AdaletWeb037

Page 1

EVET!

Haftal›k Dergi Say›: 37 1 ARALIK 2002 F‹YAT (KDV Dahil) 750 000 EUROPE: 3 EURO

www.ekmekveadalet.com

12 EYLÜL ANAYASASI TÜMDEN İPTAL EDİLMELİ

Zehra Kulaks›z Ölüm Orucu Ekibi (9. Ekip) ölüme yat›yor!

HALKIN KATILIMIYLA HALKIN ANAYASASI YAPILMALIDIR

www.ekmekveadalet.com

info@ekmekveadalet.com

IMF program›na ve zulme karfl› halk cephesinde birleflelim, mücadele edelim!


Foto¤raflarla Tarihimiz

Bir yanda ÖLÜMÜN Efi‹⁄‹NDEK‹LER Bir yanda ÖLÜME YATANLAR...

Gidin Numune Hastanesine; gidin

ve görün o erimifl bedenleri. Gidin ve görün o erimifl bedenlerdeki iradeyi. Gidin F tiplerine. 2 y›ld›r ölüm oruçlar›, süresiz açl›k grevleri yapan, tecrit alt›nda yaflayan tutsaklar› görün. Gidin, görün ve konuflun. Konuflun ki, siz de yar›n Aysel Çelikel gibi “niye direndiklerini anlayam›yorum” demeyeseniz. Gidin, görün ve konuflun ki, F tipleri gerçe¤ini ö¤renin. Direnifl gerçe¤ini ilk a¤›zlardan ö¤renin. Gidin görün; eriyen bedenlerdeki kararl›l›k, sizi yanl›fl hesaplar yapmaktan al›koyacakt›r. Gidip görmek de belki bir cesaret iflidir. O cesareti gösteremezseniz, iktidar koltu¤unda oturdu¤unuz sürece, inanç ve düflünce özgürlü¤ünü zaten savunamazs›n›z. ... Ölümden öte bir aciliyet oldu¤unu söyleyebilir misiniz? Biz tam iki y›ld›r ölümlerin efli¤inde ve ölümlerin içindeyiz. Ama ölen biz de¤iliz. Ölen, bize düflüncelerimizi, inançlar›m›z› de¤ifltirmeyi dayatanlard›r. Ölen, F tiplerindeki iflkence ve tecrit zulmünü sürdürenlerdir. Hiçbir zulüm düzeni ilelebet süremez. Sürmemifltir. Ölümleri görmezden gelenler, hiç bir insani, vicdani, demokratik de¤erden sözedemez. Ölümleri görmezden gelenler, baflka deyiflle ölümümüze onay verenler, faflizmin savunucusu olur. ... Abdullah Gül ve Cemil Çiçek, tüm dünya önünde flu soruya cevap verecekler: ‹nanç ve düflünce özgürlü¤ünü mü savunacaks›n›z; Yoksa, “ya düflünce de¤iflikli¤i ya ölüm” diyerek F tiplerini açan Nazi politikalar›n› m›?

Tarih: 1988 12 Eylül Yer: ‹stanbul Sultanah met

Milyonlarca insan›m›z›n iftar›n› “yard›m çad›rlar›”nda yapt›¤›, sahurlar›n› yar› aç geçirdi¤i bir Ramazan’› geride b›rak›yoruz.

“12 Eylül’ün anayasas› de¤ifltirilsin mi...” diye tart›fl›yorlar. Sadece anayasas› m›, 12 Eylül’e dair ne varsa, yokedilmeli hepsi... Bak›n siyaset sahnesine; “solcu” Baykal 12 Eylül anayasas›n› savunuyor flahin gibi... Yasaklara sar›lm›fl... ‹slamc›lar, deste¤ini ald›klar›, buna karfl›l›k tarikatlar arac›l›¤›yla destek verdikleri 12 Eylül’ün anayasas› karfl›s›nda flimdi demokrat kesiliyorlar...

Onmilyonlarcam›z yoksulluk içinde, bütün ülke bask›lar›n, yasaklar›n, zulmün çemberindeyken de, Ramazan bayram›n› kutlayaca¤›z.

Bak›n yukar›daki fotografa. Bizim 12 Eylül’ün zulmüne ve bu zulmün yasal, kurumsal dayanaklar›na karfl› 22 y›ld›r yürüttü¤ümüz mücadelenin tarihsel karelerinden biridir. Kim hak ve özgürlüklerin gerçek savunucusu, kim 12 Eylüller’le dün veya bugün iflbirli¤i halinde, bak›n görün...

Halk›m›z›n Ramazan Bayram›n› kutlarken, ülkemizin insan›n› bu koflullarda yaflatanlara lanetimizi, halk›m›za en iyi dileklerimizi sunuyoruz. Dünya halklar›n›n Amerikan›n ve iflbirlikçilerinin zulmü alt›nda inlemeyece¤i, inançlar›m›z›n, düflüncelerimizin bask› alt›nda olmayaca¤› nice bayramlar diliyoruz.

INTERNET adresi: www.ekmekveadalet.com Ekmek ve Adalet Dergisi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Ali Ercan Göko¤lu Adresi: ‹nebey Mahallesi ‹nk›lap Caddesi Oto Han 55/54 Aksaray Fatih ‹stanbul ‹rtibat Telefonu: 0212 347 69 66 Faks:0212 347 69 65 Hesap No: 0041310 -4 Y›lmaz Bas. Yay. Da¤. Org. Akbank Yusufpafla fiubesi/‹ST

Ofset Haz›rl›k: Y›lmaz Yay›nc›l›k Bask›: ASPAfi Pazarlama Fiyat›: 750 000 Avrupa: 3 Euro Almanya:3 Euro

Fransa:3 Euro ‹sviçre:3 Euro Hollanda:3 Euro

‹ngiltere: £ 2 Belçika: 3 Euro Avusturya: 3 Euro

E-MAIL adresi: info@ekmekveadalet.com

Ekmek ve

Bürolar›m›z Akcadag Verlag- Odenwaldstr. 72 51105 Köln Tel: 0049 221 6906692 0049 221 6906693 Faks:0049 221 6906694 E-mail adresi: ekmekveadalet@t-online.de Adana- ‹nönü Cad. 7. Sokak K›z›lay ‹fl Han› arkas› Özkan Apt. No:10/2 Telfaks: 0 322 351 97 25 Ankara- GMK Bulvar› Onur ‹flhan› Kat: 6 Daire: 154 K›z›lay Tel-faks: 0 312 417 39 11 Antakya- Armutlu Mahallesi Elmas Sok. fiaban Kanatl› Apt. Kat: 4 D: 6 Telfaks: 0 326 223 87 18 Bursa- Baflak Cad. Gür ‹fl Han› Daire: 25/4 Heykel Tel-faks: 0 224 224 93 97 Gaziantep- Karatarla Mahallesi Gaziler Caddesi Yeniçeri Sokak No:27 Daire:10 fiahinbey Hopa: Kuledibi Mah. ‹nönü Cad. Karaman Apt: Kat. 1 No:1 HOPA

‹zmir- 3. Beyler Cad. 850. Sokak Yaparsoy ‹fl Han› No: 31/501 Konak Tel-faks: 0 232 446 27 96 Kocaeli- Ömera¤a Mah. Atça Cami Cad. No: 30 Kat: 2 Tel-fax: 0262 325 58 06 Malatya- Dabakhane Mah. Eskihalep Cad. Kardefller ‹flhan› Kat: 3 No: 15 Tel-faks: 0 422 325 24 61 Mersin- Kiremithane Mah. 4406 sk. Müzeyyen Boro ‹flhan› No: 9 kat: 1 Dair e 13 Samsun- Talimhane Cad. Bozluolcay ‹fl Han› Kat: 3/42 Tel-faks: 0 362 435 25 80 Trabzon- Kemerkaya Mah. Kundurac›lar cad. Dedeo¤lu sokak Pustular iflhan› Kat:1 No:33 Tel-faks: 0462 321 59 93 Zonguldak- Gazipafla Cad. Ofluo¤lu ‹flhan› Kat: 5 Daire: 9

Adalet

Numune hastanesinde iki direniflçi... 15-20 kiloya inmifl art›k bedenleri... Ölüm yürüyüflünün 300’lü, 400’lü günlerindeler. Art›k sadece iradeleri yürüyor. Bayrampafla devlet hastanesinde, F tiplerinde, 6., 7., 8. ölüm orucu ekiplerinden bir deri bir kemik kalm›fl direniflçiler. Son hücrelerini eritirken onlar, F tiplerinde baflka tutsaklar, hücrelerini eritmeye bafll›yorlar. ... Tarihsel bir and›r tan›k oldu¤unuz. Bir bayrak devri... gidenler ve gelenler... ölüm yolculu¤unun sonundakiler ve o yolculu¤a ilk ad›m›n› atanlar... eriyen son hücre ve eriyecek ilk hücre... yaflam ve ölüm... ölüm ve zafer... Bu tarihsel anda içiçe hepsi. Bu an, tarihsel bir kararl›l›¤a tan›kl›k ediyor. Bu an, k›r›lamayan bir iradenin tan›¤› oluyor. Bu an, sevgi, ba¤l›l›k, vefa, fedakarl›k, cesaret, tarihin içinde k›z›l bantlarla harmanlan›yor. ... Yeni baflbakan Abdullah Gül’e! Yeni Adalet Bakan› Cemil Çiçek’e! Bu tarihi an, sizin iktidar›n›zda gerçeklefliyor. Bu tarihi an›n anlatt›klar›, herkesten önce sizedir. Sizin “acil eylem plan›”n›zda yer almad› F tipleri. Siz yeni hükümet program›yla u¤rafl›rken bir, iki, üç... direniflçi daha ölebilir. Siz Avrupa kap›lar›nda turlarken, onlar ölüme biraz daha yaklaflacak. Siz “cek... cak”lar› peflpefle dizerken, onlar ölmeye devam edecek. Bak›n; rakamlara bak›n, 774 güne bak›n, ölümün efli¤indeki bayrak devrine bak›n, yanl›fl hesap yapmay›n. ...

HALKIMIZIN RAMAZAN BAYRAMINI KUTLUYORUZ


‹çindekiler 3...

5... 6... 8... 10...

11... 12... 13... 14... 15... 16... 17... 18... 19...

21... 22... 24... 26... 29... 31... 34... 35... 36... 37... 38... 40... 41... 42... 44... 46... 48... 49... 50...

Sorumluluktan kaçmak, halk›, sefalete ve zulme mahkum etmektir Açl›¤›n son bulmas› için... Hükümsüz ‘Hükümet Pro¤ram›’ Elini yüre¤imize koymak istiyoruz Hücre ve tredman tüm yo¤unlu¤uyla devam ediyor “Koruma”ya muhtaç bir hukukçu prof! Polis devleti cevap veriyor Gözalt›nda tecavüz Gençlik Haberleri... Nüfus planlamas› ad›na cinayet Devletin itiraf› AKP kimden yana? Filistin savafl›yor Kardefl Irak halk› yaln›z de¤ildir Yeni Anayasa ve “kat›l›mc›l›k” nas›l yapacaks›n›z? Anayasa nas›l haz›rlan›r? AKP’nin “Temel hak ve özgürlükler”i Gerçe¤in hangisi daha gerçek? Kararl›l›k ilan› Tecrit hücreleri çürütüyor 28 fiubat’› savunmak, Faflizmi savunmakt›r “MGK’NIN ASLANI” CHP Haberler TAYAD Mecliste Sürgüne Hay›r!... Halk›n Hukuku: Eren Keskin’in cezas› kald›r›lmal› Evrensel’e soruyoruz: Bu yaz›y› niye yazd›n›z? Üç iflçinin ölümüne neden olanlar Yurtd›fl›ndan... Sen Yoksan Biz Var›z! Biz Yapar›z Afrikal› kan› sudan uçuz Kazan›m Halklar›n Hanesinedir Türküler ve Öyküleri Bas›n TV: Fahiflelerin medyas›nda ölüm suskunlu¤u Kahramanlar Ölmez...

Tüm Devrimci Demokratik Güçler

SORUMLULUKTAN KAÇMAK, HALKI, SEFALETE VE ZULME MAHKUM ETMEKT‹R ‹

ktidar IMF’ci, muhalefet IMF’ci. Mecliste açlar›n, iflsizlerin, iflçilerin, memurlar›n, emeklilerin, köylülerin, ö¤rencilerin, esnaflar›n ç›karlar›n› savunacak hiçbir parti yok. IMF’ye hay›r diyecek kimse yok. Açl›¤a, zulme dur diyecek kimse yok. Peki ne olacak? Bu ülke IMF’nin “dikensiz gül bahçesi”, emperyalist tekellerin çiftli¤i mi olacak? ay›r! Biz var›z, halk var. Aldat›lm›fl, yanl›fl umutlarla kafas› kar›flt›r›lm›fl, sindirilmifl, korkutulmufl, örgütsüzlefltirilmifl olsa da halk var. Açl›k ve zulüm gerçe¤i içinde, aldat›lm›fll›klar, korkular ve örgütsüzlük eninde sonunda afl›lacak. Açl›¤a ve zulme dur diyece¤iz! çl›¤a ve zulme karfl› mücadeleyi örgütlemekten sorumlu olanlar! Bu görevden hangi gerekçeyle olursa olsun kaçmak, tart›flmayla, oyalanmayla zaman geçirmek, tek kelimeyle sorumsuzluktur. KP daha iktidara geleli üç befl gün oldu, ama bu kadar süre içinde mali milat uygulamadan kald›r›ld›, emperyalist tekeller için teflvikler haz›rland›, ifl yasas›n›n gözden geçirilece¤i aç›kland›. IMF, ABD, AB, ne duymay› istiyorlarsa, onu duydular AKP’den. Yoksul halka ise hiçbir fley yok. Böyle devam edebilir mi? 70 milyon kurbanl›k koyun gibi her gün sofras›ndan lokmas›n›n çal›nmas›n›, iflten at›lmay› ya da s›rt›na inecek copu mu bekleyecek? lbette buna dur diyecek güçler var bu ülkede. Parlamentoda yok ama, parlamentonun d›fl›nda hayat›n her alan›nda var. Halk›n her kesiminin kendi talepleriyle alanlara ç›kma, demokratik güçlerin halk›n muhalefetini yükseltme zaman›d›r. Parlamentosunda, parlamento d›fl›ndaki düzen partilerinde burjuva anlamda dahi bir muhalefetin olmad›¤› bir ortamday›z. Halk›n açl›¤a, yoksullu¤a ve zulme karfl› talapleri a¤›r, acil. Halk›n hakl› ve hayati talepleri do¤rultusunda bir mücadelenin öncülü¤ünü yapacak devrimci demokratik güçlerden baflka kimse yok. Durum buyken, tart›flmalarla, küçük hesaplarla, oyalanmalarla geçirilecek zaman yok. iyasetin boflluk tan›mayaca¤›n› herkes biliyor. Bugünkü muhalefet bofllu¤unu devrimci, demokrat güçler dolduramazsa, oligarfli bu alan› da bir biçimde doldurur ve kitlelerin tepkileri, talepleri yine oligarflinin düzeni içinde bir yerlere yöneltilir. Bofllu¤u doldurma sorumlulu¤unu üstlenmeyip, bofllu¤u burjuvazinin doldurmas›na izin vermek, siyaseten ölümdür. öyle bir mücadeleyi örgütlemek için bugün ihtiyaç duyulan en önemli arac›n devrimci demokratik güçleri birlefltirecek bir birlik oldu¤un-

H A A

E

S

B

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

3


da hemen herkes hemfikirdir. ‹htiyaç bu kadar aç›k olmas›na ra¤men, kim ki bu mücadeleyi, bu örgütlenmeyi engelliyorsa, halktan yana de¤ildir. Böyle bir birli¤i engelleyenler, sadece mücadelenin geliflmesini engellemekten de¤il, ayn› zamanda halk›n daha büyük bir sefaletin içine sürüklenmesinden, zulmün daha büyük bir cüret kazanmas›ndan da sorumlu olacaklard›r. flçinin, memurun, köylünün, gecekondulunun mücadelesini örgütleyecek, militanca, kararl›l›kla sonuç al›c› bir çizgide yönlendirecek bir güç yok ortada. Oligarfli bundan güç al›yor. Halk›n açl›¤a ve zulme karfl› mücadelesini, mesela bir Türk-‹fl yönetiminin örgütlemeyece¤i, hatta bu do¤rultudaki her türlü giriflimin önünü kesmeye çal›flaca¤› çok aç›kt›r. Ama ya yönetiminde ilericilerin, solcular›n, devrimcilerin oldu¤u sendikalar, odalar, dernekler, bu sorumlulu¤u üstlenmeyecek mi? Yine “Emek platformu” gibi, olmayacak duaya amin mi denilecek? Bu tür platformlarla u¤raflmak, bunlardan medet ummak, yukar›da sözünü etti¤imiz “oyalanma”n›n ta kendisidir. Biz bir halk muhalefetinin örgütlenmesinden sözediyoruz. Halk muhalefetinin kimlerle örgütlenece¤i bellidir. Bayram Meral’lerle bu muhalefeti daha bafltan suland›rmaya kalk›flmak, “oyalanma” olmaktan da ç›k›p, emekçileri “oyalamaya” girer ki, bu art›k bir hata, yanl›fl olmaktan ç›k›p, emekçilere ihanet halini al›r. evrimci demokrat örgütler; siyasi hareketler, sendikal, mesleki örgütler, çeflitli zeminlerde örgütlenen dernekler içinde olmak üzere, bir cephe oluflturarak, bu sorumlulu¤u yerine getirmek zorundad›r. Böyle bir cephenin ne ad›, ne biçimi, kimse için birli¤i engellemenin gerekçesi yap›lamaz. Pervas›zca süren açl›¤a ve zulme dur diyece¤iz, demek zorunday›z. Bu kadar. Bu görevi ve sorumlulu¤u yerine getirmekte kararl›ysak, ad, biçim sorunlar›n› aflar›z. Bundan kaçanlar, bafltan bilelim ki, asl›nda mücadeleyi örgütleme sorumlulu¤undan, bu sorumlulu¤un bedellerinden kaç›yorlar demektir. Hiç kimse kendi taleplerini dayatarak, kendi hayal dünyas›n› gerçe¤in yerine

D

Siyasi hareketler, sendikal, mesleki örgütler, çeflitli zeminlerde örgütlenen dernekler... Pervas›zca süren açl›¤a ve zulme dur demek zorunday›z. Bu görevi ve sorumlulu¤u yerine getirmekte kararl›ysak, ad, biçim sorunlar›n› aflar›z. Bundan kaçanlar, bafltan bilelim ki, asl›nda mücadeleyi örgütleme sorumlulu¤undan, bu sorumlulu¤un bedellerinden kaç›yorlar demektir. 4

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

koymaya kalk›flarak, halk›n mücadelesini örgütleyemez. Art›k bu dar kafal›l›ktan vazgeçilmelidir. Herkesin yeralabilece¤i bir birli¤in program› bütün halk›n taleplerini kucaklamal›d›r. imse soyut tart›flmalardan ç›kmak istemiyor. Kimse biçimsel engelleri afl›p sadede gelmek istemiyor. Tersine, geçmiflten gelen veya bugün varolan her olumsuzluk, kimileri taraf›ndan bu görevlerden kaçman›n can simidi olarak kullan›l›yor. Aflal›m bunlar›. Bir iktidar ç›k›yor, mali milad› kald›rarak “ben h›rs›zlara, soygunculara, kara parac›lara, uyuflturucu tacirlerine özgürlük veriyorum” diyor... Ve biz buna karfl› güçlü bir ses ç›karam›yoruz. Üstelik, soyguncular›n hamisi bir iktidar, istedi¤i havay› yaratmaya devam ediyor. Üç befl yard›m flovuyla aldatmacay› sürdürüyor. Çünkü oyunu bozam›yoruz. Oyunu halk›n açl›¤a, zulme karfl› mücadelesi bozar. Oyunu, bu mücadeleyi örgütleyebilecek bir güç bozar. ok somut bir fley öneriyoruz. Yüzlerce devrimci, demokratik örgüt, ayd›nlar›m›z bir araya gelelim. Buradan, yukar›da anlat›lan görevi omuzlayacak demokratik bir cephe ç›karal›m. Ve görevimizi yerine getirecek pratik ad›mlar› atmaya bafllayal›m. Prati¤in içinde tart›flmaya devam edelim; bu cephe kendi kurumlar›, alt örgütlenmeleri olan bir örgütlenmeye de dönüflebilir, bu mümkündür. Baflarabilirsek, çok fley de yapabilir. Herkes hem kendi varl›¤›n› sürdürür, hem bu tür bir cephe örgütlenmesi sürer. Bunun ad›na, modeline herkes bir fley yak›flt›rabilir. Ama yapaca¤› fley ayn›d›r: Halk›n ba¤›ms›zl›k ve demokrasi mücadelesini örgütleyecektir. Devrimci demokratik güçler, sadece muhalefet olmakla yetinemezler zaten; bu mücadele ve örgütlenme, halk›n iktidar›n› en az›ndan bir hedef olarak da koymal›d›r ortaya. alk›n açl›¤a zulme karfl› mücadelesini örgütleyecek hiçbir düzen gücü yok. Bu aç›k. Halk›n mücadelesi, bir tek cop yemekten korkan, o copu yememek için yan›na hep düzen güçlerinden birini almaya çal›flan icazetçi kafalarla da örgütlenemez. E¤er güçlü bir örgütlenme oluflturur, güçlü bir mücadele yürütürsek, baz› kesimleri yan›m›za çekebiliriz. Ama oligarflinin gazab›ndan kurtulmak için onlarla “ittifak” peflinde olursak, onlar bizi yan›na çekmifl olur. Açl›¤a ve zulme karfl› mücadeleyi, bu ertelenemez mücadeleyi örgütleyece¤iz. Bu ifl kelimenin gerçek anlam›yla devrimci, demokrat güçlerin iflidir. AB savunuculu¤u, laiklik bekçili¤i, devrimcilerin, demokratlar›n, yurtseverlerin ifli de¤ildir. Biz kendi iflimize, kendi görevlerimize bakal›m. Tüm gücümüzle, varolan örgütlülüklerimizle sorumlulu¤umuzu üstlenelim.

K

Ç

H


AÇLI⁄IN SON BULMASI ‹Ç‹N AC‹L TALEPLER‹M‹Z: IMF oldukça yoksulluktan, açl›ktan kurtulamay›z. IMF’yi savunan hiçbir iktidar halktan yanay›m diyemez. IMF politikalar›n› uygulayan hiçbir iktidar, açl›¤a, yoksullu¤a son veremez! “Yard›m” flovlar›, üç günlük, befl günlük geçici çözümlerdir. Biz kal›c› çözüm istiyoruz. Kal›c› çözüm, IMF’yi kovmaktan, sömürüye, ya¤maya, talana son vermekten geçiyor.

❖ Bütün halka, insanca yaflam ve çal›flma koflullar›! ❖ Bütün çal›flanlara insanca yaflayabilece¤i bir ücret! ❖ Herkese ücretsiz sa¤l›k, paras›z e¤itim, herkese konut! ❖ Yoksullu¤u ve açl›¤› yaratan IMF politikala- r›na son! ❖ IMF politikalar›ndan zarar görenlerin zararlar› tazmin edilmeli! ❖ Aç ve iflsizler, bir gün bile geçirilmeksizin, iflsizlik maafl›na ba¤lanmal›, sigortalanmal›d›r.

ZULME SON VER‹LMES‹ ‹Ç‹N AC‹L TALEPLER‹M‹Z: F tipleri, iflkenceler, gözalt›nda kay›plar, ölümler, katliamlar, infazlar, köy boflaltmalar, koruculuk, meydanlarda hak arayan›n karfl›s›na ç›kan panzerler eli coplu polisler... ‹fiTE TÜRK‹YE’N‹N RESM‹ BUDUR! Bu tabloyu yaratan politikalar, bu tabloyu yaratan Susurluk örgütlenmesi da¤›t›lmadan, bu tablo de¤iflmez!

❖ F Tipi hapishanelerde tecrite son! ❖ Polis, jandarma karakollar ve M‹T binalar›ndaki tüm iflkence araçlar›, derhal tüm halk›n önünde imha edilmeli. ❖ 12 Eylül Anayasas› iptal edilmeli, demokratik bir anayasa yap›lmal›! ❖ Terörle Mücadele Yasas› ve DGM’ler kald›r›lmal›! ❖ ‹flkence, infaz, faili meçhul ve kaybetmelerin sorumlular› ve fiilen gerçeklefltirenler yarg›lanmal›! ❖ Koruculuk, özel timler, ölüm mangalar› derhal la¤vedilmeli! ❖ Halk›n demokratik haklar›n› kullanmas›na karfl› uygulanan her türlü fliddete derhal son verilmeli. ❖ Farkl› milliyetler, inanç ve mezheplere karfl› uygulanan her türlü bask›ya, k›s›tlamaya son verilmeli. Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

5


Hükümsüz ‘Hükümet Program›’ Hükümet Program› da, Acil Eylem Plan› gibi IMF’nin, TÜS‹AD’›n Türkiye’sini anlat›yor. IMF’ye ba¤›ml›l›k yeminleri eden bir iktidar›n bunun d›fl›nda halk› aldatmak için dile getirdi¤i hiçbir fleyi uygulama flans› yoktur. Hükümet Program› mecliste yap›lan oturumla aç›kland› ve yap›lan oylamayla güvenoyu ald›. Burada detayl› olarak programda ne dediklerine girmeyece¤iz. “Umut paketi”, “kurtaracak program” diye lanse edilen program gerçekte IMF ve TÜS‹AD’›n ihtiyaçlar›n›n gözetildi¤i, taleplerinin derli toplu bir flekilde dile getirildi¤i, temel hak ve özgürlüklerin “AB’ye uyum yasalar›”yla s›n›rland›¤› ve sadece AB için ç›kar›lmak zorunda olunan yasalarla ifade edildi¤i, yoksullara ise “çözüm” ad›na dilencilik dayat›ld›¤› bir programdan ibarettir. K›saca, programdan önce, Tayyip Erdo¤an’›n gerçek baflbakan benim diyebilmek için aç›klad›¤› Acil Eylem Plan› ne ise, program da bunun biraz daha geniflletildi¤i ve genellefltirildi¤i vaatler manzumesinden ibarettir.

Geçifltirilenleri ve Program›n Kaderini IMF Belirleyecek AKP, IMF program›n› uygulayaca¤›n› daha seçim öncesinden ilan etti. Hükümet olunca da, ben halk› aç, iflsiz b›rakan bu programa önceki hükümet gibi uyaca¤›m, dedi. ‹flte bu nedenledir ki, hükümet program› esasen uygulanacak olan bir program de¤ildir, uygulayaca¤› program› hükümetin eline verecek olan›n 2 Aral›k’ta Türkiye’ye gelmesi bekleniyor. Kendi içinde öncelik s›ralamas›, somutluk, zaman dilimleri, sözü edilen yat›r›mlara kayna¤›n nereden bulunaca¤› gibi hiçbir ayr›nt› bu nedenle yok. Sallama, günü kurtar›p geçifltirme, 2-3 Aral›k’ta görüflmelere bafllayaca¤› IMF’nin ne diyece¤ine kadar zaman kazanma mant›¤›yla flekillenen bir hü6

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

kümet program›n›n neresini elefltireceksiniz, ne diyeceksiniz. T›pk› öncekiler gibi IMF ne derse, hükümetin program›, icraati de bunlardan ibaret olmak zorundad›r. IMF’ye ba¤›ml› olman›n zorun kaderidir bu. IMF aç›kça, “neyi ne kadar yapacaks›n görelim bakal›m” derken, borçlar ülke bütçesini katlam›flken, IMF kredisi olmadan ekonomi tepe taklak gidecekken... IMF’nin söyledi¤inin d›fl›nda hükümet programlar›n›n ne anlam› ve hükmü var. Geçen hükümetin son yapt›¤› bütçeyi hat›rlay›n, ki bütçeler bir ülke yönetiminin en önemli belgelerinden biridir. Hükümetin bütçesi mecliste onayland›¤› halde, IMF eline ald› bütçeyi, istedi¤i yer de¤ifltirdi, son fleklini verdi ve al›n sizin bütçeniz bu dedi. Hükümet de kuzu kuzu buna uymak zorunda kald›. “Ulusal irade”ye bu kadar aleni müdahale eden IMF’ye ba¤›ml›l›k yemini eden, her f›rsatta kesinlikle programdan taviz vermeyece¤ini, yemin billah borçlar› ödeyece¤ini tekrarlay›p duran bu hükümetin program›n›n bafl›na gelecekler de bunun gibi olacakt›r. Kendileri de bu gerçe¤i bildi¤i için, flimdilik zaman kazanmay› tercih etmifllerdir. Hatta tüm bir seçim süreci boyunca propagandas›n› yapt›klar› ve “iflsizli¤e çare” olarak sunduklar› 15 bin kilometrelik duble yok projesini bile üç günde unutmufllar, hükümet program›na koymam›fllard›r. Salla sallayabildi¤in kadar, uyut uyutabildi¤in sürece politikas›yla, islamc› siyasetin aldatma, abart› üzerine flekillenen gelene¤ini ustal›kla birlefltirece¤i bugünden belli olan AKP’liler bak›n duble yolu programa koymamalar›n›n nedenin nas›l aç›kl›yor. “Bay›nd›rl›k Bakan› Zeki Ergezen: ‘biz 15 bin kilometre duble yolun Türkiye’nin ihtiyac› oldu¤u-


nu vurgulad›k. Ama bunun için bir vade belirlemedik. Bakaca¤›z, hesap kitap yapaca¤›z, 5 y›lda m› olur, 15 y›lda m› belli olmaz... dedi” (bas›ndan) Demek ki, iflsizlik sorununu da 5 y›lda m›, 15 y›lda m› çözerler belli olmaz!

Ne Programlar Gördük, Hepsi Birbirinden fiaflaal› ‹di Program diyor ki, “biz ba¤›ml› bir ülkeyiz, hükümet olarak görevimiz IMF’nin gözüne bakmak, izin verdiklerini yapmakt›r.” Ötesi laf. Zaten bugüne kadar uygulanabilmifl, verilen sözlerin yerine getirildi¤i hiçbir hükümet program›na tan›k olmad› bu ülke. Seçim dönemi vaatlerini haydi bir yana b›rak›n, programlar bile ikinci, bilemediniz üçüncü ayda unutulup gitti. Çünkü programlar halka ilan edildi¤i için, orada halka dönük kimi vaatlere de yer verilmek zorunda kal›n›r. Halk›n ihtiyaçlar›ndan, ekmekten, afltan, iflten, hak ve özgürlüklerden sözedilir. Ama Türkiye gerçe¤i baflkad›r ve hükümetler de Türkiye’de iktidar›n oligarflinin, yani iflbirlikçi tekelci burjuvalar›n, toprak a¤alar›n›n, tefeci tüccar›n ve elbetteki onlar ad›na yöneten MGK’n›n elinde oldu¤unu bilir. ‹craatleri de onlar›n ihtiyaçlar›na uygun olur. IMF programlar›n›n uyguland›¤› süreçte ise, bu tabloya a¤›rl›kl› olarak IMF de dahil edilir. Demirel-‹nönü hükümetini hat›rlayal›m mesela, demokratikleflme nutuklar›ndan geçilmiyordu ve hemen hemen AB’nin temellerini oluflturan Paris fiart› aynen yaz›larak hükümet program› diye sunulmufltu. O gün de “büyük destekler” medyadan günlerce yay›nlan›p durmufltu. Ne oldu? Daha birkaç ay geçmeden, birbiri ard› s›ra, Kürt sorununda, hak ve özgürlüklerde, ekonomide söylenenlerin tam tersi bir tablo ülkenin üstüne çöktü. Genelkurmay›n siyasetteki belirleyicili¤i daha da belirginleflti. Ve o flaflaal› programlar›n bir tek kelimesi dahi üç befl ay sonra tart›fl›lmaz, hat›rlanmaz hale geldi. Bu konuda istisna olabilecek, söylenenler yap›ld› denilebilecek bir tek hükümet program› gösterilemez. AKP’ninkinin istisna olabilmesinin ise IMF program› koflullar›nda hiç mümkünü yok. Uygulansa ne olur, açl›k, yoksulluk, iflsizlik, ba¤›ml›l›k, hak ve özgürlükler sorunlar›n› çözer mi? Yaz›m›z›n bafl›nda program›n özünün ne oldu¤unu k›saca dile getirdik. Ben bilmem IMF, AB ve MGK bilir diyen bir program›n kime ne faydas› olabilir ki!

