36-PROLETER

Page 1

CİLT:3

SAYI:36

Ocak: 2007

----------------------------------------------------------------------------------------------------

MARKSİZM VE LENİNİZM HERZAMAN GÜNCEL VE BİLİMSEL ÖĞRETİ

BİR “DİKTATÖR”ÜN İDAMI İDAM EDEN “DİKTATÖR”LERİN “GÜNAHINI” AFFETTİRECEK Mİ? 2006 Yılının son günlerinde Amerikan-Irak “Diktatörlerinin” Mahkemesi Devrik Irak “Eski diktatör”ünün yargılama sürecini bitirerek idama mahkûm etti. Kısa süren “temyiz” ve “onama” işlerinden hemen sonra İbrahim’in oğlunu kurbana

hazırladığı arife günü darağacına gönderdi. Dünya “kamuoyunun” ve “İslam Dünyasının” şaşkın bakışları önünde “naklen” işini becerdi. Ardından her sınıftan burjuva sözcüleri ve devletler görüşlerini “kamuoyu” ile “paylaştı”. Bir kısmı idamı onaylarken bir kısmı dini ve başka sebeplerle dil ucuyla karşı çıkarak görüşlerini belirttiler. Irak'ı "özgürleştirmekten", Iraklıları "demokratikleştirmekten" de kimse söz etmedi. Akıllardaki şu soru da yanıtını bulmadı:Canlı yayınla ölüme mahkûm edilen Saddam Hüseyin mi, yoksa küresel güç ABD emperyalizminin içine düştüğü durum mu daha trajik?


www.proleter.org

Kimyasal silah arama bahanesiyle Irak’ı işgal eden ABD emperyalizmi kurduğu mahkemeler ve iktidar araçlarıyla “özgürleştirme” ve demokratikleştirme” faaliyetlerini Irak halkını çektirdiği acılar, kan – revan içerisinde dünyanın gözü önünde yaşanan bu trajedinin bir sahnesi de böylece oynandı. Eli kanlı Amerikan emperyalizmi, İngiliz emperyalistleri, diğer uşaklar ve Iraklı gericilerin Irak halkına reva gördüğü “özgürlük” ve “demokrasisinin” görüntüsü sadece bunlardan ibaret değil elbet. Yerlerinden olan mülteciler1, dünyanın yolsuzlukta ön sıralara çıkardığı faaliyetleri, açlık, eli kanlı canavarlara peşkeş çekilen ekonomik değerleri vs. yaşanan bu trajedinin hiçbir 1

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre 1,5 milyon Iraklı, ülke içinde çatışmalardan kaçarak kendince ülke içindeki güvenli bölgelere göç etmiş durumda. Yine, 1,6 milyon Iraklı, komşu ülkelerde mülteci konumundalar.

2

sahnesi idam edilen Devrik Irak diktatörünün yaptıklarını aratmayacak aksine, daha fazla kan, daha fazla dehşet, daha fazla ekonomik demokratik haklardan yoksunluğu getirmişti. Diğer yandan silah tacirleri, sanayicileri, petrol tekelleri, inşaat, lojistik ve daha birçok alanda faaliyet gösteren Amerikan ve diğer emperyalist tekellerin kasalarını doldurup dünyanın başka bölgesindeki masum insanların sömürüsünde kullanmak üzere paylaştılar. Paylaşmaya devam ediyorlar. “ABD stratejik ortağını neden darağacına gönderdi?”2 Ord. Profesörümüz İdamın “Hac döneminde, kurbanda” yapılmasının sunni – şii kutuplaşmalarını daha da gereceğinden söz ettikten sonra şunları da belirtmiş. “Bush'un başkanlığında sürdürülen Amerika'nın Irak politikası Amerikan halkı arasında artan bir şekilde 2

Ord. Prof. Dr. Richard Falk (Zaman Gazetesi internet Sitesi)


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 ettiği ve doğrudan popülaritesini kaybetmiştir ve yalnızca halkın %20'sinin ‘mağlubiyete’ işaret eden bir kilometre taşıdır.”3 desteğini alabilmektedir.” (Agy) “Bush, Saddam'ın infazını ‘Onun zalim rejiminin “Bu muhtemel muhalefet mazlumlardan esirgediği ateşiyle baş edebilmek için türden bir adalet’ olarak Saddam Hüseyin'in daha övdü.”4 sonra değil de 2006 yılının ABD ve AB sonunda infazı iki önemli emperyalistleri ve diğer emperyalist uşaklar dünya amacı gerçekleştirmiştir: Bush'un eski Irak liderini emekçilerini, işçi sınıfını ölüme göndermenin Irak'taki kandırmak ve zihinlerini demokrasi yolunda bir başka karıştırmak için top yekun kilometre taşı olduğunu ve Saddam’ın “mazlumlar” başarısızmış gibi görünse de üzerindeki diktatörlüğünden, Irak politikasının aslında söz edip sermayelerini ve başarılı olduğunu iddia sömürülerini artırmanın, etmesine imkan tanımıştır. dünyayı yağmalamanın ‘Zafer’ için bütün ihtiyaç üzerine tüllerle örtmeye duyulan şey daha fazla ABD çalışıyorlar. Kendilerine ve birliği ile Amerikalıların daha yaptıklarına şirin, haklı sabırlı olmasıdır. Bunun da göstermeye çalışıyorlar. ötesinde infazın bu sıralarda Onları ve bütün diktatörleri cümle alem biliyor ve tanıyor. gerçekleştirilmesi Onların sözde mahkemeleri mahcubiyete yol açacak ve adaletini biliyorlar. Onların istatistikleri dikkatlerden işlediği suçları örtbas kaçırmaktadır. Irak'ta ettiklerini, kendilerini temize öldürülen Amerikan çıkarmak için araç olarak askerlerinin sayısı 3.000 kullandıklarını da herkes sınırını aşmıştır ki, bu sayı gerçekten de Bush'un 3 Agy görmezden gelmeyi tercih 4

Agy

3


www.proleter.org

biliyor. Sözüm ona savaş suçlusu ilan ettiklerinden, askeri diktatörlerine kadar “mazlumların” savaşları ve mücadeleleri karşısında ağza sürülen birer parmak bal olduğunu herkes çok iyi biliyor. Biliyor da bazıları kendi defterlerinin (gündeme gelmelerinden ) açılmalarından ödleri koparak dut yemiş bülbül gibi susuyorlar.5 5

“Batı tarafından uygulanan çifte standartlar asla hayrete düşürmekten geri kalmıyor. Endonezya'da (en düşük rakamı esas alırsak en azından bir milyonu bulan) cesetlerden bir dağ inşa eden Suharto, Washington tarafından kollanmıştı. O hiçbir zaman onları Saddam kadar kızdırmamıştı. Ve Irak'ta bugünkü karmaşaya yol açanlara ne demeli? Ebu Garib'deki işkenceler, Felluce'deki acımasız kasaplar, Bağdad'daki etnik temizlikçiler, Guantanamo'yu kendisine model almakla iftihar eder Kürt hapishane patronu. Acaba Bush ile Blair'in de savaş suçları nedeniyle yargılanması için en azından bir çaba gösterilecek mi? Şüpheli. Saddam'ın infazı Arap yönetici elitlerin suni de olsa ortak belkemiğini oluşturanlar arasında belki bir ürpertiye yol açabilir. Şayet Saddam idam edilebiliyorsa, aynı şey

4

Kimileri yargılanmanın “aceleye” getirildiğinden, “eski suçlarından” yargılanmadığını dile getiriyorlar. Ne yani: hangi sınıf kendini “beni yargılayın” deyip celladını seçme hakkına sahiptir? Kendi hasımlarına karşı araç olarak kullandığı bir diktatöre kendisiyle “ortaklık” yaptı diye mi? Yargılayacaktı6. İşçi sınıfı ve Washington'la paslaşmaktan mutluluk duydukları sürece Mübarek'in başına da gelebilir, Amman'daki Haşimî jokerin de, Suudi kralların da.” (Tarık Ali, Pakistan asıllı İngiliz yazar ve film yapımcısı.) 6 “Saddam Hüseyin'in suçlarının tam olarak ifşası Amerika'nın suç ortaklığını açık bir şekilde ortaya çıkaracaktı. Irak, dini liderlerin yargılanması ve idamı dahil Baasçıların en berbat aşırılıklarının gerçekleştiği 1980'lerde Amerika'nın stratejik bir ortağıydı. 1980'de Ayetullah Humeyni'nin İran'ına karşı saldırıyı teşvik eden Birleşik Devletler'di. Kürtlere karşı kullanılan kimyasal silahların çoğunu temin eden yine Birleşik Devletler'di ve daha sonra da bu sarsıcı hadiselerin akabinde Bağdat'ın kınanmasına mani olmak için diplomatik nüfuzunu kullanmıştı. Ve daha sonra 1991'de Kuzey'deki


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 ezilen halklar biliyor ki bütün sağlamlaştırmaktır. Bu dünyada burjuva gelişmeyi ayak bağı olan, emperyalistleri ve onların kendi emperyalist bloğunun çanak yalayıcıları, dışında egemenliğini kurmak egemenliklerini sürdürmek, isteyenlerin hazin sonu baskı ve sömürülerini devam böylesi kan ve barut kokuları ettirebilmek için aralarında arasında son bulmaktadır. Bu paslaşmalar, kiralık katiller, trajediye son verecek, tüm taşeronlar kullanmaktadırlar. sömürü düzenini yıkacak, Hepsinin amacı sömürülerini sınıfları ortadan kaldırarak sınıflar arasındaki çıkar devam ettirmek, yeni sömürü alanları elde etmek, kendi çatışmalarını son verecek bir egemenliklerini mücadele bunun sonunu getirecektir. İşçi sınıfı bu hazırlıkların ve mücadelenin Kürtlerin ve bataklık Araplarının içerisindedir. kanlı bir şekilde bastırılmasına izin Tarih onların tümünü veren de yine Birleşik Devletler'di. Geçmişe ait bu gerçekler bu yargılayıp gereken cezayı dönemde bu gibi yardımlar almış verecektir. Bundan kimsenin olan Saddam Hüseyin'in uygun bir şüphesi olmasın. Saddam şekilde muhakeme edilmesinin Hüseyin’i yargılamak siyasi açıdan mümkün olmadığını emperyalistlerin, açık bir şekilde gösterdiği gibi Saddam Hüseyin'in işlediği suçların işbirlikçilerinin, yağmacıların, tamamından yargılanacağı bir işgalcilerin, sömürü ve baskı ortamın oluşturulması da siyasi düzenlerini korumaya açıdan kabul edilebilir değildir. çalışanların “günahlarını” Dolayısıyla tamamen Irak'ın kendi hafifletmeyecek, aksine yer dahili gerçeklerinin sonucunda ortaya çıkan bir hadise olan ve yüzünde bir daha böylesine Saddam Hüseyin'in idamı için yaşamların olmayacağı bahane teşkil edecek olan Duceyl üstüne “mazlumların” üzerine yapılacak bir yargılama en bayrağının dikileceği tarihin makul çözümdü.” (Ord. Prof. Dr. çöplüğüne tıkılacaklardır. Richard Falk (Zaman Gazetesi internet Sitesi) M.Gündar Ocak 2007 5


www.proleter.org

tümüne, bunların her türden hukukuna karşı mücadele eder. IRAK’ DA İŞÇİ SINIFININ TAVRI NE OLMALIDIR? Saddam’ın idam edilmesi emperyalist burjuvazinin kural tanımazlığını her türlü hukuk sisteminin tekelini sömürücü hukukundan başka bir hukuk tanımadığını göstermesi açısından önemlidir. Önce asalım sonra nasıl olsa yargılarız mantığı burjuva hukukunun kendi koyduğu daha doğrusu Irak’ta hangi yasaya dayanarak yargıladığı bile açıkça anlaşılmayan bir sürecin sonucunda idam edilmesi, demokrasi insan hakları havarisi emperyalist burjuvazinin iki yüzlülüğüdür. Sözde idam cezasına karşı olan A.B. emperyalistlerinin sessizliği iki yüzlü burjuva siyasetidir. İşçi sınıfı burjuva sınıfları arasındaki sömürü savaşlarında sömürücü sınıfların şu yada bu safında yer almaz, sömürücü sınıfların 6

A.B.D. emperyalizmi, orta doğuda da kendi yarattığı kaderinde battıkça daha fazla şiddet ve saldırganlığını artırarak çıkmazını daha da derinleştirerek çıkış yolu arıyor. Savaş başından beri saldırgan emperyalistlerin propagandalarının tersine barış ve demokrasi palavralarının tersine sömürgeci burjuva bir karakter taşıyor. Emperyalist savaş denince akla gelen iki yada daha çok sayıdaki emperyalist gurubun devlerin arasındaki savaşlar biçimindeki dar ve kısır anlayış savaşın boyutlarının genişlemesiyle daha bir açık ve anlaşılır hale geliyor. Saddam’ın idamı ABD ve İngiliz emperyalizminin asıl amacının orta doğudaki petrol ve enerji kaynaklarını elde etme uğruna hasımlarından bir adım öne geçmek için yağma ve çapul siyasetinin taçlandırılmasıdır.


