AdaletWeb095

Ekmek ve

Adalet

Hapishanelerde 107 insan öldü

www.ekmekveadalet.net Mail:info@ekmekveadalet.net

DUYDUNUZ MU

Adalet

www.ekmekveadalet.net

F Tiplerinde Ölüm Orucu

Haftal›k Dergi / Say›: 95 / Tarih: 25 Ocak 2004 / F‹YAT (KDV Dahil) 750 000

!

Ekmek ve

karfl› direniflte, ✔Tecrite 107 flehit verildi.

?

info@ekmekveadalet.net

AKP A KP dünkü EL KA‹DE’dir

Sürüyor!

Güle güle...

Güle güle kızım Güle güle oğlum Güle güle gelinim, yiğidim Güle güle git, gidin...

Yolun, yolunuz açık olsun.

Git ki...

Gidin ki çocuklarımızın kanı satılmasın, çapulcuya, yağmacıya, işgalciye..

Gidin ki analarımızın Korlaşan yüreğine merhem olun Gidin ki Zulme karşı kapalı gözler açılsın Gidin ki "Bana ne" diyen yüzler utansın Gidin ki ülkemizin o özlemini duyduğu Hasretini çektiği özgürlük ateşi harlansın Bak, bakın "Gelin" diyor..

Feride'nin Munzur’un doruklarından bakan gözleri Gelin diyor, Toroslar’dan; İnce Memedler, Besatlar, Bülentler Gelin diyor; Çakırcalılar, Mehmetler, Erhanlar..

Gelin diyor; Kancık Osmanlıya karşı savaşan efelere kucak açmış, başı öne eğilmeyen, gururlu Ege Dağları’nın dorukları...

Gelin diyor, Celalettin komutan.

Gelin diyor, Gültekinler, Uğurlar, Şengüller...

Git.. gidin.. gidelim.. Ülkemizin dört bir yanına serptiğimiz Direniş tohumlarını sulayalım, büyütelim... Şimdi sıra bizdedir Şimdi hesap sorma zamanıdır. Şimdi silah elde savaş zamanıdır. Şimdi YA ZAFER YA ÖLÜM zamanıdır..

“

Biz, Genelkurmay olarak, ABD'nin ‹ncirlik'i kullanmasını Türkiye'nin milli menfaatleri açısından uygun buluyoruz.

E¤er Irak'ta etnik yapıya dayalı yapı olursa gelecek çok zorlu ve kanlı olur.

” Milli menfaatler ad›na hep katlettiler!

Generaller konufltukça, a¤›zlar›ndan kan daml›yor.

“Milli menfaatlerimiz” dedikçe, iflbirlikçili¤in onursuzlu¤unun sindi¤i yüzlerinden riyakarl›k ak›yor.

Sadece, Genelkurmay 2. Baflkan› ‹lker Baflbu¤’un yukar›da birkaç sat›r›n› aktard›¤›m›z aç›klamas›n› okumak yeterlidir katliamc›l›¤› görmek için.

‹flgal ortakl›¤›n› bile milli menfaatler diye savunmaya kalkan generaller, ülkemizi Amerika’n›n sömürgesi yapan as›l güçtür. 50 y›ll›k iflbirli¤i politikalar›ndan, imzalanan tüm teslimiyet anlaflmalar›ndan ve emperyalizmin yeni-sömürgecilik düzenini sürdürebilmek için gerçeklefltirilen bütün katliamlar›n birinci dereceden sorumlusu ordudur.

50 y›ld›r emperyalizm ve oligarfli ad›na katlederek, generaller de holdinglefltiler, sömürü pastas›ndan daha büyük dilimler koparmaya bafllad›lar.

Tüm bask› ve yasaklar, onlar›n onay›ndan geçmifl ve onlar taraf›ndan uygulanm›flt›r.

Onlar›n riyakarl›¤›, düzen partilerinin riyakarl›¤›ndan daha da büyüktür. Amerikan emperyalizminin gizli iflgalinin ordusu haline gelmiflken “milli ordu” yalan›n› sürdürdüler. Kontrgerillan›n, MHP’li faflistlerin halk›n üzerine sal›nmas›n›n, tarikatlar›n gelifltirilmesinin, Susurluk’un örgütlenmesinin merkezinde yer al›rken, “milletin ordusu” demagojisiyle “tarafs›z, sa¤a da, sola da karfl›” görünümünde politikalar›n› sürdürdü.

✹R ÇA⁄ DUYU

I U

➤

GENÇL‹K D‹REN‹YOR!

Türkiye’de yaflayan herkesin Genelkurmay, emperyalizm ve oligarfliyle bütünleflmifl sömürücü, katliamc› bir güçtür. Gelmifl geçmifl hükümetlerin hiçbir sömürü, ba¤›ml›l›k ve zulüm politikas›na karfl› olmam›flt›r. AKP nezdindeki fleriat karfl›tl›¤› ise, sadece “iktidar kavgas›”d›r. ‹ncirlik’i Amerika’ya açmakta da, F tiplerinde tecriti sürdürmekte de, Kürt halk›na karfl› inkar ve imhay› sürdürmekte de, IMF programlar›n› uygulamakta da, HEMF‹K‹RD‹RLER. Orduyu oligarfliden ay›ranlar›n, generallere “millilik” vehmedenlerin, emperyalizme karfl› ordudan medet umanlar›n, bu ülkede ba¤›ms›zl›ktan, demokrasiden yana olmas› mümkün de¤ildir. Ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sosyalizmin önünde, savafl›lmas› gereken bir engeldir.

TAYAD’l› Aileler: 27 Ocak’ta Çanakkale’de Olal›m!

19-22 Aral›k Katliamc›lar›n›n yakas›na daha güçlü yap›flmak için, ellerinizi ellerimizle, sesinizi sesimizle birlefltirin.

SORUfiTURMA TERÖRÜ’ne karfl› eylemlerimizi sürdürüyoruz.

Demokratik kitle örgütlerini, ayd›nlar›, hak ve özgürlüklerden yana, demokrasiden yana olan her kesimi, tüm halk›m›z›, tüm ö¤renci arkadafllar›m›z›, yan›m›zda, içimizde görmek istiyoruz.

Gençlik Dernekleri Üyesi Ö¤renciler

Ekmek ve

Adalet

INTERNET adresi: www.ekmekveadalet.net

Ekmek ve Adalet Dergisi Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Mustafa Köflker Genel Yay›n Yönetmeni: Gülizar Kesici Adresi: ‹nebey Mahallesi ‹nk›lap Caddesi Oto Han 55/54 Aksaray Fatih ‹stanbul ‹rtibat Telefonu: 0212 347 69 66 Faks:0212 347 69 65 Hesap No: 0041310 -4 Y›lmaz Bas. Yay. Da¤. Org. Akbank Yusufpafla fiubesi/‹ST

Ofset Haz›rl›k: Y›lmaz Yay›nc›l›k Bask›: ASPAfi Pazarlama Fiyat›: 750 000 Avrupa: 3 Euro Almanya:3 Euro

Fransa:3 Euro ‹sviçre:3 Euro Hollanda:3 Euro

‹ngiltere: £ 2.5

Belçika: 3 Euro Avusturya: 3 Euro

E-MAIL adresi: info@ekmekveadalet.net

Bürolar›m›z Yap›verlag Venloerstr. 507-A 50825 Köln Tel: 0049 221 280 87 74 0049 221 280 87 75 Faks:0049 221 280 90 84 E-mail adresi: ekmekveadalet@arcor.de Adana- ‹nönü Cad. 7. Sokak K›z›lay ‹fl Han› arkas› Özkan Apt. No:10/2 Tel-faks: 0 322 351 97 25 Ankara- GMK Bulvar› Onur ‹flhan› Kat: 6 Daire: 151 K›z›lay Tel-faks: 0 312 419 27 38 Antakya- Armutlu Mahallesi Elmas Sok. fiaban Kanatl› Apt. Kat: 4 D: 6 Telfaks: 0 326 223 87 18 Bursa- Baflak Cad. Gür ‹fl Han› Daire: 25/4 Heykel Tel-faks: 0 224 224 93 97 Gaziantep- Karatarla Mahallesi Gaziler Caddesi Yeniçeri Sokak No:27 Daire:10 fiahinbey Hopa:Hopa ‹fl Merkezi Zemin Kat No: 1 HOPA Tel-Faks:0 466 351 42 08

‹zmir- Milli-i Kütüphane Cad. No: 17/104 Tepeköylü ‹fl Merkezi Konak/‹zmir Tel-Faks: 0 232 482 29 54 Kocaeli- Hürriyet Caddesi Gakko Kervan Saray ‹flhan› Kat:7 No:79 Tel-Faks: 0 262 331 66 51 Malatya- Dabakhane Mah. Bak›rc›lar Çarfl›s› Sar›beyo¤lu ‹flhan› Kat:1 No:43 Tel: 0422 323 24 77 Mersin- Zeytinlibahçe Caddesi Petek Apartman› No:26 Kat:1/3 Mersin Samsun- Talimhane Cad. Bozluolcay ‹fl Han› Kat: 3/42 Tel-faks: 0 362 435 25 80 Trabzon- Kemerkaya Mah. Kundurac›lar cad. Dedeo¤lu sokak Pustular iflhan› Zemin Kat No:4 Tel-faks: 0462 321 14 80 Zonguldak- Gazipafla Cad. Ofluo¤lu ‹flhan› Kat: 5 Daire: 9

Ekmek ve Adalet Say› 95 ‹çindekiler

3...

5...

7...

8...

14...

16...

18...

19...

20...

22...

25...

26...

28...

30...

31...

33...

34...

35...

36...

38...

42...

43...

46...

48...

49...

50...

Tayyip Erdo¤an Dünkü Usame Bin Ladin’dir “Milli Ç›karlar›m›z” Beyaz Saray Kap›s› Sat›fl Yeridir Ö¤renci Gençli¤i Teslim Alamaz Katliamc›lar›n Yakas›na Yap›flal›m!

Tecrit ve Sansür Parçalanacak Tecrit Edilenler Ço¤ald› Direnifl Büyütülmeli!

Katliam› Savunma Soruflturmas› Üç Y›l Geriden Geliyorsunuz!

Yeni Vergi ve Zam Tekeller Adaletsizli¤in Kayna¤›d›r 107 ‹nsan Öldü Duydunuz mu?

Genel-‹fl Kongresi Yap›ld› ‹flten Atmalar Sürüyor ‹flgalci Zorlan›yor Ba¤›ms›z Bir Kürdistan Kürt Halk›n›n Hakk›d›r ABD ve ‹srail ‹flgalcileri Filistinli Annelerin Feda Ruhu Karfl›s›nda...

Yak›lan Binlerce Köyün...

Hapishane Müdürünü ‹stifa Ettiren ‹flkencecilik Açmaz Derindir Onursal Baflkana Bak›n Sorular Cevaplar Partiler ve ‹deolojileri Grup Yorum; Bir Efsane Dünya Sosyal Forumu Yap›ld› Ne Gerek Var Önleme!

Kahramanlar Ölmez

Tayyip Erdo¤an, dünkü Usame Bin Ladin’dir ABD istiyor, AKP yerine getiriyor. Ç›kard›¤› yasalarla Amerikan tekellerinin ç›karlar›n› koruyor, ülkemizin topraklar›n› Amerikan iflgal askerine aç›yor. Tayyip Erdo¤an Cidde’de Arap liderler karfl›s›nda Bush’un istediklerini söylüyor. Bundan 15 y›l önce, Usame Bin Ladin de ayn› fleyleri yap›yordu. Afganistan’da emperyalist tekellerin ç›karlar›n› savunuyor, bulundu¤u topraklarda adamlar›na CIA’n›n kontrgerilla uzmanlar› taraf›ndan e¤itim verdiriyor, “komünizme karfl› cihad” slogan›yla ABD ad›na savafl›yordu.

Kravatl›, Baflbakanl›k yapan, eski Arçelik bayisi Tayyip Erdo¤an’la, bugünkü da¤larda gerilla gibi yaflayan, eli silahl›, sar›kl› ve entarili Usame Bin Ladin’in birbirlerine pek benzemedi¤i düflünülebilir. Biçimsel ayr›nt›lardan kurtulup siyasi yaflamlar›na ve oynad›klar› rollere bak›l›rsa, çok büyük benzerlikler oldu¤u görülür.

Dünkü Usame Bin Ladin, Amerika’yla ç›kar ve hareket birli¤i içinde olan bir “mücahit”ti. Amerika’yla ç›kar ve hareket birli¤i, Sovyetler Birli¤i’ne düflmanl›k ve anti-komünizm temeline oturuyordu.

Bugünkü Tayyip Erdo¤an, Amerika’yla ç›kar ve hareket birli¤i içindedir.

Birliklerinin temelini karfl›l›kl› ç›karlar› ve ortak anti-komünizmleri oluflturuyor. ‹flbirlikçi Tayyip, Amerikan imparatorlu¤unun Ortado¤u’da egemen olmas›na, Amerikan tekellerinin ülkemizi çiftli¤i yapmas›na hizmet ediyor, ABD, Tayyip’in iktidar›n› destekliyor.

Dünkü Usame Bin Ladin: * Zulme karfl› olmak ad›na zalimle birlik oldu. * Dini, Allah ad›na cihad› Amerika’n›n hizmetine verdi. * Hak ad›na haks›zl›klar›n uygulay›c›s› oldu. Adalet ad›na, haks›z ve gayrimeflru olanlar›n yan›nda yer ald›.

Bugünkü Tayyip de bunlar› yap›yor; * Ortado¤u’nun mazlum halklar›na karfl›, zalimle müttefiktir. * “Il›ml› ‹slam modeli” ad› alt›nda dini, Amerika’n›n hizmetine vermifltir. * “Elhamdülillah Müslüman›z” deyip, Müslümanlar›n kan›na girmifltir.

Bu benzerlik tesadüfi de¤ildir; ayn› kafa yap›s›na, ayn› ideolojiye sahiptirler ve benzer siyasi süreçler yaflam›fllard›r.

K›saca hat›rlatal›m; Bin Ladin, ABD’yi vuran 11 Eylül eylemleri vesilesiyle ad› tüm dünyada duyulmadan uzun süre önce, Suudi Arabistan hakim s›n›flar›n›n içinde yer alan, dev bir inflaat flirketinin sahiplerinden biriydi. Suudi Arabistan o zamanlar (1970’ler), ABD’nin sosyalist sisteme ve ulusal kurtulufl hareketlerine karfl› oluflturdu¤u yeflil kufla¤›n merkeziydi. Usame Bin Ladin bir dönem sonra, yine bu yeflil kuflak projesi çerçevesinde Afganistan’da komünizme karfl› savaflan bir “mücahit”tir. ABD’nin Afganistan’da Sovyetlere karfl› sürdürdü¤ü savafl›n askeri karargah› Pakistan’d›r. Afgan gericili¤inin kamplar›n›n ço¤u Pakistan’dad›r. Usame Bin Ladin, Pakistan yönetiminin ama esas olarak da ABD’nin deste¤iyle komünizme karfl› savafl›na

bafllar. O art›k ABD’ye göre bir “özgürlük savaflç›s›”d›r; ayn› Nikaragua’da devrimci yönetime karfl› kontrgerilla savafl› yürüten katiller sürüsü gibi. “Bat› yanl›s› bir ‘özgürlük savaflç›s›’ olarak Usame Bin Ladin'in yapt›¤› ilk ifllerden biri karma (k›z-erkek kar›fl›k) e¤itim yapan bir okula sald›rmak, okulu yerle bir etmek ve okul müdürünü öldürmük olmufltur.” (Tar›k Ali, Fundamentalizmler Çat›flmas›) Bu prati¤iyle, k›sa sürede “Komünizme karfl›” kararl› bir savafl yürütece¤i konusunda güven yarat›r CIA uzmanlar›nda. ABD deste¤inin önü aç›l›r.

Bu geçmifl, AKP’nin geçmifliyle paraleldir. Ayn› dönemde, Tayyip Erdo¤anlar’›n, Abdullah Güller’in de içinde oldu¤u ‹slamc› gericilik de ülkemizde ABD deste¤inde siyaset sahnesine ç›kmaktad›r. Onlar “karma okul”lara sald›rmaz, bunun yerine, devrimcilere sald›r›rlar. 6.

Filo’yu protesto eden vatanseverler, ABD’nin koruyucusu olarak karfl›lar›nda Tayyipler’i görürler. Sopal› b›çakl› gericiler iki vatanseveri katlederler o gün. Ve onlar da Usame gibi, ABD’nin güvenini kazan›rlar. O günden bugüne, ABD’yle ülkemizdeki ‹slamc›lar aras›nda hemen hiçbir temel çeliflki, çat›flma olmam›flt›r.

Yeflil kuflak çerçevesinde M›s›r'da Nas›r'a karfl› Müslüman Kardefller’i, Endonezya'da Sukarno'ya karfl› Sarekat-i Islam’›, Pakistan'da Butto'ya karfl› Cemaat-i ‹slami’yi, Afganistan'da ilerici Necibullah'a karfl› Usame Bin Ladin ve Taliban’› destekleyen emperyalizmin, Türkiye’de böyle bir ihtiyac› yoktu. Çünkü iflbafl›ndaki iktidarlar, yeterince iflbirlikçiydi, isteklerini yerine getiriyordu. Ama yine de ‹slamc›lar›n önü aç›k tutulmal›yd›. Bunu da bizDünkü Usame, zat 12 Eylül yönetimi araBugünkü Tayyip, c›l›¤›yla yapt›. Suudi serZulme karfl› olmak ad›mayesiyle savaflan Usame Bin Ladin gibi, Erbakan na zalimle birlik oldu. öncülü¤ündeki ‹slamc›lar Dini, Allah ad›na cihad› da Suudi kökenli Rab›ta Amerika’n›n hizmetine arac›l›¤›yla finanse edildi. verdi.

Tarikatlar, hem d›fl finans sayesinde, hem müritlerini Hak ad›na haks›zl›klar›n sömürerek holdinglefltiler. uygulay›c›s› oldu. Adalet Kendilerine sa¤lanan bu ad›na, haks›z ve gayimkanlar karfl›l›¤›nda rimeflru olanlar›n yan›nABD’nin ve oligarflinin onlardan istedi¤i komünizm da yer ald›. karfl›s›nda, halk›n devrimci Ortado¤u’nun mazlum mücadelesi karfl›s›nda set halklar›na karfl›, zalimle olmalar›yd›. Bunu da yerimüttefik oldular. ne getirdiler; din, Allah,

hak, adalet istismar›yla örgütledikleri kitleleri, düzene karfl› ç›kmayan sessiz y›¤›nlar haline getirdiler; kendilerine ihtiyaç oldukça, devrimcilere, ilericilere sald›r›lar düzenleyen MTTB gibi, Ak›nc›lar gibi örgütlenmeler oluflturdular.

Marafl katliam›, Sivas katliam› gibi halka karfl› provokasyonlarda, egemenlerin istedi¤i rolü oynad›lar. Ülkemizde daha çok “medeniyetler çat›flmas›” teziyle tan›nan Amerikan ideologu Huntington, Afganistan’da gericili¤in kazanmas›n› flu sözlerle aç›kl›yordu: "Bu zafer Amerikan teknolojisi, Suudi ve Amerikan paras›, Pakistan deste¤i ve e¤itimi ve ço¤u Arap olmak üzere baflka Müslüman ülkelerden binlerce savaflç› sayesinde kazan›lm›flt›r.” Usame Bin Ladin’in ‹slamc›l›¤› ABD’nin hizmetine verdi¤inin özlü bir ifadesidir bu sözler. Amerika, ayn› sözleri ülkemizdeki ‹slamc›lar için de kullanabilir; E¤er Türkiye’de halk›n devrimci mücadelesinin kitleselli¤ini belli ölçülerde geriletebildilerse, e¤er Irak’a sald›r›y› adeta “komflu bir ülke”den gibi yapabildilerse, bunu tarikatlara ve “‹slamc›” AKP iktidar›na borçludurlar.

Bunu bildikleri için bugünlerde tüm Amerikal›lar Tayyip’e övgüler ya¤d›r›yorlar. AKP iktidar›n› “›l›ml› ‹slam” modeli ad›yla Ortado¤u’ya yaymak istiyorlar. Elde silah savaflan ‹slamc› mücahitler, Amerika’n›n dünkü ihtiyac›yd›. Sosyalist sistem y›k›ld›ktan sonra, ABD’nin tüm dünya halklar›na karfl› gündeme getirdi¤i dayatmalar, genel olarak islam dünyas›yla, ‹slamc› inanç sahipleriyle ABD aras›ndaki çeliflkileri keskinlefltirmifltir. “Radikal ‹slama” savafl açan Amerika’n›n flimdiki ihtiyac›, hem dini kullanarak kitleleri uyutacak, ama kendisine de hiçbir pürüz ç›karmayacak iflbirlikçi ‹slamc› iktidarlard›r.

AKP bunun için bir “model”dir. Emperyalizme karfl› ç›kan ülkelere, halklara karfl› dün Usame Bin Ladin nas›l bir rol oynam›flsa, bugün de Tayyipler ayn› rolü oynamaktad›r. Dünkü Usame de, bugünkü Tayyip de, kitlelerin Amerika’ya yönelmesinin önündeki engeldir. Dünkü Usame de, bugünkü Tayyip de ABD’ye karfl› ç›kan ülkelere karfl› savaflmay›, onlara bask› yapmay› kendilerine görev bilmektedirler.

Amerikan iflbirlikçili¤inin oldu¤u yerde, inançlar, idealler Amerika’n›n hizmetine sunulmufltur.

Amerika’yla iflbirli¤i içinde olanlar bu nedenle dindar de¤il, din sat›c›s›d›rlar. ‹slamc›l›k, sömürüyü onaylayan mant›¤›yla, iflah olmaz anti-komünizmiyle zalimlerle iflbirli¤i içinde halka düflmanl›k politikalar›na kayabilir kolayl›kla. Dünkü Usame, bugünkü Tayyip bu konumdad›rlar.

Genelkurmay Amerikan ‹flbirlikçili¤inin Ad›n› Koydu

“M‹LL‹ ÇIKARLARIMIZ” AKP ile bütün çat›flmalar›n› bir yana b›rakarak, Amerikanc›l›k zemininde buluflan Genelkurmay, ‹ncirlik Üssü’nü halk›m›zdan gizleyerek kulland›rman›n sorumlulu¤unu üstlendi. Ony›llard›r bütün iflbirlikçili¤ini ve katliamlar›n› M‹LL‹ ÇIKARLARIMIZ k›l›f›yla gizlemeye çal›flan Genelkurmay, millili¤in de¤il, vatan hainli¤inin, iflbirlikçili¤in temsilcisidir Genelkurmay, 16 Ocak günü düzenledi¤i brifinginde ‹ncirlik Üssü’nün aylard›r halk›m›zdan gizlenerek kulland›r›lmas›n›n sorumlulu¤unu aç›kça üstlendi. Ony›llard›r Kürt halk›na yönelik politikas›ndan katliamdan, kandan baflka bir fley olmayan Genelkurmay, Irak Kürdistan›’ndaki Kürt halk›n› da, “kan dökmekle” tehdit etti¤i aç›klamalar›nda, K›br›s’tan, Erdo¤an’a verdikleri “PKK, bölücü, irticai ve aflırı sol terör örgütleri hakk›ndaki brifinge” kadar çeflitli konularda bilgiler verdi.

Konuflan ABD Genelkurmay› De¤il!

Genelkurmay ad›na aç›klamalar› yapan Genelkurmay 2. Baflkan› Org. ‹lker Baflbu¤, AKP iktidar›n›n suçüstü yakalanm›fl bir iflbirlikçi ruhuyla aç›klamakta zorland›¤› ‹ncirlik Üssü’nün ABD iflgal güçlerine destek amaçl› kulland›r›lmas›na flu aç›klamay› getirdi: “‹ncirlik Üssü'nün, Irak'taki Amerikan askerlerinin rotasyonu için kullanılması, Türkiye'nin milli menfaatlarine uygundur. Bakanlar Kurulu'nun 23 Haziran 2003'de aldı¤ı karar yeterlidir.

ABD, 28 Kasım 2003'te askerlerinin, ‹ncirlik Üssü'nden, rotasyonunu talep etmifltir... ABD kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasında Konya Üssü'nü kullanmak istemesine olumlu yaklaflıyoruz. Konu SE‹A Anlaflması çerçevesinde görüflülebilir.” ‹ncirlik’in, her türlü techizatla donat›lm›fl, Irak’ta onbinleri katleden ve onlar›n yerine katletmeye gidecek olan ABD askerlerine kulland›r›lmas›n› üstleniyor Genelkurmay. Ve bunu yaparken, “korumakla görevli oldu¤unu” her f›rsatta dile getirdi¤i Anayasalar›nda belirtilmesine ra¤men, yeniden TBMM’den tezkereye bile gerek görmüyor. Çünkü, iflbirlikçili¤in gerekleri, bütün yasalar›n üzerindedir. AKP iktidar›n›n Amerikanc›l›¤› ne ise, Genelkurmay da ayn› zihniyetle ha-

reket ediyor.

Bu konuda TBMM karar› gerekli diyenlere de, kendi diliyle, “kesin sesinizi, ne anayasas›, ne meclisi” diyor Genelkurmay. Nitekim, her konuda Genelkurmay’›n gözünün içine bakan CHP’nin bu aç›klamaya hiçbir tepkisi olmam›flt›r. Halbuki, ayn› CHP, bu aç›klamadan bir gün önce, Genelkurmay’la ayn› fleyi söyleyen AKP iktidar›n› sert bir dille elefltirmiflti. Yine, tezkere gerekir diyen TBMM Baflkan› Bülent Ar›nç da bu aç›klaman›n ertesinde “gerekmedi¤ini” aç›klad›.

Ayn› flekilde, AKP’yi elefltiren köfle yazarlar› da suskunlu¤a gömüldüler.

Türkiye iflte böyle yönetiliyor. ‹flbirlikçili¤i bütün çeliflkilerin bir yana b›rakt›r›yor, tüm iflbirlikçileri Amerikanc›l›k zemininde buluflturuyor, halka karfl› “kenetleniyorlar”.

Say› 95 5 25 Ocak 2004

Amerikan ‹flbirlikçili¤inde “Millilik” Görenler, ABD Ad›na Düflünen, ABD Ad›na Katledenlerdir Peki, iflbirlikçili¤in “milli menfaat” diye nitelendirmesini nas›l gerekçelendiriyor Genelkurmay?

Irak’›n yeniden yap›land›r›lmas›nda oligarfliye “art› puan kazand›raca¤›” gerekçesine dayan›yor “milli menfaat”!

“Irak’›n yeniden yap›land›r›lmas›” denilen, Irak Kürdistan›’ndaki geliflmelerdir. Genelkurmay’›n yönetim ve uygulay›c›l›¤›n› yapt›¤› oligarflinin “Kürt sorunu”ndaki politikas› t›kanm›flt›r. Ony›llara dayanan inkar ve imGenelkurmay, AKP iktidar› ile birha politikas› likte VATANA ‹HANET suçunu ifllesonuçsuzdur. fiimdi mifltir. Vatan hainleri yarg›lanmal› bu t›kan›kve cezaland›r›lmal›d›r. Oligarflik l›k, “biz Bardüzen, vatan hainli¤ini ödüllendirizani ve Talabani’den dayor, ancak bu ülkede vatanseverha iyi ve es-

lerin iktidar›n›n günü de gelecek!..

ki bir iflbirlikçiyiz” denilerek afl›lmaya çal›fl›l›yor.

Kan denizinde bo¤ulan “Kürt politikas›”, iflbirlikçili¤in bata¤›na büyük bir ars›zl›kla gidiflin gerekçesi yap›l›yor.

da arac›d›r. Halk›n, bu demagojiyle, hem devrimcilerin katledilmesine, hem de emperyalizmin uflakl›¤›n›n yap›lmas›na sessiz kalmas› sa¤lanmaya çal›fl›l›r.

1 Mart tezkeresinin eskaza reddedildi¤i günleri hat›rlay›n. ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz, baflta Genelkurmay olmak üzere iflbirlikçileri f›rçalam›fl ve ordunun “liderlik rolünü yerine getirmedi¤ini” söylemiflti.

Ülkemizi Amerika’n›n eyaleti haline getirme sürecinin bafl›n› çeken Adnan Menderes’ten “Morrison Süleyman”a, Menderes’ten sonraki en büyük iflbirlikçi olan Özal’dan onlar› geride b›rakmaya aday oldu¤unu bir y›lda kan›tlayan Tayyip Erdo¤an’a kadar, ABD ile bütün ikili anlaflmalar, bütün iflbirlikçilik kararlar›, halka uygulanan bütün bask› ve yasaklar›n gerekçesi bu demagojidir.

Ordu, flimdi “liderlik rolünü” yerine getiriyor.

Genelkurmay, flovenizmi körükleyerek iflbirlikçili¤ine destek bulmak istiyor. Amerikanc›l›¤›n ve topraklar›m›z› yüzbinlerce kanl› postallar›yla conilere çi¤netmenin hiçbir gerekçesi olamaz.

ABD’nin imparatorluk politikalar›na, iflgal suçuna destek, vatana ihanettir. AKP iktidar› ile birlikte Genelkurmay, vatana ihanetten yarg›lanmal›d›r ve yarg›lanacaklar› günler de gelecektir.

“Milli Ç›karlar” Ad›na Hep Katlettiler!

Say› 95 6 25 Ocak 2004

Bu ülkede ony›llard›r her türlü katliamc›l›¤›n, iflbirlikçili¤in klasikleflmifl, art›k bir çok kesimin midesini buland›r›r hale gelmifl demagojinin ad›d›r, “milli ç›karlar.”

Kimi zaman oligarfli içi iktidar kavgalar›nda gündeme getirilse de, as›l olarak halk›n hak ve özgürlük mücadelesine, devrimcilere karfl› kullan›l›r. Halka karfl› psikolojik savafl›n karargahlar›nda üretilmifl, halka karfl› kullan›lan bir propagan-

MGK, Amerikan iflbirlikçili¤ini bu sözle aç›klarken, içte de, bu Amerikanc›l›ktan ayr› düflünülmemesi gereken katliamc›l›k politikas›nda s›kça baflvurdu bu yalana. “Türkiye’nin milli ç›karlar›”na, “terörle savafl” eklendi ve binlerce devrimci da¤larda, hapishanelerde, evlerde, okullarda katledildi. En son 19-22 Aral›k büyük hapishaneler katliam› da, “Türkiye’nin ç›karlar›” ad›na yap›ld›. Tecriti sürdürmenin ad› “Milli politika, devlet politikas›” oldu.

Art›k tart›fl›lmayacak bir gerçektir: ‹flgal ortakl›¤›n› bile milli menfaatler diye savunmaya kalkan generaller, ülkemizi Amerika’n›n sömürgesi yapan as›l güçtür. 50 y›ll›k bütün katliamlar›n birinci dereceden sorumlusu ordudur. Orduyu oligarfliden ay›ranlar›n bu ülkede ba¤›ms›zl›ktan, demokrasiden yana olmas› mümkün de¤ildir.

Irakta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu’ndan Eylem

tik-‹fl ‹stanbul fiubesi’nde düzenlenen panel oldu. “Irak’ta iflgal ve direnifl” konulu panele konuflmac› olarak Ayfle Y›lmaz, Irak’ta bombalar alt›nda Irak halk›yla ac›lar›n› ve direniflini paylaflan “Canl› Kalkan” Grup Yorum üyesi Cihan Keflkek ve flair Ruhan Mavruk kat›ld›. Cihan Keflkefl, Irak’da yaflad›¤› süreci anlatt›¤› konuflmas›nda, Irak halk›n›n gözlemine dayanarak, “iflgal sürdükçe direniflte sürecektir” derken, Ayfle Y›lmaz ve Ruhan Mavruk da halklar›n direnifli gücünü ifade eden konuflmalar yapt›.

"Üsler Kapat›ls›n ‹flgale Hay›r” “Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu”, ‹ncirlik Üssü’nün kulland›r›lmas›na, ülkemizdeki ABD ve NATO üslerinin kullan›lmas›na son verilmesini istedi. Bu amaçla 18 Ocak’ta Taksim Gezi Park›'nda yap›lan eyleme, Temel Haklar da kitlesel olarak kat›ld›. Üssün iflgal ortakl›¤› için kulland›r›ld›¤› belirtilen aç›klamada, “Ülkemiz egemenleri emperyalizmin en bafl iflbirlikçilerindendir. Dünya halklar›n›n ç›karlar› emperyalizme ve iflbirlikçilerine karfl› ortakt›r. Emperyalizme ve iflbirlikçilerine karfl› birlikte mücadele etmek bu nedenle zorunluluktur.” denildi. "Yanki Ülkemizden Defol, Katil ABD ‹flbirlikçi AKP, Emperyalistler De¤il Direnen Halklar Kazanacak, Üsler Kapat›ls›n Tecrit Kald›r›ls›n" sloganlar›n›n at›ld›¤›, ve "Üsler Kapat›ls›n ‹flgale Hay›r" pankart›n›n aç›ld›¤› eyleme 150 kifli kat›ld›.

“Irakta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu”nun bir baflka etkinli¤i de, ayn› gün fiirinevler Las-

Beyaz Saray Kap›s›,

Sat›fl Yeridir Cidde’de ABD sözcüsü gibi konuflan, ABD ad›na Müslüman ülkeleri tehdit eden Tayyip ABD yolunda.

Tayyip, Davos’tan Beyaz Saray’a kadar Türkiye’nin hangi de¤erini satacak?

Suudi Arabistan’›n Cidde kentinde düzenlenen ve Müslüman ülkelerin kat›ld›¤› Ekonomik Forum’da konuflan Tayyip Erdo¤an, ABD ad›na, Müslüman ülkeleri tehdit etti. Cidde’deki konuflmas› paralelinde grup toplant›s›nda da konuflan Tayyip Erdo¤an, bütün Amerikanc›lar gibi, Amerika ad›na “de¤iflmeyeni de¤ifltirirler” tehdidini yineledi. “Ulusal kültürlerin küreselleflme içinde varl›klar›n› korumalar› için de¤iflim zorunlu bir dinamiktir. De¤iflimi yönetemeyenler, baflkalar› taraf›ndan yönetilmenin ac›s›n› yafl›yorlar, bedel ödüyorlar. Cidde’de de ayn› tezi iflledik, de¤iflim bir bütün, siyasal, ekonomik, kültürel ve sosyal de¤iflimin iç içe geçmesi gereklidir.” (Hürriyet 21 Ocak) Burjuva bas›n›n pek be¤endi¤i konuflman›n alt›ndaki zihniyet, tam bir iflbirlikçinin, efendisi ad›na düflünen, konuflan zihniyetidir. “De¤iflim” dedi¤i, Amerikan imparatorlu¤una uyum oldu¤u çok iyi biliniyor. Bu söz sadece ona da ait de¤ildir, tüm Amerikanc›lar’›n özellikle Irak sonras› atasözü olmufltur. Demek ki, hem ABD imparatorlu¤una siyasi, kültürel, ekonomik olarak

uyacaks›n, hem de ulusal kültürünü korumufl olacaks›n; akla ziyan ve çeliflkili aç›klamada bir mant›k aramak bofltur. Tayyip’in Müslüman ülkeleri tehdit etmesinin alt›nda yatan as›l neden, 25-30 Ocak tarihleri aras›nda yapaca¤› ABD gezisi öncesi, efendilerine “bak›n istedi¤iniz gibi konufluyorum” demek içindir.

Peki ne yapacak Amerika’da Tayyip? Önce emperyalist tekellerin Davos Zirvesi’ne gidecek. Davos, geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerin, zenginliklerini “yabanc› sermayeyi çekmek” kisvesi alt›nda pazara ç›kard›¤› bir yerdir. Ecevit iktidar›nda resmen koltuk alt›nda dosyalanm›fl halde K‹T’lerin nas›l pazarland›¤› unutulmad›. Erdo¤an da, pazarlamas›n› yapacak.

Ard›ndan ABD’ye geçecek olan Erdo¤an, Amerikan okullar›nda okuyan çocuklar›n› ziyaretini bir kenara b›rak›rsak, as›l olarak sat›fl›n› sürdürecek.

