+517-6378*+2+*+)+3+8-+2,+2+*'2
ď€ ď€€ď€Šď€‹ď€’ď€”ď€?ď€?ď€?
1 MAYIS Ăśzel sayÄąsÄą 2010 ď€Žď€‹ď€‰ď€ˆď€Šď€€ď€„ď€‚ď€ƒď€‚ď€€ď€€ď€ ď€€ď€‡ď€ˆď€Œď€?
Ä°ĹžSÄ°ZLÄ°ÄžE VE GĂœVENCESÄ°ZLÄ°ÄžE KARĹžI EŞİT, Ă–ZGĂœR VE DEMOKRATÄ°K BÄ°R TĂœRKÄ°YE İÇİN
ď€?ď€?ď€‘ď€„ď€€ď€ˆď€„ď€‹ď€Šď€€ď€Šď€„ď€”ď€„ď€? 86) 657263638,62736)63,78$73758$27%8-'324-08*7368(6287%27*78$62,61 &8 3'1.4,48 ,62736)638 %78 6) 6572638 $+%73!7-6 5618 142)0-03,48 '5&)43 6-*4303038.' 5&/-458/& 457 7.638.+/814./435420348*+157,6 68"37/56 -'2&/5&5&15428(&5&3/41.4,02 8
GeçtiÄ&#x;imiz yÄąllarda AKP’nin zulmĂźne raÄ&#x;men 1 MayÄąs’Ĺ Taksim’de kutlamak için direnen emekçiler, 62736)6386 6378$62,6 68*73684)4/4*48656)1638738*410!08$"27%86-7861.6,4203 Taksim’i kazandÄą. Bu yÄąl 1 MayÄąs .+/8.7 ,6.5726368142)054*4!41814242508(628.4(438"2$+.5+5+ +3+38*424.05 Ä°stanbul’da Taksim MeydanĹ’nda /4-08 %78 6) 6572638 ("5+3/71-6 63#8 (625618 6 63,78 7*57/572636 olacak. Ă–DP, Ä°stanbul’da Taksim’de -+2,+2/75726,62 8 +1+/7.6386)ve65728%78-73,6145420 1'3 7,724-*'35420 Ăźlkenin her yerinde alanlarda ("5/7#8 '*454/48 .41.615726378olacak. $+ 8 %72738 .4%025420#8 ,62736)638 4)/4-0 $7271738$"27%57268424-03,4,02
1 MAYIS'A /71 6572638 01425420#8(6256 68%78/+!4,7575726363837,738%78 7,7 5726363 -4 /41-0 03#8-4 .0205/41-0 0381'2&3/4-0#8$756).6265/7-68%787*57/56561 572638 '184105!08(628)7165,78.' 5&/-4554).0205/4-0#8 +216*78$73756378*4*05 /4-08 %78 /7217 657).6265/7-6 $7271/71.7,62
TAKSİM’DE VE HER YERDE ALANLARDAYIZ
/71 6572638 01425420#8(6256 68%78/+!4,7575726363837,738%78 7,7 5726363 BAHARI Ă–RGĂœTLEMEYE -4 /41-0 03#8-4 .0205/41-0 0381' 1 MAYIS’A 2&3/4-0#8 $756).6265/7-68 %7 7*57/56561572638 '18 4105!08 (628 )7 DĂźzenin AKP eliyle yukarÄądan 8 ,62736)68 -030 8 -73,614!050 0308 %7 165,78 .' 5&/-4554).0205/4-0# aĹ&#x;aÄ&#x;Äąya geliĹ&#x;tirdiÄ&#x;i bu sĂśmĂźrĂź -030 8/+!4,757-6368$756).62/73638*410!0 +216*78 $73756378 *4*05/4-08 %7 politikalarÄąna ancak emekçi "37/6368(62817 8,4 48$"-.72/6).62 8 sÄąnÄąflarÄąn aĹ&#x;aÄ&#x;Äądan direniĹ&#x;iyle yanÄąt /7217 657).6265/7-68"37/56,62 8 &# verilebilir. Hak5'1458 aramanÄąn dĂźzenin.&.&5 030 8 (6563!63638 -6*4-68 (6563 #8 -'-*456-.# 7*57/638 (628 -0302,48 savunucularÄą ‘komĂźnizm ,7%26/!68 (6563 8 ,+ 7*6378 &54)/4-0 /4-0308 tarafÄąndan 73$7557*7!718 %78 -'5 illeti’ diyerek lanetlenmeye; TEKEL $72715656 68173,6-6368.426 8"3+3,78(62817 /& 457 7.638$757!7 6368(756257*7 iĹ&#x;çileri tarafÄąndan ise ‘hak aramak ,4 48(+.+38*410!050 0*548 6--7..62/71.7 !718 *7368en (628 7/718 !7 7-6363 komĂźnistlikse bĂźyĂźk komĂźnist ,62 8 81"575656 6378142)08 010)038$7375 "2+5/7-6378 "37/568 (628 14.10 benim’ diyerek sahiplenmeye '542418-"/+2+8,+ 7368%78+!27.5681"57561 çalÄąĹ&#x;ÄąldÄąÄ&#x;Äą ayrÄąm gerçek bir iktidar -4 54*4!41.02 8 kavgasÄąnÄąn zeminine de iĹ&#x;aret etme-6-.7/63638(+.