“H›rs›zlarla Yönetmeye Devam Edece¤iz” AKP program›nda dokunulmazl›klar›n kald›r›lmas›na yer vermedi. Nedenini Abdullah Gül meclisteki konuflmas›nda iyi bir demagog edas›yla aç›klad›. “Biz dokunulmayan herkesin dokunulmazl›¤›n›n kald›r›lmas›n› istiyoruz” dedi Gül. Peki kim bunlar? Askerler, Susurlukçular vb. Kald›r›n, iktidar de¤il misiniz? Örne¤in Mehmet A¤ar’dan bafllay›n! Yok, yapamazlar. Amaç demagoji ile AKP’li h›rs›zlar› korumaya almak. Ki ekonomiyle ilgili ve en yo¤un ihalelerin oldu¤u bakanl›klara yolsuzluktan, zimmetten, h›rs›zl›ktan halen davalar› süren milletvekillerini getirdiklerini geçen say›m›zda isimleriyle yazm›flt›k. Tayyip Erdo¤an neden bir y›l dokunulmazl›klar›n gündeme getirilmeyece¤ine iliflkin daha aç›k sözlüydü! ''Yarg› süreci devam eden insanlar için kalk›p da bunlar› suçluymufl gibi nitelemek çirkin bir fley” dedi Erdo¤an ve kendine iliflkin de çocuklara masal niyetine “benim dokunulmazl›¤›m yok, beni elefltirenlerin var” dedi. Dokunulmazl›k zaten yarg›lanabilmeleri için de¤il mi? Hay›r, o diyor ki, önce bir yolunu bulup aklanal›m, bir y›l sonra allah kerim! Bu bir y›l içinde AKP’lilerin yarg›land›¤› davalar›n sonuçlar›na göre, yeni bir zaman› bekleyin. Ceza al›rlarsa, bu kez tamamen rafa kalkacak, yok beraat ederlerse flova dönüfltürmek için dokunulmazl›k gündeme gelecek... 3 Kas›m öncesine dönelim. Tayyip Erdo¤an ile Deniz Baykal televizyonda. Tayyip diyordu ki: “Dokunulmazl›¤› kald›raca¤›z; her tür dokunulmazl›¤›n köküne kibrit suyu dökülecek!..” Bu kadar k›sa sürede söyledi¤ini unutan bir iktidar›n bir y›l sonras›n› düflünün siz. Söylenen aç›k, evet biz çald›k, ç›rpt›k doland›rd›k ve h›rs›zlarla yönetmeye devam edece¤iz. Mali Milad ile gündeme getirdikleri “nereden buldun” yasas›n›n kald›r›lmas›n›, 37. gündemde olan vergi aff›n› sadece hizmette kusur etmeyecekleri bugünen belli olan burjuvazi için de¤il, kendileri için de istedikleri aç›k. Bakanl›k, milletvekilli¤i koltuklar›nda oturanlar›n ço¤unlu¤unun servetleri ve nereden bulduklar› flaibeli. Bakmay›n siz dillerinden yolsuzluk, yoksulluk, hukuk laflar›n› düflürmediklerine; yolsuzluk onlarda, h›rs›zlar bakanl›k koltu¤unda, hukuk derseniz, Genel Baflkan› mahkemelerden kaç›yor, ayn› davadaki arkadafllar› dokunulmazl›k z›rh› giyiyor.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

7


“Elini yüre¤imize koymak istiyoruz” Bu sözler, Ferida Harman’› her gün ziyaret eden, gecekondu emekçilerinden, sanatç›lardan, iflçilerden, memurlardan, gençlikten birine ait de¤il. Onlar›n da olabilirdi, onlar 2 y›ld›r kahraman direniflçilerimizin ellerini yüreklerinin üzerine koyup, seslerini duyurmak için eylemden eyleme kofluyorlar, tabutlar›n›n alt›na omuzlar›n› koyarak öfkelerini hayk›r›yorlar. Bu sözler bir Frans›za ait. Üç bin kilometre öteden ellerini, Feride’nin eline uzatan “Barbarl›¤a ve Keyfiyete Karfl› Mücadele Komitesi” çal›flan› Janine BOREL’e ait. Janine, tüm dünyan›n bildi¤i gibi, Feride’nin t›pk› di¤er kahraman flehitler, fedakar direniflçiler gibi, 21. yüzy›l›n barbarl›¤›na karfl› görkemli bir direnifl içinde oldu¤unu biliyor. ‹nsanlar›m›z›n diri diri yak›ld›¤›, kendini feda eden alev bedenlerin kurflunland›¤› 19 Aral›k’› ve F tiplerini ortaça¤ barbarlar›yla ayn› zihniyete sahip, “modern” barbarlar›n yaratt›¤›n› biliyor Janine. Barbarlar›n dünyan›n bütün co¤rafyalar›ndan sökülüp at›lmas› için, nerede bir umut varsa, oraya elini uzat›yor. “Barbarl›¤a ve Keyfiyete Karfl› Mücadele Komitesi” Feride’ye gönderdi¤i mesajda flunlar› söylüyor: “Fransa'dan birkaç umut ve sayg› sözleri. Açl›k grevini takip ediyoruz ve geliflmelerden haberdar olduk. Senin mücadelen kahramancad›r. Mücadelende, yan›nda oldu¤umuzu söylemek istiyorum. "Sonuna kadar" gideceksin ancak bizim görevimiz, senin mücadeleni, isyan›n›, direniflini, fedakarl›¤›n› tan›tmak olacakt›r.

Belki zaferi göremeyeceksin ancak, çok büyük bir katk›n olacak. Biz, seni kardeflçe selaml›yoruz ve aln›ndan öpüyoruz. Elini al›p yüre¤imize koymak istiyoruz. Böylece, mücadeleni sürdürecek bayra¤›n› devral›r›z. De¤erli Feride, cesaretini tan›taca¤›m›za söz veriyoruz. fian olsun sana, Feride. Özgürlük türküsünü söyleyen bülbülsün. Zafere kadar.”

Açl›kta 497 gün Siz bu sat›rlar› okurken, Feride 497. açl›k gününü yafl›yor olacak. Fonksiyonlar›n› yitiren organlar›na iradesiyle söz dinleterek, TAYAD’l›lar›n ‘bir karanfil de sen götür’ ça¤r›s›na kulak veren ziyaretçilerine umudunu, zafer için, halk için, vatan için, tutsak yoldafllar›, düflünceleri için neden ölüme yürüdü¤ünü anlat›yor olacak. Ve sözünün, sesinin daha gür ç›k-

AB de sorumludur Düzenli olarak her seferinde bir AB üyesi ülkenin konsolosluklar› önünde gerçeklefltirilen eylemlerden sonuncusu ‹spanya Konsoloslu¤u önündeydi. Kendisi de hücreleri yurtseverlere karfl› kullanan ‹spanya Konsoloslu¤u’na, üzerinde "F Tipi projesinde Avrupa Birli¤i'nin de imzas› vard›r. Dolay›s›yla ortaya ç›kan sonuçlardan Avrupa Birli¤i de sorumludur" yaz›l› dilekçeleri veren, TAYAD, TUYAB, SDP ‹stanbul ‹l Örgütü, Halkevleri Birinci Bölge Temsilcili¤i, EMEP ve TÜM-BEL-SEN Genel Merkezi üyelerinden oluflan yaklafl›k 100 kifli, ellerindeki k›rm›z› mendillerle ölüm orucunu selamlarken, konsolosluk yetkilileri korkudan kap›y› dahi açmadan, kap› bofllu¤undan dilekçelerir ald›.

8

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37


Tecrite Karfl› Eylem 23 Kas›m günü ‹zmir Konak Sümerbank önünde bir araya gelen TAYAD'l› Aileler, K›z›l Bayrak, Devrimci Demokrasi okurlar›, direniflin 20 ekim 2000’de ölüm orucuna dönüflmesinin y›ldönümünde yaklafl›k 200 kiflinin kat›ld›¤› bir eylem gerçeklefltirdiler. Direniflte flehit düflenlerin an›s›na yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan okunan ortak aç›klamada, 19 Aral›k Katliam› anlat›l›rken, halen ölüm oruçlar›nda insanlar›n tecrite karfl› direnifli sürdürdü¤ü belirtildi. “Bugün Aksaray'da Feride Harman tüm s›cakl›¤›yla elini uzat›yor. Bir kez daha sesleniyoruz. Ferideler Ölmesin...!” ça¤r›s›yla son bulan aç›klamadan sonra tecrite karfl› sloganlar at›ld› ve eylem “F tipleri istemiyoruz” slogan›yla son buldu.

Muharrem Çetinkaya An›ld› Armutlu katliam›n› protesto için kendini feda eden Muharrem Çetinkaya’n›n y›ldönümü nedeniyle, 16 ekimde Malatya Cumhuriyet Örnek Köyü’ndeki evinde yemek verildi. Yeme¤in ard›ndan ailesi ve TAYAD'l› Ailelerden oluflan 40 kiflilik bir grup Muharrem’in mezar›na giderek karanfil b›rakt›. Sayg› duruflu ve bir arkadafl›n›n yapt›¤› konuflmadan sonra fliir okunarak, alk›fllarla Muharrem selamland›. Daha sonra ayn› mezarl›kta bulunan, 12 Nisan 1993'te Dersim'de flehit düflen Mehmet Çolak’›n mezar› bafl›nda anma yap›ld›. Anmada mezar›n›n bafl›na karanfiller b›rak›larak, sayg› duruflunda bulunuldu.

“Bofl söz de¤il icraat” ‹HD Ankara fiubesi, ölümlerin durdurulmas› ve tecritin kald›r›lmas› için yeni Adalet Bakan› Cemil Çiçek'e K›z›lay postanesinden 1 metrelik kart gönderdi. Eylem s›ras›nda aç›klama yapan flube baflkan› Ender Büyükçulha, AKP’nin hak ve özgürlükler sözünü dilinden düflürmedi¤ini belirterek, "biz bofl söz de¤il icraat bekliyoruz" dedi.

Uflak’ta Sald›r› Uflak Hapishanesi’ndeki tutsaklar›n, 1999 Temmuz’undaki Burdur’da kol koparma operasyonundan dolay› hücre cezas› verilen, Hüsne Davran ve Mürüvet Küçük isimli iki tutsa¤› hücrelere almak istemesine direnince sald›r›ya u¤rad›lar. Hüsne Davran’›n 5 metre yükseklikteki bir yerden gardiyanlarca at›lmas› sonucu doku zedelenmesi ve k›r›klar meydana geldi. Ancak hastaneye 8 gün sonra kald›r›lan Hüsne Davran, ilk gününü de hücrede geçirdi.

‹NANÇLARA, DÜfiÜNCEYE ÖZGÜRLÜK! ‹ster türban deyin, isterseniz baflörtü, kim ne derse desin herkes istedi¤i gibi giyinmeli, düflündü¤ü gibi yaflayabilmeli, ibadetini yapabilmelidir. “Ama...fakat...” diye kim bunun önünde engel oluyorsa, “flu alanda olur, burada olmaz” yok, “takiyye mi yapt›n, gerçek yüzün mü...” dayatmalar›yla, insanlar› bask› alt›na almayla özgürlükleri yoketmenin bahanesi haline getiriyorsa, faflizmi savunuyor, yasakç›l›¤›, düflüncelerin, inançlar›n bask› alt›nda tutulmas›n› savunuyor, hak ve özgürlükleri sadece kendisinin hak ve özgürlükleri olarak anl›yor demektir. Nas›l ki, islamc› kesimde bu tür bir anlay›fl hakl› olarak elefltiriliyorsa, ayn› kafa yap›s› bu kesimler için de geçerlidir. Evet biz fleriat düzeninin insanlara, inançl› insanlar dahil adaletli, sömürünün, zulmün olmad›¤› bir düzen getirmeyece¤i söylüyoruz. Halk›n iktidar›n› ve bu iktidarda bütün inançlara özgürlü¤ü savunuyoruz. Bugün; insanlar›n düflünceleriyle, inançlar›yla birlikte yaflayabilece¤ini, ancak bu koflulda inançlar›n, düflüncelerin bir anlam› olabilece¤ini de kesin olarak dile getiriyoruz. Düflüncelerin, inançlar›n bask› alt›nda tutularak yokedilemeyece¤ine inan›yoruz. Bunu bize tarih söylüyor, halklar›n binlerce y›ll›k geçmifli söylüyor. “Sorun bitmiflti, gündeme getirmenin ne alemi var... AKP geldi o yüzden oldu...” gibi saçmal›klara s›¤›nanlar ancak kendini aldat›rlar. Çözülmeyen hiçbir sorun bitmez. “Türban sorunu” diye ifade edilen inançlar üzerindeki bask›n›n tek çözüm yolu hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kald›r›lmas›d›r. Genelkurmay ve 28 fiubatç›l›k, laiklik ad›na onlar›n pefline düflen kimi çevreler be¤enmeyebilir, kendi çocuklar›n›, efllerini inand›klar› gibi de giydirebilirler, ancak bu ülkede kendileri gibi düflünmeyenlerin de yaflama ve hak ve özgürlüklerini kullanma hakk›n› kabul etmek zorundad›rlar. ‹nançlar üzerindeki bask›ya son verilmeli, halk›n hak ve özgürlükleri önündeki engeller koflulsuz kald›r›lmal›d›r.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

9


Devrimci Tutsaklardan Aç›klama:

“HÜCRE VE TREDMAN TÜM YO⁄UNLU⁄UYLA DEVAM ETMEKTED‹R” F tiplerindeki devrimci tutsaklar taraf›ndan geçen hafta yap›lan ortak bir aç›klamada, Aysel Çelikel’in Bakanl›k görevinden ayr›lmadan önce yapt›¤› aç›klamalara cevap verilerek, tecrit politikas›n›n sürdü¤üne dikkat çekildi. Aç›klamada özetle flöyle denildi: Aysel Çelikel, en son 26.10.2002'de CNN Türk ve bas›na yapt›¤› di¤er aç›klamalarda F Tipi hücre hapishaneler konusunda yalan söylemeye devam etmifltir. Aysel Çelikel, ‘Direnifl, F Tipi cezaevlerinin mimarisi ve uygulamalarla ilgili de¤ildir. Tecrit yoktur’ diyor. Yalan söylüyor. Direniflimizin nedeni, F Tipi Hücre hapishaneleri ve tecrit uygulamas›d›r. Tecrit, devletin hapishanelerdeki temel politikas›d›r. Tecrit esas› üzerine kurulan hücre uygulamas› devam ederken ‘tecrit yoktur’ demek, iflkence, katliam, zulüm politikas›n› meflrulaflt›rmak, kamuoyunun F Tipi hücre hapishanelere yönelik tepkisini, tecrit gerçe¤ini, tart›flmalar›, yalanla, gerçe¤i yans›tmayan yanl›fl bilgilendirmelerle örtmeye çal›flma amaçl›d›r. ... Aysel Çelikel, ‘F Tipi Cezaevlerinde sorun yok, iflkence yoktur’ diyor. Yalan söylüyor. F Tipi hücre hapishaneleri SORUNUN KEND‹S‹D‹R. Hücre, iflkenceli ölümdür. Hücrelerden -di¤er bir deyiflle tabutluklardanmeydana gelen F Tipleri gerçe¤inin en yal›n ve kesin ifadesidir iflkence ve ölüm. F Tipi hücrelerden iki y›lda 100'e yak›n tabut ç›karken, yüzlerce tutsak zorla müdahale iflkencesiyle sakat b›rak›lm›flken "F Tipi cezaevlerinde sorun yok, iflkence yok” demek, devlet politikas› denilerek Nazi uygulamalar›n›n onaylanmas›d›r. ...

Aysel Çelikel, F Tipi hücre sorunuyla ilgili ortaya somut hiçbir fley koymam›flt›r. Kendisinden önce devam eden sald›r› politikas›n› savunmaya ve sürdürmeye devam etmifltir. ... Devletin göstermelik genelgeler politikas›n› devam ettirmekten baflka bir çözüm üretmemifltir... Yay›nlad›¤›n› iddia etti¤i genelgelerle ne tecrit, ne de izolasyon politikas›nda hiçbir de¤ifliklik olmam›flt›r... Hücre uygulamas› ve Tredman Program› tüm yo¤unlu¤uyla devam etmektedir. 10

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

“Koruma”ya Muhtaç Bir Hukukçu Prof! Çelikel Üniversiteye Dönüyor: Eski Adalet Bakan› Aysel Çelikel, “yak›nda Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde yeniden ders vermeye bafllayacak”m›fl. Maltepe Hukuk ö¤rencilerine “gözünüz ayd›n” diyemiyoruz. Nas›l diyebiliriz ki? 3,5 ay oturdu¤u Bakanl›k koltu¤unda, Prof’lu¤unu, demokratl›¤›n›, ayd›n sorumlulu¤unu paspas gibi ayaklar›n›n alt›nda çi¤neyen, cinayetlere imza atan birinin verdi¤i e¤itimden ne ç›kacak? Prof. Çelikel, gazetelere verdi¤i son beyanatta “kendisini en çok üzen fleyin F tipi cezaevinde kalanlar ile ölüm orucundakiler oldu¤unu” söyledi ve ekledi: “Onlara gücüm yetmedi. Onlara gücü yetenler de ba¤›fllamad›lar onlar›.” Hukukçuya bak›n; ne diyor anlafl›l›yor mu? “Gücü yetenler” kimler, aç›kça söylesene. Ama söyleyemiyor. Çünkü söylerse, yar›n yeniden Ankara’da bir koltu¤a oturma flans›n› kaybeder. O flans kaybedilir mi hiç?! Ankara’n›n o görkemli cumhuriyet binalar›na hayran kalm›fl Aysel han›m. Her röportaj›nda o görkemi, ne kadar etkileyici oldu¤unu anlata anlata bitiremiyor. “Ankara'n›n kendine has yetkileri, nimetleri, sorumluluklar› ve de¤iflik bir görkemi var” diyor son röportaj›nda da. Bu öyle bir görkem ki, onun u¤runa cinayetlere suç orta¤› bile olunabiliyor. Çelikel gibi... Ama yaz›k; Utanma da kalmam›fl, cinayet iflliyor, ölümlere onay veriyor, sonra “ben ne yapabilirim ki!” diyor. Bunlara “prof” ünvanlar› veriliyor ve bunlar gençlerimize ders veriyor. Yaz›k o e¤itime! fiimdi bu “Prof”, utanmadan, s›k›lmadan korumayla gezecek. “Korumalarla dolaflmak s›k›c› ama yine de bir güvence!” diyor Prof. Çelikel. Sen o güvenceye niye ihtiyaç duyuyorsun peki? O koruman›n güvencesine muhtaç olmaktan utanm›yor musun? Koruman›n himayesinde yaflarken tafl›d›¤›n ünvandan utanmayacak m›s›n? Art›k korumalar›n›n biri fakülte kap›s›nda, biri anfi kap›s›nda biri de kürsüde yan›bafl›nda dururken sen de ö¤rencilerine “insan haklar›n›”, “hukukun üstünlü¤ünü” ve tabii “Ankara’n›n faziletlerini” anlat›rs›n.


Polis Devleti Cevap Veriyor Halk›n paras›yla Mercedes keyfi

Önce ‹stanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir konufltu: “uyum yasalar› bahanesiyle polis sokak hakimiyetini b›rakamaz. fiüpheli gördü¤ünü, düflündü¤ünü elbette hakim karar› beklemeksizin arayacak.” Sonra ‹çiflleri Bakanl›¤› bir yönetmelik tasla¤› haz›rlayarak Adalet Bakanl›¤›’na gönderdi. Buna göre, “AB’li oluyoruz” flovlar›yla medyada gösterilen “polisin hakim karar› olmadan arama yapamayaca¤›” konusunda da, tekrardan polise genifl yetkiler tan›nmas› isteniyor. Avrupa kap›lar›nda “iflkenceye s›f›r tolerans” masallar› anlat›p duran Tayyip Erdo¤an’a, özgürlükçü kesilen hükümetin program›na cevap Emniyet Genel Müdürlü¤ü’nden ayn› günlerde gelmekte gecikmedi. Ne “s›f›r tolerans›, ne hak ve özgürlü¤ü” dedi emniyet. Hat›rlanaca¤› gibi 6 Kas›m YÖK’ü protesto eylemleri s›ras›nda Ankara’da bir ö¤renci bas›n›n gözleri önünde bir bodrum kata sokularak dayaktan geçirilmifl, halk›n tepkisi üzerine serbest b›rak›lm›flt›. ‹flte bu olaya iliflkin Emniyet Genel Müdürlü¤ü haz›rlad›¤› raporu ‹çiflleri Bakanl›¤›’na gönderdi. Raporda, olaydaki polisler hakk›nda ifllem yap›lmas›na gerek olmad›¤› belirtildi. ‹fllem yap›lmas› gereken bir durum da vard› raporda; halk›n tepkisi karfl›s›nda serbest b›rakan polis hakk›nda, emniyete götürmeden b›rakt›¤› için soruflturma aç›lmas›. Üstelik ö¤rencinin vücudundaki izler dövmeden kaynakl› de¤il, yakalama s›ras›nda oluflmufltu... Üç aç›klama, üç olay, Türkiye’de polis devleti gerçe¤inin ne AB yasalar› ne AKP’nin serbest at›fllar› ile zay›flamayaca¤›n› bir kez daha gösteriyor. Polis diyor ki, siz ne derseniz deyin ben bildi¤i-

Resmi ifllem yapt›ranlar›n s›kça duydu¤u Polis Vakf›’n›n paralar›yla Emniyet Genel Müdürü Kemal Önal için Almanya’dan yar›m trilyona Mercedes al›nd›. Önal, halktan ba¤›fl makbuzlar›yla toplanan paralarla al›nan araca flu aç›klamay› getirdi; "kendim için de¤il, hizmet için al›nd›. Diyarbak›r ve Batman Emniyet müdürlerine al›nan BMW’ler daha pahal›". Bafllar› s›k›fl›nca birbirlerini gammazlamak polis teflkilat›n›n özelli¤idir. Ankara’daki ö¤rencinin amirin emriyle bodruma götürüldü¤ünü söyleyen polislerin ifadesine amirin cevab› ne oluyor; yok, ben öyle bir emir vermedim. Sat›n! Birbirinizi de sat›n, ülkeyi de sat›n.

“‹flbirli¤i yapmayan› had›m ederiz” ‹srail uça¤›n› kaç›raca¤› gerekçesiyle 17 Kas›m’da ‹stanbul’da gözalt›na al›nan, Filistin as›ll› ‹srail vatandafl› Tevfik Fukra, “Türk polisi”nin bizimle iflbirli¤i yapmayan› had›m ediyoruz’ tehdidi üzerine kabul ettim.” diye aç›klam›fl ve ‹srail’e iade edilmesini istemifl. ‹srail zulmünü bile Türkiye hapishanelerine ye¤leyen Fukra, Türkiye’deki iflkencenin sadece tehdit yüzüyle karfl›laflm›fl. Filistin ask›s›, falaka, elektrik, coplu tecavüz... bunlar› da yaflamamas› için hiçbir neden yoktu. mi yapar›m, benim kanunlar›m geçerli olacak. Büyük tantanalarla ç›kard›klar› aramalara iliflkin yasay› bile çok de¤il bir ayda eski haline döndürüyorlar iflte. Hem de, “bundan sonra iflkence olmayacak” diyen bakana haz›rlat›yorlar genelgesini de. Bu yap›n›n kimse yasayla, yasaklamayla, mahkemelerde iflkence için zaman afl›m›n› kald›rmayla de¤ifltiremez. Müdürler, bakanlar de¤iflir ama polis teflkilat›n›n faflist yap›s› de¤iflmez. S›rt›n› MGK’ya dayam›fl hiçbir kurumun yasal düzenlemelerle etkisinin k›r›lmas›, hukuksuzluklar›n›n engellenmesi mümkün de¤ildir. Düzenin temel direkleridir Susurluk ordusu ve Susurluk polisi. Daha durun bunlar bafllang›ç. Polis devleti, AB gere¤i özgürlükçü kesilenlere baflka cevaplar da verecektir. Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

11


ABDULKAD‹R AKSU’NUN POL‹SLER‹NDEN

GÖZALTINDA TECAVÜZ 5 Kas›m günü ifl ç›k›fl›nda gözalt›na al›nd›. Bofl bir araziye götürülerek, suç duyurusunda detayl› olarak anlatt›¤› gibi, polislerin alçakça tecavüzüne u¤rad›. ‹zmir’de yaflayan Nefle Bilgen devrimci demokrat bir insand›r. Kaç›r›lmas›n›n, tecavüz edilerek ç›r›lç›plak bofl bir arazide bayg›n halde b›rak›lmas›n›n nedeni de buydu. Ne bir belge, ne bir tutanak düzenlendi gözalt›na iliflkin. Nefle Bilgen Avukat› Bahattin Özdemir ile birlikte 15 Kas›m’da suç duyurusunda bulunarak, yaflad›klar›n anlatt›. Bu anlat›mlardan bir özetini yay›nl›yoruz. Türkiye’de iflkence, gözalt›nda kay›p, tecavüz gibi muamelelerin olmayaca¤› nutuklar› atanlar okuyun; Türkiye gerçe¤i oldu¤u gibi yerinde duruyor.

Nefeslerini soluklar›n› duyuyordum “Akflam saat 19.00-19.30 aras› (5.11.2002) iflten ç›km›flt›m. Kahramanlar’dan Basmane’ye do¤ru gidecektim. Kahramanlar kap›s›n› geçtikten sonra, ya¤mur ya¤›yordu, hava karanl›kt›. Fuar›n yan›ndaki kald›r›mda yürüyordum. Arkamdan biri ismim ile seslendi, tam olarak dönmeme f›rsat kalmadan biri beni çekti. Kafamdan tuttu ve araban›n içine att›. Benden uzun boyluydu elleri geniflti, üzerinde koyu renk olmayan bir ceket vard›, b›y›ks›zd›. Araba beyaz de¤ildi, kahverenginin a盤› gibi, sütlü kahve gibiydi. Yol ›ss›zd›, kald›r›mda kimse yoktu. Karfl› tarafta dükkanlar vard› ama ço¤u kapal›yd›. Beni arka koltu¤un alt›na soktular. Ben arabaya at›ld›¤›mda biri araban›n arkas›ndayd›. Yol boyunca arka tarafta iki kifli üzerime bast›lar. Beni içeri att›klar›nda oturan kifli sürekli olarak kafama bast›. Ben arabaya girinceye kadar flafl›rm›flt›m, içeri girince tam hat›rlam›yorum ama "ne yapt›¤›n›z› san›yorsunuz" falan dedim. Ama tam ne dedi¤imi hat›rlam›yorum. (Olaydan on gün önce ifl gere¤i müflteriye gitmifltim; Alsancak’ta Sevgi yolunda biri yan›ma yaklaflt›. "Ortal›kta fazla görünme iyi olmayacak senin için" dedi. Bu kifli hafif k›r saçl›, b›y›ks›z, iri kal›n dudakl›, heybetli bir burnu ve genifl yüzü vard›. 40-45 yafllar›ndayd›, uzun boylu, genifl omuzlu, 1.80 boylar›nda koyu gözlüydü. Bu kifliyi görsem tan›yabilirim. Bu kifli bu sözleri söyleyip uzaklaflt›. Fazla önemsemedim.) 12

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

Küfür ediyorlard›. Birinin aksan› Do¤u kökenli gibiydi. Kaba, kal›n sesliydi. Birinin sesi daha inceydi. Kal›n sesli olan herhalde yafll›yd›, di¤erlerine “o¤lum” falan diyordu. Bir ara elimi kurtard›¤›mda kal›n sesli olan "sen ekme¤ini az yemiflsin" gibi bir fleyler dedi, di¤er kifliye. Arabada telsiz vard›. Ama arabadakiler telsiz ile konuflmad›. Araban›n zeminine surat›m yap›flm›flt›, duda¤›m bu s›rada kanad›. Belki 40 dakika, zaman kavram›n› tam olarak netlefltiremiyorum, ama birkaç saat de¤ildi. Trafik vard›. K›rm›z› ›fl›klarda duruyorduk. Bir süre sonra trafik azald›. Sesler azald›. Bana "sen laftan anlam›yorsun anlad›¤›n dilden konuflaca¤›z" dediler. Ben cevap veremiyordum. A¤z›m yerde idi. Araba durdu. Kafama basan kiflinin yan›ndaki kafam› az kald›r›p bant› gözüme takt›; burnumun üstüne kadar kulaklar›ma kadar geniflti. Ellerimi arkadan çevrili tutarak arabadan, bir yerlere çarparak ç›kard›lar, yavafl de¤il sürükleyerek iki kifli d›flar› ç›kard›. Çevrede ses yoktu. Uzaktan trafik sesi geliyordu... Yere bast›¤›mda toprakt›, yumuflakt›, küçük küçük tafllar vard›. Beton de¤ildi. Ayaktayd›m ve sürekli bir yerlerime vuruyorlard›. ‹tekliyorlard›. "Burada seni gebertsek kimsenin ruhu duymaz", "biz istedi¤imiz her fleye müdahale ederiz", "her fleyden haberimiz olur", "gelsin kurtars›n Nurhan seni", Gökhan’dan bahsettiler. "Sana söylemifltik Hakan’dan uzak dur", dediler. "Gebereceksin flimdi ne ola-

BU DEVLET‹N POL‹S‹ YAPTI! “Beni s›rtüstü yere yat›rd›lar. A¤›r bir fleyin alt›nda ezilir gibiydim. Vuruyorlard›, küfrediyorlard›. Ben silkelemeye çal›fl›yordum. Pantolonumu s›y›rd›lar. Üzerimde penye vard›, onu yukar›ya çektiler. Nefeslerini soluklar›n› duyuyordum. Görmemenin vermifl oldu¤u s›k›nt› vard›. Pis kokuyorlard›. Bütün bedenleri üzerimdeydi. Ayaklar›yla, kollar›yla, bütün vücutlar› ile üzerimdeydiler.”


cak" diyorlard›. Ben de “sizlerden korkmuyorum” dedim. "Korksan iyi olur" dediler. Bana devaml› küfrettiler. "Fahifle, orospu" bu tarz söylemlerle. Üç tane ayr› ses duyuyordum. Sonra beni yere çökerttiler. O anda bende elimi kurtard›m. Elimi sallad›m onlara de¤di ve "arpan ekme¤in az gelmifl" dediler. Elim birinin yüzüne de¤di, bu kifli b›y›ks›zd›. Beni s›rtüstü yere yat›rd›lar. A¤›r bir fleyin alt›nda ezilir gibiydim. Vuruyorlard›, küfrediyorlard›. Ben silkelemeye çal›fl›yordum. Pantolonumu s›y›rd›lar. Üzerimde penye vard›, onu yukar›ya çektiler. Nefeslerini soluklar›n› duyuyordum. Görmemenin vermifl oldu¤u s›k›nt› vard›. Pis kokuyorlard›. Bütün bedenleri üzerimdeydi. Ayaklar›yla, kollar›yla, bütün vücutlar› ile üzerimdeydiler. Öpmeye dokunmaya çal›fl›yorlard›. O anda her fleyin bitmesini istiyordum. Ne yapaca¤›m› bilmiyordum. Hiçbir fley yapam›yordum. Daha sonra bay›lm›fl›m. Ay›l›nca farkettim. Bakt›m üflüyorum. Halen gözümde bant vard›. Bant› ç›kard›m, ama hiçbir fley göremiyordum. Bütün vücudum uyuflmufltu. fiifl gibiydi her taraf›m. Hiç kimse yoktu. Giyindim. Üstümdeki tiflört y›rt›lm›flt›. Yan›mda s›rt çantam vard›, Ankara’ya gidecektim. Çantada kazak vard›, onu giydim. Eflyalar›m da¤›lm›flt›, çantamdaki eflyalar› karanl›kta arad›m. Bulabildi¤imi ald›m. Cüzdan›m›n içindekiler de dökülmüfltü. Nüfuz cüzdan›m› bulamad›m? Bay›lmadan önce telefonum çald› ve sustu. Telefonumu buldu¤umda kapal› idi. Kendimin pek fark›nda de¤ildim. Garip bir flekilde yürüdüm. Ifl›klar›n geldi¤i yöne gittim. Kaportac› dükkanlar›n›n oldu¤u yöne. Sanayi gibi bir yerden geçtim. Ne olursa olsun birileri ile karfl›laflmak istiyordum. Sonra bir arkadafl›m› arad›m. Yak›nlar›m ile karfl›laflmak istemiyordum. Yar›m saat sonra telefon ettim... Telefonu kapatt›m ve geçen bir dolmufla bindim... Arkadafl›m› tekrar arad›m... Sende kalmam gerekiyor, bana birfley sorma dedim. O akflam ve birkaç gün o k›yafetlerle uyudum. Kimseye birfley söylemedim. Onun ailesi köydeydi, ben bir kaç gün evde yaln›z kald›m. Kimseyi arayamad›m, telefonu bile açamad›m. Üçüncü günü akflam› k›z kardeflim ile konufltum. ... Ertesi gün (8.11.2002) k›z kardeflim ile görüfltüm. Bu anlat›mlar, kayda al›narak Avukat Bahattin Özdemir’in 858 sok. no.4 kat: 4/406 KONAK adresindeki bürosunda 11.30-12.45 saatleri aras›nda ve birlikte imza alt›na al›nm›flt›r.”

Gençlik haberleri Isparta Gençlik Derne¤i’nden “Tan›flma Çay›“ Bir süre önce kuruluflunu tamamlayan Isparta Gençlik Derne¤i, gençli¤e yönelik faaliyetlerini sürdürüyor. 23 Kas›m Cumartesi günü düzenledi¤i tan›flma çay›nda gençli¤in sorunlar› dile getirildi, çözüm yollar› tart›fl›ld›. 70 kiflinin kat›l›m›yla gerçekleflen tan›flma çay›, derne¤in kurulufl amac› ve faaliyetlerinin anlat›ld›¤› konuflma ile bafllad›. fiiir dinletisi ve dernek üyelerinin haz›rlay›p oynad›¤›, her kesimden ö¤rencinin maduriyetini anlatan "Kuflat›lm›fl Üniversite" adl› tiyatro oyununun sahnelenmesiyle devam eden etkinlikte türküler eflli¤inde halaya duruldu. Gençli¤in sorunlar› ve çözüm yollar› tart›fl›larak sona eren etkinlikte polisin provokatif tav›rlar›na karfl› kararl› tutumuyla faaliyetlerini meflrulu¤unu savundu. Kuruldu¤undan itibaren her hafta film gösterimi, müzik dinletisi ve çeflitli kurslar düzenleyerek Isparta'da art›k gençlik için bir alternatif oldu¤unu gösteren Isparta Gençlik Derne¤i etkinliklerinin sürece¤ini belirtiyor.

