KOMÜNÝST DEVRÝM SON 1 YILDA EYLEM ve FAALÝYETLERÝMÝZDEKÝ EKSÝKLÝK ve HATALAR ÜZERÝNE Konferanstan bu yana önceki sürecimizin deðerlendirilmesi ve buradaki tespitler üzerinden yeni sürecimize iliþkin görüþlerimizi ifade ediyoruz. Gerek merkez yayýn organýmýzda gerekse de farklý biçimlerde yaptýðýmýz iç eðitim süreçlerimizde bunlar ele alýndý ve hala ele almaya devam ediyoruz. Konferansýmýz önceki sürecimizin hatalarýný, eksikliklerini ortaya koyup bunlarý deðiþtirmek için iyi bir fýrsattý. Bugüne kadar olumlu geliþmeler de kaydettik. Ancak olumlu geliþmelere raðmen henüz pek çok eksikliðimiz olduðunu, daha önemlisi aþmýþ olmamýz gereken noktalarda hala ayný hatalarý yaptýðýmýzý gözlemliyoruz. Ýþte bu yazýmýzda konferans öncesinden bugüne sarkan hata ve eksikliklerimize dikkat çekmek, tüm yoldaþlarýmýzýn bir kez daha bilincine çýkarmak istiyoruz. Hata ve eksiklik kelimeleri kuþkusuz ki genel kalýyor. Bu kelimelerle neyi anlatmak istediðimizi tek tek son bir yýldaki faaliyetlerimizden örneklerle açýklamaya çalýþacaðýz. Örgütsel güvenlikle ilgili noktalarý dikkate alarak ancak söylenmesi gerekenleri de çekinmeden ifade edeceðiz. Vereceðimiz örneklerde vurgulayacaðýmýz hatalar ilk bakýþta teknik aksaklýk ve zaaflar gibi görünse de-ki bazýlarýnda gerçekten teknik sorunlar rol oynamýþtýr-bunun ötesinde devrimci uyanýklýk, yoðunlaþma, dikkat eksikliði ve daha önemlisi siyasal kavrayýþ eksikliði olduðunu söylemeliyiz. Dolayýsýyla birincisi; soruna daha genel ve siyasal açýdan bakmak, ikincisi, her yoldaþ burada aktaracaklarýmýzý toplam örgütsel sorunlarýmýz içerisinde neyi ifade ettiðiyle birlikte kendi payýna düþen üzerine düþünmek ve üzerine gitmekle yükümlü olduðunu bilmelidir. Aktarýmlarda bulunurken yeri geldiðinde "bir yoldaþ þu eylemde þöyle davrandý" gibi cümleler kullanacaðýz. Bunun anlamý yalnýzca hata yapan ya da eksikliklerden sorumlu yoldaþlarý eleþtirmek deðil, kuþkusuz böyle bir anlamý da var, ancak esas olarak hatalarýn nedenlerini ortaya çýkarýp, bir dersedeneyime dönüþtürmek, baþka yoldaþlarýn da bunlardan öðrenmesini saðlamaktýr. Ýlk olarak randevulardan baþlayalým. Devrimci bir örgüt için randevularýn önemi
açýktýr. Bizim için de randevu sisteminin önemi her yoldaþýn bilgisi dâhilindedir. Teknolojik imkânlarý ya da baþka yöntemleri reddetmesek de düzenin her alandaki hâkimiyeti göz önüne alýndýðýnda bunlarýn sýnýrlý, dikkatli ve özel durumlarda kullanýlmasý gerektiðini sürekli vurgularýz. Bunun dýþýnda randevu sisteminin devrimci mücadelenin tarihsel deneyimlerden çýkartýlan sonuçlarýna göre temel olmasý gerektiði bellidir. Randevu sistemi vücuttaki kan akýþý gibi devrimci bir örgütün gündelik yaþamýnýn akýþýný saðlar. Randevu sistemindeki bozulma ya da aksamalar kimi durumda tamamen kimi durumda kýsmen bu akýþýn durmasýna yol açar. Bunun yanýnda randevu sistemi bir posta iþletmesi gibi örgütün her türlü gündelik bilgi akýþýnýn ayrýlmaz parçasýdýr. Bir posta aðýnýn iþlevindeki mümkün olan en kýsa zamanda, saðlýklý ve etkili bir iþletim randevular üzerine kurulur. Dolayýsýyla saðlýklý bir randevu sistemi kuramayan örgütün ciddi aksamalarla karþýlaþmasý kaçýnýlmazdýr. Bu aksamalarýn boyutu içinde bulunulan dönemin zorluklarý ve düþmanýn saldýrýlarý ölçüsünde daha da büyüyebilir. Bu yüzden bizler de kendimizi bu bilinçle donatmalýyýz. Kendimizi deðerlendirdiðimizde hala randevularda aksamalarý gideremediðimizi, kapasitemizin altýnda basit hatalar yaptýðýmýzý gözlemliyoruz. Sözü eylem ve faaliyetler içerisindeki randevulara getirmek istiyoruz. Çünkü rutin randevular dýþýnda özellikle bir eylem ya da faaliyet öncesi ve esnasýnda alýnan randevularýn önemi çok daha büyüktür. Geçtiðimiz aylarda kimi eylemlerimiz öncesinde bazý yoldaþlar bu randevularýna kararlaþtýrýlan saatten geç geldi. Bugün için ciddi bir sorun yaratmadý. Fakat baþka durumlarda bunun yaratacaðý sorunlarýn neler olabileceðini her yoldaþ düþünmelidir. Hele de randevusunu aksatan yoldaþ/yoldaþlar eylemin detaylý bilgisine sahip ya da kritik bir görevi üstlenmiþse ne gibi sonuçlar doðurabilir? Bu durumda eylemin yapýlamamasý ve diðer yoldaþlarýn güvenliklerinin de risk altýnda olacaðý belli deðil midir? Gündelik yaþamýn içinde bizim dýþýmýzdaki kimi nedenler dolayýsýyla randevu aksatmak farklý bir durumdur. Bu durumda önceden belirlenen
devamý sf:17’de
20
KOMÜNÝST
DEVRIM
DEVRÝM ÝÇÝN DEVRÝMCÝ PARTÝ PARTÝ ÝÇÝN ÖRGÜTLÜ HAZIRLIK FÝYATI: 1,50 YTL
DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET MERKEZ YAYIN ORGANI SAYI : 37 OCAK 2010
2009 YILINDAN 2010'a YANSIYAN SÝYASAL GELÝÞMELER ve EÐÝLÝMLER 2009 yýlýnýn son aylarýnda geliþmelerden biri; hükümetin demokratik açýlým dediði sürecin sonunu getiren Kürt hareketine saldýrýlar ve sonucunda DTP'nin kapatýlmasý oldu. Kürt hareketi bunlara parlamento zeminini terk etmeme ve yeni partiyle yanýt verdi. Fakat düzenin yeni kurulan BDP'ye saldýrýsý da gecikmedi. Bir açýdan önceki örneklerin bir devamý tekrarlanýyor. Kapatma, tutuklamalar, bir süre geriletme, sonra yeniden parti kurma gibi. Bir baþka açýdan ise öncekilerden farklýlýklar da yaþandý. Bilindiði gibi AKP, Kürdistan'da düzen partileri arasýnda en fazla oy alan partidir. Onun bu konumunu Kürt hareketini ehlileþtirip, güçsüzleþtirmenin bir fýrsatýna çevirmeye çalýþtýlar. Bunun için ordu dahi Kürdistan'da hükümetin desteklenmesine çalýþtý. AKP'de önce "Kürt açýlýmý" sonra "demokratik açýlým" adý etrafýnda demagojik söyleme giriþti. Fakat ortada somut bir öneri yerine söylemden baþka bir þey olmadýðý zamanla anlaþýlýnca ve Kürt hareketi somut adýmlar için taktik basýnç kurmak maksatlý eylemlere giriþice süreç tersine döndü. Düzen cephesinde reform, taviz ya da yumuþama gibi tutumlarýn olmadýðý açýk þekilde ortadaydý. Kürt hareketinde ise PKK'nin Abdullah Öcalan'ýn cezaevi koþullarý dolayýsýyla baþlattýðý kadro eylemleri giderek kentlerde daha geniþ kesimleri kapsayarak, DTP tabanýný harekete geçirmesi ile süren eylemler esas olarak bu süreçte hükümete somut adýmlar atmasý için basýnç kurma amacýný taþýyordu. Elbette Kürt kitlelerinin hareketliliði için bir noktayý daha vurgulamak gerekir. Önderliði hangi hedeflerle hareket ederse etsin Kürt kitleleri, içinde bulunduklarý ekonomik, toplumsal sorunlarýn aðýrlýðý dolayýsýyla da ciddi bir toplumsal patlama öðesi durumundadýr. Bu nesnel devrimci dinamik, önderliðinin düzen içi hedefleri
peþinde yorulsa da her defasýnda kendini göstermekten geri durmadý. Kürt kitleleri son yýllarda ne zaman bu tip eylemlere giriþse bir süre sonra kendi önderliði tarafýndan dizginleyici davranýþlarla karþýlaþýyor. Ýþte, burjuva düzeni, Kürt önderliðinin hedeflerinin "radikalliðinden" korkmasýndan deðil, kitlelerdeki dinamik eðilimlerin belirsizliðinden çekindiði için bunlarý ehlileþtirmenin yollarýný arýyor. Hükümetin demokratik açýlým adýný vererek oluþturduðu ortamý sonlandýran saldýrýlar ve sonrasýndaki geliþmeler sanki sürecin bir yerlerden müdahaleyle býçak gibi kesildiði izlenimi doðuruyor. Ancak siyasal geliþmeleri dikkatli biçimde irdelediðimizde tablonun ardýndaki nedenleri anlayabilmek mümkün olabilir. Her þeyden önce demagojik de olsa bu süreci hükümet kendi baþýna baþlatmadý. Genelkurmay, mit vs. ile bir konsensüs sonucunda bir giriþim baþlattý. Ortaya sürdükleri ise söylem ve demagojiden baþka bir þey deðildi. Bununla Kürt hareketinde beklentiler yayýp, hareketi beklemede zayýflatmak, bu arada þiddet yöntemleriyle PKK'yi olabildiðince güçten düþürmeyi hedeflediler. Fakat hedeflerine kýsa vadede ulaþamayacaklarýný bildiklerinden ayný zamanda þiddet yöntemleriyle Kürt hareketini güçsüzleþtirip, dinamik konumdan düþürüp, kendileri açýsýndan kolay teslimiyet ortamý yaratmayý devreye
BU SAYIMIZDA 92. Yýlýnda Yaþasýn Ekim Devrimi Alanlardan Yoldaþlardan
6 10
Ýrademizi Zafere Dönüþtürelim
10
Konferans Üzerine Ýç Eðitim Toplantýsý
11
Ulusal Sorun Üzerine Deðinmeler II Son 1 Yýlda Eylem ve Faaliyetlerimizdeki 20
KOMÜNÝST DEVRÝM
anlaþma sorunlarý, Ýsrail ile sürtüþmeler vs. ile kitlelerin dikkatini baþka yönlere çekmeye çalýþýyor. Ayný zamanda Ýslamcý medya Ergenekon davasý, askeri karargâhta yapýlan arama gibi geliþmeleri düzen içinde elinin güçlendirme hamlesi olarak deðerlendirmeye çalýþýyor.