+3+378*"375/7-6 8(+.+3 +.+38 -73,6145428 $"27%78 ktedir. Ă–nĂźmĂźzdeki dĂśnem kapi-,4%7. -" 8 *7.168 %78 14242038 6) 65728 %78 451.4 7,65/756#8 41.6 8 .&.&/ talizmin krizinin ,4 48 sosyal sonuçlarÄą da .' 543/4-08$72715656 6#8 4/4354814%24305 açĹÄ&#x;a$756).62/7*78 çĹkartarak derinleĹ&#x;eceÄ&#x;i '2543/4508 bir %78 (& /4-08$7271738.7/758(628 4514*08'5&).&2 dĂśnem olacaktÄąr; bu aynÄą zamanda *"3,78.4%028$756).62/7*735728.7) 62 /41.4,02 8 direniĹ&#x;lerin de çoÄ&#x;alacaÄ&#x;Äą bir dĂśnem 7,65/756,62 demektir. Devrimci bir siyaset de 62736)#8-030 0387*57/63638%78.457 5726363 ancak 030 8/+!4,757-6#8-030 486 437.5726 emekçilerin bu sÄąnÄąfsal reflek.' 5&/-4554)/4-08 %78 $757!718 *7368 41 sleriyle buluĹ&#x;up, onlarÄą devrimci bir 4 7./7/756 8 71'3'/61#8 -6*4-45# $4- 5420348142)087/71 6#865726!6814/&'*& siyaset çizgisinde bĂźtĂźnleĹ&#x;tirerek 6,7'5' 61#8 -73,61458 !7 7572,7 emekçi sÄąnÄąflarÄąn birleĹ&#x;ik mĂźcadele,&*425050 03038 $756).6265/7-63,78 '1 (+.+35+15+8 oranda '542418 geliĹ&#x;ecek %78 -73,6145 sini yaratabildiÄ&#x;i "37/568(6282'58'*34/0).02 8 6/,6842.01#87 "2$+.5+5+ 78 42457586) ve Ăźlkenin geleceÄ&#x;inde sĂśz 68636-6*4.6 sahibi 372 6#8&54)0/#8-4 501#8.420/8%78,6 728-71 1 MAYIS 1977’DE 5726#86) 68/7!56-57268%78 4518/7!56- olabilecektir. SAÄžLIK HAKKIMIZI ."2572,7168 " 7557).62/7572638 -'3& 5420 Ĺžimdi, TEKEL’de direnen, dĂźnyanÄąn KAYBETTÄ°KLERÄ°MÄ°ZÄ° 57268& 1&86578*+2+.+5/756,62 SAVUNMAK İÇİN ,4 48 *410!08 '542418 6--7,657!71#8 *736 pek çok sokaÄ&#x;Äąnda geleceÄ&#x;ine UNUTMADIK $727162 8
8 43!41 ,62736)5728"2$+.5737!71.62 sahip 3&./4/418 çĹkan emekçilerin çaÄ&#x;rÄąsÄąyla AKP yÄąllardÄąr uyguladÄąÄ&#x;Äą ‘reformlarla’ 1 MayÄąs’ta ĂśrgĂźtlemenin 7/71 baharÄą 68-030 542038(6257)618$+!+*57 GeçtiÄ&#x;imiz yÄąllarda AKP’nin zulmĂźne saÄ&#x;lÄąÄ&#x;Äą hele getirdi. Ĺžimdi de 8paralÄą 6) 657263638 ,62736)6#8 " 7557).62 zamanÄądÄąr. $72657.657(6562 raÄ&#x;men 1 MayÄąs’Ĺ Taksim’de kutlamak için ‘Kamu Birlikleri’ yasasÄą ile /73638Hastene -'3& 54208 + 726378 $+3,7/7 direnen emekçiler, Taksim’i kazandÄą. Bu yÄąl hastaneleri satÄąlÄąÄ&#x;a çĹkartÄąlÄąyor. Hasta$75/6).62 8 030 038%78" 7557).62/7572,73 718 *'58 7/71 6572638 ,4*430)/4-0 1 MayÄąs Ä°stanbul’da Taksim MeydanĹ’nda nelerin satÄąlmasÄąna karĹ&#x;Äą, Ä°stanbul’da, 7.16573738 ve (+.+38 451038 (&3,438 ("*57 %78/+!4,757-63,738$7 /71.7,62 olacak. Ă–DP, Ä°stanbul’da Taksim’de ve ĂźlkAnkara’da Ä°zmir’de eylemler " 7557).62/7572638 (6 4.8 173,6-637#8 37 ) 6#87/71 6#8 4518,+)/4308-6*4-6 enin her yerinde alanlarda olacak. gerçekleĹ&#x;tirdik. SaÄ&#x;lÄąk hakkÄąmÄązÄą savunmak için 1 MayÄąs’a çaÄ&#x;ÄąrÄąyoruz. ,73-755618 %78 -'3& 5420*548 (62561.7 61.6,428 %78 '3&38 .7/-658 7..6 68 (& (+.+3!+58(628)7165,78(41/4-0308-4 54/418$"27%68"3+/+ ,78,&2/41 1" 378-"/+2+8,+ 736843!418("*578 44 48& 24.054(6562#8$72657.657(6562 8 .4,02