Malatya Gençlik Derne¤i Kuruldu! Anadolu’da yayg›nlaflan gençlik derneklerine bir yenisi daha eklendi. Bir süredir giriflim olarak çal›flmalar›n› yürüten Malatya Gençlik Derne¤i gerekli ifllemlerini tamamlayarak buflvurusunu gerçeklefltirdi. Ba¤lama, gitar, resim, halk oyunlar› ve tiyatro kurslar›n›n önümüzdeki günlerde bafllayaca¤›n› belirten Gençlik Derne¤i çal›flanlar› baflta üniversite gençli¤i olmak üzere tüm Malatya gençli¤ine ça¤r› yaparak, dernek çat›s› alt›nda yap›lacak faaliyetlere kat›larak, sorunlar›n çözümünde gücümüzü birlefltirelim dedi. Malatya Gençlik Derne¤i’nin Dabakhane Mah. Eski Halep Cad. Atahan ‹flhan› Kat: 4 adresinde faaliyet gösterece¤ini belirten dernek kurucular›, bilgi almak, ulaflmak isteyenler için ise, “0 422 323 28 43” nolu telefondan ulafl›labilece¤ini belirtti.

Soruflturmalara Protesto Eskiflehir Anadolu Üniversitesi ö¤rencileri haklar›nda soruflturma aç›lmas›n› protesto etmek için Ankara’ya yürüdü. Ankara’daki üniversitelerde okuyan ö¤rencilerle 23 ekimde birleflen ö¤renciler, 500 kiflilik bir kitleyle Sakarya Caddesi’nde aç›klama yaparak Yök’ü ve soruflturmalar› protesto ettiler. “YÖK ve soruflturma karanl›¤›na karfl› ayd›nl›k için yürüyoruz” pankart›n›n tafl›nd›¤› eyleme, memur sendikalar› da destek verdi.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

13


Nüfus planlamas› ad›na cinayet Peru’da Fujimori diktatörlü¤ünün, katlederek tüketemedi¤i yerli halk› k›s›rlaflt›rd›¤› bundan bir süre önce ortaya ç›km›flt›. SES Diyarbak›r fiubesi ile ‹HD Diyarbak›r fiubesi taraf›ndan yap›lan ve belgeleriyle ortaya konulan bir araflt›rmada da, Diyarbak›r’›n Özekli Köyü’nde 18 kad›n›n “nüfus planlamas›” denilerek hastaneye götürüldü¤ü ve burada cahilliklerinden yararlan›larak k›s›rlaflt›r›ld›klar› ortaya ç›kt›. Ayn› raporda Do¤u’da baflka kentlerde yine ayn› gerekçeyle onlarca kad›n›n iradeleri d›fl›nda, aldat›larak, kimisine de bask› yap›larak benzer yöntemlerle k›s›rlaflt›rma yap›ld›¤› dile getirildi. Diyarbak›r Kad›n Platformu ile Diyarbak›r Demokrasi Platformu ad›na konuya iliflkin bir aç›klama yapan Tes-‹fl 1 No’lu fiube Baflkan› Ali Öncü, “Bireyin sa¤l›kl› iradesi al›nmadan, önerilerde bulunulmadan kad›nlar›n geri dönüflümsüz olarak k›s›rlaflt›rmaya tabi tutulmalar› hukukun, insan haklar›n›n, kad›n haklar›n›n ve t›bbi eti¤in a¤›r bir ihlalidir” dedi.

Yoksulluklar›n› Kulland›lar “Nüfus planlamas›” yapan devlet, kad›nlar›n cehaleti

14

yan›nda, yoksulluklar›n› da onlara karfl› flantaj malzemesi olarak kulland›. Raporu aç›klayan ‹HD Diyarbak›r fiube Baflkan› Selahattin Demirdafl kimi bölgelerde insanlara “uygulamay› kabul etmeleri için yeflil kart taahhüt” edildi¤ini belirtiyor. Yoksul, aç, iflsiz b›rakan düzen, halk›n yoksullu¤unu da her türlü teslimiyet arac›na dönüfltürüyor. Hayat›n her alan›nda karfl›m›za ç›kan bu tür flantaj›n, faflist devlet için do¤um kontrolünde kullan›lmas› tam da niyetine uygundur. Ahlaks›zl›¤a, yozlu¤a bo¤az›na kadar batm›fl olan bir düzenin, hukuk, yasa, insan sa¤l›¤› düflünmesi beklenemez elbette.

Devletin Valisini Dinleyin! E¤itim, ikna gibi yöntemlerle yap›lmas› gereken do¤al bir uygulamay› dahi bu devletin vali yard›mc›s›, nas›l halk›n yoksullu¤unu tehdit arac› haline getirerek, dolay›s›yla gönüllü¤ünü yokederek yap›yor okuyun. Batman’da görev yapt›¤› sürede do¤um kontrolü say›s›n› 95’ten 705’e ç›karmakla övünen Ad›yaman Vali Yard›mc›s› Mestan Yayman bunu nas›l “baflard›¤›n›” ve Ad›yaman’da da benzerini yapaca¤›n› yerel bas›n flu haberler aktar›yor;

“Bu nedenle kendisine ba¤l› yeflil kart, sosyal yard›mlaflma ve dayan›flma fonundan yard›m almak isteyen vatandafllardan e¤er çocuklar› befl veya daha fazla ise hastaneye gidip kar›s›n›n kordonlar› ba¤lamas›n›, bunu yaparlarsa yeflil kart verilece¤ini ya da yard›mda bulunabilece¤ini belirtti.”

“Sap›klar›n Koruyucusu Polis”

gütleme göreviyle karfl› karfl›ya oldu¤unu da birkez daha hat›rlatt›.

12 Eylül öncesinde devrimci mücadelenin yo¤un oldu¤u, daha çok Dersim’den göçenlerin yaflad›¤› Elaz›¤'›n Fevzi Çakmak Mahallesi’nde befl yafl›ndaki Gizem Da¤d›’n›n tecavüz edilip öldürülmesinin ard›ndan halk, “mahalleye uyuflturucuyu, balicileri polis sokuyor” diyerek tepki gösterdi. ‹stanbul’da ilerici halk›n oturdu¤u gecekondu mahallelerinde yayg›n olarak kullan›lan yozlaflt›rma yöntemin Elaz›¤'›n gecekondu mahallelerinden birinde de çarp›c› bir flekilde ortaya ç›kmas›, yöntemin yayg›n ve organize olarak kullan›ld›¤›n› göstermifl oldu. Ayn› zamanda ilerici, devrimci güçlere, bu tür düzen pisliklerine karfl› dikkatli olma, halk› pisli¤i yaratanlara karfl› e¤itme, ör-

Gizem’in cenazesine kat›lan yaklafl›k 600 kifli "Katil bulunsun Hesap Sorulsun, Baflka Gizemler Ölmesin" sloganlar› atarken, Emniyet Müdürü suçunu örtbas etmek için “halk› örgütler k›flk›rt›yor” demagojisinden medet umdu. Ancak Fevzi Çakmak halk›, sorunu yaratanlar›n onlar oldu¤unu bilerek, kendi sorunlar›na kendisi sahip ç›kt› ve olay›n ertesinde 300 kiflinin kat›ld›¤› bir halk toplant›s› gerçeklefltirerek, “Gönül E¤itim Toluluklar›” oluflturulmas›, burada kültürel erozyonun önüne geçilmesi için çal›flmalar yap›lmas› ve mahallede yaflanan benzeri sorunlarla ilgilenecek bir derne¤e destek verme karar› ald›.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37


Devletin ‹tiraf›: KÖY YAKTIK Y›llard›r bilineni, devlet ilk kez resmen kabul etti. A‹HM’de görülen bir davada, davac› ile uzlaflma yoluna giderek, resmen köy yakt›¤›n› itiraf etmifl oldu. Mufl Malazgirt’te, efli Diyarbak›r hapishanesinde “PKK’ye yard›m yatakl›k”tan tutuklu bulunan Makbule K›nay’›n evi 15 Eylül 1995’teki bir askeri operasyon s›ras›nda evinin içindeki eflyalarla birlikte yak›lm›fl, devlet, benzeri binlerce olayda oldu¤u gibi “güvenlik güçlerinin ilgisi olmad›¤›n›” aç›klam›fl, inkar etmiflti. fiimdi, 60 kiflilik özel tim ve koruculardan oluflan bir grubun sözkonusu olay› gerçeklefltirdi¤ini kabul etti. Tabii yine sanki köy yakmalar, boflaltmalar devlet politikas› olarak uygulanmam›fl da, “baz› güvenlik görevlileri” yapm›flt›. Bu nedenle, “baz› güvenlik güçlerinin davran›fllar› nedeniyle çok say›da köylü köyünü terk etmek zorunda kald›¤› do¤ru, bundan sonra olmamas›n›n tedbirleri al›nacakt›r...” denildi. Evet Türkiye, “Avrupal›” oluyor. Avrupa sömürgeci devletlerinin yapt›¤› gibi, önce yak›yor, y›k›yor, katlediyor, sonra itiraf ediyor. Peki cezas›? Öder paras›n›. A‹HM hukuku bunu demiyor mu? Peki sadece bu olay› ele alal›m. Nerede bu 60 güvenlik görevlisi. fiimdi nerede o özel timciler? Görevlerinin bafl›nda elbette. Hem de emir veren komutanlar›n›n daha da yükseldi¤inden emin olabilirsiniz. Katiller güruhun ço¤u ise, savafl sonras›nda bat›da istihdam edildi. Bu olay›n tekil olmad›¤›n› dünya alem biliyor. Do¤u’da yüzlerce köyde benzeri olaylar yafland›. Ve halen köylerinden göçettirenler bütün yalanlar›n aksine köylerine - güvenlik nedeniyle - dönmelerine izin verilmiyor.

BÖYLE YAKIYORLAR, BÖYLE BOfiALTIYORLAR Binlerce yak›lan, boflalt›lan köylerden bir örnek. Dersim, Ovac›k’a ba¤l› köylerin nas›l boflalt›ld›¤›n› Buzlutepe Köyü halk›ndan dinledik. 1994 y›l› bölgede operasyonlar›n yo¤un yafland›¤›

bir y›ld›r. Ovac›k köyleri de devlet güçlerinin bask›lar›ndan nasibini al›r. Gözalt›, tutuklamalar›n yan›s›ra köylere yap›lan operasyonlarda köylüler meydan daya¤›ndan geçirilir. 5 Ekim 1994'te Buzlutepe Köyü’ne havadan helikopterler, karadan jandarmalarla operasyon düzenlenir. Öyle san›ld›¤› gibi o anda köyde gerilla ya da “aranan” birileri de yoktur. Amaç baflkad›r. Operasyonun amac› köyü boflaltmakt›r. Köylülerin suçu, o köyde oturmaktan öte de¤ildir. Operasyonun komutan› köylülere, köyü boflaltmalar› söylemifl. Köylüler tamam boflaltal›m dese dahi bunun mümkün olmad›¤›n› iyi bilmektedir, ama “devletin ciddiyetini ve gücünü” göstermenin bir yoludur bu. Komutan, “size 3 gün süre, eflyalar›n›z› al›n gidin, evlerinizin hepsi yak›lacak” der ve köyü terk eder. Köylüler korkular›ndan evlerini terk ederler, ama evler yak›l›p y›k›lmaktan kurtulamaz. Askerin hedefi sadece bu köy olmad›¤› için çevre köylerde benzeri operasyonlardan nasibini al›r. Komflu köylerden birinde köylünün evini terk etmemekte direnmesi üzerine, "flifle içinde bir toz madde" kullan›larak evler yak›l›r. Sonras› bilinen sürgün günleri. Kentlerin gecekondular›nda, üç göz odada birkaç ailenin birden yaflamaya mahkum edilmesi, aç sefil, iflsiz, geleceksiz bir yaflam. “Dersim'de ak›l almaz, insan›n kan›n› donduran katliamlar, operasyonlar yap›ld›.” diyen Ovac›k köylüleri 8 y›ld›r “hukuk mücadelesi” verdiklerini anlat›yorlar, ve bu süre içinde devletin hiçbir cevap vermedi¤ini eklemeyi de unutmuyorlar. Bugün “köye dönüfl” sözlerine de inanm›yor ve may›nlar›n, patlamam›fl mermilerin ekin gibi ekildi¤i Dersim topra¤›na dönmenin ölüm demek oldu¤unu belirtiyorlar. Ve soruyorlar; “Evimiz yok, hayvanlar›m›z telef edildi. Bunlar› devlet yapt›. fiimdi de köye dönmemizi istiyorlar. Zararlar›m›z karfl›lanacak m›? Evimizi, hayvanlar›m›z› bize geri verecekler mi? Yaflama imkan›m›z nas›l olacak? fiu anda köyümüzün çevresi may›nlarla döflenmifl durumda, may›n dolu tarlay› biz nas›l iflleyelim ki?”

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

15


AKP K‹MDEN YANA?

Amerikan Sald›rganl›¤›na Ortak Olan Bir Hükümet Halktan Yana Olamaz! ‹srail’le ‹flbirli¤ini Sürdüren Bir Hükümet Mazlumdan Yana Olamaz!

“Türkiye, Filistin ve ‹srail’le iyi iliflkilerini sürdürecek. Türkiye... Irak yönetiminin BM kararlar›n› uygulamas›, kitle imha silahlar›ndan ar›nmas›ndan yanad›r.” (Hükümet program›ndan)

“ABD ile uzun y›llardan beri savunma a¤›rl›kl› olan iflbirli¤i devam ettirilecek.” (Hükümet program›ndan) AKP hükümeti program›n› aç›klad›. Yeni bir fley yok. Oligarflinin emperyalizme ba¤›ml› “d›fl” politikas›, AKP taraf›ndan da sürdürülecek. Programdaki ifadeye bak›n: “Filistin ve ‹srail’le iyi iliflkilerini sürdürülecek.” Mümkün mü? Biri katleden di¤eri katledilen. Biri zalim, di¤eri mazlum. ‹kisiyle de iyi iliflki sürdürmek mümkün mü? Mümkün olmad›¤›n› AKP de biliyor elbette. Ve AKP, mazlumdan yana olmak yerine, zalimle ittifak› ve iflbirli¤ini tercih ediyor. ‹srail’le iflbirli¤ini gizlemek için de “‹srail ve Filistin’le iliflkileri” ayn› kefeye koyuyor. ‹srail aylard›r aleni bir katliam sürdürüyor. Türkiye yönetimi, katliama karfl› ç›km›yor, tersine, ‹srail’in en büyük vahfletleri sürdürdü¤ü günlerde, onunla yeni anlaflmalar yapmaktan, ‹srail’e ekonomik destek sa¤layacak ihaleler vermekten geri durmad›. Bütün Ortado¤u, bütün dünya halklar› biliyor ki, Türkiye yönetimi, iflgal alt›ndaki Filistin halk›n›n de¤il, fiaron’un dostu ve ittifak›d›r. ‹srail’le Ortado¤u’daki en yak›n ve yo¤un askeri-ekonomik-siyasi ittifak içindeki ülkedir. AKP iktidar›, Türkiye’nin bu utanç verici konumunu de¤ifltirmek yerine ‹srail’le ittifak› sürdürece¤ini aç›klam›flt›r.

AKP, Irak konusunda ABD’yle yap›lan pazarl›klar› aç›klamal›d›r! Amerikan imparatorlu¤unun sald›rganl›¤› kar16

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

fl›s›ndaki tavr› da farkl› de¤ildir AKP’nin. Bu konuda da mazlum halklardan de¤il, sald›ran, katleden Amerika’dan yanad›r. AKP hükümeti, akl›s›ra “kurnazl›k” yap›p, dünya halklar›na karfl› Amerikan emperyalizmiyle müttefik olmay› kelime oyunlar›yla gizlemeye çal›fl›yor: Diyor ki, “ABD ile savunma a¤›rl›kl› olan iflbirli¤i devam ettirilecek.” ‹ncirlik’ten kalkan uçaklar›n Irak halk›n› katletmesi “savunma a¤›rl›kl› bir iflbirli¤i” mi? Irak’a sald›r›ya haz›rlanan ABD askeri kuvvetlerine lojistik destek vermenin neresi “savunma” kapsam›na giriyor? AKP hükümeti, Irak konusu her gündeme geldi¤inde, yuvarlak, mu¤lak cümlelerle geçifltirmektedir. ABD sald›rganl›¤›na karfl› ç›kmad›¤› bellidir zaten. Ama Türkiye’yi sald›r›ya ne kadar katacaklar› belli de¤ildir. Bu geçifltirme cevaplar›n›n alt›nda, Ortado¤u halklar›na karfl› ABD’yle ortak olman›n suçlulu¤u vard›r. ABD’li generallerin, yöneticilerin biri gidip öteki gelmekte, ancak ABD’yle kapal› kap›lar ard›nda yap›lan görüflme ve pazarl›klar halka aç›klanmamaktad›r.

fiaron-Bush ‹ttifak›na kat›lmak, dolarla birlikte mazlumlar›n lanetini de kazand›r›r! fiaron, Bush ve Ecevit, katliamc›l›kta, kontra yöntemlerine baflvurmakta, halklar›n öfkesini, taleplerini kaale almamakta çok uyumlu bir “üçlü” olarak an›l›r olmufllard›. Ortado¤u’daki emperyalist politika bugün büyük ölçüde Türkiye-ABD-‹srail ittifak› arac›l›¤›yla yürütülmektedir. Abdullah Gül ve Tayyip Erdo¤an, bu üçlü ittifakta, Ecevit’in yerini almaya m› soyunuyorlar! ABD ve ‹srail’le anlaflmalar iptal edilmelidir. Bu anlaflmalar›n istisnas›z hepsi, halklara karfl› düflmanl›k anlaflmalar›d›r. Mazlumdan, halktan yana olmak ancak böyle mümkündür. Bu ittifak›n üyesi olmak, ABD’nin, Genelkurmay›n, emperyalist tekellerin övgüsünü getirebilir ama ayn› zamanda Ortado¤u halklar›n›n lanetini de getirecektir. Tercih Gül ve Erdo¤an’›n...


Filistin Savafl›yor na ra¤men, direnmeye ve savaflmaya devam ediyorlar. ‹srail katliamc›l›¤›, estirdi¤i tüm teröre ra¤men, hala her gün, girdi¤i her yerde direniflle karfl›lafl›yor. Son olarak Cenin’in kimbilir kaç›nc› kez iflgali s›ras›nda barikatlar kuruldu, sokak çat›flmalar› yafland›.

Filistin cevap veriyor

‹srail sald›r›lar› ve katliamlar› geçen hafta da devam etti. Tanklar ve buldozerler eflli¤inde Beytüllahin, Gazze ve Cenin iflgal edildi. El-Khader adl› köyde, ‹srail askerleri 80 evi boflaltarak evlere el koydular. Birçok köyde, flehirde, girifl ç›k›fllar yasakland›. Siyonizmin kurflunlar› ve füzeleri, katletmeye devam etti. 8 yafl›ndaki bir çocuk, gece sahurda halk› uyand›rmak için soka¤a ç›kan bir davulcu, Cenin’de Filistin’li örgütlerin iki yöneticisi, bir BM görevlisi, geçen hafta ‹srail katliamc›l›¤›n›n hedefleri aras›ndayd›lar. ‹srail, emperyalizmden ald›¤› tam destekle, katliamc›l›kta s›n›r tan›m›yor. Emperyalizmin deste¤i o kadar aleni ki, ‹srail’in BM görevlisini katletmesine bile “‹srail askerlerinin elini so¤utmamak için” olsa gerek, ses ç›karm›yor. BM görevlisinin katledilmesine ses ç›karmayan “uygar dünya”, katledilen Filistinli’nin hesab›n› tutacak de¤il ya! Ama bu hesab› tutanlar var. En baflta Filistin halk›n›n kendisi. Ortado¤u ülkeleri taraf›ndan yaln›z b›rak›lm›fl olmalar›na, her yandan tam bir kuflatma alt›na al›nm›fl olmalar›-

Denetimciler Irak’ta Askeri Y›¤›nak Sürüyor BM Denetimcileri, haks›z ve gayr›-meflru bir dayatmayla bulunduklar› Irak’ta “denetimlerini” sürdürüyorlar. BM sözcüleri yapt›klar› aç›klamalarda denetimlerin “iyi gitti¤ini, Irak’la iliflkinin normal oldu¤unu” aç›kl›yorlar. Ancak Amerikan provokasyonlar›n›n eli kula¤›nda oldu¤unu da herkes biliyor. Bu provokasyonlar›n nas›l gerçekleflece¤i flimdilik belli olmasa da, Amerikan emperyalizminin

28 Kas›m’da katliamc› ‹srail, kendisine yönelik sald›r›lar› savuflturmakla meflguldü. Önce Mossad’›n ve ‹srail’li tekellerin Afrika’da üslendi¤i ülkelerden biri olan Kenya’da ardarda israil hedeflerine yönelik iki eylem gerçeklefltirildi. Bir ‹srail uça¤›na füze at›l›rken, ‹srail’lilerin sahibi oldu¤u bir otele yönelik de intihar sald›r›s› gerçeklefltirildi. Kenya’daki eylemler “Filistin Ordusu” ad›yla üstlenildi. 28 Kas›m’daki di¤er eylem ise, ‹srail s›n›rlar› içindeydi. Beytiflahan kasabas›nda üç Filistin’li savaflç› Likud bürosuna ve baz› devlet kurumlar›na yönelik bir sald›r› gerçeklefltirdiler. Sald›r›lar sonucunda eylemleri gerçeklefltiren Filistinli’lerle birlikte, onu aflk›n ‹srail’li öldü. Topra¤› iflgal edilmifl, iflgal alt›ndaki kamplar›, kasabalar› bile ‹srail’in ad›m bafl› kontrol noktalar›yla denetim alt›nda tutulan Filistin halk›, kuflatmaya teslim olmuyor. Filistin halk› kan›tl›yor ki; direnen bir ülke, son evine kadar iflgal edilip, y›k›lsa, son ferdine kadar tutsak edilse de, direnifl bitmez. Filistinli örgütler, nas›l yapar da ‹srail’e bir darbe vururuz ›srar›ndan bir an bile vazgeçmiyorlar. Tüm yarat›c›l›klar›n› ve cüretlerini kullanarak, sonu ölümle bitecek olsa da, kendilerini feda ederek ‹srail’e karfl› sald›r›lar düzenliyorlar. ABD-‹srail terörizmi, Filistin halk›n›n kararl›l›¤› karfl›s›nda istedi¤i sonucu bir türlü alam›yor. sald›r› gerekçesi yaratmak için her türlü afla¤›l›k yalana, yönteme baflvuraca¤› aç›kt›r. Çünkü, bir yandan BM heyeti denetimleri sürdürürken, ABD sanki böyle bir fley yokmuflcas›na, askeri sald›r› haz›rl›klar›n› sürdürüyor. ABD D›fliflleri Bakan› Powell savafl haz›rl›klar›n› dünyaya ilan ediyor. Powell, 50 ülkeden Irak’a askeri operasyon için destek istediklerini aç›klad›. Peki BM karar› ne içindi? Sadece Amerikan sald›r›s›na biraz “meflruluk” kazand›rmak için. BM denetimcileri, sald›r›ya gerekçe olacak bir fley bulamasalar da, uyduruk bir itirafç›, düzmece bir film, Amerikan terör imparatorlu¤u için yeterli!

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

17


Devrimci Gençlik, Gecekondular, Memurlar Irak Halk›n›n Yan›nda

KARDEfi IRAK HALKI YALNIZ DE⁄‹LD‹R Amerikan sald›rganl›¤›na karfl› 1 aral›k mitingi öncesinde gösteriler sürüyor. Üniversitelerden gecekondulara ayn› slogan hayk›r›l›yor.

GECEKONDULARDAN... Alibeyköy halk› 24 Kas›mda Cengiz Topel caddesinde "Emperyalist Savafla Hay›r" pankart›, meflaleler, dövizler ve k›z›l bayraklarla yürüdü ve kardefl Irak ve Filistin halklar›n›n yan›nda olduklar›n› hayk›rd›lar. Cengiz Topel esnaf›n›n büyük bölümünün kepenklerini kapatarak destek verdi¤i eylemde "Kardefl Irak Halk› Yaln›z De¤ildir", "Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i", "Halk›z Hakl›y›z Kazanaca¤›z", "ABD Askeri Olmayaca¤›z" sloganlar› at›ld›. Saatler önceden halk› sindirmek için mahallede panzerler ve akreplerle dolaflan polis amac›na ulaflamad›. Amerikan sald›rganl›¤›na karfl› yap›lan aç›klaman›n ard›ndan "Yaflas›n Ölüm Orucu Direniflimiz" sloganlar› hayk›r›ld›. Gecekondulardaki bir di¤er eylem de ayn› gün Nurtepe’deydi. Yaklafl›k 80 kifli "Amerikan sald›rganl›¤›na Hay›r" pankart ve dövizleriyle, meflale ve k›z›lbayraklarla yap›lan yürüyüfl Çayan mahallesinden bafllayarak Nurtepe caddesinde devam etti. "Kahrolsun abd emperyalizmi, yaflas›n haklar›n kardeflli¤i, abd askeri olmayaca¤›z" sloganlar at›ld›. Yol boyunca halk›n ve esnaflar›n alk›fllarla destek verdi¤i eylemde yap›lan aç›klamada, ABD’nin halklar› teslim almaya çal›flt›¤› vurguland›.

MEYDANLARDAN... 23 Kas›m günü Savafla Karfl› ‹zmir Giriflimi Konak Sümerbank’da 150 kiflinin kat›ld›¤› bir bas›n aç›klamas›yla bu savafl›n, petrol savafl›, Ortado¤u'nun haritas›n› yeniden paylaflma savafl›" oldu¤u

18

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

belirtildi. Eylemde "Paylafl›m Savafllar›nda Rol Almak ‹stemiyoruz" sloganlar› at›ld›. 23 Kas›mda Manisa’da KESK, Tabipler Birli¤i, CBÜ-Ö¤renci Derne¤i ve Gençlik Derne¤i Giriflimi'nin yer ald›¤› Savafl Karfl›t› Platform 80 kiflinin kat›ld›¤› ve "Savafla Hay›r" pankart›n›n aç›ld›¤› eylemle ABD askeri olmayaca¤›z denildi. Ayr›ca 2 gün boyunca sürecek imza kampanyas› için masa aç›ld›.

ÜN‹VERS‹TELERDEN... 28 Kas›m tarihinde ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi kantini önünde saat 11.45’te yaklafl›k 50 kifli topland›. Önde “Ortado¤u Ortado¤u Halklar›n›nd›r, Amerikan Sald›rganl›¤›na Hay›r/Gençlik Derne¤i Giriflimi” arkada ise Arapça “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi/Ortado¤u Ortado¤u Halklar›n›nd›r/Gençlik Derne¤i Giriflimi” pankartlar› aç›ld›. Burada çekilen halaylardan sonra marfllar eflli¤inde kampüsün ana kap›s›na do¤ru yürüyüfle geçildi. Zehra Kulaks›z Forum Alan›’na gelindi¤inde çekilen halay ve söylenen marfllar›n arkas›ndan k›sa bir konuflma yap›ld›ktan sonra bas›n aç›klamas› okundu. ‹stanbul Gençlik Derne¤i Giriflimi yapt›¤› aç›klamada; “... Bu savafl bizim savafl›m›z de¤il. Bu savafl dünya halklar›n› açl›k ve yoksulllutan kurtarmak için verilen bir savafl de¤il. Amerika dünya halklar›na yaln›zca kan ve göz yafl› vermifltir. Vietnam, Nagazaki diye bafllay›p sayfalarca tutan Amerikan tarihi bunun kan›t›d›r. Biz bu haks›z savafla karfl›y›z. Ülkemizin Amerikan savafl›nda yer almas›na bu savafla destek vermesine karfl›y›z. ...” dedi. 1 Aral›k’ta yap›lacak Savafl Karfl›t› mitinge de ça¤r›n›n yap›ld›¤› aç›klama, savafl karfl›t› sloganlarla sona erdi.


Yeni Anayasa ve “Kat›l›mc›l›k”...

NASIL YAPACAKSINIZ? AKP hükümetinin program›nda “Art›k ülkemize dar gelen yürürlükteki Anayasa yerine kat›l›mc› ve özgürlükçü yeni bir Anayasa haz›rlayaca¤›z.” ifadeleriyle birlikte, yeni bir anayasa tart›fl›l›yor. Asl›nda bugün için s›n›rl› bir kesimde dile getiriliyor, genifl halk kesimleri taraf›ndan tart›fl›lm›yor ve yar›n da tart›flt›r›lmayaca¤› bugünden, bu anayasan›n nas›l yap›lmas› gerekti¤ine iliflkin yap›lan aç›klama ve tart›flmalardan anlafl›l›yor.

Kat›l›mc›l›k nas›l sa¤lanacak? AKP baflka konularda da dilinden düflürmedi¤i “kat›l›mc›l›¤›” anayasan›n yap›lmas›nda da esas alacaklar›n› söylüyor. Peki AKP kat›l›mc›l›ktan ne anlar ve bu düzende halk›n kat›l›m›n› nas›l ve hangi mekanizmalarla sa¤layacak? Bu düzende böyle bir mekanizma yoktur. Halk›n hiçbir kesiminin kendi öz örgütlenmeleri yoktur. Varolanlar da¤›t›lm›fl, bask›yla yokedilmifl ya da sindirilmifl sesleri ç›kmaz hale getirilmifltir. Hangi halk örgütlülükleri ile en genifl kesimleri katarak yapacak? fiu ad› var taban› yok sendikalar ya da sermaye örgütünü meflrulaflt›rmak için yeni adlar›yla “STK” denilen oligarfli içi güçlerle mi? Yoksa üç befl panel, bir iki sempozyumla m›? Ki bu tür toplant›larda da, konuflmac›lar, kat›l›mc›dan çok olur. Nitekim AKP’nin söylediklerinden ve anayasa üzerine yazan “demokrat” yazarlar›n tart›flmalar›ndan kat›l›mc›l›k denildi¤inde ne anlad›klar› ortaya ç›k›yor. AKP, “CHP ile eflit üyeye sahip komisyonlar›n yapaca¤›” anayasadan sözediyor. Bunlara ekleyebildi¤i “sivil toplum örgütlerinin kat›l›m›” oluyor. Peki kim bu “sivil toplum örgütleri”? Abdullah Gül, 27 Kas›m’daki AKP grup toplant›s›nda bunlar› sayarken do¤ru say›yor. Diyor ki, “TTÜS‹AD, T‹SK, TOBB ve di¤erleri...” Do¤rudur, flu anda AB kap›lar›nda toplant›lar düzenleyen, TÜS‹AD, T‹SK, TOBB ve onlar›n pefline tak›l›p giden s›n›ftan kopuk, s›n›f›na ihanetin batakl›¤›ndaki üç befl sendikad›r “STK” dedikleri. Peki bunlar m› halk› temsil edecek? Bunlar m› halk›n kat›l›m›n›n ifadesi olacak?

Çocuklara masallar!

Düzenin demokrat›n›n ufku ‹ktidar böyle de, kendine ayd›n, demokrat diyenlerin ufku çok mu genifl? Bir “demokrat” ve halk›n siyasete kat›l›m›n›n alt›n› durmadan çizen bir yazar bak›n anayasay› nas›l yapt›r›yor; “TBMM d›fl›nda oluflturulacak ve 'kurucu meclis' gibi çal›flan bir heyetin kaleme alaca¤› metin, TBMM'nin özel oturumlar›nda görüflülüp kabul edildikten sonra halkoyuna sunulabilir.” Demokrasi anlay›fl› da, halk›n kat›l›m›n›n sa¤lanmas› da bu noktada donup kal›yor, ufku tükeniyor. Yani bu yöntemde, halk›n “fluras› böyle olsun” diyebilece¤i bir zemin yok. Sadece evet mi hay›r m›? Cunta da anayasas›n› “cunta d›fl›” bilimsel bir kurula yapt›rd›. Hukukçular, anayasa profesörleri yapt› ve halka da “evet” dedirtildi. Hayal bile edemiyorlar, ak›llar›n›n ucundan bile geçiremiyorlar. Üstelik bu önerileri de “Demokratik sürecin iflledi¤i bir dönemde” diyerek dile getiriyorlar. Bir baflka yazara, ilkinden daha “demokrat” geçinenine bakal›m. O da bir iki eklemeyle, “bu Meclis'in yapaca¤› yeni bir Anayasa için tek bir yol var” diyor ve nas›l olaca¤›n› aç›kl›yor, “AKP, ancak CHP'nin, barolar›n, üniversitelerin, Meclis d›fl›ndaki di¤er önemli partilerin deste¤ini sa¤layarak bir de¤iflikli¤i gerçeklefltirebilirse genel kabul görecek yeni bir Anayasa oluflturabilir.” Peki bu say›lanlar halk› temsil ediyor mu? Halk›n direk kat›labildi¤i bir demokratik süreç mi anlat›lan? Olmad›¤› aç›k. “Demokratl›¤›” kimseye b›rakmaz, “demokrasiyi” dillerinden düflürmezler. Ama ne demokratt›rlar, ne de gerçek demokrasiyi düflünebiliyorlar. Çünkü demokrasi ufuklar› emperyalist demokraside bitiyor. Emperyalist demokraside halk›n yönetime kat›l›m› göstermeliktir.

