AdaletWeb022

Page 1

Haftal›k Dergi Say›: 22 18 A⁄USTOS 2002 F‹YAT (KDV Dahil) 750 000

EUROPE: 3 EURO

www.ekmekveadalet.com

Haks›zl›¤a, eflitsizli¤e, adaletsizli¤e karfl›

devrimcilerin önderli¤inde Semralar, Fatmalar gibi birleflmezsek örgütlenmezsek direnmezsek

çözüm yok! www.ekmekveadalet.com

info@ekmekveadalet.com

F T‹PLER‹N‹ Fatma B‹LG‹N D‹RENME SAVAfiI’NIN 660. GÜNÜNDE 93. fiEH‹T

EMPERYAL‹STLER

YAPTIRDI F tiplerine karfl› ç›kmayan vatansever de¤ildir


Foto¤raflarla Tarihimiz

“Ama ben olaca¤›m...” “Bu süreç bana çok fley ö¤retti... Korkmad›m, umudum k›r›lmad›, karamsarl›¤a kap›lmad›m. Çünkü gücümüzün fark›ndayd›m. Fedakarl›¤› kararl›l›¤› vefay› böylesi yak›c› bir flekilde görmedim yaflamad›m. Güçlendim. Kendime güvenim artt›. Elbette gücüm Partim ve yarat›lan kahramanl›klard›r... Bütün bunlar› yaflarken sevgi ve ba¤l›l›k kadar da düflmana öfkem büyüdü. ... ‹hanetler geri dönüfller de oldu. Bunlardan daha güçlü olmaktan öte etkilenmedim sadece ders ç›kard›m. Süreç a¤›r ve süreçte herkes kahraman olamazd›. Ama ben olaca¤›m.” (Fatma Bilgin)

Bu güç ve kesinlik, “ cesaretiniz varsa gelin” diyen sesteki güç ve kesinlik. Bu güç “ siz bizim teslim oldu¤umuzu nerede gördünüz” diyen sesteki güç ve kesinlik. Bu güç “ biz buraya dönmeye de¤il ölmeye geldik” diyen sesteki güç ve kesinlik. Zulmü gördü. ‹hanetleri gördü. Yar› yolda terkediflleri gördü. Direnme savafl›, en güç, en zorlu dönemlerini, en büyük kuflatmalar› onlar›n büyük kahramanl›klar›yla aflt›. S›ra onda. Bunu biliyor. Bayra¤› rüzgar› tüm ülkeyi, dünyay› etkileyecek bir güçte dalgaland›rmak s›ras› onda. Bu gücüm var diyor ve dalgaland›r›yor bayra¤›. Yaflad›¤› her saniyeyi, s›n›rs›z bir fedakarl›k, sars›lmaz bir kararl›l›kla dolduran bu kahramanl›¤›n karfl›s›nda, ihanetleri, yalpalamalar› meflrulaflt›rmak, teorilefltirmek kimin haddine? “Teslim ol diyor düflman kurflunlar ya¤d›rarak...

Tarih: Y›l 1997

Direnme savafl›n›n dönüm noktalar› Dönüm noktalar›nda bayraklaflanlar Bayraklarda yaz›l› inanç ve kararl›l›k

669 GÜN v

IMF’nin adam› Kemal Dervifl ‹stifa Etti

Cevap veriyor kahramanlar halaya durarak!” Direnme savafl› bu. Kolay kahramanl›k beklentilerinin yeri yok. Ucuz keskinliklerin ömrü k›sa. Ama o ölümsüz. Çünkü o, iflte tam da böyle dönemlerin kahraman›.

“B›rak diyor düflman, rüflvetler teklif edip, tehditler ya¤d›rarak...

Cevap veriyor kahramanlar ölümü gülerek kucaklayarak!” Ezilenlerin mücadelesinin flaflmaz kural› iflliyor hala; bir ölüp bin do¤uyoruz. Semralar›m›zla, Fatmalar›m›zla umudu büyütüyoruz. Görevin bilincindeler. Görevi yerine getirecek, halk›m›za yeni bir zafer kazand›racak güce, kararl›l›¤a sahipler. fiehitlerimizden bir da¤ olufltu. Zafer o da¤›n doru¤unda.

Yer: Halk Anayasas› Tasla¤›’n› tan›tmak, tart›flmak, yayg›nlaflt›rmak için yap›lan eylemlerden...

Sorun varsa, çözümü de vard›r. Halk, çaresiz olmaz, çaresiz kalamaz. Kabul etmek zorunda de¤iliz onlar›n; yani sömüren ve ezen s›n›f›n anayasas›n›. Kabul etmek zorunda de¤iliz onlar›n düzenini. Çözüm hep vard›r. Mesele, onu gerçeklefltirebilmektedir. Gerekti¤inde difle difl dö¤üflerek, bedeller ödeyerek... Mücadelesiz çözüm yoktur.

AÇ, YOKSUL, ‹fiS‹Z BIRAKTI... SATTI, PEfiKEfi ÇEKT‹! v

Yoksulluk vebas›n›n afl›s› çürüyen düzende yok... ÇÜRÜYEN‹ KES‹P ATMADAN EKMEK YOK!

INTERNET adresi: www.ekmekveadalet.com Ekmek ve Adalet Dergisi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Ali Ercan Göko¤lu Adresi: ‹nebey Mahallesi ‹nk›lap Caddesi Oto Han 55/54 Aksaray Fatih ‹stanbul ‹rtibat Telefonu: 0212 491 16 40 Faks:0212 491 16 37

Ofset Haz›rl›k: Y›lmaz Yay›nc›l›k Bask›: ASPAfi Pazarlama Fiyat›: 750 000 Avrupa: 3 Euro Almanya:3 Euro

Fransa:3 Euro ‹sviçre:3 Euro Hollanda:3 Euro

‹ngiltere: £ 2 Belçika: 3 Euro Avusturya: 3 Euro

E-MAIL adresi: info@ekmekveadalet.com

Ekmek ve

Bürolar›m›z Akcadag Verlag- Odenwaldstr. 72 51105 Köln Tel: 0049 221 6906692 0049 221 6906693 Faks:0049 221 6906694 E-mail adresi: ekmekveadalet@t-online.de Adana- ‹nönü Cad. 7. Sokak K›z›lay ‹fl Han› arkas› Özkan Apt. No:10/2 Tel-faks: 0 322 351 97 25 Ankara- GMK Bulvar› Onur ‹flhan› Kat: 6 Daire: 154 K›z›lay Tel-faks: 0 312 417 39 11 Antakya- Armutlu Mahallesi Elmas Sok. fiaban Kanatl› Apt. Kat: 4 D: 6 Tel-faks: 0 326 223 87 18 Bursa- Baflak Cad. Gür ‹fl Han› Daire: 25/4 Heykel Tel-faks: 0 224 224 93 97 Gaziantep- Karatarla Mahallesi Gaziler Caddesi Yeniçeri Sokak No:27 Daire:10 fiahinbey

‹zmir- 3. Beyler Cad. 850. Sokak Yaparsoy ‹fl Han› No: 31/501 Konak Tel-faks: 0 232 446 27 96 Kocaeli- Ömera¤a Mah. Atça Cami Cad. No: 30 Kat: 2 Tel-fax: 0262 322 88 09 Malatya- Dabakhane Mah. Eskihalep Cad. Kardefller ‹flhan› Kat: 3 No: 15 Tel-faks: 0 422 325 24 61 Mersin- Kiremithane Mah. 4406 sk. Müzeyyen Boro ‹flhan› No: 9 kat: 1 Dair e 13 Tel-faks: 0 324 232 15 74 Samsun- Talimhane Cad. Bozluolcay ‹fl Han› Kat: 3/42 Tel-faks: 0 362 435 25 80 Trabzon- Kemerkaya Mah. Kundurac›lar cad. Dedeo¤lu sokak Pustular iflhan› Kat:1 No:33 Tel-faks: 0462 321 59 93 Zonguldak- Gazipafla Cad. Ofluo¤lu ‹flhan› Kat: 5 Daire: 9 Tel: 0 372 252 51 79

Adalet

Okudukça, adeta her kelimeye sindi¤ini hissediyorsunuz o kararl›l›¤›n. Her cümle, harc› o kararl›l›kla kar›lm›flcas›na bir güç ve kesinlik tafl›yor. Kolay günlerin kahramanlar› de¤il o. Kolay günlerin keskinlikleri de¤il bu sözler. Atefl alt›nda, ölüm yürüyüflünde söyleniyor bu sözler. Ayak ucunda iflkenceciler, baflucunda Mengeleler dikilirken söyleniyor. “ Ama ben olaca¤›m” derken, kiflisel hiç bir beklenti yok bu sözde. Kolay günlerin cazip flöhretlerinin beklentileri yok. O sözleri söylerken, biliyor ki, kahramanl›k, ölebilmektir flimdi. Hem de baflucunda bekleyen “Mengelelere ra¤men”! Onun iradesi söyleyecektir son sözü. “Ya zafer, ya ölüm” diye ç›kt›¤› yoldan dönmeyecektir hiç bir flart alt›nda. Yürüyecek ölüme ve zafere do¤ru. Bedreddin yi¤itleri gibi... Pir Sultanlar gibi... Baba ‹shak ordular› gibi... Çivilerle çarm›ha gerilen, bir bir parmaklar› k›r›lan Börklüce gibi... Mahirler gibi... Çarm›ha gerili Börklüce gibi yata¤a zincirlenmifl o da. T›rnaklar›n› sökmek yerine, vücuduna zehir ak›tmak, yaflayan bir ölüye çevirmek için

baflucundalar. Hay›r; o bir kahraman olacak. Yani o, zaferin mimarlar›ndan biri olacak. Karar› kesin. Kararl›l›¤› keskin.


‹çindekiler 3... 5... 6... 9...

10... 11... 15... 16... 17... 18... 19... 20... 22... 24... 26... 30... 31... 32... 34...

36... 38... 40... 42... 44... 46... 47... 48... 49... 50...

Hücreler Emperyalizm ve Vatanseverlik Hücrelerden.. Hücreler, Emperyalizm ve Vatanseverlik Türkiye’nin Gelece¤i Fatmalar’d›r Ölümü Yeniflim Ölüm Orucunda, Sizlere Gelmiflim Aln›m›n Ak›yla Süreç A¤›r, Herkes Kahraman Olamazd›, Ama Ben Olaca¤›m Bu Terör, Tecrit ve Ölümler Duyulmas›n Diyedir Sak›n Yazmay›n! Sak›n Haber Yapmay›n Demokrasicilik Oyununun Güzellemeleri Emekçilerden:“Emekçiyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z” Emperyalistleri ve IMF’yi Savunmay› Solculuk Olarak... “Ulusalc› IMF’ci”... Asker Kan› Satan›n fierefi Mi Olur? Aç, Yoksul, ‹flsiz B›rakt› Satt›, Peflkefl çekti Çürüyeni Kesip Atmadan Ekmek Yok! Sand›k kimin Mezar›? 669 Gün.. Semra Baflyi¤it’in Mektuplar›ndan.. Anadolu’nun Onurlu, Namuslu Genç K›zlar› Anmay›n! Unutun! Röportaj: Filistin’in Kurtuluflu ‹çin Demokratik Cephe Genel Sekreteri Nayif Havatme Kendini ‹nkar Eden S›fatlar ‹flte Vahflet ve Barbarl›k Faflizmin Yoketmek ‹stedi¤i Direnme Hakk› As›l Çat›flma fi‹mdi Bafll›yor Solun Beyni: Israr ve Kararl›l›k Gazilik Kavgan›n Onurlu Bir Bedeli Röportaj: Devrimci Adalet, Kesin ve De¤iflmezdir Medya: Çarp›t Yönlendir! Yurtd›fl›ndan:Sallabafl Hasan’›n Bafl›na Gelenler Kahramanlar Ölmez

Hücreler, Emperyalizm ve Vatanseverlik aha ölüm orucu bafllamam›flken, F tipleri somut olarak gündeme geldi¤i andan itibaren, bu konudaki temel vurgular›m›zdan biri flu olmufltu: “F Tipleri IMF’nindir.” O zamanki tart›flmalardan, yaz›l›p çizilenlerden ve o günden bu yana izlenen pratikten dolay› biliyoruz ki, pek çok kesim bunu sadece “ajitatif bir slogan” olarak gördü. Oysa bu, karfl›m›zdaki sorunun, tecrit ve izolasyon politikas›n›n en özlü ifadelerinden biriydi. Tecrit politikas›, IMF arac›l›¤›yla tüm ülkelere dayat›lan ekonomik politikalar›n parçalar›ndan biriydi. Emperyalist küreselleflme, tüm yeni-sömürgelere ve giderek bizzat emperyalist ülkelerin kendi içlerinde de, bugüne kadar görülmedik ölçüde açl›¤›, iflsizli¤i ortaya ç›karacakt›. Bunun flu veya bu biçimde küreselleflmeye, sömürgecili¤e, açl›¤a karfl› tepkileri ortaya ç›karmas› da kaç›n›lmazd›. Hücre tipi hapishaneler, iflte bu geliflmeye karfl› al›nm›fl önlemlerin bir aya¤›yd›. Amerikan ve Avrupa tekellerinin yönetiminde IMF politikalar›n›n pervas›zca uygulanmaya bafllanaca¤› Türkiye’de de F tipleri “olmazsa olmaz”d›. IMF’nin bugüne kadar görülmedik ölçüde talan ve dayatma içeren program›n›n uygulanmaya bafllan›fl›yla F tiplerinin aç›l›fl›n›n ayn› zamana gelmesi de bu anlamda elbette tesadüf de¤ildi. Bugün art›k, F tiplerinin arkas›nda emperyalizmin oldu¤u, hem ülkemizdeki geliflmelerle, hem baflka ülkelerdeki geliflmeler sonucunda tümüyle a盤a ç›km›flt›r. 盤a ç›kan gerçeklerden biri de fludur: Ülkemizdeki muhalif güçler aç›s›ndan bunun böyle oldu¤unu görmemek de¤il, görmezden gelmek durumu vard›r. IMF programlar›yla F tipleri aras›ndaki iliflkiyi görmezden geldiler, çünkü oligarfli F tiplerine karfl› bir muhalefete hiç bir biçimde “icazet” vermiyordu. IMF’ye flu veya bu ölçüde karfl› ç›k›labilirdi, ama F tiplerine asla! ‹cazetçi sendikac›l›k, icazetci reformizm, demokratik kitle örgütlerindeki icazetçi yönetimler, icazetçi legal particilik, oligarflinin bu “mesaj›n›” ald› ve politikalar›n› ona göre biçimlendirdi. Ayn› sorun, ülkemizde uzunca dönem, mesela bir Kürt sorununda da yaflanm›flt›. Sendikalar, partiler, iflçilerin taleplerinin karfl›lanmamas›yla, durmaks›z›n devam eden zamnlarla, devrimcilere ve yurtseverlere karfl› yürütülen savafl aras›ndaki ba¤› görmüyorlar m›yd›? Elbette görüyorlard›. Ama bir tek iflçi eyleminde bile, Kürt halk›n›n taleplerinin karfl›lanmas›n› talep etmediler. Çünkü o konu da, oligarflinin icazet alan› d›fl›ndayd›. 盤a ç›kan bir baflka gerçek; emperyalizme karfl› olan veya oldu¤unu söyleyen çeflitli kesimlerin de, F tiplerini emperyalizmin yapt›¤›n› görmezden gelmeleridir. Sorunun özü yine ayn›yd›. Oligarflinin çeflitli kesimleriyle, MGK’yla paralel bir “milliyetçilik” yap›labilir, bu çerçevede Amerika’ya, Avrupa Birli¤i’ne karfl› ç›k›labilirdi. Ama Amerika’n›n, Avrupa’n›n F tiplerine karfl› ç›kmak, oligarflinin de icazeti d›fl›na ç›kmak demekti. Bu ne-

D

A

A

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

3


denle emperyalizme, Amerika’ya, Avrupa Birli¤i’ne karfl› oldu¤unu söyleyen bir çok kesim, F tiplerine karfl› ç›kmad›. imileri ise, özellikle Avrupa’n›n 19-22 Aral›k katliam›na ve F tiplerine deste¤i tüm ç›plakl›¤›yla a盤a ç›kmas›na ra¤men, yine de gerçe¤i görmemekte ›srar ettiler. Çünkü bu durum, onlar›n kafas›ndaki “Avrupa imaj›na” hiç uymuyordu. Avrupa demek, demokrasi, insan haklar›, özgürlükler demek de¤il miydi? Kimileri aç›s›ndan ise, emperyalizmin F tiplerinin arkas›nda oldu¤u gerçe¤ini teslim etmek, “emperyalizm de¤iflti” tesbitlerinden vazgeçmek anlam›na geliyordu. F tipleri, sadece ülkemizde yok. Tüm yeni-sömürgelere ihraç ediliyor. Tüm emperyalist ülkelerde de var ve durmaks›z›n yenileri yap›l›yor. Ve sadece bu gerçek bile, emperyalizmin de¤iflmedi¤inin kan›t›d›r. mperyalizm de¤iflmedi diyoruz. Bu anlamda Lenin’i hat›rlamakta yarar var. Lenin flöyle diyor emperyalizme iliflkin bir sözünde: “Emperyalizm, krall›kla yönetilen ülkelerde oldu¤u kadar, en özgür cumhuriyetlerde de, daha özel bir biçimde ‘devlet makinesi’nin ola¤anüstü güçlendi¤ini, onun bürokratik ve askeri ayg›t›n›n proletaryan›n artan bir ezilmesiyle ba¤l›l›k içinde, görülmemifl biçimde geniflledi¤ini gösterir.” Emperyalizm de¤iflti sananlar, bu iddiada olanlar, sadece bu al›nt›da vurgulanan gerçek aç›s›ndan, “devlet makinesinin ola¤anüstü güçlendirilmesi” aç›s›ndan baksalar bile, bu niteli¤in hiç bir biçimde de-

K

E

Ça¤r›m›z halen günceldir, geçerlidir: ‹ktidar›n, emperyalistlerin ekonomik, siyasi ve askeri deste¤iyle, devrimcileri katletmek, bu topraklardaki ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini yoketmek, tüm muhalif kesimleri sindirip bütün ülkeyi F tipi haline çevirmek politikas›na karfl›, flehitler vererek direnmeye devam ediyoruz. Her kim ki, ba¤›ms›zl›ktan yana oldu¤unu, vatansever oldu¤unu iddia ediyorsa, emperyalizmin hücrelerine karfl› direnenlerin yan›nda olmak zorundad›r. Olmuyorsa, o gerçek bir vatansever de¤ildir. 4

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

¤iflmedi¤ini görecekler. De¤iflmek bir yana, emperyalizm bugün her yerde, George Orwell’in herkesi gözetim ve denetim alt›nda tutan “Büyük birader”ini aratmayacak sistemler kurma peflindedir. Hücreler, emperyalizmin kurmaya çal›flt›¤› sistemin en sembolik ifadesidir. ücre tipi hapishaneler tüm halklar› denetim alt›na almaya çal›flan bu sistemin bir parças›. Amerika’da, Avrupa’n›n bütün ülkelerinde, emperyalistler durmadan hapishane yap›yorlar. ‹ki özelli¤i var bu hapishanelerin: birincisi, iflçileri çal›flt›rmaya yani sömürmeye yönelik düzenlemeler. ‹kincisi, muhalifleri, sisteme direnenleri sindirmeye yönelik hücreler. Zorla çal›flt›rmaya karfl› direnenler de, sisteme köklü elefltiriler yönelten devrimci, islamc›, radikal muhalifler de hücrelerle sindirilmeye çal›fl›l›yor. Rusya’dan Amerika’ya, ‹talya’dan ‹spanya’ya, Türkiye’den Guantanamo’ya heryerde görülen budur. Tüm bunlar üzerinde tart›flma götürmez birer olgu durumundaysa, F tiplerine karfl› ç›kmadan demokrasiden yana olunamayaca¤› da, F tiplerine karfl› ç›kmadan ba¤›ms›zl›ktan yana olunamayaca¤› da, dahas›, F tiplerine karfl› ç›kmadan, halklar›n hak ve ç›karlar›n›n savunulamayaca¤› da o kadar tart›flma götürmez bir gerçektir. a¤r›m›z hala günceldir! Ba¤›ms›zl›ktan yana oldu¤unu, emperyalizme karfl› oldu¤unu söyleyen tüm kesimler aç›s›ndan, F tiplerine karfl› mücadele ve bu mücadeleye kat›lmalar› do¤rultusundaki ça¤r›m›z, halen günceldir. Emperyalizmin hücrelerinde direnmeye devam ediyoruz. ‹ktidar›n, emperyalistlerin ekonomik, siyasi ve askeri deste¤iyle, devrimcileri katletmek, bu topraklardaki ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini yoketmek, tüm muhalif kesimleri sindirip bütün ülkeyi F tipi haline çevirmek politikas›na karfl›, flehitler vererek direnmeye devam ediyoruz. Hayat bofl sözleri yazmaz. Biz de pratik gerekleri yerine getirilmeyen bofl vatanseverliklere, ba¤›ms›zl›kç›l›¤a de¤er vermiyoruz. Gerçekten emperyalizme karfl› olanlar›n emperyalizme karfl› mücadele verece¤i alanlardan biri de F tipleridir. mperyalizm konusundaki yan›lg›lar afl›lmadan, oligarflinin tüm kesimlerinin -ordu dahil- emperyalizm iflbirlikçileri oldu¤u görülmeden, bu konudaki bofl hayaller, beklentiler terkedilmeden gerçek anlamda bir ba¤›ms›zl›k ve demokrasi, mücadelesi de verilemez. Direniflin ça¤r›s›na kulaklar›n› t›kayanlar demokrat ve vatansever olamaz.

H

Ç

E


1 9 8 4 1 9 9 6 2 0 0 0

2 0 0 2

Tutsaklardan Tüm Demokratik Güçlere:

93 fiehitle Omuzlad›¤›m›z Hak ve Özgürlükler Kavgas›na Ça¤›r›yoruz Yüzbin insan tecrite hay›r dedi, onbinler alanlarda k›z›l bantlar›m›z› dalgaland›rd›, “yaflas›n ölüm orucu” sloganlar›n› hayk›rd›. “Kamuoyu duyars›zl›¤›” teorilerinin hiçbir anlam› olmad›¤› aç›k. TAYADw’l›lar Armutlu katliam›ndan sonra yeniden bedenlerini açl›¤a yat›rd›lar. Bask›lara, gözalt›lara ra¤men direniflimizin sesini duyurmak için Alibeyköy’ün yoksul gecekondular›ndan seslerini yükseltiyorlar. Direniflimiz iki hafta içinde iki flehitle kararl›l›¤›n› bir kez daha ilan etti. Kararl›l›¤›m›z›n s›nanamazl›¤› alenidir. 93 flehidimiz, yüzlerce gazimiz bütün demokratik güçler aç›s›ndan bu efli¤in çoktan afl›lm›fl olmas› gerekti¤inin ifadesidir. Biz kararl›y›z ve direniyoruz. Oligarfli, kendi politikas›n› uygulamakta flu ana kadarki “kararl›l›¤›n›” koruyor. Çarp›flan iki irade, ayn› zamanda çarp›flan iki mücadele hatt›d›r. Bir yanda direniflimizin temsil etti¤i hak ve özgürlükler mücadelesi, öte yanda bütün özgürlükleri yoketmenin oda¤› olarak hapishaneleri bafllang›ç olarak alan oligarfli. Saflar net. Bu kavga emperyalizmin tecritine, faflizmin devrimcileri, özgürlükleri, düflünceyi yoketme iste-

direnme savafl› sürüyor 669. gün

¤ine karfl›d›r. Hiç kimse AB’den, Avrupac›l›ktan, flu bu düzen partisini destekleyerek demokrasi, hak ve özgürlük beklemesin, gelmeyecektir. Deneycilik demokratik güçlerin daha da c›l›zlaflmas›ndan öte bir sonuç getirmez. Hak ve özgürlükler mücadelesinin, demokrasi mücadelesinin en güçlü ve hedefe ulaflma noktas›nda en kararl› oda¤› direniflimizdir. Bu oda¤› güçlendirmek tüm demokratik güçlerin elindedir. Önünde hiçbir engel yoktur. Oligarflinin demokratik güçleri direniflten uzak tutmak için uygulad›¤› politikalara teslim olmayal›m. Biz kararl›y›z, ölüyoruz, direniyoruz. Kimseden ölüm bedeli ödemesini de beklemiyoruz. Sendikalara, DKÖ’lere, legal partilerden odalara, barolara kadar bütün demokratik güçleredir ça¤r›m›z: Hak ve özgürlük istiyorsak, demokrasi diyorsak direniflin etraf›nda bütünleflelim. Direnifli güçlendirelim. fiu ya da bu yöntemle olmas›, kimilerinin ölüm orucuna karfl› olmas› bu mücadelede talidir. Aslolan, savunduklar›n›zdaki samimiyettir. Yeniden daha gür bir sesle tecrite karfl› oldu¤umuzu, hak ve özgürlüklerimizi istedi¤imizi hayk›ral›m. Biz direniyoruz, ölüyoruz ve kararl›y›z. Tüm demokratik güçlerin hak ve özgürlükler mücadelesindeki kararl›l›¤›n› ve samimiyetini pratikte görmek istiyoruz.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

5


Fatma Bilgin, 3 Haziran 2001’de 5. Ekip savaflç›s› olarak ölüme yatt›. Ölüme yat›fl›n›n 434’üncü, direniflin 660’›nc› gününde 93. fiehit oldu.

Türkiye’nin Gelece¤i Fatmalar’d›r Dupduru akan bir nehir gibidir Fatma; öyle sade, öyle gösteriflsiz. Ve öyle berrak. Anadolu halk›n›n olumlu özelliklerini devrimcili¤iyle bütünlefltiren, milyonlarca yoksul Fatmalar’a kurtuluflun yolunu gösteren bir halk k›z›d›r, halk›n kendisidir. 3 Haziran 2001’de 5. Ekip olarak ölüm orucuna bafllad› Fatma Bilgin. Ölüm orucunun 434. Gününde, efli görülmedik bu kahramanl›k destan›, 660’›nca günü doldurmuflken, 10 A¤ustos’da 93. fiehidimiz olarak ölümsüzleflti. 1972 y›l›nda do¤mufl bir Arap k›z› Fatma. Yoksulluk, yüzbinlerce Fatma gibi, onu da daha 13 yafl›nda azg›n sömürü çarklar›n›n içine çekti. ‹lkokul mezunuydu, bir çok iflyerinde, pamuk tarlalar›nda, fabrikada, çapada, ambarda, atölyelerde çal›flt› y›llarca. Emekçiydi. Emek vermekte ne kadar sab›rl›ysa, haks›zl›¤a, sömürüye, bask›ya karfl› da bir o kadar sab›rs›zd›. De¤erlerini yitirmemifl milyonlarca gencimiz böyle de¤il midir? ‹çten içe isyan etmez mi patronun bask›s›na, afla¤›lamas›na, sömürüsüne. ‹syan etmez mi milyonlar› difllileri aras›nda ö¤üten bu adaletsiz düzene.

Ama Fatma’y› onlardan ay›ran bir yan var ki, bütün Fatmalar ondan örnek almal›, onun yolunu izlemeli. O, “içten içe isyan eden” olmay› reddetti. Hayk›rmal›d›r bütün haks›zl›klar›, adaletli bir düzen için neler yapabilece¤ini düflünmelidir beynini patlatana kadar. O, devrimcilik yolunu seçti.

Fatma’y› Devrimcilefltiren Sömürü ve Zulümdür Kendi ifadesiyle, “çal›flt›¤› yerlerde kötü a¤›r ifl koflullar›, düflük ücret gibi haks›zl›klara baflkald›r›p çevresindeki insanlar› yönlendirdi¤inden dolay› iflyeri sahipleriyle sorunlar yaflad›, zaman zaman iflten kovuldu” Fatma. Fatma’n›n devrimcileflmesinin en ç›plak nedenidir bu yaflam. Kendi yaflam›ndan ç›kard›¤› sonuçlarla devrimcileflti. Bu düzenin de¤iflmesi gerekti¤ini bilince ç›kard›¤› için devrimcileflti. Çevresine toplad›¤› arkadafllar›yla kendileri bildiri bast›lar, da¤›tt›lar. 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar günüdür ve Fatma henüz 20’sinde örgütsüz bir emekçidir. Kurtuluflun, umutlar›n›n devrimci harekette oldu¤unu gördü¤ü için, daha ilk tan›flt›¤› günden itibaren umudun ad› beynine kaz›nd› Fatma’n›n. Hiç duymam›flt›r daha önce o ad›. Devrimci Solu, Mahir ÇAYAN’› ilk kez duyuyordur. Ama “Çok etkileniyor hayat›mda bir fleylerin de¤iflece¤ini hissediyordum. Bana çok do¤ru geliyordu.” Sezgilerini bilgiyle donatma, ad›m ad›m devrimcileflme, kendini e¤itirken, baflka Fatma’lar› e¤itme süreci bafllam›flt›r art›k onun için. 30 yafl›nda kahramanl›kla taçland›raca¤›, her an› kavga, her an› direnifl, her an› büyük bir inanç, özveri ve ba¤l›l›kla bezenmifl yaflam›n›n en onurlu y›llar›d›r devrimcilik y›llar›. O, do¤runun peflinden gitti, do¤rular›n sesine kulak verdi. Kurtulufl muhabiri olarak çal›flmaya bafllad› emekçi Fatma. Her devrimci gibi bedeller ödedi. 5 ayl›k muhabirli¤i süresince hakl›y› ve gerçe¤i halka ulaflt›rd›¤› için 5 kez gözalt›na al›nd›, iflkenceleri, hapislikleri yaflad›. Fatma kararl›l›kt›r. Hiçbir bask› “aman” dedirtmedi ona. Zorluklar yaflad›, ama hiçbir zaman tereddüte düflmedi. 6

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22


Zorla Müdahale ‹flkencesi Yap›ld› Yüzlerce insan›m›z zorla müdahale iflkencesi ile sakat b›rak›ld›. Beyinleri yokedildi, ço¤unun haf›zalar› silindi. Kiminin bir, kiminin on y›l› belleklerinden bir m›zrakla kan›rtarak sökülür gibi sökülüp al›nd›. Fatma da 1 A¤ustos gününden itibaren 9 gün boyunca zorla müdahale iflkencesine maruz kald›. TAYAD'l› Aileler 10 A¤ustos’ta yapt›klar› aç›klamada, “zorla müdahale iflkencesiyle direnifli bitirmeyi amaçlayanlar, ‘yaflam kurtar›yoruz’ diyenler bir evlad›m›z›n daha can›na maloldular” derken, “kendisine insan›m diyen, tecrite ve iflkenceye karfl› olan herkese, daha kaç insan ölecek, kaç insan sakat kalacak?” diye sordular ve tecrite karfl› birlik olmaya ça¤›rd›lar.