Wall Street borsasını ziyaret, Amerikan Yahudi Kongresi Baflkanı Norman Liss ile görüflme, patronlar›n yeme¤ine kat›l›m ve Bush ile görüflme... Aç›klanan programdan baz›lar› böyle. Dolar piyasas›n›n belirlendi¤i borsada, Türkiye’nin hangi ç›karlar›n› koruyacak acaba? Yahudi lobisi ile, Filistin halk›n›n ac›lar›n› dile getirmeyece¤ine göre, neyi görüflecek?

Elbette as›l tavizlerin büyü¤ü, Bush ile görüflmede verilecek. Kendisine baflbakanl›¤›n yolunu açan Bush’a sataca¤› “mallar” aras›nda bafl s›ray› “din” al›yor. Tayyip, her fleyden önce, Amerikan emperyalizminin sömürü a¤›n› geniflletmek için destekledi¤i “model ülke” ile dini sat›fla sunuyor. Hele bir de ‹ncirlik, iflgalcilerin ayaklar›n›n alt›na serilmiflken, Erdo¤an iktidar›na emperyalist deste¤i tazeleyecektir.

Genelkurmay’›n “stajeri” olmay› kabullenmek onursuzluktur Genelkurmay brifinglerine bugüne kadar al›nmayan “‹slamc›” Yeni fiafak Gazetesi, AKP’nin iktidar olmas› ile birlikte devletçi çizgiye daha da kaymas›n›n semeresini ald›. Toplant›ya kat›lan gazetenin Ankara Temsilcisi Mustafa Karaalio¤lu, bu durumu “demokrasi açısından umut verici bir adım” olarak de¤erlendirdi. (19 Ocak) Genelkurmay ise bu “yenili¤i”, “Yeni fiafak staja al›nd›” sözleriyle aç›klad›. Sanki bu ülkenin her fleyinin sahibi, her fley onlardan soruluyor. Bas›n özgürlü¤ünün “s›n›rl› m›” yoksa, “s›n›rl› sorumlu mu”, ya da “s›n›rs›z sorumlu mu” olaca¤›n›n k›staslar›n› on-

lar belirliyor. Ve hiçbir bas›n örgütü, hiçbir bas›n organ› bu duruma isyan etmiyor.

Yeni fiafak aç›s›ndan, “stajer” olmay› kabullenmek ise tam bir utançt›r. AKP ‹slamc›l›¤›n›n, halk› aldatman›n borazanl›¤›n› yapan Yeni fiafak flimdi bu staj› nas›l geçecek? Biz yolunu gösterelim!

“Stajda baflar›” için yol belli; daha fazla kontra yay›n› yap›n, daha fazla devrimci düflmanl›¤› yap›n, o çok iyi bildi¤iniz anti-komünist yay›nlar›n›za h›z verin. Mesela, ölüm orucu gazilerini ihbar edin, boy boy foto¤raflar›n› yay›nlay›n, mesela devrimcilere haber bültenlerinizde “terörist” derken büyük bir flevk duydu¤unuzu daha aç›k belli edin! Zulme, ölümlere, yoksullu¤a s›rt›n›z› dönün...

Staj› böyle geçersiniz!

Say› 95 7 25 Ocak 2004

Soruflturmalar, Cezalar, Bask›lar

Ö¤renci Gençli¤i Teslim Alamaz Ö¤renci gençli¤in soruflturmalara karfl› eylemleri, bask›lara, gaz bombal› sald›r›lara, yeni soruflturma ve cezalara ra¤men kararl›l›kla sürüyor. ‹stanbul’da açl›k grevi ve gösterileri ile süren eylemler, Anadolu’da da yay›larak, gençli¤in bask›yla teslim al›namayaca¤› bir kez daha gösteriliyor. Örgütlü, düflünen, bilimsel e¤itim isteyen, depolitizasyonun karfl›s›na halklar›n›n sorunlar›na, mücadelelerine duyarl›l›klar›yla ç›kan, örgütlenmelerini daha fazla sahiplenerek mücadelenin içinde yer alan gençlik, y›lmayacak.

Soruflturmalar›n amac› art›k kimse için s›r olmasa gerek. Örgütsüz, apolitik bir gençlik istiyorlar. Üniversiteleri F tiplefltirmek, gençli¤i birbirinden tecrit etmek, yaln›zlaflt›rarak, istedikleri gibi yönetmek istiyorlar. Bu onursuzlu¤a boyun e¤meyenleri de okullardan d›flar› ç›kararak, YÖK’ün çiftliklerini yaratmak istiyorlar. Protestolar da iflte

bunlara karfl› sürüyor.

SORUfiTURMALARA KARfiI AÇLIK GREV‹ Çeflitli gençlik örgütlenmeleri taraf›ndan oluflturulan birlik, 15-25 Ocak tarihlerinde yapt›¤› açl›k greviyle, soruflturmalar› ve cezalar› protesto eylemlerini sürdürüyor. SDP ‹stanbul ‹l Binas›’nda eylem iki grup halinde yap›l›rken, ö¤renciler taleplerin dile getirildi¤i ve üzerinde açl›k grevindeyiz yazan önlükler giydiler. Eylemin bafllad›¤› gün yap›lan bas›n aç›klamas›nda, açl›k grevinin talepleri flöyle aç›kland›: ❐ Tüm Türkiye'deki soruflturmalar, cezalar geri çekilsin ❐ Disiplin yönetmelikleri fesh edilsin ❐ Katil polis ve jandarma üniversitelerden ç›kar›ls›n ❐ Ö¤renci eylemleri nedeniyle tutuklu bulunan arkadafllar›m›z serbest b›rak›ls›n

Grup Yorum Gençli¤in Yan›nda Açl›k grevinin bafllad›¤› gün, Grup Yorum da söyledi¤i türkülerle gençli¤e deste¤ini dile getirirken, eylem süresince çeflitli kurumlar ziyaretler gerçeklefltirdi. TAYAD’l› Aileler, Temel Haklar, DEHAP, ESP, E¤itim-Sen, Liseli Gençlik Umuttur dergisi, ‹stanbul Liseli Gençlik Platformu, EHP, Trakya Ö¤renci Platformu, Antalya ve Dicle Gençlik Dernekleri, devrimci bas›n emekçileri, Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu ve daha birçok demokratik kitle örgütü destek verenler aras›nda yer al›rken, bir liseli de bir günlük destek açl›k grevi yapt›.

Bask›lar, ‘Tecrit’in Üniversitelere Yans›yan Uygulamalar›d›r 20 Ocak’ta görevi ikinci gruba devreden birinci grupta yer alan ö¤rencilerden, Hasibe Çoban, Tuna Altan, Gülhan Kaya, Hürcan Büyükalç›kaya, Mesut Kahraman, Hüseyin Bozda¤ ve P›nar Güngör ile soruflturmalar›n hedefi ve açl›k grevinin nedenleri üzerine görüfltük.

Soruflturmalar›n amac›n›, “korkutmak sindirmek, örgütlenmelerin önüne geçmek, YÖK'ün bas-

k›s› alt›nda tek tip ö¤renci yaratmak” olarak aç›klayan ‹stanbul Gençlik Derne¤i üyesi Hasibe Çoban, tüm gençlik örgütlenmelerinin hedeflendi¤ini belirtti. Bu nedenle kampanyaya herkesi katmaya çal›flt›klar›n› belirten Çoban, ancak kat›lmayanlar›n, tek bafllar›na yapanlar›n, bir eyleme gelip bir di¤erine kat›lmayanlar›n da oldu¤unu dile getirerek, tüm gençli¤in bu sald›r›ya karfl› tüm güçleriyle karfl› koymak zorunda oldu¤unun alt›n› çiziyor.

Açl›k grevinin taleplerini s›ralayan ‹stanbul Gençlik Derne¤i’nden P›nar Güngör ise, üniversitelerin F tiplerinden bir fark› olmad›¤›n› belirtiyor ve “ö¤renciler birbirinden tecrit edilmektedir” diyor. Ankara’da miting düzenlenece¤ini dile getiren Güngör, gençli¤in kararl›l›¤›n›, “mücadelemize devam edece¤iz. Hem haklar›m›z› hem de örgütlü mücadelemizi savunmaya devam edece¤iz.” sözleriyle dile getiriyor. Özgür Gençlik’ten Gülhan Kaya ve Tuna Altan sistemin istedi¤i insan modelinin, düflünmeyen, sorgulamayan, toplumsal olaylardan uzak, bir insan modeli oldu¤unun alt›n› çizerek, gençli¤in sistemi sorgulad›¤› için soruflturuldu¤unu belirtiyorlar ve “her ne kadar çok fazla ö¤renci kitlesini soka¤a tafl›yamasakta onlar›n gündemine de bu olaylar› sokmay› baflard›k” düflüncesini dile getiriyorlar.

Ekim Gençli¤i’nden Mesut Kahraman ve Hüseyin Bozda¤ da muhalif ö¤rencilerin susturulmak istendi¤ini vurgulayarak, “bu sald›r›y› bundan 4 y›l önce cezaevlerinde yap›lan katliamlarla benzefltirebiliriz. Cezaevlerinde de sorun toplumun öncü unsurlar›n› teslim almak ve sosyal y›k›m programlar›n› emekçilere rahatça uygulamakt›” sözleriyle, sald›-

Her fiey Soruflturma ve Ceza Gerekçesi 16 Aral›k 2003’te flehit Feride Harman’›n mezar›n› ziyaret ettikleri gerekçesiyle Malatya ‹nönü Üniversitesi rektörlü¤ünün soruflturma bafllatmas›na ö¤renciler tepki gösterdi. Tuba Büdüfl, Fatih Ö¤retmen ve Çi¤dem Da¤deviren isimli ö¤renciler, 16 Ocak günü, Rektör Fatih Hilmio¤lu ve polis hakk›nda suç duyurusunda bulundular.

TBMM Önü, “Yüksek Ö¤retim Kurumu’nun ‹çi” Mi? Isparta Gençlik Derne¤i Yönetim Kurulu Üyesi ve SDÜ ö¤rencisi Selda Bulut’a, TBMM önünde yap›lan eyleme kat›ld›¤› gerekçesiyle, "Yüksek Ö¤renim Kurumu içinde izinsiz toplant› düzenlemek" maddesinden 1 y›l uzaklaflt›rma cezas› verildi. Demek ki, TBMM önü üniversitenin içi oluyor!

Isparta Gençlik Derne¤i yapt›¤› aç›klamada, rektörlü¤ün nas›l bir ö¤renci istedi¤ini de anlat›yor.

“Arkadafl›m›z okul yönetimi ile görüfltü¤ünde, "piflman›m, üzgünüm, özür dilerim, bir daha böyle bir fleye kat›lmayaca¤›m deseydin bu cezay› almazd›n" fleklinde bir ifade ile karfl›laflt›. Okullarda ö¤-

r›n›n tüm halk kesimlerini kapsad›¤›n› belirtiyorlar.

Açl›k grevine, Emekçi Hareket Partisi Gençli¤i’nden kat›lan Hürcan Büyükalç›kaya da soruflturmalar›n gençli¤i sindirmeyi amaçlad›¤› görüflünde hemfikir oldu¤u konuflmas›nda, ö¤renci oldu¤u Eskiflehir’deki uygulamalardan örnekler vererek, sald›r›n›n her yerde oldu¤unu belirtiyor ve ekliyor; “Devrimci mücadeleyi püskürtemezler, her zaman var olacakt›r ve zafere varacakt›r.”

Açl›k Grevleri Anadolu’da ‹stanbul’daki açl›k grevi, 20 Ocak günü ‹.Ü. Beyaz›t Kampüsü’nde yap›lan eylemin ard›ndan yeni gruba devredilirken, açl›k grevleri Anadolu’ya yay›l›yor.

Adana Çukurova Üniversitesi ile Mersin Üniversitesi ö¤rencileri, 21 Ocak günü, soruflturmalara son verilmesi, cezalar›n kald›r›lmas› talepleri ile açl›k grevine bafllad›klar›n› aç›klad›lar. Adana’daki eylem kampüste gerçekleflirken, Mersin’de DEHAP

rencilere uygulanan bask›lara flimdi de piflmanl›k dayatmas› ekleniyor. Y›ld›ramayacaklar.”

Yine Gençlik Dene¤i üyesi Özgür De¤irmenci de, "ö¤renciye yak›flmayan harakette bulunmak" maddesinden bir ay uzaklaflt›rma cezas› ald›. Ancak tüm ›srarlara ra¤men, Dekan Yrd. Ahmet Ar›, bu "yak›flmayan hareketin" tan›m›n› yapamad›. AKP emretti, polis istedi, uzaklaflt›rd›m; çünkü sen örgütlüsün. Baflka gerekçeye ne gerek var!

Emir Validen, Ceza ‹dareden! Hatay’da 6 Kas›m YÖK’ü protesto eylemine kat›ld›klar› gerekçesiyle, Ali Vurucu ve Akay Beyaz isimli ö¤renciler, birer dönem okuldan uzaklaflt›r›ld›. Soruflturman›n Valili¤in talimat› ile aç›ld›¤›n› bizzat ifade alan ö¤retim üyelerinin söyledi¤ini dile getiren ö¤renciler, soruflturmalar›n keyfili¤ini, ö¤renci olmayan üç kifliye de soruflturma aç›lmas›n› örnek gösterdiler.

Adana'da alternatif aç›l›fla kat›lanlardan, Gençlik Derne¤i üyesi Ceyhun Ceyhan ve Özcan H›r'a 1 ay, Burçin Bunaz’a 1 dönem uzaklaflt›rma cezas› verildi. Daha önce de 24 ö¤renciye ceza verilmiflti.

Onlarcas› hakk›ndaki soruflturma ise sürüyor.

Say› 95 9 25 Ocak 2004

s›’n›n haz›rland›¤›na dikkat çekildi. Edirne Gençlik Derne¤i Giriflimi’nin de yer ald›¤› eylemde "Bask›lar Tutuklamalar Soruflturmalar Bizi Y›ld›ramaz" sloganlar› at›ld›.

Anadolu kentlerinde de protestolar sürüyor / Eskiflehir binas›nda yap›l›yor.

Bu arada Çukurova Üniversitesi’nde 20 Ocakta yap›lan eylemle soruflturmalar protesto edildi. 300 kiflinin kat›ld›¤› eylemde Gençlik Dernekli ö¤renciler de yer al›rken, HÖC de destek verdi. “Soruflturma Terörüne Son, Cezalar Geri Al›ns›n” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde, rektör, ö¤rencilerin görüflme talebini reddetti.

Bask›lara Direnece¤iz Soruflturmalar, cezalar, polis sald›r›lar› çeflitli kentlerde yap›lan eylemlerle protesto edildi.

Say› 95 10 25 Ocak 2004

❐ Samsun Gençlik Derne¤i’nin, 19 Ocak’ta düzenledi¤i bas›n toplant›s›nda konuflan Baflkan Yard›mc›s› Serpil Arslan, AKP’nin di¤er iktidarlardan devrald›¤› halka karfl› sald›r› ve bask› politikas›n› en iyi flekilde yürüttü¤ünü belirtti. ❐ Eskiflehir üniversitelerindeki ö¤rencilere aç›lan soruflturmalar 17 Ocak günü yap›lan protesto yürüyüflü ile protesto edildi. "Soruflturmalara Hay›r/AÜ, OGÜ Ö¤rencileri" pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde "F Tipi Üniversite ‹stemiyoruz, Hakl›y›z Kazanaca¤›z" sloganlar› at›ld›. ❐ Edirne Ayflekad›n Kampüsü'nde yap›lan eylemde soruflturma terörü protesto edilirken, ayn› günlerde de “kat›l›mc›l›k” flovuyla YÖK Yasa Tasar›-

Gençlik Yarg›lan›yor! Ülkemizde Gençlik Dergisi'nin polis taraf›ndan bas›lmas›yla gözalt›na al›n›p tutuklanan arkadafllar›n›n, 1 Eylül günü yap›lan duruflmalar›na "107 Ölü Var Hangi Bar›fl" pankart›yla kat›lan ve polisin vahfli sald›r›s› sonucu gözalt›na al›nan ‹stanbul Gençlik Derne¤i üyesi ö¤rencilerin ilk duruflmas› 19 Ocakta yap›ld›. Sultanahmet Adliyesi'ndeki duruflma öncesi Gençlik Dernekli ö¤renciler bir bas›n aç›klamas› yapt›. En meflru, demokratik, yasal haklar›n› kulland›klar› için haklar›nda aç›lan davadan dolay› adliyede olduklar›n› belirten ö¤renciler, arkadafllar›n›n gözalt›nda iflkencelere maruz kald›klar›n›, bunun sonucu iki arkadafllar›n›n ciddi flekilde yaraland›¤›n›, bir ameliyat geçirdiklerini belirttiler.

6 kiflinin tutukland›¤› protesto eyleminin demokratik bir eylem oldu¤unun belirtildi¤i aç›klamada,

❐ Bursa’da Özgür Gençlik ve Uluda¤ Gençlik Dernekli ö¤renciler 17 Ocak’ta, Fomara Meydan›'nda "Soruflturmalara Hay›r! Polis ve Jandarma Terörüne Son!" pankart› açarak eylem yapt›. "F Tipi Üniversite ‹stemiyoruz, Soruflturma Terörüne Son, Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz" dövizlerinin aç›ld›¤› ve "Ö¤renciyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z" sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde yap›lan aç›klamada, dayan›flma ça¤r›s› dile getirildi. ❐ E¤itim-Sen ve Bolu ‹zzet Baysal Üniversitesi ö¤rencilerinin yapt›¤› eyleme Gençlik Derne¤i Giriflimi ö¤rencilerinin de aralar›nda bulundu¤u 75 kifli kat›ld›. "Ö¤renciyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z” ve “Gözalt›lar, Soruflturmalar, Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde yap›lan aç›klamada sald›r›lar k›nand›. ❐ Elaz›¤ Gençlik Derne¤i Giriflimi, üniversitelerde demokratik mücadele veren ve hak talebinde bulunan ö¤rencilere aç›lan soruflturmalar› 17 Ocak’ta yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla k›nad›. ❐ Beyaz›t Meydan›’nda düzenlenen eyleme polisin gaz bombal› vahfli sald›r›s›, ‹HD’de düzenlenen bas›n toplant›s› ile protesto edildi. ❐ ‹zmir Ege Üniversitesi Rektörlü¤ü’ne yürüyen ö¤renciler soruflturmalar› protesto etti. 100 ö¤rencinin kat›ld›¤› eylemde, Gençlik Derne¤i de yer ald›. 2 ö¤renci rektörle görüflürken, rektör, ‹stanbul’da yaflanan soruflturma ve tutuklamalar›, gülünç ve anti-demokratik olarak niteledi. ❐ Siirt’te ö¤rencilere açılan soruflturmalar› protes-

sald›r›lar›n soruflturmalarla sürdü¤ü belirtildi. Tüm bunlarla haklar›n› aramayan sormayan her fleye boyun e¤en bir gençlik ve halk yarat›lmak istendi¤ini dile getiren ö¤renciler, “sald›r›lar› püskürtece¤iz, haklar›m›z› savunaca¤›z” dediler. "F Tipi Üniversite ‹stemiyoruz, Tecrite ve Sansüre Son, Ö¤renciyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z, Gençli¤in Sesi Susturulamaz, Yarg›lanan Arkadafllar›m›z Serbest B›rak›ls›n, Soruflturmalara Hay›r Cezalar Geri Çekilsin" dövizlerinin aç›ld›¤› eylem, sloganlarla sona erdi. Duruflma, ö¤rencilerin ifadesinin al›nmas›n›n ard›ndan ertelendi.

to etmek amac›yla kente gitmek isteyen Diyarbakır Dicle Üniversitesi ö¤rencileri, kente sokulmadı. 17 Ocak günü Siirt giriflinde panzerle önü kesilen ö¤rencilere sald›ran polis yedi ö¤renciyi yaraladı. ❐ Ankara’da Gençlik Dernekli ö¤rencilerin de bulundu¤u ö¤renciler, 17 Ocak’ta Yüksel Caddesi’nde bir eylem düzenlediler. “Soruflturmalar, Tutuklamalar, Baskılar Bizi Yıldıramaz” ve “F Tipi Üniversite ‹stemiyoruz” sloganları atan ö¤renciler temsili olarak YÖK’çüleri yarg›lad›. Eyleme Ayd›n sanatç›lar Mehmet Özer, Temel Demirer ve Sibel Özbudun ile TAYAD'l› Aileler de destek verdi. ❐ 17 Ocak’ta Erzincan Gençlik Derne¤i’nin de yer ald›¤› ö¤renciler Erzincan ve di¤er illerdeki soruflturmalar› protesto ettiler. Eylemde “F Tipi Ünivesite ‹stemiyoruz” sloganlar› at›ld›. ❐ Üniversite ö¤rencilerine liselilerden de destek geldi. Gençlik Derne¤i Liseli ö¤rencilerinin de bulundu¤u ‹stanbul Sar›gazi Mehmetçik Lisesi ö¤rencileri “Soruflturmalara, Özellefltirmelere, Paral› E¤itime Hay›r” pankart›yla eylem yapt›lar.

Gençlik, Teziç’in “Kat›l›mc›l›k” Oyununa ‹nanmad›¤›n› Eylemle Gösterdi YÖK yeni yasa tasar›s›n›, ö¤renciler dahil bir çok kesimin görüfllerini alarak haz›rlad›¤›n› belirten yeni YÖK Baflkan› Erdo¤an Teziç’e gençlik inanm›yor. 19 Ocak günü üniversiteler aras› üst kurul toplant›s›n›n yap›ld›¤› Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde yap›lan eylem bunun bir ifadesi oldu. "Soruflturma-

Elaz›¤’da Faflist Sald›r›ya Protesto F›rat Üniversitesi ö¤rencisi ve Elaz›¤ Gençlik Derne¤i Giriflimcisi Ali Kemal Tafldelen'e yap›lan faflist sald›r› ile ilgili olarak rektörle görüflmeye giden üç ö¤renciler de faflistlerin sald›r›s›na u¤rad›. 13 ocak günü önce okul içinde 15 kiflilik faflist bir grubun sald›r›s›na u¤rayan Mustafa KENL‹Ç, Sercan ZÜLAL, Ali Kemal TAfiDELEN isimli ö¤renciler, faflistlerin sald›r›s›n› püskürttüler. Ancak faflist sald›r› bununla bitmedi. Polis destekli faflistler, okul ç›k›fl›nda üç Gençlik Derne¤i Giriflimcisine 50 kiflilik sopal›, b›çakl› bir güruh halinde sald›rd›lar. Ö¤renciler çeflitli yerlerinden yaralan›rken, ÖGB ve polisin sald›r›y› bilmesine ra¤men önlem almad›¤› ve sald›r› için zemin haz›rlamaya çal›flt›¤› gözlemlendi.

Sald›r›n›n ard›ndan adliyeye giderek faflist grup, ÖGB ve polisler hakk›nda suç duyurusunda bulunan ö¤renciler, Adliye ç›k›fl›nda kalabal›k bir grubun kat›l›m› ile bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Rektörlü¤ün görüflmeyi reddetmesinden itibaren sald›r›n›n planl› oldu¤u söylenen aç›klamada, "Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz, Ö¤renciyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z" dövizleri

Teziç’in “kat›l›mc›l›k” oyunu eylemle teflhir edildi lar, Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz” sloganlar› ve "Soruflturmalara Hay›r, Açl›k Grevindeyiz" pankart› ile oditoryum binas›na kadar yürüyen ö¤renciler, gençli¤e söz hakk› verilmesini ve soruflturmalar›n geri çekilmesini istediler. Açl›k grevindeki soruflturma ma¤duru ö¤rencilerin Teziç’le görüflme ve haz›rlad›klar› YÖK Yasa Tasar›s› de¤erlendirmesini Teziç’e verme talepleri, Teziç taraf›ndan reddedildi.

Böylece kat›l›mc›l›¤›n yalandan ibaret oldu¤u görülürken, ö¤renciler bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klaman›n ard›ndan konuflan açl›k grevinde olan iki ö¤renci de "üniversitelerin gerçek sahipleri biziz" dediler.

Sermayenin Üniversiteleri YÖK yasas›na karfl› eylemlerden biri de, Taksim Meydan›’ndayd›. 17 Ocak’ta yap›lan eylemde, YÖK'ün ayn› YÖK oldu¤unu belirterek, “Üniversiteler bugünkü haliyle tecrit edilmektedir. Sorgulayan ve düflünen ö¤rencileri okuldan atarak, kendi istedikleri gibi sisteme uygun kalifiye elemanlar yetifltirmeye çal›flmaktad›rlar.” dediler. Aç›klamada, YÖK tasla¤›n›n, üniversitelerin sermayenin flirketleri yapt›¤› belirtildi.

Say› 95 11 25 Ocak 2004

aç›ld› ve sloganlar› at›ld›.

Elaz›¤ baflta olmak üzere, gençli¤e yönelik sivil faflist sald›r›lar, bask›lar ve soruflturmalar, Dersim'de 150 kiflinin kat›ld›¤› bir eylemle protesto edildi. Dersim Gençlik Derne¤i Giriflimi ve Dersim Ö¤renci ve Gençlik Birli¤i ö¤rencilerinin düzenledi¤i eyleme TAYAD'l› Aileler ve Temel Haklar da dövizleriyle destek verdi. Polisin yo¤un güvenlik önlemi ald›¤› eylem s›ras›nda s›k s›k "Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz, F Tipi Üniversite ‹stemiyoruz, Ö¤renciyiz Hakl›y›z Kazanaca¤›z" sloganlar› at›l›rken, yap›lan aç›klamada, "Dersim gençli¤i her zaman oldu¤u gibi yine bu sald›r›lara karfl› mücadelesini sürdürecektir" denildi.

Faflist sald›r› ve bask›lar Dersim’de protesto edildi

Gençlik Dernekleri Federasyonu Giriflimi Ad›na Serkan Onur Y›lmaz

amaçlar› ise YÖK'ün flu anda daha ›l›ml›, daha yumuflak bir tutumu oldu¤unu, yani öyle tan›nd›¤› gibi bask›c› bir kurum olmad›¤›n› kan›tlamak.

Teziç Gözboyuyor, Bask›c› YÖK Duruyor Gençlik Dernekleri taraf›ndan kurulma aflamas›nda olan Gençlik Dernekleri Federasyonu Giriflimi Ad›na Serkan Onur Y›lmaz, Teziç’in yeni YÖK Yasa Tasar›s›’n›n haz›rlan›fl›n› ve tasar›y› dergimize de¤erlendirdi.

Kat›l›mc›l›k Yalan Görüflmeleriyle ilgili olarak Radikal Gazetesi'nin "Alk›fllar Teziç'e" bafll›kl› haberinde, daha önceden YÖK'ü protesto eden ö¤Serkan Onur Y›lmaz rencilerin flimdi TEZ‹Ç'i alk›fllad›¤› yaz›l›yordu. Teziç'in görüfltü¤ü ö¤renci temsilcileri ne YÖK'ü protesto edenlerdir, ne de ö¤rencileri temsil edeSay› 95 bilirler. YÖK'ün belli standartlar› do¤rultusunda 12 seçilmifllerdir. Bizlere, yasal haklar›m›z› kulland›25 Ocak ¤›m›z, örgütlendi¤imiz için disiplin soruflturmalar› 2004 aç›l›yor. Böylelikle bizlerin ö¤renci temsilcili¤i engelleniyor, çünkü seçilmenin flartlar›ndan biri disiplin soruflturmas› aç›lmam›fl olmas›. Görüflece¤i birileri varsa, gençli¤in taleplerini dile getirenlerdir, YÖK’ü elefltirebilenlerdir. YÖK’le hiçbir s›k›nt›s› olmayanlar de¤il. Daha önemlisi, bu “düflüncelerini alma” iddialar› bir oyundan ibaret.

Son y›llarda ö¤rencilerin YÖK muhalefetinin art›fl göstermesi, YÖK'ün halk nezdinde teflhir olmufllu¤unu düflünürsek böyle bir yola baflvurmalar› normaldir. Burada vermeye çal›flt›klar› mesaj, “y›llard›r söz-karar hakk› istiyordunuz, buyrun sizlerin görüfllerinizi al›yoruz" demek. Bir baflka

YÖK'ün ne oldu¤u, nas›l kuruldu¤u çok iyi biliniyor. Ayr›ca Teziç'in ö¤renci, ö¤retim görevlileriyle yasa tasar›s› için görüflüyoruz dedi¤i dönemde, ö¤renciler yasal haklar›n› kulland›klar› için soruflturmalarla bo¤ulmaya çal›fl›l›yor. Bir anda Türkiye'nin her yerinde, merkezi oldu¤u aç›k flekilde yo¤un bir flekilde soruflturma terörü yaflan›yor.

Bizler onlar›n bu gözboyamaya aldanmayacak ve taleplerimiz do¤rultusunda mücadelemize devam edece¤imizi söylüyoruz.

Biçimsel De¤ifliklik Tasar›n›n içeri¤ine bakt›¤›m›zda da bir de¤ifliklik yok. Anayasa de¤iflikli¤i gerekçesiyle YÖK'ün üye say›s› ve yap›s› aynen korunuyor. Yine üniversitelerle ilgisiz kurulufllara yer veriliyor. Yani eskisinin özüne dokunmadan, yap›lan birkaç biçimsel de¤ifliklik ile gözboyan›yor.

Ayr›ca yapt›klar› de¤ifliklikler esasen kadrolaflmaya yönelik. Keza ÖSYM'nin yap› ve statüsü ile ilgili hiçbir de¤ifliklik yok. Ö¤rencilere ölüm-kal›m olarak dayat›lan s›nav sistemi bafllar›na bela olmay› sürdürecek. Meslek liselerinin üniversiteye giriflleri önündeki engel devam edecek.

Bas›nda alk›fllanan, desteklenen bu tasar›n›n, incelendi¤inde flu anda gündemde olan tasar›dan pek bir fark› yoktur. YÖK'ün özündeki bask›c›, anti-demokratik yönüne dokunulmuyor, sadece biçimsel birkaç de¤ifliklik sözkonusu olan. Hiçkimse bu tasar›yla YÖK'ün demokratikleflece¤ini, ö¤renciler için olumlu olaca¤›n› düflünmesin. Bunu yaflayarak görece¤iz. Bu do¤rultuda yapt›klar› manevralardan etkilenmeden mücadelemiz ayn› h›z›yla devam edecektir.

“Bas›n Yok, Siz Bas›n Aç›klamas› De¤il Eylem Yapacaks›n›z!”

Bu akla ziyan ifadeler Zonguldak polisinin, tüm ülkede örnekleri görülen keyfili¤ini yeterince anlatmaktad›r. 16 Ocak günü Karaelmas Üniversitesi Karabük Teknik E¤itim Fakültesi’nde bas›n aç›klamas› yapmak isteyen ö¤renciler polis taraf›ndan engellendi. Okulu tam anlam›yla kuflatan polis, önce yerel bas›n mensuplar›n› “haber yaparsan›z, radyonuzu, gazetenizi kapat›r›m” tehdidleriyle uzaklaflt›rd›, ard›ndan da ö¤rencilere müdahale tehdidinde bulunarak, “Burda bas›n yok.

Sizler bas›n aç›klamas› de¤il, eylem yapacaks›n›z.

Buna izniniz yok” diyerek eylemi engelledi. Bunun üzerine ö¤renciler aç›klamalar›n› kantin ve yemekhanede okudular.

Kayseri Gençlik Derne¤i Kuruldu Oligarflinin gençli¤i örgütsüzlefltirme sald›r›lar›n›n sonuçsuz kalaca¤›na bir cevap da Kayseri’den geldi. Bir süredir giriflim olarak faaliyetlerini sürdüren Kayseri Gençlik Derne¤i baflvurusunu yaparak tüzel kiflili¤ini ald›. “Gençli¤inin akademik, demokratik ve kültürel geliflimine katk›da bulunmak, halk›m›z›n sorunlar›na birlikte çözüm bulmak için çal›flmalar›m›za devam edece¤iz.” diyen Gençlik Derne¤i, Kayseri gençli¤ine, faaliyetlerine kat›lma ça¤r›s› yapt›.

Derne¤e ulaflmak için: Adres : Cumhuriyet Mah. Sultanhamam Cad. Devir ‹fl han› No:13 Kat:3 / Tel: 0 (352) 221 19 00

Gençlik fiehitlerini Unutturmuyor Katledilen TÖDEF’liler An›ld›: Dicle Gençlik Dernekli ö¤renciler, 12 Ocak 1995’te polis taraf›ndan katledilen Refik Horoz, Selim Yeflilova, Hüseyin Deniz ve Reyhan Havva ‹pek’i and›lar. “Unutmad›k, Unutturmayaca¤›z” diyen ö¤rencilerin, TÖDEF’lilerin katledildi¤i evin önünde aç›klamas› s›ras›nda polisin son dönemde Diyarbak›r’da uygulad›¤› keyfi “kimlikleri kameraya kaydetme” uygulamas›yla karfl›laflt›lar.

Aç›klamay› engellemeye çal›flan polis, b›rak›lan karanfilleri parçalarken, ö¤rencileri de tartaklad›. Yüzlerce polisin kuflatt›¤› anma s›ras›nda sürekli tacizler yaflan›rken, polis “biz de unutturmayaca¤›z” sözleriyle katliam› bir kez daha üstlendi. Ö¤renciler, polisin sald›rganl›¤› ve yasad›fl› kamera kayd› hakk›nda suç duyurusunda bulundular.

Soner Pektafl An›ld›: Tedavi edilmedi¤i için yaflam›n› yitiren Gençlik Derne¤i üyesi Soner Pektafl, Isparta, Antalya ve Burdur gençlik dernekleri taraf›ndan, Denizli’deki mezar› bafl›nda an›ld›.

Dev-Genç’li Birtan Altunbafl, Ankara Devrimci Gençli¤i taraf›ndan s›k›l› yumruklar ve “DevGenç'liler tükenmez” sözleriyle an›ld›. web : www.kayserigenclikdernegi.cjb.net ***

Bask›lara ve YÖK’e Karfl› Eylemler Bu arada Kayseri’de Gençlik Derne¤i’nin de yer ald›¤› ‹flgal Karfl›t› Platform taraf›ndan bir dizi etkinlik gerçeklefltirildi. E¤itim-Sen binas›nda, "Soruflturma Terörü Gençli¤i Y›ld›ramaz" konulu bir bas›n aç›klamas› yapan gençlik, 18 Ocak günü de, Nas›l Bir E¤itim, Nas›l Bir Üniversite konulu bir paneli, yine E¤itim-Sen binas›nda gerçeklefltirdi. Halen platform taraf›ndan soruflturma terörüne karfl› bir imza kampanyas› ise sürdürülüyor.

Örgütlü Olmak Ya Da Olmamak

gençlik’den

Soruflturmalar artarak sürüyor. Geçti¤imiz hafta ö¤renciler birçok protesto eylemi yapt›. Açl›k grevi sürüyor. YÖK Baflkan› Erdo¤an Teziç yeni tasar› ile ilgili yapt›¤› aç›klamada, "Bu metin benim de¤il. Üniversitenin sivil toplum kurulufllar›n›n ö¤rencilerin ö¤retim üyeleri derneklerinin görüfllerini alarak haz›rlad›k. Bu ortak görüflleri Anayasa’ya ayk›r› olmayacak flekilde hukuki k›l›f›na oturtmakt›r çabam›z." dedi.

Hangi hukuk, “k›l›fa uyabilmek” için ne yapmak gerekir?

YÖK, 12 Eylül anayasas›na dayan›yor. Cuntan›n Anayasas› ne kadar demokratik ve hukuki ise YÖK'ün tasla¤› da o kadar hukukidir. Bu anayasa öyle demokratik ki, kitaplar› toplat›yor, yasakl›yor, yasal dergi çal›flanlar›n› tutuklatabiliyor. Bu Anayasa’n›n demokratik(!) bir kurumu olan YÖK de üniversiteleri daha demokratik hale getirebilmek için yüzlerce ö¤renciye soruflturma aç›yor. Yani üniversiteleri demokratiklefltirmek için yeni tasar›y› “hukuka uydurabilmek” için okullardan ilerici ö¤rencileri ç›kar›yor.

Aral›k ay›n›n ikinci haftas›ndan sonra ‹.Ü. ö¤rencilerinin okula girmeleri, al›nan “ihtiyati tedbir” karar› ile engellendi.

