29

Page 1

hüt edip de baþaramayan KDH’ nin 1993 – 1998 arasýndaki dönemini eleþtirel tarzda sahiplenerek, Devrimci Komünist Hareket olarak devrimci partinin kuruculuk görevlerinde sorumluluk alýyoruz. Bu sorumluluðu alýyoruz! Hiç kimse bizi buna zorlamamýþken! Bu sorumluluðu alýyoruz! Çünkü devrim ve parti davasýna baðlýlýðý öne alýyoruz. Bu sorumluluðu alýyoruz! Ýlk komünist örgüt Komünistler Birliði kadar mütevazý bir tarzda! Bu sorumluluðu alýyoruz! Dünya Komünist Partisi III. Enternasyonal kadar iddialý bir biçimde! Bu sorumluluðu almak; sýnýflar savaþýmýnýn Türkiye kesitinden tüm devrimci komünist kadrolara hem çaðrýmýz, hem de davetimizdir. Leninist örgüt ilkelerini zorunluluk, komünist devrimciliði yaþam, komünizmi amaç ve proleter devrimci ahlâký biricik ahlâk olarak kabul eden devrimciler, komünist militanlar! Öne çýkýn, sorumluluk alýn! Sorumluluðu paylaþýn! Çünkü biz yýkmaz isek, yaþlý, köhne kapitalist dünya hâlâ dönüyor olacak. Komünist Bir Dünya Kuracaðýz! Devrim Ýçin Devrimci Parti! Parti Ýçin Örgütlü Hazýrlýk! Yaþasýn Devrimci Partiyi Yaratma Kavgamýz!

Þubat 2004 Devrimci Komünist Hareket

8

DEVRÝM KOMÜNÝST

Devrimci Komünist Hareket Merkez Yayýn Organý

Devrim Ýçin Devrimci Parti, Parti Ýçin Örgütlü Hazýrlýk!

Özel Sayý : 1

Þubat 2004

TASFÝYECÝLÝÐE KARÞI ÝHTÝLÂLCÝ PARTÝ YOLUNDA ÝLERÝ! Çaðýmýz Hala Emperyalizm Ve Proleter Devrimler Çaðýdýr!

Lenin yirminci yüzyýlýn baþlarýnda içinden geçilen çaðý “proleter devrimler ve ulusal kurtuluþ mücadeleleri çaðý” olarak tanýmlamýþtý. Lenin, yirminci yüzyýlýn baþlarýnda bu tespiti yaparken, geberen kapitalizm bu denli çürümemiþ, ancak bugünkü geliþmelerden daha az olmayan bir egemenlik ve hegemonya gücüne sahipti. O günden bugüne yaþanan geliþme ve deðiþmeler sonucunda, kapitalizm bir sistem olarak tüm dünyaya yayýldý, yaygýnlaþtý. Marx’ ýn o güzel deyimiyle “ burjuvazi kendi suretinde bir dünya yarattý.” Geçen yüzyýlda, “sömürge olan ülkelerde þimdi çocuklar bilgisayarla büyüyor. O zamanýn en ileri ülkelerine damgasýný vuran üretim iliþkilerinin bugün girmediði toprak parçasý kalmadý. Eskiden ülkeden bile sayýlmayan dünyanýn birçok yöresinde o günlerin avrupasýnýn toplam iþçi sayýsýndan fazla iþçi barýndýran sanayi merkezleri oluþtu; bu sözlerin yazanlar arasýndan bazýlarýnýn «evrimini tamamlamamýþ maymunlar» sandýðý Afrikalýlar, bilgisayar kontrollü makinalarla üretim yapýyor. Ulaþým ve iletiþim olanaklarý o zamanýn en hayalperest düþünürlerinin ufkunu çoktan beri ve birkaç kat aþtý.( Komünistler Ne Ýçin, Nasýl Mücadele Etmeli syf 14 Tohum Yayýncýlýk) tanýmlamasý, bize dünyada kapitalizmin girmediði hiçbir yer kalmadýðýný anlatmaktadýr. Kýsacasý o günkü kapitalist-emperyalist metropollere göre, bakir sayýlan dünyanýn bir çok yerine kapitalist üretim iliþkileri ve onun yönlendirdiði sömürü iliþkileri yerleþti. Burjuvazinin sözcülerinin ‘bilimsel devrim’ diye propaganda ettikleri; kapitalizm altýnda yaþayan insanlarýn gündelik yaþamlarýnda ve üretim süreçlerindeki teknolojik geliþmelere raðmen insanýn insan tarafýndan sömürülmesinin en önemli nedeni olarak üreticilerin (iþçinin) üretim araçlarý karþýsýndaki konumu (üretim araçlarýnýn mülkiyetinden ve siyasal iktidardan yoksun oluþlarý) deðiþmemiþtir. Teknolojik geliþmeye raðmen, insanlar arasýndaki iletiþim, dayanýþma ve paylaþým artacaðýna azalmaktadýr. Kapitalizmin ve geçen yüzyýlýn yeni yetme sýnýfý burjuvazinin geliþimi o denli artmýþtýr ki toplumsal yaþantýda neredeyse her an, kerametin burjuvazide ve kapitalist üretim iliþkilerinde olduðuna dair inanç insanlarýn beynine sokulmaya çalýþýlmaktadýr. Buna inananlarýn küçümsenemeyecek denli bir kalabalýðý oluþturduðunu da unutmamalýyýz. Unutmamamýz ve unutturmamamýz gereken bir þey daha var: o da dünyanýn çarkýnýn iþçi ve emekçilerce döndürüldüðü ve bu dönen çarkýn dümeninde de kapitalistlerin oturduðu. Bu asalaklar sýnýfýnýn 1