getirdiler. Düzenin, yeni kurulan Kürt partisine ve belediye baþkanlarýna saldýrýlarýný adý yeni duyulan Kürdistan topluluklar Birliði Türkiye Meclisi (KCK-TM) ye yönelik diyerek gerçekleþtirmesi PKK'nin silahlarý býrakarak yasal alanda siyasallaþmasýnýn önüne geçmeye çalýþmak maksatlýydý. Bilindiði gibi PKK, silahlarý býrakarak yasal alanda siyaset yapmayý gerçekleþtirmek istiyor. Fakat burjuva düzeni için bunun gerçekleþmesinin koþulu tam bir teslim olma durumunu kabul etmesidir. Dolayýsýyla her iki cephenin de hedeflerine ulaþmak konusunda attýðý adýmlarýnda TC'nin bir adým önde olduðunu söylemek gerekir. Ocak ayýnýn ortalarýnda hükümet, demokratik açýlýmla ilgili o çok beklenen açýklamasýný yaptý. Bizim þimdiye dek tekrarladýðýmýz gibi demagojik bir söylemden ibaret olan açýklamalarda yeni olan her bir þey bulunmuyor. Fakat yine de bu açýklamalarýn ardýnda gizli düzenin planlarýný ortaya sermek gerekir. Yapýlan açýklama sanki demokrasi ve özgürlüklerle ilgili gerçek bir adým varmýþ havasýnda yansýtýlýrken her paragrafýnda terörle mücadele kelimelerini kullanmalarý, yapacaklarý saldýrýlarýný havuç biçiminde sopa ile yapacaklarýnýn iþareti olarak görmek gerekir. Yapýlan açýklamada yeni kurulacak 4 yeni mekanizmayla güya hak ve özgürlükler güvenceye alýnmýþ olacak. Gerçekte ise düzenin önümüzdeki dönemde toplumsal dinamikleri bastýrmak için kullanacaðý þiddeti daha incelikli yöntemlerle yürüteceði anlamýna geliyor. Ýnsan haklarý ve diðer haklarla ilgili alanlarý "baðýmsýz" olacaðý dile getiren kurumlarýn takip etmesi, düzenin seçmeli þiddetini incelikli yöntemlerle kullanmasý anlamýna geldiðini þimdiden söyleyebiliriz. Burjuva düzeni bütün yalanlarýna raðmen geniþ kitlelerin sorunlarýný çözmekten acizdir. Bunun önümüzdeki süreçte yaratacaðý toplumsal gerilimleri halledebilmek maksatlý öncülere yönelik bir tür seçmeli hukuk ve seçmeli terör uygulanmasý gerekmektedir. Ýþte bahsettikleri mekanizmalar bunlarý gizlemenin bir aracý olacaktýr. Tüm bunlar yapýlýrken ayný zamanda AKP hükümeti kendisini kitlelere demokrasi þampiyonu gibi pazarlayabilecektir. Bununla birlikte AKP hükümeti içinden geçtiðimiz süreçte IMF ile
Sýnýf Hareketinin Geriliði Devam Ediyor, Ancak Sol ve Devrimci Hareket de Ondan Daha Ýleride Deðil Son aylarýn gündeminde solu kendine çeken bir baþka geliþme tekel iþçilerinin, itfaiye, demiryolu iþçilerinin direniþidir. Aslýnda bu eylemler her açýdan önemli direniþler olmasalar da bugünkü koþullarda solun pek çok kesimi eylemlere ciddi direniþler olarak övgüler dizdi. Tekel iþçilerinin eylemleri süreklilik ve yaygýnlýk bakýmýndan diðerlerinden ayrýlsa da, eylemci iþçilerin ve sendikal önderliðinin düzenin gerici propagandasýnýn etkisinde olduðu, kaybettikleri çeþitli ayrýcalýklarý koruma arayýþýnda olduklarý bellidir. Ýçinden geçtiðimiz dönemde hiçbir açýdan (kitlesellik, militanlýk, örgütlülük düzeyi vs. açýsýndan) sýnýf hareketi adýný hak eden bir hareketlilik yoktur. Sýnýf ve kitle hareketinin de en geri noktalarda olduðu bir dönemden geçiyoruz. Bu koþullarda en ufak bir hareketlilik solda büyük övgülerle karþýlaþýyor. Yaprak dahi kýpýrdamayan bir ortamda küçük de olsa hareketliliklerin övgüyü hak etmesi normal olarak deðerlendirilebilir. Ancak devrimci ve sol hareket öncelikle içinde bulunduðumuz dönemi hiç de gerici bir dönem olarak görmemekte dolayýsýyla yaþanan eylemlilikleri sanki yükseliþ döneminin eylemlilikleri gibi kutsamaktadýr. Bu yüzden, olan eylemlilikler adeta olmasý gerekenmiþ gibi algýlanmaktadýr. Bu eylemliliklerin pek çok açýdan içinde bulunduðu geri konum tartýþma konusu edilmemekte ve olduðundan fazla önem atfetmektedir. Bir baþka açýdan eylemlilikler sanki ciddi düzeyde ve olmasý gereken düzeyde ilerilikler taþýyormuþ gibi bir hava da yansýtýlmaktadýr. Bu da ufuklarýn sýnýrlanmasýna, basit ekonomik grev ve eylemlerin övgüsüyle ekonomizmin yaygýnlaþmasýndan baþka bir iþe yaramamaktadýr. Düzen güçleriyle ölümüne bir savaþým veren Kürt kitlelerinin eylemleri, solun gündemine hareketin
2
KOMÜNÝST DEVRÝM
bahsedilen kriterleri dikkate alarak bir iþbölümü yapmalarý gerekmektedir. Plan yapýlýrken bir baþka konu; önceden eylem ya da faaliyet alanlarýnýn keþfinin yapýlmasýdýr. Bu konuda çok uzun bir zamandýr önemli eksiklikler olduðu gözlemekteyiz. Faaliyet yapýlacak bölge ne kadar iyi bilinirse bilinsin, görevlendirilen yoldaþýn her faaliyetten önce mutlaka bölgeye giderek gözlem ve keþif yapmasý, eylemi en uygun saatlere ve yere planlamasý gerekmektedir. Böyle bir keþifte dikkat edilmesi gereken en önemli noktalar, bölgedeki mobese ve sabit kameralarýn görüþ açýlarýnýn belirlenmesi, polis devriyesinin gözlenebilmesi için faaliyet yapýlacak saatte faaliyet alanýnda gözlem yapýlmasý vs. gerekmektedir. Faaliyetlerde eksiklik olarak karþýmýza çýkan bir hata da faaliyetin önemli bir parçasý olan gözcü kullanýmýnda yaþanan hatalardýr. Burjuva düzeninin kolluk güçleri zaman zaman farklý yöntemler izlese de bugün, devrimci faaliyetlere dönük saldýrýlarýný arttýrmýþ durumdadýr. Geçtiðimiz ay TKÝP'li bir devrimcinin afiþ faaliyetinin ardýndan vurulmasý bu saldýrýlardan biridir. Bir yýl önce benzeri bir durumda yoldaþlarýmýz faaliyetleri esnasýnda karþýlaþmýþlardýr. Gözcüyle faaliyeti yapan yoldaþ arasýnda önceden iyi kurulmuþ bir iletiþim sisteminin yokluðuna raðmen ciddi sonuçlar yaratmadan atlatýlmýþtýr. Geçtiðimiz yýl Orhan Yýlmazkaya'nýn ölümünden sonra Orhan Yýlmazkaya'nýn yürekli direniþini anmak için gerçekleþtirdiðimiz bir yazýlama faaliyetinde gözcü olan yoldaþýmýz faaliyeti gerçekleþtiren yoldaþýmýzýn arkasýndan gelen sivil aracý fark ettiði halde, böyle bir olaðanüstü durum için aralarýnda bir iletiþim sistemi ( ýslýk, baðýrma… gibi) kurmadýklarý için çok geç haber verebilmiþ ve faaliyeti gerçekleþtiren yoldaþýmýz polisler çok yaklaþmýþken son anda kaçmaya baþlamýþ ve kurtulmuþtur. Birkaç ay öce benzer bir faaliyette düþman TKÝP'li bir devrimciyi katletmiþtir. Gerçekten konjonktür geçen yýla göre þuan biraz daha deðiþmiþtir. Belki bugün, bir faaliyette yoldaþlarýmýzdan birisi kaçmaya baþlasa düþman arkadan ateþ ederek yoldaþýmýzý katledecektir. Meselenin bu yanýný özellikle vurgulayýþýmýz, çok basit bazý önlemler alýnarak düþman tarafýndan gelebilecek pek çok tehlikeyi savuþturabile-
ceðimizi belirtmek içindir. Yine son dönem eylemlerde gözcü bulunmasýna karþýn son derece iþlevsizleþmesi durumuyla karþý karþýya olduðumuzu belirtmeliyiz. Son dönemde gerçekleþtirdiðimiz pek çok eylemde faaliyeti gerçekleþtiren yoldaþlar, özellikle kýsa zamanda faaliyeti gerçekleþtirebilmek için gözcüden onay almadan hatta daha gözcü yerine dahi geçmeden kendi gözlemlerine güvenerek eyleme baþlamýþlardýr. Bu noktaya bundan sonra çok daha fazla dikkat etmemiz gerektiðini belirtmemiz gerekiyor. Bu konuda vereceðimiz son örnek de yine son derece önemli bir hatayý göstermektedir. Ýllegal bir pankart asma faaliyetinde faaliyeti gerçekleþtirecek olan yoldaþlar ara sokakta gözcü olan yoldaþýn ana caddeden onay vermesini beklerken, gözcü olan yoldaþ yaklaþýk beþ dakika eylemin gerçekleþtirilebileceðine iliþkin onayý vermek için tekrar dönmüyor. Faaliyeti gerçekleþtirecek olan diðer yoldaþlar pankartý saklayýp birisi gözcü olan yoldaþa bakmaya gidiyor. Gördüðü manzara þu; gözcü olan yoldaþ baþka bir gruptan bir devrimci dostuyla sohbet ediyor. Bu yoldaþa faaliyet sonrasýnda niçin böyle davrandýðý sorulduðunda ise selam verip konuþmasam bir faaliyeti gerçekleþtirmek üzere olduðumuzu anlardý demiþtir. Belki yoldaþ kaygýsýnda haklýdýr ancak meseleyi bu açýdan ele almak yanlýþtýr. Diðer devrimci gruplar böyle bir faaliyeti anlamasýn diye faaliyeti ertelemek doðru deðildir. Örgütsel faaliyetleri gerçekleþtirirken, son yýllarda hareketin kurulduðu döneme oranla hatalarda belli bir düþüþ gözlense de burada bahsedilen pek çok hatanýn hala sürdüðünü belirtmek gerekmektedir. Bu hatalarýn nedeni ise bazen teknik planlama eksikliði, bazen siyasal kavrayýþ eksikliði olmakla birlikte çoðu zaman kolaycýlýk ve biran önce faaliyeti gerçekleþtirmek gerekliliðinin yarattýðý heyecan duygusudur. Bu konudaki eksiklikleri gidermek konusunda hazýrlanan bu yazý bu anlamda atýlacak adýmlarýn bir parçasýdýr. Bu günden itibaren tüm yoldaþlarýmýz hem buradan okuduklarýný ve kendi gözlemlediði durumlarý sorumlu olduðu birimlerde tartýþmalý hem de kendisinden kaynaklanan sorunlarý ortadan kaldýrmak için kendi zaaflarýyla hesaplaþmalýdýr.
19
DEVR MC KOM N ST HAREKET MERKEZ KOM TES
KOMÜNÝST DEVRÝM
ilerek ve faaliyete katýlacak yoldaþlarýn durumu düþünülerek plan yapýlmalýdýr. Uygulamaya geçildiðinde aksaklýklarýn yaþanmamasý için önceden iyi düþünülmüþ ayrýntýlý plan þarttýr. Planlanan faaliyet uygulamaya geçildiðinde farklý durumlar ortaya çýkabilir. Ancak planýn belirlendiði gibi uygulanmaya çalýþýlmasý gerekir. Örneðin; yakýn zamanda gerçekleþtirdiðimiz bir pankart asma faaliyetinde hazýrlanan pankart ile asýlmasý planlanan yer tam olarak örtüþmemiþ ve pankartýn bir kýsmý yere geldiði için imzamýz tam olarak okunamamýþtýr. Yine baþka bir pankart asma faaliyetinde bir binanýn çatýsýna asýlýp aþaðýya sarkýtýlan pankart rüzgâr nedeniyle çatýnýn üstüne ters döndüðü için ayný pankartý yoldaþlarýmýz üç kere düzeltmek zorunda kalmýþlar, en sonunda pankartýn altýna aðýrlýk olarak taþ baðlayarak problemi gidermiþlerdir. Ancak bu örnekte faaliyet beþ dakika olarak planlanmasýna karþýn yaklaþýk yarým saat sürmüþtür. Faaliyetin planlanmasýndaki bu teknik eksiklikler deneyim kazanýlarak giderilebilecek konulardýr ama bu planlamalarda yoldaþlarýn hata, zaaf ve eksikliklerinden kaynaklanan eksiklikler vardýr ki! Üzerine düþünülüp acilen giderilmesi gereken noktalar da bunlardýr. Örneðin, konferansýmýzýn duyurusuyla ilgili bir korsan eylemimizde bir yoldaþ, kendisine verilen görevi yapmak yerine kendi kafasýndan baþka bir görev üstlenmiþ ve kendisine görev olarak verilen nokta faaliyette eksik kalmýþtýr. Yine ayný eylemde faaliyet saatinden önce bölgeye hiçbir yoldaþýn gitmemesi gerektiði belirtildiði halde bir yoldaþ faaliyetten altý-yedi saat önce bölgeye girmiþtir ve ayný yoldaþ üzerinde evine ait bir faturayý unutarak yanýnda faaliyet bölgesine getirmiþ, hatta faaliyet sonrasýnda bölgeden çýktýktan sonra bu hatayý fark edebilmiþtir. Örneklere devam edecek olursak, 19-22 Aralýk direniþi ile ilgili gerçekleþtirilen pankart asma faaliyetinde yine çok büyük bir hata yaþandý. Bu faaliyet öncesinde diðer gruplarla ortak bir eylem yapýlýp yapýlamayacaðý deðerlendirilmiþ, çeþitli gruplarla görüþülmüþ ve o bölgeye iliþkin olarak baðýmsýz faaliyet yapýlmasý kararý alýnmýþtýr. Bu karardan sonra faaliyet baþlamadan hemen önce, ayný bölgenin baþka bir noktasýnda baþlayan korsan eylemi duyan yoldaþlarýmýz karar alýnmýþ faaliyeti gerçek-
18
leþtirmek yerine, illegal pankartý yanlarýna alýp panzerlerin olduðu bölgelerin arkasýndan dolaþarak diðer gruplarla birleþmeye çalýþmýþlardýr. Diðer korsan faaliyet çok kýsa sürdüðü için diðer grupla buluþamadan ayný yoldan geri dönüp öncesinde planlanan faaliyeti gerçekleþtirmiþlerdir. Bu faaliyette yapýlan hata, eylem anýnda bir insiyatif geliþtirmekten kaynaklanmamaktadýr. Asýl hata, baþka gruplarýn korsan eylem yapacaðý beklendiði halde, baðýmsýz bir faaliyet yapýlmasý planlandýðý halde faaliyetteki yoldaþlarýn üstelikte son derece gereksiz bir riski üstlenerek alýnan karara uymamalarýdýr. Eylem ve faaliyetler planlanýrken önemli bir konu; faaliyeti gerçekleþtirecek yoldaþlar ve bu faaliyetle eðitilmesi düþünülen yoldaþlar arasýnda doðru bir iþbölümü yapýlmasý gerektiðidir. Hareketimiz gerçekleþtirdiði bir faaliyeti, örgütsel faaliyetin sürekliliðinin saðlanmasýnýn bir aracý olarak deðerlendirsek de bizim için hareketimizin örgütsel faaliyet kapasitesinin artmasý ve faaliyeti gerçekleþtirme niteliðinin yükseltilerek profesyonel bir düzeye ulaþtýrýlmasý da oldukça önemlidir. Bizler bugün yaptýðýmýz faaliyetlere eksiklik ve hatalarýmýzý fark edip ortadan kaldýrmak düzleminde yaklaþtýðýmýz gibi bir yandan da militanlarýmýz devrimci mücadelede yetiþmesinin bir aracý olarak anlýyoruz. Yani örgütsel faaliyetleri, illegal eylemleri bir yandan hatasýz, en profesyonel þekilde yapmayý hedeflerken, bir yandan da daha önce hiç görev almamýþ ya da çok az görev almýþ deneyimsiz bir yoldaþýmýz için de bir eðitim faaliyeti olarak deðerlendiriyoruz. Ýþte bu nedenle de bir süre daha çeþitli hatalarýn yapýlmasý riskini üstlenerek örgütsel faaliyetleri tüm yoldaþlarýmýzýn eðitimlerinin bir parçasý olarak deðerlendireceðiz. Hareketimizin daha profesyonel düzeylere geçtiði dönemlerde ise bu tip illegal faaliyetler uzmanlýðý bu tip faaliyetler olan profesyonel kadrolar tarafýndan yürütülebilir, ayný dönemde deneyimi eksik olan yeni katýlmýþ olan yoldaþlarýmýz için daha farklý eðitim alanlarý belirlenebilir. Konumuza dönecek olursak, illegal faaliyetlerde görev alan yoldaþlarýmýza verilen görevler, tam da o yoldaþlarýn hareketin o yoldaþa ihtiyaç duyacaðý alanlarda eðitimi için verilmektedir. Yerellerde faaliyet yürüten birimlerimizin de bu örgütsel faaliyetleri planlarken
