KOMÜNiST DEVRiM KOMÜNÝSTLERÝN KADIN SORUNUNA BAKIÞI... 8 Mart'ýn 100.yýlý içinde bulunduðumuz þu günlerde kadýn sorunu, kadýn mücadelesi ve bu konularý tartýþýrken kullandýðýmýz kavramlarýn yeniden tanýmlanmasý, ayrýþma noktalarýnda çizgilerin belirlenmesi gerekmektedir. Fakat görünen o ki býrakýn kavramlarýn tanýmlarýnýn güncellenmesi konusunu, 8 Mart Emekçi Kadýnlar Günü' ne verilen önemin bile yitirildiðine tanýk olduk bu 8 Mart'ta. Kadýn emekçilerin bir kýsmý bu 8 Mart' ý düðün salonlarýnda konser dinlemekle geçirmeyi, alanlarda eylemlilik içinde geçirmeye tercih etti. Ýþte bu yüzden içinde bulunduðumuz bu gerici dönemde kadýn mücadelesi ve kadýn sorununu tekrardan gözden geçirmeli, yapýlan hatalarý su yüzüne çýkarmalý ve gerekirse yeni taktikler geliþtirilmelidir. "Kadýn mücadelesi nedir, biz bundan ne anlamalýyýz" ý, kadýn mücadelesi ile sýnýf mücadelesi arasýndaki iliþkiyi, sýnýf mücadelesi içinde bir kadýn mücadelesinin gerekli olup olmadýðý konusunu açýða kavuþturmak gerekmektedir. Burjuva kapitalist düzeni iþçi sýnýfý üzerindeki ücretli emek sömürüsüne her geçen gün yeni araçlarýyla devam etmektedir. Biz komünistler ise sýnýf baskýsýyla birlikte birçok sömürüye maruz kalan proletaryanýn uykuya dalmýþ olan devrimci damarýný harekete geçirme çabasý içindeyiz. Amacýmýz komünist bir dünya yaratmak ve bunun için izlenmesi gereken yollarý Marksist-Leninist temelde ele alýp sýnýf mücadelesinin saflarýný sýklaþtýrmak, bilinçli komünist proleter kadrolar yaratmaktýr.
tuluþundan söz edilemez! Kadýnýn kurtuluþu sorunu feministlerin anladýðý gibi baþlý baþýna esas olan sadece bir kadýn sorunu deðildir. Sorun sýnýf sorunudur. Kadýn düzen içindeki tüm haklarýný elde etse dahi sömürüden kurtulamayacaktýr. Feministler bu noktada çözümsüzlüðü yaþýyor. Kadýn mücadelesi önderlerinden Clara Zetkin þöyle der:"Kadýn sorunu büyük toplumsal sorunun yalnýzca bir parçasýdýr ve o yalnýzca onunla birlikte proletarya cinsiyet farký olmaksýzýn tüm sömürülenlerin, tüm ezilenlerin ortak mücadelesi ile kapitalizmi ezdiði ve komünizmi inþa ettiðinde çözülebilir."Kadýnýn kurtuluþu sýnýf mücadelesindedir, komünizmdedir. Ýþte bu yüzden proleter kadýn hareketi örgütsel çerçeve içinde bütünün yalnýzca bir parçasýný oluþturur, çalýþmanýn içeriði ve hedefinde bütüne ayrýlmaz baðlarla baðlýdýr. Marksist-Leninist proletarya partisi ve onunla bað içinde olmayan bir kadýn hareketi burjuva-düzen içi hareketten baþka bir þey olamaz. Ancak bu, komünistlerin var olan baðýmsýz kadýn hareketlerinin içinde çalýþma yapamayacaðý anlamýna gelmez. Örneðin demokratik kadýn hareketi üzerinden konuþacak olursak þunlarý söyleyebiliriz: Kadýnýn kurtuluþu için ilk temel adýmýn demokratik devrim olduðu düþüncesiyle geniþ emekçi kadýn yýðýnlarýnýn devrimci potansiyeli demokratik devrime yöneltilir, demokratik kadýn hareketi buradan beslenir. Demokratik kadýn hareketinin gerçekten demokratik olabilmesi için devrimci olmasý gerekmektedir. Burada komünistlerin görevi; demokratik kadýn hareketine devrimci bir yön vererek önderlik etmek ve bundan yararlanarak komünist kadýn hareketini yaratmak ama bunu parti inþasý görevine baðýmlý, somut-acil koþullar çerçevesinde ele almaktýr. Ayrýca henüz komünist düþünce ile temasa gelmemiþ, apolitik emekçi-proleter kadýn yýðýnlarýný proletaryanýn sýnýf mücadelesine katmak için çalýþmak da komünistlerin görevidir. Ayný þekilde komünizme sempati duyan emekçi devamý sf:19’da
Toplumlar içinde var olan cinsiyet baskýsý ya da cinsiyet ayrýmcýlýðý, bizleri iþçi sýnýfýnýn kadýn kesimini bütünden ayrýþtýrmadan ama üzerinde yoðunlaþarak çalýþmaya itmektedir. Ýþçi sýnýfý içindeki emekçi kadýnlar sýnýf baskýsý yanýnda ýrkçý-þovenmilli baský ve cinsiyet baskýsýna da maruz kalmaktadýrlar. Cinsiyet baskýsý insanlýðýn yarýsýný oluþturan kadýný ikinci sýnýf insan durumuna düþürmekte ve insanlýðýn yarýsý bu durumdan kurtulmadan insanlýðýn kur-
20
KOMÜNIST
DEVRIM
DEVRÝM ÝÇÝN DEVRÝMCÝ PARTÝ PARTÝ ÝÇÝN ÖRGÜTLÜ HAZIRLIK DEVRiMCi KOMÜNiST HAREKET MERKEZ YAYIN ORGANI
SAYI : 38
MART 2010
FiYATI: 1,50 YTL
TASFÝYECÝ DÖNEM, DEVRÝMCÝ ÖRGÜT ve 1 MAYIS SÜRECÝ Devrimci Komünistler ilk çýkýþlarýndan itibaren bu topraklarda bir parti sorunu olduðunu vurguluyorlar. Bunu soyut, genel geçer bir sloganýn tekrarý þekilde yapmadýklarý gibi kendi konumlarýný teorize etmenin gerekçesi olarak da kullanmýyorlar. Ýþçi sýnýfýnýn kurtuluþu kendi eseri olacaktýr. Bununla birlikte partisiz, örgütsüz kurtuluþ mücadelesi düþünülemez. Parti sorunu iþçi sýnýfýnýn sosyal kurtuluþ sorunudur. Parti sorunu komünistlerin ideolojik, politik, örgütsel sorunlarýnýn çözümü demektir. Parti sorunu iþçi sýnýfýnýn önderliði sorunudur. Kuþkusuz ki böyle bir sorunun çözümü yoðun bir emek ve mücadele, planlý, yöntemli bir hazýrlýk ve irade gerektiriyor. Bugün Türkiye'de legal ya da illegal bir dizi parti ve önderlik iddiasý vardýr. Ancak her þeye raðmen yaþadýðýmýz topraklarda sol adýna siyaset yürütme iddiasýndaki faklý akýmlarýn durumu ve toplumsal mücadelenin düzeyi bu iddialarý deðerlendirmek için yeterli veriler sunuyor. Solu oluþturan farklý akýmlar içinde ekonomizmden sosyal þovenizme, ulusalcýlýktan liberalizme, feminizmden troçkizme kadar türlü türlü ideolojik, politik gericilik hâkimdir. Bununla birlikte devrimci örgütün küçümsenmesi, örgütten kaçýþýn teorize edilmesi ve düzen içi örgütsel konum tam bir tasfiyecilik olarak her yaný sarmýþ durumdadýr. Bugün mücadeleye atýlan yeni kuþaklar ideolojik ve örgütsel þekilleniþlerini gerici ideolojilerin ve iðdiþ edilmiþ örgüt anlayýþýnýn etkisine açýk biçimde yaþýyorlar. Sýnýf ve kitle hareketi ise en kötü dönemlerinden birini yaþýyor. Sýnýrlý bir sendikal örgütlülük vardýr. Onlarda düzen sendikacýlýðýnýn hâkimiyetinde eldekileri kaybetmemek dýþýnda baþka bir refleks gösteremiyor. Milyonlarca emekçi
örgütlülük ve bilinçten yoksun haldedir. Bu gerçekliðin deðiþtirilmesi açýk olmakla birlikte daha ilk adýmda onun algýlanmasýnda solda büyük zaaflar vardýr. Sendikal yönetimleri bürokrasi mi, aðalýk mý diye adlandýracaðýna karar veremeyen, iþçi hareketine sendikalarýn biraz daha solundan bakan, periþan haldeki sol ve devrimci hareketin sýnýfa, doðru bir teori ve pratikle yaklaþmasý mümkün gözükmüyor. Ýþte bu koþullarda iþçi sýnýfýnýn devrimci önderliði ve parti sorunu bizim kuruntumuz deðil, mevcut gerçekliðin dýþavurumudur. Türkiye Kapitalist Cumhuriyeti hem tarihinin en rahat ve istikrarlý dönemlerinin birinden geçiyor hem de uluslar arasý krizin ve emperyalist paylaþýmýn yarattýðý sorunlarýn arasýnda sýkýþmýþ durumdadýr. Burjuva düzeni istikrarýný, kitlelerin ekonomik, sosyal hayatýndaki iyileþmeye ya da reformlara deðil, düzen dýþý dinamikleri etkisizleþtirmiþ olmasýna borçludur. Devrimci hareketi hem þiddet yöntemiyle hem de legalist, tasfiyeci eðilimlere alan açarak etkisizleþtirmiþ, dar bir alana sýkýþtýrmýþtýr. Legalist tasfiyecilik düzenin elinde devrimcilere karþý kullandýðý önemli bir araç olarak hizmet etmektedir. Avrupa Birliðine karþý vitrinlik süs olarak da iþlev gören legal partiler ayný zamanda devrimci harekete karþý seçmeli terörü
BU SAYIMIZDA Örgüt Disiplini ve Örgütsel Güvenlik
6 15
10 Yasasin Sinif Mücadelemiz-Örgütlü Mücadelemiz 15 11 Gazi Ayaklanmasý Sýnýfa Karþý Sýnýf Savaþý 15
Altýncý Kavga Yýlýnda Yaþasýn DKH
12 15
Örgüt ve Parti Anlayýþýmýz
13
Komünistlerin Kadýn Sorununa Bakýþý
20 15
KOMÜNÝST DEVRÝM
meþrulaþtýrýcý olarak düzene yarýyor. Düzenin þiddetinden daha fazla tasfiyeci legalizm devrimci hareketi tehdit ediyor. Tüm bunlara raðmen devrimci hareketi bütünüyle düzene eklemlemeleri mümkün deðildir. Devrimciliði ortadan kaldýrmak düzenin sahiplerinin hayallerinde kalacaktýr. Bu topraklarýn sosyal gerçekliði kadar devrimci mücadelenin gelenekleri, birikimleri ve devrimci kadrolarýn cesaret ve iradeleri bunun önünde engeldir. Kuþkusuz bu süreçte düzenin elini güçlendiren bir baþka faktör Kürt hareketinin askeri olarak yenilgiye uðratýlmasýdýr. Bunun kadar önemli bir baþka nokta ise Kürt hareketinin önderliðinin Kürdistan'ýn mülk sahibi sýnýflarýnýn ve küçük burjuvazinin etkisine geçiþidir. Bu küçük burjuva önderliðin siyaseti, sýnýrlý hak ve özgürlük elde etmenin dýþýnda bütünüyle liberal çizgidedir. Kürdistan'da kýr ve kentin yoksul emekçi sýnýflarý nesnel koþullarý gereði düzen dýþý eðilimleri taþýmakla birlikte bahsettiðimiz önderliðin etkisi altýndadýr. Kürdistan'ýn yoksul emekçi tabanýna yaslanan, ulusal ve sosyal kurtuluþu birleþtirebilecek örgüt ve önderlik ya da siyaset bulunmamaktadýr. Türkiye'deki egemen sýnýflar da Kürt hareketinin mevcut önderliðinin yönelimlerinden deðil, tabandaki kitlelerin düzen dýþý potansiyelinden çekinmekte ve bu potansiyeli eritmenin peþindedir. Bunun için siyasal ve ideolojik olduðu kadar iktisadi araçlarý da devreye sokmaya çalýþýyorlar. Kuzey Kürdistan'ýn yer altý ve yer üstü kaynaklarýndan daha fazla yararlanmak, bölgesel asgari ücret uygulamasýnýn avantajýyla ucuz iþgücü elde etmek gibi planlar yapýyorlar. Þimdilik ekonomik kriz planlarýný sekteye uðratmýþ görünüyor. Ancak ilerde Çin tarzý üretimi Kürdistan'da yerleþtirme hedefleri duruyor. Türkiye'de burjuva düzeni istikrar ve kaosu ayný anda yaþýyor. Öncesindeki birikimlerinde etkisiyle burjuva düzeni, son on yýlda statükonun revize edilmesi iþini gerçekleþtirdi. Sovyetler Birliði'nin yýkýlýþýnýn ardýndan yeni dünya düzeni asýl olarak iki binli yýllardan sonra hýz kazandý.
