29

Page 1

‹flçi direniflleri sürüyor

iflflççi-köylü Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttmail.com

Say›: 29

*Y›l:2* 31 Ekim-13 Kas›m 2008 *Fiyat›: 1 YTL *ISSN: 1307-878X

Sendikaya üye oldu¤u ve sendikal faaliyet yürüttü¤ü için iflten at›larak greve bafllayan DESA iflçilerinin grevinin yan›s›ra birçok iflçi direnifli daha zor koflullar alt›nda devam ediyor. Yaklafl›k 3 aydan beri at›ld›¤› fabrikan›n önünde direniflini sürdüren, ifline sendikal› ve sosyal haklar›n› kazanm›fl olarak geri dönünceye kadar direnifle devam etmeye kararl› olan Emine Aslan’›n kitle örgütleri ve s›n›f dostlar› taraf›ndan sahiplenilmesi direnifli kamuoyuna tafl›rken DESA patronu da bir o kadar rahats›z olmufl görünüyor .❐ Sayfa 4

Katilleri devletten, krizi emperyalizmden biliriz!

Ziraat mühendislerine yeterlilik s›nav›

Ekonomik krizin yükü emekçi halk üzerindeki etkisini zamlarla, iflten atmalarla iyiden iyiye hissettiriyorken, di¤er yandan iflkence ve katliam haberleri de yo¤unluk kazan›yor. Süreç daha çok Engin Çeber ve Ahmet Özkan’lar›n katledilmesine gebedir. Ancak kendileri de görmektedir ki, onlar sald›rd›kça yang›n büyümektedir. Emperyalistlerin, krizlerini bizim üzerimize yüklemelerine izin vermeyelim! Bu krizi biz yaratmad›k, yükünü de biz çekmeyece¤iz!

Kampanyadan notlar...

Devrimci ve sosyalist bas›n halka, emekçilere gerçekleri anlatma, bilinçlendirme sürecinde hepimizin en önemli araçlar›ndan durumunda. Bu arac›m›z› daha nitelikli hale getirmek ve kolektif bir ürün olarak kitlelere sunmak için bafllatt›¤›m›z kampanyam›z çerçevesinde birçok bölgede gerçeklefltirilen toplant›lar, buluflmalar ve da¤›t›mlar oldu. Yap›lan sesli da¤›t›mlarda gazetemizin kitlelerin sesi oldu¤u vurgulanarak kitlelere kendi seslerine sahip ç›kmalar› vurgusu yap›ld›. ‹flçilerin direnifllerini, köylülerin sorunlar›n›, isyanlar›n› yans›tan gazetemizin kitlelere ulaflmas› çok önemlidir. Ancak bu olursa ajitasyon-propaganda ve örgütlenmenin tüm ayaklar› sa¤lanm›fl ve faaliyet ileri bir noktaya tafl›nm›fl olacakt›r. Bizler kitlelere gitti¤imizde ve onlara politikalar›m›z› götürdü¤ümüzde bunun verimini almaktay›z. . ❐ Sayfa 9

‹flçi köylü’den Gücünü kitlelerden alan...

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odas›, zirai mücadele bayii olarak görev yapmak isteyen Ziraat Mühendislerine yönelik olarak, Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›’n›n 11 Ekim 2007 tarihinde yay›mlad›¤› yönetmelikle getirdi¤i s›nav uygulamas›n›n 4 Ekim 2008 tarihinden itibaren uygulamaya bafllamas›n›n hukuka ve bilime ayk›r› oldu¤unu belirterek, yürütmenin durdurulmas› talebiyle Yarg›tay’a baflvurdu. ❐ Sayfa 5

Bir sefer, bir hezimet ve Erdoğan Bezelê bask›n›yla hali haz›rda

cekti. Nitekim Amed, Do¤ube-

me kin kusan flehre girerken yo¤un

flaflk›na dönmüfl Türk hâkim s›n›f ve

yaz›t, Siirt, Hakkari, Nusaybin,

gaz kokusunu hissedebilmifl midir,

temsilcileri, mevcut acz hali içinde,

Mersin sokaklar› hükmünü ver-

hissetmiflse ne düflünmüfltür bile-

“çareyi” Abdullah Öcalan’a fiziki

miflti.

meyiz. Bildi¤imiz bir fley varsa,

sald›r›da bulmakla, bir kez daha ça-

Bilhassa Amed’te bu hükmün

resizliklerini sergilemifl oldular.

baflka bir anlam› daha vard›r: Erdo-

A¤›r tecrit koflullar› alt›nda günün

¤an yaklaflan yerel seçime yönelik

her an›nda ve her noktadan kame-

bir sefere daha ç›km›flt›r. “Paflas›-

rayla izlenen Öcalan’a yönelik bu

n›n baflbakan›” Erdo¤an, söyleye-

sald›r›ya yan›t hiç de gecikmeye-

cek yeni bir sözden yoksun, fafliz-

o da, ipli¤i pazara ç›km›fl bir sahtekar›n, riyakar, utanmaz

Hangi biri münferit?

konuflmalar›na art›k kendisinin de inanmad›¤›d›r. ❐ Sayfa 6

Küçük üreticiler, krize yine hazırlıksız yakalandı 28 Eylül 2008 tarihinde Derbent Mahallesi’nde Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken gözalt›na al›n›p tutuklanan Engin Çeber götürüldü¤ü ‹stinye Polis Karakolu ve Metris Hapishanesi’nde gördü¤ü iflkencelerden dolay› 9 Ekim’de yaflam›n› yitirmesinin ard›ndan Adalet Bakan›’nin sözde özür töreninden sonra yaflananlar davletin gerçek yüzünü teflhir etmeye yetiyor. ❐ Sayfa 7

Tefeci tüccar sömürüsü alt›nda, küçük birimlerde, modern teknolojik yöntemlerden uzak flekilde üretim yapan köylülü¤ün yaflam düzeyinin gelifltirilmesi, tar›m›n gelifliminin önündeki engellerin kald›r›lmas›, tar›ma yönelik bilimsel yaklafl›mlara paralel sanayinin öne ç›kar›lmas› ve gelifltirilmesi amaçl› politikalar›n gündemleflmemesi sürekli tüketen, d›fla ba¤›ml› ve emperyalizm sayesinde iktidar›n› sürdüren asalak s›n›flar›n gerçekli¤i göz önüne al›nd›¤›nda flafl›rt›c› de¤ildir. ❐ Sayfa 8

Kampanyam›z›n her bir alanda nas›l hayat bulaca¤›n› belirlemek için düzenledi¤imiz okur toplant›lar›n› Bursa, Ankara, Erzincan, Dersim, Malatya, Diyarbak›r ve Çukurova’da gerçeklefltirdik. ❐ Sayfa 2

S›n›fsal Yaklaflfl››m

Emekçinin Gündemi

Karakolda çakald›lar, zindanlarda s›rtlan; Amed’de kedi olurlar, Dersim’de tavflan!

Süreç ve DDSB’nin önemi

Sayfa 3

Sayfa 4

Evrensel Bak›fl

Pusula Kitleler örgütlü çizgiyle kazan›l›r! Sayfa 11

Yoksullar faturay› ödememekte kararl› Sayfa 13


İşçi-köylü 2

Yaşamın İçinden

Memleketten bir okul manzaras› ve velilerin kazanma süreci 2008/2009 e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafl›nda okullar›n aç›lmas›yla birlikte çeflitli konularda birçok yerde eylemler gerçeklefltirildi. Bu eylemlerin bir tanesi de, okullar aç›l›nca tadilata giren okullar› protesto için oldu. Gazi ‹lkö¤retim Okulu, bu sorunu yaflayan okullardan birisi ve aileler çeflitli eylemler yaparak ma¤duriyetlerinin giderilmesi yönünde kazan›mlar elde etmifl durumda. E¤itim sorunlar› denince akla s›rf müfredat gelmemeli. Oraya gelinceye kadar o kadar çok sorun var ki, müfredat bunlar›n yan›nda ayr›nt› gibi kal›yor. Okulu ve ö¤retmeni olmayan köyler, ö¤renci izdiham› olan s›n›flar, her an çökecek, üstünde çat›s› dahi olmayan “aç›k hava” okullar›, 12 Eylül AFC’si yönetimindeki üniversiteler, e¤itime ayr›lan ancak e¤itimin bir türlü yüzünü göremedi¤i, ak›beti “meçhul” bütçeler bunlardan sadece bir kaç tanesi. Gazi Mahallesi’nde bu örneklere s›kça rastlamak mümkün. 2008/2009 e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafl›nda okullar›n aç›lmas›yla birlikte çeflitli konularda birçok yerde eylemler gerçeklefltirildi. Bu eylemlerin bir tanesi de, okullar aç›l›nca tadilata giren okullar› protesto için oldu. Gazi ‹lkö¤retim Okulu, bu sorunu yaflayan okullardan birisi ve aileler çeflitli eylemler yaparak ma¤duriyetlerinin giderilmesi yönünde kazan›mlar elde etmifl durumda. Bu kazan›mlar› yerinde görmek için, kendileriyle görüflmek üzere okulu ziyaret ettik ve yaflananlar› bir de as›l mücadele sahiplerinden dinleyelim istedik. 20 Ekim Pazartesi günü, bir hafta bafl› günü ziyaret ettik tadilatta olan Gazi ‹lkö¤retim Okulu’nu. Burada

1500’den fazla ö¤rencinin ayn› anda e¤itim görebilmek için, servislerle baflka bir okula gitmesi gerekiyor. Servislerin ayr› bir hikâyesi var, al›nana kadar epey u¤raflt›rm›fl velileri. Bir ö¤retmenle sohbet etmek istiyoruz, isim vermek istemeyerek düflüncelerini ifade ediyor; “Bu uygulamalar›n yanl›fll›¤›n› belirtmek için özel bir çabaya gerek yok, yap›lan yanl›fll›klar ortada zaten.” Okulun her taraf›na iskele kurulmufl halini foto¤raflamak istiyoruz, içeriden birisi “çekmeyin yasak!” diyor. Kim yasaklad› diye sorunca, “Müdür, yetkili firma” diye bafltan savma cevaplar veriyor. Ö¤renciler güçlendirme çal›flmalar› nedeniyle, fiehit Temel ‹lkö¤retim Okulu’na gidiyorlar. Toplant› yapmak üzere okula giden velilerle birlikte okula vard›¤›m›zda, fiehit Temel ‹lkö¤retim Okulu’nun, Okul Aile Birli¤i’nin de imza toplayarak ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü’ne gidece¤ini ö¤reniyoruz. Onlar da zaten s›k›fl›k olan okulun, tadilat nedeniyle gelen ö¤rencilerden dolay› iyice s›k›flmas›ndan flikâyetçiler. Bir süre bekledikten sonra aileler toplant› için ayr›lan odada biraraya geliyorlar ve servislerle ilgili sorunlar›n› dile getirmeye bafll›yorlar. Herkesin tafl›maya müsait yeni araçlar istemesinden dolay›, eski araçlara kimsenin binmek istemedi¤ini, daha önce atlat›lan kaza risklerinden sonra bunu kabul etmeyeceklerini belirtiyorlar. Bir süre daha devam eden tart›flmalar›n ard›ndan aileler bütün arabalar›n tafl›maya uygun derecelerde olmas› için bask› yapma karar› al›yorlar.

Araç floförlerinin de haz›r bulundu¤u toplant›da, araçlar konusunda mutabakata var›l›yor. Sorunlar›n tart›fl›lmas› bitti¤inde veliler, derse giren ö¤rencilerin boflaltt›¤› koridorlardan ç›karak, yar›n yeni bir servis kuyru¤unda görüflmek üzere da¤›l›yorlar. Gazi ‹lkö¤retim Okulu’nda yaflanan s›k›nt›lara iliflkin, Okul Aile Birli¤i Baflkan› Asker Akkoç, Yaflanan sorunlar› genel olarak flöyle anlat›yor; “Okulumuz, ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü taraf›ndan güçlendirme karar› al›nd›¤› için, sene bafl›ndan bu yana tadilatta. Bu binalar 25 y›ll›k ve depreme karfl› dayan›kl› de¤iller. Halen devam eden bu çal›flmalardan dolay› çocuklar›m›z farkl› okullara gidiyorlar. Ö¤rencilerin nakilleri farkl› okullara yap›ld›¤› s›rada, GOP ‹lçe Milli E¤itim Müdürü Ahmet Hac›o¤lu, taraf›ndan otobüs ihaleleri yap›ld›. 125.000 YTL’lik bir ihale bu. Normalde, ö¤renci tafl›yan araçlar›n en fazla 6 yafl›nda olmalar› gerekirken, bize verilen araçlar nereden baksan›z 30 senelik araçlard›r.”

“Çocuklar›m›z›n can güvenli¤i tehlikedeydi!” Akkoç, ‹lçe Milli E¤itim Müdürü’nün, “Bizim elimizden bir fley

gelmez. MEB taraf›ndan verilen talimatlar do¤rultusunda bu uygulamalar yap›l›yor” fleklinde savunma yapt›¤›n› anlat›yor. Araçlar›n eski olmas›ndan kaynakl› birkaç kez frenleri patlayarak kaza tehlikesi atlatt›klar›n› ve velilerin çocuklar›n›n can güvenli¤i için ciddi derecede endiflelendi¤ini vurguluyor. ‹l ve ‹lçe Milli E¤itim ile görüfltüklerini, Okul Müdürü’nün birçok yerle görüfltü¤ünü, ancak sonuç alamad›klar›n› ifade ediyor. Görüflmelerden sonuç ç›kmay›nca Okul Aile Birli¤i’nin eylem karar› ald›¤›n› belirten Asker Akkoç, “Çocuklar›m›z›n nakil edildi¤i okula, yani bizim okulumuza 3 km uzakl›¤›ndaki okula, yaklafl›k 2 bin veli ve ö¤renci ile birlikte yürüyüfl yapt›k. Bakanl›ktan, ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nden, bizim okulun müdürünü arayarak, ‘durdurun, engelleyin, ö¤rencilerin yürümesine izin vermeyin’ fleklinde talimatlar ya¤d›rd›lar. Buna ra¤men bizi engelleyemediler ve yürüdük. Bu eylemimizden sonra yetkili makamlar ça¤›rarak görüfllerimizi al›p taleplerimizi dinlediler ve sorunu çözeceklerine dair vaatlerde bulundular. Bir hafta, 10 gün 15 gün beklememize ra¤men gene bir sonuç alamad›k.” Eylem s›ras›nda polisin, sivil ve resmi olarak y›¤›nak yapt›¤›n›, akrep ve panzerlerle ciddi bir flekilde psikolojik bask› oluflturuldu¤unu ifade ediyor Akkoç. Ayr›ca vaatler vererek zamana yaymay› ve velilerin birlikteliklerinin da¤›lmas›n›, “eylem yaparak da bir fley elde edemedik” havas›yla örgütlülü¤ün da¤›lmas›n› bekledikleri çok aç›k diyor. ‹kinci bir eylem karar› ald›klar›nda, veli-

31 Ekim-13 Kasım 2008

işçi-köylü’den Gücünü kitlelerden alan gazetemizin kampanyas› üzerine... Gazetemizi genifl kitleler içinde tan›tma, okur say›s›n› art›rma, niteli¤ini yükseltme hedefiyle bafllatt›¤›m›z kampanyam›z›n her bir alanda nas›l hayat bulaca¤›n› belirlemek için düzenledi¤imiz okur toplant›lar›ndan yedisi daha Bursa, Ankara, Erzincan, Dersim, Malatya, Diyarbak›r ve Çukurova’da gerçekleflti. Geçti¤imiz y›l birçok ilde yapt›¤›m›z okur toplant›lar›nda okurlar›m›z›n önerisi üzerine flekillenen kampanyan›n belirli bir içerikle derinlefltirilmesinin ard›ndan yeniden okurlar›m›za giderek kampanyay› detayland›rmak ve somutlamak hedefimizdi ve flu ana kadarki toplant›larda bu yönlü verimli ad›mlar att›¤›m›z da aç›kt›r.

lerin görece umutsuzlu¤a düfltü¤ünü, yetkililerin bir fley yapmamas› karfl›s›nda baflka bir ç›kar yol olmad›¤› için, eylemin gereklili¤inin kaç›n›lmaz olarak görüldü¤ünü belirtiyor. Ve bu eylemle de çocuklar›n› okula göndermeme karar› ald›klar›n› ifade ediyor. “Sadece 510 ö¤renci vard› okula giden, onlar da yayan gitmifllerdi. 1 saat okulda kald›ktan sonra eylemi duyup onlar da boykota kat›ld›lar ve evlerine döndüler. Bu arada ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü, ö¤retmenleri ve okul müdürlerini devreye sokarak, bizimle görüflmek/pazarl›k yapmak istediler. Biz de en demokratik hakk›m›z› kulland›¤›m›z›, çocuklar›m›z› k›r›k dökük arabalarla göndermeyece¤imizi belirttik” diyor.

Eylemin baflar›s› Durumun ciddiyetini anlayan ‹lçe Milli E¤itim Müdürü’nün birebir olaya el atmas›, yap›lan örgütlü eylemlerin ne kadar sars›c› bir yerde durdu¤unun ve sisteme karfl› güç oldu¤unun göstergesidir. Eylemin ard›ndan yaflananlar› flöyle anlat›yor: “GOP ‹lçe Milli E¤itim Müdürü Ahmet Hac›o¤lu, hemen telefon açarak ve gelerek, ‘yar›n 30 tane araç göndeririz hiçbir fley yapmay›n’ dedi. Gerçekten de hemen ertesi sabah 30 araç gönderdiler. Biz de otobüs floförleriyle bir toplant› alarak, bu kadar arac›n çok oldu¤unu, fazlas›n›n izdihama neden olaca¤›n› söyledik. Bize 15 arac›n yetece¤ini, özürlü çocuklar›m›z için de ayr› bir servis olmas› gerekti¤ini söyledik ve orada resmi bir anlaflma yapt›k.” Ahmet Hac›o¤lu’nun, “toplant›da”, “müsait de¤il” bahaneleriyle görüflmedi¤i velileri, bu eylemler sonunda bizzat kendisi aramas› ve otobüslerle birlikte flube müdürlerini göndermesi, eylemin kazan›mlar›ndan olarak görülüyor. Tüm bu yaflananlar, Okul Aile Birli¤i öncülü¤ünde belli bir bilinç oluflmas›na neden olmufl durumda. Veliler, kazan›mla sonuçlanan eylemlerinin örgütlü hareket etmekten kaynakl› oldu¤unu anlayarak birli¤i tebrik ederek, bundan sonraki süreçte de bu tavr›n korunmas› yönünde ortaklafl›yorlar. Servis sorunu belli bafll› küçük eksiklikleriyle çözülmüfl durumda. Veliler okullarda aidat ödüyorlar ve bunlar asgari ücretle geçinmek zorunda olan emekçiler için ek mali külfet demek. Bu tadilat çal›flmalar›ndan sonraki gündemlerinde bu durum için bafllat›lacak bir imza kampanyas› var. Bu katk› paylar›n›n MEB taraf›ndan karfl›lanmas› gerekti¤i konusunda talepleri olacak. “Ba¤›fl” ad› alt›ndan toplanan bu paralar›n, emekçilerden çal›nana paralar oldu¤unu belirten Akkoç, tüm velilerin bu durumdan flikâyetçi oldu-

¤unu vurguluyor.

“Kazan›mlar örnek oldu” Gazi ‹lkö¤retim Okulu’nun kazand›¤› baflar› di¤er okullara da örnek olmufl ve s›n›flar›n kalabal›klaflmas›na iliflkin imza kampanyalar› düzenlemeye bafllam›fllar. Akkoç, Gazi ‹lkö¤retim Okulu Aile Birli¤i olarak di¤er okullar›n aile birlikleriyle biraraya gelerek ortak hareket etmek için görüflmeler bafllatacaklar›n› ifade ediyor. Ayr›ca, bu durumun sistem sorunu oldu¤unu, sadece velilerin, aile birliklerinin ya da müdürlerin bir fley yapamayaca¤›n›, onun için ortak hareket etmek gerekti¤ini ifade ediyor. Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n “e¤itimde patlama yaflanan bir dönemdeyiz” aç›klamas›na iliflkin Akkoç’un de¤erlendirmesi “yalan söylüyorlar” fleklinde. Son olarak genel bir de¤erlendirme yapmas›n› istedi¤imiz Gazi ‹lkö¤retim Okulu, Okul Aile Birli¤i Baflkan› Asker Akkoç, flunlar› belirtti: “Bu sorunlar sadece Gazi’nin sorunu de¤ildir, genel sorunlard›r. Türkiye’de bir ilk olaca¤›n› umdu¤umuz çal›flmalar›m›z var. Bizim en demokratik hakk›m›za polis, panzer y›¤›na¤› yap›larak karfl›l›k veriyor. Orada 1500 veli, 1500 ö¤renci var ve biz demokratik hakk›m›z› kullan›yoruz. Bu mücadelemizi genellefltirece¤iz ve çal›flmalar›m›z› sadece burayla s›n›rl› b›rakmayaca¤›z. Tüm devrimci ve sosyalist bas›n› bu konuda duyarl› olmaya ça¤›r›yoruz. Herkes kendi üstüne düfleni yaparsa bu sorunlar› çok aza indirmifl oluruz. Buradan sizin arac›l›¤›n›zla ça¤r›m›zd›r, herkesin elini tafl›n alt›na sokmas› gerekiyor. Devrimci bir durufl sergilenmesi gerekiyor. Ülkemizde bir ezen bir de ezilen s›n›f var. Biz ezilenlerin baflkald›r›s› ezenleri rahats›z ediyor ve bize bask› yap›yorlar. Bizim de y›lmadan mücadele etmemiz gerekiyor.” Yapt›¤›m›z söyleflinin ard›ndan, bu konuda ç›kan bir haberin yanl›fll›¤›n› düzeltmek istediklerin ve söz konusu düzeltmeyi yay›nlamam›z konusunda yard›mc› olmam›z› rica ediyorlar. Asker Akkoç, “bizim yapt›¤›m›z ilk eylemimizde Evrensel Gazetesi’nde bir yaz› ç›kt›. Yaz›y› gerçekten be¤endik. Okul sorunlar›na de¤inen güzel bir yaz›yd›. Yaz›n›n yanl›fll›k olan k›sm› ise, ‘velilerin imza toplad›¤› ve okul müdürüne verdi¤i’, okul müdürünün de o imzalar› almay›p att›¤›, fleklindeki ifadeler yanl›flt›r. ‹mza gelse ilk olarak bize geliyor. Geçen y›l bir imza kampanyam›z olmufltur, onu da gerekli yerlere ulaflt›rd›k. Bizim ricam›z bu gibi konularda sorunun muhatab›yla görüflürlerse daha az yanl›fll›k olur.” (‹stanbul)

Ö¤renciler okul için eylem yapt› Gaziantep’in fiahinbey ilçesine ba¤l› ‹ncirlikaya Mahallesi’nde okul isteyen ö¤renci ve veliler eylem yapt›. 1999 y›l›nda Gaziantep Büyükflehir Belediyesi taraf›ndan imar edilen mahalleye 9 y›ld›r okul yap›lmam›fl. Aileler çocuklar›n›n flehir merkezinde tafl›mal› e¤itim görmelerinin kendilerine ve ö¤rencilere hem maddi hem manevi zarar verdi¤ini ve söz verilen okulun yap›lmas›n› istediklerini belirtiyorlar. “E¤itim hakk›m›z söke söke al›r›z”, “Okul yolunda ölmek istemiyoruz”, “700 ö¤renciyiz ama okul yok” sloganlar›yla eylemi tamamlad›lar. (H. Merkezi)

Geçti¤imiz dönem düzenledi¤imiz okur toplant›lar›nda bulufltu¤umuz yüzlerce okurumuzun önerileri, yorumlar›, elefltirileri gazetemiz için oldukça de¤erlidir. Birbirinde ba¤›ms›z olarak ifade edilen düflünceler okur-gazete iliflkisinin gelifltirilmesinde ve gazetemizin içerik ve biçimsel olarak daha ileriye tafl›nmas›nda, elefltiri ve özelefltirilerin yap›lmas›nda ve yoldafll›k iliflkilerinin gelifltirilmesinde önemli deneyimler kazanmam›z› sa¤lam›flt›. Gazetemiz, Yeni Demokratik Devrimin hedefleri ve program› çerçevesinde devrimci mücadelemizin siyasi çizgisini yaymada ve politikalar›m›z› aktarmada önemli bir iflleve sahiptir. Bir örgütlenme arac› olarak devrimci düflüncelerle yeni tan›flan insanlar›n örgütlülü¤e do¤ru ad›m atmas›nda, dünyaya yeni bir pencereden bakmas›nda küçümsenmesi mümkün olmayan bir araçt›r. Gazetemiz ayn› zamanda devrimcilerin siyasi e¤itimine de yard›mc› olmaktad›r. S›radan burjuva-feodal medyada oldu¤u gibi belirli ç›kar gruplar›n›n savunusunu yapmamaktad›r. Son süreçte burjuva-feodal medyaya bizzat Genelkurmay Baflkan› taraf›ndan verilen “gazetecilik dersi” ve ard›ndan kulak çekme pratikleri sonucu medya kurulufllar›n›n derhal nas›l hizaya girdiklerine ve Baflbu¤’un ifade etti¤i “do¤ru tarafa” geçtiklerine tan›k olduk. Onlar zaten “do¤ru taraftayd›” ancak arada bir ayar yap›lmas› gerekiyordu ve bu ayar da yap›lm›flt›. Çünkü onlar güçlerini bu iktidar sahiplerinden almaktad›rlar. Bizler ise gücümüzü holdinglerden veya reklam veren sermaye gruplar›ndan de¤il halktan ve devrimden almaktay›z. Devasa medya holdinglerinin yan›nda küçücük bir su damlas› gibi duran devrimci yay›nlar›n gerçek gücünü de burada aramak ve gelifltirmek gerekir. Tiraj› en yüksek olan bir gazetenin okurlar›n›n mahalle mahalle, ev ev gezip gazetesini da¤›tt›¤›na tan›k olunmufl mudur? Ancak gazetemizin okurlar›, bunu her say›da yapmaktad›r. Çabam›z bu a¤› gelifltirmek, okurlar›m›z›n gazetemizi kitlelere daha fazla ulaflt›rmas›n›n önemini anlatmakt›r. ‹flte bu yüzden de tüm okurlar›m›z› da¤›t›mlar›n d›fl›nda/ötesinde bir gazete de bir baflkas› için almaya ça¤›r›yoruz. Bir gazete de okuldaki s›ra arkadafl›n için, bir gazete de kap› komflun, bir gazete de çal›flt›¤›n iflyerindeki mesai arkadafl›n vb. için al›n diyoruz. Bu flekilde, ad›m ad›m geliflecek, güçlenecek ve daha fazla kitleye ulaflabilecektir gazetemiz, dolay›s›yla düflüncelerimiz, ideallerimiz... K›sacas› anlafl›lmas› gereken odur ki; ba¤›ms›z, halka dayanan, sistemle ideolojik-politik bir ba¤› bulunmayan, devrimci, gerçeklere dayanan bir yay›n çizgisi izledi¤i için okurlar›yla iliflkisi de müflteri-sat›c› iliflkisi de¤il yoldafll›k iliflkisidir. Dolay›s›yla okurlar›m›z›n elefltirileri, katk›lar› muazzam öneme sahiptir ve okurlar›m›z›n gazeteden beklentilerinin yan› s›ra gazetemizin de okurlar›m›zdan beklentileri bulunmaktad›r. Gazetemizin, sesimizin yeni insanlara ulaflmas› için da¤›t›lmas›, canl› ve renkli bir yay›n olabilmesi için yaz›, haber vb. ile beslenmesi, daha nitelikli bir hale gelmesi için de de¤erlendirilmesi oldukça önemlidir. Yine bir di¤er önemli nokta da kampanyam›z›n süreç içinde geliflen tüm gündemlerle birlikte ele al›nmas›d›r. Ülke ve dünya gündeminden kopuk hiçbir kampanyan›n baflar› flans› yoktur. Kürt illeri yang›n yerine dönmüflken, ekonomik kriz nedeniyle halk›m›z›n s›rt›na bir yük daha biniyorken, ö¤renci gençlik ’80 kal›nt›s› YÖK’ün kurulufluna haz›rlan›yorken gazetemizin kampanyas›n› bu gündemlerden soyutlayarak ele almak hem olanakl› hem de do¤ru de¤ildir. Bunun araçlar›n› yaratmak mümkündür. Çünkü gazetemiz ‹flçi-köylü imha ve inkâra u¤rayan Kürt halk›n›n sesidir, yoksullukla bo¤uflan emekçilerin sesidir, gelece¤i elinden al›nan halk gençli¤inin sesidir. Bunun yan› s›ra bir di¤er yan› ise ülke ve dünya gündemlerinin yo¤unlu¤u kampanyay› yürütmemenin de bir gerekçesi olamaz. Ülke gündemi, bizim gibi faflist diktatörlükle yönetilen tüm ülkelerde her daim yo¤undur. Zaten bu olgu, gazetemizin de¤erini daha bir anlaml› k›lmaktad›r.


İşçi-köylü 3

31 Ekim-13 Kasım 2008 TC’nin Kürt halk›na ve silahl› güçlerine karfl› yürüttü¤ü imha ve inkar siyaseti bütün fliddetiyle devam ediyor. fiiddetin dozu artt›kça gerillan›n direnifli ve Bezele Karakolu bask›n› örne¤inde de görüldü¤ü gibi, ülkenin siyasal gündemini belirleyen gerilla eylemlerinde de art›k görülüyor. Kürt ulusal sorununda yok sayma, yok etme politikas›n›n d›fl›nda baflka bir yol izlemeyen TC, Ulusal Hareket’e, kendisini savunmas›ndan baflka bir seçenek b›rakmamaktad›r. Dolay›s›yla Ulusal Hareket’in ‹mral› sürecinden sonra ortaya koymufl oldu¤u stratejik hedefinde herhangi bir de¤ifliklik olmamas›na ra¤men sistemin inkarc›, imhac› siyaseti gerillay› daha aktif bir tutum içine itiyor. Ve önümüzdeki süreçte de bu çat›flmalar daha da fliddetli bir karaktere bürünecektir. ‹çte ve bölgedeki geliflmeler bunu göstermektedir. ABD’nin yönlendirmesiyle TC’nin, Barzani ve Talabani ile kurdu¤u resmi iliflki, ABD aç›s›ndan Irak’›n “istikrar›” veya ABD’nin Irak Kürdistan›’ndaki Kürt güçleriyle sürdürdü¤ü iliflkinin TC cephesindeki pürüzlerinin giderilmesi anlam›na geliyor. TC ise bu iliflki sayesinde Ulusal Harekete karfl› savafl›n› daha genifl güçlerin deste¤iyle yürütmeyi planl›yor. Yani, taraflar kendi ç›karlar› için PKK hareketi üzerinde pazarl›klar yürütüyor. Bu tabi ki yeni bir durum de¤il. Ama bunun yeni olmamas›, Kürt Ulusal Hareketi için yaratm›fl oldu¤u/olaca¤› tehlikeleri azaltm›yor. fiöyle bir tarihi haf›zam›z› yoklayal›m; Kürt halk› aras›ndaki birli¤i bozan, aralar›ndaki güvensizli¤i derinlefltiren olaylar›n bafl›nda emperyalistlerin ve bölgedeki gerici devletlerin yönlendirmeleriyle Kürtler aras›nda yarat›lan çat›flmalar geliyor. “Böl yönet”, “çat›flt›r zay›flat”, “tecrit edip yaln›zlaflt›r” siyaseti Kürt topraklar›nda ço¤u zaman hayat bulmufltur. Bu anlam›yla TC ile Barzani aras›nda bafllat›lan son görüflmeler yeni tehlikelerin iflareti niteli¤indedir. Bu tehlikeli geliflmeleri belli yönleriyle PKK hareketi de öngörmüfltü. Son kongrelerinde “Ulusal Birli¤e” yap›lan vurgular›, Irak Kürdistan›’ndaki Kürt önderlik-

lerine dönük yap›lan ça¤r› ve uyar›lar› bu temelde okumak gerekir. Bundan sonra da bu yönlü ça¤r›lar tekrarlanabilir. Ama ABD’nin Irak’taki bozgunu, Barzani ve Talabani’nin s›n›fsal karakterleri, emperyalizmle olan iliflkileri, bölgedeki faflist ve gerici devletlerin mevcut pozisyonlar› için yaratm›fl olduklar› tehlike vb.

leri, yaklaflan yerel seçimlere ba¤layarak DTP’yi suçlamaktad›r. Yani, söylenmek istenen fley; “DTP kaybetti¤i halk deste¤ini yeniden kazanmak için fiili bir çat›flmada medet umuyor.” Tabii ki bu de¤erlendirmeler yürütülen devlet terörünü gizleme, suçlunun suçunu örtme çabas›ndan baflka bir fley de-

sözcüsü partiler ›rkç›l›k ve flovenizm konusunda tam bir yar›fl içindedir.

Süreç ve devrimci tutum Yukar›da alt›n› çizdi¤imiz gibi, egemen s›n›flar›n sözcüleri “terörizme karfl› mücadele” ad› alt›nda baflta Kürt halk› olmak üzere tüm emekçi-

Kürt topraklar›ndaki son geliflmeler üzerine E¤er bugün Kürt ulusal sorunu gündemin bafl s›ras›n› meflgul ediyorsa ve egemen s›n›flar›n iç ve d›fl politikalar›nda bu sorun önemli bir noktay› teflkil ediyorsa, bizim soruna yaklafl›m›m›z, bu konuda izleyece¤imiz takti¤in bu somut durumla uyumlu olmas› gerekir. faktörlerden dolay› bütün ça¤r›lar› yan›ts›z b›rakacaklard›r. PKK’yi “tecrit edip yaln›zlaflt›rma” siyasetine de belli oranda destek sunacaklard›r. Bilindi¤i gibi, Barzani daha önceleri de TC’den ald›¤› destek veya TC güçleriyle birlikte PKK’ye karfl› yürütülen operasyonlara dahil olmufltu. Bu operasyonlar›n askeri aç›dan sonuçsuz kald›¤› bilinmektedir. Ancak askeri aç›dan baflar›s›z kalan bu operasyonlar, Kürt halk› aras›nda varolan güvensizliklerin derinleflmesi noktas›nda önemli tahribatlara yol açm›flt›r. En az›ndan Türkiye’deki Kürt bas›n›nda bu güçlere dair yap›lan de¤erlendirmeleri çok yak›ndan bilmekteyiz. Benzer yaklafl›mlar›n di¤er taraftan da olaca¤› aç›kt›r. Dolay›s›yla de¤erlendirmeleri hep ortaya ç›kan askeri sonuçlara göre yapmamal›y›z. Daha da önemlisi bu “böl yönet” , “çat›flt›r zay›flat” karfl›-devrimci siyasetinin, ezilenlerin birli¤i üzerinde yaratm›fl oldu¤u tahribatlar› de¤erlendirmelerimizde asla gözard› etmememiz gerekir. Yukar›da dikkat çekti¤imiz tehli-

S›n›fsal Yaklafl›m KARAKOLDA ÇAKALDIRLAR, Z‹NDANLARDA SIRTLAN; AMED’DE KED‹ OLURLAR, DERS‹M’DE TAVfiAN! Ne kendileri ne de efendilerinin hiçbir konuda hesaplar› tutmuyor… Ne büyük projeleri, ne de k›sa vadeli programlar› yürüyor. Büyük iddialarla yapt›klar› ç›k›fllar, daha birkaç ad›m atmadan fiyaskoyla sonuçlan›yor. Krizden krize sürükleniyor, bunal›m içerisinde debeleniyorlar… Bu yüzden çareyi daha fazla sald›rgan politikalar üretmekte, tehdit ve flantaja baflvurmakta buluyorlar. Tam da bu nedenle fliddetin dozu art›yor, emperyalist ve faflist terör mekanizmas› azg›n biçimde devreye sokuluyor. Ezilen halk ve uluslar›n direnifli yang›n› büyütüyor, gökyüzünü k›z›llaflt›r›yor… Göreve bafllad›¤›nda her fleye hâkim ve kendinden emin havalarda yola koyulan, özellikle de medyayla iliflkilerde medeni pozlar tak›nan “Baflbu¤’un; Bezele bask›n›yla ilgili Taraf gazetesinde yay›nlanan haberler üzerine düzenledi¤i befli bir yerdelik bas›n toplant›s›yla sergiledi¤i tablo, eylemin bilançosunu resmetmekten baflka, maskenin çok erken düflmesini de anlat›yordu. “Hizaya gelin” komutuna ilk yan›t› veren ortak da gere¤ini yapmak üzere yola koyulmakta gecikmedi.

keli iflaretler belirlemesini de bu anlay›fl çerçevesinde ele almak gerekir. TC’nin bu yönlü giriflimi, PKK’nin gelifltirdi¤i gerilla savafl›n›n yaratm›fl oldu¤u bas›nc›n do¤al bir sonucu olarak okunmal›d›r. Dün “Afliret Reisi” diye afla¤›lad›klar› Barzani ile, temsilcileri vas›tas›yla görüflüyorlarsa bu yeni bir durumdur. Yani, TC

Politika gündem

Bir yandan ‹mral›’da Öcalan’a yönelik bask› ve sald›r›lar yo¤unlafl›rken, di¤er yandan Amed ve Dersim’e yönelik geziler ile nab›z yoklama turlar›na kalk›flma gafletine düflüldü. Bunlar ya ne yapt›klar›n› “bilmiyorlar”, ya da gerçekten yeterince halk daya¤› yememifllerdi. Sadece Tayyip’i özel olarak karfl›lamaya haz›rlanan Amed de¤il bütün Kürt illerinde günlerce, Baykal ve Bahçeli faflistlerinin deyimiyle “kitlesel ayaklanma” gerçekleflti, günlük yaflam felç oldu. Ama do¤rusu özel konu¤u nedeniyle Amed bir baflkayd›. Bush bile Ba¤dat’a daha rahat ve güvenli sokulabilmiflti. Ayn› tablo, dibinde bomba aranan Munzur görüntüleriyle Dersim’de de yafland›… Uza¤a gitmeye gerek yok, Oramar (Da¤l›ca) bask›n›n›n ard›ndan gerçekleflen “s›n›rl›” s›n›r ötesi harekât Zap direnifli ile yan›tlanm›fl, ABD ile “mükemmel” bir iliflki kuruldu¤u ilan edilmifl, Kandil ve di¤er kamplar›n sürekli hava sald›r›s›na u¤rat›ld›¤› bir süreç bafllat›lm›flt›. ‹fllerin yolunda gitmedi¤i, “kat›l›mlar› önleyemiyoruz, esas sorun burada” tarz›nda verilen beyanlarla ortaya serildi¤inde, kamuoyu, bu sürecin

imha ve inkâr siyasetine destekçi, yatakç› ar›yor. Bu ayn› zamanda ABD’nin “PKK bizim de Irak’›n da düflman›d›r” tezi üzerinde pratik tutumlar gelifltirme plan›d›r-ad›m›d›r. E¤er TC karfl› tarafta bu politikas›na hizmet eden iflaretler almam›fl olsayd›, böyle bir yönelim içine girmezdi. Bu, kendileri aç›s›nda oluflan iç ve d›fl koflullar› en iyi flekilde de¤erlendirme, “Kürt Sorunu yoktur, terör sorunu vard›r” gibi uyduruk tezlerini en vahfli biçimde hayata geçirme çabas›d›r. A. Öcalan’›n avukatlar›n›n yapt›¤› aç›klamada da görülece¤i gibi, d›flar›da yürütülen sald›r›lar›n bir benzeri de ‹mral›’da yap›lmaktad›r. Tüm bunlar bize, her cephede sald›r› ve kuflatma politikas›n› göstermektedir. Yerel seçimler öncesi operasyonlar›n daha da s›klaflmas›, en küçük demokratik tepkiye karfl› gösterilen devlet terörü bir kiflinin ölümüne, onlarca yurtseverin tutuklanmas›na yol açt›. Egemen s›n›f sözcüleri, medyas› bu anti-demokratik uygulamalara karfl› gösterilen tepki-