KOMÜNÝST DEVRÝM
Genel olarak 2009 yýlýný deðerlendirdiðimizde neler söyleyebiliriz? Bu çerçevede kimi eðilimleri ve sonuçlarý kýsaca da olsa belirtmekte fayda var. i) Türkiye Kapitalist Cumhuriyeti için geçen yýlýn, ekonomik krizle birlikte Kürt hareketine karþý takýnýlacak tavýrlar konusunda bocalamalar ve çözümsüzlüklerle geçtiði söylenebilir. Gerçekten ekonomik krizin etkileri hiç de azýmsanacak düzeyde olmamasýna raðmen ortada ciddi bir mücadele yoktur. Mücadele eksikliði bizim cenahýmýz açýsýndan önemli olumsuzluklarý barýndýrmakla birlikte sömürü düzeni içinse büyük bir rahatlama olanaðý sunduðu bellidir. 12 Eylülden buyana burjuvazinin toplumsal alana yaptýðý müdahalenin sonuçlarý olmakla birlikte, özellikle 2000'li yýllardan itibaren yoðunlaþan yeniden yapýlanmanýn sonuçlarý bugünkü toplumsal mücadelenin geriliðinin nedenlerinden biridir. Mücadele eksikliðinin nedenlerinden bir diðeri, düzenin tüm krizine ve çözümsüzlüðüne raðmen ciddi bir toplumsal, siyasal kriz yaþamamalarý, karþýlarýndaki gücün, sýnýf ve devrimci hareketin güçsüzlük, örgütsüzlük içinde olmasýndan, Kürt hareketinin düzen içi barýþ siyasetine hapsolmasýndan ve devrimci komünist bir önderliðin olmamasýndandýr. Bütün açmazlarýna raðmen düzen istikrarýný korumaktadýr. Geçtiðimiz yýl emperyalist paylaþým mücadelesinin içine girdiði açmazlardan kurtulmak için yeni alanlara açýlacaðýnýn iþaretlerinin verildiði bir yýl oldu. NATO'nun Afganistan'da içine düþtüðü durum, Türkiye'nin de içinde yer aldýðý emperyalistleri þiddeti týrmandýrmak dýþýnda baþka bir arayýþa yöneltmedi. Bunun TC için yaratacaðý sonuçlar savaþa doðrudan katýlmaktan baþka bir þey olmayacaktýr. Emperyalist paylaþým alanlarýnýn geniþlemesiyle, Afganistan ve Pakistan, ayrýca son aylarda sözü edilen Yemen'in de bu alanlardan biri haline gelmesi durumunda savaþýn alaný geniþleyecek, paylaþýmda taraf olma basýncýný Türkiye daha fazla hissedecektir. TC'nin bu paylaþým savaþýnda emperyalistlerle birlikte yer almasý halinde önümüzdeki sürecin yeni geliþmelere gebe olacaðý þimdiden söylenebilir. Savaþýn toplumsal bir alt üst yaratacaðý,
siyasal hedeflerini eleþtirmek þeklinde girerken, çok daha önemsiz sendikal eylemler önemli yer tutabiliyor. Sendikal yönetimleri bürokrasi mi, aðalýk mý diye adlandýracaðýna karar veremeyen, iþçi hareketine sendikalarýn biraz daha solundan bakan, periþan haldeki sol ve devrimci hareketin sýnýfa, doðru bir teori ve pratikle yaklaþmasý mümkün gözükmüyor. Bugünkü durumda genel grev sloganý bir yana, sýnýrlý sayýdaki mevcut eylemliliklerin birleþik bir hal almasý dahi içi boþ slogan olmaktan öte anlam taþýmamaktadýr. Perspektif, sýnýf içinde örgütlülük, kadro ve imkânlar olmadan genel grev sloganý ya da mevcut eylemlerin birleþik hale getirilmesi istemleri kendiliðindencilikten baþka bir þey deðildir. Kuþkusuz ki güçler elverdiði ölçüde eylemlere müdahale etmek ya da daha genel olarak sýnýf içinde kadro ve kitle çalýþmasý yapmak hayati önem taþýmaktadýr. Ancak stratejik hedefle (devrimci önderlik ve parti ile) baðlantýlý þekilde, içinden geçilen dönemin karakteri de göz önünde bulundurularak, eldeki güçlerin hangi öncelikler, perspektifler, hangi yol ve yöntemle sýnýfa doðru seferber edileceði dikkatlice yanýtlanmak durumundadýr. Ýlk önce belirtmek gerekir ki, sýnýf ve siyaset arasýndaki iliþkinin Marksist kavranýþýndan, tarihsel deneyimlerden ve Türkiye'nin içinde bulunduðu koþullardan vs. hangi açýdan bakarsak bakalým bugün sýnýfýn sendikalý kesimlerinden devrimci bir çýkýþ beklemek mümkün deðildir. Þunu unutmamak gerekir ki, emperyalist küreselleþme döneminin özelliði yalnýzca Türkiye gibi orta ve az geliþmiþ kapitalist ülkelerin deðil, ayný zamanda emperyalist kapitalist ülkelerde de sürekli bir iþsizlik rejiminin hüküm sürmesidir. Ýþsizliðin sürekli hale getirilmesi sayesinde sýnýfýn çalýþan kesimleri üzerinde ciddi bir basýnç kurulmakta, örgütlenme ve eylemlilikler sýnýrlanmaktadýr. Bu yüzden sýnýfýn iþsiz denilen, aslýnda çalýþmanýn karakterinin deðiþmesiyle düzensiz çalýþan bu kesimlerin örgütlenmesi olmadan sýnýf hareketinden önemli çýkýþlar beklemek doðru deðildir. Ancak sorun bahsettiðimiz kesimlerin nasýl örgütlenebileceðidir. 2009 Yýlýnýn Siyasal Geliþmelerine Kýsa Bir Bakýþ
3
KOMÜNÝST DEVRÝM
önündeki sorunlara doðru perspektif ve yöntemle çözüm üretme yeteneði demektir. Tüm bunlarda eksiklik ve zaaflar olduðu kesindir. Ancak siyasal, örgütsel mevziler ne kadar geri olursa olsun baðýmsýz ideolojik tutumlar gösterebilmek mümkündür. Sol ve devrimci hareketin büyük kýsmý burjuvazinin ideolojik etkisinden baðýmsýz zeminlerden de yoksundur. Geçtiðimiz yýl soldaki tartýþmalardan biri; Kürt hareketine karþý alýnacak tavýrlar ve daha genel olarak ulusal soruna bakýþ konusu oldu. Bu konuda da solu bölen ayrýmýn ulusalcý-sosyal þovenizm ile liberalizm olduðunu söylemek abartýlý olmaz. Ulusalcý tavýrlar içindekilerin Kürt hareketiyle aralarýnda mesafe olan gruplar olduðu ve liberal tavýrlar içindekilerin de tersine Kürt hareketiyle iyi iliþkiler içinde olduklarý bilinmektedir. Devrimci komünist bir tutumun her iki tutumdan da farklý olmasý gerekir. Liberal tutumlar içinde olanlarýn Kürt hareketiyle iyi iliþkiler içinde olmalarý, Kürtlerin de liberal çözümler peþinde olmalarý gibi bir örtüþme dýþýnda, bu kesimden, Kürt tabanýndan beslenmeleri ya da bu kesimlerle yan yana durarak varlýk bulmalarý önemli bir etkendir. Kendi baðýmsýz ideolojik, siyasal tutumlarýný kendi muhataplarýna, sosyal tabanýna ulaþtýramayan bir hareket komünist adýný hak edemez. Ulusalcý ve sosyal þovenist tutumlar içinde olanlarýn ise düzen içi burjuva aktörlerin deðirmenine su taþýdýklarý kesindir. Emperyalist yeniden yapýlanma süreci olan küreselleþmeye karþý tepkilerden birinin bu tip ulusalcý eðilimler olduðu bellidir. Bu dönemde dünyadaki ulusal kurtuluþ mücadelelerinin önemli bir bölümünün ABD ya da baþka emperyalistlerle iþbirliði içinde olmasý solda ulusalcý eðilimi güçlendiren bir faktör olduðu da bilinmektedir. Fakat ulusalcýlýk yeni deðil kökü daha eskilerde olan bir illettir. Ulusalcý, sosyal þovenist tutumlarýn geçen yüzyýlýn baþýnda emperyalizm dönemiyle Marksist hareketi kötürümleþtiren bir zaaf olduðu ve orada kalmayýp bugüne dek dünyanýn pek çok yerinde devrimci mücadeleyi sekteye uðrattýðý görülmektedir. Dolayýsýyla bu akýma karþý uzlaþmaz bir mücadele vermenin komünistler için yaþamsal öneme sahip
istikrarsýzlýkla birlikte emperyalistler lehine olanaklar yaratabileceði doðrudur. Fakat devrimci olanaklarýn da bu ortamda yeþerebileceði tarihsel deneyimlerden bilinmektedir. Ýçinden geçtiðimiz dönem yalnýzca Türkiye'de deðil uluslar arasý çapta ve özellikle Ortadoðu coðrafyasýnda sol güçler bir gerileme içindedir. Bu yüzden emperyalist paylaþým alanlarýnda varolan istikrarsýzlýktan gerici küçük burjuva akýmlar faydalanmakta, devrimci gruplar güçsüzlükleri yanýnda düzen dýþý yönelimleri törpülenmiþ durumdadýr. Þüphesiz ki gerici akýmlar önceki dönemde bölgenin burjuva rejimleri ve emperyalistler tarafýndan sol ve devrimci güçlere karþý desteklenmekte, beslenmekteydiler. Þimdi bunun avantajýyla belli bir güce sahipler. Ancak ne olursa olsun devrimci ve sol güçler kendi güçlerine yaslanarak bu gerici dönemden çýkmasýný bilmek durumundadýrlar. Emperyalist paylaþýmý sahiplerinin kursaðýna týkayýp, bölgenin emekçi sýnýflarý içinde proleter devrime yürüyüþün acil ve somut görevlerine yoðunlaþmasýný becermekle yükümlüdürler. ii) 2009 yýlýnýn sol ve devrimci hareket için önceki yýllardan farklý bir yýl olduðu söylenemez. Son yýllarýn genel karakterinin yansýmasý olarak solda liberalizm ve ulusalcý sosyal þoven tutumlar politika alanýnda yaygýndýr. Liberal ve ulusalcý ayrýmý solun yalnýzca düzen içi kesimlerinin ayrýmý deðil, az çok devrimci hareket içinde de benzeri bir ayrýmýn yansýmalarý olduðu görmek mümkündür. IMF ya da ABD'ye karþý bu memleket bizim sloganý yaygýn bir slogandýr. Ya da Kürt hareketiyle dayanýþmak adýna liberal tutumlar vardýr. Aslýnda liberal ve ulusalcý ayrýmý iki binli yýllardan sonra burjuva siyasetinin ayrýmlarýndan biri olarak öne çýkmýþ ya da çýkartýlmýþtý. Burjuva siyasetindeki ayrýmýn solun pek çok grubunu da ayýran etki yaratmasý, solda baðýmsýz siyasal-ideolojik duruþun hiç yoktur denemese de ne kadar zaaflý olduðunu anlatmaktadýr. Burjuva siyasetindeki ayrýmýn toplumsal alanda da etkisi olduðunu belirtmek gerekir. Sendikalar, gençlik, üniversiteler hemen her alan bu etkiyi taþýmaktadýr. Sol ve devrimci hareket olarak toplam güçlerimizin ciddi bir siyasal etkisi yoktur. Siyasal güç; örgütlülükle, kadroyla,
4
KOMÜNÝST DEVRÝM Kuþkusuz bu durum burjuva iliþkilerin dýþýnda saf bir sosyalizm vurgusuyla ortaya çýkmamýþtýr. Komintern'de bu durum þu þekilde dikkate alýnmýþtýr: "Geri kalmýþ ülkelerdeki komünist olmayan devrimci kurtuluþ hareketlerine komünist bir örtü örtülmesine karþý çýkýlmalýdýr. Komünist Enternasyonal sömürgelerin devrimci hareketiyle yakýnlaþmalý ve ittifak yapmalý, ama onlarla katiyen birleþmemelidir; proletarya hareketinin baðýmsýz niteliði korunmalýdýr." (Lenin Döneminde Komünist Enternasyonal, s.212, tohum yay.) Daha sonra uzun uzun deðineceðimiz Komintern belgelerinin bu bölümünde K.Marx ve F.Engels'in ulusal mücadele konusundaki tutumlarýyla bir uyuþma görülmektedir. Ancak bu sefer ulusal mücadelenin sýnýf hareketinden etkilenmiþtir. Doðalýnda ulusal mücadeleler ve bu mücadelenin önderlerinin üzerinde komünistlerin hatýrý sayýlýr bir etkisi bulunmaktadýr. Genel olarak bir deðerlendirme yaptýðýmýzda K.Marx ve F.Engels ulusal sorun meselesine hiç bulaþmamýþlar demek hata olur. Yukarda belirttiðimiz gibi sistemli bir bakýþ açýsý sunmasalar da bu soruna nasýl bakýlmasý konusunda önemli katkýlarý olmuþtur. Tarih sýnýflar mücadeleleri tarihidir. Bu belirleme ulusal mücadeleyi yadsýyan deðil tam tersi ulusal mücadelelerin tohumlarýnýn atýldýðý sürecin bir ifadesidir. Ulusal sorun, toplumlarýn geliþimi, büyük alt üst oluþlar, üretim ve üretim iliþkilerindeki geliþim ve en sonu ortaya çýkan uzlaþmaz sýnýf karþýtlýklarýndan baðýmsýz deðerlendirilemez. Komünist manifesto'da ifade edilen "iþçilerin
duygular içerisinde eritmekte ve yok etmektedir. Ayný Ýrlanda'da olduðu gibi Kürt ulusal mücadelesinin zafere ulaþmasý ister Komünistlerin öncülüðünde ister burjuvazinin öncülüðünde olsun, Kürt iþçi sýnýfýný ulusal esaretten kurtaracaðý gibi Türk iþçilerin bilincinde de deprem yaratacaðý söylenebilir. Ulusal Soruna Bakýþta Marksist Düþüncenin Geliþimi Ulusal sorun Komünist Enternasyonal'in ikinci kongresine kadar tam bir sistematik halinde açýklýða kavuþturulamadý. Bolþevikler önce Stalin daha sonra ise Lenin'in yazýlarýndan oluþan bir bakýþ açýsý etrafýnda ulusal sorunu deðerlendirdiler. Çarlýk topraklarý içerisindeki oldukça fazla olan sömürge uluslarýn durumu büyük oranda bu duruma eðilmelerini de gerektirmiþtir. Uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakký baþlýðý altýnda deðerlendirilen ulusal sorun, K.Marx ve F.Engels'te olduðundan daha sistematik bir þekilde ele alýnmýþ ve bir politik hat çizilmeye çalýþýlmýþtýr. "Ekim devrimi" ve Avrupa'daki sýnýf mücadelesinin etkisiyle sömürgelerdeki mücadelelerin buralardan ilham almasýna neden olmuþtur. Bu durum sömürgelerde ki ulusal mücadelelerin sosyalistlerin öncülüðünde gerçekleþmesine neden olmuþtur. Kuþkusuz bu durum K.Marx ve F.Engels'in yaþadýðý dönemden farklý bir karakteristik özelliktir. Kendilerinin yaþadýðý dönemlerde burjuvazinin önderliðinde kapitalist iliþkiler çerçevesinde baþlayan ulusal mücadeleler daha sonrasýnda sýnýf mücadelelerinin yarattýðý etkiyle sosyalistlerin önderliðini aldýðý bir hal almýþtýr.