Türkiye'de bu sürece aðýr aksak da olsa ayak uydurmaya çalýþtý. Bu süreç düzen içinde çeþitli çatýþma ve sürtüþmeleri beraberinde getirse de yeni sürecin aktörleri yönelimlerini sürdürdüler. TürkÝslam sentezi yönünde geliþmeler aðýrlýk kazandý. Son bir aydýr yine ayný düzlemde anayasa deðiþikliði konusu düzen içi aktörlerin tartýþmalarýnýn konusu oldu. Siyasi ve ideolojik alandaki statüko deðiþikliðinin hukuki alanda da yansýmalarýný bulmamasý düþünülemezdi. Ayrýca yeni statükonun sahipleri düzen içindeki etkinliklerini, yerlerini saðlamlaþtýrmak gibi bir hedefe de sahipler. Hükümetin anayasayý bütünüyle deðiþtirmekten vazgeçip, bazý maddeleri deðiþtiren paket haline getirmesi bir uzlaþma ya da "yumuþak geçiþ" izlenimini verse de kendi elini güçlendirme hedefinde olduðu bellidir. Daha öncekilerde olduðu gibi bugünkü anayasa deðiþikliði meselesi statükonun revize edilmesinin yarattýðý sancýlardan baþka bir þey deðildir. Öyle ya da böyle yeni statüko bir þekilde yerleþecektir. Düzenin tüm güçleri ve uluslar arasý sermeyenin, emperyalist burjuvazinin istekleri bu yöndedir. Fakat bu arada anayasa deðiþikliði konusu solda ya da toplumun geniþ kesimleri arasýnda da tartýþma konusu oldu. 12 Eylül anayasasýnýn nasýl olursa olsun deðiþmesi iyidir mantýðýyla liberal hayaller ortalýða yayýldý. Elbette bu hayaller yine liberal sol tarafýndan dillendirildi. Güya bu sayede hak ve özgürlükler geliþecekmiþ. Kýrk katýr mý, Kýrk satýr mý? Türünden ikilem kitlerle dayatýlmaktadýr. Anayasa deðiþsin diyenlerle deðiþmesin diyenlerin her ikisi de kitlelerin hak ve özgürlüklerinin geliþmesi diye bir dertleri yoktur. Bizler hak ve özgürlükler sorununa sýnýf mücadelesi açýsýndan bakarýz. Ýþçi sýnýfýnýn mücadelesiyle elde edilen ve sýnýf örgütlülükleriyle korunan haklar ileriye doðru geliþme demektir. Emperyalizm döneminin karakteri siyasal gericiliktir. Özellikle içinden geçtiðimiz emperyalist paylaþým sürecinde milliyetçilik ve þovenizmin yükseldiði bir zamanda demokrasi, aldatmacadan baþka bir þey
2
KOMÜNÝST DEVRÝM baþ tarafý sf:20’de kadýnlarý eðitim çalýþmalarýyla ilerletmek, örgütlemek ve bu emekçi kadýnlardan komünist kadýn hareketinin ilk çekirdekleri olacak bir kadýn örgütlenmesi-sýnýf bilinciyle hareket eden-yaratmak bugün komünist kadýn hareketini yaratma, sýnýf mücadelesine ivme kazandýrma anlamýnda kavranmasý gereken önemli noktalardýr. Bunlar elbette kesin bir sýralama ile yerine getirilecek görevler deðil, birbiriyle iç içe olan görevlerdir. Ancak bugün devrimci hareketteki parti sorunuyla birlikte kadro sorunu düþünülecek olursa, komünist kadýn kadrolarýn yaratýlmasý esas halka konumunda bulunmaktadýr. Bugün Komünist kadýn kadro çalýþmasýnýn baþarýlara ulaþabilmesi için, kuþkusuz emekçi kadýn mücadelesinin beþiði olan 8 Mart ve onun yaratýlma sürecinin irdelenmesi, bu tarihten dersler çýkarýlýp uygulanmasý da gerekmektedir.
kabul edilmiþtir. 16 Aralýk 1977'de Birleþmiþ Milletler sözde ve bazýlarýna göre ilericilik, uzlaþmacýlýk! Örneði göstererek 8 Mart'ý siyasal ve sýnýfsal içeriðinden soyutlayarak "Dünya Kadýnlar Günü" olarak kabul etmiþtir. Bu ne bir ilericilik ne de bir uzlaþmacýlýk adýmýdýr. Bu, burjuva kadýnlarýna verilmiþ deðerli bir oyuncaktýr. Bugün 8 Mart'larda eylem alanlarýnýn kýzýl rengini mora boyayan, slogan seslerini tencere tava seslerine karýþtýran tehlikeli bir oyuncaktýr. Fakat bugün bu tarihi bilen, 100 yýllýk mücadelenin ateþini hisseden emekçilerimiz hala vardýr.8 Mart, sömürü ve zulme karþý kadýnlarýn dayanýþmasý, direniþ ve özgürlüðe çaðrýsý demektir.8 Mart emekçi kadýnlarýn yarattýðý kazaným ve devrimci semboldür. Çünkü 8 Mart'larýn eyleminin ateþinde devrim ve komünizm için savaþmak vardýr; bu savaþ cinsiyet savaþý deðil, sýnýf savaþýdýr. 8 Mart burjuva kadýnlarýnýn elinde oyuncak olmayacak kadar anlamý derin bir gündür. Emekçi kadýnlarýn mücadelesi, düzen içinde erkeklerle eþit haklara sahip olmak deðildir.0nlarýn amacý sýnýfsýz, sýnýrsýz, sömürüsüz bir dünya düzenine kavuþmak ve bunun için savaþmaktýr. 8 Mart'ý tarihsel alanýnda deðerlendirip, günümüz koþullarý için dersler çýkarmak, dünya emekçi kadýnlar gününü sýnýf mücadelesi lehine kullanmak, emekçi kadýnlarý sýnýf mücadelesine çekmek için çalýþmak komünistlerin görevidir. 8 Mart'ýn tarihsel, siyasal, sýnýfsal içeriðinin boþaltýldýðý bu gerici dönemde komünistler teorilerini daha da güçlendirmeli, eylem alanlarýna 8 Mart'ýn devrimci ruhuyla katýlmalýdýrlar. Bizim boþ býraktýðýmýz her alaný burjuvazi tüm gücüyle iþgal etmektedir. Burjuvazinin görünmez eli her zaman üzerimizdedir, buna hazýrlýklý olmanýn yolu teori-pratik alanýmýzý güçlendirmekten geçer ve direniþ, durmaksýzýn mücadeleyi gerektirir.
8 MART VE KADIN MÜCADELESÝ 8 Mart; 40.000 dokuma iþçisi kadýnýn, "eþit iþe eþit ücret, çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi, sendikalaþmanýn önündeki engellerin kaldýrýlmasý, 8 saatlik iþ günü ve oy hakký" için direniþiyle yaratýlmýþ bir tarihtir. 129 emekçi kadýnýn kanlarýnýn kýzýllýðýyla boyanmýþtýr. Direniþ kanla bastýrýlmýþ fakat öldürülememiþtir. Emekçi kadýnlarýn bu direniþi sonraki kuþaklara bir gelenek býrakmýþtýr.40 000 dokuma iþçisi kadýn, emekçi kadýnlara direniþi, mücadeleyi öðretmiþtir. 1908'de New York'lu 1500 emekçi kadýn direniþ bayraðýný devralmýþ güçlü bir mücadele örneði daha göstermiþlerdir. Yine 1857 deki gibi direniþ kanla bastýrýlmýþtýr. Güçlenen mücadele emekçi kadýnlarý sýk sýk biraraya toplamýþ, bu da bir kadýn günü ihtiyacýný doðurmuþtur. Emekçi kadýnlarýn kutladýðý ilk kadýn günü 1909 28 Þubat'ýnda ABD'de olmuþtur. 1910 Aðustos'unda Kophenag'ta toplanan II. Enternasyonel'e, Alman Sosyal Demokrat Partisi delegesi Clara Zetkin tarafýndan bir öneri sunulmuþtur: Zetkin, II. Enternasyonal'e 8 Mart'ýn "Dünya Emekçi Kadýnlar Günü" olarak kutlanmasýný teklif etmiþtir ve bu öneri coþkuyla
19
KOMÜNÝST DEVRiM
baský kurmaya devam ediyor. Peki biz ne yapmalýyýz. Geri mi çekilmeliyiz, yeraltýna mý saklanmalýyýz, mücadeleyi legal zemine mi çekmeliyiz? Tabi ki hiçbiri. Unutmayalým ki Bolþevikler Çarlýk gibi bir rejimde örgütlendiler, devrim yaptýlar. Faþizmin kol gezdiði sokaklarda fabrikalarda iþçileri örgütlediler. Bunu da devrimci bir disiplinle saðladýlar. Burada öne çýkarmamýz gereken mesele örgütsel güvenlik meselesidir. Biz örgütsel güvenlikten teker teker kiþilerin güvenliðini deðil, bir bütün olarak örgütün ve örgütsel faaliyetin güvenliðini anlarýz. Tabi burada kiþiler örgütün güvenliðini tehlikeye atacak davranýþlardan kaçýnmalýdýr. Bir kiþinin çözülmesi veya ciddiyetsiz davranýþlarý örgüt için bir risktir. Örgütün güvenliðini saðlamak devrim yürüyüþünün olmazsa olmazýdýr. Bu anlamýyla güvenlik meselesi ayný zamanda siyasal bir meseledir. Örgütsel güvenlik yukarýdan aþaðýya tertiplenmiþ bir denetim mekanizmasý yaratýlmadan var edilemez. Burada üzerinde özellikle durduðumuz Leninst örgütlenme tarzý (ters üzüm salkýmý) ve organlaþmanýn önemi bir kez daha karþýmýza çýkýyor. Randevularýmýzýn aksatýlmamasý ve otomatik oluþu ve randevularýmýzýn yedeklerinin oluþu bizim geçerli buluþma biçimimizdir. Telefonla arayýp randevu yeri ayarlama gibi bir lüksümüz yoktur. Ayrýca gerçek isimlerimizi, özel yaþantýmýzý, örgüt içindeki konumumuzu bilmesi gerekenler dýþýnda kimsenin bilmemesi de önemli bir meseledir. Herkesin her þeyi bildiði bir örgüt, olaðanüstü bir durumda en büyük darbeyi yiyecek olan örgüttür. Asýl kimliðimiz politik kimliklerimizdir. Hepimiz bunun bilincine varmalýyýz. Burada örnekler verilerek anlatýlacak onlarca yanlýþlýklar var. Telefon görüþmeleri, interneti kullanýþ biçimleri, kimlik saklama meselesine kadar devrimci hareketin birçok ciddi zaafý vardýr. Tabi bu örnekleri burada vermeye gerek yoktur. Söyleyebileceðimiz tek þey düþmana koz vermek için onlarca araç vardýr, biz bu araçlara ya hiç bulaþmamalýyýz, zorunlu olarak bulaþtýklarýmýz da dikkatli kullan-
18
malýyýz.
Bir diðer konu da takip, operasyon, gözaltý gibi durumlardýr. Bu durumlarda bir militan ne yapmalýdýr. Düþman eline düþen bir militan kesinlikle kendisi ve örgütün hakkýnda bilgi vermemelidir. Bir komünist, komünist kimliðini gizlemez fakat örgütsel bilgileri her zaman gizler. Komünist bir dünya için mücadele verenler, her türlü baskýya inancýnýn verdiði iradeyle karþý koyar. Bunun birçok örneði vardýr. Ýbrahim'den tutun TÝKB militanlarýna ve sayamayacaðýmýz kadar fazla onlarca devrimciye kadar.
