S›n›f Teorisi’nin 14. say›s› ç›kt›
Futbolun ekonomi-politi¤i
Güncel-Siyasi Durum ve Görevlerimiz, “Marksist Teori” yazar›n›n Devrimci Demokrasi’ye Elefltirisi Üzerine Zorunlu Yan›t, Devrim Semalar›nda Dolaflan Kara Bir Bulut: Revizyonizm, Ulusal Hareket Hakk›ndaki De¤erlendirmemizi Elefltiren Partizan’›n Tavr› Üzerine ve beflinci konu olarak 20 Ekim 2000 Ölüm Orucu Direnifli ve Yürüyüfl Dergisi’nin ‹nkarc› Tavr› bafll›kl› konular›n ele al›nd›¤› de¤erlendirme, analiz ve polemik yaz›lar›n›n yer ald›¤› S›n›f Teorisi’nin 14. say›s› ç›kt›. Kitapç›lardan ve gazete bürolar›m›zdan temin edebilirsiniz.
Kolay m›? Güney Afrika’daki Dünya fiampiyonas› (2010) ve vuvuzela “gürültüleri”yle yeniden gündemimizin baflköflesine otur(tul)an futbolun ekonomi-politi¤i üzerine konuflmak, bir kez daha kaç›n›lmazlaflt›… (Sadece bu mu? Hay›r! “Futbol”un çarp›k kavray›fl ve “sunumlar›” konusunda da!) Futbolun “ne”, “niçin”, “kimin hizmetinde” oldu¤una iliflkin esas›n “es” geçilmesiyle devreye sokulan z›rvalar›n; nas›l da “üçü beflten att›¤›” unutulmad›; hâlâ haf›zalarda; iyi ki haf›za-i befler nisyan ile malûl de¤il... Hadi Uluengin’in dediklerini hat›rlay›n örne¤in: “Baz›lar›, ‘futbol kitlelerin afyonudur’ buyuruyor. Aman öyle olsun ve kals›n! Çünkü, o futbol sayesindedir ki Türkiye bugün AB’ye dünkünden çok daha yak›nd›r!...” TEMEL DEM‹RER’‹N YAZISI SAYFA 11’DE
DEMOKRAS‹ DEVR‹MLE GELECEK
1 5 GÜNLÜK S‹YAS‹ GAZETE
1-16 Temmuz 2010 179. Say› Fiyat› 1 TL e-posta:devrimcidemokras@ttmail.com
www.devrimcidemokrasi.net
OHAL uygulamalar› can almaya devam ediyor
Bak›rc›, devletin Kürt’e ve kad›na bak›fl›n› dile getirdi
Türk ordusu, katliamlar›n› art›r›yor. Artan gerilla eylemleri karfl›s›nda acze düflen Türk ordusu, halka yönelik fliddetini art›rd›. Hatay’da kekik toplayan köylüler yak›n mesafeden jandarma özel timlerinin sald›r›s›na maruz kald›. Jandarma taraf›ndan hiçbir ihtar yap›lmadan atefl alt›na al›nan köylülerden birisi a¤›r yaralan›rken, ikisi öldü. Elaz›¤’da da bir köylü askerler taraf›ndan aç›lan atefl sonucu hayat›n› kaybetti. Erzincan’da ise bir eve yap›lan katliam bask›n›nda iki kifli vahflice öldürüldü. Öte yandan OHAL tart›flmalar›n›n yafland›¤› flu günlerde OHAL uygulamalar›n› aratmayan olaylar yaflanmaya devam ediyor. 90’l› y›llarda duymaya al›flt›¤›m›z köy yakmalar, sürgünler ve ölüm tehditleri bugün de sürüyor. Batman’›n Hasankeyf ‹lçesi’ne ba¤l› iki köy askerler taraf›ndan atefle verilirken, bir çok ilde köylüler askerler taraf›ndan tehdit ediliyor. sayfa 4
kad›nlar›n›, Türk erkeklerine ikinci efl alarak, Kürt ulusal meselesinin bitece¤ini iddia eden √ Kürt faflist zihniyet, resmi devlet politikas›n›n ta kendisidir. Bir yandan Kürt kad›nlar›n› afla¤›layan, bir yandan Kürt ulusuna yönelik resmi bak›fl aç›s›n› yans›tan bu faflist zihniyet, di¤er yandan Kürt ve Türk halk› aras›nda düflmanl›k tohumlar› ekerek, devletin bekas›n› korumaya çal›fl›yor.
Genelkurmay Baflkan› Baflbu¤, istedikleri sonucun tersini yaratt›lar. Gerillan›n silah›na hedef olmamak için siperde diz çöken Erdo¤an ve Baflbu¤’un görüntüleri toplum taraf›ndan gerillan›n gücü karfl›s›ndaki acizliklerine yorulurken, imdada CHP Genel Baflkan› K›l›çdaro¤lu yetiflecek gibi gözüküyor! K›l›çdaro¤lu Gediktepe’deki mevziye giderek, ayakta durabilir (!) >>5
yaklafl›m›n› d›fla vuran devlet adam› ise kafatasç› faflist MHP baflkan› Bahçeliyi geçerek, AKP'li Rize Belediye Baflkan› oldu. Kürt ulusunun yaflad›¤› devlet bask›s›na karfl› “çözümü”; Kürt kad›nlar›yla yap›lacak evliliklere ba¤layan Bak›rc›, geleneksel devlet politikas›n›n devlet bürokratlar›ndaki yans›mas›n› bir kez daha teyit etmifl oldu.
Dersim-Ovac›k’ta iki T‹KKO gerillas› flehit düfltü! 29 Haziran günü Ovac›k’ta devlet güçleriyle T‹KKO gerillalar› aras›nda yaflanan çat›flmada iki gerilla flehit düfltü. Ovac›k’a 20 km uzakl›ktaki K›z›k Köyü ile Kurdefli Mezras›’na yak›n k›rsal alanda yaflanan ve bas›na MKP’ye ba¤l› HKO gerillalar› ile kolluk kuvvetleri aras›nda olarak yans›yan çat›flma, askerlerle TKP/ML T‹KKO gerillalar›n aras›nda yafland›¤› ö¤renildi. Özel Harekât Timleri ile TKP/ML’ye ba¤l› T‹KKO güçleri aras›nda gece boyunca süren çat›flmada iki gerilla yaflam›n› yitirdi.
SAYFA 8
Maoistler bast›rd›, baflkaban istifa etti Nepal Baflbakan› Madhav Kumar Nepal, Maoistlerin gerçeklefltirdikleri eylemler sonucunda istifa etti. Nepal’de Maoistlerin öncülü¤ünde halk›n ekonomik ve siyasi taleplerini öteleyen ve Nepal’deki siyasi geliflmenin önünde engel olmaya bafllayan Baflbakan Kumar istifa etmek zorunda kald›. ‹stifan›n ard›ndan Maoistlerin merkezinde yer alaca¤› ortak hükümetin kurulmas› bekleniyor.
GÜNDEM “Terör neden t›rmand›?” ya da burjuva güruhun sefaleti SAYFA 3 Nereye kadar gizleyeceksiniz Devlet, Ceylan Önkol’un katliam›n› gizlemek için elinden geleni yapmaya devam ediyor. Önkol’un aile avukatlar›n›n istemiyle Emniyet Genel Mü-
dürlü¤ü taraf›ndan haz›rlanan raporda; Ceylan’›n “bombaatar mühimmat›na vurmas› sonucu yaflam›n› yitirdi¤i” aç›kland›. Önkol’un ailesi ise bomban›n karakoldan at›ld›¤›n› söylüyor.
Çemen iflçisi sendikay› iflgal etti
EMEK 6
Erdo¤an ve Baflbu¤ Gediktepe’de “kolkalay›z”, “güçlüyüz” mesaj›n› medya arac›l›¤›yla toplumda yer edinmesini isterken, hal ve hareketlerinin görüntüsü gerillan›n yaratt›¤› psikolojik üstünlü¤e dönüfltü. Artan gerilla eylemlerinin yaratt›¤› bunal›m› tersine çevirip, topluma devletin “güçlü oldu¤u” mesaj›n› vermek isteyen Baflbakan Erdo¤an ve
Anayasa ‘de¤iflikli¤i’ ve refarandum
GÜNCEL 2
Gediktepe tart›flmalar› devam ediyor
PERSPEKT‹F
l›m”lar›n esasta tek tarafl› dayatma oldu¤u bir kez daha tüm gerçekli¤iyle ortaya ç›km›flt›r. Türkiye-Kuzey Kürdistan bölgesinde gerillay› imhaya yönelik bafllat›lan sald›r›lar›n, yak›lan köylerin ve tehdit edilen halk›n yaflad›klar›, “çözüm ve aç›l›m” teraneleriyle bafllat›lan sürecin özeti oldu. Son günlerde Türk devletinin Kürt ulusuna yönelik
Sendika bürokrasisi iflçilerin haklar›n› patronlar›n ceplerine koymaya devam ediyor. Son olarak Çemen Tekstil iflçilerinin kazand›klar› haklar›n› savunamayan sendika, iflçileri çileden ç›kard›. ‹flçiler, sendika binas›n› iflgal ederek, sorumlular›n hesap vermesini istediler.
Karadeniz kültürünün yolculu¤u
GÜNCEL 12
Kürt ulusal sorununun çözümü için “has›ml›k yerine h›s›ml›k” formülünü öneren AKP Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc›, ikinci efllerin “Do¤u'dan al›nmas›”n› önerdi.
PKK'nin eylemsizlik karar›n› kald›rmas›yla birlikte bölgede gerilla güçlerinin sald›r›lar› karfl›s›nda a¤›r kay›plar veren devlet, “çözüm” ve “aç›l›m” ad› alt›nda Kürt ulusunun meflru mücadelesini tasfiye etmeyi hedefleyerek, yeni sald›r› konseptini devreye soktu. Son dönemlerde hakim s›n›flar cephesinden yap›lan aç›klamalarda “çözüm ve aç›-
Karadeniz bölgesinde yaflayan farkl› uluslar›n birlikte ürettikleri kültürün oluflturdu¤u yaflam›n içerisinden hikayeler ve kelimeleri toparlayan Ayflenur Kolivar ile bu uzun yolculu¤u üzerine konufltuk. Kolivar yolculu¤unu “benden al›nanlar› bulmak” fleklinde tarif ediyor.
2
GÜNCEL
1-16 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Ceylan Önkol, ölümüne kendisi sebep olmufl! Ailesinin ve avukatlar›n›n istemiyle Emniyet Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan haz›rlanan raporda Ceylan’›n bombaatar mühimmat›na vurmas› sonucu yaflam›n› yitirdi¤i aç›kland›
Amed'in Lice ‹lçesi fienlik Köyü Paflaçiya Mezras›’nda 28 Eylül 2009 tarihinde meydana gelen patlamada yaflam›n› yitiren 12 yafl›ndaki Ceylan Önkol’un ölümüne neden olan 40 milimetrelik bombaatara iliflkin ekspertiz raporu haz›rland›. Önkol’un ailesinin ve avukatlar›n›n istemiyle Emniyet Genel Müdürlü¤ü Kriminal Polis Laboratuar› Daire Baflkanl›¤› Bomba ‹mha ve ‹nceleme fiube Müdürlü¤ü taraf›ndan haz›rlanan "40 milimetrelik bombaatar mühimmat›n çal›flma prensibine iliflkin ekspertiz raporu”nda 40 millimetrelik bombaatar mühimmat›n çeflitli uzun namlulu silahlar›n alt›na monte edilen bombaatar silahlar› ile at›labildi¤i, mühimmat›n nam-
ludan at›lmadan aktif olmama özelli¤i oldu¤u belirtilerken, mühimmat›n namludan at›ld›ktan sonra 14 ile 36 metre mesafeden sonra emniyet piminin kuruldu¤u hassas tapan›n aktif hale gelmesi ile çarpma etkisi sonucu infilak eden mühimmat türü oldu¤u aç›kland›.
Mühimmat›n, Ceylan’›n vurmas› sonucu infilak etti¤i iddia edildi Kendi evinden 200-250 metre mesafe uzakl›kta hayvanlar›n› otlatan Ceylan Önkol’un, ölümüne sebebiyet veren bombaatar mühimmatana vurmas› sonucu patlaman›n gerçekleflti¤i belirtilen raporda, flunlar kayde-
dildi: "‹ç organlar› parçalanm›fl ve da¤›lm›fl, bat›n ön duvar› olmayan, el, ayak ve diz kapaklar›nda herhangi bir parçalanma görülmeyen Ceylan Önkol isimli k›z çocu¤unun, patlama esnas›nda vücudunun mühimmata dönük olarak diz çökmüfl vaziyete yerde oldu¤u, dirsekleri ile kollar›n›n iç k›s›mlar›nda parçalanmalar›n olmas› ve de bileklerinin iç k›sm›nda, patlaman›n ilk evresinde oluflan flafl yan›klar›n›n gözlemlenmesi, tahra olarak tabir edilen sert cismin üzerindeki flarapnel izlerinin bulunmas› göz önüne al›nd›¤›nda, Ceylan Önkol isimli k›z çocu¤unun, diz çökmüfl vaziyette elindeki tahra olarak tabir edilen sert cisimle, yerde bulunan at›lm›fl fakat patlamam›fl 40 mm'lik bombaatar
mühimmat›na vurmas› sonucu meydana gelen infilak neticesinde hayat›n› kaybetmifl olabilece¤i de¤erlendirilmektedir." Öte yandan olaydan hemen sonra Ceylan’›n ölümüne iliflkin konuflan, abisi R›fat Önkol, olay esnas›nda Tapantepe Karakolu taraf›ndan önce bir u¤ultu sesi geldi¤ini ve 3-4 saniye sonra da bir patlama sesi duyduklar›n› belirtmifl, patlam›n›n oldu¤u yere gitti¤inde ise Ceylan’› kanlar içinde buldu¤unu dile getirmiflti. A¤abey Önkol, at›lma esnas›nda havada ›sl›k sesine benzer bir ses ile yöneldi¤i yere do¤ru yol alan bombaatar mühimmat›n›n, Tapantepe Taburu'ndan at›ld›¤›n› ifade etmiflti.
Özgür bas›n susturulmak isteniyor
Bas›n özgürlü¤üne TMK k›skac› ANKARA- ‹nsan Haklar› Derne¤i Ankara fiubesi, bafllatt›¤› kampanya ile Terörle Mücadele Kanunu (TMK) kapsam›nda bas›n ve bas›n özgürlü¤ü önündeki engellerin tart›fl›ld›¤› bir brifing düzenledi. TMK kapsam›nda bas›n özgürlü¤ü önündeki engellerin kald›r›lmas›n› konu alan kampanya ile son dönemde artan olaylarla ilgili TC baflbakan›n›n bas›n mensuplar›na sansür ça¤r›s› da elefltirildi.
'TMK, ifade özgürlü¤ünü dinamitliyor' Mülkiyeliler Birli¤i Toplant› Salonu'nda gerçeklefltirilen brifingde, ‹HD Ankara fiube Baflkan› Gökçe Otlu konuyla ilgili aç›klamalarda bulundu. TMK’n›n 2006 y›l› itibariyle düflünce ve ifade özgürlü¤ünü kapsayan ‘suç’lar›n bas›n kurulufllar›na yans›yan sonuçlar›n› anlatan Otlu, ilgili mevzuatlar›n ceza hukuku içerisinde diktatoryal, düflünce ve ifade özgürlü¤ünü dinamitleyen e¤ilimler tafl›d›¤›n›, bunun 21. yüzy›l için kara bir leke oldu¤unu aktard›. Baflbakan Erdo¤an’›n AKP grup toplant›s›nda, son süreçte devam eden imha sald›r›lar›na dönük bas›na bir talimat verdi¤ini ve Erdo¤an’›n bas›n› kendi yandafllar› olarak görmek istedi¤ini kaydeden Otlu, “Bas›n, haber
yapma ve haber kaynaklar›n› ifade etme konusunda TMK k›skac›nda. Bizlerin de haber alma özgürlü¤ü aç›s›ndan, net ve objektif haber alamamam›z sözkonusu. Tüm bunlar› düflündü¤ümüzde gündem çok yo¤un olsa da böyle bir çal›flman›n elzem oldu¤unu düflünüyoruz.” ifadelerinde bulundu.
'Mücadelemiz sürecek' Özgür habercilik hakk›n›n, halk›n bilgi alma ve gerçekleri ö¤renme hakk› için korunmas› gerekti¤ine dikkat çeken Otlu, bu haklar› ortadan kald›ran TCK’daki ‘gizlili¤in ihlali’ bafll›kl› 285. maddesi ile, ‘adil yarg›lamay› etkilemeye teflebbüs’ bafll›kl› 288. maddesinin kald›r›lmas› gerekti¤ini belirtti. Ayr›ca TMK’n›n ‘terör örgütü propagandas› yapmak’ bafll›kl› 7. maddesinin gerek ulusal gerek uluslararas› hukuk aç›s›ndan utanç kayna¤› oldu¤una de¤inen Otlu, “‹lgili yasal mevzuatta gereken de¤ifliklikler yap›lana kadar mücadelemiz ve kampanyam›z büyüyerek sürecek.” dedi. ‹HD Genel Baflkan› Öztürk Türkdo¤an, ‹HD Avukat› Halil ‹brahim Vargün, At›l›m Gazetesi Editörü Muharrem Demircio¤lu, Günlük Gazetesi Ankara Temsilcisi Hüseyin Akyol,
TGS Yönetim Kurulu Üyesi Tuncay Y›ld›r›m, ÇGD Baflkan› Ahmet Abakay, Azadiya Welat Ankara Temsilcisi, Star Gazetesi çal›flan› Lütfü Kaplan, Taraf ve Radikal Gazetesi eski çal›flan› gazeteci Adnan Keskin ve BDP Milletvekili Emine Ayna da brifingde birer konuflma gerçeklefltirdiler. ‹HD Avukat› Halil ‹brahim Vargün, TCK’n›n, özel hayat›n gizlili¤i’, ‘kamu bar›fl›n› bozma’, ‘devletin adalet organlar›na karfl› ifllenen suçlar’ kapsam›nda özellikle muhalif bas›na yönelik hukukun s›n›rlar›n› aflan usulsüzlüklerle müdahale edildi¤ini belirtti. Vargün, yarg›n›n sürekli yay›n kapatmalarla iktidar ile birlikte bir kolluk misyonu üstlendi¤ine dikkat çekti. ‹HD Genel Baflkan› Öztürk Türkdo¤an, hiçbir fliddet arac›na baflvurmadan sadece düflünme ve bunu ifade etme faaliyeti ve mesleki s›n›rlar›n› kullanan bas›n mensuplar›n›n, silahl› eylemciler gibi gösterilmeye çal›fl›ld›¤›na de¤indi . 2005-2006 y›l› itibariyle ceza kanununda yap›lan de¤iflikliklerle ‘güvenlik eksenli’ bir anlay›fl›n yerleflti¤ini, ceza mevzuat›n›n de¤ifltirilmedi¤i sürece demokratikleflmenin sa¤lanamayaca¤›n› sözlerine ekledi.
'Gazeteciler eylemci gibi gösteriliyor' At›l›m Gazetesi Editörü Muharrem Demircio¤lu, birçok At›l›m çal›flan›n›n, izlenilen haber notlar›n›n ‘örgütsel döküman’ olarak gösterilmesi sonucu haklar›nda dava aç›ld›¤›n› ve türlü yöntemlerle haberi izleyen gazetecinin montajla eylemci gibi gösterilerek hakk›nda dosyalar›n oluflturuldu¤unu belirtti. Taraf Gazetesi'nde yay›nlanan ve F tipine geçifllerin baflaktörlerinden olan Ali Suat Ertosun’u konu alan “Yarg›n›n bafl› F Tipi” haberi dolay›s›yla hakk›nda, Ertosun’u ‘Terör örgütlerine hedef gösterme’ gerekçe gösterilerek dava aç›ld›¤›n› belirten Keskin, “Bu tür örnekler ço¤alt›labilir, önemli olan oto sansür yapmamak.” dedi. ‹HD, dünyada 1909 ila 2010 y›llar› aras›nda öldürülen 86 gazetecinin de isimlerinin bulundu¤u raporda ayn› zamanda ülkemizde 2010 y›l› itibariyle 38 gazetecinin tutuklu ve hükümlü oldu¤unu, haklar›nda dava aç›lan, yarg›lanan ve ceza alan toplam 27 gazetecinin oldu¤unu da duyurdu. Brifingde, son olarak, bafllat›lan kampanyan›n geniflleyerek devam edece¤i ifade edildi.
ANKARA- Devlet, muhalif bas›na tahammülsüzlü¤ünü gazeteleri kapatmakla, toplatmayla, devrimci gazetecileri kimi zaman katlederek, gözalt›na alarak, tutuklayarak gösteriyor. Özellikle TMK ile birlikte bas›n özgürlü¤ü önüne sert engeller konularak devrimci ve muhalif gazetelere yönelik bask› ve sald›r›lar t›rmand›r›l›yor. Özgür bas›n› susturmay› kendine varl›k koflulu olarak gören devlet, daha önce de gazetemizin muhabiri ve Dicle Üniversitesi ö¤rencisi ‹lyafl Aktafl’›, 2006 y›l› Mart ay›nda HPG gerillalar›n›n Amed’de düzenlenen cenaze törenlerinin ard›ndan ç›kan olaylarda katletmiflti. Yaz› iflleri müdürümüz Erdal Güler, sonuçlanm›fl davalar›n›n yan› s›ra yüzü aflk›n davas› bulunmaktad›r. Söz konusu davalar›n aleyhte sonuçlanmas› halinde onlarca y›l hapis cezas› ve yüzlerce milyar para cezas› alacakt›r. Di¤er taraftan Azadiya Welat gazetesi eski Yaz› ‹flleri Müdürü Vedat Kurflun hakk›nda Diyarbak›r Özel Yetkili 5. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan 166 y›l 6 ay hapis karar› verildi. Ve yine ‹flçi Köylü, K›z›l Bayrak, Özgür Gündem, At›l›m, Yürüyüfl, Kald›raç vb. gazete ve dergilere yönelik aç›lan davalar›n haddi hesab› yok. 19 Ocak 2007 tarihinde öldürülen Agos gazetesi genel yay›n yönetmeni Hrant Dink; gitti¤i haberde polis taraf›ndan gözalt›na al›nan ve polislerce dövülerek öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe; 12 Eylül döneminde tutuklanmas›n›n ard›ndan 10 y›l hapis yatan ve 20 Eylül 1992 y›l›nda silahl› sald›r› sonucu öldürülen Özgür Gündem ve Yeni Ülke gazetelerinde köfle yazarl›¤› yapan Musa Anter (Ape Musa), 1993’ün Temmuz ay›nda kaç›r›lmas›ndan sonra iflkence edilerek katledilen Özgür Gündem Bitlis muhabiri Ferhat Tepe ve son olarak 3 Nisan 2010 tarihinde flüpheli flekilde ölü bulunan Azadiya Welat gazetesi çal›flan› Metin Alatafl... Ve devlet güçleri taraf›ndan ‘tehlike arz etti¤i için!’ katledilen ve tutuklanan nice gazeteciler...
Gazetemiz hakk›nda toplat›lma karar› Ülke genelinde artan devrimci faliyetin ve toplumsal hoflnutsuzlu¤un eylem sesleri ile birlikte devrimci bas›na yönelik sansür, bask› uygulamalar› da art›yor. Devrimci Demokrasi ve ‹flçi Köylü gazetesini son say›lar› devletin artan sald›r›lar›ndan nasibini ald›. Gazetemizin 17-30 Haziran 2010 tarihli 178. say›s›n›n 1. ve 4. sayfalar›nda yer alan ‘Karakol bask›n›n› MKP/HKO üstlendi’ bafll›kl› haber nedeniyle 12. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan gazete hakk›nda toplat›lma karar› verildi. Söz konusu haberde yer alan içeri¤in “... fliddete ve di¤er terör yöntemlerini teflvik edici nitelikte propaganda yap›ld›¤› ve terör örgütünün faaliyetleri hakk›nda bilgi verildi¤i” iddias› tafl›d›¤› gerekçesiyle, gazetemize, 5187 say›l› bas›n kanunun 25/2 maddesi gere¤ince el konulmas›na karar verildi. ‹flçi-Köylü gazetesinin 25 Haziran8 Temmuz 2010 tarihli 68. say›s›n›n 6. sayfas›nda yer alan ‘17’ler an›ld›’ bafll›kl› yaz› ile 15.-16. sayfalar›nda yay›nlanan yaz›larda, örgüt propagandas› yap›ld›¤›, 11. sayfada suçu ve suçluyu övücü aç›klamalara yer verildi¤i iddas›yla bas›n kanunun 25/2-3 maddesine dayan›larak gazetenin tüm nüshalar›na el konulmas›na, da¤›t›m ve sat›fl yasa¤›n›n uygulanmas›na karar verildi. Toplat›lma karar› ile ilgili ‹flçi-Köylü gazetesinin yapt›¤› yaz›l› aç›klamada 15. ve 16. sayfalarda yer alan ‘Vartinik k›v›lc›m›n› yang›na çevirece¤iz!’ bafll›kl› ropörtaj›n daha önceki say›lar›nda da yay›nlanmas›na ra¤men herhangi bir toplatma karar›n›n verilmedi¤i, Güvenlik Zirvesi ve Beflir Atalay’›n aç›klamalar› sonucu gazeteye yay›nlan›r yay›nlanmaz toplatma ve da¤›t›m yasa¤› getirildi¤i belirtilerek, “Gazetemiz hakk›nda verilen karar›n, Beflir Atalay’›n bas›n patronlar› ile yapt›¤› toplant›n›n ve Cumhurbaflkan› Abdullah Gül baflkanl›¤›nda toplanan Güvenlik Zirvesi’nin ard›ndan gelmesi sansür için dü¤meye bas›ld›¤›n› göstermektedir.” denildi.
DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹’DEN Kürt ulusal haraketini “kontrol alt›na alma, tasfiye etme” çabalar›n›n sonucunda ortaya at›lan “aç›l›m” devletin elinde patlad›. Bu aç›k-aflikar tablonun öncesinde ortal›kta estirilen “bar›fl”, “çözüm” rüzgarlar› elbetteki yerini daha büyük, daha genifl bir sald›r› ve imha harekat›na b›rakt›. Devletin, kuruluflundan bu yana inkar etti¤i ve imha-asimilasyonla Türklefltirmeye çal›flt›¤› Kürt ulusuna verece¤i “çözüm” de ancak ve ancak bu kadar olabilirdi ve verdi! Kürdistan bölgesinde genifl kapsaml› olarak bafllat›lan askeri sald›r›lar›n tablosu, Tayyip Erdo¤an ile ‹lker Baflbu¤'un siperdeki korkulu tüneyiflleri Türk devletinin içinde bulundu¤u aczin bir göstergesi durumunda. Düzenli olarak havadan ve karadan gerçeklefltirilen sald›r› operasyonlar›nda yap›lan her hareketin faturas› bu halk›n cebinden ç›kmakta elbetteki. Kriz denilen ve emekçinin bo¤az›ndan kesilen, cebinden al›nan paralar›n nerelere aktar›ld›¤› bugün Türk devletinin komünist ve ulusal hareketin gerilla güçlerine dönük sürdürdü¤ü savafltan görülebilir. Bask› ve sald›r›lar elbetteki k›rsal alanla s›n›rl› tutulmayarak kentlere, sokaklara, evlere kadar ulaflt›r›l›yor. Milliyetçi floven dalga ile birbirlerine sald›rt›lan halk›n yan›s›ra, devlet her yasas› ile sald›raca¤› alanlar bulup “çocuk dahi olsa” kimi bulsa hapishanelere at›yor. Bugün TMK ma¤duru çocuklar› yaratan da, onlar› bafl›ndan bu yana inkar
eden de faflist Türk devletidir. Elbetteki sald›r›lar ne Kürt ulusal hareketi ile s›n›rl›d›r, ne de devrimci-komünist hareket ile... ‹flçi, köylü, memur, kad›n-erkek, ö¤renci, gençyafll› tüm halk› çarklar›n›n aras›nda ezen sistem, halk kitlelerinin en küçük bir hak arama mücadelesine dahi tahammül göstermiyor. Demokrasi kelimesinin, katliamc› devletin sözcüleri ve sahiplerinin a¤z›nda kokuflmufl bir söylem olarak her gün tekrarland›¤› Türkiye-Kuzey Kürdistan'da kim ki bir hak iddias›nda bulunuyorsa do¤rudan devletin övündü¤ü hapishanelerine at›l›yor. Yapaca¤› büyük “adalet” saraylar›yla övünen, tutsaklar› s›¤d›ramad›¤› hapishanelere yenilerini ekleyen Türk devleti, ne kadar demokratik oldu¤unu da gözler önüne seriyor. Özelde siyasi tutsaklara uygulanan bask›lar her geçen gün ak›l almaz boyutlara var›yor. S›rf flark› söyledi¤i için, tecridi reddetti¤i için ve daha akla gelemeyecek onlarca gerekçeyle komünist, devrimci tutsaklara “ceza”lar veriliyor, iflkenceler yap›l›yor. Devletin kendini tehdit etti¤ini düflündü¤ü herkes, bin bir düzmece iddia ile rahatl›kla hapse at›labiliniyor. 8 Mart'ta konuflanlar, demokratik haklar›n› aramak için sokaklara ç›kanlar ve pankart tutanlar, hapisanelerde ifllenen katliamlara tepki gösterenler on y›la varan hapis “ceza”lar› al›yor!
“fiiddet çözüm de¤il” diyerek silahl› mücadele verenleri faflizmin ad›na “demokratik” dedi¤i yasal alana ça¤›ranlara, “hangi demokratik alan” diye sormadan edemiyor insan. Hindistanl› araflt›rmac›-yazar Arundhati Roy'un dedi¤i gibi “Bu halk›n elinde hiçbir fleyi yok. Demokrasi denilen fley zaten onlara sald›ranlar›n elinde. Açlar... Kimi neyi boykot edecekler? Onlardan demokratik bir flekilde protesto yapmalar›n› beklemek ne kadar anlaml›?” ‹nsanlar›n, komünist ve devrimci öznelerin silahl› mücadeleye baflvurmalar›n›n nesnel zeminini sorgulamadan, sadece kendilerinin var ettikleri hayali “demokratik alan”da yasal mücadeleyi dayatan reformist, liberal revizyonist zatlar, bu yüzden devleti kendilerine “dost” bellerken halk›n haklar›, özgürlü¤ü ve gelece¤i için mücadele eden ve bu noktada devletin ve sistemin gerçekli¤inin zorunlu bir sonucu olarak silahlara sar›lan komünist ve devrimcileri devrimcileri “terörist” ilan etmeleri gülünç bir olayd›r. Ayn› zatlar, Kürt ulusunun, ayr› bir devlet kurma hakk› da dahil, ulusal haklar› için verdi¤i mücadeleyi de ayn› mantalite ile bugün “terörizm” olarak damgal›yorlar m›? Bilinçsizlefltirilen, kendi küçük kayg›lar› içerisinde bo¤ulan insanlar var eden sistemin gücü, devletin-sistemin gerçekli¤ini görmeden bar›fl rüyas› ile ayaklar› havada ça¤r›larda bulunan, devleti dost-haklar› ve
halklar› için mücadele edenleri “terörist, düflman” bellemelerinden gelmiyor mu zaten? Yan›bafl›nda iflten at›lan arkadafl›n› görmezden gelen, karfl›s›nda aç kalan komflusuna bir tas çorba uzatmayan, yolda herkesi “tehlikeli” gören, tek dostunu “devlet babas›” olarak gören bir insan toplulu¤u devlet için ne kadar zararl› olabilirki? ‹flte bu yüzden alanlara ç›kanlar “marjinal”ler olarak sunulur halka; halk›n da alanlara ç›kmamas› için... Alanlara ç›kanlara bu yüzden sald›r›l›r ve bu sald›r›lar bu yüzden halka korku sal›nmaya çal›fl›l›r. Öldürülenler kimseyi rahats›z etmez ço¤u zaman... Polis kurflunu ile katledilenler üzerine hiç düflünmeyenlerin “Aflk-›› Memnu” üzerine bu kadar çok kafa yormas› bu yüzden sistemi daha çok memnun etmektedir. Kürdistan'da köylerini yakarak flehirlere sürdü¤ü insanlar› “varofllar›n” do¤al bir ürünü olarak lanse eden devletin yaratt›¤› alg› ayn› yerde duranlar› birbirine “Do¤ulu” “Bat›l›”, Kürt-Türk-LazÇerkez-Ermeni, Alevi-Sünni-dinsiz-Süryani-Hristiyan diye de yabanc›laflt›r›r. Tüm bu yabanc›laflma içerisinde büyük ço¤unluk bu yüzden fark edemez bu insanlar›n neden da¤lara ç›kmak zorunda kald›¤›n›, çözümün ne oldu¤unu. Ancak yaflam ad›m ad›m döflemektedir gerçe¤in yolunu ve er ya da geç, bu ülkenin yoksul halk› bu yolda yürüyek, silah elde ilmek ilmek iflleyecektir özgür yar›nlar›...
devrimci demokrasi senin sesindir
OOLKUT
KU BUL
ABONE
ABONE
ABONEL‹K SÜRES‹ 6 AYLIK 1 YILLIK
Yurtiçi 12 YTL 24 YTL
Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO
HESAP NUMARALARI Ertafl ÖZTÜRK ad›na
‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (TL) 1002 30000 1153314 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (CHF) 1142699 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Sterlin) 1174906
DEVRiMCi
GÜNDEM
DEMOKRASi
1-16 TEMMUZ 2010
3
“Terör neden t›rmand›?” ya da burjuva güruhun sefaleti Burjuvazi ve bilumum sömürücü egemen s›n›flar, bilimsel gerçe¤e yanaflmaz, do¤rular› aç›klamay› asla istemezler. Çünkü gerçekler onlar›n ç›kar›na ayk›r›d›r. Dahas›, gerici zor ve faflist fliddetin yan›nda, idealizme sar›lmadan ve yalan söyleyip demagoji yapmadan, sömürü düzenlerini veya egemenliklerini koruyup sürdüremezler. Devrimci geliflmeler karfl›s›nda çaresiz ve sefil kalmalar›n›n temeli, ilerlemeye karfl› gericili¤i temsil eden s›n›f gerçeklikleri ve haks›z ç›karlar›d›r. Gerçe¤i kabul etme yerine, egemenli¤e dayal› gerici menfaat güdüsüyle onu çarp›tmaya ve karartmaya baflvurma çabalar›, onlar›n sefaletlerini belgelemektedir. Son günlerin adeta popüler sorusu olan “Terör neden t›rmand›” diye sorup anlam verememeleri ve “tafleron” denilip, bunun alt›nda muhtemelen ‹srail’i kasten baflka ülkeleri aramalar›, bu sefaletlerinin örne¤idir. Hemen söyleyelim ki, burada “terör” dedikleri fenomen, Kürt ulusal hareketinin tamamen hakl› olarak yürüttü¤ü, politik devrimci-ulusal demokratik mücadelesidir. “Terör” suçlamas›n›n demagoji ve karalama oldu¤u aç›kt›r. Gerçek “terörist”in hakim s›n›flar ve bunlar›n devleti oldu¤u dünü bugünüyle, katliam, kay›p ve infazlar›yla, a盤a ç›kan asit kuyular› ve toplu mezarlarla, “Ergenekon” yarg›lanmas› delilleri, belgeleri ve mahkeme tutanaklar›yla, “Kapan”, “Balyoz” vb. darbe eylem planlar›yla da aflikard›r. Kendi kanl› ellerine bakmadan ulusal hareketi “terörist” ilan etmektedirler. Kürt ulusal hareketine at›lan “terör” gibi çirkin iftiraya karfl›n, Hamas’› direnifl hareketi olarak tan›mlamalar› ve kendi mahkemelerince ‘terör örgütü olarak yarg›lan›p’ karar alt›na al›nan gerçeklikleri ise, onlar›n handikab› ve ikiyüzlülü¤üdür. En genel anlamda onlar›n “terör” dedikleri fley; proletarya ve halk s›n›f katmanlar›n›n sömürü ve zulme karfl› devrimci meflruiyet zeminde yürüttü¤ü devrim ve iktidar mücadelesidir. Onlar, kendi s›n›f diktatörlüklerine yönelen her türlü devrimci giriflimi ve hatta demokratik muhalefeti bile “terör” olarak yaftalamaktan geri durmayacak kadar iftirac› ve riyakard›rlar. Onlar, iflçilerin hak direnifllerini “terör” olarak damgalayanlar ve iflçilere terör uygulayanlard›r. Baflvurduklar› “terör” demagojisi, onlar›n kendi terörizmlerini gizleme arac›d›r. Dahas›, devrimci halk kitleleri ile her türden muhaliflerinin hakl› mücadelelerini hukuksuzca yasad›fl› ilan edip teröre tabi tutma amac› tafl›maktad›r. Bugün Kürt ulusal hareketinin gerilla sald›r›lar› karfl›s›nda “terör” demagojisi silah›na baflvurmalar› da bunun bir parças›d›r. Geliflmeler göstermektedir ki faflist devlet, silahl› savaflta ciddi bir güç olmas›ndan hareketle baflta Kürt ulusu olmak üzere, komünist ve devrimciler ile ülke halklar›na yönelik kapsaml› bir karfl›-devrimci terör dalgas› estirecektir.
