42-PROLETER

Page 1

CİLT:4

SAYI: 42

Temmuz: 2007

----------------------------------------------------------------------------------------------------

MARKSİZM-LENİNİZM HER ZAMAN GÜNCEL VE BİLİMSEL ÖĞRETİ _________________..___________________ İŞÇİ SINIFININ İKTİDAR STRATEJİSİ KOMÜNİST PARTİ VE PARTİ PROGRAMI

Strateji sözcük anlamıyla herhangi bir olayın, hazır maddi koşulları içerisinde canlandırılarak, bir plan ve program içerisinde olayın istenilen şartlara getirilmesi ve sonuçlandırılmasıdır. Çoğu zaman istenen sonuçlara ulaşılması mümkün olmakla birlikte, birçok olayda da başarısızlıkla ve hüsranla sonuçlanır.

Bu yöntemi en çok kullanan genelde askeri kurumlar, toplumsal mücadele ile yakından ilgilenenler, burjuvazinin çeşitli kurumları, sendikalar, burjuva ve küçük burjuva partileri belirli olayları kendi lehlerine çevirmek için kullana geldikleri bir yöntem olagelmiştir. Stratejilerinin istedikleri sonuçlara ulaşabilmesi için göz önüne alınması gereken


www.proleter.org

birçok unsurun atlanmaması, toplumsal, ekonomik, psikolojik, sosyolojik birçok maddi şartlarında uygun değerlendirilmesi gerekmektedir. Ülkemizde ve dünyamızın diğer ülkelerinde emperyalist burjuvazinin dünyayı yeniden paylaşımı ve “küresel” emperyalist dünyanın örgütlenmesi konusundaki stratejisini yakından izlerken diğer yandan da emperyalizmin yerel ayaklarının organları burjuva partilerinin emekçi halkı yönetme yarışlarındaki stratejileri de birbiriyle uyum içerisinde oluyor. Bilindiği gibi emperyalist burjuvazi biryandan hammadde kaynaklarını elinde tutma, deniz, hava, kara, demir yolu ulaşımlarını yeniden düzenlerken diğer yandan da enerji konusunda petrol, gaz, vb. enerji stratejilerini hayata geçirecek yerel iktidarları, devletleri kendi kuralları içerisinde hareket etmeye zorlayan bir strateji izliyorlar. Bu zaten emperyalist kapitalizmin genel eğilimidir. Bizim burada üzerinde durduğumuz konu bu değil. Asıl ko2

numuz emperyalist kapitalizmin genel stratejileriyle, küçük burjuva hayallerinin stratejik fiyaskosu üzerinedir. emperyalist uşaklar, efendilerinin istekleri doğrultusunda hareket ederek, sömürü ve talan düzeninin devamı için “istikrarı” sağlayarak “yola devam” etme planlarını uygulamaya devam ettirme şansını bir kere daha elde etmişler, diğerleri de uğradıkları hezimetler karşısında “nerede hata ettik ?” sorularına yanıt bulmakla meşgul oluyorlar. Emperyalist burjuvazi uluslar arası planlarını ve programını hayata geçirirken uğradığı yenilgilerden dersler çıkararak, yeni stratejilerini buna göre oluşturma, tarzını ve yöntemini bunlara göre belirleme yolunu seçiyorlar. Emekçi kitlelerin yıllardır hissettiği ama bir türlü gerçeğe ulaştıramadığı, dönüştüremediği, sömürün, baskının, yokluğun, yoksulluğun, ezilmişliğin, horlanmanın kaynağını üzerinde tekel kuran devlet organları ve ekonomik kurumları (Kamu İktisadi Teşekkülleri)


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 vip etmedi önümüzdeki seçimgörüp, kim bundan “kurtuluşu” işaret etse geniş bir kitlenin lere bakalım” türünden avuntu“desteğini” almış görünüyor. larla seçim yenilgilerini ya Mendereslerin, Özalların, Erkendi parti içindeki rakiplerinde arayarak, ya da parti yöneticidoğanların geniş kitleler taralerinin bencil, sekter niteliklerifından “tasvip” edilmesinin bir ne yükleyip “nerede hata yapyönü de bu olmuştur. tık” sorularına yanıt aramaya Siyasi iktidarın politik gittiler. faaliyetlerinin önüne “engel Kendileri açısından “baaracı” olarak görünen Cumşarı” sağlayan bir diğer grup hurbaşkanlığı, Üniversite ise DTP’nin “bağımsız” adayla(YÖK), Anayasa Mahkemesi, rının elde ettikleri sonuçtur. Genel Kurmay, mevcut diğer Bunlar seçim sistemindeki siyasi partiler vb. genel mevcut %10 barajını aşarak burjuva durumun koruyucuları olarak parlamentosuna girmeyi başagörülmüş, yoksulluğu, işsizliği ran Kürt burjuvazisinin temsil“ortadan kaldıracak” politikalacileri olmuşlardır. rın önüne engel olarak gösteri“Solcu”, “Sosyalistlerin lip Erdoğan hükümetinin tekrar aday”ları ise kıl payı kaçırdıkseçilmek için uyguladığı seçim ları Baskın Oran’ın dışında stratejisine destek olmuştur. Ufuk Uras’ı burjuva parlamenGörünen o ki, mevcut tosuna sokmayı başardılar. düzen sınırları içinde “değişiŞimdi bu parlamento içerisinde mi” isteyen emperyalist kapitalist sistemin sözcüleri birçok “ne yapacaklar” yaşayıp göresuçlama, korku, entrika ve daceğiz. Seçim propagandalayatma politikalarına karşı bu rında, söyleşilerde “1 – 0’dan sayede siyasi bildirisini ortaya büyüktür, ezberleri bozacağız.” sermiştir. Türünden iddialar ortaya attılar Umduğunu bulamayan ama burjuvazi kendine zarar diğer burjuva temsilcileri, ya verecek önlemleri birer birer almaya şimdiden başladı. Sö“erkeklik” taslayıp istifalarını basmışlar, yada “halk bizi taszüm ona “Terör örgütünün ba3


www.proleter.org

şı Abdullah Öcalan’ı “ Milletvekillerinin ceza evi koşullarını “bahane edip” ziyaret etmelerini engellemek için Ceza Evi Ziyaretçi Yönetmelikleri’nde değişikliğe gittiler. Bu Sadece Öcalan için alınmış bir önlem değil, aynı zamanda diğer tutuklu ve hükümlülerinde aynı gerekçelerle ziyaret edilip ceza evleri koşullarının topluma duyurulmasının önüne yasal engellerin konulması demektir. İşçi sınıfının örgütlü desteğinden yoksun bu tür girişimlerin bir başarı gibi görünse de, bu bir “hoş seda”dır. Çıkarılan yaygara amacına ulaşmada etkin olmayacaktır. Atılan taş ürkütülen kurbağa değmeyecektir. Bu değerlendirmeler elbette burjuvazinin siyasi iktidarına karşı devrimci hareketleri küçümsediğimiz anlamına gelmez. Söylemek istediğimiz “mesnetsiz” hareketlerin kalıcılığından çok saman alevi gibi geçiciliği üzerinedir. Bunun yerine işçi sınıfının toplumsal ilişkileri içinde bulunduğu, sendikalarının, örgütlerinin (dernekler vs.) örgütsel bir çalışma ile gelişen 4

bir etkinliğinin sonucu olarak elde edilmiş bir başarı bile olsaydı yine kısmi, toplumsal ve örgütsel desteğini almış olurdu. İşçi Sınıfının ve onun öncüsü Komünist Partisinin desteği ve çabası olmaksızın hiçbir başarı sürekli ve etkili olamaz. Burjuva Parlamento kürsüleri, diğer kurumlardaki elde edilen başarılar, burjuvazinin uşakları tarafından boğulamaz, işlevsizleştirilemez. Bunu görmek ve bu doğrultuda hareket etmek işçi sınıfının öncüsü Komünist Partisinin ve devrimci programının varlığıyla mümkündür. Parti, programıyla içinde bulunduğu toplumsal koşulları, bu toplumsal koşulların oluşturduğu sınıflar, Bu sınıfların sahip olduğu ekonomik ve siyasi gücün varlığı, kendi aralarındaki mücadele ve duruşu, Toplumsal ilişkilerin şekillendirdiği üst yapının ulusal ve uluslar arası niteliği, ilişkileri, örgütlenme, dayanışma ve kendi aralarındaki mücadeleler… Toplumsal üretim ilişkilerinin ortaya çıkardığı üretim