Fatma Kararl›l›k, Kendine Güvendir “Süreç a¤›r ve süreçte herkes kahraman olamazd›. Ama ben olaca¤›m.” sözlerindeki kararl›l›¤› çürütülmek, yokedilmek istenen devrimcili¤in flaha kalk›fl›n›n ifadesidir, çürütmek isteyenlere cevapt›r. Devrimcilik hedefe kilitlenmek, kararl›l›k ve kendine güB‹T‹REMEZS‹N‹Z... vendir. Bu direniflte, Katliam, iflkence, ak›l alma- ölüm orucu savaflç›lar›yacak bir zulüm... Denenmedik na düflen ölüme kilitlenhiçbir politikas› kalmad› zulüm mektir. Zulmün sald›r›iktidar›n›n. lar› ölümlerimizle ördü“Gövde, dal budak gitti, ¤ümüz barikatlarla durflimdi b›rak›rlar” diye umdular. durulacakt›r çünkü. ZaTarihimizi bilmeyenlerin, 32 fer ölümlerimizle geley›ll›k tarihimizde f›rt›nalara, cektir. dalgalara karfl› dimdik yürüme Direniflçi devrimciligelene¤imizi görmeden kap›l- ¤in kilitlendi¤i yer burad›klar› umutlar› da y›k›ld›. s›d›r. Fatma ikinci y›l›na Bitiremediler, bitiremezler. yaklaflan direnme savaFatmalar’›m›z bunun güven- fl›n›n direniflçi devrimcicesidir. Daha yüzlerce Fat- sidir. Bu onun yaflam ma’m›z var, zulmün üstüne yü- tarz›d›r, devrimci kimli¤inin do¤al yap›s›d›r dirüme cüretine sahip olan. reniflçilik. Bunun için ne Bitiremediler, bitiremezler. direnme karar› almas›Nazi imparatorlu¤unu arat- na gerek vard›r, ne de mayacak koyu sansür duvarla- en küçük bir tereddüte r›, bask›lar, sesimizi k›smak yer vard›r. De¤iflen, saiçin denenen tüm yöntemler dece direnmenin biçimiflehitlerimize çarp›p dönüyor. dir bu kimlikte. Her flehidimiz, emperyalizmin Devrimci Halk Kurtuyapt›rd›¤› hücrelerin bir duvalufl Cephesi bas›n büror›n› y›k›yor. su, 11 A¤ustos 2002 taO duvarlar› rihli 266 nolu aç›klamaparamparça edece¤iz. s›nda Fatma’n›n flu söz-

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

7

lerini aktararak, o büyük coflkunun, zafere duyulan inanc›n ve kararl›l›¤›n alt›n› çizdi: “Her zaman kafam netti... Hiçbir zaman hiçbir sorunu önümde engel olarak görmedim. '96 Ölüm Orucu direnifli beni çok etkilemifltir. Ölüm Orucuna gönüllü oldum ama olmad›. Özellikle direnifllerde daha çok kendime güveniyor ve tutsakl›k gerçe¤ini kavr›yordum... Ulucanlar direnifliyle birlikte art›k olgun, duyarl› ve daha genifl düflünme gibi özellikler geliflti. Sürece yo¤unlaflmak önemliydi ve bunu yapmaya çaba harc›yordum... Süreci kavray›p kafam› netlefltirdim. Kendimi uzun bir direnifle olabilecek herfleye haz›rlad›m ve Ö.O. gönüllüsü oldum.” ‹ste¤ine 5. ekiplerde kavufltu Fatma. Bir yanda düzenin ikinci plana itti¤i, edilgenlefltirdi¤i kad›n kimli¤i, bir yanda kendine güveniyle zulmün karfl›s›na tek bafl›na dikilme cüretiyle Fatma. Fatma, devrimci kad›n kiflili¤inin örne¤i: ‹nançl›, güçlü, bir dava sahibi, hedefine ulaflmakta bütün zorluklar› aflmas›n› bilen. Köylü k›zlar›m›z›n, gecekondulu k›zlar›m›z›n, dokuma tezgah›n›n bafl›ndaki iflçi k›z›m›z›n, çapadakinin, tarladakinin örnek alaca¤› bu kifliliktir. Düzenin k›zlar›m›za verebilece¤i hiçbir fley yoktur.

Fatma Dava ‹nsan›d›r Bütün duygular›n› davas›na kilitlemifltir Fatma. Bir davas› vard›r onun, “haks›zl›klara, eflitsizliklere, adaletsizli¤e son verme davas›. Ö¤rendi, inand›, davan›n ad›,


devrimdi. Devrim gibi bir dava, yar›m a¤›zla, yalpalayan ad›mlarla savunulamazd›. O halkt›. Özü sözü, içi d›fl› birdi. Savunacaksa, sonuna kadar savunacakt›. Yola ç›kt›ysa, sonuna kadar gidecekti. Dava insan› olmakt› bu. Fatma dava insan›yd›.” Ölüm yal›n onda, ölüme ad›m ad›m yürüdü¤ü günlerdeki düflünceleri yal›n. O son an›nda bile halka nas›l mesaj veririm, nas›l ça¤r› olurum kayg›s› tafl›yor. Mezar›n›n bafl›nda okunmas› için yazd›¤› son mektubunun her sat›r›yla halk›na ça¤r› oluyor Fatma. Ancak kendini davaya adam›fl, dava insan› olmay› becerebilmifl bir devrimci her an›nda halk› e¤itmeyi, örgütlemeyi düflünür. Fatma gibi...

Hatayl›lar fiehidinin Ellerini K›nalayarak, Z›lg›tlarla, Direniflle U¤urlad›

Fatma Halkt›, Halka Ça¤r› Oldu “Fatma halk. Fatma hayat›n ve kavgan›n içinde. Fatma’n›n hayat›n›n ve kavgas›n›n içinde basit, kiflisel kayg›lar, hesaplar yok. O yoksullu¤un içinden geldi, o yoksullu¤a son verecek kavgan›n içine girdi... Fatma’n›n hayat›n›n ve kavgas›n›n içinde “ölüm ve yaflam” üzerine o demagojik, o bireyci, o bencil, o saçma sapan tart›flmalar›n da yeri yok. Onda herfley yal›n.... Fatma halk. Fatma biziz. Biz Fatmalar›z. Hayat›n her alan›nda süren direniflimiz ve savafl›m›z, halk›n kurtulufl davas›d›r. F tipi hapishaneler, Türkiye halk›n›n emperyalizme ve oligarfliye karfl› savafl›n› yoketmek için yap›ld›. Fatmalar›n umutlar›n› yoketmek için yap›ld›. Bu umudu yaflatmak için direniyoruz F tiplerinde. Kim ki, Fatma gibi, haks›zl›klara, eflitsizliklere karfl›ysa, onun yeri, kurtulufl cephesidir.” Düzenin cephesinde, burjuva politikac›lar›n›n ayak oyunlar›, birbirini an›nda satan kiflilikler, Dervifller, Baykallar, ‹smail Cemler, Tayyipler... var. Yalan, hile, dalavere, halk› aldatma var. Fatmalar’›n cephesinde karfl›l›ks›z kendini halka ve kurtulufla adama var.

Direniflin 93. kahraman› Fatma Bilgin 13 A¤ustos’da Antakya'n›n Kuzeytepe Beldesi’nde direniflle, z›lg›tlar, sloganlar eflli¤inde elleri k›nalanarak topra¤a verildi. Cenazenin gelmesiyle birlikte jandarma köyü abluka alt›na ald›. Cenaze evinde toplanan halk a¤›tlar ve türküler eflli¤inde flehidine k›na yakt›. Ellerine k›na yak›l›p, aln›na sar› y›ld›zl› k›z›l bant tak›lan ve üzerine cephe bayra¤› örtülen kahraman flehidimiz son yolculu¤una haz›rland›. Köy halk›yla birlikte tüm devrim flehitleri ad›na bir dakikal›k sayg› duruflunda yap›ld›ktan sonra "Fatma Bilgin Ölümsüzdür" pankart› aç›larak z›lg›tlar ve "Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez" ve "Yaflas›n Ölüm Orucu Direniflimiz" sloganlar›yla yürüyüfle geçildi.

Fatma’larla Kazanaca¤›z Direniflin 93. flehidi Fatma Bilgin, yaflam›yla, emekçili¤iyle halk›m›z›n bir k›z›yd›. Devrimcileflmesiyle, yoksullu¤undan, zulümden kurtuluflu devrimde görmesiyle gelece¤imizin Fatmalar’da oldu¤unu gösterdi, Fatmalar’a ça¤r› oldu.

Erdinç ve Yusuf Kutlu’nun mezarbafl›nda Erdinç Aslan'n›n annesinin yakt›¤› a¤›tlardan sonra Fatma için de a¤›tlar yak›ld›, mücadelesi anlat›ld›, vasiyeti üzerine zakkum çiçekleriyle, cephe bayra¤›ya ve bant›yla birlikte gömüldü. Devrimcili¤i ö¤rendi¤i Malatya'dan gelen mesaj›n okunmas›n›n ard›ndan tekrar köye dönmek için harekete geçen 500 kiflilik kitleye jandarma coplarla, gaz s›karak sald›rd›. Sald›r›ya karfl› tafllarla direnen halk sokak aralar›nda çat›flmay› sürdürdü. Aralar›nda dergimiz Adana temsilcisi ve yerel Asi gazetesi muhabirlerinin de bulundu¤u 11 kifli gözalt›na al›n›rken, jandarma beldede terör estirdi, halk› evlerine girmeye zorlad›.

Fatmalar, binlerce, yüzbinlerce, milyonlarca olacak. Fatma’n›n inanc›, güveni, sab›rla yaratt›¤› devrimci kiflili¤i bütün Fatmalar’a, devrimcilere örnek olacak. Bu inançla zulmün kalelerini y›kaca¤›z. Bu kendine güvenle oligarflinin iktidar›n› y›kacak, halk›n iktidar›n› kuraca¤›z.

Gözalt›lardan sonra jandarman›n çekilmesiyle birlikte bu kez de sivil polisler köyü bir süre abluka alt›nda tuttu. TAYAD’l›lar cenazeden sonra Yusuf Kutlu’nun ailesine de ziyarette bulundu.

Fatmalar’la gelece¤i kuraca¤›z. 8

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22


Tarihe Belge-1: Okuyun Mezar›m›n Bafl›nda:

ÖLÜMÜ YENM‹fi‹M ÖLÜM ORUCUNDA S‹ZLERE GELM‹fi‹M ALNIMIN AKIYLA A¤lamakl› olmas›n gözleriniz. Tabutlar›m›z›n n›, yürekleri birlefltirip birlik olma zaman›d›r içinde öylesine gururla, umutla yatarken biz, siz flimdi. de gururlan›n. Siz de umut doldurun gözyafl› yeHaydi yi¤it kardefller bac›lar, canlar, halklar›rine canlar, kardefller. m›z; bu davetle geldim size, sevgimle, umutlalafiimdi yan›n›zday›m. Hiç ayr›lmamak üzere r›mla geldim. Düfllerimle, gülüfllerimle geldim, geldim. Bu dü¤ün olsun, türkü türkü eyleyelim ölümümde aran›zda yeniden do¤dum. Yeniden buray›, halaylara dural›m. Dahi k›rm›z› mendil- do¤makt›r flehitlik, ölmedik halk›m›z, ölmeyecelerle mitralyözlerle, sebgevi, harce ile halaylara ¤iz, yenilmeyece¤iz zulme, zulmü ezecek her dural›m; omuz omuza verme, kenetlenme zama- cengte yine, yine gelece¤iz. Merhaba bafl koydu¤um Antakya'm›n halk›na; Merhaba Kuzeytepem, Kuzeytepe'nin s›cak, candan, vefal›, güzel insanlar›; Analar›m merhaba, çocuklar, yi¤it kardefllerim; Topra¤›m›za, suyumuza, börtü böce¤i ile vatan›m›za, geleneklerimize feda etti¤im can›mla selaml›yorum sizleri. Ellerinizden öpüyorum büyüklerim ve herkesi özürlü¤e çarpan yüre¤imle kucakl›yorum. Önce Yusuf Kutlu yoldafl›m selamlad› sizleri Ekinci'den. Yusuf abimdir, kardeflimdir. Birlikte gelecek ayd›nl›k bir ülke için. Özgürlü¤ü için vatan›m›z›n yola ç›kt›k Yusuf'la. Hapishanelerde yüzlerce kardefltik, onlarcam›z ölüm oruçlar›nda zulme karfl› flehit olduk. Halk›m›z Antakya'm›z›n pay›na, sizlerin sevgi dolu yüreklerinizin pay›na Yusuf ve ben düfltük. Daha direniflimiz sürüyor. Gelenlerimiz olur; Sizlere, incelmifl bedenleriyle topra¤›n bereketli kokusuyla, par›ldayan y›ld›zlar› ve sizlere b›rakacaklar› umutlar›yla gelenlerimiz olur canlar. Bu direnifl zafere kadar. Bu direniflte, zindanlarda sizlere zaferi arma¤an edece¤iz canlar. A¤lamakl› olmas›n gözleriniz. Süslü tabutlar›m›z›n içinde öylesine gururla, öylesine umutla yatarken biz, siz de gururlan›n. Siz de umut doldurun gözyafl› yerine canlar, kardefller. fiimdi yan›n›zday›m. Art›k hiç ayr›lmamak üzere geldim. Bu dü¤ün olsun, bu flenlik hepimizin bayram› olsun, kufllar, çiçekler uçuflsun rengarenk, türkü türkü eyleyelim buray›. Ça¤layal›m sizinle, halaylara dural›m. Dahi k›rm›z› mendillerle mitralyözlerle,

sebgevi, harce ile halaylara dural›m omuz omuza verme zaman›, birbirimize kenetlenme zaman›, yürekleri birlefltirip birlik olma zaman›d›r flimdi. Haydi yi¤it kardefller, bac›lar, canlar, halklar, bizim halklar›m›z bu davetle geldim size, sevgimle, umutlar›mla geldim. Düfllerimle, gülüfllerimle geldim, ölümümde aran›zda yeniden do¤dum. Yeniden do¤makt›r flehitlik, ölmedik halk›m›z, ölmeyece¤iz, yenilmeyece¤iz zulme, zulmü ezecek her cenkte yine yine gelece¤iz. Sizleri seviyor, sayg› duyuyorum. Mutluyum, aln›m aç›k bafl›m dik sizlere selamlar söylüyorum. Ölümü yenmiflim ölüm orucunda, sizlere gelmiflim aln›m›n ak›yla, sizlere lay›k olmuflsam ne mutlu bana, flimdilik gidiyorum, siz kal›n sa¤l›cakla. Yüreklerinize selam Sizden bir can, bir yürek, bir parça Fatma Bilgin (364. gün...) * Fatma flehit düflmek için ç›kt› yola. Bilmektedir flehit düflece¤ini. “Bu u¤urda ölmek bir onurdur benim için ve bir y›l bu onurla yaflad›m, gururla, çoflkuyla zafer aflk›yla yaflad›m..” demektedir kardefline yazd›¤› son mektupta. Ve flehit düfltü¤ünde mezar›n›n bafl›nda okunmak üzere yazd› bu mektubu. Bu büyük coflku, kararl›l›k ve halk sevgisi karfl›s›nda hangi zorba durabilir. Bu inanm›fll›¤›n iktidara yürümesine hangi güç engel olabilir.... Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

9


Tarihe Belge-2: Ölüm orucuna iliflkin düflüncelerimdir...

SÜREÇ A⁄IR, HERKES KAHRAMAN OLAMAZDI

AMA BEN OLACA⁄IM Yoldafllar›ma merhaba, Öncelikle flehitlerimizi sayg›mla an›yor, onlara sadakat yeminimi yineliyorum. Hareketime ve tüm yoldafllar›ma sayg›m ve ba¤l›l›¤›mla, selaml›yorum. Bana Ölüm Orucu savaflç›s› olma onurunu yaflatt›n›z. Bu tarihsel görevi bana lay›k görecek kadar güvendiniz. Sizlere minnet duyuyorum. Biliyorum bu de¤erin karfl›l›¤› teflekkürle ödenmez, bu büyük sorumlulu¤u yerine getirece¤im. Ailemizin bana duydu¤u güveni lekelemeyece¤im. Bu güveni büyütece¤im. Çünkü partim beni yeniden yaratt›. Bana güçlü onurlu bir kiflilik kazand›rd›... Emek ve sab›rla e¤itti. ‹nsana verilen de¤erdir. Sevgidir ve borcum büyüktür. Vefal› kalaca¤›m, sad›k kalaca¤›m. Son nefesime kadar Parti Cepheli kalaca¤›m. Bu süreç bana çok fley ö¤retti. Mücadele yaflam›m boyunca ö¤renmem gerekip de ö¤renemediklerimi, kavramam gerekip de kavrayamad›klar›m› ö¤retti, kavratt›. Korkmad›m, umudum k›r›lmad›, karamsarl›¤a kap›lmad›m. Çünkü gücümüzün fark›ndayd›m. Fedakarl›¤›, karal›l›¤› vefay› böylesi yak›c› bir flekilde görmedim, yaflamad›m, güçlendim. Kendime güvenim artt›. Elbette gücüm partim ve yarat›lan kahramanl›klard›r. Kendimi hareketime, önderime, yoldafllar›ma hiç bu kadar yak›n hissetmedim. Vatan ve halk sevgisi hiç bu kadar a¤›r basmad›. Bütün bunlar› yaflarken sevgi ve ba¤l›l›k kadar da zulme öfkem büyüdü. Daha önce bafllam›fl olan ekiplerle bafllamam›fl olman›n ac›s›n› yaflad›m. Kendime k›zd›m. Vicdan›mla çat›flt›m hesaplaflt›m, zaferimiz hesaplaflmam› bana yeniden yapt›rd›. ‹hanetler geri dönüfller de oldu. Bunlardan daha güçlü olmaktan öte etkilenmedim sadece ders ç›kard›m. Süreç a¤›r ve süreçte herkes kahraman olamazd›. Ama ben olaca¤›m. fiimdi art›k Ölüm Orucu savaflc›s›y›m. Tüm duygular›mla kilitlendim, mutlaka flehit düflmeliyim diyorum. Bunu çok istiyorum zafere inan›yorum ve bu zaferde açan bir karanfil olmak ve flehitlerimizle kucaklaflmak için sab›rs›zlan›yorum. Bunu baflarmak için hedefim hastahaneye götürülmemek. Serum ve benzeri takt›rmamak. Bunun için 10

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

ne gerekirse yapaca¤›m. Tek bafl›ma kalsamda tüm yoldafllar›m yan›mdaym›fl gibi devam edecek hiçbir fleye boyun e¤meyecek, zulmü sevindirmeyece¤im. Büyük zaferimize do¤ru ilerliyoruz. Bu zafer u¤runa namuslu kalman›n, devrime inanman›n ölçütüdür benim için. Buna inan›yorum. ‹nanc›m› direniflimle, irademle gösterece¤im. Ölüme yatarak zulme bir darbe de ben vuruyorum. Bir hücreyi de ben y›k›yorum. Bu ayr› bir coflku veriyor bana, yoldafllar›m›n halk›m›n hesab›n› sordu¤umu hisediyorum. Yoldafllar›mdan ayr› kalman›n ac›s›n› ç›kar›yorum. Çünkü ayr› düfltü¤üm yoldafllar›ma tarifsiz bir özlem duyuyorum, onlar› çok seviyorum. Bu sevginin bu kadar fark›nda de¤ildim. Ölesiye ba¤l›y›m. Aln›mdaki band›m, tüm flehitlerimiz ve yoldafllar›m, vatan›m ve halk›m namusumdur. Bu kutsal de¤erlere ba¤l› kalaca¤›m. Sad›k kalacak, namusumu her koflulda koruyaca¤›m. YA ZAFER YA ÖLÜM Fatma Bilgin (22.06.2001)

Direniflçinin Vasiyetinden... “Ben de her Cepheli gibi flehitlerimizin kan›yla k›z›llaflan bayra¤›m›za sar›l› flekilde toprakla kucaklaflmak istiyorum. Gömülürken band›m aln›mda olsun. Hiç düflmesin aln›mdan. Düflman onu görsün. Son mermiyi s›km›fl olaca¤›m. Mezar›ma pembe bir zakkum çiçe¤i ekilsin. Zehir gibi ac›d›r dal› hiç k›r›lmaz. Yollarda su kenarlar›nda k›rlarda kendi kendine biter. Akdenize özgü bir bitkidir. Mezar tafl›ma mavi ve k›rm›z› iki flerit çizilirse çok sevinirim. K›rm›z› direncimiz mavi özgürlü¤ümüz. Ard›mdan kimsenin a¤lamas›n› istemiyorum. A¤›t çekebilen herkes z›lg›t çeksin. Keyf keyf diye ba¤›rs›n. Arapça (m›vvel) flark›lar›, marfllar›m›z slogan ve fliarlar›m›zla gömsünler beni. E¤er k›rk›nc› gün yeme¤im verilirse, özellikle köyümde ve ulafl›labilen tüm yoksul çocuklar›n ça¤r›lmas›n›, onlar›n bir defa da olsa doyurulmalar›n› ve mezar›ma götürülmelerini rica ediyorum. Çocuklar› çok seviyorum. Yoksul çocuklar bana hep ac› vermifl, öfkemi büyütmüfltür. Onlar› bir defa da olsa güldürebilmek beni çok mutlu eder.”


Bu Terör, Tecrit Ve Ölümler Duyulmas›n Diyedir Biri o¤lunun cans›z bedenini hücrelerden teslim alm›fl, “o¤lum nas›l öldü, ö¤renmek istiyorum” diyen, “baflka Volkan’lar ölmesin” isteyen bir baba; Niyazi A¤›rman. Bir di¤eri, o¤lu hücrelerde çürütülmek istenen bir ana; Melek Akgün. Üçüncüsü, kardefli katledilmifl, hak ve özgürlükler mücadelesi veren Tayad’›n kurucu üyesi; Kemal A¤dafl. Üç Tayad’l› günler öncesinden yapt›klar› aç›klamayla tecritin kald›r›lmas›, insanlar›n ölmemesi için 11 A¤ustos’ta açl›k grevine bafllayacaklar›n› duyurdular. Üçünün de aç›klamalar›nda hiç kimsenin “hay›r” diyemeyece¤i talepler, reddedemeyece¤i hakl› gerekçeleri vard› seslerini duyurmak için.

Terör Mü; ‹flte AL‹BEYKÖY Tayad’l›lar aç›klad›klar› gibi, süresiz açl›k grevine Niyazi A¤›rman’›n evinde bafllayacaklard›. Saatlar öncesinden Niyazi A¤›rman’›n evi polisler taraf›ndan kuflat›ld›. Eyleme bafllayan ailelere destek vermek için gidenler sokak aralar›ndan, evin yak›n›ndan gözalt›na al›nmaya baflland›. Açl›k grevi yapacaklardan Melek Akgün ve Kemal A¤dafl ise özellikle kimlikleri kontrol edilerek al›nm›flt›. T›pk› Paflabahçe’de yapt›klar› gibi, evin yak›n›na hiçbir Tv, gazete muhabiri sokulmad›. Sokulsayd›, haber yaparlar m›yd›? Bir iki gazetenin küçük haberleri d›fl›nda estirilen terör haber olamad›¤›na göre cevap belli. Ö¤le saatlerinde, uzun tart›flmalar›n ard›ndan sa-

dece Halk›n Hukuk Bürosu avukat› Özgür Gider ve bir baflka avukat ile birlikte, yüzlerce ça¤r›l› kurum, kifli aras›ndan ailelere destek için gelerek duyarl›l›¤›n› gösteren fianar Yurdatapan’›n eve girmesine izin verilirken, Cemevi önünde ve sokak aralar›nda eyleme destek için gelenlerin bekleyiflleri sürdü. Ziyaretin ard›ndan bas›na bir aç›klama yapan fianar Yurdatap, “insan›n kendi bedenine zarar veren bir eyleme karfl› oldu¤unu, fakat burada insanlar›n seslerini duyurmak için gerçeklefltirdikleri eyleme engel olunmas›n›n, gözalt›lar›n demokrasiye ayk›r› oldu¤unu” söyledi. Avukat Özgür Gider ise "14 kiflinin gözalt›nda oldu¤unu, Niyazi A¤›rman’›n evinde, Melek Akgün ve Kemal A¤dafl'›n da karakolda aç›klad›klar› saatte açl›k grevine bafllad›klar›n›” ifade etti.

“Baflka Volkan’lar Olmas›n” Aç›klaman›n ard›ndan, yaklafl›k 100 kiflilik bir grup alk›fllarla Niyazi A¤›rman'›n evine do¤ru yürülen mahkeme izni! Buyurun size uyum yasas›! Her fley polis devletine uygun olarak sürüyor. fiimdi hiçbir hukukçu, insan haklar› savunucusu ç›k›p sormayacak m›; NEDEN BASTINIZ, NEDEN GÖZALTINA ALDINIZ, bir suçu varsa- NEDEN BIRAKTINIZ?

POL‹S “B‹R YOLUNU” BULUR! Büyük tantanalarla ç›kar›lan AB yasalar›ndan birinde, polisin istedi¤i evi, iflyerini basamayaca¤›, hakimden izin almak zorunda olaca¤› söyleniyordu. Demokratikleflmeydi bu! Niyazi A¤›rman’›n evi akla, mant›¤a, hukuka uygun hiçbir gerekçe gösterilmeden, hem de 3 nolu DGM’nin izniyle bas›ld›, arand›. Bir gerekçe vard› elbetet: Gözalt›nda belli oldu ki, açl›k grevini b›rakt›rmakt› bu gerekçe. Tecriti ve ölümleri duyurmay›n, insanlar ölmeye devam etsin diye veri-

Ve yine sormayacaklar m›; bu ülkede hak aramay›, açl›k grevini, ziyareti yasaklayan bir kanun mu var? Ve hak ve özgürlük savunucular›, hukukçular Armutlu’da oldu¤u gibi, Alibeyköy’den uzak m› duracak?

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

11


yüfle geçti. Gözalt›na al›nanlar›n b›rak›lmas›n› ve ablukan›n kald›r›lmas›n› isteyen kitlenin önüne ç›kan çevik kuvvet, kararl›l›k karfl›s›nda 10 kiflilik bir grubun ve bas›n›n eve girmesine izin verdi. Niyazi A¤›rman tek bafl›na yapmak zorunda kald›¤› aç›klamada, "o¤lu Volkan'›n tecrit koflullar›ndan kaynakl› intihar etti¤ini veya öldürüldü¤ünü, her koflulda bunun sorumlusunun devlet oldu¤unu” söyledi ve “tecrit devam ettikçe yeni Volkan'lar ço¤alacak, baflka Volkanlar olmas›n diye açl›k grevine bafllad›m, evim de bas›lsa, ne yaparlarsa yaps›nlar eylemi sürdürece¤im" dedi.

Terör Faydas›z: AÇLIK GREV‹ SÜRÜYOR Kitlenin bölgeden ayr›lmas›n› f›rsat bilen polis, Niyazi A¤›rman’›n evini basarak, içeride bulunan bir misafir ile birlikte gözalt›na ald›. “Arama izni”ni DGM vermiflti, ama aranan gerçekte hiçbir fley yoktu. Tek amaç vard›, açl›k grevi yapt›rmamak, b›rakt›rmak. Niyazi A¤›rman’›n röportaj›ndan anlatt›¤› gibi, gözalt›nda istenen, sorulan baflkaca tek bir soru da yoktu: YETER K‹ BIRAK! Gözalt›na al›nanlar›n bir k›sm› akflam b›rak›l›rken, Tayad’l› Jale Çelik, Melek Akgün, Kemal A¤dafl ve Niyazi A¤›rman 13 A¤ustos’a kadar gözalt›nda tutuldu. 13 A¤ustos’ta serbest b›rak›lan aileler Niyazi A¤›rman'›n evinde aç›klad›klar› gibi süresiz açl›k grevine devam ediyorlar.

Hukukçular, insan haklar› savunucular›; bu yasad›fl› bask›lara karfl› susacak m›s›n›z? Polise bask› ve terör uygulayarak “tecriti ve ölümleri duyurmama” görevi verilmifl; ya tecrite karfl› ç›kanlar, görevlerini yerine getirmek için ne yapacak? 12

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Niyazi A¤›rman gözalt›n› anlat›yor

Yeter Ki Açl›k Grevi Yapma Açl›k grevine bafllayacaklar› gün gözalt›na al›nan Niyazi A¤›rman, Melek Akgün ve Kemal A¤dafl ile gözalt›na al›n›fllar› ve gözalt›nda yaflad›klar› ile ilgili görüfltük... Niyazi A¤›rman: 11 A¤ustos pazar günü sabah kalk›p bakt›¤›mda evin etraf› polisler taraf›ndan kuflat›lm›flt›. Saat 11'e do¤ru Kemal, Melek ve çocuklar› ile birlikte geldiler, daha içeri girmeden polisler durdurdu. ‹çeri giremezsiniz dediler. ‹nsanlar› tartaklayarak al›p götürdüler. Ben pencereden ba¤›rd›m, niye misafirlerime izin vermiyorsunuz diye, fakat dinlemediler. Eve her gelen gözalt›na al›n›yor ya da kovuluyordu. ‹ki avukat ve fianar Hep flunun üzerine durdular, yeter ki Yurdatapan geldiler. b›rak! Kim size yapt›r›yor? Ama tek Ben söyledi¤imiz saatte istedikleri cevap yeter ki b›rak. Gecebafllam›flt›m açl›k grevi- leyin yine... en az otuz kifli... Hep altne. Daha sonra ziyarete tan almaya çal›flt›lar, yeter ki b›rak, gelenler, slogan atarak tek b›rak, b›rak, b›rak... Ama ben keeve do¤ru geldiler. Onlar› da çevik kuvvet sinlikle b›rakmayaca¤›m›z söyledim. durdurdu. Sonra 10 kifli ve bas›n geldi içeri. Polis biraz çekildi, evin önü biraz rahatlad›. Saat alt›ya do¤ru yine d›flar› bakt›¤›mda evin önü polis doluydu, en az elli adet polis otosu vard›. Ben evde sadece bir komflumla birlikteydim. Kap›y› açmam› söylediler, açt›m. Evi arayacaklar›n› belirttiler ben de arama karar›n› sordum. 3 Nolu DGM'den arama karar› alm›fllar onu gösterdiler. Evde suç unsuru herhangi bir birfley bulamad›lar, ama buna ra¤men beni ald›lar. Komflumun çocu¤unu da ald›lar ve çok dövdüler çocu¤u. Vatan Emniyetinde sorguya ald›lar. Sonra Kemal abiyi, ard›ndan Melek’i, sonra yeniden beni... böyle sürdü. Gün boyu sorguda kald›m yaklafl›k 15-16 saat. Hep flunun üzerine durdular, yeter ki b›rak! Kim size yapt›r›yor? Ama tek istedikleri cevap yeter ki b›rak. B›rakmayaca¤›m› söyledim. Ben, sözümün arkas›nday›m, beni b›rak›rs›n›z ben eve gidece¤im tekrar devam edece¤im dedim. Geceleyin yine sorguya ald›lar, en az otuz kifli bana sorular soruyordu. Hep alttan almaya çal›flt›lar, yeterki b›rak, tek b›rak, b›rak, b›rak... Ama ben kesinlikle b›rakmayaca¤›m›z söyledim. ‹stedikleri cevab› alamay›nca mahkemeye ç›kard›lar. DGM'de sorgu hakimine savc›ya ç›kard›lar. Savc›ya o¤lumun hücrede ölü bulundu¤unu anlatt›m, sebebi tecrit dedim. O¤lumun yan›nda birileri olsayd›, dertlerini sorunlar›n› birileri ile paylaflabilselerdi, flimdi sa¤ olaca¤›n› söyledim evlat ac›s›n›n çok büyük oldu¤unu söyledim. fiimdiye kadar 93 insan öldü, annelerin, ba-


Hülya Avflar balona bir tekme at›yor her tarafta yay›nlan›yor, ama hiçbiri bizim sesimizi duyurmuyor... Bu yaraya merhem olabilecek en küçük katk› çok büyük bir de¤ere sahiptir. Onun için kendine insan›m diyen herkesi duyarl› olmaya ça¤›r›yorum, yan›m›zda destek olmaya ça¤›r›yorum. balar›n cans›z bedenlere sar›lmas›n› anlatt›m, sonra cenaze kald›ra kald›ra b›kt›k dedim. Kardeflim de Tekirda¤ F tipinde, onu da asarlarsa, kendisini ast› derlerse o zaman ben ne olacak dedim. Onun için tecritin kald›r›lmas› için elimden ne geliyorsa, sesim nereye yetiyorsa kararl›y›m, süresiz açl›k grevine devam ediyorum, flartlar ne olursa olsun insanlar yaln›z kalmas›n, diye tecrit kalks›n diye, canl› canl› mezarlara girmesin diye yapaca¤›m dedim.

O¤lum Nas›l Öldü, Bilmek ‹stiyorum Tecrit politikas›na karfl›y›m, insanlar›n ölümüne sebep oluyor, delirmesine sebep oluyor dedim. Amac›m›z sesimizi duyurabilmek, bir anne baba olarak e¤er sesizimizi duyurabilirsek ne mutlu bize.

Kemal A¤dafl Anlat›yor:

Bananecilik b›rak›lmal› Sesimizi duyurmayal›m diye sald›rd›lar. Sonuçta biz hakl› oldu¤umuza inanarak açl›k grevini bafllatt›k. Bizim mücadelemiz izole sistemine karfl›d›r. Yar›n bizim de orada olmayaca¤›m›z›n garantisi yok. Gözalt›nda küfürler, hakaretler ve kaba dayak yaflad›k. Sürekli “açl›k grevine neden bafllad›n›z” diye sordular. Yani b›rak›n anlam›nda söylediler. Niyazi A¤›rman benim 25 y›ll›k arkadafl›m, onun çocu¤unun içerde intiharla sonuçlanan bir olay var, ben sessiz mi kalaca¤›m? Kaç gün olaca¤›n› sordular. As›l olarak b›rakmam›z üzerine çok durdular, ille de b›rak›n dediler. Yani ne olursa olsun bir karar vermifliz. Onurlu insanlar olarak ilkelerimiz var. Ben de bu ilkelerimden taviz vermeyece¤im. 1996'da benim kardeflim katledildi. Biz de o zaman soka¤a ç›kt›k, adalet dedik adaletin olmad›¤›n› gördük. Hakl›l›¤›n› göstermek için baz› fleyler yapmak gerekti, biz de açl›k grevine bafllad›k. Duyars›zl›k bir insanl›k suçudur, biz duyars›z

Bu açl›k grevini ben düflündüm. Arkadafllar›ma anlatt›m, o¤lumu cezaevinde kim öldürdü, niye öldürdü onu bilmek istiyorum, onun için açl›k grevi yapaca¤›m dedim. Melek, kabul edersen sana destek vermek istiyorum dedi. Kamal, ben de seninle birlikte açl›k grevine bafllamak istiyorum dedi. Ben de iyi olur dedim. Birlikte bafllad›k. Biz birilerinin sesimizi duymas›n› istiyoruz... ‹nflallah baflar›l› oluruz.

