CİLT:5
SAYI:53–54
Haziran-Temmuz: 2008
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TÜRKİYE’DE DEVRİM VE KARŞI-DEVRİM Geçen sayıdan devam… Bu gün, 2008 yılında, burjuvazinin içinde bulunduğu siyasal, ideolojik kültürel durum onun, ekonomik-sosyal durumundan bağımsız olmayıp, onun bu alanlardaki, bu temele uygun bir yansımasıdır. Burjuva kamu oyunda tartışılan, darbe, “demokrasi” karşıtlığı temelindeki tartışma giderek yoğunlaşmaktadır. Bu karşıtlık, Türkiye burjuvazisindeki Cumhuriyetçilik, “şeriatçılık” politikaları etrafında “odak”lanan kesimler tarafından yürütülmektedir. Türkiye burjuvazisinin içinde bulunduğu bu durumu daha iyi anlayabilmek için genel olarak burjuvazinin devrim karşısındaki durumu ile bunun ekonomik- sosyal temellerini ve
gelişmeleri göz önünde bulundurmak gerekir. “’Giriş’te devrimi hazırla1 yan 18. Y.Yıl Fransız filozoflarının var olan her şeyin tek yargıcı olarak nasıl usa başvurduklarını gördük. Ussal bir devlet, ussal bir toplum kurulmalıydı; ölümsüz usa karşı olan her şey, amansızca ortadan kaldırılmalıydı. Aynı biçimde bu ölümsüz usun evrimi o zaman bir burjuvanın ta kendisini oluşturan orta sınıf yurttaşın idealize anlığından (müdrikesinden) başka bir şey olmadığını da görmüştük. Ne var ki, Fransız Devrimi, bu us toplumunu ve us devletini gerçekleştirdiği zaman, gene de tamamen usa-uygun olarak görünmediler. Us devleti tam bir iflasa uğramış, Rousseau’nun Contrat Social’i; (Toplum Sözleşmesi), gerçekleşmesini Terör döneminde bulmuştu ve bu dönemden kurtulmak için, kendi öz siyasal kapasitesine 1
Altını ben çizdim.
www.proleter.org
inancını yitirmiş bulunan burjuvazi, önce Diractorie’nin kokuşmuşluğuna, ve sonra da Napeleon despotizminin koruyuculuğuna sığınmıştı; vaat edilmiş bulunan sonsuz barış, sonu gelmez bir fetihler savaşı durumuna dönüşmüştü. Us toplumunun yazgısı daha iyi olmadı. Zenginler ve yoksullar karşıtlığı genel gönenç içinde ve öbür ayrıcalıkların ve onu yenmiş olan kilise hayır kurumlarının ortadan kaldırılması ile daha da keskinleşmişti. Mülkiyetin feodal engellerinden kurtuluşu, bir kez gündeme girdikten sonra, küçük burjuva ve küçük köylü bakımından, kendini, büyük sermaye ve büyük toprak mülkiyetinin çok güçlü rekabeti ile ezilmiş bulunan küçük mülkiyetin satılması, hemde o güçlü beylerin ta kendilerine satılması özgürlüğü olarak gösteriyordu, böylece bu kurtuluş, küçük burjuva ve küçük köylüler bakımından, her türlü mülkiyetten kurtuluş durumuna dönüştürüyordu. Sanayinin kapitalist temel üzerindeki hızlı gelişmesi, işçi sınıfının yoksulluk ve sefaletini, toplumun yaşama koşulu durumuna getirdi. Peşin ödeme git gide, Carleyle’rin diliyle söylemek gerekirse, toplumun tek bağı ol2
du.” (F. Engels Anti Dühring. S.409-410 Sol Y.) Burjuva devriminin, Fransa koşullarındaki gelişmesini Engels bu satırlarda özetlemiş. Dünyanın diğer toplumlarındaki burjuva toplumun ve devletinin kuruluşu aynı tarihsel sıralamayı izlemişse de, temelde aynı ekonomik ve toplumsal yasaların egemenliği altında gelişmiştir. 18. Y.Yıl Aydınlanma çağı filozofları usun (aklın) egemenliğinin savunucularıydı. Onların dilindeki “us toplumu” ve “us devleti” burjuva toplum ve devletinin kuruluşuydu. Marks ve Engel’sin ifadeleri ile “us toplumu” iflas etti. Onun artık akla uygun görünmediği söylenir olmuştu. Rousseau’nun Toplum sözleşmesi adlı eserinde temel ilkelri gösterilen cumhuriyet gerçekliğini “Terör dönemi” ile buluyordu. Yani o ünlü “eleştiri”nin “düşünce özgürlüğü”nün yanında “terör” burjuva devletin ve burjuva toplumun kuruluşunda hatırı sayılır önemli bir araç olarak kendini gösteriyordu. Bu “Terör Dönemi” jakoben (tepeden inmeci) devrimi burjuvaların siyasal hasımları, kralcı burjuvalara ve soylulara karşı devrimci şiddetin kuralları bir dönem olmasının yanında devrimin evlatlarını yediği günler denen bir dönemde olmuştu. Daha sonra ise Fransız
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 şırız.’ Diyebilme tutumudur. biburjuvazisi Aralık 1857’deki limde yanılabilir. Çünkü bilim bir Bonaparte’nin darbesinin arkasıinsan ürünüdür. Daha önemlisi: na sığınacaktı. Çünkü 1848 Hazibilim, düşüncenin görevinin şidranındaki işçilerin kapısını çaldet ve savaş yoluyla değil de, masından ödü kopmuştu. Ekoeleştiri, tartışmalar yoluyla devnomik ve toplumsal egemenliğini rimler yapmak olduğunu ve yüce siyasal egemenliğini Ordu’nun elbatılı akılcılık geleneğimizin, salerine vererek güvence altına vaşlarımızı kılıçlarla değil, kalemalabilmişti. Daha sonraları burjulerle yapmamızı gerektirdiğini va toplumun bağrındaki çelişkilegösterebilir.’ Popper böyle diyor. rin şiddetlenmesiyle burjuvazi Bir zamanlar bende ‘Kılıç’ın pedünyanın bir çok ülkesinde buna başvurdu. şindeydim. Zora, şiddete ve silaTürkiye’de burjuvaların ha inanıyordum. Ben o korkunç rüyadan, kabustan uyanalı çok 2008 yılında “darbe” ve “demokrasi” tartışmalarına en uç noktaoldu. Siz hala uyuyor musunuz sına taşıdıkları günlerde, burjuyoksa?” (Hasan Cemal 9.5.2008) vazinin tarihte “terör” ve “eleştiTürkiye burjuvazisinin ri“yi nasıl koşullara göre kullan“darbe”, “demokrasi”, laiklik, “şedığını görüyoruz. riat” kutuplaşmasının içine yuvar“Demokrasi yolunda doğru landığı günlerde, darbe karşıtı, dürüst yol alamadık. Ve daha ha“demokrasi” savunucusu, dolayıla “günahlar” işleniyor. Bu günde sıyla laiklik karşıtı, “şeriatçı” kuvar, darbe ortamları yaratmak tupta yer alan bir görüntü çizen için her türlü oyun ve provokasyazarımız, “çağın” liberal burjuva yon içinde olanlar… değerlerine ilişkin bu çağrıda buSon sözüm, Karl Popper’in lunmuş. Bilmem tekrarlamaya ‘Açık Toplum ve Düşmanları’ gerek var mı? burjuvazi geçmişisimli kitabında: te olduğu gibi bu gün de, “kılıçla‘Akılcılığın, eleştirici dürı” toprağa gömüp işlerini “kalemşüncelere kulak vermeye ve sılerde” görüyor değil. Karl Papper namalardan bir şeyler öğrenmeemperyalist burjuvazinin önemli ye hazır olmak tutumu olduğunu filozoflarındandır. Devrimleri söyleyebiliriz. Bu temelde, ‘ben “eleştiri” aracını kullanarak yaphaksız olabilirim ve sende haklı mak gerektiği düşüncesini egeolabilirsin ve çaba göstererek men kılmaya çalışıyor. Burjuvabelki doğruluğa daha çok yaklazinin daha tarihinin başlarında 3
