CİLT:5
SAYI:49
Şubat: 2008
----------------------------------------------------------------------------------------------------
MARKSİZM-LENİNİZM HER ZAMAN GÜNCEL VE BİLİMSEL ÖĞRETİ PROLETER SESİNİ DUYURMAYA DEVAM EDİYOR , DEVAM EDECEK. PROLETER 2004 Şubatından beri devam ettiği proletaryanın sesini ve ideolojisini işçilere ve emekçilere duyurma görevini yerine getirmeye çalışıyor ve çalışacaktır. İlk sayısında önüne koyduğu görevler “Sınıf beklentilerine yanıt verecek, kendisini dinleyen sorunlarına çözümler üreten, kazanımlarını sahip çıkan yeni kazanımlarla zenginleştiren , geleceğini karamsarlıktan kurtaracak, kendisinin de içinde yaşadığı canlı, organik bir yapı
ve faaliyet istemektedir… Dünyada tekellerin tekellerle mücadelesinden doğan hegemonya sahasını genişletme çabaları, tekellerin kendilerine bağlı gruplara, kendi kurallarında hareket etmeyi zorladığı gibi taşeronlarını da aynı normlarla hareket etmeyi zorunlu kılmaktadır. Bu baskı ve zorunluluklar yıllardır kazanılmış hakları, yapılan çalışmaları yıkmış, parçalamış işlevsiz hale getirmiştir. Onun için sendikalar boş bürolar, zorunlu aidat toplayan, üyesinin damarlarına yapışan parazitler haline gelmişlerdir. Yeni çıkarılan iş yasalarıyla sendikal örgütlenmeler olanaksız hale getirilmiş, örgütler işlevselsizleştirilmişlerdir. Bazı yeni olanaklar görülememiş, boş alanlar başkaları tarafından doldurulmaya çalışılmıştır.”1 Tespitleriyle başladığı yayını aralıksız de-
www.proleter.org
vam ederek bu günlere ulaşmıştır. Her sayısında gerek toplumsal gündeme ilişkin, gerekse proletaryanın sınıf savaşımına ışık tutan, işaret eden, ivedi görevlerin tespiti ve yerine getirilmesi gereken görevlerin aşılması konusunda gayret sarf eden bir pratiği de beraberinde götürmüştür. Aralık 2003 yılında yağlı urgandan sıyrılamayan Saddam’ın yakalanışının trajik öyküsünü “Saray’dan Çukur’a” makalesiyle kaleme alan N.Işık, sınıf savaşımının emperyalistler ve uşakları arasındaki mücadelelerini, işçi sınıfının mücadeleleriyle birleştirerek anlatan bir tarihi olguyu belgeye dönüştürmüştür. Mahir “Paranın Dini İmanı Olmaz” derken kapitalizmin teşhirini, sınıfsal bakış açısıyla tarihin sayfalarını notlar düşmüştür:” Kapitalizm var olduğu, egemen olduğu sürece toplumun tüm bireyleri burjuvazinin kendiside dahil yaşamın her alanında bizzat kendisinin yol açtığı yıkım ve tehdit altındadır. Sahtekarlık, dolandırıcılık, rüşvet, Güvensizlik, iki yüzlülük burjuva toplumu kapitalizmin öz çocuklarıdır., onun 2
dölüdür. Kapitalizm yıkılmadan bunlar yıkılamaz.” PROLETER’in bu sayısını geçmiş (!) sayılarda yer alan makalelerin bir dizimini yaparak oluşturmaya karar verdik. İsteyen okuyucunun merakını, ulaşımını kolaylaştırmaya çalışacağız. Sloganımız ikinci sayımızda baş sayfada yerini almaya başladı.”KURTULMAK YOK TEK BAŞINA, YA HEP BERABER YADA HİÇ BİRİMİZ2.” 2004 Yerel seçimleri ve partilerle ilgili makale ile “Seçilen”, seçim değerlendirilmesinin yapıldığı bu bölümde anlatıldı. “Değişmiş mi? Dönek mi?” 3 başlığı altında dönemin Başbakanı ve “eski solcu” burjuva yazarlarının ideolojik, siyasi çizgilerinin bir dönem savundukları ile çelişkilerinin ve gerçekte bir burjuvaziye hizmette buluştuklarının anlatımı yapılmıştır. Proleter sadece kendi yazar kadrosunun ürettiği makalelerle yazılarını sınırlamamış, kendince üzerinde tartışılması, geliştirilmesi, yeni tespitlerin daha geniş bir çerçevede işçi sınıfın çıkarlarını, örgütlenmelerini, ideolojik ve
Proleter Şubat: 2008 siyasi gelişmesinin önünü açacak her türlü girişimin arkasında ve destekçisi olacağını göstermesi açısından bir dizi araştırma , düşünce ve çalışmaları da sayfalarında yer vermeyi ihmal etmemiş. Bu konuda sadece makaleler değil, bir kitap oluşturabilecek araştırma içeren Türkiye Sosyo-Ekonomik Yapı tespitini görüşlerine tam katılmasa da, yeni bir araştırmanın örneğini oluşturması bakımından sayfalarında yer vermiştir. İçinde yaşadığımız toplumsal koşullar gerek yerel gerekse uluslar arası koşullarda işçi sınıfı siyasi, örgütsel, ideolojik yapılanmasında ve örgütlenmesinde bu güne kadar yaşamadığı ölçüde zayıflamış, dağılmış, kendini kabul ettirmiş bir yapıdan uzaklaşmıştır. Bunun binlerce sebebinin yanın da en önemlisi kapitalizm ve onun azgın kuşatması emperyalist ilişkilerin artık ulus devlet kapitalist devletler tarafından da benimsenmiş (küresel sermaye hareketleri) ve içinde yer aldığı ilişkilerin toplumsal alana da yansıyarak, tek tek ulusal devletlerin ve bunların yönlendirdiği sermayelerin uluslar arası çapta iş-
Sayı:49 birliğinin bir parçası olma sürecini beraberinde getirerek, emperyalist tekellerin, ABD ve AB kaynaklı sermaye ilişkilerinin normları olarak ulusal alanlardaki hareketlerini enternasyonalist sermaye ilişkileri içine sokarak sınıf mücadelesini daha üst boyutlara taşımıştır. Balkanlardan Afrika’ya, Avrupa’dan Asya’ya, Latin Amerika ülkelerinden Çine kadar bütün dünya satında ilişkilerini entegre etme, bir birini bağlama çabası içerisine girmişler, bu çabaları şu yada bu biçimde karşı gelmek isteyen veya karşı gelenlere şu yada bu biçimde ikna yolları denenerek aşılmaya çalışılmış hala daha çalışmaya devam etmektedirler. Emperyalizm sahip olduğu araçlarla insanlığın bu güne kadar yaşamadığı katliamları ve acıları yaşatmış, top yekün bütün güçleriyle saldırarak kendisine karşı hareketleri bastırarak, sindirerek emellerine ulaşmaya çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bir yandan sahip oldukları enerji, hammadde kaynakları, ulaşım, enerji-boru hatları ile ekonomik güçleri devreye sokarak halkların sömürülmesini on-line ilişkilere dönüştürme yolunda ilerlemektedirler. 3
www.proleter.org