¤ildir. Ama flu da bir gerçek ki; her çat›flman›n, her olay›n belli siyasal sonuçlar› olacakt›r. Devletin psikolojik üstünlü¤ü ele geçirme ve bunu yerel seçimlerle taçland›rmak için yürüttü¤ü kapsaml› sald›r›lar çok farkl› sonuçlara yol açabilir. “Bask›lar direnmeye yol açar” esprisi burada DTP lehine somut bir olguya dönüflebilir. Amed ve Dersim belediye baflkanl›klar›n› hayal edenler, Kürt illerinde ellerinde olan yerel yönetimlerin bir bölümünü de kaybedebilirler. Di¤er faflist burjuva partilerin ise bu konudaki umutlar› önemli oranda tükenmifl durumdad›r. Onlar tüm umutlar›n› ›rkç›-floven politikalardan etkilenmifl olan kitlelere ba¤lam›fl durumdalar. Deniz Baykal ve Devlet Bahçeli ikilisinin son yap›lan gösterilerde kolluk güçlerinin izlemifl olduklar› tutumlar› yetersiz gören ve bundan dolay› AKP’yi suçlayan yaklafl›mlar› yaln›z faflistlerin sahip oldu¤u ruh halinin göstergesi de¤il, ayn› zamanda da ›rkç›l›k ve flovenizmde etkilenmifl olan kitlelerin deste¤ini alma çabas›d›r. K›sacas›, egemen s›n›f

bir aldatmaca oldu¤unu sezmeye bafllam›flt›. Bu dönem, Türkiye Kürdistan›’nda eylem ve direnifllerin, operasyon ve sald›r›lar›n t›rmanmas›na tan›k olundu. Faflist diktatörlük bask› ve terörü ülke çap›nda yo¤unlaflt›rmaya bafllad›. Provokasyonlar ard› ard›na geldi. Yasaklamalar, tutuklamalarla birlikte, DTP’ye yönelik kampanyaya h›z verildi. Bezele bask›n› bu savafl ve direnifl döneminin zirvesidir. “Beli k›r›ld›”, “sadece uzaktan kumandal› eylem yapabiliyor”, “bir-iki kifliyle ifl yap›yor” vb. denilen Kürt Ulusal Hareketi karfl›s›nda sa¤lanmak istenen psikolojik üstünlük faaliyetinin çökmesidir. Bu eylem, bütün çabalara, tehdit ve flantajlara karfl›n burjuva medyada belli bir tart›flma bafllatt›. Geri bir zeminde ve yanl›fl sonuçlar› içeren boyutlar tafl›sa da, egemen söylemle çat›flan ve dayat›lan tarz› sorgulayan görüfller ileri sürüldü. Resmi aç›klamalara güvensizlik ifade eden düflüncelere yer verildi. Bu kafa kar›fl›kl›¤› ve kaos uzun bir zamand›r ilk kez yaflan›yordu. Daha önemlisi, devam eden haftalarda meydana gelen geliflmeler, ibrenin daha çok AKP-TSK aleyhine dönmesine neden oldu. Bunda, Engin Çeber’in poliste bafllayan Metris’te devam eden iflkencede alçakça katledilmesi olay›n›n kamuoyuna yans›mas› vesilesiyle, son dönemde polisin “alt›n y›llar›na” döndü¤ü gerçe¤inin ay›rt›na var›lmas› ve unutturulmaya çal›fl›lan “hapishanelerdeki tecrit ve iflkence gerçe¤i”ne dair ortal›¤a saç›lanlar önemli bir rol oynad›. Bir di¤eri, hiç kuflkusuz Öcalan’a

yönelik sald›r› ve iflkence politikas›yd›. Pek tabii ki bunun karfl›s›nda Kürt ulusundan halk›m›z›n yüz binlerle sokaklara, alanlara ç›karak, çok çeflitli eylemlerle büyük bir sahiplenme iradesi sergileyerek gösterdi¤i tepkiydi. Durum komprador patron-a¤a devleti aç›s›ndan her bak›mdan sarpa sarmaktad›r. Üst üste “terör zirvesi” toplam›fllar, konuyu MGK’da tart›flm›fllar, iflin içinden ç›kamay›nca sorunu komisyon ve kurullara havale ederek “çözmüfl”lerdir. Ölümden öte köy yoktur. Katliam, bask› ve terörün dozu alabildi¤ince art›r›lacakt›r. ‹fllerin daha da ç›kmaza girmesi belli bir kesim için anlam ifade etmemektedir. Bu bir savaflt›r ve sonuna kadar ne gerekiyorsa yapacaklard›r. Ancak, emperyalistlerin çeflitli hesaplar› gere¤i baflka planlar›n parças› olanlar, süreci farkl› bir yöne kanalize etme gayretindedir. Aralar›ndaki çat›flma ve çeliflki de bu yüzden yaflanmaktad›r. Di¤er yandan emperyalist-kapitalist sistemdeki ekonomik krizin Türkiye’de alaca¤› boyut, baflka bir ifadeyle getirece¤i y›k›ma iliflkin, patron kulüpleri temsilcilerinden gelen uyar› ve öneriler do¤rultusunda at›lacak ad›mlar belirlenmeye çal›fl›lmaktad›r. S›n›f hareketini küçümseyerek pervas›zca dillendirilen, “en büyük risk k›dem tazminatlar›”, “ya iflten atmalar olacak ya da yeni esnek çal›flma uygulamas›na herkes uyacak” desturlar›, ‹flsizlik Sigortas›’n› kullanma hesaplar›, iflten atma planlar›, flimdiden bir dizi fabrikada bafllat›lan ücretsiz izin uygulamalar› ve çal›flma koflullar›n›n a¤›rlaflt›r›l-

Her cephede savafl

lere, devrimcilere, komünistlere karfl› sald›r›lar›na bütün fliddetiyle devam ediyorlar. Sokakta kurflunlama, hapishanede öldürme, iflkence olaylar› gündemi daha çok iflgal etmeye bafllad›. Egemenler bu karfl› devrimci sald›r›lar›na meflruluk kazand›rmak için yeni yasal düzenlemeler yapmaktad›rlar. Elbette ki sald›r›lar yaln›z bununla s›n›rl› de¤il, daha genifl kapsaml›d›r. Dünyada yaflanan ekonomik krizin, bizim gibi ba¤›ml› ülkelerdeki sonuçlar›n›n daha da tahripkâr olaca¤› kesindir. Bunun böyle olaca¤›n› tüm üretenler süreç içinde yaflayarak göreceklerdir. Di¤er bir ifadeyle, ekonomik kriz yolsuzlu¤u, yoksullu¤u daha da derinlefltirecektir. Çünkü, toplumdaki yozlaflma, ahlaki çürüme burjuva egemen sistemin yoz kültüründe bencil-bireyci yaflam tarz›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Dolay›s›yla bizler gündemimize yolsuzlu¤u, yoksullu¤u almak zorundad›r. Bugün Kürt ulusuna karfl› imha ve inkâr siyasetinde ›srar edenler, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere tüm

mas›, “sald›r›lar›n/savafl›n” bafllad›¤›n› göstermektedir. Yerel seçimlere 5 ay kala AKP hükümeti köfleye s›k›flm›flt›r. Tayyip, gizli kapakl› girdi¤i Amed ve Dersim’de zor bela toplanan bir-iki yüz kifliye iki dakikadan fazla konuflamadan kaç›p gitmifltir. “Kriz bizi etkilemez.” diye dursun, borsa ve döviz piyasas› allak bullak olmufl, reel sektör çoktan sars›nt›ya girmifl, ekonomiye hükmeden patronlar›n uyar› ve talimatlar› do¤rultusunda kendi bakanlar› pefl pefle tekzip demeçleri yay›nlamaya bafllam›flt›r. ‹flbirlikçi konfederasyonlardan medet umanlar, krizin boyutlar›n› hesaplayamaman›n faturas›n› bu alanda ortaya ç›kacak devinim ve direniflle de pahal› ödeyecektir. Çaresizlikleri teslimiyeti de¤il daha fazla sald›rganl›¤› getirecektir. At›lan her geri ad›m, ileriye do¤ru yap›lmak istenen hamle için tahkimat ve zaman kazanma hedeflidir. Düflmandan merhamet ve iyi niyet bekleyenler, s›n›f olgusunu ihmal etmekle büyük bir hataya düflerler ki en büyük yan›lg› odur. Adalet Bakan›’n›n Engin Çeber’in katledilmesi nedeniyle diledi¤i özür, olay›n kamuoyunda belgelenerek teflhir olmas› karfl›s›nda yap›lmak istenen bir manevradan ibarettir. Binlerce katliam ve cinayet gerçeklefltirip, bir tanesinden özür dileyerek kendilerini temize ç›karma kurnazl›¤› bunlara mahsustur. Kald› ki onun da gere¤ini yapmamak için (katiller ve iflkencecilerin cezaland›r›lmas› bak›m›ndan) ellerinden gelen bütün çabay› gösterecekleri kesindir. Süreç daha çok Engin Çeber ve Ahmet Özkan’lar›n (Do¤ubeya-

emekçileri yoksullu¤a ve sefalete sevk edenlerdir. Düflman ortakt›r. Buna karfl› mücadelenin de ortak olmas› gerekir. Bugün “terörizme karfl› mücadele” ad› alt›nda durmadan “terör zirvesi” yapanlar›n tek derdi ezilenlerin hakl› ve meflru bir zeminde gelifltirdikleri mücadeleyi bo¤makt›r. O halde biz de tüm enerjimizi bu karfl› devrimci sald›r›lara karfl› mücadelede yo¤unlaflt›rmal›y›z. Bunun için en genifl birlikteliklere önem vermeliyiz. Zulüm ve zorbal›¤› hedefleyen her baflkald›r›ya omuz vermeliyiz. Kavgan›n öznesi, örgütleyicisi olmal›y›z. Bu mücadelede taktiklerimizi belirlerken, içinde geçti¤imiz süreci, gündemi belirleyen öncelikleri ve buna karfl› varolan görevlerimizi do¤ru alg›lamal›y›z. E¤er bugün Kürt ulusal sorunu gündemin bafl s›ras›n› meflgul ediyorsa ve egemen s›n›flar›n iç ve d›fl politikalar›nda bu sorun önemli bir noktay› teflkil ediyorsa, bizim soruna yaklafl›m›m›z, bu konuda izleyece¤imiz takti¤in bu somut durumla uyumlu olmas› gerekir. Bunun pratik karfl›l›¤› fludur: Kürt halk›na dönük yürütülmekte olan imha ve inkar siyasetine karfl› tereddütsüz bir tutum tak›nmakt›r. Bu konuda Kürt Ulusal Hareketi ile bir dayan›flma içinde olmakt›r. Bu yönlü k›rda ve flehirlerde at›lan pratik ad›mlar oldukça önemlidir. Ba¤›ms›z tutum, ba¤›ms›z çizgi ortak pratik hareketleri d›fltalamaz. Bilakis onu içerir. Yeniden tekrarlamakta yarar görüyoruz. Bu somut duruma göre taktik yönelimi belirlemek genel politikalar›m›za hizmet eder niteliktedir. Stratejimize hizmet eden bu takti¤i yarat›c› ve militan bir tarzda uygulamak; merkezi görevimize, kitle çal›flmas› perspektifimize olumlu katk›lar sunacakt›r. Kitlelerin politikaya ilgilerinin artt›¤›, egemen s›n›flar ile ezilen Kürt ulusu ve di¤er emekçiler aras›ndaki çeliflkilerin k›z›flt›¤› bir ortamda, do¤ru araç ve yöntemlerle, ›srarl› bir temelde sürece müdahale etmek her bak›mdan kavray›fl›m›z›n derinleflmesine, kitle ba¤lar›m›z›n geliflmesine ve militan bir çizginin yaflama geçirilmesine büyük katk›lar sunacakt›r.

z›t, 20.10.08) katledilmesini getirecektir. Faflist diktatörlü¤ün polisleri, jandarma ve gardiyanlar›, gözalt›nda, zindanlarda ve sokaklarda; iflkenceyle, kurflunla daha çok devrimciyi, yurtseveri ve ilericiyi katletmek zorundad›r. Son haftalarda oldu¤u gibi de¤il gençler, 10-15 yafl›nda yüzlerce hatta binlerce çocuk, 70-80 yafl›ndaki insanlar da tutuklanmal›d›r… Sald›rd›kça görüyorlar ki yang›n daha da büyümektedir… Yang›n›n kendili¤inden reflekslerle büyümesi, etki-tepki yasas›na göre flekillenmesi baflka bir fley, do¤ru bir yöne sevk edilip zalimlerin flatolar›n› kuflatmas›n› sa¤layarak kal›c› hasarlar b›rakmas› baflka bir fleydir. Daha önce de de¤iflik vesilelerle vurgulad›¤›m›z gibi sorun buradad›r. Bunun damarlar› s›n›f mücadelesinin geliflen süreciyle birlikte daha belirgin biçimde ortaya ç›km›flt›r. Bu damarlar› t›kayan ideolojik ve siyasal mikroplar›n böylesi koflullarda alt edilmesi de daha elveriflli hale gelmifltir. Tarihsel f›rsatlar›n cömertli¤i, çözüm yollar›na ulaflmada kolayl›k sunmalar›ndan ötürüdür. Bunun yolu hiç tereddütsüz s›n›f savafl›m›na at›lmak ve ön safa geçmekte karfl›l›¤›n› bulur. S›n›f bilinci, an›n savafl deneyimi içerisinde çözüm yollar›n› ve günün do¤ru politikalar›n› flekillendirecektir. Marksist ideolojiyi bilimsel niteli¤e kavuflturan, Leninizm ve Maoizm evresinde nitel seviyelere s›çratan yolculuk böylesi aflamalardan geçmifltir. ‹brahim yoldafl›n k›sa ama komünizmde köfle tafl› olan yaflam öyküsü de bu derinlik içerisinde proletarya partisine programatik temel kazand›rm›flt›r…


İşçi-köylü 4

İşçi/köylü

31 Ekim-13 Kasım 2008

Dayan›flma direnifli büyütüyor! Sendikaya üye oldu¤u ve sendikal faaliyet yürüttü¤ü için iflten at›larak greve bafllayan DESA iflçisi Emine Aslan’a destek vermek için Almanya Tekstil ‹flçileri Sendikas› üyeleriyle birlikte ‹stiklal Caddesi’nde bulunan DESA bulunan ma¤azaya giden TEKS‹F üyesi 2 iflçi gözalt›na al›nd›. 14 Ekim 2008 tarihinde ö¤len saatlerinde yabanc› sendikac›larla birlikte ma¤aza yetkilileriyle görüflmek isteyen iflçiler ve gazeteciler ma¤aza müdürünün engellemesiyle karfl›laflt›. Sendika üyeleri yetkililerle görüflmeden ma¤aza önünde ziyarete iliflkin bir aç›klama yaparak sendikal örgütlülü¤ün önündeki engellerin kald›r›lmas›n› istedi. Aç›klamay› okuyan Yrd. Doç. fiule Daldal, Alman sendika üyelerinin yapt›¤› ziyaretin DESA iflçilerine destek amaçl› oldu¤unu ve bundan sonra da Alman iflçilerin DESA iflçilerine destek vermeye devam edece¤ini belirtti. Aç›klama sonras› ma¤aza müdürünün flikâyeti üzerine ma¤aza önüne gelen polisler, TEKS‹F üyesi Sedat Kaya ve Asalettin Aslan’› gözalt›na alarak Beyo¤lu Emniyet Müdürlü¤ü’ne götürdü. DESA Direnifliyle Dayan›flma ‹s-

tanbul Kad›n Platformu üyeleri ve çok say›da kad›n da, sendikac›lar›n gözalt›na al›nd›¤› DESA’n›n Beyo¤lu ma¤azas›n›n önünde 18 Ekim günü bas›n aç›klamas› yaparak Emine Aslan ve DESA’da direnifle devam eden iflçilere destek verilmesi ça¤r›s› yapt›-

lar. “Novamed’de kazand›k, DESA’da da kazanaca¤›z” pankart›n› açarak “Eme¤imiz, bedenimiz, kimli¤imiz bizimdir”, “Örgütlenme hakk›m›z engellenemez”, “Jin, jiyan, azadi” dövizlerini tafl›yan kad›nlar “Emine Arslan

yaln›z de¤ildir”, “DESA sendika düflman›d›r”, “Yaflas›n kad›n dayan›flmas›” sloganlar›n› atarak aç›klama yapt›lar. Aç›klamay› okuyan Yasemin Öz, DESA iflçilerini yaln›z b›rakmayacaklar›n› belirterek, “Düzce’de sendikal örgütlenmenin bafl›n› çeken fabrikada çok düflük ücretle çal›flt›ktan sonra evde de ücretsiz çal›flan ve tarlada f›nd›k toplamaya giden kad›n iflçilerin yan›nday›z” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan kad›nlar, DESA ürünlerini boykot etmeye ça¤›ran bildirileri ma¤aza önünde da¤›tt›lar. Yaklafl›k 3 aydan beri at›ld›¤› fabrikan›n önünde direniflini sürdüren, ifline sendikal› ve sosyal haklar›n› kazanm›fl olarak geri dönünceye kadar direnifle devam etmeye kararl› olan Emine Aslan’›n kitle örgütleri ve s›n›f dostlar› taraf›ndan sahiplenilmesi direnifli kamuoyuna tafl›rken DESA patronu da bir o kadar rahats›z olmufl görünüyor. Öyle ki Aslan’›n henüz 11 yafl›nda olan k›z› Hatice Aslan evinin önünde oy-

narken 19 Ekim günü motosikletli bir kifli taraf›ndan kaç›r›lmaya çal›fl›ld›. Konuyla ilgili 22 Ekim’de bilgi veren Emine Aslan motorun tutukluluk yapmas› üzerine k›z› Hatice’nin kaçabildi¤ini söylerken bu olay›n asl›nda kendisini y›ld›rmak amaçl› oldu¤unun fark›nda oldu¤unu söyledi. Çocuklar›n›n gelece¤i için mücadele etti¤ini de söyleyen Aslan, kendisine korkutmak ve gözda¤› vermek istediklerini, ancak bu tür sald›r›lara karfl›n hakl› davas›ndan vazgeçmeyece¤ini söyledi. Deri-‹fl Sendikas› da, Emine Arslan'›n ailesine yönelik sald›r› hakk›nda suç duyurusunda bulundu. Bak›rköy Adliyesi önünde bir araya gelen Deri ‹fl üyeleri ad›na aç›klama yapan Deri-‹fl Genel Baflkan› Musa Servi Düzce'de 179, Sefaköy'de 122 gündür ifle sendikal› dönme talebiyle bafllatt›klar› direniflin sürdü¤ünü söyledi. Desa patronunun üyelerini rüflvetler ile sendikadan istifaya zorland›¤›n› belirten Servi, üyeleri üzerinde bask›lar›n artt›¤›n› da sözlerine ekledi. Servi’nin bu davran›fllar›n kabul edilemez oldu¤unu belirtmesinin ard›ndan sendika yöneticileri ve üyeleri Desa patronu hakk›nda Bak›rköy Adliyesi'ne suç duyurusunda bulundu. (‹stanbul)

Ankara Üniversitesi’nde yemekhane iflçileri kazand›

Unilever iflçileri ilk kazan›mlar›n› elde etti Aylar önce sendikal› olduklar› için iflten at›lan TÜMT‹S üyesi iflçilerin geçti¤imiz günlerde görülen ifle geri dönüfl için açt›klar› dava, iflçilerin kazan›m›yla sonuçland›.

Unilever iflçileri aylard›r süren direnifllerinde ilk hukuksal kazan›m› elde ettiler. Unilever Firmas›’n›n Çipa ve fiimflek depolar›nda çal›flan ve aylar önce sendikal› olduklar› için iflten at›lan TÜMT‹S üyesi iflçilerin geçti¤imiz günlerde görülen ifle geri dönüfl için açt›klar› dava, iflçilerin kazan›m›yla sonuçland›. ‹fl Mahkemesi, yap›lan son duruflmada, iflten atmalar›n sendikal örgütlülükten kaynakland›¤›n› ve sendikal› olman›n anayasal bir hak oldu¤unu belirtti. Patronun mahkeme karar›na uymas› durumunda, 22 iflçinin ifle dönmesi gerekiyor. Gebze 2. ‹fl Mahkemesi’nde iflçiler lehine sonuçlanan davaya göre, patronlar, iflbafl› yapt›rmamalar› durumunda iflçilere 4 ayl›k tazminat ve 12 ayl›k maafl cezas› ödeyecekler. TÜMT‹S Sendikas› taraf›ndan, karar›n ard›ndan yap›lan aç›klamada, Unilever’de, 27 May›s’tan bu yana verilen hakl› mü-

cadelenin kazan›mla sonuçland›¤›na yer verilerek, direnifle kat›lan iflçilere ve destek veren tüm kurumlara teflekkür edildi. Unilever’de geçti¤imiz Mart ay›nda bafllayan sendikal çal›flmay›, patronlar›n haber almas›yla birlikte önce 6 iflçi, daha sonra 25 May›s’ta da 81 iflçi iflten at›lm›fl, at›lan iflçiler 27 May›s’ta direnifle bafllam›flt›. Bu süre içinde direnifl, içeride çal›flan iflçilerin de deste¤ini alm›flt›. ‹fle iade davas›nda elde edilen bu kazan›mdan sonraki günlerde, 20 Ekim günü direniflteki iflçileri ziyaret eden uluslararas› bir heyet ziyaretin ard›ndan yapt›¤› aç›klamada, Unilever iflçilerinin direniflini yurtd›fl›nda da duyuracaklar›n› ve bu yönlü bir kampanya yürüteceklerini aç›klad›. Patron mahkeme karar›na karfl›n uzlaflma yönünde bir ad›m atmad›¤› için, Unilever iflçilerinin fabrika önündeki bekleyiflleri hala sürüyor. (Kartal)

Emekçinin Gündemi Önümüzdeki süreç ve DDSB’nin önemi Kabul edelim ya da etmeyelim bugün insan olarak yaflad›¤›m›z koflullardan flikâyetçiyiz. Günlük yaflam›m›zdan sosyal yaflam›m›za, çal›flt›¤›m›z iflten aile iliflkilerimize, k›sacas› tüm yaflamsal alanlar›m›zda flu ya da bu oranda flikâyetlerimizin giderek artt›¤›n› söylemek abart›l› olmayacakt›r. Baflta Kürt halk›na karfl› inkar ve imha politikas› olmak üzere, emekçilere karfl› kriz gerekçesiyle devam eden neo-liberal politikalar daha da artmaktad›r. Bu süreçte iflten ç›karmalarla iflsizli¤in artaca¤›, her gün yeni zamlarla yaflam›n biraz daha çekilmez ola-

ca¤›, köylünün ürününün elde kald›¤› ve kalaca¤›, üniversitelerde e¤itimin daha da yozlaflt›r›ld›¤›, sa¤l›kta ise 1 Ekim’de bafllayan yeni düzenlemeyle art›k paras› olan›n tedavi oldu¤u bir sürecin tüm faturas› emekçi halka ç›kar›lmaya çal›fl›l›yor. Bu yetmiyormufl gibi, kriz bahane edilerek yak›nda k›dem tazminatlar›n›n da kald›r›lmas› hedeflenmekte. Asl›nda bu sorunlar karfl›s›nda bugün istenilen düzeyde bir örgütlülü¤ün karfl› koyamamas› ya da etkili olmamas›n›n nedeni uzun y›llard›r sistemin iflçi ve emekçilere karfl› sürdürdü¤ü ideolojik tasfiye sald›r›s›d›r. Bu

Talepleri kabul edilene kadar boykot eylemini sürdürece¤ini bildiren Üniversite Meclisi, bu kararl›l›¤›n› boykot eylemine devam ederek gösterdi.

Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde, tafleron TADAL yemek flirketinin yaz döneminde çeflitli gerekçeler göstererek 4 iflçiyi k›dem tazminatlar›n› ödemeksizin iflten ç›karmas›n› ve bir k›s›m iflçiyi de sürgün etmesini protesto eden yemekhane iflçileri ve üniversite ö¤rencileri bafllatt›klar› boykotun 5. gününde Cebeci Kampüsü’nde yürüyüfl eylemi gerçeklefltirdi. Yemekhane iflçileri, fakülte çal›flanlar›, D‹SK/OLEY‹S temsilcileri ve ö¤rencilerin de kat›l›m›yla oluflturulan Ankara Üniversitesi Meclisi “Ankara Üniversitesi’nde taleplerimiz kabul edilene kadar menüde boykot var” pankart›n› aç›p bir yürüyüfl gerçeklefltirerek boykotun taleplerini aç›klad›. Üniversite Meclisi taleplerini flu flekilde aç›klad›: 1- Tafleron TADAL’›n iflten ç›kard›¤› iflçilerin tamam›n›n yeniden ifle al›nmas› ve iflsiz kald›klar› süredeki kay›plar›n›n telafi edilmesi, 2- ‹flçilerin sürgün edilmesine son verilmesi, 3- ‹flçilere haftal›k 45 saatlik çal›flman›n d›fl›nda yapt›klar› fazla mesailerin ücretlerinin verilmesi, zorla fazla mesai yapt›rma uygula-

sald›r›larla öncelikle iflçi ve emekçilerin s›n›f örgütleri da¤›t›ld› ya da etkisizlefltirildi. Bugün bu etkisizlefltirmenin sonuçlar› ile karfl› karfl›ya bulunmaktay›z. Bunun için de yürütülecek mücadelede bu aya¤› gideremez isek karfl› koyufllar›n uzun vadede s›n›fa kazand›raca¤› fazla bir fley olamayacakt›r. Bu nedenledir ki yap›lmas› gereken, öncelikle bu sald›r›lara karfl› ortak mücadele hatt›n›n örülmesidir. Bu mücadele cephesi içinde de iflçi ve emekçilerin kendi kurumsal yap›lar› güçlendirilmelidir. Bu süreçler ayn› zamanda bunu yap›laca¤› süreçler olmal›d›r. ‹flçi ve emekçilere yönelik sald›r›lar karfl›s›nda mücadele eden Devrimci Demokratik Sen-

mas›na son verilmesi, 4- ‹flçilere yönelik, küçümseyici ve onu k›r›c› davran›fllara son verilmesi, 5- Bu y›l yap›lacak yemek ihalesinin flartnamesinde, iflçilerin ifl güvencelerinin ve insanca yaflayabilecekleri ücret almalar›n›n aç›kça düzenlenmesi, 6- Kaliteli, sa¤l›kl› ve doyurucu yemek verilmesi. Bu talepler kabul edilene kadar boykot eylemini sürdürece¤ini bildiren Üniversite Meclisi, bu kararl›l›¤›n› boykot eylemine devam ederek gösterdi. Yemekhane iflçilerinin ifl b›rakt›¤›, hiçbir ö¤rencinin yemekhanede yemek yemedi¤i, sendika taraf›ndan Yemek Kumpanyas› ad›yla alternatif yemekhane oluflturuldu¤u Ankara Üniversitesi’nde boykotun fakülte fakülte yay›lmaya, destek bulmaya bafllamas›yla TADAL flirketi, iflçilerin tüm taleplerini kabul etti¤ini aç›klad›. Yemek flirketine karfl› kazan›lan bu zafer, iflçi ve ö¤renciler aras›nda coflku ve sevinç yarat›rken, süreç, kazan›mlar için kararl› ve birleflik bir mücadelenin önemini bir kez daha gösterdi. (Ankara)

dikal Birlik anlay›fl› bu süreçte kendisini de eksiklerini tamamlayarak daha güçlü olarak sürece müdahale edebilmeyi hedeflemektedir. Bu anlamda bugün önüne koydu¤u program kurultay›n› olabildi¤ince genifl kesimlerin tart›flaca¤› ve katk›lar›n›n al›naca¤› bir süreç olarak düflünmeliyiz. Bu anlamda bu program etraf›nda buluflan tüm DDSB’liler ile tüm devrimci, demokrat ve yurtsever dostlar›m›z›n da tart›flmaya açt›¤›m›z program›m›za sunacaklar› katk›lar› olaca¤›na inan›yoruz. Bu katk›lar› ç›karmay› düflündü¤ümüz DDSB Kurultay›na Haz›rl›k Bülteni’nde sunmalar›n› bekleriz. Kurultay›n amac› ve hedefleri ise bültenin ilk say›s›nda önümüzdeki günlerde ortaya

konulacakt›r. Sonuç olarak; ‹flçi s›n›f›n› örgütleme arac› olan bu kurultaya tüm kesimlerden emekçiler, kad›nlar, gençler ile s›n›ftan yana herkesin sunaca¤› bir katk› oldu¤unu düflünüyoruz. Bu çal›flma ayn› zamanda bizim eksiklerimizi görmemizi de sa¤layacakt›r. Sonras›nda hedeflerimizden bir tanesi de mutlaka Devrimci Demokratik Sendikal Birli¤imizi kurumlaflt›rmak olmal›d›r. Kurultay öncesindeki çal›flmalar›m›z, kurultay an› ve bülten çal›flmam›z bafll› bafl›na politik süreçlerdir ve bu süreçlere tüm DDSB’lilerin aktif bir flekilde kat›l›m› sa¤lanmal›d›r. Önceki süreçlerimizde eme¤i bulunan herkesin bu sürece de katk›lar›n› sunmalar› önemlidir.

Sendikaya “gürültü kirlili¤i” cezas› Bursa Valili¤i kendi devletinin yasalar›n› dahi hiçe sayarak faflist uygulamalar›na devam ediyor. Bursa Büyükflehir Belediyesi’nin kuruluflu olan Bursa Ulafl›m Afi’den ihale ile Evin Tafl›mac›l›k Afi adl› tafleron firmaya devredilen sar› belediye otobüs floförleri TÜMT‹S’e üye olduklar› için iflten at›lm›fllard›. fioförler, 150 gündür sendikal› olarak ifllerine geri dönmek için mücadelelerini sürdürüyorlar. Sendikan›n ve floförlerin bu onurlu mücadelesi baflta Belediye Baflkan›’n› ve Bursa Valili¤i’ni rahats›z etti¤i için “gürültü kirlili¤i” yapt›klar› gerekçesiyle ve “kamu güvenli¤ini tehlikeye at›yor” denilerek 1248 YTL idari para cezas› kesildi. Eylem devam etti¤i takdirde bu ceza 6.428 YTL’ye ç›kart›lacak. Valili¤in bu uygulamalar›na karfl› TÜMT‹S Genel Sekreteri Gürel Y›lmaz ve fiube Baflkan› Ahmet Güllü yapt›klar› aç›klamalarda “Bu hukuksuz bir uygulamad›r. Biz bu cezay› dikkate almad›k, eylemlerimizi devam ettiriyoruz. Alk›fl olmadan, slogan at›lmadan konuflma yap›lmadan eylem olur mu?” dediler. (Bursa)

BEDAfi’ta tafleron iflçiler ifl b›rakt› BEDAfi’ta çal›flan tafleron iflçiler, BEDAfi yönetiminin keyfi uygulamalar› nedeniyle 21 Ekim 2008 tarihinde ifl b›rakma eylemi gerçeklefltirdi. Yaklafl›k 60 tafleron iflçisinin kat›ld›¤› ifl b›rakma eyleminin BEDAfi’›n Avc›lar ve di¤er iflletmelerine de yay›laca¤›n› belirten iflçiler, talepleri kabul edilene kadar eylemlerine devam edecekleri uyar›s›n› yapt›lar. ‹flçiler ad›na gazetecilere aç›klama yapan Küçükköy BEDAfi ‹flyeri Temsilcisi ‹mam Balsever, tafleronlaflt›rman›n Türkiye’de iflçilerin bafl›na neler getirdi¤ini Tuzla örne¤inden gördüklerini söyleyerek, kendilerinin de ayn› yola sürüklenmesine izin vermeyeceklerini belirtti. (‹stanbul)

Ankara Büyükflehir’den zam üstüne zam... Ekme¤e, suya, do¤algaza üst üste yapt›¤› zamlarla tepki toplayan Ankara Büyükflehir Belediyesi, bir y›l içinde ulafl›m ücretlerine ikinci kez zam yaparak halk› isyan ettirdi. 15 Ekim Çarflamba gününden itibaren uygulanan fiyatlara göre, özel halk otobüsleri, EGO ve metro indirimli ulafl›m ücreti 120 YKr’den, 140 YKr’ye; tam bilet ücretleri de 150 YKr’den 170 YKr’ye ç›kar›ld›. Dolmufl seferlerinde ise en k›sa mesafe 170 YKr, uzun mesafe ise 2 YTL oldu. Ulafl›m ücretlerine bu kadar s›kl›kla zam yap›lmas›na Ankaral›lar “Melih Gökçek bizi evimize hapsetmek istiyor” fleklinde tepki verdi.

Emekçiler, zamlar›n geri al›nmas› talebiyle yürüdü Ulafl›m ücretlerine % 13 oran›nda zam yap›lmas› emekçileri harekete geçirdi. 10 Ekim Cumartesi günü ö¤len saatlerinde, TMMOB Ankara ‹l Koordinasyon Kurulu (‹KK) ile KESK Ankara fiubeler Platformu öncülü¤ünde K›z›lay’da bir araya gelen emekçiler “Ulafl›m zamm› geri çekilsin” pankart› ve dövizlerle Ankara Büyükflehir Belediye Baflkanl›¤›’na do¤ru yürüyüfle geçtiler. Çeflitli sloganlarla yürüyen kitleyi, polis Atatürk Bulvar› girifline barikat kurarak engellemeye çal›flt›. Yap›lan görüflmeler sonunda kitlenin Belediye önüne yürümesine izin verildi. Burada aç›klamay›, KESK Ankara fiubeler Platformu Dönem Sözcüsü Hasan Karakaya yapt›. Karakaya, Gökçek’in on y›l önce yap›lan petrol fiyatlar›ndaki art›fl› bahane ederek bir y›l içinde ikinci kez ulafl›ma zam yapt›¤›n› söyleyerek, “petrol fiyatlar›nda art›fl” gerekçesinin hiç inand›r›c› olmad›¤›n›, petrolün varil fiyat›n›n 75 dolar seviyesine düfltü¤ünü belirtti. Elektrikte zamm›n, özellefltirmelerle birlikte ayl›k tarifeye ba¤land›¤›n›, Haziran’da do¤algaza zam yap›ld›¤›n›, sa¤l›k standartlar›na uygunlu¤u hala tart›flma konusu olan Ankara suyunun May›s ay›nda itibaren % 4.5 oran›nda zamland›¤›n› hat›rlatan Karakaya, yeni tarifeye göre bir kiflinin ayl›k ulafl›m ücretinin 100 YTL’yi buldu¤unu, tüm bunlara ra¤men memur maafllar›na ise sadece % 4 art› 4.5 oranlar›nda zam yap›ld›¤›n› söyledi. (Ankara)


İşçi-köylü 5

31 Ekim-13 Kasım 2008

İşçi/köylü

Ziraat Mühendislerine “yeterlilik s›nav›” engeli iraat Mühendisleri Odas› Baflkan› Gökhan Günayd›n, yönetmenli¤e gerekçe olarak sunulan zirai mücadele ilaçlar›n›n kontrollü kullan›m› sa¤lanmas›n›n da do¤ru olmad›¤›n› iddia etti. Günayd›n bu iddialar›na gerekçe olarak sektörün genel görünümünü anlatt›.

Z

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odas›, zirai mücadele bayii olarak görev yapmak isteyen Ziraat Mühendislerine yönelik olarak, Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤›’n›n 11 Ekim 2007 tarihinde yay›mlad›¤› yönetmelikle getirdi¤i s›nav uygulamas›n›n 4 Ekim 2008 tarihinden itibaren uygulamaya bafllamas›n›n hukuka ve bilime ayk›r› oldu¤unu belirterek, yürütmenin durdurulmas› talebiyle Yarg›tay’a baflvurdu. Ziraat Mühendisleri Odas› Baflkan› Gökhan Günay-

d›n, yönetmenli¤e gerekçe olarak sunulan zirai mücadele ilaçlar›n›n kontrollü kullan›m›n›n sa¤lanmas›n›n da do¤ru olmad›¤›n› iddia etti. Günayd›n bu iddialar›na gerekçe olarak sektörün genel görünümünü anlatt›. ‹flte yap›lan aç›klamadan baz› bölümler; * Avrupa Birli¤i’nde yasaklanm›fl olan 134 zirai mücadele ilac›n›n aktif maddesi Türkiye’de halen ruhsatl› olarak sat›lmaktad›r. * Zirai mücadele teknik talimatlar› y›llard›r güncellenmemekte; yanl›fll›k ve eksiklikler, sektörü ve uygulay›c›lar›n› güç durumda b›rakmaktad›r. * Sahte ve kaçak ilaç sat›fllar›n›n, sektörün yasal sat›fllar›n›n % 5’i boyutuna ulaflt›¤› tahmin edil-

mektedir. * Türkiye’den ihracata giden tar›m ürünlerinde zaman zaman belirlenen limitlerin üzerinde kal›nt› tespit edilmekte ve bu ülkelere giriflleri yasaklanmaktad›r. * Yafl sebze ve meyvenin % 95’inin tüketildi¤i yurt içinde son derecede yetersiz denetim ortamlar›nda, uzman› olmayan kifliler taraf›ndan gerçeklefltirilen yanl›fl uygulamalar, halk sa¤l›¤›n› aç›kça tehdit etmektedir. Aç›klaman›n devam›nda, bu tablonun tüketici yarar›na de¤ifltirilmesinin, zirai mücadele alan›n›n tek uzman mesle¤i olan ziraat mühendislerinin bilimsel çal›flmalar›yla mümkün olabilece¤i, ancak Bakanl›¤›n, koydu¤u s›nav uygulamas›yla mühendisleri kendi alanlar›ndan uzaklaflt›rmaya, dahas› mesleklerini yapamaz duruma getirmeye çal›flt›¤› vurguland›.

“Yetkin mühendislik”, kim için ne için? ‹nflaat Mühendisli¤i alan›nda bafllayan ve zamanla di¤er mühendislik alanlar›n› da kapsayan, ö¤rencilerin mezun olduktan sonra kendi alanlar›nda “yetkinleflmelerini” hedefleyen yasal düzenleme, daha önce de gündeme gelmifl ve tepkilerle karfl›laflm›flt›. Bu düzenlemeye göre inflaat mühendislerinin alanlar›ndan mezun olduktan sonra kendi ifllerini yapabilmeleri için “yetkinlik” sertifikas› almalar› gerekmektedir. Bunun için de bir uzman kurum ya da iflletmede düflük ücretle en az befl y›l süreyle staj e¤itimi almalar›, bu e¤itimin so-

nunda s›nava girmeleri gerekmektedir. Mühendislerin “yeterlilik” s›nav›n› geçememeleri ise yaflamlar› boyunca sermayeye ucuz iflgücü olarak kalmalar› anlam›na gelmektedir. Patron örgütleri, mühendislik alanlar›nda daha fazla uzmanlaflma, daha nitelikli emek iddias›yla hareket ederken ilgili mühendislik odalar›, sermayenin kendi ihtiyac›n› karfl›layabilecek ve ayn› zamanda eme¤e ba¤›ml›l›¤›n› da azaltacak nitelikte ve yo¤unlukta emek kayna¤› sa¤lamaya çal›flt›¤›, bunun ö¤renciler aç›s›ndan sonu gelmeyen bir maraton, kurslara para, s›navlar ve ucuz iflgücü olarak kalma anlam›n› tafl›d›¤›n› savun(Ankara) maktad›rlar.

Tütündeki kota üreticilerin belini büktü Hatay’›n Yaylada¤› ilçesinde tütüne konulan kotayla birlikte ekim yapamayan köylüler, tütün yerine bu¤day ekmeye bafllad›. D‹HA’ya konuyla ilgili aç›klama yapan köylüler yaklafl›k 10 y›l öncesine kadar köylünün serbestçe ekimini yapt›¤›n› ve tütünden iyi para kazand›¤›n› söylediler. Geçmiflte 10-15 ton y›ll›k tütün eken köylülerin bugün bu üretiminin 200300 kiloya düflürüldü¤ünü kaydeden köylüler, tütün ekim kotas›n›n çok komik kilolara düflmesine ra¤men, kimi köylülerin halen üretime devam etti¤ini dile getiriyor. Bir köylünün 200 kilo tütünden y›lda bin 100 YTL para kazand›¤›n› vurgulayan üretici köylülerden Ufuk Mansur flunlar› söyledi: “Ben y›llard›r tütün ekiyordum. Ama devletin ald›¤› karar gere¤i tütün ekimi zorlaflt›. fiimdi kara kara ne yapaca¤›m› düflünüyorum. Baz› vatandafllar ise bu¤day ekmeye bafllad›. Ancak bu¤day ekimi için buralar çok elveriflli de¤il.” (H. Merkezi)

Tafleron flirketler kap› d›flar›

Birleflen iflçiler yenilmez...