‹nkar edilen Kürt ulusal gerçe¤i ve “terör neden t›rmand›” manipülasyonu Türk hakim s›n›flar› ve bütün çanak yalay›c› hempalar› kasvetli bir tart›flma içine girmifl bulunmaktad›rlar. ‹stisnas›z bütün Tv kanallar› her dakika hükümet sözcüleri, milletvekilleri, devlet yetkilileri ve gazetecileri, liberal “ayd›nlar›”, “terör” dan›flmanlar›, stratejistleri ve bildik “uzman flahsiyetleri” a¤›rlamakta, canl› telefon ba¤lant›lar› kurarak ak›l yürütmektedirler. “Terör neden art›fl gösterdi” sorusunu sorarak yan›t aramaktad›rlar. “Terör”ün sebepleri-nedenleri üzerinde tart›flmakta, analizler yap›p çözümler sunmaktad›rlar. Ahkam kesenlerin ço¤unun kem ak›l tafl›d›¤› beyan ettikleri k›t görüfl aç›lar›ndan a盤a ç›kmaktad›r. S›¤ görüfllü bir k›sm›n›n ise, kafatasç› güdüleri hortlamakta, “ola¤anüstü hal” uygulamas›ndan tutal›m da, ülke sat›nda yeni bask› ve yasaklar›n uygulanmas› önerilerine, oradan da profesyonel ordu ya da J‹TEMkontra gibi katliam ve cinayet çetelerinin flimdikinden daha etkin bir flekilde devreye sokulmas›na kadar uzanan
SINIF TAVRI “Kürt çözümü” ve “demokratik aç›l›mlar” hikayesi, devrimci yelpazede bulunan hareketlerin bir bölümünde beklentiler yaratarak, derin yan›lg›lara düflmelerini gündeme getirmiflti. Bu durum, devrimci hareketlerin politik çizgilerinde belli bir ayr›flmaya yol açarak, polemiklere de neden olmufltu. Gelinen aflamada, sosyal prati¤in ortaya ç›kard›¤› sonuçlarla, söz konusu süreç hakk›nda yürütülen polemiklerin proleter devrimci politika lehine (hakl›l›¤›n› tan›tlayarak) “kendili¤inden” çözüme kavuflmufltur denebilir. Tüm geliflmelere ra¤men reformist ve sa¤ liberal cenah›n hala ayn› umutlar›na sar›larak kendi mecras›nda akt›¤›n› da eklemeliyiz. Art›k “çözüm” ve “demokratik aç›l›mlar›” isteyen veya bu süreci zoraki dayatan tek taraf ya da kesim, yaln›zca AKP ve belirli bir kesimiyle hakim s›n›flard›r. Yani, devrimci çevre ve Kürt ulusu bu süreci karfl›-devrimci bir süreç olarak de¤erlendirerek reddetmifltir. Komünist devrimciler bafl›ndan beri süreci tahlil edip tutumlar›n› aç›klam›fllard›. Yan›lg›ya düflen devrimci kesimler ise, özellikle ulusal hareketin de “çözüm”-”aç›l›m” defterini rölatif kapamas›, bunlar› da sarsm›flt›r. Kürt ulusal hareketi bu içerikteki “çözümü” ve “aç›l›mlar›” tasfiye olarak de¤erlendirerek buna karfl› tutum alm›flt›r. ‹lgili sürecin imha-inkar ve tasfiyeden baflka bir fley olmad›¤› tüm ç›plakl›¤›yla a盤a ç›k›p anlafl›lm›flt›r. Evet dikkat çekicidir; yaln›zca AKP ve hakim s›n›flar›n bir kesimi süreci savunup sürdürmek istemektedir. Çünkü süreç devletin yeniden yap›land›r›lmas› muhtevas›yla alakal› ve anlaml›d›r. Dolay›s›yla devletin yap›land›r›lmas› projesinde ötelenen statükocu Kemalist kesim
faflist ak›l danelik önerileri ve örne¤ini sergilemektedirler. “Terör”ün d›fl ba¤lant›lar›, “tafleronluk” yapt›¤› ve baflka ülkelerce desteklendi¤i gibi bir dizi mesnetsiz yorumlar yapmaktad›rlar. Hep bir a¤›zdan, “terör neden t›rmand›” sorusuna yan›t aray›p, “terör”ün kaynaklar›n› bulmaya çal›flmakta; “teröristle mücadele” ile “terörle mücadelenin” ayr›flt›r›lmas›ndan dem vurarak, tasfiyeci, imha ve inkarc› politikalarda ›srar etmektedirler. Bu kan kusan hummal› tart›flma ve gündemi kavrayan aç›k pani¤in vesilesi, ulusal hareketin meflru mücadelesi ve gerilla savafl›ndaki askeri sald›r›lar yoluyla yaratt›¤› bask› ve sonuçlard›r. Buradan bir sonuç ç›karmak gerekirse, o da, silahl› eylemin yapt›r›m gücü ve kudretidir. Devrimci zorun gereklili¤inden de öteye, baflvurulmas› gereken kaç›n›lmaz yol oldu¤u da bir kez daha kan›tlanm›flt›r. Bilindi¤i gibi, Kürt ulusal hareketi, önceden yapt›¤› aç›klamalar›yla, hükümetin, talepleri noktas›nda gerekli ad›mlar› atmamas› durumunda, içerisinde bulunduklar› eylemsizlik sürecini 1 Haziran tarihinde bitireceklerini beyan etmifllerdi. Nitekim belirlenen bu tarihte, Kürt ulusal hareketinin gerilla eylemlerinde belirgin bir art›fl-s›çrama görüldü. Bu sald›r›-eylem süreci yo¤unlaflarak geliflmeye devam etmektedir. Hemen her gün Kuzey Kürdistan ve hatta bu s›n›rlar d›fl›ndaki co¤rafyadan birkaç eylem, bask›n, çat›flma haberleri gelmektedir. Bu askeri sald›r›larda, TC ordusunun ciddi kay›plar verdi¤i, adeta karakollar›n› koruyamaz halde oldu¤u bilinmekle birlikte; her gün artarak asker cenazelerinin geldi¤i görülmektedir. ‹flte, hakim s›n›flar› tüm güruhuyla aya¤a kald›ran, tabiri caiz ise ruhunu karart›p kimyalar›n› bozan bu realitedir. ‹lgili gerici faflist güruhun, ulusal hareketin gerilla sava-
‹SMA‹L UÇAR ile ayn› faflist devlet niteli¤inin savunusunun aç›k adresi olan MHP, projenin içinde olmad›¤›ndan ötürü bafl›ndan beri zaten muhalifti. Onlar›n sorunu iktidar imtiyazlar›n›n geriletilmesiydi… “Demokratikleflme” ya da “Kürt sorununu çözme” demagojisi, belli bir gerçe¤e dayanan ama devletin yeniden yap›lanmas› gayesinin bir k›l›f›yd›. Sürecin muhtevas›, hakim s›n›f klikleri aras›nda da çeliflki ve çat›flmalara yol açt›. Yap›lanma sürecinde s›n›f temeli ile ayr›flan iki ana kesim, AKP temsiliyle Türk hakim s›n›flar› cephesi ve Türkiye-Kuzey Kürdistan halklar› ile Kürt ulusunun oluflturdu¤u cepheydi. Bu iki cephe flahs›nda, sürecin muhatab› veya taraflar› olan kesimlerden Türk hakim s›n›flar› ad›na hareket eden cephe süreci sürdürme çabas›ndayken, di¤er cephe gelinen aflamada, öyle ya da böyle sürece kendi aç›s›ndan noktay› koymufl durumdad›r. Tasfiyeci karfl›-devrimci süreci anlafl›l›r olarak hakim s›n›flar istemekte ve ayn› tutarl›l›kla Kürt ulusal hareketi de bu imha ve inkara dayal› karfl›-devrimci süreci istememektedir. Bu tablo; ilgili sürecin amaç, hedef ve niteli¤inden ç›kmakta, sürecin özünü resmedip anlatmaktad›r. Hakim s›n›flardan beklentiye girenler, bu beklenti ve yan›lg›lar›n› varsay›mlarla örtmeye çal›flanlar, hatal› politikalarla karfl›lad›klar› somut durumu genel geçer do¤rularla kotarmaya çal›flanlar art›k ders almak durumundad›r. Ulusal hareketin son derece baflar›l› olarak yürüttü¤ü gerilla savafl› ve eylemleri sürece verilen en anlaml› yan›tt›r. “Aktif savunma” stratejisi “taktik sald›r› esast›r” özüne oturur. PKK bunda baflar›l›d›r. TC devletinin AKP
fl›na sar›lmas›na anlam verememesi baflka bir çarp›tma ve hakim s›n›flara yak›fl›r sahtekarl›k halidir. “Neden” sorusuna bir türlü yan›t bulamamalar›, flapflalca ahmakl›¤a oynama ama bir o kadar da imha-inkar siyasetinin ürünü olan riyakarl›kt›r. “Neden” sorusunun yan›t› son derece aç›k ve anlafl›l›rd›r. Bunu anlamama en nihayetinde Kürt ulusunu yok sayan hakim s›n›flar›n kafatasç› ideolojisine ait deformasyondur. Ulusal hareketin mevcut devrimci reaksiyonu ulusal taleplerinden ve bu taleplerin tan›nmamas›ndan ileri gelmektedir. Dahas›, “Kürt çözümü” denerek Kürt ulusu beklentiye sokuldu¤u halde, “çözüm”ün tersine, tasfiye, teslimiyet, imha ve inkar dayat›ld›. Ulusal hareket de dayat›lan tasfiye-teslimiyeti kabul etmeyerek, taleplerinin kabul edilmesi için, gerçekte zaten olmayan “çözüm” süreci denen politik süreci kendi aç›s›ndan göreli de olsa noktalay›p silahl› eylem takti¤ine geçti. Dolay›s›yla bu reaksiyonu anlamazl›ktan gelip “terör” ad›na yad›rgayan yaklafl›m, Kürt ulusuna milli zulmü reva gören ezen egemen Türk ulusu hakim s›n›flar›n›n ›rkç›-milliyetçi faflist ideolojisinden maluldür. Sanki Kürt ulusal sorunu çözülmüfl-yokmufl ve sanki Kürt ulusunun talepleri karfl›lanm›fl gibi, Kürt ulusal hareketinin silahl› mücadele tepkisi sebepsiz bir geliflme olarak gösterilmek isteniyor, böyle karfl›lan›yor…
Artan gerila eylemleri ve özetle üstü örtülen gerçekler Kürt ulusunun ba¤›ms›zl›¤› çi¤nendi¤i gibi, bütünüyle gasp edilmifl ulusal hak ve özgürlükleri tan›nmamakta, barbarca milli bask› ve zulüm uygulanmaktad›r. Buna karfl› mücadele edip baflkald›rmaktan daha do¤al bir fley olamaz. Ulusal hareketin politik zemini ve tutumu iflte budur. Öte yandan Kürt ulusal pazar›, Türk hakim s›n›f-
lar› taraf›ndan sömürülmekle birlikte, bunlar üzerinden ve eliyle emperyalizmin dolayl› sömürü ve tahakkümü alt›nda bulunmakta-tutulmaktad›r. ‹flte, ulusal hareketin ekonomik-siyasi temeli de bu öze dayanmaktad›r. Ulusun ba¤›ms›zl›¤›n› istemesinden daha meflru bir hak olamaz. Ayr›ca, pazar› egemen ulus hakim s›n›flar› taraf›ndan ele geçirilmifl olan ezilen ba¤›ml› ulusal burjuvazisinin kendi pazar›na sahip ç›kma istemi kaç›n›lmaz bir arzu olarak ayaklan›r. Zorla tek devlet s›n›rlar› içinde tutulan ezilen ba¤›ml› ulusun, ezen ulus burjuvazisinin milli zulmüne yönelmifl olan mücadelesi hakl› ve tarihsel olarak ilericidir. Bir ulusun egemenlik zapt› alt›na al›nm›fl baflka bir ulustan ayr›l›p kendi ba¤›ms›z devletini kurmas›, o ulusun kendili¤inden hakk›d›r ve hiçbir gerekçeyle bu hak engellenemez. Tüm bunlardan ötürü, ulusal hareketin ba¤›ms›zl›k ve özgürlük mücadelesi baflta olmak üzere, ulusal hak ve talepleri içeren mücadelesini “terör” hareketi olarak tan›mlamak, tüm gerçe¤e ayk›r› oldu¤u gibi, ezen egemen ulus hakim s›n›flar›n›n resmi ideolojisinin bildik reaksiyonunun art›k inand›r›c› olmayan tekrar›d›r. O halde, ulusal hareketin gerilla savafl› sald›r›lar›n› t›rmand›rmas› bir muamma de¤il, alabildi¤ine aç›k, anlafl›l›r ve ulusal hareket cephesinden beklenmesi gereken bir geliflmedir. T›rmanan “terör” de¤il, Türk devletinin imha, inkar ve son süreçte “aç›l›m” ad›yla tasfiye hedefli politikalar›na karfl› politik bak›mdan devrimci ve her bak›mdan hakl› bir mücadeledir. Hakim s›n›flar flürekas›, ulusal hareketin hakl› davas›n› yok saymakta; Türk ulusunun baflta Kürt ulusu olmak üzere tüm az›nl›klar üzerindeki ezen egemen ulus olma hakk›na dayal› milliyetçi floven bir zihniyeti savunmaktad›r. Kürt ulusunun ulusal hak ve özgürlükleri u¤runa verdi¤i mücadelesini “terör” demagojisiyle damgalamakta, Kürt ulusuna imha ve inkardan baflka bir “demokratik aç›l›m”(!) reva görmemekte ve Kürt ulusal hareketinin kabar›fl gösteren mücadelesini bu flartlarda “anlams›z” bulmaktad›rlar. Kürt ulusunun uysal bir köle olaca¤›n› uman ve bunu isteyen Türk hakim s›n›flar› ile Türk milliyetçili¤inin ›rkç›-floven tüm kesimleri, “Terör neden t›rmand›?” diye önlerine koyduklar› “bilmece” komedisiyle u¤rafla dursunlar… Kürt ulusal hareketinin izlemesi gereken çizgi, Türk hakim s›n›flar›n›n tahakküm ve milli zulmüne karfl›, ba¤›ms›zl›k hakk› dahil tüm ulusal demokratik talepleri do¤rultusuyla devrimci savafl›mlar›nda kararl›ca yürümektir. Komünist ve devrimci hareketin bu mücadeledeki tutumu, Kürt ulusunun ulusal demokratik talepleri ve Kürt ulusunun ba¤›ms›zl›k hakk›n›n elde edilmesi u¤runa verilen mücadelede proletarya enternasyonalizmi perspektifiyle Kürt ulusunun yan›nda olup, bu mücadeleyi proleter s›n›f bak›fl aç›s› cephesinden sahiplenmek ve Türk hakim s›n›flar›n›n milli zulmüne karfl› kararl›ca savaflmakt›r. T›rmanan “terör” de¤il, Kürt ulusal hareketinin politik devrimci savafl›gerilla savafl› ve devrimci eylemleridir. Ve bu “terör” de¤il, hakl› meflru mücadeledir. Terör, TC devletinin Kürt ulusu ve ülkemiz halklar›na uygulad›¤› vahfli sömürü, azg›n faflist sald›r› ve katliamlard›r. Faflist diktatörlü¤ün uygulad›¤› milli zulüm ve imha-inkar politikas›na karfl› yürütülen hakl› mücadele “terör” demagojisiyle karart›lamaz. Sorulmas› gereken do¤ru soru; “terör neden t›rmand›” sorusu de¤il, “devrimci savafl neden t›rman›yor?” sorusudur. Do¤ru sonuçlara, do¤ru sorularla ulafl›labilir. O halde, “devrimci savafl neden t›rman›yor?” do¤ru sorusuna yan›t verilmelidir. Tek cümlelik yan›t; faflist devlet ve hakim s›n›flar iktidar›n›n varl›¤› ile bu iktidarlar›n, baflta çeflitli millet ve milliyetlerden devrimci halklar›m›za uygulad›¤› faflist bask›, sömürü ve zulüm uygulamalar› olmak üzere, ezilen ulus ve az›nl›klara uygulad›¤› imha-inkar politikalar›d›r.
‹yi fleyler oluyor: Oysa “‹yi fleyler olacak”t›(!) eliyle tek tarafl› yürüttü¤ü “Kürt sorununun çözümü” süreci, flimdi anadan üryan ç›plak olup, ulusal hareketin sahadan çekilmesiyle AKP süreçte yaln›z kalm›fl ve yaln›zlaflm›flt›r. Bir fleyler oluyor elbet. Kürt ulusal hareketi politik aç›dan devrimci durufl alm›fl, AKP’nin hesaplar›n› alabora etmifltir. Dahas›, hakim s›n›flar› bir birine düflürmüfl, AKP’nin tekerine çomak sokulmufltur. Süreç AKP’nin bafl›n› yedi-yiyecek; AKP yolcudur. Oysa “iyi fleyler olacak”t›!... Devletin bekas› u¤runa hakim s›n›flar›n gözden ç›karmayacaklar› iktidar ve hükümet yoktur. AKP’nin kaderi de bu kanuna göre ifllemektedir. Bu söylediklerimizden, ad›na “demokratikleflme” vb denen devletin yap›land›r›lmas› sürecinin sonland›¤› anlam› ç›kar›lmamal›d›r. Devletin yeniden yap›land›r›lmas› süreci devam edecektir. Fakat daha uygun bir zeminin yarat›l›p yakalanmas› gerekmektedir. Sabote olan güncel biçimidir, strateji geçerlili¤ini korumaktad›r. K›sacas›, flimdiye kadar yürütülen “çözüm-aç›l›mlar” süreci zihniyeti iflas etti, ayn› süreç, bu inkarc› zihniyetin belli biçimler alt›nda nispeten geri ad›m atmas›yla ve ayn› özde yeni biçimler alt›nda yeniden canland›r›lacakt›r. “Demokratikleflme-çözüm” süreci denen tasfiyeci süreç, yürütüldü¤ü somut biçimde y›k›nt›ya döndü. fiimdi somut biçim de¤ifltirilerek Kürt ulusal hareketinin belli talepleri noktas›nda baz› k›r›nt›lar›n tan›nmas›yla yeni bir sürece girilecektir. Geliflmelerin e¤ilimi, süreci yürüten aktörlerin de¤iflece¤ini göstermektedir sadece. Görünen bu. AKP inisiyatif kaybetmeye do¤ru gidiyor. Toplumdaki sosyal kutuplaflmaya yol açt›¤› gibi, Kürt ulusal hareketini de ikna
etmeyi baflaramam›flt›r. Dolay›s›yla memurun de¤ifltirilmesi emperyalizm için gerekli hal alm›flt›r. Seçimler bu perdenin kapan›p, yeni bir sahnenin gösterime girmesinde “yeni” bir tarih olacakt›r. Çat›flma halinin seçimlerin normal süresine kadar devam ettirilmesi kald›r›lamayaca¤›na göre, seçimlerin erkene al›nmas›, belkide “bask›n erken seçimin” yap›lmas› kaç›n›lmaz görünmektedir. Öte taraftan mevcut görüngüden veya söylediklerimizden, Kürt ulusal hareketinin reformist e¤ilimdeki uzlaflma çizgisini köklü olarak terk etti¤i anlafl›lmamal›d›r. Tasfiye ve teslimiyetin dayat›lmas›na karfl› politik olarak devrimci takti¤e baflvurmufltur. Fakat bu pozisyonu taktik bir yaklafl›mdan ibarettir. Girilen silahl› mücadele prati¤i geçici ve flartl›d›r. Uzlaflma zemini do¤du¤unda masaya dönülecektir. ‹nkar› yumuflatmak ve daha “makul” flartlar›n elde edilmesi için, silahl› mücadeleyle bas›nç oluflturmak istenmektedir. Gerilla savafl›ndaki kabar›fl dalgas› bu amaçlad›r. Kürt ulusal hareketi de “demokratik çözüm ve aç›l›mlar” sürecinden köklü olarak koptu¤u söylenemez. Daha ileri talepler öne sürerek sürecin içine girece¤ide görülmektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n iç tart›flmalar› büyük bir k›r›lman›n yans›mas›d›r. TÜS‹AD’›n aç›klamalar›ndan, “uzman” ve tüm “ak›l hocalar›na” kadar yürütülen tart›flmalar eski teranelerden uzaklafl›ld›¤›n› yans›t›yor. Emperyalist stratejiye angaje olarak yürüyen ve dikte edilen yap›lanma sürecinin ödevleri ile ulusal hareketin bu süreç içindeki politik fonksiyonunun dayatmas›yla oluflan bas›nçla, statükocu gelene¤in kabuklar› çat›rd›yor, devlet
iktidar› deri de¤ifltiriyor. “Kürt sorununun çözümü” denen süreç, özünde devletin yap›lanma projesini yürütmesi için devreye soktu¤u safsatad›r. Yani, bu ikili fonksiyondan esas olan›, devletin emperyalist stratejiler ba¤lam›nda dizayn edilmesi stratejisidir. Ulusal hareket bu momentte kilit bir rol oynayarak önemli bir yer tutuyor, somut süreçte etkin bir dinamik durumuna geliyor. Kuzey Kürdistan’daki BDP’li belediyelerin “özerklik” ilan›, bu zemindeki etkili bir politika olarak anlam kazan›yor. Geliflmeler, devletin yeniden yap›lanmas› sürecinin ifllemesi için, Kürt ulusal sorununda belli ad›mlar gelifltirece¤ini iflaret ediyor. Önümüzdeki dönem bu geliflmelere gebedir. TC devleti, emperyalist patentli “devletin yeniden yap›lanmas›” sürecini sürdürmek zorundad›r-sürdürecektir de. Bu süreç, ulusal hareketin mutlaka “sorun olmaktan” ç›kar›lmas›n› dayat›p talep etmektedir. Bu ba¤lamda Kürt ulusal hareketinin sürece dahil edilmesi ile de sa¤lanacakt›r. Ne var ki bu süreç, ulusal hareketin emperyalizm ve Türk hakim s›n›flar›n›n yarar›na-ç›karlar› do¤rultusunda ehlilefltirilmesi, yani düzen içine çekilerek tasfiye edilmesi özüyle iflleyecektir. Elbette Kürt ulusunun önemsiz de olsa kimi talepleri tan›nacak, fakat bu, tamamen ulusal hareketin zeminini gevfletip tasfiye edilmesi tehlikesini daha da büyütmektedir. Dolay›s›yla sürecin ulusal hareket taraf›ndan hangi taktikle karfl›lanaca¤› veya nas›l ele al›naca¤› esas önemli meseledir.
4
GÜNCEL
1-16 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
Tavla oynamak, berbere gitmek örgütsel görüflme HABER MERKEZ‹- MKP’ye üye olduklar› iddias›yla 4 fiubat 2010 tarihinde gözalt›na al›nd›ktan sonra tutuklanan 6 kiflinin dün duruflmalar› görüldü. Duruflmada haz›rlanan iddianamede tavla oynamak, berbere gitmek örgütsel iliflki olarak gösterildi. Befliktafl Adliyesi 13. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen, tutuklu ailelerinin ve avukatlar›n›n kat›ld›¤› duruflmada tahliye karar› verilmezken, dava 23 Kas›m 2010 tarihine ertelendi. Tutuklulardan Özgür Çelik, Erdal Süsem, H›d›r Bak›r, Süleyman Kaymak, Onur Dündar, Kamil ‹nce duruflmaya kat›ld›. Savunmas›n› yapan Özgür Çelik, tutuklanmas›ndan dolay› flafl›rmad›¤›n› ve tutuklanma nedenlerini Alevi, Kürt kökenli, sosyalist düflencede olmak ve olüm orucuna kat›lmak olarak s›ralad›. Çelik “daha önce hapishane de yatt›¤›mdan dolay› devlet beni potansiyel suçlu ola-
rak görmüfltür.” dedi. Di¤er taraftan Erdal Süsem, haz›rlad›¤› 26 sayfal›k yaz›l› savunmas›n› mahkeme heyetine sunmas›n›n yan› s›ra sözlü olarak savunma da yapt›. Özgür Çelik’le tan›fl›kl›¤›n› soran mahkeme heyetine Eylül Hapishane Kültür Sanat Dergisi Genel Yay›n Yönetmeni oldu¤unu, Çelik’in de derginin yazarlar›ndan oludu¤unu, kendisiyle görüflmesinin de yay›ncal›k kimli¤inden dolay› do¤al oldu¤unu belirtti. Tutuklular›n bu ifadelerinden sonra savunmaya geçen avukatlar, müvekillerinin muhalif, sosyalist düflüncede olmalar›ndan dolay› gözalt›na al›nd›klar›n› ve haz›rlanan iddianamelerin ve söz konusu delillerin tamamen as›ls›z oldu¤unu belirttiler. Avukatlar iddianamede yer alan müvekillerinin birbibiriyle tan›flmalar›, kafede görüflmeleri, saç t›rafl› için berber dükkan›na müflteri olarak gitmeleri, tavla oynamalar› gibi olaylar›n bir
araya getirilerek kurmaca ve soyut gerekçelerle örgüt görüflmesi olarak delil niteli¤ine getirdi¤ini ifade ettiller. Öte yandan Süleyman Kaymak evine yap›lan operasyondan sonra verdi¤i ifade-
yi kabul etmedi¤ini, kolluk kuvvetleri taraf›ndan kafas›na silah dayand›¤›, iflkenceyle, ölümle tehdit edildi¤ini belirtti. Tahliyenin olmad›¤› davan›n duruflmas› 23 Kas›m 2010 tarihine ertelendi.
MKP’ye üye olduklar› iddias›yla 3 kifli tutukland› HABER MERKEZ‹- 25 Haziran 2010 tari-
ettikleri iddia edilen 3 kifli savc›l›¤a ge-
hinde ‹stanbul/Silivri’de yap›lan ope-
tirildi.
rasyon sald›r›s›nda Maoist Komünist
Cumhuriyet Savc›s› Mehmet Berk ta-
Partisi (MKP)’ne üye olduklar› iddias›y-
raf›ndan sorgulanan Serkan Güngör,
la gözalt›na al›n›n 3 kifli polisteki sor-
Ali Do¤an, Gülabi Yaln›z tutuklanma
gular›n›n ard›ndan ç›kar›ld›klar› mah-
istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk
kemede tutukland›.
edildi.
29 Haziran Sal› günü Beflaktafl Adliye-
‹stanbul nöbetçi 10. A¤›r Ceza Mahke-
si’ne getirilen Serkan Güngör, Ali Do-
mesi, ‘örgüt üyesi olduklar›’ iddias›yla
¤an, Gülabi Yaln›z ve bunlara yard›m
3 kifli hakk›nda tutuklama karar› verdi.
Korucu: Okulu basar›m, o¤lum s›n›f› geçer
Katliam sald›r›lar› t›rman›yor
Hatay’da iki kifli, Elaz›¤’da bir kifli askerler taraf›ndan katledildi HABER MERKEZ‹- Artan gerilla eylemleri karfl›s›nda çaresiz kalan Türk ordusu, katliamlara bafllad›. Hatay’da kekik toplayan köylüler askerlerin kan kusan silahlar›na hedef oldu. Hatay’da iki köylü ölürken, Elaz›¤’da da köylerin taranmas› sonucu 1 kifli yaflam›n› yitirdi. Yine Erzincan’da hücre evi oldu¤u iddias›yla z›rhl› araç ve bombalarla yap›lan katliam bask›n›nda 2 kifli yaflam›n› yitirdi.
Köylüler askerler taraf›ndan tarand›: 1 ölü Elaz›¤’›n Karakoçan ‹lçesi'ne ba¤l› Yo¤una¤aç Köyü k›rsal›nda askerlerle HPG gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmadan bir saat sonra askerler, köylüleri tarad›. Sald›r›da 70 yafl›ndaki bir kad›n hayat›n› kaybetti. Çat›flman›n ard›ndan burjuva-feodal bas›n köylülere yönelik sald›r›y› gerillalar›n gerçeklefltirdi¤i yalan›n› yazarken görgü tan›klar› ise çat›flman›n ard›ndan askerlerin köy ve mezralar› uzun süre tarayarak can ve maddi kayba yol açt›¤›n› bildirdi. Elaz›¤'›n Karakoçan ‹lçesi’ne 17 kilometre uzakl›kta Dersim s›n›r›nda bulunan Yo¤una¤aç (Golan) Köyü k›rsal›nda ç›kan çat›flma sonucunda 2 asker ölürken, karakol komutan› da yaraland›. Çat›flma ard›ndan bafllat›lan operasyonda, Karakoçan'dan Yo¤una¤aç (Golan) Köyü'nde bulunan Çürübürü ad›ndaki kutsal mekanda sabahlamak için giden Gezici ailesi üyeleri askerler taraf›ndan tarand›.
Yaral›lar›n yak›nlar› ile görüflen BDP Karl›ova ‹lçe yöneticisi Fevzi Akbulut görüflmeyle ilgili flu aç›klamada bulundu: "24 Haziran’da HPG ve askerler aras›nda saat 20.30 civar›nda çat›flma yaflanm›fl, aradan yaklafl›k bir saat geçtikten sonra Karakoçan'dan ziyarete gitmek için motosikletle Yo¤una¤aç Köyü'ne giden Gezici ailesi bir anda asker kurflunlar› aras›nda kalm›fllar. Aile üyeleri, uzun bir taraman›n sonucunda fierife Gezici’nin gö¤sünden ald›¤› kurflunla olay yerinde yaflam›n› yitirdi¤ini ve tarand›klar› s›rada çat›flma olmad›¤›n›, seyir halindeyken bir anda tarand›klar›n› anlatt›lar." Ayr›ca askerlerin Yo¤una¤aç Köyü ve Kortak Mezras›n› da tarad›¤›n› dile getiren Akbulut, "Çat›flma sonras› askerler köy ve mezray› da uzun süre taram›fl. Bir çok ev tarama sonucu zarar görmüfl, pencereleri k›r›lm›fl" dedi.
Evlerde maddi hasar yafland› Bir görgü tan›¤› ise, yaral›lar›n helikopterle de¤il, köy minibüsü ile hastaneye kald›r›ld›klar›n›, çat›flma sonras› bafllat›lan operasyonda a¤›r makineli silahlarla köy etraf›n›n tarand›¤›n› ve köyde bir çok evin maddi hasar gördü¤ünü ifade etti.
as›yla bir eve yönelik sald›r› gerçekleflti. Katliam sald›r›s›nda Erzincan-Sivas Karayolu ulafl›ma kapat›l›rken, bas›n mensuplar›n›n ise görüntü almas› engellendi. Yaklafl›k 1 saat boyunca eve yönelik a¤›r silahlarla yap›lan sald›r›dan sonuç alamayan askerler, çareyi evi yakmakta buldu. Yap›lan katliam sald›r›s›nda PKK gerillas› oldu¤u öne sürülen iki kifli yaflam›n› yitirdi. Olayla ilgili Polis ‹stihbarat fiubesi'nin yapt›¤› ilk aç›klamada Dersim’den gelen iki gerillan›n Giresun'a geçmeye çal›flt›¤› s›rada Hürrem Palangas› Köyü'nde mola verdikleri iddia edildi.
Askerlerin atefl açt›¤› 2 köylü öldü Hatay'›n Hassa ilçesinde askerler, kekik toplayan köylülerin üzerine atefl açmas› sonucu 2 köylü öldü, 1 köylü yaraland›. Burjuva-feodal bas›n olay› PKK’nin
Dersim’de, Akpazar’da bulunan Süleyman Pafla ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s›, E¤itim-Sen üyesi Çi¤dem Nazman korucu bafl› ‹brahim Kuzu taraf›ndan tehdit edildi. Akpazar Süleyman Pafla ‹lkö¤retim Okulu’nda okuyan ‹brahim Kuzu’nun o¤lu fiahin Kuzu’nun 13 dersten 10’undan düflük not almas› sonucu okulu arayan korucu bafl› ‹brahim Kuzu okul müdürüne; “Benim o¤lumun s›n›fta kalmas›n›n tek sorumlusu Çi¤dem Nazman’d›r. O di¤er ö¤retmenleri etkileyip o¤lumun s›n›fta kalmas›na neden olmufltur” diyerek tehditler savurdu. fiahin telefonda flunlar› dile getirdi; “Benim emrimde 40 tane adam var, ben ne yapaca¤›m› biliyorum. Evimde 2 tane silah var, çocu¤um onlar› al›p okulu ve ö¤retmenleri tarayabilir. 26 May›s’ta üzerinde grev önlü¤ü ile okula giren Çi¤dem Nazman’›n resimlerini çektim, bu resimleri Valiye, Milli E¤itim'e yollayaca¤›m. Valiyi, Milli E¤itim müdürünü buraya getirece¤im, bu okulu bafl›n›za y›kaca¤›m, o zaman benim o¤lum bütünlemelere bile girmez; s›n›f› geçer.” Konu ile ilgili bir bas›n aç›klamas› düzenleyen KESK olay›n takipçisi olaca¤›n› belirtti. KESK ad›na aç›klamay› Mehmet Ali Aslan yapt›. Aslan flöyle konufltu; “Kürt sorunundaki çözümsüzlükten kaynakl› bölgede özel savafl gücü olarak kullan›lan koruculu¤un yetkileri her geçen gün geniflliyor. Tecavüz etme, adam kaç›rma, adam öldürme, iflkence, kan davalar›n› kendi yöntemleri ile çözme, tehdit, uyuflturucu ve silah kaçakç›l›¤› gibi birçok yetkilerle korucular donat›l›yor. Bunlar›n yan› s›ra Hamidiye Alaylar›'ndan beri en kaba haliyle kardefli kardefle vurdurma politikas›n›n bir parças› olarak kullan›l›yorlar.”
DEMOKRASi
Katliam yapmak serbest katliamlar› protesto etmek yasak! ADANA- 19 Aral›k Katliam›n› protesto ettiler, 10 hapse mahkum oldular. 19 Aral›k 2007 tarihinde Adana Kürkçüler Hapishanesi önünde, içlerinde Demokratik Haklar Federasyonu'nunda bulundu¤u birçok demokratik kitle örgütü, devletin 19 Aral›k 2000 tarihinde hapishanelerde “Hayata Dönüfl” ad›yla yapt›¤› katliam operasyonunu k›nayarak bas›n aç›klamas› gerçeklefltirmifllerdi. Bu eylemden yaklafl›k 1-1.5 ay sonra bas›n aç›klamas›na kat›lanlardan bir ço¤u sabah saatlerinde evlere yap›lan bask›nlarla gözalt›na al›nm›fl ve 3 kifli tutuklanarak Kürkçüler F tipi hapishanesine kon-
mufltu. Bu bask›nlarda Kardelen Yay›nc›l›k'›n bürosu da bas›larak bir çok materyale el konulmufltu. Evlerden al›nan yasal kitap, dergi ve gazeteler, polis taraf›ndan mahkemeye kan›t olarak sunulmufltu. Davaya bakan Adana 7. A¤›r Ceza Mahkemesi de 16 Haziran’daki son duruflmada, san›klar› 10 ay hapse çarpt›rd›. Savc› Metin Dikeç, herhangi bir yasad›fl› örgüt ad›n›n an›lmad›¤› bu eylem sonras›, aç›klamay› okuyan ‹HD eski baflkan› Ethem Aç›kal›n ile birlikte pankart› tafl›yan Seval Gündo¤du ve Cemal Do¤an’›n MLKP, MKP ve TK‹P’in propagandas›n› yapt›¤›n› iddia etti.
OHAL kalkt›m› ki yeniden istiyorsunuz! HABARE MERKEZ‹- Aylar öncesinde Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ ün “iyi fleyler olacak” sözü ile bafllayan ve k›sa süre içinde (demokratikleflme, aç›l›m, mili kardefllik projesi gibi) birçok isimle süslenen aç›l›m sürecinin geldi¤i son noktan›n aç›l›m ile amaçlanan›n asl›nda Kürt ulusu üzerinde daha kapsaml›, topyekün bir savafl konseptinin bafllang›c› oldu¤u gün gibi ortaya ç›kt›. Özellikle Kürt halk› ve siyasetçileri üzerinde yo¤unlaflan bu sald›r› furyas› neticesinde KCK ad› alt›nda düzmece iddialarla binlerce kiflinin tutuklanmas› neticesinde aç›l›m›n asl›nda ne anlama geldi¤i tam anlam› ile ne oldu¤u iyice anlafl›ld›.
OHAL ilan› ça¤r›s›! PKK’nin 1 Haziran tarihinde tek tarafl› ateflkes sürecine son vererek yeni ve kapsaml› bir savafl›n bafllayaca¤›n› duyurmas›n›n ard›ndan yap›lan eylemler ile Türk Ordusuna a¤›r kay›plar vermesi neticesinde adeta 360 derece dönüfl yapan aç›l›m mucitleri, asker cenazelerinde aç›k flekilde yeni katliam emirleri vererek, devletin gerçek niyetini bir kez daha ortaya koydu. Bölgede artan çat›flmalarla ve özellikle Tekeli bask›n›ndan sonra baz› parti liderleri, (baflta MHP Genel Baflkan› Devlet Bahçeli olmak üzere) taraf›ndan da dile getirilen “OHAL ilan› edilsin” istemi Medyada s›kça tart›fl›ld›. Fakat baflta Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤da dahil olmak üzere bir çok siyasetçi bu öneriye “hakl›” olarak karfl› ç›kt›. ‹stenilen fley gereksizdi; çünkü bölgede OHAL hiçbir zaman kalkmam›flt›.
OHAL her hali ile devam ediyor OHAL uygulamas› devletin yükselen gerilla failiyetine karfl›, halka yönelik katliamlar›n› ve sald›r›lar›n› meflrulaflt›rmak için ortaya ç›kard›¤› bir uygulama idi. OHAL bölgesi ilan edilen yerlerde devletin kolluk güçlerine tam yetki verilmifl ve özel yasa maddeleri ile sald›r› ve katliamlar› meflrulaflt›r›lm›flt›. Zamanla OHAL uygulamas› ile devletin halk üzerinde yaratt›¤› faflist zorbal›k halk›n büyük tepkisine yol açm›fl ve bölgede halk›n devletle olan geri ba¤lar› kopma noktas›na gelmiflti.
OHAL uygulamas›yla birlikte iyice artan katliamlar, köy boflaltmalar, iflkenceler, toplu sürgünler ile beraber art›k OHAL uygulamas› “gereklilik” z›rvas› içinde maskelenemeyecek bir pozisyona gelmiflti. Ve ek olarak OHAL uygulamas› ile halk üzerinde art›r›lan bask› ters teperek, halk›n devletle olan ba¤› iyiden iyiye çözülmüfl ve gerillaya olan ba¤›n›n ise daha da güçlenmesine vesile olmufltu. Gelinen süreçte devlet, bu uygulama alt›ndaki yönetim biçimi ile halk içerisinde teflhir olan faflist yönünü daha fazla maskeleyemeyece¤ini idrak edince halka yönelik sald›rganl›¤›n› de¤iflik biçimlerde sürdürmenin yollar›n› arad›. ‹fle bu geliflmelerin ard›ndan devlet OHAL uygulanan bölgelerde yönetim biçminin de¤ifltirir gibi yaparak, bölgedeki halk›n bilincinde yan›lsama yap›p ba¤›n› güçlendirmek ad›na “demokrasi” temelli ad›mlar att›¤› varsay›m› içerisinde OHAL uygulamas›n› kald›rd›¤›n› duyurdu. Ancak OHAL uygulamas› bölgede sadece bir kaç yönüyle ortadan kalkm›fl di¤er yönleriyle halen bölgede varl›¤›n› sürdürüyor. Köylülere uygulanan G›da amborgosu, toplu köy yakmalar, boflaltmalar d›fl›nda (ki o da son bir hafta içerisinde yeniden bafllad›) OHAL, di¤er askeri ve özel kanunlar› ile bölgede uygulanmaya devam ediyordu. Günümüzde bölgede süren ormanlar›n yak›lmas›, kontr-gerilla faaliyetleri, k›sa ve uzun yolculuklardaki s›k› aramalar, flehir merkezlerinde s›k› “güvenlik” tedbirleri, geçicili¤i bir türlü bitmeyen ve insan giriflini yasaklayan “Geçici Güvenlik Bölgeleri” gibi uygulamalar, OHAL isminin perdelenen yönü durumunda. Teflhir olan OHAL ismine gerek duymayan devlet, bölgede yeni isimlerle OHAL dönemindeki katliam ve bask›lar›na devam ediyor. “Alarm” vaziyetinde olan kolluk güçleri akflam saatlerinde çarfl› meydanlar›nda ellerinde a¤›r silahlarla, keyfi flekilde kimlik kontrolleri ve üst aramalar› yap›p, insanlar› ölümle tehdit ederken, MHP’nin istedi¤i OHAL’ in ilan edilmesi durumunda daha fazla neler yap›labilinir ki art›k. Birinin MHP’yi uyarmas› laz›m: OHAL bölgeden hiç gitmedi ki.
yapt›¤›n› ilk elden duyursada, as›l itiraf Hatay valisi Mehmet Celalettin Lekesiz’den geldi. Lekesiz, yapt›¤› aç›klamada, Hassa ilçesinin Dedemli köyü fiekerim Deresi mevkisinde gerillaya pusu atan askerlerin kekik toplayan köylüle-
Dostumuz Okan ANNAK yüzmek için gitti¤i Peri Suyu’nda bo¤ularak aram›zdan ayr›lm›flt›r. Okan ANNAK’› sayg›yla an›yor; ailesine ve dostlar›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.
ri, gerilla sanarak atefl açt›¤›n› söyledi. Lekesiz, köylülerden Ali Dalm›fl ile Mus-
Ev bask›n›nda 2 kifli katledildi
tafa Fil'in olay yerinde öldü¤ünü, yara-
Erzincan'a yaklafl›k 15 kilometre uzakl›ktaki Hürrem Palangas› Köyü’nde askerler taraf›ndan hücre evi oldu¤u iddi-
lanan Mehmet Sak'›n Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) T›p Fakültesi Hastanesi'nde tedavi alt›na al›nd›¤›n› belirtti.
Dersim Devrimci Demokrasi Gazetesi Çal›flanlar› Dersim Demokratik Haklar Federasyonu
DEVRiMCi
GÜNCEL
DEMOKRASi
1-16 TEMMUZ 2010
KCK: ‘Bize de¤il, devlete ça¤r› yap›n’ PKK’den tek tarafl› ateflkes ve silahlar›n flarts›z b›rak›lmas›n› istemenin AKP ve Türk devletinin sald›r›lar›n› cesaretlendirece¤ini kaydeden KCK, ‘’‹kna edilmesi gereken ve ça¤r› yap›lmas› gereken taraf Türk devleti ve AKP hükümetidir’’ dedi. KCK Yürütme Konseyi Baflkanl›¤› taraf›ndan son geliflmelere iliflkin aç›klama yap›ld›. Türk devleti AKP hükümeti döneminde Kürt ulusuna yönelik ifllemifl oldu¤u tarihi ve toplumsal suçlar›n aç›l›m oyunu ad› alt›nda yürütülmesinin deflifre edilmesiyle birlikte, Tayyip Erdo¤an’›n ve partisinin maskesinin de düfltü¤ünü ifade eden KCK, “Hareketimizi tasfiye etmek, halk›m›z›n direniflini k›rmak, iradesizlefltirmek ve teslim almak için son bir hafta içinde toplant› üstüne toplant›lar yap›larak, topyekun bir savafl› sürdürmenin karar›n› alm›fllard›r. AKP’nin ve Tayyip Erdo¤an’›n planlar› tutmay›p maskeleri düflünce, t›pk› 1990’l› y›l-
lar›n Tansu Çiller’ine dönüflmüfltür. En son yap›lan güvenlik zirveleri ve MGK toplant›s› bunu aç›kça teyit etmifltir.” aç›klamas›nda bulundu. Tek tarafl› ateflkes istemenin gerçekçi bir yaklafl›m olmad›¤›n› vurgulayan KCK Baflkanl›k Konseyi, “Ateflkes sadece istemekle de¤il, karfl›l›kl› güven ortam› yarat›larak ve güven art›r›c› somut ad›mlar at›larak yap›labilir. Halk›m›za ve hareketimize yönelik bu kadar kapsaml› sald›r›lar ve topyekun savafl karar› varken böyle bir ça¤r›n›n zamanlamas› uygun ve gerçekçi de¤ildir. Bu konuda devletin son günlerde üst üste yapt›¤› toplant›lar ve en son MGK toplant›s›nda topyekun savafl
kararlar› d›fl›nda baflka bir karar al›nmam›flt›r. Ne hazindir ki, devletin topyekun savafl karar› ve süren yo¤un operasyonlar ve köy yakmalar sorgulanmay›p gerilla eylemleri çözüme engel olarak gösterilmek istenmektedir. Oysa çözümün önünde engel olan savunma eylemleri de¤il, çözümsüzlü¤ü bir politika olarak gelifltiren ve özgürlük hareketini tasfiye etmekten ve halk›m›z› iradesizlefltirmekten vazgeçmeyen AKP hükümetinin politikalar›d›r. Hiçbir yasa d›fl› faaliyete bulaflmam›fl 1600 Kürt siyasetçisini sahte gerekçelerle tutuklayan ve siyasal soyk›r›m temelinde halk›m›z› iradesizlefltirmek is-
teyen anlay›fl›n çat›flmalar›n ana nedeni oldu¤u aç›kça ortadad›r.” denildi. Ateflkesin gereklerini yerine getirmeyenin PKK’nin de¤il bizzat devlet ve hükümet oldu¤unu hat›latan KCK Baflkanl›k Konseyi, “‹kna edilmesi gereken ve ça¤r› yap›lmas› gereken taraf Türk devleti ve AKP hükümetidir. Devletin ve AKP hükümetinin yapt›¤›m›z ateflkesler karfl›s›ndaki pozisyonunu ve yapt›klar›n› gözard› ederek hareketimizden tekrar tek tarafl›, silahlar›n flarts›z b›rak›lmas›n› istemek, AKP’yi ve Türk devletini sadece sald›r›lar› da cesaretlendirir. Çözümü de¤il çözümsüzlü¤ü derinlefltirir.” aç›klamas›nda bulundu.
