Aylık İşçi Gazetesi www.emegindunyasi.info Sayı: 12 / 15 Mayıs - 2012 - Fiyat 1 TL
aksime gelen kitlenin farklý kesimlerden oluşması dikkate değerdi;kendi özlem ve isteklerini, taleplerini hükümete göstermek ve sisteme kinlerini haykýrmak için geldiler.Böylece, hiç kimsenin bu sistemden memnun olmadýðýný da göstermiþ oldular. Burada görülmesi ve bilince çýkarýlmasý gereken gerçek, bütün bu toplumsal kesimlerin hükümete, hükümet nezdinde sisteme, düzene isyan ve baþkaldýrý halinde olduðudur
T
>>> 7. Sayfa
2
Sayı 12 / Mayıs 2012
ROBOSKİ İÇİN 34 DAKİKA R
oboski Katliamýnýn üzerinde 138 gün geçmesine raðmen sorumlularýnýn hala ortaya çýkarýlmamasý ve yargýlanmamasý toplum nezdinde unutturulmaya çalýþtýrýlmasýna karþý Roboski halký toplum olayýn peþini býrakmýyor. 13 Mayýs Pazar günü Taksim’de Roboski Ýçin 34 Dakika eylemini tertipleyen Kürdistan Vicdan Ýnisiyatifi Devletten umudunu kesmiþ yurttaþlar olarak ya da merhamet dilemiyoruz diyerek 34 dakikalýk alkýþlarla sloganlarla durumu protesto etti. Basýn açýklamasýný okuyan Ýbrahim Halil Baran “ Türk savaþ uçaklar tarafýndan vurulan 34 Kürt gencinin katledilmesinden bu yana tam 138 gün geçti. Bugün katliamýn sorumlularý yerine Roboskili köylüler yargýlanýyor, kovuþturma geçiriyor ve baský altýnda þikâyetlerini geri çekmeye zorlanýyorlar. Son olarak bu vahþi olayda kardeþ ve yakýnýný kaybetmiþ olan üniversite öðrencisi Cabbar Encü de bir video kaydýn da yüzünün görülmesi üzerine ifadeye çaðrýlmýþ ve “Uludere Kaymakamýný Öldürmeye Tam Teþebbüs” suçlamasýyla tutuklanarak cezaevine konulmuþtur” diyerek bu tutum ile devletin halkýn vicdanýný, olmayan kardeþlik duygusunu ve güvenini yerle bir etmiþtir dedi. Baran duyarlý tüm kesimlere çaðrý yaptý. Baran “Hukukçularýn, insan haklarý savunucularýnýn ve siyasal kürt hareketleri Roboski ile dayanýþma göstermeleri kýymetli olduðu kadar ne yazýk ki yetersiz düzeydedir. Bu olayýn arkasýnda duracaklarýný söyleyen sivil toplum kuruluþlarýný yeniden seferber olmaya ve bu olayýn hesabýný sormaya çaðýrýyoruz” dedi. Kendilerinin devletten umudunu kesmiþ yurttaþlar olarak gördüklerini dile getiren Baran “Bizler dünyanýn neresinde olursa olsun her Kürdü ve özgürlük hareketlerini eþitlik, adalet ve insan haklarý savunucularýný Roboski konusunda acilen eyleme, dayanýþmaya konuyu dünya kamuoyuna taþýmaya ve hesap sormaya davet ediyoruz” dedi. Hatýrlanacaðý üzere Roboski katliamýndan neredeyse 18-19 saat sonra burjuva medya emekçi Kürt halký ülkenin dört bir yanýnda ayaða kalktýðý zaman vermek zorunda kalmýþtý. Sermaye sýnýfýnýn sözcüleri konuyu karþý sessiz kalmýþlar. Olayýn üzerinden atlamaya çabalamýþlardý. Sonralarý ise bu olayýn üzerine gideceklerini ve sorumlularýnýn her kim ise yargýlayacaðýný açýklayan sermayenin sözcüleri kendilerinin planlayýp yaptýðý katliamýn üzerini deþmemek için ellerinden geleni yapmaya çalýþýyorlar. Ezilen emekçi halklar kendilerine karþý burjuvazinin yaptýðý hiçbir katliamý hiçbir saldýrýyý unutmayacak unutturmayacaktýr. Egemen sýnýf kendi egemenliðini güvence altýnda tutmak için her zaman bu tür katliamlarý yapacaktýr. Emekçiler, yoksul Kürt halký eðer bu katliamlarýn tekrarlanmasýný istemiyor ise sermaye sýnýfýnýn iktidarýnýn yerine kendi iktidarýný kurmak zorundadýr. Ancak o zaman savaþlar ve ulusal ayrýcalýklar ortadan kalkacak ve gerçek anlamda özgürlük güneþi doðmuþ olacak.
Proje “Okul Sütü Akýl Küpü” Olunca Peki, amaç çocuklarýn saðlýðýný düþünmek deðildi ise nedir? Amacýn süt tekellerinin karlarýna kar katmak olduðu açýk. HABER YORUM – 10.05.2012 Milli Eðitim Bakanlýðý, Gýda Tarým ve Hayvancýlýk Bakanlýðý, Saðlýk Bakanlýðý ve Ulusal Süt Konseyi iþbirliði ile “Okul Sütü Akýl Küpü” projesi kapsamýnda haftanýn 5 günü ilköðretim öðrencilerine süt daðýtýmý yapýlma kararý 4 Mayýs günü hayata geçirildi. Proje kapsamýnda 32 Bin 500 okulda 7 Milyon 200 Bin öðrenciye süt daðýtýldý. Ýlk önce Diyarbakýr ardýndan Sivas, Antalya Kýrýkkale, Burdur ve Adýyaman gibi birçok ilde 4000’e yakýn öðrenci ilk verilere göre daðýtýlan sütten zehirlendi. Öðrenciler baþ aðrýsý, mide bulantýsý ve kusma nedenleri ile tedavi altýna alýndýlar. Birinci günün bilançosu binlerce öðrenci daðýtýlan sütten zehirlendi. Süt daðýtýmý ikinci gün de yapýldý. Yaþananlara iliþkin sermaye sýnýfýnýn temsilcilerinden “olur böyle þeyler” “çocuklarýn alerjileri var” “sütler zehirli deðil” vb gibi açýklamalar geldi. Amaç gerçekten çocuklarýn saðlýðý mý yoksa süt tekellerinin ellerinde bulunan talep fazlasýný tüketmek ve tekellerin karlarýna kar katmak mý? Gerçekten amaç çocuklarýn saðlýðýný düþünmek olsaydý (kapitalist sistemde bu hiç mümkün deðil) ilk önce bu projeyi teknik olanaklar ile birlikte desteklerlerdi. Mesela,okullara süt pazartesi daðýtýldý. Bu sütler okullarda soðuk hava depolarýnda (hiçbir okulun böyle bir olanaðý yok) deðil açýk alanda saklandý. Sivas Ýmranlý Atatürk Ýlköðretim Okulu öðretmeni Mustafa Yýldýz “Pazartesi günü bize 3 bin 300 süt teslim edildi. Çarþamba daðýttýk. Çoðu süt, ekþi ve yoðurt gibiydi. Ço-
cuklar getirince tattým, ben de zehirlendim. Geride kalan sütleri emniyet gelip almýþ. Okulun en soðuk yerinde beklettik. Geldiklerinde bozuktu sütler” dedi. Bunun gibi daha birçok örnek gösterilebilir. Peki, amaç çocuklarýn saðlýðýný düþünmek deðildi ise nedir? Amacýn süt tekellerinin karlarýna kar katmak olduðu açýk.Proje kapsamýnda 144 Milyon kutu süt daðýtýmý için ödenecek miktar 75 milyon lira. Bu rakamlarý açýklayan yetkililerdir. Süt tekelleri için bu parsayý toplamak deðil de nedir. Hal böyle olunca zehirlenen çocuklarýmýz olsa da kimsenin pek fazla umurunda deðil. Emekçilerin 4bin çocuðu zehirlenmiþ, süt tekellerine ne gam!
Depremin Vurduðu Ýþçileri Medical Park da Vurdu VAN – 12.05.2012
23
Ekim günü Van’da meydana gelen depremin yýkýmý devletin enkazý altýnda ezilen yoksul emekçilerin baþýna gelmeyen kalmadý. Son olarak da Medical Park hastanesinde çalýþan emekçiler deprem sonrasý hastanenin kapanmasýyla belirsiz bir sürece doðru ilerlediler. Hastane deprem nedeniyle kapandý ama iþçilerin iþten atýlmayarak bekleyiþe geçtiler. Ýþçiler bugün açýlýr yarýn açýlýr ümidiyle beklerken kendilerine avukat tarafýndan gönderilen tebligatta “Batman Medical Park”a tayinlerinin çýktýðý duyuruldu. Hastane çalýþanlarý bu durum karþýsýnda isyan ettiler. Aylardýr iþsiz olan çalýþanlar kendilerine tazminat verilmek istenmediðini bundan dolayý da bizi sürgüne göndererek istifa
ettirmeye çalýþýldýðýný vurguladý. 5 yýldýr hastanede çalýþan iþçiler bu duruma isyan etti. “Yardým Paralarý Nerede Medical Park” pankartý açan iþçiler Sanat sokaðýnda eylem yaptý. Yýllardýr çalýþtýklarýnýn karþýlýðýný isteyen iþçiler sloganlar atarak Medical Parký protesto etti. Ýþçiler adýna açýklama yapan Nuray Tamaç 5 yýldýr hizmet verdikleri hastanenin kendilerini belirsizliðe ittiðini söylerek “bugün bizi, Batman Medical Park Hastanesi’ne tayin adý altýnda sürgün etmektedir. Avukatlar aracýlýðýyla bize tebligatlar gönderilmektedir. Zaten Batman Hastanesi 200 kiþilik çalýþan kapasitesine sahiptir. Bütün Van personelleri Batman’a göndermekle art niyetli olduklarýný ve sadece tazminat hakkýmýzý fes edeceklerini açýkça bildirmiþlerdir” dedi.
Kapitalizm Yýkýlmadýkça Ýþçi Cinayetleri de Tükenmeyecek Haber Yorum – 10.05.2012
A
rtýk alýþýlageldik bir durum halini aldý iþ cinayetleri. Her ay sadece yazýlý ve internet basýnýnda yer alan veriler ile elde edilen bilgi kapsamýnda en az 100’e yakýn iþçi önlenebilir nedenlerden dolayý yaþamýný yitiriyor. Her ayýn ilk haftasý ÝSÝGM düzenli olarak tuttuðu veriler ile hangi iþ kolunda ne kadar kaza meydana geldiðini bu kazalar sonucu kaç iþçinin yaþamýný yitirdiðini yaptýklarý basýn açýklamasý ile dile getirip iþ kazalarýný cinayetlerini gündemde tutmaya çalýþmaktadýr. Sadece önünüzdeki 4 ayýn verilerine bile baktýðýmýzda yaklaþýk olarak 250 kiþi yaþamýný yitirdi. 10 yýlda ise önlenebilir kazalardan dolayý ölen iþçi sayýsý 10 bin 300’e yakýn. Bu veriler altýný çizerek vurgulayalým sadece internet basýnýnda yer alan verilerdir. Birçok iþ kazasý kayýtlara sýradan kazalar olarak geçiriliyor bu ülkede. Birçok iþ kazasý sonucu ölümler sýradan ölümler olarak geçiriliyor Sermaye sýnýfý ölen kiþinin yakýnýna davacý olunmamasý halinde birçok vaatte bulunarak kandýrýrken iþçi ailelerini sözüm ona yetkililer ise göz göre göre ses çýkarmýyorlar. ÝSÝGM Nisan ayý Ýþ kazalarýnda 82 kiþinin öldüðüne dikkat çekti. Uluslararasý Çalýþma Örgütü açýkladýðý rapor ile, Avrupa’da ilk sýrada ,dünyada ise iþ kazalarý ve iþçi ölümlerinde 3. Sýrada Türkiye’nin yer aldýðýný belirledi. Ve halen her gün insanlar önlenebilir iþ kazalarýnda yaþamlarýný yitiriyorlar. Neden Kapitalizm Yýkýlmadýkça Ýþ Cinayetleri Tükenmeyecek? Çünkü kapitalistler için insan yaþamýnýn hiçbir önemi yoktur. Bu sadece üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda deðil tüm kapitalist ülkelerde böyledir. Çünkü patronlar için önemli olan iþçinin saðlýðý deðil iþçinin ona kazandýrdýðý servettir. Çünkü bir iþçi ölebilir dýþarýda bir sürü iþsiz var üretim devam eder. Çünkü iþ kazalarýnýn önlemek için harcanacak para patronlar için ekstra masraf demek. Çünkü yaþamý biz var ediyoruz onlar tüketiyor. Çünkü biz onlar için çalýþýyoruz onlar bizi öldürüyor. Çünkü biz örgütsüzüz onlar örgütlü.
Sayı 12 / Mayıs 2012
ESNEK ÇALIÞ(TIR)MADAN ANLAÞILMASI GEREKEN
Togo Ayakkabı İşçileri Grevde Polis Terörü İşçileri Yıldırmıyor Togo Ýþçilerine Polis Saldýrýsý Sürüyor Ýþçileri Yine Gözaltýnda ANKARA -14.05.2012
E
ylemlerinin 15 gününe giren Togo Ayakkabý iþçileri 10 – 11 Mayýs gününde ard arda gözaltýna alýnmýþlardý. Bugün yine iþçiler ve iþçilerle dayanýþmaya gelen öðrenciler polis tarafýndan gözaltýna alýndý. Sendikalý olduklarý için iþten atýlan iþçiler iþe dönmek ve sendikalý çalýþmak için baþlattýklarý eylemlerini kararlýlýkla sürdürüyorlar. Ýþçilerin eylemlerine yönelik saldýrýlar hýz kesmeden devam ediyor. Deri Ýþ Sendikasý iþyerinde çoðunluðu saðlayarak yetki baþvurusunda bulundu. Sendikal mücadeleyi hazmedemeyen iþveren iþçileri sendikadan istifaya zorladý. Ýþverenin iþçiler üzerinde oluþturmaya çalýþtýðý baský iþe yaramayýnca iþçileri toplu olarak iþten attý. Ýþçiler haklarýný almak için iþyeri önünde eyleme baþladýlar. Ýþçiler her seferinde “toplantý ve gösteri yürüyüþleri kanununa muhalefet” gerekçesi ile gözaltýna alýndýlar. Deri Ýþ Sendikasý “Sendikalý olduklarý için iþten çýkarýlan, bu haksýz tutumu protesto etmek ve iþe geri dönmek talebiyle direniþe baþlayan Togo Ayakkabý iþçilerine yönelik gözaltý saldýrýsý ve baskýlar sürmektedir. Direniþlerinin 11. ve 12. günleri olan 10 ve 11 Mayýs tarihlerinde iki sefer gözaltýna alýnan iþçiler bugün sabah da kabahatler kanunu ve “toplantý ve gösteri yürüyüþleri kanununa muhalefet” gerekçe gösterilerek üçüncü sefer gözaltýna alýnmýþlardýr” dedi. Gözaltýna alýnan iþçilerin 10 Nisan karakoluna götürüldüðünü duyuran Sendika “Togo Ayakkabý’da sendikalý olan 35 iþçiyle beraber sendikamýz çoðunluðu alarak 4 Nisan tarihinde yetki tespiti baþvurusunda bulunmuþtur. Yeni iþ kanununun mecliste kabul edilmesinin beklendiði gerekçesiyle Bakanlýðýn yetki tespitlerini vermeyi dondurmasý sebebiyle ülke genelindeki 500’ü aþkýn iþyerinde olduðu gibi Togo Ayakkabý’da da iþçiler maðdur edilmektedir. 26 Nisan tarihinde iþverenin sendikalaþmadan haberdar olmasýyla beraber 27 Nisan tarihinde 9 üyemiz iþten çýkarýlmýþtýr. Diðer üyelerimize istifa baskýsý yapýlmýþ ve iþçiler 1 aylýk izne çýkarýlmýþtýr. Ancak izne çýkarýlan üyelerimizin de direniþe katýlmasýyla beraber üyelerimize tebligatla izin sonrasý iþ akitlerinin feshedileceði bildirilmiþtir. Direniþimiz 30 Nisan Pazartesi tarihinden itibaren sürmektedir” dedi.
Togo Ýþçileri Gözaltýna Alýndý ANKARA - 10.05.2012
Deri-Ýþ sendikasýna üye olduklarý için TOGO ayakkabý fabrikasýndan iþten atýlan 35 iþçi fabrika önünde iþlerine geri dönmek sendika mücadelelerini sürdürmek için baþlattýklarý eylemin 13. gününde polis tarafýndan gözaltýna alýndýlar. Lüks deri ayakkabý üretimi yapan TOGO Ayakkabý ‘da Deri Ýþ Sendikasý çoðunluðu saðlayarak yetki baþvurusu yapmýþtý. Ýþveren iþçilerin örgütlülüðünü daðýtmak için içerde baskýlarý sürdürürken 35 iþçinin iþine son vermiþti. Ýþçiler iþverenin bu tutumuna karþý mücadele kararlýlýðý ile atýldýklarý gün eyleme geçmiþlerdi. 13 gündür eylemde olan Togo Ayakkabý iþçileri bugün sabah polisler tarafýndan gözaltýna alýnarak 10 Nisan Karakolu’na götürüldüler. Polislerin iþçileri gözaltýna alma sebebi ise alan iþgali olarak gösterildi. Deri Ýþ Sendikasý Yönetim Kurulu gözaltýna iliþkin bir açýklama yaptý. Açýklamada iþçilerin sendikal mücadele verdikleri için baský altýna alýndýklarýna deðinerek iþverenin hukuk dýþý davranýþlarýna raðmen hiçbir yasal iþlem baþlatýlmamasýna dikkat çekti. “9 üyemizin ardýndan 26 üyemiz daha iþten çýkarýlarak toplam 35 üyemiz sendikal nedenle iþten atýldýlar. Atýlan iþçiler fabrika önünden 27 Nisan’dan bu yana ayrýlmayarak direniþlerini sürdürüyorlar. TOGO iþvereni kayýt dýþý þekilde iþçi çalýþtýrmaya devam ediyor. Ancak suç iþleyen iþveren hakkýnda hiçbir yasal iþlem baþlatýlmýyor. En temel demokratik haklardan olan ve ayný zamanda Anayasal ve yasal bir hak olan sendika hakkýný iþveren çiðnerken, yasa dýþý þekilde kayýt dýþý iþçi çalýþtýrmasýna göz yumulurken, emniyetin direniþin baþýndan beri TOGO iþyerini koruma altýna almasýný ve ekmek kavgasý veren iþçilere suçlu muamelesi yapmalarýný kabul edilemez buluyor ve güvenlik güçlerinin bu tutumunu protesto ediyoruz” dedi.
ANKARA – 28.05.2012
D
eri-Ýþ sendikasýna üye olduklarý gerekçesi ile iþten atýlan 9 iþçi fabrika önünde eyleme baþladý. Togo Ayakkabý ’da örgütlenme çalýþmasý yürüten Deri-Ýþ sendikasý üyesi 9 iþçi 27 Nisan günü iþten çýkarýldý. Sendika yaptýðý açýklama ile iþçilerin haksýz yere iþten çýkarýldýðýný vurgulayarak iþ yerinde çoðunluðu aldýklarýný ve yetki için baþvuru yapýldýðýný söyledi. Ýþten atýlmalarý protesto etmek için hem içerde hem de dýþarda mücadelenin süreceðini belirten iþçiler Cuma günü Eskiþehir yoluna çýkarak alkýþlarla durumu protesto ettiler. Ayrýca iþçiler emekten yana olan tüm kesimlerin desteklerini beklediklerini belirtiler.
Ý Merhaba...