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 lumsal ilişkilerin bir parçası haaraçlarının, üretimin, emeğin, dağıtım kanallarının toplumsalline dönüştürülerek, emperyalistlerin kendi başlarına becelaşması yeni bir toplumsal üretim ilişkilerinin gelişimini bağremedikleri yerler toplu olarak işgal edilip, paylaşımı sağlanrında taşıyan eski üretim ilişkimaktadır. İşçi sınıfının ve mütsi olan çürümüş, miadını doltefiklerin –emekçi halkın, küdurmuş, ilişkilerinin yerine çük burjuvaların- doğrudan geçmek için maddi ve toplummüdahalesi olmadan başarısal koşullarının hazırlanmasılamayacağı, burjuvazinin kendi na ilişkin sınıf bilincinin sınıfa iktidarını gönül rahatlığıyla işçi kavratılmasının, faaliyetinin örgütlenmesine dayanan ve sınıfı ve müttefiklerine bırakonun hedeflerine kilitlenmiş, mayacağı dün olduğu gibi bu yol gösterici, belirleyici tüm günde kesinlikle durumunu kounsurlarıyla hesaba katılmış rumaya devam etmektedir. faaliyetinin yönlendiricisi ve Türkiye’de 2000-2006 yöneticisi duruma geçmiş bir yılları arasında işçi sayısının parti faaliyetiyle sonuca ulaşve kendi hesabına çalışan ile ması mümkündür. Tarihsel kapitalistlerin sayısal dökümü olarak kanıtlanmış bir sürecin bize aşağıdaki çizelgede şu mevcut tecrübelerinden alınan görüntüyü vermektedir. Kendi dersleriyle hareket etmek artık hesabına çalışanlarla, burjuva“dünden daha kolaydır.” ların sayısal toplamı 2000 yıDün toplumsal mücadelında 6.4341 iken, 2006’da anlenin; kapitalizmin gelişmesi cak 6.447 rakamına ulaşmıştır. yolunda “iki” farklı “taktik” içeBunlara ücretli/yevmiyeli işçilerle, ücretsiz aile işçilerini karen toplumsal şartlar bu gün tarak değerlendirirsek, yine gelişmesini tamamlamış, yer yüzünün egemen olunmayan tabloda 2000 yılında 10.487 işçi , 6.434 Kendi hebir noktası kalmamıştır. egemenliklerini tanımayanlar desabına veya kapitalist , 4.659 ğişik biçimlerde ikna edilerek, yerel ilişkiler uluslar arası top1

Rakamlar x(bin kişidir)

5


www.proleter.org

ücretsiz aile işçisi toplam: 21.580 kişi iken. 2006 yılında bu rakamlar: Ücretli/yevmiyeli işçi sayısı 12.617’ye Kendi hesabınaKapitalist sayısı 6.447’ye Ücretsiz aile işçisi:3.226’ya Toplam sayı ise : 22.330 olmuştur.

Ücretli ve yevmiyeli işçi sayılarında yüksek bir artış görünürken, kendi hesabına ve kapitalist olarak belirlenenleri sayısı neredeyse yerinde saymış, ücretsiz aile işçileri sayısında da önemli düşüş yaşanmıştır. Bu da gösteriyor ki, diğer kategoriler düşüp, sabit kalırken ücretli çalışanların sayısı artmıştır. Bu sayıların toplam nüfus ile değerlendirilmesinden 6

aşağıdaki tablo rakamları bize çalışan, işsiz, sayılmayan işgücü ve işçilerin toplam nüfusla kıyaslamasıyla ortaya çıkan %68.3 gibi bir oranla Türkiye’deki işgücünün nicel profilini bize vermektedir.2

Artık Türkiye nüfusu içerisinde önemli bir oranda işçi sınıfı yaşamını sürdürmekte bunların önemli bir bölümü de %21.8’i işsiz olarak yaşamlarını idame ettirmektedirler. 2

Veriler :www.sendika.org Sitesinden Mustafa Sönmez Makalesinden derlenmiştir.


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 yokmuş gibi davranılarak, yaTürkiye işçi sınıfının da başka kulplar takılarak veri2006 yılının bu profiliyle 2007 len bilgiler amacına ulaşmıştır. yılının temmuz ayında burjuva seçimlerinden alınan sonuçlar Hükümet partisi AKP, ve beklentilerin elbette bu sabir önceki seçime göre oylarını yılarla bir yere varması mümyüzde 13 oranında (5 milyon kün değildir. Bu sayıların örcivarında) artırarak yüzde 46.6 gütlülüğü, siyasal, toplumsal oy oranıyla yeniden tek başına bilinci, ve onun niteliği burjuhükümet kuracak bir çoğunluvazinin vaatlerine, siyasi mağu (341 milletvekili) elde etti. nevralarına, tehdit ve yalanlaMHP, yüzde 14.3’lük oy orarına inanmayı itmiştir. Öte nıyla (70 milletvekili ile parlayandan yoğun burjuva propamentoya girdi. gandaları, horlanan, bir tiksinCHP, en fazla hüsrana uğratiyle sözü edilen ve fakat koyan parti oldu. yüzde 20.9 cimünistlerin ve sosyalistlerin varındaki oy oranı ve 112 milüzerine atılan, onlara mal ediletvekili oldu! len burjuva terör eylemleri ve 22 Temmuz seçimleri sonuçlabundan kaynaklanan “cenaze” rının önceki seçimler ve parsahiplenmeleri ve propaganlamento yapısıyla kıyaslandıdaları. Bunların böyle olmadıklarına dair karşı söylemlerin ğında, en önemli farklılığı ise, bastırılıp, gizlenmesi, yasakKürtlerin siyasal olarak ilk kez lanması, terör ve benzeri biparti grubu oluşturacak sayıda çimlerlerle adlandırılarak su(22) milletvekili ile parlamennulması, emekçilerin gerçeği toda yer almaları oldu. görmesindeki engellerin tümü CHP’nin içerisindeki bu toplumsal olayda bir başka DSP’nin ödünç milletvekillerini etken olarak karşımızdadır. de çıkarırsak , CHP 99 ve Burjuvazinin silahlı bekçilerinin DSP 13 milletvekili ile bu giriştiği, tertiplediği artık gizlearitmetiğin diğer rakamlarını nemeyen olayların, itirafların oluşturdular. Ufuk Uras dışarıgerek yasaklanarak, gerekse da “örgütsüz” kitlesiyle desteği 7


www.proleter.org

kerhen sağlamaya çalışarak Parlamentonun rengini çeşitlendirmiş olacaklardır. Mesut Yılmaz ve burjuvazinin bir başka stepnesi, faşist Yazıcıoğlu matematiği tamamlıyorlar. Devrimci bir programı ile dinamik bir Komünist partinin önderliği ve örgütlemesi olmadan burjuva seçimlerinden ve kurumlarından faydalanmak -ancak yapabilirlerse o da kesin olmamakla birlikte tek tek katılanlara yarayacaktır. İşçi sınıfının böyle bir mücadeleden yararlanabilmesi onu yönlendiren bir partisinin var olmasını öngörür. İşçi sınıfı önderlerinin, komünistlerin öncelik görevi ve stratejisi bu olmalıdır. Bazı devrimci unsurların bunları kavramış olması ve buna rağmen hedefin yanlış gösterilmesi üzerinde vurgulanarak durulması, altının çizilmesi gereken, Devrimci bir program etrafında örgütlenmiş bir komünist partinin örgütlenmesi ve bu partinin öncülüğünde işçi sınıfının mücadelesini yönlendireceğidir. Bunların dışında atılacak adımlar bizi 8

küçük burjuva sosyalistlerinin kuyruğuna bağlayacak, eninde sonunda burjuva parlamentosunun “ölümsüzlüğünü” kabule zorlayacaktır. İşçi sınıfının, onun öncülerinin böyle bir stratejileri olmaz. Bunun sınıf mücadelesi tarihinde eşsiz örnekleri ve acı deneyleri göstermiş, bizlere eşsiz devrimci deneyimler ve değerleri kestirilemeyen miras bırakmışlardır. Bolşevik Komünist partisinin Çarlığa ve Duma’ya karşı, bunların seçim ve parlamentodaki deneyimlerine karşı alınan tavırları bu günkü burjuva parlamentolarına ve onların seçimlerine karşı tavırla aynı olmalıdır. Çünkü kapitalizm halen varlığını sürdürmekte ve kendi egemenlik araçları aracılığıyla varlığını sürdürmeye devam ettirmektedir. Bunların gerçek yüzlerinin açığa çıkarılması, teşhir edilmesi, kitlelerin gözünde ve inancında zamanını doldurmuş kurumlar olarak belleklerde yerleşmesi için bunun kendi deneyimleriyle de anlaşılması gerekiyor. Bunun nasıl yaşa-


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 hiç çıkarılmaması gereken, nacağı kafaları karıştıran bunu komünist partinin örgütönemli sorulardan biridir. Bu leyip, programladığı bir süreç deneyimlerin tekrarının, bir yaolduğudur. Yoksa kendi örgütrarı olmayacağı gibi gereksiz, lenmesini ve birliğini sağlayaboş, boşa harcanan zaman mamış tek tek komünistlerin olacağıdır. Bunun böyle olduveya henüz parti ve birliklerini ğunun, engin deneyleri altında sağlayamamış komünistlerin bilimsel olarak kanıtlanmış asıl görevi burjuva parlamenkomünist partilerin III. Entertolarına “sosyalistlerin adaylanasyonal kararlarında bu böyrını” göndermek için enerjilerini ledir. Komünist partiler burjuva tüketmezler. Tam tersine kendi parlamentolarının miadını dolörgütsel birliğini sağlayacak durduğunu işçilerin ve emekçiçalışmaları, faaliyetleri örgütlerin kendi deneyimleriyle geleyerek komünist partinin yaraçerliliğini yitirdiğini anlamaları tılmasını harcayarak, işçi deve yaşayarak görmeleri için mokrasisini işçilerin birlik ve burjuva parlamentolarında çoörgütlenmelerinde onlara önğunluk sandalyeleri elde etderlik etmek, kendi yönetimlemek, hükümetlerde görev alrini yaşamlarıyla birleştirerek mak amacıyla değil, tam tersine bunun ne kadar göstermekendi özgüvenlerini sağlamalik, ne kadar sığ, ne kadar larına katkıda bulunmaktır. yapmacık hareketler ve politiOnlar zaten burjuva partilerin kalarla gerçekleştiğini kitlelere gerek üyelerinin gerekse yöneanlatmanın aracı olarak kullaticilerinin nasıl bir sistemle işnılmasını, bunların ne derece lediğini, lider sultacılığının bir gerçekleştirilebilirse bir teşhir çok burjuva aydının bile tasvip kürsüsü olarak kullanılmasını, etmediği işlerliğe sahip oldubunu kullanabilecek adayların ğunu biliyorlar ve yaşıyorlar. burjuva parlamentolarına “seBurjuva Parti delegelerinin çilmesi”ne, gönderilmesine seçimlerinde ve ilçe yönetimleönermişlerdir. Burada dikkat rinin oluşturulmasında burjuva edilmesi gereken ve akıldan haklardan bile yoksun bulunan 9


