›, cemevlerinin ibadethane olmas›, Diyanetin kald›r›lmas›na devlet kula¤›n› kapat›yor. ‘Aç›l›m’a ve A‹HM karar›na ra¤men okullarda zorunlu din dersleri okutulmaya devam ediyor. Di¤er yandan aç›klanan, Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Stratejik Plan›’nda ‘Dini ve kurumu tehdit eden unsurlar’ listesinde Aleviler taraf›ndan gündeme getirilen zorunlu din dersinin kald›r›lmas› talebi yer ald› ve bu talep

‘tehdit’ olarak de¤erlendirdi. Kürt aç›l›m›nda da benzer durum yaflan›yor. Kürt sorunuyla ilgili görüfllerini ve yaflad›klar›n› anlatan Hülya Avflar’a “halk› kin, nefret ve düflmanl›¤a tahrik etti¤i” iddias›yla soruflturma aç›l›rken, Kürtçe park isimlerine de yasak kondu. Yan› s›ra mahkeme DTP’li Ayna, Demirtafl ve Tu¤luk'un mahkemeye zorla getirilmelerine karar verdi. Aç›l›m derinlefliyor! Sayfa 4

GÜNCEL Emperyalist dalgalar k›r›lmak zorundad›r

Hindistan Baflbakan›: Maoistlerle olan savafl› kaybediyoruz Hindistan’l› Maoistlerin Halk Savafl›nda ilerleme kaydetmesi egemenleri kayg›land›r›yor. Hindistan Baflbakan› Manmohan Singh, ülkesinin ‘Maoistlere karfl› savafl› kaybediyor’ oldu¤unu söyledi. Singh, farkl› eyaletlerden polis müdürlerinin kat›ld›¤› toplant›da yapt›¤› konuflmada, Maoistlerin eylem ve etkinliklerinin artt›¤›n› belirtti. Singh, hükümetin elinden gelenin en iyisini yapmas›na ra¤men Maoistlerden etkilenen bölgelerin artt›¤›n› söyledi. Singh, kabile topluluklar› ve k›r yoksullar›n›n yan› s›ra ayd›nlar ve gençler de dâhil olmak üzere Hint toplumunun büyük bir k›sm› içerisinde Maoistlerin çekicili¤inin artt›¤›n› itiraf etti. Maoistlerin etkin oldu¤u Chattisgarh’ta ‹çiflleri Bakan› P. Chidambaram ise, Maoistlere karfl› askeri güç kullanarak sonuç alman›n gerçekçi olmad›¤›n› söyledi. SAYFA 10

SAYFA 3

Ad›m ad›m savafla sürüklenirken durmak m›, durdurmak m›? ANAL‹Z 11 Ortado¤u, Kafkasya, Güney Asya ve Balkanlar’da savafl çanlar›n›n sesleri iyiden yükseliyor. ABD, hedef ülke ilan etti¤i ‹ran’a karfl› olas› askeri sald›r› planlar›n› dillendiriyor. Avrasya bölgesindeki birçok noktada, ABD ve NATO taraf›ndan sorunlu bölgeler kafl›narak genifl çapl› bir çat›flman›n önü aç›l›yor. Gürcistan-Güney Osetya ve Abhazya sorunlar›, Azarbeycan ile Ermenistan aras›ndaki Karaba¤ sorunu, Moldova, Ukrayna ve Moldova aras›daki sorunun kafl›nmas› bafll›ca örneklerdir. Bu tabloya bak›ld›¤›nda, söz konusu bölgelere

dönük toplu ya da pefl pefle geliflecek bir sald›r› haz›rl›¤›n›n yap›ld›¤›n› ve bunun bütün Kafkasya ve Karadeniz bölgesini tutuflturacak bir atefle yol açabilece¤i olas›. ABD, geride b›rakt›¤›m›z hafta içerisinde ‹ran’la s›n›r› olan tek NATO üyesi durumundaki Türk devletine; on iki noktaya yerlefltirilmek üzere 8 milyar dolar de¤erindeki gelifltirilmifl ve daha uzun menzilli PAC-3 füzelerinden 300 adet satmak istedi¤ini duyurdu. Di¤er yandan NATO, AWACS uçaklar›n›n Konya’daki Ana Jet Üssü’nde konuflland›r›labilece¤ini aç›klad›. SAYFA 11


2

GÜNCEL

2-16 Ekim 2009

6-7 Ekim, dünya ve ülkemiz halklar› aç›s›ndan oldu¤u kadar devrimci güçler aç›s›ndan da önemli bir tarih. Dünya halklar›na ve iflçi s›n›f›na kan kusturan, yeni demokratik halk ikdidar› ve sosyalizm mücadelesine hukukuyla, ordusuyla, amborgosuyla vb her türden araçlar›yla sald›ran emperyalistlerin, dünya emperyalist-kapitalist sistemine yeni yol haritas› çizecekleri IMF ve Dünya Bankas› zirvesi kritik bir yerde duruyor. DHF’nin de belirtti¤i gibi, “Tüm dünya halklar›n›n nefretini hak etmifl” IMF ve Dünya Bankas›’n›n ülkemizde yapaca¤› bu kritik zirvede, emperyalist-kapitalist sistemin içerisine girdi¤i ekonomik ve politik krizi ve bu krizle daha da a盤a ç›kan dünya iflçi s›n›f› ve halklar›n›n politik birlikteli¤i ve bir bütün olarak dünyaya hakim olan sistemlerinin çatlaklar› masaya yat›r›lacak. Bugün ülkemizde kurulan bu masan›n etraf›nda, ezilen dünya haklar›n›n al›nterleri

ve empeyalist iflgallerde ölen milyonlarca insan›n kanlar›yla kar›nlar›n› doyuran gerici s›n›flar›n temsilcileri oturacak. Ve bu kanl› masada, yeni dönemde kanlar› içilecek dünya haklar›n›n gelece¤i konuflulacak; ezilen dünya halklar›n› daha çok sömürü, kan ve göz yafl› dökmelerine neden olacak siyasi uygulamalar karar alt›na al›nacak. fiimdi ne yapmam›z gerekiyor! ‹MF ve Dünya Bankas›’na ülkeyi kar›fl kar›fl satan ve onlara zenginlik sunabilmek için halk› ili¤ine kadar sömürenlerin demokrasi sosuna bulayarak belirledikleri çizgiler dahilinde mi hareket edece¤iz, yoksa devrimci çizgimizi koruyarak, ezilen dünya halklar›n›n kan›yla beslenen bu zirveyi engelleyebilmek için imkanlar›m›z› m› zorlayaca¤›z? Evet, düm dünyan›n gözü bu zirvede. Enternasyonal bir ruhla tüm iflçi s›n›f› ve emekçilerin gözü de bu zirvedi. DHF’nin, gözünü bu zirveye çevirmifl olan ezilen

dünya halklar›n›n umudunu diri tutmak ve emperyalizme karfl› entenasyonel devrimci bir bilinçle, dünya halklar›na s›rt›n› çevirenlere ve uzlaflmac› tav›r tak›nalara karfl› “6 ve 7 Ekim tarihlerinde IMF ve Dünya Bankas› toplant›s›n›n yap›laca¤› salonu hedef olarak belirlemifl tüm kesimlerle, ortak hareket koflullar›n› yaratmaya özen gösterecek bir planlama ve yaklafl›m ile alanlarda olacak ve kongre vadisine yürüyecektir” aç›klamas›n› yapmas›, burjuva feodallerin demokrasi masallar› ile uyuyanlar› bir nebze de olsa, uykudan kald›rmaya dönük gerçekçi bir ad›md›r. fiimdi, emperyalist-kapitalistlerin ak›l hocal›¤›n› yapt›klar›, devleti hakim komprodor burjuvazi ve feodal güçlerin halka ve devrimci komünist güçlere yönelik uygulad›¤› siyasi ve poliktik sald›r›lar› bofla düflürmek için bugün her zamkinden daha fazla bir flekilde halk savafl›na yüklenip her koldan bu sald›r›lara karfl› örgütsel güçümüzü da-

ha da güçlü bir flekilde harekete geçirelim. fiimdi, her Maoist konumland›¤› alanda halk savafl›n›n birer öznesi oldu¤unu unutmadan, diyalektik bir flekilde ufak-büyük demeden bütün görevleri yerine getirip örgütsel mekanizman›n politikalar›na kan tafl›mak için emperyalistlerin ve ülkemizde ufla¤› gerici s›n›flar›n halk içerisinde konumlan›¤› her mevziyi b›kmadan, geçici yenilgileri göze alarak daha da güçlü dövmek için öne at›lmal›d›r. Bugün emperyalizme ve onun ülkemizdeki yerli uflaklar›na vuraca¤›m›z her darbe, küçük de olsa, emperyalist-kapitalist sistemin y›k›lmas›n› sa¤layacak ve onu parça parça zay›flatarak etkisizlefltirecektir. Bu nedenle halk savafl› içerisinde konumland›¤›m›z alan faliyetlermizdeki politik ve siyasi görevlerimizi küçümsemeden ve tersi olark da abartmadan yerine getirmek için devrimci sorumlulu¤umuzun, tarihsel sorumlulu¤umuzun buyru¤unu yerine getirelim.

SÖZÜN B‹TT‹⁄‹ AN

ADANA- Yoksulluk nas›l anlat›l›r? Çaresizlik nas›l ifade edilebilir? Egemenlerin tüm sald›r›lar›na, tüm yalanlar›na ra¤men yoksulun, yoksunun dip noktas› nas›l gösterilebilinir.

“Halka ve devrimcilere yönelik ifllenen hiçbir suç cezas›z kalmayacak”

Belki hiçbiri yapamaz bunu. Fakat bir foto¤raf anlat›lmak isteneni, ifade edilmek isteneni, çaresizli¤i ç›plak bir flekilde gösterir. Ve surat›m›za tokat gibi indirebilir. Evet, bak›p da görememek; görüp de bakamamak…

MKP bir halk düflman›n› daha ölümle cezaland›rd›

Belki bir foto¤raf içimizi dindirmeyecektir. Ama söylenecek sözün hükümsüzlü¤ünü ilan edebilir yoruma ihtiyaç duymadan… Zorla göç ettirilen Kürt emekçilerinin h›nca h›nç doldu¤u sar› s›cak Çukurova diyar› kavurucu. S›caklar›n kavurdu¤u bir ö¤le vakti varofllar›n kenti Adana’n›n sokaklar›nda yafll›ca bir insan. Bir omzunda kürek-kazma, di¤erinde bir döviz. Dövizde; söyleyip de konuflamayan, konuflup da söylemeyen, yani dile bir türlü gelemeyen flu çaresiz cümle kalabal›klar›n flaflk›n bak›fllar› aras›nda göze çarp›yor: “‹fiS‹ZL‹KTEN, PARASIZLIKTAN, AÇLIKTAN BÖBREKLER‹M‹ SATIYORUM.” Yoksullar›n, itilmifllerin, d›fllanm›fllar›n ve ‘çaresizlerin’ kenti Adana’n›n varofllar› ve hemen yan› bafl›nda neon ›fl›kl› o ‘ihtiflaml›’ vitrinleri göz kamaflt›r›c› bir yan›lsama ile insan› bunaltmaya yetiyor. ‹nsanlar›n boyunlar›na at›lm›fl sinsi bir ip ve bu ipten habersiz yaflam› sürdürmek elbette olas› de¤il…

PARASIZLIK DENEK YAPTI

1980 Askeri faflist cuntas› döneminde Dersim’de yüzbafl› olarak görev yapan, Ovac›k ilçesinde gerillaya darbe vurabilmek için halka zorbal›k yapan, çocuk ve kad›nlar dahi bölge halk›n› ak›l almaz iflkencelerden geçiren, özelikle halk›n belle¤ine MKP [önceli TKP(ML)] sempatizan› Behzat Firik’i yakarak katletmesiyle kaz›nan, bu “üstün hizmetinden” dolay› devlet taraf›ndan Albay rütbesine ç›kart›lan “Kulaks›z Yübafl›” Aytekin ‹çmez, MKP taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›.

Devletin iflkenceci cellat› cezaland›r›ld› Maoist Komünist Partisi (MKP) Dersim’de 1980 y›llar›nda halka ve devrimcilere karfl› uygulad›¤› iflkence ve katliamlarla ad›n› duyurmufl ve bölgede “Kulaks›z Yüzbafl›” olarak bilinen Albay Aytekin ‹çmez’i izini kaybettirip sakland›¤›, Bursa’ya ba¤l› Namazgâh Mahallesi'ndeki evinde ölüm cezas› ile cezaland›rd›¤›n› aç›klad›. MKP cezaland›rmaya iliflkin e-posta yoluyla bas›na ve kamuoyuna bilgilendirme yapt›. MKP Askeri Komitesi taraf›ndan yap›lan bilgilendirmede, Aytekin ‹çmez’in 1980 askeri faflist darbesi süresince Dersim’de görevlendirildi¤i, 6 y›ll›k görev süresi boyunca baflta devrimci-komünistler olmak üzere halka bask› ve iflkence uygulad›¤› hat›rlat›larak, “Bask› ve iflkencede s›n›r tan›mayan, yoldafl›m›z Behzat Fi-

YURT‹Ç‹ HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 0094208-6 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: 1002 30000 1153314

rik'i en a¤›r iflkencelerden geçirerek, 1981 Eylül'ünde katleden, Dersim halk› taraf›ndan "Kulaks›z Yüzbafl›" olarakda bilinen Aytekin ‹çmez ölümle cezaland›r›lm›flt›r” denildi.

‘MKP halk›n belle¤idir; belle¤imize kaz›nanlar unutulmayacakt›r’ Aytekin ‹çmez’in halka, devrimci ve komünistlere karfl› yapt›klar›ndan dolay› korku içerisinde saklan›p izini kaybettirdi¤i, fakat kendilerine gelen bir bilgilendirme neticesinde yapt›klar› araflt›rma sonucunda bu halk düflman› unsurun sakland›¤› yerin tespit edildi¤i belirtilerek, “Komitemize ba¤l› Halk Kurtulufl Ordusu (HKO) milislerince 28 Eylül 2009 tarihinde halk düflman› unsur Bursa'ya ba¤l› Namazgâh Mahallesi'ndeki evinde ölüm cezas› ile cezaland›r›lm›flt›r” sözlerine yer verildi. 12 Eylül faflist cuntas›n›n Dersim’de görevlendirdi¤i Aytekin ‹çmez’in devrimci-komünistlere yapt›¤› iflkencelerle, 28 y›l önce MKP taraftar› Behzat Firik'e uygulad›¤› a¤›r iflkenceler ard›ndan yakarak katletmesiyle ve Dersim’de bulundu¤u alt› y›l boyunca halka uygulad›¤› iflkence ve bask›larla bilindi¤i vurgulayan aç›klamada, “Kenan Evren taraf›ndan yapt›klar›ndan kaynakl› ‘af’edilip Kayseri bölgesinde görevlendirilen Aytekin ‹çmez, izini kaybettirse de devrimci adaletimizden kurtulamad›. Tarih bir kez daha göstermifltir, MKP halk›n belle¤idir. Belle¤imize kaz›nanlar unutulmayacakt›r” denildi.

1981 y›l›n›n Eylül ay›nda Dersim Ovac›k ilçesinde yer alan Hülükufla¤› köyüne ba¤l› Kale Deresi (Derê Garedesi) Mezras›'na Yüzbafl› Aytekin ‹çmez denetiminde bin kadar asker girifl yapar. Köyünde bulunan ve günlük rutin ifllerini yapan Behzat Firik, ‹çmez denetimin-

MKP’nin cezaland›rd›¤› devletin iflkenceci cellad› Aytekin ‹çmez, Karadeniz Ö¤retmen Okulu 2. s›n›f ö¤rencisi Behzat Firik’i 1981 y›l›n›n eylül ay›nda en a¤›r iflkencelerden geçirip abisinin gözleri önünde yakarak katletmiflti. ‹nsan›n kan›n donduran katletme olay› flöyle gerçekleflmiflti:

YURTDIfiI HESAP NO: Ertafl ÖZTÜRK Yap› Kredi Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 3013710-9 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 Emlak Bankas› ‹st. Atatürk Bulvar› fiubesi: (FRF) 00235699

‹LAN

deki askerler taraf›ndan evinden al›narak, ormanda sorguya çekilir. Sorgulamay› bizzat bölgede halka ve devrimcilere karfl› uygulad›¤› iflkencelerle tan›nan "Kulaks›z" ola-

Meral, Zeynep, Veli KAHRAMAN (13 Ekim ’93)

rak bilinen Yüzbafl› Aytekin ‹çmez yönetiyordu. Sorgulamada Behzat Firik'ten HKO (önceli T‹KKO) gerillalar›n›n yerlerine iliflkin bilgi almak isteyen ‹çmez, Behzat’› konuflturabilmek için kardeflinin gözleri önünde diri diri yakarak katletti. Yüzbafl› ‹çmez, yanan ateflte kor haline getirdi¤i kasaturas› ile Firik’in gözlerini, vücudunun çeflitli yerlerini da¤lar. ‹flkence süresince ‹çmez’in sorular› karfl›s›nda “ser verip s›r vermeyen” Firik, bedeni a¤›r iflkenceden geçirilip, diri diri kardeflinin gözleri önünde yak›larak katledildi. Firik’i diri diri yakarak katleden Yüzbafl› Aytekin ‹çmez ayr›ca, Firik’in cans›z bedenine kurflun s›karak kudurganl›¤›n› dindirmeye çal›flm›flt›. Bu ak›l almaz vahflet önce Dersim’de sonra tüm ülkede halk taraf›ndan büyük bir öfkeyle karfl›land›. Özelikle Behzat’›n diri diri gözlerinin önünde yak›lmas›na

Behzat Firik diri diri yak›larak katledilmiflti

Devleti yönetenler, “Kusura bakmay›n, halkta para var” diye dursun, ifl bulamayan ve yoksullu¤un pençesinde k›vranan halk, çareyi ilaç tekellerinin deneylerinde denek olmakta buluyor. Bundan birkaç y›l önce kimsenin yanaflmak istemedi¤i kobayl›k, bugün dayat›lan çaresizlik nedeniyle 12 bin kiflinin “ekmek kap›s›” oldu. Denekler, 10 gün boyunca vücutlar› çeflitli yeni ilaçlar›n enjekte edilerek denenmesi kar›fll›¤›nda 200 TL al›yor. Denek olmak için baflvuranlar›n ve baflvurusu kabul edilenlerin büyük k›sm›n› iflsizler olufltururken, onlar› ö¤renciler izliyor.

‹nsan içinde tekleflti¤i ve yaln›zlaflt›¤› zaman, afla¤› vahflet ça¤›n›n içine düflmüfl, zavall›laflm›flt›r. Bu nedenledir ki, zorbalar hep parçalay›p yok etmek istemifllerdir, yaflama mütevaz› ve ince bakanlar›. Özüne, topra¤›na, köküne, tarihine, mezar›na yabanc›laflt›rmak amac›yla insan›n düfllerini, hayallerini, ütopyalar›n› da elerinden al›p iflgale u¤ratmak istemifllerdir... On alt› y›l önce bunu denemek isteyenlere cevab›, bebelerin isimlerinizi almas›yla verdik… Ço¤ald›n›z… Civanlar›m›z, halk›n›n renklerine, köklerinin bilincine yabanc›laflmadan zay›fl›¤a düflmediler. Ateflte ve toprak da özlemlerini, ac›lar›n› yo¤urarak sizlerin huzurunda büyüdüler. Sizler gibi ince, mütevaz› bak›yorlar insana… ‹nsandan ö¤rendiklerini yaflam›n bengi suyunda ar›nd›r›p, güzelliklere can olup büyütüyorlar. Birbirimize s›k› s›k›ya sar›l›p, sizlerin flahitli¤inde verilen sözlerimizi her yeni günde tazeliyoruz... Aileniz

tan›k olan erkek kardefli olay›n etkisinden hiç bir zaman kurtulamad›. Behzat’›n babas› Seyfi Bava bölgede bilinen ad›yla Firik Dede, o¤lunun ard›ndan 2007’deki ölümüne kadar yasa gömüldü. Birçok halk ozan› Behzat’›n direnifli ve karfl›laflt›¤› devlet vahfleti

Ölümsüzlü¤ünün 3. y›ldönümünde Bülent KARATAfi'› sayg›yla an›yoruz.

için fliirler ve türküler yazd›.

ABONE OL - ABONE BUL OKU - OKUT

HOZAT DHF

Abonelik Süresi 6 AYLIK 1 YILLIK

Yurtiçi 12 YTL 24. YTL

Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO


GÜNDEM

2-16 Ekim 2009

3

Emperyalist dalgalar k›r›lmak zorundad›r Emperyalizmin tafleronu Türk devleti, hakim s›n›flar›n arkalad›klar› emperyalist fazlal›¤› sa¤a-sola yalpalamadan tafl›mak zorundad›rlar, baflka flanslar› yoktur. Kervan›n bafl›n› çekmek, somut olarak iktidar› elinde tutan kesimin yükümlülü¤üdür. Semerdeki yükü devirmeden tafl›man›n gere¤i, iktidardaki kesimin iktidar›n› sürdürmesinin flart› olup, bu, di¤er kliklerle dalafl› bak›m›ndan da tayin edicidir. TC devletinin emperyalizmin dayatt›¤› görev karfl›s›nda itirazda bulunma ve ifli gevflekten almas›n›n imkan› yoktur. Ya görevleri sadakatle yürütüp karfl›l›¤›nda emperyalist dünyan›n bir parças› olarak belli imtiyazlara sahip olacak ya da emperyalist sofradan tamamen d›fllanacak, bafl›na olmad›k ifller gelecek. Bunu bilen TC devleti emperyalizme yaslanarak onun ayaklar› alt›nda kalmay› tercih etmektedir-etmek zorundad›r. Bu kabul ve görev çerçevesinde ve tabiî ki emperyalizmin kendisine biçti¤i misyona uygun olarak “yeniden yap›lanma” sürecini her fleyi göze alarak yürütmektedir. ‹flte “aç›l›mlarla” dolu geliflen süreç bu zeminde bafllam›fl olup devam ettirilmektedir. Türk hakim s›n›flar› içinde belli sanc›lara yol açan geliflmeler, bu sürecin önünde engel olma niteli¤inde de¤ildir, olamaz da. ABD’nin süreci destekleyen aç›klamas› ve AB’nin ilerleme raporuna yans›yarak övgü alan bu ad›mlar, sürecin emperyalist nitelik ve boyutunu somutlamaya yeterken, sürecin ilerletilmesinin arka plan›n› da a盤a vuruyor. Süreç emperyalizmin dayatt›¤› gerici uyum ve “yap›lanma” sürecidir. Bin kez söylense de azd›r ki, süreç ezilen ulus ve halklar›m›z›n aleyhine geliflen tasfiyeci, karfl›-devrimci bir süreçtir. Nihayetinde emperyalist demir perde örülerek s›n›f mücadelesi en dibe itilmek istenmektedir. Paylafl›m savafllar› sonucu sa¤lanan emperyalist antlaflmalar, günümüz koflullar›nda “yeniden yap›land›rma” gibi stratejilerle yürütülmektedir. Bu bir emperyalist paylafl›md›r. Tarihsel bir süreç iflleyerek gelifliyor ki, devrimci s›n›flar cephesi olarak bunu görmemek ve kay›ts›z kalmak vahim sonuçlara yol açan bir hata olur. Gelifltirilen süreç dünyay› emperyalizmin cennetine, ezilen milyarlar›n cehennemine çevirme projesi olup, ülkemizin kapsaml› olarak terbiyeye tabi tutulmas›, bu emperyalist cennetin yarat›lmas›nda önemli bir yer tutmaktad›r. Emperyalist amaçlar ve pratik geliflmelerin yönü aç›kça gösteriyor ki Ortado¤u, Kafkasya, Balkanlar, Avrasya denen bu genifl bölgede emperyalist inisiyatif kusursuz bir biçimde tesis edilmek istenmektedir. Yeni emperyalist emellere ayk›r› düflen, tam uyum göstermeyen tüm “ar›zalar” giderilmek ve yeni düzenlemeler yap›lmak istenmektedir. Bu düzenlemelerin; özgürlükler bahfletmeyece¤i, ulus ve halklar›n kardeflli¤ini sa¤lamay› hedeflemeyece¤i aç›kt›r. Bilakis, emperyalizmin temel politikas›; sorunlar› derinlefltirip aç›k yara olarak saklamak ve ihtiyaç duydu¤unda kullanmak üzere el alt›nda tutmakt›r. Tarihsel sorunlar›n varl›¤› ve yaflanm›fl olan tarihi haks›zl›klar›n hiç biri emperyalizmden ba¤›ms›z de¤ildir. O, ne tarihsel haks›zl›k ve sorunlar›, ne de tarihten kaynakl› olarak gündeme gelen günün hiçbir sorununu çözme yetisinde ve niyetinde de¤ildir, asla da olamaz. Dünya toplumlar› tarihi buna flahittir. Dinmek bilmeyen yara olan Filistin sorunu, Yugoslavya’daki kurumayan kan gölü, Irak ve Afganistan’daki sivil, kad›n, çocuk tan›mayan katliamlar, bitmeyen ölümler bu gerçekli¤i hayk›rmaktad›r.

Emperyalist stratejinin hedefleri ve do¤uraca¤› sonuçlar fiu halde, emperyalizmin içine girdi¤i yeni yönelimlerinin bizlere yans›mas›n›n neler olaca¤›n› tan›mlamak zorunludur: Bir: Emperyalizm, Türk devletini daha da güçlü bir ‹srail haline getirip bölgede ifllerini bunun üzerinden yürütmeyi düflünmektedir. Bu anlamda Türk devletine bir misyon biçildi¤i ve bu ba¤lamda da bölgede öne ç›kar›laca¤›, bir bölgesel otorite-güç haline getirilece¤i belirmektedir. ‹ki: Söz konusu bölgede Türk kökenli ulus veya devletlerin nüfussal varl›¤› ve bunlar›n özellikle bulunduklar› alan itibar›yla tafl›d›klar› önemle birlikte, Türk devletinin bunlar üzerinde sa¤layaca¤› etkidir. Türk devleti vas›tas›yla buralar›n kontrol ve denetime al›nmas›n›n daha olanakl› ve kolay olaca¤› hesaplanmaktad›r. Üç: Türk devletinin Müslüman bir ülke olmas›yla birlikte hükümetteki partinin ‹slami bir yap›da olarak, ‹slami dünya ve bölgedeki genifl Müslüman toplumlar üzerindeki etkisi bak›m›ndan, bölge aktörü olarak biçilmifl kaftand›r. Öte yandan, TC’nin iyi bir

SINIF TAVRI

stratejik uflak olmas›, bölgenin belli bafll› büyük devletlerinden olmas› ve askeri güç aç›s›ndan küçümsenemez durumu, TC’nin uygun bir bölge jandarmas› olmas›n› olanakl› k›lmaktad›r. Dört: Türk devleti, ABD’nin karfl›s›na dikilmifl olan Rusya’n›n yak›n komflusu olma durumuyla, Rusya’ya karfl› kullan›lmas› aç›s›ndan bölgede aktör olarak gelifltirilmesi tercih edilmektedir. Befl: Bölgede bulunan ‹ran’›n ABD karfl›tl›¤› temelinde yükselmesi ve yine kendi karfl›t› olan Rusya-Çin ittifak›na yak›n olmas› anlam›nda, bölgede ABD aleyhine temsil etti¤i konum yada bölge dengeleri aç›s›ndan oynad›¤› rol itibar›yla, ABD’nin Türk devletini ‹ran’a karfl› bölgesel güç haline getirerek, ‹ran’a karfl› kullanmas› ve benzeri aç›s›ndan da Türk devletine misyon biçilerek bölgesel aktör haline getirilmesi planlanmaktad›r. Alt›: Türk devletinin co¤rafi konumuyla petrol ve enerji kaynaklar›n›n geçifl güzergah› olarak kapsad›¤› konumu ve bu yollar› kontrol ederek sahip oldu¤u avantajlarla Rusya ile Avrupa aras›ndaki bu alan hukukunda oynayaca¤› rol ile önem kazanan statüsü, su kaynaklar› aç›s›ndan korudu¤u avantajlarla birçok bölge devleti üzerinde güçlü bir pazarl›k imkan›na sahip olmas› gibi özellikler, ABD’nin Türk devletini elinde tutmak suretiyle bölgede güç yapmas›na yetecek sebeplerdir. Yedi: Özellikle bölgede emperyalist dengeler aç›s›ndan TC’nin oynad›¤› rol, onu kaç›n›lmaz olarak emperyalizmin ilgi oda¤› haline getirmektedir. Sekiz: Tüm bunlara uygun olarak, “yeniden yap›lanarak” iç sorun ve meselelerini önemli oranda gidererek belli bir istikrar kazan›p emperyalizmin yedek lasti¤i olarak güçlenmesi tasarlanmaktad›r. Dokuz: Yine bunlara ba¤l› olarak, “yeniden yap›lanma” çerçevesinde bölgede ABD lehine duran veya duracak olan devlet veya uluslarla sorunlar›n› belli bir düzeyde hal edip, bunlarla ABD’nin menfaatleri süresince de olsa iyi iliflkiler içinde bulunarak güçlü bir ABD yanl›s› cepheyi Rusya’ya karfl› temsil edip oluflturma ere¤iyle kapsaml› “aç›l›m” politikas› uygulat›lmakta, bu süreli¤ine de olsa Türk devleti daha güçlü bir uflak olarak tesis edilmek istenmektedir. On: “Aç›l›m” ve “demokratikleflme” gevezeliklerinin alt›ndaki maksat bunlardan ibarettir. Dikkat edilir ve geçmifl tarihe göz at›l›rsa, hakim s›n›flar›n demokrasiden dem vurmalar›n›n alt›nda daima sald›r› ve bask› politikalar›n›n geçirilmesi ve faflizmin azg›n sald›r›lar› gündeme gelmifltir. fiimdi çok daha güçlü olarak kopar›lan “demokratikleflme”, “Aç›l›m” f›rt›nalar› göstermektedir ki, çok daha kapsaml› bask› ve sald›r›lar gündeme gelecektir. Yap›lan manipülasyonla, hem faflizm daha güçlü hortlat›lacak ve hem de ülke sonuna kadar emperyalizme peflkefl çekilip onun bir eyaleti

TC’nin yürüttü¤ü emperyalist projenin kapsam› Hemen belirtelim ki, yürütülen proje ulusal nitelikte de¤il uluslararas› niteliktedir. Projenin emperyalist proje olmas› bunu aç›klayan esas kan›tt›r. Gelifltirilen projenin uluslararas› niteli¤i, projeye karfl› ç›k›fl›n uluslararas› düzlemde yürütülmesi gerekti¤ini göstermektedir. Bu vurgudan sonra ülkemiz somutundaki geliflmeyi bir aç›dan özetle incelersek: Türk devletinin yetkilendirilmifl memurlar›, Ermenistan yetkilileriyle “protokol parafa” ederek, K›br›s sorununda görüflmeler yürüterek, Ruhban okulunun aç›lmas›n› dillendirerek “aç›l›mlar›n›n”

Devrimci ulusal hareket ve di¤er devrimci hareketlerle ideolojik-politik çizgide ayr›fl›yoruz Herkesçe bilinen aç›k gerçeklerde ayk›r› fleyler söylemek paradoksal bir durumdan öteye anlam tafl›maz. Fakat bu s›kl›kla görülür. O halde tek gerçek karfl›s›nda kavray›fltaki farkl›laflma; gerçe¤i hangi bak›fl aç›s›yla, hangi amaçla ve hangi ç›karlara göre ele ald›¤›m›zla ilgi olarak ortaya ç›kar. Yani tek gerçek karfl›s›nda ald›¤›m›z ayr› tutumlar kaç›n›lmaz olarak felsefi ideolojimizden kaynaklan›r ve buradaki ayr›fl›m›m›z›-farl› niteli¤imizi yans›tarak gösterirler. S›n›f damgas› tafl›mayan bir tek görüfl yoktur. Türk hakim s›n›flar›n›n emperyalizmin icazetini alarak yürüttükleri ve tasfiye içeri¤i her aflamada net olan emperyalist projenin gerçeklefltirilmesi sürecine karfl› ulusal hareketten tutal›m da ülkemiz devrimci hareketinin büyük bir bölümüne kadarki genifl yelpaze ile bizler aras›ndaki farkl›laflma iflte bu dünya görüflü ve ideolojik doku farkl›l›¤›ndan kaynaklanmaktad›r. Bizlerin “tasfiye” kavram›n›, onlar›n ise “çözüm” kavram›n› kullanarak farkl› aç›lardan tan›mlad›¤›m›z ve bu tezatl›kla aç›klama farkl›l›¤›na düflmemiz; sürecin temel özelliklerinden, amaçlar›ndan, ne güdülerle hangi s›n›f taraflar›nca ve hangi s›n›flar ç›kar›na, hangi özle kimler taraf›ndan yürütülmesine kadar bir dizi faktöre dayand›¤› gibi, devrimci felsefe ve ideolojik yaklafl›mlar›m›zdan ileri gelip, buralardaki farkl›l›klar›m›z› kan›tlamaktad›r. Bizlerin tutum ve yaklafl›m› devrimci siyasete uygundur. Di¤er yaklafl›m, devrimci aç›dan kusurlu, siyaset aç›s›ndan takatsizdir.

‘Yarg›lans›n’ demek yetmez...

‹smail Uçar

Maoist komünistler tarihe ve bilime yaslanarak kufland›¤› s›n›f bilincini, devrim yasas›n›, iktidarlaflma perspektifini gerçeklefltirdikleri eylemle dost ve düflmana bir kez daha ilan etmifltir. Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimsel ideolojisinin kudretini yaflamla da bütünlefltirerek, bu k›z›l bayra¤› bir kez daha dalgaland›rm›flt›r. Halklara sevinç, düflmana korku salan ve gücünü yaflam denen devrim yasas›ndan alan bu eylem, ezilenlerin kurtulufl ve özgürlük tarihine ve mücadelesine onurlu bir flekilde yaz›lm›flt›r. Emperyalist haydutlar›n ve ufla¤› Türk hâkim s›n›flar›n›n halka kan, y›k›m, sömürü ya¤d›rd›¤› 1980 askeri faflist darbesini anlatmaya gerek yok. Türk hakim s›n›flar›n›n ordusu ve subay› Aytekin ‹çmezler, bu faflist darbeyle birlikte, efendileri ad›na Dersim halk›n›, devrimci ve komünistleri bo¤mak, zulmetmek ve kan dökmek için görevlendirilmiflti. Türk ordusunun sad›k subay› Aytekin ‹çmez, görev süresi boyunca baflta devrimcikomünistler olmak üzere halka en a¤›r iflkenceleri icra etmiflti. 6 y›l boyunca kendisinden en a¤›r iflkenceleri gören 7’den 70’e Dersim halk›, ‘Kulaks›z Yüzbafl›’ olarak bilinen Aytekin ‹çmez’i iyi tan›r ve belleklerine kaz›nm›flt›r. Dersim’de her ailenin ‹çmez’in iflkencelerine, bask›lar›na dair söyleyecek bir sözü, anlatacak ac› ve c›¤l›klarla dolu bir an›s› vard›r. Zira ‘karn›n›zda teröristleri tafl›yorsunuz” diyerek hamile kad›nlar› dipçikleyen Yüzbafl› Aytekin ‹çmez’in ta kendisidir. Tarih, 1981 Eylül’ünü

durumuna getirilecektir. On bir: “Aç›l›mlar” da “Kürt aç›l›m›” denen fley de iflte bu büyük plan›n birer parças› durumundad›rlar. On ik: En kaç›n›lmaz sonuçlardan biri ya da emperyalist projenin ülke hakim s›n›flar›nca faflist iktidarlar›n›n pekifltirilmesi olarak da yürütülmesinin tabii bir sonucu; Kürt ulusal hareketi ve ülke devrimci s›n›f hareketinin ciddi flekilde darbelenmesi, ülkenin koyu bir karanl›¤a gömülmesi çabas› olacakt›r. Evet, gelifltirilen bu emperyalist süreç bir yan›yla s›ralad›¤›m›z gibiyken, bunun kaç›n›lmaz olarak gelecekte yaflanacak bir tak›m sonuçlar› da olacakt›r: Bir: Türk devletinin bölgede ABD’nin üssü olarak di¤er bölge ülkeleriyle karfl› karfl›ya gelmesi. Genifl bölgenin ‹srail’i haline gelmesi. Yani bölgenin sald›rgan gücü olup, emperyalist huzursuzluk kayna¤› olmas›. ‹ki: Türk devletinin Rusya ile çeliflki ve çat›flmalara sürüklenmesi, bir mafla olarak kullan›lmas›. Üç: Türk devletinin ‹ran ile ayn› çat›flma sürecine sürülerek kullan›lmas›. Dört: Yunanistan ve Ermenistan ile daha büyük sorunlar›n göbe¤ine sürüklenerek gelecekte ciddi sorunlar yaflamas›. Befl: Bölgede bir bölge savafl kayna¤› ve sald›rgan bir devlet haline getirilmesi. ‹flte do¤acak olan sonuçlar özlü olarak bunlard›r. Çünkü imzalanan yeni anlaflma ve çözümler emperyalizmin dönemsel ç›karlar›na uygun olarak düzenlenmektedir. Gelecekteki dengelerin de¤iflimi, bu “çözülmüfl” gibi görünen sorunlar› daha üst boyutlarda gündeme getirecektir. Yap›lan anlaflma ve “çözümler” demokratik olmad›¤› gibi, kal›c› çözümler olmay›p kal›c› bar›fl› ve dostlu¤u beslemekten uzakt›r-böyle olmas› emperyalist ç›karlar gere¤i düzenlenmifl olmas›nda yatmaktad›r. Gerçek çözüm ve karfl›l›kl› ç›karlar temelinde de¤il, emperyalizmin ç›karlar›na uygun düzenlemelerdir.

muhtevas›nda önemli ipuçlar›n› verdiler. Ancak, bunlar›n ne kadar “bofl” oldu¤u ve tabii ki emperyalist projeye dayand›klar› da aç›klanm›fl oldu. ABD ve AB’nin süreci alenen desteklemesi de bunu kan›tl›yor zaten. Gelifltirilen “aç›l›m” ad›mlar›n›n gerçek çözümlere dayanmay›p, tam tersine sorunlar› muhafaza ederek gelecekte daha fazla derinlefltirece¤i her bak›mdan bellidir. Temel sorunlar korunmak kayd›yla, sorunlu taraflar›n bu sorunlar üzerinde emperyalist ç›karlar gere¤i birbirileriyle bir hukuka zorlanmalar› biçiminde gelifltirilen süreç, ilgili taraflar›n sorunlar›n› çözemeyece¤i gibi, daha derin nizalarla karfl› karfl›ya getirilmelerinden baflka anlam tafl›maz. Bu bak›mdan uygulanmaya konan emperyalist projelerle daha büyük çat›flmalar›n haz›rland›¤›n› söylemek isabetli olacakt›r. Gelecek bölgesel savafllarla belirecek ki, emperyalizmin haz›rlad›¤› budur-stratejisi budur. Çünkü, savafl olmadan, ulus ve halklar bir birine k›rd›r›lmadan tahakkümünü sürdürmesi düflünülemez. K›br›s sorununda, sorun K›br›s’ta yaflayan milletlerin kendi iradesine b›rak›l›p garantörlükler ve iflgalci tahakküm ortadan kald›r›lmadan asla çözüme kavuflturulamaz. Bu gerçekler “aç›l›mlar›n” handikaplar›n› gösterdi¤i gibi, içeri¤inin emperyalist ç›karlardan öteye geçmedi¤ini de gösterir. Kürt ulusal sorunu da bunun en somut örne¤idir. Kürt ulusunun ba¤›ms›zl›k hakk› tan›nmadan ve ulusal eflitlik prensibine ba¤l› kal›nmadan, tüm gerçekler inkar edilerek “çözülece¤i” söylenmektedir. Bu koca bir yaland›r. Kürt ulusal sorunu devam edecektir ve ancak devrimci yolla çözülebilecektir. Bu gerçekli¤e ra¤men, ulusal hareketin buna bel ba¤lamas› ve özellikle de devrimci hareketlerin bu süreci olumlayarak destekler duruma düflmesi anlafl›l›r olamaz. Sözünü etti¤imiz emperyalist sürece karfl› ç›k›fl›m›z› somut koflullar›m›za indirgeyerek biçimlendirmemiz flartt›r. Emekçi halklar›n birli¤i ve kardeflli¤i temelinde s›n›f hareketini yükseltmek temel ihtiyaçt›r. Uluslar›n ba¤›ms›zl›k hakk›n›n kay›ts›z flarts›z tan›nmas›, uluslar›n kendi iradelerine ba¤l› olarak eflit haklarda onurlu demokratik birli¤i ve kardeflli¤i fliar›yla sürece yan›t vermek ikinci ihtiyaçt›r. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da gerek Kürt ulusal hareketinin ve gerekse de s›n›f hareketinin tasfiye edilmesi somut hedefiyle yürütülen ve genifl kapsam› s›n›r afl›r› sorunlara taflarak ülkeler aras› sorunlar› da ihtiva eden emperyalist “aç›l›m3 sürecine karfl›; tüm komünist ve devrimci güçler baflta olmak üzere, bütün demokratik kurum ve örgütlenmeler ve tek tek ayd›n, demokrat, ilerici kiflilerle genifl bir cephenin yarat›larak mücadelenin yükseltilmesi zorunlu somut görevdir.

sayfalar›na, halk›n ise belleklerine kaz›m›flt›r. Eylül 1981’de ‹çmez, 1000 kadar askeriyle bir köye girer ve Behzat Firik’i ormana götürerek sorguya çeker. Behzat Firik’ten, devrimci-komünistlere dair bilgi vermesi istenir. Abisi a¤aca ba¤lanarak Behzat’›n karfl›s›na dikilir. Uygulad›¤› bask› ve iflkencelerde s›n›r tan›mayan Aytekin ‹çmez, kor haline getirdi¤i kasaturas›yla Behzat’›n gözlerini ve vücudunun çeflitli yerlerini da¤lar. Ayaklar›n› atefle sokar, daha sonra ise diri diri yakar. Kuflkusuz tarih ve s›n›f gerçekli¤ini bilmeyenler yapt›klar› iflkencelerin, bask›lar›n nas›l bir bedel ödetece¤ini de göremezler. Devrim yasas›n›n, s›n›f kininin y›k›c›l›¤› alt›nda korku içinde ve zavall›ca bir yaflam sürmeye mahkum olurlar. Her fley kendi tarihiyle vard›r, kendi tarihi bütünlü¤ü içinde kavran›r ve her fley kendi tarihiyle anlaml›d›r. Bu bir yasad›r. Yasa ayn› zamanda hükümdür. Tarih bellektir. Belle¤i olmayan bir halk›n kudreti de, sözü de yoktur. Belle¤ini unutan hiçbir fleyin nihai zaferi olamaz. Belle¤e kaz›nanlar›n unutulmas›, er ya da geç tarihin duvar›na çarpar. Komünistler, insanl›¤› kurtulufla ve özgürlü¤e götürecek olan komünist örgütler varl›k alanlar›n›, hareketlerini, meflruluklar›n› tarihten, bu tarihin gerçeklerinden al›r. Komünistlerin ideolojisinin, siyasal çizgilerinin, ilkelerinin kayna¤›nda tarih, bu tarihin verdi¤i meflruluk vard›r. Ve kuflkusuz bu tarihi kuflanacak biricik temel ise bilimin ta kendisidir. Dolay›s›yla komünistler yaflam denen devrim yasa-

s›yla yani bilimsellikle tarihteki rolünü icra ederler. Bunun d›fl›nda Maoist komünistlerin bir k›lavuzu, de¤erler dizisi yoktur. Zira yaflam›n devrimcisi olmaz; yaflam›n kendisi devrimcidir. Yaflam içerisinde yer alarak ve bilimsel yöntemlerle müdahale edip de¤ifltirerek devrimci olunur. Maoist komünistlerin halk düflman›-karfl› devrimci bir unsura yönelik gerçeklefltirildi¤i cezaland›rma eylemi az önce izah etmeye çal›flt›klar›m›z do¤rultusunda görülmeli, bilince ç›kar›lmal›d›r. Marksizm-Leninizm-Maoizm, ahlaki kurallar bütünü sunmaz, dogmalar havuzu asla de¤ildir. Gerçekli¤in ve bu gerçekli¤e bilinçli bir praksisle müdahale etmenin bilimidir. Bu nedenle Maoist komünistler hiçbir flekilde s›n›f mücadelesi ve ikdidar perspektefinden yoksun bir ‘intikam güdüsü’ tafl›maz, aksine devrimci intikam› s›n›f kininin ve iktidar mücadelesini bir parças› olarak görüp ele al›r. Gerici hâkim s›n›flar›n ‘kan davas›’ anlay›fl›yla hareket etmez. ‹ntikam alarak sorunun ortadan kald›r›laca¤› bilinciyle hareket edilemez. Soruna bir iki iflkenceci katilin öldürülmesi biçiminde yaklaflmaz; aksine sorunun birey sorunu de¤il, sistem sorunu oldu¤unu ilke olarak beyan eder. Dolay›s›yla hakim s›n›flardan kendi generalini, polisini, tetikçisini vb. yarg›lamas›n› istemez. En basit örne¤iyle ‘12 Eylül darbecileri yarg›lans›n’ talebini s›n›fsal ve ideolojik bir sorun olarak görür. Maoist komünistler ‘cezaland›rma’ ad› alt›nda ‘dostlar al›flveriflte görsün’ siyasetine tamah etmez. Maoist ko-

münistlerin ‘sansasyonel eylem’ yapma ve bunun üzerinden kendisini var etme gibi ne bir ideolojisi ne de bir politikas› vard›r. ‹çmez’in cezaland›r›lmas› eylemi de basit bir ‘dedektiflik yap›larak uzun y›llar aradan sonra bir halk düflman›n›n cezaland›r›lmas›’ gibi basit bir yaklfl›mla ele al›namaz. Gerek seçilen hedef gerekse pratik icras› bak›m›ndan son derece yerinde oldu¤u ortada olan bu eylem ‹çmez flahs›nda hakim s›n›flar› vurmufltur. fiunun alt›n› kal›nca çizmeliyiz ki Maoist komünistlerin kini varsa o da s›n›f kinidir. Bu kin, s›n›f bilincinden ve ideolojisinden ileri gelir. Dolay›s›yla savaflmak, öldürmek, cezaland›rmak vb. pratikler bir istem, bir niyet meselesi asla de¤ildir. Tam da ezen-ezilen çeliflkisinin tarihi gerçekli¤i ve yasas›d›r. Tarihin zorudur; uzlaflmaz çeliflkilerin çat›flk›s›d›r. Laf› uzatmaya hiç gerek yok: Maoist komünistlerin halk düflman› Aytekin ‹çmez’i cezaland›rma eylemi basit bir intikam duygusunun yönlendirdi¤i bir eylem de¤ildir. Bu eylem, devrimin stratejik tafl›d›r-sembolüdür. Halk Savafl›’n›n somutlaflm›fl halidir ve hiç kuflku yok ki iktidar perspektifi hareketlidir. Evet, tarihe ve bilime dayanarak, onlar› kucaklayan MLM ideoloji rehberli¤inde ezilenleri devrime ve iktidara tafl›yacak bilinç bu eylemin ebesidir. Tarih bellektir, belle¤imize kaz›nanlar unutulmayacakt›r. Halk düflmanlar›ndan dün hesap soruldu¤u gibi, bundan sonra da hesap sorulacakt›r. Tarih ve yaflam bize bunu zor kofluyor!