H
alk arasýnda bir deyim vardýr hepimiz biliriz:”Yiðidi öldür hakkýný yeme” derler.Gerçekten kapitalizmi öldürüp (merak etmeyin tarihi eserler müzesine göndereceðimiz þey ,hiç bir zaman bir “yiðit”olarak anýlmayacak!) hakkýný yemememiz gerekiyor!Her ne kadar onun için “aþaðýdan yukarýdan yolun sonu görünüyor”olsa da,kapitalist sistem bir konuda çok maharetli:emek sömürüsünü gizleme konusunda kendisinden önce gelen tüm sistemlere rahmet okutacak denli pervasýz... 2003 yýlýnda yürürlüðe giren Ýþ Yasasý’nýn topluma nasýl lanse edildiði hatýrlanacak olursa ne demek istediðimiz daha iyi anlaþýlacaktýr. Tekelci sermayenin faþist devletinin faþist partilerinden biri olan iktidar partisinin çýkardýðý bu yasa ile çalýþanlara önemli haklar tanýndýðý yalaný topluma adeta bir deli gömleði gibi giydirilmek istenmiþti.Utanýlmasa bu yasa, salt iþçiler için,onlarý korumak amacýyla çýkarýlmýþ gibi gösterilebilinirdi .Bu yönde çabalar da olmadý deðil hani;ama bu yönde çabalar daha çok sermaye kesiminden deðil reformist çevrelerden geldi.Yeni iþ yasasý ile iþçi ve emekçilere toplu sözleþme yolunun açýldýðýný mý söylemediler;gerekçesiz iþten çýkarmalarýn artýk tarihe karýþacaðý temennisinde mi bulunmadýlar;”iþ barýþýnýn saðlanabileceði”konusunda beklenti yaratma yarýþýna mý girmediler;”toplumsal uzlaþma” çaðrýlarý mý yapmadýlar.. Ama gelin görünki orta yerde duran uzlaþmaz çeliþkileri sihirli deðneklerle,ya da pembe masallarla yoketmek mümkün olmayacaktý;olmadý da.Ýþ Yasasý denilen þeyin kokusu kýsa sürede ortaya çýktý.En çok da esnek çalýþ(týr)ma konusunda...Yeni iþ yasasý esnek çalýþ(týr)mayý bir seçenek olarak deðil bir zorunluluk olarak getiriyordu.Artýk “iþveren”olarak tabir edilen patronlar,iþçileri istedikleri saatler arasýnda iþyerinde tutabilecekler,istedikleri bölümden alýp istedikleri bölüme verebilecekler ve hatta pinpon topu misali kendi aralarýnda dolaþtýrabileceklerdi;iþçilerin emekçilerin buna hiçbir itirazý olamayacaktý.Tamamen kapitalistlerin kar hýrsýna baðlý olarak,gerekirse bütün insani deðerler ayaklar altýna alýnabilecekti;her þey “iþverenin”(siz patron diye okuyun)iki dudaðý arasýna sýkýþmýþ olacak,o istediði anda iþçi yaþamdan kovulacak,dönme dolap beygiri gibi dolaþtýrýlacaktý. “Yeni “Ýþ Yasasýnýn ücretli kölelik koþullarýný nasýl maskelenmiþ bir þekilde aðýrlaþtýrdýðý ortadaydý.Sanki çalýþanlara çalýþma koþullarýný esnetme hakký tanýyormuþ gibi görünen yasa tam tersine çalýþtýranlara dizginsiz bir sömürü olanaðý(esnekliði)tanýyordu. Her yerde ve her zaman temel ilkesi azami kar olan sermaye sýnýfý,”maliyetleri azaltmak”,”iþi ucuza getirebilmek” için,þimdi de “iþgücünden gerektiði zaman,gerektiði kadar yararlanabilmek”amacýyla ataða kalkýyor,sözümona üretimde verimliliðe engel olan “istihdam katýlýðý” ve “iþgücü piyasasýnýn katýlýðý”ndan kurtulmaya çalýþýyordu.Böylece sermaye sýnýfý ne kadar gizlemeye çalýþsa da temel disturunu duvarýna asmýþ oluyordu:Her þey iþveren için,Herþey patronlarýn daha fazla kar elde etmesi için.. Ýstanbul Sanayi Odasý Yönetim Kurulu Baþkaný Tanýl Küçük,yenilerde yayýnladýðý bir raporda,”esnekliðin zorunlu olduðu”nu,bunun iþsizliðin de azalmasýna hizmet edeceðini söylüyor.Bunun ayný zamanda rekabetçi bir ortam yaratacaðýný vurgulamadan da geçemiyor.Söylenen aslýnda tamý tamýna þudur:Her an iþsiz kalma korkusuyla yaþayan insanlar,iþlerini baþka birine kaptýrmaktansa,patronlarýnýn onlara çizdiði çerçevede çalýþmayý kabul ederek,kölece çalýþma koþullarýna razý olurlar;maliyetler düþer,kar yükselir.Gerektiði zaman gerektiði kadar iþçi alýnýr(bu arada gerekmedikleri sürece iþsiz kalan iþçilere ne olur sorusunun cevabýný siz verin),gerektiði kadarý iþten çýkarýlýr(bu “istihdam katýlýðý”nýn ortadan kalkmasý sonucu iþinden olan iþçilerin evine akþam ekmeðin nasýl götürüleceði konusu sermaye sýnýfýnýn sorunu deðildir elbette!) böylece kapitalist servet daðlarý üretmeye devam eder;iþçi sýnýfý ve emekçiler de sefalet içinde yaþam savaþý vermeye.Esnek çalýþma, çalýþanlara esenlikler diler;çalýþamayanlara da yeis ve kederden uzak durmalarýný,esnemelerini tavsiye eder!Ha bir de olur da yollarý “özel istihdam bürolarý”na düþecek olursa þimdiden tanrýdan sabýr niyaz eder! Yok eðer bunlara olmaz derseniz;esnek çalýþmayý kabul etmezseniz;geriye bir yol kalýyor;sizi “ucuza getirerek”servetlerine servet katma sevdasýnda olanlara gerçek gücünüzü gösterir,sizi hiçe sayanlara”Artýk kapitalistlere servet kendimize sefalet üretmek istemiyoruz”dersiniz ve sermayenin baþýný ayaklarýn altýna sererken “ayaklarýn baþ olmasý için” mücadele yolunu seçersiniz.
3
þ cinayetleri, iþçi katliamlarý artarak devam ediyor. Hayatý üreten iþçiler açlýk sýnýrýnýn da altýnda bir ücret alabilmek için ölüyor. Ýþçi saðlýðýný, iþ güvenliðini artý maaliyet olarak gören patronlar herhangi bir ciddi tepki ile karþýlaþmadýklarý için iþ cinayetlerine, iþçi katliamlarýna devam ediyorlar. Sendikacýlar sus pus olmuþ. Bir de buna giderek artan kadýn cinayetlerini, küresel ýsýnmanýn sonuçlarý olan, doðanýn doðal olmayan ölümlerini eklersek kitlesel ölümler devam ediyor. Türkiye iþ cinayetlerinde, iþçi katliamlarýnda dünya üçüncüsü, kadýn cinayetlerinde ve insan haklarý ihlalinde heralde dünya þampiyonudur. Sermayenin servet ve iç savaþ hükümeti gözünü kan bürümüþ þekilde Esadla yatýyor Esadla kalkýyor. Suriye’nin iç iþlerine karýþýyor karýþtýrýyor. Dýþ savaþ bahaneleri yaratarak bir dýþ savaþla Suriye’yi iþgal etmek istiyor. Orada çatýþmalarda ölen “ müslüman Kardeþleri” kullanarak amacýna ulaþmak istiyor. Türkiye’de iþçiler iþ cinayetlerinde iþçi katliamlarýnda ölüyormuþ, kadýnlar töre cinayetlerinde, yoksul köylüler derme çatma köprülerden sellere kapýlýp ölüyormuþ, ölsün; “ Kader, alýnyazýsý” deyip geçiyor. Ama sýra Suriye’ye geldimi “Müslüman Kardeþlerimizi kaderine terk edemeyiz” diyor. Yoksa bu hükümet arap kardeþlerimizi çok mu seviyor... Komþularla “ 0 sorun” olacak diyor. Hepsi ile kanlý býçaklý oluyor. “Kardeþim Esad “diyor, ailece pikniðe gidiyorlar, ortak bakanlar kurulu topluyorlar, ortak kararlar alýyorlar, bir de bakýyorsunuz baþbakan ABD’ye bir gidip geliyor, Suriye’ye savaþ açýyor, dostum kardeþim dediði Esadý bir kaþýk suda boðmak istiyor. Hamilerinin yaptýðý gibi yapýyor, Suriye’nin Türkiye’deki mal varlýklarýna el koyuyor. Suriye hükümetine karþý savaþacak paralý askerler topluyor. Onlarý Türkiye’de sýnýrda konuþlandýryor, kamplar kurduruyor, üstler saðlýyor, sýnýrdan vur kaç taktikleri ile savaþa zorluyor. Elbette ki bütün bu olanlar sadece sonuç, Peki bu sonuçlarý doðuran sebepler nelerdir? Hemen söyleyelim. Emperyalist kapitalist sistemin küresel düzeydeki krizi onu çöküþe götürüyor. Küresel düzeydeki kriz ardýþýk devrimleri gündeme getiriyor. Burjuvazi halk ayaklanmalarý sonucu gerçekleþebilecek bir devrimden, iktidarýný ve bunun sonucu özel mülkiyetini yitirmekten çok korkuyor. O nedenle burjuvazi bütün gücünü enerjisini hangi biçim ve yöntemle olursa olsun bir halk ayaklanmasýný, devrimi engellemek, devrime öncülük edebilecek, devrimci komünist partileri tasfiye etmek, düzen içi muhalifler konumuna düþürmek onlarý teslim almak için harcýyor. Yeni anayasa; Kürt sorununda silah býrakýlmasý karþýlýðýnda operasyonlarýn sonlandýrýlmasý vb. vb. Hep bunun içindir. Kendi egemenliðini koruyabilmek sömürüsünü sürdürebilmek için. Daha dün Taksim’de kuþ uçurtmayýz, Taksim miting alaný deðildir diyenler þimdi biz Taksim’e hazýrýz diyorlar. 2010 yýlý Taksim alanýnýn kazanýldýðý yýl oldu. Ama burjuvazi bir þeyi vermek zorunda kaldýðýnda onun özünü boþaltmaya, içeriðini deðiþtirmeye çalýþýr. 1 Mayýsýda iþçi sýnýfýnýn Uluslar arasý birlik, dayanýþma ve mücadele günü olmaktan çýkartýp “Emek ve Dayanýþma günü” ne indirgeyerek onun enternasyonalist yanýný, sýnýf mücadelesini, kapitalist sömürü sistemine karþý bir savaþ günü olduðu gerçeðini deðiþtirmeye çalýþýyor. Deri iþçilerinden mobilya iþçilerine, elektrik iþçilerinden niþasta iþçilerine, tekstil iþçilerinden tuz iþçilerine, hastane iþçilerinden TEDAÞ taþeron iþçilerine kadar birçok iþ kolunda eylemler sürüyor. Burjuvazi saldýrýlarýný faþist devlet aygýtýný kullanrak sürdürüyor. Enerji iþ kolu en stratejik iþ kolunu oluþturuyor. Sermaye devleti bu nedenle iþi sýký tutuyor. Teslim alamadýðý TEDAÞ iþçilerine gözdaðý vermek için paramiliter güçlerini devreye sokuyor ve sendika yöneticilerini kurþunlatýyor... Emekçi kadýnlar, öðrenci gençlik ve yiðit Kürt halký isyan ve ayaklanma içinde eylemden eyleme, serhýldandan serhýldana koþuyor. Sendikacýlar, sosyal reformistler, oportünistler ileri fýrlayan yeni bir dünya isteði ile harekete geçen kitleleri düzen içi taleplerle düzene baðlamaya çalýþýyor. Böyle bir dönemde devrimci komünist partinin önemi yüz kat bin kat daha artýyor. Çünkü; nesnel koþullar bir devrimi zorunlu kýlýyor. Sosyal reformistler ve oportünistler devrimden kaçýyor.Buna raðmen 2012 1 Mayýs’ýnýn da gösterdiði gibi milyonlarca insan alanlarý dolduruyor,yüzünü devrime dönüyor.Þu tarihsel görev bizleri bekliyor:Artýk sömürüye son vermeli, kapitalist sistemi tarihin çöplüðüne göndermeliyiz.
Ancak o zaman, Dünya Emeðin Olacak, Kürt Ulusu Kendi Kaderini özgürce belirleyecek, Zindanlar Yýkýlýp tutsaklar Özgürleþtirilecektir. Sevgiyle yeniden merhaba...
4
Sayı 12 / Mayıs 2012
Savranoðlu Ýþçilerinin Mücadelesi Sürüyor
Enerji Ýþçilerine Polis Tahammül Edemiyor
ÝZMÝR – 21.04.2012
E
ylemlerinin 265. Gününde olan Savranoðlu iþçileri Ýzmir Büyükþehir Belediyesinin çevre kirliliðine neden olan Savranoðlu Deriye karþý kayýtsýz kalmasýný iþçiler protesto etti. 265 gündür iþe dönme ve sendikal haklarý için eylemde olan iþçiler belediyenin kayýtsýzlýðýný sürdürmesi halinde 1 Mayýs’tan sonra Çadýrý Belediye önüne taþýyacaklarýný belirttiler. Tümtis Þubesi önünde bir araya gelen Savranoðlu iþçileri ve Billur Tuz Ýþçilerinin yanýsýra birçok DKÖ’nün de desteðiyle Belediye önüne kadar yürüyüþ düzenlendi. Ýþçiler belediye önüne kadar sloganlarla yürürken “Savranoðlu-Rodeo Deri Zehir Saçýyor Yetkililer Görmüyor” pankartýný açtýlar. Deri Ýþ Sendikasý Ýzmir Þube Baþkaný Makum Alagöz yaptýðý açýklamada Savranoðlu Deri’nin çevreyi kimyasal atýklarla zehirlediðini ve atýklarý arýtmaksýzýn doðaya býraktýðýný söyledi. Fabrikadan arýtýlmadan býrakýlan kimyasal atýklarýn çevreyi kirletmesine belediyenin göz yumduðunu söyledi. Alagöz Belediye ile defalarca görüþtüklerini iþletmenin ruhsatsýz olduðunu belirtiklerini ama belediyenin buna kayýtsýz kaldýðýný vurgulayarak 1 Mayýs sonrasý direniþ çadýrýný Belediyenin önüne getireceklerini duyurdu.
Kampana Deri Önünde Taksim’e Çaðrý TUZLA – 27.04.2012
400
’ü aþkýn gündür Kampana Deri önünde eylemde olan Kampana Deri iþçilerinin eylemine kitlesel destek. verildi Yapýlan eylem ile 1 Mayýs Taksim Kutlamalarýna da çaðrý yapýldý. Türk-Ýþ’in bu yýl ayrý kutlama kararýna karþý Deri-Ýþ sendikasýnýn Taksim’de olacaðý da ayrýca duyuruldu Açýklama Yapan Bilal Tay “400 gündür sendikalý olduklarý için iþten atýlan Kampana Deri iþçilerinin mücadelesi de sürüyor. Ýþçilerin sermayeye karþý mücadele günü olan 1 Mayýs’ta baþta Türk-Ýþ olmak üzere bazý konfederasyonlar 1 Mayýs’ý bölmek için ellerinden geleni yapmaktadýrlar. Tuzla Organize Sanayi Bölgesinde çalýþan tüm örgütlü örgütsüz iþçileri Taksim’de yapýlacak mitinge katýlmaya çaðýrýyoruz” diyerek 1 Mayýs çalýþmalarýný mahallelerde de sürdüreceklerini belirtti. Ayrýca “Türk-Ýþ’in bu sýnýf dýþý tutumuna karþý örgütlü örgütsüz tüm iþçilerin 1 Mayýs’ta kendi talepleri etrafýnda alanlarda olmalarý için yoðun çaba harcýyoruz. Sendikal Güç Birliði Platformu ile birlikte kendi taleplerimizle, ülkedeki ve dünyadaki tüm savaþlara ve sömürüye karþý 1 Mayýs’ý iþçi sýnýfýnýn sermayeye karþý daha da güçlü çýktýðý bir gün olarak kutlayacak,tüm haklarýmýzý bu alanda haykýracaðýz” dedi.
ADANA – 24.04.2012
5
Mart’tan bu güne TEDAÞ önünde kurduklarý çadýr ile haklarýný almak için eylem yapan TEDAÞ iþçilerine polis defalarca saldýrdý. Ýþçiler her türlü baský ve zora raðmen mücadelesinden vaz geçmiyor. Ýþçiler haklarýný alana ve iþlerine dönene kadar mücadele edeceklerini vurguluyor. 23 Nisan günü polis saldýrýsýna uðrayan iþçilerin 24 Nisan günü tekrardan çadýr kurmasýna tahammül edemeyen polis,yine iþçilere saldýrarak aralarýnda Sendika Genel Baþkaný Kamil Kartal ve Mücadele Birliði Dergisi Muhabiri Ulaþ Yýldýz’ýn da bulunduðu 36 kiþiyi gözaltýna aldý. Gözaltýna alýnarak çadýrlarýna el konulan iþçiler daha sonra serbest býrakýldýlar. Ýþçiler eylemlerine kaldýklarý yerden devam ediyor.
Hey Tekstil Ýþçileri Eyleme Devam Ediyor ÝSTANBUL – 09.05.2012
3
aydýr maaþlarýnýn ve tazminatlarýnýn ödenmesi için mücadele eden 420 Hey Tekstil iþçisi yine AKP Sütlüce il binasý önünde eylem yaptý. Ýþçilere konuyu araþtýracaklarýný ve tekrardan kendilerine bilgi vereceklerini söyleyen yetkililerin halen cevap vermemelerine karþýlýk iþçiler,cevap gelene kadar oturma eylemi yapacaklarýný duyurdular. Hey Tekstil iþçileri,emeklerinin karþýlýðýný alýncaya kadar mücadelelerini sürdüreceklerini belirttiler. TBMM’nin ödül verdiði HEY Grup Baþkaný Süreyya Sýtký Bektaþ ve 60 kiþi yapýlan hayali ihracat operasyonu kapsamýnda gözaltýna alýnmýþtý. Bektaþ ile birlikte 26 kiþi tutuklanmýþtý.
Antep’te Ýþçileri Taþýyan Servis Kaza Yaptý 7 Ölü ANTEP – 15.04.2012
Kadro Yerine Ayran-Limon
B
aþpýnar OSB bulunan Ritaþ fabrikasýnda çalýþan iþçileri taþýyan servisin kaza yapmasý sonucu 7 iþçi öldü. Gece vardiyasýný taþýyan servis D400 Karayolu bölge trafik yakýnlarýnda kaza yaptý. Yaþanan kaza sonucu fabrika-
ya gitmekte olan 7 iþçi ölürken çok sayýda iþçi de yaralandý. Yaralanan iþçiler hastaneye kaldýrýlýrken ölen yedi iþçi ise ilçelerdeki mezarlýklara defnedilecekler. Kazanýn nedeni ise iddiaya göre þoförün direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi ...
Çalýþan Çocuk
ÝSTANBUL – 09.05.2012 Çapa Týp Fakültesinde 79 gündür taþerona karþý kadro talebiyle örgütlenen Taþ Ýþ Der üyesi saðlýk iþçileri Dekanlýktan kadrolu çalýþma talep ettiklerini Dekanlýðýn ise Ayran ve limon verdiðini dile getirdi. Saðlýk iþçileri Kurduklarý çadýr önünde bir defa daha toplanarak eylem yaptýlar. Dekanlýk ile Pazartesi günü bir görüþme yapan taþeron iþçileri Dekanlýðýn kendilerine “sebil”den “ayran” ve “limon” verdiklerini dile getirerek Dekanlýðýn verdiði “ayran” ve “limon”u iade ettiklerini Dekanlýðýn sorumluluklarýný yerine getirmesi gerektiðinin altýný çizdiler. Okunan basýn açýklamasýnda “Çapa iþçilerinin Taþeron Sistemine karþý yürüttüðü direniþin 79’uncu günündeyiz. Ýki buçuk aydýr devam eden direniþimiz, her geçen gün haklý olduðumuzu ortaya koyuyor. Bunun son üç örneðini sizlerle paylaþmak istiyoruz: Birincisi, Ýstanbul Üniversitesi Týp Fakültesi yönetiminin düzenlediði toplantýlarda iþçilerin öfkesi ve talepleridir. 26 Nisan’daki “Kalite Süreç Yönetimi” toplantýsýnda, 7 Mayýs’taki “Hizmet Alýmý Çalýþanlarýnýn Sorunlarýný Dinleme” toplantýsýnda derneðimiz üyesi iþçiler ýsrarla sordular: “Haksýz yere iþten çýkartýlan iþçileri geri almak için hangi çalýþmalarý yapýyorsunuz? Ýþçi çýkartmanýn dýþýnda, taþeron sistemine son vermek için ne yaptýnýz?” Böylece mücadelede kararlý olduklarýný ve taþerona karþý mücadeleyi yükselteceklerini dile getirdiler.