varolduðu sürece de ezilen-sömürülen sýnýf ve katmanlarýn varolacaðý, insanlýðýn bu asalak sýnýf ve onun uþaklarýndan kurtulmasý gerektiðinin bilince çýkarýlarak toplumsal kurtuluþ fikrinin yaygýnlaþtýrýlmasý da gerekmektedir. Kapitalizmin manifaktür aþamasýnda, görece daha “masum” olan insani iliþkiler, emperyalist aþamada üretim iliþkileri geliþmesine karþýn meta üretiminin muazzam ölçüde artmasýnýn sonucu olan meta fetiþizminin ortaya çýkmasýyla çürümeye yüz tutmuþtur. Kapitalizmin geliþmesiyle birlikte, sömürenler sýnýfýnýn sayýsý gittikçe azalmasýna raðmen, sömürülen sýnýfýn, proletaryanýn sayýsý da hýzla artmaktadýr. Tabi ki yarattýðý artý deðer de! Bu geliþmeye paralel olarak insanlýk büyük bir mesafe kat etmiþ de deðildir. Toplumsal sefalet azalacaðýna katlanarak artmýþ, dünyaya yayýlmýþtýr. Lenin, mücadelesinde, geberen kapitalizmin insanlýða yýkýmdan, zulüm ve sömürüden baþka bir þey veremeyeceðini; emperyalizmin insanlýðýn geliþiminin önünde büyük bir engel olduðundan hareketle, kapitalizmden komünizme geçiþte bu sistemin bir proleter devrimle yýkýlacaðýný; komünizme giden yolun ise proletarya diktatörlükleriyle döþeneceðini biliyordu. Hatta bunu ulusal sýnýrlar içinde deðil, dünya çapýnda öngörerek, dünya devriminin insanlýðýn kurutuluþunun yolunu açacaðýný belirtiyordu. Lenin’ in bu öngörüleri doðrulandý. Ancak dünyanýn Rusya coðrafyasýnda iktidarý ele geçiren bilinçli proletarya ve öncüsünün, dünya devrim partisi olan Komünist Enternasyonal’in, süreç içinde II. Enternasyonal’ in çizgisine evrilmesi sonucu kapitalizmden komünizme geçiþte aralanan yol týkandý. Bundan dolayý, iþçi sýnýfýnýn kurtuluþu ve kapitalizmden komünizme geçiþ halâ gerçekleþmedi. Bu geçiþi saðlayacak olan, proletaryanýn bilinçli öncüsü de henüz yaratýlamamýþtýr. Kapitalizmden komünizme geçiþi bir ütopya ile bütünleþtirenlerin sayýsý ile komünizmden yüz çevirerek kapitalizmin nimetlerini keþfetmekle meþgul olan yeni yetme döneklerin sayýsý hýzla artmaktadýr. Býrakalým döneklerle komünizmi ütopya olarak görenler kendi sýrça köþklerinde yaþasýnlar. Biz komünizmin gerçekleþebilir bir amaç, hedef olduðunu bir an olsun akýldan çýkarmadan; asýl sorunun kapitalizmden komünizme geçiþte proleter bir devrime ebelik edecek olan devrimci partinin eksikliði olduðunu bilince çýkaralým. Komünizm hedefine baðlý olarak devrimci partinin kuruluþ kavgasýna omuz verelim. Eðer biz devrimci partinin kuruculuk ve hazýrlýk görevlerini yerine getirmezsek, çürümüþ kapitalist dünya hâla dönüyor olacak. Dünya Yirmi Birinci Yüzyýla da Kapitalist – Emperyalist Sistemin Kahredici Boyunduruðu Altýnda Girdi!

