KOMÜNÝST DEVRÝM
NAZIM HÝKMET KOMÜNÝST MÜCADELEMÝZDE YAÞIYOR
Nazým Hikmet 20 Kasým 1901’de Selanik’te doðdu. (20 Ocak 1920 diye de geçmektedir) Daha gençlik yýllarýnda Batum üzerinden Moskova’ya giderek Doðu Emekçileri Komünist Üniversitesinde siyasal bilimler ve iktisat okudu. Bu deneyim onun sosyalizmle tanýþýklýðýný daha da derinleþtirdi. Sovyetler Birliði’nde kaldýðý dönem kendisinin teorik ve pratik geliþimine yardýmcý oldu. 1923 yýlýnda TKP’ye katýlan Nazým Hikmet artýk devrimci bir þekilde yaþamaya baþlamýþ, örgütlü devrimcilikle tanýþmýþ, iþçi sýnýfýnýn kavgasýna katýlmýþtýr. 1924 yýlýnda Türkiye’ye dönen Hikmet, TKP’nin merkez yayýn organý Orak Çekiç ve Aydýnlýk dergilerine yazýlar yazar. Bu süre içinde davasý için burjuva diktatörlüðünün baskýlarýna maruz kalýr. Ama o, bu baskýlardan yýlmamýþ ve bugüne dillerden düþmeyecek þiirler yazmýþtýr. Ölenler Dövüþerek öldüler Güneþe gömüldüler Vaktimiz yok onlarýn matemini tutmaya Akýn var güneþe akýn! Güneþi zaptedeceðiz Güneþin zaptý yakýn!
Yýl 1929’a gelince Nazým Hikmet’in TKP ile arasý açýlmaya baþlar. Nazým Hikmet ile Þefik Hüsnü arasýnda sert polemikler yaþanmaktadýr. 1929 yýlýnda Nazým’ýn baþýný çektiði grup, Komintern’in talimatý üzerine Troçkistlikle nitelendirilmiþlerdir. Bu olaydan sonra Hikmet ve çevresindeki muhalifler partiden atýlmýþlardýr. Fakat atýlanlar kendilerini gerçek TKP olarak nitelendirmeye devam etmiþlerdir. Nazým komünist bir þair olarak iþçi sýnýfýnýn enternasyonalist mücadelesinden uzaklaþan herkesi eleþtirmiþtir. Eleþtirilerinin bir kýsmý ayný zamanda Stalin’e yöneliktir. Hikmet’in bu tavýrlarý Sovyet düþmanlýðý olarak görülmüþ, bu yüzden kendisine verilmesi muhtemel olan Lenin ödülü verilmemiþtir. Ama o tüm zorluklara raðmen iþçi sýnýfýnýn davasýndan ayrýlmamýþtýr. Bir devrimci, komünist bir þair olarak Hikmet, 3 Haziran 1963’de hayata gözlerini yummuþtur. Nazým Hikmet bu topraklarda yaþayan ender proleter devrimci þairlerden biridir. Kendisi ayný zamanda tüm dünyada proletaryanýn davasýný savunan, þiirlerine de bu enternasyonalist kimliðini yansýtan bir þairdir. “Benerci kendini niçin öldürdü” den baþlayarak “Japon balýkçýsýna” kadar dünyanýn her yerindeki kapitalist barbarlýða karþý kalemini silah yapmýþtýr. Ýþçi sýnýfý davasýnýn bu keskin savunucusu, yazdýklarý ve yaptýklarýyla burjuvazinin hep þiddetini üzerine çekmiþtir. Bu yaþam onu daha da çelikleþtirdiði gibi þiirleri tüm dünyanýn dilerinde dolaþmaya baþlamýþtýr. Kuþkusuz onun en önemli özelliklerinden birisi belli bir sürede olsa örgütlü bir devrimci olarak yaþamýþ olmasýdýr. Yaþamýnýn sonraki yýllarýnda bir örgütlü mücadeleye giriþmemiþ olsa da, o hep örgütlülüðü, partinin iþçi
20