AMYLUM NİŞASTA İŞÇİLERİ ADANA Amylum Nişasta işçileri grevlerinin 51. gününde TezKoop-İş üyeleri tarafından ziyaret edildi. 51 gündür grevde olan işçiler eylemlerine kararlılıkla devam ediyorlar. Haklarının gaspedilmesine karşı örgütlenmek isteyen işçiler işten atıldılar. TezKoop-İş sendikası şube başkanı yöneticileri ve sendika üyeleri işçilerin mücadelesini yalnız bırakmayarak ziyarette bulundular. Açıklama yapan Tezkoop-İş Sendikası Adana Şube Başkanı Hülya Özcan “Adana'da işsizliğin, yoksulluğun en yoğun yaşandığı Çukurova bölgesinde sizlerin başarısı, diğer sınıf kardeşlerinizin de insanca, örgütlü bir yaşam mücadelesini beraberinde getirecektir. İşveren buradan sesimizi duysun Amylum işçisi yalnız değildir. Bu grev sonuçlanana kadar mücadelemiz devam edecektir.” dedi.
Sayýsý 306 Milyon HABER MERKEZÝ – 24.04.2012
D
isk-Ar (devrimci iþçi sendikalarý konfederasyonu araþtýrma enstitüsü) tarafýndan yapýlan açýklamaya göre çocuk emeðinin azalmadýðý aksine evlere çekilerek artýþ gösterdiði bildiriliyor. Yayýnlanan raporda dünyada 306 milyon çocuðun çalýþtýrýldýðý vurgulanýyor. Raporda Türkiye’de her iki çocuktan bir tanesinin ya evde yada bir iþte çalýþtýðý belirtiliyor. “Türkiye Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu Araþtýrma Enstitüsü’nün (DÝSK-AR), Türkiye Ýstatistik Kurumu Çocuk Ýþçiliði Ýstatistikleri 1994, 1999, 2007 ve Uluslararasý Çalýþma Örgütü ILO 2000-2004 ve 2004-2008 eðilim araþtýrmasý sonuçlarýný kullanarak yaptýðý hesaplamaya göre, ev içi çalýþan çocuk sayýsýndaki devasa artýþ çocuk emeðinin azalmadýðýný aksine ev içine çekilerek artýþýný sürdürdüðünü ortaya koyuyor.. Diðer yandan en kötü þartlarda çalýþan çocuklarýn, toplam çocuk istihdamýndaki payý artmýþ. Çocuk istihdamýndaki düþüþ bir önceki döneme göre hýz kesti” denilerek çocuk iþçiliðinin insanýn geliþimi açýsýndan bir tehlike olduðuna dikkat çekildi. Ayrýca raporda 15-17 yaþ çocuk iþçiliðinin arttýðý vurgulanýyor, “Dünya genelinde 2008 yýlý itibari ile 5-17 yaþ arasýndaki çocuk sayýsý 1 milyar 586 milyon iken çalýþan çocuk sayýsý (5-17 yaþ) 306 milyon düzeyinde. Söz konusu sayý 2004 yýlýna göre sadece 17 milyon daha az. Ancak bu azalma tüm gruplar için geçerli deðil. Örneðin 5-14 yaþ grubu için çocuk istihdamý 2004-2008 yýllarý arasýnda 196 milyondan 176 milyona gerilerken, ayný zaman diliminde 15-17 yaþ çocuklar için istihdam 2 milyon artarak 127 milyondan, 129 milyona çýktý. Erkek çocuklarda bu oran kýz çocuklarýna göre 4,5 puan fazla olarak gerçekleþti. Buna göre 15-17 yaþýndaki her 100 erkek çocuktan 16’sý istihdamda sayýldý. Toplamda ise 5-17 yaþ arasýndaki her 5 çocuktan biri ise istihdamda görünüyor” deniliyor. Kapitalizm ucuz emekgücü olan çocuk emeðinden vazgeçmek yerine yaygýnlaþtýrýyor. Sanayi alanýndan tutundan her alanda çocuklarý eðitimden uzaklaþtýrarak sömürü kýskacýna alan kapitalistler çocuk yaþta sömürüyü iliklerine kadar yaþayan çocuklarý geleceksizleþtiriyor.
Biz Ölürken Taþeronu Yaygýnlaþtýrmayý Düþünüyorlar
Ekonomik Krize Karþý Ýspanyollar Sokaða Ýndi ÝSPANYA - 29.04.2012 ükümetin kemer sýkma politikalarýna karþý Ýspanyanýn 55 kentinde emekçiler sokaklara döküldü. Ekonomik kriz önlemleri adý altýnda bir çok alanda emekçilere yaptýrým uygulayan politikalarýn hayata geçirilmesi emekçilerin büyük protesto gösterilerine neden oldu. Hükümet son olarak saðlýk ve eðitimden 10 milyar Euro tasarrufta bulunmak için kesintiler yapma kararý aldý. Bu karara karþý emekçiler “‘Haberciler uyarýyor: reçeteleri ödeme zamaný geldi’’, ‘’Bir daha asla hasta olmayacaðýz’’, ‘’Eðer býrakýrsak, nefes aldýðýmýz havadan da para alacaklar’’, ‘’Saðlýksýz, eðitimsiz, iþsiz ve utanmazsýzýn’’ þeklinde pankartlar açarak hükümetin önlem adý altýnda uygulamaya koyduðu yýkým politikalarýndan bir an önce vaz geçilmesi istendi.
H
ANKARA – 22.04.2012
T
aþeron sisteminin kaldýrýlmasý talebiyle bir çok ilden gelen Dev-Saðlýk-iþ, Enerji Ýþ üyeleri saðlýk bakanlýðýna yürüdü. “Taþeron Cumhuriyetine Hayýr – Taþeron Çalýþtýrma Yasaklansýn” Taþeron Ýþçisi Deðil Saðlýk Ýþçisiyiz” pankartýný açan taþeron iþçileri Kocatepe ‘deki AKP il binasý önünde toplandýlar. “Güvenceli Ýþ” “Saðlýkta Taþeron Ölüm Demektir” “Susma Haykýr Taþerona Baþkaldýr” sloganlarýyla taþeronluk sisteminin kaldýrýlmasýný mahkeme kararýnýn uygulanmasýný isteyen taþeron iþçileri il binasý önünde kurduklarý kürsü ile illerdeki örgütlenme süreçlerine iliþkin açýklamalarda bulundular. Saat 12.00 civarýnda kortej oluþturan iþçiler pankartlarýný açarak Saðlýk Bakanlýðý önüne yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ boyunca sýk sýk “Taþeron Ölüm Demektir” “Saðlýk Bakaný Akdað Ýstifa” “Mahkeme Kararlarý Uygulansýn” sloganlarý atýldý. Dev-Saðlýk-Ýþ Genel Baþkaný Arzu Çerkezoðlu Bakanlýk önünde bir açýklama yaparak Ankara’ya geliþ sebeplerinin taþeron sisteminin yaygýnlaþtýrýlmak istenmesi olduðunu ve buna karþý mücadelelerinin süreceðini belirtti. Çerkezoðlu “Biz ölürken, taþeronu yaygýnlaþtýrmayý düþünüyorlar. Ülkeyi taþeron cennetine çevirmek istiyorlar. Onlar için cennet olan, bizim için cehennem. Biz bu yasal düzenlemeleri çöpe atacaðýmýzý ilan etmek için buradayýz. “ diyerek taþeron uygulanmasýnýn derhal kaldýrýlmasýný ve mahkeme kararýnýn uygulanmasýný istedi. Yapýlan mitinge birçok sendika da destek vererek açýklama yaptý.
KÝPA ÝÞÇÝLERÝ TEZ KOOP-ÝÞ 2 NO’LUNUN 2. OLAÐAN GENEL KURULUNA DAMGASINI VURDU… ÝZMÝR – 14.04.2012
14
Nisan 2012 Cumartesi günü Tez Koop-Ýþ sendikasý Ýzmir 2 no’lu þube 2. Olaðan genel kurulunu gerçekleþtirdi. Genel kurula Kipa Ýþçileri ile sendika genel merkezinin mücadelesi damgasýný vurdu. 9 yýldýr Tez Koop-Ýþ’te örgütlenme mücadelesi veren Kipa iþçilerinin aðýrlýðýný oluþturduðu ve Caner Fýrat’ýn aday gösterildiði listeyle; sendika genel merkezinin desteklediði her halinden belli olan Bahri Kendi genel kurulda yarýþtý. Genel kurul salonunda “En Büyük Ýntikam Baþarýdýr, Vasiyetini Unutmadýk Ömer Kaya (1 Mayýs 2006), Saygý Ýle Anýyoruz / Tesco –Kipa Ýþçileri”, “Örgütlü Ýþçiyi Hiçbir Kuvvet Yenemez” “Birleþtik Geliyoruz, Tek Yürek Tek Nefes”, “Burasý Ýzmir Ya Denize Dökeriz, Ya Sandýða Gömeriz” pankartlarý asýldý. Ayrýca Kipa iþçilerinin örgütlenmesinde büyük emeði geçen ve 1 Mayýs 2006 yýlýnda yaþamýný yitiren Ömer Kaya isimli iþçiyle; Tez Koop-Ýþ Ýzmir 2 No’lu þubenin önceki þube baþkaný olan ve yakýn zamanda yaþamýný yitiren Naci Boz’un büyük boy fotoðraflarý bir vefa göstergesi olarak salonda yer aldý. Genel kurula katýlan sendikalardan Türk-Ýþ Bölge Temsilcisi Mustafa Kundakçý, Tez Koop-Ýþ Ýzmir Þube Baþkaný Birol Aslanoðlu, Tez Koop-Ýþ Ýstanbul 1 ve 5 No’lu Þube Baþkanlarý, Tek Gýda-Ýþ Genel Baþkan Danýþmaný Gürsel Köse, Petrol-iþ Ýzmir-Aliaða Þube Baþkaný Ýsmail Doðan birer konuþma yaptýlar. Yapýlan konuþmalarda geliþen son sürece deðinen sendikacýlar ayrýca devam etmekte olan Billur Tuz ve Savranoðlu Deri Ýþçileri’nin eylemlerine destek çaðrýsýnda bulundular. Genel kurulda Suriye ve savaþ baþlýklarý da gündeme geldi ve bu konu baþlýklarýnda emekçilerin uyanýk olmasý gerektiði yönünde dikkat çekildi. Tez Koop-Ýþ 2 No’lu þube baþkanlýðýna aday olan Caner Fýrat ve Bahri Kendi de birer konuþma yaptý. Özellikle Kipa Ýþçileri’nin adayý olan ve Kipa örgütlenmesinde büyük emeði geçen Caner Fýrat’ýn konuþmasýný iþçiler büyük bir ilgi ve coþkuyla dinlediler. Caner Fýrat konuþmasýnda kýsaca þunlara deðindi: “2001 Yýlýnda Kipaya girdim. 2009 yýlýnda Kipa örgütlenmesi nedeniyle iþten atýldým. Sendikamýzda örgütlenme uzmaný olarak iþe baþlatýldým. Ben sadece sermayenin çalýþanlarý iþten attýklarýný düþünürken, 2011 yýlýnda da kendi sendikamdan da iþten atýldým. Bizler hepimiz bu yola çýktýðýmýzda karþýmýzda sadece iþveren ve onun uzantýlarýný bulacaðýmýzý ve de bu mücadeleyi onlara karþý vereceðimizi düþünmüþtük. Oysa iþveren kadar aþmamýz gereken, alt
etmemiz gereken bir de sendikal bürokrasi olduðunu gördük. Bu uðurda ciddi bedeller ödedik. Kardeþimizi kaybettik. (1 mayýs 2006’da yaþamýný yitiren Ömer Kaya). Gecemizi gündüzümüze katýp yýlmadan, býkmadan, usanmadan, yorulmadan kavgamýzý verdik. 9 yýl süren bu mücadeleden alnýmýzýn akýyla çýktýk. Ama bu mücadelenin bu kadar uzun sürmesinin sebebi Kipa iþçileri deðildir. Tez Koop-Ýþ sendikasýnýn genel merkezinin Kipa örgütlenmesini iç kavgalar nedeniyle heba etmesidir. Kipa iþçileri çözümünde kendisinin dýþýnda olmadýðýný görmüþtür ve buna göre de kavgasýný verecektir. Erzurum’daki, Edirne’deki, Ýstanbul’daki, Adana’daki, Trabzon’daki ülkemizin her yerinde emekçi kardeþlerimizle el ele olacaðýz. Tekel, Ups iþçilerinde olduðu gibi bugünde Savranoðlu ve Billur Tuz iþçilerinin de yanýnda olacaðýz. Bizim için iki taraf vardýr. Emek ve sermayedir. Yolumuz emeði sömürenlere karþý mücadele yoludur. Dostlarýmýzýn kölesi, düþmanlarýmýzýn kabusu olacaðýz. ” Genel kurulda diðer dikkat çekici olaylardan birisi de Tez Koop-Ýþ Ýzmir Þube Baþkaný Birol Aslanoðlu’nun konuþmasýnýn bir bölümünde Tez Koop-Ýþ Muðla yönetimine yönelik eleþtiriler yöneltti. Buna tahammül edemeyen Tez Koop-Ýþ’in genel baþkaný Osman Gürsu buna müdahale etti. Genel baþkan Osman Gürsu’nun yapýlan eleþtirilere tahammülsüzlüðüne salondaki iþçiler ve delegeler çok sert tepki gösterdi. Buna raðmen Tez Koop-Ýþ genel baþkaný Osman Gürsu yapýlan eleþtirileri dinlemek yerine tehditvari cevaplarla karþýlýk vermeye çalýþtý ve bu yüzden iþçiler tarafýndan bol bol protesto edildi. Ara ara gergin bir havada geçen genel kurulda 111 delegeden 107’si oy kullandý. 107 oyun 96’sýný alan Caner Fýrat ve listesi Tez Koop-Ýþ Ýzmir 2 No’lu þubesinin yeni seçilen yönetimi oldu. Bu sonucu baþta Kipa iþçileri olmak üzere salondaki bütün iþçiler büyük bir coþkuyla karþýladýlar. Genel kurul yeni þube baþkaný Caner Fýrat’ýn yaptýðý teþekkür konuþmasýyla son buldu. Caner Fýrat “Þubemize seçilen yeni yönetim 9 kiþiden oluþmuyor, 3000 iþçiden oluþan bir yönetim seçtiniz. Herkese teþekkürler.” diyerek konuþmasýný bitirdi. Ýþçiler genel kurul boyunca sýk sýk “Örgütlü Ýþçiyi Hiçbir Kuvvet Yenemez” sloganýný attý. Tez Koop-Ýþ Ýzmir 2 No’lu Þube’nin 2. Olaðan Genel Kurulu’na Türk-Ýþ Bölge Temsilciliði, Tez Koop-Ýþ’in Ýzmir’den ve baþka þehirlerden gelen þube baþkanlarý-þube yöneticileri, Tek Gýda-Ýþ Genel Baþkan Danýþmaný Gürsel Köse, Tümtis Genel Örgütlenme Sekreteri Cafer Kömürcü, Tümtis, Hava-Ýþ, Petrol-Ýþ Aliaða, Tes-Ýþ, Teksif, Tek Gýda-Ýþ 7 No’lu Þube, Haber-Ýþ sendikalarý katýldý.
EPTA Soðutmada Grev Baþladý ÝSTANBUL – 12.05.2012
B
irleþik Metal Ýþ sendikasý ile EPTA soðutma sistemleri arasýnda yapýlan TÝS görüþmelerinde anlaþmazlýk çýkmasý üzerine Birleþik Metal Ýþ sendikasý iþyerinde greve gitti. 11 Mayýs günü yasal sürenin dolmasýyla birlikte iþyerine grev pankartý asýldý. Birleþik Metal Ýþ Sendikasý konuya iliþkin yaptýðý açýklamada Çorlu Avrupa Serbest Bölgesinde kurulu EPTA Soðutma Sistemleri ile TÝS görüþmelerinin 15.11.2011 tarihinde baþladýðýný iþveren ile anlaþma saðlanamamasý üzerine Birleþik Metal Ýþ üyesi iþçilerle birlikte greve çýkýldýðýný belirtti. Ayrýca “Grev uygulamasýnýn baþlayacaðý bugün, fabrika önüne gitmek isteyen sendikamýz yöneticileri ve basýn mensuplarý serbest bölge giriþinde engellenmiþlerdir.
2822 Sayýlý Yasa’nýn 48. maddesi uyarýnca grev kararýna uyulmasýný saðlamak için iþyerinin giriþ ve çýkýþ yerlerinde, grev gözcülerimiz bulunmaktadýr. Bu gözcülerin zorunlu ihtiyaçlarýnýn karþýlanmasý için sendika yönetici ve çalýþanlarýmýzýn gözcülerimizi ziyaret etmeleri zaruridir. Bu nedenle serbest bölgeye üyelerimizin, yöneticilerimizin giriþlerinin engellenmesi yasaya açýkça aykýrýdýr. Yine destek ziyaretine geleceklerin ve basýn mensuplarýnýn giriþlerinin de engellenmesi düþünülemez. Bu nedenlerle serbest bölgeye giriþ ve çýkýþlarýmýzýn sorunsuz saðlanmasý için gerekli tedbirlerin alýnmasýný için gerekli mercilere baþvurular yapýldý” denildi.
Uluslararası Birleşik Mücadele Deneyimleri
Sayı 12 / Mayıs 2012
5
Uluslararası Birleşik Mücadele Deneyimleri Serbest Çalýþan Kadýnlar Örgütü (Self Employed Women’s Association – SEWA) HÝNDÝSTAN
SEWA
birçok özelliðe sahip olan sendikalarýn birleþtiði bir konfederasyondur. Kýr ve kentlerde çalýþan ev iþçileri, iþportacýlar, kâðýt toplayýcýlarý –ki çoðu taþerona baðlý çalýþanlar- bidi (bir tür yaprak sarmasý sigara) iþçileri, agarbatti (tütün çubuklarý) iþçileri, parça baþý iþ yapanlar vb iþçileri örgütlemektedir. Bütün bu birleþenleri sýnýf çýkarý etrafýnda harekete geçire bilmiþtir. Bu yüzden SEWA’yý bir STK olarak veya salt Kooperatif yönüyle deðerlendirmek yanlýþ olur kanýsýndayýz. SEWA’yý anlatýrken hangi yönünü göreceðiniz önemlidir. “SEWA, emek hareketi, Kooperatif hareketi ve kadýn hareketinin birleþimidir” SEWA asgari ücret, çalýþma hakký, herkese toplu pazarlýk hakký, iþ güvenliði, iþ saðlýðý, parasýz eðitim, parasýz saðlýk, özelleþtirme karþýtlýðý, toprak reformu vb. haklarýný savunmaktadýr. SEWA, ev iþçisinin örgütlenmesine bütünsel yaklaþmýþ, onlarý sadece çalýþma boyutuyla ele almamýþ, yaþama koþullarý ile iç içe deðerlendirmiþtir. Karar alma süreçlerinde ve her türlü iþte üyesi olan tüm kadýnlarý aktifleþtirmeye çalýþmýþ ve kast ayrýmý gözetmemiþtir. Ama hedef kitlesi özellikle yoksul ve dýþlanmýþ kadýndýr. SEWA sendikal örgütlenmesinde ev eksenli üretimde iþ yeri olan evin yalýtýlmýþlýðý ve bu anlamda ev eksenli çalýþanlarýn ortaklaþtýðý nokta olarak mahalleliliðin vurgusuyapýlmýþtýr. SEWA yeni bir hareket tarzý baþlatmýþtýr. Birinci olarak sektör, kent ve ülke çapýnda grevler örgütlemiþtir. Ýkinci olarak fiili eylemlilik süreci baþlamýþtýr. Üçüncü olarak bütün emekçilerin ortak eylemi örgütlenmektedir. Ýlk olarak 1982 yýlýnda 250 bin tekstil iþçisinin 9 ay süren Bombay grevi gerçekleþtirilmiþtir. Bu grevin amacý sarý sendikacýlýða bir tepki, reel ücretlerin düþmesini önlemek endüstri iliþkilerini düzenlemek ve iþ kazalarýnýn önüne geçmek gibi talepleri hayata geçirmektir. Grevde köylerine giden iþçileri köylüler de dayanýþma gösterileri ile desteklemiþtir.