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 olabileceği burjuvazinin Uzun yıllar kendisine hizmet etmiş olan eski sadık milli,ulus vb palavralarının peşinde sürüklemek değildir. müttefikini gözünü kırpmadan İşçi sınıfı ancak kendi alacağı burjuva hukuku içinde iktidar mücadelesinde kendisine savunma hakkı bile burjuvazinin kendi iç tanımadan astırtmıştır. çelişkisinden yararlanma Ülkelerin yönünde adım atar, bunu zenginliklerinin yağmalanması yaparken de asla emperyalist emperyalizmin burjuvazinin gerçek yüzünü karakterlerinden birisidir. teşhir etmekten geri duramaz. Emperyalist haydutlar kendi Burjuvazinin demokratlığının, tarihleri boyunca buna bir çok burjuva demokrasisinin geçici kez başvurmuşlardır,ve bir durum olduğunu çok iyi başvuracaklardır. İşçi sınıfı kavrar. açısından Saddam’ın idam Irak’taki direniş edilmesi burjuvazinin kendi iç gerçekte işçi sınıfının sorunudur.Dünya proleter önderliğinde sosyalist bir yasını ilgilendiren burjuvazinin direniş olmadığının bilincinde şu yada bu kesimini; olarak bu günkü savaşın Emperyalist haydutların taraflarından birisi hangisinin destekleneceği olmayacaktır. Dünya sorunu değildir.Burjuvazinin proletaryası hangi kesiminin daha az saldırgan saldırgan daha az vahşete emperyalist burjuvazinin başvurduğu,kimin zalim kimin bütün politikasının teşhirini mazlum olduğu üzerine boş yapar. Saldırgan burjuvazinin gevezeliklerle kendi sınıf yenilgisini hazırlayarak çaba politikalarını burjuvazinin ve uğraşın içinde yer alır. Bu hizmetine sunmak geri ve yer alma kendisi dışındaki bilinçsiz işçilerin kafasını direnişçi burjuva guruplarla karıştırarak emperyalist arasındaki mesafeyi kalın haydutlar arasındaki savaşta çizgiler çizmesiyle demokrasinin mümkün mümkündür. Olasıdır ki ırakta 7


www.proleter.org

ABD emperyalizmi yenile bilir ve yenilecektedir de ve olasıdır, bu savaşın galibi ıraktaki çeşitli gurupların zaferiyle sonuçlana bilir ve öyle olma ihtimali de yüksektir.Öyleyse dünya proletaryasının tavrı ne olacaktır. ABD ve İngiliz emperyalizminin başını çektiği saldırgan emperyalist burjuvazinin yanında mı? Yoksa çeşitli renkten eski egemenlik ve çıkarlarını yitirmiş ırak burjuvazisinin, bu guruplara çeşitli yollardan yardım ettikleri bilinen diğer kapitalist ülkelerin direnişçi çeşitli gurupların, kendi içinde bile bir bütün olup olmadığı tam olarak bilinmeyen “ ulusal kurtuluş” cu gurupların safında mı yer alacaktır.Çeşitli ülkelerin burjuva sınıfları kendi sınıfsal çıkarları emperyalist çıkarları gereği bu iki guruptan birisini açık yada gizlice destekliyor.İşçi sınıfının önderleri komünistler bu her iki savaşan gurup ve ülkelerin saflarında yer almazlar.Komünistler açıkça savaşın emperyalist bir 8

paylaşım, enerji kaynakları üzerindeki egemenlik savaşı olduğunu açıkça ortaya kor ve Irak işçi sınıfına bütün dünya proletaryasına savaşan tüm gerici burjuvaziye emperyalist gruplara savaş açmalarından yanadırlar. Burada gerçekçi olmak ve ırak işçi sınıfının örgütsel durumunun ve bağımsız bir örgütlenmeye sahip olup olmadığını göstermek zorundadırlar. Irak işçi sınıfı böylesi bir örgütlülüğe sahip değilse; Örgütsüz işçi sınıfını burjuvazinin peşine takmaz, onun bağımsız bir örgütlenme yaratması yönünde çaba harcar, propaganda yapar. Ancak ırak işçi sınıfı bağımsız bir örgütlenmeye sahip ise bu iki kesim arasındaki savaşta kendi iktidar mücadelesi ve kurtuluşu için taktik ve strateji geliştirmesine yardımcı olurlar. Orta doğudaki bu kanlı emperyalist savaşta Türk burjuvazisi ABD ve İngiltere’nin baskısıyla savaşın içine çekilmeye çalışılıyor. Türk burjuva sınıfı


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 provokasyonlar ile savaşın içine doğrudan kışkırtmalar ile körüklerken girdiğinde elde edeceği ve Irak’ın petrol gelirleri ABD ve kaybedeceği sınıf çıkarları İngiltere arasında doğrultusunda kararsızlık paylaştırılıyor. ABD ile açık bir içinde zavallı bir politika savaşı göze alamayan izlemek zorunda kalıyor. “barışçı” emperyalistler Onun derdi savaşta ölecek olan işçi ve yoksul halkın elbette ki dünyanın üçüncü gençleri değil, kaybı ve büyük petrol kuyularının kendi kazancı konusunda ellerinden sessizce akıp gitmesine seyirci güvenceden yoksul oluşudur. ABD ve İngiltere’den bu kalmayacaklar Irak ve Orta güvenceyi alamadığı ölçüde doğu emperyalist savaşın güya “tarafsız” bir haydutlarının açık gizli tarafı gibi bocalıyor. Türk “dostluk” vb. biçimler altında burjuvazisinin çeşitli grupları, gittikçe kızışan bir paylaşımın kesimleri, hükümeti gelişen merkezi durumuna dönüştü. olaylar karşısında pasif Savaşın şiddetinin kalmakla suçlarken art arda tırmanacağı bölgede ki diğer çeşitli uyarılarla bu paylaşımın ülkeleri de içine alacağı dışında kalmanın sınıfsal görülen ve dillendirilen bir çıkarları açısından ne gibi olgu. ABD ve İngiliz felaketlere yol açacağının emperyalistleri Irak petrol altını çizerken somut olarak yasasının bu iki ülkenin aslan içinde bulundukları açmazdan payını aldığı bu yasanın dolayı egemen sınıfın bir hayata geçmesi ve güvence altına alınması için yeni savaş parçası olan hükümetten ayrı stratejileri ve askeri saldırı bir politik çizgi planları düzenleyecekleri gösteremiyorlar. Mit raporu açıktır. Başka türlü olması bunun en açık ifadesidir. olanaksızdır. ABD emperyalizmi Irak da ki her türlü ayrılığı, Türkiye burjuvazisinin mezhep çatışmalarını temsilcisi R.T.Erdoğan 9


www.proleter.org

öncelikli hedefin Irak olduğunu söylerken, bütün burjuvaziyi birleştirmeye bu savaştan ne gibi bir ganimet elde edebilecekleri yönün de politikalar üretmeye çağırıyor. Türkiye komünistleri emperyalist haydutluğun her türüne, yerli yabancı tüm burjuva sınıflarının politikalarına karşı işçi sınıfını uyanık olmaya çağırmalı. Bağımsız sınıf politikası oluşturma çabası göstermelidir. Komünistler için bu savaştan kimin galip çıkacağının önemi yoktur. Bu savaştan hangi burjuva sınıfı, hangi ülkenin burjuvaları galip ayrılırsa ayrılsın dünya ve Irak işçi sınıfı açısından yoksulluk ve sefaletin sömürü koşullarının katmerleşmesinden başka bir anlam teşkil etmediğinin altını çizmelidir. Türkiye devrimci demokrat küçük burjuva sınıfının önderleri Irak da ki savaş karşısında dolaylı olarak Irak’ lı “direnişçi” ki gerçek de geçmişteki yitirdikleri zenginliği elde etmek için 10

savaşan burjuvaziye gönül desteklerini gönderiyorlar. ABD Emperyalizminin hukuksuzluğu olarak ilan ederlerken, Saddam’ın hukuk tanımadığı unutuluyor. Elbette ki emperyalist haydutluk teşhir edilmeli emperyalizmin hukukunun ne menem bir hukuk olduğu, sömürgecilerin siyasetlerinin iki yüzlülüğü açığa çıkarılmalı ne var ki bunu geçmişte yenilgiye uğramış burjuva sınıfının itibarını yükselterek ona saygınlık kazandırarak değil, böylesi bir bakış burjuvazinin aklanması, burjuva hukukunun sınıfının aklanması ve bu günkü emperyalist haydutluğun meşrulaştırılmasından başka bir yarar sağlamaz. Bizim küçük burjuva demokratlarımız Çavuşesko’ dan sonra, Saddam’ın ipine dolanıyorlar. Ulusal burjuva rüyalarıyla işçi sınıfını burjuvazinin yedeği durumuna dönüştürmeye çalışıyorlar. MAHİR

Ocak 2007


Proleter

DEVRİM SORUNUNA KÜÇÜK BURJUVA BAKIŞ AÇISI Devrimci hareketimizde bir “bunalım” olduğunu kimse yadsımayacaktır. Bu bunalımın maddi kaynağının toplumsal gelişmeleri, sınıf savaşımlarını, Türkiye de ki sınıfların gerçek hareketinin devrimci gruplarımız tarafından kavranamadığından kaynaklandığını karşı devrim ezici zaferiyle açığa çıkardı. Nasıl yorumlanırsa, ne şekilde ifade edilirse edilsin faşist diktatörlüğün devrimci hareketimiz karşısında ki zaferi hareketin bu ağır yenilgisinin ortaya çıkardığı bu gerçektedir. Türkiye devrimci hareketinin içinde yer alan gruplar, Türkiye deki sınıfların ekonomik, siyasi hareketini derinliğine kavrayamamıştır. 12 Eylül yenilgisi devrimci hareketi

Ocak 2007 Sayı:36 gerçek yaşamın gelişmesine karşı örgütleyememe, bunun sonuçlarına karşı önceden hazırlayamamadır. Faşist karşı devrimci darbenin üzerinden 10 yıl geçiyor, sürekli hareket halinde olan bir ülke ele alındığında 10 yıl kısa bir süre değildir. Bu kadar uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen devrimci hareket bunun sonuçlarını üzerinden atmış değil. Bu gün hareketin, kadro sorunu, program sorunu bu hareketlerin içinde yer alan devrimciler tarafından genel olarak kabul edilen bir gerçektir. “Bunalım” sözüne, Türkiye gerçeğini kavrayamadıklarını ileri sürdüğümüz hareketlerin bu günkü temsilcileri itiraza hazırdır. Ne var ki bu gün değişik adlarla da olsa bu hareketlerin devamı olduklarını söyleyen grupların tümünün o günkü programlarına ilişkin dünya görüşünün bütünüyle değişmesinin yeni bir program için kolları sıvamalarının 11


www.proleter.org

kısaca ideolojik kargaşalıklarının mazur gösterici bir nedeni yoktur. Düşünen bütün devrimcilerce sorun açıktır. Bu gün yeni bir program arayışının ülkedeki iktisadi gelişmenin değiştiği tezine sarılarak örtbas edilemeyeceği açıktır. Bu durum olsa olsa asgari programda yer alan ve toplumsal gelişmenin geride bıraktığı günlük işçi sınıfının gelişmesine ilişkin demokratik taleplerdir, programın tümüne ilişkin değildir. Bu durumu görmemek, mazur göstermek, üstünü örtmeye çalışmak zor koşullar altında mücadele veren devrimci hareketleri bir adım ileri götürmez. Hareketin bu günkü sorunlarına gelince, nitelikli yetişkin devrimcilerin bir çoğunun hapiste olması, uzun yılar gericilik koşulların egemenliği olgusu tüm devrimci hareketlerin büyük kayıplar vermesi, devrimin yükseldiği dönemlerde akın akın devrimci gruplara koşan küçük burjuva devrimci 12

unsurların ilk ciddi yenilgi karşısında paniğe kapılıp devrime sırt çevirme olgusu ve daha buna benzer sorunlardan dolayı devrimci hareketin çalışmaları yürütecek yeterli insandan mahrum olması yani kadro sıkıntısı çekmesi, program sorunuyla kıyaslandığında çok küçük bir sorundur. Bizim gibi egemen sınıf iktidarına karşı sürekli devrimci durumun yükseldiği bir ülkede bu sorun yani kadrolar sorunu gerçek bir sorun bir “bunalım” olmaktan uzaktır. Sorunun can alıcı yönü esas kaynağı ikinci noktada program sorununa, ideolojik karmaşıklığa ilişkin noktadadır. Sorunun bu yönüne baktığımızda, bütün grupların program sorunundan bahsetmeleri daha şimdiden sorunun boyutlarının ne denli önemli olduğunu açığa vuruyor. Her devrimci bunalım döneminin, bu dönemin içinde yer alan sınıflarının kendi öznel niyetleri dışındaki nesnel gerçeği öznel


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 “yeni” dönemle birlikte yerini ifadelerle örtbas edilemeyecek denli açığa toplanma yaralarını sarmaya bıraktı. Bu dönem kendini vurması bakımından bazı “Marksist” dergilerimizin yararlıdır. Bu durum gerçek kendi özel dilleri bir tarafa devrimci sınıfı diğerlerinden bırakılırsa şu şekilde ortaya ayırması, ideolojik koydu; 12 Eylül yenilgisinin kargaşalığın sınıfsal doğurduğu boşluğu doldurma, kaynaklarını açığa vurması elini tez tutma, henüz eski bakımından devrimin hareketlerin tümünün netleşmesine yol açar. Karşı kaderdaşlarının devrimci 12 Eylül darbesinin, toplanamadığı bu evreden bizim hareketlerimizin siyasi örgütsüz, dağınık devrimci ideolojik görüşlerini, yığınları kazanma. Slogan şu: programlarını eskitmesi bu Ne eskiyi inkar ne hatalara gün bu “Marksist-Leninist” göz yumma. İnkar edilmeyen programların bunların küçük burjuvalılık, küçük temsilcileri tarafından “Marksist –Leninist” hareketin burjuvalılık inkar edilmediğine göre yeni ne? İnkar edilmeyen küçük hataları olarak tümden reddedilmesinin hareket küçük burjuvazinin içindeki ideolojik karmaşıklığı hatalarından arınması. Önce göz önüne sermesi küçük burjuvazi kutsanıyor bu bakımından incelemeye kabul görüyor, geriye bunun değer. hatalarını düzeltmek kalıyor. Buna geçmişin iyi yanlarını Bir çok “Marksist” alıp kötü yanlarını atmak siyasi dergiye adını veren “yeni” bir dönem karşı deniyor. Yenilginin gerçek sınıf devrimin ilk dönemlerinde ki karakterini kavrama, açığa çullanması devrimci hareketin vurma “Marksist-Leninist” o dönemde ki şaşkınlığı programların gerçek hayat yüzlerce binlerce kayıp vermesi hareketlerin elinin karşısında eski birer anı olarak yer almasının kolunun bağlanması bu günkü 13


www.proleter.org

nedenlerini araştırmak yerine, mevcut varlığını sürdürme şeklinde açığa çıakn bu küçük burjuva eğilim, bunalıma çözüm bulmak için yeni bir program arayışı içerisinde. Komünistler için sorun açıktır. Proletaryanın büyük öğretmeni Lenin program söz konusu olduğu dönem proletarya partisinin programına ilişkin Rusya gerçeğinin maddi sınıf ilişkilerini bunun altını kerelerce çizerek bu ilişkilerin arkasındaki iktisadi yapının Marksist tahlilinden söz ediyordu. Bizim için program sorunu Türkiye gerçeğinin ve bu gerçeğin ortaya serdiği maddi iktisadi ve sınıf ilişkilerinin açığa çıkarılması bunun tahlil edilmesidir. Ve bu sorun şu yada bu ülkenin kopya edilmesi, devşirme programlarla çözümlenemez. Dünden bu güne devrimci hareketin program sorununa ilişkin bunalımının kaynağı buradadır. Ve şunu da söylemeliyiz ki bu keşif yeni bir şey değil. 1980 yılı öncesi o debdebeli yıllar içinde küçük 14

bir Marksist grup bu gerçeği daha o günden görebilmişti. Bu gün devrimci hareketin sözünü ettiğimiz gruplarının hiç biri sözünü ettiğimiz bu gerçeği yani Türkiye gerçeğini kavramayı anlamış değil. Bunalımın yeni bir program arayışı olarak kendini göstermesi, diğerlerinden bir adım öne geçme çabasından başka bir şey olmayan bu küçük burjuva anlayışının en yeni örneği Ekimciler grubu. Bu grup ‘keskin’ sloganlar ve ard arda yayınladığı kitaplarla devrimci hareketin belirli bir kesiminde yeni olan sosyalist devrim teziyle sıradaki yerini almaya çalışıyor. Biz burada Ekim’in sorunu ele alış tarzını “Marksist-Leninist” diye sunduğu bu tezlerin Marksizm-Leninizm ile ne türden bir ilişkisi olduğunu inceleyeceğiz. Burjuva Demokratik Devrim ve Sosyalist Devrime Küçük Burjuva Bakış Açısı Tartışma ve tartışan gruplara canlılık kazandıran sorun şu: Devrimimize bu gün