www.proleter.org
bu düşünce iflas etmiştir. Onun için Marks “önemli olan eleştiri silahı değil silahların eleştirisidir” der. Şimdi devrimin kendisine karşı geliştiği çağda, burjuvazinin ve çeşitli temsilcilerinin devrimin araçlarına sırt çevirmesi onun içinde bulunduğu karşı devrimci bir sınıf olmasının sonucudur. Kaldı ki o karşı devrimci eylemlerini “terör” “zor” araçlarından azade yapmamakta, ulusal köleleştirme, emperyalist yağma savaşlarını, “terör” araçları, orduları ile yürütmektedir. En gelişmiş teknolojileri savaş sanayinde uygulayıp, nükleer ve kimyasal silahlara sahip olma tekelini muhafaza etmek için her türlü çılgınlığı yapabileceğini göstermektedir. “Bilim de yanılabilir” diyen Karl Popper, devrimlerin şiddet ve savaş yoluyla değil, “eleştirici tartışmalar” yoluyla yapılması gerektiği düşüncesini bilime yükler. Ve bilimin yanılmasını insan yapımı olmasına bağlar. Demek istiyor ki; ancak tanrı ve tanrısal olan yanılmazdır. Din ile bilimi özdeşleştirme çabası içindeki burjuvazi ve temsilcileri, dinsel düşünceler tartışılmazdır, bunun yanında bilimsel düşünceler ise yanlış olabilir ya da bilim yanılabilir derler. Bunda önemli olan bilim üzerine olan düşünceleridir. 4
Bilimsel düşünceler yanlış değil eksiktirler. Bunun için yanlışlık söz konusu değildir. Bilim, daha önceki bilimsel düşünceleri reddederek ve yanlışlayarak değil, onları kendine temel alarak yoluna devam eder. Burjuva toplum ve kapitalizm üzerine olan bilimsel düşünceler, kapitalizmin ölmeye mahkum olduğunu ve burjuva toplumun bağrındaki sınıf mücadelesinin zorunlu olarak proletarya diktatörlüğüne götüreceğini işaret etmektedir. burjuvazinin asıl itirazı burayadır. toplumsal bilimlerdeki gelişmeler onu sonunu göstermektedir. Hiçbir şeyin varlığı ebedi ve sonsuz değildir. Burjuvazi de bu diyalektik gelişmeden payına düşeni alacaktır. İşte, burjuvazinin içinde bulunduğu bu koşullarda, devrim yoluna devam etmektedir. Türkiye burjuvazisinin, bunun, özellikle AKP’nin arkasında yer alan kesiminin ekonomik ve toplumsal koşulları için burjuva basınından bir çok görüşler ileri sürülmektedir. İşte onlardan bazıları: “Türkiye’de sosyal yapı inanılmaz bir hızla dönüşmekte. Bir yıl öncesiyle karşılaştırıldığında tarım, yarım milyondan fazla istihdam kaybetmiş, bu kaybın üçte ikisini kadınlar oluşturuyor. Muazzam bir çözülme.
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 Aynı şey esnaf kesiminde de var. rıma geçilecek. Başka çare yok. Büyük ölçüde esnaftan ve zanaKısacası, köylülük sona erdi. Aratkarlar dan oluşan kendi hesatık çiftçilik yaşayacak.” (Agy) bına çalışanların sayısındaki geSermayenin girdiği yerde, rileme tam gaz devam ediyor. Bu tarımda, kapitalist ve işçinin takategori tam bir yıl içinde 334 bin raflarını oluşturduğu kapitalist taistihdam kaybetmiş. Bu çok kesrımın boy göstermesidir. Bu ise kin bir modernleşme. Ama iyi yöelbette köylülüğün farklılaşması, tarım kapitalistleri ve tarım işçilenetilmez ise faturası ağır. (Mehrinin oluştuğu bir süreçtir. Burada met Altan Star 20.04.2008 Star) sona eren ise kendi kendine ye“Modernleşme” yerine kapitalistter köylü ekonomisinin yok olup, leşme koyduğumuzda gelişmenin “orta köylüler” kategorisinin yok hangi yönde olduğunu görürüz. Bu onlar için “modernleşme” olmasıdır. “Yeni zenginlerin yerine olan, kapitalist ilişkilerin ön koşulgöz dikme uğraşısıdır. Boğazın larının oluştuğu bir süreçtir. “Tarımda gelinen nokta “pasta ile büyümüş” prensleri Anadolu’nun “ “somun ekmek gözden kaçmamalı. Tarım artık milli gelirin sadece yüzde 7’sini beslenmiş” yeni civanlarının “kol oluşturuyor. Oysa nüfusun üçte bükme” kavgasıdır. Eşlerinin başı biri hala tarımla geçiniyor. Daha açık, saçları boyalı, dudakları rujdoğrusu bir kısım geçinemeyip lu, hem demokrat, hem cumhurisürekli kentlere göçüyor.” (Hurşit yetçi hem küreselci TUSİAD saGüneş 3.6.2008 Milliyet) toplumnayi ile eşlerinin başı örtülü, şimlardaki kapitalist gelişmenin en di çok Avrupacı, çok demokrat, temel göstergelerinden biri sınai az Cumhuriyetçi, ileri derecede küreselci TÜRBAN sermayesinin nüfusun tarımsal nüfusa üstünlük “büyüme, gelişme, öne geçme, sağlamasıdır. Şimdi artık burjupazarın lideri olma ve oligopol vazinin temsilcilerinin bir çoğu bu (tekel) kurma, ihalelerden büyük gelişmeden bir taraftan da tedirpay almak için iktidar partisini gin olmaktadır. Onların gözünde yönetip yönlendirme mücadele“patlamaya hazır” bir kitle oluşsidir. Türbancı sermaye ile maktadır. Uyarı görevlerini yerine TÜSİAD’çı sermayenin boğaz getirmekteler. “Tarımda kaçınılboğaza gelmesidir.” (Necati Doğmaz çözüm elbette yapı değişikru 11.4.2008 Vatan) liği. Bilgi ve sermaye girecek, ölçekler değişecek ve kapitalist ta5
www.proleter.org
Yazar burjuvazi içindeki çatışmayı böyle dile getirmiş. Ekonomik çıkar çatışmasının yanında, arkadan gelip öne geçme çabasının, kültür ve yaşam biçimi farklılığının getirdiği bir çatışma gözümüzün önünde sürmektedir. İşçi sınıfı bunda taraf mıdır? Elbette değil. Birgün yazarı Uğur Cilasun ise “Ben zenginleri severim” başlıklı yazısında, “AKP burjuvazisi” dediği sınıfın durumunu şöyle anlatmış: “Tabiî ki biliyorlar. ‘Bize zulüm yapılıyor’, ‘Müslümanlara hayat hakkı verilmiyor’ diye yaygara koparanlara, en çok bu AKP yöneticilerinin güldüğünü emin olun. Gülüyorlar, çünkü gerçeğin böyle olmadığını biliyorlar. Peki o halde AKP gerçekte neyin peşinde? Bu sorunun tek ve çok basit bir yanıtı var: ‘paranın’. Şimdiye dek devlet yönetimini kontrol altında tutmuş ve olabildiğine zenginleşmiş, sonraları yabancı ortaklarla dışa açılmış Koç’ların, Sabancıların, Karamehmetler’in, Zorlular’ın vb oluşturduğu, yaşam biçimleri itibarıyla batılı, elit, rafine sermaye kesiminden farklı olarak, Türkiye burjuvazisinden artık kendi paylarını isteyen muhafazakar ama gözü yüksekte, daha birkaç kuşak o tahtan indirmeye çalıştıkla6