Halk›n iste¤ini dikkate alacak m›s›n? Bir baflka boyut; diyelim ki, halk›n kat›l›m›n›n araçlar›-

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

19


n› yaratt› iktidar. Gecekondular›n meydanl›klar›nda, kahve toplant›lar›nda, derneklerinde, kültürel, sportif derneklere, çeflitli halk örgütlenmelerine kadar tart›flmaya katt›lar. Bu düzende olmayaca¤› kesin olsa da, görülmedik bir demokratik süreç iflletildi. Köylü Mehmetten, gecekondulu Ayfle kad›na herkes anayasa ile ilgili düflüncelerini çeflitli araçlarla hükümete ulaflt›rd›. (Bu ulaflt›rma iflinin de hangi mekanizmalarla yap›laca¤› meçhul olsa da, farzetmeye devam edersek.) Peki, halk›n genel e¤ilimi olarak, taslaktan çok daha farkl› bir anayasa metni, hak ve özgürlük talepleri ortaya ç›kt›. Halk, biz senin dedi¤in gibi de¤il, flöyle bir anayasa istiyoruz dedi, yapacak m›s›n? Yapmayacak! Yapamayacak! Böyle bir de¤iflimin önüne düzen gerçe¤i kale gibi dikilecek. AKP’nin halk› aldatan sahtekarl›¤›n›n arkas›ndaki gerçek yüzü ortaya ç›kacak.

Kanun-u Esasi'den Cunta Anayasas›na Halk›n De¤il Düzenin ‹htiyaçlar› ‹lk anayasa kabul edilen Kanun-u Esasi'den bugüne 150 y›ld›r anayasalar yap›ld›, üzerinde de¤ifliklikler gerçeklefltirildi. 1924, 1928, 1937, 1961 ve 1982 tarihlerinde eskisi tümden kald›r›larak, yenisi yap›l›rken çeflitli dönemlerde mevcutlar üzerinde yap›lan oynamalar, düzen partilerinin anayasaya bak›fllar›n›n ve gerçek iktidar›n onay› olmadan nas›l anayasalar›n de¤ifltirilemeyiflini anlat›r. Özal’›n “bir defa delmekle bir fley olmaz” dedi¤i anayasalar üzerinde; DP iktidar› sadece diliyle oynarken, 1971 ve 1995'te k›smi de¤ifliklikler yap›ld›, ama de¤iflen bir fley olmad›. Tüm bu de¤ifltirme, ekleme, ç›karma giriflimlerinde ise belirleyici olan halk›n ihtiyaçlar› de¤il, o günkü iktidarlar›n kendi ç›karlar› oldu. Mevcut 1982 anayas›n› (yapanlar dahil) elefltirmeyen yoktur. Herkes, bu anayasan›n yasakç› zihniyetin ürünü oldu¤u, 12 Eylül ruhunu tafl›d›¤›n› dile getirdi. Üzerinde de¤ifliklikler yap›ld›. Her gelen siyasi iktidarlar anayasay› de¤ifltirmekten sözetti, iktidar›, muhalefeti ile de¤ifltirmekten sözedildi¤i meclisler dahil hiçbiri ne yenisini yapabildi ne özünü de¤ifltirebildi. 1995 de¤ifliklikleri, “devrim” diye sunulmufltu. Oysa ne cuntayla birlikte gelen kurumlar kald›r›ld›, ne yasakç› öz de¤iflti. Yukar›da ifade etti¤imiz demokratik kat›l›m tart›flmas›n› bir yana b›rakal›m, tutal›m ki, bu iktidar anayasa yapmaya yöneldi, CHP de destek verdi. Ne yapacaklar? Öncekiler gibi flu bu Avrupa ülkesinin anayasalar›n› önlerine alacaklar, biraz oradan, biraz buradan iflte size anayasa. Bu ülkenin neredeyse tüm yasalar›, böyle yap›ld›. Fransa’dan, faflist Mussolini ‹talyas›’ndan t›rt›klan›p halk›n önüne iflte size yasa, iflte anayasa diye konuldu. Nitekim 20

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

anayasaya iliflkin hükümet program›ndaki, “baflta AB olmak üzere uluslararas› normlara uygun... anayasa” ifadeleri ayn› sömürge ülke mant›¤›n›n, olas› bir anayasa yap›m›na da damgas›n› vuraca¤›n› flimdiden ifade ediyor.

Biz Yapar›z, Halk Yapar! Evet, cunta anayasas› de¤iflmeli, halk›n ç›karlar›n› esas alan bir anayasa yap›lmal›d›r. Biz halk›n en genifl kesimlerinin do¤rudan kat›laca¤› bir demokratik mekanizma ile yap›lacak bir anayasay› savunuyoruz. Bu düzende fiili olarak bunun yollar›n›n t›kanm›fl olmas›, halktan yana, halk›n hak ve özgürlüklerini temel alan bir anayasan›n yap›labilmesi için önümüze örgütlenme ve mücadele etme zorunlulu¤unu ç›kar›yor. Çünkü böyle bir anayasay› ancak halktan yana bir iktidar yapabilir. Bugünkü iktidar ve öteki partileri, IMF’cili¤i, AB’cili¤i aç›ktan savunan partilerdir. Yapacaklar› da, s›rtlar›n› dayad›klar›n›n, göbekten ba¤›ml› olduklar›n›n ç›karlar›n› esas al›r. Halk›n anayasas›n› biz yapar›z, halk yapar. Nas›l yap›labilece¤inin bir örne¤i olarak, Halk Anayasas› Tasla¤› var. 1997 Nisan ay›nda birinci, 2001 Haziran’›nda ikinci ve 2002 Ekim ay›nda üçüncü bask›s› yap›larak, bugüne kadar toplam 800 bine yak›n da¤›t›lan, çeflitli toplant›larda tart›fl›lan, anketlerle çeflitli kesimlerin düflüncelerinin al›nd›¤› Halk Anayasas› Tasla¤›, halk›n iktidar›ndaki bir Türkiye’de anayas›n›n nas›l yap›laca¤›n›n da bugünden küçük bir örne¤idir. Bu, oldukça s›n›rl› olanaklar çerçevesinde ve düzenin bask›s›, yasaklamalar› alt›nda yap›lan bir çal›flman›n sonuçlar›d›r.


“Kat›l›mc› ve özgürlükçü” ANAYASA NASIL HAZIRLANIR? - Bir örnek; Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birli¤i Anayasas› Baflbakan Abdullah Gül, mecliste, “kat›l›mc› ve özgürlükçü anayasay›” CHP ve AKP’nin eflit üye say›s›yla temsil edilece¤i komisyonlarda yapacaklar›n› söylüyor. “Kat›l›mc›” anayasan›n nas›l yap›laca¤›n› Stalin yönetimindeki Sovyetler Birli¤i tüm dünyaya örnek olarak sunmufltu. Sosyalistlerin halk› yönetime, yasalar›n yap›lmas›na nas›l katt›¤›n›n canl› bir örne¤iydi Sovyetler Anayasas›. 5 Aral›k 1936'da Sovyetler'in VIII. Kongresi'nde onaylanarak resmileflen SSCB Anayasas› bu sürece gelmezden önce, tasar› halindeyken; bütün uluslar›n dillerine çevrilerek 60 milyon nüsha da¤›t›ld›. 10 bin gazetede yay›nland›. 527 bin mitinge konu oldu. Çeflitli kitle örgütleri, organ ve alanlarda de¤erlendirildi. Bu çal›flman›n sonucu derlenerek, 154 bin de¤ifliklik önergesi gönderildi. Sovyet halklar›n›n anayasa tasla¤›na iliflkin talepleri dikkate al›narak, taslak yeniden haz›rland› ve son flekli verildi. Emperyalistlerin ve kendine sol diyen kimilerinin “diktatör” dedi¤i Stalin’in demokratik yöntemleri ne denli genifl bir kat›l›mla uygulad›¤›n›n sadece bir örne¤idir bu anayasa. Hangi burjuva devletin anayasas›, böylesine halk›n genifl kat›l›m› ile flekillendi? Hiçbiri. Sovyetlere bu olana¤› veren, halk›n iktidar› olmas›n›n yan›nda, sovyet halklar›n›n örgütlü bir güç olmas›yd›. Her alanda örgütlenen halk, kendi öz örgütlenmeleri arac›l›¤›yla, kendi gelece¤ini belirlemede her düzeyde söz sahibi oldu. Milyonlar›n coflkulu tart›flmalar›n›n sonuçlar› o güne kadarki en demokratik ve özgürlükçü anayasay› ortaya ç›kard›.

Yurttafllar›n Haklar›n›n Eflitli¤i De¤iflmez Bir Yasad›r “Bu anayasaya göre Sovyet toplumu iki dost s›n›ftan oluflmaktad›r: ‹flçiler ve köylüler. SSCB'nin siyasi temelini ‹flçi Temsilcileri Sovyetleri oluflturur. Tüm Sovyet yurttafllar›na çal›flma, dinlenme, e¤itim hakk›, yafll›l›kta, hastal›k ve çal›flma yetene¤ini kaybetme durumunda maddi gereksinimlerinin karfl›lanmas› hakk› tan›nm›flt›r.

Ulus, ›rk ve cinsiyet ayr›m› olmaks›z›n yurttafllar›n haklar›n›n eflitli¤i de¤iflmez bir yasad›r. Anayasa sosyalist toplumu güçlendirmek amac›yla- ifade, bas›n, toplant› ve toplanma özgürlü¤ünü, toplumsal örgütlerde biraraya gelme hakk›n›, kifli haklar›n›n dokunulmazl›¤›n›, hanenin dokunulmazl›¤›n›, yaz›flmalar›n gizlili¤ini, emekçilerin ç›karlar›n› savunduklar› için ya da bilimsel çal›flmalar›ndan ya da ulusal kurtulufl için mücadelelerinden dolay› taciz edilen yabanc› ülke yurttafllar›n›n s›¤›nma hakk›n› güvence alt›na al›r... SSCB Anayasas› -galip gelen sosyalizmin ve genifl sosyalist demokrasinin anayasas›- insanl›¤›n en geliflkin, en ayd›n kafalar›n›n yüzy›llar boyunca düflledikleri fleyleri, de¤iflmez bir yasa durumuna getirmifltir.” (Stalin Çelik ‹rade, Ceylan Yay›nlar›) Gözünü Kopenhag Kriterleri’ne dikmifl, AB’den gelecek demokrasiyi bekleyen “solcular›n” yönünü dönmesi gereken iflte bu temeller üzerinde flekillenen sosyalizmdir. Gerçek demokrasi ve halk›n hak ve özgürlüklerinin nas›l güvence alt›na al›nd›¤›n›n örnekleri buradad›r. Stalin’in SSCB Anayasas›'n›n uluslararas› anlam›n› aç›klarken söyledi¤i gibi;

"Faflizmin iflçi s›n›f›n›n sosyalist hareketinin üzerine karanl›k dalgalar›n› kustu¤u ve uygar dünyan›n en parlak insanlar›n›n demokratik özlemlerini çamurda sürükledi¤i flu günlerde, yeni SSCB Anayasas› faflizmin karfl›s›na, sosyalizmin ve demokrasinin yenilmezli¤ine tan›kl›k eden bir iddianame dikmektedir. Yeni SSCB Anayasas› faflist barbarl›¤a karfl› mücadele eden herkese manevi bir yard›m ve etkin bir destek sa¤layacakt›r." Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

21


AKP’nin ‘Temel Hak ve Özgürlükler’i AKP’nin temsil etti¤i siyaset anlay›fl›, hak ve özgürlüklerden sadece kendi hak ve özgürlüklerini, yasaklardan sadece kendine uygulanan yasaklar› anlar. Ve bu yasaklar› kald›rabilmek için her türlü tavizi vermeye, siyasi manevray› yapmaya haz›rd›r... ban oldu¤unu, bir yolunu bulup kendi tabanlar›n› memnun etme hesab› oldu¤unu bilmeyen yoktur. YÖK’ün ilerici devrimci ö¤rencilere yönelik bask›larda kulland›¤› disiplin yönetmeliklerinin iptali, örgütlenme özgürlükleri yoktur mesela. Yasaklar›n olmad›¤› Türkiye, özgürlüklerin Türkiye’si sözlerinin ard›ndaki de, Tayyip Erdo¤an’›n baflbakan olabildi¤i, türban yasa¤›n›n kald›r›ld›¤›... bir Türkiye vard›r. Ve bu kafa yap›s› her türlü geliflmeyi, hak ve özgürlükler tart›flmas›n› kendi ekseni etraf›ndan döndürür. Ötesi onu ilgilendirmez.

Kendileri ‹çin Her Türlü Tavize Haz›r Politika Erbakan’›n iktidar dönemini ve daha sonraki yasakl› sürecinde, bugünkü AKP kadrolar›n›n da içinde oldu¤u FP’nin politikalar›n› hat›rlayal›m. ‹ktidar› döneminde koltu¤unu kaybetmemek için 28 fiubat’› imzalad› bu çizgi. Yine ayn› kayg›larla ‹srail ile tarihin en önemli stratejik anlaflmalar› imzaland› ve utanmadan, “Erbakan, ‹srail’le anlaflmalar› MGK bask›s› alt›nda imzalad›” denildi.

SADECE TÜRBAN, SADECE TAYY‹P ERDO⁄AN DE⁄‹L; BÜTÜN HALKIN HAK VE ÖZGÜRLÜKLER‹N‹ ‹ST‹YORUZ. DÜfiÜNCEN‹N, ÖRGÜTLENMEN‹N ÖNÜNDEK‹ BÜTÜN YASAKLARIN KALDIRILMASINI ‹ST‹YORUZ.

Bu siyasi çizgi nezdinde “al›fl›k olunmayan” bir durum yaflan›yor. AKP’lilerin dilinden, programlar›ndan “temel hak ve özgürlükler” hiç düflmüyor. Her ne kadar AKP için klasik bir islamc› parti denilemese de, bu çizginin devam›, düzenin icazetini alabilmek için yumuflat›lm›fl yüzü demek yanl›fl olmaz. Ve bu çizgi için hak ve özgürlüklerin öteden beri bir tek anlam› olmufltur; kendilerinin hak ve özgürlükleri. Keza “yasaklar” dediklerinde de ilk sayd›klar›, yine kendilerine yönelik yasaklar olmufltur. Örne¤in programlar›nda yer alan “e¤itimin önündeki engellerin kald›r›lmas›”ndan kastettiklerinin sadece tür22

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

Her fley bir “pazarl›k” konusu onlar için. Erbakan’a siyaset yapma özgürlü¤ünü vermek karfl›l›¤›nda, bu ülkeyi s›n›rs›z bir flekilde emperyalizmin talan›na açacak Tahkim yasas›n› imzalad›lar. Ama sonuç de¤iflmedi, Erbakan’a ayn› günlerde baflka bir ceza daha verdiler. Sonraki dönem de yine ayn› pazarl›klar etraf›ndan her türlü uflakl›k, manevra meflru görüldü ve uyguland›. ‹lginçtir ki, bugün ayn› durumla Tayyip Erdo¤an karfl› karfl›ya. Ve Tayyip’in yasa¤›n› kald›rabilmek için her türlü tavizi vermeye haz›r olduklar›n› görmek için analist olmaya da gerek yoktur. Hatta net olarak dile getirelim ki; ucunda Tayyip’i baflbakan yapacak hangi formül olursa olsun, isterse kökten karfl› ç›kt›klar› kimi özgürlükleri yasallaflt›rma olsun, isterse flu andaki çizgisinden de daha geriye gidecek olsunlar, yapacaklard›r. Bunun için rüflvet da¤›tmakta hiçbir s›n›rlar› yoktur. ‹lke, demokratl›k olmay›nca bu da do¤al hale gelir, hatta meflrulaflt›rmak için çeflitli teoriler bile yaparlar kendi tabanlar›nda. Elbette önceki yaz›lar›m›zda dile getirdi¤imiz gibi, Tayyip’in yasaklanmas› tamamen siyasi ve faflist devletin


kendisi için risk, muhalif gördüklerini bertaraf etme operasyonlar›n›n bir parças›d›r. Hak ve özgürlükleri savunanlar, bu yasa¤a karfl› ç›karlar. Ama, bu çizgi, e¤er ortada kendilerini ilgilendiren bir durum yoksa, hiçbir kesimin yasa¤›n›n karfl›s›nda olmaz, hak ve özgürlükleri için mücadele etmezler. Bu yolun ç›kmaz oldu¤u bugün gelinen noktadan bellidir. Erbakan’›n yasa¤›n› kald›rmak için manevralar yap›ld›¤› günlerde Yaflad›¤›m›z Vatan’da flöyle denilmiflti; “Bu yol sizi, hep di¤er düzen partilerine, MGK’ya kul köle olmaya götürecektir ve bu k›s›r döngüden ç›kamazs›n›z. Düzen, öyle bir bast›r›yor ki, her türlü siyasi k›v›rtma, haklar ve özgürlüklerde çifte standartlar› savunmak, giderek zorlafl›yor.” Bugün geldikleri nokta tam da buras›d›r iflte.

Kendine Demokratl›ktan AB Demokratl›¤›na Bu tan›m bir çok kesim taraf›ndan her renkten islamc›lar› anlatmak için kullan›lan bir kavram haline gelmifltir. Ama bunda, tan›m› yapanlar›n islamc›lara karfl› oluflu de¤il, kendi pratikleri belirleyicidir. Erbakan’dan, Tayyip’e kadar bu gelenek de¤iflmemifltir. Bugün AKP’nin farkl› bir söyleme sahip olmas›, baflbakan Abdullah Gül’ün “liberalli¤i”, Tayyip’in Avrupa kap›lar›nda özgürlük savunucusu kesilmesi bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor. AKP flimdi kendine demokratl›¤a bir de eli mahkum “AB demokratl›¤›” eklemek zorunda kald›. Daha dün idam konusunda MHP ile yanyana olmalar›n›n ne önemi var. “Dün dündür, bugün bugündür” politikas› sadece Demirel’e mi has? AKP’nin “reform paketleri” olarak haz›rlad›¤› kimi düzenlemeler, bu çizginin kendi düflüncesinden çok, esasen MGK’ya karfl›, d›flar›da Avrupa’y›, içeride Avrupac›lar› yan›na çekebilmek için AB’nin istedi¤i yasalard›r. Bakmay›n, “biz AB istedi diye de¤il, halk›m›z lay›k oldu¤u için” söylemlerine. AB yasalar› gündeme geldi geleli bütün partiler, bürokratlar ayn› masal› anlat›p duruyor. Ya AB tarih vermezse tart›flmalar›na gelince de, “ne yani o kadar yasay› bofla m› ç›karm›fl olduk” anlam›na gelen laflar etmekten geri durmuyorlar.

Abdullah Gül Hak ve Özgürlükleri Savunabilir Mi? Görece¤iz! Tarih 4 Ekim 1999, Akit gazetesinde Abdullah Gül’ün mülakat›. Diyor ki, “Bu teröristler Kad›köy’de resmi geçit bile yapt›lar. Bütün bunlara ra¤men 28 fiubat’ta bunlar görmezlikten gelindi. Bunun yerine dindar insanlar irticac› diye devlet düflman› ilan edildi. Dayatmac› hükümetler dindar vatandaflla u¤rafl›rken bu teröristler de cezaevlerini e¤itim

merkezi haline getirdiler. ‹flte olanlar da ortadad›r.” Çok tan›d›¤›m›z bir kafa yap›s›d›r konuflan; bize niye bask› yap›yorsunuz, bak›n devrimcileri yokedin, biz de arkan›zday›z. Abdullah Gül’ün ö¤rencilik y›llar›nda yönetiminde oldu¤u Milli Türk Talebe Birli¤i’nin, 1960’l› y›llar›n sonuna do¤ru devrimci gençli¤in anti emperyalist eylemlerinin karfl›s›na ç›kar›ld›¤›, devrimci kan› döküldü¤ü günlerden bu yana bu kafa yap›s› de¤iflmemifltir. Güya, 28 fiubat’›n bask›lar›n› elefltirecek, ama bunu yaparken, devlete yaranmak için fitnelik, fesatl›k, ya¤c›l›k yapmadan duram›yor. O günlerde Ulucanlar’da katliam yaflanm›flt›r ve meclis tutanaklar›nda dahi belgelenen iflkenceli ölüm yaflanm›flt›r. Kafa, katliam› k›nam›yor, buradan acaba ne ç›kar sa¤layabilirim hesab› yap›yor. “Siz 28 fiubat’ta bizim üzerimize bu kadar gelece¤inize bunlar›n üzerine gitseydiniz böyle olmazd›” diyor. Bunlar dedi¤i devrimciler, yurtsever insanlar. Ve bu kafa 19 Aral›klar› da meflru görür, destekler. Kendilerine dokunulmas›n, devrimciler katledilsin. Devrimciler öldürülsün, vücutlar› lime lime edilsin, Ulucanlar’daki gibi kafalar› parçalans›n, kurfluna dizilsin, mezarl›klar devrimcilerin cesetleriyle dolsun... Abdullah Gül gibilerinin, istisnalar› d›fl›nda genel olarak bu çizgide politika yapanlar›n kafas› böyle çal›fl›r. Peki dönüp yeniden soral›m. Bu kafa tüm halk›n hak ve özgürlüklerini savunabilir mi? Düzen muhaliflerinin haklar›na, özgürlüklerine sayg› gösterebilir mi? Yoksa Abdullah Gül de “de¤ifltim... o günün koflullar›” m› diyecek? Bunu görece¤iz. Birçok konuda örneklerle görece¤iz, yaflayaca¤›z. Ama ölümlerle süren ve ertelenemezli¤ini, oyalanamazl›¤›n› tüm dünyaya kan›tlayan F tipleri bunun anlafl›laca¤› en yak›n ve en acil aland›r. Devrimcilerin düflünceleriyle yaflama hakk›n›, iflkenceli ölüme mahkum edilmeme hakk›n›, zulme karfl› direnme hakk›n› ne kadar savunuyor görece¤iz. Yoksa yine “cezaevlerini e¤itim merkezi haline getirmifllerdi” deyip, katliam› ölümleri onaylayarak, “bu bir devlet politikas›” liman›na m› s›¤›nacak, anlayaca¤›z. F tiplerinde tecrite karfl› süren ve flu ana kadar 99 ölüm, yüzlerce sakat ile direnifl öyle bir noktad›r ki, bu alana yüzlere maske tak›p girmenin hiç mümkünü yoktur. ‹ktidar belki baflka baflka konularda demagojilerle günü kurtarma politikas› izleyebilir, oyalayabilir, ama ölümlerin demagojileri yerlebir etti¤i yerde bu da mümkün de¤ildir. Ya, gerçek anlamda haklar ve özgürlüklerin savunucusu olunacak, ya da MGK’n›n izin verdi¤i kadar, AB’nin söyledi¤i kadar. Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

23


Gerçe¤in hangisi daha gerçek? TBMM baflkan› seçilen Bülent Ar›nç’›n Cumhurbaflkan› A. Necdet Sezer’i u¤urlama törenine türbanl› efliyle gitmesi, beklenen türban tart›flmalar›n› gündemlefltirdi. Arkas›ndan Sezer, “kamusal alanda türban giyilemez” aç›klamas›yla tart›flma daha da t›rmand›. fiu ana kadar AKP’nin, sebepleri ayr› bir tart›flma konusu olmakla birlikte, böyle bir tart›flmaya girmeyi tercih etmedi¤i, erteledi¤i Tayyip Erdo¤an’›n, “türban AB’nin gündeminde yok, bizim de gündemimizde yok” sözlerinden anlafl›l›yor. Ancak tart›flman›n yeniden bir gösterdi¤i gerçek hükümette olduklar› her aflamada karfl›lar›na ç›kacakt›r. Yüzde 34,5 oy alman›n iktidar olmak için yetmedi¤ini görmeye devam edeceklerdir. Bülent Ar›nç, u¤urlama töreni sonras› tart›flmalarda, orduevinede bir resepsiyona da m› türbanl› eflinizle gideceksiniz sorusuna bak›n ne cevap veriyor; “Orduevine eflimle birlikte gitmem, Türkiye gerçeklerini bilirim...”

Hangisi Daha Gerçek AKP, flu veya bu nedenden dolay› halk›n oylar›n› alm›fl ve tek bafl›na iktidar olmufl. Resmen ülkeyi yöneten parti durumunda. Siyasi, ekonomik kararlar alacak olan da o. Bu Türkiye gerçe¤i mi? Evet. Peki Ar›nç’›n dedi¤i “Türkiye gerçe¤i” ne? O da, bu ülkede istedi¤iniz kadar oy al›n, istedi¤iniz kadar tek bafl›n›za iktidar olun, genelkurmay›n iktidar› gerçe¤ini dikkate almak zorundas›n›z. Onun çizdi¤i s›n›rlar içinde politika yapmak zorundas›n›z. S›n›rlar› zorlarsan›z ne olur? Koflullar belirlemekle

birlikte, muhtemel olacaklar bugüne kadar olanlardan bellidir; partiyi bölme, parçalama operasyonlar›ndan tutun 28 fiubatlara, yasaklamalara, cezalara kadar bekleyin. Bu Türkiye gerçe¤i mi? Evet. Peki Türkiye gerçe¤inin hangisi daha gerçek, hangisinin hükmü geçerli? Bu sorunun cevab› hem Türkiye’de gerçek iktidar›n adresini, hem de demokrasicilik oyununu ortaya koyacakt›r.

Daha Gerçek; Yöneten MGK’d›r Kim hükümet kurarsa kursun, halktan ne oy al›rsa als›n, gerçek iktidar de¤iflmiyor. Gerçek iktidar seçimlere girmeden, halka sormadan, onay›n› almadan iktidar›n› sürdürüyor. MGK’n›n bafllar› de¤ifliyor, generalleri de¤ifliyor, ama “k›rm›z› kitap” olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nde yaz›lanlar de¤iflmiyor. Bu de¤iflmedikçe de, bütün “de¤iflim” laflar› havada kalmaya mahkumdur. Tayyip Erdo¤an istedi¤i kadar Avrupa kap›lar›nda, “ordu siyasetin d›fl›ndad›r. Hiçbir kurum kuruluflu siyasi iradenin alan›na girmez, anayasa da buna izin vermez” desin. Senin meclis baflkan›n bu gerçe¤e flimdiden teslim olacaklar›n› aç›kl›yor iflte. Hükümetin de, ilk MGK toplant›s›nda o gerçekle tan›flacak.

Daha Gerçek; Demokrasi Yok Demokrasicilik Oyunu Var AKP’nin iktidar olamay›fl›, demokrasinin göstergesi

Türkiye gerçe¤i iflte burada. Katliam, soygun ve emperyalizme sat›fl kararlar› burada al›n›yor, hükümetler burada kendini kan›tl›yor. Seçimlerle, parlamentolarla Türkiye’de rejimin faflist niteli¤i ve bu resimdeki gerçek iktidar›n üzeri örtülmek isteniyor.

24

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37


diye sunulan seçimlerin hiçbir anlam› ve öneminin olmad›¤›n›n da göstergesidir. 1956 y›l›ndan bu yana seçimler yap›l›yor bu ülkede. 1956’dan bu yana Türkiye’de demokratik bir rejimden sözediliyor. “Parlamenter demokrasi” dillerden düflmüyor. Oysa bu demokrasinin halk demokrasisiyle ilgisi olmad›¤› gibi, gerçekte burjuva anlamda bir demokrasiyle de alakas› yoktur. Seçimler, partiler (büyük demokrasi göstergesi diye sunulan Komünist Partisi dahil), parlamento var, ama AKP’nin yaflamaya bafllad›¤› gibi, sistem üzerinde hükmü yok. Olan, faflizmin üzerine örtülen demokrasicilik oyunundan(*) baflkas› de¤ildir. Bazen bu oyunun oynanmas›na bile tahammül yoktur. Partiler mezarl›¤›na dönüflen Türkiye tablosu bunun en iyi kan›t›d›r. Bu oyunda sadece secdeye gelene yer vard›r. Secdeye gelinmesi gereken yerin ad› MGK’d›r, genelkurmayd›r. Bu nedenle seçimler halk›n iradesinin yans›mas› de¤ildir. Bu nedenle seçilenler, -isteseler de- halk›n yönetimini kuramazlar. Yine bu nedenle siyasette halk›n söz sahibi olmas›n› sa¤layacak mekanizmalara bu düzen ihtiyaç duymaz. Ve yine bu nedenle “parlamenter demokrasinin” parlamentosunun baflkan› dahi gözünü generallere dikerek konuflur. Türkiye gerçe¤i bu! Manevralar sürer, “daha gerçek” olan de¤iflmez. (*) Bkz: Ekmaek ve Adalet, Say› 7, Syf 38 ve Say› 20 Syf 30)

‹çiflleri Bakan›: “art›k gözalt›nda kimse ölmeyecek”

Ya Ölenler, Ya Öldürdüklerin? ‹çiflleri Bakan› Abdulkadir Aksu, “art›k gözalt›nda kimse ölmeyecek...” dedi. (23 Kas›m Hürriyet), Tayyip Erdo¤an “iflkenceye s›f›r tolerans” sözlerini dilinden düflürmüyor. ‹flkencenin öyle yasayla, yasaklamayla kald›r›lamayaca¤› ayr› bir konu, ancak iflkenceden, gözalt›nda ölümler olmayaca¤›n› söyleyen ‹çiflleri Bakan›’n›n sicilinde, iflkence, infaz, gözalt›nda ölüm, yani Susurluk’un halka karfl› kulland›¤› bütün savafl yöntemleri eksiksiz var. Bunlardan örnekleri geçen haftaki say›m›zda s›ralam›flt›k. Bugün halen davas› süren Birtan Altunbafl’›n Ankara Emniyeti’nde gözalt›nda katledilmesi dahil, Abdulkadir Aksu’nun önceki ‹çiflleri Bakanl›¤› döneminde, kay›tlara geçen 6 gözalt›nda kay›p olay› yaflanm›flt›r. Binlerce iflkence olay› resmi belgelere geçmifltir. ‹çiflleri Bakan› iflkenceye, gözalt›nda ölüme karfl›ysa, önce bunlar›n hesab›n› vermelidir. Burjuva politikac›lar›n›n s›kça kulland›¤› “beyaz sayfa”y› açabilmesinin, karartt›¤› hayatlar›n, yok ettiklerinin hesab›n› vermeden hiçbir inand›r›c›l›¤› yoktur. Halka karfl› ifllenen suçlarda ne “zaman afl›m›” ne de “dünü unutup bugüne bakal›m” mant›¤› olur. Sadece kendi döneminde de¤il; bugüne kadar gözalt›nda kaybedilenler, katledilenler, iflkence görenler ve bu suçlar› iflleyenler ne olacak? Onlar› da yarg›layacak m›? Yoksa, ne yapal›m olan olmufl mu diyecek?

‹fiKENCEYE KARfiIYSAN, YAPILACAK BELL‹ Aksu iflkenceye karfl›ysa yap›lacaklar bellidir; Adlar› iflkence, infaz, gözalt›nda ölüm davalar›nda geçen, geçmeyip de bakanl›¤›n bilgisinde olan ya da örne¤in Sema Piflkinsüt taraf›ndan haz›rlanan raporlarda adlar› geçen bütün iflkenceciler, katil polisler, onlara emir veren emniyet müdürleri ve emniyet amirleri derhal görevden al›nmal›, tutuklan›p yarg›lanmal›d›r. Halen iflkence, infaz, katletme davalar›nda yarg›lanan polisler hakk›nda bakanl›kta bulunan bütün deliller mahkemelere verilmeli. Bütün iflkence, kaybetme, gözalt›nda ölüm olaylar› sorumlular› ile birlikte halka aç›klanmal›. Peki bunlar› Abdulkadir Aksu yapabilir mi? Hem yapamaz, hem yapmaz. Sömürü düzenini savunanlar›n, o düzeni korumak için iflkenceye, infazlara, katliamlara ihtiyac› vard›r. Kimi dönem artar, kimi zaman azal›r ama bir devlet politikas› olarak sürer. Abdulkadir Aksu da, flimdilerde estirilen AKP’nin “özgürlüklerin Türkiyesi” demagojisine paralel olarak bol keseden at›yor. Önceki iktidar›n bakanlar› da insan haklar› için bölge toplant›lar› düzenlemifl, Adalet Bakan› ve bir devlet bakan›yla birlikte her ay toplant›lar yapm›fl, iflkenceye ne kadar karfl› olduklar›n› mütemadiyen anlat›p durmufllard›. Ne oldu? Biliniyor. Aksu farkl› ve somut ne yapacak, onu anlatmal›. Varsa!

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

25


Zehra Kulaks›z Ölüm Orucu Ekibi Sorunu görmezden gelenlere, yanl›fl hesaplar yapanlara, bofl beklentilere kap›lanlara karfl›

KARARLILIK ‹LANI

da

dire

sa nme vafl›n

3. y›l 774. gün

26

3. y›l›na giren direnifl, sonuç almadaki kararl›l›¤›n›, 9. Ölüm Orucu ekipleriyle bir kez daha ilan ediyor. Ödedikleri ve ödeyebilecekleri bedelin büyüklü¤ü, onlar› yeni bir ölüm orucu ekibi ç›karmaktan al›koyamad›. Çünkü zulüm sürüyordu, çünkü tecrit tüm kat›l›¤›yla sürüyordu. Çünkü hala tecrit hücrelerinde, tabutluklarda, düflüncelerini inkar etmeleri dayat›l›yor.