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 Burada bizim incelememize damgasını vuracak olan konu olması onu diğerlerinden nitelik “Burjuva demokrasisi” ayıran özelliği bizce onun mi, yoksa “proletarya kendisine taktığı proleter sosyalizmi” mi? sosyalist sıfatında değil 12 70’li yılların Eylül karşı devrimiyle açığa ortalarından 80’lerin başına çıkan bunalımı sınıflar kadar hızla gelişen toplumun hareketini kavrayamaması bütün sınıflarını içine çeken sorunu çarpıtmasındandır. devrimci uyanış 12 Eylül karlı Ekim, içinden çıktığı ve devrimiyle o görkemli eleştirilerinde alaycı üslupla görüntüsünden beklenmeyen diktatörlüğün saldırısı cılızlıkla karşı devrime teslim döneminde tam teslimiyeti oluşu, hareketin içinde yer seçen TDKP den oldukça alan bütün gruplarda ciddi etkilenmiş olmalı ki bir çırpıda örgütsel, ideolojik bunalımlara yol açtı. Bu devrimci yükseliş küçük burjuvazinin geniş döneminin nicel olarak en yığınlarını, o çok karmaşık heybetli gruplarından birisi yapısıyla köylülüğü siyasi olan TDKP tüm hareketlerin mücadelenin dışına, liberal içinde utanca en çok bulanan burjuvazinin safına itiyor. olması yönüyle, bu hareketin Program taslağında, Türkiye içinden bir çok akım bir çok de ki bu günkü devrimin bir grup ortaya çıktı. Her ayrılıkta sosyalist devrim olduğunu adet olduğu üzere ayrılanların öne sürerken bu günkü sınıf önce eski dostlarıyla mücadelesinin burjuvazi ile hesaplaşmak zorunda olması proletarya arasında olduğunu gerçeği TDKP nin içinden bunun ise sosyalist bir devrim çıkan grupları eski partilerine olacağını ileri sürüyor. Ekime eleştiriler yöneltmek zorunda göre demokratik devrim bıraktı. Ekim, TDKP nin tamamlanmıştır. Dolayısıyla içinden çıkan ondan 12 Eylül bunun için mücadele veren koşullarının kopardığı grup ve küçük burjuva gruplar burjuva çevrelerden sadece biridir. liberalizminin- reformizmin bir 15


www.proleter.org

eklentisi durumuna dönüşmüştür. Örneğin Özgürlük Dünyası boşuna çaba harcıyordur, 2000’e doğru dergisi bu işi ondan daha güzel yapıyordur. Devrimci Harekette Reformist Eğilim adlı kitap da büyük bir iddia ile bulduğu bakır parçasını altın sanan birisinin çalımıyla şöyle yazıyor. “Evet, Türkiye burjuvazisini devirmek, iktidarı ele geçirmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Devrim mücadelesinin odağına bu sorunu koyuyor musunuz, koymuyor musunuz? Devrimin stratejik planı sınıf güçleri ve mevzi ilenmesinde cevaplanacak anahtar sorular bunlardır.” Ekim, bu iddiayı bu keskin sözcükleri kimlere karşı savurur? Bu gün ki devrimin niteliğinin bir halk devrimi olduğunu iddia edenlere. Ekim, yada bir başkası elbette ki taraftarlarına ajitasyon dolu insanda hoş duygular uyandıran keskin cümleler kurma hakkına sahiptir. Yani bir insanın yazı yazmaya 16

karar verdiği zaman kalemini istediği gibi oynatma hakkına sahip olduğu kabul edilir bir şeydir. Ne var ki kendi siyasi ideolojik tezleriyle alay eden onu bir saçmalık düzeyine indire pek az kişi vardır. Ekim yazarları bütün yazılarında Türkiye de demokratik devrimin tamamlandığını devrimimizin bu günkü niteliğinin burjuvaziyle proletarya arasında bir iktidar sorunu sosyalist devrim olduğunu öne sürüyorlar. Diğer yandan ise özünde bir küçük burjuva köylü hareketi olan Kürt ulusal demokratik devrim hareketine 12 Eylül döneminde güçlenen bu hareketi önemli bir müttefik olarak tanımlıyor. Yok saydığı, tamamlandığını söylediği demokratik burjuva hareketini işçi sınıfının en büyük müttefiki sayıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu. Karşı devrimci dönemden, yenilgiye uğrayan küçük burjuva liberalizminden, işçi sınıfının bağımsız bir örgütlenmeden yoksun olduğundan vb. vb. söz


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 etkisiz pasif bir hareket değil ediyor. Bütün bu birbirinden son yirmi yıla damgasını kopuk ele alınan olgulardan vurmuş bir harekettir. 12 Eylül şu sonuç çıkarılıyor. 70’lerin yenilgisinin bu hareketlerin modern kapitalist bir Türkiye liberal burjuva niteliğini açığa sinde bu hareketin nasıl olup çıkardığından söz ediyor. 12 da yaşayabildiği. Devrimci Eylül öncesi on binlerce Marksizm yaşamda maddi insanı kendi bünyesinde toplumsal üretim ilişkilerinden toplayan, toplumu derinliğine bağımsız hiçbir sınıf etkileyen, gelişen devrimci hareketinin hiçbir siyasi hareketi kendi bünyesinde hareketin var olamayacağını toplayan küçük burjuva göstermiştir. Diyalektik de demokratik devrimci hareketi madde birinci veridir. Bilinç Türkiye devriminin 12 Eylül ise onun duyumlar yoluyla öncesi niteliğini onun yansımasından başka bir şey dayandığı sınıfların niteliğini değildir. Siyasi hareketler açığa vurur. Ekimciler belirli iktisadi üretim proletaryanın, geniş küçük ilişkilerinin içinde yer alan burjuva yığınların, köylülüğün sınıfların maddi çıkarlarının katıldığı bir küçük burjuva bilinçli temsilcileridir. Şu halde liberal hareketinin belirli bir siyasi hareketten söz yenilgisinden bir karşı ettiğimiz her yerde bunların devrimden söz ediyorlar. Bu temsil ettiği belirli üretim onların demokratik devrim ilişkilerini de isteseniz de tamamlanmıştır tezlerini düne istemeseniz de söz konusu etmiş olursunuz. Bunların ilişkin bir başka şekilde bilincinde olup olmamanızın alaşağı etmeleridir. hiçbir önemi yoktur. Ekimciler Tamamlanmış bir devrimi Türkiye devrimci hareketinin burjuva demokratik devrimini son yirmi yılına damgasını kendilerine program edinen vurmuş demokratik ve yirmi yıllık bir küçük burjuva sosyalist bir akımdan söz hareketi var gerçekte, diğer ediyor. Söz konusu edilen yanda ise Ekimcilerin teorileri 17


www.proleter.org

ve olanca şaşkınlığı, nasıl olup da modern bir ülke olan çağdaş Türkiye de böylesi geri ideolojiler barınabilmiştir (Ekim in TDKP Eleştirisinde) şaşkınlığı. Ekim şunları yazıyor: “Küçük burjuva demokrasisinin, Türkiye gibi bir ülkede yirmi yıl gibi uzun bir süre boyunca proletaryayı geri görevlere mahkum eden teori ve tahlilleriyle devrimci hareket üzerinde tartışmasız bir hakimiyeti nasıl kurabildiği sorusu doğal olarak akla geliyor.” Yazar haklı, çık çıkabilirsen işin içinden. Ama yazarımız kolay teslim olmayacak. O’nun TDKP den ödünç aldığı her sıkıntılı durumdan kolayca sıyrılabildiği bir fakatı ve ama sı var. “Marksizm’in vurguladığı ve tarihsel tecrübelerin hep doğruladığı şudur: Geri teoriler genellikle geri toplumsal koşullarda etkili olur. Fakat bu gerçek –bu fakata dikkat edin- Türkiye için bir ölçüde geçerli olabilir. 1970’ler Türkiye si hiçde 18

küçük burjuva teori ve tahlillerin devrimci toplumsal muhalefet üzerinde – aynen böyle söz konusu olan yazarımıza göre devrimci toplumsal muhalefet ve 1970’ler devam edelim- bunca uzun bir süre tartışmasız bir üstünlük kurabilmelerini açıklayacak kadar geri bir ülke değildir...” Hep aynı bilinen yöntem nesnel gerçeklikle öznel teorik ifadeler uymadığı her yerde nesnel gerçekliği bir takım her yerde kullanılabilir beylik laflarla karartmaya çalışma, bulandırma. Ama asıl “fakat” burada Ekimcilerin sorunu kavramaktan ne kadar yoksun olduğunu gösteriyor. Genel olarak toplumsal muhalefetten söz ediyorlar. Türkiye deki devrimci harekete yirmi yıl damgasını vuran demokrasi mücadelesinden söz ediyorlar, yani liberal demokratik bir muhalefetin varlığını kabul ediyorlar. Ama bizim toplumumuz bir burjuva toplumu değil midir? Binlerce bağla, tüccar, toprak sahibi ve


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 bütün dünyada sınıf bilinçli girişimci zengin köy burjuvazisine bağımlı değil proletarya, bir an için bile midir? Tanrı Türkiye için, kendi başına bir sınıf içindeki liberal demokratik olduğunu ve kendi sınıf amacının burjuvaziyi muhalefetin burjuva devirmek olduğunu demokratik bir muhalefet unutmaksızın burjuva olmadığı bir kapitalizm demokratları feodalizmin buyurmuş olabilir mi? Ekim kalıntılarına karşı çıkışlarında yazarları tarihte burjuvazinin ve bunlara karşı faşist diktatörlük rejimine karşı savaşımlarında muhalefetin liberal, eğitilmiş desteklemelidir.” Lenin sorunu burjuva aydınları aracılığıyla böyle koyar. genel muhalefeti Lenin’in bütün sorunları kapsamayacağı herhangi bir ele alırken çıkış noktası olay biliyorlar mı? “Demokrasi için gerçek yaşamdır. Leninizm de savaşım ile sosyalizm için hayatın sorunlarına karşı savaşım arasında ki ilişkinin proletaryanın siyaseti, kendisi gerçekler tarafından gittikçe dışındaki diğer siyasi doğrulanan bilimsel olarak hareketlere ilişkin taktiği doğru bir tahlilini yalnızca proletarya devriminin Marksizm sağlamıştır. stratejisini oluşturur. Leninizm Dünyanın geri kalan kısmı gibi de demokrasi sorunu yada bir bizim için de bir burjuva diğer deyişle komünistler için demokrasi ile işçi sınıfı demokrasi sorunu sosyalist demokrasisi vardır. Sosyal devrime geçiş sorunudur. Komünistler maddi demokratlar, bizde ve bütün dünya da burjuva gerçekten yola çıkarlar. demokratların kaçınılmaz Türkiye komünistleri için hayallerini ve onların kendi sorun Türkiye de gelişen kapitalist iktisadi ilişkilerin nitelikleri hakkın da ki yasaların gelişmelerine ilişkin belirsizliklerini amansızca sonuçlarını ortaya sermek ve teşhir etmelidirler. Bizde ve 19


www.proleter.org

bunun sonucu olarak proletarya devriminin bu gün ki izleyeceği stratejisinin ana hatlarını ortaya çıkarmaktır. Ekimde bu soruna ilişkin laf salatasından öteye bir şey yok. Halkçı hareketten kopuş olarak nitelendirilen sosyalist olmanın ateş hattı gibi yakıcı tehdit edici sözcüklerle ortaya konan program taslağında en dikkat çeken şey üzerine program yapılan ülkenin iktisadi üretim ilişkilerine ilişkin tek bir ciddi incelemenin bile olmayışı buna karşılık bunun “sonuçları” üzerine diğerleriyle gösterişli bir savaşa girişilmesi izlenir. Ekim, küçük burjuva “devrimci demokrat” hareketini, bu hareketin kendisinin kendisi hakkında verdiği hükümle ele alır. İnsanın, devrimci harekete yirmi yıl egemen olmuş küçük burjuva liberalizminin bu siyasi hareketin ekonomik kategorilerden üretim ilişkilerinden bağımsız, kendi başına var olduğuna inanması için Türk burjuvazisinin bol keseden attığı çağdaş Türkiye 20

palavralarına kulaklarını dayaması ve Ekim yazarı olması gerekir. Küçük burjuva devrimci hareketi, küçük burjuva sosyalizmi, belli bir üretim tarzının sonucudur. O bu üretim ilişkilerini yaratmaz, onunla ancak dışsal bir ilişki içerisindedir. Küçük burjuva sosyalizmi doğrudan doğruya siyasal ideolojik olarak, küçük meta ilişkilerini devam ettirmekten yanadır. Tutucudur ve Marksizm ve işçi sınıfı adına hareket ettiği ölçüde Marksizm in çarpıtılmasının maddi özünü oluşturur. Sorun burada konduğu gibi küçük burjuva sosyalizmine “devrimci demokrasiye” hayat veren üretim ilişkilerini açığa çıkarmak bunun sonucunda Türkiye devriminin niteliğini ortaya sermektir. Devrimimizin bir proleter devrimine dönüşebilmesi için proletaryanın bağımsız bir sınıf haline dönüşebilmesi için gerekli çalışmaya girişmektir. Hareketin bu günkü izlediği çizgi proletaryanın