rı burjuvaların yanına bile yaklaşamayacaklarını bildikleri için tedirgin ve saldırgan bir yeni burjuva sınıfı doğuyor. AKP bu sınıfın ‘Koç Başı’. Bu yeni sınıfın özellikleri şöyle: Batıyı reddediyor gibi görünüyorlar ama ona şiddetle bağlılar. Çocuklarını hep ‘batıda ‘ en çok da Amerika’da okutuyorlar. Gelinleri doğumlarını Amerika’da yapıyor. Böylece çocuklar doğumdan ABD’li oluyor. ‘İsraf haram’ diyorlar ama kendileri İsviçre’nin el yapımı saatlerini, Amerikanın kişiye özel giysilerini, İtalya’nın elmas değerinde ayakkabılarını, Versace kravatları, Levis Uit’ten çantaları kullanıyorlar. Bu yeni sınıfın kadınları, başlarına ‘türban’ olarak sardıkları örtüleri Paristen, iç çamaşırlarını Londra’dan alıyorlar. çocukların arabaları en son moda ve en pahalı yapımlar. Bu çocukların arkasında bir ‘koruma ordusu’ var. Korumalar ‘varoşun çocukları’. Tıpkı TV’lerde, ‘bu AKP giderse benim giyeceğimi, kömürümü kim verir?’ diye dertlenen nineler gibi ‘velinimetlerine’ sarılmış gidiyorlar. AKP kendi sınıfını, ‘ikinci kalite burjuva’ diye tanımladığım sınıfı yaratmak için uğraşıyor. ‘İkinci kalite’ diyorum çünkü bur-
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 juva olma zor iştir. Zorlu bir eği“bilimin yanılması” düşüncesi tim, kültür birikimi, rafmasyon, bombardımanları karşısında, sanatla iştigal, zevk, incelik, guskendi düşüncelerinden kuşkuya to gerektirir. Bunlar bir nesilde kapılmadır. Karşıtlar bir birini yaolmaz. Bunun için babadan oğla, ratmaz, -“yoktan var etme anlaanneden kıza bellekler aktarılmında” – bir önceki süreçten, ilk birikim, birlikte doğar. Burjuvaziyi ması gerekir. AKP’nin bu kendi burjuva burjuva yapan yediği, içtiği, gisınıfını oluşturma çabası, topluyindiği, dinlediği lüks tüketim maddeleri değil, artı-emek sömun önemli bir kesiminin ‘yerinde mürmeleridir. Komünistlerin ve saymasını’ gerektiriyor. Varoşlar işçi sınıfının onlara karşı mücavaroşlarda, yoksullar yoksul evlerinde oturacaklar, yeni burjuvaladelesi yaşam tarzlarına karşı derın ‘sadaka’ , ‘zekat’ ve ‘fitre’ ğil, ekonomik ve toplumsal var oluş koşullarınadır. Bu da kapitakaynaklı, iyilik yapma, sevap kazanma duygularının kendilerine list üretim tarzının ta kendisidir. verdikleri ile yetinecekler. İşte di“AKP burjuvazisini” diğer burjuyalektik doğruluyor. Karşıtlıklar vaziden ayıran, yaşam biçimine, bir birini yaratıyor. Yoksullar kültürel ve siyasal farklılıkların AKP’yi yarattı, AKP burjuvazisi varlığı ortadadır. Bunun için bur‘daimi yoksulları yaratıyor’.” juva yazarları “Anadolu burjuva(Uğur Cilasun 13.2.2008 zisi” , “İkinci kalite burjuva” gibi BİRGÜN) kategorileştirmeler yapmaktalar. AKP’nin sınıfsal, toplumAma burada asıl belirleyici olan , sal, ekonomik temellerini tahlil burjuva kesimlerin , toplam topçabası içindeki yazarımızın, diyalumsal artı değerden aldıkları lektiği bu koşullara doğrulatma pay miktarıdır. Bu payı artırmanın araçlarından birinin de ekoçabası içinde olduğu görülüyor. nomik iktidarın yanı sıra siyasi ikDiyalektiğin, toplumsal ekonomik, doğa yasaları tarafından doğrutidara sahip olmaktır. Bunun içinlanma gibi bir ihtiyacı yoktur. dir ki burjuva partileri hükümet Gerçekte o kendisi, bu söz konuolup, devleti yeni fethetme savaşına girişirler. su alanların işleyiş yasalarından Yazarımızın bu konuda oluşur. İşte diyalektiği bir kurgu, salt “düşünme yöntemi” olarak daha söyleyecekleri var: anlamanın varacağı yer onu her “Burjuvazi, ticaret burjuvaadımda doğrulatma, burjuvazinin zisiyle doğmuştur. Türkiye’de 7
www.proleter.org
‘çerçi’ diye bilinen gezici satıcılar, Avrupa’da gezgin satıcı olarak başladıkları yaşamlarını, kentleşme ve sermaye birikimi sonucu, sabit yerleri olan, Türkçedeki söylenişiyle ‘dükkanı’ olan esnafa dönüşerek geliştirmişlerdir. O esnaflar giderek dünyanın çeşitli yerleriyle ticaret yapan tüccarlara, sonralarda, sattıkları malı üreten sanayicilere dönüşmüşler. Bütün bunlar parayla oluyor. Bizde de öyle olmamış mıydı? Ankara’da Ulus’ta Çengel Handa bir bakkal dükkanında iş hayatına başlayan merhum Vehbi Koç, Türkiye’nin bir numaralı sanayicisi, burjuvası olmadı mı? Adana’da çekirdekli pamuk, yani ‘kütlü’ pamuk satışı yapan Hacı Ömer Sabancı’nın oğulları, torunları, şimdi dünya çapında burjuvalar değil mi? Bunları küçümseyerek ve kınayarak söylüyor değilim. toplumsal gelişme işte böyledir ve Karl Marks ve Friedrich Engels’de tam bunu anlatmışlardır. Şimdi Türkiye’de taşranın ‘esnafı’ ‘sanayici’ olmaya, ‘eşrafı’ da ‘burjuva’ olmaya deviniyor. Konuya devam edeceğim için bir örnekle keseceğim. Kayserili konfeksiyon sanayicisi, gazeteciye anlatıyor. ‘yıllar önce dükka8
nıma İstanbul’dan üç tane kadın mantosu getirdim, birini karıma verdim. İkincisini kaymakamın karısına sattım. Üçüncüsü bir yıl satılmadı. Ama ben şimdi Amerika dahil bütün dünyaya paltomanto satıyorum.’ Bu dönüşüme şapka çıkarılır. Ve dönüşüm hızlanarak devam ediyor.” (Uğur Cilasun 27.2.2008 BİRG ÜN) Bu “dönüşüm” salt burjuvaları ortaya çıkarmadı, onlarla birlikte proleterlerde oluştu. ticaret sermayesi ile tefeci sermayedeki gelişmeler, bunların birikimleri, gerçek sermayenin - ki, bunun temsilcisi, emperyalist kapitalizm öncesinde sanayi sermayesiydi.- oluşması için gerekli koşulları yarattı. Bu süreç, sermayenin tarih öncesi, ilkel birikim denen emeğin nesnel koşullarından ayrıldığı, üretim araçlarının sermaye haline gelip, onun bazı sahipleri küçük meta üreticilerinin burjuvalar haline gelirken büyük çoğunluğun proleterler haline geldiği bir dönemdir. Yani süreç iki yönlüdür. Marks ve Engels yazarımız gibi kapitalist “dönüşüme şapka çıkarma”dılar. Çıkardıkları modern sosyalizmin maddi koşulları olduklarıdır. Ama daha önceki emperyalizm çağında bizim gibi ülke-
