Yoldafl Azad katledildi
Hükmü olmayan kararlar
Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komite-Siyasi Büro üyesi ve Parti Sözcüsü Cherukuri Rajkumar (Yoldafl Azad) ve militan Hem Pandey Andhra Pradesh Polis Özel Timi taraf›ndan tutuklanmalar›n›n ard›ndan helikopterle Maharashtra s›n›r›ndaki Adilabad ormanlar›na götürülerek katledildi. Hindistan Komünist Partisi (Maoist), Merkez Komite Kuzey Bölge Bürosu katliama iliflkin bir aç›klama yaparak, “Bu kesinlikle bir çat›flma de¤il! Bu, Andhra Pradesh polisinin so¤ukkanl›l›kla iflledi¤i bir cinayettir.” dedi. Dünya genelinde devrimci ayd›nlar ve Maoist hareketler taraf›ndan nefretle karfl›lanan katliam ülkemizde de ayn› nefret ve öfkeyle karfl›land›. DHF ve Partizan üyeleri Hindistan konsoloslu¤u önünde ortak eylem yaparak katliamc› Hindistan devletini k›nad›. GÜNCEL SAYFA 15
Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n yaz›lar›n›n topland›¤› (Seçme Yaz›lar-Kardelen yay›mc›l›k) bugün hala sak›ncal› tehlikeli görülmüfltür. Yine May›s ay›nda hakk›nda flu karar verilmifltir: “...Ad› geçen kitap (siz kitab› ‹brahim Kaypakkaya olarak okuyunuz) hakk›nda ...‹stanbul Ceza Mahkemesi’nin 07.06.1979 tarih ve 85 say›l› karar› ile toplatma (siz toplatmay› tutuklama olarak okuyunuz) karar› verildi¤i tespit edildi¤inden ...söz konusu kitab›n ... emniyet müdürlü¤üne teslimi karar verilmifltir.” 11.05.2010 tarihli karar aynen böyle. GÜNCEL SAYFA 14
DEMOKRAS‹ DEVR‹MLE GELECEK
1 5 GÜNLÜK S‹YAS‹ GAZETE
16-31 Temmuz 2010 180. Say› Fiyat› 1TL e-posta:devrimcidemokras@ttmail.com
www.devrimcidemokrasi.net
‘DEMOKRAT‹K AÇILIM’DAN ‘TERÖRLE MÜCADELEYE’ ‘Kürt aç›l›m›’, ‘demokratik aç›l›m’, ‘milli birlik ve mutabakat projesi’ ve son olarak da ‘terörle etkin mücadele’... Bunlar Türk hakim s›n›flar›n›n içinde bulunduklar› karmafl›k ruh halini yans›tan sürecin, de¤iflik dönemlerdeki ald›¤› adlar. ‹sim ne olursa olsun esas amac›n imha ve tasfiye oldu¤u geçmiflten bugüne Türk devletinin gerçekli¤iyle sabittir.
√
Ankara Sincan F Tipi Kad›n Hapishanesi'nde bulunan di¤er devrimci kad›n tutsaklar›n aktard›¤› bilgilere göre, Ayd›n'›n gardiyanlar taraf›ndan “savc›l›¤a götürüyoruz” bahanesiyle hücresinden al›nd›¤› ve ard›ndan apar topar Adana Karatafl Hapishanesi’ne götürüldü¤ü belirtildi. Öyleki kaç›rma giriflimini aratmayan zorla sevk uygulamas›nda Ayd›n eflyalar›n› dahi alamad›.
Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc›’n›n Kürt ulusal meselesine iliflkin kirli önerisinin ard›ndan AKP’nin en yetkili a¤›zlar›ndan olan Baflbakan Yard›mc›s› Cemil Çiçek, ülkede estirilen “aç›l›m”›n gerçek yüzünü bu sefer de kendi a¤z›yla deflifre etti. AKP hükümetinin, Kürt ulusal meselesine iliflkin ‘çözüm’ aldatmacas›yla sundu¤u ‘aç›l›m paketleriyle’ toplumda kafa kar›fl›kl›¤› yaratarak, toplumsal muhalefetin deste¤ini kendi icraatlar› etraf›nda toplama çabas›n›n alt›nda “tek devlet, tek bayrak, tek ulus, tek dil” siyasetinin yatt›¤› art›k ‘maskelenmeden’ söylenmeye baflland›. Kürt ulusuna yönelik Türk devletinin tarihi boyunca tak›nd›¤› inkarc›-asimilasyoncu ve katliamc› tavr›n› de¤ifltireceklerini öne süren AKP ve kurmaylar›n›n “yeni” tavr› Baflbakan Yard›mc›s› Çiçek taraf›ndan dile getirildi. Çiçek, Nijeryal›lara Türkçeyi ö¤rettiklerini, fakat Hakkari’dekine, Diyarbak›r’dakine halen Türkçeyi ö¤retemediklerini söyledi. sayfa 5
Sömürü ve zulüm referandumunu boykot edelim! Demokratik Haklar Federasyonu, 12 Eylül tarihinde yap›lacak anayasa de¤ifliklik refarandumuna kat›lmayarak, boykot çal›flmalar› yürütecek. DHF, zulüm ve sömürü düzenin “yeni Anayasa”s›na karfl› “Yeni Demokratik Cumhuriyet Anayasa Tasla¤›” haz›rlayaca¤›n› ve boykot çal›flmalar› yürütece¤ini aç›klad›. DHF, “Ezilen milyonlar aç›s›ndan en geçerli ve tutarl› de¤ifliklik, mevcut anayasan›n ve bu anayasan›n g›das›n› ald›¤› sömürü ve zulüm düzeninin ortadan kalkmas›d›r” dedi. sayfa 14
SAYFA 3
Daha güçlü bir gençlik için Emek Seferberli¤i’ne! Demokratik Gençlik Hareketi (DGH), siyasi ve örgütsel tecrübelerine bir yenisini daha ekledi. DGH, 1 Temmuz 2010 ve 15 Eylül 2010 tarihleri aras›nda sürecek olan siyasi ve mali kampanya bafllatma karar› ald›. Halk gençli¤ine yönelik, ekonomik ve sosyal y›k›mlara; çürümeye ve geleceksizlefltirmeye karfl› kampanya için seferber olmaya ça¤›ran DGH, halk gençli¤inin demokratik haklar› için mücadelesinde daha geliflkin, donan›ml› ve dinamik olmas› gerekti¤ini belirtti. sayfa 9
Yaklaflmakta olan seçim sürecine iliflkin genel bir yaklafl›m - PERSPEKT‹F 8 T‹KKO gerillar› sonsuzlu¤a u¤urland› Dersim Ovac›k k›rsal›nda ç›kan çat›flmada yaflam›n› yitiren TKP/ML T‹KKO gerillalar› Çi¤dem Y›lmaz ve Ferdi Karacan memleketlerinde düzenlenen törenlerle topra¤a verildi. Partizan taraf›ndan ölümsüzleflen gerillar için 1 May›s Mahallesi’nde anma yürüyüflü düzenlendi.
Bir film mi? Soraya’y› Taflla(t)mak
UPS iflçileri direniflte kararl›
EMEK 7
Hapishanelerde devrimci tutsaklara yönelik hak gasplar›na ve bask›lara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Ankara Sincan F Tipi Kad›n Hapishanesi'nde MKP davas›ndan hükümlü bulunan siyasi tutsak Özlem Ayd›n, "savc›l›¤a götürüyoruz" bahanesiyle hücresinden al›narak bilgisi dahilinde olmadan zorla Adana Karatafl Hapishanesi'ne götürüldü.
onun mücadelesi karfl›s›ndaki geleneksel imha, inkar ve tasfiyeci politikalar›n›n de¤iflmedi¤ini göstermektedir. Zira son olarak Erdo¤an’›n CHP genel baflkan› ve di¤er parti baflkanlar›yla yapm›fl oldu¤u görüflmeler, yine Baflbu¤’un BDP milletvekillerini tehdit etmesi, önümüzdeki süreçte bask› ve sald›r›lar›n artaca¤›na iflaret etmektedir.
Baflbu¤’un aç›klamalar› ve devletin niteli¤i
GÜNCEL 2
Ayd›n, zorla sevk edildi
GÜNDEM
ziyorlar. Özel tim, profesyonel s›n›r birlikleri, ileri-teknolojik silahlar vb. fleklinde devam eden aray›fllar, “terörle etkin mücadele” için ileri sürülen çözümler olarak sunulmakta. Bu bir yan›yla devletin gerilla mücadelesi karfl›s›ndaki çaresizli¤ini ifade ederken di¤er yan›yla ‘Kürt aç›l›m›’, ‘demokratik aç›l›m’ vb. ad› ne olursa olsun Türk devletinin Kürt ulusu ve
Sendikalaflma mücadelesi yürüten UPS iflçileri, patron ve polisin sald›r›lar›na ra¤men direnmeye devam ediyorlar. UPS iflçileri, sald›r›lar›n sendikal› olmalar›n› engelleyemeyece¤ini ifade ederek, iflten at›lan iflçiler ifle geri al›nana kadar direnifle devam edeceklerini belirttiler.
GÜNCEL12
“Çözüm” ad› alt›nda Kürt ulusal mücadelesini tasfiyeyi ön gören süreci istedi¤i gibi yürütemeyen hakim s›n›flar ‘terörle etkin mücadele’ ad› alt›nda kendi içerisinde mutabakat aray›fllar›na girdi.
Devletin “çözüm” süreçlerini tart›flmaya açt›¤› çeflitli dönemlere denk gelen ve devlet erkan› taraf›ndan dillendirilen projeler esas zihniyeti gizlemeye yetmemektedir. “Terörle mücadele” ad› alt›nda çeflitli yöntemler benimseyen siyasi iktidar ve onun temsilcileri flimdilerde profesyonel s›n›r birlikleri tart›flmas›nda çözüm aramay› tercih edece¤e ben-
Baflbakan Yard›mc›s› Çiçek zehrini kustu
‘Soraya’y› Tafllamak’ filmini tart›flmal› k›lan kuflkusuz bir dönem filmi olarak yaflanm›fl bir olaydan beyaz perdeye uyarlanmas› ve kaç›n›lmaz olarak tarihin günümüze aktar›lmas›nda ortaya ç›kan ideolojik bak›fl›n herkesçe ayn› olmamas›d›r.
2
GÜNCEL
16-31 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
‹flçi-Köylü Gazetesi okurlar›ndan 5’i tutukland› ‹flçi-Köylü Gazetesi okurlar›na yönelik ev ve iflyeri bask›nlar›nda gözalt›na al›nan 8 kifliden 5’i tutukland›
MERS‹N- ‹flçi-Köylü Gazetesi okurlar›na yönelik ev ve iflyeri bask›nlar›nda gözalt›na al›nanlardan 3 kifli tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›l›rken, 5 kifli hakkında tutuklama karar› verildi. 1 Temmuz günü ev ve iflyerleri bas›larak gözalt›na al›nan ‹flçi-Köylü Gazetesi okurlar›, nöbetçi mahkemeye ç›kar›ld›lar. “Yasad›fl› örgüt üyeli¤i ve yöneticilik” iddias›yla gözalt›na al›nan ‹flçi-Köylü Gazetesi okurlar›ndan Hasan Polat, Keklik Demir ve Metin Özken tutuksuz yarg›lanmak üzere serbest b›rak›ld›. Mahkeme Cengiz ‹çli, Duygu Ergen, Hüsamettin Ulafl, Ufuk Lüzumlu ve Ser-
kan Gümüflbafl hakk›nda tutuklama karar› verdi. Duygu Ergen, Adana Karatafl Kad›n Hapishanesi’ne götürülürken di¤er tutuklular da Mersin E Tipi Hapishanesi’ne götürüldü. Mahkeme ç›k›fl›nda bekleyen tutuklu yak›nlar›, serbest b›rak›lanlar› “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan› ve z›lg›tlarla karfl›larken, tutuklananlar mahkeme ç›k›fl› esnas›nda “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar›yla karfl›land›. 1 Temmuz sabah› saat 05:30 sular›nda Mersin’de ‹flçiKöylü Gazetesi okurlar›na yap›lan ev ve ifl yeri bask›nlar›nda 6 okurun gözalt›na al›nmas›n›n ard›ndan Tar-
sus’ta Ufuk Lüzumlu, ‹stanbul’da Serkan Gümüflbafl adl› ‹flçi-Köylü okurlar› da gözalt›na al›nm›flt›. Ayr›ca gözalt›lar›n sonras›nda Mersin ‹flçi-Köylü Gazetesi bürosunu basan TMfi polisleri, büroda bulunan gazete, dergi ve flamalara el koymufltu. TMfi polisleri taraf›ndan evleri ve iflyerleri bas›larak gözalt›na al›nan ‹flçi-Köylü Gazetesi okurlar› için ‹flçiKöylü Gazetesi ve Partizan Dergisi taraf›ndan bir aç›klama yap›ld›. Artan çat›flmalarla birlikte egemenlerin, devrimci, ilerici-yurtsever kurumlara yönelik bask›lar›n›n da yo¤unlaflmaya bafllad›¤› ve MGK toplant›s›ndan ç›kan
bas›na yönelik sansür karar›n›n ard›ndan gazetenin 68. say›s›n›n toplat›ld›¤›, da¤›t›m ve sat›fl yasa¤› konuldu¤u dile getirilen aç›klam›n›n devam›nda flu ifadelere yer verildi: "Bunun üzerinden birkaç gün geçmeden bu defa 1 Temmuz günü sabaha karfl› Mersin’de okurlar›m›z›n evleri bas›ld›. Hiçbir gerekçe göstermeden yedi okurumuzu ev ve iflyerlerinden gözalt›na alan polis, yak›nlar›n›n durumunu ö¤renmek isteyen ailelere de hiçbir aç›klama yapmad›. En küçük bir muhalif sesten korkan egemenler bask› ve gözalt›larla bu sesi k›smak istemektedir. Ne ki bask›lar, gözalt›lar ve tutuklamalar bizleri y›ld›rmad›/y›ld›ramayacak.”
Hapishanelerdeki keyfi uygulamalar son bulsun!
Dersim Ovac›k k›rsal›nda ç›kan çat›flmada yaflam›n› yitiren TKP/ML T‹KKO gerillalar› Çi¤dem Y›lmaz ve Ferdi Karacan memleketlerinde düzenlenen törenlerle topa¤a verildi
Ölümsüzleflen T‹KKO gerillalar› sonsuzlu¤a u¤urland› 29 Haziran gecesi Dersim’in Ovac›k ‹lçesi’ne ba¤l› Aslando¤mufl ve Hülük Ufla¤› köyleri aras›nda ç›kan çat›flmada yaflam›n› yitiren TKP/ML T‹KKO gerillalar› son yolculuklar›na u¤urland›. TKP/ML T‹KKO Dersim Bölge Komutanl›¤›, çat›flman›n ard›ndan yapt›¤› aç›klamada yaflam›n› yitiren militanlar›n 1983 Tokat Zile do¤umlu Munzur kod isimli Ferdi Karabulut ile 1987 Sivas Zara do¤umlu Sinem kod isimli Çi¤dem Y›lmaz oldu¤unu bildirdi.
Jandarma Özel Harekat Timleri ile gerillalar aras›nda yaflanan çat›flmada ölümsüzleflen T‹KKO gerillalar›, Ferdi Karabulut ile Çi¤dem Y›lmaz, kimlik tespitlerinin ard›ndan aileleri ve arkadafllar› taraf›ndan düzenlenen törenlerle topra¤a verildiler. Elaz›¤ Cemevi'nde yap›lan törenin ard›ndan Çi¤dem Y›lmaz'›n cenazesi Sivas'›n Zara ‹lçesi Kanl›çay›r Köyü’ne, Ferdi Karacan'›n cenazesi ise Tokat'›n Zile ‹lçesi Gümüflkafl Köyü’ne defnedildi.
T‹KKO gerillalar› ‹stanbul’da an›ld› fiehit düflen TKP/ML T‹KKO gerillalar› Çi¤dem Y›lmaz ve Ferdi Karacan için Partizan taraf›ndan 1 May›s Mahallesi’inde bir anma yürüyüflü düzenlendi. Eski karakol dura¤› önünde bir araya gelen kitle, “Ovac›k flehitleri ölümsüzdür” yaz›l›, Partizan imzal› pankart arkas›nda 1 May›s Mahallesi otobüs son dura¤›na kadar yürüdü. Yürüyüfl boyunca “Gerillalar ölmez, yaflas›n Halk Savafl›” , “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Yaflas›n
devrimci dayan›flma”, “Partizanlar ölmez, yaflas›n Halk Savafl›” sloganlar›n›n at›ld›¤› anmaya; DHF, SODAP, Halk Cephesi, ESP, Köz de kat›larak destek verdi. Yürüyüflün ard›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›nda devrim flehitlerinin bayra¤›n›n devral›nd›¤› ifade edilerek, halk› y›ld›rmaya çal›flanlara, sömürüye, iflten atmalara, hak gasplar›na karfl› mücadele etme ve örgütlenme ça¤r›s›nda bulunuldu. Aç›klama sonras›nda yap›lan k›sa müzik dinletisinin ard›ndan eylem sonland›r›ld›.
‘Delillerin aç›klanmas›n› istiyoruz’ ‹STANBUL- MKP’ye üye olduklar› idias›yla Silivri’de gözalt›na al›nan 3 kifli aras›nda bulunan Serkan Güngör’ün ailesi, polisin iddia etti¤i gibi bir durumun söz konusu olmad›¤›n›, Serkan Göngör’ün y›llar sonra ailesini görmek için geldi¤ini ifade ettiler. 26 Haziran tarihinde Maoist Komünist Partisi (MKP)’ne üye olduklar› gerekçe-
siyle gözalt›na al›nan Serkan Güngör, Ali Do¤an ve Gülabi Yaln›z, ‹stanbul Nöbetçi 10. A¤›r Ceza Mahkemesi taraf›ndan tutuklanarak Metris Hapisanesi'ne gönderilmiflti. Serkan Güngör'ün ailesi ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) ‹stanbul fiubesi’nde bas›n aç›klamas› düzenledi. Aile ad›na yap›lan aç›klamada Güngör'ün 10 y›l-
d›r, düflüncelerinden dolay› gördü¤ü bask›lar nedeni ile yurtd›fl›nda yaflamak zorunda kald›¤› belirtilerek, “Zorlu geçen y›llardan sonra bizleri görmek için yak›n zamanda Türkiye'ye gelmifltir. Bir süre bizimle zaman geçirdikten sonra yurtd›fl›na dönerken polis taraf›ndan 25 Haziran 2010 tarihinde gözalt›na al›nm›flt›r. 4 günlük polis sorgu-
sundan sonra ç›kar›ld›¤› savc›l›k taraf›ndan, çeflitli as›ls›z iddialarla 29 Haziran 2010 tarihinde tutuklanarak mahkemeye sevk edilmifltir. Geçici olarak Metris Hapishanesi'nde tutulmaktad›r.” denildi. Güngör ailesi iddia edilen “suç”lamalar›n hangi dellilere dayand›r›larak yap›ld›¤›n›n aç›klanmas›n› istedi.
‹STANBUL- F Tipi hapishanelerinde süren tecrit uygulamalar›n› protesto eden Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB) suç duyurusunda bulundu. Uygulamaya konuldu¤undan bu yana F Tipi hapishanelerinde günden güne artt›r›lan sald›r› ve tecrit uygulamalar›na dikkat çekilen bas›n aç›klamas›nda, tutsaklara ve tutsak yak›nlar›na uygulanan sald›r›lar aktar›ld›. TUYAB ad›na bas›n aç›klamas›n› Semiha Kös yapt›. Tutsaklar›n sald›r›lara karfl› yapt›¤› suç duyurular›n›n dikkate al›nmad›¤›n› ifade eden Kös, “Bunun en son örne¤i Edirne F Tipi'nde yaflanm›flt›r. Haziran ay›nda buraya Güneydo¤u'dan tayin olan bir uzman çavufl, tutsaklar› 'Ben, Do¤u'da çok kafa kopart›p kulak kestim. Sizin de kafan›z› kopart›r›m' diyerek tehdit etmifltir. Bunun akabinde bu tutsaklar mahkemede suç duyurusu yapt›lar
diye Mehdi Boz isimli tutsak sald›r›ya u¤ram›fl, öldüresiye dövülmüfl, verdi¤i dilekçeler dikkate al›nmam›flt›r” dedi. Ankara Sincan Kad›n Hapishanesi'nde de hücrelere arama bahanesi ile girildi¤ini ve kad›n tutsaklara sald›r›ld›¤›n› aktaran Kös, sald›r›lar›n giderek ço¤ald›¤›n› uygulamalar›n ziyarete gelen tutsak yak›nlar›n› da kapsad›¤›n› dile getirdi. Kös, “Haziran aç›k görüflünde Edirne F Tipi'ndeki hükümlü Mehmet Zeki Do¤an'›n kardefli ve arkadafl görüflçüsü X-ray cihaz›nda pantolon fermuarlar› sinyal verdi¤i gerekçesi ile ziyarete al›nmam›fl ve darp edilmifllerdir. Ayr›ca bu ziyaretçilere 3 ay görüfl yasa¤› verilmifltir.” hat›rlatmas›nda bulundu. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan TUYAB üyeleri Sultan Ahmet Adliyesi'nde sorumlular hakk›nda suç duyurusunda bulundular.
Tutuklu TAYAD’l›lar serbest b›rak›ls›n ANKARA- 15 Haziran 2010 tarihinde Ankara, ‹zmir ve ‹stanbul’da yap›lan bask›nlarla tutuklanan TAYAD’l›lar›n serbest b›rak›lmas› için Ankara Abdi ‹pekçi Park›’nda TAYAD’l› Aileler, oturma eylemi gerçeklefltirdiler. Oturma eylemi öncesinde bas›n aç›klamas› düzenleyen TAYAD’l› Aileler, ev ve dernek bask›nlar›yla gözalt›na al›nan 17 kiflinin, hasta tutsaklara sahip ç›kt›klar›, katledilen tutuklular›n cenazelerini omuzlad›klar› ve AKP’den 309 tutuklunun hesab›n› sorduklar› için tutukland›klar›n› belirttiler.
Zere’yi sahiplenmek tutuklama gerekçesi say›ld› Zere için ciddi bir mücadele verildi¤i için tutuklanmalar›n gerçekleflti¤ini dile getiren TAYAD’l› Aileler, yapt›klar› aç›klaman›n devam›nda flu ifadelere yer ver-
diler: “Öyle bir mücadele verdik ki; AKP iktidar›, Zere’yi tahliye etmek zorunda kald›. Suçumuz daha da büyümüfltü. Kanser hastas› k›z›m›z› kaybettik bir süre sonra. Cenazesine kat›ld›k. Bunu da suç sayd›, AKP’nin polisi ve yarg›s›… Suçumuz giderek büyüyordu…” Dayan›flmay› engelleme ve insanlar›n birbirine sahip ç›kmas›n› önleme amac›yla TAYAD’l›lar›n tutukland›¤› kaydedilen aç›klamada aileler, dayan›flma çaerısıyla sonland›rd›. Yap›lan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan oturma eylemi yap›ld›. DHF üyelerinin yan› s›ra KESK ve BES’ten de temsilcilerin destek verdi¤i oturma eyleminde “Tutuklu TAYAD’l›lar›n Serbest B›rak›lmas› ‹çin Oturma Eylemindeyiz” imzal› pankart alana as›ld›.
DEVR‹MC‹ DEMOKRAS‹’DEN Belirli bir ezber fleklinde devam eden herfley s›radanlafl›r. Kendini tekrar eder. ‹nand›r›c›l›¤›n› yitirmekle kalmaz bofl inansal bir rotaya evrilir ve kendini takip edenleri de savurur. Bu savurgan durum geçmifl al›flkanl›klar›n kasvetinde ortaya ç›kan, toplumun geliflim dinamizmini yok eden ve sürülefltiren bir psikoloji yarat›r. Bu psikolojik etkileflim içerisinde kalan kitle, kendine yabanc›lafl›r ve benli¤ini yitirir. ‹nsan›n kendi benli¤i yok edilince ondan geriye hiçbir fley kalmaz. Egemen s›n›flar›n siyasi etkisi ve hiyerarflik boyunduru¤u alt›nda ezilen milyonlarca insan bugün bu etkileflimin alt›nda yaflamakta ve kendi benli¤inden uzaklaflmaktad›r. Mevcut sistem taraf›ndan estirilen bu hava insanl›¤›n üzerinde at›lmas› gereken bir yüktür. Yer yer dolayl› bazen de do¤rudan hedef gösterilerek söylenilen tehditvari sözler, toplumu sindirmeyi hedefler. Genelkurmay baflkan› yahut baflbakan ya da muhalefet sözcülerinin sarf etti¤i ifadelerin do¤ruyu iflaret eden ifadeler olmad›¤›n› görmek için ille de prati¤i beklemek gerekmez. Zira bu zatlar her daim bunu sözlü ve uygulamal› olarak birçok kez göstermifllerdir. Bugün de göstermektedirler. Dönem dönem roller de¤iflse de ortaya ç›kan tablo de¤iflmemektedir. ‹ktidar olma gücünü de kullanarak toplum üzerinde bir bask› oluflturan egemen s›n›flar, bu arac›n zorlay›c› gücünü en etkin biçimiyle kullanmaktad›rlar. Zaten zor ayg›t›na da bunun için ihtiyaç duyarlar. Bir genelkurmay baflkan› ç›k›p toplumu tehdit ediyor ve toplumdan ses ç›km›yor ise bunu, bu arac›n kullan›m›ndan do¤an etkiden kaynakland›¤›n› görmek mümkündür. Baflbu¤'un sözlerinin arkas›nda mevcut
devlet gelene¤inin bafl mimarlar›n›n oldu¤unu ve dahas› bu devleti yönetenin, bu faflist ordu oldu¤unu söylemek abart› olmayacakt›r. Öyleki onun karfl›s›nda duran ve çokça tan›nm›fl gazeteci (ya da sivil giyimli asker demek daha do¤ru olacak), ‘paflan›n’ her dedi¤ini onaylayarak topluma ‘can›n›z› yakar›z’ mesaj›n› birlikte veriyor. Hofl, egemen s›n›flardan ve onun kalemflorlerinden baflka türlü bir beklenti zaten düflünülemez. Kemalizmin keskin savunuculu¤unu yapan, faflist uygulamalara imza atan, dahas› faflizmin kap› bekçili¤ini yapan bir paflan›n konuflmalar› çok tuhaf de¤il. Di¤er taraftan ‘demokratl›¤›ndan’ taviz vermeyenlerin suskunlu¤u ise mevcut durumu anlamay› kolaylaflt›r›yor. Onlar›n demokratl›¤› da buraya kadar. Pafla her fleyi ifade etti. ‘Ya bizimle olacaks›n›z ya da kan tahlili yapt›r›r›z’ diyerek tüm topluma da ‘haddinizi bilin’ dedi aç›k aç›k. Kald›ki pafla söyledikleriyle bu kesimlerin de duygular›na tercüman oldu bir nevi. Devlet erkan›n› böylesi aç›klamalar yapmaya zorlayan›n, ulusal hareketin içerisine girdi¤i yönelim oldu¤unu söylemek yanl›fl olmayacakt›r. Sistemin aç›l›m balonlar›n›n sönmeye bafllamas›yla mevcut çevrelerin taktiksel yönelim olarak baflvurduklar› yöntemin gücü karfl›s›nda devletin düfltü¤ü durum ortad›r. Çünkü gelinen durumda gerillan›n verdirdi¤i kay›plar ve her geçen gün gelen asker cenazeleri devleti köfleye s›k›flt›rm›fl durumda. Gittikçe bata¤a sürüklenen bir kurum do¤al olarak bu flekilde bir tepkiyle “ulusal” bir bütünlük sa¤laman›n derdine düflmüfl durumda. Bütün medya, bas›n-yay›n kurulufllar›na emredilen fley de bunun propagandas›n›n yap›lmas›d›r. Görünen o ki, topyekün bir savafl konseptiyle hareket eden bu
güçler ezilenleri kendi benli¤inden uzaklaflt›rma ve bu savafl kapsam›nda susturma ve sindirme gayretindedir. Aksi halde onlar› ifade eden örgütlü güçlerine karfl› bir sald›r› içerisine girmez ya da giremezdi. Kürt ulusu ve devrimci-demokrat kesimleri susturma ve imhaya yönelen burjuva feodal diktatörlük, di¤er taraftan da sahte demokrasi 盤›rtkanl›¤›n› sürdürüyor. Anayasa de¤iflikli¤i üzerinden demokrasi nutuklar› atmaya devam ediyor. Her dönemin mevcut do¤rusal yönleri içerisinde bulundu¤u koflullar›n belirleyicili¤inde oldu¤u hükmüyle hareket etti¤imizde her s›n›f›n kendi ç›karlar› do¤rultusunda do¤rular› ortaya ç›kacakt›r. Egemen s›n›flar›n çak›rlar›, ezilenlerin kendi do¤ru ve ç›karlar›yla kesiflmemektedir. 12 Eylül faflizmi gibi bir zihniyet elbette kabul edilemez. Ancak bugün dayat›lan›n da onun farkl› bir versiyonu oldu¤unu unutmamak gerekir. Ayn› zihniyetin korunmas› için özel çaba sarf edilen anayasa de¤iflikli¤inde bunu savunan çevrelerin öyle övdükleri gibi de¤iflen bir yan›n›n olmad›¤›n› bütün hatlar›yla görmek ve ezilen kesimlere de tafl›mak gerekir. Kendi kan emici yönlerini demokrasi safsatalar› alt›nda gizleyen bu güruhlar, gerçek niyetlerini uygulad›klar› politikalarla ortaya koymaktad›rlar. Son yaflan›lan katliamlar dahi bu durumu analiz etmemizde yeterli veriler sunmaktad›r. Sistemin kendi do¤rular›n› topluma dayatman›n ve insanl›¤›n kan› üzerinden yeni pazarl›klar›n kap›s›n› aralaman›n gayretinde oldu¤u aflikar. Kendi iktidar›n›n devaml›l›¤› söz konusu olunca sak›nmadan milyonlarca insan› feda etmekte çekinmeyen bu sistem, savunduklar›yla birlikte tarihin çöplü¤üne at›lmal›d›r.
O, art›k milad›n› doldurmufl, hükmünü yitirmifltir. Söylece¤i her fleyi söylemifl, baflvuraca¤› bir yöntem kalmam›flt›r. Bugün ‘yeni’ diye revize edilerek ortaya sürülenler, eskinin tekrar›d›r. Bu tekrara dur diyecek olanlar bu sistemin meflrulu¤una güveni kalmayanlar olacakt›r. Her fleyden önce devrimci savaflta ›srar etmek bu sisteme karfl› geliflecek en büyük tepkidir. Kendi varolufl mücadelesini günün ihtiyaçlar› do¤rultusunda kurgulayarak mücadeleye at›lan ezilen kesimler, sistemin klik dalafllar› içerisinde taraf olmayacakt›r. Kendi ihtiyac› olan demokratik bir anayasa ancak ve ancak devrimci savafl›n zafere ulaflmas›yla kurulacak olan yeni demokratik cumhuriyette oluflacakt›r. Kendi s›n›fsal ç›karlar›n› merkeze alarak sürdürülen mücadele, mevcut sistmenin duvarlar›n› parçalad›¤›nda halklar›n kurtuluflu sa¤lanacakt›r. Aksi takdirde egemen s›n›flar›n dayatm›fl oldu¤u politikalar›n arkas›na yedeklenmifl olunur. Evet 12 Eylül anayasas›na karfl›y›z. Ama AKP'nin haz›rlad›¤› anayasa da 12 Eylül anayasas›ndan farkl› olmayan bir zihniyetin ürünüdür. Ve bizler aç›s›ndan bir ç›kar sa¤lamamaktad›r. Ne evet diyenlerin saf›nda ne de hay›r diyenlerin saf›nda olaca¤›z. Biz bu klik dalafl›nda taraf olmayaca¤›z. Kendi anaysam›z› haz›rlayarak bu anayasa etraf›nda birleflece¤iz. ‹flçilerin, köylülerin, Kürtlerin, Alevilerin, Lazlar›n, Çerkeslerin vs. ç›karlar› ne eskisinde ne de yenisindedir. Bu anayasa tarihin çöplü¤üne kar›flmad›¤› sürece halklar gerçek kurtulufla eriflemeyecektir. Aslolan devrimci savaflta ›srard›r. ‹nsanl›¤› gerçek benli¤inde buluflturacak olan, kendi do¤rusu olan devrimci savafl gerçekli¤i içerisinde buluflmas›d›r.
devrimci demokrasi senin sesindir
OOLKUT
KU BUL
ABONE
ABONE
ABONEL‹K SÜRES‹ 6 AYLIK 1 YILLIK
Yurtiçi 12 YTL 24 YTL
Yurtd›fl› 35 EURO 70 EURO
HESAP NUMARALARI Ertafl ÖZTÜRK ad›na
‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (TL) 1002 30000 1153314 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Euro) 1002 301000 1107308 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (CHF) 1142699 ‹fl Bankas› ‹st. Aksaray fiubesi: (Sterlin) 1174906
DEVRiMCi
GÜNDEM
DEMOKRASi
16-31 TEMMUZ 2010
3
Baflbu¤’un aç›klamalar› devletin faflist karekterini ifade ediyor Yükselen devrimci savafl gerçekli¤inin alt›nda hezimete u¤rayan devlet erkan›, çeflitli demeçlerde bulunurken çokça savunulan ve dillerden düflürülmeyen demokrasi nutuklar› da rafa kald›r›lm›fl durumda. Yükselen gerilla eylemleri ve ard› ard›na gelen asker cenazeleri devleti köfleye s›k›flt›rm›fl olmal› ki ola¤anüstü zirveler ard› ard›na patl›yor. Demokrasi aç›l›mlar›ndan vazgeçmifle benzeyen hükümet, devletin bu açmaz› ve gerilla eylemleri karfl›s›nda ulusal bütünlük ça¤r›s›nda bulunurken, di¤er taraftan da bas›n yay›n kurulufllar›na balans ayar› verdi. Kendi güdümündeki medya üzerinden devletin bekas› gerekçesiyle ›rkç› floven söylemleri derinlefltirmesi anlam›na gelen bu talep, bu kurulufllar taraf›ndan da hemen sahiplenmifl durumda. Zaten söylemleri bundan pek farkl› olmayan bu çevrelerce devletin bu talebi s›cak karfl›lanm›flt›r. Kendi güdümünde olmayan bas›n yay›n kurulufllar›n› ise toplatma ve verdi¤i onlarca y›l› bulan cezalarla susturmak istemekteler. Muhalif sesleri susturarak kendi gerçekli¤ini ört bas etmeyi hedefleyen bu zihniyet karanl›k ortaça¤ kal›nt›s› bir zihniyettir. ‹nsanl›¤›n kurtulufl mücadelesinin önünde ezilmekten kurtulamayacak olan bu fikir sahipleri ve onun tafleron icraatç›lar› uflakl›kta s›n›r tan›mad›klar›n› bir kez daha ispatlaman›n derdine düflmektedir. “”Niyetten ba¤›ms›z” olarak “terör” propagandas› yap›lmas›n, “terör” örgütü kendi propagandas›n› yapt›rmak istiyor gibi söylemlerle ültimatom veren MGK, bas›n üzerinde uygulad›¤› sansürü de bu söylemlere dayand›rmakta ve meflruiyet kazand›rmak istemektedir. Faflizmin yap›sal oldu¤u ülkelerde ayn› teraneler her dönem gündeme gelir, gelecektir. Çünkü egemen s›n›flar kendi meflruiyetini bu lafazanl›klar üzerine kurmaktad›r, kurmaya devam edecektir. Kendisi gibi düflünmeyenleri düflman gören, “Türk kan›” tafl›mamak gibi ithamlarda bulunan pafla, bu söylemle iki fleye aç›kl›k getiriyor. Birincisi hala inkara dayal› siyaset yapma kimli¤ini savunusunu olufltururken, ikincisi ise hainlik suçlamas›n› dile getiriyor. Bu sözlerin alt›ndaki niyet Baflbu¤’un ifade etti¤i gibi saf dilli bir niyet de¤ildir. Nitekim Baflbu¤ devletin politikas›n› aç›kl›yordu. Yani sarf edilen sözler bir tehdidin içeri¤ini dile getirirken devletin düflüncesini ortaya koymakt›. Gayet berrak bir flekilde Türk devletinin gerçek amac›n› aç›klayan pafla bugüne kadar çokça bel ba¤lanan demokrasi ve aç›l›m politikalar›n›n da buna hizmet etti¤ni söylüyordu. Özel bir televizyon kanal›na beyanda bulunan genelkurmay baflkan› faflist ve ›rkç› söylemlerde bulunurken devletin gerçek karekterini ortaya koydu. Kendisi kadar apoletli olan üniformal› gazeteci ise görevini yerine getirmenin heyacan›yla ne dedi¤ini bilmez bir davran›fl içerisinde bu savafl konseptinin savunuculu¤una soyunmay› ihmal etmedi. Kendi faflist kimli¤inden asla tereddüt edilemeyecek olan bu zat-› muhterem, karfl›s›ndaki konu¤uyla tam bir bütünlük içerisinde yapt›klar› tespitlerle yeni yol haritas›n› çizdiler. Kürt ulusal hareketi ekseninde dönen sohbetin, bütün bir Kürt ulusunun üzerinde uygulanacak katliam›n ifadelerini yans›ttı¤›n› söylemek abart› olmayacakt›r. Aç›klamadan ç›kan di¤er bir sonuç ise devleti yöneten erkin kim oldu¤unu da tekrar aç›klamaktayd›. Apoletli paflalar›n güdümünde olan devlet asl›nda yabanc›s› olmad›¤›m›z bir fleydi. Zaten on y›lda bir yap›lan darbeler, yay›nlanan muht›ralar, paflalar›n ç›k›p savurdu¤u tehditler... Bu programda tekrar edilen ve alt› çizilen bir gerçek de buydu. Devletin “terörün” bitmesi için izleyece¤i özel savafl konseptine dair de aç›klamalarda bulunan genel kurmay baflkan›, Türk ve Kürt emekçileri tehdit etmekten geri kalmad›. Yer yer üstü kapal› bazen de direk hedef gösterilerek yap›lan bu tehditler, devletin nas›l bir demokrasiyi savundu¤unu aç›klar nitelikteydi.
Baflbu¤ BDP’yi hedef gösterdi Yapt›¤› aç›klamalarda BDP milletvekillerini direk hedef olarak gösteren Baflbu¤, asl›nda kendi acizli¤ini ortaya koyuyordu. Kürt ulusal mücadelesini tasfiye etmeyi amaçlayan Türk devleti girdi¤i açmaz içerisinde ortaya ç›kan uyumsuzlu¤un ve anlaflmazl›¤›n sonucu olarak bu planda ad›m atamam›fl, bofla düflmüfltür. Kürt ulusal hareketinin içerisine girdi¤i dönem ve buna karfl›n ortaya koydu¤u pratik devletin bu plan›n› zora sokmaktad›r. Bu durum
SINIF TAVRI Birey örgüt iliflkisine geçmeden önce bireyin tarihsel anlam›yla çeflitli toplumsal mekanizmalarda etkin veya edilgen biçiminde süreklili¤ini görmekteyiz. Yani tarihsel anlam›yla toplumsal sistemlerin çeflitli kategorilerinde örgütlü olmayan hiçbir birey yoktur ve sosyal ö¤e olan bireyin toplumsallaflmas› söz konusudur. Nihai toplumsallaflma, komünizme gidifle kadar bireyin zorunlu geçirmek zorunda kalaca¤› evreler ve do¤as›nda a盤a ç›kar›p kullanaca¤› araçlarda olacakt›r. Örgüt, s›n›fl› toplumlar›n kulland›¤› araçlar aras›ndad›r. Her s›n›f›n kendi ihtiyaçlar›n› karfl›lama, kullanma, yeniden üretme e¤ilimlerini sa¤layan, di¤er s›n›flar üzerindeki tahakküm arac›d›r. Örne¤in devlet, politik partiler vb... Bunlar adlar› ve ifllevleri farkl› olan ama özünde egemenlik elde etme veya sürdürme araçlar› olarak insandan ve s›n›ftan bahsedildi¤i her süreçte süreklili¤i olacak araçlard›r. Örgüt, ilkel komünal dönem ve komünizmde s›n›fsal karakteri olmayan toplum yaflam›n›n parçalar› olarak sosyal yaflam›n ö¤eleri biçiminde var oldu, var olacak. ‹lkellikle bilimsellik aras›ndaki fark›n sonucu olarak toplumsall›¤› da farkl› olacakt›r. S›n›f savafl›m›nda örgütün anlam› nedir sorusuna verilecek cevap, bireyle örgüt aras›ndaki iliflkiyi belirledi¤i gibi, egemen-faflist s›n›flar›n iktidar›n›n y›k›l›p y›k›lamamas›n›n da farkl› bir boyutta cevab›n› içerisinde tafl›maktad›r. Komünist partisi ve onun önderli¤indeki örgütlerde birey, egemen s›n›flar›n her türlü s›n›fsal bask›s› karfl›nda güdüsel de¤il, s›n›f tavr› temelinde parti ve onun araçlar› üzerinden hakim s›n›f iktidar›na karfl› ç›karak, onu zor arac›yla alt-üst etme eyleminin ö¤esidir. Ama birey, örgüte kal›rken veya örgütün parças› oldu¤u her durumda s›n›fl› toplulu¤un iliflkilerinin sonucu olarak kimi hatalar› çeflitli vesilelerle üretir, savunur, gelifltirir. Bu anlam›yla kimi pratikler s›n›f ve örgütün ihtiyaçlar›na hizmet etmekten ziyade onu zay›flatan haller olarak bafl gösterir/gösterebilir. Demek ki temel olarak örgütle bir savafl›ma kat›lmak önemli bir ad›mken, bu he-
Apar topar yap›lan aç›klamalar ve “teröre karfl› yek vücut” bir “bütünlük” sa¤layal›m yönündeki aç›klamalar bu gerçe¤i saklama giriflimlerinin bir sonucu olarak görülmelidir. Sunulan reçeteler aras›nda olan operasyonlarda kelle avc›lar› olarak da bilinen (devletin insana biçti¤i de¤erin anlafl›lmas› için bunu bilinçli olarak kullan›l›yoruz) özel timlerin kullan›lmas›, hedefte kimlerin ve nas›l ele al›naca¤›n› iflaret ediyor. Uzun y›llard›r kirli savafl politikalar›n›n uygulay›c›l›¤›n› yapan bu özel birlikler, gerilla cenazelerine ve sivil halka yapt›¤› iflkencelerle nam salm›flt›r. Son süreçte operasyonlarda s›kl›kla yer almalar› da özellikle Kürt ulusana ve bölgedeki gerilla gücüne dönük nas›l bir sald›r› haz›rl›¤›nda olundu¤unu göstermektedir. Güney Kürdistan’da, Hatay’da, Urfa’da, Van’da askerler taraf›ndan öldürülen siviller bu devletin reçetelerinin sonucu ortaya ç›kan olaylard›r. Çocuklar› sokak ortas›nda linç eden de yine özel tim ve uzant›lar›n›n uygulamalar›d›r. Bunlar bu ülke insanlar›n›n yabanc›s› oldu¤u münferit olaylar de¤ildir. Bu ülke tarihinde bunlara s›kl›kla rastlamak mümkündür. Çünkü bu bir devlet politikas›d›r ve her dönem belli aral›klarla “ihtiyaç” duyuldu¤unda uygulanan yöntemdir.
