2

Page 1

KOMÜNİST DEVRİM

Devrim Ýçin Devrimci Parti, Parti Ýçin Örgütlü Hazýrlýk!

OTUZ DÖRDÜNCÜ YILINDA 15 – 16 HAZÝRAN ÝÞÇÝ AYAKLANMASI

Bundan otuz dört yýl 15 Haziran 1970 günü iþçi sýnýfýnýn o gün ayrýcalýksýz kesimlerini oluþturan bölüðü, burjuvazinin örgütsüzleþtirme, örgütlülüklerini ortadan kaldýrma saldýrýsý karþýsýnda Ýstanbul ve Ýzmit’te baþlattýklarý, baþlangýçta anayasal haklara sahip çýkma þeklinde ortaya çýkan eylemleri, sonraki dönemde ayaklanma olarak adlandýrýlacak olan 15 – 16 Haziran Ayaklanmasý’ný gerçekleþtirmiþti. Ýstanbul’da iþyerlerinden sokaða çýkan iþçiler gösteri düzenlemiþler, Ýzmit’ten ise iþyerlerini kapatarak Ýstanbul yönüne yürüyüþe geçmiþler; yol üzerindeki fabrikalarý, atölyeleri kapatarak Ýstanbul’a ulaþmýþlardýr. Günümüzün yollara düþüþüne, sendikacýlarýn öncülüðünde; her seferinde “genel grev, genel direniþ” çýðýrtkanlýðýyla süslenen Ankara yürüyüþlerine hiç benzemeyen bir tarzda hemde. Bendine sýðmayan seller misali önüne gelen ne varsa yerle bir ederek hemde. Önündeki barikatlarý, liberal gözbaðlarýný ve sendikacýlarý birer birer yýrtarak ve devirerek. O gün ayaklanan iþçi kuþaðýnýn çoktan tasfiye olduðunu düþünerek, onlarýn mücadelesinin önemini yitirdiðini düþünmeyin sakýn. Bir dönem süren iþçi eylemlerinin doruk noktasýný oluþturmasý bakýmýndan 15–16 Haziran Ayaklanmasý ve dersleri, h?l? günümüz sýnýf mücadelesine ýþýk tutmaktadýr. 15 Haziran 1970 günü Ýzmit’teki iþ yerlerinden hareket eden iþçiler, yürüyerek Ýstanbul’a doðru yönelmiþlerdi. Yol üstündeki bütün fabrikalarý kapatarak sayýlarýný artýran bu kitle Ýstanbul sýnýrlarýna yaklaþtýðýnda, yüz bini aþan bir sayý ile düzen bekçilerinin, burjuvazinin uþþaðý hükümeti ve onun zabýta güçlerini telaþlandýrmýþ ve “ne yapalýmda, iþçileri kandýrýp evlerine geri gönderelim”in hesabýný yapar olmuþlardý. Araçlar ve oyunlar hazýrlanmýþ, aktörleri ile beraber hemen sahneye konmuþtur. Kurulan barikatlar, yapýlan toplantýlar, “iþçilerin itidalli davranmasý” konusunda yapýlan tüm çaðrýlar iþçileri yolundan edememiþ, Ýstanbul’un altý üstüne gelmiþti. Bu ayaklanmaya bakarak, proletaryanýn öncülüðüne soyunmaya aday devrimcilerse, böyle ele avuca sýðmaz, zapt edilemez bir sýnýftan umudu keserek daðlara yönelmiþler; farklý devrim dinamiklerine göz dikmiþlerdir. Türkiye’de, devrimci akýmlarýn bu ayaklanmanýn ardýndan baþlattýklarý iþçi sýnýfý bir devrimin temel gücü olabilir mi? olamaz mý? Tartýþmasý, bazý devrimci gruplarýn Türkiye’de deðil, dünyada da iþçi sýnýfýnýn devrimin temel gücü olamayacaðý; bazý devrimci gruplarýn ise, iþçi sýnýfýnýn ideolojik önderliðinin olabileceði gibi sonuçlara vararak, aslýnda iþçi sýnýfýna güvensizliði dýþa vurmuþlardýr. Bu tartýþmalarýn ve kýrlara yönelen bir devrimci hareketin varlýðý; 15–16