5
Mustafa Kumlu’dan na¤meler! ADANA- Türk-‹fl Genel Baflkan› ve AKP’nin yeminli tafleronu Mustafa Kumlu, imaj› bozulan AKP’yi, hem de kendi yönetimini kurtarmak için ipe sapa gelmez aç›klamalarda bulundu. Milliyetçi floven damara yaslanarak konuflan Kumlu, önce devletin estirdi¤i bask› ve sindirme sald›r›lar›n› unutturmaya çal›flarak, herkesin PKK’ye silah b›rakmas› ça¤r›s› yapmas› gerekti¤ini belirtti, sonra ise ülkedeki s›n›f eksenli mücadeledeki baflar›lar›n alt›nda kendilerinin imzas›n›n oldu¤u öne sürdü. Enerji, Su ve Gaz ‹flçileri Sendikas›’n›n (Tes-‹fl) Adana’da yap›lan kongresinde konuflan Türk‹fl Genel Baflkan› Mustafa Kumlu, askere yap›lan operasyonlar›n durdurulmas› ça¤r›s›ndan önce, PKK’ye ça¤r› yap›lmas› gerekti¤ini söyledi. Kumlu ayr›ca, Türk-‹fl’i elefltirenlere tepki göstererek, “1 May›s'›n tatil edilmesi, Taksim'in aç›lmas› bizim eme¤imiz. TEKEL iflçilerine Türk-‹fl önünde niye kimse dokunamad›. Çünkü Türk-‹fl bir marka.” dedi.
Kumlu sen neymiflsin!
Erdo¤an ve Baflbu¤ Gediktepe’de bulunan sipere giderek topluma; “beraberiz”, “güçlüyüz”, “sorun yok” mesaj› vermek istiyordu ancak gerillan›n güçlülü¤ü imaj›n› verince ortal›k kar›flt›. Kar›fl›kl›ktan pirim isteyen K›l›çdaro¤lu ise siperde “kahramanca” nas›l durulur dersi verecek.
Erdo¤an ve Baflbu¤ sipere yatt›: K›l›çdaro¤lu da gitmeye haz›rm›fl Artan gerilla eylemlerinin asker içerisinde yaratt›¤› bunal›m› tersine çevirip, askeri motive etmek ve topluma ise hükümet ile askerin ‘omuz omuza oldu¤u’ mesaj›n› vermek isteyen Baflbakan Tayyip Erdo¤an ve Genelkurmay Baflkan› Orgeneral ‹lker Baflbu¤’un görüntüleri istenilen sonucun tersini yaratt›. Gerillan›n silah›na hedef olmamak için siperde diz çöken Erdo¤an ve Baflbu¤’un görüntüleri toplum taraf›ndan gerillan›n gücü karfl›s›ndaki acizliklerine yorulurken, di¤er yandan ise AKP’nin siperlerde silahlar›n arkas›na geçmesinin ise “aç›l›m” ad› alt›nda yürütülen politikalar›n imha konseptli oldu¤unu aç›kça ifade etti¤ine yoruldu. Öte yandan siperlere koflan Erdo¤an ve Baflbu¤'a destek ise CHP Baflkan› K›l›çdaro¤lu’ndan geldi. Erdo¤an’›n görüntülerini be¤enmeyen K›l›çdaro¤lu” siperlere gitmek istedi¤ini aç›klayarak, topluma siperlerde nas›l durulur imaj›n› sergilemeye çal›flacak!
Neye niyet neye k›smet! Askerleri ziyareti s›ras›nda çömelmifl haldeki görüntülerinin yaratt›¤› bunal›m› elefltirilen Baflbakan Erdo¤an, “Ayakta durdu¤um da oldu. Sürekli o halde de¤ildim” diyerek içine düfltü¤ü durumu kurtarmak isterken, yine ayn› duruma düfltü. Mevzinin seyyar bir mobil mevzi oldu¤unu ve orada herhangi bir koruna¤›n bulunmad›¤›n› öne süren Erdo¤an, “O gö-
rüntüde olman›n d›fl›nda ayakta oldu¤umuz an da oldu, o görüntünün oldu¤u an da oldu. Burada sadece orada sürekli o halde görülme diye bir fley söz konusu de¤il.'' ifadelerini kullanarak durumu kotarmaya çal›flt›. Erdo¤an ve Baflbu¤ istedikleri görüntünün medya arac›l›¤›yla toplumda yer edinmesini isterken, hal ve hareketlerinin görüntüsünün gerillan›n yaratt›¤› psikolojik üstünlü¤e dönüflmesi tart›flmalar› sürerken TSK, yapt›¤› aç›klama ile imaj› kurtarmaya çal›flt›.
aç›k bir flekilde ayakta tutmak do¤ru bir hareket tarz› olmazd›. K›sacas› bu askeri bir gerekliliktir.'' ifadelerini kulland›. TSK’n›n bu aç›klamas› ve Erdo¤an’n›n burjuva feodal medyaya getirdi¤i elefltiriler ile beraber gerillan›n imaj›n›n güçlenmesi ile konu gerilla olunca hep birlikte mevzu kapat›lmaya çal›fl›ld›. Taa ki bir baflka kahraman ortaya ç›k›ncaya dek. O da CHP Genel Baflkan› Kemal K›l›çdaro¤lu! Erdo¤an ve Baflbu¤’un siper görüntülerini be¤enmeyen K›l›çdaro¤lu, devletin yaratt›¤› floven damara oynamak için mevzide nas›l durulaca¤›n› ö¤retmek için Ge-
diktepe'deki sipere gitmeyi istedi¤ini aç›klad›.
K›l›çdaro¤lu siperde durma dersi verebilir! K›l›çdaro¤lu, s›n›r karakollar›n› ziyaret edece¤ine iliflkin haberle ilgili sorulara iliflkin, Gediktepe'ye gitme niyetinde oldu¤unu ifade etti. K›l›çdaro¤lu, ''Daha önce Say›n Genelkurmay Baflkan› ile bir cenaze töreninde yapt›¤›m›z k›sa konuflmada, Say›n Genelkurmay Baflkan›m›z bu konuda yard›mc› olaca¤›n› ifade etti. Görüflmeler devam ediyor. Gediktepe'ye gitmek istiyorum.'' diye konufltu.
Kumlu, sendikalar›n ve demokratik kitle örgütlerinin TBMM çat›s› alt›nda 'teröre karfl› ortak bir eylem plan›nda' buluflulmas› gerekti¤ini öne sürerken ayr›ca, Kürt ulusunun hakl› taleplerini ve mücadelesini es geçerek devletin resmi a¤›z›yla Kürt ulusal hareketine yönelik karalamalarda bulundu. Kumlu konuflmas›n›n devam›nda ise konfederasyonlar›n ifl b›rakmak için ortak karar ald›klar› 26 May›s eyleminin, Türk-‹fl teflkilat›n›n e¤ilimlerine uygun biçimde hayata geçti¤ini iddia etti. Yalanlar›na devam eden Kumlu, genel grev talebiyle Türk-‹fl bölge müdürlüklerini iflgal eden iflçilerin emek hareketine zarar verdiklerini iddia ederek, “Art›k birlikte hareket etti¤imiz emek örgütleri de dahil herkes neyin ne oldu¤unu görmeye bafllam›flt›r. Bütün bu yaflad›klar›m›z›n bir muhasebesi yap›lacak olursa, kaybeden hiçbir zaman Türk-‹fl olmayacakt›r.” dedi. H›z›n› alamayan Kumlu, 1 May›s'›n tatil ilan edilmesinin, Taksim'in aç›lmas›n›n Türk-‹fl sayesinde gerçekleflti¤ini, TEKEL iflçilerine Türk-‹fl önünde dokunulamamas›n›n da konfederasyonun ‘marka’ olmas›ndan kaynakland›¤›n› iddia etti. Kumlu’nu bu ilginç karfl›lanmayan ç›k›fl› AKP ile olan s›cak ba¤›na yorumlan›rken, Türk-‹fl içerisinde örgütlü olan iflçiler ise Kumlu’nun emek eksenli mücadele içerisinde yaflanan bürokratik kirlili¤in getirdi¤i ketum tav›rlar›n sorgulanmas›ndan itina ile kaç›nd›¤›na dikkat çektiler.
‹srail’le iliflkiler sona ersin! ANKARA- Filistin ‹çin ‹srail’e Boykot Giriflimi ‹stanbul ve Ankara bileflenleri, BDP ve CHP milletvekilleri ile görüflerek, ‹srail’e boykot uygulanmas›n› ve ‹srail’in OECD üyeli¤ini onaylayan tutumun geri al›nmas› ça¤r›s›nda bulundu. Meclis önünde bir araya gelen bileflen üyeleri burada yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda ‹srail ile ikili iliflkilerin derhal bitirilmesini ve ‹srail’in tecrit ve boykota tabi tutuklanmas›n› istediler. Bileflen üyeleri ad›na aç›klamay› yapan Filistin’e Özgürlük Giriflimi Sözcüsü Av. Züleyha Gülüm, ‹srail’in insani yard›m gemilerine yapt›¤› sald›r›dan 11 gün önce AKP hükümetinin, Filistin’in tüm ça¤r›lar›na ra¤men, ‹srail’in elini güçlendirecek, ona uluslararas› ve meflru devlet statüsü kazand›racak OECD üyeli¤ini onaylayarak iflbirli¤ini güçlendirdi¤ini söyledi. Yaln›zca Filistin için de¤il bütün Ortado¤u halklar›n›n ve dünya halklar› için tehdit oluflturan ‹srail’in bir tecrit ve boykota tabi olmas› gerekti¤ini kaydeden Gülüm, “‹srail’le ikili anlaflmalar derhal iptal edilmelidir” dedi.
TSK: Erdo¤an ve Baflbu¤ ayakta duramazd›! Genelkurmay Baflkanl›¤›, Gediktepe’deki siperde otururken çekilmifl foto¤raflar üzerine bafllayan tart›flmaya yan›t vererek, "Düzenli bir mevzi de¤il, s›f›r hatt›d›r. Erler ayakta de¤il mevzide iken Baflbakan ve komutanlar› ayakta tutmak do¤ru olmazd›." dedi. Genelkurmay Baflkanl›¤› Genel Sekreteri Tümgeneral Ferit Güler konuyla ilgili olarak ''Görüntülerden de aç›k bir flekilde görüldü¤ü üzere, oras› düzenli bir cephe, mevzisi de¤il, Türkiye-Irak s›n›r hatt›n›n tam üzerindedir. S›f›r hatt›d›r. Güneyi Irak'›n kuzeyidir, güneydeki arazi daha hakim bir arazidir. Her zaman bir kaç teröristin veya keskin niflanc›lar›n civarda bulunmas› mümkündür. Erler ayakta de¤il mevzilerde iken, Türkiye Cumhuriyeti Baflbakan›n› ve komutanlar›n› tehdide
Batman’da askerler iki köyü atefle verdi BATMAN- Hasankeyf ‹lçesi’nde güvenlik gerekçesiyle boflalt›lan, 17 y›l içinde askerler taraf›ndan 4 kez yak›lan iki köy yine atefle verildi. OHAL kapsam›nda baz› bölgelerin sivil girifl-ç›k›fllar›na kapat›ld›¤›, buralar›n ‘yasak bölge’ olarak ilan edilmesinden kaynakl› bölge insan›n›n geçim kayna¤› olan tar›m ve hayvanc›l›¤›n bitirilmeye çal›fl›ld›¤›, güvenlik gerekçesiyle köylerin yak›ld›¤› ve boflalt›ld›¤›, bölge insanlar›n›n göçe zorland›¤› 1990’l› y›llar› aratmayan olaylar yaflanmaya devam ediyor. Batman’›n Hasankeyf ‹lçesi’ne ba¤l› Keçeli (Bizinka) ve Palamutlu (Xerbekar) köyleri askerler taraf›ndan atefle verildi. 1993 y›l›nda “güvenlik” gerekçesiyle boflalt›lan ve 17 y›l içinde 4 defa yak›lan iki köy 5. kez yak›ld›. 5 bin dönümlük arazinin kül oldu¤u iki köyde yang›na müdahale etmek
isteyen köylülerin de askerler taraf›ndan engellendi¤i ö¤renildi. Keçeli ve Palamutlu köylerinin askerler taraf›ndan atefle verildi¤ini belirten köylüler, ‹HD Siirt fiubesi’ne baflvurarak, yard›m talebinde bulundular. Kölülerin baflvurusunun ard›ndan, meydana gelen olay› yerinde incelemek amac›yla Diyarbak›r’da oluflturulan insan haklar› heyeti, köylere giderek incelemede bulundu. ‹HD Diyarbak›r fiube Yöneticisi Av. Serdar Çelebi, GÖÇ-DER Baflkan› Muzaffer Özdemir, Mazlumder Diyarbak›r fiube Baflkan› Av. Selahattin Çoban ve fiube Yöneticisi Av. Mustafa Saruhan’dan oluflan heyet ve ‹HD Siirt fiubesi yöneticileri, görgü tan›klar› ile görüfltüklerini ve olayla ilgili rapor haz›rlayacaklar›n› söyledi.
6
EMEK
1-16 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
657'deki de¤ifliklikler geri çekilsin! ‹STANBUL- Kamu emekçileri üzerindeki bask›y› art›racak olan 657 say›l› yasadaki de¤ifliklikler KESK’in ça¤r›s› ile yap›lan eylemle protesto edildi. KESK'in yasa de¤iflikli¤ine karfl› örgütledi¤i eyleme; SES fiiflli fiubesi, Enerji Sanayi ve Maden Kamu Emekçileri Sendikas›, Tar›m OrkamSen, BES 2 No’lu fiube ve E¤itim-Sen 3 No’lu fiube üyeleri kat›ld›. Mecidiyeköy Cevahir Al›flverifl Merkezi önünde bir araya gelen kamu
emekçileri buradan 'Kap› kulu olmayaca¤›z, 657 say›l› yasadaki de¤ifliklikler geri çekilsin' yaz›l› pankart arkas›nda AKP fiiflli ilçe binas› önüne yürüdüler. Yürüyüfl boyunca s›k s›k “AKP yasan› al bafl›na çal”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, “Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek” sloganlar› at›ld›. Yürüyüflün ard›ndan kamu emekçileri ad›na bas›n aç›klamas›n› E¤itim-Sen 3 No’lu fiube Baflkan› Nebahat Bükrek yapt›.
'Sonuna kadar direnece¤iz' Kamu emekçilerinin tafleron olarak çal›flt›r›lmak istendi¤ini belirten Bükrek, AKP'nin getirdi¤i de¤ifliklik tasar›s› ile disiplin uygulamalar›n›n kamu emekçilerinin kaderini amirlerin subjektif, tek yanl› de¤erlendirmelerine teslim etmeyi amaçlad›¤›n› kaydetti. "Tasar› kamu emekçilerinin esnek çal›flma düzenine geçmesini hedeflemektedir. Türkiye'de emekçiler 2 y›ld›r mevcut çal›flma modeli olan 4-B, 4-C ile
mücadele ediyor" diyen Bükrek, tasar›ya karfl› kamu emekçileri olarak sonuna kadar direneceklerinin alt›n› çizdi. ‹flsizli¤e, güvencesizli¤e, örgütsüzlü¤e boyun e¤meyeceklerini, hükümetin emek karfl›t› politikalar›n› sineye çekmeyeceklerini söyleyen Bükrek, son olarak, "Bu tasar› hemen geri çekilmelidir. Kamu emekçileri grevli toplu sözleflme haklar›n›n hayata geçirilmesi konusunda geri ad›m atmayacak." dedi.
40 yafl tak›nt›s›na iflçilerden tepki MERS‹N- Toros Devlet Hastanesi yetkilileri taraf›ndan 40 yafl›nda olduklar› için iflten at›lan iflçilere iliflkin bir bas›n aç›klamas› yapan Sa¤l›k Emekçileri Sendikas› (SES) ve Devrimci Sa¤l›k ‹flçileri Sendikas›, iflten at›lan iflçiler geri al›n›ncaya kadar mücadelenin sürece¤ini belirttiler. Toros Devlet Hastanesi önünde gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›na, Akdeniz Belediyesi, Mersin Eczac›lar Odas›, Mersin Tabip Odas›, Mersin Emek ve Demokrasi Platformu Bileflenleri de kat›larak destek verdi. Sendikalar ad›na bas›n aç›klamas›n› SES fiube Baflkan› Y›lmaz Bozkurt yapt›. Bozkurt, SES ve Dev Sa¤l›k-‹fl olarak olay› 'Mersin'in ve Türkiye'nin gündemine tafl›mak için' çabalad›klar›n› belirterek, 16 sa¤l›k iflçisinin '40 yafl›n› doldurduklar›' gerekçesiyle iflten at›ld›¤›n› hat›rlatt›. Bozkurt, "Eme¤i ve kimli¤i yok say›lan, haks›z ve hukuksuz bir biçimde güvencesiz çal›flt›r›lan, sendikas›z ve sahipsiz b›rak›lmak istenen tafleron sa¤l›k emekçileri art›k haklar› için mücadelede kararl›d›rlar." dedi.
Çemen Tekstil iflçilerinden sendika iflgali! ANTEP- Yürüttükleri mücadelenin anlaflmayla sonuçlanmas›n›n ard›ndan direnifllerini bitiren Çemen Tekstil iflçileri, sendika temsilcilerinin iflyerinde yetkiyi yeniden kaybetmesine tepki gösterdiler. Sendika binas›n› iflgal eden iflçiler, sorumlular›n hesap vermesini istediler. 74 gün boyunca sendikan›n ve patronun her türlü ayak oyunlar›na ra¤men haklar› için direnen Çemen Tekstil iflçileri, 74 günün sonunda D‹SK'e ba¤l› Tekstil Sendikas›’n›n, sözleflme diyerek 3 ayl›k protokol imzalamas› sonucunda eylemlerini bitirmifllerdi. ‹flçiler, eylemlerini bitirirken yapt›klar› aç›klamada sendikaya tepki gösterirken, bu sürecin daha kötü sonuçlara gebe oldu¤una dikkat çekmifllerdi. Geçen süre iflçilerin hakl› oldu¤unu ortaya koydu; sendika, iflyerindeki yetkisini kaybetti. Çemen Tekstil’de uzun süre maafllar›-
n›n iyilefltirilmesi ve çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesi için çaba sarf eden iflçiler, bu çabalar›n› daha etkili hale getirebilmek için 12 ay süren bir yo¤unlaflma sonras›nda sendikalaflt›lar. Tekstil Sendikas›’nda örgütlenen iflçiler, sendikan›n iflyerinde yetki kazanmas›n› da sa¤layarak, talepleri do¤rultusundaki mücadelelerini devam ettirdiler. 12 ayl›k çabalar›na karfl›n talepleri kabul edilmeyen iflçiler, 74 gün süren bir grev gerçeklefltirmifllerdi. Bunun üzerine Çemen Tekstil patronu sendikay› tan›yaca¤›n› ve sözleflmeyi imzalayaca¤›n› söyledi.
Genel sekreter “kendimi yakar›m” demiflti Uzlaflmac› bir yol izleyerek patronun iflçiye yönelik ayak oyunlar›na göz yuman sendikan›n genel sekreteri "E¤er Çemen patronu sözleflmeyi imzalamaz ise kendimi yakar›m." sözleriyle iflçileri ikna
ederek fabrikada yeniden üretimin devam etmesini sa¤lam›flt›. Sendikan›n, patronla birlikte giriflti¤i bu oyun sonucunda anlaflma s›f›r sözleflme fleklinde 3 ayl›¤›na yap›lm›flt›. ‹flçiler buna itiraz etseler de sendika bir flekilde iflçileri ikna etmeyi baflarm›flt›. Yap›lan anlaflma 3 ayl›k oldu¤u için Tekstil Sendikas›’n›n 6 ay içinde yeniden yetki baflvurusu yaparak, yeni bir sözleflme yapmas› gerekiyordu. ‹flçiler bu konuda da sendikay› sürekli uyararak 6 ayda yetkiyi sa¤lama almak için ellerinden gelen çabay› sarf ettilerse de sendikan›n böyle bir e¤iliminin olmamas›, iflçilerin yo¤un çabalar› sonucu yarat›lan sendikal örgütlü¤ün bir ürünü olan yetkinin kaybedilmesine neden oldu. Buna ra¤men iflçiler Öziplik-‹fl Sendikas›’na patron tarf›ndan zorla üye yap›lan iflçileri ikna ederek Tekstil Sendikas›'na üye yapmak için çaba sarf etti-
lerse de, Tekstil Sendikas› yönetiminin hiçbir ad›m atmamas› nedeniyle baflar›l› olamad›lar.
Yetki Hak-‹fl'te, iflçiler tepkili Tekstil-Sen'in bafl›ndan bu yana izledi¤i tutars›z ve uzlaflmac› yaklafl›m› iflçileri bofla düflürürken Çemen'de yetkinin de do¤rudan hükümet yanl›s› Hak-‹fl’e ba¤l› Öziplik-‹fl Sendikas›'na geçmesine ne-
Patron emriyle gözalt› GEBZE- Numarine Denizcilik A.fi. önünde sendikal› iflçilerin iflten at›lmas›na karfl› eylem yapan iflçiler gözalt›na al›nd›. Gebze'de bulunan tersane önünde günlerdir ifle geri al›nma talebiyle eylem yapan iflçi Özdemir Tan, Haflim Tan, Limter-‹fl Genel Baflkan› Kanber Sayg›l› ve Limter-‹fl Genel Sekreteri Hakk› Demiral, tersane patronu Ömer Malazlar'›n flikayetiyle gözalt›na al›nd›. Numarine Denizcilik'de iki iflçi sendikaya üye olduklar› ve patronunun muhbirlik tekliflerini kabul etmedikleri için iflten at›lm›flt›. At›lan iflçiler 19 Haziran'dan bu yana tersane önünde eylemdeydi.
den oldu. Öziplik-‹fl, Antep’teki yerel bir gazateye yapt›¤› aç›klamada, Çemen Tekstil’de yetkiyi ald›klar›n› aç›klad›. Bunun üzerine 15.00 vardiyas›ndan ç›kan iflçiler Tekstil Sendikas›’n› iflgal ederek Muzaaffer Subafl›'n› ve sendika baflkan›
Çocuklar›m›za nas›l bakaca¤›z!
‹brahim Karaca'y› dövdüler. ‹flçiler, sen-
ADANA- Büyükflehir Belediyesi Park ve Bah-
dikan›n kendilerine haks›zl›k yapt›¤›n›
çeler Müdürlü¤ü'nde tafleron firmaya ba¤l›
ve bunun hesab›n›n verilmesini isti-
olarak çal›flan 47 iflçinin iflten ç›kart›lmas›n›
yorlar.
protesto eden yüzlerce iflçi, traktörle geldikleri valilik önünde kazma, kürek ve süpürge ile eylem yapt›.
ANKARA- D‹SK'e ba¤l› Dev Sa¤l›k-‹fl, Sa¤l›k Bakanl›¤› önünde eylem yapt›. Gerçeklefltirilen eylemde iflçiler “Tafleron sa¤l›k iflçisi bildirgesi”ni okudular. Çok say›da D‹SK ve KESK'li yöneticilerin, demokratik kitle örgütü ve sa¤l›k örgütünün destek verdi¤i eylemde bas›n aç›klamas›n› Dev Sa¤l›k-‹fl Genel Baflkan› Arzu Çerkezo¤lu yapt›. Fiili ve meflru zemindeki kazan›mlar›n› hukuksal zemine tafl›d›klar›n› belirten Çerkezo¤lu, tafleron çal›flt›rman›n hukuksal olarak da iflas etti¤ini söyledi. Çerkezo¤lu, kazand›klar› mahkeme ve bakanl›k kararlar›n› uygulatmak için Sa¤l›k Bakanl›¤› önünde olduklar›n› belirterek, kendi kararlar›n› uygulamaktan aciz olan bir idareyle karfl› karfl›ya olduklar›n› dile getirdi. Çerkezo¤lu, tafleronun hukuksal olarak kald›r›ld›¤› hastanelerde idarenin hala ihale yapmaya çal›flt›¤›n› söyledi. Sözün bitti¤i yerde olduklar›n› ifade eden Çerkezo¤lu, sendikal› olduklar› için iflten ç›kart›ld›klar›n›, açl›kla, yoksullukla, sefaletle terbiye edilmeye ve
bu mücadeleden vazgeçirilmeye çal›fl›ld›klar›n› söyledi. Çerkezo¤lu tafleron çal›flt›rman›n politik bir tercih oldu¤unu belirterek, aç›klamay› güvencesizli¤e karfl› birleflik bir mücadele zemini kurmak için ellerinden geleni yapacaklar›n› söyleyerek bitirdi. Aç›klama s›ras›nda s›k s›k, “‹nsan ihaleyle çal›flt›r›lmaz, sa¤l›kta tafleron olmaz”, “Can›m›z yan›yor, öfkemiz büyüyor”, “Üreten biziz, yöndeten de biz olaca¤›z”, “‹nsanca yaflam istiyoruz” sloganlar› at›ld›.
‹flçiler tafleron bildirgesini okudu Gerçeklefltirilen aç›klaman›n ard›ndan sa¤l›k emekçileri tafleron sisteme karfl› haz›rlanan “Tafleron sa¤l›k iflçisi bildirgesi”ni okudular. Okunan bildirgede flu maddeler yer al›yor: *Sa¤l›k hizmetinde, sa¤l›k hizmetinin niteli¤i ile sa¤l›k emekçilerinin ifl güvencesi ve insanca çal›flma koflullar› temel ilkedir. *Tafleron sa¤l›k iflçileri hastane-
lerin asli ve sürekli iflçileridir. *Tafleron sa¤l›k iflçilerinin ifl güvencesi vard›r. *Tafleron sa¤l›k iflçilerinin k›dem tazminat› hakk› vard›r. Bu hak y›ll›k sözleflmeler gerekçe gösterilerek yok say›lamaz. *Tafleron sa¤l›k iflçilerinin y›ll›k ücretli izin hakk› vard›r. Bu hak y›ll›k sözleflmeler gerekçe gösterilerek engellenemez. *Farkl› statülerde çal›flan sa¤l›k emekçileri aras›nda ayr›mc›l›k yap›lamaz. *Tafleron sa¤l›k iflçilerine angarya ifl yapt›r›lamaz. ‹flçinin onay› al›nmadan esasl› ifl de¤iflikli¤i yap›lamaz. *Kad›n iflçilerin annelik hakk›, do¤um ve süt izinlerini kullanmalar› engellenemez. *Radyasyona tabi ifllerde çal›flan tafleron sa¤l›k iflçileri, günde 5 saatten fazla çal›flt›r›lamaz. fiua izni haklar› vard›r. *Tafleron sa¤l›k iflçilerinin sendikal› olma ve di¤er çal›flanlarla birlikte hastanenin yönetim süreçlerine kat›lma hakk› vard›r.
KARDEM‹R'de iflçilere polis terörü
Sa¤l›k emekçileri bakanl›k önündeydi
Adana Büyükflehir Park ve Bahçeler Müdürlü¤ü’nde tafleron firmaya ba¤l› çal›flan 47 ifl-
KARABÜK- ‹flten at›lan Karabük Demir Çelik Fabrikas› (KARDEM‹R) iflçileri polisin sald›r›s›na maruz kald›lar. ‹flten at›lan KARDEM‹R iflçileri ifl haklar› için fabrika önüne geldiler. ‹flçilerin fabrikaya girmek istemesi üzerine polis gaz bombalar› ve coplarla iflçilere sald›rd›. Türk Metal Sendikas›'na üye olduklar› için iflten at›lan 29 iflçi ve onlara destek veren iflçi arkadafllar› sendika binas› önünde toplanarak buradan KARDEM‹R önüne yürüdüler. Fabrika önünde polis ve özel güvenlik görevlilerinin barikat› ile karfl›laflan iflçiler, bir süre yaflanan tart›flman›n ard›ndan KARDEM‹R Genel Müdürlü¤ü’ne do¤ru yürüyüfle geçtiler. Fabrika önüne gelen iflçiler burada polis ve özel güvenlik birimi görevlilerinin barikatlar› ile karfl›laflt›lar. ‹flçilerin fabrikaya girmesini engelleyen polis iflçilere biber gaz› ve coplarla sald›rd›.
23 iflçi gözalt›na al›nd› Polis taraf›ndan iflçilere yönelik gerçeklefltirilen sald›r›da 10 iflçi yaralan›rken, 23 iflçi de gözalt›na al›nd›. Yaralanan iflçiler tedavileri yap›lmak üzere Karabük Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›. Eylem s›ras›nda Kenan fiahin isimli bir iflçi ise intihar girifliminde bulundu. fiahin, Türk Metal Sendikas› Genel Baflkan Dan›flman› Recai Baflkan'›n ikna etmesi ile intihardan vazgeçirildi. Olaylar›n yafland›¤› Karabük'e çevre illerden polis takviyesi yap›l›rken sald›r›da gözalt›na al›n›n iflçiler Karabük Emniyet Müdürlü¤ü'ne götürülerek burada ifadeleri al›nd›.
çi iflten ç›kar›ld›. ‹flten ç›kar›lan 47 iflçi ve yar›n ayn› durumun kendi bafllar›na gelece¤ini bilen yüzlerce iflçi de iflten ç›kar›lan arkadafllar›na destek vererek valilik önünde eylem yapt›. ‹flçiler: "Biz asgari ücretle çal›fl›yoruz. Çocuklar›m›za ekmek götürmeye çal›fl›yoruz. Her gün Adana'n›n daha iyi, temiz ve modern bir görünüme kavuflmas› için asgari ücrete talim ederek çal›flmak zorunda kalan iflçiler, kazma, kürek ve süpürgeleri ile valilik önüne geldiler. Burada vali ile görüflen iflçiler sorunlar›n› dile getirdiler. Vali ‹lhan At›fl, iflçilere tafleron firmaya herhangi bir fley söyleyemeyece¤ini ancak belediye baflkan› ile görüflece¤i sözünü verdi. ‹flten atmalara tepki gösteren iflçiler, valiye: "Biz asgari ücretle çal›fl›yoruz. Çocuklar›m›za ekmek götürmeye çal›fl›yoruz. Ama daha dün 47 arkadafl›m›z iflten ç›kart›ld›. Yar›n da bizi ç›kartacaklar. Biz buradan ç›karsak nas›l çocuklar›m›za bakaca¤›z. Ya h›rs›zl›k yapaca¤›z ya da gasp yapaca¤›z" diyerek yar›n olacaklardan kendilerinin sorumlu olmayacaklar› uyar›s›nda bulundular. Bir süre daha valilik önünde eylemlerini sürdüren iflçiler daha sonra traktörleriyle Park ve Bahçeler Müdürlü¤ü'ne döndüler.
DEVRiMCi
DEMOKRASi
GÜNCEL
1-16 TEMMUZ 2010
7
4 y›lda 160 ülke gezen müdür! Ülkemizde milyonlarca kifli yoksulluk içerisinde yaflay›p çocuklar›n› binbir zorlukla okula gönderirken Baflbakan Erdo¤an’›n akrabas› Eyüp ‹lçe Milli E¤itim Müdürü Güsamettin Erdo¤an 4 y›lda 160 ülke gezmifl! Mecliste verilen soru önergesi ile a盤a ç›kkan Eyüp ‹lçe Milli E¤itim Müdürü Güsamettin Erdo¤an, dünya bar›fl›na katk› sa¤layaca¤› inanc›yla dünya turuna ç›km›fl ve 4 y›lda 160 ülke gezmifl. Konunun bas›na yans›mas›yla beraber aç›klama yapan Güsamettin Erdo¤an, Tayyip Erdo¤an’›n akrabas› olmaktan gurur duydu¤unu ve yapt›¤› gezilerle dünya dünya bar›fl›na katk› sa¤lad›¤›n› idiaa etti
Giderleri kim karfl›lad› Eyüp ‹lçe Milli E¤itim Müdür Vekili Güsamettin Erdo¤an’›n gezileri, yapt›¤› harcamalar ve atamas› Meclis’e soru önergesi olmas›yla birlikte biz de ülkemizde ne flansl› müdürlerin oldu¤unu
ö¤rendik!
Gezide yakaland›
‹stanbul Eyüp ‹lçesi Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nü 4 y›ld›r vekaleten yürüten ve “160 ülkeyi dolaflt›¤›” belirtilen Güsamettin Erdo¤an’›n yurtd›fl› gezileri, soru önergesiyle TBMM gündemine tafl›nd›. ‹nce, Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n yan›tlamas› istemiyle verdi¤i önergede, “Yurtd›fl› gezilerinin masraflar›n› kim karfl›l›yor? Kaç ülkeye gitti ve kaç›na resmi görevli olarak gitti? Gezideyken ek ders ücreti ald› m›? Akrabal›k dereceniz nedir?” gibi sorular›n yan›tlanmas›n› istedi. Ayn› zamanda TBMM E¤itim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyesi olan Muharrem ‹nce, Eyüp’e 4 y›ld›r asil müdür atanmama nedenini de sordu.
Konuyu takip eden Haberturk muhabiri Sultan Uçar, hakk›nda soru önergesi verilen Güsamettin Erdo¤an’a ulaflmak istemifl ve Erdo¤an’› yine seyahatte bulmufl. Erdo¤an kendisine yöneltilen sorulara, “Kardefl okul ziyareti kapsam›nda gittik. Devlet paras› almad›k. Dünya bar›fl›na katk› sa¤lamaya çal›fl›yorum.” cevab›n› verdi. Uçar’›n sorular›n› yan›tlayan Erdo¤an, “Verilemeyecek hesab›m yoktur. Türkiye’nin örf-adet ve gelenek-göreneklerini tan›tmaya çal›fl›yorum.” dedi. Erdo¤an, dünyan›n de¤iflik ülkelerinde çekilip Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nün resmi sitesine koydu¤u foto¤raflar›n› soru-
Üniversite Ö¤rencilerine Müjde: Nimet Çubukçu'nun Çocuklar› Büyüyor!
‹nkar ve asimilasyonda yeni taktik! Kürt ulusal sorunu noktas›nda elini neye vursa deviren AKP hükümetinin ille de “aç›lacak” diyerek yapmad›¤› üç ka¤›t kalmad›. Türk devletininhükümetin özü ve niteli¤i “sorun çözmek” ad›na ortaya koydu¤u tüm söylemlerde tekrar tekrar gözler önüne seriliyor. “Kürt kelimesi kart-kurttan türedi”ye var›ncaya kadar onlarca inkar söylemleri takip eden Türk devleti, bugün AKP hükümeti ile bu söylemleri “çözüm” maskesi alt›nda gizliyor. Hükümetin ulusal sorun noktas›ndaki yaklafl›m›n›n hepimizce malum oldu¤u bu süreçte, AKP'li Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc›'dan ›rkç›, cinsiyetçi bir öneri geldi! Bak›rc› yapt›¤› bir konuflmas›nda Kürt ulusal sorununa çözümü Kürt kad›nlar›n› Türklerin 2. efl olarak almas›nda buldu (!) Bak›rc› yapt›¤› konuflmas›nda flu çirkin ifadeleri dile getirdi: “Güneydo¤u'da ikinci efl yayg›n. Bu bizim kültürümüzde vard›r. Bu bölgelerden evlilik ve h›s›ml›klar› art›rarak, devletin de teflvikiyle sorunlar›n aza inece¤ine ve çözülece¤ine inan›yorum.”
Nas›l bir çözüm bu? Kürtlerin varl›¤›n› kabul etmeyip, onlar›n dilini hala “bilinmeyen bir dil” olarak de¤erlendiren anlay›fllar›n “çözümü” de do¤all›¤›nda asimilasyonu güçlendirecek flekilde oluyor. Kürt kad›nlar›n› ikinci efl olarak almay› öneren ve bu yolla Kürt ulusal sorununu “çözüme” kavuflturmay› uman Bak›rc›, öyle görünüyorki geçmiflte a¤›rl›kl› olarak yap›lan Kürt, Ermeni vb. kad›nlar›n›n Türk askerler taraf›ndan kaç›r›l›p zorla efl al›nmas› ve bu yolla “Türklefltirilmeleri” takti¤ini iyi bir araç olarak görünüyor (!) Bak›rc›n›n geçmiflten bu yana gelenek olarak gördü¤ü ve uygulanmas›n› istedi¤i önerinin hizmet etti¤i anlay›flda yine asimilasyonu güçlendirme, ›rkç›, kafatasç› bir anlay›fl›n mamülü.
Yine kad›nlar hedef Faflist, ›rkç› anlay›fl›n›n sonucu asimilasyonda etkili yollara baflvurmay› öneren Bak›rc›, Kürt kad›nlar›n› da rahatl›kla bunun arac› olarak görebiliyor. Uzun y›llard›r süren savafllarda TürkiyeKuzey Kürdistan bölgesinde Türk devletince kad›nlara uygulanan fliddet hala ak›llarda. Erkek egemen anlay›fl›n iliklerine kadar doyurdu¤u Bak›rc›, ›rkç› ve faflizan anlay›fl›n›n yan› s›ra cinsiyetçi bak›fl aç›s›yla, kad›nlar› aflfla¤›lay›c› bir yaklafl›m› da rahatl›kla sergilemekten kaç›nm›yor. Ülkemizde kad›nlar›n erkek egemen anlay›fl›n bask›lar› nedeni ile yaflad›klar› fliddet daima devlet taraf›ndan desteklendi. Bak›rc›'n›n a¤z›ndan dökülen cümlelerde de bu tekrar tekrar somutlanm›fl oldu. Kumal›klar›; ifl “Do¤uyu” afla¤›lamaya gelince “gerilik, e¤itimsizlik” olarak niteleyen Bak›rc› gibiler, bugün mesele yine ç›karlar› olunca “olumlamak”tan hiç çekinmiyorlar. Kad›nlar›n zorla bir erke¤e verilmesi, aflfla¤›lanmas› bir belediye baflkan› taraf›ndan rahatl›kla önerilebiliyor olmas› da kuflkusuz, AKP'nin getirdim dedi¤i “demokrasinin” birer yans›mas› (!) Bu kad›n› aflfla¤›layan yaklafl›m, onu de¤ersiz olarak gören anlay›fl tüm devlet mekanizmalar›na tamam› ile sirayet etmifltir. Yasalar› yapan Bak›rc› gibiler bugün rahatl›kla kad›n› masaya sunup dün inkar edip iflkence ettiklerini bugün “kabul” edip iflkence etmek istiyorlar. Ellerine silah al›p da¤a ç›kmak zorunda kalan kad›nlar›n nedenlerini
lardan sonra kald›rtt›. Erdo¤an, yüzlerce foto¤raf›n öyküsünü ise flöyle anlatt›: “Kaplan foto¤raflar› Singapur’da çekildi. Maliye Bakan› fiimflek de kaplan› kuca¤›na alm›flt›. Bu asl›nda çok büyük bir cesaret örne¤i. Singapur aslan› diyorlar. Neler katt› e¤itim aç›s›ndan, çocuklara sorun. Okuyan, ö¤renen ve ö¤reten biriyim. Geziler, e¤itim aç›s›ndan bize çok fley katt›. Devletin ad›n›, Türk bayra¤›n› dünyan›n her yerinde duyuruyorum. Bakars›n›z büyüklerimiz takdir eder, Turizm Bakanl›¤›’nda çal›fl›r›z.” Marmara ‹lahiyat mezunu oldu¤unu aktaran Erdo¤an, yurt d›fl›nda bulunan Fethullah Gülen’in sahibi oldu¤u okullar› da gezdi¤ini ifade etti
gizlemeye çal›flan Bak›rc›lar, do¤all›¤›nda bugün “çözüm” için onlar› kendilerine köle yapma “lütfunda” bulunuyorlar. Kürt halk›n› görmeyen, onlar›n taleplerini tan›may›p kendi yapt›r›mlar›n› avunan Türk devletinin “çözüm” ad›na daha neler icat edece¤i ve tekrar tekrar faflist, ›rkç›, cinsiyetçi niteli¤ini nas›l ortaya serece¤i merak konusu (!)