4

2-16 Ekim 2009

GÜNCEL

Herfleye aç›l›m var, aç›l›m›n muhattab› yok

Devletin ‘demokratikleflme’ hamleleri son dönemde ‘Kürt aç›l›m›’na kilitlenmifl olsa da, aç›l›m sepetinde Alavi aç›l›m› da var. Kürt aç›l›m›yla Kürtlere imha ve inkar› reva gören devlet, Alevilere de bir ‘aç›l›m’ iyili¤i düflünmüfl. Devletin, 4’ncüsünü düzenledi¤i ‘Alevi Çal›fltay›’nda, sorunun birinci derecede muhatab› olan Alevi örgütleri yok! Sisteminin ihtiyaçlar› çerçevesinde aç›l›m ya¤muruna tutldu¤umuz bugünlerde devlet, ‘demokratikleflme’ ad› alt›nda Alevilere dönük yeni bir örtülü asimilasyon politikas› olarak ‘Alevi Çal›fltay›’ bafllatm›flt›. Türk Ocaklar› ve hatta MÜS‹AD gibi Alevili¤i yok sayan kurumlar›n da davet edildi¤i ve ço¤unlu¤u oluflturdu¤u çal›fltay sonucunda, kat›lan tüm kurumlar›n sunumlar›ndan yararlan›larak bir aç›l›m haz›rlanaca¤› öne sürülüyor. Ancak kat›l›mc›lar›n ço¤unlu¤unun Türk Ocaklar› gibi devlet güdümlü kurulufllar olmas›, ç›kacak sonuçta ilerici, demokratik Alevi örgütlerinin pek bir sözünün olmayaca¤›n› gösteriyor. Ötesinde Alevileri, onlar›n taleplerini, inançlar›n› ve haklar›n› görmezden gelerek Alevi ‘sorun’unu yaratan develetin bu çal›fltay› düzenlemesi bile, bu çal›fltaydan Alevilerin taleplerini dikkate alan, demokratik bir sonucun ç›kmayaca¤›n›n delilidir. Demokrasi ve çal›fltay laflar›n› diline dolayan devlet; Alevilerin taleplerine aras›nda yer alan zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, Mad›mak Oteli’nin müze yap›lmas›, cemevlerinin ibadet-

hane olarak kabul edilmesi, Diyanet’in kald›r›lmas› ve Hac›bektafl-› Veli Dergâh›’n›n Alevilere verilmesine dönük taleplerine ise hala kulaklar›n› kapat›yor. Yeni e¤itim ö¤retim y›l›nda da zorunlu din derslerinin devam etmesi devletin geleneksel politikas›ndan vazgeçmeyece¤ini ve sözkonusu aç›l›m›n ne menem bir fley oldu¤unu gösteriyor.

'Zorunlu din dersi kald›r›ls›n' talebi Diyanet için tehditmifl! Dinayet ‹flleri Baflkanl›¤›, kurumlar›n› ve ‹slam dinini tehdit listesi oluflturdu. ‘Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤› Stratejik Plan›’nda ‘Dini ve kurumu tehdit eden unsurlar’ listesinde Aleviler taraf›ndan gündeme getirilen zorunlu din dersinin kald›r›lmas› talebi “Kimi çevrelerce zorunlu din ö¤retiminin kald›r›lmas› taleplerinin olmas›” fleklinde yer ald›. Alevilerin A‹HM ve Dan›fltay karar› ile hakl› olduklar› kabul görmesine ra¤men, bunu uygulamayan hükümet bu da yetmiyormufl gibi, Dinayet gibi kurumlar›yla Alevilere aba alt›ndan sopa gösteriyor.

Aleviler büyük mitinge haz›rlan›yor Alevi örgütleri yapt›klar› her eylemde dile getirdikleri zorunlu din derslerinin kald›r›lmas›, Mad›mak Oteli’nin müze olmas›, cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi, Diyanet’in kald›r›l-

mas› ve Hac›bektafl-› Veli Dergâh›’n›n kendilerine verilmesi gibi talepleri bir kez daha alanlara ç›karak hat›rlatacak. Konuya iliflkin aç›klamalarda bulunan Alevi kurumlar›n›n temsicileri, yüz binlerce kiflinin kat›laca¤› dev bir miting yapacaklar›n› söylediler. Konuya iliflkin aç›klama yapan Pir Sultan Abdal Derne¤i (PSAKD) Genel Baflkan› Fevzi Gümüfl, geçen y›l yapt›klar› mitingin ard›ndan hükümetin Alevi çal›fltaylar›n› bafllatt›¤›n› ama flu ana kadar bir sonuç ç›kmad›¤›n› söyleyerek; “Hâlâ zorunlu din dersleri okullarda okutuluyor, hâlâ Alevilerin hakl› talepleri verilmifl de¤il, hâlâ Mad›mak müze yap›lmad›. AKP hükümeti Alevi, Kürt ve Ermeni aç›l›m› yapmaya devam ededursun, 12 Eylül faflist darbesinin yasalar›yla yönetilmeye devam ediyoruz. Hakl› taleplerimiz için oturma eylemleri yapt›k, etkili olmad›. Bize de miting düzenlemekten baflka seçenek kalmad›” dedi. ABF Genel Baflkan Yard›mc›s› Ali Kenano¤lu ise, Alevilerin yap›lan çal›fltaylardan bir sonuç beklemede¤ini söylerek, “Hükümet, gördü¤ümüz kadar›yla, Aleviler ile Alevi kurum ve kurulufllar›n› kafalar›ndaki çözüme ortak etmeye çal›fl›yor. Aleviler ile ilgisi olmayan kifli ve kurulufllar çal›fltaylara kat›l›yor, Aleviler hakk›nda konufluyor. Bu da çal›fltay›n samimiyetini sorgulamam›za neden oluyor. Bu ifli art›k kitlesel eylemler haline dönüfltürmek ve Alevi konular›ndaki hassasiyeti sa¤lamak istiyoruz. 8 Kas›m’da, en az 1 milyon kiflinin kat›l›m›yla miting yapaca¤›z” dedi.

Niye içerideyim, anlamad›m anne! Egemenlerin hukuk-adaletinin hükmü ancak çocuklara ve yoksul halka geçiyor. “Adalet mülkün temelidir” sözünün mahkeme salonlar›nda büyük puntolarla yaz›lm›fl olmas› bir tesadüf de¤ildir. Aksine sistem için manidard›r; haks›z yoldan mülkkazanç edinenleri korur ve bu u¤urda her türlü yol mubaht›r: Cürüm ifllemek üzere teflekkül oluflturan, sahtecilik yapan, kasten adam öldüren, esrar-eroin satan, serbest b›rak›lor! Yeter ki sisteme karfl› ç›kma ve ona riayet et! Edilmedi¤i takdirde yapt›¤›n›n bile fark›nda olmayan çocuklar dahi gözalt›na al›n›r, tutuklan›r, iflkenceden geçirilir hatta katledilir. Bir yanda polise tafl att›klar› için tutuklanan çocuklar; öte yanda cürüm ifllemek üzere teflekkül oluflturmak, belgelerde sahtecilik, nitelikli flekilde kasten adam öldürmek gibi suçlardan mahkûm edilen Erol Evcil’in tahliye edilifli. Adalet yine mülkün ve sisteme hizmet edenlerin temeli! Her yerde dürüstlük naralar› atan devletin hükümetinin bafl› Tayyip Erdo¤an “bir dakika” diyerek ‹srail’e ‘kafa tutmufltu’ ‘çünkü onlar çocuklar› öldürüyorlard›.’ Peki, soral›m Erdo¤an’a siz ne yap›yorsunuz? Polise tafl att›klar› gerekçesiyle tutuklanan çocuklar Mardin Hapishanesi’nden mektup yazarak içinde bulunduklar› durumu kamuoyuna duyurdular. TMY’ye muhalefet ettikleri için tutuklanan 24 çocu¤un mektuplar›nda yazd›klar›, ülkemiz gerçekli¤ini gözler önüne serer nitelikte ve mektuplarda

ifllenen ana tema ‘neden hapishanede olduklar›n› dahi bilmemeleri’.

‘Yasalar-maddeler bana f›kra gibi geldi’ Mektubunda neden hapishanede oldu¤unu bilmedi¤ini yazan tutuklu bir çocuk yasalar›n kendilerine “f›kra gibi” geldi¤ini belirterek flunlar› dile getiriyor: “Tafl atm›fl›m diye tutukland›m. Okul aç›l›yor, belki b›rak›rlar diye düflünmüfltüm, ertelendi. Bizim yafl›m›zdaki çocuklar okula gidecekken biz hapishanedeyiz. Kimli¤imiz farkl› diye bize böyle davran›l›yor. Okullar aç›l›yor, ben içerdeyim. Okulumu çok seviyordum, elimden ald›lar. ‹lk defa bayramda evden uzaktay›m. Akflam yatt›¤›mda en çok annemi düflünüyorum. Bu yasalar, maddeler bana f›kra gibi geldi. Ben bir fley anlamad›m, niye içerdeyim? Annem çok üzülüyor. Görüflüme geldi¤inde sürekli a¤lad›¤› için do¤ru dürüst konuflam›yoruz... Kardefllerim flimdi Manisa’da çal›fl›yor, domates topluyorlar. D›flar›da olsam onlarla çal›fl›rd›m... Buraya bir grup geldi üniversiteden, durumumuzu araflt›rmak için. Kötü kokudan dolay› içeri girmediler. Dedim, biz nas›l kal›yoruz? 15 yafl›nda arkadafl›m›z var burada. Hakk›nda 20 y›l ceza isteniyor. Çok küçük, ceza da verecekler galiba... Geçen yemekte zehirlendik. Hastaneye götürülmedik. Dediler ki, bol bol su için geçer. Sanki bol su var.”

‘Aç›l›m’ tüm h›z›yla devam ediyor(!)

‘Kürt aç›l›m›’ devam ediyor! Aç›l›m kapsam›nda son olarak, Milliyet Gazetesi’nden Devrim Sevimay’a Kürt sorunuyla ilgili görüfllerini ve yaflad›klar›n› anlatan flark›c› Hülya Avflar’a soruflturma aç›l›rken, Kürtçe park isimlerine de yasak kondu. Aç›l›m, saç›larak derinlefliyor! Milliyet gazetesinde söyledikleri için “halk› kin, nefret ve düflmanl›¤a tahrik etti¤i” iddias›yla soruflturma bafllat›lan Avflar ise, duruma tepki gösterdi. “Bu aç›l›m de¤il, kapan›fl oldu” diyen Avflar, flunlar› söyledi: “Kendimin ve söylediklerimin sonuna kadar arkas›nday›m. Böyle bir fley için yarg›lanacaksam yarg›lan›r›m, fark etmez. fiu bafl›ma gelen meseleyi çok fazla ciddiye almak da istemiyorum. Bunun ucu düflünce özgürlü¤üne dokunuyor bence.”

‘Demokratik bir ülkede de¤iliz ki aç›l›m yap›ls›n!’ Soruflturmay› kendisine yap›lm›fl bir hakaret sayd›¤›n› belirten Avflar, “Bizim ülkemiz demokratik bir ülkedir diyerek bu röportaj› yapt›m ve bafl›ma gelenlere bak›n. Türkiye’de hiçbir fley demokratik de¤il ki aç›l›m yap›ls›n” dedi. Hülya Avflar, Savc›l›k’a göre “halk› kin ve düflmanl›¤a tahrik etti¤i” röportaj›nda, k›saca flunlar› söylemiflti: “Demokratik aç›l›m meselesinden ben çok korkuyorum. Korkuyorum, çünkü bu öyle bir mesele ki, art›k dönüflü yok. Bu ifle bafllad›ysan›z bitirmek zorundas›n›z. En az›ndan baflarmaya do¤ru gidildi¤ini hissettireceksiniz. Aksi halde bu yeni do¤mufl bebe¤in a¤z›na memeyi verip en güzel an›nda çekmeye benzer -ki bu çok tehlikeli. Çünkü o zaman ne olur o bebek? K›yameti kopar›r, olay ç›kar›r. Ne zaman ki sen yine o memeyi a¤z›na verirsin ya da baflka bir meme; ancak o zaman susar, baflka türlü kurtulamazs›n art›k. Siz ça¤›rd›n›z diye y›llard›r da¤larda yaflayan insanlar ‘lay lay lom’ diyerek inmeyeceklerdir.” Savc›l›k, soruflturma kapsam›nda Avflar için 4.5 y›l hapis cezas› istiyor.

Cemaate Kürtçe serbest, Kürtlere asla! Kürt aç›l›m› sürecinin di¤er bir önemli geliflmesi de Amed’te yafland›. Amed’te befl parka Kürtçe isim vermek isteyen Kayap›nar Belediyesi, kaymakaml›¤›n engeliyle karfl›laflt›. Bir taraftan Kürtçe’nin özgürlefltirilmesinden bahsedilirken, di¤er taraftan park isimlerine yasak getirilmesi, devletin ‘Kürt aç›l›m›’n›n nas›l bir fley oldu¤unu gösteriyor. Öte yandan cemaatlerin açacaklar› Kürtçe televizyona izin verilirken, DTP’li belediyelerin Kürt dili ve kültürüyle ilgili çal›flmalar›n›n engellenmesi, aç›l›m›n “sistemin Kürt’ünü” yaratt›¤› iddialar›na da güç kazand›r›yor. Kaymakaml›k, Kayap›nar Belediyesi’nin Cegerxwin ad›yla açmak istedi¤i Gençlik Kültür Merkezi’ne ve Ronî, Sosîn, Roflan ve Bêjar isimleriyle açmak istedi¤i parklara yasak getirirken, belediye de buna tepki olarak tabelalar haz›rlad›. Tabelalarda, kaymakaml›¤›n inkarc› karar›n› teflhir etmek için, flu ifadelere yer verildi: “Kayap›nar Belediyesi …… Park› -Bu parka Kayap›nar Belediye Meclisi’nin 07.11.2008 tarihli karar›yla fiilan ad› verilmifl olup, Diyarbak›r ili Kayap›nar ‹lçe Kaymakaml›¤›’n›n 19.11.2008 tarih ve 232 No’lu karar›yla bu park›n ismi reddedilmifltir.”

Kürt milletvekiline “dokunulur” Ankara 11. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde 29 Eylül günü görülen duruflmada, mahkeme heyeti, DTP Eflbaflkan› Ayna ve DTP Diyarbak›r Milletvekili Selahattin Demirtafl'›n hakk›nda aç›lan davalar nedeniyle ifadeleleri al›nmas› için mahkemeye zorla getirilmelerine karar verdi. Mahkeme ayr›ca DTP Eflbaflkan› Ahmet Türk'e ise yeni bir tebligat yapacak. DTP’li milletvekilleri ve avukatlar›n›n kat›lmad›¤› duruflmada, mahkeme, DTP’li vekiller hakk›ndaki iddianame içeri¤i ile Yarg›tay 9. Ceza Dairesi’nin bu yöndeki içtihatlar› ve usulen yap›lan tebli¤e ra¤men duruflmaya gelmemeleri karfl›s›nda, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 146. ve 199. maddeleri uyar›nca Demirtafl ve Ayna'n›n duruflma günü savunmalar›n›n al›nabilmesi amac›yla haklar›nda zorla getirme müzekkeresi düzenlenmesini kararlaflt›rd›. Verilen karar›n ard›ndan aç›klama yapan DTP Eflbaflkan› Emine Ayna, “Bu çarp›kl›¤› teflhir etmek için 29 Aral›k’ta mahkemeye gitmeyece¤im” dedi. Yolsuzluk davalar› dondurulmuflken DTP’lilere yönelik davalar›n devam etmesinin demokrasi ay›b› oldu¤unu aç›klayan Ayna, “Süreçte çarp›k bir iflleyifl var. Dokunulmazl›klar varsa bu bütün milletvekilleri için geçerli olmal›, baflbakan için de geçerli olmal›. Ancak di¤er milletvekillerinin içlerinde yolsuzluk davalar›n›n da oldu¤u davalar› dondurulmuflken bizim davam›z›n devam etmesi demokrasi ay›b›d›r” dedi.


GÜNCEL

Hasta tutsaklara uluslararas› destek

2-16 Ekim 2009

5

Ar›zl› halk›, bar›nma hakk› için Ankara yolunda

lar›n teslim olmayarak direndi¤ini, devrimci dayan›flma ve direniflin sembolleri olduklar›n› söyledi.

‘Gerçek karart›lamayacak kadar aç›k’ Koza¤açl›, Adli T›p Kurumu’nun hangi sözde bürokratik engeli öne sürerse sürsün gerçe¤in karart›lmayacak kadar aç›k oldu¤unu vurgulad›. Güler Zere’yi derhal sal›vermeyen her kamu görevlisinin s›fat› ve güvencesi ne olursa olsun yürürlükteki infaz mevzuat›n› çi¤nemifl ve suç ifllemifl olaca¤›n› dile getiren Koza¤açl›, “‹nsanl›¤a karfl› ifllenen bu suçun, tarih ve bizim haf›zalar›m›z karfl›s›nda zamanafl›m›na u¤ramayaca¤›n›ndan herkes emin olmal›d›r” dedi. Güler’e çaresizli¤i reva görenlere karfl› ‘sesimizi yükseltelim’ ça¤r›s› yapan Koza¤açl› konuflmas›n› flöyle tamamlad›: “Bu ayn› zamanda bizim vicdani ve tarihsel yükümlülü¤ümüzdür. Güler’i bu koflullarda öldürmenize izin vermeyece¤iz. Bulundu¤umuz durumun sorumlular›n› affetmeyece¤iz ve unutmayaca¤›z.”

‹STANBUL- Güler Zere ve hasta tutsaklar için ülkenin bir-

hücreleri parçala”, “Katil devlet hesap verecek” sloganlar›-

çok yerinde yap›lan eylemler devam ediyor. Zere ve has-

n›n at›ld›¤› eylemde Ulucanlar katliam›n›n 10. y›l dönümü

ta tutsaklar için her hafta ‹stiklal Caddesi’nde yap›lan yü-

vesilesiyle katliamda flehit düflenlerin foto¤raflar› da ta-

rüyüfl eylemiyle Zere ve hasta tutsaklar›n serbest b›rak›l-

fl›nd›. Eyleme sempozyuma kat›lmak için ülkemizde olan

mas›, devlet yetkilerinin yasalar› uygulamas› isteniyor. 26

Filistin, Venezuella, Lübnan ve daha birçok ülkeden gelen

Eylül günü yap›lan eyleme ise çeflitli ülkelerden ülkemize

avukatlar da kat›larak destek verdi. Galatasaray’a gelindi-

gelen avukatlar da kat›larak destek verdi.

¤inde platform ad›na yap›lan aç›klamay› Ça¤dafl Hukuk-

Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir araya gelen Güler Zere’ye

çular Derne¤i Genel Baflkan› Selçuk Koza¤açl› okudu. Aç›k-

Özgürlük Platformu üyeleri buradan yine Galatasaray’a

lamadan önce Ulucanlar Katliam› ve direnifline iliflkin ko-

kadar yürüdü. “Güler Zere’ye özgürlük”, “‹çerde, d›flarda

nuflan Koza¤açl›, katliamda flehit düflen devrimci tutsak-

‘Tüm Latin Amerika aram›zda’ Aç›klaman›n ard›ndan eyleme kat›larak destek veren avukatlardan Venezuella Devlet Baflkan› Hugo Chavez’in avukat› Manuel Mandel de k›sa bir konuflma yapt›. Mandel, Che Guavera’n›n sözünü hat›rlatarak, dünyan›n herhangi bir yerindeki zulme karfl› her yerde direnifl gösterilebilinece¤ini söyledi. Özgürlük ve eflitlik için verilen mücadelede Güler Zere’nin en önde oldu¤unu dile getiren Mandel, “Bu mücadele mutlaka baflar›ya ulaflacakt›r. Sadece Venezuella de¤il, tüm Latin Amerika bugün, burada aram›zda” dedi.

Kanunlar ve Adli T›p: Polis ve asker öldürebilir Polisler öldürmeye, devlet katil polis ve askerlerini korumaya devam ediyor. Hat›rlanaca¤› üzere 20 Kas›m 2008’de Ankara’da 17 yafl›ndaki Soner Çankal ve 2005’te Siirt’te Kürt genci Abdullah Aydan ‘flüpheli’ olduklar› gerekçesiyle polis taraf›ndan katledilmiflti. ‘Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nu dayanak göstererek ‘öldürmeyi kendine hak’ olarak gören polisler, art›k daha kolay öldürüyorlar; çünkü kanunlar, polisi her durumda aklayan bir flekilde düzenleniyor ve bunun sonucunda öldüren polis yarg› taraf›ndan serbest b›rak›l›yor. Di¤er yandan devletin her geçen gün hukuksuzluklara imza atan bir di¤er kurumu Adli T›p, öldüren polislerin serbest b›rak›labilmesi için rapor düzenliyor.

10 ayd›r tutuklu bulunan polisin Ankara 4. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen davas›nda tahliye karar› ç›kt›.

flun yaras› var’ ve ‘uzak mesafeden atefl edildi¤i’ ifadelerini yalanl›yor.

Otopsi raporu çeliflkili

‘Bölgeye göre’ karar verilen adalet anlay›fl›

Görülen davada katil polise tahliye karar› ç›kmas›nda Adli T›p Kurumu Birinci ‹htisas Kurulu’nun verdi¤i rapor etkili oldu. Olay günü düzenlenen ölüm raporu ile otopsi raporu aras›nda çeliflkiler olmas›, devletin kendi polisini serbest b›rakmak için bütün kurumlar›yla iflbirli¤i içinde oldu¤unu bir kez daha gösterdi.

Benzer bir tablo da Abdullah Aydan davas›nda yafland›. Bozüyük’te ki linç giriflimini protesto etmek amac›yla Siirt'e DTP’nin düzenlemifl oldu¤u eylemede, askeri araca tafl atan kalabal›¤a otomatik silahla kurflun ya¤d›ran ve yol kenar›nda bekleyen Abdullah Aydan adl› Kürt vatandafl›n ölümüne sebebiyet veren Uzman Çavufl G.Y.’ye ceza verilmedi. Yarg›tay Ceza Genel Kurulu’nun gerekçe olarak ‘bölgenin özellikleri’ni göstermesi, Kürtlerin yo¤un olarak yaflad›¤› bölgelerde nas›l bir adalet anlay›fl›n›n savunuldu¤unu, öte yandan devletin Kürtlere yönelik politikas›n›n özünü ortaya koyuyor. 2005’te meydana gelen olayda, 1972 do¤umlu ve yedi çocuk babas› olan Aydan, Siirt’in ‹lçesi Eruh’a gitmek üzere durakta beklerken Uzman Çavufl G.Y.’nin açt›¤› atefl sonucu yaflam›n› yitirmiflti.

‘Soner Çankal’›n kafas›na atefl edildi’ ‘Öldürmek yasal hakk›m’ diyen polis tahliye edildi 20 Kas›m’da Ankara Çinçin Mahallesi’nde Soner Çankal’› kafas›ndan ve gö¤sünden vurarak öldüren, öldürmenin yasal yetkisi oldu¤unu savunarak kendisini aklayan polis Vahit Karfl›layan serbest b›rak›ld›. ‘Meflru müdafaa s›n›r›n›n afl›lmas› sonucu adam öldürme’ suçundan yarg›lanan ve yaklafl›k

Oysa ki olay günü tan›klardan al›nan ifadeler Adli T›p Kurumu’nu yalanl›yor. Tan›k D.T.’nin, “Soner'i iki memur tutmufl, biri dövüyor, di¤eri bak›yordu. Çocu¤a vurup bofllu¤a att›lar. S›rt›na 2-3 el atefl etti. Bir de kafas›na atefl etti. Çocuk vurulmadan önce yalvar›yordu” fleklindeki ifadesi, Adli T›p Kurumu’nun Çankal’›n ölüm raporunda iddia etti¤i ‘bir kur-

Dersim halk›n›n barajlara tepkisi büyüyor DERS‹M- Dersim’de Munzur nehri üzerinde kurulmak istenen barajlara karfl› tepki yükseliyor. Dersim halk› baraj projelerini durdurmakta kararl›. Dersim’de son dönemlerde gündem Munzur’da yap›m› düflünülen barajlara kilitlenmifl durumda. Özelilikle Uzunçay›r baraj›n›n bitmesiyle birlikte barajda biriken sular›n her geçen gün biraz daha artmas› ve meydana gelen do¤a tahribat›n›n her gün gözle görülmesi halk›n tepkisine neden oluyor. Baraj havzas›nda bulunan ve yerlerini terk etmek zorunda b›rak›lan insanlar hiç de yabanc›s› olmad›klar› bir göçle karfl› karfl›ya b›rak›l›yorlar. Halk özelikle demokratik kurumlar›n bir an önce harekete geçmesini bekliyor, bunun için kurumlar›n kendi siyasi kayg›lar›ndan kurtulmas›n› istiyor.

Dersim halk› barajlara karfl› seferber oldu Dersim’de bulunan bütün devrimci-demokratik kurumlar›n bir araya gelmesiyle oluflturulan ‘Barajlara Karfl› Ortak Platform’ çal›flmalar›na h›z verdi. Oluflturulan komitelerle 26 Eylül-1 Ekim aras› Dersimin bütün ilçelerine gidilerek ilçe çal›flmalar› yap›l›yor. ‹lçelerde oluflturulan

komisyonlarla birlikte ilçe ve merkezde çal›flmalar yürütülüyor, yap›lan çal›flmalarda Dersim’in co¤rafyas›n›n birçok bölümünün barajlarla yok edilmeye çal›fl›ld›¤› anlat›l›yor, yap›lan ve yap›lacak olan barajlar›n, devletin insans›zlaflt›rma politikas› oldu¤u belirtilerek herkes 10 Ekim’de Dersim’e akmaya davet ediliyor. 10 Ekim’e kadar Dersim’in bütün mahallelerinde çal›flmalar yap›larak halk›n baraj sorunuyla ilgili bilgilendirilmesi sa¤lanacak. 9 Ekim’de Dersim merkezde kitlesel bir flekilde esnaf ziyareti yap›larak, esnaf›n 10 Ekim’de kepenk kapat›p bütün araçlar›n kontak kapatmas› istenecek. Böylece Munzur’un akmamas›n›n Dersim’de ne anlama geldi¤i vurgulanacak. Ayr›ca konuya duyarl› bütün ayd›n, sanatç›, çevre ve do¤a sorunlar› konusunda çal›flmalar yürüten her kesimden insanlara, 10 Ekim’de Dersim’de olmalar› için ça¤r› yap›lacak. Dersim co¤rafyas› üzerinde oynanan bu oyunlar›n neye nas›l hizmet eti¤inin anlat›lmas› için yerel radyo ve yerel gazetelerle röportajlar yap›larak bilgilendirmelerde bulunacak. Dersim’de,10 Ekim’de Munzur’un coflkusuyla kad›n›yla, genciyle, yafll›s›yla ve çocu¤uyla halk›n alanlara akmas› istenecek.

‘Bar›nma hakk›n›n garanti alt›na al›nmas›’, ‘deprem vergileri’ ad› alt›nda toplanan paralar›n amac›na uygun olarak kullan›lmas›, Ar›zl›’n›n halk taraf›ndan yönetilmesi ve deprem konutlar›ndan bürokratlar›n ç›kart›lmas› için Ar›zl› halk› Ankara’ya yürüyor. 17 A¤ustos 1999 depreminde zarar görenlere ev yap›lmas› için dönemin Irak hükümeti taraf›ndan parasal yard›mla Ar›zl› depremzedelerine yapt›r›lan Deprem Konutlar›’ndan zorla ç›kart›lan Ar›zl› halk›, mücadelelerini sürdürüyor.

Halk polis daya¤›yla konutlardan ç›kar›lm›flt› Irak devletinin hibe etti¤i parayla yapt›r›lan konutlar›n, TC ve Irak aras›nda yap›lan ikili antlaflmada, depremzedeler için yap›ld›¤› ve onlara ait oldu¤u hüküm alt›na al›nmas›na ra¤men bu konutlarda yaflayan halka kirac› muamelesi yap›lmaya bafllanm›flt›. Öncesinde onlardan fahifl bedeller talep edilmifl, sonras›nda ödeyemeyenler polisin zoru ile bu konutlardan ç›kar›l›p yerlerine polis bürokratlar› yerlefltirilmiflti.

‘Tüm depremzedelerin hakk› için yürüyoruz’ Deprem konutlar›na tafl›nmak isteyen polis bürokratlar›n› protesto etmek ve konutlarda kalmalar›n›n güvence alt›na al›nmas› amac›yla mitingler düzenleyen, direnifl çad›rlar› kuran, bundan dolay› da polisin fliddetine maruz kalan halk, Kocaeli Valili¤i’nin uygulamalar›na karfl› ve bar›nma haklar› için 27 Eylül’de ‹zmit’ten yola ç›kt›. Yola ç›kmadan önce Ar›zl› Halk Meclisi’nin düzenledi¤i, birçok devrimcidemokratik kurumun kat›ld›¤› bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. Kocaeli Merkez Bankas› önünde bir araya gelen Ar›zl›lar, buradan Deprem An›t›’na yürüdüler. An›t önünde bas›na aç›klama yapan Ar›zl›lar, ‘Tüm depremzedelerin hakk› için Ankara’ya yürüyeceklerini’ ifade ettiler. Ayr›ca bugüne kadar 80 depremzedenin konutlardan at›ld›¤›, evlerde kalman›n güvence alt›na al›nmas›, deprem vergileri ad› alt›nda toplanan paralar›n amac›na uygun olarak kullan›lmas› gerekti¤ini ifade ettiler. Kocaeli Valili¤i’nin uygulamalar›na karfl›, ‘bar›nma hakk›’ için yürüyen ve 5 Ekim’de Ankara’da olmay› planlayan Ar›zl› halk›, ilk olarak TBMM’ye taleplerini götürecek ve Baflbakan’la görüflmeye çal›flacaklar.

Devrimci Karargâh’a sald›r› 13 gözalt› Devrimci Karargâh örgütüne yönelik ‹stanbul baflta olmak üzere 3 ilde polis bask›n› gerçeklefltirildi. Yap›lan bask›nlarda örgüt üyesi olduklar› iddia edilen 13 kifli gözalt›na al›nd›. ‹stanbul Savc›l›¤›’n›n Devrimci Karargah örgütü üyesi oldu¤u iddia edilen 17 kifli hakk›nda iddianameyi kabul etti¤i gün bu operasyonun yap›ld›¤› ve 13 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› belirtiliyor. Operasyonlar›n devam etti¤i ve göz alt›lar›n artabilece¤i kaydediliyor. Operasyonla ayn› anda ‹stanbul Cumhuriyet Savc›l›¤› taraf›ndan kabul edilen iddianamede, Süleyman Gürkan An›l, ‹brahim fiimflek, Sevim Öztürk, Özgür Dincer, Ergin Öncü, Aylin Duruo¤lu, Ceren Sütlafl, Cemal Bozkurt, Fatih Ayd›n, Necdet Öztürk, Abdülselam Sultan, Muhammet Çetin, Mehmet Yefliltepe, Mustafa Aflula, Melek Seven, Metin Akdemir ve Nail Ar›kan san›k olarak yer al›yor.

Türk ordusu öldürmeye devam ediyor Amed’in Lice ‹lçesi'ne ba¤l› fienlik Köyü Afla¤› Xambafl Mezras›'nda çobanl›k yapan 14 yafl›ndaki Ceylan Önkol, Tapan Tepe Taburu'ndan at›lan havan topu sonucu yaflam›n› yitirdi. Önkol'un parçalanan cesedi saatlerce arazide bekletilirken, olay yerine ne Cumhuriyet Savc›s› ne de jandarma ekipleri gitti. Köy Muhtar› Fikri Ertafl; karakol komutan›n›n kendisine kamera ve foto¤raf makinesi vererek görüntü almas›n› ve cenazeyi karakola getirmesini söyledi¤ini dile getirdi.

‘Kas›tl› olarak yap›ld›’

Dersim DHF: 10 Ekim’de Dersim’e akal›m Dersim halk›n›n tarihini, do¤as›n›, kültürünü ve demokrasi mücadelesini hedef alan barajlara karfl› tepkiler art›yor. Dersim’de bulunan demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri ve siyasi partiler Dersim’de yap›lmak istenen baraj projelerine karfl› 10 Ekim’deki büyük bir miting gerçeklefltirecek. Halka, bu konuda duyarl› olma ve mitinge kat›lma ça¤r›s› yapan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF), “Gelece¤imize sahip ç›kmak için, do¤am›za sahip ç›kmak için, Munzur un coflkunlu¤u ile 10 Ekim’de Dersim’e akl›m” dedi.

Dün ö¤len saatlerinde Tapan Tepe Taburu taraf›ndan bölgeye yap›lan bombalaman›n hedefi olan Önkol, olay yerinde parçalanarak yaflam›n› yitirdi. Önkol'un a¤abeyi Rifat Önkol; büyük bir patlama sesi duyduklar›n› belirterek, “Bunun üzerine hayvanlar›m›za zarar verdi¤ini düflünerek olay yerine gittim ve kardeflimin parçalanm›fl cesediyle karfl›laflt›m” dedi. Önkol sözlerine flöyle devam etti: “Bu at›fl taburdan yap›ld› ve de kas›tl› olarak yap›ld›. May›n ya da herhangi bir patlay›c› ifli de¤il. Yerde bir çukur oluflmam›fl.” dedi. Savc›n›n olay yerine gelmeme sebebi ise can güvenli¤inin olmamas› olarak aç›klan›rken, 6 saat bekletilen parçalanm›fl cesedi köylüler karakola götürdü. Savc›l›k ifllemleri karakolda yap›ld›.


6

EMEK

2-16 Ekim 2009

Kent Afi iflçileri Ankara yolunda

Karfl›yaka Belediyesi taraf›ndan ‘daralma’ gerekçesiy-

cek olan yürüyüfllerini Karfl›yaka Belediyesi’nden

vicdanlar›n bu iflçilerin s›k›nt›s›n› göremedi¤ini belirt-

bir yürüyüfltür, iflsizli¤e karfl› bir yürüyüfltür” dedi. Yü-

le 30 Nisan günü iflten ç›kar›lan iflçiler, Ankara’ya yü-

bafllatm›fllard›.

ti. Ekici, konuflmas›n›n devam›nda, “Bu nedenle biz de

rüyüfllerini yar›layan iflçiler Ankara’ya varmak üzere-

rüyüfl bafllatt›. Tafleron çal›flmaya karfl›l›k yaklafl›k 5

Yürüyüfl öncesi yürüyüflün amac›na iliflkin bas›n aç›k-

Ankara'ya yürüme karar› ald›k. Bu yürüyüfl sadece ifl-

ler. Geldikleri her flehirde emek ve demokrasi güçleri

ayd›r direniflte olan D‹SK/Genel-‹fl Sendikas› 5 No’lu

lamas› yapan Genel-‹fl Genel Baflkan› Erol Ekici, 140

çilerin ifle dönme yürüyüflü de¤ildir. Bu yürüyüfl ayn›

taraf›ndan karfl›lanan iflçiler, “ne pahas›na olursa ol-

fiube üyesi Kent A.fi. iflçileri, yaya olarak 30 gün süre-

gündür iflçilerin direnifllerini sürdürdüklerini ama kör

zamanda krize karfl› bir yürüyüfltür, yoksullu¤a karfl›

sun yürüyüflümüzü sürdürece¤iz” dediler.

fiekerde rekor ithalat neyin habercisi? fieker Kurulu, bu y›l rekor düzeyde "yüksek yo¤unluklu tatland›r›c›" ithal edildi¤ini aç›klad›. Zarar›na yap›lan fleker ihracat›na karfl›n ithalat›n bu kadar yükselmesi dikkat çekti.

Trakyal› çeltikçiyi önce devlet, sonra sel vurdu

Türk fieker de özellefltiriliyor AKP, fieker Bayram› öncesi, fieker Fabrikalar›'n› satmak için dü¤meye bast›.

fieker üretimi konusunda kendisine yeten bir ülke oldu¤u söylenen ülkemizde, fleker ithalat› giderek art›yor. Genelde, flekerli mamul üretiminde kullan›lan yüksek yo¤unluklu tatland›r›c› (YYT) fleklinde olan bu ithalat, fleker pancar› üreticilerine ve sektöre ciddi zarar veriyor.