Haziran’da ayaklanan iþçi sýnýfýnýn ele avuca sýðmaz mücadelesine devrimcilerin önderlik edememe, böyle bir sýnýfý örgütleyememe açmazlarýnýn beslediði bir anlayýþla, umudunu hepten tüketerek iþçi sýnýfýndan yüz çevirmelerini anlatmaktadýr. Ancak, iþçi sýnýfýnýn rolü üzerini sürdürülen bu tartýþmalarýn ayyuka çýktýðý bir dönemden hemen önce gerçekleþen bu ayaklanma iþçi sýnýfýnýn kendi rolünü oynamaya aday olduðunu gözler önüne sermiþtir. 15–16 Haziran Ayaklanmasý’ndan sonra iþçi sýnýfýnýn rolünü sezen diðer devrimci akýmlarýn temsilcileri ise, iþçi sýnýfýný ve kendilerini sendikalara hapsetmenin ötesine geçememiþlerdir. Ýþçi sýnýfýna devrimci komünist bir bilinci taþýmanýn yerine, sendikalist bir bilinçle yetinmiþlerdir. Aslýnda bu bile, iþçi sýnýfýnýn devrimci rolünün küçümsenmesinin bir göstergesidir. Bu ayaklanmadan etkilenerek 15–16 Haziran adýnda örgüt bile kurulmuþtur. O halde iþçi sýnýfýný ve devrimci hareketi oldukça meþgul eden 15–16 Haziran Ayaklanmasýný daha iyi anlayabilmek, kavrayabilmek ve bilince çýkarabilmek için; onu öncesiyle, ortaya çýktýðý tarihsel kesitle deðerlendirmekte oldukça yarar vardýr. Ayaklanmanýn derslerini süzerek devrimci kavgamýzýn bir kazanýmý haline getirmeliyiz.

15 – 16 Haziran Ayaklanmasý, O Güne Deðin Yaþanan Ýþçi Eylemlerinin Doruk Noktasýydý! Türkiye’de Osmanlý Ýmparatorluðu’ndan bu yana hem nicelik, hem de nitelik olarak geliþen bir iþçi sýnýfýnýn varlýðý söz konusu olmasýna raðmen; Türkiye kapitalist cumhuriyetinin kuruluþ sürecinde bir varlýk gösteremeden burjuva diktatörlük tarafýndýn ezildiler. Tabi ki onun öncülüðünü kazanmaya çalýþan, sýnýfla cýlýz da olsa baðý olan TKP de. Kemalist diktatörlük, kurduðu cumhuriyetin ilk yýllarýnda yaptýðý sanayi hamlelerini baský altýnda tuttuðu, ezdiði iþçi sýnýfýna borçludur. Aðýr koþullarda çalýþtýrýlan iþçiler, her türlü haktan yoksun, kelimenin tam anlamýyla angaryaya tabi tutulmuþlardýr. Bundan dolayý, TKP ve iþçi hareketi aðýr baský ve zulmün altýnda, aralarýnda var olan baðý da yitirmiþlerdir. Buna birde dünya konjöktüründe yaþanan, komünist hareketin önderleri tarafýndan geriletilmesi, burjuva siyasetin yedeðine düþürülmesi eklenince, durum iyice anlaþýlýr olmaktadýr. Ancak, diktatörlük sadece sürdürdüðü baskýyla yetinecek kadar, tek araca baðlý bir saldýrý sürdürmemiþ, kendine baðlý bir iþçi sýnýfýný da yaratmaya çalýþmýþtýr. Ýdeolojik olarak, Türkiye’de yaþayan insanlarýn Türklükleri öne çýkarýlarak sýnýfsal farklýlýklarýnýn devamý sayfa 17 de