Bak›rc›'ya BDP'den büyük tepki Bak›rc›'n›n gerçeklefltirdi¤i ›rkç› ve cinsiyetçi konuflmaya BDP'den büyük tepki geldi. BDP Grup Baflkanvekili Gültan K›flanak, Bak›rc›'n›n suç iflledi¤ini ifade etti. K›flanak, Bak›rc›'y› a¤›r bir dille elefltirdi¤i konuflmas›nda, “Irkç›, ay›r›mc›, cinsiyetçi, ça¤d›fl›, Kürtleri ve kad›nlar›n› afla¤›layan bir söylem.” dedi. K›flanak, "Ayn› zamanda bu söylemin kendisi sadece ›rkç› bir söylem de¤il, kad›nlar› da afla¤›lay›c› bir söylem. Cinsiyetli bir söylem. Irkç› ve gerici bir söylem. Aç›k ve net bir flekilde ›rkç› bir dil kullanan böylesine ça¤d›fl› bir önermede bulunan kifliye cevap vermeye kalkarsak ancak hakaret ederiz. Söyledi¤i söylemleri kendisine iade ediyorum. AK Parti’yi derhal bu kifliyi partisinden ihraç etmeye davet ediyorum. Buna cevap vermeyi bize b›rakmas›nlar. B›rak›rlarsa anlad›¤› dilden cevap vermek zorunda kal›r›z, bu da bize yak›flmaz. AK Parti bunun gere¤ini yapmal› ve bu kifliyi ihraç etmeli.” fleklinde konufltu.
Geçti¤imiz günlerde Milli E¤itim Bakan› Nimet Çubukçu, Ortaö¤retim Geçifl Sistemi ve Seviye Belirleme S›nav›na ‹liflkin yapt›¤› bas›n toplant›s›nda ibretlik aç›klamalarda bulundu. 2007-2008 E¤itim y›l›nda pilot olarak 6. ve 7. s›n›flara yönelik uygulamaya konulan ve bugüne de¤in uygulanagelen SBS s›nav›, fikir olarak ortaya ç›kt›¤›nda dahi ö¤rencilerin ve velilerin tepkileriyle karfl›lanm›flt›. Dönemin E¤itim Bakan› Hüseyin Çelik taraf›ndan “ö¤renciler aras›ndaki eflitsizli¤i giderece¤i” iddias›yla Ortaö¤retim Kurumlar› S›nav› yerine uygulamaya koyulan SBS, bugün ise Çubukçu taraf›ndan ö¤rencilerin sosyo-psikolojik geliflimlerini olumsuz etkiledi¤i gerekçesiyle 6. ve 7. s››n›flar için kald›r›l›yor. Toplumun neredeyse her kesiminin sorunlar›na büyük bir “duyarl›l›kla” yaklaflt›klar›n› belirten Çubukçu, gazetecilerin “SBS neden kald›r›l›yor” sorusuna yine ayn› “duyarl›l›kla”; “K›z›m keman kursunu, o¤lum basket kursunu b›rakt›” cevab›n› verdi. SBS'de yap›lan düzenlemelerle amac›n, “her çocu¤un kayg›dan ve stresten uzak, mutlu bir okul ortam›nda e¤itim almas› ve hayallerini gerçeklefltirmesi” oldu¤unu dile getiren Çubukçu, yapt›¤› aç›klamada yap›lanlar›n geriye dönüfl olarak alg›lanmamas› gerekti¤i mesaj›n› da vermeyi ihmal etmedi. Okullar aras›ndaki kalite fark›n›n giderilmesine ve ortaö¤retimin yeniden yap›land›r›lmas›na “2010-2014 Stratejik Plan›''nda yer verildi¤ini ifade eden Çubukçu, “ö¤rencilerin kiflisel geliflimini ve sosyal kat›l›m›n› öncelikli k›lan, genel ortaö¤retim ile mesleki ortaö¤retim aras›nda yatay ve dikey geçiflleri sa¤layan daha esnek bir yap›ya gereksinim duyuldu¤unu” vurgularken, emek piyasalar›nda yaflanan dönüflüm ve sermayenin ihtiyaç duydu¤u insan gücünü yetifltirme program›na hizmet ettiklerini bir kez daha itiraf etmifl oldu. Üst düzey devlet bürokrasisinden, emek piyasalar›ndaki kalifiye eleman ihtiyac›na kadar sistemin yeniden üretimi için e¤itimin oynad›¤› rolün fark›nda olan Çubukçu, sözcülü¤ünü yapt›¤› hakim s›n›flar›n direktifleri do¤rultusunda yeni projelerin üzerinde çal›fl›ld›¤›n›n da mesaj›n› vermifl oldu. Kendi çocuklar›n›n sosyal ve kültürel olarak gelifliminin geriye düflmesinden kayg› duydu¤unu dile getiren Bakan, ÖSS ma¤duru on binlerce ö¤rencinin ya da KPSS'ye haz›rlanan binlerce üniversite mezununun sosyo-psikolojik geliflimi için, çocuklar›n›n ÖSS s›nav›na veyahut KPSS'ye haz›rlanmas›n› m› bekleyecek, merak konusu! Nimet Çubukçu da kendisinden önceki hükümetler döneminde oldu¤u gibi e¤itimin kalitesizli¤ini ve gediklerini yeni s›nav sistemleri ile kapatmaya çal›flmaktad›r. Neo-liberal e¤itim politikalar›yla e¤itim sistemi, baflta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerde uygulanagelen e¤itim sistemlerine benzetilmeye çal›fl›lmaktad›r. E¤itim sisteminde s›k s›k yap›lan de¤iflikliklerle ö¤renciler deneme tahtas›na dönüfltürülmekte ve ilkö¤retimden bafllamak üzere üniversite sonras›na kadar s›nav merkezli bir yaflama odaklanmaktad›r. Her yönüyle s›navlara endekslenen mevcut e¤itim sistemi, dershane, özel ders ve özel okullar›n de¤irmenine su tafl›maktad›r. Çaresizlik ve aray›fl içerisinde olan ö¤renciler devlet okullar›nda alamad›klar› e¤itimi büyük bir umutla dershanelerde aramaktad›r. Say›lar› 4 bine ve devam eden ö¤renci say›s› 1 milyon 200 bine ulaflan dershaneler, giderek e¤itimi teslim alma noktas›na gelmekte devlet okullar›n›n zaten kalitesiz olan e¤itim seviyesi daha da geriye düflmektedir. Dolay›s›yla yürürlü¤e girdi¤i günden bugüne SBS, t›pk› daha önceden çeflitli adlar alt›nda uygulanan s›navlar gibi mevcut eflitsizlikleri ortadan kald›ran de¤il aksine daha da derinlefltiren bir ifllev görmüfltür. Dershaneye gitme yafl› daha da düflmüfl, her geçen y›l emekçilerin cebinden ç›kan e¤itim harcamalar› artm›fl, okullar ve bölgeler aras›ndaki eflitsizlikler giderek derinleflmifltir. Her y›l yap›lan SBS s›nav›ndan onbinlerce ö¤rencinin s›f›r puan çekmesi de mevcut e¤itim sistemininn niteli¤ine iflaret eden küçük bir örnektir.
8
PERSPEKT‹F
1-16 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Anayasa ‘de¤iflikli¤i’ ve referandum 1980 askeri faflist cuntas›nca haz›rlat›lan faflist anayasa, “TC” devletinin en kadim anayasas› olma unvan›yla otuz y›ld›r hala yürürlükte. Gerici egemen s›n›flar, iktidar ve devlet erklerini koruyup sürdürmek için askeri faflist cunta anayasas›na s›k› s›k›ya ve k›skançça sar›lm›flt›r. Söz konusu faflist anayasa, yürürlü¤e girdikten buyana gelip geçen bütün komprador bürokrat, feodal iktidarlar›n nitelikleriyle uyuflan ideal bir platform olagelmifltir. Bu anayasa, tüm faflist niteli¤ine karfl›n, ama “k›rk kat›r m›, k›rk sat›r m›” dayatmas› sunumuyla ya da “Keflanl› Ali Destan›” demokrasi komedisine benzer bir biçimde halk oylamas›nda yüzde doksan iki oy oran›yla kabul edilmifl-ettirilmifl olma ironisine sahiptir. Ne var ki, referandumda yüzde 92’lik “ço¤unlukla kabul edilen” bu anayasan›n sonuçlar› pek tabii olarak halk kitlelerine son derece a¤›r bedellere mal olmufl; her türlü hukuksuzluk, faflist bask›, vahfli sömürü ve katliamlar›n önünü s›n›rs›zca açarak hükmünü k›sa zamanda göstermifltir. Öyle ki, en genifl toplumsal kesim ve katmanlar›n tepkisini kazanmay› aflarak, özellikle muhalefetteki kesimi olmak üzere hakim s›n›f kliklerinin ç›karlar›na bile kimi maddeleriyle ters düflerek elefltirilerine nail olmufltur. K›sacas›, bu anayasa üzerinde tart›flmalarelefltiriler hiç eksik olmam›flt›r. Hakim s›n›flar›n toplumsal geliflmeler karfl›s›ndaki yeni ç›karlar›na ve devrimci dinamikler ile halk kitlelerinin sürekli geliflen hakl› mücadele ve muhalefetine ba¤l› olarak, bu anayasan›n kimi maddelerinde düzenlemeler yap›lmak suretiyle, defalarca de¤iflikliklere tabi tutulmufl ama her zaman ana ruhu ve özü koruna gelmifltir. Dikkat çekicidir ki, bugüne kadar onlarca kez de¤iflikliklere maruz kalsa da, özü ayn› kalm›fl ve hakim s›n›flar aç›s›ndan bile sorun olmaya devam etmektedir. Çünkü Hitler, Musolini ve F›ranko faflizmini aratmayan Kemalist “TC” devleti anayasas›, günümüze kadar 60 ve 71’lerde yenilenip akabinde 1980 faflist darbe generallerince “Komünizm tehdidine” karfl› kurgulanan kat› faflist prensiplerle yenilenerek daha da a¤›rlaflt›r›lan niteli¤iyle ça¤ d›fl› zihniyete sahiptir. Ve çünkü anayasan›n ana unsurlar›na dair “de¤ifltirilemez-kald›r›lamaz” fleklinde ba¤lay›c› hükümler konularak “dokunulmaz” k›l›nm›flt›r. ‹flte sürekli olarak de¤iflikliklere tabi tutulmas›n›n zemini ve defalarca yap›lan de¤iflikliklere karfl›n özü ve niteli¤inin esasta ayn› kalmas›n›n nedeni budur. Dolay›s›yla yap›lm›fl olan tüm de¤ifliklikler dikifl tutmayan birer yama ve önemsiz de¤ifliklikler olarak kal›p rötufltan öteye geçememifltir. Geçemezdi de.
Devletin yeniden yap›land›r›lmas› ve anayasa de¤iflikli¤i Bugün, ABD emperyalizminin diktesi ve angajman›yla yürütülen “devletin yeniden yap›lanmas›” ve AB’yle uyum süreci kapsam›nda, tamamen bu ihtiyaca ba¤l› olarak, ayn› anayasa yeniden tart›fl›lmakta; çeflitli maddeleriyle (26 maddede) de¤iflikli¤e tabi tutulmaktad›r. Mecliste onaylanarak belli bir aflamaya gelen ve yap›lmas› düflünülen anayasa de¤iflikli¤i paketinin içeri¤ine bak›ld›¤›nda, anayasan›n ayn› faflist özünü korudu¤u görülmektedir. Yani gündeme getirilen de¤ifliklikler, öncekiler gibi rötufltan ileri gitmemektedir. Çünkü “de¤ifltirilemez-kald›r›lamaz” denen maddelere dokunulmad›¤› gibi, anayasan›n belirleyici temel hükümleri ve mantalitesi de oldu¤u gibi korunmaktad›r. Buna ra¤men, yani anayasada özde bir revizyon olmad›¤› halde; mecliste kabul edilen ve refarandumla yap›lmak istenilen de¤ifliklik, devletin yeniden yap›land›r›lmas›nda bir nevi “afl›lan”-devre d›fl› b›rak›larak geriletilen statükocu Kemalist devlet anlay›fl› veya Kemalist devletçi gelene¤in temsilcisi komprador bürokrat, feodal bir kesimin (CHP’nin) itiraz›na mazhar olmufl ve anayasa mahkemesine götürülmüfl durumdad›r. Anayasa mahkemesinin de¤ifliklik tasar›s›n› iptal etme karar› vermesi muhtemeldir. Bu ihtimal güçlü olmakla birlikte, sorunun temelinde klikler aras› iktidar dalafl›n›n yatt›¤› aç›kt›r. Anayasa tart›flmas› ve di¤er geliflmelerin hepsi iktidar meselesine ba¤l› olarak biçimlenmektedir. Bu dalafl›n mevcut halkas›nda yaflanan anayasa de¤iflikli¤i-referandum raundu, gidiflata renk vererek seçim rövanfl›n› da bir anlamda belli edecektir. Ki zaten flimdiden taraflar›n haz›rl›¤› bir referandumdan öte seçim atmosferini aratmaz durumdad›r. Mecliste onaylanan anayasa de¤iflikli¤i paketi al›nan karar gere¤i 12 Eylül 2010 tarihinde referandumla halka sorulacakt›r. Anayasa mahkemesinin de¤ifliklik paketi hakk›ndaki muhtemel “ret” karar› ya da bu karar›n muhtevas›, de¤ifliklik paketi ve referandum noktas›nda belli bir “muammaya” alan açmaktad›r. Anayasa mahkemesinin siyasi bir manevrayla, de¤ifliklik paketinde muhalefete vesile olan ilgili üç maddesini retle ay›rarak paketin geri kalan›n› onaylamas›, paketin AKP taraf›ndan nas›l referanduma götürece¤ini belirsizlefltirerek AKP’yi zorlamaktad›r. Yani, anayasa mahkemesi AKP’nin de¤ifliklik paketini bofla ç›karabilir. Di¤er taraftan aç›lmas› muhtemel olan kapatma davas› da, AKP’nin bafl›nda “Demokles’in K›l›c›” gibi sallanmaktad›r… Anayasa mahkemesinin olas› bir karar›, AKP’yi handikaba iterek anayasa de¤iflikli¤i paketini referanduma götürmekten vazgeçirebilir. Halihaz›rdaki muamma bunu olanakl› göstermektedir. Bu durumda ortaya ç›kan kaotik ortamda AKP yeni bir strateji çizerek, erken seçimi kabul edip deneyerek meseleyi fiilen ve muhtemelen kurulacak olan kendisinin de orta¤› oldu¤u koalisyon hükümetine havale edebilir. Anayasa de¤iflikli¤inin bu sürece yay›lmas›-kalmas› olas›d›r. Ki, oluflacak bir koalisyon hükümeti ve iktidar paylafl›m›yla, emperyalist nitelikteki devletin yeniden yap›land›r›lmas› süreci daha sorunsuz yürütülebilir; bunun parças› olan anayasa de¤iflikli¤i de daha kolay gerçeklefltirilmifl olur. Ekleyelim ki, “çözüm” t›kan›kl›¤› gibi, anayasa de¤iflikli¤i de t›kanmaya yüz tutmufltur. Seçim süreci de göz önüne al›narak; son dönem geliflmeleri; CHP’nin adeta hükümete getirilmesi için haz›rlanmas› ve CHP oylar›n› yükseltirken AKP’nin oylar›nda düflüfl olmas›, “Ergenekon” hakimlerinin Osman Paksüt hakk›ndaki kararlar›ndan dolay› “yüksek mahkeme” taraf›ndan mahkum edilip tazminat cezalar›na çarpt›r›lmalar›, Erdo¤an’›n paniklemesi ve gidiflata karfl› cepheden bayrak açarak anayasa mahkemesini “ana muhalefet mahkemesi” olarak nitelemesi ve “yüksek yarg›n›n güvenilirli¤i bitmifltir” aç›klamas›nda bulunmas›, akabinde Erzincan cumhuriyet baflsavc›s› ve ayn› davada tutuklu bulunan on kiflinin tahliye edilmesi karar›, Balyoz darbe plan› tutuklusu on dört general ve askerin tahliye
Devrimci politikada, parçac› ve biçimsel de¤iflikliklere bütünü feda etmeye yer yoktur Anayasa de¤iflikli¤i, kat› statükocu eski faflist anayasadan biçimsel olarak nüans farkl›l›klar› tafl›maktad›r. Fakat de¤iflikliklerin gerçek muhtevas› ve hangi ç›karlar› temsil ederek korumay›-garanti etmeyi amaçlad›¤› iyi ayr›flt›r›lmak durumundad›r. Anayasa de¤iflikli¤ini kimin-hangi s›n›flar›n ve ne için yapt›klar›, de¤iflikliklere ra¤men bu anayasan›n kimi temsil edip hangi s›n›flar›n anayasas› oldu¤u önemle kavranmal›d›r. Tüm bunlar, s›n›f bilinçli proletarya taraf›ndan; ilgili de¤iflikliklerle eski anayasadan belli noktalarda farkl›l›klar da tafl›sa, her bak›mdan faflist olan ve hakim s›n›flar›n kendi devlet bekas› ya da iktidar›n›n gelece¤i için yapt›klar› bir anayasay› bu tali durumdaki farkl›l›klardan yola ç›karak desteklenilmesini gerektirmez. Bu, hakim s›n›flar düzeni ve iktidar›n› onaylamak, sömürü ve zulüm düzenlerini kabul edip halk kitlelerine önermek, nihayetinde gerici düzeni kutsamak olacakt›r. Bu bak›mdan da komünist devrimcilerin ya da devrimci halk kitlelerinin kendini inkar etme anlam›na gelecektir. Elbette s›n›f mücadelesi ve toplumsal geliflmeler karfl›s›nda hakim s›n›flar›n geri ad›mlar atmas› kaç›n›lmazd›r. Tüm bunlar devrimci mücadelenin mevzileri haline getirilerek büyük kazan›mlara dönüfltürülmek üzere ele al›n›p de¤erlendirilmek durumundad›rlar. Bu ba¤lamda komünist devrimciler reformlar için mücadeleyi de reddetmeden yürütmelidirler. Ne var ki, s›n›f bilinçli proleter devrimci politika, hakim s›n›flar düzenine kan tafl›yan “demokratik k›r›nt›” ve “reform siyasetlerine”, devrimden pirim vererek onlara yedeklenemez. Proleter devrimci politika, “iyilefltirmeleri” iktidar hedefinin önüne ç›kar›p amaçlaflt›ramaz; bir parmak bala kan›p pete¤i komprador s›n›flara b›rakma tavr›n› benimseyemez.
Referandumda tav›r
edilmesi, Gülen’in AKP’ye elefltirel tutumu, Kürt ulusal hareketinin AKP’ye karfl› eski yaklafl›m›n› aç›ktan terk ederek girdi¤i süreç ve “aç›l›m bitmifltir”e binen tavr›, AKP’nin d›fl politika ad›na girdi¤i süreç ABD-Gülen denkleminde AKP’ye yaklafl›mda ortaya konan mesafe, AKP’nin seçime haz›rlanma prati¤i ve yans›yan pani¤i, yine ›rkç›-milliyetçili¤e ça¤r› yaparak “bar›fl guruplar›n›” tutuklamaya giriflmesi, s›n›r ötesi operasyonlar bafllatmas› vb. gibi geliflmeler bütünlüklü de¤erlendirildi¤inde, AKP’nin geriletilece¤i ve hükümet konumunun de¤iflece¤i de görülmektedir. Özellikle yarg› cephesinde yap›lan tahliyelerle tersine dönen rüzgar, AKP aç›s›ndan iflin iyi gitmedi¤ine aç›ktan iflarettir. Ve bu durum klik çat›flmas›n›n daha da keskinleflece¤ini gösteriyor.
AKP zemin kaybetti¤inin fark›ndad›r AKP’nin önü al›nmaktad›r ve AKP bunu fark etti¤inden, bir taraftan “ma¤durlar›” oynayarak sahtekarca demokrasi havarisi kesilmekte, di¤er taraftan emperyalist efendisini memnun etmek için ç›rp›nmakta, yap›lanma sürecini canland›rmaya çal›flarak kendisini pazarlamaktad›r. Özellikle ABD’nin dünya ve bölge stratejisinde, ‹slamc› kimli¤iyle oynad›¤› rol itibar›yla AKP belli bir avantaj› elinde tutmaktad›r. Dahas› mevcut durumda meclis ço¤unlu¤unu temsil etme veya hükümet etme olanaklar›n› da kullanarak avantajlar›n› büyütmektedir. Hatta cumhurbaflkan›n› halk›n seçmesini ön gören ilgili düzenlemeyi komisyondan geçirmifl bulunmaktad›r. Bunu, hükümeti baflka parti ile paylafl›p koalisyon hükümetine geçme durumunda Erdo¤an’›n veya AKP’li birinin cumhurbaflkan› olmas›n› sa¤layarak, güçler dengesini lehine tutma amac›yla yapt›¤› görülmektedir. Zira oy potansiyeline güvenmekte veya kitlelere oynamaktad›r. Anayasa de¤iflikli¤ine de muhalefeti s›k›flt›rma ata¤› kapsam›nda önem atfedip, “rakiplerinin” bu zay›f halkas›n› avantaj olarak kullanmak istemektedir. AKP ‹slam kimli¤iyle ve özellikle de “one munite” ve ‹sral’in Gazze ve Mavi Marmara katliam›na karfl› ‹srail’e yapt›¤› sahte ç›k›flla, bölgede önemli bir etki sa¤lam›fl durumdad›r. Bu etki, AKP’ye bir avantaj vermektedir. Fakat ABD’nin BM güvenlik konseyi arac›l›¤›yla ‹ran’a yapt›r›m karar› ve akabinde muhtemel gözüken bir savafl ve ‹srail eliyle de olsa ‹ran’a karfl› bir savafl›n patlak vermesiyle yaflanacak geliflmeler (ki “TC”nin pozisyonu aç›s›ndan alaca¤› tutum önemli olacakt›r), ya da ‹ran’da istikrars›zl›¤›n derinlefltirilerek olas› bir iktidar de¤iflikli¤i ve böylece uzun vadede ‹ran’›n bölgede üstlenece¤i rol, Lübnan’›n arabuluculukta “TC”nin tarafgirli¤ine istemli olmas› ve arabulucu olarak M›s›r’› tercih etmesi ve M›s›r’›n bölgede üstlenece¤i rol gibi daha birçok geliflme de¤erlendirildi¤inde, “TC”nin mevcut avantajlar›n› orta vadede yitirerek elindeki kozu kaybetmesine yol açabilir. Orta-uzun vadede “TC”nin veya AKP’nin bu pozisyon ve avantaj›n› yitirmesi mümkündür. Tüm bunlar›, AKP’nin, “eksen kaymas›” tart›flmas›n› da gündeme getiren d›fl politikada ve iç politikada da yo¤un bir efor dönemine girmesini koflullamaktad›r. AB’ye girme durumunu da anayasa de¤iflikli¤i meselesi etkilemektedir. AB üyesi olma konumunu ABD’ye karfl› da bir flantaj unsuru olarak kullanabilecektir. ‹flte anayasa de¤iflikli¤i meselesi bu genel eforun bir parças› olup, özellikle muhalefeti bofla düflürme veya halk kitlelerinin genifl deste¤ini alarak hükümetini sürdürme konusunda kilit yerde durmaktad›r. Eklemek gerekir ki, kapatma davas›n›n gündemde olmas› da, anayasa de¤iflikli¤ine özel bir önem ve aciliyet vermelerinin baflka bir somut nedenidir. Anayasada yap›lmas› öngörülen de¤ifliklikler biçimsel olmaktan öteye geçmedi¤i gibi; proletarya ve devrimci halk kitlelerinin ekonomik-demokratik yaflam standartlar›n› yükseltmekten, ezilen ulus ve az›nl›klar›n koflullar›n› iyilefltirip haklar›n› geniflletmekten uzakt›r. Tamamen emperyalizmin yeni ç›karlar stratejisi ve komprador bürokratik ve feodal hakim s›n›flar›n ç›karlar› ile devlet bekas› ba¤lam›nda yap›lan düzenlemelerdir. Bu anlamda, “demokratikleflme” veya “darbe anayasas›n›n de¤ifltirilmesi” olarak sunulan anayasa de¤ifliklikleri; uluslararas› “ça¤dafl hukuk normlar›” ve “modern toplum” düzeyi aç›s›ndan ortakl›kla kabul gören “evrensel demokrasi” ölçülerinden bile tamamen uzakt›r. Dahas›, öngörülen de¤iflikliler yap›ld›¤› durumda da anayasan›n faflist niteli¤i ve özü ayn›l›kla kalmakta-korunmaktad›r.
Ne iddia edildi¤i gibi ön görülen de¤ifliklik ilerici bir muhtevaya sahiptir ve ne de statükocu Kemalist devletçilik anlay›fl›yla anayasa de¤iflikli¤ine karfl› ç›k›fl tavr› ilerici içeri¤e sahiptir. AKP hükümetinin 26 maddedeki de¤ifliklik paketi, biçimsel olarak mevcut anayasadan belli nüanslarla ayr›lsa da; hem mevcut anayasan›n faflist ruhunu koruma ve hem de emperyalizmin stratejisi ve ç›karlar›na uygun düzenlenip faflist devleti tahkim etme özellikleriyle karfl›-devrimci, halk düflman› çerçeveyi bir ad›m bile geçmemektedir. Kemalist statükoculu¤un de¤iflikli¤e karfl› ç›k›fl› ise, adeta k›skançça ›rkç›-faflist anayasay› ebediyen koruma gayreti gibi faflizmi kutsamakla maluldür. O halde, faflist düzen hakim s›n›f kliklerinin iktidar düellosu olarak faflizm zemininde yürüttükleri anayasa de¤iflikli¤i didiflmesinde taraf olamaz, birini di¤erine tercih edemeyiz. Demokrasi ve özgürlük istemimizi komprador bürokrat ve feodal düzen kliklerine havale edemez; onlar›n yapacaklar› de¤ifliklikleri ve tersinden savunduklar› statükolar› da asla benimseyemeyiz.
Onlar›n gayreti egemenliklerinin daha güçlü tesisi içindir Ayr›ms›z olarak AKP’si-CHP’siyle tüm düzen partileri; halk için demokrasiden de¤il, kendileri için demokrasiden bahsetmektedirler. Onlar, faflist devletin öyle ya da böyle korunup güçlendirilmesini tart›fl›p temsil etmektedirler. Onlar ayn› s›n›ftan olup, komprador bürokrat ve feodal s›n›f kategorisinde bulunmaktad›rlar. Aralar›ndaki fark, farkl› emperyalist güçlere ba¤›ml› olmalar› ve kendi klik iktidarlar› ile ç›karlar› bak›m›ndan farkl› konumlanmalar›d›r. Dolay›s›yla, gerici iktidar ç›karlar› ve emellerine ulaflmak u¤runa, halk kitlelerini aldat›p yedeklemek için kulland›klar› “demokrasi” lafz› büsbütün sahtekarl›kt›r. Anayasa de¤iflikli¤i üzerinde yürütülen tart›flmalar, hangi biçimde ve nas›l sunulursa sunulsunlar iki cephesiyle de gerici kulvardad›r; “demokrasi” savunuculu¤u da, fleriat rejimine karfl›tl›k kisvesi alt›ndaki muhalif reaksiyon da, taraflar›n halk kitlelerinin deste¤ini alma ve faflizmlerini gizleme amaçl› burjuva siyaset tarz›d›r. Özetle, mevcut anayasa bafltan sona bütünlüklü olarak feshedilmeden, Türkiye-Kuzey Kürdistan proletaryas› ve emekçi halk kitlelerinin hak ve özgürlükleri baflta olmak üzere, Kürt ulusu ve az›nl›klar›n taleplerinde kayda de¤er bir iyilefltirme olmaz-olamaz. Tüm bu bak›mlardan, yeni bir anayasa ihtiyac› üzerine tart›flmalar aktüel kalacakt›r. Gerici egemen s›n›flar cephesinde yaflanacak olan hiçbir tart›flma ve herhangi bir anayasa de¤iflikli¤i ya da yeni bir anayasan›n yap›lmas›, ülke halklar›m›z›n sorunlar›n› çözmeyecektir. Bu, faflist devlet ve gerici egemenlerin s›n›f karakteriyle alakal› olup, bunlar›n ç›karlar›yla halk›n ç›karlar›n›n uyuflmazl›k do¤as›ndan ileri gelmektedir. Genel olarak hakim s›n›flar›n devrimci geliflmeler karfl›s›nda taviz vermesi mümkün ve olanakl›d›r. Fakat her somut durum bir ve ayn› de¤ildir. Yürütülen politikan›n taviz mi, de¤il mi de¤erlendirilmesi somut olarak belirlenmek durumundad›r. Bilhassa emperyalist strateji gere¤ince yürütülen projelerde hakim s›n›flar›n ödünler verdi¤i yorumuna gitmek hatal›d›r. Genel geçer söylem ve varsay›mdan hareket edip, geliflmelerin taviz veya iyilefltirme olarak de¤erlendirilmesi tamamen yan›lg›l›d›r. Gerçeklefltirilen ad›mlar›n neye hizmet etti¤i, hangi özelli¤inin önemli oldu¤u iyi tespit edilmek durumundad›r. fiayet, gerici-faflist tahakkümün pekifltirilip sa¤lamlaflt›r›lmas›na dönük bir k›s›m “iyilefltirmelerden” veya “demokratikleflmeden” söz ediliyor ise, proleter devrimci politika aç›s›ndan bunlar› elimizin tersiyle itmekten imtina edemeyiz. “TRT-fiefl” bu ba¤lamda ö¤retici bir örnektir. Kürt ulusunun talepleri ad›na fevkalade bir Kürt düflmanl›¤› ifllevini görmektedir. Bunun flekere bulanm›fl bir mermi oldu¤u aç›kt›r. Nitekim Kürt ulusu ve hareketi de buna itibar etmemektedir. “Her parlayan›n alt›n olmad›¤›” bilinmelidir.
Anayasa de¤iflikli¤i, kat› statükocu eski faflist anayasadan biçimsel olarak nüans farkl›l›klar› tafl›maktad›r. Fakat de¤iflikliklerin gerçek muhtevas› ve hangi ç›karlar› temsil ederek korumay›-garanti etmeyi amaçlad›¤› iyi ayr›flt›r›lmak durumundad›r. Anayasa de¤iflikli¤ini kimin-hangi s›n›flar›n ve ne için yapt›klar›, de¤iflikliklere ra¤men bu anayasan›n kimi temsil edip hangi s›n›flar›n anayasas› oldu¤u önemle kavranmal›d›r. Tüm bunlar, s›n›f bilinçli proletarya taraf›ndan; ilgili de¤iflikliklerle eski anayasadan belli noktalarda farkl›l›klar da tafl›sa, her bak›mdan faflist olan ve hakim s›n›flar›n kendi devlet bekas› ya da iktidar›n›n gelece¤i için yapt›klar› bir anayasay› bu tali durumdaki farkl›l›klardan yola ç›karak desteklemeyi gerektirmez.
Yukar›da özetledi¤imiz geliflme, de¤erlendirme ve anlay›fl ›fl›¤›nda, anayasan›n referanduma sunulmas› durumunda, sand›¤a gidip-gitmeme tavr› aç›s›ndan ç›kar›lacak sonuç kendili¤inden aflikard›r. Hakim s›n›flar düzenini korumaya dönük veya hakim s›n›flar›n gerici ç›karlar› ile faflist iktidar›n› halk kitleleri nezdinde meflruiyete kavuflturan bir yoklamaya kat›lamay›z. Faflist hakim s›n›flar›n anayasas›n› flu veya bu gerekçeyle veya ‘bu madde öncekine göre daha ileri’ diyerek onaylay›p meflrulaflt›ramay›z, bu anlama gelen herhangi bir davran›fla giremeyiz. Kötünün iyisini seçme durumunda de¤iliz; aciz ve kadercilik içinde olamay›z. “Kat›-statükocu faflist” anayasan›n karfl›t›, biçimsel olarak daha “yumuflat›lm›fl faflist anayasa” de¤ildir-olamaz. Faflist anayasan›n herhangi bir biçimini tercih edemeyiz, kabul edilir olarak sunamay›z. Hakim s›n›flar düzenine itibar kazand›ramaz, kitlelere çözüm olarak sunamay›z. fiu ya da bu anayasalar›na evet demek, sömürü ve zulüm düzenini kabul etmek, faflist diktatörlü¤e onay vermektir. Özellikle, toplumun yüzde 45’nin düzen partilerinden hiç birine güvenmedi¤i ve ayn› zamanda toplumun üçte birinin devletin hiçbir kurumuna güvenmedi¤i söylenen bugünkü flartlarda; devrimci politika ad›na, hakim s›n›flar düzenine kaybetti¤i güveni yeniden kazand›rma ve onu meflrulaflt›rma anlam›na gelen, adeta hakim s›n›flar›n yard›m›na koflarcas›na halk kitlelerini sand›¤a davet eden tav›r, hangi gerekçeyle yap›l›rsa yap›ls›n tam bir vahamettir. Proleter devrimci politika, bu burjuva liberal, yasalc› reformist politikalar› reddederek, bunlara asla göz k›rpmaz. Ne AKP’nin anayasa de¤iflikli¤i ad›na meflrulaflt›rmaya çal›flt›¤› faflist anayasa, ne de CHP’nin muhafaza etmek istedi¤i faflist darbe anayasas› halklar›m›z›n alternatifini temsil edemez. Halklar›m›z›n ç›karlar›, anayasalar›yla birlikte gerici-faflist iktidarlar›n y›k›larak, proletarya önderli¤inde halk›n kendi devrimci iktidarlar›n› gerçeklefltirmesiyle korunabilirler. Alternatif anayasa, Yeni Demokratik Cumhuriyet Anayasas›d›r. Yaklaflmakta olan anayasa referandumu sürecinde Yeni Demokratik Cumhuriyet Anayasas›’n› somut olarak kitleler içerisinde tart›flmak, tart›flt›rmak ve bu süreci olanaklar do¤rultusunda bir kampanya olarak ele almak önümüzdeki sürecin pratik görevidir. Kitlelerin tipk› 1980 AFC anayasas› örne¤inde oldu¤u gibi bugün ondan biçimsel farkl›l›klar tafl›sa da özü faflist olan bir anayasay› yeniden onaylamalar› karfl›s›nda, ‘kitlelere sand›¤a gitmeyin demek önceki anayasay› kabül etmek anlam›na gelir’ gibi ikilemli geri yaklafl›mlarla karfl›lanamaz.
Devrimci politikan›n ça¤r›s› Halk Savafl›’n›n siperleridir Karfl›-devrimci s›n›flar egemenli¤i düzeninde tam olarak halklar›n yarar›na olabilecek tek çözüm, devrimci geliflme ile sa¤lanan çözümdür. Anayasa de¤iflikli¤i, devletin ve hakim s›n›flar›n halk kitleleri nezdinde güven kayb› yaflayarak y›pranmas›n›n yaratt›¤› devrimci zeminin ters yüz edilip, halk kitlelerinin düzen içine çekilmesi ve bu anlamda da devletin güven tazelemesiyle emperyalist stratejik ç›karlara göre yap›land›r›lmas› esas›na dönük yürütülen projenin bir parças› olarak anlam kazanmaktad›r. Bundand›r ki, hakim s›n›f klikleri eliyle faflist düzen içi s›n›rlarda yap›lan düzenlemeler, halklar›n ve ezilen ulus ile etnik az›nl›klar›n köklü taleplerine umar olamaz. Dolay›s›yla, bütün s›n›fsal davam›z ile hak ve özgürlüklerimiz meselesinde, hakim s›n›flar eliyle ve onlar›n cephesinde yürütülen geliflmeler üzerinden bakamaz, aray›fllar›m›z› onlar›n gündemlerine hapsedemeyiz. Demokrasi talebimizi devrim sorununa olarak ele almal›, proleter devrimci cepheden mücadele bayra¤›n› kald›rmal›y›z. Bu, flu anlama gelir; komprador bürokratik burjuva feodal s›n›flar›n oyun ve oyalamalar›, devrimci s›n›f savafl›yla karfl›lan›p püskürtülmek zorundad›r. Faflist hakim s›n›flar›n hiçbir anayasas› halklar›m›z›n demokrasi talebini karfl›layamaz, s›n›f çeliflkilerinden kaynakl› sorunlar›n› ortadan kald›rarak özgürlük problemini çözemez. Halklar›m›z ile ezilen ulus/az›nl›klar›n kurtulufl ve özgürlük sorununda gerçek çözüm; proletarya partisi önderli¤inde, asgari devrim program› kapsam›nda yürütülen Halk Savafl›-Yeni Demokratik Devrim ile ilan edilecek olan Yeni Demokratik Cumhuriyet ‹ktidar› ve Anayasas›d›r…TürkiyeKuzey Kürdistan gerçekli¤inde bunun yolu Halk Savafl› stratejisidir, kitlelere gösterilecek somut ‘adresler’ de Halk Savafl›’n›n savafl-mücadele siperleridir.
DEVRiMCi
DEMOKRASi
GÜNCEL
1-16 TEMMUZ 2010
9
Almanya’da 17’ler için anma etkinlikleri düzenlendi Komünizm savaflç›s› 17’ler ölümsüzlüklerinin beflinci y›l›nda Almanya’n›n Hannover ve Duisburg kentinde düzenlenen etkinliklerle an›ld› Hannover’de gazetemiz okurlar› taraf›ndan düzenlenen, S›n›f Teorisi temsilcisi, araflt›rmac›-yazar Yusuf Köse ve ‹lyas Cangöz’ün kat›ld›¤› bir panel düzenlendi. “17’ler ve onlar›n ard›ndan Turkiye-Kuzey Kurdistan'daki siyasal geliflmeler ve devrimci durum” bafll›kl› panelde S›n›f Teorisi temsilcisi, 17’lerin yaflamlar›ndaki komünist-devrimci durufllar›n› ve s›n›f mücadelesine yaflamlar› boyunca yapm›fl olduklar› katk›lar› aktard› ve 17’lerin ard›ndan yaflanan sürece de¤indi. Ard›ndan söz alan Yusuf Köse ise Türkiye’de ve dünyadaki son si-
yasal geliflmeler ve s›n›f mücadelesinde bu geliflmelere karfl› nas›l bir taktik ve durufla sahip olunmas› gerekti¤i üzerinde durdu. ‹lyas Cangöz ise, 17’ler aras›nda bulunan MKP Genel Sekteri Cafer Cangöz’ün mücadeleci ve kömünist kiflili¤ine dair an›lar›n› ve izlenimlerini dinleyicilerle paylaflt›.
‘17'ler yüre¤imizde ve bilincimizde yaflayacakt›r’ Ayr›ca, etkinli¤e TKP/ML taraf›ndan “Ovac›k flehitleri ölümsüzdür! 17’ler kavgam›zda yafl›yor” bafll›¤›yla bir mesaj gönderildi. TKP/ML’nin gönderdi¤i mesajda flu ifadele-
re yer verildi: "Faflist TC devletinin düzenledi¤i operasyon sonucu katledilen MKP üye ve kadrolar›, HKO gerillalar› kavga flafa¤›m›zda yafl›yor. 17'ler katledilerek emekçi ve ezilenlerin devrim mücadelesi yok olmaz, olmayacakt›r. 17’ler, devrimci cürret ve sars›lmaz inanc›n savunucular› olarak yüre¤imizde, bilincimizde yaflayacakt›r!" Etkinli¤e ‹flçi-Köylü gazetesi okurlar› da kat›larak destek verdiler. Duisburg Demokratik Haklar Derne¤i’nde düzenlenen anma etkinli¤i, 17'ler flahs›nda tüm devrim ve komünizm flehitleri
an›s›na bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. 17’lerin mücadele yaflamlar›n›n aktar›ld›¤› sinevizyon gösteriminin ard›ndan aç›klama yap›ld›. 17’leri anman›n ve kavgalar›n› büyütmenin yolunun, onlar›n b›rakt›¤› yerden mücadeleye devam etmekten geçti¤ine vurgu yap›lan aç›klamada, düflman›n "bittiler" 盤›rtkanl›¤›n›n ise halk›n sahiplenmesiyle bofla düfltü¤ü belirtildi. Anma etkinli¤i Grup ‹syan’›n seslendirdi¤i türkülerle sona erdi.