Elbette bu konuda kendi aralarında da bir çok mücadeleleri söz konusudur. Bu mücadeleler öyle hat safhaya varmıştır ki at izi, it izine karışmıştır. Burjuvazinin bütün kesimleri, yoksul köylüler, işçiler ve onların temsilcileri kendi sınıfsal çıkarlarına ters düşen eylem ve söylemlere katılmaktan çekinmez olmuşlar, bunlara karşı gelen sınıf yandaşlarına saldırmaktan, karşı gelmekten çekinmez olmuşlardır. Kendi çıkarlarını, sınıf ayrıcalıklarını kaybetme kaygısı, başlarına gelen dayatmalarla gerçeğe dönüşmüş, ulusal ve uluslararası sermaye karşıtlıklarının temsilcilerine, toplumsal yapılarını çatırdatan ilişkiler içine itmiş bir yanda sömürü son şiddetiyle sermaye birikimini belli elde toplarken diğer yanda uluslar arası emperyalist sermayeye “namusu” pahasına karşı geldiğini, kabul etmediğini söylerlerken rakipleriyle olan rekabetinde kaçınılmaz olan yıkımla (iflas) karşı karşıya kaldıklarında ya satışlar yoluyla “gönüllü” (Oyak Bank da olduğu gibi), yada başka ilişkilerin yardımıyla,”el konularak” saflar değişmiş, kaçınılmaz tecavüzlerinin karşısında söylemlerini değiş4
tirmişlerdir. Şimdi sırada sermaye sahiplerinin gerek ulusal, gerekse uluslar arası arenada açık, çetin hesaplaşması vardır. Bu sürecin bütün ayrıntıları burjuva sınıf egemenliğinin hakim olduğu bütün alanlarda gizli açık yer almakta, en ufak bir harekette bir birlerinin boynuna sarılma anlarını beklemektedirler. Türkiye burjuva hakim sınıfları bir yanda Kürt Ulusal Hareketiyle bir birlerine çelme takmaya çalışırken diğer yanda kendi aralarında saflaşmayı da hat safhaya vardırmışlardır. Bir yanda Cumhurbaşkanlığı seçimiyle öne çıkardıkları siyasi hesaplaşmaları, köşe başlarını tuttukça yeni güçler ve anlamlar kazanmakta, taşlar yerlerine oturmaktadırlar. YÖK Başkanlığının atanması, Yüksek Mahkeme üyeliklerinin atanması, belli yasalardaki değişikliklerin yapılarak bu güne kadar bazı engellemelere boyun eğmek zorunda kalınışın engellerinin ortadan kalkmış olmasının getirdiği rahatlıkla iktidarını sağlamlaştırmaya çalışanlara karşı rakiplerinde gelişen müthiş kızgınlık, hızını alamayıp kendi yandaşlarını zarar veren davranışlara girmiş olmaları önümüzdeki gün-
Proleter Şubat: 2008 lerin daha büyük mücadele ve kapışmaların habercisi niteliğindedir. Bir yanda efendilerinin dayatması, diğer yanda rakiplerinin direnişi ve önlerine çıkardığı engellerin artması iyice çileden çıkmış hükümet çevrelerinin kendi yandaşlarıyla rakipleri arasındaki it dalaşındaki en büyük göstergesi “sınır ötesi hareket” ve eylemlerin bazılarınca zamansız görünüp bazılarınca da yetersiz ifade edilmesi olmuştur. bunların üstü örtülerek “demokrasi” çığırtkanlığının yapılıp gündemi değiştirecek yeni gündemlerin yaratılması gerekecektir. Bunlara uluslar arası emperyalist sermaye çevrelerinin de dahil edilmesi hiç de olanaksız değildir. Çünkü bunun örnekleri kaderleri Türkiye’nin kaderine benzeyen diğer ülkelerde olanlar bizde de olabileceklerin birer aynasıdır. Pakistan’da Butto’nun başına gelenler, kendi içlerindeki taht ve kamp kavgası bize yabancı değildir. Öte yandan emperyalist sermayenin saldırıları sadece ekonomik yapının yeniden şekillenmesinde yeterli olmamış buna hukuk, eğitim, sağlık, sigorta, kıdem tazminatları, işsizlik fonları, daha başka bir
Sayı:49 çok alanda bu gelişmeyi destekleyecek argümanlarında değiştirilmesi yada yeniden yapılandırılması konusunda yasal ve anayasal değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Bu değişiklikleri yerine getirmeyen, karşı çıkan sınıf temsilcileri birer birer tasfiye edilmiş, ya da iktidardan alaşağı edilmiştir. Bu işleyiş her ülkenin toplumsal şartlarına göre değişiklik gösterse de genel ve her ülkenin ortak yapılanmasında sömürüye ilişkin olanlarının odağı olması kaçınılmaz olarak ortaya çıkan en belirgin özelliktir. Eski biçimiyle kapitalist emperyalizmin işleyişindeki zorluk, kendi varlığını sürdüremez hale gelen şartlar kendi gelişmesinin ürünü ve aracı olan ulusal sınırlar ve siyasi yapılar kapitalizmin bizzat kendi iktisadi gelişimi nedeniyle yok edilmektedir. işçiler ve emekçiler ise örgütsüz bırakılıp bölünmüşlükleri korunmaktadır. En ufak ekonomik demokratik örgütlenmeleri ve mücadeleleri en şiddetli biçimiyle saldırılmakta, cezalandırılmaktadırlar. Bu faaliyetler her sınıfın faaliyetlerini sınıfsal bir çizgide birleştirip siyasal hedeflerde ifadesini bulmaktadır. Bunların içerisindeki bur5
www.proleter.org
juva kesimin temsilcileri geneldeki saflaşmalarını tamamlarken işçi sınıfı kendinde bir sınıf olarak örgütlenmesini, biçimlenmesini henüz sağlayamamıştır. İşçi sınıfı adına hareket eden küçük burjuva unsurlarında durmadan biçimsel yalpalanmaları ile sürekli olarak kafaları karıştıran, “yeni” formülasyonlarla işçi sınıfını etkileme sürecini yaşamaktadırlar. Bu yolla küçük burjuvazinin, burjuvaziye hizmeti kesintisiz yerine getirilmektedir. Devrimci demokratlar ile komünistlerin bu konumlanma içerisindeki durumları da pek farklı değildir. Bunlar bir birlerinden kopuk, örgütsüz, kendi çevrelerinde bireysel faaliyet ve söylemlerden pek ileriye gidemeyen, ideolojik birliğini ve devrimci teorisini günün koşullarıyla birleştirip şekillendirme sürecine giremeyen DNA’sı sakatlanmış hücresel işlevini yerine getiremeyen, beslenmesi küçük burjuva unsurların yaşam koşullarına bağlı olmasından kaynaklanan bir süreci sonlandıramamış olmasından kaynaklanmaktadır. Bu güne kadar yaşanan deneyimler, sınıf mücadeleleri tarihi örnekleri, işçi sınıfının bilimi (Mark6
sizm-Leninizm) geliştirilmeye, günümüzün toplumsal sorunları ve örgütlenmelerine yönlendirmeyi, partisinin ve örgütlerinin yaratılmasını sağlayacak faaliyetin yaşanmasına bağlı olacaktır. Proleter bu konudaki gelişmeleri yakından takip ederek katkıda bulunmayı sonuna kadar gayret sarf etmiş, bu yöndeki gelişmeleri kulağını tıkamamıştır. Özellikle Komünist Parti Programının oluşturulması, geliştirilmesi konusunda olumlu eleştirilerini gerek sayfalarında, gerekse toplantılarda üzerine düşeni yerine getirmeye gayret etmiştir. Bu tutumunu sürdürmeye de devam edecektir. Bu konuda yapılacak çalışmaları katılmanın yanı sıra kendi başına sürdürdüğü ekonomik ve toplumsal yapının incelenmesi, eleştirisi, uluslar arası ilişkiler, güncel ve pratik sorunlar konusunda bilgilendirme ve bilinçlenmeyi sürdürmeye devam edecektir. Takip ettiği yayın içeriğini genişleterek sayfalarında kendisine yakın bulduğu, eleştiriye ve desteğe değer gördüğü konuları yer vermeye devam edecektir.