9. Ekip; direniflin zulümle k›r›lamad›¤› gibi, demagojilerle de k›r›lamayaca¤›n›n ilan›d›r F tiplerindeki zulmü, “biz yapabileceklerimizi yapt›k” diye sürdürüyorlar iki y›ld›r. Sami Türk’ün de, Aysel Çelikel’in de zulmün üstüne örttükleri perde ayn›yd›. Yapabileceklerini ve zaten yapmalar› gerekeni yapmad›lar. Aysel Çelikel bir yandan “yap›labilecekleri yapt›m” deyip, öte yandan “beni aflan konular var, bu devlet politikas›”d›r derken, zaten kendi çeliflkisini de ortaya koyuyordu. Tecriti sürdürürken “yap›labilecekleri yapt›m” demek, Nazi kamplar›ndaki suç ortakl›¤›n› örtbas etmek için bir demagojiydi sadece. Devrimci tutsaklar, 9. ölüm orucu ekibiyle, demagojilere karfl› da flimdiden tüm kap›lar› kapat›yorlar. Yeni hükümet de F tipleri konusundaki kopkoyu sansüre güvenebilir. Kendilerinden öncekiler gibi “Bas›n yazmazsa, onlar öle öle biterler, biterler de flu direniflten de kurtuluruz” hesab› içine girebilirler. Yanl›fl

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

hesap! Daha bugünden, henüz ölümlerin sorumlulu¤u s›rtlar›na yüklenmemiflken, yanl›fltan dönmelidirler. Bu ölüm orucu ekibi, ülkemizdeki siyasi geliflmelerin özel bir döneminde ç›k›yor ortaya. “Temel hak ve özgürlükler” laflar›n›n çokça duyuldu¤u, “iflkenceye s›f›r tolerans” diye vaatlerin yap›ld›¤› bir aflamada, iflkence ve tecrit alt›ndakiler, haklar› ve özgürlükleri faflist bir zihniyet taraf›ndan gasbedilenler, bedenlerini ölüme yat›rarak haklar›n› istiyorlar. 9. Ekip, Zehra Kulaks›z Ekibi, emin olun; siz hangi politikay› ve yöntemi uygularsan›z uygulay›n, biz bugüne kadar oldu¤u gibi, bundan sonra da, düflüncelerimizi ve inançlar›m›z›, gerekirse ölümlerimizle savunmaya devam edece¤iz... diyorlar.

9. Ekip; AKP iktidar›na “çözmek zorundas›n›z” ikaz›d›r Bu kararl›l›k atefl alt›nda s›nand›. Kurflun ya¤murlar› alt›nda, alevlerin içinde s›nand›. Ölümle tehdit edildiler, ölümü yenerek tehditi etkisizlefltirdiler. Alevlerin içinde birbirlerine devrettiler al›n bantlar›n›. Yan›bafllar›nda onlarca yoldafl› son nefesini verirken devrald›lar bayra¤›. O k›z›l bant› takacak biri hep olacak. Zulüm boyun e¤diremedi. Hiç bir manevra direnifli k›ramad›. Baflvurulmad›k hemen hiç bir demagoji kalmad›. AKP iktidar›n›n baflvurabilece¤i yeni bir yöntem de yoktur. Demagojilerle de konuyu sürüncemede b›rakamaz. Ya çözecek, ya faflist politi-


kan›n sürdürücüsü olarak ölümlerin sorumlusu olacak.

Zehra Kulaks›z Ekibi’nin direniflçileri konufluyor: Düflüncelerimizle, inançlar›m›zla yaflayacak, ideallerimizden vazgeçmeyece¤iz! Evet, bizde boyun e¤me yok, takiyye yok; o k›z›l bantlar birer “siyasi simge”dir. O bantlar, inançlar›m›z›n simgesidir. ‹nançlar›m›zdan vazgeçmemizi dayatan tecrit sürdü¤ü müddetçe, inançlar›m›z için direniflin simgesi olarak al›nlar›m›zda duracak o bantlar. Tecritle dayat›lan, inkard›r. Düflüncelerimizi, ideallerimizi inkard›r. Peki ne var ideallerimizde? ‹deallerimizde, halk›m›z›n açl›k ve zulüm içinde olmamas› var. ‹deallerimizde adalet ve özgürlük var. Sömürünün son bulmas›, tüm halk›n evinin, sa¤l›k imkanlar›n›n olmas› var. ‹deallerimizde, emperyalizmin boyunduru¤undan kurtulmufl bir ülkede yaflamak var. Ba¤›ms›z, demokratik, sosyalist bir Türkiye var. Bu ideallerden vazgeçmeyiz. Bize bu ideallerden vazgeçmeyi dayatanlar, açl›¤›n ve zulmün sorumlular›d›r. Emperyalizmin iflbirlikçileridir. Sömürü düzeninin sürmesi için katilam politikalar›n› uygulayan uflaklard›r. Zalimlere boyun e¤meyiz. Zalimin zulmü var diye, düflüncelerimizden vazgeçmeyiz. Zulmün ve bizim oldu¤umuz her yerde direnifl de olacakt›r. Zulmün oldu¤u yerden, aln› k›z›l bantl›lar eksik olmaz.

Cephenin iradesi konufluyor: Türkiye halklar› açl›k içinde ve zulüm alt›nda yaflamaya mahkum edilemez! F tiplerinin neyi amaçlad›¤› net-

ti. Bunun karfl›s›na net ve kararl› bir politikayla ç›kmak kaç›n›lmazd›. Net olmayanlar da, kararl› olamayanlar da, bu sald›r›y› püskürtemezdi. 20 Ekim 2000’den bu yana büyük bedeller ödendi. Ama direnifl netli¤inden ve kararl›l›¤›ndan bir fley kaybetmedi. Netlik ve kararl›l›k, içeride-d›flar›da esas olarak Cephelilerin politika ve prati¤inde somutlaflm›flt›r. Direnifl bayra¤›, bugüne kadar 8 ayr› ölüm orucu ekibi taraf›ndan tafl›nm›flt›r. 1. Ekipte 63 DHKP-C’li tutsak. 2. Ekipte 72 DHKP-C’li tutsak. 3. Ekipte 57 DHKP-C’li tutsak. 4. Ekipte 19 DHKP-C’li tutsak. 5. Ekipte 27 DHKP-C’li tutsak. 6. Ekipte 29 DHKP-C’li tutsak. 7. Ekipte 18 DHKP-C’li tutsak. 8. Ekipte 8 DHKP-C’li tutsak aln›na k›z›l bant›n› kuflanarak ölüme yatm›flt›r. 8 ölüm orucu ekibinde toplam olarak 293 cepheli tutsak ölüme yatt› bugüne kadar. Zehra Kulaks›z Ekibi’ndeki ölüm orucu direniflçileriyle bu say› 300’ü aflacak! Cepheliler, kadrosuyla, sempatizan›yla, halk iliflkileriyle bu direnifl içinde 77 flehit verdiler. Direniflin tüm flehitlerinin say›s›n›n 99 oldu¤u gözönüne al›n›rsa, cephelilerin temsil ettikleri iradenin, kararl›l›¤›n gücü çok daha net görülecektir. ‹çeride ve d›flar›da verilen 77 flehit, oligarflinin baflvurdu¤u tüm yöntemleri bofla ç›karm›flt›r. Ne içeride, ne d›flar›da hiç bir sorumluluktan kaç›lmam›flt›r. Haziran 2002’den bu yana Cepheli (ve TKEP/L’li) tutsaklar d›fl›nda tüm siyasi hareketler ölüm orucunu b›rakm›fl, bafl›ndan itibaren böyük bölümü omuzlar›m›zda olan direniflin yükü, tümüyle Cephelilerin omzuna yüklenmifltir. ‹rade savafl› Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

27


Umudun öyküsünü yazmak bize düfltü, Bize düfltü sunmak hayata ömrün bahar›n›, Ac›lar› tas tas içmek, kan tükürmek ihanete... Bize düfltü göz yafls›z a¤lamak genç ölümlere, Yetim flafaklara kardefl olmak, Alayla gülümsemek karanl›klara, Hasret vurgunuyla yanmak, Vedalaflmadan yürümek sonsuzlu¤a bize düfltü. Tarih pay›d›r kaç›n›lmaz Vurun kanatlar›n›z› dostlar›m.

art›k böyle sürdürülecektir. Düflman›n “b›rakmalar›” kullanamayaca¤› bir irade ve kararl›l›kla sürdürülmüfltür direnifl. ‹rade ve kararl›l›k “ya zafer, ya ölüm” diyebilmekte somutlanm›flt›r. ‹rade ve kararl›l›k, bedellere ra¤men ideolojik, politik olarak sa¤a sola savrulmamakta somutlanm›flt›r. ‹rade ve kararl›l›k, 32 y›ll›k bir direnifl gelene¤inin iradesi ve kararl›l›¤›d›r.

Zehra Kulaks›z Ekibi, ad›n› s›n›rs›z bir ba¤l›l›k ve kararl›l›ktan alm›flt›r Devrimci tutsaklar, 9. Ölüm Orucu Ekibine, direniflin flehitlerinden birinin ad›n› vermeyi düflünerek, bir seçim yapt›lar: “23 yafl›nda genç bir yürekte, bir as›rl›k bilgeli¤i ve onuru tafl›yan Laz K›z›”n›n ad› verildi ekibe. Zehra flehit düfltü¤ünde yay›nlanan aç›klamada flöyle deniyordu: “Zehra’yla bir kez daha ilan ediyoruz: Gençleri, yafll›lar›, analar›, babalar›, çocuklar›n› böyle birlefltiren bir direnifli yenemezsiniz!” Zehra, direniflin içinde gerçekleflen genç yafll›, kad›n erkek, anne, baba, kardefl harman›n› anlat›r bize. Bize, e¤ilmemeyi, bükülmemeyi, kazanmay› ö¤retir. Zehra, “ölümü yenenleri kimse yenemez” sözünün an›tlaflm›fl halidir. Yan›bafl›nda 19 yafl›ndaki k›zkardeflini flehit verdikten sonra, tereddütsüz yürüyüflünü sürdürerek an›tlaflm›flt›r. Zehra Kulaks›z Ölüm Orucu Ekibi, daha o zaman ilan edilmifl bu kararl›l›¤›n ekibidir. Bu kararl›l›k, yeni bir iktidar karfl›s›nda yeniden ilan edilmektedir.

Zehra Kulaks›z Ekibi, Zehra’n›n ça¤r›s›n› aylar sonras›na tafl›y›p yeniden 28

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

sesleniyor sa¤›r kulaklara Zehra flehit düfltü¤ünde flöyle seslenilmiflti: “HALA, direnifli k›rma hayalleri kurup, planlar yapanlar, vazgeçin bu bofl hayalden. HALA, bencilliklerini, korkular›n›, kayg›lar›n› a¤›r bir zincir gibi tafl›yanlar, o zincirlerin nas›l parçalanaca¤›n› Zehra’dan ö¤renin. HALA, düzen içi statükolar›n› korumak ad›na, hala grupçu-luk, rekabetçilik kayg›lar›yla, d›flar›daki direnifle omuz vermekten uzak duranlar, ç›k›n küçük dünyalar›n›zdan, Zehralar’›n büyük dünyas›na kat›l›n.” ‹ktidara sesleniyordu Zehra. Aldat›lan, oyalanan insanlar›m›za sesleniyordu. Kendine sol diyen ama bunun gere¤ini yerine getirmeyenlere sesleniyordu Zehra. Zehra Kulaks›z Ekibi, bütün bu ça¤r›lar›n tekrar›d›r. Aldat›lanlara, kand›r›lanlara, oyalananlara, susturulanlara “ne haliniz varsa görün” demez direnenler. B›kmadan, usanmadan, y›lmadan anlat›rlar gerçe¤i. B›kmadan, onlarca kez ölerek gerekirse, gerekirse onar onar al›nlar›na k›z›l bantlar› ba¤lay›p ölümün üzerine yürüyerek... anlat›rlar. Zehra’lar yürümeye devam ediyor. Ya zafere ulaflacaklar, ya ölüme. Her ikisi de zafer demek onlar için. Zulme karfl› direnmenin zaferi. Tarih, ölseler de, kalsalar da onlar› “yenilmediler” diye yazacak. Zulmün karfl›s›na dikilen bu en güçlü iradenin yan›nda olmak, zulme karfl›y›m diyen herkes için bir görevdir. Zehralar›n ça¤r›s›na kulak verin, Zehralar›n direnifline güç verin ki, zulüm yere serilsin.


Tecrit Hücreleri Çürütüyor

anlat›m

1

Tecrit hücrelerinin insan sa¤l›¤› üzerine etkileri, de¤iflik ülkelerdeki uygulamalar›yla s›kça gündeme geldi. 19 Aral›k’tan bu yana hücrelerde bulunan tutsaklar için bugüne kadar ölümler gündemde oldu, yani bir anlamda hücrelerin üzerlerindeki etkileri dile getirme, anlatma olanaklar› dahi olmad›. TAYAD’l› aileler, Tekirda¤ F tipindeki tutsaklara iliflkin sa¤l›k durumlar›n›n özetlendi¤i Günay Eren imzas›yla kendilerine ulaflan bir mektubu yay›nlayarak duyurdular. Mektuptaki somut bilgiler, flu ana kadar iki kiflinin intihar etti¤i, tabutlar›n hiç eksik olmad›¤› F tiplerinin, insan› fizikisel ve ruhsal olarak çürütme merkezleri olarak da tarihe geçece¤ini flimdiden gösteriyor.

8 Ayda ‹ki ‹ntihar Giriflimi Mektuptaki tutuklulardan biri Aziz Do¤an. Hücresindekiler rahats›zl›¤›n›n tutuklanmas›ndan (Temmuz 2001) 8 ay sonra bafllad›¤›n›n belirterek flunlar› söylüyor; "‹ki defa kendini çarflafla 'oda'n›n merdiveninin yan›ndaki yataktan merdiven bofllu¤una do¤ru asmaya çal›flt›, zor kurtard›k. Bir defa bana sald›rd›. Metin Abiyle zor engel olduk. Bir defa da revirden verdikleri haplar›n hepsini az kals›n yutuyordu. Böyle durumlarda götürüp revire bir yat›flt›r›c› i¤ne yap›p geri getiriyorlar... Günün büyük bir k›sm›n› yatakta geçiriyor. Sadece yemeklerde iniyor afla¤›. Biraz yiyor, sonra, bir afla¤› bir yukar›, bir içeri, bir d›flar› dolan›p duruyor, bir fley diyemiyoruz. Yoksa bize sinirleniyor. Hareketlerine, tav›rlar›na, gözlerine ve konufltuklar›na bakarsan sanki burada de¤il gibi. Geçen 'y›lan kokusu al›yorum' diyor. Yok desek de bizi dinlemiyor bile. Üst üste dilekçeler sonunda rahats›zl›¤›n›n patlak vermesinden aylar sonra (haziran) ‹stanbul'a sevk oldu." Aziz’in her ay hastaneye kontrole gitmesi gerekiyor, ama Bakanl›ktan her ay onay gerekti¤i için düzenli gidemiyor. Aziz yoksul bir Kürt ailesinin o¤lu. Efli ve o¤lu yoksulluktan ziyarete gelemezken, sadece kardefli ziyarete gelebiliyor ve 18 Mart tarihindeki ziyarette kardefliyle Kürtçe konufltu¤u için 60 dakikal›k görüflü 40. dakikada kesiliyor ve Aziz 'oda's›na geri götürülüyor. Bundan sonras›n› 'oda' arkadafl› anlat›yor; "Görüflten erken getirilmesini, sanki kendisini dövmeye götürüyorlarm›fl gibi, ailesine telefon edece¤ini, ailesinin üzülece¤ini, a¤layaca¤›n› düflünmeye bafllad›. fiiddetli bafl a¤r›s› geçirdi. Sonra sesler duymaya bafllad›¤›n›, kula¤›nda annesinin a¤lama seslerini duymaya bafllad›¤›n› söyledi.

Bize üç gün sonra söyledi. Ne kadar anlatmaya çal›flsak da olmad›. Ailesi de aylard›r çok uzak oldu¤u ve ekonomik s›k›nt›lar›ndan dolay› görüflüne gelemedi¤inden iyice içine kapand›. Sonra kula¤›nda seslerin ço¤ald›¤›n› söylemeye bafllad›. ‘Sesler beni b›rakm›yor’ diye a¤lamaya bafllad›. Bu süreklileflti. Krizlere girdi. Kendisine hakim olamad›. Art›k yapacak bir fleyimiz olmad›¤›ndan zile bas›p gardiyanlar› ça¤›rd›k. Her seferinde götürüp bir yat›flt›r›c› i¤ne vurup getirdiler." Günay Eren anlatmaya devam ediyor. Çünkü sadece Aziz de¤il, onlarca tutsak çeflitli sa¤l›k sorunlar›yla karfl› karfl›ya. T›pk› Aziz Do¤an ile ayn› hücrede kalan ve onun durumundan da etkilenerek rahats›zl›klar yaflamaya bafllayan Zeki Do¤an gibi.

Heyecan, Titreme, Boflluk... Zeki Do¤an 5 Kas›m'daki Armutlu katliam›ndan sonra tutukland›. Zeki geldi¤inde Aziz henüz rahats›zlanmam›flt›. Aziz'in rahats›zlanmas›n›n ard›ndan onun durumundan etkilenen Zeki'de de psikolojik sorunlar bafllad›. Aziz kriz geçirdi¤i zamanlar bazen Zeki'ye sald›rd›. Zeki zamanla bunun sonucu olarak uykusuzluk çekmeye bafllam›fl. Vücudunda istem d›fl› titremeler a盤a ç›kt›. Neler hissetti¤ini Zeki kendisi anlat›yor; "Heyecan bas›yor bazen. Bir nedeni yok. Böyle olunca titreme bafll›yor. Kalp at›fl›m› tüm vücudumda hissediyorum. Yaz› bile yazam›yorum, volta atam›yorum. Kendi kendimi telkin etmeye çal›fl›yorum... Büyük bir bofllu¤un içerisine düflüyorum." Bu durumunun a盤a ç›kmas›n›n ard›ndan dilekçe verdi Zeki. Durumunu anlatt›. Ayr›ca birlikte kald›¤› Metin Do¤an da Zeki'nin durumunu anlatt› idareye. Yine bir baflka yoldafl› Zeki'nin yan›na verilmesi için dilekçe verdi. Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

29


Ancak bu giriflimler bir sonuç vermedi¤i için 1 ay› aflk›n süre orada kald› Zeki. Ve daha sonra kendini gösteren rahats›zl›¤›n temelleri at›lm›fl oldu. 1 ay›n sonras›nda yer de¤ifltirdi Zeki. Yan›ndaki yoldafl› son durumunu ve gözlemlerini flöyle anlat›yor; "Aziz'lerin 'oda'da, Aziz'den etkilendi¤ini, sürekli hücre psikolojisi yaflad›¤›n›, Aziz gibi olaca¤›n›, bunu kald›ramayaca¤›n› söylüyordu. Hücre psikolojisine girmemek ve Aziz gibi olmamak için sürekli bir fleylerle u¤raflt›¤›n›, kendine ifl yaratt›¤›n› söylüyordu. Geceleri uyuyamad›¤›n›, saat 04.00'e kadar kaloriferin bafl›nda nöbet tuttu¤unu söylüyordu. Aziz'in onu öldürebilece¤ini düflünüyordu. Daha önce bo¤az›na sar›lmas› böyle bir önyarg›y› oluflturmufl. Burada ise (yeni yerinde) vücudunun uyufltu¤unu kafas›n›n keçe gibi oldu¤unu söyledi¤i dönemler oldu. Fiziki rahats›zl›klar›n›n oldu¤unu söylüyor. Vücutta ve kafada uyuflma, titreme, midede kramp gibi oynamalar, kalp at›fl›n›n h›zlanmas› gibi. Çok çabuk al›nabiliyor. Radyoya sinir oluyor. Güven vermeye, Aziz gibi olmayaca¤›n› anlatmaya çal›fl›yoruz."

Tek Kiflilik Hücrede Epilepsi Anlat›lan iki örnek üç kiflilik hücrelerde ortaya Tutsaklar›n Sa¤l›k Durumlar›ndan GENÇAL‹ KARABULUT; Kronik aktif Hepatit B. ‹laç kullanm›yor. Özel diyet gerekli! TURGAY KURT; Saç dökülmesi var. Yafl 19 Tansiyon düflüklü¤ü var. CENG‹Z BAL; Migreni var. Aumigren kullan›yor. Kulaklar› sürekli ç›nl›yor. Yemeklerden kaynakl› mide rahats›zl›¤› çekiyor. YILMAZ COfiKUN; Gece a¤›zdan su geliyor, tan› konmad›, ilaç verildi, bir ifle yaramad›. Sa¤ kolda uyuflma var. BÜLENT COfiKUN; 7-8 difli çekildi. Burun t›kan›kl›¤› yafl›yor. Saç dökülmesi. Denge kayb› ve sürekli uyuma iste¤i var. MET‹N DO⁄AN; Diflleri çürük, gözleri bozuk. ÖZGÜR HANCIO⁄LU; mantar, difl dökülmesi, s›rtta a¤r›lar bafllad›. Gözlerde bulan›kl›k var. ÜZEY‹R KARAHASANO⁄LU; Ayakta mantar, saç dökülmesi var.

ç›kanlard›. Tek kiflilik hücrede kalanlar›n durumunun daha da zor oldu¤unu söylemeye bile gerek yok elbette. ‹flte bunlardan biri Turan Bulut. Turan, 1996’dan bu yana tutsak. F tipinde ilk günlerinde 1,5 ay tek kiflilik hücrelerde tutuldu. Bu süreçte epilepsiye benzer bir rahats›zl›¤› a盤a ç›kt›. Ani bay›lmalar oluyor. Birçok kez bu bayg›nl›k nöbetleri s›ras›nda kafas›n› betona çarpt›. Yapt›¤› baflvurular sonucunda Temmuz 2002'de beyin filmleri çektirebildi. Fizyolojik bir rahats›zl›¤› olmad›¤› a盤a ç›kt›. Ama bayg›nl›k nöbetleri devam ediyor. Yan›nda bulunan arkadafllar› tuvalete gitti¤inde dahi düflüp kafas›n› bir yere çarpmamas› için dikkat ediyorlar. Kendisi durumunu flöyle anlat›yor; "Nöroloji doktoru 'bay›lmalar psikolojiktir, sen kafana bir fley takmayacan, üzülmeyecen bunlara dikkat edeceksin' dedi. Bu koflullarda bu nas›l olacaksa !" Turan kendi de dedi¤i gibi nas›l olacaksa. Olmad› tabi. Turan kriz geçirdi. 15 Ekim günü, rahats›zland› Turan. Yan›ndaki arkadafl› ziyarette oldu¤u s›rada, merdivenlerden düflmüfl, bafl›n› çarpm›fl, yar›m saat boyunca kriz esnas›ndaki kas›lmalar nedeniyle kafas›n›, s›rt›n› betona vurmaya devam etmifl. Yoldafl›n›n anlat›m› o an›; "Dün rahats›zlanm›flt›, ben ziyaretteydim. Merdivenlerden düflmüfl. Ziyaret dönüflü gördüm. Dün revire ç›km›flt›. Bugün de (16 Ekim) hastaneye götürdüler. Dün sabahtan beri bir fley yiyip içmedi. Titremeye benzer bir kas›lmas› var. Uyurken bir fley sormak için uyand›r›nca ani bir uyan›fl yap›yor. Bafl›n›n a¤r›d›¤›n›, vücudunun her yan›n›n a¤r›d›¤›n› söylüyor. Kendini flubede san›yordu. Öyle konufluyor." Hastane i¤ne vurup, ilaç yaz›p geri yollad›. Bu kriz ve düflmeden sonra 95 y›l›ndan sonras›n› bir süre hat›rlayamad›. Daha yeni yeni toparl›yor, hat›rlamaya bafllad›. Son durum olarak tan›yan yoldafllar›n›n yo¤un çabas›yla biraz toparlad›. Ama yeniden kriz geçirme durumu her an mevcut. * F tiplerindeki tutsaklar›n sa¤l›k durumlar›n› anlatmaya devam edece¤iz. Alman Stammheim hapishanesinde yaflananlar neredeyse tüm dünyaca bilinir. F tiplerinde “yok” denilen tecrit koflullar›n›n insan üzerindeki etkilerini de duyacak, ö¤renecek herkes.

BAYRAM SAZ; Hepatit - B. SADIK KARAKUfi; Hepatit - B. ‹laçlar fayda etmedi.

30

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

Sürecek


28 fiubat› Savunmak, Faflizmi Savunmakt›r ✔ En önemli tehlike “fleriat”; özgürlüklerin önündeki temel engel de “laiklik” de¤ildir. ✔ Anti-fleriat, anti-laiklik temelinde politika yapanlar, halk› yan›ltarak, açl›k ve zulüm düzeninin de¤irmenine su tafl›yorlar. ✔ Tehlike, Amerikan imparatorlu¤unun sald›rganl›¤›d›r; tehlike, IMF’dir. Tehlike MGK kurmayl›¤›nda sürdürülen faflist yönetimdir. ✔ Özgürlüklerden, demokrasiden yana olan herkes; sunni tehlikelerle, hayali düflmanlarla u¤raflmak yerine bunlara karfl› mücadelede birleflmelidir! AKP iktidar›, bütün siyasetlerini “laiklik-fleriat” ikili¤i üzerine kurmufl olan kesimleri telafla sevketti. AKP iktidar› IMF’ye taahhüt üstüne taahhüt veriyor, Avrupa kap›lar›nda ülkemizi pazarl›yorlard›. Açl›k, iflsizlik karfl›s›nda ne yapacaklar belli de¤ildi. F tiplerinde ölümler, infazlar, iflkenceler, duracak m›yd›, belli de¤ildi. Ama bunlar›n hiçbiri de “laikciler”in derdi de¤ildi. Onlar için varsa yoksa türband›. Ya AKP türban› her yere sokarsayd›... Ya laiklik delinirseydi... Bir zamanlar “müttefikleri” olan TÜS‹AD’›n, TESEV’in ve burjuva medyan›n AKP ya¤c›l›¤›na bafllamas› ise onlar› iyice korkuttu. Adeta pani¤e kap›ld›lar. Halbuki o 28 fiubat günlerinde, baflta Koç’lar olmak üzere TÜS‹AD patronlar› “Refahyol’u y›kma operasyonu” için milyon dolarlar› seferber ediyorlar, burjuva medya Sincan’da yürüyen tanklar› alk›fll›yordu. Ne kadar “laik-demokratik Türkiye” savunucusuydular o günlerde. O zamanlar, bu sözü edilen laikçilerle TÜS‹AD’c›lar, TOBB’lular, Do¤an Medya eleleydi.

Bu ülkede ba¤›ms›zl›k yokedilmifl, özgürlükler yokedilmifl, bunlar›n kayg›s›n› duymak, sorumlulu¤unu tafl›mak yerine, sanki “tehlikede olan tek fley” laiklikmifl gibi, bunun üzerine politika yapanlar, 28 fiubat’taki müttefiklerinin bir ço¤unu kaybedince, telafl içinde “laiklik-fleriat” çat›flmas›n›n as›l körükleyicisi olan ordudan medet ummaya bafllad›lar.

Kimdir bu “Laiklik bekçileri”; açl›k ve zulüm karfl›s›nda nerededirler? Cumhuriyet gazetesi kadrolar›, YÖK’ten hukuk kurumlar›na kadar bir çok alandaki “devlet ayd›nlar›”, laiklik bekçilerinin bafl›nda geliyorlar. Bunlar›n tipik temsilcisi CHP Genel Baflkan› Baykal, eski Anayasa Mahkemesi Baflkan› Yekta Güngör Özden, YÖK Baflkan› Kemal Gürüz gibileridir. Halka yönelik bask›lar, katliamlar olurken, bunlar›n “demokratikli¤i” hat›rlad›klar›na tan›k olmay›z hiç. MGK politikalar›n›n savunulmas›nda ise en bafltad›rlar. fiimdi de oturmufl, flu türban meselesi, laiklik-fleriatç› çat›flmas› bir keskinleflsin, flu ordu da AKP’ye okkal› bir muht›ra versin beklentisi içindeler. Bunun için orduyu da alenen k›flk›rtmaktan geri durmuyorlar. Çünkü politik varolufllar›n› bu çat›flman›n üzerine ve ordu himaye-

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

31


si üzerine kurmufllar. AKP’nin iktidara gelmesi ve türban›n ön plana ç›kar›lmas› üzerine, bunlar›n “ideolojik karargah›” da say›labilecek Cumhuriyet’te yaz›lanlara bak›n: Mustafa Balbay: “Bir önceki Genelkurmay Baflkan›'n›n 28 fiubat'›n bin y›l sürece¤ini söylemesinin ard›ndan bir sonraki (genelkurmay baflkan›) bin y›l›n s›f›rlar›n› atar m›? Sanm›yoruz!” (25 kas›m 2002 Cumhuriyet) Cumhuriyet (26 Kas›m 2002 ): “AKP hükümeti dokunulmazl›klar hariç, devletin her fleyine dokunacak!” Mümtaz Soysal: “Do¤ru dürüst hükümet etmenin Türkiye'deki kurallar› bellidir. Bunlar› zorlayarak hükümet etmeyi hükmetmeye dönüfltürme heveslerinin yak›n geçmiflte nelere ve nerelere toslad›¤› da belli. ... cumhuriyetçi büyük ço¤unluk henüz y›k›lmam›fl, ayaktad›r.” (25 Kas›m 2002 Cumhuriyet) Cumhuriyet (26 Kas›m 2002):“Baflbakanl›k'›n ziyaretçi profili de de¤iflti. Kara çarflafl›, türbanl›, ''takkeli'' ziyaretçileri artt›.” Cüneyt Arcayürek: “Bir oldu bitti yaratarak Esenbo¤a'ya türbanl› eflini getiren Ar›nç'a karfl› bir hukuk adam›, laik Cumhuriyeti savunanlar›n önde gideni bir Cumhurbaflkan›'n›n düflündü¤ü önlem ise eflini d›fl geziye götürmemek. Hazin! ... New York Times; ''28 fiubat deneyimini yaflayan flimdiki liderlerin, Türkiye Cumhuriyeti'ni kökten de¤ifltirmeye çal›flman›n 'intihar' olaca¤›n› ö¤rendiklerini'' yaz›yor. Acaba? Yoksa ''o hedefe'' yavafl yavafl, sindire sindire mi yol al›yorlar?” (26 Kas›m 2002, Cumhuriyet) Ali Sirmen: “Üniversitede tesettür Anayasa Mahkemesi'ne göre, anayasan›n laiklik ilkesine ayk›r›. ... Sezer'in duyarl›l›¤› ve uyar›s› güzel, güzel oldu¤u kadar da güven verici.” (26 Kas›m 2002, Cumhuriyet) Rahatl›kla görülebilsin diye, çok say›da al›nt› aktard›k. Evet, tablo bu. Bütün dünyalar› laiklik. Ve bütün güvenceleri ordu!

Laiklik ad›na savunulan IMF’ci, katliamc› ordu! Laikli¤i demokratiklik san›yorlar veya öyle yans›t›yorlar. Ama onlar da bilir ki, hiç ilgisi yoktur. Denilebilir ki, birkaç› hariç, bütün faflist diktatörlükler laikli¤in de savunucu ve uygulay›c›s› olmufllard›r. Ama “din devlet iflleri ayr›d›r” 32

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

derken dini halka karfl› en fazla kullanan da onlard›r. Ayn› Türkiye Cumhuriyeti’nin “milli” ordusu gibi. Hizbullah’› büyütüp besleyen koruyan kimdi? Ordu! Cuntan›n kitle deste¤ini art›rmak için tarikatlarla anlaflmalar yapan kimdi? Ordu! Halk›n, gençli¤in devrimcileflmesini engellemek için tarikatlar›n örgütlenmesinin önünü açan kimdi? Ordu! fieriatla yönetilen bir çok ülkedeki ordular›n da emperyalizmin iflbirlikçisi oldu¤unu unutmas›nlar. Ordu emperyalizmin ülkemizdeki bekçisidir. Anlafl›lmas› gereken budur. Böyle olmasayd›, Amerikanc› darbeler gerçeklefltirilir miydi? ‹flin garipli¤ine bak›n ki, “laiklik, cumhuriyet ilkeleri” diye ordunun savunucusu kesilenlerin önemli bir k›sm›, o ordunun darbelerinde iflkenceler gören, hapisler yatan insanlard›r. Siyasi düflüncelerinden, ideallerinden gerileye gerileye, kendilerine zulmedenlerin saf›na kadar gitmifllerdir. Ordunun bu ülkedeki sömürü ve zulmün as›l kuvveti oldu¤u, Susurluk’tan hortumculu¤a, infazlardan katliamlara, kaybetmelere kadar tüm bunlar›n birinci dereceden sorumlusu ve faili oldu¤u, bir yan›yla da bu “orducu ayd›nlar” sayesinde gizlenmektedir. Bunlara, ‹P’ten, TKP’ye, ÖDP’ye kadar, MGK’n›n laiklik-fleriat politikalar›na tabi olan “sol”cular› da eklemek yanl›fl olmaz.