www.proleter.org

parti seçmenlerinin partinin üst kademelerinde yer alması bir yana orada (yüksek kademelerde) bulunan bir parti üyesini bile parti yönetiminin onaylamadığı birini seçme şansı yoktur. Bu gün “en demokratik” CHP‘de parti dışına ihraç edilmiş burjuvazinin kendi içinde “saygın” olan temsilcileriyle doludur. Diğerlerinde de benzer uygulamalar, başkalarına aratmayan nice örnekler mevcuttur. Denebilir ki; “burjuva partileri desteklemiyoruz! Biz kendi ‘bağımsız’ adaylarımızı, ‘sosyalist’ adaylarımızı destekliyoruz” bu işçileri, emekçileri burjuvazinin kuyruğuna iliştirmenin en ince fırsatçılığı, oportünizmidir. Bu düşünce açıkça işçilerin ve emekçilerin gözlerini bağlamaktan başka bir işe yaramayacak, burjuva partilerinin bu işi yapamadığını, burjuva parlamentolarını aklayarak buralarda “bağımsız” ve “sosyalist” adayların işçilerin ve emekçilerin yararına işler yapabilecekleri yalanlarını inanmalarını sağlamak, burjuvazinin ömrünü uzatmaktır. 10

Bunlar alemi cihan olsalar da bu şartlar içinde fazla yapabilecekleri bir şey yoktur. Bunu bile bile , hele bir de “kendisi” dışındaki bir “adayı” sonradan “sosyalist” olurlar, işçi sınıfının çıkarlarını savunurlar… türündeki akıl yürütmeler tamamen burjuvazinin hizmetine girmek olur. Bir kez daha yinelemekte fayda var; işçilerin ve emekçilerin gerçek temsilcisi onlarında içinde yer aldığı, işçi sınıfının birliğiyle örülmüş komünist partinin öncülüğü olmadan, adı ne olursa olsun, niteliği ne olursa olsun bilimsel komünizmin gözünde miadını doldurmuş burjuva parlamentolarına girme, girmek için seçimlere, seçim propagandalarında bulunma işçi sınıfına değil burjuvaziye hizmet edecektir. Alınacak her sandalye burjuvalar arasındaki dengeleri bozmak yerine, burjuvazinin dengelerini güçlendirecektir. Burjuva parlamentolarının, parlamentonun, burjuvazinin diğer kurumlarının işçilerin ve emekçilerin çıkarına hizmet etmediğini bunların gerçek yüzünün açığa çıkarıl-


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 şulları içinde Komünistlerin ması çok iyi örgütlenmiş, çok olmazsa olmaz görevlerini “göözel, planlı ve programlı çarüp, görmezlikten gelenlere” lışmaların varlığıyla mümkünişçi sınıfının yolunu şaşırtmadür. Değilse o kürsüler tavana ya, hedefleri yanıltma gayreti asılmış ciğer gibi, bazılarının içinde olanlara karşı uyanık sadece ağzını sulandırmaktan olmayı yönelten, devrimci ve öte bir işlev göremez. Aksine komünist bir duruşu öngörburjuvazi bunlara karşıda “önmek. Diğer küçük burjuva soslemlerini” almakta gecikmeyip yalistlerinin beceremediği ve kendini “sağlama” almayı ihasla beceremeyeceği bir durumal etmeyecektir. Tarih bunu şu ve anlayışı açığa çıkarmalı, tekrar tekrar kanıtlamıştır. Sıgerçek yüzünü göstermeliyiz. nıf mücadelesini bu kadar sığ ve basit görenler işçilerin ve Özellikle burjuva seçim çalışmalarına ve özel günlere, emekçilerin omuzlarını basa basa burjuvazinin egemenliğini haftalara indirgenen siyasi ve sürdürmenin aracı olarak onlaörgütsel çalışmaları baş tacı rın çanak yalayıcıları olmuşedinen böyle bir anlayışın kitlardır. lelerden kopuk, bilimsellikten Bolşevik Partinin, Kouzak düşünce fakiri bir anlayımünist Enternasyonalin aldığı şın ürünü olarak kitlelere lanse kararlardan ve Lenin’den yapıedilen böylesi çalışmaların lan alıntılarla komünist partiyi komünist partinin inşasına göküçümseyip, işlevsizleştirerek, türecek yol olarak gösterilmesi olmasa da olur türünden dü1980 öncesi denenmiş ve hüsşüncelerle burjuvaziye en iyi rana uğramış, düşmüş, kadük kalmış bir düşüncenin ürünühizmeti veren diğer hizmetkarları da burada anmamak oldür. Komünistler, mücadele maz. İşçilerin bilgisizliğinden etmeden, kitleleri örgütlemeyararlanarak bize eleştirdiği den ve kitlelere önderlik yapaküçük burjuva sosyalistlerinin cak niteliğe ve tecrübeye saflarına çekmeye çalışan bir ulaşmadan, kendiliğinden bir üslupla Türkiye’nin mevcut ko11


www.proleter.org

ayaklanma ile sistemin bir günde yok edileceğine ve yeni bir sistem kurulacağına inanmazlar. Komünist eskisinin içinden yeninin doğuşunu, bir tarih süreci olarak irdeler. Somut proleter yığın hareketi deneyini ele alır ve ondan pratik dersler çıkarmaya çalışır. Şimdiye kadar üzerinde durmaya çalıştığımız reformist, revizyonist ve oportünist bir çizginin bir diğer yönü de anarşist ve “boykotçu” bir mantığın ürünü olan Marksizm karşıtı diğer düşünce yapılarıdır. İşçi sınıfı devrim yoluyla iktidara sahip olunacağının bilincinde olan Marksist bir düşünceye sahiptir. Bu anlamda devrimi isteyen bir sınıf olarak onun araçlarını da sahip olmanın bilincindedir. Burjuvazinin işçi sınıfına sunduğu yada sınıfın zorla sahip olduğu araçlarla mücadelenin hiçbir biçimini reddetmeyen bir anlayış içindedir. Yeter ki, maddi ve manevi koşulları elversin, öznel ve nesnel koşullar uygun olsun. İşçi sınıfı gereğini yapmaktan kendini men etmeyecektir. Yalnız yeterli güce ve 12

uygun olmayan koşullarda gereksiz adımları da atmayacaktır. Bunlardan biriside burjuva seçimlerine sürekli “boykot” etmek anlayışıdır. “Boykot” şartlar olgunlaştığında artık geri dönülmez bir mücadelenin vardığı boyutlarda gerekli olabilir. İktidarı henüz “talip” olmayan bir mücadele aşamasında böylesi bir hareket işçi sınıfının mücadelesini burjuvazinin bastırma aracı olarak kullanabileceği bir “bahane” olabilir. İşçi sınıfı ve onun önder gücü komünist partisi hiçbir zaman gerekli olmadığını inandığı bir hareketi gereksiz zamanlarda uygulamaya sokmayacaktır. Üzerinde düşünülmemiş, uzun ve ince planları yapılıp, sonuçları üzerinde öngörüler yapılmamış faaliyeti öne sürmeyecektir.