Bir yanda AKP’ye ve sermaye düzenine karşı emekçilerin öfkesi birikirken AKP, otuz yıldır sürdürülen sömürü politikalarını kurumsallaştırmak doğrultusunda Anayasa değişikliğini gündeme getirdi. Önümüzdeki günler bir yandan işçilerin direniş seslerinin, diğer yandan da Anayasa değişikliği tartışmalarının belirlediği günler olacak. AKP iktidarı düzenin bugünkü ihtiyaçları doğrultusunda, TEKEL işçilerin işsiz kalmasından, halkın sosyal haklarından mağdur olmasından başka bir anlama gelmeyen bir arayış içerisindedir. Yapılmak istenen nihayetinde 4C gibi emekçilere dayatılan güvencesizliği anayasal güvence altına alma çabasıdır. Öte taraftan gündeme getirilen anayasa değişikliklerinde de emekçilerin haklarından yana hiçbir olumlu gelişme yoktur. Yapılmak istenen ‘demokratikleşme’ adı altında AKP’nin tekelci bir iktidar kurma çabasıdır. TEKEL işçilerinin direnişi AKP eliyle sürdürülen sömürü ve soygun düzeninin emekçilere yönelik işsizlik ve güvencesizlik tehdidine karşı önemli bir direnç noktası oldu. Son otuz yıldır 12 Eylül faşist darbesiyle başlayan ve sonrasındaki sağ iktidarlar eliyle sürdürülen yeni liberal politikalar karşısındaki en önemli dirençlerden birisi olarak gelişen TEKEL işçilerinin mücadelesi emekçilerin birleşik gücünün açığa çıkartılması için de bir fırsat olurken aynı zamanda bunun nedenli önemli bir ihtiyaç olduğunu da ortaya koymuştur. Bu direniş ülkenin son otuz yılında ‘reform’ adıyla uygulanan özelleştirmelerin sonuçlarından yola çıkarak ‘piyasacılıkla’ ideolojik düzeyde hesaplaşmanın vesilesi haline gelmiştir. Kamu kaynaklarının sermayeye peşkeş çekilmesi, güvencesiz ve esnek çalışma yöntemleriyle sömürünün katmerlenmesi; işsizliğin ve yoksulluğun büyümesi gelip geçici, sistem için bir krizden kaynaklanan arızi bir durum değil; sermayenin karlılığının bir aracı olarak düzenin
emeğe yönelik en önemli saldırı araçlarıdır. Güvencesizlik ve işsizlik emeğin ortak sorunu haline gelmiş; bütün alanlarda emekçiler ‘ya işsizlik ya da güvencesizlik’ ikilemi içerisine sıkıştırılmıştır. TEKEL direnişinin yarattığı mevcut sarsıcı gücün ötesine geçebilme imkanı ancak emekçilerin ortak mücadelesinin güçlendirilmesi ile başarılabilecektir. Bu, Ankara direnişi boyunca kısmen başarılabilmiştir. 1 Mayıs, bu hareketliliğin politik bilince çıkartılarak emekçilerin birleşik mücadele cephesinin örülmesinin yolunu açacak bir direniş günü olmalıdır. TEKEL direnişi yıllar sonrasında memleketin havasını değiştiren, sokakları yeniden ‘bak işçi tulumu giymiş umut’ şarkılarıyla doldurarak umudu yeşerten bir direniş oldu; şimdi bu direnişin izinde baharı örgütlemenin zamanıdır.
