www.emegindunyasi.info
Saðlýk Emekçileri Saldýrýlara Karþý “Mücadeleyi Yükseltecek”
SES, Dev-Saðlýk-Ýþ Sendikasý ve Tabipler Odasý,sendika üyelerine ve yöneticilerine karþý yapýlan saldýrýlar, sendika yasalarýnda yapýlan deðiþiklikler ve GSS uygulamaya konulmasýna tepki vermek için Okmeydaný Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Baþhekimlik binasý önünde eylem yaptý. Baþhekimlik önünde basýn açýklamasýný okuyan SES iþyeri temsilcisi Akife AKTAÞ,kamu emekçilerine yapýlmayan zamma da dikkat çekerek, “Kamu emekçileri, emekliler ve onlarýn aileleri ücret zammý ve diðer konulardaki gecikme nedeniyle ciddi maðduriyetler yaþamaktadýr. AKP hükümetinin Çalýþma Bakaný, zamsýz maaþ almamýzýn gerekçesini konfederasyonlarýn yasa konusunda anlaþmamalarý olarak gösteriyor.
>>> 5.s
Mehmet de Ölümü Bekleyenlerden
Mehmet Çalýþ, 32 yaþýnda, Silikozis hastasý. O da arkadaþlarý gibi ölümün pençesinde ölümü bekleyenlerden. Belki 51, belki 55. ölüm olacak. Mehmet’in hikayesi de diðer kot kumlama iþçilerinden farklý deðil. Samsun’un Çarþamba ilçesinde doðmuþ. Askere kadar inþaatlarda çalýþýp askerden sonra Ýstanbul’un yolunu tutmuþ. Mehmet “askerden yeni gelmiþtim. Ailemi Ýstanbul’a getire bilmek için para kazanmam gerekiyordu” diyor. >>> 2.s
Aylık İşçi Gazetesi Sayı: 10 - Mart - 2012 - Fiyat 1 TL
Þ
imdi Mart bizi yeni eylemlere yeni doðumlara çaðýrýyor. Tarih, iþçi sýnýfý ve emekçileri büyük eylemlere devrime çaðýrýyor. Dünya emeðin dünyasý olsun diye siyasi iktidar için mücadeleye çaðýrýyor.>>> 7.s
“İşçiler Nasıl Özgür Olurlar”
Emeðin Dünyasý konferans salonun’da iþçi haklarý ve örgütlenmesi sorunu üzerine bir panel düzenlendi.
M
DİSK GENEL KURULU YAPILDI
3.s
Çatlak Kapak Patladý 10 Ýþçi Öldü
armara Üniversitesi Y.Doç.Dr. Özgür MÜFTÜOÐLU, TÜMTÝS Sendikasý Genel Merkez
Yöneticisi Muharrem YILDIRIM ve Devrimci Ýþçi Komiteleri Temsilcisi Ali Ekber SEVER’in panelistler olarak katýldýðý panelde kapitalist üretim sürecinde iþçilerin sömürüsü, sendikal örgütlenme ve komite konseyler üzerine konuþmalar yapýldý. . >>> 2.s
5.s
2
“Ýþçiler Nasýl Özgür Olurlar”
Sayı 10 / Mart 2012
E
meðin Dünyasý konferans salonunda iþçi haklarý ve örgütlenmesi sorunu üzerine bir panel düzenlendi. Marmara Üniversitesi Y.Doç.Dr. Özgür MÜFTÜOÐLU, TÜMTÝS Sendikasý Genel Merkez Yöneticisi Muharrem YILDIRIM ve Devrimci Ýþçi Komiteleri Temsilcisi Ali Ekber SEVER’in panelistler olarak katýldýðý panelde kapitalist üretim sürecinde iþçilerin sömürüsü, sendikal örgütlenme ve komite konseyler üzerine konuþmalar yapýldý.
S
ÝSTANBUL – 19.02.2012 ongül Yücel’in moderatörlüğünü yaptığı panelde ilk konuþmayý yapan Özgür MÜFTÜOÐU, iþçilerin haklarý neler, ne zaman bu haklara sahip olmuþlardýr,bunlarý irdelemek gerektiðinin altýný çizerek “içinde bulunduðumuz kapitalist sistem, kapitalist üretim sisteminde, yani iþ yerlerinde hangi iþi yapýyorsak yapalým, ister bürolarda çalýþalým, ister fabrikalarda çalýþalým hangi iþi yaparsak yapalým bir üretim sistemi içerisinde çalýþýyoruz. Bu da kapitalist üretim sistemi”dedi.Müftüoðlu,kapitalizmin baþlangýç evresinde temel mantýðýn emeði özgürleþtirmek olduðunu söyleyerek bunun da emeði, topraða baðlýlýktan, loca sistemi ,çýrak-kalfa sisteminden çýkararak ‘kendileri gibi baðýmsýz bir iþçi haline dönüþtürmek’ yoluyla olduðunu söyleyerek “kapitalist sistem bunu ne zaman yapýyor 200–250 yýl önce”dedi. MÜFTÜOÐU, iþçilerin birlikte hareket ederek sermayenin karþýsýna çýktýðýný söyledi. Sendikalarýn ilk ortaya çýkýþlarýndan bugüne yasaklanarak geldiðine deðinerek, “ama bu yasaklara raðmen mücadele devam etmiþtir” dedi. Ýlk önce makine kýrýcýlarýn, ardýndan siyasal talepler içeren hareketlerin, ortaya çýkýþý ve “1848 devrimleri dediðimiz ve artýk Komünist Manifesto ile baþlayan” bir sürece iþaret etti. Müftüoðlu “Komünist Manifesto, 1. Enternasyonal, Paris Komünü bütün bu mücadeleler, 19 yy’ýn bütün yarýsýnda sürdürülen bu mücadeleler, insaný yok sayan, emeði yok sayan kapitalist düzene dur demiþtir. Bu dur demeyi nasýl yapmýþtýr; ‘sen feodalizm içerisinden devrimci bir sýnýf olarak çýktýn, burjuva sýnýfý olarak, senin kurduðun kapitalist üretim düzeninde de bu üretimin kaynaðý benim, ben olmazsam bu üretim olmaz, dolayýsýyla ben sizin karþýnýza bir sýnýf olarak çýkýyorum ve bu sýnýf mücadelesi içerinde seni ortadan kaldýracaðým’” diyerek ..iþçi sýnýfý olmadýðý zaman üretimin olmayacaðýný ama burjuva sýnýfý olmadýðý zaman üretimim devam edebileceðini ve bu nedenler iþçi sýnýfýnýn kendi dünyasýný yarata bileceðini söyledi. Müftüoðlu “iþçi sýnýfýnýn haklarýný elde etmesinde Ekim devrimin çok büyük bir rolü vardýr. Çünkü sistem üzerinde sosyalizm çok ciddi bir tehdit oluþturdu. Bir taraftan da 19. yy’da grevler tehdit oluþturdu. Grev sermayenin en çok korktuðu þeydir. Çünkü grev üretim sürecinden gelen güçtür. Hele de iþçi sýnýfý bunu fark ederse, bunu bir de iyi
kullanmayý baþarýrsa çok önemli bir araçtýr” dedi. MÜFTÜOÐLU’dan sonra söz alan Muharrem YILDIRIM ise ,iþçi sýnýfýn örgütlenmesi, sendikalarýnýn tutumu ve sendikal örgütlenme faaliyetlerinde edindikleri deneyimleri paylaþacaðýný söyleyerek “iþçi haklarý dendiðinde, iþçilerin örgütlenmesi akla gelir. Bunu neyle gerçekleþtirebilir iþçiler; haklarýný büyütmeyi, bireyken toplum olarak davranmanýn araçlarý nedir? Günümüzde en etkili araçlar sendikalardýr. Sendikalarda örgütlendiðinde iþçiler ancak iþverenlere, patronlara karþý, bir güç haline gelebiliyorlar” dedi. Sendikal örgütlenme sürecinin kolay olmadýðýnýn altýný çizdi. Yýldýrým TÜMTÝS’in sendikacýlýk anlayýþlarýný “biz nerde bir iþçi mücadelesi baþladýysak, baþýmýza gelecek þeyleri zaten peþinen biliyoruz. Yani bununla ilgili ne yapýlmasý gerekiyorsa, hem fiili hem hukuki, grevse grev, direniþse direniþ ne gerekiyorsa biz bunlarý yapmaya çalýþýyoruz” diyerek açýkladý. UPS Kargonun örgütlenme ve toplu sözleþme sürecini bir somut örnek olarak sunan Yýldýrým ,“sol camia, son yýllarda belki de tek baþarý denilebilecek bu mücadeleyi duyurmamak için ellerinden geleni yaptý. Yani biz 2600 tane iþçiyi örgütlemiþiz, önemli kazanýmlarý var, nerdeyse orda çalýþmadan sosyal haklara kadar, geceyle gündüz gibi deðiþiklik olan yerler oldu, ama bunu duyurmamak için ya görmezden geldiler, ya küçük haberler yazdýlar. Bizim camia maalesef ,ben dýþýnda görmüyorum kendimi, adam örgütleye biliyorsa o direniþe ilgi gösteriyorlar. Örgütleyemiyorlarsa ya da kendine bir iki tane militan, arkadaþ bulamýyorlarsa görmezden geliyorlar maalesef” diyerek bu tutumun yanlýþ olduðunu vurguladý. Daha sonra,15 dakikalýk bir ara verildi. Aranýn ardýndan Ali Ekber Sever Söz aldý. Sever, kendisinden önce konuþan panelistlerin hem kapitalizmin ortaya çýkýþýný hem de sendikal mücadeleden somut örnekler verilerek anlatýldýðýný söyledi. Sever kendisinin ise komite ve konseylerden bahsetmek istediðini söyledi. Sever “yaþadýðýmýz süreçte kapitalizmin saldýrýlarý devam ediyor. Ortadan kaldýrýlýncaya kadar da devam edecek. Bundan hiç birimizin kuþkusu yok. Bu saldýrýlarýn karþýsýnda elbette ki örgütlü bir mücadele ile karþý durabiliriz. Duruyoruz da kýsmen, sorunlarýmýz eksikliklerimiz olsa da, bugün buralarda bunlarý konuþmak da aslýnda verdiðimiz onurlu mücadelenin bir sonucudur diye düþünüyorum. Elbette ki sendikalý olmalýyýz, sendika çalýþmasý yürütmeliyiz, her þeyden önce ekonomik demokratik anlamda sendikal mücadele sýnýf için olmazsa olmazlardan biridir. Ama bununla birlikte ayný zamanda iþçi sýnýfýnýn kendi öz örgütlenmeleri olan komite konseylerde de örgütlenmemiz gerekiyor. Az önce Muharrem baþkan söyledi ‘iþçilerin sendikalara bakýþý’ ya da ‘sendikacýlarýn iþçilere’ bakýþý. Çünkü biraz iþçiler sendikalarý ya da gelinen aþamada ki sendikalarý çok kendilerinden, kendi sorunlarýna sahip çýkan noktada görmedikleri için, göremedikleri için uzak duruyorlar. Risk almak istemiyorlar. Çünkü yaþanmýþlýklarý var, deneyimleri var, baþarýsýzlýklar var. Baþarýlý olan yanlarý da var bunlarý biliyoruz ama bu süreci daha ileri taþýmanýn yolunun iþçi komiteleri ve konseylerinde örgütlenmekten geçeceðini biliyoruz” diyerek, iþçilerin nasýl sendikalý olmak için iþten atýlýyor ve mücadele veriyorsa ayný þekilde sendikalara karþý da mücadele verdiklerini dile getirerek Tekel, Kent aþ. gibi Maltepe iþçileri gibi sendikaya karþý mücadele eden iþçileri örnek verdi. Sever “Maltepe Belediye iþçileri 5 tane
Mehmet de Ölümü Bekleyenlerden
M
ÝSTANBUL – 25.02.2012 ehmet Çalýþ, 32 yaþýnda, Silikozis hastasý. O da arkadaþlarý gibi ölümün pençesinde ölümü bekleyenlerden. Belki 51, belki 55. ölüm olacak. Mehmet’in hikayesi de diðer kot kumlama iþçilerinden farklý deðil. Samsun’un Çarþamba ilçesinde doðmuþ. Askere kadar inþaatlarda çalýþýp askerden sonra Ýstanbul’un yolunu tutmuþ. Mehmet “askerden yeni gelmiþtim. Ailemi Ýstanbul’a getire bilmek için para kazanmam gerekiyordu” diyor. Kot yýkama diye iþe baþlayan Mehmet daha sonraki haftalarda “sigortanýz yaptýrýlacak” denilerek kot kumlama atölyesinde ölümün bir gün kendisini yakalayacaðýndan habersiz çalýþmaya devam etmiþ. Mehmet 3 yýl çalýþtýðý kot kumlama atölyesinden bir gün bile sigortasý yapýlmadan ayrýlmýþ. 2007 yýlýnýn 7. ayýnda rahatsýzlýðýndan kaynaklý hastaneye giden Mehmet’in, 45 günlük hastanede kaldýktan sonra silikozis hastalýðýna yakalandýðý teþhis ediliyor. Mehmet “bilseydim kot taþlama iþinde çalýþmazdým” diyerek arkadaþlarý gibi “ölümü” beklediðini söylüyor. Kot taþlama atölyesinde 25 kiþinin çalýþtýklarýný 18 kiþinin silikozis hastalýðýna yakalandýðýný ve 8 arkadaþýnýn ölümünü seyrettiðini ve “silikozis hastalýðýndan arkadaþlarýmýzýn öldüðünü duyduðumda, ben de öleceðim bir gün nefes alamayýp” diyor. Mehmet rahatsýzlýðýnýn gün geçtikçe aðýr-
laþtýðýný ifade ederken “yataða yattýðýmda bunalýyorum. Dolaþamýyorum çünkü merdivenleri insem yýkýlýr kalýrým” diyerek hala yaþama umuduna olan inancýyla “bizi yaþatmanýn yolu hastaneye gittiðimizde geri çevirmemelerinden geçer. Hastaneye gittiðimizde mutlu olmamýz lazýmken doktorlarýn çaresizliði beni kahrediyor. Ecelimle ölsem hadi neyse derim, ama bu þekilde ölümü beklemek aðýr geliyor” diyor Mehmet. 2009’dan bu yana oksijen tüpü kullanan Mehmet zor bela oksijen makinasýný sigortadan aldýðýný anlatýyor. 2 gün önce gelmiþ makine 150 lira ödedikten sonra. “Oysa” diyor Mehmet “oksijen makinasýný bana baþtan beri vermiþ olsalardý belki bu kadar kötü olmazdý durumum.” Mehmet artýk kot taþlamanýn yasaklanmasýný ve silikozis hastalýðýnýn meslek hastalýðý kapsamýna alýnarak tedavilerinin daha iyi bir þekilde yapýlmasýný istiyor. Diyor ki “devlet her þeye el atýyor. Bir bizim hastalýðýmýza el atmadý. Bir de sigortasýz çalýþtýran iþverenlere, oysaki bilmiyorlar mý kim sigortalý çalýþtýrýyor kim sigortasýz çalýþtýrýyor.”
Z
sendikanýn onayýyla iþten atýldýlar” diyerek bunlarýn üzücü ama gerçek olaylar olduðuna dikkat çekti. Sever Lenin’den komitelere iliþkin “mahrem hiçbir þey yok, gizli hiçbir þey yok, talimatlar yok, formalite yok. Sen çalýþan bir adam mýsýn, Rusya’nýn bir avuç zorbasýndan kurtulmak mý istiyorsun, öyleyse yoldaþýmýzsýn. Temsilcilerini seç, derhal gecikmeksizin. Senin iyi saydýðýný, iþçi temsilcileri Sovyetlerimizin, köylü komitemizin, asker Sovyet’imizin vs. vb. tam yetkin bir üyesi olarak seve, seve ve isteyerek kabul edeceðiz. Bu herkese açýk olan, herþeyi kitlenin gözünün önünde yapan, kitlenin ulaþa bildiði, doðrudan kitlenin içinden çýkan, halk kitlesinin ve onun idaresini doðrudan ve dolaysýz olarak iktidara taþýyacak organ olacaktýr” alýntýsýný yaparak devrimci iþçi komiteleri ekseninde çalýþan çalýþmayan, iþçi-memur ayrýmý yapmadan, mahallelerde, sokaklarda ve hayatýn her alanýnda örgütlenebilineceðini vurguladý. Sever iþçi sýnýfýn ekonomik ve demokratik talepleri için sendikalarda örgütlenmesi gerektiðine, ama komitelerin politik mücadelelerin sürdürüleceði alanlar olduðuna dikkat çekti. Sever “elbette ki ekonomik-demokratik mücadelemizi sürdüreceðiz, ama bunu politik mücadeleyle birleþtirmediðimiz müddetçe, kýsýr bir döngü içerisinde kalýrýz” dedi. Geçmiþten günümüze birçok kazanýmlarýmýzýn olduðunu ama bugünkü koþullarda kazanýmlarýmýzýn bir gecede elimizden alýndýðýný söyledi. Saldýrýlara yönelik yapýlan eylemliklerin çokta etkili olmadýðýný söyleyerek “ bütün bu süreci, bütün bu kazanýmlarýmýzý korumanýn, geliþtirmenin ve ileriye taþýmanýn tek bir yolu var. Ancak ve ancak iþçi sýnýfýnýn iktidarýný hedeflediðimizde, iþçi sýnýfý kendi iktidarýný kurduðunda, bu kazanýmlarýmýzý korumamýz, geliþtirmemiz ve güçlendirmemiz mümkün olur. Bunun dýþýndaki diðer mücadeleler günü kurtarmaya dönük, geçici kazanýmlarýmýz olacak” dedi. Panelistlerin sunum yapmasýndan sonra toplu sorular alýndý ve cevaplar verildi. Panele katýlanlar, panelistlere yönelik “iþçiler nasýl özgür olurlar”,”sendikal örgütlülüðün önündeki engeller”, “nasýl bir örgütlenme modeli” gibi birçok soru sordular. Panelistler kendilerine yöneltilen sorulara cevapladýlar. Panele katýlanlarýn panelin olumlu bir yönde geçtiði düþüncesi vardý. Bu tarz panellerin sürekli yapýlmasý gerektiði yönünde öneriler oldu.
Týp Öðrencileri Açlýk Grevine Baþladý
ÝSTANBUL – 23.02.2012 indanlarda uygulanan aðýr baskýlar ve tecritte dikkat çekmek için Çapa Týp Fakültesi öðrencileri açlýk grevine baþladý. Öðrenciler siyasi tutsaklara karþý uygulanan tecrit politikalarýný saðlýk öðrencileri olarak reddettiklerini açýklayarak 2 günlük açlýk grevine baþladýlar. Öðrencilerin bu eylemlerine karþý yoðun güvenlik önlemleri alýnarak hastane giriþ çýkýþlarýnda GBT kontrolleri yapýldý. Çevik kuvvet ekipleri hastane etrafýnda yoðunlaþtýrýldý. Saðlýk öðrencileri kantin önünde bir araya gelerek “açlýk grevindeyiz” yazýlý önlükleri giyip bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdiler. 13 saðlýk öðrencisinin katýldýðý ve
D
Patlamanýn Ardýndan 4 Yýl Geçti
2 gün sürecek açlýk grevine iliþkin açýklama yapan Rahþan ÞAHÝN neden açlýk grevine girdiklerini açýkladý. ÞAHÝN “Biz saðlýk öðrencileri olarak Kürt Halkýnýn iradesini temsil edenlerin þahsýnda bütün siyasi tutsaklara uygulanan tecrit politikasýný reddediyoruz ve þiddetle kýnýyoruz” diyerek vekillere destek vermek için 2 günlük açlýk grevine baþladýklarýný söyledi.
ÝSTANBUL – 29.01.2012 ört yýl önce Ýstanbul Davutpaþa’daki maytap atölyesinde meydana gelen patlama sonucu 21 kiþinin hayatýný kaybetmesinin üzerinden 4 yýl geçti. Patlamada yakýnýný kaybeden aileler 4. yýlýnda da patlamanýn olduðu yere yürüyüþ yaparak karanfil koydular.Terazidere Metro önünde toplanýlarak sloganlarla patlamanýn meydana geldiði atölyenin önüne yürüyüþ yapýldý. Yürüyüþ sýrasýnda patlamada hayatýný kaybedenlerin resimlerini ve ‘Davutpaþayý Unutmadýk Unutturmayacaðýz’ yazýlý bir pankart taþýyan ölenlerin yakýnlarý, sorumlularýn hala cezalandýrýlmamýþ olmasýna tepkili. Basýn açýklamasýný okuyan Ýdris Çabuk “Bütün kaygýmýz ve mücadelemiz, ekmek mücadelesinin iþçinin hayatýna mal olmamasýdýr. Ýþçi güvenliðinin saðlandýðý, daha insani çalýþma koþullarýnýn yaratýlmasýdýr. Denetim sorumluluðu olanlarýn görevlerini gereði gibi yapmasýdýr. Dört yýldýr haykýrýyoruz .....Ýþ kazasý deðil ,bu bir cinayet Bu cinayetler son bulsun ve sorumlular yargýlansýn” dedi.
Kot Kumlama 50. Caný da Aldý
BÝNGÖL - 28.01.2012 Bir kot kumlama iþçisi daha yatmakta olduðu Bingöl Hastanesinde yaþamýný yitirdi. 7 yýl önce silikozis hastalýðýna yakalanan 28 yaþýndaki Ýdris Oral ölen 50. Kot kumlama iþçisi oldu. Ýdris Oral da kendinden önce ölen arkadaþlarý gibi Bingöl’den Ýstanbul’a gelerek kot kumlama atölyesinde ölümün kendisini bir gün yakalayacaðýndan habersiz evine ailesine üç beþ kuruþ fazladan götürmenin hesabýyla çalýþmýþtýr kim bilir. 7 yýl önce silikozis teþhisinin konulmasýyla babasý Mehmet Faik Oral iyileþebileceði umuduyla Ankara’dan Erzurum’a götürmediði eðitim araþtýrma hastanesi kalmamasýna raðmen, Ýdris yaþama gözlerini yumdu. Ve daha nicesi silikozis hastasý ölüm pençesinde sýrasýnýn gelmesini bekliyor. Oysa dünyanýn bir çok ülkesinde yasaklý olmasýna karþýn halen ülkemizde kot taþlama atölyeleri iþçileri öldürmeye devam ediyor.
14. DİSK Genel Kurulu Yapıldı
Genel Kurulda 2. Gün
Ýkinci gün oturum delegelerin yaptýklarý konuþmalar ile açýldý. DÝSK’e baðlý sendika genel baþkanlarý ve sendika temsilcileri yaptýklarý konuþmalar ile kendi sendikalarýnýn durumu ve örgütlenmeye, ülkedeki sermayenin emekçilere yönelik saldýrýlarýna deðindiler. Genel Kurulda önemli konulara deðinen delegeler arasýnda Bilgi Üniversite’sinde Öðretim üyesi olan Sosyal-Ýþ Sendikasý üyesi Chis Stephenson vardý; sendikacýlýðýn yeni bir anlayýþla yapýlmasýna deðinen Stepherson eski anlayýþla sendikacýlýk yapmanýn riskli olduðuna iþaret etti. Chip Stephenson,Genel Kurulda CHP þovuna yönelik eleþtiri yaparak bu durumdan rahatsýz olduðunu dile getirdi. Sendikalarýn pasta payý için rekabet etmemesi gerektiðini vurgulayarak DÝSK’in Özel Okullarda, Dershanelerde ve bir çok yeni ortaya çýkan a-
Ý
Tersanede 147. Ölüm
þçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisi yaptýðý açýklama ile 4 Þubat’ta Tuzla Tersanesinde bulunan Mengi Yay Yatçýlýkta yaþanan patlama sonu yaralanan 4 iþçiden Ümit DAMGACI’nýn hayatýný kaybettiðini duyurdu. Açýklamada patlamanýn nelerden kaynaklandýðýna dair “1- Patlamalar kaplama yapýlan alanda meydana gelmiþtir. Hayatýný kaybeden Ümit arkadaþýmýz ilk patlamada yaralanmýþ ve vücudunda %40-50 civarýnda bir yanýk oluþmuþtu. 2- Kaplama yapýlan alanda parlayýcý maddelerin olduðu iþçi arkadaþlarýmýz tarafýndan dile getirilmiþ ve patlama yerinin iþveren tarafýndan temizlettirildiði belirtilmiþtir. 3- Patlama öncesi yaklaþýk 20 iþçi arkadaþýmýzýn çay molasýna çýkmasý, tesadüfen daha büyük bir cinayeti önlemiþtir” denilerek önlenebilir bir durumun insanlarýn hayatýna mal olduðunun altý çizindi.
1
lanlarda örgütlenmesi gerektiðinin altýný çizdi. Ýkinci günün önemli gündemlerinden bir tanesi de Kürt Ulusal sorununun konuþulmasý idi. Diyarbakýr, Mardin ve Siirt’ten gelen Genel Ýþ sendikasý Þube baþkanlarý Kürt Ulusal sorununu gündemlerine alarak konuþma yaptýlar. Diyarbakýr Þube Baþkaný Mehmet Salih Doðru devletin Kürt halký üzerindeki imhasýna, Kürt dilinin inkarýna ve Kürt halkýnýn temsilcilerinin tutuklanmasýna tepki göstermek için, selamlamasýný Kürtçe olarak yaptý. Kürt halkýna yönelik yapýlan saldýrýlara deðinen Mehmet Salih Doðru hükümetin açýlýmlarýndan Kürt halkýnýn payýna inkar ve asimilasyon politikalarýnýn düþtüðünü vurguladý. Kürt halkýna yönelik yapýlan “KCK operasyonlarý”sonucu binlerce insanýn tutuklandýðýný belirterek JÝTEM merkezlerinden ve karakol bahçelerinden çýkan toplu mezarlarý ve kemikleri hatýrlattý.