Belediye ö¤rencilerin harçl›klar›na dikti ‹ZM‹R- Ege Üniversitesi (EÜ) ö¤rencileri, metro ile kampus aras›ndaki ulafl›m› ücretsiz sa¤layan otobüslerin ücretli hale getirilmesini protesto etti. Ö¤renciler, “Ulafl›m hakt›r” bafll›kl› bildiriler da¤›tararak, karar›n geri çekilmesi için imza kampanyas› bafllatt›lar. Bornova metro istasyonundan, Ege Üniversitesi’ne ücretsiz ulafl›m› sa¤layan 525 numaral› belediye otobüslerinin ‹zmir Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan ücretli hale getirilmesinin ard›ndan ö¤renciler imza kampanyas› bafllatt›. Protesto eyleminde bildiri da¤›tan ö¤renciler, ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’nin bu haks›z uygulamalar› ilk kez yapmad›¤›n› ve geçti¤imiz yaz belediye otobüsü ücretlerine neredeyse
D‹SK, Kurucu Genel Baflkan› Kemal Türkler’in katledilmesinin 30. y›l›nda ‘adalet’ aramaya devam ediyor
D‹SK: Geç gelen adalet, adalet de¤ildir Devrimci ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (D‹SK) Genel Baflkan› Süleyman Çelebi, Yarg›tay Ceza Kurulu'nun Kemal Türkler'in katil zanl›s› Ünal Osmana¤ao¤lu hakk›ndaki beraat karar›n› bozmas›n›n bir nebze olsun ac›lar›n› dindirece¤ini ifade tti. Yarg›tay Ceza Genel Kurulu, D‹SK'in Kurucu Genel Baflkan› Türkler'in katledilmesinde tetikçili¤i yapan Osmana¤ao¤lu hakk›ndaki beraat karar›n› bozarak, san›¤›n a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hapisle cezaland›r›lmas› do¤rultusunda karar vermiflti. D‹SK Genel Merkezi'nde bas›n toplant›s› düzenleyen Çelebi, dosyan›n bir an önce mahkemeye ulaflt›r›lmas›n› ve yarg›laman›n geciktirilmeden tamamlanmas›n› istedi. "Aksi halde D‹SK ve Kemal Türkler ailesi, mahkemenin önünde adalet için nöbet tutmaya bafllayacakt›r. Bilindi¤i gibi, geç
gelen adalet, adalet de¤ildir." dedi.
Tetikçi 30 y›ld›r korunuyor Türkler’in katledilmesinde tetikçilik görevini üstlendi¤i ortaya ç›kan Ünal Osmana¤ao¤lu hakk›nda cinayetten 16 y›l sonra dava aç›ld›. Osmana¤ao¤lu 19 y›l sonra yakalanabildi, dava ise otuz y›ld›r sürüyor. 30 y›ll›k dava seyrinde Osmana¤ao¤lu’na 3 beraat karar› ç›kt›. Kemal Türkler cinayeti ile ilgili ilk dava 1981 y›l›nda Ankara S›k›yönetim Askeri Mahkemesi’nde bafllad›. Bu davada ilk karar 7 Nisan 1987 tarihinde ç›kt›. Abdülsamet Karakufl ve Ayd›n Ery›lmaz adl› tetikçiler Türkler'i öldürmekten 12'fler, olayda kulland›klar› arac› gasp etmekten de 20'fler y›l a¤›r hapis cezas›na çarpt›r›lm›flt›r. 1999 y›l›ndan bu yana Kemal Türk-
ler'in “katil zanl›s› olarak” yarg›lanan Ünal Osmana¤ao¤lu'na 2003 ve 2007 y›l›nda verilen iki beraat karar› da Yarg›tay 9. Ceza Dairesi taraf›ndan bozulmufltu. Yarg›tay, Osmana¤ao¤lu’nun cinayetin planlama aflamas›nda görev ald›¤›na ve silahla atefl ederek, suça asli fail olarak kat›ld›¤›na vurgu yaparak beraat karar›n› bozmufltu. 2009 y›l›nda ise Bak›rköy 2. A¤›r Ceza Mahkemesi bu karara karfl› bir üyenin muhalefet flerhiyle direnerek tekrar beraat karar› vermiflti.
Adalet için nöbet tutmaya haz›r›z Bak›rköy 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde yap›lan yarg›lamada birçok usul hatas› öne ç›karken, Osmana¤ao¤lu Yarg›tay’›n bozma karar›ndan sonra, bozma karar›na karfl› savunmas› al›nmas› için bir türlü mahkemeye
getirilmedi ve dava halen kas›tl› olarak uzat›lmaya çal›fl›l›yor. Mahkemenin ketum tavr›n› elefltiren D‹SK Genel Baflkan› Çelebi, “Bu durum, 7 T‹P’linin öldürülmesinden de mahkûm olmufl bulunan san›¤›n birtak›m güçler taraf›ndan hala korundu¤u ve gerçeklerin ortaya ç›kmas›n›n ve adaletin engellenmeye çal›fl›ld›¤› izlenimi vermifltir.” dedi. Dosyan›n Ankara’dan mahkemeye gelmesini ve yeniden yarg›lama sürecinin geciktirilmemesini isteyen Çelebi, “‹nsan haklar›na uygun, adil bir karar verilmelidir. Aksi halde, dosyan›n ve yarg›laman›n gecikmesi durumunda, D‹SK ve Kemal Türkler ailesi, mahkemenin önünde adalet için nöbet tutmaya bafllayacakt›r.” aç›klamas›nda bulundu.
iki kat zam yapt›¤›n› ve Dokuz Eylül Üniversitesi kampüsleri aras›nda ücretsiz ulafl›m› sa¤layan belediye otobüsünü kald›rd›¤›n› ifade ettiler. Belediyenin 'Kifliye Özel Kent Kart' uygulamas› bafllatarak ö¤rencilerden 10’ar TL ald›¤›n› aktaran ö¤renciler, “Belediye otobüslerine yap›lan zaml› tarifelerin geri çekilmesine iliflkin aç›lan dava kazan›lmas›na karfl›n, belediye zaml› tarifeyi dalga geçercesine yaln›zca bir günlü¤üne geri çekmifl ve sonra yeniden zam yapm›flt›r. Dolay›s›yla belediyenin bu son uygulamas›na hiç flafl›rmad›k.” dediler. Ö¤renciler toplad›klar› imzalar› ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’ne teslim edeceklerini belirttiler.
12 çocuk tutukland› Mersin’de 15 fiubat protesto eylemlerine kat›ld›klar›, ‘örgüt ad›na suç ifllemek’, ‘tehlikeli madde bulundurmak’, ‘memura direnmek, görevini yapt›rmamak’ ve ‘örgüt propagandas› yapmak’ iddias›yla tutuksuz yarg›lanan 12 çocuk hakk›nda tutuklama karar› verildi. Adana 6. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz yarg›lanan çocuklar, ilk duruflmalar›na aileleri ile gelirken, çoçuklar›n avukatlar› Sabahattin Gümüfl, Vedat Özkan ve baroya ba¤l› çok say›da avukat da duruflmaya kat›ld›. Duruflma sonunda mahke-
me, tutuksuz yarg›lanan 12 çocuk hakk›nda hiçbir gerekçe göstermeden tutuklama karar› verdi. Çocuklar hakk›nda verilen karar›n hukuksuz oldu¤una dikkat çeken Avukat Vedat Özkan, "Bir taraftan mecliste TMK ma¤duru küçük yafltaki çocuklar için yeni düzenleme yapt›¤›n› söyleyeceksin di¤er taraftan ise yafllar› 12-14 yafl›daki küçük çocuklar› hapse mahkum edeceksin. Bu bir hukuk skandal›d›r'' dedi. Duruflma 20 A¤ustos’a ertelenirken, tutuklanan çocuklar Pozant› M Tipi Kapal› Çocuk Hapishanesi’ne gönderildi.
Hapishanelerde tecrit derinlefliyor Sincan Kad›n Hapishanesi’nde hak gasplar›n› protesto eden tutsaklar sözlü ve fiziki sald›r›ya maruz kal›rken, Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde 3 siyasi tutsak ‘sünger odas›’nda 5 saat iflkenceden geçirildi. Gebze M Tipi Hapishanesi’nde ise kad›n tutsaklar›n, sohbet haklar› için hapishane idaresine verdikleri dilekçe ‘emsal teflkil eder, gerekçesiyle reddedildi
F tiplerinde var olan hak gasplar›na, sald›r›lara her gün yenileri ekleniyor. Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi'nde hak gasplar› son aylarda h›z kazand›. Di¤er hapishanelerde haftal›k 10 saat olarak belirlenen ortak görüfl hakk›n›n Sincan F-1’de 6 saat, Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nde 2,5 saat olarak uyguland›¤› ortay› ç›kt›. Siyasi tutsaklara kifli bafl› 5 kitap s›n›rlamas› bütün hapishanelerde kald›r›lmas›na ra¤men, Sincan Kad›n Kapal› Hapishanesi’nde bu s›n›rlaman›n hala devam etti¤i, tutsaklar›n tedavilere kelepçeli götürüldü¤ü ve muayene s›ras›nda askerlerin muayene odas›ndan ç›kmad›¤› ö¤renildi. Sincan Kad›n Hapishanesi’nde siyasi kad›n tutsaklar›n gazetemize gönderdikleri mektupta, kanunlarda dahi ‘ciddi bir flüphe yoksa ç›plak arama yap›lamaz’ ifadesi bulunmas›na ra¤men kad›n tutsaklar›n ç›plak aramaya maruz kald›¤›, hapishaneye gelen kad›n tutsaklar›n ço¤una ç›plak araman›n dayat›ld›¤› ve kabul edilmedi¤inde ise zorla yap›ld›¤› belirtildi. Bu uygulamalar› ve hücre havaland›rma camlar›n›n boyanarak kartonlarla kapat›lmas›n› kap›lar› döverek protesto eden devrimci kad›n tutsaklar›n, hapishane yetkilileri taraf›ndan sözlü ve fiziki sald›r›ya maruz kald›klar›n›n dile getirildi¤i mektupta 9 Haziran 2010 tarihinde hapishanenin birinci müdürü Ferit Çaytafl›’n›n, MKP dava tutsa¤› Özlem Ayd›n’›n bulundu¤u hücreye girerek fiili sald›r›da bulundu¤u ifade edildi.
Ayr›ca, mektupta, on iki yurtsever-devrimci tutsa¤›n 10 gün hücre cezas› ald›¤›, 6 devrimci tutsak hakk›nda bu eylemden dolay› kap›n›n zarar görmesi gerekçesiyle ‘kamu mal›na zarar vermekten’ soruflturma aç›l›rken, 9 tutsak hakk›nda da ‘koridorda slogan atmak’tan, bir ay iletiflim cezas›’ verildi¤i belirtildi.
Tekirda¤ F Tipi’nde ‘süngerli oda’da iflkence Tekirda¤ 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde baflgardiyan ve hapishane müdürü taraf›ndan revire götürme bahanesiyle süngerli odaya götürülen 3 tutsa¤a iflkence yap›ld›. Tutsaklara yap›lan iflkenceyi protesto etmek amac›yla kap›ya vurma eylemi yapan ve ayn› hücrede birlikte kalan Ahmet Burak Ery›ld›r›m, Serhat Tüzer ve Kemal Avc› adl› tutsaklar, gardiyanlar›n sald›r›s›na maruz kald›lar. Ard›ndan 8-10 metrekarelik, tüm duvarlar› süngerle kapl›, ses ve hava geçirmeyen ‘süngerli oda’ olarak bilinen odaya zorla sokularak 5 saat boyunca iflkenceden geçirildiler. Ahmet Burak Ery›ld›r›m'›n niflanl›s› Birgül K›l›ç, yaflanan iflkence olay›n›, 22 Haziran günü gitti¤i aç›k görüflte ö¤rendi. Ery›ld›r›m’›n söylediklerinden yola ç›karak olay› aktaran K›l›ç, flu ifadelerde bulundu: “Yan ko¤ufllardan iflkence sesleri duymufllar ve buna tepki olarak hücrelerin kap›lar›n› vurmaya ve 'insanl›k onuru iflkenceyi yenecek' sloganlar› atmaya baflla-
m›fllar. Gardiyanlar Ahmet, Serhat Tüzer ve Kemal Avc›'n›n bulundu¤u üç kiflilik hücreye gelerek coplarla onlar› dövüyorlar. Tüzer’in bafl› fliflti¤i için revire götürülmesini istiyorlar. O s›rada yanlar›na gelen baflgardiyan ve cezaevi müdürü 'tamam' diyerek gardiyanlar eflli¤inde hücreden ç›kart›yorlar. Ancak revir yerine zorla 'sünger odas›na' sokuyorlar ve yaklafl›k 5 saat boyunca burada iflkence ediyorlar.''
‹flkence doktor raporunda kamufle edildi Ald›¤› darbeler sonucunda Kemal Avc›’n›n bay›ld›¤›n› ve revire kald›r›ld›¤›n› kaydeden K›l›ç, burada revir doktorunun raporda iflkence izlerini ‘kap›ya çarpt›, düfltü’ diye yazarak kamufle etti¤ini belirtti. Niflanl›s› Ahmet Burak Ery›ld›r›m’›n da iflkenceden dolay› konuflmakta zorluk çekti¤ini dile getiren K›l›ç, son olarak flunlar› dile getirdi: “Bundan birsüre önce niflanl›m Ery›ld›r›m'›n sa¤ aya¤›n›n baflparma¤›nda t›rnak batmas› oldu¤u için t›rna¤›n› çektirmiflti. Bunu bilen gardiyanlar iflkence s›ras›nda bilinçli bir flekilde defalarca t›rnaks›z parma¤a basm›fllar, Ahmet'in parma¤› resmen paramparça olmufl.”
‘Emsal teflkil’ etmesin diye tutsaklar›n sohbet hakk› engellendi Gebze M Tipi Kapal› Hapishanesi’nde, bulunan siyasi
tutuklu Erdo¤an, Sultan Ulusoy, Hatice Duman ve Muhabbet Kurt'un sohbet hakk› için yapt›klar› baflvuru hapishane idaresi taraf›ndan güvenlik bak›m›ndan tehlike yarataca¤› ve di¤er tutuklulara ‘emsal teflkil edece¤i’ gerekçesiyle reddedildi. Adalet Bakanl›¤›'n›n 2007 tarihli 45/1 say›l› genelgesinin “üçüncü bölüm/ortak etkinlikleri” k›sm›nda tutuklu ve hükümlülerin iç görüfl hakk›na dair 13. maddesinde geçen bu hakk›n gere¤i olarak 2007 y›l›ndan beri bu hakk› kullanan ve farkl› davalardan yarg›lanan siyasi tutsaklar›n, sohbet hakk›n› kullanmak için 17 May›s 2010 tarihli dilekçelerine hapishane idaresi taraf›ndan red cevab› verilerek flu gerekçelerin s›raland›¤› ortaya ç›kt›: “Gebze M Tipi Kapal› Ceza ‹nfaz Kurumumuzda terör suçundan tutuklu olarak bulunan Füsun Erdo¤an, Sultan Ulusoy, Muhabbet Kurt ve Hatice Duman'›n 21 May›s 2010 Cuma günü saat 13:00-15:00 aras›nda A-3 ve A-4 odalar›nda kalan arkadafllar› ile sohbet amac› ile ortak alana ç›kmak istedikleri anlafl›lm›fl olup ad› geçenlerin iste¤i ceza infaz kurumumuz konumu itibariyle güvenlik bak›m›ndan tehlike yarataca¤› ve di¤er hükümlü ve tutuklulardan emsal teflkil edece¤inden talebi uygun görülmemifltir.” Hapishane idaresi taraf›ndan bu hukuksuz uygulamaya maruz kalan kad›n tutsaklar, haklar›n› arayacaklar›n› duyurarak ve kamuoyunu bu konuda duyarl› olmaya ça¤›rd›lar.
10
DÜNYA
1-16 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
G-20 ‘Zirvesi’ Kanada'n›n Toronto kentinde yap›ld› ‹lki 2008 y›l›nda ABD'de düzenlenen G-20 zirvesinin son aya¤› geçti¤imiz günlerde Kanada'n›n Toronto kentinde gerçeklefltirildi Sürdürülebilir ve dengeli büyüme, finansal sektör reformu, uluslararas› finans krulufllar›n›n reformu, küresel ticaretin karfl›l›kl› korumac›l›k önlemlerinden ar›nd›r›lmas› ve art›r›lmas› konular›yla biraraya geldi¤ini günler öncesinden kamuoyuyla paylaflan zirve devletleri, “uluslararas› krizin enkaz›”ndan nas›l kurtulabileceklerini ve bu krizi nas›l bir f›rsata dönüfltürebileceklerini tart›flt›lar. Emperyalizmin liderleri dünya ekonomisinin sorunlar›n› gözetme telafl›yla kendi cephelerinden “çözüm aray›fl›” içerisindeyken, zirveye kat›lan Recep
Tayyip Erdo¤an'›n gündeminde yine PKK vard›. Günler öncesinden AKP grup tolant›lar›nda G-20 ülkelerinden beklentilerini, “G-20 zirvesinin de¤erlendirilmesi yap›laca¤› gibi önümüzdeki döneme iliflkin yap›lacaklar›n de¤erlendirmesi olacak. Bu süreç içerisinde malum G-20 ülkelerinin teröre yönelik de birçok yaklafl›m tarzlar› var. Bunlara yönelik de terör noktas›nda terörle mücadelede dünyada s›k›nt›s› olan ülkelerden önemli derecede s›k›nt›s› olan ülkelerden biri olarak konuyu gündemimizde bulunduraca¤›z. ‹ran, Irak, Filistin, ‹srail aras›ndaki ilifl-
kiler bunun yan›ndaki ülkemizdeki a¤›rl›kl› olan teröre yönelik ortak mücadelede bulundu¤umuz ki Irak'taki üçlü mekanizma konusunu burada görüflme f›rsat›n› bulaca¤›z.” sözleriyle dile getiren Erdo¤an, bir dahaki zirvenin evsahipli¤ini yapmak için de öneride bulunaca¤›n› aç›klad›. Dünyan›n farkl› ülkelerinden Toronto kentine gelen anti-emperyalistlerin gösterilerine de sahne olan zirveden ç›kan sonuçlar›n ilki ise G-20 ülkelerinin bütçe aç›klar›n›n 2013 y›l›na kadar yar› yar›ya indirilmesi taahhüdünde bulunulmas› oldu. Küresel mali kriz konu-
sunda ise acil önlem paketlerini tart›flan fakat krizden ç›k›fl usullerinde mutabakat sa¤layamayan zirve liderleri, bankac›l›k sistemlerini kendi ç›karlar› do¤rultusunda daha güvenli hale getirme ve buna paralel olarak da bankalara yeni vergiler getirilmesi konusunda bir dizi kararlar ald›lar. Yaflad›klar› finansal krizin etkilerini henüz atlatamayan zirve ülkeleri, ekonomiyi canland›rma harcamalar›na devam etmek gerekti¤ini aç›klarken, IMF arac›l›¤› ile uygulamaya konulacak yeni ekonomik y›k›m planlar›yla bir G-20 zirvesini daha geride b›rakt›lar.
Lübnan’daki Filistinliler haklar› için soka¤a ç›kt› Y›llard›r Lübnan'daki mülteci kamplar›nda, her türlü haktan yoksun bir flekilde yaflayan binlerce Filistinli 27 Haziran’da sokaklara ç›kt›... Binlerce Filistinli mülteci, 27 Haziran günü, Lübnan‘›n baflkenti Beyrut’ta sosyal ve ekonomik haklar›n›n sa¤lanmas› için yürüyüfl yapt›. Yaklafl›k 2 bin mültecinin kat›ld›¤› yürüyüfle, Lübnan halk› da destek verdi. Gösteri Filistinli mültecilerin iflçi ve mülk sahibi olma haklar›n›n geniflletilmesine dönük yasa tasar›s›n›n ülke parlamentosunda oylanmas›na bir hafta kala düzenlendi. Yürüyüfle kat›lan Filistinli bir
Yunanistan emekçilerinin grevleri sürüyor
'Onu seçtik, çünkü daha ucuza öldürüyor'
Yunanistan'da kamu ve özel sektör çal›flanlar›, 29 Haziran günü 24 saatlik greve gittiler. Grev; hükümetin bütçe a盤›n›n kapat›lmas› amac›yla uygulamaya koydu¤unu iddia etti¤i ekonomik kemer s›kma ve sosyal haklar›n budanmas› politikalar›n› protesto etmek ve bu tasar›lar›n iptal edilmesini istemek için gerçeklefltirildi. Yunanistan Kamu Çal›flanlar› Konfederasyonu (ADEDY) ile ‹flçi Sendikalar› Federasyonu (GSEE)'nun grev ve eylem ça¤r›s›na, kamu kurulufllar› ve özel sektör
çal›flanlar›n›n yan› s›ra bas›n yay›n çal›flanlar› da yan›t verdi. Ülkedeki iki büyük sendikan›n da destek verdi¤i grev nedeniyle, hayat durma noktas›na geldi. Bas›n çal›flanlar›n›n grevi dolay›s›yla televizyon ve radyo kanallar›nda haber bültenleri yay›mlanmad›. Grev nedeniyle okullar ve bankalar tatil edildi. Hastanelerin sadece acil servisleri hizmet verdi. Toplu tafl›ma araçlar› çal›flanlar›n›n da greve kat›lmalar› nedeniyle ulafl›mda ciddi aksamalar oldu. Uçak ve tren seferleri büyük oranda iptal edildi.
Baflkent Atina'da parlamento önünde polisle kitle aras›nda arbede yafland›. fiehir merkezinde de kitle ile polis aras›nda çat›flmalar ç›kt›. Öte yandan Yunanistan Komünist Partisi'ne ba¤l› PAME sendikas›na üye iflçilerce Atina'daki Sular ‹daresi'nin merkezi flubesi uzun süre iflgal edildi. Greve neden olan sosyal güvenlik yasa tasar›s›n›n, ülkede, 2018 y›l›ndan itibaren emekli maafllar›nda yüzde 7 oran›nda kesintiye gidilmesini öngördü¤ü aç›klanm›flt›. Tasar› uyar›nca, emeklilik ma-
afl›n›n hükümetin gelir politikas› arac›l›¤›yla tespit edilmeyece¤i, bundan böyle enflasyon, Gayri Safi Milli Has›la (GSMH) ve sosyal güvenlik fonlar›n›n ekonomik durumlar›n›n göz önünde tutulaca¤› kaydedilmiflti. Emeklilik için 40 y›l çal›flmak gerekti¤i, 60 yafl›ndan önce kimsenin emekli olamayaca¤› belirtilirken, 65 yafl›n üstünde, sosyal güvenlikten yoksun tüm vatandafllara 360 avro yafll›l›k maafl› verilmesinin de bu manada bir anlam› olmad›¤›na dikkat çekildi.
CIA, Irak'ta çok say›da sivili öldürmekle suçlanan, bu nedenle de iliflkisini kesti¤ini öne sürdü¤ü özel güvenlik flirketi Blackwater'›n devam› olan flirkete ihale verdi. fiirkete verilen büyük ihaleyi savunan CIA Baflkan› Leon Panetta, verdikleri teklifin en yak›n rakibinden 26 milyon dolar daha dü-
flük oldu¤unu söyledi! 100 milyon dolarl›k ihale Afganistan'›n Herat ve Mezar-› fierif kentlerindeki Amerikan konsolosluklar›n›n korumas› için aç›ld›. ‹flledi¤i cinayetler sonras›nda dünya kamuoyunun gündemine oturan ve tepkilerinin hedefi olan Blackwater'›n, Irak'tan çekildi¤i aç›klanm›flt›. Ancak yerel
kaynaklar bu haberi do¤rulayamam›flt›. Bir süre sonra Blackwater flirketinin patronu, ‹ran civar›ndaki ABD kumandal› askeri sald›r› operasyonlar›nda yer ald›klar›n› aç›klam›fl, bu aç›klama, Irak'tan çekilmenin bir yalan oldu¤u yönündeki kuflkular› güçlendirmiflti. Amerika Birleflik Devletleri hükümeti de Ocak
2009'da yapt›¤› aç›klamada flirketin sözleflmelerini yenilemeyece¤ini duyurmufltu. Blackwater bunun üzerine isim de¤ifltirerek Xe Services ad›n› ald›. Amerika Merkezi Haberalma Teflkilat› (CIA) da yeni ihaleyi bu flirkete verdi. ‹mzalanan sözleflmenin bir y›ll›k oldu¤u ancak 18 aya uzat›labilece¤i belirtiliyor.
Hindastan'da Maoistlerden devlete çarp›c› yan›t Hindistan'da halk kitlelerinin büyük deste¤i ile ülkenin önemli bir bölümünde etkinli¤ini genifl ölçüde art›ran Maoistler, devletin bafllatt›¤› büyük imha sald›r›s›na, Chattishgarh'ta gerçeklefltirdikleri sald›r› ile yan›t verdiler. Hindastan Komünist Partisi (Maoist)'e ba¤l› Halk Kurtulufl Gerilla Ordusu taraf›ndan 29 Haziran günü askeri karakola yönelik gerçeklefltirilen sald›r›da, 26 askerin öldü¤ü ve çok say›da askerin de yaraland›¤›
aç›kland›. Sald›r›n›n ard›ndan Maoistler taraf›ndan yap›lan aç›klamada, Hindistan devletinin giriflti¤i askeri sald›r›lardan vazgeçmesi gerekti¤i belirtildi. Öte yandan HKP(Maoist) taraf›ndan ülkenin çeflitli eyaletlerinde ilan edilen grev nedeniyle yaflam durma noktas›na geldi. Halk›n ve esnaf›n büyük bir kat›l›m gösterdi¤i grev nedeniyle Orissa ve Chattisgarh'da tüm kepenkler kapat›ld›, ulafl›m durdu.
mülteci, “Buradan Lübnan hükümetine sesleniyoruz. Bize sosyal haklar›m›z› verin. Çünkü 60 y›ld›r kamplarda alüminyumdan yapt›¤›m›z derme çatma barakalarda yafl›yoruz. Gençlerimiz kamplarda kaybolmufl durumda. E¤itimliler ama ifl bulam›yorlar.” Lübnan’da 12 kampta yaklafl›k 400 bin mülteci yafl›yor. 1948 Arap-‹srail Savafl› s›ras›nda ülkeye yerleflen mültecilerin sosyal haklar› yok. Vatandafl olarak say›lmad›klar› için oy veremiyor, sa¤l›k hizmetlerinden yararlanam›yor ve sadece 70 ifl alan›nda çal›flabiliyorlar.
Fransa'da emeklilik yafl›n›n art›r›lmas›na tepki Fransa'da çal›flanlar tepkili. Tepkinin nedeni, Sarkozy hükümetinin çal›flma yasas›nda reform iste¤i. Emeklilik yafl›n›n 2018 y›l›ndan itibaren 60'dan 62'ye ç›kar›lmas› planlan›yor. Buna karfl›, yüzbinlerce Frans›z çal›flan 24 Haziran’da greve gitti, sokaklarda eylem yapt›. 6 büyük sendikan›n destekledi¤i greve ö¤retmenler, sa¤l›k ve posta çal›flanlar› ile demiryolu iflçileri de kat›ld›. Hizmetlerde ciddi aksamalar oldu. Birçok kentte düzenlenen yaklafl›k 200 eylemin en büyü¤ü baflkent Paris'te gerçekleflti. Sendikalar, tüm ülke çap›ndaki eylemlere 2 milyon kiflinin kat›ld›¤›n› aç›klad›lar. Çal›flanlar,
hükümeti protesto eden sloganlar atarak, bu plan›n derhal iptal edilmesini istediler. "Hükümet, bu yasayla insanlar› çok çal›flt›rarak az kazanmas› plan›n› hayata geçirmeye çal›fl›yor. Bu yüzden sokaktay›z. Ama hükümetin bu plan› uygulayabilece¤ini sanm›yorum. Çünkü, biz bütün yaz bunu protesto edece¤iz ve hükümetin bu yasay› meclise getirmesini engelleyece¤iz." diyen çal›flanlar, kazanmakta kararl›. Frans›z hükümeti tasar›yla, 19 milyar euro tasaruf etmeyi planl›yor. Temmuz ay›nda kabinede tart›fl›lacak olan tasar›n›n, sonbaharda Frans›z meclisine getirilece¤i belirtiliyor.
‹ran'a petrol ve banka k›skac› BM'de kabul edilen yapt›r›mlar, ABD ve AB'nin ek yapt›r›m kararlar› sonras›, iki petrol flirketi ile Birlefllik Arap Emirlikleri (BAE) de ‹ran'a karfl› ABD'nin yolunda hareket etme karar› ald›. BM'de ‹ran'a karfl› yeni yapt›r›m kararlar› al›nmas›, ABD ve AB'nin bu ülkeye karfl› ayr›ca kendi ek yapt›r›mlar›n› bafllatma karar› almalar› sonras›nda iki önemli petrol firmas› ‹ran ile ifl yapmay› durdurdu. BAE de baz› ‹ran firmalar›n›n hesaplar›n›n dondurulmas› karar› ald›. Fransa'n›n Total firmas› ‹ran'a benzin ve di¤er rafineri ürünlerinin sat›fl›n› durdurdu¤unu aç›klarken ‹spanya'n›n Repsol firmas› da, ‹ran'daki Güney
Pars gaz sahas›n›n iflletilmesi projesi ile ilgili kontrattan çekildi¤ini bildirdi. Bu iki firman›n, ‹ran ile ifl yapmay› kesen firmalar aras›na eklenmesi, ‹ran'a yönelik ekonomik bask›y› daha da artt›r›rken bu ülkeye yönelik bir yapt›r›m haberi de Birleflik Arap Emirlikleri'nden geldi. BAE Merkez Bankas›, 9 Haziran tarihli BM Güvenlik Konseyi karar› ile hedef al›nan onlarca ‹ranl› firmaya ait banka hesaplar›n›n dondurulmas› konusunda mali kurulufllara direktif verdi. Bütün bu yapt›r›m kararlar› ve uluslararas› petrol tekellerinin ülkeden çekilmeleri, ‹ran'a dönük sald›r›n›n iflaretleri olarak yorumlan›yor.
DEVRiMCi
ANAL‹Z
DEMOKRASi
Futbolun ekonomi-politi¤i -ITEMEL DEM‹RER “Önem bak›fl›nda olsun, bakt›¤›n fleyde de¤il.”[1] 26 Aral›k 2009’da kaybetti¤imiz Dennis Brutus’un, “Sporun gücünü ve sahip oldu¤u etki alan›n› inkâr edemeyiz. Spor devasa bir mücadele alan›d›r ve burada söyledi¤iniz her söz megafona söylenmiflçesine büyük bir etki yarat›r,” sözünün alt›n›n özenle çizilmesi gereken bir kesitten geçiyoruz yine… Kolay m›? Güney Afrika’daki Dünya fiampiyonas› (2010) ve vuvuzela “gürültüleri”yle yeniden gündemimizin baflköflesine otur(tul)an futbolun ekonomi-politi¤i üzerine konuflmak, bir kez daha kaç›n›lmazlaflt›… (Sadece bu mu? Hay›r! “Futbol”un çarp›k kavray›fl ve “sunumlar›” konusunda da!) Futbolun “ne”, “niçin”, “kimin hizmetinde” oldu¤una iliflkin esas›n “es” geçilmesiyle devreye sokulan z›rvalar›n; nas›l da “üçü beflten att›¤›” unutulmad›; hâlâ haf›zlarda; iyi ki haf›za-i befler nisyan ile malûl de¤il... Hadi Uluengin’in dediklerini hat›rlay›n örne¤in: “Baz›lar›, ‘futbol kitlelerin afyonudur’ buyuruyor. Aman öyle olsun ve kals›n! Çünkü, o futbol sayesindedir ki Türkiye bugün AB’ye dünkünden çok daha yak›nd›r! Çok daha içiçe geçmifltir; çok daha sarmafl dolafl olmufltur ve çok daha eklemleflmifltir. Yani, Fatih Terim’li Milli Tak›m’›m›z›n ‘Euro 2008’de sergiledi¤i mükemmel performans söz konusu Avrupa kitlelerini fet-het-mifl-tir! (…) O hâldesi flu ki, Bat›’n›n Türklere karfl› önyarg› besledi¤i uydurmasyonu hava c›vad›r! Bat›’n›n önyarg›s› Türklere karfl› de¤il, onun belirledi¤i kurallar› çarp›tmaya karfl›d›r! Nitekim de, iflte ‘futbolkefl’ kitlelerin Avrupa’s›nda flimdi ‘Türkofili’ rüzgâr› esiyor. Ve, Fatih Terim ve aslar›n›n yeflil sahada sergiledi¤i kurall› oyunu siyaset sahas›nda da sergilerseniz, bu defa o Avrupal› kitleler taraf›ndan AB stadyumunda bafl tâc› edilirsiniz.” O günden bugüne, amigo Hadi Uluengin’in karfl›l›ks›z “hamaseti”nden geriye ne kald›? Sadece manipülasyon, yalan ve hiç! Bu manipülasyon ve yalan›n arac› “futbol”du; egemenler aç›s›ndan önemli olan ise futbolun bu ifle yaramas›yd›… Siz bakmay›n Oral Çal›fllar’›n, “Aziz Nesin’le yapt›¤›m›z bir gezide araban›n radyosundan futbol maç› izlemek istemifltim. Aziz a¤abey bana söylendi: ‘Futbol geri ülkelerde kitleleri uyutmak amac›yla kullan›lan bir afyon. Sen de bu afyona kendini kapt›rm›fls›n. Ne biçim solcusun!’ Aziz a¤abeye sayg›m nedeniyle sesimi ç›karmad›m. Ama maç› da izlemekten vazgeçmedim. Futbol afyon mudur? Evet bir yönüyle uyuflturucu bir taraf› oldu¤u kesin. ‹flin içine mafyan›n girdi¤i de do¤ru. Kitlelerin tepkilerini bast›rmak amac›yla diktatörlerin futbolu kulland›klar› da bir gerçek… Bütün bu gerçeklere ra¤men, futbol dünyan›n en zevkli sporlar›n›n bafl›nda geliyor. Bin bir türlü estetik olana¤›n kullan›labildi¤i, heyecan dolu bu spor dal›n› reddetmek, bunu görmezden gelmek mümkün de¤il. Kitlelerin ilgi gösterdi¤i her konu ayn› zamanda sömürüye aç›kt›r. Bu yüzden futbol gibi zevkli, insan› sarhofl edebilen bir yar›flmadan neden vazgeçelim?” demogojisine! Aziz Nesin hâlâ hakl›d›r! Çünkü kapitalist manipülasyon ve yalan dünyas›, futbol topunun etraf›nda dönen bir uydudur. M.Ö. 5000-2500 aras›nda Çin’de ve benzer tarihlerde M›s›r’da görülen, Türk tarihinde ‘Tepük’ ismiyle bilinen; 1848 tarihli Cambridge yasalar› ile kurallara ba¤lanan futbol oyunu, “endüstri” hâline dönüflmüfltür. Bu dönüflüm, kaç›n›lmaz bir biçimde taraftar›n da “müflteri”ye dönüflme sürecini bafllatm›flt›r. Art›k futbol kulüplerinin yaln›zca sportif anlamda iyi yönetilen kurumlar hâlinde örgütlenmesi ve yönetilmesi kesinlikle yeterli de¤ildir. Deloitte’in Futbol Para Ligi’ne iliflkin 2009 verileri ve Türk futbolunun tahmini büyüklü¤ünün 600 milyon Avro s›n›r›n› zorluyor olmas›, bu görüflün kan›tlar› niteli¤indedir. O hâlde gelin oyunun, sporun, futbolun “genel”ine göz atal›m “kaba”ca…
I) OYUN, SPOR, FUTBOL: “GENEL”E DA‹R Sporun toplumsal ifllevlerine elefltirel bak›p, onlar› olumsuz bulanlara göre, spor özellikle kitlesel çapta izleyici çeken spor yar›flmalar›, zaman, enerji, toplumsal kaynak, hatta beyin hücresi savurganl›¤›d›r, insanl›¤›n hastal›k, açl›k, iflsizlik, savafl, yoksulluk, mutsuz evlilikler, ›rkç›l›k, çevre gibi büyük sorunlar›na hiçbir katk›s› yoktur. Buna karfl›n spor etkinliklerine dünyan›n kayna¤› aktar›lmaktad›r. Spor dinin yerini almakta olan bir kültür iflleviyle, insanlar› bölücü, birbirine düflürücü, sald›rganl›¤› besleyici, kitleleri uyutucu, moronlaflt›r›c›, top-
lumsal gerçekler ile aralar›na girip insanlar› düfller dünyas›na çekici, büyük düfl k›r›kl›klar› yarat›c›, bedenleri matlaflt›r›c›, iflçi s›n›f›n›n devrimci gücünü bölüp sapt›r›c›, halklar, etnik gruplar aras›nda düflmanl›¤› körükleyici, flovenli¤i, militarizmi destekleyici, gelir da¤›l›m›n› bozucu, emek dökülmemifl kazançlar› (bahis, mafya gibi yollarla) art›r›c›, eme¤i denetleyici, sömürücü, kapitalizme, emperyalizme hizmet edici, düzenin eflitsizliklerini ve adaletsizliklerini örtücü, eflitsizlikçi düzenleri hakl› gösterici, “tüketicili¤i” k›flk›rt›c›, insanlar› yabanc›laflt›r›c›, tutsaklaflt›r›c›, erke¤i yüceltip kad›n› afla¤›lay›c› etkiler yaratmaktad›r. “Bir y›ld›z›n parlamas› için bininin düflmesine yol açan” bir kurumdur. Spora bu elefltirel bak›fllar› kuramsal düzeyde ele almak spor kurumunun yap›s›n›n ve iflleyiflinin bilimsel düzeyde kavranmas›na yarayabilir. Bu yolda ortaya sürülen kuramlar›n gerçeklikle örtüflme derecelerini s›nayabilmek için, sporun do¤uflu ve geliflmesi hakk›nda, hiç de¤ilse ana çizgileriyle bilgi edinilmelidir. “Spor” ve “yar›flma” kavramlar› (ve bunlar›n ekonomisi) hakk›nda bir ön görüfl sahibi olmak da gereklidir.
rün öteki alanlar› zarar›na geliflen spor kurumunun y›k›lmas› gerekti¤ini ileri süren yazarlar ortaya ç›km›flt›r. “Spor sosyolojisi” ile birlikte akademik spor elefltirileri (1960’lar›n ikinci yar›s›nda) bafllam›flt›r. Örne¤in Frankfurt Okulu (“kültür endüstrisi”) esinli bir grup yazar “elefltirel spor kuram›” bafll›¤› alt›nda toplanabilecek bir ak›m yaratm›fllard›r. (Bunlar›n ekonomik “art›”lar›n› da gözeterek!) Spor, genifl ve dar anlamlar›yla kullan›lan bir sözcük... En genifl anlam›yla spor, “beden e¤itimi” ile ilgili (içinde yar›flma ö¤esi bulunsun ya da bulunmas›n) etkinlikleri dile getirmekte. Bu anlam›yla tarihi nerdeyse insanl›kla birlikte bafllat›l›r. Dar (somut ve özgün) anlam›yla ise spor kavram›, XVIII. yüzy›lda ortaya ç›kan ‹ngiliz burjuvazisi, Endüstri Devrimi ve kapitalizmle birlikte do¤an yar›flmac› bedensel etkinlikleri anlatmak için kullan›l›r. Bu anlam›yla ça¤dafl sporlar› kapsar. Spor sözcü¤ü, Frans›zca “desporte” sözünden (aylak, aylakl›k anlam›na gelen sözcükten) devflirilmifl olup, Frans›z soylular›n›n kültüründen ‹ngiliz soylular› kanal›yla (XVII. yüzy›lda) ‹ngilizceye (“sport” olarak) geçmifl.