Ba¤›ms›zl›k ve özgürlükler için, sömüren ve zulmedenlere karfl› birleflelim! 28 fiubat, bir noktada baflar›l›d›r. ‹slamc› düzen partisini, ortas›ndan ikiye bölmüfl, güçsüzlefltirmifl, sonra düzene daha uyumlu hale gelen parças›n›n önünü açm›fl, “IMF’ci, MGK’c› bir ‘islamc›’ parti” dizayn etmifltir. Bunda kesin bir baflar› sözkonusudur. Ama bir nokta var ki, o da düzenin baflar›s›zl›¤›d›r. Veya baflka bir aç›dan açmaz›. ‹nançlar, düflünceler, tanklarla, toplarla, hapishanelerle yokedilemiyor. ‹slamc›l›k da, düzenin çizdi¤i s›n›rlarda durdurulam›yor her zaman. Demek ki görülmesi gereken fludur: Türbanda ifadesini bulan tarikatlar, “siyasal islam”, bu ülkenin gerçe¤idir. Nerede kald› anl› flanl› “cum-


huriyet devrimleri”. Bask›yla, yasakla hiçbir sorunun çözülemedi¤i, inançlar›n bask›yla yokedilemedi¤i belli... Çözemezler de, susturabilirler, yeni 28 flubatlar yapabilirler, ama çözemezler. “Cumhuriyetimizin ilkeleri” sözünü s›k s›k duyuyoruz bu kesimden. Ama bir soral›m; Hangi ilkeler? Hangi cumhuriyet? Cumhuriyet, ABD’nin, AB’nin uydusu, IMF’nin kölesi olmufl. Bekçi dedi¤iniz ordu bu ülkeyi amerikaya satm›fl... Ayn› ordu, devrimci mücadeleyi engellemek için 12 Eylül’ü, Susurluk gündemini de¤ifltirmek, düzen partilerine çeki düzen vermek, islamc›lar›n önünü kesmek için

28 fiubat’› yapm›flt›r. Sonuçta bu müdahaleler, emperyalizme ba¤›ml› düzeni sürdürmek ve güçlendirmek içindir. Bu müdahaleler, hak ve özgürlükleri gasbeden faflizmin müdahaleleridir. fieriat-laiklik ikilemi, düzeni sürdürür. Sonuçta ikisi de ayn› noktadad›r: Biri, benim türban›m olsun, onun d›fl›nda sömürü, açl›k, zulüm ne olursa olsun diyor, ötekisi de laiklik olsun da gerisi önemli de¤il diyor. Özgürlükleri, demokrasiyi gerçekten savunanlar, bu suni çeliflkiden ç›kmal›d›rlar.

Hukukçu Sezer’in sorun çözme yöntemi: istersen üç maymunu oy-

“Ezdim, yasaklad›m, bitti!” TBMM Baflkan› Ar›nç’›n türbanl› efli taraf›ndan u¤urlanmas› üzerine “laikli¤i korumak üzere” bir ç›k›fl yapmak isteyen Sezer, Ö¤retmenler Günü vesilesiyle yapt›¤› konuflmay›, türban konuflmas›na çevirerek flöyle dedi: “Gündemden ç›kan türban› yeniden sorun durumuna getirmeyin...” Peki nereden hükmediyordu türban›n gündemden ç›kt›¤›na? Çünkü düzen yasaklam›flt›. Anayasa mahkemesi, “üniversitelerde baflörtüsünü serbest b›rakan düzenlemeyi iptal etmiflti.” Tabii yasaklad›n m› sorun da çözülmüfl oluyor!!! Mant›¤a bak›n! Üstelik de bunu söyleyen “Türkiye’nin ilk hukukçu Cumhurbaflkan›.” Ayn› Sezer, k›sa süre önce Kopenhag’daki bas›n toplant›s›nda F tiplerini soran gazetecilere de “Adalet Bakan› yeni düzenlemelerle sorunu çözdü” diye cevap vermiflti. Sezer’in temsil etti¤i devletin “sorun çözme” politikas› bundan ibarettir iflte. Yasaklad›n m›, konuya iliflkin yaz› ve haberleri sansürledin mi, bir iki de genelge ç›kard›n m› tamam, bütün sorunlar b›çakla kesilmifl gibi çözülmüfl olur. Sezer’in hukuk anlay›fl› da bu demek ki: Ben yapt›m oldu “hukuku”, Ama olmuyor iflte. Ez, yok et, sindir, bast›r, yasakla, gerekirse yasa yap... sorun olmaktan ç›kt› de. Ama ç›km›yor iflte. Senin yasaklad›¤›n türban, iktidar oluyor. Sen

na, türban sorunu devletinin önünde da¤ gibi duruyor. Sen F tiplerini çözülmüfl say istedi¤in kadar, ölümlerimiz önünde da¤ gibi duruyor. 28 fiubat “siyasal islamc›l›¤›” gündemden ç›karm›flt› hani? 19-22 Aral›k’tan sonra “art›k kimse devlete baflkald›rmayacakt›” hani? Adeta bir kurald›r; Faflizmin, oligarflik diktatörlüklerin “çözdüm” sand›¤› her sorun, bir süre sonra çok daha büyümüfl olarak karfl›s›na ç›kar. Yokettim sand›¤› düflünceler, bir süre sonra daha pekiflmifl ve yayg›nlaflm›fl olarak gündeme gelir. Sadece, halk›n devrimci mücadelesinin 1970’den bu yanaki geliflimine bakanlar, bunu somut olarak görür. ‹slamc› geliflme karfl›s›nda ise, faflizm büsbütün açmaz içindedir. Çünkü herfleyiyle yoketmeye, imhaya çal›flt›¤› devrimci hareketten farkl› olarak, islamc›l›¤› tümden yoketmeyi de kendi ç›karlar›na uygun görmemekte, bir yandan belli bir s›n›rda tutmaya çal›fl›rken, bir yandan da önünü açmakta, devlet içinde, muhtelif düzen kurumlar›nda yerleflmesine karfl› ç›kamamaktad›r. ‹slamc›lar da do¤al olarak devletin bu açmaz›n› kullanmakta ve güçlendikçe, çizilen s›n›rlar› zorlamaktad›rlar. Yani k›sacas›, hayat Sezer’in “gündemden ç›kt›, çözüldü” demesiyle flekillenmiyor. Hayat›n ve s›n›flar mücadelesinin kendi kurallar› iflliyor.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

33


“MGK’NIN ASLANI” CHP “Aslan sosyal demokrat” CHP, MGK sözcülü¤üne soyunuyor “Aslan sosyal demokratlar” idiler. Öteden beri, cumhuriyetin bekaas›... diye diye faflist devletin en sad›k savunucular› idiler. Bu çizginin misyonunu, en iyi Ecevit anlat›yordu; “komünizmin geliflini önleyen hareketin ürünüyüz” diyordu. Halk›n açl›¤›ndan, zulme karfl› halk›n yan›nda olmaktan önce her zaman ilk gündemleri, halk›n iktidar›n›n önüne geçmek için elinden geleni yapmak oldu. Katliamlar, bask›lar uygulad›lar, halk› “sol” maskeyle aldatarak düzenin kitle taban› haline getirmeye çal›flt›lar. Seçimden önce dergimizde partileri tan›tt›¤›m›z yaz› dizimizde, CHP’nin “devlet partisi” oldu¤unun alt›n› çizmifltik. fiimdi bu rollerini mecliste daha da kaba bir gericilikle, TBMM’de AKP’ye karfl› laikli¤i savunma ad›na, MGK’n›n sözcülü¤üne soyunuyor.

Cunta anayasas› savunucusu CHP Geçen hafta CHP’nin muhalefet yapacak konu bulamad›¤›n›, laiklik ve Fad›l Akgündüz d›fl›nda hiçbir konuda bir fley söyleyemediklerini belirtmifl, çünkü ikisi de IMF’ci demifltik. K›br›s, türban ve anayasa tart›flmalar›nda “muhalefet” kimli¤ine sar›ld› CHP. Ama ne muhalefet! AKP diyor ki; anayasay› de¤ifltirece¤iz. CHP, asla olmaz, anayasa tümden de¤iflemez, siz kendi amaçlar›n›z için de¤ifltireceksiniz diye karfl› ç›k›yor. Diyelim ki, AKP, türbandan Tayyip Erdo¤an’›n yasa¤›na kadar kendi ihtiyaçlar› için anayasay› de¤ifltirmek istiyor olsun. CHP, bunun karfl›s›nda flunu söylemiyor; tamam cunta anayasas›n› tümden de¤ifltirelim, kald›r›p çöpe atal›m, halk›n her kesiminin kat›laca¤› hak ve özgürlüklerin alabildi¤ine genifl ve herkes için oldu¤u bir anayasay› yapal›m 34

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

demiyor. Yok, cunta anayasas› kalacak diyor. Gerici AKP karfl›s›nda gerici faflist anayasaya sar›l›yor, cuntan›n yapt›¤› yasalar›n kalmas›n› MGK paralelinde istiyor. Katliamc›, soyguncu düzenin bütün kurumlar›yla yaflamas›n› savunarak daha da gericilefliyor. Ve CHP içinde özgürlüklerden, demokratl›ktan sözedenlerin g›k› ç›km›yor.

MHP’den CHP’ye miras; Genelkurmay sözcülü¤ü Önceki TBMM’de genelkurmay›n sözcülü¤ünü her alanda MHP yap›yordu. Genelkurmay söyleyeceklerini MHP’ye söyletiyor, MHP kendi savunduklar›yla ister çak›fls›n isterse çat›fls›n genelkurmaya göre politikalar›n› belirliyordu. Ayn› misyonu flimdi CHP yerine getirmeye soyunuyor. Sadece anayasa konusunda de¤il, K›br›s’tan, türbana genelkurmay›n bilinen klasik politikalar›n›n meclisteki sözcülü¤ünü yap›yor. CHP, mecliste flöyle bir tablonun AKP dahil herkesin kafas›nda netleflmesine oynuyor; bir yanda AKP öte yanda ataca¤› ad›mlar› devlet ad›na denetleyecek, onu yap flunu yapma diyecek olan CHP. CHP’nin muhalefet yapmaktan anlad›¤› da bu. Örne¤in, mali milad›n kald›r›lmas›n›n karfl›s›na; dur! Soyguncuya, talanc›ya, h›rs›za, kara paraya geçit vermeyiz demiyor. IMF program›n›n karfl›s›nda; Hay›r! Halk›n açl›¤›na, yoksullu¤una çözüm bulunacak bir ekonomik program demiyor. Türban tart›flmalar›n›n karfl›s›na; Hay›r! Sadece türban de¤il, halk›n her kesiminin hak ve özgürlükleri tan›nmal›, anayasal güvence alt›na al›nmal›, örgütlenme ve düflünce özgürlü¤ünün önündeki bütün engeller kald›r›lmal› demiyor. Neden diyemiyor? Çünkü bunlar MGK’n›n gündeminde yok, bunlar halk›n gündemi oldu¤u için CHP’nin gündemi de¤il. CHP’nin gündeminde; açlar, yoksullar, iflsizler yok! Halk›n temel hak ve özgürlüklerinin sa¤lanmas› yok! ‹nançlara özgürlük yok! Alevilerin sorunlar› yok! CHP’nin gündemi Genelkurmay’›n gündemi!


GAZ‹ MAHALLES‹’NDE MEfiALEL‹ YÜRÜYÜfi 23 Kas›m Cumartesi günü Gazi Mahallesi’nde meflaleli yürüyüfl yap›ld›. Heykel bölgesinde toplanan kitle uyuflturucuya ve fuhufla karfl› sloganlar atarak saat 21.00 de yürüyüfle bafllad›. Gazi sokaklar›nda yürüyen halk, F tipi hapishanelerde süren ölüm orucu eylemine de destek verdi. F tiplerindeki tecritin kald›r›lmas›n› isteyen dövizler aç›ld› ve “Yaflas›n Ölüm Orucu Direniflimiz” slogan› uzun süre at›ld›. Ellerinde tafl›d›klar› meflaleler ve üzerinde Savafl ‹stemiyoruz yazan flamalar›yla yaklafl›k yüz kifli yar›m saat Gazi sokaklar›nda yürüyüfl yapt›lar.

MERS‹N’DEN SAVAfiA HAYIR... 23 Aral›k Cumartesi günü Demirtafl Mahallesi’nde çocuklar, taraf›ndan savafl karfl›t› bir yürüyüfl düzenlendi. Ellerinde "Savafla Hay›r","Savafl Açl›k Demektir","Çocuklar Ölmesin","ABD Askeri Olmayaca¤›z","IRAK Halk› Yaln›z De¤ildir" yaz›l› beyaz balonlarla mahallede yürüdüler. "fiavafla Hay›r", "Çocuklar Ölmesin","ABD Askeri Olmayaca¤›z" sloganlar›yla yaklafl›k yar›m saat mahallenin sokaklar›nda yürüyüfl yapan çocuklar, 17.30’da eylemi bitirdiler.

BALIKES‹R’DE fiENL‹K VAR..! Bal›kesir Gençlik Derne¤i (BAGED) 24 Kas›m tarihinde Y›lmaz Cafe’de aç›l›fl flenli¤i düzenledi. Ö¤renci gençli¤in akademik, demokratik taleplerine ses veren, gençli¤in sorunlar›n›, sevinçlerini, kültürünü, coflkusunu dernek çat›s›nda birlefltiren, yoz, bencil kültüre karfl› gençli¤in de¤erlerini savunan Bal›kesir Gençlik Derne¤i, ö¤renci gençli¤i bir araya getirmenin sevincini yafl›yor. Saat 15:00 ‘da bafllayan flenli¤e ilk olarak sanatç› Nurettin Güleç türküleriyle kat›ld›. Ard›ndan sahneye ç›kan BAGED fliir grubu Naz›m Hikmet ve Ataol Behramo¤lu’nun fliirlerini gençlikle paylaflt›. Türküler, fliirler ve halaylarla bir araya gelmenin coflkusunu paylafl›rken da¤›t›lan broflürlerle flenli¤e kat›lanlara dernekle ilgili bilgi verildi. Bal›kesir Gençik Derne¤i ad›na yap›lan konuflmada ‘Gençlik umuttur, umudumuzu yaflatmak ve büyütmek için herkesi derne¤in faaliyetlerine kat›lmaya davet ediyoruz’ dendi. 200 kiflinin kat›ld›¤› flenlik saat 16:30’da sona erdi. ‹nternet adresi: http://www.baged.@mynet.com/

BURSA GENÇL‹K DERNE⁄‹ KURULDU Bursa gençli¤inin ekonomik, sosyal ve kültürel faaliyetlerini sürdürebilece¤i bir derne¤i var art›k. Çal›flmalar›na Nalbanto¤lu Mh. Taflkap› SK. NO:9 Alt›nova ‹flhan› 4/43’de bafllad›. Bursa gençli¤ine seslenmek amac›yla afiflleme yap›ld›.

‹ZM‹RDE ÜN‹VERS‹TE GENÇL‹⁄‹NE YÖNEL‹K SALDIRILAR DEVAM ED‹YOR 26 Kas›m 2002 günü Ülkü ocaklar›’ndan gelen yaklafl›k 40 kiflilik bir grup Ahmet Yesevi Ö¤renci Yurdu’na gelerek zorla “Ülkü Oca¤›’nda tan›flma toplant›s› yapaca¤›z” diyerek ö¤renciler üzerinde bask› uyguluyorlar. Bunun üzerine devrimci-demokrat ö¤rencilerle ülkücülaer aras›nda tart›flma bafll›yor ve tart›flma çat›flmaya dönüflüyor. Ç›kan çat›flmada birçok ö¤renci yaralan›rken devrimci,demokrat alt› ö¤renci hakk›nda soruflturma aç›l›yor ve sürekli bu ö¤renciler Terörle Mücadele Polislerince takip edilerek rahats›z ediliyorlar. Bu sald›r›lar› 27.11.2002 günü Dokuz Eylül E¤itim Fakültesi ö¤rencileri toplanarak bir aç›klamayla protesto ediyorlar. Aç›klamadan sonra okulda yo¤un sivil polis takibi bafll›yor. Okula giriflte kimlik kontrolü yap›layor ve çevik kuvvet otobüsleri okulun d›fl›nda bekletiliyor. Polisin bu ablukas› sürerken gençlikte bir bas›n aç›klamas›yla bask›lar› protesto ederek mücadelelerine devam edeceklerini aç›klad›lar.

MALATYA L‹SES‹NDEK‹ FAfi‹ST SALDIRILARA CEVAP VER‹LD‹ Uzun süredir emniyetin “terör brifingi”nin etkisiyle DLMK’l› ö¤renciler üzerinde müdür-polis-sivil faflist iflbirli¤iyle sald›r›lar düzenleniyordu. Okul Müdürü, ö¤rencilerin okudu¤u kitap, dergi, k›yafet sorunlar›n›n “çözümü” için faflistleri devreye sokmufltu. Ülkü Ocaklar› ve Nizam-› Alem Ocaklar› tarf›ndan yönlendirilen sald›r›lara 27 Kas›m günü cevap verildi. Ülkü Ocaklar› Baflkan› ve Nizam-› Alem Ocaklar› Baflkan› oldu¤unu söyleyen 2 kifli ve Malatya Lisesi’nin “meflhur reis”i devrimciler taraf›ndan cezaland›r›ld›. Malatya Lisesi’nin Müdürü’nün faflistlerle iflbirli¤i devam ediyor. Bundan sonraki sald›r›lara da gerekli cevab›n verilece¤i belirtildi.

ANKARA ÜN‹VERS‹TES‹’NDE FAfi‹ST SALDIRI Gazi Üniversitesi Turizm Ticaret E¤itim Fakültesi ö¤rencisi Serkan Onur Y›lmaz ve Murat Korkut isimli ö¤renciler 13 Kas›m Çarflamba günü MHP’li faflistlerin sald›r›s›na u¤rad›. Yaklafl›k 30 kiflilik faflist güruh taraf›ndan okul k›rtasiyesinin önünde bahçeye ç›kar›larak dövülen ö¤renciler dekan›nda araya girmesiyle linç edilmekten zor kurtar›ld›. A¤›r yaral› olarak hastaneye kald›r›lan ö¤renciler bir gün doktor gözetiminde kald›ktan sonra taburcu edildi. Daha sonra Adli T›p’a giden Serkan Onur Y›lmaz ve Murat Korkut 7 günlük ifl göremez raporu ald›lar. Burjuva medyada ‘Ramazan, oruç vb’ nedenlerden dolay› ç›kan bir olay gibi gösterilen faflist sald›r›y› Ankara Gençlik Derne¤i 14 Kas›m günü Yüksel Caddesinde yapt›¤› bas›n aç›klamas›yla protesto etti. Yapt›¤› aç›klamada faflist sald›r›lara karfl› bütün ö¤renci gençli¤i birleflmeye ça¤›ran Ankara Gençlik Derne¤i hesap sorulaca¤›n› belirtti.

ESK‹fiEH‹R ÜN‹VERS‹TE GENÇL‹⁄‹ ANKARA’DA YÖK’Ü VE SORUfiTURMALARI PROTESTO ETT‹ 23 Kas›m Cuma günü Eskiflehir ve Ankara Üniversiteleri ö¤rencileri YÖK’ü ve soruflturmalar› protesto etmek için bir eylem gerçeklefltirdi. Yüksel Caddesi’nde ‹HD Ankara fiubesi’nin yapt›¤› savafl karfl›t› bas›n aç›klamas›na kat›lan ö¤renciler burada toplanarak kortejler halinde Sakarya Caddesi’ne do¤ru yürüyüfle geçtiler. Ö¤renciler yürüyüfl esnas›nda soruflturma terörünü protesto amaçl› a¤›z bantlar› takt›lar ve megafonlarla halka ve kitleye YÖK ve anti-demokratik uygulamalar› teflhir ettiler. Sakarya Meydan›’na ç›kan yaklafl›n 350 kifli burada soruflturmalardan dolay› Eskiflehir Anadolu Üniversitesi’nden at›lan bir ö¤renci, E¤itim-Sen temsilcisi ve bir velinin yapt›¤› bas›n aç›klamas› n›n ard›ndan sloganlarla eylem sona erdi.

ANKARA GENÇL‹K DERNE⁄‹ KURULDU Yaklafl›k birbuçuk ayd›r süren kurulufl çal›flmalar›n› sonland›ran Ankara Gençlik Derne¤i Giriflimi 25 Kas›m günü yap›lan baflvuru sonucunda resmi olarak kuruluflunu ilan etti. Fidanl›k Mah. Ataç Sok. No: 23/2 K›z›lay Ankara Tel: 0312 430 00 43 adresinde faaliyet gösteren Ankara Gençlik Derne¤i ilk etkinlik olarak Gönüllü E¤itim Toplulu¤u çal›flmalar›na bafllad›. Yapt›¤› bir aç›klamayla “Bizler Ankara Gençlik Derne¤i çal›flanlar› olarak gençli¤in akademik, demokratik, sosyal kültürel sorunlar› etraf›nda Gençlik Derne¤i’nde birleflmeye ça¤›r›yoruz” dedi.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

35


TAYAD’LILAR

MECL‹STE

Sürgüne Hay›r! 24 Kas›m Ö¤retmenler Günü'nde E¤itim-Sen’li ö¤retmenler yapt›klar› eylemle, "Bask›, Sürgün De¤il, ‹nsanca Yaflam ‹stiyoruz" dediler. Yaklafl›k 250 kiflinin kat›ld›¤› eylemde E¤itim-Sen ‹zmir fiubeleri ad›na Sezai Turan okudu¤u aç›klamada ö¤retmenlerin yaflad›¤› sorunlar› dile getirdi.

TAYAD’l› Aileler’den 23 kifli, TBMM’ne ölüm oruçlar› ve tecrit konusunda görüflmeye gitti. Aralar›nda 6 kiflilik bir heyet oluflturan aileler, CHP Hatay Milletvekili Gökhan Durgan ile görüfltüler. Ölümlerin yeni hükümetin de en acil gündemi oldu¤unu dile getirerek, tecritin bir an önce kald›r›lmas›n› talep ettiler. Saat: 13.30’da görüflmenin ard›ndan meclisin önünde bir bas›n aç›klamas› yapmak isteyen tutsak ve flehit aileleri polis taraf›ndan engellendi. “Daha Kaç ‹nsan Sakat Kalacak” ve “Tecrit Öldürüyor, Tecriti Kald›r›n” yazan dövizler açan aileler, yeni ölümlerin yaflanmamas› için acil çözüm istediklerini dile getirdiler. 29 KASIM CUMA GÜNÜ 24 TAYAD’l› meclise giderek, randevu ald›klar› milletvekilleriyle görüfltüler. Saat: 11.30’da bafllayan görüflmelerde, süren ölümlerin çok yak›n›m›zda oldu¤unu, yeni hükümetin de bu sorunun muhattab› oldu¤unu dile getirdiler. 10 kifliden oluflan, üç grup halindeki heyet, Algan Hacalo¤lu, Zübeyir Durgun, Abdüllatif Yazar (CHP) ve Eyüp Fat36

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

sa (AKP) ile görüfltüler. AKP ad›na görüflülen Eyüp Fatsa (grup baskan vekili) ise, sorundan haberdar olduklar›n›, ifle bafllar bafllamaz çözüm noktas›nda u¤rafl vereceklerini söyledi. CHP’li vekiller de, gündemlerine ald›klar›n›, hükümetin ifl yapmaya bafllad›¤› andan itibaren de ellerinden geleni yapacaklar›n› söylediler. Saat: 13.10’da görüflmelerden ç›kan aileler, meclis önünde bas›n aç›klamas› yapmak istediler. Yine polis ailelerin bas›n aç›klamas› yapmas›n› engellemek istedi. Bu s›rada hücrede ölü bulunan Volkan A¤›rman’›n “O¤lum Niye Öldü”? yaz›l› resmini tafl›yan Niyazi A¤›rman’› tartaklayan polisler resmi zorla ald›lar. Bunun üzerine TAYAD’l›lar resmi istediklerini, verilene kadar da gitmeyeceklerini belirttiler. K›sa bir oturma eylemi yaparak bas›n aç›klamas› metnini okudular. S›k s›k “Tecrit Öldürüyor Tecriti Kald›r›n” diye slogan atan ailleler ›srarlar üzerine polisin el koydu¤u Volkan A¤›rman’›n resmini de geri ald›lar. Daha sonra TAYAD’l› aileler görüflmeler hakk›nda bas›na sözlü aç›klama yapt›lar.

Sa¤l›k ‹flçilerinden Eylem Malatya Turgut Özal T›p Fakültesi Hastanesi’nde çal›flan 8 iflçinin Sa¤l›k-‹fl Sendikas›’na üye olmas› nedeniyle iflten at›lmas›na karfl› sendika binas›nda bafllat›lan oturma eylemi sürüyor. 18 Kas›m’da Sa¤l›k-‹fl Genel Baflkan› Mustafa Baflo¤lu sendika flubesinde yapt›¤› aç›klamada iflçilerin haklar›n› arayacaklar›n› belirtirken, iflçiler eylemlerinin ramazan ay› dolay›s›yla oturma eylemi biçiminde oldu¤unu, daha sonra açl›k grevi ve taleplerinin kabul edilmemesi durumunda daha ileri eylemler yapacaklar›n› belirttiler.

Kad›na fiiddete Son! Kad›na yönelik fliddet s›ralamas›nda dünya birincisi olan ülkemizde 25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü nedeniyle çeflitli eylemler gerçeklefltirildi. Bunlardan ikisi de Malatya ve ‹zmir’deydi. Malatya’da KESK’li memurlar›n düzenledi¤i eylemde, "Kahrolsun Yeni Dünya Düzeni" slogan› at›l›rken, ‹zmir’de, kad›na yönelik fliddetin yan›s›ra, iflkence, F Tipleri, IMF politikalar› da dile getirildi.


Halk›n

hukuku

Halk›n Hukuk Bürosu Eren Keskin’in Cezas› Kald›r›lmal›

Adaletsiz bir ülke, güneflsiz bir dünyaya benzer

Yarg›tay fiov Yarg›tay, 5 y›ld›r süründürülen adli bir davadaki iflkence olay›nda, iflkencecilere ceza verdi, gerekçeli karar›nda flöyle dedi; “‹flkence insanl›k suçudur...” Bu do¤ru söze diyecek bir fley yok. Ancak mesele bunu söyleyenin, buna uygun bir pratik içinde olmas›d›r. Halen onlarca iflkence davas›nda, yüzlerce iflkenceci var, bunlar da insanl›¤a karfl› suç ifllemekten yarg›lanacak m› örne¤in. Ya da, bugüne kadar oldu¤u gibi iflkence davalar›nda yarg›tay kararlar›yla iflkencecileri koruma alt›na almayacak m›? Elbette bunlar›n hiçbiri olmayacak. Çünkü, iflkencenin insanl›k suçu oldu¤unu söyleyen Yarg›tay›n bugün AB’cilik paralelinde her yanda estirilen sahte “iflkenceye karfl› olma” flovuna katk›da bulundu¤unu çok rahat söyleyebiliriz. fiovdur, çünkü bunu söyleyenin kararlar› bu insanl›k suçuna ortakl›klarla doludur. Sadece iflkencecilerin aklanmas›ndan sözetmiyoruz. Devrimcilerin yarg›land›¤› DGM davalar›nda istisnas›z olarak bütün ifadeler iflkence alt›nda al›nm›fl ve davaya da esas teflkil etmifltir. Yarg›tay’›n bu DGM kararlar›n› bozmak bir yana h›zla onaylad›¤› binlerce, onbinlerce dava dosyas› arflivlerdedir. Yarg›tay DGM’lerin iflkence damgal› polis fezlekeleri ile kararlar verdi¤ini çok iyi bilerek, kendisi de bu kararlar›n alt›na imza atm›flt›r. Susurluk düzeninin sürebilmesi için devrimcilerin iflkence görmesine onay vermifltir. Halen iflkenceli ifadelerle haklar›nda ömür boyu hapisler, 10-20-30 y›llara varan hapisler verilen onbinlerce insan hapishanelerde. ‹flkence insanl›k suçuysa, bu suç ifllenerek verilen cezalar› onaylamazd› Yarg›tay. fiova son verin. Susurluk hukukun flovlar› 70’lik kokanalar›n yüzündeki bir kiloluk makyajlar gibidir. Tiksindirici bir s›r›tma içinde bakar insanlara.