ÖÐRENCÝ HAREKETÝ Öðrenci hareketi hiçbir zaman iþçi hareketinden baðýmsýz olamaz. Bugün okullarda yürütülen öðrenci mücadelesi genelde düzen içi talepler ekseninde yürümektedir. Sýnýfla hiçbir baðý olmayan bu hareketler devrimci karakterden de yoksundurlar. Öðrenci hareketinde genelde yurtlar, burslar, demokratik akademik üniversite söylemleri üzerinden mücadele edilir. Fakat bunlar devrimci mücadele için bir araç deðil amaç haline getirilmiþtir. Bizim için üniversiteler kadro kazanma ve kadro devþirme yerleridir. Bugün öncelikli görevimiz örgüt omurgasýný saðlamlaþtýrmaksa eðer, üniversitelerde yürüteceðimiz faaliyet de buna hizmet etmelidir. Devrimci bir kadro için sýnýfsal kökeni önemli deðildir. Bu öðrenci de olabilir öðretmen de doktor da iþsiz de. Bizim kadrodan anladýðýmýz Marksist Leninist ideolojiyi ve devrim mücadelesini benimsemiþ, bu yolda hazýr olan insanlardýr. Bugün üniversitelerde geniþ kitleye ulaþalým diye en geri zeminden seslenmek devrimci zeminleri terk etmekle sonuçlanmaktadýr. Bizler bugün okullarda hiç kitle çalýþmasý yapmayýz demiyoruz. Fakat bunu da olabildiðince siyasal bir ajitasyonla yaparýz ki insanlarý da siyasallaþtýrabilelim. Özellikle gericilik döneminde kitlelere seslenelim anlayýþýnýn ürününü görmekteyiz. En geri zeminlerde seslenenler bile merkezi üniversitelerde bir avuç insana sahipler. Ve bu insanlar
KOMÜNÝST DEVRiM
deðildir. Bu yüzden ister bugünkü anayasa deðiþikliði konusunda olsun ister daha farklý bir konuda olsun düzen güçlerinin emekçi sýnýflarýmýz karþýsýnda gerici siyasal karakteri teþhir edilmelidir. Propaganda ve ajitasyonumuzda düzen güçlerinden herhangi birisinin demokratik hak ve özgürlüklerden yana bir baþkasýnýn anti-demokratik olduðu þeklindeki görüþlerin doðru olmadýðý iþlenmelidir. Düzenin tüm kesimleri iþçi sýnýfý karþýsýnda gericidir. Hak ve özgürlükler ezilen, sömürülen emekçilerin ihtiyacýdýr. Yalnýzca onlarýn mücadeleleriyle geliþtirilebilir. Burjuvaziden demokrasi dilenmek sýnýf mücadelesinin yöntemi olamaz. Hak ve özgürlükler sorununun devrimci kavranýþý, baþta iþçi sýnýfýnýn olmak üzere kollektif hak ve özgürlüklerin geliþtirilmesini vurgular ve komünist mücadelenin meþruiyetinin tarihsel haklýlýðýna vurgu yapar. AKP'nin hükümet olduðu zaman içinde demokrat pozlarý takýnmasýnda en önemli etken, devrimci hareketin ve sýnýf mücadelesinin dibe vurmasý, Kürt hareketinin askeri olarak yenilgiye uðratýlarak geriye düþüþüydü. Ondan önceki hükümetler saldýrý hükümetleri olarak yolu düzlemiþlerdi. Fakat buna raðmen hem AKP hükümeti hem de bir bütün olarak burjuva düzeni saldýrý politikalarýný kesmediler. Düzen dýþý yönelimde olanlara yani devrimcilere dönük DGM'lerin biçimini deðiþtirerek, anti-terör yasalarýný aðýrlaþtýrarak uygulanan seçmeli terör, Kürt kitlelerine saldýrýlar, çocuklara kadar uzanan tutuklama ve gözaltý terörü, kentlerin ve tüm toplumun kamera ve dinleme ile gözetlenmesi vs. bütün bunlar söylediðimiz olgunun göstergeleridir. Bir yandan düzen içine gelenlere havuç politikalarý uygulandý. "Komünist parti", "Sosyalist parti", "Devrimci parti" adlarýyla kurulan legal partiler düzen tarafýndan kabul edildi. Yeter ki düzenin icazetini alarak tövbe etsinler. Klasik havuç-sopa politikasý etkili þekilde uygulandý ve hala uygulanýyor. Bu politika kimin hükümet olduðundan baðýmsýz burjuvazinin politikasýdýr. Emperyalizm döneminde demokrasinin
evrimi göstermektedir ki, biçimsel özgürlüklerin ötesinde gerçek hak ve özgürlük yönünde ilerleme sýnýf mücadelesinin seyrine göre þekillenir. Bu dönemde burjuvazi demokratik barutunu çoktan tüketmiþtir. Avrupa'da ikinci dünya savaþýndan sonra yaþananlara bakarak aldanmamak gerekir. Bu zaman diliminde Batý'da devrimciliðin olmayýþý burjuva demokrasisinin var olduðu gibi bir yanýlsamaya kapý açmaktadýr. Oysa Batý'da da devrimci mücadelenin olduðu durumlarda burjuva demokrasisinin gerçek yüzünün ne olduðunu gösteren örnekler vardýr. Dolayýsýyla emperyalizm döneminde demokrasi ya da hak ve özgürlükler sorunu artýk proleter devrim sorunudur. Proleter devrim ise demokrasiyi yeni bir evrime uðratarak Sovyet demokrasisi ile sýnýfsýz topluma yürüyüþün yolunu açacaktýr. Dönem ve Sýnýf Hareketinde Durum Ýçinden geçtiðimiz dönemin karakterindeki gericilik sola ve devrimci harekete tasfiyecilik þeklinde yansýyor. Tasfiyecilik esasta devrimci zeminde duranlarla ilgili bir konudur. Ýllegal zeminlerin az ya da çok terk edilmesi tasfiyeciliðin boyutlarýný, derinliðini anlatýr. Ancak bir baþka açýdan siyasal ufkun düzenin sýnýrlarýný aþmamasý da yine tasfiyeciliðin görüntülerinden biridir. Bir diðer açýdan ise solun legalist zeminde duran gruplarýnýn da bu dönemde birliklerini koruyamamalarý, parçalanma ve güçten düþmeleri, kimilerinin düzenle baðlarýný farklý boyutlara taþýmalarý gibi olgular tasfiyeciliðin geniþ bir alaný kapsadýðýný göstermektedir. Bütünüyle legal zeminlerde olanlar tasfiyeci bataklýðýn göbeðindedirler. Bu tür gruplarda yaþanan daðýnýklýk ve parçalanma dönemin yansýmalarýndan biri olsa da bizi ilgilendiren yaný etrafa yaydýklarý tasfiyeci, liberal, düzen içi ideolojik, politik görüþlerdir. Legalizm bataklýðýndaki gruplarýn son yýllardaki parçalanmasý sonucu ortaya çýkan farklý çevreler çýktýklarý yerin eleþtirisini yaparak, daha devrimci pozlar takýnýyorlar. Böylece düzen içi, oportünist konumlarýný etrafa yayýyorlar. Bugün
3
KOMÜNÝST DEVRiM
devrimci illegal zeminlerde olmayan gruplarýn savunduklarý ideolojik, politik görüþler ne olursa olsun yaydýklarý tasfiyeci, dolayýsýyla örgütsüzlüðü savunan tutumlarla mücadele etmek gerekir. Devrimci zeminlerde örgütlülüðü tok bir þekilde savunmak, dönemin etkilerine karþý olduðu kadar, tasfiyecilikle mücadele açýsýndan da büyük önem taþýmaktadýr. Dönemin sýnýf hareketine yansýmalarýna örgütlülük açýsýndan baktýðýmýzda, tam bir örgütsüzlük ve daðýnýklýðýn olduðu görülmektedir. Sýnýfýn ileri unsurlarý devrimci bir örgütlükten ve politik hattan yoksun durumdadýrlar. Olduðu kadarýyla da düzen içi örgütlüklerin etkisi altýndadýrlar. Devrimci ve komünist örgütlülüklerin sýnýfla baðlarý siyaset düzleminde etkisi olmayan seviyededir. Sýnýfýn öncü kuþaklarý çeþitli zaman dilimlerinde yerlerini bir baþkasýna býrakýrlar. Önceki dönemde, yani 90'lý yýllar boyunca iyi kötü mücadele etmiþ öncü iþçi kuþaðýndan bugüne bir mücadele deneyimi devredilemedi. Sýnýfýn örgütlü kesimleri bu dönemde uygulanan neo liberal politikalarýnýn parçalayýcý etkisi karþýsýnda eldekileri kaybetmeme refleksi dýþýnda kýpýrdayamaz durumdadýr. Yine önceki dönemde sýnýfýn örgütsüz kesimleri ya sendikalaþma mücadelesi olarak ya da varoþ dinamiði olarak hareketlilik içindeydi. Þimdi bu kesimlerin hareketliliði de çok gerilere düþmüþtür. Fakat þu bilinmelidir ki, sýnýfýn örgütsüz kesimleri sendikal ve siyasal örgütlülüðe kavuþturulmadýðý sürece etkili bir sýnýf hareketi olmayacaktýr. Çünkü sýnýfýn mevcut sendikalý kesimlerinden devrimci bir çýkýþ ya da etkili bir hareketlilik beklemek mümkün deðildir. Sýnýfýn sendikalý kesimleri bütün abartmalý rakamlara raðmen sýnýrlý bir güce sahiptir. Örgütlülük çok düþük düzeylerdedir. Sýnýfýn bu kesimleri düzenin ya da düzen partilerinin, düzen içi görüþlerin ideolojik etkisi altýnda olmalarýnýn yanýnda bürokratik, devlet güdümlü yapýlarýn cenderesindedirler. Ayrýca önemli bir bölümü ekonomik, sosyal ayrýcalýklarýný kaybetmemek ya da riske atmamak
eðilimindedir. Tüm bunlar bugünkü haliyle sýnýfýn sendikalý kesimlerinin etkili bir hareketliliðin öznesi olamayacaðýnýn göstergesidir. Bu nokta da solun, devrimci hareketin sýnýf hareketine bakýþýna gelirsek, bizim söylediklerimizin tersi bir algýlayýþýn varlýðý görülmektedir. Son süreçte özellikle tekel iþçilerinin eylemlerinden yola çýkarak sýnýf hareketinde yeni bir dönemin baþlangýcý, sýnýf ve kitle hareketinde yükseliþ söylemlerine solun yayýnlarýnda rastlanmaktadýr. Bütün bu söylemlerde tam bir sendikalizm, ekonomizm hâkimdir. Bizim dýþýmýzda devrimci hareketin neredeyse tamamý sendikalizmin etkisi altýndadýr. Ortada bir tane grev bile yoktur. Fakat ekonomizm her ayný kaplamýþtýr. Genel grev-genel direniþ çaðrýlarý sýkça yapýlmaktadýr. Ancak bunun nasýl gerçekleþtirileceði, hangi örgütlülükle, yöntemle yapýlacaðý belli deðildir. Bu yanýyla da tam bir kendiliðindencilik egemendir. Tekel iþçilerinin eylemleri kuþkusuz ki kimi açýlardan olumlu, ileri özellikler taþýmaktadýr. Yine de bunlar tabloyu bütünsel olarak görmenin önünde perde olmamalýdýr. Sýnýfýn bugünkü bilinç ve örgütlülük düzeyinin geriliði, devrimci ve komünistlerin öncü iþçilerle örgütsel ve politik baðlarýnýn zayýflýðý koþullarýnda genel grev çaðrýlarý ekonomizmin, kendiliðindenciliðin yaygýnlaþmasýna hizmet edeceði gibi iþçileri sendika bürokrasisinin denetimine atmak dýþýnda da bir iþe yaramayacaktýr. Ayrýca genel grevi her derdin ilacýymýþ gibi yansýtmanýn Marksizm zemininde siyaset yapma iddiasýndakiler için anlamsýzlýðý açýktýr. Komünistler sýnýfýn en dinamik kesimleri içinde öncülerle anlamlý bir örgütlülüðe ve siyasal etkiye ulaþmadan genel grev çaðrýsý yapmamalýdýrlar. 1 Mayýs Sürecinde Durum Geçen yýldan buyana son aylardaki tekel iþçilerinin yarattýðý hareketlilik dýþýnda özel bir deðiþiklik olduðu söylenemez. Soldaki kimi yayýnlarda iþlenen, tekel eylemlerinin 1 Mayýs sürecine olumlu etkileri olacaðý yönündeki görüþler kýsmen doðru olsa da bu etkiyi
4
KOMÜNÝST DEVRÝM
DÝSK, bir ayaklanmanýn da istemeden de olsa hazýrlayýcýsý oluyordu. Sendikalar yasasý ile DÝSK' yönelik kapatma davasýnýn açýlmasýyla birlikte 15-16 Haziran 1970'de Türkiye'de ki en büyük iþçi ayaklanmasý gerçekleþti. Sendikanýn kapatýlmasýna karþý çýkan iþçiler sokaklara döküldü. Ýzmitten ve birçok sanayi bölgesinden iþçiler yürüyüþe geçtiler. Yol boyunca polis ve askerlerle çatýþtýlar. Sýnýfýn siyasal anlamda homojen olmadýðý atýlþan sloganlardan belli oluyordu. Kemalist sloganlar, sýnýfsal nitelikli sloganlar, iþçilerin yollarda namaz kýlmasý gibi durumlar göze çarpsa da ayaklanma bir sýnýf ayaklanmasý olarak tarihe geçiyordu. DÝSK ise sürekli iþçileri aman provokasyonlara gelmeyin askere polise taþ atmayýn diye uyarmasýna raðmen sýnýf kini sokaklarda DÝSK' i de ezip geçiyordu. Ýþçilerin çoðunun TÜRK-ÝÞ iþçisi olmasý ise sýnýf dayanýþmasýnýn en güzel örneði oluyordu. Fakat bu topraklardaki komünist bir önderliðin eksikliði bu ayaklanmada da kendisini gösterdi, sendikalarýn eline kalan ayaklanma kýsa bir süre içinde söndü. DÝSK kapatýlmadý, ayaklanmaya katýlan onlarca iþçi ve iþçi önderi iþten atýldý, gözaltýna alýndý. Fakat burada bizler iþçi sýnýfýnýn devrimci potansiyelini bir daha gördük. Sonraki süreçte sýnýf hareketi yükselmeye devam etti. Bu sýrada 71 kuþaðýnýn katledilmesi, yeni devrimci giriþimlerin ortaya çýkýþý derken tüm süreç 77 1 Mayýsýnda kendisini gösterdi. Kanlý geçen 1 Mayýs'tan sonra yaþanan birçok geliþmeyle birlikte 80 darbesi dönüm noktasý olmuþtur. Bu dönemde toplumun ve devrimcilerin üzerine inanýlmaz bir baský kuruldu. Ýþkencehaneler, cezaevlerindeki baskýlar, idamlar ki Erdal Eren' in idamý toplumun gözüne korku salmada bir araç olarak kullanýlmýþtýr. Fakat bu dönemin bir özelliði de ayrýþtýrýcý niteliðidir. Bir zamanlar 2 milyona yakýn gazete satan DEV-YOL mahkemelerde örgüt deðil gazete çevresi olduðunu söylüyordu. Ayný hareketin kimi militanlarý kahramanca direnirken ve ölüme koþarken özellikle üst düzey yöneticileri ihanet üzerine ihanet gerçekleþtiriyordu. Ayný dönemde TÝKB ise bir
direniþ ördüðünü söylüyordu fakat merkezi anlamda tek direnen örgüt olmayý ve iþkencelerde devrimci iradeyi tüm unsurlarýyla birlikte kuþanabilmeyi baþaran tek örgüt olmuþtur. Darbeden sonra Türkiye solu uzun bir süre kendisine gelemedi. Yoðun bir tasfiyecilik dönemi, eylemsizlik, reel sosyalizmin yýkýlýþý derken ilk kýpýrdanmalar Bahar eylemlilikleri, Sivas katliamý, gibi bazý olaylarla oluþuyordu. Bu dönemde MLKP, TKÝP, KDH gibi yeni örgütler kuruldu. Bunlarýn içinden KDH proleter devrimci geleneði tekrar yaratma iddiasýyla yola çýkmýþtýr. Gazi ayaklanmasý gibi varoþlarýn dinamiðini gözler önüne seren ve sýnýfa karþý sýnýf savaþýný ifade eden bir ayaklanma bunun rüzgarýný 96 1 Mayýsýna taþýmýþtýr. Kadýköy devrimciler tarafýndan adeta fethedilmiþ, varoþlardan akan kitlenin neler yapabileceðini bu eylem çok iyi göstermiþtir. Cezaevleri operasyonlarý ile yeni bir tasfiyecilik dönemi de baþlamýþtýr ve bugün etkisini halen devam ettirmektedir. Bugün ise içinden geçtiðimiz dönemi gericilik dönemi olarak adlandýrýyoruz. Bu dönemde bizler hedefimizi iþçi sýnýfýnýn devrimci partisini yaratmak olarak koyduk. Ve böyle bir dönemde öncü kadrolara ulaþmak ve yaratmak için çalýþmalarýmýzý bu yönde yürütmekteyiz. Faaliyet alanýmýzý ise iþçi sýnýfýnýn yaþam alanlarý olan ve sýnýfýn en yoksul kesimlerini içinde barýndýran varoþlar olarak belirledik. Buralarýn devrimci potansiyeline birçok kez tanýklýk ettik. Devrimci partiyi yaratma yolunda tüm görevlerimizi yerine getireceðiz.Devrim perspektifimizi koruyarak Leninist bir örgütlenmeyi partiye, partiyle de devrime ulaþacaðýz.