11
1-16 TEMMUZ 2010
(1872-1945) göstermifltir. Homo Ludens ad›n›, ‘Oyunun Toplumsal ‹fllevi Üzerine Bir Deneme’ altbafll›¤›n› tafl›yan yap›t›nda, insan›n özünde oyuncu oldu¤unu, tüm kültürün oyundan do¤du¤unu ileri sürmüfltür. Dil, din, savafl, spor yar›flmalar› gibi kültürel kurumlar›n, oyundan, zamanla ayr›flarak ortaya ç›kt›¤›n› yazm›flt›r. Huizinga’ya göre, insan›n san›ld›¤› gibi “rasyonel davranan” bir varl›k olmad›¤› anlafl›lm›flt›r. Bunun etkisiyle Huizinga (burjuva dünya görüflünün ürünü say›labilecek) “Homo Sapiens” (“Ak›ll› ‹nsan” türü) ad›n› insan› tan›mlamada yeterli bulmamaktad›r. Huizinga (proletaryan›n dünya görüflüne uygun bir tan›m oldu¤u söylenebilecek) “Homo Faber” (“Araçl› ‹nsan” türü) deyifline de (baz› hayvanlar›n da araç yap›p kulland›klar› sav›yla) aç›kça karfl› ç›kmaktad›r. Bunlar›n yerine “Homo Ludens” (“Oyuncu ‹nsan” türü) kavram›n›n insan› daha kapsay›c› olaca¤› düflüncesindedir. Uygar toplumda kafa iflleri-kol iflleri (çal›flt›ran-çal›flan, yöneten-yönetilen) iflbölümüyle, oyun çocuklukla s›n›rl› tutulup, erginlere unutturulurken bir spor etkinli¤i gereksinimi
PARA BASAN KULÜPLER (2009) [2] SIRA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
ÖNCEK‹ SIRA 1 2 3 7 4 5 8 6 11 9 12 13 16 10 15 19 14 Yok Yok Yok
KULÜP REAL MADRID MANCHESTER UNITED BARCELONA BAYERN MUNICH CHELSEA ARSENAL LIVERPOOL AC MILAN AS ROMA INTER MILAN JUVENTUS O. LYON SCHALKE 04 TOTTENHAM HAMBURGER SV MARS‹LYA NEWCASTLE UNITED VFB STUTTGART FENERBAHÇE MANCHESTER CITY
GEL‹R (milyon Avro) 365.8 324.8 308.8 295.3 268.9 264.4 210.9 209.5 175.4 172.9 167.5 155.7 48.4 145.9 127.9 126.8 125.6 111.5 111.3 104
FUTBOLCULARIN DE⁄ER‹: RONALDO 55 M‹LYON AVRO ‹LE AÇIK ARA L‹DER[3] SIRA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
OYUNCU CHRISTIANO RONALDO ZLATAN IBRAHIMOVIC ANDREA PIRLO FERNANDO TORRES CESC FABREGAS RUUD VAN NISTELROOY ANDREAS INIESTA GIANLUIGI BUFFON DANIELE DE ROSSI SERGIO RAMOS THIERRY HENRY LUCA TONY IKER CASILLAS DAVID VILLA XAVIER HERNANDES PETR CECH FRANCK RIBERY CARLES PUYOL MICHAEL BALLACK ADRIAN MUTU
DE⁄ER‹ (milyon Avro) 55 38 36 35 35 30 30 30 30 30 30 28.5 28 28 28 28 27 26 26 25
‹NG‹LTERE’DE HANG‹ KULÜBÜ K‹M KAÇA ALDI?[4] HANG‹ TAKIM
SATIN ALAN
EDER‹ (milyon Sterlin)
CHELSEA ROMAN
ABRAMOVIC
140
MANCHESTER UNITED
MALCOLM GLAZER
800
PORTSMOUTH
ALEXANDRE GAYDAMAK
32
ASTON VILLA
RANDY LERNER
62
WEST HAM
E. MAGNUSSON-B. GUDMUNDSSON
85
LIVERPOOL
T. HICKS-G. GILLET
219
MANCHESTER
CITY ABU DAB‹ GROUP
210
EN ÖNEML‹ 10 ORGAN‹ZASYONUN YARATTI⁄I DE⁄ER (milyar Avro)[5] ORGAN‹ZASYON OL‹MP‹YAT OYUNLARI DÜNYA KUPASI AMER‹KAN KUP FORMULA 1 AVRUPA FUTBOL fiAMP‹YONASI BEYZBOL DÜNYA SER‹S‹ NFL SUPERBOWL DÜNYA RUGBY KUPASI DÜNYA ATLET‹ZM fiAMP‹YONASI DÜNYA KR‹KET KUPASI
I.1) YARIfiMANIN ANLAMI: “BEN SENDEN ÜSTÜNÜM” Etik aç›dan de¤erlendirilirse, yar›flma eylemi nedir? Do¤rudan do¤ruya bir “ahlâks›zl›k!”... Hele söz konusu olan “spor yar›flmalar›” ise, ahlâks›zl›¤›n katmerlisi... fiöyle ki, spor yar›flmalar› (örne¤in beslenmek, yaflarkalmak yolunda karfl›lafl›labilecek) bir zorunluluktan, bir gereklilikten kaynaklanmaz. “Yar›flma ad›na yar›flma” ya da “yar›flma aflk›na yar›flma” niteli¤i tafl›r. Bu niteli¤iyle yar›flma kavram›n›n saflaflt›r›lm›fl ve putlaflt›r›lm›fl biçimidir. Nedir spor yar›flmalar›nda gösterilmek istenen? “Ben senden üstünüm”. Ya da “Benim boksörüm senin boksörünü döver.” Böyle bir tutumun etik (ahlâk felsefesi) aç›dan savunulabilir yan› yoktur. Ahlâk d›fl› olmas› yan› s›ra, aptalca (ak›ld›fl›) bir tutumdur. Aptall›¤›n derecesini anlamak için bir çocu¤un “Benim babam senin baban› döver” sözü ile “Benim tak›m›m senin tak›m›n› yener” sözlerinin karfl›laflt›r›lmas› yeter. Bu gerçekler dilde (ça¤dafl sporlar›n ç›kt›¤› toplumun dilinde) de bilinçsizce yans›t›lm›fl bulunmaktad›r. Gerçekten ‹ngilizce’deki “beat” sözcü¤ü “art arda vurmak”, “vurufllarda biçimini de¤ifltirmek” (oyun, maç gibi eylemlerde) “yenmek” ve “üstün gelmek” gibi anlamlar tafl›maktad›r. Bunun gibi “rövanfl” sözcü¤ünün “öç alma” anlam›na geldi¤ini, anadili ‹ngilizce olanlar içinde kaç kifli düflünmüfltür? Ne var ki bu durum giderek de¤iflmektedir. Futbolun ve öteki yar›flmac›, seyirlik spor etkinliklerinin ça¤dafl toplumlar›n kültürel yaflam›n›n oda¤›na yerleflmeye koyulmas› toplumbilimcilerinin ilgisini üzerine çekmeye bafllam›fl bulunmaktad›r. Öyle ki, toplumsal enerjinin büyük bir bölümünü yutan, kültü-
Genifl anlam›yla sporun, bir geçim amac› tafl›maks›z›n ve bir bofl zaman etkinli¤i olarak yap›lan avla birlikte bafllad›¤› söylenebilir. Savaflla ilgili (hiç de¤ilse savaflla uzaktan ve dolayl› iliflkisi bulunan) aylak s›n›flar›n bofl zaman e¤lence etkinliklerinin çeflitlenmesi boyunca, uygar toplumla birlikte sürmüfltür.
I.2) OYUN-SPOR AYRIMI VE HUIZINGA’NIN OYUN KAVRAMI Oyun ve spor insan›n fizyolojik gizilgücünün kurumlaflm›fl kültürel aç›l›mlar›ndan ikisidir. Hayvanlar›n (içinde de insan türünün) fizyolojisi, özümlemeyle enerji biriktirilen, yak›mlamayla enerji at›lan, biyokimyasal süreçlerle ifller. Oyun ve spor fiziksel, psikolojik, düflünsel (birleflik) etkinli¤i, enerji atma s›ras›nda gerçekleflir. Hatta enerji atman›n en ileri derecelerde gerçeklefltirildi¤i kültürel eylemlerdir. Oyunda enerji atma, haftalar sürebilecek bir biriktirme ve haz›rlanma sürecini gerektirmez. Dolay›s›yla oyunda, “kendili¤indenlik” vard›r. Bir amaçla haz›rlanma, disipline girme, zorlama gerekmez. Ancak söz konusu eylem, kiflinin birileriyle ya da kendisiyle “yar›flma” olarak yürütülen biçime dönüfltürülürse o baflka. O zaman uzunca bir zaman süresi içinde yüksek derecelerde enerji almay› ve biriktirmeyi gerektirir. Hatta günlük iflleri, geçim, üretim etkinliklerini birilerinin üstlenmesini ya da bunlar›n baflkalar›n›n s›rt›na y›k›lmas›n› getirir. Biriken enerjinin yar›flmaya haz›rl›k d›fl›ndaki (seks içinde) etkinliklerde harcanmamas›na özen gösterilir. Bu durumda oyundan spor alan›na geçilmifl olur… Oyunun insanl›¤›n kültürel evrimi içindeki yerini ve önemini, tarihçi Johan Huizinga
yarat›lm›flt›r. Çünkü katmanlaflma, s›n›f ayr›m› ve s›n›f savafl›m›, toplumun tüm üyelerinin bir araya gelerek dayan›flma içinde yap›lan oyun etkinliklerini engelleyecektir.[7]
I.3) YA DÜNYA KUPASI 2010 (GÜNEY AFR‹KA) MI? Ya 9 milyar dolara sigortalanan Dünya Kupas› 2010 (Güney Afrika) m›? O da küresel ticaretin bir parças›… Verilere göre küresel krize ra¤men Dünya Futbol fiampiyonas› finallerinin ev sahibi ülke Güney Afrika’n›n ekonomisine 2.8 milyar dolarl›k katk› yapacak. FIFA ise televizyon yay›n ve pazarlama haklar›ndan 3.2 milyar dolar gelir elde edecek… Güney Afrika’da düzenlenecek 2010 Dünya Kupas›, 32 ülke tak›m›na 420 milyon dolar da¤›tacak. 2009 y›l› sonunda gelirleri tarihi rekor k›rarak 1 milyar dolar› aflan FIFA, kupay› kazanan tak›ma 30 milyon dolar verecek. Gelirleri 7 y›lda yüzde 100 artan FIFA, turnuvaya kat›lan her tak›ma ise haz›rl›klar›n› finanse etmesi için 1 milyon dolar ödedi. Madalyonun öteki yüzüne gelince… “Dünya Kupas›’na ev sahipli¤i yapacak olan Güney Afrika’ya ak›n var! Bir yandan futbolseverler, bir yandan da fahifleler, Afrika’ya göç ediyor”…[9] Ayr›ca 2010’da, ço¤u erkek olmak üzere milyonlarca kiflinin futbol aflk›yla ak›n edece¤i Güney Afrika’da fahiflelere vesika verilmesi isteniyor… Güney Afrika cinayet, gasp, h›rs›zl›k ve tecavüzde dünya rekortmeni... Ülkede her gün 50 kifli öldürülüyor ve 137 kifli tecavüze u¤ruyor, her ay 50 banka ATM’si havaya uçuruluyor. Yoksulluk, açl›k ve AIDS’le k›vranan Güney Afrika, 2010 Dünya Kupas› için 1.9 milyar dolar yat›r›m yapt›… Dünya Kupas›’n›n Güney Afrika’daki yalan› da bu; böyle…
YARATTI⁄I DE⁄ER 8.32 6.72 5.12 2.24 1.6 0.8 0.8 0.25 0.25 0.12
DÜNYANIN EN PAHALI STADYUMLARI[6] ÜLKE ‹ngiltere Kanada Amerika Amerika Fransa Kanada ‹ngiltere Amerika Amerika Amerika
STAT Wembley Olimpiyat Cowboys M.S.G Stade de France Rogers Emirates Soldier Field Safeco Field Lucas Oil
MAL‹YET‹ (milyon dolar) 1.500 1.400 1.300 1.1 974 930 770 714 656 675
FIFA’NIN 6 YILLIK F‹NANSAL VER‹LER‹ (milyon dolar) [8] YIL 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009
GEL‹R 575 647 663 749 882 957 1.059
G‹DER 461 509 501 500 883 773 863
KÂR 114 138 162 249 49 184 196
2008 YILINDA TAKIMLARIN DE⁄ER‹ [10] SIRA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
L‹GLER PREMIER LEAGUE (‹NG‹LTERE) LA LIGA (‹SPANYA) SER‹ A (‹TALYA) BUNDESLIGA (‹TALYA) LIGUE 1 (FRANSA) TÜRKCEL SÜPER L‹G (TÜRK‹YE) PREMIER LIGA (RUSYA) EREDIVISIE (HOLLANDA) SÜPER LIGA (PORTEK‹Z) SUPER LEAGUE(YUNAN‹STAN)
TAKIM SAYISI 20 20 20 18 20 18 16 18 16 16
OYUNCU SAYISI 561 509 571 498 575 496 391 483 435 456
P‹YASA DE⁄ER‹ (Avro)
2.973.075.000 2.484.200.000 2.299.925.000 1.499.575.000 1.294.800.000 727.875.000 672.600.000 568.200.000 561.400.000 482.475.000
2008-2009 SEZONUNDA EN ÇOK KAZANAN TEKN‹K D‹REKTÖRLER [11] TEKN‹K D‹REKTÖR LUIZ FELIPE SCOLARI JOSE MOURINHO GUUS HIDDINK FABIO CAPELLO ALEX FERGUSON DICK ADVOCAAT JUANDE RAMOS ARSENE WENGER JURGEN KLINSMANN
ÇALIfiTIRDI⁄I TAKIM CHELSEA (ayr›ld›) INTER RUSYA ve CHELSEA ‹NG‹LTERE MANCHESTER UNITED ZENITH REAL MADRID ARSENAL BAYERN MUNIH
GEL‹R‹ (milyon Avro) 12.5 11.0 9.0 8.5 7.6 7.5 7.0 6.2 5.7
II) Spor, futbol bir “endüstri”dir! Haflmet Babao¤lu’nun, “Futbol art›k endüstriyel spor... Hatta sporu fazla... Dahas›, bizim futbolumuzda iflin endüstriyel taraf› da hâlâ bozuk, hâlâ sald›m çay›ra mevlam kay›ra,” diye betimledi¤i tabloda endüstri olur da pazar olmaz m›? FIFA’n›n (Uluslararas› Futbol Federasyonlar› Birli¤i) eski baflkanlar›ndan Joao Havalange’›n, “Burada futbol diye bir oyun var ve ben onu pazarlamaya geldim” sözünün üzerinden 35 y›l geçse de; bu deyifl bugün geçerlili¤ini fazlas›yla koruyor… Bugün dünyan›n en önemli sektörlerinden biri olan futbola sadece oyun gözüyle bakmak çocukça romantizmden baflka bir fley de¤il. Sektörde kulüplere üretici, futbolseverlereyse müflteri rolü
biçilmifl. Üstelik bu gizliden gizliye iflleyen bir plan da de¤il. Birkaç hafta önce Befliktafl Baflkan› Y›ld›r›m Demirören Divan Kurulu’nda elefltirileri yan›tlarken “Futbol ticarettir, biz de ticarette hatalar yapabiliyoruz” demiflti. Futbolun “büyüsü”, “çekicili¤i”, futbol endüstrisinin tüm unsurlar›yla birlikte taraftara (müflterilere) yeni bir rol biçiyor, bu da taraftara en çok kulüp ürünleri sat›fl›nda dayat›l›yor. Her geçen y›l biraz daha endüstrileflip ticarileflen futbol tak›mlar›n›n de¤eri, bünyelerindeki futbolcular›n bonservis de¤erleri ile ölçülüyor. Transfermarkt.de isimli sitenin verilerine göre,
ülke liglerinin toplam de¤erleri, ülkelerin futbol endüstrileri aras›ndaki fark› da ortaya koyuyor. Beklenece¤i gibi, futbolun befli¤i ‹ngiltere birinci ligi, 2.8 milyar Avro piyasa de¤eri ile ilk s›rada. ‹kinci s›radaki ‹spanya birinci liginin piyasa de¤eri 2.3 milyar Avro, üçüncü ‹talya’n›nki 2.2 milyar Avro, dördüncü Almanya’n›nki 1.9 milyar Avro. Beflinci s›radaki Frans›z birinci liginin piyasa de¤eri 1.3 milyar Avro. Bu ilk 5’i küçük farklarla Rusya ve Türkiye ligleri izliyor. Rusya’n›nkinin piyasa de¤eri 635 milyon Avro, Türkiye’nin Turkcell Süper Ligi’nin 18 tak›m›n›n piyasa de¤eri 630 milyon Avro... Böyle bak›l›nca, Türkiye’nin Avrupa’n›n ilk 7’si
aras›nda olmas›, futbol endüstrisine az buz para yat›r›lmad›¤›n› ortaya koyuyor. Ama yine de ‹ngiltere, ‹spanya, ‹talya tak›mlar›n›n yat›r›mlar›yla, y›ld›z futbolcular› ile boy ölçüflmek mümkün de¤il. Örne¤in Barselona’l› Messi’nin tek bafl›na piyasa de¤eri 80 milyon Avro ve bu tek bafl›na Befliktafl kulübünün 27 futbolcusunun de¤erinin yüzde 90’› demek. ‹niesta (60), Xavi (65), Real Madrid’li Ronaldo (75), Kaka (60), Türkiye birinci liginin birçok tak›m›n›n de¤erinin 2 kat› üstünde de¤ere sahip futbolcular... Türkiye’nin 18 tak›m›n›n piyasa de¤eri 630 milyon Avro, ama tek bafl›na bir Barselona’n›n de¤eri 514 milyon Avro...
12
1-16 TEMMUZ 2010
KÜLTÜR-SANAT
Karadeniz muhteflem do¤as› ile her insan› kendine hayran b›rakan bir co¤rafya. Geçmiflte farkl› kültürlerin mekan› olmas› elbetteki bu co¤rafyaya farkl› dillerin izini de b›rakm›flt›r. Netice itibari ile Türkçe'nin art›k yayg›n oldu¤u, birçok dilin kaybolmaya yüz tuttu¤u, birço¤unun da çok az bilindi¤i bu co¤rafyada kemençe ve tulumun nefes verdi¤i müzi¤inin de kendine has ayr› bir özgünlü¤ü ve ruhu var. Bu co¤rafyada do¤mufl ve araya sokulan ‘unutturmalara’ ra¤men ba¤r›nda biriktirdi¤i farkl› halk kültürlerinin izine düflmüfl Ayflenur Kolivar... “Sonbahar” ve “Yüre¤ine Sor” filimle-
DEVRiMCi
DEMOKRASi
rinde kullan›lan tematik görüntülere sesiyle ritmik ak›fl›s›n› katan Kolivar, iki filme s›¤mayacak kadar uzun bir yolculu¤u var. Kolivar, Do¤u Karadeniz kültürü üzerine araflt›rmalar yap›yor. Karadeniz bölgesinde farkl› uluslar›n birlikte yaflarken ürettikleri kültürün yaratt›¤› birikimlerin günümüze ulaflanlar›n› ve saklananlar›n› aray›p gün ›fl›¤›na ç›kar›yor. Geçmiflin izlerine yolculu¤unu “Benden al›nanlar› bulmak” olarak tarif eden Kolivar, hayat›n içinden hikayeler, türküler, kelimeleri toparl›yor. Tüketmek anlay›fl›na karfl›, üretmek için yürüyen Kolivar ile Karadeniz müzi¤i ve onun bu yolcu¤u üzerine konufltuk.
Karadeniz kültürünün günefle kavuflma yolculu¤u
Ayflenur Kolivar Rize Çayeli do¤umlu olan Ayflenur Kolivar, Bo¤aziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyat› bölümünden mezun oldu. Do¤u Karadeniz kültürleri ve özelde kad›n kültürü konusunda çeflitli alan çal›flmalar› yapan Kolivar, ayr›ca Do¤u Karadeniz müzikleriyle ilgili çeflitli çal›flmalarda solistlik ve vokalistlik yapm›flt›r. 1993-2000 y›llar› aras›nda Bo¤aziçi Üniversitesi Folklor Kulübünde vokalistlik ve e¤itmenlik yapan Kolivar, 1995-2000 y›llar› aras›nda Kardefl Türküler projesinde yer ald›. Kolivar müzik yolculu¤una, Karefl Türküler’in ard›ndan kuruculu¤unu üstlendi¤i ve Do¤u Karadeniz üzerine çal›flmalar yapan Grup Helesa ile devam etmektedir.
Kendi co¤rafyan›za yönelik bir araflt›rma yapma arzusu nas›l ortaya ç›kt›? Ayflenur Kolivar: Benim kendi co¤rafyamla iliflkim müzik üzerinden bafllad›. Üniversiteye geldi¤imde müzik yapmak gibi bir hayalim vard›. Bo¤aziçi Üniversitesi’ndeki kulüp ortam› bu hayalimi gerçeklefltirebilmem için uygun bir ortama sahipti. Folklor kulübü, ad› Kardefl Türküler olan, bir konser düzenliyordu. Ben de müzikle ilgilenen bir ö¤renci olarak daha okulun ilk günü folklor kulübünün masas›na gittim. Masadan Kardefl Türküler konser program›n› içeren bir broflür verdiler bana. Eve gidip broflürü açt›¤›mda hayat›mda da yeni bir sayfa aç›lm›fl oldu. Hayat›m›n yeni sayfas›nda Kürtçe, Ermenice, Azerice, Türkçe türküler yan yana kardeflçe dizilmiflti. Qumruke diye Kürtçe bir flark›n›n sözleri yaz›yordu. “Kumrum ne güzelsin... boynun ince...”Nas›l duyguland›¤›m› anlatamam. Gözümün önünde da¤lar, bay›rlar, köyler, ovalar canlan›yor... Sonra bir Ermeni halk flark›s› Sareri Hovin Mernem. En sonda bir Çerkes flark›s› vard› bar›fl için yaz›lm›fl, bar›fl isteyen annelerin dilinden. Bunlar› okuduktan sonra o kadar duyguland›m ki, ben bunlar› söylemek istiyorum, bu flark›lara ses vermek istiyorum dedim. Sanki y›llard›r söylemek istedi¤im, arzu etti¤im benden saklanm›fl ama hep istedi¤im fley buymufl gibi. Kulüp çal›flmalar›na bafllad›k. Gürcüce, Türkçe, Kürtçe flark›lar çal›flt›k. Her bir flark›da ben yeni bir dünya keflfediyordum. Benim için o kadar güzel bir duyguyduki halk türkülerini ve halk müziklerini duymak, dinlemek. Sadece kendi co¤rafyam›z›n de¤il, farkl› co¤rafyalar›n flark›lar›n› da -Farsça, ‹branice gibi- çal›flt›k. Biz sadece bu türküleri, flark›lar› seslendirmeye de¤il, anlamaya ve yaflamaya da çal›flt›k. Tüm bunlarla u¤rafl›rken annemin evde söyledi¤i benim de bildi¤im baz› türküleri etraf›mdaki arkadafllar›m›n bilmedi¤ini fark ettim. Çevremdeki Kürt arkadafllar›m›n kendi kültürleri ile ilgili yapt›klar› araflt›rma ve çal›flmalar› da gördükçe kendi kültürümüze dair birçok soru oluflmaya bafllad› kafamda. Sonra annemden bafllad›m, teyzemden, köydeki yafll›lardan... Onlarla sohbet ediyor, hayat›n içinden hikayeler, türküler, kelimeler toparlamaya çal›fl›yordum geçmifle ve bugüne ait. Yaylada yaflam nas›ld›, peyniri nas›l yaparlard›, bu sar› otun ad› neydi, inekleri nazardan korumak için ne yapmal›yd›, çaydan önce ne ekilirdi, dü¤ünler nas›l olurdu gibi sorularla daha çok gündelik hayata dair sohbetler yapard›k. Çok fley ö¤rendim ve çok mutlu oldum. Ben bu ifli çok sevdim, bu soru sorma iflini! Ondan sonra imkanlar›m do¤rultusunda her yaz Karadeniz'e gidip da¤ bay›r gezerek, çeflitli köylere giderek; insanlarla sohbetler edip, mahrum b›rak›ld›¤›m, bende zaten olmas› gereken bilgileri toplamaya, eksik olan yan›m› tamamlamaya çal›flt›m. Asl›nda o yüzden buna araflt›rmac›l›k dememek gerek belki de, zaten bana ait olmas› gereken ama mahrum kald›¤›m bilgilerdi bunlar. O co¤rafyan›n insan› olarak bu kültürel birikime zaten sahip olmal›yd›m. Asl›nda yapt›¤›m araflt›rmalar› kendime do¤ru, kendimi tamamlamaya do¤ru bir yolculuk olarak görüyorum. Olabildi¤ince edindi¤im bilgileri gerek sanatsal üretimlerimde, gerekse de akademik üretimlerimde insanlarla paylaflmaya çal›flt›m. Elimden geleni yapmaya çal›fl›yorum. Umar›m ilerleyen zamanlarda araflt›rmalar›m› daha da derinlefltirebilirim. Karadeniz insan› için müzik yaflam içinde nas›l bir yere sahiptir? Asl›nda geleneksel-köy yaflam›n›n a¤›rl›kta oldu¤u tüm co¤rafyalarda, müzik çok önemli bir yere sahip. Kentte de çok önemli bir yere sahip elbette ama köyde dinleyicilerin müzikle kurdu¤u iliflki ile kenttekilerin kurdu¤u iliflki aras›nda cid-
flark›lar›n insanlar›n kendi ürettikleri kültürün yerini almas›, insanlar›n üretkenlikten edilgen bir tüketicili¤e kaymas›. Kültürel aktar›m mekanizmalar›nda da ciddi bir sorun görüyorum. Bugün yörede yaflayan bir sürü genç kad›n annesiyle oturup türkü söylememifl, annesini, teyzesini hiç dinlememifl. O sadece televizyondan, radyodan dinlemifl, bilgisayar›ndan dinlemifl müzi¤ini... Dolay›s›yla gençlerin türkü söyleme tarzlar›nda yüzlerce y›l içerisinde oluflmufl kültürel karakteristikler bir tarafa at›lm›fl, pop tarz› bask›n hale gelmifl durumda. Bu kültürü üretmesi beklenen insanlar ‹stanbul’da imal edilen Karadeniz kültürünün tüketicisi, pazar› haline gelmifller. Bu durum karfl›s›nda insanlar›n rahats›zl›¤› söz konusu mu peki? Bu anlamda gözlemlemleriniz nedir?
di farkl›l›klar var. fiöyle ki, biz kentte müzi¤i sadece tüketiyoruz. Yani bize müzisyenler taraf›ndan-bunlar e¤itimleri, yetenekleri ile di¤erlerinden, ço¤unluktan ayr›lan, müzik yapma ayr›cal›¤›n› elinde tutan dar bir kesimini oluflturuyor- bir tak›m müzikler sunuluyor ve biz de sunulan› dinliyoruz, alk›fll›yoruz. Ya da birileri dans ediyor ve biz seyrediyoruz. Geleneksel yaflamda dans ve müzik gündelik hayat›n o kadar içinde ki, insanlar duygular›n›, düflüncelerini farkl› dans ve müzik formlar›yla kendilerince
yor. Diyelim ki bir adam bir k›z› çok seviyor, lakin ailesi vermiyor, bafll›yor anlatmaya: “Toplanun arkadafllar anlatayum derdimi, çok sevdim alamadum bu keder yakar beni” böyle oturup anlat›yor. Yaz›l› kültürün olmad›¤› toplumlarda bu tarz formlar, hem kiflisel tarihimiz aç›s›ndan, hem de toplumsal haf›za için çok önemli bir yere sahip. Tabii yaz›l› kültürün ve modern kitle iletiflim araçlar›n›n geliflmesi ile eski önemini yitirmifl bir form, destan formu.
Hayat›m›n yeni sayfas›nda Kürtçe, Ermenice, Azerice, Türkçe türküler yan yana, kardeflçe dizilmiflti. Qumruke diye Kürtçe bir flark›n›n sözleri yaz›yordu. “Kumrum ne güzelsin... boynun ince...” Nas›l duyguland›¤›m› anlatamam. Gözümün önünde da¤lar, bay›rlar, köyler, ovalar canlan›yor... Sonra bir Ermeni halk flark›s› Sareri Hovin Mernem. En sonda bir Çerkes flark›s› vard› bar›fl için yaz›lm›fl, bar›fl isteyen annelerin dilinden. Bunlar› okuduktan sonra o kadar duyguland›m ki, iflten ben bunlar› söylemek istiyorum, bu flark›lara ses vermek istiyorum dedim.
ifade ediyorlar. Özellikle Karadeniz bölgesi için söyleyebilirim ki herkes biraz müzisyen, herkes biraz dansç›... Herkesin kendi hikayesini anlatt›¤› destanlar› var mesela. Bugün pek s›k rastlanm›yor ama... Orada müzik geleneksel yaflam›n içerisinde bir dil gibi. Destanlarda insanlar neler anlatm›fllar? Dengbejlerin anlatt›¤› hikayelere benziyor bizim destanlar›m›z. Destanlarda insanlar bafllar›ndan geçen olaylar› anlat›-
Karadeniz müzi¤inin bugünkü durumunu nas›l tarif ediyorsunuz? Karadeniz müzi¤i denince büyük bir kitlenin akl›na ‹smail Türüt gibi isimler geliyor! Asl›nda bu insanlar›n yapt›¤› müzik de Karadeniz müzi¤i. As›l s›k›nt› Karadeniz müzi¤inin sadece bunlardan ibaret görülmesi. Karadeniz müzi¤inin içerisindeki farkl› kültürleri, çok dillili¤i ulusal düzeyde ancak 1990'larda paylaflabildik insanlarla. ‹nsanlar bunlar› hiç bilmiyorlard›, bir
sürü Karadenizli bile... Ne kadar k›zsakda, 'kapitalizm, müzik piyasas›' desek de, biz bu bilgilere yine bunlar sayesinde ulaflt›k. Tabii yine ayn› müzik piyasas› yöredeki müzikal üretimi çok ciddi oranda baltal›yor. fiöyleki, siz Karadeniz müzi¤i albümü ç›kart›yorsunuz. Köydeki insanlar için müzik gündelik hayat›n sürekli üretilen bir parças›. Siz onu kaydedip sundu¤unuzda müzi¤in kendi içindeki özgün dinamikleri kaybolmaya bafll›yor. Mesala geleneksel melodiler do¤al ortam›nda do¤açlamaya çok
Karadeniz müzi¤inin içerisindeki farkl› kültürleri, çok dillili¤i ulusal düzeyde ancak 1990'larda paylaflabildik insanlarla. ‹nsanlar bunlar› hiç bilmiyorlard›, bir sürü Karadenizli bile... Ne kadar k›zsakda, 'kapitalizm, müzik piyasas›' desek de, biz bu bilgilere yine bunlar sayesinde ulaflt›k. Tabii yine ayn› müzik piyasas› yöredeki müzikal üretimi çok ciddi oranda baltal›yor. fiöyleki, siz Karadeniz müzi¤i albümü ç›kart›yorsunuz. Köydeki insanlar için müzik gündelik hayat›n sürekli üretilen bir parças›. Siz onu kaydedip sundu¤unuzda müzi¤in kendi içindeki özgün dinamikleri kaybolmaya bafll›yor.
aç›kt›r, kifli o anki ruh haline göre yorumlar türküyü. Fakat siz bunu albümde söyledi¤inizde insanlar onu sadece o flekilde dinler, ö¤renir. ‹MÇ yörede hakim de¤ilken, insanlar sürekli üretiyordu. fiimdi bir tür ba¤›ml›l›k iliflkisi var. Örne¤in yak›n zamanlardaki derleme çal›flmalar›mda kendi türkülerini söylemelerini istedi¤im insanlar bana Kaz›m Koyuncu'nun, Volkan Konak’›n söyledi¤i türküleri söylemek istediler. Popüler müzi¤in insanlar›n kula¤›nda yer etmesi gayet do¤al. Burada do¤al olmayan bu
Ciddi bir rahats›zl›k duyduklar›n› düflünmekle beraber bunu bilinçli bir tepkiye, bir kültür politikas›na dönüfltürme yolunda ad›mlar›n çok s›n›rl› kald›¤›n› ya da daha bafllang›ç aflamas›nda oldu¤unu söyleyebilirim. Burada rahats›zl›k noktas›n› iyi anlamak gerekir. Bir kültürün çeflitlenmesi, de¤iflmesi gayet do¤ald›r ve kaç›n›lmazd›r. ‹nsanlar›n kendi kültürlerini sürdürebilecekleri biçimde yeniden tan›mlamalar› elefltirilmesi de¤il desteklenmesi gereken bir süreçtir. Burada rahats›zl›k yaratan nokta kültürün flekillendirilmesindeki insiyatifin kimin elinde oldu¤u, kültürün nas›l de¤iflti¤idir. Son süreçte tabii insanlar›n kendi kültürlerine olan yaklafl›m›nda kimi de¤iflimler de oluflmaya bafllad›. Sizce nas›l bir de¤iflim yaflan›yor? Bu de¤iflim sadece Karadeniz'e has bir fley de¤il. Türkiye'de yöresel kültürlerle kurulan iliflkiler de¤ifliyor. ‹nsanlar için geleneksel kültür art›k çok daha farkl› fleyler ifade ediyor. Özellikle belli bir kuflak için. Asl›nda bunlar bir yan›yla kimlikle ilgili tart›flmalar. Mesala bir dönem ‹stanbul’da kemençe ve tulum çalan genç birilerini bulmak çok zordu. Oysa flimdi birçok kemençe ve tulum kursu var. Büyük kentlere göç etmifl ailelerin çocuklar› kemençe ve tulum ö¤renmek istiyor. Bu enstrumanlar onlar için önemli. Kendi dünyalar›yla örtüflen bir yan buldular o müzi¤in içerisinde genç kuflaklar. Bu da kentteki Karadenizlilerin kimlik tart›flmalar› aç›s›ndan çok önemli tabii... Siz ayn› zamanda Helesa müzik grubunu kurdunuz ve orada çal›flmalar yürütüyorsunuz. Bölgede insanlar›n müzi¤i tüketmeye bafllamas›yla ilgili, siz buradaki tüketimi önlemek, geçmiflteki üretimin yeniden ortaya ç›kmas›na katk›da bulunmak için neler yap›yorsunuz ve yapmay› düflünüyorsunuz? Helesa bir e¤itim araflt›rma projesi olarak alan çal›flmalar›yla bafllad›. Daha sonra müzik icra çal›flmalar› yürüttük. Son y›llarda farkl› bir alan araflt›rmas› modeli gelifltirmeye çal›fl›yoruz. Grupça belirledi¤imiz bir yöreye gidip insanlar›n gündelik hayatlar›na kat›lmaya çal›fl›yoruz. Örne¤in yerel bir festivale kat›ld›¤›m›zda sadece sahneye ç›kmak yerine gidip önce oran›n yerel müzisyenleri ile çal›flmalar yapt›k. Karfl›l›kl› bir bilgi al›flveriflinde bulunmaya çal›flt›k. Köyden bir kad›n arkadafl›m›z bizimle birlikte solist olarak sahneye ç›kt›. Köyün akordiyoncusu bizimle birlikte çald›. Bu çal›flma bizim için çok de¤erliydi. Bizim ‘otantiklik’ gibi bir kayg›m›z yok. Yapt›¤›m›z çal›flmalarda kültürü bir bütün olarak anlamaya çal›fl›yoruz. Bir türküyü sahnede icra ederken esas olarak o kültürü yaflayan insanlar›n o türküyü söylerken neler hissetti¤ini anlamaya ve anlatmaya çal›fl›yoruz.
DEMOKRASi
GÜNCEL
1-16 TEMMUZ 2010
13
UFUK Ç‹ZG‹S‹ BAKIfi CAN
Maoist karargahlar ›s›n›yor mu?
DEVRiMCi
Ortado¤u ve politik atmosfer Dünya siyasetinin kalbi durumunda olan Ortado¤u'da, güncel geliflmelerin h›z› bafl döndürücü bir tempoda seyretmektedir. Emperyalist güç odaklar› aras›ndaki hegemonya savafllar›n›n, kilit önemdeki cografyas› olan Ortado¤u'daki ekonomi-politik hareketlenmeleri do¤ru anlamak, ülke siyasetini do¤ru kavrama ad›na da önemlidir. Bugün için iç siyasette öne ç›kan tart›flma bafll›klar›na bak›ld›¤›nda, yap›lan tart›flmalarda Ortado¤u merkezli d›fl siyasette yaflanan hareketlili¤in etkisi esasl› bir biçimde kendisini hissettirmektedir. Özellikle ‘eksen kaymas›’ kapsam›nda yap›lan yorumlar buradan kalk›nmaktad›r.
Dünya emperyalist politikalar›, yaflanan 2008 krizinden sonra genel bir birleflme e¤ilimine girmifl ve taraflar›n iflbirli¤ine dayal› tarif edilmifl bir çerçeve ilan edilmiflti. Dünya jandarmal›¤›n› elden b›rakmak istemeyen ABD, Bush sonras› Obama ile özde ayn› kalmak koflulu ile biçimde farkl›laflan bir e¤ilime do¤ru yelken açm›flt›. Bush döneminin "hard pover" (sert güç) uygulamalar›, Obama ile "soft pover" (yumuflak güç) uygulamalar›na yerini b›rakm›flt›. ABD dünyan›n birçok parças›nda rekabet halinde oldu¤u di¤er emperyalist güçlere (AB, Rusya ve Çin'e) belli alanlarda ve belli konularda iflbirli¤i halinde ortak hareket etmeyi, dünya emperyalist sisteminin gelece¤i aç›s›ndan gerekli oldu¤unu vaaz etmeye bafllam›flt›. ‹slam dünyas›na "öcü" gibi bakmamak gerekti¤ini anlat›p zeytin dal› uzatm›flt›. K›sacas› diplomasi trafi¤inin, karfl›l›kl› görüflmelerin, uluslararas› hukuk ve bu hukuk dahilinde yarat›lan kurumlar›n üzerinden sorunlar›n ele al›n›p çözüme kavuflturulmas› gerekti¤i öne ç›kart›lm›flt›. Görüntüde bu flekilde yans›yan yönelimin özünde yatan ise, ABD'nin kald›rmakta zorland›¤› ve ç›kmaza girdi¤i (Irak, Afganistan iflgalleri baflta olmak üzere) konularda destek bulmak ve di¤er güçleri kendi ihtiyaçlar› kapsam›nda harekete geçirme derdiydi. Lakin Obama ile bafllayan bu taktiksel serüven, çok k›sa sürede gerçek kimli¤ini teflhir etmifltir. fiark›lar›n› (siz ç›karlar› olarak anlay›n) savafl›n de¤il de bar›fl›n diliyle söylemek istediklerine dünya halklar›n› inand›rmaya çal›flan bu emperyalist koronun detone söylemleri, gerçe¤in ayan beyan ortaya ç›kmas›na yetmifltir.