Sendika üyesi olduklar› için Temmuz ay›nda iflten at›lan Çapa T›p Fakültesi Hastanesi personeli seslerini duyurabilmek,

hastane çal›flanlar›n›n ve hastalar›n sürdürdükleri direnifllerine sahip ç›kmas›n› istemek için 14 Ekim 2008 tarihinde hastane

bahçesindeki Monoblok önünde toplanarak Rektörün haks›z tutumundan vazgeçmesini istediler. SES üyesi sa¤l›k emekçileri, “Sa¤l›k ifli ekip iflidir”, “Ekipte var›z, dönerde yokuz”, “Eflitlik ve adalet istiyoruz”, “‹nsanca yaflamak istiyoruz” sloganlar›yla hastane bahçesinde yürüyüfl düzenledi. Yürüyüflün ard›ndan Çapa T›p Fakültesi Dekanl›¤›’na gelen emekçiler burada alk›fllarla Rektörü protesto etti. SES Aksaray

fiube Baflkan› Songül Beydilli yürüyüfl esnas›nda 1 Ekim itibariyle yürürlü¤e giren SSGSS ile hastalar için paran kadar tedavi, sa¤l›k personeli için ise performansa dayal› ifl güvencesiz sosyal haklar› elinden al›narak çal›flma koflullar› dayat›ld›¤›na dikkat çekerek, sa¤l›k hizmetlerinde y›k›m› amaçlayan bu yasan›n bir an önce kald›r›lmas› gerekti¤ini söyledi. Beydilli’nin ard›ndan aç›klama yapan Belediye-‹fl 5 No’lu fiube

Baflkan› Nihat Altafl da bilim yuvas› s›fat›yla görev yapan bir üniversitenin sa¤l›k çal›flanlar›n›n sosyal ve ekonomik haklar›n›n da¤›t›m›nda adaleti gözeten kurumlar olmas› gerekti¤ini söyledi. Y›llard›r kölelik koflullar›nda çal›flt›r›lan ve sadece anayasal haklar› olan sendikaya üye olma hakk›n› kulland›¤› için türlü bahanelerle iflten at›lan iflçilerin bir an önce ifllerinin bafl›na geçmelerinin gerekti¤ini söyledi. (‹stanbul)

Telekom iflçileri: “Telekom elini ekme¤imden çek!” Telekom’a ba¤l› tafleron Assitt firmas› bünyesindeki Ça¤r› Merkezinden ç›kar›lan iflçilerin bafllatt›¤› eylem açl›k grevine evrilerek sürüyor. 19 A¤ustos tarihinde iflten ç›kar›lan 11 iflçi, 7 Eylül’den itibaren oturma eylemine bafllad›lar. Ancak patronun aradan geçen süre içerisinde herhangi bir görüflme ve anlaflmaya yanaflmamas› üzerine, iflçiler Ça¤r› Merkezi önünde gerçeklefltirdikleri eylemlerini, 22 Ekim itibariyle açl›k grevine dönüfltürdüler. Ça¤r› Merkezi’nden at›ld›klar› için direnifle geçen iflçiler, çal›flma koflullar›n›n düzeltilmesi ve iflten at›lan iflçilerin ifle geri dönmesi talepleriyle bafllat›lan eylemin açl›k grevine dönüflmesi vesilesiyle bir de bas›n aç›klamas› yapt›. 21 Ekim günü saat 16.00’da gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›ndan önce, direniflteki iflçiler ve de destek için gelen kitle, ça¤r› merkezinin yak›n›nda bulunan “Centrel Hospital” önünde toplanarak, yürüyüfle geçti. Çeflitli dövizler tafl›yan kitle, yürüyüfl s›ras›nda s›k s›k “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Assitt iflçisi yaln›z de¤ildir”, “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek” vb. sloganlar att›. Yürüyüfl, Ça¤r› Merkezi önünde sonlan›rken, burada kitleye hitaben bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Aç›klamay› direniflteki iflçilerden, Özgür Çataltepe yapt›. Çataltepe aç›klamas›nda, taleplerini aç›kça ortaya koyduklar›n›, ancak flirket yöneticilerinin kendileriyle görüflmediklerini belirtti. ‹flçiler olarak tutunduklar› tek dal›n çal›flt›klar› iflleri oldu¤unu da ifade eden

Çataltepe, iflten ç›kar›ld›klar› için zorluklar yaflad›klar›n›, bu süreçte evlerindeki baz› elektronik malzemeleri bile satmak zorunda kald›klar›n›, kredi kartlar›n›n limitinin bitmesi nedeniyle evlerine gelen hacizleri engelleyemediklerini de söyledi. Çataltepe, 5 günlük açl›k grevi bafllatacaklar›n› ve bu 5 günlük sürecin flirket yetkilerine karfl› bir uyar› oldu¤unun alt›n› çizerek, “Kuruma bu kadar emek vermifl ve yasal hakk›n› kullanm›fl kiflileri kimse

bu kadar kolay hayat s›n›rlar› d›fl›na atma hakk›na sahip de¤ildir. Ve biz bu haks›zl›¤a boyun e¤ecek kifliler de¤iliz” dedi. Çataltepe ayr›ca, 21 ayd›r ücretlerine zam yap›lmad›¤›n› ve 24 saat yüksek radyasyon alt›nda, 8 buçuk saat bilgisayar karfl›s›nda göz, kulak ve beden sa¤l›klar›-

n›n yok edildi¤ini de sözlerine ekledi ve 12 ayr› vardiya karfl›l›¤›nda sadece 630 YTL ald›klar›n›, bunun kabul edilemeyece¤ini belirtti. Çok say›da sendika ve kurumun da destek verdi¤i aç›klama, at›lan sloganlarla sona erdi. (Kartal)

Sendikaya üye oldular, ifllerinden at›ld›lar!

Bursa Organize Sanayi Bölgesinde kurulu olan Alman emperyalizminin flirketi CONTITECH Lastik San. Tic. Afi’de çal›flan iflçiler sendikaya üye oldular ve ard›ndan da ifllerinden at›ld›lar. Emperyalistler bizim gibi ülkelerde sermaye yat›r›m› yaparak, hem ucuz hammadde, hem pazarlama sorununu çözüyorlar ama en önemlisi de ucuz iflgücünü sa¤l›yorlar. Bu flirketler, kendi ülkelerinde bir

iflçiye vermek zorunda olduklar› ücretle bizim gibi ülkelerde en az 5-6 iflçi çal›flt›rabilmektedirler. Bu kadar yo¤un sömürünün oldu¤u bir yerde, iflçiler de çal›flma koflullar›n› iyilefltirmek amac›yla Petrol-‹fl Sendikas›’na üye olunca, patron ekonomik krizi bahane ederek sendikal çal›flman›n öncülü¤ünü yapan 18 iflçiyi iflten ç›kartt›. Petrol-‹fl Bursa fiubesi, 21 Ekim günü fabrikan›n önünde iflten ç›kart›lan iflçilerle birlikte yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile patronun yasa d›fl› tutumunu k›nayarak 15.30 vardiyas›ndan ç›kan iflçilere seslendi ve arkadafllar›n›n bu onurlu mücadelesine destek istedi. fiube Baflkan› yapt›¤› aç›klamada “pat-

ron iflçileri sendikal örgütlülükten de¤il, ekonomik krizden dolay› iflten ç›karmakta oldu¤unu söylemektedir. Bu do¤ru de¤il. Yaklafl›k 250 çal›flan içinden seçilenlerin hemen hepsi sendikalaflma faaliyetini sürdüren etkin üyelerimizdir” dedi. Sendikaya üye olduklar›ndan dolay› iflten ç›kart›lan bir iflçi de geliflmeleri flöyle özetledi: “‹fl koflullar›m›z zorlaflt›r›lm›flt›. Çal›flt›¤›m›z yer sa¤l›k aç›s›ndan kötü, kulland›¤›m›z malzemeler genelde zehirli uçucu maddelerdi. ‹çerde ç›kan duman da zehirlidir. Biz bu koflullar› de¤ifltirmek için sendikaya üye olduk. Ancak patron sendikaya üye oldu¤umuzu ö¤renince ço¤unlu¤u sa¤lamam›z› engellemek için sendikal mücadelenin öncülü¤ünü yapan 18 kifliyi iflten ç›kartt›. Sendikal› olmak kanuni hakk›m›z, ancak patronlar kanunsuzluk yap›yor. Biz bu onurlu mücadeleyi sonuna kadar sürdürece¤iz.” (Bursa)

D‹SK’e ba¤l› Dev Sa¤l›k-‹fl, SES Bursa fiubesi ve Bursa Tabip Odas› Uluda¤ Üniversitesi Hastanesi önünde tafleron flirkette çal›flan yüzlerce sa¤l›k çal›flan› ile birlikte tafleronlaflt›rmaya ve sa¤l›¤›n ticarilefltirilmesine karfl› bas›n aç›klamas› yaparak uygulamalar› protesto etti. 22 Ekim günü hastane önünde çeflitli sloganlar atarak eylemi bafllatan kurumlar ad›na Fikret Sar›güllü bas›n aç›klamas›n› okudu. Sar›güllü sa¤l›k alan›nda son on y›ld›r hayata geçirilen piyasalaflt›rma uygulamalar›n›n, sa¤l›¤› temel bir insan hakk› olmaktan ç›kart›p, al›n›p sat›lan bir piyasa mal›na dönüfltürdü¤ünü belirtti. “Uluda¤ Üniversitesi Sa¤l›k Uygulama ve Araflt›rma Merkezinde ayn› ifli yapan sa¤l›k çal›flanlar›n›n bir k›sm› memur statüsünde, ama hasta bak›c›, t›bbi sekreter, teknisyen olarak çok düflük ücretlerle ve ifl güvencesiz çal›flt›r›lmaktad›r” diyen Sar›güllü’nün ard›ndan Dev Sa¤l›k-‹fl Genel Baflkan› Arzu Çerkezo¤lu söz alarak tafleron sistemini ve sa¤l›¤›n paral› hale getirilmesini elefltirdi. Çerkezo¤lu bu uygulamalara karfl› örgütlü mücadele edilmesi gerekti¤ini de ifade etti. (Bursa)

‹skenderun E¤itim-Sen’de etkinlik 5 Ekim Dünya Emekçi Ö¤retmenler Günü vesilesiyle 6 Ekim 2008 Pazartesi günü saat 18.00’de E¤itim-Sen ‹skenderun fiubesinde k›sa bir etkinlik gerçeklefltirildi. Etkinlik flube temsilcilerinin konuflmalar›yla bafllad›. Temsilciler konuflmalar›nda mücadelenin bitmedi¤ini dile getirdi. Yap›lan konuflmalardan sonra emekli olan ö¤retmenlere birer plaket verildi. Ard›ndan ö¤retmenlerin kendi aralar›nda yapt›klar› konuflmalardan sonra etkinlik sona erdirildi. (‹skenderun YDG)

Bas›n toplant›s›na faflist bask›n Hatay’›n Samanda¤ ilçesine ba¤l› Tekebafl› Beldesi sakinlerinin beldede kurulmak istenen rüzgar enerji santrallerinin kald›r›lmas› için düzenledikleri bas›n toplant›s›n› basan AKP’li Belediye Baflkan› ‹rfan Bal›kç› temsil etti¤i kesimin halk›n sa¤l›¤› noktas›ndaki anlay›fl›n› da ortaya koydu. Bask›n s›ras›nda ç›kan gerginlikte köylülerin protestosu ile karfl›laflan Bal›kç› toplant› salonunu terk etmek zorunda kald›. Toplant›da bir konuflma yapan Tekebafl› Beldesi Belediye Meclis Üyesi Fikret Ifl›k, rüzgar enerji santralinin yerleflim alanlar›nda olmamas› gerekti¤ini, tesislerin beldedeki verimli topraklara ve canl› hayvan türlerine zarar verece¤ini söyledi. (H. Merkezi)


İşçi-köylü 6

Dengê azadî

31 Ekim-13 Kasım 2008

Bir sefer, bir hezimet ve Erdo¤an

Bezelê bask›n›yla hali haz›rda flaflk›na dönmüfl Türk hâkim s›n›f ve temsilcileri, mevcut acz hali içinde, “çareyi” Abdullah Öcalan’a fiziki sald›r›da bulmakla, bir kez daha çaresizliklerini sergilemifl oldular. A¤›r tecrit koflullar› alt›nda günün her an›nda ve her noktadan kamerayla izlenen Öcalan’a yönelik bu sald›r›ya yan›t hiç de gecikmeyecekti. Nitekim Amed, Do¤ubeyaz›t, Siirt, Hakkari, Nusaybin, Mersin sokaklar› hükmünü vermiflti. Bilhassa Amed’te bu hükmün baflka bir anlam› daha vard›r: Erdo¤an yaklaflan yerel seçime yönelik bir sefere daha ç›km›flt›r. “Paflas›n›n baflbakan›” Erdo¤an, söyleyecek yeni bir sözden yoksun, faflizme kin kusan flehre girerken yo¤un gaz kokusunu hissedebilmifl midir, hissetmiflse ne düflünmüfltür bilemeyiz. Bildi¤imiz bir fley varsa, o da, ipli¤i pazara

HPG flehidi topra¤a verildi Bingöl’ün Karacehennem bölgesinde ç›kan çat›flmada yaflam›n› yitiren HPG’li Mehmet Gül (Bahtiyar Cilo), Van’da binlerce kiflinin kat›l›m›yla topra¤a verildi. Bingöl Devlet Hastanesi’nden al›nan cenaze gece geç saatlerde Van’a getirildi. Cenazenin birçok noktada bekletilerek geciktirilmesi üzerine, Gül’ün ailesinin bulundu¤u Erek Mahallesi’nde biraraya gelen binlerce kifli gösteri düzenledi. Saatlerce süren gösteride s›k s›k “fiehit namirin”, “Katil Erdo¤an” sloganlar› at›ld›. Yürüyüfle mahalle sakinleri de alk›fl ve z›lg›tlarla destek verirken, yüzleri kapal› gençler yolu trafi¤e kapatt›. Kitlenin yürüyüfle geçmesi ve baz› yollar›n trafi¤e kapat›lmas› üzerine cenazenin merkeze gerilmesine izin verildi. Cenaze binlerce kifli taraf›ndan karfl›land›. Evinin önüne getirilen cenaze ön saflar›nda yüzleri kapal› ve ellerinde meflalelerin bulundu¤u gençlerin olufltu¤u bir yürüyüflle fiabaniye Mezarl›¤›’na götürüldü ve burada defnedildi. (H. Merkezi)

Halklar›n kardeflli¤i yürüyüflü Ege Üniversitesi’ndeki devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤renciler, artan ›rkç›-faflist sald›r›lara ve estirilmek istenen floven dalgaya karfl› üniversite içinde bir yürüyüfl düzenledi. 16 Ekim Perflembe günü Edebiyat Fakültesi önünde biraraya gelen ö¤renciler, Ö¤renci Çarfl›s›’na kadar yapt›klar› yürüyüflün ard›ndan bir bas›n aç›klamas› yapt›. Bas›n aç›klamas›nda, geçti¤imiz dönemlerde gerek Ege Üniversitesi’nde gerekse de di¤er üniversitelerde yaflanan faflist sald›r›lara de¤inen üniversite ö¤rencileri, faflistlerin tüm bu sald›r›lar›nda karfl›lar›nda devrimci, demokrat ve yurtsever ö¤rencileri bulduklar›n›, dün oldu¤u gibi bugün de halklar üzerine kin kusmalar›na izin vermeyeceklerini, Kürt halk›na yönelik imha ve inkara, flovenizme karfl› bulunduklar› her alanda halklar›n kardeflli¤i fliar›n› yükselteceklerini söylediler. Ö¤renciler, yapt›klar› bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan sloganlar eflli¤inde tekrar Edebiyat Fakültesi’nin önüne yürüdüler. (‹zmir)

ç›km›fl bir sahtekar›n, riyakar, utanmaz konuflmalar›na art›k kendisinin de inanmad›¤›d›r. Erdo¤an, gericili¤in ve faflizmin bir sözcüsü olarak öylesine utanmazd›r ki, konuflmas› s›ras›nda önünde duran çelik perdenin izah›n› yapmay› bile gerek görmemifltir. Halbuki al›fl›ld›k olan, konuflurken havas›na hava katan jestleri, mimikleri Amed konuflmas›nda yoktur. Kas›mpaflal› edas› yerini flaflk›nl›¤a ve bir dolu z›rvaya b›rakm›flt›r. Kapal› kepenkler, kitlesel protestolar, çat›flmalar “Daha yola ne kadar devam edilebilir ki?” diye sordurtmufltur mutlaka kendisine. Nedir ki, faflizm kâr h›rs›n›n hoyratl›¤›d›r ve ak›ls›zl›k do¤urur. Bu ak›ls›zl›k halini göremeyecek kadar kör eder ve reayan›n akl› hesaba kat›lmaz. ‹flte Erdo¤an bu tipik mant›ks›zl›k haleti ruhiyesinde kitlenin öfkesini

bertaraf etme iddias›nda tek söz bile söyleyemez. “Diyarbak›r’› yönetenlerin çöp arabalar›, temizlik iflçileri yok mu? ‹flte halk›m gereken dersi vermeli…” derken basitlefltikçe basitleflmifltir. Tüccar zihniyeti “demem o ki, mevcut belediye iyi çal›flm›yor. Seçim vakti hesap sorun. Siz bize oy verin”e varm›flt›r. Basitli¤in ötesinde diz boyu ciddiyetsizliktir bu. Çünkü bu sözler söylenirken dahi, kitleler protesto halindedir. Protestonun hedefindeki ise Erdo¤an flahs›nda TC devletidir. Diyarbak›r halk› kimi hedefe koyaca¤›n› iyi bilmektedir. Kendince mevcut yerel yönetime yüklenmeye çal›flan Erdo¤an, ‹stanbul projeleriyle beraber TRT’de günde 12 saat Kürtçe yay›n yap›laca¤›n› da “müjde”liyordu. Oysa Erdo¤an’›n sözcülü¤ünü yapt›¤› ayn› devlet, daha dün, çok dilli belediyecilik uygulamas›ndan dolay› Suriçi Belediye Baflkan› Abdullah Demirbafl’› görevden alm›flt›. Diyarbak›r Barosu Baflkan› Sezgin Tanr›kulu hakk›nda, Kürtçe ajanda bast›rd› diye soruflturma açm›flt›r. B›rakal›m çocuklara takt›¤›m›z Kürtçe isimlere, park, bahçe, sokaklara verilmek istenen isimlere, Kürtçe çiçek isimlerine dahi tahammülsüz bir devlettir söz konusu olan. Protestolar› görmezden gelmifl gibi yaparak yola devam diyen Erdo¤an Dersim’de alm›flt›r ki solu¤u, Dersim’in cevab›, Amed’le ayn›d›r. “Buradan bize ekmek ç›kmaz”

diye düflünmek zorunda b›rak›lan Erdo¤an, nihayet seyahatini tamamlam›flt›r. Söyleyecek pek sözü yoktur ya, yine de ayn› cümleleri sarf etmeye devam etmifltir; “Kardefl kavgas› ç›karmak niyetinde bunlar. Çocuklar› kullanmakta bir sak›nca göremeyecek kadar gözleri dönmüfl.” Yine ayn› laflar, üstelik koro halinde söylenmifltir. Geçti¤imiz günlerde hafif bir yalpalamayla hizay› bozan medya da, durmas› gerekti¤i yerin bilincinde koronun bafl›n› çekmifltir. Birincisi, Kürt illerindeki hiçbir çat›flman›n hedefinde siviller yoktur. ‹kincisi, madem ço¤unlu¤u çocuktur, kapal› kepenklere ne diyorsunuz? Tehdit sonucu kapal› deniliyorsa, neden esnaflar hakk›nda soruflturma aç›l›yor? Üstelik, “Kad›n da olsa, çocuk da olsa gereken yap›lacakt›r” diyen ve uygulayan bir gözü dönmüfllük içindeyken egemenler, ölen çocuklar›n hesab›n›n sorulaca¤›n› hesap etmiyor mu? Onlar›n buna cevab› ne olursa olsun, net olan bir fley vard›r: Bu kitlesel eylem dalgas›, tek bafl›na Abdullah Öcalan’› sahiplenmek de¤ildir. Ulusal bask›ya, sömürüye, kader olarak dayat›lan yoksullu¤a, iflkenceye, katliamlara karfl›, bunlar› yaratan bu köhne düzene karfl› bir serh›ldand›r esas›nda. Bu Erdo¤an için çok önemli olan belediyeleri kazanma çabalar›na net bir cevapt›r. “Diyarbak›r kalesinden notlar” düflmüfltür tarih sayfalar›na.

Dersim’deki yozlaflt›rmaya kad›n gerillalar›n ortak yan›t› Elimize e-mail yoluyla ulaflan Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Dersim Bölge Komutanl›¤› imzal› bildiriye göre Türkiye ‹flçi Köylü Kurtulufl Ordusu kad›n gerillalar› ile YJA Star gerillalar› yapt›klar› ortak eylemle Dersim’deki yozlaflmaya karfl› durduklar›n› ve duracaklar›n› gösterdiler. “Dersim’de fuhufl amaçl› birahanelerde ve herhangi bir yerde kad›n çal›flt›r›lmas›na geçit vermeyece¤iz” denilerek bafllayan bildiri “Fuhufl ve uyuflturucu trafi¤inin döndü¤ü birahaneler, yozlaflt›rma, muhalif ve siyasal duruflundan koparma sald›r›lar›n›n bafll›ca merkezleri aras›nda yer almaktad›r... Özellikle Dersim il merkezinde ve Pertek ilçe merkezinde aç›lan birahaneler bu yönlü önemli ifllevler görmektediler” fleklinde devam ediyor. Gerillalar yapt›klar› aç›klamada ayr›ca ilk olarak 2005 sonu 2006 bafllar›nda yöneldiklerini ve Dersim il merkezindeki bir birahaneye dönük eylemlerle bu sald›r›lara geçit vermeyeceklerini ilan ettiklerini, ancak belli geri ad›mlar›n olmas›na ra¤men halen kad›n çal›flt›ran, fuhufl yapt›ran birahanelerin mevcut oldu¤unu vurgulad›lar. “Bundan kaynakl› izlemeye

Dersim’de ormanlar yan›yor! Y›llard›r uygulad›¤› orman yakma politikas›ndan bir fley kaybetmeyen faflist ordudan Dersim’de yanan ormanl›k alanlar›n hesab›n› baflta Dersim halk› olmak üzere kendisine insan›m diyen herkesin sormas› gerekmektedir. Yaz mevsiminde ülkemizde burjuva medyan›n en çok gündemini meflgul eden konulardan birisidir orman yang›nlar›. Hemen hemen her gün TV haberlerinde, gazete küpürlerinde özellikle Akdeniz ve Ege bölgesinde ç›kan orman yang›nlar› ile ilgili haberler yer almaktad›r. Haberler flu flekilde bafllamaktad›r: “Türkiye’nin kalbi ormanlar yan›yor!” Asl›nda TC devleti, kalemflorlu¤unu yapan burjuva-feodal medya arac›l›¤›yla timsah gözyafllar› dökmektedir yanan ormanlarla ilgili. Çünkü yanan ormanlar›n nedeni, bir süre sonra turistik bölgeler olmas› itibariyle aç›lan ihalelerde kendisini ele vermektedir. Bu anlamda asl›nda dökülen gözyafllar›n›n

birer aldatmaca oldu¤u, ormanlar› rant alan› olarak gördü¤ü ortaya ç›kmaktad›r. Bu vesileyle asl›nda kendisini temize ç›karmaya çal›fladursun, Akdeniz’de ve Ege’de gündemleflen orman yang›nlar›n›n yan›s›ra baflka alevler de bölgedeki ormanlardan yükselmektedir. Buralarda devlet kendi yakt›¤› ormanlar›n haberlerini b›rak›n gündemlefltirmeyi, yanan ormanlar› söndürmek isteyen köylüleri ve orman görevlilerine “sizi de oraya gömeriz” diyerek müdahale etmektedir. Daha geçen y›l A¤ustos ay›nda TC ordusu ile T‹KKO ve PKK gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flma sonras› Dersim Hozat’a ba¤l› Kinzir ormanlar› bizzat ordu taraf›ndan yak›lm›fl

ve söndürmek isteyenlere müdahale edilmifltir. Günlerce süren yang›n, gerillalar›n 11 saat süren çat›flmas› sonucu di¤er yerlere s›çramas› engellenerek söndürülmüfltür. Bu y›l da Dersim’de orman yakma konusunda çal›flmalar›ndan taviz vermeyen kolluk güçleri yine Hozat’a ba¤l› Dereköy mevkiinde bulunan ormanl›k alan› iki sefer atefle vererek yakm›flt›r. Geçti¤imiz aylarda bölgenin en önemli ve kendilerince en güvenli gördükleri ve 38 Dersim Katliam› s›ras›nda kurulan Amutka Karakolu’na PKK gerillalar› taraf›ndan yap›lan sald›r› eylemi sonras› verdi¤i kay›plara tahammül edemeyerek hemen yan›bafl›nda bulunan ve eylemin yap›ld›¤›n› düflündü¤ü tepeler-

deki Dereköy bölgesi ormanl›k alan› ilki A¤ustos ay› ortas›nda, hemen oras› söndürüldükten sonra bir baflka noktas›n› da Eylül ay› bafl›nda havan at›fllar›yla atefle verip yakm›flt›r.

Yang›nlara dur demek insanl›k görevidir! Y›llard›r uygulad›¤› orman yakma politikas›ndan vazgeçmeyen faflist ordudan Dersim’de yanan ormanl›k alanlar›n hesab›n› baflta Dersim halk› olmak üzere kendisine insan›m diyen herkesin sormas› gerekmektedir. Duyarl› insanlar bu konuda seslerini ve 盤l›klar›n yükseltilebilirse ormanlar bu kadar kolay yak›lamaz. (Dersim’den do¤al muhabir)

‹çerenköy halk› zamlara, yoksullu¤a, sefalete “dur” dedi!

‹çerenköy Halk Platformu 19 Ekim günü Sabit Pazar önünde bir eylem yaparak, son dönemde yap›lan zamlar› protesto etti. Partizan, DTP, ESP, EMEP ve Pir Sultan Abdal Kültür ve Dayan›flma Derne¤i vd. kurumlar›n yer ald›¤› eylemde yap›lan aç›klamada, halk dayat›lan sefalete ve yoksullu¤a sessiz kalmamaya ça¤›r›ld›. Eylemde kitle ad›na yap›lan aç›klamada, uzun süredir yap›lan zamlar›n, iflsizlik ve yoksullu¤un kader olmad›¤› belirtildi ve sistemin adalet terazisinin bozuk oldu¤u vurguland›. Aç›klama, ç›kart›lan yasalarla sa¤l›k kurumlar›nda paran kadar sa¤l›k anlay›fl›n›n hakim k›l›nd›¤›n›n vurgulanmas›yla devam etti ve “Paran kadar oku, paran kadar yafla, paran kadar insan muamelesi gör diyorlar” denildi. Egemenlerin ›srarla sürdürdü¤ü haks›z savafla da dikkat çekilen aç›klamada, askeri harcamalara ayr›lan milyonlarca dolarla yoksullu¤un ortadan kald›r›labilece¤i ifade edildi. Aç›klama mücadeleyi büyütme ça¤r›s›yla sona erdi. Aç›klama sona erdi¤i s›rada eylem yerine gelen ve de kitleye müdahale etmeye çal›flan polise, aç›klama s›ras›nda eylem yerinde bulunan bir avukat›n müdahale etmesi üzerine k›sa süreli bir tart›flma yafland›. Kitle alk›fl ve ›sl›klarla polisi protesto ederek da¤›ld›. (Kartal)

Gebze’de yozlaflma karfl›t› halk toplant›s› Gebze /Ulafltepe’deki Hürriyet Mahallesi halk›, mahallelerinde son dönemlerde iyice yükselifle geçen uyuflturucu, çeteleflme vb. yozlaflmaya karfl› çözüm üretmek üzere biraraya geldi. Mahalle halk›n›n biraraya gelmesini h›zland›ran geliflme ise, mahalle halk›ndan birinin k›sa bir süre önce mahalledeki çeteler taraf›ndan darp edilmesi oldu. Çetenin bölgeyi adeta mekan eyledi¤i bir pozisyonun yaflanmas›, söz konusu darp etmeyi takiben, yine mahalledeki bir f›r›n›n ayn› çete üyeleri

taraf›ndan kurflunlanmas›, barda¤› tafl›ran son damla olmufl adeta. 24 Ekim tarihinde, akflam saatlerinde bir araya gelen mahalle halk›n›n toplant›ya ilgisinin oldukça yo¤un oldu¤u gözlendi. Yaklafl›k 70 kiflinin kat›ld›¤› toplant› ise, mahalle muhtar›n›n ve de mahallede faaliyet sürdüren devrimci ve demokratik kurumlar›n ça¤r›s›yla örgütlendi. Yap›lan konuflmalarda, birbirine komflu olan insanlar aras›nda iletiflimin ortadan kalkt›¤›na, bu iletiflimsizli¤in ise gençli¤in yozlaflmas›na

ald›¤›m›z yozlaflt›rma ve çürütme yuvalar›na karfl› Bölge Komutanl›¤›m›za ba¤l› TKP/ML T‹KKO kad›n gerillalar› ve YJA STAR güçleri olarak yönelme karar› ald›k. Bu çerçevede Pertek’teki Munzur Birahanesi’ne bombal› bir eylem düzenlendi. Gerçeklefltirdi¤imiz eylem cinsel sömürü üzerinden gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan yozlaflt›rma sald›r›lar›na bir yan›tt›r” fleklinde devam aç›klaman›n sonunda gerillalar, birahane sahiplerini uyar›rken halk›m›za da “Oyuna gelme, seni yozlaflt›rmaya çal›flan kifli ve kurumlara karfl› tav›r al. Bunlar› teflhir et. Unutma ki; sofrandaki ekme¤i çalanlar, kalan k›r›nt›lar› çocuklar›n›n hakk›n› buralarda harcatarak seni teslim almay›, yozlaflt›rmay› hesapl›yor. Buna izin verme” dediler. Yerel kaynaklardan ald›¤›m›z bilgilere göre geçti¤imiz günlerde de Pertek’te bulunan Saray Birahanesi’ne bombal› bir sald›r› düzenlendi.

katk› sundu¤una de¤inildi. Mahallede bulunan yöre derne¤i benzeri oluflumlar›n ifllevsizli¤inin de yozlaflmaya büyük katk› sundu¤u da yine yap›lan konuflmalarda de¤inilen noktalardan biri oldu. Halk toplant›s›, örgütlenmenin önemi de dahil, birkaç çözüm önerisinin getirilmesiyle devam etti. Bu çözüm önerileri aras›nda, daha s›k bir araya gelerek, sorunlar›n tart›fl›lmas›, mahalle sakinlerinin kendi aralar›ndaki iliflkileri gelifltirmesi gibi öneriler yer al›rken, çeteleflme

ve yozlaflma içinde olan gençlerle ve aileleriyle görüflme, ancak bu görüflmenin aileleri ve gençleri teflhir edecek biçimde de¤il, dar bir komisyonla yap›lmas› fikri de yine çözüme dönük öneriler aras›nda yer ald›. Toplant› bir sonraki toplant›ya daha genifl kat›l›m›n sa¤lanmas› temenni ve hedefinin dile getirilmesiyle sona erdi. Toplant›da, tüm bu tablo karfl›s›nda neler yap›labilece¤ine dönük somut öneriler ve çözüm yollar› oldukça eksik kalsa da, halk›n çeteleflmeye karfl› bir durufl sergilemesi aç›s›ndan oldukça önemli bir geliflme olarak görülmesi gerekmektedir. (Kartal)


İşçi-köylü 7

31 Ekim-13 Kasım 2008

Halkın gündemi

Hangi biri münferit? 28 Eylül 2008 tarihinde Derbent Mahallesi’nde Yürüyüfl dergisi da¤›t›rken gözalt›na al›n›p tutuklanan Engin Çeber götürüldü¤ü ‹stinye Polis Karakolu ve Metris Hapishanesi’nde gördü¤ü iflkencelerden dolay› 9 Ekim’de yaflam›n› yitirmiflti. Hapishanede bir devrimcinin iflkenceyle öldürülmesinin duyulmas›yla birlikte kamuoyunda genifl yank›lar uyand›ran Çeber cinayeti sonras› Adalet Bakan› Mehmet Ali fiahin, Çeber ai-

lesinden “özür” dileyerek sorumlular›n ortaya ç›kar›l›p cezaland›r›laca¤›n› söyledi. Kimi çevreler taraf›ndan samimi bir itiraf olarak de¤erlendirilen özrün hemen ertesinde Çeber’in ölümüne iliflkin bafllat›lan soruflturmalar›n seyri ise hükümetin ikiyüzlülü¤ünü gösterdi. Çeber’le birlikte gözalt›na al›n›p tutuklanan arkadafllar›n›n, onunla ayn› hapishanede kalan adli tutuklular›n verdi¤i ifadeler sonras›nda a盤a al›-

Eylemler devam ediyor

Mersin’de TAYAD’l› Aileler 20 Ekim Pazartesi günü Tafl Bina önünde bu durumu aç›klamak amac›yla bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Aileler ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Hasan Biber, “Bugün 20 Ekim, tam 8 y›l önce idi. 20 Ekim 2000’de ülkemiz hapishanelerinde tüm siyasi tutsaklar açl›k grevine

bafllam›flt›. Nedeni; F Tipi hapishanelerde ‘Tecrit’di… En son olarak ‹stanbul Sar›yer’de Ferhat Gerçek için adalet istemiyle Yürüyüfl dergisini da¤›t›rken Engin Çeber üç arkadafl›yla birlikte gözalt›na al›nm›flt›r. Bu gözalt›nda, karakolda bafllayan iflkence hapishanede de devam etmifltir. Hapishanede devam eden iflkence sonucundan kaynakl› Engin Çeber beyin kanamas› geçirerek hayat›n› kaybetmifltir…” diyerek hapishanelerdeki keyfi uygulamalar›n›n son bulmas› gerekti¤ini belirtti. Eylem de s›k s›k “Adalet Bakan› sözünü tutsun”, “Engin Çeber’in katili AKP iktidar›d›r”, “Engin Çeber ölümsüzdür” vb. sloganlar at›larak eyleme alk›fllarla son verildi. (Mersin)

nan 19 gardiyan, avukatlar›n tüm taleplerine ra¤men “yeterli delil toplanmad›¤›” gerekçesiyle hala tutuklanmad›. ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’nün Çeber’i ölüme götüren ‹stinye Polis Karakolu’nda müfettifller taraf›ndan (polis müfettiflleri) yapt›¤› “bilimsel incelemeler” sonucunda karakolda “herhangi bir kötü muamele ve iflkence izine rastlanmad›¤›” yönünde raporlar düzenlenerek “kademeli ve orant›l› güç” kullanan polis(imiz) kamuoyu vicdan›nda aklanmaya çal›fl›ld›. Ayn› müfettifller Çeber’in iflkenceyle öldürüldü¤ünün kan›t› olan ‹stinye Devlet Hastanesi ve fiiflli Etfal Hastanesi’nden al›nan 3 raporda da “iflkence veya kötü muamele” tespiti olmad›¤›n› alt›n› çize çize vurguluyorlar. Ayr›ca soruflturmaya Bak›rköy Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› taraf›ndan gizlilik karar› da konuldu. Görünen o ki bu davan›n bir an önce gündemden düflmesi için gereken ne varsa yap›lmaya çal›fl›l›yor. Zira yine bir polis kurflunuyla sakat kalan Ferhat Gerçek’in hesab›n› sormak ve hedef gözeterek at›fl yapan polislerin tutuklanmas›n› istedi¤i için öldürülen Engin Çeber’le ilgili yap›lan her haber, sorulan her soru baflka bir iflkenceyi ortaya ç›kar›yor. Çeber’in ölümünün üzerinden 15 günü aflk›n bir zaman geçti. Sadece bu 15 gün içerisinde yaflananlar iflkencenin münferit olmad›¤›na dair baflka söze gerek b›rakm›yor. Kar-

tal’da iflletti¤i kafeden içti¤i çay›n paras›n› ödemeden ç›kan polisi uyard›¤› için bir ekip otosu polisten dayak yiyen kafe sahibi komaya girdi. Günlerce hastanede kalan genç hakk›nda soruflturma bafllat›ld›. Ba¤c›lar’da yoldan al›nan Ahmet Laçin götürüldü¤ü Ba¤c›lar Polis Karakolu’ndan iki gün sonra hastaneye kald›r›ld›. Beyin kanamas›ndan dolay› yaflam›n› yitiren Laçin için Ba¤c›lar Emniyeti kaçarken düfltü¤ü aç›klamas›n› yapt›. Hortum Süleyman lakapl› az›l› faflistin komiserlik yapt›¤› dönemde ünlenen Beyo¤lu (Taksim) Polis Karakolu iflkence konusunda en iyi çal›flan yerlerden biri oldu. Festus Okey’in öldürülmesiyle de gündeme gelen karakola götürülen 4 genç arand›¤› söylenen arkadafllar›n›n yerini söylemesi için saatlerce dövüldü. Mardinli Mehmet Cirik’in kendisine kimlik soran polislerce gözalt›na al›narak götürüldü¤ü karakolda gördü¤ü iflkenceler sonucu dala¤› patlayarak ameliyata al›nd›. Yine kimli¤ini bilmedi¤i bir kifli taraf›ndan b›çaklanan 16 yafl›ndaki KK flikâyetçi olmak için gitti¤i Taksim Polis Karakolu’nda üzerine köpek sald›rt›larak dövüldü. Polisin tartaklad›¤› bir kifliyi görüntüleyen NTV muhabiri ayn› karakola götürülerek ayn› muameleyi gördü. Gümüflsuyu Mahallesi’nin muhtar› olan Çi¤dem Nalbanto¤lu’na kimlik kontrolü s›ras›nda “daha nazik konuflun” dedi¤i için 2’si kad›n 20 polis taraf›ndan

meydan daya¤› at›ld›. ‹flkenceye “s›f›r tolerans” tan›yaca¤›n› iddia eden hükümet, bu söylemin alt›n› demokrasiye s›f›r tolerans diye dolduruyor kuflkusuz. Son 2 haftada yaflanan ve sadece bas›na yans›yan yan›yla verebildi¤imiz bu tablo çok flafl›rt›c› olmasa gerek. ‹flkencecilerin korundu¤u, haklar›nda aç›lan soruflturmalara gizlilik karar› kondu¤u, davalar›n›n ise zamanafl›m›na u¤rat›ld›¤›, iflkence yapan›n tespit edilmesi için bürokratik engeller konuldu¤u memleketimizde u¤rad›¤› iflkencelerden dolay› sakat kalanlar›n, katledilenlerin cezaland›r›ld›¤›yla ilk defa karfl›laflm›yoruz. Son olmayaca¤›n› da biliyoruz. Böylesi bir gerçekli¤in fark›nda olan Adalet Bakanl›¤› bunun üzerinden de durumu lehlerine çevirmek için her zaman oldu¤u gibi ka¤›t üzerinde kalacak giriflimlerde bulundu.

Çeber’in ölümü üzerinden duyulan derin üzüntülerle birlikte sözde ‘iflkencenin önlenmesi’ni sa¤layacak olan yasal düzenlemeler yap›ld›. ‹flkence gören kim olursa olsun tazminat davas› aç›p hakk›n› arad›¤›nda es kaza mahkemeyi kazan›rsa, ödemeyi kendisine iflkence yapanlardan alacak. Anayasan›n 129. maddesinde yap›lan bu düzenleme ile iflkence yapan yapt›¤›n›n bedelini ödemifl, iflkence gören ise “hakk›n›” alm›fl olacak deniliyor. Do¤all›¤›nda hem iflkencenin hesab› sorulmufl oluyor, hem de iflkencenin devletle iliflkilendirilmesinin önü tamamen kapat›lm›fl oluyor. Ne bu düzenlemenin ne de yap›lacak herhangi baflka bir düzenlemenin katillerden hesap sor(a)mayaca¤› tarihimizden bize bir ders. Bu tarihten onlara kalansa giderek yak›nlaflan sonlar›ndan kurtulamayacak olmalar›.

Sincan 1 No’lu F Tipi’nden K›r›kkale’ye sürgün sevk!

Ali Gülmez K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’ne sürgün edildi

Hapishaneler; hak ihlalleri ihmaller ve yeni ölümler… ‹HD Ankara fiubesi Cezaevi Komisyonu 15 Ekim tarihli aç›klamas›nda hapishanelerdeki hak ihlallerine de¤indi. Komisyon üyesi Fatma Y›lmaz taraf›ndan okunan aç›klamada, yasalar›n keyfi bir flekilde uyguland›¤›, Ergenekon davas›n›n “hasta tutsaklar›n›” serbest b›rakan yasal dayana¤›n, adli ve siyasi tutsaklara iflkence, dayak ve ölüm olarak döndü¤ü belirtildi. Engin Çeper’in katledilmesine de¤inilen aç›klamada hapishanelerde yaflanan hak ihlalleri flu flekilde özetlendi: “Orman kanununa muhalefet” suçuyla hapishanede tutulan Duran Do¤an sa¤l›k kurullar›n›n “infaz karar›n›n 1 y›l süreyle durdurulmas›” karar›na ra¤men Adli T›p Kurumu’nun, sa¤l›k kurulu raporunu onaylamamas› nedeniyle tahliye edilmemifltir. Tutuklu bulundu¤u 9 ay süresince Bypass ve 3 kez anjiyo olan Do¤an tutuklanmadan önce de akci¤er, kalp ve böbrek yetmezli¤i hastal›klar›ndan tedavi görmüfl, 2 Ekim 2008’de hapishanede yaflam›n› yitirmifltir. Ayn› flekilde; Bolu Hapishanesi’nde bulunan Mehmet Ali Çelebi ise Wernike Korsakof hastas› ve ileri derecede flizofrendir. Bak›rköy Ruh ve Sinir Hastal›klar› Hastanesi’nde ileri derecede flizofren tan›s› konulan Çelebi, yaflam›n› tek bafl›na sürdürecek durumda de¤il, kendisine ve yan›ndakilere zarar verme riski tafl›yor. Buna ra¤men 8 ayd›r Adli T›p Kurumu’ndan kendisine bir cevap gelmemifl, kaderine terk edilmifltir. Y›lmaz aç›klaman›n devam›nda; “Sa¤ ald›¤›n› iflkenceyle öldüren, hasta tutuklusunun tedavisini engelleyerek ölümüne neden olan, görüfle giden ailelere sald›ran bir adalet sistemiyle karfl› karfl›yay›z” dedi. (Ankara)

17 Temmuz Cuma günü Sincan 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde, a¤›rlaflt›r›lm›fl müebbet hükümlüsü olarak 10 y›ld›r tutsak olan Ali Gülmez, bulundu¤u hücreden apar topar al›narak K›r›kkale F Tipi Hapishanesi’ne zorla sevk edildi. Keyfi gerekçelerle ailesiyle görüfltürülmeyen Ali Gülmez ile görüflen Av. Ali Haydar Hakverdi’den edindi¤imiz bilgile-

re göre; K›r›kkale Hapishanesi’ne giriflte önce zorla ç›r›lç›plak soyulmufl, kollar› bükülerek hücreye kadar yerlerde sürüklenmifl, kendisine hakaret edilmifl, insanl›k onuruyla ba¤daflmayan bu uygulamaya karfl› direnmesinin üzerine fiziki iflkenceye maruz kalm›flt›r. Keyfi bir flekilde K›r›kkale’ye sürgün edilen Gülmez’in flu ana kadar eflyalar› kendisine verilmedi¤i gibi ailesiyle de görüfltürülmemifltir. Geçti¤imiz y›l aç›lan K›r›kkale F Tipi Hapishane’sine daha önce de PKK tutsaklar› zorla sürgün edilerek fiziksel ve psikolojik iflkenceye maruz kalm›fllard›. Ailesi sevk edildi¤i tarihten itibaren tüm giriflimlerine ra¤men Ali

Gülmez ile görüfltürülmemifltir. K›r›kkale’ye giden Selvi Gülmez orada yaflad›klar›yla ilgili gazetemizi bilgilendirdi.