baþ tarafý sf:20’de
tedbirler uygulanýr. Fakat bunlar dýþýnda büyük þehirlerde karþýlaþabileceðimiz olasý aksaklýklarý bir devrimci militan önceden düþünüp, öngörerek kendini ona göre ayarlayabilir. Basit nedenlerden kaynaklý hatalara artýk hoþgörüyle bakmamamýz gerekir. Basit nedenlerden dolayý aksamalar yaþayan bir örgütte kadro niteliði yükseltilemez. Yakýn zamanda gerçekleþtirdiðimiz bir faaliyetimizde faaliyete katýlmasý planlanan yoldaþlarýmýzdan biri randevusuna gelmedi. Bu yüzden hýzla bu faaliyet için yedek olarak düþünülen bir yoldaþa görev verildi. Bu yoldaþ görevi eksiksiz yerine getirdi. Fakat yine de böylesi durumlarýn her zaman yaratabileceði olumsuz sonuçlar olabileceði-
ni unutmamamýz gerekir. Ayrýca, bir faaliyet için görevlendirilen herhangi bir yoldaþa böyle bir görevin verilmesinin nedeni o yoldaþ için bu faaliyete katýlmanýn kazandýracaðý avantajlardýr (eðitim, deneyim gibi). Yedek olarak düþünülen yoldaþlar ise faaliyetin aksamadan gerçekleþtirilebilmesi için düþünülmektedir. Eylem ve faaliyetler için diðer noktalar bir yana bu faaliyetler için; zaman, mekan, faaliyete katýlan yoldaþlarýn bölgeye nasýl geleceði, görev daðýlýmý, faaliyetten sonra bölgeden çýkýþ, olumsuz durumlarda yapýlmasý gerekenler önceden ayrýntýlý þekilde planlanmalýdýr. Planlama noktasýnda da zaaflarýmýz vardýr. Tüm veriler gözden geçir-
17
KOMÜNÝST DEVRÝM koþullarýnýn oluþmasý, üretimin ve meta dönüþümün özgürce gerçekleþebilmesi burjuva toplumun içerisindeki tüm sýnýflarýn bu sýnýfsal ayrýmlarýný bir adým geriye iterek ulusal bir baðla baðlanmasýyla olabilirdi. Ancak bu kolay olmadý. Örneðin; "Eþitlik, Özgürlük, Kardeþlik", sloganlarýnýn tüm þehirleri süslediði Fransa'da ulusal bir yapý kurmak birçok dil ve kültürün asimilasyonu pahasýna gerçekleþtirildi. Ulusal Mücadele ve Ezilen Ulusun Parçasý Olarak Ýþçi Sýnýfý Ulusal mücadeleyi sýnýfsal bir bakýþ açýsýyla yorumlamak önemlidir. Ancak ulusal sorun birçok ikilemi de içerisinde barýndýrmakta. Ulusal mücadeleyi tam anlamýyla özgürleþmek, bütün sömürünün ortadan kalkmasý olarak görmek çok yaygýndýr. Bu ayný zamanda büyük bir yanýlgýdýr da. Ulusal mücadele, sýnýfsal sömürü iliþkilerini ortadan kaldýrmayacaðý gibi yeni sömürü iliþkilerine beraberinde var eder. Burjuvazi ve proletarya arasýndaki sýnýfsal ayrým daha görünür hale gelir. Ancak bu durum ulusal mücadelenin reddi anlamýna gelmez. Sadece ulusal mücadelenin neresinde duracaðýmýz konusunda bir bilinç açýklýðý saðlayabilir. Son tahlilde ulusal mücadelenin burjuva nitelikte bir mücadele olduðunu unutmamak gerekiyor. Ezilen ulusa mensup iþçi sýnýfý çifte sömürü altýnda bulunduðundan bir ulusal bilinçle mücadele etmesi yadsýnacak bir durum deðildir. Ayný zamanda bu ulusal mücadelenin emperyalist tekeller tarafýndan desteklenmesi de bu durumu haksýz kýlmaz. Ýþçi sýnýfý hem ulusal hem de sýnýfsal baský koþullarýnda, ulus kimliðiyle mücadele etme ve ulus olarak kaderini tayin etme hakkýna sahiptir. Ve koþullar olgunlaþtýðýnda komünistler tarafýndan desteklenmelidir. K.Marx'ýn Ýrlanda sorununda deðindiði gibi bu mücadele iþçi sýnýfýnýn çifte sömürüsünü ortadan kaldýracak ayný zamanda da ezen ulusun "devlet" kurumunu da zayýflatacaktýr. Beraberinde Ýrlanda ulusal sorununun iþçi sýnýfýnýn kurtuluþuyla iliþkili olarak enternasyonalist karakterine de vurgu yapmýþtýr. Marx mektuplarýnýn birinde bu konuya þöyle deðinmiþtir: "Ýrlanda ulusal savaþýmýnýn, iþçi sýnýfýnýn kurtuluþuyla ilintisi ve dolayýsýyla, uluslar arasý derneðin Ýrlanda sorununa karþý takýnmasý gereken tutum konusunda genel konsey 1 Ocak 1870'de benim tarafýmdan, Fransýzca olarak hazýr-
16
lanan, gizli bir genelge yayýnladý. Burada yalnýzca önemli noktalarý size kýsaca anlatacaðým…"(Sömürgecilik Üzerine, K.MarxF.Engels, s.357, sol yayýnlarý). Ayný mektup devamýndan þu þekilde devam etmektedir: "Ýngiltere, sermayenin metropolü, þimdiye dek dünya pazarýný yöneten güç, günümüzde iþçi devrimi açýsýndan en önemli ülkedir; dahasý, bu devrimin maddi koþullarýnýn belli bir olgunluk derecesine eriþtiði tek ülkedir. Dolayýsýyla, Uluslar arasý Emekçiler Derneði, her þeyden önce Ýngiltere'de ki toplumsal devrimi çabuklaþtýrmayý amaçlar. Çabuklaþtýrmanýn tek aracýda Ýrlanda'yý baðýmsýz yapmaktýr. Öyleyse Enternasyonalin ödevi Ýngiltere ile Ýrlanda arasýnda ki çatýþmayý her yerde öne çýkarmak ve her yerde açýkça Ýrlanda'dan yana olmaktýr. Londra'daki merkez konseyin özel görevi Ýngiliz iþçi sýnýfýnda, Ýrlanda'nýn ulusal kurtuluþunun, onlar için soyut adalet ya da insancýl duygular sorunu olmadýðý ama kendi toplumsal kurtuluþlarýnýn ilk koþulu olduðu bilincini yaratmaktýr." (age. s.359) Ezen ulus özgür olamaz anlayýþýnýn da ortaya koyulduðu bir durum burada karþýmýza çýkmaktadýr. Marx Ýngiliz iþçi sýnýfýnýn Ýrlanda iþçileriyle olan rekabetinin de kendisini burjuvazinin yedeðine düþürdüðünü önemle vurgulamaktadýr. Bu rekabet bir yandan iki ulusun iþçileri arasýnda bir nefrete yol açmakta hem de kendi yaþam düzeyinin Ýrlanda iþçilerinden dolayý düþtüðüne inanan Ýngiliz iþçi sýnýfýnýn Ýrlanda'ya karþý bir silah olarak burjuvazi tarafýndan kullanýldýðýna vurgu yapmaktadýr. Dolayýsýyla bu durum Ýngiliz iþçilerinin enternasyonalist niteliðini de gerileten bir durum ortaya çýkarmaktadýr. Böylelikle kendisini esaret altýnda tutan zincirleri daha da saðlamlaþtýrmaktadýr. Günümüzde üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda var olan ulus soruna karþý burjuvazinin en önemli savaþ araçlarýnýn biride aynen budur. Türk iþçilerinin hatýrý sayýlýr bir çoðunluðu Kürt iþçilerini bölücü olarak tanýmlamakta ayný zamanda toplumun düzeyini düþüren bir unsur olarak görmektedir. Bu durumun yarattýðý sonuçlar, Türk iþçisinin aslýnda kendisi esaret altýnda tutmaktan baþka bir þey olmayan devletin bütünlüðü için mücadeleye seve seve katýlmasýna yol açmaktadýr. Ancak bu durum gün ve gün hem Türk hem de Kürt iþçilerinin esaretini daha fazla arttýrmakta kendi kurtuluþu için savaþýmýný da milliyetçi
KOMÜNÝST DEVRÝM
þekillenme dönemi yaþamaktadýr. Özellikle de baþlangýç koþullarýnda bu þekilleniþ çok daha belirgindir. Parti öncesi örgütün ilk evreleri pek çok alandaki zayýflýðýn kendisini hissettirdiði bir süreç olmasýnýn yanýnda, bunun yarattýðý sorunlarý çözmek zaman almaktadýr. Ýçine doðduðumuz koþullarýn gerici karakteri geliþimimizin sancýlý, yavaþ ve çeliþkili yapýsýnýn nedenlerinden biridir. 2000'li yýllarla birlikte düzenin devrimci harekete çok yönlü saldýrýlarýnýn, hareketi topyekûn geriye savurduðu bilinmektedir. Sýnýf ve kitle hareketinin dibe vuruþu, deneyim ve mücadele eksikliði olarak etkide bulunurken, ayný zamanda kadro kaynaklarýnýn erimesini beraberinde getirdi. Genç, dinamik, devrimci arayýþ içindeki potansiyellerin bu koþullarda sýnýrlýlýðý, hemen her grupta olduðu gibi bizim de örgütlenmemizde olumsuzluk olarak yansýmalarýný bulduðunu söyleyebiliriz. Saydýklarýmýz dýþýnda þüphesiz ki örgütsel þekillenmemizde etkisi olan öznel alandaki nedenleri vurgulamak gerekir. Her þeyden önce biz geçmiþteki herhangi bir örgütle süreklilik baðýmýz olmadýðýný ifade etmiþ olsak da kýsmen ideolojik, politik perspektiflerimizin paralel olduðu gruplardan kadro devralmadan iþe baþladýk. Örgütümüzü kuran kadrolar daha önce farklý ve birbirleriyle yakýn olmayan gruplardan geliyordu. Bu az sayýdaki kurucu kadro da homojenleþme sorunlarý dýþýnda yetersiz deneyim ve birikim sorunlarý eþliðinde yola koyuldu. Dolayýsýyla hareketimiz nicel ve nitel düzeyde kadro yetersizliði ile baþlamanýn sýkýntýlarýný sürekli hissetti. Homojenleþme sorunlarý bir baþka etkendir. Örgütümüz arýnýp, homojenleþtikçe bunun dýþýnda kalanlar elenmeye baþladý. Merkezi organdan daha alt düzeydeki organlara kadar az sayýda da olsa geçici yol arkadaþlarýmýzdan kendimizi ayýrdýk. Sonuçta tüm bunlar geliþimimizi yavaþlattýðý gibi emek ve zaman aldý. Gelinen noktada bu sorunlarý ve diðerlerini aþmanýn koþulu olarak konferansýmýzý gerçekleþtirmiþ olmak ciddi bir adým oldu. Konferansýmýzla birlikte mevcut birikimlerimizi sistematize edip, özümsemek yanýnda eksiklik ve zaaflarýmýzý tespit edip gidermek ve yeni hedef ve görevlere yoðunlaþmak bizim için
olduðu iyi anlaþýlmalýdýr. Örgütsel alanda düzen içi legalist eðilim devrimci hareketi de kapsayacak þekilde ve tasfiyeciliði güçlendiren biçimde egemenliðini sürdürüyor. Bu olgu demoklesin kýlýcý gibi devrimci hareketin üstünde sallanmaktadýr. Devrimci hareket tasfiyeci rüzgârlarýn etkisi altýndadýr. Bunun en somut görüntüsü devrimci hareket de içinde olmak üzere solun hemen tamamýnýn legalizm bataðýnda olmasýdýr. Birkaç grubun faaliyetleri dýþýnda illegal yöntemler terk edilmiþ görünmektedir. Son on yýlda yükselen bir eðilim; legal partilerin sayýsýnýn artýþýyla birlikte legal dergi çevrelerinin ve legal platform tipi çevrelerin sayýsýndaki artýþtýr. Bu tip çevrelerin yaygýnlýðý solda legalizmi, tasfiyeciliði meþrulaþtýran bir rol oynadýðý kesindir. Fakat daha önemlisi devrimci harekette, legalist çevrelerle böyle olmayanlar arasýnda bir ayrým yapýlmamasý, sanki herkes ayný zemindeymiþ gibi davranýlmasýdýr. Bunun sebepleri arasýnda devrimci harekette bilinç kaybý, bakýþ yetersizliði gibi etkenlerle birlikte güçsüzlüðün verdiði psikolojiyle en geniþ kesimlerle iþbirliði anlayýþýnýn yarattýðý bozulma vardýr. iii) Bizim için 2009 yýlý, kuruluþtan bu yana birikimlerimizi, eksiði ve fazlasýyla niteliðimizi daha üst bir düzeye taþýmak için I. Genel Konferansýmýzý gerçekleþtirdiðimiz bir yýl oldu. Ýçinden geçtiðimiz gericilik döneminde ve tasfiyeciliðin, örgütten kaçýþýn hat safhada olduðu bir zamanda illegal koþullarda bir konferans gerçekleþtirmiþ olmak, baþlý baþýna önem taþýmaktadýr. Bu önem bizlerde haklý bir gurur kaynaðý olsa da konferansýmýzýn bir bütün olarak devrimci hareketin kazanýmý olduðuna inanýyoruz. Konferansýmýzýn öncesindeki hazýrlýklardan baþlayarak gerçekleþtirilme sürecine kadar ortaya konulan irade ve niteliði sonrasýndaki sürece de yansýtmak ve böylece yalnýzca örgütümüzün kendi geliþiminin ihtiyaçlarýný karþýlamanýn ötesinde dýþýmýzdaki devrimci güçlere pozitif bir etkide bulunmasý önemlidir. Bu bakýþla mücadele etmemiz gerekiyor. Ardýmýzda býraktýðýmýz 5 yýlýk dönem hareketimizin ilk þekilleniþ dönemiydi. Parti öncesi bir örgüt olarak hareketimiz kuþkusuz politik ve örgütsel alanda
KOMÜNÝST
5