Tecrit kalkana kadar Bir amac›m var. Tecritin kald›r›lmas›, insanlar›n ölmemesi amac›m›z. Tecrit kalkana kadar u¤raflmaya devam ediyoruz, amac›m›z budur. Bir de flunu eklemek istiyorum evimiz abluka alt›na al›nd› biz gözalt›na al›nd›k, hiçbir bas›nda ç›kmad›. Hülya Avflar balona bir tekme at›yor her tarafta yay›nlan›yor ama hiçbiri bizim sesimizi duyurmuyor. Hücreler bir insanl›k ay›b›d›r. Bu insanl›k ay›b› kanayan bir yarad›r. Bunu görmek gerekiyor, buna merhem olmak gerekiyor. Bu yaraya merhem olabilecek en küçük bir katk› çok büyük bir de¤ere sahiptir. Onun için kendine insan›m diyen herkesi duyarl› olmaya ça¤›r›yorum, yan›m›zda destek olmaya ça¤›r›yorum.

Yan›m›zda ailelerimizi, hukukçular›, insan haklar›n› savunanlar›, F tipine karfl›y›m diyenleri görmek istiyoruz. Bu hakl› talepte bize destek olmalar›n› istiyoruz. olamazd›k. Ailelerin deste¤ine ihtiyac›m›z vard›r. Art›k bananecilik b›rak›lmal›d›r. Bana de¤meyen y›lan bin yaflas›n, art›k o devirler çoktan kapanm›flt›r. Biz yan›m›zda ailelerimizi, hukukçular›, insan haklar›n› savunanlar›, F tipine karfl›y›m diyenleri görmek istiyoruz. Bu hakl› talepte bize destek olmalar›n› istiyoruz. Kim neden destekliyorsa desteklesin, insani boyutuyla olur, baflka boyutuyla olur; ama tüm kamuoyundan duyarl›l›k bekliyoruz. Bu ses duyulmal›, hücredeki insanlar›n sesine herkes sahip ç›kmal› diyorum.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

13


Melek Akgün Anlat›yor

VAZGEÇMEYECE⁄‹Z! Eve gelmek istedi¤imizde, kap›da durdurdular. Çocuklar›m ve ye¤enim de yan›mdayd›. Kimliklerimizi istediler, biz de vermek istemedik, verirdin vermezdin bu sefer çocuklar›ma sald›rmaya bafllad›lar. Ben kimliklerimizi görmeye gerek yok bu evde açl›k grevine bafllayacak Melek Akgün dedim. Yan›mdaki de Kemal A¤dafl't›r. Bu sefer emniyete götürece¤iz dediler. Ben gerekçen nedir, ben bir anneyim, kendi bedemini bu evde açl›k grevine yat›r›yorum, kimse bana engel olamaz, bu benim karar›md›r dedim. Çocuklar›ma sald›r›nca ben dayanamad›m, mahallenin gençleri ve bizi zor kullanarak gözalt›na ald›lar. Alibeyköy’e, sonra Yeflilp›nar karakoluna götürdüler. Orada baflka gözalt›lar da vard›. Bu arada Tim geldi, ben ve Kemal abiyi hastaneye götürüyoruz bahanesiyle d›flar› ç›karmak istediler, inanmad›m hay›r dedim. Bu sefer aileler hastaneye gideceksek hep beraber gidece¤iz dediler. Sonra bir anlaflmaya var›ld›. Bir kifli gelsin dediler bu arada bir bayan arkadafl “ben gelece¤im” dedi kap›ya kadar ç›kt›¤›m›zda birbirlerine bakarak “haydi flimdi” dediler ve sald›rd›lar. Ordaki bayan› bay›ltana kadar dövdüler. Çünkü belimi s›ms›k› tuttu¤u için onu ay›rmak için bay›ltana kadar dövdüler. Orada bay›ld›¤›n› hat›rl›yorum.

Üzerimi Paramparça Ettiler Bizi otobüse bindirdiklerinde bakt›m k›z›m›n elinde benim tflörtüm var, yani o zamana kadar benim üsütümün bafl›m›n parçaland›¤›n›n fark›nda de¤ildim. Bakt›m ki her taraf›m aç›k, ç›pla¤›m yani. Hastaneye götürüyoruz diye arabaya ald›lar bizi, araban›n içinde sald›rd›lar, hakaret ettiler, pis pis fleyler söylüyorlar. Kemal abi yan›ma oturmak istedi¤inde tartaklayarak arkaya att›lar. Vatan'a gitti¤imizde bafllad›lar zaten. Küfürler, hakaretler, o¤lumu nas›l öldüreceklerini saymaya bafllad›lar. Ben açl›k grevine gidiyorum, bu da bizim en do¤al hakk›m›zd›r, kimse engelleyemez, 93 insan öldü biz bunlara sessiz kalamay›z, yar›n benim çocu¤um olmayaca¤›n›n garantisini kim verecek bana dedim. Bu gibi tehditler. Ben de ne yaparsan›z yap›n biz vazgeçmeyece¤iz dedim, devam edece¤iz. Bir arkadafl›m›z›n çok kötü dayak yedi¤ini gördüm. Oradan 14

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Ben açl›k grevine gidiyorum, bu da bizim en do¤al hakk›m›zd›r, kimse engelleyemez, 93 insan öldü biz sessiz kalamay›z, yar›n benim çocu¤um olmayaca¤›n›n garantisini kim verecek? bizi afla¤› indirdiler, ast›m hastas› oldu¤um için fenalaflt›m, beni tekrar yukar› ç›kard›lar.

Sokakta kafana s›karsak... Özellikle 99’un 4 Haziran’›nda ABD konsoloslu¤u önünde flehit düflen eflime hakaretler ettiler. Onun kafas›na nas›l s›kt›klar›n› anlatt›lar. O¤lum için, çabuk kurtuldu o¤lun ç›kmayacak m›, gösterece¤iz... Tugay'› da öyle yapaca¤›z Alev'i de öyle yapaca¤›z tehditleri... Sokakta senin kafana s›karsak kimse onlar vurdu diyemez laflar›. Çok büyük hakaretler gördüm, küfürler gördüm. En çok daya¤› ise Yeflilp›nar karakolunda yedim. Sizi kim zorluyor dediler, ben kimsenin zorlamas›na gerek yok kendi karar›m›zd›r dedim. Sonra bizi mahkemeye ç›kard›lar. Savc›ya, o¤lumun F tipinde oldu¤unu, onun da ölmeyece¤inin garantisi olmad›¤›n›, bunun için açl›k grevinde oldu¤umu, Niyazi abiye destek verdi¤imi anlatt›m. Niyazi abiye “sen b›rak›rsan Melek ve Kemal de b›rakacakt›r” diye çok yüklendiler. Biz buraday›z yine bask› yapabilirler. Dedim ya biz arkadafllar›mla bir karar alm›fl›z evlatlar›m›z için sonuç ne olursa olsun sonuna kadar buraday›z.

TEPK‹LER TAYAD, Halk›n Hukuk Bürosu, Anadolu’nun Sesi radyosu ve Özgür-Der yapt›klar› aç›klamayla sald›r›y› k›narken, gözalt›na al›nanlar aras›nda, Anadolu’nun Sesi muhabiri Selda Yefliltepe Demir ile, eylemi Haksöz Dergisi ad›na takip etmek için giden Mehmet Ali Aslan ve Özgür-Der ad›na eylemi izleyen Ahmet Parspanc›’n›n da gözalt›na al›nanlar aras›nda oldu¤u aç›klamalarda belirtildi.


"Direnifl Sürüyor... 93 fiehit... Hücre Duvarlar›n› Y›kal›m ‹nsanlar› Yaflatal›m"

Sak›n Yazmay›n! Sak›n Haber Yapmay›n! Orospular›, pezevenkleri, zamparalar› yaz›n. Döne döne “gece hayat›” ad›ndaki ahlaks›zl›klar› yay›nlay›n. Ç›plak kad›n vücutlar›n›, televoleleri, kufllar›, böcekleri, balinalar›, yeryüzünün dört bir yan›ndaki soytar›l›klar› yay›nlay›n. Amerika’n›n falan eyaletindeki sosis yeme yar›flmas›n›, ahlaks›zl›k karnavallar›n›, hangi fahiflenin o gece kimle yatt›¤›n› tekrar tekrar yay›nlay›n. *

Zaten bu ülkede F tipi hapishaneler yok. Olmayan F tiplerinin haberi olur mu?! Hücreler hiç yap›lmad›! Bu hücrelerden hiç ölü ç›kmad›! Ölüm orucu olmad›! Ve zaten 93 insan da ölmedi! 400’e yak›n insan sakat kalmad›! *

Evet, size sorduklar›nda bunlar bu ülkede olmad› deyin. Biz hiç duymad›k, duyurmad›k deyin. “Olmayan” bu olaylar›n haberini yapt›¤›m›zda da, yalan söyledik, herfleyi ters yüz ettik deyin. F tipi hapishaneleri, (tutuklu hükümlü ailelerinin tabutluk dedikleri, sonradan da böyle oldu¤u kan›tlanan hücreleri) biz 5 y›ld›zl› oteller gibi anlatt›k deyin. Tutuklular diri diri yak›l›rken, biz “arkadafllar› yakt›... vahflet” diye yay›n yapt›k deyin. Biz herfleyi gizlemiflken, devletin belgeleri tutuklular›n diri diri yak›ld›klar›n› a盤a ç›kard›; onlar› da görmezden geldik, deyin. *

Size, bugün ya da yar›n; insanl›¤a ve halk›n›za ve ülkenize ve tarihe karfl› sorumlulu¤unuz hat›rlat›l›p; “bas›n ahlak›, objektiflik, tarafs›zl›k” gibi sözler edildi¤inde; “Onlar da neymifl???” deyin piflkinlikle. “Hay›r” deyin, “hay›r, biz onlara göre de¤il, ç›karlar›m›za göre yay›n yapar›z!” Ve deyin ki;

DEVLET, bize “F Tipi hapishaneleri görmezden geleceksiniz, ölüm orucunu yok sayacaks›n›z; bu konuda sadece benim dedi¤imi, benim istedi¤im kadar yazacaks›n›z... E¤er tersine davran›rsan›z, ç›karlar›n›z zarar görür...” dedi. Biz de devletin yazma dedi¤ini yazmad›k. Çünkü, biz, ÇIKARLARIMIZA GÖRE hareket ederiz. Aynen böyle deyin. B‹R KEZ OLSUN, DO⁄RUYU SÖYLEY‹N. Çünkü gerçek böyle. Ayr›ca “Haber yapmazsan›z ölüm oruçlar› biter” demiflti Bakan›m›z diye de ekleyin. Ça¤dafl, uygar ve profesör bakan›m›z böyle deyince biz de haber yapmad›k deyin. Deyin ki: “DGM bile bizden çok memnun oldu¤u için art›k sansür karar›na gerek yok” diye karar verdi. Ama bak›n iflte, bitmedi! Tarih bakan›n›z›n katliamlar›na, sizin oto-sansürünüze ra¤men, direniflin bitirilemedi¤ini de kaydetti flimdiden. *

Gazetelerinizin logolar›n›n alt›na yaz›n; TV kanallar›n›zda her program›n bafl›na bir spot yerlefltirin: “Bas›n ahlak›ym›fl, objektif habercilikmifl, gazetecilikmifl, ... pöh... biz ç›karlar›m›za bakar›z...” Orospulardan, pezevenklerden, ahlaks›zl›klardan, soytar›l›klardan, yalanlardan geçilmeyen yaz› ve programlar›n›za en uygun düflecek olan budur. *

Tarihin sizin hakk›n›zda düfltü¤ü not da budur. Bu ahlak sizi ezecek. Bu ahlak sizin peflinizi yaflam›n›z boyunca b›rakmayacak. Bas›n tarihimize de, siyasi tarihimize de aynen böyle geçecek.

SAKLAMAYA, SUSMAYA, YAZMAMAYA DEVAM ED‹N! Devam edin i¤renç ç›karlar›n›z için gerçe¤i gizlemeye veya ters yüz etmeye. Siz ölümlerin suç orta¤›s›n›z! 12 A¤ustos 2002

TAYAD’l› Aileler Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

15


Demokrasicilik Oyununun Güzellemeleri Parlamenter düzen... çok partili rejim... ba¤›ms›z yarg›... ço¤ulculuk... hukuk devleti... Suretleri var, as›llar› yok! Demokrasi, bu topraklar üzerindeki en büyük yalanlardan biri. Dallar›, budaklar› hemen her yana yay›lm›fl, siyasete dair hemen her fleyin içine bulaflm›fl bu büyük yalan›n içinde yafl›yoruz. Bu yalan› güçlendirmek için o kadar çok kavram ve kurum ortaya at›lm›fl ki, genifl kesimler nezdinde inand›r›c› olabiliyor. ‹flin teorisini, kökenini bilen ayd›nlar bile, “Türkiye demokrasisi” diye konuflabiliyorlar. Yalan; demokrasinin halka göre olan› zaten yok; ama “burjuvazinin demokrasisi” de yok. Varolan sadece “kurumsal” bir benzerlikten ibarettir. Burjuva demokrasilerindeki gibi kurumlar vard›r; yasama (parlamento), yürütme (hükümet), yarg› (ba¤›ms›z mahkemeler) yerli yerinde görülür. Ama hiçbirinin ifllevi, sistem içindeki rolü, burjuva demokrasilerdeki gibi de¤ildir. Çünkü tümü birden yürütmeye, yani ülkemizdeki somut haliyle MGK’ya tabidir.

Türkiye’nin düzeni: Parlamentosu var, demokrasisi yok!

Mahir Çayan’›n ülkemizde varoldu¤u iddia edilen demokrasiyi bir “demokrasicilik oyunu” olarak adland›rmas› da, iflte görünümle gerçek aras›ndaki bu farkl›l›ktan dolay›d›r. Parlamenter düzen... çok partililik... ba¤›ms›z yarg›... kavramlar›, demokrasicilik oyununu yutturmaya yönelik güzellemelerdir. Seçim dönemi boyunca bu “güzellemelere” daha çok tan›k olaca¤›z. “ ‹flte sand›k, iflte demokrasi!” diyecekler. ” ‹flte söz ve karar s›ras› sizde!” diyecekler. “Demokrasinin faziletleri”nden sözedecekler.

Parlamento var; parlamenter rejim yok! Burjuva demokrasilerinde ve halk demokrasilerinde parlamentolar, belirleyici yasama gücüdür. En belirleyici yasa da, malum, anayasad›r. Ama bizim ülkemizdeki “parlamenter rejim” 50 y›ld›r tek bir anayasa yapamam›flt›r. Hep cuntalar›n yapt›¤› anayasalar›n uygulay›c›s› olmufltur. Yani “ parlamenter rejim” iddias› daha bafltan çürük bir iddiad›r. Ötesi; baflka yasalar›n ç›kar›lmas›nda da, öyle özgür, demokratik bir parlamento olmam›flt›r hiç. Türkiyedeki “parlamento”nun as›l görevi, MGK’n›n emir ve tavsiyelerini, kararlar›n› yasallaflt›rmak olmufltur. Bu öyle bir parlamentodur iflte; Emirleri yeterince yerine getirmezse, generallerin düdük sesiyle tatile ç›kar›l›r. Veya bir muht›rayla, veya yürütülen tanklarla hizaya sokulur. Parlamentonun hükmünün ve gücünün bu kadar oldu¤u bir rejime “parlamenter rejim” mi, yoksa “tanklar›n rejimi” mi daha uygun düfler?

“Çok parti” var; çok partililik yok!

Türkiye’nin düzeni: Mahkemeleri var; adaleti yok!

16

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Çünkü, her parti, düzene biat etmek zorunda. Ülkemizdeki “çok partili rejim”in tarihinin ayn› zamanda bir “siyasi partiler mezarl›¤›” halinde olmas› bile, bu çok partilili¤in nas›l bir ço¤ulculuk oldu¤unu anlatmaya yeter. Partilere iktidar yolunun aç›lmas›, veya eskaza iktidara gelecek olurlarsa, orada kalman›n yolu, d›flta IMF’ye, içte MGK’ya tabi olmaktan geçer. Hiç bir düzen partisinin ne IMF’ye, ne MGK’ya “seni tan›m›yorum” deme flans› yoktur.


Bu haliyle sadece “düzenin çok partisi”ne izin verilen bir çok partililik rejimidir.

"Emekçiyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z"

“Hukuk” var, “devlet” de var; hukuk devleti yok! Egemen s›n›flar›n en sevdi¤i sözlerden biri “konu yarg›ya intikal etmifltir” sözüdür. Yarg› da “ba¤›ms›z” oldu¤una göre, adalet yerini bulacakt›r! Tabii pratikte böyle olmaz. “Konu yarg›ya intikal etmifltir” sözü, halka hesap vermekten kurtulmak için bir bahaneden ibarettir. Yarg› da, bu ülkede yürütmeye, esas olarak da MGK’ya ba¤l›d›r. Ba¤›ml›l›k o kadar alenidir ki, mevcut yasalar›n yorumu bile, MGK’n›n ayl›k bildirilerindeki vurgulara göre de¤iflir. Hukuksuzluk, hayat›n her alan›nda diz boyudur. Çünkü en baflta, devletin kendisi, çeflitli s›fatlar tafl›yan devlet güçleri, kendi yasalar›na uymama “özgürlü¤ünü” kullan›rlar s›k s›k. Devletin kendisinin kendi yasalar›na uymad›¤› bir rejimin ad› “hukuk devleti” olabilir mi?

Demokrasi yok, oyunu var! Demokrasicilik oyunu, kitleleri düzen s›n›rlar› içinde tutmaya hizmet eder. Kitleler çözümü “düzen d›fl›nda” aramamal›, düzen partilerinden medet ummal›d›rlar. Tüm bu göstermelik kurumlar (parlamento, partiler, mahkemeler, yarg›taylar...) bunun içindir. Bazen bu oyun, kendi iç çeliflkilerinden dolay› krize girer. Bu ülkeyi gerçekten yönetinin kim oldu¤u çok fazla aflikar hale gelir. Demokrasicilik oyununun perdeleri incelir, oyun ortaya ç›kar. ‹flte o zaman, demokratikleflme, seçim, sand›k, hukuk devleti gibi fleylerin daha çok sözü edilerek, demokrasinin bir oyundan ibaret oldu¤unu gizleyen perde kal›nlaflt›r›lmaya çal›fl›l›r. Zaman zaman “baflkanl›k sistemi” olsun diye tart›fl›rlar. Seçim sistemi flöyle mi böyle mi olsun diye tart›fl›rlar. Bunlar›n gerçek bir demokrasi oluflturmakla ilgisi yoktur. kendi iç çeliflkileri, güç dengelerine göre gündeme gelen tart›flmalard›r. Bunlar›n hiçbiri ülkedeki sistemin iflleyiflini temel olarak de¤ifltirmeyecektir. Çünkü, demokrasi denilen fleyin ard›nda oligarflinin diktatörlü¤ü ve onun yürütme gücü olarak da MGK sistemi vard›r. Oligarfliler, iflbirlikçidir; emperyalizme ba¤›ml›d›r. Bu nedenle “burjuva demokrasisiyle” yönetemez, faflizme baflvururlar. ülkemizdeki siyasi sistem de ad›n› buradan al›r: Demokrasicilik oyundur, yönetim biçimi sömürge tipi faflizm’dir.

KESK’li memurlar, 15 A¤ustos’ta hükümetle yap›lan toplu görüflme öncesinde, Türkiye’nin de¤iflik kentlerinden Ankara’ya yürüdü. Grevli, toplu sözleflmeli sendika hakk› için bir dizi eylem karar› alan Kesk’in, bu eylemlerinden biri de ‹stanbul’dan Ankara’ya yürüyüfltü. 13 A¤ustos günü, Unkapan›ndaki KESK binas› önünde toplanmaya bafllayan memurlar, burada eylem programlar›n› aç›klad›lar ve sendika yöneticilerinin bütün Türkiye genelinde toplu görüflmeler öncesi Ankara’ya yürüyece¤ini, Ankara’da kitlesel miting düzenlenece¤ini duyurdular. Programa göre, sendika binas›ndan Aksaray metrosuna yürüyerek, oradan Ankara’ya hareket edecek olan memurlar›n önü, polis barikat›yla kesildi. Engellemeyi protesto eden 200 kiflilik kitle burada oturma eylemi yaparken, s›k s›k, "Toplu Sözleflme Hakk›m›z Grev Silah›m›z", "Hak Verilmez Al›n›r Zafer Sokakta Kazan›l›r", "Kahrolsun IMF Ba¤›ms›z Demokratik Türkiye", "‹flçi Memur Elele Genel Greve", "IMF Defol Bu Ülke Bu Halk Sat›l›k De¤il", "Sermayeye Teslim Olmayaca¤›z", "Emekçiye De¤il IMF'ye Barikat", "Yaflas›n Örgütlü Mücadelemiz", "Bu Abluka Da¤›t›lacak” ve "Emekçiyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z" sloganlar› at›ld›. 2 saatlik engellemenin ard›ndan yap›lan anlaflmayla Ankara’ya yürüyecek olan memurlar, sloganlarla Kesk binas› önünden u¤urland›. Memurlar Gebze’de de KESK üyeleri taraf›ndan alk›fl ve sloganlarla karfl›land›. Bu arada Ankara valisi, yapt›¤› aç›klamayla memurlar› tehdit ederek, miting yapt›rmayaca¤›n› söyledi.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

17


D‹KKAT!... Emperyalistleri ve IMF’yi savunmay› Solculuk olarak yutturmak istiyorlar Bir kaç haftad›r, boyuna “ solda ittifak, solda birlik” tart›fl›l›yor. Ama nas›l bir sol? Dervifl’li, DSP’li, Hüsamettin Özkan’l›... bir sol. Öyle bir “sol ittifak” ki, demokrat partililer, eski DYP’liler, ANAP’l›lar da iflin içine giriyor. Öyle bir “solda birlik” ki, IMF program›n›n savunucular›, teslimiyet anlaflmas›n›n imzac›lar› ve uygulay›c›lar› içinde. Öyle bir “solda birlik” ki, 19-22 Aral›k katliam›n›n karar›n› alanlar ve uygulayanlar da içinde. Burjuva medyan›n konuyu böyle aldatmalar, çarp›tmalar içinde tart›flmas› anlafl›l›r bir fley. Ama ayn› tart›flman›n bir ucunda da, halen sol, sosyalist s›fatlar›n› tafl›yan partiler, ayd›nlar var. DSP’den ayr›l›p bir parti kuran Sema Piflkinsüt’ün bile, “Kemal Dervifl'li formülleri hiçbir zaman onaylamad›klar›n›” söyledi¤i yerde, anl› flanl› solcular›n, hatta sosyalist geçinenlerin “Dervifl’li formülleri”, “solun ittifak›, solun birlefltirilmesi” diye adland›rmalar›, tabii ki masum bir yan›lg› olarak görülemez. En baflta; emperyalizmin ve oligarflinin yürüttü¤ü IMF’nin, devletin, AB’nin solu’nu yaratma operasyonunun bir parças› durumundad›rlar.

Kimse, ikbal ve koltuk hesaplar›yla, solun tan›m›yla, anlam›yla oynayamaz “Solda ittifak, solda birlik” ad›na, IMF’cilerle, katliamc›larla tart›flanlar, pazarl›klar yapanlar, aç›kças› ikbal ve mecliste koltuk peflindedirler. Bunu ne kadar “demokrasi” ad›na, “halk” ad›na göstermeye çal›fl›rlarsa çal›fls›nlar, gerçek budur. Cem-Dervifl-Özkan üçlüsünün önderlik etti¤i yeni oluflum, toplumda umut yaratm›fl! Nereden görüyor, nereden anl›yor? Bir ihtimal kendi çevresindeki üç befl halktan kopuk ayd›na bak›yor, Bir baflka güçlü ihtimal Do¤an Medya’n›n öyle demesini k›stas al›yor. TÜS‹AD’›n, Do¤an Medya’n›n istekleri, Türkiye gerçe¤inin yerine, halk›n taleplerinin yerine konulursa, iflte böyle saçmal›klar ç›kar ortaya. Sonra bunlar, Do¤an Medya’n›n Dervifl’i parlatmakla görevli maafll› kalemflörlerinden hiç bir farklar›n›n kalmad›¤›n› görmezden gelip, yine sosyalist geçinirler. Sol ad›na ahkam keserler. Ama “Derviflçi solcular”› herkes tan›yor, tan›yacak. Art›k “sol ad›na” konufltuklar›nda onlar› ciddiye alacak belki çevrelerinde bir kaç kifli kal›r. DSP-MHP-ANAP hükümetinin art›klar›ndan oluflan “yeni oluflum”da solculuk aramak en kaba haliyle Türkiye’ye Avrupa’n›n gözüyle bakmakt›r. “yeni oluflum”da solculuk, umut keflfetmek için ortaya ç›18

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Bunlara “sol ittifak” içinde sayanlar›n, solculu¤u say›lmaz! k›fl nedenlerinde keramet aramak için, art›k Türkiye’ye TÜS‹AD‘›n gözünden bakmak gerekir. Öyle ya, büyük tekelci patron Eczac›bafl› “yeni oluflum”un arkas›nda, Sabanc› “ oyum YTP’ye” diyor. “Ben sosyalistim” diyen kimi köfle yazarlar›, h›zlar›n› alamay›p “Yeni oluflum”u faflizme karfl› geliflen bir halk hareketi, lideri Cem’i de halk önderi ilan edecekler. Kimileri ayn› s›fatla, Dervifl, Cem, Baykal, Ufuk Uras, Karayalç›n ve benzerleri aras›nda “birlefltiricili¤e” soyunuyor. Bu arada ÖDP’nin düzen güçlerinin “güvenini kazanmakta” hayli yol ald›¤› da görülüyor. Cem’li, Dervifl’li bu ittifaklar›n aras›nda ÖDP ad› da say›l›yor. “Dervifl, ‘hatta YTP’de sadece DTP’nin de¤il, SHP, ÖDP gibi di¤er sol partilerin olmas›n› da istiyor.” (aktaran, Muharrem Sar›kaya, 11 A¤ustos Hürriyet) Ufuk Uras, Dervifl’le ittifak yapmay› düflünmediklerini aç›klad›. Ama düzenin onlara bak›fl›nda böyle bir “güvene” mazhar olmak, kuflkusuz kendi istedikleri fleydi. Bu, bir yerde ÖDP-DY çizgisinin hayaliydi. Bravo, baflarm›fllar demek ki. Bunlar›n adlar› yanyana say›l›yor ve kimse de pek garipsemiyor. Art›k düzen içi oldu¤unuza hiç kimsenin kuflkusu yok! Art›k düzen kat›nda, tekeller kat›nda “güvenilir” bir partiler anlafl›lan! Devlete güven vermekte, Kürt milliyetçili¤inden de h›zl› ç›kt›lar. Hay›rl› olsun! Ama kimse, düzen içiliklerini, meclis-koltuk hesaplar›n› solu iyice belirsizlefltirerek, gizlemeye kalk›flmas›n. Solun, yeri tan›m› bellidir; solda IMF yoktur; anti-emperyalizm vard›r. Solda katliamc›lar yoktur, anti-faflistlik vard›r. Burjuvazi her mevcut durumu de¤erlendirir, Krizlerinden kurtulmak için, sa¤› da, solu da kullan›r. Halk›n yarar›na olan bir “oluflum”da egemen s›n›flar olamaz. Varsa o “oluflum”dan flüphe etmek gerekir. Burjuvazinin ilericilik misyonunu çoktan yitirdi¤ini burada toplumlar tarihini anlatarak hat›rlatmay› gereksiz görüyoruz, ama TÜS‹AD’la ayn› trene binmeyi solculuk sayanlar, Dervifl-Özkan-Cem üçlüsünden “sol ittifak” yaratmaya çal›flanlar, bilinmelidir ki, SOL DE⁄‹LD‹RLER.


Ba¤›ms›z Türkiye

“ULUSALCI IMF’C‹” Nereden ç›kt› bu kavram flimdi diyeceksiniz. Hem ulusalc›, hem de IMF’ci olunabilir mi diye tepki göstereceksiniz. Olur; buras› Türkiye, burada her türlü yalan, demagoji, hile, dalavera, kavramlar› tersyüz etmek, gerçekleri çarp›tmak iktidarlarca yap›l›r. Dinleyin! Yeni ekonomiden sorumlu bakan Masum Türker konufluyor: “biz ulusalc›y›z, amac›m›z ülkemizi soyulmaktan kurtarmak.” ‹yi, güzel; peki bunu nas›l yapacak? Soyan kim? Tedbir ne? Hangi ekonomi politikayla soyguna son verilecek? Ayn› bakan göreve ilk getirildi¤indeki aç›klamas›nda, “program›n uygulamas›nda güven sars›c› hareketlere izin verilmeyece¤ini.. Kemal Dervifl ile ekonomik politika olarak ayn› fleyi savunduklar›n›” beyan etmiflti. En kaba haliyle faflist MHP’nin oynad›¤› milliyetçilik oyununu, flimdi de Masum Türker DSP ad›na “ulusalc›l›k” oyunuyla sürdürüyor. fiükrü Sina Gürel de ayn› yalan›n “D›fliflleri Bakanl›¤›” yüzündeki isim. Birincisi, ekonomik program› ne olursa olsun, bu düzende hükümet olan kim olursa olsun o pro¤ram› uygulamak zorundad›r. Öteki alternatif bellidir; düzen de¤iflmelidir. Böyle bir niyeti olmayan›n baflka bir ç›kar yolu da yoktur. ‹ktidara gelmek isteyen de, AKP gibi, her konuda güvenceler vermek zorundad›r. Ama bu da ne yeni bakan› ne de DSP’yi aklam›yor. Çünkü IMF ile anlaflmalar› yapan onlar, Dervifl’i getiren, pazarlayan, destekleyen onlar, bu düzenin sürmesi için katliamlar yapan yine onlar. Türker, hangi ulusall›ktan sözediyor acaba? Bilmedi¤imiz bir IMF ulusalc›l›¤› m› var? Soygun bu düzenin kendisidir. Soyan IMF ve iflbirlikçi tekellerdir. Soyduran iktidarlard›r. Bunlara karfl› ç›k›lm›yorsa; ulusalc›l›klar› yaland›r, oy içindir, ikiyüzlülüktür. Vatan hainli¤ini gizlemek içindir. Gizleyemezler!

Asker Kan› Satan›n fierefi Mi Olur? 30 A¤ustos'ta Genelkurmay Baflkanl›¤›’ndan ayr›lacak olan Orgeneral Hüseyin K›vr›ko¤lu'na, 'Devlet fieref Madalyas›' verilmesi karar› al›nd›. Karar›n yay›nland›¤› Resmi Gazete'de gerekçe flöyle ifade edildi: “Türkiye Cumhuriyeti'nin bekas›, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlü¤ü, toplumun huzuru, birlik ve beraberli¤i için gösterdi¤i üstün feragat, fedakarl›k, baflar› ve yararl›k sebebiyle.... Bakanlar Kurulu'nca kararlaflt›r›lm›flt›r.” Peki K›vr›ko¤lu ne yapm›fl da fleref madalyas› haketmifl, say›lan “hizmetlerin” içini doldurmufltu? Daha genifl “hizmet” dosyas› elbette aç›lacakt›r, biz bafll›klar halinde belirtelim flimdilik: Amerika’n›n tafleronlu¤unu sürdürdü. Bunun için Kafkaslar’da iliflkiler gelifltirdi. Ortado¤u’da halklara karfl› ‹srail ile birlikte hareket etti. Filistin halk›n›n kan›n›n en çok ak›t›ld›¤› günlerde imzalanan tank modernizasyonu anlaflmas›yla geçti halklara düflmanl›k tarihine. Afganistan’a asker gönderdi. Karfl›l›¤›nda ABD’den 228 milyon dolar ald›. Bunun 28 milyon dolar› direk askerler içindi. Asker bafl›na 19 bin dolar al›nan kararlar›n alt›nda “flerefli” K›vr›ko¤lu’nun imzas› vard›r. Sömürü ve zulüm düzeninin “bekas›” için 19 Aral›k baflta olmak üzere oluk oluk kan ak›tt›. “Birlik ve beraberli¤i” de, halk› bölüp parçalayan 28 fiubat’› sürdürerek sa¤lad›! IMF için kan döktü¤ünü, IMF’ci oldu¤unu hiç gizlemedi. “IMF bizi yar›yolda b›rakmaz” sözleriyle itiraf etti bunu. “fierefli askerin” k›sa künyesidir sayd›klar›m›z. fiimdi bu karar› alanlar düflünsün bakal›m; bunlar›n hangi sat›r›nda tek bir flerefli asker tavr› var? Hangisi bu ülke, bu halk için yap›ld›? Ama, madalyan›n ad› “devlet fleref madalyas›” olunca bizce de sak›ncas› yok; bu devletin flerefi de K›vr›ko¤lu’nunkiyle ayn›.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

19


IMF’nin Adam› Kemal Dervifl ‹stifa Etti...