ÖRGÜTSEL GÜVENLÝK MESELESÝ Burjuvazi günden güne teknolojiyi devrimciler üzerinde bir baský aracý olarak geliþtiriyor. Cep telefonlarý, MOBESE sistemi, telefon dinlemeleri, internet kayýtlarý, yeni çýkan 3G derken tam bir abluka altýndayýz. Kapitalizm teknolojik geliþmelerle hem kar ediyor hem de bu araçlarla devrimciler üzerinde
17
KOMÜNÝST DEVRÝM
yayýlmýþtý. 1920' de 3.Enternasyonalde Mustafa Suphi önderliðinde TKP'nin kurulmasýyla birlikte bu topraklarda da onlarca yýl sürecek olan devrimci mücadelenin baþlangýcý oldu. Mustafa Kemal'in bu dönemlerde ulusal kurtuluþ savaþýnda destek arama sebebiyle Sovyetlerle yakýn iliþki içindeydi. Komünist Enternasyonal temel olarak uluslarýn kendi kaderini tayin hakký ilkesinden hareket ederek ve emperyalizme karþý Türkiye'deki burjuva karakterli mücadeleye destek veriyordu. Bu dönemde TKP proleter devrimci bir geleneði bu topraklarda yaratmaya çalýþan bir partiydi. Bu anlamýyla bizim için oldukça büyük önemi vardýr. Türkiye burjuvazisi ise ulusal devrimin niteliðini Mustafa Suphi ve yoldaþlarýný Karadeniz' de katlederek çok net ortaya koymuþtur. TKP bir süre daha devrimci tutumunu devam ettirdi. 1945'e kadar çeþitli dergi ve yayýnlarla varlýðýný sürdüren TKP, zamanla Sovyetlerdeki yozlaþmadan nasibini almýþtýr. Burjuva ulusal mücadeleleri desteklemekten öte gidemedi, devrimci niteliðinden arýndý, iktidar perspektifinden uzaklaþtý. Þefik Hüsnü'nün parti sekreterliðine gelmesi ile birlikte de bugünkü ulusalcý TKP'nin temelleri atýlmýþ oldu. Nazým Hikmet gibi proleter devrimci insanlar zamanla TKP'den ayrýlarak TKP/Leninist' i kurdular. 40'lardan sonra Komintern faþizme karþý birleþik cephe anlayýþý ülkelerdeki devrimci siyasetlerde kötü izler býrakmýþtýr. Ayný zamanda örgütsüzlük ve eylemsizlik söz konusudur. 1954 ve 58 krizleri ile büyüyen toplumsal muhalefet, DP'nin dýþa açýlýmlarý askeri darbe ile bastýrýldý. Bu darbe ayný zamanda dünya sermayesine entegre olma sürecinin bir parçasýydý. Yine yavaþ yavaþ büyüyen iþçi ve öðrenci hareketlerini de verdiði bazý haklarla dizginlemeye çalýþan bir darbeydi. 61 Anayasasý birçok kiþi tarafýndan ilerici olarak görüldü ki bu anlayýþ ta Deniz Gezmiþlere kadar uzanýr. Bu dönemde kurulan TÝP her ne kadar sosyalist devrim dese de kendisi devrimci olmayan reformist bir parti idi ve sosyalizmi de kalkýnmacýlýk olarak görüyordu. Bu
16
dönemde öðrenci hareketinin içinde TÝP le birlikte hareket eden devrimciler Deniz Gezmiþ, Yusuf Aslan, Mahir Çayan… gibi isimler TÝP'in reformizmini eleþtirerek partiden ayrýldýlar. Bu kopuþ devrimci bir sýçrayýþý da beraberinde getirdi. 71 devrimci çýkýþý bu topraklarda reformizmin legalizmin mahkum edildiði ve devrim için illegal bir zemine basmanýn gerekliliðini vurgulayan bir sýçrayýþ olmuþtur. 68 öðrenci hareketleri ve iþçi hareketleri açýsýndan önemli bir yere sahiptir. Tüm Avrupa'da etkisini gösteren hareketlilik Türkiye'ye de yansýdý ve üniversite iþgalleri grevler gibi toplumsal mücadelenin yükseliþe geçtiði dönemlerdi. Fakat 71 hareketini ayýran þey onun artýk tamamen devrimci bir niteliðe bürünmesiydi. THKO THKP/C TKP/ML gibi hareketler silahlý mücadele yöntemini benimsemiþtir. Bu hareketlerin içinde temel yöntemin gerilla mücadelesi olmasý dýþýnda birbirinden ayrýlan yönleri de vardý. THKO politik olarak fazla üretim yapamayan, daha Kemalist söylemlere sahip olan bir örgüttü. Temel tezleri Milli Demokratik Devrim idi. THKP/C ulusalcýlýðý terk eden bir anlayýþta olmasýna raðmen Mahir Çayan'ýn suni denge teorisinde de anlaþýlacaðý gibi öncü savaþýný esas alan bir hareketti. TKP/ML ise Maoist bir hareketti. Ýbrahim Kaypakkaya Muzaffer Oruçoðlu, Ali Haydar Yýldýz gibi devrimcilerin önderlik etiði bu örgüt de klasik Maoist anlayýþý yani devrimin kýrdan kente doðru yayýlacaðýný, kýrlarda silahlý mücadele baþlatýlmasý gerektiðini savunuyordu. Bu döneme genel olarak baktýðýmýzda bu hareketlerin sýnýf hareketinden baðýmsýz olduklarýný görüyoruz. Bu dönemin devrimcilerinin devrimciliklerinden þüphe duymak gibi bir þey asla söz konusu olamaz ki hepsinin de bize kattýðý birçok þey vardýr fakat politik bir deðerlendirme yaparsak eðer devrimin iþçi sýnýfýnýn devrimi olacaðý ve sýnýfa devrimci bir bilinç taþýnmasý gerekliliði bu dönemde görülen bir þey olmamýþtýr.
15-1 16 Haziran Ayaklanmasý Kurulduktan itibaren kýsa bir zamanda büyük bir iþçi kitlesine ulaþan
KOMÜNÝST DEVRÝM
abartýlý deðerlendirmemek gerekir. Militanlýk, kitlesellik açýsýndan önemli bir çýkýþýn sýnýf ve sendikalar cephesinden olmasý mümkün deðildir. Sýnýfýn bu 1 Mayýstaki görüntüsü geçen yýldan daha ileride olmayacaktýr. Sol ve devrimci hareket Mart-Mayýs sürecinin eylemlerine olanca gücüyle katýldýðý halde bu güçlerde de önemli bir deðiþiklik gözlenmemektedir. Gazi mahallesindeki eylem yerel bir eylem olmasýna raðmen yine de kitle katýlýmýnýn geçen yýllara oranla arttýðýný söylemek gerekir. Bu dinamiðin 1 Mayýsa taþýnmasý olumlu etkiler yaratabilir. Fakat kuþkusuz bu da sýnýrlý bir dinamiktir. Genel olarak varoþlarda bir kitle hareketliliði olmadýðý koþullarda merkezi eylemlerin kitle katýlýmý ve militanlýk düzeyi öncülerle sýnýrlanmaktadýr. Son yýllarda Mart-Mayýs sürecindeki eylemlere yansýyan çeþitli ayrýþmalarýn bu 1 Mayýsta nasýl bir görünüm kazanacaðý bir baþka konudur. Bilindiði gibi geçen yýl sendikalar cephesinde Türk-Ýþ'in son anda Taksim yerine Kadýköy'de izinli bir miting yapmasý ayrýþmalardan birini oluþturmuþtu. Sol hareket cephesinde ise 8 Martlarda yaþanan ayrýþma dýþýnda Gazi eyleminde yine baþka ayrýþmalar yaþandý. Farklý grup ve platformlarýn yürüyüþleri farklý Gazi eylemlerini ortaya çýkardý. Tüm bu ayrýþma ve farklýlaþmalarý tek bir kavramla ifade etmek güç. Devrimci olanla olmayanýn, komünist olanla olmayanlarýn ayrýþmasý gibi bir ayrýþma kýsmen yaþanmaktadýr. Kuþkusuz bizim isteðimiz öncelikle devrimci liberal ayrýþmasý ve devrimci hareket içinde de mümkün olduðu ölçüde komünist olma iddiasýndakilerin diðerlerinden ayrýþmasýdýr. Ancak bugünkü ayrýþma eksenleri böyle yaþanmamaktadýr. Sendikalar cephesinde Taksim ve diðer alan ayrýþmasýný ortaya koyarken DÝSK ve KESK üzerine yanýlsama yaratýlmamalýdýr. Son üç yýldýr Taksim 1 Mayýsýnda yaþananlara baktýðýmýzda DÝSK ve KESK'in övülecek konumlarý yoktur. Diðer yandan alan tartýþmasý üzerinden sendikalar arasýnda ayrýþma yaþanmasýný, sýrf kitle bölünüyor gerekçesiyle kötü
görmenin anlamý yoktur. Gerekli olduðunda sýnýfýn farklý kesimleri arasýndaki ayrýþmalar sýnýfýn devrimci hareketine katký saðlayabilir. Ancak bugünkü durumun belirsizliði; iþçi sýnýfý içinde ve sendikal örgütlülüklerinde net bir devrimci yönelimde olan kesimlerinin olmayýþý ve sol hareketinde büyük çoðunlukla en geri tutumlarýn kuyruðunda oluþudur. Sýnýfýn herhangi bir bölüðünü devrimci bir hareketliliðe sevk edip, önderlik edebilecek sol hareket bulunmamaktadýr. Solun büyük çoðunluðu DÝSK ve KESK'in peþindedir. DÝSK ve KESK her açýdan en kötü dönemlerini yaþamaktadýrlar. Sayýsal güç bakýmýndan, örgütlülük düzeyi bakýmýndan, siyasal konulardaki tutumlarý bakýmýndan, hareketlilik ve militanlýk düzeyleri bakýmýndan en kötü dönemlerinden birini yaþýyorlar. Geçen üç yýlda kararlýlýk görünümü verip, alttan alta düzenle pazarlýk yürüttüler. Özellikle geçen yýl makul sayý pazarlýðý danýþýklý dövüþe dönmüþtü. Solun, bu durumdaki sendikalarýn peþinden gittiði bir yerde bahsedilen ayrýþmanýn önemli sonuçlarý olabileceðini söylemek mümkün deðildir. Siyasal örgütler sendikalara önderlik edeceðine tersi olmaktadýr. Dolayýsýyla Taksim 1 Mayýsý üzerinden yaþanan ayrýþma bu açýdan eleþtirel biçimde deðerlendirilmediðinde sendika bürokrasisinin ekmeðine yað sürülmüþ olur. 1 Mayýsa doðru sýnýf ve sendikalar cephesine müdahalenin imkânlarý gerek komünistlerin durumu gerekse de toplam solun durumu düþünüldüðünde mümkün deðildir. Sendikalizmin, ekonomizmin her yaný sardýðý bugünkü ortamda devrimci komünistler güçleri oranýnda devrimci tutumlarýn destekçisi olacak ve propaganda ve ajitasyonlarýna tasfiyeciliðe karþý Leninist ilkeleri yerleþtireceklerdir.