Düzenin Yeni Liberal Saldırısı; ‘İşsizlik ve Güvencesizlik”
Türkiye son 30 yılda yeni liberal politikalar eşliğinde yeniden
yapılandırılmıştır. Ekonomik ve sosyal düzlemlerde sanayi, tarım, enerji, eğitim, sağlık, v.b. her alandaki serbestleştirme politikaları eşliğinde kamu iktisadi teşekküllerinin özelleştirilmesi ve izlenen rant esaslı politikalarla yerli ve yabancı sermayeye yeni güç ve olanaklar sunulmuş, yeni sermaye katmanları yaratılmıştır. Sanayide artık ciddi bir yatırım yapılmamakta ve sanayi politikaları küçük ve orta ölçekli kuruluşların yaygınlaşmasına indirgenmektedir. Eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamu ve toplum yaşamının yeni liberal politikalar eşliğinde yeniden yapılandırılmasına dek uzanan bütünsel sosyo ekonomik politikalar zinciri, ücretlerin azaltılmasından esnek istihdam ve esnek üretim modellerine, güvencesiz çalışmaya ve kiralık işçi gibi uygulamalara ve en sonu işsizlik ile yoksullaşmanın yaygınlaşmasına yol açmaktadır. Yeni liberal istihdam politikaları esasen esnek ve güvencesiz istihdamın yaygınlaştırılmasına dayanmaktadır. Zamanla anlaşılmıştır ki esnek istihdam, kapitalizmin özel sektöründen
kamusuna dek sendikasızlaştırmayı yaygınlaştırmakta; üretim süreci ve çalışma süreleri emekçiler aleyhine değiştirilmektedir. Bu politika uyarınca gündeme gelen “sözleşmeli çalışma”, “sözleşmeli personel” v.b. adlar altında çeşitlenen istihdam biçimleri, emekçileri en alt düzeydeki ücretlere mahkum etmektedir. Ücretli kölelik sisteminin yeni biçimleri uyarınca güvencesiz çalışma yaygınlaşmakta, “sosyal güvenlik” uygulamaları artık güvencesizlikle tanımlanır olmaktadır. Yeni liberal ekonomik programların yol açtığı fason çalışma, taşeronlaştırma, özelleştirme ve geçici süre işe alma gibi çalışanların haklarının gaspına ve ücretlerin azaltılmasına yönelen uygulamalar güvence ve denetimi ikinci plana atarak emekçilerin yaşam koşullarını ağırlaştırmakta, işsizlik her an yakın bir tehlike olarak emekçileri yoklamaktadır. Diğer yandan yalnızca son bir yılda sanayide 780 bin kişinin işsiz kaldığı mevcut kriz ve ekonomik durgunluk ortamı; “esnek çalışma modeli, daha fazla düşük ücret,
Eşit, Özgür ve Demokratik Bir Türkiye İçin..
kısa süreli iş ve sosyal güvenceden yoksunluk” olarak tanımlanabilir. Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarından yararlananlar, toplam istihdamın ancak % 42,7’sini kapsamaktadır. Türkiye kapitalizminin kayıt dışı ekonomisinde çalıştırılan emekçiler 6 milyon kişiyi bulmaktadır. 2010 başında işsizlik oranı % 14,5 olarak açıklansa da, uzun süredir resmi olarak iş aramayan kesim de kapsama alındığında gerçek işsizlik % 24,3’e ulaşmaktadır. Yani şu anda 6,8 milyon kişi işsizdir.