Sistemin sald›r›lar› ve devrimci savafl
karfl›s›nda bofla düflen Türk devleti özel savafl konseptini uygulamaya sokmufltur. Gerçek zihniyeti imha ve inkar olan Türk devletinin gerçek yüzünü ortaya koyan Baflbu¤’un sarf etti¤i sözler, devletin bu durumunun ifadesidir. BDP milletvekillerine dönük da¤a ç›k›n sözleri bu ç›kmaz›n aç›klamas›d›r. Irkç›-faflist zihniyet, Türk-Kürt çat›flmas›n›n önünü açarak Kürt ulusuna karfl› milletvekilleri nezdinde linç kampanyas›na ve topyekün bir imha sald›r›s›na iflaret etmektedir. Daha önce yapt›¤› aç›klamalarda her türlü hakareti içeren tabirleri kullanan genelkurmay baflkanlar›n›n bu aç›klamalar› da flafl›rt›c› de¤ildir. Kürt ulusunu iflaret ederek “flerefsizler, sözde vatandafllar”, vb. söylemler de yine bu kurum taraf›ndan kullan›lan baflka sözlerdi. Bu sözler ‹ttahat ve Terakki gelene¤inin devamc›s› olan bir zihniyete aittir. Enver Pafla da ermeniler için “böcek gibi i¤reniyorum” sözünü söylerken ayn› ideolojik kaynaktan besleniyordu. Bat› hayran›, ›rkç›, faflist bir gelene¤in çocuklar› olan bu baylar›n yapt›¤› aç›klamalar ve sarf ettikleri cümleler kendi zihniyetlerinin yans›mas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Sözüm ona demokrasinin bekçisi oldu¤unu söyleyen ordu, hangi demokrasinin bekçisi oldu¤unu bizzat uygulamal› olarak göstermektedir. Katliam yapmakta tescilli olan bu baylar›n ve ordular›n›n marifetleri bu ülke halklar› taraf›ndan çok iyi bilinen bir gerçekliktir. ”Önümüzdeki süreç, terör eylemleri aç›s›ndan hassas bir süreç. Görevliler, herkes dikkatli olmak zorundad›r, istihbarat›m›zdan tutun gerekli tedbirlerin al›nmas›na kadar. Ümit ediyorum, güven de duyuyorum, ayn› hassasiyeti bat› bölgelerinde de göstermemiz laz›m. Bat› bölgelerimiz de hassast›r. Önemli olan terör eylemlerinin artt›¤› süreci, Türkiye olarak hep beraber, tek yumruk halinde, en az zararla atlatmak durumunday›z” bu sözler genel kurmay baflkan›na ait. Genel kurmay baflkan›n bu aç›klamalar›ndan da anlafl›laca¤› üzere bu sald›r› konsepti sadece gerillaya dönük olmayacakt›r. Toplumun bütün ilerici kesimlerini kapsayacak bir savafl›n hareketlenmesine iflaret etmektedir. Devletin bu imha savafl› karfl›s›nda devrimci ve komünistlerin görevi bu duruma karfl› haz›r olmak iken di-
¤er taraftan da devletin bu politakas›n› bofla düflürecek önlem almak olmal›d›r. Zira devlet buldu¤u boflluklar› ve aç›klar› de¤erlendirmede ve kendi lehine kullanmada asla tereddüt etmeyecektir. Devlet içerisindeki klik dalafllar› bu süreçte devrimci, komünist ve yurtseverler aç›s›ndan olumlu baz› olanaklar da sunacakt›r. Bu çatlak derinlefltirilmelidir. Bunun yolu devrimci savaflta ›srardan geçer. Devletin içerisindeki yerini ve siyasi etkisini sürdümek isteyenler ve buna karfl› bu üstünlü¤ü elde tutmak isteyenler aras›nda bir rekabete dönüflmüfl olan “terör” uzmanl›¤› ve reçeteleri, uygulayan› vuracak silahlard›r. Hakim s›n›flar, “terör” tan›mlar›nda ve “terörle” mücadelede ak›l mucitli¤i gelifltirmekte ve bunun en etkin kullan›m klavuzlar›n› ortaya sürmektedir.
“Demokratik aç›l›mdan”, “terörle” mücadeleye... Kimilerine göre profesyonel ordu, kimilerine göre özel hareket polisleri, teknik donan›m vs... Geçmiflten bu yana tekerrür eden bu söylemlerin esas açmaz› bunlar› söyleyen ve savunanlar›n kendi içerisinde dahi bir bütünlük içerisinde olamamalar›d›r. Birinin söyledi¤ini di¤eri yalanlamakta, ötekinin söyledi¤ini bir di¤eri reddetmekte. ‘Kürt sorununun çözümü’ ve ‘terörü bitirme’ çerçevesinde tart›fl›lan bu meseleler Kürt ulusal hareketinin içerisine girdi¤i taktiksel yönelimin bir sonucudur. Emperyalist-kapitalist sistemin Ortado¤u’da ugulayaca¤› planlar›n bir aya¤›n› oluflturan ve ciddi görevler alan Türk hakim s›n›flar›, Kürt ulusal sorununda onlar›n deyimiyle terör sorununda çözüm aramakta. Ama ne hikmetse arad›¤› çözümü bir türlü bulamamakta. Bar›fl ve kardefllikten demokratik aç›l›ma, ulusal birlik projesinden terörle mücadeleye evrilen bu süreç, çok bilinmeyenli denklemin köklerini bulmak için üretilen formüllere benziyor. Nereden tutsa elinde kalan ve etrafa saç›lan kristal bardak misali çözüm peflinde koflan Türk devleti, arad›¤› çözümü flimdilik “bulmufla” benziyor. Bu çözümün Türk devletini sürekleyece¤i batak daha flimdiden görülmektedir. Suni gündemlerin etkisiyle görece kesilmifl gibi gözüken tart›flmalar, m›zrak misali sakland›¤› çuval› delmekte ve gün yüzüne ç›kmaktad›r.
Birey örgüt iliflkisi üzerine
‹SMA‹L UÇAR nüz her fleyin çözümlendi¤i ve bireyin hata ve eksikliklerinin olmayaca¤› anlam›na gelmemektedir. Çünkü burjuvazi, tarihsel öncülü olan özel mülkiyet üzerine kurulu toplumsal formasyonlar›n yaratm›fl oldu¤u kültür, siyaset, hukuk, demokrasi, yönetim vs. birikimleri de ç›kar›na uygun bir düzenlemeyle toplum yaflam›n› binlerce y›ll›k al›flkanl›klar›na katk›lar yaparak yönetiyor ve tekrardan al›flkanl›klar yarat›yor. Bunlar›n birkaç on y›ll›k mücadele ile ortadan kalkmas›n› bekleyemeyiz. Proleter devrimler de gösterdi ki altyap›daki devrim de önemli olmakla birlikte her fley de¤il, mülkiyetin toplumsallaflt›r›lmas› da kaba anlam›yla bu sorunun çözüldü¤ü anlam›na gelmiyor, üstyap›da bir dizi proleter devrimle de¤iflimler yaratmak gerekmektedir. Buradan hareketle devam edersek sosyalist sistemde burjuva hastal›klar afl›ld› ve bir daha ortaya ç›kmayacak demek yanl›fl olacakt›r. Bilimi kap› d›flar› eden her yaklafl›m felsefi, politik, ideolojik olarak çözülmeye, gerilemeye mahkumdur. ‹ster birey olsun, ister örgüt olsun, yaflam›n yaflayan yasalar›n› anlamayan veya inkâr eden her yaklafl›m iflas etme ile yüz yüzedir. Birey-örgüt iliflkisinde, s›n›f savafl›m›n yasalar› gere¤i büründü¤ü zorunlu haller bulunmaktad›r. Birey, örgüte karfl› ba¤lay›c› bir sorumluluk içerisindedir. Kendi tasarruflar›ndan hareketle örgütün do¤rular›n› görmezden gelemez. Örgüt, s›n›fl› toplumlarda ayn› zamanda kaç›n›lmaz olarak bir hiyerarflidir. E¤er birey istedi¤ini yapma, istedi¤ini yapmama noktas›nda bir yönelim içerisine girerse, flüphesiz s›n›f savafl›m›n›n gereksinimlerine cevap olmaktan ziyade, kendi ruh halini örgüt ve devrimin ç›karlar›n›n üzerine ç›kararak, kendince devrimcilik yaparken, burjuvazinin bilincinin sonuçlar›n› üretmifl olur. Kaba anlam›yla ifade edersek, burjuvazinin ideolojik tavr›n› prati¤inde güçlendirmifl ve üretmifltir. Örgütün demokratik merkeziyetçi anlay›fl›n›n sonucu olarak siyaset ve uygulama haline gelen bütün teorik ç›karsamalar de¤iflinceye kadar örgüt içerisinde-
Türk devleti, sald›r›n›n boyutlar›n›n de¤iflmesiyle birlikte içine girilecek süreçte kirli savafl stratejisine daha çok baflvuracakt›r. Sadece Kuzey Kürdistan’da de¤il ülkenin her taraf›nda bunun sonuçlar›yla karfl›laflmak mümkün. Toplumsal linç kampanyas›n›n ve d›fllama, yaln›zlaflt›rma siyasetinin yans›mlar›n› her tarafta görmek mümkün. Özellikle Karedeniz ve Çukurova’da mevsimlik Kürt iflçilere karfl› bölge yönetimlerinin (vali ve kaymakamlar) içine girdi¤i tutum göz önüne al›nd›¤›nda hemen karfl›l›¤›n› bulmufl durumda. Ayn› zamanda sistemin sözcülü¤ünü yapan köfle yazarlar› da ayn› konsept dahilinde aç›klamalara giriflmifl ve Kürt ulusunu düflman ilan etmifltir. Ertu¤rul Özkök’ün ‘Biz bunlarla (bir nesneyi iflaret eder gibi) birlikte mi yaflayaca¤›z’ gibi bir söylemi dillendirmesi ve bunun üzerinden yaz›y› kurmas› bu politikan›n bir ürünüdür. Yaz›lan ikinci yaz› da asl›nda Kürtlerin yok say›lmas› ve devletin meflhur politikalar›n›n savunusudur. Bir taraf› suçlu ilan ederek sorulmufl bir sorudur. Di¤er taraf› aklayan ve ona toz kondurmayan bir yaz›d›r. PKK'nin vurduklar›n› gören ama 87 y›ld›r kemalist iktidar›n öldürdüklerine gözünü kapayan bir tav›r ve edayla yaz›lm›flt›r. Taraflar aras›nda bir suçlu arayacaksa, Özkök önce kendisi ve kendisi gibi düflünenlere bakmal›d›r ve sadece ‘beyaz Türk’ kibriyle de¤il kendi suçlulu¤unu örtbas etme amac›yla da yazm›flt›r. Sormak laz›m, Özkök her iki yaz›da da devletten farkl› olarak ne düflünüyor. Yani imha, inkar, asimilasyon ve suçlu ilan etmek d›fl›nda farkl› ne söylüyor... Bu kalemflörlerin yaz›lar›nda genel kurmay baflkan› ve hükümetin yapt›¤› aç›klamalardan farkl› bir aç›klama görmek mümkün de¤il. Devletin tüm sözcülerinin a¤›z birli¤i yaparak, bazen de birbirlerini suçlayarak dile getirdikleri bu ifadeler, içerisinde bulunduklar› derin buhran›n yans›mas›d›r. Siyasi iktidar sahiplerinin ezilen kesimlerin mücadelesini baltalamaya dönük hesaplar› ancak ve ancak devrimci savafl gerçekli¤inin yaflamsal k›l›nmas›yla bertaraf edilecektir. Feodal faflist sistemin yapt›¤› kan hesaplar› bir taraftan artan gerilla eylemleriyle, di¤er taraftan ise hak gasplar›na ve ulusal ayr›mc›la¤a karfl› yükselen direnifllerde karfl›l›k buluyor. Halklar›n bu hakl› mücadelesi yayg›nlaflt›r›lmas› ve büyütülmesi gereken bir yerde durmaktad›r. Devletin sürdürdü¤ü savafl konsepti ›srarl› ve cüreetkar bir savafl prati¤i ile karfl›lanmad›¤› sürece bir kazan›m› olmayacakt›r. ‹flçiler, köylüler, Aleviler, Kürtler, Lazlar, her ulus ve milliyetten emekçiler, ulusal eflitsizlikler, hak gasplar› ve sömürü politikalar›na karfl› somut talepler içerisinde örgütlenerek gelifltirecekleri direniflle cevap vermelidirler. Bu politikalar› hayata geçirecek güce ancak devrimci savaflta ›srar ile ulafl›lacakt›r.
ki bireyler için ba¤lay›c›d›r. Bundan dolay› herhangi bir kimsenin bunlara uymamas›, örgüt ve savafl gerçekli¤inin yeteri kadar bilincinde olmad›¤›na dair veriler olarak da okunabilinir. Birey, örgüt denilen canl› organizmay› anlayamaz ise ileri derecede mesafe kat etmesi beklenemez. Kurtulufl için gerekli stratejik araç olan örgütü, birey, sadece kendi tasar›mlar› sonucu ortaya ç›kard›¤› de¤erlendirmeler çerçevesinde görerek, ne yap›p, ne yapmayaca¤›na karar verdi¤i anda stratejik araç (bu parti veya ordu her neyse) o anda teorik ve pratik anlam›yla tahrip edilmifl olur. Örgüt, hedeflerimize ulaflabilmemiz aç›s›ndan önemli bir araç deyip, bunu teorik düzeyde kabul etmek yetmiyor, yetmeyecektir. Bunu pratik tutarl›kla birlefltirmeli, pekifltirmeliyiz. Genellikle devrimin karmafl›k sorunlar› karfl›s›nda bireyin içine düfltü¤ü baflka bir e¤ilim de, örgüt sorunlar›n› yak›narak dile getirmesidir ki bu yaklafl›m önemli oranda ideolojik gerili¤in sonucudur. Elefltirmeyi, mücadele yürütmeyi kural ve kaideler çerçevesinde parti zaten sa¤l›yor. Önemli olan bireyin örgütün her düzeydeki sorunlar›n› kendinden ba¤›ms›z görmemesi ve içinde bulundu¤u örgütsel mekanizma arac›l›¤›yla parti sorunlar›n›n çözümüne dair devrimci, komünist bir tutum içerisinde olmas›d›r. Çal›flman›n, politik mücadelenin kurallar› ve örgütsel ilkeleri vard›r. Bunlar niyetlerin ürünü de¤il, s›n›fsal yaflam realitesinin sonuçlar› olarak vard›rlar. Bizim d›fl›m›zdaki nesnel gerçekli¤i kabul etmek ve onu devrimci temellerde dönüfltürmek, istem ve iyi niyet ile gerçekleflmeyecektir. Onun teorik yasalar›n›n ö¤renilmesini ve zorunluluklar›n afl›lmas›n›n düzenleyici kurallar›n› üretip, burada da kalmay›p bunlar› üst derecede uygulamakla olacakt›r. Disiplinsizlik, kay›ts›zl›k devrimin de¤il, cehennem ateflinin körüklenmesidir. Bireyin örgüte karfl› sorumlulu¤u demek, devrimin sorunlar›na karfl› sorumlulu¤u demektir. Bizim devrimimiz köklü sorunlar›n çözümüdür. Bunlarla u¤-
raflmayan bir birey gerçek bir devrimci olmakta halen ciddi sorunlar yafl›yor demektir. Sadece söyleneni yapan devrimci de¤il, burjuvazinin farkl› türevli memurudur ki bu anlay›fla sahip bireyde inisiyatif olmaz. Tek bafl›na yolunu bulamaz, örgütü ve devrim teorisini gerçekli¤e uymayan her türlü ad›m ve sald›r›ya karfl› savunamaz. Do¤ru bir bilme sürecini ötelemifl kiflilikler do¤ru yapmay› da ötelemifllerdir. MLM bilgi teorisini, iki çizgi mücadelesi temelinde sürdürüp ilerleyemez, ilerletemezler. Bunun tam tersi ise muazzam bir birikim ve beceri anlam›na gelmektedir ki zaten böylesi bir düzeye eriflmifl örgüt, kitleleri seferber eder, sorunlar›n› do¤ru temelde çözer ve devrim denilen köklü dönüflümü sa¤lar. Örgüt ile birey iliflkisinde örgüt, bireyin her yönlü gelifliminden sorumludur. Bireyi kendi haline b›rak›p, örgüt ve devrim sorunlar›nda çözüm gücü olmas›n› beklemek kendili¤indenci bir tutumdur. Çünkü s›n›f bilincini bireye verecek olan örgüttür. Örgüt ise kaba anlam›yla bireyler toplam› de¤ildir. O ideolojidir, siyasettir. Örgütün beceri düzeyi bireyi biçimlendirir ve savafl›m› biçimlendirir. Örgütün nesnel olarak burjuvazinin bireyde yaratt›¤› tahribat› kabul etmesi yetmez. Savafl içerisinde bireyin geliflmesi, rol almas› için teorik ve pratik çözümlemeleri ve uygulamalar› hayata geçirmesi ve bireyi yönlendirmesi gerekir. Savafla kat›lman›n yeterli olmad›¤›n› belirttik. ‹nsan›n saf bir özü yoktur. Bir iki söylem ve bir iki pratik yönlendirme ile birey de¤iflmez. Toplumsal varl›k olan insan iyi ve kötüyü de kendinde tafl›r. S›n›fsal durumlar, toplumsal sistemler, flartlar ve politikalar bireyi etkiler ve biçimlendirir. Özcesi emperyalizm koflullar›ndaki birey ve toplumsallaflma ile 9 yy.daki birey ve toplumsallaflma ayn› de¤ildir. Her fley yafl›yor, ak›yor, do¤as›nda de¤iflerek ilerliyor. MLM epistemolojisinde tarihsel ve diyalektik materyalizm bunu tan›tlam›flt›r. Örgüt, mevcut toplumsal iliflkiler ve bireyde makro düzeyde de¤iflimi sa¤lamadan, devrim önemli oranda zor ve
uzak bir mesele olacakt›r. Örgüt, bireyi korumal›, dahas› onu önemsemeli ki yeni insan›n temellerini ve yeni toplumun temellerini atabilsin. Örgüt, bireye bilimsel k›staslar üzerinden sorgulama yetisini kazand›rmal›d›r. Ezbercilik, reçetecilik çeflitli ideolojik, felsefi, politik, örgütsel sapmalar› beraberinde getirir. Bu MLM’nin yaflayan özünü anlamamakt›r. Yukar›da insan gelifliminin süreklili¤inden bahsettik. Örgüt içinde bulundu¤u ça¤› ve koflullar›n› iyi bilme durumunda olmal›d›r. Örgütün bunlar› yeterince anlayamamas›, çözememesi durumunda, sürekli ayn› yöntem ve biraz de¤ifltirilmifl tekrarlarla bireyi biçimlendirmesi oldukça zordur. Bilimsellik, felsefe ve politikada dünyan›n sosyal olgular›ndan kopmufl bir örgüt, yaflamdan kopmufltur. Ve ne kadar bir siyasal devrimden bahsederse etsin, çeliflmeleri do¤ru de¤erlendiremez, siyaseti s›¤ ve kaba olur. Böylesi bir örgütte bireyler savruktur. Anarflist, lümpen tutumlara sahip olurlar, ideolojik olarak düzeyleri geri, siyasal perspektifleri zay›f, becerileri geliflmemifl düzeyde olurlar. Böylesi bir bileflene sahip olan örgütte burjuva ideolojisinin çeflitli biçimlerde ortaya ç›kmas› kaç›n›lmazd›r. Tam tersinden okursak bilimsel, felsefi, politik düzlemde geliflmifl bir örgüt, iki çizgi mücadelesi temelinde ba¤r›ndaki geriliklere karfl› savafl açarak önemli geliflmeler kat eder, yüksek de¤erler yarat›r. Örgüt-birey iliflkisi diyalektiktir. Halk›n deyimi ile ne ekersen, do¤a koflullar› ve insan becerisi ile beraber sonuçta ortada olan› biçersin. Zafer denilen fley, yani politik iktidar›n al›nmas› ve korunmas› büyük y›k›m hareketidir. Burjuva cehenneminin yaratm›fl oldu¤u her fleye karfl› zorlu bir savafl›md›r. Bu öyle mevcut alg› ile sürdürülecek bir mesele de¤ildir. Yenilgiler kaba anlam›yla zaferin yolunu açmaz. Direnir, anlar, yenilenir ve yenilmekten korkmadan yeniden savafl› her cephede yürütürsen zaferi elde edersin.
4
GÜNCEL
16-31 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
Dink davas›n›n 14. duruflmas› görüldü Ermeni gazeteci Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de katledilmesiyle ilgili davan›n 14. duruflmas›, 12 Temmuz tarihinde ‹stanbul 14. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Bu duruflmada da yine önceki duruflmalarda oldu¤u gibi bir geliflme kaydedilemedi. 14. duruflmada Dink ailesini avukatlar Fethiye Çetin, Filiz Kerestecio¤lu, Bahri Bayram Belen, ‹nci ‹flbulur, Arzu Becerik ve Kezban Hatemi temsil ederken, Dink ailesi, arkadafllar› ve demokratik kurum temsilcileri duruflma öncesinde Befliktafl'taki ‹stanbul A¤›r Ceza Mahkemesi'ne geldi. Duruflmada ‹stanbul 14. A¤›r ceza Mahkemesi, "Dink'e yönelik 'ses getirecek bir eylem düzenlenece¤i' yaz›l› rapor bana ulaflt›r›lmadan arflive kald›r›lmasayd› bu
olay olmayacakt›" diyen Emniyet ‹stihbarat Dairesi eski baflkan› Sabri Uzun'un dinlenmesine yine karfl› ç›kt›. Mahkeme, Ogün Samast cinayet sonras› Trabzon'a giderken onunla ayn› otobüste yan›nda ve arkas›nda oturan Erhan Sevil ve Mehmet Ali Temelocak'›n dinlemesini de "müdahil avukatlarca haz›r edilmedikleri, haklar›nda bilgi ve belge sunulmad›¤›" iddias›yla reddetti.
Polis Tekin ve Ekinci ifade verecek Murat Tekin ve Necati Ekinci adl› polislerin cinayet kapsam›nda dinlenmesi talebiyle ilgili, bu kiflilerin bulunduklar› A¤›r Ceza Mahkemesi'ne talimat yaz›larak olaya iliflkin ifade vermeleri istenecek. Ayr›ca mahkeme, ifade vermeye gelmeyen tan›klar Mesut Kadri ve Cemal Y›ld›-
r›m'›n zorla getirilmesine, Sinan Raflito¤lu ve fiahabettin fiahin'in dinlenmesi için Trabzon Nöbetçi A¤›r Ceza Mahkemesi Baflkanl›¤›’na ve Çemiflgezek Asliye Ceza Mahkemesi'ne tekrar yaz› yaz›lmas›na, haber eleman› oldu¤u ‹stanbul ‹l Jandarma Komutanl›¤›'nda yalanlanan Erhan Özen'in dinlenmesi için Amasya A¤›r Ceza Mahkemesi'ne yaz›lan talimat yan›t›n›n beklenmesine karar verdi. Duruflma sonunda ise, Hrant Dink'in öldürülmeden önce ‹stanbul Valili¤i'nde, Agos Gazetesi önünde ve duruflma salonlar›nda hedef haline getirdikleri iddias›yla befl kifliyle ilgili soruflturma aç›lmas› yönündeki talebi içeren dilekçe "gere¤in ifas› ve taktiri" için ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'na gönderildi. Hat›rlanaca¤› üzere bu kifliler, Hrant
Dink'i "uyaran" eski ‹stanbul Valisi muavini Ergun Güngör ve eski M‹T ‹stanbul yetkilisi Özer Y›lmaz, Agos Gazetesi önünde "Hrant Dink, bundan böyle Türk milletinin hedefisin" diyen Ülkü Ocaklar› eski baflkan› Levent Temiz, Dan›fltay sald›r›s›ndan gözalt›na al›nd›¤›nda "Yakalanmasayd›k, ‹stanbul'da Ermenileri öldürecektik" diyen Erhan Timuro¤lu ve eylemler ve sundu¤u flikayet dilekçeleri yoluyla gazeteciyi hedef haline getiren avukat Kemal Kerinçsiz idi. Duruflmada son olarak mahkeme, Ogün Samast, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in tutukluluk hallerinin devam›na karar verirken, bir sonraki duruflmay› 25 Ekim'e erteledi.
TMK’n›n Gönüllü Uygulay›c›s›: Diyarbak›r E Tipi Hapishanesi ADANA- TMK ma¤duru yüzlerce çocuk sadece hapishanelere konulmuyor ayn› zamanda iflkence uygulamas› ile bask› alt›nda tutuluyor. Halk içerisinde büyük tepki oluflturan, yüzlerce Kürt çocu¤un hapishanelere konulmas›na neden olan TMK yasas› her ne kadar meclis gündemlerine tafl›n›p üzerinde ‘iyilefltirmeler’ yap›lsa da tutuklu çocuklar hapishanlerde devletin her türlü faflist bask›s›yla karfl› karfl›yakalmaya dveam ediyor.
Polis ‹fadesi tutuklanma sebebi Her tutuklu çocuk için farkl› bir uygulama ile iflleyen yasa 9 Ekim 2009 y›l›nda Batman'da yap›lan gösterilere kat›ld›¤› ve polise tafl att›¤› gerekçesiyle tutuklanan Berivan S. için baflka bir hal al›yor. ‹nsan Haklar› Derne¤i Diyarbak›r fiubesi Çocuk Komisyonu üyesi avukat Kezban Y›lmaz da Berivan’›n polis ifadesiyle mahkûm oldu¤unu; “Polisin mahkemede ‘onlar yapt›, gördüm’ demesi ve görüntüler olmad›¤› halde polisin ifadesinin delil olarak gösterilmesi sebebiyle çocuklar yarg›lan›yor” sözleriyle yaflananlar› ifade ediyor. Hakk›nda 'örgüte üye olmamakla beraber örgüt ad›na suç ifllemek’ten 7,5 y›l, 'gösteri yürüyüflleri kanununa muhalefet’ten 5 y›l, 'örgüt propagandas› yapmak’tan 1 y›l hapis istemiyle dava aç›lan TMK ma¤duru Berivan S., tüm uyar›lara ra¤men baflka ko¤ufla verilmeyince, psikolojik travma geçirdi. Berivan, sürekli ilaçla uyutuluyor, ilaç verilmeyince de kendine zarar veriyor.
Düflünceye Özgürlük Giriflimi, ‹smail Beflikçi hakk›nda aç›lan davan›n do¤rudan ifade özgürlü¤üne yönelik bir sald›r› giriflimi oldu¤unu aç›klayarak 28 Temmuz’da görülecek davan›n ilk duruflmas›na kat›l›m ça¤r›s›nda bulundu.
Diyarbak›r E Tipi iflkencehanesi
Cezaland›r›lmak istenen fikir ve ifade özgürlü¤üdür ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›, Sosyolog ‹smail Beflikçi hakk›nda, Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i (ÇHD) ‹stanbul fiubesi'nin yay›n organ› "Ça¤›m›zda Hukuk ve Toplum" dergisinde yer alan bir yaz› nedeniyle "PKK örgütü propagandas› yapmak" suçlamas›yla dava açm›flt›. Dergide yay›mlanan "Uluslar›n kendi gelece¤ini tayin hakk› ve Kürtler" bafll›kl› yaz›s› nedeniyle Beflikçi gibi derginin yaz› iflleri müdürü avukat Zeycan Balc› fiimflek de 7,5 y›l hapis istemiyle yarg›lan›yor. ‹lk duruflma 28 Temmuz'da ‹stanbul 11. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde görülecek. ‹stanbul Cumhuriyet Savc›s› Hakan Karaali'nin 11 May›s'ta kaleme ald›¤› iddianamede Beflikçi'nin "Kürtler 200 y›ld›r özgürlük için, özgür bir vatana kavuflmak için mücadele etmekte, bedel ödemektedir... Suriye, ‹ran, Türkiye Kürtleri bask›yla, zulümle yönetmektedir... Kürtleri müfltereken bask› alt›nda tutan devletler her zaman politik, ideolojik ve askeri güçlerini, diplomatik güçlerini Kürtlere karfl› birlefltirebilmifllerdir. Bu müflterek denetimin hukuk, adalet yaratmad›¤›, bilakis hukuk ve adalet duygular›n› çi¤nedi¤i, rencide etti¤i çok aç›kt›r. Bu bask› ve zulüm süreçlerine karfl› bask›ya karfl› direnme meflru bir hak olarak belirmektedir..." sözleri suça gerekçe olarak gösteriliyor.
‘Art›k yeter! Edi bese!’ Ankara Düflünceye Özgürlük Giriflimi taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada, “AKP taraf›ndan flaflaal› biçimde ilan edilen "Kürt Aç›l›m›"n›n büyük bir fiyaskoyla duvara toslamas›n›n ard›ndan, egemen sistem her bir akflam›, yaflam› Kürtlere ve halklar›n eflitlik ve özgürlük temelindeki kardeflli¤ini savunan herkese zehir etme yönünde yemin etmifl gözüküyor.” denildi. DTP'nin kapat›lmas›, Kürtlerin seçilmifl yerel yöneticilerinin "terör örgütü üyeli¤i" suçlamas›yla toplan›p naklen yay›n alt›nda hapishanelere kapat›lmas›na, ilkokul çocuklar›n›n tutuklan›p örgüt üyeli¤i suçlamas›yla yafllar›n› aflk›n ceza talepleriyle TMK'dan yarg›lanmas›na at›fta bulunulan aç›klamada, “Kürt dergi ve gazeteleri üzerindeki amans›z takip, her Kürde ‘potansiyel terörist’ muamelesi yapan zihniyetin ülkede kol gezmesi, yeni -ve korkar›z ki flimdiye dek yaflad›klar›m›zdan daha vahimbir cehenneme do¤ru giden yolun döfleme tafllar›n› oluflturuyor.” denildi. Aç›klaman›n devam›nda ‹smail Beflikçi ve ÇHD ‹stanbul yay›n organ›n›n yaz› iflleri müdürü avukat Zeycan Balc› fiimflek hakk›nda aç›lan davaya de¤inilerek, flunlar vurguland›: “Cumhuriyet Savc›s›'n›n cezaland›-
r›lmas›n› istedi¤i ‘örgüt propagandas›’ de¤il, do¤rudan fikir ve ifade özgürlü¤üdür; bu ise, egemenlerin bafllar› her s›k›flt›¤›nda, kabul ettikleri o darac›k hak ve özgürlükler çerçevesini gözleri k›rpmadan nas›l çi¤neyebileceklerini bir kez daha kimbilir kaç›nc› kez- gözler önüne sermektedir. Bizim isyan›m›z, 90 y›l› aflk›n süredir her bafl› s›k›flt›¤›nda ilk akl›na gelen önlem, ayd›nlar›, ana-ak›m d›fl›nda düflünenleri, ayk›r› sesleri bo¤mak, zindanlara kapatmak olan bu rejimin kireçleflmifl reflekslerine... Bu ülkenin "düflünce suçlular›" beflinci kufla¤›na eriflirken, egemenlerin hiç b›kmadan, usanmadan ayn› korku masallar›n› anlatmalar›na... Bu ülkenin y›llard›r patlay›c› biriktiren sorunlar›na egemenlerin (k›s›r) tahayyülleri d›fl›ndaki her türlü alternatif önerinin tart›flmaya açt›r›lmay›fl›ndaki o kifayetsiz ceberutlu¤a... Bu nedenledir ki, yarg›land›¤› her sözcük, her cümle, her sat›ra sahip ç›kt›¤›m›z›, "suç"unu onurla üstlendi¤imizi ve 28 Temmuz 2010, saat 09.10'da ‹stanbul 11. A¤›r Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruflmas› ve bundan sonraki bütün duruflmalar›nda ‹smail Hoca'm›z›n ve onunla birlikte yarg›lanan yaz› iflleri müdürü avukat Zeycan Balc› fiimflek'in yan›nda olaca¤›m›z› duyuruyoruz.”
100 y›ldan fazla ceza istemiyle yarg›lan›yordu Beflikçi, Özgür Gündem Gazetesi’nde Kürt sorunu ile ilgili ç›kan yaz›lar› ve Yurt Yay›nlar›'ndan ç›kan kitaplar› nedeniyle 100 y›ldan fazla hapis istemiyle yarg›lan›yordu. Beflikçi, 12 Mart 1971 döneminde s›k›yönetim mahkemelerinde yarg›land› ve ard›ndan üniversite ile ba¤lar› kesildi. 1974 aff›yla hapisaneden ç›kan Beflikçi, yine araflt›rmalar›ndan dolay› yarg›land›. Kürt sorunu üzerine araflt›rmalar› ve yaz›lar›yla ad›ndan söz ettiren Beflikçi, 8 kez hapishaneye girip ç›kt› ve yaflam›n›n 17 y›l› hapishanede geçti. 1999 y›l›nda yap›lan s›n›rl› yasal düzenleme sonucu tahliye oldu¤unda hakk›nda toplam 100 y›l hapis ve 10 milyar lira para cezas› verilmiflti. ‹smail Beflikçi'nin yay›mlanan 36 kitab›ndan 32'si Türk devleti taraf›ndan ‘sak›ncal›’ bulunarak yasakland›. Beflikçi son olarak, "Popüler Kürtür Esmer" dergisinin Aral›k 2005 say›s›nda yer alan "Konuflmad›k, Bast›rd›k" bafll›kl› yaz›s›ndan da dergi sahibi Ferzende Kaya ile yaz› iflleri müdürü Mehmet Ali ‹zmir ile birlikte yarg›lanm›fl ancak dava zaman afl›m›ndan düflmüfltü.
DEMOKRASi
Bulundu¤u ko¤uflta sürekli tek bafl›na kalan ve di¤er tutuklu çocuklarla birlikte kalma talebi geri çevrilen Berivan, hapishanedeki bask›lara dayanamay›nca psikolojik travma geçirmeye bafllad›. Berivan'›n sinir krizi geçirerek a¤lamalar›, hapishane yönetimi taraf›ndan görmezden gelinerek, t›bbi müdahale edilmesine izin verilmeyerek, Berivan’›n yaflad›¤› travma hapishane yönetimi taraf›ndan di¤er tutuklu çocuklar üzerinde iflkence uygulamas› olarak kullan›l›yor. Berivan yazd›¤› mektupta içine düfltü¤ü durumu özetliyor; ''Bana yard›m edin, bir an önce aileme kavuflmak istiyorum. Gözyafllar›m ne zaman dinecek, ne zaman aileme kavuflaca¤›m? Psikolojim çok bozuluyor. Neden be-
ni terörle suçluyorlar? Çok korkuyorum burada, bir an önce beni buradan ç›kar›n. Daha 15 yafl›nday›m. Okumam gerekti¤i yerde hapishanedeyim. Hem de 7 y›l 9 ay. Niye? Benim ne günah›m var? Art›k a¤lamak istemiyorum. Benim mutlu olmaya hiç mi hakk›m yok? Burada sanki ölüyorum. Dayanam›yorum art›k, kald›ram›yorum hapishaneyi. ‹lk defa giriyorum. Anne bir daha sana sar›l›p öpemeyecek miyim? Anne ben art›k hapishanede mi kalaca¤›m? Bir daha seni öpüp yan›nda kalamayacak m›y›m? Anne can›m çok ac›yor, yapam›yorum. Sizden uzakken hep a¤l›yorum. Ç›kmak istiyorum, size kavuflmak istiyorum. Anne ben de bir çiçek kadar özgür olmak istiyorum art›k” diye sesleniyor.
Devletin bask›s› karfl›s›nda aile çaresizce bekliyor Berivan'›n, Batman'›n Ayd›n konak Köyü’nde tek katl›, iki göz odal› bir evde yaflayan ailesi de çaresiz bir durumda beklemek zorunda kal›yor. Annesi ise Berivan’›n hasretini duvara ast›¤› foto¤raf›yla gidermeye çal›fl›yor. 7 çocuk annesi olan Meryem S., k›z› tutuklanmadan önce mevsimlik iflçi olarak gittikleri Manisa'dan döndükten sonra yaflad›klar›n› flöyle ifade ediyor: "Manisa'dan döndükten bir hafta sonra k›z›m, Batman'a teyzesine gitmek istedi. Ben de gönderdim. Sonra bir yürüyüfl oldu¤unu ve olaylar ç›kt›¤›n› duyunca Batman'daki k›z kardeflimi arad›m ve 'Berivan'› bu akflam gönderme sizde kals›n. fiehirde olaylar varm›fl' dedim. O da bana 'Berivan hiç gelmedi ki' deyince içimden bir parça koptu. Sonra akflam polisler muhtarl›¤› aray›p k›z›m›n yakaland›¤›n› söylemifller. Yemin ediyorum ki, benim k›z›m›n bu olaylarla ilgisi yok. 15 yafl›ndaki bir çocuk ne yapabilir ki? Yoksulluktan dolay› babas› onu okutamad›. Sadece 2. s›n›fa kadar gidebildi. Paras›zl›ktan cezaevine ziyaretine bile gidemiyorum. 3 ay oldu k›z›m›n yüzünü göremedim. Babas› inflaatlarda kal›p s›va iflleri yap›yor. fiimdi ‹stanbul'da. Ben de çocuklar›m periflan olduk. Yalvar›yorum k›z›m› b›raks›nlar. O daha çok küçük. Cinayet mi iflledi? Adam öldüren katiller bile bu kadar ceza almazken, kat›lmad›¤› bir yürüyüflün içinde yakalanan k›z›m›n bu kadar insafs›zca cezaland›r›lmas› hangi vicdana s›¤ar? Allah r›zas› için k›z›m› bana ba¤›fllay›n."
Kat›lsan da kat›lmasan da ceza al›rs›n! ‹nflaat iflçisi Zeki Çiçek, ‹stanbul’da bulundu¤u s›rada Silvan'da yap›lan bir gösteriye kat›ld›¤› gerekçesiyle hapis cezas›na çarpt›r›ld›. Amed’in Silvan ‹lçesi’nde askeri operasyonlar›n durmas› için düzenlenen bas›n aç›klamas› ve yürüyüfle kat›lanlara ceza ya¤arken, eylem s›ras›nda ‹stanbul’da bir inflaatta çal›flan Zeki Çiçek adl› kifliye de 10 ay hapis cezas› verildi. 10 Mart 2008’de Silvan ‹lçesi’nde askeri operasyonlar› k›namak amac›yla düzenlenen bas›n aç›klamas› ve yürüyüfle kat›ld›klar› gerekçesiyle, Silvan Belediyesi eski Meclis Üyesi fiaban Pasl› ve Ayfle Baran’a 10’ar ay hapis cezas› verildi. Baran ve Pasl› ile birlikte, eylemin yap›ld›¤› tarihte ‹stanbul’da olan Çiçek de eyleme kat›ld›¤› iddias›yla ayn› cezaya çarpt›r›ld›. 25 fiubat 2008 tarihinden a¤ustos sonuna kadar ‹stanbul Fatih’te bir okulun inflaat›nda iflçi olarak çal›flan Zeki Çiçek, "A¤ustos ay›n›n sonlar›nda Silvan’a geri geldim. Silvan’a geldi¤imde polisler benim bir mahkemem oldu¤unu söylediler. Silvan Asliye Ceza Mahkemesi'ne gittik. Orada 10 Mart 2008 tarihinde Silvan’da operasyonlara karfl› bir yürüyüfl
yap›ld›¤›n›, benim o yürüyüfle kat›ld›¤›m› ve o yürüyüflte slogan att›¤›m› söylediler. Ben de Silvan Asliye Ceza Mahkemesi'nde verdi¤im ifadede, sözü edilen tarihte ilçede olmad›¤›m› ve ‹stanbul’da çal›flt›¤›m› belirttim. Burada çal›flt›¤›ma dair SSK kayd›m›n oldu¤unu da söyledim. Silvan Asliye Mahkemesi görevsizlik karar› vererek bir üst mahkemeye sevk etti" dedi. Davan›n Diyarbak›r 6. A¤›r Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi¤ini belirten Çiçek, “Bir tek talimatla Silvan’da ifade verdik. Baflka da hiçbir yaz› bana gelmedi. Silvan Asliye Ceza Mahkemesi'nde 25 Aral›k 2008 ve 17 Mart 2009'da iki duruflma yap›lm›fl, Diyarbak›r 6. Ceza Mahkemesi'nde ise 17.11.2009, 02.02.2010, 13.04.2010 ve 29.06.2010 tarihlerinde duruflmam›z olmufl. Bunlardan sadece 29 Haziran 2010'da yap›lan duruflmaya kat›ld›m" diyerek olaya tepki gösterdi. Diyarbak›r 6. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde ise davaya bakan hakim ve savc› taraf›ndan, “Siz niye buraya geldiniz? Zaten size 10 ay ceza kesmifliz” sözleriyle karfl›land›¤›n› ifade eden Zeki Çiçek, ayn› zamanda 'suç delili' olarak gösterilen foto¤raf›n da kendisine ait olmad›¤›n› söyledi.
DEVRiMCi
GÜNCEL
DEMOKRASi
16-31 TEMMUZ 2010
5
Baflbakan yard›mc›s›n›n a¤z›ndan Kürt ulasal meselesinin çözümü! Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün Nijerya ziyaretine kat›ld›¤›n› aktaran Baflbakan Yard›mc›s› Cemil Çiçek, orada Türk okullar›n›n oldu¤unu, Nijeryal›lar›n Türkçeyi ö¤rendiklerini, fakat Hakkari’dekine, Diyarbak›r’dakine halen Türkçeyi ö¤retemediklerini söyledi AKP hükümetinin Kürt ulusal meselesinde çözüm ad› alt›nda sundu¤u aç›l›mlarla toplumda kafa kar›fl›kl›¤› yarat›p toplumsal muhalefetin yönünü kendi icaraatlar› etraf›nda toplamak için yürüttü¤ü büyük çaban›n alt›nda Türk devletinin k›rm›z› çizgileri olan “tek devlet, tek bayrak, tek ulus, tek dil” siyasetinin yatt›¤› art›k aç›ktan söylenmeye baflland›. Bir yandan mu¤lak bir tarzda Kürt ulusunu ne oldu¤u belli olmayan çeflitli formasyonlara sokarak tan›d›klar›n› iddia edenler, Kürt ulusuna yönelik Türk devletinin tarihi boyunca tak›nd›¤› inkarc›-asimilasyoncu ve katliamc› tavr›n› de¤ifltireceklerini öne sürenlerin iflte “yeni” tak›nd›klar› tav›r. Cumhurbaflkan› Abdullah Gül’ün Nijer-
ya ziyaretine kat›ld›¤›n› aktaran Baflbakan Yard›mc›s› Cemil Çiçek, orada Türk okullar› oldu¤unu, Nijeryal›lar›n Türkçeyi ö¤rendiklerini, fakat Hakkari’dekine, Diyarbak›r’dakine halen Türkçeyi ö¤retemediklerini söyledi. Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc›’n›n Kürt ulusal meselesine iliflkin önerisinin (!) ard›ndan AKP’nin en yetkili a¤›zlar›ndan olan Baflbakan Yard›mc›s› Cemil Çiçek, “aç›l›m”›n içini kendi a¤z›yla deflifre etti. Belli bir süre sözde dile getirilemeyenleri dile getirdikleri ve tart›flt›rd›klar› yönde politika yapt›klar›n› ve özellikle Kürt ulusal meselesinde büyük ad›mlar att›klar›n› ifade eden AKP ve kurmaylar›n›n asl›nda neler yapmak istedi¤i art›k daha
fazla hissedilir oldu. Hat›rlanaca¤› üzere siyasi suç iflledikleri gerekçesiyle TMK kapsam›nda de¤erlendirilen Kürt çocuklar›, yafllar›ndan fazla cezalara çarpt›r›larak hapishanelere at›lm›flt›. Konuyla ilgili aç›klama yapan Çiçek, Kürt çocuklar› için “asl›nda onlar çocuk de¤il” diyerek meseleye bak›fl aç›s›n› ortaya koymufltu. Yine DTP’nin belediye seçimlerinde kazand›¤› iller say›s›n› de¤erlendiren Çiçek, ‘DTP Ermenistan s›n›r›na dayand›’ ifadelerini kullanarak, floven tekçi anlay›fl›n› kusmufltu. Baflbakan yard›mc›s› Çiçek bu kez "Nijerya'daki Nijeryal›lara Türkçeyi ö¤rettik, Hakkari’dekine Diyarbak›r'dakine ö¤retemedik" dedi.
Çiçek Kürtleri e¤itimle asimile edemediklerine üzülüyor Meslek Yüksek Okullar› temel atma törenlerine kat›lmak için Yozgat'ta bulunan Cemil Çiçek’in hedefinde yine Kürt ulusu vard›. Devletin e¤itime verdi¤i önemin yetersizli¤ine dikkat çeken ve Kürtleri asimile etmekte baflar›l› olmad›klar›n› itiraf eden Çiçek, "Nijerya, Afrika'n›n ortas›nda bir yer. 150 milyon nüfuslu. Topra¤›n alt›nda her türlü zenginlik var ama topra¤›n üstünde de her do¤an 100 çocuktan 20'sinin açl›ktan öldü¤ü, böylesine de sefalet içerisindeki bir toplum. Orada Türk okullar› var, Türkçe konufluyorlar ama biz bu e¤itim meselesini çözemedik.
Nijerya'daki Nijeryal›lara Türkçe'yi ö¤rettik, Hakkari'dekine, Diyarbak›r'dakine halen Türkçe'yi ö¤retemedik. Bu, devletimizin ay›b›d›r, bizim ay›b›m›zd›r. Çünkü e¤itime yeteri kadar önem vermedik, veremedik. Bunun bedelini yoksulluk olarak ödüyoruz, terör olarak ödüyoruz." dedi. Çiçek, hem mensubu oldu¤u Gülen hareketini Türkçülük ak›m› içerisindeki baflar›s›na at›fta bulunuyor hem de ülkemizde Gülen’e ne kadar ihtiyaç oldu¤unu aktar›yor. Bunlarla birlikte a盤a ç›kan en önemli olgu ise AKP eliyle yürütülen meflhur demokratik aç›l›mlar›n içeridi¤i flovenist, tekçi, bask›ç› zehrin kendini belli etmesi.