Yirminci yüzyýla emperyalizmle birlikte, proleter devrimler ve ulusal kurtuluþ mücadeleleri yön verdi. Paris Komün’ünden sonra ilk kez proletarya, dünyanýn Rusya coðrafyasýnda emperyalizmi zayýf halkasýndan kýrýp parçalayarak, kendi sýnýf iktidarýný kurdu. Emperyalistlerin dünyayý paylaþmalarýnda sofraya dahil edecekleri halklar hapishanesi Rusya’yý hem emperyalistlerden hem de ‘Çar’ dan kurtararak, dünyanýn diðer coðrafyalarýndaki sýnýf kardeþlerine kurtuluþun nasýl ve hangi yoldan olacaðýný da gösterdiler. Rus proletaryasý, Parisli komünarlarýn yolundan ilerleyerek, onlarýn açtýklarý yoldan yürüyerek, onlarýn yaptýklarý yanlýþlarý tekrar etmeyerek kendi sýnýf iktidarlarýný kurdular. 2

1998 yýlýndan itibaren KDH’ de merkezi görevler üslenmiþ kadrolar arasýnda örgütsel çizginin devamý konusunda farklý anlayýþlar ortaya çýkmýþtýr. Bu farklýlýk örgütsel birlik zeminini aþan bir içeriðe ulaþtýðýnda, “saðlýklý bir ayrýþma” yaþayabilme iradesi yukardan aþaðýya kadrolar tarafýndan gösterilememiþ, sonuç olarak bir örgütsel daðýnýklýk ve tasfiye yaþanmýþtýr. KDH’ nin parçalanmasý sonrasýnda politika sahnesinde yerlerini alan öznelerden her birinin 1998’den bu yana geçen sürede, somut ve acil görevlerin hiçbirini yerine getirememiþ olmasýna bakarak, aslýnda devrimci parti kuruculuðunun kesintiye uðradýðýný söyleyebiliriz. Devrimci partinin hazýrlýk görevleri yerine getirilemediði için, bu süreç iddia sahipleri tarafýndan týkanmýþtýr. KDH’nin daðýlmasý, tasfiye olmasýndan sonra ortaya çýkan parçalardan Komünist Devrimci Birlik, 1998 1 Mayýs’ýnda yakalanan eylem çizgisinin gerisine düþmemek gerektiðini söyleyerek iþe baþlamýþtýr. Ancak bu eylem çizgisi, devrimci hareket tarafýndan terk edilmeye baþlanmýþtýr ve kendi militanlarýnýn kaldýrabileceði düzeyin üzerindedir. KDB somut ve acil görevleri militan bir tarzla ele almak isterken kendi gerçekliðinden kopuk bir tarzda ele alarak hem bu eylem tarzýnýn gereklerini yerine getiremeyerek içini boþaltmýþ hem de kendisini tasfiye etmiþtir. KDH olarak yola devam eden parçasý ise somut ve acil görevleri sadece teorik yeniden üretim boyutuyla ele alýp, bunu da legal dergi bürolarýna sýðdýrmaya çalýþtýðýndan, somut ve acil görevlerin yedinci maddesinde tarif edilen, bu görevleri ters yüz etmiþtir ve “tasfiyeciliðin en yaygýn kýlýflarýndan” birine sarýlmýþtýr. Komünist