sýnýfý davasýnýn en önemli silahý olduðunu savunmuþtur. Yalnýzca Türkiye’deki davanýn örgütlü olmasýný deðil, tüm dünyada örgütlenmenin gerekliliðini savunmuþtur. Troçkist diye nitelendirilmesinin bir sebebi de budur. Nazým Hikmet Ekim Devrimi hakkýnda da mükemmel þiirler yazmýþtýr: Bin dokuz yüz on yedi Ýkinciteþrin yedi... Yumuþak ve derin Sesiyle Lenin: “Dün erkendi, yarýn geç zaman tamam bugün” dedi.. Yaðlý çarklýlarla yaðlý iþçiler: “Bugün” dedi. Ölümü açlýktan öldüren siper: “Bugün” dedi. Aðýr Çelik Kara Toplarýyla AVRORA: “BUGÜN” dedi, “BUGÜN” dedi... Burada komünist þair, Ekim Devrimi hakkýnda Lenin’in kararlýðýný ve yine Lenin’in devrimin zamaný konusundaki kararýný çok güzel belirtmiþtir. Ýþçi sýnýfýnýn þanlý Ekim Devrimini kaleme almayý unutmayan Hikmet, bunu yaparken diðer ülkelerin iþçi sýnýflarýna ve devrimcilerine içten bir yoldaþlýkla yaklaþmýþtýr. Bugün burjuva düzeni Nazým Hikmet’in devrimci kiþiliðinden çok, onun romantik, duygusal yönünü ortaya çýkarmaya çalýþmaktadýr. Onun “kurtuluþ savasýna” yazdýðý birkaç þiiri hep ön planda tutarlar. Bunun tek sebebi vardýr. O da, Nazým’ýn komünist kimliðini unutturmak, devrimci þiirlerinin içini boþaltmaktýr. Ama biz komünistler olarak Nazým’ýn komünist yönünü, iþçi sýnýfýnýn davasýna yönelik vurgularýný öne çýkaracaðýz. Usta kalemini burjuvaziye karþý nasýl kullandýðýný unutmayacak, her alanda Nazým yoldaþ gibi burjuvaziye karþý devrimci savaþýmýzý vereceðiz. Bolþevik Kitof haykýrdý yoldaþlara: “Yoldaþlar”-deditarih yani iþçi ve köylü sýnýflarý, yani kýzýl asker, yani, bir meþale yakýyoruz-dedihücuma kalkýyoruz-dedi-... Ve Neva nehrinde buzlar kýzarýrken Onlar bir çocuk gibi iþtahlý Ve rüzgar gibi cesur, Kýþlýk Saraya girdiler.
Örgütlü mücadelemizi sürdüreceðiz. Dünyanýn her yerinde proletarya daha çok “Kýþlýk Saraylar” basacaktýr. Burjuvazinin kafasýný ezip, devrime yürüyeceðiz. Ve iþçi sýnýfýnýn mücadelesi yeni Nazýmlar yaratacaktýr.
DEVRÝM KOMÜNÝST
DEVRÝM ÝÇÝN DEVRÝMCÝ PARTÝ PARTÝ ÝÇÝN ÖRGÜTLÜ HAZIRLIK DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET MERKEZ YAYIN ORGANI
SAYI : 23
TEMMUZ 2007
FÝYATI: 1,50 YTL
SEÇÝMDEN ORTAYA ÇIKAN TABLO ve ÖNÜMÜZDEKÝ SÜREÇTE DEVRÝMCÝ GÖREVLER
Son iki ayýn en fazla gündemde olan konusu kuþkusuz genel seçimlerdi. Seçimlerden önce, seçime varan süreçte cumhurbaþkanlýðý konusu, genelkurmayýn muhtýrasý, çoðu eski askeriye kökenli elemanlardan oluþan cumhuriyet mitingleriyle az çok baðlarý olan, ayný zamanda kimi bombalama vs. olaylarýna karýþan çetelerin açýða çýkartýlmasý gibi konular önemli gündemler arasýnda yer aldýlar. Sol hareket açýsýndan son iki aylýk süreç kimi takvim gündemlerinin ele alýnmasýnýn dýþýnda, 1 Mayýsýn, sonrasýndaki yaþanan süreçlerde ne gibi etkileri olabileceði bakýmýndan önemli oldu. Devrimci hareketler için seçimlerde nasýl bir tutum almak gerektiði tartýþýlan bir konu olurken, Kürt hareketi ve kimi liberal solcularýn uzun bir zamandan sonra yeniden meclise girme olasýlýklarý yine tartýþýlan ve gündeme gelen bir baþka konu oldu. Elbette seçimlerden çýkan sonuçlarýn burjuva düzeni açýsýndan nasýl bir anlam taþýdýðý tablonun diðer parçasýný oluþturdu. Cumhurbaþkanýnýn seçilmesi sorunu