Aç, Yoksul, ‹flsiz B›rakt› Satt›, Peflkefl Çekti Dünya Bankas›, IMF gönderdi. Talimatlar› onlardan ald›. Hükümet ona mecburdu, aksi durumda IMF dolar› gelmezdi. Medya ilk geldi¤i andan itibaren Amerikan›n çocu¤unu halk›n tepesine ç›karmak için sürekli gündemde tuttu. “Ça¤dafl” idi, tenis oynuyor, flortla geziyordu, çok “ça¤dafl”d› çoook. Hem de “solcuydu”. Kapatalist sistemin en büyük örgütü IMF’nin temsilcisi, sermayenin destekledi¤i, telefonunun bir ucu Amerika’da olan bir “solcuydu” o. “Kurtar›c›yd›” o. Bedeli misliyle halka ödettirilen dolarlar› bulup getirmiflti ya; büyük kurtar›c›yd›. Her ne kadar getirdi¤i dolarlarla bankalar kurtar›lsa, krediler tekelci burjuvaziye ak›t›lsa da, olsundu; kurtarm›flt› ya ülkeyi. Öyle olmal›yd›. Yoksa yeni iflas etmifl bir IMF program›na ra¤men, halk› nas›l aldat›p yeniden IMF ile anlaflmalar imzalanabilirdi. Umutsuz, örgütsüz b›rak›lm›fl yoksul halk›m›z, yalanla, çaresizli¤inden faydalanarak Dervifl’ten umut bekler hale getirilmek istendi. Anketler anketleri kovalad›; “en güvenilenler” listelerinde t›rmand›r›ld›. Oysa; uygulad›¤› ekonomik politika sayesinde yüzbinlerce emekçi iflinden oldu. Yoksulluk büyüdü. Ba¤›ml›l›k zincirlerine yeni halkalar eklendi. Bütün talimatlar› hükümet taraf›ndan yerine getirildi; “15 günde 15 yasa” ç›karmal›s›n›z dedi, ç›kar›ld›, emperyalist sermayenin istekleri Dervifl arac›l›¤›yla iletildi. Bundan dolay› t›pk› Sami Türk, K›vr›ko¤lu, Ecevit gibi o da unutulmayacak. Halk›m›z ekme¤ini çalan h›rs›z› unutmayacak! *** ‹stifas›, IMF program›n›n sürmesi aç›s›ndan hiçbir de¤ifliklik yaratmasa da, bundan sonraki iktidarlarda da herhangi bir de¤ifliklik olmayaca¤› kesin de olsa; Dervifl IMF ile, Amerikayla özdeflleflmifl bir isim. O, emperyalist sermayenin temsilcisi olarak geldi ülkemize. Onlar ad›na, aç, yoksul, iflsiz, evsiz b›rakt› halk›m›z›. Politikalar› uygulayabilsin diye muhalif güçlere, halka yönelik bask› ve zulüm politikalar›na 20

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Münkür münaf›¤›n soyu y›kt› harap etti köyü ölüsüne bir tas suyu dökenin de... Derince kaz›n kuyusun inim inim inilesin kefen dikmeye i¤nesin verenin de... h›z verildi. Önü böyle temizlendi. Kans›zlar onun ad›na kampanyalar düzenledi. Ondan IMF memnundu, TÜS‹AD memnundu, piyasalar-borsalar memnundu. Meydanlar “Dervifl Defol” demifl, özellefltirmelere karfl› ç›kan iflçi, topra¤›n› kaybeden köylü, insanca yaflam ücreti isteyen memur... tüm kesimler Dervifl’in IMF’nin tafleronu oldu¤u bilerek dün, “Cottarelli Defol” derken, bugün “Dervifl Defol” diyormufl ne önemi vard›; burjuvazi istiyordu ya onu; emperyalist sermaye ülkemizi talan etmek için Dervifl’lere ihtiyaç duyuyordu ya, önemli olan buydu.


*** Dervifl siyasete girer ya da girmez. Ama Dervifl’in temsil etti¤i politikalar›n ülkemizi ne hale getirdi¤i, bundan sonras›nda da ne hale getirece¤inin resmi gibidir. Dervifl’in bakanl›¤›ndaki 17 ayl›k sürenin rakamlar› kimi kurtard›¤›n›n da göstergesidir: - Enflasyon yüzde 37’lerden yüzde 52’ye yükseldi. - Bunun anlam› zam ve yoksulluk demekti. Bu 17 ay›n sadece son bir y›l›nda temel g›da maddeleri yüzde 81 zamland›. - Türkiye IMF'ye borçlu ülkeler aras›nda birinci s›raya yerleflti. IMF'den yaklafl›k 35 milyar dolarl›k borç al›nd›, iç borçlar 127 katrilyona ulaflt›. - Bat›k bankalara 24 katrilyon, kamu bankalar›na 28 katrilyon olmak üzere toplam 52 katrilyon aktar›ld›. Kredilerin gitti¤i yerlerden sadece biriydi bankac›l›k sektörü. Öte yandan tekellere kredi ad› alt›nda katrilyonlar aktar›ld›. - Dervifl’in ilk geldi¤i günlerde dahi kifli bafl›na düflen gelir 2 bin 986 dolarken, gidiflinde 2 bin 160 dolara düflmüfltü. GSMH 190.1 milyar dolardan 148 milyar dolara geriledi. - En büyük K‹T’ler dahil olmak üzere onlarca kurulufl özellefltirildi, sat›ld›. Özellefltirmelerin bir boyutu da iflten ç›karmalard›. Resmi kay›tlarda dahi, iflsiz say›s› 1 milyon 451 bin kifliden, 2 milyon 335 bin kifliye yükseldi. Gerçek rakam›n, milyonlarca emekçinin kay›ts›z çal›flt›r›ld›¤›n› düflündü¤ümüzde çok daha yüksek oldu¤u aç›kt›r. *** Buraya kadar s›ralad›¤›m›z rakamlar›n halk›n yaflam›na yans›mas› ise tek kelimeliktir; sefalet. Sermayenin neden Dervifl’i istedi¤i, halk kitlelerinin neden aldat›lmak istendi¤i iflte bu rakamlarda gizlidir. Gizli olan bir fley de yoktur gerçekte. Sokaktaki insan›n dahi “Dervifl kim?” sorusuna cevab›; “Amerika’n›n adam›d›r”. *** fiimdi ayn› efle¤i boyay›p “solcu” diye satmaya çal›fl›yorlar. Üstelik flatafatl› “solu birlefltirme” görevleri lay›k görülüyor. Ac›d›r ki, kendine solcu, sosyalist diyen kimileri de onu soldan sayarak, birlikler aras›nda say›yor. Peki nedir bu Dervifl’in “sosyal liberal sentez” dedi¤i? Faflizm koflullar›nda uygulanamazl›¤› bir yana, hemen söyleyelim, bu Dervifl’e ait de¤il, ‹ngiliz ‹flçi Partisi’ne, Blair’e aittir, “üçüncü yol” olarak da bili-

nir. Bu nedenle siyasi, ekonomik her alanda halk kitlelerine ne verdi¤ini, neyi savundu¤unu görmek için Amerika’n›n “fino köpe¤i” (Bu tan›mlama ‹ngiliz halk›n›n yüzde 56’s›n›n kat›ld›¤› bir tan›mlamad›r.) Blair’e bakmak yeterlidir. Sosyalist sistemin y›k›lmas›ndan sonra, ortaya ç›kan bofllu¤u doldurma iddias›yla ortaya ç›kan “sosyal liberalizmin” temeli, en genel hatlar›yla; kapitalist sistemin azg›n sömürüsünü gizleyecek, üzerine “sosyal” k›l›f› geçirecek, böylece çeliflkileri görece yumuflatmak üzerine oturur. Bir yanda sermayenin ihtiyaçlar›n› karfl›lama, öte yandan bunu “toplumsal bir uyum” içinde yapmak için halk kitlelerine kimi sosyal haklar›n tan›nmas› iddias›ndad›r. Ama, kapitalizm için, tekeller için bu bile fazlad›r. Doymak bilmeyen tekeller hep daha fazla sömürü ister. Amaç, azg›n sömürü karfl›s›nda halklar›n yeniden sosyalizme kazand›¤› deneyimleri de de¤erlendirerek yöneliminin önünü kesmektir, aldatmakt›r. Tekeller Dervifl arac›l›¤›yla kendi iktidar›n› kurmak istiyor. “Dervifl’li formüllerin” s›rr› hikmeti buradad›r.

Dervifl ABD vizesidir! Kemal Dervifl hangi partiye gidecek? Buna iliflkin senaryolar›n ard› arkas› kesilmiyor. Sa¤dan, ‘sol’a tüm partiler say›l›yor Dervifl’i almak isteyenler aras›nda. Belki bu yaz›y› okudu¤unuz s›rada Dervifl bir partiye girmifl olacak. Peki nedir bu Dervifl hayranl›¤›? Halk Dervifl’in yolunu dört gözle mi bekliyor ki, partiler onu kapma yar›fl›nda? Böyle olmad›¤›n› en iyi, onu pazarlamaya çal›flanlar biliyor. Örne¤in Dervifl’i parlatan bir gazetenin sayfalar›nda Karsl›lara Dervifl soruluyor, al›nan cevap flu: “Hepsi onu tan›yor ama onlar› borçland›ran, tarlalar›n› elinden alan, haciz memurunu kap›lar›na diken kifli olarak...’o ithal. Oldu olacak Amerika gelsin bir parti kursun. Ona oy verelim’ diyor.” Halk diyor ki; b›rak›n bu demagojileri, medya flovlar›n›. Biz biliyoruz Dervifl’in kim oldu¤unu. Evet, Dervifl Amerika’n›n adam›. Onu partisine ça¤›ranlar da ABD vizesi almak için ça¤›r›yor. ABD taraf›ndan kabul edilmek için ça¤›r›yor. Koltu¤a oturman›n vizesinin Amerika’dan geçti¤i düflünülüyor. Bunun için, ilkeler, ideolojiler çöpe at›labilir. Pragmatizm bafltac› edilebilir. Koltuk için “IMF’nin partisi” olunabilir.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

21


Yoksulluk “Veba”s›n›n Afl›s› Çürüyen Düzende Yok

ÇÜRÜYEN‹ KES‹P ATMADAN EKMEK YOK! Köylerimiz, gecekondular›m›z, fabrikalar, tarlalar tepeden t›rna¤a yoksullu¤a kesti. Yoksulluk bir veba gibi; yay›l›yor, yay›l›yor. Önleyecek “afl›” yok. Yoksullu¤u yaratan emperyalizm dilenerek yaflamam›z› istiyor. Dünya Bankas›, Türkiye’nin “yoksulluk haritas›n›” ç›kar›p ekmek da¤›tacak! Yoksulluk veba gibi. H›z kesmedi¤i gibi gittikçe yay›l›yor, yay›l›yor, yay›l›yor... Gizlenemeyen yoksullu¤umuz, yarat›c›lar›n›n rakamlar›nda dahi çarp›c› olarak ortaya ç›k›yor. Bu “vebay›” önleyecek “afl›” bu iktidar›n, hiçbir partinin elinde yok. Çünkü hastal›¤›n kayna¤› tek bir mikrop de¤il, tüm vücuda yay›lm›fl. Ad›, sömürgecilik. Sömürge ülke gerçe¤imiz de¤iflmedikçe o afl› hiç olmayacak. Ama, veba yay›l›rken, veba olmad›¤›m›z söylenmeye devam edecek, tedavi ad›na sadakalar da¤›t›lacak. Dilenerek yaflamaya al›flt›r›lmak istenece¤iz. Ne açl›¤›m›z, ne de toklu¤umuz belli olacak. Onur ise kursaktan ayaklar›n alt›na düflmüfl çi¤nenip duracak. “‹nsanca yaflam” diye bir kavram›n içeri¤i bir somun ekmekle doldurulmak istenecek.

Yoksullu¤un Mimarlar› “Yard›msever” Sömürgeciler, yaratt›klar› açl›¤›n isyana dönüflmesini engellemek için yard›m da¤›t›m› haz›rl›klar› yap›yor. ‹lk sömürgelefltirilme sürecimize paralel olarak da “süt tozu da¤›t›m›” yap›lmam›fl m›yd›? Bir emperyalist kurulufl, “yard›m”dan sözetmeye bafllam›flsa, bilinki, orada büyük bir yoksulluk yarat›lm›fl ve yoksulluk daha da büyüyecek demektir. Dünya Bankas›, IMF ile birlikte ülkemizi talan eden, ya¤malayan emperyalist tekellerin kuruluflu. ‹flte bu Dünya Bankas› “yard›mlarda bulunmak üzere” Türkiye’nin “yoksulun yoksulu” haritas›n› ç›kar›yormufl. Yani açl›k s›n›r›nda yaflayanlar› belirleyecek. Görevi de, Dünya Bankas›nda çal›flan bir “Türk”e vermifl. Yani Dervifl gibi “yabanc›” de¤il!.. Önce aç, yoksul b›rak›yor, tüm halk› yard›ma muhtaç hale getiriyor, sonra yard›msever olarak sahneye ç›k›yor. Bu aldatma bütün dünyada oynan›yor, en çok da IMF’ye ba¤›ml› ülkelerde sahneleniyor. Projeye göre; Yoksulluk derecelerine göre her haneye “puan” verilecek, 10 bin puan›n üzerinde olanlara ise Dünya Bankas›’ndan yard›mlar verilecek. Proje Meksika’da 1994 krizi sonras› Dünya Bankas›’nca uygulanan programdan al›nm›fl. Peki ne yap›lm›flt› Meksika’da? 22

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

SAHTEKARLAR Rize’de 11 Kas›m 2001'de yaflanan sel felaketi sonras›nda para yard›m› yapma karar› alm›flt› devlet. 9 ay geçti. Evlerini kaybeden halka hala para da¤›t›m› yok. Yalanc›d›r bunlar, sahtekard›r, halk› düflünmeyen alçaklard›r. Rizeliler, "devletten umudumuzu kestik. Kendi bafl›m›z›n çaresine bakaca¤›z" demekte sonuna kadar hakl›d›r. Bu gerçe¤i görmek için afetleri mi bekleyece¤iz? Bu devletten halka hiçbir umut yoktur. “De¤iflik mahallelere ucuz fiyatla süt, tortillas (m›s›r lavafl ekme¤i), pirinç ve di¤er g›da maddeleri sat›ld›, ayr›ca hergün 2.2 milyon kifliye 1'er kilo a¤›rl›¤›nda ücretsiz tortillas da¤›t›l›yor. Hamile kad›nlara g›da yard›m› yap›l›yor ve 6 bin 67 afl evinde de 520 bin kifli yemek yiyor.” Yaratt›¤› tabloya bak›n. Meksika, IMF’ye ba¤›ml› ülkeler aras›nda Türkiye’den sonra geliyor. Böyle yaflamaya al›flt›r›yor emperyalistler. Türkiye’de de tortillas yerine somun ekme¤i da¤›t›lacak. Ölmeyin, yaflay›n! Bu bile yoksulluk vebas›n›n nas›l bir h›zla yay›ld›¤›n›n kan›t›.

Aç Bebeklerin, ‹flsizlerin ve Modern Silahlar›n Ülkesi Türkiye gerçe¤i için Dünya Bankas›’n›n bu araflt›rmas›na gerek yok elbette. Bebeklerimiz açl›ktan ölüyorsa, annelerin bebe¤ine verecek sütü kesilmiflse, Kocaeli’ndeki


Elif Öge gibi, açl›k yüzünden bebeklerimizin oturma, yürüme ve konuflma yetenekleri geliflmiyorsa hangi yard›m flovlar› “afl›” olabilir? Bir araflt›rmaya göre Türkiye sa¤l›¤a en az para ay›ran ülkeler aras›nda bulunuyor; Ülkemiz, “hastanelerde 387 kifliye bir yata¤›n düfltü¤ü, halk›n yüzde 26.2’sinin sa¤l›kl› içme suyundan yoksun oldu¤u, 27 milyon çocu¤un üçte birinin sa¤l›kl› beslenmedi¤i” bir ülke haline getirildi. ‹flsizlik de, yoksullu¤umuza, bebelerimizin açl›¤›na paralel olarak art›yor. Devletin resmi araflt›rmas›na göre (D‹E) her 10 kifliden 1’i iflsiz. “Ekonomik krizin” en fliddetli yafland›¤› geçen y›l›n ikinci çeyre¤indeki 1 milyon 567 bin olan iflsiz say›s›, bu y›l›n ayn› döneminde (nisan-may›s-haziran) 2 milyon 217 bine ç›kt›. Böylece iflsizlik oran› da, 6.9’dan, 9.6’ya yükseldi. E¤itimli-e¤itimsiz, kad›n-erkek, kentteköyde bütün k›yaslamal› rakamlar iflsizli¤in ulaflt›¤› boyutu gösteriyor. Sa¤l›¤a en az pay ayr›l›rken, iflsizlik büyük bir h›zla artarken; silahlanmada ilk dört aras›nday›z. ‹flte son (ama sonuncusu olmayacak) örnek: Türkiye ‹srail’den 54 adet HARPY insans›z, bombal› hava arac› ald›. “Kamikaze uçak” olarak da bilinen uzak-

27 Maddede ‹hanet ve Açl›k

tan kumandal›, pilotsuz uçaklar do¤rudan hedefe düflerek patl›yor. Anlaflma Çevik Bir taraf›ndan 1999’da yap›ld› ve teslimat 2001’de bafllad›. Toplam 100 Harpy için 76 milyon dolar ödendi. Böyle bir silaha hangi düflmandan korunmak için ihtiyaç duyar bu devlet? Amerika’n›n tafleronlu¤undan öte tüm cevaplar yaland›r, aldatmad›r.

Sosyalist Türkiye’yle De¤iflecek A¤›zlar› aç›ld›¤›nda Küba’y› karalamak için her türlü yalan› söyleyenlere sorun; Küba’da ne e¤itim sorunu var, ne sa¤l›k, ne de bebekler açl›ktan ölüyor. Hem de bunca bask› ve ambargoya ra¤men. Bizim sistemimiz nas›l bir sistemdir ki, savafl yokken k›tl›k içindeyiz, ambargo yokken ekmek bulam›yoruz, yeralt›-yerüstü bu kadar zenginken iflsisiz, yoksuluz. Sorun bu düzeni savunanlara; sosyalizme düflmanl›klar›n›n nedenini sorun. Yoksulluk vebas›, halk için örgütlenen, halk›n ihtiyaçlar› için üreten bir sistemde yenilebilir. Her yan› çürüyen düzeni kökünden kesip atarak açl›¤›m›za, yoksullu¤umuza çare bulabiliriz.

27 Maddede ‹hanet ve Açl›k Geldiler, gözden geçirdiler, yeni talimatlar verdiler; ve bu talimatlar›n yerine getirilece¤ine dair yaz›l› taahhüt istediler.

Geldiler, gözden geçirdiler, yeni talimatlar verdiler; ve bu talimatlar›n yerine getirilece¤ine dair yaz›l› taahhüt istediler. Ad›na “niyet mektubu” denilen vatan hainli¤i belgelerinin sonuncusu 30 Temmuz 2002’de IMF’ye teslim edildi. 27 madde var teslimiyet taahhütnamesinde. ‹flte bunlardan baz›lar›: - Program›n sürdürülmesi için her türlü çaba gösterilecek. - Hem memur, hem iflçi ücret art›fllar› s›n›rland›r›lacak. - Bankalara sermaye deste¤i yap›lacak. - Memurlar da zorunlu emeklilik kapsam›na al›nacak. - Belediyeler mali aç›dan yeniden yap›land›r›lacak. - 2002 sonuna kadar SSK yasas› ç›kar›lm›fl olacak, SSK’n›n defteri dürülecek. - Kamuda personel azalt›m› ve özellefltirme devam edecek. - Sosyal harcamalar (ne kald›ysa) k›s›lacak. ‹flçiye, memura ücret s›n›rlamas›, bankalara sermaye deste¤i. “Niyet mektuplar›”nda, hep oldu¤u gibi vatan hainli¤i ve halk düflmanl›¤› yanyana. Hep oldu¤u gibi, taahhütnameler, patronlardan yana, emekçiye karfl›. Günlük yaflamda, hemen karfl›l›¤› görülecek olan madde ise flu: - K‹T’lerin “gelir kayb›n›n telafisi için” gerekli tüm F‹YAT ARTIfiLARI YAPILACAK!

- 2002 sonuna kadar SSK yasas› ç›kar›lm›fl olacak, SSK’n›n defteri dürülecek.

Sa¤anak halinde bir zam gözüküyor ufukta. Ufukta, iflten ç›karmalar, ufukta açl›k, yoksulluk.

Sa¤anak halinde bir zam gözüküyor ufukta. Ufukta, iflten ç›karmalar, ufukta açl›k, yoksulluk.

Ad›na “niyet mektubu” denilen vatan hainli¤i belgelerinin sonuncusu 30 Temmuz 2002’de IMF’ye teslim edildi. 27 madde var teslimiyet taahhütnamesinde. ‹flte bunlardan baz›lar›:

- Program›n sürdürülmesi için her türlü çaba gösterilecek. - Hem memur, hem iflçi ücret art›fllar› s›n›rland›r›lacak. - Bankalara sermaye deste¤i yap›lacak. - Memurlar da zorunlu emeklilik kapsam›na al›nacak. - Belediyeler mali aç›dan yeniden yap›land›r›lacak.

- Kamuda personel azalt›m› ve özellefltirme devam edecek. - Sosyal harcamalar (ne kald›ysa) k›s›lacak. ‹flçiye, memura ücret s›n›rlamas›, bankalara sermaye deste¤i. “Niyet mektuplar›”nda, hep oldu¤u gibi vatan hainli¤i ve halk düflmanl›¤› yanyana. Hep oldu¤u gibi, taahhütnameler, patronlardan yana, emekçiye karfl›. Günlük yaflamda, hemen karfl›l›¤› görülecek olan madde ise flu: - K‹T’lerin “gelir kayb›n›n telafisi için” gerekli tüm F‹YAT ARTIfiLARI YAPILACAK!

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

23


“Hükümeti sand›¤a gömece¤iz...”

SANDIK K‹M‹N MEZARI? Örgütsüz halk›n hesap yerini “sand›kta” görmesi, çaresizli¤inden, örgütsüzlü¤ündendir.

Ya örgütlü güçlerin, sendikalar›n hesap yeri neden “sand›k”? Emekçinin haklar› ne zamandan beri sand›kta aran›yor? IMF temsilcisini, IMF’ci partileri birlefltirmek sendikac›lara m› kald›? “Üretimden gelen güce” ne oldu? IMF politikalar› pervas›zca uygulan›rken, hani nerede, grevler, direnifller, boykotlar, yürüyüfller?.. “Nas›l olsa oy istemeye gelecekler...” “Bu hükümetten sand›kta hesap soraca¤›z...” “Onlar› sand›¤a gömece¤iz...” Her gün flu veya bu flekilde halk›n partilere, düzene olan tepkileri buna benzer sözlerle yans›yor. Hiçbir partiye güven olmad›¤› kesin. Partiler de bu gerçe¤i biliyor, ama de¤ifltiremiyor, çözüm üretemiyor. Ama baflka bir gerçek de, bir baflka partiye oy vererek hükümetten hesap sorma e¤iliminin bugüne kadar yaflanan pratiklerle ortada oldu¤u. Elbette sand›¤a gitmemek, hiçbir partiye oy vermemek, hatta hiçbir partiyi köyümüze, mahallelerimize sokmamak ileri bir tav›rd›r, hesap sorma tavr›d›r. Ama bunun karfl›s›nda halk olarak örgütlenmiyorsak, sand›¤›n karfl›s›na örgütlülüklerimizle ç›km›yorsak, sisteme tepkimizi, onu de¤ifltirme mücadelesine dönüfltürmüyorsak eksik bir tav›rd›r. Ama bizim esas olarak konumuz flu an bu de¤il; tepki duyulan partiyi ya da hükümeti bir baflka partiye oy vererek cezaland›rma tavr›. Çaresizlikten, alternatifsizlikten ya da de¤il, bunun önemi yok. IMF politikalar› uygulayan hükümete tepkimizi, ayn› program› uygulayaca¤›n› flimdiden söyleyen AKP’ye, CHP’ye ya da bir baflkas›na oy vererek gösteriyorsak, bunun ad› tepki de¤ildir ve o sand›k partilerin de¤il, yine bizim, halk›n mezar› olacak demektir. Peki bizim halk olarak hesap soraca¤›m›z yer sand›k m›? Ya da, gerçekten sand›kta hesap sorabilmek mümkün mü? Emperyalistler ve iflbirlikçi oligarfli bütün partileri bir flekilde denetimine alm›fl, yönlendiriyor, politikalar›n› uygulat›yor. Halk›n yar›s›n›n oyu meclise yans›masa bile o bir fleklide yönetmeye devam edecektir. 24

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Taleplerimizi dile getirmenin, bu düzene haddini bildirmenin yeri sand›k de¤ildir. Örgütlenerek, hak ve özgürlükler mücadalesini, halk›n iktidar› için mücadeleyi gelifltirerek hesap sorabiliriz.

“Örgütlü” Güçlerin Sand›k Hesab› Örgütsüz halk›n tepkisini bu flekilde ifade etmesi bir yere kadar anlafl›labilir. Çeflitli biçimlerde izah edilebilir. Peki örgütlü kesimler, onlar ayn› fleyi söylemeyi nas›l izah edecekler? Kald› ki, bu kesimlerin tavr›, örgütsüz kesimlerin ayn› çaresizlik içinde debelenip durmas›nda da bir etkendir. Yani etkiledikleri iflçi say›s› bir yana, düzen partilerinin meflrulaflmas›nda da rol almakta, mücadele yeri olarak alanlar›, direniflleri de¤il, sand›¤› göstermektedirler. Benzeri durum DKÖ’ler, Odalar vb. için de geçerlidir. Örne¤in, anl› flanl› iflçi sendikalar›n›n yüzy›ll›k “eme¤in üretimden gelen gücünü” a¤z›na bile almadan, herhangi bir hak talep ederken, “seçimde hesap sorar›z” demesi, D‹SK baflkan›n›n daha da ileri giderek Dervifl-Baykal aras›nda mekik dokuya-


rak “birlik” sa¤lama giriflimleri, ya da memurlar Ankara’ya yürürken, KESK baflkan› Sami Evren’in konuflmas›n›n oda¤›na, “onlar› sand›kta mahkum edece¤iz” tavr›n› koymas› nas›l izah edilmeli? Elbette bunda sendikac›l›k ad›na izah edilecek bir durum yoktur, çünkü sendikac›l›kla, emekle ilgisi yoktur. Sendikac›l›k flu bu partiyi sand›¤a gömme, bir baflkas›n› sand›ktan ç›karma sendikac›l›¤›na dönüfltürülmüfltür. Bu nokta sendikac›l›¤›n devlet sendikac›l›¤›nda, düzen sendikac›l›¤›nda ald›¤› yolun göstergesidir ayn› zamanda. D‹SK baflkan› Süleyman Çelebi’nin bas›na yans›yan giriflimini düflünün; bir Dervifl’e gidiyor, sonra dönüp Deniz Baykal’la görüflüyor, ard›ndan yeniden Eczac›bafl›’n›n, Sabanc›’n›n desteklediklerini aç›klad›klar› Kemal Dervifl’le bulufluyor. Solu birlefltirecekmifl; bunun için D‹SK baflkanlar kurulunda karar da alacaklar›n› aç›kl›yor. Elbette iflçi sendikalar›n›n emekten yana olan partilerle iliflki gelifltirmesi, solun birli¤i için çal›flmas› anlafl›labilirdir. Peki Çelebi’nin birlefltirmek istedikleri kimdir? Sol mu, emekten yana m›? Kemal Dervifl’i anlatmaya bile gerek yok. Baykal, daha dün Paflabahçe’yi kapatma karar›n›n alt›nda imzas› olan CHP’nin genel baflkan› de¤il mi? Tutun ki, bu giriflimler baflar›l› oldu ve Dervifl’li, Baykal’l› bir iktidar kuruldu; hangi program uygulanacak? IMF program›. Bundan kim zarar görecek? En baflta emekçiler. Müsebbiplerinin bafl›nda da bir iflçi sendikas›n›n baflkan› olacak üstelik. Bu sendikac›l›k anlay›fl›yla eme¤in hakk› savunulamaz. En fazla sendika baflkanlar› flu bu partiden vekil olur, o kadar. Örnekleri yafland›. ‹flten at›lmalara karfl›, özellefltirmelere karfl› baflkanlar kurulunda tek bir ciddi direnifl karar› almayan sendikac›l›k, Paflabahçe’yi IMF’nin sald›r›lar›n› püskürtme oda¤› yapmak için harekete geçmeyen sendikac›l›k, TÜS‹AD’la ayn› noktada bulufluyor. Patronlar da ayn›s›n› istiyor, onlar da “birleflin” diyor. TÜS‹AD s›n›f›n›n ç›karlar›na göre tav›r al›yor. Peki bu sendikac›l›k anlay›fl›n›n neresinde s›n›f›n ç›karlar› var? S›n›f›n ç›karlar› IMF’cilerle, iflçi düflmanlar›n›n birleflmesinde mi? Düzen partilerinin kulvar›nda koflulmaya baflland›¤›nda emekten yana olunamaz. O kulvarda emekçinin, halk›n hiçbir ç›kar› yoktur, olmad›¤› yüzlerce kez ispatlanm›flt›r.

Gecekondu Y›k›mlar›na Karfl› Örgütlü Direnifl Her gün bir yerden gecekondu y›k›m haberleri geliyor. Geçen hafta ‹stanbul Küçükbakkalköy’de 42 ev y›k›lm›fl, halk sokakta b›rak›lm›flt›. Bu haftaki y›k›m haberi de ‹stanbul’un bir baflka gecekondu semtinden, Üsküdar Emniyet mahallesinden geldi. 17 ev yerlebir edildi. Her iki y›k›mda da tek tek direnifller yaflansa da örgütsüzlük, evi y›k›lmayanlar›n kurbanl›k koyun gibi s›ras›n› bekleyifli göze çarpan bir durumdu. Bencillik, örgütsüzlük o hale getirmifl ki, yar›n s›ran›n kendine gelece¤ini bildi¤i halde “belki gelmez” umuduyla direnmiyor, destek vermiyor. Evlerinin y›k›laca¤›n› bile bile örgütlü bir direnifli yaflama geçirme noktas›nda öncesinde yap›lan bir haz›rl›k yok. Belli ki, o anda geliflen tepkilerle s›n›rl› kal›yor. Halk›n en örgütsüz oldu¤u, katliamlarla korku içinde sindirildi¤i bir dönemdeyiz. Oligarfli bu ortam› de¤erlendiriyor. Pervas›zl›¤›n kayna¤› burada. Bu pervas›zl›¤a karfl› panzehirimiz ise, onlarca y›ll›k gecekondu mücadelelerinde var. Örgütlülük ve direnifl. Bu konuda bilinen örnek Armutlu’dur. Defalarca, binlerce polisle gelmifller, ama y›kmay› baflaramam›fllard›r. Armutlu’daki halk›n çok yi¤it, ötekilerin korkak olmas›ndan m›? Elbette hay›r; Armutlu’nun avantaj› örgütlü olufllar›, devrimcilerin gösterdi¤i yolda direnmeleridir. Hiçbir gecekondulu, benim evim y›k›lmaz diye düflünmesin; burjuvazi rant için, villalar yapmak için ya da baflka bir gerekçeyle gecekondular›m›z› y›kmak için f›rsat kollayacakt›r. Armutlu için Etiler’dekilerin söylediklerini hat›rlay›n; “bu çulsuzlar nas›l böyle bir yerde oturur?” Sorun burada; burjuvazi her fleyi kendine almak istiyor, halka tek bir göz konduyu dahi çok görüyor. Hele o kondu de¤erli bir arazi üzerindeyse.Bütün gecekondular, Armutlu gibi direnmeyi ö¤renmek zorunda. Devrimcilerle birlikte direnifllere haz›rlanmak, örgütlenmek zorunda.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

25


Direnme Savafl›’n›n Dönüm Noktalar› Dönüm Noktalar›nda Bayraklaflanlar Bayraklarda Yaz›l› ‹nanç ve Kararl›l›k

669 GÜN 669 günün öyküsü, ne Türkiye, ne dünya tarihinde efli görülmemifl bir destand›r. Efli görülmemifl bir fedakarl›k ve kararl›l›kt›r. Efli görülmemifl bir cürettir. ‹nip ç›kan dalgalar, coflup duran f›rt›nalar içinde yaz›lan bir tarihtir. Umutla umutsuzluk, iyimserlikle karamsarl›k hep yanyana, baflbafla durdular bu direnifl boyunca. Düzen, tüm gücüyle, ikincileri hakim k›lmaya çal›flt›. Direnifl, fedaya yeni fedalar ekleyerek, birincileri yaflatt›. Tüm öngörüleri, kehanetleri geride b›rakarak, iki y›la yaklafl›yor direnme savafl›. Tekrar tekrar hat›rlamakta yarar var; neler oldu o günden (20 Ekim 2000’den) bu yana? O günden bu güne yaflananlar alt alta s›raland›¤›nda, 669 günlük destan› yazan inanc›n, kararl›l›¤›n gücü de tüm görkemiyle ortaya ç›kar.