Devlet baba de¤il zulüm baba! Haberi ald›klar›nda ilk ifl olarak avukatlar› aram›fllar ve ard›ndan k›z kardefli ve de o¤lunun vasisi Sevim Kalman’la birlikte yola ç›km›fllar. Bundan sonras›n› ise flu sözlerle aktar›yor Gülmez Ana: “K›r›kkale’ye var›nca önce savc›ya ç›karak görüfl izni istedik. Ancak savc› vasinin belki görüflebilece¤ini, benim görüflemeyece¤imi söyledi. Elimize bir ka¤›t vererek, bizi hapishaneye yollad›.

Sincan Kad›n Hapishanesi’nde sa¤l›k sorunlar› devam ediyor Sincan Kad›n Hapishanesi Tutsak Partizanlar yazd›klar› bir mektupla yaflad›klar› hak ihlallerini kamuoyuyla paylaflt›lar. “Yaflad›¤›m›z en önemli hak gasplar›n›n bafl›nda sa¤l›k sorunlar› ve tedavi olmam›z›n önünde ç›kar›lan engeller geliyor” diyen tutsaklar flöyle devam ettiler; “Herhangi bir rahats›zl›¤›m›z oldu¤unda revire ç›kmak, hastaneye sevk ettirmek ve nihayetinde muayene olabilmek bütün aflamalar›yla iflkenceye dönüfltürülüyor biz tutaklar için. Yüzlerce tutsa¤›n bulundu¤u hapishanede revirde genelde doktor bulunmuyor.” 29 Eylül tarihinde yaflad›klar› bir örne¤i bizlerle paylaflan tutsaklar flöyle dediler; “9 günlük bayram tatili öncesi 29 Eylül sabah› Birgül Uzun adl› arkadafl›m›z›n hücresinde rahats›zland›¤›n›;

bilincini yitirdi¤ini, halisünasyon gördü¤ünü, gardiyanlar› görünce 盤l›k att›¤›n›, yan›nda bulunan arkadafla da sald›rmaya çal›flt›¤›n› ö¤rendik. Görevlileri ça¤›rarak doktora ç›kar›lmas›n› istedik. ‹dare, tatil oldu¤u için doktor bulamayacaklar›n› söyledi. Bunun üzerine nöbetçi müdürün gelmesini ve arkadafl›m›z›n acilen hastaneye götürülmesi gerekti¤ini söyledik. Müdürün de hapishanede bulunmad›¤›n›, ulaflamayacaklar›n› vs. söylediler. Bütün hücreler olarak müdür gelene ve arkadafl›m›z hastaneye götürülene kadar kap›lar› döverek protesto ettik. Akflama do¤ru müdür geldi. Ve bütün gün Sincan’da bulunamayan doktor getirildi. Ancak revirde bir i¤ne yap›larak doktor taraf›ndan ‘numara yap›yor’ fleklinde teflhis(!) de konularak arkadafl›-

m›z hücresine geri getirildi ve ç›r›lç›plak oldu¤u halde ‘kimseye zarar vermesin’ diye tek kiflilik hücreye kilitlendi. Hasta bir insan› bu flekilde ç›r›lç›plak vaziyette hücreye kilitlemenin insanl›k d›fl› oldu¤unu, arkadafl›m›z›n bir an önce hastaneye götürülmesini ve tedaviye bafllanmas›n› isteyerek herhangi bir fley yafland›¤›nda ya da tek bafl›na hücrede kendine zarar verdi¤inde sorumlusunun hapishane idaresi olaca¤›n› söyledik. Durumun ciddiyetini nihayet anlayan(!) hapishane idaresi Uzun’u hastaneye götürdü ancak bu kez de tatil oldu¤u için ve gerekli bölüm olmad›¤› için hastane kabul etmedi tekrar hapishaneye getirildi. Birkaç kez hastaneye götürüldükten sonra ancak flizofren teflhisi konularak tedaviye bafllanabildi.…”

Hapishaneye vard›¤›m›zda asker ad›m›z› ve kime geldi¤imizi sordu. Elindeki listeye göre o¤lumun görüflü varm›fl o gün. Saat iki oldu¤unda içeri girdik, ad›m›z› yazd›rd›k. Biz tam görüfle girece¤iz diye beklerken, o¤lumun görüflünün Perflembe günü oldu¤u söylendi. O gün ise günlerden Sal›yd›. O s›rada biz o¤lumun çok kötü dövüldü¤ünü de ö¤renmifltik. K›r›kkale’ye getirildi¤inde, ç›r›lç›plak soymak istemifller, o da karfl› ç›k›nca kollar›n› arkaya bükerek, saçlar›n› yolarak fliddet uygulam›fllar. O¤lumu dövdükten sonra ayakkab› ve üst aramas›na karfl› ç›kt›¤› için giysilerini vermemifller. Giysilerini istedi¤inde ise, ‘makineden (X Ray

cihaz›) geç verelim’ demifller. O da kabul etmeyince öylece içeri atm›fllar. Perflembe günü hapishaneye gitmeden önce savc›l›¤a giderek suç duyurusunda bulunduk ve hapishaneye gittik, tekrar ismimizi yazd›rd›k. Bu defa da bize o¤lumun hastaneye götürüldü¤ü ve 29 Ekim’de görüfl oldu¤u söylendi, yine gidece¤im. O¤lum tek kiflilik tecrit koflullar›nda kal›yor, havaland›rmaya bile tek ç›kar›yorlarm›fl. Ana babalara ve de tüm ailelere buradan sesleniyorum: Mücadele eden çocuklar›na gerek içerde gerekse d›flar›da sahip ç›ks›nlar. Devlet baba demesinler, zulüm baba desinler. Bu devlet babal›¤› hak etmiyor!”

Gebze Hapishanesi’nde yurtsever tutsaklara sald›r›! Son süreçte bilinçli olarak t›rmand›r›lan ›rkç›-flovenist dalga, hapishanelerde de zaman zaman devrimci ve yurtsever tutsaklara sözlü ve fiili sald›r› boyutuna gelmektedir. Bundan önce de benzer provokatif tutumlarla k›flk›rt›lan adli tutuklular, baz› hapishanelerde devrimci tutsaklara fiziki sald›r›larda bulunmufllard›. Bugün de ‹mral› Hapishanesi’nde A. Öcalan’a fiziki iflkence yap›lmas›n› protesto eylemlerinin her geçen gün yayg›nlaflmas› karfl›s›nda çaresizleflen devlet, intikamc› bir anlay›flla hapishanelerdeki tutsaklara sald›r›da bulunuyor. Bu durumun son örne¤i de Gebze M Tipi Hapishanesi’nde yafland›. 21 Ekim’de ziyarete giden aileler olay› flöyle anlatt›lar; “Baz› adli tutuklular ana maltaya kadar ç›karak tutsaklara sald›rd›. PKK tutsaklar›n›n bu-

lundu¤u ko¤ufllara kadar giden ve gardiyanlardan kad›n tutsaklar›n bulundu¤u ko¤ufllar›n anahtarlar›n› almaya çal›flan adli tutuklular hiçbir en-

gelle karfl›laflmadan(!) mazgal kap›s›n› aç›p kad›n tutsaklara ellerindeki b›çak vs. ne varsa sald›rm›fl, ko¤ufl camlar›n› k›rm›fllard›r.” Hapishane yönetiminin ve görevli gardiyanlar›n bu sald›r›y› nas›l engelleyemediklerini, faflist adli tutuklular›n b›çaklar› nas›l olup da ele geçirdiklerini ve bu katliam girifliminde bulunurlarken kimler-

den cesaret ald›klar›n› sormak gerekiyor. Tutsaklar›n can güvenli¤inden sorumlu bulunan hapishane idaresinin faflist adli tutsaklar› cesaretlendiren, sald›r›lar›na zemin haz›rlayan bir tutum içine girdi¤i yaflananlardan ortadad›r. Sald›r›ya u¤rayan tutsaklar›n aileleri 22 Ekim günü ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bir aç›klama yaparak olay hakk›nda bilgi verdiler ve sald›r›y› protesto ettiler. Aç›klaman›n ard›ndan aileler, 24 Ekim Cuma günü de Sultanahmet Adliyesi’nde suç duyurusunda bulundular. Ayn› hapishanede tutuklu bulunan TKP/ML tutsaklar› da yazd›klar› mektupta, sald›r›n›n d›flar›daki sald›r›lar›n bir parças› oldu¤una de¤inerek olay› protesto ettiklerini ifade ettiler. (Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri)


İşçi-köylü 8

Halkın Gündemi

31 Ekim-13 Kasım 2008

Küçük üreticiler krize yine haz›rl›ks›z yakaland›! Sanayinin komprador niteli¤i özellikle 2001 krizinden sonra daha da belirgin flekilde ortaya ç›km›fl, bugünkü sonuçlar›n a¤›rl›¤› bu nedenle daha da artm›flt›r. Referans Gazetesi’nin 15 Ekim tarihli bafll›¤› gitgide derinleflen kriz sürecinde; ezen s›n›flar›n kay›plar›n› nas›l karfl›lamay› düflündüklerini en aç›k haliyle göstermekteydi. Gazetenin bafll›¤› “Dünya para krizinde, Türkiye ise f›nd›¤› 3 milyar YTL gömüyor!” . Yani maliyetini dahi karfl›lamayan f›nd›k fiyat› verildi¤i s›n›f itibariyle “bofla gitmifl!” say›l›yor. Onlar için “bofla gitmeyen, gömülmeyen” ödeme t›pk› 2001’deki kriz örne¤inde Türkiye’de ve flimdi dünya genelinde görüldü¤ü gibi, açgözlü, kumarbaz, asalak sömürücülere giden parad›r. Bakmay›n flimdi TÜS‹AD yetkililerinin ve çeflitli sermaye gruplar›n›n “önlem al›nmad›!” 盤›rtkanl›klar›na... Erdo¤an geçen y›l bu zamanlarda TÜS‹AD Baflkan›n›n önünde sözünü vermiflti: “Ayaklar›n›z›n alt›ndaki tafllar› temizleyece¤iz!” demiflti. Gerçekten de SSGSS yasas›, ‹stihdam Paketi bu kapsamda ç›kart›l›p yürürlü¤e kondu. Ama Erdo¤an ödevlerini (Sendikalar Yasas›, Ticaret Kanunu gibi) yetifltiremedi, flimdi azar iflitmesinin nedeni de bu. IMF ile ba¤lar›n aral›ks›z bir flekilde sürdürülmesi, AB ile müzakerelerin h›zland›r›lmas› iflleri sürüncemede b›rak›ld›. Ödevlerini yetifltiremedi¤i veya gere¤ince yapamad›¤› için sermaye gruplar› her ne kadar flimfleklerini hükümete yöneltseler de; y›llard›r AKP eliyle gayet baflar›l› bir flekilde uygulanan “yap›sal uyum” programlar›yla tüm sektörlerde (sanayi-tar›m-hizmetlerde) emekçiler eskiden sahip olduklar› birçok haktan mahrum bir flekilde piyasa koflullar›na (kurtlar sofras›na) b›rak›lm›fl durumdad›r.

“Yap›sal uyum” program›n›n özü; tar›mda d›fla ba¤›ml›l›¤› art›rmakt›r! Özellikle 2000 sonras›nda; “Yap›sal Uyum” ad› alt›nda Türkiye’de tar›m sektörü emperyalist politikalara uygun flekilde yeniden yap›land›r›lmaya bafllanm›flt›r. Bu sürecin amac›; bilim ve teknolojinin geliflimiyle birlikte GDO’lar (Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar) da dahil olmak üzere emperyalist ülkelerde oluflan tar›m ürünü stoklar›n›n bizim gibi ülkelere pazarlanmas›n›n önündeki tüm engellerin kald›r›lmas› ve tar›mda, g›dada, hayvanc›l›kta yani beslenme zincirinin

her aflamas›nda d›flar›ya ba¤›ml›l›¤›n sa¤lanmas›d›r. Bunlar› yapabilmek için; köylüye yönelik olan tüm destekler devlet taraf›ndan t›rpanlanmaya baflland›. 2000 y›l›nda 6 milyar dolar düzeyinde olan tar›msal destekler 2005 y›l›na gelindi¤inde 1.5 milyar dolar civar›na düfltü. Tar›m sektörünün GSMHy’a katk›s› % 11.5 oldu¤u halde; tar›ma verilecek destek % 1 olarak s›n›rlanm›flt›r. Fakat verilen destekler bu oran› dahi bulmamakta ve ortalama % 0.75 civar›nda kalmaktad›r. Oysaki emperyalist ülkelerde tar›mdan elde edilen gelirin en az yar›s› tar›ma geri dönmektedir. Tar›ma destek bu kadar azalm›flken; tar›msal girdilerdeki fiyat art›fl› rekor denecek seviyededir. Ziraat Mühendisleri Odas›’n›n verilerine göre temel bir girdi olan üre fiyat›n›n 2000-2005 aras›ndaki art›fl› % 354’tür. Tar›mda kullan›lan elektrikte verilen desteklerin 2003 y›l›nda kald›r›lmas›yla birlikte fiyatlar % 34.4 artm›flt›r. (TZOB Baflkan›n›n aç›klamalar›ndan, 29.09.08 Milliyet) Desteklerin bu flekilde kald›r›lmas›, girdi fiyatlar›n›n fahifl oranlarda artmas› köylünün önünde sadece iki seçenek b›rakm›flt›r: Birincisi tar›mla u¤raflmay› b›rakmak, ikincisi tefeci-tüccara, bankaya borçlanmak. Her iki “seçenek” de ülkemizde yaflam bulmufltur. Tar›mda 5 y›l

içinde 3 milyonu aflk›n istihdam kayb› olmufltur. fiehirlerde bunu karfl›layabilecek bir sanayi olmad›¤› için iflsizlik son y›llarda h›zla artm›flt›r. Tefeci-tüccara, özel bankalara borçlananlar›n durumu ise gitgide daha kötüye gitmektedir.

Köylünün tefeciye, özel bankalara borcu katlanarak art›yor! Programla birlikte birlik ve kooperatiflere verilen kredi deste¤i kald›r›lm›flt›r. Ve bu kurumlar piyasa oran›n›n üstünde faiz almak zorunda b›rak›lm›fllard›r. Bunun sonucunda birliklerin hemen hepsi kapanma noktas›na gelmifl, baz›lar› kapanm›flt›r. Böylece köylünün birliklerden uygun koflullarla kredi alma imkân›n›n önü kesilmifltir. Yine 1999 ile birlikte Ziraat Bankas›’n›n (ZB) köylüye, tar›m sektöründe kredi vermesi yasakland›. 3 y›ll›k bir geçifl sürecinden sonra ZB’nin özellefltirilmesi hedeflendi. Bu süreç içerisinde özel bankalar devreye sokuldu. Sözleflmeli çiftçilik yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›ld›. Hedeflenen zamanda ZB özellefltirilemeyince; al›c›lar›na çekici hale getirebilmek için yeniden yap›land›r›lmaya baflland› ve tekrar kredi ifline sokuldu. Bu operasyonlarla ZB pazar pay›n› % 50 oran›nda özel bankalarla paylafl›r hale getirildi. Ancak ZB’nin verdi¤i kredilerin ni-

teli¤i de de¤iflmifl durumdad›r. ZB, daha çok “geliflen ve gelece¤i parlak görülen alanlara özel kredi” sa¤lamas› dolay›s›yla (organik tart›m, süt hayvanc›l›¤›, serac›l›k) genele hitap etmekten uzaklaflt›. (31. 01. 07, Dünya Gazetesi) ZB’nin, bu y›l veya gelecek y›l özellefltirilmesi hedefleniyordu. Kriz dolay›s›yla özellefltirmenin ertelenebilece¤i aç›kland›. Gelinen aflamada üretici borçlar›n›n sadece % 10’u Ziraat Bankas›’nad›r. Di¤er borçlar tefecilere, tüccarlara ve özel bankalarad›r. Tar›m›n; tamam›yla piyasan›n iflleyifline b›rak›lmas›nda yaflananlar bununla s›n›rl› de¤ildir. 2006 y›l›ndan itibaren devletin % 50’lik prim deste¤iyle yayg›nlaflt›r›lmaya çal›fl›lan tar›m sigortas›; köylüler için di¤er bir sorundur. Sigorta yapt›rabilmek için Çiftçi Kay›t Sistemi’nde (ÇKS) yer almak, modern üretim tesislerine sahip olmak gibi küçük üreticinin alt›ndan kalkamayaca¤› koflullar aranmaktad›r. Bununla birlikte bu y›l ç›kar›lmak istenen kanuna göre, sigorta kapsam›nda olan (yang›n, heyelan, sel, f›rt›na, dolu vb.) zararlar için devlet art›k yard›m yapmayacak. (16.04.08, Dünya Gazetesi) SSGSS yasas›n›n en çok etkiledi¤i kesimlerden biri de köylülerdir. Asgari ücretin üçte bir oran›n›n üstünde gelir sahibi olanlar›n prim ödemesi zorunlulu¤u köylüleri vurmaktad›r. Paralar›n›n

Küçük üreticilerin örgütlenece¤i kurumlar› oluflturmak zorunluluktur Sadece küçük bir parças›n› çizdi¤imiz bu tablodan da anlafl›laca¤› üzere dünya genelinde yaflanan krizin etkileri tamamen yaflanmaya bafllad›¤›nda en fazla etkilenecek kesimlerden biri küçük üreticiler olacakt›r. 2001 krizinden sonra birçok köylü borcunu ödeyemedi¤i için topra¤›na, evine el konulmufltur. Ki o

süreçte mevcut olan borçlar hem daha azd›, hem de daha çok devlet kaynakl› oldu¤u için popülist uygulamalar neticesinde bir k›sm› “af” kapsam›na al›nm›flt›. fiimdiyse AB ülkeleri taraf›ndan ortak olarak batmaktan son anda kurtar›lan Dexiabank’›n Denizbank’› ve Fortisbank tar›m alan›nda Ziraat Bankas›’ndan sonra en çok kredi veren banka durumundad›rlar.

Kredilerin ödenme zamanlar› geldi¤inde veya geri ça¤r›lma durumunda baflta Ege Bölgesi olmak üzere birçok köylünün topra¤›n› kaybedece¤i, evini-yurdunu terk etmek zorunda kalaca¤› aç›kt›r. Say›s› giderek artmakta olan hastanede rehin kalmalar, hastanenin içine al›nmamalar köylüler aç›s›ndan da boyutlu bir flekilde yaflanacakt›r. Ülkemizde küçük üreticilerin örgütlenip seslerini duyurabilecekleri, yaflanan ve yaflanabilecek sald›r›lar karfl›s›nda örgütlü ve güçlü bir flekilde durmay› sa¤layabilecekleri örgütlülüklerin olmas› flartt›r.

ellerine ancak hasat zamanlar›nda geçmesi, düzenli gelirlerinin olmamas›, olan gelirin de düflük olmas› nedeniyle köylülerin düzenli prim ödemesi imkâns›zd›r. Buna göre yaklafl›k 3 milyon köylünün sa¤l›k güvencesi olmayacak. (22.03.08 Cumhuriyet Gazetesi, A. Aysu’nun aç›klamalar›)

Avrupa Birli¤i’ne uyum süreci ad› alt›nda tar›mda çal›flan nüfusun ve ekonomide tar›m›n pay›n›n düflürülmesi yönlü dayatmalar planl› ve bilimsel bir program›n noksanl›¤› nedeniyle büyük ve karmafl›k sorunlar›n ortaya ç›kmas›na sebep olmaktad›r. ‹spanya, Yunanistan, Hollanda, Fransa gibi AB’nin tar›msal üretim aç›s›ndan geliflkin ülkelerinin pazarda yeni bir rakip istememesinin de etkisiyle ülke gerçekli¤i gözönüne al›nmadan dayat›lan bu uygulamalar hükümet taraf›ndan sadakatle yerine getirilirken milyonlarca ailenin yaflam flartlar›n› zorlaflt›rmaktan öteye bir anlam tafl›mamaktad›r. Tefeci tüccar sömürüsü alt›nda, küçük birimlerde, modern teknolojik yöntemlerden uzak flekilde üretim yapan köylülü¤ün yaflam düzeyinin gelifltirilmesi, tar›m›n gelifliminin önündeki engellerin kald›r›lmas›, tar›ma yönelik bilimsel yaklafl›mlara paralel sanayinin öne ç›kar›lmas› ve gelifltirilmesi amaçl› politikalar›n gündemleflmemesi sürekli tüketen, d›fla ba¤›ml› ve emperyalizm sayesinde iktidar›n› sürdüren asalak s›n›flar›n gerçekli¤i göz önüne al›nd›¤›nda flafl›rt›c› de¤ildir. Bu nedenledir ki ülkenin geliflimini-kalk›nmas›n›, halk›n refah düzeyinin artmas›n› sa¤la-

yacak bilimsel politikalar›n hayat bulmas› sorunu devrim sorunu ile bire bir iliflkilidir. Ülkemizde önemli sorunlardan biri de tar›mdan kopan nüfusun flehre geldi¤inde istihdam edilememesi, bu ak›fla paralel bir sanayileflmenin gerçekleflmemesidir. Bu genel do¤ru, içinden geçti¤imiz kriz döneminde daha da belirgin hal gelmektedir. B›rakal›m çöküntüye u¤rat›lan tar›mdan kopan nüfusun flehirlerde ifl bulmas›n›, hali haz›rda büyük bir kitlenin iflsiz oldu¤u flehirlerde de fabrika ve atölyelerden kitlesel iflten ç›karmalar yaflanmakta ve s›n›fsal çeliflkiler daha da keskinleflmektedir. Sanayinin komprador niteli¤i özellikle 2001 krizinden sonra daha da belirgin flekilde ortaya ç›km›fl, bugünkü sonuçlar›n a¤›rl›¤› bu nedenle daha da artm›flt›r. 2001 krizinin ard›ndan yaklafl›k iki kat›na f›rlayan ve o dönemden bu yana bu seviyede kalan iflsizlik oran›n›n daha da artaca¤›, 2001 krizinden sonra % 30 düflen reel ücretlerin daha da azalt›lmaya çal›fl›larak sömürü oran›n›n daha da yükseltilece¤i öngörülmesi mümkün gerçeklerdir. Hükümette geçirdi¤i 5.5 y›l içinde d›fl borç stokunu tüm cumhuriyet tarihi boyunca biriken borç kadar art›rarak 130 milyar dolardan 265 milyar dolara ç›karan AKP’nin yönetiminde mevcut küresel krizden sert bir flekilde etkilenece¤imiz aç›kt›r. Yoksullu¤un, sefaletin daha da artaca¤› bu dönemde sistemin sald›rganl›¤› ve hak gasplar› da pekiflecektir. Buna karfl› iflçiler ve köylüler baflta olmak üzere tüm emekçi kesimlerin ortak mücadele etmesinin önemi oldukça büyüktür.

¤u’ya yeni bir biçim verme çabalar› olarak tek tarafl› bir ABD hegemonyas›na dayal› Yeni Dünya Düzeni kurma kapsam›nda Büyük Ortado¤u Projesi içerisinde TC’ye önemli bir rolün biçildi¤ini ifade ediyor. Bahsetti¤imiz dönemsel boyut ve konjonktürel durumdan kast›m›z› buradan ç›karmak daha da mümkündür. Hal böyleyken, Türkiye’nin D›flifllerinden Sorumlu Bakan›n›n GK’da nas›l bir politika izleyeceklerine iliflkin soruya NTV yay›n›nda verdi¤i “Bizim özgün bak›fl›m›z çok önemli burada. Bize oy veren ülkelerin ço¤unun beklentisi de bu. Pek çok konuda inisiyatif gelifltiren, ortaya kendi teklifini koyan ve pozitif yaklafl›mlar›yla çözüm üreten bir ülkeyiz” fleklindeki yan›t› pek de objektif görünmemektedir! Bu ifadeler sadece TC’nin yukar›da

bahsetmeye çal›flt›¤›m›z gerçekli¤ini somut durumun çok ötesini ifade eden kavramlar kullan›larak çarp›tmay›, yar›-sömürgelik durumlar›n›n bu noktada gözlerden kaç›r›lmaya çal›fl›lmas›n› ifade ediyor. Bu eksende bak›ld›¤›nda TC’nin “uluslararas› etkinli¤inin artaca¤›” ve benzer nitelikteki söylemler, D›fliflleri Bakan› Ali Babacan’›n ifade etti¤i noktalardan de¤il, lakin flu anlam›yla do¤rudur. Türk egemen s›n›flar› emperyalizmin, özellikle de ABD emperyalizminin ç›karlar› için daha fazla çal›flacak, daha çok “laf” söylemek durumunda kalacakt›r. Unutulmamal›d›r ki üyelik geçici, uflakl›k bakidir/s›n›rs›zd›r! Bu çerçevede 2009 y›l›n›n Ocak ay›nda bafllayacak iki y›ll›k geçici üyelik süresi olabildi¤ince etkin kullan›lmaya bak›lacakt›r.

Tarlas›ndan kopan köylü nerede ifl bulacak?

Üyelik geçici, uflakl›k bakidir! Türkiye’nin Birleflmifl Milletler Güvenlik Konseyi (BM-GK) geçici üyeli¤ine iki y›ll›k süreçle kabul edilmesinin ard›ndan TC’nin “uluslararas› planda artan öneminin tan›nmas›”, “a¤›rl›¤›n›n göstergesi” vb. içerikte tan›mlama/aç›klamalar yap›larak yar›sömürgelik kimli¤inin üzeri örtülmeye, bununla TC’nin “büyük devlet”, “kilit ülke”, “bölgesel de¤il, küresel aktör” oldu¤u anlat›lmaya, di¤er bir ifadeyle “kan›tlanmaya” çal›fl›lmaktad›r. Bahsedildi¤i anlam›yla de¤il, yaln›z Türk egemen s›n›flar› aç›s›ndan d›fl politikadaki “stratejik” misyonu boyutuyla uyumlu olmas› bak›m›ndan “önemli” bir sonuçtur! Aç›k olan, bu sonucun de¤ifltiremeyece¤i gerçeklik ise fludur; yar›-sömürgelik koflullar›na tam uyumluluk, hizmet etmede problemsiz olmak... fiunlar› hat›rlamakta fayda var. Birleflmifl Milletler 51 ülke taraf›ndan, 1945’te ABD’nin San Francisco eyaletinde kurulmufl, flimdi üye say›s› 192’ye ç›km›fl, “So¤uk Savafl” dönemine uygun olarak kurulan ç›karlar›yla uyuflmayan kararlar› tan›mayan emperyalistler taraf›ndan yönetilen bir kurumdur. Türkiye’nin iki y›l süreyle geçici üye olarak seçildi¤i BM-GK ise, BM bünyesinde kurulan di¤er komisyon-

lardan farkl› olarak ba¤lay›c› kararlar alabiliyorken, di¤er komisyonlar›n kararlar› tavsiye niteli¤i tafl›yabilmektedir. BM-GK’n›n 5 daimi, 10’u geçici toplam 15 üyesi bulunmaktad›r. ‹lk GK’da 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›n›n galip ülkeleri ABD, Fransa, Britanya, Sovyetler ve bir de Çin’den oluflan beflli yer almaktayd›. BM’nin genifllemesi de¤iflen ihtiyaçlar-koflullar nedeniyle bu çekirdek yap› bozulmadan GK 15 üyeli¤e ç›kar›lm›flt›r. Daimi üyelik için herhangi bir seçim usulü bulunmamakta, geri kalan üyeler BM bünyesinde, tüm üye ülkelerin kat›l›m›yla yap›lan seçimlerle, geçici sürelerde olmak kayd›yla üye seçilmektedir. Bu anti-demokratik sistem içerisinde kararlar›n daimi 5’li üye ülkeler ekseninde ç›kmas›/oluflturulmas› elbette sürpriz de¤il! Bu aç›dan “normal” olaca¤› gibi herhangi bir konu bu daimi üye 5 emperyalist ülkenin birinden dahi veto yese (Kyoto Protokolü gibi) karara ba¤lanmas› sorunlu bir hale gelmektedir. Bu durum Konsey’in kimin güvenli¤inden sorumlu oldu¤u sorular›n› da akla getirir –ki bu, mekanizman›n var olan sorunlu bir yap›sal gerçekli¤i olarak karfl›m›za ç›k›yor. En son 1961’de GK geçici üyesi olan Türkiye’nin bugüne kadar geçici

üye olamamas›n›n nedeni 63’te K›br›s’ta yaflanan kanl› olaylar olarak gösterilse de yar›-sömürgelerin bu noktada pek “flans›” bulunmad›¤› biliniyor. Özellikle, Türkiye gibi jeopolitik, jeo-stratejik konumu önemli olan yar›-sömürge ülkelerin ancak dönemsel boyutta, Konjonktürel aç›dan rol biçildi¤i durumlarda “flanslar›” olabilmektedir. 192 üyenin 151’inin oyunu alan TC’nin bu üyelik için her türlü yola baflvurdu¤u, yoksul Kara Afrika ülkelerine kimi ad› san› duyulmam›fl ada devletlerine gösterilen “nezaket”ten anlafl›labilir. Öyle ki Somali’de soyk›r›mdan sorumlu tutulan, aç›kl›kla pençeleflen milyonlar› geçen say›da Afrikal›n›n kan›n›n eline bulaflt›¤› Somali Devlet Baflkan›n› iyi a¤›rlam›fl, “resmi ziyaret” kaidelerinde kusur edilmemiflti. Yine baz› Afrika ülkelerinin borçlar›n›n üstlenilmesi, rüflvetlerin da¤›t›lmas› bu geçici üyelik için yapmad›klar› bir fleyin kalmad›¤›n› gösteriyor. Türkiye’nin BM-GK geçici üyeli¤i için bu tür yollara kendili¤inden baflvurmas›, ekonomik bak›mdan emperyalizme ba¤›ml›, sözde siyasal ba¤›ms›zl›¤› bulunan bir yar›-sömürge olmas› boyutuyla pek inand›r›c› de¤ildir. Bu tür geliflmeleri yar›-sömürge olarak

Türkiye’nin jeopolitik, jeo-stratejik konumunun emperyalistler aç›s›ndan bu siyasal konjonktürde öneminin artmas› temelinde ele almal›, resmi daha iyi görebilmek için, genel planda emperyalistler aras› çeliflkilere, siyasalpolitik iklimin yap›s›na bak›lmal›d›r. Ortado¤u’da Irak’ta yo¤unlaflan savafl›n Afganistan’a kayd›r›lmas›, Gürcistan’›n Güney Osetya’ya sald›rmas›, buna paralel Rusya’n›n sert karfl›l›k vermesi sonucu ç›kan “küçük çapl›” savafl›n Kafkaslarda sular› ›s›tmas›, ABD emperyalizminin Rusya’y› kuflatmaya yönelik hamleleri, kapitalist ekonominin dikifl tutmuyor durumda oluflu, dünya siyasal hegemonyas›n›n a¤›rl›k merkezinin iklim de¤iflikli¤ine zorlanmas›, dünya pazarlar›n›n yeniden paylafl›l›yor olmas› bak›m›ndan anlaml›d›r. Böylesi siyasal konjonktürle iliflkilendirildi¤inde TC’nin BM-GK geçici üyeli¤ine seçilmesini daha akla yatk›n bir yere oturtabiliriz. Son süreçte Türkiye’nin bölgesel konumuyla uyumlu olarak daha da ifllevlendirilmeye çal›fl›ld›¤› ‹slam Konferans› Örgütünün bafl›na getirilmesi, Ermenistan’la iliflkiler gelifltirilmesi, Gürcistan G. Osetya savafl›n›n, RusyaGürcistan savafl›na dönmesinin ard›ndan “Kafkas Birli¤i” ad› alt›nda bir projeyle ortaya ç›kar›lmas›, Ortado-


İşçi-köylü 9

31 Ekim-13 Kasım 2008

Kampanyadan notlar

‹flçilerin direnifllerini, köylülerin sorunlar›n›, isyanlar›n› yans›tan gazetemizin kitlelere ulaflmas› çok önemlidir Ancak bu olursa ajitasyon-propaganda ve örgütlenmenin tüm ayaklar› sa¤lanm›fl ve faaliyet ileri bir noktaya tafl›nm›fl olacakt›r. Devrimci ve sosyalist bas›n halka, emekçilere gerçekleri anlatma, bilinçlendirme sürecinde hepimizin en önemli araçlar›ndan durumunda. Bu arac›m›z› daha nitelikli hale getirmek ve kolektif bir ürün olarak kitlelere sunmak için bafllatt›¤›m›z kampanyam›z çerçevesinde birçok bölgede gerçeklefltirilen toplant›lar, buluflmalar ve da¤›t›mlar oldu. Yap›lan sesli da¤›t›mlarda gazetemizin kitlelerin sesi oldu¤u vurgulanarak kitlelere kendi seslerine sahip ç›kmalar› vurgusu yap›ld›. ‹flçilerin direnifllerini, köylülerin sorunlar›n›, isyanlar›n› yans›tan gazetemizin kitlelere ulaflmas› çok önemlidir. Ancak bu olursa ajitasyon-propaganda ve örgütlenmenin tüm ayaklar› sa¤lanm›fl ve faaliyet ileri bir noktaya tafl›nm›fl olacakt›r. Bizler kitlelere gitti¤imizde ve onlara politikalar›m›z› götürdü¤ümüzde bunun verimini almaktay›z.

Bursa 5 Ekim günü Bursa’da gerçeklefltirdi¤imiz toplant›da kampanyam›z›n nerede, nas›l örgütlenece¤i, kampanya materyallerinin nas›l ele al›naca¤› ve nas›l sonland›r›laca¤› üzerine somut kararlar al›nd›. Gazetemizin demokratik devrimin asgari program›n› daha nitelikli bir flekilde savunmas› ve devrimden ç›kar› olan tüm kesimlerin ilgisini çekebilecek bir düzeye ç›kar›lmas›n›n önemi üzerinde duruldu. Yine polemik yaz›lar›n›n si-

yasi e¤itim aç›s›ndan önemi ve kad›n sayfas›n›n daha nitelikli hale getirilmesi üzerine vurgular yap›ld›. Okuyucu say›s›n› artt›rma ad›na gazetelerin yayg›n flekilde ücretsiz da¤›t›lmamas› gerekti¤i, yay›n›m›z› içeri¤ini anlatarak tan›tmam›z›n gereklili¤i üzerinde duruldu.

Adana 12 Ekim’de Adana’da gerçeklefltirdi¤imiz toplant›da Adana ve Mersin’den gelen okurlar›m›zla verimli ve canl› bir tart›flma yapt›k. Daha çok genç okurlar›m›z›n yer ald›¤› toplant›da, kampanya do¤rultusunda somut hangi çal›flmalar›n yap›laca¤› üzerine kararlar al›nd›. Esas meselenin örgütlenme sorunu oldu¤u, insanlar› örgütlemede sorunlar yafland›¤›, bu nedenle gazete da¤›t›mlar›n›n da ço¤u alanda sadece da¤›tmaktan öteye gidemedi¤i, örgütlenmeye dönüfltürmede zorluklarla karfl›land›¤›, bunda da esas nedenin da¤›t›m› yapan okurlar›m›z›n yaflad›¤› politik yetersizlik oldu¤u vurguland›. Yay›na hak etti¤i de¤eri vererek, toplu flekilde okuyarak ve içeri¤inin tan›t›larak bu sorunun afl›labilece¤i belirtildi. Toplant›n› ilk bölümünde farkl› alanlardan gelen okurlar›m›z yay›n› da¤›tma, besleme vb. konularda düflünce, elefltiri ve önerilerini sundular. ‹kinci bölümde ise kampanyan›n nas›l örgütlenece¤i üzerine kararlar al›nd›. Gazete kampanyas›n›n yaz dö-

neminin ard›ndan okullar›nda aç›lmas›yla birlikte yeniden toparlanmada ve kitlelerin artan ilgisine cevap olabilmede etkili flekilde kullan›labilece¤i üzerinde duruldu. Faaliyetimizin bulundu¤u her alanda gazete da¤›t›m›n› artt›rmak ve koordine olarak merkezi çal›flmalar yap›lmas› kararlaflt›r›ld›. Yine düzenli gazetemizi alan herkesle okur toplant›lar› yapman›n verimli olaca¤› ifade edildi.

Ankara Ankara’da 19 Ekim günü yapt›¤›m›z toplant›da da gazetemizin bafllatm›fl oldu¤u kampanya üzerine görüfl al›flveriflinde bulunduk. Okurlar›m›zla birlikte yapt›¤›m›z kahvalt›n›n ard›ndan gerçeklefltirdi¤imiz toplant›da kampanyan›n amac›, hedefleri konusunda konufltuk. Gazetemizin nitelik sorunundan maddi sorununa kadar bir dizi konuda yapt›¤›m›z konuflmalarda herkesin üzerine sorumluluklar düfltü¤üne dikkat çekildi. Herkesin yapabilecekleri üzerinden yap›lan konuflmalarda bu s›n›rlar› zorlaman›n da gereklili¤i üzerinde duruldu.

Erzincan Okurlar›m›zla toplant›y› 20 Ekim Pazartesi günü gerçeklefltirdik. Genifl okur kitlesinden çok gazetemizin da¤›t›m›n› yapan okurlar›m›z›n kat›ld›¤› toplant›da kampanyan›n nas›l bir ihtiyac›n ürünü olarak ortaya ç›kt›¤›, ege-

menlerin bas›n-yay›m alan›na verdi¤i önem üzerinde sohbet edildi. Sohbetimizin ana ekseni eksiklerimizi, yetersizliklerimizi nas›l bir çal›flman›n içinde aflabilece¤imiz üzerinden flekillendi. Da¤›t›m yapan okurlar›m›z karfl›laflt›klar› birçok prati¤i örnek vererek konunun derinlefltirilmesini sa¤lad›lar.

Malatya Malatya’da 25 Ekim’de yap›lan okur toplant›s›yla kampanyam›z› bafllatt›k. Toplant›da devrimci ve sosyalist bas›n›n önemi üzerine tart›flt›k. ‹çinden geçti¤imiz süreçte halka, devrimci, demokrat ve komünistlere yönelik ciddi ve kapsaml› sald›r›lar artarken kitlere gitmenin önemi kendini her zamankinden daha fazla dayat›yor. Kitlelerle politik ba¤lar kurmam›z›n önemli araçlar›ndan biri olan yay›nlar›m›z›n okunmas›, da¤›t›lmas›, yay›nlar›n çeflitli konularda beslenmesi, düzenli ç›kabilmesi için ekonomik olarak desteklenmesi gerekti¤ini tart›flt›k. Yap›lan tart›flmalardan sonra yay›nlar›m›z› sahiplenme noktas›nda her okurumuzun daha fazla çaba sarf etmesi gerekti¤ini kararlaflt›rd›k. Toplant›ya yeteri kadar okurlar›m›z› katamad›¤›m›zdan ve kampanyay› yerelimize nas›l uygulayaca¤›m›z› somut olarak belirlemek için bir toplant› daha yapmay› düflünüyoruz. Burada YDG’nin komisyonlar› arac›l›¤›yla kampanyam›z› yürütece¤iz.