Proleter Şubat: 2008 Görüşlerini mümkün olan en geniş kitleye ulaşmasını sağlayacak adımları atmayı, geliştirmeyi, yeni yollar oluşturmayı gayret edecektir. Mücadelenin bilinçli bir yapı içerisine oturması için, işçi sınıfının bir öndere, önderliğe, çelikten disipline sahip, bütün sınıfı kucaklayan, onları örgütleyip iktidara hazırlayan bir Komünist Partinin oluşturulmasına katkı sağlayacak faaliyetlerin dışında kalmayıp bu konuda istekli olan çevrelerle yakın ilişkiler içinde olmayı devam ettirecektir. Kürt ulusal Hareketinin devrimci bir boyut kazanması, uluslar arası devrimci hareketin, işçi sınıfının diğer ülkelerdeki sınıf kardeşleriyle birlik ve mücadele içinde olmalarını sağlayacak ilişkiler kurmaya, mücadelelerini birleştirecek, enternasyonalist ilişkiler geliştirecektir. M. GÜNDAR
Şubat 2008
Sayı:49
[KOMÜNİST BİRLİK4 Birlik yüce bir slogandır. Burjuvazinin ve işçi sınıfının temsilcileri birlik sloganları atar, bunun üzerine söylevler verirler. Bu gün içinde yaşadığımız dönemde burjuvazi her zamankinden çok birlik istiyor. Vatanın, milletin ve devletin birliği ve bütünlüğü ilkesi burjuvazinin aşağı yukarı tüm kesimlerinin siyasetinin temelini oluşturuyor. Onun siyasal, toplumsal ve ekonomik sistemine muhalefet edenlerde oldum olası birlik olamamaktan yakınır. Ardı arkası gelmeyen birlik çağrıları yaparlar. Burjuva muhalefetin gözde sloganı ‘sol’da birlik’ yada “solun birliği” dir. Hep birlik olamamaktan yakınırlar, içten içe bütün bölünmüşlüğüne rağmen sağın birliğine gıpta edilir. Sosyaldemokrat, devrimci ve komünist kesimler bu “sol” kategorisi içinde toplanır, tıpkı “halkın” birliği isteği gibi “sol”un birliği istenir. Bütün bu dindarca isteklere rağmen sözü edilen hareket ve güçler hep bölünürler. İşçi sınıfı partisinin olmadığı, işçi sınıfının devrimci ha7
www.proleter.org
reketinin en geri ulusal ve uluslar arası koşullarda, onun dışındaki burjuva ve küçük burjuva muhalefetin bölünmesi bu sınıfların yapısından kaynaklanır. Bizim gibi nüfusun çoğunluğu küçük burjuvazinin oluşturduğu bir toplumda onun hareketinin bölünmüş ve parçalanmışlığın da yadırganacak bir durumu yoktur. Onun cüce mülkiyetinin yapısı her şeyine yansıyacaktır. İşçi sınıfının temsilcileri olan komünistlerde hem bizde hem de dünyada birlikten yoksun durumdadır. Komünist Enternasyonalin olmayışı ve dünya işçi sınıfının mücadelesinin geri olması bu bölünmüşlüğün sürmesine yardımcı olmakta. İşçi sınıfı ve komünistler tarihin en ağır yenilgi dönemlerinden birinin içinde bulunmakta. Bunun içinden çıkış işçi sınıfına öncülük edecek komünistlerin birliğinden geçmekte. Ne var ki onlarda çeşitli nedenlerle küçük gruplar halinde örgütlü ve örgütsüz olarak varlıklarını sürdürmekte. Burjuvazi tarafından bölücü payesi ile onurlandırılmış olanlar kendi aralarında birlik olamamaktalar. Bunun en önemli nedenlerden biri Marksist birikimin zayıflığıdır. İşçi sınıfı 8
bağımsız hareketinin olmadığı koşullarda onun yerine küçükburjuvazi hareket etmekte. O da buna kendi sınıf damgasını vurmakta. 1970’li yılların ortalarında sosyalizm adına hareket ettiğini söyleyen gruplar sözde özeleştiri yapıp Marksist olduğunu ilan ettiler. Halbuki onlar bize özgü Narodnizmi temsil ediyorlardı. Eylem biçimi olarak bireysel terörizmi terk ettiklerini söyleseler de sık sık buna başvuruyorlardı . Türkiye’de kapitalizmin gelişmediği Narodnik inancı terimlerinin merkezlerinde yer alıyordu. Kapitalizm , Türkiye’de gelişmediği, gelişemeyeceği tezinden hareketle, yarı-feodal ilişkilerin hakimiyeti koşullarında burjuva devriminin tamamlanmadığı , bunun için önündeki görevin bunu tamamlamak olduğu tespitini çıkarıyorlardı. Daha doğrusu onlar 71’e Demokratik Devrim anlayışı ile gelmişlerdi. Şimdi yaptıkları ona teorik temel hazırlamaktı. “Sol” da (ki bu kavramlaştırma doğru değildir.) Demokratik Devrim mi? Sosyalist Devrim mi? Tartışması hep yapıldı. Bu gün de tartışma bitmiş değil. Marksizm’i anlamadaki sığlık ve programsızlık sürdü-
Proleter Şubat: 2008 ğü müddetçe devam edeceğe benziyor. Son dönemde program üzerine çalışma ve tartışmalar başlamış bulunuyor. Hiç kuşkusuz teoride en azından genelde görüş birliği içinde olanlar bunu yürütebilirler. Rusya örneğinde de görüldüğü gibi program çalışmasını yürüten komünistler (o zamanki adları ile Sosyal-Demokratlar) genel konularda görüş birliği içindeydiler. Kendilerine yakın koşullar için hazırlanmış Erfurt programı vardı. Ondan yararlandılar. Lenin’in deyimi ile iyi olan kopya edilebilirdi. II.Enternasyonal vardı, onun birleştirici gücü etkisini göstermekteydi. Rusya’daki devrimin, yani devrimlerinin burjuva niteliği üzerinde hemfikirdiler. Daha sonraları bu devrime katılma üzerine aralarında görüş ayrılıkları çıkacak olsa da o günlerde, bir program hazırlamalarına engel yoktur. Şimdi bizim durumumuza bakacak olursak program çalışmalarını yürütenler veya yürütmesi gerekenler bu ender konumda Türkiye’nin niteliği konusunda aynı görüşte değiller. Bunu bazıları Türkiye gerçeğinin araştırılmasının sonuçlanmasına ertelediği görülüyor.
Sayı:49 1970’li yıllarda burjuva devrimini tamamlama amacı ile hareket edenler amaçlarının demokratik halk iktidarı kurmak olduğunu ilan etmişlerdi. Bu konuda da kendi içlerinde görüş birliği yoktu. Kendi içlerinde diğer konularda olduğu gibi bunu derinleştiriyorlardı. Şimdi program konusunda bizde neler yapılmakta? İlk önce yapılan Erfuth geleneğine uygun RSDİP’in 1903 programının benzeri olan “... Partisi için program taslağı” yayınlanması oldu. Arkasından onu temel alan başka program taslakları yazıldı. Bu merkezde program çalışması ve tartışmaları sürüyor. Aslında bu durumuyla program taslakları yeterince tartışılmamaktadır. Ve bu eksende tartışıldığı sürece faydalı olacağı da benzemiyor. Son olarak bu çalışmaya katkı amacıyla RSDİP’in ilk programı ve onun hazırlanışı ve partileşmeyle ilgili tarihsel notlar yayınlandı. 1970 yıllarının devrimcileri Rusya’daki Demokratik Devrimin teorik tespitlerinin yüzeysel, sığ kavranışının ötesine geçemeyip bunu teorileştirmişlerdir. Bu günde Rus Devriminin programının ilkine takılıp kalma tehlikesi baş göstermiş 9
www.proleter.org