Ormanlar ve Daðlar Hareketi
B
ihar Kömür Ýþçileri Sendikasý (Bihar Colliery Kamgar Union-BCKU) kurulmuþtur. Bu sendika daha çok yerel kabilelerin emekçileri, iþçileri ve köylülerin özgürlük bölgesel özerliðini talep eden Ormanlar ve Daðlar Hareketi (Jharkand Mukti Morcha)’nýn çekirdeðidir. Bu hareket Hindistan’ýnýn mineral yataklarýný barýndýran Bihar ve komþu bölgelerde etkili olmuþtur. Buradaki maden iþçileri ve yerel kabileler içinde güçlü iliþkiler oluþturmuþtur. BCKU’nun demokratik bir yönetimi , baðýmsýz ve sanayi dýþý iþçileri örgütlemesi gibi özellikleri; ekonomik, politik ve toplumsal mücadeleyi birleþtirmektedir. Tüm Çalýþanlar Sendikasý (Savra Shramik Sangh) 15 bin genel hizmet iþçisini ve Kamani Çalýþanlar Sendikasý 4 bin mühendislik iþçisini örgütlemiþtir. Kayýtlý-kayýtsýz, sürekli-süreksiz iþçileri küçük iþletme iþçilerini ve Bombay’ýn dýþ çemberindeki kadýn tuzla iþçilerini örgütlemiþtir. Kamani Çalýþanlar Sendikasý topraksýz köylülerle dayanýþma, iþçi kooperatifleri, doðrudan seçilen yöneticiler ve devlet çiftliklerindeki iþçileri örgütlemesi gibi çeþitli özelliklere sahiptir.
6
B
Sayı 12 / Mayıs 2012
DÜNYADA 3. KİTLESEL 1 MAYIS TAKSİM MEYDANI’NDA
u seneki 1 Mayýsa geçmeden önce 1 Mayýs öncesine biraz bakmak gerekir. Her yýl olduðu gibi bu 1 Mayýs toplantýlarý da sancýlý baþladý; þöyle ki sendikalar kendi aralarýnda bir ayrýþma yaþamak zorunda kaldýlar. Bazýlarý tarafýndan bu ayrýþmanın gereksiz olduğu ve sýnýfa zarar verdiði savunulsa da bizim açýmýzdan olumlu karþýlanan vehatta gecikitiði düþünülen bir ayrýþmadýr. Ýþçi ve emekçi sýnýflarýn bu ayrýþmayý yaþamadan geliþme ve ilerleme þansý yoktu. Türk-iþ, Hak-iþ ve Kamu sen gibi gerici ve iþbirlikçi sendikalarla daha fazla yürünemezdi. Bu gerici sendikalar, iþçilerin, emekçilerin haklarýný korumalarý, geliþtirmeleri bir yana, kazanýlmýþ haklarýn egemen sýnýfýn çýkarlarý için yok edilmesine çanak tutuyorlar. Yine de bu ayrýþma Taksim’e gelen sendikalarýn tercihi olmadý, bu ayrýþma gerici sendikalarýn devrimci ve yurt sever hareketle ayný karede görünmeme isteklerinden yaþandý. Bu iþbirlikçi sendikalarýn devlet ve hükümet karþýtlýðýnýn olacaðý bir alanda olmak istememeleri nedeniyle oldu. Sýnýf düþmaný bu sendikalarýn nasýl ve neden kurulduklarý herkes tarafýndan bilinen bir durum.Herkesin malumudur, Türkiþ, CIA tarafýndan iþçileri ve emekçileri sermaye denetiminde tutsun diye kuruldu, bunu da uzun zamandýr baþarýyla yaptý.1980 faþist darbesinde iþçilerin bir aidatýný faþist orduya baðýþlama kampanyaları yaptı; iþte bunlarýn sýnýf sendikacılığı anlayýþlarý. Bu yaþanan ayrýþma ve anti propagandaya raðmen 2012 1 Mayýsý en kitlesel 1Mayýs oldu.1 Milyon, belki de onu da aþan bir kitleyle kutlandý. Nicelik bakýmýndan çok iyi olan fakat nitelik bakýmýndan ayný baþarýyý gösteremeyen bir 1 Mayıs oldu. Sendikalar ve odalar, devletin tehditlerine yeterli cevabý veremediler;hoş, vermeleri de beklenemezdi. Baskýlar yüzünden alanýn üçte birini sendikalar eliyle kapattýlar; baþka türlü anýt bölgesini kapatma þansý ve faþist polisin alanda konuþlanmasýnı göze alamazlardý. Anýtýn önüne asýlan pankart bunlarýn gerçekleþmesinin nedeni oldu.
Bütün bunlara raðmen kitlelerin ruh hali çok coþkulu ve devrimciydi. Sabahýn erken saatlerinden itibaren iþçiler akýn akýn yürüyüþ güzergâhlarýnda birikmeye baþladýlar. Bu andan itibaren Kýzýl Meydaný zapt etmek üzere kortejler oluþturularak yürüyüþe baþlandý. Taksime yaklaþýldýkça coþku daha da artarak devam etti. Taksime gelen kitlenin farklý kesimlerden oluşması dikkate değerdi;, kendi özlem ve isteklerini, taleplerini hükümete göstermek ve sisteme kinlerini haykýrmak için geldiler.Böylece, hiç kimsenin bu sistemden memnun olmadýðýný da göstermiþ oldular. Burada görülmesi ve bilince çýkarýlmasý gereken gerçek, bütün bu toplumsal kesimlerin hükümete, hükümet nezdinde sisteme, düzene isyan ve baþkaldýrý halinde olduðudur. Kýzýl meydandaki kutlamalar dünyada en kitlesel geçen iki üç ülkeden biri oldu. Buna raðmen politik hareketlerle birlikte gelme yerine, meslek örgütleri ve derneklerle gelmeyi tercih ettiler. Aslýnda bunun nedeni bizim açýmýzdan net. Bu güne kadar kitleleri hep oyalama ve hak, adalet peþinde koþturduklarý, iþçi ve emekçilerin sorunlarýný kalýcý olarak çözmeye dönük bir çabalarýnýn olmamasýndan dolayý reformist ve oportunist çevrelerle yürümeyi tercih etmediler. Bu yýlki 1 Mayýs toplantýlarýnda da öne çýkarýlmasý gereken þiarýn isyan, ayaklanma, devrim olmasý gerektiðini ýsrarla söylememize raðmen bizim dýþýmýzdaki herkes söz birliði etmiþçesine,”1977 katliamının failleri yargýlansýn” dan ileri gitmediler. ‘77 katliamýnýn yapanlar tarafýndan aydýnlatýlmasý ve yargýlanmasýný beklemek ne kadar ileri bir talep olabilir. Ya da 8 saatlik iþgünü vb. vb. Burjuvaziden bekleme yerine iktidar için mücadele ederek iktidarýn ele geçirilmesi, iktidar aracýlýðýyla da sömürünün ortadan kaldýrýlmasýný en baþa koyarak mücadele etmeliyiz.
İŞÇİ SINIFININ KAPİTALİZME KARŞI SAVAŞ GÜNÜ Bu seneki 1 Mayýs’ta Taksim 1 Mayýsý,Ýþçi sýnýfýn kapitalizme karþý birlik mücadele ve dayanýþma gününde dünyanýn en kitlesel 1 Mayýslarý arasýnda yerini aldý. Ýþçi sýnýfý dünyada olduðu gibi Türkiye ve Kürdistan’da da 1 Mayýs Alaný’nda halklarýn mücadele birliðini örmenin örneðini sergilediler. 1 Mayýs öncesi sermaye sýnýfýnýn bir dediðini iki etmeyen sendikalar 1 Mayýs Alaný’ndan çekildiler. Türk-Ýþ Bursa’ya HakÝþ ve Memur Sen Ankara’ya. Türk-Ýþ’in aksine Türk-Ýþ üyesi 10 Sendika SGBP olarak Taksim’de kaldý. Bu bakýmdan Taksim devrimci demokrat yurtsever iþçilerin, emekçilerin, oyuncularýn, taraftarlarýn görkemli yürüyüþüne sahne oldu. Taksim kýzýla boyandý. Ayrýþma Taksim’i zayýflatmak þöyle dursun daha güçlü bir hale getirdi. Ýþçi sýnýfýn kavga alaný yüz binlerin akýnýna uðradý. Üç koldan akýn akýn “Yaþasýn 1 Mayýs” “ Biji Yek Gulan” sloganlarýyla yüz binler akýn etti 1 Mayýs Alanýna. Þiþli’den Disk Sendikal Güç Birliði, Mücadele Birliði, DHF, BDSP, Alýnteri 1 Mayýs Platformu, Gülsuyu’ndan TTB , TMMOB, Halkevleri, TKP, Tarlabaþý’ndan KESK, HDK ve ÖDP alana giriþ yaptý. DKÖ’ler sabahýn erken saatlerinde alana gelerek düzenlemelere tamamladýlar. Saat 09.00’da yürüyüþ kollarýnda kortejler oluþturulmaya baþlandý. Ýþçiler, emekçiler, öðrenciler, yaþlýlar her dilden her renkten insanlar oluþturulan kortejlerde “Yaþasýn 1 Mayýs” “1 Mayýs Alaný Taksim Meydaný” sloganlarýyla 10.00 civarýnda alana girmeye baþladý. Platformdan alana girenleri marþla karþýladýlar. Emekçiler 1 Mayýs alanýna 77’nin ruhuyla akýn ediyordu. Þiþli kolunda bir andan alaný duman kapladý. Birçoðumuzun aklýna yine polis kortejlerden bir tanesine mi saldýrdý gibi düþünceler oluþtu. Meðer,Taraftarlar bu yýl meþaleleriyle giriþ yapmýþlar alana. Tiyatrocular coþkunluklarýný kattýlar alana. Tarlabaþý’ndan giren yüzlerce yurtsever Biji Yek Gulan tiþörtleriyle alana giriþ yaptý. Dillerin ve renklerin halklarýn mücadele birliðini ördü 1 Mayýs alaný. Saat 14.00 civarýnda açýlýþ konuþmasýný DÝSK Genel Baþkaný Erol Ekici yaptý. Ekicinin ardýndan KESK Genel Baþkaný Lami Özgen de bir konuþma yaptý. Daha sonra yine sendikalar ve odalar adýna konuþmalar yapýldý. Her yýlýn aksine bu yýl bir farklýlýk vardý 1 Mayýs’ta bu yýl direniþte olan Kampana, Savranoðlu, Tedaþ Ýþçileri, Billur Tuz iþçileri, Amylum iþçileri ve direniþte olan iþçilere de kürsüden söz verildi. Eylemde olan iþçiler adýna konuþanlar eylem süreçlerine deðinerek emekçileri destek olmaya çaðýrdý. Devrimci demokrat kurumlar adýna ortak metin hem kürtçe hem türkçe okundu. Konuþmalarýn ardýndan müzik gruplarý sahneyi aldý. Müzik gruplarýnýn söyledikleri kürtçe, türkçe, zazaca parçalara emekçiler halaylarla eþlik ettiler.
Türk-Ýþ’e Baðlý 10 Sendika:“Taksim’deyiz” Türk-Ýþ’in Taksim’de olmayacaklarýný açýklamasý üzerine Hak-Ýþ ve Memur Sen de bu yýl Taksim’deki 1 Mayýs kutlamalarýna katýlmayacaklarýný açýkladý. Türk-Ýþ’e baðlý 10 sendika ise “1 Mayýs’ta Taksim’deyiz” diyerek uluslararasý iþçi sýnýfýnýn birlik mücadele ve dayanýþma günü ile bütünleþmiþ olan Taksim’e sahip çýkacaklarýný belirttiler. SGBP’nýn yaptýðý açýklamada “Ulusal istihdam strateji planýna, bölgesel asgari ücret, iþçi istihdam bürolarý ile esnekleþtirilmiþ yeni çalýþma biçimine, iþ kolu ve iþ yeri barajlarý ile sendikal örgütlenmenin engellenmesine, kýdem tazminatlarýna yönelik saldýrýlara” karþý 1 Mayýs’ta Taksim’de olacaklarýný duyurdular. “Bizler onaylamadýðýmýz bu politikalara karþý çýkýyor ve iþçi sýnýfýnýn ortak sesiyle TAKSÝM 1 Mayýs Alaný’nda bunu haykýrmak istiyoruz. Sýnýf dostlarý ve sýnýf bileþenlerimizle” denildi. SGBP (Belediye-Ýþ - Basýn-Ýþ - Deri-Ýþ - Hava-Ýþ - Kristal-Ýþ - Petrol-Ýþ - Tekgýda-Ýþ - Tezkoop-Ýþ – Tümtis – TGS)
Türkiye ile Suriye’ye Savaþýna Ramak Kala
B
u güne kadar hep þöyle düþündük: ABD ve AB zorluyor Türkiye’de bir piyon olarak savaþa giriyor.Oysa ki son zamanlarda yaþananlar ortaya çýkardý ki, durum gözükenin tam tersi.TC icazet almak için her türlü yola baþ vurarak ABD ve AB’yi iknaya çalýþýyor. Lakin henüz bu izni çýkartamadý; çünkü emperyalist güçlerin de kendi içlerinde çýkar çatýþmalarý had safhaya çýkmýþ durumda.Dünya genelindeki ekonomik kriz tüm emperyalistleri nefesiz býrakmýþ durumda.Elbete ki yalnýzca bununla açýklanamaz, bir çok nedeni var;örnek olsun diye söyleyelim,Suriye savaþ açmak için daha saðlam gerekçeler bulmak zorundalar.Irak, Afganistan ve Libya savaþlarý sonuçlarýyla ortadayken kamuoyunu ikna etmek daha zor.Emperyalist-kapitalistler buralara, yani savaþ açtýklarý ülkelere “ demokrasi götürüyorüz” diyerek iþgale baþladýlar, ortada milyonlarca ölüm,yýkým ve talandan baþka bir şeyin olmadýðý herkes tarafýndan bilinen bir gerçek. Bütün bunlardan dolayý, emperyalistler yeni bir savaþa girmek yanlýsý deðiller,en azýndan þimdilik veriler bu yönde. Fakat TC için durum biraz daha çetrefilli, çünkü TC çýkýþý yolu olarak bir dış savaþý kurtarýcý olarak görüyor.TC uzun zamandýr ekonomik ve politik krizin içinde debelenip duruyor; bunun yaný sýra bir de mezhepsel hesaplar içinde. Uzun zamandýr bu topraklarda yaþanan devrimci durum Kürt sorunu vb bunlardan kurtulmanýn yolu olarak savaþtan baþka çözüm bulamýyorlar.Bir dış savaþ iþlerini kolaylaþtýrýr diye hesaplýyorlar.Savaþ demek savaþ yasalarýnýn uygulanmasý demek,savaþ þoven ve milliyetçi dalganýn yükseltilmesine zemin hazýrlamasý demek.TC bütün hesaplarý bunun üzerinden inþa ediliyor ve kurgulanýyor. Egemenler cephesinde durum bu, bu savaþ onlarýn baþlatacaðý bir savaþ olacak.Peki bizim açýmýzdan?Yani iþçi- emekçlei ve Kürt Halký açýsýndan? Bizim açýmýzdan ise bu savaþın iþçilere-emekçilere yeni bir yýkým ve ölüm olacaðý þimdiden belli.Demek ki bu savaþ bizim savaþýmýz deðil.Çýkarýmýza olmayan bir savaþta bizler neden ölelim? Neden sýnýf kardeþlerimizi öldürelim?Burjuvazi ne kadar bu savaþýn bizim çýkarýmýza olduðunun propagandasýný yaparsa yapsýn,bu savaþta bize düþen acý,yýkým ve ölüm olacaktýr., Ýþçi sýnýfý ile burjuva sýnýfýn çýkarlarý ayný deðil,biz burjuvalarla ayný gemide deðiliz.Onlarýn çýkarýna olan bizim zararýmýzadýr.Hiç bir iþçinin ve emekçinin bu savaþtan çýkarý yok çýkarýmýzýn olmadýðý bir savaþın neden acýsýný biz çekelim.Ýþçiler ve emekçiler olarak bu savaþý istemiyoruz, ama bize raðmen savaþ baþlarsa emekçiler olarak burjuvazi için savaþmamalıyız ,aksine kendi iktidarýmýza karþý savaþmalýyýz. Bizim bu savaþtan çýkarýmýz, ancak bu savaþý bir iç savaþa dönüþtürerek,burjuva iktidarý yýkarak,proletaryanýn iktidarýný kurduðumuzda olacaktýr.
Sayı 12 / Mayıs 2012
Ülke Genelinde 1 Mayýs Kitlesel ve Coþkulu AMED
Onbinlerce emekçi Türkiye’de olduðu gibi Kürdistan’da da alanlarý doldurdu. Ýþçilerin emekçilerin birlik mücadele ve dayanýþma gününde halklarýn mücadele birliði örüldü. Emekçi halklarýn birlikte mücadelesi yankýlandý. Amed’e on binlerce emekçi istasyon meydanýnda bir araya geldi. BDP, Sendikalar demokratik kitle örgütleri odalar siyasi partiler sloganlarla istasyon meydanýnda 1 mayýsý kutladý. Kürsüden yapýlan konuþmalarda devletin tutuklama terörü kýnandý. Ve halklarýn birlikte mücadelesine vurgu yapýldý.
ANTEP
Bu yýl 1 Mayýs yine istasyon meydanýnda kutlandý. Geçen yýla oranla bu yýl daha kitlesel katýlýmýn gerçekleþtirildiði 1 Mayýs’ta sendikalar, devrimci yurtsever kurumlar Yeþilsu parkýnda, Balýklý Parkýnda ve Demokrasi Meydanýnda kortejler oluþturarak istasyon meydanýna sloganlarla yürüdüler. Ýþçiler istasyon meydanýnda halaylarla 1 Mayýs kutlamasý yaptýlar.
ADIYAMAN
1 Mayýs kutlamalarý Mimar Sinan kültür parký önünde oluþturulan kortejlerle alana yüründü. Sloganlar uzun bir yürüyüþün ardýndan emekçiler alana girdi. Alanda Sendikal Güç Birliði Platformu (SGBP) adýna katýlan Petrol Ýþ Sendikasý Merkez Yönetim Kurulu Üyesi, Genel Mali Sekreterimiz Ýbrahim Doðangül bir konuþma yaptý. Ardýndan Petrol Ýþ Adýyaman Þube baþkaný ve Eðitim Sen birer konuþma yaptý. Emekçiler kutlamalarýna halaylar çekerek son verdiler.
ADANA
Adana’da da emekçiler 1 Mayýs’ý coþkuyla kutladýlar. Adana’da da diðer yýllardan farkýlý olarak kitlesellik göze çarpýcý idi. Saat 13.00’da Mimar Sinan’da toplanan DKÖ’ler sloganlarla miting alanýna yürüyüþ yaptýlar. Miting 77 Katliamýnda ölümsüzleþenler için saygý duruþu ile baþladý. Miting alandýn sendikalarýn yaptýðý açýklamalarýn ardýndan çekilen halaylarla miting sona erdi.