Her komisyon kampanyay› nas›l iflleyece¤ini belirleyecek ve böylece kampanyam›z› kendi çal›flmalar›yla birlefltirmifl olacaklar. (Malatya’dan bir ‹K okuru)

Amed Bizler Amed’ten ‹-K okurlar› olarak gazetemizin bafllatt›¤› kampanya ile ilgili olarak düflüncelerimizi sizinle paylaflmak istiyoruz. Kampanyan›n duyurulmas› ile beraber Amed ‹K okurlar› olarak buna dair ne yapaca¤›m›z› konuflmak için bir araya geldik. Gazetemizin kampanya ile beraber önüne koydu¤u daha genifl kesimlere ulaflmak, daha fazla haber ak›fl›n›n sa¤lanmas›, daha nitelikli bir hale dönüfltürülmesi hedeflerine yönelik alan›n gerçekli¤i do¤rultusunda neler yapabilece¤imizi asgari oranda tart›flt›k. Ard›ndan 26 Ekim günü gazetemizden bir çal›flan›n da kat›ld›¤› okur toplant›s› düzenledik. Yaflanalar muhalif, devrimci bas›n›n üzerindeki bask›lar›n boyutunu gösteriyor ve bu bask›lar› gö¤üslemek ad›na harekete geçmemiz gerekti¤ini de anlat›yor. Bu ihtiyaçtan kaynakl› gazetemizin var olan sorunlar›n› tek tek ele alarak her soruna yönelik ne yapaca¤›m›z üzerinde durduk. Amed’ten gazetemize daha fazla haber aktarabilmek için do¤al muhabir olarak birkaç arkadafl›m›z› görev-

lendirdik. Gazetemizi daha fazla insana ulaflt›rmak için belirleyece¤imiz yerlere de haftada bir gün yayg›n da¤›t›m yapma karar›n› yapt›¤›m›z tart›flmalar sonucu ald›k. Bununla beraber üniversitede yapt›¤›m›z YDG da¤›t›mlar› ile birlikte gazetemizi de tan›tarak kampanyam›z› anlat›p, onlar› sürece dâhil etmeye çal›flaca¤›z. Yurtsever bas›nla ortakl›¤› zorlayarak kampanyan›n finali olarak, bas›n üzerindeki bask›lar› konu edinen bir panel fikri üzerine durduk. Merkezi düzeyde ç›kan materyallerin (yap›flt›rma, afifl, bildiri) yayg›n kullan›m› ald›¤›m›z kararlar aras›nda. Maddi sorunlar›m›z›n çözümüne katk› sunmak anlam›nda Amed’te bulunan kitle örgütleri, sendikalarla, çevremizdeki iliflkilerimizle görüflerek gazetemize abone yapmay› karar ald›k. Yürüttü¤ümüz tart›flmalarda gazetemizi yeterince sahiplenmedi¤imiz (yeterince okumama, da¤›t›m a¤›n› dar tutma, haber yapmama) tart›flmalarda yeniden a盤a ç›km›flt›r. Gazetemizi sahiplenmeliyiz çünkü gazetemiz faaliyetimizin çok önemli bir aya¤›n› oluflturuyor. Gazetemiz farkl› alanlarda faaliyet yürüten yoldafllar›m›z›n ortak paydas› pozisyonundad›r. Yürüttü¤ümüz faaliyetin gazetemizde yer almas›yla yay›n›m›z bir araç olarak daha etkin, daha ajitatif, daha somut bir araç olarak kullan›labilece¤i aflikârd›r. (Amed’ten ‹K okurlar›)

Bal ar›s› kaçabilir mi çiçekten? ‹zmir ‹K okurlar› olarak ayl›k bir zaman periyodunu geride b›rak›rken, kampanya haz›rl›k sürecimizi ve çal›flmalar›m›z› paylaflmak istiyoruz. Bir haftal›k bir gecikmeyle bafllayan sürecimizde ilkin genel okur toplant›s› ald›k. Toplant› sonunda al›nan kararlar›n hayata geçirilmesini takip edecek ve bilgi ak›fl›n› denetleyecek bir komisyonun seçimine gittik. Asgari düzeyde gazetemizin niteli¤ini ve amac›n› kavram›fl her okurun söz konusu çal›flma gruplar›na kat›lmalar›n›n sa¤lanmas› kararlaflt›r›ld›. Genel okur toplant›s›nda kampanyaya dair niteliksel, niceliksel geliflim ve maddi olarak sahiplenme olmak üzere üç bafll›k alt›nda hedefler konuldu. Temel sorun olarak belirlenen nitelik tart›flmalar› sonras›nda, yay›nlar›m›za yönelik çal›flma gruplar›nda flu hedefleri önümüze koyduk: 1- Bulundu¤umuz alanlardaki okurlarla düzenli yay›n de¤erlendirme toplant›lar› alma ve al›nan kararlar› merkez büroya iletmek, 2- Haber yapma prati¤ini gazete çal›flan› d›fl›nda okurlara kadar tafl›ma, bu konuda okurlara yard›m etme. Yay›n-okur aras›ndaki yabanc›l›¤› bu noktada k›rmaya çal›flma ve de yerel gündemler üzerinden hedef kitlenin sorunlar›n› do¤rudan yay›nlara yans›tmak, 3- Okurlar›n ilgilendikleri ve ya-

Dersim Dersim’deki okur toplant›s›n› 22 Ekim günü gerçeklefltirdik. Okurlar›m›z›n önemli bir k›sm›n› liseli gençlerin oluflturdu¤u toplant›, bas›n alan›nda yaflanan geliflmeler, Genelkurmay Baflkan›’n›n gazetelerin genel yay›n yönetmenleri ile gerçeklefltirdi¤i toplant›lar›n önemi ve muhalif bas›n›n misyonu üzerinden flekillendi. Dersim’deki okurlar›m›zla ilk defa böyle bir toplant› gerçeklefltiriyor olmam›zdan dolay› daha çok gazetemize dair görüfllerini ald›k. ‹ki haftal›k bir gazetede haberlerin yorum a¤›rl›kl› yaz›lmas› gerekti¤i ve daha az habere yer verilmesi gerekti¤i yorumlar aras›nda. Politik de¤erlendirme yaz›lar›na daha

y›nlanmas› durumunda niteli¤e katk› sunacak yaz›lar yazmalar›n› teflvik etme ve böylece yay›n›m›za yaz› yazan kifli say›s›n› ço¤altma, 4- Yerellerde kültürel birikim sahibi kiflilerin, belirlenen gündemler çerçevesinde entelektüel de¤eri yüksek yaz›lar yazmalar›n› sa¤lamak. 5- Gazetenin görsel yönden zenginlefltirilmesi konusunda çevremizde tasar›mla u¤raflan arkadafllar› harekete geçirmek, 6- Gazetenin sanat-edebiyat köflesinin ‹zmir Sanat Komisyonu taraf›ndan beslenmesini sa¤lamak, Gazetenin tan›t›lmas›, okur say›s›n›n artt›r›lmas› kapsam›nda de¤erlendirilen nicelik tart›flmalar› ile bir çal›flma program› belirledik. Bu program kapsam›nda: 7- Gazetemizin ç›kt›¤› haftaya denk düflecek flekilde her iki haftada bir flehir merkezinin ifllek yerlerinde ajitasyon içerikli tan›t›m ve da¤›t›m›n› yapmak, 8- Kampanya boyunca hedef kitlemizin bulundu¤u üç farkl› bölge ve alanda toplu da¤›t›mlar gerçeklefltirmek; kampanya sonunda bu yeni da¤›t›m alanlar›m›zda asgari düzeyde kurumsallaflma sa¤lamak, 9- Daha tali planda b›rakt›¤›m›z ve orta vadede yo¤unlaflmay› planlad›¤›m›z ancak hala da¤›t›mlar›m›za devam etti¤imiz bölgelerdeki da¤›t›m›

devam ettirmek, 10- Geçmifl dönemde bizlerle iliflkilenmifl ancak ilkesel olmayan çeflitli konularda uzaklaflm›fl arkadafllar›m›zla yeniden iliflki gelifltirmek ve gazeteyi düzenli takip etmelerini sa¤lamak, 11- Tüm bu çal›flmalar ile ‹zmir’de da¤›tt›¤›m›z gazete say›s›nda art›fl› sa¤lamak. Mali sorunun k›sa vadede çözülecek bir sorun olmad›¤› düflünülmekle birlikte uzun vadede, al›nan kararlarla belli bir çözümün sa¤lanaca¤› kanaatiyle flu kararlar› ald›k: 1- Okurlarda gazetenin maddi külfetinin karfl›lanmas›na yönelik bilinci gelifltirmek, 2- Da¤›t›m› yap›lan gazetelerin paralar›n›n almaya çal›flmak, bu paralar› ayr› bir fonda toplamak ve merkez büroya göndermek. 3- Abonelik çal›flmalar›n› gelifltirmek; bu kapsamda partilere, kurumlara ve kiflilere gitmek. 4- Büronun temel ihtiyaçlar›n› gazete sat›fl› d›fl›nda okur yard›mlar›yla sa¤lamak. Tüm bu kararlarla birlikte Kas›m ay›n›n ortalar›n da yeni okurlar›nda kat›ld›¤› genifl bir toplant› al›narak kampanya çal›flmalar› hakk›nda bilgilendirilmelerin yap›lmas› ve Kas›m ay›n›n son haftas› “Alternatif Bas›n›n

fazla yer verilmesi gerekti¤i, kültür-sanat yaz›lar›n›n eksik kald›¤› dile getirildi. Bölgede güçlü ve sayg›n bir Partizan gelene¤inin olmas›ndan yola ç›karak kendimizi daha rahat ifade edebilece¤imiz bir ismin olmas› öneriler aras›nda. ‹flçiKöylü isminin geçmiflte T‹‹KP revizyonistlerinin kulland›¤› bir isim olmas›ndan dolay› onlarla kar›flt›r›ld›¤›n› belirten okurlar›m›z, gazetemizin isminin gelene¤ine uygun olarak Partizan olmas› gerekti¤ini önerdiler. Dersim gerilla faaliyetinin etkili oldu¤u bölgelerden birini oluflturuyor. Bölge insan› yaflad›¤› savafl koflullar›n›n etkisi ile büyük oranda politize olmufl durumda. Okurlar›m›z, gazetemizde yay›nlanan gerilla röportajlar›n› büyük bir

Toplumsal Ayd›nlanmadaki Rolü”ne iliflkin bir panelle kampanyan›n noktalanmas›, panelin sergi, müzik vb. araçlarla zenginlefltirilmesi ve di¤er devrimci bas›n temsilcilerinin panele ça¤r›larak fikirlerinin al›nmas›n› kararlaflt›rd›k. Ayr›ca flehir merkezinde yap›lan ilk merkezi da¤›t›m›n teknik eksiklikleri ve deneyimsizliklere ra¤men olumlu geçti¤i söylenebilir. Bunun d›fl›nda farkl› ve oldukça genifl bir bölgedeki merkezi da¤›t›mlar›m›z›n ilkini oldukça baflar›l› bir flekilde gerçeklefltirdik. Ancak di¤er iki merkezi da¤›t›m›m›z programlama hatalar›m›zdan ve baz› teknik sorunlardan dolay› yap›lamad›. Mali konuda gazete da¤›t›m› için fonu hemen oluflturduk ve san›r›z uzun bir süreden sonra kendi alan›m›zdan merkeze gönderece¤imiz ilk gazete paralar› bu kampanyan›n bir sonucu olarak ç›kaca¤a benziyor. ‹zmir’in uzun bir süredir, böylesine hareketli bir çal›flma sürecinin özlemi içerisinde oldu¤unu söyleyebiliriz. Uzun zamand›r gerekli performans› gösteremeyen alan›m›z, üzerindeki ölü topra¤› usulca silkelemeye bafllad› bile. ‹lk ad›mlar›m›z› olumlu att›k. Her bir arkadafl›m›z t›pk› bal ar›lar› gibi çiçeksiz yaflayamayacaklar›n› bir kez daha anlad›lar. (‹zmir ‹K okurlar› Kampanya Komisyonu)

ilgi ile takip etmifl çok etkilenmifl. Gazetemizde s›k s›k bu tür yaz› dizilerinin söyleflilerin gerillan›n yaflam›n› anlatan, yaz›lar›n olmas› gerekti¤ini dile getirdiler. Bölgede yaflanan geliflmelerin çok az bir k›sm›n›n gazetemize yans›d›¤›n›n ve bunun bir eksiklik oldu¤unun alt› çizildi. Okur toplant›m›z okurlar›m›zla a¤›rl›kl› olarak okur gazete aras›ndaki iliflkinin önemi üzerinden yürüyen bir tart›flma üzerinden flekillendi. Gazetemiz okurlar›m›z›n bulufltu¤u kendilerini ifade eti¤i, tart›flt›¤›, beraber sevinip, beraber hüzünlendi¤i, kolektif bir platform

Gülsuyu

Gazetemizin kampanya süreci içerisinde yapt›¤›m›z ve yapaca¤›m›z çal›flmalar›n yayg›n ve genifl bir kitle faaliyetinin örülmesine ve daha nitelikli bir gazete ç›kar›lmas›na önemli katk›lar› olacak ve kuflkusuz ki, önemli bir rol oynayacakt›r. Bunun bilincinde olarak, gazetemizin kampanya ile bafllatm›fl oldu¤umuz çal›flmalar›ndan biri olan, gazete say›s›n›n art›r›lmas›, girilmedik ev, çal›nmad›k kap› b›rak›lmamas›, kitlelerle kucaklafl›lmas›, bütünleflilmesi ve onlar›n temel sorunu olan, sistemin kapsaml› sald›r›lar›n›n bofla ç›kar›lmas› amac›yla mahallemizde çal›flmalar›m›za h›z vermifl bulunmaktay›z. 19 Ekim Pazar günü semtimizde ‹flçi-köylü armal› flapkalar›m›z› takarak, A/P eflli¤inde toplu bir flekilde sokaklara girerek, bugüne kadar da¤›t›m niteli¤i tafl›yor. Bu anlam›yla bir bölgede yapmad›¤›m›z evlerin kap›yaflanan coflku di¤er alanlardaki okurlalar›n› çalarak, gazetemizin r›m›z› etkileyecek, örnek teflkil edecek, yayg›n da¤›t›m›n› örgütledeneyim aktar›m›n›n yaflanmas›na katk› dik. Çald›¤›m›z kap›lardan, sunacakt›r. Ortak bir ruh flekilleniflin gazetemizin ismini hiç bunun artmas› sa¤lanacakt›r. duymayan insanlarla karfl›laflt›k ve gazetemiz hakk›nda bilgilendirme de yaparak, faaliyeti örmeye çal›flt›k. Baz› insanlar›n ise gazetemizin uzun zamand›r gelmedi¤ini söylemeleri ve bundan sonra düzenli olarak getirilmesini istemeleri, da¤›t›mc›lar›m›za moral kayna¤› oldu. Ayr›ca toplu da¤›t›mdan dolay›, “eylem mi var?”

diyenlerle karfl›laflt›k. Fatma Han›m merkezine indi¤imizde, polislerle karfl›laflt›k. Polislerin flaflk›n bak›fllar› aras›nda, ajitasyonlu da¤›t›m›m›za devam ettik. Daha sonra görüntü almaya çal›flan polislere karfl›, gazetemizi yukar› kald›rarak ve zafer iflaretleri yaparak da¤›t›m›m›z› sürdürdük. Egemenlerin gazetemiz üzerindeki, bask›, yay›n durdurma, toplatma, kapatma ve gazete çal›flanlar›na aç›lan davalar›n, yap›lan iflkencelerin bizleri y›ld›ramayaca¤›n›, aksine bu sald›r›lar karfl›s›nda kararl› duruflumuzu daha güçlü bir flekilde ortaya koyaca¤›m›z›, iflçinin, emekçinin, köylünün, Kürt halk›n›n, halk gençli¤inin ve emekçi kad›nlar›m›z›n susmayan sesi olmaya devam edece¤imizi ajitasyonlarla dile getirdik. Ayr›ca kampanya bildirilerini de da¤›tt›k. Son olarak Heykel Meydan›’nda kampanya bildirisi okunduktan sonra, “Devrimci bas›n susturulamaz” ve “Engin Çeber ölümsüzdür” sloganlar› atarak, faaliyeti sonland›rd›k. Sonland›rd›ktan sonra, yapt›¤›m›z faaliyete dair bir de¤erlendirme yapt›k. De¤erlendirmede, toplu, ajitasyonlu da¤›t›m›n, hem faaliyetçiler üzerinde, hem de kitle üzerinde olumlu etkilerinin oldu¤u sonucuna vard›k. Kampanya süreci içerisinde ve sonras›nda yapaca¤›m›z çal›flmalar›m›z›, nitelikli bir boyuta getirmek, faaliyetimizin ç›tas›n› daha ileriye tafl›mak hedefiyle, bu bilinçle çal›flmalar›m›z› örmeye devam edece¤iz. (Gülsuyu’ndan ‹K okurlar›)


İşçi-köylü 10

Enternasyonal

31 Ekim-13 Kasım 2008

Önümüzdeki dönem tüm dünyada, krizin ve sonuçlar›n›n do¤uraca¤› büyük sosyal ve siyasal hareketlere gebedir...

Dünya sistemi krizde... Kriz büyüdükçe büyüyor. Büyüyen kriz, emperyalist ülkelerin oluflturdu¤u birliklerde yer alan güçlerin aralar›ndaki rekabeti de k›z›flt›r›yor. Örne¤in, AB ülkelerinin, ABD ile aralar›nda süren rekabete, flimdilerde kendi aralar›ndaki rekabet de eklenmifl bulunuyor. “Krizden kim daha kârl› ç›kacak ve di¤eri üzerinde üstünlük sa¤layacak?” eksenli bu rekabet, en çokta Almanya ile Fransa aras›nda kendini hissettiriyor.

Dünya devrimcilerinin ve komünistlerinin bu süreçteki görevi, süreci iyi bir f›rsat olarak de¤erlendirip, bu hareketlerin içinde öncü pozisyonunda yer almak, bunlar› birlefltirme çabas›n› da gözard› etmeden, s›n›fsal rotaya sokmak ve radikal, devrimci ve güçlü hareketlere dönüfltürmektir.

Mali kriz birbirine rakip olan emperyalist güçler aras›ndaki gerilim ve çat›flma potansiyelini de eskisine oranla daha da yükseltmektedir. Ayn› flekilde, krizin atlat›lmas›na hizmet etmesi düflünülen askeri yöntemlerde de önemli bir art›fl›n oldu¤unu söylemifltik. ABD’nin, mevcut ekonomik dibe vuruflu, önümüzdeki süreçte, geçmifl y›llara oranla daha yüksek oranda askeri araçlara baflvurarak aflmaya çal›flaca¤› bilinmektedir. 1930’lu y›llar›n “Büyük Buhran” döneminde de emperyalist güçlerde ayn› e¤ilim bafl göstermifl ve bu süreç askeri çat›flmalar› körükleyerek, bildik II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’na götürmüfltü.

Belki de tahminlerin ötesinde bir h›zla dünyay› sar›p sarmalayan mali kriz, bafll›ca gündem maddesi olmay› sürdürüyor. Gözler birbiri ard›na yap›lan kriz zirvelerine çevrilmifl, hemen her kesim, bu zirvelerden ç›kan/ç›kacak olan “kurtarma paketleri”nin krizi hafifletmede ne kadar etkin olup olmayaca¤›n› tart›fl›yor. Her bir “kurtarma paketine” iliflkin nihai karar› ise, krizin gerçekteki sorumlusu, mali sermaye veriyor. Onaylanan paketlerin hemen akabinde k›smi bir rahatlama yaflayan para piyasalar›n›n bu rahatl›¤› uzun sürmüyor. Mali piyasalar›n ç›tas› paketin öncesinden de alt seviyelere düflüyor. Ve her düflüfl pani¤i biraz daha art›r›yor, yeni paketler ve önlemler devreye girmekte gecikmiyor. Son birkaç hafta içinde dünyan›n say›l› merkez bankalar›na aktar›lan yüz milyarlarca Dolarlar, Eurolar, piyasalara sürülen s›cak paralar da yang›n› söndürmüyor. Kriz büyüdükçe büyüyor. Büyüyen kriz, emperyalist ülkelerin oluflturdu¤u birliklerde yer alan güçlerin aralar›ndaki rekabeti de k›z›flt›r›yor. Örne¤in, AB ülkelerinin, ABD ile aralar›nda süren rekabete, flimdilerde kendi aralar›ndaki rekabet de eklenmifl bulunuyor. “Krizden kim daha kârl› ç›kacak ve di¤eri üzerinde üstünlük sa¤layacak?” eksenli bu rekabet, en çok da Almanya ile Fransa aras›nda kendini hissettiriyor. Her iki Avrupal› emperyalist güç de, birbirine çelme takarak, di¤erine oranla üstün konuma gelme yar›fl›n› da uygun koflullar›n olufltu¤unu düflündükleri flu süreçte sürdürüyor. Yani emperyalist güçler bir yandan “krizden

nas›l ç›kar›z?” hesab› içinde olurken, di¤er yandan da kriz sonras›na yat›r›m yapman›n telafl›n› da beraberinde yaflamaktalar. Tüm bunlar olup biterken, aktar›lan milyar Dolarlar›n-Eurolar›n faturas›n› ödemeleri beklenen emekçilerin tepkileri de büyüyor. Dünyan›n dört bir yan›nda h›zl› bir yükselifle geçme e¤iliminde olan direnifllerin, eylem ve grevlerin, dahas› ciddi halk ayaklanmalar›n önün kesmeye dönük “önlemler” de art›yor. Özellikle de krizin merkezi konumundaki emperyalist ülkelerde, ciddi protesto ve karfl› ç›k›fllar›n önünü kesmek için, durumu tozpembe göstermeye çal›flan, ciddi bir propaganda faaliyeti sürdürülüyor. Ancak tüm bu manipülasyonlar›n ifle yaray›p yaramayaca¤› noktas›nda, propaganda sahiplerinin de fazla fikri yok denebilir. Çünkü atefl o kadar büyük ki, sadece düfltü¤ü yeri yakm›yor!

Kriz en çok emekçileri vuruyor Küresel mali kriz, yoksul ülkelerdeki oranda olmasa da, emperyalist ülkelerin emekçilerinin de giderek yoksullu¤un ve sefaletin pençesine itilmesini beraberinde getirmeye bafllam›fl bulunuyor. Mali sermayeyi kurtarmaya dönük önlemlerin faturas›n› ödemeye zorlanan emekçi y›¤›nlar›n yaflam koflullar› emperyalist merkezlerde de giderek zorlafl›yor. Birçok emperyalist ülkede yap›lan istatistikler, sosyal eflitsizli¤in ve yoksullu¤un san›ld›¤›ndan daha h›zl› bir art›fl gösterdi¤ini ortaya koyuyor. Emekçiler aç›s›ndan en büyük tehditlerden birini ise flu s›ralar, milyonlarca emekçiyi iflsiz b›rakarak, yoksulluklar›n› da-

ha da derinlefltirecek olan, iflten ç›karmalar oluflturuyor. Hükümetler, kasalar› boflalan bankalar›n kasalar›na milyarlar ak›t›rken, milyonlarca emekçiyi iflini ve maafl›n› yitirme tehlikesi bekliyor. Onlar›n (emekçilerin) krizden do¤an/do¤acak olan zarar›n› kimsenin karfl›lamayaca¤› ise kesin. Krizle birlikte en büyük “yak›nma” otomotiv sektöründen geliyor. Otomotiv sektöründen gelen son haberlere bak›l›rsa, krizin çal›flanlar› üzerindeki etkisi, 1929 krizinden daha boyutlu olacak. O dönemde de milyonlarca emekçi iflini kaybetmiflti. Tüm büyük otomotiv patronlar›, kârlar›n›n büyük oranda düfltü¤ü aç›klamalar› yap›yorlar ve üretime ara verilmesinin yan› s›ra, iflten ç›karma gibi “önlemlere” baflvuracaklar›n› söylüyorlar. Otomotiv sektöründeki krizin en çok da lüks araba piyasas›n› ve seri üretimi vurdu¤u biliniyor. Porsche, BMW ve özellikle de pahal› spor arabas› üreticileri, bu lüks otomobilleri, 10 binin yirmi binin hesab›n› bile yapmayacak kadar büyük servetler kazananlara sat›yorlard›. Mali krizle birlikte bu kesim art›k kendisine yeni lüks arabalar almaktan vazgeçmifl gibi görünüyor. BMW’nin yan›s›ra, Porsche’nin sürümünde de bir hayli düflüfl yaflanmakta. Dünya genelinde % 14’lere varan bu düflüfl, ABD’de, BMW otomobillerde % 25’lere, Porsche’de ise % 44’lere var›yor. Alman otomobil üreticilerinin sürümdeki düflüflü ise toplam % 27. Dünya çap›ndaki otomobil üreticisi Toyota da, % 32 düflüfl yaflayanlardan. Düflüfl elbette sadece lüks araba tüketiminde yaflanm›yor. Normal (ekonomik) arabalar›n sürümünde de çok ciddi düflüfller söz konusu. Ancak krizin etkileri yeni yeni ortaya ç›kmas›na karfl›n, otomobil üreticilerinin ilk tepkisi, üretimi durdurma ve iflten ç›karma olmufltur. Oysa otomobil endüstrisi zaten uzunca zamand›r kapasitenin afl›ld›¤›ndan yak›nmakta. Kriz ise sadece, çal›flanlar›n direnifllerinden kaynakl› hayata geçirilemeyen planlar›n› hayata geçirme f›rsat› vermifl oluyor. F›rsat› ilk de¤erlendirenlerden biri ‹sveçli Volvo firmas› oldu. Volvo 3 bin çal›flan›n› iflten ç›karaca¤›n› aç›klad›. K›sa süre önceki ç›karmalarla birlikte, bu say› 6 bini bulacak. Volvo’yu ise, 6.500 iflyerini tasfiye edece¤ini aç›klayan Ford izledi. Yine BMW de bu y›l 20- 25 bin daha az araba üretece¤ini aç›klayarak, iflten ç›karmalar›n sinyallerini verdi. Opel, VW, Daimler gibi üreticiler de yine üretimi azaltacaklar›n› aç›klayarak, binlerce iflçinin ifline son vermenin ön haz›rl›¤›n› yapmaktalar.

Kitlesel iflsizlik kap›da Otomobil endüstrisindeki krizin, beraberinde kitlesel iflten ç›karmalar› getirece¤ine art›k kesin gözüyle bak›labilir. Otomobil endüstrisinin çekirde¤ini oluflturan sektörlerde, sadece Avrupa’da 2.1 milyon insan çal›flmakta. Dolayl› sektörleri de hesaba katt›¤›m›zda, 12 milyondan fazla emekçi, yaflamlar›n› otomobil üretimine ba¤l› sürdürmektedir. Bunun bir de yan sanayi vard›r. Sadece Almanya’da otomobil tamiri, yedek parça gibi, otomobil sektörüne ba¤l› küçük iflletmelerde çal›flanlar›n say›s› 468 binden fazlad›r. Bu iflyerlerinin çal›flan say›s› ortalama 12 kiflidir. Ve bu küçük iflletmelerin büyük bölümü bugün krizden dolay› afl›r› borç içindedir. Büyük otomobil üreticileri de bankalar gibi hükümetlerden para talep etmekteler. ABD’de büyük otomobil üreticilerine verilmek üzere ilk kredi onayland› bile. AB ülkelerindeki üreticiler ise, ABD’de onaylanan kredinin rekabette eflitsizlik do¤uraca¤›n› iddia ederek, AB’yi s›k›flt›rmaya bafllam›fl bulunmaktalar. “Tasarruflu yeni arabalar üretme” ad› alt›nda talep edilen “yard›m”›n, 40 milyar Euroluk, düflük faizli bir kredi paketi oldu¤u söyleniyor. Böylece bir kez daha büyük flirketlerin krizden kârl› ç›kmalar›n›n da önü aç›lm›fl oluyor. ‹flçi ve emekçilere gelince; hükümetlerin verdi¤i kredilerle krizden zararl› ç›kmay› b›rakal›m, gerçekte kârlar›n› katlayacak olan dev flirketler, krizi bahane ederek “f›rsat bu f›rsatt›r” deyip, önlerine koyduklar› iflten ç›karmalar› hayata geçirmek-

te tereddüt etmeyecekler. ‹flsiz kalanlar›n iflsizlik paras› vb. sosyal güvenceleri ise, sermayeye milyarlar ak›tan hükümetler taraf›ndan daha flimdiden kesintiye u¤ramaya bafllam›fl bulunuyor. ‹flçiden fazla kesintinin de gündemde oldu¤u uygulamalar ise, patronun iflçi maliyetini düflürmeyi amaçl›yor.

Mali kriz ve ABD seçimleri Dünyan›n dikkatleri, sermayenin iflçi maliyetini düflürme vb. yöntemlerle, sermayenin kâr›na kâr, iflsizler ordusuna ise milyonlarca yeni “nefer” katacak olan, artan yoksullukla birlikte, en büyük y›k›m› dünyan›n emekçilerine yaflataca¤› kesin olan küresel mali krize çevrildi¤i flu s›ralarda, ABD emperyalizminin iflgal savafllar›n› yayma e¤ilimini h›zland›rd›¤› gözlerden kaçmaya bafllad› gibi. Oysa ABD emperyalizmi flu s›ralar tüm askeri yenilgisine karfl›n, Irak iflgalini olanca fliddetiyle sürdürmenin yan› s›ra, Afganistan’da ve son olarak da Pakistan’›n s›n›r bölgelerinde askeri sald›r›lar›na h›z veriyor. Pakistan’a dönük sald›r›lar›n giderek daha fazla say›da sivili hedef almas› ve bu sald›r›larda yaflam›n› yitirenlerin artmas›, dünya gündeminde çok da fazla yer bulmuyor. Örne¤in geçti¤imiz günlerde ABD ordusunun att›¤› roketlerin bir Kur’an okuluna isabet etmesi sonucunda onlarca insan yaflam›n› yitirirken, çok say›da insan›n da a¤›r yaraland›¤› biliniyor. Bu sald›r› elbette ABD ordusunun Eylül ay›ndan bu yana Pakistan’a dönük gerçeklefltirdi¤i sald›r›lardan sadece biri. ABD hükümetinin, daha Temmuz ay›nda, Pakistan’a askeri sald›r› düzenlenmesi için gizli bir emir yay›mlad›¤› da, Pakistan’a dönük askeri sald›r›lar›n artmas›yla birlikte, flu s›ralar konuflulan konulardan biri. Afganistan’da ise, ABD’nin, NATO müttefikleriyle birlikte gerçeklefltirdi¤i sald›r›larda da yine son dönemde oldukça yo¤unluk yaflan›yor. Bu sald›r›lar›n hedefinde de yine daha çok siviller bulunuyor. En son gerçeklefltirilen bombal› sald›r›larda çok say›da çocu¤un yaflam›n› yitirmesi de bu durumun kan›tlar›ndan birini oluflturuyor. ‹nsan haklar› örgütleri NATO birliklerinin son birkaç y›l içinde, tespit edildi¤i kadar›yla, binin üzerinde sivili katletti¤ini bildiriyor. Bu say›n›n çok daha yüksek oldu¤u ise kesin. Afganistan’da giderek keskinleflen askeri ve siyasi durum ise, ABD’deki seçim kampanyalar›n›n en yak›c› noktas›n› oluflturuyor. Demokratlar›n aday› “de¤iflim” vaat eden Obama, baflkanl›¤a geldi¤i takdirde, pek bir de¤ifliklik yaratmayaca¤›n›, her f›rsatta Afganistan iflgalindeki asker say›s›n›n art›r›lmas› gerekti¤ini söyleyerek, daha flimdiden ortaya koyuyor. Obama’n›n baflkan yard›mc›s› aday› Biden de, Obama’n›n seçilmesi durumunda, en geç alt› ay içinde d›fl politikada “oldukça sert önlemler” alaca¤›n›, bu “önlemlerin” ise, Yak›n Do¤u, Afganistan, Pakistan, Kuzey Kore ve Rusya’y› kapsayaca¤›n› söyleyerek, Obama’n›n da en az Bush hükümeti kadar flahin olabilece¤inin “garantisini” daha flimdiden veriyor. Obama, ‹ran noktas›nda da yine Bush hükümetinin atmaya korktu¤unu söyledi¤i önlemlere baflvuraca¤›n›, önlem seçeneklerinden birinin de, ‹ran’›n petrol ihracat›n› engellemeye dönük ABD ambargosu olabilece¤ini belirtmekten kaç›nm›-

yor ve böylesi bir ambargonun beklenen savafl›n nedenini oluflturabilece¤ini söylemeyi de ihmal etmiyor. Obama’n›n, Pakistan’a daha fazla say›da askeri birlik gönderilmesi noktas›nda rakibi McCain’den daha hevesli oldu¤u da yine seçim kampanyas› sürecinde ortaya ç›k›yor. K›sacas›, “büyük umutlar” vaat etti¤i söylenen “demokrat” Obama’n›n da t›pk› Bush, McCain vb. gibi, ABD’nin iç ve d›fl politikalar›n›n, kendi ekonomik ve stratejik ç›karlar› do¤rultusunda gerçek belirleyicileri olan, Amerikan egemen s›n›flar›n›n temsilcisi oldu¤undan kimse art›k flüphe duymuyor. Çünkü, merkezinde ABD emperyalizminin mali çöküntüsünün yatt›¤› dünya ölçe¤indeki krizle birlikte, egemen s›n›flar›n temsilcisi pozisyonundaki tüm siyasi liderlerin, eskisinden daha sald›rgan ve savafl k›flk›rt›c› bir pozisyona girdikleri biliniyor.

Mali kriz rekabeti k›z›flt›r›yor Mali kriz birbirine rakip olan emperyalist güçler aras›ndaki gerilim ve çat›flma potansiyelini de eskisine oranla daha da yükseltmektedir. Ayn› flekilde, krizin atlat›lmas›na hizmet etmesi düflünülen askeri yöntemlerde de önemli bir art›fl›n oldu¤unu söylemifltik. Mesela ABD’nin, mevcut ekonomik dibe vuruflu, önümüzdeki süreçte, geçmifl y›llara oranla daha yüksek oranda askeri araçlara baflvurarak aflmaya çal›flaca¤› bilinmektedir. 1930’lu y›llar›n “Büyük Buhran” döneminde de emperyalist güçlerde ayn› e¤ilim bafl göstermifl ve bu süreç askeri çat›flmalar› körükleyerek, bildik II. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’na götürmüfltü. ABD’deki 2008 Baflkanl›k Seçimleri de iflte bu koflullar alt›nda gerçekleflmektedir. Koflullar ise, artan rekabete ve askeri önlemlere iflaret etmektedir. Bu duruma iliflkin en büyük tehlikelerden biri ise, Obama’n›n Demokrat Partisi’ne umut ba¤lanmas›nda yatmaktad›r. Amerikan halk›n›n flu süreçteki savafl karfl›t› duruflunun, Amerikan emperyalizminin demokrat kanad› taraf›ndan hedefinden sapt›r›lmas› olas›l›¤›ndan söz edilmektedir. Ancak bunun tersinin olmas› ve de Obama’n›n seçimleri kazanmas› durumunda, militarizme ve iflgal savafllar›na karfl› mücadelenin hedefini Obama hükümetine çevirmesi de yüksek bir olas›l›kt›r. Mevcut krizin daha da derinleflece¤ine kesin gözüyle bakt›¤›m›zda ise, hedefin sadece Obama hükümetine de¤il, bir bütün olarak sisteme çevrilece¤ini de söyleyebiliriz. Krizin dünya ölçe¤indeki emekçi y›¤›nlar üzerinde daha flimdiden yaratmaya bafllad›¤› etkiye bakt›¤›m›zda ise, emekçi y›¤›nlar›n hedefinin sadece ABD’de de¤il, tüm dünyada sisteme yönelece¤ine, tahminden de öte, kesin gözüyle bakabiliriz. Önümüzdeki dönem, tüm dünyada, krizin ve sonuçlar›n›n do¤uraca¤› büyük sosyal ve siyasal hareketlere gebedir. Dünya devrimcilerinin ve komünistlerinin bu süreçteki görevi ise, süreci iyi bir f›rsat olarak de¤erlendirip, bu hareketlerin içinde öncü pozisyonunda yer almak, bunlar› birlefltirme çabas›n› da gözard› etmeden, s›n›fsal rotaya sokmak ve radikal, devrimci ve güçlü hareketlere dönüfltürmektir.


İşçi-köylü 11

31 Ekim-13 Kasım 2008 Aflk›n’a

Kavgada ölümsüzleflenler!

Devrimci dalgan›n daha alt seviyelerde oldu¤u zamanlarda,

Onlar tarihin iz sürücüleri Prometeus’un ci¤erin deflen kartaldan beri bu ac› bu talan tüm mevsimlerin bereketli çocuklar› tek tek düflerek ça¤lara çelik bir çivi gibi çak›ld›lar tarihin ba¤r›na beynindeki ›fl›¤› iz sürücülerine b›rakarak... Gayri dur durak yoktu 盤l›k 盤l›¤a y›rt›lan bir gökyüzünün alt›nda düflündeki özgürlü¤ü dövüfle döken cenk neferleri berrak bir suda kulaç atar gibi tereddütten uzak gö¤sünde s›rt›nda da¤ gibi yaralarla y›ld›zlaflt›lar... Dökülen kanlar›n› b›rakarak iz sürücülerine güne bakan çiçekleri gibiydiler. Hep ayd›nl›kt› bafllar› bilgi denizinde yakamozlar saçarak, döverek zulmün k›y›lar›n en berrak köpüklerinde yeni bir dünya b›rakt›lar. Bu her ça¤da böyleydi böyle olacak Aflk›n› gözlerinde gizlene izler flimdi tüm insanl›¤›n gözlerinde gizlidir yani bu izler yaflam›n ta kendisidir Aflk›n’›n düflüne ulafl›ncaya dek sürecek

O dalgay› yükseltmektir as›l zor ve daha güzel olan... p›lmas› gereken bir fley varsa yap›lmal›, yapmal›y›m” bilinci kafas›nda hâkimdi. Deniz yoldafl, tüm bu sayd›¤›m ve sayamad›¤›m olumlu özelliklerinden ve olumsuzluklar›n› giderme çabas›ndan dolay› sürekli geliflim gösterdi.

Devrimcilik umutlu olmakt›r

(Bir yoldafl›)

Deniz’e Kimi fabrikada, okulda, gecekondularda, depremzedelerin, emekçilerin içinde, flehir askeri örgütlenmesinde; kimisi köylerde, gerillada... Hepsi de yoldaflt›… Aflk›n, Cafer, Bar›fl, Cem… Birisi de Muharrem yoldaflt›. Muharrem (Deniz) yoldafl üniversiteyi bitirmifl, maden mühendisi olmufltu. Ama yine de iflsizdi. ‹yi bir ifl bulma olana¤› olmas›na ra¤men o sadece kendi sorunlar›n› de¤il tüm toplumun sorunlar›n› sahiplendi. Sadece kendini de¤il halk› düflündü. Çünkü bu ülkede milyonlarca iflsiz insan vard›. Milyonlarca sömürülen, eme¤inin karfl›l›¤›n› alamayan iflçi, köylü, emekçi vard›. Milyonlarca insan gecekondularda, sokaklarda yoksul, aç, sa¤l›ks›z yafl›yordu. Köyler yak›l›yor, insanlar iflkence görüyor, iflkencelerde, da¤larda, zindanlarda, sokak ortas›nda katlediliyordu. Tüm bunlar ve benzeri onlarca nedenden dolay› de¤ifltirilmeli bu sistem. De¤ifltirmek için mücadele etmeli ve bedeli neyse ödenmeli. ‹flte hiçbir bedeli

ödemekten çekinmeyen, sadece fiziksel de¤il, tüm benli¤iyle; duygular›, düflünsel ve fiziksel eme¤i ve nihayetinde can›yla kendini ortaya koymufl olan yoldafllardan biriydi Muharrem yoldafl.

Gerilla yaflam›nda Muharrem... Deniz yoldafl, gerillaya kat›ld›¤› ilk andan itibaren alan›n sorunlar›n› kavramaya ve çözümler bulmaya yönelik sürekli kafa yorar, düflünce üretmeye çal›fl›rd›. Çünkü mücadele ve devrimin yolu konusunda kafas› netti. Günlük, anl›k sorunlarla dünyas›n› daraltm›yor, uzun vadeli ve genifl düflünüyordu. Gerilla yaflam› çok hareketlidir. Sürekli bir kofluflturmaca vard›r. Saatlerce yol yürürsün, köylere girersin, düflman operasyonlar›, çat›flmalar, eylemler, güvenlik, nöbet, yemek, yorgunluk, dinlenme, tekrar kofluflturmaca derken h›zla akar 24 saat. Sürekli kofluflturmadan dolay› 24 saat az gelir gerillaya. Bunun için günün peflinden koflma, 1991’den sonra Almanya’ya babas›n›n yan›na yerleflti. Proletarya Partisi’nin düflünceleri ile de burada tan›flt›. Hamburg’da hem okuyup hem de mücadelesini sürdüren Bar›fl, daha sonra sevdal›s› oldu¤u alana geldi. 1 Kas›m 1999 tarihinde Tokat’›n Erbaa ilçesi H›z›ralan Deresi mevkinde ç›kan çat›flmada flehit düfltü.

Bar›fl Aslan-Cem Ergüldü 1978 y›l›nda Yozgat’›n Sorgun ilçesine ba¤l› Karabal› köyünde dünyaya gelen Bar›fl Aslan; 1991 y›l›na kadar bu köyde yaflad›.

1980 y›l›nda ‹zmir’de dünyaya gelen Cem Ergüldü ise 1996 y›l›nda mücaüdeleyle tan›flt›. 96 1 May›s ve SAG-ÖO sürecinden etkilenerek mücadelesine daha s›k› sar›ld›. 1998 y›l›nda mücadelenin flah damar›nda yer ald›. Zorluklardan y›lmayan yap›s› ile bu alanda aktif olarak boflalan mevzileri doldurman›n bilinci ile hareket etti. 1 Kas›m 1999 tarihinde Bar›fl Aslan ile birlikte ölümsüzlü¤e do¤ru yola ç›kt›.

