Devrimcilerin, komünistlerin, ileri iþçilerin,
yapmamalýyýz" fikriyatýný yayan, bu bilinçle
laþtýrmalarý gerekmektedir.
yönelimleri teþhir edip, kitleleri nasýl aldat-
kitleleri afyonlayan ve oyalayan siyasal
tüm ezilenlerin dikkatlerini burada yoðun-
týklarýný en yalýn biçimde anlatmalýyýz.
Burjuvazinin Uluslararasý Örgütlülük-
Burjuvazinin ve onun kolluk güçlerinin
lerini Alaþaðý Edebilmek Ýçin Devrimci
kabul edebileceði türden eylemler yerine,
T
eylemleri tercih etmeliyiz. Eylemleri libe-
Bir Örgüte ve Onun Önderlik Ettiði Kitle e
r
Ýhtiyaç Var!
ö
r
ü
n
devrimcilerin ortak inisiyatif gösterdikleri
e
raller önermiþ ya da örgütlemiþ olabilir.
Ancak, bizler bu eylemlerin içeriðine ve
NATO'nun Ýstanbul'da yapacaðý zirve-
biçimine müdahale ederek eylemin akýþýný
sine karþýtlýk temelinde bir araya gelen lib-
deðiþtirebiliriz. Yeter ki bunu deðiþtirip
eral -reformist düzen solcularý ile devrimcilerin oluþturduklarý platformlar, eylemlerin
dönüþtürmeye açýk bir bilinç taþýyalým ve
konusunda buluþmuþ bulunmaktadýrlar.
olanaklarýn devrimcilerin elinde birikmesi
"þiddet
içermeyen
eylemler"
sürece müdahale edebilecek
olmasý
için devrimci araç ve yöntemlerde ýsrarcý
Böylelikle düzene karþý konumlanýþta,
olalým. Bu birikimi liberal kaynaþma zemi-
düzenin belirlediði sýnýrlarda "akýllý solcu-
luk" yapmaya alýþmýþ reformist-liberal
ninde heba edilmekten sakýnalým.
ödemiþ oluyor aklýnca ! Ancak kitle hareketi
devrimci dayanýþma!
altüst eder; düzen güçlerini ve onlarýn
burçlarýný
cenah burjuvaziye karþý kefaretini de
Kahrolsun liberal kaynaþma, yaþasýn
bazen bu liberal avanaklarýn hesaplarýný
dümen
suyunda
siyasal
güç ve
Asýl düþman içtedir, düþmanýn
varoluþlarýný
çevirelim!
koruyan kalpazanlarý zora sokar. Zirve
dövelim,
namlularý
ona
Yaþasýn devrimci partiyi ve enter-
öncesi yapýlacak olan eylemlerde "þiddet
nasyonali yaratma kavgamýz!
fikri öne çýkarýlmalýdýr. Devrimci hareketin
onun devletidir!
geçirdiði
karþý proletaryanýn uluslar- arasý savaþ
içermeme" tutumu reddedilerek kitle terörü
Öncelikli düþman Türkiye burjuvazi ve
en son 1998 8 Mart'ýnda Taksim'de hayata tarzda
kendi
Sömürücü sýnýflarýn savaþ aygýtlarýna
meþruiyeti
çerçevesinde, düzen güçlerine karþý kitle
örgütlerini yaratalým!
terörünü öne çýkarma anlayýþý, liberal
Devrimci Komünist Hareket
ablukayý kýrma bakýmýndan önem taþýmak-
tadýr. Ancak, böyle bir bilinci öncelikle
devrimcilerin taþýmasý; kitlelerin ortaya ko-
yacaðý terörü desteklemesi, yönlendirmesi
gerekmektedir. Deðiþik kýlýklarda ortalarda dolaþan "meþruiyetimizi yitirmeden eylem
4
Özgürlük Savaþan Ýþçilerle
Gelecek!
DEVRÝM KOMÜNÝST
Devrim Ýçin
Devrimci Parti, Parti için
Örgütlü Hazýrlýk!
Devrimci Komünist Hareket Merkez Yayýn Organý Özel Sayý:2 Fiyatý:1 milyon
ASIL DÜÞMAN ÝÇERDEDÝR. ONA KARÞI SAVAÞ!