O
Mardin ve Siirt Þube Baþkaný Mahmut Timurtaþ ülkede iþçi sýnýfýna yönelik yapýlan saldýrýlara dikkat çekerek, saldýrýlar sonucu emekçilerin ellerinde kalan bir takým kazaným ve birikimlere de göz dikildiðini söyledi. Sendikalarýn kurumlarýn kavga alaný olmadýðýna deðinen Mahmut Timurtaþ, siyasilerin sendikalarý kendi entegrasyonlarýný oluþturmak adýna kendi güçlerini arttýrmak için örgütlenme yerleri olarak görmemeleri gerektiðini ifade etti. Mahmut Timurtaþ Kürt sorununu yalnýzca kültür, dil ve kimlik sorunu olarak ele almadýðýný belirterek politik ve siyasi bir sorun olduðunu da belirtti. Ülkedeki demokrasi anlayýþýnýn bu sorunun çözümünde yeterli olmadýðýna iþaret ederek Kürt sorunun emek güçleriyle tartýþýlarak çözüm üretilmesi gerektiðine inandýðýný ifade etti.
Kapitalizme ve Faþizme Karþý Sosyalizm
Ýzmir Genel-Ýþ sendikasý üyesi Ayhan Tural kapitalizme ve faþizme karþý sosyalizm diyenleri ve Savranoðlu, Billur tuz iþçilerini, eylemde olan tüm iþçileri selamladý. DÝSK’in iþçi sýnýfýyla kapitalizmin saldýrýlarýna karþý cephe savaþý yürütmesi gerektiðinin altýný çizerek hükümetin emperyalizm ile iþbirliði içerisinde olduðuna ve emperyalizme kâhyalýk yaptýðýna deðindi. Ayhan Turhal, Kürt sorununa deðinerek Kürt halkýna Roboski’ de yapýlan katliamýn sindirme politikasý olduðuna deðinerek Kürt halkýnýn buna iyi bir cevap verdiðini ve Kürt halkýnýn mücadelesinin daha ileriye gideceðini söyledi. Kürt halkýnýn yarattýðý mücadeleye DÝSK’in de omuz vermesi gerektiðini vurguladý. Kurulun son konuþmasýný yapan Genel Baþkan adayý Erol Ekici DÝSK’in mücadele tarihine deðindi. Ekici, iþçi sýnýfýna ve emekçilere yapýlan saldýrýlarý ve yeni düzenlenen çalýþma yaþamýna iliþkin yasa tasarýlarýna, taþeronlaþtýrmaya karþý DÝSK’in mücadeleyi yükselterek sürdüreceðini vurguladý.
Genel Kurul 3. Gün
14. Genel Kurulun 3. gününde delegeler DÝSK’in Genel Merkez üyelerini seçmek için oy kullandý. Þiþli Ýlçe Seçim Kurulunun görev aldýðý oylamada sandýklarýn kurulmasý ve Seçim Kurulu Baþkan’ýnýn aday listesini açýklamasý ile seçim baþladý. Arzu Çerkezoðlu’nun genel kurulun ikinci günü baþkanlýða adaylýðýný koymasý ile 8 sendikacý için delegeler oy kullandý. 420 delegeden 388’i oy kullanýrken 32 delege oy kullanmadý. Genel Baþkanlýk için yapýlan ilk oylamada Genel-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Erol Ekici 332 oy ile genel baþkanlýða seçildi. Birleþik Metal-Ýþ Genel Baþkaný Adnan Serdaroðlu aldýðý 337 oy ile Genel Sekreter olurken Yönetim Kurulu üyeliklerine ise, Ali Rýza Küçükosmanoðlu, Celal Ovat, Metin Ebetürk, Alaadin Sar, Ýsmail Yurtsever, Muzaffer Subaþý ve Ergün Tavþanoðlu seçildi.
“Mahkeme Kararý Uygulansýn”
SAMSUN – 21.02.2012 yýlý geride býrakan hastane bahçesinde iþe alýnma talebiyle eylemlerini sürdüren Gazi Hastanesi taþeron iþçileri açtýklarý iþe iade davasýný kazandýlar. Daha önce defalarca eylem yapan, kendilerini valiliðin önüne zincirleyerek seslerini duyurmaya çalýþan iþçiler, mahkemeyi kazanmalarýna raðmen iþ baþý yapamadýlar. Ýþçiler yaptýklarý bir basýn açýklamasý ile mahkeme kararýnýn uygulanmasýný talep ettiler. Açýklamayý okuyan Samsun Dev-Saðlýk-Ýþ temsilcisi Yüksel ARSLAN valinin kendilerine hukuk yolunu öðütlediðini belirterek þimdi ise mahkeme
kararýna uyulmasýný istediklerini dile getirdi. ARSLAN “26 Ocak 2011 tarihinden beri sürdürdüðümüz direniþte onlarca kez özel güvenlik ve polis saldýrýsýna maruz kaldýk. Samsun Valisi sorunu ‘çözemediðini’ dile getirmiþ ve ýsrarla görüþme taleplerinden kaçmýþ ve basýn aracýlýðýyla bizlere hukuken haklarýmýzý aramamýz yönünde ‘öðüt’ vermiþti.” “Hukuk yolunu bize öðütleyen, Samsun Valimiz þimdi bu hukuk ( mahkeme ) kararýný uygulatmasýný bekliyoruz. Görevini kötüye kullanan idari amirler hakkýnda soruþturma yapýlmasýný bekliyoruz” dedi.
3
rtalýk toz duman.At iziyle it izi birbirine karýþmýþ durumda.Sermaye dünyasý cadý kazaný gibi kaynýyor. Her gün yeni bir hadise, yeni bir olay patlak veriyor.Sermaye dünyasý adeta dikiþ tutmuyor.Bir taraf yamalanýrken, diðer taraf patlýyor. Her gün cadý kazanýna yeni birileri atýlýyor.Sermaye sýnýfý her gün yeni yeni kurbanlar veriyor.Burjuva dünya öyle bir paranoya yaþýyor ki, ne yapacaðýný bilemiyor. Bir bakýyorsun hükümet barýþ diyor, bir bakýyorsun ertesi gün savaþ diyor. Sermaye sýnýfý her yeni güne bu paranoyayla baþlýyor. Neden? Çünkü;sermayenin egemenlik aracý kapitalist sistem geliþme sürecini tamamladý.Sermaye egemenliði, küresel düzeye yükselmiþ kapitalizm,tarihin en derin krizini yaþýyor. Sermaye sýnýfý krizden çýkamayacaðýný biliyor. Burjuvazi, sistemi ayakta tutmanýn egemenliðini sürdürmenin tek yolunun emekçileri teslim almaktan geçtiðini biliyor. Ýþte bu nedenle emekçilere kitlelere karþý kesintisiz bir savaþ sürdürüyor. Bu savaþ küresel düzeye yükselmiþ iç savaþtýr. Sermaye sýnýfý bir varlýk, yokluk, bir ölüm, kalým savaþý olan iç savaþý kazanmak için elinden gelen her þeyi yapýyor, her yolu mubah sayýyor. Bunun için her türlü cinayeti iþliyor, her türlü katliama baþvuruyor, her türlü ahlaksýzlýða, demagojiye baþvuruyor. “Faili meçhul” cinayetler, sokak infazlarý, gözaltýnda kayýplar, zindan katliamlarý yapýyor, sonra da kendisinin görevlendirdiði ipliði pazara çýkmýþ, deþifre olmuþ, yýpranmýþ, kýsaca son kullanma tarihi geçmiþ memurlarýný yargýlýyormuþ gibi yapýyor, kitlelerin gözünü boyuyor. Kitleleri aldatýyor… Sermaye sýnýfý bazen gizli, bazen açýk ama her zaman emekçi kitlelere karþý terör uyguladý. Bu devlet,terörü öyle bir noktaya çýkardý ki tanklar, toplar, F16’larla kitlesel katliamlar yaptý. Týpký Roboski’de (Ortasu Köyü) savunmasýz zavallý köylüleri katlettiði gibi… Sermaye sýnýfý her daim gösterdi ki kendi egemenlik sistemini korumak için her þeyi yapar. Burjuva sýnýf devlet terörüyle sonuç alamazsa bu sefe rde emekçi kitleleri öncüleri vasýtasýyla sistem içine çekerek orada konumlandýrarak hem devrim belasýndan kurtulmanýn yolunu arýyor, hem de sistemini demokratikmiþ gibi gösteriyor.Sermaye sýnýfý, iþçi sýnýfýný, emekçi kitleleri insanlýk dýþý yaþama mahkum ediyor. Ve emekçi kitlelerin buna ses çýkarmadan uysal köleler gibi itaat etmesini istiyor. Bugün Türkiye’de çalýþabilir nüfusun %70’i asgari ücrette, açlýk sýnýrýnýn da altýnda bir ücretle sefalet koþullarýnda yaþýyor. K.Kürdistan da ise resmi asgari ücret bile uygulanmýyor. %80’i iþsiz olan insanlar, asgari ücretin altýnda bir ücretle çalýþmaya razý oluyor.Devletin resmi rakamlarýna göre bile altý milyon iþsiz, yani canlý yaþamýn dýþýna itilmiþ, bitkisel bir hayat sürdüren milyonlar var.Türkiye Ýþ Kurumu (ÝÞKUR), stratejik planlamasýnda iþsizlik maaþý alan kiþilerin 6 ila 10 aya kadar maaþ alma süresini beþ aya düþürmeyi planlýyor. Dokuz milyon insan yeþil kartla kýsmi saðlýk hizmetleri alýrken, zorunlu genel saðlýk sigortasýyla, bu insanlar da prim ödemeden saðlýk hizmetlerinden yararlandýrýlmayacak bir duruma getiriliyor. Kýsaca söylemek gerekirse büyük bir çoðunluk çalýþýp üretiyor, ama açlýk ve sefalet içinde geleceksiz bir yaþama mahkûm ediliyor. Küçük bir azýnlýk ise üretmeden aksýrana týksýrana kadar yiyor. Her türlü geleceði güven altýnda oluyor. Ýþte iç savaþ tüm bunlarýn bir sonucu olarak ortaya çýkýyor. Sermaye sýnýfý iþte bu ayrýcalýklý, imtiyazlý durumunu kaybetmemek için iç savaþýn bütün biçimlerine baþvuruyor. Sermaye sýnýfýnýn iç savaþ hükümeti iþçilerin elinde kalan son güvence olan kýdem tazminatlarýný da ellerinden almak, emekçi kitleleri tümden güvencesiz býrakarak açlýkla terbiye etmek istiyor. Ýþçi sýnýfý ve emekçi kitleler ise kýdem tazminatý konusunda asla taviz vermeyeceklerini dile getiriyorlar.Geçtiðimiz aylarda Türk-Ýþ Genel Kurulu’nda kýdem tazminatýna yönelik herhangi bir saldýrýyý “genel grev”le karþýlayacaðýný karar altýna almýþtý. Sermayenin iç savaþ hükümeti ise, sendikalarýn üyelerinin yeniden belirlenmesi þartý getirerek ve iþ kollarýnýn birleþtirilerek iþ kolu iþçi sayýsýný yükselterek, sendikalarý %3’lük barajýn altýnda býrakarak, düne kadar kendilerine sadakatle hizmet etmiþ sendika yöneticilerini tasfiye etmekle tehdit ediyor. Yüksek maaþlarý, imtiyazlý, ayrýcalýklý konumlarýný kaybetmek istemeyen sendikacýlarýn iç savaþ hükümetiyle kýyasýya bir savaþa giriþmesini hayal etmek aç tavuðun kendisini buðday ambarýnda görmesi kadar hayalidir. Bu nedenle iþçiler ya ellerinde halan son güvenceleri olan kýdem tazminatlarýnýn korunmasý için kendi öz örgütlüklerini yaratarak kendi güçlerine güvenerek, mücadelelerine sahip olacaklar, ya da burjuva sendikacýlardan medet bekleyerek hüsrana uðrayacaklardýr. DÝSK’in Süleyman Çelebi vasýtasýyla nasýl CHP’ye, tekelci kapitalist devlete baðlandýðýný, CHP’nin de Süleyman Çelebi’yi nasýl ödüllendirip milletvekili yaptýðýný yaþadýk ve gördük. .“Görünen köy kýlavuz istemez” derler. Ya da “perþembenin geliþi çarþambadan bellidir” misalinde olduðu gibi, DÝSK’in genel kurulunda yaþananlar,yarýn neler olacaðýnýn da göstergesi sayýlmalýdýr.
Merhaba...
14
ÝSTANBUL – 10.02.2012 .’sü gerçekleþtirilen DÝSK Genel Kurulu Beþiktaþ MK Kültür Merkezinde yapýlan açýlýþ konuþmasý ve Enternasyonal ve 1 Mayýs marþlarýyla baþladý. Genel Kurul’da konuþmak için kürsüye çýkan CHP Genel Baþkaný Kýlýçdaroðlu Maltepe Belediyesi taþeron iþçileri tarafýndan protesto edildi. Ýþçiler Kýlýçdaroðlu’nun konuþmasý boyunca “Taþeron iþçisi köle deðildir”, sloganýný atarak ýslýk çaldýlar. Güvenlik görevlileri iþçilerin açtýðý pankarta müdahale etmek isteyince arbede yaþandý. Ýþçiler Kýlýçdaroðlu’nun konuþmasýna karþýlýk sürekli slogan atarak ýslýk çaldýlar. Genel Kurul’da açýlýþ konuþmasýný DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün yaptý. Görgün 45 yýldýr iþçi sýnýfýyla beraber mücadele verdiklerini bundan sonra da vermeye devam edeceklerini vurguladýðý açýlýþ konuþmasýnda güvencesiz çalýþmaya geçit vermeyeceklerini belirtti. KESK Genel Baþkaný Lami Özgen 12 Eylül’den bu yana ülkede katliamlarýn eksik olmadýðýna dikkat çekerek, ülkede sürekli toplu mezarlarýn çýktýðýný söyledi. Yapýlan katliamlarda devrimcilerin katledildiðini ve onlarcasýnýn da idam edildiðini vurguladý. Hükümetin Filistin halkýyla dayanýþma içinde olmasýna atýfta bulunarak orada enternasyonal savaþ veren Kürt ve Türk devrimcilerin ise Türkiye’de terörist ilan edildiðini vurguladý. Filistin Sendikalar Konfederasyonu Genel Sekreteri Shaher Saed konuþmasýna Komünist Þair Nazým Hikmet’in “sana söylemek istediðim en güzel söz henüz söylememiþ olduðum sözdür” dizeleriyle iþçi sýnýfýna seslenmek istediðini belirtti. Ýsrail zulmünün dayanýlmaz bir hale geldiðini söyleyerek Ýsrail’in utanç duvarý örerek aileleri ayýrdýðýna vurgu yaptý. Sead Filistin kurtuluþ mücadelesine destek olan iþçilere teþekkür etti. Kurulda öne çýkan konuþmalardan birini de Oyuncular Sendikasý Baþkaný Mehmet Ali Alabora yaptý.Konuþmasýnda dikkat çeken yan,oyuncularýn da iþçi olduðunu vurgulamasýydý. Alabora 10 binden fazla oyuncunun olduðuna dikkat çekerek 500 kiþinin sahnelerde görüldüðünü vurguladý. Alabora “Oyuncular iþçi olmalý ve iþçi kalmasý gerekiyor. Serbest çalýþan deðil baðlý çalýþanýz. 30 yýldýr yanlýþ uygulandýðý için çok azý sigortalý çalýþýyor. Her alanda taban ücretleri belirlemek istiyoruz” diyerek sendikal haklarýn önünün açýlmasý gerektiðini vurguladý. Konuklarýn ve yurtdýþýndan gelenlerin konuþmalarý ile devam eden kurul Emekli-Senlilerin protestolarýna sahne oldu. “Emekli-Sen’de Tasfiyecilige Ýzin Vermeyeceðiz” pankartýný açarak “Tasfiye politikalarýna izin vermeyeceðiz”, “Ýhanet etme sendikayý bölme” sloganlarýyla sahneye çýktýlar. Genel Kurulun 1. günü saat 17.00’da sona erdi.
Sayı 10 / Mart 2012
4
Sayı 10 / Mart 2012
Trexta Tr Deri Ýþçileri Fabrikanýn Önünde
G
TEKÝRDAÐ - 24.02.2012 eçtiðimiz günlerde de çalýþan iþçileri iþten çýkararak gündeme gelen Çerkezköy’deki Trexta Tr kýlýf ve aksesuar üretimi yapan deri firmasý 17 Þubat günü yine iþten iþçi çýkardý. Bu sefer iþten atýlan 8 Deri-iþ üyesi ve 20’ye yakýn sendikasýz iþçi,iþten atmalara ve patronun saldýrýlarýna karþý fabrika önünde eyleme baþladýlar. Deri-Ýþ sendikasýnýn örgütlenmeye çalýþtýðý fabrikada sürekli iþten atmalarýn durdurulmasý için iþyeri önünde eyleme baþlandýðýný duyurdu. Trexta’nýn haksýz yere ve hiçbir haklarý verilmeden iþten atýldýklarýný belirten sendika “Aðustos 2011’den bu yana sendikalý olan, sendikal çalýþmalara dâhil olan ve sendika hakkýnda bilgi edinmek için toplantýlara katýlan 33 iþçi iþten çýkarýlmýþtýr. Sendikamýz bu gidiþata bir dur demek, iþten çýkarýlan üyelerimizin iþe geri iadesini saðlamak ve sendikal baskýlara son vermek için hem fabrika önünde direniþ örgütleyerek hem yerelde kamuoyunu bilgilendirerek hem de uluslar arasý kampanya ile Nokia, Apple gibi müþteriler nezdinde giriþimlerde bulunarak Trexta’nýn evrensel insan haklarýna ve temel iþçi haklarýna saygý göstererek üretimi sürdürmesi ve iþçilerin sendikal örgütlenme özgürlüðünü ve top-
T
Billur Tuz Ýþçileri Þubat Ayý Güncesi
ÝZMÝR – Þubat 2012 ekGýda-Ýþ sendikasýna üye olduklarý gerekçesi ile iþten atýlan Billur Tuz iþçileri fabrika önünde baþlattýklarý eyleme devam ediyorlar. 3 Þubat Cuma günü saat 17.00’de KESK Ýzmir Þubeler Platformu,Billur Tuz iþçilerine destek ziyaretinde bulundular. KESK’liler, “BillurTuz Ýþçilerinin Onurlu Direniþini Destekliyoruz/KESK ÝzmirÞubeler Platformu” pankartýný eylem alanýna býraktýlar. 4 Þubat Cumartesi günü saat 12.30 Tek Gýda-Ýþ genel merkezi yöneticileri, iþçileri ziyaret etti. Tek Gýda-Ýþ genel merkezi Billur Tuz iþçilerine destek amaçlý gýda yardýmýnda bulundu. 6 Þubat Pazartesi Billur Tuz fabrikasýnda sendikalý ve eski sendikalý iþçiler fabrika yetkilileri ile bir konuþma yaptý. Fabrika içinde çalýþan iþçiler “Bir hafta içerisinde dýþarýdaki arkadaþlarýmýzýn isteklerini yerine getirmezseniz, bundan sonra biz de çalýþmak istemeyiz. Arkadaþlarýmýz dýþarýda beklerken bizler geceleri rahat uyuyamýyoruz” dediler. Eylemdeki iþçiler, içerdeki geliþmelerin olumlu olduðunu belirttiler ve “arkadaþlarýn destekleri, bizlerin eylemi kazýmla
M
lu sözleþme hürriyetini yerine getirmek için mücadelesini sürdürmektedir” diyerek yýllardýr yüzlerce iþçinin kýdemsiz tazminatsýz iþin son verdiðini belirtti. Ýþverenin sendikal örgütlülüðü engellemek için elinden geleni yaptýðýný söyleyen Deri-Ýþ sendikasý Þubat ayýnda yapýlan zamlarda bile eþit davranýlmadýðýný, sendikalý iþçilere az zam yapýldýðýný vurguladý.
Hey Tekstil Ýþçileri; “Ýþçiler El Ele Gerekirse Meclise”
4
İSTANBUL - 21.02.2012 aydýr alacaklarýný alamayan 420 Hey Tekstil iþçisi 9 Þubat’a iþten atýldý. Ýþten atýlan iþçiler alacaklarýný alabilmek için Hey Tekstil fabrikasý önünde eyleme baþladý. Ýþçiler 12 gündür fabrika önündeki eylemi AKP il binasý önünde bir basýn açýklamasý yaparak alacaklarýnýn ödenmesi ve Hey Tekstile TMBB tarafýndan verilen hizmet ödülünün geri alýnmasýný talep ettiler. Saat 14.00’da AKP Ýl binasý önünde “Haklarýmýz Verilsin Hizmet Ödülü Geri Alýnsýn” pankartýný açan iþçiler sloganlarla taleplerini dile getirerek iþten atýlmalarýný protesto ettiler. Ýþçiler 4 aylýk içerde kalan ücretlerinin ve kýdem tazminatlarýnýn verilmesini isteyerek iþten atmalarýn yasaklanmasýný talep etti. Ýþçiler adýna açýklamayý yapan Avukat Melek Sönmez iþçiler 9 Þubat tarihinden buyana üç aylýk ücretlerinin ve kýdem tazminatlarýnýn alýnmasý için fabrika önünde iþçilerin eylemde olduðunu söyleyerek ‘Biz emeðiyle ayakta durmaya çalýþanlar, yýllardýr çalýþtýðýmýz fabrikada, zorunlu mesailere, zor çalýþma koþullarýna, aþaðýlamalara, hakaretlere maruz kalmaya raðmen ‘ekmeðimizdir’ diyerek iþine dört elle sarýlan iþçileriz” dedi. Sönmez yetkililere seslendiðini belirterek iþçilerin haklarýný býrakmayacaðýný, alacaklarýný vurguladý. Hey Tekstilin bir çok ilde iþçileri maðdur ettiðini söyleyen Sönmez haklarýmýzý alana kadar birlikte mücadele edeceðiz dedi.
Savranoðlu Deri Ýþçilerine Destek Ziyaretleri
sonuçlandýrmamýzý saðlayacaktýr”dediler. 9 Þubat Perþembe günü SES Ýzmir þubesi “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz/Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” pankartý ile destek ziyaretinde bulundu. Ýþçileri ziyarete gelen saðlýk emekçileri, eylemdeki iþçileri saðlýk kontrolünden geçirdi. Billur Tuz iþçileri 11 Þubat Cumartesi günü onurlu eylemlerinin 41. günündeler. 41 günülerinde olan iþçiler, “Ýçerdeki arkadaþlarýmýzýn verdiði bir hafta doldu. Önümüzdeki günlerde neler olur bilemeyiz” dediler. Ýstanbul Sendikal Güç Birliði Kadýn Koordinasyonu “Kadýnlar Evde, Ýþyerinde Direniþte” pankartý ile onurlu eylemlerinin 45. gününde olan Billur Tuz iþçilerine kitlesel bir þekilde destek ziyaretinde bulundu. Billur Tuz iþçileri, onurlu ve haklý mücadelelerinin 47 gününü geride býraktý. Eylemliliklerini kararlý ve coþkulu bir þekilde sürdürüyorlar. Gün içerisinde organize sanayi içerisindeki farklý fabrikalardaki iþçiler öðlen paydoslarýnda ve çay aralarýnda Billur Tuz iþçilerini ziyaret ediyorlar.
S
ÝZMÝR – Þubat 2012 endikalý olduklarý için iþten atýlan Savranoðlu deri iþçilerinin eylemi devam ediyor. Eyleme destek ziyaretleri sürüyor. Ýþçiler eylemlerini kararlý bir þekilde devam ettiriyorlar. 4 Þubat Cumartesi günü Karþý Bisiklet grubu, eylemlerinin 187. gününde Savranoðlu Deri iþçilerine destekte bulundular. “Savranoðlu Ýþçilerinin yanýnda sermayeye karþý bisiklet turu” adý altýnda ziyaret ettiler. Karþý Bisiklet, iþçilerin yanýnda olduklarýný ve desteklerinin devam edeceklerini söylediler. Ayný gün içerisinde saat 14.30’da Tek Gýda-Ýþ genel merkezi yöneticileri iþçilere destek ziyaretinde bulundu. Tek Gýda-Ýþ genel merkezi Savranoðlu iþçilerine gýda yardýmýnda bulundu. 9 Þubat Perþembe günü SES Ýzmir Þubesi “Birleþe Birleþe Kazanacaðýz/Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” pankartý ile ziyarette bulundu. Ýþçilere destek ziyaretinde bulunan SES ,ayný zamanda iþçileri saðlýk kontrolünden geçirdi. 15 Þubat Çarþamba günü saat 16.00’da Ýstanbul Sendikal Güç Birliði Kadýn Koordinasyonu Savranoðlu Deri iþçilerini kitlesel bir þekilde ziyaret etti.