Pusula Kitleler, örgütlü bir çizgiyle kazan›l›r! Parti, örgütlülük, çal›flma tarz›, demokratik merkeziyetçilik vb. konulara iliflkin tart›flmalar sürekli gündemimizi iflgal ediyor. Bu, belli yönleriyle bir tekrar› da içeriyor. Ama flu da bir gerçek ki; faaliyetlerimiz devam etti¤i müddetçe, bu tart›flmalar bir anlamda kaç›n›lmazd›r. Tart›flmalar›n k›s›r ve dar bir ortamdan ç›kar›lmas› da tamamen uygulamada elde edilecek baflar›larla mümkündür. fiöyle ki; parti bilincinde, örgütlülük düzeyinde sa¤lanacak her geliflme, Bolflevik çal›flma tarz›ndan, demokratik merkeziyetçilik ilkesini uygulamaktan ba¤›ms›z de¤ildir. Tüm bunlar›n, ad›na lay›k bir tarzda uygulanmas› için de, ideolojik netlik ve siyasal yetkinlik olmazsa olmazd›r. Örne¤in, zi-

Kavga okulu

hinsel tembelli¤in, tutuculu¤un, statükocu bak›fl aç›s›n›n oldu¤u bir ortamda, yukar›da dikkat çekti¤imiz konular›n hiçbirinde Marksist-Leninist-Maoist bak›fl aç›s› istenilen düzeyde uygulanamaz. Her fleyden önce, zihinsel tembellik incelemeyi-araflt›rmay›, günün koflullar›na uygun yarat›c› politikay› uygulamay› yads›r. Çünkü bu düflünüfl ve flekillenifl tarz›nda, devrimci bir heyecan, devrimci bir at›l›m ruhu yoktur. Bunlar›n olmad›¤› yerde, sorgulama prati¤i, yarat›c›l›k, fedakârl›k eylemi zay›ft›r. Bunlar›n olmad›¤› yerde, en basit sorunun çözüm tart›flmas›na yeni sorunlar eklenir. Çünkü sorunlar; ancak zengin bir bak›fl aç›s›yla donanm›fl, devrimci iradi bir müdahaleyle çözülür.

günlük, k›sa vadeli düflünme ya da daha çok askeri ve pratik meseleleri düflünme gibi bir darlaflma tehlikesi de tafl›r objektif olarak. Ama Deniz yoldafl, bunun fark›ndayd› ve yoldafllar›yla tart›flmaya, sohbet etmeye, okumaya ve yazmaya çal›fl›rd› sürekli. Köylere gitti¤imizde ya da bir köylüyü gördü¤ümüzde onlara, köylülerin durumunu, yaflamlar›n›, çeliflki ve sorunlar›n› anlamaya yönelik sorular sorard› ve bunlar üzerinden propaganda yapard›. Benzeri yaklafl›mlar› ve özellikleri askeri aç›dan da gösteriyordu. Düflman› tan›maya, kavramaya ve öneriler, yöntemler sunmaya yönelik düflünce üretiyor, ayn› zamanda askeri hiçbir prati¤in gerisinde kalm›yordu. Tüm bu olumlu özellikleri onun k›sa zamanda acemili¤ini, alana yabanc›l›¤›n› atmas›na ve daha ileri ad›mlar atmas›na neden oldu. Deniz yoldafl›n öne ç›kan olumsuz özelli¤i ise kalabal›k içinde kendini rahat ifade edememesiydi. Bunun nedeni, yetiflmifl oldu¤u koflullard›. Kat›-feodal geleneklerin hakim oldu¤u ailesinde, küçüklerin büyükleri elefltirmek, karfl› ç›kmak, öneri sunmak bir yana en s›radan bir fleyin konuflulmas›n›n dahi ay›p olarak karfl›land›¤› bir ortamda yetiflmesinin sonucuydu bu. Deniz yoldafl, bu sorunun nedenlerini çözümlemiflti. Ve aflmak gerekti¤ini biliyordu. Gerillaya kat›lmadan önce ve gerillada da bu olumsuz yönünü yoldafllar›n›n da yard›m›yla aflmaya çal›fl›yordu. Çünkü bu özellik onun etkili ajitasyon-propaganda yapmas›n›, kendini iyi ve rahat ifade ederek, çevresindekileri etkilemesini, do¤ruyu hâkim k›lmas›n› zay›flat›yordu. Yetiflti¤i bu koflullar onda do¤al olarak baz› edilgen özellikler de yaratm›flt›. Ama, bu eksikliklerin fark›ndayd› ve yoldafllar›n teflviki, yard›m›yla beraber bu yönleriyle u¤rafl›yordu. Olumlu ad›mlar da atm›flt›. Fakat bu yanlar› pratik bir edilgenlik de¤ildi asla. Ondan hiçbir zaman “ben yapamam” gibi bir söz duyamazd›k. Çünkü “ya-

Daha sade bir dille ifade edecek olursak; tek bafl›na müdahale her fley de¤ildir. Önemli olan yerinde ve do¤ru yöntemlerle yap›lan müdahaledir. Bunu yapmak için de siyasal yetkinlik, örgütsel tecrübe gereklidir. Günlük devrimci çal›flmalar›m›zda s›kça duydu¤umuz söylemlerden biri de; “Çok geriler, yönlendirmeye ihtiyaçlar› var” vb.dir. Bu demektir ki; sorunlar›n çözümünü asgari düzeye indirgemek, ileri düzeyde bir çözüm gücünü yakalamak için devrimci prati¤i içeren devrimci bir e¤itim gerekli ve zorunludur. Siyasal gerilik, örgütsel tecrübesizlik ne kaderdir ne de kazan›lm›fl bir hakt›r. Tam tersine, devrimci bir militan için de¤ifltirilmesi ve afl›lmas› gereken engellerdir. Devrimci bir militan, bildikleriyle, söylenenleri yapmakla yetinemez. Devrimci bir militanla, bir cemaat üyesini ay›ran en temel özellik; devrimci militan›n halk›n davas›na en iyi flekilde hizmet etmesi için sürekli araflt›rmas›, varolanla asla yetinmeme-

Devrimcilik umutlu olmak demektir. Umutlu olmayan devrimci ve komünist olamaz. Devrimci olan da umutsuz olamaz. Ama bu umut soyut de¤ildir. Devrimci ve komünistlerin umudunun kayna¤› gerçekçi olmalar›nda yatar. Che’nin “gerçekçi ol, imkans›z› iste” sözü oldukça güzel bir flekilde özetliyor bunu. Devrimci ve komünistler sadece olan› de¤il ayn› zamanda olacak olan› gördükleri için, sadece bu günü de¤il ayn› zamanda yar›n› gördükleri için, sadece görüneni de¤il ayn› zamanda görünenin arkas›ndaki gerçekleri de gördükleri için umutlu ve diridirler. K›fl›n sonunun bahar, gecenin sonunun sabah, çürümüfl kapitalist-emperyalist sistemin sonunun demokratik halk iktidar›, sosyalizm ve nihayetinde komünizm oldu¤unu bilirler. Bunun için bu düzeni y›kmaya, özgürlük ve eflitlik dünyas›n› kurmaya cüret ederler. Devrimci dalgan›n yüksek oldu¤u zamanlarda devrimci olmak, mücadele saflar›na kat›lmak daha kolayd›r. Ama dalgan›n daha alt seviyelerde oldu¤u zamanlarda mücadele etmek, o dalgay› yükseltmektir as›l zor ve daha güzel olan. ‹flte tam da içinde bulundu¤umuz anda ve durumda oldu¤u gibi. Deniz, Aflk›n, Cafer yoldafllar gibi. Onlar, yar›nlara umutla ve gerçekçi bakt›lar, her türlü bedeli ödemeye haz›rd›lar ve ödediler. Ve silah elde, çat›flarak flehit düflerek gösterdiler halka ve devrime ba¤l›l›klar›n›, güven ve inançlar›n›. ‹flte bu yüzden gözyafl›, yas yoktu cenaze törenlerinde. Halaylar ve z›lg›tlar vard›. Kavga ve zafer sloganlar› vard›. Ve de s›k›l› yumruklar. Ve s›k›l› yumruklar, mücadelede daha sa¤lam yerlerini ald›lar; kimisi da¤da, kimisi flehirde. Karanl›¤a bir ›fl›k da onlar yakt›lar. Ve bu hep böyle ço¤alarak devam edecek, zafere kadar. Çünkü bedel ödemeden hedefe, savaflmadan zafere ulafl›lamaz. S›n›f mücadelesi bir denizdir. Tüm flehitlerimiz, flu anki ve yar›nki yoldafllar›m›z da bu denizde bir damla. Onlar›n de¤erini iyi bilelim. Onlar›n tüm olumluluklar›n› kendimizde somutlaflt›ral›m. Onlar›n yerini biz doldural›m. Dolduraca¤›z! Hiçbir zaman e¤ilmeyen bafl›m›z›, Muharrem, Aflk›n, Cafer yoldafllar›n flahs›nda, tüm komünizm ve devrim flehitlerimiz için bir kez daha sayg›yla e¤iyoruz. (Bir yoldafl›)

sidir. Bu niteli¤in, bu özelliklerin kayboldu¤u yerde tutuculuk, kendini tekrarlama ve sonuçta umutsuzluk kaç›n›lmaz hale gelir. Daha da somutlarsak, bugün karfl› devrimin ideolojik, siyasi, askeri kuflatmas› alt›nda oldu¤umuz gerçe¤i herkesçe kabul görmektedir. Bu kuflatmay› yarmak; ideolojik, siyasi, örgütsel netli¤e, birikime ve tecrübeye sahip devrimin militan ordusunu yaratmakla mümkündür. E¤er mevcut flekillenifl bu niteli¤e sahip de¤ilse, devrimci çal›flmalar›m›zdaki baflar›s›zl›klar kaç›n›lmaz olur. Ve yaflanan da budur. Ve bunu aflmak için Proletarya Partisi’nin sürece dair ortaya koydu¤u perspektifleri do¤ru alg›lamal›y›z. Yine s›kça üzerinde durdu¤umuz sorunlardan biri de, kitle çal›flmas›d›r. Bu konuda düne göre bugün daha olumlu iflaretlerden söz edebiliriz. fiimdi temel hedef kitle ba¤lar›n›, zay›flayan parti otoritesini güçlendirecek devrimci pratik çabalara bir h›z vermektir. Devrimci pratikte, irade ve eylem

Necdet Oynargül: Balkanlardan Türkiye’ye göç etmifl bir ailenin çocu¤u olarak dünyaya gelen Necdet Oynargül genç yafllarda örgütlenmifl, askeri eylemlerde görevli olarak Okmeydan› ve Alibeyköy’de faaliyet yürütmüfltür. Kas›m 1980’de M‹T’ten Ahmet Öztürk’ün cezaland›r›lmas›n›n ard›ndan düzenlenen bir operasyonda birkaç yoldafl›yla birlikte tutsak edilir. Gördü¤ü a¤›r iflkenceleri bofla ç›kartan Oynargül, ‹stanbul’un Ça¤layan semtinde bir gecekonduya götürülerek katledilir. Hasan Gazo¤lu: Kas›m 1980’de Necdet Oynargül’ün katledilmesinin ard›ndan yap›lan operasyonlarda gözalt›na al›nan Hasan Gazo¤lu Beyo¤lu Emniyetinde iflkencede katledilir. Osman Özcan Doyuranlar: 12 Eylül öncesi yap›ya her türlü deste¤i sunan, verilen görevleri yerine getiren bir sempatizan olan Doyuranlar 12 Eylül’den k›sa bir süre sonra gözalt›na al›n›r. Yo¤un iflkenceler alt›nda k›smi olarak çözülse de flehit düflmesinden önce özelefltiri verir. Ancak bu süre içinde tekrar gözalt›na al›n›r ve Ekim ay› içerisinde iflkencede katledilir. Nubar Yal›myan: Ermeni milliyetinden olan Nubar Yal›myan 1957 y›l›nda Mardin’in Silopi ilçesinde dünyaya gelir. Geçim s›k›nt›s› nedeniyle ailesinin ‹stanbul’a yerleflmesi ile birlikte Surpraç Ermeni Lisesi’ne yaz›l›r. Bir süre matbaada çal›flt›ktan sonra Dericiyan Lisesi’nde ö¤renimine devam eder. 1976 y›l›nda örgütlenen ve ard›ndan gitti¤i Hollanda’da da faaliyetlerine devam eden Yal›myan, çal›flmalar› ile düflman› rahats›z eder. Bunun sonucu olarak 5 Kas›m 1982’de Hollanda’n›n Utrecht kentinde b›çaklanarak ve kurflunlanarak katledilir. Bugünlerde göstermelik davalarla yarg›lanan Ergenekoncular›n evlerinde ele geçirilen belgelerde de Nubar Yal›myan’›n M‹T taraf›ndan katledildi¤i ortaya ç›km›flt›r. Ali Haydar Aslan: Ali Bom olarak tan›nan Ali Haydar Aslan 1957 y›l›nda Dersim Mazgirt Sindam köyünde dünyaya geldi. Gerillada m›nt›ka komutanlar›ndan olan Ali Haydar Aslan 8 Kas›m 1983’te Naz›miye merkezine bombal› pankart asmak isterken bomban›n elinde patlamas› sonucu flehit düfltü. Do¤an Erdem: Erzincan Tercan do¤umlu olan Do¤an Erdem, Bektafl kod ad›yla faaliyet yürütür. Gerilla komutan› Bektafl Kas›m 1984’te Dersim’de 盤 alt›nda kalarak flehit düfler. Tuncay Çar›kç›o¤lu: 1962 y›l›nda Kastamonu’nda dünyaya gelen Tuncay Çar›kç›o¤lu 1982 y›l›nda ‹stanbul’da Mühendislik Fakültesinde okurken örgütlenir. 1985 y›l›nda ‹stanbul’da yap›lan bir operasyonda gözalt›na al›n›r. ‹flkencelerden bafl› dik ç›karak mahkemede de düflmana kök söktürür. ‹ki y›ll›k tutsakl›ktan sonra d›flar› ç›kt›¤›nda aral›k vermeden mücadelenin s›cak ba¤r›na koflan Çar›kç›o¤lu, ‹smail Oral’la birlikte gençlik faaliyetini oluflturan önderler aras›nda da yerini al›r. Sivas ve Çukurova’da faaliyet yürüten Çar›kç›o¤lu 1989’da gerilla faaliyetine kat›l›r. 2-3 Kas›m 1992’de Tokat’›n Almus ‹lçesi Ar›su Köyü Eskici Mezras›nda birli¤iyle birlikte düflman›n att›¤› bir pusuya düflerler. Yaflanan çat›flmada Tuncay Çar›kç›o¤lu flehit düfler. Fethiye Batmaz: 1976 y›l›nda Dersim Ovac›k’a ba¤l› Ada köyünde dünyaya gelir. ‹lkokulu köyünde bitiren Fethiye Batmaz ortaokul ve liseyi Ovac›k’ta okudu. 1993 Eylül’ünde lisede okurken gerillaya kat›ld›. 7 Kas›m 1993’te bir savaflç› olarak yürüttü¤ü mücadelede Dersim Hozat’ta ç›kan bir çat›flmada ölümsüzler kervan›na kat›ld›. Aslan Y›ld›z: Dersim Ovac›k Karao¤lan köyünde dünyaya gelen Aslan Y›ld›z 1994 y›l›n›n Ekim ay›nda kontrgerilla taraf›ndan kaç›r›larak katledilir.

birli¤inde iç zay›fl›klar›n oldu¤u yerde kitle çal›flmas›n›n ve devrimci sayg›nl›¤›n yara almas› kaç›n›lmaz hale gelir. Bunlar›n oldu¤u yerde, devrimci çal›flman›n daha büyük zorluklarla karfl› karfl›ya kalaca¤› aç›kt›r. Bunu aflmak için, öncelikle tüm faaliyetçilerimizin böyle bir gerçe¤in varl›¤›n› kabul etmeleri gerekir. Bu gerçe¤in kabulü, hem bu sonuçlara yol açan nedenleri a盤a ç›karma görevini önümüze koyacakt›r. Ve hem de görevlerimizi bu objektif gerçeklik ›fl›¤›nda belirleme sorumlulu¤unu dayatacakt›r. Israr›m›z›n ve hakl›l›¤›m›z›n ideolojik ve teorik temellerini, örgütlü ve çeperimizdeki güçlerden bafllayarak ileri kesimleri kapsayacak tarzda ortaya koyacak pratik çal›flmalarda yo¤unlaflmal›y›z. Bunun için kafalarda var olan soru iflaretlerini giderecek derinlikli teorik yaz›lara, iç e¤itimlere, seminer ve panellere daha bir a¤›rl›k vermeliyiz. fiu aç›k ki; emperyalist-kapitalist sistemin içinde bulundu¤u ekonomik kriz, birçok bölgede yarat›lan haks›z

savafllar, yoksulluk ve iflsizlik gerçe¤i, onlar›n s›kça sözünü ettikleri “cennet”in nas›l bir cehennem oldu¤unu bugün genifl y›¤›nlar yaflayarak görüyor. Marksizm’in cenaze törenini yapanlar, bugün Marks’›n hakl›l›¤›ndan söz ediyorlar. Yani s›n›f mücadelesi aç›s›ndan devrim ve sosyalizmin propagandas›n› genifl y›¤›nlar içinde yapma konusunda ortaya ç›kan olumlu iflaretleri do¤ru okumal›y›z. Tüm bunlar›n baflar›s› için, kolektifin her bak›mdan örgütlenmesi gerekir. Örgüt, örgütlenme yoksa parti de yoktur demektir. Örgüt, örgütlülük yoksa ortaya konulan tüm plan ve programlar›n hiçbir k›ymet-i harbiyesi yoktur. Bu demektir ki; tüm çal›flma alanlar›m›zda tek bir insan›m›z› dahi örgütsüz b›rakmamal›y›z. Tabi ki bunun için kolektif bilincin gereklili¤i, irade ve eylem birli¤inin zorunlulu¤unu kavramak flartt›r. Bu konuda giderilecek her olumsuzluk, öngörülen hedeflerin gerçekleflmesine hizmet edecektir.


İşçi-köylü 12

Göğün yarısı

Giyotinin karşısında cesur bir kadın “Kad›na dara¤ac›na ç›kma hakk› tan›n›yor; öyleyse kürsüye ç›kma hakk› da olmal›d›r!” Frans›z kad›n yazar, feminist ve her türlü haks›zl›¤›n karfl›s›nda kararl›l›kla mücadele eden Olympe de Gouges, bu “hakk›n›” Jakobenist darbe sonras›nda kulland›. Ve polemikleriyle mücadele etti¤i Robespierre onu 3 Kas›m 1793’te cellad›na teslim etti. Küçük burjuva bir ailenin k›-

z› olarak do¤an ve kendisine Marie Gouze ad› verilen Olympe, küçük yaflta evlendi¤i eflinden ayr›ld›ktan sonra gitti¤i Paris’te ad›n› de¤ifltirmiflti. Kad›n oluflu ve bu nedenle ayr›mc›l›¤a u¤ramas› tüm yaflam›na damgas›n› vurdu Olympe’nin. Öyle ki kölelik karfl›t› içerikte 1774’te yazd›¤› oyunu da konusunun yan› s›ra yazar›n›n kad›n oluflu nedeniyle 1789 Frans›z Devrimi’nin bafllang›c›na kadar

yay›mlanamad›. Ancak “eflitlik, özgürlük ve kardefllik” sloganlar›n›n büyüsüyle kat›ld›¤› Burjuva Demokratik Devrimi’nin de kad›nlar için kurtulufl olmad›¤›n› k›sa süre içinde gördü, yaflad›. Zira “Burjuva devrimi, henüz, kad›nlara ve mülksüzlere de demokrasi uygulayacak kadar ‘demokrat’ de¤ildi!” Feminist görüflleri benimsemesinin en önemli nedeni de buydu. Devrimin 1789 ‹nsan ve Yurttafl Haklar› Bildirgesi’nde de kendini bulamayan

31 Ekim-13 Kasım 2008 Olympe, bu bildirgenin hemen ard›ndan 1791’de Kad›n ve Yurttafl Haklar› Bildirgesini kaleme ald› ve yay›mlad›. Onu giyotine götürecek süreç de, her ne kadar feminist pencereden bakm›fl olsa da elefltirilerinin hakl›l›¤›n› ortaya koymufltur. Zira idam gerekçesinde flu sözlere yer verilmiflti: Olympe de Gouges “kendi cinsine yaraflmayacak flekilde politikayla ilgilendi¤i için ve ölümü di¤er kad›nlara ibret olsun diye” mahkum edilmiflti.

Devrim sürecinde söyledi¤i ve yazd›¤› Bildirge’nin de 10. Maddesini oluflturan “Kad›na dara¤ac›na ç›kma hakk› tan›n›yor; öyleyse kürsüye ç›kma hakk› da olmal›d›r!” sözü bugün için de ezilen kad›nlar›n mücadelesinde önemini koruyor. Egemenlerin politikalar›n› uygulad›¤› sürece kad›nlar (Rice, Çiller, Thatcher örneklerinde oldu¤u gibi) politika yapabiliyorken, ezilenlerin politikas›n› yapan kad›nlara ise giyotin, iflkence, hapis cezalar› reva görülüyor.

Bir kad›ndan hem politikleflmesini “beklerken” hem de politik yönde gelifltirmek yerine “politika, pratik içinde var edilir” genel belirlemesiyle onlar› sürekli prati¤in içine mi sokuyoruz? Kad›nlar› oldu¤u gibi mi kabulleniyoruz? Beyinlerinin s›n›rlar›n› zorlamak için önlerine çeflitli (politik ve pratik) sorunlar›n çözümünü bulma sorumlulu¤u veriyor muyuz? Veriyorsak, bu yollar› bulmalar›nda onlara yöntem sunuyor muyuz? Kad›n yoldafllarla konufltu¤umuz konularla erkek yoldafllarla konufltu¤umuz konular aras›nda ne gibi farklar var? Kad›n yoldafllar›m›z›n önüne bir y›¤›n pratik ifl koyup sonra da politik olarak görevlerini yerine getirmedikleri için elefltiriyor muyuz? Sorular çok basit ve komik gibi görülebilir ama maalesef komik de-

¤il, trajikomik bir yan› var tüm bu sorular›n. Çünkü, ne yaz›k ki, (bir önceki yaz›da verilen örneklerde oldu¤u gibi) efllerini “koruma” içgüdüsüyle davranan erkekler var; ne yaz›k ki kad›n yoldafllarla sohbeti ev-aile sohbetini geçmeyen yoldafllar var; ne yaz›k ki kad›n sorumlusuna tek sordu¤u sorusu “ne yiyecez?” olan arkadafllar var... Sadece kad›n oldu¤u için, karfl›s›ndakinin sözünü dikkate almamakta direnen kad›n ve erkek yoldafllar var. Tüm bu sorulara ve sorunlara tart›fl›ld›¤›, deneyimlerin paylafl›ld›¤› durumda onlarcas›n› eklemek mümkün olacakt›r. Ve tüm bunlar çözülmeyi bekleyen soru ve sorunlard›r. Önceki yaz›n›n bafll›¤›nda oldu¤u gibi bu da kad›n ya da erkek komünistlerin sorumlulu¤undad›r. (‹stanbul’dan bir ‹K okuru)

Yaflamda ve mücadelede biz de var›z -2Pozitif ayr›mc›l›¤›n gerekli¤inden bahsettim. Ancak bunun kad›n meselesinin çözümünün sadece küçük bir parças› oldu¤unu vurgulamak gerek. Asl›nda çözümünden de öte, sadece eflitsizli¤i bir nebze olsun gidermek üzere pansuman da diyebiliriz. Gerçek bir çözümün, içinde bulundu¤umuz toplumsal gerçeklik içinde mümkün olmad›¤›n› biliyorum. Ayn› flekilde bu çözüme gidecek yolun nas›l döflenmesi gerekti¤ini, hangi politikalarla bu meseleyi aflabilece¤imizi, bugünden neler yapmak gerekti¤ini vs. ancak tart›flarak bulabilece¤imiz de aç›kt›r. Kuflkusuz kad›nlar›n durumu yüz y›l öncesiyle karfl›laflt›r›lamaz. Ancak o günden bugüne kendili¤inden gelmedik. Art›k cad› diye yak›lm›yorsak, lanetli gözüyle görülmüyorsak bunun bir bedeli vard› ve birçok kad›n (ve de erkek) bu bedeli yaflamlar›yla da ödedi. Pek tabi ki halimize flükretmiyoruz, flükretmeyece¤iz de! Bu kad›nlardan ö¤renece¤imiz çok fley var. Öncelikle cüret etmeyi ö¤renmeliyiz. Ortaça¤ karanl›¤›nda kad›nlar da bir mum yakabilmiflse, bugün aç›s›ndan (üstelik elimizde MLM gibi bir bilimin yol göstericili¤i de varken) me-

selenin en önemli yanlar›ndan birinin cüret oldu¤u ortaya ç›k›yor. Kad›n oldu¤unu gizleyerek erkeklerin alanlar› olarak kabul edilen matematikçilerden, yine kad›n olduklar› için politika yapmas› yasak olan ve giyotine giden kad›nlara kadar bir dizi örnek bize cüret etmenin gereklili¤ini gösteriyor. Çözüm meselesinde yine en önemli noktalardan biri de meselenin öznesinin biz oldu¤umuz gerçe¤idir. Biz gerçekten bu zincirleri k›rmak istiyor muyuz? Bunun için iki kat daha fazla çal›flmak, iki kat daha fazla çaba sarf etmek, iki kat daha fazla bedel ödemek gerekti¤ini bilerek bu zincirleri k›rman›n ad›mlar›n› atacak m›y›z? Yaflamda ve mücadelede biz de var›z demek için tüm bu s›k›nt›lara gö¤üs germek zorunda oldu¤umuzu görmeliyiz. Tabi ki kad›n meselesi sadece kad›nlar›n sorunu de¤ildir. Ancak biz bu soruna el atmad›¤›m›z, kendi sorunlar›m›z› çözmek için ad›m atmad›¤›m›z sürece gerisinin tali kalaca¤›n› anlamal›y›z. Yine biz kad›nlara düflen en önemli görevlerden biri de nas›l ki, mücadelenin bedelleri karfl›s›nda eflitiz, o zaman bu mücadelenin yönlendirilmesinde ve politika-

lar›n belirlenmesinde de eflit olmak için ideolojik-politik ve pratik olarak da eflit hale gelmek için daha fazla zaman ve emek harcamal›y›z. Daha fazla okumal›, daha fazla kafa yormal›, daha fazla etkin olmaya çal›flmal›y›z. Yüzy›llar›n getirdi¤i aray› kapatmak için her fleyi herkesten çok yapmal›y›z. Yaflad›¤›m›z s›k›nt›lar› dar pratik içine girerek, iflkolik gibi davranarak çözmemizin mümkün olmad›¤› ortada. Dar pratik bir süre sonra (herkesi oldu¤u gibi) kad›n devrimcileri de mücadeleden kopartan bir unsurdur. Hele bir de politik yetersizliklerin, edilgenli¤in “ifllerin” ard›na gizlenerek yok say›lmas› (gözlerden gizlenmeye çal›fl›lmas›) varsa, kad›nlar için bu daha da tüketici hale gelmekte. Bir organ›n eksikli¤ini di¤er bir organ›n gidermesi belki anatomik olarak mümkündür. Ancak mücadele aç›s›ndan bakt›¤›m›zda beynin ifllevini ayaklar›n gidermesinin mümkün olmad›¤›n› rahatl›kla ve deneyimlerimizle görürüz. Hele hele de pratikten bahsederken, “ifllerin” ço¤unlu¤unu kad›na yüzy›llard›r reva görülen ve “angarya” tabir edilen, yemek, temizlik vb. oluflturuyorsa orada geliflimin önü

zaten bafltan t›kanm›fl demektir. Yine önemli ve s›kça görülen bir nokta da, edilgenlik vb. kad›nlar›n yaflad›¤› s›k›nt›lar› bir derecede aflmay› baflaran kad›nlar›n “erkekleflme” “erkek gibi davranma” e¤ilimi içine girmesidir. Bizler kad›n›z, geliflmenin tek yolu (hatta hiçbir yolu) “erkek gibi” davranmaktan geçmemektedir. Bizler, kendi kimli¤imizle, ama bu kimli¤in geri/gerici yönlerini birer birer k›rarak geliflebiliriz. Bunu kad›n olarak yapabiliriz ve yapmal›y›z. Tüm bunlara daha onlarca madde daha eklemek mümkün ve gerekli. Bunu da ancak birlikte bir tart›flma sürecine girerek yapabiliriz. Son olarak; meselenin öznesinin kad›nlar oldu¤unu söyledik. Ancak bu d›flar›dan bir yard›m yap›lmamas› ya da her fleyi kad›nlar›n çözece¤i manas›na da gelmiyor. Bu meselenin çözümünde ortak akl› ve yolu bulmak durumunday›z. Yukar›daki noktalar›n erkek yoldafllar taraf›ndan da de¤erlendirilmesi gerekir. Örne¤in, iflbölümü yaparken, “do¤al” bir iflbölümüne mi gidiyoruz pratiklerimizde. Yani pratik (hatta gerçekten ev iflleri dahil) iflleri kad›nlar›n önüne, politik görevleri erkeklerin önüne mi koyuyoruz?

Üzülmüyorum... Tecavüzcümle evleniyorum!

Devlet kurumlar›n›n duyars›zl›¤› bir kad›n›n daha ölümüne yol açt› A¤r›’n›n Diyadin ilçesinde yaflayan Özlem fiahin adl› genç kad›n, 15 Ekim’de sonuçlanan boflanma davas›n›n ard›ndan silahla öldürülmüfl bir flekilde Hacvat Köyü yolu üzerinde bulundu. Efli Mehmet Aslan taraf›ndan öldürüldü¤ü iddia edilen fiahin’in, efli ve kay›npederinin ölüm tehditleri karfl›s›nda A¤r› Huzurevi, Do¤ubayaz›t Emniyet Müdürlü¤ü ve Cumhuriyet Savc›l›¤›’na baflvurarak öldürülmesinden eflinin sorumlu olaca¤›n› bildirdi¤i ortaya ç›kt›. Özlem’in k›sa hikayesi flöyle; Özlem fiahin (19), bir y›l önce evlendi¤i Mehmet Aslan’dan boflanmak için 6 ay önce dava açt›. 15 Ekim’de sonuçlanan davayla birlikte fiahin, eflinden bofland›. Mahkeme karar›n›n verildi¤i gün fiahin, Hacvat Köyü yolu üzerinde silahla öldürülmüfl bir flekilde bulundu. 3 ayl›k hamile oldu¤u ö¤renilen fiahin, Karaca Köyü’nde topra¤a verildi. fiahin’in özgür bir flekilde yaflamak, çal›flmak istedi¤ini anlatan yak›nlar›, fiahin’in efli Mehmet’in evlenmeden önce vaat ettiklerini yerine getirmedi¤ini anlatt›. Efli Mehmet’in evlendikten sonra fiahin’e “Ben 250 koyun alaca¤›m. Sen de koyunlara bakacaks›n” dedi¤ini öne süren yak›nlar›, fiahin’in bekledi¤i mutlulu¤u evlili¤inde yakalayamad›¤›n› anlatt›. fiahin’in tüm gününü evde çal›flarak geçirdi¤ini dile getiren yak›nlar›, efli Mehmet ve kay›npederi Mirbadi taraf›ndan sürekli dayak yemeye bafllad›¤›n› da öne sürdü. Bunun üzerine fiahin’in defalarca ailesinden yard›m istedi¤ini anlatan yak›nlar›,

“Özlem’e ailesi sahip ç›kmaya bafllad›. Ancak daha önce koruculuk yapm›fl olan kay›npederi Mirbadi Aslan, Özlem’in ailesinin bulundu¤u yaylay› basarak otlar›n› atefle verdi ve ölümle tehdit etti” iddias›nda bulundu. fiahin’in yaflad›¤› tüm s›k›nt›lara ra¤men evlili¤ini sürdürmeye çal›flt›¤›n› ancak efli Mehmet ve kay›npederi Mirbadi’nin eve kuma getirmek istemesine karfl› ç›kt›¤›n› anlatan yak›nlar›, “Kumaya karfl› ç›kan Özlem’i efli Mehmet ve kay›npederi Mirbadi ölümle tehdit etmeye bafllad›. Özellikle kay›npederi Mirbadi, Özlem’i ‘Bak kumay› kabul edeceksin. Ben nas›l kuma getirdimse o¤lum da getirecek. Ya da öleceksin’ diyerek tehdit etti. Özlem tehdit üzerine 6 ay önce Do¤ubayaz›t Asliye Hukuk Mahkemesi’ne baflvuruda bulunarak boflanma davas› açt›” diye konufltu. Boflanma davas› açt›¤› için Özlem’in efli Mehmet’in fliddetine maruz kald›¤›n› öne süren yak›nlar›, bu nedenle Özlem’in May›s ay›nda A¤r› Huzurevi’ne s›¤›nd›¤›n› anlatt›. Yak›nlar›, A¤r› Huzurevi’nde bir ay kald›ktan sonra efli Mehmet’in ikna etmesi üzerine yeniden eve dönen Özlem’in yine fliddete maruz kald›¤›n› anlatt›. Bunun üzerine Özlem’in A¤r› Huzurevi’ne, Do¤ubayaz›t ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü’ne ve Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na baflvuruda bulunarak, ölümle tehdit edildi¤ini, ölümünden eflinin sorumlu olaca¤›n› bildirdi¤i ortaya ç›kt›. Özlem’in tüm baflvurular›na ra¤men resmi kurumlar taraf›ndan herhangi bir tedbir al›nmad›¤›

için Özlem boflanma davas›n›n sonuçland›¤› 15 Ekim’de silahla öldürülmüfl bir flekilde bulundu.

DÖKH: “Önlem almayanlar da cinayetten sorumludur!” Hacvat Köyü’nde aç›klama yapan Do¤ubayaz›t Demokratik Özgür Kad›n Hareketi (DÖKH) üyeleri, “Özlem fiahin göz göre göre öldürülmüfltür. Önlem almayanlar da bu cinayetten sorumludur. Bu kirli ve ilkel politikay› nefretle k›n›yoruz. Bizler, kad›nlar olarak çözümsüz olmad›¤›m›z› bir kez daha belirtiyoruz” dedi.

Kadın tutsaklardan Emine Aslan’a dayanışma kartı Aylard›r iflten at›ld›¤› fabrikan›n önünde direniflte bulunan Emine Aslan’a dayan›flma kart› gönderen Sincan Kad›n Hapishanesi’ndeki Tutsak Partizanlar, yazd›klar› kartta “sömürünün a¤›r›na maruz kalan kad›nlar, elbette direnifllerin en görkemlisini

yarat›yorlar” dediler. Partizan kad›n tutsaklar kad›n emekçileri hor görenlerin ne kadar yan›ld›klar›n› dün Novamed’de gördükleri gibi bugün de Emine Aslan’›n flahs›nda göreceklerine olan inançlar›n› dile getirdiler.

Diyarbakır’da Kadın Komisyonu’ndan müzik dinletisi Dicle Üniversitesi Ö¤renci Derne¤i Kad›n Komisyonu, 14 Ekim Sal› günü Fen-Edebiyat Fakültesi önünde bir müzik dinletisi verdi. “Li Her Dere Hunera Sereflgeri” yaz›l› pankart›n aç›ld›¤› dinletide tüm türküler Kürtçe söylendi. Saat 12.00’de

bafllayan ve yaklafl›k 45 dakika süren dinletiye yo¤un ilgi oldu. Halaylar›n çekildi¤i ve coflkulu geçti¤i gözlemlenen dinleti marfllarla son buldu. Dinleti s›ras›nda sivil polisler de kamera çekimi yaparak bask› uygulamaya çal›flt›. (Amed YDG)

Kad›n örgütleri, Türk Ceza Kanunu’nda kad›nlar›n kendisine tecavüz eden kifliyle evlenebilme yafl›n› 14’e düflürmesine iliflkin yap›lmak istenen düzenlemenin kabul görmemesi için 19 Ekim 2008 tarihinde Taksim Tramvay Dura¤›’nda toplanarak Galatasaray Lisesi önüne yürümek istedi. “Tecavüzü yasalaflt›rma, Meclis’i bafl›n›za y›kar›z” pankart›n› açan kad›nlar, Galatasaray Lisesi’ne yürümek isterken polis taraf›ndan engellendi. Polis ve kitle aras›nda k›sa süreli yaflanan gerginli¤in ard›ndan kad›nlar alk›fl ve z›lg›tlar eflli¤inde oturma eylemi yapt›. Konuya iliflkin engellendikleri yerde aç›klama yapan Zelal Yalç›n, “Erkek egemen sistemin iktidardaki dini muhafazakâr yüzü böyle sonuçlar do¤uracak, bu ucube önerileri ortaya ç›kartm›flt›r. Sorumlular, toplum gerçekli¤i ad› alt›nda bu suçlar› meflrulaflt›racaklar›na, kad›nlar›n, çocuklar›n güçlendirilmesi ve desteklenmesi için gerekli mekanizmalar› oluflturmay› hedeflemelidir” dedi. Kad›n örgütlerinin karfl› ç›kt›¤› bu önerinin, yan›nda temizlik iflçisi olarak çal›flan kad›n›n 14 yafl›ndaki k›z›na tecavüz eden Yeni fiafak gazetesi yazar› ve ‹slamc› köfle yazarlar›n›n “duayeni” olarak adland›r›lan Hüseyin Üzmez’in ceza almas›n›n önüne geçmek için sunuldu¤unu düflünmek çok mant›ks›z olmasa gerek. Olay›n ortaya ç›kmas›yla “herkesin sayg› duydu¤u”, “babacan” olarak tan›nan Üzmez, bir komploya kurban gitti¤ini iddia ederek, ad›n› temize ç›karmaya çal›flm›flt›. ‹slami kesimde flok etkisi yaratan bu olay› temizlemek ve bir an önce kapatmak gerekti¤i konusunda hemfikir olan AKP’liler de baflta Üzmez a¤abeyleri olmak üzere tecavüzcülerin namusunu kurtarmak için, kad›nlar›n tecavüzcüsüyle evlenme yafl›n› 14’e çekme önerisini sunmufllard›. (H. Merkezi)


İşçi-köylü 13

31 Ekim-13 Kasım 2008

Dünya

Ortado¤u halklar›n›n ifl flg gallere karfl fl›› öfkesi giderek büyüyor! Afganistan

Mali kriz içinde debelenen emperyalist merkezlerin, iflgal politikalar› da krize paralel olarak iflas ediyor. ‹flgal edilen ülkelerin halklar› iflgal karfl›t› direnifllerini ara vermeden sürdürürken, ayn› politikalar›n hedefindeki di¤er Ortado¤u ülkelerinde de iflgal provalar› halklar›n direnifllerine çarp›yor.

Irak Ba¤dat, geçti¤imiz günlerde tarihinin en büyük eylemlerinden birine sahne oldu. Arap, Kürt ve çeflitli milliyetlerden ve dinlerden milyonu aflk›n Irakl› iflgalcilere karfl› biraraya geldi. ‹flgali ve de ABD iflgal güçleriyle, 2011 y›l›na kadar Irak’ta onaylayan anlaflmay› protesto eden Irak halk›, tüm iflgal güçlerinin, askeri üslerini de alarak, derhal ülkelerini terk et-

mesini istedi. Bu muazzam kitlesellikteki eylem, iflgalcilerin aç›k yenilgiye karfl›n, “direnifli büyük ölçüde k›rd›klar›” ve “istikrar› sa¤lad›klar›” gibi, Irak topraklar›nda kal›c›laflmay› hedefleyen aç›klamalar›n›n büyük birer yalandan ibaret oldu¤unu da bir kez daha göstermeye yetiyordu. Irak halk›n›n iflgale karfl› direnifli sürerken, Irak iflçi s›n›f› da, iflgalle birlikte iyice a¤›rlaflan sömürüye karfl›, çeflitli eylem ve direnifllerle mücadelesini yükseltiyor. Bu eylem ve direnifllerden biri de geçti¤imiz haftalarda devlete ait tekstil flirketindeki iflçiler taraf›ndan gerçeklefltirildi. 5.500 iflçi ödenmeyen maafllar› için sokaklardayd›. Alacaklar› için hükümet üzerinde bask› kurmaya çal›flan iflçiler, ayr›ca iflyerinin özellefltirilmesinden kayg› duyduklar›n› dile getirmekteler.

Afganistan’da iflgal güçleri taraf›ndan gerçeklefltirilen katliamlar›n say›s› h›zla art›yor. Afganistan iflgali 7 y›l› geride b›rakmas›na karfl›n burada bir türlü hâkimiyet sa¤layamayan iflgal güçleri iflgaldeki ç›kmazdan kurtuluflun yolunu, sivil halka dönük katliamlar›n› art›rmada buluyor. ‹flgal güçleri bir yandan katliamlar›n› sürdürürken, di¤er taraftan da Afganistan’da kalma sürelerini uzat›yorlar. Almanya Parlamentosu, Afganistan’daki askerlerin say›s›n›n art›r›lmas›n› ve görev süresinin 14 ay daha uzat›lmas›n› kabul etti. Parlamentoda onaylanan tasar›, NATO liderli¤indeki “uluslararas› güç”te görev yapan 3 bin 500 askerin say›s›n›n 4 bin 500’e ç›kar›lmas›n› da kaps›yor. Savunma Bakanl›¤›’ndan yap›lan aç›klamada “11 Eylül sald›r›lar›n›n Afganistan’dan kaynakland›¤›n›n unutulmamas› gerekti¤i ve bu karar›n Afganistan’da istikrar ve bar›flç›l kalk›nmay› destekledi¤i” öne sürüldü. ‹flgal güçlerinin yenilgiye ra¤men Afganistan’da kalma ›srarlar›n› korumalar›n›n bafll›ca ne-

denleri aras›nda ise, buradaki do¤al zenginliklerin yan› s›ra, iflgal güçlerinin denetimine geçen uyuflturucu oldu¤u biliniyor.