Direnifl bayra¤›, kan gölünün ortas›nda yere düflürülmedi Açl›¤›n 50’li günleri, demagojilerin, tehditlerin, meydanlarda sald›r›lar›n birbiri ard›na geldi¤i yo¤un bir kuflatma dönemiydi. Ama direnifl, bunlara haz›rl›kl›yd›. Direnifl herfleyden önce bunlar karfl›s›nda ideolojik olarak dayan›kl›yd›. Bu nedenle, ne manevralar tereddüte düflürdü onlar›, ne de oligarflinin “müdahale” tehditleri. Açl›¤›n ikinci ay›n› tamaml›yorlard› ki, Türkiye, TV ekranlar›n› yak›lan, y›k›lan hapishane görüntülerinin doldurdu¤u bir sabaha uyand›. Onlarca tutsak katledildi, yüzlercesi yaraland›, tümü iflkencelerden geçirildi ve F tiplerine at›ld›. Ertesi gün ve daha ertesi gün, “art›k ölüm orucunun Türkiye gündeminden ç›kt›¤›na” hükmetti bir çok kesim. Hükümet öyle aç›klad›, burjuva bas›n öyle yazd›. Direniflin d›fl›ndaki, uza¤›ndaki sol, bu ifl bitti diye fetvalar verdi. Ve fakat, tüm beklentilerin, tahlille26

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

rin, fetvalar›n aksine, devrimci tutsaklar, kan gölünün ortas›ndan direnifl bayra¤›n› dalgaland›rarak ç›kt›lar. Direnifl, kan gölünün ortas›nda bir mevsimi aflt›. “Teslim olun” hezeyan› içinde sald›r›yordu katliamc›lar. Ama ne o sabah, ne o gün akflama do¤ru, ne de ondan sonraki günler, bekledikleri cevab› hiç bulamad›lar. Türkiye Cumhuriyeti ve hatta dünya tarihinin en büyük hapishaneler sald›r›s›, büyük bir kahramanl›kla cevapland›. Barikatlar kurdular, ölüm orucundaki yoldafllar›n›n önünde siper oldular, gerekti¤inde kurflunlar›n üzerine yürüdüler, gerekti¤inde kendi bedenlerini tutuflturup feda ettiler kendilerini. 19-22 Aral›k aras›ndaki dört gün boyunca, bir bir düfltüler kan içindeki maltalara. Diri diri yak›ld›lar hapsedildikleri ko¤ufllarda. Kurflunlar, bombalar parçalad› gö¤üs kafeslerini. 1. Yazgülü Güder Öztürk -DHKP-C 2. F›rat Tavuk -DHKP-C 3. Ali Atefl -DHKP-C 4. Aflur Korkmaz -DHKP-C 5. Özlem Ercan -DHKP-C 6. fiefinur Tezgel -DHKP-C 7. Nilüfer Alcan -DHKP-C 8. Gülser Tuzcu -DHKP-C 9. Seyhan Do¤an -DHKP-C 10. Mustafa Y›lmaz -DHKP-C 11. Cengiz Çal›koparan -DHKP-C 12. Murat Ördekçi -TKEP/L 13. Ahmet ‹bili -DHKP-C 14. Alp Ata Akçayöz -DHKP-C 15. Ercan Polat -DHKP-C 16. Umut Gedik -DHKP-C 17. R›za Poyraz -DHKP-C 18. Fidan Kalflen -DHKP-C


19. 20. 21. 22. 23.

‹lker Babacan -DHKP-C Fahri Sar› -PKK-DÇS Sultan Sar› -PKK-DÇS Murat Özdemir -DHKP-C ‹hsan Özkan -TKP(ML)

‹flkence yaralar›yla F tiplerine sevkedildi bini aflk›n tutsak. Orada yeni yaralar eklendi yaralar›na. Vücutlar›nda 19 Aral›k vahfletinin izlerini tafl›yan veya gerçeklefltirdikleri feda eylemlerinde a¤›r yaralanan tutsaklar›n bir k›sm› ise hastanelere kald›r›ld›. Aral›k ay›n›n 20’li günlerinde, at›ld›klar› hapishanelerde bask› ve zulüm alt›nda, büyük ac›lar›n› büyük kahramanl›klara dönüfltürerek bir bir flehit düfltüler onlar da. 24. 25. 26. 27. 28.

‹rfan Ortakç› -DHKP-C Hasan Güngörmez -DHKP-C Yasemin Canc› -DHKP-C Berrin B›çk›lar -DHKP-C Halil Önder -DHKP-C

Direniflin ilk flehidi, asl›nda direniflin gerçeklefltirildi¤i topraklardan binlerce kilometre uzakl›kta verilmiflti. Devrimci tutsaklar›n ölüm orucunu desteklemek için Hollanda’da yap›lan açl›k grevi eylemine sald›ran faflistler, Cafer Dereli adl› Cephe taraftar›n› katletmifllerdi. Direniflin d›flar›daki ikinci flehidi ise, 19 Aral›k’tan iki hafta sonra verilecekti. Hesap soran bir flehitlik olacakt› bu. Gültekin Koç, Türkiye devrimci hareketinin tarihine ilk feda eylemini gerçeklefltiren direniflçi olarak geçecekti.

rit ve iflkence 24 saati dolduruyordu. D›flar›daki demagojilere, hücrelerdeki zulme as›l cevab› flehitler verecekti. Bir Newroz günüydü F tiplerindeki ilk flehit verildi¤inde. Cengiz Soydafl’›n 21 Mart’taki flehitli¤i bir bomba gibi düfltü zulmün yalanlar›n›n üstüne. Ard›ndan Nisan ay› boyunca birbiri peflis›ra flehit düflen ölüm orucu direniflçileri izledi onu. Nisan ya¤murlar› gibi düfltüler topra¤a. Gülleler gibi ya¤d›lar zulmün duvarlar›n›n üstüne. 31. 32. 33. 34. 35. 36. 37. 38. 39. 40.

Cengiz Soydafl -DHKP-C Adil Kaplan -TKP(ML) Bülent Çoban -DHKP-C Nergiz Gülmez -TKP/ML Fatma Ersoy -DHKP-C Abdullah Bozda¤ -DHKP-C Tuncay Günel -T‹KB Celal Alpay -TKP(ML) Erol Evcil -DHKP-C Murat Çoban -DHKP-C

Direniflin bayra¤› ‹zmir’de, Armutlu’da dalgalan›yor 2000’in Nisan ay› boyunca F tipi hapishanelerde ardarda gelen flehit haberlerine, d›flar›daki ölüm orucu direniflçilerinin flehitlik haberleri eklenmeye baflland›. ‹lk’lerin destan›nda, bir ilk daha gerçeklefliyordu. D›flar›da gerçeklefltirilen ilk ölüm orucuydu. Onlar d›flar›n›n ilk ölüm orucu flehitleriydi. Hapishanelerdeyken “içerisi merkez de¤il”, d›flar›da ise “d›flar›da ölüm orucu olmaz” diyenlerin teorileri,

29. Cafer Dereli -DHKP-C 30. Gültekin Koç -DHKP-C

Direnifl bayra¤›, Nazi Toplama Kamplar›nda iflkence alt›nda dalgaland›r›ld› Direniflin bu dönemi, son derece ilginç bir hal alm›flt›r. Ölüm orucunun taleplerinden çok “ölüm orucunun sürüp sürmedi¤i”nin tart›fl›ld›¤› bir dönemdir. Çünkü oligarfli, 19-22 Aral›k’taki büyük sald›r›s›n›n baflar›s›zl›¤›n›, direnifli k›ramad›¤› gerçe¤ini k›sa bir süreli¤ine de olsa örtmek için, “ölüm orucu yok” propagandas›n› herfleyin önüne geçirmifltir. “Sahte oruç” manfletleri, bakanlar›n bu do¤rultudaki aç›klamalar› günlerce birbirini izlemifltir. Demokratik çevrelerin sessizli¤i de bu propaganday› besliyordu. Bu arada, F tiplerinde, iflkenceciler direnifli k›rmak için ellerinden gelen herfleyi yap›yorlard›. Tec-

Demagojiler, manevralar... ‹flkence, katliam, tecrit... Zorla müdahale... fiantaj, tahliye rüflveti... ZULMÜN BAfiVURMADI⁄I H‹Ç B‹R YÖNTEM KALMADI ve direniflçiler; kan gölünün ortas›nda da, tahliye edildiklerinde de, Mengelelerin elindeyken de direnifl bayra¤›n› yere düflürmediler...

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

27


içeride ve d›flar›da birlikte yükselen direnifl karfl›s›nda bir kez daha iflas› yafl›yordu. Reformizm, d›flar›daki direnifli “ziyaret” edebilec e k du-

rumda de¤ildi. Herfleyiyle kopmufltu direniflten; Türkiye gerçeklerinden kopmufllard›. ‹çeri, d›flar›, birlikte direniyor, birlikte flehitler veriyor, birlikte büyütüyordu direnme savafl›n›. 41. 42. 43. 44. 45. 46. 47. 48. 49. 50. 51. 52. 53.

Gülsüman Dönmez -TAYAD Canan Kulaks›z -TAYAD Gürsel Akmaz -DHKP-C Endercan Y›ld›z -TKP(ML) Sibel Sürücü -TKEP/L fienay Hano¤lu -TAYAD Hatice Yürekli -TK‹P Kaz›m Gülba¤ -DHKP-C Erdo¤an Güler -TAYAD Sedat Karakurt -DHKP-C Fatma Hülya Tumgan -DHKP-C Hüseyin Kayac› -MLKP Cafer Tayyar Bektafl -TKP(ML)

‹çeriden D›flar›ya Tafl›nan Direnifl Bayra¤› Zulüm, neye baflvurursa baflvursun, direnifli k›ramaman›n çaresizli¤i içinde, adeta son kozunu kullan›p “tahliye rüflvetini” gündeme getirdi. Durumu a¤›rlaflan ölüm orucu direniflçileri, birer birer tahliye edilmeye baflland›. Bu, Türkiye devleti için gerçekte tüm devlet gelene¤ine ayk›r› bir tavizdi. ‹damla, müebbetle yarg›lanan devrimci tutsaklar sal›veriliyordu. Tahliyelerin “insani” nedenlerle olmad›¤›n› herkes çok iyi biliyordu. Tek neden, direnifli k›rmakt›. Devrimci tutsaklar, oligarflinin bu takti¤ini de bozdular; silah› tersine çevirdiler. ‹çeride al›nlar›na takt›klar› k›z›l bantlar› d›flar›da da ç›karmad›lar. Bu büyük destanda, bunun ilk örne¤i, normal prosedür sonucunda tahliye oldu¤u halde Mersin’de ölüm orucunu sürdürüp flehit düflen U¤ur Türk28

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

men’di. Gökhan’lar, Sevgi’ler; Osman’lar, Zeynep’ler... oligarflinin tahliye rüflvetine karfl› d›flar›da ölüm orucunu sürdürerek kararl›l›¤›n çok güçlü bir ifadesi oldular. Direniflin bafl›nda da, sonunda da çeflitli karars›zl›klar geçirenlerin karars›zl›¤›n›n en somut ifadelerinden biri yine bu konuda ortaya ç›kt›. Oligarflinin oyununu bozmakta gerekli tavr› gösteremediler. Kimileri, d›flar›daki büyük çat›flmalardan, katliamlardan, onlarca flehitten sonra, “d›flar›n›n önemini” görüp d›flar›da direnifl mevzileri oluflturmaya giriflmifl olsalar da, bunun gere¤ini sonuna kadar yapma tavr›n› göstermediler. ‹çeriden d›flar›ya tafl›nan bayrak, as›l olarak cepheliler taraf›ndan tafl›n›yordu. Direniflin iradesi, içeride ve d›flar›da, önüne ç›kar›lan tüm engellerde kendini kan›tl›yordu. 54. 55. 56. 57. 58. 59. 60. 61. 62. 63. 64. 65. 66. 67. 68. 69. 70. 71. 72. 73.

U¤ur Türkmen -DHKP-C Veli Günefl -DHKP-C Aysun Bozdo¤an -TKEP/L Zehra Kulaks›z -TAYAD Gökhan Özocak -DHKP-C ‹smail Karaman -DHKP-C Ali Koç -DHKP-C Sevgi Erdo¤an -DHKP-C Muharrem Horoz -TKP/ML Osman Osmano¤lu -DHKP-C Hülya fiimflek -TAYAD Gülay Kavak -DHKP-C U¤ur Bülbül -DHKP-C Ümüfl fiahingöz -DHKP-C Abdülbari Yusufo¤lu -TAYAD Zeynep Ar›kan Gülba¤ -DHKP-C A.R›za Demir -DHKP-C Ayfle Bafltimur -DHKP-C Özlem Durakcan -TAYAD Ali Ekber Bar›fl -KP-‹Ö

‹çerideki zulme d›flar›dan, d›flar›daki katliama içeriden cevap veren direnme kararl›l›¤› D›flar›daki direniflin oda¤› hiç flüphesiz ‹stanbul’un Küçükarmutlu’suydu. Armutlu’daki direniflin kendini sadece tutsaklara “destek”le s›n›rlamay›p do¤rudan direniflin bir parças› oldu¤u görüldükçe, oligarfli, Armutlu üzerinde bask› ve kuflatmay› daraltmaya bafllad›. Ziyaretçileri tehdit etmekten semte karanfil sokmay› yasaklamaya kadar uzanan bask›lar, Ümüfl fiahingöz’ün cenaze töreninde sald›r›ya dönüfltü. Ama sald›r› da daha çok bir “prova” niteli¤indeydi.


Armutlu kuflatma alt›ndayd›. Devlet, direnifli k›rmak için katliam haz›rl›¤› yap›yordu. ‹flte bu aflama, tüm kesimlerin faflizm karfl›s›ndaki tavr›n›n s›nand›¤› bir aflamayd›. Armutlu’daki kuflatmaya karfl› demokratik güçlerin direnifliyle ç›kma ça¤r›lar› cevaps›z kald›. Sendikalar, legal parti çevreleri, solun di¤er kesimleri, seyrettiler yaln›zca. Ama Armutlu buna ra¤men direnecekti. Barikatlar›n›n ard›nda karfl›lad› katliamc›lar›. Dört flehit, onlarca yaral› verdi. 19-22 Aral›k’›n hapishaneleri gibi, havaya kalkan eller göremedi ölüm mangalar›. Armutlu’daki direnifl, F tiplerindeki iflkence ve tecrite karfl›yd›. F tipi hapishanelerin hücrelerindeki devrimci tutsaklar, Armutlu’ya yap›lan sald›r›y› feda eylemleriyle protesto ettiler. Direniflin kararl›l›¤›n› s›nayamazd› kimse. ‹çeriyle d›flar› aras›ndaki birlikteli¤i, art›k kimse koparamazd›. 74. 75. 76. 77. 78. 79. 80. 81.

Arzu Güler -TAYAD Sultan Y›ld›z -TAYAD Bülent Durgaç -DHKP-C Bar›fl Kafl -DHKP-C ‹brahim Erler -DHKP-C Nail Çavufl -DHKP-C Eyüp Samur -DHKP-C Muharrem Çetinkaya -DHKP-C

Zaman› dize getirenler, zulmü de dize getirecek 669 gündür direniflin karfl›s›na ç›kar›lmad›k engel kalmad›. Direnifli k›rmak için baflvurulmad›k yöntem kalmad›. Bütün bunlara ra¤men devam etti direnifl. Herkes gördü ve anlad› ki, bu direnifl emperyalizme ve oligarfliye karfl›d›r. Çünkü F tiplerinin arkas›nda Avrupa, Amerika vard›r. Ba¤›ms›zl›k da, demokratl›k da, F tiplerine karfl› tav›r al›p almama noktas›nda s›nava girdi. Aln› k›z›l bantl›lar, ba¤›ms›zl›k ve demokrasi kavgas›n›n da öncüsüydüler. Bir bir düflerken bunu bir kez daha gösterdiler. 82. 83. 84. 85. 86. 87. 88. 89. 90. 91.

Tülay Korkmaz -DHKP-C Ali Çamyar -T‹KB Zeynel Karatafl -TKP(ML) Lale Çolak -T‹KB Yusuf Kutlu -DHKP-C Yeter Güzel -TKP(ML) Do¤an Tokmak -DHKP-C Tuncay Y›ld›r›m -MLKP Meryem Altun -DHKP-C Okan Külekçi -T‹KB

92. Semra Baflyi¤it -DHKP-C 93. Fatma Bilgin -DHKP-C 2002 1 May›s’›nda direnme savafl›na damgas›n› vuran kararl›l›¤›n meydanlardaki yans›mas›na tan›k olundu. On bin k›z›l bayrakl› yürüyordu meydanda. “Tükendiler” diyenlere, direnme savafl›na “tasfiyecilik” etiketini yak›flt›ranlara cevapt› 1 May›s. Ayn› gün, kararl›l›k bir ad›m daha att›; Cepheli tutsaklar, 8. Ölüm Orucu ekiplerini ilan ettiler. “ Bitti... bitiyor... bitirilsin...” diyenlerin kavrayamayaca¤› ve asla sahip olamayacaklar› kararl›l›k, tüm görkemiyle al›nlara tak›lan k›z›l bantlarda direnme savafl›n›n sürece¤ini hayk›r›yordu. May›s ay›n›n sonlar›nda, (TKEP/L hariç) tüm siyasi hareketlerin ölüm orucunu b›rakmas›yla direnifl yeni bir aflamaya girmifl oldu. Bafl›ndan itibaren içeride ve d›flar›da direnifli omuzlayan as›l güç olan Cepheliler, art›k direnme savafl›n›n bayra¤›n› tek bafllar›na tafl›yacaklard›. Hapishanelerde zulme karfl› kendi bedenlerini tutuflturan feda, d›flar›da katliamlar›n hesab›n› soran feda, d›flar›da yat›lan ölüm oruçlar›, hücrelerde yap›lan feda eylemleri, direniflin kararl›l›¤›yd›. Zulmün tüm taktikleri iflte bu kararl›l›kla bofla ç›kar›ld›. Semralar, Fatmalar, direnme savafl›n›n kararl›l›¤›n› en son ilan eden direniflçiler olarak ölümsüzlefltiler.

Kararl›l›k... Bu kelime, 669 gündür süren direnme savafl›n›n özetidir. Kandan, yalandan, rüflvetten örülen barikatlar› ezip geçti direnifl. Kuflatmalar, yaln›z b›rakmalar karfl›s›nda titremedi ad›mlar›. Politikalar, ancak onlar› uygulaya cak kararl›l›¤a sahip örgüt ve kadrolar›n varl›¤›nda zaferin yol unu açarlar. Zafer yolunda yürüyüfl sürüyor...

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

29


Semra Baflyi¤it’in Mektuplar›ndan...

Devrimi savunan direniyor Direnmeyenler kaybediyor Merhaba nas›ls›n?.. Zehra’ya yarafl›r bir cenaze töreni yap›lm›fl... Canan’›n Zehra’n›n flehitli¤i hepimize çok fley ö¤retti de¤il mi? Yan›m›zdayd›, bizim gibiydi kahramanlaflt›. Kahramanl›k böyle yan›bafl›m›zda arkadafl. Tercih etmek belirleyici. Sevgi ablam›z. On y›llar›n ablas›. Bütün yaflam›n› devrime adam›fl, devrimle bütünleflmifl kimbilir neler neler yaflad›. Benim bildi¤im tarihimizin büyük bir bölümünde... 12 Eylül’de mücadelenin yeniden o karanl›¤› yar›p geçti¤i y›llarda, 12 Temmuz’da 16-17 Nisan’da, darbe y›llar›nda.. ve bugün. Devrimcili¤i yaflam flekli seçmenin ad› olmufl. Arkadafllarla ilk tan›flt›¤›m›zda Sevgi Abla’y› örnek gösterirlerdi. Kad›n erkek iliflkilerini anlat›rken Sevgi abla ve ‹brahim abi anlat›l›rd›. Vasiyetinde de ‹brahim abinin mezar›na gömülmeyi istemifl. fiimdi en onurlu flekilde yaflad›¤› gibi öldü. Kal›c›laflmak diye hep tart›fl›r›z. Yaflam›ndan elimden geldi¤i kadar›yla ö¤renmeye çal›flaca¤›m. Ö¤rendikçe sana da yazar›m. Sen de ö¤rendiklerini anlat. Ne güzeldir flimdi Armutlu? Her evinde direnifl, her evinde zafer, her soka¤›nda direnifl. Hülya ablam›z› anlat bize. YÜRE⁄‹M‹Z HEP Onlarla. Bize onlar›n resimlerini gönderir misin? Direniflimiz her yere yay›ld›. Devrimi savunan demokrasiyi savunan insanl›¤› savunan herkes içerde d›flarda direniyor. Direnmeyenler bu özelliklerini kaybediyorlar. Devrimimizi bitirmeye, umudumuzu yok etmeye çal›fl›yorlar. Hepimiz ölece¤iz belki ama öldükçe zaferimiz, umudumuz büyüyor, öldükçe kazan›yoruz. Önceden tarihimizi ö¤rendikçe hay›flan›yordum, niye o dönem ben bunun bir parças› de¤ildim diye. Ama flimdi biz öyle bir dönemin devrimcileriyiz ki, zaferimiz on y›llar›n önünü açacak... Hastaneler direniflçilerimizin kaç›n›lmaz mekan› oldu. Yine de al›p bir parçan› götürüyorlar. Önce zorla müdahale sonra sakatl›k sonra da d›flar›s›. Ama baflaram›yorlar iflte. Bizi yaln›zlaflt›ram›yorlar, irademizi alam›yorlar. Gerçekten halka inananlar bu rüflvete kanacak sanki... Direniflin bafl›nda kaç›p kuytuluk arayanlar flimdi yüzünüze bakabiliyorlar m? Devlet kuytuluk b›rakm›yor, onlar da nasibini al›yorlar sald›r›lardan. Ya yok olacaklar ya da direnecekler. (Direnifle bafllamadan yazd›¤› mektuptan) *** 30

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Hülya Abla’y› hissediyorum içimde Merhaba arkadafllar, ...Berrin için güpür güpür demiflsin ya. Herhalde en iyi tan›m bu olurdu. Neye göre söylüyorum, tan›m›yorum, görmedim bile. Ama flimdi elimizde bir resmi var. Sevgi abla var, Berrin var... Gülüflü bile dolu dolu, s›¤am›yor resme. Capcanl› yani... fiehitlerimizi yaflatmak... Ne düflünüyorum biliyor musun. Bizden sonrakiler çok daha flansl› olacak. Bizler de çok flansl›y›z gerçekten. Canan'› düflünüyorum gencecik yoldafl›m›z, yepyeni bir insan›m›z ve 4-5 ayda flehitlerimizin miras›n› kucaklay›p kahramanlafl›yor. Yani flehitlerimizin b›rakt›klar› süzüle süzüle tafl›n›yor. Ve büyüyor. Karmafl›k m› anlatt›m bilmiyorum. Ama anlam›fls›nd›r. Gelecek kuflaklarda, Sevgi ablan›n da Berrin'in, Yasemin'in, Canan'›n, Hülya ablan›n, Gülay'›n miras› da olacak. Ve çok daha ileri bir noktadan bafllayacaklar, çok daha güçlü bafllayacaklar mücadeleye. S›k s›k ilerideki mücadele eden insanlar›m›z› düflünüyorum. Bizden sonrakileri... Ve gülümsüyorum... Hülya abla örne¤in. Onun gibi hesaps›z sevmeye çal›fl›yorum. Öyle sade ve samimi... Ve onu hissediyorum içimde. Bu bana büyük bir onur veriyor. Onun gözüyle de bak›yorum, duyuyorum. Tafl›yorum onu da. Ve bana verdi¤i güç de bu. Tutuyor böylelikle elimden. Ve her ad›mda onlara yaklaflman›n coflkusu anlat›lamaz. Ege Da¤lar› benim hep yüre¤imi gümbürdetir. Bant törenimizde pek çok kahraman›m›z vard› yan›m›zda ama Erhanlar da bir köflede and içiyorlard›. Onlar›n yeri baflka bende. Umudun zeybe¤i her yerde de¤il mi? Sola k›z›yoruz. Hatta öfkeleniyoruz. Durumlar› belli. Ama biz kendimize güvendik, halk›m›za güvendik ç›kt›k yola. Bir tarafta onlar var. Bir tarafta fienay abla, Gülsüman abla, Hülya abla var. Ve yüzleri bile k›zarm›yor. Yazd›klar›n›n bir bölümü karalanm›fl. ‹yi de karalam›fllar, gönlümüzle okuduk onlar› da. Hücrelerde gönül gözümüz, gönül kula¤›m›z ve daha nice gönül... çok kullan›l›r oldu. Bunu engelleyemiyorlar iflte. Gönülden gönüle neler tafl›n›yor... ***


Kahramanl›k Anadolu insan›n›n özünde “Gülmek nedir? Hep beraber hep bir a¤›zdan gerçek gülmeyi, halay› ö¤retece¤iz. Halk deniz derya. Bu¤day tarlalar›na at›lan tohumlar nas›l harmanland›. Tütünler nas›l topland›. Hal›lara nas›l ilmek at›ld›!...” Hülya abla ile merhaba demek istedim. Onun kardefline yazd›¤› mektuptan bir paragraf yukar›daki. Yürüdükçe duruluyor de¤il mi önümüz. Açl›¤›m›z büyüdükçe ve hissettikçe daha yak›nlafl›yorum flehitlerimize. Ne mutlu bize ki halk›m›z önden gidip aç›yor yollar›m›z›... Kahramanl›k bu iflte. Kahramanl›k Anadolu insan›n›n özünde. Uzaklarda de¤il. Kütüphane raflar›nda de¤il. ‹nançta, sevgide, ba¤l›l›kta. ‹slamc›larla ilgili ne güzel demiflsin. Onlar da arad›klar›n›n biz de oldu¤unu anlayacaklar. Evet, baflka flanslar› yok. Ama yine de üzülüyor insan. Hülya abla dede ailesindendi, aleviydi ve inançlar›na çok ba¤l›yd›. ‹nançlar› onun en büyük gücüydü. ‹mam Hüseyin'e, Veysel Karani'ye, Zeynel Abidin'e, Pir Sultan'a... Alevili¤in devrimci yan›n› sindirmiflti. Sunni halk›n insanlar› da böyle güç olacak ellerinde. Buna inan›yorum. Yeter ki yakalayabilelim o ba¤›. Dirimize sahip ç›kmayan ölümüze sahip ç›kmaya kalk›yor. Ama Hülya ablalar›m›z da var. fienay ablam›z, Gülsüman ablam›z var. Kahramanlar do¤urmakla yetinmeyen, kahramanlaflan analar›m›z, ablalar›m›z var. Gerçek sevgiyi, gerçek ba¤l›l›¤›, anal›¤›, ablal›¤› ne güzel tarif ettiler yaflamlar›yla. Söyleyecek söz b›rakmad›lar. San›yorlar m› ki bir hainden kendilerine hay›r gelir. Bugün bu güzelim aileye s›rt›n› dönen yar›n anas›na babas›na hayli hayli s›rt›n› dönecektir.... Sevgi ve ba¤l›l›kla (14 Eylül 2001) *** Merhaba can›m yoldafllar›m. Gönderdi¤iniz kolyeleri ald›k. Elinize, eme¤inize, düflünmenize, yüre¤inize sa¤l›k canlar›m›z. Gerçekten çok incesiniz. Sa¤olun güzel yoldafllar›m›z. fiehitli¤i ayakta karfl›lamaya kararl›y›z. Ayn› Tülay gibi. (fiehit düfltü¤ünde yan›ndaki yoldafllar›n›n anlat›m›na göre; Semra, konuflurken, bir süre sessiz kal›r. Bakarlar, flehit düflmüfltür. Anlal›fl›l›r ki, ayakta karfl›lam›flt›r ölümü...B.N) Keflke tafl›yabilsem buray› size. fiöyle bir anl›k da olsa. Sevgimizi ve inanc›m›z› tafl›r ama bu kart de¤il mi? Ben yazarken dolu dolu yaz›yorum. Bir okuyorum kuru kuru kelimeler, anlatamam›fl›m diyorum. Ama siz anlars›n›z de¤il mi? Sevgiyle, inançla, ba¤l›l›kla... (27 ocak 2002)

Semra Baflyi¤it

Anadolu’nun Onurlu, Namuslu Genç K›zlar› Ahlaks›zl›¤›n, fahifleli¤in “ça¤dafll›k... özgürlük” diye anlat›ld›¤›, halk›m›z›n olumlu de¤erlerinin, ahlak›n›n “gericilik... tutuculuk” olarak lanse edildi¤i, dizginlerinden boflalm›fl bir yozlaflman›n onuru, namusu teslim almak için hücum etti¤i günler yafl›yoruz. AB’cilik, Amerikanc›l›k bu yozlaflman›n kayna¤›. Ve bu yozlaflmaya paralel olarak büyük bir apolitikleflme, ülkesinden, halk›ndan bihaber bir gençlik var karfl›m›zda. Öyle ki, kimi zaman bu tablonun yarat›lmas›nda büyük pay› olanlar›n dahi yak›nd›¤› bir tablo bu. Son iki hafta için iki k›z›m›z düfltü bu tablonun tam da ortas›na. ‹ki ölüm orucu savaflç›s›. Binlerce devrimci genç k›z›m›zdan ikisi; Semra Baflyi¤it ve Fatma Bilgin. Biri 24’ünün safl›¤›n›, ötekisi 30’unun olgunlu¤unu tafl›yordu. Bilgelikleriyle, sevgileriyle, sahiplenmeleriyle, sayg›lar›yla genç Anadolu’nun temsilcisi onlar. O tablo bu kadar billurlaflam›yorsa, tüm ülkeyi, halk›m›z› teslim alam›yorsa; Semralar›m›z, Fatmalar›m›z sayesindedir. Onlar› bunca erdemli k›lan halk ve yurt sevgisi. Onlar›n gözünde Amerikalar, Avrupalar yoktu. Onlar özgürlü¤e sevdal›yd›. Hem de u¤runda ölecek kadar büyük bir sevda bu. Sevdalar›n› büyüten genç k›zlar›m›z›n onurunu, namusunu omuzlar›nda tafl›yor olufllar›yd›. Semra’y› düflünün; Hülya fiimflek’e olan büyük hayranl›¤›n›n ve sevgisinin temelinde ne var dersiniz, Hülya’n›n saf Anadolu kad›n›n›n bütün özelliklerini bünyesinde toplam›fl olmas›ndan baflka? Hülya’da gördü¤ü kendisidir. Fatma’y› düflünün; ilkokul mezunu bir k›z›m›z›n o büyük inanc›n›n, bilgeli¤inin temelinde ne olabilir, Anadolu’ya ba¤l›l›ktan baflka? Anadolu özgürlük tutkusunun ad›d›r. Efli, niflanl›s›, onuru, namusu, gelece¤idir Anadolu onun için. Daha binlerce Fatma’m›z, Semra’m›z olacak. Anadolumuzun bütün genç k›zlar›, onlar›n onuruyla, namusuyla donanacak. Emperyalizmin yaratt›¤› yozlaflma tablosu Fatmalar›n, Semralar›n darbeleriyle da¤›lacak. Ve o y›k›nt›lar›n aras›ndan Anadolu’nun genç devrimci kad›n kimli¤i bir zakkum gibi, karanfil gibi açacak. Semralar o kimli¤i yaratman›n birer kare tafl›d›r.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

31


Anmay›n! Unutun!

Unutun 40 bin can›. Ac›n›z› unutun, öfkenizi bast›r›n. Çünkü böyle istiyor büyük devlet! Unutun hesap sormay›. Unutun sorumlular›n yarg›lanmas› talebini. Vazgeçin adalet istemekten. Çünkü böyle istiyor Susurlukcu devlet! Unutun enkaz›. Unutun mezarlar›. Unutun hayk›r›fllar›n›z›. fiimdi yeni yalan dolanlarla oy avc›l›¤›na ç›kanlar böyle istiyor. Unutacak m›y›z? Denilebilir ki, ac›lar unutulur mu? Elbet unutulmaz. Ama unutmamak, yaln›zca evimizde sessiz gözyafllar› dökmek de¤ildir. Bu, unutman›n bir baflka biçimidir. Unutmamak, enkaz alt›nda kalanlar›n hesab›n›, enkaz alt›nda b›rakanlardan sormakt›r. Unutmamak, adaletin yerine gelmesini sa¤lamakt›r.