Ormanlar asker taraf›ndan yak›l›yor
Baflbu¤’dan na¤meler “ya yemin, ya da¤” Bir taraftan hükümetin aç›l›m söylemlerinin dibe vurarak devletin gerçek yüzünün ortaya ç›kt›¤›, di¤er taraftan ise Anayasa Referandumu ile demokratikleflme yalan›n›n halklara zehirli bir lokma gibi yedirilmeye çal›fl›ld›¤› bir dönemden geçiyoruz. Bu dönem çarp›c› olmas› vesilesiyle “Ergenekoncu” anlay›fl›n sözüm ona ‘tasfiye edildi¤i’ söylemlerinin arkas›ndan askerin siyasetten uzaklaflt›r›ld›¤› ve 12 Eylül AFC’sinin kökünün kaz›ld›¤› emareleri yer buluyor. Üstelik buna inanan ve bunun savunuculu¤unu yapanlara Genel Kurmay Baflkan› Orgeneral ‹lker Baflbu¤’un geçti¤imiz günlerde yapt›¤› konuflmalar, AKP ve MHP’lilerin de bu aç›klamalar karfl›s›ndaki tutumu durumun hiç de böyle olmad›¤›n› bir kez daha kan›tlad›. Özellikle Kuzey Kürdistan co¤rafyas›nda yükselen gerilla eylemleri ile ordu, devlet bürokrasisi ve di¤er faflist güçler flaflk›nl›k içerisinde savafla karfl› savafl naralar› at›yor. Bir taraftan asker cenazelerini yaklaflan genel seçim furyas›na karfl› bir istismar unsuruna çeviren gerici güçler, di¤er taraftan ise Kürt ulusunun taleplerini görmezden gelip gerilla cenazelerine türlü iflkenceler edeiyor ve cenazeleri ailelere teslim etmiyor. Y›llar boyunca asimilasyon, imha ve inkâr politikalar›yla bir ulusun yok edemedi¤ini gören zihniyet Kürt ulusunun taleplerini dile getirenlere karfl› da ayn› politikay› uygulamaktan çekinmiyor. Geçti¤imiz günlerde BDP’li vekiller kat›ld›klar› gerilla cenazeleri dolay›s›yla yine Baflbu¤’un hedef tahtas›na oturuldular. Baflbu¤ BDP’li vekilleri “Ya yeminini yerine ge-
U¤ur, Kaz›m, Ahmet isimlerini a¤›z›na alma!
Siirt'te 2009'da düzenlenen F›st›k Festivali'ne kat›lan sanatç› Cevdet Ba¤ca, sahnede dile getirdi¤i “Kaz›m Koyuncu'yu, Ahmet Kaya'y›, Ozan Serhat'›, Delila'y› unutmay›n. U¤ur Kaymaz'› unutmay›n ama Aram Tigran'› da unutmay›n” sözleri nedeniyle “terör örgütünün propagandas›n› yapmak suçu”ndan ceza ald›. Ba¤ca'n›n festivalde yapt›¤› konuflman›n ard›ndan Siirt Emniyet Müdürlü¤ü, ‘Konuflmas›n›n suç unsuru tafl›d›¤›' iddias›yla Ba¤ca hakk›nda Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'na suç duyurusunda bulundu. Savc›l›k da Ba¤-
tir, ya da da¤a git” ifadeleriyle tehdit etti. Asl›nda ordu ile devlet aras›nda kriz yaratmas› gereken bu ifadenin kendisi egemen iktidar ve muhalefet taraf›ndan tersine alk›fllanarak desteklendi. TBMM Baflkan› Mehmet Ali fiahin ve MHP’den, Genelkurmay Baflkan› ‹lker Baflbu¤'un BDP'lilere yönelik 'Ya yeminini yerine getir ya da¤a ç›k' sözlerine destek gecikmedi. fiahin, “Bu yüce çat› alt›nda görev yapan her milletvekili arkadafl›m›z yapm›fl oldu¤u yemine sad›k kalmal› ve bu yemine göre davranmal›d›r” dedi. MHP Grup Baflkanvekili Oktay Vural ise BDP’lileri ima ederek, “Ya bu milletin birlik ve bütünlü¤ü üzerine yemin etmifl milletin vekili olacaks›n ya da gidip aç›kças› bölmek isteyen zihniyetlerin yan›nda olacaks›n” ifadeleriyle tehditler saçt›.
‹syan etmek meflrudur Kürt ulusunun taleplerini dile getiren milletvekillerine meclis kap›lar›n› yasaklayan tehditler savuran zihniyet di¤er taraftan da Kürt ulusuna ve onun sahiplendi¤i gerilla cenazelerine sald›r› ve iflkenceyi reva görüyor. Giderek k›zg›nlaflan çat›flma ortam›nda doksanl› y›llarda alenen sahnede olan J‹TEM gibi karanl›k güçler boyal› burjuva medya arac›l›¤›yla meflrulaflt›r›larak yeniden sahneye ç›kar›ld›. Sadece son bir ay içerisinde Gümüflhane’nin Kelkit ‹lçesi, Siirt’in Pervari ‹lçesi ve Hakkâri’nin fiemdinli ve Yüksekova ilçelerinde yaflanan çat›flmalarda yaflam›n› yitiren gerillalar›n cans›z bedenlerine iflkence edildi¤i ortaya ç›kmas›n›n ard›ndan ge-
ca'n›n gözalt›na al›narak ifadesinin al›nmas› talimat›n› verdi. Ancak, Cevdet Ba¤ca'n›n Siirt'ten ayr›ld›¤› belirlendi. Savc›l›k bunun üzerine soruflturma dosyas›n› Diyarbak›r'daki Özel Yetkili Cumhuriyet Savc›l›¤›'na gönderdi. Özel yetkili savc›l›k, Ba¤ca hakk›nda ‘Terör örgütünün propagandas›n› yapmak’ suçundan 5 y›la kadar hapis istemiyle dava açt›.
Polisin alg›s› ve keyfine göre rapor Ba¤ca'n›n yapt›¤› konuflman›n kaseti Siirt Emniyet Müdürlü¤ü, Terörle Mücadele fiube Müdürlü¤ü’ne men-
rilla cenazesi ailelere teslim edilmek istenmedi. Bir süre sonra, gerillalar›n gözlerinin ç›kar›ld›¤›, kafataslar›n›n olmad›¤›, boyunlar›n›n k›r›ld›¤› ve vücutlar›nda b›çak izleri oldu¤u anlafl›ld›. Sa¤, ölü veya yaral› ele geçen gerilla cenazelerine her türlü insanl›k d›fl› iflkencelerde bulunarak, faili meçhulleri ve köy yakmalar›n bafl›n› çeken bu faflist güçler suç ifllemeye devam ediyor. Diyanet ‹flleri Baflkanl›¤›’n›n “Namazlar› k›l›nmaz” diyerek “lanetlemek” istedi¤i gerilla cenazelerini Kürt halk› Amed Bismil ve Ba¤lar’da, A¤r› Do¤ubeyaz›t’ta, Hakkari Yüksekova’da, Bingöl’de ve daha bir çok yerde kitlesel gösteri ve eylemlerle sahiplendi. “Acaba hangi dinde ölüye iflkence, tecavüz ve asitle yakma var” diyerek öfkesini hayk›ran halka kolluk güçleri azg›nca sald›rd›. Yaflanan insanl›k d›fl› duruma karfl› tepkisini dile getiren halk "‹ntikam" ve "Yaflas›n Demokratik Özerk Kürdistan" pankart› eflli¤inde yürüdü. "Art›k analar›n gözyafllar› dökülmesin", "Operasyonlarla savafla art›k yeter" ve "Vahflete sessiz kalmay›n" dövizleriyle yürüyerek "Da¤lara ç›kar›z, hesab›n› sorar›z" fliar›yla hareket eden halk, kolluk güçlerinin sald›r›s›na u¤rad›. Bir taraftan kent merkezlerinde halka karfl› sald›r›lar›n› art›ran güçler, kentlerin çevrelerinde helikopterler ve savafl uçaklar›yla bombard›mana devam ediyor; vahflet ve korku iklimini yerlefltirmeye çal›fl›yor. Halk›n ve kent esnaflar›n›n kararl› karfl› koyufllar› ile sokaklar› saran uzun çat›flmalar›n ard›ndan onlarca kifli gözalt›na al›nd›.
sup iki polis taraf›ndan yap›ld›. Bu polisler taraf›ndan çözümü yap›lan ve fiube Müdürü H.K. taraf›ndan haz›rlanan 4 sayfal›k ‘Bilirkifli Çözüm Tespit Raporu' dava dosyas›na girdi. Raporda Aram Tigran, Kaz›m Koyuncu, Ahmet Kaya ve U¤ur Kaymaz ‘PKK/KONGRA-GEL örgütü sempatizanlar›' ve ‘Terör örgütünün propagandas›n› yapan kifliler' olarak nitelendirildi. Raporda, 12 yafl›nda kolluk güçleri taraf›ndan a¤›r silahlarla babas› ile birlikte katledilen U¤ur Kaymaz'a
iliflkin ise 'Mardin'in K›z›ltepe ‹lçesi'nde 21 Kas›m 2004 tarihinde güvenlik güçleriyle ç›kan silahl› çat›flmada öldürüldü¤ü' ifadeleri yer ald›.
Ö¤retmenlik yapamayacak Diyarbak›r 5. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruflmas›nda Ba¤ca'ya, ‘Terör örgütünün propagandas›n› yapmak’ iddias›yla 10 ay hapis cezas› verildi. Ayn› zamanda ö¤retmenlik de yapan Ba¤ca hapis karar›n›n yan› s›ra verilen bir di¤er karar nedeniyle de art›k ö¤retmenlik yapamayacak.
Dersim ve fi›rnak’ta haftalard›r askerler taraf›ndan bafllat›lan orman yang›nlar› geniflleyerek devam ediyor. Her y›l yaz aylar›nda operasyonlar›n artmas›na paralel olarak ormanlar askerler taraf›ndan atefle veriliyor. Özellikle son dönemde artan çat›flmalarla birlikte kendisine tehlike olarak gördü¤ü her unsuru yok etmeye çal›flan devlet, ormanlar› da yakmaktan geri durmuyor. Dersim ve fi›rnak bölgelerinde yap›lan operasyon kapsam›nda kobra tipi helikopterlerle yap›lan bombalaman›n ard›ndan ç›kan yang›nlarda yüzlerce hektarl›k alan yand›. Öte yandan bölgede ç›kan yang›ndan tüm yetkililerin haberi olmas›na ra¤men herhangi bir müdahalede bulunulmad›¤› ö¤renildi. Dersim’de operasyonlar sonras›nda ç›kan yang›nla ilgili Dersim Dernekleri Federasyonu ad›na yaz›l› aç›klama yapan Munzuru Koruma Kurulu, yang›n›n Munzur Vadisi Milli Park›’nda yüzlerce hektarl›k alan› kapsad›¤›n› belirtti.
melerde ise, "Orman yang›n›n nedeni tespit edilememifltir" denilerek her zamanki gibi ormanlar›m›z yanmas›na ra¤men yetkililer taraf›ndan önemsenmemifltir.
‘Terörle mücadele’ ad› alt›nda ormanlar yak›l›yor ‹limizde orman yang›nlar› ilk de¤ildir, geçmiflten günümüze kadar her çat›flman›n ya da operasyonun ard›ndan sürekli orman yang›nlar› ç›kar›larak sözde 'terörle mücadele' ettiklerini belirten yetkililer, Anadolu’nun bu önemli orman kayna¤›n›n tükenmesine yol açacak her türlü davran›flta
bulunmaktad›rlar.
Biz Dersimliler olarak orman yakmakla hiç bir sorunun çözülmeyece¤ini bilmekteyiz. Sorunlar›n çözülmesi isteniyorsa çat›flmal› ortam›n kalkmas› ve demokratikleflme ad›mlar›n›n at›lmas› gerekmektedir.
Söz konusu Dersim olunca m› sessiz kal›yorlar? Türkiye
genelinde
sürekli
Dersim’deki yang›ndan devlet sorumludur
ormanl›k alanlar›n korunmas›
K›rm›z› Da¤, Kutu Deresi, Zergovit, Güleç, Geyik Suyu, Marçik ve daha birçok ormanl›k alan›n yand›¤›, her y›l ayn› fleylerin yafland›¤› ve ayn› olaylar üzerine ayn› sözlerin söylendi¤i dile getirilen aç›klaman›n devam›nda flu ifadelere yer verildi: “Bu ‘tekerrür’ün herkes fark›nda, fakat sadece iktidarlar, sadece ‘sorumsuz’ bakanlar, sanki bunlar ilk kez yaflan›yormuflças›na, her seferinde ayn› piflkinlik, ayn› yüzsüzlük, ayn› pervas›zl›kla ç›k›yorlar halk›n karfl›s›na. Dersim'deki orman yang›nlar›yla ilgili olarak devletin hiçbir kurumunun aç›klama yapmamas›, bunun sorumlusunun kim oldu¤unu göstermektedir.
al›nmas› yönünde çal›flmalar
ve yang›nlara karfl› tedbirler yürüten yetkili makamlar›n, ilimizde ormanlar›n bizzat askerler taraf›ndan yak›lmas›na sessiz kalmalar› çifte standart›n en büyük göstergesidir. Daha dün Bodrum Türkbükn’deki orman yang›n›n söndürülmesi için çabalayan yöneticiler söz konusu Dersim olunca m› sessiz kal›yorlar?
Dersim halk›n›n özgür mücadelesi yok edilemez! Bugün halk›m›z; ormanlar› yak›larak, barajlar yap›larak, köyleri boflalt›larak terbiye edilmek isteniyor. ‹stiyorlar ki, Dersim yaflan›lmaz hale gelsin. ‹stiyorlar
Orman yang›nlar› operasyonlardan sonra ç›kt›
ki Dersim halk› sussun, bask›la-
Yerel kaynaklara, ilimizde bulunan ulusal medya temsilcileri ve köylülerle yapt›¤›m›z görüflmelere göre askeri helikopterlerin bölgeye gitmesinin ard›ndan at›lan bombalar›n sonucunda orman yang›n›n bafllad›¤› ve yang›n›n geniflleyerek büyüdü¤ü dile getirildi. Ancak Orman ‹flletme Müdürlü¤ü ile yap›lan görüfl-
halk›n›n özgür, insanca bir dü-
ra boyun e¤sin. Ancak Dersim zen için verdi¤i mücadele asla yok edilemeyecek.” Öte yandan Türk Silahl› Kuvvetleri taraf›ndan Gabar ve Cudi Da¤lar› eteklerinde bulunan taburlar
taraf›ndan
alanlar›n›n
atefle
ormanl›k verildi¤i
ö¤renildi.
Amed’de herkes polisten memnun(!) Devlet, halk üzerindeki bask› araçlar›ndan ordu, polis, yarg› gibi kurumlar›n zamanla teflhir olan yüzlerini kamuoyu anketleri ile maskelemek istiyor. Halk›n güven duymad›¤› bu kurumlara yönelik yap›lan güvenirlik anketleri ile devlet, imaj›n› korumak istiyor. ‹flte bu duruma son örnek Amed’de yafland›. Amed’de iflkence ve katliamlar› ile halka kan kusturan poli-
sin yapt›¤› “memnuniyet” anketinde halk›n polisten memnun oldu¤u sonucu ç›km›fl! Sözde polisin kendisini halka “sorgulatt›¤›” ankete kat›lan 2 bin 6 kifliden bin 498'i 'polisimden çok memnunum' yan›t›n› verirken, 405 kifli 'memnunum' yan›t›n› vermifl! Ankette 'memnun de¤ilim' fl›kk›n›n hiç iflaretlenmemesi ise anketin içine düfltü¤ü durumu gözler önü seren bir ipucu olarak ortaya ç›k›yor.
6
EMEK
16-31 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
KESK taban› soruyor: Nereye? Y›llard›r devletle kol kola yürüyen, iflçilerin mücadelesine engel ç›kartan, direniflleri s›rt›ndan hançerleyen Türk-‹fl yönetimi, giderek iflçi ve emekçilerin tepkilerinin oda¤› haline geliyor. En son, ‹stanbul'daki 1 May›s kutlamalar›nda kürsüyü iflgal ederek, sendika a¤alar› yerine direnen ve günün sahibi olan iflçilere söz hakk› verilmesini isteyen, kürsüde fiili bir konuflma yapan “Direniflteki ‹flçiler Platformu” üyelerinin, Türk-‹fl taraf›ndan suçlu gösterilmek istenmesi, barda¤› tafl›ran son damla oldu. ‹flçi ve emekçiler içerisinde, devlet iflbirlikçisi karakteri ziyadesiyle teflhir olmufl olan Türk-‹fl, 1 May›s'taki kürsü iflgaline iliflkin yapt›¤› “k›nama” aç›klamas›na, KESK ve D‹SK'i de ortak etmiflti. Kamu emekçilerinin fiili mücadeleleri sonucunda sokaklarda kurulan KESK'in, Türk-‹fl a¤alar›n›n bu iflçi-emekçi düflman› tutumuna ortak olmas›, söz konusu aç›klaman›n alt›na imza atmas›, KESK taban›nda önemli bir rahats›zl›¤a neden olmufl durumda. Uzun süredir fiili mücadele hatt›ndan uzak bir pratik sergileyen KESK'e dönük bu rahats›zl›k art›k aleni bir flekilde kendisini ortaya koyuyor. KESK taban örgütlülü¤ü içerisinde yer alan 45 sendika üyesi, yöneticisi, temsilci ve sekreteri, ortak bir bildirge yay›nlayarak özellikle KESK’in son dönemde içerisine girdi¤i pasifist-bürokrat hatta karfl› tepkilerini ortaya koydular. Amaçlar›n›n KESK’e karfl› içeriden elefltiri yürütmek oldu¤unu belirten KESK üyeleri, kendilerini bu elefltirileri yapmaya zorlayan sürecin özellikle TEKEL direnifli ile bafllayan ve daha sonras›nda güvencesizli¤e dair konfederasyon düzeyinde emekçilere yap›lan ayak oyunlar› oldu¤unu belirttiler. Son 30 y›lda ülkemizde birçok fleyin de¤iflti¤ini ve devletin üst kademesindeki bu çalkant›l› de¤iflimle at bafl› iflçiemekçilerin y›llar›n mücadelesinin sonucu olan birikimlerinin ellerinden al›nd›¤›na dikkat çeken imzac› KESK üyeleri; “1990’larda kulluk anlay›fl›ndan kurtulmak için, eme¤imiz için üyesi oldu¤umuz KESK’i kurduk. 4–5 Mart, 16–17 Haziran gibi önemli mücadele tarihleri yaratt›k. Bedel ödedik, bunlar›n içinden gelerek onurlu, devrimci bir mücadele tarihimizin oldu¤unu da her zaman bafl›m›z dik bir flekilde anlatt›k, savunduk. Peki, son on y›lda kamu emekçilerinin çal›flma koflullar›nda nas›l de¤iflimler oldu? Ne gibi kazan›mlarla yürüyoruz? Yaratt›¤›m›z devrimci de¤erleri daha ne kadar ileri götürdük? Mücadelenin, devrimci de¤erlerin neresindeyiz? Art›k bu sorular› sorma, nerede oldu¤umuzu görme zaman›...” ifadelerine yer verdikleri aç›klamalar›n›n devam›nda flu vurgularda bulundular: "Sahte sendika yasas›n›n yürürlü¤e girmesinden bu yana KESK’in mücadele anlay›fl›nda y›llar geçtikçe de¤iflimler, afl›nmalar bafllad›. Daha dün bizler bu yasaya s›¤may›z derken, KESK yasalara s›¤acak biçimde biçimlendirildi. 1990’larda, kamu emekçilerinin KESK öncülü¤ünde soka¤a inmelerini engellemek, birli¤imizi bozmak amac›yla devlet güdümlü, faflist-gerici, floven sendikalar kuruldu. Bu sendikalara karfl› bafltaki net tutumumuz giderek kaybolurken, toplu görüflmelerle her gün biraz daha meflruluk kazanarak bizleri bu örgütlenmeleri tan›ma noktas›na getirdi. Bununla da kal›nmad›; KESK, gerici ideolojik sendikalarla birlikte hareket etmeye kadar götürdü ifli. Eme¤in birli¤i denilerek kol kola girildi. Bizler güç kaybediyorduk ama bu gerici sendikalara karfl› daha esnek davranmaya da devam ettik. KESK’i biçimlendiren, ona ideolojik biçim veren devrimci mücadele anlay›fl› de¤il, bizzat devletin kendisi oldu, olmaya devam ediyor. Yasalara uyum ad›yla bütün bu süreç devam ettirilirken, di¤er taraftan da karfl› ideolojik sendikal anlay›fllarla ortak hareketlere ‘birlik ad›na’ derinlik kazand›r›ld›. Hafllanan kurba¤an›n bafl›na gelenler gibi... Birilerinin KESK’e ve yöneticilerine bu tehlikeli gidifli anlatmas›, tüm aç›kl›¤› ile göstermesi gerekiyor. 2003’te yeni ifl yasas› ile esnek çal›flma kap›lar› biraz daha aç›l›rken, baflta Türk-‹fl olmak üzere di¤er tüm sendikalar bu süreci ya göstermelik eylemlerle geçifltirdiler ya da sessizlik içinde onaylad›lar. Yüksek sesle söylenen ‘direniriz, greve gideriz’ söylemleri tarihe bir hofl seda olarak kald›. Sermayenin liberal de¤iflim ve sald›r›lar›n›n temellerinden olan sosyal güvenlik yasas› de¤ifltirildi. Y›llar›n mücadeleleri ile kazan›lm›fl haklar› geriye götürmek flöyle dursun üzerinde tepindiler, en ufak hak k›r›nt›s›na bile sald›rd›lar.
EME⁄‹N KÜRSÜSÜ ‹ktidar›n ve iktidara sahip olan s›n›flar›n, ç›karlar›na uygun politikalar› uygulayabilmeleri bu politikalara taban tabana z›t ç›karlara sahip s›n›flar›n örgütlü bir karfl› koyufl sergileyememeleri veya bu karfl› koyuflu do¤ru bir örgütlülükle buluflturamamalar›yla mümkündür. Bu ayn› zamanda güçler dengesiyle de alakal› bir durumdur. Devrimci hareketin görece güçlü ve emekçiler içerisinde önemli bir örgütlülü¤e sahip oldu¤u dönemlerde hak alma mücadelelerinin daha etkili oldu¤u görülmektedir. Bunun tersi durumlarda ise egemenlerin sald›r›lar› artmakta ve ciddi hak kay›plar› yaflanmaktad›r. Dönemsel olarak bakt›¤›m›zda siyasi iktidar›n hem ekonomik hem de siyasi anlamda önemli politikalar› hayata geçirdi¤i dönemlerin ayn› zamanda devrimci hareketlere ciddi darbeler vurdu¤u, kitleleri belli bir oranda örgütsüz ve öncüsüz b›rakt›¤› dönemler oldu¤unu görmekteyiz. 24 Ocak kararlar›n›n uygulanabilmesinin koflullar› ancak 12 Eylül faflizminden sonraya denk gelmektedir. Ayn› zamanda bu darbenin yap›lmas›n›n sebeplerinden biri de budur. Yine doksanl› y›llar›n ikinci yar›s›nda bafllayan ve 2000 hapishaneler sald›r›s›yla birlikte önemli bir oranda baflar›ya ulaflan emek cephesinin tasfiye sald›r›lar›, uygulanmaya çal›fl›lan birçok politikan›n önkoflulu olarak kabul edilmelidir. Bu gerçek, dönemin baflbakan› taraf›ndan, ‘cezaevleri sorunu çözülmeden ekonomik-sosyal sald›r›lar ha-
KESK taban örgütlülü¤ü içerisinde yer alan 45 sendika üyesi, yöneticisi, temsilci ve sekreteri, ortak bir bildirge yay›nlayarak özellikle KESK’in son dönemde içerisine girdi¤i pasifist-bürokrat hatta karfl› tepkilerini ortaya koydular SSGSS yasas›na karfl› SES’in öncü mücadelesi, devrimci ve ilerici kadrolar›n muazzam çabas› sayesinde hava bizim lehimize dönüyor derken, ‘eme¤in birli¤i ad›na’ di¤er konfederasyonlarla birlikte hareket edilmeye baflland›. Ortak yap›lan eylemlere dahi, 26 May›s'ta görüldü¤ü gibi, kat›lmayan konfederasyonlar, hükümet görüflmelerinde söz sahibi oldular. SSGSS yasas›n› baflta geri çeken hükümet daha sonra makyajlayarak tekrar piyasaya sürdü. Türk-‹fl ve di¤er konfederasyonlar yasay› onaylad›klar›n› aç›klayarak ‘eme¤in birli¤ini’ hemen çöpe att›lar. Bizler 2 Nisan’da ve daha sonraki süreçlerde emniyetin fliddetine karfl› koyarken onlar çoktan ya¤l› koltuklar›na dönmüfllerdi. 2000’den bu yana sendika ve sermaye örgütleri ve devletin temsilcilerinden oluflan ESK’da (Ekonomik Sosyal Konsey) yasalar haz›rland›, onayland› ve emekçilerin önüne getirildi. Devam edelim: Bir taraftan 2003 ifl yasas› ile birlikte özel sektörde güvencesiz çal›flma yayg›nlaflt›r›l›rken, di¤er taraftan kamu çal›flanlar› için de ayn› çal›flma koflullar› hayata geçirilmeye baflland›. 4-B, 4-C uygulamalar› devreye sokuldu. 4-C uygulamas› bizzat Türk-‹fl yönetiminin onay› al›narak hayata geçirildi. 4-B uygulamas›, tafleron çal›flt›rma gibi güvencesiz çal›flt›rma biçimleri kamuda yayg›nlafl›rken KESK hiçbir tepki vermedi. Önüne mücadele program› koyamad›. Gündelik, dönemsel tepki refleksleri d›fl›nda bir fley yapamad›. Sermaye her gün büyürken, devlet bir bir yasalar› ç›kar›rken, bizlerin yoksullu¤u artt›, ekme¤i küçüldü, eme¤inin de¤eri yerlerde sürünmeye devam etti. Asgari geçim rakamlar›n›n alt›nda ücret almaya devam edildi. ABD’de patlayarak gün yüzüne ç›kan kriz tüm ülkelere bir virüs gibi yay›ld›, yoksullu¤u derinlefltirdi. Bizler krizin yarat›c›s› olmad›¤›m›z halde krizin faturas› bizlere kesildi. KESK olarak iyi bir ç›k›fl yakalad›¤›m›z 29 Kas›m ‘krizin faturas›n› ödemeyece¤iz’ mitinginde 100 binin üzerinde iflçi
Dursun BAfiTU⁄ yata geçirilemezdi’, mealinde itiraf edilmifltir. Devletin son dönem ç›kard›¤› birçok yasan›n, istihdam politikalar› ve ekonomik politikalarla birlikte kendisini yeniden flekillendirdi¤i re-organizasyon operasyonlar›n›n baflar›ya ulaflabilmesinin önemli bir önkoflulu bu sald›r›lard›r. Egemenler, tarihinin her döneminde iktidarlar›n› devam ettirebilmek için dikensiz gül bahçeleri istemifllerdir. Baflta zora dayanan örgütlenmeleri olmak üzere çeflitli örgütlenmelerle birlikte ideolojik ve kültürel sald›r› ayg›tlar› egemenlerin bu ihtiyaçlar›n›n ürünleridir. Yine bununla birlikte bu gül bahçelerinin dikenleri olabilecek isyan ve karfl› koyufl potansiyellerini ehlilefltirebilecek çeflitli örgütlenmeler de bu s›n›flar›n imdad›na koflmufllard›r. Bu aç›dan emekçi halk kitlelerinin sadece devrimci önderlikten yoksun b›rak›lmas› yetmez ayn› zamanda oluflabilecek bir karfl› koyuflun istedikleri potada eritilmesi gerekmektedir. Bu örgütlenmeleri kimi zaman kendileri kurarlar, kimi zaman da belli örgütlenmeler bürokrat nitelikli önderlikler arac›l›¤›yla egemenlerin bu isteklerine hizmet ederler. Bundan kaynakl› o örgütlerin hangi s›n›f›n temsilcileri olduklar› veya hangi s›n›fa hizmet ettikleri yürüttükleri politikalara bak›larak alg›lanabilir. Bu aç›dan D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi'nin geçti¤imiz günlerde TÜS‹AD'a yapt›¤› ziyaret ve sonras›nda TÜS‹AD Yönetim Kurulu Baflkan› Ümit Boyner'le birlikte
ve emekçi tavr›n› mücadeleden yana koymufltu. Peki, biz ne yapt›k? Daha ileri tafl›mam›z gereken bu ç›k›fl›, yüzümüzü yine ‘eme¤in birli¤i’ ad›na devlet güdümlü sendikalara, Türk-‹fl gerici yönetimine dönerek harcad›k. Her seferinde oyalama ile mücadele iste¤i bast›r›ld›, bo¤uldu. KESK MYK (Merkezi Yürütme Kurulu)’s› safça ‘eme¤in birli¤i’ diye dursun, ayn› konfederasyonlar, sermaye örgütleri ile birlikte ‘haydi vatandafl pazara’ kampanyalar›yla yoksullu¤umuzla, yoksunlu¤umuzla alay ettiler. Sermaye ve onun devleti ile el ele verip krizi emekçilere fatura etmeye devam ettiler. Sonuç; milyonlarca iflsiz, ifl cinayetlerinde onlarca ölümler!!! Sebebi kim? Sermeye örgütleri ve yandafl sendikalar... Peki bu sendikalar›n yan›nda KESK neden var?!!! Bitmedi... Aleyhimize iflleyen bu süreç TEKEL iflçilerinin soka¤a ç›kmas› ile Ankara direnifli ile de¤iflmeye bafllad›. Y›llard›r sineye çeken, susan biz iflçi ve emekçiler TEKEL direnifli flahs›nda umutland›k. 78 günlük onurlu direniflin içinde milyonlar›n eme¤i, duygusu, deste¤i vard›. Neden? Çünkü güvencesizli¤e, yok ve yük say›lmaya karfl› bu sesi hepimiz sahiplendik. Yine herkes tarihte kendisine uygun rolleri oynad›: Türk-‹fl, eylemi sahiplenmedi. ‹flçileri sokakta aç b›rakt›, yaln›z b›rakt›. Polisin, hükümetin ve so¤u¤un k›ramad›¤› irade sendikan›n ayak oyunlar› ile sessizlikle bo¤ulmaya çal›fl›ld›. Ancak Ankara’da kimi KESK flubelerinin sahiplenmesi, devrimci siyasetlerin samimi çabalar› ile bunca ayak oyunlar›na, yaln›zlaflt›rmaya karfl› mücadele edildi, baflar›ld›. KESK ise, direniflin karfl›s›nda yer alan Türk-‹fl ve di¤er konfederasyonlarla birlikte hareket etmeye devam etti. KESK, üyelerinin tüm ça¤r›lar›na, TEKEL iflçilerinin tüm ça¤r›lar›na ra¤men bu konfederasyonlar›n kuyru¤undan ç›kmad›, ç›kamad›. Yine ‘eme¤in birli¤i’ masal› iflgüzarca yüzümüze söylendi. Bunca yaflanm›fll›k, sat›lm›fll›k varken ‘eme¤in birli¤i’ safsatas› sürdürüldü.
Güvencesiz çal›flt›rmaya karfl› aç›lan bu mücadele bayra¤›, KESK taraf›ndan sahiplenilmedi. En iyimser söylemle DAYANIfiMA s›n›rlar›n› aflamad›. ‹flçi ve emekçilerle birlikte devrimci siyasetlerin zorlamas› ile 6 konfedarasyonun 4 fiubat tarihinde ald›klar› grev karar›n›n arkas›nda KESK d›fl›nda kimse durmad›. Türk-‹fl baflta olmak üzere di¤er konfederasyonlar grev k›r›c›l›¤› yapt›. Bunca yaflanm›fll›klara ra¤men KESK MYK’s›ndan en ufak bir elefltiri dahi yap›lmad›. ‘Eme¤in birlikteli¤i’ devam ettirildi. Bununla yetinilmeyip 22 fiubat'ta direniflteki TEKEL iflçisi Hamdullah Uysal’›n cenazesi sahiplenilmedi. KESK d›fl›nda (KESK de göstermelik kat›ld›) 22 fiubat'ta gözle görünür hiçbir konfederasyon kat›l›m göstermedi. Yetmedi, iflçiler 26 May›s’ta genel grev denilerek oyalama takti¤i ile kand›r›ld›. Mücadele, bilinçli olarak sat›ld›. TEKEL iflçilerinin bafllatt›¤›, ulusal ve uluslararas› düzeyde tüm emekçilerin sürdürdü¤ü güvencesizli¤e karfl› mücadele bast›r›ld›. Ve nihayet y›llar sonra dövüfle dövüfle, bedel ödene ödene kazand›¤›m›z 1 May›s Taksim Meydan'›, bizzat D‹SK ve KESK yönetimi taraf›ndan emek düflman› konfederasyonlara peflkefl çekilmeye çal›fl›ld›. Geçen y›llarda Taksim mücadelesi için son anda çark eden Türk- ‹fl yönetimi, Taksim kazan›m›n›n üzerine basmak, buradan nemalanmak ve yüzüne bir maske daha geçirmek istedi. D‹SK ve KESK yönetimi ise buna çanak tutma çabas›ndan geri kalmad›. Gün döner hesap döner derler: TEKEL iflçileri öncülü¤ündeki direniflteki di¤er iflçilerin (‹SK‹, itfaiye, Samatya inflaat iflçileri, Marmaray iflçileri) kürsünün gerçek sahipleri ad›na söz hakk› istekleri görmezlikten gelindi. ‘ARTIK YETER!’ diyen iflçi ve emekçiler bu hakk› fiili olarak kulland›lar. Bu davran›fl alandaki tüm iflçi ve emekçiler taraf›ndan da sahiplenildi. Hep bir a¤›zdan ‘kahrolsun sendika a¤al›¤›’ slogan› hayk›r›ld›. fiimdi soruyoruz sizlere; iflçi ve emekçilerin en do¤al haklar› olan kürsüden kendilerini ifade etme iste¤i neden kötü oluyor? Niye yanl›fl oluyor? Yoksa KESK MYK’s› için ‘yaflas›n sendika a¤al›¤›’ m› deniliyor? Bunun cevab›n› bizzat bu anlay›fllar› sahiplenenlerden talep ediyoruz. Emekçilerin, iflçilerin mücadelesini yok sayan, bast›ran anlay›fllara, yönetimlere karfl› gösterilen en ufak tepki bile ‘teflhir ve tecrit’ edilmeye çal›fl›l›yor. Direniflteki iflçilerin kürsüden kendilerini ifade etme iste¤i, eylemi, 1 May›s sonras› bildirgeyle konfederasyonlar taraf›ndan el birli¤i ile k›nanmaya çal›fl›l›yor. Türk-‹fl, Hak-‹fl, Memur-Sen, Kamu-Sen sendikalar›n›, geçmifllerini tan›yoruz ve bu tür bir tepki vermelerini garipsemiyoruz. Ancak KESK ve D‹SK’e ne oluyor! Bizim tarihimizin neresinde var mücadele eden iflçi ve emekçileri ‘tecrit ve teflhir’ etmek? Onlar›n derdinin iflçi s›n›f›n›n mücadelesini geriletmek, iflçi ve emekçilerin birli¤ini bozmak oldu¤unu sa¤›r sultan bile biliyor ama KESK ve D‹SK’e ne oluyor? Yoksa flimdiye kadar inan›lan de¤erlerle yollar ayr›ld› m›? Art›k KESK ve D‹SK havlu mu at›yor? Kapitalist yönetimlere ait olan iftira, yalan, entrika oyunlar›n› mücadeleci gelene¤i ile sahiplendi¤imiz örgütümüze, yani KESK’e nas›l bulaflt›r›rs›n›z! ‹flçileri serseri gibi gösterme çabas›nda olan, iflçilere ‘b›çak, sopa, gaz kulland›¤›’ iftiralar›n› atan ve y›llarca KESK'e yönelik iftiralar›yla da bilinen yandafl sendikalar›n yan›nda hareket ederek kime, neye hizmet ediyorsunuz? Çok aç›k ki, bir senaryo oynanmaktad›r. ‹flçi ve emekçilerin sadece ülkemizde de¤il, tüm dünyada aya¤a kalkan mücadelesi bast›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Kapitalistler, ellerindeki tüm araçlar› devreye sokmaktad›rlar. Bizler bu ihanetin parças› olmay› kabul etmiyoruz. Üyesi oldu¤umuz, gecesini gündüzüne kat›p yaratt›¤›m›z sendikam›z›n ve devrimci-ilerici de¤erlerimizin yok say›lmas›n› kabul etmiyoruz ve ‘fliddetle k›n›yoruz’. Y›llar›n eme¤i ve mücadele birikimi olan KESK’i böyle bir oyunun parças› yapanlar› uyar›yoruz; yap›lan bunca hatan›n öz elefltirisini emekçilere verin. 8 May›s genelgesinden KESK’in imzas›n› çekin. TEKEL mücadelesi ile yükselen güvencesiz çal›flt›rmaya karfl› mücadeleyi yükseltmek için ya bir an önce harekete geçin ya da çekilin.”
DiSK'in TÜS‹AD ziyareti: Kim için ve ne için sendika? yapt›klar› aç›klamalar, Çelebi her ne kadar “Biz farkl› ç›kar gruplar›n› temsil eden iki farkl› örgütüz. Farkl› ç›kar gruplar›n› temsil edenler baz› konularda baz› iradeleri ortaya koyabiliyorlarsa bu Türkiye’ye örnek olmal›” dese de, kendisine ‘iflçi s›n›f›n›n örgütüyüm iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n› savunuyorum’ diyen D‹SK yönetiminin asl›nda somutta mevcut pratiklerinin kime hizmet etti¤ini göstermektedir. Nas›l oluyor da birinin kazan›m› di¤erinin kaybetmesinin sonucu olan iki örgüt ''sa¤duyuyla'' hareket ederek ortak noktalarda birleflebiliyorlar. Özellikle bölgesel kalk›nma farklar›n›n giderilmesi, iflsizlik, anayasa ve “terör” konular›nda ortak görüfl oluflturmaya karar vermeleri manidard›r. Hem de emekçi halklara, ezilen ulus ve az›nl›klara yönelik uygulad›klar› bu faflist politikalar ekseninde iktidar›n bir parças› olan ülkemiz kompradorlar›n›n örgütüyle ortak bir dil yakalayabilmeleri gerçekte egemenlere hizmet etmek de¤ilse nedir? Ki mevcut sorunlar›n kayna¤› bu örgütün de parças› oldu¤u iktidar›n kendisidir. TEKEL direnifli sürecinde Türk-‹fl, D‹SK ve belli bir oranda KESK önemli bir performans sergileyerek direniflin pasivize edilmesine hizmet etmifllerdir. Hatta bu tav›rlar›na yönelik ‹stanbul Taksim Meydan›’nda düzenlenen 1 May›s mitinginde hakl› olarak Mustafa Kumlu'ya tepki gösteren ve ard›ndan kürsüyü iflgal eden, içinde TEKEL iflçilerinin de bulundu¤u, Direniflteki ‹flçiler Platformu'na yö-
nelik k›nama mesaj› yay›nlamalar› bu konfederasyonlar›n saf›n› belirlemektedir. Patronlar›n temsilcisi olan örgütle bir araya gelerek politika üretmeleri ve ad›m atmalar›na ra¤men ülkemiz emekçilerini kas›p kavuran iflsizlik ve yoksulluk karfl›s›nda politikas›z kalmalar› hatta bu sorunlar karfl›s›nda oluflan direnifllere karfl› politika üretememeleri, iflsizli¤in ve güvencesizli¤in önünü açan düzenlemelere karfl› sessiz kalmalar› sendika a¤al›¤› s›fatlar›yla oldukça uyumlu bir tav›rd›r. ‹flsizli¤e karfl› hakl› ve meflru mücadeleyi yükseltmek yerine tersi yönde ç›karlar çerçevesinde flekillenen bir örgütle ortak tav›r gelifltirmeleri hiç de samimi bir yaklafl›m de¤ildir. fiimdi bu ''iflçi temsilcilerinin'' Toplu ‹fl Sözleflmeleri'nde patronla karfl› karfl›ya gelmifl iflçilerin hakk›n› ya da iflçilerin hak alma mücadelelerini nas›l savunacaklar› kuflkulu de¤il midir? Emek sömürüsü üzerine flekillenen kompradorlar örgütünün emekçiler lehine az da olsa olumlu bir yaklafl›m içerisine girmesini beklemek safdillik olur. Peki amaç ne? Amaç çok aç›k sar› sendikac›l›k bir kavramsa bu kavram›n içeri¤i bu pratiklere sahip anlay›fllar taraf›ndan doldurulur. Türk-‹fl'in de D‹SK'in de son dönemde içine girdi¤i süreçle birlikte KESK'in de mevcut pratikleri örgütlü bünyesindeki iflçilere ve ülkemiz emekçilerine de¤il bunlarla ç›karlar› taban tabana z›t olan egemenlere hizmet etmektedir.
Tüm bu meseleler iflçilerin bu sendikalara üye olmamalar› gerekti¤i fleklinde alg›lanmamal›d›r. ‹flçilerin önemli öz örgütlülükleri olan bu kazan›lm›fl mevziler bir avuç sendika a¤as›na b›rak›lmamal›d›r. Nihayetinde Lenin'in en gerici sendikallarda bile örgütlenilebileci¤ini söylemesi önemlidir. S›n›f mücadelesi tarihi flunu göstermifltir ki do¤ru bir önderlik çizgisi ve s›n›f›n ç›karlar›n› esas alan s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›yla hareker eden bir sendikal mücadele önemli kazan›mlar elde etmifltir. Bugünden zaman kaybetmeden tabandan bir örgütlenmeye giderek bu anlay›fllarla en önemlisi bu anlay›fllar› ortaya ç›karan çizgilerle mücadele etmek ve do¤ru bir sendikal anlay›fl› ete kemi¤e büründürmek önemli bir görev olarak devrimci ve ilerici iflçilerin önünde durmaktad›r. Bu aç›dan KESK içinde 45 sendikac›n›n KESK'in son dönem içine girdi¤i sürece iliflkin (özellikle TEKEL süreci ve 1 May›s kürsü iflgali sonras›nda Türk-‹fl, Hak-‹fl, D‹SK, Memur-Sen, Kamu-Sen ve KESK'in yapt›klar› aç›klamada iflçileri k›namalar› nedeniyle) yapt›klar› aç›klama önemsenmesi gerekmektedir. Önümüzdeki süreçte tabandan bir birli¤in yakalanarak geliflmeler karfl›s›nda sessiz kalmamak ve ortak bir zeminde iflçi s›n›f›n›n en genifl kesimlerini bu sald›r›lar karfl›s›nda harekete geçirmek için çal›flmak gerekmektedir.
DEVRiMCi
DEMOKRASi
EMEK
16-31 TEMMUZ 2010
7
UPS iflçileri: Geri dönmek yok! ‹ZM‹R/‹STANBUL- UPS iflçileri, direnifllerinin 73. gününde yapt›klar› eylemle bask›lar karfl›s›nda y›lmad›klar›n› ve haklar› için direnmeye devam edeceklerini gösterdiler. 7 Temmuz sabah› bir araya gelen iflçiler, UPS önüne yürüdüler. Burada bir konuflma yapan TÜMT‹S fiube Baflkan› fiükrü Günseli, direnifllerinin 73. gününe girdi¤ini hat›rlatarak, iflverenin sendika düflman› tutumunun devam etti¤ini, iflten atmalar›n sürdü¤ünü söyledi. Mücadele kararl›l›klar›n›n ilk günkü gibi devam et-
ti¤ini vurgulayan Günseli, UPS’ye sendika girene ve iflten at›lan iflçiler geri alana kadar direnifle devam edeceklerini ifade etti. Patronun tehditlerinin iflçileri ve TÜMT‹S’i y›ld›ramayaca¤›n› belirten Günseli flöyle seslendi. “Siz iflçi düflmanlar› alçakça sald›r›yor, kurflun s›karak iflçilere ve TÜMT‹S’e geri ad›m att›raca¤›n›z› san›yorsunuz. Bunu iyi anlay›n ki mücadele sürecek.” Günseli emekten, al›nterinden, yana olan herkesi UPS iflçilerinin mücadelesine destek vermeye ça¤›rd›.