Geçti¤imiz hafta, 2010 özellefltirme program›n› aç›klayan Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤› (Ö‹B), yeni sat›fl sezonunda birinci önceli¤i Türkiye fieker Fabrikalar›'na (Türk fieker) verece¤ini gösterdi. Ö‹B taraf›ndan yap›lan "yat›r›mc›lara davet" bafll›kl› ihale ça¤r›s›yla Türk fieker'e ait Kastamonu, K›rflehir, Turhal, Yozgat, Çorum ve Çarflamba fieker Fabrikalar› sat›fla ç›kart›ld›.

8 ayda 172 bin 42 ton ithalat fieker Kurulu, bu y›l›n ilk 8 ay›nda, 172 bin 42 ton flekere efl de¤er YYT ithalat› için uygunluk belgesi verdi. Resmi bir flekilde ithal edilenlerin yan› s›ra birçok kimyasal›n da kaçak yolarla ülkemize sokuldu¤u biliniyor. Bunlar›n yan› s›ra çokça nihai ürün çeflitli izinlere tabi olarak ithal edilmekte. Bunlar›n hepsinin birleflimi ülkemizdeki fleker sektörüne çok ciddi zararlar veriyor.

Daha ucuza satabilmek için kapatmak istediler Türk fieker'in elinde bulunan 25 fleker fabrikas› ilk baflta topluca sat›lmaya çal›fl›lm›fl, bu giriflim Dan›fltay'dan dönünce kuruma ait fabrikalar parça parça sat›lmak için alt› parçaya ayr›lm›flt›. ‹lk olarak birinci parçada yer verilen Kars, Ercifl, A¤r›, Mufl ve Erzurum fieker Fabrikalar›, 24 Eylül 2008 tarihinde toplu halde sat›fla ç›kart›lm›fl, ancak kimsenin teklif vermeye tenezzül etmedi¤i özellefltirme ihalesi 27 Kas›m 2008 tarihinde iptal edilmiflti.

Birileri Türk fieker’e, zarar›na sat›fl yapt›r›yor! Ülkemize d›flar›dan fleker türevleri ithal edilirken, ciddi bir miktarda fleker de ihraç ediliyor. Bu ifllem için özel flirketlere fleker satma iflini üstlenen Türk fieker, nedense sürekli zarar ediyor. Türk fieker, bu kapsamda, y›lda yaklafl›k 100 milyon dolar de¤erindeki 150-180 bin ton flekeri, imalatç›-ihracatç›lara yurt içi fiyat›n yar›s› veya üçte biri aras›nda de¤iflen fiyattan sat›yor. Bu sat›fltan kaynaklanan milyon liral›k zarar da Türk fieker taraf›ndan karfl›lan›yor!

Bunun üzerine Türk fieker Genel Müdürü Azmi Aksu, bafl›nda oldu¤u kurumun iflletmelerinin bir k›sm›n›n verimsizlik nedeniyle kapat›lmas› gerekti¤ini aç›klam›flt›. "Bizim 25 fabrikam›zdan 13'ünü kapatsak, 12'sinde daha verimli, daha az maliyetle ayn› flekeri üretiriz" fleklinde bir aç›klama yapan Aksu; kapat›lacak fabrikalar nedeniyle iflsiz kalacak insanlar konusundaki duyarl›l›¤›n› da, "Türk fieker'in bugüne kadar üstlendi¤i sosyal sorumlulu¤u, dünya ve Türkiye'de yaflanan rekabet ortam›nda art›k sürdürmesinin mümkün olmad›¤›n›" söyleyerek göstermiflti.

fieker Kurumu verilerine göre, bu y›l Ocak-A¤ustos döneminde, imalatç› ihracatç›lara 109 bin 135 ton fleker sat›fl› yap›lm›fl. Buna karfl›n durumdan memnun olmayan ihracatç› flirketler, özellefltirme s›ras›ndan fleker fabrikalar›na talip olacaklar›n› aç›klad›lar. Bu durum, Türk fieker’in, d›flar›dan fleker al›nmas›na karfl›n nas›l olup da d›flar›ya zarar›na fleker satt›¤›n› da aç›kl›yor.

Azmi Aksu'nun aç›klamalar›, Türk fieker'e ait fabrikalardan üretim seviyesi en düflük olan Kars, Çarflamba, Elaz›¤, Ercifl, A¤r›, Uflak, Alpullu, Erzincan, Malatya, Susurluk, Elbistan, Kastamonu ve Erzurum fleker fabrikalar›n›n kapat›laca¤› yönünde yorumlanm›flt›.

Zarar ettirmelerinin bir amac› var

3-4 bin ton zarar var

AKP'nin hükümete gelmesinin ard›ndan fleker pancar› üretimi h›zla düfltü. Hükümet, fleker pancar›na karfl› niflasta bazl› flekeri (NBfi) desteklerken bu projenin arkas›nda Cargill gibi tekellerin oldu¤u biliniyor. Avrupa Birli¤i ülkelerinde kifli bafl›na NBfi tüketimi 1 kilo civar›ndayken ülkemizde bu rakam 5 kiloyu buluyor. Geneti¤i ile oynanm›fl m›s›rdan üretilen NBfi, halk sa¤l›¤› aç›s›ndan çok ciddi tehlikeler bar›nd›r›yor. Ayr›ca NBfi üretimi fleker pancar› üreten köylünün ve bu sektörde çal›-

Dan›fltay buyurdu: Tez elden özellefltirilsin

EME⁄‹N KÜRSÜSÜ

fieker gibi fleker fabrikalar› flanlar›n birço¤unun iflsiz kalmas› anlam›na geliyor. Ülkemizdeki fleker üretiminin çok masrafl› oldu¤u gibi gerçekle ilgisi olmayan iddialar s›k s›k gündeme getirilirken, en büyük masraf kalemi olan fleker pancar› maliyetinin düflürülmesi için çiftçiye herhangi bir destek sa¤lanmamas› da dikkat çekiyor

Halk›n eme¤iyle yarat›lan de¤erleri peflkefl çekmeye devam ediyorlar. Ülkenin en baflar›s›z özellefltirmeleri aras›nda say›lan ‹zmir Alsancak Liman›'n›n Dan›fltay'da bekleyen imtiyaz sözleflme taslaklar› hakk›ndaki karar Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤›'na ulaflt›r›ld›. Global Yat›r›m Holding'e gönderilen yaz› ile "TCDD ‹zmir Liman›'n›n 49 Y›l Süreyle ‹flletme Hakk›n›n Devrine ‹liflkin ‹mtiyaz Sözleflmesi" tasla¤›na iliflkin görüfllerin Ö‹B'ye ulaflt›¤› duyuruldu ve Ortak Giriflim Grubu sözleflme imzalamaya davet edildi. Devir sözleflmesi imzalamaya davet edilen

2010'da ihalesi yap›lmas› planlanan Bor, Ere¤li ve Ilg›n fieker Fabrikalar›, ülkemizin en çok fleker üreten fabrikalar› olarak fleker ihtiyac›m›z›n dörtte birini karfl›l›yor ve birlikte üretimi en düflük olan 13 fabrikan›n toplam üretimi kadar fleker üretiyorlar. Bu üç fabrikan›n birlikte sat›lacak olmas›na kimse ses ç›kartmazken, dünya fleker telelleri ifltahla bu sat›fl› bekliyor.

konsorsiyum ortaklar›, 29 ayl›k süreçte yaflanan ekonomik krizden kaynakl› ödeme güçlü¤ü yaflan›p yaflanmayaca¤›n› de¤erlendirecek.

Özellefltirmenin geçmifli- ‹zmir Alsancak Liman›'n›n 49 y›ll›¤›na kiralanmas› ihalesi için 7 May›s 2006'da teklif ça¤r›s› yap›ld›. Özellefltirme ihalesi uzun ertelemelerden sonra 3 May›s 2007 tarihinde gerçeklefltirildi. ‹haleyi Global Hutchison-E‹B/L‹MAfi Ortak Giriflim Grubu 1 milyar 275 milyon dolarl›k teklifle kazand›. ‹hale tarihinin üzerinden geçen yak-

Dursun BAfiTU⁄

Siyaset ekonominin yo¤unlaflm›fl biçimidir. Ya da savafl siyasetin farkl› araçlarla yürütülmesidir. Evet, Lenin ve Mao’nun alt›n› çizdi¤i bu bilimsel tespit sömürü siteminin krizden geçti¤i, buna mukabil dünya iktisadi-siyasi sisteminin yeniden flekillendirildi¤i flu süreçte hükmünü daha aç›k bir flekilde gösteriyor. Sömürü sitemi tarihselyap›sal bir krizin içinde. Bu krizi aflmak ve kendisini idame ettirmek için ekonomiden siyasete, kültüre müdahale ediyor. Üretimtüketim sürecinin ve bunun üzerinden yükselen mekanizman›n art›k bu haliyle gitmeyece¤i aç›k ve emperyalist-kapitalist merkezler bunu aç›kça dillendiriyor. Art›k tek merkezli bir iktisadi hegemonyan›n yürümedi¤ine kanaat getiren emperyalist devletler 7’den -dünya ekonomisinin % 85'ini oluflturan ve dünya Gayr› Safi Milli Hâs›la’n›n %90'›n› ellerinde tutan- 20’ye ç›kmak zorunda kald›. Baflta ABD olmak üzere birkaç emperyalist devlet, dünya ekonomisindeki geliflmeleri belirleme kapasitesinin zay›fl›¤›n› kabul ediyor ve farkl› bir koldan gelen farkl› bir dalgay› kendisine eklemleyerek krizini aflmaya çal›fl›yor. Bahsini etti¤imiz kol ise JaponyaÇin-Hindistan’›n sermaye birikim ve üretim-tüketim potansiyeli. Bu süreç ‘Küresel mutabakat’ olarak beyin edilmifl durumda. Ekonomik ve finansal sistemi güçlendirmek için bir araya gelen emperyalistler sömürü ve kar h›rslar›n›n zarar›n› ve yeni kaynaklar› ‘kardeflçe’ bölüflmenin mutabakat›n› oluflturmaya çal›fl›yor. G-20 Zirvesi ve bunun parças›n› oluflturan IMF-DB toplant›lar› iflte bu yeni sürecin ifllemcileri. G-20 toplant›s› geçti¤imiz günlerde gerçekleflti. Yeni bir para-iktisat sistemi ve buna ba¤l› yeni stratejik politikalar›n yaflamsallaflt›r›lmas› için de yine G-20 paralelinde 1-7 Ekim ta-

Trakya'y› vuran sel çeltik tarlalar›na da büyük zarar verdi. Üreticiler sel felaketi nedeniyle hasad›n gecikti¤ini belirterek bunun gelecek dönemlerde verim kayb›na ve fiyatlarda yükselifle neden olaca¤›n› belirttiler. ‹psala Çeltik Ürecileri Birli¤i Baflkan› Ali Soydan, dün yapt›¤› aç›klamada, Edirne'de 3 gündür devam eden ya¤›fllar nedeniyle çeltik hasad›n›n bafllayamad›¤›n› belirterek, ya¤›fllar›n çeltik üreticilerine çok büyük maddi zarar verdi¤ini bildirdi. Soydan, ya¤›fllar ve f›rt›nadan dolay› çeltikte çok ciddi yatmalar oldu¤unu ifade ederek, bunun uzun vadede verim kayb›na, çelti¤in kalitesinin bozulmas›na ve rand›man›n›n düflmesine yol açaca¤›n› söyledi. Bu nedenle çeltik üreticisinin ma¤dur duruma düfltü¤ünü anlatan Soydan, flöyle devam etti: "Çeltik hasad›n›n bu y›l oldukça güzel geçmesini bekliyorduk. Çünkü çok güzel bir y›l, çok güzel bir sezon geçti çeltikçiler için. Ama son ya¤murlar ve ya¤murlarla gelen rüzgar çelti¤i yat›rd›, o yüzden TMO’nun bir an önce çeltik al›m›yla ilgili politikas›n› netlefltirmesi ve üreticiyi rahatlatmas›n› bekliyoruz."

lafl›k 29 ay boyunca TCDD iflletmesinde kalan Alsancak Liman›, Dan›fltay'dan gelecek karar› bekliyordu. Beklenen karar Ö‹B taraf›ndan Global Yat›r›m Holding'e gönderilen özel faksla geldi. Ö‹B konsorsiyum ortaklar›n› sözleflme imzalamaya davet etti.

Liman-‹fl Sendikas›’ndan tepki- Liman-‹fl sendikas› Alsancak Liman›’n›n özellefltirilmesi hakk›nda yapt›¤› aç›klamada y›lda 59 bin dolar kar eden bir kurumun özellefltirilmesinin “alt›n yumurtlayan bir tavu¤un kesilmesi” anlama gelece¤ini belirtti.

Bal›kesir Gönen'de hasad›n bitmek üzere olmas›na ra¤men, hâlâ fiyat aç›klamas›n›n yap›lmad›¤›n› vurgulayan Soydan, bir an önce fiyat aç›klamas›n›n yap›lmas›n› beklediklerini ifade etti. Soydan, flunlar› kaydetti: "fiu anki zarar›n 3-4 bin ton oldu¤unu tahmin ediyoruz. E¤er ya¤›fllar devam ederse bir de sel riski olacak, su arkadan gelerek çeltik alanlar›n› su tahrip edecek. Bu 3-4 bin tonun bugünkü parasal de¤eri yaklafl›k 4 milyon liraya denk geliyor."

Manisa’da afl›r› ya¤›fllar üzümü de vurdu Manisa’n›n Saruhanl› ilçesi ve çevresinde üç saat süreyle etkili olan ya¤›fl nedeniyle 15 bin ton üzümün sergilerde su alt›nda kald›¤› bildirildi. Saruhanl› Ziraat Odas› Baflkan› Aydo¤an Okur, yapt›¤› aç›klamada, ilçe genelinde yaklafl›k 15 bin ton üzümün sergilerde ›sland›¤›n›, zarar›n çok büyük rakamlarla ifade edilebilece¤ini söyledi.

“Siyaset, ekonominin yo¤unlaflm›fl biçimidir” rihlerinde ‹stanbul’da IMF-DB toplant›lar› gerçeklefltirilecek. Dünya ekonomisinin bundan sonraki seyrinin yol haritas› çiziliyor. Son günlerde ya¤d›r›lan ‘rapor’-‘plan’-‘ekonomik program’ ya¤muru bunu gösteriyor. Öte yandan emperyalist sistemin mali, askeri-bu sisteme ba¤›ml› ülkeleri sömürü kurumlar› olan IMF, DB gibi-kurumlar› bu yeni sürece göre biçimlendiriliyor. Mesela IMF, ABD ekonomisi dahil bütün sistemi düzenleyecek bir kurum olarak yeniden yap›land›r›l›yor. Dolay›s›yla bu, yeni para sistemi, yeni bankac›l›k sistemi, ba¤›ml› ülkelere yeni ekonomik y›k›m programlar› anlam›na geliyor. Bu dönüflüm içinde geçti¤imiz günlerde büyük oranda yap›land›r›lan NATO, resmi oluflturmak ad›na, önemli bir yerde duruyor. Mevcut iktisadi sistem yeni üretim ve tüketim organizasyonlar›n›n yolunu araflt›r›yor. Tüketim ihtiyac›n›n karfl›lanmas› ad›na NATO’nun çeperinin geniflletilmesi bu anlamda manidard›r. Stratejik mahiyetli enerji anlaflmalar›, tar›m anlaflmalar›, su kaynaklar› anlaflmalar› tam da bu ihtiyac›n karfl›lanmas›na dönük hamleler. Zira NATO daha yayg›n ve daha genifl perspektifli bir savunma gücü olarak ve tüketim ihtiyac›n› temin için yeniden organize edildi. Bu yap›land›rmadan sonra ilan edilen NATO bildirgesinde önümüzü gösteren ve anlamlarla yüklü flu sözler sarf edilmiflti: “Yeni birlik, ortak savunma konusunda daha büyük, daha muktedir ve daha esnek olacak ve krizlere yan›t verme operasyonlar› da dâhil krizlerin yönetiminde aktif yer alma konusunda yeni görevler üstlenmeye muktedir olacakt›r.” ‹stanbul’da yap›lacak olan ve G-20 Zirvesinin devam› niteli¤indeki IMF-DB toplant›s›n› uluslararas› mali sistemi düzenleyecek yeni ku-

rallar›n getirilmesi dolay›s›yla yeni sald›r› planlar›n›n oluflturulmas› toplant›s› olarak adland›rmak yanl›fl olmaz. Toplant›lardan hemen önce ve IMF ile s›k görüflmelerden sonra Türk devletinin ‘Orta Vadeli Program’› aç›klamas› rutin bir fley olmasa gerek. Üstelik s›radan bir ekonomi paketi ya da ekonomik tedbir asla de¤il. Bir bafllang›ç olarak say›labilecek OVP, tam da bahsini etti¤imiz yeni emperyalist sürecin yeni iktisadi oluflumlar›n›n yans›mas›d›r. ‘Reform’ ad› alt›nda hayata geçirilecek olan bu tür programlar, IMF-DB gibi kurumlar taraf›ndan bizimki gibi ba¤›ml› ülkelere y›k›m reçeteleriyle dayat›lacakt›r. Zira belgedeki dokuz sayfal›k metin incelendi¤inde krizin temel nedeni olan neo-liberal y›k›m reçetelerinin yeni süreçte daha sistematik ve daha y›k›c› bir flekilde tekrarlanaca¤› gösteriliyor. Bu belge içerik aç›s›ndan ekonominin gelecek üç y›lla iliflkin “yol haritas›” niteli¤inde. OVP, gelecek üç y›lla iliflkin baz› ekonomik beklentileri yans›t›yor. IMF-DB toplant›s› ise bu sald›r› dalgas›n›n resmiyete dökmek amaçl›d›r. Dolay›s›yla hakim s›n›flar›n “IMF’ye ümü¤ümüzü s›kt›rmay›z, kendimizi ezdirmeyiz” beylik laflar› anlams›z ve geçersizdir. Çünkü IMF-d›fl› bir “istikrar” reçetesinin olamayaca¤›n›; olmamas› gerekti¤ini; hatta böyle bir fleyin düflünülmesinin dahi mümkün olamayaca¤›n› savunan neo-liberal tahakküm gerçekli¤i vard›r. Hâkim sömürü sistemi yeni sömürü ve y›k›mlar için kendini düzenlerken, yeni oluflumlara giderken bunun faturas› kime ç›kacak ve nas›l ödenecek? Can al›c› nokta da burada. Türk hakim s›n›flar› OVP ile daha flimdiden sopas›n› gösterdi. Program sa¤l›k alan›ndaki harcamalar›n k›s›lmas›, muayene paras›n›n yükseltilmesi fleklinde yans›d›. Kamu harcamalar› ve ücret-

lerin afla¤›ya çekilmesi reçetesi kap›da. E¤itimde özel sektörün teflvik edilmesi ve meslek yüksek okullar›n›n buna göre örgütlenmesi yer al›yor. “Temel Amaç ve Reform Alanlar›” bafll›¤› alt›nda iflsizlik sorununa çözüm olarak sunulan “ifl dünyas›n›n talep etti¤i nitelikte insan gücü yetifltirilmesine h›z verilecektir” ve “esnek istihdam biçimleri yayg›nlaflt›r›lacakt›r” ifadeleri emekçi kesimlere yönelik sald›r› politikalar›n› gösteriyor. Daha birkaç gün önce sendikal yasada bir düzenleme getirildi. Bu düzenleme ile sendikalar›n temsiliyeti ve imza yetkisi yok oluyor, yani ‘sendikalar› bitiren yasa’ denilebilir. Program›n en önemli vurgusu ise özellefltirmelere yo¤unlafl›lmas› ve h›z verilmesi... Sermaye sahiplerinin lehine yasa ve düzenlemelerin eksiksiz bir flekilde tamamlanmas›n›n alt› çiziliyor. Emperyalist-kapitalist sistem krizlerini aflmak için dünyaya müdahale ediyor. Tüketim kapasitesini daha çok art›rmas› beklenen geliflmekte olan ülkelere, kendine eklemlemesi ad›na bask› uyguluyor, yeni anlaflmalar için masalar oluflturuyor. Baflta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerdeki tüketim gerilemesinin a盤›n› baflta Çin olmak üzere di¤er Asya ülkeleri kapatabilir mi? sorusu üzerinde kafa yoruluyor ve bu sorudan hareketle önümüzdeki y›llar› içine alan bir iktisadi düzenleme hayata geçiriliyor. Kuflkusuz bunu ezilen kesimlere -biz buna 5 milyar ezilen dünya insan› diyelimyönelik daha da derinleflecek y›k›m, yoksulluk, açl›k, sömürü üzerinden yapacakt›r. Emperyalistlerin ‘küresel mutabakat›na’ karfl›l›k ezilen halklar›n devrimci ayaklanmas›, devrimci zoru flartt›r. Emperyalizmin maske de¤ifltirmesi görülmeli ve do¤ru okunmal›d›r.


EMEK

2-16 Ekim 2009

7

Tar›m emekçileri: Eme¤e aç›l›m yok

Hatay’›n ‹skenderun ilçesinde, varofl mahallerden kalk›p sebze toplamaya traktör, kamyon kasalar›nda veya biraz flansl› olanlar› panelvan arkas›nda gelen iflçilerle k›sa söylefliler yaparak, yaflad›klar› s›k›ntal›r› konufltuk.

Bu iflin yevmiyesi 17 TL!

Yeni ekonomik program yoksullu¤u artt›racak

Üç ton sebze toplad›ktan sonra kahvalt› sofras›nda konufltu¤umuz iflçiler, bu ifl için günlük 19 TL yevmiye ald›klar›n›, fakat 2 TL’sini, iflçileri getiren arac›ya verdiklerini söylediler. Böylece günlük ellerine 17 TL geçeti¤ini, geçimin zor oldu¤u ülkemizde bu ücretle yaflaman›n mucize oldu¤unu, ama bu paraya çal›flmaya mecbur olduklar›n› belirttiler.

“‹flimden memnun olmasam ne olacak ki?” Ekonominin gelecek üç y›la dair “yol haritas›” olarak nitelendirilen Orta Vadeli Program (OVP) ve Orta vadeli Mali Plan (OVMP), 16 Eylül günü Ekonomiden Sorumlu Baflbakan Yard›mc›s› Ali Babacan, Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Ömer Dinçer ve Devlet Bakan› Cevdet Y›lmaz’›n kat›ld›¤› bas›n toplant›s›yla aç›kland›. Gelecek üç y›la iliflkin gelir-gider tahminleri, borçlanma gereksinimi, ödenek tavanlar› gibi baz› mali tablolar› içeren belge niteli¤indeki OVP’la hükümet, bu y›l yüzde 6.0 küçülece¤i öngörülen ekonominin 2010 y›l›nda yüzde 3.5 büyüyece¤ini iddia etti. Baflbakan Yard›mc›s› Ali Babacan, IMF ile yeni bir stand-by anlaflmas›n›n yap›laca¤› sinyallerini de verdi. Hükümetin 2010-2012 y›llar› aras›nda uygulayaca¤› Orta Vadeli Program’dan, sermayeye teflvik, halka ise iflsizlik, sa¤l›k baflta olmak üzere azalan kamu harcamalar›, esnek çal›flma koflullar› ve özellefltirmeler döküldü. Krizin bafllang›c›ndan beri tekrarlanan “bankac›l›k sistemimize güveniyoruz” söylemini kullanan Babacan, özel sektör öncülü¤ünde büyümeyi hedeflediklerini belirtti. Özel sektöre yeni teflvikler sunacaklar›n›, yat›r›mlarda kamu-özel iflbirli¤i modelini yayg›nlaflt›racaklar›n›, özel sektörün yat›r›m yapabilece¤i alanlarda kamu yat›r›mlar›n› s›n›rlayacaklar›n› söyledi. “Yap›sal reformlar› hayata geçirmek” amac› tafl›d›¤› belirtilen ve 1 Ekim’den itibaren uygulanmaya bafllanacak yeni ekonomik programda öne ç›kan bafll›klar flöyle: “Esnek istihdam biçimlerinin yayg›nlaflt›r›lmas›, sa¤l›k hizmet ve harcamalar›n›n etkinlefltirilmesi, tar›msal desteklerin yeniden düzenlenmesi”.

Sermayeye teflvik, eme¤e esnek istihdam Orta Vadeli Program kapsam›nda elektrik ve fleker üretiminin tamamen özellefltirilmesi öngörülürken, telekomünikasyon ve liman iflletmecili¤i alan›nda da kamu pay›n›n azalt›laca¤› belirtildi. Ziraat Bankas›'n›n bir bölüm hissesinin de sat›fla sunulaca¤›n› ve tar›msal desteklerin yeniden düzenlenece¤ini bildiren Babacan, sermayedarlara 2010 y›l›n›n sonuna kadar sunduklar› teflviklerden yararlanma ça¤r›s›nda bulundu. E¤itim, emek ve özellikle sa¤l›k alanlar›nda gerçekleflen neo-liberal dönüflümün h›z kazanmas› anlam›na gelen OVP ve OVMP kapsam›nda “Temel Amaç ve Reform Alanlar›” bafll›¤› alt›nda iflsizlik sorununa sunulan çözüm dikkat çekici. “‹fl dünyas›n›n talep etti¤i nitelikte insan gücü yetifltirilmesine h›z verilecektir”, “esnek istihdam biçimleri yayg›nlaflt›r›lacakt›r” ifadeleri eme¤e dair politikas›n›n içeri¤ini aç›klamaktad›r. Bunan göre e¤itimde özel sektörün teflvik edilmesi ve meslek yüksek okullar›n›n özel sektörün kat›l›m› ile yeniden örgütlenmesi söz konusu. “Esnek istihdam” ifade-

ÖNCÜ KADIN

si ile iflgücü piyasalar›nda eme¤i sermayeye karfl› koruyan tüm kurumsal, yasal düzenlemelerin ad›m ad›m tasfiyesinin h›zland›¤› aç›kça ortaya ç›k›yor. “Yerel yönetimlerin öz gelirlerini art›ran ve sa¤l›k harcamalar›n› s›n›rland›rmaya yönelik düzenlemeler yap›laca¤›” aç›kça ilan edilen programda, OVP ile yerel yönetim hizmetlerine; elektrik, su, do¤al gaz, ulafl›m ve di¤er tüm belediye hizmetlerine yeni vergi ve zamlara kap›, sonuna kadar aç›lm›fl oluyor.

Emekçiye hastalanmak pahal›lafl›yor Emekçilere yeni yükler ve zamlar getiren OVP ile bir yük de 19 Eylül günü Devlet Bakan› Ali Babacan’›n sa¤l›k alan›na dair yapt›¤› aç›klamalar ile geldi. Bakanlar Kurulu ilaç karfl›lama oranlar›n› düflürerek, Sosyal Güvenlik Kurumu’na ba¤l› sigortal›lar ve yeflil kartl›lar›n tedavi giderlerinde hasta kat›l›m pay› ve ilaç katk› paylar›nda yüzde yüzlük art›fl gerçeklefltirdi. Bu uygulama ile 2010 y›l›nda sa¤l›k harcamalar›nda 3 milyar lira tasarruf hedefleyen hükümet, yoksul kesimin en çok baflvurdu¤u 1. basamak hizmetlerini art›k yeflil kartl›lar için dahi ücretli hale getirdi. Çal›flma Bakan› Ömer Dinçer, “Grip olmufl, üflütmüfl hastan›n hastaneye gitmesi büyük maliyet oluflturuyor. Dengelemeler yaparak bu maliyetleri k›saca¤›z” diyerek kat›l›m paylar›n›n artaca¤›n› zaten bildirmiflti. 1 Ekim’den itibaren geçerli olacak yeni uygulama ile hastalar›n sa¤l›k kurum ve kurulufllar›ndaki ayakta tedavilerine iliflkin hekim ve difl hekimi muayenelerinden birinci basamak sa¤l›k kurulufllar› ve aile hekimli¤i muayenelerinde 2 lira al›nacak. ‹kinci ve üçüncü basamak resmi sa¤l›k kurumlar›ndaki katk› pay› ise 8 liraya ç›kacak. Özel hastanelerdeki 2 liral›k katk› pay› ise 15 liraya ç›kacak.

Köylüye “destek” sona eriyor Krizi aflman›n sanc›s›n› yaflayan hükümet, krizin temel nedeni olan neo-liberal reçetelerin, tekrarland›¤› bu düzenleme ile krizin yükünü bir de köylüye yüklemekten geri kalm›yor. Bayram öncesi aç›klanan yeni düzenleme ile tar›msal destekler yeniden düzenleniyor. Programda, “Tar›msal destekleme ödemeleri sektörde rekabet edebilirli¤i art›rmak ve gelir istikrar›n› sa¤lamak amac›yla alan ve ürün temelinde farkl›laflt›r›lacak, desteklerin idare ve kontrolü, alan bazl› yap›lacakt›r.” deniliyor. Alan bazl› destekleme sistemi, do¤rudan gelir deste¤inde oldu¤u gibi dekar bafl›na ödemeyi öngörüyor. Alan bazl› destekler halen gübre ve mazot deste¤i olarak verilirken, 2010 y›l›nda ilk kez havza bazl› destekleme modeli uygulanacak. Orta Vadeli Program çer-

Rojda DEM‹R Gerçek uzlafl›lamayacak kadar somut ve çarp›t›lmayacak kadar ayan beyand›r. Yeter ki gözler kör olmas›n, bilinçler aç›k olsun. Türkiye–Kuzey Kürdistan “faflizmin” yukar›dan afla¤› devlet biçimi olarak örüldü¤ü bir co¤rafyad›r ve hakim s›n›flar›n ç›karlar›n›n s›n›r›na kadar “demokrasi” vard›r. Ötesinde bask›, ölüm, katliam, iflkence ve hapis vard›r. Onlar›n dillerinden düflürmedi¤i demokrasi burjuva-feodallerin demokrasi anlay›fl›d›r, halk demokrasisi de¤il.

çevesinde sadece 16 üründe prim deste¤i öngörülüyor. Orta Vadeli Program çerçevesinde bu 16 ürün alan bazl› destekleme kapsam›na al›nmas› ise üreticiler için ciddi gelir kayb› anlam›na geliyor. OVP’da ifade edilen “Tar›msal desteklerin yeniden yap›land›r›lmas›” verimlili¤in cezaland›r›lmas› karfl›l›¤›na gelirken, yap›sal dönüflümü hedeflenen di¤er anlalar ise hayvanc›l›k ve su kaynaklar›. Ziraat Bankas›, fleker fabrikalar›n›n ve “su kaynaklar›n›n etkin yönetimi” fleklinde ifade edilen suyun özellefltirilmesi, destekleme politikas›n›n de¤ifltirilmesi ülke tar›m›n› yok etme ve d›fla ba¤›ml› hale getirme amac›n› tafl›yor.

Kendisini “ev k›z›” olarak tan›tan 18 yafl›ndaki Hayriye, okumak istedi¤ini ama babas› ve a¤abeylerinin buna karfl› ç›kt›klar›n› anlatt›ktan sonra, “Ben baflar›l› bir ö¤renciydim. O yüzden ö¤retmenlerim bile görüfltü onlarla. Ama yine de okutmad›lar iflte” diyor. “Yapt›¤›n iflten memnun musun?” sorusuna ise, “Memnun olmay›p da ne yapaca¤›m” diye yan›t veriyor.

Tüm rakamlar düflüflü gösteriyor

“Fabrika bile lise diplomas› istiyor”

Babacan taraf›ndan Orta Vadeli Program’›n aç›klanmas› esnas›nda aç›klanan rakamsal hedeflerin hemen tümü, büyük bir düflüflü, gerileyi ve küçülmeyi iflaret ediyor. Babacan taraf›ndan sat›r aralar›nda ifade edilen hükümet hedeflerine göre flu an yüzde 13 olarak aç›klanan iflsizik, y›l sonunda yüzde 14.8’e yükselecek. Bu y›l Ocak-A¤ustos aylar› aras›nda, geçen y›l›n ayn› dönemine göre yüzde 780 artarak 31.3 milyar TL’ye ulaflan bütçe a盤›n›n y›l sonu itibariyle 62.8 milyar TL’ye t›rmanaca¤› öngörülüyor. Buna paralel, cari a盤›n y›l sonunda 11 milyar dolar, 2010 y›l›nda 18 milyar dolar, 2011’de 22 milyar dolar ve 2012 y›l›nda ise 28 milyar dolara dek artaca¤›n› itiraf eden Babacan, enfalsyonun da y›l sonu itibariyle yüzde 6 s›n›r›na dayanaca¤›n› söyledi!

25 yafl›nda olan Behice ise, yevmiyeyi çok düflük buldu¤unu söyleyerek, geçen sene yapt›klar› küçük çapl› grevi anlat›yor. Behice’nin anlatt›¤›na göre, bu grev sonucunda kendileri kazanm›fl ve ücretlerinde bir miktar art›fl sa¤lanm›fl. Behice de, t›pk› mesai arkadafl› Hayriye gibi okumam›fl. Nedenini sordu¤umuzdaysa, önce derin bir iç çekerek, flunlar› söylüyor: “Maddi imkans›zl›klar yüzünden okuyamad›k. Sadece ilkokulu okuyabildim. Ama fabrika gibi yerler için lise diplomas› istiyorlar. Biz de mecbur burada çal›fl›yoruz.”

IMF programdan memnun OVP ve OVMP’›n aç›klanmas›ndan sadece iki gün sonra yani 18 Eylül günü, Washington’daki IMF merkezinden Türkiye Masas› fiefi Rachel Van Elkan imzas›yla yap›lan bir aç›klama geldi. Aç›klamada AKP hükümetinin “Eknomiye ayn› pencereden bak›yoruz” mesaj›na karfl›l›k “Türk yetkililerinin, ülkenin kamu finansman›ndaki bozulan gidiflat› göreceli olarak tersine çevirmeyi, özel sektördeki faaliyeti art›rmay› ve sa¤lam ekonomik büyümeyi yeniden tesis etmeyi hedefleyen Orta Vadeli Çerçeve Plan›’na iliflkin aç›klamas› cesaret verici” fleklinde takdir mesaj› geldi. Ayn› zamanda aç›klamada, “Türkiye’nin, uzun dönemde ak›ll› bütçe hedefleri oluflturma yönünde mali kural›n sunulmas› plan›n›n da memnuniyetle karfl›land›¤›” ifadesi yer ald›. Aç›kça anlafl›lmaktad›r ki, OVP ve OVMP’den emekçiye düflen; iflsizlik, düflük ücret, ald›¤› hizmetlerin pahal›laflmas› ve sa¤l›k gibi en temel alanda yüzde yüze varan yeni katk› paylar›d›r. Bunlar›n, tüm e¤itim, ulafl›m, iletiflim gibi kamu hizmet anlar›n› kapsayaca¤› ve IMF ile yeni bir stand-by anlaflmas›n›n yap›laca¤› aç›k.

“Eme¤e aç›l›m yok, yapacaklar› da yok!” Behice’den sonra, yaz tatilinde çal›flmaya gelen 21 yafl›ndaki üniversite ö¤rencisi Recep’le sohbet ediyoruz. “Eme¤inizin gasp edildi¤ini düflünüyor musun?” sorumuza; “17 TL gibi sembolik bir ücretle çal›flmam›z, eme¤imizin gasp edildi¤inin apaç›k kan›t›d›r” diyerek yan›t veriyor Recep ve ekliyor: “8-10 saat boyunca, 35-40 derece s›ca¤›n alt›nda baya¤› zorluk çekiyoruz. Ama e¤itim giderlerini karfl›lamak, okumaya devam edebilmek için mecburuz.” Devletin emekçilere yönelik bir fley yap›p yapmayaca¤›n› sordu¤umuzdaysa, flu cevab› al›yoruz: “Her fleye aç›l›m yapsalar bile, eme¤e aç›l›m yok! Kimsenin bunu yapaca¤› da yok!”

Maoist çizginin “iktidar için savafl” buyru¤una kulak verelim

Emekçileri yan›ltmak için “demokrasi”, “özgürlük”, “adalet” ve “eflitlik” kavramlar›n› kullanan hakim s›n›flar, önlerine çektikleri demokrasi perdesinin arkas›nda kendi anlay›fl›lar›n› tepeden t›rna¤a oturtmufl, devlet ayg›t›n› bir bütün olarak buna göre biçimlendirmifllerdir. Bu kavramlar› ise içini boflaltarak kendi iktidarlar›n› korumak için kullanm›fllard›r ve halen daha kullanmaktad›rlar.

lerin ve emekçilerin can, kan bedeliyle yaratm›fl oldu¤u demokratik haklar›n törpülenmesine karfl› koymak ve yeni haklar›n kazan›lmas›n› sa¤layabilmek için devletin karakterinin ve yönetim biçiminin do¤ru tespit edilmesi olmaz ise olmazd›r. Yak›n sürecimizi inceledi¤imizde en basit demokratik hak talebinde bulunman›n gözalt›na al›nma, tutuklanma, iflkence görme ve hatta öldürülmekle sonuçland›¤›n› çokça görebiliriz. Kuflku yok ki, bu sald›r›lar›n önemli bir parças› komünistleri, devrimcileri ve ilericileri hedef alm›flt›r. Ancak yaz›m›z›n bafl›nda belirtti¤imiz gerçek yani faflizm, sadece devrimcilerin, komünistlerin, ilericilerin dünyas›nda yoktur, toplumun her alan›nda varl›¤›n› hissettirmektedir. Devrimci iktidar›n tesisi temel amac›yla demokratik haklar mücadelesini yürüten kurumlar›m›z da bunun bilincindedir ve faaliyetlerini bu çerçevede ele almaktad›r.

Ülkemizde yeni demokrasi perspektifiyle demokratik haklar mücadelesinin yürütülmesini, belirtti¤imiz zeminde ele ald›¤›m›zda, yönetim biçimi meselesi kritik bir yerde durmaktad›r. ‹flçilerin, köylü-

Devrimci hareketlerin görece zay›flad›¤›, reformist güçlerin ise güçlendi¤i bir süreçten geçmekteyiz. Bu süreçte özellikle reformistler, devletin aç›l›mlar›n›n da etkisiyle tozpembe rüyalara dalmaktad›r-

lar. Ve ne yaz›k ki kimi devrimci kesimler de bu rüyalar› ifltahle izlemektedir. Bu sorunun esas kayna¤› baflta komünistlerin ve devrimcilerin reformistlerle ideolojik mücadele yürütmekte eksik kalmas›, kelle say›s›na dayal› bir güç anlafl›ndan hareketle, ittifaklar›nda nispeten zay›f durumdaki devrimcileri de¤il, “kitlesel” görünen reformistleri tercih etmeleridir. Bu durum, bir süre sonra bilinçlerde de bir kar›fl›kl›¤a yol açmaktad›r. Haliyle bahsetti¤imiz gibi reformist e¤ilimler devrimci hareketin gündemine rahatl›kla girebilme f›rsat› da bulabilmektedir. Evet , demokratik haklar mücadelesi mutlaka bin bir çeflit araç kullanmaya, farkl› taktikler gelifltirip süreci devrim için gelifltirmeye aç›kt›r. Fakat bu yap›l›rken iktidar amac› bir an dahi es geçilmemelidir. Aksi halde var›lacak yer, reformizm ve tasfiyecilik batakl›¤› olacakt›r. Sorun devrim sorunudur. Demokrasi de devrim sorunudur. Demokrasiyi burjuva feodallerden, onlar›n yol haritalar›ndan, aç›l›mlar›ndan, emperyalist AB ile entegrasyonundan, emperyalizmin yeni sürecine uygun konumland›r›lmas›ndan ummak fena halde tehlikeli ham bir hayal-

dir. MLM bilimi göstermifltir ki, köklü bir de¤iflim, demokrasi, ba¤›ms›zl›k ve sömürünün sona erece¤i bir düzen, ancak ve ancak devrimci bir y›kma ve yeniden infla etme yoluyla mümkündür. Bu bak›ndan demokrasi için savafl ve bar›fl için savafl politik belirlemeleri hayati bir öneme ve tarihsel-bilimsel bir do¤rulu¤a sahiptir. Savrulmaya aç›k küçük burjuva devrimci çizgi, son kertede bilimsel-komünist devrimci çizgiye evrilmeye ya da bükülerek karfl›t›na evrilmeye mahkumdur. ‹çinden geçti¤imiz tarihsel süreç, karfl› devrimci güçlere karfl› cephemizi herzamankinden daha fazla güçlendirmeyi dayatmaktad›r. Bunun için koflullar son derece uygundur. Yap›lmas› gereken bedelleri ve zorluklar› göze almakt›r. Maoist çizgiyle donanlar dün oldu¤u gibi bugün de, yar›n da bu çizgide yol almay› sürdürmektedir, sürdürecektir. Bu çizginin ve bu çizgiyi sebatla yaflama geçirenlerin ça¤r›s› dün oldu¤u gibi bugün de nettir: ‹ktidar namlunun ucundad›r, devrimci namlular›n ideolojik kuflatma ve fliddetle susturulmak istenmesine karfl› silahlara daha s›k› sar›lal›m.


8

PERSPEKT‹F

2-16 Ekim 2009

Emperyalizm makyaj tazeliyor, faturas› halka kesiliyor dönmesini ifade etmesinin yan› s›ra, finans sektörünün art›k eskisi gibi olmayaca¤›n›n da habercisi.

Geride b›rakt›¤›m›z y›l içerisinde patlak veren ve 2009’da da dünya emperyalist-kapitalist sistemini vurmaya devam eden kriz, dünya dengelerinde önemli bir tak›m de¤iflimlere ebelik etmeye aday. Bu de¤iflimi, G7 ve sonras›nda ise G8 olarak dünya ekonomisinde baflrolü oynayan emperyalist oluflumun, G20’ye dönüflmesine bakarak görmek mümkün. Daha düne kadar kapal› kap›lar arkas›nda, kafa kafaya vererek dünya ekonomisine iliflkin kararlar alan G8 üyesi devletler, gelinen aflamada pençesine düfltükleri yap›sal krizi bir nebze daha öteleyebilme kudretini kendilerinde bulamaman›n sonucunda, aralar›na 12 yeni “baron”u daha alarak G20’yi sahneye ç›kartm›fl bulunuyorlar. Kuflku yok ki G20’ye kap› aralayan bu de¤iflim süreci, emperyalist kapitalizmin, sermayenin tek elde toplanma yönündeki tarihsel dönüflümünün dayatt›¤› bir y›k›m ve bu y›k›ma karfl› emperyalist-kapitalistlerin ömürlerini uzatmak çabalar›n›n bir yans›mas› olarak hayat buluyor. Bu bak›mdan yaflanan de¤iflimin nemenem bir fley oldu¤unu daha berrak bir flekilde görebilmek için geçti¤imiz y›l emperyalist-kapitalist sisteme, onun merkez üssü olan ABD’den güçlü bir tehlike sinyali veren ekonomik krize ve bu krizi müteakip, ABD seçimlerini Obama’n›n kazanm›fl olmas› mevzuuna genel hatlar›yla temas etmek gerekiyor.