20

DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET MERKEZ YAYIN ORGANI HAZÝRAN 2004 SAYI: 2 FÝYATI: 1MÝLYON

EMPERYALÝSTLERÝN DÜNYAYI KENDÝ ARALARINDA PAYLAÞMALARI KARÞISINDA, KOMÜNÝSTLER KENDÝ GÖREV VE SORUMLULUKLARINA YOÐUNLAÞMALIDIR Reel sosyalist” ülkeler olarak tanýmlayabile- özünde ise emperyalist devletlerin kendi ceðimiz SSCB ve benzerlerinin tarih sah- aralarýnda süren paylaþýmýn itkilediði savaþlar nesinden çekilerek, kapitalist diktatörlüklere baþladý. Yine bildiðimiz yasa iþledi. dönüþmesinden hemen sonra, emperyalist Emperyalist –kapitalizm var olduðu sürece –kapitalist metropoller tarihin sonunun geldiði- paylaþým savaþlarý, sýnýf savaþlarý yok olmayni açýklayarak, kendi ebedi zaferlerini ilan acaktý. Çünkü emperyalistler dünyayý kendi etmiþtiler. Aslýnda sosyalizm ve komünizmin hýnzýrlýklarýndan dolayý deðil, ellerinde biriken insana aykýrý sistemler olduðu için yaþa- sermayenin onlarý zorladýðýndan paylaþýyormadýðýný, özgürlükleri yok ettiðini, diktatörlük lar. Emperyalizm yýkým demek, geleceksizlik olduðunu propaganda ederek mutlak zafer- demek, paylaþým demek… lerini “kanýtlamaya” kalkmýþlardý. Hem de 1989 yýlýndan sonra SSCB’nin ve benzerkendilerinin birer diktatörlük olduðunu gizley- lerinin kapitalist restorasyonla tarih sahnesini erek! Dünyada devrimci bir enternasyonalin terk etmesi, SSCB’nin baþýný çektiði Varþova ve devrimci komünist partilerin olmadýðý Paktý ülkelerinin kurumlarýyla birlikte tasfiyesikoþullarda, dünya proletaryasýnýn bu ni gündeme getirdi. Ancak, Ýkinci Paylaþým saldýrýlarý karþýlayabilmesi pek kolay olmadý. Savaþý’nýn sonunda oluþan dengelere göre Yani dünyadaki ezilenler ve onlarýn temsilcil- kurulan NATO ise tasfiye edilmek bir yana, iðine aday özneler bu ideolojik saldýrýyý güçlendirildi. Çok kullanýlan deyimle yeni kongöðüsleyemedi, karþýlayamadý. Bu ideolojik sept çizildi. Buna göre, NATO’nun varlýk saldýrýnýn bir yalan olduðu ise çok geçmeden nedeni olan komünizm tehdidi ortadan kalktý, görüldü. Görüldü ama devrimci bir merkezin ancak küresel ve Ýslami terörizm yeni bir tehdit yokluðu koþullarýnda emperyalist –kapitalist olarak ortaya çýkmýþtýr. Onun için NATO’nun dünyanýn ipliðinin bu þekilde ortaya çýkmasý, varlýðýna son vermeye gerek yok, aksine ezilenlerin hanesine artý olarak ta yazýlamadý/ güçlenerek bu tehdide kendini hazýrlamalýdýr tarzýndan yaklaþýmlarla, emperyalist –kapitalyazýlamýyor. Emperyalist –kapitalist diktatörlüklerin uluslar ist diktatörlükler kendi saldýrganlýklarýný gizleyarasý örgütleri, ideologlarý, SSCB ve benzer- erek kurumlarýný meþrulaþtýrma yolunu tutlerinin yýkýlmasýndan sonraki dönemi ise muþlardýr. Baþtan beri kitleleri uyutarak, barýþ, refah ve bolluk dönemi olarak taným- aldatarak, dezenformatik bilgi akýþýyla yönlamýþlar, artýk dünyada savaþlarýn, yokluklarýn lendirerek, kendilerinin baki olduðu yönünde olmayacaðýný, iki kutuplu dünyadan tek kutu- propaganda etmiþler; yeri geldiðinde barýþ plu dünyaya geçilerek küreselleþmenin için, “insan haklarýna” sahip çýktýklarý için yaþanacaðýný vaz etmiþlerdi. Ancak bu söyle- NATO’nun tamamen “insani” gerekçelerle var nenlerin yankýsý kulaklardan eksilmeden, olduðu ve savaþ bölgelerine de bu amaçla yazýlan yazýlarýn mürekkebi kurumadan, müdahale ettiði mavalýný okumuþlardý. Sanki söylenenlerin tam aksi olaylar yaþanmaya paylaþým savaþýnýn parçasý olan bu savaþlarý baþladý. Balkanlar, Kafkaslar, Azerbaycan – onlar çýkarmamýþlar ya da kýþkýrtmamýþlar Ermenistan arasýndaki Daðlýk Karabað, gibi! Þimdi de aynýsýný yapýyorlar. Dün Somali gibi ülke ve bölgelerde üçüncü pay- komünizm tehdidiyle kandýrýlan, uyuttuklarý laþým savaþýnýn baþlangýcý sayabileceðimiz, ülkelerindeki ezilen kitleleri; bu gün de küresel görünüþte bölgesel ve etnik temellere dayalý, ve Ýslami terör uydurmacasýyla aldatýlmaya

1


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.