Emekçilerin Ortak Mücadelesi İçin Emekçilere dayatılan tüm bu politikaların hayata geçirilmiş olması emekçilerin örgütlü mücadelesinin zayıflığı ile alakalıdır. Özelleştirme ve piyasalaştırma süreçleri karşısında gerek ideolojik düzeyde yeterince mücadele yürütülememiş olması, gerekse emek hareketinin bütünlüklü bir direnci açığa çıkartamamış olması bu mücadelenin bir evresinin emekçiler aleyhine sonuçlanmasına neden oldu. Ancak şimdi bu politikalarının sonuçlarının da açığa çıkmaya başladığı, emekçi halk kesimlerinin yaşamlarının giderek zorlaştığı yeni bir dönemin içerisindeyiz. Bu yeni dönemin en önemli özelliği ise yılladır sorgusuz sualsiz uygulanan yeni liberal politikaların dünya genelinde ve ülkemizde sorgulanmaya başlaması; kapitalizmin kriziyle birlikte artan işten çıkarmalara ve sermayenin saldırısına karşı emek cephesinden güçlü direnişlerin açığa çıkmış olmasıdır. Yunanistan’da hayatı
Bu yeni dönemin en önemli özelliği ise yılladır sorgusuz sualsiz uygulanan yeni liberal politikaların dünya genelinde ve ülkemizde sorgulanmaya başlaması; kapitalizmin kriziyle birlikte artan işten çıkarmalara ve sermayenin saldırısına karşı emek cephesinden güçlü direnişlerin açığa çıkmış olmasıdır. günlerce durduran grevler; ülkemizde TEKEL işçilerinin mücadelesi bunun son ve çarpıcı örneklerindendir. Bunlara rağmen henüz kapitalizmin saldırılarına karşı emekçi sınıfların umudu olabilecek bütünlüklü bir siyasetin ve bu doğrultuda ortak bir direniş cephesinin yaratılamamış olduğu da ortadadır. Bu dönem mücadele emekçilerin ortak mücadele cephesinin her düzeyde geliştirilmesini hedef alarak ilerlemelidir. Ticarileşmiş üniversitede yarın onu bekleyen işsizlik kaygısıyla okuyan üniversite öğrencesinin de, fabrikası kapatıldığından işsiz kalan işçinin de, fabrika kapatıldığında tütün üretimine son vermek zorunda
kalan köylünün de, güvencesiz çalışmaya zorlanan kamu emekçisinin de sorunları ortaktır. Bu noktada, sömürü ve çalışma biçimlerinin çeşitliliğinin yol açtığı emekçi tepkileri ve hareketleri arasındaki kopukluklar, ancak devrimci hareketin bu birikmiş toplumsal tepkiler arasında kuracağı bağ ile aşılabilecektir. Bu da bütünlüklü bir devrimci siyasetin geliştirilmesi ile mümkün olabilecektir. Sınıfın, bütün emekçi kesimlerin ve en genelde emekçi halkın birliği bu temelde sağlanmalı, bu noktada devrimci siyaset, kapitalizmin bütünlüklü teşhiri ve toplumsal kurtuluşun gerçek çözüm zemini olarak devreye girmelidir.