Parti Yolu olarak yola çýkanlar ise, “Yaþasýn Komünistler Birliði” çerçevesinde, somut acil görevleri bütünüyle unutarak faaliyetini iþçilerle dayanýþmak adýna kooperatifçiliðe indirgemiþtir. Devrimci partiyi yaratma kavgasýnýn geldiði bu nokta devrimcilerin ibret çýkarmasý gereken bir durumdur. Son parçasý olan KDH/Leninist ise, beþ yýllýk mücadele tarihinde, somut ve acil görevleri yerine getiremeyip, sorunu ortaya konulan platformun genelliðinde, doktrinerliðinde bularak, yüzünü merkezci-melez akýmlara çevirerek çizgiyi deðiþtirmiþ, KDH’ de yakalanan ideolojik-teorik kazanýmlarýn gerisine düþmüþtür. Anlayýþ olarak TKÝP çizgisine yaklaþmýþtýr. Bu somut ve acil görevleri ters yüz etmenin icat edilen yeni yoludur. Böylelikle devrimci parti arayýþý, bir arayýþsýzlýk ile sonuçlanmýþtýr. Bugün devrimci partinin hazýrlýk görevleri için öncelikle yapýlmasý gereken somut ve acil görevler ortada kalmýþtýr.Bunlarý devrimci kamuoyuna sunanlardan arta kalan hiçbir çevre de bu görevleri yerine getirmeye çabalamamaktadýr. Her çevre bu görevleri bir yerinden tutarak tersyüz etmenin zemini oluþturmuþ, bu haliyle tasfiyeciliðin dingin sularýna doðru kürek çeker hale gelmiþlerdir. Ancak, devrimci parti ve devrimci komünist bir enternasyonal hâla bir ihtiyaçtýr. Bu ihtiyacý tespit edip gereklerini yerine getirmeyen/getiremeyen unsurlar bundan vazgeçtiklerini de bir türlü ilân etmemiþlerdir. Ortada devrimci partinin hazýrlýk görevlerine yoðunlaþan bir devrimci özne de bulunmamaktadýr. Biz devrimci komünist kadrolar ve devrimciler olarak; KDH’nin ortaya koyduðu “Komünistler Ne Ýçin, Nasýl Mücadele Etmeli? Amaç, Ýlke ve Öncelikler Üzerine Bir Platform Önerisi”nde ortaya konulan parti inþasýnýn genel planýna , somut ve acil görevlere , sahip çýkýyor; bu önerileri yerine getirmeyi taah7


bir döneme gelmiþ bulunuyoruz. Temel referans olarak aldýðýmýz iþçi sýnýfý iktidarýnýn tarihteki ikinci deneyimi olarak Rusya’daki Sovyet iktidarýný yaratan Ekim Devrimi ve bu devrime önderlik eden Bolþevik Parti deneyimi ile son on yýllýk geleneðimizde yaratýlan politik – örgütsel deneyimin eleþtirel bir tarzda sahiplenilmesiyle yeni bir kuruluþu yukarýdan aþaðýya inþa etme iddia ve cüretini kendimize görev ve sorumluluk sayýyoruz. Dünya Devrimi Ýçin Atýlan Mütevazý Bir Adým: Devrimci Komünist Hareket Ve Geleneðimiz