M.Gündar Temmuz 2007


Proleter

Temmuz: 2007 Sayı:42 seçilmesi “engellenmişti”. liberal burjuvalar buna öfkelendiler, “demokrasiye müdahaleyi” kabul edilemez olarak gördüler. Bunun “siyasal sistem”lerindeki temel sorunlar 22 TTEMMUZ 2007 olarak gördükleri, Anayasa so“GENEL OYLAMASI” runu ile asker sorununun çöVE zülmesi gerektiğini yinelediler. BURJUVA İşte bu koşullar içinde burjuva DEMOKRASİSİNİN siyasi iktidar “genel seçimlerin” SINIRLILIĞI ÜZERİNE erken yapılması ve “halk oy22 Temmuz 2007 öncesindeki laması” kararı alındı. Bu şu demek oluyordu: benim Cumaylar da, burjuvazinin “ulusalcı” ve liberal kesimleri arasınhurbaşkanı adayımı istemezdaki çatışma şiddetlendi. Parseniz bende onu halka seçtirilamentonun, AKP’nin Cumrim ve de anayasayı değiştirihurbaşkanı adayını seçemeyorum. “Ulusalcı” burjuvalar mesi bu çatışmayı doruk nokufak tefek mızmızlanmalar ile tasına ulaştırdı. Burjuva ordubunları kabul ettiler. 22 Temnun tepesindeki generaller, muza giden günlerde burjuva Kuzey Irak’a girilmesi için hüpartilerinin politikası iki ana kümetten siyasi karar alması kampa bölünmüş olarak görültalebinde bulundular. AKP iktidü. Başını generallerin çektiği darı ise ABD emperyalist burCHP,MHP, “İşçi Partisi”’nin juvazisinden işaret bekliyordu. izinden yürüdüğü “ulusalcı” Bu koşullarda ordudan 27 Nikesim savaş kışkırtıcılığı yaptı. san 2007 “e-muhtırası” geldi. Ardı arkası kesilmez birlik çağO meşhur “Cumhuriyet Mitingrıları yapıp, “Tek millet, tek leri” ise “ulusalcı” burjuvazinin devlet, tek bayrak” hedeflerini gözünü kamaştırmaktaydı. Bu açıkladılar. MHP hariç diğer siyasi rüzgarlar içindeki partilerin politikasının temelinAKP’nin Cumhurbaşkanının de laiklik vurgusu vardı. Ki, 22 13


www.proleter.org

Temmuz sonrası temel yanlışlarının bu olduğunu söyleyeceklerdir. Liberal burjuvazi ise bütün umudunu AKP’nin siyasi iktidarın başında kalmasına bağlamış görünüyordu. Dünya burjuvazisi ile ilişkileri “yapıcı” bir temelde yürütecek bir tek onlar vardı. Bu alanda atılan adımlar ve kazanımlar kaybedilmemeliydi. Onların başlıca kaygısı, bu ekonomik, toplumsal ve siyasi ilişkilerinin devam edip, dünya burjuvazisinin bir parçası olmanın tam anlamıyla sağlanması idi. Şimdiye kadar, bu alanda yaptıklarını yeterli görmüyorlardı. “Beyaz Türklerin” siyasi literatüründen, Cumhuriyetlerinin laiklik özelliği için mücadele çoktan silinmişti. Siyasi temsilcilerinin “ulusalcı” kesimi bunu dile getirmekteydi. Bu ne onlar için can sıkıcı bir durumdu. Çankaya’ya türban çıksa kıyamet mi kopardı? Zaten, “demokrasi” “farklılıkların bir aradalığı ve zenginliği” değil miydi? Büyük burjuvazi artık bütün ilkelerini bir kenara bırakmış, bu zamana kadar oluşan burjuva ideoloji ve politikalarından “kon14

jonktüre” göre yararlanma peşindeydi. Yine kendi “demokrasi”sinin kurum ve kurallarını yüceltiyor, onların ezeli ve ebedi olduğunu yineliyordu: “Seçim mutlak toplumsal eşitliğin sağlandığı beklide tek andır. Güzel çirkinle, zengin fakirle, güçlü güçsüzle, eğitimli eğitimsizle, kahraman korkakla, genç yaşlı ile, erkek kadınla, şişman zayıfla, uzun kısa ile vs. sadece sandıkta eşitleniyor. Aramızdaki bütün farklılıklar seçim sandığına gittiğimizde buhar oluyor. Neticede herkesin bir tek oyu var. Genel kurmay başkanı ve sıradan er, Sakıp Sabancı ve yanında çalışan müstahdemi, başbakan ve dağdaki çoban, ülkeye yönetici seçerken aynı ağırlığa sahip oluyoruz.” (Asaf Savaş Akat. 22.07.2007 Daha önce 18.04.1999 ve 03.11.2002 ‘de de basılmış Vatan) Evet burjuvazinin çeşitli temsilcileri “Genel Oy”un “mutlak toplumsal eşitliği” sağladığını söylerler. Asaf Savaş Akat bunun sağlandığı tek “an” deyip biraz sınırlama getirmiş.


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 dir. Yani hem belirleyici hem Bireylerin toplumsal niteliğini (burjuva, proleter, hizmetkar, de tarihsel. Daha önceki aşaköylü) “an”lar değil ilişkiler malarda ancak şimdikinin alt oluşturur. Burjuva toplum, aratürleri ve belirleyici, yani toplumda egemen ilişki olmama larında diyalektik karşıtlık olan konumu ile var olur. Bütün burjuvalar ile proleterlerin karbunları birbirine barıştıran burşıtlığı temelinde şekillenir. Ne juva sözcüsü kendi dünyasını, var ki burjuva ve sözcüleri, dünyaların en iyisi ve ölümsümetafizik karşıtlar ile düşünür. zü olarak ilan eder. Ücretli işOnların kavram ve kategorileri çinin artı-emeğinin sömürülaynı zamanda tarih dışıdır, bümesine dayanan burjuva düntün tarih dönemlerinde yer alırya dünyaların en iyisidir. Tabi lar, bunun için onların kafasınonlar için bu eşitlik ve özgürlüda ebedi olarak yaşarlar. Zağün temeli olan ilişkidir. Yani ten yazarımızda, bu metafizik işçi için sömürülmek, ezilmek tarzda ele aldığı mutlak karşıtdemek, burjuva için özgürlükları, güzel çirkin, zengin fakir, tür. Burjuva toplumun temel güçlü güçsüz vb. ile “genel çelişkisinin iki yönüdür bu. Biri oy’u” yüceltip fetiş hale getiriçin artı olan diğeri için eksidir. meye çalışmakta. Oysa burjuva dünya, kapitalisti kapitalist, Burjuva ve liberal demokratlaişçiyi işçi yapan, sermayerının iddialarının aksine burjuücretli emek ilişkisi üzerine va üretimin gelişmesinden hiçyükselir. İşçiyi işçi yapan onun bir çıkarı yoktur, tam aksine emeğinin ücretli emek olmasıonlar bu gün, burjuva üretim artışının (onların dilinde üretidır, yoksa çalışması, üretici min) “aş ve iş sorununu” çözeolması değildir. Kapitalistin paceğini tekrarlayıp durur. Nasıl rası emek-gücü satıcısı ile girdiği ilişki sayesinde sermayeekonomide çok sayıda sermayenin karşılıklı rekabetine daemek-gücü satıcısının emeği de ücretli emek haline gelir. Ve yanan “serbest piyasayı” savunuyorlarsa, siyasi alanda da bu burjuva toplumun belirleyici ilişkisi aynı zamanda tarihselsiyasal liberalizmi savunur gö15


www.proleter.org

rünmekteler. Evet sadece görünmekteler, gerçekte işçilerin kurtuluş mücadelesine ölümüne karşıdırlar. Bakmayın bu günlerde, Türkiye siyasetine, merkez “sol” hareket gerekli, bunun eksikliği hissediliyor demelerine. Bunu, büyük burjuvaziye yedek at hazırlamak için dile getirdikleri bizim için açıktır. Liberal burjuva, Türkiye’de “demokrasinin başlangıcını 1940 ile başlayan Demokrat Parti hareketi” ile görür. Her ne kadar jakobence (tepeden inmeci) ve liberal çizgi mücadelesini Osmanlı dönemine kadar götürseler de, kendi sınıfının iki siyasi çizgi çatışmasını burada başlatır. Bu zaman zaman jakoben (tepeden inmeci) çizginin asıl temsilcisi ordunun siyasi iktidarı ele alması (1960-19711980 deki gibi askeri darbeleri) ile kesintiye uğrasa da daha sonra başlarında Turgut Özal ve R.Tayyib Erdoğan’ın bulunduğu ANAP ve AKP ile devam ettirdiğini düşünür. “Demokrasi” havarisi kesilerek “askerin siyasete müdahalesine” karşı çıkar. Siyasetin siviller tarafın16

dan yapılmasını savunur. sanki burjuva ordu yönetimi, burjuva toplumun sınıfların üstünde onlardan bağımsızmış gibi. Demokratik Cumhuriyetin dünyadaki örnekleri, sivil ve asker bürokrasinin burjuvaziye binlerce bağla bağlı olduğunu gösterip, işçilerin gözlerinin açılmasına yardımcı olmaktadır. Seçilmişler ile atanmışlar arasında birincilere öncelik tanımak burjuva liberal demokratın gidebileceği son sınırdır. Büyük burjuvazinin liberal temsilcisi olarak bu dönemde de temel politikası “toplumsal uzlaşmanın” sağlanması oldu. Bunun için ekonomi, mali, siyasi istikrar korunmalıydı. Aslında bütün bunlar büyük burjuvazinin “sürdürebilir büyüme”, yani sürekli kapitalist birikim hedefinin onların ağzından dile getirilmesi oldu. Çağımızda burjuvazinin tanrıları olan “Statükonun korunması” ,”toplumsal uzlaşma”, “küreselleşme” onların ağzında sık sık dile getirilip diğer “ulusalcı jakobenlerin” (tepeden inmeciler) rakiplerine karşı temel düşünce olarak öne sürüldüğü