bulunuyor. Halbuki bu program “İkinci Kongre tarafından kabul edilen bu program işçi sınıfının partisinin devrimci programıydı. Bu program, proleter devrimin zafere ulaşmasından sonra RSDİP’in yeni bir program kabul ettiği 8. Kongresine (mart 1919) kadar yürürlükte kaldı.” Devrimin Sesi Nisan 2006 S.18) 1903 programı , 1917 Şubat devriminden sonra önemli bir revizyona tabi tutuldu. Lenin ünlü Nisan Tezleri’nden sonra parti programının eskiyen bölümlerini değiştirmek için taslak hazırladı. Nisan 1917’de toplanan TümRusya parti Kongresine rapor sundu. Konferansın aldığı karar şu oldu. “Konferans, MK’yı bu esaslar üzerinde bir parti programı tasarısını iki ay içerisinde hazırlamak ve bu tasarıyı onaylaması için Parti Kongresine sunmakla görevlendirir. Konferans bütün örgütleri ve bütün parti üyelerini, program taslaklarını tartışmaya, düzeltmeye ve karşı taslaklar hazırlamaya çağırır.” (Lenin Seçme Eserler Cilt.6 Sayfa 563) RSDİP’in Altıncı Kongresi 26 temmuz – 3 ağustos 10
1917 tarihleri arasında toplandı. “Kongre, Bolşeviklerin iktisadi programını da tartıştı ve onayladı. Bunun ana noktaları malikane topraklarına el konulması ve bütün toprakların millileştirilmesi, bankaların ve büyük sanayinin millileştirilmesi ve işçilerin üretim ve dağıtımı denetlemesiydi. Kongre işçilerin üretimi denetleme mücadelesinin önemi üzerinde durdu. Bu daha sonra büyük sanayi işletmelerinin millileştirilmesinde önemli rol oynayacaktı. Altıncı kongre bütün kararlarında sosyalist devrimi zafere ulaştırmak için şart olan Lenin’in proletarya ile yoksul köylülüğün ittifakı ilkesi üzerinde önemle duruldu. “ (Sovyetler Birliği Komünist Partisi (Bolşevik) Tarihi S.219) 1917 Şubat devrimi sonrası proletaryanın içinde dövüştüğü koşullarla önemli değişiklikler olmuştu. Bunlar partisinin programında yansımasını bulacaktı. Öyle oldu. Altıncı Kongrede programın eskiyen bölümleri değiştirildi. Lenin buna yeni program diyordu. Bu program demokratik devrimden, sosyalist devrime
Proleter Şubat: 2008 geçişin programıydı. Bu Lenin’in deyimi ile “sosyalizmi başlatmak” değildi. İlk programın hedeflediği ve Bolşeviklerin , işçilerin ve köylülerin devrimci demokratik iktidarı talebini gerçekleştiren tarzda olmasa da Çarlık yıkılmıştı. Yerine kurulan iktidar kapitalist nitelikteydi. Rusya’da komünistler bunun sonucu programlarını değiştirdiler. Şimdi bizim durumumuza bakın 1923 devrimi ile padişahlık yıkıldı. 83 yıl sonra bu gün Marksistler arasında siyasi iktidarın siyasi iktidarın burjuvazide olmadığını söyleyen kalmadı. Onların dışında birçok “sol” hareket de sermayenin iktidarından söz etmekte. Ama çoğu burjuva devriminin tamamlanması, demokratik devrimin gerçekleşmesi ve demokratik halk iktidarı taleplerini dile getirmekteler. Arada istisnalar yok değil. Marksizmin genel ilkelerinde anlaştığı söylenenlerden bazıları bu temel konuda farklı düşünüyor. Türkiye Komünist Partisi 1920 programından bir alıntı yaparak İşçi ve Köylü Şuraları Cumhuriyeti hedefine dikkat çekiyor. “Yaşadığımız topraklarda cumhuriyet ilan edilmeden
Sayı:49 önce kurulan Türkiye Komünist Partisi ezilen ve sömürülen yığınlara nasıl bir cumhuriyet lazım olduğunu 1920’de benimsediği programında bu sözlerle tarif etmiştir. O gün bu gündür bunun proletarya diktatörlüğü anlamına geldiğini vurgulayarak ilk hedefini bir “şuralar cumhuriyeti” olarak tarif eden bir parti mevcut değildir. Oysa ezilen ve sömürülen yığınların kurtuluşuna giden yolda ulaşılması gereken ilk siyasal konağın ne olması gerektiği değişmiş değildir.” (Köz Broşürleri-1 S-5-6) Proletarya diktatörlüğünü ilk siyasal konak olarak gördüğünü ve bunun daha istibdat yıkılmadan önce Türkiye Komünist Partisi Programında yer aldığını yazıp daha sonra , demokratik devrimcilere de sosyalist devrimcilere de aynı mesafede olduğu uyarısının altı çizilmiş. Şimdi program tartışmasını başlatan ilk taslak bu konuda ne diyor onu görelim. “1-Emperyalistlerin, tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahiplerinin iktidarının yıkılıp yerine işçi ve emekçilerin devrimci demokratik iktidarının kurulması” (Proleter Şubat 2006 Sayı 25 s.30) 11
www.proleter.org
Program taslağı, Emperyalistler, tekelci burjuvazi ve büyük toprak sahipleri iktidarı tespitini yapıp ilk hedef olarak işçi ve emekçilerin devrimci demokratik iktidarın kurulması talebine yer vermiş. Gördüğümüz gibi biri TKP’nin 1920 programındaki proletarya diktatörlüğünün ilk hedef olarak gören bir partinin olmamasından yakınıyor. Devrimci demokratik iktidarın proletarya diktatörlüğünün “özgül bir biçimi” demek ile bu iki anlayışa aynılık kazandırılamaz. Böyle bir şeyde söz konusu değildir. Bu ikisini aynılaştıran anlayış Marksizm’e temelden aykırıdır. İşçi sınıfının siyasi iktidarı fethi ile kurulan devlet biçimi, devletin sönümleme , sönme biçimidir. Sınıfların ortadan kalkışı, komünizmin kuruluşu ancak öyle hazırlanır. Bir başka devlet biçimi ile olması mümkün değildir. Konuyu açıklık kazandırmak için RSDİP programındaki yenilik ile ortaya konulan tespitine göz önünde bulundurmalıyız. “Proletarya partisi dünyanın her yerinde kitleleri ezmek için monarşist araçları , yani polisi, daimi orduyu, ayrıcalıklı tüm bürokrasiyi koruyan 12
ve ebedileştirmeye çalışan burjuva parlamenter demokratik cumhuriyetle yetinemez. “ (Lenin Seçme Eserler Cilt.6 RSDİP Programı S.118) RSDİP’in altıncı Kongresinde programa yeni olarak giren bu tespite daha önceki yazılarımda da yer verip dikkat çekmiştim. Bu komün tipinde bir devletin hedeflenmesidir. Bundan böyle işçi sınıfı partileri programlarının azami bölümünün yanında asgari programlarında da bir ilk siyasal hedef olarak yer vermeli gereğinin ilanıdır. RSDİP’in altıncı kongresi II. Enternasyonalin oportünist , sosyal-şoven politikalarını mahkum edip III. Enternasyonalin kurulması kararını alır. Lenin dönemindeki Komünist enternasyonalin üyesi Türkiye Komünist Partisinin 1920 programındaki işçiköylü şuraları (Sovyetleri) Cumhuriyeti ilk siyasal hedefi bu tarihsel teorik tespitler ışığında değerlendirilmelidir. Rusya’daki 1917 şubat devrimi ve kapitalizmin yeni bir evreye emperyalizme ulaşması ve bu Lenin’in tahlilinin sonucu Marksist teoride, devrim ve iktidar sorununda önemli değişiklikler getirdi. N.IŞIK]
Proleter
Şubat: 2008
[EMPERYALİZM VE ULUSAL SORUN Kürt Ulusal Burjuva Hareketi Yeryüzünün emperyalist haydutlar tarafından yeni bir paylaşım için kıyasıya bir savaş sürüyor. Emperyalist tekeller dünya halklarını yeni bir dünya savaşına sürüklerken emperyalist burjuvazi tüm dünya da kendi politikalarını şiddetini ve zorbalığını, işçi sınıfına emekçilere dayatıyor. Ulusları kendi boyunduruğu altına alma siyasetini, hukuk tanımazlığını sürdürüyor. İkiyüzlü aşağılık bir terörizme karşı savaş, barış propagandası eşliğinde, Afganistan, Irak işgal edildi, yağma ve katliam akıl almaz boyutlarda sürdürülüyor. Balkanlar kana bulandı. Sırplar, Hırvatlar, Arnavutlar, Boşnaklar ve daha bir sürü halk emperyalist haydutların kışkırtmasıyla gırtlak gırtlağa geldi. Kafkaslar, Kırım emperyalist haydutların paylaşım savaşının şimdilik “barışcı” politikalarla sürdürüldüğü ne var ki her an bu coğrafya da yaşa-