Bankalar›n yan›nda IMF, Dünya Bankas›, Birleflmifl Milletler gibi emperyalist kurulufllar da bu de¤iflim ve uzlafl›ya uygun yeni bir biçime kavuflturulacakt›r. Bu de¤iflimin nas›l bir flekil alaca¤› ise, Ekim ay› bafl›nda ‹stanbul’da yap›lacak IMF-Dünya Bankas› zirvesinde belirlenecek. Bu bak›mdan söz konusu zirve, dünya halklar› için uzun vadeli ve y›k›c› bir sald›r› plan›n›n haz›rlanaca¤› kritik bir organizasyon olma niteli¤ini tafl›yor.

G20, de¤iflim ve TC Türk devletinin, emperyalizmin yeni sürecine önderlik eden ABD taraf›ndan ziyadesiyle önemsendi¤i ve de¤iflime haz›rland›¤› art›k hepimizin malumu. Özellikle Ergenekon operasyonu, Kürt aç›l›m›, Ermenistan ile s›n›r kap›s›n›n aç›lmas› haz›rl›¤›, komflu devletlerle iliflkilerin “iyilefltirilmesi”, demokratikleflme söylemlerinin bolca dillendirilmesi; Türk devletinin bu de¤iflime uygun hale getirilmesinin bafll›ca ad›mlar›. Ancak ABD aç›s›ndan Türk devletine, bu de¤iflim sürecinde çok daha kritik bir rol biçilmifl durumda. Bu rolün ikili bir yönü var. Birinci yönünü, Türk devletinin Nabucco, Mavi Ak›m, Güney Ak›m vb enerji nakil hatlar›n›n geçifl üssü haline getirilmesi, Avrupa Birli¤i’nin enerji ihtiyac›n›n bu kanaldan karfl›lanmas› oluflturuyor. Bu konu ABD ve onun öncülük etti¤i de¤iflim için son derece önemli bir nokta. Zira AB’nin iki büyük üyesi Fransa ve Almanya, ABD’nin dayatt›¤› a¤›r sanayi, silah sanayi, petro-kimya gibi alanlardan öte teknoloji, biliflim gibi alanlara yo¤unlaflma ve dünya pazarlar›n›n emperyalizmin s›hhati için birlefltirilmesi meselesine henüz tam anlam›yla evet demifl de¤iller. Dahas› bu iki emperyalist güç, geleneksel devletçi ekonomiyi bir bütün olarak bir yana atmaya yanaflmamakta. Yine Almanya, ekonomisinin temelini oluflturan a¤›r sanayi, silah sanayi gibi bafll›ca gücünü ABD’nin öncülü¤ünü yapt›¤› ve bir anlamda di¤er aktörlere de dayatt›¤› yeni sürece uygun flekilde dönüfltürmeye yanaflmamakta. Çünkü bunun kabulü, ayn› zamanda tüm bu alanlarda ABD tekelini ve hakimiyetini kabul etmek anlam›na geliyor. Bununla birlikte Türk devletinin AB üyeli¤ine karfl› ç›karak, asl›nda Rusya ve çevre devletler ile Ortado¤u ve Afrika devletlerinin ve bu devletlere ait “pazar”lar›n Bat›’ya ba¤lanmas›na engel olmaktad›rlar. ABD ise bu de¤iflimi bir an evvel hayata geçirme niyetinde.

ABD seçimleri: De¤iflim zorunlulu¤unun dayatt›¤› baflkanl›k de¤iflimi Yukar›da dikkat çekti¤imiz emperyalist-kapitalizmin politik hatt›nda yaflanan zorunlu de¤iflimin ilk ürünü, yaflanan kriz nedeniyle emperyalizmin “y›k›lmaz kale” olarak gösterdi¤i Lehman Brothers gibi dünya devi finans devleri ile banka ve daha bir dizi tekelin birbiri ard› s›ra iflas bayra¤› çekmeleri oldu. Yine bu iflaslara paralel bir flekilde, ABD’nin ve krizin vurdu¤u di¤er ülkelerin, do¤unun yükselen sermayesine avuç açmalar›, yaklaflan de¤iflimin do¤um ç›rp›n›fllar› niteli¤indeydi. Zira bu avuç aç›fl; emperyalist-kapitalist sistemin tepesinde bulunan ABD’nin, di¤er emperyalist-kapitalist aktörlerle bir uzlafl› içerisine girmeksizin dolar›n dünya paras› olarak kalmas›n› sa¤layamayaca¤›n›n ve ekonomik bir girdaba kap›laca¤›n›n itiraf›yd›. Baflka bir deyiflle bu avuç aç›fl; emperyalist tekellerin, ulus devlet s›n›rlar›n› zorlamas› ve dünya çap›nda bir tekelleflmeye do¤ru önlenemez gidifli için yol açmas›n›n bir sonucu idi. ABD için burada bir yol ayr›m› söz konusu oldu: Emperyalist tekellerin bu e¤ilimine engel olmaya çal›flmak -ki bu tarih olmakla eflde¤er bir ad›m olacakt› ve özüyle de çeliflmek anlam›na gelecekti- ya da bu e¤ilime boyun e¤mekle birlikte sürece yön veren konumunu korumaya çal›flmak. Tabiat› gere¤i ABD –onu yöneten emperyalist tekeller- ikinci yoldan yürüdüler. Bu noktada dünya ölçe¤inde Bush dönemindeki ABD’nin askeri sald›r›, iflgal merkezli jandarmal›k politikas›n›n bir süre için esnetilmesi ve daha “uzlaflmac›” bir imaj›n tesis edilmesi gerekti. ‹flte burada; ABD’nin yeni politik uzlaflmac› yönelimine uygun bir figür olarak siyahî, köle torunu, Afrikal›, “Müslüman” Barack Hüseyin Obama, emperyalizmin makyaj› olarak görevlendirildi.

Uzlaflmak isteyen sadece ABD mi? Burada yap›lan tercih sadece ABD’nin tercihi de¤ildi flüphesiz. Bir bütün olarak emperyalist-kapitalist güçlerin, kapitalist düzenin bu haliyle devam edemeyece¤i gerçekli¤ini görerek, önünde boyun e¤dikleri söylenebilir. Gerek Rusya’n›n, gerek Çin’in, gerekse AB’nin son dönemlerde s›k s›k dünya ekonomisinin ve siyasetinin “tek kutuplu” yap›dan kurtar›larak, daha genifl bir oluflumun inisiyatifine b›rak›lmas› yönündeki beyanlar› ve ABD’nin de bu talepleri paylafl›yor olmas›, bunun sonucunda G20’nin do¤mufl olmas›, di¤er aktörlerin de uzlafl› istemi içinde olmalar›n›n sonucudur. Elbette emperyalist dünya güçleri aç›s›ndan bu uzlafl› talebi tarihsel bir zorunluluk olarak savunuluyor. Zira y›llard›r emperyalist ülkeler her türlü teknolojik, askeri, finansal üstünlükleri ellerinde tutarak, kendilerine ba¤›ml› ülkeleri sürekli borçland›rd›, üretimden kopartarak ba¤›ml›l›k iliflkisini daha da derinlefltirdi. Bununla birlikte bu ülkelerin gerek milli gelirlerini, gerekse de uluslararas› finans kurulufllar›ndan ald›klar› kredileri de, bu ülkelere silah, teknoloji, kimya, petrol ve di¤er ürünleri satarak ele geçirdiler. Böylece kendilerini, di¤er ülkelere yapt›klar› emperyal operasyonlar› finanse etmeyi sürdürmenin yan› s›ra, söz konusu ülkeleri kendi yörüngelerinde tutmay› baflard›lar. Ancak gelinen durumda bu denge, yine söz konusu emperyalist devletlerin kendi içlerindeki eflitsiz geliflim, rekabet ve karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k nedeniyle sars›lm›fl durumda. Bu de¤iflim süreci, bir anlamda bu olgunun bir yans›mas› niteli¤inde.

ABD-Çin iliflkilerinin de¤iflime etkisi 50 y›la yaklaflan bir süre boyunca emperyalist-kapitalist sistem, Amerika’n›n kabul edilmifl hakimiyetine dayal›yd›. Amerika’n›n tüketim mallar›na duydu¤u ifltahla katlanan büyük nakit para ak›fl›, dünyan›n en büyük üreticilerinden birisi olan Çin’e büyük miktarlarda dolar›n akmas›n› sa¤larken; bunun karfl›l›¤›nda da Çin daha fazla sat›n al›m yapabilmesi için ABD’ye kredi tedarik etti. Hazine yat›r›mlar›n›n de¤erini korumay› ve ihracat temelli ekonomisini ayakta tutmay› amaçlayan Çin, neredeyse

bir trilyon dolar› bulan hazine varl›klar›n› büyük oranda elinde tutma zorunlulu¤u hissetti. Zira Çin’in kasas›nda biriken büyük orandaki ABD dolar›n›n elden ç›kart›lmas› ABD ekonomisinin büyük oranda sars›lmas›na yol açacakt› ki, bu durum, ABD’ye tüketim mallar› satarak ekonomisini “büyütme” imkan› bulabilen Çin için de ciddi bir risk oluflturacakt›. Bu durum kaç›n›lmaz olarak bir yandan, iki ekonominin de giderek artan oranlarda birbirine ba¤›ml› hale gelmesine yol açt›. Öte yandan ise, Çin’in, Amerikan kararlar›na olan ba¤›ml›l›¤›n› azaltmas› gerekti¤ini, ABD’nin ise Çin’e olan finansal ba¤›ml›l›¤›n› azaltmas› gerekti¤ini ortaya koydu.

torlu¤unun yol a¤z›nda konumlanm›fl vaziyette. Özellikle Bat›’n›n enerji ihtiyac›n› karfl›layarak ciddi bir üstünlük elde etmifl olan Rusya, gelinen durumda ABD öncülü¤ündeki emperyalist güçler için uzlafl›lmas› gereken bir di¤er önemli aktör pozisyonunda.

Çin’in, ABD’ye olan ba¤›ml›l›¤›n› azaltma çabas›, onu, Hindistan, Rusya ve Brezilya’yla kendi para biriminde ticaret yapmaya sevk etti. Çin Merkez Bankas› baflkan›n›n, ‘kademeli olarak yeni bir uluslararas› para birimi oluflturulmas›’ önerisi ise Çin’in ABD’den ba¤›ms›z bir güç olarak ilerleme ve dünya hegemonyas›n› elde etme çabas›n›n bir baflka mahsulü oldu. Bu noktada ABD’nin, büyüyen ve ba¤›ml› oldu¤u Çin’i karfl›s›na almamak için yan›na çekmesi zorunlulu¤u ortaya ç›kt›. Bunun sonucu olarak Çin’in dünya ekonomisine daha fazla entegre edilmesi, daha etkin hale getirilmesi bir zorunluluk olarak kendisini dayatt› ve Çin, G20’nin bir bilefleni oldu. Bu hamlenin, ABD aç›s›ndan soruna merhem olmayaca¤› kesin. Çünkü Çin, giderek komflu devletler ve hatta di¤er k›talardaki devletlerle ekonomik, askeri, teknolojik alanlar ile enerji alanlar›nda son derece güçlü iliflkiler gelifltiriyor ve bu iliflkiler içerisine girdi¤i ülkeleri bir m›knat›s gibi çekerek yörüngesine yerlefltiriyor. Bu ülkelerin Çin pazar›na olan ba¤›ml›l›¤›n›n artmas› sebebiyle Çin’in siyasi etkisi artarken; Çin’in Amerikan pazar›na olan ba¤›ml›l›¤› azal›yor.

‹flte burada, uluslararas› iliflkilerin çekim merkezi Asya’ya kayarken ve Amerika hegemonyadan uzak fakat emperyal liderlikle uyum gösteren yeni bir rol üstlenirken ABD’nin; Çin’in, Rusya’n›n, Hindistan’›n vb’nin yak›n iflbirli¤ine dayanan; fakat ayn› zamanda da Pasifik’e s›n›r› olan di¤er ülkelerin kendi hedeflerine ulaflabilmesine imkan tan›yacak derecede kapsaml› bir Pasifik inflas›n› ortaya koyan bir bak›fla ihtiyac› vard›. Bu ihtiyaç, ayn› zamanda karfl› tarafta duran ABD ve çeperindeki emperyalist devletler d›fl›ndaki emperyalist aktörler için de bir ihtiyaç idi. ‹flte G20’nin oluflturulmas› bu karfl›l›kl› ihtiyaç ve uzlafl›n›n bir sonucudur. ABD Devlet Baflkan› Obama’n›n; “Küresel krize, günün dayatt›¤› acil ihtiyaçlara ve sorunlara 20. yüzy›l›n bak›fl aç›s›, yaklafl›m› ve politikalar›yla cevap olmam›z mümkün de¤ildir” demesi durumu özetler niteliktedir. Benzer flekilde Rusya Devlet Baflkan› Medvedev’in G20 zirvesinde sarf etti¤i flu sözler de ayn› gerçekli¤in beyan› durumundad›r: “Dünyada sadece 20 ülke yok, 20 ekonomi yok ve bu yüzden biz, bu 20 ülkenin geri kalan ülkelerle nas›l daha etkin bir flekilde çal›flabilece¤ini düflünmek zorunday›z.”

ABD-Rusya iliflkilerinin de¤iflime etkisi

Bankalara neflter vuruluyor

Uzun y›llar boyunca Rusya’y› kendisinin en büyük rakibi olarak gören ve kuflatmaya çal›flan ABD, halen bu politikas›n› sürdürüyor. Ne var ki, Rusya, y›llar öncesinin Rusya’s› de¤il. Askeri, ekonomik, siyasi olarak önemli bir toparlanma yaflam›fl, enerji zenginli¤ini, uluslararas› güçlerle rekabette ustaca kullanm›fl ve hat›r› say›l›r bir yol kat ederek bugün art›k “emperyalist arenada ben de var›m” diyecek duruma gelmifltir. Dünyan›n bafll›ca silah sat›c›s› ve enerji tedarikçisi konumundaki Rusya, bölgesinde Çin ile birlikte kuruculu¤unu yapt›¤› fiangay ‹flbirli¤i Örgütü gibi oluflumlarla ciddi bir siyasal aktör konumuna yükselmifl olan Rusya, ABD’nin emperyal impara-

G20 zirvesinde masaya yat›r›lan konular da, emperyalistler aras›ndaki uzlafl›n›n ve emperyalist-kapitalist sistemin politikas›nda yaflanacak olan de¤iflimin ne yönde olaca¤›n›n ipuçlar›n› veriyor. Zirvede, geçti¤imiz y›l ABD’de patlak veren krizin sorumlusu olarak ilan edilen finans kurulufllar›n›n -esas›nda da bankalar›n- yeni bir düzenlemeye tabi tutulmas› üzerinden mutabakat sa¤land›. Buna göre G20 üyesi devletler, bankalar›ndaki kay›t d›fl› ve at›l para sahiplerini aç›klayacak, bununla da yetinmeyerek bu kifli-flirketleri, paralar›n› aktif flekilde ekonomiye yat›rmalar› için bask› uygulanacak. Bu, finans kurulufllar›nda duran trilyonlarca dolar›n piyasaya

Bu iki ülkenin yan› s›ra Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve ABD emperyalizminin önümüzdeki süreçte kilit bir rol atfetti¤i TC de bu uzlafl› ve de¤iflimin birer tamamlay›c› parças› olarak konumland›r›ld›lar. Sözünü etti¤imiz bu ülkelerde, emperyalizmin bu politik de¤ifliminin yol açt›¤› bir dizi önemli de¤iflimin yaflanaca¤›n›, ülkemizde yaflanan de¤iflimlere bakarak söylemek mümkün.

ABD, Fransa ve Almanya’y› de¤iflime ikna edebilmek için, bu iki emperyalist devletin zay›f karn› olan enerjiyi etkin bir flekilde kullanmak istiyor. ‹flte tam bu nokta Türk devletini bafll›ca enerji geçifl noktas› haline getirmek suretiyle, Fransa ve Almanya’dan, Türk devletinin AB üyeli¤ine vize almay› amaçl›yor. Bu durum, Türk devletini ABD ve bu de¤iflim süreci için önemli k›lan birinci neden. ‹kinci neden ise ABD’nin bu de¤iflim sürecinin ard›ndan baflta Ortado¤u, Afrika ve Asya’da yeni bir emperyal dalafla, iflgal ve savafla haz›rlan›yor olmas› nedeniyle Türk devletini askeri bak›mdan donatmas› ve bölgenin önde gelen güçlerinden birisi haline getirmek istemesidir. Türk devletinin yak›n zamanda aç›klad›¤› ABD’den Patriot füzelerinin al›naca¤› yönündeki aç›klama, denizalt› al›m çabas›, k›sa bir süre önce ç›k say›da savafl uça¤›n›n al›nmas›, Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤’un aç›klad›¤› savafl helikopteri al›m›, insans›z casus uçaklar›n›n al›nmak istenmesi, bunlar›n yan› s›ra silah üretimi ve gelifltirilmesine daha bir yo¤unluk verilmesi tam da ABD’nin, Türk devletini bölgede etkin bir silahl› güç olarak konumland›rma ihtiyac›n›n sonucudur. ‹flte bu iki neden Türk devletini ABD için ve onun öncülü¤ünü yapt›¤› de¤iflim için önemli k›l›yor. Bu bak›mdan güçlü bir ekonomiye sahip olmayan Türk devletinin G20’ye al›nmas› da bu gerçeklik üzerinden okunmal›.

Sonuç olarak Dünya emperyalist-kapitalist sistemi yeni bir kabuk de¤ifltirme sürecine giriyor. Kuflku yok ki bu de¤iflimin haylice yüklü bir ekonomik faturas› olacakt›r. Ve yine hiç kuflku yok ki bu fatura ezilen dünya halklar›na kesilecektir. Önümüzdeki süreçte sendika hakk› da dahil olmak üzere birçok sosyal hak budanarak kufla çevrilecektir. Sa¤l›k alan›nda reform ad› alt›ndaki piyasalaflt›rma sald›r›s›, esnek çal›flman›n yasal hale getirilmesi, toplu sözleflmenin reddedilmesi, sendikalar kanununda yap›lan ve yap›lmas› öngörülen de¤ifliklikler ve daha bir dizi sald›r› bu de¤iflimin bir faturas›d›r. Bu faturan›n daha da kabaraca¤›ndan kuflku duyulmamal›d›r. Elbette ezilen dünya halklar› ve ülkemiz ezilen halklar›na dönük sald›r›lar sadece sosyal alanlada s›n›rl› olmayacakt›r. Zamlar, ücretlerde düflüfller, siyasal haklar›n gasp›, demokratik haklar›n bast›r›lmas› da di¤er sald›r› alanlar› olacakt›r. Böylesine büyük bir de¤iflim ve de¤iflim sald›r›s›n›n geri püskürtülmesi, bizlerin örgütlü karfl› duruflu ile mümkün olabilecektir. Üstelik bu kez aktif ve etkin bir karfl› durufl sergileyemez isek, kaybedeceklerimizin telafisi on y›llar› alacakt›r. Bu bak›mdan sözümüzü söylemenin ve gere¤ini yapman›n tam zaman›d›r. Ekim ay› bafl›nda yap›lacak IMF ve Dünya Bankas› zirvesine karfl› sokaklara ak›p, bu emperyalist sald›r› zirvesini engellemekle ifle bafllamak, isabetli bir ad›m olacakt›r…


GENÇL‹K “IMF ve DB defolun bu ülke bizim”

2-16 Ekim 2009

9

Okullar hapishaneye dönüflüyor Ö¤rencilerin hayat› tehlikede ANKARA- Devletin ‘Okul polisi projesi’ kapsam›nda bir lisede görev yapan polisi, okulun önünde oturan bir ö¤renciyi ‘Sen yabanc› m›s›n?’ diyerek, 10 dakika boyunca dövdü. Polisin fliddetine maruz kalan 16 yafl›ndaki Ayranc› Ticaret Meslek Lisesi 9. s›n›f ö¤rencisi Engin Gümüfl’ün ailesi suç duyurusunda bulundu.

Devrimci-demokratik üniversite ö¤rencileri, IMF ve DB toplant›lar›n› protesto etmek için ‹stanbul Üniversitesi önünde biraraya geldi. “Gençlik ‹stanbul’u IMF’ye dar edecek” yaz›l› pankart açan ö¤renciler, Beyaz›t’tan Dolmabahçe’ye yürümek istedi. Yürüyüfl güzargah›n›n eylem alan› olmad›¤› gerekçesiyle polis barikat›yla karfl›laflan ö¤renciler, polisin tutumunu sloganlarla ve marfllarla protesto etti. Beyaz›t’ta polis taraf›ndan çembere al›narak yürüyüfllerine izin verilmeyen ö¤renciler, buradan da¤›larak Kabatafl’ta tekrar biraraya geldi. Buradan Dolmabahçe’ye yürüyen ö¤renciler, yapt›klar› bas›n aç›klamas› ile IMF ve DB bürokratlar›n›n yapacaklar› toplant›larda halka ve ö¤renci gençli¤e yönelik yeni hak gasplar›n›n karar alt›na al›naca¤›n› belirttiler. “E¤itimin paral› hale getirilmesi, özelleflen üniversiteler, harçlara yap›lan zamlar ve daha birçok sald›r›n›n nedeni, IMF ve Dünya Bankas›’n›n aç›klad›¤› raporlard›r. ‘Mali özerklik’ diyerek e¤itimin tüm masraflar›n›n ö¤rencilere ödettirilmek istenmesi raporun temel arac›d›r” belirlemesinde bulunan ö¤renciler, “Biz gençlik olarak 6-7 ekim’de ‹stanbul’u dört bir yanan kuflatacak, Erdo¤an’›n rüyalar›n› süsleyen vadiyi onlara dar edece¤iz. Hayat›m›z›, gelece¤imizi peflkefl çekmelerine izin vermeyece¤iz” ifadeleri ile aç›klamalar›n› bitirdiler.

Mersin Üniversitesi’nde IMF karfl›t› çal›flma Mersin Üniversitesi’nde okuyan anti-emperyalist ö¤renciler, Çiftlik Köy Yerleflkesi’nde IMF ve DB politikalar› teflhir eden afifl, kufllama ve bildiri da¤›t›m› yapt›lar. Çal›flmalar s›ras›nda yap›lan afiflleri y›rtmaya çal›flan ÖGB’ler ile ö¤renciler aras›nda arbede yafland›. Ö¤rencilerin biraraya gelmesiyle ÖGB’ler da¤›t›ld›. Aralar›nda Demokratik Gençlik Hareketi (DGH)’nin de bulundu¤u IMF karfl›t› ö¤renciler, da¤›tt›klar› bildiri, afifl ve kufllamalarda ‹stanbul’da organize suç örgütlerinin topland›¤›n› belirtilerek, ‹stanbul’u IMF’ye dar edeceklerini belirtiler.

DGH’den halk gençli¤ine ‘karfl›lama’ ça¤r›s› Adana’da Demokratik Gençlik Hareketi liselerde IMF ve DB karfl›t› bildiri da¤›tarak “Halk gençli¤inin anti-emperyalist öfkesini yang›na çevirelim” ça¤r›s› yapt›. DGH çal›flanlar› Erkek Lisesi, Teknik Endüstri Meslek Lisesi, Motor Meslek Lisesi önünde liseli gençlikle bulufltu. Bildiri da¤›tan DGH’liler IMF ve DB’ye iliflkin bilgilendirmeler yapt›.

DGH çal›flan› gözalt›na al›nd› Yeni yasa ile birlikte her liseye polis konuflland›ran devlet uyuflturucu, yozlaflma vb. olaylara kar›flmazken halk gençli¤inin politik örgütlenmelerine karfl› ayn› tavr›n› göstermiyor. Bildiri da¤›t›m›n›n sonlar›na do¤ru okul önünde bekleyen polisin, TMfi ekiplerine haber vermesi sonucu bir DGH çal›flan› gözalt›na al›narak Eski ‹stasyon Karakolu’na götürüldü. Karakolda yaklafl›k bir saat gözalt›nda tutulan DGH çal›flan›na iki milyar para cezas› kesilerek serbest b›rak›ld›.

GENÇ YORUM

Böyle olur devlet güvenli¤i

Milli E¤itim Bakanl›¤› sözde okullar›n güvenli¤ini sa¤lamak için Emniyet Genel Müdürlü¤ü ile imzalad›¤› protokolün hemen ard›ndan liselere polisler yerleflmeye bafllad›. Polis devleti anlay›fl›n› do¤rulayan bu protokol ile polis, güvenlik ad› alt›nda okullarda denetim ve gözetimini artt›rarak iktidar›n› sa¤lamlaflt›racak. Sözde okullar›n güvenli¤ini sa¤lamak, okul d›fl›nda uyuflturucu, çeteleflme gibi olaylara engel olmalar› için görevlendirilen polisler, görevlerini yerine getirmek yerine okulun tüm iflleyifline müdahale ediyor ve yetkilerini afl›yor. Okulun kendi yönetiminin bile uygulanmayaca¤› anlam›na gelen, bu uygulama ile okul yönetimi, Emniyet Genel Müdürlü¤ü’nün ön gördü¤ü protokol ile uzlaflmak zorunda b›rak›l›yor. Bunda sonra ö¤rencilerin her hareketi denetim alt›nda olacak.

yüzy›l sonlar›nda tasarlanan hapishane modelini

‘Kanun da benim, yönetmelik de’: Ankara’da ‹n-

mundaki ö¤renciler kendilerini sürekli bask› alt›n-

cesu bölgesindeki bir liseye konumland›r›lan ‘sivil polisler’in, yan taraf›ndaki ilkö¤retim okulunun kantininin iflleyifline müdahale etti¤i E¤itim-Sen’li ö¤retmenler taraf›ndan tespit edildi. Lise ö¤rencilerinin ilkö¤retimin kantininden al›fl verifl yapmas›na engel olan sivil polisin ö¤rencileri tehdit etti¤ini bildiren ö¤retmenler, yaflanan tart›flmalar üzerine sivil polisin “burada kanun da, yönetmenlik de benim” dedi¤ini söylediler. E¤itim-Sen’li ö¤retmenlerin yapt›klar› aç›klamaya göre sivil k›yafetleriyle insanlara emirler ya¤d›ran görevli polis, kimli¤i ve ismi soruldu¤unda yan›t vermedi¤ini söyleyerek “Yaflanan bu durumdan hem ö¤renciler hem de ö¤retmenler ciddi bir flekilde rahats›zd›r” dediler.

gözetleme kulesi olan hapishanede, gardiyan hücredekileri görebilmekte fakat hücredekiler gardiyan› görememektedir. Böylece ne zaman gözetlendiklerini anlayamayan mahkûmlar hareketlerini s›n›rland›rmak zorunda kal›p otokontrollerini güçlendirmektedir. Milli E¤itim Bakanl›¤› ve Emniyet Genel Müdürlü¤ü aras›nda imzalanan protokol bu gözetleme kulesini aratmayacak nitelikte. Bu uygulama sayesinde polis, gardiyan olurken ö¤renciler ise mahkûm konumunda. Zaten 24 saat kameralarla gözetlenen okulda konumlanan polisler gardiyan rolünü üstlenirken ö¤renciler de mah-

‘Polis görevi bu mu’?

kûm rolünü yerine getirecek. Kameralar› destekle-

Engin Gümüfl’ün babas› Halil ve annesi Çiçek Gümüfl E¤itim-Sen ile birlikte yapt›¤› bas›n toplant›s›nda çocuklar›n›n u¤rad›¤› fliddete tepki göstererek, “Bu polisi okula ö¤renci dövmek için mi göndermifller? Çocu¤um sabaha kadar uyuyamad›. Polis benim çocu¤umu ne hakla dövebilir.” E¤itim-Sen 2 No’lu fiube Baflkan› Tu¤rul Çulha ise bas›n toplant›s›nda ‘Okul polisi’ uygulamas›n› elefltirerek, “Okul Polisi uygulamas›yla okullarda güvenli ortam›n sa¤lanmas›na yönelik bir amac›n nas›l gerçeklefltirilece¤i anlafl›l›r gibi de¤il. Çocu¤umuzun yaflad›¤› fiziksel ve psikolojik travman›n sorumlusu, yaflananlar›n sorumlusu Ankara ‹l Milli E¤itim, Ankara Valisi’dir, e¤itimin ve rehber ö¤retmen say›s›n› artt›rmayan Milli E¤itim Bakanl›¤›d›r” sözlerini dile getirdi.

yen polisin gözetimi sayesinde mahkûm konuda ve kontrol alt›nda hissedecek. Sonuçta ö¤renciler sistemin istedi¤i sessiz kuzulara dönüflecek.

‘Okullar›n içinde küçük karakollar kurulacak: E¤itim-Sen’li ö¤retmenler, “Polisler flimdiden bu flekilde müdahale ederken, havalar so¤udu¤unda okullar›n içinde küçük karakollar kuracaklar” dediler. Ö¤retmenler, daha okulun ilk gününde ö¤rencilerin tost al›p yemesine müdahale eden polisin, ileride daha fazlas›n› yapacaklar›n› söyleyerek flunlar› ifade ettiler: “Ö¤rencilere düzgün bir flekilde anlatmay›p, okul idaresiyle bile görüflmeden çocuklara tehditkâr, ben ne diyorsam o olacak tav›rlar› ile gösteren polisin, okulun içine girdi¤inde ne gibi

Okullarda kameradan sonra polis gözetimi: Pro-

müdahalelerde bulunaca¤› ise ciddi s›k›nt›lar›n do-

tokol, ‹ngiliz filozof Jeremy Bentham taraf›ndan 18.

¤aca¤›na iflaret ediyor.”

Söylenmifl sözün eylem vaktidir

Sinan ÇAKIRO⁄LU

Emperyalist yay›lmac›l›k; dünya ve Ortado¤u çeliflkilerini, nüfuz alanlar›n› ve konumlar›n› sa¤lamlaflt›rma çerçevesinde ele al›p bölgeyi yeniden yap›land›r›yor. Hepimiz biliyoruz ki Türk devleti 60 y›ld›r ABD’nin en sad›k ufla¤› konumundad›r. Kuflkusuz yeni görevler için de haz›r beklemektedir. Lakin Türk devletini, dönem dönem uflakl›k rolünde zor durumda b›rakan büyük bir sorun vard›r. Bu Türk devletinin tabular›n› sarsan Kürt ulusal sorunudur. Baz›lar› Kürt ulusal sorununu Türkiye-Kuzey Kürdistan ya da bölge ile s›n›rl› bir sorun olarak görebilir, ama 20 yüzy›lda oldu¤u gibi günümüzde de dünyada herhangi politik ve siyasi bir sorun emperyalizm hesaba kat›lmadan düflünülemez ve tart›fl›lamaz. Böyle konduktan sonra, Kürt ulusal sorunu dün oldu¤u gibi bugün de bir dünya sorunudur. Kürdistan 1920’lerde emperyalistler taraf›ndan 4 parçaya bölünürken de bir dünya sorunuydu; bugün Kürdistan ba¤›ms›zl›k mücadelesinin yeniden ayn› güçlerin ortakl›¤›yla, asimilatör TC ile topra¤a gömülme sald›r›s›yla da bir dünya sorunudur. Bugün, ayd›nlar›n, burjuva liberallerin çevre ve siyasi yap›lanmalar›n yazd›klar› ve konufltuklar› bir gündem mevcuttur: Kürt Aç›l›m›. Her s›n›f›n kendine göre bir Kürt aç›l›m› vard›r. Burjuva feodal iktidar için Kürt aç›l›m›; ulusal hareketin silahl› güçlerinin tasfiyesidir. Kürtleri devletle bar›fl›k hale getirmek, Türk hakim s›n›flar›n›n ç›karlar›n› garantilemek, sömürü çarklar›n› sürdürmektir. Egemenlerin ‘bar›fl›’, onlar›n ç›karlar›d›r da. Bu flafl›rt›c› da de¤ildir. Ulusal hareket aç›s›ndan Kürt aç›l›m›; daralt›lm›fl talepler ileri sürüp ba¤›ms›zl›ktan vazgeçmek ve silah b›rakmaya ha-

and›r›yor. Sekizgen düzende olup tam ortas›nda

Ankara Numune E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’nden rapor alan Engin Gümüfl, ailesi ve E¤itim-Sen 2 No’lu flube yöneticileriyle bas›n aç›klamas› yapt›. Gümüfl okulunda yaflad›klar›n› flöyle anlatt›: “Okuldan bir fleyler almak için d›flar› ç›kt›¤›mda dersi bofl olan bir arkadafl›ma rastlad›m, onunla otururken polis memuru yan›m›za gelerek, bana ‘Sen kimsin, yabanc› m›s›n?’ diye sordu. Ben polis oldu¤unu bilmeyerek ‘Hay›r hocam bu okulun ö¤rencisiyim’ diye cevap verdim. Daha sonra kendisi bana ‘gel buraya’ diyerek yan›na ça¤›rd› ve beni okulun içerisine ald›. Ben ne oldu¤unu bile anlamadan köfleye s›k›flt›rarak bo¤az›ma sar›ld› ve tokatlayarak bana vurmaya bafllad›. Yaklafl›k 10 dakika boyunca beni darp etti.”

z›r oldu¤unu ilan ederek ‘bar›fl’ istemektir. Bunun anlam› anayasal yoldan (reform) k›smi de¤ifliklikler talep etmektir. Bu talepler tabii ki küçümsenemez, nitekim Kürt halk› bu de¤iflimler için bedel ödemeye devam ediyor. Ama büyük remi gözden kaç›rmayal›m. Kürt ulusal sorunu anayasal yollarla çözülecek bir mesele de¤ildir. Halk iktidar›n›n ve devamla sosyalist bir iktidar›n hüküm sürdü¤ü bir Türkiye-Kuzey Kürdistan iddias›yla yola ç›kan komünistler, bu süreçlere çözüm demek bir yana hedefleri u¤runa mücadeleyi tüm kararl›l›klar›yla yükseltirler, yükseltmelidirler. Genel olarak belirtip geçersek baz› devrimci hareketler ‘bar›fl’ sürecinin aktif kat›l›mc›lar› olmuflken kimileri de sessizlikle geçifltirerek bu yanl›fl sürecin parças› olmufllard›r. S›n›f zemininden kopar›lan bir ‘bar›fl’ vulgar revizyonist teori ve pratikle Marksizm’i çarp›tmakt›r. Elbetteki bu süreç ayn› zamanda devrimci ve komünistlerin oportünizmle ayr›fl›m ve netleflme sürecidir. Maoist hareket, devrimci silahl› güçlerin tasviyesine yönelen ‘bar›fl’ sürecini destekleynemez/desteklememifl, bizzati bu sald›r›ya karfl› daha tutarl› mücadele etmenin zorunlulu¤una iflaret ederek kendi konumunu belirlemifltir. Kürt ulusal sorununda komünistlerin do¤ruyu sak›nmadan söylemeleri tek ilkeli siyasettir. Bu konuda yürüttü¤ü ideolojik mücadele hayati önemdedir. Gelecek bu do¤ru temeller üzerinde infla edilecektir; söz karmafl›s›n›n, kaosun, adeta toz duman›n içinde bir ›fl›k gibidir. Her kesim için anlam› ayr› olan bu sürecin komünistler için-

de ayr› bir önemi vard›r. Kuflkusuz bu kuflatma sadece teorik mücadeleyle yar›lamaz. ‘Düflman›n sald›rd›¤› yeri koru, zay›flatmaya çal›flt›¤› kanatlar› güçlendir' bir savafl kural›d›r. Bundan hareketle düflman›n sald›rd›¤› hedef tüm devrimcilerin savunma noktas›d›rolmal›d›r. Tespit fludur: Kürt ulusal hareketinin silahl› devrim güçlerini ortadan kald›rmak, genel olarak silahl› devrim mücadele çizgisini iktidar olma arac›ndan ç›kartmak, ideolojik olarak silahl› mücadele fikrini topra¤a gömmektir. Böyle konduktan sonra tüm devrimci hareketin savunma noktas› belirlenmifltir. Maoist hareket aç›s›ndan, en meflru, en kaç›n›lmaz, en vazgeçilmez iktidar araçlar› olan gerilla mücadelesini savunmak ve pratik olarak güçlendirmektir. Kürtleri ikinci s›n›f gören, alt kültür olarak koyan, siyasal özgürlü¤ünü unutan her türlü fikir tarihin tozlu raflar›na kalkmaya mahkumdur. O halde flimdi gerillalaflmak zaman›d›r. Devrimci zorun 盤›r aç›c› önemini kavramak günün ihtiyac›d›r. Oportünizmle ayn› kulvarda de¤iliz, ayr›fl›m çizgilerimizin belirginleflmesi devrimin yarar›nad›r. Legalist, uzlaflmac› çizgilerin ne dedikleri önemli de¤ildir. Aslolan devrimci rotada ›srard›r. Devrimci siyaset kitlelere tafl›n›nca anlam bulur. Bugün, Kürt ulusunun ba¤›ms›z devlet kurma hakk› fliar› neredeyse duyulamaz olmufltur. Oysa ekonomi, kültür, dil vb geliflmesi bu siyasi kazan›ma s›k› s›k›ya ba¤l›d›r. Ulusal sorun bir kültür sorunu de¤ildir. Kürt ulusu siyasal köleleflmeyi kabul etmedi-etmeyecektir de. O halde Maoistler en temel istek üzerinden sözlerini söylemeli, prati¤ini flekillendirmeli, kampanyalar sürdürebilmelidir.

As›l önemlisi ise; Türkiye-Kuzey Kürdistan’da komünist öncünün kumandas›nda silahl› bir devrim gücünün yarat›labilece¤ine inanmayan küçük burjuva, eklektik, faydac› ve uzlaflmac› yap›lar›n tersine gerilla mücadelesini yükseltmenin yol ve araçlar›n›n yarat›lmas›d›r. Bunun için Maoistlerin yeterli deneyimi mevcuttur. Her zamankinden daha fazla ihtiyaç hissedilen gerilla mücadelesini iyi kavramak gerekir. Silahl› devrim fikri ortadan kald›r›lmak isteniyor, o halde buna en güzel yan›t yine namlunun ucundan verilebilir. ‹lkeli ideolojik durufl, hiçbir koflulda geliflmesi durdurulamayacak bir savafl hatt›yla bulufltu¤unda tasfiyecilik gerçekten darbelenecektir. Bu da Cebo’nun, Baba’n›n Karadeniz’de k›z›llaflan ›srar›n›n Amed’e, Serhat’a ve Botan’a tafl›nmas› demektir. 17’lerin inanc›n› kuflananlar bedelsiz zaferin olamayaca¤›n› çok iyi bilirler. Eylem ve irade birli¤iyle Maoist kitle çizgisi, iktidar olma bilinci, sak›nmay› de¤il ileri at›lmay›, tereddüt etmeyi de¤il komünizm davas›nda can›n› vermeyi emreder. Gerilla savafl› bu bilincin pratikleflmesidir. Bu cepheden yan›t verilmeden puslu havan›n da¤›t›lmas› olanaks›zd›r. Verili koflullar alt›nda, Kürt aç›l›m›, iç bar›fl, toplumsal bar›fl vb hangi biçim alt›nda olursa olsun burjuvazinin ç›kar›, sömürüsünü sürdürebilece¤i bir “bar›fl”tad›r. ‹flçinin, köylünün devrimci iktidar› u¤runa, komünistler iktidar olma araçlar›n› oluflturmak, korumak ve güçlendirmek zorundad›r. Söylenmifl sözün eylem vaktidir.


10

DÜNYA

2-16 Ekim 2009

Hindistan: Maoistlerle savafl› kaybediyoruz Hindistan Baflkan›, ülkede, Maoistlerden etkilenen bölgelerin art›¤›n› ve ülkesinin Maoistlerle olan savafl› gittikçe kaybetti¤ini aç›klad›. Hindistan Baflbakan› Manmohan Singh, ülkesinin ‘Maoistlere karfl› savafl› kaybediyor’ oldu¤unu söyledi. Singh, farkl› eyaletlerden polis müdürlerinin kat›ld›¤› toplant›da yapt›¤› konuflmada, Maoistlerin eylem ve etkinliklerinin artt›¤›n› belirtti. Singh, Yeni Delhi’deki toplant›da flöyle konufltu: "Ben sürekli olarak birçok bak›mdan, sol-kanat afl›r›l›¤›n›n, belki de ülkemizin karfl› karfl›ya kald›¤› en vahim iç güvenlik tehdidini oluflturdu¤unu kabul ettim. Son befl y›ld›r bunu tart›flt›k ve aç›kça ifade etmek gerekir ki bu belaya karfl› istedi¤imiz gibi baflar›l› olamad›k.” Baflbakan, hükümetin elinden gelenin en iyisini yapmas›na ra¤men Maoistlerden etkilenen bölgelerin artt›¤›n› söyledi. Baflbakan, kabile topluluklar› ve k›r yoksullar›n›n yan› s›ra

ayd›nlar ve gençler de dâhil olmak üzere Hint toplumunun büyük bir k›sm› içerisinde Maoistlerin çekicili¤inin artt›¤›n› itiraf etti.