Patron emretti, polis UPS iflçilerine sald›rd›
bafl› yapt›rmak istemesine iflçiler mü-
Sendikalaflma mücadelesi yürüten UPS iflçileri, 8 Temmuz günü yeni bir polis sald›r›s›na maruz kald›lar. Amerikan kargo flirketlerinden olan ve ülkemizde de önemli bir pazar pay›na sahip UPS'de, yaklafl›k 2 ayd›r sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan ve ifle geri al›nma talebiyle mücadele yürüten iflçilere yönelik bir polis sald›r›s› gerçekleflti. 6 Temmuz’da patronun, direnifli k›rmak için tafleron iflçilere ifl-
dahale etmifl ve gerginlik yaflanm›flt›.
TEKEL iflçisinin direnifli sürüyor ANKARA- TEKEL iflçileri u¤rad›klar› hak gasplar›na karfl› ve Dan›fltay karar›yla bitirilen direnifllerini yeniden bafllatmak üzere 3 Temmuz'da bir kez daha Türk-‹fl Genel Merkezi önüne geldiler. TEKEL iflçileri polisin, “Da¤›lmazsan›z gözalt›na al›r›z, biz da¤›t›r›z” tehditleriyle kendi sendikalar›na al›nmad›lar. Sendikaya al›nmad›klar› gibi iflçilerin yapt›klar› meflru eylem yasad›fl› bir eylem giriflimi olarak nitelendirilmek istendi. Polis, sendika a¤alar›n›n da talebiyle, 3 Temmuz günü Türk-‹fl binas›n›n bütün girifl-ç›k›fllar›n› abluka alt›na alarak ‹stanbul, ‹zmir, Adana, Hatay ve di¤er illerden gelen TEKEL iflçilerine tehditler savrurdu, bask› uygulad›. Ankara’da 78 gün devam ettirdikleri direnifle sahip ç›kan ve temsili olarak gelen TEKEL iflçileri, mücadeleyi birlikte bafllatt›klar› yaklafl›k 12 bin iflçi arkadafllar›n›n hakl› davalar›n› sahiplenmek için direnifllerini sürdürmekte kararl› olduklar›n› belirttiler. Nitel olarak bir sahipleniflin nicel olarak y›¤›lmaktan daha da önemli oldu¤unu ve kafa say›s›yla ifl, ekmek, hak mücadelesinin de¤erlendirilemeyece¤ini de ifade ettiler.
Sendikalar›na al›nmayan iflçiler Ankara Demokratik Haklar Derne¤i’ni ziyaret ettiler TEKEL iflçileriyle birlikte sendika yönetiminden ihraç edilen sendika yöneticileri ve TÜB‹TAK iflçisi Aynur Çamalan da Ankara Demokratik Haklar Derne¤i’ni ziyaret edenler aras›ndayd›. ‹flçiler direnifllerinin ilk gününden itibaren sendikan›n faydac›, reklamc›, direniflin içini boflaltan iflbirlikçi tutumlar›na karfl› iflçilerin öz örgütlülü¤ünün tesis edilememesinin bedelinin a¤›r oldu¤unu ifade ettiler. Türk-‹fl Genel Merkezi önünden ayr›lan iflçiler kendi aralar›nda yapacaklar› bir de¤erlendirmeyle ve yeni gelecek TEKEL iflçisi mücadele arkadafllar›yla önlerine koyacaklar› planlar›n› aç›klayacaklar›n› belirttiler.
TEKEL iflçileri gözalt›na al›nm›fllard› Çeflitli illerden gelen TEKEL iflçileri Ankara’da 78 gün direnifllerini sürdürdükleri alanda oturma eylemini bütün engellemelere ra¤men gerçeklefltirdiler. ‹ki gün boyunca Türk-‹fl’ten bir sendikac›yla görüflmek istediler. Binaya giren iflçiler, sendika a¤alar›n›n flikayeti ile 2 Temmuz günü polis taraf›ndan apar topar binadan ç›kart›larak gözalt›na al›nd›lar ve ard›ndan serbest b›rak›ld›lar.
TEKEL iflçileri kimliklerini Türk-‹fl’in karfl›s›na ast›! Çeflitli illerden gelen ve Ankara’da bulunan direniflteki TEKEL iflçileri, 4 Temmuz günü yapt›klar› toplant›n›n sonucunu bas›na aç›klad›lar. Mücadelenin zorlu¤una ve özellikle TEKEL iflçisinin ad›n› duyunca pani¤e kap›lanlar›n emekçi dostu olamayaca¤›na de¤inen TEKEL iflçileri, sürece dahil olacak ve Ankara’ya gelecek iflçilerle gasp edilen haklar›n› geri almak için ve 4-C kelepçesini k›rmak için mücadele etmekte kararl› olduklar›n› ifade ettiler. Türk-‹fl ve Tek G›da-‹fl’in sistematik bir flekilde direnen iflçileri ekarte etmesinin de etkisiyle, iflverenin 12 bin TEKEL iflçisini 4/C zincirine vurmaya bir ad›m daha yaklaflt›¤›n› ve 285 iflçiyi iflten ç›kartt›¤›n› vurgulayan TEKEL iflçileri, aidatlar›yla var ettikleri, her bir tu¤las›nda al›nlar›ndan düflen terinin oldu¤u sendika binalar›na al›nmamalar›n›n hesab›n› mutlaka soracaklar›n› belirttiler. TEKEL iflçileri, “Asla unutulmamas› gereken bir fley var ki; ezen egemen sistemden daha düflman bir tav›r sergileyen iflbirlikçi sendikalar ve a¤alar› gelecekte bunun hesab›n› mutlaka vereceklerdir” diyerek yaflad›klar› süreci Demokratik Haklar Federasyonu temsilcilerine aktard›lar.
Türk-‹fl a¤alar›na kimlikli yan›t Üyesi olmalar›na ra¤men Türk-‹fl a¤alar› taraf›ndan tan›nmad›klar›n› ve yok say›ld›klar›n›, bu nedenle kimlik fotokopilerini Türk-‹fl binas›n›n karfl›s›ndaki duvarlara, camlara ast›klar›n› söyleyen TEKEL ‹flçileri, “Bizim aidatlar›m›zla palazlananlara bir hat›rlatmad›r. Eylem k›r›c› tav›rlar›yla 78 gün boyunca TEKEL iflçilerinin ve devrimci-sosyalist dostlar›n emekleri üzerinden prim yapanlar›n bugün iflçileri tan›mamalar›n› kim, nas›l aç›klayabilir?” diyerek tepkilerini dile getirdiler. Yap›lan toplant› sonucunda Ankara’daki fiili eylemlerini sona erdirdiklerini ve di¤er devrimci-demokratik örgütlerle görüflerek A¤ustos veya Eylül aylar›nda düflündükleri eyleme destek için kurumsal ziyaretlerde bulunacaklar›n› ifade ettiler.
TEKEL iflçililerine Tek G›da-‹fl’ten yan›t yok 2 Temmuz'da Türk-‹fl Genel Merkezi'ne giren, polisin müdahalesiyle zorla d›flar› ç›kar›lan TEKEL iflçileri Petrol-‹fl Sendikas›'ndaki 2 günlük bekleyifllerinin ard›ndan 5 Temmuz günü yeniden Tek
G›da-‹fl sendikas›na gidip yetkililerle görüflmek istediler. Sendikada esas muhattaplar›n› yine bulamayan iflçiler, Tek G›da-‹fl Ankara Bölge Temsilcisi Lütfü Ceylan ile görüfltüler. ‹ki gün boyunca Petrol-‹fl Sendikas›’nda kald›klar›n› hat›rlatan iflçiler, Tek G›da-‹fl Sendikas›'na daha önce de gelmelerine ra¤men sendikan›n kap›lar›n› kendilerine kapatmas›na tepki gösterdiler. ‹flçiler “‹nsan komflusunu bile merak eder. Biz sizin üyeniziz, kaç gündür buraday›z. Bu insanlar nerede kal›yor, aç m›, tok mu, yatacak yerleri var m› diye sendika düflünmeli ve sahiplenmeliydi” dediler. ‹flçilerle görüflen Tek G›da-‹fl Ankara Bölge Temsilcisi Ceylan ise, "Ben yetkili de¤ilim, sadece temsilciyim. Sizi al›p yat›racak, yedirecek bir yetkiye sahip de¤ilim." yan›t›n› verdi. Türk-‹fl ve Tek G›da-‹fl'in yöneticilerinin, direnifllerini görmezden gelmelerine, kendilerinden ba¤›ms›z karar almalar›na ve kendileri ile görüflmemelerine tepki göstererek bu durumu elefltiren TEKEL iflçileri, Lütfü Ceylan'›n, iflçilerin taleplerini sendika yetkililerine bildirece¤ine iliflkin söz vermesi sonras›nda sendikadan ayr›ld›lar. Sendikadan ay›ld›ktan sonra iflçiler TEKEL direnifline destek verdi¤i için TÜB‹TAK taraf›ndan iflten at›lan Aynur Çamalan’› ziyaret ettiler. TEKEL iflçileri “Aynur Çamalan yaln›z de¤ildir”, “Her yer TEKEL, her yer direnifl” sloganlar› eflli¤inde Çamalan›n direniflte oldu¤u TÜB‹TAK önüne geldiler. ‹flçiler gerçeklefltirdikleri aç›klamada Çamalan’›n verdi¤i bu direniflin sonuna kadar arkas›nada olduklar›n› belirttiler.
TEKEL iflçileri Ankara’ya yürüyecek Türk-‹fl genel merkezinden polis zoruyla ç›kar›lan TEKEL iflçileri, 6 Temmuz'da TBMM'de yapt›klar› görüflmenin ard›ndan Meclis Dikmen Kap›s› önünde bas›n aç›klamas› yapt›lar. Aç›klamada, sendikan›n ald›¤› eylem karar› do¤rultusunda 2 Temmuz’da Ankara’ya geldiklerini ifade eden TEKEL iflçileri,gelifllerinin, al›nan karar›n arkas›nda olduklar›n›n göstergesi oldu¤unu ifade ettiler. Türk-‹fl binas›ndan polisin sert müdahalesi ile ç›kart›ld›klar›n› hat›rlatan iflçiler, illerine döneceklerini ve orada eylemliliklerine devam edeceklerini söyleyerek, A¤ustos ay›nda 5 koldan geri dönmemek üzere Ankara'ya yürüyeceklerini duyurdular.
Kölelik yasas› olan 4/C, iflçileri intihara sürüklüyor TEKEL’in özellefltirilmeye bafllanmas›yla beraber süslü sözlere aldanarak 4/C’ye geçen bir iflçi maddi sorunlar yüzünden bunal›ma girerek intihar etti. Konuya iliflkin k›sa bir yaz›l› aç›klama yapan Tek G›da-‹fl aç›klamas›nda 4/C yi çözüm olarak sunanlara bu intihar›n ibret verici bir örnek oldu¤unu belirtti. Daha önce Kemalpafla TEKEL Yaprak ve Tütün ‹flletmesi'nde çal›flan Metin Kulelio¤lu, TEKEL'in özellefltirilmesi sonras›, dört y›l önce 4/C'ye geçmek
zorunda kald›. ‹zmir vali yard›mc›s›n›n makam floförü olarak 4/C statüsünde çal›flan Metin Tekelio¤lu, 20 bin TL'lik borcu yüzünden girdi¤i bunal›m sonucu intihar etti. ‹ki çocu¤u bulunan 42 yafl›ndaki Tekelio¤lu'nun pompal› tüfekle intihar etti¤i aç›kland›. Konuya iliflkin Tek G›da-‹fl’ten bir yetkiliyle yapt›¤›m›z görüflmede Baflbakan’›n kendilerine tüccarl›k yapmalar›n› önerdi¤ini belirterek flunlar› dile getirdi: “Baflbakan biz Ankara’da iken bizlere her birinizin 30-40 bin alaca¤›-
n›z var al›n bunlar› de¤erlendirin, diyordu. Metin arkadafl›m›zda o zaman öyle düflünmüfltü. 4 sene önce çal›flt›¤› iflyeri kapan›nca oda içeride bulunan param› al›r de¤erlendiririm hem de 4/C’de çal›fl›r›m demiflti. Ama olmad›, de¤erlendiremedi. Yapamazd› da biz iflçiyiz; esnaf, tüccar de¤iliz. TEKEL iflçisinin yafl ortalamas› 40-50 civar›d›r. Metin arkadafl›m›z›n yafl› da 42. Tamda bu yafllar, bizler için paran›n en çok gerekli oldu¤u zamanlard›r. 4/C’de bizim y›ll›k kazanc›m›z 6-7
milyar. Oysa çocuklar›m›z okul ça¤›nda, y›¤›nlarca masraflar› var. Sadece dershane ücretleri 5- 6 milyar. Yani sizin anlayaca¤›n›z bu durum hepimizi bekliyor” dedi. Ülkeyi bir tüccar zihniyetiyle yöneten ve her fleyi “babalar” gibi satan Baflbakan ve flürekas› iyi birer tüccar oldu¤undan her fleye tüccar gözüyle bak›yorlar. TEKEL iflçilerine de bu gözle bakan Baflbakan, onlara ‘al›n paralar›n›z› de¤erlendirin’ diyerek tüccarl›k yapmalar›n› öneriyor.
8 Temmuz'da ise, tafleron iflçilere müdahale eden direniflçi iflçilere do¤rudan polis sald›r›s› yap›ld›. Polis sald›r›lar›nda baz› iflçiler yaraland›, yaralanan iflçilerden kimileri tedavi için hastaneye kald›r›ld›. TÜMT‹S ‹stanbul fiube Baflkan› Çayan Dursun, sald›r›lar›n hakl› mücadelelerini engelleyemeyece¤ini ifade etti.
900 TL için ölümün kollar›na gitmek ED‹RNE- Denetim yap›l›yor denilen maden ocaklar›, onlarca iflçiyi yutmaya devam ediyor. Daha k›sa süre önce 32 maden iflçisinin hayat›n› yitirdi¤i maden ocaklar›, bu kez Edirne’nin Keflan ilçesinde 3 yaflam› yuttu. Edirne'nin Keflan ilçesine ba¤l› Küçükdo¤anca köyünde bir maden oca¤›nda yang›n ç›kt›. 12 iflçi kendi imkanlar› ile yang›ndan kurtulmay› baflar›rken, 3 iflçi ise madende mahsur kald›. Yang›n›n ard›ndan ilk 500 metrelik alandan sonra bir çökmenin yafland›¤› maden oca¤›nda mahsur kalan 3 iflçiye ancak üç gün sonra ulafl›labildi. ‹flçilerin, içeride biriken zehirli gazlar nedeniyle hayatlar›n› kaybettikleri aç›kland›. Madende hayat›n› kaybeden iflçilerden Volkan Hamarat (30) Zonguldak Gökçebey'de, Yunus Akbafl (35) Karabük Yenice'de ve Halil Aç›kgöz (48) de Kütahya merkezde topra¤a verildi.
Madenler 2 bin 725 iflçiyi yuttu ama devlete göre önlemler yeterli! Her iflçi ölümünün ard›ndan “gerekli önlemler al›nm›fl”, “denetimleri yap›lm›fl” aç›klamas› yaparak, iflçilerin hayatlar›n› yitirmelerine neden olan patronlar›n kar h›rs›n› ve bu kar h›rs›n› besleyen sistemi gizlemeye
çal›flan devlet erkan›, yine ayn› bildik nakarat› tekrarlad›. Oysa devlet yetkililerinin yeterli önlem al›nd›¤›n› öne sürdükleri maden ocaklar› 1955 y›l›ndan bu yana 2 bin 725 iflçi kardeflimizi aram›zdan ald›. 1955 y›l›ndan bu yana madenlerde güvenlik yetersizli¤i nedeniyle yaflanan patlama ve göçük gibi olaylarda yaralanan iflçilerin say›s› ise 326 bin 330 kifli.
900 lira için ölümün kollar›na gitmek ‹flsizlik nedeniyle 100 madenci almak için aç›lan baflvurulara binlerce kiflinin ak›n etti¤i, çok a¤›r s›navlar sonucunda elemeleri geçenler aras›ndan kurayla al›m yap›lan ülkemizde, kuradan ayd›nl›k bir gelecek yerine ölümle burun buruna bir yaflam ç›k›yor. Kuradan ad› ç›kan ve ayl›k ortalama 900 lira kazanmak için yerin yüzlerce metre alt›nda kazma sallayan her maden iflçisi, günde ortalama 5 ton kömür ç›kart›yor. Türkiye Tafl Kömürü Kurumu’na göre ç›kar›lan kömürün bir tonu 354 liradan sat›l›yor. Baflka bir deyiflle patrona günde günde 1.770 TL, ayda ortalama 53 bin 100 TL kazand›ran bir iflçi, bunun karfl›l›¤›nda sadece ayl›k 900 TL al›yor!
E¤itimde sözleflmeli çal›flmaya hay›r ANKARA- Sözleflmeli ö¤retmenler, e¤itimciler aras›nda ikilik yaratmaya yönelik uygulamalara karfl› e¤itimde eflit ifle eflit ücret talebiyle KPSS’nin de kald›r›larak bütün ö¤retmenlere kadrolu atama yap›lmas›n› talep ettiler. Atamas› Yap›lmayan Ö¤retmenler Platformu (AYÖP)’nun da destek verdi¤i sözleflmeli ö¤retmenler 5 Temmuz günü Güven Park’ta bir araya gelerek buradan Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n önüne yürüdüler. Yürüyüflün ard›ndan ö¤retmenler ad›na bir aç›klama gerçeklefltiren Elif Y›ld›z, ülkemizde sözleflmeli ö¤retmenlerin trajedi içinde olduklar›n› ifade etti. Y›ld›z, sözleflmeli ö¤retmenlerin aile yard›m› ve kademe yükseltme, k›dem ve dil tazminatlar›ndan, il içi ve d›fl› tayin, efl do¤um ve çocuk yard›mlar›ndan mahrum b›rak›ld›klar›n› hat›rlatt›. Ayr›ca sözleflmeli ö¤retmenlerin ek ders ücretlerinde SSK pirim kesintisi yap›ld›¤›n›, maafl miktar› ve ödeme tarihlerinin ilden ile de¤iflti¤ini, MEB
müdürleri ve müfettifllerin tehdit ve bask›lar›na maruz kald›klar›n› söyleyen Y›ld›z, sözleflmeli ö¤retmenlerin güvencesiz çal›flma ve di¤er olumsuzluklardan kaynakl› geleceksizlik ve psikolojik y›k›mlar yaflad›klar›na dikkat çekti. Atamas› yap›lmayan ö¤retmenlerin ciddi sorunlar› oldu¤unu söyleyen Y›ld›z, bu güne kadar atamas› yap›lmad›¤› için 12 ö¤retmenin intihar etti¤ini, her y›l 25 bin ö¤retmenin emekli olmas›na ra¤men yeni atamalar›n çok yetersiz oldu¤unu söyledi. Resmi a¤›zlardan yap›lan aç›klamalara göre 210 bin ö¤retmen a盤› oldu¤unu fakat, MEB’in 2010 y›l› için 40 bin ö¤retmen atayaca¤›n› aç›klamas›n›n da gerçekçi olmad›¤›n› ifade eden Y›ld›z, sözleflmeli ö¤retmenlerin bir k›sm› kadroluya aktar›larak sanki yeni bir atama yap›l›yormufl gibi gösterildi¤ini aktard›. Y›ld›z, bütün ö¤retmenlerin mücadelelerini birlefltirmeleri gerekti¤ini belirterek ve KPSS’nin kald›r›larak bütün ö¤retmenlerin atanmas›n› talep etti.
8
PERSPEKT‹F
16-31 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Yaklaflmakta olan seçim sürecine iliflkin genel bir yaklafl›m Gerek halk kitlelerinin (öyle ya da böyle) fiilen içinde bulundu¤u bir politik süreç olmas› aç›s›ndan ve gerekse de karfl›-devrimin “alternatifsiz” bir güç olarak kendi düzen partileriyle tek bafl›na at oynat›p halk kitlelerini oyalayarak düzene ba¤lad›¤› politik bir zemin olmas› itibar›yla, devrimci politika sürece müdahale etmeyi ihmal etmeyerek görevine sahip ç›kar. Devrimci politika, hakim s›n›f siyasi partileri ile faflist düzenlerinin teflhir edilmesi görevini yürüterek, yasal demokratik alan olanaklar›ndan devrimci ajitasyon-propaganda ve örgütlenme temelinde devrim lehine yararlanma perspektifiyle-amac›yla meseleye yaklafl›r. Alt›n› çizelim ki, ister genel seçimleri boykot tavr›yla karfl›layal›m, isterse de kat›lma tavr›yla karfl›layal›m, her iki durumda da seçimler sürecini devrimci taktikle örüp avantaja çevirmemiz mümkün olmakla birlikte, seçimler olgusunu devrimci propaganda ve örgütlenmede bir araç olarak kullanabiliriz. Bu f›rsattan devrim ad›na yararlanmak hiçbir gerekçeyle reddedilemez. Kald› ki, direkmen politik atmosfer olarak yo¤un geçen, periyodik tekrarlarla sürekli yaflanarak halk kitlelerinin tart›flmalar›na-amiyane deyimle “siyasete müdahil” olmalar›na vesile olan, hakim s›n›f kliklerinin bir birini teflhir ederek yürütece¤imiz siyasal teflhire zemin sundu¤u, dahas› egemen s›n›flar›n oy kayg›s›yla demokratik mücadele karfl›s›nda belli bir esneme-göreli yumuflama takti¤ine giderek, demokratik mücadeleye uygun olanaklar sunan ve tüm bu özellikleriyle politik kampanyaya elveriflli flartlarla beliren seçimler gibi özgün siyasal iklimi, hiçbir anlay›fl ve ilkeyi gerekçe yaparak peflin hükümle elimizin tersiyle itemeyiz. Her olana¤› devrimci yönden de¤erlendirmek ola¤an görev iken, hiçbir mücadele biçimini ilkesel olarak reddetmemek bilimsel MLM teorinin genel buyru¤udur. Seçimlere dair boykot ya da kat›lma tavr›, bu gerçe¤i de¤ifltirmez.
Erken seçime gidilse de, gidilmese de, seçim atmosferi burjuva siyaset dünyas›n› sarmalay›p kuflatm›fl durumdad›r. Komprador burjuva düzen partileri seçim havas›na girmifl, adeta seçim propagandas›n› bafllatarak hummal› bir çal›flma sürdürmektedirler. Televizyon ekranlar› ve medya üzerinden yürüttükleri propagandalar›, araflt›rma flirketlerinin yoklama anketleriyle de desteklemektedirler. Kontrol ettikleri medya, toplumu etkileyip yönlendirmek üzere tam tak›r iflbafl›ndad›r. Hakim s›n›f klikleri yerine göre “demokrat” kesilmekte, yerine göre de ç›plak yüzleriyle keskin ›rkç› faflist niteliklerini alenen ortaya koymaktad›rlar. Kimileri lehlerine sanarak seçtikleri icraatlar›n› s›ralay›p daha demokratik bir gelecek vaat edip popülist söylem kullanmakta; di¤er kimileri de s›nanmam›fl yüzler olma özelli¤ine dayanarak insana ait evrensel de¤erleri kullanmay› avantaj edinip öne ç›karmakta ve halk kitlelerinin yoksullu¤una son verip “halk›n iktidar›n› gerçeklefltirme” popülizmiyle oy istemektedir. Yürüttükleri görsel, sözlü, yaz›l› tüm propagandif siyasi etkinliklerinden anlafl›l›yor ki; iktidar partisi dahil, tüm düzen partilerinin seçime haz›rland›klar› aflikard›r. Bafllam›fl olan seçim temaflas› hakim s›n›f kliklerinin bugünden itibaren siyaset yat›r›mlar›n› yapt›klar›-yapacaklar› ana ihale olacakt›r. Öyle ya da böyle seçim atmosferi kendisini hissettirmifl, hakim s›n›flar aras› gerici siyaset arenas›ndaki dar döngüde, burjuva siyasetin at›flmasataflma gündemi belirlenmifltir.
Baz› sorularla sürece haz›rl›k Buraya kadar her fley aç›k ve anlafl›l›rd›r. Peki komünist ve devrimcilerin seçimler sürecine iliflkin ve seçimler hakk›ndaki yaklafl›m› nedir? Hakim s›n›flar cephesinde durum buyken; devrimci cephe, karfl›-devrimin inisiyatifinde seyreden ve halk kitlelerini fiilen kavrayan seçim atmosferi paralelinde bir haz›rl›k içinde midir? Ya da devrimci cephenin genel seçimler gündemine iliflkin gerekli etkinlik ve politikas› ne durumdad›r; haz›rl›k ve yaklafl›m› nedir? Karfl›-devrimci s›n›flar bunca çaba, hesap ve planlarla seçimlere yüklenirken; devrimci cephenin bu süreçle alakas› ne durumdad›r? Bizleri ilgilendiren esas yan, egemenler cephesinde yaflanan geliflmelerden ziyade, devrimci cephenin tavr›d›r. S›n›f bilinçli hareket, seçim gündemine kay›ts›z, kendili¤indenci, sürüklenen ve edilgen mi kalacak, yoksa siyasal süreç olarak biçimlenen seçimler aktüalitesini, düzenin teflhiri ve halk kitlelerinin ayd›nlat›lmas›-örgütlenmesi amac›yla politik mücadele arac› olarak devrimci propaganda içeri¤iyle kullan›lacak m›d›r? Somut seçim politikas› ne olacakt›r? Bura üzerinden politik mücadeleye bir devinim getirilip, devrim lokomotifine bir kazan›m sa¤lanacak m›d›r? Politik iktidar mücadelesinin stratejik unsurlar›na tabi olarak seçimlere kat›lma takti¤i mi benimsenecek, yoksa boykot takti¤i mi benimsenecektir? Seçimlere kat›lmakat›lmama takti¤i ile birlikte, seçimler ve dolay›s›yla da parlamentonun kullan›lmas›na taktik de¤er mi, yoksa stratejik de¤er mi atfedilecek? En önemlisi de, Komünist devrimcilerin somut takti¤i ne olacak; proleter devrimci politika nas›l biçimlenecektir? ‹flte Komünist devrimciler bak›m›ndan ana mesele budur. Bu meselede, genel bir anlay›fl çerçevesinde yaklafl›m›m›z› ifade etmeye çal›flaca¤›z, fakat baz› sorular› bu yaz›da erken olaca¤›ndan kaynakl› yan›tlamayaca¤›z. Zira gelifltirilecek somut politika-takti¤in ne olaca¤›na dair sorulan sorular› flimdiden yan›tlamak siyaseten do¤ru olmayacakt›r. Buna karfl›n, kimi geliflme ve eldeki veriler üzerinden belli yorumlarla sonuca do¤ru gidece¤iz elbet. Fakat kesin sonuç ortaya koyman›n henüz erken olaca¤›n› düflünmekteyiz. Çünkü geliflmeler hem h›zl› ve hem de karmafl›k ilerlemektedir. Yar›n›n ne gösterece¤ini yorumlayabiliriz ama mutlak fleyler söyleyemeyiz. Somut planlar› yaln›zca öngörülere dayanarak infla etmek do¤ru olmaz. Somut plan›-siyaseti, somut flartlara veya flartlar›n ne oldu¤unu tespit ederek belirlemek en gerçekçi yaklafl›md›r; bilimsel olan budur. Öngörülerde bulunmak ayr›, ama somut durumun somut politikas›n› tespit etmek ayr› fleydir ki, bunda esas olan somut flartlar›n somut olarak görülmesi ve siyasetin de buna ba¤l› oluflturulmas›d›r. Dolay›s›yla, “takti¤imiz boykottur” veya “kat›lmakt›r” fleklinde bir belirlemeyi sonraya b›rakarak, belli düzeyde mevcut geliflmeleri yorumlama ve genel bak›fl aç›s› ortaya koymakla yetinece¤iz. Kat›lma veya boykot tavr›, siyasal atmosfer ve geliflmelere ba¤l› olarak belirlenecek taktik bir mesele oldu¤u için, önümüzdeki zaman diliminde geliflecek flartlar›n hangi takti¤i gerektirece¤i bir bak›ma belirsizdir. fiimdiki duruma ba¤l› olarak belirlenecek bir taktik, de¤iflmesi olas› olan yar›nki flartlarda bofla ç›kacakt›r. O halde, bugünden somut takti¤e ba¤l› haz›rl›klar yapmaktan ziyade, genel çerçevede ve iki takti¤i de kayda alan haz›rl›klar yapmak daha isabetli olacakt›r.
Devrimci politikada seyirci olmaya yer yoktur ‹lkesel olarak seçimlere kat›lmama gibi bir anlay›fl›m›z›n olmad›¤›n› de¤iflik vesilelerle ifade ettik. Seçimler bizler için tamamen taktik bir meseledir. Koflullara ba¤l› olarak kat›l›r ya da boykot tavr› gelifltirebiliriz. Kat›lma ya da kat›lmamada önceden belirlenmifl mutlak ba¤lay›c› bir ilke yok. Amaçlar›m›za uygun olan ve stratejimize hizmet eden her arac› kullanma anlay›fl›m›z genel olarak seçimler için de geçerlidir. ‹flte tüm mesele, kullanaca¤›m›z
araç veya devreye sokaca¤›m›z taktik mücadele biçiminin ana ilkelerimize ters olup-olmamas› ve stratejimize hizmet edip-etmeme ölçüsüdür. Bunu öteleyen yaklafl›m siyasi mücadeleyi sa¤dan yozlaflt›rma ya da soldan i¤difl etmekle eflde¤erdir. Savafl›m biçimlerinin karmafl›kl›¤› ile çeflitlili¤i ve de¤iflkenli¤i karfl›s›nda bocalamadan pozisyon almak, stratejiden ba¤›ms›z olmayan proleter devrimci takti¤in kabiliyetidir. Bu kabiliyeti kaybetmek politikada felç olmak demektir. O halde aç›k ki, proleter devrimci durufl stratejik flemas›na uygun olarak, siyasal konjonktürdeki geliflmelere göre politik devrimci takti¤i aç›s›ndan do¤ru konumlanmak durumundad›r. Kitlelerin yo¤unlaflt›¤›, y›¤›nlar› kapsayan veya kitlelerin gündemine oturan sosyal etkinlik zemini üzerindeki hiçbir alan› terk etmeden, orada örgütlenme ve etkinlikte bulunma yörüngemizi de¤ifltiremeyiz. Halk kitleleri maniple edilirken de seyirci kalamay›z. Hakim s›n›flar halk kitlelerini seçimlerde kendi ç›karlar›na manivela ederken, bizler de devrimci yükümlülükler aç›s›ndan yaklafl›p seçimler takti¤imizin belirlenmesine iliflkin tart›flmalar› h›zland›rarak en uygun anda takti¤imizi aç›klay›p çal›flmalar›m›za bafllamal›y›z. Bu anlamda seçimler üzerine belli görüflleri paylaflmak yerinde olacakt›r. Somut takti¤imiz de siyasal konjonktürdeki geliflmeler e¤ilimine ba¤l› olarak yak›n gelecekte belirmifl olacakt›r.
Seçimler ve parlamentonun anlam› ‹nsanl›k tarihi ilerici güçlerin itici dinami¤i sayesinde yaflad›¤› toplumsal geliflme düzeyine ba¤l› ve paralel olarak yeni devlet ve sistem biçimleri, yeni iktidar ve yönetim modelleri de geliflerek evrensel topluma mal oldu. Eski üretim iliflkilerini temsil eden eski toplumsal sistemlerle geliflmifl olan üretici güçlerin talepleri karfl›lanamazd›. Dahas›, üretici güçler olan alt-yap› kendisine uygun olan yeni üretim iliflkilerine tekabül eden üst-yap›y› zorunlu k›l›yordu. Devrimler patlak verip eskimifl olan üst-yap›y› y›karak yerine yenisini kurdu. S›n›flar mücadelesi bu geliflmenin yegane motoru oldu. Unutmamak gerekir ki bunda, devrimci demokrasi ve sosyalist demokrasilerin alternatif olarak yükselmesi kesin rol oynad›. Parlamenter sistemler, hakim s›n›flar›n ilerleyen ça¤a uygun zorunlulukla ve gerçek demokrasiye alternatif oluflturma amac› ile s›n›f ç›karlar› do¤rultusunda tercihen kabullenip yararl› gördükleri düzenler olarak yerlefltiler. Seçimler, “demokrasi, cumhuriyet” vb olarak tarif edilen bu “parlamenter” sistemlerin sahte görünümü, biçim ve iddias›n›n gere¤i; hakim s›n›flar diktatörlü¤ünün kamufle edilmesi ile klikler aras› iktidar pastas›n›n paylafl›lmas› üzerine yürütülen dalafl›n yasal meflruiyet görünümü alt›nda karara ba¤lanmas›n›n prosedürü veya formalitesidir. Burjuva seçimler asla demokratik, adil ve dürüst ölçülere sahip de¤ildir. Hile ve oyunlara dayan›p, oylar›n sat›n al›nmas›, çal›nmas›, rüflvet, flantaj ve tehdit yoluyla elde edilmesi gibi bir dizi usulsüzlü¤ü içerirler. Seçim sistemindeki baraj gibi çarp›k düzenleme de ayr› bir anti-demokratikli¤i ifade etmektedir. Dolay›s›yla do¤ru ve gerçek sonuçlar› vermedikleri gibi, halk›n ba¤›ms›z iradesini asla yans›tmazlar. Yarat›lan bask›lanma ve manipülasyonlar yetmiyormuflcas›na, sand›k bafllar›na dikilen özel görevlilerle yap›lan yönlendirme ve hatta bazen (baz› yerlerde) bask›ya varan uygulamalar›n, halk›n yoksullu¤u kullan›larak oylar›n›n
para ve rüflvet karfl›l›¤›nda sat›n al›nmas›n›n, iktidar olanaklar› ve sermaye gücünün kullan›ld›¤› bir seçimde; seçimin demokratik oldu¤unu ve halk›n iradesini yans›tt›¤›n› söylemek mümkün de¤ildir. Seçim oyunu, “parlamenter demokrasi” denen faflist diktatörlük z›rvas› alt›nda halk kitlelerinin oyalan›p düzen içinde tutulmas›na dönük koca bir hiledir. Seçimlerin geçerli olup yap›ld›¤› parlamenter sistem, hakim s›n›flar düzenini temsil etmektedir; halk›n ç›karlar›n› veya demokrasiyi de¤il. Nihayetinde parlamentoda, halk›n s›rt›na kene gibi yap›flacak asalak s›n›f kesimlerinin siyasi yönetimi ile muhalefeti temsil edilmektedir. Anayasaya ba¤l›l›k yeminiyle bafllayan parlamento serüveni hakim s›n›flar düzenine hizmetle noktalan›r. Hangi parti ve hatta tek tek ba¤›ms›z millet vekili de olsa, her parlamenter kifli ve parti hakim s›n›flar›n bu anayasas›n›n yörüngesinde hareket etmek ve anayasa harc›yla hakim s›n›flar düzenine sadakat göstermek zorundad›r. Anayasaca belirlenen bu flartla demokratik parti ve kiflilerin parlamentoya kontrollü biçimde al›nmas› mümkün olup uygulanmaktad›r. Demokratik parti ve kiflilerin parlamentoya al›nmas› olas›d›r. Bundaki amac›n bunlar› eritip düzene yedekleme oldu¤u aç›kt›r. Anayasa ve resmi ideoloji karfl›s›nda belli bir tutarl›l›kla elefltirel duran partilerin kapat›l›p milletvekilliklerinin düflürülmesi parlamentonun niteli¤i gibi, parlamentoya al›nan demokratik unsurlar›n ne amaçla al›nd›¤›n› da kan›tlamaktad›r. Söz konusu parti, demokratik Kürt partisinin parlamentoda tutulmas›n›n, Kürt ulusal hareketinin veya Kürt ulusunun muhalefetinin kontrolde tutulmas›na dönük oldu¤u aç›kt›r. Bu bak›mdan parlamento, demokratik güçleri içine alarak orada düzene ba¤lama ve nitel de¤iflime u¤ratma amac› için kullan›lan bir de¤irmendir ayn› zamanda. Dolay›s›yla, parlamento bir turnusoldür denebilir. Parlamento veya orada ifade bulan hükümet, devlet iktidar› veya hakimiyet arac› de¤ildir. Parlamento, devleti elinde tutan s›n›flar›n (ekonomik gücün) siyasi sözcülü¤ü durumunda olup, devlete ra¤men bir inisiyatif ve yetkiye sahip de¤ildir. Parlamento hakim s›n›flar›n yönetim-yürütme organ› olup, halk kitlelerine yalan söyleyip onlar› kand›rarak düzene ba¤lamay› sa¤layan gerici kurumdur. Parlamento tarihsel bak›mdan miad›n› doldurmufl olsa da, siyasal-politik bak›mdan misyonunu devam ettirmektedir. Gerici s›n›flar›n devlet iktidarlar› modeli ve siyasi yönetim biçimleri, tüm gericiliklerine ra¤men ekonomik-siyasal toplumsal sistemleri belirlemekte ve toplumsal yaflama hükmetmektedirler. Emperyalist-kapitalist sistem ile yede¤indeki gerici düzenler, toplumsal geliflme ve ilerlemeler karfl›s›nda mutlak düzeyde gericilik konumlar›n› kan›tlarken, siyasal sistem olarak varl›klar›n› devam ettirmektedirler. Hala genifl kitleler seçimlere kat›lmakta, parlamento denen “ah›r›n” geçerlili¤ini tan›maktad›rlar. Egemenler siyasal sistemlerini, “parlamenter demokrasi” biçimleri alt›nda seçim oyunlar›yla besleyip sürdürmekte, parlamentoyu siyasi sistem aktörü ya da unsuru olarak kullanmaktad›rlar. Parlamentonun, gerici sistemlerin pekifltirilerek onayland›¤›, gerici iktidarlar›n korunup hakim s›n›f klikleri aras›nda paylafl›ld›¤› ve bu hakim s›n›f kliklerinden hangisinin birinci derecede halk kitlelerini sömürme hakk›n› elde edece¤i için aralar›nda tepindikleri bir “ah›r” oldu¤u; bizimki gibi ülkelerde ise tamamen göstermelik ve kaba olup fafliz-
mi maskeledi¤i bilinmektedir. S›n›fl› toplumlarda, parlamentonun tamamen ifllevsiz olup, toplumsal ilerleme ve geliflmenin önünde engel olarak dikilen gerici s›n›flar›n elinde gerici bir araç oldu¤u muhakkakt›r. Ne ki, emperyalist dünya gericili¤i ve unun yerel uzant›lar› durumundaki komprador acenteleri, egemen s›n›f olma avantajlar› ve iktidar olanaklar›n› kullanarak büyük bir tahrifat ve demagojiyle halk kitlelerinin bilincini bulan›klaflt›r›p maniple etmeyi baflarmaktad›rlar. Devrimci güçler flahs›nda devrimin alternatif güç haline gelememifl olmas› gerçe¤i de, halk kitlelerine farkl› bir pratik-siyasi tercih sunamamaktad›r. Dolay›s›yla halk kitleleri siyasal tercihlerini burjuva parlamentosu ve seçimlerinde yapmaktad›rlar veya yapmak zorunda kalm›fllard›r. Yeni bir seçime daha gidilmektedir. Komprador s›n›f kliklerinden hangi kesimin halk kitlelerini ayaklar› alt›na al›p ezece¤i ve sömürece¤ine karar verilecektir. Seçimlerin gerici faflist hakim s›n›flar düzenindeki ifllevi veya misyonu en özlü olarak böyle tarif edilebilir.
Seçimler ya da kurban›n cellad›n› seçme ironisi Kurban›n cellad›n› seçme ironisiyle ilginçtir ki, halk kitlelerinin ezilip sömürülmesinin yetki ve iradesi, yine bu halk kitlelerinden al›nacak oylarla belirlenecektir. Biçimsel de olsa, para gücüyle de olsa, hile ve entrikalarla da olsa, halk›n düflürüldü¤ü fakirlik ve muhtaçl›¤›n suistimal edilmesiyle de olsa, sahte vaatlerle de olsa bu böyle. Hakim s›n›flar›n mevcut yönetim biçimi, seçim oyununu kullanmalar›n› flart kofltu¤u gibi, hakim s›n›f klikleri aras›ndaki iktidar pastas›n›n paylafl›lmas› sorunu da, seçimlerde halk›n deste¤ini almay›-seçimler sistemini uygulamay› gerektirmektedir. Sermayenin gücü halk kitlelerine muhtaçt›r; halktan oy almak ve halk deste¤inin ço¤unlu¤unu kazan›p arkas›na almak zorundad›r. Aksi halde, biçimsel burjuva hukuksal meflrulu¤unu koruyamaz. Dahas›, yürürlükte olup kabul edilen biçimsel “demokrasi”, daha do¤rusu faflizmi peçeleyen parlamento ve parlamenter seçimler sistemi ortadan kald›r›larak aç›k faflizme baflvurulmak durumundad›r ki, bu biçim sömürü sistemi düzeninin genel menfaatleri, istikrar› ve itibar› aç›s›ndan tercih edilmeyip, biçimsel demokrasi daha uygun ve daha yararl› bir diktatörlük biçimi olarak benimsenmektedir. Bundan ötürü, sermayenin otoritesi veya egemenlik gücü, biçimsel “demokrasi” gere¤i, kendisini halk kitlelerinin oy deste¤ini alarak anayasal hukuk zeminde “meflrulaflt›r›lmak” durumundad›r. Faflizmin maskelenmesi ihtiyac›, parlamentonun peçe olarak kullan›lmas›n› gerektirmektedir. Biçimsel de olsa parlamentonun varl›¤› otomatikman seçimlerin yap›lmas›n› koflullar. Seçimler ise, göstermelik olan parlamentonun biçimsel “demokrasi”sinin ölçütü olarak rol oynar. ‹flte burjuva seçimlerin anlam› ve en genel mahiyeti budur.
Genel hatlar›yla sürece yaklafl›m Halk kitlelerini kapsayan, etkileyen ve hatta halk kitlelerinin oy öznesi olarak toplumsal veya sosyal zeminini (oy deposunu) oluflturdu¤u burjuva seçimler formalitesi, halk kitlelerini ilgilendiren tüm özelliklerinden dolay› devrimci politika ve politik mücadele aç›s›ndan atlanamaz bir yer tutmaktad›r. O halde seçimler meselesi, komünist ve devrimci cephe taraf›ndan göz ard› edilecek bir husus de¤ildir-olamaz.