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 burjuvaziye karşı savaşımı, Küçük Burjuva küçük burjuva yığınların faşist Sosyalizminden Marksizm’e yarı askeri diktatörlüğe karşı demokrasi mücadelesi, antiTürkiye’ de mevcut toplumsal ve siyasal sisteme emperyalist mücadele, ulusal karşı mücadele eden tüm sorun devrimimizin bu günkü siyasi hareketler, gruplar ve niteliğinin bir burjuva devrimini partiler bu güne kadar tamamlamadığını gösteriyor. ‘devrimci demokrat hareket’ Sorun bu günkü devrime genel ifadesi ile tanımlandı ve karakterini verecek olan işçi bu tanım genel bir kabul sınıfının bağımsız bir sınıf gördü.” Ekim, böyle yazıyor. hareketi olup olamayacağına Bu Ekim’e hayatın dayattığı bağlıdır. Burjuva demokrasisi bir olgudur. Nitekim devamlı sorunu bağımsız bir geçmiş hareketin temel proletarya hareketi niteliğinin küçük burjuva yaratılamadığı sürece olduğunu söylüyor ve tüm devrimde küçük burjuvazinin bunlar genel bir ‘halkçı’ izlediği çizgi yalpalama tanımıyla adlandırılıyor. Bu tutarsızlık devrimi burjuvaziye tanım Ekim’in demokratik teslim etmedir. Karşı devrim devrim tamamlanmıştır tezine diye tanımlanan 12 Eylül bunun açık bir ifadesidir. kendisi tarafından vurulan bir darbe olması bir tarafa, biz Küçük burjuva siyasi ele aldığımız konu hareketlerinin burjuva bakımından önce ‘halkçı demokrasisi için mücadelede tanımının ne olduğuna kısaca oynayacağı rolle burjuva demokratik devrimi farklı farklı değineceğiz. şeylerdir. Bilmeyen okur için hatırlatmakta yarar var: Devrimci hareketin baş döndürücü bir şekilde geliştiği özellikle 70’li yıllarda burjuva aydınlarından devrimci 21


www.proleter.org

önderlere kadar toplumun bu hızlı hareketi, bu hareketin günlük yaşamdaki yansımaları, burjuva liberalleri ve küçük burjuva devrimcilerince hiçbir zaman anlaşılamadı. Bu ‘araştırmacılar’ Türkiye deki gelişmeye damgasını vuran kapitalist iktisadı incelemek, ülke içindeki etkilerini ortaya sermek yerine , bunun gelip geçici bizim arabesk yapımızdan kaynaklanan, emperyalizme bağımlılığından dolayı ülkede gelişme koşulu bulunmayan iktisadi bir biçim olarak görüyorlardı. Onların tanımladıkları üretim ilişkileri ne kapitalizm ne de feodalizm olan bir ara toplumda Bu teoriler Türkiye kapitalizminin gelişmesinin belli bir evresine uygulandığında dışsal biçimi ile bu teorilerin kuramcılarına belli maddi olgular sunuyordu. Gerçekte bu görüşün sahipleri Toplumsal kategorileri donmuş dogmalar şeklinde o da iş işten geçtikten sonra bu kapitalizmin iki uç noktasından proletarya burjuvazi karşıtlığında 22

bunlardan birisinde yer aldığı ölçüde kavrayabilirdi. Böylesi teoriler genellikle geçiş toplumlarına özgüdür. Nitekim Türkiye için de bir geçiş toplumu olduğu tanımlaması yapılıyordu. Devrimci harekette 19. yüzyıl sonlarında Rusya’ da ortaya çıkan narodnik teoriler, günümüz Türkiye sinde uluslar arası küçük burjuva felsefi akım olan Moizm ile birleşti. Marksizm’in bütünlüğünün yadsınması onun şu yada bu teorik önermelerinin keyfince yorumlanması olan bu çağdaş narodnik ideoloji Moizm, çağdaş Marksizm adıyla az çok ciddiyet taşıyan devrimci gruplarca taçlandırıldı, süslendi. Gerçek yaşam bu gerici küçük burjuva ideolojisinin savunulacak hiçbir yönünü bırakmadı. Geçmişte Moizm’i savunmakla övünen halkçı gruplar bugün bu teoriyi senden önce ben reddettim kavgasını veriyorlar. Gerçek yaşam bir kez daha kendine özgü yöntemleri ile hayatla


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 sonal biçimiyle gelişmemiş bağı olmayan teorileri ve bu teorilerin gönüllü olmasına rağmen bizim için bu hareketin moizimden savunucularını alaşağı etti. Marksizm’e geçişi temsil ettiği Yazımızın başlığına açık. Buna ilişkin üç özelliği küçük burjuva sosyalizminden anlaşılır bir şeydir. Marksizm’e adını vermiştik TDKP eleştirisi, kendisini ne sıfatla Platform, Devrimci Harekette adlandırırsa adlandırsın Ekim Reformist Eğilim, bu üç kitap görüşlerini ne denli açık ifade incelendiğinde bu harekete ederse bizim kendisi bizim tarafımızdan küçük hakkındaki görüşlerimiz o burjuva siyasal hareketi diye denli sağlamlaşacaktır. Bu tanımlamamız anlaşılır. hareket halkçı hareketin diğer Birincisi Marksizm’im – temsilcileriyle kıyaslandığında Leninizm’in yorumlanması. ileri bir harekettir. Bu ilerleme Marksizm ‘in, Leninizm’in İkincisi: Küçük burjuvazi ve Narodnik teori karşısında ki köylülere ilişkin moist ilkelerin ortaya serilmesi görüşler. Kapitalizmin gelişme bakımından gerçek bir yasasının anlaşılamaması ilerlemedir. Diğer bir deyişle üçüncüsü. Burjuva demokratik ilerleme moist teorilerde devrimine ilişkin seçmeci (TDKP eleştirisine dikkat edin) küçük burjuva görüşleri. Marksizm’e doğru küçük Birincisi: Marksizmburjuva demokrasisinden Leninizm’in yorumuna ilişkin sosyalizme doğru ilerleyişte Marksizm’in Leninizm’in teorik görülmektedir. Henüz daha ilkelerini Türkiye tam bir program niteliği kapitalizminin gelişmesine taşımadığı bir çok şeyin ilişkin bu gelişimin yasalarının eksikliği ölçüsünde ve bizim yorumuna ilişkin değil genel için Ekim in görüşlerinin daha olarak kapitalizmin. Belirli bir henüz programın kendisi değil ülkeye özgü (Türkiye ‘ye) onun bir tasarısı niteliği yorumunu ve bunun ortaya taşıdığı ölçüde bir çok yer çıkardığı sınıfların savaşımına 23


www.proleter.org

Türkiye devrimine ilişkin değil, genel olarak soyut bir kapitalizmin yasalarına ilişkin yorumlanması. Biz bu yazının başlangıç bölümünde bugünkü program bunalımına değinirken programa ilişkin Türkiye ye devrimci hareketinin Türkiye gerçekliğini ortaya sermek yerine bu açıkça anlaşılan bir olguymuş gibi kendi hareketlerine Marks, Engels, Lenin ve Stalin den süslemeler yaptıklarına değinmiştik. Ekim de aynı yöntemle Marks, Engels, Lenin ve Stalin’in maddi hayatın gerçeklerinin tahlili ve bunun üzerinde proletarya sınıfının pratik görevlerinin belirlenmesi olan bilimsel teorik görüşlerini küçük burjuva seçmeci sınıf karakteriyle ele alır. Kendi yarattığı teorik ülküsüne süsleme olarak kullanır. Örneğin onun teorik görüşlerinin ortaya serildiği üzerinde çalımla gezildiği geçmişin Marksist-Leninist değerlendirmesine ilişkin en göze çarpan Marksizm’in 24

küçük burjuva yorumlanışı şu şekilde açığa vurur kendini. Ekim – hareketin tümünü kendi deyimiyle devrimci demokrasiyi ki yirmi yıllık bir gerçek mücadeledir söz konusu olan ve Ekim in burjuva demokrasisinin tamamlandığına ilişkin kendi doktrininin saçmalık düzeyine indirilmesi demek olan bu demokrasi savaşımına, demokratik devrime, ona katılan sınıflardan birine bağımlı kılarak proletaryanın bu devrimde oynayacağı rol yerine küçük burjuva liberallerinin bu sınıf savaşımındaki oynadığı role duygusal bir öfkeyle saldırıyor. Bir burjuva devriminde Küçük burjuvazinin oynadığı rolü gerçek devrimci bir rolmüş gibi görüyor. Yani küçük burjuvazinin proletaryanın yerine geçtiği her yerde kendi adına değil de işçi sınıfı adına hareket ettiği her yerde küçük burjuvazinin genel sınıfsal hareketiyle açıklamak yerine küçük burjuvazinin kendisini devrimin öncüsü olarak da


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 oynayacağı rolün burjuvaziye gördüğü bu koşulları idealize ederek moizmin, narodnizmin teslimiyet çizgisi olduğudur. yörüngesinden çıkamadığını İşte ortaya serilmesi gereken gösteriyor. El yordamıyla bir gerçek buna ilişkindir. Ekim yazarları proletaryanın yerlerde bir yanlışlık olduğunu toplumu ileriye götüren görüyor. Gerçek hayatı toplumun tarihsel olarak çözemediği için burjuva geçmek zorunda olduğu devriminde küçük burjuvazinin evrelerin doğurduğu devrimci yalpalaması teslimiyeti, halk hareketi karşısında ki kuyrukçuluğu ve bunun tutumunun ne olduğunu kendi sonucu gelişen devrimin karşı iktidarını sosyalizmi devrim tarafından yenilgiye kurabilmesi için bu uğratılması gerçeğini yaşanan devrimlerde oynayacağı rolün bu ağır yenilginin nedenini ne olduğunu inceleselerdi devrimin niteliğinden, daha doğru bir iş yapmış demokratik devrimden olurlardı. kaynaklandığını ileri sürüyor. Küçük burjuvazinin dar Bizler ise yenilginin nedeninin görüşlülüğünün en açık demokratik devrim olması şekilde ortaya konduğu şu gerçekliğinden değil küçük önermeye dikkat edin: burjuvazinin tutarsızlığından Devrimci Harekette Reformist ileri geldiğini söylüyoruz. Elbet Eğilim adlı kitap ta Özgürlük teki burada gelişen halk devriminde proletaryanın Dünyası, Emeğin Bayrağı, oynadığı rolün hareketin Yeni Öncü, İşçi Dünyası önderi sınıf durumuna vb.vb. grupların cunta yargılansın taleplerini ve bu dönüşememesini iç ve dış bir taleplerin atılıp atılmamasının çok nedenleri var. Bu olguların incelenmesi bir doğruluğunu İspanya, başka inceleme nedeni olabilir Yunanistan, Portekiz ancak. Burada olsa olsa örneklendirilerek şu şekilde konuyor. “Evet oralarda da küçük burjuvazinin demokratik devrimde oynadığı ve askeri cuntalar yargılandı, 25


www.proleter.org

ama ne var ki bu düzeni akladı.” Sorunun bu şekilde ortaya konmasından Ekim okurları ne anlar? Demek ki burjuva toplumsal koşulları altında demokrasi mücadelesi burjuva düzenini aklayan reformist taleplerdir. Bundan dolayı bizler sosyalist olduğumuza göre reformlar bizi ilgilendirmez. Siyasal özgürlük uğruna verilen mücadele özünde burjuva düzenini yıkmadığı hatta onu akladığı için hoş görülemez. Burjuva liberalleri, 2000’e doğru yazarları, İlhan Selçuklar ve Uğur Mumcular demokrasi savaşımını yürütsün sosyalistler Ekimciler ise sosyalizm mücadelesini yürütsün. Doğrusu bu denli patavatsızlığın sosyalizm adına yapılıyor olması utanç verici bir şeydir. Bizim sosyalistlerimize anımsatmakta yarar var. Bizim toplumumuz bir burjuva toplumu değil midir? Binlerce bağla tüccar, toprak sahibi sanayici ve girişimci zengin köy burjuvazisine bağlı değil midir? Tanrı, Türkiye için 26

Lenin’in Rusya için üzerine basa basa belirttiği gibi içinde ki liberal demokratik bir muhalefetin burjuva demokratik bir muhalefet olmadığı bir kapitalizm buyurmuş olabilir mi? Ekim yazarları tarih de burjuvazinin belirli bir kesiminin demokratik burjuvazinin feodal, yarı feodal üretim ilişkisi ahlaki biçimleri gerici burjuva askeri cunta biçimlerine bürokrasiye karşı muhalefetin liberal eğitilmiş toplum ve bunların temsilcileri Uğur Mumcular vb. toplum aracılığıyla genel muhalefeti kapsamayacağı herhangi bir olay biliyorlar mı? “Bir sosyal demokrat, proletaryanın kaçınılmaz olarak sosyalizm uğruna en demokratik ve cumhuriyetçi burjuvaziye ve küçük burjuvaziye karşı sınıf savaşımını açmak zorunda olduğunu bir an için bile olsa unutmamalıdır. Bu her türlü kuşkunun ötesindedir. Öyleyse sosyal demokrasinin ayrı, bağımsız ve tamamen bir sınıf partisinin mutlak zorunluluğu da her türlü