Pakistan 23 Ekim Çarflamba günü Karaçi sokaklar›nda eylem yapan avukatlar, ABD’nin Pakistan topraklar›na dönük askeri sald›r›lar›n› protesto ettiler. Avukatlar›n eylem yapt›¤› saatlerde ise, sald›r›lar›n hedefindeki bölgelerde, Pakistanl› direniflçi gruplar ile askerler ve polisler aras›nda fliddetli çat›flmalar gerçeklefliyordu. Çat›flmalarda en az 12 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤i bildiriliyor. ABD destekli Pakistan birlikleri, haftalard›r Afganistan iflgaline karfl› olan gruplar taraf›ndan gerçeklefltirilen direnifle karfl› yo¤un sald›r›lar gerçeklefltirmekteler. Direniflçilere yönelik gerçeklefltirilen bu sald›r›lar Pakistan halk›ndaki öfkeyi daha da büyütüyor.

‹ran ‹ran, flu günlerde çok say›da insan haklar› ihlaliyle gündeme geliyor. Hapishanelerdeki siyasi tutsaklara dönük iflkence ve çok say›da hak ihlalinin yan›s›ra, özellikle de çocuk

Göçmenler flehri; Çin’de “toprak reformu” ‹talya Yak›n zamanda Berlisconi’nin afl›r› ve faflist sa¤la birlikte iktidar olmas›ndan sonra yarat›lan ›rkç› histeri, baflta Romanlar› ve göçmenleri hedef alm›flt›. ‹çiflleri Bakan›’n›n da aç›k deste¤i ile Romanlar yaflad›klar› kulübelerden kovulmufl, flehirlerde yaflamalar›na izin verilmemiflti. Romanlarla birlikte ›rkç› propagandan›n di¤er hedefi olan göçmenler ise bunun bedelini yeni yeni ödemeye bafll›yorlar. Geçen ay, Burkino Fasolu bir genç olan Abdul Vily›m Guibre Milano tren istasyonu yak›nlar›ndaki bir barda h›rs›zl›k yapt›¤› iddias› ile bar sahipleri taraf›ndan dövülerek öldürüldü. Yine yak›n zamanda Ganal› 22 yafl›ndaki Emanuel Bonsu Foster Parma’da polisle girdi¤i çat›flmada yaraland›. Çinli Tong Hongsenk ise bir grup genç taraf›ndan feci flekilde dövüldü. Geçen ay olan olaylardan biri

de, alt› Afrikal› göçmenin Napoli mafyas› taraf›ndan öldürülmesiydi. Yaflanan bütün bu olaylar son zamanlarda ‹talya’da ›rkç›l›k tart›flmas›n›n bafllamas›na neden oldu. Afl›r› sa¤ ve hükümet göçmenlere karfl› önlemlerin art›r›lmas›n› isterken, sol güçler ise ›rkç›l›¤›n tehdit edici boyutlara ulaflt›¤›n› ve bir fleyler yap›lmazsa yar›n›n daha da karanl›k olaca¤›n› savunmaktalar. Tart›flmalar devam ederken hükümet, göçmenli¤e karfl› daha a¤›r önlemleri içeren yeni bir yasa tasar›s›n› meclise getirmifl durumda. Avrupa genelinde yaflanan ›rkç› sald›r› politikalar› her geçen gün artarak devam ediyor. Ve öyle görünüyor ki yaflanan kriz ve yoksulluk da sald›r›lar›n artaca¤›na iflaret ediyor. Kaynak: (Katimerini, The New York Times) (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)

Çin “Komünist” Partisi, Merkez Komitesi toplant›s›nda konuflan Baflbakan Hu Zintao, tar›m alan›nda yeni reformlar›n yap›laca¤›n› aç›klad›. Deng Sioping ile bafllayan kapitalist infla, flimdi de tar›mda sars›c› “reformlarla” devam ettirilecek. Halen ülke nüfusunun % 55’ini oluflturan köylüler ile flehirlerde yaflayanlar aras›ndaki gelir fark› % 3.3 dolaylar›nda. “Re-

Emekçilerden güçlü mesaj 21 Ekim Sal› günü gerçeklefltirilen genel grev ve mitingle Yunanistan emekçileri, ö¤rencileri ve genifl halk katmanlar› hükümetin mevcut ekonomi politikas›n›, bütçeyi, yeni vergi yasas›n› ve özellefltirmeleri protesto ederek güçlü bir mesaj verdiler. Yap›lan genel greve, kamu çal›flanlar›, vergi daireleri, e¤itim emekçileri, banka ve K‹T çal›flanlar›, bas›n emekçileri, demiryolu, tramvay çal›flanlar› 24 saatlik grevle kat›l›rken, Olimpik ve Aegean Havayolu flirketleri çal›flanlar› da tek uçufl d›fl›ndaki uçufllar› iptal ederek kat›ld›lar. Hastaneler ise acil bölümler d›fl›nda hizmet vermedi. Banliyö trenleri, otobüsler ve metro ise 3 ve 4 saatlik ifl durdurma eylemi ile genel greve destek verirken, avukatlar ve mühendisler ise boykot eylemi gerçeklefltirdiler. On binlerce emekçinin kat›ld›¤› genel grev mitingi, saat 11.00’de, Ati-

Evrensel Bak›fl Yoksullar faturay› ödememekte kararl› Dünyan›n en zengin ülkeleri olarak adland›r›lan 7 ülke, acil ve ola¤anüstü toplant›larla, ekonomik krize karfl› piyasalar› rahatlatacak ve ço¤unlu¤unun batt›¤› art›k kesin olan bankalara yeni sermaye sa¤layabilme amaçl› toplant›lar yap›yor art arda. ABD, Japonya, Almanya, ‹ngiltere, Fransa, ‹talya ve Kanada’dan oluflan ve G- 7 olarak adland›r›lan bu ülkeler, son toplant›lar›n› Ekim ay› ortalar›nda gerçeklefltirdiler. Ad›na “Güz Toplant›lar›” denilen buluflma çerçevesinde bir araya gelen G- 7 ülkelerinin temsilcileri, bu son ve de acil olarak adland›rd›klar› toplant›da, befl maddeli bir eylem plan›n› onaylad›lar. Ancak son dönemde s›kça yafland›¤› üzere, bu yeni plan›n da krizi atlatmak bir yana, nispi bir rahatlama bile sa¤layamayaca¤› düflüncesi daha a¤›r bast›.

formla” birlikte, küçük üreticiler sahip olduklar› topraklar› büyük ticari iflletmelere 70 y›ll›¤›na kadar kiralayabilecek. Hükümet böylece büyük kapitalistlerin önünü açarken, di¤er taraftan da 300 milyon köylünün, önümüzdeki 20 y›l içinde flehirlere göç etmesine neden olacak. Bu reformun yap›lmas›n›n, en önemli hedefi ise, her ne kadar aç›kça dile getirilmese de,

“Dünya devleri” krizi, krizin faturas›n› kendilerine ba¤›ml› ülkelere y›kmadan aflamayacaklar›n›n bilinciyle, G-7 toplant›s›n›n hemen akabinde, aralar›nda Türkiye’nin de bulundu¤u çok say›da ba¤›ml› ülkenin yer ald›¤› G-20 Grubu’yla biraraya geldiler. Ve bu biraraya geliflte de yine, zenginlerin nas›l kurtar›laca¤›n› tart›flt›lar! Çünkü emperyalist sermayenin paçalar›, krizden dolay› iyice tutuflmufl durumda. Uluslararas› zirvelerin, kriz tehlike çanlar›n› çalmaya bafllamadan önceki dönemlerde sürekli olarak gündemlerine ald›klar› bir konu ise, art›k neredeyse gündeme bile getirilmez oldu. Emperyalist zirvelerin gündeminde art›k yer bulamayan bu konu, “yoksul ülkelere yard›m” meselesinden baflka bir fley de¤il. Emperyalistler yapt›klar› zirvelerde genelde,

na’n›n Pedion Areos Meydan›’nda bafllad›. ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (GSEE) ve Memur Sendikalar› Konfederasyonu (ADED‹)’nin düzenledi¤i miting, sendika yetkililerinin konuflmalar› ile bafllad›. Sendikalar cephesinde en kitlesel kat›l›m, liman iflçileri, Olimpik, DE‹ (Elektrik ‹flletmesi) ve belediye temizlik iflçileri taraf›ndan sa¤land›. Yap›lan konuflmalarda, hükümetin ekonomi politikalar› protesto edilirken, kriz bahane edilerek tüm yükün emekçilere yüklenmeye çal›fl›ld›¤› ve buna da izin verilmeyece¤i ifade edildi. Yap›lan konuflmalardan sonra kitle kortejler halinde yürüyüfle geçti. Kitle parlamentoya ulaflt›¤›nda at›lan sloganlar›n coflkusu daha da artt›. Akademiya Meydan›’na ulafl›ld›¤›nda ise polisin provokatif davran›fllar› sonucu k›sa süreli çat›flma yafland›. Çat›flmalarda alt› kifli

ya¤ma ve talanlarla, iflgal ve katliamlarla açl›¤a sefalete iterek yoksullaflt›rd›klar› ülkelere, daha do¤rusu bu ülkelerin halklar›na, sözde “yard›mlar” ve bunlar›n miktar›n›, biçimlerini de görüflürler. Bu yard›mlarda olabildi¤ince cimri davran›ld›¤› ve tüm cimrili¤e ra¤men de, genelde vaat edilen yard›mlar›n bile ya yap›lmad›¤› ya da çok az bir miktar›n›n söz konusu ülke veya ülkelere gönderildi¤i de yard›m meselesinde bildik bir gerçekliktir. “Yard›m” ad› alt›nda gerçeklefltirilen faaliyetin gerçekte yard›ma muhtaç b›rak›lan ülkelerin halklar›na bir sus pay› olarak verildi¤i, kendilerini açl›¤a yoksullu¤a mahkum edenlere karfl› yükselen öfkeleri nötralize etme amac› tafl›d›¤› da yine ayr› bir konudur. Bu yaklafl›m›n özünü ise, halklar›n sistem karfl›t› mücadelelerini pasifize etmek, sisteme yedeklemek nihayetinde de ortadan kald›rmak oluflturmaktad›r. Emperyalistlerin ve de onlar›n uflak-iflbirlikçi tüm yerli uzant›lar›n›n bu çabalar›nda en büyük deste¤i ise, STÖ’lerden (Sivil Toplum Örgütleri) ve de özde onlara yön veren refor-

yafltakilerin idamlar›na iliflkin tart›flmalar kamuoyunda genifl yank› buluyor. ‹flçi s›n›f›n›n da hak alma mücadelesinin giderek yükseldi¤i, çok say›da grev ve direniflin gündeme geldi¤i ‹ran’da bu defa, ‹ranl› çarfl›c›lar katma de¤er vergilerindeki art›fl› protesto etmek için greve ç›kt›lar. Grev kuyumcularla bafllad› ve k›sa sürede hal› ve tekstil tüccarlar›n› da kapsad›. Bu grevin bask›c›-gerici molla rejimi aç›s›ndan oldukça tehlikeli oldu¤u düflünülüyor.

Filistin Siyonist ‹srail’in Filistin halk›na dönük çok yönlü sald›r›lar› sürerken, Siyonist ordu son dönemde gerçeklefltirdi¤i sald›r›lar s›ras›nda çok say›da Filistinliyi kaç›rd›. Büyük bölümünü çocuklar›n oluflturdu¤u kaç›r›lan kiflilerin ise nerede tutulduklar› bilinmiyor. Siyonist sald›r›lara karfl› direniflini sürdüren Filistin halk› ise yi¤it bir direniflçisini daha yitirdi. Filistin özgürlük mücadelesinin önemli isimlerinden Filistin Kad›n Komiteleri kurucusu Maha Nassar, uzunca süredir tedavi gördü¤ü hastal›¤›na yenik düflerek, 10 Ekim’de yaflam›n› yitirdi.

artan yat›r›mlar ve buna ba¤l› olarak ucuz ifl gücünü ihtiyac›n›n karfl›lanmas›d›r. Çin’deki de¤iflimin (kapitalist geri dönüflüm) Sovyetler Birli¤i’nden farkl› bir yol izlemesi (yani ani ve h›zl› olmas›) de s›n›f mücadelesinin benzer olmayaca¤›, farkl› ve fliddetli olaca¤› gözönünde bulundurulursa, ilerde Çin’de dünyay› etkileyebilecek hareketlenmeleri beklemek hayalperestlik olmayacakt›r. Ki bunun üstüne gelen kapitalist kriz de tuz biber olmakta. (Kaynak: Frans›z Haber Ajans›, Katimerini) (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)

yaralan›rken kitle polisin sald›rgan tutumunu “Polis d›flar›”, “Kahrolsun devlet terörü” sloganlar› ile protesto etti. Yürüyüfl s›ras›nda polisin bir genci gözalt›na almaya çal›flmas›na liman iflçileri militan bir durufl sergileyerek izin vermediler. Mitinge “S›n›f Yürüyüflü” de kitlesel bir kat›l›m sergiledi. Çeflitli sendikal örgütlülüklerin de kat›ld›¤› miting yap›lan yürüyüflün ard›ndan sona erdi. Atina’da gerçeklefltirilen di¤er bir eylem ise YKP (Yunanistan “Komünist” Partisi)’ne ba¤l› PAME taraf›ndan yine ayr› olarak gerçeklefltirildi. Atina d›fl›nda da pek çok ilde yap›lan miting ve yürüyüfllere binlerce emekçi kat›larak hükümet politikalar›n› protesto etti. 22 Ekim günü ise serbest meslek çal›flanlar› ma¤azalar›n› bir gün boyunca kapatarak yeni vergi yasas›n› protesto ettiler. “Onlar bizi kapatmadan biz kendimizi kapat›yoruz” slogan›yla yap›lan eylemlere genifl kat›l›m gerçekleflti. (Yunanistan’dan bir ‹K okuru)

mist-revizyonist anlay›fllardan ald›¤› da yine meselenin bir baflka yan›d›r. fiimdilerde ise ayn› STÖ’ler, yoksul ülkelere yard›m meselesini gündeme getirerek, yard›mlar›n bir anlamda rafa kald›r›lmas›n› “utan›lacak bir durum” olarak niteliyorlar. Bu örgütlerden biri, “büyük güçlerin, bankalar›n iflas etmesini önlemek amac›yla birkaç haftada 1 trilyon dolardan fazla yard›mda bulundu¤unu, ancak yoksul ülkelerin g›da krizinin üstesinden gelmesine yard›m için bu miktar›n % 1’ini bile bulmaya yanaflmad›¤›n›” söylüyor. Bir di¤eri ise, “dünya bankalar› sermayeyle beslenirken dünyada aç olanlar› beslemenin de unutulmamas› gerekti¤i” yönlü aç›klamalar yap›yor. Benzer aç›klamalar çeflitli istatistikler eflli¤inde, BM’nin “Uluslararas› Yoksullu¤u Ortadan Kald›rma Günü” ilan etti¤i 17 Ekim’de yap›ld› ve bu aç›klamalarda dünyada 3 milyar insan›n günlük 2 dolar›n alt›nda bir gelirle yaflad›¤›n›n ve böylece dünyada 3 milyar kiflinin “çok yoksul” kategorisinde oldu¤unun alt› çizildi. Yoksul insanlar›n say›-

s›ndaki art›fltan daha vahim olan ve de son dönemde yay›nlanan çeflitli araflt›rma raporlar›nda yer verilen bir di¤er mesele ise, küresel krize paralel olarak yükselifle geçen g›da kriziyle birlikte, 1 milyar insan›n açl›ktan ölme aflamas›na gelmifl olmas›. Ancak dünya halklar› sadece açl›kla de¤il giderek daha boyutlu bir iflsizlikle de bo¤uflmak zorunda. K›sa bir süre önce, Uluslararas› Çal›flma Örgütü (ILO) taraf›ndan yap›lan aç›klamada küresel mali krize ba¤l› olarak, gelecek y›l›n sonunda dünyadaki iflsiz say›s›n›n 20 milyon artarak, 210 milyona ulaflabilece¤ine yer veriliyor. Bu durum dünyadaki s›n›f çeliflkilerinin oldu¤undan daha da derinleflmesini de beraberinde getirecektir. S›n›f çeliflkilerinin derinleflmesinin bir di¤er anlam› ise, s›n›f mücadelelerinin yükselifle geçmesidir. Yoksullu¤u, sefaleti, açl›¤› artan, ezilen y›¤›nlar›n art›k “bizi kim kurtaracak?” sorusunu sormamaya bafllamas›, kurtulufllar›n›n, ne emperyalistlerin ne de onlar›n payandas› konumundaki STÖ’lerin de¤il, kendi ellerinde oldu¤unu gide-

MEKS‹KA Meksika’n›n s›n›r kenti Tijuana’da birkaç gün arayla ç›kan hapishane isyan›nda 19 tutsa¤›n öldü¤ü, 12’sinin yaraland›¤› bildiriliyor. ‹syana iliflkin, Baja California Valisi Jose Asuna taraf›ndan yap›lan aç›klamada, hapishanede ç›kan isyan› bast›rmak için gerçeklefltirilen operasyonda, 19 tutsa¤›n öldü¤ü, 12’sinin ise yaraland›¤› ve böylece hapishanede “denetimin sa¤land›¤›” belirtildi. Aç›klamada ayr›ca “tehlikeli” olarak adland›r›lan 200 tutsa¤›n baflka hapishanelere nakledildi¤ine yer verildi. Tijuana’daki ayn› hapishanede son olaydan birkaç gün önce de yine isyan ç›km›fl ve kolluk güçlerinin bu isyan› “bast›rma” çabalar›nda 4 tutsak yaflam›n› yitirmiflti.

Ç‹N Çin’in Fuandong eyaletinde faaliyet gösteren bir oyuncak fabrikas›n›n iflçileri, iflyerlerine dönük ani kapatma karar›n› protesto ediyorlar. Günlerdir süren eylemlerde yer alan bin kadar iflçi, kapatma karar›n›n çok ani gerçekleflti¤ini söylüyorlar ve içeride kalan alacaklar›n› istiyorlar. Çin’de sadece bu y›l kapanan oyuncak fabrikas› say›s› 3 bin civar›nda.

ROMANYA 15 Ekim’de eylem yapan binlerce ö¤retmen, maafllar›na zam talep etmenin yan› s›ra, hükümeti istifaya ça¤›rd›. Parlamentonun ö¤retmen maafllar›na % 50 zam yap›lmas› karar› almas›na karfl›n, hükümet ödeme gücü olmad›¤›n› söyleyerek, maafl art›fl›na dönük karar›n de¤ifltirilmesini istiyor.

H‹ND‹STAN Hindistan’›n do¤usundaki bir köye kurulmak istenen çelik fabrikas› köy halk›n›n tepkileriyle karfl›land›. Binlerce köylü üzerinde “Çelik de¤il, yiyecek istiyoruz!” yaz›l› pankartlarla gerçekleflen eylemlerde, çelik fabrikas› projesini protesto etti. Köylüler tar›m arazilerini fabrika için vermeye itiraz ediyorlar. Daha önce de Orrisa eyaletinde POSCO adl› çelik iflletmesinin kurulma çabalar›, halk›n eylemleri sonucu iptal edilmiflti.

KOSOVA Kosova’da yedi bin hastane çal›flan› ve doktor, 24 saatlik bir grev gerçeklefltirdi. Greve giden sa¤l›k çal›flanlar›, düzenli ücret art›fl› talep etmekte ve ücretlerine getirilen 44 Euro’luk ikramiye kesintisini reddetmekteler. Eski S›rp eyaletindeki devlet hastanelerinde düflük ücretin yan› s›ra, oldukça kötü çal›flma koflullar› hakim.

rek daha çok bilince ç›karmas› demektir. Ezilenler cephesinde dünya ölçe¤inde yaflanan geliflmeler de bunu kan›tlamaktad›r. Latin Amerika, Avrupa, Asya ve daha dünyan›n birçok bölgesindeki halklar›n yükselifli önlenemez eylem ve direniflleri, Ortado¤u halklar›n›n iflgalcileri bozguna u¤ratmay› sürdüren iflgal karfl›t› ayaklanmalar›, halklar cephesinde yaflanan geliflmelere ve de sürecin getirdi¤i bilinç s›çramas›na en somut örneklerdir. Dünyan›n yoksullar› dünyan›n zenginlerinin kendilerini kurtarmas›n› bekleme niyetine de¤iller. Çünkü onlar art›k yoksullu¤u yaratanlar›n, yoksullu¤u ortadan kald›rmayaca¤›n›/kald›ramayaca¤›n›, daha do¤rusu böyle bir niyetlerinin olmad›¤›n› da efl zamanl› olarak bilince ç›karmaktalar. Dünyan›n yoksullar› ayn› zamanda mevcut krizin faturas›n›n da bir kez daha kendilerine ödetilmek istendi¤inin de fark›ndalar. Ve kurtulufllar›n› kendi ellerine ald›klar›n›n kan›t› olan direnifllerle, bu faturay› ödemeyeceklerini, kararl›l›kla ve giderek daha gür bir sesle hayk›rmaktalar.


İşçi-köylü 14

Tarihten sayfalar

31 Ekim-13 Kasım 2008

Susurluk’tan Ergenekon’a devletin kontrgerilla tarihi 3 Kas›m 1996’da Bal›kesir’in Susurluk ilçesinde bir kamyonun Mercedes’e çarpmas› sonucunda yaflanan kazada ‹stanbul Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocada¤, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatl› ve Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us ölürken; DYP fianl›urfa Milletvekili ve Bucak afliteri lideri Sedat Edip Bucak yaraland›. Yaflanan kaza devletin kurdu¤u çeteleri, bunlarla iliflkilerini ve kontrgerilla gerçekli¤ini tüm ç›plakl›¤› ile gözler önüne seriyordu. Susurluk”ta yans›yan gerçekler uzun bir süre ülke gündemini meflgul etti. Halka, emekçilere yönelik birçok katliamda yer alan, örgütleyen, kontrgerilla elemanlar›, devletin en önemli kurumlar›n›n bafl›nda bulunan yetkililer ile “büyük” meclisin vekilleri ayn› arac›n içinde yakaland›. Olaydan sonra yap›lan aç›klamalar dönemin popüler deyimi ile “olay›n üstündeki de sis perdesinin” aralanmayaca¤›na tam aksine olay›n örtbas edilece¤ine ve sadece bir “demokrasicilik oyunu” oynanaca¤›na dikkat çekiyordu. Tansu Çiller’den Mehmet A¤ar’a, Sedat Bucak’tan Süleyman Demirel’e, birçok etkili isim “vatan için kurflun atanlar›n da s›kanlar›nda flerefli” oldu¤u söyleminin gölgesinde bundan geri kalmayacak demeçler verdi. Devrimcilere, emekçilere, halka kurflun s›kan mafya ve çete bata¤›na bo¤az›na kadar bulaflm›fl bu tescilli katiller bizzat devlet taraf›ndan “akland›”. Kamuoyunun gözüne sokarcas›na yaflanan olay, duyarl› (henüz Baflbu¤’un derslerinden geçmemifl) bas›n›m›z›n ilgisini çekmekte gecikmedi. Burjuva-feodal bas›n›n “temiz-objektif habercilik” damar› kabarm›fl, olayla ilgili her gün yeni bir bomba haber patlat›rken flimdiki meslektafllar›na tafl ç›karak bir performans sergiliyordu. Ulusalc›-

Yaflanan kaza devletin kurdu¤u çeteleri, bunlarla iliflkilerini ve kontrgerilla gerçekli¤ini tüm ç›plakl›¤› ile gözler önüne seriyordu. Susurluk”ta yans›yan gerçekler uzun bir süre ülke gündemini meflgul etti. Halka, emekçilere yönelik birçok katliamda yer alan, örgütleyen, kontrgerilla elemanlar›, devletin en önemli kurumlar›n›n bafl›nda bulunan yetkililer ile “büyük” meclisin vekilleri ayn› arac›n içinde yakaland›. s›ndan liberaline, sol etiketli partileri de aflan bir çerçevede birçok kesim bu iliflkilerin deflifre edilmesini istedi. Bunun için genifl bir kat›l›mla örgütlenen sürekli ayd›nl›k için bir dakikal›k karanl›k eylemleri bu sürecin bir parças› olarak tarihe geçti. Henüz “iyi çocuk” olduklar› resmen kabul edilmeyen bu zatlar temiz toplum ça¤r›lar›n›n hedefi haline geldi.

Susurluk’un iyi çocuklar› fiemdinli’de! 9 Kas›m 2005’te Hakkâri fiemdinli’de Umut Kitapevi’ne bomba at›lmas›ndan sonra kaçmaya çal›flan PKK itirafç›s›, bombac› Veysel Atefl ve arac›n içindeki iki “güvenlik” görevlisi halk taraf›ndan suçüstü yakaland›. Susurluk’ta kamyonun flans eseri ortaya ç›kard›¤› (emekçiler için yeni olmayan) gerçekler bu defa Kürt halk›n›n öfkesi ve tepkisi ile a盤a ç›kt›. Araçta üç kaleflnikof tüfek, 11 flarjör, MKE yap›m› iki el bombas›, krokiler, isim listeleri ile jandarmaya ait çeflitli araç ve gereçler bulundu. Suçüstü yakalanan bombac›lar olay yerine gelen “devlet güçlerine” gere¤inin yap›lmas› amac› ile teslim edildi. Ancak Kürt halk› evlerini bombalayanlar› yakalaman›n bedelini ödemeliydi. fiemdinli savc›s›n›n olay yerini inceledi¤i s›rada bir uzman çavufla ait oldu¤u ortaya ç›kan bir araçtan halk›n üzerine atefl aç›ld›, olay s›ras›nda iki kifli öldü.

Bunun üzerin fiemdinli halk› soka¤a dökülerek tepkisini gösterdi esnaf kepenk kapatt›, çocuklar okula gitmedi. Hakkâri ve Yüksekova’da yap›lan eylemlere 40 bin kifli kat›ld›. Bu eylemlerde halk›n üzerine atefl aç›ld›, üç kifli daha öldürül-

dü. PKK itirafç›s›, jandarma ile çal›flt›¤›n› aç›klad›. “Tesadüfen” olay yerinde bulunan astsubaylardan Ali Kaya’n›n Kara Kuvvetleri Komutan› Yaflar Büyükan›t’›n iyi çocu¤u oldu¤u ortaya ç›kt›. “‹yi çocuk” jandarma taraf›ndan “gözetim” alt›na

al›nd›. Olay› araflt›ran ve Yaflar Büyükan›t’›n yarg›lanmas›n› isteyen fiemdinli Savc›s› meslek hayat›n›n bu “en büyük hatas›n›” görevine son verilmesi ile ödedi. Susurluk’ta demokrasi havarisi kesilenler bu defa suskundu.

“‹yi çocuklara” Ergenekon ayar› Cumhuriyet mitingleri ile meydanlarda boy gösteren emekli generallerin tuttuklar› günlüklerin kamuoyuna yans›t›lmas›yla ad›m ad›m haz›rlanan atmosfer ile Ergenekon operasyonunun start› verildi. Cumhuriyet Gazetesi baflyazar› ‹lhan Selçuk, ‹stanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaro¤lu ve ‹flçi Partisi Genel Baflkan› Do¤u Perinçek’in gözalt›na al›nmas› ile bafllat›lan süreç birçok renkli siman›n gözalt›na al›nmas› ile devam etti. Susurluk’ta ad› geçen ancak te¤et geçilen Veli Küçük bu kez “adalet” karfl›s›ndayd›. CHP’nin avukat›y›m, AKP’nin savc›s›y›m dedi¤i Ergenekon operasyonunda mafya liderlerinden, ›fl›lt›l› sanat dünyas›na, ö¤retim üyelerinden özel harekâtç›lara birçok kesimden isim gözalt›na al›nd›. “Halk› silahl› isyana teflvik ve terör örgütü kurmak” iddias› ile aç›lan dava ayn› zamanda yak›n tarihimizin failleri bilinen ancak resmi olarak ayd›nlat›lmayan birçok katliam›n› da alelacele “aç›kl›¤a” kavuflturmufl oldu. K›sacas› suçlu bulunmufltu! Devletin hesap vermedi¤i hemen tüm faili meçhul cinayetler, yarg›s›z infazlar ve kitle katliamlar› Ergenekon ad› verilen oluflumun üzerine at›ld›. Emperyalistlerin ihtiyaçlar› ve egemenlerin ç›karlar› do¤rultusunda kontrgerillaya yap›lan ayar›n önemli bir aya¤› olarak ortaya ç›kan Ergenekon’la ciddi bir bilinç bulan›kl›¤› yarat›ld›. Susurluk’ta “Hiçbir fley eskisi gibi olmayacak” slogan› ile soka-

¤a dökülen tepkiye ra¤men, kurulan Susurluk Araflt›rma Komisyonu gözümüzün içine bakarak çal›flmalar›n›n tepedekiler taraf›ndan engellendi¤ini aç›klad›. “Ucu nereye kadar giderse gitsin” diyenler ipin kimin elinde oldu¤unda çok iyi biliyorlard›. Aç›lan onlarca dava ve deflifre edilen onca bilgiye ra¤men Susurluk’ta sadece kamyonu kullanan floför tutukland›. Kontrgerillay› yaratan kurumun onu yarg›lamas› düflünülemezdi. fiemdinli’de Umut Kitapevi’nin bombalanmas› olay› ile kontrgerillan›n s›radan bir örgütlenme olmad›¤› bizzat Genelkurmay Baflkanl›¤› taraf›ndan kontrol edildi¤i tüm ç›plakl›¤› ile gözler önüne serildi. Halk›n üzerine atefl açanlar ordunun en tepesindekiler taraf›ndan korunuyordu. Kald› ki bu ve buna benzer oluflumlar›n hepsi Özel Harekât Daire Baflkanl›¤› taraf›ndan yönetilmekteydi. fiemdinli’de yaflananlar›n Kürt ulusal sorununun derin izlerini tafl›mas›, beraberinde konuya ilgi gösterenlerin say›s›nda düflmeyi de getirdi. Susurluk’ta “adaletin peflini b›rakmayaca¤›na ant içenler”, “temiz toplum” masallar› anlatanlar söz konusu Kürt halk› olunca ortal›ktan kayboldu. Küçük bir kesim d›fl›nda yaflananlar› gören olmad›. Susurluk’ta soka¤a dökülen kitlenin fiemdinli’de tepkisiz kalmas› kontrgerillan›n bir devlet örgütlenmesi oldu¤unun teflhirini de s›n›rlad›. Ergenekon’la birlikte yeniden gündeme gelen kontrgerillan›n bu defa yarg›lanabilece¤i yan›lg›s›, tepkinin daha da küçülmesinden güç alarak kitlelerde önemli oranda oluflturuldu. Darbeci TSK (aksi düflünülemez) darbeci emekli komutanlar›na sahip ç›kt›. Tarihi darbelerle dolu bir kurumdan komutanlar› yarg›lamalar›n› bekleyenler fena halde yan›ld›. Tüm bunlar›n gösterdi¤i bir gerçek oldu; Emekçiler hesap soruncaya kadar “iyi çocuklar” ifl bafl›nda kalmaya devam edecek.

Kültür-sanat

Kızılordu Korosu ve Mehteran Topluluğu aynı sahnede Ve iflte bu da oldu! K›z›lordu Korosu Mehteran tak›m›yla ayn› sahneyi paylaflt›. Sanat›n da bir ideolojisinin oldu¤unun ve sömürücü egemenlerin elinde herfleyin nas›l da kendi sömürülerini devam ettirmenin bir arac› haline getirebildiklerinin oldukça çarp›c› bir kan›t›d›r yaflanan. K›z›lordu Korusu ve Mehteran Toplulu¤u birlikte Kremlin Saray›’n›n Konser Salonu’nda 5 bine yak›n Rus ve Türk’e “unutulmaz bir gece” yaflatm›fllar. K›z›lordu Korosu Ceddin Dede ve Genç Osman marfllar›n› söylerken Mehteran Toplulu¤u da Kalinka flark›s› ile izleyenleri coflturmufl… Öyle coflmufllar ki, bu konserin Nobel Bar›fl Komitesi’nin dikkatlerine sunulaca¤› söyleniyor… “K›z›lordu Korosu”nun ilk icraat› de¤ildir pek tabi ki sergilenen bu kaba güldürü. Kuruldu¤u ve sosyalizmin yozlaflarak revizyonistleflmesinden önceki süreçte dünyan›n en sayg›n korolar›ndan biri olan K›z›lordu Korosu daha önce de ‹stanbul’da verdikleri bir konserde Tarkan’›n “Oynama fl›k›d›m fl›k›d›m” parças›n› söyleyerek sahnede flaklabanl›klar yaparak esasta sosyalizme karfl› ideolojik sald›r›lar›n bir parças› olmufltu. Hizmet etti¤i ülkesi yozlaflm›flsa kendilerinin de resmi bir kurum olarak bunun d›fl›nda durmas› beklenemezdi elbette. Ancak yine de ad›nda dahi kalsa K›z›lordu Korosu’nu sömürgeci, iflgalci, halklar›n katliamc›s›, barbar Osmanl›’n›n Mehteran tak›m›yla ayn› sahnede görmek, emperyalistlerin sosyalizmden hala ne kadar korktuklar›n› ve böylesine ucuz yöntemlere baflvurduklar›n› göstermesi aç›s›ndan önemlidir.

Kuruçeflme halk› flenlikte biraraya geldi!

K›z›lordu’nun gururlu sesi Büyük Ekim Devrimi’nin ard›ndan 1928 y›l›nda Sovyetler Ordusu K›z›lordu’nun de¤iflik birliklerinden askerlerden oluflan ve rütbe ayr›m› yapmadan amatör sanat› gelifltirmek, askerlere moral vermek ve kaliteli müzi¤e ilgilerini çekmek amac›yla kurulmufltu. Onlar› 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› s›ras›nda cephede, hastanelerde ya da bar›fl döneminde demiryolu inflas›na kat›lan askerlerin yan› bafl›nda görmek mümkündü. Paylafl›m Savafl› döneminde 1.500’ün üzerinde gösteri yapt›klar› kaydedilmifltir. Sovyetler Birli¤i’nin Kuzey Kutbundan Tacikistan çöllerine kadar her bölgeyi ziyaret ettiler, konserler verdiler. Yani bu k›sa tarihçeden de anlafl›laca¤› üzere, K›z›lordu Korosu iflçi s›n›f›n›n ve ezilenlerin iktidara sahip olduklar› ilk topraklarda s›n›f savafl›n›n, emperyalist sald›rganl›¤a karfl› savafl›n ve sosyalist toplumu yaratman›n en önemli araçlar›ndan biri olarak hizmet görmüfltür. Burjuvinin de¤il, iflçi s›n›f›n›n korosu olarak flekillenmifl, özellikle rütbe ayr›m›n›n olmay›fl›ndan da anlafl›laca¤› üzere halk için sanat anlay›fl›n›n koro aç›s›ndan geçerli oldu¤u aç›kt›r.

Ve barbarlar›n toplulu¤u: Mehteran Oysa ayn› sözleri Mehteran Toplulu¤u için söylemek mümkün müdür? En bafltan toplulu¤un kurumsal yap›s›n›n dahi çok farkl› oldu¤unu söylemek gerekir. fiöyle ki, “Mehter, bölüklere ayr›l›r, ayn› çalg› aletini çalanlar, alemdarlar birer bölük teflkil ederlerdi. Her bölü¤ün ‘a¤a’ tabir edilen bir âmiri bulunurdu. Davulcubafl›na ise ‘bafl mehter a¤a’ denirdi. Ayr›ca bir de Mehterbafl› vard›. ‹kinci bir mehterbafl› daha vard›r ki, bundan ayr› olup, Saray Çad›rc›lar›n›n bafl›d›r.” Bu hiyerarflik yap›y› bir kenara b›rak›rsak, esas mesele pek tabi ki bu askeri müzik ve topluluklar›n hizmet ettikleri s›n›flar ve ideolojidir. Bir yanda iflçi s›n›f›n›n, ezilenlerin iktidar› olan Sovyetler Birli¤i, di¤er yanda barbar, talanc›, iflgalci Osmanl›…

Do¤al olarak nitelikleri itibariyle tamam›yla birbirine z›t iki askeri müzik korosudur, bugün art›k ayn› sahneyi paylaflacak kadar ayn›laflm›fl olan…

Sosyalizm hala korkulu rüyalar› Kuflkusuz, devrimci niteli¤ini çoktan kaybetmifl, revizyonizmin galebe çalmas›yla birlikte önce sosyal emperyalizme ve bugün de en aç›k haliyle emperyalizme evrilmifl olan Sovyetler Birli¤i art›k yoktur. Ancak görüldü¤ü gibi Sovyetler Birli¤i’nin temsil etti¤i sosyalizm düflüncesi emperyalistler aç›s›ndan hala korkulu bir rüyad›r. Yoksa neden bu kadar zahmete girilip flaklabanl›k gösterileri sunulsun? Yoksa neden zaman›nda dünyan›n en sayg›de¤er korolar›ndan olan ve Lenin niflan› sahibi bir koro, bu derece yozlaflt›r›ls›n? Sosyalizmin ürünü ve yaratt›¤› de¤er olan her fleye bu derece düflmanl›¤›n nedeni sosyalizme duyulan bu korkudur!