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 lerde sermaye birikimi olup, gebir “dönüşüm” içindedir. Uğur Cilişmez merkezli teorilerden “şaplasun’a dinlemeye devam edelim. ka çıkarma” noktasına gelmek “Ölüm ilanlarında okursuyazar için bir ilerlemedir. yazarınuz. ‘… eşrafından… oğlu falanca…’ Taşrada ‘eşraf’ diye o yöre mız Türkiye’nin ekonomik tophalkının ortalamasından biraz lumsal yapısının yarı-feodal, küdaha zengin olan ‘tüccarlara’ deçük meta üretiminin çoğunlukta olup, kapitalizmin bunlar üstünde nir. Bir berberi (benim dedemde egemen olduğu durumdan, kapiberbermiş) ‘eşraf’ diye anmazlar. Türkiye’nin esnafı ve eşrafı uzun talizmin zafer kazandığı bir yapıyıllar –hatta- yüzyıllar hayatından ya dönüşmesine şapka çıkarmemnun, kendi kabuğu içinde makta. Türkiye’de kapitalizmin yaşadı. Ama dünya değişti. Tekzafer kazanmasıdır ki, küçük burnoloji harikalar yarattı. Mesafeler juva sosyalizminin maddi temelkısaldı. İletişim saniyelere indi. leri olan küçük meta üretimi ve Herkes, her an dünyanın her ye“kamusal üretim ve hizmetleri” rindeki her şeyi görüp bilmeye yok etti. Küçük burjuva sosyalizbaşladı. minin temsilcilerine de kapitalizKazandığı parayı yastık min bu egemenliği, - onların dilinde “dönüşüm”dür – karşısında altında tutan taşra eşrafı dünyayı şapka çıkarmak daha üstün, AB gördü. Nasıl Avrupa’nın eski buremperyalist kapitalizminden dejuvaları, kendilerini yöneten ‘arismokrasi beklentileri aldı. Küçük tokratları’ alaşağı ettikten sonra , burjuva devrimciliğinin yapısında tıpkı onlar gibi olmaya çalıştıysaolan “sol” çizgi suikastçı, komplar, onların bilgi, sanat, müzik, locu, maceracı, bireysel şiddete estetik birikimlerini çocuklarına dayalı çizgi, kapitalizmin üstünlük naklettiyseler, bizim sermaye bisağlaması ile “özgürlükçü sosyarikimi yapmış taşralı esnaflizm” dedikleri en hafif değerleneşrafımız da dönüşmek istemeye dirme ile modern sosyalizm (probaşladı. Dönüşmek zor iştir. Herletarya sosyalizmi) arasına sınır kes, Fransız Kafka’nın ünlü roçekme çabalarının yanında, büman kahramanı Gregor Samsa yük burjuvaziye eklemlenip, yagibi bir sabah kendini ters dönmanma eğilimine bıraktı. Küçük müş bir hamam böceğine döburjuva sosyalizmi’nin proletarya nüşmüş bulamaz. Dönüşüm daya en yakın duran hareketi böyle ha çok, Jack Nicholson’un ‘Kurt 9
www.proleter.org
Adam’ filminde, bir kurda dönüşmesi gibi sancılı, acılı olur. Şimdi bizim esnaf eşrafımızda bir dönüşümün sancılarını çekiyor. Paraları çok. Türkiye’de ve dünya da gördükleri burjuva yaşamlarına imreniyorlar. Ama yüzyıllardan getirdikleri örfleri var. Ananeleri var. Onları bir anda yıkmak olanaksız. ‘Mütedeyyimler’. Yaşadıkları, kök saldıkları yerlere bağlılar. Yer değiştirseler bile dönüp dolaşıp aynı yere geliyorlar. Ama bu günkü kuşağın sorunu izleyenler böyle olmayacaklar. Olmayacaklar çünkü ‘dönüşümü’ ihtirasla istiyorlar. Bu dönüşüm için çok para gerekli. Çok para içinde ‘siyasal iktidar’ gerekiyor. Ne de olsa burada, Türkiye’de parayı, uzun bölüşümünü devlet kontrol ediyor. Devleti elde tutmak lazım ki dönüşümün motoru, yani para eline geçsin. AKP bu sanayici olan esnafın ve ‘burjuva ‘ olmak isteyen eşrafın partisi olarak- aynı misyonu yüklediği halde bunu beceremeyen Erbakan Hoca’nın başarısız MSP_RP çizgisinin – başarılı uzantısı olmayı gerçekleştirdi. Şimdi bu kesim, eski eşraf eşrafı, yeni sanayici – burjuva yapmak için elinden geleni yapıyor. Bunu yapabilmek için sabit bir yoksul sınıfa ihtiyaç var. Bunu 10
da sağlıyor. (Uğur Cilasun 27.2.2008 BİRGÜN) Proletaryanın içinde dövüşeceği koşulların, doğru bilgisine, doğru devrimci teoriye olan ihtiyacı hemen her zaman bir zorunluluktur. Onun için kapitalizmin, modern burjuva toplumun genel hareket yasalarını bilmenin yanında kendi ‘ulusal’ koşullarının da doğru olarak yansıdığı, bilgiye, Türkiye kapitalizminin tahliline, ihtiyacı vardır. Türkiye’de kapitalizmin durumu , sınıfların çeşitli temsilcileri arasında ciddi ve uzun tartışma ve ayrışmalara neden olmuştur. Türkiye’de kapitalizm gelişmiyor, gelişmez diyen küçük burjuva sosyalistlerinin temsilcilerinin bu gün gelinen noktada, onun parçası ve şakşakçısına “dönüştükleri”ni yukarıda belirtmiştim. bunun tipik temsilcilerinin görüşlerine ileride yer vermeye çalışacağım. Şimdi Uğur Cilasun’un görüşlerine daha yakından bakalım. Türkiye de esnaf ve eşrafın yada esnaf-eşrafın “dönüşme” sürecinde olduğunu söylemekte. Onun sihirli sözcüğü “dönüşümdür”. Evet bir dönüşüm yaşanmaktadır, bunu artık küçük burjuva sosyalizminin temsilcileri dahi inkar etmemektedir. Önemli olan neyin neye dönüştüğüdür. Yazar esnafın sanayici, eşrafın burjuva