Komünist mücadelenin uluslararasý ve ulusal deneyimleri bize kazanýmlarýyla, geri yanlarýyla ders çýkarmamýz gereken bir birikim sunmaktadýr. Bunlarý ayýklayarak, billurlaþtýrmak; komünistlerin sorunlarýnýn çözümü doðrultusunda eylem kýlavuzuna dönüþtürmek; yol yürümenin olmazsa olmaz koþullarýndandýr. Yaþadýðýmýz topraklardaki komünist mücadeleyi yükseltmek, iþçi sýnýfýnýn nihai kurtuluþu için sýnýflar savaþýmýnýn Türkiye kesitinde, I. Emperyalist Paylaþým Savaþý’nýn koþulladýðý, Ekim Devriminin dünyada estirdiði devrimci dalganýn etkisinde kurulan TKP ; Komünist Enternasyonalin devrimci olduðu dönemde Türkiye seksiyonu olarak komünistler için tarihsel bir çýkýþ olmuþtur. TKP, Ekim Devrimi’nin sarstýðý dünya koþullarýnda, Türkiye’deki komünist yuvarlarý birleþtirmek ve sýnýf mücadelesini yükseltmek amacýyla, Türkiye’ye dönüþünde, kendi öznel zaaflarý sebebiyle burjuvazi tarafýndan fiilen tasfiye edilmiþ, önder kadrosu katledilmiþ, Türkiye’deki ilk komünist örgüttür. Komünist Enternasyonalin II. Enternasyonal çizgisine düþmesine paralel olarak (hatta ondan da önce) TKP de (önderlerinin katledilmesinden ) sonraki süreçte, çýkýþýndaki devrimci zeminden uzaklaþarak, ortaya koyduðu iddialardan geriye düþmüþtür. 1993 yýlýnda Komünist Devrim Hareketi’nin çýkýþýna kadar,devrimci hareketteki hakim politik, ideolojik çizgi II. Enternasyonal çizgisidir. MarksizminLeninizmin devrimci özünü kendinde cisimleþtirmiþ Komünist Enternasyonalin ilk dört kongresindeki çizgiye baðlanma iddiasý bu topraklarda ikinci kez KDH ile üstlenilmiþtir. KDH’ nin devrimci partiyi yaratmak için, devrimci kamuoyuna sunduðu öneri, somut ve acil görevler, önerinin sunulduðu tarihe kadar Türkiye’deki devrimci hareketin politik ve ideolojik olarak yakýnýna bile yaklaþamadýðý bir düzeydir. TKP’ nin birinci programýndan KDH’ ye kadar geçen süreçte devrimci hareket kimi doðru noktalarý yakalamasýna karþýn, bütünsel olarak sahiplenebileceðimiz bir zemini ifade etmemektedir. Büyük devrimci iddialarýna, kavgalarýna ve ödedikleri bedele raðmen, Türkiye devrimci hareketi, II. Enternasyonal çizgisinden beslendiði için, KDH’ nin ortaya attýðý; parti inþasýnýn genel planý, somut ve acil görevler, o denli yankýsýný da bulmuþ deðildir. Devrimci hareketin geriliðine bakarak karþýlýk bulmadýðýný söylemek, sorunun bir tarafýndan tutmak olacaktýr. Asýl problem planý ortaya atanlarýn kendi önderlik zaaflarý nedeniyle bu görevleri yerine getirememiþ olmasýndadýr. Dolayýsýyla çubuðu devrimci harekete deðil KDH’ nin zaaflarýna bükmek gerekmektedir. 6