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 Ekim’in çizgisi bakış kuşkunun ötesindedir. Öyle açısı sosyalizm adına ise burjuvazi ile birlikte ‘ortak sosyalizme ihanete giden bir bir darbe vurma’ çizgidir. O tüm yöntemi taktiklerimizin geçici bir niteliği boyunca demokratik devrimi ve bir düşmanı kollar gibi küçük burjuvazinin ‘müttefiklerimizi’ de sıkı bir önderliğinde bir devrim olarak biçimde kollama görevi de her görüyor. Küçük burjuvaziyi türlü kuşkunun ötesindedir vb. öncü olarak yerleştiriyor. Bununla birlikte, bundan Doğal olarak bunun küçük bağımsız ve geçici olsa bile, burjuva dar görüşlülüğünün bu günkü durumda hayati sınırları içerisinde bir sosyalist olan görevleri unutmak, yokumsamak yada devrime dönüşmesinin görmememiz yolunda mümkün olamayacağını çıkarsamalar yapmak, hissediyor. Ve bunu doğuran saçmalık ve gericilik olur. karmaşık süreci kaldırıp Otokrasiye karşı savaşım atarsa ondan kurtulacağını sosyalistler için geçici ve sanıyor. Ve sonuç olarak kalımlı olmayan bir görevdir. demokratik devrimin Ama herhangi bir şekilde bu tamamlanmış olduğu görevi görmezlikten gelmek devrimimizin bu günkü yada savsaklamak niteliğinin sosyalist devrim sosyalizme ihanete ve olduğu tezine varıyor. Ne var gericiliğe hizmet etmeye varır. ki onun sosyalist devrim diye Proletaryanın ve köylülüğün tanımladığı şey gerçekte bir devrimci demokratik küçük burjuva sosyalizminden diktatörlüğü, kuşkusuz başka bir şey değil. Burada yalnızca kalımlı olmayan okur sorunun devrimin geçici bir sosyalist amaçtır. niteliğinden değil ona bakış Ama bu amacı demokratik açsından kaynaklandığını devrim dönemi içerisinde görecektir. savsaklamak düpedüz İkincisi; küçük üretim gericiliktir.” Lenin ve köylülüğe ilişkin küçük 27


www.proleter.org

burjuva görüşleri tasarının bu bölümünde yazarın kendi yarattığı doktrinine, Ekim in sosyalist devrim tezine dayanak bulmak için meta üretim ilişkisiyle kapitalist üretimi aynılaştırdığını göreceğiz. Tasarının köylülükle ilgili bölümünde şunlar yazılı: (Platform Taslağında) “Kapitalizm koşullarında köylülerin sömürülmesi, sanayii proletaryasının sömürülmesinden ancak biçim yönünden ayrılır sömüren ikisinde de aynıdır.” (Marks) Önce bu alıntıdan başlayalım yazar bize bu alıntıyı nerden yaptığını yazmamış, bizim araştırma merakımızı arttırmayı düşünmüş olmalı. Marks burjuva devrimi sırasında Fransa’nın geçirmiş olduğu siyasi ve ekonomik ilişkileri ele aldığı Fransa da sınıf savaşımları adlı eserinde Köylülüğün bu devrimde oynadığı role ve köylülüğü devrimin içine çeken koşulları ele alıp inceler. Bu 28

incelemenin kendisine ilişkin bir tek cümle yoktur. Ekimcilerin Platform Taslağı adlı kitabının köylülükle ilgili bölümünde. Ama kendi doktrin inlerini haklı göstermek için Marksı kendi kendisiyle çeliştirmekten korkmazlar. Biz taslağa dönelim. Şunlar yazılı. “Kapitalizm koşullarında” köylülerin sömürülmesi ancak biçim yönünden ayrılır. Sömüren ikisinde de aynıdır. Sermaye. Marks, bu tefecilik ipotek vergiler, girdi fiyatlarının yüksekliğine karşılık ürün fiyatının düşük tutulması tek tek kapitalistlere tefeci ve tüccarlara ve bir bütün olarak kapitalist sınıf adına devlete, artı ürünün bir kısmının bedava teslim edilmesi yoluyla olur. İşletmeyi ayakta tutmak için insan gücünün israfının muazzam boyutlara ulaşması üretim koşullarının giderek kötüleşmesi ve üretim araçlarının giderek pahalılaşması, küçük toprak mülkiyetinin kaçınılmaz yasasıdır.” Marks. “Sanayide


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 üretimi kavrayamayan bilgiç olduğu gibi tarımda da üretimin kapitalist dönüşümü ukalalar bu kategorileri yalnızca üreticilerin kurbanlar birbirine karıştırabilir. listesini kabartır.” Lenin. Bu Ekim yazarları acele edip bir program taslağı bazı özgünlüklerle bizde de çıkarmak yerine sabredip aynıdır ve benzer süreç biz de kapitalist üretimin ne de yaşanmaktadır. (Yakın olduğunu inceleselerdi Geçmişe Genel Bir Bakış ve kendilerinin kapitalizmin Platform Taslağı safa 71) koşulları diye nitelendirdikleri Önce yukarıda ekonomik kategorilerin yazdığımız gibi Marks’ın kapitallerin yazarınca şu burjuva devrimi sırasında şekilde tanımlandığını Fransız köylüsünün devrimde görürlerdi. (...Tefeci sermaye ki konumunun incelendiği ikiz kardeşi tüccar sermayesi üretim ilişkilerine ilişkin bölüm ile birlikte kapitalist üretim tek bir cümle ile olsun tarzından çok önce gelen ve bahsedilmeksizin yani burjuva toplumun çok farklı ekonomik devriminin maddi biçimlerinde bulunan Nuh koşullarından söz zamanın da kalma sermaye edilmeksizin kendi doktrinine biçimlerine aittir.) Kapitalist dayanak yapılmış. üretime ön gelen dönemlerde Marks burjuvazinin (İtalik bana ait) tefeci yükseldiği feodalizmin sermayesinin var olduğu çöktüğü süreç içinde Fransız karakteristik biçimler iki köylüsünün kapitalist üretim türlüdür. Ben karakteristik sürecine ait küçük kötlü biçimler değimini özellikle mülkiyetinin sermaye kullanıyorum. Bu aynı biçimler tarafından sömürülmesini ele kapitalist üretimde kendilerini alır. Kırdaki üretime yenilerler, ama yalnızca ikincil kapitalizmin egemenliği ile biçimler olarak. O zaman köylülüğün sermaye bunlar artık faiz getiren tarafından sömürülmesi ayrı sermayenin niteliğini ayrı şeylerdir. Ancak kapitalist 29


www.proleter.org

belirleyen biçimler değillerdir. Bu iki biçim şunlardır: Birincisi, üst sınıfların bol keseden harcayan senyörlerine, özellikle büyük toprak sahiplerine, borç para vererek tefecilik. İkincisi kendi emek araçlarına sahip bulunan küçük üreticilere borç para vererek tefecilik. Bunlar zanaatçıları kapsar. Ama esas olarak köylüleri kapsar. Çünkü özellikle kapitalizm öncesi koşullar altında (abç) Bu koşulların küçük bağımsız bireysel üreticilerin varlığına izin verdiği sürece köylü sınıfı bunların ezici çoğunluğunu oluşturur.” Marks Kapital cilt III Marks, Engels, Lenin ve Stalin’in hayatın gerçeklerinden çıkardıkları bilimsel ideolojilerini çarpıtmakta küçük burjuvazi bir hayli başarılıdır. Bir üretim ilişkisinin egemenliği altına aldığı alanla o üretim ilişkisinin bu alandaki doğrudan varlığı, bir başka deyişle kapitalist üretimin egemenliğine aldığı etkisinde olan alanla bu üretim 30

ilişkisinin kendisi farlı şeylerdir. Ekim, Marksın kapitalist üretime karşı ayakta durabilmek toprağını kapitalistte kaptırmamak için eski ataerki küçük köylünün direnişini anlattığı şu sözünü zerre kadar anlamış değil “insan gücünün israfının muazzam boyutlara ulaşması... üretimin koşullarının giderek kötüleşmesi ve üretim araçlarının giderek pahalılaşması, küçük toprak mülkiyetinin kaçınılmaz yasasıdır.” Şeklinde ki yarı feodal üretim ilişkilerini Ekim burjuva demokratik devrimi tamamlamıştır şeklindeki doktrinine dayanak yapmak için bu küçük köylü üretimini kapitalist üretim olarak gösterme eğilimindedir. Toprağın kapitalist mülkiyete dönüşümü süreci olan bu sürecin bizde de, bazı özgünlükler taşımakla birlikte aynı olduğunu yazıyor. Taslak yani taslağa göre bizde bir toprak sorununun varlığı gizlice kabul ediliyor. Çünkü köylülerin topraktan azat


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 “Bir Marksist için edilmesi olan burjuva demokrasi gerçekten çok mu devriminin tamamlandığını karmaşık bir sorundur. söylüyor teoride yazarlar. Ne Olmasa gerek ama Marksist var ki kendileriyle dalga olduklarını ileri süren geçmekten zevk aldıklarını liberallerin ve halkçı sandığımız bu yazarlar bizde devrimcilerin elinde karma de burjuva demokratik karışık hale gelmesine de devriminin tarihi çizgisinin evrim yoluyla yaşandığını şaşmamalı. Yalnız bu tarihsel dönemde ve yalnızca Türkiye kabul ediyorlar. Geriye kalan de oluyor bu, örneğin, yüzyılın tek şey şudur. Ekim bu başında da hayli sorunların çözümünü proletarya yerine liberal uğraştırmıştır bu sorun. Bir burjuvaziye teslim etmeyi çok kimse yolunu diğerlerinin yanı sıra bu sorunda da kabul ederek bizim daha önce söylediğimiz gibi sosyalizm şaşırmıştır. Çok boyutlu bu adına sosyalizme ihanete sorunun ‘güçlük’ yaratan varacak bir çizgi izliyorlar. Bu yanlarından biri de demokrasi bir niyet olayı değil mücadelesini ele alıştır. Lenin kendilerinin TDKP’ ye bunu şöyle tanımlıyordu. söyledikleri gibi küçük burjuva “İnsan demokrasi için ideolojisidir. mücadele ile sosyalist devrim Üçüncüsü, tasarıda için mücadelenin birincisini Lenin den bir yığın alıntıyla ikincisine bağımlı kılarak nasıl demokratik devrimin birleştireceğini bilmelidir. tamamlandığına ilişkin olarak Bütün güçlük burada yatıyor. ileri sürülen görüşler. Meselenin özü burada dır.” Kitap: Devrimci Marksizm’in liberal Harekette Reformist Eğilim. yorumcuları Kaustkiciler ‘ Önerme şu: Demokrasi doğru demokratik istekleri mücadelesi ve demokratik geleceğe, toplumsal devrime devrim tezi. değil geçmişe, barışçıl kapitalizme göre tasarlamak 31


www.proleter.org

hatasına düşüyorlardı. Emperyalist ekonomistler ise demokrasi mücadelesinin anlamını ve önemini kavrayamıyor, demokratik istemlerin savunulmasına karşı çıkıyor bunu oportünizme verilmiş bir taviz sanıyor ve demokratik istemlerin kapitalizmde olanaksız, sosyalizmde gereksiz olduğu saçma sonucuna vararak Marksizm’i karikatürleştiriyorlardır. “Lenin liberal, anarşist ve ekonomist tapmalara bir arada hedef alarak, kapitalist bir ülkede demokrasi sorununu ele alışın şu son derece özlü ve önemli tanımını yaptı: “Demokrasi sorununun Marksist çözümü, proletaryanın burjuvazinin devrilmesini ve kendi zaferini hazırlamak üzere bütün demokratik kurumları ve bütün özlemleri kendi sınıf savaşımında seferber etmesidir.” (Lenin) Buraya kadar, devrimci harekette reformist eğilim adlı kitaptan yaptığımız aktarmadan okuyucunun 32

anladığı nedir. Demokrasi sorunun da Marksist ilkelerin ortaya konmasıdır. Ne var ki sorun bu şekilde ele alındığında Marksizm in ilkelerinin genel ve soyut olarak ortaya konduğu bir seminerde okuyucuyu, izleyiciyi aydınlatabilir. İlkelerin hatırlatılması ortaya konulduğu yazı bir eğitim semineri yazısı değil. Burada bu noktadan yola çıkarak Ekimci yazar devrimci hareketteki küçük burjuva eğilimle Kaustkiy de somutlaşan eğilimleri bilinçsizce açığa vururken Türkiye de ki demokrasi mücadelesinin bu yirmi yıllık mücadelenin nesnel koşullarla olan bağını kavrayamıyor. Türkiye devriminin ortaya çıkardığı sınıf ilişkilerinin küçük burjuvazinin köylülüğün devrimci atılımını demokrasi mücadelesinin bu günkü koşullarda kapitalizme hizmet edeceğini onu meşrulaştıracağı sonucuna vararak Marksizm i karikatürleştiriyor.