KOMÜNÝST DEVRÝM 5
KOMÜNÝST DEVRÝM ÖRGÜT DÝSÝPLÝNÝ VE ÖRGÜTSEL GÜVENLÝK "Devrimci disiplin, örgütlenme ve Gizlilik güçlendirilip geliþtirilmeden, Burjuvaziye karþý mücadele Olanaksýzdýr!" N. Lenin Devrimci Komünist Hareket, parti kuruculuk görevlerini deklare edip siyasal mücadeleye atýldýðý ilk andan itibaren örgütlü kavrayýþ ve gerekleri üzerine netleþmeyi saðlamak adýna birçok üretim yapmýþtýr. Pratik faaliyetlerden tutunda teorik üretimlerimize kadar örgütsel kavrayýþ ve davranýþ bilinci üzerine özel bir önem atfedilmiþtir. Bu konu önemlidir; çünkü en genel ifadeyle burjuvaziye karþý savaþýmda ideolojik olduðu kadar bu savaþýmda gerekli olan örgütsel bütünlüðü de saðlamak yaþamsal önemdedir. Öncü ile sýnýf arasýndaki iliþki ve bu iliþkinin sürekliliði, Leninist temellerde örgütlenmeyi hedef almýþ ve hedeflediði þekilde ilerleyen bir hareket olarak mücadelemizin merkezinde yer almaktadýr. Geride býraktýðýmýz altý yýl ve I. Konferansýmýz bu sürekliliðin önemli bir ifadesidir. Bunun yaný sýra bu geçen süreç dýþýmýzda ki devrimcilerle de ayrýmlarýmýzýn ve farklýlýklarýmýzýn da netleþtiði bir süreç olmuþtur. Genel olarak örgütsel ve ideolojik, özel olarak ta bu bütünün bir parçasý ayný zamanda konumuz olan örgütsel güvenlik meselelerin de ayrýmlarýmýz net olarak çizilmiþtir. Bu ayrýmlardan biri ve hatýrý sayýlýr derecede önemi olanýný bir örnekle açýklayacak olursak, TKÝP kuruluþ kongresinde ele alýnan "örgütsel güvenlik sorunlarý" baþlýðýnda þöyle bir ifade yer almaktadýr: "Örgütsel güvenlik sorunu kuþkusuz teknik deðil, temelde siyasal bir sorundur. Temelde kitlelerle birleþme, kitlelerin içinde erime, kitlelerden kendine bir koruma duvarý oluþturma sorunudur…" burada yapýlan kritik bir vurgu var. Sorunun teknik deðil siyasal bir sorun olduðu haklý olarak vurgulanmýþtýr. Gerçekten de örgütsel güvenlik sorununu teknik bir meseleye indirgemek daha iþin en baþýndan ciddi bir yanýlgýya düþmektir. Daha ileride sorunu bu þekilde anlayanlarýnda savlarýna bir göz atacaðýz. Ancak yukarda ki alýntýya dönersek, temel
6
çeliþkinin "siyasal" kavramýnýn içeriðinde saklý olduðunu belirtmek gerek. Nitekim TKÝP'nin siyasal bir sorun olarak ortaya koyduðu niceliksel bakýþ açýsý Türkiye devrimci hareketinin genelinde bulunan bir hastalýktýr. Örgütsel güvenlik sorununda siyasallýðý; kitlelerle birleþme, kitlelerin içinde erime, kitlelerden kendine bir koruma duvarý oluþturma olarak anlayan bir bakýþ açýsý, sorunu baþ aþaðý anlamaktýr. Burada belirtilen kitle iliþkilerinin getirmiþ olduðu güvenlik avantajlarý örgütsel güvenliðin bir parçasýdýr ancak belirleyici olaný deðildir. Bu konuya daha ileriki sayfalarda örgütsel güvenlik sorununa maddeler halinde ele aldýðýmýzda da deðineceðiz. Son olarak bu sorunun örgütsel iþleyiþin ve faaliyetin sürekliliðinin gerekliliðiyle ilgili bir sorun olarak anlamak gerektiðini belirtelim. *** Sýnýflar mücadelesinde açýkça bir taraf olarak mücadele eden komünistler hedeflerini ilk andan itibaren burjuvazinin ve onun egemen olduðu toplumu ortadan kaldýrmak olarak ilan etmiþlerdir. Geçen yüzeli yýlý aþkýn zaman hem komünistler hem de burjuvazi için bazen açýktan bazen de gizliden devam eden savaþýn izlerini tarihe kazýmýþtýr. Marksizm-Leninizm'in eylem kýlavuzluðunda bilimsel temellerine kavuþarak ilerleyen mücadelemize birçok zafer ve yenilgiye tanýk olduk. Paris Komünü'nün zaferinden yenilgisine, Ekim Devrimi'nin zaferinden yenilgisine kadar geçen süre öncesiyle sonrasýyla bizim tarihimizdir. Bu tarih ayný zamanda sýnýf ile öncüsü arasýndaki iliþkinin de öneminin ve rolünün kavranýldýðý bir dönemdir. Sýnýf mücadelelerinin yükseldiði, Avrupa devrimlerinin bilimsel sosyalizm ýþýðýnda Sovyetler iktidarýna doðru yürüdüðü bir anda burjuvazinin zaferiyle iþçi sýnýfýnýn yenilgiye uðramasý baþlý baþýna nesnel koþullarla ya da sýnýfýn devrime hazýr olup olmadýðý gibi sorunlarla açýklanamaz. Sorun; disiplinli, burjuvaziyle ve her türlü egemenlik aracýyla savaþýmda ustalaþmýþ, sýnýf ile sýký baðlar kurmuþ ve onu harekete geçirebilme kapasitesine sahip bir komünist öncü sorunudur. Ve öncü öznenin yaratýlmasýndan, sürekliliði saðlanmýþ bir siyasal faaliyeti gerçekleþtirmesine kadar ki bütün süreçler sermaye düzenine karþý zaferin koþullarýný oluþturmaktadýr. Ýþte güvenlik sorununu bu þekilde anlamalýyýz. Güvenlik sorunu nice-
KOMÜNÝST DEVRÝM
demokratik yanlarýdýr. Burjuvazininki gibi temsili demokrasi deðil, doðrudan bir proleter demokrasidir bu. Proletarya diktatörlüðü sýnýflarýn ve devletin ortadan kaldýrýlmasý gerektiði evredir. Komünizmin alt evresi ve üst evresi arasýndaki fark siyasal deðildir, ekonomik ve toplumsaldýr. Proletarya diktatörlüðü ve uluslar arasý ölçekteki devrimlerle burjuvazinin direnci kýrýlacak ve devlet de sönmeye yüz tutacaktýr. Bu sebepten dolayý sosyalizmde siyasal bir iktidar kalmaz. Proletarya diktatörlüðünün gerekliliði sýnýflý yapýnýn var olmasýndan kaynaklanýr. Üzerinde baský kurulacak bir sýnýf olmadýðý zaman devletin de varlýðýndan söz edilemez. Buradan yola çýkýlarak proletarya diktatörlüðü ile sosyalizm arasýnda fark olup olmadýðýný çýkarabiliriz. Fark vardýr ve bu fark çok temeldir. Birinin sýnýflý yapýda olmasý diðerinin sýnýfsýz yapýda olmasýdýr. Eðer ki biz aralarýnda bir fark olmadýðýný düþünürsek ve olmuþ veya olacak tüm devrimlere sosyalizm dersek hata yapmýþ oluruz. Çünkü sosyalizm ulusal ölçekte deðil uluslar arasý ölçekte olabilecek bir sistemdir. Proletarya diktatörlüðü ise iþçi devriminin olduðu her ülkede baþlayan daha doðrusu baþlamasý gereken bir süreçtir. Yani bu süreç bir geçiþ sürecidir. Dünya devrimine önderlik etmesi, desteklemesi gereken ve sosyalizme geçebilmek için uluslar arasý devrimlerle beslenmesi gereken bir süreçtir. Sosyalizmde daha öncede deðindiðimiz gibi sýnýflar ortadan kalkmýþ, burjuvazinin dünya ölçeðinde direnci tamamen kýrýlmýþtýr. Fakat yüzyýllardýr insanlýðýn tepesine binen sýnýflý toplumlarýn ve son aþamasý olan kapitalizmin sosyal ve hukuki kalýntýlarý sosyalizmde de aþýlamaz. Ýnsanýn yaþayýþ biçimindeki burjuva alýþkanlýklarýnýn sürmesi komünizm ile sosyalizmi ayýran temel noktadýr. Yani komünizmdeki insan ve toplum tipolojisinin yaratýlýþ dönemidir sosyalizm. Sosyalizmdeki üretimin kapitalist toplumsallaþma niteliðinden arýndýrýlýp özel mülkiyete son verildiði zaman hemen kurulabilecek bir sistem olduðunu düþünmek tek ülkede sosyalizmi de kabul edilebilir bir þey olarak görmeyi meþru-
laþtýrýr. Çünkü bahsettiðimiz bu deðiþiklikler tek ülkede de olabilecek bir þeydir. Bu sosyalizm inþasýnýn bir ayaðýdýr, sosyalizmin kendisi deðildir. Ekim Devriminden sonra Lenin 1918' de sosyalizme geçiþ döneminin yeni baþladýðýndan bahsediyordu. Devrimin dýþarýdan gelecek devrimlerle beslenmediði müddetçe baþarýsýz olacaðýnýn bilincindeydi. NEP ile kapitalizme haraç verdiklerini açýkça dile getiren Lenin, bundan bir an önce kurtulmanýn gerekliliðinden bahsediyordu. Burada Lenin'in Enternasyonale verdiði önemi görüyoruz. Devrim tek bir ülkede baþlayabilir fakat tek bir ülkede tamamlanamaz. Eðer biz enternasyonali yaratmak yerine, devrimin ordusunu güçlendirip dünya devrimine omuz vermek yerine mevcut sistemi korumaya çalýþýrsak kapitalist dünyada ayakta kalmak da mümkün deðildir. Böyle bir sosyalizm anlayýþý gittikçe çürür, kalkýnmacýlýk sosyalizm olarak anlaþýlýr ve en nihayetinde de kapitalizme barýþla geçiþ ortaya çýkar. Sovyetler de olan da budur. Nesnel koþullarýn etkisini kýrmak yerine onun dalgasýna kapýlarak pratiðin teorize edilmesi söz konusudur. Biz komünistler devrimimizi tüm dünyaya yayýp oradan bir dünya devrimine ulaþmak zorundayýz. Dünya partimiz enternasyonali kurmaya ve dünyanýn her yerinde devrime yürümeye mecburuz. Bu koca dünya proletaryanýn yaþadýðý ve sýnýf bilinciyle hareket ettiði küçük bir köy gibi görüp, onun her sokaðýný kapitalizmden temizlemek zorundayýz.
TÜRKÝYE SOLU 1917 Ekim Devriminden önce pek hissedilmese de Osmanlý içinde iþçi hareketleri baþlamýþtý. Maden ve tersane iþçileri bir takým grev ve eylemlerde bulunmuþlardýr. Ýþçi yardým sendikalarý gibi sendikalar kurulmuþtur. Bir takým yapýlar kurulsa da bunlar ekonomik talepler etrafýnda þekillenen gruplar olmuþlardýr. 1908'den sonra özellikle Ýstanbul Ýzmir gibi þehirlerde örgütlenen sosyalistler iktidar perspektifi daha belirgin olan hareketlerdi, Ekim Devriminden sonra bu hareketlilik yurt geneline
15
KOMÜNÝST DEVRÝM
erarþinin kiþiler arasýnda deðil organlar arasýnda olduðudur. Bu konuya deðinmemin sebebi sol harekette sýkça görünen bir sorun olmasýdýr. Alt üst iliþkisinin kiþiler arasýnda olduðu bir yapýda bölünmeler, sakatlýklar ve tasfiyeler kaçýnýlmazdýr. Demokratik merkeziyetçiliði kiþilerin üstünlüðüne indirgemek Leninist örgüt anlayýþýyla asla uyuþmayan sakat bir anlayýþtýr. Parti veya örgüt içinde herkes her þeyi ayný düþünmeyebilir fakat temel noktalarda ve örgütsel zeminde ortak düþünmemek, merkeziyetçiliði saðlayamamak hiziplere yol açan temel etkenlerdendir. Yine alt ve üst organlar arasýnda bir rapor sistemi oluþturulmalý ve örgütün demokratik merkeziyetçi iþleyiþi güvence altýna alýnmalýdýr. Partileþme konusunda ise bir örgüt ne zaman ki hem nitel hem nicel anlamda bir birikim saðlamýþsa, partileþme yolunda gerekli tüm yollarý aþmýþsa, artýk kadro çalýþmasý veya daha dar bir kitle çalýþmasýndan ziyade geniþ bir kitle çalýþmasýný kaldýrabilecek, kitlelere yön verebilecek kapasiteye gelmiþse artýk o örgüt pati niteliðine ulaþmýþtýr. Bir yapýnýn kendine parti diyebilmesi için bu niteliklere, birikimlere sahip olmasý gerekir. Kitle çalýþmasýný da düzenli araçlarla yürütmesi gerekir. Sürece müdahale edebilmeli, alternatif gündemlerini yaratabilmeli, silahlý ve silahsýz profesyonel kadrolarýný var edebilmesi gerekir. Biz bugün kendimizi parti diye tanýmlamýyoruz. Bunun sebebi parti niteliðine ulaþamayýþýmýzdýr. Evet biz bugün parti deðiliz fakat parti olma yolunda da emin adýmlarla ilerliyoruz. Araçlarýmýzý, maddi-teknik altyapýmýzý, sýnýfla olan baðlarýmýzý güçlendirip, benzerlerimizi yaratýp veya benzerlerimizle birleþip bu iþi göðüsleyeceðiz. SOSYALÝZM VE PROLETARYA DÝKTATÖRLÜÐÜ Otonomistlerin kendisine Marksist, anarþistlerin komünist dediði bir dönemden geçerken sosyalizm ve proletarya diktatörlüðü konularýný açýklýða kavuþturmaya çalýþmak gerekmektedir. Sosyalizm ve proletarya diktatör-