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 haline dönüştüğünden dem vursağladığı kar transferlerine bamakta. ‘sanayici’ genellikle burjukıp, kapitalizm ya da “ekonomik va teorisyenlerinde yazarların toplumsal yapı tahlilleri” sonucu kullandığı bir kavramdır. Eşrafın devrim tahlilleri yapmak , sonuçta burjuva haline gelmesi ise en üst proletaryanın da gelişmeyeceği , aşama , modern burjuva, kültür sosyalizmin de imkansızlığına ve sanata sahip olma olarak sudayalı umutsuz küçük burjuva nulmakta. Esnaf ve eşraf kavsosyalizmi teorilerine varır. moramlarından hareketle ifade her dern sosyalizm ise her şeyden önce burjuva toplumun, kapitaşeyden önce “ulusal” ve yerel nilizmin gelişmesine dayanır. Bu telikler kullanılarak tahlil etme ise kapitalizme tapınma, onun çabsıdır. Elbette bu da gereklidir. önünde boyun eğme demek deAma burada asıl vurgulanması ğil, ona karşı baştan sona şiddetli gereken hareket yasasıdır. kapibir sınıf savaşını şart koşmaktır. talizm küçük meta üretiminin meDevam edecek… zarı üzerinde çiçek açar. Yani burada da esnaf hem kapitalist hem de işçiye dönüşmektedir. N. Işık Haziran 2008 Basit meta üretimi , kapitalist meta üretimine , sermayeye dayalı meta üretimine dönüşmektedir. Sahibinin emeğine dayanan mülkiyet, başkalarının emeğine (ücretli emeğe) dayanan mülkiyete dönüşür. Meta üretiminin genelleşip en son emek gücünün meta haline gelip, alınıp satılması, kapitalizmi ortaya çıkarır. kapitalizmin kökleri küçük meta üretimindedir. Tarımsal nüfusun mülksüzleştirilmesi bu sürecin temel karakteristiğidir. Türkiye gibi ülkelerde kapitalizm, hem sermaye ihraçları ile hem de basit meta üretiminin kapitalist meta üretimine dönüşmesiyle olur. emperyalizmin sermaye ihraçlarının 11
www.proleter.org
MARKSİZM-LENİNİZM HER ZAMAN GÜNCEL VE BİLİMSEL ÖĞRETİ
BURJUVA İKTİDARI, GERİCİLİK, YOKSUL KÖYLÜLÜK VE PROLETARYANIN TAVRI İşçi sınıfının burjuvaziye karşı mücadelesinde, kendisi ile yakın ilişki içerisinde bulunan büyük burjuvazi ve toprak sahipleri tarafından mülksüzleştirilerek proleter saflara itilen, küçük burjuva ve yoksul köylülükle ittifak içerisinde mücadelesini sürdürme zorunluluğunu, emperyalist kapitalizmin ekonomik koşulları içinde artık burjuvazinin gerici, feodal sınıf ilişkilerinin ekonomik kalıntılarının zayıflamış ve hatta bir çok yerde tamamen tasviye edilmiş olmasıdır. Feodal ilişkilerin ahlak, kültür, din ve diğer sosyal ilişkilerdeki kalıntıları üzerine mücadelede artık proletaryaya ihtiyaç kalmamıştır. burjuvazi ekonomik , kültürel, sosyal 12
ilişkilerde toplumsal egemenliğini sağlamıştır. Burjuvazinin bu egemenliğine karşı işçi sınıfı kendi sınıfsal duruşunu göstermek ve bu yolda burjuva oyunlarına aldırış etmeden yürümek durumundadır. İnsanların düşüncelerini belirleyen onların toplumsal üretim ilişkileri içindeki yeridir. Bir toplumsal varlık olmaları, “dinci”, feodal kafalı burjuvalar ile “ulusalcı”, milliyetçi burjuvaların “ayrı” tellerden çalmaları onların içinde bulundukları üretim ilişkilerinin toplumsal bölünmüşlüğüdür. Düne kadar iktidar sahibi “ulusalcı” ve milliyetçi burjuvalar iktidar nimetlerinden yararlanırken, iktidarı ele geçirme yönünde ilerleyen “feodal” kafalı burjuvaların “ulusalcı”, milliyetçi burjuvaların iktidarını çatlatma, yıkmaya niyetlenmelerinden kaynaklanmaktadır. “Ulusalcı”, milliyetçi burjuvaların devlet içindeki konumları yavaş yavaş yıkılmakta, ikinci ve üçüncü plana atılmakta olduğudur. Siyasi iktidar tarafından nemaları kesilmiş, verilenle yetinmek zorunda kalmışlar, yarın bunları da bulamamanın sıkıntısı Yargının olduğu içindedirler2. 2
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin demecinde “Yargı Mensupları” için:”biz hükümet olarak onların sıkıntılarını anladığımız
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 dirmek ekonomik, demografik vekadar Ordunun ve Cumhur Başrilerin toplanmasına ve incelenkan’lığının egemenlik kullanımınmesine bağlıdır. Üretim ilişkileridaki acizliği onları hırçınlaştırmış, nin genel yasaları ve bunların kimine açık tehditler yapılırken pratikteki işleyişi ancak bu şekilkimileri mahkemelere, sorgulara de açığa çıkarılabilir , ekonomik çağrılarak, gece yarısı evlerinden ve siyasi kavgaların seyri buna “polise” taşımışlardır. Şimdilerde göre daha net tespitler yapılabilir. de moda “dinleme ve takip”lerle Dergimizin böyle verilere ve dedevam etmekte her kesim rakipğerlendirmelere ihtiyacı da varlerinin kirli çamaşırlarını gösterdır. Gündelik verilerin, değerlenme yarışına girmişlerdir. “İleri” dirmelerin gerçeğe yansıtması gittiklerini anladıklarında “birileri” gereklidir ama tek başına bu yetarafından da “sükunete” davet edilmektedirler. Bu davet bazen terli değildir. “Büyük toprak sahipleri ve TUSİAD gibi emperyalist tekelleburjuvazi toplumun mutluluğu ve rin temsilcilerinden “her kes bir yıkımı üzerine kesin etkiler yaadım geri gelsin” telkinleri ile yeparlar, güçlü araçlarını kullanarak rine getirilirken, kimileride “Cumsınırsız servetler biriktirirler. Hühur Başkanlığı Makamı’na” başkümetler, devlet adamları, bunlavurularak konular ulu orta görın ellerinde birer kukla olurlar. rüşmelerden, “kapalı kapılar arTahvil kapitalistleri ipi çekince , dına” taşınmaktadır. Ta ki bir daonlar zilli bebekler gibi ellerini ha kapı aralarından sızdırılan bilçırparlar. Devletin gücü tahvil gilerle yeni tartışmaların oluşma3 borsasını denetleyemez. Tahvil sına kadar ertelenmektedir . borsası devlet güçlerini denetler. Burjuvazinin kendi aralarındaki rekabet ve iktidar kavgaGünden güne çoğalan bu sını anlamak , gelişim seyrini beolaylar, günden güne artan kötülirleyerek özel olarak değerlenlüklerle birlikte yürümekte ve köklü dönüşümleri gerektirmektedir. Ama toplum bu kötülüklerin kariçin maaşlarında %40’a varan artışlar yapşısında umarsızdır, çarka bağtık” demişti. Seslice düşünüp ertesi saat (!) inkar eden konuşması bu durumu daha iyi lanmış bir beygir gibi ister isteyansıtmaktadır. mez bu çarkın etrafında döner. İş başına geçmek isteyenler çok 3 “İpleri çekilince harekete geçen zilli bezayıftırlar. İş başına geçmesi gebekler gibi davranırlar” A.Bebel Kadın Ve rekenler gidişten habersizdirler; Sosyalizm. 13
www.proleter.org