Bir tek sorumlu bile cezaland›r›lmad›! Gerçek bu kadar ac› ve aç›kt›r. Halk›n ac›s›n› ve öfkesini yat›flt›rmak için yüzlerce soruflturma aç›ld›, bir kaç da göstermelik dava. Ne oldu? Hiç! Sadece deprem davalar›nda m› böyle? Hay›r, düzenin sorumlu oldu¤u her konuda, sorumlular cezaland›r›lmaz. Bu ülkeyi “oligarfli” dedi¤imiz bir az›nl›k yönetiyor. Oligarfli, bir anlam›yla da, h›rs›zlar›n ve katliamc›lar›n ittifak›d›r. H›rs›zlar ayn› zamanda katliamc›, katliamc›lar ayn› zamanda h›rs›zd›r. 32

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Gazi’de halk› katleder, Gazi halk› hakk›nda dava açarlar. 19 Aral›k’ta tutsaklar› katlederler, katledenler hakk›nda de¤il, tutsaklar hakk›nda dava açarlar. 17 A¤ustos’ta sorumlu “kader” olarak aç›kland›¤› için, “kader”e dava açamam›fllard›r. Ama 17 A¤ustos’un gerçek sorumlular›n›, en tepedekinden alttakine kadar, korumufllard›r.

Her birimiz “kendi derdimize” düfltü¤ümüz için hesap soram›yoruz! 17 A¤ustos’u izleyen günlerde, halk›m›z›n büyük bir dayan›flmas›na tan›k olduk. Bu, bizim tüm de¤erlerimizi öldüremediklerinin bir kan›t›yd›. Ama o dayan›flma, ne maddi, ne manevi, ne de ekonomik ve siyasi anlamda sürdürülemedi. Çünkü dayan›flmay› her alanda süreklilefltirmek, bir örgütlülük sorunuydu. Ama eksiklik, sadece depremzedelerle yeterince dayan›flma içinde olamamak de¤ildir. Bu sürede at›lan yüzbinlerce iflçiyle de, iflas eden esnaflarla da, katledilen F tiplerine at›lan tutsaklarla da bir dayan›flma gerçeklefltirilemedi. Çünkü örgütsüz kalm›fl›z, bunun sonucunda paramparça olmufluz. ‹flçiler kendi sorunlar›yla, memurlar kendi sorunlar›yla, köylüler kendi sorunlar›yla, depremzedeler kendi sorunlar›yla meflgul. Bölünmüfllük, bu kadarla kalsa yine neyse. Ama orada da durmuyor.


‹flçiler de birlikte de¤il; her fabrika, her sendika, her iflyeri kendi derdine düflmüfl. Sürüyor parçalanma. Her flehir, her gecekondu semti kendi derdine düflüyor. Bölünme mahalleler, sokaklar düzeyine iniyor. Bölünmüfllük orada da durmuyor. Herkes, her aile, her birey kendi derdine düflüyor. ‹flte devletin istedi¤i tablo, bu tablodur. Patronlara, doland›r›c›lara, ihale vurguncular›na, hükümetlere nefes ald›ran bu tablodur. Herkes kendi derdine düflmüflse, onlar soyguna ve zulme devam edebilirler rahatl›kla. Nas›l olsa karfl›lar›na dikilecek birleflmifl bir halk yoktur. fiurada burada, flu veya bu kesim, halk›n di¤er kesimlerinden tecrit edilmifl bir biçimde üç befl gösteri yapsa da önemli de¤il. Onlar› da da¤›t›r, bast›r›r, seslerini kendilerinin d›fl›nda kimsenin duymamas› için sansür uygular. Böyle de yap›yor zaten.

Do¤al, ekonomik ve siyasi felaketlerin efli¤inde yaflayan bir halk oldu¤umuz için; birleflmeyi ve örgütlenmeyi baflarmak zorunday›z! Seçim vesilesiyle yeniden tan›k oluyoruz: Halk›n her kesimi, gerçe¤in fark›ndad›r. “Bu partilerden hay›r yok”tur. Kendi derdimize düfltü¤ümüz an, kaybetmeye mahkumuz demektir. Halk›n her kesimini, örgütlenmeyi gündemimize almak durumunday›z. Küçük, büyük, basit, karmafl›k, ama mutlaka örgütlü olmal›y›z. Adalet istemekten, hiç bir biçimde vazgeçmemek durumunday›z. Ve tabii unutmamak durumunday›z. 17 A¤ustoslar› unutan bir halk, çürür, biter. Çürümeye, bencilleflmeye karfl› savaflmak, savaflmak için örgütlenmek, tek ç›kar yolumuzdur. Bunu baflaramad›¤›m›zda, ne üzerimize y›k›lan enkaz›n, ne onbinlerce can›m›z›n hesab›n› sorabilir, ne gelen açl›¤a, gelen iflsizli¤e, gelen afetlere dur diyebiliriz. Ölüme ve zulüme dur diyebilmek için; Unutun deseler de unutmay›n! Unutun deseler de unutmayal›m! Unutun deseler de unutturmayal›m!

çözüm Sorun varsa Çözümü de vard›r Devlet, halk›n karfl›s›nda en büyük s›navlar›ndan birine girdi 17 A¤ustos 1999’da. Ve tabii ç›kamad› bu s›navdan. Enkaz› haz›rlayan oydu zaten. Belediyeleri, bakanl›klar› içine alan rüflvet ve rant çark›, halk›n gelece¤ini, can güvenli¤ini hesaba katmayan flehirler ortaya ç›karm›flt›. Halk› enkaz alt›nda b›rakan da devlet oldu. Çünkü devlet denilen o dev mekanizma, “halka göre”, halk›n talep ve sorunlar›na göre örgütlenmemiflti. Çünkü bugün Anadolu topraklar› üzerinde kurulu olan devlet, OL‹GARfi‹N‹N DEVLET‹’dir. Sömürücü s›n›flar›n iktidar›n› korumak için organize olmufltur. Bu devletin kurumlar›, öncelikleri de buna göre biçimlenmifltir. Halk›n taleplerinin karfl›s›nda hep ayn› söz duyulur: “yeterli kaynak yok!” Do¤ru, halk›n ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› için yeterli kaynak yoktur. Çünkü kaynaklar, öncelikle tekelci burjuvazinin, onlar›n iktidar›n› koruyacak ordu ve polisin istekleri için ayr›lm›flt›r. Bizde “do¤al felaket” denilenlerin bir ço¤u, göz göre göre katliamd›r. Önce felakete davetiye ç›kar›lmakta, sonra “allah›n takdiri” denilmektidir. Göz göre göre gelen felaketleri bile önlemeyen devlet, “yaralar› sarmakta” da hiç aceleci de¤ildir. Varto, Erzincan depremlerinden bu yana bunun yüzlerce örne¤ini yaflad›k. Devletin “tarafs›z” oldu¤u bir aldatmacad›r. Devlet “bir s›n›f›n egemenlik arac›”d›r. Yani her devlet, esas olarak bir s›n›f içindir. Türkiye Cumhuriyeti devleti de, HALK ‹Ç‹N DE⁄‹L, OL‹GARfi‹ ‹Ç‹N vard›r. Sorunlar buradan kaynaklanmaktad›r. Halk›n “Nerde bu devlet?” ça¤r›s›n›n cevaps›z kalmas› bundand›r. Halk›n yaralar›n›n bir türlü sar›lamamas› bundand›r. Demek ki, 17 A¤ustos’ta tüm ç›plakl›¤›yla ortaya ç›kan sorunun çözümü, devletin niteli¤ini de¤ifltirmekten geçiyor. HALK ‹Ç‹N bir iktidar, mevcut devlet mekanizmas›n› parçalay›p, devleti de, halk›n ihtiyaçlar›na göre organize edecektir. Bugünün devleti, Sabanc›’lar “nerde bu devlet” dedi¤inde ortaya ç›k›yor ve onlar›n her isteklerini karfl›l›yor. Demokratik Halk Cumhuriyeti’nde devlet, halk›n sesine kulak veren bir devlet olacakt›r.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

33


Filistin'in Kurtuluflu ‹çin Demokratik Cephe Genel Sekreteri Nayif Havatme

“Filistin’in Taleplerine Cevap Vermeyen Hiçbir Bar›fl Giriflimine Olanak Yoktur” Filistinli direniflçi örgütlerden Filistin'in Kurtuluflu ‹çin Demokratik Cephe Genel Sekreteri Nayif Havatme ile Filistin direnifli üzerine görüfltük.

Ekmek ve Adalet: Madrid Konferans›yla bafllay›p Oslo, Way river vb. anlaflmalarla flekillenen mevcut Filistin Yönetiminin bugününü nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Havatme: Filistin Yönetiminin hatalar›, stratejiktir. Oslo'da, iflgal alt›ndaki topraklar›n statüsünü "ihtilafl› topraklar" statüsüne dönüfltürdü. Yerleflimcilik sürdü. Kara, deniz, hava limanlar›n›n tümü iflgalin elinde. Ulusal koalisyonun bütün kurumlar› y›k›ld›. Böylece toprak ve halk, yay›lmac› siyasi ve askeri sa¤›n eline b›rak›ld›. Filistin genel olarak çok hassas ve çok zor bir dönemeçle karfl› karfl›ya. Filistin halk›na karfl›, ‹srail'in kanl› savafl› daha önce kimsenin öngörmedi¤i yüksek bir hal ald›. Silahs›z bir halka karfl› yürütülen bu savafl, bütün s›n›rlar› ihlal etti. Gazze'de s›radan insanlar›n oturdu¤u sivil yerleflim birimine F16 savafl uçaklar›yla yap›lan ve 1 tonluk yüksek tesirli patlay›c›l› bomban›n kullan›ld›¤› ‹srail'in kanl› sald›r›s› üzerinde durulmal›d›r.

‹ntifadaya sar›lmaktan baflka ç›k›fl yok Bu kanl› savafl›n hedefi, sadece herhangi bir Filistinli taraf de¤ildir. Yönetiminden, muhalefetine kadar bütün Filistin'e karfl› kapsaml› bir savaflt›r. Filistin halk›n›n bütün katmanlar›na ve ak›mlar›na karfl›d›r. fiu hedefe ulaflmaya çal›flmaktad›r: Filistin haklar›n› ortadan kald›rmak, direnifl ve intifaday› söndürmek, Filistinlileri umutsuzlu¤a itmek, Siyonist Emek Partisinin ortakl›¤›n› yan›na alarak, Filistin halk›yla çat›flma yürüten, Siyonist sa¤›n ve fiaron'un önerdi¤i çözümleri kabul ettirmek. Bu temelde, flimdi Filistin Yönetiminin bugününü Filistin halk›n›n bugününden ay›ramay›z. Ya ‹ntifada 34

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

ve direnifle sar›lmaktan ya da halk›m›z›n tümüne musallat olan bask›lar alt›nda iflgalin isteklerine boyun e¤mekten baflka ç›k›fl yok. Nesnel gerçeklik diyor ki, Filistin halk›, uluslararas› yasall›¤a dayanan bar›fl›n yollar›n› açmak için olmazsa olmaz seçene¤i, yani direnifl, çat›flma ve intifada yolunu seçmifltir. 10 y›ld›r Filistin Yönetiminin politik çizgisini düzeltmek için demokratik araçlarla mücadele ediyoruz. Ancak Yönetim, akl›n ve intifadan›n ça¤r›lar›n› duymad›. fiimdi Amerikan-‹srail flartlar›n› yerine getirmeye çal›fl›yor.

Amerikan-‹srail kendisi kuflat›ld› Arafat'›n bugünkü politakalar›nda Madrid-Oslo sürecinin sizce ne gibi bir pay› var? Havatme: Arafat ve Filistin Yönetimi, Oslo Anlaflmas›n›n bir parças›d›r. Madrid, aray› düzeltme (Bar›fl görüflmeleri kastediliyor. B.N) girifliminin bir parças›d›r. Ancak bu aray› düzeltme giriflimi, fiaron'un, ‹srail hükümetlerinin ve Amerika'n›n elinde bir cesede dönüfltü. Filistin Yönetimi, kendini dar bir bo¤azda buldu. Amerikan-‹srail aray› düzeltme projesiyle bizzat kendisi kuflat›ld›. Kendini, halk›n›n ve bütün Filistinli güçlerin önünde ç›plak buldu. Direnifl ve intifadan›n yan›nda saf tutmaktan baflka gerçek bir seçene¤i kalmad›. Amerika'n›n alaca¤› tutuma ve izne bel ba¤lamak ve Oslo politikas› ve anlaflmalar›na yaklafl›m ile Washington'a kap›lar› sonuna kadar aç›k b›rakma politikalar›n› paralel yürütme çabalar›, Yönetimi, daha çok taviz vermekle karfl› karfl›ya b›rakacakt›r. Oslo darbo¤az›n› aflman›n flart›; kapsaml› ulusal diyalogla üretilecek yeni bir birleflik politik program temelinde bütün örgütler ile Yönetim aras›nda Filistin Yönetimi kurumlar›n› oluflturmak için ulusal koalisyon infla etmeye dönüfltür. Böylece Filistin gücünü gelifltirme ve Oslo sonras›ndaki y›k›mlar› aflma mümkün olabilir. ‹kincisi; FKÖ'yü yeniden kurma ve ulusal birlik program› ve uluslararas› yasal bar›fl temelleri üzerine yükselen birleflik politik iradeyle iflgal alt›ndaki topraklarda ve sürgünde yaflayan Filistin halk›n›n ve güçlerinin silahland›r›lmas›d›r. Görece olarak geliflen uluslararas› tutumu hissedebiliriz. Nitekim, Washington'da toplanan dörtlü komitenin sonuçlar›n› ve Amerikan Yönetiminin di¤er uluslararas› taraflara


kendi tavr›n› dayatmadaki baflar›s›zl›¤›n› görebiliriz. Zira Araplar›n tavr› çok geridir ve uluslararas› tavr›n gelifltirilmesine yard›m etmemektedir.

ki, balkanlardaki kurtulufl, ilerleme ve demokrasi güçleri Amerikan emperyalizminin dünyaya egemen olma savafl›n›n kurbanlar›d›r.

‹flgalci devlet, istikrar yaflayamayacak

Amerika’n›n, AB’nin “Terör listeleri” ahlaks›z savafl›n bir parças›d›r

Filistin devriminin içinden geçti¤i aflama olan ikinci intifadan›n bugününü ve gelece¤ini nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Havatme: ‹kinci intifada, ba¤›ms›zl›k intifadas›, 1987-1993 y›llar› aras›nda yaflanan büyük intifadadan görece ayr› bir çok özelli¤e sahip. Bu ayr›l›k mant›kl› ve do¤ald›r. Direnifl güçleri ve FKÖ birinci intifadan›n deneylerinden yararlanm›flt›r. Birinci intifadan›n genç kadrosu geliflmifl, ikinci intifadan›n gelifliminin bafl unsuru olmufltur. Bütün bunlar, ikinci intifaday› daha üst boyutta geliflkin k›lm›flt›r. Özellikle direniflçi gerilla faaliyetinde olmak üzere bütün mücadele yöntemlerindeki çeflitlili¤i ve yüksek ilerleme ruhunu gelifltirmifltir. ‹kinci intifadada ön plana ç›kan özelliklere ek olarak; yay›lmac› ‹srail'in Filistin taraf›yla durumu düzeltmek için sundu¤u projeye karfl› durman›n keskinli¤i artm›flt›r. ‹flgal, katliam, halk›m›za karfl› bariz düflmanl›k ve çat›flmas›n›n ç›tas› yükselmifltir. Bu çerçevede ikinci intifada, ABD ve ‹srail'in gözüne bat›r›rcas›na baz› nesnellikler dayatm›flt›r. Bütün dünyada art›k netleflen bir kanaat vard›r ki, 'bar›fla karfl›l›k toprak' temelindeki 242 ve 338 nolu BM kararlar› ve mülteci halk›n sorunlar›n› ele alan 194 nolu BM karar›n› temel alarak Filistin ulusal taleplerine cevap vermeyen hiçbir gerçek bar›fl giriflimine olanak yoktur, iflgalci devlet, bar›fl ya da istikrar yaflamayacakt›r.

Filistin halk› gerçek terörün kurban›d›r Amerikan emperyalizminin "terörle mücadele" ad›yla tüm dünyaya egemen olabilmek için yürüttü¤ü savafl hakk›ndaki düflünceleriniz nelerdir? Havatme: Washington'un terör dedi¤i fleye karfl› yürüttü¤ü küresel savafl, fiaron'a, Filistin halk›na karfl› yürüttü¤ü ç›lg›nca sald›r›da kullanaca¤› genifl bir örtü vermifltir. Amerika'n›n ilan etti¤i bu savafl, haks›z ve seçici bir savaflt›r. Washington'un, mermisinden stinger roketine kadar silahland›rd›¤› ve finanse etti¤i "Afgan mücahitlerden selefi dinci hareketlere kadar" Arap ve di¤er milliyetlerden on y›llarca müttefik kald›¤› gruplara karfl› yürüttü¤ü ç›kar savafl›d›r. Bugün, bu Amerikan küresel savafl›n›n, Filistin ulusal savafl›na ve dünyadaki bütün kurtuluflçu savafllara terör damgas› vurmak istedi¤ini görüyoruz. Di¤er taraftan Filistin halk› gerçek terörün öncelikli kurban›d›r. Üçüncü dünya ülkelerindeki, Türkiye'de-

ABD ve AB “terör listeleri, hedef örgütler listeleri” aç›kl›yor. FHKC, HAMAS, ‹slami Cihat, FARC ve DHKP-C’yi “hedef al›nabilir” ilan ediyor. AB de ayn› örgütleri listeye al›yor ve bildi¤imiz kadar›yla Demokratik Cephe'nin de AB'nin "terör örgütleri listesine" al›nma çabalar› var? Havatme: Washington'un "mukaddes" sayd›¤› ve dünya halklar›na, ulusalc›lar›na, kurtuluflçular›na karfl›, di¤er ülkelerin milli ve ulusal ç›karlar›na karfl› yürüttü¤ü ahlaks›z savafl›n bir parças›d›r bu. Washington, her gün terör listeleri, isimleri düzenleyebilir, üretebilir, ç›karabilir; di¤er taraftan dünyadaki çürümüfl, totaliter ve de¤iflik çeflitteki diktatör yönetimleri destekleyebilir, insan haklar›n›n en büyük düflman› düzenleri de destekleyebilir. Özetlersek bu politika, temizlikten, adalet mant›¤›ndan ve insanl›ktan uzak ç›kar politikas›d›r...

Türkiye'de, Filistin'de, bütün Arap ülkelerinde Sosyalizm için birlik Türkiye Halk›na vermek istedi¤iniz bir mesaj var m›?.. Sorular›m›za verdi¤iniz cevaplar için teflekkür ederiz, mücadelenizde baflar›lar dileriz... Havatme: Türkiye Halk›, politik, kültürel, partisel, sendikal, bas›n-yay›n her alanda ço¤ulcu demokratik yaflant›y› hak ediyor. Arap halklar›, Osmanl› feodal emperyalizminin ve öncüllerinin gerili¤inden zulmünden nas›l çektiyse, Türkiye halk› da 20. yy’da de¤iflik renklerdeki diktatör, s›k›yönetimci düzenlerden ve bask›dan, zulümden çok çekti. Sömürgeci egemenlikten, yabanc› paktlardan, anlaflmalardan ve askeri üslerden, Siyonist genifllemeci ‹srail'in Ortado¤u bölgesindeki iflgalci projelerinden hepimiz çok çektik. Bu karmafl›k, geri ve sömürgeci tarihsel geçmifl, Türkiye halk›na ve Arap halklar›na, Ortado¤u'da bask›y›, halklar›n politik, kültürel, s›n›fsal haklar›n›n elinden al›nmas›n› miras b›rakm›flt›r. Türkiye'de, Filistin'de, Arap ülkelerinde bütün ülkelerimizin her birinde, iflsizlik, yoksulluk, hastal›k, politik, kültürel, psikolojik bask›lar› aflmak, özgürlük, demokrasi, sosyalizm ve ilerleme güçlerinin birli¤inden geçmektedir. Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

35


Amerikan “Demokrasisi”; demokrasi de¤il! Irak “Muhalefeti”; muhalefet de¤il! Pragmatist “Milliyetçilik”; milliyetçilik de¤il!

KEND‹N‹ ‹NKAR EDEN

SIFATLAR Irak “muhalifleri”, ‹ngiltere’den sonra, bu defa da Amerika’da topland›lar. Emperyalistlerin yede¤inde, üzerinde yaflad›klar› topraklara yöneltilecek sald›r›n›n “ortak planlar›n›” yap›yorlar. ‹flbirlikçili¤in, günümüzde kazand›¤› en aleni ve en alçalt›c› hali! ABD D›fliflleri Bakan Yard›mc›s› Marc Grossman ve Savunma Bakan Yard›mc›s› Douglas Feith’in baflkanl›k yapt›¤› toplant›ya, Irak Kürdistan Demokratik Partisi (IKDP), Irak Kürdistan Yurtseverler Birli¤i (IKYB), Irak Ulusal Kongresi, fiii ‹slami Devrim Yüksek Konseyi, Irak Ulusal Anlaflmas› grubu ve Krall›k Yanl›lar› kat›ld›.

Amerikan demokrasisi “Muhaliflerin” görüfltü¤ü ABD D›fl›flleri Bakan› Powell, muhaliflere, “Irak halk›n›n özgürlü¤ü ortak hedefimizdir” dedi. ‹flbirlikçiler, fleriatç›lar, kralc›lar, her an herkesi satabilecek pragmatistlerle Irak halk›n›n özgürlü¤ü sa¤lanacak! Amerika’n›n demokrasi ve özgürlükten ne anlad›¤›n› art›k herkes çok iyi biliyor. Afganistan örne¤i çok aç›k. Amerikanc› her iktidar “demokrat”t›r. Amerikan tekellerinin dilediklerince cirit att›¤› her ülke “özgür ülke”dir. Demokratl›k ve özgürlü¤ü belirleyen tek ölçü, Amerikan ç›karlar›d›r.

planlar› ele ald›. Muhalifler, Saddam Hüseyin'in devrilmesinin zor olmayaca¤›n›, kimsenin Irak lideri için savaflmayaca¤›n› belirtti.” INC (yani Irak Ulusal Muhalefeti adl› grup) hiç utanmadan, s›k›lmadan “ABD kolay bir zafer kazanacakt›r” diye demeç veriyor. O zaman senin konumun, senin ad›n ne? ‹flbirlikçi “muhalifler” bununla da yetinmeyip, bak›n bir de ne istiyorlar: “ABD, sadece Saddam'› hedef als›n, ABD sald›r›da askeri hedefler ve altyap› yerine, Saddam ve ekibine yönelmeli...” Yani Saddam’› devirip bize ülkeyi fazla y›k›lmam›fl halde teslim edin diyor iflbirlikçiler. Irak halk›n› düflündüklerinden de¤il, ortada sömürecek bir Irak kals›n diye dile getiriyorlar bu iste¤i de.

Tarihten ders almas›n› hiç ö¤renemeyecek olan Kürt milliyetçili¤i

Barzani

Talabani’nin sözleri çok tan›d›k. Çünkü daha önce de, mesela on y›l önce de, otuz y›l önce de Kürt milliyetçi liderlerin a¤z›ndan duyulan sözler bunlar.

‹flbirlikçilikte “dip” nokta Sadece, bas›nda yer alan flu sat›rlar› okumak, nas›l iflbirlikçili¤in nas›l bir alçalma oldu¤unu görmeye yeter: “Muhalif alt› grup, dün Washington'da ABD'li yöneticilerle bir araya gelerek Irak liderinin devrilmesine yönelik 36

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Toplant›ya kat›lan “Irak muhaliflerinden” biri olan IKYB lideri Celal Talabani, toplant›lardan sonra yapt›¤› aç›klamada “Amerikayla anlaflt›klar›n›, ABD’nin deste¤iyle Irak’› özgürlü¤e kavuflturabileceklerini” belirterek Amerikan ordusunu Güney Irak’a davet etti.

Talabani

Y›l 1991... Amerika’n›n sald›r›s› henüz sona ermiflken “f›rsat bu f›rsat” diyen Talabani ayaklanma karar› al›r. Tabii, ayn› bugünkü gibi, Amerika’yla anlaflma


halinde bir ayaklanmad›r bu. Talabani, kelimesi kelimesine flöyle der ayaklanman›n bafl›nda: “Bu defa Amerika’y› yan›m›za ald›k. Federasyon kurma yolunda ilk somut ad›m at›l›yor.” (Milliyet, 5 Nisan 1991) Talabani’nin havas›, bugünden farkl› de¤ildir. Ama sonra ne olur? Kürt halk›n› bekleyen, tarihi boyunca yaflad›¤› katliam ve göçlerin en büyüklerinden biridir. Yüzbinlerce Kürt’ün, katliamdan kaçarak Türkiye s›n›r›na y›¤›ld›¤› s›rada, bu defa Talabani flöyle konufluyordu: “Tüm Avrupa ülkelerine gittim. Hepsinden talep ettim... Fakat hiçbir yard›m gelmedi... Amerika sahtekarl›k yap›yor.” Bombalarla deviremedi¤i Saddam’› devirmek için ABD Talabani’yi k›flk›rtm›fl, Irak halklar›n› birbirine k›rd›rma politikas›n› yürürlü¤e koymufltu. Ama iflbirlikçi, pragmatist Kürt milliyetçi liderli¤i, bunu görmekten uzak benmerkezci hesaplar içindeydi. Bu hesaplar, tarih boyunca Kürt halk›na hep a¤›r faturalara maloldu.

Emperyalistlerin “fleref sözü” olur mu? Emperyalistlerin deste¤ine güvenilir mi? Buna, ancak emperyalizm hakk›nda hiç bir fley bilmeyenler veya pragmatizmden vazgeçemeyenler inanabilir!

On y›l önce ve bugün

1991’de ABD’nin Irak’a sald›r›s›n› ayn› kafa yap›s›yla desteklemiflti Irak’taki Kürt milliyetçili¤i. ÜlkeMervan Barguti: mizdeki Kürt milliyetçili¤inin tavr› “‹NT‹FADA KAZANACAK!” da çok farkl› de¤ildi: ilistin direniflinin önderlerinAmerikan füzeleri Ba¤dat’a yaden El Fetih’in Bat› fieria so¤arken flöyle yazm›fllard›: rumlusu Mervan Barguti, 15 Ni“... biz Kürtlere düflen tek bir san’da ‹srail katliamc›lar› taraf›ngörev var, o da Amerikal› ve ‹ngilizdan tutsak al›nm›flt›. lere kolay gelsin demek ve ard›ndan Barguti, 14 A¤ustos’ta ilk kez yeni durumun yaratt›¤› imkanlar› mahkemeye ç›kar›ld›. seri bir flekilde de¤erlendirmek.” Barguti, duruflma öncesi ve du(21 Aral›k 1991, Özgür Politika) ruflma s›ras›nda yapt›¤› konuflmaAyn› gazetede pragmatizmin larla, iflgale karfl› ç›kmay› sürdürekendi ç›karlar› için nas›l tüm halklarek, coflkulu bir flekilde yapt›¤› kor› s›rt›n› dönebildi¤ini gösteren flu nuflmada “Bar›fl, iflgal son bulmasat›rlar da okunuyordu: dan gelmez... Tek çözüm iki dev“ABD’nin kendi kendine atfetti¤i let” dedi. Barguti, katliamc›lar›n ‘dünya jandarmal›¤›’ rolü, kuflkusuz elinde yarg›lanan de¤il, yarg›layan 21. Yüzy›lda bütün insanl›k için büolarak Siyonist iflkencecilerin elinde yük bir tehlike. ‹ntifadan›n kazanaca¤›n› hayk›rBu gerçe¤i teslim ettikten sonra, maya devam etti. ABD sald›r›s›n›n objektif sonuçlar›n›n Kürt davas› için hay›rl› olaca¤›n› kabul etmek gerekiTarihten ibret: yor. Saddam’s›z bir Ba¤dat veya zay›f düflmüfl bir SadY›l 1975; K›sa süre önce Barzani, ABD ve ‹ran’›n desdam, Kürt milli menfaatleri için çok daha elveriflli sonuçtek ve teflvikleriyle ayaklanm›fl, bir statü sa¤lam›flt›r. Ama lar› ortaya ç›karaca¤› aflikard›r.” bu statü de uzun sürmez. Irak sald›r›ya geçer. ‹flte Barza‹flte bu kafa, aradan on y›l geçtikten, Amerikanc› dünni’nin ABD Baflkan› Carter’e gönderdi¤i mektuptaki ibretya düzeninin ne olup olmad›¤›, Amerika’n›n baflka ülkelelik ç›rp›n›fl›: re demokrasi götürme iddias›n›n ne anlama geldi¤i tüm “Say›n Baflkan, biz Kürtler ABD ve ‹ran’›n ‘fleref sözüç›plakl›¤›yla ortaya ç›km›flken, hala flunlar› söyleyebiliyor: ne’ güvenerek düflmana karfl› koyduk ve onunla savaflt›k. “ABD... bugün ne istiyor? E¤er Saddam rejimini ortaBize mükafat olarak söz verilen özerklik nerede? ‹ran dan kald›r›p Kürtlere bir statü getirecekse, neden birlikte mülteci kamplar›nda m›? Güney Irak’a sürülmesinde mi? yap›lmas›n. Ecevit’in can dostu Saddam, Kürt partilerinin ‹flkence alt›nda ölmede mi?” gücüyle devrilirse, ancak o zaman kac›l› güven ortam› Devam ediyor Barzani: Kürtlere do¤abilir.” (Özgür Politika, 23 fiubat 2002, “Sizlere ve ABD hükümetine hitap ediyoruz. Bize söz Haydar Ifl›k) verdi›iniz gibi yard›m edin ve yan›m›zda olun. Hayat›m›z›, Sizce bu kafa tarihten ders alm›fl m›? Bu kültürde muailelerimizin flerefini korumak için bu probleme namuslu hasebe var m›? bir çözüm bulun.” (Barzani M. S›raç Bilgin, F›rat Yay›nlaSizce bu kafada halklar›n kardeflli¤i, ç›karlar› var m›? r›, s.285-286)

F

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

37


D‹KKAT!

KAP‹TAL‹ZM!

‹fiTE VAHfiET VE BARBARLIK 4 Emperyalizmin ve faflist diktatörlüklerin halklara karfl› düflmanl›kta, ahlaki, siyasi, ekonomik, askeri, sosyal, kültürel hiç bir s›n›r› yoktur!

Peru diktatörü Fujimori’nin yüzbinlerce Perulu’yu k›s›rlaflt›rd›¤› resmi raporlarla aç›kland›. 1996’dan Japonya’ya kaçt›¤› 2000 y›l›na kadar özellikle k›rsalda yaflayan yerlilerin bir k›s›rlaflt›rma program›na tabi tutuldu¤u belirtildi. Zorla, tehditle, rüflvetle 314 bin kad›n 16 bin erke¤in k›s›rlaflt›r›ld›¤› resmi belgelerle ortaya ç›kar›ld›. Sadece bir “sadistlik” örne¤i de¤ildir Peru’da yaflananlar. Çünkü bütün faflist iktidarlar, emperyalist devletler ve tekeller, rahat yönetebilmek, programlar›n› hayata geçirebilmek, kar elde edebilmek için her türlü zulmü, her türlü kötülü¤ü gözlerini k›rpmadan yaparlar. *** Örnekler çok. Bu konuda yay›nlanm›fl say›s›z rapor, kitap bulmak mümkün. Bunlar›n ço¤u, yap›ld›ktan on y›l, elli y›l sonra ortaya ç›kan bilgi ve belgelere dayan›yor. Ama biz örneklere, oldukça yeni, 80’li-90’l› y›llara ait biri ülkemizden, biri ABD’den iki olayla bafllayal›m: *** Ülkemizde HZ‹ adl› bir vak›f vard›r. Tam ad› Hafize Zekeriya ‹til Neropsikiyatri Vakf›’d›r. Amerikan ilaç tekellerinin hizmetinde bir vak›ft›r. Turhan ‹til baflkanl›¤›ndaki bu vak›f, Cunta y›llar›nda, generallerle anlaflm›fl ve hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlüler üzerinde onlara bilgi vermeden, onaylar›n› almadan ilaç deneyleri yapm›flt›r. K›sacas› insanlar› kobay olarak kullanm›flt›r. O ilaç denemelerinin sonucunda kaç tutukluhükümlü hasta kald›, kaç› öldü??? Bilinmiyor. *** ABD’nin Kuzey Carolina’daki Hamlet bölgesinde tavuk yetifltirme ve kesimi yap›lan bir iflyeri. ‹flçiler, sosyal güvencesiz, çok ucuza çal›flt›r›lan ifl38

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

4 Halklar uyan›k olmal›; kötülü¤ün nereden nas›l gelece¤i belli de¤il. Emperyalistler ve oligarfliler, iktidar ve kar için, her fleyi, istisnas›z her fleyi yapabilirler!