Maoistleri askeri yöntemlerle durdurmak zor Maoistlerin etkin oldu¤u Chattisgarh’ta ayakta kalmaya çal›flan devlet kurumlar›n› ziyaret eden ‹çiflleri Bakan› P. Chidambaram, Maoistlere karfl› askeri güç kullanarak sonuç alman›n gerçekçi olmad›¤›n› söyledi. Chattisgarh’›n giderek sol güçler için tam bir üs haline geldi¤ini itiraf eden Bakan, bu durumun devlet için ciddi bir tehdit oluflturdu¤unu söyledi.

“Yeni bir topyekün sald›r› haz›rl›¤›nday›z” Bakan, Maoistlerle mücadele için yeni bir eylem plan› haz›rl›¤›nda olduklar›n› belirterek, Naksalistlere (Maoistler) karfl› genifl bir propaganda yaparak, kitleleri Maoistlerden kopart-

maya çal›flacaklar›n› söyledi. Üst düzey Maoistleri ele geçirerek, Maoist güçlerin da¤›lmas›na zemin haz›ryacaklar›n› savunan bakan, bu kez sadece askeri sald›r›larla s›n›rl› kal›nmayaca¤›n› aç›klad›. Ne var ki, y›llard›r benzer planlarla Maoistleri yok etmeye çal›flan devlet, her seferinde baflar›s›zl›¤a u¤ramaktan kurtulam›yor. Zira Hindistan’›n yoksul halk›; köylüleri, iflçileri, gençleri, kad›nlar› ülkede demokratik bir iktidar›n kurulmas›, halk›n üzerindeki sömürünün sona ermesi, topraklar›n topraks›z köylülere da¤›t›lmas›, fabrikalar›n halk›n ortak mal› haline getirilmesi gibi taleplerle mücadele eden Maoistlere genifl ölçüde destek sunuyorlar. Ülkedeki yoksul halk için mücadele eden ve demokratik bir halk iktidar› kurmay› amaçlayan Maoistler, Hindistan’› boydan boya geçen genifl bir bölge band›ndaki 182 bölgede son derece etkinler. Baz› bölgelerde fiilen yerel hükümeti de¤ifltirmifl durumdalar ve hükümet kurulufllar›na muhteflem sald›r›lar düzenleyebiliyorlar.

‹flgalciler Afganistan’da kan kaybediyor ABD’nin bafl›n› çekti¤i iflgalci güçler, Afganistan’da kay›p üstüne kay›p veriyor. ‹flgalin bafllad›¤› 2001 y›l›ndan bu yana ölen iflgalci askerlerin say› bin 500’ü bulurken, bu listeye her gün yeni kay›plan ekleniyor.

10 ‹talyan askeri öldü Afganistan'da Taliban güçleri taraf›ndan düzenlenen sald›r›da NATO'ya ba¤l› ‹talyan iflgalci güçleri büyük kay›p verdi. Taliban güçlerinin 18 Eylül’de, Kabil'in merkezinde NATO konvoyuna düzenledi¤i bombal› sald›r›da 10 ‹talyan askerin öldü¤ü ve 15’i ‹talyan askeri olmak üzere 100'e yak›n kiflinin de yaraland›¤› aç›kland›.

Fransa'n›n Afganistan'daki kayb› 33'e yükseldi Afganistan'da 26 Eylül’de düzenlenen sald›r›larda 3 Frans›z askeri hayat›n› kaybetti. Bu ölümlerle Fransa'n›n Afganistan'daki asker kayb› 33'e ç›kt›. Fransa Genelkurmay Baflkan› Christophe Prazuck, askerlerden birine y›ld›r›m çarpt›¤›n›, di¤erlerinin nehir sular›na kap›larak bo¤uldu¤unu öne sürdü. Öte yandan ayn› gün gerçeklefltirilen bir baflka sald›r›da ise ikisi Amerikan askeri olmak üzere 3 NATO askerinin öldü¤ü duyuruldu.

Afganistan'da 5 ABD askeri öldürüldü Afganistan'›n güneyinde 25 Eylül günü düzenlenen sald›r›larda, 5 Amerikan askerinin öldürüldü¤ü bildirildi. ABD ordusu ad›na yap›lan aç›klamada, Afganistan'da Amerikan ve NATO güçlerinin Taliban militanlar›na yönelik operasyonlar› art›rd›¤› bölgede dün düzenlenen ayr› ayr› sald›r›larda 5 Amerikan askerinin öldürüldü¤ü kaydedildi. Aç›klamaya göre, Amerikan askerlerinden 3'ü yol kenar›na yerlefltirilen bombayla düzenlen sald›r›da, biri aç›lan ateflte, biri de devriye görevi s›ras›nda u¤rad›¤› sald›r›da öldü.

ABD, Mana Askeri Üssü’nü kaybediyor

Guetemala’da ölümün ad› açl›k Guetemala büyük bir açl›k krizinin pençesinde. Ülkedeki g›da sorununun kurakl›k, küresel ›s›nma ve ekonomik krizden kaynakland›¤›n› savunan Cumhurbaflkan› Alvaro Colom Caballeros, “g›da k›tl›¤› ile mücadele” için yard›m ça¤r›lar› yap›yor. Aç›klanan araflt›rma sonuçlar›na göre, ülkenin ezici bir bölümünde yaflanan g›da krizi nedeniyle 5 yafl üstündeki her iki çocuktan birisi yetersiz besleniyor. Elbette açl›¤›n pençesinde k›vranan bu çocuklar ve aileleri, ülke nüfusunun yüzde 75’ini oluflturan yoksul kesimin üyeleri. Nüfuslar› 13 milyonu bulan Guetemala yerlileri ise, bu yoksul halk içinde açl›k sorunundan en fazla etkilenen kesimi oluflturuyor. Ülkenin da¤l›k bölgelerinde yaflayan yerliler içerisinde açl›¤a ba¤l› ölüm kol geziyor.

YÖNEL‹M

Her 10 yerli çocuktan 6’s› açl›k nedeniyle 5 yafl›na basmadan hayat›n› kaybediyor. Ülkedeki zengin kesimin elle tutulur bir g›da sorunu yok. Zaten Guetemala Cumhurbaflkan› Caballeros da bunu konuflmas›nda ifade etmekte mahsur görmedi. Yüz y›llard›r baflka devletler taraf›ndan iflgal alt›nda tutulan Guetemala, onlarca y›l boyunca çeflitli emperyelist devletlerin sömürgesi oldu, tüm zenginliklerine el kondu. Ülke, 1839 y›l›nda “ba¤›ms›z”l›¤›n› kazanm›fl görünse de, sömürge durumu biçim de¤ifltirerek devam edegeldi. 1951 y›l›nda cumhurbaflkanl›¤›na seçilen ve kendisini sosyal demokrat olarak tan›mlayan Jacobo Arbenz Guzman, ülkedeki Amerikan flirketleri ile Guetemalal› zengin elitin elindeki toprak ve flirketlere müdahale

Kaz›m C‹HAN

Araflt›rma ve incelemeye dayanmayan her teori, her tez, her görüfl, k›sacas› her fley kan›tlanmaya muhtaç durumdad›r. Olgulardan yola ç›karak sonuçlara gitmek, nesnel gerçe¤e uygun tek do¤ru diyalektik metottur. Do¤ru sonuçlara ulaflman›n yolu, sonuçlar›n do¤urgan› olan nedenlerden hareket ederek, bunlar› diyalektik ba¤ içinde bir araya getirip bütüne varmakla mümkündür. Sonuçlar›n do¤rulu¤undan emin olman›n yolu ise, bunlar›n sosyal pratik taraf›ndan desteklenerek ispatlanmalar›d›r. Bu ifllemlerden yoksun olan en iddial› kurgunun dahi güvenilirli¤i kesinlikle tart›flmal›d›r. Diyalektik yöntem, nedenlerden sonuçlara var›p, sonuçlardan nedenlere do¤ru gelmeyi-bakmay› öngörürken; meta-fizik idealist yöntem, nedenlere bakmaks›z›n salt sonuçlarla ilgilenir. Tekrar edelim ki, nedenleri göz ard› ederek salt sonuçlarla ilgilenmek fleyleri-geliflmeleri aç›klamaya yetmez ve yanl›fla düflmekten sak›namaz. Nesnel gerçe¤i inkar ederek yaln›zca istedi¤imiz sonuçlar› veya kafam›zdaki sübjektif varg›lar› do¤rulamaya çal›flmak, gerçek yaflam karfl›s›nda tökezlemekten kurtulamaz. ‹dealist felsefeyi temel alan yaklafl›m tam da böyledir. Tüm gerici s›n›flar iktidar ve di¤er ç›karlar›n› muhafaza etmek için böyle yapar, bu felsefeye dayan›rlar. Olgular› ve geliflmeleri inkar ederek iktidarlar›n› korumaya çal›fl›rlar. Ya da olgu ve geliflmeleri, nesnel gerçekten kopararak yorumlar, bunlar› kendi s›n›f ç›karlar›na do¤ru yontarlar. Devrimci s›n›flar ise olaylar› ele al›rken, gerçek geliflmeleri görür, buna uygun olan yolu takip ederler. Fikirlerini objektif gerçe¤in yerine koymazlar. Tam tersine, fikirlerini objektif gerçe¤e uygun oluflturur, sonuçlara böyle var›rlar. Ve devrimci gerçek, devrimci s›n›flar›n ç›karlar›na uygundur. Dolay›s›yla ileri do¤ru olan geliflmelere ya da olgular›n gösterdi¤i sonuçlara göre hareket etmeyi s›n›f ç›karlar›na uygun olarak benimserler. Lenin, emperyalizm tespitini yaparken ya da bu sonuca var›rken tamamen geliflmeleri takip ederek ve bu geliflmelerin vard›¤› sonuç

ederek bunlar› Guetemala halk›n›n kontrolüne b›rakmak için bir tak›m yasalar ç›kartt›. Önemli say›labilecek bir tak›m pratik ad›mlar da atan Guzman, 1953 y›l›nda ABD’nin istihbarat örgütü CIA taraf›ndan organize edilen bir darbe ile devrildi. Bugün yaflanan kriz de asl›nda ülkenin, emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤›ndan ileri geliyor. Emperyalist devletlerin, dünyan›n yoksul ülkelerini sömürerek, geliflmelerine engel olmalar›, bu ülkelerin ekonomilerini son derece k›r›lgan hale getirmifltir. Yan› s›ra emperyalist ülkeler, kendi flirketleri taraf›ndan üretilen tar›msal ürünleri bu ülkelere satabilmek için bu ülkedeki tar›msal üretimi de büyük oranda bitirmifltir. Guetemala bu durumu yaflayan ülkelerden bafll›cas›d›r ve onun emperyalizme ba¤›ml›l›¤›, bugün açl›¤›n ülkeye ölüm saçmas›na neden olmufltur. Guetemala halk›n›n bu taboyu de¤ifltirmesi, açl›¤›n, zulmün ve ölümün cenderinden kurtulmas› için ba¤›ms›zl›k, özgürlük mücadelesi vermesi ve kendisinin söz sahibi oldu¤u bir yönetim kurmas› tek ç›k›fl yolu olarak önünde duruyor.

Ekvator’da bulunan ve uyuflturucuyla mücadele için kullan›ld›¤› iddia edilen ABD askeri üssü, 10 y›l›n ard›ndan kapat›l›yor. Ekvator D›fliflleri Bakan› Fander Falconi, ülkenin k›y› bölgelerinden Manabi’de yer alan üste yap›lan kutlamalar esnas›nda yapt›¤› konuflmada iki ülke aras›nda 1999 y›l›nda imzalanan anlaflman›n Ekvator Parlamentosu’nun tümü taraf›ndan onaylanmad›¤›n›, aksine D›flifller Komisyonu’nun onay›ndan geçtikten sonra dönemin D›fliflleri Bakan› Heinz Moeller taraf›ndan imzalandi¤ini vurgulad›. Bakan, ba¤›ml›l›k eksenindeki tüm iliflkilerden kaç›nma ve Ekvator topraklar› üzerindeki yabanc›lara ait askeri üslere izin vermeme ça¤r›s›nda bulundu. Ekvator devlet baflkan› Rafael Correa, 2007 y›l›nda ABD’nin bu üssü kullanmas›n› öngören anlaflmay› yenilemeyece¤ini aç›klam›flt›. Benzer flekilde 2008 y›l›nda referandumla onaylanan yeni anayasa da Ekvator topraklar› üzerinde herhangi bir yabanc› askeri üsse izin vermiyor.

Diyalektik metoda uygun olmayan hiçbir fley gerçe¤i yans›tamaz olarak emperyalizm tespitinde bulundu. Vard›¤› tespit, devrimci s›n›flara-proletaryan›n davas›na büyük katk›lar sundu. Proleter dünya devrimi teorisini geliflmelere uygun olarak zenginlefltirip, devrimin gerçeklefltirilmesine büyük avantajlar sundu. Demek ki, devrimci gerçe¤e ya da nesnel geliflmelere uygun hareket etmek devrimci s›n›f ve halklar›n ç›karlar›yla tamamen örtüflmektedir. Geliflmeler ve olgulardan hareket ederek, bilimsel gerçe¤e uygun olan emperyalizm tespiti veya sonucuna var›lmam›fl olsayd›, proletarya ve devrimci halklar burjuvazi karfl›s›nda böyle bir avantaj elde etmemifl olacaklard›. Lenin, olgular›n-geliflmelerin iflaret etti¤i do¤rultuda hareket ederek do¤ru-etkili sonuçlara vard›. Vard›¤› bu sonuçlar devrimci s›n›flar› daha etkin olarak silahland›r›p devrime yürümelerini güçlendirdi. Lenin, proletarya ve devrimci dünyan›n ç›kar› u¤runa hareket etti, bunu baflard› da. Gerici hakim s›n›flar ve burjuvazi nas›l hareket etti? Devletin s›n›flar üstü oldu¤unu, s›n›flar karfl›s›nda tarafs›z ve kay›ts›z oldu¤unu ileri sürdü ve benzeri. Fakat bu iddia nesnel gerçe¤e uymuyordu. Devlet s›n›f karakteri tafl›d›¤› gibi, her defas›nda bu s›n›f özüne uygun davranmaktan geri durmayarak objektif gerçe¤i kaç›n›lmaz olarak ortaya serdi. Toplumlar›n tarihi s›n›f savafl›mlar›yla iktidar mücadelesine tan›kl›k yaparak geliflti. Burjuvazinin, tüm iddias› objektif-nesnel gerçek taraf›ndan yads›nd›. Çünkü bu tezleri geliflmelere, olgulara, gerçeklere uymuyor, onlar›n do¤ru sonucunu ifade etmiyordu. Devrimci gerçe¤e uymayan s›n›f iktidar›n› koruyup sürdürmek için bu zorlama teoride bulunuyorlard›. Ne var ki, s›n›f mücadelelerini engelleme ya da ortadan kald›rma kudreti gösteremedi-gösteremezdi de. Emperyalist burjuvazi son olarak, s›n›f hegemonyas› u¤runa nesnel gerçe¤e ve tüm geliflmelere ayk›r› olarak, “globalleflme”, “küreselleflme” safsatalar›n› ortaya at›p ulus devletin öldü¤ünü, s›n›f çeliflkisi ve ayr›cal›klar›n›n ortadan kalkt›¤›n›, tarihin sonunun geldi¤ini z›r-

valama noktas›na kadar geldi. Geliflme ve olgular bunun tam tersini göstermesine karfl›n, bu gerçe¤e ters olarak ilgili tezleri ileri sürdüler. Böyle bir alg› ve kabullenifli, s›n›f egemenlikleri için yaratmak istemektedirler. Ama nesnel gerçek, emperyalist safsatalardan ayr› fleyler söylemekte-göstermektedir. Ulus devlet bir realite oldu¤u halde bu yok gösterilmek istenmekte, zorlama ve yapay teorilerle istedikleri sonuçlar yarat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Yaz›k ki, devrimci s›n›f hareketi de bu demagojilerden etkilenmektedir. Ulus veya ulusal devletler aras›nda önemli bir iliflki, hukuk, uluslararas› belli bir iç içelik söz konusudur elbet. Belli bir geliflme e¤ilimi mevcuttur. Fakat kavranmas› gereken nokta, emperyalizm koflullar›nda ulus devletin ölmeyece¤i gerçe¤idir. Bu ya da di¤er emperyalist safsatalar gerçe¤e uymad›¤› gibi, ileri sürülen sonuçlar›n emperyalizmin do¤as›na ayk›r› oldu¤u aç›kt›r. Emperyalizmin ulusal çitleri-s›n›rlar› ortadan kald›rarak tek dünya toplumu biçimine uzanmas›, gerek onun iç çeliflkisi gere¤i ve gerekse de s›n›flar mücadelesi realitesine ba¤l› olarak mümkün de¤ildir. Ulus devlet ve buna ba¤l› etrafl› emperyalist demagojinin tamamen zorlamaya dayand›¤›, nesnel gerçekten uzak oldu¤u ve s›n›f ç›karlar›na ba¤l› olarak yaratmak istedikleri sonuçlar oldu¤u aç›kt›r. Emperyalizm koflullar›nda böyle bir geliflmenin gerçekte yaflanamayaca¤›, yaflanan biçimin ise tamamlanamayaca¤›, emperyalizmin kendi özüyle alakal› bir meseledir. Dünya konjonktüründeki buna dönük geliflme e¤iliminin emperyalizm taraf›ndan temsil edilip tamamlanmas› olas› de¤ildir. Çünkü, ulus devletin ölmesi safsatas›, ulusal s›n›rlar›n ortadan kalkmas› anlam›na geldi¤i gibi, uluslar üzerindeki bask›n›n ve benzeri de ortadan kalkmas› anlam›na gelir ki, emperyalizmden bu beklenemez, tersi beklenir. Ulus devletin ölmesi, uluslararas› tek devlet biçiminin ve hatta dünya çap›nda tek devletin varl›¤› demektir ki, emperyalizm koflullar›nda bunun mümkün olmayaca¤› aç›kt›r. Hangi emperyalist devlet ya da güç

böyle bir fleyi olanakl› k›lar ki. Ulus devletin ölmesi, mevcut devletlerin ortadan kalkmas›n› gerektirir, dillerin, s›n›rlar›n ortadan kalkmas›n› gerektirir. Bu, muazzam geliflme emperyalizm flartlar›nda tasavvur edilemeyece¤i gibi, emperyalizm bu dinami¤e sahip de¤ildir. Sözü edilen tüm geliflmeler sosyalizmin zaferi, ileri geliflip komünist topluma do¤ru evirilmesiyle mümkün ve olanakl›d›r. S›n›flar ve s›n›f mücadeleleri tarihe gömülmeden ulus devletlerin öldü¤ü-ölece¤i ileri sürülemez. Yani, emperyalizm flartlar›nda ulus devletin öldü¤ü veya ölece¤i görüflü, kesinlikle s›n›f çeliflkilerinin ortadan kalkt›¤› ve s›n›flar mücadelesinin tarihe gömüldü¤ü yalan›na dayanmaktad›r. Çünkü, s›n›f çeliflkileri zemininde s›n›flar mücadelesi aktüel olarak kald›¤› müddetçe, devrimlerin gerçekleflmesi ve emperyalist hegemonya d›fl›nda devletlerin örgütlenmesi söz konusu alacakt›r. Yani, o ulusal çit ve s›n›rlar ortadan kalkm›fl olmayacak, kalkma zemini bulmufl olmayacakt›r. Proletarya devrimini gerçeklefltirip iktidar› eline ald›¤›nda gerçeklefltirdi¤i örgütlenme, bu anlamda ulusald›r, ulusal devlet var demektir. Özetle, emperyalist safsatan›n dayand›¤› olgular ve öz geliflmeler, emperyalistlerin vard›¤› sonuçlar› do¤rulayan nitelik ve yeterlilikte de¤ildir. Sonuçlar olgu ve geliflmelerden yoksun olarak sübjektif zorlamalarla yarat›l›p buna uygun ç›karlar›n korunmas› hedeflenmektedir. Emperyalizmin yapt›¤› budur. Emperyalist tezleri besleyen nedenler mevcut olmad›¤› gibi, tez sonuçlar›n›n kendisi de as›ls›zd›r. Di¤er taraftan kimi devrimci geçinen çevre ve kiflilerce; komünizme has geliflmeler, görüngüdeki yan›lsamalarla yorumlan›p, emperyalizmin özü ve niteli¤i atlanarak kurgulanmakta, böylece emperyalizme devrimcilik atfedilmektedir. Hem ideolojik-politik miyopluk ve hem de hipermetropluk bu çevrelerin durumuna denktir. Dolay›s›yla bu teorinin her savunu biçimi özürlü, çürük ve gerçek d›fl›d›r. Niyet ne olursa olsun emperyalist safsata ve demagojilere hizmet edilmektedir.


ANAL‹Z

Ad›m ad›m savafla sürüklenirken durmak m›, durdurmak m›? Ortado¤u, Kafkasya, Güney Asya ve Balkanlar’da savafl çanlar›n›n sesleri iyiden yükseliyor. ABD, hedef ülke ilan etti¤i ‹ran’a karfl› olas› askeri sald›r› planlar›n› hem söyleyip hem hayata geçirirken, ABD ve NATO ba¤›ml›s› Gürcistan ile Rusya aras›nda yeni bir çat›flma tehdidiyle birlikte Karadeniz’deki gerilim de t›rman›yor. Gürcistan’›n, geçti¤imiz y›l yaflanan savafl›n ard›ndan ba¤›ms›zl›¤›n› ilan eden Abhazya’n›n Karadeniz k›y›s› aç›klar›nda baz› gemilere el koymas›, henüz Rusya ile savafl›n›n üzerinden bir y›l geçmemiflken, yeni bir Rusya-Gürcistan savafl›na yol açma riskini büyütüyor. Abhazya Devlet Baflkan› Sergey Bagapfl, Gürcistan’›n tarafs›z sularda sivil gemilere zor kullanarak el koymas›na karfl›l›k vermesi ve gerekirse Gürcü sahil güvenlik botlar›n› bat›rmas› için Abhazya donanmas›na emir verdi. Gürcü donanmas› ve sahil güvenlik gücünün ABD ve NATO taraf›ndan e¤itiliyor olmas›, Abhazya’n›n ise Rusya taraf›ndan korunmas› bu çat›flma olas›l›¤›n›n do¤uraca¤› y›k›m› daha da büyütme potansiyeli tafl›yor. Rus D›fliflleri Bakanl›¤› Sözcüsü’nün, Gürcistan’›n Abhazya’ya giden gemilere el koymas›na tepki göstererek, “Bölgedeki askeri ve siyasi durumu kötülefltirerek riske giriyorlar ve ciddi silahl› olaylara sebep olabilirler” fleklindeki ç›k›fl› da bu tehlikenin bir iflareti olarak okunmal›. Ki, sözcünün bu aç›klamas›n›n ard›ndan Rusya, 15 Eylül’de, Rusya s›n›r güçlerinin Abhazya’n›n karasular› s›n›r›n› ihlal eden tüm gemileri durduraca¤›n› duyurdu. Abhazya’y› denizden kuflatmaya çal›flan Gürcistan’daki mevut iktidar, Rusya’n›n hem anlaflma hem de ulusal ç›karlar› bak›m›ndan buna karfl›l›k vermek zorunda oldu¤unun tamamen fark›nda. Rusya’yla son çat›flmas›nda, geçen sene A¤ustos ay›ndaki befl günlük savaflta bozguna u¤rayan Tiflis, ABD ve NATO’dan destek garantisi olmaks›z›n flimdiki gibi hareketleri göze alacak pozisyonda de¤il. Dolay›s›yla bu ç›k›fllar ve Abhazya’ya giden gemilere el koyma olaylar›n›n ard›nda ABD’nin oldu¤u genifl kesimlerce dillendiriliyor. Hat›rlanaca¤› üzere geçen seneki savafl›n sona ermesinden günler sonra o zamanki senatör, flimdinin ABD Baflkan Yard›mc›s› Joseph Biden Gürcü baflkentine uçarak ülkeye 1 milyar dolar yard›m sözü verdi ve böylece Gürcistan’›, M›s›r ve ‹srail’in ard›ndan en fazla Amerikan d›fl yard›m› alan üçüncü ülke yapt›.

Gürcistan-Rusya savafl›n›n hemen ard›ndan, A¤ustos 2008’de, ABD ve NATO gemileri Karadeniz’e akt›lar ve Amerikan gemileri Washington’un sivil yard›m olarak aç›klad›¤› fakat Rus kaynaklar›n›n çat›flmada kaybedilmifl askeri teçhizat›n yerine yenilerini içerdi¤inden flüphelendi¤i mallar›n› ulaflt›rmak üzere Gürcü liman kentleri Batum ve Poti’ye gittiler. Ayn› süreçte NATO, befl günlük savaflta Gürcistan askeri altyap›s›n›n u¤rad›¤› zarar› tespit etmek üzere Gürcistan’a bir heyet yollad›. Bunu takiben ABD ile Gürcistan aras›nda Stratejik Ortakl›k Belgesi’nin onayland›¤› duyuruldu. Eylül ay› bafllar›nda Gürcistan’a dönük ABD ve NATO destek ad›mlar›na bir yenisi eklendi. En üst düzeyde NATO savunma ve lojistik uzmanlar›ndan oluflan bir heyet 9 Eylül’de “Gürcistan Silahl› Kuvvetleri’nin geliflimine destek vermek için” Gürcistan’› ziyaret etti. ABD ve NATO’nun arka ç›kt›klar› Gürcistan ile ‹ran’›n komflusu Azerbaycan aras›nda geniflleyen askeri iflbirli¤i, bütünüyle Karadeniz ve bir bütün olarak Kafkas bölgelerindeki ABD-NATO’nun genel askeri planlar› ile ve dahas› ‹ran’a karfl› savafl ile ba¤lant›l›d›r. Bu genel plan›n önemli bir aya¤› olan Bulgaristan ve Romanya’daki ABD üsleri, Sofya Haber Ajans› taraf›ndan a盤a ç›kart›lm›flt›. Ajans, “Bulgaristan’daki iki ve Romanya’n›n Karadeniz k›y›s›ndaki bir hava üssünün ‹ran’a bir sald›r› için kullanabilece¤i”ni yazd›¤›nda, her iki devlet de susarak, bu bilgiyi do¤rulad›lar. 2004 y›l›nda NATO’ya üye olan bu iki devlet, o tarihten bu yana ABD ve NATO’nun s›n›rs›z eriflim kazand›¤› Bulgaristan’daki üç ve Romanya’daki dört askeri üssü, tüm bir yelpazede askeri harekatlar için kullan›ma açm›fl durumdalar. Bu iki ülkedeki ABD ve NATO üslerini, ülkemizdeki, Gürcistan’daki ve yak›n gelecekte kurulmas› kesinleflen Ukrayna’daki üslerle birlikte de¤erlendirdi¤imizde, ABD ve müttefiklerinin Karadeniz’i sadece Rusya k›y›s›n›n ittifak taraf›ndan kontrol edilmedi¤i bir NATO bölgesine dönüfltürmek için çabalad›klar› görülecektir. Rusya’n›n komflusu Moldova’da meclis sözcüsü Mihail Ghimpu, aç›k bir flekilde Romanya’yla birleflmekten, yani onun taraf›ndan yutulmaktan söz ediyor ve bunu savunuyor. Moldova’dan ayr›lm›fl olan ve 1.200 Rus askerinin bulundu¤u Pridnestrovyan Moldova Cumhuriyeti ise, 1990’da Moldova’dan tam da Roman-

ya’n›n içine çekilme tehdidi yüzünden, binlerce kiflinin ölümüyle sonuçlanan bir çat›flman›n ard›ndan ayr›ld›¤›n› ilan etmiflti. Romanya art›k bir NATO üyesi ve Moldova’da iç savafl ç›kmas› ya da Moldova ile Pridnestrovyan Moldova Cumhuriyeti aras›nda çat›flma ç›kmas› ve Romanya’n›n birliklerini göndermesi durumunda NATO da duruma askeri olarak kat›labilir, ki bu da Rusya ile karfl› karfl›ya gelme sonucunu do¤urabilir. Asl›nda Avrasya bölgesindeki birçok noktada, ABD ve NATO taraf›ndan -yer yer AB, Çin ve Rusya taraf›ndan da- sorunlu bölgeler kafl›narak genifl çapl› bir çat›flman›n önü aç›l›yor. Gürcistan-Güney Osetya ve Abhazya sorunlar›n›n, Azarbeycan ile Ermenistan aras›ndaki Da¤l›k Karaba¤ sorunun, Moldova ve Ukrayna ile Pridnestrovyan Moldova Cumhuriyeti aras›daki sorunun kafl›nmas› buna verilebilecek bafll›ca örneklerdir. Bu tabloya bak›ld›¤›nda, söz konusu bölgelere dönük toplu ya da pefl pefle geliflecek bir sald›r› haz›rl›¤›n›n yap›ld›¤›n› ve bunun bütün Kafkasya ve Karadeniz bölgesini tutuflturacak bir atefle yol açaca¤›n› söylemek mümkün. Bu çat›flmalar›n ‹ran’a dönük bir sad›r› ile tetiklenmesi olas›. Ne var ki ‹ran’›n Rusya ve Çin ile olan iliflkileri durumu bir nebze de olsa güçlefltiriyor. Zira ‹ran’›n ana nükleer reaktörü Buflehr’de kuruluyor ve herhangi bir ABD ve ‹srail bombard›man› ya da füze sald›r›s›n›n ilk hedefi olacak olan bu tesisin etraf›nda yaflayan 3700 Rus uzman, teknisyen ve aileleri var. Bu nedenle durum biraz hassas bir denge üzerinde ilerliyor. Bilindi¤i gibi ABD’nin ‹ran’a dönük bir sald›r› haz›rl›¤›nda oldu¤u yaklafl›k 8 y›ld›r konufluluyor. Daha önceleri bu sald›r›n›n, ABD taraf›ndan Basra Körfezi’ndeki uçak gemileri, Irak ve ülkemiz üzerinden uçacak uzun menzilli ‹srail bombard›man uçaklar› yoluyla yap›laca¤› varsay›l›yordu. Ne var ki aradan geçen zaman zarf›ndan ABD ve NATO müttefikleri ülkemizde zaten sahip olduklar›n›n yan› s›ra Irak, Afganistan, Pakistan, K›rg›zistan ve Tacikistan’da da hava üsleri elde ettiler ve bu ülkelerin tamam›n›n ‹ran’la s›n›rlar› var. Böylece ABD ve AB askeri varl›klar›n› Karadeniz’de Bulgaristan, Gürcistan ve Romanya’ya ve ‹ran’›n kuzeydo¤u s›n›r›ndaki Hazar Denizi’nde Azerbaycan’a geniflletmifl oldular. Dolay›s›yla mevcut tabloya bak›ld›¤›nda, ‹ran’a karfl› gerçeklefltirilmesi art›k çok daha yak›n duran askeri sald›r›, bu ülkeye daha önce öngörülenden çok daha yak›n mevkilerden hava ve füze sald›r›lar› içerebilir. ABD, geride b›rakt›¤›m›z hafta içerisinde ‹ran’la s›n›r› olan tek NATO üyesi durumundaki Türk devletine; on iki noktaya yerlefltirilmek üzere 8 milyar dolar de¤erindeki gelifltirilmifl ve daha uzun menzilli PAC-3 (Patriot Advance Capability-3) füzelerinden 300 adet satmak istedi¤ini duyurdu. Bunun yan›nda gözlerden kaç›r›lan bir baflka önemli geliflme daha yafland›. Türk devleti, NATO AWACS (Hava Uyar› ve Kontrol Sistemleri) uçaklar›n›n Konya’daki Ana Jet Üssü’nde konuflland›r›labilece¤ini aç›klad›. Biraz haf›zam›z› yoklad›¤›m›zda AWACS ve Patriot füzelerinin ülkemize en son 2002 sonlar›nda ve 2003 bafllar›nda Irak iflgaline haz›rl›k için gönderildi¤ini hat›rlayaca¤›z. ABD ordusuna ait gazete, 15 Eylül günü bir baflka dikkat çekici geliflmeyi duyurdu. Stars and Stripes isimli gazete, “‹ran kaynama noktas›ndayken ABD, ‹srail güçleri füze savunmalar›n› test edecek” bafll›kl› bir makale yay›nlad›. Makalede, ABD’nin, testler için ‹srail’e bin civar›nda birli¤ini gönderece¤ine yer verilerek, bu tatbikat›n aylard›r süren takviyenin zirve noktas› olaca¤›n› da belgelendi. Ayn› yay›n birkaç gün önce, Pentagon’un 173. Hava Tugay› ve 12. Savafl Uça¤› Tugay›’yla geçen hafta Almanya’da “ABD ordusu taraf›ndan flimdiye dek ABD d›fl›nda yap›lm›fl bu tip en büyük tatbikat” olan genifl ölçekli bir “isyana karfl› koyma tatbikat›” yapt›¤›n› duyurdu. ‹ki birli¤in, ‹ran’a dönük sald›r›n›n yaklaflt›¤›na dair sinyallerin güçlendi¤i bir süreçte, ‹ran’a s›n›r› olan Afganistan ve Irak’a gitmeye haz›rlan›yor olmas› dikkat çekici. ABD’nin, ‹ran’a dönük sald›r› haz›rl›¤›n›n sonuna gelindi¤i art›k di¤er emperyalist güçlerce de dillendiriliyor. Rusya’n›n NATO elçisi Dimitri Rogozin, bir sene önce Brüksel’deki NATO karargah›nda yap›lan bir bas›n toplant›s›nda; Rus istihbarat›n›n, Gürcü askeri altyap›s›n›, ‹ran’a sald›rmalar› durumunda ABD birliklerine lojistik destek sa¤lamak üzere kullanabilece¤ine dair istihbarat elde ettiklerini söyledi ve ekledi: “Gürcistan’daki gözetleme sistemleri ve hava üslerinin restorasyonu ya bir bütün olarak NATO’nun ya da özel olarak ABD’nin bu bölgedeki baz› hava operasyonlar›na lojistik destek olarak yap›l›yor. Havaalanlar›n›n ve tüm sistemlerin h›zla yeniden infla edilmesi, Gürcistan’dan çok uzak olmayan bir baflka ülkeye –‹ran’› kastediyorkarfl› bir hava operasyonunun planland›¤›n› kan›tl›yor…” Ancak as›l çarp›c› aç›klama geride b›rakt›¤›m›z y›l›n Ekim ay›nda, Rus Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruflev’den geldi. Patruflev, ABD ve NATO’nun Do¤u Avrupa’daki askeri varl›klar›n› art›rma politikas›n›n Rusya üzerinde stratejik askeri üstünlük aray›fl› oldu¤unu belirterek, ABD’nin ‹ran’a sald›rmaya karar vermesi durumunda bölgedeki müttefiklerine ihtiyaç duyaca¤›n› ekledi. Daha da öteye giden Patruflev, “‹ran’a karfl› füze ve bombard›man sald›r›lar› düzenlemeye karar verirse, ABD, sad›k müttefiklere gereksinim duyacak. Ve e¤er Gürcistan bu savafl›n parças› olursa, bu Rusya’n›n ulusal güvenli¤ine ek tehditler yaratacak.” Yorumunda bulunarak, böyle bir durumda Rusya’n›n Gürcistan’a askeri yöneliminin olabilece¤ini aç›kça ifade etmifl oldu. Gürcistan ordusunun ‹srail askerleri taraf›ndan e¤itilmesi, ‹srail’in Gürcistan’a askeri techizat satmas›, AB’nin son aç›klamas›nda Rusya-Gürcistan savafl›nda Gürcistan’› suçlamas›, Çin’in bölgede etkinli¤ini a¤›r ama emin flekilde artt›rmas›, bölgedeki devletler aras›nda var olan sorunlar durumu son derece k›r›lgan hale getirmenin yan› s›ra, bir k›v›lc›mla bölgesel bir savafla da zemin haz›rl›yor. Sonuç olarak, geçti¤imiz on y›ldaki ABD’in Yugoslavya, Afganistan ve Irak’ta ve bu ülkelerin çeperindeki birçok baflka ülkede askeri varl›¤›n› artt›rmas› ile bu üç ülkeye dönük sald›r›s›n› birbirinden ba¤›ms›z görmek mümkün de¤il. Görülmelidir ki, ABD ve müttefikler; iflbirlikçileri her bir müteakip savafl alan›n› bir sonraki sald›rganl›k için s›çrama tahtas› olarak kullanan tutarl› ve hesaplanm›fl bir stratejiyi uyguluyorlar. Bu bak›mdan Türk devletinin alaca¤› aç›klanan 300 adet Patriot füzesini, ABD’nin, bölgemizdeki savafl-iflgal haz›rl›klar›ndan ba¤›ms›z düflünmemek gerekir.

2-16 Ekim 2009

11

ABD’nin ‹ran’a ambargo çabas›, Çin seddine çarpt›

Çin devlet flirketleri, ABD’nin tüm engelleme çabalar›na karfl›n bu ay ‹ran’a petrol sat›fl›na bafllad›lar. Geçti¤imiz y›l bask› yaparak büyük flirketlerin ‹ran’a petrol satmas›n› engelleyen ABD, Çin’in bu ülkeye petrol satmas›n› önleyemedi. Petrol sat›fl› ‹ran’a karfl› uygulanan yapt›r›mlarda yer almad›¤› için herhangi bir hukuka ayk›r›l›k teflkil etmiyor. ‹ranl› yetkililer, Çin’den al›nan petrolün, geçen y›l ABD taraf›ndan engellenen flirketlerden al›nana eflde¤er oldu¤unu aç›klarken, Washington’da bulunan Çinli bir yetkili flunlar› belirtti: “Çinli flirketler ‹ran ile normal ticari faaliyetlerini sürdürüyorlar. BM nezdinde ‹ran’›n nükleer program›yla ilgili yapt›klar›m›z gayet tutarl› ve aç›k. Çin gerekli taraflarla diplomasinin dilini kullanarak bar›flç›l bir çözüm için çal›fl›yor.” Di¤er Asya ve Avrupa petrol flirketleri ve ticari iflletmeler de Tahran’a petrol sat›yorlar. JP Morgan’dan Lawrence Eagles: “Piyasadan iflitti¤imiz tahminlere göre hergün yaklafl›k 30.000 ila 40.000 varil civar›nda petrol 3. flah›slar arac›¤›yla Çin’den ‹ran’a gidiyor.” Bu yorum ‹ran’a petrol arz eden sat›c›lar›n durumunu yans›t›r mahiyette. ‹ran genellikle günde 120.000 varil petrol ithalat ediyor. Petrol piyasas›ndaki tüccarlar bu sevkiyatta rolü olan arac›lar›n ve flirketlerin isimlerini aç›klamad›lar. Yukar›da bahsi geçen sevkiyat d›fl›nda Pekin’in önde gelen petrol flirketleri Sinopec ve CNPC, Tahran ile 4 milyar dolarl›k bir petrol anlaflmas› imzalam›fllard›. ‹ran dünyan›n enbüyük petrol üreticilerinden biri olsa da, kendi kaynaklar› iflleyecek teknolojiye sahip olmamas›, mevcuttaki tesislerinin eskimifl olmas› nedeniyle d›flar›tan petrol sat›n al›yor. ABD ve baz› yandafl› devletler, ‹ran ekonomisinin en k›r›lgan noktas› olan petrol konusunda ortak hareket ederek ‹ran’›n petrol ithalat›n› k›s›tlamak istiyorlar. Obama göreve gelmeden önce böyle bir hedeften bahsetmifl ve ABD’li diplomatlar BM Güvenlik Konseyi’nde ‹ran’a petrol sat›fl›n›n yasaklanmas›n› tart›flm›fllard›. ‹ran’a petrol sat›fl› gerçeklefltiren uluslar aras› flirketleri cezaland›racak yasa teklifi, ABD kongresinde büyük ço¤unlu¤unun deste¤ini alarak kabul edilmiflti. Bunun üzerine aralar›nda BP’nin de bulundu¤u çok say›da tekel, ‹ran’a petrol sat›fl›n› durdurmufltu.

Avrupa’da süt üreticileri alana ç›kt› Hollanda ve Almanya’da süt üreticileri, Avrupa’da süt fiyatlar›n›n düflmesini protesto etmek için 500 bin litre sütü Hollanda’n›n do¤usundaki Winterswijk’de tarlaya döktüler. Hollanda süt üreticileri kuruluflu Dutch Dairymen Board (DBB) yetkilisi Geert Kroes, eylemlerinin ard›ndan, “Masraflar›m›z› bile ç›karamad›k. Süt üretmek bize pahal›ya patlamaya bafllad›” dedi. Hollanda-Almanya s›n›r›ndaki eylem, süt fiyatlar›n› protesto eden üreticilerin Avrupa çap›nda 40 milyon litre süt dökmesi eyleminin bir parças› olarak yap›ld›.

Saakaflvili: Abhazya bir gün yine Gürcistan’›n olacak BM Genel Kurulu'nda konuflan Saakaflvili, "Zaman alacak ama Abhazya, bir zamanlar oldu¤u gibi yine Gürcistan'›n en güzel k›sm› olacak" dedi. Abhazya'n›n son durumu hakk›nda kara bir tablo çizen Saakaflvili, "Avrupa bugün d›flar›dan bir güç taraf›ndan infla edilen ve Gürcistan'a uzanan yeni bir Berlin duvar›yla bölünmüfl durumdad›r" diyerek, Bat›l› güçlerden Rusya’ya tav›r almalar›n› istedi. Gürcistan'›n A¤ustos 2008'de Güney Osetya'da giriflti¤i operasyonun ard›ndan harekete geçen Rusya, önce Gürcü kuvvetleri püskürterek Gürcistan s›n›rlar›na girmifl, çat›flmalar›n sona ermesinin ard›nd›n da Abhazya ile Güney Osetya'n›n ba¤›ms›zl›¤›n› tan›m›flt›. Abhazya ile Güney Osetya'n›n ba¤›ms›zl›¤› daha sonra Nikaragua ve Venezuela taraf›ndan da tan›nd›.


2-16 Ekim 2009

TEMEL DEM‹RER

12

“Yarat›c›l›k, varolufltaki

GÜNCEL

en büyük isyand›r.”[1]

“Bienalin dünyam›z›n güncel sorunlar›na dikkat çeken, izleyiciyi yeni sorular sormaya yönelten yaklafl›m› var,” diyor; demesine de!