üzerinden çýkan krizle erken seçim kararý alýndý. Eþi türbanlý birinin cumhurbaþkaný olamayacaðý, bunun, Ýslamcýlarýn cumhurbaþkanlýðýný “ele geçirme” stratejisi olduðunu öne süren, kendine laik diyen, ordu ve bürokrasi içindeki güçlerin karþý hamleleri krizin bir tarafýný oluþturdu. Tüm bu gürültünün ve görüntünün altýndaki gerçeklere deðinmek gerekir. Türkiye sürekli gerçeklerin baþka görüntülerle verilmeye çalýþýldýðý ve bunda da maalesef baþarýlý olunduðu bir ülkedir. Bu ülkede dinci hareketin çeþitli kesimleri-liberal ya da radikal- faþistler, burjuva düzeni tarafýndan sol harekete karþý sürekli desteklenmiþlerdir. Çarpýtýlan, daha doðrusu öyle görünmesi istenen þey, bu akýmlarýn kendilerine raðmen ortaya çýkmýþ gibi ve þimdide kendilerini laikliðin esas savunucusu gibi göstermeye çalýþmalarýdýr. Kuþkusuz bunda þaþýlacak bir þey yoktur. Tüm burjuva rejimlerinin ortak karakteridir bu. Ancak yine de belki de Türkiye’ye özgü olan bir gerçeði ifade etmek gerekir. Batý Avrupa’nýn burjuva rejimlerinde uzun bir zamandýr sosyal demokrasi,
kitleleri düzene baðlamanýn bir aracý durumundadýr. Emperyalist metropollerin, uluslar arasý kapitalist sistemin saðladýðý avantajlarla kendi topraklarýnda sosyal sübaplar oluþturabilme olanaklarý, buradaki sosyal demokrat (ya da sosyalist) partilerin, kitleleri burjuva düzene baðlamada ekonomik ayaðýný oluþturdu. Ayný zamanda iþçi hareketi içinde uzun zamana yayýlan deneyimleri, rollerini oynamalarýnýn bir baþka avantajýný oluþturdu. Türkiye’de burjuva düzeni her þeyden önce kitleleri kapsayan sosyal sübaplar yatabilme olanaðýna sahip deðil. Ancak daha küçük bir kesimine (son yýllarda bunlarda ciddi saldýrýlar altýndadýr) bunlarý sunabiliyor. Ýþçi hareketiyle iliþkili oportünist sosyal demokrat partiye, partilere de sahip deðil. Dolayýsýyla bu rolü baþka aktörler, baþka biçimlerde oynuyorlar. Kimi zaman muhafazakar sað, kimi zaman liberal dinci akým, kimi zaman bunlarla karýþýk melez partiler, kimi zaman faþist destekli merkez sað gibi farklý dönemlerde farklý ihtiyaçlarla biçimlendirilmiþ düzen partileri bu rolü oynuyorlar. Sol diye anýlan düzen partileri de (CHP, DSP gibi) kendilerini laiklik görüntüsüyle, diðer partileri dengeleyecek aktörler olarak sahne de yer alýyorlar. Bu partilerin belli oranda sendika bürokrasisi ve onun tabanýndan güç aldýklarý, özellikle sýnýf mücadelesinin yükseldiði dönemlerde klasik tampon rolüne soyunduklarý bir geçek olmakla birlikte bugün daha çok küçük burjuva kesimler, orta sýnýflarýn bir kýsmý, askeri, bürokratik yapýdaki kesimlerden destek bulduklarý söylenebilir. Bu düzende siyasal partilerin,
BU SAYIMIZDA
Kavga Ateþini Harlayan 69 Gün
6 15
10 Seçim Çalýþmalarý ve Süreklileþmiþ Faaliyet 15
Seçim Faaliyetlerinden Kýsa Bir Deneyim 11 15
Seçimler ve Komünistler
12 15
Mücadele Tarihimizde 15-16 Haziran
17 15
Örgütlü Devrimcilik ve Sýnýf Mücadelesi 16 15
Nazým Hikmet Komünist Mücadelemizde 15 20