*** Seçimler sürecine yaklafl›m›m›z, her koflulda demokratik devrim program›m›z›n propaganda edilmesi, halk kitlelerinin bu temelde bilinçlendirilip örgütlenmesi ana hedefine ba¤l› olarak ele al›nmal›d›r. Kitlelere sunulacak alternatif Yeni Demokratik Cumhuriyet program›d›r. Seçimler propagandam›z bu eksen üzerinde siyasi iktidar hedefinde anlam bulurken, komprador s›n›flar faflist düzeninin siyasal teflhiri, bu alternatif üzerinden yürütülmelidir. Düzenin siyasal teflhirinde düzen aleyhine elimizde bolca bulunan somut olaylar›n konu edilmesi propagandan›n etkisi aç›s›ndan kaç›n›lmazd›r. Ancak onlara yaln›zca düzenin kötülüklerini s›ralamakla yetinmek veya düzen içi muhalefet ufkuyla s›n›rl› kalmak kabul edilemez. Kitleleri devrimci kurtulufllar› do¤rultusunda alternatif iktidar modeliyle siyasi iktidar mücadelesine sevk etmek zorunludur. Yani, burjuva demokrasisinden ileri geçerek Devrimci Demokrasiyi-halk iktidar›n› sunma durumunday›z. Bundan geri duran propaganda burjuva reformist politikan›n yasal s›n›rlar›n› aflmaz. Tam da burada söylemeliyiz ki, komprador klikler aras›ndaki dalafl veya devletin yap›lanmas› amac›yla yürütülen süreç objektif olarak düzenin teflhirini büyütmüfl durumdad›r. Ortaya dökülen komplo, darbe, katliam ve bilumum kirlilikler hakim s›n›flar düzenini yeterince olmasa bile büyük oranda tan›tm›fl bulunmaktad›r. Yani mevcut düzen kötülüklerini önemli oranda komprador burjuva hakim s›n›f klikleri de flu veya bu sebeple ve objektif olarak yapmaktad›r. Bunun da katk›s›yla bugünkü flartlarda halk kitleleri hakim s›n›flar iktidar›na ve onlar›n her klikten partilerine karfl› bir güvensizlik içindedir. Dolay›s›yla, bizlerin siyasi iktidar perspektifi tafl›mayan düzenin siyasal teflhiri propagandas› fazla bir anlam tafl›mamaktad›r. En önemlisi de, bizler gerici faflist düzenin içten iyilefltirilmesi yoluyla de¤ifltirilmesi kategorisinde de¤il, alternatif iktidar perspektifiyle devrimci aç›dan yaklaflmaktay›z. Yani, takti¤imizi siyasal flartlara göre kurgularken, bu kurguyu stratejik do¤rultumuzdan da ba¤›ms›z ele alamay›z. Takti¤in devrimcili¤i, politik tav›r tabiat›ndan ziyade, ba¤l› bulundu¤u stratejik hedefinin ne oldu¤uyla da alakal›d›r esasta. Elbette siyasal konjonktüre ba¤l› olarak seçimlerde boykot ya da kat›lma tavr› do¤ru olabilir, iki taktikten biri kullan›labilir. Fakat iki durumda da, stratejik do¤rultu ya da hedef dedi¤imiz siyasi iktidar alternatifini öne ç›karmak gereklidir. Ancak bununlad›r ki, kat›lma veya kat›lmama tavr›na oturan taktik, devrimci de¤erini kaybetmez. Boykot veya kat›lma tavr› bir taktik oldu¤undan kendi bafl›na devrimci siyaseti veya tersini kan›tlamaya yetmez. Demek ki, takti¤in hangi amaca ba¤l› ele al›nd›¤› ve neye hizmet etti¤idir tayin edici olan. Bir noktay› daha aç›klamakta fayda var. Seçimlere girme politikas›n› ve dolay›s›yla da parlamento yoluyla mücadeleyi stratejik mücadele derekesinde ele alan politikay› kesin biçimde reddediyoruz. Bunun ötesinde, seçimler veya parlamento, devrimci mücadele ve örgütlenmemizde bir araç ve kürsü olarak kullan›labilir savunusunday›z. Mücadele araç ve biçimlerinde-taktik siyasetlerde, mutlak ret ya da mutlak kabul yaklafl›m› MLM’nin özüne ayk›r›d›r. MLM önceden belirlenmifl reçetelere göre hareket etmez; elini kolunu ba¤layan statik ölçülere ba¤l› kalmaz. Bu onun canl› ruhudur. Taktik politikalar tamamen somut meselelerdir, somut duruma göre belirlenirler.
DEVRiMCi
DEMOKRASi
GENÇL‹K
16-31 TEMMUZ 2010
9
"Me¤er o¤lumuz bizi cennete tafl›yacakm›fl" ‹STANBUL- Maltepe’de Dumlup›nar ‹lkö¤retim Okulu ana s›n›f›nda okuyan 6 yafl›ndaki Efe Boz’un 12 May›s’ta üzerine okul lavabosunun aynas›n›n üzerine düflmesi sonucu hayat›n› kaybetmesi ile ilgili bafllat›lan soruflturma tamamland›. Haz›rlanan raporda okul yönetiminin ve ö¤retmenlerinin herhangi bir ihmali bulunmad›¤› belirtilirken, raporu almaya giden Efe’nin ailesine yetkililerin söyledi¤i sözler aileyi isyan ettirdi.
“Çok flansl›s›n›z, o¤lunuz cennete gitti” ‹stanbul ‹l Milli E¤itim Müdürlü¤ü müfettifllerince haz›rlanan raporda, Efe Boz’un üzerine lavabo aynas›n›n düflmesi sonucu hayat›n› kaybetmesinde herhangi bir “ihmal” olmad›¤› aç›kland›. Teftifl Kurulu Baflkan Yard›mc›s› Talip Bafler’in raporu almaya gelen baba Kemal Boz ve anne Nurdan Boz’a, “Ne mutlu bir kandil günü buraya geldiniz. Siz ne flansl› anne babalars›n›z. O¤lunuz cennete gitti, siz de
onun sayesinde cennete gideceksiniz. Allah ona böyle bir kader yazd›. Bak›n bir uçak düfltü, 1,5 yafl›ndaki bir çocuk yaflayacak ömrü oldu¤u için hayatta kald›. Allah ona bir ömür biçmifl. Allah Efe’ye uzun ömür biçseydi lavabo paramparça olur, Efe ölmezdi.” dedi. Nurdan Boz, Teftifl Kurulu Baflkan Yard›mc›s› Talip Bafler’in ifadelerini flu sözlerle anlat›yor: “Raporu alaca¤›m›z gün bizi karfl›layan kifli, ‘Size ne mutlu’ dedi. fiafl›rd›m. Me¤er o¤lumuz bizi cennete
tafl›yacakm›fl, onu anlat›yormufl. Biz cehennemlik miydik? Bu ifli araflt›rmak yerine ‘kadermifl’ demek o kadar kolay.” ‹hmalkârl›k sonucu ortaya ç›kan böylesi ölümlerin faflist devlet taraf›nca örtbas edilmesi kamuoyunca da birçok tepki ile karfl›lan›yor. Efe’nin ailesi olaya dikkat çekmek ve baflka ailelerin çocuklar›n›n bafl›na ayn› olay›n gelmemesi için Efe’nin ölümünü gündemde tutmaya ve sorumlulardan hesap sorulmas› için çabal›yor.
Yusuf Ziya Özcan: "Yurtd›fl›nda da zaten bu böyle." Yüksek Ö¤renim Kurumu (YÖK) Baflkan› Yusuf Ziya Özcan 9 Temmuz 2010 tarihinde yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile üniversiteler üzerinde planlanan›n ne oldu¤unu bir kez daha gözler önüne serdi. Okullar›n kapanmas›yla birlikte YÖK, sömürü faaliyetlerine h›z verdi. Her sene bu dönemlerde har(a)ç zamlar›n› gündeme getiren ve esasta okullar›n kapal› olmas›ndan kaynakl› gelecek tepkileri indirgemeye çal›flan YÖK, zamlara iliflkin yeni bir aç›klama yapt›.
DGH’den Emek Seferberli¤i’ne kat›l›m ça¤r›s› Demokratik Gençlik Hareketi (DGH) giderek kurumsallaflt›rmaya bafllad›¤› siyasi ve örgütsel tecrübelerine bir yenisini daha ekledi. DGH, 1 Temmuz 2010 ve 15 Eylül 2010 tarihleri aras›nda sürecek olan yeni bir siyasi ve mali kampanya bafllatma karar› ald›. DGH, her geçen y›lda giderek daha etkili ve yayg›n bir biçimde gerçeklefltirilmeye bafllanan “Köy Çal›flmalar›”na, halk gençli¤ini kat›lmaya davet etti. DGH taraf›ndan yap›lan aç›klamada siyasi ve örgütsel çizgide, halk gençli¤inin demokratik haklar› için mücadelesinde daha geliflkin, donan›ml› ve dinamik bir DGH’nin ortaya ç›kart›lmas› için herkesi kampanya çerçevesinde seferber olmaya ça¤›rd›. DGH aç›klamas›nda flu ifadelere yer verdi: “Geçti¤imiz y›llarda, yaz dönemlerinde bafllat›lan Emek Seferberli¤i Kampanyalar›’m›z›n de¤erlendirmelerine bakt›¤›m›zda, her geçen y›lda, bir önceki seneden biraz daha olumlu bir nitelik yakalad›¤›m›z› rahatl›kla ifade edebiliriz. Atölyelerde, hizmet sektöründe ve en önemlisi de köy çal›flmalar›nda; kol eme¤i gerektiren ifllere girerek haftalar boyunca emekçi halklar›m›zla ayn› kaderi paylaflmak, ayn› çal›flma ve yaflam koflullar› içerisinde soluk al›p vermek, ö¤len molalar›nda ayn› sofraya diz k›rmak ve emekçinin dünyas›n› içeriden okuyabilmek; kampanyalar›m›z›n en temel ve isabetli hedefleri oldu/olmaya devam ediyor. Kampanyalar›m›za aktif katk› sunan ve emek seferberli¤i çal›flmalar›n›, belirlenen okuma programlar›yla destekleyen faaliyetçilerimizin genelinde, halk›n hakl› davas›n›n daha ileri düzeylerde temsil edildi¤i görülürken; yak›n çevre iliflkilerimizin, örgütlü mücadele konusunda, somut ad›mlar att›klar› da gözlemlenmifltir.
Bu bak›mdan, emperyalizmin ve ufla¤› ülkemiz hâkim s›n›flar›n›n empoze etti¤i gerici-yoz kültüre karfl›, eme¤in yarat›c›, ar›nd›r›c› de¤erleriyle kuflanm›fl bir mücadelenin yan› s›ra devrimci mücadele üzerinde kuvvetle estirilen tasfiye rüzgârlar›na karfl› da devrimci bir eylemdir emek seferberli¤imiz.
Ekonomik ve Sosyal Y›k›mlara; Çürümeye ve Geleceksizlefltirilmeye Karfl› Seferber Olal›m! Genç iflçiler ve köylüler, di¤er emekçi y›¤›nlar›yla birlikte siyasi iktidar›n azg›n ekonomik ve sosyal sömürüsüne, bask›s›na maruz kal›rken; ülke nüfusunda yine önemli bir yer kaplayan ö¤renci-gençlik de gerek aileleri dolay›s›yla gerekse de okullarda yaflad›klar› ekonomik ve sosyal hak gasplar›yla, sald›r›larla iflte bu y›k›m tablosu içerisine sürüklenmektedirler. Dershane borcunu ödeyemedi¤i için evlerine haciz gelen ve annesinin tutuklanmas›na isyan ederek can›na k›yan 18 yafl›ndaki Soner Semih Sipahi, bu sistemin iflledi¤i cinayetlerden yaln›zca birisidir. Köylerinden zorla göç ettirilerek flehirlerde sefalet koflullar›na sürüklenen yoksul köylü ailelerin çocuklar›n›n u¤rad›klar› toplu tecavüzler; mülki ve idari amir flürekâs› ile yerel feodal ileri gelenlerin sapk›nl›klar›n›n kurbanlar› da bu yozlaflman›n, çürümenin bir di¤er yüzüdür. Ülkemizde % 20’lere ulaflan gerçek iflsizlik rakamlar›n›n önemli bir bölümü de yine halk gençli¤ini iflaret etmektedir. Halk gençli¤inin okullardaki demokratik mücadelesi, baflta üniversite yönetimleri olmak üzere, kolluk güçlerince ve kimi faflist odaklarca tam bir bask› koflullar› alt›nda sindirilmeye, yok edilmeye gayret edilmektedir.
Bu y›l, emekçi kitle hareketlerindeki kendili¤inden yükselifle ba¤l› olarak okullar›m›zda da ciddi, önemli mücadelelere tan›kl›k edildi. Ekonomik, sosyal ve siyasal hak talepleriyle ülke genelinde mücadelesini sürdüren halk gençli¤i, okuldan at›lmalarla, operasyonlarla, gözalt›larla, tutuklamalarla ve silahl› sald›r›larla karfl›laflt›. Üniversite ö¤rencisi Ayd›n Erdem, Amed'de ve fierzan Kurt, Mu¤la’daki sokak gösterilerinde polis kurflunuyla hayat›n› kaybederken, bu y›l yüzlerce ö¤renci gözalt›na al›nd›, onlarcas› tutukland› ve onlarca y›la varan hapis cezalar›na çarpt›r›ld›. Bilinmelidir ki üniversitelerde, liselerde ve art›k özel okul statüsüne al›nmaya çal›fl›lan ve ortalama iki y›l boyunca üniversite kap›lar›nda süründürülen halk gençli¤inin tafl›nd›¤› dershanelerde; atölyelerde ve tarlalarda, halk gençli¤inin ekonomik, sosyal ve siyasal demokratik haklar› için mücadelesi bu büyük y›k›m tablosu karfl›s›nda, yeni demokrasi mücadelesini kendisine ideolojik rehber edinmifl örgütlü halk gençli¤inin elindeki önemli silahlardan bir tanesidir. Bu mücadele alan›n›n geliflmesi, güçlenmesi, kurumsallaflarak mevcut faaliyetlerini çok daha genifl kitlelere daha etkili araçlarla ulaflt›rmas› ve hatta uluslararas› alanda ülkemiz gençlik mücadelesini, enternasyonal dayan›flma ruhuyla kucaklamas› demek; iflçilerin, köylülerin, emekçilerin ve ezilen halk kesimlerinin gerçekten demokratik bir düzen mücadelesine çok daha güçlü bir damar olarak, bu mücadelenin militan, atak enerjisi olarak destek verebilmesi, kendi alan›ndan genifl halk gençli¤i kitlelerini bu mücadeleye ak›tabilmesi demektir.
Gelece¤imizi Kazanmak için Seferber Olal›m! Atölyelerde, tarlalarda, okullarda emperyalizme karfl› ba¤›ms›zl›k ve sömürü, zulüm saltanat›na karfl› insanca bir yaflam ve demokratik bir düzen mücadelesini omuzlayan DGH’nin daha kitlesel, yayg›n, nitelikli ve güçlü olmas› demek; emekçi halk gençli¤i kitlelerinin, ö¤renci-gençlik kitlelerinin bilinçsiz veyahut kendili¤inden hareketlerinin düzenli, disiplinli bir flekilde toplumsal faydaya dönük ifllemesi, güçlenmesi, kuvvetlenmesi ve nihayetinde demokratik halk hareketine güçlü bir damar olmas› demektir. Bu kavgada, siyasi ve örgütsel çizgide eksiklikleri aflabilmenin yollar›; iflçinin, köylünün, emekçinin hakl› davas› içerisinden nefes almakla, bilimsel sosyalizmi ö¤renmeyi de üretim prati¤inin içerisinde hayata geçirmekle, kat› bir örgütçülükle mücadeleye sar›lmakla ve yarat›c›, refleksif politik çizgiyle bu mücadeleye önderlik etmekle, her daim aktif bir kitle faaliyeti içerisinde olmakla, kitleler içerisinde en temel ekonomik, sosyal, siyasal, demokratik hak talepleri mücadelesinde yer almakla ve ideolojik, siyasi önderli¤i gelifltirmekle mümkündür. DGH’nin faaliyetlerinde daha genifl kitleleri seferber edebilmesinin, elindeki teknik olanaklar› daha ifllevsel hale getirebilmesinin ve yine genifl kitlelere ulaflabilmesinin, faaliyetçilerinin çok daha zengin, çeflitli ve nitelikli materyallerle kitle faaliyetlerinde seferber olabilmesinin önemli bir belirleyeni de yine DGH’nin sahip oldu¤u kurumsal ve maddi olanaklarla ilgilidir. Emek seferberli¤imizin bir di¤er yönü olan mali kampanyam›z, iflte bu eksikliklerin tamamlanabilmesi hedefiyle hayata geçirilecektir. Her yönüyle daha güçlü, nitelikli, yayg›n ve kitlesel bir mücadele için emek seferberli¤imize sar›lal›m!”
Hacettepe Üniversitesi’nden ceza ya¤muru ANKARA-Hacettepe Üniversitesi’nde soruflturmalar sonuçland›, okul yönetimi ceza ya¤d›rd›. Hacettepe Üniversitesi ö¤rencilerine Beytepe Yerleflkesi’nde ÖGB ve çevik kuvvet polislerinin sald›rmas›n›n ard›ndan 74 ö¤renci gözalt›na al›nm›flt›.
Sald›r›y› derinlefltirmeden yana tutum alan okul yönetimi ise onlarca ö¤renciye soruflturma açm›flt›. Soruflturmalar›n bir k›sm› okul kapanmadan önce sonuçlanm›fl ve birçok ö¤renci uzaklaflt›rma, k›nama ve uyar› gibi cezalar alm›flt›.
Okulun kapanmas›n›n ard›ndan gelen soruflturma sonuçlar›nda da okul yönetimi ceza ya¤d›rd›. Aralar›nda DGH faaliyetçilerinin de bulundu¤u 2 ö¤renciye birer ay uzaklaflt›rma, 3 ö¤renciye birer hafta uzaklaflt›rma, 3 ö¤renciye de k›nama cezas› verilirken 5 ö¤-
renciye de uyar› cezas› verildi. Cezada belirtilen ve suç olarak kanaat edilen “siyasi çal›flmalar”› yürüten ve ceza alan ö¤rencilerin ço¤unun Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde okuyor olmas› ise dikkat çekti.
"Yurtd›fl›nda da zaten bu böyle" Özcan, YÖK’ün yeni teklifinin, YÖK Genel Kurulu toplant›s›nda belirlenerek Milli E¤itim Bakanl›¤›na sunulaca¤›n› ve son karar› Bakanlar Kurulu’nun verece¤ini ifade etti. Yapt›¤› aç›klamada, “E¤er kredi tamamlama sistemine geçilirse o zaman harçlar›n da kredi baz›nda al›nmas› söz konusu olacak. Yurtd›fl›nda da zaten bu böyle. ABD’de mesela bir kredinin de¤eri 200 dolar olarak belirleniyor. E¤er ö¤renci üç kredi alacaksa 600 dolar veriyor. Biz flu anda dönem bafl›na sabit belirli bir miktar al›yo-
ruz. Mesela bunu krediye çevirebiliriz. Bunu da sistem gere¤i yapmak zorunday›z. Üniversiteden at›lmay› önlemek için kredi sistemi uygulanacaksa paray› da krediye göre almak laz›m. Bu, ö¤renciler için de iyi olur. Ne kadar ders kredisi al›yorsa o kadar para verir.” sözlerine yer veren Özcan, bu sözleriyle zikretti¤i parlak fikirlerinin kayna¤›na da iflaret etmifl oldu! YÖK geçen sene har(a)ç paralar›na yapt›¤› yüzde 500’e varan zamlarla gündeme gelmiflti. Ülke genelinde halk gençli¤inin gelifltirdi¤i eylemler ve protestolarla bu astronomik zamlar› geri çekmek zorunda kalm›flt›.
Müjde; üniversitelerden at›lma dönemi bitiyor! Özcan, bütün bunlar›n ard›ndansa üniversite ö¤rencilerine bir müjde (!) vererek, art›k hiçbir üniversite ö¤rencisinin okulundan at›lmayaca¤›n› aç›klad›. Ancak aç›klamadan sonra birçok kesim taraf›ndan yap›lan de¤erlendirmelerde, bu karar›n okuldan at›lmalar›n son bulmas›na iliflkin de¤il “ne kadar paran varsa o kadar okursun” mant›¤›n›n pratik ad›m› oldu¤u vurguland›.
Maytap üretiliyor, buras› çok tehlikeli! ‹stanbul Zeytinburnu, Davutpafla'da maytap atölyesinde 21 kiflinin öldü¤ü, 117 kiflinin de yaraland›¤› patlamayla ilgili davan›n duruflmas› 14 Temmuz günü Bak›rköy 6. A¤›r Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Davada yine, ifl kollar›nda kar h›rs›n› gözeterek yasalarla meflrulaflt›rd›¤› iflçi k›y›mlar›na neden olan feodal-faflist sistem görmezden gelinirken, suç, belediyede sorumlu düzeyde çal›flan birkaç memurun üzerine at›lmak istendi. Görülen duruflmada ölen iflçilerden Semra Bakkal'›n efli Hikmet Günalan, Semra Bakkal'›n bir süredir maytap atölyesinin tehlikelerinden söz etti¤ini, iflyerinden ayr›lmaya karar verdi¤ini, patlaman›n gerçekleflti¤i 31 Ocak 2008'de son kez paras›n› almaya gitti¤ini anlatt›. Günalan, Semra Bakkal'›n belediye görevlilerinin denetim görevini yapmad›¤›n›, "Belediye görevlileri gelip flakalafl›p gidiyor" diye
anlatt›¤›n› da aktard›. Bakkal'›n 16 yafl›ndaki k›z› Ebru Günalan ise annesine destek için iflyerinde birkaç gün çal›flt›¤›n›, patlamadan günler önce Bakkal'›n "Buras› patlayabilir" dedi¤ini dile getirdi. Annesine "Patlarsa ne olur" diye sordu¤unu, "Hepimiz ölürüz, havaya uçar›z" diye yan›t ald›¤›n› aktard›. San›k avukat› Günalan'a "Seni kim yönlendiriyor, kimin telkini var" diye sorunca "Kimsenin telkiniyle burada de¤ilim; benim annem öldü" diye yan›t verdi. Duruflmada belediye görevlilerinin denetimleri gündeme geldi. Ölen ve yaralananlar›n yak›nlar› ve iflyerinde çal›flanlar zab›tan›n arada bir atölyeye geldi¤ini, geldi¤inde de as›l denetlenmesi gereken yer olan atölyenin kap›s›n›n kapal› oldu¤unu aktard›. Görülen davada herhangi bir karar ç›kmaz iken bir sonraki duruflma 20 Ekim 2010 tarihine ertelendi.
10
DÜNYA
16-31 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Ekseni kim kayd›r›yor? ‹ran Meclis Baflkan› Ali Laricani, Türk devleti ve Brezilya’n›n nükleer yak›t takas› ile ilgili müzakere sürecine kendilerinin de¤il, ABD Baflkan› Obama’n›n talebi üzerine girdi¤ini aç›klad›. ‹ran’da yay›mlanan Khabar gazetesinin haberine göre ‹slam ülkeleri parlamento baflkanlar›n›n ola¤anüstü toplant›s›na kat›lmak üzere Suriye’ye giden ‹ran Meclis Baflkan› Ali Laricani, fiam’daki temaslar›n› tamamlad›ktan sonra bir bas›n toplant›s› düzenleyerek
gazetecilerin sorular›n› cevaplad›. Laricani, nükleer yak›t takas› anlaflmas›na ra¤men Güvenlik Konseyi’nin ‹ran hakk›nda ç›kard›¤› 1929 say›l› yapt›r›m karar›yla ilgili bir soruya flu cevab› verdi: “Türkiye ve Brezilya’n›n ‹ran’›n nükleer program›yla ilgili sürece girifli, bizim talebimizle olmad›. Aksine ABD Baflkan› Obama, iki ayr› mektup yazarak onlardan bizimle müzakere sürecine girmelerini istedi. Türkiye’ye yapt›¤›m ziyarette bu mektubu bana gösterdiler, biz de Türk dostlar›-
m›za Obama’n›n sözlerine güven olmayaca¤›n› söyledik. Biz, bu konudaki tüm tereddütlerimize ra¤men s›rf dostlar›m›z istedi¤i için bu yolu denedik. Sonuçta Amerika’n›n iki hafta sonra gitti¤i yola ve yazd›¤› mektuplara hiçbir flekilde ald›r›fl etmedi¤ine flahit olduk. Elbette Türk ve Brezilyal› dostlar›m›z, hala çaba gösteriyor, onlar›n yaflanan bu durumdan rahats›z olmakta tamamen hakl› olduklar›n› düflünüyorum. Çünkü bizzat ABD baflkan› onlar› aldatt›.”
‹ran için bu tür yapt›r›m kararlar›n›n yeni olmad›¤›n› ve ABD’nin bu tür kararlarla herhangi sonuç alamayaca¤›n› belirten Laricani, ‹ran’›n nükleer program›n› sürdürece¤ini ifade etti¤i bas›n toplant›s›nda ‹ran’›n yapt›r›mlarla ilgili tepkisinin ne olaca¤›na iliflkin bir soruya da flu cevab› verdi: “fiu an meclisimizde yak›nda onaylayaca¤›m›z bir tasar›y› görüflüyoruz. Bu tasar›n›n uygulanmaya bafllamas›yla bize karfl› ad›m atan ülkelere biz de misillemede bulunaca¤›z ve karfl› ad›mlar ataca¤›z.”
Obama-Netanyahu görüflmesi:
Gerçek bir kan kardeflli¤i! ‹srail için mükemmel bir görüflme Ya Filistin ve Ortado¤u halklar› için?
Filistini bir aç›k hava hapishanesine ve katliam alan›na dönüfltüren ‹srail devleti baflbakan›, ABD Baflkan› Obama ile yapt›¤› görüflmede, bu politikalar› için tam destek ald›. Obama, Washington'a davet etti¤i ‹srail Baflbakan› Benyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da biraraya geldi. Görüflmenin ard›ndan düzenlenen ortak bas›n toplant›s›nda Obama, ‹srail'in, topraklar›n› iflgal etti¤i ba¤›ms›z Filistin devletine uygulad›¤› ambargoyu “hafifletmesi”nden ve baz› malzemelerin Gazze'ye girmesine izin verme karar›ndan memnuniyet duydu¤unu dile getirerek, bunun "gerçek bir ilerleme" oldu¤unu savundu! Görüflme saatinde ‹srail, Filistinlilere kurflun ya¤d›rmaya devam ederken, Beyaz Saray'da Netanyahu ile çay›n› yudumlayan Obama, ‹srail'in bar›fl istedi¤ine ve do¤rudan görüflmelerin yeniden bafllat›lmas› konusunda ciddi oldu¤una inand›¤›n› ifade etmekten çekinmedi. Bununla da yetinmeyen Obama, ABD'nin; bölgede tam bir terör devleti olarak varl›¤›n› sürdüren ve gerçek bir tehdit olan ‹srail'den, güvenli¤ini zay›flatacak bir ad›m atmas›n› hiçbir zaman istemeyece¤ini yineledi. Ortado¤u'daki iflgal ve katliam sald›r›lar›nda kulland›¤› ‹srail'e her söyleminde sahip ç›kan Obama, ülkesi ile ‹srail aras›nda anlaflmazl›klar yafland›¤› yönündeki yorumlar›n gerçe¤i yans›tmad›¤›n› söyledi ve ekledi, “‹srail'e verdi¤im destek hiçbir tereddüt içermemektedir.” Bir soru üzerine, ‹srail ile Filistinliler aras›nda do¤rudan görüflmelerin, Eylül ay›ndan önce bafllayaca-
¤›n› umdu¤unu kaydeden Obama, bir anlamda Filistin halk›na havuç ve sopa politikas› uygulayarak, bir avuç topra¤a s›k›flt›r›lm›fl bir “özerk” kukla Filistin devleti vaadinde bulundu! Netanyahu da ABD ile ‹srail aras›ndaki iliflkilerin bozuldu¤una dair haberlerin "tamamen yanl›fl" oldu¤unun alt›n› çizdi, Filistinliler ile bar›fl› sa¤lamaya olan "ba¤l›l›klar›n›" dile getirdi.
'Biraz rüflvet buyurmaz m›s›n›z?' ABD Baflkan› Barack Obama ile ‹srail Baflbakan› Benyamin Netanyahu, ülkeleri aras›ndaki "k›r›lmaz ba¤lar ve özel iliflkiler"e bolca vurgu yapt›klar› aç›klamalar›nda, ‹srail-Filistin aras›ndaki do¤rudan görüflmelere geçilebilece¤i mesaj›n› verdiler. Obama, Washington'u ziyaret eden ‹srail Baflbakan› Binyamin Netanyahu ile Beyaz Saray'da bir araya geldi. Obama, görüflmenin ard›ndan düzenlenen ortak bas›n toplant›s›nda, iki ülke aras›ndaki ba¤lar› "k›r›lmaz" olarak nitelendirdi. Obama, Netanyahu'nun Orta Do¤u'da bar›fl› istedi¤ini ve bunun için riskler almaya haz›r oldu¤una inand›¤›n› belirterek, görüflmede Netanyahu'nun Filistinlilerle ciddi müzakerelerde bulunmaya olan isteklili¤ini yeniden ortaya koydu¤unu öne sürdü. ABD Baflkan› Obama, ‹srail'in güvenlik ihtiyaçlar›n›n karfl›land›¤›, Filistinlilerin de “egemen” bir devlete sahip oldu¤u bir çözüm vizyonunu yakalaman›n art›k tam zaman› oldu¤unu söyleyerek, "Bu zor olacak, s›k› bir çal›flma gerektirecek. Dolayl› görüflmeler zaten sürüyor flu anda ve bu görüflmelerin
do¤rudan görüflmelere yol açmas›n› umuyoruz" dedi. Obama ve Netanyahu, 1940'l› y›llarda emperyalizm eliyle Filistin topraklar›na yerlefltirilen ve bugün Filistin topraklar›n›n tamam›na yak›n›n› iflgal etmifl bulunan ‹srail'i meflru bir devlet göstererek, Filistin halk›n› iflgalci-sorun ç›kartan bir kesim gibi yans›tma niyetlerini d›fla vurdular. Filistin halk›ndan zorla gasp ettikleri topraklar›n çok küçük bir k›sm›n›, bir lütuf gibi gerçek sahiplerine rüflvet olarak sunabileceklerini belirten Netanyahu ve bu öneriyi fliddetle destekleyen Obama, bu “lütuf”lar›n›n alk›fllanmas›n› istiyorlar! Zaten Obama'n›n, ABD ve ‹srail olarak hala çözüme kavuflturmalar› gereken konular›n oldu¤unu, ve bu konular üzerinde iflbirli¤i halinde çal›flt›klar›n› ifade etmesi de bu anlay›fl›n bir tezahürü. Öyle ya “demokrat” Obama neden bu sorunlar›n çözümünü konuflmak için tek muhatap olarak ‹srail devletini görmektedir? Filistin halk›n› da do¤rudan ilgilendiren bu “çözüm” neden Filistin halk›n›n talepleri do¤rultusunda ve onlar›n kat›l›m›, söz haklar› ile de¤il de AB-‹srail ittifak›n›n ç›karlar› do¤rultusunda ve onlar›n inisiyatifinde haz›rlanmaktad›r? Aç›kt›r ki, Obama ve Netanyahu flahs›nda ABD ve ‹srail, Filistin'i ve Filistin halk›n› bir ur, halledilmesi gereken bir sorun olarak görmekte, söz hakk› dahi tan›mamaktalar. Böylesi bir gerçekli¤e sahip bu devletlerin, “egemen” bir Filistin devletine gerçekten izin verecekleri son derece flüpheli!
‹srail Baflbakan› Netanyahu Obama ile birçok konuda kapsaml› ve "mükemmel" bir görüflme yapt›klar›n› ifade etti. "Önümüzdeki aylar ve y›llarda, yeni tehditlere karfl› ülkelerimizi, halklar›m›z› ve ortak ç›karlar›m›z› korumak için birlikte çal›flaca¤›z." diyen Netanyahu, yeni devletleri emperyalizmin hedefine yerlefltireceklerini ve ilerleyen y›llarda yeni iflgallere birlikte imza atacaklar›n› ilan ediyordu. Netanyahu, ‹ran'›n nükleer silah edinmesi ihtimalinin "ufukta görünen en büyük yeni tehdit" oldu¤unu savunarak, ‹ran'a yapt›r›m konusunda BM Güvenlik Konseyi ve ABD Kongresi'nden ç›kan kararlara benzer kararlar›n di¤er devletler taraf›ndan da al›nmas›n› istedi, ‹ran'a karfl› daha sert yapt›r›mlar benimsemeleri ça¤r›s›nda bulundu. Netanyahu, ‹srail ile Filistinliler aras›ndaki bar›fla ba¤l›l›klar›n› belirterek, bar›fl›n iki taraf›n da hayat›n› daha iyi hale getirece¤ini ve bölgeyi de¤ifltirece¤ini dile getirdi. "‹sraillilerin bar›fl›n olmas› için çok fley yapmaya haz›r oldu¤unu" öne süren Netanyahu, ancak at›lacak tüm ad›mlardan sonraki bar›fl›n, mutlak bir ‹srail egemenli¤ine dayal›, "güvenli bir bar›fl" olmas›ndan emin olmak istediklerini kaydetti. Ayn› düflünceyi Obama da; Filistinlilerin "uluslararas› düzeyde ‹srail'i s›k›nt›ya sokacak f›rsatlar aray›fl› yerine yap›c› bir ton kullanmalar›, provokatif dilden kaç›nmalar› ve tahrik için gerekçeler aramamalar›"n›n çok önemli oldu¤unu söyleyerek, daha aç›k bir biçimde ifade etmekten imtina etmedi.
'Nükleer ‹srail'in hakk›, çünkü düflmanlar› var' Obama, Netanyahu ile ‹ran konusunu da ele ald›klar›n› bildirerek, "ABD olarak, ‹ran'a, uluslararas› yükümlülüklerini yerine getirmesi ve kendisini komflular› ve uluslararas› topluma tehdit haline getiren provokatif davran›fllar›n› durdurmas› için bask›y› sürdürmeye devam edeceklerini" tekrarlad›. Obama, "‹srail'in büyüklü¤ü, tarihi, içinde bulundu¤u bölge ve kendisine yönelik tehditler göz önüne al›nd›¤›nda, kendine has güvenlik ihtiyaçlar› oldu¤una inand›klar›n›" ifade ederek, ‹srail'in bölgedeki tehditlere cevap verebilir olmas› gerekti¤ini, bu nedenle "ABD olarak, ‹srail'in güvenli¤ine olan ba¤l›l›klar›nda hiçbir tereddüt yaflamad›klar›n›" bildirdi. Baflka bir ifadeyle Obama, ‹srail'in bölgede ABD'nin ileri karakolu olarak görev icra etti¤ini ve bu nedenle çok say›da devletin ve halk›n düflmanl›¤›n› kazand›¤›n›, dolay›s›yla kendisini korumak için nükleer silahlara sahip olmas› gerekti¤ini savundu. "ABD'nin ‹srail'den güvenlik ç›karlar›n› zay›flatacak hiçbir ad›m atmas›n› asla istemeyece¤ini" kaydeden Obama, ABD-‹srail iliflkilerinin her alanda güçlenmeye devam etti¤ini söyledi.
Yunanistan'da genel grev hayat› felç etti YUNAN‹STAN- Kamu ve özel sektör çal›flanlar›n›n hükümetin sosyal güvenlik yasa tasar›s›n› protesto etmek amac›yla bafllatt›klar› 24 saatlik grev ülkede yaflam› felç etti.Yunanistan Kamu Çal›flanları Konfederasyonu (ADEDY), ‹flçi Sendikalar› Federasyonu (GSEE) ve Mücadeleci ‹flçi Kollar› Birli¤i (PAME)'nin ça¤r›s›yla yapılan grev ve protesto gösterilerine, kamu ve özel sektör çal›flanlar›n›n yan› s›ra; gazeteci, doktor, avukat ve gümrük memurlar› ile banka, belediye, valilik ve tüm toplu tafl›ma araçlar› çal›flanlar› kat›ld›. 8 Temmuz günü Atina kent merkezinde yap›lan iki ayr› gösteri nedeniyle kent merkezi trafi¤e kapat›l›rken; otobüs, tramvay, metro, troleybüs ve banliyö trenlerinin sefere ç›kmamalar›yla ulafl›m durma noktas›na geldi. Liman çal›flanlar›n›n grevde yer almas›, gemilerin limanlardan ayr›lamamas›na, bu çerçevede ana kara ile adalar aras›nda ba¤lant›n›n kopmas›na yol açt›. Hava yolu çal›flanlar›n›n greve 10.00-14.00 saatleri aras›nda ifl durdurma eylemiyle destek vermesi sonucu iç ve d›fl
istikametlere yap›lmas› planlanan onlarca sefer iptal edildi. Devlet dairelerindeki müflteri hizmetlerinde aksamalar yaflan›rken, sa¤l›k çal›flanlar›n›n grevi nedeniyle hastanelerde yaln›zca acil durum ve güvenlik ekipleri haz›r bulundu. Avukatlar›n grevi ise mahkemelerde duruflmalar› erteletti. Sabah saat 06.00'dan itibaren gazetecilerin de greve kat›lmas›yla televizyon ve radyo istasyonlar›nda haber bültenleri yay›mlanmad›, haber a¤›rl›kl› internet siteleri sayfalar›n› yenilemedi ve bas›n toplant›lar› iptal edildi. Yaz›l› bas›n çal›flanlar›n›n da söz konusu grevde yer almalar›yla, gazete bayilerinin raflar› bofl kald›. Yunanistan'da çal›flanlar ayn› gerekçeyle geçen haftalarda da 24 saatlik grevlere gitmifllerdi. Sosyal güvenlik yasa tasar›s›n›n 2018 y›l›ndan itibaren emekli maafllar›nda yüzde 7 oran›nda kesintiye gidilmesini öngördü¤ü aç›klanm›fl, emeklilik yafl› ve süresi art›r›lm›flt›.
Air France, 4000 çal›flan› iflten atacak FRANSA- Hava yolu flirketi Air France 5 Temmuz'da yapt›¤› flirket toplant›s›n›n ard›ndan 2013 y›l›na kadar 4 binin üzerinde çal›flan›n› iflten ç›kartaca¤›n› duyurdu. Fransa bas›n›na göre Air France iflten ç›karmalar› bir plan çerçevesinde yapacak. Buna göre iflten ç›karmalarda 'gönüllü ayr›l›klar›n' esas al›naca¤› ifade edilirken, ifl kontratlar›n›n dondurulmas› ve emeklili¤e ayr›lanlar›n›n yerlerinin doldurulmayaca¤› da plan›n di¤er detaylar› aras›nda yer al›yor. fiirket yeni plana; ucuz uçan hava yolu flirketlerini ve 2008 y›l›nda havada yaflanan krizi, küresel durgunluk ve yak›t fiyatlar›n›n yükselmesini sebep olarak gös-
terdi. fiirketin bu ç›k›fl›n›n ard›nda yatan gerçeklik ise oluflabilecek iflçi direniflleri karfl›s›nda kamuoyunda destek beklemesi olarak yorumlan›yor. SNPNC sendikas› ise Air France'n›n iflten ç›karmalar›na sert tepki verdi. Sendika dünya havac›l›k sektöründe rekabetin giderek fliddetlendi¤ini belirtti¤i aç›klamas›nda, Air France'in yeni sosyal planlar› önlemeye çal›flt›¤›n› dile getirdi. Son iki y›ldan bu yana 5 bin çal›flan›n ifllerine çeflitli gerekçelerle son verildi¤ini söyleyen SNPNC sendikas›, Air France'nin ifline son verdi¤i 1800 kifliye farkl› hava yolu flirketlerinde ifl arad›klar›n› da belirtti.
AB, emeklilik yafl›n› 70'e yükseltmeye haz›rlan›yor! BELÇ‹KA- Avrupa Birli¤i Komisyonu, yafllanan nüfus nedeniyle emeklilik yafl›n›n 2030'lu y›llarda 70'e yükseltilmesi gerekti¤ini belirtti. Emeklilik sistemi için öneriler haz›rlayan AB Komisyonu, yafllanan nüfus nedeniyle çal›flma ça¤›ndakilerin say›s›n›n 2012 y›l›nda h›zla gerilemeye bafllayaca¤›n› öne sürdü. Son 50 y›la AB'de ortalama yaflam süresinin 5 y›l artt›¤›na ve son tahminlere göre 2060 y›l›na kadar 7 y›l daha uzayaca¤›n› iflaret eden AB Komisyonu, halen 65 yafl›n›n üzerindeki her bir kifli için çal›flma ça¤›nda 4 kiflinin bulundu¤u
AB'de bu oran›n 2060 y›l›nda, 65 yafl›n›n üzerindeki her bir kifli için çal›flma ça¤›ndaki 2 kifli olarak de¤iflece¤ini belirtti. Bu durumda mevcut emeklilik yafl›n›n de¤ifltirilmemesi halinde sosyal güvenlik sisteminin çökece¤i uyar›s›nda bulunan AB Komisyonu, emeklilik sisteminin sürdürülebilirli¤i aç›s›ndan emeklilik yafl›n›n 2020 y›l›nda 67 ve 2035 y›l›nda 70 yafla ç›kart›lmas›n› öngörüyor. Avrupa Birli¤i üyeleri aras›nda Almanya, Danimarka, Hollanda, ‹ngiltere, ‹rlanda ve ‹sveç 2020'li y›llarda emeklilik yafl›n› en az 67'ye yükseltmeyi planl›yor.