Maltepe Ýþçileri Ankara Yolunda
Maltepe Ýþçilerine Saldýrý
ÝSTANBUL – 30.01.2012 altepe Belediyesi önünde eylemlerinin 41. Gününe giren taþeron iþçilerine sabah saatlerinde zabýta ekiplerince saldýrý oldu. Ýþçiler sabah saatlerinde pankartlarýný asmak ve eyleme devam etmek için Maltepe belediyesi önüne geldiler. Pankartlarýný asan iþçiler ile zabýta ekipleri arasýnda tartýþma yaþandý. Ýþçilerin kararlýlýðý üzerine zabýta ekipleri iþçilere saldýrarak iþçilerin pankart ve dövizlerini sökerek eþyalarýna el koydu. Daha sonra 9 iþçi polis tarafýndan gözaltýna alýndý. Saldýrý sýrasýnda kalp rahatsýzlýðý olan Ahmet Ekici hastaneye kaldýrýldý. Cumhuriyet polis karakolunda bir süre gözaltýnda tutulan iþçiler daha sonra serbest býrakýldýlar. Ahmet Ekici de kaldýrýldýðý hastaneden karakola getirildi ve daha sonra serbest býrakýldý.
Maltepe Ýþçileri: “ Kar Boran Fýrtýna Bekle Bizi Ankara”
31.01.2012 Maltepe taþeron belediye iþçilerine yönelik zabýta ekiplerinin saldýrýsý sonucu pankartlarýna, önlük ve dövizlerine el konulmuþtu. Saldýrý sýrasýnda rahatsýzlanan Ahmet Ekici hastaneye kaldýrýlarak tedavi altýna alýnmýþtý. Daha sonra iþçiler polis tarafýndan zorla gözaltýna alýnarak karakola götürülmüþlerdi. Yapýlan saldýrýlarý protesto etmek için Maltepe taþeron belediye iþçileri saat 17.00’da bir açýklama yaptý. Ýþçiler belediye önünden sloganlarla meydana yürüdü. Meydanda iþçiler adýna açýklamayý Ýlhan Yýldýrým okudu. Yýldýrým baskýlar karþýsýnda yýlmayacaklarýný belirterek “Bu taleplere karþý çýkmak, ‘istediðim gibi iþten atarým, hiçbir güvence vermem’ demektir!
Bu taleplere karþý çýkmak,’kýdem ve ihbar tazminatýnýzý vermiyorum’ demektir! Bu taleplere karþý çýkmak, ‘sefalet ücretine çalýþtýrmaya devam edeceðim’ demektir! Bu taleplere karþý çýkmak, ‘haftalýk 45 saati aþan çalýþma koþullarýnda çalýþtýracaðým, mesai ücreti vermeyeceðim’ demektir! Bu taleplere karþý çýkmak, ‘sizlere sendika hakkýný tanýmýyorum’ demektir! Kýsacasý bu taleplere karþý çýkmak, belediye taþeron iþçilerinin kölece çalýþmasýný ve yaþamasýný istemek demektir!” dedi. Ýlhan Yýldýrým taleplerinin karþýlanmamasý üzerine Þubat ayý içerisinde Ankara CHP Genel Merkezine yürüyeceklerini duyurdu. Yýldýrým’dan sonra ÇHD Avukatý Zeycan Balcý Þimþek de iþçileri destekleyen bir konuþma yaptý.
Maltepe Ýþçileri Dayanýþma Gecesi Yaptý
04.02.2012 Her türlü baský ve kýþ ayýnýn zorluklarýna karþý Maltepe Taþeron Belediye Ýþçileri eylemlerine devam ediyorlar. Ýþçiler günler öncesinden yapacaklarý dayanýþma gecesinin çalýþmalarýný yürüttüler. Maltepeli emekçiler, iþçilerle dayanýþmayý örerek iþçileri yalnýz býrakmadýlar. Kartal Belediyesi Hasan Ali Yücel sahnesinde yapýlacak olan etkinlik, son saatlerde CHP’li Belediyelerin alicengiz oyunlarý ile iptal edildi. Daha sonra Atalar tarafýnda Ýlhanlar Düðün Salonu tutuldu. Ýþçiler Hasan Ali Yücel Sahnesi önünde bekleyerek, dayanýþma etkinliðine gelenleri düðün salonuna yönlendirdiler. Her türlü engelleme ve baskýlara raðmen Maltepeli emekçiler, iþçileri yalnýz býrakmadýlar; salonu doldurarak iþten atýlan taþeron iþçilerinin yanýnda olduklarýný gösterdiler. Dayanýþma etkinliðinde söylenen türkülerde ve atýlan sloganlarda bunun coþkusu vardý.
Maltepe belediye iþçileri, baskýlara karþý dimdik ayakta mücadelelerini devam ettiriyorlar.
Maltepe Ýþçileri Ankara Yolunda
18.02.2012 Maltepe Belediyesi önünde iþten atýlan ve haklarý için mücadele eden taþeron iþçileri “kölece çalýþma koþullarýnýn dayatýldýðý taþeronluk sistemine karþý” Ankara’ya yürümeye baþladýlar. 21 Aralýk’tan bu yana Maltepe Belediyesi önünde eylem yapan iþçiler, baþladýklarý yürüyüþ kapsamýnda geçiþ güzergâhlarý olan bazý bölgelerde basýn açýklamasý yapacaklar. Yürüyüþ programlarýný Maltepe Belediyesi önünde yaptýklarý basýn açýklamasý ile baþlatan iþçiler ayný gün Tuzla’da da iþ cinayetleri ile ilgili bir açýklama yaptýlar. Ýþçiler, 19 Þubat günü ise Gebze giriþinde tecavüz edilerek öldürülen Pippa Bacca için bir basýn açýklamasý yaptýlar. Dilovasý’nda ise iþçi saðlýðý ve çevre kirliliðine dikkat çekmek için Maltepe iþçileri 20 Þubat saat 17.00’da açýklama yaptýlar. Ýþçiler 21 Þubat Saat 17.00’da Ýzmit giriþinde özelleþtirmeye karþý bir basýn açýklamasý yaparak 2 Mart günü Ankara’ya ulaþmayý planlýyor. Yürüyüþe baþlayan 4 Maltepe belediyesi taþeron iþçisi Ankara’da CHP ve Meclis önünde bir dizi eylem yapacaklar.
ÝSTANBUL – 22.02.2012 ES, Dev-Saðlýk-Ýþ Sendikasý ve Tabipler Odasý,sendika üyelerine ve yöneticilerine karþý yapýlan saldýrýlar, sendika yasalarýnda yapýlan deðiþiklikler ve GSS uygulamaya konulmasýna tepki vermek için Okmeydaný Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Baþhekimlik binasý önünde eylem yaptý. Baþhekimlik önünde basýn açýklamasýný okuyan SES iþyeri temsilcisi Akife AKTAÞ,kamu emekçilerine yapýlmayan zamma da dikkat çekerek, “Kamu emekçileri, emekliler ve onlarýn aileleri ücret zammý ve diðer konulardaki gecikme nedeniyle ciddi maðduriyetler yaþamaktadýr. AKP hükümetinin Çalýþma Bakaný, zamsýz maaþ almamýzýn gerekçesini konfederasyonlarýn yasa konusunda anlaþmamalarý olarak gösteriyor. Bu nedenle de yasanýn çýkarýlmadýðýný söyleyerek sorumluluktan kurtulmaya çalýþýyo” diyerek, “Hangi kamu emekçisi ya da konfederasyon, sendikal özgürlüðün ayrýlmaz parçasý olan toplu sözleþme düzeninden yana deðil” dedi. KCK operasyonu kapsamýnda göz altýlara ve tutuklamalara de deðinen AKTAÞ “Son dönemde Meclis’teki 4688 sayýlý yasa taslaðýna karþý ülke genelinde eylem ve etkinliklerimizi sürdürürken hem hükümet hem de yandaþlarý tarafýndan çeþitli baský ve yasaklarla engelleyemedikleri mücadelemizi, bizlere yönelik adli ve siyasi baskýlarla zayýflatmaya çalýþýyorlar. Baþbakan’a devlet içinde çete kurma yetkisi veren AKP, kendisi gibi düþünmeyenleri hukuku ayaklar al-
Çatlak Kapak Patladý 10 Ýþçi Öldü
G
ADANA – 25.02.2012 öksu Irmaðý üzerine inþa edilen köprü barajý tünel kapaðýnýn patlamasý sonucu 10 iþçi sele kapýlarak kayboldu. Kozanlý Ýlçesi Ergenuðaþý köyü civarýnda Göksu üzerine özel bir firmanýn inþa ettiði Gökdere Köprü Barajý Tünel kapaðýnda çatlaklardan dolayý patlama yaþandý. Tünel kapaðýnýn patlamasý sonucu kaybolan 2 iþçinin cesedine ulaþýlýrken 8 iþçinin cesetlerine ulaþýlamadý. Olay yerine gelen iþçilerin aileleri yaþanan olayýn ihmalkarlýktan dolayý yaþandýðýnýn altýný çizdiler. Daha önceleri iþçilerin tünel kapaðýnýn çatlak olduðunu belirtiklerini söyleyen aileler, firmanýn çatlaðý kum torbalarý ile kapatmaya çalýþarak iþçilerin canlarýný düþünmediklerini söyledi. Yaþanan olayda 10 iþçiden 2 kiþinin cesedine ulaþýlýrken 8 iþçinin cesedi hala çýkarýlamadý. Ulusal Medikal Kurtarma (UMKE) ve Ýl Afet ve Acil Durum Bölge Müdürlüðü arama kurtarma ekipleri çalýþmalarýný sürdürüyor.
Taþeron Ýþçileri Çadýr Kurdu
G
ÝSTANBUL - 22.02.2012 eçtiðimiz aylarda Çapa ve Cerrahpaþa Týp Fakülteleri’nde taþeron 51 taþeron iþçi iþten atýlmýþtý. Çapa Týp Fakültesi Rektör Y. Pof. Kamil Adalet bir açýklama yaparak 400 taþerona baðlý çalýþan iþçinin iþten çýkarýlacaðýný duyurdu. Taþeron iþçileri daha önceki iþten atmalara ve iþ güvencesi iþçin Çapa Týp Fakültesinde çadýr kurarak imza kampanyasý baþlattýlar. Yýllarca hastanede taþeron olarak çalýþan iþçiler iþten atmalara,güvencesiz çalýþtýrýlmaya karþý mücadelelerini sürdürüyorlar. Taþeron Ýþçileri Dayanýþma ve Yardýmlaþma Derneði’nde örgütlü olan iþçiler taþeron sisteminin kaldýrýlmasýný ve kadrolu güvenceli çalýþma talebinde bulunuyorlar. Tasis-Der yaptýðý yazýlý açýklama ile taþerona artýk dur diyorlar. Tasis-Der, bir yandan eylem etkinlik düzenlerken, bir yandan da baþlattýðý hukuk mücadelesi ile alýnan kararlarýn uygulanmasýný talep ediyor. Açýklamada “Yýllardýr taþeron firmalarda, düþük ücretle, uzun çalýþma saatleri altýnda çalýþan Çapa ve Cerrahpaþa taþeron iþçileri, güvencesiz çalýþmaya ‘hayýr’ diyor. ‘Hayýr’ diyor, çünkü saðlýk hizmetinin nitelikli verilebilmesi, saðlýk iþçilerinin güvenceli, kadrolu çalýþmasýyla mümkün olabilir.” deniliyor.
B
Uluslararası Birleşik Mücadele Deneyimleri
S
Saðlýk Emekçileri Saldýrýlara Karþý Mücadeleyi Yükseltecek
týna alarak KESK’in muhalefeti ve mücadelesini kýrmaya çalýþmaktadýr. Yöneticilerimizin ve üyelerimizin tutuklama kararý hukukun katledilmesinden baþka bir þey deðildir. Gözaltýndayken, tümü kadýn olan yönetici ve üyelerimiz, sürekli erkek polislerle muhatap olmak zorunda býrakýlmýþ, sözlü tacize maruz býrakýlmýþtýr. KESK ve sendikamýz SES’in mücadelesini gayrý meþru göstermek, mücadeleden alýkoymak ve sindirmek amacý ile yapýlan bu uygulamalara yanýtýmýz, daha fazla emek ve demokrasi mücadelesini yükseltmek olacaktýr”dedi. Ayrýca 11 Mart Pazar günü Ankara’da GSS’nin yarattýðý ve yaratacaðý sorunlara karþý Türkiye Büyük Saðlýk Meclisi’nin açýlýþýnýn yapýlacaðýný duyurdu.
Belediye Ýþçileri Ýþ Býraktý
Ç
ANKARA – 08.02.2012 ankaya Belediyesi Belde AÞ taþeron iþçileri geriye dönük alacaklarýnýn ödenmemesi ve hak gasplarýna karþý yaptýklarý eylemler çerçevesinde bir günlük iþ býrakma eylemi yaptýlar. Daha önceki açýklamalarýnda geriye dönük alacaklarýn ödenmemesi halinde 8 Þubat’ta iþ býrakacaklarýný duyurmuþlardý. Çankaya Belediyesi Belde AÞ çalýþanlarý sabah saat 08.00’da belediye bahçesinde toplanarak iþ býrakma eylemine baþladýlar. Belediyeden Sakarya Meydaný’na doðru yürüyüþe geçen yüzlerce iþçi “Hak Gaspýna Karþý Baþkaldýrýyoruz”, “Çankaya Belediyesinde Bizde Varýz” “Sabrýmýz Tükendi” dövizleri taþýyarak sloganlar attýlar. Sakarya Meydaný’nda Çankaya Belediyesi’ne ait Ek Hizmet binasý önünde toplanan Sosyal Ýþ Sendikasý üyeleri burada da davul ve zurna eþliðinde halaylar çekti. Ýþ býrakma eylemine iliþkin Sosyal-Ýþ Sendikasý Ankara Þube Baþkaný ve Genel Baþkan iþçilerin haklarýnýn gasp edildiðine deðindiler. Yaþanan süreci deðerlendirerek hak gasplarýna karþý her türlü eylemi gerçekleþtireceklerini dile getirdiler.
Ö
Kapitalizm Öldürmeye Devam Ediyor
nlenebilir nedenlerden yaþanan kazalardan, patlamalardan, göçüklerden dolayý her ay onlarca iþçi yaþamýný yitiriyor,yüzlercesi ise yaralanýyor. Bunun sebebi ise kapitalistlerin iþ güvenliði ve iþçi saðlýðý konusunda tedbirler almayýp iþçileri ölüme terk etmeleridir. Kapitalistler için iþçi saðlýðý ve iþ güvenliði ekstra maliyet demektir. Ýþçi Salýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisi Ocak ayýna iliþkin yayýnladýðý raporda 62 iþçinin hayatýný kaybettiðini açýkladý. Rapora göre ikisi çocuk, 3 kadýnýn da aralarýnda bulunduðu en az 62 kiþinin can verdiði duyuruldu. Açýklanan raporda en çok ölümlerin inþaat sektöründe yaþandýðýnýn altý çizilerek 15 iþçinin bu sektörde hayatýný kaybettiði kaydedildi. ÝSÝGM ayrýca “Diðer yandan iþ cinayetlerinin daha az görüldüðü varsayýlan büro/eðitim/sinema iþkolunda ise 9 arkadaþýmýz can verdi” dedi. Ýþ cinayetlerinin en Ýstanbul’da yoðunlaþtýðýna dikkat çeken rapor Maraþ’ta ise tehlikenin yüksel olduðunu vurguladý.
Þireci Tekstil Ýþçileri Düþük Zamma Tepkili
ANTEP – 09.02.2012 aþpýnar Organize Sanayi bölgesinde kurulu Þireci Tekstil’de çalýþan iþçiler, ücretlerine yapýlan düþük zam nedeniyle iþ býraktý. Geçtiðimiz yýlýn ortalarýnda da iþçiler düþük zam nedeniyle eylem yapmýþlardý. Antep’te Tekstil tekellerinin baþýný çeken Þireci Tekstil 2000 yýlýndan bu yana üretim alanýný geniþleterek 10 tane daha iplik üretim fabrikasý kurdu. Alanýnda büyüyen Þireci Tekstil, 5 ile 15 lira zam yaparak iþçilerin sefalet içinde yaþamaya devam etmesini istiyor. Ýþçiler ise bu zamlarý kabul etmediði için 4 saatlik iþ býrakarak tepkisini dile getirdi.
Sayı 10 / Mart 2012
Fabrika yetkilileri ile görüþme yapan iþçiler “maaþ zammý”nýn yaný sýra yemeklerin iyi yapýlmasýný ve çay molalarý talebinde bulundu. Ýþçiler kendilerine çay molalarý verilmediðini yemeklerin ise yenmeyecek kadar kötü olduðunu, bu nedenle deðiþtirilmesini istiyor. Ýþçilerin talebine fabrika yetkilileri iþçilerin ücret talebini reddederek “kabul etmeyen iþçi ayrýlabilir” sözleriyle karþýlýk verdiler; patronlar,iþçileri verilen zamma razý etmeye zorluyorlar. Sözde, yetkililer çay molalarý konusunda iyileþtirme yapacaklarýný söylüyorlar.
5
Kore Sendikalar Konfederasyonu (Korean Confderation of Trade Unionsya da Minju Nojhong- KCTU) G. Korea
KCTU’nun tarihi 1970’lerden itibaren baþlayan iþçi mücadelesi ve bu mücadele içinde “biz insanýz, makine deðiliz” diyerek kendini yakan ve ölümsüzleþen kadýn tekstil iþçisi Chun Tae-Ýl’e dayanmaktadýr.
1987
’de bir öðrencinin polis karakolunda iþkence ile öldürülmesi sonucu baþlayan özellikle lokomotif-otomotiv sektörü merkezli büyük iþçi eylemleri sonucu KCTU kurulmuþtur. KCTU’nun temel ilkeleri demokratik bir toplum yaratma ideali, siyasal mücadele ve Kore’nin birleþmesi,örgütsüzlerin örgütlenmesi, devlet ve sermayeden baðýmsýzlýk, çalýþma koþullarýnýn iyileþtirimesi ve iþçi sýnýfýný bölen her türlü ayrýmýn aþýlmasý ve tüm halkýn korunmasý þeklindedir. Neoliberal poltikalar sonucu kitlesel iþten çýkarmalar, ücretlerin düþüþü yaþanmýþ ve toplu iþ sözleþmeleri uygulanmamýþtýr. 1998 grevi ve 1 mayýs gösterileri sonucu ise Hundai motor ve Mando makine fabrikasýnda toplu iþten çýkarmalara karþý direniþ olmuþtur. Buna Seul metro iþçilerinin direniþi ve Halla aðýr sanayi iþçileri direniþi eklenmiþtir. KCTU önderliðinde iþçiler, köylüler, aydýnlar, kent yoksullarý, öðrenci hareketi vb. 21 örgüt tarafýndan ezilenleri ve emekçileri temsil etmek için “Halkýn Zaferi 21” kurulmuþtur.Cumhurbaþkanlýðý seçiminde gösterilen aday %1,2 oy almýþtýr. Ancak buna araðmen partileþme sürecine girilmiþtir. Yeni kurulan partinin adý Halkýn Zaferi Demokratik Emek Partisi olmuþtur. Ancak buna tepki olarak taban örgütleri Ýþçi Sýnýfý Ýktidarý Partisi (hazýrlýk grubu)’nu kurmuþlardýr. Bu gruba göre seçimler sýnýrlý bir anlam taþýmaktadýr. Önemli olan iþçi sýnýfýnýn politik önderliðinin oluþturulmasý ve kitle mücadelesi ile iþçi sýnýfý siyasetinin kaynaþtýrýlmasýdýr. Bu kesim Hundia ve Halla iþgalleri sonrasý taban örgütleri meclisinin oluþturulmasýný saðlamýþtýr. Hazýrlýk grubu; kent yoksullarý, insan haklarý gruplarý ve üniversite öðrencileri ile de organik iliþkiler kurmuþtýr. Bu noktada “ iþten atýlmýþ iþçiler birliði” en göze batan örgütlülük olarak gözükmektedir. 2001’deki grevlerde geçiçi ve düzensiz çalýþanlara haklarýnýn verilmesi, iþin yeniden düzenlenmesi, iþten çýkarýlmalara son verilmesi, devlet baþkanýnýn istifasý, özelleþtirmelerin durdurulmasý, saðlýk ve eðitime daha fazla bütçe ayrýlmasý, örgütlenme özgürlüðünün ve grevin önüne konulan engellerin kaldýrýlmasý KCTU’ya yapýlan baskýlara so verilmesi, eþit ve özgürlük talepleri çerçevesinde bir örgütlenme ataðýna geçilmiþtir. Bu süreçte Kore Demokratik Emek Partisine (Korean Democratic Labor Party – KDLP) olan destek artmýþtýr. KCTU’nun mütefikleri ile birlikte 2000’de kurduðu KDLP, bugün aldýðý %13 oy oraný ve 10 sandalye ile içincü büyük parti konumuna gelmiþtir. 2005’te konfedarasyonun güvencesiz iþçiler baþkaný Jon Jin Woo, “ulusal meclisten güvencesiz iþçiler ve askeri ücrete iliþkin önlemlerin gözden geçirilmesini” talep etmiþtir.
Kaynak: 1. Bölge Çalýþtayý
6
Sayı 10 / Mart 2012
Ýdam Edilen Üç Komünist Ýþçi Önderi Ýçin Miting Yapýlacak
1982
ÝZMÝR – 08.02.2012 ’de Buca zindanýnda idam edilen 3 iþçi Ýzmir’de yapýlacak mitingle anýlacak. Miting Tertip komitesi Ýnsan Haklarý Derneðinde bir basýn açýklamasý yaparak mitingin yapýlacaðýný duyurdu. Tertip Komitesi “13 MART’IN 30. YILINDA DENÝZLERDEN SEYÝTLERE ÝDAMLAR BÝZÝ YILDIRAMAZ” mitingine iliþkin açýklamada “12 Eylül faþist darbesi tarihe tutuklamalar, iþkenceler, katliamlar, daraðaçlarý ve iþçi sýnýfýnýn haklarýnýn gasp edildiði bir dönem olarak geçti. Bu faþist darbenin esas amacý tarihe 24 Ocak kararlarý olarak geçen ekonomik yýkým yasalarýný faþist zor yoluyla uygulamak ve sermayeye dikensiz gül bahçesi býrakmaktý. Faþist darbe iþçi sýnýfýnýn ekonomik ve sosyal haklarýný askýya alýrken o günün TÝSK sekreteri Refik Baydur “þimdi gülme sýrasý bize geldi” diyerek iðrenç kahkahalarýný kurulan iþkence tezgâhlarýna ve daraðaçlarýna karþý atýyordu. 12 Eylül
faþist darbesi fiþlediði yüz binlerce insan, iþkenceden geçirip cezaevlerine attýðý on binler, açýk infazlarda, iþkence tezgâhlarýnda, daraðaçlarýnda katledilen devrimcilerin kaný üzerinde hüküm sürdü” denildi. Tertip Komitesi “13 Martta daraðacýna yürüyen bu üç iþçi yaþadýðýmýz topraklarda tarihe idam edilen ilk sosyalit iþçiler olarak geçtiler. Seyit Konuk, Necati Vardar, Ý. Ethem Coþkun sömürünün olmadýðý daha adil bir dünya için mücadele ettiler. Necati Vardar BMC’de çalýþan Metal- iþ üyesi bir iþçiydi. Seyit Konuk ve Ý.Ethem Coþkun Tariþ iþçisiydi. Bu üç iþçi Tariþ direniþi sýrasýnda yarattýklarý örnek direniþle de tarihteki yerlerini aldýlar. 12 Eylül bu üç devrimci iþçiyi daraðacýnda katlederek iþçi sýnýfýna gözdaðý vermek istedi. 12 Eylül’ün daraðaçlarýnda onlarca devrimci can verdi” diyerek “ Ýþçiler,
MERHABA DEÐERLÝ DOSTLAR
B
en Mustafa Ýzzet Çelik. Bazý tarihi olaylara þahit olacak, bazý tarihi kiþilikleri yakýndan tanýyacak kadar uzun yaþadým. 1975 yýlýnda tanýyýp kavramaya çalýþtýðým devrimci ideolojilerin baþarýsý için emek veren, cezaevlerinde bedel ödeyen binlerce arkadaþýnýzdan biriyim. Ýnsan karþýlaþtýðý her olaydan bir ders çýkarmalý, her karþýlaþtýðý kiþiden bir þeyler öðrenebilmeli deðil mi? Tarihçiler yakýn tarihi anlatmazlar. Yakýn tarihte olanlar onlarýn ilgi alanýna girmez çünkü. Ama yakýn tarih, yakýn gelecek hakkýnda gözden kaçýrýlmayacak ipuçlarýyla doludur. Belki babalarýnýzdan annelerinizden dinlediniz. Belki de içinizde o döneme tanýklýk etmiþ olanlar da var. Öyle bir karanlýk dönemden söz ediyorum ki sizlere, insanlarýn yalnýzca ideolojik düþünce farklýlýklarýnýn deðil, mezhepsel farklýlýklarýnýn bile cezalandýrýlmasý amacýyla öldürülebilmesinin olaðan karþýlandýðý dönemler anlatmaya çalýþtýðým. Kentler paylaþýlmýþtý. Mahalleler paylaþýlmýþtý. Sokaklar paylaþýlmýþtý. Evler paylaþýlmýþtý. Ve bu paylaþým kavgasý sürekli olarak düþmanlarýmýzýn egemenlik alanlarýný daraltmak amacýyla devam etmek durumundaydý. Sokakta yalnýz gezmek bile belirli bir riski taþýyordu. Hele konumunuzda belli bir önderlik vasfýnýz varsa. Hiç bir þeyle ilgilenmeseniz bile bela gelip sizi bulabiliyordu. Ayak izleri gidenlerin Uzanýp duruyor yollar Flu çataklar Gün bulanýðý Çekiyor beni Beyinler bin yol aðzý Çýkmaz sokaklara açýlan Oysa bir yol var yalnýzca Geleceðe uzanan Dumanlýysa da þimdi, Feneri aydýnlatacak Yollarýný öncülerin Bilirim bir tek yol var Aydýnlýðýna geleceðin Kaç can çalacak Kaç dram yaþanacak bilinmez ama Yaþanasý anlar var Adýmlarýmda Ýþte ayak izleri Gidenlerin 26.08.04
Ne ilginç!