KOMÜNÝST DEVRÝM 92. YILINDA YAÞASIN EKÝM DEVRÝMÝ* Ekim Devrimi anmasýný bir tarih aktarýmýndan çok bugün biz Komünistler için ne gibi bir anlamý olduðu, Ekim Devrimi'nden çýkarýlmasý gereken sonuçlarýn ne olduðu üzerinden deðerlendirerek gerçekleþtirmeyi planlýyorum. Daha önceki yýllardaki anmalarda tarih anlatýmýna yer verildiðinden, tekrara düþmemek ve de önemsediðimiz noktalara dikkat çekmek için böyle bir yöntem tercih edildi. Kliþeleri aþmak, kliþelerin sýnýrlarýnýn dýþýna çýkmak amacýmýz olmakla birlikte; bazý kliþeleri de tekrar tekrar dile getirmek gerekebilir. Ýkisi arasýnda bir dengeyle devam etmeye çalýþacaðým. Ben belirli bir sýnýflandýrma yapmaya çalýþtým. Bölüm sonlarýnda veya anlatým boyunca tartýþýlmak istenen herhangi bir yerde sorularla, açýklamalarla ve eklerle tartýþarak hep birlikte devam edebiliriz. I. Ekim Devriminin tarihsel anlamýnýn deðerlendirilmesi kuþkusuz birkaç saate sýðdýrýlamayacak büyüklükte ve derinlikte. Bu nedenle yoldaþlarla bu havayý solumanýn yaratacaðý coþkunun bugünün önemli bir boyutu olduðunu görmek gerekiyor. Çünkü Türkiye Devrimci Hareketi'nin Ekim anmalarýný önemsemediði bir dönemde; gericilik dönemi diye tanýmladýðýmýz bu dönemde Devrimci Komünistler olarak böyle bir anmayý yapmaktayýz. Bugün tarihin bir ironisi olarak … legal parti kurma giriþimini açýkladýðý bir gün. Devrimci hareketin yelpazesinde böyle bir geliþmenin de bugüne denk gelmiþ olmasý da dikkat çekici. Devrimci Hareketin bir kýsmý ki bu oran artmakta, bugün ekonomik krizle birlikte yaþanýlan bazý toplumsal protestolara ve tabi özellikle grevlere bakarak iþçi sýnýfý hareketi için bir yükseliþ durumu tespit etmektedir. Umut etmek iyidir ancak bu kavrayýþ iyimser bir tahmin olmanýn ötesine geçememekte ve hatta umut edilen sonuçlar için olumlu sonuçlar saðlayamamaktadýr. Çünkü devrimci bir partinin omurgasý olan nitelikli kadrolarýn yaratýlmasý gerekliliði kitleselleþme çaðrýlarýyla gölgelenebilmektedir. Kafa hesabýyla muzdarip kitleselleþme söylemi gericilik ortamýnýn aþýlmasýný saðlamanýn aksine onu besleyen bir forma dönüþmüþtür. 1980 darbesi yükselmeye devam eden sýnýf hareketi ve devrimci hareketi düzen için bir tehlike olmaktan çýkarmýþtýr. Küresel kapitalizme ve onun hegemonik gücü olan neo-liberalizme eklemlenme süreci, devrimci kalkýþýn sonlandýrýlmasýnýn ardýndan baþarýyla devreye sokulmuþtur. Devrimci Harekette
6
1990'larýn ortalarýnda yaþanan kýsa süreli yükseliþin ardýndan düzen tekrar istikrara kavuþturulmuþtur. Hem ulusal ölçekte hem küresel ölçekte yaþananlar kapitalizmin yapýsal olarak sonlanmaya mahkum olduðu gerçeðini göstermektedir. Ama yaþananlarýn gösterdiði bir gerçek de kapitalist düzenin her defasýnda bu sondan kaçacak bir yol bulduðudur. Marksist-Leninist ideolojiyi benimsemiþ, onun bilimselliðini kavramýþ olanlarýn çýkaracaðý sonuç ise bu düzenin öznel bir müdahaleyle yani iþçi sýnýfýnýn gerçekleþtireceði devrimle sonlanacak olduðudur. EKÝM DEVRÝMÝ bu öznelliðin adý olarak tüm dünya komünistlerine, devrimcilerine ve iþçilerine zaferle sonuçlanacak bir müdahale gücünün nasýl yaratýldýðýný anlatmaktadýr. Devrim hedefiyle yürüyen her örgütün dönüp bakmasý gereken yer kuþkusuz baþarýya ulaþmýþ olan Bolþevik Partinin yürüyüþüdür. Bolþevik Partinin baþarýsý hiçbir þekilde gölgelenemeyecek denli tarihin orta yerinde durmaktadýr. Bu baþarý o günden bugüne burjuvaziye korku salmaktadýr. Tüm dünya proleterleri ve komünist partileri için hedefine ulaþan parti, Bolþevik Parti de evrensel bir model olmuþtur. Bolþevik Partinin mücadele silahlarýný ve yöntemini doðru bir kavrayýþla bugüne taþýmak, bugün bu topraklarda Bolþevik nitelikte bir partinin yaratýlmasýnýn zorunlu ilk adýmlarýndandýr. Biz bu tarihsel göreve soyunduðumuzu bir kez de bu anma aracýlýðýyla dile getiriyoruz. "Devrim için Parti, Parti için Örgütlü Hazýrlýk" sloganýmýzýn da anlattýðý gibi parti mücadelesindeki yolumuzda emin adýmlarla ilerliyoruz. Hedefimiz büyük: Dünyayý deðiþtirmek, Komünist bir dünya kurmak. Hedefin ciddiyetinin farkýnda olan ve hedefin dayattýðý gereklilikleri yerine getirmeye hazýr kadrolarla mücadeleye devam etmenin adýmlarýndandýr bu anma. Tüm çabamýz Ekim devriminin bu topraklarda yaþatýlma çabasýdýr. Bu yýlki Ekim Devrimi anmasýný hareketimiz açýsýndan çok daha önemli kýlan þey ise bu çabamýzý bir kez de Konferans formuyla ilan etmemizdir. 1. Genel Konferansýmýzla yeni bir döneme girmiþ, yeni sorumluluklara soyunmuþ bulunuyoruz. Devrimin siyasal özneleri olarak Parti hazýrlýk sürecinde kat ettiðimiz bu yol, Ekim Devrimi anmasý öncesi Ekim Devrimi'ne bir selamdýr aslýnda. Bu vesileyle tüm anlatýlanlarý bir kez de Hareketin Tüzüðü'nden tekrarlamanýn anlamlý olacaðýný düþünüyorum. Amaç ve ilkelerimiz Ekim Devrimi'nin bizim için anlamýný özetler nitelikte: "Komünistler Ekim Devrimi'nin takipçisidirler. Devrim ve sýnýfsýz topluma yürüyüþün ilkeleri bakýmýndan diðer devrimlerin derslerini özümse-
KOMÜNÝST DEVRÝM ULUSAL SORUN ÜZERÝNE DEÐÝNMELER II K.Marx ve F.Engels'in ulusal sorun üzerine pek fazla deðinmediklerine çok kez atýfta bulunulur. K.Marx ve F.Engels "ulusal sorun" baþlýðýyla bir þeyler yazýp çizmemiþlerdir. Ulusal sorun ile ilgili derinlemesine inmedikleri gibi ilkesel bir çerçeve oluþturmak açýsýndan temel önemde bazý þeyler söylemiþlerse de eksiklikleri çok fazladýr. "Uluslarýn kendi kaderlerini tayin hakký", ayrý devlet, ulusal bilinç vb. açýsýndan doyurucu bakýþ açýsý sunmamýþlardýr. Polonya ve Ýrlanda, -bunlarýn yaný sýra sömürgelerdeki durum- hakkýnda ortaya koyulanlar hemen hemen bu konuyla ilgili görüþlerinin tamamýdýr. Bu görüþlerde ise ulusal sorunla ilgili ezen ulusun iþçileri ve baþka bir ulusu ezen ulusun özgürleþemeyeceði üzerine durulmuþtur. Bu noktalara ilerde deðineceðiz. Ancak görüldüðü kadarýyla ulusal sorunun varlýðý sýnýf mücadeleleriyle iç içe anýlmaktadýr. Ýrlanda örneðinde ulusal mücadelenin sýnýf mücadeleleri açýsýndan olanaklarý ve olanaksýzlýklarý üzerinden bir deðerlendirmesini görüyoruz. Ancak bu durum bazý yerlerde ulusal soruna bakýþýn bir taktik soruna indirgenmesi olarak anlaþýlmýþ ve eleþtirilmiþtir. Diðer bir bakýþ açýsý ise Yunan yazar Antonis Liakos tarafýndan þu þekilde ifade edilmiþtir: "Marx ve Engels'in ulus hakkýnda bir teorisi var mýydý, yok muydu? Her iki düþüncede savunulmuþtur. Birinci görüþ, onlarýn eserlerinde gerçekten bir ulus teorisi olduðunu öne sürer. Ben, bunun tersini savunan ikinci görüþe katýlýyorum. Marx ve Engels, ulus hakkýnda bir teori oluþturmadýlar; çünkü ulus onlarý ilgilendirmiyordu. Ýkisinin de analiz ettiði, kapitalizmin ve endüstri devriminin yarattýðý ve gözleri önünde bütün dünyayý altüst eden büyük dalgaydý…"(Dünyayý Deðiþtirmek Ýsteyenler, Ulusu Nasýl Tasavvur Ettiler? Antonis Liakos, s.19, Ýletiþim Yayýnlarý). Yazarýn bahsettiði gibi tüm dikkatlerini endüstri devriminin yarattýðý dalganýn ihtiþamýna vererek geri kalanlarý önemsiz görmeseler de K.Marx ve F.Engels'in ulusal sorun üzerine sýnýrlý görüþleri vardýr. Örneðin, Bolþeviklerin ve Komünist Enternasyonal'in ortaya koyduðu açýklýkta ve derinlikte bu konu üzerine deðinmemiþlerdir. Ancak ne Marx ve Engels ne de Bolþevikler bu sorunun sýnýfsal özünü kaçýrmamýþlardýr.
Kýsaca K.Marx ve F.Engels'de ulusal sorun sýnýflar mücadelesinden ayrý olarak ele alýnmamýþtýr. Peki, ulusal mücadele tek baþýna özerk bir sorun mudur? Ulusal mücadele sýnýflar mücadelesinden baðýmsýz olarak algýlanmalý ve bu yönde bir çözüm mü aranmalýdýr? Ulus devlet ve ulusla ilgili kavramlar kapitalizmle birlikte ortaya çýkmýþsa eðer bu soruya verilecek cevap hayýr olmadýr. Lenin bu meseleye þu þekilde deðinmiþtir: "Rusya'da ulusal hareketler, ilk kez ortaya çýkmýyor ve bu hareketler, yalnýzca Rusya'ya özgü þeylerde deðildir. Bütün dünyada kapitalizmin feodalizme karþý sonal zaferi dönemi, ulusal hareketlerle ilgi olmuþtur. Bu hareketlerin iktisadi temeli, meta üretiminin, tam zaferini saðlamak için yurt-içi pazarý ele geçirmek zorunda olmasý ayný dili konuþan bir halkýn yaþadýðý bölgeleri siyasal bakýmdan birleþtirme zorunda olmasý gerçeðinde yatar ve bu dilin geliþmesini ve yazýnsal alanda kök salmasýný önleyen bütün engeller ortadan kaldýrýlmalýdýr. Dil, insanlar arasýnda anlaþmayý saðlayan en önemli araçtýr. Modern kapitalizme uygun ölçüde, gerçekten özgür ve geniþ ticari alýþveriþ için, ayrý ayrý sýnýflar halinde özgürce ve geniþ ölçüde gruplandýrýlabilmesi ve en sonu, pazarda büyük ya da küçük, satýcý ya da alýcý durumda her meta sahibiyle ayrý ayrý sýký baðlar kurabilmek için en önemli koþullar, dil birliði ve dilin engelsiz geliþimidir."(Uluslarýn Kaderlerini Tayin Hakký, V.Ý.Lenin, s.52-53, sol yay.) Dil ve ayný zamanda merkezi bir iþleyiþin yaratýlabilmesinin gerekliliði ulus devletler için bir varlýk zemini hazýrlamýþtýr. Bir toprak bütünlüðü üzerinde, merkezi bir siyasal otorite altýnda dil ve ortak bilinç içinde birleþmiþ bir toplumun oluþmasý, ulus için gerekli koþullar olarak ortaya çýkmaktadýr. Ulusun anlamý ile ilgili bugün hala birtakým tartýþmalar varsa da daha çok ulusun tanýmý üzerinden deðil kapitalist toplum ve iþçi sýnýfý ile iliþkisini kurarak bir bakýþ açýsý yaratmak bu tartýþmalar için bir yol açacaktýr. Ancak genel anlamda ulustan bahsedeceksek; Ulusal kimlik ilk andan itibaren insanlarýn ait olduðu bir kimlik deðildi. Ne zamanki kapitalist üretim iliþkilerinin sorunsuz bir þekilde geliþip yoluna devam edebilmesi gerekliliði ortaya çýkmýþtýr iþte o anda bir sýnýr ve dil birliði ayný zamanda burjuva toplumun bir özelliði olarak tarihteki yerini aldý. Yukarda belirtildiði gibi, pazar
15
KOMÜNÝST DEVRÝM
olarak görülmesi gerektiði vurgulandý. *Tüzüðün çýkmasý belli bir sistematiðin oturtulduðunun ve bu sistematiðin sürekliliðinin saðlanabileceðinin de garantisi anlamýna gelmektedir. *Küçük bir yapýda yoldaþça güvene dayalý bir iþletim sistemi olaðandýr, fakat örgüt her zaman ayný düzeyde kalmayacaktýr. Çok farklý unsurlarýn harekete girmesiyle bu yoldaþça güven üzerinden iþletilen sistem geçersiz olacaktýr. Bu sebepten dolayý örgüt tüzük gibi baðlayýcý ayný zamanda nitelikli bir araca ihtiyaç duyar. *Bir yoldaþýmýzdan gelen eleþtiri üzerine tüzükteki örgüt üyeliði maddesi altýnda örgüt üyeliðinden ayrýlma süreci ile ilgili o üyenin ayrýldýktan sonra çözülmesi tehdidine karþý hareketin yaptýrýcý bir maddeyi tüzüðe ekleyip eklememesi gerektiði tartýþýldý. Tüzüðe böyle bir madenin konulmasýnýn gerekli olmadýðý, doðal iþleyiþte bunun tedbirinin alýnabileceði belirtildi ve bu anlayýþ tüm yoldaþlarca kabul gördü. … *Konferans Ara Gündeminin Tartýþýlmasý: konferans sýrasýnda, '"herhangi bir organda tartýþma sonrasýnda alýnan kararý savunmayan kiþi karar uymakla birlikte kendi görüþlerini hangi düzlemlerde nasýl savunmalýdýr. " ara gündemin tartýþýlmasý sonucu varýlan kararýn ýþýðýnda yoldaþlarca deðerlendirildi. Sonuç olarak ise "hareketin görüþlerini kabul edip savunanlarýn karþý tarafý ikna çabasýna giriþemeyeceði, bu konuyu tartýþabileceði tek düzlemin onun tartýþýlabileceði toplantý olduðu" kararý tartýþmalarýn ardýndan bütün yoldaþlarca benimsendi. 3.Örgütsel Güvenlik Sorunlarý *"Örgütsel güvenlik sorunu kuþkusuz teknik deðil, temelde siyasal bir sorundur. Temelde kitlelerle birleþme, kitlelerin içinde erime, kitlelerden kendine bir koruma duvarý oluþturma sorunudur." Ancak biz iþin siyasal boyutunu böyle vurgulamayýz. Bizim için güvenlik sorunu örgütsel faaliyetin sürekliliðini saðlamak ve bu süreklilikle nihai hedefe ulaþtýrmaktýr. *Devrimci illegal örgütün güvenliði meselesi bugün tüm devrimci hareketin en zayýf noktasýdýr. Bu durumun hareketimize de kýsmen sirayet ettiði belirtilerek; bu zayýflýðýn aþýlmasý gereken temel bir nokta olduðu vurgusu yapýldý.