Dikkat, dikkat! Duyduk, duymad›k demeyin!

Soru(n)lar›n ne oldu¤una te¤et geçiyor; evet, evet te¤et geçiyor!

“Her suçlu bir burjuva her burjuva bir suçludur,” diye hayk›ran komünist B. Brecht’ten “mülhem”; Koç Holding’in himmetiyle sahnelenen 11. ‹stanbul Bienali huzurlar›n›zda! Sanat, art›k Koç’un “flefkatli” kollar›nda ve himayesinde… Onunla, “Sanat yap›labilir,” diyenler de var; “Sanat yapt›¤›n› iddia edenler” de! Bu ne kepazelik? Mevlana’n›n, “Her kanat denizi aflamaz” uyar›s›n›; ya da Voltaire’in, “Kendisini baflkalar›n›n kurtarmas›n› bekleyen kifliler yaln›zca kölelerdir,” sözlerini nas›l unutursunuz?!

Bak›n Zeki Coflkun ne diyor: “Masum bir soru: Bienal’in 12 Eylül günü bafllamas› rastlant› m›d›r? 12 Eylül’ün hiç mi hiç zikredilmemesi rastlant›n›n rastlant›s› m›d›r?” Bienali güzelleyenler için bu soru(n) ve benzerleri yan›ts›z kal›yor; Koç’un sponsorlu¤undaki bir “etkin(siz)lik” için bundan daha do¤al ne olabilir ki? Hay›r, bunlar böyleyken; birileri kalk›p da, Ümran Bulut gibi, “Bienaller her zaman toplumsal olan›n yan›ndad›r,” demesin! Her genelleme, her zaman kurtarmaz!

Evet, evet bu ne kepazeliktir!?

Bu sermayenin Bienalidir; bu Bienalde kim, hangi niyetle yer al›rsa als›n; böyledir bu!

Kimilerinin “K›z›l Bienal” dedi¤i fley, “sanat”›n yoksullaflt›r›larak/ yoksunlaflt›r›lmas›d›r sermayedarlar›n himayesinde; kapitalist piyasan›n sanat› metalaflt›ran pazarlamac›l›¤›nda!

Hatta; “Bienaller dünyan›n her yerinde tart›flma konusudur. Herkesi memnun eden bir bienal aramak saçmad›r,” diyen Hasan Bülent Kahraman’›n “maruzat›”na karfl›n böyledir bu!

Bunlar› nas›l unutup/ unutturabilirsiniz!?

Biz bu Bienalde, memnuniyeti de¤il; Bienalin kimin Bienali oldu¤unu tart›fl›yoruz; sonra da bunun gölgelenmemesi gerekti¤inin alt›n› çiziyoruz!

Sermayenin ‹stanbul’daki Bienali’nin kavramsal çerçevesi, Bertolt Brecht’in “Üç Kuruflluk Opera” oyunundaki ünlü flark›s›ndan: “‹nsan neyle yaflar?” sorusu üzerine kurulu... Soru Brecht’e, müzi¤i Kurt Weil’a ait. 80 y›l öncesinin amans›z bir kapitalizm elefltirisi... “Mülkiyet”-“Sermaye”-“Karapara”“Emek”-“Suç”-“Ahlâk”-“H›rs›zl›k” üzerine elefltirel düflünceyi vurgulayan, sorgulamay›, hesaplaflmay› tetikleyen, bellek kayb›n› önleyen bir ders... ‹flte o derste hayk›r›lan: “Say›n Baylar, bize hep ders verirsiniz:/ ‘Aman, günah, ay›p, kötü, yanl›fl.’/ Aç karn›na kuru ö¤üt çekilmez/ Önce doyur beni, ondan sonra konufl./ Sende göbek, bizde ahlâk nedense./ fiimdi bizi iyice dinle bak:/ ‹ster flöyle düflün, ister böyle/ Önce ekmek gelir, arkadan ahlâk./ Art›k vermek gerek, unutmay›n sak›n/ Tüm nimetlerden, pay›n› yoksullar›n./ ‹nsan neyle yaflar: Ezip hiç durmadan/ Soyup, dövüp, yiyip yutarak insanlar›./ Yaflayabilmek için hemen unutmal›/ ‹nsanl›¤›n› unutmal› insan/ Kat› gerçek budur, kaç›n›lmaz./ Kötülük yapmadan yaflanamaz./ Efendiler bize ‘ahlâks›z’ dersiniz/ ‘Kötü kad›n, utanmaz, fahifle’…/ Aç karn›na suçlanmak hiç çekilmez/ Önce doyur beni ondan sonra söyle/ Sende flehvet, bizde edep nedense/ fiimdi bizi iyice dinle bak:/ ‹ster flöyle düflün, ister böyle/ Önce ekmek gelir, ard›ndan ahlâk./ Art›k vermek gerek, unutmay›n sak›n,/ Tüm nimetlerden, pay›n› yoksullar›n!” Evet, evet tüm nimetlerden yoksullar›n pay›n› isteyen bu hayk›r›fl/ 盤l›k; flimdilerde, ve de “sanat ad›na” Koç’un sponsorlu¤una emanet edilmek isteniyor! Birileri bu postmodern illüzyona/ yalana; “Hay›r”, “Olmaz”, “Durdurun bu çirkinli¤i” demeli! “Küresellefl(eme)me” dünyas›nda hayat›m›z kapitalist yalan›n, illüzyonun bombard›man› alt›nda geçiyor. Her türlü bilgiye istedi¤imiz anda ulaflma imkân›n›n yenili¤ini çoktan geride b›rakt›k, art›k her türlü bilginin bize istedi¤i anda ulaflmas› söz konusu. Bu bombard›man›n içinde nitelikli bilgiyi ay›rt etmeye zaman yok. Zihni karmakar›fl›k bir toplum hâline geliyoruz... Yaflad›¤›m›z sözde bilgi bombard›man› içerisinde, her fley gibi bunun üzerine düflünmeye de zaman ay›ram›yoruz. John Berger, ‘K›ymetini Bil Herfleyin’ bafll›kl› yap›t›nda, konuya iliflkin olarak flunlar›n alt›n› özenle çiziyor: “‹nsanlar her yerde -çok farkl› koflullarda- kendilerine ‘Neredeyiz?’ sorusunu soruyor. Bu co¤rafi de¤il, tarihi bir soru. Neler yafl›yoruz? Nereye sürükleniyoruz? Neler kaybettik? Güvenilir bir gelecek öngörüsü olmaks›z›n yaflamaya nas›l devam edece¤iz? ‹nsan ömrünün ötesine uzanan bir tahayyüle sahip olma kabiliyetimizi nas›l yitirdik?”[2] ‹nsan›n, insan; sanat›n, sanat olmaktan ç›kart›ld›¤› bir cinnet kesitinde; sermayenin/ piyasalaflt›r›lman›n müdahalesi; insan ve sanat›, insan ve sanat olmaktan ç›kartm›flken tahayyül ve yarat›, evcillefltirilerek; isyan olmaktan, nisyana tahvil edilmifltir! ‹stanbul’daki Bienal denilen soytar›l›kla yap›lmak istenen de budur… B‹NEAL GÜZELLEMES‹ Kirli ve çirkin, güzellenir mi? Ç›kar› olanlar taraf›ndan “Evet”! Ancak bu kirlinin “kirini” aklamaz; t›pk›, çirkini de (ne denli makyajlarsa makyajlas›n) güzellefltiremeyece¤i gibi… Örne¤in 11. Uluslararas› ‹stanbul Bienali Direktörü Bige Örer,

Bineal mi? “Her suçlu bir burjuv

Nihayet Bienalin s›n›fsal karakterini gölgelemek konusunda bir örnek vermek gerekirse; al›n size Necmiye Alpay’›n laf salatas›: “11. Bienal’le ilgili olarak sanat›n özerkli¤i sona erdi diye yazanlar oldu sözgelimi. ‹yi bir tart›flma. Ancak, flu soru var: Sanat›n özerkli¤i, sunumun özerkli¤iyle mi kaimdi de flimdi yok oldu? Bence öyle de¤il. Sanat›n özerkli¤i, yap›t›n kendi yarat›c›s›ndan da özerkli¤i anlam›na gelir.” Hiç eveleyip, gevelemeyin: “Sanat›n özerkli¤i” de¤il sadece “ba¤›ms›zl›¤›” da; sermayeden/ meta fetiflizminde uzak oldu¤u ve durabildi¤i kadar gerçektir; hepsi bu ve bu kadar; de¤il mi? Bu arada; sak›n ama sak›n ola sponsorlar›n “sanatsever veya hay›rsever” oldu¤undan falan da söz etmeyin! Çünkü Julian Stallabrass’›n ifade etti¤i gibi, “Sanat sponsorlu¤u yapan birçok flirket imaj sorunu yaflar ve kültürel cömertlikle prestijlerini cilalamak isterler. BP’nin Tate Gallery’le uzun süreli ittifak› bunun örne¤idir. Benzer flekilde Alman tütün flirketi Reemstma s›n›rl› say›da üretilen posterler ve paketler arac›l›¤›yla West sigaralar›n tan›tmak için Documenta 9 sergisinin sponsorlu¤unu yapm›flt›r. Wu (Chin-Tao), ABD’de çok önemli bir sanat sponsoru olan sigara flirketi Philip Morris’in çevirdi¤i entrikalara iliflkin çarp›c› bir öykü anlat›r: fiirket New York’ta sigara yasa¤› önerisine muhalefet etmifl ve bu yasak kabul edildi¤i takdirde tüm sanat yard›mlar›n› durduraca¤› tehdidini savurmufltu ancak tehdit ifllemedi... Wu (Chin-Tao) ve Rectanus’un (Mark) iflaret etti¤i üzere flirketler verdikleri paran›n karfl›l›¤›n› misliyle al›r. (...) fiirketler sponsorluk üstenmeden önce karfl›lanmas› gereken özgül talepler öne sürer. (...) Rectanus’a göre sponsorluk karar›n› belirleyen temel ölçütler, kültürel etkinli¤in flirketin hedef kitlesine uygun ve serginin bas›nda yank› uyand›rma olas›l›¤›n›n yüksek olmas› ve kültürel etkinlikte rol alan birey veya gruplar›n tan›t›ma uygun olmas›d›r.”[3]

NEY‹N (SERMAYEN‹N) B‹ENAL‹? Kimse “Neyin Bienali?” (sponsoru) sorusunu gölgelemeye kalk›flmas›n! Bu konuda Direnistanbul’un, ‘11. Uluslararas› ‹stanbul Bienali’nin aç›l›fl›nda yapt›¤› eylem ile da¤›tt›klar› bildiride herkesi ‘Direnal’lerinin bir parças› olmaya ça¤›rmas›, eflyay› ad›yla ça¤›ran cesur bir tav›rd›r. 3 numaral› Antrepo önünde, ‘Direnal’ bildirisi da¤›tan, kendilerine ‘Direnistanbul Kültür Komiserli¤i’ olarak adland›ran protestocular, ana sponsor Koç Grubu baflta olmak üzere, Bienal’e destek veren her kesimi tiye ald›lar: ‹stanbul, ‘‹syanbul’ Eczac›bafl›, ‘Cezac›bafl›’ Turkcell, Ürkcell DHL, DFL (Defolun) olmufltu. Bildiride “militarizm”, “su kaynaklar›n›n ticarileflmesi”, “kentsel dönüflüm projeleri”, “sa¤l›¤› paraya tabi k›lan ilaç endüstrisi” elefltiriliyor, sanat bürokratlar›na ve tüccarlar›na karfl› “Zaaart deyin” ça¤r›s› yap›l›yordu; özetle bunlar müthifl önemliydi… Onlar›n; “Biz, sanat›n ve yarat›c›l›¤›n, fuar ve bienallere s›k›flt›r›ld›¤›n› düflünüyoruz. Bu etkinlikler, as›l amac›n› kaybetti. Tümüyle ticari hâle geldiler. Bizi bu bienalde harekete geçiren en önemli nokta da dünyada ezilenlerin yan›nda an›lan Brecht, Marx gibi baz› isimlerin konu edilmesi. Oysa bienalde sanatç›lar büyük sermayeyle bulufluyorlar’ derken, bunu ‘sponsorlumuhalif’ bir ortam olarak adland›r›yorlar,” diye hayk›rd›klar› gerçek üzerine kafa yorulmal›d›r! Hay›r, hay›r; her fley bu denli aç›kken; Esra Aliçavuflo¤lu gibi, “Anti-kapitalist ve anti-küreselleflme hareketlerine çokça yer veren (“Ne”, “Nas›l”, “Kim ‹çin” sorular›n›n k›saltmas›yla) WHW;

kültür endüstrisinin ç›kmazlar›n›n, iki yüzlülüklerinin fark›ndal›¤›nda, sistemin d›fl›ndan konuflmay› ye¤liyor. Sorun flu ki, tam da bu sistem içinde yer alan bir bienalin içindeler... Ancak, sistem içinde sisteme karfl› konuflan, tav›r alan bir bienal bu,” diyen “as›ls›z mazeretler”e sar›lamazs›n›z! “Sistem içinde sisteme karfl› konuflan, tav›r alan” diye bir fley olamaz! Olamaz çünkü; bunu yapt›n›z diye Koç Holding’in size sponsor olmas› için kapitalizmin kapitalizm, burjuvalar›n da burjuva olmamas› gerekir![4] Meral Tamer’in ifadesiyle, “Bienal’e Koç ivmesi” boylu boyunca orta yerdeyken; yok böyle fley! Çünkü küratöryal ücretler Bienalin toplam 2.050.299 Euroluk bütçesinin yüzde 1.21’ini oluflturuyor.[5] Bunu da WHW cebine indiriyor! Ahu Antmen’in bile, “11. Bienal’in aç›l›fl›yla ilgili tart›flmalar daha çok iflin sponsorluk boyutuna odakland›. Sponsorluk meselesi gerçekten de yenilip yutulmas› zor manzaralar ç›kard› karfl›m›za,” demek zorunda kald›¤› tabloda; “WHW kolektifi üyeleri, politika ve ekonominin bu kadar bask›n oldu¤u bir ça¤da, Bienali bir ‘meta-araç’ olarak düflündüklerini ve sanat›n ‘elefltirel düflüncenin yenilmedi¤i bir alan’ olarak kalmas› gerekti¤ini söyleseler” de; durumu kurtarm›fl olmuyorlar; gerçekler ortadayken! Kald› ki Koç Holding sponsorlu¤unda ‹stanbul Kültür Sanat Vakf› (‹KSV) taraf›ndan 2009’da 11. kez düzenlenen Antrepo No 5’te yap›lan Uluslararas› ‹stanbul Bienali’nin aç›l›fl törenine aralar›nda Kültür ve Turizm Bakan› Ertu¤rul Günay, ‹KSV Yönetim Kurulu Baflkan› fiakir Eczac›bafl›, ‹KSV Yönetim Kurulu Baflkan Yard›mc›s› As›m Kocab›y›k, Koç Holding CEO’su Dr. Bülent Bulgurlu, ‹stanbul Vali Yard›mc›s› Feyzullah Özcan, Beyo¤lu Belediye Baflkan› Ahmet Misbah Demircan, Eczac›bafl› Holding Yönetim Kurulu Baflkan› Bülent Eczac›bafl›, ‹stanbul Modern Yönetim Kurulu Baflkan› Oya Eczac›bafl›’n›n da bulundu¤u 3 bini aflk›n konuk (yani a¤›rl›kl› sanat sevici burjuva) kat›ld›. Koç Holding CEO’su Dr. Bülent Bulgurlu, Bienal’e sponsor olmaktan memnuniyet duyduklar›n› dile getirerek, “Bienal’in ‹stanbul ve ülkemizin tan›t›m›nda üstlendi¤i rol çok önemli. Sanat dünyam›za ve sanatç›lar›m›za yeni ufuklar aç›yor,” dedi… Yine ‹stanbul Bienali’ne 2016 y›l›na kadar sponsor olan Koç Holding’in Yönetim Kurulu Baflkan› Mustafa Koç da konuflmas›nda, güncel sanat›n düflünen, yarat›c›, üretken nesiller yaratmaya yard›mc› bir sanat dal› oldu¤unu belirterek, flunlar› ekle-

di: “‹stanbul Bienali dünyadaki sanat etkinlikleri aras›nda yerini ald›. Bienal sayesinde ‹stanbul, sanat çevrelerince daha da cazibe merkezi hâline geliyor. Toplumsal geliflmeye katk›da bulunacak çal›flmalara destek olmaya özen gösteriyoruz. Toplumsal geliflmiflli¤in en önemli göstergelerinden biri de sanat. Bienal, güncel sanat›n ülkemizdeki gelifliminde çok önemli bir yere sahip...” Bunlar; bu somut veriler; neyin ne, nas›l ve kimin için oldu¤unu anlatm›yor mu? “Yetmez” diyenlere, çarp›c› bir örnek de, “‹stanbul Kültür ve Sanat Vakf› (‹KVS) Baflkan› fiakir Eczac›bafl› ile bienal sponsoru Koç Holding Yönetim Kurulu Baflkan› Mustafa Koç’u kutluyorum. Demek ki, bu ülkenin üretimi unutmayan büyük patronlar›, kriz bile olsa toplumsal sorumluluklar›n› göz ard› etmiyor,” diyen Meliha Okur’un sat›rlar›ndan… Dikkat edin Meliha Okur, “büyük patronlar”a teflekkür ediyor! Kolay m›? Örne¤in modern ve ça¤dafl Türk sanat› müzayedesini düzenleyen Sotheby’s yetkilileri, “‹stanbul’un canl› sanat ortam› ve hep popüler olan ‹stanbul Bienali, sanat piyasas›n›n bu özel bölgesindeki inan›lmaz momentumu gösteriyor. Bu etkenler, Türkiye’nin önde gelen sanatç›lar›ndan baz›lar›n›n önemli yap›tlar›n› içeren ça¤dafl Türk sanat› bafllang›ç müzayedesinin, ça¤dafl Türk sanat›n›n uluslararas› sanat piyasas›na ç›kmas›n›n ortam›n› oluflturdu. Sotheby’s Türkiye’yle yak›ndan ilgilenmektedir ve Türk müflterilerinin flirket için ne kadar önemli oldu¤unun fark›ndad›r,”[6] derlerken; Bienaller ile nelerin önünün aç›ld›¤›n› da hepimize anlat›yorlar… Bunlar› “es” geçmek mümkün ve muhtemel mi?!

SORU(N) VE ELEfiT‹R‹S‹ Bienal Sponsoru Koç Holding ad›na konuflma yapan Koç Holding Yönetim Kurulu Baflkan› Mustafa Koç’un, “Holding olarak Bienal sponsorlu¤umuzdan yana büyük memnuniyet duydu¤umuzu ve bu iflbirli¤ine karar verdi¤imiz gün kadar heyecanl› oldu¤umuzu ifade etmek isterim,” dedi¤i bas›n toplant›s›nda konuflan küratör WHW üyeleri Ivet Curlin, Ana Deviç, Natasa Iliç ve Sabina Saboloviç’in aç›l›fl konuflmas›, Mustafa Koç taraf›ndan biraz s›k›nt›yla dinlendi! Bu tabloya iliflkin olarak da Ali fiimflek flu yerli yerine oturan tespiti yap›yordu:

‘Unutturulmak istenen devrimci mücadele ve siper yoldafll›¤›d›r’ Devrimci iradenin zaferi karfl›s›nda acizleflen devletin yapt›¤› katliam 10’uncu y›l›nda unutulmad›. Mücadele tarihine siper yoldafll›¤›n›n en anlaml› katk›lar›n› yapan, devletin ulucanlar hapishanesindeki siyasi ve ideolojik teslim alma sald›r›s›n› flanl› direniflleri ile bofla düflüren ON’lar katledifllerinin onuncu y›l›nda birçok ilde an›ld›. Anma eylemlerinde flanl› direniflte ölümsüzleflen On’lar›n devrimci bilinçleri ve devrimci tarihe katk›lar› hat›rlat›l›rken devletin ise, halen çeflitli sald›r› biçimleri ile hapishanelerde devrimci tutsaklar› sindirilmek istedi¤ine vurgu yap›ld›. Ülkemizin çeflitli illerinde katliam protesto edilirken, Ulucanlar direniflinde devlet taraf›ndan katledilen 10 yi¤it devrimci çeflitli etkinliklerle an›ld›.

‹STANBUL- ‹stanbul’da baflta TUYAB (Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i) olmak üzere birçok devrimci-demokratik kurum Ulucanlar direnifli için bir araya gelerek farkl› semntlerde eylemler düzenledi. TUYAB Ulucanlar’da yaflananlara ve devetin hapishanelerde devrimci tusaklara yönelik sald›r› ve bask› politikalar›na iliflkin bigilendirme yaparak, devlet taraf›ndan gizlenen gerçekleri kamuoyu ile paylaflt›. TMMOB’da düzenlenen bas›n aç›klamas›; hapishaneler direnifli, katliamlar ve Ulucanlar direnifli ile ilgili bir sinevizyon gösterimi ile bafllad›. TUYAB, devletin 1999 y›l›nda Ulucanlar’da yap-

t›¤› katliamda görev verdi¤i askerlerine göstermelik mahkemeler açarak yarg›lay›p beraat ettirdi¤ine, di¤er yandan ise katliama karfl› direnen ve katliamdan yaral› kurtulan devrimci tutsaklar› ise halen yarg›lay›p ceza almas›na yönelik çaba sarf etti¤ine dikkat çekti.

‘Bedel ödedik, bedel ödetece¤iz’ Yine TUYAB taraf›ndan ‹stanbul’da Ulucanlar katliam›nda ölümsüzleflenler için anma etkinli¤i düzenlendi. Karacaahmet Mezarl›¤›'nda Ulucanlar direniflinde ölümsüzleflen Ümit Alt›ntafl’›n mezar› bafl›nda toplanan TUYAB bileflenleri ve üyeleri hep bir a¤›zdan “Bedel ödedik, bedel ödetece¤iz”, “Katil devlet hesap verecek”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak” sloganlar› att›. Anmada hapishanelerde tecrit, bask› ve katliamlar›n hala devam etti¤ine vurgu yap›l›rken, “S›n›f mücadelesi sürdükçe toplumsal muhalefete ve onun en diri güçlerinden olan devrimci tutsaklara yönelik devletin azg›nca sald›r›lar› devam edecektir. Bu yüzden yar›nlar›m›z için, gelece¤imiz için flanl› tarihimizden ö¤renerek ilerleyelim. Ulucanlar direniflini ve ON’lar› unutmayal›m” denildi. Grup Munzur, Grup ‹syan Atefli marfllarla, Esenyurt ‹flçi Kültür Evleri ise fliir dinletisi ile anmaya renk katt›.

‘Katliamlar devam ediyor’ ANKARA- Devrimci-demokratik kurumlar devletin unutturmak istedi¤i katliam› ve direnifli anmak için Ulucanlar hapishanesi önünde bir araya geldi. Eylemi örgütleyen DHF, Halk Cephesi, ODAK, Al›nteri, Partizan, BDSP, EHP, 78'liler Birlik ve Dayan›flma Derne¤i ve TÜM-‹GD Alt›nda¤ Ziraat Bankas› önünde bir araya gelerek, Ulucanlar Hapishanesi’ne sloganlarla yürüdü. Yürüyüfle DTP, SES, ÇHD Ankara fiubesi, Kald›raç ve ‹HD Ankara fiubesi de destek verdi. Yap›lan eylemde Katliam sorumlular›n›n halen d›flar›da olduklar› ve yeni katliamlara imza att›klar› vurguland›. ADANA- ‹nönü Park›’nda toplanan devrimci demokrat kurumlar Ulucanlar direniflini selamlad›lar. Eylemde kurumlar ad›na yap›lan aç›klamada Ulucanlar katliam›n›n bir güç gösterisi oldu¤u ifade edilerek, “S›n›f mücadelesinin farkl› farkl› her zemininde varl›k gösteren sosyalist, devrimci, yurtsever ve demokrat tüm oluflum ve kesimlere karfl› bir güç gösterisiydi. Verilen mesaj çok netti: Aflt›¤›n›z her s›n›r, size ölümler olarak geri dönecektir. Bu kavga davetiyesini ta y›llar öncesinden, Naz›m Hikmet’in dizeleriyle kabul etmifl olan bizlerin tavr› da ayn› ölçüde net oldu Ulucanlar’da. Birkaç kifli hariç tüm devrimci tutsaklar direnifle geçti” denildi.


GÜNCEL

va, her burjuva bir suçludur”!

“Gerçekten çok ilginç bir sahneyle karfl›laflt›¤›m›z söylenebilir. Ayn› masada sosyalizmin aç›k propagandas› ve sponsor olarak Türkiye’nin en büyük sermaye gruplar›ndan birinin sahibi. Kendisi bir video-art olacak kadar düflündürücüydü do¤rusu. Gerçekten sosyalizmin ve kapitalizmin bar›flt›¤› bir ‘çok kültürlü’ toplant›da m›yd›k sahi. Bu konudaki sorumuz da teknik aksakl›k mazeret gösterilerek cevaplanmad› do¤al olarak. Asl›nda bu yaflanan görüntü, söz’ün asl›nda ne kadar rutinleflti¤ini, bir jeste dönüfltü¤ünü, hiçbir tehdit oluflturmad›¤›n›n en çarp›c› ve ‘ürpertici’ örne¤ini de oluflturuyor. Buras› gerçekten de güncel sanat›n politik önermelerinin ‘s›f›r noktas›’!” Evet; “söz’ün rutinleflti¤ini, bir jeste dönüfltü¤ü, hiçbir tehdit oluflturmad›¤›” bir kesitte burjuvazi paras›yla “sanat”c›l›k, “solculuk” oyunu oynuyor ve birileri de buna ortak oluyor! Yapandan çok, yapt›ran için yüz k›zart›c› bir durum bu! Kuflku yok; Koç’un ana sponsorlu¤unda gerçeklefltirilen Bienal’in 2009’daki “Marksist söylemleri” kimilerini flafl›rtt›… Daha çok, liberal söylemlerin gelifltirilmesine al›flk›n olunan Bienal’in 2007 y›l›ndaki temas› “Küresel Savafl Ça¤›nda ‹yimserlik”ti. ABD’nin Irak’› iflgaline tüm dünya tepki gösterir, savafl karfl›t› eylemler h›z kazan›rken Bienal, sanatç›lara bu flartlar alt›nda iyimser olmalar›n› öneriyordu. Ne olmufltu da bu sene neredeyse muhalefete söz b›rakmayacak keskinlikte bir sol söylemle sunulmufltu Bienal? Gayet basit: “Söz’ün rutinleflti¤ini, bir jeste dönüfltü¤ü, hiçbir tehdit oluflturmad›¤›” bir kesitte “elefltiri çal›yordu” sermayenin bienal’i… Örne¤in Necmi Sönmez, Bienalin Marksist ve devrimci bir söylemin ön plana ç›kart›lmas›n›n bu ideolojiyi evcillefltirmek amac›yla yap›ld›¤›n›n alt›n› çiziyordu; hakl›yd›… Kald› ki, “Bu bienal sanatç›lar›n söylemlerinin sahnesi olmaktan çok seçkinlerin gösteri(fl) alan› olmaya bafll›yor! ‹flleri yörüngesinden sapt›rma ve suland›rma becerimiz,

UFUK Ç‹ZG‹S‹

bienalin üç milyonu aflk›n iflsiz gencin ortal›kta dolaflt›¤› dönemde çok gerekli olan ‘marksizm /sosyalizm’ üstünden sunulan içeriklerini, bir karnavala dönüfltürmeyi baflar›yor!” vurgusuyla Beral Madra da ekleyerek, soruyordu: “Karnaval iyidir, hofltur, ama hakikâtleri örtebilir... Oysa, sanat özellikle günümüzde hakikâtlerin örtülmesini de¤il, aç›lmas›n› istemiyor mu? Sanatç›lar öyle ya da böyle bir hakikât peflinde de¤il mi? Yoksa bana m› öyle geliyor?” Bienal küratörleri, “Küresel dünyada ortak bir diyalog ve kültür yaratmak için gerekli oldu¤unu” söylüyorlarken;[7] siz boflverin, “Mustafa Koç’un rahats›z oldu¤u da gözlerden kaçmad›” türünden tahlillere! Ha, zaten önemli olan Mustafa Koç’un rahats›z olmas›/ can›n›n s›k›lmas› de¤il ki… Hepimizin zaman zaman, ço¤umuzun zaman zaman can› s›k›l›yor; hele ki yaflad›¤›m›z günlerde… Ama hiç birimizin “can s›k›nt›s›” - Mustafa Koç gibigazetelere “haber” olmuyor! ‹flte sponsorlu¤un gücü bu, burada!

SANAT (/B‹NEAL) NE? Ulaflt›¤›m›z ufukta, yine “klasik soru(n)lar”a dönmekte yarar var. Gerçekten de sanat ne, bundan ne anlamal›y›z? Öncelikle “Sanat” konusunda, “Sadece elefltirel gerçeklik yeterli de¤ildir,” der Y›lmaz Güney… Bu müthifl önemlidir! Ayr›ca Alman sanatç› Joseph Beuys’a da sorarlar, “Politik eylem için hangi araçlar seçilebilir?”; O da, “Ben sanat› seçtim” yan›t›n› verir… Bu da müthifl önemlidir! Bunlarla birlikte, her toplumsal flekillenmenin yaratt›¤› insan tipinin özellikle alt›n› çizen Anatoli Vasilyeviç Lunaçarski, sanatç›lar›n yaflad›klar› ça¤dan ne denli beslendikleri ve sorumlu olduklar›na yönelik gerçeklerin alt›n› çizer. Ama Lunaçarski’nin, bir sanatç›n›n ça¤›ndan sorumlu oldu¤uyla ilgili mekanik, sloganc› bir yaklafl›m sergiledi¤i san›lmas›n sak›n. Aksine, yaflad›¤› döneme damgas›n› vuran her sanatç›y› hangi tür koflullar›n yaratt›¤›yla birlikte, koflullar›yla ilintili durumlar› analiz etmifltir.

Ona göre bir e¤lendirme arac› olmayan, insan›n yaflamla ve gerçeklerle aras›ndaki iliflkiyi yans›tan sanat, kaynakland›¤› en temel ba¤lamlarda yakalan›p, anlamlan›yor. Bu nedenle de sanat›n beslendi¤i temel dinamikler hiçbir ça¤da de¤iflmiyor.[8] Konuya iliflkin bir fley daha: Marksistler, “Sanat›n gerçe¤ini politikada aramak gerekir” demedi. Bugün de kimsenin öyle bir iddias› yok. Ne var ki, insan›n tüketim nesnesine dönüfltürüldü¤ü, her noktas›nda savafllar›n sürdü¤ü, silah harcamalar›, yoksulluk ve e¤itim sorunlar›n›n diz boyu oldu¤u bir dünyada sanat›n bunlara bir cevap üretmemesi ya da en az›ndan aramas› da olanaks›z. ‹flte soru o: Hem bugünün sanat›n› yapmak, hem sanat›n gerçekli¤inden ödün vermemek, hem de politik olmak nas›l gerçeklefltirilecek? Bunun yan›t(lar)›, Y›lmaz Güneyile Joseph Beuys’un iflaret ettiklerinde sakl›! Bunu unutmadan ilerlersek: “So¤uk Savafl”›n sona ermesinin ard›ndan devreye giren “Yeni Dünya Düzen(sizli¤)i” (“YDD”), s›n›r tan›mayan bir serbest ticaret rejimini uygulamaya koyarken, sanat› da derinden etkiler. Bu süreçte, sanat da sanat kurumlar› da temelden bir dönüflüme u¤rar. Müzeler baflka kentlerde flubeler açmaya bafllar, - Julian Stallabrass hakl› olarak bunlar› ma¤aza zincirlerine benzetiyor-; flirketlerin logolar› ile müzelerin logolar›, sanatç›lar›n isimleriyle markalar›n isimleri yan yana, üst üste dört bir yan› süsler. “Dev sergiler, imajlar›n› tazelemek isteyen devletlere, kentsel dönüflüm projelerini satmak isteyen yerel yönetimlere arac›l›k eder. Kimlik, farkl›l›k, melezlik, ‘s›n›rlar›n afl›lmas›’ gibi temalar etraf›nda örgütlenen bienaller de, yeni dünya düzeni’nin gösterilerinden biri olmaktan öteye gidemez; di¤er sanat kurumlar› gibi, zamanla flirketlere özgü bir kurumsal yönetim disiplininin, ‘sanat yönetiminin’ etkisine girer.”[9] Çünkü “ça¤dafl sanat” denen sanat türü, enstalasyon gibi maliyetli ifllere giriflmeye bafllad›¤›ndan beri, sponsorlu¤a ve kamu fonlar›na ba¤›ml› olmaya daha aç›k hâle geldi. Bu da, flirketlerin sanata müdahil olmas› ve müzelerin ticarileflmesinin h›zlanmas› demek elbette. fiirketler, her ne kadar sanata “katk›lar›n›” büyük bir lütuf gibi reklam malzemesi olarak kullan›yorlarsa da, koyduklar›n›n çok daha fazlas›n› geri ald›klar›, verilerle ortaya konuyor. Tabii, bununla da bitmiyor. fiirketler, sponsor olmadan önce etkinliklerle ilgili koflullar öne sürüyor, örne¤in bas›nda yank› uyand›rmaya uygun olmayan ya da flirketlerin hedef kitlesine hitap etmeyen ifllere pek bulaflm›yorlar. Peki, bizim güncel olarak akl›m›zda olan sorulara gelelim. Mesela bir banka, neden banka kurman›n banka soymaktan daha vahim oldu¤unu söyleyen, icraata geçmese de en az›ndan bu fikri yayan bir ifle para verir? Çünkü neo-liberal kapitalizm, “alttakiler”in sanata, sanat ürünlerine eriflimini giderek daraltm›fl, bu alandaki etkinlikleri burjuvazi, flirketler vb. ad›na temellük etmifltir. Böylelikle, örne¤in bienal etkinliklerinin izleyicilerinin (genç, yüksek ö¤retimli, orta/ orta üst s›n›f ‹stanbullular) gösterilerden “ihtilalci” mesajlar ç›kartma olas›l›¤› neredeyse s›f›rd›r. Dahas› salt estetik bir zevki de¤il, “toplumsal içerikli bir mesaj”› da tüketiyor olmak, sponsor-küratör-izleyici aras›nda daha derinlemesine bir “muhabbet” ba¤›na yol açacakt›r. Genel olarak bienaller, sadece ça¤dafl sanat›n içeri¤inden dolay› de¤il bienal ad›n›n da “uzak” duruflu dikkate al›n›rsa, çok halk›n kat›ld›¤› etkinlikler olmuyor nihayetinde. Bunun bir nedeni var. Hay›r, önce ekmek geldi¤i için de¤il. “Bienaller, yerli halktan çok kozmopolit sanat izleyicisine hitap etme e¤ilimindedir. Her ülkenin önemli kültür ürünlerini küresel piyasaya sürmek için rekabet etti¤i uluslararas› sanat ya da ticaret fuarlar›n› model al›rlar. Bu rekabetin, ülke pavyonlar›nda cisimleflen fiziksel formu, pek çok bienalde art›k kullan›lm›yor olsa da, ulusal rekabet atmosferi zaman zaman varl›¤›n› korur. Bunun da ötesinde, bu sergilerin küratörleri olan gezgin uzmanlar, küresel sanat sisteminin ürünleridir.”[10] Kolay m›? Paul Virilio demifl ki: “Ça¤dafl sanat; tabii iyi hofl da, ne ile ça¤dafl?” Öyle ya, banka kuranlarla da, banka hortumlayanlarla da, bankaya kart borcunu ödeyemeyenlerle de, banka soyanlarla da ça¤dafl olmak, nas›l bir sanat eder? Julian Stallabrass’›n alt›n› defalarca özenle çizdi¤i gibi,

13

1990’larda sanat dünyas›n›n be¤enisine uygun biçimde e¤ilmifl bükülmüfl tüketimi kamç›layan gösteri, üretim ile tüketim aras›ndaki karfl›l›kl› iliflki konusundaki elefltirel düflünceye bask›n ç›k›yor. Söz konusu bask›n ç›k›fl›n 2000’lerde vard›¤› nokta, sanat›n özgürlü¤ünün inand›r›c›l›¤›n› ve gücünü giderek kaybetmesi olarak kendisini gösteriyor. O yüzden yazar içinde yaflad›¤›m›z koflullarda, kendilerini sermayeye hizmet etmekten kurtarmaya çal›flan, sanat sistemine içkin olan çeliflkileri vurgulayan iflleri, “aç›kça kullan›fll› ifller” olarak tan›ml›yor. “Özgür sanat› meflrulaflt›ran özerklikle ba¤lar› koparmak, serbest ticaret düzeninin maskelerinden birini indirmektir” diyerek sanat›n bir küresel kalk›nma modeli olarak serbest ticaret sistemiyle birlikte hareket etmesini önlemenin gere¤ini savunuyor. Benjamin Buchloch’a da göre devletin benimsedi¤i kültür modeli flirketleflmifltir, flirketler de estetik deneyimi modaya indirgemeye çal›flmaktad›rlar. Sanat çoktan yenilmifl midir? Neo-liberalizmin güçlü kollar›na teslim olmufl mudur? Ne yapmak gerekmektedir? Bunun için de “YDD”de bienallerin rolü konusunda Stallabrass, önce Liverpool Bienali’ni giderek yayg›nl›k kazanan kozmopolitizm sevdas›na örnek gösteriyor ve flunlar› yaz›yor: “Sanat dünyas› zaten uzun zamandan beni kozmopolitti ama daha önce gördü¤ümüz gibi, So¤uk Savafl’›n bitmesi sanat dünyas› pratiklerinde ve al›flkanl›klar›nda hat›r› say›l›r bir de¤iflime neden oldu. Yeni Pazar aray›fl›yla dünyan›n dört bir yan›na da¤›lan ifl dünyas› yöneticileri gibi, yeni türeyen gezgin küratörler nesli de ayn› yolu izlemeye bafllad›; bir bienalden ya da ulus afl›r› etkinlikten di¤erine, Sao Paolo’dan Venedik’e, Gwangju’ya, Sidney’e, Kassel ve Havana’ya mekik dokudular...” Sanat dünyas›n›n genelinde çok olumlu karfl›lanan bu geliflme, maalesef modernizmin çizgisel, tekil, beyaz ve maskülen ilkelerinin yerini, nihayet ço¤ul, çeflitli, gökkufla¤› renklerinde karmakar›fl›k pratik ve söylemler ald›¤›n› göstermiyor. Bilakis bienallerin ola¤anüstü yayg›nlaflmas›n›n alt›nda, yeni müzelerin mantar gibi ço¤almas›na, eskilerinin büyütülmesine ya da yeniden inflas›na neden olan güçler yatmakta: “Hükümetler, kentlerin birbiriyle yat›r›m, flirket yönetim merkezleri ve turizm konular›nda küresel düzeyde giderek yo¤unlaflan bir rekabet içinde oldu¤unun fark›ndad›r. Bu yar›flta en baflar›l› olan kentler, dinamik bir ekonomiye sahip olman›n yan› s›ra çok çeflitli kültür ve spor faaliyetleri de gerçeklefltirmek zorundad›r. Bienal, dünya kenti olmaya heveslenen- bir kentin sahip olmas› gereken marifetlerden yaln›zca bir tanesidir; belli bir turist kesimini (ki baz›lar› ola¤anüstü varl›kl›d›r) çekmesi ve kenti terk etme ihtimali olan kent sakinlerini e¤lendirmesi umulan bir etkinliktir.” “YDD”de, bu sergiler, yeni ekonomik ve politik güçlerin kültürel düzeyde gelifltirilmesinin bir parças›. “Kuflkusuz daha özgül amaçlara da hizmet edebilirler.” O hâlde?!!! Burada durup, 11. Uluslararas› ‹stanbul Bienali’ni ayakta alk›fllayan sanat sevicilerine soral›m: O hâlde?!!

Evet, evet H. Clausen’in, “Ö¤renmek pahal›d›r ama bilmemek çok daha pahal›,” diye betimledi¤i postmodern vahflet kesitinde; sermaye/ ve piyasalaflt›rma iliflkilerine dair her fleyi yeniden sorgulamal› ve sorgulamakla da kalmay›p reddetmeliyiz! Bu mümkün (ve gerekli)! Çünkü kapitalizm insan(l›k)a, “modern” denilen ça¤›n kahredici yaln›zl›¤›n›, yabanc›laflmas›n› yani sürekli kayg›, hareketsizlik, borç, rekabet içinde çal›flma ve yaln›zl›¤›n› arma¤an eder! Örne¤in Hodgkinson’a göre,[11] reklamlar›n sürekli sahte özgürlük ve mutluluk vaadiyle sar›p sarmalad›¤› dünyam›z›n bir ad›m ötesine geçebilmek gündelik hayat içinde hiç de zor de¤il. “Modern” dedikleri ça¤ insan› giderek yaln›zl›¤a itmektedir. Paylaflmak yerine tükettikçe mutlu oldu¤unuz bir bencillik sunmaktad›r. E¤lence ve kültür tamamen tüketme ve anl›k vakit geçirme üzerine kurulu hâle gelmifltir. Sanat da, kapitalist kültür endüstrisinin metas›na tahvil edilmifltir. Oysa, üretti¤imiz, yaflama kendimizden bir fleyler katt›¤›m›z sürece var›z. Sürekli s›k›lma hissi bundand›r esas›nda. Sadece edilgen ve tüketici olarak yer ald›¤›n›z bir sistem sizi oyalamak ve ertesi sabah tekrar ayn› rutine dönmeniz için çal›fl›r. Kendimizi özgür k›lmak yaflam›m›z› yeniden üretken ve ba¤›ms›z hâle getirmekten geçiyor. Düflünmeye vakit ay›rmaktan. Sanata, itiraza, yaratmaya yani bu dünyay› yaflan›r k›lmay› yani korku insan(lar)› bencil ve hareketsiz k›larken; boyun e¤memeyi “olmazsa olmaz”laflt›r›yor. ‹nsan› insan; sanat› sanat olmaktan ç›kartan piyasa iliflkileri a¤›nda; onu nihayete erdirecek o güne dek; düflünen akl›n karamsarl›¤› ile çarpan yüreklili¤imizin umutlar›na sar›lmal›y›z… Ya da “Evet karamsar›m ama umutsuz de¤ilim… Cesur insanlar kötümserli¤i umuda çevirebilir,”[12] diyebilmeliyiz… Bu mümkün… Edebiyat›n ustalar›nda Gabriel Garcia Marquez’e “Karamsar bir insan oldu¤unuzu söylüyorsunuz ama kitaplar›n›zda her fley ne kadar kötü olursa olsun hep bir umut var, bu nas›l oluyor?” diye sormufllar; O da “Dünyan›n güzel olaca¤›na inanm›yorum, ama inanmak istiyorum” demifl ya… Lacan’›n “kendini bilmeyen bilgi” olarak tan›mlad›¤› (Zizek’in) bilinçd›fl› kavram›n›n, ulafl›lamayan (bast›r›lm›fl) bilgi(sizlik) oldu¤u yabanc›laflma koordinatlar›nda itiraz› ve umudu diri tutmak mümkün… “Hayatta her fley gibi sanat da bir hizmet ve mücadeledir. Bütün insanl›¤› daha do¤ruya, daha iyiye ve daha güzele götürmek için çal›flacak, hitap etti¤i kimselerde bu do¤ru, iyi ve güzelin hasretini uyand›rmak ve bunlara gidecek yolu iflaret etmek isteyecektir” diyen Sabahattin Ali’yi do¤rulayarak…[13] Bu(nlar) mümkün… Mümkün için sanat›n yeniden ba¤›ms›z yarat›c›l›¤›yla baflkald›r›p, yol açmas› gerekiyor… 21 Eylül 2009: 13:19:42, Ankara.