iş başında olanlar da bu gidişi değiştirmek istemezler. Bu yöneticiler kendi güçlerine güvenirler. Madam Pompadur’un dediği gibi; ‘benden sonra kıyamet kopsun’ derler. Ama onlar iktidarda iken kıyamet koparsa ne olacak?”4 Ekonomik ve toplumsal gelişim, Cumhuriyet Devrimlerinin “bekçileri”ni artık gereksiz kılmakta, sallanan erki ayakta tutmak için güçlü destekler gerekmektedir. Bu destekler için gerekli her talep, atılan her adım ilgili sınıfların maddi çıkarlarına dokunmakta, ayrıcalıkları ortadan kalkmakta, statükoları bozulmakta, kıyamette burada kopmaktadır. Emperyalist kapitalizmin ABD ve AB ile giriştiği ekonomik ve sosyal yeniden yapılanmanın kapitalist burjuvazinin bazı kesimlerini yerlerinden ederek saf dışı bırakması, savaş5 ve petrol tekellerinin egemenlikleri altındaki ülkelerde giriştikleri yeni sömürü ve yapılanma planları bu ülkelerdeki sınıf kavgalarını daha da tetiklemiş, sönmeye yüz tutan ateşi yeniden harlatmışlardır. Afganistan, Pakistan, Ortadoğu ülkeleri, Balkanlar ve daha bir çok bölgede huzursuzluklar, çatışma4 5
A. Bebel Kadın ve Sosyalizm Silah Sanayi içeren tekel grupları
14
lar, suikastlar her gün gündelik yaşamın sıradan haberleri durumuna gelmiştir. Yönetilemeyen bir dünya ekonomi yanında, toplumsal ve siyasal çalkantılarla emperyalistler ve işbirlikçileriyle bastırılmaya çalışılan mücadeleler gün be gün çemberi genişleterek şehirlerden şehirlere, ülkelerden ülkelere yayılmaktadır. Petrol ve enerji fiyatlarındaki artışlarla darboğaza giren sektör mensupları ortalığı tozu dumana katarak isyanı genişletmeye, diğer sektörlerinde sırada olduğu işaretini vermektedir. Finans ve mali sektörün başını çektiği krizin dünya çarpındaki yansıması ABD’nin suni yöntemlerle çözmeye çalıştığı “çözümleri” havada bir kağıt gibi parçalamakta, çözüm olarak ortaya konanlar ertesi gün kriz olarak karşılarına çıkmaktadır. Yatırım ve finans bankalarını ve diğer bankaların kamufle ederek sunduğu bütçeleri çuvala sığmayan mızrak gibi kendini göstermekte, ABD maliyesinin karşılıksız bastığı ABD Dolarlarıyla nefsini köreltmeye kalksa da bu dev ejderhalar doymak bilmeyen iştahlarına yenik düşerek birer birer çökmekte ve binlerce çalışan, milyonlarca kesim bunlardan etkilenerek yeni krizlere tetiklemekte bu kendi bölgesinden başka böl-
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 rinde rakipleri, hasımlarıyla başa gelere ve ülkelere sıçrayarak baş, dişe diş bir mücadeleyi de yangın tüm dünyayı saracak bisürdürmek durumuyla karşı karçimde büyümektedir. Daha önşıya kalmakta ve kabuslarına yeceki sayılarımızda yayınladığımız ni kabuslar eklenerek, paranoyak bu çöküş, iflas, listelerine her gün davranışlar göstererek, korkulayenileri eklenmekte, işsiz kalanrını ve kabuslarını gizlemeye çaların sayıları her gün daha da lışıyorlar. artmaktadır. ABD başkanlık seEmperyalist sermayenin çimlerinin çok kısa bir süre kalsözcülüğünü ve öncülüğünü üsmasından da yararlanmaya çalılenen işbirlikçi AKP, diğer hasımşan emperyalist sermayenin yöları sermaye grupları tarafından neticileri bunları gizlemeye çalışher alanda sürdürülen bir savasa da “açık mikrofon”6 haberlerinden, el altından sızdırılan, maşım içinde, görünüşte sandıkta, nipülasyonlarla (hileli yönlendirparlamentoda, Anayasa ve siyamelerle) açığa çıkan bir süreci sal arenada rakiplerine karşı başarı sağlamış görünüyor. Zaman yaşamaktadır. zaman muhtıralara (e-muhtıra da Yönetilemeyen bir ekonodahil) Ordudan, Mahkemelerden mi, çığırından çıkmış sosyal ve (Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, politik gelişmeler, yoksulluk ve Yök, Barolar) gelen saldırıları saişsizlikten bunalmış halklar gelevuştururken asıl güce karşı, izleceğin şekillenmesine yön veren güçlerin kucağında çığ gibi büyüdiği ekonomik politikalara karşı yerek akacak mecrasını bulmaya nasıl bir yol izleyeceği merak çalışmaktadır. Bu durum dünyaiçinde beklenmektedir. 2001 krida sürerken Türk ekonomisi ve zinden bu yana dünya konjonktüburjuvazisi de bundan nasibini rünün yardımıyla altıncı yılını almaktadır. Emperyalizm ekoekonomik krizlerin kısmi sallantınomik krizinin yükünü hafifletmek larıyla idare etmişti. Şimdi ise iyiiçin durmadan işbirlikçileri aracıce bütün sektörleri saran krizle lığıyla kendi çıkarlarına ilişkin önbirlikte, siyasi krizinde üst üste lem ve kararları aldırmaya çalıbinmesi yeni çatışmaların, yeni şırken bir yandan da kendi içleharmanlanmaların yaşanacağı günlere hızla yaklaşmaktadır. Başta tarım sektörü olmak 6 ABD Başkanı W.Bush bir konuşma sonraüzere, tekstil, ticaret, küçük ve sı açık kalan mikrofonun gazabına uğrayaorta üretim sektörleri, bankacılık rak “Piyasalar Sarhoş oldu” deyiverdi. 15
www.proleter.org
önümüzdeki günlerde patlama zamanı belirsiz bir sürece bağlı bir bomba gibi durmaktadır. işçilerin, köylülerin ve birçok küçük esnaf ve işletme sahibinin ekonomik çöküntüsü önü alınmaz bir sel gibi durmadan kabarmaktadır. Maaş ve ücretlerdeki artış beklentilerinin, KEY ödemesi bu şişkinliğin giderilmesinde bir sibob olamayacağı belli olmaktadır. Alınan siyasal kararların yanı sıra, polisiye tedbirlerin, kendi rakipleri tarafından bile eleştirilen, “terör” belasının Demoglies’in kılıcı gibi enselerinde hissetmesi, her siyasi rakibine “terör örgütü” muamelesiyle cevap veren bir tavır içerisinde olması seçmenlerinde bile şaşkınlık yaratmaktadır. Siyasi rakipleri ve hasımlarına uzun süreden beri gündeminde tutarak, dolaylı dolaysız, suçlamalarla, kimilerini gece yarıları evlerinden aldırarak, polise ve tutuklatarak hapishanelere gönderen “ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ” davasıyla bir birinden ilgisiz(!) rakiplerini yargılamaya başlaması, geride diğer rakipleriyle anlaşma yoluna giderek, karşılıklı tavizler verdikleri tespitleri doğrular niteliktedir. Bu vesile ile Ordunun, dolayısıyla Genel Kurmay’ın ele 16