E¤er ö¤renci okula girerse okuldan at›lacakt›. Açl›k Grevine bafllamadan birkaç gün sonra bu karar kald›r›ld›. Bu, bir kazan›m gibi görünse de, YÖK'ün “hukuka uydurma” oyunlar›ndan biriydi. Ard›ndan hemen gelen 1 veya 2 dönem uzaklaflt›rma cezalar› bunu gösterdi.

Teziç ö¤rencilerin fikirlerini ald›k diyor. Ö¤renciler okula giremiyor ki, hangi ö¤rencinin fikrini ald›n›z? Ö¤renciler toplant›n›n oldu¤u solona dahi al›nmad›lar. Ö¤renci Temsilciler Konseyi’nin (ÖTK) fikirlerini ald›lar. ÖTK’da temsilciyi rektör seçer, seçilen ö¤renciler rektör taraf›ndan güdülür ve geneli faflisttir. Çoban› rektör olan bu sürü, çoban nereye derse oraya yönelir. ÖTK'lar›n k›lavuzu YÖK, YÖK'ün k›lavuzu oligarfli olunca ortaya ayn› faflist zihniyeti tafl›yan tasar› ç›kar.

YÖK'ün hukukileflmek için bafllatt›¤› soruflturma terörü sürüyor. Yap›lan eylemleri ise sansürleyerek yay›nlam›yorlar.

Açl›k grevinde olan ö¤rencilerin neden bu eylemi yapt›klar›n›n bilinmesini istemiyorlar. Oligarfli kendi terörünü ö¤rencilere mal etmeye çal›fl›yor. Medya sadece ö¤renciler polisle çat›flt›klar›nda ya da dayak yediklerinde gösteriyor. fiiddeti yaratan›n ö¤renciler oldu¤u izlenimi vermeyi eksik etmiyorlar. YÖK'ün “demokratik” yapt›r›mlar› sadece soruflturmalar de¤il. Ö¤rencileri ad›m ad›m izlemek, suçluluk psikolojisine sokmak, mücadelesinin önüne geçmek ve tecrit edebilmek için kameralar yerlefltiriliyor okullar›m›za.

Tüm bu hukuksuzlu¤a, soruflturmalara karfl› çözüm yolumuz, örgütlü mücadeledir. Bir amac›m›z var. Halk için bilim halk için e¤itim paras›z demokratik bir üniversite istiyoruz. Bu amaca ulaflman›n yolu örgütlenmek. Haklar›nda soruflturma aç›lan ö¤renciler ya örgütlüydüler ya da demokratt›lar. Yani mesele örgütlü olmak ya da olmamakta dü¤ümleniyor. Onlar örgütsüzlü¤ü dayat›yor, bizim cevab›m›z, daha fazla örgütlenme olmal›.

Say› 95 13 25 Ocak 2004

• Çanakkale’de aç›lan davada katliamc›lar yarg›lanacak!

• ‘Hayata Dönüfl’ sahtekarl›¤›n›n maskesini y›rt›p atmak için • ‘Zaman afl›m›’ oyununa bu kez izin vermemek için...

• 30 Mart’ta Çanakkale’de Olal›m

KATL‹AMCILARIN YAKASINA YAPIfiALIM!

Say› 95

19-22 Aral›k 2000’de oligarfli taraf›ndan gerçeklefltirilen Çanakkale Hapishanesi katliam›na iliflkin, aradan üç y›l geçtikten sonra katliam›n faillerinin sadece bir k›sm›n› kapsayan bir dava aç›ld›. Afla¤›da bu davayla ilgili olarak TAYAD’l› Aileler’in yapt›klar› ça¤r›y› yay›nl›yoruz:

14 25 Ocak 2004

Üç y›l önceyi, hiç unutulmamas› gereken bir tarihi hat›rlaman›n zaman› flimdi.

19-22 Aral›k 2000’di; Çanakkale Hapishanesi kan gölüne çevrildi. Yüzlerce tutsak kurflunlarla, bombalarla yaraland›. Dört tutsak katledildi.

19-22 Aral›k katliam›nda kullan›lan toplam 20 bin gaz bombas›n›n 5 bini Çanakkale’de kullan›lm›flt›. Sadece bu bile Çanakkale’deki vahfletin, azg›n sald›rganl›¤›n boyutunu göstermeye yeter. Çanakkale’deki tutuklulardan Sultan Sar›, Adli T›p Raporu’na göre "küt bir cismin süratle gö¤üs duvar›na çarpmas›" sonucu katledildi; gö¤süne çarpan “küt cisim”, iflte o gaz bombalar›ndan biriydi. Üzerinde “insan bulunan kapal› yerlerde kullan›lmaz” yazan bombalar, niflan al›narak tutsaklar›n üzerine at›lm›flt›. Tutuklu ‹lker Babacan "bafl›na isabet eden göz yaflart›c› bomba" ile katledildi. Fahri Sar›, "ateflli silahla” katledildi. ‹ddianamenin yazmad›¤› bir “ölüm” daha var Çanakkale’de: Fidan Kalflen. O, bu vahflete karfl› arkadafllar›n› korumak, zulme dur demek için bedenini atefle vererek flehit düflmüfltür. Onun “sald›r›y› durdurmazsan›z kendimi yakar›m” hayk›r›fllar›, katillerin kurflunlar› ve bombalar›yla cevaplanm›flt›r. Onun ölümünden de bu operasyonu gerçeklefltirenler sorumludur.

•30 Mart’ta bu vahfletin hesab›n› sormak için Çanakkale’de olmal›y›z!

Üç y›l geçti aradan; O gün Çanakkale’de katledilen, yaralanan, iflkenceden geçirilen tutuklu ve hükümlülerin yak›nlar› olarak, üç y›ld›r adalet istiyoruz. Üç y›ld›r “Hayata Dönüfl” diye adland›r›lan katliam gerçe¤ini anlat›yoruz.

Katliam›, F tiplerini, tecriti unutturmak, yok saymak istediler. ‹zin vermedik. Çanakkale Hapishanesi katliam› hakk›nda üç y›ll›k “uzun soruflturmalar”(!) sonucu dava açmak zorunda kald›lar.

Katliam operasyonunda yer alan 3 üste¤men, 37 astsubay, 16 uzman çavufl, 496 er ve 1 komiser, 10 polis olmak üzere 563 kifli hakk›nda aç›lan davada; katliamc›lar, 3 tutukluyu öldürmek, 29'unu da yaralamaktan yarg›lanacaklar.

Düzen zorunluluktan açm›flt›r bu davay›. Katliam gerçe¤i hukuk dosyalar›n›n aras›nda kaybedilememifltir; her biri tutsaklar›n üzerinde patlayan 5 bin gaz bombas›, örtbas edilememifltir.

Ne var ki, düzen bu davay› açm›fl olmas›na ra¤men, katliamc›lar› aklamaya çal›flmaktan da geri durmayacakt›r. Bunun yüzlerce örne¤ini yaflad›k gördük.

Davan›n ilk duruflmas›, 30 Mart’ta Çanakkale A¤›r Ceza Mahkemesi’nde yap›lacak.

Bu davay› da baflka iflkence, infaz, katliam davalar›na benzetebilirler. ‹zin vermeyelim!

Katliamc›lar “görevlerini yapm›fllard›r” diye aklanabilirler. ‹zin vermeyelim!

Bu davay› da “zaman afl›m›” oyunuyla düflürmek isteyebilirler. ‹zin vermeyelim!

•30 Mart’ta katliamc›lar›n aklanmas› senaryosunu bozmak için Çanakkale’de

olmal›y›z!

Burjuva medyan›n önemli bir k›sm›n›n hofluna gitmedi bu dava; “Hayata Dönüfl’ün faturas› askere” diye elefltirel bafll›klarla verdiler davan›n haberini.

Elbette “asker” de ödeyecek katliam›n faturas›n›. Katliam›n hemen ard›ndan “zafer kazanm›fl komutan” edas›yla brifingler veren generalleri hat›rlay›n. Daha yak›n zamanda Kara Kuvvetleri Komutan› Aytaç Yalman’›n Sami Türk’e karfl› katliam operasyonunu nas›l sahiplendi¤ini hat›rlay›n.

Ama faturay› ödemesi gerekenler elbette sadece “asker” de de¤il!

Haklar›nda dava aç›lan subaylara, astsubaylara EM‹R VERENLER var. Onlar da dahil edilmeli bu davaya. Bu katliam sald›r›s›n›n siyasi karar›n› alan DSP-ANAP-MHP hükümeti de dahil edilmeli bu davaya.

Soruflturmay› yürüten Savc› Faruk Gülercan, haz›rlad›¤› iddianamede “operasyonun kas›t birli¤i içinde ve kesintisiz flekilde sürdürüldü¤ünü” söylüyor. Do¤rudur. Ama “kas›t birli¤i”nin içinde, haklar›nda dava aç›lan subay, asker ve polislerin d›fl›ndaki yetkililer de vard›r.

Katliam sonras›nda, katliam operasyonunun en üst düzeyde emrini verenlerin ve uygulayanlar›n yan›s›ra, Çanakkale Valisi, alay komutan› ve cezaevi yönetimi hakk›nda suç duyurusunda bulunulmufl; ancak savc›l›k onlar hakk›ndaki suç duyurusunu takipsizlikle sonuçland›rm›flt›r.

• 30 Mart’ta katliam›n tüm sorumlular›n› ortaya sermek için Çanakkale’de olmal›y›z!

Tüm hukukçular, tüm demokratlar; hukuk ve demokrasi ad›na ‹flkenceye, katliama karfl›y›m, insan haklar›ndan yanay›m diyenler; insan haklar› ad›na Devrimciler, ayd›nlar, sendikac›lar, demokratik kitle örgütleri; savundu¤unuz de¤erler ad›na bu davada müdahil olmal›s›n›z.

30 Mart’ta ülkemizin gerçek hukukçular›yla, sendikac›lar›yla, bilim adamlar›yla, ayd›nlar›yla, gençleriyle, yoksullar›yla, adli ve siyasi tutuklu yak›nlar›yla Çanakkale’de birlikte, yan yana, omuz omuza olmak istiyoruz. Ça¤r›m›z adalet içindir!

TAYAD’l› Aileler

Say› 95 15

BU GERÇE⁄‹ HAYKIRMAK VE ÖNLEMEK ‹Ç‹N KEND‹N‹ FEDA ETT‹ Çanakkale Hapishanesi’nde tutsaklar›n üzerine bombalar, kurflunlar ya¤arken, malta kap›s›nda alevler içinde dimdik zafer iflareti yapan bir kad›n›n sloganlar› duyuluyordu.

Kül olmufl bedeninden zafer iflaretli parmaklar›n› çözemedi katiller. Aln›na, al›nband›n›n nak›fllar› ifllenip kald› öylece.

KATL‹AMI DURDURUN! KAHRAMANLAR ÖLMEZ HALK YEN‹LMEZ diyordu Fidan Kalflen.

Katliamc›lar güruhu, ald›klar› emri yerine getirerek, katliam› sürdürdüler. fiimdi katliam gerçe¤i bir belge ile daha tescilleniyor. Fidan’›n tutuflan bedeni gerçe¤i hayk›rmaya, yol göstermeye devam ediyor.

Hücrelerde, zulmün oldu¤u her yerde feda gelene¤i büyürken, Fidan’›n yoldafllar› gerçe¤i hayk›rmaya devam ediyorlar.

25 Ocak 2004

Kocaeli Temel Haklar, Abdi ‹pekçi Park›’ndaki ailelere, açl›k greviyle destek verdiler. Tüm Türkiye’de “hayat› felç eden” so¤uk, kar, k›fl y›ld›rm›yor onlar›. Bir teneke kutusunda üç befl odun parças› de¤il ›s›nd›klar›, yüreklerindeki atefl, tecrite ve sansüre duyduklar› öfkedir bedenlerini ›s›tan

r›n›.

“Tecrite ve Sansüre Son” talebiyle 130’lu günlere dayanan açl›k grevlerini sürdüren TAYAD’l› Aileler’in eylemine Ankara’n›n yan›s›ra, Anadolu’nun de¤iflik kentlerinden de, ziyaret ve açl›k grevleriyle destekler geliyor. Kendi talepleri ile Ankara’da sesini duyurmak için gelen halk›n de¤iflik kesimlerinin, devrimcilerin, demokratlar›n nicedir “soluklanma yeri” gibi Abdi ‹pekçi. Anadolu kentlerinde kimileri ise, Ankara’ya onlar için geliyor. Seslerine ses katmak, açl›klar›n› paylaflmak

Ankara Abdi ‹pekçi ve Yurtd›fl›nda Açl›k Grevi Yapan TAYAD’l›lar:

TECR‹T VE SANSÜR PARÇALANACAK! Say› 95 16 25 Ocak 2004

Ankara Abdi ‹pekçi Park›’ndan geceleri geçenler, ölgün bir alevle yanan odunlar›n ç›t›rt›s›n› duyuyorlar 130 gündür. Alevler, içine s›k›flt›r›ld›klar› teneke kutusunu yar›p ç›kmak için ç›rp›n›rcas›na raks ediyor. Bir an “sokakta yaflamak zorunda b›rak›lan insanlar” diye düflünüyor kimileri. Kimileri ise, haftalard›r ayn› yolu gidip gelmekten tecrübe sahibi olmufl, biliyor o küçücük ateflle k›fl›n ortas›nda ›s›nanlar›. Bildirilerini okumufl, orada olmalar›n›n nedenini dinlemifl. Biliyor ki, insanlar›m›z sokaklarda yaflamas›n, gecekondular yoksullu¤un yata¤› olmas›n, iflçisi, memuru, köylüsü ile emekçi halk al›nterinin hakk›n› als›n diye kavgaya giren yak›nlar› F tiplerinde tecrit alt›nda. Tecritle, bu soylu düflüncelerini de¤ifltirmek istiyorlar. “Baba” diye belledi¤i devlet, “hay›r bu düzen böyle sürecek, aç aç olarak kalacak, yoksul yoksul olarak, zengin daha da zenginleflecek” diyor. Sömürü düzenine karfl› olan hiçbir düflünceye, örgütlenmeye izin vermeyece¤ini, katliamla, tecritle yok edece¤ini ilan ediyor durmadan.

Yeni y›l› orada karfl›lad› TAYAD’l›lar. Ankara gençli¤i yaln›z b›rakmad› o gece onlar›. Ramazan Bayram›’nda da oradayd›lar. Bask›n›n, sömürünün, tecritin, zulmün olmad›¤› bir ülke dile¤iyle bayramlaflt›lar ziyaretçileriyle. Yeni bir bayram daha geliyor, ‹slamc› AKP iktidar›, Kurban Bayram›’ndan önce de seslerini duymamazl›ktan gelirse, bu bayram da orada olacaklar. Yine hayk›racaklar, AKP iktidar›n›n ‹slamc›l›¤›n›n sahte oldu¤unu, riyakar oldukla-

için. Bunlardan biri de, eylemin 125. gününde ziyaret ederek 17-18 Ocak günlerinde açl›k grevi yapan Kocaeli Temel Haklar üyeleriydi. Dernek baflkan› Y›lmaz fien ile birlikte befl dernek üyesinin yer ald›¤› grup iki gün açl›k grevine kat›l›rken, 18 Ocak günü de bir bas›n aç›klamas› yapt›lar.

"YAfiASIN ABD‹ ‹PEKÇ‹ D‹REN‹fi‹M‹Z!" Aç›klamay› okuyan Y›lmaz fien, neden direnifle destek olduklar›n› anlatt› ve ölüm orucu direniflçilerinin, "F tipleri sadece hapishanelerdeki tutuklular› tecrit etmek için yap›lm›yor. F tipleriyle tüm bir toplum bask› alt›na al›narak tecrit edilmek isteniyor." sözlerini hat›rlatarak, “tespit do¤ruydu. F tipi tecrit hücrelerinde direnen tutuklular teslim al›namad›” dedi. Sansür, sessizlik, duyars›zl›k ortam›ndan yararlanan iktidar›n yeni F tipleri açt›¤›n› hat›rlatan fien, “bugün, tecrite karfl› mücadelenin büyütülmesi koflullar› daha da mümkün. Tecrit politikalar›na karfl› direnenlerle dayan›flmay› büyütelim.” ça¤r›s› yapt›. TAYAD'l› Mehmet Güvel’in de konufltu¤u bas›n aç›klamas›na 40’tan fazla kifli kat›l›rken, Abdi ‹pekçi’nin ziyaretçileri sadece Kocaeli Temel Haklar de¤ildi.

Samsun Gençlik Derne¤i üyesi ö¤rencilerden Alev Abalay ve Ordu Temel Haklar üyesi ‹lker Keskin de açl›k grevine kat›larak destek verenler aras›ndayd›. Amasya, Samsun, Ordu illerinden TAYAD'l›lar›n destek mesajlar›n› da ileten “Karadenizliler”, destek nedenlerini anlatt›lar.

Açl›k Grevlerinde 37. Gün

Avrupa Kulaklar›n› T›kayarak Unutturamaz:

Katliam ve Tecritten Siz De Sorumlusunuz TAYAD Komiteliler’in açl›k grevleri, Avrupa baflkentlerinde devam ediyor.

Berlin’de, yo¤un ziyaretçilerin geldi¤i Tecrite karfl› açl›k grevleri, Berlin’in yan›s›ra, açl›k grevine dönüflümlü destekler yaflaBrüksel, Viyana ve Londra’da sürüyor n›rken, 24 Ocak’ta bir miting düzenlenece¤i belirtildi. n›z için, demokratiklefliyor, iyi yolda dedi¤iniz Tür18 Ocak’ta Graz’dan Viyana’ya tafl›nan açl›k kiye’nin hapishanelerinde 107 ölüm var, tecrit var, grevini 2 kifli 50 günlük sürdürürken, 30. gününde iflkence var, zulüm var...” kat›lan bir kifli de 50. gününe kadar devam edecek.

Avrupa Birli¤i yönetimi, komisyonlar›, milletveAvusturya polisi, çad›r kurulmas›n› engellemeye ça- killeri, bu sesi duymamak için kulaklar›n› t›kayabilirl›fl›rken, halen açl›k grevi Anadolu Halk Kültür Mer- ler. Bask› da uygulayabilirler. Ama, kendi baflkentlekezi’nde devam ediyor. rinde, kendilerinin büyük bir destekle ortak olduklaAvrupa Birli¤i organlar›n›n bulundu¤u Brük- r› suçu gizleyemezler. Avrupa halklar› bu gerçe¤i en Say› 95 sel’de eylemi sürdüren Hasan Subafl›, bas›na ça¤r› son ferdine kadar duymaya devam edecek. Ve halk17 yaparak, “sansür uygulamaktan vazgeçin” dedi. lar mutlaka soracaklar; HANG‹ ÇIKARLAR KAR25 Ocak Avrupa’ya da seslenen Subafl›, “tecrite deste¤i- fiILI⁄I KATL‹AMI DESTEKLED‹N‹Z VE SÜR2004 nizi kesin” ça¤r›s›nda bulundu.

DÜRDÜNÜZ? Londra’da 3 kiflinin sürdürdü¤ü açl›k grevinde *** sürekli olarak 3’er kifli üçer günlük destek açl›k greBu arada, tecrite karfl› etkinli¤in gerçekleflti¤i viyle kat›l›yor. yerlerden biri de, dünyan›n bir baflka ucu, Avustralya K›tas›’yd›. Sydney UTS Üniversitesi’nde, TürkiBaflkentlerinden Yükselen yeli ve Avustralyal› ö¤rencilerin kurdu¤u Sosyalist Alternatif Derne¤i “Sessiz Ölüm” filminin gösteriGerçe¤in Sesinden Kaçamazlar Kendi ülkelerinin baflkentlerinde insanlar açl›k mini yapt›¤› etkinli¤e kat›lanlara ölüm orucunu angrevleriyle hayk›r›yorlar. “Destekledi¤iniz, ç›karlar›- latt› ve destek istedi.

"TECR‹TE VE D‹REN‹fiE DUYARSIZ KALMAK GENÇL‹⁄E YAKIfiMAZDI" Alev ABALAY: "Tecrit ve sansür nedeniyle ülkemizde yaflanan sorunlar› biliyoruz. Hapishaneler ve direnifli boyutuyla duyars›z kalamazd›k. Bu herfleyden önce gençli¤e yak›flmaz, çünkü tecrit hepimizin sorunu gençlik de ülkede yaflanan hiçbir fleye duyars›z kalmam›flt›r. Gelece¤imiz ve yar›n›m›z için buraday›m." ‹LKER KESK‹N: "F tipi bir ülkede, F tiplerine, tecrite ve sansüre karfl› mücadeleyi sürdüren tüm tutsaklara ve yak›nlar›na destek vermek için buraday›m. ‹nsanlar vicdanlar›n› sorgulamal›, direnifle destek bir sorumluluktur."

Destek ça¤r›lar›na Alevler, ‹lkerler, Kocaeli Temel Haklar üyeleri ve daha benzeri flekilde pratikte cevap verenler ço¤almal›. Direniflin sesi, direnifl

güçlendikçe yay›l›r. Hiçbir bask›n›n, sansürün tecrit gerçe¤inin ve 107 ölümün üzerini örtmesine izin vermeyelim. Bulundu¤umuz her yerde anlatal›m, duymayanlara duyural›m.

S a m s u n ’ d a Samsun polisi de bofl yere ç›rp›n›yor 20 Ocak günü, TAYAD'›n el ilan›n› da¤›tan Serkan DO⁄AN ve Hüseyin AKTAfi polis taraf›ndan keyfi flekilde gözalt›na al›nd›.

"Kim Bunlar, Ne ‹stiyorlar, Sorun Ö¤renin" yaz›l› ilanlar, afifller halk› gerçe¤e ça¤›r›rken, AKP’nin polisleri gerçe¤i bask›yla gizlemeye çal›fl›yor.

TAYAD’l›lara gözalt›nda iflkence yapan, bask› uygulayan Samsun polisi de sansürle, bask›yla sonuç alamayacak. Bu direniflin sesini tüm Türkiye duyacak.

Bu zulmü herkes duyacak!

HÜCRELERDEN

Tecrit edilenler ço¤ald› Direnifl büyütülmeli! emperyalizmin ve oligarflinin hücrelerine karfl› direniflte

4. y›l Say› 95 18 25 Ocak 2004

Gültekin KOÇ Ölüm Orucu Ekibi

98. Günde Memleketim sar›, Memleketim k›z›la kesmifl Tarlalar› insan ekilir.

En güzelinden, en olgunundan Bereketli olsun diyedir topra¤›.

Ve zafer biçilir En görkemlisinden Zafer tarlalar›n›n Boy veren baflaklar›ndan...

2000-2004 Ölüm Orucu Feda fiehidi ‹brahim ERLER

Türkiye’nin F tiplerinde tecrit alt›nda tutulanlar›n say›s› son sevklerle birlikte daha da artt›.

Daha da artacakt›r.

Mesele art›k tek bafl›na F tipi meselesi de de¤ildir; tecrit, tipi ne olursa olsun, tüm hapishanelerde uygulanmaya çal›fl›lan genel bir politika durumundad›r. Tüm hapishaneler hücre tipine dönüfltürülmüfltür. F tipleri, tecritin en yo¤un, en sistematik ve devrimcilere karfl› “düflünce de¤iflikli¤ini sa¤lama” amac›yla uyguland›¤› politikan›n ad›d›r. fiimdi çok daha fazla say›da tutsak, bu politikayla F tiplerinde yüz yüzedir. Bugüne kadar F tiplerine karfl› direniflin d›fl›nda kalan, gösterdikleri “sa¤duyu”, izledikleri “bar›fl politikas›” karfl›l›¤›nda kendilerine “s›ran›n gelmeyece¤ini” sanan Kürt milliyetçi tutsaklar da bugün, hücrelerde tecrit alt›ndad›rlar.

Tecrit alt›ndakiler, B‹RL‹KTE D‹REN‹fi‹ büyütmelidirler.

Evet, bugüne kadar Kürt milliyetçi tutsaklar, oligarflinin hapishaneler politikas›n› bozmak için üzerlerine düfleni yapmam›fllard›r. Ama bu onlara birlikte direnifl ça¤r›s› yapmam›za engel de¤ildir. Onlar aç›s›ndan yanl›fl›n neresinden dönerlerse, halklar›m›z›n mücadelesi aç›s›ndan olumluluktur.

D‹REN‹fi‹N BOYUTU, SALDIRININ BOYUTUNA UYGUN OLMALIDIR! PKK’l› (PRD’li) tutsaklar, F tiplerine direniflsiz sevk edilmifllerdir. Bu daha bafllang›çta önemli bir zay›fl›kt›r. ‹kincisi, üç y›ll›k süreç, herkese göstermifl olmal›d›r ki, bedelleri göze al-

madan oligarflinin hapishanelerdeki bu sald›r›s›n› püskürtmek mümkün de¤ildir. Bu noktada “eylem biçimleri” üzerine bir tart›flma lüks ve abestir. Özellikle de ölüm orucu konusunda bugüne kadarki tav›rs›zl›¤›n sonucunda oluflan kompleks afl›lmal›d›r; düflüncelerimizi öldürmek isteyenlerin karfl›s›na, fiziken öldürebilirsiniz, ama düflüncelerimizi öldüremezsiniz kararl›l›¤›yla ç›k›lmak durumundad›r.

TALEPLER DO⁄RU FORMÜLE ED‹LMEL‹D‹R! PKK’l› tutsaklar ad›na yap›lan aç›klamalarda belirtilen BM, Avrupa standartlar› veya tek kiflilik hücreler yerine üç kiflilik hücrelere konulma talebi, hapishanelerdeki mücadeleyi gelifltiren de¤il, zay›flatan, emperyalizmin ve oligarflinin dayatt›¤› statüyü öz olarak kabul eden politikalard›r.

PKK’l› tutsaklar, direneceklerse, bu direniflin talepleri de, üç y›l› aflk›n süredir sürdürdü¤ümüz ve 107 flehit verilen direniflin talepleriyle bütünleflmelidir.

Direnifle, bu direnifl içinde verilen 107 flehide sayg› da bunu gerektirir.

Bu direnifl yok say›larak hapishanede mücadeleci bir çizgi oluflturulamaz. Bu direnifli, direniflin taleplerini yok saymak, hala “fark” koyma politikas›na devam etmektir ve sonucu, dayat›lan statükoya boyun e¤meye var›r. Halk güçleri, farkl› politikalara da sahip olsa, oligarfliye karfl› birleflmelidir. Birlikte direnmeli, direnifli büyütmeliyiz. Ça¤r›m›z, içerisi d›flar›s›yla tecrit alt›ndaki tüm kesimleredir.

Direnme Hakk›n› Savunanlara Soruflturma, Direnme Hakk›n› ‹nkard›r

Katliam› Savunma Soruflturmas› Katliamc› oldu¤u halde “direnme hakk› ad›na” konuflturulan Sami Türk’ü protesto eden, direnme hakk›n› savunan TAYAD’l›lar ve ÇHD’liler hakk›nda soruflturma bafllat›ld› Ankara Barosu'nun 6-10 Ocak tarihleri arasında düzenlenen hukuk kurultayın›n ikinci gününde, katliamc›l›¤› tescilli Sami Türk’ün, “hukuk devleti ve direnme hakk›” konusunda konuflturulmas›n› protesto eden TAYAD’l› Aileler ve Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i üyesi avukatlar hakk›nda soruflturma bafllat›ld›. Ankara Cumhuriyet Basın Savcılı¤ı taraf›ndan, Terörle Mücadele Yasası'na muhalefetten bafllat›lan sorufltuma, direnme hakk›na yönelik katliam› ve tecriti savunmak anlam›na gelmektedir. “Hukuk devleti”nin masaldan ibaret oldu¤unun göstergesidir.

Sadece savc› de¤il, Ankara Barosu da hukuktan, direnme hakk›ndan habersiz oldu¤unu göstermifltir. Hukuk devleti ve direnme hakk› ad›na bir katili konuflturmak, hukuktan habersiz olmakt›r, Ankara Barosu hukuku ö¤renmelidir. Direnme hakk›ndan habersizdir, halklar›n tarihinde direnme hakk› nas›l ve hangi bedellerle yarat›lm›fl ö¤renmelidir.

Peki TAYAD’l›lar ve ÇHD’liler ne yapm›flt› da, “terörist” oluvermifllerdi?

Kürsüde bir katliamc›, “hukuk devleti ve direnme hakk›”ndan söz etme utanmazl›¤›n› göstermiflti. Hiçbir hukukçunun, direnme hakk›n›, hak ve özgürlükleri savunan hiç kimsenin duyars›z kalmamas› gereken bu durumu protesto etmifller ve "Katiller, direnme hakkından söz edemez" diye hayk›rm›fllard›. ‹flte büyük suç!

Direnme hakk›n› savunman›n ad› terör! Türkiye tarihinin en büyük terörünün karar›n› alanlar ise “hukukçu”! Katliamc›lar hukukçu maskesi tak›p, yalanlar anlatacak, direnme hakk›n› büyük bir katliamla yok ederken, direnme hakk›ndan söz edecek ve buna kimse sesini ç›karmayacak. Ç›kar›rsa, “terör” soruflturmas›. Söylenen fludur bu soruflturmayla; hukuku kimse savunmayacak. Direnme hakk›n› kimse savunmayacak.

Katliamlara kimse karfl› ç›kmayacak. AKP’nin “demokratikleflmesi”, Sami Türk’ün katliamc›l›¤›n›n kalkanl›¤›n› yap›yor!

Bu soruflturma, tecritin gündeme getirilmesini cezaland›rma politikas›n›n devam›d›r ayn› zamanda. Dava açmaya haz›rlananlar, katliam›n

hukukunu savunmaya soyunuyorlar, tecrit iflkencesini savunuyorlar demektir. Demokratik protesto hakk›n›, hukuku, direnme hakk›n› savunanlara sald›r›, halk›n her türlü talebine, zulüm karfl›s›ndaki her türlü direnifline sald›r› demektir.

Direnme hakk›, halklar›n tarihinde yarat›lan en önemli ve kutsal de¤erlerinin bafl›nda gelir.

Zulüm karfl›s›nda direnme hakk› meflru bir hakt›r. Direnme hakk›na her ne flekilde olursa olsun sald›ranlar faflistler ve katliamc›lard›r.

As›l yarg›lanmas› gerekenler, direnme hakk›n› savunanlar de¤il, katliamc› olduklar› halde “direnme hakk› ad›na” konuflturulanlard›r.

Soruflturma sonucunda aç›lacak olas› bir dava da, katliam hukuku baflka türlüsünü amaçlasa da, bu eksende geliflecektir. Katliamc›l›k yarg›lanacakt›r böyle bir mahkemede, direnme hakk› savunulacakt›r kürsüde. Direnme hakk›n› katliamla yok etmek isteyen mahkum edilecektir halk›n bilincinde.

Bu dava ayn› zamanda, grupçulu¤un, kayg›lar›n bir yana b›rak›ld›¤›, asgari demokratl›k ilkeleri ile düflünüldü¤ünde, esas olarak Türkiye devrimci hareketinin davas› olmal›d›r. Katliamc›lar›n karfl›s›na, direnme hakk›n› savunarak bu bilinçle ç›k›lmal›d›r.

DEP Davas›nda ‹zleyiciler De Suçlu!

Kapatılan DEP milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Selim Sadak ve Orhan Do¤an’ın 10 aydır süren yeniden yargılanmalarına Ankara 1 No’lu DGM’de devam edildi. Tahliye talepleri reddedilerek hukuksuzluk sürdürülürken, karar› alk›fllarla protesto eden izleyicilere de hakim taraf›ndan kimlik tespiti yap›ld›. Salona hapsedilerek kimlikleri tespit edilen yaklafl›k 200 kifli, yap›lan aç›klamaya göre, bundan sonraki duruflmalara al›nmayacak.

Bafltan sona hukuksuz bir dava yeni keyfiliklerle devam ettiriliyor. Kürt halk›n› inkar politikas›n›n, devletin mahkemeleri taraf›ndan sürdürüldü¤ü bu davada, alk›fllara bile tahammül yok!

DEP davas›n›n, AB’nin demokrasi, hukuk maskesinin cilas› haline getirilmesi ise, süren çarp›kl›¤›n bir baflka yan›n› oluflturuyor. AB’nin Kürt halk›n›n haklar› karfl›s›ndaki tavr› dergimizin sayfalar›nda s›kça yer ald›, davan›n onlar için anlam› ise, sadece oligarfliye karfl› bir malzemenin ötesinde de¤ildir.

Say› 95 19 25 Ocak 2004

Üç y›l geriden geliyorsunuz!

PKK, Hapishaneler ve Sevkler

É Söyledi¤iniz her fley söylendi; yapt›¤›n›z her tahlil eskidi; yapaca¤›n›z her ça¤r›, yüzlerce kez yap›lm›flt›r...

É Bütün mesele koydu¤unuz “fark”ta; onu izah edebilecek misiniz flimdi? Onun özelefltirisini yapabilecek misiniz?

Say› 95 20 25 Ocak 2004

Üç y›ll›k aradan sonra, PKK’l› (PRD’li) tutsaklara yönelik olarak gündeme gelen sevklerin, üç y›l önceyi, yani 19 Aral›k’› yeniden tart›flt›rmas›n›n kaç›n›lmazl›¤›n› yazd›k. Çünkü sevklerde ve Kürt milliyetçi tutsaklara karfl› F tiplerinde uygulanmaya bafllayan tecritte, Kürt milliyetçi hareketin 19-22 Aral›k’ta ve sonras›nda izledi¤i politikan›n iflas› vard›r.

PKK’l› tutsaklar, 19 Aral›k’›n devam› olan ve hapishaneler tarihindeki en kapsaml› sevklerden birini direniflsiz karfl›lad›lar. Bu direniflsizli¤in belirledi¤i ortamda, d›flar›da da sevklere karfl› güçlü bir karfl› ç›k›fl örgütlenmedi.

Peki neden?

Bu soruyu Kürt milliyetçilerinin kendisi de soruyor, tart›fl›yor. Ama ayaklar› henüz havada bir tart›flmad›r bu. 19 Aral›k ve F tiplerine karfl› üç y›ll›k politikalar›n›n iflas› görülmeden, bu sorunu çözemezler.

Üç y›l önceden; Sevkler, PKK’l›lar›n F tiplerine at›lmas› ve tecrite tabi tutulmas› sanki beklenmedik, ola¤anüstü bir fleymifl gibi sözler edildi. Bu flaflk›nl›k ve sevkler karfl›s›nda gelen “ne yapaca¤›n› bilemez” ruh hali, Kürt milliyetçili¤inin nas›l bir hayal ve yan›lg›lar dünyas›nda yaflad›¤›n› gösteriyor.

Kürt milliyetçili¤i 19-22 Aral›k’ta direnmedi¤i gibi, bir de solu ve özel olarak da devrimci hareketi suçlamaya kalk›flm›flt›. O günlerde Kürt milliyetçilerine cevaben yaz›lan “Katliam, Direnifl ve PKK” bafll›kl› yaz›da söylenenleri flimdi kan›tlanm›fl bir tarihsel not olarak yeniden hat›rlatal›m: “Diyelim ki, dedi¤iniz gibi, ‘ölürüz hücrelere girmeyiz’ demeyerek, ‘devlet olumlu bir ad›m att›, bu kabul edilmedi’ diyerek, katliam sald›r›s›nda fiilen direnmeyerek, tutarl› bir politika izlediniz. Peki ne ifle yarad› o ‘olumlu ve tutarl›’ tavr›n›z?

fiimdi PKK’l›lar›n oldu¤u bütün hapishanelerden ‘haklar›m›z gasbediliyor, bütün hapishaneler F tiplefltiriliyor, eflyalar›m›za el konuluyor, flunlar dayat›l›yor’ diye feryat ediliyor.

S›ra F tiplerine atmaya da gelecek.

Peki ne sanm›flt›n›z?

Sizin o ‘olumlu ve tutarl›’ tavr›n›zdan dolay›, böyle büyük bir sald›r› karfl›s›nda devrimcilerle birlikte davranmaman›zdan dolay›, oligarfli sizi özgür mü b›rakacakt›, hapishanelerinde devrimcileri katledip iflkence ederken, sizi rahat m› ettirecekti?

Demek siz bu devleti, sistemi hala tan›yamam›fls›n›z.” (Vatan, 26 fiubat 2001)

Üç y›l sonra Dün direnmek provokasyona gelmektir diyenler, flimdi neden direnilmedi¤ini tart›fl›yor!