Rusya coðrafyasýnda yeni tipte bir devlet olan proletarya diktatörlüðünün kurulmasý, emperyalistleri de gerileterek, dünyayý kendi aralarýnda yeniden paylaþmalarýný rafa kaldýrmalarýný saðladý. Bununla birlikte; burjuvazinin asýl düþmanlarý olan yeryüzünün lanetlileri proleterler, burjuvazinin karþýsýna çýkýp kendi iktidarlarýný kurabileceklerini kanýtladýlar. Ekim Devrimi’nin kazanýmlarý salt Rusya coðrafyasý ile sýnýrlý kalmadý, dünyayý sarsan bir devrim oldu. Emperyalistler için korku, ezilen-sömürülen kitleler için bir umut oldu. Ekim Devrimi ve sonrasýnda dünya proletaryasýnýn kazanýmý olan mevziler, düþmanlarýnýn fiili saldýrýlarý sonucu olmasa bile, komünistlerin komünistliklerini layýkýyla yapmamalarý, kendi zaaflarýný yenememeleri sonucu bir bir yitirildi. Proletaryanýn maddi mevzileri olan ,dünya komünist partisi, III. Enternasyonal ve ulusal ayaklarýný oluþturan seksiyon partilerinin yerlerinde yeller esiyor bugün. Hem ulusal hem de enternasyonal düzlemde Komüntern’ le cisimleþen komünist partilerin yerlerinde olmamasý bir yana, artýk komünizm uðruna mücadele-de, ideolojik mevzileri de tehdit altýndadýr. Yine, eksiklik öznel iradededir. Ekim devrimi ile dünya proletaryasýnýn kazanýmlarý, bugün kapitalistler tarafýndan bir bir budanarak geri alýnmaktadýr. Bunun nedeni, Rusya ile açýlan dünya devrim kapýsýnýn, yine komünistlerin hata ve zaaflarý sebebiyle kapanmasýdýr. Komünist Enternasyonal’in ilk dört kongresinde alýnan ilkesel kararlarýn hayata geçirilemeyiþi ve sonrasýnda ise hem ideolojik olarak hem de örgütsel olarak bunun gerisine düþülmesi, mevzilerin kaybedilmesinde en kestirme yolu oluþturmuþtur. Yetmiþ günlük Paris Komünü’nden sonra, yetmiþ yýllýk “Sovyetler” deneyimi de baþarýsýzlýkla sonuçlanmýþtýr. Bu deneyimin baþarýsýzlýðýnýn en önemli nedeni, Komünist Enternasyonalin ilk dört kongresinde bilince çýkarýlan bolþevizmin politik-örgütsel çizgisinin daha sonraki süreçte tasfiye edilmiþ olmasýdýr. Günümüzde devrimci mücadelede belirleyeci olan bu baþarýsýzlýk ve yenilgi koþullarýdýr. Yenilgi koþullarýna bakarak, devrimci mücadeleden kaçýþýn gerekçesi, bahanesi yaparak saf deðiþtirmek; koþullara göre devrimcilik yapmak; bir bütün olarak komünist saflardan uzak olsun. Çünkü, komünistlerin siyaset yapýþlarý, baðýmsýz bir güç olmalarý nesnel koþullara göre deðil, öznel etkenlere, iradeye göre belirlenmektedir. Kapitalizm var olduðu sürece, kapitalizmden komünizme geçiþ tamamlanýncaya deðin, komünist bir siyasete ve komünistlerin baðýmsýz duruþuna ihtiyaç vardýr. Onun için, günümüz bir yenilgi dönemini, bir siyasal gericiliði baðrýnda taþýsa da bu komünistlerin görevlerinden yüz çevirmelerinin gerekçesi olamaz, olmamalýdýr da! Sadece, siyasal gericiliðin ve yenilginin belirlediði bu dönemde, komünistlerin yapacaklarýnýn içeriði deðiþmemekle birlikte, çapý deðiþmiþtir. Öncelikle kaybedilenlerin yeniden yaratýlmasý için, bu dönem yapýlacak bir siyasal atýlým, hazýrlýk komünistlerin öncelikleridir. *****************************