Uluslararasý burjuvazinin saldýrý ve savaþ aygýtý olan NATO, bu kez toplantýsýný Ýstanbul'da yapýyor. NATO 21. yüzyýlý ayaklanmalar yüzyýlý olacak diye deðerlendirmiþti. Buna uygun olarak kendi konumlanýþýný ve plânlarýný oluþturuyor. Ýstanbul toplantýsý da önceden yapmýþ olduðu deðerlendirmeden baðýmsýz deðildir. Aylardýr bu gündeme endeksli afiþler yapýlýyor, bildiriler daðýtýlýyor; platformlar örgütleniyor; paneller, oturumlar düzenleniyor. Hummalý bir çalýþma temposuyla hazýrlýklar yapýlýyor; 28 Haziran'daki NATO zirvesini durdurmak için! Bu eylemlerin, örgütlenen platformlarýn, Ýstanbul'da yapýlacak olan NATO zirvesini durdurup durduramayacaklarýndan baðýmsýz, taþýdýklarý bilinç ve politika devrimci komünistler açýsýndan hiç de hayýrlara vesile deðildir. Çünkü bu eylemlerin tamamý liberal -reformist bir içerik ve ulusalcý bir yaklaþýmla yapýlýyor. Sanki baþta Bush olmak üzere NATO toplantýsýna katýlacak olan emperyalist haydutlar kendi kendilerine yani TC burjuva diktatörlüðünden habersiz geliyorlar! Gelme Bush! diye, emperyalist haydutlara sesleniliyor; seslenince gelmeyecek zannediliyor! Kâh Ýstanbul'a kapýlar kapattýrýlýyor, kâh NATO'nun zararlarýndan bahsediliyor. Çoðu kez de ne idüðü belirsiz "yurtseverler" NATO'yu dur-
1
duracaklarýný belirtiyorlar. Öncelikle, NATO karþýtý eylemler ,liberallerin burjuvazinin dümen suyunda siyaset yapmasýnýn bir sonucu olarak ”NATO’ya Hayýr!”, “Bush gelme!” minvalinde yürüyorlar. Asýl vahim olan nokta ise NATO karþýtý eylemlere devrimcilerin de liberallerin zemininde katýlýyor olmasýdýr. Bu eylemler, devrimcilerin kendi zeminleri üzerinden onlara müdahale ettiði; bir baþka deyiþle kitleleri devrimci eyleme sevk ettikleri türden eylemler deðildir. Aksine devrimcilerin liberallerin zeminine giderek onlarla kaynaþýp onlarýn kuyruðuna takýldýklarý eylemlerdir ve bu durum devrimci siyasetin geleceði açýsýndan bir tehlikeye de iþaret etmektedir.Yani devrimci siyasetin geleceði liberal salýnýmlara açýk hâle getirilmektedir. Bu eylemlerde üzerinde durulmasý gereken nokta Nato veya Bush karþýtlýðý deðil, bu karþýtlýkta kaynaþýlan liberalizmdir. Eylemlerin "þiddet içermeyen" nitelikte olmasý, eylemlerde bunun öne çýkarýlmasý, liberallerin ve düzen solcularýnýn yüreðine su serpmiþ, onlarý rahatlatmýþtýr. Tabi ki diktatörlüðü de! Devrimci hareketin tamamýna yakýnýnýn düþtüðü tuzaklardan biri budur. Diðeri ise, ulusalcý bir yaklaþýmla Türkiye Kapitalist Cumhuriyeti'nin Nato içerisin-