O gün yaz›lanlar, aynen gerçekleflmifl ve 3 y›l sonra, Kürt milliyetçili¤i flunlar›, siyasi tarih ad›na ibret verici flu sat›rlar› yazma noktas›na gelmifltir; “Cezaevlerinde artan bask› ve tecrit uygulamalar›na karfl› bir duyars›zl›¤›n ve mücadelesizli¤in yafland›¤› gözlenmektedir.” (Selahattin Erdem, Özgür Politika, 19 Ocak 2004) Duyars›zl›k ve mücadelesizli¤in sadece d›flar›s› için geçerli olmad›¤› vahim gerçe¤ine de iflaret ediyor yazar: “Bu durumun öncelikle cezaevlerindeki tutsaklar flahs›nda yaflanmas› daha da önemli bir husus olmaktad›r. ... Tutsaklar kamuoyunu bilgilendiren ve hükümeti uyaran aç›klamalar yapm›fllard›r. Ancak bunlar›n yetmedi¤i ve bask› uygulamalar›n› durdurmad›¤› da bir gerçektir. ‹flte bu noktada zay›f yaklafl›mlar› aflmak, zindan direnifl gelene¤ini hat›rlamak ve ... bu politikalar› baflar›s›z k›lmak için uygun yöntemlerle mücadele etmek gere¤i vard›r.”

Etkili, güçlü bir direnifl gere¤i aç›k. Ama nas›l olacak bu?

19-22 Aral›k katliam ve direnifl sürecini de¤erlendiren Öcalan’›n “Fark›m›z› cezaevlerinde ortaya koyduk. ‹yi oldu. ... Cezaevlerindeki olaylar tutarl› devrimci direnifl de¤ildir.” sözleri ortada dururken, hangi direnifli bekliyorsunuz hapishanelerdeki PKK’l› tutsaklardan?

Nas›l bir zamanda yafl›yoruz? Önce ona bir karar vermelisiniz!

Evet, içeride, d›flar›da, sald›r›ya denk düflen bir direnifliniz yok. Herkes gibi Özgür Politika ya-

zar› da fark›nda bunun.

Ama ne diyecek, ne önerecek?

Yap›lmas› gereken belli. Devrimci tutsaklar, üç y›l› aflk›n bir zamand›r yap›yorlar yap›lmas› gerekenleri. Fakat Kürt milliyetçili¤i, üç y›ld›r yap›lan her fleyi suçlam›fl, karalam›fl.

Kafa kar›fl›kl›¤› büyük: 12 Eylül y›llar›n› hat›rlat›yor ve AKP’nin yapt›klar›n›n da o döneme benzedi¤ini söylüyor önce: “12 Eylül Diyarbak›r zindan›n›n Vietnam’daki Saygon zindan›ndaki zulmü bile geride b›rakt›¤› bir gerçektir. Diyarbak›r’dan Mamak’a ve Metris’e uzanan hat’ta onbinlerce insan, en a¤›r iflkence ve zulüm içeren bir eziyete tabi tutulmufltur. fiimdi AKP hükümetinin cezaevi uygulamalar› da, neredeyse o dönem uygulamalar›na do¤ru gitmekte ve insanlara o dönem zulmünü hat›rlatmaktad›r.”

Ama sonra s›ra direniflin nas›l biçimlenmesi gerekti¤ine gelince, biraz önce yazd›¤› bu sat›rlar› unutuyor: “Elbette 12 Eylül dönemindeki gibi direnifl yöntemlerine baflvurmak günümüz aç›s›ndan uygun ve gerekli olmayabilir. Ancak ölüm orucu gibi, insan yaflam›n› tehlikeye atan yöntemler d›fl›ndaki çok de¤iflik yöntemlerle de mücadele ederek, aktif bir konum kazanmak ve bu temelde halk›m›z›n özgürlük ve demokrasi mücadelesinde gereken rolü oynamak gereklidir.”

E¤er AKP’nin uygulamalar› 12 Eylül dönemini hat›rlat›yorsa, senin de o zamanki gibi direnmen gerekir.

Türkiye tarihini bilen herkes, Ulucanlar, Diyarbak›r katliamlar›n›n, 19-22 Aral›k katliam›n›n 12 Eylül’de bile yap›lmayan boyutta bir sald›rganl›k oldu¤unu görür. Hapishaneler aç›s›ndan iki dönemi k›yaslamak bile yersizdir; F tipleri sald›r›s› 12 Eylül’ü fersah fersah geride b›rakm›flt›r.

Kürt milliyetçili¤i, bar›fl süreci, demokratikleflme ad›mlar›, olumlu geliflmeler masallar› anlat›p devrimcilerle aras›ndaki “fark›” gösterme peflindeyken, hapishanelerde bu koflullar yafland›. Onlar görmezden geldiler. Görmezden gelmenin de ötesinde devrimcileri suçlad›lar:

nün hapishanelerinin “12 Eylül gibi” oldu¤u görüflünde tutarl› davransa, üç y›ld›r her türlü karalamay› yapt›¤›, gündemine hiç almad›¤› ölüm orucu karfl›s›ndaki tavr› da tart›fl›l›r hale gelecek.

Bir yanda 19-22 Aral›k’ta yarat›lan kahramanl›k ve bir yanda yüzlerce PKK’l› tutsa¤›n hiçbir direnifl göstermeden tecrit hücrelerine at›labilmesi; bu farkl›l›k tart›fl›lacak.

Düflünün! Niye böyle oldu?

Evet, Kürt milliyetçi yazar do¤ru söylüyor: Cezaevlerinde yaflananlara karfl› bir duyars›zl›k ve mücadelesizlik var. Üstelik bu mücadelesizli¤in oda¤›nda da PKK’l› tutsaklar bulunuyor.

Neden böyle oldu¤unu tart›flm›yor Kürt milliyetçili¤i. Ama tart›flmak zorunda. Tart›flmazsa, bu durumu aflamaz.

Selahattin Erdem, “demokrasi güçlerinin ve halk›n cezaevlerinde geliflen bask› uygulamalar› karfl›s›ndaki pasif durufllar› da kabul edilemez.” diyerek cezaevlerinde uygulanan bask›lara karfl› bir platform öneriyor.

Ard›ndan da ekliyor: “Unutmayal›m ki, iktidar cezaevlerindeki bask› uygulamalar›ndan sonuç al›rsa, ard›ndan benzer uygulamalar› halka ve demokratik güçlere de yöneltebilir.” Üç y›ld›r neredeydiniz? Üç y›ld›r, F tipleriyle tüm halk›n teslim al›nmak istendi¤i aç›k gerçe¤ine neden gözlerinizi kapad›n›z? Üç y›ld›r, “kabul edilemez” dedi¤iniz “pasif duruflun” bir parças› da siz de¤il miydiniz?

Siyasi, ahlaki, demokratiklik; hiçbirine s›¤maz bu mant›k. Basit bir bencillik, ç›karc›l›k var. Kapitalizmin tekellerinin mant›¤›yla düflünüyor; birileri iflas etsin de pazar bana kals›n. Ama iflte size de b›rakm›yorlar.

Bu mant›k sürdükçe, bütün bu içeriye ve d›flar›ya yönelik ça¤r›lar›n›z›n alt› bofltur.

fiimdi, 19 Aral›k’›n daha alt düzeyde tekrar›nda “12 Eylül’ü” hat›rl›yorlar.

Direnenler ne için direnecek? Nas›l direnecek?

Mesela, PKK’l› tutsaklar›n ve avukatlar›n›n aç›klamalar›nda “BM standartlar›, Avrupa standartlar›” isteniyor. Direnifl çoktan geride b›rakt› bunlar›. Katleden ve tecrit edenin “Avrupa standartlar›” oldu¤unu herkese gösterdi. Ama üç y›l sizin gündeminizde olmad›¤› için bunun da fark›nda de¤ilsiniz belki. Fark›nda olunmad›¤› “PRD'li ve PJA'lı tutuklular›n, hücre tipi cezaevlerini protesto etmek için 3 günlük açlık grevi bafllatmas›”ndan da belli de¤il mi? Bunlar çok gerilerde kald›!!! 107 ölü verildi bu ülkede.

Hat›rlad›klar› da anlams›z, bofl bir hat›rlama zaten. Çünkü 12 Eylül’e benzetiyorlar, ama onun gere¤ini yapmaktan yine kaç›yorlar. Çünkü bugü-

Kürt milliyetçili¤i ya geriye, üç y›l önceye dönüp, bunlar›n muhasebesini yapar, ya da sözü edilen mücadelesizlik hali devam eder.

“Evet, devletin yapt›¤› yasad›fl›d›r, insanl›k d›fl›d›r. ... Ama bu duruma solun da kendini abartmas›, taktiksizli¤i, plans›zl›¤› zemin sundu. Sadece bir taraf›n suçunu görüp di¤er taraf›n suçunu, hatas›n› görmemek olmaz.” (Özgür Halk,15 Ocak 2001)

Say› 95 21 25 Ocak 2004

IMF Denetledi ve Emretti

Yeni Vergi ve Zam AKP iktidar›n› teftiflten geçirmek için ülkemizde bulunan IMF heyeti, AKP iktidar›n›n seçim yat›r›m› için emekliye ve asgari ücretli emekçilere verdi¤i açl›k s›n›r›n›n alt›ndaki zamlar›, yine halk›n s›rt›ndan ç›karma talimat› verdi.

Tayyip Erdo¤an, her zaman oldu¤u gibi halka yalan söyleyerek, “biz kimsenin talimat›yla zam yapmay›z, vergi art›rmay›z” dedi. Ama eklemeyi de unutmad›: “E¤er zam gerekirse biz kendimiz yapar›z.” Bir yandan ise hazine, yeni zam ve vergiler için haz›rl›klara bafllad› bile. IMF temsilcisinin “hükümetin politik tercihlerini de gözönüne al›yoruz” sözleri, Tayyip’in yalan›n›n alt›nda yatan gerçe¤i anlat›yordu.

Zamm› Seçim Sonras›na B›rakan AKP, “Ben Halk› Aldataca¤›m” Diyor Say› 95 22 25 Ocak 2004

IMF ile kay›kç› kavgalar›, yok emirle olmaz aç›klamalar›; tümü yalan ve halk› aldatmaktan baflka bir anlam tafl›m›yor. AKP, halk›n oyunu alabilmek için nas›l 3 Kas›m’da her türlü yalan› söylemekte beis görmediyse, yine bütün burjuva partilerinin baflvurdu¤u oyuna baflvuruyor.

IMF’nin sözünü etti¤i “hükümetin politik tercihi”, zam ve yeni vergilerin, yerel seçimler sonras›na b›rak›lmas›d›r. Öte yandan, “bütçe aç›klar›n› kapatmak için ek bütçe ç›kar” talimat›, ayn› zamanda ekonominin sistem aç›s›ndan da diken üstünde oturdu¤unu gösteriyor. Halk aç›s›ndan zaten düze✔ Yer Gök Sat›l›k, Kiral›k: Otoyallar, barajlar da kiraya ç›kt›. Her fleyi sat›yor din tüccarlar›. Satamad›klar›n› ise kiral›yorlar. Satacak hiçbir fley kalmayacak noktaya do¤ru AKP büyük bir h›zla gidiyor. T›pk› Arjantin gibi. Arjantin çöktü¤ünde art›k ülkede satacak hiçbir fley kalmam›fl, yer-gök-su her fley özellefltirilmiflti. ✔ Kimin Ekonomisi Düzelmifl? Koç bas›na verdi¤i demeçte, geçen y›l›n çok iyi geçti¤ini belirterek, “dolar baz›nda yüzde 60 kâr ettik” dedi. Kimin ekonomisinin düzeldi¤ini bu söz anlat›yor. Halk›n hangi kesiminin durumunda yüzde 60 düzelme oldu? Daha do¤rusu, emekçi halk›n reel gelirlerinde herhangi bir düzelmeden sözedilebilir mi? Tam tersine reel gelirler, yani al›m gücü alabildi¤ine düfltü. Örne¤in memur maafllar› son bir y›lda yüzde 5’ten fazla eridi.

len bir fley yoktu. Öyle ya, üretimin artmad›¤›, yat›r›m›n olmad›¤› koflullarda rakamlarla yap›lan oyunlar›n nereye kadar sürece¤ini kapitalizm bilir. Bu nedenle asgari ücret zamm›na bile tahammül edemiyor düzen. Açl›k s›n›r›n›n alt›nda bir ücret bile sistemlerinde sars›nt› yarat›yor.

Bütçesi bunu karfl›layacak durumda bile de¤il.

IMF, her fleyden önce emperyalist tekellerin, sonra iflbirlikçi tekellerin istikrar›n› düflünür.

AKP ya da baflka bir iktidar, onun için önemli de¤ildir. Bugün bu istikrar› en iyi koruyan AKP’dir. Seçim hesaplar›yla, oy kayg›lar› ile hareket etti¤inde hemen karfl›s›na dikiliyor, “popülizm yapma!” IMF heyetinin AKP’ye söyledi¤inin özeti fludur: “Senin seçim hesaplar›n, oy kayg›n beni ilgilendirmez, bana borçlar›n› ödemen için halka daha fazla vergi, zam yüklemelisin”.

IMF, daha uzun vadeli ç›karlar için seçim sonras›na ertelenmesine izin verebilir, ama sonuçta emir yerine getirilecektir.

Halk› aldatman›n basit, ucuz yalanlar› ortal›kta uçufluyor.

“Ekonomi düzeliyor”; halk fark›nda de¤il, sadece borsalar, piyasalar, Koçlar, Sabanc›lar hissediyor bu iyileflmeyi!

“Ekonomi düzeliyor”; devasa zenginliklere sahip bir ülke, emekçilerin açl›k s›n›r›n›n alt›ndaki maafllar›n› bile karfl›layam›yor.

“Ekonomi düzeliyor”; sonuç de¤iflmiyor; vergi ve zam ya¤muru sürüyor. Emekliye, asgari ücretliye verilen üç kuruflu bile nas›l fitil fitil burnundan getireceklerinin hesab›n› yap›yor AKP ve IMF. IMF program›n› uygulamay› kabul eden, “IMF bizim düflman›m›z de¤il ki” diye halka yalan söyleyen Tayyip Erdo¤an’›n baflka çaresi yok, talimat› yerine getirecek.

“Biz kimsenin talimat›yla zam yapmay›z, vergi art›rmay›z” diyen Tayyip’in bir y›ll›k iktidar›ndaki icraatlar› düflünün. Art›r›lan vergiler, zam politikalar› kimin emriyle, kimin ç›karlar› için uyguland›? Geçici deprem vergisi dahi, utanmadan kimin için kal›c› hale getirildi? Emperyalist sermayeye kolayl›k sa¤layan yasalar kimin için ç›kar›ld›? Cargill semirsin diye fleker kotalar› kimin ç›kar›na düzenleniyor? Halk›n deprem ac›s›n› bile vergilendiren Tayyip’in düzeni, tekellerin istikrar› için yap›yor bunlar›.

Din ad›na, ‹slamc›l›k ad›na, tam bir riyakarl›k, dolar›n kullu¤u sergileniyor. AKP iktidar› ülkeyi, dini, halk›n ekme¤ini, her fleyi sat›l›¤a ç›kar›yor, pazarl›yor. fiimdi de Davos pazar›nda, Türkiye tekellere nas›l peflkefl çekilecek, bunun ayr›nt›lar› tart›fl›l›yor.

Vergiyi Emekçi Halk Öder 3.5 katrilyonluk aç›k, vergi (ve zam) olarak halk›n s›rt›na yüklenecek. Peki vergi yükü çok mu azd›? Tam tersine, emekçi halk›n s›rt›na da a¤›r bir vergi yükü bindirilmifltir.

Vergi, ülkemizde büyük oranda tüketim ve ücretten sa¤lan›yor. Yani emekçinin maafl›ndan kesilen vergi ile tüketim ürünlerinden kesilen vergi oluflturuyor. Zenginler ise binbir türlü yolla vergi ödememenin yolunu buluyorlar. Daha olmad› AKP “vergi bar›fl›” diyerek af ç›kar›yor.

Zenginlerin nas›l vergi ödemediklerine 2001 y›l› rakamlar›ndan örnek verelim. 2001 y›l›nda aç›klanan “vergi rekortmenleri” listesinde Hülya Avflar 22. Sak›p Sabanc› 70. s›rada yer al›yordu. Oligarflinin en büyük befl ailesinden birisi olan Mehmet Emin Karamehmet ise zarar göstererek o y›l vergi ödemiyordu. Ayd›n Do¤an’›n, Halis Topraklar’›n, Kemal Uzanlar’›n ilk yüz listesinde ad› bile yoktu. Listede ‹stanbul’da ilk 10’a girenlerin ödedi¤i tüm vergi 10 milyon dolar civar›ndayd›. Yani, Bo¤az’da bir yal› paras›! ‹lk 100’e girenlerin toplam vergisi, 50 milyon dolar› bulmazken, ayn› günlerde 12 bankadan hortumlanan miktar 12 milyar dolard›.

Oligarflinin vergi sisteminde, rant gelirlerine vergi diye bir fley yoktur. Mevduat faizi, döviz tevdiat hesab› ve repodan sa¤lanm›fl gelirlerden hiç vergi al›nmaz. Off Shore hesaplardan hiç vergi al›nmaz. Hazine bonosu ve devlet tahvili faizlerinden hiç vergi al›nmaz. Tefecilerin faiz kazançlar›ndan hiç vergi al›nmaz. Borsa kazançlar›ndan hiç vergi al›nmaz.

Peki kimden al›n›r bu vergi? Halktan.

Halk›n vergi ve vergi benzeri kesintilerinin milli gelire oran› 2002 y›l›nda yüzde 29.4 ç›kt›.

2003 rakamlar› aç›klanmad› ancak bilinen, bu oran›n yüzde 30’lar› geçti¤idir. Yani halk gelirinin yüzde 30’dan fazlas›n› devlete vergi olarak ödüyor. Örne¤in, asgari ücretin yüzde 26.1’i kesintilere gidiyor. Asgari ücretli bir iflçinin, aylık 225 saatlik çalıflmasının, yaklaflık 60 saatlik kısmının çeflitli kesintilere bölünmesi, Türk-‹fl’in bir arafltırmas›na göre flöyle; 31.5 saat sosyal güvenli¤e, 25.5 saati vergi ödemelerine, 2.3 saati ‹flsizlik Sigortası Fonu’na kesiliyor ve iflçinin eline 165 saatlik çalıflmasının karflılı¤ı kalıyor.

Bir de “gizli vergiler” vard›r halka ödetilen. Örne¤in, ithal mal› enerji ve akaryak›t fiyatlar› döviz düflmesine ra¤men halka yans›t›lmaz. Fiyatlar›n bir ay sabit kalmas› bile, halka yap›lan iyilik gibi yans›t›l›r. Asl›nda düflüfl, kendi seyrin-

de olmas› gerekir, ama iktidar, bunu da gizli vergi olarak almaya devam eder. Bir de tam tersini düflünün, döviz yükseldi¤inde an›nda zamlar otomatik olarak gelir. Aç›klama da haz›rd›r; uluslararas› piyasalarda artt›! Peki o piyasalarda düfltü¤ünde neden düflmez?

Tam bir soygun ekonomisi ile yönetiyor AKP. IMF emrediyor, AKP yerine getiriyor.

Vergiler Borç Faizine Gider Peki bu kadar vergi toplan›r da, halk› aldatmak için “atasözü” haline getirilen “halka yol su elektrik, hizmet olarak” m› geri döner?

Birkaç örnekle, halk›n cebinden vergi ad›yla çal›nan paran›n nereye gitti¤ine bakal›m.

Devletin toplad›¤› verginin yüzde 66’s› borç faizi ödemesine gidiyor. Örne¤in, 2004 y›l›nda ödenecek faiz 66 katrilyon lira. 2000 y›l›nda toplam vergi gelirlerimizin yüzde 77'si sadece faiz ödemelerine gitti. Anapara da ayr›ca borç olarak bekliyor. 2001'de vergilerin tamam›na yak›n› borç faizine aktar›ld›. Türkiye son 20 y›lda milli gelirin 2.5 kat› kadar olan 426 milyar dolar› (yaklafl›k 534 katrilyon lira) anapara ve faiz olarak ödedi. Elbette sadece vergiler gitmiyor borca ve faizine. Yeni borç kredileri al›n›yor, bunlar da geri borç faizine aktar›l›yor. Örne¤in, 2002 yılında IMF'den al›nan toplam 17,1 katrilyon liralık kredinin tamamı, batık bankalar ve borç ödemelerinde kullan›ldı. ✔ AKP’nin Hortumla Mücadele Yalan› TMSF Baflkanl›¤›na Atad›¤› Kendi H›rs›z›: “AKP hortumculara karfl› mücadele edemez, amac› hortumun ucunu kendine çevirmektir” demifltik; Onun derdinin hortumun ucunu kendine döndürmek oldu¤unu söylemifltik. ‹flte bir örnek: Bankalar›n hortumlanmas›n› takiple görevli Tasarruf Mevduat› Sigorta Fonu (TMSF) Baflkanl›¤›’na atanan Abdullah Soydafl'ın kendisi resmen yarg›lanan bir hortumcu! Soydafl hakk›nda halen ‹nterbank’›n içinin boflalt›lmas›ndan dolay› dava sürüyor ve bankac›l›k yapmas›n› b›rak›n, memur olmas›, imza yetkisi bile bulunmuyor. Peki halktan çald›¤› kaç trilyon dersiniz? ‹nterbank’›n çald›klar›n›n 715.3 trilyon lirasından sorumlu.

Buyurun size hortumla mücadele!

“Bilmiyorduk, sicilini iyi incelemedik” gibi aç›klamalar, suçüstü yakalanan iktidar›n halkla alay etmesinden baflka bir fley de¤ildir. H›rs›za evin anahtar›n› teslim ediyor AKP. Çünkü h›rs›z s›radan biri de¤il. Çald›¤›n› AKP’ye aktaracak olan bir h›rs›z. Yani kendi h›rs›z›.

Say› 95 23 25 Ocak 2004

Borç Ödedikçe Borcu Artan Ülke!

Peki, “borç ödeniyor” da borçlar azal›yor mu? Rakamlar cevap veriyor: 2001 “krizinden” bu yana geçen 2.5 yılda Türkiye 408.4 katrilyon liralık iç borç, 60.7 milyar dolarlık da dıfl borç ödemesi yaptı. Buna karflılık aynı dönemde iç borç 113.4 katrilyon lira, dıfl borç da 14.5 milyar dolar daha büyüdü. Borç ödeyerek, borcu büyüyen bir ülke!

Peki neden?

IMF’ye ba¤›ml› kapitalist ekonomi böyle sömürüyor. Yer alt› yer üstü kaynaklar›m›z talan edilirken, öte yandan vergi ve zamlarla soyulmaya devam ediyoruz. Cebimizden al›nanlar, IMF’ye ve tekellere aktar›l›yor.

Say› 95 24 25 Ocak 2004

24 Ocak 1980’den bu yana IMF programlar› uygulan›yor. Oligarflinin tekelleri bu süre içinde ola¤anüstü flekilde büyürken, yoksullu¤umuz ve iflsizlik de ayn› oranda büyüdü.

IMF'nin, tüm programlar› piyasa güçleri üzerine kuruludur. Ülke ekonomisini düzeltmekten kastettikleri, sermayenin, tekellerin istikrar›n› sa¤lamakt›r. Kapitalizmin yap›sal krizlerinin ülkemizde derinleflti¤i 1985, 1988, 1989, 1991, 1994, 1997, 1999, 2000, 2001 dönüm noktalar›ndaki süreçler, hep IMF programlar›n›n uyguland›¤›, yani ekonominin yönetiminin emperyalist tekellere teslim edildi¤i süreçtir.

Peki, IMF programlar›na son verildi¤inde halk›n yoksulluk, iflsizlik sorunlar› da çözülebilir mi?

Bu sorunlar›n çözümü, halk›n ç›karlar›n› esas alan, ekonomiyi buna göre düzenleyen bir sistemle mümkündür. Yoksa, IMF’nin do¤rudan ya da iflbirlikçi tekeller ve partileri arac›l›¤›yla müdahale etmeye devam etti¤i kapitalist sistemde mümkün de¤ildir. Çözüm, sosyalizmdedir. Ancak sosyalizmle halk›n ekonomik sorunlar› çözülür. Sa¤l›ktan, e¤itime, insanca yaflayacak ücretten kalk›nmaya kadar, ancak sosyalizm halk›n taleplerine cevap verebilir.

Donarak Ölüyoruz...

Malatya’da, so¤ukta bafl›n› sokacak evleri olmad›¤› için, ya da asimilasyon kamplar› olan yat›l› bölge okullar›nda yaflad›klar› bask›lara isyan ederek kaçmak isterken veya ‹stanbul’un en ifllek caddesinin birinde k›vr›l›p yatarken bir daha uyanam›yor insanlar›m›z. So¤uk, evsizleri ve yoksullar› vuruyor. Sistem, aç b›rakt›klar›na bir çat› alt›n› bile çok görüyor.

Geçti¤imiz hafta ‹stanbul’un d›fl›nda, Malatya’da dört eskici donarak can verdi. Hayatlar›n› hurdac›l›k ile kazan›yordu Orhan, Mehmet, Yılmaz Demir ve Kadir Özbey. Malatya Belediyesi, eskicilerin barakalar halindeki dükkanların› mühürleyerek kent d›fl›na sürdü onlar›. Onlar da ekmek paras›n› kazanmak için ilçe yollar›na düfltüler. Ve Arapkir’de bafllar›n› sokacak bir yer bulamad›klar› için dondular.

O¤ullar›m›z, k›zlar›m›z onbinlercesi sokakta yafl›yor. So¤u¤u, açl›¤› iliklerinde hissederek, donmamak için gözlerini k›rpmadan geçiriyorlar geceleri. Evsizler, kapitalist sistemin yaratt›¤› bir sonuçtur. Sadece ülkemizde de de¤ildir. Amerika’dan Asya’ya kadar her yerde, ülkemizden çok daha devasa rakamlarla evsizler yafl›yor dünya üzerinde. Üretim d›fl› unsurlar haline getirildikleri için sistem aç›s›ndan da hiçbir de¤erleri yok onlar›n. Ölebilirler, donabilirler, burjuva bas›nda haber de¤erleri dahi yoktur. *** Do¤u’da 7 ö¤renci yat›l› okullardan kaç›p köylerine gitmek isterken yolda donarak ölüyor. Bu olay bu ülkede “yank›” yaratm›yor. “Neden” diye sorgulanm›yor örne¤in.

Araflt›rmazlar, sormazlar. Çünkü Yatılı ‹lkö¤retim Bölge Okullar›’n›n (Y‹BO) nas›l asimilasyonun arac› olarak özellikle Do¤u’da kurulduklar›, bu okullarda çocuklar›m›za her türlü cefan›n nas›l çektirildi¤i ortaya ç›kacak.

1935’lerden itibaren kurulmaya bafllayan Y‹BO’lar, “kelimenin gerçek anlam›yla ‘Türklefltirme’ kamplar›d›rlar. Küçük yaflta ailelerinden bu yolla kopar›lan Kürt çocuklar›, buralarda ulusal benliklerinden ar›nd›r›l›rlar. Kürtçe konuflmak ve Kürt say›lmak afla¤›lat›c› bir olgu olarak kafalara kaz›n›r. E¤itimin temeli ifrada vard›r›lan Türk flovenizmine dayan›r. Kürt çocuklar›n›n ulusal kiflilikleri ve düflünce yap›lar› daha bafltan yok edilerek, ezen ulus flovenizmine uygun biçimlenmifl kafalar yarat›lmas› amaçlan›r.” (Hakl›y›z Kazanaca¤›z) MEB müflavirlerinin bir raporu, bu okullarda ölüm ve tacizin kol gezdi¤ini, çocuklar›n donarak öldü¤ünü ve bunlar›n gizlendi¤ini ortaya koyuyor. (Milliyet, 15 Ocak 2004) Ayn› rapor, bu okullara çocuklar›n› gönderenlerin, “çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinin farkında olmayan, genellikle fakir ve kültür seviyesi düflük aileler” oldu¤u belirtiliyor.

Donarak ölen hep yoksullar... Çocuklar›n› taciz, ölüm ve asimilasyon kamplar›na göndermekten baflka hiçbir seçenek b›rak›lmayan yoksullar...

Tekeller Adaletsizli¤in Kayna¤›d›r “Hukuk Devleti ve Yargı Reformu” Raporu Haz›rlatan TÜS‹AD’›n Sorunu Adaletsizlik De¤il, Tekellerin Önündeki Engellerin Temizlenmesidir AKP iktidar›n›n “yarg›n›n ba¤›ms›z olmad›¤›n›” gündeme getirdi¤i, “yarg›ya neflter operasyonu” rüzgarlar› estirildi¤i süreçte, tekelci burjuvazi de tart›flmalara dahil oldu. TÜS‹AD taraf›ndan Prof. Dr. Süheyl Batum’a haz›rlat›lan, “Avrupa ‹nsan Hakları Sözleflmesi ve Adil Yargılanma Iflı¤ında Hukuk Devleti ve Yargı Reformu” raporu aç›kland›.

“Yarg›da reform” TÜS‹AD’›n akl›na, AKP gündemine al›nca m› geldi? Türkiye’de yarg›ya güvensizlik yeni mi? Hangi tesadüfle, ayn› günlerde AB Komiseri Günter Verhogen de “yarg›n›n ba¤›ms›z olmad›¤›ndan” söz ediyor acaba?

Oligarfli içi çat›flmalar ve iktidar kavgas›, “yarg› ba¤›ms›zl›¤›” tart›flmalar› üzerinden yürütülüyor flimdi. Zamanlama ve tekellerin süreçteki ç›karlar› aç›s›ndan, rapor, bir yan›yla AKP iktidar›na Genelkurmay-bürokrasi karfl›s›nda verilen deste¤in bir ifadesiyken, di¤er ve as›l yan›yla da AB paralelinde gündeme getiriliyor. Batum’un “AB noktasında yargı reformunun bir an önce gerçekleflmesi” sözleri, patronlar›n, tüm yasal düzenlemeler gibi, bunu da AB için istedi¤ini gayet aç›k bir flekilde ifade ediyor.

Tekellerin Özgürlü¤ü Rapor, Türkiye halk›n›n, "Bu ülkede adalet yok" düflüncesini çok yaygın biçimde tafl›d›¤›n› dile getiriyor ve ad›ndan da anlafl›laca¤› gibi, Avrupa Birli¤i paralelinde de¤ifliklikler yap›lmas›n› istiyor. Evet bu ülkede adaletin zerresi yoktur ve bu yeni bir durum da de¤ildir. Ama, Kürt milliyetçili¤inin manfletine tafl›d›¤› rapor, süslü laflar›n ötesinde gerçekten bir adalet iste¤inin ifadesi de¤ildir. Bu, s›n›fsal olarak da mümkün de¤ildir. Tekelci burjuvazi gericidir, “reform” ad›n› verdikleri hiçbir rapor/paket halk için ilerici bir yan tafl›maz. Burjuvazinin taleplerinde kendi adalet özlemlerini arayanlar, dün oldu¤u gibi, yine büyük bir yan›lg› içindedirler.

Raporun ana mant›¤›, her konuda oldu¤u gibi, tekellerin ç›karlar›n› esas almas›d›r. Halk›n adalet iste¤i ise, bu ç›karlar u¤runa kullan›l›yor.

Rapor tanıtımının aç›lıfl konuflmasını yapan TÜ-

S‹AD Yönetim Kurulu Üyesi Pekin Baran’›n sözleri, bunu tereddütsüz aç›klar niteliktedir.

Yarg›daki sorunlar›n “vatandafl›n hukuk sistemine olan inanc›n› y›pratt›¤›n›” dile getiren Baran as›l sadede geliyor; “yıpranan inanç ekonomik faaliyetlere yansıyor. Bu, özellikle yerli ve yabancı yatırımları ciddi bir flekilde engellemektedir.”

“Vatandafl” dedi¤i emperyalist tekeller ve iflbirlikçileri. “Reform” dedi¤i ise sermayenin önündeki engellerin kald›r›lmas›, yarg›da ayr›cal›klard›r. Ki, hortumcular›n kelepçelenmemesini isteyen burjuvaziden baflka bir fley beklemek yan›lg›d›r. Burjuvazinin her fleyi kendi ç›karlar›na göre düzenleme mant›¤› burada da karfl›m›za ç›karken, AB paralelindeki de¤iflikliklerin özünün de, tekellerin ç›kar› oldu¤u bir kez daha tescillenmifl oluyor.

Adalet, Düzen De¤iflikli¤i Sorunudur Tekeller adalet istemiyor, daha rahat talan› gerçeklefltirebilecekleri, önündeki kimi engellerin temizlenmesini istiyorlar. ABD, Avrupa ülkelerinin ve s›kça da IMF’nin emperyalist tekeller ad›na “flu yasay› ç›kar›n, flu yasay› kald›r›n” türünden talimatlar›n›n paralelinde haz›rlanm›flt›r bu rapor.

Düzen güçlerinin “yarg›n›n ba¤›ms›zl›¤›ndan” anlad›klar› tek fley, tekellerin ve iktidarlar›n ç›karlar›n› esas alan bir yarg›d›r. AKP ile çak›flt›klar› noktalar›n bafl›nda da bu gelir. Halk›n her türlü talebine karfl› “yasalar” diye ç›kar›lan engelleri kapsam›yor, patronlar›n “reform” istekleri. Halk›n adalet talebinin karfl›lanmas›n› da istemiyor tekeller. Gazi katliam›n›n sorumlular›n›n cezas›z kalmas› karfl›s›nda 9 y›ld›r “adalet istiyoruz” diye hayk›ranlar için, yüzlerce iflkence ve infaz davas›nda korunan iflkenceci katillerin cezaland›rmas›n› isteyen halk için adalet istemiyorlar. AKP ne için yarg›n›n ba¤›ms›z olmad›¤›n› söylüyorsa, tekeller de ayn› amaçla söylüyor. Çünkü tekeller, her türlü adaletsizli¤in kayna¤› olan bu düzenin as›l sahipleridir. ‹flkenceciler, katiller onlar›n düzeni sürsün diye halk› katlediyorlar. Mahkemeler ayn› nedenle katilleri koruyor, Susurluk bu nedenle yarg›lanam›yor.

Sömürü düzeninde yarg› hiçbir reformla adaletli bir yap›ya kavuflamaz. Çünkü, her sistem kendi yarg›s›n› yarat›r ve kendi ç›karlar›n› esas al›r. Kapitalist sistemin yarg›s› da sermayenin ç›karlar›na göre flekillenir. Halklar› aldatmak için aralara s›k›flt›r›lan “hukuk karfl›s›nda herkes eflittir” gibi ifadeler bu gerçe¤i gizlemek içindir.

Halk için adalet, sömürü düzenin kökten de¤iflmesinden baflka hiçbir yolla mümkün de¤ildir.

Say› 95 25 25 Ocak 2004

Hapishanele

107

‹nsa

DUYD Sansür duvar›n›n arkas›nda unutturmak istediler flehitlerimizi.

devrim dik.

Sansür duvar›n›n arkas›nda gizlemeye çal›flt›lar zulümlerini.

Sansür la yük iflkenc dür.

Zulmün, sansürün duvarlar›n› parçalayarak duyuruyoruz herkese: 107 insan öldü! Bu ülkenin hapishanelerinde, yani yan›bafl›n›zda.

Soruyoruz herkese: Duydunuz mu?

Duymayanlar duysun diye... Duyup da duymazl›ktan gelenler utans›n diye... Zulmün sansürünün karfl›s›na gerçe¤in gücüyle, zulme boyun e¤meme kararl›l›¤›m›zla ç›k›yoruz.

107 ölümü duyurmak, gerçe¤i savunmak, sansüre ve tecrite karfl› ç›kmakt›r.

Ecevit hükümetinin bafllat›p Tayyip Erdo¤an hükümetinin sürdürdü¤ü sansür ve korku karfl›s›nda bir gün bile teslim olmad›k, susmad›k. Her iktidar›n yalakal›¤›n› yapan burjuva medyan›n her türlü rezilli¤e aç›k, katliamc›lar›n, IMF’cilerin sesine aç›k, halk›n sesine kapal› sayfalar› karfl›s›nda bir gün bile umutsuzlu¤a kap›lmad›k. Güçlüydük, hakl›yd›k, kararl›yd›k; insan olarak,

Sendik odan›z duyars makt›r Tek te evinizd kulüple ortak o Duyun 107 in Tecrit, Duydu Bu sor ba ve k

erde

7 an Öldü!