Emekçilerin hak ve gelecekleri için direnmelerinin AKP eliyle sürdürülen düzene karşı mücadelenin yolunu açtığı, iktidarı gerçek anlamda sarsıtığı bir dönemden geçiyoruz. Türkiye toplumu kendi sınıfsal çıkarları temelinde düşünmeye, bu doğrultuda saflaşmaya dönük emareleri bu direnişler içinde edinmeye başladı. Bir yanda AKP’ye ve sermaye düzenine karşı emekçilerin öfkesi birikirken AKP, otuz yıldır sürdürülen sömürü politikalarını kurumsallaştırmak doğrultusunda Anayasa değişikliğini gündeme getirdi. Önümüzdeki günler bir yandan işçilerin direniş seslerinin, diğer yandan da Anayasa değişikliği tartışmalarının belirlediği günler olacak. AKP iktidarı düzenin bugünkü ihtiyaçları doğrultusunda, TEKEL işçilerin işsiz kalmasından, halkın sosyal haklarından mağdur olmasından başka bir anlama gelmeyen bir arayış içerisindedir. Yapılmak istenen nihayetinde 4C gibi emekçilere dayatılan güvencesizliği anayasal güvence altına alma çabasıdır. Öte taraftan gündeme getirilen anayasa değişikliklerinde de emekçilerin haklarından yana hiçbir olumlu gelişme yoktur. Yapılmak istenen ‘demokratikleşme’ adı altında AKP’nin tekelci bir iktidar kurma çabasıdır. Düzenin AKP eliyle yukarıdan aşağıya geliştirdiği bu sömürü politikalarına ancak emekçi sınıfların aşağıdan direnişiyle yanıt verilebilir. Hak aramanın düzenin savunucuları tarafından ‘komünizm illeti’ diyerek lanetlenmeye; TEKEL işçileri tarafından ise ‘hak aramak komünistlikse en büyük komünist benim’ diyerek sahiplenmeye çalışıldığı ayrım gerçek bir iktidar kavgasının zeminine de işaret etmektedir. Önümüzdeki dönem kapitalizmin krizinin sosyal sonuçları da açığa çıkartarak derinleşeceği bir dönem olacaktır; bu aynı zamanda direnişlerin de çoğalacağı bir dönem demektir. Devrimci bir siyaset de ancak emekçilerin bu sınıfsal refleksleriyle buluşup, onları devrimci bir siyaset çizgisinde bütünleştirerek emekçi sınıfların birleşik mücadelesini yaratabildiği oranda gelişecek ve ülkenin geleceğinde söz sahibi olabilecektir. Şimdi, TEKEL’de direnen, Yunanistan’da hayatı durduran ve dünyanın pek çok sokağında geleceğine sahip çıkan emekçilerin çağrısıyla 1 Mayıs’ta baharı örgütlemenin zamanıdır.
1 MAYIS 1977 KANLI 1 MAYIS’I UNUTMAYACAĞIZ 1 Mayıs 1977’de Türkiye’nin en büyük kitle gösterisi ve en vahşi katliamlarından biri yaşandı. CIA, MİT, Kontr-Gerilla gibi faşist güçler, 35 kişinin hayatını yitirdiği büyük bir provokasyon yarattılar. 1 Mayıs sabahı Beşiktaş’ta yüzbinlerce insan erken saatlerde toplanmaya ve adı “1 Mayıs Alanı’ olarak değiştirilen Taksim Alanı’na yürümek için beklemeye başladı. Sonra yürüme vakti geldi. Binlerce işçi, genç, memur, emekçi, Taksim Alanı’na vardığında yürüyüş kolunun bir ucu hala Beşiktaş’ta idi. Son yürüyüş kolları, ancak saat l9.OO,a geldiğinde Taksim Alanı’na ulaşabilmişti. Alanda yüzbinler dalgalanıyordu. DİSK Genel Başkanı konuşmasını bitirmek ve son yürüyüş kolları alana girmek üzereyken, üç el silah sesiyle bütün alan önce ölümcül bir sessizliğe büründü. Sonra bütün alan ölümcül bir kargaşa yaşadı. 1 Mayıs Katliamı başlamıştı. Miting alanı çevresindeki binalarda, Intercontinental Otel’ı’nde, Sular İdaresi’nde pusuya yatmış kişiler, yüzbinlerce insanın üzerine otomatik silahlarla kurşun yağdırdılar. Yaylım ateşiyle birlikte panzerler hücuma geçti. Ses bombaları ve otomatik silahların ateşi, miting alanını bir anda savaş alanına çevirdi. Büyük bir panik başladı. Binlerce insan yerlere serildi; koşmaya, kaçmaya çalışan çok sayıda insan köşelerde sıkışarak, panzer altında ezilerek can verdi. Kazancı Yokuşu yönüne sürüklenen binlerce kişi üzerine beyaz bir Renault arabadan otomatik silahlarla ateş açıldı. Bu sırada, yokuşun ortasına park edilen biı kamyon dar yolu tıkamıştı. Kaçanlar kapana kısıldılar, üst üste yığıldılar ve, çoğu burada ezilerek, boğularak öldüler. 