14
*Örgütsel güvenlik salt gizliliðe indirgenmemeli, devrimci faaliyetlerin sürekliliðinin saðlanmasý açýsýndan deðerlendirilmelidir. *Örgütsel güvenlik alanýndaki zayýflýk siyasal yozlaþma anlamýna gelmektedir. *Örgütsel güvenlik kiþilerin güvenliðinin saðlanmasý deðil, örgütsel faaliyetin güvenliðinin saðlanmasýdýr. Devrimci harekette güvenlik için 1 yýl boyunca merkez yayýn organýnýn çýkarýlmadýðý durumlar bile söz konusu olabilmiþtir. Bu bizim örgütsel anlayýþýmýz açýsýndan oldukça problemli bir durumdur. *"Örgütsel güvenlik sorunu kuþkusuz teknik deðil, temelde siyasal bir sorundur. Temelde kitlelerle birleþme, kitlelerin içinde erime, kitlelerden kendine bir koruma duvarý oluþturma sorunudur." Ancak biz iþin siyasal boyutunu böyle vurgulamayýz. Bizim için güvenlik sorunu örgütsel faaliyetin sürekliliðini saðlamak ve bu süreklilikle nihai hedefe ulaþtýrmaktýr. *Örgütsel faaliyet konusunda ne gibi güvenlik önlemleri almalýyýz da operasyon yememeliyiz ya da iþ yapan bir örgütün her an bir operasyon tehdidi altýnda olduðu bilinciyle bu sorunu nasýl anlamamýz gerektiði tartýþýldý. *Düþmanýn teknik ve teknolojik tedbirlerine karþýlýk biz devrimcilerin de uyanýk olmasý gerektiði belirtildi. Bugün toplumun büyük bir kesimi, Gülsuyu dâhil olmak üzere mobese ve güvenlik kameralarý gibi devletin teknik silahlarýný desteklemektedir. *Randevu sisteminin aksamamak üzere oturtulmasý güvenlik açýsýndan bir zorunluluktur. Bu ayný zamanda örgüt için bir alarm sistemidir. *Randevulara tam zamanýnda gidilmesi ve bekleme süresinin en kýsa zamana indirilmesi gerektiði ve bu meselenin güvenlikli çalýþma yöntemi oluþturmanýn ilk þartý olduðu vurgulandý. Ayný zamanda randevunun yedeðinin otomatiðinin alýnmasý gerekliliði ortaya konuldu. *Son olarak düþman tarafýndan takip edilebilme konusunda militanlarýmýzýn ne kadar yeterliliði olduðu üzerinde duruldu. Teknik takip ve fiziki takip konularýnda dikkat edilmesi gereken önemli ayrýntý noktalarý ve uyulmasý gereken temel iþleyiþ prensipleri tek tek deðerlendirilerek bilince çýkartýldý.
KOMÜNÝST DEVRÝM
mek görev olmakla birlikte Ekim Devriminde sýnanan stratejinin komünistleri hedefine ulaþtýrabilecek yegane anlayýþ olduðunu öne çýkarmak gerekir." "Dünya proleter devriminin nesnel koþullarý emperyalizm dönemiyle birlikte oluþmuþtur. Nesnel koþullar alanýndaki bu olanaðýn baþarýlý devrimlere dönüþmesi öznel alandaki eksikliðin giderilmesine baðlýdýr. Öznel alanda eksikliði duyulan, hem tek tek ülkelerde hem de dünya çapýnda devrimci komünist önderliktir" II. Ekim Devrimi öncesi ve sonrasý olmak üzere iki þekilde ele alýnmalý. Devrime giden süreç ve esas olarak belirttiðimiz üzere Bolþevik Parti'nin süreci incelenmeli. Devrimden sonraki aþama, Devrim sonrasý yaþananlar ve yeni rejimin niteliði de çýkarýlacak sonuçlara odaklanýlarak ele alýnmalý. Ekim Devrimini anmak Marksist-Leninist ideolojinin bütün kuramsal varlýðýný deðerlendirmek anlamýna gelir. Kapitalist düzenin, burjuva toplumun tahlilinden sýnýfsýz topluma ulaþmanýn yollarý, devrimin araç ve yöntemlerine; burjuva demokratik devrimden sosyalist devrim ve proleter devrim tartýþmalarýna; devletin yok olmasýndan komünist topluma geçiþ aþamalarýna, ulusal devrimlerden enternasyonalizm ve dünya devrimine tüm teorik ve ideolojik miras Ekim Devrimi bünyesinde ele alýnabilir. Çünkü Marksist ideolojinin vücut bulmasý ve sýnanmasýdýr 1917 Rusya'sýnda yaþananlar. Bizim için anlamýna ek olarak öncesi ve sonrasýyla öne çýkarýlmasý gereken noktalarla bir deðerlendirme yapmak Leninizm tedrisatýndan geçmiþ ve/veya geçmekte olan tüm yoldaþlar için yeterli olacak kanaatindeyim. Rusya'da devrimin nesnel koþullarý oluþmuþtu. Niceliksel olarak artan bir iþçi sýnýfýyla birlikte, artan yoksulluk ve azalan ücretler; ülkenin farklý yerlerinde gerçekleþen grevler ve de savaþ bu nesnelliðin parçasýdýr. 1881'den 1886'ya kadar 80 bin iþçinin katýldýðý 40'tan fazla grev olurken, 1895-1899 arasý grev hareketi 450 bin iþçiye ulaþtý, bu rakam kendisinden önce gelen dönemin 6 misliydi. (RKPT:47) Ýþçiler arasýndaki bu hareketliliðin kendisi de ayný dönemde Rusya'da hayat bulmakta olan Marxism'in ürünüdür. 1884-1894 yýllarý Rusya için yeni bir ideolojinin yerleþtiði; Lenin'in partinin programýnýn þekillenme dönemi dediði yýllardýr. Bu dönem Narodnik hareketin halkçýlýðýndan koparak iþçi sýnýfý temelinde bir örgütlenme bilincinin yerleþtiði dönemdir. Bu dönemin ardýndan 1895'te kurulan Emeðin Kurtuluþu Grubu Rusya'da yeni yeþermeye baþlayan Marxismin
olgunlaþtýðý ilk üründür. Lenin tarafýndan Rusya'da Marxismin emekleme döneminin ardýndan ergenliðe geçiþ dönemi olarak tanýmlanmýþtýr. Þunu görmek gerekir ki; ayný dönemde Almanya ve Osmanlý Ýmparatorluðu gibi ülkelerde de devrimin nesnel koþullarý oluþmuþtur. Fakat devrim Rusya'da gerçekleþmiþtir. EKÝM DEVRÝMÝ NESNEL KOÞULLARIN ARMAÐANI DEÐÝLDÝR. Devrim en patlayýcý çeliþkilerin birleþtiði yerde; Çarlýk otokrasisinden gelen baský ile kapitalist ve kapitalizm öncesi yapýlar arasýndaki çeliþkiler, savaþýn açtýðý tahribat Rus olmayan uluslarýn ezilmesinin bir araya geldiði Rusya'da baþladý. Ayný zamanda, teorik, politik ve örgütsel bakýmdan eðitilmiþ ve hazýrlanmýþ bir politik unsurun yani Bolþevik partisinin var olduðu yerde. Lenin Ekim Devrimi arifesinde proleter devrimler çaðý tespitini yaparak, nesnelliðin aþýldýðýný ve bir yandan bu çaðýn baþlangýcýyla birlikte bundan sonra esas olanýn siyasal öznenin yaratýlmasý olduðunu savýný da açýklýyordu. Lenin'in aktardýklarýna göre Bolþevik Parti'nin hazýrlýk süreci 15 yýllýk bir süreyi kapsar. Bu hazýrlýk süreci kendiliðindenciliðin reddidir ve bilinçli, planlý ve örgütlü bir müdahale ve faaliyetler bütünüdür. Bolþevizmin siyasal ve örgütsel oluþumunun baþlangýcý RSDÝP'in 1898'de I. Kongre'nin ardýndan yaþadýðý daðýlmaya uzanmaktadýr. Bu dönemde Merkez Komitesinin tamamý ve birçok parti üyesi tutuklanmýþ ve Rusya çapýndaki örgütlülük daðýnýk bir yapýya dönüþmüþtür. Bu daðýnýk yapýnýn merkezi bir iþleyiþe dönüþtürülmesi müdahalesi 1901'de Nereden Baþlamalý'yla Lenin'den gelmiþ; Iskra'yla bu daðýnýklýða son verilmiþtir. (Rusya çapýnda çýkarýlan bu gazetenin etkisi kýsa sürede görülmüþ; iþçiler arasýnda ciddi bir etkiye ulaþmýþtýr.) Bolþevik anlayýþýn þekillenmesinde diðer bir ana nokta da 1902'de Ne Yapmalý'da ortaya koyulan profesyonel devrimciler örgütü anlayýþýdýr. Ýþçiler örgütü ile devrimciler örgütünün birbirinden ayrýlmasýný savunan Lenin'e karþýlýk Menþevikler profesyonel devrimcilerin kapalý bir kast haline dönüþeceðini, giderek kitlelerden kopacaðýný ve dejenere olarak komplocu bir klan olacaklarýný ileri sürmüþlerdir. Lenin'in cevabý ise þöyle olmuþtur: "…üç asýrlýk bir iktidar deneyimiyle, oluþturduðu aygýtýyla dev bir otokrasi var. Bilginleri okullarý, basýný ile bütün bir yaþlý Rusya var karþýmýzda. Ýþçi hareketimiz ise tam tersine daha henüz ilk adýmlarýný atmakta. Ýþçi kütlesini coþturmak, þurda burada tek tük yanan ateþleri bir büyük
7
KOMÜNÝST DEVRÝM
ateþte birleþtirmek istiyorsak, mükemmele yakýn, olaðanüstü bir aygýta sahip olmamýz gerekir. Ve bu nedenlerle, iþçi sýnýfýna gerçekten baðlý insanlarla, aramýzda gruplaþarak profesyonel devrimci bir örgütlenme yaratmamýz kaçýnýlmazdýr, yani yalnýzca devrime hizmet edecek ve rasyonel bir iþbölümü sayesinde illegalitede, en zor koþullarda usta bir taktikçi gibi manevra yapabilmesini ve eylemi sürdürmesini bilen insanlarla." (RKPT:68) 1903'te RSDÝP içinde ortaya çýkan BolþevikMenþevik ayrýmý bunlarýn sonucudur ve sonrasýnda da birleþme zemini olmayan iki ayrý akýmý ifade eder. Bu dönemde, Bolþevikler bütün bölünmüþlük ve parçalanmýþlýða, polis provokasyonlarýna ve Menþeviklerle olan çatýþmalarýna raðmen, RSDÝP içinde kendi ilkelerinde ýsrar eden ve hiçbir grupla ilkesiz bir birleþmeye yanaþmayan tutumlarýný ýsrarla sürdürerek sonunda ayrý bir parti halinde örgütlenmeye gittiler. Partiyi devrime götüren sürecin partinin ideolojik tutumunu doðrudan etkileyen farklý eðilimlere karþý yürüttüðü mücadelenin etkisi küçümsenemez. 1905'deki yenilginin ardýndan 1907'de tasfiyeciliðe, legal Marxisme karþý mücadele; iþçi sýnýfýnýn görmezden gelen felsefi akýmlara karþý mücadele gericilik döneminden saðlam çýkabilmenin dinamiklerinden olmuþtur. Gericilik döneminde doðru halkanýn yakalanmasý özellikle bugün için bizim adýmýza çýkarýlmasý gereken en önemli derslerdendir. 12 Eylül'ün kýyýcýlýðýna ve gericilik dönemine sýðýnarak; farklý zeminlerde siyaset yapmanýn yolunu arayanlara 1905'ten 1917'ye giden yol çok þey anlatmaktadýr. Bolþevik Parti 1906'da 15.000 kiþinin öldüðü, 75.000 kiþinin tutuklandýðý koþullardan geçerek devrime yürümüþtür. Çarpýcý bir örnek olmasý açýsýndan partinin yýllara göre üye sayýsýndaki deðiþime bakýlabilir: 1905-14.000 (Rusya'nýn en küçük hareketi: ki üyelik anlayýþý farklý, aktif parti militanlarý anlamýnda en nitelikli üyelerden oluþuyor. 80 öncesi, 74-78 arasýnda devrimci hareketin en kitlesel olduðu dönemde, en kitlesel hareket olan TKP'nin yaklaþýk üyesi 3000' örgütlülük bilincinden yoksunluðun, kitlelere bunun götürülememesini etkisi,): 1907-500; 1917 Þubat24.000; 1917 Temmuz - 1.500.000
durarak, yer yer yalnýzlaþarak farklý biçimlerde mücadelelerini sürdürmüþlerdir. Yani Ekim devrimi planlý bir sürecin sonunda, sadece çara ya da burjuvaziye karþý deðil, tasfiyecilere, oportünistlere ve revisyonistlere karþý da sürdürülen bir mücadelenin sonunda elde edilmiþtir. Ekim Devrimi için bir dönüm noktasý olan Nisan Tezleri'nde mücadele sürecinin unsurlarý þöyle ifade edilmektedir: Eleþtiri çalýþmasý; sosyalistdevrimci ve sosyal demokrat küçük-burjuva partiler tarafýndan yapýlan yanlýþlýklarýn açýklanmasý; bilinçli proleter parti, komünist parti öðelerinin hazýrlanýp bir araya getirilmesi; "genel" küçük-burjuva sarhoþluk içindeki proletaryanýn zehirlenmeden kurtarýlmasý.(Lenin, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, sol yay., 1992:38). Devrimin kaderini belirleyen tezler þöyle özetlenebilir (STMA,V.2): 1.Devrimci savunmacýlýðýn reddi 2. Ýktidarýn burjuvaziden proletarya ve köylülüðün en yoksul kesimlerine geçirilmesi 3. Geçici hükümetin desteklenmesine son verilmesi 4. Bütün iktidarýn Ýþçi Temsilcileri Sovyetine devri için propaganda sürdürülmesi 5. Tüm ülkede parlamenter cumhuriyete son verilerek, polis, ordu ve bürokrasinin laðvedilmesi 6. Tüm çiftliklere el konulmasý, tüm topraklarýn millileþtirilmesi 7. Tüm bankalarýn tek bir ulusal bankada birleþtirilmesi. 8. Derhal sosyalizmi getirmek deðil, toplumsal üretim ve daðýtýmý Ýþçi Temsilcileri Sovyeti'nin denetimine sokmak. 9. Parti kongresi toplamak, parti programýný deðiþtirerek, devlet ve minimum program üzerine olan bölümleri yeniden düzenlemek. 10. Yeni bir enternasyonal toplamak. Bu tezlerin açýklanmasýndan çok da uzun sayýlmayacak bir süre sonra iþçiler iktidarý burjuvazinin elinden aldýlar. Bolþeviklerin özellikle savaþ sýrasýndaki etkinlikleri iþçi hareketinin týrmanýþý üzerinde büyük bir etki yarattý ve onlarýn artarak Parti saflarýnda yer almalarýný saðladý. Aðustos 1917'ye kadar Rus halkýnýn küçük bir azýnlýðýnýn desteðine sahip olan; iþçi, asker ve köylü Sovyetlerinde, þehir Dumalarýnda, sendikalar ve koopereatiflerde Bolþevikler, diðer partilerin karþýsýnda en küçük grubu oluþturan Bolþevik Parti devrimci mücadele ve müdahale yöntemlerindeki ýsrarýyla zafere ulaþtý. 1917 Ekim Devrimi'nin temel güç kaynaðý