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 kitabından sık sık alıntı Kitap dikkatle yapıyor. Alıntı yapmak için incelendiğinde Ekinci yazar demokrasi mücadelesinde sıkça baş vurduğu eseri proletaryanın bağımsız anlamak için biraz kafa partisinin yerine küçük yorsaydı Lenin in burjuvaziyi koyuyor, işçi köylü eleştirilerinde kendisinden diktatörlüğü yerine burjuna bahsedildiğini ve konuya demokrasisini, burjuva ilişkin düştüğü gülünçlüğü fark diktatörlüğünü koyuyor. Ve ederdi. san ki bu günkü demokrasi Lenin, ekonomizmin, kapitalizmin doğuşuyla mücadelesine proletarya önderlik ederse kaçınılmaz demokrasi savaşımını sonuçları bu şekilde birbirine bağlayamadığını olacakmış yani bir burjuva Marksizm i demokrasisine yol açacakmış karikatürleştirenlerin ise gibi- ki dikkat edin yazar emperyalizm de demokrasi narodniklerin, solcuların, mücadelesini moistlerin düştüğü hataya kavrayamadıklarını onların düşüyordevrimin öneri sola doğru sosyalist devrimle burjuvaziyi görüyor, onun çatıştığı için, asgari programa kafasında ki devrim yani reformlar ve demokrasi burjuvazinin 19.yy da ki mücadelesi verilmesine karşı emperyalizm öncesi burjuva olduklarını söylüyordu. Ekim cumhuriyet devrimleridir. in düştüğü yanılgıda aynı Burjuva demokratik devrimine türdendir. Ekonomiz den sola ilişkin anlayışının bu olduğunu çarktır. gösteriyor. Yazar Ekim in Bu sola çarkın ne taslağını açımlarken, türden olduğunu görmek için emperyalizmi unutuyor. Lenin onun kendisini en tipik şekliyle in Marksizm in ilkelerini ortaya koyduğu sosyal açıkça ortaya koyduğu demokrasi içindeki 1915 Marksizm’in Bir Karikatürü ve yılında ortaya çıkan iki Emperyalist Ekonomizm adlı temsilcisinin Kievski, Lenin 33


www.proleter.org

tartışmasını aktarmak gerekir. Tartışma ve tartışılan konu şuydu: “Emperyalizm yüksek düzeyde gelişmiş kapitalizmdir; Emperyalizm gelişmecidir, emperyalizn demokrasinin yadsınmasıdırbundan ötürü kapitalizmde demokrasi ‘erişilebilir’ bir şey değildir. Emperyalist savaş, geri monarşilerde olsun, ileri cumhuriyetlerde olsun tüm demokrasinin açıktan ihlalidirbundan ötürü ‘haklar’ dan yani demokrasi den söz etmenin anlamı yoktur. Emperyalist savaşım ‘karşısına konulabilecek’ tek şey sosyalizmdir; yalnızca sosyalizm ‘çıkış yolu’ dur. ‘Bundan ötürü bizim asgari programımızda yani kapitalizm de demokratik sloganlar öne sürmemiz bir aldanıştır. Yada hayaldir, sosyalist devrimin saptırılması yada ertelenmesi vb dir.’ Solcu Kievski böyle söyler. Lenin’in yanıtı şudur: ‘ Bay Kievski’nin bu sözleri söylemesi kapitalizm ve demokrasi arasında ki, 34

sosyalizm ve demokrasi arasında ki ilişkileri tam anlayamadığını göstermektedir.’ Devam eder: ‘ Genel olarak kapitalizm ve özel olarak emperyalizm demokrasiyi bir hayal haline getirir – Ama aynı zamanda kapitalizm, yığınlarda demokratik esinler uyandırır, demokratik kurumlar yaratır, emperyalizm demokrasiyi yadsımasıyla demokrasi için yığınsal savaşım arasındaki çatışmayı şiddetlendirir. Kapitalizm ve emperyalizm ancak iktisadi devrimle devrilebilir. Demokratik dönüşümlerle en ideal demokratik dönüşümlerle bile devrilemez. Ne var ki demokrasi savaşımı okulunda okumamış olan bir proletarya İktisadi bir devrim yapma yetisine sahip değildir. Bankalara el koymaksızın Üretim aracı üzerindeki özel mülkiyeti kaldırmaksızın kapitalizm yenik düşürülemez. Ne var ki tüm emekçi halk yığınlarını, proleterleri, yarı proleterleri ve küçük köylüleri, saflarını ve güçlerini


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 demokrasi mücadelesini, demokratik bir biçimde örgütlemeleri ve devlet toplumun demokratlaştırılmasını, işlerine katılmaları için burjuva demokrasisinden seferber etmedikçe, bu yararlanarak proletaryanın devrimci önlemler burjuvaziye oportünizme karşı uygulanamaz.’ (Marksizm in sosyalist ve tutarlı demokratik Bir Karikatürü ve Emperyalist açıdan örgütlenmesini Ekonomizm Lenin) başarmak zorundayız. Kievski’ lere karşı Bilim bir hareketin demokrasi sorununu, asgari kendisinin kendisi hakkında programın ortaya konulması vardığı hükümden bağımsız sorununu genel olarak bu olarak ele alıp inceler. Ekimci şekilde açıklıyordu. Lenin, yazarında demokrasi sorunun özel bir ülke söz konusu da kendisinin kendisi olduğunda Rusya için halk hakkında Marksistliğine ilişkin yığınlarında kapitalizmin yol boş sözlerini bir tarafa açtığı demokratik talepler, bıraktığımız da ortaya küçük küçük burjuva yığınların, burjuvazinin seçmeciliği çıkar. köylülüğün demokrasi için mücadelesinin sosyalist Ekonomizm siyasi mücadeleyi devrime bağlanması görevini burjuva liberallerine ortaya koyuyordu. bırakıyordu bizim Proletaryanın kurtuluşunu Ekimcilerimiz ise demokrasi gerçekleştirmek istiyorsak mücadelesini Uğur Mumcu’ Türkiye gerçeğini nesnel lara, Özgürlük Dünyası koşulları ve bu nesnel yazarlarına bırakılması koşullarla sıkı sıkıya bağı olan gerektiğini ileri sürüyor. öznel koşulları sınıf Oportünizm bir kez daha savaşımlarını derinliğine birleşti. Oportünizmin mazur kavramamız taktiklerimizi gösterme siyaseti düzen buna göre oluşturmamız içinde demokrasi savaşımı gerekir. Türkiye koşullarından mevcut düzeni aklar. Ekimci doğan halk yığınlarının yazar hasımlarını eleştirirken 35


www.proleter.org

kendi görüşlerini bu şekilde ortaya kor. Bu hareketle savaşım yürütürken önce sözcüklerden ve bunlara yüklenen anlamdan işe başlamak zorundayız. Çağdaş Türkiye sözcüğünü ele alalım. Ekimci yazar u sözcüğün tılsımıyla bir çok zor sorunu çözümlediğini sanır. Bir çırpı da baş ağrıtıcı tahlillerden kurtulur. Bu sözcüğü kullandığı zaman bunun ifade ettiği anlam neyi içerir? Türkiye’nin kapitalist bir ülke olduğunu. Bu çağdaş sözcüğüyle bir bütün olarak Almanya, Fransa, İngiltere vb. ülkelerin kapitalizmiyle aynılaştırılmış olunur. Çağdaş Türkiye, çağdaş Almanya, çağdaş Fransa vb. vb. ülkelerle nitelik olarak teoride aynı kefe konmuş olur. Şimdi geriye pratikte devrime ilişkin bir genellemeye yer verilir. Bu devrimin nitelik olarak, bu ülke devrimleriyle genelleştirilir. Türkiye demokratik devrimi tamamlandırılmak için tarih yardıma çağrılır. Meşrutiyetin 36

İlanı bir burjuva cumhuriyeti olarak sunulur. Yirmi yıllık liberal küçük burjuva muhalefeti, ulusal sorun, yarı feodal kalıntılar, kapitalizm öncesi üretim ilişkileri geçerken çözümlenecek devrimin niteliğini değiştirmeyen nicel sorunlardır. Geneli bu tür ayrıntılar değiştirmez. Bir sözcüğe böylesi derin bir anlam yüklenmesinde ilk göze çarpan nedir. Sömürge, yarı sömürge ülkelerde burjuva demokratik hareketini oluşturan emperyalizmin varlığı unutulmuştur. Kapitalist üretim ilişkileri ile bunun siyasi üst yapısı arasında ki Marksist tahlil unutulmuştur. Türkiye’ nin yarı sömürge emperyalizme bağımlı kapitalizmi ile, emperyalist kapitalist ülkeler çağdaş sözcüğüyle bir kategori içinde genelleştirilmiştir. Lenin ve Stalin’in emperyalizme bağımlı ülkelerin kapitalist gelişmelerine ilişkin Marksist yorumları, çağdaş sözcüğüyle hasır altım edilmiştir.


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 Ekim bu soruya şu Önce şu marifetli, sihirli şekilde cevap verir. “ Türkiye çağdaş sözcüğünü ele alalım. emperyalizme bağımlı “Bir çağa, tipik olan ve sanayileşmesini olmayan, büyüklü küçüklü tamamlamamış orta seviyede bazısı ileri bazısı geri ülkelere gelişmiş kapitalist bir ülkedir.” özgü çeşitli görüngülerin... ve Bu tanımlamaya Türkiye ekonomik ilişkilerin toplamını kapitalizmine damgasını içerdiği için çağ denir. O halde vuran emperyalizme biz emperyalizm çağı bağımlılığı gerçeğini bir dediğimizde bu çağın içinde başka gerçeği bu soruna yer alan en gelişmiş üretim ilişkin Leninist gerçeği ortaya ilişkilerinden, en geri üretim çıkarmaz mı? ilişkilerine kadar tümünü Çağımıza damgasını genelleştiririz. Ne var ki, özel vuran emperyalist ekonominin bir ülke söz konusu olduğu iki farklı kutbunun sömürünün zaman çağdaşlık sözcüğüne bir avuç uygar emperyalist bu üretim ilişkilerine veririz. Kapitalizm vardır, kapitalizm kapitalist ülkeyle, sömürülen geniş sömürge ve bağımlı vardır. Almanya üretim ilişkileri bakımından ülkelere ilişkin Marksist kapitalisttir. Türkiye de üretim tahlilinde Stalin şunları yazar: ilişkileri bakımından kapitalist “... Emperyalizm geniş sömürgelerin ve bağımlı bir ülkedir. Bu genel anlamıyla ülkelerin, yüz milyonlarca bu şekildedir. Ne var ki özel insanının en utanmazca bir ülke Türkiye söz konusu sömürülmesi, onlara en olduğunda buna ilişkin ne türden bir kapitalizm olduğu insanlık dışı zulüm demektir. Bu sömürünün bu zulmün sorusudur. Çağdaş sözcüğü amacı fazla kar koparmaktır. ona uyuyor mudur? Türkiye Ama emperyalizm bu ülkeleri de ki kapitalizmin, Almanya, sömürürken buralarda İngiltere, Fransa, İsviçre vb. ülkelerin kapitalizmden ayırt demiryolları fabrikalar be yapım evleri sanayii ve ticaret eden özellik hangi türdendir? 37


www.proleter.org

merkezleri kurmak zorundadır. Bu siyasetin kaçınılmaz sonuçları bir proletarya sınıfının ortaya çıkması yerli aydınların yetişmesi ulusal bilincin oluşması, kurtuluş hareketinin güçlenmesidir. İstisnasız bütün sömürgelerde ve bütün bağımlı ülkelerde devrimci hareketin güçlenmesi bu gelişmenin belirgin bir kanıtıdır.” Leninizm’in İlkeleri Stalin Bu tanımlamadan anlaşılan nedir? Birincisi dünyanın emperyalizm çağında sömüren emperyalist kapitalist ülkelerle, sömürülen geri, sömürge, yarı sömürge ülkeler şeklinde ayrıştığı ve her geçen gün bu ülkeler arasında ki uçurumun büyüdüğüdür. İkincisi, emperyalizmin bu ülkeleri sömürürken bu ülkelerde kapitalizmin gelişmesini hızlandırdığı ve üçüncüsü bu siyasetin kaçınılmaz sonuçları bir proletarya sınıfının ortaya çıkması, yerli aydınların yetişmesi, ulusal bilincin uyanması kurtuluş hareketinin 38

güçlenmesidir. İşte bu gün sömürge ve bağımlı ülkelerde demokratik devrimci hareketin güçlenmesi bu gelişmenin belirgin bir kanıtıdır. Biz daha önce 12 Eylül ü değerlendirirken burjuvazinin bizim gibi ülkelerdeki siyasetinin özellikle burjuva parlamentarizmiyle iktidarda kalamadığını bunun sonucu olarak sömürge ve bağımlı ülkelerde faşist diktatörlükler, parlamento maskeli askeri cuntalara baş vurmak zorunda olduğunu yazmıştık. Tam da bu olgudan dolayı Lenin in belirttiği gibi genel olarak kapitalizm ve özel olarak emperyalizm demokrasiyi bir hayal haline getirir ama aynı zamanda kapitalizm yığınlarda demokratik esinler uyandırır, demokratik kurumlar yaratır. Emperyalizmin demokrasiyi yadsımasıyla demokrasi için yığınsal savaşım arasında ki çatışmayı şiddetlendirir. Ülkemizde devrimci demokrat adıyla tanımlanan hareketi doğuran da bu aynı olgudur.