DUNUZ MU? mci ve vatansever olarak sorumlulu¤umuzun bilincindeyre, tecrite karfl› ç›k›yorum diyen herkes, bunu duyurmakkümlüdür. Demokrat›m, hak ve özgürlüklerden yanay›m, eye karfl›y›m diyen herkes, bunu duyurmakla yükümlükalar, odalar, gençlik, yöre, esnaf dernekleri, sendikan›zda, zda, derne¤inizde 107 ölüm duyulmam›flsa, duyulmufl da s›z kal›nm›flsa, sorumlusunuz. Sansüre ve tecrite ortak olr sorumlulu¤unuz. ek tüm ilericiler, devrimciler, demokratlar, vatanseverler, den bafllayarak, iflyerinizde, gitti¤iniz kahvehanelerde, erde duymayan varsa 107 ölümü, siz de sansüre, tecrite oluyorsunuz demektir. n, duyurun! san öldü bu ülkede.

107 insan› öldürdü. Sansür katliam› gizledi.

rikalara, iflyerlerine, semtlere, semtlerin her mahallesine, mahallelerin her soka¤›na kadar ulaflt›rmak, tecrite ve sansüre karfl› savaflmakt›r.

Gerçek için savaflaca¤›z. Düflüncelerimizle yaflayabilme hakk› için savaflaca¤›z.

Soruyu kendinize sorun. Soruyu herkese yay›n. Duymayan kalmas›n 107 ölümü. Duymayan kalmas›n tecrit ve sansür gerçe¤ini. Duymayan kalmas›n böyle bir zulme karfl› dördüncü y›l›na giren kahramanca bir direniflin sürdü¤ünü.

3 y›l üç ay› tamamlayan direniflte, bir tek gün bile, al›nlar› k›z›l bantl› direniflçiler eksik olmad›. Bir gün bile, direniflin bayra¤› yere düflürülmedi.

Bu büyük iradeye sayg› duyanlar, bu büyük iradenin savundu¤u de¤erleri savunanlar, tecrit, sansür ve direnifli 70 milyona duyurmakla yükümlüdürler.

unuz mu diye sorun?

Gerçe¤i gizleyemeyecekler. Gizlettirmeyece¤iz!

ruyu milyonlara, Anadolu’nun tüm illerine, ilçelerine, kasaköylerine kadar... Tüm okullara, okullar›n her s›n›f›na, fab-

Gerçe¤in ve direniflin gücüyle silahlanm›fl olarak sansüre ve tecrite karfl› savaflaca¤›z!

Emekçiler’den Genel-ifl Kongresi Yap›ld›

“S›n›f›n Sendikac›s› Olunmal›” D‹SK’e ba¤l› Genel-‹fl Sendikas›’n›n ola¤an genel kurulu Ankara’da 17-18 Ocak tarihlerinde yap›ld›. 360 delegenin yan›s›ra çok say›da iflçi ve konu¤un kat›ld›¤› genel kurul, divan baflkan› seçimi ile bafllad›. D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi’nin divana baflkanl›k etti¤i kurulda ilk olarak konuklar söz ald›. Siyasi parti temsilcileri, iflçi s›n›f›n›n sorunlar›ndan çok, yaklaflan yerel seçimler üzerine konuflup destek istedi.

S›n›f Mücadelesi

Say› 95 28 25 Ocak 2004

Konuklar›n konuflmalar›n›n ard›ndan, delegelerin konuflmas›yla süren genel kurulda, ilk sözü, Genel Yönetim Kurulu ‹stanbul Aday› Erol Ekici ald›. Erol Ekici, Türkiye ve dünyadaki halklar›n mücadelesinin geliflimine yer verdi¤i konuflmas›nda, sendikac›l›¤›n durumunu da de¤erlendirerek, içinde bulunulan t›kan›kl›¤›n s›n›f sendikac›l›¤›n› esas alan bir mücadele ile afl›labilece¤ini belirtti. Emperyalizmin Ortado¤u sald›r›s›na da konuflmas›nda yer veren Ekici, “temel hak ve özgürlükler mücadele edilerek kazan›labilir” dedi.

Ekici’nin ard›ndan s›ras›yla, Genel Mali Sekreter Ali fiahin, ‹st. 6 No’lu fib. Bflk. Hasan Kaya, Genel Sekreter ‹smail Özhamarat konufltu. Özhamarat, sendikalarda siyasi insanlara gerek oldu¤unu belirterek, siyasi olmayandan korkmak gerekti¤ini belirtti ve F tiplerini, hak ihlallerini anlatt›.

Genel kurulda konuflan ve özellikle fiükrü Ercan listesini destekleyen delegelerin, Genel-‹fl’in var olmas›n›n, CHP’nin belediyeleri almas› ile özdefl hale getirmesi, sendikal anlay›fl›n nas›l bir sakat bak›fl aç›s› üzerinde flekillendi¤ini gözler önüne sererken, sendikac›l›¤›n da, patron durumundaki belediye yönetimlerine endeksli oldu¤u

ODA’larda Seçimler...

Yönetim seçimlerinin yafland›¤› yerler sadece sendikalar de¤ildi.

TMMOB’a ba¤l›, Makina, Harita, Orman ve Çevre Mühendisleri Odalar›nda da geçti¤imiz hafta seçimler vard›. Her dört odada da “demokrat mühendisler” ile, gerici ve faflistlerden oluflan listeler yar›flt›. Yap›lan seçimler sonucunda, “demokrat mühendisler” dört odan›n yönetimini de kazanarak, mevzilerini korudular.

da anlat›lm›fl olunuyordu. Hüseyin Yaman ve Hasan Kaya, "Do¤uda Blok, batıda ise CHP desteklenmeli. Aksi halde biz yok oluruz" sözleriyle bunu en aç›k dile getirenler oldular.

‹ki Liste Yar›flt› Genel kurulda iki liste yönetim için yar›fl›rken, Divan Baflkan› Süleyman Çelebi, fiükrü Ercan baflkanl›¤›ndaki listeye deste¤ini, Mahmut Seren listesinde yer alanlar›n konuflmalar›na çeflitli müdahalelerle aç›k olarak gösterirken, divan baflkanl›¤›n›n tarafs›zl›¤›na da gölge düflürdü. D‹SK Genel Sekreteri Musa Çam’›n, Seren’in listesinden adayl›¤› konusunda tart›flma yaflanan genel kurulun ikinci gününde genel baflkan adaylar›n›n konuflmalar› ve seçim yer ald›.

Mahmut Seren sendikal mücadelenin içinde bulundu¤u t›kan›kl›¤› ele ald›¤› konuflmas›nda, s›n›fsal sendikac›l›k ilkelerini benimsedi¤ini belirterek, fiükrü Ercan’›n sendikal anlay›fl›n› elefltirdi. fiükrü Ercan ise konuflmas›nda daha çok CHP propagandas›na yer verdi. Ki, listesinde yer alanlar›n tamam›n›n CHP’li olarak bilinen isimler olmas› da bu yan›yla tesadüf de¤ildi.

Konuflmalar›n ard›ndan yap›lan seçimlerde ilk turda hiçbir liste yeterli ço¤unlu¤u sa¤layamay›nca ikinci tur oylamalar yap›ld›. ‹kinci turda Mehmut Seren baflkanl›¤›ndaki liste seçimi kazan›rken, D‹SK Genel Kurulu için 80 delege seçildi.

Mahmut Seren baflkanl›¤›ndaki yeni yönetim flu isimlerden olufltu: Erol Ekici, Fahrettin Tecimer, ‹smail Özhamarat, Ali fiahin, Remzi Çal›flkan, Kani Beko ve Musa Çam.

Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı’na karflı SES fiiflli fib. taraf›ndan 16 Ocak günü ‹l Sa¤lık Müdürlü¤ü önünde yap›lan eyleme iflçilerden de destek gelirken, Ankara’da SES üyeleri, SSK Dıflkapı Hastanesi önünde eylem düzenledi.

Tasar›ya karfl› bir baflka etkinlik de, 17 Ocak’ta E¤itim-Sen ‹st. 3 No'lu fib. taraf›ndan düzenlenen konferanst›. Ulusal ve uluslararas› sermayenin istekleri boyutuyla tasar› ele al›n›rken, sendikal anlay›fl›n da tart›fl›ld›¤› konferans›n üçüncü oturumunda konuflan Yrd. Doç. Özgür Müftüo¤lu, Türkiye'nin bulundu¤u her taahhütle köleleflmenin derinleflti¤ini ve kredilerle özgürlü¤ümüzün sat›ld›¤›n› vurgulad› ve kapitalizm için “bu sistem kölelikten daha kötü bir sistemdir.” dedi.

Tasar›ya Tepkiler...

Çorap Emekçilerine Kölelik Koflullar› Tekstil sektörü, sömürünün ve örgütsüzlü¤ün en yo¤un oldu¤u sektörlerin bafl›ndad›r. Örgütsüzlük, yo¤un sömürünün yan›s›ra, a¤›r ve sa¤l›ks›z çal›flma koflullar› olarak da emekçiler için ek bedelleri beraberinde getiriyor. Çorap sektörü de, bu olumsuzluklardan fazlas›yla pay›n› al›yor. Geçen haftaki say›m›zda haberine yer verdi¤imiz Çorap Emekçileri Derne¤i’nin aç›klamas›, bu yaflanan sorunlara da özet olarak ›fl›k tutuyordu. Aç›klamalardan baz› bölümlerle, çorap emekçilerinin sesini, yaflad›¤› koflullar› duyurmaya devam ediyoruz.

Günde 13 Saat Çal›flma Yüzy›l önce kazan›lan 8 saat çal›flma hakk› çorapta geçerli de¤il, onlar günde 11-13 aras›nda makine bafl›nda ter dökmek zorundalar. Emekçilerin örgütsüzlü¤ü ve mücadelesinin geri oldu¤u koflullarda, patronlar›n en ac›mas›z koflullar› dayataca¤›n›n tek örne¤i çal›flma saatleri de¤il elbette. Örne¤in, ayda 288 saatlik çal›flmaya karfl›l›k al›nan ücret “sürünün ölmeyin” niteli¤indedir. Usta ve ustabafl›n›n 600 milyon ile 2 milyar aras›nda ücret ald›¤› koflullarda, ‘makineciler’ 400 - 700 milyon, ‘Formhane iflçisi 350 - 600 milyon, ‘ç›rak’ statüsündeki bir iflçi ise asgari ücretin de alt›nda 200 - 250 milyon aras›nda ücretle yaflam›n› sürdürmeye çal›fl›yor. Yoksulluk s›n›r›n›n 1.5 milyar oldu¤u ülkemizde, bu ücretlerin ne anlama geldi¤ine tarif gereksizdir.

Sigortas›z ve Kaçak ‹flçi Cenneti Çorap sektöründeki istihdam›n yaklafl›k yüzde 70’ini kay›t d›fl› iflçiler oluflturuyor. Hiçbir sosyal güvencesi, kayd›, sigortas› olmayan bu iflçilerin büyük ço¤unlu¤u ise, orta ve küçük iflletmelerde çal›flt›r›lan 15 yafl›n alt›ndaki çocuklar›m›z. Sanmay›n ki, büyük iflletmelerde tersi bir durum var. Makina dairelerinde yüzde 80 civar›nda olan sigortal›l›k, Formahane (Burun Dikifli, Ütü, Paketleme, Ambalaj) dairelerinde % 5’lere düflüyor.

Resmi iflsiz say›s›n›n 10 milyonun üzerinde oldu¤u, gizli ve gizlenen iflsizlerle birlikte bu say›n›n iki kat›na yak›n “çal›flmaya haz›r iflgücü” bulundu¤u ülkemizde, sendikalaflman›n, hak talebinin karfl›l›¤›, birçok sektörde oldu¤u gibi, çorap sektöründe de iflten at›lmak. Çorap Emekçileri Derne¤i baflkan› da geçti¤imiz hafta, bu nedenle iflten at›ld›. Çorap iflçisinin örgütsüzlü¤üne son vermek için dernek kuran ve sendikalaflma mücadelesi veren emekçiler y›ld›r›lmak isteniyor.

Zam farklar›n› ödemeyen ve bu nedenle direnifl-

lerin yafland›¤› çorap fabrikalar›n›n patronlar›n›n gözünde, iflçinin hakl› taleplerinin anlam›, “girdi maliyetinin artmas›” demektir. Kölece çal›flma koflullar›ndan örneklere devam edelim.

Yemek Molas› da Gereksiz!

- ‹flçilerin yasal haklar› olan yemek-çay molas› verilmemekte, makineler durdurulmadan 15 dk. nöbetlefle yemek yenilmektedir.

- Gece vardiyalar› yasay› aflan flekilde 24 saat içinde 13 saat fazla çal›flma uygulanmaktad›r.

- Büyük iflletmeler baflta olmak üzere maafl bordrolar› eksik, tahrifatl›, gerçe¤e uygun olmayan bildirimlerle düzenlenmekte.

- Gayr›-s›hhi çal›flma koflullar› mevcut olup bunlar›n giderilmesi için hiçbir fley yap›lmad›¤› gibi, ‹fl Sa¤l›¤› ve ‹fl Güvenli¤i hükümlerine uyulmamakta, 6 ayda bir zorunlu sa¤l›k muayeneleri ve akci¤er grafi¤i çekimi yapt›r›lmamakta.

- ‹flçi bafl›na düflen makine say›s› artt›r›larak (“Verimlilik” için kometlerde 7 bilgisayarl›larda 8 makineye bir iflçi bakar) iflçi ç›kar›lmakta.

- Orta ve küçük iflletmelerde izin süresi, izin, fazla mesai ve tatil günlerinde çal›flma ücretleri yasan›n alt›nda tutulmakta.

Say› 95 29 25 Ocak 2004

- Haftal›k çal›flma süresi gündüz 66 saat iken gece 78 saat olmaktad›r. Bu flekliyle ayl›k çal›flma süresi her iflçi için ayl›k 288 saat olmaktad›r.

Peki patronlar, kulland›klar› demagojileri ile, ‘kazanamad›klar›ndan” m› bu koflullar› dayat›yor? Hay›r. 2003 y›l› çorap ihracat›n›n 1.6 milyar dolar olmas› bunu yalanlar, ama aslolan bu da de¤ildir. Sermaye iflçiye hep daha fazla sömürüyü dayat›rken, kâr h›rs› bitmez.

2003 ihracat› 10.5 milyar dolar olan Tekstil sektörünün genelinde ayn› tablo hakimdir. Bu kâr›n nas›l elde edildi¤ine en güzel örnek, 568.098 kay›tl› istihdama karfl› 2.5 milyon iflçinin kay›t d›fl› olarak her türlü haktan yoksun, düflük ücretle çal›flt›r›lmas›d›r.

Çorap Emekçileri ‹stiyor: - ‹nsanca yaflanabilecek bir ücret - 15 yafl ç›raklar dahil olmak üzere tüm iflçilerin sigortal› yap›lmas› - 8 saatlik çal›flma - Servis arac› tahsisi veya servis ücretinin iflçiye verilmesi - Yasal hakk›m›z olan yemek ve çay molas›n›n uygulanmas› - Gece, tatil günlerinde, fazla mesai çal›flmas› ücretlerinin 4857 Say›l› ‹fl Yasas›’nda belirtildi¤i gibi uygulanmas› - Mekanik makinelerde -komet- bir iflçinin 7, bilgisayarl› makinelerde bir iflçinin 8 makineden sorumlu tutulmas› - Unvan ve sorumluluklar›n teknik bilgi ve yetenek s›navlar› sonucu verilen belge veya sertifikaya göre verilmesi - Tüm iflletmelerde ‹fl Sa¤l›¤›, ‹fl Güvenli¤i hükümlerine uyulmas› - Sendikal› olmam›z›n önündeki keyfi engellerin ortadan kald›r›lmas›

AKP ve Patronlar Kolkola,

‹flten Atmalar Sürüyor ‹rili ufakl› birçok iflletmede, iflten atmalar ve buna karfl› direnifller sürüyor. AKP iktidar›n›n ç›kard›¤› Kölelik Yasas›’n›n sa¤lad›¤› koflullarla, esnek çal›flma ile, daha az iflçi ile, daha fazla üretimi hedefleyen patronlar iflçileri açl›¤a mahkum ediyor. En baflta da özellefltirilen tüm iflletmelerde iflçi ç›karmalar mutlaka gündeme getiriliyor.

AKP iktidar›n›n tüm vaatleri gibi, “özellefltirmelerle iflten ç›karmalar›n olmayaca¤›” yalan› da art›k herkesin bildi¤i bir gerçek.

Özellefltirme ‹flsiz B›rakmaya Devam Ediyor

Say› 95 30 25 Ocak 2004

22 Aral›k 2003 tarihinde, 292 milyon dolar karfl›l›¤›nda Nurol-Limak-Özalt›n-Tütsab ortakl›¤›na sat›lan Diyarbak›r Tekel ‹çki Fabrikas› iflçileri kap› önüne konuluyor. Patron taraf›ndan yap›lan aç›klamada, fabrikada çal›flan 382 iflçinin iflten ç›kar›laca¤› belirtildi. ‹flçilere tebli¤ edilen karar› imzalamayan iflçiler, karara tepki gösterdiler. Tek-G›da ‹fl fiube Baflkan› yapt›¤› aç›klamada, “az parayla çok üretim”in hedeflendi¤i ve patronun y›llard›r çal›flan iflçileri iflten atarak asgari ücretle yeni iflçi almak istedi¤i dile getirildi.

13 fiubat tarihinde kap› önüne konulacak Diyarbak›r tekel iflçilerinin durumu, özellefltirmenin iflsizlik demek oldu¤unu bir kez daha gösteriyor.

Temel Haklar Memur Komisyonu:

Sald›r›lara Direnece¤iz Kocaeli Temel Haklar Memur Komisyonu taraf›ndan AKP’nin KESK'li memurlara açt›¤› soruflturmay› protesto için bas›n toplant›s› düzenlendi.

Komisyon Baflkan› Selma ASLAN, AKP'nin birbiri ard›na meclis gündemine tafl›d›¤›, tüm emekçiler ve yoksul halk› hedefleyen Mahalli ‹dareler ile Kamu Personel Rejim Yasa Tasar›lar›na karfl› KESK’in 10-11 Aral›k eylemlerini hat›rlatarak, “eyleme kat›lan yüzlerce memura soruflturmalar aç›ld›.

Sanki en meflru savunma hakk›n› kullanmay›p yasad›fl› bir eylem yapm›fl gibi Çorum’da, Tunceli’de memurlar emniyete ça¤r›l›p "eylemi kim örgütledi, niçin eyleme kat›ld›n›z" gibi sorularla sorgudan geçirildi.” dedi. Ayn› flekilde Kocaeli’de de E¤itim-Sen üyesi yüzlerce ö¤retmene soruflturma aç›ld›¤›n› belirten Aslan, konuflmas›n› flöyle sürdürdü: “AKP’nin hiçbir muhalefete, örgütlülü¤e tahammülü yoktur. ‹steniyor ki, ‘reform’ ad› alt›nda yutturulmaya çal›fl›lan kölelik yasalar›na kim-

Bu arada 17 Ocak günü oturma eylemi yapan iflçiler, “Bizi Satanı Biz de Satarız”, “K‹T’ler Vatandır Vatan Satılmaz” sloganlar› att›lar. ‹flçilerin örgütlü bulundu¤u Tek Gıda-‹fl Diyarbakır 1 No’lu fib. Bflk. Arif Akkaya, sat›fl›n IMF ve Dünya Bankas›’na verilen sözlerle yapıldı¤ını belirtti.

Sabanc› Aç B›rakmaya Haz›rlan›yor Soytar›ca hareketleriyle, medyan›n yalakal›¤› ile, y›llarca “iflçi babas›” diye pazarlanan Sabanc›’n›n fabrikalar›, sömürünün en yo¤un oldu¤u yerlerin bafl›ndad›r. Sömürü, örgütsüzlefltirmeyle, iflten ç›karmalarla daha da yo¤unlaflt›r›l›yor.

Sabancı’ya ait Adana BOSSA Tekstil Fabrikaları’nda çal›flan 398 iflçinin iflten ç›kar›laca¤›, iflçilerin örgütlü bulundu¤u D‹SK/Tekstil Sendikası’na patron taraf›ndan tebli¤ edildi.

D‹SK/Tekstil k›y›ma karfl›, “patronla görüflerek çözüm bulmaktan” söz ederken, yüzlerce örnekte bunun nas›l bir aldatma oldu¤u ve sonuçta iflten at›lmalar›n önlenemedi¤i biliniyor. ‹flten ç›karmalar›n nedeni elbette, Sabanc›’n›n fabrikalar›nda “istihdam fazlas›” olmas›ndan de¤il. Patronlar, iflçi s›n›f›n›n en örgütsüz ve en iflbirlikçi sendikac›lar›n insaf›na b›rak›ld›¤›, iktidar›n pervas›z bir flekilde iflçi düflmanl›¤›n› gizlemedi¤i bu süreci de¤erlendirmek istiyorlar. Sabanc› da, benzerleri gibi, kadrolu iflçileri ç›kararak, daha düflük ücretle yeni iflçiler alacak. Sendikan›n flube sekreteri bu durumu dile getirirken, patronun kendi imzalad›¤› sözleflmeye uymad›¤›n› ve mücadeleye haz›r olduklar›n› belirtiyorlar.

se karfl› ç›kmas›n, emekçilerin hiçbir örgütlülü¤ü olmas›n, bedeller ödeyerek kazand›¤›m›z sendikalar›m›z› terk edelim. Örgütlülüklerimize yönelik sald›r›lara, örgütlenerek ve kurumlar›m›za sahip ç›karak karfl› koyaca¤›z. Biz susmayaca¤›z.”

Haklar›m›z› Kullanal›m Samsun Temel Haklar, düzenledi¤i “Yasal Haklar›m›z” konulu seminerle, demokratik mücadelede haklar›m›z›n kullan›lmas›n› tart›flt›. Av. Giray Günefl'in konuflmac› olarak kat›ld›¤› semineri 45 kifli dinlerken, Türkiye’nin hukuk devleti oldu¤unun yalan oldu¤u, ancak buna ra¤men, yasalarda belli haklar›n çeflitli nedenlerle tan›nd›¤› ve kullan›lmas› gerekti¤i belirtildi. MGK'n›n, YÖK'ün, polisin, istihbarat örgütlerinin halk› sindirmeye, insanlar› birbirinden tecrit etmeye, ülkenin ayd›n, düflünen kesimi olan devrimci demokrat insanlar› yok etmeye yönelik oldu¤unu belirten Günefl, “halk üstünde bask› unsuru olan bu kurumlar sermayeye hizmet etmektedir” dedi. Seminer soru-cevap bölümü ile sona erdi.

‹flgalci Zorlan›yor Irak’ta direnifl yükseliflini sürdürüyor. ‹flgalden bu yana ikinci büyük sald›r› iflgalcilerin merkezi karargah›na düzenlendi. ‹flgalcileri zorlayan sadece direnifl de¤il, Amerika ile iflbirli¤i yapan Kürt ve fiii güçler de “federasyon ve hemen seçim” tart›flmalar› ekseninde iflgalcileri zorluyor.

Irak’ta tart›flmalar, Kürtlerin “federasyon” ve fiiiler’in “hemen seçim yap›ls›n” talepleri üzerinde yo¤unlafl›rken, direnifl iflgalcilerin merkezi karargah›n› vurarak, bir anlamda net mesaj›n› yineledi: Yapaca¤›n›z pazarl›klar, emperyalist karargahlarda kurulan planlar ne olursa olsun, ulusal kurtulufl savafl›n› hesaba katmayan hiçbir hesap bu topraklarda tutmayacak!

“Saddam Sevinci” K›sa Sürdü: Merkezi Karargaha Sald›r› 18 Ocak günü, Ba¤dat’taki ABD Merkezi Karargah›’na düzenlenen feda eyleminde, 2’si ABD Savunma Bakanlı¤ı (Pentangon) eleman›, ço¤unlu¤u, iflgalcilerin karargah›nda onlara hizmet etmeye gelen Irakl› olmak üzere 25’ten fazla kifli öldü, yüzlercesi yaraland›.

Ba¤dat flehir merkezinin üzerinde dumanlar yükseldi, alevler yine gö¤ü sard›. Ama bu kez iflgalcilerin havadan ya¤d›rd›klar› bombalar de¤ildi gökyüzünü ayd›nlatan. Emperyalistleri ve iflbirlikçilerini zafer sarhofllu¤una sevk eden alevler içindeki Ba¤dat de¤ildi bu kez. Bu kez, atefl iflgalcileri yakt›. Gö¤e yükselen duman, bu topraklarda iflgalcilerin huzur bulamayaca¤›n› dünyan›n bütün köflesine mufltulayan, halklara direnme umudu veren dumanlard›. ‹flbirlikçilerinin dahi zorlay›c› talepleri üzerine, ABD’ye ça¤›r›lm›fl olmas› nedeniyle iflgal valisi Bremer’in o an karargahta bulunmamas›, feda savaflç›lar›n›n iflgalcilerin tam da beynine vurufla ramak kalm›flken sald›r›y› gerçeklefltirmek durumunda kalmalar›, flimdilik “flanslar›d›r”, ama direniflin kararl›l›¤› bu flanslar›n›n sürekli olamayaca¤›n› da yeterince anlatmakta.

Saddam’›n esir al›nmas›n›n ard›ndan sevinç gösterileri yapanlar›n, direniflin zay›flayaca¤› tespitleri yapanlar›n, Ba¤dat’› yeni iflgal etmifl gibi naralar atanlar›n sesleri duyulmuyor. Yine, o sessizliklerine gömüldüler. Halklar›n gücünü ve yüreklerinde yanan ba¤›ms›zl›k ateflini bilmeyenler

hep yan›lacaklar.

27 Ekim'de 40 kiflinin öldü¤ü BM karargah›na sald›r›dan sonra en büyük darbe olan bu saldırın›n d›fl›nda, ayn› gün Tikrit baflta olmak üzere çeflitli kentlerde de iflgalcilere yönelik sald›r›lar gerçeklefltirildi.

Feda, Direnifl Savafl›n›n Asli Unsuru Karargaha bomba yüklü araçla giren direniflçiler, iflgale karfl› direniflte, Feda’n›n, savafl›n asli unsurlar›n›n bafl›nda geldi¤ini bir kez daha hat›rlatt›. Emperyalizmin teknolojiyi, halklar›n mutlulu¤u, refah› için de¤il, onlar› teslim alman›n hizmetine sokarak gelifltirdi¤i silahlar›n karfl›s›nda halklar da kendi silahlar›n› gelifltiriyor.

Topraklar› iflgal edilmifl, zulüm alt›nda, afla¤›lanan, horlanan, ezilen, ekme¤i, gelece¤i elinden al›nan hiçbir halk çaresiz de¤ildir. Mutlaka direnmenin, savaflman›n bir yolunu bulacakt›r. Irak, Filistin ve Türkiye bunun en aç›k örnekleridir. Feda’n›n böylesine geliflmesi, emperyalizmin ve oligarflilerin yaratt›¤› bir sonuçtur. Bedelini de onlar ödemeye devam edecekler. Halklara hiçbir seçenek b›rakmayan, teknolojisine, tecrit politikas›na, siyasi ve ekonomik gücüne güvenen emperyalizmin hesaba katmak zorunda olaca¤› bir güçtür feda. Ve bu güç kaç›n›lmaz olarak büyümeye devam edecek.

‹flbirlikçiler de “Sorun” Ç›kar›yor ABD, Teslimiyet Dayat›yor ‹flgalcilerin hala Irak topraklar›nda bulunuyor olufllar›nda, ifllerini kolaylaflt›ran iki güç belirleyici durumda. Birincisi, bafltan bu yana iflgalcilerle iflbirli¤i içinde hareket eden, “dünya yans›n y›k›ls›n, ülkeler iflgal edilsin, ABD imparatorlu¤u dünya halklar›n› teslim als›n, yeter ki, benim özerk (veya) ba¤›ms›z devletim olsun, dilim olsun...” diyen Kürt burjuva milliyetçileridir. ‹kincisi ise, baflta iflbirli¤i yapmasa da, direnifli de seçmeyen, temelde ‹ran’›n ABD ile aras›ndaki dengelere göre hareket eden, iflgale karfl› sesini zaman zaman gösterilerle dile getirmekle yetinen, (bunu da temel olarak daha fazla taviz için yapt›¤› bugün daha da netlefliyor) ‹slamc›l›¤›n pragmatizminden beslenen fiii gruplar. Hemen belirtelim ki, fiii’ler homojen bir yap› göstermemekle birlikte flu anda a¤›rl›¤› oluflturan örgütlenmeler, yukar›da özetle çizdi¤imiz çerçevede hareket etmektedir.

Say› 95 31 25 Ocak 2004

Say› 95 32 25 Ocak 2004

ABD herkesi kendine tabi k›lmaya çal›fl›yor; ¤ine inanan Amerikanc›lar, çaresiz, kendi halk›iflbirlikçilik yetmiyor, tam teslimiyet istiyor. Dana güvensiz ve saflar inanabilir. ha önce tarihi ertelenen hükümet kurma, yeni Halklar›n kendi iradesiyle, kardefllik temelinanayasa, seçim ile nas›l bir Irak sorununu da de kurulmufl bir Irak, ba¤›ms›z bir Irak’t›r. Bu, kendi çizdi¤i çerçeve ve programla gerçeklefltirABD’nin belirledi¤i siyasi, ekonomik sistemle mek istiyor. Teferruatlar› bir yana b›rak›rsak, yönetilen bir Irak de¤il, iflgalcinin defedildi¤i bir ABD’nin istedi¤i, kendisine ba¤›ml›, her fleyiyle Irak’t›r. Kürt ve fiii halk› da, hakl› taleplerinin iflteslim olmufl ve sömürge olmay› kabul eden bir galcinin ç›karlar› karfl›s›nda, onun için hiçbir anhükümettir. fiu anki dengeler buna izin vermedilam ifade etmedi¤ini göreceklerdir. ¤i için erteleme ve zeminini yaratma süreci izlenNitekim, Barzani’nin, ABD’nin Türkiye oligarmektedir. Ancak “evdeki hesap çarfl›ya uymuflisine “federasyona izin vermeyece¤iz” sözleri yor.” Irak’ta onlarca çeliflki ve kesim birbiriyle ve üzerine ABD bas›n› baflta olmak üzere verdi¤i ABD ile çat›flma içindedir. Buna, iflbirli¤i yapan, demeçler trajediktir. gayri meflru Geçici Hükümet Konseyi içinde yer “Washington Post Gazetesi’nde 18 Ocak günü alan Kürt ve fiii gruplar da dahildir. demecine yer verilen Barzani, Kürtler’in, ABD ile Kürt burjuva milliyetçileri özerklik isteyerek, birlikte savaflmaları karflılı¤ında ödüllendirilmefederatif Irak talebini dile getirirken, fiiiler’in lerini istedi ve "biz kayıplar verdik" dedi. Barzaönemli dini önderlerinden El Sistani hem buna ni, ‘Geçmiflin tekrarlanmayaca¤ını umuyoruz’ karfl› ç›k›yor, hem de ABD’nin seçimi ertelemesiaçıklamasını da yaptı.” (19 Ocak 2004, Y. Özne ve seçim yöntemine karfl› ç›k›yor, hemen segür Gündem) çim istiyor. fiiiler bu çerçevede onbinlerce kiflinin Barzani, “geçmifli” biliyor, ama o geçmiflten kat›ld›¤› gösteriler düzenliyorlar. hiç ders al›nmad›¤› Irak iflgalinde oynanan rolde Kürt burjuva milliyetçisi Barzani ve Talabaortaya ç›k›yor. Peki nedir Barzani’nin ABD’ye hani’nin federasyon talepleri, sadece ABD hesaplat›rlatt›¤› “geçmifl”? Barzani-ABD iliflkilerinin, onr›yla bitmiyor, onlarca y›ld›r en sad›k iflbirlikçisi y›llara dayanan ve hep Kürtler’in aldat›ld›¤›, oyaolan Türkiye oligarflisini de flu an için karfl›s›na land›¤›, kullan›ld›¤› ve yüzüstü b›rak›ld›¤› geçalmak istemeyen ABD, “yeni iflbirlikçileri” ile miflten söz ediyor Barzani? dengeyi nas›l kuraca¤›n›n hesab›n› yap›yor.

“Hizmet karfl›l›¤›nda” hak dilenmek, bir halk fiiiler ise ço¤unluk olmalar›na güvenerek heiçin utanç verici bir durumdur. men seçimle iktidarda güç olmak istemektedirBarzani’nin, ‹ngiliz ‹ndependet Gazetesi’ndeki ler. Bu ise, ABD’nin ifline gelmiyor, çünkü fiiiler “Bugün, geçmiflte Saddam ile yapt›¤›m›z flu anki yap›lar› itibariyle ABD’ye tam biat için özerklik anlaflmas›n›n da gerisinde haklardan güven vermiyor. “BM, hemen seçim yap›labilir mi, baks›n, incelesin” gibi manevralar, iflgal güçsöz ediliyor” demeci de, bir baflka soruyu günlerinin fiiiler’in taleplerini geçifltirmenin, buna da deme getiriyor: ‹flgalin gerçekleflmesi için iflbirliBM k›l›f› haz›rlaman›n manevralar›d›r. ¤inizi ne zaman sorgulayacaks›n›z?!..

Sonuç olarak mevcut tablo gösteriyor ki, direniflin yan› s›ra, iflbirlikçiler aç›s›ndan ‹flgal suçu intihar ettiriyor da zorlanmaktad›r iflgalciler. Onlarca çelifl- ‹flgalci Amerikan askerleri içinde intihar oranının artt›¤›, iflki ve çat›flman›n iç içe geçti¤i Ortado¤u’da galden bu yana 21 coninin intihar etti¤i ortaya ç›kt›. ABD iflgalcinin iflinin hiç de kolay olmayaca¤› Savunma Bakanlı¤›’ının sa¤lık yetkilisi Dr. William Winaç›k. kenwerder’in düzenledi¤i bir bas›n toplant›s›yla duyurdu¤u bu rakam, “çat›flma d›fl› ölen asker” say›s›n›n yüzde ‹flbirlikçilik De¤il, 14’ünü oluflturuyor. Ayr›ca, iflgalin yaratt›¤› bunal›m›n Ba¤›ms›zl›k Bayra¤› Yükseltilmelidir boyutunun daha da netleflmesi için, bu say›ya, psikolojik nedenlerle görevden al›nan 300 askeri de eklemelisiniz.

Hem Kürt burjuva milliyetçili¤i aç›s›ndan hem de fiiiler aç›s›ndan bu yol, halklar için kurtulufl de¤il, ba¤›ml›l›k demektir. ABD, Afganistan’da Katliamlar›n› Sürdürüyor Amerika, dünya imparatorlu¤u hesaplar›- Kandahar flehri yakınlarında bir köydeki ev ABD helikopn›n en önemli halkas› olarak Irak’a tonlarterleri tarafından bombaland›. Katliamda 11 köylü öldü. Ölenlerden 4'ü kadın, 4'ü çocuk. Bölge Valisi Abdülrahca bomba ya¤d›racak, tarihinin en büyük man, olayda ölenlerin sıradan köylüler oldu¤unu ve Taliteflhiri pahas›na iflgal edecek ve sonra iktiban hareketi ile hiçbir ilgilerinin bulunmadı¤ını ifade etti. dar› Irak’ta yaflayan halklar›n iradesine tesABD’den ise hiçbir aç›klama yok. Çünkü Afganl›’n›n hiçlim edip, çekip gidecek, öyle mi? Buna anbir de¤eri yok. En fazla kifli bafl›na 100 dolar öderler! cak, ABD’nin özgürlük, demokrasi getirdi-

Ba¤›ms›z Kürdistan!