7
GÜNDEM Ýstanbul’da ilk 1 Mayýs kutlanma tarihi 1910-1920 yýllarýnda gerçekleþir. Ýþgal idaresinin ve Osmanlý hükümetinin yoðun baskýlarýna raðmen 1 Mayýs “Ýþçi Bayramý” olarak kutlandý. 1921 yýlýnda iþçiler Haliç’ten baþlayarak Karaköy üzerinden Beyoðlu’na kadar Mayýs’ýn 1. günü tatil yaparlar. 1923 1 Mayýs’ýnýn talebi, “1 Mayýs’ýn resmen iþçi bayramý olarak tanýnmasý, 8 saatlik iþ günü, hafta tatili, serbest sendika kurma ve grev yapma hakký” idi. 1924 1 Mayýs’ýný “Ýþçi Bayramý” olarak kutlamak isteyen iþçiler 8 saatlik iþ günü talebiyle bildiri daðýtýyor ve bildiri daðýtan öncü iþçiler tutuklanýyor. Ama mücadele sürüyor. 1925 yýlýnýn 27 Mayýs’ýnda 1 Mayýs “Bahar Bayramý” olarak kabul ediliyor. Ama ayný yýl çýkarýlan Takrir-i Sükun Kanunu ile kutlamalara izin verilmiyor. 1935 yýlýna kadar kutlamalar gizli yapýlýyor. 1935 yýlýnda “Ulusal Bayram ve Genel tatiller hakkýnda Kanun” diye bir düzenleme yapýlarak 1 Mayýs “Bahar ve Çiçek Bayramý” olarak tatil günlerine dahil ediliyor. 27 Mayýs 1960 darbesiyle yeniden yasaklanýyor ve bu tarihten sonra 1 Mayýs yasaklarla anýlýyor, yasaklara raðmen kutlanýyor. 12 Mart Askeri faþist diktatörlük döneminde yýllarca süren baskýlara karþý iþçi sýnýfý ve emekçiler seslerini duyurmaya baþlamýþlardý. 1 Mayýs onca yýl sonra 13 Þubat 1967’de kurulan DÝSK (Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu) ‘in öncülüðünde 1976’da 1 Mayýs Taksim Meydaný’nda kutlanmaya baþlandý. Ýþçi Sýnýfý, 13 Þubat 1967’de DÝSK’i kurarak devrim isteðini ortaya koymuþtu. 15-16 Haziran büyük Ýþçi Ayaklanmasýyla, iþçi sýnýfý Türkiye devriminin öncü ve temel gücü olduðunu ortaya koymuþtur. Haliç’ten yola çýkarak Karaköy üzerinden Beyoðlu’na yürümüþ, daha 1910’lu yýllarda 1 Mayýs Meydaný’nýn, Devrim Meydaný’nýn, Kýzýl Meydan’ýn Taksim olduðunu ortaya koymuþtur. 400 bine yakýn iþçi, emekçi, öðrenci, aydýn ve genç, öncüleriyle birlikte Taksim’i zapt etmiþtir!.. 76 1 Mayýs’ý tam bir Kýzýl Karnaval havasýyla kutlanmýþ, iþçi sýnýfý kendi gücünün büyüklüðüne ilk kez böylesine yakýndan tanýk olmuþtur. Ýþçi sýnýfý bir sonraki yýla, 77 1 Mayýs’ýna bu güç ve moralle hazýrlanýyordu. 1977 1 Mayýs’ý tarihe “Kanlý 1 Mayýs” olarak geçti. Emekçi, sýnýfýn 1976 1 Mayýs’ýnda ortaya çýkardýðý güç; o gücü anlamlý kýlan sosyalizm isteði sermaye sýnýfýný dehþete düþürmüþ, sermaye sýnýfýný derhal önlem almaya itmiþti. Sermaye sýnýfý, kendi sýnýf kardeþlerinin tarihinden öðrendi. Kendisinden 87 yýl önce 1890 yýlýnda Amerika’nýn Þikago kentinde, Amerikan sermaye sýnýfý 8 saatlik iþ saati talebiyle mücadele eden Þikago’lu iþçilere nasýl, hangi yöntemlerle saldýrmýþsa, o da ayný þekilde Ýstanbul 77 1 Mayýs’ýnda iþçi sýnýfýna öyle saldýrdý. 77 1 Mayýs’ýna az bir zaman kala sermaye sýnýfý bütün propaganda araçlarýný devreye sokarak saldýrýya geçmiþti. Amerikan sermaye sýnýfý Þikago’lu iþçiler için yaptýklarý propagandada; “Kenti yakýp yýkacaklarmýþ öyle mi? Öyleyse her sokak lambasýný bir iþçi cesedi süsleyecek.” diye iþçi sýnýfýna göz daðý veriyodu. Türkiye sermaye sýnýfý da ýrkçý, þoven, faþist medyasýný devreye sokarak kara propagandaya baþlamýþtý. “Eðer iþçiler sokaða çýkarsa, anarþi olur, kan dökülür” diyorlardý. Ýþçilere bir taraftan aba altýndan sopa gösteriyor, tehditler yaðdýrýyor, diðer taraftan yapacaklarý provokasyonu planlayýp halk kitlelerini demagojik yöntemlerle kendi yanýna çekerek iþçi sýnýfýnýn karþýsýna koymaya çalýþýyordu. Çünkü daha 1910’larda baþlayan 1 Mayýs kutlamalarýný sermaye hükümeti önce yasakladý. Olmadý. Yasaða raðmen kutlamalar hep sürdü. Ýþçi sýnýfý sýnýf tavrýna uygun davrandý. Sermaye sýnýfý 1 Mayýs’ta tatili kabullenmek zorunda kaldý. Ama bu sefer de ona “Bahar, Çiçek Bayramý” diyerek 1 Mayýs’ý sýnýfsal özünden, tarihsel geçmiþinden koparmak istedi. Gene olmadý. Çünkü iþçi sýnýfý da kendi tarihinden, sýnýf kardeþlerinden öðreniyor, enternasyonalist bir tutum alýyordu. Kýsacasý burjuva sýnýf ne yapsa olmuyor, iþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele dayanýþma ve kapitalizme karþý savaþ günü olan 1 Mayýs’ý sýnýfsal özüne uygun bir þekilde kutlanmasýný engelleyemiyordu. Geriye bir tek yol kalýyordu: zor ve þiddet yolu. Ve burjuvazi bu yolun zeminlerini 1 Mayýs’tan çok önce döþemiþti. Çünkü;1976 1 mayýsýnda 500 bin emekçinin Taksim Meydaný’ný doldurmasý, burjuvazinin devrim korkusunu büyütmüþ, devrimin gücü yüzbinlerce insanda ete kemiðe bürünmüþtü. Güçlenen devrim, güncel bir olgu haline geliyor ve iþçi sýnýfý tarihsel rolünü oynamaya hazýrlanýyordu. 77 1 Mayýs’ý Taksim’i boydan boya kýzýla kesmiþ, iþçi sýnýfý devrimci önderlerini flamalara iþlemiþ, kýzýl bayraklarýyla devrim, sosyalizm taleplerini haykýrýyor, hep bir aðýzdan Enternasyonal Marþý’ný söylüyordu. Ýþte bu manzarada burjuvazi kendi mezar kazýcýlarýný gördü ve dehþete düþtü. Ve büyük bir öfkeyle saldýrýya geçti.Taksim 1 Mayýs Alaný’nda devrim þarkýlarý, marþlar söyleyen kitlenin üzerine üç yönden ateþ açýldý. Amaçlarý kitleyi birbirine kýrdýrmak, ezdirmek ve büyük bir katliam yapmaktý. Ve öyle de yaptýlar. 77 1 Mayýs’ý kana bulanmýþtý. Alanda bulunan 500 bin emekçi kurþunlardan korunmak için kitleler halinde ters yöne kaçmýþ, bu sefer o yönden ateþ açýlmýþ, diðer yöne kaçýnca kitle birbirini ezmiþti. Kurþunlardan korunmak için yere yatan kitlenin üzerinden panzerlerle geçilmiþ, 34 sýnýf kardeþimiz, katledilmiþti. Yüzlercesi yaralanmýþtý, 98 iþçi bu olaylardan ötürü sanýk sandalyesine oturtulmuþ, 17’si tutuklanmýþtý. Þikago’dan, Hay Market’ten öðrenenTürk burjuvazisi bir provokasyon sonucu büyük bir katliam gerçekletirdi. Taksim Meydaný iþçi ve emekçilerin kanlarýyla kýzýllaþmýþtý. Ýþte bu nedenle biz o meydana Kýzýl Meydan diyoruz. O nedenle 1 Mayýs Meydaný’ný, Taksim’i, Kýzýl Meydaný, hiçbir zaman terk etmedik, her 1 Mayýs’ta oraya yöneldik, orada olduk. O meydaný her koþulda savunduk. Proletaryanýn onurunu çiðnetmedik, onu en yüksekte tut-
tuk.Burjuvaziyle asla uzlaþmadýk.Onunla her 1 Mayýs’ta kanlý kavgalara girerek dövüþtük. Çünkü o meydan proletaryayla burjuvazinin arasýnda irade savaþýnýn simgesi, stratejik bir alan oldu. O alan devrimle, karþý-devrimin en dolaysýz hesaplaþma alaný oldu. O nedenle burjuvazi o alaný tüm imkanlarýný kullanarak elinde tutmak istedi. Onbinlerce asker ve polisle alanýn tüm giriþ ve çýkýþlarýný tuttu. Alaný 20 bin, 30 bin polisle iþgal etti. Taksim’e yönelen insanlarý kitleler halinde gözaltýna aldý, iþkenceden geçirdi, tutukladý. Olmadý. Ne yaptýysa olmadý. Yine ona tek bir seçenek kalmýþtý;Faþist teröre baþ vurmak. Katlederek yýldýrmak ve Taksim’i bir daha devrimin, sosyalizmin kürsüsü yapmamaktý.89 1-Mayýsýnda Marangoz iþçisi Mehmet Akif Dalcý o nedenle o meydana yürürken bilerek, hedef gözetilerek, niþan alýnarak katledildi. Arkasýndan Gülay Beceren vuruldu. Sakat býrakýldý. Arkasýndan devrimci iþçiler yaylým ateþiyle tarandý. Yaralananlarýn hesabý bile tutulamadý. Ve burjuvazi devrime pamuk ipliðiyle baðlý olanlarý 92 1 Mayýs’ýnda kopartýp attý o alandan. Gazi Osman Paþa da 1-Mayýs kutlamalarýna izin verdi; Burjuvazi “Benim irademe boyun bükerek 1 Mayýs’ý izinli bir þekilde burada kutlayabilirsiniz” dedi. Ve Leninistler dýþýnda herkes ajan provakatör Doðu Perinçek’in þemsiyesinin altýna girdi ve Gazi Osman Paþa’nýn yolunu tuttu. Devrimci iþçiler ve iþçi sýnýfýnýn devrimci öncüleri Leninistlerin dýþýnda bir daha o meydana, Devrim Meydaný’na, Kýzýl Meydan’a 15 yýl boyunca uðrayan olmadý. Ta ki, Leninistlerin yürüttüðü “1977 1 Mayýs katliamýnýn 30. yýlý” kampanyasýna kadar. (30. Yýlýnda 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na, Taksim’e, Devrim’e, Özgürleþmeye!) Leninistlerin her 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na çýkmasý, o alandan vaz geçmemesi, devrimin stratejik alanýný düþmana terk etmemesi, onbinlerce polis-asker ablukasýna raðmen her seferinde yaratýcý gücüyle Taksim’e çýkmasý düþmaný olduðu kadar dostlarý da öfkelendiriyordu. Neydi yani bu Leninistlerin yaptýðý? Devasa devlet güçlerine karþý 5-10 kiþi, 50-100, 150-300 kiþilik güçle Taksim Meydaný’na çýkmak da ne oluyordu? Bu olsa olsa sol sekterlikti, alan fetiþizmiydi. Hele bazý çevrelere göre maceracýlýktý.. Leninistlerin burjuva tehditlere, gözdaðlarýna ve nihayetinde devlet terörüne verilecek cevabý vardý. 5’e 5 bayrak sopalarýmýzla ve sýkýlý yumruklarýmýzla, tekmelerimizle, taþlarýmýzla ve biber gazý spreylerimizle savaþmak. Ya dostlarýmýzýn burjuva aðýzlarla yaptýklarý saldýrýlarýna ne diyecektik? “Taksim Devrimdir, Onurdur, Özgürlüktür; Gelin, Bu Onuru Hep Birlikte Paylaþalým!” çaðrýlarý sessizlik fesadýyla boðulmak istendi her seferinde. Ama baþaramadýlar. Güneþ balçýkla sývanamazdý. Bir avuç Leninistin, Taksim Alaný’ný caný,kaný pahasýna savunmasý; beyninde ve yüreðinde Taksim sevinci,heyecaný,coþkusu olan gençleri etkiledi.Bu durumdan etkilenen geçler kendi yapýlarýný sorgulamaya baþladýlar. Öyle ya, Leninistler bir avuç da olsa Taksim’den vazgeçmiyor, her yýl 1 Mayýs’ta büyük bedeller ödeyerek, oraya çýkýyor da onbinlerce taraftarlarý olanlar neden burjuvazinin gösterdiði alanlara gidiyorlardý? Bu gençler eðer kendi hareketleri bu yýl da Taksim’e çýkmazlarsa Leninistlerle birlikte Taksim’e çýkacaklarýný açýkça dile getiriyorlardý “ bize söz verildi, bu yýl biz de Taksim’de olacaðýz. “ diyorlardý. Ama verilensözler bir türlü yerine getirilemiyor,onlar da Taksim’de olamýyorlardý. Bir sonraki sene de, seneye Taksim’de olacaðýz. Bu sefer de sözlerini tutmazlarsa kesinlikle sizinle Taksim’e çýkacaðýz” diyorlardý.Baðlý bulunduklarý siyasetler,DÝSK’in açýklamalarýna bakarak “Taksim’de olacaðýz!” diye gazetelere ilanlar veriyor, propagandalar yapýyor, ama DÝSK devletten izin alamayýnca çark ediyor, Taksim’den vazgeçiyor, DÝSK’in kuyruðunda DÝSK nereye onlar da oraya koþuyorlardý. Bu durum 2007’ye kadar böylece sürdü gitti. 77 1 Mayýs katliamýnýn 30. yýlýný “77 Katliamýnýn 30. Yýlýnda, 1 Mayýs’ta Taksim’e!” kampanyasýyla karþýlayan Leninistler; kendi politik kararlarýna, kendi güçlerine dayanarak, tarih bilinci ve uzlaþmaz sýnýf tavrýyla bu irade savaþýndan zaferle çýktý. Bir sonraki yýl Avrupa Parlamentosu’ndan 50 milletvekili 1 Mayýs’ta 1 Mayýs’ý kutlamak için Taksim’de olacaklarýný açýkladýlar. Devrimci kararlýlýk etkisini göstermeye baþlamýþtý. Her 1 Mayýs’ta yaþanan þiddetli çatýþmalar dünyanýn gündemine damgasýný vuruyor, burjuvaziyi daha fazla zora sokuyordu. Ýþte bu nedenle Taksim’de uygulanan devlet terörüne daha fazla seyirci kalýnamadý. DÝSK bu açýklamaya dayanarak 1 Mayýs’ý 1978 yýlýndan sonra ilk kez Taksim’de kutlayacaðýný açýkladý. Avrupalý parlamenterlerin gölgesinde devlet icazetiyle baþlayan süreç, 2007’de DÝSK’in devletle uzlaþarak “Makul sayýda kiþiyle” Taksim’de kutlama yapmasý; aslýnda giderek Leninistlerle özdeþleþen Taksim olgusunu, etkisini kýrmak, Leninistlerin prestijini yok etmek içindi. Leninistlerin etkisinden çýkarýlan 1 Mayýs’ýn devrimci özünü boþaltmak kolaydý. Tüm sendikalar, sosyal reformist, oportünist parti ve örgütler ve faþist devlet iþte bu devrimci politik etkiyi kýrmak için çalýþtýlar.Ama kitlelerin beyninde ve yüreðinde silinmez bir yer eden Leninistler 1 Mayýs’ýn sýnýfsal özünün, enternasyonalist karakterinin bozulmasýna izin vermediler Ýþte bu anlayýþla þimdi bir adým daha ileri gidilmelidir.Eðer iþçi sýnýfý, emekçiler ve Kürt halký baskýdan ve sömürülmekten kurtulmak, kendi geleceðini özgürce belirlemek istiyorsa Leninist Parti’nin gösterdiði yoldan yürümeli, bir dizi ayaklanmaya hazýrlanmalýdýr. Devrim ve halk iktidarý için mücadeleyi yükseltmeli geçici bir devrim hükümeti kurarak demokratik bir halk anayasasý yaparak sosyalizme yönelmelidir. Ýþçi sýnýfý, emekçiler ve Kürt halký ancak bu þekilde sömürüye son verebilir, kendi geleceklerini güvence altýna alabilir, ancak o zaman gerçekten faþist darbecilerden hesap sorulabilir. Kürt ulusuna kendi kaderini özgürce belirleme hakký saðlanabilir, devrimci tutsaklar özgür olabilir... YAÞASIN 1 MAYIS! BÝJÝ YEK GULAN! YAÞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALÝZMÝ!
8
Sayı 12 / Mayıs 2012
ANTAKYA
Jiyan sahne alarak Kürtçe ezgilerini emekçilerle paylaþtý.
ardýndan grup Arjen ve Dengbej Kerem Sahne alarak türkülerini emekçilerle paylaþtý.
GÝRESUN
Emperyalizmin Suriye’ye karþý savaþ çýðýrtkanlýðý yaptýðý bir dönemde tampon bölge olan Hatay’da da emekçiler 1 Mayýs’ý coþkuyla kutladý. Demokratik Kitle Örgütleri Doðuþ Okullarý önünde toplanarak saat13.30’da alana doðru sloganlarla yürüyüþe geçti. Miting alanýnda DÝSK ve KESK birer konuþma yaptý. Konuþmanýn ardýndan Arapça hazýrlanan metin okundu. Miting’te Pýnar Aydýnlar (Sað) sahne alarak türkülerini emekçilerle paylaþtý.
ÇANAKKALE Debboy civarýnda toplanan kitle Osman Aða Meydanýna kadar sloganlarla yürüdüler. Sendikalarýn, DKÖ’lerin yaný sýra öðrencilerin de katýldýðý mitingte KESK Dönem Sözcüsü Ýbrahim Karahasan yaptýðý konuþmada, “Ýnsanýn insaný sömürmediði, hiçbir halkýn din, dil, kültür farklýlýklarý nedeniyle baský, ayrýmcýlýkla karþýlaþmadýðý, bilimin, emeðin, barýþýn, kardeþliðin egemen olduðu bir ülke istiyoruz” dedi
ARTVÝN
Cumhuriyet Meydan’ýnda yapýlan mitinge emekçiler Salý pazarýndan toplanarak sloganlarla geldiler. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nde, iþten atýlan iþçilerin ayak bileklerine siyah kurdele baðlayarak çýplak ayakla yürüdüler. Miting alanýnda sendika temsilcileri konuþmalar yaptý. Temsilcilerin ardýndan Eðitim-Ýþ ve HDK adýna konuþmak için söz istendiðinde tertip komitesinin izin vermemesi üzerine tartýþmalar yaþandý. Miting yaþanan tartýþmalarýn ardýndan sona erdirildi.
ÇORUM 1 Mayýs’ta Ata park önünde 12.00 civarýnda kitle toplanmaya baþladý. Bir saat sonra toplanan kitle Cumhuriyet Caddesi üzerinden sloganlarla yürüyüþe baþladý. Çeþitli talepler içerin dövizleri taþýyan kitle miting alanýna coþkuyla girdi. Miting alanýnda DÝSK, KESK ve Çoruh Üniversitesi öðrencisi konuþma yaptý. Yapýlan konuþmalarda sermayenin emekçiler üzerindeki aðýr baskýsýna deðinildi. Emekçiler gençler 1 Mayýs’ý çekilen halaylarla sona erdirdiler.
KAMU EMEKÇİLERİ SEFALET ZAMMINA KARŞI 23 MAYIS’TA GREVE ÇIKIYOR
BATMAN
1 Mayýs mitingi Abide meydanýnda gerçekleþtirildi. Çorum’da sendikalarýn demokratik kitle örgütlerinin ve Pirsultan, Haci Bektaþi Veli derneklerinin katýlýmýya gerçekleþtirildi. Yüzlerce emekçinin katýldýðý miting yerel sanatçi Nergis Ay’ýn sahne almasý ile sona erdi.
DENÝZLÝ Newroz Ruhuyla 1 Mayýs’ý Selamlýyor diyen Batman emekçileri Cumhuriyet Meydanýna akýn etti. Tertip komitesi platforma 77 1 Mayýsýnýn simgesi zincirlerini kýran iþçi resmini asmak isteyince polisler “Öcalan”a benziyor bahanesiyle 1 Mayýs’ý provake etmeye çalýþtý. Uzun süren tartýþmalarýn ardýndan pankart platforma asýldý. BDP Milletvekili Sýrrý Süreyya Önder konuþmasýnda pankarta sorun çýkaran emniyet birimlerine “Bakýn buradaki bir pankart için güvenlik ekipleri kriz çýkardý. O pankartý Öcalan’a benzetmiþler. Bu bayram en çok Kürtler’in bayramýdýr. 4 milyonu insaný 1 gecede göç ettirdiler, ev ve yurtlarýndan ettirdiler” diyerek eleþtirdi.
BALIKESÝR Denizli’de Tokat caddesi üzerinde yürüyüþ yapýlarak miting alanýna girildi. Emekçilerin taleplerini haykýrdýðý 1 Mayýs coþkuyla kutlandý. Açýlýþ konuþmasýnýn ardýndan 77 Katliamýnda ölümsüzleþenlerin isim leri okunarak anýldý. Ardýndan müzik grubu çýkarak dinleti verdi. Miting halaylarla son buldu.