Sayı:49 yan halklar kendilerini emperyalistler arası kanlı bir paylaşımın acımasız şiddetinin içinde bulabilir. Suriye, İran hedef olan ülkeler. Kara kıta Afrika emperyalistlerin yeni bir dalaşma alanı. Asya ve Avrupa arasında geçişi sağlayan Türkiye de bu haydutların iştahını kabartan ülkeler arasında. Emperyalistler arası çatışmaların şiddetlendiği ve kutuplaşmaların bununla birlikte artacağı önümüzdeki yıllarda Türk burjuvazisi de “tarafsız” kalamayacağını şimdiden hissediyor. ABD, AB ve Rusya arasında sıkışan Türk burjuvazisi çaresizce kendisine çıkış yolları arayışı içerisinde bocalıyor. Yer kürede ulusal devletlerin bittiğini, ulusallığın sonuna gelindiğini vaaz edip dillendiren emperyalist propagandalar tüm dünyayı şimdiden emperyalistlerin kolonileri sömürgeleri olarak tasavvur ediyor. Zayıf ve geri ülkeleri parçalamak için politikalar geliştiriyor. Tüm ülkelerin devletlerin sınırların tanınmasından, toprak bütünlüğünden söz ediliyor. Gerçekte ise emperyalist devletler doğrudan doğruya bu ülkelerin iç işlerine müdahale ederek ya da açıktan açığa 13
www.proleter.org
buralara sivil yöneticiler müfettişler göndererek kendi ekonomik, politik kurallarını bu ülkelere zorla dayatarak siyasal ve ekonomik olarak yönetir duruma geliyorlar. E sonunda şeklen bağımsız birer devletten Afganistan, Irak gibi tam bağımlı işgal edilmiş bir ülke haline dönüştürüyorlar. Dünya halklarını kışkırtarak birbirine provokasyonlarla birbirine boğazlatarak emperyalistler için kolay yutulabilir lokmalar haline getirmeye çalışıyorlar. Emperyalizme bağımlı ve yarı bağımlı ülkelerin egemen burjuva sınıfı emperyalist burjuvaziyle, tekellerle iç içe geçerek kendi ulusal bağımsızlıklarını çoktan terk etmiş durumda. Tekellerle kaynaşmış ekonomik-politik olarak bağlı bulunduğu emperyalist tekellerin yer yüzünde ki çıkarlarıyla kendi çıkarları örtüşmüş bir sınıf olarak kendisinin de içinde yer bulduğu dünya burjuvazisini oluşturuyor. İşçi sınıfının yoksul halkların birliği kardeşçe yaşamalarının bir bütün olarak egemen burjuva sınıfının ekonomi politikaları bir engel teşkil ediyor. Ulus devletin sona erdiğini propaganda eden emperyalistler siyasal çıkarları söz 14
konusu olduğunda ulusların bağımsızlığının savunucusu kesiliyor. Bu nasıl bir savunma? Top yekin Afganistan’ın işgal edilmesi Irak ın yağmalanması. İşkence, tecavüz, her türlü inancın ayaklar altında çiğnenmesiyle birlikte örneğin Irak ta bir Kürdistan devletinin oluşturulmaya çalışılması bir çelişki bir tezatlık gibi ortaya çıkıyor. Oysaki bu bir çelişki ve tezatlık değil, emperyalist tekellerin yağmalama sömürgeleştirme politikalarının uygulanmasıdır. Gerçek olan emperyalist haydutlarca Kürt ulusunun bağımsızlığı değil Irak’ın yağmalanması, Orta Doğunun sömürgeleştirilmesi için Kürtlerin Araplara karşı kullanılmasıdır. Emperyalist tekeller öncesi kapitalizm ulusal devletler şeklinde Avrupa da, Amerika da örgütlenirken feodalizmi tasviye edememiş henüz ulus sorununu çözememiş kapitalist uygarlığın gerisinde kalmış ülkeler kendilerini emperyalizmin tekellerin çağında bulduğunda bu süreç için oldukça geç kaldılar. BU ülkelerdeki ulusal sorunu çözmek artık emperyalist burjuvazi ve devrimci işçi sınıfına kaldı. Burjuvazi kendisine rakip bir
Proleter Şubat: 2008 burjuva ulus yaratmak gibi bir eğilimi hiçbir zaman taşımadı. Ulusal sorun emperyalist burjuvazi için sermayenin, tekellerin egemenlik ve yağmalama, ham madde, enerji ve Pazar sorunuydu. Ulusal sorunda emperyalist burjuvanın takındığı politika budur. Böl, Parçala ve Yut. Bu ülkelerin içinde yer alan ezilen uluslar ikili bire savaşım yürütmek zorundaydı. Kendisini ezen ulusun emperyalizme bağımlı burjuvazisine karşı “bağımsızlık” savaşı ve emperyalist burjuvaziye karşı “bağımsızlık” savaşı. Bu her iki açıdan da burjuva hareketi olan ulusal hareket için güç ve imkansız bir savaşımdı. Ne var ki güç ve imkansız olduğu ölçüde mümkündü de şu farkla; emperyalistler arası savaşımın şiddetlendiği değişik tarihi dönemlerde Asya, Avrupa ve Afrika da yeni ulusal devletler ve uluslar ortaya çıktı. Kapitalist rekabet ve kapitalizmin bir dünya sistemi haline gelmesi bu geri ulusları ulusal bağımsızlıklarını kazanır kazanmaz kapitalist dünya sisteminin bir parçası haline dönüştürdü. Bağımsızlığını kazanmış Türkiye, İran, Suriye, Yugoslavya, Afganistan vb ülkeler. Bu bağımsızlık kağıt
Sayı:49 üzerinde yazılı bir anayasadan ibaretti, gerçekte ise çok kısa bir zaman sonra şu ya da bu emperyalist ülkenin, bloğun grubun yarı sömürgesi durumuna dönmüşlerdi. Emperyalist rekabetin izin verdiği bağımsızlıktan ibaret bir egemenlik. Bu ülkelerin egemen sınıfları ulusal, milli bir burjuva olamadan emperyalist tekellerin uzantısı iş birlikçisi durumuna geldiler. Kendi ulusal çıkarlarını değil küçük ortağı ve iş birlikçisi oldukları emperyalist tekellerin ve devletlerin çıkarlarının temsilcileri durumuna geldiler. Temsilcilikleri tekellere ayak bağı olmadığı sürece sürecek olan bir egemenlikten ibaret bağımsız bir cumhuriyet, krallık vb olarak. Küçük burjuva geri ideolojileri Marksizmi bir dogma olarak yorumlamalarının aksine emperyalizm kapitalizmi tüm yeryüzünde geliştirdi, egemen bir sistem haline dönüştürdü kendi halinde içine kapanık, geri halkları uyandırdı. Ulusal bilinci doğurdu. Emperyalizmin sömürgeci eğilimiyle ulusal bilinci uyanmış burjuvazi arasında çatışma bir çok ülkede yeni bağımsız devletleri oluşturdu. Başlangıçta emperyalizme karşı ortaya çı15
www.proleter.org
kan ulusal burjuvazi iktidar olur olamaz, egemenliğini kurar kurmaz işçi sınıfının karşısında emperyalist burjuvazinin safında yer aldı. Asıl olan bağımsızlık değil artı değerin el konmasıydı. Yeryüzünde ki tüm burjuvazinin birleştiği tek nokta dil, din, ırk kültür değil artı değerin el konmasıdır. Burjuvaziyi birleştiren temel nokta budur. Hangi ulustan oldukları burjuvazi için önemli değildir. Sorunun temeli burada yatar. Bizim ülkemiz Türkiye de kapitalizm olağanüstü bir hızla gelişti. Küçük burjuvazi ideologlarının çarpık kapitalizm vb isimler verdikleri kapitalist gelişim büyük bir işçi sınıfı yarattı. Türkiye de büyük kapitalist işletmelerle beraber büyük sermayenin yanında geniş bir küçük sermaye sınıfı oluştu. Eski üretim biçiminin “bağımsız meta üretimi biçimini” dağılma sürecinde görülen büyük kapitalist işletmelerle yaygın bir küçük işletmelerin varlığı ortaya çıktı. Kapitalist üretimin egemenliği arttıkça küçük işletmenin çöküşü ve bağımsız bir işletmeden büyük kapitalist sanayinin yan işletmeleri haline dönüştü. Bu süreç kendini siyaset sahnesinde yakın tarihimizde demokratik 16