Ba¤›ms›z Bir Kürdistan, Kürt Halk›n›n Hakk›d›r

16 Ocak’ta düzenledi¤i bas›n brifinginde, Genelkurmay Kürt halk›n› tehdit etti. Amerikan iflbirlikçili¤ini, Kürt halk›n›n haklar›n›n inkar› temeline dayand›rarak, “milli menfaatlerimize uygundur” diye aç›klayan Genelkurmay 2. Baflkanı Orgeneral ‹lker Baflbu¤, Irak Kürdistan’›na yönelik de tehditler savurdu. “Irak'ta federal yapı etnik kökene dayalı olursa, Irak'ın gelece¤inin çok zor ve kanlı olaca¤ını ifade etmek zorunda kalırız” diyen Org. Baflbu¤, “ABD'nin PKK konusunda tedbirler açısından bizimle aynı düflündü¤ünü ama zamanlamada farklılı¤ımız bulundu¤unu görüyoruz.” sözleriyle de, bilinen ve Kürt milliyetçili¤inin görmek istemedi¤i baflka bir gerçe¤in alt›n› çizmifl oldu.

Katliamc›l›¤›n, Kürt Düflmanl›¤›n›n ‹tiraf› Genelkurmay 2. Baflkan› “etnik devlet kurarsan›z kan dökülür” sözleriyle katliamc›l›klar›n› ve Kürt düflmanl›klar›n› itiraf ediyor. 1920’lerden beri Kürt kan› dökerek yafl›yor oligarflik düzen. Oligarflinin ordusu, ony›llard›r her türlü kontrgerilla yöntemini kullanarak, Kürt halk›n›n kan›n› döküyor, köylerini yak›yor, y›k›yor, tepelerine bombalar, kimyasal gazlar ya¤d›r›yor.

Kuzey Irak’ta yaflanan ve yaflanacak olan geliflmelerin, Türkiye s›n›rlar›ndaki Kürt halk›n› da etkileyece¤ini düflünen oligarfli, Kürt halk›n›n ba¤›ms›z Kürdistan talebini katliam, kan, ölüm tehditleriyle bertaraf etmeye çal›fl›yor. 1990’lardan

TRT Genel Müdürü: “Kürtçe Yay›n› En Genifl fiekilde Yapal›m, Devletin Politikalar›n› Anlatal›m”

KONUfiAN AKP’D‹R Kürtçe kursuna pencere geniflli¤inden, kap› büyüklü¤ünden sonra bu kez de ‘lehçe’ engeli ç›kar›l›rken, Kürtçe yay›na iliflkin, AKP taraf›ndan atanan yeni TRT Genel Müdürü fienol Demiröz “düflüncelerini” aç›klad›. AKP’nin as›l zihninde olan› dillendiren Demiröz flöyle dedi: “Devlet Kürtçe yay›n› siyasal bir güç olarak kullanmal›. ‹lla Kürtçe yay›n yapacaksan›z, bunu çok ak›ll›ca kullanabilirsiniz. Belirli bölgelere zaten Kürtçe yay›n yap›l›yor (MED TV kastediliyor), bu Türkiye için tehlike olarak de¤erlendiriliyor, do¤rudur. Peki size yöneltilen bu silah› siz niye tersine

bu yana Kürt milliyetçi gruplar› birbirine k›rd›rarak, “s›n›rd›fl› operasyonlar” düzenleyerek izledi¤i politika flimdi iflas etmifl durumda. Amerika’ya daha fazla taviz vererek, topraklar›m›z› ABD üssü yapmay› milli ç›karlar diye yutturmaya çal›flarak, Kürt düflmanl›¤›n› sürdürmek istiyor. ABD ile anlaflma ve dengelere ba¤l› olarak tehdit pratikte ne anlama gelir, geliflmeler gösterecektir. Ancak, flundan kimsenin kuflkusu olmas›n ki, ABD’nin ç›karlar›na denk düfltü¤ünde, iflgalde kendisine destek olanlar› da yine yüzüstü b›rakacakt›r.

Ba¤›ms›z Kürdistan fiiar› Yükseltilmeli Genelkurmay, katliamc›l›¤›n›, flovenizmini gizlemek için, “Kürt kardefllerimiz, Irak’›n kardefllik için yaflamas›, zenginliklerini tüm halklar›n kullanmas›” gibi aç›klamalar›yla kimseyi aldatamaz.

O zenginlikleri ABD’nin talan etmesine destek veren ayn› Genelkurmay de¤il mi?

BA⁄IMSIZ KÜRD‹STAN, Kürt halk›n›n hakk›d›r. Tehditler, flantajlar, ABD’nin kendi ç›karlar›na yapt›¤› hesaplar›n karfl›s›nda, Kürt burjuva milliyetçisi KDP ve YNK baflta olmak üzere, örgütlü güçlerin önündeki en isabetli karar, ba¤›ms›z Kürdistan ilan›d›r. Elbette bedelleri olacakt›r. “Kürt halk› çok çekti, yeniden mi ac› çeksinler” demek, halk›n gelece¤ini emperyalistlerin ve onlar›n iflbirlikçileri ile yapt›¤› hesaplara ve onlar›n insaf›na b›rakmakt›r.

BA⁄IMSIZ KÜRD‹STAN talebi, bir “flantaj” arac› olarak, federasyona raz› etmek için de¤il, Kürt halk›n›n meflru ve tarihsel olarak hakk› oldu¤u için yükseltilmelidir. çevirmiyorsunuz? Çok genifl bir alana, Kürtçe yay›n tevcih ederim ve bununla Türk devletinin politikalar›n› ve tezlerini anlat›r›m.” (Zaman, 19 Ocak 2004) Kendine güven bir burjuvazinin baflvuraca¤› ilk yöntemdir. Demiröz’ün tarif etti¤i, halklar› bir yandan “kültürel hak” diye aldat›rken, öte yandan faflizmin propagandas› için kullanmak, devletin denetiminde, AB’nin inisiyatifinde flekillenen kürtçe yay›n›n bugün de¤ilse, yar›n varaca¤› noktad›r. Sorun, oligarflinin kendine güvensizli¤idir, bu güveni kazand›¤›n› düflündükçe, Demiröz’ün dile getirdi¤ini daha rahat yapacakt›r. Küçüksememekle birlikte, dilin, yay›n›n, faflist bir rejimin varl›¤›nda, bir halk›n haklar› aç›s›ndan ciddi bir kazan›m anlam› tafl›maz. Oligarflinin flovenist, inkarc› politikalar›n›n Türkçe de¤il de Kürtçe yap›lmas›, o politikay› özü itibariyle de¤ifltirmiyor.

Say› 95 33 25 Ocak 2004

ABD ve ‹srail ‹flgalcileri Filistinli Annelerin Feda Ruhu Karfl›s›nda Zafer Kazanamayacak!

- ZAFER FEDA RUHUYLA D‹RENEN HALKLARINDIRGeçti¤imiz hafta ‹srailli askerlerin Filistin halk›na tam bir terör estirdi¤i Erez arama noktas›nda bir annenin feda eylemi sonucunda 4 ‹srail askeri öldü, birço¤u da yaraland›. ‹srail her eylemden sonra yapt›¤› bildik aç›klamalarla tehditlerini sürdürürken bask› ve tutuklamalar› da yo¤unlaflt›rd›. Ancak bu son yap›lan feda eylemi de gösterdi ki; ‹srail her ne yaparsa yaps›n Filistin, kad›n›, erke¤i, genci, yafll›s›yla, anneleriyle direnme kararl›l›¤›ndad›r.

Say› 95 34 25 Ocak 2004

Direnen Halklar›n Fedakar Analar› Var Bu son eylemle birlikte Filistin direnifl destan›na bir ilk daha eklendi. ‹lk defa bir anne (22 yafl›nda) feda eylemi gerçeklefltirdi. Annelerin de feda eylemi gerçeklefltirdi¤i bu irade karfl›s›nda ‹srail hangi teknolojisini kullanarak yok edebilir, bu direnifli?

Evet iki çocuklu bir anneydi Rim Reyasi. ‹srail’in uygulad›¤› teröre karfl› cevap verebilmenin hayallerini daha onüç yafl›nda kurmaya bafllam›flt›. Yani daha onüç yafl›nda zulmü tüm ç›plakl›¤› ile yafl›yor, kab›na s›¤maz bir hesap sorma bilinci ile büyüyordu. Zulmün yafland›¤› her yerde oldu¤u gibi orada da erken büyüyor çocuklar ve s›ras› geldi¤inde tereddütsüz kofluyor ölümün üzerine. Ölüm çaresizlik de¤il, aksine büyük bir anlam ifade ediyor burada. Zulmün ölümle tehdidine ölümle cevap veren yenilmez bir iradenin “Ya Zafer Ya Ölüm” fliar›n›n mesaj›n› veriyor. O da bu fliarla çekti pimini.

Armutlu flehidi Gülsüman, fienay gibi, evlad›n›n gelece¤inin ba¤›ms›z ve özgür bir ülkede olaca¤› düflüncesiyle feda etti kendini. Anneli¤in o en büyük erdemini, en anlaml› flekilde yerine getirdi.

Rim Reyasi bir kad›nd›, ama kapitalizmin yaratt›¤› günlük geçim derdinin dar s›n›rlar›ndan kurtulamayan, ezilen, horlanan ve sadece bir meta olarak görülen bir kad›n

de¤ildi. Çocuklar›n›n mutlu gelece¤ini özgür Filistin’de gören ve bunun için ölmeye haz›r, HAMAS üyesi bir anne. ‹srail zulmüne kin ve öfke kusan, ezilmiflli¤inin nedenini bilen, vatan›n› ve halk›n› seven kararl› bir anne.

‹çimizdeki Atefl, Alçak Düflmanlar›m›z› Topraklar›m›zdan Kovana Dek Yanacak ‹flte bu inanç ve kararl›l›¤›n› ölüme giderken de flu sözlerle ifade ediyordu.

“Bu eylemi kardefllerimiz Aksa fiehitleri Tugay› ile ortaklafla, Nablus’ta, Refah’ta ve tüm Filistin topraklar›nda bozgunculuk yapan, kargaflalar ç›karan insanl›k düflmanlar›ndan intikam almak için yap›yorum. ‹çimizdeki intikam atefli sönmedi. Meflalemizdeki atefl her gün bir gün öncesinden daha fazla yan›yor. Alçak düflmanlar›m›z›n tümünü yakana ve onlar› topraklar›m›zdan kovana dek yanmaya devam edecek... Uzun zaman flehitlik eylemi yapmak için hayal kurdum... Daima ilk feda savaflç›s› olmay› ve cesedimin parçalar›n›n uçuflmas›n› istedim... ‹srail denilen topraklarda eylem yapmay› o kadar çok diliyor ve istiyorum ki...”

Ba¤›ms›z, özgür bir Filistin yaratma bilincine varm›fl bir savaflç›n›n sözleri bunlar. Genç bir annenin kararl›l›k ifade eden sözleri bunlar.

Evet belki Filistinliler’in ‹srail’in a¤›r silahlar›, tanklar› karfl›s›nda kullanabilecekleri silahlar› yok, ancak flu da görülmesi gereken bir gerçek ki, ne siyonist ‹srail’in efendisi ABD’nin ne de ‹srail’in kendisinin Ortado¤u’daki bu feda ruhu karfl›s›nda duracak gücü yoktur. Ortado¤u’da her fleye ra¤men direnifl atefli yanmaya devam ediyor. Filistin’de de, Irak’ta da , Türkiye’de de zulme karfl› direnenlerin, Rim Reyasilerin dedi¤i gibi, bu atefl düflman›n› yakmaya devam edecek.

‹srail y›k›ma devam ediyor ‹srail, Filistin halk›n›n evlerini y›kmaya devam ediyor. 20 Ocak günü Gazze fleridindeki Refah Mülteci Kamp›’na giren tanklar eflli¤indeki ‹srail buldozerleri 13 evi ve bir camiyi y›kt›.

Haiti Halk›n›n Direnifli ABD destekli Devlet Baflkan› Jean-Bertrand Aristide’nin istifa etmesini isteyen yoksul Haiti halk› eylemlerini sürdürüyor.

Son olarak 7 Ocak’ta yap›lan eylemle birlikte, devletin katlettiklerinin say›s› 45’i geçti.

8-9 Ocak’ta ise emekçiler genel grevle kararl›l›klar›n› yeniden ilan ettiler.

ABD, protesto eylemlerinden rahats›zl›¤›n› aç›k olarak D›fliflleri Bakan› Colin Powell’in “çok rahats›z olduk” aç›klamas›yla dile getirirken, Yüzde 80’i yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflayan Haiti halk›, kaybedecekleri hiçbir fley olmad›¤›n›, ABD’nin emriyle uygulanan neoliberal politikalara boyun e¤meyeceklerini sokaklarda kurduklar› barikatlarla, çat›flmalarda att›klar› sloganlarla belirtiyorlar.

Yak›lan binlerce köyün, yurtlar›ndan sürülen milyonlarca köylünün davas›, üç befl kuruflla kapat›lamaz!

Binlerce köy yak›l›p y›k›ld›. Milyonlarca köylü, zorla topraklar›ndan sürüldü. Milyonlarca insan ma¤dur edildi. Halka karfl› ak›l almaz suçlar ifllendi.

Avrupa ‹nsan Haklar› Mahkemesi’nde bu konuda aç›lan davalar, do¤al olarak oligarflinin aleyhine sonuçlan›yor. Oligarfli bu davalarda katrilyonlarca lira tazminat ödemekle karfl› karfl›ya.

Oligarfli, bundan kurtulmak için önce, A‹HM’e baflvurmayanlar›n da zararlar›n› karfl›layaca¤› do¤rultusunda taahhütte bulundu. Ama pratikte bunun hiçbir karfl›l›¤› yok. fiimdi AKP hükümeti, bu tazminatlardan kurtulmak ve ifllenen bu suçlar› örtbas etmek için haz›rlad›¤› “Terörle Mücadeleden Do¤an Zararların Karflılanması Hakkında Kanun Tasarısı”n› meclise sevk ediyor.

Tasar› bir aldatmaca ve örtbas etme tasar›s›d›r! Çünkü; Birincisi; tasar›, sadece son 10 yıldaki zararların karflılanmasın›, yani sadece son on y›lda köyleri yak›lanlara tazminat ödenmesini öngörüyor.

Köy yakmalar›n yo¤un olarak 1980 sonlar›nda bafllad›¤›, köy boflaltmalar›n en yo¤un yafland›¤› dönemin 1991-1994 aras› oldu¤u gözönünde bulunduruldu¤unda, oynanan oyun çok aç›kt›r. Mesela, 1993 Kasım’›nda Lice'nin yak›l›p y›k›lmas›n›n hesab›n› vermeyecektir katliamc›lar.

➧ Köyleri yak›lanlar›n, yerlerinden sürülenlerin zararlar›n›n karfl›lanmas›nda hiçbir zaman s›n›rlamas› olmamal›d›r! ‹kincisi; tasarının 2. maddesine göre, “Terörle Mücadele Kanunu'nun 1-3. ve 4. maddelerinden hüküm giyenlerin u¤radı¤ı zararlar karflılanmayacak”! Hatta hakk›nda “soruflturma” olanlar da bu haktan yararlanamayacak. Herkes biliyor ki, köyleri yak›lanlar›n, sürülenlerin büyük ço¤unlu¤u zaten devletin gözünde “düflman”d›, “terörist”ti, çok büyük bölümü bu nedenle gözalt›na al›nm›fl, tutuklanm›flt›r.

Sen “terörle mücadeleden hüküm giymiflsin, o zaman senin köyün, evin y›k›labilir” diyor iktidar. Bunda zerre kadar adalet, hukuk yoktur.

Devlet karar›yla köy yakan zihniyet, yasada da

ayn› mant›¤›n› sürdürmektedir.

➧ Köyü yak›lan, sürülen, ma¤dur edilen tüm halka, ayr›m gözetmeksizin tazminat ödenmelidir. Üçüncüsü; yasa çerçevesinde kime ne kadar tazminat ödenece¤ini belirleyen “Zarar Tespit Komisyonu” içinde ne ma¤dur edilen halk var, ne de demokratik örgütler. Komisyon, katliamc›lar›n, köyleri yakanlar›n, halka zulmedenlerin temsilcilerinden olufluyor.

➧ Komisyon, bizzat köyleri yak›l›p y›k›lan halk›n ve demokratik örgütlerin kat›l›m›yla oluflturulmal›d›r.

Dördüncüsü; adli müflavirliklerce yap›lan araflt›rmalara(!) göre, bu yasadan yararlanacaklar›n say›s› 353 bin imifl. Bu komik bir rakamd›r.

1997’de bizzat OHAL Valili¤i taraf›ndan resmen aç›klanan rakama göre, 3 bin 428 köy boflalt›lm›flt›r. Gerçek rakam›n 4 bini aflk›n oldu¤u aç›kt›r. Her köyde ortalama 400 kifli bulundu¤unu varsaysak, köyleri yak›l›p sürülenlerin say›s› 1 milyon 600 bin kiflidir. Bu rakam ne yap›l›rsa yap›ls›n, 300 binlere düflürülemez.

Beflincisi, köye dönüfl uygulamas›n›n prati¤inden biliyoruz ki, zarar› karfl›lama ad›na üç befl torba çimento, birkaç bin briket verilip olay kapat›lmak istenmektedir.

➧ Halk›n u¤rad›¤› tüm zararlar karfl›lanmal›d›r. Yak›l›p y›k›lan köyler yap›lmal›, köylülerin sürgün yaflad›klar› dönem boyunca ödedikleri kiralar karfl›lanmal›, köylünün topra¤›n› ekip biçemedi¤i y›llar›n karfl›l›¤› tazminata dahil edilmelidir.

Sonuç olarak; AKP, yurtlar›ndan edilmifl milyonlarca insan›m›z› üç befl kuruflla aldat›p bu sorundan kurtulmak istiyor. Halka karfl› ifllenen suçlar›n üstüne sünger çekmek istiyor.

Bunu kabul etmemeliyiz!

Hiçbir hakk›m›zdan vazgeçmemeli, köye dönüflün koflullar›n›n tam olarak sa¤lanmas› için mücadelemizi sürdürmeliyiz.

Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i

Say› 95 35 25 Ocak 2004

Almanya’da izolasyon ve izolasyona karfl› mücadele

Hapishane Müdürünü ‹stifa Ettiren ‹flkencecilik Almanya’n›n Santa Fu Hapishanesi’nde yaflanan bask›, tecrit, iflkence ve sürgün uygulamalar›n› dergimizin geçen haftaki say›s›nda okudunuz. “Demokrasi, insan haklar›n›” dilinden düflürmeyen Avrupa Birli¤i ve ad› “iflkenceyi önleme” olan meflhur kurumlar› sessizli¤ini koruyor. Evet soruyoruz; Avrupa Birli¤i komisyonlar› Santa Fu’yu inceleyecek mi?

Bu arada elimize ulaflan ‹lhan Yelkuvan’›n mektubundan geliflmeleri aktar›yoruz: “19 Aral›k 2000 Hapishaneler Katliam›’n› protesto ve destanlara s›¤maz direnifli sürdüren yoldafllara destek için 4 günlük açl›k grevine baflla-

Prodi’ye Alk›fl Serbest, Protestonun Karfl›l›¤› ‹flkence Say› 95 36 25 Ocak 2004

yaca¤›m›z günün bir öncesi (18 Aral›k) benimle beraber toplam 6 Türkiyeli Tutsak Hamburg Tutukevine kaç›r›ld›k. Ben ve Hakan Özdemir isimli tutsak hapishane özel komandolar›nca sald›r›ya u¤rad›k ve yaraland›k. Bileklerimizde dökme "meflhur" Alman kelepçelerle izolasyon izbelerine konulduk. Hakan Özdemir ve ben açl›k grevine ayn› gün bafllad›k. Hakan 17 gün sürdürdü.

Ben sürdürüyorum. 6 Ocak’ta tekrar Fühlsbüttel hapishanesine getirildik. ‹zolasyon hücrelerine konulduk. Nedenini resmi yetkili flöyle anlatt›: “12-14-16 Aral›k günleri yap›lan toplu protestolar› organize etti¤iniz için..." lerek gözalt›na al›nd›lar. Bülent Solgun, Feridun Osmana¤ao¤lu, Niyazi A¤›rman ve Alp Yarbafl, Beyo¤lu Karakolu'nda gördükleri iflkencelerle ilgili suç duyurusunda bulundular.

TAYAD’l›lar, yapt›klar› aç›klamada, Prodi’nin “Türkiye do¤ru yolda ilerliyor, hem de inan›lmaz h›zla ilerliyor" sözlerini hat›rlarak, “bildi¤i tek yöntem olan iflkencede inan›lmaz h›zla ilerliyor” dediler.

Polisin Prodi’nin gözleri önünde iflkence yaparak, çok iyi hizmette bulundu¤unu belirten TAYAD'l›lar eylemin hakl› oldu¤unu, F tiplerinde iflkence, ölüm oldu¤unu ve bunun Avrupa Birli¤i taraf›ndan desteklendi¤ini söylediler.

AB Dönem Baflkan› Romano Prodi ülkemizdeydi. Medyan›n genifl yer verdi¤i gezide, Prodi, AB’nin her raporunda dile getirdi¤i, “Türkiye iyi yolda... Derin dostluk duygular›yla ayr›l›yorum, benim için önemli olan buydu.... Erdo¤an üç büyük Türk liderinden biri...” sözlerinde ifadesini bulan masallar› anlatt›.

Katliamlar, iflkenceler, tecrit, sansür, bask›larla an›lan Türkiye gerçe¤inin, AB yolunda, “iyi yolda” oldu¤u aç›k. AB’ye giriflin flartlar›ndan biri, F tiplerinde somutlaflan devrimcilerin yok edilmesi de¤il mi? Her fley AB’ye uygun.

Bol bol demokrasiden, fikir özgürlü¤ünden bahsedildi. Prodi, DEP davas› tart›flmalar›nda aleni flekilde müdahil olurken, “fikir özgürlü¤ü AB’nin en önemli ilkesidir” diyerek cevapl›yordu bu yöndeki sorular›. AB ve AB’ciler fikirlerini söyleyebilirdi, ama TAYAD’l›lar›n söylemesi yasakt›.

Prodi’nin, ziyareti vesilesiyle Taksim'de bulunan AB Enformasyon Bürosu aç›l›fl›nda, "F T‹PLER‹N‹ DESTEKLEYEN AVRUPA ÖLÜMLERDEN SORUMLUDUR" yaz›l› Türkçe ve ‹ngilizce pankart açarak demokratik protesTAYAD’l›lar AB Baflkan› Prodi’yi, Avrupa’n›n katliam ve to hakk›n› kullanmak isteyen tecrit ortakl›¤› nedeniyle protesto etmek istiyor! Polis TAYAD'l›lar polis taraf›ndan dövü-

terörü tam yerinde sahneleniyor! Avrupa Birli¤i ve Avrupa Birlikçili¤i iflte böyle bir sahtekarl›kt›r

O günlerde, son aylarda yaflanan hak gasplar›n› ve bunun devam etmesini yaklafl›k 300 tutsak ›sl›kl›, sloganl› protesto ettik.

s›ndan” diyen ve Arizona ile Sibirya'daki hapishaneleri ziyaret edip "model alaca¤›n›" söyleyen Senatör Kusch adeta yer alt›na indi!

‹ki y›l önce Eyalet Senatosu’nda ço¤unlu¤u bulup iktidar olan (CDU-FDP ve Shill Partisi) afl›r› sa¤c› yönetim, daha ilk geldi¤i günden SantaFu Hapishanesi’ni hedef tahtas›na koydu. Sat›n al›nm›fl (oldu¤u a盤a ç›kan) gazetecileri arac›l›¤› ile, “Cennet, befl y›ld›zl› otel, tatil yeri” yay›nlar› yapt›rd›lar. Ard›ndan, 104 maddeden oluflan gasp edilecek haklar›n s›raland›¤› bir genelge gönderdiler. 10 y›ll›k hapishane müdürlü¤ü yapan Eski Müdür; "bunlar› yapamam. Çünkü ‹nsan Haklar› ihlali sözkonusu, ben hukukçuyum yasalar› ve hukuku bilerek suç ifllemifl olurum..." diyerek istifa etti.

Yukar›da aktard›¤›m skandal ortaya ç›k›nca koalisyon da¤›ld›, yeni seçim karar› al›nd›. Ve olmayan isyan gerekçesiyle kap›lar kapat›ld›. Biz dayakl›-iflkenceli kaç›r›ld›k, tekrar geri getirilip izolasyon alt›na al›nd›k. 8 Ocak’ta Senatör ve yönetici kadrosu bas›n karfl›s›na geçip "Hapishanede durumun sakin oldu¤unu, herhangi bir sorunun olmad›¤›n›, bölümler aras›na kap›lar inflaa ettiklerini ve bundan böyle bölümler aras›nda gidifl geliflin olmayaca¤›n›, bu yüzden kap›lar›n bir kaç gündür kapal› oldu¤unu..." aç›klad›.

Akabinde atanan Federal Savc›l›k da yapm›fl Andreas Behm, telefon hakk›n› gaspetti. Bu arada yaflanan fliddet-kavga olaylar›n›n tamam›n›n bizzat güvenlik amirinin bilgisi ve onay› dahilinde hayata geçti¤i, aç›lan "öldürmeye teflebbüs" davas›nda a盤a ç›kt›. ‹dare aç›kça hapishane içinde cinayet ifllenmesine çanak tutuyor, bunu gerekçe yaparak 104 maddelik yeni uygulama ad› alt›ndaki hak gasplar›na gerekçe ar›yordu. Gasplar› zamana yaymaya bile tahammül edemiyordu. Acelesi vard›. Çünkü sallant›da olan koalisyon her an da¤›labilir, yeni seçim için CDU'lu Adalet (!) Senatörü’nün propagandaya ihtiyac› vard›.

O günden itibaren bas›nda ismine, resmine rastlanmad› Adalet Senatörü’nün. Göreve geldi¤i günlerde TV'lerde, "Hamburg Eyaleti’ndeki kriminalitenin sebebi Santa-Fu'nun 'Cennet' olma-

Böyle bir fley yok elbette, zaten sözü edilen kap›lar var. Burjuva politikac›l›¤› yalan ve aldatma propagandalar›. fiu anda içinde bulundu¤um(uz) duruma de¤inmek istiyorum. Getirildi¤imiz tarihten bu yana yine tecrit alt›nday›z. TV, radyo ve birkaç parça giysi d›fl›nda eflyalar›m›z verilmiyor. Ka¤›t, kalem, zarf, posta pulu, adres-telefon defterlerimiz de dahil. Temizlik ve hijyen malzemeleri sabun, difl f›rças›, macun vb. yok. Ziyaretçilerimiz al›nm›yor. Günde 1 saat havaland›rmaya ç›kar›l›yoruz.

Bizim d›fl›m›zda hapishanedeki di¤er tutsaklar da bir çeflit tecrit durumu yafl›yor. Çal›flanlar ifllerine götürülüyor, geldiklerinde bir saat kap›lar› aç›k. Tüm tutsaklar 1 saat havaland›rma ve günde 5 dakika telefon açabiliyorlar.

Tecrit durumu sona erene kadar Açl›k Grevini sürdürece¤im.

Amerika K›tas› Ayd›nlar›ndan Ölüm Orucuna Destek Amerikal› ayd›nlar Türkiye'deki devrimci tutsaklara ve Ölüm Orucu direniflçilerine sahip ç›k›yor.

Bundan birkaç ay önce, "Amerika Antiemperyalist fiairler Editörlü¤ü” adl› grupta yer alan Amerika K›tas›’ndaki anti-emperyalist flairler, tecrite karfl› mücadele eden Ölüm Orucu direnflçileriyle dayan›flmalar›n› ifade etmek üzere, ‹spanyolca konuflan halklara direnifli tan›tmak amac›yla bir web sitesi açt›lar Dünya Tecrit ile Mücadele Günleri çerçevesinde, ‹talya'n›n Floransa flehrinde düzenlenen sempozyumdan hemen sonra, Amerika Antiemperyalist fiairler Editörlü¤ü, Uluslararas› Tecritle Mücadele Platformu’nun hapishaneler konulu sonuç bildirgesini imzalayarak, Amerikal› fiairler Editörlü¤ün,

Uluslararas› Tecritle Mücadele Platformu’nun bir üyesi oldu¤unu aç›klad›.

Ayr›ca, flairler, “biz de tecrite karfl›y›z” bafll›kl› sonuç bildirgesini, bir imza dilekçesi olarak genifl bir flekilde da¤›tt›lar. ‹lk baflta, Kuzey, Orta ve Güney Amerikal› 50 flair taraf›ndan desteklenen bu dilekçeye, birkaç gün içinde aralar›nda fiilili ‹nti-‹llimani müzik grubunun üyelerinden Patricio Manns, Romen uyruklu Nobel edebiyat aday› Dorin Popa ve Kübal› flair Jorge Bouso Gonz gibi ayd›n ve sanatç›lar›n da bulundu¤u, 320 civar›nda ayd›n, sanatç›, sendikac›, DKÖ temsilcisi, hukukçu ve siyasetçinin imzalar› eklendi.

Türkiye'deki tecrit ve ölüm orucu ile ilgili web sitesinin adresi flöyle: www.presos.com

Say› 95 37 25 Ocak 2004

É PKK’dan KADEK’e, KADEK’ten PRD’ye, PÇDK’ya, KONGRA-GEL’e... É Ateflkesten s›n›r d›fl›na ç›kmaya, Bar›fl Süreci’nden “fark” koymaya... É Ba¤›ms›z Kürdistan’dan ‹mral›’ya, ‹mral›’dan Ekolojik-Demokratik Toplum’a...

AÇMAZ, DER‹ND‹R! SORUN KADROLARDA DE⁄‹L, POL‹T‹KALARDADIR

Say› 95 38 25 Ocak 2004

Ateflkes, bar›fl takti¤i, 1990’lar›n bafllar›ndan itibaren Kürt milliyetçi hareketinin gündeminde oldu.

1993’teki ateflkesle “siyasi çözüm” süreci bafllat›ld›, sonras›nda ateflkes bozulsa da, PKK’n›n emperyalizmin (AB’nin, NATO’nun veya ABD’nin) müdahalesiyle Kürt sorununun çözülece¤ini esas olan “bar›fl, ateflkes” mant›¤› de¤iflmedi. Ancak sürecin tam olarak nitelik de¤ifltirmesi, Öcalan’›n tutsak edilmesinden sonrad›r. 1999’da Öcalan’›n ça¤r›s›yla silahlar susturulup, silahl› güçlerin s›n›r d›fl›na ç›kar›lmas› bunlar› aflan bir keskin dönüflümdü. Bafllayan bu süreç Kürt milliyetçili¤i taraf›ndan “bar›fl süreci” olarak adland›r›ld›.

O günden bu yana yaklafl›k 5 y›l geçti.

Do¤rulanan tek bir öngörünün, sonuç alan tek bir politikan›n olmad›¤› 5 y›l, henüz köklü teorik, ideolojik tart›flmalara yolaçmam›fl olsa da, Kürt milliyetçili¤inin saflar›nda, “nereye gidiyoruz?” sorusunu daha s›k sorduruyor. Yeniden Özgür Gündem Gazetesi’nde 12-14 Ocak 2004 aras›nda yay›nlanan ve ilk bölümü “Barıfl mücadelesi Türkiyelilefltirilemedi” bafll›¤›n› tafl›yan yaz› dizisi, Kürt milliyetçili¤inin art›k kendi açmazlar›yla yüzyüze gelmekten kaçamad›¤›n› gösteriyor.

Bir açmazdan baflka bir açmaza...

Ya emperyalizm ve oligarfliyle uzlaflmaya son verilip devrime dönülecek, ya açmazlar daha derinleflecek!

Biz tarihin ve bilimin gücüyle konufluyoruz.

Tüm bu strateji ve taktiklerin eninde sonunda t›kanaca¤›n›, t›kan›kl›¤›n devrimci do¤rultuda afl›lmamas› durumunda, Kürt milliyetçi hareketin hergün daha fazla geriye savrulaca¤›n›, inkar›n sonunun

olmad›¤›n› defalarca yazd›k, söyledik. Kürt milliyetçili¤i ise, bunlar› deneyerek görebiliyor ancak. Ama gördü¤ü noktada ileri bir hamle yapmak yerine, bir ad›m daha geri atarak daha fazla bata¤a saplan›yor.

Sözünü etti¤imiz yaz› dizisinde saptanan “Bar›fl mücadelesinin Türkiyelilefltirilememesi, Serhildanlar›n hayata geçirilememesi”, dergimizin bu say›s›nda yer alan “Üç y›l geriden geliyorsunuz” bafll›kl› yaz›da görece¤iniz “cezaevlerinde yaflananlara karfl› mücadelesizlik, direniflsizlik” tespitleri, do¤ru fakat nedenleri aç›klamayan tespitlerdir. Bunlar sonuçtur. Strateji haline getirilen görüfller, ‹mral› teorilerinin bütünü sorgulanmadan, bunlar›n nedeni do¤ru tespit edilemez, pratikteki bu olumsuz gidiflat de¤ifltirilemez.

Fakat bunlara ra¤men, yukar›da sözü edilen tespitlerin yap›lm›fl, bas›n organlar›nda yaz›lm›fl olmas›, önemlidir. Abart›larla, hayali çözümlerle, kimsenin görmedi¤i “olumlu geliflmeler”le kurgullanm›fl tespitler yerine, bu somutluk üzerine tart›flmak en baflta Kürt milliyetçili¤i için elzemdir. Bu noktada, tart›flmaya, Kürt milliyetçili¤ini bu tespitleri yapmaya yönelten son geliflmeden bafllayabiliriz.

Son hayal k›r›kl›¤›: ABD sopas›yla de¤iflim!

ABD’nin Irak’a müdahale edip Saddam yönetimini devirmesi, aradan daha bir hafta geçmeden ‹ran ve Suriye’yi de tehdit etmesi, Kürt milliyetçili¤ini bugün yar›n Türkiye’de de birfleyler olaca¤› beklentisine sokmufltu.

Musul art›k özgürdü, Kerkük halklar›nd›, ABD de¤iflmeyeni de¤ifltiriyordu, oligarfli de de¤iflmek zorundayd›...

Sonraki geliflmeler, beklentilerine uygun olmad›.

Son olarak ABD ve Türkiye oligarflisi aras›nda KONGRA-GEL’e iliflkin bir anlaflman›n yap›lmas› ve KONGRA-GEL’in ABD taraf›ndan “terör listesi”ne al›nd›¤›n›n aç›klanmas› Kürt milliyetçili¤ini yine fla-

fl›rtt›. 18 Ocak tarihli baflyaz› bu ruh halini yans›t›yor: “ABD, ald›¤› yeni bir kararla KONGRA-GEL’i ‘terörist örgütler listesine’ ald›. Bu geliflme süreç üzerinde daha ciddi bir biçimde yo¤unlaflmak gerekti¤ini gözler önüne seriyor. Çok iyimser ve yüzeysel bak›fl aç›lar›yla geliflmeleri yorumlamak yeterli görülmüyor.” (Özgür Politika, 18 Ocak 2004) O “iyimser”li¤i yayan kendileri de¤il miydi?

Irak’›n iflgalini “Musul özgür... Kerkük halk›n...” manfletleriyle alk›fllamad›lar m›? ABD müdahalesinin “Kürtler için olanaklar yarataca¤›” teorisini kendileri yapmad› m›?..

Yaz›n›n devam›nda da flöyle deniyor: “(ABD) 15 fiubat’ta oldu¤u gibi çok derin haks›zl›klar içindedir. Bundan sonra ne yapaca¤› ise belirsizdir. ... TC’nin beklentisi ABD’nin Kürt mücadelesine darbe vurmas› ortak mutabakat temelinde hareket edilmesidir. Umutlar ABD’ye ba¤lanm›fl durumda.”

Burada son derece trajik bir durum vard›r. Evet, Türkiye oligarflisi bir çok noktada umudunu ABD’ye ba¤lam›fl, s›rt›n› ABD’ye yaslam›fl durumdad›r. Ama umudunu ABD’ye ba¤lama konusunda flu son bir y›lda Kürt milliyetçi hareketi oligarfliden daha m› geri kalm›flt›r?

Tart›fl›lmas› gereken budur.