14
lüðü arasýndaki farklar ve bu döneme iliþkin veriler Marks ve Engels'te net olarak belirtilmese de, Lenin ve Ekim Devrimi deneyimi bizi bu konularda aydýnlatmýþtýr. Marks'ýn da Gotha programýnýn eleþtirisinde söylediði '' Kapitalist toplum ile komünist toplum arasýnda, birinin diðerine devrimci dönüþümü dönemi yer alýr. Buna bir de bir siyasi geçiþ dönemi tekabül eder ki onun devleti proletaryanýn devrimci diktatörlüðünden baþka bir þey olamaz''. Bu pasaj bize Proletarya diktatörlüðünün gerekliliðini ve sosyalizm ile arasýndaki farklarý gösterir. Yukarýda belirtilen devrimci dönüþüm noktasýna vurgu yapmak gerekmektedir. Tarihi eðer sadece determinist bir yaklaþýmla ele alýrsak, sosyalizmi, o büyük sýnýflý yapýlar zincirinin(feodal, köleci, kapitalist toplumlar) bir üst aþamasý olarak görmemiz kaçýnýlmazdýr. Bu yanlýþ bir algýdýr. Þunu söylemeliyiz ki sosyalizm, sýnýflý toplumlarýn birbirinin kalýntýlarýný taþýdýðý ve gittikçe barbarlaþýp sýnýflar arasýndaki çeliþkiyi çok açýk gösteren sistemlerin bir üst aþamasý deðildir, ya da sadece tarihsel diyalektiðin mekanik bir þekilde yaratacaðý bir sistem deðildir. Sosyalizm öznenin öznel müdahalesi ile kurulabilecek bir sistemdir, ve burada devrim sözcüðü büyük anlam taþýr. Bir diðer karýþýklýk da devletin sönmesi noktasýndadýr. Biz komünistler asla kapitalisr devletin söneceðinden bahsetmeyiz. Bizler proleter devletin tarihsel görevini yerine getirerek kendi kendisini söndüreceðinden bahsederiz. Proleter devlet bi yarý devlet veya devlet olmayan devlettir. Proleter devrim burjuva devletinin tüm baský aygýtlarýný yok eder (ordu,polis,bürokrasi…) ve kendi baský aygýtlarýný yaratýr fakat burada niteliksel bir fark vardýr bu seferki baský çoðunluðun yani iþçi sýnýfýnýn üzerine uygulanan bir baský deðildir, sömürücü sýnýflara karþý uygulanan bir baskýdýr. Bu baský da toplumun sýnýfsýzlýða ulaþmasý için þarttýr. Proleter devlet proleter demokrasinin olduðu bir devlettir. Tüm seçimlerin sovyet organlarýnda yapýlmasý, seçilen yönetici kadrolarýn geri çaðýrýlma hakký, yani sovyet özyönetimi bu sistemin
KOMÜNÝST DEVRÝM
liksel deðil niteliksel bir sorundur. Ýdeolojik ve örgütsel bir tutarlýlýk saðlanabilmesinin gerekli bir ayaðýdýr. Ayný zamanda bu tutarlýlýk her koþulda gerçekleþtirilebildiði ölçüde güvenlik meselesinin siyasal anlamý da bilinçlere kazýnabilecektir. Komünist Kimliði ve Örgüt Disiplinini Yaþamýmýzýn Merkezine Koymak Hareketimiz geçen süreçte olumlu ve olumsuz birçok deneyim elde etme fýrsatý buldu. Henüz daha kýsa bir mücadele deneyimimiz olmasýndan dolayý birçok zorluklarla karþýlaþtýk. Hareketimizin kurulduðu dönem, düþmanýn devrimci iradeye saldýrýlarýný artýrdýðý, devrimcilerle iþçi sýnýfýnýn baðlarýnýn oldukça zayýf olduðu, toplumsal yaþamýn hemen her alanýnda politizasyonun azaldýðý bir dönem özelliði taþýyordu. Kurucu militanlarýmýzsa, kendi geçmiþ mücadele yaþamlarýnda, ya son derece sýnýrlý ve hareketimize belirli düzeyde bir deneyimi taþýyamayacak kýsýtta örgütlü deneyim yaþamýþ ya da ilk örgütlü deneyimini hareketimizle yaþýyorlardý. Bu durum, hareketimiz, komünist örgüt çekirdeðini ve çeþitli düzeylerdeki örgütlü unsurlarý yaratýrken çeþitli hatalarý da beraberinde getirdi. Bugün bazý özel alanlar (cezaevleri vb.) dýþýnda bu eksiklerimizde önemli derecede deneyimler kazandýk. Ayný zamanda çevremizde yarattýðýmýz etkiler sonucunda bazý unsurlar kazandýk ve kazanmaya da devam ediyoruz. Ancak bugüne kadar daha dar sýnýrlar içerisinde mücadele etmemizin sýnýrlýlýklarý etkimiz geniþledikçe bazý sorunlarý da karþýmýza çýkarýyor. Yoldaþlarýmýzýn yaþantýlarýnda devam ettirdiði bazý alýþkanlýklar bugün olmasa bile ilerde ciddi sorunlar yaratacak þekilde zararlar verebilir. Yoldaþlarýmýzýn yaþantýlarýný örgütlü yaþamýn gereklerine göre ikame etmeleri yaþamsal önemdedir. Ýþte tam burada yoldaþlarýmýzýn özellikle (son zamanlarda ki bazý gözlemlerimiz dolayýsýyla) öðrenci yoldaþlarýmýzýn bu konuda biraz daha dikkatli olmasý gerekiyor. Öðrenci yoldaþlarýmýzýn rahat davranýþlarý ve bazý görevleri yerine getirmek konusunda gerekli sorumluluðu almadaki sýkýntýlarý biran önce gidermek zorundayýz. Sadece öðrenci deðil bütün yoldaþlarýmýzýn yaþamýndaki disiplin hem siyasal bir birikimi daha ileriye taþýmamýza
olanak saðlayacak hem de güvenlik meselelerinde daha uyanýk olmamýzý saðlayacaktýr. Savurgan bir yaþam politik mücadelenin her alanýnda bizleri geriye düþürecektir. Ve daha keskin süreçlerde, düþmanýn alanýnda, zindanlarda devrimci tutum saðlamanýn yolu da komünist kimliði ve örgütsel disiplini bugünden oluþturmamýzdadýr. Teorik olarak doðru þeyler söylemek yetmemektedir ve yetmemelidir. Devrimci bir teorinin devrimci bir pratikle birlikte gerçek anlamýný bulacaðý bilinciyle hareket etmek gerekir. Geçmiþte de günümüzde de böyle örnekler karþýmýza çýkmaktadýr. Düþmanýmýzýn yirmi dört saatini kendi egemenliðini sürekli var etmek için kullandýðýný unutmamalýyýz. Mobese kameralar ve farklý güvenlik aygýtlarýndan, ideolojik araçlarýna kadar her þey burjuva düzenin devamý için kullanýlmaktadýr. Elbette burjuvazinin yirmi dört saat çalýþan ve karþýlýðýnda büyük paralar alan uþaklarý unutulmamalýdýr. Tamda burada devrimci mücadelenin gönüllü bir mücadele olduðunu ve bu durumun bizleri daha güçlü kýlmasý gerektiði unutulmamalýdýr. Ama bu gücün büyümesi yaþamýmýzý örgütle ve örgütlü bir þekilde ikame etmekle olanaklý olacaktýr. Ýllegal Mücadelenin Gereklerini Yerine Getirmek Eþ, dost, arkadaþlýk iliþkileri toplumsal yaþamýn her alanýnda elde ettiðimiz iliþkilerdir. Ýnsan kendisini bu toplumsal iliþkilerden soyutlayamaz. Ancak komünist bireyler yaþamlarýnda bu gibi iliþkilere özellikle dikkat etmek zorundadýrlar. Militanlarýmýzýn geçmiþten gelen arkadaþlýk vb. iliþkilerinde örgüt disiplinini bozacak -mesela yatay iliþkilerin kurulmasý gibi- davranýþlardan kaçýnmalarý gerekmektedir. Bugün dar olmanýn getirdiði bazý avantajlardan dolayý böyle sorunlarla karþýlaþmadýk ancak ileriki süreçler için üzerinde durulmasý geren bir konudur. Nitekim bu durum örgüt kimliði ve disiplinine uygun bir yaþamýn bir parçasý olarak ortaya çýkmaktadýr. Ama ayný þekilde organlý iþleyiþin ve alan çalýþmasýnýn bir gereði olarak da ayrý bir siyasal boyutu vardýr. Organlar arasý yatay iliþkiler hiçbir zaman bir tercih olmamalýdýr. Her organýn üst organýyla olan iliþkisinin dýþýnda bir baþka organla yatay
7
KOMÜNÝST DEVRÝM
iliþkinin örgütsel güvenlik meselesinde ciddi sorunlar yaratacaðý bilinmelidir. *** Devrimci Komünist Hareket illegal-özgür temellerde mücadele eden bir örgüt olarak tasfiyecilikle mücadeleyi MarksistLeninist ideolojinin önemli bir parçasý olarak her militanýn bilincine kazýmayý hedeflemiþtir. Son yýllarda devrimci hareketin önemli bir kýsmýna derinlemesine iþlemiþ olan tasfiyecilik belasý illegal örgütlenmeye pervasýzca saldýrmayý beraberinde getirmiþtir. MarksizmLeninizm'i teorisiyle pratiðiyle bir bütün olarak tanýmlamanýn ötesinde bir lafazanlýk düzeyine indirgeyen bu hareketler, burjuva yasal sýnýrlamalarýn dýþýna çýkmadýklarý gibi ideolojik alaný da bu duruma uygun bir þekilde tahrip etmektedirler. Bolþevik Parti ve Komintern'le hayat bulan, ayaklarý üzerine oturan örgütlenme ilkeleri bugün ayaklar altýna alýnmaktadýr. Bu durum devrimci bir potansiyeli de zaman içerisinde düzene baðlayan bir iþlev görmektedir. Karþýlaþtýðýmýz bazý söylemlerden yola çýkarak örnekler verecek olursak; bu oportünist hareketlerden bir grup insanla yaptýðýmýz illegal örgütlenme ve güvenlik konularý üzerine tartýþmalarda çok pespaye açýklamalarla karþýlaþtýðýmýzý söylememiz gerekiyor. Yalnýz bu durumlarýn sadece bir ya da iki çevreyi kapsamadýðýný belirtelim. Ýllegal örgütlenme konusunda arkadaþlarla konuþurken bu tasfiyeci çevrenin daha önde gelenlerine bu mesele üzerine gündem açmalarýný istedik. Daha sonra gelen cevaplar ise ibretlikti. Birincisi, artýk -illegal örgütlere atfen- bu hareketlerin tekke, dar grupçu vb. durumlardan ileriye gidemediði ikincisi, artýk düþmanýn her alanda hâkimiyetini kurduðu, bu tip örgütlerin artýk gizliliðinin kalmadýðý vb. üçüncüsü, önce bir kitleye ulaþalým daha sonra biz zaten zamaný geldiðinde illegal oluruz vb. dördüncüsü, beþincisi, altýncýsý… Þeklinde giden birçok üst düzey teorik açýklamayla karþýlaþtýk. Burada öncelikle düþmanýn üstünlüðü peþinen kabul edilmiþ durumda. Ama herhalde en dikkat çekici olaný illegal mücadeleyi saf bir gizlilik olarak algýlamaktýr. Ýllegal mücadele kiþilerin gizlenmesi, kimsenin tanýnmamasý, görünmemesi ya da korunmasý olarak tanýmlandýðý an bizlerde bir
on yýl sonra bu önemli kiþiler gibi konuþmaya baþlarýz. Ancak illegal mücadele böyle bir þey deðildir. Ayný þekilde illegal mücadelenin devamlýlýðýnýn koþulu olan örgütsel güvenlik meselesi de böyle tanýmlanamaz. Döne döne, býkmadan usanmadan söylediðimiz gibi; illegal mücadele ve örgütsel güvenlik, örgütlü ve siyasal faaliyetin sürekliliðinin buna baðlý olarak proletaryanýn zaferinin güvence altýna alýnmasýdýr. Düþmana karþý politik ve örgütsel reflekslerin zayýflýðý, keskin dönemlerde düþmanýn eline büyük kozlar verecektir. Eric Hanke'nin "yer altý yaþamýndan anýlar" adlý kitabýnda yazmýþ olduðu deneyimler dikkatle incelenmelidir. Bilindiði gibi Alman Komünist Partisi 1918 yýlýndaki ayaklanmadan sonra illegal koþullarda siyasal mücadeleyi yasal çalýþma koþullarý kalmadýðý için vermek zorunda kalýyor. Daha sonra tekrar yasal mücadele alanlarýnda çalýþmaya baþlayan parti Hitler dönemiyle birlikte tekrar illegal mücadeleye dönüyor. Haliyle bu durum bazý dezavantajlarý beraberinde getiriyor. Kitapta bu konuya þöyle deðiniliyor, "özelilikle illegalitenin baþlangýç döneminde, rahatýna düþkünlük sonucu konspirasyon kurallarý sýk sýk çiðneniyor ve bu -az ya da çokparti gruplarýnýn tutuklanmasýna ya da tehlike altýna girmesine sebep oluyordu. Örneðin bir günde 2-3 saatlik aralarla yapýlmasý gereken ve bu yüzden de 8-10 saatlik zaman alan 4 buluþmayý birbiri ardýna bir "buluþmalar zinciri" þeklinde iki saatte yapýp bitirmekten daha rahat ne olabilir! Bunun sonucu ise gereksiz kurbanlar vermektir."(age 44) Bir yoldaþý ile yaþadýklarý ile ilgili baþka bir deneyimi ise þöyle; "… Örneðin bir buluþmada, istemeyerek de olsa, ona, buluþmalarý not almamasý, hele hele buluþtuðu kimsenin görevini kesinlikle yazmamasý gerektiðini hatýrlatmak zorunda kaldým. Konspirasyon nedeni ile bu tür yazýlar yazmak yasaktý. Ama, tüm baðlantý ve buluþmalarý aklýnda tutmasýnýn imkansýz olduðunu gördüm. Bu nedenle kendisine yer ve zamaný hatýrlatacak yalnýz kendisinin hatýrlayacaðý türden yazýlý iþaretler koymasýný tavsiye ettim. Benim tavsiyeme uymadý ve kýsa süre sonra bunun aðýr sonuçlarýný gördük. Wienand yüksek tekniker Wilhelm Knapp'la buluþ-