geçen “darbe günlüklerinin”, görüşme ve eylemlerin soruşturulması üzerine gidilmemesi, diğer yandan siyasi iktidarın Anayasa Mahkemelerinde beraat yada bir başka değişle siyasi yasaklamaların ve partinin kapatılmaması yönünde kararlar çıkarılmasının “anlaşmalarla” halledildiği anlaşılmaktadır. Türk politik geleneğinin ana direğini oluşturan ordunun bir kez daha AK Parti iktidarı tarafından da tescil edilerek, siyasi iktidarın bekasını bu güce bağlılığını göstererek, burjuva siyasi iktidarı ele geçirmek isteyen diğer burjuva sınıf temsilcilerine önemli dersler vermiştir. Böylelikle “darbecilerle”, “darbe” heveslilerini ordunun dizginlerini ele geçirmeden “darbe” arabasını harekete geçirmenin mümkün olmadığını göstermiştir. Şimdi sırada bekleyen yerel seçimlerle gücünü ve hasımlarını bir kere daha test etme sürecini yaşayacaktır. Eğer “erkene alınabilecek” bir genel seçim gündeme gelirse kendini ve hasımlarını daha iyi tartmanın yolu da açılmış olacaktır. Eğer bu konu ne kadar erkene alınırsa AKP’nin bekası o kadar “garanti” edilmiş olacaktır. Bu güne kadar “ehveni şer” politikası izleyen politik ve
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 siyasi taleplerinin bilinçsizce petemini güçlendirme araçlarından şinden sürüklenen burjuva partiyoksun olanlar bunları aralarına lerinin “kemikleşmiş” seçmenleri, alarak bir süre daha burjuva çıyeni “kaleler” fethetmenin seferi karlarını ve düşüncelerini sürhazırlıklarını sürdürmektedir. Ondürme olanağı bulabilmektedirler. ca aleyhlerine alınan ekonomik İşçi sınıfının ve onun önderlerinin özellikle bu hastalığa karşı müve siyasi kararlara rağmen hala cadelede bu güne kadar olduğu burjuva partilerin peşinden sürüklenen seçmenleri mevcuttur. Hagibi bundan sonrada hep ön planda tutacak, hep uyanık olala bir “umutları” vardır. seçmenlecaktır. rin kendi sınıfsal çıkarlarını temsil Daha düne kadar Revizeden “bilinçli” kesimleri kendi aralarında birlik, oda, sendika, yonist Rus politikalarına leke kooperatifler gibi örgütlerinde sürdürmeyen, bu politikalarını sosyalizmle barıştırmaya çalışanbunların temsilciliğini yerine getirirlerken acımasızca mücadele lar, “Duvarların yıkılması”, bu poetmekten geri durmamaktadırlar. litikaların iflas etmesiyle ne diyeFakat yine de “üç kuruş çıkar uğceklerini bilememenin yanı sıra, runa” kendi sınıflarına ihanet et“yeni” politikalarıyla da işçi sınıfımeyi de sürdürmekledirler. Onlanı burjuvaziyle barıştırma, “barış rın bu kadar iki uç arasında gidip içinde bir arada yaşama” tezlerigelmelerinin kendi ekonomik ilişnin burjuva parlamenter demokkileri belirlemekte, kendisine hoş rasisi içinde yaşamayı vaaz etgörünen, çıkarlarına hizmet edemektedirler. ceğini düşündüklerine “destekEski savundukları tezlerin lemektedirler”. Bunların bir çoğu ve uşaklığını yaptıkları revizyonist “yeni” burjuvaların artık yerkapitalizmin çarkları arasında lerini ve konumlarını oluşturmaya ezilen, iflaslarla, yutulmalarla, reçalıştıkları ilişkiler içinde, konumkabet edemez duruma gelerek mülksüzleşen, proleter saflara itilandırdıkları proletaryayı, ahlaki ve fiziki yozlaşmalar içine sokalen küçük burjuva, köylü unsurrak, sınıf ilişkilerini kendi milliyetlardır. Bunlar kendi küçük burjuçi, burjuva çıkarlarının savunucuva alışkanlıklarını ve yaşam biluğunu üstlendirmeye çalışıyorçimlerini işçilerin arasına taşıyarak bu hastalıklarını onlara bulaşlar. Gerek kendi yaşadıkları bölgeler ve ülkelerde seks sektörleri tırmakta, bunlara karşı bağışıklığını yitirmiş, veya bağışıklık sisoluşturarak gerekse diğer kapita17
www.proleter.org
list ülkelere seks köleleri “ihraç” ederek yozlaşmayı en doruk noktasına çıkarmayı başarıyorlar. Bu yozlaşma içerisinde bir nebze dahi kalıntıları kalmış olan “proleter tavır”ların gelişmesine engellemek için ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. ABD’nin ve diğer AB de dahil kapitalistemperyalist ülkelerin emperyalist işgallerine, çatışmalarına göz yumarken son günlerde ABD’nin İran nükleer faaliyetlerine yönelik askeri tehdit ve şantajlarına ilişkin davranışlarına Putin başta olmak üzere diğer Doğu Bloğu ülkeler savaş füzelerini AB ülkelerine doğru konuşlandırma tehdidinden söz etmeye başlamıştır. Diğer yandan kendisine boyun eğmeyi reddeden Gürcistan, Azerbaycan vb ülkelere durmadan savaş uçakları, tanklı, savaş gemileri aracılığıyla gösteriler yaparak, zaman zaman da bombalar patlatarak gövde gösterileri yapmaktadırlar. Emperyalizm kan ve barut kokusu özlemini daha çok ister duruma gelmeye başlamış, bir üçüncü paylaşım savaşı provalarına, tatbikatlarına ulusal ve uluslar arası alanlarda hayata geçirmeye başlamıştır. Bir yanda ikili anlaşmalarla müttefiklerini, “destekçilerini” sağlama almaya çalışırken diğer yandan da bazı olası düşmanlarını 18
da “tarafsızlaştırmaya” çalışmaktadırlar7. Öyle görünüyor ki Türkiye burjuvazisi ABD’nin Orta Doğu ve Rusya, Kuzey Afrika bölgeleri içinde bir lojistik bölge, ileri karakol ve Anadolu cephesi olarak yer almasını atfetmektedirler. Türk burjuvazisinin ve ordu birliklerinin bu seferi görevde almış oldukları emir böyle bir yapılanmayı gerektirmektedir. Irak Kürt Temsilcileri ve Ülke yöneticileriyle yapılan görüşmelerin ve karşılıklı ziyaretlerin anlamı bunları teyit etmektedir. Türkiye bunu elde etmeye çalıştığı pazarların, güvence altına almak istedikleri enerji kaynaklarının ve enerji ulaşım yollarının bekası açısından kabul etmek zorunda olduğu da gözle görülen kuvvetli gerekçelerdir. Burjuvazinin tüm kurumları ve güçleri kendi aralarındaki didişmelerin yanı sıra küresel düzeyde gelişen ekonomik ve siyasi kriz ve çekişmelerin içerisinde alacakları tavır ve konuşlanacakları taraf konusunda bir birle7
Bir süreden beri Türk Dış İşlerinin sürdürdüğü gizli İsrail-Suriye ikili ilişkilerini sağlama arabuluculuğunu Başbakanlık düzeyine taşıyarak sürdürmektedir. Buna benzer böyle bir çalışma da İran – ABD Arasında sürdürülmekte, Türkiye İran’ı ikna etme çabaları sürdürmektedir.