1 Mayıs katliamı, o günlerde da şimdi de kimilerince sol içi bir çatışma olarak gösterilmek istenir. Halbuki mitinge katılanlar arasında en ufak bir çatışma meydana gelmemişti. Katliamın tanığı olan bütün herkes, bunun CIA, MİT, Kontr-Gerilla tatafından tertiplenen kanlı bir saldırı, vahşi bir provokasyon olduğunu anladı, gördü. Ve yıllar geçtikçe, 1 Mayıs katliamı üzerine yapılan araştırmalar, incelemeler, ifşaatlar, bu gerçeğin daha fazla anlaşılmasına imkan sağladı. Bugün bundan kimsenin bir kuşkusu kalmadı. 1 Mayıs olayı, ne yazık ki, tek olay olarak kalmamış, arkasından üniversite katliamları, K.Maraş-Çorum olayları gibi, kanlı tertip ve gerici ayaklanmaların yarattığı büyük katliamlar, gazetecilerden profesörlere uzanan toplumun bütününü sarsan sansasyonel cinayetler gelmişti.1980 öncesinin iç savaş ve terörü işte bu katliamlar ve cinayetlerdi. Bugün iyice gün ışığına çıkmaya başlayan bu gerçekler, 1977’lerin toz duman bulutu içinde gizlenebiliyor ve bu olayların tertipçileri pervasızca işlerini sürdürüyorlardı. Nitekim 1 Mayıs katliamı, 1977 erken seçimi öncesindeki kargaşa ortamında ortaya konulan olayların başlangıcı oldu ve aynı günlerde tezgahlanan başka tertiplerle devam ettirildi. Bugün, AKP iktidarı güya ‘derin devletle’ hesaplaşıyorum adı altında tarihi yeniden yazarak karanlık terpitleri aklamaya çalışmaktadır. 80 öncesi Amerika tarafından yönlendirilerek gerçekleştiren faşist terör ve katliamlar, ‘sağ-sol çatışması’ olarak gösterilmeye çalışılarak gerçekler gizlenmeye çalışılmaktadır. 1 Mayıs katliamının hesabının sorulması ancak meydanların, sokakların emekçilerin sesiyle doldurulmasıyla mümkün olacaktır.
77'DEN BUGÜNE MÜCADELE SÜRÜYOR 33 YIL SONRA YENİDEN TAKSİM YENİDEN DEVRİM VE SOSYALİZM
Taksim 33 yıl sonra yeniden emekçilere açıldı. 1 Mayıs 1977’de Taksim’de emekçilerin katledilmesinin ardından, Taksim emekçilere kapatıldı. Yıllardır emekçiler ‘Taksim 1 Mayıs Alanıdır’ diyerek, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için mücadele ediyor. AKP iktidarının geçtiğimiz yıllarda Taksim’e yürümek istiyen emekçileri zorbalıkla engellemeye çalıştı. İstanbul sokaklarını sıkıyönetim ilan etmişçesine kuşatarak adate sokağa çıkma yasağı ilan eden AKP emekçilere yönelik ‘sınırsız ve kuralsız bir şiddet’ uygulamıştır. Bu baskılara rağmen geçtiğimiz yıl da 1 Mayıs’ı kutlamak ve kaybettiğimiz kardeşlerimizi anmak için Taksim Meydanı’ndaydık. Bu yıl ise Vali 1 Mayıs’ın Taksim’de yapılmasına izin verildiğini açıkladı. Geçtiğimiz yıllarda zorbalığı uygulayalar aynı iktidar aynı Vali değilmişçesine hiç utanmadan ‘izin verdik’ diyebiliyor. Taksim emekçilerin mücadelesiyle kazanıldı. Ve şimdi sıra 33 yıl sonra Taksim’i yeniden emekçilerin sesiyle doldurmaya geldi. 33 yıl önceki sokaklarla ve emekçi kardeşlerimizin sesiyle buluşmak için güzel bir
gün olacak 1 Mayıs...Çünkü emekçiler yeniden ayağa kalkıyor...Fabrika kapılarında işçiler direniyor, TEKEL işçileri 78 gün boyunca Ankara’nın göbeğinde bir başka hayat kurdu.. Şimdi! Çağ Dönüyor! Yeni Bir çağın eşiğindeyiz...