“ABD’nin bundan sonra ne yapaca¤› belirsizdir” sözü, defalarca tekerrür eden tarihe ra¤men ders al›nmad›¤›n› gösterir. ABD’nin ne yapaca¤›, her durumda neleri gözetece¤i bellidir. ABD’nin ve genel olarak emperyalizmin ne oldu¤unu, dolay›s›yla politikalar›n›n neyi amaçlad›¤›n› unutan, görmezden gelen Kürt milliyetçili¤inin kendisidir.

Kürt milliyetçili¤inin yaklafl›k on y›ld›r sorunun çözümünü havale etmedi¤i hemen hiç bir güç kalmam›flt›r. D›flta, AB, NATO, ABD, içte TÜS‹AD, Genelkurmay baflta olmak üzere, hemen tüm düzen güçlerine iliflkin flu veya bu kesitte “çözüm gücü” olabilece¤i tespiti yap›ld›. Bunlara Papa’l›k ve MHP de dahildir. Kürt milliyetçili¤i öyle bir ruh haline girmifltir ki, MHP’nin iktidara gelmesini bile “MHP çözüm gücü olarak iktidara getirildi” diye karfl›layabilmifltir. Tabii, bunlar›n hepsi hayal k›r›kl›¤›yla sonuçland›.

Kürt milliyetçili¤i, emperyalizmin ne oldu¤u konusundaki Leninist teoriyi terketmifl, onun yerine emperyalist güçlere bel ba¤lama politikas›n› koymufltur. Bu politikan›n tezahürlerinden birini en çarp›c› örneklerden biri olmas› aç›s›ndan hat›rlatal›m: “(...) NATO sözde siyasal sorunlar›n ve daha çok da insan haklar› sorununun, hatta ba¤›ms›zl›k isteyen halklar›n istemlerinin çözümlenmeye çal›fl›ld›¤› siyasal kuruma dönüflüyor. NATO bugün kendi gündemine Sovyetler Birli¤i’ni, Yugoslavya’y› ve Çekoslavakya’y› al›yor! Yar›n Türkiye’yi gündemi-

ne alacakt›r. Türkiye’den ‘üniter devlet’ anlay›fl›n› terk etmesini ve federasyondan ba¤›ms›zl›¤a kadar kendisini aç›k tutmas›n› isteyecektir.

O çok güvendi¤i NATO’nun yar›n ya da öbür gün TC’ye bunu dayatmas› fazla flafl›rt›c› olmamal›d›r.” (Serxwebun, say›: 119, sf. 22) Kürt milliyetçili¤inin “Biz bir zamanlar, NATO’yla ilgili böyle bir tespit yapt›k, yan›lm›fl›z” dedi¤ini duyan var m›d›r? Hay›r!

Tersine, bu teorisi iflas etmifl olmas›na karfl›n, aradan belli bir zaman geçtikten sonra, NATO’nun yerine AB’yi, bir zaman sonra da ABD’yi koyarak yeniden “büyük politika, dünya tahlili” ad›na ortaya atm›flt›r.

KADEK’in, Irak’a ABD müdahalesi üzerine söyledikleri, yukar›daki al›nt›da NATO sözcü¤ünün yerine, ABD’yi koymaktan ibarettir. ‹flas edece¤i bafltan bellidir.

ABD, Türkiye’den ‘üniter devlet’ anlay›fl›n› terk etmesini ve federasyondan ba¤›ms›zl›¤a kadar kendisini aç›k tutmas›n› istemek yerine, oligarfliyle Kürt milliyetçi hareketine karfl› imha ve inkarda anlaflm›flt›r. Çünkü emperyalizmin “uluslar›n özgürlü¤ü, kendi kaderini tayin hakk›” gibi kayg›lar› yoktur; ABD’nin Ortado¤u’ya “diktatörlükleri y›kmak, demokrasi ve özgürlük getirmek için” müdahale etti¤i, KADEK’in kuruntular›ndan biridir. Aç›k emperyalizm savunuculu¤udur. Emperyalizmin dünya düzenini kabul etmenin sonucudur.

Bu demagojik teoriler çerçevesinde, KADEK, daha henüz Amerikan sald›r›s› fiilen bafllamam›flken Aral›k ay›nda yapt›¤› de¤erlendirmede ABD’nin Irak’a müdahalesini bir “f›rsat” olarak gördü. Ortado¤u’da de¤iflim bafllam›flt› ve kimse bunun önünde duramazd›. “De¤iflmeyen de¤ifltirilecek”ti. Buna Türkiye de dahildi. Öyle olmad›¤› görüldü. Kürt milliyetçi hareketi, bugün yine imha veya tam teslimiyet dayatmas›yla karfl› karfl›yad›r. Kürt halk›, yine bask›lar, yasaklar cenderesi alt›ndad›r. KADEK, objektif olarak Kürt halk›n› yanl›fl beklentilere sokarak, iflbirlikçili¤i teorilefltirerek Kürt halk›n› aldatm›flt›r.

Emperyalizmin egemenli¤ini kabul eden, oligarflik düzenle uzlaflmay› esas alan her siyasi güç, flu veya bu biçimde halk› aldatmak zorundad›r. Bu, o hareket içinde yer alanlar›n niyetlerinden ba¤›ms›z olarak böyledir. Kürt milliyetçi hareketin her yeni geliflmede yeni bir iflasla karfl›laflan bu strateji ve politikalar›yla hesaplaflmas›, bir düzen gücü olmakla, yurtsever, devrimci bir güç olmak aras›ndaki hesaplaflmad›r.

Emperyalistlere bel ba¤lama politikalar›yla, emperyalizme karfl› asgari ölçüde bir yurtseverlik, oli-

Say› 95 39 25 Ocak 2004

garfliye karfl› demokratl›k tavr›ndan geri ad›m at›lan her nokta, PKK’y› halklar›n cephesinden uzaklaflt›rmaktad›r. Bu nedenle süreçlerin, stratejilerin tart›fl›lmas› sorunu, günlük pratikteki gerilemenin çok daha ötesinde temel önemdeki bir sorundur. Kürt milliyetçili¤i, “bar›fl süreci”nin sonuçsuz kalmas›n›, bu çerçevede tart›flmak zorundad›r.

Neden Türkiyelileflilemedi, neden “bar›fl süreci” sonuç alamad›, neden Serhildanlar hayata geçirilemedi?..

Sorunun özüne dönülmelidir?

“Barıfl mücadelesi Türkiyelilefltirilemedi” bafll›kl› dizi yaz›da flöyle deniyor: "Barıfl ‹çin Demokratik Çözüm Kampanyası adıyla yürütülen demokratik mücadele süreci, belli bir aflama katetti. Ancak gelinen düzey, bu mücadelenin öngördü¤ü sonucu yaratamadı¤ını gösteriyor. Bu nedenle, barıflın tesis edilmesi amacıyla gelifltirilen barıfl süreci, bir analize ihtiyaç duyuyor.

Say› 95 40 25 Ocak 2004

“Dönemin PKK Genel Baflkanı Abdullah Öcalan'ın 2 A¤ustos 1999'da... yaptı¤ı ça¤rı, Türkiye'de yeni bir süreç bafllattı. Ça¤rı üzerine silahlar sustu, silahlı mücadele döneminin bitti¤i açıklandı, gerilla güçleri ise sınır dıflına çıktı. ... “Öcalan tarafından yapılan ça¤rı, Kürtler için umut dolu yeni bir dönemin kapısını aralamıfltı. Genel beklenti, soruna demokratik çözüm bulunaca¤ı, silahların artık susup, acı dolu geçmifle perde çekilece¤i yönündeydi...”

Bu beklenti gerçekleflmiyor. Bunun üzerine 2001 yılı ortalarında PKK 6. Ulusal Konferansı'nda yeni kararlar al›n›yor...

“Kürtler, bu tarihten sonra barıfl ve çözüm taleplerini daha sık ve gür flekilde ifade eder oldular. Önce PKK, sonra KADEK kendisini feshetti, pefl pefle barıfl projeleri, çözüm deklarasyonları yayınlandı. Kampanyaların biri bitti, di¤eri baflladı. ... Ancak geldi¤imiz nokta itibariyle bugüne kadar düzenlenen etkinlikler, kampanyalar, deklarasyonlar ve imza kampanyalarından arzu edilen sonuçlar çıkmadı. Ne oldu da, aradan geçen befl yıla ra¤men barıfl süreci kendisinden beklenen sonuçları do¤urmadı?”

Ve bir de flu soru ekleniyor: “Neden devleti dönüflüme u¤ratacak bir strateji olarak tanımlanan serhildan hareketi hayata geçirilemedi?”

Bu gerçeklik tespit ediliyor ama devam›nda sorunun kayna¤› yanl›fl yerlerde aran›yor:

Birinci yanl›fl; suçu kadrolara yüklemek!

Müzakere etmek, tart›flmak gerekir diyen bu yaz›da görüflleri aktar›lanlar, bütün sorunu getirip kadrolar›n eksikliklerine ba¤l›yorlar. “Kadrolar de¤iflimi iç-

sellefltiremedi... Kadro, hâlâ de¤iflim ve dönüflüme ürkek yaklaflıyor, savafl paradigmasına dayalı zihinsel formasyonu barıfl etkinliklerinde de sergiliyor, de¤iflim olgusuna ‘ama’larla yaklaflıyor... çözümü Türkiyelilefltirecek yaklaflımları gelifltirmede açılım sa¤layamıyor.” vb. vb.

Bu da tart›flmadan kaçman›n, sorunun özüne inmemenin çok bilinen baflka bir biçimidir. “Politikalar do¤rudur, strateji do¤rudur, önderlik do¤rudur, ama kadrolar bir türlü anlamam›flt›r.”

Dünya ve Türkiye gerçe¤ine, sürece hiç bir biçimde uygun olmayan bir stratejiden dünyan›n en iyi kadrolar›, en iyi savafl örgütü de bir sonuç alamaz. Öcalan s›k s›k “kadrolar›n kendisini anlamad›¤›ndan” sözediyor, “savunmalar›n› tekrar okumalar›n›” tavsiye ediyor. Fakat sorun bu de¤il. Öcalan’›n savunmalar›nda tarif edilen bir emperyalizm yok yeryüzünde. Öcalan’›n tarif etti¤i gibi “esas olarak demokratik” de¤il Türkiye cumhuriyeti. Ve Öcalan’›n önerdi¤i gibi bir “üçüncü alan” mücadelesi, dünyan›n hiç bir yerinde mümkün de¤il. “Sorun kadrolarda” denilerek, politikan›n, stratejinin tart›fl›lmas›n›n önü kesilmek istenmektedir. Oysa yap›lmas› gereken tam da budur.

‹kinci yanl›fl; Baflar›s›zl›k, “sol” de¤erlerden de¤il, “sa¤”c›laflmaktan kaynaklanmaktad›r. Kürt milliyetçili¤i, KADEK’e büyük misyonlar yükledi. Ama kendilerinin de kabul etti¤i gibi, ne politikada, ne örgütlülükte, ne kültürde PKK’dan farkl› bir fley gerçekleflmedi. KADEK’le istedikleri aç›l›m ve geliflmenin sa¤lanamamas›n›n nedenini “Leninist model”de buldular.

Ayn› flekilde, bar›fl sürecinin baflar›s›zl›¤›n›n nedenini olarak da kadrolar›n “savafl dönemine dayalı zihniyeti” gösteriliyor.

Oysa bugüne kadar ne baflar› elde edilmiflse, Kürt milliyetçi hareketinin yönünün sosyalizme dönük oldu¤u, Leninist ilke ve de¤erlerin eksik, çarp›k da olsa uyguland›¤› dönemlerde elde edilmifltir. Emperyalizme emperyalizm, faflizme faflizm denildi¤i dönemlerde elde edilmifltir. Kürt milliyetçi hareketi, legal ve illegal alanda bunlardan uzaklaflt›kça, do¤al ve kaç›n›lmaz olarak düzen ölçülerine, burjuva ideolojisine yaklaflmaktad›r. Burjuva düflüncelerin ve de¤erlerin hakim oldu¤u bir yerde, art›k hayata geçen parti kararlar›ndan, kitlelerin militanca direnifli olan Serhildanlardan sözetmek mümkün müdür?

Üçüncü yanl›fl; sorun sadece “bar›fl süreci” takti¤ine iliflkin de¤il, STRATEJ‹ sorunudur. Hareketin somut bir hedefi varken katedilmifltir önceki mesafeler. O hedef ortadan kalkt›¤›nda, hareket kaç›n›lmaz olarak yönsüz, politikas›z kal›r. Kürt milliyetçi hareketin kitlesi, kadrolar› bugün iflte bu durumdad›r.

Savafl›n bafllang›c›nda “Ba¤›ms›z Kürdistan” hedefi motive etmifltir Kürt yurtseverli¤ini.

Ulusal kurtuluflu içeren bir savafl, ya milliyetçilik temelinde salt ulusal ba¤›ms›zl›k fliar›yla, ya da devrimci temelde anti-emperyalist, anti-oligarflik devrim hedefiyle sürdürülecektir.

Bugün Kürt milliyetçi hareket saflar›nda ikisi de yok. fiimdi iktidar hedefi reddediliyor. Düzene karfl› olmaktan ç›k›lm›fl, düzenin bir parças› olmaya yönelik bir politika uygulanmaktad›r. Peki Serhildan ne için yap›lacak bu durumda? Tabii ki burada gerçek anlamda bir Serhildan’dan sözediyoruz. Asl›nda bu son yaz›daki “serhildanlar›n gerçeklefltirilemedi¤i” tespitini bir yana b›rak›rsak, Kürt milliyetçi bas›na göre, zaten hergün Serhildan yaflan›yordu.Hayalcilik, abart›c›l›k burada da kendini göstermifl, o hale gelmiflti ki, yüz kifli yürüyor, ad› Serhildan oluyordu. Faflist Türkiye’de gerçek anlamda bir ayaklanmalar süreci, kan, atefl, ölüm demektir.

U¤runa ölünecek ideal mi b›rak›ld›?

Kapitalizmin de-sosyalizmin de, devletin de-devrimci savafl›n da d›fl›nda oldu¤u ileri sürülen “Üçüncü alan”, emperyalizmle ve oligarfliyle çat›flmaman›n k›l›f› olan “demokratik ekolojik toplum” teorileriyle var›lacak bir yer yoktur; bunlar, politik anlamda, stratejik bir hedef, u¤runa savafl›lacak bir ideal olamayacak kadar yüzeysel ve eklektik hedeflerdir.

Halk›n mücadelesini pasifize edip iktidar hedefinden uzaklaflt›rmak için burjuvazinin ortaya att›¤› sivil toplumcu teorilerden çal›n›p “ortado¤ululaflt›r›lmaya” çal›fl›lm›fl ama siyasi bir ifllevi olmayan kavramlard›r. ‹flte bu noktada Kürt milliyetçi hareketi, kadrosuyla, kitlesiyle bugün büyük bir ideolojik, politik boflluk içindedir. “Ne için mücadele ediyorsunuz?” sorusuna içi dolu bir cevap veremeyecek durumdad›rlar. En fazla söyleyebilecekleri “bar›fl için”dir. Devam ettirelim sorumuzu: - Peki “bar›fl nas›l sa¤lan›r?”

- “Kürtlerin haklar› tan›n›rsa” - Kürtlerin istedi¤i haklar nelerdir?

- Kürtçe dil ve e¤itim serbestli¤i... Öcalan önderli¤inin stratejisini çizdi¤i mücadelenin tüm çerçevesi bu kadard›r iflte; bu da sosyalist, ulusal, devrimci, s›n›fsal bir mücadele de¤il, “burjuva demokrat” bir muhalefet çizgisidir. Bunlar herhangi bir burjuva demokrat›n talep edebilece¤i fleylerdir.

Mücadelenin hedefleri böyle dar bir alana s›k›flt›r›ld›¤› için, Kürt halk›n›n KADEK ça¤r›lar›na cevap vermemesi, Serhildan’lar›n ortaya ç›kmamas› son derece do¤ald›r.

Hayaller ve gerçekler!

Ortada oligarflinin demokrasicilik oyununun en kaba manevralar›ndan baflka bir fley yokken “Çözül-

dü, çözülecek...” havas›n› yarat›lm›fl, faflizm hükmünü sürdürürken “olumlu geliflmeler var...” propagandas› yap›lm›fl, ve her seferinde de bafla dönülmüfltür.

Uçan kufltan medet umuldu. Bir subay›n gelip Öcalan’›n bulundu¤u havaland›rma kap›s›ndan iki kelime söylemesi üzerine veya bir tekelci burjuvan›n ayaküstü bir demeci üzerine “çözmek istiyorlar” tahlilleri yapman›n baflka bir izah› yoktur. Kürt milliyetçi hareketinin bu durumunu do¤ru tespit eden emperyalizm ve oligarfli, bu durumu sonuna kadar kullanm›fl, Kürt milliyetçili¤inin beklentilerini sürdürecek, kendilerini oyalayacak verileri bol bol sunmufltur.

Emperyalizmi tahlil edememifllerdir.

Oligarfliyi tahlil edememifllerdir.

Süreci tahlil edememifllerdir.

Hayaller, ABD’nin, AB’nin, NATO’nun, Genelkurmay›n, TÜS‹AD’›n “Kürt sorununu çözece¤i” üzerine hayaller kurulmufltur.

Gerçekler, emperyalizmdir, oligarflidir, faflist devlettir.

Dün, katliamlar olurken “Genelkurmay de¤iflimden yana... sald›ranlar ordu içindeki bir avuç rantç›” tespiti yapan da, bugün “ordunun kemikleflmifl yapısıyla dünyadaki de¤iflimi algılayamadı¤ını, Türkiye'yi uçuruma götürdü¤ünü” söyleyen de ayn› PKK önderli¤idir. Çünkü hayaller ve gerçekler s›k s›k birbirinin yerini almaktad›r.

Da¤›t›lan ve kurulan örgütler birbirini izliyor; öyle ki art›k bu geliflmeleri yak›ndan izleyenlerin bile kolay kolay içinden ç›kamayaca¤› bir “örgüt enflasyonu” oluflturulmufl durumdad›r. Hepsi, de¤iflim, dönüflüm olarak sunulmufltur. Daha fazla emperyalizmin güvenini kazanmay› amaçlayan programlar d›fl›nda bir de¤iflim dönüflüm yoktur. Kitlesel, politik, askeri anlamda kazand›rd›klar› yeni bir boyut yoktur.

Bunlar, politika yapmay› “flark kurnazl›¤›” olarak kavraman›n sonucudur. En son Kongra-Gel kuruldu; bunun ne zaman feshedilece¤i belli de¤ildir.

Ama onun feshedilmesinin de “de¤iflim, dönüflüm” olarak sunulaca¤› bellidir.

Defalarca süre tan›d›lar oligarfliye. Ama hiçbir sürenin sonunda söylediklerini yapmad›lar. Taktikler adeta “blöf” haline getirildi. Blöflerle sonuç alaca¤›n› sanmalar›ndan bellidir ki, oligarfliyi hala tan›yamam›fl, faflizmi çözümleyememifllerdir. Sömürgecilik teorilerine, “yeni dünya düzeni”ne iliflkin tespitlerine yeniden geri dönmek durumundad›rlar.

- devam edecek -

Say› 95 41 25 Ocak 2004

A yn› S afta Birleşen halk yenilmez!..

“Onursal Baflkan”a Bak›n!

19-20 Ocak tarihli Hürriyet Gazetesi’nde “eski tüfek”lerden Sadun Aren’le yap›lm›fl bir röportaj yay›nland›. Sadun Aren’in “Türkiye’de sosyalizmin efsane ismi” diye sunuldu¤u bu röportaja al›fl›lm›fl›n d›fl›nda genifl bir yer ay›rm›flt› Hürriyet.

Hürriyet’in “efsane sosyalisti”, röportajda, sosyalizmi karal›yor, 28 fiubatç›lar’dan daha 28 fiubatç› kesiliyor, sosyalistlere(!) Gorbaçov’u kurtar›c› olarak gösteriyor; “Sovyetler Birli¤i yanlıfl bir adımmıfl... Adeta toplum mühendisli¤i yapılmıfl... Gorbaçov'u bir kurtarıcı olarak görüyorum, ama ömrü vefa etmedi. Bazı yerlerde Türk halkından bile geri olan köylü bir milletin sosyalizm gibi insanlı¤ın en yüksek aflamasını kurup yürütece¤ini düflünmekle hata ettik. Sovyet enkazının içinden ne barıfl çıktı, ne özgürlük, ne de eflitlik, bir fley çıkmadı.”

“Efsane” türban konusuna da de¤inmifl: Say› 95 42 25 Ocak 2004

“Türban fleriatın öncüsü, fleriatın bayra¤ı, onun için her hal ve kárda karflı çıkacaksın, geçit vermeyeceksin.

Türbanı hakikaten inancıyla, politik anlamını bilmeden takmıfl olanlara da ‘‘Kusura bakma bunu çıkaracaksın, çünkü Türkiye'nin laik olması, senin türban özgürlü¤ün yüzünden sekteye u¤ratılamaz’’ diyece¤iz.

Ordumuz fleriat karflısındaki tutumu itibariyle iyi bir çizgide, bu konudaki en büyük sigorta hálá Türk Silahlı Kuvvetleri.”

“Efsane” sosyalist güya ama, ayn› zamanda s›k› bir darbeci, AB’ci, küreselleflmeci: “AB'ye de girilmeli, küreselleflme yoluna da, ancak sorgulanmalı, bize daha uygun olan arafltırılmalı, bulunmalı, talep edilmeli.

“AKP kabul edilemez bir oluflumdur... mutlaka devrilmesi lazım.” *** Sadun Aren ve onun düflünceleri bizim için “ayn› safta” sayfas›nda de¤erlendirilecek bir konu de¤ildir. Ama onun tafl›d›¤› bir kimlik nedeniyle, sorun ayn› zamanda solun sorunudur.

Sosyalizm ad›na bu saçmal›klar› dile getiren kifli, ÖDP’nin “onursal baflkan›”d›r.

Sosyalist oldu¤unu iddia eden bir partinin “Onursal baflkan›”na bak›n.

Gorbaçov’u kurtar›c› gören bir onursal baflkan.

28 fiubatç› bir onursal baflkan.

Hatta 28 fiubat’› da yeterli görmüyor; ona kalsa hemen bir darbe daha yap›p AKP’yi devirecek.

Türkiye devrim mücadelesinin tarihi aç›s›ndan Sadun Aren bir “efsane” de¤il, tam tersine, bu tarihin d›fl›na düfl-

müfl bir isimdir.

Sosyalizm ad›na konuflamaz.

Zaten Hürriyet Gazetesi de sosyalizm ad›na konuflsun diye açmam›flt›r sayfalar›n› ona. Ne söyleyece¤ini bilmekte, söylediklerinin sosyalizme, sosyalist harekete yarar de¤il, zarar verece¤ini hesap etmektedir.

Hürriyet’te Sadun Aren’e bu kadar yer ayr›lmas›, dikkat çekici ama flafl›rt›c› de¤il. Burjuva bas›n bu iflleri iyi bilir. Nerede geçmifli devrimci, sosyalist olup döneklik yapan, devrimcileri karalayan, sosyalizmi mahkum eden biri varsa, ona sayfalar›n› cömertçe açar. Milliyet Gazetesi’nde günlerce yay›nlanan Taner Akçam röportajlar›n› hat›rlay›n mesela. TV programlar›nda kah uzman, kah tan›k olarak hep dönekleri konufltururlar. *** K›sacas›, Sadun Aren’in savundu¤u düflünceler ideolojik, politik olarak y›llar önce mahkum edilmifl, ama daha da önemlisi, pratik olarak da bu kavgan›n d›fl›na düfleli uzun zaman olmufltur.

Bu nedenle, sorgulanmas›, tart›fl›lmas› gereken, Sadun Aren’in görüflleri de¤il, böyle birinin sosyalist, devrimci oldu¤u iddia edilen bir partinin “onursal baflkan›” yap›lmas› ve kendine sosyalist, devrimci diyenlerin önemli k›sm›n›n da buna itiraz etmemesidir.

Onlar bu itiraz› yapmad›klar› üstüne üstlük “onursal baflkan”l›k gibi payelerle ödüllendirdikleri için, burjuva medya, onlar› halka “sosyalizmin sözcüsü, efsane ismi” olarak sunabiliyorlar.

Gorbaçov hayran› Sadun Aren, kendine devrimci diyenlerin de¤il, olsa olsa mesela Gorbaçov’un yak›n dostu Zülfü Livaneli’nin CHP’sine “onursal baflkan” olabilir. Çünkü ortakl›klar› daha fazla.

Kuflkusuz ÖDP’yle Sadun Aren’i birlefltiren birfleyler var. ‹lk akla gelen pragmatizm, geçmiflin “cazip flöhretlerinden” oluflunu istismar etmek gibi nedenlerdir.

Ama bunun ötesinde, sosyalist olduklar›n› söyleseler de, sosyalizme Sadun Aren’den çok farkl› bakm›yorlar. “Özgürlükçü sosyalizmi” bunun için uydurdular. ÖDP’liler flimdi “onursal baflkan”lar›n›n sosyalizme karfl› yapt›¤› karalamalar›, ülkemizdeki sosyalist mücadeleye verdi¤i zarar› telafi edebilecekler mi?

1920’lerden bu yana süren sosyalizm mücadelesinin efsaneleri, inançs›zlaflm›fl, düzen içileflmifl eskiler de¤il, bu u¤urda canlar›n› vermifl, bu u¤urda canlar›n› ortaya koyan sosyalistlerdir. Sosyalizm ad›na konuflma hakk› da yaln›z ve yaln›z onlar›nd›r.

Sorular

Cevaplar

Partiler ve ‹deolojileri

Kurtulufl yolunun klavuzu Marksizm-Leninizm’dir “Zarfa de¤il, mazrufa bak›n” der bir halk deyiflimiz.

Partiler ve ideolojilerini ele ald›¤›m›zda, en baflta gözönünde bulundurulmas› gereken budur. Halk›m›z›n bu deyifliyle Marksist-Leninistler’in “partileri, kendileri için ne söyledikleriyle de¤il, onlar›n eylemleriyle de¤erlendirmek gerekti¤i” görüflü birbirini tamamlar.

AKP’nin düzenledi¤i “Muhafazakarl›k ve Demokrasi Sempozyumu” partilerin ideolojisini bir kez daha gündeme getirdi. Önümüzdeki günlerde, yerel seçimler vesilesiyle ideoloji kelimesini adaylar›n a¤›zlar›ndan s›kça duyaca¤›z; ezici bir ço¤unlu¤u da “ideolojisi flu olmufl bu olmufl benim için fark etmez, ben hangi partiden hizmet verece¤ime inan›yorsam, ondan aday oldum” türünden sözler edeceklerdir. Çünkü düzen politikas›, burjuvazinin, emperyalizmin empoze etti¤i kültür, partileri ve kiflileri, “ideolojisizli¤e” zorluyor, Ama böyle diyen birinin de, biz sa¤, sol de¤iliz diyen partilerin de, “flu veya bu s›n›f›n de¤il tüm milletin partisiyiz” iddias›nda bulunanlar›n da gerçekte bir ideolojisi vard›r. Onun öyle davranmas›na yol açan bir dünya görüflü vard›r.

?

Düzen partileri ideolojilerini neden ve nas›l gizliyorlar?

Legal, illegal onlarca parti var siyasi areneda. Hepsinin de belli mesajlar›, iddialar› içeren farkl› isimleri var. Ama hiçbir parti, sadece ismine bak›larak de¤erlendirilemez. Kimilerinde, partilerin ismi bir fikir verse de baz› durumlarda tam tersine yan›lt›c› olur. Mesela, Cumhuriyet Halk Partisi’nin “halk”la, siyasi platformda “‹flçi Partisi” ad›n› kullanan Ayd›nl›k ihbarc›lar›n›n iflçilerle de, iflçi s›n›f›n›n ideolojisiyle de hiç ilgisi yoktur.

“Türkiye Komünist Partisi”, sol bir partidir ama politikalar›yla “komünist” de¤il, klasik bir reformist, yasalc› partidir. AKP’nin adaletle, ANAP’›n vatanla hiç ilgisi olmamas› gibi, daha onlarca örnek s›ralayabiliriz. Ülkemizdeki düzen partileri ideolojilerini gizlerler, yokmufl gibi davran›rlar. 12 Eylül öncesinde düzen partileri, hangi s›n›f›n savunucusu olduklar›n› gizleseler de, en az›ndan “sa¤” veya “sol” içinde tan›mlamak zorunda hissederlerdi kendilerini. Çünkü bütün toplumda politikleflme oldukça ileri düzeydeydi. 12 Eylül sonras›n›n apolitiklefltirme ortam›nda, ideolojisizlefltirme bafll› bafl›na bir politika olarak uyguland›. En baflta da düzen partileri ideolojisizlefltirildi. Bu politika “biz sa¤c› da de-

¤iliz, solcu da... dört e¤ilimi birlefltirdik” iddias›yla en çarp›c› olarak ANAP’ta somutlanm›flt›r. Asl›nda partilerin ideolojisizleflmesi sözkonusu de¤ildi, ama kitlelere böyle bir görünümle gidecek, esas olarak kitleleri ideolojisizlefltirme ifllevini yerine getireceklerdi.

ANAP’›n ilk genel baflkan› Özal’›n sözünü etti¤i dört e¤ilim, “ideolojilerin” varl›¤›n›n tezahürüydü zaten. O günkü siyasi flekillenifl içinde Özal’›n sözünü etti¤i dört e¤ilim flunlard›: Sa¤ (Adalet Partisi), Sol (CHP), ‹slamc›lar (MSP), Milliyetçiler (MHP). 80 öncesinin burjuva siyaset arenas›nda ön planda olan güçler de bunlard›. ‹slamc›lar ve milliyetçiler, ayn› zamanda “sa¤” kategorisine de giriyorlard›. Bu kesimlerin kadrolar›n›n bir k›sm›, eski söylemlerini terk ederek, ABD’nin projesi çerçevesinde Özal’›n önderli¤inde emperyalizme tam teslimiyet ve oligarflinin ç›karlar›n› savunma temelinde ANAP’› oluflturdular. Topluma dayat›lan “ideolojisizleflme”nin içeri¤i de buydu zaten; b›rak›n dünyaya emperyalist tekeller, ülkenize de iflbirlikçi tekeller hükmetsin!

Bu süreç, bireycilik, ç›karc›l›k, köfle dönmecilik, sivil toplumculuk kültürünün empoze edilmesiyle paralel sürdürülmüfltür. Sen kendi ç›kar›na bak, sa¤ sol kar›n doyurmaz, ideolojiler öldü diye hemen her gün medyadan, burjuva partilerin sözcülerinin a¤z›ndan sürekli bunlar ifllenmifltir.

1980’den bu yana, zaman zaman kesintiler olsa da, düzen partileri “ideolojisizleflmeyi” benimsemifl, kendi tabanlar›nda bunu hakim k›lmaya çal›flm›fllard›r. E¤er bu ideolojisizleflme süreci yaflanmam›fl olsayd›, ne Ecevit, ne de Devlet Bahçeli kendi tabanlar›na DSPMHP koalisyonunu kabul ettiremezlerdi. E¤er bu süreç yaflanmam›fl olsayd›, “ne sa¤c›y›m ne solcu” diyen politikac›lar ve partiler, bu kadar oylar› toplayamaz, düzen partileri halk›n karfl›s›nda da “IMF’nin program›n› en iyi biz uygular›z” diye yar›fla giremezlerdi.

Oligarfli, halk›n politikleflmesinden, ilerici bir ideolojinin bilinçli savunucusu olmas›ndan korkar. Dolay›s›ysa bunun ifadesi olabilecek her fley, ülkemizde yasaklarla, bask›larla karfl›laflm›flt›r. “Demokrasicilik oyunu”nun zorunlu aktörleri olarak oligarfli en büyük tahammülü yasal siyasi partilere gösterir; ama bu tahammülü bile o kadar s›n›rl›d›r ki, kapat›lan partiler nedeniyle ülkemiz bir “partiler mezarl›¤›” olarak da an›l›r. ‹flte o kapat›lan partilerden baz›lar›n›n isimleri: "Türkiye ‹flçi-Çiftçi Partisi (1968), Türkiye ‹flçi Par-

Say› 95 43 25 Ocak 2004

tisi (1971), Türkiye Emekçi Partisi (1980), Türkiye Birleflik Komünist Partisi (1991), Cumhuriyet Halk Partisi (1991), Sosyalist Parti (1992), Halk›n Emek Partisi (1993), Özgürlük ve Demokrasi Partisi (1993), Sosyalist Türkiye Partisi (1993), Demokrasi Partisi (1994), Sosyalist Birlik Partisi (1994), Demokrasi ve De¤iflim Partisi (1996), Emek Partisi (1997)...

bir kavramd›r. Kavram olarak anlam›, bir düflünce sistemati¤i olarak da özetlenebilir. Siyasi literatürde ço¤unlukla yan›nda nitelik belirten bir tan›mla birlikte kullan›l›r. Burjuva ideolojisi, Marksist-Leninist ideoloji, proletarya ideolojisi gibi... Daha dar bir alan› kapsamak üzere dinci ideoloji, milliyetçi ideolojisi benzeri biçimlerde de kullan›l›r.

‹çlerinde devrimci, ihtilalci, Marksist-Leninist gibi s›fatlara sahip olan zaten yok. Düzenin kanallar› onlara bafltan kapal›. Kald› ki, bunlar›n ço¤u, düzen içinde mücadeleyi benimsemifl reformist partilerdir. Ama oligarfli bu noktada bile düzeninde bir gedik aç›lmamas› için direniyor. Bu gedikten devrimci, iktidar› hedefleyen güçlerin geçmesinden korkuyor. Zaman zaman oligarfli içi iktidar çeliflkileri nedeniyle kapat›lan partiler olsa da, as›l hedef olanlar, soldur. Düzen kendini güçlü hissetmedi¤i, baflka deyiflle burjuvazi kendine güvenmedi¤i için düzen içinde de olsa “iflçi, emek, sosyalist, komünist, devrimci, ilerici” s›fatlar›n›n tafl›nmas›na karfl› bask› ve yasaklara baflvurmaktan geri durmamaktad›r

Düzen partileri, ideolojilerinin burjuva ideolojisi oldu¤unu hiçbir zaman aç›kça ortaya koymay›p, liberallik, muhafazakarl›k, sosyal-demokratl›k gibi kavramlarla tan›mlarlar kendilerini. Bunlar da burjuva ideolojisinin de¤iflik ifade biçimleridir. Düzen partileri, kendilerini nas›l tan›ml›yor olurlarsa olsunlar, burjuvazinin s›n›fsal ç›karlar›na hizmet ederler ve ekonomide, politikada, kültürde, yaflam anlay›fl›nda, burjuva ideolojisiyle düflünüp hareket ederler. Liberallik, muhafazakarl›k, sosyal-demokratl›k en fazla, burjuvaziye hizmet etme biçimlerinde baz› farkl›l›klara iflaret edebilir; ama bu farkl›l›k bile günümüzde büyük ölçüde ortadan kalkm›flt›r.

?

Say› 95 44 25 Ocak 2004

‹deoloji nedir, siyasi bir güç ideolojisiz olabilir mi?

‹deoloji, siyasi, hukuki, kültürel, ahlaki, dinsel, felsefi görüfl ve fikirlere iliflkin bir düflünce ve davran›fl sistemidir.

Bu düflünce ve davran›fl sistemi, en genel hatlar›yla mevcut koflullar, özellikle de üretim iliflkileriyle belirlense de, düflüncenin belli bir ba¤›ms›zl›¤› vard›r. Bu nedenle de, belli toplumsal iliflkiler alt›nda dahi, çeflitli ideolojiler var olabilir. Egemen s›n›f›n ideolojisi, bir noktaya kadar toplumda hakim düflünce olarak etkisini sürdürse de, düflüncelerin flekillenmesinde alt yap›n›n d›fl›nda da etkili olan baflka faktörler girer devreye.

Kapitalizm koflullar›nda sosyalizm düflüncesinin ortaya ç›kmas›, kapitalizm koflullar›nda sosyalizmi savunanlar›n olmas› bu “ba¤›ms›zl›¤›n” sonucudur. ‹deolojiler mutlaka s›n›fsal bir öz tafl›rlar. Her temel s›n›fa ait bir ideoloji vard›r. Bu anlamda ideolojinin de gericisi ilericisi, do¤rusu yanl›fl› vard›r. Bu nedenle, s›n›flar aras›ndaki mücadele, ayn› zamanda ideolojiler aras›ndaki bir mücadeledir.