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 AKP’li milletvekilinin ilk demeci görülür. 22.07.2007’ye büyük burjuvazi bu iki ana kesime anayasadan Atatürk ilke ve bölünmüş olarak gitti. DTP’nin Devrimleri vurgusunun çıka“bağımsız adaylar” ile çıkışı bu rılması talebi olacaktır. Aslında büyük burjuvazinin egemen bir kamplaşmanın dışında değilsınıf olarak hiçbir kesimi (ne dir. Onlarda liberal burjuvazijekoben-tepeden inmeci- ne nin bir parçası olarak süreçte liberal ne de “muhafazakar yer aldılar. Bilindiği gibi onlardinci”) demokrasiyi savunmada Demokratik Cumhuriyetin makta, devrimden ödü kopkurulmasını politikalarının maktadır. “Ulusalcı” Kemalist merkezine yerleştirmiş buluburjuvazinin Atatürkçülük, laiknuyorlar. lik arkasına sığınıp siyasi he22.07.2007’ye bu iki kedefler öne sürmesi statükonun sim aralarında restleşme ile korunması, düzenin sağlanilerlediler. Kemalist Jekoben ması içindir. Devrim ile hiçbir (tepeden inmeci) burjuvazinin bağı kalmamıştır. Liberal bursözcüleri, burada “Cumhuriyet juvazi ise bunların karşısında, ve laikliğin temel değerlerinin” dünya sermayesi ile birleşme, oylanacağını, Cumhuriyetinin “demokrasiyi” sağlamlaştırma, “şeriatçı tehlike” ile karşı kar“sivilleşme” gibi taleplerle öne şıya olduğunu söylemekteydiçıkmakta. Yüzeysel bir bakış, ler. Liberal burjuvalar, “muhasınıf kıstasından hareket etfazakar” ve burjuva demokrat meyen bir değerlendirme, libebütün kesimleri ile, Türkiye’yi ral burjuvaziyi “demokrasi” sakendilerinin ileri götüreceğini, vunucusu olarak görmekte. “demokrasiyi” kendilerinin da22.07.2007’ye burjuva aydınlaha da geliştireceği iddiasındadırlar. Her ne kadar “demokrarı ve Kürt burjuvazisi “Bin sinin” bazı eksiklikleri varsa da Umut Projesi” adını verdikleri artık yerleşmiştir. Asker müoluşum içinde “bağımsız adaydahalelerden vazgeçmeli, bular” olarak katıldılar. Bunların DTP kesimi, liberal burjuvazinun için “anayasa sivilleştirilmelidir” . Ki seçim sonrası nin bu günkü siyasi temsilcisi 17


www.proleter.org

Adalet ve Kalkınma Partisi ile işbirliği eğilimi gösteriyorlar. Burjuva Türkiye işte bu koşullar için 22.07.2007 “Genel seçimleri”ne geldi. “Genel seçimler”in sonucu 1. AKP oyların %46.6’sını alarak 341 “milletvekili” 2. CHP oyların %20.8’ini alarak 112 “milletvekili” 3. MHP oyların %14.3’ünü alarak 70 “milletvekili” 4. “Bağımsızlar” oyların %5.2’sini alarak 27 “milletvekili” çıkardı. Bu sonuca büyük burjuvazi memnuniyetle karşıladı. “Seçim sonuçlarını değerlendiren Koç şöyle konuştu: ‘Bu görüşlerden en önemlisi, halkın bu tercihlerini doğru okuyup, cumhuriyetin ve demokrasinin değerlerine birlikte sahip çıkarak başta Cumhurbaşkanlığı seçimleri olmak üzere, toplumsal uzlaşmaya yaşamın her dalında öncelik vermektir. Bu tek taraflı bir görev değildir. Halk, muhalefet partilerinden de aynı davranışla siyaset yapmalarını istemiştir.’ “(Milliyet. 27.07.2007) Mustafa Koç, konuşmasının devamında : siyasi ve 18

ekonomik istikrar içinde başlatmış oldukları ilerleme hamlesini sürdürüp, mali disipline, yıllık büyüme hızından taviz vermeden, cari açık ve istihdam sorunlarının üstesinden gelip kişi başına milli geliri Avrupa ortalamasına yaklaştırmamız gerekiyor, tespiti yapıp tek parti iktidarının bunları hızla gerçekleştirmesi için önemli fırsatlar demekte. Büyük burjuvalar (son günlerin moda deyimi ile Beyaz Türkler) her zamanki gibi, siyasal egemenliğin, kendi ekonomik ve toplumsal egemenliklerinin durumunu sağlayacak araç olarak görmekte, buna hiçte lafı dolandırıp, gizlemeden söylemekteler. Siyasi iktidarı kendileri doğrudan ellerinde bulundurmuyorsa bunun ordunun yada “ulusalcı” ve liberal adlar altında başka temsilcilerinin ellerinde olmasında sakınca yoktu. Yeter ki burjuva toplumun varlığı devam etsin. liberal burjuva demokratlar sonuca büyük sevinçle karşıladılar. Bazı burjuva basın “3.Halk ihtilali” , “Sandığın zaferi” gibi maskelerle çıktı. Salt darbele-


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 ri”nden yenilgi ile çıkan “ulure karşı çıkmayı demokratik zannedenleri buda “milletin salcı” burjuvalar, duruma ilişmuhtırası” dedi: kin “mantıklı açıklamalar” geti“Evet, öyle, bu da milleremediler. Ordu bir iki cılız açıklamanın dışında sessizlitin muhtırası diyerek başlıyoğini koruyor. rum yazıma. Ve içimden ya“Bin umut” adaylarından şasın demokrasi demek geçiyana tavır alan burjuva sosyayor. listleri tıpkı sosyal-demokratlar Evet öyle. gibi eziklik ve saflarında karıDemokrasilerde siyaseti şıklık içinde çıktılar. normal rayında bırakmaktır, “Tek eğlencesi CHP’yi doğru olan. Seçim sandığınçimdiklemek olan sosyalist sodan korkmamaktır, halkın sağduyusuna inanmaktır.” (Hasan lunda yapması gerekenler var. Onlarında artık reel politikaya Cemal 23.07.2007 Milliyet) Ne yaman “demokrasi” “tenezzül etmesi” gerekiyor. O savunucusudur bizim liberal cenahta manzara şudur: burjuvalarımız. ”Halkın sağduLaflar büyüdükçe örgütyusuna” inanmayı kendilerine ler küçülüyor. düstur edinmişlerdir. Bütün ge“Devrim” gibi kimsenin riciler büyük bir şevkle ona satam olarak ne olduğunu bilmerılırlar. O “sağduyu” derki, uzdiği ve fani ömrümüzde görelaşmaz sınıf karşıtlığına, sömeyeceğimiz kesin olan bir mürüye dayanan toplum yapıdev bulutu işaret etmek yerine larında, egemen sınıfların “kapratik sorunlar için pratik çöyıtsız şartsız” hüküm sürdüklezümler önermesi gerekiyor. Bu konuda simgesel olabilecek bir ri koşullarda bu durumun sonseçim sloganı vardı: suzluğuna ilişkin ön yargıların“Sürüden ayrılma zadan oluşur. Bunun için hep manı” ona güvenirler. Başbakan duHayır, tam tersi. rumu “Güle yapılan milli refleks” olarak değerlendirdi. 22 Temmuz 2007 “genel seçimle19


www.proleter.org

Sürünün içine dalma zamanı! Koyunlar arasına karakeçiler olarak dalma zamanı. İkili bir yaklaşım sergilemesi gerekiyor hem solun hem de sosyal demokrat hareketin. Hem reel ve pratik hayatın içine girmesi gerekiyor. Hem de bu pratik üzerine çıkıp haysiyetli büyük hedefler göstermesi gerekiyor. 77’de “Toprak işleyenin, su kullananın!” dediyse mesela, bu günde “Fabrika çalışanın, enerji kullananın” demeye cesaret etmesi gerekiyor. Bu vaadin ardından sürükleyeceği kalabalığın güvenmesi ve hatta beklide sadece o insanların güvenmesi gerekiyor.” (Ece Temel Kuran 27 Temmuz 2007 Milliyet) Kendileri kabul etmeseler de burjuvazinin “ulusalcı” cumhuriyetçi kesimi “genel seçimlerden” yenilgi ile çıktı. CHP’de muhalefet, Deniz Baykal’ın istifasını istemekte. Sosyal-demokratlar her zamanki dağınık ve kafaları karışık görüntüyü sergilediler. “Bin Umut” adaylarını destekleyen yada onlarla birlikte hareket 20

eden burjuva sosyalistleri ise yukarıda Ece Temelkuran’ın satırlarında ifadesini bulan ruh hali içindeydiler. Devrime inancı olmayan, her zaman ona yüz çevirmeye hazır, her başarısızlığın faturasını ne olduğunu bilmedikleri devrime ve “sosyalist sol”a çıkaran, profesörlerinin aksine büyük bir umutsuzluk içindeydiler. Onların bilmedikleri yada bilemedikleri, devrimin burjuvazinin dışında gelişeceği, hedefinin o olduğu, ölümünün egemen sınıflar ile köprülerin çoktan atıldığıdır. Burjuva sosyalistleri ise merhamet dilenen, reformlara “savaş karşıtlığı”na ve pek safça demokratlıklarına devam etmekteler. Onlar bu siyasi çizgileri “fabrikalar çalışanların” yapmayıp, burjuvazi karşısında savunmasız bırakmaktadır. “Demokrasi” sorununda burjuvazinin egemenlik araçları parlamento ve “genel seçim”lerin kutsanması, anayasaya dayanma, “hukuk devleti” oluşturma başlıca teorik cephaneliğini oluşturur. Oysa gerçekte “demokrasi” onların kafalarındaki “soyut ger-