deki rolünü gizleyen, tüm kötülükleri NATO'ya, ulusal sýnýrlar dýþýndan gelen bu "tehlikeye" yükleyen anlayýþtýr. Bu öyle bir kavrayýþ ki niyetlerden baðýmsýz olarak ad Nato toplantýsýnda adeta TC'nin rolü yokmuþ gibi bir sonucun çýkmasýna neden oluyor. Bugün asýl olarak TC'nin NATO içindeki rolünün öne çýkarýlmasý ve ezilen tüm kitlelere bunun anlatýlmasý gerekmektedir. Türkiye'nin bölgedeki hedefleri ve emperyalist paylaþýmda rol üstlendiði gerçeði yalýn bir dille ile anlatýlmalýdýr. Türkiye Cumhuriyeti, Sömürgeleri Olan, Bölgede Gücüne Göre Rol Üstlenen, Dünyadaki Paylaþýmdan Pay Almak Ýsteyen Kapitalist Diktatörlüktür! TC kapitalist diktatörlüðü, sömürgeleri olan, içinde bulunduðu bölgede gücüne göre rol üstlenen, dünyanýn emperyalistler arasýnda yeniden paylaþýlmasý esnasýnda bundan pay almak isteyen kapitalist burjuva diktatörlüktür. Bölgede kapitalist geliþmiþliðiyle, elindeki askeri gücüyle ve konumuyla emperyalizmin kilit ögelerden biri olan TC diktatörlüðü; süreçten emperyalizmin alt basamaklarýndan birinde yer alarak çýkmak istiyor. Yani emperyalist paylaþýmdan pay almak istiyor. "Büyük Ortadoðu Projesi" olarak adlandýrýlan "proje", bölgenin hatta dünyanýn emperyalistler arasýnda yeniden paylaþýmýndan baþka bir þey deðildir. Ve Türkiye kapitalist diktatörlüðü bugün "efsunlarla cehennemden çaðýrdýðý güçlerin ipini elinden kaçýran bir büyücü" ye benzemektedir. Kendi statükolarýndan kurtulmak, yüklerinden kurtulurken elindekini kaybet-
2
memek ve yeni kazanýmlar elde etmek istiyor. Ancak, bölgenin en deneyimli iþçi sýnýfýna ve devrimci geleneðine sahip olan bu topraklarda, TC'nin bunlarý gerçekleþtirebilmesi ise güç görünüyor. Kapitalist diktatörlük, korkularýndan kurtulabilmek için emperyalistlerin bölgedeki ve dünyadaki yöneliminden faydalanmak isti-yor.TC’nin, ABD'nin baþýný çektiði emperyalist haydutlarýn tüm yönelimlerinin en sadýk tarafý olmasý, AB'ye bir an önce girebilmek için eðilip esneyebilmesi, içteki devrimci dinamikleri sönümlendirebilmek ve emperyalist paylaþýmdan pay alabilmek içindir. Bugün, sýnýflar savaþýmýnýn Türkiye kesitindeki komünistlere düþen görev, TC'nin emperyalist paylaþýmdaki rolünü ezilenlere anlatmak, kendi önceliklerine yoðunlaþmaktýr.NATO, BM, AB, IMF gibi kurumlar emperyalistlerin kurumlarýdýr. Emperyalistlerin kurumlarýna karþý mücadele edebilmek için öncelikle üzerine bastýðýmýz topraklar olan Türkiye'de burjuvaziye ve onun yürütme aygýtý, ortak iþlerini yürüten bir komiteden baþka bir þey olmayan devlete karþý savaþ yürütmek, buna uygun bir ajitasyon- propaganda yapmak ve örgütlenmek gerekiyor. Çünkü "Her ülkenin proletaryasý muhakkak ki önce kendi burjuvazisiyle hesaplaþmalýdýr." Devrimci komünist siyaset hedefsiz yapýlmaz. Hele de günü kurtarmak için asla! Devrimci komünist siyaset, hangi ülkede olursa olsun, öncelikle o ülkedeki burjuva diktatörlüðü yýkarak, yerine komünizme giden yolu açacak olan proletarya diktatörlüðünü kurmayý hedefleyen siyasettir.