burjuva hareketi olarak gösterdi. Süreç kapitalizmin daha hızlı ve elverişli koşullarda geliştiği batıda daha önce çözümlenirken doğuda kapitalizmin ağır ve yavaş gelişimi 1980 den sonra Kürt ulusal hareketini ortaya çıkardı. Önce bağımsız bir Kürdistan talebiyle ortaya çıkan küçük burjuva aydın ve köylü hareketi PKK Türk burjuvazisiyle girdiği 1520 yıllık şiddetli bir iç savaştan barış istemi ve iş birliği talebiyle 2000 li yıllarda teslim olarak çıktı. Kürt ulusal burjuvazisinin temsilcisi PKK yeni adıyla KONGRE_GEL temsil ettiği burjuva sınıfının gelişmesiyle birlikte politikalarını da geliştirip değiştiriyor. Küçük burjuva radikalizminden burjuva liberalizmine, köylü öfkesinden burjuva ağır başlılığına, savaştan uzlaşma için çırpınmaya...sermayenin doğası çıkarları gereği – artı değerin korunması halleri dışında- hiçbir zaman bir bütünlük arz etmez . Burjuvazinin çok seslilik, demokrasi dediği burjuva çıkarlar arasında ki kapışma dır. Kürt burjuvazisi de sermayelerinin çıkarlarına uyum içinde siyasal olarak, farklı partiler içinde bölünmüş durumda DEHAP ve
Proleter Şubat: 2008 AKP Kürt burjuvazisinin sayı olarak en çok içinde yer aldığı iki parti. Birisi ulusal burjuva partisi, diğeri muhafazakar islamcı parti. Devrimci bir burjuva hareketi olarak doğan PKK, KONGRE-GEL de geçtiğimiz günlerde ikiye bölündü. PKK, KONGRE-GEL ve ondan ayrılarak Yurt Sever Demokrasi Partisi (PWD) örgütünü kuran Osman Öcalan arasındaki temel ayrılık AB ve ABD. KONGRE-GEL, DEHAP ve kurulma hazırlıkları yapılan DTH, AB emperyalizminden medet umuyor. PKK nın kurucusu ve önderi Abdullah Öcalan tutsak bulunduğu İmralı dan AB sürecinin sonuçlarını bekleyin “17 Aralık tarihi önemli” mesajını iletirken “cumhuriyetin demokratik niteliğini, bütünlüğünü savunuyoruz... Türkiye nin bütünlüğü reçetesini veriyorum. AB sürecine girmiş bir Türkiye de Türkiye nin birliği ve bütünlüğü insan hakları demokratik kriterler ve ekonominin güçlendirilmesinden geçer...”1 Özgür Halk da M.Avreş ise liderini şöyle tamamlar. “Biz Türkiye nin AB ye girmesine karşı değiliz. Türkiye’nin AB ne girmesinin Orta Doğu ile Avrupa nın yakınlaşmasın-
Sayı:49 da önemli rol oynayacağını düşünüyoruz. “Kürtlerde AB ne girişi istiyor. Türkiye’nin temel demokratik hakları kabul edip AB’ ne girmesini şimdiye kadar sürdürülen inkarcı politika karşısında bir güvence görmektedirler... “Avrupa’nın tutumu KONGRE-gel e yaklaşımında açıkça ortaya çıkmıştır. Kürt sorununun çözümü esas niyet olsaydı... KONGRE-GEL i terörist ilan etmezdi. KONGREGEL e terörist demek Avrupa’ nın çözüm konusundaki samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır. Kürt sorunu çözümü düşünülseydi KONGRE-GEL ile ilişkilenip desteği alınarak Kürt sorunu nasıl çözülebilir üzerinde yoğunlaşma yaşamaları gerekirdi... “Kürt halkı Türkiye’nin AB ne girişine karşı çıkması gibi bir strateji ve politikası olamaz. Kürtlerin çıkarı da insanlığın çıkarı da, Orta Doğunun çıkarı da Türkiye nin AB ne girişiyle örtüşür.” 2 Sayfalarında bunlara yer veren Özgür Halk yazarları kendilerinden ayrılan diğer kardeş Osman Öcalan a Abdullah Öcalan ın hakaretlerine niye yer verir? AB emperyalistlerinin sadece Kürt halkını de17
www.proleter.org
ğil Türrk ve Orta Doğu halklarını da kurtaracağını yazıp hızını alamayarak insanlığı kurtaracağına kadar ilerleten özgür halk yazarları PKK, KONGRE-GEL den ayrılarak Yurtsever Demokrasi Partisi (PWD) yi kuran Osman Öcalan ın “ABD gerçeği gördü, Orta Doğu daki diktatörleri değiştiriyor. Burada Kürtlere yer veriyorsa ret edemeyiz. ABD politikaları Kürtlerin özgürlüklerine kavuşmasına denk düşüyor. Hiçbir Kürt ABD karşıtlığı bir ahmaklığı yapmaz ve yapmamalı. İşbirliği yapmayan Kürt ahmaktır.” 3 diyen Osman Öcalan ve partisi (PWD) arasında ne fark var? Yoksa bütün teori, kapışma Almanya, Fransa iyi emperyalist ABD kötü emperyalist saflığından mı ibaret? Kürt yoksul yığınlarını TC nin faşist baskılarına karşı durmaya ulusal özgürlük için dağlara çağıran PKK çatışmanın en şiddetli olduğu yıllarda Kürt ulusunu temsilen parlamentoya gönderdiği DEP li millet vekillerinden en şöhretlisi Leyla Zana nın on yıl ceza evinde yattıktan sonra arkadaşlarıyla birlikte geçici olarak salıverilmesinden sonra Diyarbakır ın Kulp ilçesinde as18
kerler ve polis tarafından öldürülen yoksul köylülerin toplu mezarlarının gün ışığına çıktığı, Mardin Kızıltepe de on iki yaşında bir çocuğun güya gerilla olduğu masalıyla yakın mesafeden 13 kurşunla faşist güvenlik güçleri tarafından babasıyla birlikte katledildiği dönem içinde davet edildiği Avrupa parlamentosunun kürsüsünden “Türkiye de sistematik işkence olmadığını, Türkiye Cumhuriyetini sembolize eden tüm değerlere saygılı olduklarını” söylüyordu. Bu sembollerin neler olduğunu işçi sınıfı ve Kürt yoksulları çok iyi bilir. Kürt burjuvazisi ve PKK için devrim emperyalizm önünde diz çökme, yaltaklanma, yoksul yığınların özgürlük taleplerini AB ve ABD nin sadakasına, Türk burjuvazisinin, Kürt burjuvazisi ile iş birliğine merhametine terk edildi. Burjuvazinin bir atımlık barutu vardı onu da burjuva devrimler çağımda tüketti Demokrasi sorununu yani burjuva demokrasisi sorununu çoktandır burjuvazi işçi sınıfının omuzlarına yüklemişti. Ve şimdi çoktandır burjuva demokrasisini işçi sınıfı burjuvazi için değil kendisi için kendi kurtuluşu yolundaki engeli ortadan kaldırmak için
Proleter Şubat: 2008 yerine getirmek zorunda. İster geçerken deyin, ister yürürken deyin ama artık burjuva demokrasisinin kalıcı olan koşullarını da ortadan kaldırarak sosyalizm için. ARALIK 2004 MAHİR]5 1-) Y. Özgür Halk 15 Kasım 2004 Abdullah Öcalan 2-) Y. Özgür Halk 15 Kasım 2004 s.9-19 M.Avreş 3-) 15.10.2004 Milliyet
1
Proleter Cilt:1 Sayı:1 Şubat 2004 -Başlarken. -Saraydan Çukura N.Işık -Paranın Dini İmanı Olmaz Mahir 2
Proleter Cilt:1 Sayı:2 Mart 2004 -Bir Sloganımız Olsun. -Seçim M. Gündar -Medeniyet Yenir mi? Mahir -Burjuva Düzeninde Çürüme N.Işık
Sayı:49 3
Proleter Cilt:1 Sayı:3 Nisan 2004 -Değişmiş mi? Dönek mi? N.ışık -Sermayenin Futbol Aşkı Mahir -Bir Mayıs İşçi Sınıfının Mücadele ve Dayanışma Günü. Ekin Sel -28 Mart Burjuva Seçimleri ve Sonuçları. Proleter Cilt:1 Sayı:4 Mayıs 2004 -Yokluk-Yoksulluk Açlık Sınırında M. Gündar - Türkiye De Sınıf Savaşımları 28 Şubat 99’dan , 2004 Mayıs’ Ina Mahir - Kıbrıs’ta 24 Nisan 2004 Referandumu Üzerine N. Işık -Basından… - İşkence ve Politika Proleter Cilt:1 Sayı:5 Haziran 2004 - Büyük Ortadoğu Proje’sinin Aynası Irak Mahir. - Ekmek Teknesi Mahir -Gelişmeye Rağmen İşsizlik M. Gündar -“Yolsuzluk Ve Yoksullukla Mücadele” Sloganına Dair N. Işık 19
www.proleter.org