Ýþte kahramanlar böylesi karanlýk ve zor dönemlerde çýkar. Olaðan koþullarda korkak olanlar savaþ koþullarýnda kahramanlaþmamýþ mý? Ýþte 1975–1980 yýllarýnda yaþanan insanlýk suçlarýyla yoðrulmuþ karanlýk dönemler de kendi kahramanlarýný çýkardý. Nasýl 1970’li yýllar, Denizler gibi Mahirleri gibi Ýbrahimler gibi kahramanlar çýkarýp bizlere hangi koþulda nasýl davranýlmasý gerektiði öðretiyse, kendi öncülerinden edindikleri öðretiyi hayata geçirme fýrsatý bulan Seyitler, Necatiler ve Ýbrahim Ethemler de ayný vakurluk ve kararlýlýkla dimdik ayakta durdular yaþamlarýnýn her anýnda, zorluklar ve düþman karþýsýnda boyun eðmediler. Yaþamasýný da ölmesini de iyi bilenlerdendiler. Ben þahittim. Okuyanlar bilir. “Yasýmý tutacaksýn” isimli romanda Ýspanya’nýn en popüler matadoru olan El Cordobes’in hayatý anlatýlýrken çocukluðunun geçtiði ispanya iç savaþýndan da söz edilir. Cumhuriyetçilerin kralcý faþistlere karþý mücadelesinde, sokak sokak, kat kat ve oda oda nasýl savaþtýklarý ve son mermiyi bile düþmana sýkarak ölümü nasýl soðukkanlýlýkla karþýladýklarý anlatýlýr. Müthiþ bir kahramanlýk destanýdýr söz konusu olan. Seyitler de bizim kahramanlarýmýzdý. Suçlularýn cezalandýrýlmasýnda haykýrdýlar, bedelini ödemek pahasýna ama. Ben þahittim. Mahkemede haykýrdýlar suçlularýn ve hamilerinin yüzüne. Ben þahittim. Zindanlarda haykýrdýlar zorbalarýn yüzüne. Ben þahittim. Ýdamlarda haykýrdýlar korkaklarýn yüzüne. Ben þahittim. Halaya durmuþ er meydanlarýnda Gün yýldýzlarý uçtu geceden Geçmiþten geleceðe Uzandý düþlerim Göz kýrptý Pegasus Kýrpýntýlarýndan yýldýz yaptým Þafak muþtusu yoldaþlar Kanlarýyla yarýnýný besler insanlarýn Oysa barýþ peþindeyiz Güvercin kanadýnda Eylül ayazý kavurdu Yüreklerimizi Yitti kiminin yaþamý Gün doðumlarýnda Ama Umut dikildi ayak izlerinde Gidenlerin Genlerine gençlerin Ýnadýna yaþadým ben Damarlarým haykýrýr serzeniþle
Eskiden yýllarca süren iliþkiler belirlerdi dostluðu. Yani birine “dostum” diyebilmek zaman isterdi. Çünkü kanýtlanmýþlýk gerektirirdi dostluk! Kavgada... Kahýrda... Zýndanda... Buralarda sýnanýrdý dostluk. Dost kaybetmek, bir kardeþin ölümü kadar acý verirdi insana.
Durgunum bugün biliyorum Gene de teðet geçmedim Dumanlý denizini Kavganýn Elimde imgelerim Tam ortasýnda vurur Yüreðim savurur elbet bulutlarý Ve destanýný Þafak türkülerimin Þimdi Halaya durmuþ Þehitlerimiz sanki Er meydanlarýnda “Haydari Kampý” Tüm hapishaneleri Memleketimin 02.01.2005
Onlar yaþadýlar, vardýlar ve savaþtýlar. Yaþatmak için doðru zamanlarda geleceðini en sevdiði ülkelerinin. Ben þahittim. Onlarý tanýdým. Benden onlara dair ayrýntýlý anýlar anlatmam istendi. Onlarýn duruþu ayrýntýya gerek býrakýr mý? Onlarýn kahramanlýklarý ayrýntýya gerek býrakýr mý? Çamdibinde sömürünün katmerleþtiði özel üzüm iþletmelerindeki sendikal mücadelemizdeki giriþkenliðinden mi söz edeyim Neco’nun. Ya da Tariþ’teki antifaþist kavgadaki gözüpekliðinden mi söz edeyim Seyit’in. Ýnsanýn son aný yaþamýnýn bir anlamda özetidir. Onlarýn son anlarý fazla söze gerek býrakmýyor. Onlarý, duruþlarýný, kavgalarýný selamlýyorum. 12 Eylül savaþçýlarý Kaç zaman geçti bilmiyorum Durup beklemiyorum Ama Yollarýný gözler gözlerim Ayak seslerinin Derinden Gelecek günlerini gidenlerin Karanlýk geçmiþin izlerini taþýr oysa Dizlerinde biri, Tabanlarýnda öbürü
emekçiler, aydýnlar, demokratlar ve duyarlý herkesi bu mitinge katýlmaya ve 12 Eylül faþizminin daraðaçlarýnda can verenlerin boþuna ölmediklerini haykýrmaya” davet etiklerini duyurdu.
Ve elleri kýsmi felçli Bir diðerinin Geçmiþi aþýndýrmada Bedenleri Genç beyinli benlerin Bir yoldaþ tanýdým Yürürken Bir gözünü Bir kulaðýný Ve ellerini Yani yarýsýný býrakmýþ bedeninin O’nun elleriyle tutabiliyor musunuz þimdi Yakasýndan hainlerin O’nun gözleriyle bakabiliyor musunuz? Dinleyebiliyor musunuz onun gibi Deðiþtirin, Yürüyün Deðiþtirelim Eskimiþ düzenlerini Ýnsan güdenlerin Emek vermiþ, can vermiþ, kan vermiþ, Yoldaþlar var yollarda, Hedef gösteren bizlere Bakýþlarý sýrtýmýzda kimilerinin Kimisi bizimle yollarda hala 30.09.2005
Merhaba deðerli dostlar,
Bir dost tanýdým bir zamanlar. BMC’de genç bir stajyerken tanýþmýþ devrimci düþüncelerle. Sendika mücadelesine duyarlý. Genç yaþýnda sýnýfýnýn farkýna varan. Örgütlü mücadelenin gereðini kavrayan. Bir dost tanýdým bir zamanlar. En karanlýk dönemlerin birinde, 1977’lerde ülkemin. Bir dost tanýdým. En sýradan insan haklarýnýn, yaþam hakkýnýn, örgütlü mücadelede sendika kurma hakkýnýn, savunulmasýnýn bile cesaret istediði dönemlerde. Bir dost tanýdým bir zamanlar, sýnýf mücadelesinde radikal çözümleri savunabilmenin bile yürek istediði dönemlerde. Bir dost tanýdým, temel sloganlarýmýzýn duvarlara iþlenmesinin ve savunulmasýnýn silahlý duruþ istediði dönemlerde. Bir dost tanýdým, iþten çýkarýlmalara karþý kurulmuþ direniþ çadýrlarýnda iþçilere yol gösterme süreçlerinde. Bir dost tanýdým bir zamanlar, sýnýf dayanýþmasýnýn ve paylaþýmýn anlatýldýðý, bir anti-faþist direniþ odaðý olarak mahalle derneklerinden biri olan Çamdibi kültür ve dayanýþma derneðinde. Neco derdik biz ona, sarý Neco. Necati idi adý, Necati Vardar.
Çünkü yoluna ölünecek kadar deðerliydi dostluk. Mahirlerin Denizler için ölüme gitmelerini salt devrimci mücadele ile açýklayamayýz. Ýbrahim Kaypakkaya’nýn dostlarýnýn adýn vermemek için, onca iþkenceye direnip ölmesi dostluk deðil de nedir? Bugün sabah, “emeðin dünyasý” adýnda bir iþçi gazetesi tutuþturdu deli kýzýn biri elime. Ederi bir liraymýþ. Hemen okuduðumdan etkilenmiþ olmalý ki uzattýðým bir lirayý almadý. Iþýl ýþýl gözlerle gülümsedi. Otuz yýl önce kaybettiði bir dostunu bulmuþ gibiydi. Gazete aylýkmýþ. Ayda bir çýkabiliyor yani. Sað üstte, karakalem çizgilerle 13 mart 1982’de idam edilmiþ, dönemin
Bir dost tanýdým bir zamanlar, 1978’lerde, faþizme karþý direniþin yoðunlaþtýðý dönemlerinde ülkemin, Tariþ üzüm iþletmelerinde. Gasp edilen kooperatif üyesi köylülerin emeðine sahip çýkmak için, iþgal edilen Tariþ iþletmelerindeki, anti-faþist savunma komitelerinde, bir dost tanýdým. Öyle zamanlardý ki o anlar, bizi bütün çirkinliði ile karþýladý Tariþ. Ve her metre karesi kavga ile alýndý iþletmenin. Önce kapýlar tutuldu. Sonra içerdeki direniþ kýrýldý. Her duvar dibinde pisliklerinden kalýntýlar vardý eli kanlý sivil faþistlerin. Otobüs duraklarýnda, iþçi kahvelerinde direndiler bir zaman. Her nokta tek tek kavga ile alýndý. Her bir kavga birer kahramanlýk destanýydý. Öyle bir dost tanýdým ki o zamanlar, o bütün kavgalarýn en önündeydi. Verilen görevleri harfiyle yapar, sürekli sýkýntýlý görevlere talip olurdu. Duruþuyla, davranýþýyla, gülüþüyle, içtenliðiyle düþüncelerini içselleþtirmiþ biriydi. Düþündüðü gibi yaþamayý seçti o. Direnciyle, kararlýlýðýyla, gözü pekliði ile kendisinden sonra geleceklere örnek oldu. Seyit idi adý Seyit Konuk. Ve onlarý, Necati Vardar’ý ve Seyit Konuk’u yoldaþlarý Ýbrahim Ethem Coþkun ile mahkeme süreçlerinde suçlularýn hamilerinin yüzüne karþý kararlýlýkla ideolojilerini ve eylemlerini savunurken gördüm. Ben þahittim. Bekleme salonlarýnda, duruþlarýndaki kararlýlýk bile kendisini seyredenlere mahkemelerdeki devrimci duruþ hakkýnda cesaretlendirici katkýda bulunmaktaydý. Zindanlarda, hücrelerde hiç geri adým atmadýlar. Neredeyse baþýndan beri kendileri dâhil herkes onlarýn idam edileceklerini biliyordu. Zaman zaman karþýlaþtýðýmýzda onlara mahkeme süreçlerini sorduðumuzda, gülerek ve korkusuz bir þekilde “Bunlar bizi asacak. Baþka bir olasýlýk söz konusu deðil” diyerek söylemeye çalýþtýðýmýz teselli sözlerini hemen bitiriyorlardý. Ve yüreðimizde kahramanlýklarýndan kalan gurur ve çaresizlikten gelen hüzünle ayrýlýyorduk onlardan. Ve onlar yaþarken gösterdikleri kararlýlýk, cesaret ve kahramanlýklarýný cellatlarý karþýsýnda da sürdürdüler. Tüm dünya þahit 30.09.2005 ONLARI, KAVGALARINI VE KAHRAMANLIKLARINI SELAMLIYORUM. SEYÝT’LERÝN CEZAEVÝ ARKADAÞI MUSTAFA ÝZZET ÇELÝK
iþçi önderi üç gencin, Seyit Konuk, Necati Vardar, Ýbrahim Ethem Coþkun’un portreleri var. O idam edilmiþ gençleri anýmsamýyor olduðum için yerin dibine geçtim kendi gözümde. Sacco ile Vanzetti’ye, Rosenberglere, Rosa Luxenburg’a Pir Sultan Abdal’a, Denizlere, Mahirlere, Erdal Eren’e, yani tüm dostlarýma ihanet etmiþ gibi hissettim kendimi o an. Aslýnda dostluk hâlâ böyle bir þey. Eðer yeni dost kazanmak istiyorsanýz, geçmiþte yitirdiðiniz dostlarýnýzý asla unutmayýnýz.
Þair Selah Özakýn
MART ÖZGÜRLÜĞE ÇAĞRIDIR
Þ
imdi Mart bizi yeni eylemlere yeni doðumlara çaðýrýyor. Tarih, iþçi sýnýfý ve emekçileri büyük eylemlere devrime çaðýrýyor. Dünya emeðin dünyasý olsun diye siyasi iktidar için mücadeleye çaðýrýyor.
20
Evinizi Biz Yaptýk Yýkmasýný da Biliriz
ÝSTANBUL – 15.02.2012 ’ye yakýn inþaat iþçisi 4 aylýk çalýþtýklarýnýn karþýlýðýný alamayýnca eylem yaptý. Terzioðlu inþaat þantiyesinde çalýþan iþçiler 4 aylýk alacaklarý ve sigortalarýnýn verilmemesi üzerine eyleme baþladýlar. Yaklaþýk 6 aydýr alacaklarýnýn peþinde koþan iþçiler son olarak eylem yapma kararý alarak þantiye önüne yürüyüþ ve basýn açýklamasý düzenlediler. Eylem yapan iþçiler eylemi, alacaklarýný ve sigorta bedellerini alarak sona erdirdiler. 6 ay önce taþeron firmanýn kaçmasýyla alacaklarýný ana firmadan alamayan iþçiler “Bu Binalar Ödenmeyen Ýþçi Ücretleriyle Yükseliyor / Bizlerde Emeðimize ve Onurumuza Sahip Çýkýyoruz” pankartýný açarak þantiye önünde kadar sloganlarla yürüyen iþçiler þantiye önüne gelerek pankartlarýný þirketin bulunduðu þantiyeye astýlar. Ýþçiler patronu telefonla arayarak
3
þantiyenin önünde beklediklerini ve paralarýnýn ödenmesini isteyerek “Biz yaptýk bu binayý gerekirse yýkacaðýz da! Ya paramýzý verirsin ya da burada bütün basýna ve kamuoyuna seni teþhir edeceðiz” diyerek þantiye önünde ve çevresinde bildiri daðýtýmý yaptýlar. Bildiri daðýtan iþçilere kýsa bir süre sonra polis müdahale etti. Yaþanan tartýþmalarýn sonucu polisler geri gitti. Ýþçiler çalýþmalarýný sürdürdüler. Þantiye önünde bekleyen iþçilerin yanýna gelen patron iþçiler ile görüþmek istedi.Ýþçilerin kendi aralarýndan seçtikleri temsilci patron ile görüþme yaptý. Yapýlan görüþmelerin ardýndan iþçiler paralarýný aldýlar. Yaptýklarý eylem ile 6 aydýr alamadýklarý paralarýný alan iþçiler eylemi sona erdirdiler.
TÜMTÝS Mersin Limaný’nda Basýn Açýklamasý Yaptý
MERSÝN – 07.02.2012 6 yýllýðýna iþletmek üzere TCDD’ye ait Uluslararasý Mersin Liman iþletmesinin ihalesini 2007 yýlýnda alan Ýnternational Port MIP þirketi sendikal örgütlülüðü daðýtmak iþçileri daha kötü koþullarda çalýþtýrmak için her türlü yola baþvuruyor. MIP þirketi limanda iþlerin bir bölümünü taþerona vererek daha düþük ücretle iþçi çalýþtýrýyor. TÜMTÝS sendikasý, MIP þirketinin örgütlenmenin önüne geçmek için yaptýðý bu uygulamalara karþý bir basýn açýklamasý yaptý. Açýklamayý yapan Mersin TÜMTÝS Þube Baþkaný Savaþ Gürkan limanda çalýþan iþçilerin sendikada örgütlendiðini ve sendikal örgütlülük ile çalýþma koþullarýnýn düzeldiðini iþçilerin de anladýðýný söyleyerek “Mersin Limaný’nda çalýþan üyelerimiz her türlü baskýya, iþten atmalara, yaþadýklarý ekonomik sýkýntýlara boyun eðmeyerek, kararlý ve onurlu bir tutum alarak sendikamýz ile birleþerek örgütlenme mücadelesini baþarýya ulaþtýrdýlar” dedi. Ýþçilerin MIP tarafýndan tehdit edildiðini dile getiren Gürkan “2009 yýlýnda uzun mücadeleler sonucunda sendikamýz Akansel Nakliyat’ta 2 yýllýk Toplu Ýþ Sözleþmesi (TÝS) imzaladý. Bu dönemde Mersin Limaný’ndaki tüm iþçiler anayasal haklarýný kullanarak sendikalaþtýlar. Bu dönemde Mersin
Limaný’nda iþ barýþý saðlandý. 1 Aralýk 2011 tarihinde baþlayan 2. Dönem TÝS görüþmelerinde hala TÝS imzalanamadý. Son dönemde gerek ana iþveren MIP, gerek Akansel ve diðer taþeron firmalar 2009 öncesi sendikal örgütlülükten yoksun, iþçilerin yasadýþý bir þekilde günde 12–14 saat çalýþtýklarý bir düzen özlemiyle baþta Akansel Nakliyat’taki sendikal örgütlülüðümüzü daðýtmak istemektedirler” dedi. Gürkan,“Dün anayasal haklarýný kullanarak sendikalaþan üyelerimize yapýlanlar bugün Uðursan iþçilerine yapýlmaktadýr. 210 gündür direnen Uðursan iþçileri de kazanacak ve iþlerine geri dönecektir. Uðursan iþçilerinin vermiþ olduklarý iþine ve ekmeðine sahip çýkma mücadelesi tüm liman iþçilerinin ortak mücadelesidir” diyerek MIP baþta olmak üzere Akansel ve Uðursan taþeron firmalarýna seslenerek “Biz TÜMTÝS Sendikasý olarak taþýmacýlýk sektöründeki yerel ve uluslar arasý firmalarda, taþeron ana firma fark etmeksizin yýllardýr çok zorlu koþullarda örgütleniyoruz. Dün 270 gün süren bir direniþi kazandýðýmýz UPS Kargo’daydýk. Dün yine 175 gün süren direniþi kazandýðýmýz Mersin Limaný’ndaydýk. Bugün yine Mersin Limaný A Kapýsý önündeyiz. Yine kararlýyýz, yine hep birlikte kazanacaðýz”dedi.
7
ermayenin servet, emekçilerin sefalet hükümeti iþçi sýnýfýmýza, emekçilere, öðrenci gençliðe ve Kürt halkýna karþý “topyekün savaþ” politikalarýyla yýlladýr kapsamlý bir savaþ yürütüyor. Sermaye hükümeti iþçi sýnýfýnýn uðruna yýllarca mücadele ederek elde ettiði ne kadar ekonomik demokratik kazaným varsa, bir bir gasp etti. Artýk iþçilerin, emekçilerin ne bir iþ güvencesinden ne de bir emeklilik güvencesinden bahsedilebilir. Sýrada emekçiler için hayati önem taþýyan kýdem tazminatýnýn gaspý var. Sermayenin servet ve iþ savaþ hükümeti onu da ortadan kaldýrmak için fýrsat kolluyor. Yeni yeni planlar yapýyor. Plana göre iþçi, iþveren ve devletten üçlü bir fon oluþturulacak; taraflardan kesilecek paralardan oluþacak bu fonda birikecek o paralardan iþçilere kýdem tazminatý ödenecekmiþ. Böylece “iþverenlerin sýrtýnda büyük bir yük” olarak görülen kýdem tazminatý ödeneðinden kurtulmuþ olacak. Sermayenin servet ve iç savaþ hükümeti, temsil ettiði sýnýfýn çýkarlarýný korumak ve geliþtirmek için elinden geleni yapýyor. Sermaye hükümetleri bunu yaparken sermayenin çanak yalayýcýlarý burjuva sendikacýlar da iþçi sýnýfýný sermayeye peþkeþ çekmek için elinden geleni yapýyor. Uzlaþmacý, iþbirlikçi, devletçi sendikacýlar sermayeyle uyum içinde kardeþçe geçinip gidiyorlar. Sermaye hükümetleri kendileriyle uyum içinde çalýþan hiçbir sendika yönetiminin kirli çamaþýrlarýný açýða çýkarmadý, ipliðini pazara sunmadý. “Al gülüm, ver gülü” anlayýþýyla bu durum hep böyle uzlaþma, anlaþma þeklinde sürdürüldü. Uzlaþmaya yanaþmayan sendika konfederasyonlarý (12 Eylül 1980 darbesinde olduðu gibi) kapatýldý. Yöneticileri idamla, müebbetle yargýlandýlar. Zonguldak kömür iþçilerinin kömür madenlerini kapattýrmamak için Ankara’ya meclise yürümeleri sonucu Genel Maden-Ýþ sendikasý Genel Baþkaný Þemsi Denizer’in akýbeti biliniyor. 89 1 Mayýsýnýn Taksim meydanýnda kutlanmasýna öncülük eden ve Kürt sorununa demokratik çözüm isteyen Petrol-Ýþ Genel Baþkaný Münir Ceylan’ýnýn akýbeti biliniyor. Sermaye hükümetleri kendilerine sadakatle baðlý kalan devletin ve sermayenin çýkarlarýna sessizce itaat eden sendikacýlarý hep ödüllendirmiþtir. Örneðin; sendika federasyonlarý kendi maaþlarýný kendileri belirlerler. Sendika federasyonlarýnýn Türk-Ýþ konfederasyonu Baþkaný Mustafa Kumlu’nun ve yönetim kurulunun maaþýnýn Cumhurbaþkanýnýn maaþýnýn iki katýndan daha fazla olmasýna hiç ses çýkarmazlar, gündeme getirmezler. Hesaplarýný incelemez, yolsuzluklarýna göz yumarlar. Ne zamana kadar? Ne zaman iþçiler sendikacýlarýn ensesinde boza piþirmeye baþlar, iþçilerin haklarýný savunmak zorunda kalýrlar, iþte o zaman, bu iþbirlikçi, uzlaþmacý sendikalarýn ipliði pazara çýkar. Ne zaman burjuva sendikacýlar, hükümetin istediðini yerine getirmezler, iþte o zaman hükümet onlarý deðiþik biçimlerde tehdide, þantaja baþlar. Tehdit iþlemezse o zaman kirli çamaþýrlar ortaya dökülür. Sendikacýlar anasýndan doðduðuna piþman edilir. Bugün iþverenlerin sýrtýnda “bir kambur” gibi duran kýdem tazminatý fonunda, tam da böyle bir durum ortaya çýkýyor. Son Türk-Ýþ genel kurulunda alýnan karar gereði hükümet kýdem tazminatlarýnýn kaldýrýlmasýna yönelik bir saldýrý baþlatýrsa, Türk-Ýþ oy birliðiyle aldýðý, “genel grev” kararýný uygulamak zorunda kalacaktýr. Kýdem tazminatlarýný fona devretme konusunda iþverenlerce zorlanan hükümet, ayný þekilde bu iþbirlikçi, uzlaþmacý sendikalarý zorluyor. Ýkna etmeye çalýþýyor. Ýkna edemezse tehdit ediyor, þantaj yapýyor. Sermayenin servet, emekçilerin sefalet ve iç savaþ hükümeti saldýrýya geçiyor. Ve sendikalarý, üyelerinin sayýsýný yeniden gündeme getirerek, yüzde on barajýyla tehdit ederek yetkisiz duruma düþürmek istiyor. Ýstiyor istemesine ama bir türlü beceremiyor. Aþaðý tükürse sakal, yukarý tükürse býyýk misali bir türlü beceremiyor. % 10 barajýný uygulasa iþbirlikçi, uzlaþmacý sendika yönetimleri tasfiye olacak,sendikalarýn yetkileri düþecek böylece sýnýf hareketi burjuva sendikacýlarýn kontrolünden, onlarýn engelinden kurtulacak. Bu durum,kendi öz örgütlenmeleri olan iþçi komite ve konseylerinde örgütlenerek söz ve karar hakkýný kendi ellerine almasýna yol açacak. Ýþte bu ihtimal, burjuva hükümeti güçsüz ve çaresiz bir duruma düþürüyor. Sermayenin servet ve iç savaþ hükümeti, ne yapacaðýný bilemiyor. Bildiði, yapmasý gereken en önemli þey, kýdem tazminatlarýný fona aktararak kapitalistleri kýdem tazminatý belasýndan kurtarmaktýr. Bu onun varlýk nedenidir ve koþullarý olgunlaþtýðýnda mutlaka kýdem tazminatýný fona aktarmanýn yasasýný çýkartacaktýr. Ýþçiler hiçbir þekilde burjuva sendikacýlýðýn klasiði olmuþ Türk-Ýþ’e onun genel kurulda aldýðý “genel grev”kararýna güvenmemelidir. Türk-Ýþ’in, tarihinde hiçbir zaman, iþçi sýnýfýnýn çýkarlarý için sermayeyle, devletle karþý karþýya gelmek gibi bir politikasý olamamýþtýr, olmaz da. Ýþte bu nedenle iþçiler hiç vakit kaybetmeden, kendi demokratik, sýnýf ve kitle örgütleri olan komite, konsey, meclis vb. öz örgütlenmelerini yaratmalý,kendi geleceði hakkýnda söz ve karar sahibi olmalýdýr. Ýþçilerin hayati önemdeki kýdem tazminatý haklarýný kazanmanýn, güvence altýna almanýn baþkaca bir yolu ve yöntemi yoktur. Ýþin en önemli olan bir diðer yaný da sermaye sýnýfýnýn da kýdem tazminatýný ortadan kaldýrmak gibi vazgeçemeyeceði temel bir sorunu olmasýdýr. Bu durumda kavga kaçýnýlmaz bir zorunluluk olacak. Ýþçiler bu kavgaya bu günden hazýrlanmalý ve zaferin savaþan iþçilerle kazanýla bilineceðini bir an olsun aklýndan çýkarmamalýdýr. Zafer birleþen örgütlenen ve iktidar için savaþan iþçilerin olacak.