‹stanbul Barosu'nun yeni yönetimi yapt›¤› bir bas›n aç›klamas› ile Av. Eren Keskin'e 1 y›l meslekten men karar›n›n infaz›na baflland›¤›n› duyurdu. Meslekten men karar› yasa ve hukukun genel ilkelerine ayk›r›d›r. Çünkü 5 y›l süre ile ertelenmifl dolay›s›yla hukuken ortada olmayan bir karara dayanarak ceza verilmifltir. Ayr›ca meslektafl›m›z Eren Keskin'in mahkemeye baflvuru hakk› bulundu¤undan, hukuki süreç bitmemifltir, ancak ‹stanbul Barosu bu itiraz›n yap›lmas›n› beklemeden, karar› uygulam›fl, üstelik yasada, Baro genelinde yeri olmad›¤› halde bas›na, kamuoyuna duyurmufltur. Böylece insan haklar› ve hukuk mücadelesi veren avukatlar meslekleriyle tehdit edilmeye, onlara gözda¤› verilmeye çal›fl›lm›fl, ayn› zamanda kime hizmet edeceklerini, kimin için çal›flacaklar›n› adeta ilan etmifllerdir. Nihayetinde s›rada baflka avukatlarla ilgili disiplin dosyalar›n›n oldu¤u, h›zla bunlar›n da cezalarla sonuçland›r›laca¤› söylenmektedir. Eren Keskin muhalif kimli¤i ile insan haklar› alan›nda mücadele eden, bu nedenle de siyasi iktidar›n çeflitli sald›r›lar›na maruz kalm›fl bir meslektafl›m›zd›r. Siyasi iktidar bask›, fliddet ile susturamad›¤› Eren Keskin'i siyasi iktidar yanl›s› Baro yönetimleri arac›l›¤›yla susturmaya çal›flmaktad›r. Bu herkese gözda¤›d›r. Barolar Birli¤i ve ‹stanbul Barosu’nun yapt›¤› siyasi iktidar›n haklar ve özgürlükler mücadelesini fliddetle, bask›yla bast›rma politikas›na hukuk cephesinden destek olmak, bu mücadelenin içindeki hukukçulara gözda¤› vermek, halk›n yan›ndaki hukukçular› tasfiye etmektir. Bu Hukuk'un do¤as›na ayk›r›d›r. Hukukçu adaletten, özgürlükten yana olmal›d›r. Hukukun korunmas›nda kendini sorumlu hissetmesi gereken barolar ve Barolar Birli¤inin, antidemokratik yasa maddelerinin de¤ifltirilmesi ve bu tür uygulamalar›n son bulmas› için çal›flmak yerine bir üyesini, düflüncelerinden dolay› cezaland›rmas› kabul edilemez. Barolar Birli¤i kendini düzenin bekçisi olarak görmekten vazgeçerek, misyonuna sahip ç›kmal›d›r. Antidemokratik uygulamalar ve yasalara, insan haklar› ve hukuk ihlallerine karfl› mücadele etmek, art›k sadece ahlaki bir görev olmaktan ç›km›fl, Avukatl›k Kanununun de¤iflik 76. maddesi gere¤ince yasal bir zorunluluk haline gelmifltir. Barolar Birli¤i ve ‹stanbul Barosunun yeni yönetiminin öncelikli görevi Bakanl›¤›n talimatlar›n› yerine getirmek de¤il, savunman›n haklar›n› korumakt›r. Bu nedenle Eren Keskin'in cezas›n›n derhal ortadan kald›r›lmas›na karar vermeli veya bunun önündeki yasal engellerle mücadele edilmesi için Barolar Birli¤i ve ‹stanbul Barosu yönetimi çal›flmalar yapmal›d›r. HALKIN HUKUK BÜROSU

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

37


Solun Beyni

Evrensel’e soruyoruz:

Bu yaz›y› niye yazd›n›z? 21 Kas›m 2002 tarihli Evrensel gazetesinde, A. Cihan Soylu imzas›yla “Blok’u zaafa u¤ratma çabalar›” bafll›kl› bir yaz› yay›nland›. Bize yönelik göndermelerle dolu bir yaz› yaz›lm›fl; ancak yaz›n›n her bölümünden anlafl›l›yor ki, ya bizi izlemiyorlar, ya izlemifl ama ne okuduklar›n› anlamam›fllar, ya da ortada bilinçli bir çarp›tma var. Ama biz bu noktalar›n herbiri üzerinde bir polemi¤e girmek yerine, bizi “Bloku sabote etmeye çal›flmakla” suçlama sorumsuzlu¤unu gösteren Evrensel’e tekrar sormak istiyoruz: Bu yaz›y› niye yazd›n›z? Amaç ne? Amaç iliflkileri, birlik üzerine tart›flma ve görüflmeleri gerginlefltirmekse, bu oyuna gelmeyece¤iz. Yok bizim de amaçlad›¤›m›z birlik diyorsan›z, gazetenizdeki bu yaz›n›n böyle bir amaca zerrece hizmet etmedi¤i, etmeyece¤i aç›k. Kendisini baflkas› afla¤›larken, dönüp kendinden baflkalar›n› afla¤›lamaya yeltenenlerin her kelimesinin yanl›fll›¤›n›, yalan›n›, abesli¤ini ortaya serebiliriz. Ama gereksiz. Bizim derdimiz baflka, biz baflka bir fleyin peflindeyiz. Biz açl›k ve zulüm karfl›s›nda halk›m›z›n direniflini örgütlemek peflindeyiz. Buyursun herkes okusun yaz›y›, neye hizmet eder bu yaz› görsün. Evrensel belki yeterli kitleye iletememifltir Cihan Soylu’nun sesini, biz duyural›m (sözkonusu yaz›y› afla¤›da okuyabilirsiniz.) Spekülasyon, çarp›tma üzerine cümleleri ardarda dizmiflsiniz. Hepsinin cevab› var, ama bu önemli de¤il, önemli olan nedir sizin sorununuz, sizi böyle bir yaz› yazmaya sevkeden rahats›zl›k nedir? Bizim tüm devrimci demokratik güçleri kap38

Ekmek ve Adalet /01 Aral›k 2002 / Say› 37

Afla¤›daki yaz›, 21 Kas›m 2002 tarihli Evrensel’de yay›nlanm›flt›r

‘Blok’u zaafa u¤ratma çabalar› A. Cihan Soylu

Emek, Bar›fl ve Demokrasi Blo¤u’nun Türk, Kürt ve di¤er milliyetlerden Türkiye iflçi ve emekçilerinin sermayeye karfl› mücadelesinin ürünlerinden biri olarak, k›sa, ama sanc›l› bir süreçten geçilerek gerçekleflti¤i biliniyor. Blok, burjuvazi ve emperyalizme karfl› mücadelede üstlendi¤i iflleviyle yüzbinlerce emekçi taraf›ndan sevinç ve çoflkuyla karfl›land›. (...) Blok’u oluflturan partilerin genel baflkanlar› 4 Kas›m günü yapt›klar› aç›klamada, Blok’un tüm milliyetlerden Türkiye emekçilerinin demokratik bir mücadele arac› olarak, ba¤›ms›z ve demokratik bir Türkiye’nin yarat›lmas› için oluflumu emekçilerin ve emekçi hareketinin gereksinmeleri do¤rultusunda geniflletip sürdürece¤ini ilan ettiler. (...) Emek, Bar›fl ve Demokrasi Blo¤u’nun yaratt›¤› coflku ve gördü¤ü halk deste¤i, baflka bir fleyi daha sa¤lad›; ezilenlerin kendi kurtulufllar› için örgütlü mücadelesini gelifltirip ilerletmesinden ürken iflbirlikçi burjuvazi ve efendileri halk yürüyüflünün önünü kesmek için fiili sald›r› ve bask›lar›, ‘fitne ve fesat’›; sabotajc› eylemleri yo¤unlaflt›rd›lar. Soruflturmalar artt›; sermayenin hizmetindeki holding yazarlar›, ‘Blok’a karfl› sald›r›ya geçip, bölücü, sabotajc› manevralar› art›rd›lar. Buna, Kürt hareketinin Türk iflçi ve emekçileriyle ve tüm milliyetlerden emekçilerin ileri kitlesiyle mücadele birli¤inden rahats›zl›k duyan baz› ‘Kürt üst s›n›f temsilcisi’ kesimler de kat›ld›lar. Bu kampanya ‘sol’dan da destek buldu. Halka ve sorunlar›na karfl› sorumsuz kimi ‘solcu’ çevreler ‘parlamenterist’ Blok’u ‘at›fl tahtas›’na oturtarak, kendi tecrit olmuflluklar›na gerekçeler yaratmaya girifltiler. ‹flbirlikçi burjuva, büyük toprak sahipleri cephesinin ve floven-gerici parti ve çevrelerin korktu¤u, emek hareketinin devrimci bir platformda sermaye ve gericili¤e karfl› birleflmesiydi. (...) Bunu anlamak zor de¤il! S›n›fsal ç›karlar› sars›lan, halk kitleleriyle iliflkileri tahrip olma sürecine giren sömürücü s›n›flar ve onlar›n ç›karlar›n›n politik araçlar› olan kurum ve partiler, Blok’un oluflumu ve demokratik mücadele platformu üzerinde ilerlemesini tehdit olarak görüyorlard›. Peki, ‘solcunun en solcusu’ reklam›yla ‘piyasa yapma’ya çal›flan sahte dostlara ne demeli’ O ‘cephe’de de dert büyük ve a¤›r! ‘Burjuvazinin çizdi¤i s›n›rlar içinde eriyip yok ol-


mamak’ için kendilerinin kurduklar› ‘halk çephesi’ne(!) kat›l›nmas›n› isteyen ‘solcu’, halk cephesi örgütlenmesi yolunda at›lm›fl bir ad›m da say›labilecek Emek, Bar›fl ve Demokrasi Blo¤u’nu ‘parlamenter hayaller beslemek’le suçlamakta; ‘seçim sonuçlar›’n›n ‘parlamenter hayal ve politikalar›n iflas›n›’ gösterdi¤ini ileri sürmektedir. ‘Blok’un baflar›s›’ üzerine, ‘Blok partileri genel baflkanlar›’n›n yapt›¤› aç›klamalarda ve Blok’u destekleyen yay›n organlar›nda yap›lan ‘seçim analizleri’; baflar›n›n al›nan oyla de¤il ama Blok oluflumuyla tüm milliyetlerden Türkiye emekçilerinin kazand›klar› yeni mevziler ve araçlarla; oluflumun yaratt›¤› çoflku ve heyecanla; iflyerleri, fabrikalar, semtler ve alanlarda onbinlerle buluflulmas›n›; temel ve acil talepler etraf›nda Kürt ve Türk emekçilerinin sermayeye ve onun partilerine karfl› kardefllik duygular›yla bir araya gelmesi yönünde yeni bir olanak yaratmas›yla; vb. ölçülmesi gere¤ine dikkat çekmelerine karfl›n, ‘solcu’ inkârc›, yalan üzerinden karalamaya giriflmekten geri durmuyor. ‘Blok’un seçim platformu, hiçbir inkârc› küçük burjuvan›n halka ve mücadelesine yabanc› duygularla da olsa inkârdan gelemeyece¤i biçimde, aç›ktan ve belirgin bir biçimde ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve özgürlükler sorununu ifllemesine ve hemen tüm seçim mitingleri ve seçim sürecindeki ajitasyon-siyasal teflhir faaliyetinde bu sorunlar temel talepler biçiminde ifllenmesine karfl›n, Blok’un ‘haklar ve özgürlükler mücadelesi’ diye bir sorununun olmad›¤›n› ama, ‘oy hesab›’n›n oldu¤unu ileri sürebiliyor. ‘Bu yolda devam edilirse, tümüyle burjuvaziye yaklafl›laca¤›, devrimci de¤er ve politikalardan uzaklafl›laca¤›’ üzerine ‘uyaran’ ‘ak›ll› solcu’nun esas sorunu tecrit olmas›. Ama Blok bunun sorumlusu de¤il ki! ‹zledi¤i politik-pratik mücadele çizgisi, sahip oldu¤u ideolojik-politik hat; kitlelere ve taleplerine karfl›n ve onlar› dikkate almaks›z›n sürdürdü¤ü ‘intiharc› tutum’, onu emekçi hareketiyle bu hareketin en ileri kitlesinin oluflturdu¤u devrimci örgütlenmeler d›fl›na atm›flt›r. Buna öfkeliyse yapaca¤› bellidir. Oturup kendi platformuyla emekçi kitlelerinin talep ve platformu aras›ndaki çeliflkiyi çözmeli; halka ve sorunlar›na yabanc› çizgisini terk etmelidir. ‘Solcu’ bir ‘mücadele birli¤i’nden söz ediyor; ama bunun ne tür bir ‘birlik’ oldu¤u meçhul! Devrimcileri, demokratlar›, liberal burjuva reformistlerini, iflçi s›n›f› devrimcilerini ve Kürt ulusal hareketini bu ‘mücadele birli¤i’nden uzak durmakla suçluyor; ama dayana¤›, kan›t› yok. Blok’un iflbirlikçi burjuvazi ve emperyalizme karfl› mücadele platformu üzerinde ve tüm emekçi örgütlerini kapsayarak genifllemesi için çaba gösterdi¤ine, onu güçten düflürmek, olanakl›ysa sabote edip da¤›tmak, ya da ‘birlik’, ‘birleflme’ ad›na ifllemez duruma getirmek için gerici manevralara baflvuruyor. Ancak bu, ona da kazand›racak bir tutum de¤il. Türkiye’nin tüm milliyetlerden emekçilerinin ç›karlar›, Kürt-Türk emekçi kardeflli¤inin sermaye ve gericili¤e karfl› mücadele platformu üzerinde güçlendirilmesini gerektiriyor. Blok’u zaafa u¤rat›c› tutum ve ‘taktikler’den kaç›nmak bu nedenle bugün büyük bir önem tafl›maktad›r.

sayan bir cephe oluflturmak isteyiflimiz mi? *** Do¤rudur. Böyle bir çabam›z vard›r. Seçimlerden, Blok’tan önce de vard›, halen de sürüyor. Böyle bir birli¤in “Blok”u da¤›taca¤›, gereksizlefltirece¤i mi sizi böylesine telafla düflürüp sa¤a sola sald›rmaya yönelten? Telafllanmay›n. Sakin olun. Dedi¤imiz gibi, okumam›fl olabilirsiniz, okudu¤unuzu anlamam›fl olabilirsiniz, biz tekrar yazar›z, tekrar yay›nlar›z. Hat›rlatal›m ki, mesela yaz›n›zdaki “kendilerinin kurduklar› ‘halk cephesi’ne(!) kat›l›nmas›n› istiyorlar” cümlesinin ya kavray›fl eksikli¤inden ya da çarp›tmaktan kaynakland›¤›n› siz de göresiniz: “Partilerden sendikalara, derneklerden odalara, hayat›n çeflitli alanlar›ndaki platformlardan devrimci örgütlere kadar, tüm devrimci, demokratik güçlere, en k›sa sürede açl›¤a, zulme karfl› direnifli örgütleyebilecek bir cephe içinde biraraya gelme ça¤r›s› yap›yoruz. “Cephe” üzerine, herkesin stratejik, teorik görüflleri biliniyor. Bu noktada kimsenin kimseye kendi “Cephe” anlay›fl›n›, tarz›n› kabul ettirme durumu yoktur. Önerdi¤imiz cephe, bugünün görevlerini yerine getirebilmek için bir örgütlülük biçimidir. Teorik spekülasyonlar›n önüne bafltan geçmek için flunu net olarak ifade edelim: Bu, devrim için bir cephe de¤ildir. Bu, seçim için bir cephe de de¤ildir. Bu, halk›n haklar ve özgürlüklür mücadelesini örgütleyecek, bu, halk›n ekonomik, siyasi sald›r›lar karfl›s›nda direnifl ve dayan›flmas›n› gerçeklefltirecek bir cephedir.” (Ekmek ve Adalet, say› 35) Umar›z flimdi müsterih olmuflsunuzdur; Kimse “kendi kurdu¤u” cepheye ça¤›rm›yor sizi. Diyorsunuz ki, “halk cephesi örgütlenmesi yolunda at›lm›fl bir ad›m da say›labilecek Emek, Bar›fl ve Demokrasi Blo¤u’nu... sabote edip da¤›tmak, ya da ‘birlik’, ‘birleflme’ ad›na ifllemez duruma getirmek için gerici manevralara baflvuruluyor...” Bak›n okuyun, ne yap›yoruz, blokunuzu nereye koyuyoruz: “3 Kas›m seçimlerinde oluflturulan Blok, tüm eksik, yanl›fl, zaafl› ve zay›f yanlar›na ra¤men, birlik do¤rultusunda at›lm›fl bir ad›m olarak de¤erlendirilebilir. Ama bu kimseye Blok’u tüm sola dayatma hakk› vermez.” (Ekmek ve Adalet, say› 35) Ekmek ve Adalet /01 Aral›k 2002 / Say› 37

39


“Hiç vakit kaybetmeden halk›n, AKP’nin ekonomik, siyasi politikalar›na, açl›¤a ve zulme karfl› direniflini örgütleyecek bir haklar ve özgürlükler cephesi (veya demokratik cephesi) oluflturulmal›d›r. Bunun için, oluflturulmufl bir birlik olarak Blok’un la¤vedilmesi de gerekmez; Blok, ilkeleri, bileflimi, hedefi yeniden flekillendirilerek böyle bir örgütlenmeye dönüfltürülebilece¤i gibi, böyle bir oluflum içinde Blok olarak da yer alabilirler.” (Ekmek ve Adalet, say› 34)

Üç ‹flçinin Ölümüne Neden Olanlar, Sorumluluklar›n› Üstlenmelidir!

*** Evrensel’e ve “Blok” üyesi EMEP’e son olarak flunu söylemek isteriz: Bunlardan ç›k›n. Blok’un bu haliyle bugünkü ihtiyac› karfl›lamayaca¤›n› siz de biliyorsunuz. S›rt›m›z› dayayacak bir yer, üzerinde koca koca laflar edebilece¤imiz koca bir kitle bulduk san›yorsan›z, yan›l›yorsunuz. Bunlar geçicidir. EMEP’i de bir yere götürmez. Bizim önerdi¤imiz, tüm Blok üyeleri de içinde olmak üzere, evet, “parlamenter mücadele odakl›” de¤il, hayat›n her alan›nda mücadeleyi örgütleyecek bir birliktir. Sizin de yeriniz bunun içinde olmal›d›r. Hepimiz böyle bir birlik içinde bir araya gelmeliyiz. Bir kez daha gözden geçirin yaz›n›z›. Sa¤l›kl› ve so¤ukkanl› düflünüp bakarsan›z yaz›ya, e¤er bir “sabote” etme tavr› varsa, orada göreceksiniz. *** Bütün sol, devrimci, demokrat, yurtsever güçleri, küçük hesaplar›, grupçulu¤u, benmerkezcilikleri b›rakmaya ça¤›rmaktan b›kmad›k ve b›kmayaca¤›z. Çünkü; Evrensel örne¤inde de görüldü¤ü gibi, “teorik spekülasyonlar› önlemek için belirtelim, önerdi¤imiz flöyle flöyle bir birliktir” demeniz de yetmiyor. Yetmemesi ne bizim anlatamama eksikli¤imizden, ne de onlar›n anlama yetmezli¤inden kaynaklanm›yor tabii ki. Orada devreye, küçük hesaplar, grupçu kayg›lar giriyor. Bunlar›n devreye girdi¤i yerden de neticede bir fley ç›km›yor. ‹flte bunun için ayn› ça¤r›y› b›kmadan, bir kez daha tekrarl›yoruz. 40

Ekmek ve Adalet /01 Aral›k 2002 / Say› 37

Evvelki hafta bilindi¤i gibi, Zeytinburnu Nakliyeciler Sitesi’nde ambar iflçileri içinde örgütlü bulunan TÜMT‹S ve Nakliyat-‹fl üyeleri aras›nda ç›kan kavga sonucu üç iflçi öldü, bir ço¤u yaraland›. Olay sonras› çok say›da iflçi gözalt›na al›nd›, baz›lar› tutukland›. Üç iflçinin öldürüldü¤ü olaylardan sonra gerek TÜMT‹S, gerekse de Nakliyat-‹fl taraf›ndan yap›lan aç›klamalarda, sendikalar birbirlerini mafyac›l›kla, sar› sendikac›l›kla suçlad›lar. Bu olay s›radan bir kavga de¤ildir. Bu olay geçmiflteki D‹SK’li, M‹SK’li iflçiler aras›ndaki bir çat›flma gibi de de¤ildir. Her ikisi de devrimci, demokrat kimlikler tafl›yan sendikac›lar taraf›ndan yönetilen, haklar ve özgürlükler mücadelesinin içinde flu veya bu ölçüde yer alan ilerici sendikalard›r. Böyle oldu¤u için de, iki ilerici sendika aras›ndaki çat›flma olarak yans›yan olay, sol içi çat›flma olarak da alg›lanm›flt›r. Olayda, afliret iliflkileri, hatta patronlar›n k›flk›rtmalar› gibi etkenler de sözkonusu olsa, yans›y›fl› bu flekilde olmufltur. Bu noktada sorun, kim hakl› kim haks›z, kim kimden üye çalm›fl tart›flmas›ndan ötedir. Her fleyden önce, iki sendika da, geliflmelerin bu noktaya varmas›n› engelleyememifl olmakla sorumludur. Neresinden bak›l›rsa bak›ls›n Hasan Özdemir’e “rant” sözünü söyletecek zemini veren anlay›fllar sorgulanmak zorundad›r. Olay sonras› aç›klamalar ise iki taraf›n birbirini suçlama, üste ç›kma aç›klamalar›d›r... ‹ki ilerici sendikan›n aç›klamalar› ne devrimcileri, ne kamuoyunu tatmin etmemifltir. Kendini aklamaktan baflka amac› olmayan aç›klamalar›n baflka bir sonuç vermesi de mümkün de¤ildir. Ola ki öngörülmeyen bir durumdu. Devrimci sendikal anlay›fla düflen, bunun özelefltirisini yapmak, ders ç›karmak, e¤itime dönüfltürmektir.


Yurtd›fl›ndan Tecrite Karfl› Yürüyüfl ‹psala’da Osmana¤ao¤lu ile ilgili video kaset de izlendi. 23 Kas›m’da Roma Türkiye Büyükelçili¤i önünde ‹talyan Ulusal Antikapitalist Meclis adl› örgütün de destek verdi¤i bir gösteri yap›ld›. Ayr›ca Roma’n›n çeflitli merkezi bölgelerinde bildiri da¤›t›m›, panel gibi çeflitli etkinlikler gerçeklefltirildi.

Yürüyüflçüler Yunanistan’da TAYAD KOM‹TE taraf›ndan “Tecrite karfl› ‹psala’ya yürüyoruz” slogan›yla 18 Kas›m’da Brüksel'den bafllat›lan Avrupa Yürüyüflü, Fransa, isviçre, italya ve Yunanistan’›n çeflitli flehirlerindeki eylem ve etkinliklerden sonra, ‹psala s›n›r kap›s›nda bitirildi. Tecrite karfl› toplanan 155 bin imzan›n Avrupa Birli¤i’ne verilmesinin ard›ndan bafllayan yürüyüflün ikinci dura¤›nda Fransa’n›n Strasburg kentine giden yürüyüflçüler, bu flehirdeki Avrupa Parlementosu binas› önünde bas›n aç›klamas› yaparak, flehirde bildiri da¤›tt›lar.

Yürüyüflçüler Cenevre’de 20 Kas›m’da Cenevre'de BM Yüksek ‹nsan Komiserli¤i’yle bir görüflme yap›larak tecrite karfl› 765. gününde devam eden ölüm orucu hakk›nda bilgi verilerek, BM'nin Türkiye hapishanelerine bir heyet göndermesi istendi. Ayn› saatlerde Komisyon binas› önünde yap›lan gösteriye, Siyasi Tutsaklarla Dayan›flma Komitesi ve Cenevre Halkevi destek verdi.

24 Kas›m’da Atina'ya ulaflan yürüyüflcüler, Politeknik Üniversitesinde, Selanik Mücadele Insiyatifi 2003 taraf›ndan düzenlenen panele kat›ld›lar. Avrupa Parlamentosu Yunanistan Temsilcili¤i önünde Almanca, Frans›zca, Türkçe, Yunanca sloganlarla bir gösteri yap›ld›. TAYAD KOM‹TE'den ve Yunanl›'lardan oluflan bir heyet Avrupa Parlementosu Yunanistan Temsilcili¤i ile görüflerek Ölüm Orucu direnifl sürecini anlatan bir dosya verildi. TAYAD KOM‹TE ertesi gün, Yunanistan parlamentosundaki her partiden milletvekillerinin kat›ld›¤› bir toplant› düzenledi. 25 Kas›m gecesi ‹psala s›n›r kap›s›na do¤ru yola ç›k›ld›. ‹psala s›n›r kap›s› önünde sloganlarla, marfllarla yap›lan gösteride TAYAD Temsilcisi yürüyüflün taleplerini aç›klad›. S›n›r kap›s›na do¤ru sloganlarla yap›lan yürüyüflün ard›ndan Ölüm Oruçlar›nda flehit düflenlerin an›s›na yap›lan sayg› durufluyla Brüksel'den bafllayan yürüyüfl sona erdirildi.

Yürüyüflçüler ‹talya’da Yürüyüflçülerin ‹talya’daki ilk dura¤›, Floransa oldu. Floransa Belediye binas›nda, ‹talya Komünist Partisi ve Sosyal Demokrat Partisi meclis üyeleri ile biraraya gelen TAYAD KOM‹TE üyeleri, tecritle ilgili bilgi verdiler. Toplant› esnas›nda, d›flar›da ölüm orucunu sürdüren Feride Harman ile telefon ba¤lant›s› yap›ld›. Uluslararas› Komünist Hareketi taraf›ndan yürüyüfl çerçevesinde düzenlenen panelde Sevgi Erdo¤an ve Osman

Köln'de anma 1994 y›l›nda darbeci kontra çetesi taraf›ndan katledilen Çetin Gençdo¤an katlediliflinin sekizinci y›l›nda 24 Kas›m’da Köln Anadolu Halk Kültür Merkezi’nde an›ld›. Çetin'in yaflam›, mücadelesi ve katlediliflinin anlat›ld›¤› anmada, Avrupa’n›n Cephe gerisi olmas›na ra¤men burada da mücade-

lenin bedeller istedi¤i, Avrupa’da flehit düflen birçok devrimcinin oldu¤u vurguland›. Anmada ayr›ca ölüm orucunun 99 flehit ve yüzlerce gaziyle 3. y›l›na girdi¤i, 9. Ekiplerin de ölüme yataca¤›, daha fazla insan›m›z›n ölmemesinin herkesin gösterece¤i duyarl›l›¤a ba¤l› oldu¤u hat›rlat›ld›.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

41


“‹HT‹YAR”a (‹mdat Bulut)

Sen Yoksan Biz Var›z! Biz Yapar›z seni nas›l anlatmal› flimdi... sen en dik yokufllar›n yorulmaz koflucusu, bitti denilen noktada yeniden yaratmas›n› bilen kendini, dinle mavi kefenini sar›n›p uçsuz bucaks›z diyara giden yer yok mu kanatlar›n›n alt›nda? insan ömrüne s›¤ar m› yaflad›klar›m›z› anlatmas› kalemin tekeri tak›l›p kalmaz m› ilk eylemin heyecan›n› anlat›rken anlat›l›r m› yüre¤in o fliddetle sars›lmas› can›m›n can ustas› 20 Kas›m 2002

‹mdat Abiyi befl y›l önce tan›d›m. K›rdan daha yeni gelmiflti. fiehre al›fl›k de¤ildi. Bize çok do¤al gelen davran›fllar tav›rlar onun gözünde çok anlams›z olarak kavranabiliyordu. Bu onun "taflral›"l›¤›ndan de¤il bizim "kentli"leflmemizden kaynaklan›yordu asl›nda. Bir yan›yla k›sa zamanda kaynaflt›k, öyle bir s›cakl›¤› vard› çünkü. Ama öte yandan didiflip dururduk. Farkl› kültürlerden geliyor olmam›z bahanesi de¤ildi. O zamanlar bunu bilmiyorduk ikimiz de belki. Ama daha sonra... birbirimizi anlamaya bafllad›ktan sonra hangi kültürden geldi¤imizin de¤il hangi kültürde bulufltu¤umuzun önemli oldu¤unu da anlad›k. ‹flte o zaman gerçek anlamda yaflamaya bafllad›k "yoldafll›k" denen fleyi. Her flehidimiz için rahatl›kla söyleyebilece¤imiz kimi özellikler vard›r: emekçilik, fedakarl›k, samimiyet, hesaps›zl›k... bunlara daha onlarcas›n› ekleyebiliriz. Ki zaten öyle olmasa kendi canlar›na var›ncaya kadar ortaya koyamazlar herfleylerini. ‹mdat abide de tüm bunlar›n yan›nda en çok öne ç›kan özelli¤in “safl›k” oldu¤unu söyleyebilirim. Bu düzenin pisli¤ine hiç bulaflmam›fl biri oldu¤unu ifade ediyor benim için. Gözlerimi kapay›nca onun yaflamöyküsünü film fleridi gibi görebiliyorum. Kars'ta do¤ar ‹mdat abi. Küçük yaflta çal›flmaya bafllam›fl. Tarla vs. iflleri derken bir terzinin yan›na girerek çal›flmaya bafllam›fl. Genç yafllarda bu düzene karfl› tepki göstermeye, kendi çap›nda karfl› koyufllara bafllam›fl. Mesela köyün zenginlerinden birinin arabas›na pusu at›p taram›fl bir ahlaks›zl›k yapt›¤› için. Düzenin adaletinin onlara dokunma42

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

yaca¤›n› bildi¤i için yapm›fl bunu. Sonra bir aral›k kaçm›fl gelmifl ‹stanbul'a. Yafl› da küçükmüfl ama iki arkadafl birbirlerine güç verip kalkm›fl gelmifller koca flehire. Burada da bir terzinin yan›nda çal›flm›fl. Sonra yine memleket günleri. Sonra yeniden ‹stanbul. Bahçeflehir taraf›nda sitelerde boyac›l›k yapmaya bafllam›fl. Büyük binalar› boyuyorlarm›fl. Burada içinde biriken kini anlat›rken gözlerinde rahatl›kla görebilirdiniz. Bir yanda safahat hüküm sürerken öbür yanda gecekondularda boylu boyunca uzanan yoksulluk çok etkilemifl onu. Kendi çaplar›nda buna bir çözüm bulmaya yemek yard›m› vs. yapmaya çal›flm›fllar. Devrimcilerle ilk tan›flmas› da burada olmufl bildi¤im kadar›yla. Daha sonra yine memleket... Kars'ta bulunan Mücadele Dergisi Temsilcili¤i sayesinde dergi okumaya bafllam›fl. Daha sonra tüm köyün gençlerini kendi çevresinde toplamay› baflarm›fl ve kahve köflelerinden kurtarm›fl onlar›. Eh öyle küçük bir çevrede bunu yap›nca dikkatli gözlerden kaçmay› baflarmak da mümkün olmaz. Jandarman›n kula¤›na kadar ulaflm›fl sonunda yeni geliflen k›p›rt›lar. Bask›lar da bafllam›fl, ama onlar kendilerine ait bir lokal gibi kulland›klar› kahvehanede okuma ve bilinçlenme faaliyetlerine devam etmifller. Kimi zaman babas›n› "konuk" etmifl jandarmalar, kimi zaman kendisini. Ama bir kez olsun korkutamam›fllar gözünü. Bu dönemde flekerpancar› çiftçisinin çeflitli eylemlerine de önayak olmufl. ‹zmir'e de düflmüfl yolu. Burada bir otelde devam ettirmifl terzilik mesle¤ini. Yaflad›¤› boflluk içinde mafyavari iliflkilere de bulaflm›fl ama çok sürmeden ç›km›fl o tür iliflkilerden. Ayn› flekilde Zonguldak'ta da bulunmufl. Bunlar›n hangi s›rayla hangi tarihlerde oldu¤unu net olarak bilmiyorum. Hiç sormad›m o da söylemedi. Zonguldak'ta çal›flt›¤› sürece ayn› zamanda devrimcilik de yap›yor. Ve sürekli talep etti¤i de bir fley var; Gerilla... Gerillac›l›k ‹mdat Abinin iliklerine kadar ifllemiflti tan›flt›¤›m›zda. Ne zaman konusu aç›l›rsa aç›ls›n gözlerinde o özlemi okuyabilirdiniz. Ali Haydar'›, Bülent Pak'› flehit vermiflti silah arkadafllar›ndan. Ve Mete Nezihi Alt›nay, Cömert Özen, Dursun Ali ve di¤erleri... Dergide resimlerine bakarken yaflar›rd› gözleri. fiimdi ben onu anlat›rken gözlerim nas›l doluyorsa öyle olurdu. Anlatmas› zor. Zorunda hissetmesem hiç elime ka¤›t kalemi almaz bir köflede sessizce düflünür


an›lara dalard›m öylece. Sabah s›radan bir haber gibi "‹mdat Bulut da flehit düfltü haberin var m›?" diye ald›¤›m haber sonras›nda buruldum biraz. Hay›r öyle s›radan bir haber de¤il bu. Ölen benim can yoldafl›m... bizim “ihtiyar” hayat›n› kaybeden. Açl›¤›m› ve toklu¤umu paylaflt›¤›m, birlikte silah s›k›p birlikte flehitlerimiz için isyan türküleri söyledi¤im. S›radan de¤il bu, hiç de s›radan de¤il. Yan›mda, yan›bafl›mda flehit düflen-kaybedilen yoldafllar›m oldu ama hiç böyle hissetmemifltim kendimi. O çok daha yak›nd› belki, çok daha fazla fley paylaflm›flt›k. Belki do¤al böyle hissetmem flimdi. Bu kadarla bitmiyor ama. Duydu¤um ac›n›n büyüklü¤ünde onun kendine has özelliklerinin de pay› var biliyorum. Radyo çal›yor, "çocuklar inan›n, inan›n çocuklar, güzel günler görece¤iz güneflli günler, motorlar› maviliklere sürece¤iz". Sürece¤iz elbet. Hasret kald›¤›n o ormanlar› da zaptedece¤iz. Özlemin bize miras. Gerilla deyip üç nokta koydu¤um yerden devam edeyim: Gerilla olabilmek için oldukça ›srarl› davran›yor ‹mdat Abi. Bu konu netleflti¤i zaman bir yol ayr›m› ç›k›yor karfl›s›na. Ya niflanl›s› olan bir hemflireyle birlefltirecek hayat›n›, ya da devrime k›yacak nikah›... Tereddütsüz ikincisini seçiyor ve... Ver elini da¤lar. Bakmay›n 500 günü devirdi¤ine siz. Öyle da¤ gibi, iri yap›l› falan de¤ildir, kilosu belki de hiç 50 olmam›flt›r, hep 46-47. Boy desen 1.55 civar›. Gerillal›kta bir santim geride kalmaz ama. Kim neyi ne kadar yapabiliyorsa, yolda, yükte neyi varsa koyar ortaya ve baflar›r hepsini. Gözüpektir zalime kurflun ya¤d›r›rken de binlerce askerle kuflat›ld›¤›nda da so¤ukkanl›l›¤›n› kaybetmez. Bilir ki bir can› vard›r hepsi hepsi, bin kere ölmez ya insan. ‹ki y›l›m›z›n neredeyse her gününü birlikte geçir-

dik onunla. Bu benim olgunlaflt›¤›m süreçtir. Ve bunda onun tart›fl›lmaz bir katk›s›, ö¤reticili¤i vard›r. Kitabi bilgi olarak belki verebilece¤i çok fazla fley yoktur ama ondan hayat› ö¤renebilirsiniz rahatl›kla. Devrimcili¤i ö¤renebilirsiniz. Kopuk kopuk anlat›yorum biliyorum, ama flu anda san›r›m kim olsa ayn› flekilde yapard›. Bir yandan O'nu anlatmaya çal›fl›rken bir yandan da ortak an›lar›m›za dal›p dal›p ç›k›yorum. Birebir paylaflt›¤›m›z iki y›l›n büyük bölümü e¤itim çal›flmalar› içinde geçti. Birbirimizin birçok zaaf›n›, eksi¤ini gedi¤ini defltik durduk o süre boyunca. Belki de en az tart›flt›¤›m›z kiflidir O. Her zaman en iyi koflar... O dönemi düflününce ilk akl›ma gelenlerden biri bu. O’nun geliflmesi "yapamam edemem" diyenlere ders olarak anlat›labilecek kadar çarp›c›d›r. Alfabeyi tam bilmez ‹mdat Abi, çarp›m tablosunu bilmez. Bizim elefltirilerimiz sonunda öyle bir noktaya gelir ki "kardeflim bana böyle fleyler söylemeyin, al›r bafl›m› giderim bak" diyecek kadar abart›l› bir tepki gösterir. Ama birkaç ay içinde bilgisayar kullanmaya kadar ö¤renir. Ve hiç kibirlenmez, kendini yüceltmez, olabildi¤ince do¤al ve sade... Onu anlat›rken en güzel cümlelerle, en güçlü anlat›mla yapmak isterim bunu. Hissettiklerimi tümüyle yans›tabilmek isterim. Son kucaklaflmam›zdaki hüzünle kar›fl›k gururu nas›l anlatabilirim? Ayr›l›p kavuflmalar›m›zdaki sevinci, atlat›lmas› güç badirelerden aln›m›z›n ak›yla ç›k›p birbirimizin gözüne bakt›¤›m›zda hissettiklerimizi. Ya da kavgalar›m›z› nas›l... Eylem an›nda görmelisiniz ki onu anlayabilesiniz söylediklerimi. O küçücük adam bir anda dev kesilir elindeki namluyu do¤rultunca. Y›k›lmaz görünen engeller secdeye var›r birdenbire. O an onun foto¤raf›n› çekebilmifl olmay› çok isterdim. Sayfalar doldursam seninle doyar m›y›m san›yorsun an›lar›na? Yok be ‹htiyar kolay de¤il öyle... Ama gözünün arkada kalmayaca¤›ndan emin olsam da yine de söz sana seni öyle bir anlataca¤›m-anlataca¤›z ki yüre¤in so¤uyacak. Bir tek ah›n bile kalmayacak emin olas›n bundan. Sen yoksan bile biz var›z be usta! Biz yapar›z sen gönlünü hofl tut. Özlemin da¤lar›n yolunu da tutar›z, o da¤lar› zalime dar da ederiz. Ve her ad›mda sen de bizimle olursun, içimizde bizimle vurursun. Yar›m kalmaz senin yaflam öykün, da¤lara ç›kt›¤›n gibi nas›l indi¤ini, nas›l flehirleri zulme dar etti¤ini, özlemini, hasretini, hücrelere s›¤may›p da özgürlü¤e özgürlük için ölüme kofltu¤unu da anlat›r›z. Anlataca¤›z. Gönlünü hofl tut sen; da¤lar› düz, ac›y› tuz eden yoldafl›m. Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

43


dünyadan Burjuvazi “güzellik yar›flmas›” yapmaya kalkt›; 215 Nijeryal› öldü...