ÇAĞ DÖNÜYOR Çağ dönüyor! 12 Eylül sonrasında bir avuç sömürücü zengin ‘şimdi gülme sırası biz de‘ diyerek faşist cuntanın gerekçesini ve görevlerini ortaya koymuştu. Otuz yıldır sağ iktidarlar eliyle patronları-zenginleri güldüren sömürü politikaları kesintisiz hayata geçirildi. AKP iktidarı da bu politikaları hiç eksiksiz ve kusursuz yerine getirdi. Bu politikaların sonucunda işsizliğin sürekli arttığı, yoksulluğun derinleştiği, güvencesizliğin yaygınlaştığı, emekçilerin çaresiz bırakıldığı bir ülke yaratıldı. TEKEL direnişi işte bu düzenin çarklarına çomak soktu, boyun eğdirilen, kula kul yaşamaya mahkûm edilen, güçsüz bırakılan emekçi sınıfların uyanışının ve başkaldırısının simgesi oldu. Çemen‘de, TARİŞ‘te fabrikalarına ve geleceklerine sahip çıkan işçiler kazandı. Fabrika
kapılarında, sokaklarda, üniversitelerde biriken bu sesler sömürü düzenine karşı emekçi sınıfların kaderine sahip çıkma mücadelesi olarak çağın köklü bir değişimini mümkün kılacak mevziler olarak gelişmektedir. Bu mücadele yıllardır uygulanan sömürü politikaları ile hesaplaşarak ilerleyecektir. 1 Mayıs bu anlamda düzenle köklü bir hesaplaşma için TEKEL direnişinin izlerinden mücadeleyi yükseltmenin günü olmalıdır. Taksim’de bu sesimizle buluşacağız...
TAKSİM’DE VE HER YERDE ALANLARDAYIZ Taksim’de ve her yerde bu yıl 1 Mayıs TEKEL’in direniş sesinin 26 Mayıs genel direnişine taşındığı bir gün olacak. 1 Mayıs aynı zamanda Taksim’de ve ülkenin tüm sokaklarında yeni bir devrimci siyasetin ışığının sokağa düştüğü gün olacaktır. ÖDP, 1 Mayıs’ta İstanbul’da Taksim’de ve ülkenin tüm sokaklarında olacaktır. Şimdi emekçilerin, gençlerin, kadınların sesinin bütün sokaklara taşıyarak, her yerden hep birlikte mücadeleyi yükseltme zamanıdır.
SAĞLIK HAKKI İÇİN 1 MAYIS'A ÖDP Ankara, İstanbul ve Eskişehir il Örgütleri Kamu Hastane Birlikleri Yasasına karşı sokağa çıktı. Ankara İl Örgütümüz Sağlık Bakanlığı önünde, İstanbul ve Eskişehir İl Örgütlerimiz ise İl Sağlık Müdürlükleri önünde açıklama yaptı. Yapılan açıklamalarda, ‘Bu yasa AKP eliyle sürdürülen düzenin tüm alanlarda hayata geçirmeye çalıştığı sermaye egemenliğinin bir parçasıdır. Sağlığımız Karlarınızdan Daha Değerlidir’ pankartları taşındı. İl örgütleri yaptıkları ortaka açıklamada şunları yer verdi; “Ticari sağlık işletmeleri haline getirilen devlet hastaneleri şimdi özel sağlık kuruluşu haline sokuluyor. Vergilerimizle kurulan hastaneler satılıyor. Buna izin vermeyeceğiz.
Parasız eğitim ve sağlık hakkı için, sosyal bir devlet için hastanelerimizi, okullarımızı sattırmayacağız. Hastanelerin önündeki referandum sandıklarıyla fabrika kapılarındaki direniş çadırlarının; derelerine ve madenlerine sahip çıkan halkın mücadelesiyle parasız eğitim için mücadele eden gençlerin kavgası tekel tek yumruk 1 Mayıs meydanlarında birleşerek yürüyeceğiz.”