ELAZIÐ
Çarþamba pazarýnda toplanan yüzlerce emekçi pankart ve dövizleriyle miting alanýna sloganlarla yürüdüler. Miting alanýnda iþ kanunlarýndaki deðiþikliklerin emekçilerin lehine düzenlenmesi gerektiði üzerine konuþmalar yapýldý. KESK dönem sözcüsü güzel günleri göre bilmek için mücadele verdiklerini mücadeleye devam edeceklerini vurguladý. Miting çekilen halaylarla sona erdi.
BÝTLÝS KESK’in ve DÝSK’in öncülüðünde gerçekleþtirilen 1 Mayýs Mitingi Gökmeydan alanýnda düzenlendi. Mitinge binler emekçi katýldý. Miting alanýnda DÝSK, KESK ve BDP milletvekili konuþmalar yaparak emekçilerin 1 Mayýs’ýný kutladýlar. Konuþmalarýn ardýndan Agire
Ýstasyon meydanýnda yapýlan mitinge emekçiler sabahýn erken saatlerinde Hozat garajýnda toplanmaya baþladý. Grajdan oluþturulan kortejlerle yürüyen kitle yürüyüþ boyunca slogan attý. Miting alanýnda KESK Dönem Sözcüsünün yaptýðý konuþmanýn
ANKARA - 15.05.2012 amu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu KESK hükümetin yaptığı %3’lük sefalet zammına karşı greve çıkıyor. KESK Genel Başkanı Lami Özgen’nin yaptığı açıklama ile 23 Mayıs’ta greve çıkacaklarını duyurdu. KESK “Hükümetin milyonlarca kamu emekçisi ve ailesiyle dalga geçercesine toplu sözleşme masasına 14 Mayıs tarihinde getirdiği teklife karşı 23 Mayıs'ta tüm ülkede ve bütün işyerlerinde Greve gideceğiz” dedi. Kamu emekçileri ükle genelinde 23 Mayıs günü iş bırakarak hükümeten taleplerinin karşılanmasını isteyecekler. Kamu-Sen’de KESK’i ziyaret ederek greve destek vereceklerinini açıkladı. Yapılan basın açıklamasında “Bu kapsamda diğer konfederasyonlara yaptığımız çağrımıza olumlu yanıt veren Türkiye Kamu-Sen aynı tarihte Greve gideceğini açıkladı” denildi. Kamu Emekçileri 23 Mayıs günü güvenceli iş, Toplu Sözleşme ve Grev hakkı vb taleplerle alanlarda olacak.
K
Sayı 12 / Mayıs 2012
KATÝL KÝM?
A
ntep Avukat Cengiz Gökçek Devlet Hastanesi’nde çalýþan Göðüs Cerrahi Uzmaný Doktor Ersin Arslan’ýn, 17 yaþýndaki bir hasta yakýný tarafýndan býçaklanarak öldürüldü. Bu konuda pek çok þey söylendi. Emekçilerin öfkesi sokaða döküldü. Gerçek katilin “2 Recep” olduðunu söyleyen de oldu, emperyalist tekeller olduðunu da, kapitalizm olduðunu da. Elbette katil 17 yaþýndaki genç deðil. 1990’lý yýllarýn baþýndan beri adým adým izlenen “saðlýkta reform” adýna izlenen yol,hastanýn saðlýkçýya güvenini yýkýma uðrattý. Saðlýk ticaretinin saðlýkçýlar üzerindeki baskýsý ve hastalara yansýmasý karþýlýklý bir öfkeye yol açtý. Hekimlik mesleðinin sürdürülmesinin maliyetleri, kongreler, malzemeler, güncel týbbýn izlenmesi ve öðrenilmesi için gerekli dokümanlar ilaç ve malzeme firmalarýnýn insafýna býrakýldý. Performans sistemi ile “daha çok uygulama” beklenen hekimlerle, mesleðinin gereklerini etik deðerlere baðlý olarak yapmaya çalýþanlarýn sürekli sistemle mücadele etmek zorunda olmasý çeliþkisi týrmandý. Hasta “doðru doktor mu? doðru hastane mi?” kaygý ve güvensizliðine itildi. Hastalar devlete, sisteme güvensizliðini hekimlere ve diðer saðlýk çalýþanlarýna pek çok kez pek çok yolla yansýttýlar. Bu saldýrý ne ilk ne de son olacak. Hekimlik mesleðinin her koþulda öncelikle saðlýðý devam ettirmek olduðu bilinci, saðlýðýn piyasalaþtýrýlmasýyla dönüþüme uðruyor. Hem hizmeti alan hem de verenler tarafýndan. Olay tesadüfi bir biçimde, cahillikle vb ortaya çýkmadý. Týrmanan gerilimi her saðlýkçý hissediyor. Hastanelerde güvenlik önlemlerine ve güvenlik görevlilerine ayrýlan ödenek neredeyse hasta bakýmýna ayrýlan ödenek kadar artýyor. Þikayet kutularýndan öfkeli mesajlar çýkýyor. Saðlýk çalýþanlarý birbirini “aman dikkatli ol” diye uyarýyor. Peki, katil kim? Elbette yoksulluk, sömürü ve yozlaþmayý
üreten kapitalizm. Ama burada “2 Recep’e” veryansýn eden, saðlýkta dönüþüm programýný katil ilan eden sendikalarýn hiç mi suçu yok. Yýllardýr pasif politikalarýyla emekçilere yönelik ekonomik, politik ve fiziki saldýrýlarda onlarý yalnýz býrakan sendikalarýn... Arkamda sendikam var, örgütlü gücüm var diyebilen kaç emekçi var? KESK, Tutuklamalarda, sürgünlerde ya da saldýrýlarda emekçilerinin arkasýnda ne kadar durabildi. Hangi sonuç alýcý eyleme imza attý? Saðlýkta dönüþüm programý sendikalarýn mücadele etmesi ve ortadan kaldýrmasý gereken bir program deðil miydi? Hekime, saðlýkçýlara yönelik güvensizlik týrmanýrken ve bunu deðiþik zamanlardaki saldýrýlardan izlerken örgütlü gücümüz ne yaptý? Bizim bu güvensiz ortamýmýzý kitleler hissediyorlar ve bizi örgütsüz, güçsüz görüyorlar. Sendikalarýn güçlü karþý koyuþlarý örgütlediði bir ülkede bir emekçiye saldýrmak öyle kolay olmasa gerek. En azýndan bir bakan devirir böyle bir olay. Her olayda “2 Recep’e” söylenmek kolay yol. Onlarýn saðlýk sistemine yönelecek tepkileri saðlýkçýlara yönlendirmesi anlaþýlýr bir þey. Faþizmden ve onun uygulayýcý figüranlarýndan insaf beklemiyoruz. Daha önce Emeðin Dünyasýnda da defalarca saðlýk emekçilerine saldýrýlarýn olacaðý bir sürece girdiðimizi yazdýk. Sendikalarda, iþyerlerinde anlattýk. Zaten bu öngörü sadece bize ait deðil. Herkes biliyor ve söylüyor. “Saðlýkta ticaret ölüm demektir” sloganý aslýnda iki yönlü bir ölümden bahsediyor. Ama emekçilerin örgütlerinin iþi söylenmek deðil söylemek olmalýdýr. Tam da emekçilerin öfkelerinin sokaða çýktýðý bu anda öfke yine sönüp gitti. Yeni bir olay çýkýncaya kadar… Bu ilk deðil ve son da olmayacak. Baþta SES ve diðer tüm sendikalar GSS ile ve hastanelerin sýnýflandýrýlmasý ile hastayla saðlýkçýyý karþý karþýya getirecek olan önümüzdeki sürecin tepkilerini örgütlemeyi baþaramazsa hastaneler ya da saðlýk merkezlerine yönelik daha büyük saldýrýlarla karþý karþýya kalabiliriz. Ya saðlýkçýlar ve bu hizmetten yararlanacak olan tüm kesimler “saðlýkta dönüþüm” ün önüne geçecek bir ayaklanma yaratýrlar ya kitlelerin gerici ayaklanmalarý ve saldýrýlarý günlük haberler içine girer. Emekçiler sendikalarýnda iþ yerlerinde süreci hizmeti alanlara anlatmak, hizmeti alanlarla birlikte örgütlenmek ve dayanýþmak için komitelerini kurmazlarsa sendika yöneticilerinden bu süreci yürütmelerini beklemeleri hayal olur. Tabandan yaratýlacak her alanda ve her iþ kolunda birliði örgütleyecek, mesleki darlýktan arýnmýþ birliklere ihtiyacýmýz var. Sýnýf bilincini taþýyan, antikapitalist tüm kesimlerin saðlýkta dönüþüme karþý “saðlýk hakký meclislerinde” mücadele etmesi gerekir. Daha önce söylediðimiz gibi oyalayýcý politikalardan ve birliklerden arýnarak, iktidar bilinciyle ayaklanmayý örgütleyerek. Emekçilerin önünde baþka seçenek yok “ya devrim ya ölüm.” Ýzmir’den DEK’li Saðlýk Emekçisi
Dr. Ersin Ýçin Oturma Eylemi ÝSTANBUL – 20.04.2012 aðlýk emekçileri bugün Taksim Araþtýrma ve Ýlk Yardým hastanesi önünde Gaziantep’te býçaklý saldýrýya uðrayarak öldürülen Dr. Ersin Arslan için Ýstanbul’un çoðu hastanesi önlerinde saat: 12.00’dan 13.00’a kadar oturma eylemleri düzenlediler. Beyaz önlüklerine siyah kurdeleler takarak, saðlýkta þiddete karþý tepkilerini bugün de böyle sürdürdüler. Dr. Ersin Arslan fotoðraflarýnýn asýldýðý, eylemde “Saðlýk Bakaný Ýstifa” pankartý açýldý. Hastane önünde toplanan TTB, Dev Saðlýk Ýþ, SES’li kurum temsilcilerinin yaptýklarý açýklamalar da TTB genel sekreteri Ali Çerkezoðlu, Gaziantep’te çalýþan meslektaþlarý Dr. Ersin Arslan’ýn görevi baþýnda öldürülmesi nedeniyle bütün yurtta, bütün saðlýk kuruluþlarýnda hekimler ve saðlýk çalýþanlarý olarak çok haklý ve yerinde tepkiler sürdürdüklerini söyledi. Çerkezoðlu, daha öncede de dile getirilen taleplerini meslektaþlarýnýn öldürülmesiyle daha aciliyet kazandýðýný söyleyerek TTB olarak taleplerini yineledi. TTB’nin talepleri þöyle; Saðlýkta þiddet ile ilgili Meclis araþtýrmasý baþlatýlmasý, saldýrýya uðrayan meslektaþlarýnýn yakýnlarýnýn güvence altýna alýnmasý, SABÝM ( Saðlýk Bakanlýðý Ýletiþim Merkezi) hattýnýn saðlýkçýlar/ hekimlere yönelik bir þiddet unsuru olarak kullanýlmasýna son verilmesi, Tüm saðlýk kuruluþlarýnýn çalýþan saðlýðý ve güvenliði yaklaþýmýyla þiddet açýsýndan risk deðerlendirmesi yapýlmasý, Politikacýlarýn/ Bakanlýk üst düzey yetkililerin, saðlýk emekçilerini hedef gösteren söylemlerden vazgeçilmesi, Bütün saðlýk örgütlerinin Saðlýk Bakanlýðýyla birlikte saðlýkta þiddetin artýðýna dair toplantýnýn yapýlmasý. Dev Saðlýk Ýþ genel baþkaný Arzu Çerkezoðlu, 22 Nisan’da Türkiye’nin bir çok ilinden kaldýracaklarý otobüslerle Ankara’da Çalýþma Bakanlýðý önünde “Ýnsan Ýhaleyle çalýþtýrýlmaz, Saðlýkta taþeron olmaz” sloganýyla protesto gerçekleþtireceklerini, çalýþmalarýnýn bir kampanya sürdüðünü hastanelerin önünde “Güvenceli Ýþ, Ýnsanca Yaþam Çadýrlarý”kurarak çalýþmalarý daha önceden baþladýðýný hatýrlattý. Çerkezoðlu son olarak þunlarý söyledi, “yok sayýlan emeðimizi ve kimliðimizi görünür kýlmak, emeðimizin karþýlýðýný almak için çýktýðýmýz bu yolda çocuklarýmýza onurlu ve güvenceli bir gelecek kuruyoruz” dedi. 22 Nisan’da Ankara’da olacaklarýný hatýrlatarak konuþmasýný bitirdi.
S
9
KENDÝNE YABANCILAÞAN SENDÝKALÝZM
K
ESK, 28-29 Mart tarihinde ‘4+4+4 Eðitim Sistemi’ ile ilgili iki günlük grev yaptý. Ankara’da, Kýzýlay’dan TBMM’ye yürüyerek 27-28-29-30 Mart tarihlerinde Meclis’te görüþülmeye baþlanýlan yasayý greve katýlanlarla tasarýsýnýn yasallaþmasýný engellemeye çalýþtý. 27 Mart tarihinde ise, Eðitim Ýþ Sendikasý “4+4+4 Dinci, Gerici Eðitime Hayýr” diyerek bir günlük grev kararýný hayata geçirdi. Söz konusu yasayla ilgili grev yapýlacaðý kararý KESK Genel Merkezince daha öncesinde belirtilmesine raðmen grevin hayata geçeceði tarih ile ilgili belirsizlik vardý. Belirsiz olan bu tarihi ise; yasanýn sistemin Milletvekillerince oylamaya sunulacaðý gün olarak belirleyince, grev tarihi bir hafta öncesinden belirlenmiþ oldu. 28-29 Mart tarihlerinde grevine katýlan Kamu Emekçileri, “4+4+4 Eðitim Sistemine Hayýr” “Çocuk Gelinler Ýstemiyoruz”, “Çocuk Ýþçiler Ýstemiyoruz” eylemi için KESK’in çaðrýsý doðrultusunda, grevin gerçekleþtiði ilk gün, Ankara Kýzýlay’da toplanarak TBMM’ne yürüyerek burada basýn açýklamasý yapýlmasý þeklinde eylem planýný gerçekleþtirmek üzere ülkenin dört bir yanýndan Ankara’ya gitmek üzere hareket etmek istedi. Ancak; bütün illerden gelen emekçiler (ileri bir eylem olmamasýna raðmen) engellendi. Ýzmir, Aydýn, Manisa, Kocaeli, Bursa, Malatya, Batman, Urfa, Konya, Afyon, Mardin, Malatya, Muðla, Hatay, Zonguldak, Tokat, Eskiþehir ve Siirt illerinin Ankara’ya hareket etmesine izin verilmedi Diyarbakýr, Tekirdað gibi iller ise, aramalar GBT soruþturmalarý þeklinde geciktirilmeye çalýþýlsa da nihayetinde bir grup KESK’li Ankara’ya ulaþabildi. Tandoðan’da ve Kýzýlay’da su, gaz sýkýlarak eyleme müdahale edildi. Kýzýlay’da bir gece kalýnarak sabahlandý. Ve ertesi gün eylem zor kullanýlarak sonlandýrýldý. Eylem eleþtirilerine nereden baþlamalý demeden geçemiyoruz.
Sadece 4+4+4 eðitim sistemine karþý olmak gibi geri bir eyleme bile bu kadar açýk faþist bir saldýrý ile karþýlýk veren devlet, acaba sosyalizm söylemli, yoksul sýnýf için yapýlan bir eylem gerçekleþmesi durumunda ne yapardý Ancak, gerçek olan bir durum da öznel gücün zayýf olmasý ve devrimci eylem tarzlarýnýn hayata geçirilmesi için tabanýn yeterince baskýyý yönetimlere uygulatamamasý ve devrimci öznenin bu eylemlerde yeterince etkili olamamasýdýr.. 28-29 Mart grevine katýlýmýn önceki 25 Kasým, 26 Mayýs ve 21 Aralýk grevlerine oranla çok daha az oranda olmasýnýn temel nedenleri; Eylem tarihini Meclisin belirlemesidir. Oysa Meclisin alacaðý kararlarý, çýkaracaðý yasalarý engellemek için öncesinden çalýþmalarýn yapýlmasý ve sokaðýn örgütlenmesi gerektiðini en iyi bilen örgütlerden biri KESK’tir. Bu eylemi ise yasa oylanýrken, parmaklar havadayken yapmayý uygun görmüþ, burjuvaziye bu davranýþýyla istediði gibi davranma olanaðý da saðlamýþtýr.. Diðer bir neden 27 Mart’ta grev kararý alan Eðitim-Ýþ ile ayný güne denk gelmemesi için kendi iki günlük grevini sonraki günlere denk getirmesidir. Yasa Meclise 27 Mart tarihinde geldi. KESK yasanýn Meclise geleceði gün eylem yapýlacaðýný daha önceden bildirmesine raðmen, Meclisten 27 Mart’ta yasalaþmayacaðý garantisini almýþ olacak ki, kiþisel davranýp 27 Mart’ta Eðitim-Ýþ ile ayný gün eylem yapmamak için özel çaba harcamýþtýr. Kamu Emekçilerinin en azýndan bu eylemin birlikte yapýlmasý konusunda yoðun bir baskýsý vardý. Ýki günlük grevin olmasý bir kýsým emekçilerin ek derslerini alamamak gibi ekonomik kaygýlarýndan dolayý da katýlýmý etkilemiþtir. Eylemdeki söyleme baktýðýmýz zaman, sýnýfsal bir sendikacýlýk yaptýðýný söyleyen KESK, sýnýf söyleminden uzak bir eylemi örgütlemiþtir. 4+4+4 eðitim sisteminin asýl amacý; net asgari ücretin 1/3 fiyatýna iþgücü kazandýrmak olduðu üstün körü geçilerek, dindar nesil, çocuk gelinler ve Ýmam Hatipler üzerine söylemler geliþtirerek, asýl sýnýfsal sorundan uzaklaþmýþtýr. Durum böyle olunca alanda “Dinci, gerici eðitime hayýr” sloganý öne çýkmýþtýr. Sosyalizm söyleminden de eser yoktu. 31 Mart Kadýköy’de alevi mitinginde bile sosyalizm vurgusu birincil öncelik kazanmýþ, 30 Mart 1972 tarihine vurgu yapýlmýþ, Denizler, Mahirler, Ýbolar sahiplenilmiþtir. Sýnýf sendikasý olduðunu söyleyen KESK ise tek bir kelam etmemiþtir. Üstelik kendi eylemini bu tarihsel günün bir gün öncesinde gerçekleþtirmiþtir. Sadece 4+4+4 eðitim sistemine karþý olmak gibi geri bir eyleme bile bu kadar açýk faþist bir saldýrý ile karþýlýk veren devlet, acaba sosyalizm söylemli, yoksul sýnýf için yapýlan bir eylem gerçekleþmesi durumunda ne yapardý. Aslýnda bütün bu saldýrýsý, sýnýfsal söylemlere evrilmeden, bu tarz eylemleri sindirmek, bastýrmak ve korkularýnýn gerçekleþmesine engel olmak çabasýdýr. Sendikalarýn da buna çanak tutmasýný fýrsat bilen devlet, bu manada sendikalara minnet borçludur. Ancak unutulmamalýdýr ki, bu borcu sendikalarýn bu reformist yönetici kadrosuna deðil, sendikalarý oluþturan üyelerine, emekçilerine ödemek zorunda kalacaklardýr. Çünkü bu topraklarda yaþayan emekçiler, bu kadar hak gasplarýnýn olduðu bir dönemde þaha kalkýp bunun hesabýný soracaktýr. Ýþler,Kapitalist sistemi tarihin çöplüðüne gömerek yok edecek raddeye gelmiþtir. Yapýlacak olan iþ, bu öfkeyi sokaða, devrime taþýmak olacaktýr. Þimdi yaþananlar, sadece öfkenin dozunu artýrýyor. Biriken öfkenin engelleri yýkýp taþacaðý gün yakýndýr.