Kitlelere asýl hedefi böyle göstermek gerekiyor. Komünistler için hiçbir eylem, faaliyet bu hedeften baðýmsýz deðildir. Ýþte, komünistler bu hedefe baðlý kalarak, komünizme ve devrim hedefini bir an bile unutmadan, somut ve acil görevlerine baðlanarak faaliyet sürdürüyorlar. Devrimciler, ileri iþçiler, örgütlü-örgütsüz komünistler bugün öncelikle böyle bir faaliyete omuz verin ! NATO, Ýkinci Paylaþým Savaþý sonunda, dünyada oluþan dengenin bir unsuru olarak emperyalist devletler tarafýndan, SSCB ve dünyadaki devrimci dinamiklerine karþý, kapitalist diktatörlükleri korumak; kapitalist bir ülkede gerçekleþecek olan devrimi boðmak amacýyla kurulmuþtur.Ancak SSCB ve Doðu Avrupa'daki devletlerin kapitalist restorasyon geçirerek, eski misyonlarýný terk etmelerine; Varþova Paktý'nýn laðvedilmesine raðmen, bu savaþ aygýtý güçlendirilerek ona yeni misyonlar yüklenmiþtir. Emperyalist- kapitalist devletlerin vurucu gücü olan NATO, 1990’lý yýllarla beraber, soðuk savaþ dönemindeki varoluþ gerekçelerini kaybetmesine raðmen emperyalist devletlerin önemli bir kurumu olarak hala varlýðýný sürdürmektedir.Gizli gündemlerle toplanarak dünyadaki geliþmeler hakkýnda strateji üreten bu kurum, dünyadaki devrimci kalkýþmalar karþýsýnda emperyalist devletlerin topyekûn saldýrýsýný örgütleyecek olan bir kurumdur. Türkiye de bu kurumun üyesidir. NATO karþýtý eylemlerde ise Türkiye'nin konumu adeta yok sayýlýyor. Bu bir ideolojik yanýlsamadýr. Asýl bize yol gösteren ise Bolþeviklerin billurlaþmýþ anlayýþýdýr: "Asýl düþman içtedir, namlularý içerdeki düþmana çevir .“ Dünya ve Türkiye proletaryasýnýn öncüsüz ve örgütsüz olduðu günümüz koþullarýnda, devrimci komünist bir enternasyonal ve devrimci
komünist partinin eksikliðini unutmadan, öncelikle bu eksiklerin giderilmesi yolunda adýmlarý sýklaþtýrmak ve yürüyüþü hýzlandýrmak gerekmektedir. Ancak, düþmaný iyi tarif ederek kitlelere doðru hedefleri göstermek ,NATO karþýtý eylemlilik sürecinde en önemli komünist politikadýr.” Nasýl olsa parti yok, onun için eylemliliklere politik bir önermede bulunmadan katýlalým.”; “Politika önermek için güçlü bir irade olmak lazýmdýr.” gibi bir duruþla eylemlere katýlmak; en az “NATO gündemli siyaset sýnýf dýþý bir duruþtur, onun için ilgilenmemek gerekir.” tarzýndaki bir duruþ kadar tehlikelidir. Bundan dolayý devrimci komünistler, siyaset yapýþ tarzlarýný Bolþevik bir hatta oturtarak, devrimci hareketin apolitik tutumlarýný devrimci ve yapýcý tarzda eleþtirerek gündeme müdahale etmelidir. Bunun yolu da komünistlerin kendi gündemlerini þaþýrmadan, eylemlilik sürecine katýlmalarýndan geçmektedir. Süreç göstermiþtir ki devrimci bir enter-
nasyonalin
ve
proletaryanýn
örgütsüzlüðü
koþullarýnda, emperyalist diktatörlükler dünyayý istedikleri gibi paylaþmakta; istedikleri coðrafya-
da beðenmedikleri diktatörleri alaþaðý edebilmekte veya iþçi sýnýfýna her türlü saldýrýyý hayata geçirebilmektedir. Dünya komünizme ve devrime bu denli olgunlaþmýþken, nesnel
koþullardaki bu olumluluða raðmen emperyalist
ve kapitalist diktatörlükler dünyayý yeniden paylaþabiliyorlarsa, tüm eksiklik öznel alanla ilgilidir.
Devrimci parti eksikliði kendini yakýcý bir sorun olarak hissettirmektedir. Emperyalist burjuvaziyi
her alanda geriletebilmek, onlara dünyayý dar
edebilmek için tüm ezilenlerin ve proletaryanýn güvenini kazanmýþ, ona önderlik eden devrimci
3
bir parti ve enternasyonal acil bir sorundur.