Emperyalizmden Ba¤›ms›z D›fl Politika Ham Hayaldir Bu süreçte, ABD'nin aç›ktan misyon biçti¤i Türk hakim s›n›flar› da efendilerinin tutturdu¤u bu yoldan giderek, Ahmet Davuto¤lu'nun "stratejik derinlik" vizyonuyla gündemlefltirdi¤i "komflularla s›f›r sorun", "aktif d›fl politika" benzeri söylemler ile yeni dönemin modas›na uyarak bu korodaki yerini alm›flt›r. Bu konsepti, Türk hakim s›n›flar›n›n kendi öz gücüne dayand›rmak, ülkenin kendi iç dinamiklerine yasland›¤›n› söylemek gerçek d›fl› olacakt›r. Ekonomik, siyasi, askeri, kültürel vb. birçok temel konuda ABD'ye ba¤›ml› bir mekanizman›n; özellikle bugün, dünya siyasetinin merkezinde bulunan Ortado¤u'da ba¤›ms›z ifl yapabilece¤ini düflünmek, emperyalizm olgusunu net olarak idrak edememenin do¤al sonuçlar›d›r. Bu bak›mdan Türk hakim s›n›flar›n›n Ortado¤u, Balkanlar ve Kafkaslar cephesinden ördü¤ü politikan›n ipli¤i ABD taraf›ndan dokunmaktad›r. Büyük Ortado¤u Projesi kapsam›nda Türk kimli¤i
ile Orta Asya Türki cumhuriyetlerini, müslüman kimli¤i ile Arap ve müslüman dünyas›n› etkisi alt›na almas› gereken TC devleti, ‹srail'in Mavi Marmara adl› gemiye sald›r›p 9 Türk'ü katletmesi hadisesini, ciddi bir avantaja çevirmifl durumda. ‹srail'in Gazze'de uygulamaya soktu¤u insanl›k d›fl› ambargo, genel olarak dünya halklar›n›n özelde ise bölge halklar›n›n ciddi bir tepkisine hedef olmufl. Do¤al olarak bu ambargoyu kald›rmaya dönük her hareket, ciddi bir sempati ile karfl›laflmaktad›r. Ve bir o kadar da ‹srail'in tepkisine mazhar olmaktad›r. Ne oldu da ABD'nin bölgedeki iki ileri karakolu olan TC ve ‹srail karfl› karfl›ya geldi. Bu süreç dan›fl›kl› dövüfl tarz›nda m› kurguland›, yoksa iki müttefik aras›nda var olan çeliflkilerin, dönem dönem saman alevi misali yan›p sönmesine denk düflen tarzda m› cereyan etti? TC'nin ‹ran ve Suriye ile iliflkilerinin geliflmesi, esas olarak ABD'nin iradesi d›fl›nda olan geliflmeler de¤ildir. ABD, bölgede kendi hegemonik iliflkiler kapsam› içine alamad›¤› ‹ran ve Suriye'nin TC ile iliflkilenmesine s›cak bakmaktad›r. ‹ran ve Suriye'nin, kendisine ba¤l› bir TC ile ekonomik, siyasi, diplomatik iliflki gelifltirmesini kendi ç›karlar› için uygun bulmaktad›r. ‹liflkiler ne derece büyür ve ciddi bir aflamaya gelirse, ABD'nin politikalar› kapsam›nda hereket halinde olan bir TC'nin; bu politikalar› ad› geçen ülkeler üzerinde uygulamas›n›n etkisi o derece büyük ve ciddi olur. Hangi devlet ekonomiden siyasete, diplomasiden askeri iliflkilere kadar temas halinde bulunmad›¤› bir devletin söylemlerini, önerilerini ciddiye al›r? Bu kapsamda Mavi Marmara olay›n›n yaflanmas›na sebebiyet veren; ya ‹srail'in bu politikaya duydu¤u hoflnutsuzluk ya da bu olay üzerinden TC'nin, baflta ad› geçen ülkeler olmak üzere di¤er tüm Müslüman ve Arap Ortado¤u devletlerine ve bu devletlerin kamuoyuna ABD ve ‹srail düflman› olarak lanse edilip yan›lt›lmas›d›r. Di¤er taraftan TC'nin bölgede giderek artan etkisine ‹srail'in tepkiselli¤ini es geçmemek gerekir. Bölgesel ç›karlar çat›flmaya bafllad›¤›nda, dostlu¤un çok rahat, düflmanl›¤a dönüfltü¤ünü tarihten oldu¤u kadar bugünden de ö¤renmek mümkündür. Ayn› fley TC ile ‹ran aras›nda da yaflam bulmaktad›r. ABD TC, ‹srail, Kürt Federe Devleti ve Merkezi Irak devleti üzerinden Rusya ve ‹ran'a karfl› bir cephe örerken; ‹ran ise M›s›r'da Müslüman Kardefller, Filistin'de Hamas, Lübnan'da ise Hizbullah üzerinden kendi cephesini örmeye çal›flmaktad›r. AKP üzerinden TC'nin ‹ran'›n nüfuz alanlar›nda giderek etkisini art›rmas›, ‹ran için kabul edilebilecek bir fley de¤ildir. Çünkü ‹ran bugün için TC'yi güvenilir bulmamaktad›r. ‹srail ile yaflanan durumdan kendisi için pay ç›karma derdindedir. Çünkü ABD ve ‹srail'in kendisine dönük bir iflgali planlad›¤›n› çok iyi bilmektedir. Öte yandan ‹ran, Mavi Marmara ola-
y› üzerinden ciddi bir koz elde etmifltir. ‹srail'in uluslararas› sularda sivillere dönük katliam›n› "‹srail gibi nükleer silahlara sahip olan bir devletin, hukuk tan›maz tavr› sonucu sivil insanlar katledilmifltir. BM baflta olmak üzere tüm uluslararas› kurumlar, benden ziyade bu siyonist fleytan› denetlemelidir. Benim nükleer program›m bar›flç›l amaçlar› içermektedir. Ayr›ca yan› bafl›mda böylesine sald›rgan bir devlete karfl› silahlanmam meflrudur" diyerek kullanm›flt›r. Di¤er Arap devletleri bugüne kadar ‹srail ile ‹ran'›n birbirini dengelediklerini bildikleri için bu olaya kendi canlar›n› s›kacak derecede girmek istememekteler. Yine nükleer silahlara sahip bir ‹ran'› kendileri için, t›pk› ‹srail gibi ciddi bir tehdit olarak yorumlamaktalar. Mossad baflkan›n›n ‹srail Parlamentosu’nda yapt›¤› konuflmada “ABD'ye yük oluyoruz” söylemi dikkate de¤erdir. ‹srail'in son yeni yerleflim karar›na Obama'n›n olumsuz bakt›¤›n› biliyoruz. Çünkü ABD, Ortado¤u'da belli boyutlarda seyreden bir istikrar talep etmektedir. Kendi ç›karlar› için bunun en iyisi oldu¤u düflüncesini tafl›yor olabilir. ‹srail'in kendi bafl›na buyruk tav›rlar› yer yer ABD için rahats›zl›k duyma noktalar›n› oluflturmaktad›r. Gazze'de var olan ambargonun esnetilmesi gerekti¤ini ifade etmesi bu kan›y› hakl› ç›karmaktad›r. ‹srail ise, Hamas ile temsil olunan direnifli, kendi ulusal güvenli¤i için en büyük tehditlerden biri olarak gördü¤ünden, yard›m gemilerine tavr› sert olmufl, fakat ard›ndan dünya çap›nda gösterilen karfl› reaksiyon ve ABD'den gelen bask›lar neticesinde ambargonun esnetilebilece¤ini dillendirmifltir. Ayr›ca ‹ran yard›m gemilerini yollama fikrinden, ‹srail'in "savafl sebebi sayar›m" söyleminden sonra vazgeçmifltir. ‹ran namlular›n kendisine döndü¤ünün fark›ndad›r. ‹srail'in Gürcistan'a gizlice silah sevk etti¤i, Azerbaycan'da istihbarat istasyonlar› kurdu¤u ve Suudi Arabistan'›n olas› bir sald›r›da hava koridorunu açt›¤›na dair bas›na s›zan haberler, ‹ran'›n yak›n bir zamanda iflgal edilmek istendi¤inin en somut kan›tlar›d›r. Ortado¤u'daki geliflmeler bizlere yeni görevler tan›mlamaktad›r: Ülkemizdeki mevcut s›n›f mücadelesini büyütme görevi ile Ortado¤u halklar›yla enternasyonal dayan›flma bilincini buluflturma. Ortado¤u'da yaflananlara kay›ts›z kalmak do¤ru olmayacakt›r. Çünkü bu yaflananlar hakim s›n›flar›n ayn› zamanda iç siyasetlerini de ciddi olarak etkileyecektir ki, mevcut durumda etkilemektedir. Mevcut geliflmeleri yak›ndan takip etmek olas› bir müdahalede sürece haz›rl›ks›z yakalanmamak için, ‹ran halk› ile flimdiden dayan›flma kampanyalar› üzerine yo¤unlaflmak gündemlerimiz içerisinde yer verilmesi gereken bafll›klar olmal›d›r.
Beyanlar›n sosyal pratikte karfl›l›k bulmas› bir ispatt›r. Her ispat›n ödülü, güvenilirlik karnesine yaz›lan yüksek not ya da art› puand›r. Bilimsel çizgide ›srar etmenin tutarl› do¤umu devrimci baflar›d›r. Pratik eylem baflar›s›n› stratejik çizgiye dönüfltürmek, silahl› eylemi politik askeri çizgi düzleminde süreklilefltirmek demektir. Geliflmeler sevindirici ve anlaml›d›r. Ama yeterli de¤ildir. Arkas› gelmelidir, gelmemesi için neden yoktur. Küçük baflar›lar büyük baflar›lar›n önceli, habercisi olabilirler. Fakat baflar› ilan› erken yap›lmamal›d›r. Son söz önceden de¤il, sonradan içi doldu¤unda söylenmelidir. Tekil baflar›lar sistemli çizgi zincirine oturunca söze gerek b›rakmadan kendi dilinden konuflurlar. Görece bir baflar›dan söz etmek ise, kesinlikle do¤rudur. fiartlar›n a¤›rl›¤›na karfl›n her ileri ad›m ve dura¤anl›¤a hareket ad›na vurulan her ket kendi içinde bir baflar›d›r. Baflar›n›n basit s›rlar›ndan biri; ak›l ile cesaretin birlefltirilmesi yetene¤i ve do¤ru çizgiden al›nan özgüvenle gösterilen sebat ve kararl›l›kt›r. Moral de¤erleri ve militan ruhun yüksek tutulmas› büyük bir destek ve enerji dinami¤idir. Böbürlenme ve kibir hastal›¤›na düflmeden alçak gönüllü ve mütevaz› olmak her zaman ye¤dir. Kuru flamataya ihtiyaç yoktur. Bunlar, kendine güvenin göstergesi ve gere¤idir. Henüz istenen veya gerekli olan yeteri kan›t ileri sürmemiflken, en göz kamaflt›ran parlakl›kta da olsa belli hareketler üzerinde kesin iddialarda bulunmaktan kaç›nmak gerektir. Acelecilik ve zafer sarhofllu¤una kap›lmadan emin ad›mlarla yürümenin endam› muhafaza edilmek durumundad›r. Abart›ya tenezzül etmeden ve düflman› taktik olarak küçümseme hatas›na düflmeden ciddi olmas›n› becermek elzemdir. Ciddi olmak, bir veya birkaç silahl› eylemle yetinen veya bunu her fley sanan yaklafl›mdan uzak durmakt›r. Ama silahl› eylemi küçümsemek ve kaç›nmak, devrimci ciddiyetten uzak olmaktan da öteye, sa¤ liberal reformcu tutumun daniskas›d›r. Özellikle neoliberal stratejiyi arkas›na alan sa¤ tasfiyeci cesedin hortlayarak silahl› eylem üzerinden devrimci özneyi kuflatt›¤› günümüz flartlar›nda, karfl›-devrimci sald›r›lar› gö¤üslemek üzere devrimin silahl› eylem poligonuna ç›kmak ertelenemez bir flartt›r. Tamda burada tek bir devrimci silahl› eylem bile önemlidir. Merkezi halkadan do¤um yapmak ise büsbütün de¤erlidir. Düflman›n “hayati” derecede a¤›r vurdu¤u darbesinden sonra, merkezileflme u¤rafllar›nda içten gelifltirilen tasfiyeci sald›r›y› gö¤üslemek zorunda kalmak, flartlar› daha da a¤›rlaflt›ran süreçti. Buna karfl›n merkezi görev esas›yla köklerimiz üzerinde yeflermemiz geliflme olarak kabul edilmelidir. Dahas›, merkezi halkada yetersiz de olsa ideolojik-politik manas› büyük olan gerilla sald›r›lar›ndan seslerin yükselmesi önemlidir. Bunun gibi, flehir militanlar›n›n silahl› çat›flma t›n›s›, ideolojik-politik durufl-tav›r-tutum aç›s›ndan öyledir. Kitlesel harekeler de hakeza de¤erli birikimlerdir. Devrim bugünden yar›na hemen gerçeklefltirilemez. Bir durumun de¤ifltirilmesi de öyle. Hiçbir fley istedi¤imiz anda de¤iflmez. Emek ve zamana gereklilik duyar, flartlar›n haz›rlanmas›n› ister. Her fley belli bir birikim ve planlama temelinde yürür. Gerçe¤e uygun planlama temelinde gündeme gelen her geliflme, ulafl›lmas› gereken hedeflere do¤ru tutarl› bir seyir izleyerek kendi çap›nda bu hedefleri yak›nlaflt›r›r. Dolay›s›yla, küçük de olsa gerçe¤e uygun olan geliflmeler küçümsenemez-küçümsenmemelidir. Büyük geliflmeler isteniyorsa, bunlar haz›rlanmal› ve küçükten büyü¤e do¤ru ilerleme yolu makul karfl›lanmal›d›r. Büyük ve ciddi geliflmelerin beklendi¤i atmosferde bu eylemlilikler tatminkar bulunmayabilinir. Fakat küçükde olsa bir geliflme ve geliflme dinami¤i niteli¤inin oldu¤unu teslim etmek gerekmektedir. Mevcut kadar›yla memnun edici geliflmelerden söz edilmese de, bu geliflmelerin gelece¤e çakt›¤› ›fl›k rotas›, ana yönelim hakk›nda güvenilir iflaretler vermektedir. ‹deolojik bataryan›n tayin etti¤i stratejik do¤rultu, Halk Savafl› çizgisindeki bilimsel ›srar ve Halk Savafl›’n›n gelifltirilmesindeki içten kararl›l›k, kan›tlanm›fl olan sabit güven noktalar›m›zd›r. Bu anlamda andaki zay›fl›klara tak›l›p kalmadan ileri ad›mlarla gelece¤e bak›yoruz. Mevcut pratik ve eylemleri asla abartm›yor ama önemsiyoruz. Art›k her fleyi düzledik, ak›n ak›n geliyoruz havas›nda de¤iliz ama bugün de¤ilse yar›n mutlaka gelece¤iz. Gücümüz oran›nda devrimci eylem prati¤ini gelifltirip, ne macerac›l›¤a düflerek ve ne de flartlar›n esiri olup elimizi kolumuzu ba¤lamadan ve “savafl› savaflarak ö¤renme” prensibinden hareketle, “küçük güçlerle büyük güçlere karfl› savaflma” stratejisini uygulayarak halk kitlelerini kucaklay›p kaç›n›lmaz olan geliflmeyi sa¤layaca¤›z. Bugün dünden daha iyiyiz ama iyi olmak için kat edecek yolumuz çok. Yolun bu aflamas›ndaki devrimci eylemler, yürüyece¤imiz meflakkatli uzun yolun küçük birer basama¤› durumundad›r. Bu yolda ilerlemek için, Maoistlerin ideolojik-politik-örgütsel önderli¤ine ba¤l› gerilla savafl›n›n siperlerini s›k›laflt›rmak üzere seferber olmak görevdir. Devrimci yürüyüflümüzü kenetlenmifl bilinçli ad›mlarla büyütelim. Devrim davas›na kat›l›p devrimci savafl› büyüterek; zorunluluklar dünyas›ndan özgürlükler dünyas›na do¤ru tarihsel ak›fl› h›zland›ral›m. Ça¤r›m›z, yak›n hedef olarak demokratik halk iktidar›, orta vadede kesintisiz olarak sosyalizmin inflas› ve devamen proleter kültür devrimleriyle nihai hedefimiz Komünist topluma dairdir. Savaflal›m...
14
OKUR
1-16 Temmuz 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Evet ö¤reniyoruz!.. Türkiye-Kuzey Kürdistan co¤rafyas›nda iflçi ve emekçilerin kendili¤inden gelen az da olsa içerisinde s›n›f kini tafl›yan egemen s›n›f temsilcilerine “Birlik mücadele zafer” fliar›n› birkez daha direniflleriyle kan›tlayan; coplara, biber gazlar›na, tazyikli sulara, açl›¤a, so¤u¤a karfl› koyan ve asgari de olsa haklar›n› vermifl oldu¤u mücadeleriyle kazanan iflçi s›n›f›ndan Ö⁄REN‹YORUZ. TEKEL’den, Çemen’de Tekstil iflçilerinden, demiryolu, itfaiye Amed’de tu¤la iflçilerinden ve daha bir çok alanda a盤a ç›kan iflçi direnifllerinden Ö⁄REN‹YORUZ. Entelektüel gevezelik ad› alt›nda Marksizm’in ezberlendi¤i, kitabi alfabelerin iliklere kadar ifllendi¤i, genelin co¤rafyalara yans›mas›nda reformist ak›mlar›n egemen sistem kontrolünde çil sürüsü gibi ço¤ald›¤›n› ve bu reformist ak›mlar›n sözüm ona iflçi s›n›f›na önderlik etti¤ini ve bunu
da bas›lan tonlarca bildiride, cami minaresinden vaaz veren imam misali gazete köflelerinden kitlelere yans›t›ld›¤›n›, devrim taraftarlar›n› devrimci ve komünist hareketlerden uzaklaflt›rarak, kitlelerin flahs›nda devrimci mücadeleye engel olmaya çal›flt›klar›n› Ö⁄REN‹YORUZ. Sendikal mücadele ad› alt›nda direnifl ruhuyla alanlara dolan iflçi s›n›f›n›, egemen sistem kontrolü alt›na koymaya çal›flan sar› sendikal anlay›fl›n, öz itibar› ile sendikalizm batakl›¤›na nas›l da iflçi s›n›f›n› sürüklemeye çal›flt›¤›n› Ö⁄REN‹YORUZ Kürdistan co¤rafyas›nda, s›n›f mücadelesinin iflçiler ve emekçiler aras›nda gebe kalmaya yüzünü bile dönmedi¤ini Amed’de tu¤la iflçilerinden Ö⁄REN‹YORUZ. TEKEL’de, Çemen’de ve di¤er iflçi direnifllerinde gerçek bir öncülük ve önderli¤in ne derece eksik
oldu¤unu Türkiye-Kuzey Kürdistan’daki fabrika yollar›n›n unutuldu¤unu birkez daha ÖGREN‹YORUZ. Mücadelenin kazan›m› olan yasakl› alanlar›n, direnifllerle ve ödenen bedellerle aç›l›p al›nd›¤›n›, bu alanlar›n da devrimcilere, iflçilere, emekçilere ait oldu¤unu unutup egemen s›n›f burjuva partilerinin gövde gösterisi yapmas›na engel olamad›¤›m›zdan, 1 May›s’›n bayram anlay›fl›na indirildi¤i, balon ve flekerlerlerin maniler eflli¤inde sunuldu¤unu, k›z›l bir kavga gününün reformistler, particiler, tasfiyeciler ve en korkuncu revizyonistler deste¤i ile, sar› sendikal mühürü de kullanarak devlet nazar›nda nas›l içerisinin boflalt›ld›¤›n› Ö⁄REN‹YORUZ.
Antalya’dan gazete okuru
NAZIM H‹KMET’‹ ANARKEN Hakk› Can UMUD’A SARILMAK Ça¤layan nehirlerinde, Coflkun akan derelerinde Kay›k yap›p yüzdürdü¤üm Çocuksu hayallerim kald›. Çocuklu¤um kald› mefle ormanlar›nda, Elvan elvan k›r kokulu yaylalar›nda Sar› baflakl› ekin tarlalar›nda. Topra¤›na gömemedi¤im, yüre¤imin yar›s› kald› orada. Köylerinde aflklar›m, Sevdalar›m da¤lar›n yücesinde. P›narlar›nda özlemlerim, Harmanlar›nda sohbetlerim kald›. Can dostlar›m, sevdiklerim, sevenlerim. En narin k›r çiçeklerim, Nergislerim, sümbüllerim, “asi kardelenlerim” kald›. Bozuk düzenin bizden ald›¤› Nice yi¤itlerin toprakta bedenleri kald›. Bizler “onlars›z”, onlar “bizsiz” kald›. Ama, UMUD’u asla b›rakmad›k Hep yan›m›zda, yan› bafl›m›zda. En olumsuz anda ona sar›ld›k. “Haziran’da ölmek zor” demiflti ozan. Haziran’da ölmek zor olsa da sen, ölürken de yaflayanlardans›n. Çünkü sen, bedenen ayr›ld›n aram›zdan. Yaflad›¤›n y›llarda daha yeni do¤mufl (iki veya üç yafl›nda) olmam benim aç›mdan belki de bir kay›p, ama “Ülkemde insan manzaralar›”, “Mavi gözlü dev”, flu anda ismini yazamad›¤›m onlarca eser ve onlarca fliiri okurken tan›d›m, anlat›mlardan ö¤rendim seni. Onurland›rd›¤›n bir yaflam›n k›y›s›nda sen, bedenen aram›zdan ayr›lmadan birkaç y›l öncesinden yaflama gözümü açm›fl›m, yoksullu¤un ve yoklu¤un ortas›nda Anadolu’nun güzelim bir köyünde. K›saca paylaflmak istiyorum do¤du¤um köyün güzelliklerini. Senin de özlemin olan; Anadolu’daki köyün yüre¤imde duydu¤um özlemini. Do¤du¤um köyde bafl› hiç e¤ilmez dimdiktir da¤lar›n. F›rt›nalara meydan okur zümrüt yeflili ormanlar›. Seher yeli esti¤inde, tanyeri a¤art›s›yla bafllard› kekliklerin, ard›ç kufllar›n›n, orman bülbüllerinin senfonisine efllik eden yay›k orkestras›n›n sesleri. Burcu burcu k›r çiçeklerinin, her çeflit meyveden yay›lan aroma kokular› doldururdu gö¤üsleri. Do¤du¤um köyde, eksoz duman› yoktu. Betonlaflma, demir y›¤›n› yoktu, do¤ald› do¤du¤um köy. G›dalarda hormon yoktu, her fley do¤al olurdu, insanlar›m dahi. Do¤du¤um köyde ›rmaklar, dereler ça¤lard›, p›narlar akar, hayat verirdi tüm do¤aya. Dü¤ünlerde, davul zurna ile coflard›, genç ihtiyar, kad›n-erkek tüm insanlar. Halaylar çekilir, türküler yank›lan›rd› doruklara do¤ru. Hapis hayat› yaflamazd› insanlar do¤du¤um köyde. Petekte bal yaparken ar›lar, kelebekler dolan›rd› çiçekleri. Ve yaflan›rd› en güzel flekliyle dört mevsimin tüm güzellikleri. Çaylar›nda, derelerinde bal›klar, da¤lar›nda ala geyikler-da¤ keçileri, flahinler uçuflurdu doruklarda. Sevdal›lar kol kola yayla yollar›nda. Kuzular, o¤-
laklar, koyun-keçi sürüleri yay›l›rd› otlaklar›nda. Yaflamaya “mecbur” edildi¤imiz kentlerde ise, hapis hayat› yafl›yor insanlar. Hep hormonludur tüketilen g›dalar. Saks›larda yetifltirilmeye çal›fl›l›r a¤açç›klar. Beton-demir y›¤›nlar› içinde eksozkömür duman›n› soluyor insanlar. Onun için hasretim do¤du¤um köye. Özlemi yüre¤imde yaylalar›m›n. Onun içindir ki yüzü gülmez yafll› analar›m›z›n. Dedim ya, yaflad›¤›m›z ülkede ‘yurt içinde yurtsuzluk’ yaflat›l›yor insanlara. Yar›m asr› aflk›n bir zaman önce seni “vatan haini” diye ilan edenler bugün ülkenin tüm zenginliklerini peflkefl çekiyorlar emperyalist haydutlara. Ülke hasretiyle tutuflurken yüre¤in, elli alt› y›l önce “vatan haini” diye ilan eden ve de “vatandafll›ktan ç›kar›ld›” diye “fetvalar” yay›mlayan o günkü zihniyet bugün yine iflbafl›ndad›r. Sadece baz› “dekorasyon de¤ifliklikleri” yapt›lar. “Bir gün ölürsem, beni, Anadolu’da bir köy mezarl›¤›na gömün. Uyar›na gelirse tepemde baflucumda bir ç›nar a¤ac› olsun…” diyecek kadar özlemde b›rakan ça¤d›fl› zihniyet, bugün, ülkenin insanlar›na ‘yurt içinde yurtsuzlu¤u’ reva görüyor. Do¤du¤u yerde mezar›n›n olmas›n› bile istememektedir. fiimdi yaflad›¤›m›z bu ülkede insanca yaflam› bile yasakl›yorlar. Ülkenin dört bir yan› zindanlara dönüfltürülmüfl durumda. Ölüm hücreleri oluflturuldu özlemini duydu¤un, bizim ise yaflad›¤›m›z bu güzel ülkede. Kendi ülkesinde yurtsuzluk yaflat›lanlara, do¤duklar› köylerde mezarlar› bile yasaklanmaya çal›fl›l›yor. Demem o ki, güzelim ülkeyi çeteler paylaflmaya-parsellemeye çal›fl›yor. “Mafya-emniyet-siyaset” diye bir flebeke oluflmufl. Eli kanl› katiller güruhu “kahraman olmufl.” “Türkiye sizinle gurur duyuyor.” diye amigoluk yapan flarlatan ve flakflakç›lar› da sahneye ç›kard›lar bu ülkede. Büyük ozan, Naz›m “usta”, aram›zdan ayr›l›fl›n›n 47. y›l›nda sayg›yla anarken seni, belkide bu cümleler yaz›lmamal›yd› diyenler olacak. Fakat, bu cümleler ne yakar›fl ne çaresizlik ne de umutsuzluktur. Aksine, bunlar, yaflad›¤›m›z ülkede bafllar›n› kuma gömenlerin, gören körlerin, duyan sa¤›rlar›n, konuflan dilsizlerin; kafalar›n› kumdan ç›karmalar›, gözkapaklar›n› kald›rmalar›, kulaklar›n› açmalar›n›, dillerini döndürmeleri gerekti¤ini bir kez daha hat›rlatmak gerekti¤ini vurgulamak içindir. “Bugün karamsarl›k ve umutsuzluk, düflmandan daha düflmand›r bize” diyen “Özge Fidan”›n uyar›c› sözünü bir kez daha haf›zalar› yoklayarak yan›tlamak gerekti¤indendir. Bunlar› belirtirken, onbefl-yirmi y›ll›k yak›n geçmiflte neler oldu-yafland› yaflad›¤›m›z ülkede... K›saca, birer kelimelik bafll›klar halinde yoklayal›m haf›zay›: ‹nsanlara d›flk› yediriliyordu. Köyler yak›l›p y›k›l›yordu. (Hala yak›l›p y›k›lmaya devam ediliyor) Sürgünler dayat›l›yor, iflkenceler, katliamlar, “faili meçhuller”, kay›plar, açl›k grevleri. Y›llar› geride b›rakan ölüm oruçlar› yaflan›yor. Zindanlarda, devrimci tutsaklar gaz bombalar›yla diri diri yak›l›yor, kur-
flunlananlarla, demir çubuk ve de kalaslarla katlediliyor yaflad›¤›m›z ülkede. Marafl, Çorum, Erzincan, Sivas, Lice, fi›rnak ve daha birçok yerde katliamlar yap›ld›. “Bin bir operasyonlar” yap›ld›, yap›l›yor yaflad›¤›m›z ülkede. Sen ülke d›fl›nda özlem çekerken, ülkenin insanlar› göçebe hayat› yafl›yorlar. Kendi dilleri yasak, isimleri yasak, düflünmeleri yasak ve neredeyse yaflamak yasak! Kifliliksiz, kimliksiz insan “müsvetteleri” yaratmak u¤rafl›ndalar, özlemiyle yand›¤›n bu güzel ülkede. Bir yandan da utanmazca yalanlar söyleyerek halklar› uyutmaya çal›fl›yor yasakç› ve katliamc› düzen sahipleri. Haf›zalar›n yok edilmesine yönelik yap›lan tüm u¤rafl ve her türlü yalan ve demagojiye karfl› uyan›k olmak, uyar›c› olmak, uyand›rmak gibi görev ve sorumluluklar›m›z›n bilincine varmam›z gerekiyor. “Bananeci” anlay›flla hareket edilirse, katliamc› sistemin daha çok katliam ve k›y›mlar›na seyirci kalm›fl olaca¤›z. Böylesi bir seyirci toplumu gün gelir seyir ederken, bu kez kendisi seyir edilir duruma düflmüfl olur. Tam da Nazi Almanya’s›nda katliamlara seyirci kalan papaz›n durumuna düflmüfl olunur. De¤erlerimizi yeterince sahiplenememekteyiz. Bugün burjuvazi bir çok de¤erimizi as›l özünden soyundurarak tüketmeye yönelik çaba sarf ederken neden kendi de¤erlerimize sahip ç›km›yoruz? Öyle bir soruyu dahi kendi kendimize soram›yoruz. Soramad›¤›m›z için de burjuvazi bu güzel de¤erlerin içini boflaltarak “sahiplenmeye” yöneliyor. Örne¤in CHE’nin romantizmi, Denizlerin “hümanizmi”, “büyük Türk flairi Naz›m Hikmet” gibi söylemlerle bu de¤erleri düzeniçilefltirerek yok edilmeleri için yo¤un çal›flma-çaba içerisindedirler. ‹flte, haf›zalar›n yoklanmas›, de¤erlerin sahiplenilmesi, sorumluluk bilinci tam da bu noktada büyük önem arz etmektedir. Bir baflka örnek de bugün çeflitli kesimlerin kullanmaya bafllad›klar› slogan ve fliarlard›r. Bunlar ayr› bir yaz›n›n konusu olaca¤›ndan, flimdilik sadece vurgu yaparak geçiyorum. Naz›m Hikmet Ran’› sayg›yla anarken, yüre¤imiz ve bilincimizle, unutmad›k, unutturmayaca¤›z! Bu vesileyle de Ahmet Arifleri, Orhan Kemalleri ve daha nicelerini bir kez daha unutmad›¤›m›z› ifade etmek istiyorum. Umar›m ki, bu gibi hat›rlatmalara gerek kalmadan her birey üzerine düflen sorumluluk bilinciyle hareket eder… Naz›m halklar›n flairidir, komprador düzen sahiplerinin de¤il...
Vartinik’in asi rüzgar›n› Besta’ya tafl›yan H›d›r Coflkun’un an›s›na Okulun ilk y›llar›n› hat›rl›yorum flimdi, haf›zam› fazla zorlamadan. Henüz çocukluk y›llar›yd›. Gördü¤ümüz her fleye sar›l›yorduk, çünkü hiç bir fley bize yabanc› gelmiyordu. Hayat tan›mlanmas› gereken birçok fleyle yüklüydü. Anlaflabildi¤imiz birkaç insan vard› sadece çevremizde. Çünkü konuflanlar yabanc›yd›. Dilleri, kokular›, kültürleri ve her fleyleri ile bize uzakt›lar. Bizler kendi dünyam›z›n gerçekli¤i ve sadeli¤iyle at›l›yorduk hayat denizine. Dilimiz Kürtçe-Zazacayd›. Ve okulun alay konusuyduk. Önce kimlik denilen ve üzerinde koca harflerle TC yaz›lan k⤛t parças›, sonra dilleri “resmi dillimiz Türkçedir’’ fliar›yla ve buna paralel olarak kültürleriyle girdiler hayat›m›za. Parçalad›lar, böldüler ve uzaklaflt›rmaya bafllad›lar bizi birbirimizden. Çocuk safl›¤›yla biniyorduk her gemiye. Ve kendimize geldi¤imizde sahilden bir hayli uzaklaflm›flt›k. Kendi gemimizi yap›p büyük bir h›zla tekrar döndük sahile. Sahile döndü¤ümüzde liseye henüz yeni bafll›yordum. …H›zla merdivenlerden ç›k›p s›n›f›n kap›s›n› çald›m. Okulun ilk günü oldu¤undan tan›m›yordum kimseyi. S›n›ftan, içeri girdi¤imde arka s›ralarda kumral saçl›, aç›k yeflil gözlü bir arkadafl›n yan›na oturdum. Çünkü tek bofl yer oras›yd›. …Hat›rl›yorsun de¤il mi can›m yoldafl›m. Serüvenimizin bafllang›ç noktas›yd› oras›. O s›n›f, dört y›l paylaflt›¤›m›z s›ra, insan› hapfl›rtan tebeflir tozu ve Mazgirt da¤lar›n›n, Kertlerin görkemli duruflu ve biz. Her fley kendi ahengiyle ak›yor, de¤ifliyor ve sürekli de¤ifliyordu. Ve de¤iflimin önüne geçme, onu peflimize takma ve dalgalar halinde amac› kovalama serüveniydi bizimki. Sohbetlerimizin neredeyse tamam›n› gerilla öyküleri-yaflamlar› oluflturuyordu. Acaba biz de baflkalar›n›n sohbetlerine konuk olan o yaflama dâhil olabilir miyiz bir gün diye iç geçiriyorduk seninle. Düfllerimiz duru bir ›rmak gibiydi. Bazen durgunlafl›p menderesler çizerek ak›yor, bazen de yüksek bir kayadan tüm durulu¤uyla sal›yordu kendini afla¤›ya. Yani düfllerimizin itici gücü gerçekli¤in ta kendisiydi. Ve bizim düfllerimiz gücünü o ›rma¤›n kayna¤›ndan al›yordu. fiimdi ise yaflad›¤›m›z an›lar canlan›yor haf›zamda ve ben o an›lar›n deryas›nda rotas›n› kaybetmifl bir gemi gibi yar›fl›yorum zamanla. Öyle ki canlanan her an›, yüre¤imdeki turna kufllar›n› uçuruyor gö¤ün mavi sonsuzlu¤una do¤ru. Yakalad›¤›m ilk turna kuflundan dinledi¤im bir an›m›z› anlatmak istiyorum sana. … Kar ya¤›fl› yavafllam›flt›. Do¤a yeni bir dönüflümü döllüyordu kendi rahminde. Ve biz s›rt›n› da¤ yamac›na yaslam›fl patikadan yukar›ya do¤ru t›rman›yorduk. Sen taban› düz bir ayakkab› giydi¤inden, hemen her ad›m›nda sa¤a sola savruluyor ve bazen de dengeni kaybedip beline kadar kara gömülüyordun. Buna ra¤men öne geçip patikay› buluyor, kar› yara yara bize 盤›r aç›yordun. Az sonra av yerindeydik. Geyikler ma¤aran›n önüne ç›km›fl bize nispet yaparcas›na oyun oynuyorlard›. Üstten ma¤araya yaklaflarak bir tanesini vurmufltuk. Fakat vurdu¤umuz geyik yuvarlan›p kayal›¤›n en sarp yerinde durmufltu. Hem sarp ve hem de buzla kapl›yd› kaya. Geyi¤i nas›l oradan alaca¤›m›z noktas›nda tart›flmaya bafllarken, sen hemen montunu ç›kar›p bir ç›rp›da afla¤›ya indin ve ayn› h›zla geyi¤i s›rt›na al›p yukar› ç›kt›n. Hepimiz flaflk›n flaflk›n sana bak›yorduk. Sen bunu fark etmifl ve bize “Ben bu co¤rafyan›n çocu¤uyum, Vartik’in korkunç 盤lar›yla bo¤uflmuflum ben’’ demifltin. fiimdi an›larla bafllayan dakikalar beni seninle ayr›ld›¤›m son noktaya getirdi. Sen Ulusal Hareket saflar›na, ben ise Maoist Parti saflar›na kat›ld›m. Ayr›m noktam›z buras›yd›. Ama her ayr›l›k kendi içinde bir birli¤i bar›nd›r›r ve ayr›ca o hangi birliktir ki, kendi içinde çeliflki bar›nd›rmas›n. Ayr› kalelerden ayn› hedefi döven birer mevziydik seninle. ‹flte birli¤imizin yükseldi¤i ana temel buras›yd› can›m yoldafl›m. Güçlü çat›flmalardan do¤an birliklerin y›k›lmas› zordur. Hep seninle gerillada görüflece¤imiz günleri, eylem birlikteliklerini ve ‘yaflas›n devrimci dayan›flma’ fliar›yla düflman›n mevzilerini nas›l bertaraf edece¤imizi düflünüyordum. Güzel fleyler
yapacakt›k seninle gelecek güzel günler için. Ne var ki, savafl›n yasas› benden önce seni sürdü namluya. Bafl e¤medin zalimin zulmüne. Ve ben bafl e¤meden nas›l flehit düfltü¤ünü gazeteden ö¤rendim. Resminin alt›nda dört yoldafl›nla birlikte Besta’da flehit düfltü¤ün yaz›l›yd›. O anki duygular›m› ifade etmede o kadar zorlan›yorum ki, kalemimin k⤛t üzerinde çizdi¤i kavisler yavafllad›kça yavafll›yor. fiehit düfltü¤ünü ilk okudu¤um anda bedenimle beynim aras›nda ciddi bir uyumsuzluk hissetim. Beynim vücudum üzerindeki iktidar›n› kaybetmeye bafllam›flt›. Ellerim titriyor, bo¤az›m dü¤ümleniyor ve korkunç bir ac› gö¤süme saplan›yordu durmadan. Sonra da Munzur’un doruklar›ndan durufluyla insan› k›skand›ran heybetli kayal›klar› izledim, damarlar›mda akan kan›n sesini dinledim k›sa bir süre. Ve bir kez daha gurur duydum seninle. Çünkü sen mücadele etmeden bir hak elde edilemeyece¤ini bilince ç›karm›fl ve sistemin zebanilerine karfl› savafl açmadan bir sonuca ulafl›lamayaca¤›n› anlam›fl ve bu u¤urda s›ran› kimseye vermeden gö¤sünü gere gere yürümüfltün ölümün üzerine. Gurur duymakla birlikte üzülmedi¤imi de söyleyemem. Seni bir daha görememenin ve sesini bir daha duyamaman›n ac›s› gö¤üs kafesimi parçalarcas›na s›k›flt›r›yor. Ama beslendi¤imiz toprak ve bizi h›nca h›nç döven çekiç, örsün üzerine ak›tt› bütün ac›lar›m›z›. Ve öyle bir kal›ba soktu ki bizi ac›lar› en derinden yaflay›p en güçlü bilincimizle hükmettik ona. Önce ateflte yand›k gerilla olma gerçe¤iyle. Y›¤›nla insan toplanm›flt› ateflin etraf›na. Kimileri geri dönüyor, kimileri atefle atlayanlar› izliyor umars›zca ve kimileri de atlar atlamaz hemen geri kaç›yorlard›. Ve ateflte sonuna kadar yanmaya cüret edenler çeliklefltiler ve flehitlerinin yeni ard›llar›n›-sembollerini oluflturdular. Sana gelince can›m yoldafl›m; senin silah›nda yere düflmeden kap›ld› ard›llar›n taraf›ndan. Çünkü kavgan›n töresi bu. Anlayaca¤›n diyalektik kendi yasas›n› iflletiyor hiç gecikmeden. Ben ise Munzur’un doruklar›nda silah›m›n gölgesine yaslanm›fl senin y›ld›zlara çizdi¤im portrenle konufluyorum. Yine her zamanki gibi sigara içiflime k›z›yorsun. Ve sonra bedenine saplanan s›cak metallerin a¤›r kokusunu anlat›yorsun bana. Öfkeleniyorum, kafllar›m çat›l›yor ve ci¤erlerim gö¤üs kafesimi dövüyor dalgan›n kendi k›y›lar›n› dövmesi gibi. Yüre¤imden gelen bir ses bütün bedenimi atefle veriyor. Nas›l dayans›n bu yürek, nas›l k›rbaçlamas›n duygular›m göz p›narlar›m›. fiimdi namluya sürülmüfl s›ras›n› bekleyen bir mermi gibiyim. Ve teti¤e bas›ld›¤›nda ilk iflim, o devin kafas›n› bedeninden ay›rmak olacak. Sonra m›? Bekle beni yoldafl›m, sorulmas› gereken hesaplar›n son perdesini de oynad›ktan ve senin bedenine ac› veren o metal parçalar›n› o lanet devin gö¤süne saplad›ktan hemen sonra yan› bafl›nda y›ld›zlaflaca¤›m. B›kmadan günlerce sohbet edece¤iz. Tek çeliflkimiz bulutlarla olacak. Çünkü onlar önümüzde durdukça biz izleyemeyece¤iz yeryüzünde namluya sürülen yeni mermileri. Savaflaca¤›z o bulutlarla ‘yaflas›n devrimci dayan›flma’ ruhuyla. Seni (H›d›r Coflkun) ve yan› bafl›nda Besta’da flehit düflen 4 yoldafl›n› sayg›yla an›yor ve yine mücadeleniz önünde bütün benli¤imle e¤iliyorum can›m yoldafl›m.
Hangi ölümdür insan› sonsuza dek yaflatan Iss›zl›k neyin ifadesidir insan›n düflünde Dünyan›n kaç yerinde, Islak patikalar› aç kar›nla ad›mlayanlar var Renkler her yerde ayn› m›d›r acaba? Coflkun ›rmaklar› anlatm›fl bir flair Okyanusa döküldü¤ü yerde bitiyor muydu coflkunlu¤u fiark›lar yetiyor muydu ölümsüzleri anlatmaya Kalemin çizdi¤i kavisler ölümsüzlü¤ü mü iflliyordu ak k⤛da Usul usul ak›yordu ölümsüzlük Nak›fl nak›fl iflleniyordu Vartinik’ten Besta’ya
Devrimci Demokrasi okuru
DEVRiMCi
ÇEVRE
DEMOKRASi
1-16 TEMMUZ 2010
Derelerin kardeflli¤i halklar›n kardeflli¤i olmal›
Hemen hemen tüm akarsu ve derelerin üzerine yap›lan HES ve baraj yap›mlar› ile insan ve do¤a yok olurken Çevre ve Orman Bakan› Veysel Ero¤lu, “HES’lerin hiçbir zarar› yok” dedi.