Öncü partinin hazýrlýk süreci iþçi sýnýfý içindeki öncülerin potansiyelinin açýða çýkarýlmasý ve ayný zamanda sýnýfýn önderliðinin kazanýlmasýný kapsar. Bu süreçte Bolþevikler hem farklý akýmlara hem kendi içlerindeki bazý tutumlara karþý
8
KOMÜNÝST DEVRÝM
*"Sosyalizm" yazýsýnýn yeterli bir doyuruculukta olduðu ama o yazýnýn olmazsa olmazý olan Troçkizm deðerlendirmesinin de ciddi bir eksiklik olduðu vurgulandý. *Konferansça da eksik bulunan politik gündemin ilk baþlýðý kapsamýndaki yazý katýlýmcý yoldaþlar tarafýndan de eksik bulundu ve konferans kararýnda yer alan konunun derinleþtirilmesi kararý desteklendi. *Sol Hareket deðerlendirmesinde yeni bir gelenek yaratmak ne anlama gelmektedir sorusu yanýtlandý. Bu topraklardaki geleneklerden beslenerek, eksikliklerden ders çýkararak, Bolþevik nitelikte bir devrimci önderliðin yaratýlacaðý ifade edildi.90'lar sol hareketinin deðerlendirilmesinde eksiklikler olmakla birlikte özellikle Kürt hareketinin bu süreçteki sol hareketle olan etkileþimine yer verilmemesi bir eksiklik olarak görüldü. *Silahlý mücadelenin ne oranda sahiplenildiði, silahýn nasýl kullanýlacaðý noktalarý üzerinden bir yazýnýn eksikliði vurgulandý. Özellikle ikinci konunun yayýnda yazýlabileceði söylendi. *Devrimci hareket deðerlendirmesinin çok kýsa yapýldýðý özellikle TÝKB geleneðinin yaþadýðý ayrýþmadan sonrasýna dair yapýlan "bu bayraðý asýl taþýyan TÝKB(B) geleneðidir" deðerlendirmesinin altýnýn doldurulmamasýnýn ciddi bir eksiklik olduðu vurgulandý. Bununla birlikte TKÝP'e dair yapýlan deðerlendirmeler o geleneðin kongre belgeleri üzerinden tartýþýlarak tespitlerin gayet yerinde olduðu özel olarak ifade edildi. *Proleter devrim geleneðinin yayýlmasý ve komünist bir dünya kurmak açýsýndan enternasyonalizmin önemi vurgulandý. *Devrim anlayýþýmýz baþlýðý altýndaki kararda belirtildiði gibi 20. yy'daki tüm devrimlerin derinlemesine incelenmesi gerektiði noktasý haklý bir tespit olarak görüldü. Proleter devrim anlayýþýmýza uygun olarak bugün sýnýfýn hangi kesiminin örgütlenmesi gerektiði tartýþýldý. Bir yoldaþýmýz hedeflediðimiz içiler için hazýrlanacak bildirilerin meslek liselerindeki öðrencilere(potansiyel proleterlere) de ulaþtýrýlmasý gerektiðini vurguladý. Önerinin deðerlendirilebileceði konuþuldu. *Ulusal sorun bildirge çerçevesinde tartýþýldý. *Kadýn sorunu baþlýðý altýnda kadýn çalýþmasýnýn hedefi ve ne anlama geldiði konuþuldu. Kadýn emekçilere sýnýf bilinci ver-
ilmesi ve devrim için mücadele saflarýna katmak gerekliliði vurgulandý. … *Bildirge metni incelenirken merkeziyetçilik ve demokratik merkeziyetçilik konusu geldiðinde, yoldaþlar tarafýndan bu konunun açýlmasý gerektiði belirtildi. Bu konu açýldý ve tüm yoldaþlarýn katýlýmýyla konu tartýþýldý. Bazý noktalardaki belirsizlikler bu baþlýk altýndaki tartýþmalarla giderildi. Örgüt baðlamýnda merkeziyetçilik ve parti baðlamýnda demokratik merkeziyetçilik arasýndaki farkýn temel olduðu bir eksen etrafýnda tartýþma sürdürüldü. Merkeziyetçiliðin bugün bir gereklilik olduðu, devrimci bir örgütün bu gereklilikten kaynaklý olarak ve örgütsel homojenleþmenin de merkeziyetçiliðin bir ürünü olduðu açýklandý, demokratik merkeziyetçiliðin ne anlama geldiði açýklandý. *Örgütsel gündem baþlýðýndaki diðer konular ve konulardaki alýnan kararlar yeterli ve kapsamlý bulunduðundan derinlemesine bir tartýþmaya ihtiyaç duyulmadý. *Örgütsel gündem baþlýðý altýndaki örgütsel güvenlik meselesinde bazý zaaflarýmýzýn olduðu tespitine dayanarak bu konu üçüncü bir gündem olarak belirlenmiþtir. Bu konu örgütsel gündem baþlýðý altýnda tartýþýlmamýþtýr. *Tüzük deðerlendirmesi: *Hareketimizin kuruluþundan itibaren konferansa kadar geçen süreçte niçin bir tüzüðü yoktu ve konferansta bir tüzük kabul etmek gerekliliði nereden kaynaklandý sorularý üzerinden tüzük konusundaki temel görüþlerimiz ortaya konularak tartýþýldý. *Tüzüðün bir örgüt için ne anlam ifade ettiði yoldaþlarca tartýþýldý. Hareketimizin tüzüðü biçimsel bir unsur olarak deðil niteliksel özellikleriyle ele aldýðý ifade edildi. Bize göre Tüzüðün örgütlü iþleyiþin bir tanýmý olduðu ve örgütlü bir bilinç yaratýldýktan sonra tüzüðe ihtiyaç duyulduðu vurgulandý. *Siyasal birliði olmayan bir örgüt için tüzüðün tek baþýna bir anlam ifade etmeyeceði belirtildi. Tüzük iþlevini örgüt içi siyasal birliðini saðladýðý takdirde yerine getirdiði, homojenleþmenin olmadýðý bir yapýda tüzüðün yoldaþlarý bir arada tutamayacaðý konusunda hemfikir olundu. *Tüzüðün ulaþýlan düzeyin sonucu ve gerisine düþülmemesi gereken bir sýnýr
13
KOMÜNÝST DEVRÝM
deðil, inisiyatif alan, kýrýlma anlarýnda doðru kararlar verebilen, çelikleþmiþ bir disipline sahip militanlara ihtiyacý olduðu, bizimle birlikte hareket eden her yoldaþýn belli bir bilinç seviyesine sahip olduðu ve bu bilincin sorumluluk alýp öne çýkmaya dönüþtürülmesi gerektiði vurgulandý. … *Sorumluluk alma ve geliþtirme noktasýnda kadrolarda aksaklýklar olduðu ve devrimci disiplinden uzak bir profilin genel olarak devrimci hareketin ve özel olarak bizim sorunlarýmýzdan olduðu ifade edildi. Sorumluluktan kaçýnma, disiplinsizlik ve tembellik eleþtirilerinin ortaya konulmasý; tüm yoldaþlar açýsýndan bir özeleþtiri sürecini beraberinde getirdi. *Devrimci disiplinin yaratýlmasý, bunun bir yaþam tarzý haline getirilmesi gerekliliði bütün yoldaþlar tarafýndan bilince çýkartýldý. Bugünün devrimcilerinin büyük zorluklarla mücadele etmesi gerektiðinin farkýndalýðý saðlandý. *Konferans süreci ve ardýndan gerçekleþtirilen bu deðerlendirme toplantýsý bu bilinç ve farkýndalýkla ve bunun önümüzdeki süreçte bir atýlganlýðý beraberinde getireceði inancýyla sonuçlandý. Yoldaþlarýn önümüzdeki süreçte daha büyük sorumluluklara coþkuyla soyunmasý bu tartýþma sürecinin en önemli sonucu oldu. …
1-G Giriþ: Hareketin Ýlk Altý Yýlýnýn, Konferans Sürecinin ve Konferans Sonrasý Sürecin Genel Bir Deðerlendirmesi … Konferans, bir devrimci örgüt için, konulan hedefe ulaþýlýnca yeni bir hedef belirleme noktasýdýr. Bizler, Konferansý sadece bir denetim (ki denetim zaten yapýlýyor) ya da prosedür olarak algýlamýyoruz. Bu bakýþ açýsý bizi diðer devrimci hareketlerden ayýran noktalardan biridir. Konferansýn bizim için her þeyden önce bir niteliði ifade ettiðini uzun zamandýr vurguluyoruz. Konferansýn belli bir niteliði ifade ettiðinden neyi anladýðýmýz konusunda ya da baþka bir ifade ile hangi niteliðe ulaþarak birinci olaðan genel konferansý gerçekleþtirdiðimiz konusuna da açýklýk getirilmesi gerektiðini düþünüyoruz. Hareketimiz, kuruluþunun ardýndan örgütsel sürekliliði saðlayacak çekirdek bir kadronun yaratýlmasý,
12
örgütsel iþleyiþin oturtulmasý ve teorik, politik, ideolojik konularda hareketimizin temel görüþlerini ifade eden bir üretimin yapýlmasý gibi noktalarda belirlenen ilk hedeflere ulaþtýðý düzeyi bir nitelik sýçramasý olarak deðerlendirmiþtir. … *Niteliksel bir birikimi anlamýna geldiðini ifade ettiðimiz Konferansýn bizim için ne anlama geldiði ve diðer devrimci yapýlarýn "Konferans"a bakýþ açýlarý karþýlaþtýrmalý olarak deðerlendirildi. Devrimci hareketin gerici siyasal duruþunun bir yansýmasý olarak Konferansýn da birçok devrimci yapý tarafýndan biçimsel, içi boþaltýlmýþ bir etkinliðe dönüþtürüldüðünün altý çizildi. *Konferansa hazýrlýk sürecini de kapsayarak konferansýn güvenliðinin saðlanmasýnýn önemine vurgu yapýldý. *Konferansý önceleyen üç aylýk süreç bir hazýrlýk süreci olarak ele alýnmakla birlikte; bu sürecin kendisinin de bir niteliksel deðiþimi ifade ettiði belirtildi. *Konferansa katýlacak olan delegelere iletilen gündem maddelerine paralel olarak hazýrlanmýþ olan eðitim broþürleri de sempatizan ve çevre iliþkilerinin, eðitim amaçlý düzenlenen kampýnda yer aldý. Faaliyete katýlan yoldaþlarýmýzýn eðitim çalýþmasý sürecinde yaptýklarý deðerlendirmeler Konferansa sunuldu. Bu þekilde bu birimlerin de dolaylý yoldan Konferansa katkýlarýnýn alýndýðý belirtildi. * Ýçinden geçilen altý yýllýk sürecin deðerlendirilmesinin ardýndan, Konferansý izleyen süreçte bizi bekleyen görevlerin neler olduðu tartýþýldý. … *Konferansýn ardýndan içinde bulunulan durum kazanýmlar, beklentiler ve olumsuzluklar tartýþýldý. Açýk bir özeleþtiri yapýldý. Faaliyetlerdeki eksiklikler, sorumluluk alma noktasýnda yaþanan sýkýntýlar ve bu olumsuzluklarýn düzeltilmesi için yapýlmasý gerekenler konuþuldu. *Hareketin bizim omuzlarýmýzda yükseldiði" bütün yoldaþlarca bilince çýkarýldý.
2. Konferans Bildirgesinin Deðerlendirilmesi … * Politik Komitenin "Dünya, Türkiye, Emperyalizm" yazýsý deðerlendirildi. Yazýnýn genel hatlarýyla bir deðerlendirme yaptýðý ama yeterince derinleþtirilmediði vurgulandý.
KOMÜNÝST DEVRÝM
Sovyetlerde örgütlenmiþ ve silahlanmýþ iþçilerdi. Bolþevik Parti Þubat 1917'de Çarlýðýn yýkýlmasýyla baþlamýþ olan burjuva demokratik devrimini Sovyetlerin ikinci iktidar merkezine dayanarak sosyalist devrime doðru geliþtirdi. Bolþevik Parti Aðustosta iþçi semtlerinde giriþtiði kampanyayla 40 bin yeni iþçiyi silahlandýrarak Kýzýl Muhafýz Birlikleri kurdu. Ýþçiler kýsa zaman sonra 7 Kasým (eski takvimle 26 Ekim) 1917'de iktidarý Kerensky'nin burjuva hükümetinin elinden aldýlar. (STMA v.2)
eder ki, onun devleti, proletaryanýn devrimci diktatörlüðünden baþka bir þey olamaz." Nisan Tezleri'nde "Ýþçi vekilleri Sovyetlerinin mümkün olan biricik devrimci hükümet olabileceðini ve bu yüzden,…, bizim görevimizin, yýðýnlara sabýrla, yöntemle ve direþkenlikle, taktiklerindeki yanýlgýyý bu yýðýnlarýn pratik gereksinimlerini özellikle göz önünde tutarak açýklamaktan baþka bir þey olmayacaðýný bu yýðýnlara anlatmak." (nisan tezleri, 13)." Diyen Lenin ve Bolþevik Parti Ekim Devrimi'nin ardýndan Sovyetlerin dünyaya mal edilmesi için mücadeleye Komüntern'le devam etmektedir artýk. Sovyetler "devrimden özgürlük, barýþ, ekmek ve toprak bekleyen iþçi-köylü yýðýnlarýnýn" (Lenin, Nisan Tezleri ve Ekim Devrimi, sol yay., 1992:92) bunlara ulaþmasýnýn yegane aracýdýr. Ya da Marx'ýn Paris komün tanýmlamasýyla "emekçilerin iktisadi kurtuluþunun kendisi aracýyla gerçekleþebileceði en sonu bulunmuþ siyasal biçim"dir. Yeni bir topluma geçiþin ifadesidirler.