Gündem...
Mart ayýna girdik; doða yeniden canlanýyor. Damarlarýmýzda akan kan hýzlanýyor. Tarih ýrmaðý, çaðýldayarak akýyor. “Hava döndü/iþçiden, iþçiden esiyor yel” Tüm dünya üzerinde büyük devrimci geliþmeler yaþanýyor. Dünyanýn her yerinde iþçi sýnýfý ve emekçiler, dünyanýn ezilen halklarý, emekçi kadýnlar, gençler ayaklanýyor. “bu fırtına yarınki süt limanlara bedel” Bundan yüzyýllarca önce, Paris’in iþçileri bir M art sabahýna top sesleriyle uyanmýþ ve harekete geçmiþlerdi. Burjuva sýnýfýn iç savaþ ilanýna iþçi sýnýfý ve emekçiler devrimci iç savaþla karþýlýk vermiþlerdi. Paris sokaklarýnda barikatlar kurulmuþ; iþçiler ve emekçiler barikatlarýn baþýnda kahramanca savaþmýþlardý. Ve 18 mart 1871’de komünü ilan etmiþlerdi. Komün, 72 gün yaþadý; tarihe iþçi sýnýfýnýn ilk iktidarý olarak geçecekti. Kendi hatalarý yüzünden yenilen Paris komünarlarý, iþçi sýnýfý ve emekçilere büyük bir deneyim býrakmýþtý. 1857 yýlýnda New York’ta dokuma iþçisi kadýnlar, haklarý için eyleme geçtiklerinde üzerlerine fabrika kapýlarý kapatýlarak yanarak ölmeye terk edilmiþlerdi. 1910 yýlýnda Clara Zetkin’in II. Enternasyonalde yaptýðý öneriyle 8 Mart, Dünya Emekçi Kadýnlar Günü olarak kabul edilmiþti. Ogün bugündür her 8 Mart’ta dünyanýn bütün emekçi kadýnlarý sokaða çýkýyor ve “vardýk, varýz, var olacaðýz” diyorlar. 12 Mart 1995’te devlet provokasyon amacýyla Gazi mahallesinde bir kahveyi taradý; bir Alevi dedesi katledildi. Bunun üzerine halk sokaða döküldü. Ayaklanma Ýstanbul’un diðer yerlerine yayýldý. Ve üç gün boyunca Ýstanbul’un bir çok semtinde ayaklanmalar yaþandý. Emekçi halklar birleþince nasýl bir güç olduklarýný tüm dünyaya gösterdiler. 13 Mart 1982’de Ýzmir Buca zindanýnda 12 Eylül askeri faþist diktatörlüðü, proletaryanýn 3 yiðit öncüsünü idam ederek katletti. Seyit Konuk, Ýbrahim Ethem Coþkun ve Necati Vardar son nefeslerine kadar proletaryanýn kýzýl bayraðýný en yükseklerde dalgalandýrdýlar. Ve son nefeslerinde “yaþasýn sosyalizm” diye haykýrdýlar. Bahara kýzýl bir soluk verdiler, Özgürlüðe çaðýrdýlar. 16 Mart 1978’de Ýstanbul Beyazýt Meydaný’nda devrimci gençlerin üzerine bomba atýldý. 7 genç katledildi. Gençlik, faþizmin saldýrýlarý karþýsýnda geri adým atmadý; Denizlerden Mahirlerden aldýðý bayraðý daha bir karalýlýkla taþýdý ve bu günlere getirdi. Ýþçi sýnýfý bu katliamý protesto etmek için þartelleri indirdi ve nasýl ki öðrenci gençlik iþçilerin yanýnda yer alýyorsa iþçilerinde onlarýn yanýnda yer alacaðýný bu pratik tutumuyla gösterdi. 16 Mart 1988’de gerici Irak burjuva diktatörlüðü, Halepçe’de Kürt Halkýnýn üzerine kimyasal bomba attý. Bu vahþi katliamda binlerce Kürt kavrularak can verdi. 21 Mart Kürt Halkýnýn özgürlük çýðlýðýdýr. Küllerinden yeniden doðan Kürt Halký Newrozla birlikte “tarihin bayramlarý”na hazýrlanýyor. Cejna Newroz Piroz Be. Kürt Halký, er yada geç özgürlüðünü kazanacak ve bayramýný özgürce kazanacak. 30 Mart 1972’de Kýzýldere’de devrimin yiðit önderleri katledildiler. Kuþatma altýnda devrime olan inançlarýný haykýrarak iþçi sýnýfý ve emekçilere büyük bir miras býraktýlar. Mahirler, Cihanlar ayný zamanda siper yoldaþlýðýna en güzel örnek oldular. Þimdi Mart bizi yeni eylemlere yeni doðumlara çaðýrýyor. Tarih, iþçi sýnýfý ve emekçileri büyük eylemlere devrime çaðýrýyor. Dünya emeðin dünyasý olsun diye siyasi iktidar için mücadeleye çaðýrýyor.
S
Sayı 10 / Mart 2012
8
11
Sayı 10 / Mart 2012
BES GENEL KURULU’NUN ARDINDAN
Þubat Büro Emekçileri Sendikasý için genel kurullar günüydü. Ayný gün Ankara’da iki þube, Çanakkale, Ýstanbul’da bir þube genel kurul gerçekleþtirdi. Ankara Þubelerinde Taban Ýnisiyatifi gerekçelerini somut olarak koyarak ve dillendirerek sendikalarda uzunca bir zamandýr göremediðimiz bir duruþu, sendikalarda iyice boy atan sendikal bürokrasiye ve reformizme net tavrýný koyarak girdi genel kurullara. Her iki þubede daðýttýðý bildirilerde sendikal sürece bakýþýný ortaya koyan Taban Ýnisiyatifi, kürsüyü de varolaný eleþtirmeye ve mücadeleci sendikal anlayýþýn nasýl olmasý gerektiðinin anlatýmýnda etkin olarak kullandý. BES Ankara 1 Nolu Þube Genel Kurulunda Taban Ýnisiyatifi’nin Yaptýðý Konuþmalar: Danýþtay çalýþaný bir emekçi: … Biz emeðin dünyasýný istiyorsak, acaba emekçiye gereðinden fazla haksýzlýk etmiyor muyuz? Bunu istiyorsak emekçinin iradesini kabul etmeliyiz… Hiçbir güç emekçinin iradesini tahakküm altýna alamaz ve ona sýnýr koyamaz… Burada sýkça üyelerin bir kýsmý için “sýradan üye” tanýmlamasý yapýlýyor. Emekçi olan, emeðin ne olduðunu bile hiç kimse sýradan deðildir, sýradan üye hiç deðildir. Yarýnlarý kuracak bu insanlara kimse böyle diyemez… Bize kapalý kapýlar ardýnda kavgacý ve uzlaþmaz diyorlar. Dünya emeðin oluncaya kadar, sevginin dünyasý kurulana kadar biz bu kavgaya baþ koyduk. Sendikalar sýnýf mücadelesinin araçlarý olmaktan çýktýysa kavga devam edecek demektir… Sevginin dünyasýný kuracak olan bütün emekçileri o güzel günlerin kurulmasý noktasýnda düþünmeye çaðýrýyoruz. Emeðin dünyasý kurulana dek, kavgamýz sürecek. Adalet Bakanlýðý çalýþaný : … Neden taban inisiyatifi? Taban Ýnisiyatifi çünkü hiçbir zaman 3 koltuk senin 2 koltuk onun gibi pazarlýklar içinde olmadýk. Ýlla sendikada yönetimde olmamýza gerek yok, biz iþ yerlerinde kendi yönetimlerimizi kurarýz… KESK’i bitirdiniz bu anlayýþla, BES’i bitirdiniz, insaf artýk. Biz bu seçimi kaybedebiliriz ama hiç bir zaman kazananlarýn yanýnda olmadýk, haklýlarýn yanýnda olduk. Maliye/ Vergi Dairesi çalýþaný: Nesini söyleyim caným efendim/Gayrý düzen tutmaz telimiz bizim Ýçinde bulunduðumuz durumu tam da anlatan sözler bunlar. Biz ayný þeyleri tekrarlayacak kadar aptal mýyýz? Altýmýzdaki zeminin kaydýðýný görmek için biraz samimiyet gerekmez mi? Hangi samimiyetle yarýn biz gidip örgütleme yapacaðýz? Yarýn kazanacak yönetimin iþi 1 nolu þubede çok zor, þimdiden kolay gelsin onlara….BES þubelerinde iþ yeri temsilciliði kurumu iþlemiyor. Bize sürekli eleþtiriyorsunuz diyorlar, e o zaman siz de buna fýrsat vermeyin. Bu gidiþat örgütü içeride kendi kendini yer hale getirdi. Bakýnýz bir emek örgütü yýllarca emek harcamýþ avukatýný sudan gerekçelerle iþten atýyor, baþka bir çalýþaný mobbinge maruz kaldýðý gerekçesiyle iþten ayrýlýyor. Hangi emek örgütünden bahsediyoruz biz? Yarýn ne olacak bunu düþünelim artýk. Biz hep dedik, eðer bir ittifak olacaksa seçimde, bu sorunlar etrafýnda birleþilen bir ittifak olmalý diye ama olmadý….Ama telaþa mahal yok, bu örgütün gerçek sahipleri bu örgütü kurtaracaktýr. Eðer siz sadece içinize kapalý bir örgüt olacaksanýz bunu samimi bir
B
yüzle önümüze koymanýz gerekiyor….Salonda görülen durum zeminin ne kadar kaydýðýný gösteriyor. Her þeyi geleceðe öteleyerek biz zeminimizi kaybettik. Neresinden tutarsanýz tutun bu süreç farklý bir sürece kayýyor. Bu gidiþe dur demek her delegenin sorumluluðudur. Bu sendika bu haliyle kapitalist-faþist devletin önünde emekçinin haklarýný savunamaz…Arkadaþlar rüzgar ekerseniz fýrtýna biçersiniz. Bu topraklarda yaþayan herkesin sendikalarda temsil edilmesi gerekiyor… Bize kavgacý ve uzlaþmaz diyenlere sesleniyorum, kavgacý ve mücadeleci olmaktan gurur duyuyoruz. Danýþtay/4/C li bir emekçi : Ankara’nýn dondurucu soðuðuna, copuna, gazýna raðmen 78 gün boyunca hak gaspýna karþý durmak, onuruna sahip çýkmak için direnen bir TEKEL iþçisiyim. Bugün geldiðim durum ise iktidarýn ve sistemin, alýnteri ile geçinmeye çalýþýrken, açlýkla tehdit edilerek, yarýndan korkarak ve güvencesiz çalýþmaya mahkûm edilmiþ 4C’li bir kölesiyim. Hem de öyle bir köleyim ki, bir tek sistemin deðil, kendi kader arkadaþý, emek yoldaþý memur arkadaþýnýn bile hakir gördüðü, tepeden baktýðý, ezmeye çalýþtýðý bir köle. Güvenceli bir halde çalýþýrken bugüne nasýl geldiðimin birçok nedeni var. En önemlisi sendikal bürokrasi, sendikal aðalýk, sendikal ihanettir. Peki, soruyorum size bu ihaneti Tekel iþçisine, emekçiye direniþ sürecinde sadece Türk-Ýþ mi yaptý? Tabii ki hayýr. Bu ihanette KESK’in hiç mi payý yok? Tabii ki de var…. Bugün buraya bunlarýn hesabýný sormaya mý geldim? Tabii ki de hayýr. O hesabý tarih sorumlularýndan elbette ki soracaktýr. Onlarý ihanetleri ve vicdanlarýyla þimdilik baþ baþa býrakýyorum… Peki neden KESK? Özü itibariyle gecesini gündüzüne katýp, yaratýlan sendikamýzýn ve devrimci ilerici deðerlerimizin, mücadele de bedel ödemiþ ve inanmýþ devrimci yüreklerin barikatlara, gaza, copa, ölüme ve cezaevine aldýrýþ etmeden kurduðu bu örgütün sarartýlmayacak ve kirletilmeyecek kadar temiz bir geçmiþi olduðunu bildiðim için, 90lý yýllarda devrimci emekçi bir inançla geçmiþten geldiðini, içinde mücadele barýndýrdýðýný ve taban inisiyatifi adýyla yola çýkanlarýn bu mirasa bu öze sahip çýkmaya devam ettiklerini gördüðüm için buradayým… Sizleri tekel iþçilerinin mücadele ruhuyla selamlýyorum. SGK/Sýhhiye Sosyal Güvenlik Merkezi çalýþaný : Öncelikle sizlere, daðýtýlan faaliyet raporundan bir parça okumak istiyorum. Diyor ki orada “Sendikal hareketin ihtiyacý sadece sendika üyelerinin deðil, sendikalý sendikasýz iþyerindeki tüm emekçilerin kararlarýn oluþum sürecine katýlmasýdýr. Sendikal demokrasi böyle iþletildiðinde yerini bulacak ve mücadele büyüyecektir” bu doðruyu görmüþ olmak önemlidir, ancak faaliyet raporunda yazmak yetmiyor. Keþke þube yönetimi kendi temsilci kurulunun kararlarýný önemsese ve dikkate alsaydý. Þube Temsilciler Kurulu’nun kararlarýný uygulamaktan kaçýnmýþ bir yönetimin bu cümleyi yazmýþ olmasý ne kadar inandýrýcý olabilir… Buraya çýkan herkes KESK’in ve BES’in bugüne geliþinden yakýndý. Nereden nereye geldi KESK? Kamu emekçileri hareketi devletin sendikalara vurduðu mührü söküp atarak büyüdü. Þimdi ise polis genel merkezi basýyor, ne yapýlýyor? KESK’i ablukaya alan polisi ablukaya alamýyor. Böyle bir KESK çalýþanlarýn hakkýný savunabilir mi? BES ne yapýyor? Ankara Adliyesi Ýþyeri Temsilcisi olan iki arkadaþýmýz, KESK’in çaðrýsýna uyarak katýldýklarý bir eylem sonrasýnda,
SES’ÝN ÝÞYERLERÝNE ÇAÐRISI: SAÐLIKÇILAR MECLÝSÝ
ir önceki sayýda “SES kapýlarýný devrimcilere sonuna kadar açtý” yazýsýyla SES in “Saðlýk Hakký Meclisleri” çaðrýsýný anlatmýþtýk. Aralýk ayý baþýnda SES iki yönlü bir çaðrý yaptý. Saðlýk çalýþanlarýna iþyerlerinde “Saðlýkçýlar Meclisleri”ni, dýþarýdaki tüm güçlere de “Saðlýk Hakký Meclisleri”ni kurmalarý çaðrýlarý. Aslýnda tam da komite konsey çaðrýsýna denk düþen bu çaðrýlar daha önce de söylediðimiz gibi devrimci durumun zorunlu bir sonucu. Ancak çaðrýyý yapanlar devrimci ilkelere dayanmayýnca çaðrý da sendikal alt organ biçiminde þekillenince raðbet görmedi ve bundan dolayý yöneticiler yine emekçilerin tepkisizliði ile sorunu çözümlediler. Saðlýk hakký meclislerinde yaþananlarýn aynýsý saðlýkçýlar meclisinde yaþanmakta. Sürecin gerisinde kalmýþ olmanýn ve geliþmelerin getireceði tehlikeli sonuçlarýn farkýna varmýþ olan SES yöneticileri arka arkaya çaðrý yapýyorlar. Ama nafile. Bu duruma sevindiðimiz düþünülmesin. Birincisi sendikalarýn sýnýf mücadesindeki yerleri ve önemleri konusunda netiz. Ýkincisi tüm diðer sendikalar “dur bakalým ne olacak” edalarýyla bakarlarken SES sürecin yakýcýlýðýný kavrayýp harekete geçmiþ olmakla devrimci desteði hak ediyor. Ancak sorunu kavramaktan çok uzaklar. Tek tek ele alalým. Saðlýk hakký meclislerinde SES’in DSP temsilcilerini bile kitleselleþmek adýna meclise çaðýrmýþ olmalarý mecliste bir kýrýlma yarattý. Üstelik devrimci çevrelerin “anti kapitalist” çerçevede ortaklaþmasýna raðmen SES kendi fikrini meclis giriþiminin üstüne koymakta ýsrarlý. Her toplantýya en azýndan bir serzeniþ getirmekte. Bu da yürüyüþ konusunda güvensizlik yaratmakta. Ayný sorun Saðlýkçýlar Meclisi’nde de söz konusu. Sözüm ona sendikal parçalanmýþlýk bizi zayýf düþürmekte imiþ. Bu nedenle de Saðlýk Sen ve Türk Saðlýk Sen “temsilcilerini” de iþyerinde iþyeri meclislerine çaðýrmaktalar. Bu çaðrý çalýþma ortamýnda birbirleriyle her yönden çatýþan kesimlerin el sýkýþmasýný istemekten baþka bir þey deðil. Emekçilerin bir geçmiþi var. SES’liler geçmiþte temsilcileri, yöneticileri aracýlýðýyla “devlet sendikalarý”ndan zarar gördüler. SES’liler sürülen onlar sürdüren oldular. Üstelik emekçiler güvenebilecekleri bir zemin olmaksýzýn yola çýkmayacaklardýr. Devlet sendikalarýyla SES barýþýr mý bilinmez ama emekçilerin sezgileri ellerini sýkmalarýný engelliyor. Aslýnda SES yöneticileri de ters bir çözümlemeden yola çýkmasalar böyle bir önermede bulunmak istemezler. Çözümleme þu: Emekçiler bunca saldýrýya karþýn topyekun bir duruþ gerçekleþtirmiyor. Neden? Çünkü korkuyorlar. Biz Kürt ulusu ko-
nusunda onlarýn þovenizmine dokunmazsak, mücadeleyi yalnýzca iþyeri sorunlarý ile sýnýrlarsak ve politik kimliðimizi tümüyle yok sayarsak bizim yanýmýzda olurlar. Emekçilere dikensiz bir gül bahçesi yaratýrsak mücadeleye katýlýrlar. Bunun için “biz sendikadan baþka bir þey deðiliz” i ispatlamak için faþistlerle bile ayný karede resim veririz. Maalesef emekçilerin geriliðinden yola çýkan teorinin geldiði vahim sonuç tüm iyi niyetli uygulayýcýlarýna raðmen geriye doðru yürüyor. Öncelikle SES baþta olmak üzere KESK bugüne kadar diðer gerici sendikalarla aynýlaþtýðý için þekilsizleþti, güven kaybetti. Aksine emekçiler mücadelede herþeylerini ortaya koyacaklarýný defalarca gösterdiler. Ancak güven duydularý saðlam ilkeli yaklaþýmlar söz konusu olduðunda. Yoksa þu andaki durumlarýndan daha kötü bir duruma sürüklenmek istemezler. Üstelik sendikalarý onlarý bu güne kadar sahiplenmedi. Sürgünler, idari cezalar ve hatta cezaevlerini dolduran emekçiler sendikalarýný yanlarýnda görmediler. Sendika onlarý bulunduklarý durumdan çekip almadý. Genel kurullarda kaplan kesilenler saldýrýlar karþýsýnda kedi oldu. Genel kurullar için üye formu dýþýnda hiçbir yerde anýlmamýþlarla kendilerini seçecek delegele listelerini oluþtururlarken her iþe koþturan aktivistleri görmemezlikten geldiler. Þimdi seçilmiþler bu aktivistleri göreve çaðýrýyorlar. KESK en son Genel Kurulu’nda yönetim kurullarýnýn yerine “yürütme” leri getirdi. Yürütmeler yine bu tür meclislerin aldýklarý kararlarý uygulayacaktý. 21 Aralýk iþ býrakma eylemi de 4688 kotalý Ankara eylemi de iþlerin eskisi gibi devam ettiðini emekçilere gösterdi. Yani emekçiler meclis sözü altýnda hiçbir iradelerinin kararlara yansýmadýðýný gördüler. SES’in saðlýkçýlar meclisleri ihtiyacý ayný zamanda mücadelenin ihtiyacýdýr. Ancak komite ve konseyler yukarýda da söylediðimiz nedenlerle sendikal bürokratizmin ve yasalcýlýðýn ayak iþlerini yapmak için kurulmazlar. Emekçiler eðer böyle bir görevi üstlenmeye karar verirlerse bunu bugüne kadar her durumda darbe yedikleri reformistlerle birlikte yapmayacaklar. Faþizmle ise asla el sýkýþmayacaklar. Emekçiler komitelerini ve konseylerini kurduklarýnda reformistler bu çaðrýyý yaptýklarýna eminiz piþman olacaklar. Reformistler bu güne kadar düþündüklerinin hepsini baþtan ve tersinden düþünmeye baþlarsa bir umut devrime yetiþebilirler diye temenni ediyoruz. Ýzmir’den Dek’li Bir Saðlýk Emekçisi
Hopa olaylarýný protesto için yapýlan basýn açýklamasý sonrasýnda gözaltýna alýnmalarý gerekçe gösterilerek iþyerlerinde soruþturma açýlýyor ve iþten atýlmalarý talebiyle Adalet Bakanlýðý Merkez Disiplin Kurulu’na sevk edildiler. Bu geliþme üzerine arkadaþlarýmýzýn baðlý olduðu Ankara 2 Nolu Þube Temsilci Kurulu konuyu gündem yaparak eylem kararý aldý. Karar konunun kurulda görüþüldüðü gün görüþmenin baþlamasýyla Adalet Bakanlýðý binasý önünde oturma eylemi baþlatmak ve karar açýklanana kadar eylemi sürdürmekti. Ancak, BES Genel Merkezi ile ilgili Þube býrakýn oturma eylemi yapýlmasýný, basýn açýklamasý yapýlmasýný engellemek için kriz yarattý. Nedeni ise Müsteþar Yardýmcýsý ile BES Genel Baþkaný’nýn yaptýðý bir görüþme olarak açýklanmaktadýr. Görüþmede bürokratýn “merak etmeyin, konu bize geldiðinde hallederiz, ama, sizinkiler de fazla sesini çýkarmasýnlar” cümlesi önemsenerek, devlete güven kendi gücüne olan güvenin önüne geçmektedir. Böyle bir BES ne yapabilir? Kendi üyelerinin bile fikirlerini umursamayan KESK sendikasýzlarýn katkýlarýný nasýl alabilir? Önemli olan güvendir. Yönetimi saðlýklý oluþturmadan güven tesis edemeyiz. Divan Kuruluna teþekkür ederim, çünkü KESK’in geldiði bürokrasi bataðýný ne kadar anlatsak bu kadar somutlayamazdýk. Sabah açýlýþ esnasýnda bu Genel Kurul’un delegesi olan, Ýsmail Hakký TOMBUL, KESK Genel Sekreteri sýfatýyla konuk olarak anons edildi. Oysa Ý.Hakký TOMBUL önce BES üyesidir, iþyerinden delege olmayý önemsemiþ ve Genel Kurul’un delegesi olmuþtur. Hiç kimse delegasyon içerisinden birini bir diðerinin önüne çýkaramaz, bütün delegasyon önemlidir. Ve Ýsmail Hakký TOMBUL Genel Kurul’un konuðu deðil bütün delege arkadaþlarýmýz gibi Genel Kurul’un delegesidir. KESK’teki görevi dolayýsýyla öne çýkarýlmasý bürokrasiye olan biatýn göstergesidir, bunu yapanlar da bürokrattýr. Herkes olduðu yerden bakar, evet doðru. Bizi, salondakileri ortaklaþtýran en net deðer muhtemelen solcu olmaktýr. Ama solu tanýmlarken 3 kýsma ayýrmak gerekir ve bu ayrýmý yaparken anahtar kelime devrimdir. 1. Kýsým solcular, devrime sýrtýný dönmüþ solculardýr. 2. Kýsým solcular devrimi ulaþýlmaz bir yere koyup ona övgüler düzen, ama ulaþmak için çaba harcamayý boþ gören solculardýr. 3. Kýsým solcular ise devrim için savaþan onu gerçekleþtirmek için çalýþan solculardýr. Bu kürsüden varolan sistem içerisinde demokrasi ve baðýmsýzlýk talepleri dillendiriliyor. Eðer biz antikapitalist, antiemperyalist ve antifaþist isek çözümü burada aramayýz. Bizim baðýmsýzlýðýmýz ve özgürlüðümüz ancak kapitalizmi ortadan kaldýrdýðýmýz da baþlar. Taban inisiyatifini yan yana getiren budur. Biz emperyalizmle, kapitalizmle ve faþizmle kavga etmeye hazýrýz, bedeli ne olursa olsun… Sendika yönetimleri iktidarý ele geçirmenin bir aracýdýr. Biz, taban inisiyatifi olarak, sizin burada aldýðýnýz kararlarý, iþyeri kurullarýnýn, temsilciler kurulumuzun alacaðý kararlarý uygulayacak “yürütme kurulu” olmaya talibiz. Sendikayý yönetmeye deðil, yaþamý birlikte örmeye talibiz… Seçime 4 listeyle girildi. Bunlar Yurtseverler, EMEP ve DSD’nin oluþturduðu blok liste, TKP’nin listesi, HÖC’ün listesi ve TABAN ÝNÝSÝYATÝFÝ listesiydi. Seçimlerin ardýndan birinci gelen liste Yurtseverler, EMEP ve DSD’nin oluþturduðu blok liste oldu
ONUR HAMZAOÐLU DAVASINA ERTELEME
26 Ocak Perþembe günü Prof Dr. Onur Hamzaoðlu’nun, Karaosmanoðlu aleyhine açtýðý hakaret davasýnýn 4. duruþmasý yapýldý. Duruþma mahkeme hakiminin izin almasý dolayýsýyla 15 Mart’a ertelendi. “Onurumuzu Savunuyoruz” hareketi adýna dava sonrasýnda basýna açýklama yapan Prof. Dr. Cemhakimin saðlýk nedeniyle izinli olmasý halinde kendisine acil þifalar dilediklerini, ancak bu davanýn çeþitli gerekçelerle uzatýlmasýndan rahatsýz olduklarýný dile getirdi. Pek çok ilden Onur Hamzaoðlu’na destek vermek amacýyla Kocaeli’ne gelenleri yýldýrmak amacýyla dava uzatýlýyorsa bunun asla baþarýlamayacaðýný, Onur Hamzaoðlu’nun destekçilerinin hiçbir þeyden yýlmayacak güçte olduðunu bu gücü de haklý ve dürüst olmalarýndan aldýklarýný belirtti. Son olarak sözlerine þunlarý ekledi: “Bu toplum yararýný ilgilendiren bir meseledir. Eðer bu dava kaybedilirse ülkemizde bilim insanlarýnýn yaptýðý çalýþmalar bazýlarýnýn çýkarlarýna uygun gelmediði takdirde þarlatanlýk olarak nitelendirilebilecek. Buna izin vermeyeceðiz” dedi. Prof.Dr. Onur Hamzaoðlu ise Dilovas’ýndaki kirlilik ve aþýrý boyutlardaki kanser gerçeðine raðmen hükümet üyelerinin katýlýmýyla yeni sanayi tesislerinin açýldýðýný vurguladý ve bunun halka, “size bu kadar zehir az” demek olduðunu söyledi.Davanýn halkýn saðlýðýndan mý yoksa ekonomik çýkar çevrelerinin karýndan mý yana olunacaðýnýn davasý olduðunun altýný çizerek, “Kaygýmýz orada yaþayan genç, yaþlý, çocuk herkesin saðlýðýndan dolayýdýr. Baþka hiçbir kaygýmýz yoktur’ dedi. Onur Hamzaoðlu’na TTB, SES, Eðitim-Sen, Ýstanbul, Ýzmir ve Ankara’daki üniversitelerden bilim insanlarý, çeþitli sendikacýlar ve demokratik kitle örgütleri destek vermiþtir. Aralarýnda KESK Kadýn Sekreteri Canan Çalaðan, KESK eski Kadýn Sekreteri Songül Morsümbül, SES Merkez Kadýn Sekreteri Bedriye Yorgun ve Tüm Bel Sen Merkez Kadýn Sekreteri Güler Elveren’in de bulunduðu toplam 15 KESK üye ve yöneticisinin KCK operasyonu kapsamasýnda gözaltýna alýnmasý Taksim’de protesto edildi. “Baskýlara ve gözaltýlara karþý kadýnýz sendikalýyýz!” yazýlý bir pankartýn taþýndýðý eylem Taksim Tramvay Duraðý’ndan baþladý ve Galatasaray Meydaný’na yüründü. Özellikle kadýn mücadelesinde ön plana çýkan sendikacýlara yönelen baskýlara karþý sýk sýk “yaþasýn kadýn dayanýþmasý”, “KESK’li tutsaklar onurumuzdur” sloganlarý atýldý. KESK adýna yapýlan açýklamada son baskýn ve gözaltýlarýn 28-29 Ocak’ta yapýlan KESK Kadýn Meclisi’nin aldýðý kararlara yönelik olduðu ve operasyonun 8 Mart çalýþmalarýnýn yoðunlaþtýðý bir döneme gelmesinin manidar olduðu vurgulandý.