-Basından.. Proleter Cilt:1 Sayı:6 Temmuz 2004 -Reform ve Devrim N. Işık -Özelleştirme Sorunu Üzerine Mahir - Emperyalizm Ve Emperyalizmin Maşası Türkiye Proleter Cilt:1 Sayı:7 Ağustos 2004 - Emperyalizm Ve Krizler M.Gündar - Özelleştirme Sorunu Üzerine (Bölüm II) Mahir -Devrimci Demokrasi’de Durum Değerlendirmeleri -1- N. Işık -22.05.2003 Tarihinde Kabul Edilen 4857 Sayılı İş Kanunu Proleter Cilt:1 Sayı:8 Eylül 2004 - Yılmaz Güney Kendi Ağzından Yaşam Öyküsü - Modern Ev Köleleri. - Bölüm III Özelleştirme Sorunu Üzerine Mahir -“Devrimci” Demokraside Durum Değerlendirmeleri -II- N. Işık - İşçi Sınıfının Ekonomik Mücadelesinde İş Sözleşmeleri Toplu Sözleşmeler M. Gündar 20
Proleter Cilt:1 Sayı:9 Ekim 2004 - Ekonomik Ve Sosyal Konsey M.Gündar -AB-Cennetin Kapısı mı ? Mahir - “Modernleşme mi ?” Sosyalizm mi? N.Işık -Kapitalizm ve Teknoloji. M. Gündar Proleter Cilt:1 Sayı:10 Kasım 2004 - İşsizlik (Artı-Nüfus) Kapitalizmin Kaldıracıdır -Burjuva Medyasının İki yüzlülüğü “Kap-Kaç Terörü” - Emperyalist Burjuvazi Ulusların Kendi Kaderini Tayin Etme Hakkını Mı Savunuyor? N. Işık -Ücretler Düşecek. M.Gündar -Sosyo Ekonomik Yapı Türkiye -Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkına Komünistlerin Bakışı Farklıdır: Proleter Devrimci KÖZ Proleter Cilt:1 Sayı:11 Aralık 2004 - EMPERYALİZM VE ULUSAL SORUN -Kürt Ulusal Burjuva Hareketi Mahir
Proleter
Şubat: 2008
- Burjuvazinin “Terörizm” Çılgınlığı Ve Federasyon Tartışmaları Üzerine N. Işık -Toplumsal, Ahlaki ve Fiziki Çöküş M.Gündar -Türkiye Sosyo-Ekonomik Yapı - Avrupa Birliği Kapitalizmin Sorunlarına Çare Olabilir Mi ? Proleter Cilt:1 Sayı:12 Ocak 2005 - Marksizm Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti M.Gündar - 98 Ekim’inden - 31 Mayıs 99’a Mahir - Kürt Burjuva-Ulusal Hareketinin Emperyalist Devlerle Dansı. Mahir - IMF Programlarının “Faizdışı Fazla” Hedefi Neyi Hedefliyor? N. Işık -Türkiye Sosyo-Ekonomik Yapı Proleter Cilt:2 Sayı:13 Şubat: 2005 - Marksizm Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. M. Gündar - Geçtiğimiz Günlerde Sona Eren Bir Dizi “Kurşun Yarası”. Mahir - Abdullah Öcalan’ın Savunması Mahir
Sayı:49 - (Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı) Proleter Cilt:2 Sayı:14 Mart: 2005 - Marksizm Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Emperyalizmin Diğer Yüzü M.Gündar - Kadınlar Olmadan Devrim Olmaz (8 Mart Dünya Kadınlarına) M. Gündar - Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı - Emperyalizm Ve Demokrasi N. Işık - Küçük Burjuva Sosyalizmi Ve Ulusal Hareketin Eleştirisinin Eleştirisi. Mahir Proleter Cilt:2 Sayı:15 Nisan: 2005 - Çağımız Emperyalizm Ve Proleter Devrimler Çağıdır. M. Çetin - Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı - Marksizm Leninizm Her Zaman Güncel VeBilimsel Öğreti Erdoğan Hükümetinin Ve Şürekasının Türkiye Ekonomisi Üzerine Değerlendirmeleri Ve Gerçekler. M. Gündar - 23 Nisan Hangi Çocukların Bayramı? Mahir 21
www.proleter.org
Josef Vissarionoviç Cugaşvili STALİN 18791953. Mahir -“Anti-Emperyalizm” Ve Çanakkale Savaşı Tartışmaları Üzerine. N. Işık Proleter Cilt:2 Sayı:16 Mayıs: 2005 - İşçi Sınıfı Meydanlarda Haykırdı ! M.Gündar - Burjuva Ekonomi Politiğinin “Sıcak Para” Ve “Yabancı Sermaye” Kavramları. N. Işık - Marksizmde Ulusal Hareket Ve Kürt Ulusal Sorunu. Mahir - Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı - Marksizm – Leninizm Her zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Mızrak Çuvala Sığmıyor. M.Gündar Proleter Cilt:2 Sayı:17 Haziran: 2005 - AB Emperyalizminin Derinleşen Krizi. Mahir - Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı - Avrupa Birliği Anayasasına Hayır Çıkan Referandumlar Sonrası Durum. N. Işık 22
-Marksizm-Leninizm Herzaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Türk Tekelci Burjuvazisinin Askeri Genel Kurmay Başkanının “Yıllık Değerlendirme Konuşması”. M. Gündar - Proletaryanın Mücadele Tarihinden. M. Gündar Proleter Cilt:2 Sayı:18 Temmuz: 2005 - Burjuvazinin “Terörizmle Mücadele” Çığlıkları Ve Burjuva Muhaleftin Sınırlılığı Üzerine. N. Işık - Düşünmeyen Toplum. Fahri -Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı - Marksizm –Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Emperyalizmin Militarist Savaş Örgütlenmesi. M. Gündar Proleter Cilt:2 Sayı:19 Ağustos: 2005 Marksizm Leninizm Herzaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Yabancı Sermaye Tekeller, Sanayi Ve İhracat. M. Gündar - Baba Beni Okula Gönder. Haydi Kızlar Okula. Mahir - İşçiler Kapitalist Kölelikten
Proleter
Şubat: 2008
Kurtuluş Içın Bırleşın - Bir Kez Daha “Yabancı Sermaye” Tartışmaları Üzerine. N. Işık - Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı - F.Engels’in K. Marks’ın mezarı başında yaptığı konuşma. Proleter Cilt:2 Sayı:20 Eylül: 2005 - Türkiye Burjuvazisi “Kırmızı Çizgiler”İni Kimlere Karşı, Nasıl Çeker? N.Işık - Modern Fettullahçılarımız Ve Mortgage Mucizesi. Ekin -12 Eylül Yenilgisine Devrimci Hareketimizin Bakış Açısı (E.Bayrağı Ve Özgürlük Dünyası) Mahir -Eylül Yenilgisi. Mahir -Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı. - Marksizm-Leninizm Herzamn Güncel Ve Bilimsel Öğreti Kapitalist Temelde Mülksüzleşme Ve Sömürü. M. Gündar Proleter Cilt:2 Sayı:21 Ekim: 2005 - Kapitalizm Ve Sömürgeler Sorunu. N. Işık - İkiyüzlü Burjuvazi Emekçilere Yalan Söylüyor. Mahir
Sayı:49 Marksizm Leninizm Herzaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Hiç Bir Sınıf, Sınıf Mücadesi Arenasını Kendi İradesiyle Terk Edemez-Terk Etmez. M. Gündar -Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı - Ekim Devrimi Sosyalist Bir Devrim Miydi? KOXUZ - Cezaevi Raporu Ekim 2005 Proleter Cilt:2 Sayı:22 Kasım: 2005 - Burjuva Demokrasisi Ve İşçi Sınıfı Mücadelesi. Mahir - Marksizm Herzaman Özgün Ve Bilimsel Bir Öğretidir. Bir Okur. - Burjuva Toplumunda Sınıf Mücadelesi. N. Işık - Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı. -'Şemdinli Olayları' İnceleme Raporu. Koxuz Haber Tarama Grubu - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Komünistlerin Görevleri Ve TDKP-KHK Program Taslağı Eleştirisi. M. Gündar Proleter Cilt:2 Sayı:23 Aralık: 2005 23
www.proleter.org
-Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı. -Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Komünistlerin Görevleri Ve TDKP-KHK Program Taslağı Eleştirisi II. Komünist Parti Ve Program. M.Gündar - Türkiye’de Kapitalizm. N.Işık Proleter Cilt:2 Sayı:24 Ocak: 2006 - Burjuva Devleti Ve Proleter Devlet. N. Işık - Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı. - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Komünistlerin Görevleri Ve TDKP-KHK Program Taslağı Eleştirisi III. Komünist Parti Ve Program M.Gündar - Derin Devlet. Mahir - Usta Şair Nazım Hikmet Anısına. Proleter Cilt:3 Sayı:25 Şubat: 2006 -Türkiye Sosyo Ekonomik Yapı. - “... Patisi Program Taslağı” - Türkiye Devrimci Hareketinde Program Sorunu. Mahir 24