DEVRiMCi
ANAL‹Z
DEMOKRASi
16-31 TEMMUZ 2010
Futbolun ekonomi-politi¤i -IITEMEL DEM‹RER II.1) FUTBOLUN “NE”L‹⁄‹NE ‹L‹fiK‹N Küreselleflme sürecinde futbol kulüpleri marka, futbol ürün oldu. Paketlendi, sat›ld›. Gösteriyken ifle, sonra da “gösterifline” evrilen futbol, art›k flirket ad›. Bu gerçe¤e itiraz› olan var m›? Olabilir mi? Evet futbol kimi zaman halk›n afyonu, kimi zaman da isyan›yd› belki; ancak art›k kabul edilmesi gereken gerçek ise futbolun halk›n tutkusu de¤il zenginlerin oyunca¤› oldu¤udur! Endüstri futbolunun bir numaral› kural›: Harcayacak paran›z yoksa yönetici elitlerin umurunda bile de¤ilsinizdir. Futbol ve ekonomi aras›ndaki iliflki konu edildi¤inde sponsor ve yay›n gelirlerindeki art›fllar, uluslararas› turnuvalardan elde edilecek gelirler, istatistiki verilerle ortaya dökülür. Ancak futbolun di¤er sektörlerden bir fark› var. Okumas› ilginç olsa da rakamlardaki art›fl ve azal›fl futbola duyulan merakla sadece nesnel bir paralellik gösterir. Sonuç mu? Kazanan futbolun endüstrisi, kaybeden ise futbolun kendisi olur. Çünkü futbolsever kitle dahil kimsenin adland›ramad›¤› gerçek, futbolun Nike’›n ya da Adidas’›n sosyal sorumluluk çerçevesinde gönderdi¤i toplardan çok önce Afrika’da sefalet içinde yaflanan çöllerde, Asya’n›n uçsuz bucaks›z platolar›nda ya da Avrupa’da ‹kinci Dünya Savafl› bombalar›n›n açt›¤› tümseklerle dolu arsalarda bir tutku oldu¤udur. Bu kapsamda modern sporun lokomotifi, futbol günümüzde kitleleri adeta avucunun içine ald›. Meflin yuvarlakla yat›p kalkanlar›n say›s›nda patlama yaflan›yor. Futbol y›ld›zlar›n›n flöhretleri Hollywood s›n›rlar›n› bile sollad›. Trilyonlar›n havada uçufltu¤u bir devasa futbol sektörü oluflturuldu. Kitleleri peflinden sürükleyen bu toplumsal afet ne zaman, nerede, neden, nas›l ortaya ç›kt›? Futbol kimler taraf›ndan kurumlaflt›r›ld›? K›sacas›, futbola bilimsel aç›dan yaklaflarak bu olay› ayd›nlatmak, üzerindeki sis perdesini da¤›tarak futbol gerçe¤ini kitlelerle paylaflmak can al›c› bir sorun olarak önümüzde duruyor. Futbol, kitlelerin ninniye yat›r›ld›¤› kocaman bir uyku tulumu; s›n›fsal çeliflkileri gizleyerek kitleleri birbirine yap›flt›ran bir tutkal m›? Tam teflekküllü bir hastane, bir t›marhane mi? Yoksa postmodern bir din mi? Bu ve buna benzer sorulara do¤ru yan›t verebilmek için modern sporun do¤du¤u tarihlerde ‹ngiltere’nin sosyo-ekonomik yap›s›n› an›msamak gerekiyor. ‹ngiltere’de sanayi devrimi sürecinde topraklar›ndan kopar›lan kitleler, “art›-de¤er” üreten bir emek ordusu oluflturdular. Kapitalistler önceleri “art›-de¤er” üreten bu orduyu çoluk-çocuk demeden günde 18 saat ölesiye çal›flmaya zorlad›lar. Yaflamlar› kapitalistlerin insaf›na b›rak›lm›fl bu “art›-de¤er” ordusu, zamanla aralar›nda dayan›flma duygusunu gelifltirdi ve örgütlenmeyi baflard›. Ortaya dernekleriyle, sendikalar›yla sermayenin karfl›s›na dikilen örgütlü emek gücü ç›kt›. Örgütlü emek gücü karfl›s›nda sermaye gerilemek zorunda kal›nca, “art›-de¤er” üreticileri “on iki saatlik çal›flma” zaferini kazand›lar. 1 May›s 1848 tarihinde emekçilerin sermaye karfl›s›nda kazand›klar› “on iki saatlik çal›flma” zaferi kapitalistlerin kula¤›na kar suyu kaç›rd›. Çünkü iflçiler özgür zaman diliminde bedensel, ruhsal ve kültürel aç›lardan kendilerini yeniden üretirlerse kapitalistlerin “art›-de¤er” tezgâh›n› da¤›tabilirlerdi. Avrupa’n›n ‹ngiltere ve Fransa gibi ülkelerinde, k›rsaldan “göç eden” kitleler, sistemi bir sosyalizasyon sorunuyla karfl›-karfl›ya getiriyordu. ‹flçinin yeniden kendi kendini üretme sürecini sistemin ç›karlar› do¤rultusunda idare edebilmek ve yönetmek zorunlulu¤u, e¤lence dünyas›ndan “spora” ve futbola önemli ifllevler düflece¤ini daha XIX. yüzy›l›n ikinci yar›s›ndan itibaren belli etmiflti. Sermaye iflçileri özgür zaman diliminde, özgür b›rakmaman›n yolunu futbolda buldu. Patronlar, ucuz biradan sonra futbolu da, iflçilerin özgür zaman›n› tüketen bir araca dönüfltürdüler. 1980 öncesinde, Franko ve Salazar sol kesimlerce bilinen isimlerdi. Sol çevrelerde futboldan söz edildi¤inde bu isimler referans yap›larak bu sporun din gibi kitlelerin “afyonu” oldu¤u tezi tart›flmas›z onaylan›rd›. Franko, “150 bin kiflilik bir uyku tulumu yap›n” emrini niye vermiflti? Salazar, ‘iktidar›m› 3 F’ye, yani futbola, festivale (fiyesta), fado’ya borçluyum’ derken hangi gerçe¤in alt›n› çizmiflti? 80 sonras›nda tükenerek sistemle bar›flan malum art›klar, flimdilerde futbol konusunda Franko ve Salazar’›n sözlerini unutmufl görünüyorlar. “Futbol iflçi sporudur, bu nedenle iflçiler taraf›ndan seviliyor” görüflünü piyasaya sürüyorlar. Futbolla da bar›flt›klar›n› aç›kl›yorlar. Oysa futbolun iflçi sporu oldu¤u tezi varolan spor gerçe¤iyle ba¤daflm›yor. Futbol oyununun sporlaflt›r›lmadan önce iflçiler taraf›ndan oynand›¤› do¤rudur. Ancak iflçilerin oynad›¤› oyunla, kapitalistler taraf›ndan burjuva rekabet ideolojisi ekseninde kurumlaflt›r›lan futbol sporu aras›nda en ufak bir benzerlik bulunmuyor. Futbol sporu, befl aflamadan geçerek bugünkü konumuna geldi. Önce fabrika tak›mlar› kuruldu. Kuflkusuz kurulan fabrika tak›mlar› patronlar›n güdümündeydi. Futbola din gibi siyaset d›fl› bir imaj veren patronlar böylelikle futbolda siyaseti yasaklam›fl
oldular. Futbolda daha ilk günlerde de bugün oldu¤u gibi “ne sa¤c›y›z, ne solcu, futbolcuyuz futbolcu” deyifli geçerliydi. Patronlar ayr›ca kurduklar› fabrika tak›mlar›na bir aile görüntüsü vererek s›n›f çeliflkileri yerine fabrikalar aras› rekabeti öne ç›kard›lar. Fabrika patronlar›n›n güdümünde patronlar, memurlar, iflçiler bir taraf, yine fabrika patronlar›n›n güdümünde patronlar, memurlar, iflçiler rakip oldular. Futbolla yarat›lan bu uyduruk rekabet ortam› emek-sermaye çeliflkisini gölgeledi. Ayr›ca körüklenen fabrikalar aras› rekabet ortam›nda tribünlerde iflçiler karfl›-karfl›ya getirildi, s›n›f dayan›flmas›n› örseleyen geliflmelere yol aç›ld›. Patronlar futbolun gücünü keflfetmifllerdi. Patronlar güdümünde bu kez futbolda mahalleler kap›flt›r›ld›. Kurumlaflman›n üçüncü aflamas›nda s›rada kentlerin birbirine düflürülmesi vard›. Futbolla kentlerin nas›l birbirlerine rakip hâline getirildi¤ini bizden bir örnek çok aç›k kan›tlamaktad›r. Kayseri-Sivas bugün bile tam anlam›yla bar›flm›fl de¤il. Dördüncü aflamada futbolda uluslararas› rekabet az daha Ekvator ile Honduras’› savafla sokuyordu. fiimdilerde ulus devletlerin ortadan kalkmas›n› isteyen tekeller, kendileri ile birlikte futbolu da “küresellefltirme” çabas› içindeler. Bu konuda, ince ve derin bir politika güden tekellerin propagandalar› sonucunda yak›n bir gelecekte “dünya kulüpleri” maçlar›n›n ulusal maçlara oranla daha popüler olaca¤›n› öne sürmek falc›l›k olmasa gerek. ‹ngilizlerin futbolla Avrupa’ya nas›l yay›ld›¤›n› G. Petrov ‘Ak Zambaklar Ülkesinde’ bafll›kl› yap›t›nda flöyle anlat›yor; “Napolyon yirmi ulusun kuvvetlerini Rusya’ya karfl› toplad›. Moskova’ya kadar vard›ysa da burada yok edildi. Fransa’ya güçsüz dermans›z döndü. Napolyon’un savafllar›ndan çok yorulmufl Avrupa uluslar› ‹ngiltere’nin sürekli savafllar›n bafl sorumlusunu yakalamas›ndan memnundular. ‹ngilizlerin yenilmez enerjisi karfl›s›nda e¤iliyorlard›. Avrupa gençli¤i kendisini ‹ngiliz sporlar›na, bu arada ‹ngiliz sporlar›n›n en kabas› olan topu tekmelemekle oynanan futbola vermiflti. Futbol din gibi bir fley olmufltu. Futboldan çok zevk al›yorlard›. Futbolu bir bilim, bir sanat durumuna getirdiler. Futbol bütün bir kufla¤›n düflüncelerini, gözlerini kaplayan garip bir tutku olmufltu.” (‹ngilizler, Napolyon’u yenmelerinde en etkin rolün spora ait oldu¤unu aç›klam›fllard›.) “As›lacaksan ‹ngiliz sicimiyle as›l, oynayacaksan ‹ngilizler gibi oyna” deyimleri bir dönem dünyada, “Günefli batmayan ülke” olarak tan›mlanan ‹ngiliz emperyalizminin ideolojik savafltaki gücünü çok iyi anlatmaktad›r. Petrov’un gözlemleri, emperyalistlerin futbolu bir ideolojik silah olarak nas›l kulland›klar›n› da çok aç›k göstermektedir. Futbol sporu, saf ve temiz de¤ildir…[12] Nihayetinde olgular bu merkezdeyken futbolu ikiyüzlü bir biçimde “bar›fl, kardefllik ve dostluk” oyunu olarak tan›mlayanlar, gerçekte kendi politik ç›karlar›ndan baflka bir hesap yapmamaktad›rlar.
III) DÜNYA FUTBOLUNUN YAPISI Çünkü futbolun masum ve e¤lenceli bir oyundan uzaklafl›p kelimenin kötü manas›yla profesyonelleflmesi kapitalizmin eseridir. Çay›rlarda mütevaz› bir e¤lence olarak bafllayan futbol, bugün milyarlarca insan›n izledi¤i milyarlarca dolarl›k pazara sahip bir oyun hâline geldi. Çay›rlar›n yerini görkemli futbol stadyumlar›, amatör tak›mlar›n yerini art›k birer flirkete dönüflen futbol kulüpleri, seyircilerin yerini ise müflteriler ald›. K›sacas› kapitalizm futbolu da küresellefltirip muazzam bir kâr arac› hâline getirdi. Bugün futbolun 500 milyar dolarl›k pazar hacmiyle devasa bir endüstriye dönüfltü¤ünü söyleyebiliriz. Reklâm gelirleri, sponsorluk anlaflmalar›, yay›n ihaleleri ve bahis oyunlar›yla bu devasa sektörün pazar hacmi her geçen gün art›yor. Baz› futbol kulüplerinin bütçeleri yoksul ülkelerin bütçelerini bile afl›yor. En zengin 20 futbol kulübü 2009 y›l›nda 3.9 milyar Avroluk gelir elde etti. Listenin üst s›ralar›nda yer alan Real Madrid, Barcelona, Manchester United gibi kulüplerin y›ll›k gelirleri 400 milyon Avro civar›nda. Emperyalist piramidin üst basamaklar›ndaki ülkelerin tak›mlar› en zenginler listesinde de bafl› çekiyorlar. Örne¤in sponsorluk… Bilindi¤i gibi Avrupa kulüplerini ayakta tutan en önemli gelir kalemlerinin bafl›nda sponsorluk anlaflmalar› ge-
liyor. Avrupa’da bu gelirlerin en yüksek oldu¤u ülke ise Almanya oluyor. Bu ülkede flirketler spor kulüplerine y›lda 2 milyar 600 milyon Avro veriyor. Sponsorluk gelirlerinde ‹ngiltere ise Avrupa’n›n ikinci ülkesi oluyor. ‹ngilizlerin geliri de 1 milyar 700 bin Avro. Bu ülkelerde sponsorluk anlaflmalar›nda öne ç›kan sektörler ise flans oyunlar›, otomotiv, finans, telekominikasyon ve turizm oluyor. Güney Afrika’da düzenlenen Dünya Kupas›’nda 32 tak›m 7 farkl› markay› sahaya yans›tacak. Adidas, Nike, Puma, Umbro, Legea, Joma ve Brooks tak›mlar›n teknik sponsoru olarak kupada yer alacak. At›lacak goller ve galibiyetler markalar› olumlu yönde etkileyecek. Kupada Adidas 12, Nike 9, Puma 7, Umbro, Legea, Joma ve Brooks 1’er tak›mla bulunacak. Bunun yan›nda Euro 2008’in de resmî sponsorlar› aras›nda bulunan Adidas, turnuvan›n futbol ürünlerinden 1.2 milyar Avro’luk gelir elde etmeyi bekliyor. Adidas CEO’su Herbert Hainer’in verdi¤i bilgiye göre Adidas futbol ürün sat›fllar›ndan, 2006 Dünya Kupas›’na göre yüzde 10’luk bir art›fl bekliyor. Euro 2008’de 5 tak›ma sponsor olan Adidas ayn› zamanda 100 futbolcunun da bireysel sponsorlu¤unu üstleniyor. Ve menajerlik… Dünya genelinde yaklafl›k 5 bin menajer bulunurken bunlar aras›nda yer alan yaklafl›k 100 büyük menajerlik flirketi spor dünyas›ndaki büyük transferlere yön veriyor. Toplam 3.5 milyar dolar› aflan bir portföyle 1266 sporcunun transferinde söz sahibi olan menajerlik flirketleri kulüplerle anlaflma yapmalar› hâlinde sporcu bafl›na ortalama yüzde 5 komisyon al›yor. Dünyan›n önde gelen menajerlik flirketinin bafl›nda, baflkanl›¤›n› Jorge Mendes’in yapt›¤› Gestifute geliyor. Bünyesinde 72 oyuncuyu bar›nd›ran Portekizli flirketin portföyü 562.8 milyon dolar› buluyor. Gestifute’nin menajerli¤ini üstlendi¤i dünyaca ünlü futbolcular aras›nda Real Madrid’ten Cristiano Ronaldo, Manchester United’dan Anderson, Atletico Madrid’ten Simao bulunuyor. Listenin ikinci s›ras›nda yeralan di¤er bir menajerlik flirketi ise Ertan Göksel isimli bir Türk’ün orta¤› oldu¤u Stellar Football flirketi. 421.4 milyon dolarl›k bir sporcu portföyünü elinde bulunduran flirket 222 sporcunun menajerli¤ini üstlenirken futbolun yan›s›ra di¤er spor dallar›nda da hizmet veriyor. Stellar flirketinin portföyünde yeralan ünlü futbolcular aras›nda Chelsea’dan Ashley Cole, Liverpool’dan Glen Johnson yer al›yor. Nihayet reklamlar… Örne¤in Liverpool, gö¤üs reklam› için 4 y›ll›¤›na 80 milyon pound’a Standard Chartered’la anlaflt›. Türkiye’de Süper Lig’deki 18 tak›m›n gö¤üs reklamlar› toplam› ise 30 milyon lirayla Liverpool’un gerisinde kald›. Global ‘gö¤üs reklamlar› ligine’ bak›ld›¤›nda, Liverpool y›ll›k 20 milyon pound’la liderli¤i bir di¤er ‹ngiliz devi Manchester United’la paylaflt›. ‹ki ‹ngiliz kulübünü, Alman Bayern Münih ve ‹talyan Juventus takip etti.
III.1) DÜNYA FUTBOLUNUN EKONOM‹K GÖRÜNÜMÜ Futbol, dünya ekonomisi için bol s›f›rl› rakamlar›n uçufltu¤u devasa önemdeki bir alan… Bu su götürmez gerçek konusunda, verilerin somut diline müracaat edersek: 2010 Dünya Kupas›’nda sadece naklen yay›n ve sponsorluklardan FIFA 3.3 milyar dolarl›k gelir sa¤layacak. Güney Afrika’daki kupa sonras› FIFA’n›n kasas›na ise net 1 milyar dolar girece¤i hesaplan›yor.
F I FA’n›n son dönemdeki bu gelir art›fl›nda en bü-
yük pay sponsorluklardan ve yay›n haklar› sat›fl›ndan geliyor. ‹ngiltere merkezli sponsorluk araflt›rmalar› flirketi Sportscal’a göre 2007-2010 y›llar›n› kapsayan dört y›ll›k dönemde FIFA’n›n toplam geliri 3.4 milyar dolara ulaflacak. Sadece dünya kupas› m›? Elbette de¤il… Avrupa futbol pazar›nda gelirler 2008/2009’da bir önceki sezona göre 200 milyon Avro artarak 15.7 milyar Avroya ulaflt›. ‹ngiltere Premier League 2.3 milyar Avroyla en zengin lig olurken, Turkcell Süper Lig ise 342 milyon Avroyla ilk 10’da… Söz konusu tabloda Avrupa’n›n en de¤erli futbol markalar› aras›na Fenerbahçe girdi. Dünyan›n önde gelen marka de¤erlendirme flirketlerinden ‘Brand Finance’›n haz›rlad›¤› ‘Avrupa’n›n En De¤erli Futbol Markalar› (2009)’ çal›flmas›nda ilk s›ray› 546 milyon dolarla ‹ngiliz kulübü Manchester United ald›. 20 tak›ml›k bu listede Fenerbahçe 73 milyon dolarla Avrupa’n›n en yüksek marka de¤erine sahip 20’nci futbol kulübü olarak yer ald›. H›zla s›ralayarak ilerleyelim: Dünyan›n önde gelen dan›flmanl›k kurulufllar›ndan Deloitte’in raporuna göre, futbolun 20 dev kulübü, 2008-2009 sezonunu 3.9 milyar Avro ciroyla kapatt›. Deloitte, futbol kulüplerinin sezon gelirlerini inceledi¤i Futbol Para Ligi 2010 raporunu yay›nland›. Kriz flartlar›na ra¤men Deloitte Futbol Para Ligi’nin toplam cirosu önceki sezona göre 26 milyon Avro artt›. Rapora göre, befl y›ld›r üst üste liste bafl›nda kalmay› baflaran Real Madrid, 400 milyon Avroyu aflk›n geliriyle sezonu en verimli kapatan futbol kulübü oldu. Uluslararas› dan›flmanl›k flirketi Deloitte’›n Futbol Para Ligi 2010 raporuna göre, Avrupa futbolunun 20 dev kulübü, 2008-2009 sezonunu 3.9 milyar Avro ciroyla kapatt›. Bu tabloda oyuncu fiyatlar› yani transfer ücretleri dudak uçuklatmaktad›r… Örne¤in Football Finance’›n yapt›¤› araflt›rmaya göre, dünyan›n en yüksek ücretli 50 futbolcusu 320 milyon Avro’yu buldu. Listedeki futbolcular›n gelirleri önceki sezona göre 24 milyon Avro artt›. En yüksek ücretli futbolcu 13 milyon Avro’yla Ronaldo oldu. Ayr›ca dünyan›n en genç ve en de¤erli 20 futbolcusunun de¤eri, 2008-2009 sezonunda 400 milyon Avro’yu geçti. UEFA Baflkan› Michel Platini’nin, “2007-2008 sezonunda 1.9 milyar Avro cirosu, 236 milyon Avro kâr›yla UEFA, ‘sport business’in önemli bir parças› hâline geldi,” dedi¤i büyük foto¤rafta, UEFA fiampiyonlar Ligi eleme turlar›na ç›kan tak›mlar›n ortalama kazanc› 50 milyon Avro olurken, eleme turlar›na ç›kmaya hak kazanamam›fl kulüplerin kat›l›mlar›ndan dolay› kulüp bafl›na ortalama gelirleri 32 milyon Avro olarak tahmin ediliyor. Araflt›rmada, kulüplerin kazand›¤› düflünülen 50 milyon Avronun, ortalama 14 milyon Avrosunu UEFA kat›l›m ücretleri ve UEFA ödül paras›, 12 milyon Avrosunu flampiyonaya kat›l›m nedeniyle UEFA ticari gelirlerinden gelen pay, ortalama 10 milyon Avro olan bilet sat›fllar›n› ortalama 8 milyon Avro olan sponsorluk gelirleri, markal› ürünler, yiyecek ve içecek sat›fllar›ndan oluflan ticaret ve pazarlama gelirleri ve 6 milyon Avroluk flampiyonlukla artan tak›m de¤eri oluflturuyor. 2008 y›l›nda sadece 37.5 milyon Avro da¤›tan UEFA Kupas›, 2009 y›l›nda yeni ad›yla birlikte gelirlerini art›rd›; 130 milyon dolar›n üzerinde para da¤›tt›. fiampiyonlar Ligi ç›lg›nl›¤›nda daha da büyüyen rakamlara göz at›ld›¤›nda; MasterCard’›n araflt›rmas›na göre bu ligde gruptan ç›kan tak›mlar›n her birisi ortalama 50 milyon Avro kazand›. Devler Ligi’nin y›ll›k ekonomisi 6 milyar Avroya ulafl›rken, 2009 y›l›nda en fazla ödül kazanan futbol kulübü 11.5 milyon Avro ile Frans›z Bordeaux oldu. Örne¤in, Barcelona ve Manchester United, 27 May›s 2009 gecesi Roma’da hem 2009 fiampiyonlar Ligi flampiyonlu¤u, hem de 110 milyon Avroluk gelir için karfl›laflt›. MasterCard araflt›rmas›na göre finalin Avrupa ekonomisine toplam katk›s› 310 milyon Avro civar›nda… Spor ekonomisi uzmanlar›ndan Prof. Simon Chadwick’e göre, finalde karfl›laflacak Barcelona ve Manchester United futbol kulüpleri, artan tak›m de¤eri, al›nan ödül, sponsorluk anlaflmalar›, televizyon yay›n haklar› ve sezon bilet sat›fllar›nda yaflanacak art›fl nedeniyle ekonomik fayda sa¤layacak. Kazanan tak›m›n 110 milyon Avroluk gelir elde edece¤i final maç› sonras› kaybeden tak›m›n da 65 milyon Avro kazanaca¤› saptand›. Bunlara bir de Euro 2008’in verilerini eklemekte yarar var! 368 futbolcunun 16 tak›mda mücadele etti¤i Euro 2008’de 11 futbolcu parasal de¤erleriyle dikkat çekiyor. Avrupa fiampiyonas›’na kat›lan tak›m ve oyuncular›n›n piyasa de¤erleri: En de¤erli tak›m 381 milyon Avro ile ‹spanya oldu. ‹kincili¤i 351.3 milyon Avro ile ‹talya, üçüncülü¤ü ise 334.8 milyon Avro de¤erle Fransa al›rken, FIFA s›ralamas›na göre 20. s›rada yer alan Türkiye ise 106.8 milyon Avro ile de¤er s›ralamas›nda 11. s›rada yer ald›. Listenin son üç tak›m› ise 81.95 milyon Avro ile ‹sviçre, 61.8 milyon Avro ile Polonya ve 43.88 milyon Avro ile ev sahibi ülkelerden Avusturya oldu. Turnuvaya kat›lacak 16 tak›m›n toplam de¤eri 2 milyar 769 milyon 925 bin Avro olarak gerçekleflti. En de¤erli ilk 5 tak›m›n toplam de¤eri ise 1 milyar 575 milyon Avro oldu. Böylece en de¤erli 5 tak›m›n de¤eri Avrupa Kupas›’na kat›lacak 16 tak›m›n de¤erinin yüzde 57’sini oluflturdu. 281 milyon Avro’luk de¤ere sahip olan bu futbolcular aras›nda en pahal›s›
11
AVRUPA’DA HANG‹ F‹NANS KURULUfiU HANG‹ TAKIMI DESTEKL‹YOR?[13] ÜLKE HOLLANDA HOLLANDA HOLLANDA BELÇ‹KA BELÇ‹KA ‹NG‹LTERE ‹NG‹LTERE ALMANYA ROMANYA
TAKIM AJAX FEYENOORD AZ ALKMAAR ANDERLECHT CLUP BRUGGE NEWCASTLE UNITED MANCHESTER UNITED WERDER BREMEN STEAUA BUKURESTI
fi‹RKET AEGON FINANS FORTIS DSB BANK FORTIS DEXIA NORTHERN ROCK AIG CITIBANK CITI FINANCIAL
DÜNYA SPOR MARKALARI[14] MARKA NIKE ESPN ADIDAS GATORADE REEBOK SKY SPORT EA SPORTS UNDER ARMOUR YES NETWORK IMG
DE⁄ER‹ (milyar dolar) 10.7 10.5 7.3 6.4 2.0 1.3 0.7 0.5 0.5 0.4
EN ÇOK KAZANAN fi‹RKETLER[15] fi‹RKET GESTIFUTE STELLAR FOOTBALL LTD. FIRSTELEVEN ISN WMG MANAGEMENT MONDIAL PROMOTION EUROPE SPORTS-FOOTBALL BERATUNG DURCH MONTES STARS&FRIENDS GMBH MSC MANAGEMENT
OYUNCU SAYISI 72 222 78 91 79 206 106 80 248 84
PORTFÖYÜ (milyon dolar) 562.8 421.4 396.6 362.3 326.2 299.9 298.2 294.0 283.8 273.9
K‹M‹N GÖ⁄ÜS REKLAMI NE KADAR?[16] KULÜP
GÖ⁄ÜS REKLAMI
LIVERPOOL MACHESTER UNITED BAYERN MUNIH JUVENTUS REAL MADRID CHELSEA ARSENAL
S. CHARTERED AON T-HOME TAMOIL BWIN SAMSUNG EMIRATES
YILLIK ÜCRET (m. pound)
20 20 17 15 12.7 11 6.7
SÜRE (y›l)
TOPLAM ÜCRET (m. pound)
4 4 4 5 3 5 15
80 80 68 75 38 55 100
2010 DÜNYA KUPASI’NDA K‹M NE KADAR KAZANACAK?[17] fiAMP‹YON F‹NAL‹ST YARI F‹NAL‹ST ÇEYREK F‹NAL‹ST ‹K‹NC‹ TUR B‹R‹NC‹ TUR
30 milyon dolar 24 milyon dolar 20 milyon dolar 18 milyon dolar 9 milyon dolar 8 milyon dolar
2010 DÜNYA KUPASI’NIN EN DE⁄ERL‹ 10 OYUNCUSU SIRA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
K‹M (yafl›) LIONEL MESSI (22) CRISTIANO RONALDO (25) XAVI HERNANDEZ (30) ANDREAS INIESTA (26) CESC FABREGAS (23) WAYNE ROONEY (24) STEVAN GERRARD (29) KAKA (28) FRANCK RIBERY (27) FERNONDO TORRES (26)
ÜLKE ARJANT‹N PORTEK‹Z ‹SPANYA ‹SPANYA ‹SPANYA ‹NG‹LTERE ‹NG‹LTERE BREZ‹LYA FRANSA ‹SPANYA
DE⁄ER‹ (milyon Avro) 80 75 65 60 55 53 50 50 50 50
‹fiTE EN BÜYÜK 20 (2008-2009)[18] SIRA 1 (1) 2 (3) 3 (2) 4 (4) 5 (6) 6 (5) 7 (8) 8 (11) 9 (10) 10 (7) 11 (15) 12 (9) 13 (12) 14 (16) 15 (14) 16 (13) 17 (N/A) 18 (20) 19 (N/A) 20 (17)
KULÜP GEL‹R (milyon Avro) REAL MADRID 401.4 F. C. BARCELONA 365.9 MANCHESTER UNITED 327.0 BAYERN MUN‹CH 289.5 ARSENAL 263.0 CHELSEA 242.3 LIVERPOOL 217.0 JUVENTUS 203.2 INTERNAZIONALE 196.5 AC MILAN 196.5 HAMBURG SV 146.7 AS ROMA 146.4 OLYMPIQUE LYONNAIS 139.6 OLYMP‹QUE DE MARSE‹LLE 133.2 TOTTENHAM HOTSPUR 132.7 SCHALKE 04 124.5 WERDER BREMEN 114.7 BRUSSIA DORMUND 103.5 MANCHESTER CITY 102.2 NEWCASTLE UNITED 101.0
* Parantez içindeki rakamlar 2007-2008 y›l› s›ralamas›n› gösterir.
AVRUPA’NIN EN DE⁄ERL‹ TAKIMI MANCHESTER UNITED[19] SIRA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20
KULÜP MANCHESTER UNITED REAL MADRID BARCELONA BAYERN MUNIH ARSENAL CHELSEA MILAN LIVERPOOL INTER JUVENTUS AS ROMA O. LYON SHALKE 04 HAMBURG TOTTENHAM MARS‹LYA NEWCASTLE VBF STUTTGART MANCHESTER CITY FENERBAHÇE
2009 DE⁄ER‹ (m. dolar) 546 498 441 410 333 298 255 225 166 154 139 132 129 112 109 102 84 83 73 73
MAÇ GEL‹RLER‹N‹N DA⁄ILIMI[20] ÜLKE
‹NG‹LTERE ALMANYA ‹SPANYA ‹TALYA FRANSA TÜRK‹YE* HOLLANDA ‹SKOÇYA PORTEK‹Z AVUSTURYA ‹SVEÇ
GEL‹R (milyon Avro)
2.273 1.379 1.326 1.163 972 500 398 259 239 151 87
T‹RÜBÜN (yüzde)
35 22 26 13 14 25 30 50 33 13 30
YAYIN (yüzde)
39 35 42 63 58 30 17 21 19 9 28
SPONSORLUK (yüzde) D‹⁄ER (yüzde)
26 26 32 12 18 20 40 29 13 60 32
17 12 10 25 13 35 18 10
Portekiz’in y›ld›z› Cristiano Ronaldo oluyor. 55 milyon Avro de¤erindeki futbolcuyu ‹sveç’in golcüsü Zlatan ‹brahimoviç takip ediyorken; Euro 2008 finali, Avrupa ekonomisine 300 milyon Avro’luk de¤er katt›. Turnuvan›n finaline ev sahipli¤i yapan Viyana da sadece final maç›ndan 100 milyon Avro’ya yak›n bir kazanç elde etti. MasterCard’a göre kad›nlar Euro 2008 boyunca maç bafl›na 4 milyon Avro harcad›. Böylece kad›nlar turnuvan›n Avrupa’ya olacak 1.4 milyar Avroluk ekonomik katk›s›n›n yüzde 10’unu gerçeklefltirecek… fiimdi bu somut verilerin ›fl›¤›nda, söz konusu futbolun “halk›n oldu¤u, olabilece¤i iddialar›” ciddiye al›nabilir mi?
12
KÜLTÜR-SANAT
16-31 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Soraya’y› taflla(t)mak Son dönemde beyaz perdeye yans›yan yap›mlardan özellikle “Soraya'y› Tafllamak” filmi farkl› kesimlerden birçok insan›n gündeminde haylice yer alm›fl ve tart›fl›lm›flt›. Sinematografik yanlar›n›n ve içerdi¤i konunun d›fl›na ç›k›larak daha çok din olgusuyla tart›fl›ld›¤› içindir ki kad›n ve kad›n›n dini motiflerle k›l›fland›r›lm›fl toplumsal yeri konular› gölgede kalm›flt›r. Onu tart›flmal› k›lan kuflkusuz bir dönem filmi olarak yaflanm›fl bir olaydan beyaz perdeye uyarlanmas› ve kaç›n›lmaz olarak tarihin günümüze aktar›lmas›nda ortaya ç›kan ideolojik bak›fl›n herkesçe ayn› olmad›¤›d›r
“Soraya'y› Tafllamak”... Kimileri filmi dramatik bulup gözyafllar›na bo¤ulurken recm (tafllayarak öldürme) sahnelerinde tan›kl›k etti¤i vahfletin öfkesine kap›lm›fl, kimileri ise benzer flekilde ‹ran'da hala uygulamada olan fleriat kanunlar›na içinden küfürler savurmufltur. Oysaki filmi izlerken ‹ran toplumunun yavafl yavafl daha çok hissedilen ve son günlerde benzer örnekleriyle dünya kamuoyunun ilgisine mazhar olan bir konusuna recm ve ‹slam dininde kad›n›n konumuna bir yolculuk içinde buluyoruz kendimizi. “Soraya'y› Tafllamak” konu itibari ile günümüz sinemas›nda çok az tan›kl›k etti¤imiz belki kimilerimiz aç›s›ndan “daha az politik” de¤erlendirilebilecek bir konuya iflaret etmifl gibi gözükse de en az Bahman Ghobadi'nin “Yar›m” Ay›'nda izledi¤imiz gerici bir ülkenin yasakl› kad›nlar› kadar derin bir yaraya dokunma cüretini gösteriyor. Konunun, din kisvesi alt›na gizlenmifl kirli iliflkiler yuma¤› ve bu yuma¤›n dü¤ümlenerek kocas› taraf›ndan kurulan bir komployla recme çarpt›r›lmas›na neden olan bir kad›n kimli¤i etraf›nda dönüyor olmas›, ister istemez politik yan›n› gözle görülür k›l›yor. Film “öteki” ve “de¤ersiz” kad›n olgusunu ve ‹ran gibi dinin ve dolay›s›yla fleriat kurallar›n›n hegamonik bir güç olarak tüm toplumu sarmalad›¤› ülkelerde devletin resmi söylemi haline gelmifl olan “kad›n-fleytan” ikilemini hat›rlatt›¤› için izleyeni daha kolay politize edebiliyor. Günümüz toplumlar›n›n kad›na ve kad›n kimli¤ine yabanc›laflm›fl konumuna gönderme yaparak bir bak›ma, toplum ve din elefltirisine girifliyor.
“Sesimi Al Götür Buradan” Film ‹ran'›n bir köyünde geçiyor. Y›l 1986, Ayetullah Humeyni dönemi. Y›k›k dökük bir ara-
Film: Soraya'y› Tafllamak Yönetmen: Cyrus Nowrasteh Süre: 114 dk Tür: Dram
ban›n bozularak köye gelmesiyle bafll›yor film. Bir nehir kenar›nda köpeklerin kemik parçalar›na sald›r›fl› ve bir kad›n›n telafll› bir flekilde köpeklerin elinden kemikleri kurtarma çabas›... Kad›n›n ad› Zehra, sonradan anl›yoruz Soraya'n›n halas› yani... O güne de¤in gün yüzüne ç›kmam›fl birçok s›rra befliklik eden köye arabas›n›n bozulmas› nedeniyle hasbelkader gelen Frans›z as›ll› gazeteci Freidoune Sahebjam'›n gazeteci oldu¤unu anlayan Zehra, Soraya'n›n bafl›na gelenleri anlatmak için ona ulaflmaya çabal›yor. Önce Zehra'n›n deli oldu¤una inand›rmaya çal›fl›yorlar gazeteciyi. Engelleseler de, buluyor yolunu ve tüm hikâyeyi anlat›yor Zehra. “Burada kad›nlar›n sesi önemsenmez, sesimi yan›nda götürmeni istiyorum. Sesimi al götür buradan” diyor; gazeteci de kaydediyor onun bütün anlatt›klar›n›... ‹flte o gazeteci; eski ‹ran Büyükelçisi’nin o¤lu olan Freidoune Sahebjam, bu hikâyeyi 1994 y›l›nda kitap olarak ç›kart›yor; “The Stoning of Soraya M.” ad›yla.
Soraya'n›n Hikâyesi Bafll›yor Zehra Freidoune'ye bir gün öncesinde recm cezas›na çarpt›r›larak öldürülen ye¤eni Soraya'n›n bafl›na gelenleri anlatmaya bafll›yor. Çünkü ölmeden önce ye¤enine söz vermifltir ve ortaça¤ karanl›¤›n›n cad› kazanlar›n› aratmayacak bu vahfli uygulamay› bütün dünyaya duyuracakt›r. Ve anlat›yor; baflka bir kad›nla evlenmek isteyen kocas›n›n boflanma talebini paras›z kalaca¤› ve geçinemeyece¤i için kabul etmeyen Soraya'n›n bafl›na gelenlerin hikâyesini... Soraya, ikisi erkek ikisi de k›z olmak üzere 4 çocuk annesi bir genç kad›n. Kocas› taraf›ndan devaml› fliddet gören ve 14 yafl›ndaki bir k›z çocu¤uyla evlenebilmek için iftiralarla boflanmaya zorlanan bir kad›n. Ad› herkes taraf›ndan bilinip kabul edilen ama kimli¤i yani kad›nl›¤› kabul görmeyen bir kad›n... Komflu kasabada bir hapishanede gardiyan olarak çal›flan kocas› Ali'ye göre dünya sadece erkeklere ait. Kad›nlar›n ise hiçbir hakk› yok; olamaz da... Öyle ki o¤ullar›n› annelerine karfl› k›flk›rt›p ondan nefret etmelerini sa¤lamaktan da hiçbir sak›nca görmemektedir. Ali ayn› za-
manda hapishanede tan›d›¤› idaml›k doktorun 14 yafl›ndaki k›z› Mehri'ye afl›k olmufltur. Mehri ile evlenmek isteyen Ali, ‹ran’da çok efllilik serbest olmas›na ra¤men hem iki ailenin bak›m›n› üstlenmek, hem de ilk kar›s› Soraya'dan bofland›¤› takdirde ona nafaka vermek istemez. Bu durumda Soraya'ya evi ve evdeki eflyalar› b›rakaca¤›n›, fakat nafaka vermeyece¤ini dillendiren Ali, Soraya'y› bu flartlar› kabul etti¤i takdirde boflanmaya ikna etmeye çal›fl›r. Soraya ise sadece bir anne olarak k›zlar›n› korumaya çal›flmakta, bir kad›n olarak ise öyle bir toplumda kimseye muhtaç olmadan yaflamak istemektedir. Kuflkusuz ki, fiah'› devirerek yönetimi ele geçiren Humeyni iktidar›n›n, ço¤u dönemin ‹ran'›nda devrimci olan binlerce masum insan› idam eden zihniyeti, hiç kuflkusuz “öteki” olarak görülen kad›n›n bu isteklerini “ölüm cezas›” ile karfl›layacakt›r. Filmi izlerken sadece sat›r aralar›nda gizli, fakat bir o kadar çarp›c› sahnelere de¤inmeden geçmemek gerekti¤ini düflünüyoruz. Örne¤in fleriat kanunlar›n› uygulayanlar›n bafl›nda, fiah yönetimi zaman›nda çocuk tacizli¤inden hapse at›l›p, daha sonra gardiyan Ali taraf›ndan suçu örtbas edilip “sayg›de¤er” bir molla olarak köyün kad›l›¤› görevini icra eden Hasan'›n, Soraya'y› boflanmaya ikna etmek için teklifte bulundu¤u “muta nikah›” dikkat çekmektedir. Muta, özellikle ‹ran toplumunda evlilik d›fl›nda cinsellik için ‹slam dini taraf›ndan k›l›f›na uydurulmufl bir nikâh fleklidir. Normal nikahtan daha a¤›r flartlar› olan, boflanma ve nafaka gibi konularda kad›n›n aleyhine a¤›r hükümler tafl›yan muta nikah›, ‹slam dininde erkeklere tan›nan dört efl hakk›n› geniflleterek daha fazla say›da efl edinebilmenin yolunu açan bir uygulamad›r. Kuflkusuz bu nikâh›n gerekçeleri de yine dine göre uyarlanarak “efli ölmüfl, dul veya kimsesiz kad›nlar›n koruma alt›na al›nmas›” maskesi ile “kitab›na” uydurulmufltur. Soraya isteklerini gerçeklefltirebilmek için filmin ilk sahnelerinde araba tamircisi olarak karfl›m›za ç›kan ve efli ölen Haflim'in evine, temizli¤e gitmeye bafllar. Bu ifli ilk bafllarda kendisinden para istemesin diye ayarlayan kocas›, ilerleyen günlerde Soraya'n›n “iffetsiz oldu¤u ve zina yapt›¤›” yalan›n› des-
teklemek için kullan›r. Haflim'in evinde çal›flarak para biriktirmeye çabalayan Soraya'ya karfl› molla Hasan ve Ali taraf›ndan bir tuzak kurularak, “iffetsiz oldu¤u” ve “bir kad›n›n ancak kocas›na söyleyebilece¤i sözleri” Haflim'e söyledi¤i yalan› ortaya at›l›r. Haflim ise Ali ve Hasan taraf›ndan tehdit edilerek bu yalana ortak edilir. Gerekçeler haz›rd›r: “Soraya'n›n Haflim'e gülümsemesi”, “elinin de¤mesi”, “yatakta uzanma”... Köyün ileri gelenlerinin eflli¤inde yarg›lama yap›l›r ve karar verilir. Soraya recm edilecektir, yani tafllanarak öldürülecektir. Cezan›n uygulanmas›n› “Bunu benden ‹slamiyet istiyor” diyerek h›zland›ran molla Hasan ve Soraya'ya kurulan tezgahtan habersiz olan muhtar ‹brahim taraf›ndan karar köye aç›klan›r. Sonras›nda köyün çocuklar› da dahil olmak üzere büyük bir ifltahla tüm erkekler taraf›ndan tafllar toplan›r, recm alan› haz›rlan›r, çukur kaz›l›r. Soraya recm edilece¤i alana getirilerek elleri arkas›ndan “domuz ba¤›” yap›l›r ve gö¤süne kadar topra¤a gömülür. Üzerinde “kad›n namusunun kirlenmemiflli¤ini” simgeleyen beyaz bir elbise vard›r ve saçlar› aç›kt›r Soraya'n›n. Belki de hayat›nda ilk defa bu kadar özgürdür saçlar›... ‹lk tafl› atan babas› defalarca isabet ettiremez ve ard›ndan kocas› Ali'nin att›¤› taflla aln›ndan yaralan›r Soraya. Sonra ise iki o¤luna da tafllat›lan Soraya bütün köy erkekleri taraf›ndan tafllanarak öldürülür. Soraya’n›n gömülmesine dahi izin verilmez. Halas› ve di¤er kad›nlar taraf›ndan göl k›y›s›na b›rak›lan Soraya’n›n ölü bedeni sabaha kadar köpekler taraf›ndan parçalan›r. Filmde özellikle recm sahnesine kadar güçlü bir portre çizen Soraya, taflland›¤› s›rada büyük bir 盤l›k atarak a¤lamaya bafllar. Asl›nda film yönetmeninin recm sahnesine iliflkin ifade etti¤i “Biz recm sahnesinde vahfleti anlatmad›k, orada anlatmak istedi¤imiz baflka bir fleydi” sözlerini Soraya'n›n gözyafllar›nda görmek mümkündür. Soraya'n›n 盤l›¤› asl›nda kendisinde temsil olunan ‹ran kad›n›n›n fleriat ve din karfl›s›ndaki çaresizli¤i, yenilgisiydi. Film, ‹ran'da yaln›zca kad›n›n bütünüyle
nas›l yok say›ld›¤›n› de¤il ayn› zamanda bütün toplumsal yaflam› flekillendiren dinin de nas›l kullan›laca¤›n›n resmini çiziyor. Zira Soraya'y› yok edifl buradan bafll›yor, din olgusundan. Kocan›n yapt›¤› her fley ‹slam dinine göre “caiz” say›l›rken Soraya'n›n hakl› mücadelesi de günah say›larak kimli¤iyle birlikte yok ediliyor. Filmin genelinde kocas› taraf›ndan iftiraya u¤rayan bir kad›n etraf›nda dönen hikâye, ilk bak›flta bir dram› daha çok and›r›yorsa da daha dikkatli izlendi¤inde filmin merkezindeki Soraya'n›n de¤il, Soraya'n›n etraf›ndaki karakterlerde temsil olunan bir toplumun bak›fl aç›s›n›n anlat›ld›¤›n› görüyoruz. Öyle ki kimi sahnelerde - özellikle Soraya'ya tuzak planlar›n›n haz›rland›¤› karelerde- arka planda görünüp kaybolan Humeyni'nin dev pankartlar›, dönemin rejimi ile toplumun bak›fl› aras›ndaki uyumu anlatmak için bir metafor olarak kullan›lm›flt›r. Soraya'n›n yaflad›klar›na sessiz kalmayarak bir “yokolufla” göz yummak istemeyen tek karakter olan Zehra ise, tüm olumsuz koflullara ra¤men mücadele eden, güçlü kad›n kimli¤ini temsil etmektedir. Freidoune 'nin kitab›nda ayn› flekilde midir bilmiyoruz, ancak bizce film haz›rlan›rken yönetmenin gözden kaç›rd›¤› en önemli unsur dönemin tarihsel ve toplumsal flartlar›d›r. Ayetullah Humeyni zihniyetinin iktidar olmas›ndan sonra kaç›n›lmaz olarak daha da gericileflmeye bafllayan toplumun düflünce yap›s›n› yeterince analiz edememifltir. Tarihteki bu ve benzeri olaylar›, yanl›fl uygulamalar› sadece bireylerin ya da bireylerden müteflekkil gruplar›n kiflisel davran›fllar›na yükleyemeyiz. Olaylar› analiz ederken toplumsal iliflkiler ve yap›s›ndan ba¤›ms›z birey tahlilleri analizimizi güdük ve duygusal b›rak›r. Örne¤in 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›'ndaki Yahudi katliam›n› sadece Hitler'in vahflili¤ine veya anti-semitizmine ba¤larsak hata yapm›fl oluruz. Dolay›s›yla yaflanan bu gerçek olay› tek bafl›na molla Hasan'a ve Ali'ye indirgeyerek analiz edemeyiz. Çünkü Soraya tafllanmamakta, molla rejiminin zihniyetiyle “tafllat›lmakta”d›r. Önemli gördü¤ümüz ve de¤inilmesi gerekti¤ini düflündü¤ümüz bir di¤er nokta ise Soraya kocas› taraf›ndan iftiraya u¤rad›¤›nda, köy muhtar› ve molla taraf›ndan “suçsuzlu¤unu ispatlamas›”n›n istenmesidir ve özellikle de Soraya'n›n verdi¤i cevap çarp›c›d›r: “Siz beni suçluyorsunuz, o halde siz benim suçumu ispat edin”. Elbette ki yalanlar›n, iftiralar›n ve özellikle Soraya'ya karfl› büyük bir dayan›flman›n oldu¤u gerçeklikte, yalanc› flahitlerle bu suçu ispat etmek hiç de zor de¤ildir. Çünkü din bir kad›n›n recme çarpt›r›lmas› için ona mal edilen suça tan›kl›k etti¤ini iddia eden dört 'flahidi' yeterli saymaktad›r. Ancak atlanmamas› gereken nokta, kad›n›n “suçunun” iddia sahipleri taraf›ndan kan›tlanmas› gerekirken, kad›n›n kendi “suçsuzlu¤unu” ispatlamak zorunda b›rak›lmas›d›r. T›pk› bugünün toplumlar›nda oldu¤u gibi… Bugün sadece ‹ran gibi toplumlarda de¤il, dünyan›n her yerinde ve özellikle ülkemizde de kad›na yönelik bask›n›n, fliddetin, yok sayman›n gözle görülür bir gerçek oldu¤u ve bu gerçe¤in din arac›l›¤› ile meflrulaflt›r›ld›¤› gün gibi ortadad›r. Ülkemizde yaflanan onca töre cinayetinin, ‹ran'daki recm cezas›ndan nitelik olarak fark› nedir? Dolay›s›yla “Soraya'y› Tafllamak” ülkemiz gerçekleriyle bir kez daha yüzleflmek için izlenmeye de¤er bir filmdir.
GÜNCEL
DEMOKRASi
16-31 TEMMUZ 2010
13
Kad›nlardan cinsiyetçi Bak›rc›'ya büyük tepki Kürt ulusal sorununda çözüm için “has›ml›k de¤il akrabal›k” önerisi sunarak Kürt kad›nlar›na yönelik ›rkç›, cinsiyetçi bir yaklafl›m sergileyen AKP'li Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc› gerçeklefltirilen çeflitli eylemlerle protesto edildi. Kad›nlar, Bak›rc›'n›n cezaland›r›lmas›n› istedi. Diyarbak›r’›n Silvan ilçesinde bir araya gelen kad›nlar Bak›rc› hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Silvan Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›'na suç duyurusunda bulunan kad›nlar, Bak›rc›’n›n aç›klamalar›n›n TCK’n›n 216. maddesine göre aç›kça suç teflkil etti¤ini belirtti. Suç duyurusu öncesinde kad›nlar ad›na bir aç›klama yapan Silvan BDP ‹lçe Yöneticisi Umetullah Akcara, “BDP ilçe yöneticileri ve Silvanl› kad›nlar olarak AKP Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc›’n›n bize yapt›¤› hakareti kabul etmiyor, görevden al›n›p cezaland›r›lmas›n› istiyoruz” dedi.