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 görüyor. Bu doğru. Ne var ki Nitekim ekin de bu hareketin Ekim in bundan çıkardığı demokrat ve reformist sonuç burjuva demokrasisinin olduğunu kabul ediyor. tamamlandığı Demokrasi Faşizme karşı demokrasi mücadelesinin tutarsız mücadelesi veren küçük burjuvaziye teslim edilmemesi burjuva liberalizminden söz gerektiği sonucunu ortaya ediyor. Ekim ile bizim sereceği ayrılığımız bunun kabul yerde kendi edilmesine ilişkin değil o kendisiyle çelişkiye düşerek bundan demokrasi bu mücadelenin tamamlandığını ileri sürüyor. mücadelesinin burjuva düzenini aklayacağını Bir komünist için sorun (Yunanistan, Portekiz, proletaryanın kurtuluşunun, Arjantin örnekleriyle) yazıyor. sosyalizmin Gerçekte kapitalizm ve gerçeklendirilmesidir. Ve bir emperyalizm ancak iktisadi komünist için burjuva devrimle devrilebilir; demokrasisi bir hedef değil Demokratik dönüşümlerle en hedefe giden araçtır. Ve Ekim ideal demokratik e sormak gerekir siyasi dönüşümlerle bile devrilemez. özgürlükler olmadan Komünistler bu gerçeği bir an milyonlarca proleteri bile akıllarından çıkarmazlar. örgütlendirmek milyonlarca Öyleyse bizler niye Ekim in dağınık, küçük köylüyü, küçük sosyalist devrim tezinin burjuva yığınlarını anarşistçe olduğunu, sola örgütlendirmek proletarya için, çark olduğunu ileri sürüyoruz? proletarya davası için, Ekim, devrimci harekette, halk sosyalizm için seferber etmek hareketinde yirmi yıllık mümkün mü? Ekim in siyasi demokrasi mücadelesi ve özgürlük sözcüğünden ne reformizm mücadelesinin anladığını görmek için onun egemen olduğunu yazıyor. Ve sosyalist devrimle, demokratik bunun burjuva demokrasisi devrimi karıştırdığı şu taslak ufkunu aşamayacağını da ki devrime ilişkin yazısına 39


www.proleter.org

bakmak yeter. Ekim şöyle yazar: “Tarihsel olarak çözümlenmemiş demokratik görevler –Siyasi özgürlük, ulusal sorun (ki özünde toprak sorunudur aynı zamanda) yarı feodal kalıntıların temizlenmesi vb. – doğrudan sermayenin egemenliğinin, büyük burjuvazinin iktidarının yıkılması sorununa, yani bir proleter devrime bağlanmıştır. Bizde siyasal gericilik, faşizm, Ulusal baskı ve yarı feodal kalıntıların tasfiyesi kapitalist sermaye egemenliğinin, tasfiyesi sorunuyla çakışmış, üst üste binmiştir. Yani demokratik görevleri de geçerken yerine getiren bir proleter devrimi olacaktır. Bu devrimimizin sosyalist ve demokratik mücadelenin birlikte ve aynı anda yürütüldüğü, demokratik görevlerin sosyalist görevlere bağlandığı tek ve aynı süreç olduğunu anlatır.” (Yakın Geçmişe Genel Bir Bakış ve Platform Taslağı) Ekim taslakta birbirinden tamamen ayrı iki sorunu karıştırmaktadır. 40

Demokratik devrimin aşamalarından birine katılmamız sorununu siyasi özgürlükler, ulusal sorun, faşizm sorunu ile sosyalist devrim sorununu. Örneğin Ekim in sosyalist devrime yüklediği siyasal özgürlükler sorununu ele alalım. Siyasi özgürlük, burjuva devrimine özgü ve onun siyasal özünü oluşturan sorundur. Bir proleter sosyalist devrimde siyasi özgürlük sorununun çözümünü koymak bunu ne şekilde koyarsanız koyun önde, arkada, yanda, içinde, devletin küçük burjuva anlayışıdır. Halkın devleti yorumudur. Proletarya diktatörlüğü sosyalizm adından da anlaşılacağı gibi bir sınıfın diğer sınıf üzerinde ki diktatörlüğüdür. Sonuç olarak demokrasi sorununun Marksist çözümü proletarya burjuvazinin devrilmesini ve kendi zaferini hazırlamak üzere bütün burjuva demokratik kurumların ve bütün özlemleri kendi sınıf savaşında seferber etmesidir.


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 Böyle bir seferberlik kolay bir temellerini yıkmaktan çok iş değildir. Bu ekonomistlere uzaktır. Tersi yönde bir etki çoğu zaman burjuva yapar. -Bu temelleri genişletir oportünist görüşlere verilmiş ve derinleştirir. Onun için bu bir ödün gibi görünür. devrim yalnızca işçi sınıfının Ekim in taslağında değil burjuvazinin çıkarlarını Türkiye de ki kapitalist da ifade eder. Soyut tek sömürü kapitalizm öncesi başına ele alındığında bu üretim ilişkilerinin kalıntıları böyledir. Ne var ki işçi sınıfı yüzünden özellikle ağır bir kapitalizmin yetersiz gelişmesinden çektiği sıkıntıyı durum aldığı tipik narodnik tarzda unutulmaktadır. kapitalizmden çekmez. Devrime burjuva niteliğini Bundan ötürü kapitalizmin en veren bu özellikler geniş en özgül ve hızlı bir çarpıtılmaktadır. Ekim burjuva biçimde gelişmesiyle en devriminin anlamını e önemini keskin bir biçimde ilgilidir. bir kategori olarak tümüyle Kapitalizmin geniş, özgür ve yanlış anlar. Tezlerinde hızlı gelişmesini engelleyen sürekli olarak burjuva eski düzenin bütün devriminin yalnıza burjuvazi kalıntılarının ortadan için yararlı olabileceği ifade kaldırılması işçi sınıfının kesin edilir. Burada burjuva olarak yararınadır. Burjuva devriminin, kesintisiz bir devrim geçmişin kalıntılarını, sosyalist devrimin alt aşaması feodal kalıntıları en kararlı bir olduğu görülmez. Bir burjuva biçimde süpürüp atan ve devrim tek başına ele kapitalizmin en geniş en alındığında burjuva yani özgür ve en hızlı bir biçimde kapitalist toplumsal ve gelişmesini eksiksiz bir ekonomik sistem çerçevesinin biçimde güvence altına alan dışına çıkmayan bir devrimdir. bir altüst oluşun ta kendisidir. Burjuva devrim, kapitalist Lenin gelişmelerin gereksinmesini İşte bu yüzden ifade eder. Ve kapitalizmin burjuva devrim, proletarya ya 41


www.proleter.org

büyük ölçüde yarar sağlar. Burjuva devrim proletaryanın çıkarı için mutlak bir gerekliliktir. Burjuva devrim ne kadar tam kararlı ve tutarlı olursa proletaryanın sosyalizm uğruna burjuvaziye karşı başarısı o ölçüde güvence altına alınmış olacaktır. Ancak bilimsel sosyalizmin abc sinden habersiz olanlar bu vargıyı yeni, garip ve paradoks gibi görebilirler. Ve bu vargıdan çıkan sonuç öteki şeyler yanında bir burjuva devriminin bir anlamda burjuvaziden çok proletaryanın işine yarayacağı tezidir. Burjuva devriminin geçmişin bütün kalıntılarını tam olarak süpürüp atmaması ve bunların bazılarını alı koyması yani bu devrimin tam olarak tutarlı olmaması sonuna dek götürülmemesi ve kararlı ve amansız olmaması, burjuvazinin çıkarınadır.... Burjuva demokrasisi doğrultusunda zorunlu değişimlerin daha yavaşça daha tedrici oyalayıcı kararlı devrim yoluyla değil de, reformlar yoluyla olması bu 42

değişmelerin saygı değer kurumlarını olabildiğince kayırması burjuvazinin daha çok işine gelir. Burjuvazi bu değişmeleri tabanda ki halkın yani köylülerin ve özellikle de işçilerin bağımsız devrimci eylemini inisiyatifini ve enerjisini olabildiğince yavaş geliştirmesini ister. Öte yandan burjuva demokrasisi doğrultusunda ki zorunlu değişmelerin reformla değil de devrim yoluyla gerçekleştirmesi daha çok işine gelir. Çünkü reform yolu, ulusal organizmanın çürümüş parçalarının acılı, yavaş çözülmesini geciktiren erteleyen bir yoldur. Bu çürümeden her şeyden çok proletarya ve köylülük acı çeker. Devrimci yol çürümüş organın en çabuk bir biçimde kesilip atılmasından proletaryanın en acı çekeceği bir yol ve onun getirdiği iğrenç aşağılık çürümüş zararlı kurumlara en az boyun eğmeyi ve bunları en az dikkate almayı gerektiren yoldur.” (Lenin Demokratik


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 müdahale eden polisin Devrim ve Sosyal müdahale etmemesi dikkat Demokrasinin İki Taktiği) çekiciydi. Göstericiler “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Kasım 1990 Ermeniyiz” sloganını attılar. Bu slogan sonradan birçok Devam edecek.... tartışmalara neden oldu. Liberal – demokrat burjuvalar bu siyasi cinayete büyük tepki gösterdiler. Bu da “derin devletin” işi idi. Başbakan dış güçlerin oyunlarına dikkat çekmişti. Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini istemeyenlerin bir oyunuydu, ama buna engel olamayacaklardı. Aslına LİBERAL BURJUVAbakarsanız liberal-demokrat DEMOKRATLAR burjuvalarında asıl korkusu “DERİN DEVLETE” buydu. “Karanlık güçler” KARŞI Türkiye’yi içine kapatmak, bir NASIL MÜCADELE “Orta Doğu Ülkesi” yapmak EDERLER ? istiyorlardı. Liberal burjuvazi 19.01.2007 Tarihinde ise dünya ile bütünleşmek Hrant Dink öltürüldü. Hrant istiyor. Küreselleşme çağının Ding Agos gazetesi yayın dışında kalmak istemiyordu. yönetmeniydi. Ermeni Onun için devleti rayına asıllıydı. Öldürüldüğü gün oturtmak gerekirdi. Evet oldukça büyük bir kitle devlet rayından en azından (100.000 civarı) protesto bir bölümü rayından çıkmıştı. gösterisi yaptı. Gösteri “Derin devlet” değil “derin “izinsiz” olmasına rağmen millet” var dese de bu başka “izinli” gösterilere dahi böyleydi. Gözü yaşlı, ölen 43


www.proleter.org

arkadaşlarının arkasından ağıtlar yakan liberal demokratlar, “hukuk dışı” devlet eylemlerini topa tuttular. Bir an önce “hukuk”un üstünlüğünün sağlanması, devlet kurumlarının demokratikleştirilmesi çağrıları yaptılar. Ne var ki cinayetle ilgili gönülsüzde olsa ilerleyen soruşturmalar “devlet kurumlarındaki çatışmaları” ortaya çıkarıyordu. Sözde katili yakaladık diye uzun uzun reklam yapılmıştı. Ama yakalama değil kutlama, kahraman karşılaması yapılmış, anıları ölümsüzleştirmekte unutulmamıştı. Bayrak önünde bayrak çekilmiş , Ogün Samast’dan saçını düzeltmesi istenmişti. Liberal demokrat burjuvalarımız buna dayanamazlardı. Katiller kahraman yapılırmıydı? Ama acı acı geçmişteki anılar bir bir gözlerinin önünden geçti. Abdullah Çatlılar, Haluk Kırcılar, Mehmet Ali Ağca’lara da böyle yapılmamışmıydı? Bu katillerin, üstelik uluslar arası kırmızı bültenle 44

arananları devlet görevlisi olarak işlerini yapmamışlar mıydı? Halbuki devlete bu leke sürülmemeli işler demokratik resmi kurumlar ile görülmeliydi. Ama liberal demokratlarımızın kaderi böyleydi. Halbuki sorunlar Anayasal çerçevede demokratik yollardan çözülse ne kadar iyi olurdu. Bunun için açık oturumlar düzenleyip, uzun uzadıya açıklamalar yapıp Anayasanın değiştirilmesi çağrıları yaptılar. Onlar hep burjuvazinin egemen olmadığı dönemden egemen olduğu döneme kadar hep taleplerini anayasa değişikliği temelinde tuttular. Anayasal bir burjuva egemenliğinden yana oldular. Bu ise burjuva sınıfının egemenliğinin en güvenli biçimiydi. Günlerini ağıtlar, ardı arkası gelmeyen “derin devlet” kötülüklerine son verilmesi çağrıları ile geçirdiler. Artık mızrak çuvala sığmayıp, burjuvazinin diktatörlüğü demokratik örtü ile gizleniyordu. Bazıları (Fikri


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 milliyetçilerine bu büyük Sağlar vb.) durum haksızlıktı. Buna karşı sessiz değerlendirmeleri yaptılar. kalamazlardı. “Hepimiz Trabzon’da bir şeyler Ermeniyiz” ne demekti? oluyordu. Rahip Santara Türkiye Türklerin vatanıydı. Cinayeti, daha önceki Sevmeyen terk etmeli, bu TAYAD’lılara linç girişimleri bu garabette neyin nesiydi. bölgede gerçekleşmiş. ABD Türkler bizde Ermeniyiz nasıl Irak’ı işgal hazırlığında derlerdi! Hrant Dink’in Trabzon limanını istemişti. öldürülmesi olayını Burada yasadışı bir üstlenmediler. Kendilerine örgütlenme vardı. Buna leke sürülmek istendiğinden uluslar arası güçlerde dahildir. yakındılar. Halbuki burada Yabancı ve yerli istihbarat faşist gerici bir örgütlenmenin teşkilatlarının bunlardan olduğu burjuva basınında haberinin mümkün olmaması çarşaf çarşaf yer almıştı. Türk mümkün değildir. Bazıları da milleti için var olduklarını toplumsal durum tespitleri hiçbir gücün milleti ve devleti yaptılar. Toplum bir geçiş savunmalarına engel dönemi yaşamaktaydı, olamayacağını burjuva köyden kente hızlı göç , büük basınında bir işsiz , başı boş yığın ve TV yaratmış, bunlar gizli karanlık programlarında yineleyip emelleri olan güçlere durdular. Her ne kadar malzeme oluşturuyordu. yalanlasalar da Bunun için “yabancı sermaye” emperyalizmin oyuncağı, getirilmeli, yatırımlara öncelik maşası oldukları ortadadır. buralara verilmeliydi. Liberal demokratlarımız Faşist parti ve güçler cinayet sonrası beyaz bere bu olay sonrası kendilerine giyenlerin çoğaldığını, futbol yüklenilmesi ve “hepimiz maçlarında “milliyetçi, etnik Hrantız, hepimiz Ermeniyiz” temele dayalı” sloganların sloganına büyük tepki yarıştırıldığını, toplumun gösterdiler. Türk tehlikeli bir şekilde 45


www.proleter.org

kamplaşmaya doğru gittiğini. Balkanlarda da böyle olduğunu, hızla “Balkanlaşmaya” doğru gidildiğini yaşlı gözlerle dile getirdiler. Toplumdaki çelişkilerin artmasını yürekleri kaldırmıyordu. Bunun çözümü mutlaka olmalıydı. Yoksa bu gidişin sonu kötüydü. Ah o derde deva “hukuk devleti”, “demokrasi”, “serbest piyasa ekonomisi” , “düşünce özgürlüğü” bütün kurum ve kuralları ile yerleşmiş olsa bütün bunlardan eser kalmazdı. Burjuvazinin liberal demokratları istese de , bu biçimde de kendi sınıfının egemenliği sürer. Hem de en güvenli biçimde. Burjuvazinin egemenliği, diktatörlüğü hiçbir yasa ile sınırlanmamıştır. Bunu sınıf mücadelesinin keskinleştiği dönemler hem görmek isteyenlere, hem de işçi ve emekçilere gösterir. Burjuvazin egemenliği işçi sınıfı tarafından tehdit edildiği günlerde “yasa dışı” , “demokratik” olmayan araç ve kurumları kullanmakta hiç tereddüt etmez. Sınıf 46

mücadeleleri tarihi bunun sayısız örnekleri ile doludur. Liberal demokrat burjuvalar tarihin hareket ettirici gücü olarak “eleştiri”yi görürler. Bunun için eylemlerinin merkezinde bu durumda “derin devletin” genel olarak da burjuva toplumun en gelişmiş kurum ve kurallarının dışındakilerin yada onlara engel olanların veya tehdit edenlerin eleştiriye tabi tutulması vardır. Eleştirinin gücüne inanırlar. Bunun temeli olduğunu düşündükleri “serbest piyasa” ve “açık toplum”un yerleşmesi için çalışırlar. Liberal demokrat burjuvalarımız “derin devlet” terbiyeciliği görevini üstlenmiş olup, bunu “eleştiri” aracı ile yapma eyleminde bulunmaktalar. Onlar böyle düşünedursun, devletin istihbarat teşkilatı (MİT) üst düzey yöneticileri ve emniyet müdürleri işlenen cinayetlerin “milli duygular” ile işlenmiş olduğu mazur görüşü koruyup kollayıcı açıklamalarını her olay sonrası yinelediler. Faşist katillerin, devlet görevlileri