“
SINIF SENDÝKACILIÐININ PRATÝÐÝ
Avrupa’da bir hayalet dolaþýyor; komünizm hayaleti” diye baþlar Karl Marks’ýn Komünist Manifesto’su. O günden beri bu hayalet burjuvaziye rahat uyku uyutmuyor ve bu hayalet proletarya da somutlaþýyor. Daha öncede ‘’Marks’ýn Dönüþü’’ tiyatro oyunuyla Türkiye’de gündeme gelen ve tüm dünyada da benzer durumun yaþandýðýna tanýk olduk. Kurtuluþ arayan yoksul insanlara 160 yýl öncesinden belirlenen teorinin, pratikle birleþtirilmesinin zorunluluðunu bir kez daha o günlerde tartýþýr olmuþtuk. Dünyanýn her tarafýnda alev alev yayýlan emperyalist ekonomik kriz, dünyanýn yoksul insanlarýný daha da yoksullaþtýrýyor ve dünyayý yoksullar için daha yaþanmaz hale getiriyor. Zincirlerinden baþka kaybedecek bir þeyleri olmayan bu yoksul insanlar, dünyayý yaþanabilir kýlmanýn yolu olan komünizmi gündemine daha yakýcý bir þekilde alýyor. Güncelliðini hiç yitirmeyen Komünist ideoloji ve onun bilimsel kuramcýsý Karl Marks, bugünlerde daha can alýcý þekilde gündeme oturuyor ve insanlarýn insanca yaþayabilmesi için yeni ve ileri olanýn yani sosyalizmin inþa edilmesi zorunluluðunu öðretiyor. Türkiye ve Kürdistan’da yaþanan operasyonlar, katliamlar, iþsizlik, zindanlarda tutsaklara iþkenceler, çocuklarý tutuklamalar, korkutma, sindirme, baskýlar kurma v.b. Türkiye ve Kürdistan’da kurtuluþun, Kürt ve Türk halklarýnýn mücadele birliðini oluþturarak devrim yapma zorunluluðunu dayatýyor.
Devrimin zorunluluk olduðundan bahsetmiþtik. Yine Kürdistan’da yaþanan katliamlardan sonra sýnýf sendikacýlýðý yaptýðýný söyleyen KESK’in bu durumda eylemsizliðini ve sessizliðini anlamak mümkün olmuyor. Çünkü KESK’in tarihsel sürecinde asla böyle bir durumda sessizliði, eylemsizliði gerekçelendirecek hiçbir söyleminin olamayacaðýný biz çok iyi biliyoruz. Bu kadar sessiz kalarak burjuva sýnýfa olan katkýsýný anlamak ve anlatmak zor olmasa gerek. Bu durumun açýklamasýnda her defasýnda karþýmýza çýkan TEKEL eyleminin bitirilmesindeki katkýsý asla unutulmayacaktýr. Diðer 5 konfederasyonlarla burjuva sýnýf lehine güç birliði yaptýðýný pratik yaþamýn kendisinde gördük ve bu süreci beraber yaþadýk. Sami EVREN’lerin suçlu ilan edilmesiyle KESK kendisini bu anlamda aklamýþ deðildir. TEKEL eylemi sürecinde o dönemdeki yönetimin suçlu ilan edilmesi, bugün devletin yaptýklarýný gizli devlet diye adlandýrdýklarý, devletin kendisini aklamasý yöntemiyle aynýdýr. Çünkü; son on yýllýk süreçte Uluslararasý emperyalizmin emekçiler aleyhine dayattýðý ekonomik ve sosyal hak gasplarý, daha önceki dönemlere göre kýyaslandýðýnda taþ taþ üstüne býrakýlmayacaðýnýn gerektiðini, KESK’in tarihine bakarak rahatça söyleyebileceðimiz somut durumdur. Emekçilerin ve iþçilerin hali bu iken býrakýn sýnýf sendikacýlýðýný, burjuva sendikacýlýðýn bile sessiz kalamayacaðý þüphe götürmez gerçektir. KESK, hala þubelerde bordro yakma eylemleriyle kitleleri oyalamaya çalýþýyor. Oysa KESK üyeleri bu durumu analiz edecek bilince
KESK GÖZALTILAR ÝÇÝN YÜRÜDÜ
K
ESK “baskýlara ve göz altýlara karþý” Taksim Tramvay Duraðý’ndan Galatasaray Meydaný’na kadar yürüyerek basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Son dönemlerde sendikalara özellikle KESK’e yönelik KCK operasyonu kapsamýnda yapýlan saldýrýlara KESK’liler tepki gösterdi. Aralarýnda KESK Kadýn Sekreteri Canan Çalaðan, KESK eski Kadýn Sekreteri Songül Morsümbül, SES Merkez Kadýn Sekreteri Bedriye Yorgun ve Tüm Bel Sen Merkez Kadýn Sekreteri Güler Elveren’in de bulunduðu toplam 15 KESK üye ve yöneticisinin KCK operasyonu kapsamasýnda gözaltýna alýnmasý protesto etti. Özellikle kadýn mücadelesinde ön plana çýkan sendikacýlara yönelen baskýlara karþý sýk sýk “Yaþasýn Kadýn Dayanýþmasý, KESK’li Tutsaklar Onurumuzdur, Jin Jiyan Azadi ve “Baskýlar Bizi Yýldýramaz.” sloganlarý atýldý.
18
MERSÝN ‘DE KESK’E GÖZALTI
Þubat Cumartesi günü 15 KESK üye ve yöneticisinin KCK operasyonu kapsamasýnda gözaltýna alýnmasýný protesto etmek amacýyla Mersin Þubeler Platformu tarafýndan demokratik kitle örgütlerinin de katýlýmýyla gerçekleþtirilmek istenen basýn açýklamasýna güvenlik güçleri cop ve biber gazý kullanarak müdahale etmiþtir. Müdahale sonucunda içlerinde ciddi þekilde yaralananlarýn da olduðu otuz yedi yönetici ve üye gözaltýna alýnmýþtýr.
KESK Ülke Genelinde Tasarýyý Protesto Etti
K
ANKARA – 02.02.2012 amu Emekçileri Sendikasý Konfederasyonu, 4688 yasa tasarýsý çerçevesinde sendikal kanunlarýnda yapýlacak olan deðiþikliði protesto etti. Birçok ilde bir araya gelen KESK üyeleri taleplerini haykýrarak sendikalar yasasýndaki yapýlacak olan deðiþikliði yaptýklarý eylem ve yürüyüþlerle protesto etti. Ankara’da Emekçiler SGK binasý önünde bir araya gelerek Meclise yürüdü. ‘Grevsiz Toplu Sözleþme, Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz’ pankartýyla Dikmen Kapýsýna yürüyüþ yaptý. Emekçiler ‘Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr’, ‘Toplu Sözleþme Hakkýmýz Grev Silahýmýz’ sloganlarý attý. Dikmen Kapýsýnda Basýn Açýklamasýný Kesk Genel Sekteri Ýsmail Hakký Tombul yaptý. Tombul, emekçilere yapýlan yoðun saldýrýlara deðinerek, “Kayýt dýþý, taþeron, esnek ve güvencesiz çalýþtýrma biçimlerini yaygýnlaþtýrarak emek sömürüsünü her geçen gün daha da artýran AKP iktidarý, hazýrladýðý yasa tasarýlarýyla bir taraftan örgütlenmenin önündeki engelleri korurken diðer taraftan var olan örgütlenmeleri, sendikalarý iþlevsiz hale getirmek istemektedir. 4688 Sayýlý Kamu Görevlileri Sendikalarý Yasasý`nda deðiþiklik yapýlmasýna iliþkin tasarýnýn yaný sýra 2821 ve 2822 sayýlý yasalarýn birleþtirilmesiyle oluþturulan Toplu Ýþ Ýliþkileri Yasa Tasarýsý da emekçilerin sendikalarýna yapýlan saldýrýlarýn bir parçasýdýr. Hizmet kolu toplu sözleþmelerine yer verilmeyen tasarý ile sendikalarýn talepleri yok sayýlmaktadýr. Bu resmen sendikalarýn var oluþ gerekçesinin ortadan kaldýrýlmasý demektir.” dedi.Hükümetin emekçileri kandýrdýðýný söyleyen Tombul, Bakanlar Kurulu’nun Meclise gönderdiði yasa tasarýsýný aldatma belgesi olarak nitelendirdi.
Ü
SES: “ Korkmadýk Korkmuyoruz”
ANKARA – 14.02.2012 lke genelinde KCK operasyonlarý kapsamýnda evleri basýlarak gözaltýna alýnan yüzü aþkýn kiþi içerisinde KESK’e baþlý sendika yöneticilerinin de olduðu operasyon birçok ilde KESK tarafýndan protesto edildi. Ankara Saðlýk Emekçileri Sendikasý operasyonlarda 15 KESK’li kadýnýn gözaltýna alýnmasýna tepki göstererek bir açýklama yaptý. SES’li emekçi kadýnlar ‘Korkmadýk Korkmuyoruz, Susmadýk Susmayacaðýz’ pankartýyla gözaltýlarý sloganlarla protesto ettiler. Yapýlan açýklamada,SES Ankara Þube Kadýn Sekreteri Seher Tümer’in Zekai Tahir Burak Kadýn Hastalýklarý Eðitim Araþtýrma Hastanesinde ebe-hemþire olarak çalýþtýðý ve bebek ölümlerini gündeme getirdiði vurgulandý. Açýklamada “Bu bebek ölümlerini açýða çýkaran kiþi Seher Tümer’di. Seher Tümer’in bu mücadelesi ülkedeki hastanelerdeki bebek kuvözü oranlarýnýn arttýrýlmasýna, yeni doðan bebeklerin yoðun
bakým þartlarýnýn iyileþtirilmesine ve sayýsýnýn arttýrýlmasýna hizmet etmiþti” denildi. Seher Tümer’in gözaltýna alýnma sebebi olarak 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günü çalýþmalarý, sendikal faaliyetleri olduðunu ve “Böylece halkýn saðlýk hakký mücadelesi veren, eline doðan bebekleri yaþatmak için caba sarf eden arkadaþýmýz “illegal” gösterilerek tutuklandý. Fakat bebek ölümlerinin sorumlularý iþten el çektirilmedi ve soruþturmaya dahi uðramadý. Bebek ölümlerinin sorumlularý koltuklarýnda sefa sürmeye devam etti” denildi.
B
Sayı 10 / Mart 2012
9
çoktan ulaþmýþtýr. Halk arasýnda gaz alma olarak adlandýrýlan bu eylem tarzlarý, günümüzde, bunun tam tersine patlamaya hazýr gaz birikimine neden olmaktadýr. 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar gününde, yine 1 günlük iþ býrakma, ki, bu iþ býrakmaya sevk ve raporda dahil edilmeye çalýþýlmakla beraber 8 Mart gününün tatil ilan edilmesi gibi talepleri içeren eylemlilik planlarý var. Hangi birini söyleyelim ki dedikleri eylemlilikler KESK’i çýkmaza doðru sürüklüyor. Ýþ býrakarak tatil hakký elde etmeye çalýþmak içler acýsý bir durumdur. KESK, sýnýf sendikacýlýðýný yaptýðýný söylerken, sýnýfýn ideolojisinden politikalarýndan çok uzakta davranýyor. Sosyalizmin adý bile söylememektedir. Neden bu kadar titiz davranýlýyor. Ancak bu titiz davranýþ burjuva sýnýfýn çýkarlarý doðrultusundadýr. Devlet, artýk 160 yýl önceki sosyalizm heyulasýnýn korkusuyla, kendisini ayakta tutabilecek, yaþamýnýn devamýný saðlayacak bütün güçlere hiç olmadýðý kadar muhtaç durumdadýr. Çünkü kapitalizmin tarihin çöplüðüne atýlmasýnýn bütün nesnel koþullarýnýn var olduðu günümüzde, öznel koþullarýn eksikliði zaferi ötelemeye neden oluyor. Sýnýf sendikasý olduðunu söyleyen sendikalar, ya bu öznel durumu geliþtirecekler, Ya da yok olup gideceklerdir. Sokaklarýn dolup taþmasý gereken bugünlerde, sokaklarda kurulduðunu iddia eden ve sokakta kurulduðu aþikar olan KESK, yine devrimci tutumunu hayata geçirmelidir. Emekçiler tüm karþý çabalara raðmen bunu istiyor.
Büro Emekçilerinin Eþit Ücret Eylemi
MERSÝN – 03.02.2012 üro Emekçileri Sendikasý BES, maliyede çalýþanlar arasýndaki ücret farklýlýðýnýn eþitlenmesi talebiyle eylem yaptý. Defterdarlýk önünde bir araya gelen Maliye emekçileri ücret farklýlýðýnýn kaldýrýlmasý ve ‘Eþit Ýþe, Eþit Ücret’ talebinde bulundu. Defterdarlýk önünde açýklama yapan BES Þube Baþkaný Yusuf Kaya, maliye çalýþanlarý arasýnda ayrýmcýlýk yapýldýðýný söyleyerek “Bu ayrýmcý uygulamalarýn sonlandýrýlarak, Ýnsan Haklarý Beyannamesi hükümlerinin tesisi için gerekli çalýþmalarýn yapýlmasýný ve ‘eþit iþe eþit ücret’ ilkesi çerçevesinde ayný masalarda ayný iþi yapan personel arasýndaki ücret farklýlýðýnýn giderilmesi yönünde gerekli yasal düzenlemelerin yapýlmasýný istiyoruz. Biz maliye emekçileri olarak iþ kolumuzdaki taleplerimiz yerine getirilinceye kadar bu haklý mücadelemizi ýsrarla sürdürmeye devam edeceðiz. Sendikalý, sendikasýz ve farklý sendikalara üye bütün emekçilerin birleþik gücüyle grev hakkýmýzý kullanarak hizmeti durduracaðýmýzýn bilinmesini istiyoruz” dedi. Basýn açýklamasýný sonrasý, maliye emekçileri taleplerinin yazýlý olduðu dilekçeyi Baþbakana ve Maliye Bakanýna gönderdi.
Büro Emekçileri “Eþit Ýþ Eþit Ücret” Aldatmacasýna Hayýr Diyor
B
ÝST/ANK – 22.02.2012 üro Emekçileri Sendikasý üyeleri bugün ülke genelinde “Eþit Ýþ Eþit Ücret Aldatmacasýna” karþý Maliye ve AKP önünde bir günlük iþ býrakarak eylem yaptý. Maliye emekçileri Hakkâri, Trabzon, Mersin, Ankara, Nevþehir, Antalya, Antep ve Ýzmir gibi birçok ilde bir günlük iþ býrakma eylemi yaptý. Maliye emekçileri sabah 08.00’da vergi daireleri önünde toplanarak “ücret adaletsizliðini”protesto etti. Ýstanbul’da Büro Emekçileri Sendikasý üyeleri AKP önünde eylem yaparak bir günlük iþ býraktý. Bakýrköy Meydaný’nda bir araya gelen maliye emekçileri saat 12.00’da toplanarak, AKP Bakýrköy ilçe binasý önüne yürüyüþ düzenlediler. Emekçiler Ýstanbul caddesini trafiðe kapatarak sloganlarla “Eþit Ücret, Eþit Ýþ Aldatmacasý”ný protesto ettiler. AKP önünde yapýlan basýn açýklamasýnda 1 günlük iþ býraktýklarýný dile getiren emekçiler, “Ýstiyorlar ki; bizler parçalanalým ve böylelikle kamunun tasfiyesine dönük planlarýný kolaylýkla hayata geçirsinler!” diyerek “Onurumuzun kýrýldýðýný iliklerimize kadar hissediyoruz. Yýllardýr bizlere yaþatýlan bu onur kýrýcý durum, þimdi ücret farký daha da büyütülerek, daha da katlanýlamaz hale getirildi” denildi. Ankara’da da bir araya gelen maliye emekçileri ücret uçurumunu protesto etmek için, Maliye Bakanlýðý önünde toplandý. “Emeðine Onuruna Sahip Çýk”, “Emeðimize Sahip Çýkýyor Onurumuzla Mücadele Ediyoruz” sloganlarýný atarak “Ayný Masalarda Çalýþan ve Ayný Ýþi Yapan Maliye Emekçileri arasýndaki Ücret Uçurumunun ortadan kaldýrýlarak Ücret Adaletinin Saðlanmasý, Ek Ödemelerin Temel Ücrete Dâhil Edilmesi ve Emekli Aylýklarýna Eklenmesi”ni talep ettiler. Yapýlan basýn açýklamasýnda hükümetin “eþit iþ, eþit ücret” söylemiyle kamuoyunu uyuttuðu söyledi. “Hükümetin Kamuoyuna ‘Eþit Ýþe Eþit Ücret’ adý altýnda yutturmaya çalýþtýðý 666 sayýlý Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Kamu Emekçilerine Eþit Ýþe Eþit Ücret vermek þöyle dursun, mevcut Ücret Adaletsizlikleri daha da büyütülmüþ, ayný masalarda çalýþan Emekçiler arasýndaki Ücret Farký Daha da Artýrýlmýþ, Cumhurbaþkaný ve Baþbakanýn yakýn çalýþanlarý ile Merkez Teþkilatlarýnda görev yapan kimi kadrolara 1.400,00 TL’yi bulan Ücret Artýþlarý yapýlarak Merkez / Taþra ayrýmý iyice körüklenmiþtir” denildi. Maliye emekçilerin mücadelede kararlý olduðu “Mücadelede Kararlý Maliye Emekçileri olarak; Onurumuzu Çiðnetmeyeceðiz. Birleþeceðiz, Mücadele Edeceðiz, Direneceðiz ve Mutlaka Kazanacaðýz!” sözleriyle ifade edildi.
10
“
Sayı 10 / Mart 2012
“Ve Þimdi Bütün Emeðin Geçmiþine Bakýnca Yýpranan Bedenim Vardý”
Emekçi kadýnlar” adý altýnda toplanýp çalýþmalar sürdürülmeye baþlandýðýnda ilk aklýma gelen annemdi. Evet, annem. O bir emekçi, o bir iþçi, o yaþam þartlarýna, geçirdiði zor yýllara ve koþullara karþý direnen bir emekçiydi. Aslýnda emeðin sadece iþgücü olmadýðýný ayakta durabilmek için sarf edilen bütün çabanýn ve tüm fedakârlýklarýn tek adý emek harcamaktý. Anneme “ilk ‘emekçi kadýn’ denilince aklýna gelen ilk cümleyi söyler misin” dedim. Annem “ben” dedi gülümseyerek. Böyle bir cevap karþýlýðýnda düþündüm ve anneme bunu söyleten deneyimlerini sordum. Tecrübelerini benim yaþýmdaki zamanlarýný anlatmasýný istedim. Annemin ilk cevabý “ben senin yaþýndayken sana hamileydim” oldu. Sonra baþladý anlatmaya. En büyük hayalinin okumak olduðunu söyledi ve sonra “dediðim gibi baþta da o zamanýn þartlarýnda söz hakkýmýz bile yoktu ve ben, ablam, amcamýn kýzlarý hepimiz bir hiç uðruna okuldan alýndýk. Bunu biz deðil babamýz istiyordu. Sebebi ise köye hemþire olarak atanan bir kadýn.. sonuçta okumuþ, gayet bakýmlý, ama köy yeri iþte, neymiþ erkeklerle çok samimi, içli-dýþlý, biz de ayný olurmuþuz diye köyün milleti babamýn beynini yýkamýþ. Sonuçta okul hayatýmýz, hayalimiz bitti. Sonra babana istediler beni ki o zaman baban daha askerde aramýzda 9 yaþ vardý. Tabi babam düzgün bir aile, babanýn da çalýþkan olduðunu bildiði için evet demiþ ama haberim bile yok. Bana da anneannem söyledi. Öðrenince veryansýn ettim. Aðladým durdum ne fayda. Söz aðýzdan çýkmýþtý bir kere. Hatta ben gidip babanlarýn kapýda sek sek oynardým. Ýp atlardým. Desinler ki bu evlenecek yaþta deðil daha çocuktum. Halbuki 16 yaþýndaydým, çocukta deðildim ama istemediðim için böyle davranýyordum. Ama yine de vazgeçmediler. Tabi sonra artýk niþanlandýk babanla. Deden ‘sen artýk niþanlý kýzsýn artýk oyun oynama, kapýlarda oturma zamaný geçti’ dedi.