'Bak›rc› insanl›k suçu ifllemifltir' Bar›fl ve Demokrasi Partisi Kad›n Meclisi Suruç'ta Bak›rc›'y› protesto etti. BDP ilçe binas›nda toplanan BDP’li kad›nlar ilçe merkezine do¤ru yürüyüfle geçip, belediye binas› önünde bas›n aç›klamas› yapt›. Kad›nlar ad›na aç›klamay› BDP Suruç Kad›n Meclisi üyesi Cemile fiahin yapt›. fiahin, “Kürt sorununun çözümü için Güneydo¤u'dan ikinci efl alabileceklerini söyleyen AKP Rize Belediye Baflkan› Halil Bak›rc› cinsiyetçi ve ›rkç› bir dil kullanarak tüm kad›nlara ve özelde Kürt kad›nlar›na yönelik bir insanl›k suçu ifllemifltir. Bizce maksad›n› aflan bir aç›klamad›r. Türkiye'nin asli unsurlar›ndan olan Kürtleri ve kad›nlar› afla¤›lay›c› nitelikteki bu aç›klama Kürt sorununun çözümüne katk› sa¤lamaktan uzak, ortam› daha da germeye yönelik tecavüz kültürü zih-
niyet ürünü olarak nitelenecek bir aç›klamad›r. Baflta AKP kad›n milletvekilleri olmak üzere AKP’de görev yapan tüm kad›nlar› kad›nl›k onuruna sahip ç›kman›n gere¤i olarak AKP’den istifa etmeleri ve AKP’ye oy veren kad›nlar› da AKP’nin gerçek yüzünü görerek bu çirkeflikle hesaplaflmaya ça¤›r›yoruz.” dedi.
kültürünün hamuruyla yo¤rulmufl olan bu erkek egemenlikli, sald›rgan, fleriatç›, ›rkç›, cinsiyetçi zihniyetleri ve siyasetleri tüm toplum vicdan›nda mahkum edene kadar mücadelemizi yükseltece¤iz" dedi. Cinsiyetçi, ›rkç› aç›klamalar› ile devletin ve AKP zihniyetinin ulusal soruna yaklafl›m›n›n bir yans›mas› olan Bak›rc›, Ada-
"Kahrolsun, ›rkç›, cinsiyetçi AKP zihniyeti"
na Kad›n Platformu, Trabzon Kad›n Plat-
BDP ‹zmir ‹l Kad›n Meclisi, Konak Pier önünde toplanarak "Kahrolsun yobaz, ›rkç›, cinsiyetçi AKP zihniyeti", "Taciz, tecavüzcü devlet", "Kad›nlar›n sömürülmesine son" yazan dövizler tafl›yarak, Konak eski Sümerbank önüne yürüdü. Kad›nlar yürüyüfl s›ras›nda s›k s›k, "Jin jiyan azadi", "AKP elini bedenimden çek" sloganlar› att›. Kad›nlar ad›na aç›klamay› yapan Cemile Demir, "Biz kad›nlar, 5 bin y›ll›k tecavüz
formu, KESK ‹stanbul fiubeler Platformu, fiahmaran Kad›n Platformu taraf›ndan gerçeklefltirilen bas›n aç›klamalar›yla da protesto edildi. Kimi kad›n platformlar› Bak›rc› hakk›nda savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. Kad›nlar ayr›ca Bak›rc›'n›n istifa etmesi ya da görevden al›nmas› talebiyle imza kampanyas› bafllatt›. Kampanyaya
'halilbakirciistifa.blogs-
pot.com adresinden kat›labiliniyor.
Derbentlilerin konutlar› sermayedarlara peflkefl çekiliyor Tapular› hukuksuz bir flekilde iptal edilen ve evleri y›k›lma tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalan Derbentliler, ‹BB önünde bar›nma haklar›n›n geri verilmesini istediler ‹STANBUL- 15 y›l önce tapular› ellerinden al›nan ve evleri hakk›nda y›k›m karar› verilen Sar›yer’e ba¤l› Derbent Mahallesi halk›, ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi (‹BB) önünde bir araya gelerek eylem düzenlediler. Halk, sorunlar›na çözüm bulunmas› için belediyeye toplu dilekçe verdi. Evlerinin bulundu¤u arazinin belediye taraf›ndan Oto Sanatkarlar› Yap› Kooperatifi’ne sat›lmas›n›n ard›ndan evleri y›k›lma tehlikesiyle karfl› karfl›ya kalan Derbentliler, “Derbent bizimdir, bizim olacak/Bar›nma hakk›m›z engellenemez/‹stilac›lara geçit vermeyece¤iz” yaz›l› pankartla belediye önünde toplanarak hem Sar›yer Belediyesi hem de ‹BB’nin sorumluluklar›n› yerine getirmelerini istediler.
fiirketlerin ç›karlar› için evlerimizden sürülüyoruz
‹flten at›lan Bizimköy Engelliler Üretim Merkezi iflçileri direniyor!
Derbentliler ad›na aç›klamay› yapan Dürdane Y›lmaz, daha önce de
KOCAEL‹- ‹zmit’teki Bizimköy Engelliler Üretim Vakf›’nda çal›flan 18’i engelli 20 iflçi, iflyerlerinde maruz kald›klar› haks›zl›klara karfl› ç›kmalar› nedeniyle ifllerinden at›ld›lar. 4 senedir maafllar›na hiçbir zam yap›lmayan, keyfi uygulamalarla çal›flma bölümleri de¤ifltirilen, maafllar› sürekli geç verilen ve amirleri taraf›ndan sürekli hakarete ve küfre maruz kalan iflçiler; hak taleplerini dile getirme amac›yla yapt›klar› eylemler sonras›nda ifllerini geciktirdikleri bahanesiyle, “Engelli, engelsiz kimseyi dinlemem atar›m.” diyen, Vak›f Yönetim Kurulu Baflkan› Ayhan Zeytino¤lu taraf›ndan ifllerinden at›ld›lar. Mütevelli heyetinin içerisinde Kocaeli Valisi, Kocaeli Büyükflehir Belediye Baflkan› ve Kocaeli Üniversitesi Rektörü'nün de bulundu¤u ve “en baflar›l› AB projesi” olarak nitelendirilen vakf›n amac›, engelli vatandafllar›n istihdam edilmesi. Patronlar›n, engelli-engelsiz fark etmeyen, emek sömürü sistemlerinde, çal›flanlar›n sorunlar›n› dile getirmelerine bile tahammülleri yok. Ama engelli olduklar› için yaflad›klar› türlü hak gasplar›na karfl› sa¤›r, dilsiz ve kör olmalar› istenen, ikinci s›n›f bireyler olarak görülmeye çal›fl›lan ve köle muamelesi yap›lan iflçiler hak taleplerinden vazgeçmiyorlar. ‹fllerine geri al›nmalar›n› ve haklar›n›n iade edilmesini, isteyen iflçiler Kocaeli Sanayi Odas› önünden bafllayan bir yürüyüfl yapt›lar. Yürüyüflün ard›ndan iflçiler seslerini halka duyurabilmek için imza kampanyas› bafllatt›lar. 4 gün boyunca sürecek olan imza kampanyas›n›n yan› s›ra iflçiler, hukuki süreci bafllatacaklar›n› da ifade ettiler.
Sar›yer Belediyesi’ne 1500 dilekçe verdiklerini belirterek "Kentimiz ve mahallemiz kentsel dönüflüm projesi kapsam›ndad›r. Bizim yaflam alanlar›m›z bir avuç sermaye grubunun sald›r›s› alt›ndad›r. Elli y›l önce köylerimizden büyük kentlere göçmek zorunda b›rak›ld›k. fiimdi de evlerimizden sürülmek isteniyoruz. Bütün bunlar söz konusu flirketlerin ç›karlar› do¤rultusunda yap›l›yor. Buna izin vermeyece¤iz.” Konutlar›n›n y›k›m tehdidi alt›nda oldu¤unu kaydeden Y›lmaz, konuflmas›n›n devam›nda flunlara de¤indi: “Son olarak geçti¤imiz 1 May›s tarihinde Cemre ‹nflaat, evlerimize tebligat gönderip bizi görüflmeye ça¤›rd›. Bu tebligatlar, görüflmeye gitmedi¤imiz ve anlaflmad›¤›m›z takdirde, hiçbir hak vermeyeceklerini, y›k›m ekiplerini göndereceklerini içeriyordu.” 460 yap›n›n bulundu¤u arazinin ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan sat›ld›¤›n› ve yerel seçimler döneminde hem ‹BB hem de Sar›-
yer Beledeyesi’nin tapular› verecekleri vaadinde bulundu¤una dikkat çeken Y›lmaz, “Yerel seçimlerde onlar› seçti¤imiz takdirde, sorunu çözmeye söz verdiler. Fakat çözüm ad›na flimdiye kadar herhangi bir ad›m at›lm›fl de¤il. Y›llarca binbir zorlukla yapt›¤›m›z evlerimizi y›k›p ya¤mac›lara rant sa¤lamak istiyorlar. Her iki belediyeyi, en temel insan hakk› olan do¤du¤u, büyüdü¤ü semtte yaflama, bar›nma ve konut hakk›m›za sayg›l› olmaya ça¤›r›yoruz" dedi. Geçmiflte yaflanm›fl bir hukuk skandal› ile tapular›n›n iptal edildi¤ini ifade eden Y›lmaz, oturduklar› evlerinin ve mahallelerinin hukuki güvenceye kavuflturulmas›n› isteyerek her iki belediyenin de kendilerine düflen sorumluluklar› yerine getirene kadar mücadelelerini sürdüreceklerini dile getirdi. Aç›klaman›n ard›ndan Derbentliler, belediye toplu dilekçelerini teslim ettiler.
Biliflim sektöründeki ilk grev ÜN‹BEL’de Ülkemizde büyük bir h›zla geliflen biliflim sektöründeki ilk grev, D‹SK’e ba¤l› Sosyal-‹fl Sendikas› taraf›ndan ÜN‹BEL’de bafllat›ld›. Sendika ile ‹zmir Büyükflehir Belediyesi ifltiraklerinden olan ÜN‹BEL Özel E¤itim ve Bilgi Teknolojileri San. ve Tic. Afi aras›nda sürdürülen 4. dönem toplu ifl sözleflmesi görüflmelerinde anlaflma sa¤lanamamas› üzerine sendika, 9 Temmuz günü greve bafllad›. Saat 08.30’da iflyerinde toplanan Sosyal-‹fl üyesi çal›flanlar, saat 09.00’da alk›fllarla grevlerine bafllad›lar. ‹flyerindeki Sosyal-‹fl üyelerinin eksiksiz kat›ld›¤› grevde çal›flanlar, “Hak verilmez al›n›r” slogan› atarak alk›fllarla iflyeri önüne inerken, ‹ZSU çal›flanlar› da greve ç›kan iflçilere alk›fllarla destek verdiler. Grev pankart›n›n as›lmas›n›n ard›ndan saat 12.00’da iflçiler ad›na aç›klamada bulunan Sosyal-‹fl GYK Üyesi Engin Sezgin, “Toplu sözleflmenin masa bafl›nda bitmesi için sendikam›z›n her türlü gayreti, ve müzakere giriflimlerine ra¤men aylard›r belediye ya da flirket yetkilile-
rinden sonuç al›c› bir ad›m maalesef at›lmam›flt›r. 22 Aral›k’ta bafllayan toplu görüflmeler, 7 buçuk ayl›k bir süre zarf›nda çözümsüzlü¤e do¤ru itilmifltir.” fleklinde konuflarak ÜN‹BEL Afi’den çal›flanlar›n sorunlar›n›n adaletli bir flekilde çözülmesini istedi. Belediyeye ba¤l› flirketler içerisinde en düflük ücretle çal›flan iflçilerin ÜN‹BEL çal›flanlar› oldu¤unu ifade eden Sezgin, sendikan›n istedi¤i iyilefltirme zamlar›n›n iflverence kabul edilmedi¤ini söyleyerek, “1. y›l için talep etti¤imiz ücret miktar›n›n iflverene net maliyeti 8000 TL civar›ndad›r. fiirket ve Belediye bütçesi düflünüldü¤ünde bu talebimizin flirkete ekonomik bir külfet getirece¤ini hiç kimse iddia edemeyecektir” dedi ve ekledi: “Ünibel çal›flanlar›n›n sa¤lam›fl olduklar› nitelikli hizmetler ile belediyeye yaratm›fl olduklar› katma de¤er göz önünde bulunduruldu¤unda gelinen durum ayr›ca düflündürücüdür. Talebimiz aç›k ve nettir: Fazlas›n› de¤il hakk›m›z olan› istiyoruz. Eflitlik istiyoruz. Adalet istiyoruz.”
ÜN‹BEL Belediye’ye yaz›l›m gelifltiriyor ÜN‹BEL Afi, ‹zmir Büyükflehir Belediyesi’ne, ‹ZSU ve ESHOT Genel Müdürlü¤ü’ne, belediyeye ba¤l› 12 flirkete her türlü yaz›l›m, web tasar›m› ve programlamas›, web güncelleme, teknik destek hizmetleri, 743 muhtarl›¤›n bilgisayar sistemlerine verilen yaz›l›m, donan›m, teknik destek hizmetleri, Gaziemir E¤itim Merkezi’nde ‹zmir halk›na verilen bilgisayar programlar› e¤itimleri gibi iflleri gören bir belediye ifltirakidir. Sendikan›n aç›klamas›na göre Belediyeye ba¤l› tüm flirketler içinde ücretler ve sosyal haklar yönünden bir çok flirketin gerisinde olan ÜN‹BEL çal›flanlar›n›n net ücretleri sosyal haklar d›fl›nda b›rak›ld›¤›nda 630 ile 711 TL aras›nda de¤iflmekte olup, sendika taraf›ndan 1. alt› ay için seyyanen net 200 TL ücret zamm› talep edildi. Ancak iflveren taraf› sendikan›n talebi karfl›s›nda 45 ile 105 TL aras›nda bir y›ll›k zam yapmay› önerdi. Sendikan›n bu makul talebinin kabul edilememesi ve görüflmelerde anlaflmaya var›lamamas› üzerine 9 Temmuz 2010 tarihinde ÜN‹BEL’de Grev uygulamas› bafllat›ld›.
UFUK Ç‹ZG‹S‹
Birlik ça¤r›s›n› olumsuzlayan yaklafl›ma dair bir-iki not
DEVRiMCi
‹deolojik meselelerde al›nganl›k göstermek, politik kimlik veya siyasi tavra yabanc› oldu¤u kadar, anlafl›l›r da olamaz. Al›nganl›k elefltiri istemeyen ve sadece onaylanmaktan memnuniyet duyan apolitik (gerçek anlamda feodal kültür ve al›flkanl›kt›r) yaklafl›md›r. ‹deolojik elefltiri veya münakaflalarda benimsenir pozitif tek tutum, uzlaflmaz ve dobra olan yaklafl›md›r. Ayn› meselede liberalizm ise, ideolojik netlik-safl›k-ar›l›kla özellik edinen ilkede uzlaflmazl›¤›n karfl›s›na, uzlaflma mecras›nda yokufl yukar› dikilen do¤as›yla makul olmayand›r. ‹ki çizgi mücadelesi savunusunun sadece formel kabulüne dayanan görüfl, ideolojik-politik sorunlarda al›nganl›k göstermenin temel kusurunu oluflturur. Oysa ideolojik bozulmalara önlem olan elefltiri/özelefltiri veya çizgi mücadelesi al›nganl›¤› kald›rmaz. Liberalizmle kol kola olan al›nganl›¤›n siyasal tezahürü ya da politik düzlemdeki ifadesi sekterizmdir. Al›nganl›k liberalizmi isteyip, sekterizmi uygulamaya ç›kar. Sekterizm liberalizmi ister, liberalizm ise bir biçiminde sekterizmi içerir. “Bana dokunma” tutumu liberalizmi talep etmekken; “dokunuldu¤unda” içine kapanmaaradaki hukuku ask›ya alma pasif görünümlü derin sekterizmdir. “Dokunursan köprüleri y›kar›m” fleklinde meydan okuyucu “tehdit” veya bunun prati¤e dökülmesi en kabas›ndan sekterizmdir. Samimiyet ölçüsünü yürütülen ideolojik elefltirilerle veya bu elefltirilerin “sertli¤i”, do¤rulu¤u-yanl›fll›¤› ile belirleyen yaklafl›m, ayn› ölçüde hatal›-duygusal ve al›nganl›k timsalidir. Halbuki tek samimi yaklafl›m; do¤ru ya da yanl›fl olsun, a¤›r ya da ciddi olsun, ama düflünülen veya sahip olunan görüfl ve elefltirilerin aç›ktan muhatab›yla paylafl›lmas› metodudur. Elefltiride ciddi hatalara düflmek, subjektif ve yanl›fl zemine düflmek, hatta “duyumlardan” hareketle elefltiri yürütülmüfl olsa bile, bu, samimiyetle alakaland›r›lamaz. Samimiyetsizlik de¤erlendirmesinde, hatalar, yanl›fllar ve hatta abart›l› ve önyarg›l› elefltiriler de kriter olarak de¤erlendirilemezler. Dolay›s›yla samimiyet tart›flmas› ancak bilinçli, art niyetli çarp›tma, gerçe¤i bilerek ve bir amaç do¤rultusunda de¤ifltirip tersyüz etme durumlar›nda konu edilebilir. Ve elbette tart›flmal› meselelerde neyin samimi, neyin samimi olmad›¤› bilimsel gerçek karfl›s›ndaki durumu veya bilimsel teori taraf›ndan do¤rulan›p-do¤rulanmamas›, dahas› sosyal pratikte buldu¤u karfl›l›k ve ispatta a盤a ç›kar. Gerçe¤in ifade edilmesi ise, asla samimiyetsizlik suçlamas›n› hak etmez. Elefltiriler duygusal refleksle test edilemez. “Birlik istiyorsan elefltirilerinde muhatab›na tolerans göster; aksi halde birlik isteminde samimi de¤ilsin” yaklafl›m›, Maoist komünist normlarla ba¤daflmad›¤› gibi, birli¤i elefltirisiz uzlaflma zemini olarak gören tekçi zihniyeti ifade eder. Dayatmac›, anti-demokratik ve nihayetinde ben-merkezci görüflten feyiz alır, yanl›flt›r. Bu tarzda z›mnen ileri sürülen görüfl, samimiyet k›stas› için haks›z bir hükümdür. “E¤er samimi olsayd›n hatal›-yanl›fl elefltiriler yürütmezdin” demek, yine bilimsel kavray›fltan uzakt›r. <Birlik mektubunda> “birlik-elefltiri-daha ileri birlik” anlay›fl›na uygun olarak yürütülen elefltirilerin, subjektif oldu¤u veya gerçe¤i yans›tmad›¤› görüflü de, samimiyetsizlik suçlamas› için yetmez. Ancak, Partizan dergisinde, birlik ça¤r›s›na verilen yan›t›n bafll›¤›na ç›kar›lacak kadar samimiyet meselesi dert edilmifl, kan›tlamakla u¤rafl›lm›flt›r. Her fley bir yana, birlik isteminde nas›l bir hesapla ve hangi niyetle samimiyetsizlik yapabiliriz? Neden yapal›m, neyi amaçlayabiliriz ki? Birli¤i istemedi¤imiz halde (zira samimiyetsizlik budur) neden y›llard›r çabalayal›m; hatta “dilenmekle” suçlanmam›za ra¤men çabam›zda ›srar edelim? Birlik ça¤r›s› yap›yoruz, bunu stratejik bir mesele olarak görüp önümüze bu perspektifle koyuyoruz, dahas› y›llard›r ayn› görüflümüzü koruyarak ›srar ediyoruz; tüm bunlara karfl›n samimiyetsizlikle suçlan›yoruz. Birlikte samimiyetsizlik ne anlama gelir? Birli¤i gerçekte istememek ama belli amaçlar için birli¤i taktik olarak kullanmak veya sadece muhatab› s›k›flt›rmak u¤runa birli¤i koz olarak kullanmak! Bu durumda birlik ça¤r›s›n›n samimiyetsiz oldu¤u söylenebilir. Bu durumda mesele çözülebilir. Samimiyete inanm›yorsunuz! Tamam diyelim ki, samimi de¤iliz; dedi¤iniz gibi kabul edelim. ‹yi ya size
BAKIfi CAN
olanak sunmufl oluyoruz. Samimiyetsizli¤imizi ispatlamak için birlik ça¤r›s›n› kabul edin; o vakit birlik ça¤r›m›z›n üstündeki perde çekilip al›nm›fl ve gerçek niyetler a盤a ç›kar›lm›fl olur. Elbette bu birli¤e verdi¤imiz öneme uygun bir yaklafl›m de¤il, benimsemiyoruz da. Zira birlik taktik bir mesele de¤il ve onunla oynanmaz. Ancak madem samimiyeti ciddi bir sorun olarak görüyorsunuz bunu s›nayarak a盤a ç›karabilirsiniz. Buyurun samimiyetsizli¤imizi kan›tlay›n! Özetle; flayet birlik meselesinde anlay›fl ve yaklafl›m›m›z› sorunlu, eksik, hatal›, yanl›fl görüyor iseniz, bu durumda yapman›z gereken anlay›fl olarak bunlar› çürütmek veya birlik anlay›fl›m›z›n sakat oldu¤unu söylemektir. Ama bunlardan ötürü, birlik ça¤r›m›zda samimiyetsiz oldu¤umuz söylemine ç›kmak tamamen hatal›d›r. Yanl›fl görüfllere sahip olmak farkl›, ama samimiyetsiz olmak daha farkl›d›r. Dolay›s›yla, samimiyetsizlik suçlaman›z birlikten kaçmak için gerekçe oluflturma çabas›ndan baflka bir anlam tafl›mamaktad›r. “Biz örgütsel yap› veya iç sorunlar›m›z itibar›yla birlik gerçeklefltirmeye haz›r de¤iliz” demek, birlik anlay›fl›nda s›¤ yaklafl›ma sahip olundu¤unu gösterdi¤i gibi, birli¤in önemini ve ne anlama geldi¤ini kavramamakt›r. Bu yaklafl›mdaki bilinçalt›, yoldafl yap›lar aras› bir birlik alg›s›ndan ziyade, bir birlerinin hesab›n› görmek üzere hareket eden taraflar›n birli¤i alg›s›n› yans›tmaktad›r. Birlik ça¤r›s›na yaklafl›m bu gerekçeyle belirlenemez, böyle aç›klanamaz. Partizan’›n bu anlay›fl› da birlik noktas›nda sorunludur. “Biz güçlü de¤ilsek birlik zemini yoktur-birlik yapamay›z” anlay›fl›ndad›r. Birli¤in güç kataca¤›n› düflünmemektedirler. Oysa bizler ayr› yap›lar olarak kendi sorunlar›m›z› da birlik zemininde daha etkili çözebiliriz diye düflünmekteyiz. Çünkü biz içtenlikle birli¤i istiyor, gerçek bir birlikten bahsediyoruz. Böyle bir birlikte özel sorunlardan söz edilmeyecektir, sorunlar ortak sorunlar›m›z olacakt›r. Zay›f durumun birlik koflulunda daha da güçlenece¤i unutulmamal›d›r. Birli¤in, sorunlar› gö¤üslemede kuvvetli bir dinamik oldu¤u hala kavranm›fl de¤ildir. Maoistlerin birlik ihtiyac› yak›c›l›kla kendisini dayatırken biz örgütsel bak›mdan zay›f oldu¤umuz gerekçesiyle (gerekçelerden biri olsa da) birli¤i erteleyemeyiz. Komünistlerin birli¤i dar örgüt sorunlar›na kurban edilemeyecek kadar hayati ve büyük bir amaç, nitelikli bir mevzi-kazan›md›r. Elbette yukar›da elefltiri konusu etti¤imiz bu anlay›fllar Partizan dergisinde harfiyen ifade edilmifl beyanlar de¤il, ileri sürülmüfl anlay›fllardan yapt›¤›m›z ç›karsamalard›r. Yani, ortaya konan anlay›fllara binaen, yorumlama hakk›m›z› kullanarak vard›¤›m›z tespitler veya sonuçlar›d›r. Elefltirilerimizin yapay kurgular olmay›p belli bir anlay›fl temelinden beslendikleri, Partizan’›n verdi¤i yan›t incelendi¤inde görülmüfl olacakt›r. *** Biliyoruz, birlik salt bu gerekçelerle yads›nm›yor. Kendince belli bir esasa ba¤lan›yor birli¤in ötelenmesi veya gündeme al›nmamas› tavr›. Ancak Partizan dergisinin yan›t›nda bir çok hatal› yaklafl›m ve anlay›flla birlikte flöyle bir çeliflki de mevcuttur. Tutarl›l›k arz etmeyen yaklafl›m flu: Birlik kriterlerine kat›l›n›yor, üstelik ek bir kriter de ileri sürülmüyor. Fakat birlik kriterleri olumlan›p, kriterlere kat›l›nsa da birlik ça¤r›s› olumsuz yan›tlan›p birlik reddediliyor. Reddedilmesinin gerekçesi ise, “örgütsel ilkeler”dir diye formüle edebilinir. Daha somut olarak da örgütsel sorunlar problem olarak görülmekte ve bu gerekçeyle birlik ça¤r›s› olumsuz yan›tlanmaktad›r. Örgütsel ilkeler noktas›nda, evet bizde bunun önemli oldu¤u düflüncesindeyiz. Bu konuda bir birli¤i zorunlu görüyoruz. Ancak örgütsel sorunlar›n da birlik zemini içerisinde ele al›nmas› ve afl›lmas› gerekti¤ini öngörüyor, mümkün oldu¤unu düflünüyoruz. Sorunlara ya da tarihin belirli evrelerine tak›larak stratejik bir mesele reddedilemez. Yaflan›lan olumsuzluklar› elbette yok sayamaz, yaflanmam›fl kabul edemeyiz. Ancak bunlar birlik zemini içerisinde tart›fl›labilecek ve mutlak suretle afl›labilecek sorunlard›r. Önyarg›lardan kurtularak savunulacak bir birlik anlay›fl› güçlendiren ve s›n›f mücadelesini gelifltiren bir bütünlük ortaya ç›karacakt›r. Dolay›s›yla dostlar›m›za salt savunmac› pozisyondan ç›k›p daha bilimsel yaklaflmalar›n› öneririz.
14
GÜNCEL
16-31 TEMMUZ 2010
DEVRiMCi
DEMOKRASi
Bizim BAZ’›m›z Zarar Vermez Emperyalist-kapitalist sistem kar h›rs› için dün oldu¤u gibi bugün de yapamayaca¤› hiçbir fleyin olmad›¤›n› defalarca kez ortaya koymufltur-koymaktad›r. Bir avuç para babas›n›n daha fazla zenginleflmesi için, kirli savafllar tezgahlan›p sahnelenmekte, katliamlar, soyk›r›mlar yap›lmakta, sosyal, kültürel sald›r›lar eflli¤inde ezilen milyonlar kendi de¤erlerinden, özlerinden uzaklaflt›r›lmaya çal›fl›lmakta ve efendilerine daha iyi hizmet için binlerce y›ll›k do¤al güzelliklerimiz emperyalist flirketlere peflkefl çekilerek beton y›¤›nlar› haline getirilmektedir. Ülkemiz kamuoyunda pek fazla gündeme getirilmeyen oldukça yayg›n olan ve bir o kadar da zarar› fazla olan bir fley var; Baz ‹stasyonlar›… Son günlerde Bilgi Teknolojileri ‹letiflim Kurumu (BTK) Teknik Düzenleme ve Standardizasyon Daire Baflkan› Ejder Oruç’un bir söylemi ile tekrardan gündeme gelen baz istasyonlar›na biraz yak›ndan bakt›¤›m›zda nas›l bir gerçeklik ile karfl› karfl›ya oldu¤umuzu daha net görmüfl olaca¤›z. Baz ‹stasyonlar› ile ilgili olarak sorulan bir soru üzerine Oruç aynen flöyle diyor; "Baz istasyonlar› zararl› de¤il. Korkacaksan›z da yak›ndakinden de¤il, uzaktakinden korkun, bilgi eksikli¤i temel sorun. Cep telefonu baz istasyonuna uzaksa daha fazla güç harcayarak yayd›¤› sinyali art›r›yor" Yani siz kendi sa¤l›¤›n›za bak›n, ya-
k›n›n›zda baz varsa korkmay›n zira zarar› size de¤il di¤er komflular›n›za, di¤er insanlara olacakt›r. Ülkemizde toplam 45 bin baz istasyonunun oldu¤u tespit edilmifl durumda. Peki BTK baflkan› Oruç’un öve öve anlatt›¤› baz istasyonlar› gerçekten nedir, faydalar› nelerdir, zararlar› nelerdir gelin hep beraber k›saca bakal›m; Baz istasyonu, iki yönlü bir mobil a¤ sisteminde yay›n yapan birim. Radyo sistemindeki bir antenden farkl› olarak, baz istasyonu hem sinyal al›r, hem de sinyal gönderir (yani iki antenden oluflur). Günümüzde baz istasyonlar› de¤iflik yönlere do¤ru de¤iflik güçlerde yay›n yapma kabiliyetine sahip olan tevcihli antenler kullan›r. ‹nsanlar›n dikkatini çekmemek için, baz istasyonlar› de¤iflik boy ve flekillerde olabilir. Baz istasyonlar›, GSM. iletiflimin kapsama alan›n› geniflletmek için bina çat›lar›na kurulan, genellikle beyaz renkli ve kutu fleklinde, 4 metre boyunda, iki çubuk antenle bir çanak antenden oluflan ve mikrodalga yayan cihazlard›r. Mikrodalga, dalga boyu 0.1-100 cm., frekans› 0.3-300 gigahertz (Ghz) (10’ Hz=1 Ghz) olan elektromanyetik dalgalard›r. Çubuk antenler mikrodalgalar› toplay›p çanak antenlere verir ve bu dalgalar çanak anten arac›l›¤›yla 16 farkl› frekanstan ve UHF (ultra-high frequency) üzerinden yay›nlan›r.
Baz istasyonlar›n›n çevreye zararlar› Vücudumuzdaki manyetik alanlar, do¤al çevremizdeki yerkürenin manyetik alan› ile uyum içerisindedir. Baz istasyonlar›n›n çevresinde elektromanyetik alan oluflmaktad›r ve oluflan bu elektromanyetik alan›n insan vücudundaki ve do¤al çevredeki elektromanyetik alandan fazla olmas› sebebiyle mevcut uyum bozulur. Bu da, elektromanyetik kirlilik ad› verilen bir tür çevre kirlili¤ine neden olur.
Baz istasyonlar›n›n sa¤l›¤a zararlar› •Baz istasyonlar› taraf›ndan da yay›nlanabilen mikrodalgalar›n dokulara iki temel etkisi bulunmaktad›r; Mikrodalga dokular› ›s›t›r. (termal etki) •Mikrodalga, hücrelerin kimyas›n› bozar (termal olmayan ya da kimyasal etki) •Mikrodalgalar›n özellikle ikinci etkisi, yani hücrelerin kimyas›n› bozarak oluflturdu¤u etki insan sa¤l›¤› aç›s›ndan önem tafl›maktad›r. Yap›lan araflt›rmalarda hücrelerin kimyasal etkiye maruz kalmas› ile flu sonuçlar›n meydana gelebilece¤i saptanm›flt›r. Hücrelerde büyük moleküllerin (proteinler vb.) deforme oluflu. •Hücre zarlar›n›n birbirine yap›flmas›. •Hücre zarlar›nda delikler aç›lmas› (elektro-porasyon). •Ca-ATPaz ve Na-K-ATPaz enzimle-
rinin bozulmas› sonucu hücre d›fl›na Ca”, Na’ ve K’ kaç›fl›. •Sinir zarlar›n›n bozuluflu: Sinir zarlar›n›n bozulmas› ile REM uykusu ad› verilen rüya görmenin azal›fl›, EEG de¤iflimleri, uykusuzluk, sinirlilik, unutkanl›k, depresyon, bafla¤r›s›, bafldönmesi, Alzheimer, Parkinson, Multipl Skleroz gibi dejeneratif beyin hastal›klar› meydana gelir. •Hücre enzimlerinde bozulmalar. •DNA tahribi.
Mikrodalgalar›n kanser yap›c› etkisi Mikrodalgalar›n kanser ile iliflkisi üç flekilde mümkündür: Mikrodalgan›n kendisinin kanseri oluflturmas›, kanser yap›c› maddelerin hücreye giriflini kolaylaflt›rmas› veya mevcut kanserli ortam›n yayg›nlaflmas›n› h›zland›rmas›. Mikrodalga, DNA’y› onararak kanseri engelleyen melatonini azaltmakta ve dolay›s›yla tümörü, lenfom (lenf bezi kanseri), ben kanseri, erbezi tümörü, çocukluk kanserleri meydana gelmektedir. BTK baflkan› Oruç gibi devletin akl› selimleri, halk›n baz istayonlar›na karfl› artan tepkilerini bu flekilde yalan beyanlarla törpülemek istiyor. Sermeye flirketleri daha az maliyetle ele ald›klar› ve insanlar›n yaflam alanlar›n›n hemen dibine dahas› tam ortas›na diktikleri bu ölüm kutular› ile ceplerine para doldururken, devletin bürokratlar› ise halk› uyutmak görevini lay›k›yla yerine getirmek için büyük çaba sarf etmeye devam edecekler.
DHF Sömürü ve zulüm düzeninin “Yeni Anayasa” referandumunu boykot edelim! HABER MERKEZ‹- Demokratik Haklar Federasyonu, 12 Eylül tarihinde yap›lacak Anayayasa de¤ifliklik refarandumuna kat›lmayaca¤›n› ve boykot çal›flmalar› yürütece¤ini duyurdu. DHF Yeni Demokratik Cumhuriyet Anayasa Tasla¤› haz›rlayaca¤›n› ve boykot çal›flmalar›n› haz›rlayaca¤› anayasa tasla¤› ile yürütece¤ini duyurdu. DHF taraf›ndan yap›lan aç›klamada flunlara de¤inildi: “AKP hükümeti cephesinde, demokratikleflme, aç›l›m söylemleriyle sürdürülen ve Büyük Ortado¤u Projesi’nin askeri, iktisadi ve sosyal yeniden yap›land›rmas›n›n önemli dönemeçlerinden biri olarak görülen referandum; CHP, MHP ve di¤er düzen partilerince, ‘AKP karfl›tl›¤›’ temelinde ele al›narak, yaklaflan genel seçimler öncesinde, halk›n ço¤unlu¤undan yükselen ve esasta da yaflanmakta olan ekonomik krizden istim alan hoflnutsuzlu¤u, hükümete karfl› güçlü bir hamleye çevirme f›rsat› olarak gündeme girmifl görünmektedir. DHF, kuruluflundan günümüze emperyalizme ba¤›ml›l›k içerisinde kalan, bu yolla tüm do¤al kaynaklar› ve emek gücü, birikimi sömürülen ülkemizin, emperyalizm ufla¤› patronlar ve a¤alar sultas›n›n; bu sömürü düzenine karfl› onlarca y›ld›r demokratik haklar ve iktidar mücadelesi yürüten biz iflçilerin, köylülerin ve di¤er ezilen halk kesimlerinin üzerinde azg›n bir zorbal›k sultas› kuran hâkim s›n›flar›n temel dayana¤› olan ‘anayasalar›n’ de¤il, emekçi iktidar›nda cisimleflecek olan demokratik halk iktidar› anayasas›n›n ancak ve ancak ba¤›ms›zl›kç›, demokratik, eflitlikçi, özgürlükçü bir karakter tafl›yaca¤›na inan›r! Mevcut anayasa ve üzerinde de¤ifliklik öngörülen maddelerde halkoyuna sunulacak olan anayasa, iflçilerin, köylülerin, ezilen ulus, milliyet ve inanç gruplar›n›n, tüm ezilenlerin acil iktisadi ve sosyal sorunlar›na çözüm içermemekte, bilakis bu sorunlar› yaratan, üreten ve dahas› koruyan bir nitelik tafl›maktad›r. DHF, bu aldatmacay› fabrikalarda, atölyelerde, tarlalarda, yoksul emekçi semtlerde ve tüm ezilen kesimler içerisinde teflhir etmeyi ve demokratik hakk›m›z olan ‘boykot eylemi’ni örgütlemeyi bir görev sayar!
DHF, 12 Eylül 2010’da gerçeklefltirilecek referandumu aktif boykot karar›yla karfl›layaca¤›n› aç›klad›
Yeni Demokratik Cumhuriyet Anayasa Tasla¤› AKP hükümeti, kendi hükümet dönemine de¤in yap›lan özellefltirmelerin toplam›ndan daha fazla olan ve iletiflim, ulafl›m, madenler vb. stratejik öneme haiz kurumlar› içeren özellefltirmelere, daha do¤rusu ülkemiz do¤al kaynaklar›n› ve emek gücümüzü ‘peflkefl çekme’, ‘baba-
Hükmü olmayan kararlar ERCAN B‹NAY T-Tipi Hapishanesi BafraSAMSUN
Dersim Vartinik’te, çat›flmada boynundan yaraland›. Kuflatma alan›ndan ç›k›p ufka do¤ru yürürken, ard›nda kar üzerinde iz b›rak›yordu. Yüre¤inde, vurulan yoldafl› Ali Haydar Y›ld›z’›n ac›s›. Yanan naylon damlalar› gibi. Parmak uçlar›nda damlayan kan›, kar alt›ndaki kardelenlere ulafl›yordu. Günler sonra tutsak düfltü. Götürüldü¤ü Diyarbak›r iflkencehanesinin karanl›k so¤uk hücresinde, iflkenceye yat›r›ld›¤›nda da¤lardan uzanan Dicle Nehri’nin kollar› donmufltu. Difle difl verdi¤i savaflta mevsim de¤iflti. Boyunlar›nda birer damla kanla filizlenen kardelenler, kar› ilk delip bahar› mücdeleyenler oldu. Kollar› çözülen Dicle Nehri coflmufl, yata¤›n›n s›n›rlar›n› zorluyordu. En direngen ayd› May›s. Direngenlik ve May›s O’nunla an›l›yordu art›k. Onsekiz May›s’ta iflkence ile katledildi¤inde, bedeninde k›z›l karanfiller açm›fl, duda¤›n›n k›y›s›nda, k›z›l direngen bürünmüfltü kardelen gülümsemesi. Tarihe ad› ser verip s›r vermeyen olarak yaz›ld›. Yenilmezli¤in di¤er ad›d›r O. Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n yaz›lar›n›n topland›¤› (Seçme Yaz›lar-Kardelen yay›mc›l›k) bugün hala sakncal›
tehlikeli görülmüfltür. Yine May›s ay›nda hakk›nda flu karar verilmifltir: “...Ad› geçen kitap (siz kitab› ‹brahim Kaypakkaya olarak okuyunuz) hakk›nda ...‹stanbul Ceza Mahkemesi’nin 07.06.1979 tarih ve 85 say›l› karar› ile toplatma (siz toplatmay› tutuklama olarak okuyunuz) karar› verildi¤i tespit edildi¤inden ... söz konusu kitab›n ... emniyet müdürlü¤üne teslimine karar verilmifltir.” 11.05.2010 tarihli karar aynen böyle. Biliyor musunuz? Komünist önder ‹brahim Kaypakkaya iflkenceye al›nd›¤› günden buyana, kesintisiz olarak tam 37 y›ld›r, iflkencede ve direniyor! O, yenilmez, durdurulamaz. O, damla damla akan k›z›l tarihtir, nice bentleri y›k›p da gelmifltir bugüne ve ak›yor gelece¤e. Kitaba iliflkin karar böyle. Otuz y›ldan önce verilen bir karar bugün hala geçerlili¤ini koruyor. Korusun. Bir di¤er konu ise flöyle: Hep derler “geç gelen adalet adalet de¤ildir” diye. “Geç” kelimesinin yerine “erken” kelimesini koysak da sonuç de¤iflmiyor. Bunu biliyoruz. Adalet h›z›n›n duvarlar›n› aflmak insan› flafl›rt›yor. Aleyhimize verilen kararlar›n say›s› bir hayli fazla, bine yaklaflm›flt›r herhalde. Fakat ilk defa bu
kadar h›zl›s›n› gördüm. Dilekçemin örne¤ini yazay›m. “... Kocaeli 1-Nolu F Tipi Hapishanesinde bulundu¤um süre içerisinde. Arkadafllar›m iradeleri d›fl›nda zor kullan›larak, ailelerinden uzak hapishanelere sürgün edildiler. Her sürgün sevki protesto edip, gerek Açl›k Grevi gerek kap› dövme eylemlerini gerçeklefltirip slogan att›m. Ayn› flekilde bende sürgün edildim. Bunu da Açl›k Grevi eylemiyle protesto ettim. Haks›zl›klara, keyfiliklere, zulme... itiraz etmek insan olman›n bir gere¤idir. Yan›bafl›mda arkadafl›ma, ailelerine zulüm edilirken sessiz kalmam söz konusu olamazd›, olmad› da. Sessiz kalm›fl olsayd›m bu benim için utanç verici olurdu. Düzen kendisine itiraz etmeyen, hesap sormayan, zulme karfl› sessiz kalan bireyler yaratmak istiyor. Fakat bu iste¤i, insanl›k tarihi boyunca gerçekleflmemifltir. Bundan sonra da gerçekleflmeyecektir. Almanya’da faflizme sessiz kalan papaz ve insanl›¤›n sürüklendi¤i felaketin hikayesi herkes taraf›ndan biliniyor. Bugüne çok uzak de¤ildir yaflananlar. ‹nsanl›¤›n dökülen kan› halen s›cakt›r. Gaz odalar›n›n duman› dolan›yor dünyan›n üzerinde.
lar gibi satma’ görevlerine imza att›. Üretici köylülü¤ün, üretim yapt›¤› sanayi kollar›n›n özellefltirmeleri ile geri kalan üreticilerin üretim sektörlerindeki yabanc› tekellerin ülkeye s›n›rs›zca giriflleri, köylülü¤ün tasfiye sürecini h›zland›ran son derece önemli ad›mlar oldu. Tütün, fleker, f›nd›k ve çay üreticisi köylülü¤ümüzün bugün içerisine yuvarland›¤› çaresizlik, zarar ve y›k›m, iflte TEKEL tütün fabrikalar›n›n sat›fllar› gibi yaflanan özellefltirmeler ile ayn› sektördeki emperyalist tekellere tan›nan imtiyazlar›n bir sonucudur. E¤itim, sa¤l›k, sosyal güvence gibi temel haklar alan›nda da yaflanan özellefltirme, talan ve hak gasplar›, bugün biz iflçilerin, köylülerin ve emekçilerin yaflam›n› zindan eden ekonomik y›k›m ve sefalet tablosunu derinlefltiren, bir avuç zengini daha da vars›l hale getiren ve iflsizler, yoksullar ordusunu katlayan bir tablo ortaya ç›karm›flt›r. ‘Kürt Aç›l›m›’, ‘Roman Aç›l›m›’, ‘Alevi Aç›l›m›’, ‘Demokratikleflme Süreci’, ‘Özellefltirme At›l›m›’, ‘Liberal Muhafazakârl›k’ vb. politikalar›n hemen tamam›, gelinen aflamada, ortaya ç›kard›klar› korkunç tabloyla gerçek yüzünü gösterdi. AKP’nin amac› ve hedefi ortadad›r: Emperyalizme uflakl›k, iflçilere, köylülere, emekçilere ve ezilen ulus, milliyet ve az›nl›klara daha fazla sömürü ve zulüm! Emperyalist tahakkümün ve bask›n›n alt›nda nefes al›p veren mevcut sistem içerisinde referandumda ‘Hay›r’ diyece¤ini deklare eden CHP ve MHP ile irili ufakl› di¤er düzen partilerinin de itirazlar›n›n, biz iflçiler, köylüler, emekçiler ve ezilenler ad›na bir hay›r içermedi¤i aç›kt›r. ‹flçilerin, Köylülerin, Emekçilerin, Ezilenlerin Alternatifini Ba¤›ms›zl›k ve Yeni Demokrasi Mücadelesinde Yaratal›m! Boykotu Yaflam›n Her Alan›nda Aktif Bir Biçimde Örgütleyelim! Ezilen milyonlar aç›s›ndan en geçerli ve tutarl› de¤ifliklik, mevcut anayasan›n ve bu anayasan›n g›das›n› ald›¤› sömürü ve zulüm düzeninin ortadan kalkmas›d›r. DHF, bu kavray›fltan hareketle, 12 Eylül 2010’da gerçeklefltirilecek referandumu aktif boykot karar›yla karfl›layacakt›r! DHF, yürütece¤i çal›flmalarla birlikte, üzerinde yükseldi¤i onlarca y›ll›k deneyim ve tecrübe ile örgütlü iflçilerinin, köylülerinin, gençlerinin, kad›nlar›n›n, Kürtlerinin, Alevilerinin… özcesi tüm ezilen kesimlerin devrimci demokratik mücadelesine yaslanarak halk›n alternatif anayasas›n›: Yeni Demokratik Cumhuriyet Anayasa Tasla¤›’n› haz›rlayacakt›r”
Sürü olmay› reddedip bafl(›n›)kald›ran her birey görür o bulutlar›, dökülen kan›, gözyafl›n›. K›sacas› zulmü görür. Dün zulmedenler bugün utanç ve lanetle an›lmaktad›r. Bugün zulmedenlerin de yar›n utanç ve lanetle an›laca¤›ndan zerre kadar kuflkum yoktur...” Dilekçemin tamam› kelimesi kelimesine böyleydi. Girifl ve sonuçta da ikifler sat›rl›k mahkeme karar numaralar› ve itiraz yaz›s›... Kocaeli hapishanesindeyken sürgün edilenler için toplu bir flekilde kap› döverek ve slogan atm›flt›k. Bu eylemden dolay› orada verilen “disiplin cezas›” sürgün edilince derhal peflimden buraya gönderildi. Bu “disiplin cezas›na” buradan itiraz dilekçesi yaz›p, 26 May›s’ta Kocaeli 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’ne gönderdim. Ve Kocaeli 2. A¤›r Ceza Mahkemesi itiraz›m› oy birli¤i ile reddedip 28 May›s’ta 630 say›l› karar› ile verilen “disiplin cezas›n›” onaylad›. Yani iki (2) gün içinde. Ve dilekçemin buradan gidifl süresi de bu iki güne dahil. Bu kadar h›zl› dilekçeme yan›t verdiklerine göre duygular›n› tahmin etmek zor de¤il. Her iki karar›n da, daha öncekilerinde oldu¤u gibi, biz için hükmü yoktur!