AFR‹KALI KANI SUDAN UCUZ Dünya, günlerce süren Nijerya’daki kan gölünü izledi. Kan gölünün ortas›nda burjuvazinin düzenlemek istedi¤i “güzellik yar›flmas›” soytar›l›¤› vesilesiyle bir kez daha burjuvalar›n insana, yoksul halklara de¤er vermeyen gerçe¤ine ve dökülen kan›n üzerinde gözlerimizin içine yüzlerce y›ld›r bak›p duran “din çat›flmalar›”na tan›k oldu. Güzellik yar›flmas› öncesinde bir gazetede yeralan, "Hazreti Muhammed yaflasayd›, herhalde bu güzellerden birini kendisine efl olarak seçerdi" ifadesi müslüman halk›n, çat›flmalara dönüflen tepkisine neden oldu. Müslümanlar›n yo¤un oldu¤u Kaduna kentinde Hristiyanlarla Müslümanlar aras›ndaki çat›flmalarda kiliseler, camiler yak›ld›, sokaklar ceset doldu. Say›labilen ölü say›s› 215. 215 Nijeryal› birkaç gün içinde öldü. Yar›flma asl›nda günler öncesinde protesto edilmeye bafllanm›fl, iptal edilmesi istenmiflti. Buna ra¤men iptal edilmedi¤i gibi, sokaklarda çat›flmalar sürerken, yüzlerce insan ölmüflken dahi hala iptal edilmedi. Ne zaman ki, Nijerya hükümeti, “güzellerin güvenli¤ini sa¤lama durumu riske girdi” dedi, o zaman iptal edilerek ‹ngiltere’ye al›nd›. Birkaç yüz Afrikal› ölmüfl ne ç›kar. zaten açl›ktan her gün binlercesini öldürmüyorlar m›? Onlar›n zevki sefas› bozulmas›n yeter ki! Recm (tafllanarak öldürme) cezas› verilen Emine Lavala’ya da s›rf ne kadar insanc›l olduklar›n› göstermek için bir malzeme olarak sahip ç›kt›klar› bir kez daha görülmüfl oldu.

“Mayolar›ndan Kan Daml›yor” ‹ngiltere’de bir grup burjuvazinin kad›n pazarlama panay›r›na dönüflen güzellik yar›flmas› için gelenleri “mayolar›n›zdan kan daml›yor” sloganlar›yla karfl›lad›. Do¤ruydu, mayolar›ndan kan daml›yordu, ama bu sadece o yar›flmaya kat›lanlar›n mayosu de¤ildi. Kan damlayan mayolar; burjuvazinin insana verdi¤i de¤erin, ahlaki, kültürel olarak yozlaflman›n ifadesiydi. Sokaklarda kan ak›yormufl önemli de¤ildi burjuvalar için. E¤er Nijerya hükümeti binlerce ölüm pahas›na da olsa, güvenli¤i sa¤layabilse, buna da itirazlar› olmayacakt›. Nas›l olsa ölen “bat›l›” de¤ildi, toru topu birkaç yüz kara Afrikal›yd›. E¤44

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

lencelerini bozmaya ne gerek vard›. Emperyalistlerin tüm dünyaya kabul ettirmek istedi¤i bir gerçek bu. Bombalanan Afganistan’da, iflgal edilen Filistin’de her yerde karfl›m›za ç›kar. Ölen Yanki ya da Avrupal› olursa k›yametler kopar, tersi durumda g›klar› ç›kmaz. Emperyalistlerin gözünde halklar; Afganistan’daki dü¤ün evinde bombalay›p “de¤erini” birkaç yüz dolarla ödemeleri örne¤indeki gibi, s›radan, sinek-böcek katagorisinde mahlukatlard›r. Açl›ktan, hastal›ktan, bombalardan, kurflunlardan ölmelerinde öyle pek önemli bir durum da yok! Yaralanan Amerikal›n›n sayfalarca yaz›ld›¤› günlerde, 300 Pakistanl›n›n bir sütunluk k›sa haber oldu¤u gibi, duyururlar, geçip gider.

Dini Çat›flmalar Halklar› Vuruyor Eyaletlerinin ço¤unun ve genel idaresinin fleriat rejimiyle yönetildi¤i Nijerya’da halk›n yüzde 50’si müslümanlar olufltururken, hristiyanlar yüzde 40, di¤er dinlere mensup Nijeryal›lar ise yüzde 10’luk bir kesimi oluflturuyor. Çat›flmalar›n bafllad›¤› Kaduna kentinde ise müslümanlar ülke geneline göre çok yo¤un olarak yaflarken, h›ristiyanlar az›nl›k durumunda. Kuflkusuz, bir gazete haberinin müslümanlar›n inançlar›n› rencide etmesi kabul edilemez bir durumdur, ancak müslümanlar›n özellikle hristiyanlara yönelik sald›r›lar› bafllatmas› ve sonras›nda da karfl›l›kl› çat›flma ve ibadet yerlerini yakmalara dönüflmesi, sadece gazete haberiyle aç›klanabilecek bir durum de¤ildir.


Kaduna’dan bafllay›p kimi eyaletlere de s›çrayan çat›flmalarda ölü say›s›n› aç›klayan Nijerya K›z›lhaç›'n›n Baflkan› Emmanuel Ijewere, belirsiz say›da kurban›n ise aileleri taraf›ndan gömüldü¤ünün san›ld›¤›n› belirtiyor ve 1125 kiflinin yaraland›¤›n›, çat›flmalar yüzünden 11 bin kiflinin de evini terk etti¤ini belirtiyor. Dini temeldeki örgütlenmelerin ve bu temelde ortaya ç›kan çat›flmalar›n yafland›¤› tek yer bilindi¤i gibi Nijerya de¤il. Hindistan’dan Endonezya’ya bir çok yerde yaflanmakta. Çat›flmalar›n yafland›¤› ülkelerin egemen s›n›flar›n›n bu çat›flmalardan hiç de rahats›zl›k duymad›klar› aç›kt›r. Aksine halklar as›l düflmanlar›n› bir yana b›rak›p, ne kadar birbiriyle çat›fl›r, bölünüp parçalan›rsa, onlar›n iktidarlar›n› sürdürmeleri o kadar kolaylafl›r. Ve dini temeldeki örgütlenmeler her zaman böyle bir çat›flman›n potansiyelini tafl›rlar. Kendinden olmayan› yoketme anlay›fl›na dayanan bu örgütlenmeler, milliyetçilik temelinde flekillenen ve birlikte yaflad›klar› baflka uluslardan halklar› imha etmeye çal›flanlarla bu konuda yar›fl halindedir. Her ikisi de, kendilerine yönelmedikçe emperyalistler taraf›ndan desteklenir, k›flk›rt›l›rlar, uygun zeminlerde ilerici güçlere karfl› kullan›l›rlar. Asya ve Balkanlar’da bunun onlarca örne¤i yaflanm›flt›r. Nijerya bu gerçe¤i yeniden ve kanl› bir flekilde hat›rlatan örnektir.

nerede ne oldu? Floransa Tutsaklar›na Destek ‹talya’da Avrupa Sosyal Forumu sonras›, kapitalizm karfl›t› muhaliflere karfl› Berlusconi hükümeti tutuklama, bask› furyas› bafllatt›. Tutuklanan küreselleflme karfl›tlar›na ‹talyanlar ayn› günlerde gösterilerle destek verdi. Onbinlerce insan›n kat›ld›¤› Roma, Milano, Napoli gibi çok say›da kentte, tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas› için yürüyüfl yap›ld›, barikatlar kuruldu. Bolonya’da savc›l›k binas› iflgal edildi.

Nepal’de Çat›flma Monarflik iktidara karfl› savaflan Nepal Komünist Partisi (Maoist) gerillalar›n›n, 15 Kas›m’da bafllatt›¤› ve binlerce gerillan›n kat›ld›¤› sald›r›larda, yüzlerce asker öldü. Nepal kraliyet güçlerinin, gerillan›n büyük sald›r›s› sonras›nda çekildi¤i bölgeye yönelik düzenledi¤i sald›r›da ise, 50’ye yak›n gerillan›n yaflam›n› yitirdi.

Yankilere Asya’da Huzur Yok! Afganistan’da iki ABD üssüne düzenlenen roketli sald›r›da, görgü tan›klar› 30’dan fazla Yanki’nin öldürüldü¤ünü anlatt›. Güney Kore'de 2 genç k›z› araçlar›yla ezen Amerikan askerlerinin aklanmas› sonras›nda kendisine "Katil Amerikan Askerlerini Cezaland›rman›n Yolunu Arayan Koreli Ö¤renciler" ad›n› veren bir grup, 24 Kas›m’da ABD askeri üssüne molotoflarla sald›rd›. Filipinler’in baflkenti Manila’daki ABD askeri üssü önünde toplanan yüzlerce ö¤renci ülkelerinde Amerikal›lar› istemediklerini hayk›rd›lar.

FARC’tan Sald›r›lar Kolombiya Devrimci Silahl› Güçleri Amerikan destekli Kolombiya iktidar›na karfl› eylemlerini sürdürüyor. FARC gerillalar› 26 kas›mda Kolombiya'n›n kuzey bölgesindeki Paz de Ariporo kenti yak›nlar›nda faflist devlet güçlerine düzenledi¤i sald›r›da 13 askeri öldürürken, ülkenin en büyük petrol boru hatt›na yönelik de bombal› sald›r› gerçeklefltirdi.

Avrupa'da iflçiler grevde Fransa’da, kamyoncular›n yollar› keserek yapt›klar› grevlerin ard›ndan, kamu sendikalar› da yapt›klar› bir günlük grevle Fransa’da yaflam› durdurdular. Özellefltirmeleri protesto eden emekçilerin Paris’teki gösterilerine kat›lan onbinlerce kifli bir günlük greve destek verdi. ‹ngiltere’de itfaiyeciler ücretlerinin yetersizli¤i nedeniyle yapt›klar› grev hükümeti ç›kmaza soktu.

Peru ve fiili’de Gösteriler Peru’da ö¤renci ve ö¤retim üyeleri polisle çat›flt›klar› gösterilerde e¤itime deste¤in art›r›lmas›n› istedi. ‹kinci bir grup Baflkanl›k Saray›’na kendini zincirlerken, üçüncü bir grup da meydanda açl›k grevine bafllad›. fiili’de ise sa¤l›kç›lar, hükümetin sa¤l›k politikas›n› protesto gösterilerinde polisle çat›flt›.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

45


Latin Amerika Halklar›n›n IMF’ye Öfkesi ve Seçimler

Kazan›m Halklar›n Hanesinedir Geçti¤imiz hafta sonu yap›lan Ekvador seçimlerini, komünistlerden, sosyalistlere, yurtsever güçlerden, IMF karfl›tlar›na kadar sol kesimlerin aday› olan Albay Lucio Gutierrez kazand›. Ekvador halk›n›n “alBrezilya, Ekvador, Peru ve Bolivya bay” ad›n› verdi¤i seçimleri, Venezuella’n›n direnifli, Ar- Gutierrez, oylar›n jantin halk›n›n isyan› IMF politikalar›- yüzde 54.4’ünü al›rken, rakibi, olina, Amerikan kuflatmas›na isyanc› Lagarflinin aday› ve tin topraklar›ndan yükselen öfkenin Ekvador’un en ifadesidir. zengini olarak bilinen Alvaro Noboa emperyalistlerin, medyan›n deste¤ine ra¤men yüzde 45.6 oy ald›. Ekvador’da 1999 y›l›nda yerli halk›n gerçeklefltirdi¤i büyük protesto eylemlerinde, kendisine ba¤l› askeri güçlerle birlikte yerli halk›n yan›nda yer alan ve baflkanl›k saray›n› iflgal eden Gutierrez, bir süre tutuklu kald›ktan sonra ordudan ayr›lm›flt›. Seçim kampanyas›n› ba¤›ms›zl›k ve yolsuzlukla

Kurtulufl Hareketleriyle Dayan›flma Meflrudur Amerikanc› darbenin geri püskürtülmesinin ard›ndan Venezüella Devlet Baflkan› Hugo Chavez’e yönelik yeni komplolar›n, sald›r›lar›n ard› arkas› kesilmiyor. Ç›karlar› riske giren sermayenin ile Venezuella petrollerini kaybetmek istemeyen Amerika iflbirli¤i içinde geliflen karfl›-devrimci hareket halk›n barikatlar›na çarp›yor. Baflar›s›z gösterilerin ard›ndan bu kez de Chavez’in, komflu Kolombiya’da iktidar için savaflan FARC gerillalar›na istihbarat, mühimmat deste¤i verdi¤i, bir FARC itirafç›s› da kullan›larak gündeme getirildi. Yoketmek istedi¤ini “teröre karfl› savafl” kapsam›na almak için ak›l mant›k s›n›rlar›n› zorlayan, El Kaide’nin Kolombiya-Venezuella s›n›r›nda bir bölgede üslendi¤ini dahi söyleyen Amerika’n›n bir komplosu

46

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

mücadele üzerine flekillendiren Gutierrez yoksul halk kesimlerin, yerlilerin aday› olarak kazand›¤› seçim zaferinin ard›ndan halk sokaklara döküldü. “insan haklar›, e¤itim ve sa¤l›k, üretimin güvencesinin sa¤lanmas›n›n” ilk iflleri olaca¤›n› belirten Gutierrez’in IMF’ye karfl› nas›l bir politika izleyece¤i ise henüz netleflmifl de¤il. Net olan bir fley varsa, Amerika’n›n Gutierrez’in kazanmamas› için elinden geleni yapt›¤›.

Seçimlerinden “Esen Rüzgar” Latin Amerika 1960’l› ve ‘70’li y›llarda silahl› mücadele hareketleriyle tüm dünyada sol bir rüzgar esmesini sa¤lad›. Küba’n›n ard›ndan Nikaragua’da silahlarla al›nan iktidar, oligarfliyle seçim oyununa girilerek burjuvaziye teslim edildi. 1990’l› y›llarda Sovyetlerin y›k›lmas›yla birlikte birçok ülkede gerillalar›n silah b›rakmalar› yafland›. Halen Kolombiya’da süren gerilla hareketinin d›fl›nda Peru gibi kimi yerlerde gerilla hareketleri varl›¤›n› korusa da bunlar, Kolombiya’daki gibi büyük oranda bir etki gücüne henüz sahip de¤iller. Bugün ise Latin Amerika ülkelerinin ço¤unda daha farkl› bir hava esiyor. Seçim baflar›lar›nda ifadesini bulan ihtilalci olmayan, reformist solun yükseliflini, uzun vadede halklara ne kazand›raca¤› ayr› bir tart›flma olmakla birlikte, esas olarak halklar›n IMF politikalar›na karfl› tepkisinin ifadesi olarak de¤erlendirmek gerekir. Birbirini etkileyerek geliflen Latin Amerika’daki oldu¤u aç›k olan bu giriflimi Chavez, kendisine karfl› yeni darbe örgütlemek isteyen subaylar›n plan› olarak de¤erlendirdi. Amerika, ulusal kurtuluflu harketleri, devrimci hareketler aras›nda dayan›flmay›, ilerici ülkelerde, iktidar için savaflanlar aras›ndaki dayan›flmay› yoketmek için ony›llard›r u¤rafl›yor. Kendisi desteklemedik cunta, askeri maddi yard›m yapmad›k faflist iktidar b›rakmazken, halklar›n ba¤›ms›zl›k, özgürlük için dayan›flma içinde olmamas›n› istiyor. Chavez’e yönelik “suçlamalar›n” bir hedefi iktidardan uzaklaflt›rmaksa, di¤er hedefi de budur. FARC, Kolombiya halk›n›n meflru silahl› gücüdür, yoksul halk›n iktidar için savafl›n›n ifadesidir. Elbette, kendine ilerici, anti-emperyalist, Amerikan imparatorlu¤una karfl› diyenler her biçimde, her koflulda dayan›flmas›n› sürdürecek, sürdürmelidir, halklara karfl› birleflen tekellerin devletine karfl›, halk güçlerinin dayan›flmas›ndan meflru hiçbir fley olamaz.


IMF ve Amerika karfl›t› hareket, bugün için kendisini sand›kta ifade etmifltir. Küba’n›n moral etkisinin yan›s›ra, Venezuella’daki darbenin halk›n büyük sahiplenme ve deste¤i geri püskürtülmesi, Kolombiya’da Amerikanc› güçlere vurulan darbeler, IMF’nin yoksullaflt›rd›¤› Arjantin halk›n›n sokaklara taflan öfkesi ve tek tek ülkelerde IMF politikalar›n›n kendisini daha fazla açl›k ve yoksullaflt›rma olarak göstermesi gibi etkenler, son süreçteki seçimler üzerinde çeflitli düzeylerde etkide bulunmufltur. ‹lk olarak Brezilya’da sol güçlerin aday› Luiz Inancia “Lula” da Silva ve ‹flçi Partisi 27 Ekim seçimlerinde devlet baflkanl›¤›n› kazand›. “Lula” daha önce kat›ld›¤› seçimlerde IMF ile bütün iliflkilerin kesilece¤ini söylerken, bu seçimde IMF iliflkilerinin süreci¤ini dile getirdi ve iktidar›n›n ilk günlerinde de buna uygun bir pratik sergiledi. Brezilya’y› Peru izledi. Peru’da kendini merkez sol olarak tan›mlayan Amerikan Halk Devrimci ‹ttifak›, 17 Kas›m'daki yerel seçimlerde büyük baflar› elde etti. Bolivya’da Eva Morales liderli¤indeki Sosyalizme Do¤ru Hareket, temmuz ay›ndaki seçimlerin ard›ndan Bolivya kongresindeki 2. büyük parti konumuna geldi. Hat›rlanaca¤› gibi seçimler s›ras›nda Amerikan büyükelçisi, Morales'in kazanmas› durumunda yard›mlar›n kesilebilece¤i tehdidini gündeme getirmifl, bunun ard›ndan halk›n Amerika’ya tepkisi Morales’in deste¤inin daha da artmas›n› sa¤lam›flt›. Ve son olarak Ekvador seçimlerinde Amerika’n›n istemedi¤i Lucio Gutierrez izledi onlar›.

“Rüzgar”a Kap›lanlar ve “Rüzgar”›n Anlam› Özellikle, latin amerikan›n en büyük ülkesi Brezilya’da iflçi bir aday›n kazanmas› sonras›nda, ülkemizdeki reformist kesimler, “rüzgar”›n Türkiye’ye de yans›yaca¤› ve kendilerinin de parlamentoya girece¤i havas›na kap›ld›lar ve bunu kimi yaz›lar›nda da dile getirdiler. “Rüzgar” bekledikleri gibi ÖDP ve Blok’u önüne kat›p parlamento koridarloran› atamad›. Çünkü, bu “rüzgar›n” onlar›n yorumlad›klar› ve umduklar› gibi, 1960’lardaki gerilla hareketinin yaratt›¤› rüzgarla hiçbir benzerli¤i ve etki gücü anlam›nda bir benzerli¤i yoktu. 1960’lardaki hava, dünya genelindeki yükseliflle birlikte silahl› mücadelenin sars›c› gücüyle birlikte ortaya ç›km›fl ve yay›lm›flt›. Bugün ise, halklar›n IMF’ye karfl› hakl› tepkilerinin ifadesidir sözkonusu olan. Ve sonuçlar itibariyle, halklar›n emperyalizme, oligarflilere karfl› mücadele hanesine yaz›lm›fl kazan›mlard›r, bu anlamda olumlu geliflmelerdir.

Sosyalist bir geliflim, iktidar›n halk›n eline geçmesi anlam›nda bir de¤erlendirme gerçekle uyuflmayan abart›l› bir de¤erlendirmedir. fiili’de Allende örne¤i henüz haf›zalardan silinmemifltir!

IMF, Latin Amerika’ya Açl›k Dayat›yor Arjantin, Brezilya flimdi de Paraguay IMF politikalar›n›n bedellerini ödüyor. Paraguay’da patlak veren ekonomik kriz Merkez Bankas› Baflkan›’n›n ard›ndan, ekonomi bakan› James Spalding’in de istifas›na sebep oldu. Spalding, istifas›n›, “IMF’den yeni kredi, kurtarma plan›n›n temini için gereken kemer s›kma tedbirlerinin, vergi reformlar›n›n parlamenterler taraf›ndan onaylanmamas› karfl›s›nda baflka seçene¤im kalmad›” sözleriyle aç›klad›. IMF, 200 milyon dolarl›k “acil yard›m” karfl›l›¤› olarak hükümetten akaryak›t ve di¤er tüketim mallar›na zam yap›lmas›na yolaçacak olan vergi reformlar›n›n yap›lmas›n› istiyor. K›saca halka aç kal›n diyor. Paraguay son 20 y›l›n en büyük bunal›m›n› yaflarken, paran›n de¤eri yüzde 40 oran›nda düfltü ve hükümet çal›flanlar›na maafl ödemekte zorlan›r hale geldi. Halk›n ya¤malara giriflti¤i Arjantin’in yeniden IMF’nin kap›lar›n› çalmas›na IMF’nin cevab› ise, “elektrik, gaz ve telefon gibi kamu hizmetlerine yüzde 30 zam yap›n, sonra kredi veririz” oldu. ‹flte bu IMF için Tayyip Erdo¤an, “düflman de¤il dostuz, biz de kurucu üyeyiz” diyerek, program›n› tavizsiz uygulayaca¤›n› söylüyor. 3 y›ld›r yaflanan yoksullaflmay›, açl›¤› daha da büyütmek için IMF kap›lar›n› çal›yor. Ony›llard›r IMF politikalar› ile ekonomisini düzelten hiçbir ülkenin olmad›¤›n› dünya alem bilirken, AKP, halk›m›z› bofl vaatlerle, yalanlarla aldatma oyununu sürdürmeye çal›fl›yor. Sonucun ne olaca¤›n› ise, Arjantinler, Paraguaylar ve daha birçok Latin Amerika ülkesinde yaflanan yoksullaflma bile anlatmaya yetiyor.

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

47


Kültür Sanat Halk türküleri ve öyküleri

GÜLEYCAN Yirmi y›l geçti üzerinden. fiimdiki gibi karanl›k, so¤uk, zalim geceleri ve gündüzleri vard› ülkemizin. Ve bu gecelerin apoletli bekçileri, generalleri. Zulüm, kan ve iflkence tek bildikleriydi. Halk›n en kahraman k›zlar›n›n, en yi¤it delikanl›lar›n›n üstüne çökmüfllerdi. Ö¤retmen, ö¤renci birarada iflkencedeydi. Usta, ç›rak birarada. Doktor, hemflire birlikte katlediliyordu. Bütün bir halk iflkencedeydi Eylül zindanlar›nda. Umut... U¤runa iflkencelerden geçti¤imiz, karanl›k kuytularda katledildi¤imiz, dara¤açlar›nda salland›¤›m›z umut. O hep vard›. Silahs›z, pusats›z kalm›flt›k. Ellerimizi, kollar›m›z› ba¤lam›fllard›. Kulaklar› iflitmez, gözleri görmez k›lm›fllard› ama o sol gö¤sümüzün alt›ndaki cevahiri karartamam›fllard›. ‹flte o cevahir ›fl›ld›yordu. S›cac›kt›. Bizimdi. 12 Eylül'ün zindanlar›ndayd›k ama yaln›z de¤ildik, karanfiller aç›yordu ko¤ufllar›m›zda. Apo, Fatih, Hasan, Haydar... Direndik. O günlerdi. Tek tip elbiseyi koydular önümüze. "Giy" diyorlard›. "Kiflili¤inden soyun!". Giymedik. Zorla soydular, kafalar›m›z›, kollar›m›z› k›rd›lar. Ç›plakt›k karak›flta, so¤uktayd›k ama umutsuz de¤ildik. Giymedik. Zulüm çaresiz. Mahkemeye ç›k›yoruz, üzerimizde yaln›zca çamafl›rlar›m›z. So¤uktay›z ama tek tip elbiseyi giymemenin mutlu ›fl›lt›s› gözlerimizde. O günlerdi. Avluday›z, hani soluk bir günefli vard›r karak›fl›n. Belki vücudu ›s›tmaz ama insan›n gönlünü ›s›t›r derler, iflte öyle bir günefl ç›km›fl. ‹lerliyoruz günefle do¤ru. Umut, özgürlük iflte o an duvara de¤en günefl olmufl. Güneflin kanatlar› alt›na sokuluyoruz. Günefl, milyonlarca y›l›n al›flkanl›¤›yla sar›yor bizi, ›s›t›yor, ›s›t›yor... Zulüm geliyor, karfl›m›za dikiliyor. Bütün so¤uklu¤uy-

Bülent Tanör Yaflam›n› Yitirdi Anayasa Hukuku Profesörü, demokrat insan Bülent Tanör yakaland›¤› rahats›zl›ktan kurtulamayarak 28 Kas›m günü yaflama veda etti. Üniversite camias›nda demokrat tav›rlar›yla, düzenin hukukuna karfl›, eksi¤iyle gedi¤iyle hukuku savunmas›yla bilinen ve bu nedenle 12 Eylül cuntas›n›n gazab›na u¤rayanlardan biri olan Tanör’ü, ö¤rencileri, bask›

48

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

la, insans›zl›¤›yla bir kaya parças› gibi emrediyor: "Yasak". Günefl bile yasak! Direniyoruz, o günefl bizim. O umut bizim. Teslim alam›yorlar. Hani ellerinden gelse güneflin üstüne perde çekecekler. Direniyoruz güneflle birlikte.

Günefl bile yasak ‹çim sar› s›cak Duvarlar› deler Sevdan›n közü Gül ey can Avluday›z, o günefl milyonlarca halk olmufl, ›s›t›yor bizi. Günefl, eritiyor zulmün yasa¤›n›. Zulüm yine çaresiz direncimizin karfl›s›nda. Bizde umutsuzluk yok, yoldafl s›cakl›¤›, vatan s›cakl›¤› sar›yor bedenimizi. Köz oluyoruz, deliyoruz duvarlar›. Zulmün iflkencehanelerinde yaflad›klar›m›z›n ve daha yaflayacaklar›m›z›n bilinciyle sahip ç›k›yoruz günefle.

Dertlerim nice Ne giz ne bilmece Bekliyor Zalim telörgüden gece Gül ey can Eyül zindanlar›nda direndik. Bedenlerimizi açl›¤a yat›rd›k, kazand›k. Doksanalt›da direndik. Buca'da, Ümraniye'de, Ulucanlar'da direndik. Günefl hep bizimleydi. 19 Aral›k'ta bütün ülkede direndik. Bugün ülkemizin dört bir yan›nda direniyoruz. Hastane odalar›nda, kelepçeli ranzalarda, hücrelerdeyiz. Yine karak›fl, yine so¤uk. Günefl yine yasak! Ama umut yine bizimle, günefl yine bizimle. Halk sevgisi, vatan sevgisi ›s›t›yor bedenimizi. Yaflam bizim, umut bizimle... Bu yol uzun ›rak Var›lacak mutlak fiu korkuyu ç›kar at Gürül gürül hayat Gül ey can ve sald›r›lara karfl› gençli¤in yan›nda yer alan onurlu tav›rlar›yla hat›rlar. Örne¤in devrimci gençli¤e yönelik faflistlerin b›çakl› silahl› sald›r›s›n›n yafland›¤› bir süreçte Prof. Tanör, dönemin Rektörü Bülent Berkarda'ya "sivil faflistlerin silahla okula nas›l girdiklerini" sorar ve ve "sorumlular cezaland›r›l›ncaya kadar derslere girmeyece¤im" diyerek onurlu bir tav›r sergiler. Sald›r›n›n bilime oldu¤unu bilir Tanör. Kendi alan›nda birçok eseri bulunan Tanör’ün vefat› nedeniyle yak›nlar›na ve üniversite camias›na baflsa¤l›¤› diliyoruz.


bas›n tv

KIRILIR YALANIN ÇARKI

Fahiflelerin medyas›nda ölüm suskunlu¤u TV’ler, gazeteler Kaya Çilingiro¤lu’nun tecavüz haberlerini en ayr›nt›s›na kadar, ahlaks›zl›k derecesine vard›rarak yay›nl›yor. Hem de bir gün de¤il, günlerce sürüyor bu haberler. Sadece paparazi programlar›nda, magazin kanallar›nda de¤il, “ciddi” kanalarda dahi yer bulabiliyor. Oysa olay›n burjuva yaflam içinde olanlar aç›s›ndan bir ola¤anüstülü¤ü yok. Gizli kapakl›, aç›k seçik neredeyse her gün buna benzer fuhufllar, tecavüzler görebilirsiniz o “alem”in içinde. Düflkünlükte haber de¤eri bulan medya, F tiplerinde süren ölümler ve zulümde aylar de¤il, iki y›la yak›n bir zamand›r “haber de¤eri” bulam›yor. DGM sansürü bahanesiydi, o da kalkt›. Hem de tam bir utanç karar›yla; DGM zaten bizim yasa¤›m›za gerek kalmad› dedi. Hiçbir yazar, medya uzman› DGM gibi bir mahkemenin bas›na, “bizden daha sansürcü”

demesini sorgulamad›, çünkü örnek verecekleri olay sansürün kendisiydi. Fahiflelerin medyas› ölümlerde, zulümlerde susmaya devam ediyor. Fahiflelerin ekranlarda boy göstererek kendilerini daha pahal›ya satmas›na yard›m yatakl›k eden medya, F tiplerinde de zulme yard›m yatakl›k ediyor. Bu sürecin mutlaka medya aç›s›ndan ileride kitaplar› yaz›lacak, araflt›rmalar› yap›lacak. Medya uzmanlar› ne diyecekler acaba medyan›n bu ölüm suskunlu¤u hakk›nda? ‹ster masa bafl›nda isterse z›mni bir flekilde bütün medyada ölüm orucu haberlerini, flehitleri vermemek için bir anlaflma var. Anlaflman›n zemini: Emperyalizme karfl› direnenlerin yok olmas›, AB’nin önündeki engelleri öldürerek yoketme siyaseti ve düzenin bekaas› var. Haber ahlak›n›, halk›n haber alma hakk›n› tart›flm›yoruz. Bir cinayetten sözediyoruz. Kendi ülkesindeki ölümleri gizleyen bir medya cinayetlerin orta¤›d›r. ‹ktidarlar›n en büyük yard›mc›s›d›r. Sansür dilleri, beyinleri öyle kilitlemifl ki, hak ve özgürlükleri dilinden düflürmeyen AKP’li bakanlara sorarken F tiplerine, ölümlere girmemek için k›y›s›nda köflesinde dolanmaktan yorgun düflüyorlar. Adalet Bakanl›¤›’n›n “önündeki görevler” programlar› yap›p, ölümle, iflkenceyle varolan F tiplerine dokunmamak büyük bir yetenek, büyük bir katil ruh istiyor kuflkusuz. Bu ruha sahip oldu¤unu medya kan›tlamaya devam ediyor.

Ç‹ZG‹YLE

Ekmek ve Adalet / 01 Aral›k 2002 / Say› 37

49


kahramanlar ölmez

Kemal ASKER‹

ÇAYTAfiI KAHRAMANLARI fiehitlik tarihi: 6 Aral›k 1994 Ahmet GÜDER

Gülseren BEYAZ

fiehit düfltükleri yer: Dersim Hozat Çaytafl› Köyü fiehit düflme flekli: Umudun türküsünü söylüyorlard› da¤larda. Sendikalarda, üniversitelerde, liselerde, gecekondu mahallelerinde, köylerinde halk›n özgür-

Nihat KAYA

fienay SONAR

lük mücadelesinde yeralm›fllard›. ‹flkencelerden, hapishanelerden geçmifllerdi. Ayn› özgürlük düflü için gün gelmifl silaha sar›lm›fllard›. DHKC ‹brahim Erdo¤an K›r Silahl› Propaganda Birliklerine ba¤l› bir müfrezenin gerillalar›yd›lar flimdi. Komutanlar›, bir süre önce Parti Kurulufl Kongresi’ne kat›l›p komutan olarak da¤lara dönen Kemal Askeri’ydi. Kah da¤-

Erkan AKÇALI

Mikail GÜVEN

larda, kah köylerde faaliyet yürütüyorlard›. 6 Aral›k günü Dersim’in Hozat ilçesi Çaytafl› Köyü’nde bofl bir evde devletin katliam birlikleri taraf›ndan kuflat›ld›lar. Marfllar›yla, kurflunlar›yla çat›flt›lar.

Bayra-

klar›n› as›p direnifli sürdürdüler. Çat›flma sonucu 9 DHKC gerillas› flehit düfltü.

Hüsniye AYDIN

M. Ali ÖZTÜRK


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.