Neyse evlendik ve zorluklar baþladý. Niye çünkü ben gelin gittiðimde öz kaynanam vefat etmiþ üvey kaynana gelmiþti. Ama rahmetli deden çok iyi bir insandý. Bütün evin yükü, hayvanlar, bað-bahçe hepsi benim üstümdeydi. Ezilmeye baþlamýþtým çoktan. Sonra gel zaman git zaman baban Ýstanbul’a gitmeye karar verdi. Orada çalýþacakmýþ ama benim gitmeme kaynana izin vermedi. En az 1 yýl öyle ben köyde baban Ýstanbul’da kaldý. Oda bayaðý zorluklar çekti. Çünkü akrabalarýn yanýnda kalýyordu; bekçiydi. Gece git sabah gel sýcak sofra, sýcak yüz görmüyordu. Sonra beni çaðýrdý yanýna. Dedene telgraf çekmiþ ama kaynanam izin vermedi yine. Ýþleri kim yapacak? Bütün çamaþýr, bulaþýk, ahýr, bað iþlerini. Ama ben gitmek istedim, deden de gönderdi. Fakat kaynanam hiçbir eþya vermedi. Ýstanbul’da babanýn durumu içler acýsýydý. Hemen bir ev tuttuk. O zamanlar nerede kocaman bir ev. Bir evin bir odasýný kiralýyordu bir aile. Gece evin içinde kiminle karþýlaþacaðýn belli bile deðildi. Bir de üvey kaynana bütün amcanlarý, Ýstanbul’a bizim yanýmýza gönderdi baban baksýn diye. Hep birlikte kocaman bir aile olduk. Sýðmadýk tabi bir odaya. Baþka bir eve çýktýk. Orada baþladýk yeni hayatýmýza. Baban devlet memuru olmuþtu, bir akraba aracýlýðýyla. Gündüz iþe geliyordu gece ek iþe lokantalara garson olarak gidiyordu. Ben gündüzleri merdiven silmeye ya da ev temizlemeye gidiyordum. Çünkü artýk bir hedefimiz vardý. Kalabalýk olduk, benim çocuklarým olacak, bu yüzden geçim derdine düþtük. Yeri geldi çörek yaptým küçük amcan gitti kahvelerde sattý. Tabi aðabeyinler oldu, sen oldun. Bütün amcanlarý teker teker evlendirdik. 20 yýl kirada oturduk, sonra bütün çalýþmýþlýkla ev aldýk. Sonra abinlerin senin daha iyi olman için çabaladýk. Ne kadar olabildiyse. Ve þimdi bütün emeðin geçmiþine bakýnca yýpranan bedenim vardý” Emekçi Kadınlar / Sarýgazi
ANKARA’DA FÝLM GÖSTERÝMÝ
M
ANKARA – 21.01.2012
art Kültür Evi’nde Emekçi Kadýnlar Ekmek ve Güller filminin gösterimini yaptýlar. Film gösterimi saat 16.30’da baþladý. Film gösteriminden önce insanlar afiþlerle film gösterimine davet edilmiþlerdi.Film gösteriminin yapýlacaðý gün heyecanlýydýk,ne de olsa Ankara’da yaptýðýmýz ikinci etkinliðimizdi.Filmin gösterileceði saat yaklaþmaya baþlayýnca dostlarýmýz da gelmeye baþladýlar.Soðuk bir kýþ gününde sýcacýk çaylarýmýz eþliðinde dostlarýmýzla sohbetler ettik.Daha sonra Ekmek ve Güller filmini izlemeye koyulduk.Film bittiðinde filmden aklýmýzda kalanlar þunlar oldu: Patronun bir kadýn iþçiyi iþe aldýðýnda, üniformasýný üzerine oturacak þekilde ayarlatýp bakmasý, kadýnlarýn emeðinin yanýnda cinselliðinin de sömürülmesini çok açýk ortaya koyuyordu.Bir baþka þey de iþçiler yerleri temizlerken patronlarýnýn sanki onlar yokmuþçasýna üstlerinden geçmesi üzerine bir iþçinin “üniformalarýmýz hakkýndaki tezim þudur ki; sanki üniformalarýmýz bizi görünmez yapýyor” demesi de oldukça çarpýcý ve zihinde kalan bir þeydi.Ýþçiler gözaltýna alýndýklarý zaman, iþçilerin polise kendi isimleri olarak devrimcilerin isimlerini söylemeleri de devrimcileri sahiplenmeleri açýsýndan dikkate deðerdi.Ayrýca iþçilerin mücadele sürecinde geçirdikleri deðiþim ve dönüþüm de filmden akýlda kalan þeylerden biriydi. Film hakkýndaki sohbetimiz bitince bir sonraki etkinlikte görüþmek üzere sözleþip evlerimize gitmek üzere yola koyulduk. Emekçi Kadýnlar / Ankara
Emekçi Kadınlar “özgürlüðü için yürütülen mücadele içinde aktif oldukça, özgürlüðe o denli yaklaþýyor”
EMEKÇÝ KADIN: Öncelikle röportajý kabul ettiðiniz için teþekkür ederiz. Kürt halkýnýn yürüttüðü özgürlük mücadelesinde kadýnýn bilinçsel geliþimi nasýl gerçekleþti; mücadelenin kadýna kattýklarý, kadýnýn mücadeleye kattýklarý nelerdir? Emekçi Kürt Kadýný: Zamanýnda annem Kürt nedir, Kürtlük nedir, eylem nedir bilmezken þu anda kendi kimlik sorununu dile getirmek için eylemlere, etkinliklere katýlýyor. Daha önce mesela Kürt müziði dinlemezken þimdi MMC’den baþka kanal dinlemiyor diyebilirim. Ayný þekilde kýz kardeþim olsun, ablam olsun ve çevremdeki diðer insanlar olsun, bence kadýnlar bu konuda geçmiþe göre biraz daha geliþtirmiþ kendini. Bu tarafa döndüðümde, Diyarbakýr halkýna baktýðýmda bence tam tersi. Çünkü buranýn kadýnlarý yürütülen özgürlük mücadelesini daha çok yaþamasý gerekirken, daha çok ön planda olmasý gerekirken, bence kadýnlar hala biraz geride duruyor, benim yaþadýðým ortamda. EMEKÇÝ KADIN: Hangi açýdan geride durulduðunu düþünüyorsunuz? Emekçi Kürt Kadýný: Mesela biz arkadaþ ortamýnda yan yana geldiðimiz zaman hiçbir þekilde ne siyasetten konuþabiliyoruz, siyaset derken hani en azýndan gündem konularý. Ne partiden konuþabiliyoruz benim arkadaþ çevremde. Hatta bunu kaç defa dile getirdim “Bizim daha çok politik bilgileri paylaþmamýz, politik meselelere eðilmemiz gerekirken biz burada oturup oradan buradan konuþuyoruz” diye. EMEKÇÝ KADIN: Evet siz çevrenizden yola çýkarak böyle bir yorum yapýyorsunuz. Peki, genel olarak Kürt kadýnýna baktýðýmýzda nasýl bir yorum getirebiliriz. Düne kadar kendini erkekten gizlemeye çalýþan kadýn, bugün hem eylemlerde hem de siyasi arenada. Bu geliþimi nasýl yorumluyorsunuz? Emekçi Kürt Kadýný: Kadýnýn kendini bilmesidir bence. Bunu hem Özgürlük hareketinin kadýna yönelimi, hem de kadýnlarýn örgütlenmesinden kaynaklandýðýný düþünüyorum. Zaten her zaman için önce kendini bileceksin ve sonra diðerlerini bileceksin. Burada da kadýnlar önce kendini kimliðini bildi, bunun için mücadeleyi bildi, sonradan örgütlendi ve kendini daha çok geliþtirdi. EMEKÇÝ KADIN: Peki bu mücadelenin size kattýklarý neler? Emekçi Kürt Kadýný: En azýndan ne olduðumuzu biliyoruz. Bir yere
ALEKSANDRA KOLLONTAÝ
( 31 Mar t 1872 – 9 Mar t 1952 )
gittiðimde kendimi ifade edebiliyorum. Yani, bende varým, bir kadýn olarak bende bu toplumdayým. Eþit kabul edilmesek bile sonuçta erkeklerden bir farkýn olmadýðýnýn, her konuda senin de hakkýn olduðunun farkýna varýyorsun. Ýþte biz de bunun farkýna vardýk. EMEKÇÝ KADIN: Peki mücadele, erkeklerin kadýna bakýþýný deðiþtirdi mi? Emekçi Kürt Kadýný: Erkeklerin bakýþý da deðiþmiþtir, muhakkak deðiþmiþtir. Belki bu yeni nesilde daha çok deðiþmiþtir. Çünkü ben geriye baktýðýmda insan haklarý, kadýn haklarý deyip ön plana çýkýp evinde þiddetin alasýný uygulayan, kadýnýn hiçbir hakkýný tanýmayan bir sürü eþ de görüyorum. 40’lý yaþlar için söylüyorum bunu, 30’lu yaþlar da bu biraz daha azdýr eminim. Ama tabi ki onlar da bu mücadelenin içinde olanlarla sýnýrlý sadece. Bu mücadele içinde olmayanlar zaten bilmiyorlar kadýnýn varlýðýný. Benim ailemden, çevremden gördüðüm kadarýyla. 40’lý yaþlardaki insanlar dediðim gibi, mücadelenin içinde tamam ben insan haklarýný savunuyorum, ama evin içine geldiði zaman eþi hiçbir hakkýný kullanamýyor. Ben bu haklara sahibim diyemiyor kadýn. Kadýn hem bu haklarýný bilmiyor, hem de erkek dedirtmiyor. Ama yeni nesil o konuda biraz daha iyi. Diðerlerinin neden böyle olduðunu soracaksan, yani 40’lý yaþlardaki erkeleri, yetiþtirme biçiminden kaynaklanýyor biraz da. Biz erkeði erkek, kýzý da kýz diye büyütüyoruz. Erkek her zaman üstündür,erkek bütün haklara sahiptir, erkek çalýþýr. Ama kýz dediðin evinde oturur, babasýnýn anasýnýn sözünden çýkmaz ya da kocasýnýn. Erkekte büyüyünce ben
1872
bu evin reisiyim, ben ne dersem o olur diyor. O egemenliði kaybetmek istemiyor yani benim varlýðým her zaman hissedilsin istiyor. Ayný þekilde o yaþtaki kadýnlarýmýz da anne babalarýndan yaþadýklarý þeyi uyguluyorlar kendilerine. Yani ben bu evin kadýnýyým, ben yemekten, çocuklardan sorumluyum. Benim görevim bu, benim eþim ne derse o olur. Ýþte bizler böyle büyütüp böyle yetiþtiriyoruz. Ama þimdi bu durum gittikçe deðiþiyor. Kadýnlar artýk onlarý görünmeyen kölelik zincirleri ile baðlayan o dört duvar içinden çýkýyor. Kürt halkýnýn yani kendi halkýnýn özgürlüðü için yürütülen mücadele içinde aktif oldukça, özgürlüðe o denli yaklaþýyor. Ve artýk çoðunlukla eþleri ile birlikte karar veriyor ve ikisi arasýnda bir fark olmadýðýný söyleyebiliyor. EMEKÇÝ KADIN: Peki dünden bugüne sizin kadýnda gözlemlediðiniz deðiþimler neler.? Emekçi Kürt Kadýný: Bence en önemlisi konuþma kendini toplum içinde ifade etme, kendi kadýn oluþunu bilme. Kýlýk kýyafet de bunun içinde. Ýnsanlar daha yobazdý, baþörtüsü önceleri mecburiydi. erkeklerle ayný ortamlarda oturabilme, çalýþarak kendi ayaklarý üzerinde durabilmeleri. EMEKÇÝ KADIN: Peki sizce kadýn-erkek arasýndaki eþitsizlik tam olarak nasýl ortadan kalkacak? Emekçi Kürt Kadýný: O eþitsizlik bir kere öyle pat diye ortadan kalkmaz. Niye kalkmaz yeri geliyor ben bile çocuðumu büyütürken kýz erkek ayrýmý yapýyorum. En basitinden oðlum sen erkeksin mavi giy pembe giyinme. Ben toplumsal olarak ayrým yapmýyorum, bilincimde yüzeysel ayrýlýklar kalmýþ iþte. Çocuklar büyürken de böyle yapacaðým ama muhakkak bir eþitsizlik olacak. Toplumun bakýþý bu. Yani bugün ben bu ayrýmý hissettirmesem de onlarý eþit yetiþtirsem de çocuklarým bunu dýþarýda yaþayacak ve görecekler. Yani bu toplumsal bir durum ve sorun. O yüzden bu eþitsizliðin çözümü için tüm toplumun kadýnla erkeðe bakýþ açýsýnýn deðiþmesi gerekir.Kendini deðiþtirebilirsin, aileni deðiþtirebilirsin ama toplumu deðiþtirmek o kadar kolay deðil. Bunun için daha çok mücadele edilmesi gerekir. EMEKÇÝ KADIN: Emekçi Kadýnlar olarak bizimle yaptýðýnýz röportaj için teþekkür ederiz. Emekçi Kürt Kadýný: Ben teþekkür ederim. Amed’den Emekçi ev kadýný
TARÝHE YÖN VEREN KADINLAR...
’de St. Petersburg’da doðdu. Çok iyi eðitim alan ve bir kaç yabancý dil öðrenen Aleksandra Mihalovna, çocukluðundan itibaren Rus toplumundaki haksýzlýklarýn bilincine vardý. Ailesi onaylamadýðý halde, Viladimir Kollantai ile 1893’te velendi. Bir yýl sonra bir oðlu oldu. 1896’da eþinin mühendis olarak çalýþtýðý fabrikaya yaptýðý bir ziyaret sýrasýnda iþçi sýnýfýnýn yaþam koþullarýný görmesi, hayatýna yeni bir yön verdi. 1898’de arkasýnda bir eþ ve bir oðul býrakarak, ekonomi okumak için Zürih’e gitti. Bu sýrada Marksizmle tanýþtý. 1905 ayaklanmasýna katýldý. Lenin ve Bolþeviklerle bu dönemde tanýþtý. 1917 yýlýnda hükümette yer alan tek kadýn olarak, kadýnlarla ilgili aðýrlýklý çalýþmalar yaptý. 1926 yýlýnda Meksika’da, 1927 yýlýndan 1930 yýlýna kadar Nor-
veç’te ve 1930 yýlýndan 1945 yýlýna kadar büyük elçilik görevi yaptý. 1933 yýlýnda kadýnlar arasýndaki çalýþmalarý için Lenin Niþaný ile, 1942 ve 1945 yýllarýnda da diplomatik çalýþmalarý için Ýþçi Sýnýfý Kýzýl Sancaðý ile ödüllendirildi. Aleksandra Kollontai, 9 Mart 1952 tarihinde öldü. “Eski ailenin enkazý üzerinde yepyeni bir biçimin yükselmekte olduðunu göreceðiz. Kadýnlarla erkekler arasýnda eskisinden alabildiðine farklý iliþkiler öngören ve komünist toplumun, her ikisi de baðýmsýz, her ikisi de özgür, her ikisi de iþçi ve her ikisi de eþit iki üyesinin birliðinden ibaret olan bir aile. Evlilik, günümüzde aile hayatýnýn iðrenç bir lekesi olan bütün para hesaplarýndan, bütün maddi unsurlardan arýndýrýlacaktýr.”
Akmercan Direniþi (2)*
S
on toplantýlar yapýldý. Tüm direniþçi iþçi arkadaþlarýmýz, direniþin kazanýmla sonuçlanabileceði gibi maddi ve manevi kayýplarýný da göz önüne alarak direniþe geçti. Bütün direniþçi iþçilerin, ortak bildiði doðru her ne olursa olsun, AKMERCAN DÝRENÝÞÝ, Türkiye iþçi sýnýfý mücadele tarihine, büyük bir kazaným ve deneyim olarak yazýlacaktý. AKMERCAN DÝRENÝÞÝ devrimci özelliðiyle öne çýkýyordu. Toplantýlarýn sonunda mücadeleyi sonuna kadar götürme kararlýlýðý alýndý. Verilen sözlerin sonucunda geriye tek bir þey kalýyordu hedefe ilerlemek. 10 Temmuz 2006 gecesi tüm iþçi arkadaþlar, Sanko Sanayi Sitesi yanýnda, 00.30’u gösterdiðinde toplanmýþ olacaktý. Saatler 00.30’u gösterdiðinde, direniþçi iþçi sayýsý 250’yi buldu. Bütün iþçilerde büyük bir coþku ve heyecan vardý. Direniþin nasýl geliþeceðine dair komiteler dýþýnda hiç kimse bilgi sahibi deðildi. Komitelerin vereceði talimatlara göre iþçi arkadaþlar direniþe dahil olacaklardý. Devrimci Ýþçi Komiteleri (DÝK) aracýlýðýyla, yereldeki devrimci kurumlara ulaþma kararýmýz vardý. Neticede bizler iþçiydik. DÝK’li arkadaþlar bize “uygun görürseniz, devrimci kurumlara sizin adýnýzla bizler ulaþabiliriz” dediler. Biz de bu görevi DÝK’li arkadaþlara seve seve verdik. Bizim DÝK’li arkadaþlardan talebimiz, devrimci kurumlarýn katýlým saðlamadan önce Akmercan direniþ komitesine dahil olup, komitenin belirlediði gibi hareket etmeleri gerektiðini bilmeleriydi. Akmercan iþçisinin ortak aldýðý kararla-
TARÝÞ T
rýn baþýnda en öncelikli sorun, devrimci kurumlarýn tutumuydu. Ýþçi arkadaþlar kendi talepleri için direniþe geçeceklerini aksi bir durumda direniþi terk edeceklerini bildirmiþlerdi. Bizler de bu durumu bildiðimiz için, DÝK’li arkadaþlara bu yöndeki kaygýmýzý açýk bir dille ifade ettik. DÝK’ten kurumlarla bu yönde konuþmalarýný talep ettik. Sonraki süreçte mücadelenin geliþimiyle iþçilerin devrimci kurumlara karþý ön yargýlarýnýn kýrýlacaðýný devrimcileri zamanla sahiplenmeye geçeceklerini ve devrimci kurumlarýn süreç içerisinde gösterecekleri emek çaba dahilinde tüm iþçilerce daha net anlaþýlacaklarýný söylemelerini istedik. Net bir ifade ile Akmercan direniþine iþçilerin iradesini kýrmadan geniþ bir katýlýmý saðlayarak, dahil olmalarýný ilettik. Maalesef yerel devrimci kurumlar bu duruma itiraz ettiler. Kendi bayraklarý ve belirledikleri sloganlarla katýlacaklarýný söylediler. Direniþin öncüsü olarak biz “sizi direniþin dýþýna alýyoruz” dedik. DÝK’li arkadaþlar, “Akmercan iþçi komitesinin kararlarýna uyuyoruz”dediler ve Akmercan iþçi tulumlarýný giyerek içimizde eridiler. Saat 05.00’ý gösterdiðinde 250 iþçi korteje geçti. Gür bir sesle ilk sloganýmýz attýk. Yaþasýn Akmercan Direniþimiz Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz Birlik Mücadele Zafer. Sloganlarýmýzla þantiye önünü iþgal ettik. Belirlediðimiz plan dâhilinde bir iþçi arkadaþýmýz araç çýkýþ kapýsýna kendiniz zincirledi. Direniþin ilk saatleri bu þekilde ilerliyordu. Bütün iþçi arkadaþlarýmýzda ayný karalýlýðý gördüðümde, yaþadýðým mutluluðu anlat-
ariþ (Ýzmir Ýncir, Üzüm, Pamuk ve Zeytinyaðý Tarým Satýþ Kooperatifleri Birliði) 80 bin üreticinin örgütlendiði ve 11 bin iþçinin çalýþtýðý fabrikalardan oluþmaktaydý. Yönetim büyük toprak sahiplerinin elindeydi. Fabrika yöneticilerini ise devlet atýyordu. Bu yapýsý sebebiyle siyasi iktidar için önemli bir iþletmeydi. Tariþ, Milliyetçi Cephe (MC) iktidarlarý döneminde faþist örgütlenmenin odaðý haline getirilmiþti. 1975-77 döneminde yüzlerce iþçi atýldý, yerlerine faþist militanlar yerleþtirildi, iþçiler haraca baðlandý. Ancak MC dönemi sonrasý faþistler iþten çýkarýldý ve üretim-verimlilik yükseldi. 1979 yýlýnda iþbaþýna gelen 3. MC hükümeti ile birlikte faþistler yeniden iþe alýndý. Bir sonraki adýmýn DÝSK üyesi iþçilerin iþten atýlmalarý olacaðý bu adýmlara binlerce Tariþ iþçisi karþý çýktý. 3. MC hükümeti ise Tariþ’e müdahale etmek için uygun ortamý hazýrlamaktaydý. TRT’de Tariþ’i “anarþi yuvasý” olarak gösteren bir kampanya baþlatýldý. Yeni Asýr gazetesinde ise Tariþ iþletmelerinin duvarlarýnda “Türk askerini arkadan vur, Rus askerine selam dur!” yazýlarýnýn yazýldýðý ve “Tariþ komünist militanlarýn iþgali altýnda” þeklinde haberler yayýnlandý. 22 Ocak 1980’de polis ve jandarma arama yapmak bahanesiyle panzerlerle fabrika kapýlarýný ve duvarlarýný kýrdý, iþçilere ateþ açtý. Ýþçiler direnirken birçok iþçi gözaltýna alýndý. Ancak iplik fabrikasýndaki barikatlarý polis geçemedi. Operasyonun hedefi ise faþistlerin iþe alýnmasýydý. Ýþçilerse üç temel talep ileri sürdü: 1- Olaylardan polisin sorumlu tutulmasý. 2- Gözaltýna alýnan iþçilerin serbest býrakýlmasý. 3- Ýþ ve can güvenliðinin saðlanmasý. Bu sýrada gözaltýna alýnan iþçilerin sayýsý 250’yi buldu. Olaylarýn Ýzmir’de duyulmasýyla birlikte Çimentepe, Gültepe gecekondu mahalleleri de direniþe katýldý. Ege Üniversitesi öðrencileri ise Tariþ iþletmelerine “Direniþinizi Direniþimizle Destekliyoruz” pankartý asarak ve üniversiteyi iþgal ederek destek verdiler. Polis öðrencilere ateþ açtý ve 200 öðrenci gözaltýna alýndý. Hastane ve belediye iþçileri de direniþe destek verdi. DÝSK’e baðlý sendikalar 25 Ocak’ta Ýzmir’de 2 saatlik iþ býrakma eylemi yaptýlar. Belediye otobüsleri çalýþmadý, esnaf kepenk kapattý. 26 Ocak’ta ise DÝSK’in örgütlediði demokrasi mitingine Tariþ iþçileri “Savaþtýk Savaþacaðýz” pankartýyla girdiler. DÝSK yöneticileri ise Tariþli iþçilere genel grev için direniþlerine son vermeleri gerektiðini kabul ettirmeye çalýþtýlar. DÝSK Baþkan Vekili Rýza Güven, Tekstil-Ýþ Genel Baþkaný Rýdvan Budak, Gýda-Ýþ Genel Baþkaný
YENÝ ÇELTEK
S
Sayı 10 / Mart 2012
uluova Þeker Fabrikasýnýn kurulmasýyla birlikte, pancara, pancar için topraða, pancarýn þeker haline gelmesi için yüksek ýsýya, yüksek ýsý için linyite ihtiyaç ortaya çýkar. Suluova’da sömürü çarký bu minvalde dönmeye baþlar bu kez. Kaderde ve kederde ortak olanlar saf tutmuþtur. Bir tarafta madenciler, eþleri, çocuklarý, köylüler, diðer tarafta ise toprak sahipleri, genel müdürler, arsa spekülatörleri, kömür taþýyan kamyon filolarýnýn sahipleri vardýr. Kömür taþýyan nakliye filosu sahibi Satýþoðlu lakaplý Mehmet Yýlmaz ayný zamanda iþçi sendikasýnýn baþkanýdýr. Tüm bölgeyi tahakkümü altýnda tutmakta, silahlý adamlarý vasýtasýyla iþçiler üzerinde terör estirmektedir. Hak arayan, çalýþma koþullarýný eleþtirenlerin hayatý zindan edilmektedir. Kimin kaç dilim ekmek alacaðýna ve kimin göçük altýnda kalacaðýna sendikacýlarla iþveren karar vermektedir. Ferman böyle yazýlmýþtýr Yeni Çeltek’te. Bu þartlarda yaþamaya daha ne kadar dayanacaktýr iþçiler, insan yerine konmamaya daha ne kadar katlanacaktýr, Satýþoðlu’nun zulmü daha ne kadar devam edecektir? Maden iþçisi çarký kendisinin döndürdüðünü fark eder, Çeltek’te bir baþka hayatýn mümkün olduðunu düþünmeye baþlar. Hayat deðiþecektir
maya sanýrým hiçbir sözcük yeterli olmazdý. Saatler ilerledikçe, etrafýmýzda resmi ve sivil polislerin sayýsý artýyordu. Çevik kuvvetin de gelmesiyle tarih tekerrür ediyordu. Akmercan Holding yöneticilerinin direniþi kýrma çabalarýný boþa çýkartýnca, polislerin tarihsel saldýrýlarýna bir kez daha tanýk olduk. Tabi ki iþçilerin kararlýlýðý bu durumu da boþa çýkarttý. Direniþ 7 saatlik oturma eylemiyle sürüyordu. Tabi ki iþ akdimiz tek taraflý fesh oluncaya kadar. Bu durumda iþçi arkadaþlarýn moralini yüksek tutma adýna olsun, megafonla gür bir sesle hedefimizin Gazi Osman Paþa Belediyesi olduðunu duyurdum. Üst iþveren konumunda olan Belediye Baþkaný Erhan Erol’u ziyarete gidiyoruz dedim. Sanko sanayi sitesinde baþlayan , Gazi mahallesini de içine alan yürüyüþ, GOP Belediyesine kadar sürdü. Yürüyüþ boyunca iþçi havzalarýndaki iþçilere, halka ve esnaflara direniþimizin amacý anlatýldý. Sloganlarýmýzla vardýðýmýz belediye bahçesinde bekleyiþe geçtik. Komitedeki arkadaþlar belediye ile görüþmeye gitti. Belediyenin tavrý da ayný yönde geliþince þantiye önüne geri dönüp direniþ çadýrý kuruldu. Ýçeride kalanlar ödeninceye kadar açlýk grevine baþladýk. Açlýk grevinin 10. gününde ücretler ödendi. Açlýk grevini sona erdirdik. Direniþimizin ilk süreci kurduðumuz direniþ çadýrýyla devam etti. Akmercan Direniþçisi Abidin ATEÞOÐLU Amasya E Tipi Kapalý Cezaevi
NOT: geçtiðimiz ay içerisinde kesinleþmiþ cezasý nedeniyle tutuklandý.