8
KOMÜNÝST DEVRÝM ÖRGÜT VE PARTÝ ANLAYIÞIMIZ* ''Öncünün eksikliði'' söylemi yeni oluþan ve bu eksikliði giderme iddiasýnda olan herkese bir meþruluk kazandýrýr. Zaten öncü eksikliðinin hissedilmediði yerde yeni bir oluþuma giriþmenin bir anlamý yoktur. Biz de bu topraklarda öncü eksikliðinin bilincine vararak bu sorunu örgütlü bir zeminde devrimci partiyi inþa ederek çözmek için yola çýktýk. Bu yolda da kýlavuzumuz Bolþeviklerdir. Öncelikle örgüte bakýþýmýzý anlatacaðým. Devrimci bir örgüt omurgasý yaratmak ve güçlendirmek bugün önümüze koyduðumuz baþlýca görevimizdir. Omurgasý saðlam olamayan bir yapýyla sýnýf savaþý göðüslenemez. Zaten böyle bir yapýda savrulmalara ve felç olmaya mahkumdur. Ýlk önce kitleselleþme konusunu ele alalým. Daha doðru düzgün örgüt omurgasýný yaratamamýþ bir yapý kitleselleþmeden bahsetmemelidir. Bugün bir dergi etrafýnda onlarca kiþi toplanabilir. Fakat burada önemli olan bu insanlarý devrimci bir zemine nasýl çekeceðimiz meselesidir. Eðer bunun altýndan kalkabilecek bir birikime sahip deðilsek böyle bir giriþimde bulunmanýn da bir anlamý olmayacaktýr. Örgütün örgütlenemediði zamanda devrimci zeminleri terk edip kitlelere gidelim demek tasfiyecilikten baþka bir þey deðildir. Devrimci kadro olmadan yapýlan çalýþmalarýn devrimci niteliði olmaz. Öncelikle kadro sorununa çözüm aramalýyýz. Faaliyetlerimizi de bu yönde þekillendirmeliyiz. Eðer ki biz partiyle iþçi sýnýfý hareketini birbirinden baðýmsýz görseydik biz de bugün kitle çalýþmalarý, legal dergi çevreciliði, ya da sendikacýlýk gibi devrim perspektifi olmayan yöntemlere baþvurabilirdik. Eðer ki biz nitelik yerine salt niceliði esas alsaydýk her yere dernekler açar, parti olmadan parti gibi davranýrdýk. Fakat daha önce vurguladýðýmýz gibi sorun burada niceliksel deðil niteliksel bir sorundur. Legal olanaklarýn kullanýmýný reddetmeden þunu söylemeliyiz ki bize göre bir örgüt ancak illegal zeminde mücadele
ederse partileþme sürecini olumlu bir þekilde tamamlayabilir. Ancak illegal bir yapýda devrimci mesleklerde profesyonalleþilebilinir ve devletle doðrudan bir savaþ verilebilir. Ayrýca bir örgüt legal olanaklarýn rüzgarýna kapýlýrsa düzen içine çekilir, eylemliliklerini ve söylemlerini budamaya baþlar. Bu da onun devrimci niteliðinin bitmesi ve reformizm, oportünizm bataðýna sürüklenmesi anlamýna gelir. Ýllegal örgüt sisteme doðrudan bir karþý çýkýþtýr. Biz bir eylem veya söylem geliþtirdiðimizde onun legal mi illegal mi olduðuna bakmayýz ki onu illegal yapan bizim taktýðýmýz bir rütbe deðil, burjuva hukukun onun devrimci niteliðine karþý aldýðý tedbirdir. Zaten devrimci olan bir þeyin bu düzende kabul edilebilir olmasý imkansýzdýr. Örgüt her zaman sýnýfla baðlarýný kurmak için çabalamalýdýr, iþçi sýnýfý içinde çalýþma yürütmelidir. Biz örgütü kimileri gibi yüksek bir zümre ve yaþanan olaylara sadece teorik yön veren bir organ olarak görmeyiz. Ayrýca sadece yapýlmasý gerekeni söyleyen, yeraltýnda duran ve hiç görünmeyen bir þey olarak da görmeyiz. Biz örgütü gücü yettiðince sýnýf içinde çalýþan, mücadeleye doðrudan katýlan bir organizma olarak görürüz. Bunun için de örgütlenme alanýmýzý yoðunlukla varoþlar ve fabrikalar olarak belirtiyoruz. Birazda örgütsel yapý anlayýþýma deðinelim. Biz öncü kadrolarýn sýnýfsal niteliði ne olursa olsun mücadeleye katýlabileceðini söylüyoruz. Bizim için Marksizmin Leninizmin ideolojisini doðru bulan ve onun için mücadele eden, örgütlü mücadeleyi kaldýrabilecek herkesi bu mücadeleye katmak için uðraþýyoruz. Geldikleri sýnýfsal karakterden ziyade öne çýkarmamýz gereken budur. Ayrýca üye anlayýþýmýz da sadece aylýðýný düzenli olarak ödeyenler insanýn üye olmasý deðil, üyeyi partinin veya örgütün herhangi bir organýnda çalýþan kiþiler olarak görüyoruz. Biz örgütü kiþilerin birliði deðil organlarýn bütünü olarak algýlýyoruz ve örgüt/parti yapýsýný da ters üzüm salkýmýna benzetiyoruz. Yukarýdan aþaðýya organlar arasý hiyerarþik bir yapýlanma… Burada vurgulamamýz gereken nokta hiy-
13
KOMÜNÝST DEVRÝM Ayaklanmasýnýn anlamýný kavramak gerekiyor. Genel bir kaný olsa da bir halk direniþi deðil iþçi sýnýfýnýn en yoksul kesimlerinin dinamizmini barýndýran bir ayaklanma yaþanmýþtýr. Yüzünü sendikalara dönenlerin ve sýnýfýn, sendikalar ve fabrikalar dýþýnda kalan kesimini iþçi sýnýfýnýn bileþeni olarak saymayanlarýn göremediði þeyde budur. Bugün TEKEL direniþine bakarak sýnýf mücadelesinin yükseldiðini sanalar, Gazi'de ki sýnýf dinamizmini bir türlü görememiþlerdir. Bu yýlda Gazi'de ki gelenek devam ettirildi. Yaratýlan mücadelenin ve düþenlerin anýsýna bir yürüyüþ düzenlendi. Devrimci komünistlerde yaratýlan bu geleneði sahiplenerek orada yerlerini aldýlar. Komünistler için Gazi'de yaratýlmýþ olan sýnýf hareketinin ve devrimci iradenin sahiplenilmesini lafazan bir tarzda sahiplenmek söz konusu olamaz. Bundan dolayý orada yer almak ve mücadelenin bir halkasý olmak açýsýndan daha fazla çaba harca-
ALTINCI KAVGA YILINDA YAÞASIN DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET* Ýþçi sýnýfýnýn devrimci önderliðini almak için yola çýkan hareketimiz altýncý kavga yýlýný doldurmuþtur. Yaþadýðýmýz topraklarda iþçi sýnýfýnýn devrimci bir önderliðinin boþluðunu gören ve bu boþluðu doldurmak için mücadeleye atýlan militanlar tarafýndan kurulan Devrimci Komünist Hareket, geçmiþten bugüne mücadele tarihimizden, Denizlerin, Mahirlerin, Ýbolarýn ve isimleri yazmakla tükenmeyecek olan, bu kavgada hiç çekinmeden bedel ödemiþ devrimcilerin örgütlü, militan duruþlarýný Bolþevik bir mücadele anlayýþýyla harmanlayarak özgür bir dünya kurma kavgasýnda yerini almaktadýr. Tasfiyeciliðin, illegal örgütlü mücadeleden kaçýþýn ve düzenin güvenilir sýnýrlarýna kendini býrakmýþlýðýn had safhada olduðu bu dönemde hareketimiz, bu mücadeleyi ancak illegal bir örgüt çekirdeðin etrafýnda ve düzenin olanaklarýný istismar ederek yürüteceðini saptayarak tasfiyeciliðe karþý Leninizmin yýlmaz savunucusu olmuþtur. Bugün, tasfiyecilik bataklýðýnýn paylaþýlamadýðý bir dönemden geçmekteyiz. Bu dönemde devrimci örgütte ýsrarcý olmak Leninizmin bu topraklarda yeþermesinde ýsrarcý olmaktýr. Bu güne gelen süreçte hareketimiz hedeflediði birçok konuda baþarýya ulaþmýþtýr. Ýllegal merkez yayýn organýmýzýn sürekliliðinden bir örgüt omurgasýnýn oluþturulmasýna kadar tüm militanlarýmýzýn özverili çalýþmalarýyla örgütsel niteliðini daha da yükseltmiþtir. Ve tam bu noktada hareketimiz bu niteliksel geliþimini 1.Olaðan Genel Konferansýyla taçlandýrmýþtýr. Konferansýmýzda yeni hedefler belirlenmiþtir. Bir üst niteliðe sýçrayýþýn tüm koþullarý saptanmýþtýr. Devrimci Komünist Hareket bu hedeflerine de ulaþacaktýr.
12
mamýz gerektiðini bilmek gerekiyor. Bu konudaki bazý eksikliklerimizi tamamlamamýz gerekiyor. Ancak anmaya yönelik faaliyetlerimiz bu iradenin de bir göstergesi olarak anlaþýlmalýdýr. Her yýl sürekli hale getirdiðimiz pankart faaliyeti bu yýlda bu yerine getirildi. Özgür bir faaliyeti bugün belirli sýnýrlýlýklarý olsa da- gerçekleþtirmek sürekli vurguladýðýmýz gibi bizim için siyasal bir anlam ifade etmektedir. Bu araçlarý çeþitlendirmek gerekiyor. Ancak temel sorun Gazi Ayaklanmasýnýn siyasal anlamýnýn öne çýkarýlmasý, bilinçlere kazýnmasý ve nihai hedefimizle baðýnýn kurulmasý bu faaliyetlerin hedefidir. Bu bilinçle Gazi Ayaklanmasýný selamlýyoruz.
Siyasal Gericiliðin Kalelerini Yýkmak Ýçin KOMÜNÝST ÖRGÜTLENMEYE! Kapitalizm iki yýldýr kendi kriziyle boðuþuyor. Ancak krizin üstesinden gelmek için iki seçenek vardýr. Bunlardan birincisi iþçi sýnýfýnýn mücadelelerle kazanýlmýþ olan haklarýna saldýrmak ikincisi ise savaþ. Fakat bugüne kadar tüm kazanýlan haklar nasýl mücadeleyle alýnmýþsa bugünden sonra da mücadeleyle alýnacak ve mücadeleyle korunacaktýr. Ancak bugün tüm toplumun özelliklede iþçi sýnýfýnýn büyük bir kesiminin düzenin etkisinde olmasý bu mücadelenin büyümesinin önüne geçmektedir. Yaþanan grevler ve direniþler bu karanlýðý yýrtmak için atýlan birer adým olarak deðerlendirilebilir ancak iþçi sýnýfýnýn en yoksul, örgütsüz, ayrýcalýksýz kesimleri sýnýf mücadelesinde yerlerini almadan gerçek bir zafer kazanýlamaz. Bunun gerçekleþmesi ise bu kesimlerin örgütlenmesiyle mümkün olacaktýr. Örgütlü bir bilinç iþçi sýnýfýnýn gerçek kurtuluþunun yolunu açacaktýr. Siyasal gericiliðe karþý savaþta sýnýf mücadelesi ekseninde örgütlenmenin bir görev olduðunun bilinciyle hareket eden Devrim Komünist Hareket, iþçileri, öðrencileri, bu sömürü düzenine karþý mücadele etme isteði duyan herkesi kavga bayraðýný tutmaya çaðýrýyor. Ýnsanlýðýn kurtuluþunun sýnýf savaþýndan geçtiðinin bilinciyle devrim ve komünizm yolunda kararlý yürüyüþümüz sürecek. Bu uðurda dövüþen tüm siper yoldaþlarýmýza ve kapitalizmin mezar kazýcýsý olan iþçilere selam olsun… DEVRÝMCÝ PARTÝ YOLUNDA DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET 6. YILINDA! KOMÜNÝST BÝR DÜNYA KURACAÐIZ! DEVRÝMCÝ KOMÜNÝST HAREKET *emekçi mahallelerde daðýtýlan bildiridir.