Çevre Bakan› Ero¤lu’na göre, HES’lerin hiçbir zarar› ‘yok’ Çevre ve Orman Bakan› Veysel Ero¤lu, halk›n HES’lere karfl› artan öfkesi karfl›nda devlet adaml›¤›n›n meflhur çarp›tmalar›na baflvurarak, hidroelektrik santrallerinin kurulmas›n›n önlenmesine karfl›, “Bunlara inanmay›n. Hidroelektrik santrallerinin hiçbir zarar› yoktur." dedi. I¤d›r'a yap›m› devam eden baraj çal›flmalar›n› denetlemek için giden Çevre ve Orman Bakan› Veysel Ero¤lu halk›n hidroelktirik santrallerine (HES) karfl› verdikleri mücadeleyi baltalamak ad›na devlet erkan›n›n s›kça kulland›¤› yalanlara baflvurarak halk›n mücadelesini çarp›tmaya ve karalamaya çal›flt›.
Ero¤lu: HES’lere karfl› ç›kmak, ç›lg›nl›kt›r Bakan Ero¤lu I¤d›r’da bas›na demeç vererek, “Baz› kesimler kendi rantlar› için HES'in zararl› oldu¤unu, su kaynaklar›n› tüketti¤ini yalan yanl›fl beyan ederek insanlara yalan söylüyorlar. Buradan flunu net bir flekilde belirtmek isterim ki hiçbir HES, su tüketmez, su kullanmaz. Sadece suyun gücünden istifade eder. Onun için HES'lere karfl› ç›kmak ç›lg›nl›kt›r." diye konufltu. Ero¤lu, halk›n HES’lere karfl› tepkisini ve eylemliklerinin büyümesini önlemek ve kamuoyu içerisinde verilen mücadeleyi çarp›tmak için bu türden devlet yalanlar›na baflvururken ülkemizin dereleri ve akarsular› ile çevresi yok olmaya devam ediyor.
Halk›n tepkisi onlar nazar›nda bir anlam ifade etmiyor Halk›, ç›karc› gibi göstermek ad›na yalanlara sar›lanlar, halk›n tepkilerini, demokratik ve hukuksal mücadelesini yok sayanlar, halk›n tepkisini azaltmak için “yerel kalk›nma” ve “enerjide d›fla ba¤›ml›¤a son verme” gibi kurnazca yalanlarla topluma bu zehri yedirmeye çabal›yor. HES’lere karfl› hukuksal mücadele alan›nda öne ç›kan ve önceleri tersine iflletilen ÇED süreci, verilen mücadeleyle düzeltilmesine karfl›n, ilgili yasa ve yönetmelikler flirketlerin ç›karlar›na dönüfltürülerek, bu alandaki kazan›mla sonuçlanan davalar hiçe say›l›yor ve flirketler tüm h›zlar›yla çal›flmalar›na devam ediyorlar. Munzur, Hasankeyf, Allianoi, F›rt›na, ‹kizdere, Yeflil›rmak, Senoz, Machael,
15
Yuvarlakçay gibi daha nice dereler ve akarsular için verilen mücadeleler, devlet taraf›ndan hiçe say›l›rken, halk›n beklenti ve talepleri gözard› edilerek, HES inflaatlar› devam ettirildi.
Kalk›nma yalan› Uzun zamand›r sürdürülen suyun pazara sunulmas› giriflimi ile beraber, kapitalizmin kar h›rs› sonucunda, büyük para babalar› ve bu para babalar›n›n hizmetindeki devletler, halk›n öz varl›¤› olan akarsu ve dereleri ç›kartt›klar› kanunlarla ellerinden alarak, metalaflt›rmaya bafllad›lar. Artan dünya nüfusu ile de¤erlenen insanlar›n temel ihtiyaçlar› ve kapitalizmin pazara sunaca¤› meta s›k›nt›s›n›n emperyalist devletler taraf›ndan geri kalm›fl devletler üzerinden giderildi¤i bu durumla, halk›n öz varl›¤› olan ve yaflamas› ve geliflmesi için olmazsa olmaz bir konumda buluan akarsu ve dereler para babalar›n›n özel mülkiyetine sunuldu. Ülkemizde de devlet taraf›ndan s›cak paran›n giriflini çabuklaflt›rmak ve ülkemizdeki sermaye gruplar›n›n isteklerini karfl›lamak ad›na projelendirilen HES ve baraj yap›mlar›, “yerelin kalk›nmas›”, “enerji”de d›fla ba¤›ml›l›ktan kurtulma” yalan› etraf›nda flekillendirildi. Yabanc› ortakl› sermaye gruplar›n›n salyal› a¤›zlar›na sunulan ülkemizdeki akarsu ve dereleri, yap›lan çok kapsaml› ihalelerle, bu yerlerin denetimini flirketlere tamam›yla devrediyor. Özellikle bu noktada ortaya ç›kacak s›k›nt›lar ise flu flekilde aktar›lm›flt›: “Çiftçi, köylü; tarlas›n›, bahçesini dereden sulad›¤› suya ön ödemeli sayaç tak›ld›¤›nda, halk; evlerindeki su sayaçlar› ön ödemeli sayaç ile de¤ifltirildi¤inde, paras›n› ödeyemeyenlerin musluklar›ndan su akmad›¤›nda, suya eriflilemedi¤inde, sa¤l›ks›z su kullananlarda giderek salg›n hastal›klar artt›¤›nda suyun ticarilefltirilmesi tüm yak›c›l›¤› ile ortaya ç›km›fl olacakt›r.” 1525 adet HES ve baraj projesinin yap›lmak istendi¤i düflünüldü¤ünde, hiçbir dere yata¤›n›n bofl kalmayaca¤› ac›k. Ve ihale flartnamesine eklenen “yapifllet-devret” gibi çeflitli maddeler ile suya ve çevresine hakim olan para babalar› ‘suyu istedi¤ine verecek, istemedi¤ine vermeyecek’. Yap›lan ihale-
lerle devredilen su havzas›n›n ard›ndan zamanla evlere sayaçlar tak›lacak, ihtiyaç duyulan su para ile sat›n al›nabilinecek. Öyleki köylüler tarlalar›n› sularken dahi para verecek. Di¤er önemli bir nokta ise bu projeleri kazanan firmalar ellerine geçirdikleri arazide istedi¤i gibi at koflturabilecek. Su havzalar›nda bulunan alt›n ve gümüfl gibi çeflitli de¤erli madenler, bu para babalar›n›n ellerine geçiyor ve olas› taleplerde araziye yak›n yerlerde flirkete devredilebiliyor.
Kaçak yap›mlar ve uyulmayan mahkeme kararlar› Halk›n do¤ay› ve insan› yok eden HES projeleri karfl›s›nda yapt›¤› eylemler ile s›k›nt›ya giren bakan Ero¤lu’nun bu ç›rp›n›fl› bofla de¤il. Yap›lan eylemlere asker ve polislerle müdahale eden, proje için gerekli olan ÇED raporu ve bölge halk›n›n r›zas›n› formaliteden ve gizlice yap›lan toplant› tutanaklar› ile halleden devlet, bunun karfl›s›nda bilinçlenen halk›n büyüyen tepkisini önlemenin farkl› yollar›n› bulmaya çabal›yor. Bakan Ero¤lu, HES’lere karfl› ç›kanlar› ahmakl›kla ve farkl› ç›karlar› bulundu¤unu öne sürmekle itham ederken, HES’in hiçbir zarar›n›n olmad›¤›n› iddia ediyor. Hat›rlanaca¤› üzere Senoz Vadisi’nde yap›lacak HES ve baraj yap›m›na karfl› bölgede yer alan 12 köyden 11’inin muhtar›, 25.06.2008 tarihinde Trabzon Kültür ve Tabiat Varl›klar› Koruma Bölge Kurulu’na baflvurarak; vadilerinin bitki çeflitli¤i, yaban hayat›, görselli¤i, co¤rafyas›, sosyal ve kültürel yap›s› gibi özellikleriyle S‹T alan› olarak tescil edilmesini istemifllerdi. Muhtarlar›n›n baflvurusu üzerine çeflitli incelemelerde bulunan Kurul; “Senoz Vadisi’nde halen faaliyet gösteren tafl ocaklar› ile yap›m› devam eden HES projelerinin vadiyi olumsuz etkiledi¤inden, söz konusu alan do¤al S‹T özelliklerini yitirmifltir” fleklinde karar vererek; HES projelerinin vadinin do¤al özelliklerini bozdu¤unu belgelemiflti. HES’lerin verdi¤i zararlarla ilgili bilimsel incelemeler mevcut iken ve daha temsil etti¤i devletin mahkemeleri bile “zararl›d›r” karar› al›rken, bakan Ero¤lu ise yalan söylemeye devam ediyor.
Birçok inflaat ruhsats›z bafllat›ld› Devlet bu ifle okadar gönül verdiki kendi yasalar›n› bile çi¤neyerek, HES’leri oldu bittiye getirmeye çal›flt›. Halk›n mahkemelere baflvurararak iptal ve durdurma karar› almas›na sa¤larken, kolluk kuvvetleri ise mahkeme kararlar›n› uygulamak yerine mahkeme kararlar›n›n uygulanmas›n› isteyen halk› HES alanlar›ndan uzak tutmak için çal›fl›yor. Devam›nda ise valiler, kaymakamlar yanlar›na polis müdürlerini, jandarma komutanlar›n› alarak muhtarlar› ve yörenin ileri gelenlerini kand›rmaya çabal›yor. Erenler HES inflaat›n›n ruhsats›z bir flekilde çal›flmalar›na devam ederken, Mercan HES’inin kaçak yap›ld›¤› ortaya ç›kt›. Bugüne kadar Dersim Ovac›k ilçesinde bulunan Mercan HES’inin Munzur Vadisi Milli Park› s›n›rlar› dahilinde olmad›¤› biliniyordu. Fakat bilgi edinme baflvurusu sonucunda Mercan HES’in yap›ld›¤› alan›nda tamamen Munzur Vadisi Milli Park› alan›na dahil oldu¤u tespit edildi. Söz konusu yerde Milli Parklar Kanunu 8. maddesine göre; Milli Park Geliflim Plan› olmadan Milli Park alan›na hiçbir suretle yap› yap›lamaz ve bu yönde izin kesinlikle verilemez. Devlet ise kendi kanunlar›n›da çi¤neyerek, alelacele HES yap›m›n› bitirdi. Yine Mu¤la'n›n Köyce¤iz ilçesine ba¤l› Beyobas› beldesindeki Yuvarlakçay Irma¤›'na kurulacak olan hidroelektrik santraline iliflkin bölge halk› ile hiç bir temasa geçmeyen devlet, kurulacak HES için bölgede bulunan ve 150 ile 300 yafl›nda oldu¤u tespit edilen 30 an›t a¤açtan 10’unu kesti. Durumu fark eden köylüler a¤aç kesimini yapt›klar› eylemle durdurarak vahfletin önüne geçmeyi baflard›. fiimdilik... Oysa, Rize ili, Çayeli ilçesine ba¤l› Çataldere köyünde bulanan insanlar bu kadar flansl› de¤il. Hidroelektrik santral› inflaat›n›n Rize ‹dare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma karar›na ra¤men devletin deste¤ini alan flirket taraf›ndan devam ettirildi. Rize ‹dare Mahkemesi, Artvin’in fiavflat ‹lçesi’nde yap›m› planlanan Diyoban Hidroelektrik Santrali ile ilgili aç›lan davalarda 3 ayr› yürütmeyi durdurma karar› verildi. Ancak firman›n bu kararlara uyaca¤› ise meçhul.
Onlar durmayacak ya biz! Do¤u Karadeniz Bölgesi’nde yap›m› planlan 700 dolay›nda HES projesinden 65’ine karfl› aç›lan yürütmeyi durdurma ve iptal davalar›nda mahkemeler 33 durdurma karar› verdi. Sadece bu bölgede al›nan durdurma ve iptal kararlar›n›n çoklu¤u, HES’lerin hangi koflullarda nas›l yap›ld›¤›n› kan›tl›yor. Devletin AKP arac›l›¤›yla hayata geçirdi¤i HES projelerinin tek bafl›na mahkeme karar›yla durdurulmas› zor gözüküyor. De¤iflen yasalarla sermaye babalar›na sunulan HES ve baraj yap›mlar› ile ele geçirilen su, toprak ve enerjinin yaratt›¤› kar marj›, halk›n güvenli ve sa¤l›kl› yaflama iste¤ini ne yaz›kki kaale alm›yor. Kâr›n ve bunla beraber içerdi¤i siyasi sald›r›n›n büyüklü¤ü düflünüldü¤ünde barajlar, HES’ler, nükleer santraller, termik santrallerinin yap›m› ve lisans da¤›t›m›n›n sürece¤i kesin. Ve kesin olan di¤er bir fley ise; HES’leri durdurabilmek için bu noktadaki örgütlülü¤ümüzü daha da büyütmemiz gerekti¤i.
ANKARA- TMMOB Ankara ‹l Koordinasyonu gerçeklefltirdi¤i “Çevre Direniflleri Bulufluyor” sempozyumunda kapitalizmin yerli uflaklar› eliyle ülkemizde HES’ler, nükleer ve termik santraller ve siyanürlü alt›n arama ve iflleme çal›flmalar›yla insan› ve do¤ay› nas›l yok etti¤i, direniflçilerin deneyimleriyle anlat›ld›. ‹nflaat Mühendisleri Odas› (‹MO)Teoman Öztürk Toplant› salonunda 26-27 Haziran günü gerçeklefltirilen sempozyumda ülkenin kuzeyinden güneyine, do¤usundan bat›s›na, derelerine, havas›na, da¤›na ve ovas›na sahip ç›kan yaklafl›k 40 çevre örgütü mücadelelerini anlatt›. Aç›l›fl konuflmas›n› ‹MO Yönetim Kurulu ad›na Ramazan Pektafl’›n gerçeklefltirdi¤i sempozyum da sanatç› Kaz›m Koyuncu ve çevre direniflinde yaflam›n› yitirenler an›ld›. Pektafl, kapitalizmin insanl›¤›n ortak de¤erlerini bir ticaret ve meta de¤eri olarak gördü¤üne dikkat çekerek, yerel yönetimlerin çevre sorunlar› karfl›s›nda yeterli duyarl›l›¤› göstermedi¤ini söyledi.
Do¤a sömürüsü s›n›f sömürüsüdür TMMOB Yönetim Kurulu Baflkan› Mehmet So¤anc›, kapitalizmin kar ve ticaret h›rs›n›n do¤aya ve insanda telafisi olmayan tahribatlar yaratt›¤›na dikkat çekti. Kapitalist küreselleflmenin ülkemiz kamu ç›kar›n› ve hukukunu hiçe sayarak, maden, çevre, belediyeler kanununda, nükleer ve kentsel dönüflüm konular›nda bir çok y›k›m projesini devreye soktu¤unu hat›rlatan So¤anc› parklar›n, tar›m alanlar›n›n talan ve sömürüye maruz b›rak›ld›¤›n› söyledi. So¤anc›, yöre halklar›n›n do¤an›n sömürüsüne karfl› verdi¤i mücadelenin asl›nda s›n›fsal bir nitelik tafl›d›¤›n› çünkü sald›r›n›n kapitalist emperyalist bir sald›r› oldu¤una de¤indi. D‹SK Genel Sekreteri Tayfun Görgün ve Çankaya Belediye Baflkan› Bülent Tan›k da yapt›klar› konuflmalarda sald›r›lar›n arkas›ndaki kirli siyasal oyunlar›n a盤a ç›kar›lmas› ve direnifllerin birlefltirilmesinin önemine vurgu yapt›.
Siyanürlü alt›n katliamd›r Sempozyumda siyanürlü alt›n ç›karma, termik santraller, Hidro Elektrik Santralleri (HES) ve nükleer santrallere karfl› mücadele yürüten Bergama’dan Munzur’a, Sinop’tan Mersine ve Çukurova’ya çevre ve yöre dernekleri, muhtar ve köylüler platform ve halk meclisleri aktivistleri mücadele deneyimlerini paylaflt›. Bergama köylülerinin siyanürlü alt›na karfl› verdikleri mücadelenin di¤er mücadelelere yol gösterdi¤ini anlatan Bergama Çevre Platformu sözcüsü, bir avuç diye tabir edilen ‘Bald›r› ç›plaklar’ mücadelesinin yörede on binleri bulan bir halk hareketine dönüfltü¤ünü ifade etti. Belirgin hukuksal hak kazan›mlar›na ra¤men iç hukukun hiçe say›ld›¤› ve Bergama davalar›n›n A‹HM’lik oldu¤u belirtilen konuflmada, kapitalist flir-
ketlerin do¤a ve insan sa¤l›¤›n› hiçe sayd›¤› belirtildi. Güzel Edremit Körfezi Bekçileri zeytin, Kozak Yaylas›’nda çam f›st›¤›n›n ekonomik de¤eri aç›s›ndan yerel halk›n önemli bir geçim kayna¤› oldu¤u anlat›l›rken, do¤an›n katledilmesine karfl› “Da¤lar›m›z› satanlar hesap verecek” fliar›yla direniflçiler son sözlerini söyledi. ‹nay Vicdan Hareketi ad›na konuflan Muammer Sakarya, konuflmas›n› giydi¤i kefenle yaparak do¤ay› ve da¤lar› siyanürlü alt›n cehennemine sürükleyenlerin insan› da yok oluflun efli¤ine getirdi¤ini, hükümetin “Gazze’ye bak Gazze’ye” derken bir gecede maden yasas›n› geçirerek Gazze’dekinden daha büyük bir katliam yapt›¤›n› söyledi. Sakarya sudan, insan ve do¤adan yana bilim üretenlerin kalmad›¤›n› söyleyerek sendikalar›n da turuncu sendikalara dönüfltü¤ünü ve esas olan›n yerel halklar›n kararl› direniflleri oldu¤unu ifade etti. ‹nay Köyü’nde siyanürlü alt›n çal›flmalar› dolay›s›yla çenesiz ve gözü olmayan kuzular›n do¤du¤unu ve ölmek üzere olan hayvanlar›n kesilerek gizlice sat›ld›¤›n› söyleyen Sakarya, “Besin döngüsüne kat›lan bu zehir bir gün herkese ulaflabilir” dedi.
Dereler ve halklar kardefltir “Ölüler alt›n takmaz”, “Alt›n’c› filo defol”, “Havam›za sahip ç›k›yoruz”, “Derelerimiz özgür akacak”, “Topra¤›m›za suyumuza sahip ç›k›yoruz”, “Nükleere inat yaflas›n hayat” ana temalar›yla gerçeklefltirilen oturumlarda dinleyicilerin de soru ve kat›l›m›yla zengin tart›flmalar yafland›. 90 yafl›ndaki Pazarc›kl› Mustafa dededen, Gerze köy muhtar›na, kad›n›ndan çocu¤una direnifllere öncülük edenler kendi aksanlar›yla karfl› karfl›ya olduklar› sald›r›n›n bir emperyalist istila oldu¤unu söylediler. Gerze halk› ad›na konuflan köy muhtar› sömürücü flirketi köyden kovarken nas›l kolluk kuvvetleriyle karfl› karfl›ya geldiklerini, fakat örgütlü bir halk olundu¤unda bütün komplolar›n nas›l bofla ç›kar›labilece¤ini anlat›rken coflkuya kap›ld›. Mustafa dede “Torunlar›m nas›l yaflayacak” derken son solu¤una kadar direnece¤ini Pazarc›k Ovas›’nda 3’üncü ve 4’üncüsü kurulmas› planlanan termik santrale karfl› gerekirse bedenini siper edece¤ini söyledi. Dersim ve Silopi’de yaflat›lan çevre felaketlerinin ayn› zamanda etnik ve tarihi bir soyk›r›m oldu¤una dikkat çekilen konuflmalar boyunca bütün sald›r›lar›n ayn› merkezden yap›ld›¤›, derelerin ve halklar›n kardefl oldu¤u bir kez daha hat›rlat›ld›. Yerel mücadele dinamiklerinin birlefltirilmesi kadar yerel bilgilendirme toplant› ve etkinliklerinin de önemli oldu¤u vurgulanan toplant›, do¤aya sahip ç›kman›n gelece¤e sahip ç›kmakla efl de¤er oldu¤u bunun için mücadeleyi yükseltmenin elzem oldu¤u ça¤r›s›yla sonuçland›.
G
G
Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres:
devrimci Demokrasi
Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k
KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹
Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A
Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli
Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 94 18
BÜROLAR
G
‹ZM‹R: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 G KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 G MERS‹N: Çankaya Mahallesi 4702. Sok. No:8 KAt:3 Akdeniz/Mersin G AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:10 Da¤kap›/Amed G AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr G YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com
Sivas flehitleri Gazi'de an›ld› ‹STANBUL- Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) üyeleri, 2 Temmuz 1993'te Mad›mak Oteli'nde katledilen 33 kifli için yürüyüfl düzenledi. Gazi Mahallesi Eski Karakol önünde bir araya gelen DHF üyeleri, “Dün Marafl'ta, bugün Sivas'ta çözüm faflizme karfl› savaflta”, “‹nançlara özgürlük halk savafl›yla gelecek”, “Kahrolsun faflist-Kemalist diktatörlük', 'Dersim, Sivas, Koçgiri unutulmaz hiçbiri”, “Halk›m›z saflara hesap sormaya”, “Halk savaflç›lar› ölümsüzdür” sloganlar› eflli¤inde “Sivas'›n katili patron a¤a devleti” yaz›s›n›n ve katliamda hayat›n› kaybedenlerin foto¤raflar›n›n bulundu¤u pankart arkas›nda yürüdüler. Eski Karakol'dan Cemevi önüne kadar yürüyen DHF üyeleri, burada bas›n aç›klamas› düzenleyerek, Sivas, Çorum, Marafl,
Gazi, Ümraniye katliamlar›n›n kolluk güçlerinin denetiminde ve gözetiminde gerçekleflti¤i, bu yüzden de katlimlar›n gerçek faillerini teflhir etmek amac›yla kültürel ve siyasi hak talepleri mücadelesini yükseltmek gerekti¤i üzerinde durdular.
DHF ad›na yap›lan aç›klamada iflçiler, köylüler, emekçiler üzerindeki ekonomik ve sosyal bask›lar, hak gasplar› ve türlü zorbal›klar›n yan› s›ra ülkenin ve siyasi iktidar›n›n emperyalizme olan ba¤›ml›¤›n›n, yar› faodal-yar› sömürge karakterinin bir ürünü olarak da farkl› milliyet ve inançlardan halklar›n ayn› zamanda bilinçli bir flekilde kültürel bask›lar alt›nda da tutuldu¤u belirtildi. Devletin, “Kürt Aç›l›m›”nda geldi¤i nokta özünde ne ise “Alevi Aç›l›m›” ad› alt›nda hedeflenen resmi politikan›n da
ayn› oldu¤u dile getirilen aç›klamada, “AB ve ABD emperyalizmin belirledi¤i konsept dahilinde, ülkemiz hakim s›n›flar›n›n, AKP hükümetiyle hayata geçirdikleri neo-liberal yeniden yap›lanma süreci içerisinde; 'demokretikleflme' aldatmacas›n›n bir yüzünü de ülkemizdeki farkl› milliyet ve inanç kimliklerinin 'yeniden ele al›nmas›' oluflturmaktad›r.” denildi. Devletin, bir dizi çal›fltayla birlikte toplumda demokratikleflme olaca¤› yönünde ciddi bir yan›lg› yaratmaya çal›flt›¤›na de¤inilen aç›klaman›n devam›nda flu ifadelere yer verildi: “'Alevi Aç›l›m›' ad› alt›nda düzenlenen toplant›larda gerçek yüzünü defalarca ortaya döken siyasi iktidar›n gerçek hedefi; 'Mad›mak Müzesi' gibi sahte, iki yüzlü politik ad›mlarla birlikte; özünde Alevi halk›m›z› ve onun demok-
ratik kitle örgütlerini düzene yedeklemek, burada kendisinin belirledi¤i s›n›rlar içerisinde ehlilefltirmek ve asimile ederek kendi öz de¤erlerinden, tarihi ve kültürel varl›klar›ndan koparmakt›r. Mad›mak otelinin müze yap›lmas›na iliflkin demokratik talepler, yaflanan katliam›n unutturulmak istenmesine yönelik uzun y›lllard›r sürdürülen mücadele aç›s›ndan önemli olmakla birlikte; AKP hükümeti eliyle hakim s›n›flar›n bu konuda 'yeflil ›fl›k' yakmalar›, yan›lt›c› bir geliflmedir.” Aç›klaman›n ard›ndan Grup Munzur marfl ve türkülerini seslendirirken, son olarak, “Alevi Aç›l›m›”n›n gerçek yüzünü teflhir etmek amac›yla 2 Temmuz’da Sivas’ta olma ça¤r›s› yap›ld›.
Alibeyköy'de 2 Temmuz anmas›
33’ler Sivas’ta an›lacak Sivas Katliam›’n›n 17. y›l dönümünde Alevi örgütleri, sendikalar, ilerici-devrimci kurumlar ve çeflitli kitle örgütleri Sivas’ta katliam› bir kez daha lanetlemek ve yak›lan insanlar› anmak için buluflmaya haz›rlan›rken, devlet de “güvenlik” gerekçesiyle Sivas’› ablukaya al›yor ve çeflitli aç›klamalar yaparak halka tehditler savurmaya devam ediyor. Sivas katliam›n›n yap›ld›¤› 2 Temmuz 1993 tarihinden beri 2 Temmuz ilk kez Cuma gününe denk geliyor. Bu durumu f›rsat bilen Sivas Valisi Ali Kolat, anma için kalabal›k gruplar›n Mad›mak Oteli önüne gitmesine izin verilmeyece¤ini aç›klad›. Ayr›ca anman›n cuma namaz› saatine denk getirilmemesine “özen” gösterilecek! Buna karfl›n Alevi örgütleri her koflulda anman›n katliam›n gerçekleflti¤i Mad›mak Oteli önünde yap›laca¤›n› duyurdu. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Baflkan› Turgut Öker, Sivas Valisi Ali Kolat'›n aç›klamalar›n›n kabul edilemez oldu¤unu söyledi. Genel baflkan Öker, Vali Kolat'›n aç›klamalar›n›n cuma namaz›na gidenleri de zan alt›nda b›rakt›¤›n› belirterek, “O insanlar› da katil gibi gösteren bir aç›klamad›r. 'Oraya giden insanlar› zapt edemeyiz, yakarlar, y›karlar' fleklinde yoruma aç›k bir demeçtir.” dedi. Turgut Öker, 50 bin kiflilik grupla 2 Temmuz'da Mad›mak'›n önüne gideceklerini dile getirdi. Vali Ali Kolat’›n bu aç›klamas›ndan sonra anmalar›n sadece Mad›mak önünde yap›lmas› yönünde karar ald›klar›n› belirten Öker sözlerini flöyle sürdürdü: “Bütün Türkiye'deki anma etkinlikleri Mad›mak'a yönlendirildi. 2 Temmuz'da ne Avrupa, ne de Türkiye'de Mad›mak'›n d›fl›nda baflka bir yerde anma yap›lmayacak... fiehitlerimizi Sivas'ta anmay› engelleyen zihniyeti orada protesto edece¤iz.”
Hiçbir güç bizi engelleyemez! “Mad›mak'›n önüne gidilmesine izin verilmemesi baflta Mad›mak'ta yak›nlar›n› kaybedenler olmak üzere Alevi halk›nda büyük bir tepkiye neden ol-
KONUK YAZAR Gavroche…Victor Hugo’nun Sefiller roman›n› okuyan herkes ‘tan›r’ onu. Victor Hugo’nun Paris sokaklar›nda savafla ‘sürdü¤ü’ haflar› çocuk Gavroche, direniflçi kimli¤iyle de okuyucunun sempatisini kazan›r; Gavroche’un barikatlardaki varl›¤› yad›rganmaz… Paris’te barikat savafl›nda yer alan Gavroche, daha sonra Filistin’dedir; ‹srail’e karfl› sürdürülen özgürlük mücadelesinde, ‘intifada çocu¤u’dur, askerlere tafl atmaktad›r. Gavroche, daha sonra Diyarbak›r, Hakkari, Van ya da Mardin sokaklar›ndad›r; polise, tanka, panzere tafl atmaktad›r. Ve ‘Kürt Gavroche’, devlet iktidar›n›n h›flm›na u¤ramaktad›r…
du. Bir taraftan Alevi aç›l›m› alt›nda Alevilere inanç özgürlü¤ü eflit haklar tan›d›¤›n›z› söyleyeceksiniz öbür taraftan bir anmay› bile sindiremeyeceksiniz. Bu ciddi bir çeliflkidir. '2 Temmuz, Cuma gününe denk geliyor' aç›klamas› cuma namaz›na giden insanlar› da zan alt›nda b›rakan bir beyand›r. O insanlar› katil gibi gösteren bir aç›klamad›r. 'Oraya giden insanlar› zapt edemeyiz, yakarlar y›karlar' fleklinde yoruma aç›k bir demeçtir. ‹nsanlar cumaya gidiyorlar gibi bir gerekçeyle anman›n engellenmesine asla müsaade edemeyiz. Biz bu y›l da kitlesel bir biçimde Mad›mak'›n önünde olaca¤›z. Türkiye'de bir daha bu tür katliamlar›n olmas›n› istemeyen bütün kesimlerle oraday›z. Sivas'ta bir da¤ ete¤inde miting yap›lmaz. Bütün dünyada oldu¤u gibi katliam nerede gerçekleflmiflse anma orada yap›l›r. fiehitlerimizi Mad›mak'›n önünde anma konusunda kararl›y›z. 50 bin kifli orada topland›ktan sonra hiçbir güç bizi engelleyemez.”
2 Temmuz’a yaklafl›rken “güvenlik toplant›s›” yap›ld› 2 Temmuz öncesinde flehir girifl ve ç›k›fllar› kolluk güçleri taraf›ndan kontrol alt›nda tutulurken 28 Haziran günü Sivas Valisi Ali Kolat baflkanl›¤›nda “güvenlik toplant›s›” yap›ld›. Bas›na kapal› olarak gerçeklefltirilen "‹l Emniyet Komisyonu" toplant›s›n›n ard›ndan gazetecilerin sorular›n› cevaplayan Vali Kolat, daha önceki senelerde al›nan “2 Temmuz anma etkinli¤i önlemleri”ni tekrar gözden geçirdiklerini belirtti. Kolat, anma etkinli¤i için Sivas'a gelenlere misafir gözüyle bak›ld›¤›n› da iddia etti. Sivas Valisi, 2 Temmuz etkinlikleri öncesinde “uyar›” da yaparak; "Herkesin bu konu-
da duyarl› olmas›n›, konuflmalar›nda provokatif olabilecek tav›r ve davran›fllara girilmemesini temenni ediyorum." dedi.
Her yer MOBESE'lerle abluka alt›na al›nd› Sivas Emniyet Müdürlü¤ü de 2 Temmuz öncesinde kenti ve Mad›mak Oteli civar›n› adeta ablukaya ald›. Anma etkinli¤ine kat›lacaklar›n geçifl güzergahlar›ndaki direklere ve Mad›mak Oteli'nin önüne yeni MOBESE kameralar› tak›ld›. 2 Temmuz günü il genelindeki bütün polislerin izinleri iptal edilerek tam gün mesai yapmalar› sa¤lanacak. Sivas'ta görev yapan 1400 polisin yan› s›ra, çevre illerden takviye amac› ile 500 çevik kuvvet polisi de kente gelecek. Polisin yan› s›ra askeri birliklere de haz›r vaziyette bekletilecek. 2 Temmuz öncesi kent girifl ve ç›k›fllar›nda arama noktalar› oluflturulacak. DHF: 2 Temmuz 1993 y›l›nda Sivas’ta yaflanan Mad›mak Oteli Katliam›’n›n 17. y›l›nda, insanca bir yaflam ve gerçek demokratik bir düzen mücadelemizin bu önemli mevzisini bir kez daha Sivas’a tafl›yoruz. Demokratik Haklar Federasyonu 2 Temmuz’a dair bir aç›klama yaparak Sivas Katliam›’n›n 17. y›l›nda, Çorumlardan, Marafllardan, Gazilerden, Ümraniyelerden günümüze uzanan ve bizzat kolluk güçlerinin denetiminde, gözetiminde ve yahut kimi zaman da kendisi taraf›ndan gerçeklefltirilen katliamlar›n gerçek faillerini teflhir etmek; çeflitli milliyet ve inanç gruplar›ndan iflçilerin, köylülerin ve emekçilerin ekonomik ve sosyal hak taleplerini oldu¤u kadar kültürel ve siyasi hak talepleri mücadelesini yükseltmek için 2 Temmuz’da Si-
“Ülkemiz siyasi iktidar›, Alevilerin yaflad›¤› sorunlar› çözemez! Alevilerin yaflad›¤› sorunlar› devam ettiren yine bizatihi düzenin kendisidir. A¤alar ve patronlar sultas›n›n uflakl›k etti¤i emperyalist sömürü düzenidir! Sorunlar› yaratanlar, bask› ve asimilasyon dayatanlar, ‘Aç›l›m’ yalanlar›yla flimdi karfl›m›za geçerek, ‘sorunlar›n›z› merak ediyoruz’ demektedirler. Sorunlar›n kayna¤› olan emperyalizm ufla¤› burjuva-feodal gericilik, ülkemiz topraklar›ndan silinmedi¤i müddetçe ne Alevilerin ne de di¤er ezilen kesimlerin sorunlar› çözülemez! DHF, bütün ilerici-demokratik-devrimci güçleri ve duyarl› kamuoyunu, büyük bir aldatmacadan ibaret olan ve Alevilere dönük yeni kapsaml› sald›r›lar içeren ‘Alevi Aç›l›m›’n›n gerçek yüzünü teflhir etmek ve bir kez daha demokratik hak taleplerini hayk›rmak için 2 Temmuz’da Sivas’ta olmaya ça¤›r›r!”
KÜRT GAVROCHE !..
SADIK VARER TRT’de, 6 Nisan 2010 tarihinde, ‹srail askerlerine tafl atan Filistin’li çocuklarla ilgili bir haber yay›nland›: “Filistinlilerin kahraman› Yaser Arafat’›n küçük generalleri, daha minicikken ‹srail hapishaneleri ile tan›fl›yor. ‹srail askerleri taraf›ndan tutuklanan Filistinli çocuk say›s› 306’ya ç›kt›. ‹srail’in de imzalad›¤› Çocuk Haklar› Sözleflmesi’ne göre, 18 yafl›n alt›ndakiler çocuk kabul ediliyor. Ancak ‹srail, uluslararas› hukuka ayk›r› olarak, 16 – 17 yafl›ndakileri de yetiflkin say›yor.” Tafl atan Filistinli çocuklar› tutuklayan ‹srail’i ‘elefltiren’ iktidar sözcülerinin samimiyetsizli¤i üzerine edilecek her söz fazlal›kt›r; “fiiddete kar›flan çocuk da olsa iflledi¤i suçun cezas›n› çekmeli-
vas’ta olacaklar›n› aç›klad›. Sorunlar›m›z› Çözecek Yegâne Güç: Çeflitli ‹nanç, Ulus ve Milliyetlere Mensup Emekçi Halklar›m›z›n Yükseltece¤i Ba¤›ms›zl›k ve Yeni Demokrasi Mücadelesidir! DHF, hâkim s›n›flar›n sinsi sald›r›lar›na, tüm ezilen kesimlerin demokratik haklar ve özgürlükler mücadelesini yükselterek karfl›l›k vermeye ve yükselen emek hareketleriyle birleflerek, örgütlü bir halk gerçe¤ine ulaflmaya davet ederek, 2 Temmuz’da demokratik hak taleplerini hayk›rmak için Sivas’ta olal›m ça¤r›s› yaparak flunlar› vurgulad›:
‹STANBUL- Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Alibeyköy flubesi 2 Temmuz’un yaklaflmas› nedeniyle Sivas Katliam›’nda yitirilenleri anmak amac›yla etkinlikler gerçeklefltirdi. Her y›l Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Alibeyköy flubesi 2 Temmuz Sivas Katliam›’nda yitirilenleri anmak için çeflitli etkinlikler düzenliyor. Bu y›l 2 Temmuz’da Sivas’ta olunaca¤›ndan kaynakl› olarak etkinlikler normal tarihinden daha erken bafllat›ld›. Birinci gün Kenan Coflkun, yerel bir grup olan Grup Do¤angünefl ve birçok sanatç› kat›ld›. Demokratik Haklar Federasyonu etkinlikte stant açarak yay›nlar›n› ve bildirilerini kitlelerle buluflturdu. Etkinlikte kurumlar ad›na mesajlar okundu. DHF taraf›ndan gönderilen mesajda flunlar söylendi: “Ülkemiz siyasi iktidar›, TC kuruldu¤undan bugüne kadar tek dil, tek din, tek ulus, tek devlet anlay›fl›yla farkl› ulus, milliyet ve inançlar› yok saym›fl, onlar› asimilasyon politikalar›yla bask› alt›na alm›fl, katliam ve sürgünlerle fiziki imhalar› dayatm›flt›r. ‹flsizli¤i, yoksullu¤u, açl›¤›, sefaleti ve milliyetler ile dini inançlar aras›nda eflitsizlikler yaratanlar bizim çözüm tercihlerimiz olamazlar. Gerçek çözüm Halk Demokrasi mücadelesinin bayra¤› alt›nda toplan›p, demokratik haklar mücadelesini büyütmektir.” ‹kinci gündeyse Ayhan Dinçer, Kibar Aslan, Gülsever Medal, fiafak Bala, Songül Gürel, Ali ‹hsan Tepe gibi sanatç›lar›n kat›l›m›yla etkinlikler devam etti. Sanatç›lar›n sahne almas›n›n ard›ndan yap›lan sinevizyon gösteriminde devletin yapm›fl oldu¤u katliamlar teflhir edilerek Marafl, Çorum, Sivas ve Gazi katliamlar›na yer verildi. Etkinlik s›ras›nda s›k s›k “Faflist devlet hesap verecek”, “Dün Marafl’ta bugün Sivas’ta, çözüm faflizme karfl› savaflta”, “Sivas’›n hesab› sorulacak” sloganlar› kitlesel bir flekilde at›ld›. Etkinlik 2 Temmuz’da Sivas’ta buluflma ça¤r›s›yla sonland›r›ld›.
dir” diyen iktidar›n, polise tafl att›klar› gerekçesiyle tutuklay›p a¤›r cezalara çarpt›rd›¤› Kürt çocuklar›n›n say›s›, ‹srail hapishanelerindeki Filistinli çocuklardan az de¤il… Polise tafl atan çocuklar ‘sorununun’ önemini fark etme bahsinde özürlü olduklar› anlafl›lan ‘ilgililere’ flu bilgiyi vermekte bir sak›nca görmüyorum: Kürt çocuklar›n›n polise att›klar› fleyin ‘tafl’ olmas›, durumun ciddiyetini de¤ifltirmez; gerçekte bu durumu, “art›k çocuklar bile çat›flmaya kat›l›yorlar” fleklinde ‘tercüme’ etmek laz›m. Ve flayet, bir ülkede yaflanan s›n›fsal ya da ulusal çat›flmaya çocuklar bile kat›lmaya bafllam›flsa, o çocuklar›n karfl›s›ndaki gücün kazanma flans› azal›yor de-
mektir. Geçenlerde, Taraf gazetesinde, Nefle Düzel’in eski M‹T Müsteflar yard›mc›s› Cevat Önefl’le yapt›¤› enteresan bir röportaj okudum. Devlet iktidar›n›n ‘ak›ll› adamlar›ndan biri’ gibi gözüken ve iflin ciddiyetini anlam›fl bulunan Cevat Önefl flöyle diyordu: "Gitti¤imizde flehir bombofltu. Dükkânlar›n kepenkleri kapal›yd›. Sokaklarda sadece tafl atan çocuklar›n kurdu¤u barikatlar vard›. Yafllar› befl ila on befl aras›nda olan çocuklarla güvenlik kuvvetlerinin mahallelerde karfl› karfl›ya geldiklerine bizzat flahit olduk. (…) Devlet gücüyle Hakkârili çocuklar aras›nda bir köfle kapmaca oynan›yor.
Gaz bombalar› at›l›yor. Yollarda barikatlar kuruluyor, atefller yak›l›yor. Bütün bunlar ayn› anda çeflitli bölgelerde oluyor. Bu çocuklar birbirleriyle irtibatl›lar. Kontrol edilemeyen bir yap› bu. (…) Bu çocuklar, KCK operasyonuna ya da herhangi birinin polisçe içeri al›nmas›na tepki duyuyorlar ve harekete geçiyorlar. Bu çocuklarda devlete karfl› direnme kültürü var. Bu çocuklar›n hepsi ya boflalt›lm›fl köylerin çocuklar›, ya da ekonomik zorluklar sonucunda göç edenlerin çocuklar›. (…) Sadece flunu söylemek yeterli: Tafl atan çocuklar sorunu, silahl› eylemlerden çok daha tehlikeli bir sorun. “ Evet, mesele budur!..