10 Sayı 12 / Mayıs 2012 EMEKÇÝ KADINLAR YÜRÜYÜÞÜNDEN ÝZLENÝMLER Ölümsüzleşmesinin 11. Yılında: SİBEL SÜRÜCÜ koparýp atmaya. Biz kadýnýz doðurganýz, duygusalýz, güçlüyüz, kýsacasý her þeyiz. Kadýn Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadýn Kurtulmaz. N. E Bu günün önemini Emekçi Kadýnlar (EKA) bize çok güzel bir þekilde yaþattý. EKA’nýn 8 Mart Emekçi Kadýnlar Günü için yapmýþ olduðu yürüyüþ ve uzunca yapmýþ olduklarý çalýþmayla, gerçekten hakkýný verdiler ve o günü coþkusuyla bize yaþattýlar. Katýlýmcýlar, sloganlar, yürüyüþteki zýlgýtlar o günün gerçekten emekçi kadýnlara ait olduðunu ve kadýnlarýn gerçekten güçlü olduðunu, kadýn olmadan DEVRÝM olamayacaðýný her 8 MART’ ta yaþatýklarý gibi bu 8 Mart’ta da bize yaþattýlar. Çok teþekkürler tüm EMEÐÝ geçenlere! E. K
8 Mart 2012 günü İstiklal Caddesi’nde EKA’dan Emekçi Kadın Yürüyüşü 8 Mart deyince aklýnýza ne geliyor. Tekil düþünürsek, yoksul kesimin kadýnýnýn ne gibi, hangi þartlara, maruz kaldýðý bilinir. Türk, Kürt toplumunda kadýn sürekli iþkence görür. Taciz görür. Çýðlýklar atar, sessiz çýðlýklar. Ama kimse onu duymaz, görmez, bilmez. Ýþte biz kapitalizmin yönettiði o kadýnlardan deðiliz, olmayacaðýz da. Biz Emine Erdoðan gibi olmayacaðýz. Bir kadýnýn onuru gururu varsa, ayaða kalkar kadýna yönelik þiddetin biraz daha azalmasý için. Biz kadýnlar (Newrozda) açýlan gül idik, kýr çiçeðiydik, sümbül, zambak, en güzeli karanfildik. Sokaktaydýk 8 Mart’ta Taksim’deydik. Baðýrýyorduk, haykýrýyorduk ölen öldürülen nice kadýnlar için. Devrim yolunda ölen kadýnlarýn can veren kadýnlarýn, karanfillerin isimlerini yürüyüþ boyunca, tek tek andýk boðazýmýz yýrtýlana kadar. Ezilen sömürülen haksýzlýða uðrayandýk. Nice taciz, tecavüze uðramýþ genç kýzlarýmýz için analarýmýz için sokaktaydýk. Nice 8 Martlara daha... Nice devrim için savaþan kadýnlara kitlelere ulaþacaðýz. Tüm emekçi kadýnlarýn 8 Martýný kutlarým. Daha martý gibi yükselip kanat çýrpacak devrimle özgürleþeceðiz. Umudum kavgada kavgam devrimle özgürleþecek. Bir düþ gördüm 8 martý, 80 martý, 800 martý ve seksen milyon karanfil gördüm. Ve aðlýyordum, sevinçten aðlýyordum. Her renkten çiçekler vardý kýrçiçekleri gül, zambak, karanfil. Ben de onlardan biriydim, içlerinden geçtim. Hepsine selam verdim. Merhaba dedim herkesin kalbi bir atýyordu. Hepsi özgürlük istiyordu biliyordum. Hepsi kanýnýn son damlasýna kadar savaþacaktý. Biz boyun eðen kesimden olmayacaðýz. Baharý göreceðiz... çiçekleri... gül, karanfil bahçelerini göreceðiz. Gördüðüm rüya deðil gerçekti. Ne yaðmurlar, ne karlar ne fýrtýnalar gelip geçti, biz yýlmadýk. Kimsenin gücü yetmezdi karanfilleri
Sevgili Emekçi Kadýnlar; Öncelikle her yýl olduðu gibi bu yýl da 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar günü yine güzel, coþkulu ve görkemli bir þekilde anýldý. Sesinizin yankýsý sesimizin yankýsýyla buluþtu. Sadece ülkemizde deðil, dünyanýn her yerinde kadýnlarýmýz hem sýnýfsal, hem cinsel, hem ulusal sömürüye maruz kalýyorlar. Oysa üreten biziz. Toplumun büyük bir bölümünü oluþturan emekçi kadýnlarýz. Fabrikalarda, tarlalarda, evde, zindanlarda, yani hayatýn her alanýnda üretiyoruz. Bizler artýk yalnýz deðiliz. Annelerimizin ve ablalarýmýzýn kaderini yaþamak zorunda deðiliz. Ýncecik bileklerimiz olabilir fakat hayatýn zorluklarý altýnda o incecik bileklerimiz gücümüzün farkýna vardýðýmýzda çelik yumruklar oluþturabilir. Bizler olmasak hayat olmaz. Bu gücümüzün farkýna varýp kolektif bir platformda birleþirsek kimsenin ve sistemin bizi ezmesine izin vermemiþ oluruz. Bizler kimsenin malý deðiliz. Anayýz kardeþiz yareniz. Bizler üretmesek hayat durur. Erkeklerle ayný iþi yaptýðýmýz halde birde evin tüm yükü bizim omuzlarýmýzda ve hala daha töre cinayetlerine kurban gidiyoruz. Buna dur demek bizim elimizde. ... ölüm veya aþaðýlanma deðil söz hakkýmýz olmalýdýr. Sevgili Emekçi Kadýnlar; EKA’ya katýlabilir birlikte üretmenin kolektifin birer parçasý olabilirsiniz. Hayal ettiðiniz hayatýnýzý bireysel olarak deðil toplumsal kurtuluþla yapabilirsiniz. Üreten bizsek söz hakký da bizim olmalýdýr. Kadýn Olmadan Devrim Olmaz, Devrim Olmadan Kadýn Kurtulamaz. EKA sizleri kutluyorum. Her yýl daha da çoðalýyorsak bu sizlerin emeðiyledir. Bu yýl da Taksim’in her yeri 8 Mart’ta Emekçi Kadýnlarýn coþkusuyla yankýlandý. Bu güzel günde emeði geçen tüm arkadaþlara sonsuz teþekkürler... A. D.
21 Nisanda Devinim Tiyatro Atölyesi tarafýndan hazýrlanan Itza’nýn Doðuþu adlý oyun, ilk perdesini Su Gösteri Merkezinde izleyenlerine açtý. 22 Nisan 2001 de ölümsüzleþen Ölüm Orucu Savaþçýsý Sibel Sürücü’ ye atfedilen oyunun organizasyonunda (EKA) Emekçi Kadýnlar olarak bizler de aldýk. Sibel Sürücü’yü 11. yýlýnda ona ithaf edilen tiyatro oyunuyla andýk. Kadýnýn beþ bin yýllýk tarihini anlatan oyun, kadýnlarýn koruyucu tanrýçalarýnýn temsilcisi olan Ýtza karakteri ile baþlayan serüveni, Ýskenderiye’de din savunucusu Paraboloniler tarafýndan öldürülen bilim kadýný Hypatia’ya, Berlin mahkemesinden sevgilisi Otto Braun’u kaçýran devrimci bir kadýn olan Olga Benerio’ya, Trikeri zindan adasýnda beþ bin Itza, beş bin yıl öncesinden komünist kadýnýn tutulduðu, önce tutsak sonra idam edilen Luisa Carla’ya, Gülkadınların gözyaşlarını dünya Tören’e, yaþanmamýþ hikayeler de getiriyor işçi Leyla’ya isimsiz kadýnlara, eylemini sürdürürken kadýnýn beþ bin yýllýk tarihi ile bilinçlenen tekstil iþçisi Leyla’ya ve “Ýnsanýn idealleri için yaþamasý ile ölmesi arasýnda bir fark görmüyorum” diyen Ölüm Orucu Savaþçýsý Sibel Sürücü ’ye uzanan oyun tüm izleyenleri duygu seline boðarak sonlandý. Kadýnýn beþ bin yýllýk tarihinde yenilgiyi kabul etmeyip savaþan ve mücadele ederek kazandýðýnýn anlatýldýðý oyunun önermesi de verdiði mesajda bizce önemliydi. Emekçi Kadýnlar (EKA) olarak salonda açtýðýmýz stand ve Sibel Sürücüyü anlatan afiþlerimizle görsellik katýp oyun sonunda da söz alarak onu anlattýk. Devinim Tiyatro Atölyesine de emek ve baþarýlarýndan dolayý tebrik ve teþekkürlerimizi sunduk. 22 Nisan gününün sabahý da Ölüm Orucu Savaþçýsý Sibel Sürücünün mezarýný ziyaret ettik. En sevdiði çiçeklerle; papatya ve kendi gibi naif, ince ruhlu gelinciklerle mezarýný süsledik. Saygý duruþu ve mezar baþý anmasýndan sonra sloganlarla oradan ayrýldýk. Ayný gün Sarýgazi Ayýþýðý Ekin Sanat Derneði’nde gerçekleþtirilen Ýþçiler 1 Mayýs’ý tartýþýyor söyleþisine katýlýp, ölümsüzleþen yoldaþýmýzýn resimleri donatýlmýþ salonda, saygý duruþuyla anarak onu unutmadýðýmýzý unutturmayacaðýmýzý, biz Emekçi Kadýnlarýn açtýðý yoldan yürümeye devam edeceðimizi söyledik. SÝBEL SÜRÜCÜ ÖLÜMSÜZDÜR Emekçi Kadýnlar (EKA)
“NÝYE PAZAR GÜNÜ ÇALIÞMAK KÝMSENÝN AKLINA GELMÝYOR”
Patronun baskýlarý sonucu iþten ayrýlmak zorunda kalan bir emekçi kadýnýn mektubunu sizlerle paylaþýyoruz. “Patronun dini, dili, ýrký olmaz. Patron, ‘ben de sizdenim, benim kardeþim de öðrenci, buralara kolay gelmedim’ der ve daha fazlasýný da elbette. Mesela ‘caným tüm imkanlarý ayaklarýnýza seriyorum gerisi size kalmýþ’ manasýnda ilk görüþmede ‘un var, yað var, þeker var, helva yapmayý biliyor musun?’ diyebilir. Patron hem babacandýr hem de ciddidir hem de sempatik (!) Ýþe baþlama saati 10.00 olmasýna
NADEJDA KRUPSKAYA
raðmen ýsrarla her sabah en geç 09.30’da büronun mutfaðýnda toplanmanýzý ister. Yarým saat boyunca oturmanýzý ve sessiz olmanýzý. ‘Bayanlarýn aralarýnda konuþmalarý hiç hoþ bir durum deðil. Arkadaþ olup kol kola da gidip gelmenizi istemiyorum’ der patron. Ona göre lakaytlýðýn sýnýrý yoktur. Tam 10’da kabinlere geçilir, cep telefonlarýnýn kulaklýklarý takýlýr ve bilmem telekoma kaç bin verilerek elde edilen listelerden Türkiye’nin dört bir yaný aranarak insanlara çok çok faydalý(!) medikal ürünler sunulur.
Bir buçuk saat de bir on dakika ara verilir. Çalýþanlar insandýr nihayetinde ve boðazlarý kuruyabilir. On dakikada iþ dýþýnda konuþmadan, gülmeden çay ve su içebilirler. Su bardaklarý asla masalarýn üzerine gitmemelidir. ‘Lakaytlýk diz boyu’ olur yoksa. Patron her arada hatta sen çalýþýrken de tepene dikilip ‘satýp var mý satýþ, siz hiç çalýþmýyorsunuz, SATIN SATIN!’ diye baðýrabilir. Patron babadýr, azarlar. Öðlen bir saat yemek molasýnda aský ve kotla büro ve mutfak sýnýrlarý dýþýna çýkmak yasaktýr. Ama binanýn havalandýrmasýna bakan pencereden kafaný uzatabilirsin! Yemek iþyerine ait olduðu için, düzenli olarak her öðlen tavuk dürüm ayran ikilisi konulur önünüze. Sayýn patrona baþka bir seçeneðimiz var mý, diye sorulunca ‘niye tavuk dürüm sevmiyor musun?’ soru cevabýný alýrýz. Yemekten kalan süre normal þartlarda bizimdir. Sigara dumanýna boðulmuþ mutfakta boþ oturup beklemektense bü-
roya geçip gazete ya da kitap okuyabiliriz, zira çalýþma saatine daha vardýr. Bir iki kez okurken yakalanmýþsanýz, her çýkýþta gereksiz yere uzatýlan toplantýlardan birinde ‘arada kitap gazete okuyacaðýnýza iþ düþünün, çalýþýn, yaratýcý olun”‘ uyarýsýný alabilirsiniz. Patronunuz her gün tavuk dürüm yemenizi ve üzerine de parlak fikirler bulmanýzý istiyorsa, bulun. Tepenize dikilip iki de bir ‘satýþ yapýn, satýþ!’ çýðlýklarý da motivasyonunuzu yüksek tutmak için zaten. Her akþam ödev kontrolüne giden sýkýntýlý öðrencilerin ruh haliyle tek tek patronun odasýna gidilir. Satýþ kaðýtlarý uzatýlýr. Satýþ sayýnýza göre azarlamanýn þiddeti belirlenir. Bir gün hiç satýþýnýz olmamýþsa ve durumu açýklamaya çalýþýyorsanýz iþte orada durun. Saatlerce, sabýrla insanlarla konuþmuþ olmanýzý, yüzünüze kapanan telefonlardan tutunda uðradýðýnýz hakaretleri her þeyi bir kenara koyun. Emek kelimesini iyice bir çiðneyin, yutun güzelce ohh... Þimdi
patronun dövercesine konuþmasýný dinleyin ve satýþ kaðýdýný gözünüze sokmasýný izleyin. Bitti mi, deyin içinizden ve çýkýn odasýndan. Satýþ olmadýðý bir gün boþ durmamanýz adýna toz alabilir, tuvalet banyo temizliði yaptýrýlabilir size. Satýþ danýþmaný olmanýzýn bir önemi yoktur. Aldýðýnýz parayý hak etmelisiniz. Ýletiþimle ilgili bir iþte, bozuk diksiyonlu ve iþ adabýndan yoksun, sürekli ayný cümleleri kuran bir iþveren olabilir mi? Patronsa her þey mübahtýr. ‘Beceriksizsiniz, günde en az on satýþ lazým.’ ‘Kaç kere tuvalete gidiyorsunuz öyle, lakaytlýk bu.’ ‘Yemek veriyorum, meyve de aldým geçen, yaranýlmýyor size.’ Gönlünüz olsa çalýþmakta dersiniz ki, pazar günü verin de ürünlerden, sokakta mahallede satayým. Niye pazar günü çalýþmak kimsenin aklýna gelmiyor.! Ankara’dan Bir Emekçi Kadýn
TARÝHE YÖN VEREN KADINLAR... Nadejda Krupskaya (1869-1939) 26 Þubat 1869’da doðan Nadezhda Konstantinovna Krupskaya, tüm dünyaca Lenin’in eþi olarak tanýnmasýna raðmen, Büyük Ekim Devrimi’nin önde gelen isimlerinden olmuþtur. 14 yaþýna kadar eðitim gören Krupskaya, babasý öldükten sonra çeþitli iþlerde çalýþtý ve öðretmenlik yaptý. Bir gün tesadüfen öðrencilerin politik tartýþmalarýna katýlýnca, kurslara gitmekten vazgeçip marksist eserler okumaya baþladý; yaþamý sadece iþçilerin devrimci eyleminin deðiþtirebileceðini kavradý. Ve 5 yýl boyunca St. Petersburg’da iþçilere eðitim veren bir okulda öðretmenlik yaptý. 1894 yýlýnda ilk defa Lenin’le tanýþtý, ertesi yýl Ýþçi Sýnýfýnýn Kurtuluþu Birliði kuruldu. Kýsa bir süre sonra da Leninle birlikte tutuklandýlar, Sibirya’da sürgünde evlendiler. Sürgünden sonra Krupskaya ve Lenin, batý Avrupa’daki Rus marksistleriyle buluþtular ve devrim mücadelesine burada devam ettiler. Iskra gazetesi burada yayýnlanmaya baþladý ve Krupskaya, Iskra gazetesinin sekreteri
oldu. Rusya Sosyal Demokrat Ýþçi Partisi’nin bölünmesinde de Bolþeviklerden yana oldu. 1905 Devrimi ile birlikte Rusya’ya dönen Krupskaya ve Lenin, 1914 yýlýnda yeniden kaçmak zorunda kaldýlar. 1914 yýlý baþlarýnda sadece 2 sayý yayýnlanabilen baðýmsýz kadýn yayýný olan “Kadýn Ýþçi”nin yayýnlanmasýnda görev alan Krupskaya, 1917 Ekim Devrimi’nde ayaklanmayý örgütleyen Vyborg Komitesi’nin bir üyesi idi. Krupskaya, Ekim Devrimi sonrasýnda ise çalýþmalarýný sosyalist eðitim üzerinde yoðunlaþtýrdý. 1921’den itibaren de Politik Eðitim Enstitüsü’nde dersler vererek, öðretmenliðe geri döndü. 1924’te Lenin’in ölümsüzleþmesinden sonra yaþamýný Lenin’in hayatýný yazmaya ayýran Krupskaya, Lenin’in ayrýntýlý biyografisini ve kendi anýlarýný yazdý. 15 Þubat 1939’da hayata gözlerini yuman büyük kadýn devrimci Nadejda Krupskaya’nýn adý bir astroide verildi.