Proleter Haziran-Temmuz: 2008 Sayı:53-54 rine “manda” seçimi konusunda Bir yanda Cumhurbaşkanı ikna çabaları ile yetinmeyip, ısEski Sovyetler Birliği ülkelerini zirarla bu mandanın savunulmasıyaretlerde bulunurken diğer yannı istemektedirler. Emperyalist dan Başbakan ve Bakanlar İran, Irak, Suriye, İsrail gibi bölgelere burjuvazi yirmi yılı aşkın bir süredir bütün dünyada “yeniden yapıkarşılıklı ziyaret üstüne ziyaretler düzenlemektedirler. lanma”, “globalleşme”, “küreselEmperyalistler kendi aralaleşme” gibi terimlerle açımlamaya çalıştığı emperyalist tekellerin rındaki çatışmaları çözmek yolunda giriştikleri her hareket karyer yüzünü tüm kurumlarıyla birşısında cılız da olsa proletaryabirine bağlayıp, yeniden şekillennın tavrı ile karşılaşmaktadırlar. dirdiği, özelleştirmeler, satın alBu gün “güçsüz” olan proletarya malar, el değiştirmeler yoluyla ele geçirilen zenginlikler, kurumdeğil onun örgütlülüğü ve önderliğidir. Proletarya bütün dünyaya lar, şirketler şimdi yerel düzeyden uluslar arası düzeye ilişkilebir kere daha bütün gücüyle kapirini ve çalışmalarını geliştirecektalist-emperyalizme karşı mücalerdir. Her biri bir ülkenin tekeliydelesini başlatmadan önce ken yeni oluşumlarla bir çok ülMarksizm-Leninizm’in bilimsel kenin tekeli haline gelen emperteorisiyle donanmış, çelik disipliyalist kuruluşlarında bu siyasi niyle öncüsünün önderliğinde yapılanma içinde de elbette ayrı (Komünist Partisi) örgütlenmiş, bir yerleri de vardır. Bunların kadevrim araçlarını yaratmış, uluslar arası birliğini ve mücadelesini rarları da yerel burjuva partiler yaymış bir toplumsal yapı içeriüzerinde de karar alma süreçlerini de etki etmektedirler. Bir zasinde devrimin nesnel şartlarıyla bir an bile tereddüt etmeden mümanlar dillerinden düşürmedikleri cadeleye atılmanın hesabını “ulusal bağımsızlık” sözleri artık yapmaktadır8. Çalışmasını yapağızlara alınmamakta, açıktan ve net olarak dayandıkları emperyamaktadır. list güce sonsuz şükranlarını ileÜlkemiz işçi sınıfının müterek “emirlerine azade olduklacadelesi uzun süren bir tarihsel rını” ifşa etmektedirler. Bunu her sürece dayanır. 1900’lü yılların düzeyden kurum ve kişiler yoluyla doğrudan yerine getirmektedir8 “Bayram günü borç ödeyecek olana ler. ramazan uzun sürmez” A.Sözü 19
www.proleter.org
başlangıcında İstanbul’da Liman işçileri, fırın işçileri, dokuma işçileri, matbaa işçileri, tramvay çalışanları, demiryolu çalışanları mücadeleleri ve grevleriyle dönemin yöneticilerine (Sultan, Padişah yönetimine) korkular yaşatmıştır. Bu korkular ülkenin sınai gelişmesini engel olsa da daha sonra emperyalistlerin paylaşımına karşı girişilen savaş ve sonrası kurulan TC devleti ile, sınai gelişim, proletaryanın sayıca ve nitelikçe gelişmesine de yansımıştır9. Bu gün yüzyılı aşkın bir süre içinde işçi sınıfı gerek ulusal gerekse iki asra dayanan mücadele ve deneyimleriyle uluslar arası deneyimler kazanmış, teorik ve pratik deneyimleriyle her zamankinden daha elverişli koşullarda mücadele etmektedir. Buna karşı burjuvazinin geliştirdiği ve geliştirmeye devam ettiği proletaryaya karşı önlemler, her gün yeni boyutlar , yeni yöntemler olsa da sınıfın bilinci ve çabası onları alt etmekte yeterli olduğu gibi onların beklemediği ve ön göremediği düzeyde ve etkinlik9
“Elbette bir sınıfın önemi, asla sayısına bakılarak anlaşılmaz. Günümüz proletaryasının gücü, sayıca küçük bile olsa, ülkenin yoğunlaşmış üretici gücünü ve en önemli iletişim araçlarını elinde tutmasından kaynaklanmaktadır.” L.Troçki Balkan Savaşları
20
tedir. Burjuvazi proletarya olmadan hiçbir mermiyi namluya süremez, hiçbir uçağı ve füzeyi yerinden kımıldatamaz. Hiçbir bombayı ateşleyemez. Proletarya tüm sınıf kardeşleriyle birlikte bu mücadelesini yürütecek, iktidarını hiç burjuvaziyle paylaşmayacaktır. İşçi sınıfının gerçekleştirmek için mücadele ettiği kurtuluş kavgası, bir ayrıcalık kavgası değil, eşit haklar, eşit görevler ve bütün ayrıcalıkların kaldırılması mücadelesidir. Bu mücadelenin uluslar arası adı: Sosyalizm mücadelesidir. Yaşasın Sosyalizm. Kahrolsun Emperyalizm.
Haziran-Temmuz 2008 M.Gündar