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 birçok durumda gerçekleştiriçek”lerin dışında somut bir gerçekliliktir. P.Kievski ile ululememektedir. Aynı şey desal sorunu tartışan Lenin “demokratik cumhuriyet içinde söz mokrasi”nin ne olduğuna da konusudur. Bizim programımız demokratik Cumhuriyeti “halk işaret eden şu satırlar ile dile tarafından yönetim” diye tagetiriyor. nımlar. Ama bütün sosyal de“Bu itiraz, genel olarak mokratlar pek iyi bilirler ki, kademokrasiyle, kapitalizm arapitalizmde en demokratik sındaki ilişkinin hiçbir şekilde cumhuriyette bile, burjuvazinin anlaşılamamış olduğunu ortagörevlileri rüşvetle ayartmaya koyuyor. Kapitalizm de ezisından, hisse senetleri borsalen sınıfları kendi demokratik sıyla hükümet arasındaki ittihaklarını “kullanmalarını” olafaktan kurtulmanın yolu yoktur. naksız hale getiren koşullar isBuna bakarak ancak, tisna değildir. Sistemin tipik doğru dürüst düşünemeyenler özelliğidir. Kapitalist düzende yada Marksizm hakkında hiçbir çok durumda, boşanma bir bilgisi olmayanlar, öyleyse hakkı gerçekleştirilememiş olacumhuriyet olmanın hiçbir anrak kalacaktır. Çünkü ezilen lamı yok. Boşanma özgürlücinse , iktisadi yönden baş eğğünün hiçbir anlamı yok, dedirilmiştir. Kapitalist sistemde mokrasinin hiçbir anlamı yok, ne kadar demokrasi olursa olulusların kendi kaderini tayin sun , kadın “evcil bir köle” olarak yatak odasına, bebek odahakkının hiçbir anlamı yok. sına, mutfağa kapatılmış, bir Sonucuna varırlar. Marksistlerse demokrasinin sınıfsal köle olarak kalmaya devam baskıya ortadan kaldırmadığıetmektedir. Kapitalizmde halnı bilirler. Demokrasi yalnızca kın, “kendi” yargıçlarını, resmi görevlilerini, okul öğretmenlesınıf savaşımını daha doğrudan, daha geniş, daha açık, rini, jüri üyelerini vs. seçmesi daha belirgin hale getirir. gede aynı biçimde, işçilerle köyrek duyduğumuz şey de bulülerin iktisadi yönden boyun eğdirilmiş olmaları nedeniyle dur. Boşanma özgürlüğü daha 21


www.proleter.org

tam hale geldikçe kadınlar “evcil köleliklerinin” kaynağının hak eksikliği değil, kapitalizm olduğunu daha iyi göreceklerdir. Yönetim sistemi daha demokratik hale geldikçe , işçiler, musibet kaynağını hak eksikliği değil kapitalizm olduğunu daha iyi anlayacaklardır. Ulusal eşitlik daha tam hale gelmedikçe (ayrılma özgürlüğü olmaksızın bu eşitlik tam olamaz. ) ezilen uluslar işçileri eziliş nedenlerinin hak eksikliği değil kapitalizm olduğunu daha açık göreceklerdir. Vb.” (Lenin Emperyalist Ekonomizm Marksizm’in Bir Karikatürü S.71-72 Sol Yayınları) Genel olarak demokrasi ile kapitalizm arasındaki ilişkiyi böyle özetlemiş. Burjuva demokrasisinin sınırlılığı, kapitalizm koşullarında sınıflar arasındaki ilişkilerden kaynaklanır. Ezilen sınıfların “hak”larını elde etme durumuna göre, dar, yeter, ya da geniş olur. Marksistlerin talebinin arkasında ise sınıf mücadelesinin daha açık, daha gözle görülür hale gelir. Örneğin Paris 22

Hltonu alkollü araç kullanmakta hapishaneye gönderir, fakat onun “işçiler ile arasındaki ilişkide bir değişiklik yapmaz, onlar kapitalist kölelik altında yaşamaya devam eder. Ama “demokrasi”nin sağladığı yasal eşitlik, ekonomik ve toplumsal eşitsizlik ile çelişse ve çoğu durumda onu güçlendirmeye yarasada, kapitalizmde diğer siyasal sistemlere oranla işçilerin kendi sınıf çıkarları için savaşma yeteneğini artırma olanağı sağlar. Lenin’in deyişi ile bize gerekli olanda budur. Sol küçük burjuvademokratların yaptıkları gibi, ona tapınmak, kurumlarını yüceltmek yada gereksiz işe yaramaz deyim bir kenara atmak sosyalizm mücadelesine yabancı bir tutumdur. Komünist işçi sınıfı hareketi ise, burjuva demokrasisinin kurumları ve olanaklarından faydalanmasını bilir. Burjuvazinin egemenlik araçlarından parlamentoya sosyalizm bayrağını diker. Orada sosyalizm propagandası yapar. Ama revizyonist ve oportünistlerin yaptığı gibi burjuva hükümetlerde yer almayı


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 ondan korkar, bu burjuvazinin burjuvazinin sömürü ve soyguna ortak olmayı reddederek ikiyüzlülüğüdür. Hem demokiktidar organında yer almaz. rasinin erdemlerinden söz İşçi sınıfının iktidar organı eder, hem de kendi vekilleri olan “milletvekillerinin” dokuolan, komün, Sovyet ve konnulmazlıkları vardır. yargılaseylerin iktidarı için çalışır, annamazlar. Mehmet Ağar örnecak devrimin organı olacak bir ğinde olduğu gibi şimdi “milletiktidarın başında yer alır. vekilliği” kalmayınca yargılanŞimdi bugün demokrasi, ma çağrıları yapılır. Halbuki emperyalist-burjuvazi için söLenin ne diyordu: “demokrasimürgecilik politikalarının aracı de” halk “kendi” temsilcilerini, olarak kullanıyor. Devrimci yargıçları, jüri üyelerini, resmi burjuvazinin siyasal eylemi görevlilerini, okul öğretmenleiken bu gün emperyalist kapirini seçtiğini söylüyordu. Bizde talizmde siyasi gericilik olarak ise burjuva demokratları araortaya çıkması sık sık böyle sında seçilmiş, atanmışlar örneklerle kendini gösterir. arasındaki öncelik ve üstünlük Irak’ta Baas rejimi “demokrasi” kavgası sürüyor. Bir bakıma getirme vaatleriyle devrilir. arCumhurbaşkanlığı seçimi tardından sömürge toplumu kurutışmalarında ordu ile hükümet lur. Yinede demokrasi nakaratları tekrarlanır durur. Emperyaarasındaki çatışmanın temelistler diğer taraftan kendi üllinde bu yatmaktadır. “Atankelerinden “savaş karşıtı” hamış” ordu yöneticileri generalreketi ve diğer demokratik haler “seçilmişlere” karşı Cumhureketleri bastırır, onların geriyeti koruma kollama anayalişmesini engeller. Bizim burjusal görevlerini sık sık hatırlatır, vazimizin liberal kesimi ise çoğu zamanda hatırlatmakla “demokrasinin” durumundan kalmaz gereğini yaparlar. İşçi yakınır, onu “çağdaş” kriterlere sınıfı partisi programının buna ulaştırmaya çalışır. Bir tarafta, ilişkin talebi ise halkın temsilcilerini seçme, seçmenlerinin ezilen ulus hareketi gibi hareketlere karşı kuşku ile bakar, çoğunluğunun kararı ile geri 23


www.proleter.org

alabilme, en üst düzey yöneticinin ücretinin ortalama işçi ücretini geçememesi şeklinde yer alır. Bu demokratik talepler ise demokrasinin sınıfsal niteliğinde değişiklik yapar. burjuva demokrasisinin yerini proleter demokrasi alır. Bu gün son yaşadığımız “genel seçimlerde” bir kez daha gösterdi ki, halk “kendi” temsilcilerini seçemez burjuva partilerinin hemen tamamı adaylarını genel başkanları ile belirlediler. Bu ise parti içi demokrasi tartışmalarını alevlendirmiş bulunuyor. “Yalnızca Almanya’da değil, Fransa’yla İtalya’da da oportünistlerin hepsi özerkliğin, parti disiplininin gevşetilmesinin ve sıfıra indirilmesinin sadık destekçileridirler. Onların eğilimi her yerde çözülmeye ‘demokrasi ilkesini’ anarşiye satmaya yol açar. Karl Kaustky, örgütlenme sorununda oportünistlere , ‘demokrasi, otorite yokluğu demek değildir’ diye sesleniyor. ‘demokrasi, anarşi demek değildir, demokrasi halkın hizmetkarları olduğu varsayılan kişilerin, gerçek24

te onun efendisi oldukları öteki egemenlik biçimlerinden farklı olarak, yığınların, temsilcileri üzerinde egemenliğe sahip olması demektir.” (Lenin Bir Adım İleri İki Adım Geri S.249 Sol Yayınları) Evet “demokrasinin” temel koşulu yukarıda gösterildiği gibi halkın temsilcileri üzerinde egemen olmasıdır, bizim programlarımız şimdiye kadarki örnekleri ile bu noktada burjuva parti programlarından ilerdedir. Türkiye’de belli aralıklar ile yapılan “genel seçimler” sürekli olarak “milletvekillerinin” nasıl halkın hizmetkarı olmayıp efendisi olduğunun tescil edilmesidir. Halkın bunları seçmeyip önlerine gelen listeleri tercih etmek zorunda kalması burjuva demokratları dahi rahatsız ettiği görülmektedir. Necati IŞIK Temmuz 2007