Y›k›m tehdidi ile karfl› karfl›ya olan Buca Kuruçeflme Mahallesi halk› “Y›k›m de¤il çözüm istiyoruz” flenli¤i düzenledi. 19 Ekim 2008 Pazar günü düzenlenen flenlik, bar›nma hakk›n› konu alan bir forum ile bafllad›. Kuruçeflme Halk ‹nisiyatifi, ÇHD, Limontepe Kondularda Yaflam Kooperatifi, Ankara Mamak Mahalle Örgütlenmesi, Kadifekale Mahalle Komitesi, Do¤al ve Kültürel Çevre ‹çin Yaflam Giriflimi gibi kurumlar›n temsilcilerinin kat›ld›¤› forumda deneyimler paylafl›ld›. Kuruçeflme Mahalle ‹nisiyatifi temsilcisi Mürsel Çiftçi gecekondularda yaflayanlar›n y›k›m sald›r›s› haricindeki gündelik sorunlar›na dikkat çekti ve insana yarafl›r bir flekilde yaflamak için sürdürdükleri mücadeleyi kararl›l›kla devam ettireceklerini söyledi. fienlik, yap›lan konuflmalar›n ard›ndan Grup Asmin’in müzik dinletisi ve Tiyatro Evi Kültür Sanat Merkezi’nin haz›rlad›¤› “Hacivat Karagöz y›k›mlara karfl›” isimli tiyatro gösterimi ile devam etti ve haz›rlanan Kuruçeflme y›k›m belgeseli gösteriminin ard›ndan sona erdi. (‹zmir)

Belçika’da Halklar›n Kardeflli¤i Gecesi 12 Ekim 2008 tarihinde Belçika’n›n Liege flehrinde “Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i Gecesi” düzenlendi. Coflkulu geçen gece, konuklar›n da be¤enisini kazand›. Etkinlik saat 15.00’te tüm devrim ve demokrasi flehitleri için sayg› durufluyla bafllad›. Programa Grup Hayk›r›fl, Grup Ç›¤l›k (Hollanda), Grup Ç›¤l›k (Almanya), Grup Dervifl Tiyatrosu, Ermeni Halk Oyunlar› Ekibi kat›l›rken sinevizyon gösteriminin yan›s›ra konuflmac› olarak da AT‹K temsilcisi yer ald›. Gece, Belçika’da bir ilk olmas›na ve deneyimimizin olmamas›na ra¤men istenilen flekilde sona erdi. Ayr›ca geceye Ozan Baran da sesiyle katk›da bulundu. (Belçika ‹K okurlar›)


İşçi-köylü 15

31 Ekim-13 Kasım 2008

Rakamlarla yoksulluk, iflsizlik... * BM Çal›flma Örgütü’nün yöneticisi Juan Somavia, küresel krizin 190 milyon iflsiz say›s›n›, 2009 sonunda 210 milyona yükseltebilece¤ini söyledi. Somavia ayr›ca, çal›flt›¤› halde günde 1 dolar›n alt›nda kazanan yoksullar›n say›s›n›n 40 milyon, 2 dolar›n alt›nda kazanan yoksullar›n sa-

Varl›¤›n do¤as›n› tüm farkl› d›flavurumlar›nda analiz etmekle Hegel, muhtemel olanla gerçek ve zorunluluk ile rastlant› aras›ndaki iliflkiyle ilgilenir. Bu sorunla ba¤lant›l› olarak, Hegel’in en ünlü ifadelerinden birine aç›klama getirmek önem tafl›r: “Ussal olan gerçektir ve gerçek olan ussald›r.” ‹lk bak›flta, bu ifade gizemli hatta idealistçe görünür, Oysa Engels’in aç›klamas› böyle olmad›¤›n› gösteriyor: “…1789’da Frans›z monarflisi o kadar gerçekd›fl›yd›, yani tüm zorunluluktan o kadar yoksun, o kadar ak›ld›fl›yd› ki, Hegel’in her zaman büyük bir coflkuyla sözünü etti¤i Büyük Devrim taraf›ndan y›k›lmak zorundayd›. Bu nedenle bu durumda, monarfli gerçekd›fl› ve devrim de gerçekti. Böylece, geliflimin ilerleyifli içerisinde, önceleri gerçek olan her fley gerçekd›fl› hale gelir, zorunlulu¤unu, varolufl hakk›n›, ussall›¤›n› kaybeder. Ve can çekiflen gerçekli¤in yerine yeni, yaflayabilir bir gerçeklik geçer; e¤er eskimifl olan, kendi ölümüne direnmeden gidecek kadar zekiyse bar›flç›l olarak, e¤er bu zorunlulu¤a direnirse zorla… Hegelci düflünce yönteminin tüm kurallar› gere¤ince, gerçek olan her fleyin ussall›¤› önermesi kendisini bir baflka önerme haline getirir: Var olan her fley yok olmay› hak eder….” Verili bir toplum biçimi, kendi amaçlar›n› baflard›¤› ölçüde, yani üretici güçleri gelifltirdi¤i ve böylece insanl›¤›n geliflimini ilerletti¤i ölçüde “ussal”d›r. Bunu becerememeye bir kez bafllad›¤›nda, kendisiyle çeliflki içerisine sürüklenir, yani ak›ld›fl› ve gerçekd›fl› hale gelir ve art›k hiçbir

y›s›n›n da 100 milyon artabilece¤ini aç›klad›. * Türkiye genelinde iflsiz say›s› geçen y›l›n ayn› dönemine göre 202 bin kifli artarak 2 milyon 353 bin kifliye, iflsizlik oran› da 0.6 puanl›k art›fl ile yüzde 9.4’e ç›kt›. Kentsel yerlerde iflsizlik oran› 0.7

puanl›k art›flla yüzde 11.9, k›rsal yerlerde ise 0.2 puanl›k art›flla yüzde 5.6 oldu. * Zonguldak’ta, Türkiye Taflkömürü Kurumu’nda (TTK) 3 bin kiflinin istihdam edilece¤i Maden Ocaklar›nda çal›flmak için 6 günde 22 bin 767 kiflinin baflvurdu¤u bildirildi. * Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün haz›rlad›¤› rapor, zengin ülkelerle yoksul ülke-

flekilde var olma hakk› yoktur. Muhtemel varolufl henüz gerçek varolufl de¤ildir. Mant›k Bilimi’nde Hegel dikkatli bir biçimde, fleylerin, salt olanakl› olma durumundan, olas›l›k durumuna ve sonra da kaç›n›lmazl›k durumuna geçti¤i sürecin izini sürer. Modern bilimde “olas›l›k” sorunu etraf›nda ortaya ç›kan kafa kar›fl›kl›¤›n› gözönünde tutarsak, Hegel’in bu konuyu esasl› bir biçimde ele al›fl›n› incelemek e¤itici olacakt›r. Olanak ve gerçeklik, potansiyel halinde olan fley, kendi içerisinde en az›ndan varolmas›n› engelleyen koflullar›n yoklu¤unu bar›nd›r›r. Ancak, soyut olanakla potansiyel aras›nda bir fark vard›r ve bu ikisi s›k s›k birbirine kar›flt›r›l›r. Soyut ya da biçimsel olanak yaln›zca, özel bir olgu-

De¤erlerimiz ve görevlerimiz Bu ülkede emek ve devrimci de¤erler hiçbir dönemde bugünkü kadar sald›r›ya maruz kalmam›flt›r. Ancak fluras› da bir gerçek ki devrimci de¤erler gönlümüzde ve bilincimizde yaflamaya devam ediyor. S›n›f mücadelesinde amaçlanan hedefe ulaflman›n tek yolu örgütlü olmakt›r. Örgüt bütün zamanlarda eskimeyen, ifllevi de¤iflmeyen tek silaht›r. Bundan dolay›d›r ki bütün sömürücü s›n›flar emekçilerin örgütlenmelerini asla istemezler. Bir yandan da ideolojik çözülmeyi sa¤lamak için s›n›r tan›mazlar. Bunun örneklerinden biri de 12 Eylül kuflatmas›d›r. Bu kuflatma esas olarak iki hedefi amaçl›yordu. Örgütlü toplumsal muhalefeti bast›r ve yabanc›laflt›r. Bast›r›lm›fl muhalefet kendi halinde b›rak›l›rsa yeniden toparlan›r ancak bast›rmakla beraber yabanc›laflt›r›l›rsa böyle bir ihtimal de bertaraf edilmifl olur. Ve böyle yapt›lar.

lerin vatandafllar› aras›ndaki ortalama yaflam süresi fark›n›n 40 y›l› bulabildi¤ini ortaya koydu. Ayr›ca bu farkl›l›klar›n son 30 y›lda daha da belirginleflti¤inin alt› çiziliyor. Raporda bu tabloyla ilgili olarak çarp›c› örneklere yer veriliyor. Buna göre bu sene do¤um yapacak 136 milyon kad›ndan yaklafl›k 58 milyonu, do¤um öncesi, do¤um an› ve sonras›n-

Zorunluluk ve rastlant› -1yu d›fllayabilecek herhangi bir koflulun olmad›¤›n› anlat›r, onun ortaya ç›k›fl›n› kaç›n›lmaz k›lan koflullar›n varl›¤›n› kabul etmez. Potansiyel olan›n gerçek haline gelmesi için, koflullar›n özel bir biçimde dizilimi gerekir. Bu basit, lineer bir süreç de¤il, küçük nicel de¤iflimlerin birikerek sonunda nitel s›çrama üretti¤i diyalektik bir süreçtir. Soyut olan›n tersine gerçek olanak, onun sayesinde, potansiyel olan›n geçicilik karakterini yitirece¤i ve gerçek haline gelece¤i tüm gerekli faktörlerin varl›¤›n› tan›mlar. Ve Hegel’in aç›klad›¤› gibi, bu olanak, ancak bu koflullar var oldu¤u sürece gerçek kalacakt›r. Bir de¤iflimin kaç›n›lmaz hale geldi¤i nokta, Hegel’in “dü¤ümlü ölçü çizgisi” olarak bilinen yöntemiyle saptanabilir. E¤er herhangi bir süreci bir çizgi olarak ele al›rsak, bu geliflim çizgisinde, sürecin ani ya da nitel bir s›çramaya u¤rad›¤› özel noktalar oldu¤u görülecektir. Neden ve sonucu yal›t›k durumlar olarak tan›mlamak kolayd›r. Ama daha genifl bir anlamda, nedensellik kavram› çok daha karmafl›k bir hale gelir. Tekil nedenler ve sonuçlar, nedenin sonuca dönüfltü¤ü uçsuz bucaks›z bir etkileflim okyanusunda kaybolurlar. Basit bir olayda bile onun

K›smen de baflar›l› oldular. Bugün hala emekçi halk›n her kesimine adeta dayat›lan yabanc›laflt›rma politikalar› tüm h›z›yla devam etmektedir. Yabanc›laflma ve bozulma bugün öylesine bir hal ald› ki insan›n yaflad›klar›na ve gördüklerine inanas› gelmiyor. Bugün geleneklerimize uygun olarak mücadele etmek çok önemli bir görev olarak önümüzde durmaktad›r. Kimi yolcular yorulduklar›nda yürümemek için yolu kötülemeye bafllarlar. Yorulduklar›n› söylemezler. Samimi itiraf onlar›n küçük-burjuva gururuna dokunur. Baflka yolcular› da dönüfle ikna etmeye çal›fl›rlar. Bu noktada inkârc›l›k karalama ve suçlama al›r bafl›n› yürür. Bu dedikodular zamanla y›prat›c› olmaya bafllar. Bafllang›çta bir kifli ve taraf› etkiliyor veya ilgilendiriyor düflüncesinden hareketle kay›ts›z kal›n›rsa ki –geçmiflten günümüze de¤in böyle oldu- zamanla kangrenleflen bu yanl›fllar birikerek bir tarza dönüflür ve kitleler

yaflad›¤› veya yaflayaca¤› muhtemel sorunlar›n kayna¤›n›n yanl›fl tarz seçiminden olabilir ihtimalini düflünmezler. Çünkü tarz› besleyen yanl›fl art›k onlar›n olmazlar› aras›ndad›r. Bugün inkârc›l›k ve karalama kampanyalar› küçümsenemez düzeyde kabul görmektedir. Geçmiflin devrimci birikimi çarçur ediliyor. Yaln›z kal›r›m veya benzeri kayg›lar insanlar› tutum almaktan al›koyuyor. Tüm bunlara karfl› durmak için sohbetlerimizi ve tart›flmalar›m›z› ideolojik zeminde yapal›m. Elefltirilerimizde k›rmadan, dökmeden, yol gösterici e¤itici ve birlefltirici olma özelli¤ini titizlikle koruyal›m. Bu Partizanlar›n en önemli ay›rt edici özelli¤idir. Unutmayal›m ki, devrimci yaflam bir anlamda sorumluluk almakt›r. Y›¤›nlar›n gelece¤inin sorumlulu¤unu almak ciddi ve a¤›rd›r. Fakat o denli de onurdur. (1 May›s Mahallesi’nden bir ‹K okuru)

Gazete/Okur

“nihai nedenleri”ne do¤ru gitmeye çal›fl›rsan›z sonsuza yol ald›¤›n›z› görürsünüz. “Nihai bir neden” oluflturman›n imkâns›zl›¤› baz›lar›n› “neden düflüncesini” hepten terk etmeye yöneltmifltir. Her fley tesadüfi olarak ele al›n›r. 20. yy.da bu tutum, birçok bilimci taraf›ndan, kuantum fizi¤inin sonuçlar›n›n yanl›fl yorumlan›fl› ve özellikle Heisenberg’in felsefi tutumlar›yla benimsenmifltir. Hegel, yal›t›k bir neden ve sonuç olma anlam›nda nedensellik diye bir fleyin olmad›¤›n› aç›klar. Her sonuç bir karfl›-sonuç tafl›r ve her eylem de bir karfl›-eyleme sahiptir. Yal›t›k neden ve sonuç düflüncesi klasik Newton fizi¤inden miras bir soyutlamad›r, ve zaman›nda Hegel taraf›ndan elefltirilmifltir. Zorunlulukla tesadüf aras›ndaki diyalektik iliflki do¤al seleksiyon sürecinde gözlenebilir. Bir organizma içindeki rastlant›sal mutasyonlar›n say›s› sonsuz büyüklüktedir. Ve özel bir çevrede bu mutasyonlardan biri organizma aç›fl›ndan kullan›fll›d›r ve korunur, di¤erleri ise yok olup gider. Zorunluluk bir kez daha kendisini tesadüf arac›l›¤›yla d›fla vurur. Bir anlamda, dünya üzerinde yaflam›n ortaya ç›k›fl› bir “rastlant›” olarak görülebilir. Yaflam›n ortaya ç›kmas› için, dünyan›n güneflten kesin olarak belli bir uzakl›kta bulunmas› ve belli bir kütle çekime ve atmosfere sahip olmas› gerekti¤i Tanr› taraf›ndan önce-

Okurdan Merhaba; Son ‹flçi-köylü say›s› elime geçti, okudum ve çok memnun oldum. Hele gazetenin içine bildiri konmas› çok iyi olmufltu. Onu da okudum. Gençlerimiz, tüm bask›lara ra¤men bu gazeteyi ev ev gezip bizlere ulaflt›rmaya çal›flmaktalar. Biz okurlar da gazetemizi dikkatli okuyup, eksiklerini elefltirip, daha iyi zeminlere tafl›mak için çaba harcamal›, bunu kendimize görev edinmeli, gazetemize sahip ç›kmal›y›z. Ben de gazeteyi okurken bir kat-

Okurdan Merhaba... ‹çinden geçti¤imiz bu günlerde gazetelerin “3. sayfa haberleri” olan “cinnet” haberleri hem nicelik olarak hem de nitelik olarak t›rman›flta. Niteliksel art›fl› insanlar› bu hale getiren nedenlerde aramak gerekiyor. Nas›l bir ruh hali, bir insan› annesini-babas›n› do¤ramaya iter? Bir insan nas›l kundaktaki bebesi de dahil olmak üzere çolu¤unu-çocu¤unu, kar›s›n›-anas›n›, tüm ailesini öldürür? Bir baba nas›l 10 ayl›k bebe¤ini internette aç›k art›rmayla sat›fla ç›karabilir? Bunlar insanlar›n çaresizliklerinin ulaflt›¤› boyutu bizlere gösterirken ayn› zamanda toplumdaki kültürel çürümenin, yozlaflman›n, insan›n kendisine yabanc›laflmas›n›n niteli¤ine dair de ipucu vermektedir. Sömürü düzeni bir yandan insanlar›n günlük yaflamlar›na bir yandan da bilinçlerine müdahale ediyor. ‹deolojik yönlendirmeyle, bu düzenin sürgit devam edece¤i, baflka bir yaflam›n mümkün olmad›¤› insanlar›n beynine kaz›n›yor. Bu “çaresizlik”, insan› kifliliksizlefltiren, her türlü yabanc›laflmaya ve yozlu¤a iten sömürü düzeninin bir sonucudur. ‹nsanlar› böylesine çaresizlefltiren ve insanl›¤› bu düzeyde dibe

da herhangi bir sa¤l›k yard›m›ndan mahrum. Hükümetlerin bir y›lda sa¤l›¤a harcad›¤› para ise, birey bafl›na 20 dolar ile 6 bin dolar aras›nda de¤ifliyor. Düflük ve orta gelirli ülkelerdeki yaklafl›k 6 milyar insan›n yar›s›, sa¤l›k harcamalar›n› sigorta yerine cebinden ödüyor. Bu da birçok insan› yoksulluk s›n›r›n›n alt›na itiyor.

den buyurulmufl bir fley de¤ildi. Ama, bu s›ralan›fl koflullar›nda, belli bir zaman diliminde, muazzam say›daki kimyasal reaksiyondan, yaflam kaç›n›lmaz olarak ortaya ç›kacakt›. Ve yaflam bir kez ortaya ç›kt›¤›nda, art›k bir rastlant› olmaktan ç›kar ve kendi içsel yasalar›na göre geliflir. Bilincin kendisi tanr›sal plandan de¤il, iki ayakl›l›k “rastlant›”s›ndan kaynakland›. Bu durufl flekli elleri özgürlefltirmifl ve böylece erken höminidlerin alet yapan bir hayvan olarak evrimini mümkün k›lm›flt›r. Maymundan ‹nsana Geçiflte Eme¤in Rolü’nde Engels’in aç›klad›¤› gibi, insan bilincinin üzerinde geliflti¤i zemin buydu. Bilincin ortaya ç›k›fl› bir rastlant› olarak de¤il, basitten karmafl›¤a ilerleyen ve koflullar› olufltu¤unda daha yüksek bilinç biçimlerini, ve uygarl›klar› ortaya ç›karacak olan maddenin evriminin zorunlu bir ürünü olarak de¤erlendirilmelidir. Süreçleri ve nedensel iliflkileri tamamen anlafl›lmayan, ve bu nedenle rastlant›salm›fl gibi görünen birçok olgu olabilir. Bu nedenle bu gibi olgular pratik amaçlar bak›m›ndan ancak istatistiksel olarak ele al›nabilir. Ama bu “tesadüfi” olaylar›n alt›nda yine de nihai sonuçlar› belirleyen güçler ve süreçler mevcuttur. Bizler, diyalektik determinizmin hüküm sürdü¤ü bir evrende yafl›yoruz. Ve özgürlük: “Özgürlük ve zorunluluk” aras›ndaki iliflki sorunu Aristoteles taraf›ndan da bilinmekteydi ve Ortaça¤ ulemas› taraf›ndan bitip tükenmezcesine tart›fl›lm›flt›. Kant, bunu, çözülmez bir çeliflki ola-

rak sunulan ünlü “çat›flk›lar›ndan” biri olarak kullanm›flt›. Diyalektik determinizmin mekanik yaklafl›mla, hele kadercilikle hiçbir ortak yani yoktur. ‹norganik ve organik maddeye hükmeden yasalarla ayn› biçimde insan toplumunun evrimine hükmeden yasalar da vard›r. Tarih boyunca gözlemlenebilecek olan yap›lar hiç de rastlant› sonucu olan fleyler de¤ildir. Marks ve Engels, bir toplumsal sistemden di¤erine geçiflin son tahlilde üretici güçlerin geliflimi taraf›ndan belirlendi¤ini aç›klam›fllard›. Verili bir sosyoekonomik sistem art›k üretici güçleri gelifltirme yetene¤ini yitirdi¤inde zemini devrimci bir dönüflüm için haz›rlayarak bir krize girer. Özgürlük kazan›labilir mi? E¤er “özgür” eylem ile kastedilen, nedeni ya da belirleyeni olmayan bir fleyse, böyle bir eylem hiçbir zaman var olmayacakt›r. Böylesi hayali “özgürlük” tümüyle metafiziktir. Hegel, gerçek özgürlü¤ün zorunlulu¤un fark›na var›lmas› oldu¤unu aç›klam›flt›. ‹nsanlar do¤aya ve topluma hükmeden yasalar› anlad›klar› ölçüde bu yasalara hükmetme ve onlar› kendi yararlar› için kullanma durumunda olacaklard›r. ‹nsanl›¤›n özgürleflebilece¤i gerçek nesnel temel, sanayinin, bilimin ve tekni¤in geliflimi taraf›ndan at›lm›flt›r. ‹nsan›n özgür gelifliminden ancak ak›lc› bir toplumsal sistemde gerçekten söz edebilir olaca¤›z. Engels’in sözleriyle, bu, “insanl›¤›n zorunluluk âleminden özgürlük âlemine s›çray›fl›”d›r. (Devam edecek) (Bir ‹K okuru)

k›m olsun diye bu yaz›y› kaleme ald›m. Kampanyan›z› can› gönülden destekler, hepinize baflar›lar dilerim. fiu s›ralar T. Kürdistan›’nda bir savafl var ve bu savafl› burjuva-feodal medyan›n televizyonlar› “bölücü terör örgütü çocuklar› kullanarak, güvenlik güçlerine karfl› k›flk›rt›yor” diye vererek, halka yalan haber vermektedir. Halbuki patron-a¤a devleti çoluk-çocuk, kad›n demeden herkese savafl açm›flt›r. ‹flçi-Köylü gazetesi olmasa, do¤ru haber nas›l alabiliriz? Bunun için gazetemize sahip ç›kmak bizlerin görevidir. Burjuvafeodal medya, cezaevinde iflkenceyle öldürülen devrimcilerden hiç, kendi

aralar›ndaki it dalafl›n› televizyonlarda abarta abarta veriyorlar. Bizler ise bunu her akflam seyir etmek zorunda b›rak›l›yoruz. Ben en iyi, en do¤ru haberi ‹flçi-köylü’den alaca¤›m›z› çok iyi biliyorum. Onun için gazetemize sahip ç›kaca¤›z, diflimizi t›rna¤›m›za takaca¤›z ve hem okuyup hem okutaca¤›z. Gazetemize destek veren herkese buradan teflekkür ediyor, devrimci selamlar›m› gönderiyorum. Ayr›ca gece gündüz çal›fl›p, uykusundan kesip gazeteyi da¤›tan tüm yoldafllara teflekkür eder, hepsinin gözlerinden öperim. (Gülsuyu’ndan bir ‹K okuru)

iten fley özel mülkiyet düzenidir. Kapitalizmin kriz dönemleri, bireydeki ve toplumdaki yabanc›laflman›n, çürümenin, yozlaflman›n daha çok su yüzeyine ç›kt›¤› dönemlerdir. Bugün emperyalist-kapitalizmin krizi tüm dünyay› etkilemektedir. Ülkemizde de burjuva-feodal sistemin krizi efendilerininkine paralel olarak derinleflerek devam etmektedir. Çünkü, emperyalizm krizini yar›-sömürgelere y›kar. Onlar çok daha derin krizlerle bo¤uflur ve dibe çökerler. Bu nedenle de, iflsizlik, açl›k-yoksulluk, yozlaflma çok daha büyük olur. Bütün bu yükün alt›nda kalan insanl›¤›n hali tek tek örneklerde somut bir flekilde karfl›m›za ç›k›yor. ABD’de 34 yafl›ndaki Angele Eversole adl› bir kad›n benzin karfl›l›¤›nda istasyon sahibi ile birlikte oluyorken ülkemizde bir baba, 10 ayl›k k›z›n› internette zengin ailelere evlatl›k olarak pazarl›yor. Kredi kart› borçlar›n› ödeyemeyen insanlar›n intihar etti¤i, cinnet geçirip ailesini öldürerek intihar etti¤i gibi bir dizi haber gazetelerde her gün görmeye bafllad›¤›m›z haberler aras›na girmifltir. Ekonomik olarak çöken bireyin hayata tutundu¤u tüm dallar sistemin sömürü çark›n›n difllileri aras›nda yok edilmifl, anlaml› bir amac› kalmayan ve kendine dair hiçbir konuda karar

alamayan birey, kendi yok olufluna, intihara sürüklenmifltir. Ama insanl›k her türlü vahfletin, insan ad›na her türlü çürümüfllü¤ün su yüzüne ç›kt›¤› emperyalist paylafl›m savafllar›n› Sovyet ve Çin devrimleri ile cevaplad›. Bugün kapitalist-emperyalizmin ve her türlü gericili¤in insanl›¤› bir kez daha en dibe itti¤ini, bitirmeye, yok etmeye ve böylece sömürülerini daim k›lmaya çal›flt›klar›n› görüyoruz. Buna insanl›¤›n cevab› bir kez daha devrim olacakt›r. Bunun için insan olma onurunu, yard›mlaflmay›, paylaflmay›, insana dair tüm de¤erlere sahip ç›kmay› mücadelemizin bir parças› k›lmal›y›z. ‹nsanlar› sakland›klar› yaln›zl›klar›ndan çekip alarak hayat denen kavgayla tan›flt›rmal›y›z. (Bir ‹K okuru)

Baflsa¤l›¤› Arkadafl›m›z Engin Çelik’in babas›n› yakaland›¤› kanser hastal›¤› nedeniyle kaybettik. Yak›nlar›na ve dostlar›na baflsa¤l›¤› diliyor, ac›lar›n› paylafl›yoruz.

İşçi-köylü YDG


±CMYK

iflçi-köylü Demokratik Halk ‹ktidar› ‹çin

www.iscikoylu.org

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:8/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL Tel: (0212) 521 34 30 FAKS: (0212) 621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Çilem ÖNSEL Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80

e-mail: umutyayimcilik@ttmail.com

BÜROLAR KARTAL: ‹STASYON CAD. DÖRTLER APT. NO: 4/2 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 537 270 75 60 ANKARA: SIHHIYE MAH. SÜLEYMAN SIRRI SOK. YUNT AP. NO: 19/7 ÇANKAYA TEL: (0312) 430 67 65 Cep: 0 535 562 33 72 ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TEL: (0232) 446 78 07 Cep: 0 555 561 04 03 MALATYA: DABAKHANE MAH. TURGUT TEMELL‹ CADDES‹ BARIfi ‹fiHANI KAT: 3 NO: 94 ERZ‹NCAN: ORDU CAD. ORDU ‹fiHANI KAT:3 TEL: (0446) 223 67 18 CEP: 0 536 697 94 19 BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 MERS‹N: S‹L‹FKE CAD. ÇAVDARO⁄LU ‹fiHANI KAT: 3 NO: 118 MERS‹N Cep: 0545 685 25 27 AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 AS-DRUCK DUISBURG-ALMANYA TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Bush’un Ba¤dat’ta hissettiklerini Erdo¤an Dersim ve Amed’de anlad› a¤dat’› ziyaret ederken ABD Baflkan› Bush’un ald›¤› önlemleri alarak iflgalci ordular›n komutanlar›ndan farkl› davranmayan, gerillan›n olas› sald›r›s›na karfl› helikopterine kobra helikopterle efllik edilen, kara may›nlar›n›n ard›ndan gerillada deniz may›nlar›n›n da olabilece¤inin verdi¤i korkuyla Munzur Nehri’nin taban›nda sualt› timlerince may›n aramas› yapt›ran, halkla karfl›laflmamak için yollar› boflaltan ve flehir d›fl›ndan otobüslerle partililerini tafl›tan Erdo¤an u¤rad›¤› hezimet karfl›s›nda ne yapaca¤›n› flafl›rd›.

B

Baflbakanl›k Kriz Yönetim Merkezi’ne ba¤l› ‹mral› Özel Güvenlikli Hapishane’de tutulan PKK lideri Abdullah Öcalan’a asker ve gardiyanlar taraf›ndan yap›lan fiziki sald›r› bölge illerinde yap›lan çeflitli eylemlerle protesto edildi. Haberin duyuldu¤u ilk günden itibaren Türkiye’nin birçok yerinde faflizmi lanetleyen halk, kötü muamelenin sadece Öcalan’a de¤il bütün Kürt halk›na yap›lm›fl sayd›klar›n› gösterdi. Amed’de her sokakta barikatlar kurarak karfl› sald›r› gelifltiren bölge halk›n›n eylemlerinin yeni bir serhildana dönüflmesinden korkan devlet, kolluk kuvvetleri arac›l›¤›yla kan dökmekten çekinmedi. HPG’nin Bêzelê bask›n›nda verdirdi¤i kay›plar üzerinden ordunun prestijinin sars›ld›¤› bir dönemde Öcalan’a sald›rarak Kürt ulusuna bask›y› sürdürece¤i, inkarda ›srar edece¤i mesaj›n› veren sisteme karfl› de¤erlerini sahipsiz b›rakmayan Kürt halk› Hakkari, Van, Mufl, Bingöl, Urfa, Antep, fi›rnak, Siirt, Kars, Mersin, Adana, ‹zmir, ‹stanbul, Dersim, Elaz›¤, Ankara, Batman, Malatya ve di¤er birçok ilde polisin hedef gözeterek silah kullanmas›na karfl›n eylemlerle boykot ça¤r›lar› yapt›. Ö¤rencilerin okula gitmedi¤i, eczaneler d›fl›nda esnaf›n büyük oranda kepenk kapatt›¤› protestolarda Do¤ubeyaz›t’ta Ahmet Özkan adl› bir genç, polisin açt›¤› atefl sonucu hayat›n› kaybetti. Eylemler, bölge illerinde hayat› felç etti. Polisin acizli¤ini sergiledi¤i eylemlerde devlete ait kurumlar önemli oranda sald›r›ya u¤rad›. Birçok yerde AKP il ve ilçe teflkilatlar› camlar› k›r›larak, molotoflarla atefle verildi. Hal böyle olunca bölge illerini ziyaret ederek bir nevi seçim yoklamas› yapmay› düflünen Baflbakan da,

boynu bükük geri dönmek zorunda kald›. Erdo¤an’› konuflma yapt›¤› Dicle Üniversitesi’nde ço¤unlu¤u zorla kat›lan yaklafl›k 100 kifli dinlerken, Diyarbak›r’a gelmemesi uyar›s›nda bulunan Dicleli ö¤renciler s›n›flar› atefle verdi. ‹nsans›zlaflt›r›lan yollarda büyük koruma önlemleri ile korkusunu aç›k eden Erdo¤an’› Amed’in çöpleri ve esnaf›n kepenkleri karfl›larken binlerce insan çat›flmalardaki yerini ald›. Ba¤dat’› ziyaret ederken ABD Baflkan› Bush’un ald›¤› önlemleri alarak iflgalci ordular›n komutanlar›n-

dan farkl› davranmayan, gerillan›n olas› sald›r›s›na karfl› helikopterine kobra helikopterle efllik edilen, kara may›nlar›n›n ard›ndan gerillada deniz may›nlar›n›n da olabilece¤inin verdi¤i korkuyla Munzur Nehri’nin taban›nda sualt› timlerince may›n aramas› yapt›ran, halkla karfl›laflmamak için yollar› boflaltan ve flehir d›fl›ndan otobüslerle partililerini tafl›tan Erdo¤an u¤rad›¤› hezimet karfl›s›nda ne yapaca¤›n› flafl›rd›.

‹stanbul Gaz bombalar›n›n da kullan›ld›¤› sald›r› s›ras›nda polis 10 kifliyi gözalt›na ald›. Gazi, Kanarya, 1 May›s, Ka¤›thane, Okmeydan›, Alt›nflehir, Ba¤c›lar, Sultanbeyli gibi pek çok semtte yap›lan yürüyüfllerde molotof kokteylleri at›larak yollar trafi¤e kapat›l-

d›, belediye otobüsleri atefle verildi. “Ne Ergenekon Ne AKP, Çözüm ‹flçilerin Birli¤i ve Halklar›n Kardeflli¤inde” fliar›yla gerçeklefltirilen mitinglerden biri de 19 Ekim Pazar günü Kad›köy’de yap›ld›. Polisin, daha kitle alana girmeden, yürüyüflün önünü keserek yapt›¤› müdahale, mitingin sonunda gazl› sald›r›ya dönüfltü ve çat›flma ç›kt›. Pankartlar eflli¤inde Kad›köy ‹skelesi’ne do¤ru yürüyüfle geçti¤i s›rada kitlenin yolunu kesen polis, mitingde tafl›nan flama ve foto¤raflar› gerekçe göstererek yürüyüflü durdurdu ve kitleye müdahale etmek istedi. Burada yaflanan gerginlik, kitlenin yürümekteki kararl›l›¤› ve tertip komitesinin müdahalesi ile sona erdi. DTP, ESP, ‹HD, KESK ‹stanbul fiubeler Platformu, ÖDP, SDP, EHP taraf›ndan organize edilen mitingde, Partizan da kat›l›mc› olarak yer ald›.

Amed R. T. Erdo¤an’›n 20 Ekim Pazartesi günü akademik y›l› aç›l›fl›ndan kaynakl› Diyarbak›r’a gelece¤i ö¤renildikten sonra, Kürt Halk ‹nisiyatifi, “Erdo¤an Diyarbak›r’ a al›nmamal›!” fliar›yla Amedlileri eyleme ça¤›rd›. Bu ça¤r›yla beraber Diyarbak›r’ da büyük oranda kepenk kapatma eylemi gerçeklefltirildi. Kepenk kapatma eylemi yan›nda flehrin birçok yerinde Tayyip’e “Hofl gelmedin” mesaj› vermek için atefller yak›larak eylemler gerçeklefltirildi. Amed’in Ba¤lar, Suriçi, Cezaevi, Ofis, Seyrantepe, fiehitlik semtlerinde yap›lan eylemlerde bizler de YDG’liler olarak Ba¤lar’da yerimizi ald›k. Kolluk güçleri ile karfl› karfl›ya gelinen

Dersim’de Baflbakan’a protesto

Baflbakan Dersim’e gelmeden bir gün önce Esentepe Mahallesi’nde gündüz saatlerinde bafllad›¤› söylenen çat›flman›n gece geç saatlere kadar devam etti¤i ileri sürülerek ortam gerilmeye çal›fl›ld›. Ayr›ca Valilik ö¤renci ve ö¤retmenlerin Baflbakan’› karfl›lamaya zorla götürmeye çal›flm›flt›r. Baflbakan’›n Dersim’e geliflini protesto etmek için toplanan E¤itim-Sen, SES, D‹SK Genel-‹fl, HKM, Halk Cephesi,

ESP, DHP, DTP ve Partizan vd. siyasi kurumlar saat 11.00’de Yeralt› Çarfl›s› üstünde toplanarak bir eylem gerçeklefltirdi. Kitle sloganlar atarak AKP il binas› önüne do¤ru yürüyüfle geçti. AKP binas› önüne gelen kitle, bas›n aç›klamas› yapt› ve “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Dersim faflizme mezar olacak”, “Katil ABD iflbirlikçi AKP” sloganlar› eflli¤inde siyah çelengi b›rakt›. Bas›n metnini okuyan Hüseyin Tunç, AKP hükümetinin toplumsal sorunlara dair imha, inkâr ve yok sayma siyasetinde ›srar etti¤ine de¤inerek, onurlu Dersim halk›n›n bu politikalara taviz vermeyece¤ini söyledi. Eylem ortak haz›rlanmas›na karfl›n DTP’li bir grubun kendi sloganlar›n› atarak eylemin içeri¤ini de¤ifltirmeye çal›flmas› ise do¤ru bir tutum olmad›. (Dersim ‹K)

durumlarda, barikatlar kurularak, hava karar›ncaya kadar çat›flmalar sürdürüldü. Çat›flmalar s›ras›nda bir anan›n fistan›n› keserek, eylemcilere “kamuflaj” sa¤lamas›, yine yafll› kad›nlar›n eylemler s›ras›nda tafl k›rarak eylemcilere “malzeme” haz›rlamalar› ve yafllar› 5 ile 10 aras›nda de¤iflen yüzü maskeli çocuklar›n, gaz bombalar›na ve k›zarm›fl gözlerine ald›rmadan sloganlar atarak panzer tafllamalar›, alanda polisin nerede konumland›¤›na dair eylemcilere istihbarat sa¤lamalar›, yine evde oturan kad›nlar›n yanan ateflleri daha da harlamak için damlardan kanepe, odun vb. malzemeleri atarak destek olmalar›, biber gaz›n›n etkisini azaltmak için kad›nlar›n eylemcilere limon yetifltirmesi bizleri oldukça coflkuland›rd›. Çat›flmalar akflama kadar sürdü. Amed’in birçok bölgesinde süren çat›flmalar›n yan› s›ra Dicle Üniversitesi’nde de Erdo¤an’›n gelmesine iliflkin ders boykotlar› yap›ld›. Erdo¤an’›n konuflmas› s›ras›nda yüzü maskeli bir gurup Fen-Edebiyat Fakültesi’nin baz› bölümlere molotof kokteyli atarak eylem gerçeklefltirdi. Erdo¤an’a protesto gösterilerinden biri de ö¤retim görevlileri taraf›ndan gerçeklefltirildi. Yaklafl›k 70 civar›nda ö¤retim görevlisi Erdo¤an’›n konuflmas› s›ras›nda salonu terk ederek, d›flar›da bir aç›klama yapt›. (Amed YDG)

Çukurova Mersin’in birçok mahallesinde esnaf kepenk kapatma eylemi gerçeklefltirirken Demirtafl, Yenipazar, Gündo¤du, fievket Sümer gibi mahallelerde zaman zaman çat›flmalar da yafland›. Günefl ve Yenipazar Mahallelerinde 50 kifli gözalt›na al›nd›. Çat›flmalar esnas›nda 14 yafl›nda bir çocuk polis taraf›ndan dövüldü. A¤›r yaralanan Ferhat Çiçek hastaneye kald›r›ld›. Adana’da da gündüz saatlerinde Gülbahçe Mahallesi’nde bafllayan

gösterilere polis sert bir flekilde sald›rd›. Sald›r› ve engelleme çabalar›n›n ard›ndan bafllayan çat›flmalarda iki kifli gözalt›na al›nd›. fiakirpafla Mahallesi’nde ise biraraya gelen yüzlerce kifli yürüyüfl düzenledi. Yürüyüfle polisin panzer ve akrepler eflli¤inde sald›rmas› sonucu bafllayan çat›flmalar uzun süre devam etti. Eylemde göstericilere onlarca gaz bombas› at›l›rken, göstericiler ise polisi molotofkokteyli ve tafl ya¤muruna tuttu. Da¤l›o¤lu, Barbaros, Yenibey Mahallelerinde ise biraya gelen yüzlerce kifli yürüyüfl düzenlemek istedi. Mahallelerdeki birçok noktada atefller yak›l›rken, barikatlar kuruldu. Yürüyüfllere polisin müdahalesi ard›ndan mahallelerde çat›flmalar yafland›.

‹zmir ‹zmir Valili¤i’nin 26 Ekim günü Gündo¤du Meydan›’nda yap›lmak istenen “Halklar›n kardeflli¤i ve demokrasi mitingi”ni çeflitli bahaneler gösterip bir ay süre ile erteleme karar› alarak yasaklamas› üzerine miting ayn› gün Konak Sümerbank önünde yap›-

lacak bir bas›n aç›klamas›na çevrildi. Kitle, demir parmakl›klar ile çevrilmifl Sümerbank önünde topland›. Eylemde DTP Urfa Milletvekili ‹brahim Binici, DTP Bitlis milletvekili Nezir Karabafl söz ald›. Ard›ndan bas›n aç›klamas›n› düzenleyen kurumlar ad›na haz›rlanan ortak metin okundu. Çankaya’n›n hemen hemen her yerinde yo¤un bir flekilde y›¤›nak yapan polis, bas›n metninin okunmas›n›n ard›ndan toplu bir flekilde alan› terk eden kitleye slogan at›ld›¤› gerekçesiyle sald›rd›. Çevik Kuvvet polislerinin yan›nda sivil polislerin bile ellerinde coplarla sokak bafllar›n› tuttu¤u eylemde 9 kifli gözalt›na al›nd›, kafas›ndan ve vücudunun çeflitli yerlerinden yaralananlar oldu. DTP, Partizan, BDP, Al›nteri, ESP, SDP, EMEP, ÖDP, Ege 78’liler, ‹zmir Alevi-Der, Köz ve D‹P Giriflimi taraf›ndan yap›lan bas›n aç›klamas›na Mücadele Birli¤i Platformu ve Kald›raç da destek verdi. Eylemde “Ege’de militarizme, ›rkç›l›¤a, linç kültürüne, flovenizme geçit vermeyece¤iz” pankart› aç›ld›.

Mardin Mardin’de ve bütün ilçelerinde aya¤a kalkan halk protesto gösterileriyle olaya taraf olduklar›n› gösterdi. K›z›ltepe’de 19 Ekim 2008’de kitlesel bir yürüyüfl ile Öcalan’a yap›lan iflkence protesto etti. Kitle “TC flafl›rma bizi da¤a ç›karma” vb. sloganlar ile DTP K›z›ltepe ‹lçe binas› önünden yürüyüfle geçerek AKP ilçe binas›na kadar yürüdü. As›l infial ise tüm bölgede 21 Ekim 2008 tarihinde yafland›. Erdo¤an’›n Amed’e gelece¤i gün tüm halk aya¤a kalkt›. K›z›ltepe’de esnaflar kepenk açmad›, kontaklar kapand› ve ö¤renciler okulu boykot etti. Genifl “güvenlik” önlemlerinin al›nd›¤› ilçede birçok yerde eylemcilerle polis çat›flt›. Daha sonraki günlerde ise gözalt› furyas› bafllad›. (Mardin YDG)

Sare Dersim serdare hukmat T. Erdo¤an protesto kerd? Asme payizewerte ra roze semede (25.10.2008) serdare hukmat Tayyip Erdo¤an ama suke Dersim Dersim’de o ki nêama, her coe de esker panzer helikopter dorme mamiki guret Roze Yene (24.10.2008) de nejdia mamekiede perodayis vejiya helikopter wutera fli heti dewura gaxmut milura bombe est. tayyipki nêama no hadisa sewa yenide veja no hadisera tepe dersimde oltac onca ama je 12 Eylül her cae de esker poles esti bi roze seme’de. Sare Dersim, zonenoki serdare hukmat Tayyip yeno Dersim, gome Dersim veng da vake bêri no serokvezir AKP porotesto b›ker›me ç›ke AKP meseliyi Alewi, Kurd ser key ki amo hukmat hata n›ka eve inkâr ra fli sare Dersim T›rk›-

ye’de zounao ç›ke hem komiya xo zone xo itiqate xo zouneu hem ki her waxt lewe çehepcune dero. Saate 11 (des ju) de komelune Partizan, HKM, Halk Cephesi, ESP, DHP, EMEP, E¤itim-Sen, D‹SK/Genel‹fl, ama telewe DTP zouna caede bi, DTP protesto xo en zof sevete ‹mrali, Öcalan ser kerd. Hama axiri no komelu sere çarsiy bne hard de ama telewe pankar u doviz kerd ra, protesto s›fte bi naara tepe fliine soqa¤a huner uzara fli veri partiye AKP çelenge flae ard, berd çeveri AKP no ro. Uzade name sare dersim’ra s›fte serdore DTP d›ma ki Hüseyin Tunç, hurindie komeline puti ra qeseykerd. Protesto de hazar (1000) ison est bi. Teyene slegen›, sare dersim est.

AKP, sereniye 2002’ra hata n›ka hukmattaro AKP sevete demokrasi thoo nêkerd, qe gam nêest. Tayyip Erdo¤an vano “hukmati ma Dersim re phoflt da c›, mektep v›rast, benden v›rast. Tayyip Erdo¤an, hukmati tu nî v›rest hama ç›nayra v›rast. hukmati tu, mektevi eve asimilasyon ra keni ra, p›rde sevete eskerire v›razeni, bendan ki seveta peyene ma v›raneni. Bendan ki v›rast, Dersim m›reno, bendan fermana merdime mao. Hukmati çhemi Munzur u p›limori’de hot tene vazeno li bendan b›v›razo eke bendani inu qedi, Dersim ki qedino ç›ke çhemi munzur u p›limori wefliya mao. Wefli ma ki bendan ra xeneq›no, ma ki xenekimi. Sare Dersim, bendan nê-

wazeni. Sevate bendan hukmati AKP, wazenoki Dersim wetera wedaru. Ne ruvel ra sare Dersim AKP protesto kerd veri bone AKP’de z›rça “munzur’de benden nêwazemi” Her qom zone xo re esto. zone maki beno v›nd. Qomiya ma ki beno vind ma k›rmanc›me, zone ma k›rmanckiya. No ruvel ra ma, wazeme ki mektevu de domone Dersim zone xo ra b›wano. Sare Dersim elewiyo çe cem’de ivadeti xo ane huren. Çe cem, hukmate AKP hem nasnikeno hem ki welati elewi Dersim’ra yeno. Sare Dersim; kamiye xo ra, zone xo ra, welati xo ra wayir vejiye. Endi beso va, hukmati AKP’re. Hukmati AKP hen b›zono ki “Dersim re sefer beno zafer nêbeno.” (Karkere-Dew›z/Dersim)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.