Sayı 12 / Mayıs 2012
Atalarýmýzýn Zehri A
talarýmýzýn kullanmýþ olduðu atasözlerinin tümüne doðru diye biliyor muyuz? Örneðin “bana dokunmayan yýlan bin yýl yaþasýn”. Sevgili atacýðým, ben hayatýmda ne bir yýlana nede bir böceðe karýþmadým. Aksine bütün canlýlarýn en az benim kadar yaþama haklarýnýn olduðunu savundum. Peki, atacýðým bu yýlanlar bana karýþmadý ben de yýlanlara zarar vermedim. Ama o yýlan kardeþime zarar verdiðinde, yýlan bana dokunmadý o halde bin yýl yaþasýn diye bilir miyim? Roboski de 34 tane Kürt sýnýf kardeþimiz yaþamlarýný idame ettirebilmek için zor koþullarda o kadar eziyete raðmen çalýþýrken, faþizm tarafýndan bombalanýp katledildiðinde “bana dokunmayan yýlan bin yýl yaþasýn” diye bilir miyim? Faþizm yýllardýr Alevi halkýna göz açtýrmayarak Gazi’de, Maraþ’ta, Çorum’da, Sivas’ta ve Dersim’de çoluk çocuk demeden katlederken gerçekten vicdan sahibi olan insanlar, bu “yýlan bana dokunmadý bin yýl yaþasýn” diye bilir mi? Son bir örnek verecek olursak Diyarbakýr zindanlarýnda, Mamak’ta Ulucanlar ’da 19 Aralýk 2000’de 20 zindanda devrimcilere yönelik onca vahþice iþkenceler yapýlarak, çivili sopalarla dövülerek, üzerlerine yanýcý yakýcý binlerce bomba atýlarak yüzlerce insanýmýzý katleden faþizme seyirci mi kalacaðýz? Peki, sevgili atacýðým benimle ayný kaderi paylaþan ayný sýnýftan olan benimle çok ama çok ortak noktasý olan insanlara,yani emekçilere yýlan zehrini akýtýyorsa akýtýyor ise ben kalkýp buna seyirci kalabilir miyim? Hatta Afrika’da dünyanýn bir çok emperyalist ülkelerinde depolar aðzýna kadar doluyken, her 5 saniyede 1 çocuk can veriyorken, bana ne yýlan bana karýþmýyor diye bilir miyiz? Kendimize karþý dürüst olursak yýlanlar daha biz anamýzýn karnýndayken zehrini bizlere akýtmýþtýr. Burjuvazi ve sermayedarlarýn kendisi ve yandaþý olan sevgili atam; senin bu söyleminden dolayý sadece seni suçlamýyorum. Senden önce baþlamýþ olan sömürü düzeninin çarklarýnýn sana ezberlettiði, yaþattýðý zihniyetin sonucu sen insanlara bencilce yaklaþtýn. Sen kendi çýkarýnýn devamý için, insanlarýn çevresine duyarsýzlaþmasýný istedin. Sen bunu istiyordun, çünkü; biliyordun ki sömürülen, yok sayýlan bir sýnýf yani iþçi ve emekçileri ancak, bu þekilde yalnýzlaþtýrarak kendi çarkýný çevirebilirdin. Onlara, kendi çýkarlarýnýn sürdüðü sürece çevresine duyarsýzlaþmasý gerektiðini vurguladýn. Sen bunlarý söylerken biliyordun ki iþçileri emekçileri ve sömürülen yok sayýlan bir sýnýfý ancak bu þekilde yalnýzlaþtýrýlarak kendi çarkýný çevirebilirdin. Þimdi ise biz iþçi sýnýfý olarak, bir bir çarklarýnýzý kýracaðýz. Dünya halklarýnýn beraberliðinin savunucusu olarak, bu sistemi kökünden, sökerek atacaðýz. Yerine de insanlarýn temiz ve berrak yaþadýðý bir dünya kuracaðýz. Bu dünyanýn adý da SOSYALÝZM olsun diyoruz. DÝK’li Bir İşçi
OKUR MEKTUBU
Y
irmi yýllýk çalýþma hayatýmý emeklilik hakkýmý kullanarak sonlandýrdým. Büro elemaný ve uzun süresini Yönetici Asistaný olarak tamamladým. Bu nedenle dört duvar arasýnda, masa baþýndan ayrýlmaksýzýn çalan telefonlara cevap vermek, günlük randevularý organize etmek ve yazýþmalarý yapmak gibi her türlü ofis iþini yürütmenin dýþýnda yöneticilerin ve diðer çalýþanlarýn arasýnda bir istasyonmuþçasýna, uðrak yeri, aktarým noktasý olmam gerekiyordu. Bu sorumluluðu her zaman ustaca yönetmem beklendi. Bunu kimi zaman zorlanarak ve çatýþarak da olsa elimden geldiðince yerine getirmeye çalýþtým. Sürekli oturmak zorunda olduðumdan ve bilgisayar kullanmam gerektiðinden saðlýk sorunlarý ile karþýlaþtýmsa da kendimi elimden geldiðince korumaya çalýþtým. Çalýþma hayatý her sabah telaþla sabahýn erken saatlerinde, kýþ karanlýðýnda ya da yazýn güzelim sabahlarýnda evden çýkýp bir dört duvar arasýna girip, garip rekabetlerin, menfaatlerin içinde akþama kadar hayatý tüketmekten baþka bir þey deðildi. Kaldý ki iþsizlik sorunu ve iþverenin küçük hesaplarý beni de iþsiz býrakmýþtý. Bu durumda emeklilik hakkýný elde edeceðim yaþ haddi süresini dört gözle beklemeye baþladým. Hayatýmý sürdürebilmek için iþ aramaya ve geleceðimin güvencesi için emekliliðimi düþünmeye baþladým. Büyük firmalarda çalýþtýktan sonra bulabildiðim en iyi iþ bir taþeron firma olmuþtu. Büyük bir taþeron firma olmasýna raðmen çalýþa geldiðim büyük holding þirketlerine göre koþullar oldukça insanlýk dýþý, patron keyfine ve kazancýna göre uydurulmuþ kanunsuz uygulamalar ile karþýlaþtým. Patron çalýþanlarýn zamanýna, kazancýna ve emeðine gözünü dikmiþti. Ýþçi haklarý, sýnýf bilinci ve toplumsal olaylar ile ilgili görüþlerim okuduðum kitaplar ile aydýnlanmaya baþlamýþtý. Aydýnlandýkça da bir karþý duruþ, direniþ geliþmeye baþladý. Fotoðraf ile ilgileniyorum son yýllarda. Objektifimi eylemlere, direniþlere çevirdim. Halen çevirdiðim yönden deklanþöre basmaya devam ediyorum. Objektifime yansýyan insanlar ile tanýþýp, dostluklar kuruyorum. Bu sayede Ayýþýðý Sanat Merkezi’nde Devinim Tiyatro Grubu’nun bir üyesi olabildim. Hayalimdeki tiyatro oyunculuðunu “Itza’nýn Doðuþu” adlý oyunda aldýðým roller ile gerçekleþtirme þansýný elde ettim. Emekliliðimi, çalýþma hayatýnýn gerçekleþtirmeme izin vermediði hayallerimi yaþayarak taçlandýrdýðým için çok mutluyum. Hiçbir þey için geç kalmýþ deðilim düþüncesi ile baðlama çalmayý öðreniyorum. Türkülerimizi çalmaya baþladým. Artýk “Uzun ince bir yoldayým” diyerek baðlamamýn tellerinde Aþýk Veysel’in o güzel eserini, o bilge sözlerini tekrarlayabiliyorum. Çok mutluyum, çok þanslýyým Ayýþýðý Sanat Merkezi ile tanýþtýðým için… Yaþasýn arkadaþlýk, dostluk, dayanýþma ile yürüyen en kolektif sanat dalý tiyatro!!! Büyük bir heyecanla gördüklerimi, duygu ve düþüncelerimi göstermeye çalýþtýðým fotoðraflarým, tiyatro oyunumuzda canlandýrdýðým roller ve baðlamamýn tellerine vuruþlarým ile sevgiyi, dayanýþmayý, kardeþliði, dostluðu ve gerçekliði paylaþarak yaþama devam etmeyi diliyorum.
Emek Sinamasýnýn Yýkýlmasýna Karþý Tepkiler Büyüyor ÝSTANBUL – 15.04.2012
E
mek Sinemasýnýn yýkýlmamasý için (15 Nisan) bugün yapýlan eyleme yüzlerce kiþi katýldý. Sanat kurulmarýnýn birlikte organize ettiði eyleme “ Emek Ýle Sermaye Uzlaþmayacak” pankartýyla Emek Sinemasýna doðru yürüyüþ gerçekleþtirildi. Taksim Tramvay duraðýndan baþlayan yürüyüþte Starbucks, Demirören Alýþveriþ Merkezi yuhalandý. Kitle sýk sýk “Ýstanbul Bizim Emek Bizim”, “Emek ile Sermaye Uzlaþmayacak”, “Ýstanbul’u Sata Sata Birþey Kalmadý” þeklinde sloganlar attýlar. Emek Sinemasý’nýn önünde basýn açýklamasýný okuyan Ýlhami Ýrsam; yýl 2012. Beyoðlu tam bir sinema mezarlýðýna dönüþmüþtür. Kapýsý sokaða açýlan, toplumsal hafýzayý taþýyan büyük salonlarýn yerini alýþveriþ merkezlerinin içindeki çok salonlu, ticari sinemalar almýþtýr. Siyasi iktidar ile sermaye, güçlerini birleþtirerek Beyoðlu’nu baþtan aþaðýya bir þantiyeye dönüþtür-
mek için kollarý çoktan sývamýþtýr. Amaçlarý sýnýfsal temizlik yapmak ve kentteki kültür hayatýný yok ederek muhalif sesleri susturmaktýr.” Ýrsam; dayatýlmaya çalýþan senaryo olduðunu bunu kabul etmeyeceklerini, sermayeyle pazarlýk yapmayacaklarýný Taksim meydanýn “yayalýþtýrma projesine”, Beyoðlu’nun satýþa çýkmasýna, Tarlabaþý’nýn “yenilenmesine” izin vermeyeceklerini söyledi. Açýklamadan sonra eylem sona erdi.
11
TARİHTE BU AY 01.05.1886 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 Mayıs’ta 350.000 işçi greve çıkar. Bunun 40.000’i ise Amerika’nın Chicago kentindedir. Chicagolu işçi önderleri Albert Parsons, August Spies, Adolph Fischer, George Engel yaptıkları konuşmalarda sınıf kardeşlerine şöyle seslenirler: “ Bir gün 24 saat. 8 saat çalışma, 8 saat uyku, 8 saat sosyal zaman!” İşçi önderlerinin dile getirdiği 8 saatlik iş günü talebi, sermaye sınıfını, sömürücüleri dehşete düşürür; iliklerine kadar sarsar. Ne demektir bu 8 saat iş, 8 saat uyku, 8 saat sosyal zaman talebi? Hesap ortadadır: “Açıkçası sömürü oranının, karın yüzde yüz azalması, aylaklığın (özgürlüğün) yüzde yüz artması.” Patronlar sınıfı böyle değerlendirirler bu durumu. Ve bu durum patronlar için, kapitalistler için öyle kolay kabul edilebilir, kolay hazmedilebilir bir durum değildir. Burjuva sınıf, işçilerin bu haklı talebinde birlik, mücadele ve dayanışma içerisinde olmalarını önlemek, işçi sınıfını mücadelelerinde haksız bir duruma düşürebilmek ve kendi saldırılarına meşru bir zemin hazırlayabilmek için günler öncesinden, yalan ve hile üzerine kurulu bir kara propaganda başlatırlar. Bu da yetmez, öfkelerini ve nefretlerini tehditlerle kusarlar: “ Kenti yakıp yıkacaklarmış, öyle mi? Bunun önünü almak için gerekirse Chicago’nun her lamba direğini bir işçi cesedi süsleyecek.” Bu tehditlerle işçileri korkutup sindirmek isterler. Ama Chicago’lu işçiler bu kara propagandaya ve tehditlere rağmen Hay Market Meydanı’nı hınca hınç doldururlar. Bunun üzerine sermaye sınıfı ve onun devleti ajan ve provokatörlerini harekete geçirerek bir katliam düzenler. Kalabalığın arasından işçilerin üzerine bomba atılır. Patlamalarda 4 işçi ölür. Burjuva sınıf derhal harekete geçer. Ölümlerden ve atılan bombalardan 8 işçi önderi sorumlu tutulur. Yargılamalar sonucu dört işçi önderi müebbet hapse mahkum edilirken, diğer dördü de (Albert Parsons, August Spies, Adolph Fischer, George Engel) idama mahkum edilir.
01.05.1889’da toplanan II. Enternasyonal Kongresi, 1890’dan başlamak üzere 1 Mayıs’ı, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak ilan eder.
01.05.1977 Taksim 1 Mayýs Alaný’nda devrim þarkýlarý, marþlar söyleyen kitlenin üzerine üç yönden ateþ açýldý. Amaçlarý kitleyi birbirine kýrdýrmak, ezdirmek ve büyük bir katliam yapmaktý. Ve öyle de yaptýlar. 77 1 Mayýs’ý kana bulanmýþtý. Alanda bulunan 500 bin emekçi kurþunlardan korunmak için kitleler halinde ters yöne kaçmýþ, bu sefer o yönden ateþ açýlmýþ, diðer yöne kaçýnca kitle birbirini ezmiþti. Kurþunlardan korunmak için yere yatan kitlenin üzerinden panzerlerle geçilmiþ, 34 sýnýf kardeþimiz, katledilmiþti. Yüzlercesi yaralanmýþtý, 98 iþçi bu olaylardan ötürü sanýk sandalyesine oturtulmuþ, 17’si tutuklanmýþtý.
04.05.1929 İngiltere Sendikalar Birliği'nin çağrısıyla Britanya tarihinin ilk genel grevi başladı. Genel grev 9 gün sürdü.
04.05.1972 Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam kararını durdurmak için THKO militanları Jandarma Genel Komutanı Kemalettin Eken'i rehin alma eylemi yaptılar. Çıkan çatışmada Orgeneral Eken ayağından yaralandı. THKO militanlarından 3’ü çatışmada geri çekilmeyi başarırken Niyazi Yıldızhan katledildi.
06.05.1972 Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildi.
10.05.1908 Kadın iplik işçileri Bursa'da greve çıktı. 17.05.1973 Türkiye Komünist Partisi- Marksist Leninist (TKP-ML) ve Türkiye İşçi Köylü Ordusu'nun (TİKKO) kurucusu İbrahim Kaypakkaya sıkıyönetimde gözaltında yapılan işkenceler sonucunda katledildi.
28.05.1981 Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK ) Genel Başkanı Abdullah Baştürk ve yürütme kurulu üyeleri, işçileri suça teşvik ve tahrik ettikleri gerekçesiyle İstanbul Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde yargılanmaya başladılar.
31.05.1971 Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) kurucularından Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Kadir Manga Nurhak dağlarında ordu ile girdikleri çatışmada katledildiler.
S ÖZ L ÜK - EM E K S ÜR E Cİ
E
mek gücünün kullanýmý, çalýþmanýn kendisidir. Emek gücünün alýcýsý, onu, satýcýsýný çalýþtýrarak tüketir. Emek gücü satýcýsý, çalýþarak, fiilen emek gücü, yani iþçi haline gelir; çalýþmaya baþlamadan önce o, sadece potansiyel emek gücüdür. Emeðin metalarda belirebilmesi için, iþçinin, her þeyden önce, emeðin kullaným deðerlerine, yani her hangi bir ihtiyacý gidermeye yarayan þeylere harcamasý gerekir. Demek ki kapitalistin iþçiye ürettirdiði. Özel bir kullaným deðeri, belli bir nesnedir. Kullaným deðerlerini veya metalarýn kapitalistler hesabýna ve kapitalistlerin denetimi altýnda üretiliyor olmasý, bunlarýn genel özelliklerini deðiþtirmez. Bunun içindir ki, emek sürecinin, ilk önce tüm belirli toplum biçimlerinden baðýmsýz olarak incelenmesi gerekir. Çalýþma her þeyden önce, insanla doða arasýndaki bir süreçtir; bu süreçte insan doða ile kendisi arasýndaki madde alýþ veriþini kendi çabasýyla yürütür, düzenler ve denetler. Emeði tümüyle ve yalnýzca insana ait bir biçimiyle alýyoruz. Bir örümcek, dokumacýnýn çalýþmasýný andýran faaliyetlerde bulunur ve bir arý, bal peteðini yaparken bir mimarý utandýrýr. Ama en kötü mimarý en iyi arýdan daha en baþýndan ayrýt eden þey, mimarýn peteði balmumundan yapmadan önce kafasýnda kurmuþ olmasýdýr. Emek sürecinin sonunda, bu sürecin baþýnda zaten iþçinin imgeleminde, yani var olan bir sonuç ortaya çýkar.
Emeðin Dünyasý Gazetesi / Aylýk Süreli Gazete / Yýl: 2 / Sayý: 12 / Mayıs / 2012 / Mart Yayýncýlýk / Sahibi ve Yazý Ýþleri Müdürü: Cenk Orçun Ýnal / Adres: 75. Yýl Mahallesi 1341 Nolu Sokak No: 47/B Sultangazi/ÝST/ Tel.: 0212 419 68 51 / emegindunyasi@gmail.com - www.emegindunyasi.info / Baský Tuks Matbaa & Ajans / Þirinevler Mah. 1. Sok. No: 27/16 Bahçelievler/ÝST
eniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan İdamlarının 40. yılında Ülke Genelinde Yapılan Miting ve Yürüyüşlerle Etkinliklerle Bir Defa Daha Yaktıkları Devrim Ateşinin Söndürülemediği Gösterildi. Bugün Ülkemizde Devrim Deniz ve Yoldaşları İle Özdeşleşmiştir. Onlar Ki Parlamenterizm’den Hızlı Bir Kopuş Yaparak Marksizmin ve Leninizmin İşçi Sınıfını Emekçi Halkları Kurtuluşa Götürecek Olan Zora Dayalı Devrim Tezini Benimsemiş ve Yaşamlarının Son Anına Kadar Ona uygun Hareket Etmişlerdir. Bugün Denizlerin Açtığı Yol İşçi Sınıfını ve Ezilen Emekçi Halkları Kurtuluşa Götürecek Yegane Yoldur. Zora Dayalı Devrimi Gündemlerinden Çıkarmış Olanların Denizlerin Adına Sahip Çıkmaları Mümkün Değildi;Olmadı da.. Bir Yandan “Eğer Denizler Yaşasaydı Bugün Yolları Parlamentoya Çıkardı” Türünden Sözler Sarfedip Bir Yandan da Kendi Reformist Kimlikleriyle Denizlerin Mirasına Sahip Çıkmaya Çalışanlara İşçi Sınıfı ve Gençlik İdamlarının 40. Yılında Cevap Verdi. Emekçi Halkları Kurtuluşa Götürecek Olan Sosyalizm İse Sosyalizmi Getirecek Olan Zora Dayalı Devrimdir. Marksizmin -Leninizmin Bu Temel İlkesini Yok Sayanlar Denizlerin Yaktığı Devrim Ateşini Söndürmeye Çalışanlardır. Devrimci İşçi Komiteleri Olarak, Denizlerin Yaktığı Ateşin, İşçi Sınıfını Kurtuluşa Götürecek İradenin Savunucuları Olarak İstanbul Kadıköy, Antep Yeşilsu Parkı, Ankara Karşıyaka Mezarlığı ve İzmir’de Mücadele Birliği Platformu Tarafından Gerçekleştirilen Mitinglerde Yoldaşlarımızı, İdamlarının 40. Yılında İşçi Sınıfı ve Emekçi Halklarla Buluşturduk.
D
YASAKLANAN MİTİNG COŞKULU GEÇTİ
Karşıyaka Merzarlığına Onbiler Akın Etti
Bugün Milyonlarca Deniz Olarak Geliyoruz
“ADIM DENİZ” H
KADIKÖY - 06.05.2012
ANTEP - 06.05.2012
ANKARA - 06.05.2012
İZMİR - 06.05.2012
D
yılında idam edilen Deniz Gezmiş Yusuf Aslan Hüseyin İnan’ın son vasiterleri yan yana gömülmekti. Sermaye sınıfı devrimden Denizlerden duyuduğu korkuyu bu noktada da göstererek Denizleri aralarında boşluklar bırakarak gömmüşleridi Her 6 Mayıs günü binlerce Deniz doğuyor yüzbinlercesi Denizlerin Mezarını ziyaret etdiyor. Bu yılda Karşıyaka Mezarlığı 10 binlerce emekçinin, gencin, yaşlının akınına uğradı. Yaktıkları Devrim ateşenin yangına çevirmeye gelmişleridi. Mücadele Birliği Devrimci Öğrenci Birliği Devrimci İşçi Komitleri Saat 10.00 civarında Denizlerin anma proğramını başlatarak Denizlerin devrimci geleneğinin altını çizdi. Denizleri Anmak Savaşmaktır şiarıyla yapılan anma proğramı daha sonra devrim savaşçılarının mezarlarıda ziyaret edilerek son buldu.m
1972
enizlerin Cüretiyle Devrime Yürüyoruz şiarıyla İzmir’de Anma Yürüyüşü gerçekleştirildi. Konak YKM önünde saat 12.30’da toplanmaya başlanarak sloganlar ve marşlarla beklenildi. saat 13.30’da yürüyüşe başlayan emekçiler yaklaşık 1 saatlik yürüyüşün ardından Cumhuriyet Meydanı’na gelerek anma proğramı başladı. Saygı duruşu ile başlayan proğram UPS işçisi Şahin Can Yücel’den “Mare Nostrum” şiirini okudu. İdamlarının 40. yılına ilişkin yapılan basın açıklamasının ardından. Şiirler okundu. Koma Gım Gım’ın yer aldığı anma proğramında müzik dinletisi verdi. serbest kürsü oluşturularak Denizler için bende birşey söylemek istiyorum diyen herkes sahnede yer alarak duygu düşünce ve şiirlerini paylaştılar. Eyleme Tümtis Disk sendikalar dernekler de destek verdi.
enizleşenlerimizle Yürüyoruz adı altında tertiplenen miting valilik tarafından “Başbakan”ın gelişi “hıdırelles” ve “futbool” maçı gerekçe gösterilerek “yeterli” emniyetin sağlanamayacağı nedeniyle izin verilmedi. İzin verilmemesi üzerine miting çalışmaları hız kesmeden devam etti. 6 Mayıs günü Kırkayak parkında toplanan yüzlerce emekçi, öğrenci, işçi ilk defa yapılacak olan anmaya çoşkulu bir şekilde katıldı. Kırkkayak parkından Yeşilsu Parkına kadar ana cadde trafiğe kapatılarak sloganlarla yürüyüş gerçekleştirildi. Yeşilsu parkında basın açıklaması, tiyatro gösterimi, şiir ve Grup Emeğe Ezgi dileti verdi. Yaklaşık 3 Saat süren anma programı miting coşkusuyla geçti.
D
er yıl gerçekleştirilen Halkın Denizi Denizleşen Halkla Buluşuyor Mitingi Denizlerin İdamlarının 40. Yıl olması nedeniyle kitlesel ve çoşkulu geçti. Halkın Denizi Denizleşen Halkla Rodrigo Konçertosu ile buluştu. Deniz Gezmiş idam edilmeden önce son isteği Rodrigo’nun konçertosununu dinlemekti. Mitingin açılışı Denizin son isteği le başladı. Mitingte Deniz ve yoldaşlarının devrimci geleneğinin altı çizildi. Denizler Nezdinden ölümsüzleşen tüm devrim savaşçıları için saygı duruşu yapıldı. Devrimci İşçi Komiteleri adına konuşan Ali Ekber Sever “Denizleri idam ederken devrimci mücadeleyi bitireceiğini sananlar yanıldılar. Siz denizleri assanızda biz bugün milyonlarca deniz olarak geliyoruz” dedi. Miting konuşmaların ve Müzik Dinletilerinin ardından Grup Emeğe Ezginin “Adım Deniz Devrimciyim” parçasıyla son buldu.