Proleter

Temmuz: 2007 Sayı:42 layan yoksullaştıran AKP her iki seçmenden birisinin oyunu almıştı. Kemalist burjuva demokratları halkın aptal olduğuna kanaat getirmişti. Elinde yağlı ilmikle parlamentoya giren MHP hiç sevmediği yazar Aziz Nesin in, “Türk halkı ap22 TEMMUZ 2007 BURJUVA taldır” sözünü söyleyerek seSEÇİM SONUÇLARI çim sonuçlarını değerlendirmiş oluyordu. Cumhuriyet Halk Partisi en çok da Karadeniz de fındık fiyatlarını protesto edenTemmuz seçimleri burler nasıl olur da kendilerine juva demokratları arasında değil de AKP ye oy verdiklerini büyük bir hayal kırıklığı yarattı. anlayamadıklarını ifade ediAKP nin oylarını büyük oranda yordu. İlk şaşkınlık geçer arttırarak seçimlerden hasımgeçmez muhalefet partileri yeları diğer düzen partilerine nilgiyi kendilerinin de sıkça karşı zaferle çıkması daha bir ay öncesi meydanları dolduran kullandıkları ve burjuva seçimdemokrat burjuvalar arasında lerinin gerçek yüzünü açığa şaşkınlık ve umutsuzluk yaratçıkaran rüşvetle satın almaya tı. Oysa seçimleri cumhuriyetin yığınların kandırılmasına bağve karşıtlarının seçimi olarak ladılar. Parlamento seçimleortaya koymuşlardı. “Türk halrinden %47 oyla çıkan AKP de kına güvenilmezdi. Kendilerini seçim sonuçlarının böyle olaezen ve yoksullaştıran ABD ve cağını beklemiyordu. GeneralAB nin memurluğunu yapan ler tarafından köşeye sıkıştırıTürkiye nin bütün zenginliklelıp erken seçim kararı almak rini peşkeş çeken AKP nasıl zorunda bırakılan AKP seçim olmuştu da toplam oyların öncesi %40 oyu davul zurnay%47 sini almıştı? 4,5 yıllık iktila kutlamaya hazırken 22 darı döneminde yığınları azarTemmuz akşamı %47 ile tüm 25


www.proleter.org

rakiplerinin toplam oylarından daha yüksek oy almıştı. Diğer düzen partilerinin tümünün söylediği doğruydu AKP 4,5 yıllık iktidarı boyunca yığınlar daha da yoksullaşmış, işsizlik oranı rekor seviyelere çıkmış, parlamento ve ordu arasındaki çatışma rekabet iktidar savaşı kızışmış, özelleştirmeler burjuvazinin ortak mülkiyeti kamu işletmeleri burjuvalar arasında yağmalanmıştı. Demokrat burjuvaziyi çılgına çeviren tüm bunlar nasıl olup da yığınlar da öfke doğurmamıştı. Küçük burjuva demokratlarının gözüyle bakanlar, halkı aptallık ve ihanetle suçluyordu. Ordu partisi bu yasal olmayan ama her zaman parlamentonun dışardan hiçbir seçime katılmadan sürekli gizli eli ordu partisi AKP ile girdiği iktidar çatışmasında ABD ve AB emperyalistlerinin desteğini arkasına alan bu eski molla yeni burjuva sınıfı kendilerine verdikleri adla “İnanmış Müslüman” burjuvalar cumhuriyetin nimetlerini baştan beri yiyen devletin desteğini arkasına alan cumhuriyetçi burjuvalara 26

karşı büyük kentlerde ve taşra da eski tüccarların çocukları yeni burjuvalar. Parlamentoda bundan önceki seçimlerde kendilerine yer bulurken eski dinsel muhafazakar, inanmış müslüman özelliklerini çoktan para ile değiştirmişlerdi. Geriye eşlerinin kafalarına geçirdikleri türban dışında cumhuriyetçi burjuvalardan hiçbir farkları yoktu. Ama şansları vardı. Cumhuriyetçi burjuvalar yoksul halkın nefretini üzerinde topluyordu. İşçi sınıfı bağımsız bir sınıf olarak kentlerin kırların yoksullarını kapitalizmin sefalete ittiği yığınları kentlerin kırların yoksullarını kendi siyasal bayrağı altında toplayamadığı koşullarda yoksul yığınlar nefretlerini örgütlü olarak ifade edemedikleri her zaman bireysel olarak yoksulara özgü davranış biçimleriyle gösterirler. Bu davranış kendilerini ezen devlet karşısında korku açığa vurulmaktan korkulan gizli bir öfke, devleti seviyormuş gibi yapmak ama fırsat bulduğunda ondan öcünü almaya ona zarar vermeye dayanır. Nasıl ki örgütsüz işçi geri dönem-


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 lerde makinelere hammaddeCumhuriyetçi parti, orlere zarar verir patronunu gizli du, büyük kentlerin cumhuriyetin kuruluşuyla beraber zengingizli kızdırmaktan zevk alırsa tüm yoksullarda devlete karşı leşen burjuvaları bir kısmı okumuş yazmış olan küçük öfkelerini onun söylediğinin burjuva aydınları hayvan ve tam karşıtında yer alarak gösinsan sever hümanist burjuvatermeye çalışırlar. lar, yeşil ve maviyi sevenler, AKP kasaba ve kentleçevreciler velhasıl çeşitli renkrin tüccarlarının burjuvalaşan ten büyük ve küçük burjuvalar, çocuklarının partisiydi. Önce cumhuriyetçi partiyi oluşturubabalarının muhafazakar tutuyor. Kasaba ve kent tüccarlacu cumhuriyet karşıtı sembolrının çocuklarından oluşan bu lerini, türbanı, kadınların kayeni burjuva sınıfı karşısında panmasını ve camilerin minakonumlarını kaybetme güçlerirelerini partinin programının ni yitirme korkusuyla laikliğe arkasına yerleştirmişti. Babalacumhuriyete sarıldıkça yoksul rının küçük burjuva esnaf tüchalk bilinçsiz sıradan işçi kencar tutuculuğu bu yeni burjuvadisini yine burjuva sınıfının yalarda sadece görünüşteydi. AKP çoktan dinci parti olma nında gördü. Eskisini tanıyorözelliğini paranın gücüyle dedu o düşmanıydı. Yenisini ise ğiştirmişti. Ne var ki yığınlar tanıması için çok uzun bir süre beklemeyecek. Cumhuriyetçi cumhuriyetçi burjuvaziye ve partiyi oluşturan burjuva sınıfıonun yaşam biçimine duydukları nefreti sadece o çok kızdının üyeleri giyimleri davranışlarıyla modernliği batılılaşmayı ğı için kafasına türban takarak cumhuriyetçi burjuvaziden öç ifade ederken devletin dışında kalmış sermaye birikimini uzun alıyordu. Türban, dinci gericilisüre devlet desteği olmadan ğin simgesinden, yoksulun burjuvaziye ve onun yaşam bisürdürmüş eski kasaba kent tüccarlarından oluşan burjuva çimine karşı simgesine dönüştü. sınıfı.- Doğru tanımlamayla burjuva kesimi- köylülüğü ka27


www.proleter.org

balığı şarklılığı dindarlığı temsil etmiş öyle gösterilmiş görünmüştür. 1950 lerden beri bu iki burjuva akım arasında birincilere solcular, laikler, cumhuriyetçiler adı verilmiş ikincilere ise sağcılar, muhafazakar, tutucu, dinci, gerici adı verilmiş bu iki kesim burjuva kesiminin solcu ve sağcı partileri olarak adlandırılmıştır. Temmuz seçimleri bir anlamda bu iki kesim arsında bir iktidar savaşı olarak yer aldı. Ordu tarafından el altından desteklenen Kemalist burjuvaların cumhuriyet elden gidiyor mitingleri milyonlarca insanı meydanlara toplarken kendilerini meydanlar da bulan orta sınıf Kemalist burjuvazinin iktidar savaşından çok kendi ekonomik gerçeklerini dile getirdi. Küçük burjuvazinin orta sınıfın dönüşümü bir kısmının yok oluşu aydın, okumuş yazmış, kentli küçük burjuvazinin büyük sermayenin tezgahtarı küçük burjuva orta sınıf karşısında kabuk değişimine tepkisiydi. Üretim ilişkileriyle birlikte değişim geçiren küçük burjuvazi eski bağımsız atölye, iş28

letme sahibi burjuvadan büyük sermayenin tezgahtarı onun taşeronu küçük burjuvaya dönüşürken buna duyulan tepkiydi. Cumhuriyetçi, milliyetçi geleneklerle yetişmiş tutucu küçük burjuvazinin orta sınıfın yoksullaşması, büyük sermayeye ait dükkanını, tezgahını onlar adına işlettiği ama görünüşte kendine ait görünen mülkiyetini kaybetmeyle karşı karşıya kalan büyük burjuva adına yürüttüğü işletmesine bizzat burjuvazinin kendisinin el koyması küçük burjuvaziyi korkuttu. Tehlikede olan cumhuriyet yani aslında kendisiydi. Onu ilgilendiren cumhuriyet, laiklik, vatan, bayrak dükkanına astığı bayram takısıydı. Dükkan olmayınca takıya ne gerek var? İşçi sınıfı kent yoksulları işsizler, işportacılar, lümpen proleterler, kentlerin meydanlarına dönem dönem indiklerinde zengin semtlerin apartman dairelerinden cumhuriyetin simgesi bayrakların dalgalandığını gördüler. Oysa bunlar değil miydi sokakta iş yerinde küçümseyen aşağılayan , öyleyse cumhuriyet bun-