ANMA
Sen giderken ben öfkemi büyüttüm Sen giderken ben coflkumu büyüttüm Sen giderken ben aln›m› günefle serdim Yaralar›n yüre¤im oldu Öyle derin Kan›n verilmifl sözüm oldu Öyle emin Sen giderken Ayaklar›m durmaz oldu Günefl bedenimi harlar oldu Dilimde bir ezgi düflmez oldu “Da¤lar›na bahar gelmifl memleketimin”
29 Haziran’de Dersim Ovac›k’ta ölümsüzleflen Çi¤dem Y›lmaz ve Ferdi Karabulut’u sayg›yla an›yor, ailelerine baflsa¤l›¤› diliyoruz. Yeni Demokrasi fiehit ve Tutsak Aileleri Birli¤i
DEVRiMCi
GÜNCEL
DEMOKRASi
16-31 TEMMUZ 2010
Maoist lider Azad, devrimci marfllar ve sloganlarla u¤urland›
Komünist Önder Azad Katledildi! HKP (Maoist) Merkez Komite-Siyasi Büro üyesi ve Parti Sözcüsü Cherukuri Rajkumar (Yoldafl Azad), polisler tarf›ndan kaç›r›larak katledildi H‹ND‹STAN - Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komite-Siyasi Büro üyesi ve Parti Sözcüsü Cherukuri Rajkumar (Yoldafl Azad), bir yoldafl› ile birlikte, Andhra Pradesh Polis Özel Timi taraf›ndan tutuklanmalar›n›n ard›ndan helikopterle Maharashtra s›n›r›ndaki Adilabad ormanlar›na götürülerek katledildiler. Adilabad Polis flefi P. Promod Kumar, bas›na yapt›¤› aç›klamada Maoistlere ba¤l› bir gerilla birli¤inin Maharashtra’dan ormanl›k bölgeye girdi¤i ihbar›n› ald›klar›n›, bölgenin yo¤un olarak kontrol alt›na al›nd›¤›n›, sonuç olarak bir polis birli¤inin 25-30 kiflilik gerilla grubunu pusuya düflürdü¤ünü, en az 3 saat süren çat›flmada Yoldafl Azad ile birlikte 2 kay›p veren Halk Kurtulufl Gerilla Ordusu’na ba¤l› birli¤in iç bölgelere do¤ru çekildi¤ini aç›klam›flt›. HKP (Maoist) taraf›ndan yap›lan aç›klama; devlet güçlerinin, çat›flma ç›kt›¤› yalan›n› medyaya servis ederek, kaç›rd›klar› iki Maoist lideri hunharca katlettiklerini gizlemeye çal›flt›klar›n› gözler önüne serdi. Hindistan Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan yap›lan aç›klamada polis flefinin yapt›¤› aç›klaman›n aksine herhangi bir çat›flman›n olmad›¤›, Yoldafl Azad ile Hem Pandey’in Andhra Prades Polis Özel Timi taraf›ndan kaç›r›larak katledildi¤i belirtildi. Hindistan Komünist Partisi (Maoist), Merkez Komite Kuzey Bölge Bürosu taraf›ndan yap›lan aç›klamay› oldu¤u gibi yay›nl›yoruz: Bu kesinlikle bir çat›flma de¤il! Bu, Andhra Pradesh polisinin so¤ukkanl›l›kla iflledi¤i bir cinayettir. fiehit yoldafl Azad’› (Cherukuri Rajkumar) ve yoldafl Hem Pandey’i (Jitender) selaml›yoruz.
Azad, 1 Haziran’da yoldafl Hem Pandey ile birlikte tutuklanm›flt› ‹nsanlar› kaç›rmas› ve so¤ukkanl›l›kla katletmesi ile ünlü az›l› Andhra Pradesh Polis Özel Timi, 1 Haziran günü, partimiz HKP (Maoist)’in Polit Büro üyesi ve sözcüsü olarak görev yürüten yoldafl Azad’› ve bir bölge komitesinde faaliyet yürüten yoldafl Hem Pandey’i, kendilerini Dandakarnaya bölgesinden alacak yoldafl›m›zla buluflmaya giderken Nagpur flehri yak›nlar›nda, saat 11 sular›nda tutukland›. Yoldafl Azad, yoldafl Hem Pandey ile birlikte uzun bir yolu katettikten sonra, saat 10 sular›nda Nagpur flehrine ulaflt›. Andhra Prades Polis Özel Timi, ald›¤› özel bilgi ile söz konusu noktada yoldafllar›m›z› kaç›rarak, helikopterle Maharashtra s›n›r›ndaki Adilabad ormanlar›na götürerek katlettiler. De¤erli yoldafllar›m›z›n önünde sayg›yla e¤iliyor ve katillerinden itikam›m›z› alaca¤›m›z› and içiyoruz.
Azad yoldafl›n hayat› Andhra Pradesh’in Krisha bölgesinde, iyi halli bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen yoldafl Azad, HKP (Maoist)’in üst düzey liderlerinden birisiydi. Vizianagaram bölgesinde bulunan Sainik Okulu’nda e¤itim gördü. Azad yoldafl, ö¤renci hareketinden gelen efsanevi yoldafllar›m›zdan Surapuneni Janardhan taraf›ndan 1974 y›l›nda Radikal Ö¤renciler Birli¤i (RSU)’ne getirildi. Radikal Mühendislik Koleji olarak ün yapm›fl olan Bölgesel
Mühendislik Koleji’nde parlak bir ö¤rencilik dönemi geçiren yoldafl Azad, Kimsaya Mühendisli¤i’nde mast›r›n› tamamlad› ve partinin direktifi do¤rultusunda Vishakhapatnam’a gitti. 1984 y›l›na kadar Andhra Pradesh Radikal Ö¤renciler Birli¤i’nin ikinci baflkan› olarak faaliyet yürüttü. Bu dönemde Andhra Pradesh genelinde geliflen hemen tüm ö¤renci hareketlerinin ve halk hareketlerinin arkas›ndaki itekleyici kuvvet olarak onun damgas› vard›. K›sa süre içinde Hindistan Komünist Partisi-Marksist/Leninist (Halk Savafl›) partisinin [Bu parti, Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’in öncellerinden birisidir –çevirenin notu-] bölge komitesi üyeli¤ine getirildi. 1981 y›l›nda, Madras’ta (bugünkü ad›yla Chennai) ulusal soruna iliflkin bir seminer düzenlemek için Hindistan’› bir boydan bir boya gezdi. 1982 y›l›nda Karnataka’ya kayd›r›lan yoldafl Azad, partinin Karnataka’daki örgütlülü¤ünün oluflturulmas›nda önder bir rol ald› ve Karnataka Bölge Komitesi’nin sekreteri olarak görev yürüttü. 1990 y›l›nda yap›lan Parti Merkezi Toplant›s›’n›n ard›ndan Merkez Komitesi’ne getirildi. 1995 y›l›nda gerçeklefltirilen Tüm Hindistan Konferans›’nda da durum de¤iflmedi ve yoldafl Azad bir kez daha Merkez Komitesi’ne al›nd›, o tarihten itibaren Merkez Komite ve Polit Büro üyesi olarak devrime hizmet etti. 2004 y›l›nda Hindistan Komünist Partisi (Maoist) kuruldu¤unda da, yoldafl Azad’›n bu görevlerine devam etmesi kararlaflt›r›ld› ve bu tarihten itibaren yoldafl, HKP (Maoist)’in Merkez Komitesi’nin sözcülü¤ü görevini de yürüttü. Okuma h›rs› ve koflullar› parlak bir biçimde tahlil etmesi, berrak-keskin bilinci ve örgütsel becerisiyle ülke genelinde devrimci harekete önemli katk›larda bulunmufl olan yoldafl Azad, mütevaz› yaflam› ve s›k› çal›flmas› ile bilinen bir önderdi. Yoldafl Azad, Halk›n Yürüyüflü (People’s March), HKP (Maoist)’in teorik yay›n organ› Halk Savafl›’na (People’s War) ve Maoist Enformasyon Bülteni’ne (Maoist ‹nformation Bulletin) çok say›da yaz› yazd›. O, 1990’larda sovyet emperyalizminin ve onun uydu rejimlerinin çökmesinin ard›ndan büyük bir k›r›lma yaflayan ve devrimci harekete-devrime inanc›n› yitiren Andhra Pradesh’li entellektüellere dönük sa¤lam elefltiri yaz›lar› kaleme ald›. Ölümüyle, Hindistan devrimci hareketi, 35 y›l›n› devrimci mücadeleye vermifl örnek ve mükemmel bir yoldafl›n›, parlayan bir y›ld›z›n› kaybetti. Son seyahatinden önce, tan›nm›fl bir dergiden, bir röportaj için gönderilen sorular› alm›flt›. Sorular› gönderen dergiye, bir geziye ç›km›fl oldu¤u için sorular› yan›tlama flans›n›n olmad›¤›n›, ancak mümkün olan en k›sa sürede yan›tlar›n› yollayaca¤›n› bildirmiflti. Azad’la birlikte flehit düflen Sukhdev de¤il, yoldafl Hem Pandey Yoldafl Hem Pandey (30), Uttarakhand Eyaleti’nin Pithoragarh köyü yak›nlar›n do¤du. E¤itimini Ulusal Üniversite’de tamamlad›ktan sonra felsefe doktoras› yapt›. Tüm Hindistan Ö¤renciler Cemiyeti (AISA)’nin aktif bir üyesiydi ve giderek AISA’n›n devrimci söylemlerinin sahteli¤inin fark›na vard›. Radikal bir gruba kat›ld› ve sonras›nda, 2001 y›l›nda, HKP-ML Halk Savafl›’na kat›ld›. Almora bölgesindeki da¤ köylerinde yoksul
Demokratik Haklar Federasyonu ve Partizan Yoldafl Azad ve Hem Pandey’i vahflice katleden Hindistan devletini protesto etti.
15
köylüleri örgütledi, onlar›n sorunlar›na dair say›s›z yay›ma imza att›. ‹yi bir konuflmac›, sade ve enerjik bir kiflili¤e sahip olan yoldafl Hem, bölgedeki halk›n sevgisini kazanmay› baflard›. 2005 y›l›nda daha önemli faaliyetler için görevlendirildi. Yeni fleyler ö¤renme ifltah›, sürekli okumas› ve fikirlerini yaz›ya dökmesi tüm devrimcilerin örnek almas› gereken fleylerdir. Farkl› isimler alt›nda birçok haber dergisine birçok makale yazm›flt›r. Sivil haklar organizasyonlar›ndan yoldafl Hem Pandey’in cenazesinin Andre Pradesh polisi taraf›ndan, Uttarakhand eyaletinde, Haldwani’de yaln›z yaflayan annesine gönderilmesi için ›srar etmesini talep ediyoruz.
Azad, di¤er fleylerin yan›s›ra Swamy Agnivesh gibi iyi niyetli insanlar›n karfl›l›kl› ateflkes için belirli tarihlere dair somut önerilerini yoldafllarla tart›flmak için gidiyordu. Swamy Agnivesh’in Azad’a yazd›¤› 26 Haziran 2010 tarihli mektup üzerindeydi. Chidambaram ellerinde yoldafl Azad ve yoldafl Hem Padey’in kanlar› varken HKP (Maoist)’in görüflmeler için masaya oturaca¤›n› m› umuyor? Sürekli bize fliddetten vazgeçmemiz ça¤r›s› yap›yor. Silahs›z yoldafllar›m›z Andra Pradesh polisi taraf›ndan sizin teflvikinizle öldürülürken- bu fleytanlar›n ilahi okumas› gibi de¤il mi?
AP Polisi’nden Beyaz Yalanlar APSIB- Mossad’›n Hint Avatar› K›smen Mossad taraf›ndan e¤itilmifl olan Andra Pradesh Özel ‹stihbarat Dairesi, Hindistan’da usta ö¤retmeninin kötü flöhretini kazand›. Dokunulmazl›¤› olan APSIB, eyalet s›n›rlar›n› geçerek kaç›rma eylamlerini ve so¤ukkanl›l›kla ifllenen cinayetleri yönetiyor. Bütün bunlar Manmohan- Sonia ve Chidambaram’›n aç›k deste¤iyle gerçeklefliyor. Bu faflist çete, karfl›laflmalar sonucu yaflanan ölümlerin IPC 302’ye göre cinayet olarak kaydedilece¤i fleklindeki son AP Yüksek mahkeme karar›yla da dalga geçerek tüm Hindistan’a uzant›lar›n› yerlefltirmifltir ve sürekli devrimcileri katletmektedir. Bu katillerin hesab› eninde sonunda devrimci kitleler taraf›ndan görülecektir. Chidambaram ellerinde yoldafl Azad ve yoldafl Hem Padey’in kanlar› varken HKP (Maoist)’in görüflmeler için masaya oturaca¤›n› m› umuyor? HKP (Maoist) gerçek karfl›laflmalar (iki taraf›n karfl›laflmas› sonucu ç›kan çat›flmalar) yafland›¤›nda asla feryat edip a¤lamad›. Andra Pradesh polisi avanaklar›n dahi inanmad›¤› yalanlara baflvuruyor. HKP (Maoist) halka karfl› gerçe¤i ve hesap verilebilirli¤i savundu ve her zaman gerçekleri aç›klad›. Azad’›n Adilabad’›n Sarkepally ormanlar›nda kat›laca¤› bir program söz konusu de¤ildir.
Adilabad’da herhangi bir organizasyon ve hareket yokken Azad’›n Adilabad’a gitmesinin gere¤i neydi? Polisin buldu¤unu söyledi¤i AK 47 de yine yaland›r. Azad yan›ndaki yoldafl Hem Pandey ile sabah saat 10 civar›nda, Nagpur istasyonunda bir trenden indi ve Andra Pradesh Özel ‹stihbarat Dairesi taraf›ndan silahs›z olarak yakaland›. Hükümet kendi anayasas›n›n 21. maddesini uyguluyor mu? Hükümet Cenevre Konvansiyonu’nun “savunmas›z insanlara zarar verilmemesi gerekti¤i”ni söyleyen özünü takip ediyor mu? Hükümet bir yandan iflkenceyi önleme yasa tasar›s›n› sunarken öte yandan polisin her dakika gözalt›nda iflkenceye baflvurmas› tam anlam›yla ikiyüzlülük ve aldatmaca de¤il midir? Bu AP polisi taraf›ndan tezgahlanm›fl ve mide buland›racak kadar tekrarlanan, medya taraf›ndan ço¤alt›lan bir çat›flma hikayesidir. Anayasan›n garantisi alt›ndaki yaflam hakk› ile dalga geçilmifl, 24 saat içinde mahkemeye ç›kar›lma hakk›, gözalt›nda 24 saat içinde öldürmeye dönüfltürülmüfltür. Bizler insan haklar› örgütlerini, demokratlar›, yurtseverleri; bu tarz düzmece olaylar›n araflt›r›lmas›, gözalt›nda kay›plar örne¤indeki gibi, tüm ülkede yaflanan haks›zl›klar›n ortaya ç›kar›lmas› ve do¤rular›n halkla buluflmas› ad›na mücadeleyi büyütmeye ça¤›r›yoruz.
Yoldafl Azad olarak bilinen üst düzey Maoist lider Cherukuri Rajkamur’un cenaze töreni; yoldafllar›, insan haklar› savunucular›, ailesi ve çeflitli ayd›nlar›n kat›l›m›yla gerçeklefltirildi. Devrimci yazar Varavara Rao ve di¤erlerinin yard›m›yla Azad Yoldafl’›n erkek kardefli Anil Kumar, ‘Lal salam, lal salam’ (k›z›l selam) ve ‘Yoldafl Azad ölümsüzdür’ sloganlar› eflli¤inde cenaze ateflini yakt›. Cenaze törenine kat›lanlar, Azad’a sayg›lar›n› sundular ve Azad’› tutuklay›p öldüren, bu cinayete “çat›flma” havas› vermek isteyen merkezi hükümet ve devlet yönetimini suçlad›lar. Devrimci yazarlar, flairler, flark›c›lar, entellektüeller ve insan haklar› savunucular›n›n da dahil oldu¤u konuflmac›lar, Azad’› bir ‘kahraman’ olarak nitelendirdiler ve onun hayallerini yerine getirmek için mücedeleye devam edecekleri sözünü verdiler. Geçti¤imiz Cuma günü Hindistan polisi taraf›ndan tutukland›ktan sonra helikopterle Adilabad bölgesindeki ormanl›k alana götürülerek katledilen Azad’›n cenazesi, Cumartesi akflam›na kadar tutuldu¤u hastaneden Pazar sabah›, erkek kardeflinin Madhapur’daki evine getirildi. Cenazesi tören alan›na götürülmeden önce Azad’›n akrabalar›, arkadafllar›, yoldafllar› ve destekçileri ona olan sayg›lar›n› sundular. Entellektüeller, sanatç›lar, sol gruplar›n liderleri, Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’nin ikinci lideri ve sözcüsü olan Azad’a sayg›lar›n› sundular. Devrimci sanatç› Gaddar da dahil birçok sanatç›, “yoksul ve ezilenlerin kurtulufl davas›na hayat›n› feda eden, halk›n gerçek lideri” olarak onu selamlayarak devrimci marfllar söylediler. Hindistan Komünist Partisi (ML) Janashakti’nin eski lideri Amar, di¤er HKP-ML gruplar›n›n liderleri, Madiga toplulu¤unun lideri Manda Krishna Madiga ve ‹lerici Kad›nlar Örgütü lideri Sandhya, son görevlerini yerine getirenler aras›ndayd›. 2005’te Maoistler ile Andhra Pradesh hükümeti aras›ndaki bar›fl görüflmelerinde arabuluculuk görevini yapan Gaddar, Varavara Rao ve Kalyan Rao birer konuflma yapt›lar. Varvara Rao, Andhra Pradesh polisinin, Azad’› Nagpur’da bir gazeteci ile birlikte tutuklad›¤›n›, onlar› Adilabad bölgesine götürerek, yak›n mesafeden atefl edip öldürmeden önce iflkence ettiklerini söyledi. Rao, “Azad, bar›fl görüflmeleri tasar›s› üzerinde çal›flt›¤› için Swami Agnivesh’ten bar›fl için bir mesaj tafl›yordu. Ayn› adam› çat›flma süsü verilmifl bir cinayetle öldüren hükümet, bar›fla ne kadar ilgili oldu¤unu kan›tlam›flt›r.” dedi. Azad ile olan yak›n iliflkisini hat›rlatan yazar, ezilenlerin davas› için mücadele etmek istedi¤ini, bu yüzden de gelece¤i parlak mesle¤inden vazgeçti¤ini belirtti. “O, ezilen insanlar›n sesiydi, hem ‹ngilizce, hem de Telugu’ya hakim büyük bir entellektüeldi.” Azad’› öldürerek hükümetin halk hareketini bast›ramayaca¤›n› söyleyen Gaddar, “Bu, meflru bir hükümet de¤ildir çünkü anayasa ve demokrasi ad›na insanlar› öldürüyor. Katilleri buradan uyar›yorum, bu tür cinayetlere devam ederlerse kitlesel bir halk hareketiyle karfl› karfl›ya kalacaklard›r.” dedi.
Hindistan gericili¤i protesto edildi ‹STANBUL- Demokratik Haklar Federasyonu ve Partizan yapt›klar› ortak bas›n aç›klamas› ile HKP (Maoist) Merkez Komite-Siyasi Büro üyesi ve Parti Sözcüsü Cherukuri Rajkumar'›n (Yoldafl Azad ) ve Hem Pandey’in Hindistan devleti taraf›ndan katledilmelerini protesto etti. DHF ve Partizan üyeler Hindistan konsoloslu¤u önünde “Azad ve Pandey yoldafllar›n katili Hin-
distan devletidir” pankart›n›n arkas›nda bir araya gelerek Hindistan devletini protesto ettiler. Krumlar ad›na yap›lan aç›klamada "Ülke emekçi halklar›m›z›n bafl sa¤l›¤› mesajlar›n›, iki yi¤it evlad›n› yitiren Hindistan halklar›na iletiyoruz. Azad ve Jitender yoldafllar, dünya halklar›n›n devrimci savafl siperleridir ve bu savafl içerisinde an›lar› her daim taze ve dipdiri olarak yaflayacak-
t›r. Hindistan devletinin, Maoist devrimcilerin önderli¤indeki ezilen milyonlar›n kendi yaflamlar› üzerinde korkunç bir k›y›ma dönüflen, sömürü ve zulüm düzenine karfl› bafllatt›¤› özgürlük yürüyüflünü bo¤ma sald›r›lar› baflar›ya ulaflamayacakt›r. Hindistan devriminin baflar›ya ulaflaca¤›na olan güvenimiz tamd›r. Hindistan yay›lmac›l›¤›n›n, gerek Hindistan gerekse de Nepal
halk›n›n yürüttü¤ü ba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi, sosyalizm ve komünizm mücadelesini hedef alan hiç bir kirli yönelimine asla sessiz kalmayaca¤›m›z› bir kez daha ilan ediyoruz." ifadeleri kullan›ld›. Aç›klama, "Azad Yoldafl Ölümsüzdür", "Yeflil Av Operasyonu Durdurulsun" "Kahrolsun Gerici Hindistan Devleti" ve "Jitender Yoldafl Ölümsüzdür" sloganlar› ile sonland›r›ld›.
G
G
devrimci Demokrasi
Teknik Haz›rl›k: Kardelen Yay›mc›l›k Adres: Mahmut fievket Pafla Mah. Sivas Sok. No:2 Kat:3 Okmeydan›/‹STANBUL Tel-Fax: (0212) 238 37 96 Bask›: SM. Matbaac›l›k
KARDELEN BASIM-YAYIM REKLAM GÖSTER‹ ORGAN‹ZASYON L‹M‹TED fi‹RKET‹
Adres: Çobançeflme Mah. Sanayi Cad. Altay Sokak NO:10 A
Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Ferda Bafl Yay›n Türü: Yayg›n Süreli
Blok Yenibosna Bahçelievler-‹ST. Tel ( 0212) 654 94 18
BÜROLAR
G
‹ZM‹R: fiehit Fethi Bey Cadde No: 13 Eski Eshot ‹flhan› Kat:4 Konak/‹zmir Tel-Fax: : (0232) 482 01 63 G KARTAL: ‹stasyon Cad. P›nar ‹flhan› Kat:2 Daire:38 KARTAL Tel-Fax: (0216) 389 65 63 G MERS‹N: Çankaya Mahallesi 4702. Sok. No:8 KAt:3 Akdeniz/Mersin G AMED: ‹skender Pafla Mah. ‹nönü Cad. MA-GÜL ‹flhan› Kat:4 No:10 Da¤kap›/Amed G AT‹NA: Spiro trikoupi 21 10683 eksarxia GREECE/Yunanistan e-mail: devrimcidemokrasi_yunanistan@yahoo.com.tr G YD TEMS‹LC‹L‹⁄‹: Kaiser-Wilhelm Str. 275 47169 Duisburg/DEUTSCHLAND e-mail: d.demokrasi@googlemail.com
Depremzedeler d›flar›, AKP yandafllar› ve bürokratlar› içeri Ar›zl› halk›na polis sald›rd›. Nedeni: Depremzedelerin, kendilerine hibe edilen konutlara AKP yandafllar› ve bürokratlar›n›n oturmas›na izin vermemeleri KOCAEL‹– Depremzedelere hibe edilen konutlar›ndan uzaklaflt›r›p yerlerine yandafllar›n› yerlefltirmeye çal›flan valiye karfl› protesto gösterisi düzenleyen Ar›zl› halk›na Kocaeli valisi ve Emniyet Müdür Yard›mc›s› Ali fiahinli'nin emri ile çevik kuvvet sald›rd›. Yafll›s›yla, genciyle, depremin öldüremedi¤i umut dolu bak›fllar›n› yanlar›nda getirdikleri çocuklar›yla yans›tan depremzedeler ve onlara desteklerini sa¤layan, aralar›nda DHF faaliyetçilerinin de bulundu¤u eylemcilerle çevik kuvvet
ekipleri aras›nda uzun süreli arbede yafland›. Arbedeler s›ras›nda birçok depremzede sinir krizi geçirdi. Depremzedelerle dayan›flma içerisinde olan devrimci, demokrat insanlardan rahats›z olan kolluk güçleri, özellikle örgütlü güçlerle depremzedelerin aras›ndaki ba¤lar› koparmak için, destek sa¤layan devrimci, demokrat birçok kifliyi gözalt›na almaya çal›flt›. Ancak kitlesel biçimde yaflan›lan arbedeler sonucu, gözalt›na al›nmak istenen kifliler polislerin ellerinden al›nd›.
Yaflan›lan arbedelerin ard›ndan depremzedelerin öncülük etti¤i eylemci grup yürüyüfl yoluna ç›karak "Ar›zl› direnen depremzedenin olacak!", "Direne direne kazanaca¤›z!", "Gün gelecek, devran dönecek, vali halka hesap verecek!" ve "Susma sustukça s›ra sana gelecek!" sloganlar› eflli¤inde yürüdü. Ard›ndan ‹zmit Belediyesi önünde duran kitleye depremzedeler taraf›ndan AKP'nin teflhiri yap›ld›. Çevik kuvvet ekiplerinin bu bölgeye de gelmeleri üzerine kitle, ‹nsan Haklar› Park›’na yürüdü. Burada depremzedeler ad›na
Recep U¤ur taraf›ndan bas›n aç›klamas› okundu. Yap›lan aç›klamada S›rp devletinin vahfletiyle katledilen Boflnak halk›n›n yan›na gidip "Ben de sizin evlad›n›z›m", Filistinli, Gazzeli Müslüman kardeflleri için de "One minute!" diyen Baflbakana "Ar›zl› konutlar›ndaki depremzede yurttafllar, TEKEL iflçileri, iflçiler, köylüler, çöplüklerden k⤛t toplayarak geçinenler; senin ‘anan’, baban, kardeflin, evlad›n de¤il mi? Al›flt›¤›m›z o ma¤dur edebiyat› ve mazlum koruyuculu¤u, timsah gözyafllar› Ar›zl›' ya gelince mi unutuluyor?" sorula-
r› soruldu. Bar›nma haklar›n›n güvence alt›na al›nmas›, tahliye kararlar›n›n durdurulmas›n›, depremzede olmad›¤› halde AKP' nin torpili ile konutlar›nda oturan AKP yandafllar›n›n ve haks›z yere oturan bürokrat ve memurlar›n›n tahliye edilmesi, ç›kar›lan depremzede komflular›n›n konutlara geri dönmesi taleplerinin dile getirildi¤i eylem; depremzedelerin "Polis ablukas›n› istemiyoruz. Ve art›k yeter depremzedelerin sabr›n› daha fazla zorlamay›n diyoruz!" sözleri ile son buldu.
Köylünün örgütlenme hakk› var
Ar›zl› halk› sorunlar›n› anlat›yor 1999 depreminden sonra dönemin Irak hükümeti taraf›ndan hibe edilen 10 milyon dolar ile Kocaeli’ de yap›lan Ar›zl› konutlar›na, anlaflmalar gere¤i evsiz kalan depremzedeler yerlefltirilecekti. 2001’de tamamlanan konutlara depremzedelerin yerleflmesinin ard›ndan, gözleri kârlar›na kâr katmaktan baflka hiçbir fley görmeyen yönetici s›n›flar, türlü oyunlarla depremzedelerin en temel haklar› olan bar›nma haklar›n› da ellerinden almaya çal›fl›yor. Depremde yak›nlar›n›n ço¤unu kaybeden depremzedeler, depremde ald›klar› hasarlar›n›n ard›ndan geriye kalan tek yaflam alanlar›ndan da uzaklaflt›r›lmalar› tehlikesiyle günler geçtikçe psikolojik olarak da sorunlar yaflamaya bafll›yorlar. Bugüne kadar evlerine tahliye amaçl› çevik kuvvet polisleriyle gelen yetkililer onlarca kez geri püskürtülmüfl. “Bu saatten sonra kaybedecek hiçbir fleyimiz yok; en fazla can›m›z› al›rs›n›z!” diyen depremzedeler direnifllerini tavizsiz bir flekilde devam ettiriyorlar. Direnifl atmosferini yerinde solumak için ve Ar›zl› halk›n›n duygu ve düflüncelerini okurlar›m›zla paylaflmak amac›yla Ar›zl›’daki mücadeleyi yerinden takip ettik. Direnen depremzedelerin örgütlü duruflundan korkan yönetici s›n›flar›n koruyucular› sivil ve resmi polisler, bizlere ellerinden gelen her türlü zorlu¤u ç›karmaya çal›flt›larsa da depremzedelerin bizleri militan bir flekilde sahiplenmesi ile geri çekilmek durumunda kald›lar. Ar›zl› halk›n›n bafl›nda geçen olaylar› ve kendilerine verilen sözleri kendi a¤›zlar›ndan dinleyelim. Bizlere Ar›zl› konutlar›n›n sürecini anlatabilir misiniz? Recep Or: 17 A¤ustos 1999 depreminden sonra Irak devletinin 10 milyon dolar de¤erindeki ham petrol ba¤›fl›yla oluflturuldu. Anlaflmalar dep-
remzedelere hibe edilmesi fleklinde gerçeklefltirildi. 2001’de konutlar›n teslim töreninde Irak K›z›lay Baflkan›’yla konufltu¤umuzda ‘Buray› kendi öz mal›n›z olarak kullan›n.’ demiflti; ancak daha sonralar› buradaki eflyalar›n teslimi s›ras›nda eflyalar›n garanti belgeleri tapu diye gösterilerek hem Irak devleti hem de halk kand›r›lm›fl oldu. Haklar› olmad›¤› halde bizlerden kira ücreti talep edildi. Bizler de hibe ve kiralar›n iptali için Kocaeli ve Sakarya mahkemelerinde dava açt›k. Hibe davam›z flu an A‹HM’de devam ediyor. Kira davas›na gelince de 2004’te nihai olarak ‘kira al›namaz’ karar› verilmifl. Biz bu karar› 1-2 ay önce tesadüfen ö¤rendik. 6-7 y›ld›r bizlerden kira bedelleri al›n›yordu. Ülkü Karahan: Bu süreç içerisinde de haks›z yere kira almalar›ndan dolay› birçok depremzede komflular›m›z yaka paça soka¤a at›ld›lar. fiu anda geçinmekte zorluk çeken, eflyalar›n› baflka evlere koyup birilerinin yanlar›nda bar›nan, çocuklar›n› zorla okutmaya çal›flan depremzede arkadafllar›m›z var. Kira veremeyen ve soka¤a at›lan depremzedelerin yerlerine de bürokratlar yerlefltirildi. Depremzedelerin evlerinden uzaklaflt›r›lma süreci nas›l bafllad›? Recep Or: 2001’de yerleflti¤imiz zaman bizlere zorla bir sözleflme imzalat›lm›flt›. Bu sözleflmenin içeri¤inde “5 y›l oturup sonra ç›kaca¤›m” hükmü geçiyordu. 2006 y›l›nda tekrar yetkililer geldi¤inde yeni bir sözleflme imzalatmaya çal›flm›fllard›. “Ya imzalars›n›z; ya da çevik kuvvet kap›da, sizi atar›z.” dediler. Bizlerde sokakta kalmamak için imzalamak zorunda kald›k. 2006 y›l›ndaki sözleflmeler sonras›nda da konutlar›m›za bürokratlar yerleflmeye bafllad›. Ayfer Ta¤c›: Bu dönem itibariyle 80 depremzede
konutlar›ndan at›ld›; yerlerine 12 tanesi vali yard›mc›s›, üst düzey daire müdürleri gibi yüksek bürokratlar yerlefltirildi. Geri kalan konutlara da polisler ve di¤er bürokratlar yerlefltirildi. Recep Or: Kira davam›z› kazanm›fl olmam›za ra¤men halen kira ödemek zorunda b›rak›l›yoruz. Bunun üzerine 2009’un Nisan ay›nda fiili mücadelemize bafllad›k. ‹stenilen kira bedelini ödemedik. Kira bedellerini ödemeyince evlerimize icra ka¤›tlar› geldi. Bunun üzerine itirazda bulunduk ve itirazlar›m›z kabul edilmedi. Valilik bizlere dava açt›. Ülkü Karahan: Bundan birkaç gün önce icradan 4-5 bin lira civar›nda para istendi. Bu icra haberini k›z›m a¤lar bir flekilde telefonda verdi. Bunun öncesinde çevik kuvvetler çok defa bizi evden atmak için kap›m›za dayanm›fllard›. Psikolojimiz sürekli olarak bozuldu¤u için art›k dayanamaz hale geldim. K›z›mdan da telefonda “Anne etrafta çevik kuvvetler dolan›yor, herhalde gene kap›m›za dayanacaklar.” a¤lamal› sesini iflitince ç›ld›rd›m. Kendimi konutlar›n aras›nda gezen polis arabas›n›n önüne att›m ve yere uzand›m. Uzanma eyleminde çevik kuvvetler müdahale etmeye kalk›fl›nca binan›n tepesine ç›kt›m ve onlara çat›dan kiremit f›rlatmaya bafllad›m. Komflular›m da beni provokatör olarak göstermek isteyen yöneticilere iyi bir cevap olarak di¤er binalar›n çat›lar›na ç›kt›lar ve hep birlikte eylemimizi sürdürüp onlar› geri püskürttük. Bir de flunlar›n (bürokratlar›n) yerlerinde olsayd›m b›rak›n buralarda yaflamay›; utanc›mdan içeri bile giremezdim. Gülizar Yamak: Her gün yuhlan›yorlar, onursuz diyoruz onlara, yüzlerine tükürüyoruz. Onlar nas›l buraya girebiliyorlar, anlayam›yoruz. Ancak bu kadar terbiyesizlik olabilir. Halk burada sürünüyor, coplan›yor; onlar balkonlar›nda ra-
hat bir flekilde keyif sürüyorlar. Terbiyesizler flimdi bile perdelerin arkas›ndan bizlere bak›yorlar. Bu arada siz içeri girebilmiflsiniz. Dün bir arkadafl›m›z gelecekti, onu 4-5 saat kap›da beklettiler. ‹çeri almad›lar. Bizler de hep beraber y›¤›l›p, kap›y› k›rd›k ve arkadafl›m›z› içeri alabildik. Biz depremzedelerin ço¤u vücudunun çeflitli yerlerinden sakat kald›k. Benim istedi¤im, yapamayacaklar›n› bile bile büyüklerimize soruyorum: Her birimiz çok yetenekliyiz, neden bizlere ifl verilmiyor? Bizleri bir de evlerimizden etmek istiyorlar. Benim param olsa burada ne iflim var. Devlet zengini seviyor; fakiri sevmiyor. Bizler evlerimizden at›l›nca mecburen sokakta yaflaca¤›z. Çok mu mutlu olacaklar!? Leyla Dinler: Buradan bürokratlar›n ve hak etmedi¤i halde oturan depremzedelerin de ç›kar›lmas›n› istiyoruz. Çünkü valilik bizi evlerimizden atmak için tüm bunlar› dünden bugüne tasarlad› tasarlad›. fieniz Demir: Ben de bu mücadelemizin s›n›fsal oldu¤unu düflünüyorum çünkü; burada büyük bir ayr›mc›l›k var. Tüm konutlar›n elektri¤i kesildi¤i bir gece bir de bak›yoruz ki bürokratlar›n oturdu¤u bölümün elektri¤i var. Bugüne kadar bizlerden al›nan tüm aidatlarla bürokrat kesimin evleri onar›lm›fl ve üstüne jeneratör al›nm›fl. Bizler de aidatlar›n bizlere hiçbir flekilde dönüflümü olmad›¤› için aidat ödemeyi b›rakt›k. Ülkü Karahan: Bizi soyutlamaya çal›fl›yorlar, herkesten ayr› görüyorlar. Madem öyle Tayyip’ ten “Ar›zl› Aç›l›m›” istiyoruz. Arada bir sesimiz kesilince kimse zannetmesin ki korktuk, sindik! O anda bir proje haz›rl›yoruzdur bunu bilsinler. Her gün düzenli olarak toplant› al›yoruz. fiuncac›k inanc›m›z› yitirmedik, sonuna kadar mücadele edece¤iz!
Ödemifl’de karpuz üreticisinin isyan› ‹ZM‹R- Ödemiflli karpuz üreticisi, bir y›ll›k
Eski ‹stasyon mevkiine kurulan karpuz paza-
geldi¤imizde, zab›ta sadece girifl makbuzu ke-
fiyata mal›n› al›r, giderdi. Son y›llarda sabah-
eme¤inin tamam›na tüccar›n 80 lira fiyat ver-
r›na sabah›n erken saatlerinden itibaren gelip
siyor. Fiyatlar› üç befl ayakç› can›n›n istedi¤i
tan akflama kadar traktör üzerinde karpuzu
mesi üzerine isyan etti. Traktörünün romör-
Temmuz s›ca¤›n›n alt›nda birkaç gün bekle-
gibi yönlendiriyor. Karpuz pazar›n›n borsas›
satmak için bekliyoruz. Ama ortada bir tane
kuna karpuzlar›n› y›¤an üreticiler, fiyatlara
diklerini belirten üreticiler, tüccar›n da insaf-
olmal›. Ürün desenine göre fiyatlar belirlen-
al›c› yok. Burada amaç karpuz üreticisini bek-
tepki olarak karpuzlar› Ödemifl sokaklar›na
s›z davrand›¤›n› ve üreticiyi çileden ç›kard›¤›-
meli, üretici mal›n› kaça sataca¤›n› bilmeli.
lemekten y›ld›rmak, karpuzu ucuza almak.
döktüler.
n› söylediler. Pazaryerinde, tüccar›n 3 tonluk
Ama maalesef yan›m›zda kimse yok.” sözleri
Bugün de ö¤leden sonra al›c›lar ortaya ç›kt›-
Karpuz fiyatlar›ndaki düflüfl üreticiyi çileden
bir traktör kasas› karpuza 80 lira fiyat biçme-
ile yaflad›klar› s›k›nt›y› dile getirirken, bir bafl-
lar. Bir karpuz üreticisi arkadafl›m›z 1.5 ton
ç›kard›. Ödemiflli karpuz üreticileri, fiyatlar-
sine öfkelenen üretici, bir traktör römorku
ka karpuz üreticisi Mehmet Elmac› ise, “Pa-
karpuza 80 lira fiyat verilince, traktörün ka-
daki düflüflleri protesto etmek için, karpuz
dolusu karpuzu, pazaryerine döktü. Karpuz
zaryerine geldi¤imizde eskiden beri, tüccar
sas›n› öfkelenip pazar yerine döktü gitti. Biz
pazar›nda karpuz döktü.
üreticisi Selim Sezer, “Karpuz pazar›na sabah
gelir, sabahtan pazarl›¤›n› yapar, uygun olan
burada sahipsiziz.” fleklinde konufltu.
Ankara Valili¤i’nin Tüm Üretici Köylüleri Sendikas›’n›n (Tüm Köy-Sen) “kapat›lmas›” istemiyle açt›¤› dava karara ba¤land›. Ankara 15. ‹fl Mahkemesi, ‘Tüm Köy-Sen’in kapat›lmamas›’ yönünde karar verdi. Ankara Valili¤i, 15 Haziran 2004 y›l›nda kurulan Tüm Köy-Sen hakk›nda, Sendikalar Kanunu’nda “Üretici Köylüler” diye bir iflkolu bulunmad›¤› gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na sendikan›n kapat›lmas› için baflvuru yapm›flt›. Baflsavc›l›¤›n kapatma iste¤ine takipsizlik karar› vermesinin ard›ndan, valilik bu kez de Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde kapatma davas› açm›flt›. Mahkeme, valili¤in kapatma istemiyle dava açamayaca¤›n› belirterek görevsizlik karar› vermiflti. Valilik davay› temyiz için Yarg›tay’a tafl›m›fl, Yarg›tay 4. Hukuk Dairesi de davan›n ancak ‹fl Mahkemesi’nde görülebilece¤ini belirtmiflti.
Her çal›flan sendikal örgütlenme yapabilir Ankara 15. ‹fl Mahkemesi’nde görülmeye bafllanan dava 1 Temmuz günü karara ba¤land›. Karara dayanak olan bilirkifli heyeti raporunda sendika özgürlü¤ü ve örgütlenme hakk›n›n 87 say›l› ILO Sözleflmesi’nin 2. maddesinde garanti alt›na al›nd›¤› vurguland›. Çal›flanlar›n herhangi bir ayr›m yap›lmaks›z›n izin almadan istedikleri kurulufllar› kurma ve buralara üye olma hakk›na sahip olduklar›na dikkat çekilen bilirkifli raporunda, kamu makamlar›n›n bu hakk› s›n›rlayacak ya da engel olacak her türlü müdahaleden sak›nmas›n›n yasal güvenceye al›nd›¤›n›n alt› çizildi. ILO Sözleflmesi’ne göre sendikalar›n “yönetsel yoldan feshedilme veya faaliyetten men edilmeye” tabi tutulamayaca¤› belirtilen bilirkifli raporunda, sözleflmede yer alan “örgüt” tan›m›n›n, çal›flanlar›n ç›karlar›n› savunma amac› güden her türlü kuruluflu kapsad›¤› vurguland›.
Sendika kurmak izne ba¤l› de¤ildir Valili¤in “Üretici köylü diye bir iflkolu yoktur” de¤erlendirmesine de de¤inilen bilirkifli raporunda, flunlar ifade edildi: “Çal›flan ve çal›flt›r›lanlarca kurulacak örgütlerin ad›, niteli¤i yönünde hiçbir ayr›m getirilmemifltir. Tar›m, ormanc›l›k, hayvanc›l›k ifllerinde fiilen çal›flan ve üretici olan bireylerin istedikleri kurulufllar› kurmak ve kurduklar› örgüte sendika ad›n› koymak ve sendika olarak nitelendirilmelerinde uluslararas› sözleflmelere ve Türk yasalar›na ayk›r› bir durum söz konusu de¤ildir. Ayr›ca gerek uluslararas› sözleflmeler ve gerekse Türk Sendikalar Yasas›’na göre sendika kurma hiçbir ön izne tabi de¤ildir.” Bilirkifli heyeti ayr›ca, valili¤in kapatma gerekçesi olarak Sendikalar Kanunu’nda “çiftçilerin sendika kurmas›yla ilgili hüküm bulunmad›¤›” yönündeki aç›klamalar›n›n, Sendikalar Kanunu’yla ba¤daflmad›¤› yönünde görüfl bildirdi. Kapatma talebinin daha önce baflsavc›l›k taraf›ndan da reddedildi¤ine at›fta bulunulan bilirkifli raporunda, valili¤in “iddia ve taleplerine kat›lman›n mümkün olmad›¤›” ifade edildi.