SONUÇ: MÜMKÜN!

NOTLAR

“YDD” kaosunun orta yerinde; “Bilmedi¤ini bilmeyen özne”yi yaratan postmodern yabanc›laflmas›yla yüzyüzeyken; sermayenin/ kapitalist piyasan›n kanl›/ kahredici egemenli¤i sürdükçe soru(n)lara, “sonuç” yazmak olas› de¤il; en iyi sonuç, “Yeryüzü Aflk›n Yüzü Olunca” yaz›lacak… Kolay m› ortada, paradoksal görünse de “bildi¤ini bilmemek”/ “bilmedi¤ini bilmemek” açmaz› var boylu boyunca… Günümüzde “politik” olmak ve “sanat” ne anlama geliyor? Bugün insanlar neye inan›yorlar (ya da neden hiçbir fleye inanm›yorlar)? U¤runa savafl›m verilecek acil meseleler, neden art›k toplumsal dayan›flmaya yol açm›yor? ‹nsanlar özellikle gençler-neden art›k eskisi kadar umutlu ya da öfkeli de¤iller? Neden art›k kimse dünyay› de¤ifltirmek istemiyor? Küresel vahfli kapitalizm dünyay› mahvederken seyretmek, yaln›zca seyretmek neden art›k ço¤unlukla tek seçenekmifl gibi görünüyor?

[1] Osho. [2] John Berger, K›ymetini Bil her fleyin-Hayata Tutunma ve Direnifle Dair Notlar, Çev: Beril Eyübo¤lu, Metis Yay., 2009. [3] Julian Stallabrass, Sanat A.fi., Çev: Esin So¤anc›lar, ‹letiflim Yay., 2009. [4] Geçerken eleyelim: “Devletin bütün kurumlar›n›n desteklemesi gereken bu bienale Kültür ve Turizm Bakanl›¤› ile ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin katk› pay› yüzde 5.” (Do¤an H›zlan, “Bienal‹stan(bul)”, Hürriyet, 13 Eylül 2009, s.28.) [5] Mustafa ‹¤rek, “Gayet Politik, Gayet Ekonomik Bir Bienal”, Zaman, 11 Eylül 2009, s.23. [6] Esra Aliçavuflo¤lu, “Türk’ün Piyasayla ‹mtihan›”, Cumhuriyet, 11 Eylül 2009, s.16. [7] Kaan Kangal, “… ‘Kapitalizmi Elefltiren’ Bienal Bafll›yor”, Evrensel, 11 Eylül 2009, s.12. [8] Anatoli Vasilyeviç Lunaçarski, Sanat ve Edebiyat Üzerine, Çev: Ülker ‹nce, K›rm›z› Yay., 2009. [9] Julian Stallabrass, yage, arka kapak. [10] Julian Stallabrass, yage, s.46-47. [11] Tom Hodgkinson, Özgürlü¤ün Manifestosu-Özgür Yaflam K›lavuzu, Çev: Nefle Olcaytu, e Yay., 2009. [12] Erdem Öztop’un Oya Baydar ile Röportaj›ndan: “Evet Karamsar›m Ama Umutsuz De¤ilim”, Cumhuriyet Kitap, No:1021, 10 Eylül 2009, s.4. [13] Sabahattin Ali aktaran: A’dan Z’ye Sabahattin Ali, Haz›rlayan: Sevengül Sönmez, Yap› Kredi Yay., 2008.

Bilimde korkuya yer yoktur

Bak›fl CAN

MLM felsefi bilime ve bunun diyalektik yöntemine sahip olduktan sonra var olan›n aç›klanmas› ve aç›klanmam›fl olanlar›n da aç›kl›¤a kavuflturulmas› her zaman mümkündür. Bu, kesin bir teorik do¤rudur. Diyalektik ve tarihi materyalizm felsefesiyle kafas› aç›k olan herkes en karmafl›k-girift sorunlar› çözme yetene¤ine haizdir. Bu anlamda en ciddi meseleler bile çok kolayca içinden ç›k›l›r hale getirilebilir, sorunlar›n üstesinden baflar›yla gelinebilir. ‹yi bir inceleme ve araflt›rma ile somut koflullar›n somut tahliline dayanmak büyük bir dinamizm ortaya ç›kar›r. Kafa aç›kl›¤›yla sorunlara bakmak, de¤iflimi izleyerek ad›m atmay› olanakl› k›lar. Her türlü de¤iflimi görüp de¤erlendirmek kaç›n›lmazd›r. De¤iflimin büyü¤üne oldu¤u kadar küçü¤üne de kay›ts›z kal›namaz. Geliflmelere ayak uyduramayan her teori eskiyerek geriye düflmekten kurtulamaz. Strateji ve taktikler bu de¤iflimlere ya da de¤iflimlerin niteli¤i ve niceli¤ine uygun olarak belirlenirler. De¤iflimlerin çap ve nitelikleri kuflkusuz vard›r. Ama her de¤iflim belli bir sonuca gebelik eder. Tüm geliflmeler bir neticede mütalaa edilir. Nicel de¤iflimlerin nitel de¤iflimlere yol açaca¤› bilinmektedir. Genel kural olarak toplumsal sistemlerdeki nitel de¤iflimlerin patlamalar yoluyla veya s›çrama biçiminde gerçekleflti¤i do¤rudur. Ne var ki, her de¤iflimi yerinde ve kendi içinde de¤erlendirip yerli yerine oturtmak, ayn› zamanda her de¤iflime gerekti¤i kadar anlam yüklemek önemlidir. Bu bilimsel isabeti kaç›rmak paçay› sübjektivizme kapt›rmak demek olur. Siyasette objektif olmak ve bilimde dürüst olmak elzemdir. Bilimde korkuya yer olamayaca¤› gibi, ön yarg›lar›n da bilimle bir alakas› olamaz. Nesnel gerçekli¤in, kabul edilmesinden de öteye aranarak tespit edilmesi devrimci teori ya da devrimci iddian›n istisnas›z tercihidir. Bu gerçekli¤in önyarg› ve dar kayg›lara kurban edilerek görmezden gelinmesi bilim d›fl›yken, küçümsenmesi ya da abart›lmas› da bir o kadar bilimden sapmakt›r. Baflar›n›n yolunu nesnel

2-16 Ekim 2009

gerçekli¤e uygun teori, tahlil ve tespitler olufltururken, bundan kaçmak idealistçe sergilenen iradecili¤i geçmez. Gerçekli¤i oldu¤undan geride tespit etmek sa¤, ileride tespit etmek de soldur ve ikisi de yanl›fl olup baflar›s›zl›¤a mahkumdur. Bilimsel teorinin en temel ihtiyaçlar›ndan biri, nesnel gerçeklikle uyum içinde bulunmakt›r. Bundan her hangi bir biçimde kopmak MLM’yi temsil etmeye yetmez. De¤iflimi reddetmek ne kadar talihsiz bir durum ise, küçük burjuva kibriyle bizlere atfedilen de¤iflimi reddetme iddias› da kaba bir iftirad›r. De¤iflimin yorumlanmas›nda yaflanan farkl›l›k ise, ezbercili¤in ya da kolayc›l›¤›n iki biçimi-iki türevi aras›nda gelip gitmektedir. Bunlar ortakl›kla araflt›rma ve incelemeyi objektif olarak ya da fiilen reddetmektedirler. Kendi ezberleri ve önyarg›lar›na dayanmay› ye¤ tutmaktad›rlar. Kah objektif gerçe¤e gözlerini kapamakta, kah objektif gerçe¤i oldu¤undan fazla abartmaktad›rlar. Biri haz›rlopçu dogmatik tutumdur, öteki ezberci ve kibirli sübjektivizmdir. Biri de¤iflimin abart›lmas›na karfl› ç›karken, öteki de¤iflimin küçümsenmesine karfl› ç›kmaktad›r. Oysa MLM merce¤ini kullanma kayd›yla objektif gerçekle ilgilenmek gerekli oldu¤u kadar yeterli de. Yani de¤iflimi basit yaflamdan karmafl›k toplumsal iliflkilere, oradan da sistemsel düzene kadar tahlil etmenin her türlü olanak ve imkanlar› vard›r. Dolay›s›yla ‘’sidik yar›fl›yla’’ boy ölçüflme kayg›lar›n› terk ederek gerçekli¤e bakmak tek do¤ru tutumdur. Mülahazalar›n kilit bir noktas›, de¤iflimin tespitinde, yani isim koymaktaki tezatl›klard›r. Ve kuflkusuz ki, bu tezatl›k bak›fl aç›s›ndan veya bilimsel düflünce sistemati¤indeki bozukluktan kaynaklanmaktad›r. Bir dönemi kapatarak sübjektivizmin kuca¤›nda liberal özlü baflka bir atmosfere heves edenlerle, ayn› dönemi adeta ‘’k›rm›z› çizgiler’’ içinde tarif ederek baflka tonlar› görmeyen sübjektivizm biçimleri, ayr› aç›lardan da olsa eninde sonunda ve özünde yanl›fl› temsil etmektedirler. De¤iflime dire-

nen dogmatizm kadar, liberalizmin sular›na dalmak da tehlikelidir. ‹kisi de devrimci MLM’ye ayk›r›d›r. Her fleyden kuflkulanma kuruntudur, bilimsel flüphecilik de¤ildir. De¤iflimin reddedildi¤ini iddia etmek de inkarc›l›kt›r. Partimiz I. Kongresiyle önemli de¤iflikliklere imza att›. Çok partili sistemi program›na koyarak, devrimci iktidar dönemleri için bunu savundu. Siyasal co¤rafyam›z›n ad›n› düzenledi. Çeliflmeler tespitinde yeniliklere gitti. Demokrasi anlay›fl ve kültürünü geniflleterek oturttu ve benzeri. Bu, de¤iflimin kaç›n›lmaz gücüydü, bu kaynaktan besleniyordu. Buna kim karfl› ç›kabilir? De¤iflime kat› ölçülerde karfl› ç›k›p yok diyenler ya da de¤iflim reddediliyor biçimindeki önyarg›l› inkar tutumu kaçacak bir yer bulabilir mi? partimizin söz konusu de¤iflimi karfl›s›nda. Dahas›, s›n›rl› yaflam›m›z›n tan›kl›k yapt›¤› de¤iflim ve geliflim inkar edilebilir mi? De¤iflim ve geliflimin ad›-niteli¤i do¤ru bilimsel normlarla aç›klan›l›p konuldu¤u zaman kim karfl› ç›kabilir ki? Yirmi befl otuz y›l önce, köy evlerinde dersleri gaz lambas› ›fl›¤›nda çal›fl›rd›k. Bugünkü gibi bilgisayarlar falan yoktu. Hatta ders kitab›n› paras›zl›ktan alamaz ve köydeki di¤er s›n›f arkadafl›m›z›n kitab›yla ortak çal›fl›rd›k. Ayn› tarihlerde tahsildarlar›n atlarla köyleri gezdi¤ini, sa¤l›kç›lar›n ayn› yöntemle köyleri gezip parmaklardan kanlar› cam yap›flt›rarak bu görevlerini yürüttüklerini, her k›r küsurlu yafltaki köyde yaflam›fl kifli iyi hat›rlar. Bu örnekleri ço¤altmak mümkün. Bu de¤iflimin olmad›¤›n› söyleyen biri ç›karsa ona ancak gülünebilir. Fakat salt bunlardan hareketle, düzenin ya da toplumsal sistemin, üretim tarz› ve iliflkilerinin, sömürü biçiminin köklü olarak de¤iflti¤ini ileri sürmek elbette do¤ru olamaz. Biçimsel de¤iflikliklerin genel olarak özü yans›tt›¤› do¤ru olmakla birlikte, biçimin her durumda özü yans›tmad›¤›n› da ak›lda tutmak durumunday›z. Her de¤iflimin bir anlam› vard›r, yaln›z görüngünün özü yans›tt›¤› söylenemez. Ya da nicel ve biçimsel de¤iflimlerin bir nitel de¤i-

flim oldu¤u sonucuna varmak aç›ktan hatal›d›r. Bu de¤iflimler belli bir birikim sonucu nitel de¤iflimlere yol açabilirler. Sorun s›n›fl› toplumda ve s›n›f iktidar› ba¤lam›nda toplumsal sistemin nitel de¤iflimi oldu¤unda, yani bu gibi ciddi-köklü nitel de¤iflimlerde ise, de¤iflimin patlamalar yoluyla gündeme gelmesi genel bir kurald›r. Gaz lambas›n›n yerine elektrik ampulünün geçmesi elbette kapitalizmi ifade etmez, ya da çeflitli araç-gerecin insan yaflam›na daha fazla girmesi kapitalizm tespiti için yetmez. Fakat bütün bunlar›n insan ve toplum yaflam›nda belli bir de¤iflimi aç›klad›klar› da inkar edilemez. Dar anlamda örnekledi¤imiz bu de¤iflimin daha genifl kapsamda bütünlüklü olarak ele al›n›p incelenmesi ve somut veriler üzerine genel sonuca var›lmas› bilimsel olan yöntemdir. Böyle bir araflt›rman›n ihtiyaç oldu¤u yads›namaz. Yine dar da olsa belli bir gözleme dayal› olarak söylemeliyiz ki, eski köy yaflam›(nispeten kapal› köy yaflam›) art›k eskisi gibi çekici olamamakta, genç nüfus genifl toplumsal yaflam ve dünyayla çeflitli ba¤ ve iliflkilerle tan›flt›ktan sonra köy yaflam›na dönme e¤iliminden uzak durmaktad›r. Bu da köylülü¤ü yok eden ya da köylülük realitesini ortadan kald›ran kesin ya da genel bir durum de¤ildir. Kimi genifl yerlerde klasik köylü yaflam› egemenken, di¤er baz› yerlerde bu çözülmelere yüz tutmufl durumdad›r. Yani, bu dar gözlemden hareketle, ‘’köylülük kalmad›’’ sonucuna var›lamaz ama köy yaflam›nda bu ve benzeri bir çok yenilik ve de¤iflimin oldu¤unu da görmeyi gerektirir. Devrim iddias›nda olanlar›n gerçe¤e gözlerini kapatma lüksü olamaz. Çeflitli geliflmelerin söz konusu oldu¤u günümüzde, öyle ya da böyle yaflanan geliflmeler atlanarak devrimci teori ve siyaset güdülemez. Korkmamal›y›z, devrimci gerçek ve devrimci ilke, teori ve felsefe bizlere neyi gösteriyorsa o yolu takip etmeliyiz. Proletarya ve halk kitlelerinin ç›kar› ve devrimin üstün menfaatleri bundan geçmektedir.


14

TAR‹H-OKUR

2-16 Ekim 2009

TOKAT-Z‹LE fiEH‹TLER‹

Halk Savafl›’nda yitirdiklerimiz

Tokat’›n Zile ‹lçesine ba¤l› Yaylayolu-Kervansaray Köyleri civar›nda devletin kolluk güçleriyle Maoist Komünist Partisi (MKP)-Halk Kurtulufl Ordusu (HKO) gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada Zeynel Aslan, Cemal Keser, Kenan Kösedeniz ve Erol Bafltu¤ adl› gerillalar 11 Ekim 2003’te ölümsüzleflir.

ZEYNEL ASLAN: Komünizm davas›n›n y›lmaz savaflç›s›, da¤lar›n kartal›, gerillan›n Palas› ‹smail Aslan, mücadeleye çocukluk y›llar›ndan bafllar. Çocuk yaflta gerillalarla birlikte olur. Aktif bir milis olarak yapt›¤› kimi görevlerle kavgada yerini al›r. Moist Parti sempatizan olarak çeflitli faaliyetlerde yer al›r. 1985’te gerillaya kat›l›r. Komünist önder Baba Erdo¤an önderli¤inde gerçeklefltirilen Kand›ra Alay Bask›n› eyleminin askeri istihbarat›n› sa¤lar. Ayn› y›l tutsak düfltü. Zeynel Aslan, Baba Erdo¤an'la birlikte 1989 yaz›na kadar cezaevinde kald›. 1989'da tahliye olunca tekrar askeri birli¤ine teslim edilen Zeynel Aslan, 3 gün sonra firar ederek gerillaya kat›ld›. D›flar›ya ç›kt›ktan sonra hiçbir tereddütte bulunmayan Pala, savafl›n en ön mevzilerinde yer al›r. Dersim, Amed ve Karadeniz bölgelerinde uzunca y›llar savaflç› ve partili komutan olarak faaliyet yürüttü. Düflmana yönelik gerilla sald›r›lar›nda en önde yerini alarak düflmana unutamayaca¤› bozgunlar yaflatt›. Ondand›r ki düflman taraf›ndan y›llarca imha edilmek istenen ve bunun için özel operasyonlar düzenlenen korkulu bir rüyayd›. 1996’da gerçeklefltirilen Parti Kongre Haz›rl›k Konferans›’nda Merkez Komitesi Üyeli¤i’ne seçildi. Partinin varl›k yoklukla yüz yüze kald›¤› tarihsel kesitte düflman s›zmalar›n›n a盤a ç›kart›l›p, bertaraf edilmesinde önemli roller üstlendi. 1999’da yap›lan Merkezi Konferans’ta tekrar Merkez Komiteye seçilir. Maoist Partinin 2002’deki tarihi kongresinde Merkez Komitesi üyeli¤i, Karadeniz Bölge Komitesi ve Komutanl›¤›na atand›. Pala, 18 y›ll›k profesyonel devrimcili¤i boyunca örnek bir komutan ve kiflilikti. 1993'de esas olarak Amed bölgesine atananlar, faaliyete gitmeyince, birli¤i ile birlikte Amed'e giden O'ydu. 1994 sonras› Karadeniz'de faaliyet kesilince 1997'de Karadeniz’i tekrar gerilla mücadelesine açan yine O’ydu. 11 Ekim 2003’te önce yoldafl›, sonra ö¤retmeni Baba Erdo¤an ve Kaz›m Ekici'nin kanlar›yla sulad›¤› Karadeniz topraklar›nda ölümsüzleflti. Ölümsüzleflti¤inde Merkez Komite üyesi ve Karadeniz Bölge Komutan›’yd›.

CEMAL KESER: S›n›f mücadelesinde ›srar›n ad› olan Cemal Keser, 1980’li y›llarda ‹stanbul Üniversitesi’ndeyken gençlik saflar›nda mücadeleye kat›l›r. ‹leri sempatizan olarak k›r-flehir birçok alanda faaliyet yürüttü. 1989 y›l›nda tutsak düfltü. 1 y›l sonra firar ederek mücadele içerisinde görevine dört elle sar›ld›. 1999’da ‹stanbul Bak›rköy’de yaral› olarak tekrar tutsak düfltü. 1993’te parti üyeli¤ine al›n›r. 1999 Aral›k ay› sonunda tahliye olduktan sonra tereddütsüz olarak mücadeleye aktif olarak kat›l›r. 2000 y›l› Ekim ay›nda tekrar tutsak düfler. ‹flkence hanelerden bafl› dik olarak ç›kar. Ümraniye Hapishanesi’nde 19 Aral›k katliam sald›r›s›n› yaflar. Kand›ra F Tipi Hapishanesinde ölüm orucu direniflinin 4. ekibinde yer al›r. Tahliye edildikten sonra Alibeyköy Direnifl Evi’nde yoldafllar›yla birlikte direnifle devam eder. Ölüm orucu sonras› k›sa süren bir tedavinin ard›ndan Maoist Partinin 2002 Eylül’ündeki kongresine delege olarak kat›l›r. Kongre’de Parti Merkez Komitesi Üyeli¤i’ne seçildi. Merkez Komitesi taraf›ndan yap›lan görev bölümünde Karadeniz Bölge Komitesi Siyasi Komiseri olarak atand›. Ölümsüzleflti¤inde görevlerinin bafl›ndayd›. KENAN KÖSEDEN‹Z:

1997 y›l›na kadar bir sempatizan olarak ‹stanbul’da flehir faaliyeti içinde yer ald›. Ayn› y›l gerillaya kat›ld›. Dersim ve Karadeniz bölgelerinde gerilla faaliyetini aktif olarak sürdürdü. Maoist Partinin 1. Kongresi’ne ileri savaflç› olarak kat›ld›. Kongre sonras›nda yeniden Karadeniz bölgesi gerilla birli¤i içinde görevlendirildi. Fedakâr, y›lmaz bir savaflç› olan Kösedeniz, Bölge komutanl›k kademesinde komutan olarak görevliydi. Ölümsüzleflti¤inde bu görevi sürdürmekteydi.

EROL BAfiTU⁄: S›n›f mücadelesinin derin çeliflkilerini Tuzla tersanelerinde bizzat çal›flarak, yani yaflayarak yavafl yavafl kavr›yordu. O yo¤un sömürünün ve günlük ifl cinayetlerinin yafland›¤› Tuzla tersanelerinde çal›flarak bir yandan ailesinin ekonomik sorunlar›na destek olurken, bir yandan da mücadelenin bir ucundan tutuyordu. Ölümsüzleflti¤i melektte do¤an Bafltu¤, 2003 y›l›nda gerillaya kat›ld›. Gerillaya kat›lmadan önce, yerel faaliyetçi olarak üstlendi¤i tüm görevleri baflar›yla yerine getirdi. Ölümsüzleflti¤inde partinin sempatizan› ve Halk Ordusu’nun yi¤it bir savaflç›s›yd›.

Enternasyonal devrimcili¤in y›lmaz savaflç›s›: Che Guevara

14 Haziran 1928’de Arjantin’de do¤an Ernesto Che Guavera, ö¤rencilik dönemlerinde bafllad›¤› politik hayat› ölümsüzleflene kadar sürdürdü. 1944’te t›p fakültesini kazanan Che, ö¤renci hareketlerine kat›ld›. 1953’de doktor oldu. Ö¤rencili¤inin ilk y›llar›nda Arjantin’in orman köylerinde cüzam ve tropikal hastal›klar üzerine çal›flmalar yapt›. Son s›n›fta iken Che, arkadafl› Alberto Granadas ile bütün Latin Amerika'y› içine alan bir motosiklet turuna ç›kt›. Bu tur ona, Latin Amerika'n›n sömürülen köylülerini

yak›ndan tan›ma f›rsat› verdi. Buraya gitmek için ç›kt›¤› yolculu¤u s›ras›nda Peru'ya da u¤rad›. Orada yerliler hakk›nda daha önce yay›nlanm›fl bir incelemesi yüzünden tutuklanarak cezaevine gönderildi. Hapisten ç›kt›ktan sonra Ekvator'da bir kaç gün kald›. Ernesto, Guatemala'da birçok Kübal› sürgün ve Fidel Castro'nun kardefli Raul ile karfl›laflm›flt›. Meksika'ya geçti¤inde ise Fidel Castro ve arkadafllar› ile tan›flarak Küba devrimcileri saf›nda yer ald›. Sistemli olarak Marksizm düflüncesi hakk›nda araflt›rmalar yapt›. 1956 y›l›nda Küba devrimi liderlerinden Fidel Castro ile tan›flt›. Kübal› devrimciler gerilla mücadelesine haz›rlan›rken, Santa Dosa’da Meksika polisi taraf›ndan tutukland›. 2 Aral›k 1956’da Castro ile birlikte toplam 82 kifli Küba’da devrimci savafl vermek üzere Granma seferine ç›kt›. 82 kifliden ancak 17’si bu seferi tamamlayabildi. Che birçok çat›flmaya kat›ld›, birçok eylem ve çat›flmaya komuta etti. Castro taraf›ndan 4. Kol’un komutanl›¤›na atand›. Sierra Maestra Da¤lar›’nda 10 bin askere karfl›, az say›da devrimcinin verdi¤i çetin mücadeleler sonucu halk, Che’nin flahs›nda devrim zaferini selaml›yordu ve Küba halk›, 1 Ocak 1959 y›l›na devrimle girdi. Devrim sonras›nda Binbafl› Ernesto Che Guevara Havana'n›n la Cabana Kalesi'nin komutanl›¤›na getirildi.1959 y›l›nda Küba vatandafl› ilan edildi. 7 Ekim 1959'da Milli Tar›m Reformu Enstitüsü baflkanl›¤›na

XARABA KÖYÜ ÇATIfiMASI 10 Ekim 1994’te Halk Ordusu gerillalar› ile devletin kolluk güçleri aras›nda Mazgirt’in Xaraba Köyü’nde ç›kan çat›flmada ‹smail Arslan, gerillaya Almanya’dan kat›lan Selver Bak›r ve Erdal Yefliltepe adl› Halk Savaflç›lar› ölümsüzleflir.

Cuma Polat: Cuma Polat: Maoist Parti’nin Siverek bölgesinde özellikle toprak a¤alar›na karfl› yürüttü¤ü mücadele toprak a¤alar›n› oldu¤u gibi, sosyal faflistleri de rahats›z eder. Devrimci Do¤u Kültür Derne¤i (DDKD) üyesi sosyal faflistler, Maoistlerin “Toprak a¤alar›n›, soygunu, sömürüyü protesto” mitingini engellemek ister. Mitingin baflar›l› geçmesi sosyal faflistleri sald›r›ya yöneltir. Siverek Lisesi’nde DDKD’lilerle görüfl ayr›l›klar› nedeniyle ç›kan tart›flmada sosyal faflistler Cuma Polat’› 2 Ekim 1979’da katleder.

EROL BAfiTU⁄

KENAN KÖSEDEN‹Z

ZEYNEL ASLAN

CEMAL KESER

TUZLA fiEH‹TLER‹:

Vural Demir: Maoist Partide 1994 y›l›nla meydana gelen ayr›flmada öncüden yana tav›r alan Demir, ‹stanbul Alibeyköy’de gençlik örgütlenmesinde yer al›r. 1995’te Halk Ordusu’na kat›l›r. 16 Ekim 1995’te Dersim’de bir köye giren gerilla biriminin zarar görmemesi için ve devlet güçlerinin geldi¤ini haber vermek için nöbette oldu¤u s›rada, düflmanla çat›flmaya girer. Yaral› olarak düflman›n eline geçen Demir, iflkencede katledildi¤inde partinin ileri sempatizan›, Halk Ordusu savaflç›s›yd›. Kemal Y›ld›r›m: 1931 y›l›nda Erzincan’da do¤an Y›ld›r›m, yafll› olmas›ndan da kaynakl› Osman Day› olarak bilinirdi. ‹flçili¤e Zonguldak madenlerinde bafllad›. 1967’de Almanya’ya iflçi olarak gitti. Orada devrimci mücadelede aktif rol ald›. 1976’da AT‹F kurucular› aras›nda yer ald›.

atand›. 26 Kas›m'da da Küba Milli Bankas› baflkanl›¤›na getirildi. 23 fiubat 1961'de Küba Devrim Hükümeti bir sanayi bakanl›¤› kurarak Che'yi bunun bafl›na getirdi. Ancak Playa Giran çat›flmas› s›ras›nda, tekrar kale komutanl›¤› görevine getirildi. Daha sonra emperyalizme ba¤›ml› ülkelere çeflitli seyahatler yapan Che, sömürülen halklar› ve emperyalistleri daha yak›ndan tan›ma f›rsat› buldu. Maestro’da Castro’nun haber alma ifllerinin sorumlusu, bafldan›flman› olan Che, gerek savafl döneminde gerekse de sonras›nda çeflitli görevleri baflar›yla yerine getirdi. Devrim sonras›nda ald›¤› bakanl›k düzeyindeki görevleri yerine getirirken, Bolivya’da sürdürülen gerilla mücadelesine kat›lmaya karar verdi. Che, Latin Amerika ülkelerine gidip halklar› örgütlemesi gerekti¤i karar›n› vermiflti.1965 Eylül'ünde bilinmeyen ülkelere do¤ru yola ç›kt›. 3 Kas›m 1966’da sahte pasaportla Bolivya’ya girdi. Bolivya’daki gerillalarla birlikte bir y›l kadar savaflt›. ABD kuklas› Barrientos’un askerleriyle 7 Ekim 1967’de girdi¤i çat›flmada aya¤›ndan yaraland› ve 8 Ekim sabah› esir düfltü. Ernesto Che Guavera, hiçbir sorgudan geçmeden kurfluna dizilerek katledildi. “Gerekti¤i anda herhangi bir Latin Amerika ülkesinin kurtuluflu için hayat›m› vermeye haz›r›m” diyerek gitti¤i Bolivya’da, enternasyonal devrimcilik bilinciyle, k›ta halklar›n›n kalbine ad›n› yazd›rd›.

Yakaland›¤› hastal›k sonucunda 5 Ekim 1991’de yaflam›n› yitiren Y›ld›r›m, parti aday üyesiydi. Ölümsüzlü¤ünün ard›ndan parti onur üyeli¤iyle taçland›r›ld›. Mustafa Coflkun: 1995'de MKP'ye yard›m ve yatakl›k iddias›yla tutukland› ve 1996 y›l›nda tahliye oldu. Tahliyesinin ard›ndan mücadelesine devam eden Coflkun, Partizan Sesi ve Halk›n Günlü¤ü gazetelerinde, Elaz›¤ muhabiri ve temsilcisi olarak çal›flt›. 1999'da MKP'ye üye oldu¤u gerekçesiyle bir kez daha tutuklanarak, Malatya Hapishanesi'ne götürüldü. 19 Aral›k Katliam› sonras›nda Ermenek Hapishanesi'ne götürüldü. 2 Ekim günü tutsak bulundu¤u Ermenek Hapishanesi'nden, Ölüm Orucu direnifline destek sunmak amac›yla bafllad›¤› açl›k grevinde, rahats›zl›¤›n›n artmas› sonucu, Ankara Numune Hastanesi'ne kald›r›ld›. Burada kendisine müdahale eden doktorlar›n mide sondaj›n› "yanl›fl takmas›" yüzünden yaflam›n› yitirdi. Coflkun ölümsüzleflti¤inde partinin ileri sempatizan›yd›.

Tarihe Tuzla katliam› olarak geçen sald›r›da 4 Maoist Parti militan› al›nan ihbar sonucunda katledilmiflti. Gebze’den ‹stanbul’a giden ‹smail Hakk› Adal›, Kemal So¤ukp›nar, Reha fien ve Fevzi Yalç›n, devletin ajanl›k faaliyeti sonucunda parti içerisine s›zm›fl olan Engin Kaya adl› ajan›n verdi¤i bilgiler do¤rultusunda 7 Ekim 1988’de Tuzla Köprüsü’nde pusuya düflürülerek katledilir. Katliam haz›rl›klar›n› 2 gün öncesinden yapan devlettin kolluk güçleri, içinde 4 Maoist’in bulundu¤u arabay› durdurur. Daha sonra arabadan inen 4’leri kurflun ya¤muruna tutar. Katliamda Adal›’n›n vücuduna 15, Yalç›n’a 7, So¤ukp›nar’a 32, fien’e ise 30 kurflun isabet eder. Çat›flma yaflanmamas›na ra¤men polis, olaya çat›flma süsü verip; arabaya yerlefltirdi¤i silahlarla, katliam› meflrulaflt›rmaya çal›fl›r. Zaman›n polis müdürü Hamdi Ardal› ise katliam için, “dört dörtlük bir operasyon” aç›klamas›n› yapm›flt›. Araban›n içindekilerin kim oldu¤undan bile emin de¤illerdi. Arabada silah olmamas›na ra¤men polis katliam› perdelemek için, “Öldürmeseydik ‹stanbul Valili¤i’ni basacaklard›”, “1. Ordu Karargâh›’na sabotaj yapacaklard›” gibi yalanlar uydurdu. Tuzla katliam› 1988 sonras› geliflecek yarg›s›z infazlar›n bir nevi habercisiydi. Tuzla ile bafllayan ve Hasanpafla, Maltepe, Çiftehavuzlar, Niflantafl› katliamlar›na de¤in uzanan kanl› süreçte onlarca devrimci ve komünist, polis timleri taraf›ndan katledilmiflti. Öte yandan Tuzla katliam›n›n ihbarc›s› Engin Kaya daha sonra devrimci-dost bir örgüt taraf›ndan cezaland›r›larak Tuzla Köprüsü’ne at›lm›flt›. ‹smail Hakk› Adal›: Babas› polis olan Adal›, mücadeleyle lise y›llar›nda tan›flt›. Liseyi bitirdikten sonra tutuklanarak 8 ay hapis yatt›. Hapisten ç›kt›ktan sonra mücadelede ›srar eden Adal›, ölümsüzleflti¤inde Maoist Partinin aday üyesiydi. Reha fien: Uflak do¤umlu fien, 15 y›l Almanya’da iflçi olarak çal›flt›. Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu (AT‹K) içerisinde faaliyet yürüttü. Ölümsüzleflti¤inde partinin ileri sempatizan›yd›. Fevzi Yalç›n: Mücadeleye lise y›llar›nda kat›lan Yalç›n, fiiflecam fabrikas›nda bir iflçi olarak birçok greve kat›ld›, örgütleme faaliyetlerinde bulundu. Bir operasyon sonucunda gözalt›na al›nan Yalç›n, a¤›r iflkencelerden geçti. 4 y›ll›k tutsakl›k döneminden sonra mücadeleye kald›¤› yerden devam etti. Ölümsüzleflti¤inde partinin ileri sempatizan›yd›. Kemal So¤ukp›nar: ‹flçi kökenli olan So¤ukp›nar, fiiflli Sar›yer hatt›ndaki minibüste muavin olarak çal›flt›. Daha sonra Belediye-‹fl sendikas›nda floförlü¤e devam etti. Ölümsüzleflti¤inde partinin ileri sempatizan›yd›.

GÖZELER-AKSU DERES‹ ÇATIfiMASI: 16 Ekim 2005’te Ovac›k Gözeler Köyü, Aksu Deresi mevkiinde Halk Kurtulufl Ordusu ile devlettin kolluk güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada Ayten Gülmez, Murat Güzel ve Yusuf Dal adl› gerillalar ölümsüzleflir. ‹ktidar bilinci ve Halk Savafl› perspektifiyle verdikleri savaflta ölümsüzleflen Ayten Gülmez ölümsüzleflti¤inde parti üyesi; Murat Güzel parti üyesi, Dersim Bölge Komitesi üyesi ve Nazimiye bölge sorumlusu; Yusuf Dal ise Halk Kurtulufl Ordusu’nun yi¤it bir savaflç›s›yd›.

PÜLÜMÜR (KOCATEPE) fiEH‹TLER‹: Maoist Parti önderli¤inde faaliyet yürüten gençlik örgütünde mücadele eden Halil Erciyas, Medet Hoflafç›, Ayhan Altunbafl, Y›lmaz Talayhan partinin ça¤r›s› üzerine Halk Ordusu’na kat›lmak üzere Dersim’e gider. Ana birli¤e kat›lmak üzere konaklad›klar› yerde bir iflbirlikçi ajan›n ihbar› sonucunda pusuya düflerler. Bulunduklar› gerilla birli¤inde yeterli silah olmad›¤› için, silahlar› bulunmayan savaflç›lar, 3 Ekim 1990’da kurfluna dizilerek katledilir. Daha sonra Halk Ordusu’na ba¤l› bir gerilla birimi 4 Maoist’i ihbar eden iflbirlikçi-ajan› vurarak cezaland›r›r. 4 halk savaflç›s› ölümsüzlefltiklerinde TMLGB üyesiydi.

HOZAT fiEH‹TLER‹: 2 Ekim 1998’de Dersim’in Hozat ilçesine ba¤l› Bilanik ve Karaca köyleri aras›nda bulunan ormanl›k alanda pusuya düflen Halk Ordusu ge-

rillalar› ile devletin kolluk güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada Halk Ordusu’nun yi¤it savaflç›lar› Atilla Rüzgar ve Zafer ‹nce ölümsüzleflir.

Atilla Rüzgar: Genç yaflta mücadeleyle tan›flan Rüzgar, 1995 y›l›nda gerillaya kat›l›r. Ölümsüzleflti¤inde Halk Ordusu birim komutan›yd›. Zafer ‹nce: Daha 20 günlükken ailesine yönelik devlet sald›r›s›nda tutuklanan annesi ve babas›yla hapiste kalan ‹nce, ailesiyle birlikte 1980 sonras›nda önce Edirne ard›ndan Manisa’ya sürülür. 1998’de gerillaya kat›lan ‹nce, ölümsüzleflti¤inde Halk Ordusu’nun savaflç›s›yd›.

DO⁄AN KÖYÜ KATL‹AMI: PKK’nin vergilendirme ad› alt›ndaki yanl›fl politikalar›n› elefltiren Kahraman ailesi, PKK’nin hedefi olur. Ailenin ferdi olan Murat Kahraman’› kaç›ran ve Kahraman’a 7 gün boyunca iflkence yapan PKK gerillalar›, Kahraman ellerinden kaçt›¤› için, eve bask›n düzenlerler. 9 Ekim 1993 akflam› Do¤an Köyü’ne gelen PKK gerillalar› “a¤abeyinizi getirdik” diyerek kap›y› açt›rd›ktan sonra aileye tehditler savurur. Kahraman ailesinin fertleri dövülerek zorla d›flar›ya ç›kar›l›r. Gözleri önünde evleri atefle verilir. Bu bask›ya itiraz eden ve karfl› ç›kan baba Veli Kahraman, Zeynep Kahraman ve tepkisini sloganlarla ifade eden 11 yafl›ndaki Meral Kahraman kurfluna dizilerek katledilir. Katliamda a¤›r yaralanan Zeynep Kahraman yaral› halde b›rak›l›r ve kan kayb›ndan dolay› yaflam›n› yitirir. Katliama kat›l›p daha sonra itirafç› olanlar “Partizanc›lara gözda¤› vermek için yapt›k” ifadesinde bulunacakt›. PKK ise katliama iliflkin “katliam›n sorumlular›n› cezaland›rd›k” demek d›fl›nda herhangi bir özelefltiri vermemifltir.

Kemal Özgül, Salih Kaynar, Abdullah Y›ld›r: 10 Ekim 1984’te Maoist Parti sempatizanlar› olan Özgül, Kaynar ve Y›ld›r Fransa’da ›rkç› faflistlerin bir kahveyi taramas› sonucunda katledilirler.

S‹VAS ÇATIfiMASI: Sivas'ta yakalanan bir kuryenin devlet güçleriyle iflbirli¤i yapmas› sonucu, 2 Ekim 1994 tarihinde devlet güçleriyle Halk Ordusu gerillalar› aras›nda çat›flma ç›kt›. 5 saat süren çat›flmada Osman Yaz›c› ve Ayd›n ‹nce ölümsüzleflirken, m›nt›ka komutan› olan Cömert Kayar da yine ayn› iflbirlikçinin verdi¤i bilgiler sonucu, randevu yeri olan bir lokantada gözalt›na al›narak, Sivas Polis Müdürlü¤ü'nde 4 gün süren yo¤un iflkenceler sonucu 6 Ekim’de katledildi. Osman Yaz›c›: Devrimci düflüncelerle lise y›llar›nda tan›flan Yaz›c›, Üniversite y›llar›na kadar Dev-Sol’da faaliyet yürüttü. Cumhuriyet Üniversitesi’nde okudu¤u s›rada Maoist Parti ile tan›fl›r. 1990’da gerillaya kat›l›r. K›sa sürede Halk Ordusu’nda m›nt›ka komutan› olur. 1994’te parti üyeli¤ine seçilir. Bir kuryenin yakalan›p düflmanla iflbirli¤ine girmesi sonucunda kurulan pusuda ölümsüzleflti. Ayd›n ‹nce: 1990 y›l›nda partiyle tan›flan ‹nce, 92-93 y›l›nda Karadeniz Bölge Komitesi’nde kuryelik görevini yürüttü. 1993’te Halk Ordusu’na kat›ld›. 94 y›l›nda parti üyesi sorumlulu¤unu üstlenen ‹nce, Osman yoldafl›yla birlikte ölümsüzleflti. Cömert Kayar: 1988 y›l›nda Maoist Parti saflar›nda mücadeleye kat›lan Kaynar, iflçiler aras›nda faaliyet yürüttü. 1990’da gerillaya kat›l›r. 1991’de parti üyesi sorumlulu¤unu üstlenen Kayar, Amed bölgesinde bir süre faaliyet yürüttü. Daha sonra Marmara Bölgesi Komitesi Askeri Komisyonu (MBK-AK) görevine getirildi. 93’te Karadeniz gerilla birli¤inde görev alarak, Karadeniz Bölge Komutanl›k üyeli¤i yapt›. Kaz›m Ekici, Dilek Varol ve Fatma Turgut’un ölümsüzleflmesinin ard›ndan görev üzerine flehre iner. Gerilla birli¤ine dönerken kendisine refakat eden kuryenin polisle iflbirli¤ine girmesi sonucunda yakaland›. 4 gün boyunca yo¤un iflkencelerden geçen Kayar, “Ser verip s›r vermeyerek” ölümsüzleflir. Bülent Karatafl: 27 Eylül 2007’de, Dersim’in Hosat ilçesi k›rsal›nda odun toplarken askerler taraf›ndan katledilen Karatafl, Maoist Parti sempatizan›yd›.