Proleter Temmuz: 2007 Sayı:42 rak parlamento içindeki ve dılarındı. Cumhuriyet gecekondulara uğramadı. Cumhuriyetçi şındaki rakiplerini tek ayak üzerinde yakaladı. Henüz hapartiler bu mitinglerin oya dözırlanmaya fırsat bulamamış nüşmemesinin şaşkınlığını yadiğer düzen partileri ordunun şıyor. Nasıl oluyor du da milgölgesine sığınarak AKP yi yonlar meydanlarda AKP te parlamentoda çoğunluktan hayır derken sandıkta oy veryoksun bırakacaklarını umdumişti? Oysaki milyonlar meylar. AKP dışındaki düzen partidanlar da yani küçük burjuva leri sermaye adına yönetime kentli orta sınıf cumhuriyetçi talip olmak için geçici birleşpartinin en büyük kanadına meler yaptılar. Ölüler canlandıhatta gerçek sahibi orduya da rılmaya çalışıldı. ANAP ve hayır demişti. DYP birbirinin aynısı olan düCumhurbaşkanlığı sezen partileri ayrı ayrı değil birçimiyle burjuva toplumunun yöneticileri arasında alınacak likte güç oluşturabileceklerini payların çatışması doruğa çıkdüşünerek CHP ve DSP alelatığında kendilerine feodal soycele AKP ye alternatif olarak luluğun simgesi olan paşa ordunun dıştan yardımıyla dendiğinde zevkten dört köşe büyük burjuvazinin karşısında olan generaller 27 nisan gecegörücüye çıktılar. Büyük burjusi bilgisayar ekranlarına arkavazi generallerle arayı bozsında tankların resimleri olan mamak uğruna güya tarafsızantetli kağıdı astılar. Cumhurlaştı. Burjuva kamuoyunda başkanı bizden olacak. MuhtıAKP nin birinci parti olacağı ra AKP ye verilmişti. Burjuva CHP ve MHP nin parlamento parlamentosu parlamentonun da yer alacağı bunlar dışında onurunu korumak yerine orduKürt ulusal burjuvazisinin temya yaltaklanmayı seçti. Büyük silcilerinin bağımsız olarak bir burjuvazinin emperyalist ABD grup kura bileceği tahmin edive AB nin desteğini arkasına liyordu. Burjuva kamuoyunda alan AKP muhtıraya karşı alecılız da olsa CHP ve MHP nin lacele erken seçim kararı alabirlikte hükümet kurabilecek 29


www.proleter.org

bir sayıya ulaşacağı tahmini yürütülüyordu. Ordunun istemi de bu yöndeydi. Ordu destekli cumhuriyetçi partiler Kürt ulusal hareketinin yok edilmesi yönünde propagandayla meydanlara çıktığında bayrak, vatan, şehit, düşmanlık, cumhuriyet, propagandasıyla yığınlara mevcut ekonomik düzenin sürdürücüsü olacaklarını, istikrarın devamından yana olduklarının güvencesini büyük burjuvaziye garanti ederken sermaye adına yoksullaşma ve sefaletin süreceğini garanti verirken rakipleri AKP den tek farkları cumhuriyeti korumak görevini halka vermek olacağını yenilediler. Cumhuriyeti korumak görevinin halka verilmesinin ne demek olduğunu halk yığınları çok iyi biliyordu. Düzenin cumhuriyetin korunması demek, düşmanların temizlenmesi yoksullar için oğullarının tabut içinde cami avlusuna gelmesi demekti. Bir günlük merasim ve nutuklar vatan palavraları 20 li yaşlardaki oğullarının yok olmasıydı. Düzenin dış düşmanlardan korunmasıydı. Ordu ve cumhuri30

yetçi partiler terör dedikçe halk içinden lanet ettiği kedisine mikrofon dayandığında ise vatan sağ olsun demek zorunda kalacağını çok iyi biliyordu. En çok asker ölümlerinin olduğu bölgelerde korkaklık ve cumhuriyeti satmakla suçlanan AKP nin oy oranının artması gerçeği yığınların sermaye adına dökülecek kanlarının kalmamasıydı aslında. Temmuz

2007

MAHİR Devam Edecek...


Proleter

Temmuz: 2007 Sayı:42 kümleri” gereğince Yüksek Seçim Kurulu’nun Alt birimleri BURJUVA SEÇİMLERİNİN olarak “İl Seçim Kurulları” ve TEKNİK “İlçe Seçim Kurulları” görev DEĞERLENDİRMESİ yaparlar. Bunların yanı sıra bu ÜZERİNE kurulların görevlendirdiği veya Türkiye Cumhuriyeizin verdiği “kamu” kuruluşlati’nde seçimlerin bir kısmı “Harından, siyasi parti üyelerinden kim teminatı” altında ve “Yükve “vatandaşlardan” oluşan sek Seçim Kurulu” tarafından (Sandık Kurulları vb.) bir hiyeorganize edilir ve yönetilir. rarşik yapı içerisinde yerine ” ‘Anayasanın 79 uncu madgetirilir. Yüksek Seçim Kuruludesinin son fıkrasında; “Ananun kararları “yasa” gereğince yasa değişikliklerine ilişkin ka“kesin” ve “itiraz” edilemez, kununların halkoyuna sunulması rallardan oluşur. işlemlerinin genel yönetim ve Seçim yasası denetimi de milletvekili seçimTBMM’den çıkıp, yürürlüğe lerinde uygulanan hükümlere girdikten sonra uygulama tagöre olur.’, hükümlerine mamen YSK inisiyatifindedir. yer verilmiştir. Seçim Kararının TBMM tara298 sayılı Seçimlerin fından alınmasından sonra işTemel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun lemeye başlayan süreç içeri1. maddesinde; ‘Özel kanunlasinde başta seçim takvimi rına göre yapılacak milletvekili, oluşturulur. Bu kararlar YSK il genel meclisi üyeliği, beleditarafından vatandaşlara ve “ilye başkanlığı, belediye meclisi gililere” ilan edilir. Seçime katıüyeliği, muhtarlık, ihtiyar meclacak siyasi partiler ilan edilir. lisi üyeliği, ihtiyar heyeti üyeliği “Kamuda” çalışanların aday seçimlerinde ve Anayasa deolmak istemeleri halinde işlerinden “istifa” etmeleri ve geğişikliklerine ilişkin kanunların halk oyuna sunulmasında bu rekli prosedürleri hazırlayarak Kanun hükümleri uygulanır.”, ilgili yerlere başvururlar. “SiyaBu konuda yasanın “amir hüsi partiler” de adaylarını ne şe31


www.proleter.org

kilde belirleyeceğini yine yasanın “amir hükümleri” tarafından karalarını YSK’a bildirir. Siyasi partilerin delege seçimleri kendi “tüzük”lerine göre yapılırken ilçe seçimleri, ve il seçimleriyle Kongreleri “Hakim Teminatı” altında Siyasi Partiler Kanununa göre yerine getirilir. Durum böyle olunca siyasi partiler içinde “sıradan” vatandaşın “kişisel” yetenekleri ve becerileri ile “düşüncelerini diğer vatandaşlara “ kabul ettirmesi mümkün değildir. Parti yönetiminin onaylamadığı ne bir parti üyesi, nede bir delege; “delege” seçilemez. Çünkü buralarda “Hakim Teminatı” değil partideki etkin gücün gücüyle belirlenir. “Susturulur”, “ekarte” edilir. Bütün bunlara rağmen yinede güvenilmeyen “üye” ve “delegelere” aday “belirleme” “yetkisi” verilmez. İşte bunun adı günlük siyasi dilimizde “Lider sultası” olarak adlandırılır. Bundan dolayı partiler içinde “kendini” daha “yakın” bulan vatandaşlar bu partilere yakınlık duyarak “bir başka” sultalığı seçerler. 32

Partiler dışında “bağımsız” aday olmak isteyenlerin işleri daha zordur. Çünkü bunların hakkındaki kararları “itiraz edecek” arkalarında bir “güç” yoktur. Karar vericiler üzerinde örgütsüz olanların hiç şansı yokken, dernek, sendika, benzeri “sivil” örgütlerin doğrudan temsilcisi olmak zaten yasaca yasaktır. Dolaylı desteğini alma konusunda bir sakınca yoktur ama bu kez de karşılarına “sivil örgütlerin lider sultalıkları” çıkar. Türlü çıkarların gündeme geldiği bu tür oluşumlarda ise bölük pörçük sesler, davranışlar, kargaşa arasında boğulur gider. İşte günümüzde bunları görüp değerlendiren, bu ve benzeri konularda kitleleri bilinçlendirip örgütleyen kendi çıkarları sınıfın çıkarlarından farklı olmayan bir komünist partisi bilinçli ve kararlığıyla çoğunluk sandalyesi kapmak için değil, bu düzenin ve kurumlarının kokuşmuşluğunu, gereksizliğini, bunların sömürücülerin bir aldatmaca ve gizleme aracı olduğunu teşhir etmek için kullanır. M.GÜNDAR


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.