Birinci paylaþým savaþý sonunda emperyalist zincirin Rusya coðrafyasýn3


da kýrýlýp parçalanmasý, emperyalistlerin dünyayý kendi aralarýnda güçlerine göre paylaþmalarýný ertelemelerini zorunlu hale getirmiþti. Ancak emperyalizm dönemindeki sermaye çeliþkisi olgusu, II. Emperyalist paylaþým savaþýyla yeniden açýða çýktý. Bir yönü Sovyetler Birliðinin daðýtýlmasý olan bu paylaþým savaþýndan Avrupa devletleri yenik, ABD ise yeni hegemon olarak çýktý. ABD’nin hegemonyasý Vietnam yenilgisiyle ciddi bir þekilde sarsýldý. Bu arada “soðuk savaþ” ýn yükünü tek baþýna çektiði için de ekonomisi giderek zayýfladý. Endüstriyel yapýsýný yenileyemedi. Ayný dönemde Almanya ve Japonya endüstriyel yapýlarýný ABD’nin kendileriyle rekabet edemeyeceði oranda yenilediler ve giderek güçlendiler. Sovyetler Birliðinin daðýlmasýyla ertelenen sermaye çeliþkisi ilk olarak Körfez bölgesinde açýða çýktý. ABD bu savaþtan hegemonyasýnýn güçlendirerek çýktý. Almanya ve Japonya ise geriledi. Bugün de hiyerarþinin en tepesindeki ABD II. Emperyalist Paylaþým Savaþý’ ndan sonra batýlý devletler karþýsýnda askeri alanda rakipsiz oluþunun verdiði avantajla paylaþým kavgasýnýn baþýný çekmektedir. Son 10 yýlda Sovyetler Birliði’ nin daðýlýþýndan beridir Sovyet güdümünde olan Balkanlar, Asya’da Afganistan, Ortadoðu’da Irak, Suriye emperyalistler arasýndaki paylaþým kavgasýnýn alanlarý olarak öne çýkmýþlardýr. Sovyetler Birliðinin varlýðýnýn kendi niteliði bir yana emperyalist kapitalist sistem üzerinde basýnç yarattýðý, emperyalist ülkelerin bu basýnç altýnda dünyayý kolayca paylaþým kavgasýnýn alanlarý yapamadýklarý o yýkýldýktan sonra daha net ortaya çýkmýþtýr. Bugünkü paylaþým kavgasýnýn temel nedeni; ABD ve Ýngiltere’nin Ortadoðu’daki ekonomik kaynaklarý kendi metropollerindeki ekonomik sorunlarý çözmek için kullanmak olduðu kadar, bölgedeki siyasi çýkarlarýný korumak-sürdürebilmek de önemli bir etkendir. Burada özellikle vurgulanmasý gereken önemli bir nokta daha bulunmakta; Amerikan ve Ýngiliz emperyalizmi Sovyetler Birliði yýkýldýktan sonra onun etkisi altýndaki bölgelerde olasý-potansiyel devrimci dinamikleri bastýrmak istemektedir. Paylaþýlan bölgelerin dünya kapitalist sistemine -emperyalizmin çýkarlarý doðrultusunda- yalnýzca ekonomik entegrasyonu deðil, ayný zamanda siyasal entegrasyonu da istenmektedir. Paylaþým alaný olan bölgelerdeki rejimler-iktidarlar sosyalist yada devrimci iktidarlar deðildir.Ancak emperyalist kapitalist sistemin çýkarlarýný sekteye uðratacak, ona kafa tutacak bir burjuva iktidar dahi istenmemektedir. Buralarda oluþturulacak siyasal iktidarlarýn emperyalist kapitalist sistemin iktisadi siyasi çýkarlarýyla uyumlu; bu çýkarlarý koruyup sürdürecek iktidarlar olmasý istenmektedir. Tüm bunlara raðmen emperyalizm buralarda nesnel olarak devrimci dinamikleri bütünüyle yok edebilme þansýna sahip deðildir. Kapitalist sistem kendi tarihsel çeliþkileriyle sýnýrlandýrýlmýþ bir sistemdir ve paylaþým kavgasýnýn alaný olan bölgeler de önümüzdeki süreçte yeni devrimci dinamizme sahne olmaya adaydýr. Ancak asýl önemli etken, bu bölgelerde iþçi sýnýfý ve ezilen yýðýnlarý siyasal bir seçenek olarak emperyalizmin ve kendi burjuva iktidarlarýnýn karþýsýna dikecek; bunu gerçekleþtirebilecek uluslararasý devrimci bir önderliðin olmayýþýdýr. Diðer taraftan, Türkiye Kapitalist Cumhuriyeti bir süredir alt emperyalistleþme yönelimine girmiþ bulunmakta ve yeni paylaþým kavgasýnda bu yöneliþe uygun olarak rol üstlenme çabasý içindedir. Tarihsel olarak baðýmsýz emperyalist bir konuma yükselme þansýna sahip olmayan Türkiye Kapitalist 4