- Bir ... Parti Proğram Taslağı Üzerine Notlar. N. Işık - Proleter 3 Yaşında! Proleter Cilt:3 Sayı:26 Mart: 2006 -“....Partisi Program Taslağı Üzerine” Mahir - “İşçi Sınıfı Partisi İçin Program Tartışmaları” Taslak 1’in Eleştirisi Giriş. Mahir - “Sosyalistlerin Parti Programı Tartışmaları” N. Işık Proleter Cilt:3 Sayı:27 Nisan: 2006 - Emperyalizm Ve Savaş. - Savaş Ve Barış. - Abd Emperyalizmi Tek Süper Güç Mü? - Irak’ta Emperyalist Savaş. - Türkiye De Sınıflar Ve Savaş. - “Demokrasi” N. Işık - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Gün Birlik Ve Mücadele Günüdür. M. Gündar Proleter Cilt:3 Sayı:28 Mayıs: 2006 - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti
Proleter
Şubat: 2008
“Faşizme Karşı Omuz Omuza!” M.Gündar - Ekonomik- Demokratik Taleplerin Savunulması. M. Gündar - Komünist Birlik. N. Işık Proleter Cilt:3 Sayı:29 Haziran: 2006 - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Sınıf Mücadelesi Açısından “Yeni Bir Süreç” Partileşme. M. Gündar - My Lai’den Hadisa’ya. İngilizce’den çeviren İrem Sağlamer. - “Yüksek Enflasyon Ve Sürdürülebilir Büyüme” N.Işık - Komünist Birlik. N.Işık -2006 Mali Krizi. Mahir -15-16 Haziran Bir Direnişin Öyküsü. M. Gündar Proleter Cilt:3 Sayı:30 Temmuz: 2006 -Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Komünistlerin Birliği Yolunda Ortak Yayın Ve İlkeler. M. Gündar - Yalanlar Ve Gerçekler. Mahir
Sayı:49 - Emperyalizm Halklara Kan Vahşet Ve Savaştan Başka Bir Şey Sunmaz. Mahir -Emperyalizm Ekonomik Egemenliğini Siyasi Egemenlikleri İle Pekiştirmeye Devam Ediyor. M.Gündar - İşçi Sınıfı Partisi Programı Çalışmalarına Katkı İçin. N. Işık Proleter Cilt:3 Sayı:31 Ağustos: 2006 - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Orta Doğu Bob Ve ABD İsrail-Lübnan. M. Gündar - İşçi Sınıfı Partisi Programı Çalışmalarına Katkı İçin. N.Işık
Proleter Cilt:3 Sayı:32 Eylül: 2006 - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Bu Kavga En Sonuncu Kavgamızdır. M.Gündar - Birlik Sorunu Ve İşçi Sınıfının Bağımsız Sınıf Patisi. Mahir - Kamu Emekçileri Ve Toplu Görüşmeler Sendikalar. Bir Okur. - İşçi Partisi’nde Program Değişikliğine Doğru. N.Işık
Proleter Cilt:3 Sayı:33 Ekim: 2006 - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Enternasyonalizm. M. Gündar 25
www.proleter.org
Din, İrtica Ve Komünistlerin Görüşleri. M. Gündar - Türkiye ‘ De Sınıf Savaşları. Mahir -“Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları”. N.Işık Proleter Cilt:3 Sayı:34 Kasım: 2006 - Türkiye’de Kapitalizm. N.Işık - Bir Küçük İşletme De Çalışanlar. Bir Okur. -Sosyalizm Ve Din. V.Lenin - Marksizm- Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Parçadan-Bütüne, Basitten – Karmaşığa. M.Gündar Proleter Cilt:3 Sayı:35 Aralık: 2006 - Marksizm Ve Leninizm Herzaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Özel “Güvenlik”. M.Gündar - Vülger Ekonomi-Politik Ve Bilim. N. Işık Proleter Cilt:3 Sayı:36 Ocak: 2007 Marksizm-Leninizm Her zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. 26
Bir “Diktatörün” İdamı, İdam eden “diktatörlerin” günahını affettirecek mi? M.Gündar -Irak’ Da İşçi Sınıfının Tavrı Ne Olmalıdır? Mahir - Devrim Sorununa Küçük Burjuva Bakış Açısı. - Liberal Burjuva-Demokratlar “Derin Devlete” Karşı Nasıl Mücadele Ederler? N.Işık Proleter Cilt:4 Sayı:37 Şubat: 2007 -Marksizm-Leninizm Her zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Ortak Yayın Ve İlkeler Oluşumunda Devrimci Teori. M.Gündar -Bir Kez Daha Komünist Birlik üzerine. N.Işık - Lenin’in Küçük Burjuva Yorumu. Mahir Proleter Cilt:4 Sayı:38 Mart: 2007 - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. İşçi Sınıfının EkonomikDemokratik Mücadelesinin Önündeki Engeller Ve Sendikal Kriz. “GREV” V.Lenin - İşçi Sınıfı Ve Toplumsal Yaşamın Gelişimi.M.Gündar
Proleter
Şubat: 2008
-8 Mart Dünya Kadınlar Günü Değil Emekçi Kadınlar Günüdür. Mahir - Türkiye Burjuvazisinin Politikalarının İkiyüzlülüğü. N.Işık Proleter Cilt:4 Sayı:39-40 Nisan-Mayıs: 2007 - Sermayenin Çelişkilerinin Bazı Burjuva EkonomiPolitikçilerinin Kafasındaki Yansımaları. N.Işık -Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Egemen Seçenek Tanımaz. M. Gündar - Türkiye De Sınıf Mücadeleleri. Mahir Proleter Cilt:4 Sayı:41 Haziran: 2007 - Burjuva Demokrasisi Ve Proletaryanın Kurtuluşu Mücadelesi. N.Işık - Marksizm – Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Seçimler – Seçimlerimiz. M.Gündar -22 Temmuz Burjuva Seçimleri. Mahir Proleter Cilt:4 Sayı:42 Temmuz: 2007 - İşçi Sınıfının İktidar Stratejisi
Sayı:49 Komünist Parti Ve Parti Programı. M. Gündar 22 Temmuz 2007 “Genel Oylaması” Ve Burjuva Demokrasisinin Sınırlılığı Üzerine. N.Işık -22 Temmuz 2007 Burjuva Seçim Sonuçları. Mahir -Burjuva Seçimlerinin Teknik Değerlendirmesi Üzerine. M.Gündar Proleter Cilt:4 Sayı:43 Ağustos: 2007 “Demok- Liberal Burjuvazi rasi” Mücadelesi Mi Veriyor? N.Işık Marksizm – Lelinizm Her zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Kapitalist Üretim Ve Emperyalizmin “Kapitalist Olmayan” Diğer Üretim İlişkileriyle İlişkisi. M.Gündar -22 Temmuz 2007 Burjuva Seçim Sonuçları. Mahir Proleter Cilt:4 Sayı:44 Eylül: 2007 - Marksizm – Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. 27
www.proleter.org
Kapitalizmin Küresel Krizleri Ve Küreselleşme Sürecindeki Türkiye İlişkisi. M.Gündar - Liberal Burjuvazi “Demokrasi” Mücadelesi Mi Veriyor?N.Işık
Proleter Cilt:4 Sayı:45 Ekim: 2007 - Marksizm – Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Sermayenin “Etik İlkeleri” Ve Anayasa Tartışmaları. M.Gündar - Ulusal Sorunda Burjuva Politikaları. Mahir - Liberal Burjuvazi “Demokrasi” Mücadelesi Mi Veriyor? N.Işık - Proletaryanın Şanlı Devriminin, Ekim Devriminin 90.Yılı Türkiye Ve Dünya Proletaryasının Yolunu Aydınlatmaya Devam Ediyor. M.Gündar Proleter Cilt:4 Sayı:46-47 Kasım-Aralık: 2007 - Liberal Burjuvazi “Demokrasi” Mücadelesi Mi Veriyor? N.Işık 28
- Marksizm – Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti. Sermayenin “Etik” İlkeleri; Hukuk-Anayasa Tartışmaları Ve Proletaryanın Tavrı (II). M.Gündar Proleter Cilt:4 Sayı:48 Ocak: 2008 - Marksizm-Leninizm Her Zaman Güncel Ve Bilimsel Öğreti Emperyalizmin Küresel Krizi Ve Bardağın “Dolu” Tarafı. M.Gündar - Türkiye De Sınıf Savaşımları İslamcı Ve Laik Burjuvazi. Mahir - Türkiye’de Devrim Ve KarşıDevrim. N.Işık
4
Proleter Mayıs 2006 Sayı:28 N.Işık
5
Proleter ARALIK 2004 MAHİR