çilerdir. Patron, “ucuza” çal›flan iflçiler kaytarmas›n diye” iflyerinin kap›lar›n› kilitli tutmaktad›r. Yang›n ç›kar. 22 iflçi, cay›r cay›r yanarak ölür. Serbest piyasa koflullar› yürürlüktedir. Ucuza çal›flmay› da, kap›lar› kilitli iflyerinde çal›flmay› da iflçiler “özgürce” kabul etmifllerdir. Bu nedenle olayda büyütülecek bir fley yoktur. Zaten ABD’de de büyütmemifllerdir, hatta pek kimsenin haberi bile olmam›flt›r. *** Kütahya'da 15 y›ld›r faaliyet gösteren ve siyanürle çal›flan gümüfl iflletmeleri, Dulkadir Köyü'nü yok etti. 450 nüfuslu köyün nüfusu 60’a indi. 60 kiflinin de 25'i kanser. Onlarca kifli kanserden öldü. Ne iflletmeci, ne devlet, oral› olmad›! *** Halklara karfl› ak›l almaz yöntemlere baflvurman›n kompedan› da hiç kuflku yok ki, CIA ve Pentagon’dur. Onlar aç›s›ndan “amaca ulaflmak için her yol mübah”t›r. Ne insani de¤erler, ne insanlar›n yaflam›, ne ahlak›, hiç bir fley umurlar›nda olmaz. D‹KKAT! *** ‹flte bir Pentagon icraat›. Y›llar sonra, yaklafl›k 40 y›l sonra, a盤a ç›km›fl bir olay bu da. Amerikan donanmas›,1964-68 aras›nda Pasifik FAfi‹ZM! Okyanusu’nda si-


nir gaz› ve zehirli bir bakteriyle say›s›z deneyler yapm›fl. Pentagon’dan yap›lan aç›klamada, biyolojik silahlarla testlerin 1964 ile 1968 aras›nda Pasifik Okyanusu’nda yaEMPERYAL‹ZM! p›ld›¤› belirtildi. Testlerde, öldürücü sinir gaz› sarin ve grip benzeri belirtilere yol açan bir tür biyolojik zehirin kullan›ld›¤› kaydedildi. Yine ayn› deneylerde atefl, kas a¤r›s›, öksürük, kusma ve ishal, grip gibi belirtilere yol açan bir biyolojik zehirle de testler yap›ld›¤› belirtiliyor. Bak›n, nelerle u¤rafl›yor emperyalizm? Ne yapacak dersiniz bu biyolojik silahlar›? Biraz “komplocu” düflünülürse, her y›l bir baflka ad alt›nda salg›n halinde gelen griplerin kayna¤›n›n CIA’n›n, Pentagon’un labaratuarlar› olmad›¤›ndan nas›l emin olunacak? Bu insanl›k d›fl› deney, tam 40 y›l sonra a盤a ç›k›nca, ABD Savafl Gazileri Bakanl›¤›, bu testlere haberi olmadan kat›lm›fl olan askerler içinde sa¤l›k sorunlar› çekenler varsa, masraflar›n› karfl›layacaklar›n› aç›klad›. Ne kadar da insanc›llar! Ya o testler sonucunda ölenler ne olacak acaba? Savafl Gazileri Bakanl›¤› bu konuda bir aç›klama yapmam›fl! *** Vietnam’da, Amerikan askeri kuvvetleri taraf›ndan kullan›lan “turuncu zehir” ad› verilen biyoloijik-kimyasal silah, o zaman binlerce insan›n ölümüne yolaçmakla kalmam›fl; turuncu zehrin en yo¤un kullan›ld›¤› yerlerde hala etkisini sürdürüyor; çocuklar sakat do¤uyor. Tam 1 milyon kifli, turuncu zehirin yolaçt›¤› hastal›klarla u¤rafl›yor.

D‹KKAT!

***

Vietnam eski bir olay. Bugün de ayn› “çal›flmalar›” sürdürüyor ABD. ‹flte: “Amerikan ordusu, resmen hedef veya düflman ilan edilen ülkelerie karfl› kullanmak için araflt›rmac›lardan yeni kimyasal silahlar üretmelerini istedi. Bunlar aras›nda “kitleler üzerinde kullan›lacak türde sakinlefltirici ilaç Valium da bulunuyor.” Projenin mimar› Pentagon!

*** Son 5-6 y›ld›r, Küba’n›n belli bir bölgesinde ar› kovanlar›n› yok eden bir hastal›k görülüyor. Küba bu hastal›k nedeniyle 2 milyon dolarl›k zarara u¤rad›. Tüm araflt›rmac›lar, bu bölgede kovanlara musallat olan Varroasis adl› hastal›¤›n biyolojik bir sald›r› sonucu olufltu¤unda hemfikir. Sald›rgan›n kim oldu¤unu tahmin etmek zor de¤il. *** Bir Amerikan generalinin sözlerini aktararak bitirelim örnekleri: General Rotschild diyor ki: “Biyolojik ve kimyasal silahlar di¤er bütün silahlardan daha verimli, çünkü bu silahlar yap›lar› de¤il, sadece insanlar› yok ediyor. Böylece iflgal kuvvetlerinin kullanmas› için içi boflalt›lm›fl sa¤lam binalar ele geçirilebiliyor.” ***

Kapitalizm ve faflizm, her yoldan, her biçimde öldürür Tüm bu örnekleri ve bunlara eklenebileecek yüzlerce örne¤i gözönüne getirdi¤imizde, flu aç›kça görülür: Bir kapitalist, bir faflist diktatör; ayn› zamanda bir mafyac›d›r, ayn› zamanda bir iflkencecidir, ayn› zamanda bir mengeledir, ayn› zamanda bir cellatt›r, ayn› zamanda bir h›rs›zd›r, ayn› zamanda bir kundakç›d›r, ayn› zamanda bir komplocudur. Baflta belirtti¤imiz gibi, KAR ve ‹KT‹DAR için yapmayacaklar› yoktur. fiu an, ABD depolar›nda, tar›m ürünlerini yoketmek için özel olarak üretilmifl 30 bin ton biyolojik silah var. Rusyan›n bu¤day›n›, veya Asya’n›n m›s›r›n› ve pirincini yokedebilmek için özel gelifltirilmifl ölümcül bakteriler var. Emperyalist tekeller taraf›ndan üretilen yiyecek ve içeceklerde neler var, ba¤›ml›l›k yaratan maddeler nas›l kullan›l›yor, kim yeterince biliyor? Art›k sellerin, depremlerin bile emperyalistler taraf›ndan sunni olarak oluflturulmas›n›n tart›fl›ld›¤› bir dönemde yafl›yoruz. Bunlar›n tart›fl›labilmesi bile, emperyalist tekellerin egemenliklerini sürdürmek için ahlaki, insani hiç bir s›n›r tan›mad›klar›n›n kan›t›d›r. Unutmay›n, karfl›m›zda, tüm araflt›rmalar›n›, bir defada daha çok insan öldürmeye, insanlar›n beynini do¤rudan etki alt›na almaya yönelen vahfli ve barbar bir emperyalizm var. Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

39


Halk›n

hukuku

Adaletsiz bir ülke, güneflsiz bir dünyaya benzer

Faflizmin yoketmek istedi¤i

Direnme hakk› TAYAD’l› Ailelerin Alibeyköy’de bafllatmak istedi¤i süresiz açl›k grevi direnifli, daha ilk andan itibaren polisin sald›r›lar›yla karfl›laflt›. Ne diyordu TAYAD’l›lar; “Bir anne olarak evlad›m›n hergün diri diri ölmesini istemiyorum.” “Volkan’›m nas›l öldü bilmek istiyorum. Adalet ar›yorum. Tecrit kalkmad›kça daha çok Volkan’lar olaca¤›n› biliyorum.” “Yar›nlar›m›z›n karanl›klara gömülmesini istemiyorum.” Hangisine kim karfl› ç›kabilir? Kim, bunlar yanl›flt›r, hayati de¤ildir diyebilir? Hangi hukuk, bu talepleri gayri meflru görebilir, “suç” diyebilir? Buna ra¤men sald›r›yor, “hay›r açl›k grevi yapmayacaks›n›z, bunlar› istemeyeceksiniz” diyor, iktidar. Bu, s›radan, bir eylemin engellenmesi, bir protestonun bast›r›lmas› de¤ildir. Bir yan›yla hücrelere karfl› mücadelenin yükselmesinden duyulan korkuyken, öte yan› da direnme hakk›n›n yokedilmesi, direnme hakk›n›n direnilerek kazan›lmas›n›n önüne geçmek. ‹ktidar 19 Aral›k’tan bu yana halk› sindirdi¤ini düflünerek, toplumsal muhalefetin, özelde F tiplerine karfl› mücadelenin geliflmesini engellemek istiyor. Ülkemizde direnme hakk› her dönem yasalarla s›n›rlanamayan direnifllerle kullan›lm›fl ve haklar böyle kazan›lm›flt›r. ‹flçi, memur, gecekondulu, köylü, ö¤renci, halk›n her kesimi kaç›n›lmaz olarak bu yolu izlemifltir. 19 Aral›k günlerinde, zorla müdahalenin direniflin karfl›s›na ç›kar›ld›¤›nda tart›flt›¤›m›z; kimi kesimlerin, hukukçular›n a¤z›na almak istemedikleri D‹RENME HAKKI kaç›n›lmaz olarak yeniden karfl›m›za ç›k›yor. *** Bask›ya, zulme karfl› direnme hakk›, halklar›n binlerce y›ll›k mücadele tarihi içinde oluflmufl ve bu mücadelelerle, ödenen bedellerle kazan›lm›fl

40

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

meflru bir hakt›r. Ortaça¤ engizisyonlar›na karfl› düflüncenin savunulmas›n›n örnekleri, Anadolu isyanlar›n›n önderlerinin “dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” deyiflleri, dara¤açlar›nda yokedilmeye çal›fl›lan ideallerin ölümüne savunulmas›, iflçi haklar›n›n büyük bedeller ödenerek kazan›ld›¤› direnifller... tümünün özünde direnme hakk›n›n korunmas›, direnme hakk›n›n kazan›lmas› vard›r. Bugün emperyalist demokrasilerin “demokrasi, hukuk, insan haklar›” havarili¤iyle yutturmaya çal›flt›¤› kazan›lm›fl haklar da halklar›n meflru direnme hakk›n› kullanarak kazand›¤› haklard›r. Bu meflruluk sayesindedir ki, direnme hakk› kimi evrensel yasalara da girmifltir. Örne¤in, 1789 Frans›z Devrimi’nin formüllefltirdi¤i flu maddenin yer ald›¤› “‹nsan ve Yurttafl Haklar› Bildirgesi”ne imza atmayan devlet yoktur: “Her siyasal toplulu¤un amac› insan›n do¤al ve vazgeçilmez haklar›n›n korunmas›d›r. Bu haklar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve bask›ya karfl› direnme hakk›d›r.” (Madde 2) Buna ra¤men faflist, bask›c› iktidarlar en baflta bu hakk› yoketmek isterler. Bilirler ki, direnme hakk› yokedilmeden siyasi, ekonomik kararlar›n› istedi¤i gibi uygulamas› mümkün de¤ildir. Tersinden ifade edersek; halklar›n zulme, bask›ya, sömürü politikalar›na karfl› direnme hakk› yoksa, hiçbir hakk›n hükmü yoktur. Yaz›l› yasalar ne derse desin, “demokrasi” ad›na hangi oyun oynan›rsa oynans›n gerçekte halk›n hak ve özgürlüklerinin temeline dinamit konulmufl demektir. Yani, direnme hakk›, bütün haklar›n temelidir demek yanl›fl olmayacakt›r. *** Direnme hakk›n›n yokedilmesini sadece fiili sald›r›larla, katliamlarla, direnifllere müdahalelerle s›n›rl› düflünmemeliyiz. Halk›n herhangi bir bask› yasas›na karfl› tepkilerinin, hak aray›fllar›n›n iktidar taraf›ndan kaale al›nmamas›, yoksay›lmas› da bir yan›yla direnme hakk›n›n yokedil-


mesine yönelik politikan›n bir parças›d›r. 65 milyonun karfl› ç›kt›¤› bir politika ancak böyle bir ortamda uygulanabilir. Tüm halk feryat halinde IMF’ye karfl›yken, IMF’ye söz üstüne sözler ancak böyle bir ortamda verilebilir. Direnme hakk›n›n yokedilmesi, halk›n çaresizli¤e mahkum edilmesidir. ‹ktidar, çaresiz b›rakt›¤› bir halk karfl›s›nda, Türkiye’yi istedi¤i gibi at oynataca¤› faflizmin çiftli¤i haline getirmek istiyor. *** Direnme hakk›n›n yokedilmesine yönelik sald›r›lar sadece ülkemizle de s›n›rl› de¤ildir. Tersine, Amerikan emperyalizminin tüm dünyaya yaymak istedi¤i budur. Oligarfli ayn›s›n› ülkemizde uyguluyor. Emperyalizm katledecek, yokedecek, halklar›n iradelerini ve geleceklerini yokedecek ama halklar direnmeyecek; emperyalizmin istedi¤i budur. “Terör” demagojilerinin temel dayana¤› da buras›d›r. Halklar›n binlerce y›ll›k mücadeleleri ile kazand›¤› direnme hakk›na, “terör” denilmesi de, o meflrulu¤u yoketme çabas›d›r. *** Avrupac›lar, AB yasalar›n› büyük sevinçle karfl›lad›lar. Kimileri h›z›n› alamayarak, “tarihin ak›fl›n›n de¤iflti¤inden” sözetti. Dikkat edin, bu kesimlerin hiçbirinin de dilinde “direnme hakk›” yoktur. Hiçbirisi, “direnme hakk› yoksa, bu yasalar›n da, hakk›n da hukukun da anlam› yoktur” diyemiyor. Peki bu haklar nas›l kullan›lacak? Nas›l gelifltirilecek? Türkiye halk›, AB’nin iktidara bask› yapmas›n›, “flu hakk› da ver, bu hakk› da ver” demesini mi bekleyecek? Yine dikkat edin, hiçbir Avrupac›, Alibeyköy’de TAYAD’l›lar›n gözalt›na al›nmas›n›, en pasif eylem biçimi olan açl›k grevlerinin engellenmek istenmesini a¤z›na alm›yor. Ölüm orucuna “yaflam kutsald›r” safsatalar›yla karfl› ç›k›l›yordu; flimdiki gerekçe ne? Yok! Direnme hakk›n› savunmayan, ne demokrat olabilir, ne baflka hak ve özgürlükleri savunabilir, ne de bu ülkede gerçekten demokrasi istiyordur. *** Bütün göz boyamalara, yalana, demagojiye ra¤men, Türkiye’de, siyasi, ekonomik her yönüyle aç›k bir zulüm iktidar› var. Direnen, hakk›n› arayan her kesimin karfl›s›na bask›yla, gözalt›yla, zulümle ç›k›l›yor. Ecevit’in 19 Aral›k günlerinde söyledi¤i, “Direnmenin anlam› yok” politikas› hayat›n her alan›nda geçerlili¤ini sürdürüyor. Direnenin kim oldu¤u bu noktada önemli de¤il, önemli olan direnmesi. Devrimci tutsaklardan, Paflabahçe iflçilerine, gecekondululardan TAYAD’l›lara kadar zulmün politikas› de¤iflmiyor: zulme karfl› kimse direnmeyecek... Biz diyoruz ki; direnme hakk› kutsald›r, yokedilemez. “Bask›ya karfl› direnme hakk›”, insan›n en do¤al, vazgeçilmez, yasaklanamaz hakk›d›r. Direnme hakk›n› dünya ve Türkiye halklar› olarak direnerek kazand›k, direnerek koruyaca¤›z.

AB YASALI TÜRK‹YE’DE “‹K‹ GÜN” - TAYAD’l› aileler Alibeyköy’den gözalt›na al›nd›. - Gayrettepe Emniyet Müdürlü¤ü Asayifl fiubesi'nde gözalt›nda bulundu¤u s›rada “pencereden atlayarak intihar etti¤i” belirtilen ‹lkay Tafldemir için aç›klama yapmak isteyen ‹HD yöneticileri gözalt›na al›nd›. - Batman’da gül da¤›tmak isteyen HADEP’lilere polis müdahale etti. - OHAL’in kald›r›ld›¤› Dersim’in girifl ç›k›fllar›nda arama-tarama sürüyor. - Van’da Salih Acar isimli diflçinin çocu¤una Rojhat ad› vermesine nüfus müdürlü¤ü engel oldu. - Ankara’ya yürüyen KESK üyeleri ‹stanbul’da polis barikat›yla karfl›laflt›. Ankara’da gösteri yapmalar›na izin verilmeyece¤i, yaparlarsa cezaland›r›lacaklar› aç›kland›. Burada özetledi¤imiz geliflmeler çok de¤il, bir-iki gün içinde yaflananlardan sadece bir kaç›. Ve bunlar AB yasalar›n›n ç›kar›lmas›n›n ertesi haftas›nda yafland›. Denilebilir ki, “daha uyum yasalar›n›n uygulanmas› yasalar› ç›kar›lmad› ki...” Zaten bunlar›n hiçbiri de mevcut yasalarda yasak de¤ildi. Buna ra¤men engellendi, müdahale edildi. Bu, önümüzdeki süreçte de de¤iflmeyecektir. Göstermelik yasalar faflizmin “yaz›l› olmayan yasalar›na” çarpmaya devam edecektir. Bu gerçek görülmeden, hak ve özgürlükler mücadelesi sürdürülemez. Hak ve özgürlükleri kazanmak mücadeleyle, bedel ödenerek mümkündür.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

41


emekçiler’den ‹fl Güvencesi Yasas› ve Konfederasyonlar›n Pazarl›¤›

ASIL ÇATIfiMA fi‹MD‹ BAfiLIYOR

‹fl güvencesi yasa olarak bilinen yasan›n mecliste kabul edilmesini geçen hafta de¤erlendirmifltik. Uzun tart›flmalar sonucunda kabul edilen yasan›n yaklafl›k 7 ay sonra yürürlü¤e girmesi noktas›nda hükümetle sendikac›lar›n anlaflt›¤›n› duyurmufltuk. Bu “anlaflmaya” sermayeden tepkiler geldi. Tüsiad’›ndan Tobb’sine kadar sermaye örgütleri “ifl bar›fl› bozulacak... partiler popülist politika izliyor...” gibi aç›klamalar yapt›lar. Art›k bir film senaryosuna dönüflen “kay›kç› kavgas›”n›n bir sahnesine de böyle kapat›ld›. Ama film henüz bitmedi. Çünkü as›l çat›flma bundan sonra bafll›yor. “Kay›kç› kavgas›”, çünkü patronlar, istedikleri gibi iflçi ç›karmalar› için 7 ay süre kazand›lar. Bu sürenin sonunda oluflacak hükümet senaryolar›nda neler yaflan›r, yine meclisin gündeminde olan 1475 say›l› ifl yasas›ndaki de¤iflikliklerle bu hak nas›l kufla çevrilir görece¤iz.

“Kazand›k” Diyen Sendikac›lar Onbinlerce Emekçinin ‹flten At›lmas›n› ‹mzalad›lar 7 ayl›k süre patronlara gerekli tasfiyeleri yapmalar› için verilen süre, bu aç›k. Bunun d›fl›nda sendikac›lar›n “flu nedenle” diyebilece¤i hiçbir gerekçe yoktur. Tasfiye edileceklerin öncelikli sendikal› iflçiler, devrimci iflçiler, iflçi önderleri oldu¤u da bir o kadar aleni. Sermayenin sözcülerinden Ertu¤rul Özkök yaflanacaklar› kendi cephesinden bak›n nas›l özetliyor: “Bu kanunun, uygulanmaya bafllayaca¤› 3 Mart 2003 tarihine kadar geçen süre içinde çal›flan insan say›s› azalacakt›r. 42

Ekmek ve Adalet / 01 Temmuz 2002 / Say› 15

Bu iflsizlik ortam› içinde s›rf dayan›flma duygusu ile fazladan baz› insanlar› çal›flt›ran flirketler, bu vicdani duygular›n› ne yaz›k ki art›k tafl›yamaz hale geleceklerdir.” (10 A¤ustos Hürriyet) “Dayan›flma duygusu” yalanlar›n› bir yana b›rak›n, söylenen aç›k; bu süre içinde atabildi¤imiz kadar iflçiyi soka¤a ataca¤›z. “Kazand›k” aç›klamalar› yapan konfederasyonlar esas olarak iflçiyi harekete geçirmekten korktuklar›, öfkenin yaratmas› muhtemel selde kendilerinin de bo¤ulaca¤›n› hesaplad›klar› için sat›fl anlaflmas›n›n alt›na imzalar›n› koydular. Yaflanacak tasfiyelerin de direk sorumlular› olmaktan kurtulamayacaklard›r. Bu bir yana, iflçiler aç›s›ndan as›l mücadele bu süreçte fliddetlenecek demektir. Tasfiye dalgas›n›n kimleri önüne kat›p sürükleyece¤i konusunda düflülecek bencillikler, direnmedeki tereddütler, iflçi s›n›f› mücadelesinin ciddi darbeler almas›n› da beraberinde getirecektir. 4-5 bin iflçiden, 800 iflçiye kadar düflen, iflten at›lmalara, aman iflimizi kaybetmeyelim endiflesiyle sesini ç›karmayan Paflabahçe iflçisinin zorunlu olarak sürüklendi¤i direnifl ve bu direniflin sonucu henüz tazedir. Paflabahçe’nin direnifle ra¤men kapat›lmas›nda, destek güçlerinin samimiyetsiz, sendikan›n sa¤c› olmas› yan›nda iflçilerin bugüne kadar izledi¤i bu yanl›fl hatt›n da etkisi az›msanamaz.

“Umut Ediyoruz ki...” Sendikac›l›¤› ‹flçi S›n›f›n›n Haklar›n› Savunamaz Hükümetle uzlaflman›n alt›na imza atanlardan D‹SK baflkan› Süleyman Çelebi yaflanacak olanlar› çok iyi biliyor ve diyor ki; "Umut ediyoruz ki bugünlerde bir iflçi k›y›m›yla karfl›laflmay›z. Bu, ifl bar›fl›n› bozar" Sendikac›l›¤›n ne hale geldi¤inin aç›k bir kan›t›. O umut ediyor. Umudu ne, kimden? Patrondan. Yani yüzy›llard›r iflçi s›n›f›n›n haklar›n› en asgariye çekmek için her türlü oyunu oynayan, sendikal örgütlülü¤ü tasfiye etmek için mafya dahil yasad›fl› her yola baflvuran, tarihsel olarak s›n›f›n düflmanlar›. Ama bu sendikac›l›k, s›n›f›n düflman› olarak görmüyor. “‹fl bar›fl› bozulur” yalanc› tehdidi de buradan kay-


naklan›yor. (ayn› fleyi sermaye örgütleri de söylüyor) Patronla iflçiyi bar›fl›k tutma politikas›, iflçi s›n›f›n›n haklar›n›n yokedilmesine gönüllü raz› olma politikas›d›r. Düzen sendikac›l›¤›n›n geliflmesiyle birlikte gündeme gelen ve giderek geliflen, gelifltikçe sendikac›l›¤› iyice düzen s›n›rlar› içine çeken bir politikad›r. Bu politikada, direnifl yoktur, grev, genel grev, dayan›flma grevi yoktur. D‹SK’in kurulufluna öncülük eden, “Söke söke al›r›z” fliar› yoktur. Ya ne vard›r; patron da kaybetmesin vard›r. Bunun söylendi¤i yerde iflçi kaybedecek demektir. Patronun insaf›na b›rakm›fl, sonra “umar›z” diyerek, durumu kurtarmaya çal›fl›yor, güya tehdid ediyor. Peki, yasan›n hemen yürürlü¤e girmesini engelleyen neydi? fiu meflhur “uzlaflma kültürü” mü? Çelebi ayn› aç›klamada flunlar› da eklemeyi unutmuyor; “Gönül isterdi ki yasa bugünden itibaren geçerli olsun. Baflbakan'›n araya girmesinin ard›ndan, tansiyonun düflürülmesi için yasa ç›kt›. 1 May›s'tan itibaren geçerli olmas› gündemdeydi. Fakat biz marta çekebildik” “Gönül istiyor” ama hükümet, patronlar istemedi diye olmuyor. Büyük baflar› ki, iki ay öne çekmifller. ‹ki y›l patron bekletti, 6 ay da sendikac› bekletse ne olacak ki? O’nun, düzen partilerini birlefltirme gibi bir gündemi var. Neden direnifl örgütlesin, neden o meclisin önüne üç befl sendikac› olarak de¤il de, yüzbinlerle toplans›n ki? Burada Bayram Merallerden hiç söz etmiyoruz, çünkü onun iflçi düflmanl›¤› aflikar. Yar›n bir partide IMF tafleronu Kemal Dervifl ile yanyana politika yaparsa kimse flafl›rmas›n. Bu sendikac›l›k iflçi s›n›f›n›n haklar›n› savunamaz. Bu sendikac›l›k anlay›fl› afl›lmad›kça hiçbir iflçinin ne ifl güvencesi olur, ne de ekonomik mücadeleden baksak bile insanca yaflayabilece¤i bir maafl›. Zaten dillerinde s›n›f›n gücünü iktidara tafl›mak, eme¤in iktidar›n› kurmak gibi fleyler hiç yok. Sendikac›l›k salt ekonomist mücadeleyle s›n›rlanm›fl, onun oda¤›na da “uzlaflma... patron da zarar görmesin” anlay›fl› oturtulmufltur.

nifl oda¤› yapma gibi bir anlay›fl gören oldu mu? Yoktur. Tam tersine, düzen sendikac›l›¤› ve düzen solu, direniflten ›srarla uzak durdu. “Temsili” ziyaretlerle durumu kurtarmaya çal›flt›. Onlar›n çok büyük iflleri oldu¤u için, ne zamanlar› vard›, ne de ablukaya alanlar› kuflatmak için oraya y›¤acaklar› kitlelerinin durumu müsaitti. Kuflkusuz bundan sonra sol’un iflçi s›n›f›na yaklafl›m›, direnifllere karfl› tutumu, sendikalar›n bir direnifli nas›l satabilece¤i konusunda Paflabahçe örne¤ine de bak›lacakt›r. Dikkat edin, Paflabahçe’ye u¤ramayanlar, direnifli güçlendirmek için ellerini oynatmayanlarla, ifl güvencesi yasas›nda patronlara 7 ayl›k tasfiye süresi verenler ayn› sendikac›l›kt›r. Bu yol ç›kmazd›r. Sendikac›l›¤›n rotas› bu bata¤›n yönünden kurtar›lmad›kça daha çok tasfiyeler, sat›fllar yaflanmas› kaç›n›lmazd›r.

Belediyelerde Grev Kararlar› Yay›l›yor D‹SK'e ba¤l› Genel-‹fl Sendikas›, 730 iflçiyi kapsayan görüflmelerin anlaflmazl›kla sonuçlanmas› üzerine Küçükçekmece Belediyesi'ne grev karar› ast›. Grev karar›n›n as›lmas›nda belediye binas›na yürüyen iflçiler, "Tafleron defolsun iflçi halk kurtulsun", "‹flçiyiz hakl›y›z kazanaca¤›z" sloganlar› att›lar. Genel-‹fl 9 No'lu fiube Baflkan› Zeynel Özdemir ve Genel-‹fl 2 No'lu Bölge Baflkan› Mehmet Karagöz ayr› ayr› yapt›klar› konuflmalarda, iflverenin hiçbir ücret teklifi getirmedi¤ine de¤indiler ve görüflmelerden bu süre içinde de sonuç al›namazsa grev karar›n› uygulayacaklar›n› belirttiler. Eyleme Genel-‹fl ‹stanbul 2 No'lu Bölge'ye ba¤l› flubelerin yöneticileri, iflyeri temsilcileri ve Belediye-‹fl 2 No'lu fiube yöneticileri destek verdi.

Bundan Sonra Paflabahçe Örne¤ine De Bak›lacak Paflabahçe’de iflçiler direndi. Halk›n örgütsüzlü¤ü Beykoz’un aya¤a kalkmas›n›n önünde engeldi. Buna ra¤men, çevresindeki üç befl gecekondu mahallesi sürekli destekledi, yürüyüfller yapt›. Peki sol, sendikalar, partiler, DKÖ’ler ne yapt›? 17 günlük direnifl süresince Emek Platformu’nun bask›lanma alt›nda kalarak yapt›¤› ziyaretin d›fl›nda bir destek, s›n›f›n dayan›flmas›n› güçlendirme, Paflabahçe’yi bir dire-

Ekmek ve Adalet / 01 Temmuz 2002 / Say› 15

43


Solun Beyni 4 Direnme savafl›n› omuzlayanlarla, di¤er güçler aras›ndaki öncelikli sorun, eylem biçimlerindeki veya taktiklerdeki farkl›l›k de¤il; ›srar ve kararl›l›k noktas›ndaki farkl›l›kt›r. 4 F tipine karfl› olundu¤u, bu do¤rultuda mücadele edilece¤i, sadece büyük direnifl flehitler verdi¤inde hat›rlan›yorsa, orada kendi çizgisinde bir tutars›zl›k ve samimiyetsizlik var demektir. Direnme savafl›n›n ›srar› ve kararl›l›¤›, haklar ve özgürlükler mücadelesi yürüten tüm güçler aç›s›ndan ö¤reticidir. Israr ve kararl›l›k, baflka bir deyiflle, sonuna kadar gitmek; ekonomik, demokratik mücadelede de, devrim mücadelesinde de olmazsa olmazd›r. ‹ster en basit bir hak mücadelesinde, ister düzen aç›s›ndan temel öneme haiz bir konudaki mücadelede, hiç bir fley, basit, kolay ve düz de¤ildir; bu mücadelenin her aflamas› yasaklardan iflkencelere, hapisliklere, hatta katliamlara uzanan engellerle dolu olacakt›r. Bask›lar karfl›s›nda y›lmamak, düzenin konuyu kendi icazet s›n›rlar› içine çekmeye yönelik tuzaklar›na düflmemek, sonuç alman›n ön kofluludur. Ekonomik, demokratik, politik mücadelenin karakteri böyle oldu¤u içindir ki, belli bir noktadan sonra, art›k sonucu belirleyecek olan, ›srar ve kararl›l›kt›r. Solda, kendine güvenin ve militanl›¤›n zay›flamas›na paralel olarak, ›srar, kararl›l›k da zay›flam›flt›r. Bu nedenle ortaya at›lan, hatta “kampanya” ad› verilen bir çok talebin takipçisi olunamam›flt›r. Somut kazan›mlara ulaflabilecek bir kararl›l›k ve ›srar gösterememek, kitleler için yeterince güçlü bir çekim merkezi olamaman›n da bir baflka nedenidir. Çünkü kitleler, kazanmak ister, sonuçlar› görmek ister. Günlük mücadeleler bunu veremedi¤inde, kitleler farkl› kanallara yönelirler. Sol bu noktada kendine güveni ve güçlü iradeyi göstermek zorundad›r. Bu zay›fl›k, Türkiye solundaki hemen bütün birliklerin bir kaç toplant›, en fazla bir kaç eylem sonra da¤›lmas›nda da görülür. Türkiye solunun tarihinde, belli bir konuda, sonuna kadar giden, sonuç alan birliktelikler olmay›fl›, bafll› bafl›na tart›fl›lmaya, sorgulanmaya muhtaç bir zaaft›r. Direnme Savafl›, iflte bu noktada Türkiye soluna izlenmesi gereken bir örnek sunuyor. Burada direnme savafl›n›n temel olarak ele ald›¤› “eylem biçimi”nden sözetmiyoruz. Bu farkl› bir konu. Sözetti¤imiz 44

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustob 2002 / Say› 22

Israr ve Kararl›l›k: Direnmenin De, Birlikte Olabilmenin De Olmazsa Olmaz› hangi mücadele biçimlerini tercih etmifl olursan›z olun; o noktada ›srarl› ve kararl› olmakt›r.