Kapitalist toplum temelde iki s›n›fa ayr›lm›fl oldu¤u için, temel olarak da iki ideoloji sözkonusudur: Proletarya ideolojisi ve burjuva ideolojisi. Proletarya ideolojisi ve Marksist-Leninist ideoloji, devrimci ideoloji, sosyalist ideoloji, farkl› yanlar› vurguluyor olsa da özünde ayn› dünya görüflünü dile getirirler. ‹deoloji, kendi bafl›na soyut

Bugünün düzen partilerine bakal›m; hepsi sa¤c›y›z veya solcuyuz dememek için, bin dereden su getiriyorlar. ‹slamc›l›¤› ve milliyetçili¤i de “flerhsiz” kabul eden yok.

Bunun bir nedeni klasiktir; “daha genifl kesimlerden oy almak” ad›na, düzen partileri genel olarak kitlelerin statükocu, geri yanlar›na seslenebilmek için siyasi niteliklerini hep “yumuflak”, “›l›ml›”, “mu¤lak” gösterme e¤ilimindedirler. Di¤er bir neden ise, 12 Eylül’le bafllat›lan depolitizasyonu sürdürmek istemeleridir.

Hemen hiçbir düzen partisi, gerçek ideolojisiyle ç›kmaz halk›n karfl›s›na. Temel olarak hangi s›n›flar›n partisi oldu¤unu aç›kça ortaya koymaz. Halbuki her siyasi partinin bir ideolojisi vard›r veya bir ideolojiye hizmet eder ve do¤rudan veya dolayl› temel s›n›flardan birinin hizmetindedir. Ülkemizdeki düzen partileriyle devrimci partileri ay›rdeden en temel ayr›mlardan biri de bu noktada gösterir kendini. Düzen partileri belli s›n›flar›n savunucusu olduklar›n› hiçbir zaman kabul etmez, “biz iflçisiyle, patronuyla, köylüsüyle, a¤as›yla tüm milletin partisiyiz” demagojisini yaparlarken, sadece devrimci örgütler, hangi s›n›flar›n savunucusu olduklar›n› ve hangi s›n›flara karfl› olduklar›n› aç›kça söylerler.

Mesela, DHKP program›nda der ki; “Partimiz, Marksist-Leninist dünya görüflünü benimsemifl ve bunun için savaflan bir partidir. Nihai hedefi, s›n›fs›z, sömürüsüz bir düzen ve bir dünya yaratmakt›r.”

Ama “Partimiz burjuva dünya görüflünü benimsemifltir” diye yazmaz burjuva partileri.

Devrimci partinin program›nda “hedefimiz Devrimci Halk ‹ktidar›’n› kurmakt›r. Devrimci Halk ‹ktidar›, emperyalizm ve oligarfli d›fl›nda kalan tüm halk s›n›f

ve tabakalar›n›n devrimci iktidar›d›r.” denilir.

Hiçbir düzen partisi, savunduklar› iktidar›n oligarflinin veya baflka deyiflle “iflbirlikçi tekelci burjuvazinintoprak a¤alar›n›n ve tefeci tüccarlar›n iktidar›” oldu¤unu ne yazabilir, ne söyleyebilirler. Tersine, “biz tüm Türkiye’nin iktidar›y›z”, “tüm milletin iktidar›y›z” gibi demagojilere baflvururlar.

Ya halk›n, yani ezilen, sömürülen s›n›flar›n savunucusu olunur ya da egemen s›n›flar›n, yani ezen, sömüren s›n›flar›n savunucusu. ‹kisi birden mümkün de¤ildir. Siyasi olarak, ideolojik olarak mümkün de¤ildir.

Bir partiyi tan›mak için bu nedenle, önce hangi s›n›flara hizmet etti¤ine, kimin iktidar›n› esas ald›¤›na kesin bir tan› koymak gerekir.

?

Oligarflinin partilerinin kulland›¤› sloganlar ve s›fatlar, neye göre flekillenir?

Düzen partilerinin sloganlar›n›, esas olarak kitlelerin içinde bulundu¤u durum ve devrimci mücadelenin düzeyi belirler. Bütün seçimlerin ortak özelli¤i, kitlelerin en yak›c› sorunlar›n› öne ç›karmas›, duyarl›l›klar›n›n yakalanmas› ve milyonlarca insan›n belli sloganlar etraf›nda toplanmas›d›r. Bu anlamda, sloganlar›n ezici ço¤unlu¤unun demagojik oldu¤u söylenebilir. Ama buna ra¤men çeflitli sloganlar, vaadler içinde sahip olunan ideoloji sinmifltir yine de. Mesela, yoksullu¤u ortadan kald›rmay› hedeflemek farkl› bir ideolojinin, yoksullara yard›m vaadetmek farkl› bir ideolojinin tezahürüdür.

27 May›s sonras› 1960’l› y›llarda halk›n mücadelesinin geliflmesi ve sosyalist söylemlerin öne ç›kmas› ile düzen partilerinin sloganlar› da “sol” söylemler içermeye bafllam›flt›r. Asli niteli¤i devletçi olan CHP bu dönemde "ortan›n solu" söylemini kullanarak sola yönelen kesimleri kendine çekmeyi hedefledi.

1969 seçimleri, halk›n mücadelesinin geliflti¤i, radikalleflti¤i ve anti-emperyalist mücadelenin öne ç›kt›¤› bir dönemde yap›ld›. DP-AP çizgisi ABD’yle iflbirli¤ini, düzeni muhafaza etmeyi temel politika haline getirirken, CHP ise, bir yandan geliflen mücadelenin daha fazla radikalleflmesini engellemeye, di¤er yandan bu hareketlili¤i oya dönüfltürmeye çal›flm›flt›r.

12 Mart sonras› '71 silahl› mücadelesinin ortaya ç›kard›¤› büyük bir sol potansiyel sözkonusudur. CHP bu potansiyeli kendine çekmek için biraz daha “solculafl›r”. Bu seçimlerde "Faflizme Geçit Yok", “Toprak ‹flleyenin, Su Kullanan›n” gibi sloganlardan "hakça düzen", "düzen de¤iflikli¤i" gibi söylemler öne ç›kar.

"Halk iktidar›"ndan bile sözeder. Ayn› y›llar, halk›n sömürüye, emperyalizme tepkisinin büyüdü¤ü y›llar oldu¤u için, emperyalistler taraf›ndan finanse edilen MHP, MSP bile kendi ideolojileriyle yo¤urarak anti-kapitalist, anti-emperyalist sloganlar kullan›rlar.

1983 seçimleri bu aç›dan “renksiz” bir seçimdir.

Cunta taraf›ndan seçimlere girmesine izin verilen partiler, vaatlerinden sloganlar›na kadar bir dizi s›n›rlamaya tabidirler. Ama ondan sonraki her seçimde, halk›n beklentilerine paralel olarak “12 Eylül karfl›t›” slogan ve vaadler, faflist partiler taraf›ndan bile dile getirilecektir.

1991 seçimlerinde, devrimci mücadelenin geliflmesinin nas›l düzen partilerini etkiledi¤inin en çarp›c› örneklerinden birine tan›k olunmufltur. Devrimci Haraket'in devrimci fliddet temelinde gelifltirdi¤i mücadelenin genifl halk kesimlerini etkiledi¤i, büyük iflçi direnifllerinin yafland›¤›, Kürt halk›n›n mücadelesinin önemli geliflmeler gösterdi¤i bu dönemde, seçimler düzen partilerinin vaadler ya¤muru alt›nda yap›ld›. SHP’sinden DYP’sine Refah Partisi’ne kadar birçok düzen partisi, solun sömürüye, yoksullu¤a, eflitsizli¤e, iflkenceye karfl› sloganlar›n› çeflitli biçimlerde kulland›lar, "daha fazla demokrasi", "insan haklar›", "polis sorgusunda avukat bulunacak", "iflsizlik sigortas›", "memura sendika hakk›", “fleffaf karakol” vaadleri birbirini izledi.

1995, 1999 seçimleri ise, ideolojik, politik sloganlar›n daha geri plana düfltü¤ü, sadece baz› ekonomik vaadlerin öne ç›kt›¤› seçimler olmufltur.

1970’lerde anti-kapitalist sloganlar kullanan, 1990 bafllar›nda politik vaadlerde bulunan partiler, bugün “IMF’siz olmaz” diyerek halktan oy istiyorlarsa, bunda kitlelerin bilincindeki alternatif düflüncesinin zay›flamas›n›n, ideolojisizleflme ve apolitikleflmenin pay› vard›r.

Bunu kitle hareketinin niteli¤inde de görebiliriz; “Sömürüye Son!” slogan› bile pek s›k kullan›lmamaktad›r emekçi eylemlerinde. Talepler ücret-maafl art›fllar›yla s›n›rland›r›lm›flt›r. Bunda elbette reformist, Avrupac› solun büyük pay› vard›r. Onlar da bir baflka kanaldan ideolojisizlefltirmeye hizmet etmifllerdir.

Tayyip Erdo¤an iflte bu zeminde “bu eylemler ideolojiktir” sözünü bir suçlama olarak kullanabilmektedir.

Ve yine iflte bu zeminde mesela ö¤renciler hakk›nda “ideolojik halay çekmek”ten soruflturmalar aç›labilmektedir. Kitlelerde “ideoloji” hakk›nda oluflturulan olumsuz önyarg›lardan yararlanmak istemektedir. ‹deolojik olmal› ve kitlelere ideolojisiz olmayaca¤›n›, “ideoloji düflmanl›¤›” yapanlar›n bal gibi bir ideolojiyi savunduklar›n›, ezilenlerin ise farkl› bir ideolojisi oldu¤unu anlatmal›y›z. ‹deolojik olmal›y›z. Bir ideolojimiz, bir dünya görüflümüz olmal›. Siyasi olaylardan günlük yaflam›n s›radan geliflmelerine kadar olaylara, olgulara ideolojik aç›dan bakmayan bir devrimcinin tavr›yla, “memleket için hay›rl›s› neyse o olsun” diyen apolitik bir insan›n tavr› özünde ayn›lafl›r.

Say› 95 45 25 Ocak 2004

“Yürüyüfl”üne devam ediyor “Yaflad›klar›n› dünyadaki hiçbir devrimci grup veya flark›c›n›n yaflad›¤› söylenemez. Devlet bask›s›, tutuklanmalar, iflkenceler bu grubun yok olmas›n› sa¤layamam›fl, tam tersine, ç›kard›klar› her albüm büyük bir ilgi görmüfltür. Grubun inad›, sosyalizme olan inanc›, böyle bir dünyada inan›lmaz bir devrim inad›n› mufltuluyor. Emekçi halka bu denli güvenen bir devrimci alg›, sonuna kadar tüm radikallikleriyle inançlar›na sahip ç›kmalar› bile kendi bafl›na onlar› Türkiye'de, hatta dünyada bir 'fenomen grup' yapmaya yetiyor.” (Orhan Kahyao¤lu, And Da¤lar›’ndan Anadolu’ya ‘Devrimci Müzik’ Gelene¤i ve S›yr›l›p Gelen Grup Yorum)

Bölüm 1

Grup Yorum; Bir Efsane

Say› 95 46 25 Ocak 2004

Ülkemizde sol, devrimci müzik dendi¤inde, akla ilk gelen Grup Yorum olur. Yorum müzi¤i, direnifli, devrimci mücadele içindeki yeriyle bu hakk› kazan›rken, Yorum’un tarihi, ayn› zamanda ülkemizde 12 Eylül sonras› mücadelenin de tarihi ve kararl›l›¤›n› yans›t›r. Bu yaz› dizimizde bu tarihten kesitler sunaca¤›z. Ancak belirtmek zorunday›z ki, aral›k ay› sonunda “YÜRÜYÜfi” isimli albümü ile yürüyüflüne devam eden Grup Yorum’un tarihini bir tek yaz› dizisi kapsam›nda ele almak elbette mümkün de¤ildir.

Grup Yorum yaratt›¤› ilkler, de¤erler, geleneklerle, müzi¤i ve 19 y›ll›k tarihiyle çeflitli araflt›rmalara konu olmaya, bugün örne¤i yafland›¤› gibi, üzerine kitaplar yaz›lmaya devam edilecektir.

YORUM’U VAR EDEN ÖRGÜTLÜ K‹ML‹⁄‹D‹R Yorum’un tarihinde ne varsa, örgütlü sanatç›n›n tarihidir o. Özellikle 12 Eylül sonras›n›n y›lg›nl›k ve örgütsüzlefltirme propagandalar›n›n en yo¤un yap›ld›¤› ortam›nda geliflen, “örgütlülük, sanatç›n›n yarat›c›l›¤›n› köreltir, öldürür” türünden tart›flmalara bir cevapt›r ayn› zamanda.

Anka masal›ndaki gibi, “küllerinden yeniden do¤mas›” da, yüzbinlerin dillerinde olan marfllar› yaratan da, yüzlerce insan› el ele halaya tutuflturan coflkulu türküleri ortaya ç›karan da, herkesin hayranl›kla izledi¤i bask›lara gö¤üs germesi, y›lmadan, yorulmadan kesintisiz bir flekilde yürüyüflünü sürdürmesi ve daha say›labilecek birçok özelli¤i, bu örgütlü kimli¤in sonucudur. Örgütlülük kolektivizm demektir. Kolektivizm, yarat›c›l›¤›n gelifliminin önünü açan, kitlelerle sanat›n buluflmas›n› sa¤layan ana yöntemdir, kaynakt›r. Yorum’u bir gelenek ve okul haline getiren, dünya çap›nda “bir fenomen” yapan örgütlü sanatç› kimli¤idir. Bu, gözard› edildi¤inde Yorum’u anlamak ve anlatmak olanaks›zlafl›r. Taklitleri de kaç›n›lmaz olarak karikatüre dönüflür.

TÜRKÜLER‹M‹Z‹N 12 EYLÜL’E ‹SYANI Grup Yorum, 12 Eylül 1980 cuntas›n›n hayat›n her alan›na müdahale etti¤i y›llarda kuruldu. Cunta, devrimci mücadeleyi yok etmek, halk› sindirmek için yüzbinlerce insan› gözalt›na ald›, iflkencelerden geçirdi, hapishanelere doldurdu. Hapishaneler halka yönelik gözda¤›n›n merkezi olarak düflünüldü. Kimliksizlefltirme, kifliliksizlefltirme, örgütlülükleri yok etme, apolitiklefltirme ilk olarak buralarda yaflama geçirilip tüm halka dayat›lacakt›. Ancak program›nda en büyük gedik yine hapishanelerde aç›lm›fl, devrimci tutsaklar teslim al›namayacaklar›n› çeflitli direnifllerle göstermifllerdi. Bu direnifllerin doruk noktas› ise 1984 Ölüm Orucu oldu. Ölüm orucu ayn› zamanda cunta ideolojisine karfl›, devrimci ideolojinin bayra¤›yd›. Devrimci ideoloji ve kültür, sosyalist kiflilik direniflte vücut buldu. Daha sonra, Grup Yorum’un çeflitli türkü ve marfllarla destan›n› anlataca¤› bu direnifl, d›flar›daki mücadeleyi de etkileyen bir ifllev gördü. TAYAD’l› Aileler’den, gençli¤e kadar çeflitli alanlarda, 12 Eylül karanl›¤›n›n ortas›nda alevler yanmaya bafllad›. Kültür sanat alan›nda karanl›¤› ayd›nlatan alevin ad› ise, Yorum olacakt›.

Hapishanelerde somutlaflan, devrimci mücadeleye dayat›lan teslimiyet, halka da bask›, yasak ve apolitiklefltirme olarak yans›yordu. Apolitiklefltirmenin en önemli aya¤›n› ise, kültürel olarak yozlaflt›rma ve buna uygun bir kültür-sanat politikas› oluflturuyordu. Bu, oligarfli aç›s›ndan uzun vadeli bir programd›. Ve sadece cunta ile s›n›rl› kalmayacak, sonraki “sivil” iktidarlarca da uygulanmaya devam edecekti. Sonuçlar› ileriki y›llarda çok daha çapl› bir flekilde ortaya ç›kacak olan yozlaflt›rma, dejenerasyon politikalar› kabul edilemezdi. Grup Yorum, iflte böyle bir ortamda, depolitizasyona karfl›, gençlik içindeki bir “tepki”nin ürünü olarak filizlendi. Grup Yorum, 12 Eylül’e türkülerin isyan›yd›.

‹lk ç›k›fl› itibariyle cuntan›n bask›, yasak ve daha boyutlu olarak, halk›n en dinamik ve ayd›n kesimi olan gençli¤e yönelik depolitizasyona tepkiydi. Ancak, Yorum geliflen mücadeleden etkilenerek, pratik içinde yetkinleflip bilinçlenerek “tepki”nin ötesinde bir misyon edinmeye bafllad›. Yorum, devrimci mücadelede sanatsal faaliyetleri örgütleyen ve alan›nda önemli bir ses haline gelen bir geliflim seyri izledi. "Önceleri bir müzik grubu kurma düflüncesi bile yoktu. Depolitizasyon ortam›n›n yoz iliflkileri olanca çarp›kl›¤›yla üniversite yaflam›na da yans›m›flt›. Ç›kar iliflkilerinden rahats›z olan ö¤renci gençlik s›cak, dürüst, insanca iliflkiler ar›yordu. Ayn› kuflaktan birkaç arkadafl, arad›¤›m›z ortak noktam›z›n müzik oldu¤unu saptad›k ve iliflkilerimizi müzik ekseninde gelifltirdik."

GRUP YORUM ‹LKELER‹ fiEK‹LLEN‹YOR Grup Yorum 12 Eylül'ün ac›mas›zca sald›rd›¤› y›llardan sonra ilerici, devrimci bilinen flairlerin fliirlerini besteledi. Ertu¤rul Efendio¤lu'nun yönetti¤i "Taziye" isimli oyunun müziklerini yapan Yorumcular, bu dönemde Ortaköy Kültür Merkezi (OKM) ile tan›flt›lar. Grup Yorum tiyatrolara müzik yapan bir topluluk olmaktan ç›k›p müzikal yönlerini gelifltirmek ve müzik grubu bilincinin oturmas› için çal›flmalar›na bafllad›ktan sonra, ilk konserini 4 May›s 1986'da OKM'de verdi. Kendi bestelerinin yan›s›ra anonim türküleri de söyledi¤i bu konser, Yorum’un OKM’deki ilk faaliyetiydi. ‹leriki y›llarda ise, örgütlü sanatç› kiflili¤ini gelifltirdi¤i, kolektif üretimi her alanda yaflama geçirdi¤i bir mekan olacakt› OKM. "S›yr›l›p Gelen" albümünün haz›rl›klar›n›n yap›ld›¤› bu süreçte Yorum’un ilkeleri, üzerinde yükselece¤i de¤erler de flekillenmeye bafllad›. Gruptan ayr›lmalar, yeni kat›l›mlar bu ilkeleri özümseyip, özümseyememekle do¤rudan ilgili olacakt›r. Ayr›lanlar, halk›n mücadelesinin içinde olmay›, kavgan›n sanat›n› yapmay› kavrayamazlar. Bu, bedel demektir, düzenin kazand›rd›¤› zaaf ve al›flkanl›klarla mücadele deHalk›n mücadelesi nerede filizlenmiflse, mektir ac›s› nerede ses vermiflse, Yorum orada ayn› zaoldu. “Halk›n sanatç›s› Yorum”, somut bir manda. kavram haline böyle dönüfltü.

Yo r u m , bir yandan kurumlaflman›n temellerini atarken, öte yandan

Sular›n sesini dinle flimdi, orman›n f›s›lday›fllar›n› Yar›l›yor da¤lar›n gö¤sü, bir aflk› dinlendirmek için Ve gözlerin uzak yamaçlarda, aran›p dururken bir fleyleri Sessiz ve sakin beklemekte, bekledikçe bileylenen güne Belli ki da¤lar›n, denizlerin ve göllerin üzerinde S›yr›l›p gelmektedir seher Belli ki yak›nd›r do¤ay› ve hayat› sarsacak saat bunlar› tart›fl›r. Bu tart›flma ayn› zamanda bir kimlik, hangi çizgide yürünece¤i tart›flmas›d›r. Grup Yorum'un ilkeleri haline gelecek olan baz› de¤erlerin ön ad›mlar› da bu dönemde at›l›r.

Onlar› bir arada tutan, ne para kazanma h›rs› ne de popüler olmak olmayacakt›. En baflta halk›n mücadelesinin içinde olmal›, onunla nefes al›p vermeli, onun türkülerini yapmal›, ezgilerinde halk›n ac›lar› ve isyanlar› kokmal›yd›. Halk›n mücadelesinin içinde olmak, salt türkülerini yapmakla olmazd›. Böyle oldu¤unda, halk›n kavgas›n›n, o damarlardaki kan› tutuflturan coflkusunu yans›tabilmek mümkün de¤ildi. Sonucu da, örnekleri çokça görülen tükeniflti, üretememekti, yabanc›laflmakt›. Yorum mücadelenin içinde olmay› seçti.

14 Nisan 1987 y›l›nda ö¤renciler YÖK'ü protesto etmek için Laleli'den Beyaz›t'a kadar trafi¤i keserek yürüdüler. Bu hem 12 Eylül'e karfl› kitlesel harekette hem de ö¤renci gençli¤in mücadelesinde önemli bir dönüm noktas›d›r. 1980 sonras›n›n ilk kitlesel militan eyleminde Grup Yorum da yer ald›. Bir ilkti bu. Ama görülecekti ki, Yorum için art›k s›radan bir durum, Yorum’un gerçekli¤inin bir parças› olacakt›.

Halk›n mücadelesinin nabz›n›n att›¤› her yerde Yorum’un sesi duyulacakt›. Grevlerde, boykotlarda, yürüyüfllerde, gecekondu halk›n›n direnifllerinde, madencilerin yüzbinlerle aya¤a kalk›fllar›nda, emperyalizme ve oligarfliye karfl› öfkenin hayk›r›ld›¤› meydanlarda, hem fiili olarak hem de türküleri ve marfllar›yla var olacakt› Grup Yorum. Bu, devrimci sanatç› ile küçük-burjuva sanatç› aras›ndaki temel ayr›m noktalar›ndan biriydi.

“S›n›f temelli mücadeleye, devrimci gelene¤e yo¤un biçimde ba¤l› olmalar› en önemli özellikleri” (O. Kahyao¤lu) olarak, Yorum’un ba¤r›na bir tohum olarak düflmüfltür. Tohum, örgütlü sanatç› kiflili¤ine kavufltukça filizlenecektir.

- Sürecek -

Say› 95 47 25 Ocak 2004

Dünya Sosyal Forumu Yap›ld›

Halklar›n Devrimlere ‹htiyac› Var

Say› 95 48 25 Ocak 2004

16-22 Ocak günleri, dünyan›n 132 ülkesinden halklar Hindistan’›n Mumbai kentinde biraraya geldi. Dünya Sosyal Forumu (DSF), çerçevesinde binden fazla toplant›n›n, seminerin, tart›flma platformlar›n›n yap›ld›¤› Mumbai’de, emekçilerin sorunlar›ndan çocuk iflçili¤ine, yerli halklara yönelik bask›lar ve mücadelesinden evsizlere, kültür sanat üzerindeki emperyalist tahakkümden kast sistemine kadar birçok konu bu forumlarda tart›fl›ld›.

Sokaklar halklar›n rengarenk kültürel zenginli¤ine tan›kl›k etti Mumbai’de. Reformist önderlikler taraf›ndan yönlendirilen küreselleflme karfl›tlar›n›n etkinliklerinin d›fl›nda da, flimdilik c›l›z da olsa sesler vard›.

DSF’yi “emperyalizmle iflbirli¤i içinde olmak, emperyalistlerce finanse etmekle elefltiren” bu gruplar, emperyalizme öfkelerini ayr› etkinlikler ve toplant›larda dile getirdiler.

Yap›lan toplant›larda DSF bünyesinde yer alan örgütlenmelerin organize edece¤i kararlar da al›nd›. Bunlardan birisi de 20 Mart'ta bütün dünyada Irak iflgaline karflı eylem karar› oldu.

T›pk› 2003 y›l›nda oldu¤u gibi, ayn› gün tüm dünyada meydanlara ç›kacak halklar ve ABD imparatorlu¤unu lanetleyecek, iflgale son verilmesini isteyecekler.

Kararlardan biri de, gelecek y›l düzenlenecek Dünya Sosyal Forumu’nun Brezilya’da yap›lmas› karar› oldu.

Bir hafta süren DSF’nin son günü, Mumbai caddeleri, ço¤unlu¤u Hindistan ve Asya ülkelerinin yoksullar›n›n oluflturdu¤u onbinlerce kiflinin protesto yürüyüflüne ev sahipli¤i yapt›. Emperyalizme, ABD imparatorlu¤una karfl› sloganlar›n at›ld›¤› eylemde, çeflitli talepler pankartlarla dile getirildi.

Her dilde sloganlar at›ld› yürüyüflte.

Birleflen Halklar Yenilmez!

Terörist Bush!

Kahrolsun Emperyalizm... *** DSF’de halklar biraraya geldiklerinde kendi güçleri-

ni görüyorlar. Ancak her fley bununla bitmiyor. O gücün neyi ve nas›l hedefleyece¤idir, as›l sorun.

DSF’nin yönetimini elinde tutan Sivil Toplum Kurulufllar›’n›n (NGO-’hükümet d›fl› kurulufllar’), düzenlenen etkinliklerde, yürüyüfllerde, sloganlarda, pankartlarda emperyalizmin hedef al›nmas›ndan, DSF’nin genel havas›na anti-emperyalizmin damga vurmas›ndan rahats›zd›lar. Kendilerini “Hükümet D›fl›” olarak niteleseler de, STK’lar›n nas›l olufltu¤u, ne ifllev gördü¤ü birçok ülke örne¤inden bilinmekte.

Dünya Sosyal Forumu önderleri de, hareketin, kendi denetimlerinden ç›kmas› kayg›s›n› duymaya bafllad›lar. Daha yak›ndan duyacaklar› günler de kaç›n›lmaz olarak gelecektir. Ya, reformist politikalardan vazgeçilecek, devrimci yol seçilecek ya da halklar onlar› dinlemeyecek.

Küreselleflme karfl›t› hareketin sosyal forumlara evrilmesi ve bugüne kadar gelinen sürecine bak›ld›¤›nda, emperyalizmin inisiyatifi ve denetimi d›fl›nda hareket edebildi¤ini söylemek zordur. ABD’nin karfl›s›na Avrupa’n›n yan›nda ya da BM’ye dayanarak ç›kmakta, halklar›n ç›kar› yoktur.

Ancak geliflen bu süreç ayn› zamanda bir gerçe¤i daha gösteriyor. DSF içinde, “hareketin gelece¤ine” iliflkin yaflanan tart›flmalar, mutlak bir ayr›flma, yeni bir yol aray›fl›n›n da ifadesidir.

Halklar, emperyalizme karfl› direnifl cephesinin nas›l örülmesi gerekti¤inin yolunu da mutlaka bulacaklar.

Bu yol bellidir. Bu yol devrimci olan yoldur. Halklar›n devrimlere ihtiyac› vard›r.

Kapitalist politikalar›n karfl›s›na “daha fazla sosyal hak, yoksul ülkelerin borçlar›n›n ertelenmesi...” gibi reformist taleplerle ç›kman›n sonuçsuzlu¤u halklar taraf›ndan da daha net görülecektir. Bu, emperyalist sistemi zorluyor havas› verse de, özünde onu güçlendiren, halklar›n öfkelerini yat›flt›rmaya yarayan bir sonucu beraberinde getirmektedir. Halklar, adaletsizli¤in ve yoksullu¤un dünya tarihinde hiç görülmedik boyutlara ulaflt›¤› bugünkü koflullarda, bu öfkenin yat›flt›r›lmas›na, reformist kanallarda oyalanmas›na daha fazla raz› olmayacakt›r.

Vatan hainlerinin ‘vatan hainli¤i’ tart›flmas›

Ne Gerek Var Önleme!

Silaha, ‹stihbarata Yat›r›m Yap›n Baflta ‹stanbul olmak üzere 22 Ocak’ta tam anlam›yla hayat felç oldu. Çocuklar›m›z okul yollar›nda kald›, hastalar hastanelere gidemedi, halk evine ulaflamad›, elektrikler kesildi....

Hiç kimse “do¤al afettir” diye düflünmesin.

Evet, do¤an›n bir olay›d›r yaflanan. Ama insano¤lu do¤aya karfl› savafl›nda büyük yol alm›flt›r. Sorun, insana, halka yat›r›m›n olmamas›d›r. Oligarfli sadece silaha ve istihbarata yat›r›m yap›yor ve onlar› da halka karfl› kullan›yor.

Hiçbir önlemi yok. T›pk› depremde oldu¤u gibi, ortada devlet, belediye hiçbir fley yok. Halk yine kendi bafl›n›n çaresine bakmak zorunda.

Kokuflmuflluk her f›rsatta ortaya ç›k›yor.

Ç‹ZG‹YLE

Org. Hurflit Tolan ile AKP, TÜS‹AD ve onlar›n sözcüleri aras›nda “vatan hainli¤i” tart›flmas› yaflan›yor. “Millicilik” maskesi düflen generalerin akl›na hainlik, iktidar kavgalar›nda gelirken, “farkl› düflüneni hain ilan etmek anti-demokratl›kt›r” diyen TÜS‹AD’›n akl›na da ayn› kavgada demokratl›k geliveriyor. Tart›flanlara bak›n! Ülkemizi emperyalizme peflkefl çeken, onlar ad›na katledenlerin ordu, hükümetler ve patronlar oldu¤u s›r m› ki? Ve tümü birden devrimcileri vatan haini diye karalamaya çal›fl›rlar.

Naz›m en güzel cevab› vermiflti. O’nu dinleyelim: "Nâz›m Hikmet vatan hainli¤ine devam ediyor hâlâ / Amerikan emperyalizminin yar› sömürgesiyiz, dedi Hikmet. (...) Bir Ankara gazetesinde ç›kt› bunlar, üç sütun üstüne, kapkara hayk›ran puntolarla / bir Ankara gazetesinde, foto¤raf› yan›nda Amiral Vilyamson'un / ... Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim./ Vatan çiftliklerinizse, / kasalar›n›z›n ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, / vatan, flose boylar›nda gebermekse açl›ktan, / vatan, so¤ukta it gibi titremek ve s›tmadan k›vranmaksa yaz›n, / fabrikalar›n›zda al kan›m›z› içmekse vatan, / vatan t›rnaklar›ysa a¤alar›n›z›n, / vatan, m›zrakl› ilmühalse, vatan, polis copuysa, / ödeneklerinizse, maafllar›n›zsa vatan, / vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombas›, Amerikan donanmas› topuysa, / vatan, kurtulmamaksa kokmufl karanl›¤›m›zdan, / ben vatan hainiyim. ...”

Say› 95 49 25 Ocak 2004

kahramanlar ölmez 24 Ocak - 30 Ocak fiehitlerimiz Ayflenur fi‹MfiEK 24 Ocak 1995 Kontrgerilla taraf›ndan kaç›r›ld›. Haftalar sonra 13 Nisan’da K›r›kkale’de iflkence yap›larak katledilmifl olarak bulundu.

Ankara kamu emekçilerinin örgütlenmesinde büyük eme¤i vard›. Sa¤l›k-Sen’in ilk kurucular›ndand›r. 199394’de Devrimci Sol Güçler’in Ankara-‹ç Anadolu koordinasyonunda görev alm›flt›. Özer ELMAS 27 Ocak 1976 ‹TÜ ö¤rencisiydi. Antifaflist mücadelenin içinde yer ald›. Faflistler taraf›ndan okul giriflinde pusuya düflürülerek katledildi.

28 Ocak 1998 Adana Kiremithane’de bulunduklar› evde, ölüm mangalar› taraf›ndan infaz edildiler.

Besat, üniversite y›llar›nda örgütlü mücadeleye kat›ld›. Ankara Dev-Genç ve ‹ç Anadolu Bölgesi’nde Besat AYYILDIZ çeflitli sorumluluklar ald›.

1997’de k›ra ç›kt›. Bülent, 1995’te ekonomik nedenlerle yurtd›fl›na ç›kt›¤›nda orada Parti-Cephe ile iliflki kurarak, savaflmak istedi. Bir süre ‹ngiltere örgütlenmesi içerisinde faaliyetlerde bulunduktan sonra 1997’de Akdeniz Bölge Komutanl›Bülent D‹L ¤›’na ba¤l› K›r Silahl› Propaganda Birli¤i’nde savaflç› olarak görevlendirildi.

Mehmet bir iflçiydi. Yoksullu¤un getirdi¤i yaflam kavgas› içerisinde birini yaralamaktan hapsedildi¤inde devrimcilerle tan›flarak devrimcileflmiflti. Özgürlü¤üne kavufltu¤unda arMehmet TOPALO⁄LU t›k bir devrimcidir. Kurtulufl Gazatesi’nin Adana bürosunda çal›flt›, bask›lara gö¤üs gerdi.

Mete Nezihi ALTINAY

Cömert ÖZEN

Mustafa AKTAfi

30 Ocak 1996 Sivas’›n Hafik ‹lçesi’nin Yukar›asarc›k Köyü yak›nlar›nda oligarflinin askeri güçleri taraf›ndan kuflat›ld›lar. Çat›flarak flehit düfltüler.

Mete Nezihi’nin mücadele tarihi, Devrimci Sol’un Tevfik DURDEM‹R oluflumundan itibaren Muharrem ÖZDEM‹R bafllar. Silahl› ekiplerde, DEV-GENÇ’te, akademik demokratik mücadelede, mahallelerde, taraftarl›k, militanl›k, yöneticilik yapm›flt›r.

Tutsakl›k y›llar›n›n ard›ndan 1986’da d›flar› ç›kt›ktan sonra da, her alanda önemli sorumluluklar üstlenmifltir. fie‹mran AYHAN hit düfltü¤ünde Karadeniz Recai Dinçel K›r Silahl› Pro- Ali Duran ERO⁄LU paganda Birli¤i Komutan Yard›mc›l›¤› görevini yürütüyordu.

Birlik Komutan› Cömert Özen ve di¤er savaflç›lar, her biri gençlikten gecekondulara hayat›n çeflitli alanlar›nda mücadelelerin içinden geçmifller, görevler üstlenmifllerdi, son görevleri kurtulufl savafl›n›n bayra¤›n› Anadolu’nun da¤lar›nda dalgaland›rmakt›.

Mustafa Suphi 29 Ocak 1921 Ülkemizin ilk komünistlerindendir. 1908'lerden itibaren ‹stanbul’da çeflitli dergiler yay›nlad›, örgütlenme çal›flmalar› yürüttü. 1913’te Mahmut fievket Pafla'ya düzenlenen suikastin ard›ndan Sinop'a sürgüne gönderildi. Sinop'tan Rusya'ya geçen Mustafa Suphi, burada Rus komünistleriyle tan›flarak Sovyet devrimine kat›ld›.

Suphi 1918’de Rusya’daki Türkler aras›nda örgütlenmeye bafllad›.

Osmanl› Sol Sosyalistleri Kurultay›'n› toplad›. Komünist Enternasyonal'in Kurulufl Kongresi'ne kat›ld›. TKP Kurulufl Kongresi 10 Eylül 1920'de onun önderli¤inde topland›.

Kongreden k›sa bir süre sonra da Mustafa Suphi ve yoldafllar› Anadolu'ya gitme karar› ald›lar. Bu karar› almalar›nda Mustafa Kemal'in “TKP'nin TBMM'ye bir delegasyon göndermesini” isteyen mektubu da etkili olmufltu.

Mustafa Suphi ve yoldafllar›, Kars'ta Ordu Komutan› Kaz›m Karabekir taraf›ndan törenlerle karfl›land›. Ne var ki, Suphi ve yoldafllar› 28 Ocak 1921’de Trabzon'a vard›klar›nda, jandarmalar taraf›ndan silahlar› al›n›p, elleri kelepçelenerek bir tekneye bindirildiler. Zorla denize aç›lmas› sa¤lanan teknenin ard›ndan ise, Kemalist yönetimin kiral›k katilleri baflka bir tekneyle hareket ederek Suphi ve 14 yoldafl›n› denizde katlettiler.