III. Savaþýn baþladýðý yýllarda, 1914'te II. Enternasyonal'i eleþtiren ve yeni bir Enternasyonal vurgusu yapan Lenin Devrimden sonra III. Enternasyonal'i oluþturur ve Bolþevik Parti'nin ideolojik önderliðinde 1919'da, iç savaþýn en zor günlerinde, Komünist Enternasyonal kurulur. Bolþevikler Ekim devrimini yaparken ve sonrasýnda da bu devrimin kaderinin, komünizmin kaderinin, bir dünya devrimine baðlý olduðu bilincindedirler. Rus Devrimi'nin dünya devrimi için bir kaldýraç olmasý beklenir. "….Rus devrimi güç kazanacak, kuzey Amerika proletaryasý Avrupa örneðini izleyecek ve sömürgelerde baþlayan kurtuluþ hareketi zaferin kesinleþtiðini görecek. … Ne var ki Avrupa'da bilinçli ve örgütlü unsur, Bolþevik tipte devrimci parti eksik bulunuyor. Böyle bir parti oluþturulmadýkça, dünya devriminin kaderi tehlikededir." Ekim Devrimi'nin baþarýsýyla kurulan Komintern dünya komünistlerine enternasyonal bir bilinç býrakmýþtýr. Uluslar arasý bir Bolþevik Parti olan III. Enternasyonal dünya komünistlerine þöyle seslenmektedir: "ÝÞÇÝ KONSEYLERÝ SANCAÐI ALTINDA, III ENTERNASYONAL'ÝN BAYRAÐI ALTINDA, ÝKTÝDAR VE PROLETARYA DÝKTATÖRLÜÐÜ ÝÇÝN DEVRÝMCÝ MÜCADELEDE, BÜTÜN ÜLKELERÝN PROLETERLERÝ, BÝRLEÞÝN!" Komünist Enternasyonal'in bu çaðrýsýnda Bolþevizm'in temel ayýrt edici yanlarý, onu güçlü ve muzaffer kýlan olgular ifade edilmektedir. Ekim Devrimi'nin özellikle bugün ön plana çýkarýlmasý gereken Proletarya Diktatörlüðü boyutu bizim için önemli bir teorik, pratik ve politik mirastýr. Proletarya diktatörlüðü ve Sovyetler Komünist dünya kurma hedefinin taþýyýcýsýdýr. Bolþevizm bu yönüyle de Marksizmin tek gerçek uygulamasýdýr. "Kapitalist toplum ile komünist toplum arasýnda, birinin diðerine devrimci dönüþümü dönemi yer alýr. Buna bir de bir siyasi geçiþ dönemi tekabül
IV. Yarattýklarý ve iddialarýyla Ekim Devrimi tüm dünya iþçi ve komünistlerine büyük bir politik ve ideolojik miras býrakmýþtýr. Ýktidara yürüyen ve onu elde eden Sovyetler bugün inancýmýzý ve güvenimizi beslemektedir. Bu tarihe baktýðýmýzda Komünist bir Dünya kurmanýn Bolþevizmden geçtiðini görmek mümkün. Devrimci yol ve yöntemlerle yolumuza devam ediyoruz. Yeni görev ve sorumluluklarla parti mücadelemiz sürüyor. Selam Olsun Ekim Devrimi'ne Selam Olsun Bolþevik Parti'ye. *Bu yazý, 7 Kasým 2009 Tarihinde yapýlan Ekim Devrimi Anmasýnýn sunum metnidir.
9
KOMÜNÝST DEVRÝM RADEM Z ZAFERE D N T REL M 19 Aralýk cezaevleri direniþinin üzerinden yýllar geçti. Burjuva devletin "dýþarýyý kontrol altýna almak için öncelikle içerden baþlamalýyýz!" diyerek baþlattýðý bu operasyon ve beraberinde günlerce devam eden direniþ; hem devletin devrimcilere karþý olan tutumunu hem de yaþadýðýmýz coðrafyadaki mücadele geleneðinin bir göstergesi olmuþtur. Bu operasyon kapitalist devlet tarafýndan bir tehdit olarak algýlanan "radikal solun" bir tehdit olmaktan çýkmasý olarak da algýlanmýþtýr. Gizli anayasa olarak tabir edilen "milli güvenlik siyaset belgesinde" yer alan iç ve dýþ tehditler bölümden, 2000 yýlýnda "radikal sol" bir iç tehdit olarak görülmeyerek çýkarýlmýþtýr. Ancak daha birkaç yýl sonra tekrar iç tehditler bölümünde, irticai ve bölücü faaliyetler yanýnda "radikal sol" akýmlara da yer verilmiþtir. Anlaþýlacaðý gibi sýnýflar mücadelesine yön veren hareketler her zaman burjuvazi açýsýndan bir tehdit olacaktýr. 19 Aralýk bu tehdidin bir yansýmasý olarak karþýmýza çýkmýþtýr. Ýçerde ve dýþarýda hücre tipi bir yaþam yaratma isteðinin adýdýr 19 Aralýk. Emperyalist hiyerarþide yerini almak isteyen Türkiye Kapitalist Cumhuriyetinin bu yolda çakýlsýz, tozsuz, topraksýz ilerleme isteðinin adýdýr 19 Aralýk. Fakat ayný zamanda gün ve gün dört duvar arasýnda kavgaya baðlýlýðýn adýdýr da 19 Aralýk. Sýnýflar mücadelesinde ileri atýlarak kapitalist sömürüye son vermek isteyen komünistler dört gün süren bu direniþi bu anlamda selamlamaktadýr. 19 Aralýk direniþiyle ilgili bugün dikkat çekici bir nokta 2004 yýlýnda baþlayan merkezi eylemlerin yerini daha çok yerel eylemlerin almasý ve bununda çok sýnýrlý bir þekilde yapýlmasýdýr. Elbette içinden geçtiðimiz dönem siyasal mücadelenin gerilediði ve düþmanýn devrimci hareketi sürekli baský altýnda tuttuðu bir dönemdir. Ancak sorunu birazda süreklilik iliþkisi üzerinden deðerlendirecek olursak, devrimci hareketin tam anlamýyla bu gündemi siyasallaþtýramadýðý ayný zamanda da çevresinde de bu konuyla ilgili bir bilinç açýklýðý yaratamadýðý görülmektedir. Hem
10
KOMÜNÝST DEVRÝM
bir katliam vurgusunun öne çýkmasý hem de sýnýflar mücadelesinde yerinin zayýf býrakýlarak insan haklarý çerçevesinde algýlanmasý 19 Aralýk üzerine oluþan duyarlýlýðý da zamanla ortadan kaldýrmaktadýr. Sýnýf düþmanýmýz olan burjuvazi katliamlarýný her zaman yapacaktýr. Bunca zindan, silah ve iþkenceci boþuna deðildir. Daha geçenlerde bir TKÝP militanýn polis tarafýndan öldürülmesi buna bir örnektir. Devrimci komünist Hareket 19-22 Aralýk direniþlerini faaliyet yürüttüðü alanlarda selamladý. Faaliyet yürüttüðü bir mahallede "19-22 Aralýk Cezaevleri Direniþini Selamlýyoruz" yazýlý pankart asarak var edilen devrimci iradeyi sahiplendiðini gösterdi. Yoldaþlarýmýzýn da ayný heyecanla ve düþmana karþý olan kiniyle bulunduðu faaliyet devrimci yol ve yöntemlerde ýsrarýn göstergesidir. Bu açýdan bu alanlarda profesyonelleþmek için attýðýmýz adýmlardan biride bu faaliyette atýlmýþ oldu. Pankartýn hazýrlanmasýndan yoldaþlarýn hazýrlýðýna kadar yapýlanlar eksiklikler içerse de önemli bir yere sahiptir. Ancak sürekliliðe kavuþan bazý hatalarýn bu eylemlerde de tekrarlanmasý, organizasyonlarda oluþan eksiklikler ve güvenlik anlayýþýnýn çok amatörce olduðu bazý durumlar yaþanmýþtýr. Fakat bundan sonrada bu eksikliklerin giderilmesi için çaba harcanmalýdýr. Devrimci faaliyetlerde ustalaþmak, bazý yeteneklere ve hareket bilincine sahip olmak her yoldaþýmýzýn kazanabileceði niteliklerdir. Bu konuda ýsrarlý olmak ve disiplinli bir þekilde kolektife uymak bunun için yeterli olacaktýr. Hareketimiz 19-22 Aralýk direniþlerini selamlýyor ve düþenlerin elinden bayraðý alarak yoluna devam ediyor. Devrime olan inancýmýzla ve irademizle mücadelemizi büyütelim. 19-22 ARALIK D REN ORUZ! DEVR M ˙ N D YA IYOR!
N
SELAMLIY-
ENLER KAVGAMIZDA
Z. GELECEK
KONFERANS ÜZERÝNE ÝÇ TOPLATISI- TUTANAKLARDAN
sitesinde gerekse de hareketin örgütsel iþleyiþ yapýsýnda bir önceki yýla oranla gerçekleþen bu deðiþimlerle hareketimiz belli bir çizgiye gelmiþti. Geçtiðimiz 2009 yýlýnda ise hem politik, örgütsel, eylem ve faaliyet kapasitesinde niceliksel anlamda ciddi artýþlar yaþanmýþ hem de niteliksel anlamda hareketimiz yeni bir aþamaya geçmiþ ve yeni yeni faaliyet ve sorumluluk alanlarý ortaya çýkmýþtýr. Tüm bu nedenlerle 2009 yýlýnda gerçekleþen 1. Genel konferansýn sonuçlarýnýn doðru bir biçimde militanlarýmýz tarafýndan kavranmasý ve üzerlerine düþen sorumluluklarý yerine getirmek konusunda örgütlü davranýþ bilincinin geliþtirilmesi son derece önem taþýmaktadýr. Hareketimizin ileri unsurlarýyla yapýlan iç eðitim toplantýsýnda, bahsedilen bu kaygý ve hedeflerle; hem yoldaþlarýn konferans sonrasýndaki süreçte üzerlerine düþen görevleri daha nitelikli biçimde kuþanmalarý için yaþanan aksaklýklar ve sorunlar konusunda bir farkýndalýk yaratmak ve sorunlarýn süreç içerisinde giderilmesini saðlamak hedeflenmiþtir hem de belirlenen gündemlerde ( 1Giriþ: Hareketin ilk altý yýlýnýn konferans sürecinin ve konferans sonrasý sürecin genel bir deðerlendirmesi; 2Konferans Bildirgesinin Deðerlendirilmesi; 3- Örgütsel Güvenlik sorunlarýnýn deðerlendirilmesi.) genel bir deðerlendirme yaparak önümüzdeki sürecin görevlerinin bilince çýkarýlmasý hedeflenmiþtir.
EÐÝTÝM
Yoldaþlar, önümüz ay içerisinde, hareketimizin kuruluþunun altýncý yýlýný geride býrakacaðýz. Merkez Yayýn Organýmýz, Komünist Devrim'in her yýlýn baþýnda çýkan Ocak Ayý sayýsýnda bir önceki yýlýn hem hareketimiz hem de devrimci mücadelenin toplamý açýsýndan genel bir deðerlendirmesi yapýlýr. Bu yýl bu deðerlendirme, ilk kez olarak farklý bir konseptte ve yayýnýmýz çýkmadan önce hareketimizin ileri unsurlarýyla yapýlan bir toplantýyla gerçekleþtirilmiþtir. 2010 Ocak ayý içerisinde gündemlerin bir ay önceden duyurulduðu ve her bir unsurun görev paylaþýmýna uygun hazýrlýklarý yaparak geldiði bu toplantý; zaman olarak daha kýsa sürmesine karþýn her bir militanýmýzýn etkin katýlýmý, verimliliði ve ilerleyen süreçlerde militanlarýmýza yansýyan sonuçlarý açýsýndan neredeyse bir konferans havasýnda geçmiþtir. Tüm bu olumlu yanlarýyla bakýldýðýnda yapýlan bu deðerlendirme toplantýsý toplantý öncesinde ortaya konulan hedef ve beklentileri aþan sonuçlarý itibariyle önümüzdeki dönemde hareketimizin niteliðine önemli katkýlar yapacaktýr. Geçtiðimiz 2009 yýlý hareketimiz için kuruluþundan itibaren beþ yýllýk süreçte edinilen toplam birikimin belli sonuçlara ulaþtýrýlarak 1. Genel konferansýný yaptýðý yýl oldu. Elbette ki konferansýn hazýrlýklarýný sadece son bir yýllýk dönemle sýnýrlamak yanlýþ olacaktýr. Hareketimizin kuruluþundan itibaren geçtiði her aþama bugün gelinen noktaya bizi ulaþtýran birer tuðla olmuþtur. Ancak þunu da belirtmeliyiz ki son bir yýl öncesinde biriken toplam niteliði yazýlý hale dönüþtürdüðümüz, örgütsel iþleyiþ omurgasýnýn yaratýlmasý konusunda ilk beþ yýllýk süreçten çýkardýðýmýz dersleri deðerlendirdiðimiz bir yýl olmuþtur. Her þeyden önemlisi ise konferans gündemlerinin hazýrlýklarý, konferansýn teknik ve örgütsel hazýrlýklarý gibi konularda yaþanan hareketlilik ve ortaya çýkan sonuçlar itibariyle geçtiðimiz yýl hareketimizde ciddi bir nitelik sýçramasý yaþanmýþtýr. Hareketimizin ilk beþ yýllýk sürecinde, her yýl bir önceki yýla oranla önemli deðiþimler yaþanmaktaydý. Gerek homojenleþme konusunda gerek faaliyet ve eylem kapa-
ÝÇ EÐÝTÝM TOPLANTISI TUTANAÐI … *Konferanstan sonra kadrolardan neler beklendiði ve bu beklentilerin günden bu yana ne ölçüde gerçekleþtirildiði konusu gündeme getirildi. Bu noktada aslýnda pek de beklenen düzeyde sonuçlara ulaþýlamadýðý ve dönüþüm süreci diye tariflendirdiðimiz bu süreçte bütünlüklü bir dönüþümün yaratýlmadýðý ve bu aksaklýkta hemen hemen bütün unsurlarýn payýnýn olduðu eleþtirisi ortaya konuldu. *Kadrolarýn verilen iþler dýþýnda herhangi bir sorumluluk almaya soyunmamasýnýn ciddi bir sorun olduðu tespiti yapýldý." Ýþler bir þekilde yapýlýyor nasýl olsa" düþüncesinin hareketimizde genel bir eðilim olma özelliði eleþtirildi. *Hareketimizin en güzel konuþmalarý yapan, en güzel yazýlarý yazan militanlara
11