KOMÜNÝST DEVRÝM
masý sýrasýnda 7 aðustos 1935'de yakalandý. Gestapo onun elindeki notlara dayanarak oldukça kolay biçimde darbeyi hedefe vurdu… 10 aðustos'ta 5 yoldaþýn en sonuncusu olarak Gestapo beni de yakaladý… daha sonra öðrendiðime göre, Wienand, buluþmalarý kaydettiði kaðýtta yalnýzca buluþma yeri ve zamanýný deðil, benim görevimi de belirtmiþ."(age. 69). Burada anlatýlanlar basit bir aný olarak anýlmamalýdýr. Bu savaþ, kapitalist toplum tarih müzesindeki yerini alana kadar devam edecek. Burada anlatýlanlar kuþkusuz aynýsý olmasa da benzer þekillerde karþýmýza çýkacaktýr. Bugün çevremizdeki tasfiyeci, legal kurumlara baktýðýmýzda buradaki yaþamlar gelecek hakkýnda oldukça fazla öngörü malzemesi sunmaktadýr. Peki devrimciler ve biz devrimci komünistler þahsýnda durum nedir? Maalesef bazý tembellikler ve kiþisel yaþamlar dolayýsýyla bizlerde ayný sorunlarý yaþýyoruz. Düþman bizim alýþkanlýklarýmýzdan oldukça fazla yararlanmaktadýr. Bugün düþman teknik takiple ya da bazý mekanlarda devrimcilerin dikkatsizliði nedeniyle birçok baþarý kazandý ve kazanmaya devam ediyor. Düþmanýn elindeki olanaklarý küçümsememeliyiz fakat yeteri kadar dikkatli ve özverili olursak en az zararla çok fazla verim elde edebiliriz. Zarar göreceðiz diyoruz çünkü iyi örgüt hayatý boyunca hiç operasyon yememiþ ya da hiç zarar görmemiþ örgüt deðildir. Kaldý ki böyle bir þeyin olmasý mümkün deðildir. Ýþ yapan örgüt elbette zarar görecektir. Ama bu zararlarýn hangi koþullarda oluþtuðu önemlidir. Eðer bizler tembelliklerimizden ya da kiþisel kaygýlarýmýzdan dolayý zarar görmüyorsak geliþen yeni durumlar karþýsýnda refleks kazanabiliriz. Ýþte o zaman düþmanýn vurmuþ olduðu darbe bizi daha da kuvvetlendirecektir. Bu nedenle örgütsel güvenlik ve örgüt disiplini konularýnda dikkati elden býrakmamak gerekir. *** Son olarak illegal faaliyetlerde yaþanýlan bazý sýkýntýlar üzerine de durmak gerekiyor. Nitekim bu alanda yaþanýlan sorunlar daha keskin dönemlerde bizlere kuþkusuz daha fazla zarar verebilecek türden sorunlardýr. Yoldaþlarýmýzýn birçoðunun daha yeni mücadeleye atýlmýþ olmalarýndan ve
deneyim eksikliðinden dolayý bu sýkýntýlarýn yaþandýðýný söyleyelim. Fakat bu sorunlarýn en aza indirilmesinin koþulu doðru dersleri çýkarmaktan geçmektedir. Faaliyetlerle ilgili gözlemlerimize gelince; hareketimizin daha yeni kurulduðu dönemlerde bir alanda faaliyet yapmadan önce faaliyet alaný öncede kontrol edilir ve yoldaþlara görevleri daðýtýlýrdý. Bu çok önemli bir süreçtir. Keþif faaliyet alanýnýn durumunu, faaliyet eðer alanýn tümünü kapsýyorsa güzergahlarýn belirlenmesini, düþmanýn alana ilgisini vb. gözlemlemek açýsýndan kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle faaliyet alanýnýn keþfi aksatýlmamasý gereken bir görevdir. Diðer bir gözlemimiz ise faaliyetlerde inisiyatif alan yoldaþla ilgilidir. Bir faaliyet esnasýnda inisiyatif alan yoldaþlarýn tutumlarý, eyleme yöne veriþleri, gerektiði durumlarda anlýk yeni refleksler göstermeleri bakýmýndan faaliyetin kaderini belirleyici olduðundan özel bir dikkat gerekmektedir. Bu açýdan yaþanýlan bazý deneyimler ciddi eksiklikler ortaya çýkarmýþtýr. Ýllegal bir pankart asma eylemi sýrasýnda yoldaþlarýmýzýn yaptýðý hatalar þaþýrtýcý düzeydedir. Faaliyet yapýlan alanýn o gün yoðun bir polis ablukasý altýnda olduðu hesaba katýldýðýnda önem daha da bir anlaþýlacaktýr. Eylem için gerekli materyaller hazýrlanmýþ, buluþma saatinde buluþulmuþ ancak eylem sýrasýnda alanýn baþka bir bölgesinde o an polisle dýþýmýzdaki devrimci bir yapýnýn çatýþmaya girmesi sonucunda yoldaþlarýmýz çatýþma alanýna gitmekle önceden belirlenen yerde faaliyet yapmak arasýnda kalmýþlardýr. Bir yoldaþýn önerisi üzerine çatýþma alanýna doðru yürüyüþe geçilmiþ ancak bir süre yetiþilemeyeceði düþünülüp eski noktaya geri dönme kararý alýnmýþtýr. Ve bunun sonucunda zamanýn kýsýtlýðýndan dolayý yoldaþlarýmýz gözcülerin ayarlanmasý gibi iþbölümlerini de aksatarak faaliyeti gerçekleþtirmiþlerdir. Bu faaliyette herhangi bir sorun yaþanmamasý tam anlamýyla bizim dikkatimiz sonucuyla deðildir. Bu faaliyette inisiyatif alan yoldaþýn gerektiði gibi ve yerde faaliyetin yapýlmasý konusunda irade gösterememesi büyük bir hatadýr. Bir faaliyet belirlendiði zamanda ve yerde yapýlmak zorundadýr. Bu konuda bütün yoldaþlar gerektiði gibi davranmalýdýrlar. Buna benzer sorun-
9
KOMÜNÝST DEVRÝM YAÞASIN SINIF MÜCADELEMÝZ Tekel iþçilerinin sorunu aslýnda bütün iþçilerin sorunudur. Ancak bu haklar pasif bir eylem anlayýþýyla alýnamaz. Sendikalarýn pasifist anlayýþlarýnýn bir ürünü olan politikalarla deðil; savaþarak haklarýmýz kazanýlýr. Tekel iþçileri ise bugün uzlaþma diyorlar. Aslýnda bütün iplerin kendi ellerinde olduðunun farkýnda deðiller… bu iþçi sýnýfýnýn büyük çoðunluðu içinde böyledir. Ama bu onlarýn suçu deðil, onlarýn baþlarýndaki sarý sendikalarýn suçudur. Sendikalar bir okuldur. Ancak bu sendikalar sadece a,b,c'yi öðretiyorlar. A'dan z'ye öðretmiyorlar. Bunun için onlarýn öncülüðünü yapamýyorlar. Bir þeyler yapmak isteyen iþçilerin arkasýndan gidiyorlar ve kendi istekleri doðrultusunda bilinçlerini de geri çekiyorlar. Ýþçilerin böyle sendikalara deðil, öncülük yapacak sendikalara ihtiyaçlarý vardýr. Bugün sadece tekel direnmiyor. Maden, inþaat, tekstil, tersane vb. yerlerdeki iþçilerde direniyorlar. Aslýnda iþçi sýnýfý direniyor. Ama bugün sadece tekel direniyormuþ gibi gösteriliyor. Saraçhane'ye kadar yürüyüþ vardý. Devrimci dostlarýmýzýn kortejine katýldýk. Ancak dikkatimi çeken, bu arkadaþlar, sanki kapitalizme karþý mücadele tali bir görevmiþ gibi, sendikalar gibi genellikle AKP'ye karþý sloganlar atmaya baþladýlar. Sanki bu haksýzlýklarýn nedeni kapi-
talist sistem deðil de, AKP'ymiþ gibi gösteriliyor insanlara. Hal bu ki, insanlara bu kahpe sistemin ne olduðu, bu sorunlara karþý neler yapýlabileceði anlatýlýrsa daha faydalý olabileceðini düþünüyorum. Bugün sadece Tekel iþçilerinin deðil bütün iþçi ve emekçilerin bu sorunlarýn muhatabý olduðu, bunlara karþý sýnýf bilinciyle, dayanýþarak mücadele edilmesi gerektiði anlatsalar isterdim. Ama orada ki sorun aslýnda bizim ve bizim gibi hareketlerin henüz daha yeterli güçte olamamasýdýr. Tekel iþçileri, ekmek savaþý diyorlar. Ankara'da soðukta bekleyerek 4C'yi geri çekmelerini istiyorlar… Ancak bunun yaný sýra geçmiþte mücadele etmiþ ve etmekte olanlara terörist der gibi bizde terörist mi olalým? Deniyor. Burada bir bilinç eksikliðini olduðu ortadadýr. Bugün gerçek anlamda bir zaferin kazanýlmasý ve bu deneyimlerin tüm iþçilerin bir deneyimi haline dönüþtürülmesi gerekli dersleri ve eksiklikleri doðru bir þekilde çýkarmakla mümkün olacaktýr. Hep birlikte bu dersleri çýkartalým ve sýnýf mücadelemizi yükseltmek için ellerimizden geleni yapalým. SINIFA KARÞI SINIF SAVAÞI! ÖZGÜRLÜK SAVAÞAN ÝÞÇÝLERLE GELECEK!
YAÞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMÝZ Legalist tasfiyeciliðin ilk kez bu kadar çok yaygýnlaþtýðý ve mücadele eden kesimlerin büyük bir kýsmýnýn illegal örgütlü mücadeleyi býrakýn yürütmeyi yürütenleri de küçümsediði bir süreçten geçiyoruz. Bunun tablonun anlamý, artýk, bu topraklarda, yetmiþlerde legalmarksizme bir tepkiyle orttaya çýkan devrimci örgütleri yaratanlarýn bugün mücadele edenlerin büyük bir kýsmý tarafýndan savunuluyor gibi görünse de aslýnda gerçekte yapýlanlarýn hiç de öyle olmadýðýdýr. Böyle bir tabloda hareketimiz 6. Kavga yýlýný doldurdu. Altý yýldýr, kavganýn en zor koþullarýyla; tasfiyecilikle, gericilikle mücadele ettik ve ediyoruz. Bu yýlda geçen yýllarda olduðu gibi hareketimizin kuruluþ yýldönümünde çeþitli faaliyetlerle bu kuruluþu selamladýk. Ilk faaliyetimiz üç farklý birimle farklý noktalarrda yazýlama faaliyetleriydi. Bu faaliyetlerden birisi dýþýnda diðerleri hazýrlýklarýyla birlikte gayet baþarýlý bir þekilde gerçekleþtirildi. Yapýlamayan faaliyet ise bir sure sonar yeniden oluþturulan farklý bir birim tarafýndan yapýldý. Yapýlamayan faaliyette ise bizim çeþitli eksikliklerimiz olsa da esas neden faaliyete gelecek kimi yoldaþlarýmýzýn fiziki takibe uðramalarý nedeniyle faaliyete gelmemeleriydi. Fiziki takibe uðrayan bir yoldaþýn faaliyet alanýna gelmemesi doðrudur ancak faaliyet öncesindeki kontrol randevusuna gelmeyen bu yoldaþlarýn yerine yedeklerinin önceden planlanamamasý bir eksiklik olarak görülmelidir. Düþmanýn baský yöntemleri kaçýnýlmazdýr ve bizim düþman tarafýndan en zor anlara düþürüldüðümüz durumlarda dahi faaliyetlerimizin sürekliliðini
10
Z. GELECEK
KOMÜNÝST DEVRÝM
düþmanýn randevu yerinde kimleri beklediðini de gayet iyi bildiklerini gördük. Bu özel durum için zorunluluktan kullanýlan kanalýn yerine baþka bir sisteme geçtik. Ya da en kýsa sürede konuya iliþkin yazýlý rapor istenmesine karþýn kimi birimlerden hala raporlar yerine ulaþtýrýlmadý. buraya yazýlmayan ama farkedilen diðer eksiklikler de dahil tüm bu iþleyiþ aksaklýklarý bütün birimlere iletilerek yeni yöntemler çýkarýldý. Düþmanýn ilgisine karþýn, kuruluþ yýldönümüyle ilgili diðer bir faaliyet de çeþitli semtlerde farklý birimlerce bildiri daðýtýlmasýydý. Bu süreçte aksayan bir randevu faaliyetten once keþif yapmasý gereken yoldaþa faaliyetin bilgisinin son gün haber verilmesine ve keþif yapýlamamasýna neden oldu. Bu eksiklikliðe raðmen faaliyet baþarýyla gerçekleþtirildi. Bu faaliyetle ilgili olarak karþýlaþýlan hata ve eksiklerde deðerlendirilerek bilince çýkarýlmalýdýr.
saðlamak esas olmalýdýr. Güvenlik konusunda gelinen noktayla ilgili kýsa bir deðerlendirme yapmak gerekirse; karþýlaþýlan ilk fiziki takipten sonar derhal tüm birimlere olaðanüstü durum alrmý verilerek bir hafta içinde tüm birimlerden raporlar istendi. Ilk gelen sözlü aktarýmlara dayanarak; bazý birimlerimizde, düþmanýn faaliyet alanlarýnda yoldaþlarýmýza açýktan tacizde (yolda durdurup sadece bizim yoldaþlarýmýza kimlik sormak) bulunduðu ve çevre iliþkisi durumundaki kimi unsurlarýmýzý korkutmaya yönelik bir baský kurduðu, kimi yoldaþlarýmýzýnda özellikle bazý semtlerde fiziki takibe uðradýðýdýr. Ortaya çýkan tüm takiplerin X semtinde olmasýna ve diðer bölgelerde olmamasýna bakarak yoldaþlarýmýzýn bu semtte tüm devrimciler için kurulmuþ olan pusuya denk geldiðini düþünmekteyiz. Ancak olaðanüstü süreç devam etmektedir. Yoldaþlarýmýzýn, bu sürecin sorumluðunun bilincinde olmalarýný bekliyoruz. Bu süreçte, iþleyiþimize iliþkin kimi sorunlar da farkedildi. Örneðin, hala telefonla haberleþilen bazý kanallarýn düþman tarafýndan kontrol edildiðini ve
GAZÝ AYAKLANMASI SINIFA KARÞI SINIF SAVAÞIDIR Sýnýflar mücadelesi büyük, küçük, sýnýrlý ya da geniþ etkiler yayabilen olaylarý veya ayaklanmalarý içerisinde barýndýrýr. Öznenin mücadele içerisindeki deneyimi, hazýrlýðý ayný zamanda nesnel koþullarýn belli olgunluk düzeyi bu olaylarýn ya da ayaklanmalarýn þiddetini belirleyecektir. Ancak þu bilinmelidir ki; tarihte tüm devrimler planlý bir ayaklanmanýn ürünü olmadýðý gibi tüm ayaklanmalarda planlý bir sürecin sonucunda patlak vermezler. Gazi ayaklanmasýnýn üzerinden 15 yýl geçti. Bu ayaklanma oluþtuðunda bir dönemin itici gücü haline geldi. Gazi Ayaklanmasý, "12 Eylül" ölü topraðýný henüz üzerinden atmýþ sýnýf güçlerinin moral, motivasyon kaynaðý ayný zamanda dinamiðiyle siyasal etkilerini tüm ülke üzerine yayan bir etki yarattý. Daha sonra ise 1 Mayýs 1996 bu etkinin doruk noktasýydý. Bu ayaklanma planlý bir sürecin sonunda gerçekleþmedi. Mahalleye yönelik sivil faþistlerin silahlý bir saldýrýsýnýn sonucu ortaya çýkan öfke yüzünü devlete ve kurumlarýna yöneltti. Fakat bu öfke sonucu ortaya çýkan "ayaklanma" farklý akýmlar tarafýndan farklý þekillerde deðerlendirmelere konu oldu. Ýçinden geçtiðimiz dönem, kýsmi hareketlilikler olsa da, henüz gericiliðin kalktýðý bir dönem olma özelliðinden çok uzaktadýr. Her yýl 12 Mart'ta "Gazi Ayaklanmasý" anýlsa da bu gericilik döneminin etkilerini burada da görmek mümkün. Toplumun geniþ kesiminde görülen bu etkinin Gazi'de de görülmesi þaþýrtýcý deðil ancak dikkat çekilmesi gereken konu, bu sorunlarýn tekrar tekrar burada yazýlmasý deðil ama bu gerici etkinin, Gazi Ayaklanmasýnýn, devrimcilere ve iþçi sýnýfýna katkýlarý doðrultusunda ne derecede sorunlar yarattýðýný anlamak gerekiyor. Devrimci hareketin bu ayaklanmayý hangi çerçevede anladýðý ve derslerini çýkardýðý, bu dersleri mücadelesine ne ölçüde yansýttýðý önemli bir noktadýr. Ancak burada bu konuya sýnýrlý bir deðinme olacaktýr. Devrimci komünistler açýsýndan bakýldýðýnda sýnýf mücadelesinin bu topraklarda ki önemli bir kesiti olarak Gazi
11