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 çok üzülüp içerlemişlerdi. tarafından, cepleri para Böyle başarılar kolay elde doldurularak uluslar arası edilmiyordu. Elde edildiğinde eylemlerde de kullanıldığı üst ise kıymetini bilmiyorduk. düzey MİT yöneticileri Böyle cinayet ve tehditler ile tarafından açıklamalar onları ülkede yaşatamayıp yapılmasını, liberal dışarı kaçmalarına sebep demokratlarımız boynu bükük olacaktık. Zaten ülkeden dinlemekle yetindiler. Eski “beyin göçü” vardı. Yetişmiş ihbarcı, muhbir haber elemanı entelektüel yetenekler olmuştu. Son cinayet aylar dışarıya kaçıyor, onlardan öncesinden böyle biri faydalanamıyordu. Bunlar tarafından sözde ihbar engellenmeli. Engellemenin edilmesine rağmen önlem yegane yolu ise “çağdaş alınmamıştı. Cinayetin uygarlığa ulaşmaktan” “azmettiricisi” Yasin Hayal’in “Orhan Pamuk Akıllı olsun geçiyordu. Bunun önündeki akıllı.” Mesajı liberal demokrat (siz burjuva sınıfın gelişme ve burjuvalarımızın suratlarında egemenliğini sağlamlaştırma patladı. Halbuki çok kısa bir olarak okuyun) bu günkü en süre önce Orhan Pamuk büyük engel, böyle Nobel Edebiyat Ödülünü istenmeyen olayların olması, kazanmış onunla büyük bir “derin devletin” köklerinin gurur duymuşlardı. (Pamuk) açığa çıkarılamamasıdır. burjuvazinin bayrağını dünya Susurluk, Şemdinli olayları ile kapitalizminin tepelerinde birçok liberal “solcu” aydının dalgalandırmıştı. Aslında bu öldürülmesi karanlıkta kalmış ödülü, imaj ve reklam aracı aydınlatılamamıştı. Hrant olarak görmüş, kredi notunu Dink’in eşi Rakel’in cenaze artırdığı için sevinmişlerdi. töreninde, bebekten katiller Cumhur Başkanının Orhan yaratan “karanlığın” Pamuğu kutlamaması ve ödül sorgulanamaması ne kadar törenine siyasi iktidardan üst doğruydu. Bunu içleri düzeyde katılım olmamasına acıyarak göz yaşları içinde 47


www.proleter.org

gazetelerindeki sütunlarına taşıdılar. Bu defaki cinayet onları çok derinden yaralamış en yakın arkadaşlarından birini daha kaybetmişlerdi. Bu “karanlığın” sıktığı kurşunlar hep böyle değerli insanları mı bulacaktı? Liberal demokrat burjuvalar arasındaki hayıflanma, iç çekmeler sürdü gitti, hala daha sürüyor. Saddam Hüseyin’in idam edilmesi karşısında da bildik tutumlarını sergilemişlerdi. Liberal burjuva gazeteler “bu idam çok tartışılacak” diye manşetler attılar. Halbuki ABD emperyalizminin Irak’ı işgalini en çok onlar desteklemiş, açık destek vermemiz ülkede asker yerleştirmelerine izin verilmesi durumunda kazançlı çıkacağını en çok tekrarlayanlarda onlardı. Sanki savaş anları “eleştiri silahları” ile yapılıyormuş, sonuçta bunlar olmayacakmış gibi, bu idamda demokratik kılıf eksiği tespit ettiler. Liberal burjuvazinin iç sönüklüğü, meta üretiminden, kara dayalı çıkar hesaplarının 48

bayağılığından kaynaklanan, bencilce duygular burada da kendini ortaya koymuştu. Çıkar hesapları yapıyor, sınıfının uzun vadeli çıkarlarını göz önünde tutmaya çalışıyordu. Zira artık bölgede dengeler değişmişti. ABD ile komşu olmuştuk. İşte bunlar bizim gibi burjuva toplumların liberal burjuva sınıfının yapısı, sömürgeci emperyalist gücü komşu olarak bağrına basar. Bakmayın siz o askerimizin başına çuval giydirme olayını bir türlü hazmedemiyoruz, bize bu yapılır mı? Serzenişlerine. Bizim burjuva sınıfımız çoktandır emperyalist “ortağının” emrindedir. Burjuva toplumun tarihine baktığımızda burjuva sınıfı iki ana büyük kesime bölünmüş olarak görürüz. Bir tarafta bayrağında “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.” Yazan liberal kesim. Diğer tarafta devrimci Jakoben kesim. Burjuva devrimlerinde burjuvazinin bu iki kesimi farklı roller oynayıp, farklı


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 çevirmişti. Onun devrim ve politikalar izlediler. Devrimci “demokrasi” ile yolları Jakoben burjuvazi, soylulara ayrılıyordu. Burjuvazi artık ve onların siyasal egemenliği devrimden korkmaya başladı. monarşistlere karşı amansız Devrimin asıl gücü artık uzlaşmaz bir mücadele proletaryaydı. Devrimin yürütüp onlarla savaşırken bayrağını o dalgalandıracaktı. liberal burjuvazi, soylular, Liberal burjuvalar ise ona büyük toprak sahipleri ve yasallıklarına devam edip krallar ile uzlaşma yolunu parlamento koridorlarını bol izledi. Fransız devrimi, İngiliz bol arşınladılar. Artık sokak devrimi ile Alman devrimi işçiler ile emekçilerin kendine özgü tarzlarda elindeydi. Burjuvazi artık gerçekleştiler. Fransız devrimi sokaktan korkuyordu. en devrimci, en ateşli burjuva Anarşiye karşıydılar, düzen devrimi olarak bilinir. İngiliz sağlanmalı çağrılarını sık sık devrimi, burjuvazi ile yinelediler. Halbuki daha çok soyluluğun anlaşmasına yakın dayanan klasik tarzdır. Alman geçmişte burjuvazi devrim istemiş, bunun için devrimi ise, tarih sahnesine geç çıkması, çok gelişmiş bir savaşmıştı. Burjuvazinin proletaryaya sahip olması ile siyasal eylemi giderek proletaryanın kapitalizmi silikleşip, anayasacılık ve tehdit etmeye, onun karşısına parlamentoculuk olarak çıkmaya başlamasından kendini gösterdi. İşçiler ise dolayı burjuvazinin kendini 1871 Paris Komünü ve 1917 soyluların kollarına attığı, Ekim Devrimi ile yeni bir onunla uzlaşıp devrime karşı devrim tipi ve tarzını Komün birleştiği bir tarz olan Prusya ve Sovyet tipi devrimleri yarattılar. Bu devrimler bu gün tipi burjuva devrimi olarak “kitle örgütleri” denen bilinir. Burjuvazinin devrime örgütlenme tiplerini ortaya yüz çevirmesi ilk Alman devriminde başlamıştır. çıkardılar. Sovyetler ilk kez 1905 Rus Devriminde ortaya Liberal burjuvazi devrime yüz 49


www.proleter.org

çıktılar. Bunlar Komün tipi bir devrimin iktidar organları olarak kendilerini göstermişlerdi. Komünistler Sovyetlerin bu rolünü anlayıp devrimlerin onlara dayanarak gelişeceğini gördüler. İşçi köylü ve asker Sovyetleri devrimci iktidar organları olarak tarihteki yerlerini aldılar. Rus Liberal burjuvazinin temsilcisi Kadetler ise anayasacı demokratlar olarak devrimden korkup Çar ile uzlaştılar. Çarlığın yıkılacağını anlayınca da sözde devrimci politikalar izlediler. İşçi sınıfının önderi ve temsilcisi Rus Sosyal Demokratları (o günlerin kavramları ile) ise devrimi sonuna kadar götürüp muzaffer kılacak, program ve buna dayalı taktikler ile mücadele ettiler. Liberal burjuvazinin devrim ve “demokrasiye” sırtını dönmesini Rus Devriminde bütün açıklığı ile kendini göstermiştir. Kapitalizmin dünya çapındaki egemenliği, kendisini emperyalizm ve 50

proleter devrimler çağı olarak gösterir. Bir tarafta emperyalist tekelci burjuvazinin egemenlik, hegemonya ve nüfuz için yürütülen savaşlar, diğer tarafta ise proletaryanın kapitalizmi yıkma mücadelesi ile ezilen halk ve ulusların emperyalizme karşı mücadelesi sürmektedir. Ana çizgileri bunlar olan koşullarda egemen durumdaki burjuvazinin kesimleri, emperyalist tekelci, tekelciliberal, derimi ağızlarına almasalar da “demokrasi” için işgal ve ilhaklar yapıp, “ulus devlet” başkanlarını cezalandırmaktadırlar. Tekelci liberal burjuvazi kavramı ilk bakışta terimlerde bir çelişki gibi görülebilir. İçinde yaşadığımız dönemin yapısından kaynaklanan zıtların, aynı sınıfın siyasi temsilcilerinde kendini ortaya koyması mümkün olmamaktadır. Burjuva toplumun olgunlaşma öncesi dönemlerdeki saf liberal ve devrimci jakoben burjuvazi saflaşması artık yoktur.


Proleter Ocak 2007 Sayı:36 şekilde açık olarak ortaya Liberal burjuvazi kendinde , koyulduğu günler olur. Hiç hem liberal hem demokrat kimse kendisini gizleyemez. hem faşist özellikler Mücadelenin ateşi onun toplayabilmektedir. Nitekim üstündeki örtüleri yakar. bizim liberal burjuvalarımız Hrant Dink’in öldürülmesi Ertuğrul Özkök’ün ağzından sonrası küçük burjuva “demokratik milliyetçilik” demokrasisinin sağ çizgi önerileri yapmaktalar. Kimileri izleyenleri savaşa karşı de “negatif milliyetçilikten” tutumlarında olduğu gibi dem vurmakta. Onların burada da aynı politik çizgiyi tanımları ile söylersek izlediler. Şiddeti ve şiddet ”konjonktür” milliyetçilik araçlarını nasıl sınıflar üstü bir yükselmekte bu dalga herkesi anlayışla ele alındığını vurmakta, onun için liberal 7 gördüler. demokrat burjuvalarımızda Küçük burjuva böyle tedbirler almaktalar. demokratları hep emekten Hatta daha ileri gidip yana olduklarını tekrarlar “solcuların ”da bundan kendi dururlar. Zaten bu emekten payına düşeni alıp milliyetçi – yana olma anlayışı “emeğin” ulusalcılığa doğru kayış dışında olmayı içeren, olduğu tespitleri yapmaktalar. vazeden bir anlayıştır. Eğer Liberal demokrat burjuvaların birisi, emekten ve işçiden “sol” kesiminde yer alanlar yanayım diyorsa burada bir ayaklarının altındaki toprağın “terslik” var demektir. kaymakta olduğunu görüp, Komünistler işçiden yana “anti-faşist acil eylem planı”na değildirler, işçi sınıfının bir destek beklemekteler. parçası onun öz Havada “kara” bulutların dolaşıp sınıf mücadelesinin 7 “Siz yenileceksiniz, topun, tüfeğin, keskinleştiği günler, sınıfların silahın, kalleşliğin, alçaklığın gücüne ve onların temsilcilerinin karşı başı dimdik direnen halkın gücü politika ve teorilerinin sizi tarihin lanetle anılanları arasında katacaktır.” (Yücel Sayman 21.01.2007 yapısının ne olduğunu en iyi Evrensel)

51


www.proleter.org

unsurlarıdırlar. Zor, şiddet ve araçlarına karşı tavırları ise olsa olsa işçi ve emkçilerin bilinçlerini karartan , bunların gerçek nitelik ve işlevlerinin çürütülmesine neden olrlar. Bunun için Komünistler işçi ve emekçileri bu tip küçük burjuva yalpalamalar ve bilinç karatıcı politikalar karşısında uyanık olmaya çağırırlar. Liberal demokrat burjuvaların “derin devlet” nitelemeleri nasıl devletin egemen sınıfların baskı ve şiddet mekanizması, aleti olması gerçeğini gizliyorsa, bu küçük burjuva demokratların yanılsamalarda, sömürücülerin saldırıları karşısında işçileri donanımsız ve silahsız bırakır. Çünkü işçilerin daha çok uzun süre sömürücüleri yenmek, yendikten sonra baskı altında tutmak için silahlara ve silahlanmaya ihtiyaçları olacaktır. Liberal demokrat burjuvazinin “derin devlet” karşısındaki aczi onların “derin devlet oldu devlet” isimli kitaplar yazdırıp , aydınlarına “şikayet” 52

dilekçeleri ekletti. Bütün bunlar aslında bir nesnel gerçeği işaret etmektedir. O da burjuvazinin egemenliğine yalnızca işçi sınıfının demirden disiplinli sosyalist mücadelesinin son vereceğidir. Elbette bu süreçte güvenilmez yol arkadaşları da olacaktır. Önemli olan sınıfın bunlar tarafından aldatılmasına müsaade etmeyip devrimin yakıcı ateşinde onları eritmesi, devrimin önder ve yönetici gücü olmasıdır. Necati IŞIK Ocak 2007


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.