Dersimin Ovac›k ilçesi Bilgeç köyünde dünyaya gelen ve 1994’te devletin köy yakma ve boflaltma sürecinde köyleri yak›larak sürgün yasamina zorunlu b›rak›lan ve sürgün olarak Kocaeli’nde yaflayan Hatice Yom anam›m›z› yakaland›¤› kanser hastal›¤› sonucu kaybettik. Yaflam›n› özelde Proletarya Partisi’ne, genelde ise tüm devrimci güclere emek katarak ve sahiplenerek sürdüren Hatice Yom anam›z›n önünde sayg›yla e¤ilerek, baflta ailesi olmak üzere tüm yak›nlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.

Almanya NRW Bölgesi Devrimci Demokrasi okurlari ve Ailesi adina SAHIN YOM


GÜNCEL

2-16 Ekim 2009

15

Dersim DHF çal›flan›na J‹TEM’cilerden sald›r›

‘Krize karfl› çözüm eme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›kmakt›r’ Demokratik Haklar Federasyonu (DHF)’nun, “Sefalet ve zorbal›k sultas›na karfl› insanca bir yaflam ve gerçek bir demokratik düzen için demokratik haklar mücadelesinde birleflelim” ça¤r›s› ve Eme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›kal›m” fliar›yla bafllatt›¤› yo¤unlaflt›r›lm›fl kitle faaliyeti sürüyor. Faaliyet çerçevesinde birçok ilde emekçi semtlerdeki yoksul halka, fabrikadaki iflçilerle, tarladaki köylülerle bulufluluyor. Yoksullu¤a, iflsizli¤e ve y›k›mlara karfl› örgütlenme ve demokratik haklar mücadelesine kat›l›m ça¤r›lar›n›n yap›ld›¤› çal›flmalarda gazete, bildiri da¤›t›m› yap›l›yor; emekçi halkla birebir sohbetler gerçeklefltirilerek yaflad›klar› sorunlar dinleniyor.

DHF’den ‘Eme¤ine ve gelece¤ine sahip ç›k pikni¤i’: MERS‹N- ‘Eme¤imize ve Gelece¤imize sahip ç›kal›m’ ad›yla bafllat›lan yo¤unlaflt›r›lm›fl kitle faaliyeti boyunca kitlelere giderek çal›flman›n önem ve amac›n› anlatan örgütlenme ça¤r›s› yapan DHF; kampanya çal›flmalar› boyunca iliflki gelifltirdikleri insanlarla, bu iliflkileri daha ileriye tafl›ma, tan›flma ve kaynaflma amac›yla ‘Eme¤ine ve gelece¤ine sahip ç›k-kültür etkinli¤i’nde bulufltu. Tarsus Baraj› piknik alan›na giderek burada bir piknik düzenleyen DHF faaliyetçileri, kampanya boyunca birlikte çal›flman›n ö¤retti¤i pratikle sabah kahvalt›s›ndan, ö¤le yeme¤ine; oyunundan çevre temizli¤ine kadar tüm iflleri kolektif bir flekilde örgütledi. Oldukça coflkulu geçen piknikte halk oyunlar› sergilenerek, müzik dinletisi yap›ld›.

‘Eme¤imizin yok say›lmad›¤› bir yaflam için çabal›yoruz’: DHF temsilcisi yapt›¤› konuflmada, “DHF’nin eme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›kal›m genel fliar›yla bafllatt›¤› yo¤unlaflt›r›lm›fl kitle faaliyeti çal›flmalar›na bugün de sizlerle ortak alanda buluflarak devam ediyoruz” diyerek flunlar› vurgulad›: “DHF olarak çal›flmalar›m›zda esas olarak ezilen emekçi halk kitleleriyle buluflma ve bu buluflmay› güçlü bir durufl haline getirme çabam›z daha demokratik; haklar›m›z›n, eme¤imizin yok say›lmad›¤› daha özgür bir yaflam yaratma çabas›d›r. Ülkemizde kriz bahanesiyle fabrikalar ve atölyeler kapan›rken beraberinde artan iflsizlik h›z kaybetmeden art›yor. ‹flçi ç›kartma uygulamalar› ve ‘ücretsiz izin’ ad› alt›nda iflçi k›y›m› devam ederken, bir avuç zengin para babalar›, patronlar biz emekçilerin s›rt›na basarak ceplerini fliflirmeye devam ediyor.”

‘Eme¤imizi çalanlara karfl› saflar›m›z› belirlemeliyiz’: Konuflmas›na yaflanan

Federe Kürdistan’da 125 kad›n kendini yakt›

ekonomik kriz ve sonuçlar›na de¤inerek “evimize götürece¤imiz ekme¤imiz bile olmayacak diyerek” devam eden DHF temsilcisi, kitleyi birlikte hareket etmeye, örgütlenmeye davet ederek flunlar› ifade etti: “Artan iflsizlikle beraber, yaflam›m›zda tüketti¤imiz temel tüketim maddelerine de günden güne zamlar biniyor. Evimize getirece¤imiz bir ekme¤imiz de olmayacak art›k. Biz ezilenler saflar›m›z› belirlemeliyiz-bilmeliyiz. Bu sistem taraf›ndan ezilen horlananlar›z biz ve yok edilmeye çal›fl›lanlar›z. Biz birbirimize yabanc› de¤iliz; bizler üreteniz, yaflam› var edeniz. Ama y›llard›r bu devletin böl parçala yönet politikas› karfl›s›nda birbirimize düflman edilmifliz, kopuk ve örgütsüz duruflumuz bizim eme¤imizi çalanlar›n her zaman ifline gelen bir durumdur. Bizler ancak örgütlenerek bu sald›r›lar› bofla ç›karabiliriz. Güçlü olan biziz. Güçlü olan bizim örgütlülü¤ümüzdür, bundan dolay› sizleri eme¤inize ve gelece¤inize sahip ç›kmak için DHF’de örgütlenmeye davet ediyoruz.

Kolluk güçleri yine ifl bafl›ndayd›: Kolluk güçleri her zamanki gibi piknikte de iflbafl›ndayd›. Kimlik kontrolü bahanesi ile etkinli¤i engellemek ve insanlar› terörize etmek isteyen kolluk güçleri keyfi uygulamalar›na devam etti. Bu keyfiyete tepki gösteren faaliyetçilere polislerin verdi¤i cevap yine bildik tarzda oldu: ‘Herkes herkesi biliyor.’ Kimlik kontrolünden sonra bu defa da piknik alan›nda jandarma kimlik kontrolü yapt›. Piknik etkinli¤i yaflanan tüm engellemelere ra¤men müzik dinletisi ve çekilen halaylarla sonland›r›ld›. ‘Kendi kaynaklar›m›z› kullanam›yoruz’: ADANA- DHF çal›flanlar› kitle faaliyeti çerçevesinde fabrika, üretim atölyeleri ve küçük iflletmelerin yo¤un oldu¤u bölgelerde iflçilerle ve üreticilerle bulufltu. Sorunlar›n› anlatan iflçilerin vurgusu sendikas›zl›k ve örgütsüzlük. Yap›lan zamlarla birlikte yaflayamaz halde olduklar›n› dile getiren emekçiler, zamlar›n hayatlar›n› ve geleceklerini karartt›¤›n› belirtiyor. Bunun için ise örgütlenmenin bir ihtiyaç oldu¤unun alt›n› çiziyor. Mobilya iflçilerinin krize iliflkin sözleri çarp›c›yd›: “Ekonomik kriz diye tutturmufl gidiyorlar. Elbette ekonomik kriz olur, elbette iflçiler, köylüler ve emekçi kesim aç kal›r ve yoksullukla bo¤uflur bugün yaflad›¤›m›z ülkenin yeralt› ve yerüstü zenginlikleriyle dünyada birinci ülke olurken, bu zenginlerimizi kullanam›yoruz. Neden, çünkü bizim sahiplerimiz, yani bizi sömüren ülkeler

kullanmam›z› istemiyorlar ve bizi yönetenler de emperyalist ülkelerin ç›karlar› do¤rultusunda hareket ederek uflakl›k görevini lay›k›yla yerine getiriyorlar.” Yeni sanayi bölgesindeki bir atölye sahibi ise, kriz nedeniyle üretim düflüflünü flu flekilde dile getiriyor: “Krizin faturas› a¤›r oldu bize. Krizden birkaç ay sonra ifller durulmaya bafllad› ve flimdi ise kepenkleri kapatma aflamas›na gelmifl bulunuyoruz. ‹flçilerimiz birer birer iflten ç›kmak zorunda kald›, kimisi iflsiz flimdi. Kimisi seyyar sat›c›l›k yaparak yaflam›n› kazanmaya gayret ediyor. Nas›l bir çare bulunacak, halimiz ne olacak bilmiyoruz.”

‘Kriz yozlaflma ve fliddete yans›yor’: DERS‹M- DHF Dersim, yo¤unlaflt›r›lm›fl çal›flma program› çerçevesinde, Dersim’in mahallerinde çal›flmalar›na yo¤unluk katt›. Dersim'in, Esentepe ve Yeni Mahalleri'nden sonra, Alibaba Mahallesi'nde de 3 günlük bir mahalle çal›flmas› yap›ld›, çeflitli etkinlikler gerçeklefltirildi. Dersim’in mahallelerinde yo¤un bir flekilde çal›flma yürüten DHF’liler, yörede var olan kültürel yozlaflmaya, halk aras›nda artan fliddet olaylar›na, ekonomik krizin etkilerine vurgu yaparak, halka örgütlenme ça¤r›s› yapt›. Çal›flmadan sonra Dersim Demokratik Haklar Derne¤i bünyesinde çal›flan müzik toplulu¤u dinleti verdi. Ard›ndan yine Dersim DHD’ye ba¤l› çal›flan Tiyatro Umut, ekonomik kriz ve do¤a-kültürtarih y›k›m›n› öngören barajlar temal› bir oyun sergiledi. Etkinli¤in ard›ndan DHF’liler, Munzur'da yap›m› düflünülen barajlarla ilgili 10 Ekim 2009'da yap›lacak olan büyük mitinge ça¤r› yapt›. DHF’nin Dersim’deki kitle faaliyeti köylere de tafl›nd›. DHF’liler Hozat'›n Derviflcemal, Afla¤› ve Yukar› K›rnix köylüleriyle bulufltu. Yo¤un olarak gazete ve bildiri da¤›t›m› yap›lan çal›flmada köylülerden yap›lan çal›flmalara dair al›nan tepkiler olumluydu. Köylülerle yap›lan sohbetlerde köylünün içerisinde bulundu¤u sorunlar üzerinde duruldu. DHF’liler bafllat›lan çal›flmalara dair ön bir bilgi verdikten sonra, IMF’nin tar›m› ve üretimi bitirmek için öne sürmüfl oldu¤u politikalar› teflhir etti.

‘Kriz yoksul semtleri te¤et geçmiyor’: ‹ZM‹R- DHF faaliyetçileri çal›flmalar›na ‹zmir’in emekçi semtlerinde devam ediyor. DHF, Buca ilçesine ba¤l› Adatepe ve Kuruçeflme mahalleleri ile Menemen ilçesine ba¤l› mahalleler ve Karaba¤lar ilçesine ba¤l› semtlerde halkla bulufltu. Gazete ve bildiri da¤›t›m› yapan DHF’liler semt halk›n›n yaflad›klar› sorunlar› dinledi. Vurgu ise krizin derinleflerek,

etkilerinin daha da derinleflti¤i yönünde oldu. Krizin kendilerini te¤et geçmedi¤ini belirten emekçiler, krizden özellikle en çok kendilerinin etkilendiklerini eklediler. Faaliyetçilerle sohbet eden mahalleli kad›nlar yap›lan bu çal›flmalara destek verdiklerini belirttiler. Baflbakan› te¤et geçen kriz halk› te¤et geçmemiflti. Büyük ço¤unlu¤unun inflaat sektöründe çal›flt›¤› mahallede dokuz ayd›r iflsiz olan insanlar›n oldu¤u gözlemlendi.

‹flçi kenti Antep’te iflsizlik art›yor: ANTEP- DHF’nin bafllatt›¤› kitle faaliyeti, iflçi kenti Antep'te yap›lan bildiri ve gazete da¤›t›m›yla, emekçi mahallelerine tafl›nd›. Düztepe, Vatan Mahallesi, Çarfl› ve Ö¤retmen Evi'nde yap›lan çal›flmalar s›ras›nda, DHF'nin "eme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›kal›m" bafll›¤›n› tafl›yan ve ekonomik krizin y›k›mlar›n› anlatan bildirisiyle, gazete da¤›t›m› yap›ld›. Da¤›t›mlar s›ras›nda, özellikle, Antep'te binlerce kiflinin iflsiz kalmas›na neden olan ekonomik kriz konusuna halk›n yo¤un ilgi gösterdi¤i görüldü. DHF faaliyetçileri halka DHF'nin program›n› ve sistemin içine düfltü¤ü krizin ülke genelindeki ve Antep'teki y›k›c› etkilerini anlatt›lar. ANKARA- DHF faaliyetçileri emekçi semtlerden Piyangotepe’de halkla bulufltu. Ekonomik krizinin derinleflerek etkisini hissettirdi¤i, yoksullu¤un, iflsizli¤inin 盤 gibi büyüdü¤ü gerçekli¤inin aksine, burjuva-feodal gericili¤in tozpembe tablolar sunarak kitlelerde yan›lsamalar yaratmaya çal›flt›¤› bu süreçte, DHF faaliyetçileri halk kitleleriyle gelinen süreci tart›flt›. Yap›lan sohbetlerde iflsizli¤i, yoklu¤u, yoksullu¤u çekenlerin kendileri oldu¤unu ancak zenginlerin yaflam standartlar›nda herhangi bir gerilemenin olmad›¤›n› ifade eden semt halk›yla, bu durumu düzeltme noktas›nda yap›lacaklar›n neler olabilece¤i üzerine konufluldu. ‹STANBUL- DHF üyeleri bafllat›lan yo¤unlaflt›r›lm›fl kitle faaliyeti çerçevesinde So¤anl›, Ba¤c›lar, Alibeyköy, Gazi, Örnektepe gibi emekçi halk›n yo¤un oldu¤u semtlerde çal›flma yürüttü. Semtlerde krizin yaratt›¤› y›k›mlara, yoksullu¤a, iflsizli¤e iliflkin sesli ajitasyonda bulunan DHF’liler yo¤un bir flekilde gazete ve broflür da¤›t›m› yapt›. Halkla, yaflam› zorlaflt›ran zamlar ve etkisi derinleflen ekonomik krizle ilgili sohbetler gerçeklefltiren DHF’liler halk› zamlara, açl›¤a ve yoksullu¤a karfl› sessiz kalmamaya ça¤›rd›.

Kad›na yönelik bask›lar›n her geçen gün artt›rd›¤› dünyada buna ba¤l› olarak kad›nlar›n intihar olaylar› da art›fl gösteriyor. Federe Kürdistan bölgesi de kad›na yönelik fliddetin had safhada oldu¤u, kad›nlar›n bask›lara dayanamayarak intihar ettikleri, intihara zorland›klar› bir bölge. Federe Kürdistan ‹nsan Haklar› Bilgi Bankas›'n›n aç›klad›¤› son raporda son 8 ayda hiçbir fleyin de¤iflmedi¤ini gösterdi. Rapora göre bölgede son 8 ay içinde Güney Kürdistan’da 125 kad›n kendini yakarak intihar etti. Merkezi Hewlêr’de olan ve hükümete ba¤l› olmayan Kürdistan ‹nsan Haklar› Bilgi Bankas›, Kürdistan Bölgesi’nde son 8 ay içinde kad›na yönelik fliddet ve intihar vakalar›yla ilgili raporunda Hewlêr, Süleymaniye, Kerkük ve Duhok vilayetlerinde Ocak-A¤ustos 2009 tarihleri aras›nda kad›na yönelik 1300’den fazla fliddet vakas› yafland›¤›n› aç›klad›. Raporda; “Elde edilen istatistik bilgilere göre, son 8 ay içinde aile içi fliddet, iflkence ve dayak gibi toplumsal bask›lara maruz kalan 125 kad›n da bedenine gaz ya¤› dökerek yaflam›na son verdi” denildi. ‹nsan Haklar› Bilgi Bankas› verilerine göre bölgede yine belirtilen zaman içerisinde 14 kad›n kendini asarak intihar etti, 45 kad›n da yak›nlar› taraf›ndan silahla öldürüldü.

DERS‹M- DHF üyelerini semt çal›flmalar› s›ras›nda keyfi kimlik kontrolünden geçiren kolluk güçleri, bir aktiviste neflterle sald›rd›, ard›ndan da kaba dayaktan geçirdi. Semt çal›flmalar› yapan Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) çal›flanlar›na polis sald›rd›. Dersim'in Cumhuriyet Mahallesi Kayabafl› bölgesinde akflam saatlerinde çal›flma yapan DHF çal›flanlar› önce askeri araç içinden inen kifliler taraf›ndan keyfi olarak kimlik kontrolüne tabi tutuldu, ard›ndan da DHF çal›flan› Evrim Konak, J‹TEM elamanlar› taraf›ndan yüzü ve kolu neflterle yaraland›.

‘Seni öldürece¤iz!’ Polislerin arkadafllar›n› al›koydu¤unu fark eden Konak, yanlar›na gitmek isteyince polisler taraf›ndan önü kesilerek, “Nereye gidiyorsun, ne da¤›t›yorsun'' diyerek engellendi. Konak'›n, “Siz kimsiniz, kimi¤inizi görmek istiyorum, benim bildiri da¤›tmam suç de¤il'' demesi üzerine Konak'›n elindeki DHF bildirileri ve Devrimci Demokrasi gazetisini alarak y›rtan J‹TEM elamanlar›, ''Yasalar› sen mi bize ö¤reteceksin senin kafan› ezece¤iz'' diyerek, Konak'›n yüzüne ve eline neflter att›. Mahallede bulunan di¤er çal›flanlar› durumdan haberdar etmek için telefonunu ç›karan Konak'›n telefonunu elinden al›p k›ran ve üzerindeki DHF önlü¤ünü y›rtan J‹TEM elamanlar› ''Sen kime haber vereceksin her fleyin bafl› sensin seni öldürece¤iz'' diyerek Konak’› tehdit etti. Tehditlerle sivil bir araca bindirilmeye çal›fl›lan Konak'›n karfl› koymas› üzerine Konak, bu kez de kaba daya¤a maruz kald›. Askeri arac›n içinde bulunan kiflilerin J‹TEM elamanlar›n› uyarmas› ile J‹TEM elamanlar› Konak'› tehdit ederek olay yerinden ayr›ld›.

‘Demokratik haklar mücadelesi suç de¤ildir’ Dersim'de, kolluk güçlerinin, DHF faaliyetçisine yapt›klar› iflkence, gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas› ile protesto edildi. Sald›r›y› protesto eden DHF çal›flanlar›, Sanat Soka¤›’nda bas›n aç›klamas› yapt›. Bas›n aç›klamas›n› okuyan DHF temsilcisi, “‹nsanca bir yaflama hakk›n›n halk›n elinden al›nd›¤›, anti-demokratik uygulamalar›n her geçen gün artt›¤›, en küçük demokratik taleplerin bile terör olarak adland›r›l›p, insanlar›n vahflice iflkencelerden geçirildi¤i, sokak ortalar›nda öldürüldü¤ü bir ülke gerçekli¤inde yafl›yoruz” dendi. Dersim’de, son süreçte Uzunçay›r Baraj›’n›n su tutmaya bafllamas›, intihar olaylar›n›n art›fl göstermesi, gençler aras›nda fliddet olaylar›n›n artmas› ve yaflanan ekonomik sorunlara karfl› DHF olarak yürüttükleri faaliyetler sonucunda Dersim halk›n›n kurumlar›n› sahiplendi¤i ve bu nedenle faaliyetçilerinin hedef al›nd›¤›n› ifade eden aç›klaman›n devam›nda flu sözlere yer verildi: “Çal›flmalar›m›z, sistemin Ergenekonvari örgütlenmeleri üzerinden durdurulmaya çal›fl›lmaktad›r. Fakat bizler biliyoruz ki arkadafl›m›za yap›lan sald›r› esasta bölgedeki devriye gezen flovlant tipi araç ve oradaki devriye gezen di¤er ekipler taraf›ndan düzenlenmifltir. Bizler daha güçlü bir flekilde hayk›r›yoruz; sizlerin bu sald›r›lar›, bizleri ne

baraj karfl›t› mücadelemizden, ne yozlaflt›rmaya karfl› duruflumuzdan, ne de daha adil, eflit, paylafl›mc›, insan› yaflam›n öznesi yapan mücadelemizden vazgeçirecektir. Ama sizler bu flekilde daha fazla acizleflerek sonunuzu haz›rlayacaks›n›z. Çünkü açl›k ordusu büyüyor ve yürüyor, onlar› sömürenlerin üzerine.” “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Yaflas›n demokratik haklar mücadelemiz”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n›n at›ld›¤› bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan DHF çal›flanlar› savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu.

DHF: Sald›r›lar› kitleselleflerek bofla ç›kartaca¤›z DHF, Dersim'de J‹TEM sald›r›s›na ve yine Çukurova'da meydana gelen gözalt› sald›r›s›na iliflkin bir aç›klama yay›mlad›. Federasyonun, gerici-faflist sistemin pervas›z sald›r›lar›na karfl› ezilen milyonlar›n hak ve özgürlüklerini savunma- koruma ve gelifltirme hedefiyle kuruldu¤unun belirtildi¤i aç›klamada, "Federasyonumuz bu hedef ekseninde, mahallelerde, okullarda, köylerde, atölyelerde, fabrikalarda, kamu emekçileri içerinde ve ezilen kesim içerisinde yürütmekte oldu¤u politik kitle faaliyetlerine yo¤unlaflt›/yo¤unlafl›yor. Federasyonumuzun faaliyetlerinin yo¤unlaflmas› ve kitlelerde karfl›l›¤›n› bulmas›, gerici-faflist sald›r›lar›n yo¤unlaflmas›n› da beraberinde getirmektedir. Bu kapsamda, federasyonumuza yönelik sald›r›lara 27 Eylül 2009 tarihinde Dersim’de bir yenisi daha eklendi. Ülke genelinde “eme¤imize ve gelece¤imize sahip ç›kal›m” fliar›yla bafllatt›¤›m›z çal›flmalara paralel olarak, Dersim’de yürütülen faaliyetler esnas›nda, kolluk güçleri faaliyetçilerimize yönelik keyfi uygulamalarda bulunmufllard›r" ifadeleri yer ald›.

'Sald›r› Dersim halk›na yönelik gözda¤›d›r' "Dersim halk›n›n, Federasyonumuzun faaliyetlerini kitlesel bir flekilde sahiplenmesi ve yapt›¤›m›z çal›flmalar›n genifl bir destek görmesi, kolluk güçlerinin üyelerimize dönük sald›r›lar›n› da giderek artt›rmaktad›r" denilen aç›klamada, sald›r›n›n amac›na iliflkin flunlar dile getirildi: "Temsilcimize yönelen bu sald›r›, kurumumuz nezdinde Dersim halk›na yönelik bir gözda¤› niteli¤indedir."DHF'nin tüm sald›r›lara karfl›n faliyetlerine devam edece¤inin alt›n›n çizildi¤i aç›klamada, "DHF olarak, ezilen milyonlar›n eflitlik, özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve gerçek demokratik bir düzen yaratma mücadelesini hiçbir gerici-faflist sald›r›n›n durduramayaca¤›n› bir kez daha ilan ediyoruz" denildi. Çukurova'da da gerçeklefltirilen gözalt› sald›r›lar›n›n hat›rlat›ld›¤› aç›klaman›n devam›nda flu ifadeler yer ald›: "Federasyonumuz, Dersim’de ve ülkemizin bütün alanlar›nda; bilimle, cüretle, azimle ve inançla, demokratik haklar mücadelesini boyutland›racakt›r! Gerici-faflist sald›r›lar›, politik kitle faaliyetlerinde derinleflerek, halk›m›z›n hakl› mücadelesiyle daha üst boyutta bütünleflerek, yeni demokrasi ve devrim iddias›n› büyüterek, kitleselleflerek bofla ç›karaca¤›z!"


Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 Bask›: SM. KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹

‹flçilerin Çocuklar›

Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli Yönetim Yeri: KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0212) 238 37 96

Matbaac›l›k

BÜROLAR

Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres:

Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 9418

‹ZM‹R: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 G KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 G MERS‹N: Hastane Cad. 5111 Sok. Ekrem Örkün ‹flhan› No:71/8 Kat:3 G MALATYA: Dabakhane mah. Boztepe Cad. Babacan ‹flhan› Kat:4 No:28 Tel: (0422) 323 06 97 G AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:109 Da¤kap›/Amed G AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr G YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com

Çocuk ‹flçiler! ADANA- Ac›mas›z bir sömürü düzeninin kuruldu¤u, ‘sanayi’ ad› verilen iflletmelerde, ucuz kad›n eme¤inden sonra, ayakta durmay› ö¤renen (ö¤retilen) çocuklar emek sömürüsünün en önemli araçlar›ndan birisi oldu. 9 yafl›ndan 18 yafl›na kadar, ucuz ve ‘görülmeyen’ bir emek olarak görülen çocuk eme¤i, bu nedenlerden dolay› çok s›k tercih edilmekte. Tamirhanelerden, tarlalara kadar her türlü ifllerde çocuk iflçileri görmek mümkün. Tamirhanelerde, atölyelerde, tarlalarda çal›flan, kimi zaman da sokaklarda çöp, karton toplayan, geçim derdini ufak yaflta omuzlayan çocuk iflçiler her geçen gün art›yor. Analar›n gözlerinden bile sak›nd›¤›, hiçbir sa¤l›k ve sosyal güvencesi olmayan, hatta ve hatta kanunen yasak olmas›na ra¤men çocuk iflçileri ortalama her iflyerinde görebilmek mümkün. Ülkemizde genelde küçük ve orta iflletmelerde çal›flt›r›lan çocuk iflçilerin yaflam› ifl ve ev aras›nda geçerken, çocuk olmadan, ‘olgunca’ evine ekmek götüren bir birey olarak karfl›m›za ç›k›yorlar.

d›nlarla 16 yafl›n› doldurmufl fakat on sekiz yafl›n› bitirmemifl genç iflçilerin hangi çeflit ifllerde çal›flt›r›labilecekleri yönetmelikte belirlenir.” ve bu hükümlere uymayanlara verilecek ceza ise çok komik miktarda; ”Bu hükme ayk›r› davranan iflveren ve iflveren vekiline 500 TL. para cezas› uygulan›r.” Gerek yasan›n öngördükleri ve bu öngörüyü anlams›z k›lan cezalar› gerekse de pratikte söz konusu

Çocuk olmadan birey olanlar Çal›flt›klar› ifl yerlerinde ucuz emek gücü olarak görülen çocuk iflçiler, eve katk› sunmaktan çok ço¤u zaman ev geçindiren pozisyonda oluyorlar. Ald›klar› düflük ücretler ve çal›flma saatlerinin fazla olmas›ndan dolay› çocuk olmadan birey olmay› ö¤renen çocuklar, çal›flt›klar› ifl yerlerinde sa¤l›ks›z ve kötü koflullarda çal›flmak zorunda b›rak›l›yorlar. Çocuklar› çal›flmaya iten bafll›ca sebeplerse; yoksullu¤u yak›c› bir flekilde yaflamak, ebeveynlerin iflsizli¤i, çarp›k gelir da¤›l›m›, ekonomik krizler, h›zl› nüfus art›fl›, göç, plans›z flehirleflme, kay›t d›fl› ekonomi k›sacas› sömürü düzeni! fiehirdeki çocuk iflçilerin yar›s›ndan ço¤unu zorunlu göçlerle flehir yaflam›na itilen köylü ailelerin çocuklar› oluflturuyor. Yaflamlar› boyunca hep itilip kak›lm›fl, hor görülmüfl, dilleri yasaklanm›fl çocuklar›n ac›mas›z flehir hayat›nda ise emekleri de sömürülmekte.

Yasalara ra¤men 3 milyon çocuk iflçi! Yasalara göre 14 yafl›n alt›nda ilkö¤retimini tamamlamam›fl çocuklar›n çal›flt›r›lmas› ve 14 yafl üstü, 18 yafl alt› çocuklar›n da a¤›r ifllerde çal›flt›r›lmas› ifl kanununda yasak-

Güvencesizler ve fliddete maruz kal›yor

di¤imizde “nerde be abi” diyerek, 10 yafl›ndan beri çal›flt›¤›n› söylüyor. Motor yenileme iflinde günlük 12 saat çal›flan Ahmet, maddi sorunlardan dolay› okuyamad›¤›n›, evde kendisinden baflka iki abisinin çal›flt›¤›n› ifade ediyor. Ahmet, “Okuyabilseydin ne olmak isterdin” sorumuza karfl›l›k ise, “ö¤retmen olmak istiyordum ama görüyorsun abi” diyor mahcup bir edayla. Henüz çocuk yaflta olan Ahmet’in, bir olgun gibi ve çaresizce yaflamdan beklentisi ise çarp›c›: “fiu koflullarda ne beklentim olabilir!”

Yasalarda “haftal›k 10 saatin üstünde çal›flamaz” hükmünün bulundu¤u ifl kanunun 71. maddesinin gerçek hayata yans›mad›¤›, çocuklar›n çal›flma saatlerinde görülüyor. Ahmet’in ve ‹lker’in dile getirdikleri gibi günlük ortalama 12 saat çal›flt›r›lan çocuklar›n, uzun, yorucu ve a¤›r ifl koflullar›nda çal›flmalar›na ra¤men hiçbir sa¤l›k ve sosyal güvenceleri olmad›¤›, a¤r›lar› ve hastal›klar›nda hastaneye gidemedikleri ve bunun sonucu olarak ileriki dönemlerde kal›c› hastal›klara yakaland›klar› görülüyor. Bu zor koflullar alt›nda, gecesini gündüzüne katm›fl çocuk iflçiler, çal›flt›klar› ortamda emek sömürüsünün yan› s›ra hemen hepsi ustas›ndan, kalfas›ndan veya patronundan fiziksel fliddet de görüyor. Ayr›ca a¤›r hakaretlere de u¤rayan çocuklar, insanl›k d›fl› uygulamalar› çok küçük yaflta görerek ve yaflayarak ‘büyüyorlar’. Çocuklar›n›n bu yaflad›klar› karfl›nda ailelerinin hiçbir tepkisi olmuyor tabii. Nedeni ise iflsizlik, yoksulluk. Geçim için aileler çocuklar›n›n yaflad›klar›na göz yumabiliyor. Çocuklu¤undan itibaren bu fliddet ve bask› ortam›nda yetiflen bir bireyin ise yaflam›n›n ileriki süreçlerinde ö¤retilen bu itaat ve sorgulamama kültürünü devam ettirdi¤i ve yaflanan baz› olaylarda ise psikolojik sorunlardan kaynakl› cinnet, uyumsuzluk, gibi durumlar ortaya ç›kabildi¤i bilinen bir durum.

Ucuz ve sessiz sömürü l›. ‹fl kanunun 71. maddesinde; “Okula devam eden çocuklar›n e¤itim dönemindeki çal›flma süreleri, e¤itim saatleri d›fl›nda olmak üzere, en fazla günde iki saat ve haftada on saat olabilir” diyen hüküm, “Okulun kapal› oldu¤u dönemlerde çal›flma süreleri yukar›da belirtilen süreleri aflamaz” fleklinde devam ediyor. ‘Yer ve su alt›nda çal›flt›rma yasa¤›’ diye geçen ifl kanununun 72. maddesinde ise: “Maden ocaklar› ile kablo döflemesi, kanalizasyon ve tünel inflaat› gibi yeralt›nda ve su alt›nda çal›fl›lacak ifllerde 18 yafl›n› doldurmam›fl erkek çocuklar ve her yafltaki kad›nlar›n çal›flt›r›lmas› yasakt›r” hükmü geçiyor. ‹fl kanunun 85. maddesinde; “16 yafl›n› doldurmam›fl genç iflçiler ve çocuklar a¤›r ve tehlikeli ifllerde çal›flt›r›lamaz.” diyor ve devam ediyor: “Hangi ifllerin a¤›r ve tehlikeli ifllerden say›laca¤›, ka-

KONUK YAZAR

Özgür MÜFTÜO⁄LU AKP hükümeti bir taraftan emekçilerin haklar›n› ortadan kald›ran düzenlemeler yaparken, di¤er taraftan da bu düzenlemelere ortak etti¤i sendikalara iliflkin yasa taslaklar›n› ›s›t›p ›s›t›p masaya getiriyor. Daha önce SSGSS ve ‹stidam Paketi gündeme geldi¤inde, onun ard›ndan kriz bahanesiyle emekçilerin haklar› ortadan kald›r›l›rken yine sendika yasa taslaklar› gündeme gelmiflti. Çal›flma Bakanl›¤›, içinde bulundu¤umuz günlerde yine ortaya bir yasa tasla¤› ç›kartt› ve Eylül ay› bafl›nda “Üçlü Dan›flma Kurulu” toplant›s›nda iflçi ve iflveren konfederasyonlar›n›n baflkanlar›na tasla¤›n içeri¤ini aç›klad›. ‹çerik itibariyle daha öncekilerden pek bir fark› olmayan bu taslakta da temel dayanak ILO ve AB normlar› oldu ve 2821 ve 2822 say›l› yasalar›n “daha özgürlükçü ve demokratik bir yap›ya kavuflturulmas›n›n” hedeflendi¤i söylendi. ‹çinde bulundu¤umuz dönemde s›n›flar aras› güç dengeleri ve AKP hükümetinin emekçi haklar›na yaklafl›m› göz önüne al›nd›¤›nda sözü edilen bu hedefin

yasalar›n hükümsüzlü¤ü yasa denen fleyin ne için ve kim için kondu¤unu aç›kça gösteriyor. Evet, her fleye karfl›n bir yasa ve buna uygulanan çok komik cezalar var, yaln›z bu yasalar uygulamak için de¤il, sadece ve sadece olmas› gerektirdi¤i için var. Bugün kendi ç›kartm›fl oldu¤u her türden yasalara bile uymayan devlet, ifline geldi¤i gibi davranmaya devam ediyor. Zira bunu ülkemizde ki çal›flan çocuk say›s›na bakarak da anlamak mümkün. Yaklafl›k olarak 3 milyon çocu¤un çal›flt›¤› ülkemizde bu yasalar›n nas›l iflledi¤i görmekteyiz.

Gülen yüzlerin ard›ndaki ac› hayat! 3 milyon çocu¤un küçücük bir k›sm›n› oluflturan Adana’da ki çal›flan çocuk iflçileri gözlemledik. Adana’n›n birçok ifl

kolunun (zira alet yap›m›ndan, parçac›lara, tornac›s›ndan, tamircisine) bulundu¤u küçük ölçekli eski sanayi bölgesinde gözümüze, 12 yafllar›nda çal›flan 2 çocuk ilifliyor, yan›na giderek sohbet etmek istedi¤imizi dile getirdi¤imiz s›rada d›flar›dan gelen temiz giyimli biri, çocuklar› engelledi¤imizi söyleyerek konuflmam›z› engellemeye çal›fl›yor ve çocuklarla görüflmemize engel oluyor. Çocuklar›n gözlerindeki ›fl›¤›n parlakl›¤›na bakarak atölyeden uzaklafl›yoruz. Sanayi bölgesinde gezerken 14-15 yafllar›nda, üstü bafl› ya¤ içinde elindeki demir parças› ile gözümüze bir iflçi ilifliyor. Öncelikle soruyoruz elinde ki nedir diye? O da kim oldu¤umuzu anlamaya çal›fl›r bir flekilde bakarak, araba motorunun bir parças› oldu¤unu söylüyor. Ad›n›n Ahmet oldu¤unu ö¤rendi¤imiz çocu¤a okuyor musun de-

Ahmet’in yan›ndan ayr›ld›ktan hemen sonra bisikletle giden bir çocukla karfl›lafl›yoruz. ‹sminin ‹lker oldu¤unu söyleyen iflçinin yafl› 13 ve okumad›¤›n› ö¤reniyoruz. Yüzünün güleçli¤ini yitirmeyen ‹lker; aletler yap›lan bir ifl yerinde günlük 10 saat çal›flt›¤›n› belirtiyor. 5 ayd›r bu iflte çal›flt›¤›n› ve bundan önce ise birçok ifle girip ç›kt›¤›n› söyleyen ‹lker ‘ileride ne olmak istiyorsun’ sorusuna karfl›l›k, gülen gözleriyle bize bakmakla yetiniyor. Ahmet ve ‹lker gibi binlerce çocuk, okul formas› yerine küçük yaflta iflçi tulumu giyerken, ucuz ve sessiz emek haline getiriliyorlar. Çocukluklar›n› yaflayamadan zor koflullarda çal›flt›r›lan, yasalarda ilkö¤retimin mecburi olmas›na ra¤men okullar›na gönderilmeyeren çocuklar, ucuz ve sessiz emek sömürüsünün bir parças› haline getiriliyorlar.

SEND‹KA YASALARININ YEN‹DEN DÜZENLENMES‹ ÜZER‹NE ne denli gerçekçi oldu¤unu daha sonraya b›rakarak, son tasla¤›n hangi düzenlemeleri içerdi¤ine k›saca bakal›m: Sendika üyelik yafl› 15’e çekiliyor; noter zorunlulu¤u kalk›yor; sendika kuruculu¤u ve üyeli¤ine iliflkin yasaklar kalk›yor; federasyon kurulmas›na olanak sa¤lan›yor; iflyeri ve meslek sendikalar›n›n kurulmas›na olanak sa¤lan›yor; üyelik aidat›n›n miktar› tüzüklere b›rak›l›yor; üye aidatlar›n› kaynaktan kesme (check-off) sistemi kald›r›l›yor; sendikalar›n üyelerine kredi verme olana¤› tan›n›yor; radyo ve televizyon kurmalar›na yönelik engeller kald›r›l›yor; iflkolu say›s› 17’ye indiriliyor; sendika yöneticilerinin ücretleri ve di¤er gelirleri en yüksek devlet memuru maafl›n›n iki kat› ile s›n›rland›r›l›yor. ‹flçi konfederasyonlar›n›n baflkanlar› özellikle meslek sendikac›l›¤›n›n getirilmesine, check-off sisteminin kald›r›lmas›na ve federasyon kurulmas›n›n önünün aç›lmas›na karfl› ç›k›yorlar. T‹SK baflkan› ise sendikal yasa de¤iflikliklerinin mutlaka k›dem tazminat›yla birlikte masaya getirilmesini istiyor. Kurul, gelen öne-

riler do¤rultusunda tasla¤›n revize edilmesini ve 21 Ekim 2009 günü tekrar toplan›lmas›n› kararlaflt›r›yor. ‹flçi s›n›f› aç›s›ndan bak›ld›¤›nda, özetlemeye çal›flt›¤›m -sendikal yasalar› yeniden düzenlemeye yönelik- bu süreç her fleyden önce yöntem olarak yanl›flt›r. Zira daha önce emekçilerin haklar›n› kaybetmeleri ile sonuçlanan yasama süreçlerinde oldu¤u gibi burada da “sosyal diyalog” anlay›fl› vard›r ve di¤er sosyal diyalog masalar›nda oldu¤u gibi bu masadan da emekçilerin kay›pla kalkmas› kaç›n›lmazd›r. Sermaye kesiminin ve hükümetin, sendikal yasalar› demokratiklefltirme söylemi alt›nda amaçlar› (belki sendikal yönetimlerin a¤z›na bir parmak bal çalarak) Türkiye iflçi s›n›f›n›n en önemli kazan›m› olan k›dem tazminat›n› ortadan kald›rmakt›r. Sendika yönetimlerinin yeni yasal düzenlemeden beklentisi ise var olan sendikal yap›lar›n ve dolay›s›yla kendi konumlar›n›n bir süre daha devam etmesidir. Sendika yönetimlerine yönelik bu iddiay› akla getiren ise her fleyden önce yönetimlerin, kendi tabanlar›n› hiçbir

biçimde bu tür süreç içerisine katmadan sadece kendilerinin ya da çok küçük bir yönetim kademesinin inisiyatifiyle hareket etmeleridir. Oysa do¤rudan emekçilerin yaflamlar›n› ilgilendiren ve s›n›fsal güç iliflkilerine ba¤l› olan konularda sendikal yönetimlerin masadaki gücünün tek dayana¤› iflçi s›n›f›d›r. E¤er o güç hiç ak›llara getirilmeden masaya oturuluyorsa kaybedilece¤i bafltan bellidir. Sendika yöneticilerin iflçi s›n›f›n› temsil ediyor görüntüsü içerisinde, iflçi s›n›f›n›n deste¤ini almadan “sosyal diyalog” ya da “uzlafl›” masalar›na oturmas› sadece sermayenin ve hükümetin eme¤e yönelik sald›r›lar›n› meflrulaflt›rmaya yarayacakt›r. Bu durumda iflçi s›n›f›n›n tüm kesimleri mevcut haklar›yla birlikte sendikalara olan güvenlerini de kaybedecektir. Sendikal yap›lar›n iflçi s›n›f›na yönelik bu sorumsuzlu¤u karfl›s›nda, tüm emekçilerin sendikal örgütlenmeye daha fazla önem vermesi ve sendikalara sahip ç›kmas› gerekir.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.