Cumhuriyeti emperyalist bir ülkenin bölgedeki taþeronu olma þansýna sahip olarak bu fýrsat doðrultusunda adýmlar atmaya çalýþmaktadýr. Türkiye’deki burjuva rejimi kapitalist ekonomik sistemindeki tekelleþmeye uygun olarak siyasal yönetim, iktidar yöntemlerinde bir tekleþme yaþamýþ, mevcut rejimin siyasal partileri adeta aralarýndaki ‘farklar’ silinircesine programlarý tekleþmiþ, devletin küçültülmesi söylemine paralel devletin toplumsal yaþamdaki etkinliði artmýþ, her alanda mevcut rejimin çýkarlarý doðrultusunda tam bir uyumlulaþtýrma yaþamýþtýr. Tüm bunlarla birlikte son 4-5 yýlda emperyalizm bölgedeki çýkarlarýný-ve de kendi çýkarlarýný- gerçekleþtirmek için içerde yeni düzenlemelere gitmiþtir. Bu yeni düzenlemelerin baþýnda rejimin uzun zamandýr istediði Türkiye kapitalizminin çýkarlarý doðrultusunda bir programý uygulayabilecek tipte iktidardýr. Ayný zamanda bu iktidarýn belli ölçülerde geniþ yýðýnlarýn desteðine –rýzasýna dayanmasý istenmiþtir. Son seçimlerde oluþan meclis, iktidarýn müdahaleleriyle istenilen tipte bir hükümet haline getirilmiþtir. Son Tasfiyeci Dalga Ve Devrimci Hareketin Durumu

Emperyalizmin bölgedeki son müdahalesinden önce Türkiye Kapitalist Cumhuriyeti, devrimci dinamiklerin öncüsü olmaya aday devrimci öznelere karþý bir imha-tasfiye harekatýnda bulunmuþtur. Önümüzdeki dönemde de bunun süreceðinin iþaretlerini düzen güçleri vermiþtir. Cezaevleri operasyonlarý ve bu süreçte diðer operasyonlar, topluma kazandýrma yasasý vb. ile Kürt dinamiklerine yönelik müdahaleler bu çerçevededir. Devrimci öznelere karþý yapýlan saldýrýlardan sonra Avrupa Birliði doðrultusunda yasalarda yapýlan deðiþikliklerle devrimci öznelerin sopadan sonra havuç ile düzen içine çekilmesi planlanmýþtýr. Devrimci hareket için asýl tehlikede bu sonuncusudur. Devrimci hareket daha önce de devletin saldýrýlarýna maruz kalmýþtýr. Ancak düzenin tüm saldýrýlarýna raðmen devrimci hareket, devrimci bir refleks göstererek düzen dýþý konumlanýþý þu yada bu oranda gerçekleþtirmek için çaba harcamýþtýr, hâla da böyledir. Son tasfiyeci dalgayla devrimci hareketin düzen içine çekilmektedir. Geliþen son süreçlerde devrimci hareketin özneleri eylem alanlarýnda legal partilerin – liberal sol hareketin özneleri ile ayný – benzer politik perspektiflerle, farklý bir politik örgütsel varoluþu yansýtmaktan uzak, adeta bayraklarýn birbirine karýþtýðý bir zeminde durmuþtur. Sivil toplumculuðun, burjuva siyasetinin ajanlýðýnýn, reformizmin ve legal tasfiyeciliðin revaçta, düzen içi bir muhalif konumun egemen olduðu alanlarda devrimci hareketin varoluþu saða kayýþýn somut göstergeleridir. Devrimci hareketin öznelerince yapýlan baðýmsýz devrimci eylemlerin olmadýðý böyle bir dönemde her türlü alanda –gerek eylem alanlarýnda, gerekse de önemli gündemlere yönelik propaganda ve ajitasyonun yapýldýðý hazýrlýk alanlarýnda– devrimci bir politik örgütsel varoluþta ýsrarcý olmak yaþamsal önemdedir. Ýþçi sýnýfýnýn tarihsel eylemine önderlik edebilecek, iþçi sýnýfýnýn kendi iktidar organlarý üzerinden devrime taþýyabilecek, bir sovyet cumhuriyeti olarak proletarya diktatörlüðü ile sýnýfsýz topluma geçiþi baþlatmayý hedefleyen nitelikte bir devrimci partiyi inþa etmeyi öncelikli görevi sayan biz komünistler de yukarýda söylediðimiz tasfiyeci dalgadan nasibini almýþ, son on yýlda oluþturduðumuz politik – örgütsel mevzilerimizin tasfiyesi ile karþý karþýya kaldýðýmýz 5


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.