Mehmet Mýhlacý,Tariþ iþçilerini “ikna” için görevlendirilmiþti. Tariþ iþçilerinin tepkisi ise sert oldu: ”Direniþi kýranýn kafasýný kýrarýz”. Ancak özellikle Budak’ýn çabalarý sonucu iþçiler ikiye bölündü ve 31 Ocak günü direniþ sona erdirildi. Ýþçilerin direniþi kendiliðinden sona erdirmesi 3. MC hükümetini cesaretlendirdi. Tariþ yönetimi 6 Þubat’ta gazetelere ilan verdi ve fabrikalarý bir hafta süreyle kapattý. Hedef iþçilerin sokaða atýlmasýydý. Bu geliþmeler üzerine iþçiler iþyerini terketmediler ve direniþe baþladýlar. Ýþletmelere polis saldýrýsý baþladý ve panzerler fabrikalarý kuþattý. Yüzlerce iþçi gözaltýna alýndý. Ama esas direniþ Çiðli iplik fabrikasýnda gerçekleþti. Ýþçiler 8 Þubat’ta barikatlarý kurdular. Çimentepeliler yollara barikat kurarak polisi engellediler. Yine iþçiler ve esnaf direniþe destek verdi. 9 Þubat’ta Çimentepe’de 3.5 saat süren çatýþmalar yaþandý. Tank ve zýrhlý birlikler eþliðinde polis uzun menzilli silahlarla halka saldýrdý. 1 liseli devrimci öldürüldü ve belediye baþkanýnýn da aralarýnda bulunduðu 500 kiþi gözaltýna alýndý. 10 Þubat’ta Tariþ direniþini Erzurum’dan izleyen Genelkurmay Baþkaný Kenan Evren, “Biz dýþ düþmanlarla deðil, iç düþmanlarla uðraþýyoruz” dedi. 11 Þubat’ta Baþbakan Süleyman Demirel “Devlet Tariþ’e girecektir” açýklamasýný yaptý. 14 Þubat’ta Çiðli iplik fabrikasýna 10 bin polis, komando ve jandarma helikopter ve tanklarla saldýrdý. Ýþçiler ise direniþe devam etti. Birçok devrimci örgütlenmeye üye olan iþçilerin direniþi en sonunda kýrýldý. 1500 iþçi gözaltýna alýndý. Devamýnda Çimentepe’de çatýþmalar yaþandý ve 700 kiþi gözaltýna alýndý. 15 Þubat’ta Ýzmir’de sýkýyönetim ilan edildi. 16 Þubat’ta Gültepe’ye operasyon düzenlendi. Gültepe’deki çatýþmalar çok þiddetli geçti. Semtin giriþine kurulan barikattan baþka, panzerlerin hareketlerini engellemek için sokak içlerine çukurlar kazýldý. Çatýþmalar, Toros mahallesinde yoðunlaþtý. Askeri komando ve polisin açtýðý yoldan ilerleyen MHP’li faþistler, önceden tespit ettikleri evlere saldýrý düzenlediler. Çatýþmalar Yeþildere, Gürçeþme, Boðaziçi ve Mersin semtlerine yayýldý. 3 polis ve bir devrimci öldü. Direniþin kuvveti karþýsýnda, 4. Kolordu Komutanlýðý’na baðlý tank birliði ve zýrhlý birlikler, Ýzmir’e girdiler. Gültepe’de 700 kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnan iþçilerden 135’i tutuklandý ve “vatan topraklarýnýn bir bölümünü iþgal etmek”, “devleti yýkmak için ayaklanma çýkarmak” vb. suçlarla sýkýyönetim mahkemesinde yargýlandýlar, cezalandýrýldýlar. Ýþçilerin ise çoðunluðunun iþine son verildi. Yerlerine faþistler iþe alýndý. Ýþten atýlan iþçiler tazminat alamadýlar ve fiþlendiler. Ancak Tariþ iþçileri ve bölgenin yoksul gecekondu halký bize bir miras býraktý: Onur ve kazanma tavrý… ocaklarda, bu kez fermaný iþçiler yazacaktýr. Önce sendika deðiþtirmekte aranýr çözüm, derde deva olmaz. Sendikanýn deðil anlayýþýn deðiþmesi gerektiði fark edilir. Bir el uzatan olsa iþler daha kolaylaþacaktýr. Maden iþlerinin sesi, adeta bir iþçi gibi çalýþan maden mühendislerinde yanký bulur. Kendi haklarý için örgütlenen maden mühendislerinin elleri, ayný kaderi paylaþan maden iþçilerine uzanmakta gecikmez. Ýþçiler önce Türk Maden Federasyonu’ndan istifa edip, Yeraltý Maden Ýþ’e katýlýr. Yeraltý Maden Ýþ ilk genel kurulunda DÝSK’e katýlma kararý verir. Bu meydan okuma Satýþoðlu çetesini harekete geçirir. Kan akmaya baþlar ocaklarda; iþçiler Satýþoðlu’na pabuç býrakmaz. Kaný dökülenlerden birisi de Satýþoðlu olur. Yöneten-yönetilen, iþçi-sendikacý ayrýmýnýn ortadan kalktýðý, iþyeri komite ve konseylerinin tek yetkili olduðu, grev günlerinde iþçilerin neler yapabileceðinin kanýtlandýðý bir süreç baþlar. Çeltek’te ete kemiðe bürünen hayat, tüm bölgeyi etkisi altýna alýr, devrimci bir dalgaya yol açar. Yeni Çeltek, direniþten sendika örgütlenmesi yaratan bir önemli örneklemedir. Maden iþçilerinin yarattýðý Yeraltý Maden Ýþ, Yeni Çeltek maden ocaklarýnda iþçi sýnýfýnýn bilinçli ve örgütlü olduðu zaman neler yapabileceðinin örneklerinden biri olmuþtur. Yeni Çeltek’in öyküsü,12 Eylül’de sona erer. Sendika kapatýlýr, yüzlerce maden iþçisi tutuklanýr, iþkenceden geçirilir. Ama bu direniþ iþçi sýnýfý tarihine önemli bir deneyim olarak geçer..
11
TARİHTE BU AY
8 Mart; Dünya Emekçi Kadınlar Günü: 8 Mart 1857’de Amerikalı dokuma işçisi
kadınlar iş bırakarak, hem çalışma saatlerinin düşürülmasini hem de ücretlerinin yükseltilmesini istediler. Burjuvazinin bu greve cevabı ise çok şiddetli ve vahşice oldu. Greve çıkan ve fabrikayı işgal eden kadınlar, dışarı çıkmamakta kararlıydılar. Burjuvazinin emriyle, burjuvazinin kemik toplayıcısı güvenlik güçleri fabrikayı ateşe verdiler ve onlarca kadın yanarak katledildi. II. Enternasyonel’de 1910 yılında Clara Zetkin’nin önerisi ile 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edili.
12 Mart 1995; Gazi Ayaklanması:
12 Mart 1995’te katliamcı devlet provakosyon yaparak 4 kahveyi ve postahaneyi yüzlerce yüzü maskeli kişiler tarafından taratarak, 1 kişinin ölümüne 4 kişininde yaralanmasına sebep olmuştu. Emekçi halk daha ilk anda katliamın kimin ne amaçla yaptığını anlayarak karakola yürümüştü. Kısa süre içerisinde ayaklanma İstanbul’un birçok yerine sıçramıştı. Katil devlet Ümraniye’de yapılan katliama karşı yapılan eylemleri bastırmak adına 5 kişiyi daha katletti. Gazi ayaklanmasın sürecinde 18 kişi faşist devlet tarafından katledildi.
13 Mart 1982; İdam Edilen 3 Komünist İşçi: 13 Mart 1982’de idam edilen
üç komünist işçi Seyit Konuk, Necati Vardar ve İbrahim Ethem Çoşkun faşizmin finansörlerini cezalandırdıktan sonra yakalandılar. 1 Mayıs tarihine denk gelen mahkemede Seyit ayağa kalkarak “Bugün İşçi Sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs. 1 Mayıs şehitleri için sizleri 1 dakikalık saygı duruşuna davet ediyorm” diyerek mahkeme heyetide dahil tüm herkesi saygı duruşuna kaldırmıştı. 13 Martta darağacına yürüyen bu üç işçi yaşadığımız topraklarda tarihe idam edilen ilk sosyalit işçiler olarak geçtiler.
16 Mart 1988; Halepçe Katliam: Irak ve İran arasındaki bir kent olan Halepçe 'de 16 mart 1988 ‘de tarihte eşine az rastlanır bir katliam yapıldı. Irak yönetiminin kimyasal silahları 5000 kürd'ün ölümüne 7000'inin yaralanmasına neden oldu. 16 Mart 1978; Beyazıt Katliam: Beya-
zıt meydanında devrimci gençlerin üzerine bomba atılması sonucu 7 devrimci genç ölmüş, 40’tan fazlası yaralanmıştır. Faşist devletin gençliğin yükselen mücadelesine karşı yaptığı katliam...
18 Mart Paris Komünü: Fıransız burjuvazisi ulusal muhafızları sizlahsızlandırarak ve işçi sınıfı ve emekçi halka saldırarak iç savaşı başlattı. İşçilerin buna cevabı Komünü ilan etmek oldu. Komünarlar tarihin ilk işçi devletini kurdular. 72 gün süren komün, kendi hataları yüzünden yenildi. 21 Mart Newroz: Demirci Kawa’nın insan
kanıyla beslenen zalim Dehaq’ın başını ezmesiyle ve büyük bir ateş yakmasıyla başlayan Kürt halkının özgürlük bayramıdır.
30 Mart 1972; Kızıldere Katliamı:
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edilme kararına karşı, Mahir Çayan ve arkadaşları cezaevinden firar eden Mahirler Nato üssünden üç görevliyi rehin alarak Tokat’ın Kızıldere köyünde bir evde saklanırken, faşist devlet ağır silahlar ve bombalarla evi bombardımana tuttu. Faşist devletin katliamı sonucu Mahir Çayan ve 9 arkadaşı ölümsüzleşti.
SÖZLÜK
Devrim Nedir?
D
evrim; toplumsal devrimler ve siyasal devrimler diye birbirinden ayrýlan iki yönlü bütünsel bir eylemdir. Toplumsal Devrim; ekonomik ve toplumsal sistemin daha ileri bir sistemle yer deðiþtirmesi. Siyasal Devrim ise; politik iktidarýn bir sýnýf elinden daha ileri bir sýnýfýn eline geçmesidir. Bir sosyo-ekonomik kuruluþun yerini bir diðerine býrakmasýnýn ilk örneði, ilkel komünal toplumun yerine köleci toplumun geçmesiydi. Bu geçiþin özgün özelliði sýnýflar öncesi toplum biçiminin yerini sýnýflý toplumun almýþ olmasýdýr.
Emeðin Dünyasý Gazetesi / Aylýk Süreli Gazete / Yýl: 2 / Sayý: 10 / Mart / 2012 / Mart Yayýncýlýk / Sahibi ve Yazý Ýþleri Müdürü: Cenk Orçun Ýnal / Adres: 75. Yýl Mahallesi 1341 Nolu Sokak No: 47/B Sultangazi/ÝST/ Tel.: 0212 419 68 51 / emegindunyasi@gmail.com - www.emegindunyasi.info / Baský Tuks Matbaa & Ajans / Þirinevler Mah. 1. Sok. No: 27/16 Bahçelievler/ÝST
Bir Iphone Almak Ýçin...
Y
aþadýðýmýz yüzyýlýn en çok geliþim saðlayan teknoloji ‘harikasý’IPHONE alabilmek için kimimiz 1 aylýk maþýmýzý veririz; kimimiz yemeyiz içmeyiz 1 haftalýk alýn terimiz , emeðimizin 1000’de 1 karþýlýðý olan ve sermayenin bize yarýn tekrardan üretim yapabilmemiz için ve ölmememiz için ödediði ücretle Iphone alýrýz. Kimileri ise bizim ürettiðimiz ama sahibi olamadýðýmýz ürünlerden elde ettiði paralarla Iphone piyasaya sürülür sürülmez ülkeye daha giriþi yapýlmadan Avrupa ve ya Amerikan ülkelerinden sipariþ ettirerek elde eder. Kimileri ise Iphone’yi bir kenara býrakýn kapitalist sömürü cehenneminde geçimini saðlayacak, yaþamýný devam ettirecek parayý kazanabilmek için bu tür teknoloji merakýndan kendini yoksun býrakýr. Ancak hayalini kurar;”bir gün bende alacaðým, bir gün bende yapacaðým” hayalleri kurmak yanýna kar kalýr. Ama oysa, bunlar iþin teferruatý.. Bu ülkede herkes bir Iphone kullanýcýsý olabilir bir þekliyle! Ama, Iphone, Alpple, Amazon gibi üretimi yapýlan bugün biliþim teknolojisinde bir dev olan Foxconn üretim fabrikasýnda çalýþan iþçilerin ürettikleri teknoloji harikalarýna sahip olabilmeleri için tam tamýna 6 ay yemeden
Frankfurt Havalimaný Grevi Uzadý
içmeden çalýþmalarý gerekiyor. Bir adet Iphone’ye sahip olmak için, Iphone’nu üreten iþçilerin sefaletine sefalet açlýðýna açlýk katmasý gerekli. Yapýlan bir araþtýrma ile 2011 yýlýnda dünya genelinde 93 milyon Iphone telefonun satýldýðý söyleniyor. Ayný araþtýrmada 93 milyon Iphone’nin üretimini yapan Foxconn iþçilerinin hiçbir harcama yapmadan para biriktirmeleri gerektiðini söylüyor. Foxconn fabrikasý Hong Kong’dan bir nehir ile ayrýlan Þen Zen’de Kurulu. Öyle bir yer düþünün ki giriþi var çýkýþý yok. Cezaevlerinden tek farký, toplumsal üretimin içinde yer almalarý. Foxconn trilyon dolarlarý kazanýrken, iþçileri ise aylýk 290 dolarla sefalete mahkûm ediyor. 290 lira aylýk alan iþçiler 72 dolarýný yine Foxconn’a geri iade ediyorlar. Ýþçiler uzak bölgelerden çalýþmaya geldikleri için Foxconn ’nun barýnma için kurduðu odalarda kalýyorlar. Odalara ve yemeklere para ödüyorlar.
Bu Ateþ Yunan Burjuvazisini Yakacak
YUNANÝSTAN – 12.02.2012 Bugün Yunan emekçi sýnýflarý için büyük mücadele günüydü. Her ilçede, her ilde gösteriler düzenlendi ve halk devlet binalarýnýn, bazý fabrikalarýn, sinemalarýn ve hastanelerin yönetimini iþgal yoluyla devraldý. Atina’da halk bütün öðleden sonra polisle çatýþtý. Bir çok bina ateþe verildi. Büyük sol sendikalar, bir üniversite olan Low School’u ve valinin ofisini iþgal etti. Halk, devlet bakanlarýnýn ve baþbakanýn istifasýný istiyor. Çünkü aylýk ödenekten yapýlacak %20– 25 ‘ten fazla kesintiyi baþbakana ve devlet bakanlarýna mal ediyor. Euro bölgesindeki en pahalý ülke Yunanistan ve bu tüm emekçi sýnýflarý mahvediyor. Göstericilerden biri þöyle haykýrýyor: “Bizim okullara ya da hastanelere bile verecek paramýz yokken, gemi sahipleri vergi bile ödemiyor!” Bir baþkasý ise “Büyük sol partiler hareketi organize etmeli, ama þimdiye kadar hiçbir þey yapmadýlar!” diyor. ANTARSYA’nýn söyledikleri ise “Euro bölgesinden çýkýlsýn, Avrupa ve Yunan Bankalarýna da hiçbir þey vermeyeceðiz.” þeklinde iktidarý hedeflemeyen ve halkýn bu enerjisine raðmen onu kýrýntýlara yönel-
H
ÝSRAÝL– 09.02.2012 ükümet ve ülkenin en büyük iþçi sendikasý arasýnda sözleþmeli iþçilerin statüsü üzerine yapýlan görüþmeler ve ayný zamanda yarým milyon iþçinin genel grevi devam ederken, Ýsrail’in bankalarý, limanlarý ve borsasý da iki gün boyunca kapalý kaldý. Ýsrail medyasý, Hükümet ile kamu sektöründeki yüzbinlerce iþçinin çatý örgütü olan Histradrut iþçi federasyonu arasýnda Perþembe sabahýna kadar süren pazarlýklarda anlaþmaya yakýn olunduðunu bildiriyor. Histradrut, hükümetin ekonomiye günlük 500 milyon dolara mal olduðunu tahmin ettiði grevin trenleri çalýþtýrmadýðýný ve Ýsrail bankalarýný ve hükümet bürolarýný da kapattýðýný söylüyor. Ülkenin en büyük Uluslararasý havaalaný olan Ben Gurion’un 1.5 saat kapatýlmasý sonrasýnda Histradrut, iþçilere iþlerinin baþýna dönmelerini bildirdi. Histradrut, hükümetten, doðrudan hükümetten maaþ alan iþçilerden daha kötü koþullarda olan temizlik ve güvenlik iþçileri gibi 250 bin sözleþmeli iþçinin iþe alýnmasýný istiyor. Maliye Bakaný, yeni iþçiler alabileceklerini fakat kendilerinden ücretlerine %20 zam yapýlmak ve ayný zamanda daha fazla tatil verilmek yoluyla koþullarýnýn iyileþtirilmesinin istendiðini söylüyor. Ýþçi mahkemesi, her iki tarafa da Perþembe günü sabahýna kadar aralarýndaki anlaþmazlýðý çözmek için zaman tanýdý. Çarþamba günü, Histradrut yetkilileri ve özel sektör iþveren temsilcileri, sözleþmeli iþçilerin koþullarýnýn iyileþtirilmesi için anlaþmaya vardýlar. Sendika þimdi ayný anlaþmanýn kamu sektöründe de yapýlmasý için çaba sarf ediyor. Histradrut baþkaný Ofer Eini ve Ýsrail Maliye Bakaný Yuval Steintz Perþembeye kadar görüþmeleri sürdürecekler. Sözleþmeli iþçiler, düþük ücret alýyorlar, çok az imkânla kiralanýyorlar ve kayýt dýþý çalýþtýrýlýyorlar. Sözleþmeli iþçiler konusu, aylardýr gündemde bulunuyor. Ayný konuya iliþkin Histradrut Kasým ayýnda da 4 saatlik bir genel grev yapmýþtý.
ten talepler. Komünist Parti (en büyük sol parti) uyuþukça davranýyor ve sol sosyal demokratlar (Syriza) ise,Euro Bölgesinde kalýnmasýný istiyor. Þu anda tüm bankalarýn ve büyük iþletmelerin iþçilerin kontrolü altýnda olduðu yönünde bilgiler var.
Emekçiler Polisle Çatýþtý
10.02.2012 Baþkent Atina’da yeni kemer sýkma politikalarýnýn onaylanmasýyla çatýþmalar arttý. AB ve IMF’nin önerdiði yeni kemer sýkma politikalarý Yunan hükümeti tarafýndan onaylandý. 4 Bakan paketlerin onaylanmasý üzerine istifa etti. Sendikalarýn ilan ettiði 48 saatlik genel grevin birinci gününde,ulaþým – deniz ulaþýmý % 100, rafineriler %100, limanlar % 70 metal 60% Ýnþaat 70% özel sektörler 60% katýlým yaparken bankalar, elektrik, telefon, postane, su iþlerinde çalýþanlar,% 80 oranýnda katýlým saðladý. Yunan hükümetinin yeni kemer sýkma politikalarý karþýsýnda iþçi sendikalarý, 48 saatlik genel grev kararý aldý. Atina’da protesto gösterileri düzenleyen emekçiler, polis ile çatýþtý. Emekçiler, polisin göz yaþartýcý gaz kullanmasýna karþýlýk taþ ve molotoflarla karþýlýk verdi. Yeni kemer sýkma paketinde emekçilere yýkým getiren kararlar var.
Grev ’deki Polis Memurlarýna Asker Saldýrdý
B
H
ALMANYA – 26.02.2012 ava Trafiði Uçuþ Güvenliði Sendikasý GDF üyeleri, maaþlarýna zam yapýlmadýðý için grevde. 200 iþçinin anlaþmaya varýlmamýþ olmasý nedeniyle sendika yaptýðý açýklama ile grevi 1 Mart Perþembe gününe kadar uzattýðýný açýkladý. Sendika yetkilileri havaalaný þirketi Fraport ile yaptýðý görüþmelerden bir netice alamadýklarýný ve þirketin iþçilerin varolan haklarýný da ellerinden almak istediðine dikkat çekti. Buna karþýlýk olarak yapýlan grevi1 Mart Perþembe sabah saat 05.00’a kadar uzattýklarýný açýkladý.
Ýsrail’de Genel Grev
BREZÝLYA – 07.02.2012 ahia kentinde hayat pahalýlýðýný ve ücret düþüklüðü nedeniyle polis memurlarý ve aileleri greve çýktý. Polis memurlarý ücretlerinin en az %30 arttýrýlmasýný talep ediyor. Bir haftadýr grevde olan polis memurlarý kentin meclis binasýna kamp kurarak taleplerinin karþýlanmasý için mücadele ediyor. Bir haftadýr meclis binasý önüne kamp kuran polis memurlarýna askerler plastik mermi ve biber gazý kullanarak müdahale etti. Yapýlan saldýrýda birçok kiþi yaralandý. Polis memurlarý taleplerinin kabul edilmesi halinde grevi sona erdireceklerini duyuruyorlar.
Baþlýca iþ yasalarýnýn serbestleþtirilmesi, 751 Euro olan asgari ücretin 600 Euro’ya düþürülmesi, emeklilik sisteminin yeniden düzenlenmesi gibi yýkým getiren politikalar Pazar günü oylamaya sunulacak. Ýþçi sendikalarý ise yeni kemer sýkma politikalarýnýn uygulamaya konulmasý halinde emekçilerin büyük sýkýntýlar çekebileceðini vurgulayarak buna karþý mücadeleyi artýracaklarýný söylüyorlar.
Eylemciler Parlamento Önünde Polisle Çatýþtý
07.02.2012 Hükümetin iflastan kurtulmak adýna AB ve IMF’nin dayatmalarý ekseninde uygulayacaðý kemer sýkma politikalarýna karþý ülke genelinde greve gidildi. Ülkede birçok kamu kuruluþu ve özel sektörde grev yapýldý. Yunanistan’da sendikalar yürüyüþ düzenledi. Emekçiler kemer sýkma politikalarýna karþý hükümeti uyardý. Diðer bir yandan parlamento önünde toplanan emekçiler bugün AB ve IMF’nin dayattýðý sert kesintileri görüþülürken parlamento binasýný iþgal etmek istedi. Polisin aldýðý yoðun güvenlik önlemleri nedeniyle emekçiler parlamentoyu iþgal edemezken polisle çatýþtý. Polis emekçilere biber gazý ile müdahale etti.
1 Günlük Genel Grev
E
HÝNDÝSTAN – 29.02.2012 nflasyon artýþlarýný protesto etmek için emekçiler iþçi haklarýnýn iyileþtirilmesi talebiyle 24 saatlik genel grev yaptý. Hindistan’da hayat pahalýlýðýna karþý milyonlarca insan sokaða döküldü. Hindistan’da son dönemlerde yaþanan 14. Genel grev. Ülkedeki genel greve diðer ülkelerden 11 çeþitli sendika da destek verdi. Öte yandan, grevin taþýmacýlýk ve gümrük operasyonlarýný da aksatacaðý, postanelerin ve bankalarýn da kapalý olacaðý tahmin ediliyor. Grev, daha önce de yolsuzluk nedeniyle Manmohan Singh hükümeti için zorlu bir süreç içinde olduðunu gösteriyor.
Nokia’da Ýþçi Kýyýmý Baþlayacak
N
okia geçtiðimiz günlerde Finlandiya, Meksika ve Macaristan olmak üzere üç ülkede kurulu fabrikalarýndan iþçi çýkartacaðýný duyurdu. Nokia yaptýðý açýklamada 4 bini aþkýn iþçisini kapý önüne koyacak. Geçtiðimiz aylarda Romanya’daki fabrikasýný üretime kapatan Nokia orada çalýþan iþçileri de kapý önüne koymuþtu. Bazýlarýna göre, Nokia,fabrikalarýný daha ucuz emek gücü bulacaðý Asya’ya taþýma planlarý içinde. Nokia’nýn önümüzdeki süreçte Avrupa’daki fabrikalarýnda da iþçi çýkaracaðý tahmin ediliyor.