Herkesin kendi söyledi¤inde, kendi çizgisinde ›srar ve kararl›l›¤›n› görmek istiyoruz! Çünkü aç›k ki, farkl›l›klar›n tart›fl›lmas› bir yana, herkes kendi çizgisinde ›srarl› ve kararl› oldu¤unda, haklar ve özgürlükler mücadelesi do¤al olarak geniflleyip, güçlenecektir. Biliyoruz ki, bir çok siyasi hareket, bir çok demokratik kurum, çeflitli vesilelerle “F tiplerine karfl› olduklar›n› ve bu konuda sonuna kadar mücadele edeceklerini” aç›klad›lar. Ama F tipine karfl› olundu¤u, bu do¤rultuda mücadele edilece¤i, sadece büyük direnifl flehitler verdi¤inde hat›rlan›yorsa, orada kendi çizgisinde bir tutars›zl›k ve samimiyetsizlik var demektir. Ölüm orucuna daha bafl›ndan itibaren karfl› ç›kanlar, “demokratik mücadele” üzerine çok “ders” verdi bize. Bu demokratik mücadeleyi görmek istiyoruz. Herkesin kendi söyledikleri do¤rultusundaki ›srar›n› ve kararl›l›¤›n› görmek istiyoruz. Direniflin bir noktas›nda ölüm orucunu b›rak›p “bayra¤› d›flar›n›n devrald›¤›n›” söyleyenlerin de bu noktada ›srar ve kararl›l›¤›n› görmek istiyoruz. “Tek bir mücadele biçimini fetifllefltirmek” gibi büyük elefltiriler yap›p “ölüm orucunun d›fl›nda da yöntemler var” denilerek ileri sürülen “fiili direnifl biçimlerini” görmek istiyoruz. “D›flar›da devral›nan” o bayra¤›n dalgaland›¤›n› görmek istiyoruz.

Farkl›l›k nerede? Herkes bu sorunun cevab›n› araflt›rmal›d›r! Hemen baflta belirtelim; Direnme savafl›n› omuzlayanlarla, di¤er güçler aras›ndaki öncelikli sorun, eylem biçimlerindeki veya taktiklerdeki farkl›l›k de¤il; ›srar ve kararl›l›k noktas›ndaki farkl›l›kt›r: Büyük direniflin bütününü, bafl›ndan bu yanaki seyrini gözönüne getiren herkes, “demokratik mücadele” konusunda da, “bayra¤› d›flar›da dalgaland›rmak” konusunda da, bize söyleyebilecekleri bir fley olmad›¤›n› göreceklerdir. Sonuçta, içerisi d›flar›s›yla, ölüm oruçlar›yla da, feda eylemleriyle de, demokratik mücadeleyle de ortaya konulan büyük bir ka-


rarl›l›kt›r. Dolay›s›yla, burada tart›fl›lan sorun, ne eylem biçimleri konusundaki, ne de ölüm orucuna iliflkin taktik ve politika farkl›l›klar›nda de¤ildir. Sorun, bu ›srar ve kararl›l›¤a sahip olup olamamaktad›r.

Israr ve kararl›l›k yoksa, asl›nda orada gerçek anlamda mücadele de yoktur! Bu sorun, birlik prati¤imizdeki açmazlardan birini de ortaya koyuyor. Sonuç al›c›l›k, sonuç almak için kararl›l›k ve ›srar olmay›nca, birlikteliklerin varolufl nedeni sorgulan›r hale geliyor. Ülkemiz solunda say›s›z birli¤in “bir aç›klama bile” yapmadan, halka, sola herhangi bir hesap vermeksizin sona ermifl olmas› da, sonuç alma konusundaki iradesizli¤in bir göstergesi de¤il mi? Hat›rlan›rsa, direnifl sürerken, “demokratik kamuoyu yoruldu” dedi kimileri. Haklar ve özgürlükler mücadelesinin do¤as›na terstir bu deyifl. Yapt›klar› zaten objektif bir “tesbit” de¤il; kendi statükolar›n› mücadeleye dayatmakt›r. Yorulan kendileriydi. Bozulan kendi rahat yaflam statüleriydi. Bir kesim de, direniflten dolay› “baflka konularla u¤raflamamaktan” flikayetçi oluyordu. Burada da haklar ve özgürlükler mücadelesinin do¤as›na ters bir tav›r sözkonusuydu. Bu mücadeleyi yürütenlere düflen görev, de¤iflik alanlardaki, konulardaki mücadeleleri birlefltirmek, birbirleriyle iliflkilendirmektir. “Baflka konular, baflka gündemler” gerekçesi do¤ruysa, o baflka konularda neler yapt›¤›n›z› ve yapaca¤›n›z› da görmek isteriz. Ama görülen bir fley yoktur. Bir kaç fley yapt›k, tamam art›k baflka konulara bakal›m, veya biraz dinlenelim deniyordu yani k›sacas›. Bu, sonuç al›c›l›ktan, ›srar ve kararl›l›ktan uzak, yasak savmac›, göstermelik mücadele tarz›n›n tezahürüdür. Ve bu tarz, reformizmin egemen tarz› haline gelmifltir. Ne yaz›k ki, emperyalizm ve oligarfli bize böyle bir “özgürlük” tan›m›yor. Baz›lar› kendilerine “tembellik hakk›” tan›salar da, mücadele bu hakk› tan›m›yor. Yok illa ben “özgür” olaca¤›m, yok ille “tembellik hakk›m› kullanaca¤›m” denilirse, zaten o durumda, somutta da oldu¤u gibi, mücadeleden kopulur, uzaklafl›l›r. Orada kazan›m da, zaferler de, kitleler de, birlikler de olmaz.

Israr ve kararl›l›k, birlikte olmak için de güçlü bir zemindir Direnifl, ›srara, sabra sahip herkes için gerçek bir “odak”, bir çekim merkezidir. Herkes bu direnifle, kendi çizgisi do¤rultusunda ›srar ve kararl›l›¤›n› katabilir. E¤er ki bu konuda bir fleyler yap›lmak isteniyorsa, yap›lmas› gereken de budur. Hala

çok geç de¤ildir, direnme savafl› sürüyor. Direnme savafl› sürüyor. Herkes kendi çizgisinde ›srar›n›, kararl›l›¤›n› ortaya koysun. Ülkenin bir çok köflesinde direnifl evleri açal›m; bir kaç yerde s›k›flan çok çeflitli eylem biçimlerini ülke çap›nda, tüm demokratik güçler çap›nda yayg›nlaflt›ral›m. Kim ne yapacaksa, kim hangi mücadele biçimini savunuyorsa, art›k “yar›na” b›rakaca¤›, erteleyece¤i bir fley yoktur. Devrimci tutsaklar ölmeye devam ediyor. Erteleyenler, hala flu veya bu gerekçelerin ard›na s›¤›nanlar, ülkemizdeki mücadeleden (ekonomik, demokratik, siyasi) kopufllar›n› perçinlemifl olurlar.

Seçimler ve F tipleri Bu sütunlardaki ça¤r›m›za karfl›l›k baz›lar› “flimdi seçim zaman›, hiç uygun de¤il” diyecek belki. Hay›r, hiç kimse bu bahaneye s›¤›nmas›n. Tam tersine, e¤er bu konunun ülkemizdeki haklar ve özgürlükler mücadelesindeki yerini görüyorsa, “F tiplerine karfl› olduklar› ve bu konuda sonuna kadar mücadele edecekleri” sözlerinde tutarl› ve ›srarl›ysalar, pekala seçim çal›flmalar›yla da bütünlefltirebilirler. Seçim sloganlar›n›n içine kat›lmal› F tiplerine karfl› mücadele de. E¤er bütün ülkenin F tipine çevrilmesi tesbiti do¤ruysa ve bu F tiplerinden bafllam›flsa, o zaman F tiplerine karfl› mücadele, talepler, sloganlar, demokratik bir Türkiye isteyenlerin seçim çal›flmalar›nda da karfl›l›¤›n› bulmak zorundad›r. E¤er seçim çal›flmalar›na bunu katm›yorsa, o aç›k söyleyelim, ne demokratt›r, ne gerçekten F tiplerine karfl›d›r, sadece flarlatand›r. F tiplerini bile seçim konular›n›n aras›na katmayanlar, haklar ve özgürlükler ad›na ne getirebilirler ki bu ülkeye? Kime ne vadedebilir, eskaza meclise girerlerse, ne yapabilirler? Seçim çal›flmalar›nda F tiplerine yer verilip verilmemesi, legal parti çevrelerinin haklar ve özgürlükler mücadelesi konusundaki samimiyetlerinin de test edildi¤i nokta olacakt›r. Oligarflinin icazet s›n›rlar› içinde mi hareket edecekler, yoksa, halk›n taleplerini, bedeli ne olursa olsun dile getirebilicekler mi? Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

45


GAZ‹L‹K, KAVGANIN ONURLU B‹R BEDEL‹ Kürdü, Türkü, Laz›, Arab›, Çerkeziyle Türkiye halklar› onbinlerce evlad›n›, ba¤›ms›zl›k, özgürlük, demokrasi u¤runa topra¤a verdi. Bir o kadar da bu savaflta sakat, yaral›, bedensel yeteneklerinin kimini kaybetmifl gazilerini ba¤r›na bast›.

Gazilik Moral De¤erimizdir Gazilik; flehitlik gibi bir ünvand›r, ama onun gibi mutlak de¤ildir. fiöyle ki, bir insan flehit oldu¤unda hep flehit olarak kal›r ve öyle an›l›r. Fakat gazilik öyle de¤ildir. Bir savafla girip yara alan, savafl›n izini tafl›yan veya sakat kalan herkese gazi diyemeyiz. O savafltan bafl› dik ç›kmas› gerekir. Savafltan bafl› dik ç›k›p da gazilik ünvan› alan biri de o ünvana yarafl›r bir flekilde yaflad›¤› sürece gazidir. ‹lerler geriler, düfler kalkar... Bunlar ya da bu tür fleyler gazili¤e halel getirmez, bunlar olabilecek fleylerdir. Oluyor da... Kopufl, davaya ihanet, düflmanlaflma gibi durumlarda gazilik ünvan› ortadan kalkar. Fakat ruh sa¤l›¤›n›n bozulmas›n›n sonucu olarak ortaya ç›kabilecek durumlar› -olumsuzluklar›- bunun d›fl›nda tutmak gerekir. Çünkü bu, bilinçli bir tercihten ve iradeden uzaklaflmad›r. Gazilik bizlerin, halklar›m›z›n moral de¤erlerindendir; o mücadelenin simgesi, resmi, de¤eridir. Halk›m›z, nas›l ki flehitlerimiz nezdinde fedakarl›¤›m›z›, davaya inanc›m›z›, halk sevgimizi görüyorsa, gazilerimiz nezdinde de, halk için ödenen bedelleri büyük bir onurla tafl›may›, kararl›l›¤›, bedellere ra¤men davadan dönmemeyi görür.

Gazilik Bir “Nokta” De¤ildir Her devrimci, kavgan›n bir aflamas›nda gazi olabilir. Gazilikle ortaya ç›kan fiziki ar›za ne kadar a¤›r olursa olsun, beyin faaliyetteyse, üretim sürüyor demektir, mücadele sürüyor demektir. Bir yandan sa¤l›¤›na kavuflmay› devrimci bir görev olarak alg›larken, öte yandan üretmeye, yaratmaya, mücadelenin geliflmesi için elinden geleni yapmaya devam eder. Hatta düne göre çok daha büyük bir çaba ve enerjinin ortaya ç›kt›¤› örnekler vard›r. Direnifl gazilerinin, doktorlar›n tüm umutsuz teflhislerine ra¤men, h›zla iyileflmeleri bu konuda çarp›c› bir örnektir. Keza yine onlar›n küçük-büyük demeden beyinlerinde “ne yapabiliriz” düflüncesini tafl›malar› da örnektir. 46

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

Gazilik ve Ölüm Orucu Gazilik kavram› daha çok ölüm oruçlar›yla gündeme geldi. Bunda, kimi kal›c› sakatl›klar sonucunun ortaya ç›kmas›, kitlesel sakatl›klar›n direniflle birlikte gündeme gelmesi gibi durumlar etkendir. Ancak yukar›da ifade etti¤imiz tan›mlamayla birlikte ölüm orucu özgülünde belirtilmelidir ki; bu direnifle kat›lan, ama nefesi yetmeyen, direnifli k›rma manevras› sonucu tahliye edilen, yani flehitlerimizin cesetlerine basarak d›flar› ç›kan, ama o manevray› bozmak için hiçbir fley yapmayan, ahlaks›zlaflanlar da vard›r. Bunlar›n gazilikle uzaktan, yak›ndan hiçbir ilgileri yoktur. Onlar moral de¤erlerimiz yerine bir tas çorbay› tercih etti. Bunun yan›s›ra, fiziki olarak bütün zorluklar›na, kimisinin onlarca y›ll›k geçmifllerinin silinmesine ra¤men direniflin gazileri olma onurunu tafl›yanlar da az de¤ildir.

Gazilik Meflrudur Gazilerimiz, ba¤›ms›z, demokratik bir Türkiye yaratma mücadelesinin meflrulu¤unu yaral› bedenlerinde tafl›rlar. Bir gazi olarak yerald›klar› mücadele saflar›nda bu meflrulukla hareket eder, bu bilinçle kitlelere mücadelenin meflrulu¤unu, onurunu tafl›rlar. Oligarfli ölüm orucunda tahliyeleri gündeme getirdi¤inde, birinci amac› direnifli k›rmaksa, bir di¤er amac› da, iflkencelerle sakat b›rakt›¤› insanlar›m›zla halka gözda¤› vermekti. "Bana karfl› ç›karsan›z, devrimci olursan›z sizi de bu hale getiririm, sonunuz böyle olur...” mesaj› vermek istedi. Öte yandan, sakat b›rakt›¤› 300’den fazla insan›m›z› hiç gündeme getirmeyerek, vahfletini gizlemek istedi. Ama baflar›l› olamad›. Gazilerimiz dimdik ayakta olufllar›yla, moralleri, coflkular›yla, oligarflinin vermek istedi¤i mesaj› tam tersine çevirdi, devletin gizlemek istedi¤i gerçeklerin bir yan›n›n en canl› kan›tlar›, direniflin kararl›l›¤›n›n abideleri oldular.

Selmani Özcan


‹lyiç Ramirez Sanchez (Carlos):

Devrimci adalet, kesin ve de¤iflmezdir As›l ad› ‹lyiç Ramirez Sanchez olan, “Carlos” ile yap›lan bu röportaj Lübnan’da yay›nlanan 25 Temmuz 2002 tarihli As Safir Gazetesi’nden k›saltarak çevrildi.

Nas›l yafl›yorsunuz? Hapishaneler, mücadelecilerin yolundaki etaplardan biridir. Ben, siyasi tutsaklar kufla¤›ndan birine üye olmaktan gurur duyuyorum. Yaln›z ben bir profesyonelim ve taviz vermeden, dejenere olmadan savafl›m› sürdürüyorum... Gazete ve savafl›m›za yararl› olabilecek kitaplar okuyorum. Hiçbir flekilde gerekçe olamayacak bir nedenle elimden al›nan tahta masam›n yerine verilen ve sürekli sallanan plastik masa üzerinde zorlukla da olsa yaz›yorum. De¤erinden on kat fazla bir fiyatla haftal›k olarak kiralad›¤›m televizyon arac›l›¤›yla haber bültenlerini izliyorum. En çok ‹nsan s›cakl›¤›n› ar›yorum. Bir insanla konuflabilme gücünü. 8 y›ld›r tecrit sistemindeyim. Fransa'da ziyareti yasak tek tutukluyum. Ayn› flekilde, Frans›zcay› ö¤renmem yasad›fl› yollarla engelleniyor. Bugün aç›s›ndan, devrimci mücadele sana ne ifade ediyor? Ben Ocak 1964'ten beri komünist bir mücadeleciyim. Bürokrasi tuza¤›na düflmedim. Radikal ve disiplinli bir devrimci olarak çizgimi sürdürüyorum... Kendimi 14 yafl›mdan beri devrime adad›m. 20 yafl›ma geldi¤imde stratejik bir eksen etraf›nda dünya devrimine kat›ld›m... Kastetti¤im eksen Filistinin kurtuluflu için savafl... Komünist idealin ‹slamla çeliflti¤ine inanm›yorum... Dostlar›ndan ve yoldafllar›ndan mektup geliyor mu? Aç›kças› bana gelen mektuplar sadece Hekim George Habafl’tan ve Venezüella baflkan› Hugo Chavez’den. Baflka önderlerden ve yoldafllardan bana dayan›flma mesajlar› gönderdiler. Yan›nda durdu¤un Arap devletlerinin ABD'nin kuca¤›na oturmas› hayal k›r›kl›¤› yaratt› m›? Güney Yemen hariç, hepsi normaldi, di¤er bütün Arap devletleri, Sovyetler Birli¤i’nin da¤›lmas›ndan önce bile d›fl politikada ABD’nin ç›karlar›na uygun politikalar izlediler. Sadece Irak, bu intihar mant›¤›ndan ç›kmay› tercih etti... Ad›n› and›¤›n›z flah›slar için ise; George Habafl, Filistin devriminin en büyük önderlerindendir. Tek bafl›na bir okul o, art›k. Üslubu, direniflin d›fl›nda dahi taklit edilmeye baflland›. Ad› Ahmet olsayd›, Ebu Ammar (Arafat) baflkan olamazd›... Vedii Haddad ise, efli olmayan tarihi bir liderdir. Kendisi, savafl› düflman›n oldu¤u

yere tafl›ma, cepheler açma ve hedefi belirli ve y›k›c› komando sald›r›lar› yoluyla düflman› sarsmay› savunan o mükemmel stratejisinin teorisyeni, planlay›c›s› ve organizatörüdür. Hepimizin ustas›d›r. Kaddafi ise d›fl bask›lara ve içteki baz› katmanlar›n bask›lar›na boyun e¤di... Herhangi bir eylemden dolay› piflman m›s›n›z? Evet, baflar›l› olamad›¤›m eylemlerden... Seni aldatanlar› saklamakta neden ›srar ediyorsun? Ben bir siyasi sorumlu olarak, iktidar›n s›n›r› ve tehlikesinin bilincindeyim... Ben dünyan›n merkezi de¤ilim. Devrimin yüksek ç›karlar›n› vücudumun özgürlü¤üne ve özel yaflam›ma tercih ediyorum... Devrimci adalet, kesin ve de¤iflmezdir. Görevimi yerine getirirken, elim kesinlikle titremedi... Arap sorumlulara bir mesaj›n var m›? Say›n majesteleri, ekselanslar› ve hazretleri, omuzlar›n›za yüklenen sorumluluklara sayg› gösterin. Kuveyt'ten Moritanya'ya kadar tek bir insan gibi etraf›n›zda kenetlenen halk›n›za güvenin. Siyonist düflmanla veya bat›l› ve baflka iflgal güçleriyle karfl› karfl›ya gelseniz dahi halk›n›za güvenin. 1991 fiuba’t›n›n bir gecesinde Tel-Aviv'e ilk Scud füzesi düfltü¤ünde, Irak'la savaflta yak›nlar›n› kaybeden analardan ve babalar› savaflta flehit düflen öksüz çocuklardan oluflan yüz binlerce kiflilik gruplar buz gibi bir gecede ve kendili¤inden, "seni affediyoruz Saddam" sloganlar› atarak Tahran'daki ‹slami Devrim alan›na do¤ru topluluklar halinde akt›lar. Ben eminim ki, Araplar Farisiler gibi kahramand›rlar. Bir gün ç›kabilmeyi umuyor musun? Mesle¤im devrimcilik oldu¤una göre, do¤al ki umutluyum. Kuflkusuz bu, bozulmayan moralimi ve sars›lmayan savaflç› düflüncemi neden korudu¤umun bir aç›klamas›d›r.

Halk Herri Batasuna’y› Destekliyor

‹spanya hükümetinin “ETA’n›n siyasi kolu” oldu¤u gerekçesiyle kapatmaya çal›flt›¤› ve mal varl›¤›na el koyma ifllemi bafllatt›¤› Herri Batasuna’ya destek için 12 A¤ustos’da 10 bin kifli yürüdü. Yürüyüflte ETA’y› destekleyen sloganlar at›ld›, “Mücadele Tek Yoldur” pankartlar› tafl›nd›.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

47


bas›n tv

KIRILIR YALANIN ÇARKI

Çarp›t, Yönlendir! Medyada bir haber: “‹flgali Saddam bafllatacak: körfez savafl› yenilgisinden ders alan Saddam, ABD birliklerini baflkent Ba¤dat ve di¤er büyük kentlerde karfl›lamak amac›yla buralar› önceden iflgal edecek.” (9 A¤ustos 2002 Milliyet) Olaylar›n çarp›t›lmas›na klasik bir örnek. Saddam kim? Irak’›n devlet baflkan›. Halk destekliyor mu desteklemiyor mu, baflkalar›n› onu kabul ediyor mu etmiyor mu; bunlar gerçe¤i zerre kadar de¤ifltirmiyor. Ama kafa Amerikanc› olunca, adam kendi ülkesinin iflgalcisi yap›l›p ç›k›l›yor. Ne habercili¤in zerresi var burada, ne de akla mant›¤a uygun tek bir kelime. Ama ne önemi var; Amerika’n›n bugünkü politikalar›na uygun ya, önemli olan bu. Koflullar baflka yerlerde, yine Amerikanc› kafaya emreder; diktatörler demokrasi havarisi diye lanse edilir, eski krallarla özgürlük rüzgarlar› estirilir. Amerika’n›n Irak’a sald›r› zemini haz›rlamak için en büyük gücü kuflkusuz medya. Ama sanmay›n ki, bu medya sadece CNN ile s›n›rl›. CNN Türk’ü var, Kanal D’si var, Show’u var, Star’› var, Hürriyet’i, Milliyet’i, Sabah’› var... Yani Amerika’dan çok Amerikanc›l›¤›yla damgalanm›fl Türkiye medyas› var. ‹zleyin, bugün Saddam’a sald›r› için güçlü bir zemini yaratamad› Amerika,

ama yaratmak isteyecektir. O zaman Türkiye medyas›n› izleyin. T›pk› Körfez krizindeki gibi ne yalanlar, dezenfermasyon örnekleri serilecek önümüze.

✍✍✍ Seçim gündeme girdi¤inden beri, hükümet operasyonunun start› verildi¤inden bu yana, gazetelerde, TV’lerde Dervifl, Cem, Bayar pohpohlamalar›ndan geçilmiyor. fiiflirme manfletler, kimi gazetelerin yazarlar›n›n il il dolaflarak izlenimlerini aktard›¤› yaz›larla birlikte daha da s›r›t›r hale geldi. Gazetelerin ön sayfalar› baflka bir fley diyor, iç say-

falar baflka. Manfletlerde, “Dervifl... Cem...Bayar...” ‹ç sayfalarda ise “onlar kim” sorular›. Örne¤in Milliyet Kars’dan aktar›yor. Yazar da kendi gazetesinin havas›na kapt›rm›fl soruyor; “ya Dervifl, Cem, Bayar...” Halk›n cevab› net: “biri amerikal›... ötekisinin neresi yeni... Bayar da kim?” Halk›n gerçe¤iyle, medyan›n gündemi aras›nda da¤lar var. Bu, her konuda çok çarp›c› bir flekilde ortaya ç›k›yor. Medyan›n gündeminde “hangi partiyi kiminle biraraya getirip, istedi¤imiz iktidar› kurar›z” derdinde, halk ekmek, ifl, adalet savafl›nda.

Bir Devrimci Gazetecinin Ölümü Nas›l Sansürlendi Ölüm orucu direniflinin 93. flehidi Fatma Bilgin Kurtulufl dergisi muhabiriydi ve bu görevi s›ras›nda tutukland›. Devrimci gazetecilik bedeli ölüm, tutsakl›k, iflkence bile olsa, gerçekleri yazmak, gerçekleri halka ulaflt›rmakt›r. Bask›lar›n karfl›s›nda geri ad›m atmamak; bu ülkeyi IMF’nin yönetti¤ini, iktidarlar›n Amerika’dan emir ald›¤›n›, bu düzenin özgürlüklerin düflman› oldu¤unu hayk›rmakt›r. Tutsak onlarca devrimci gazetecinin ad›n› anmak istemeyen, “onlar baflka nedenlerle tutuklu” gerekçeleri s›ralayan Bas›n Konseyi’nin 27 Mart

48

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

2002 tarihinde yapt›¤› aç›klamada, tutuklu gazeteciler aras›nda Fatma Bilgin de vard›r. Yani Bas›n Konseyi de lütfedip “tutuklu gazeteci” demiflti Fatma için. Ama, ne bas›n konseyleri, ne baflka bas›n örgütleri onun neden ölüme yürüdü¤ü üzerine tek bir söz söylemedikleri gibi, bas›nda onun flehitlik haberine de sansür uygulad›lar. Çünkü, Fatma onurlu bas›n emekçileri için de bir ça¤r›d›r. Örgütlü olma, örgütlü mücadele ça¤r›s›d›r. Medya patronlar› bu ça¤r›n›n bas›n emekçilerine ulaflmas›n› istemedi.


Yurtd›fl›ndan ‘Sallabafl Hasan’›n Bafl›na Gelenler ‹stanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, 12 Eylül öncesinden miras kalma nam›yla ‘sallabafl Hasan’ Fenerbahçe maç›n› izlemek için gitti¤i Hollanda’n›n Rotterdam kentinde 12 A¤ustos gece yar›s› sald›r›ya u¤rad›. Sald›r›yla ilgili olarak Özdemir “terör örgütü ifli” aç›klamas› yaparken, Hollanda polisinin üç Fas’l›y› gözalt›na ald›¤› ö¤renildi. Sald›r› sonucunda, bir kaburgas›n›n çatlad›¤›, gözlerinin, kolunun morard›¤› belirtilen Özdemir, gecenin yar›s› tek bafl›na ne yapt›¤› üzerine bir aç›klama yapmad›. Her Avrupa’ya gidiflte korumalar›n› atlat›p kumarhaneye kapa¤› att›¤› bilinen Mesut Y›lmaz örne¤i de hat›rlanarak, kamuoyunun kafas›nda Özdemir’in neden korumalar›n› atlatt›¤› konusunda soru iflaretleri olufltu. Yoksa Rotterdam’›n kumarhanelerini, batakhanelerini “teftifle” mi ç›km›flt›? ‹ki yumrukta aya¤a kalkamaz hale geldi¤ine göre, acaba zil zurna sarhofl muydu koskoca ‹stanbul Emniyetinin Müdürü?

“Hunharca bir sald›r›” Özdemir’in anlat›mlar› ve kimi görgü tan›klar›n›n ifadelerine göre, üç-befl yumruk yemiflti Özdemir. Ama, TV’lerden izleyenler gördü ki, oldukça gururu k›r›lm›fl, medyan›n kahramanl›k menk›beleri de k›r›lan gururunu tamir edecek gibi görünmüyordu. “Uçan tekmeler” atm›flt› Özdemir’i dövenler. Böyle diyordu kendisi. Ve ekliyordu; “hunharca bir sald›r›.”

Yalanc›l›k Meslek Olmufl Hasan Özdemir, kendi ifadesine göre, yüzlerini bile görmemiflti, esmer mi de¤il mi, onu dahi bilmiyordu. Ama “karfl›l›k vermiflti”. Hem de kahramanca. Arkas›na bakmadan kaçm›flt›lar medyaya göre.

En Kahraman U¤ur ‘Sallabafl Hasan’›n bafl›na gelenlerde tek kahraman o de¤il elbette. O anda yan›nda bulunan ve 19 Aral›k günü Fidan’›n alevilerini devrimcileri karalamak için kullanan, “vahflet” 盤l›klar› atan gazeteci U¤ur Dündar yine vahflet 盤l›klar›yla anlatt›: “Hasan Beye gaddarca, hunharca sald›rd›lar... Ben müdahale ettim, sonra yard›ma geldiler, kurtard›k...” Vay be, en kahraman U¤ur görev bafl›nda, merak edecek bir fley yok yani. Ya bir de en kahraman U¤ur olmasayd›, Sallabafl Hasan’›n hali nicolurdu?

Fatma Bilgin ‹çin Gösteriler HAMBURG: 12 A¤ustos’ta IKM'nin düzenledi¤i gösteride bu kez sloganlar direniflin 93. flehidi Fatma Bilgin içindi. Türkiye Konsoloslu¤u’nun önünde gerçeklefltilen protesto eyleminde Türkçe ve Almanca bildiriler da¤›t›ld›. FRANKFURT: Bir baflka gösteri de Franfurt’ta bulunan Türkiye Konsoloslu¤u önündeydi. Ölüm orucunu destekleyen ve devleti protesto eden sloganlar›n at›ld›¤› eylemde, ayr›ca konuflmalar yap›ld›. LONDRA: ‹ngiltere’nin baflkenti Londra’da bulunan Türkiye Baflkonsoloslu¤u önünde düzenlenen gösteride “KAHRAMANLAR ÖLMEZ HALK YEN‹LMEZ” pankart› aç›ld› ve “Fatma Bilgin Ölümsüzdür”, “Yaflas›n Ölüm Orucu Direniflimiz” sloganlar› at›ld›. ZÜR‹H: ‹sviçre TAYAD Komite taraf›ndan 14 A¤ustos’ta Baflkonsolosluk önünde yap›lan gösteride “Ölüm Orucu fiehitleri Ölümsüzdür” pankart› ve flehitlerin resimleri tafl›nd›. Yap›lan aç›klaman›n ard›ndan eylem bitirildi.

‹brahim Do¤an An›ld› 1996 Ölüm Orucu gazisi ‹brahim Do¤an’›n Yunanistan’da katlediliflinin y›ldönümünde bir anma düzenlendi. 13 A¤ustos’ta katledildi¤i hastane önünde yap›lan anmada ‹brahim Do¤an anlat›l›rken, hastane içinde da¤›t›lan bildirilerde de “yoldafl›m›z›n katillerini istiyoruz” denildi.

Haydar Akdemir An›ld› Geçen y›l aram›zdan ayr›lan, cephe taraftar› Haydar Akdemir için 11 A¤ustos günü Londra Anadolu Halk Kültür Merkezi’nde bir anma düzenlendi. Anmada Haydar Akdemir üzerine yap›lan konuflmalar›n ard›ndan mücadeleye daha aktif kat›lma ça¤r›s› yap›ld›. Ard›ndan Grup Nisan Günefli türkü ve marfllar› flehitler için söyledi. 80 kiflinin kat›ld›¤› anma verilen yemekle son buldu.

Ekmek ve Adalet / 18 A¤ustos 2002 / Say› 22

49


kahramanlar ölmez Elif KARAMAN Ayd›n YILDIRIM fiehitlik tarihi:

Senem ADALI, Muhammed KAYA fiehitlik tarihi:

17 A¤ustos 1999 fiehit düfltükleri yer:

20 A¤ustos 1996 fiehit düfltükleri yer:

‹zmit fiehit düflme flekli:

‹stanbul Alibeyköy fiehit düflme flekli:

17 A¤ustos’ta bir çok flehrimizi yerle bir eden depremde, ‹zmit’te hayat›n› kaybeden binlerce insan›m›zdan ikisi de, DLMK’l›, ayn› zamanda dergi da¤›t›mc›s› olan Elif Karaman ve Karanfiller Kültür Merkezi Müzik Toplulu¤u üyesi Ayd›n Y›ld›r›m’d›.

D e v r i m c i y d i l e r . Kendilerinin de bir parças› olduklar› yoksul halka gerçekleri iletmek için dergi da¤›t›yor, onlar›n sorunlar›na çözüm ar›yorlard›. Demokratik, yasal bir faaliyet yürütüyorlard›. Kald›klar› evde savunmas›z durumda polis taraf›ndan katledildiler.

Baki ERDO⁄AN fiehitlik tarihi: 22 A¤ustos 1993 fiehit düfltü¤ü yer: Ayd›n fiehit düflme flekli: 11 A¤ustos’ta Ayd›n’da misafir olarak kald›¤› evden gözalt›na al›nd›. 10 gün süren iflkenceler sonucunda 22 A¤ustos’ta kald›r›ld›¤› hastahanede yaflam›n› yitirdi. 1984’de Ayd›n Turizm Meslek Yüksek Okulu’na girmesiyle mücadele hayat› bafllad›, uzun süre gençli¤in akademik-demokratik mücadelesinde ön saflarda yerald›. 1993 y›l›nda Devrimci Sol Ege Bölgesi Siyasi sorumlulu¤u görevine atand›.

O büyük sevday› bu kadar onurlu bu kadar namuslu tafl›maya tereddüt etmedik e¤ilmedik kan›m›zla yaz›lacakt› umudun fliiri ve bir kez ç›km›flt› a¤z›m›zdan söz ve biz pimi çekilmifl yürekler Düflmüfltük karanl›¤›n ortas›na Dilimizde kurtulufl türküleri Mataram›zda ab-› hayat ve düflerken özgürlük renginde bir gülüfl yana¤›m›zda

Ahmet EREKL‹ fiehitlik tarihi: A¤ustos 1977 fiehit düflme flekli: Faflistler taraf›ndan katledildi.

Ömer ERM‹fi fiehitlik tarihi: A¤ustos 1979

M. Ali BALO⁄LU fiehitlik tarihi: A¤ustos 1979 fiehit düfltü¤ü yer: ‹stanbul Hisarüstü fiehit düflme flekli: Gecekondu y›k›m›na karfl› direniflte jandarma taraf›ndan katledildi.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.