ED-S18-Kasim-2012

Page 1

Ekim Devrimi İşçi Sınıfının Yolunu Aydınlatıyor Eski takvime göre 25 Ekim’de yeni takvime göre 7 Kasım’da zafere ulaşan Ekim Devrimi proleter devrimler çağını açtı. Tarihe ilk sosyalist devrim deneyimi olarak geçen Ekim Devrimi, işçi sınıfı ve emekçilere olduğu kadar dünyanın bütün halklarına esin kaynağı oldu. Ekim Devrimi ile iktidarı eline geçiren Bolşevik Partisi hem devrime önderlik etti hem de işçi sınıfı iktidarının kuruluşuna. İşçi sınıfı ve emekçiler Ekim Devrimi’nden ve yaşanan sosyalizm deneyimlerinden öğrenmeye devam ediyorlar.

Aylık İşçi Gazetesi / Yıl: 2 / Kasım / Sayı:18 Fiyat: 1 Lira

DEVRİMCİ TUTSAKLAR ÖZGÜRLEŞMEDEN İŞÇİ SINIFI ÖZGÜRLEŞEMEZ

Sf.7

ÖLÜMLER DURSUN

Almanya DHL’de örgütlü Ver.di sendikasý

Taksim THY Önünde Oturma Eylemi

DHL Direniþini Ziyaret Etti Almanya’da 2 milyondan fazla iþçinin örgütlü olduðu Ver.di sendikasý merkez yönetiminden Stephan Teuscher “DHL Türkiye iþçileri 143 gündür burada haklý direniþlerini sürdürüyor, bizler de onlarý yerinde desteklemek için geldik.

Sf.7 Sf.8

K

EKS, DÝSK, TTB, TMMOB,Mücadele Birliði ve Devrimci Emekçi Komiteleri’nin de aralarýnda bulunduðu çeþitli sendika ve demokratik kitle örgütü Taksim’de 1 Kasým Perþembe gecesi oturma eylemi yaptý. “Ölümler Durdurulsun” “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük “, “Tecriti kaldýrýn”, “Barýþ için anadilde eðitim”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” , “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak “, “Ölüm deðil çözüm istiyoruz” þeklinde sloganlar atýldý

07.s >>Gündem... ermayenin servet, emekçilerin sefalet hükümeti AKP ve onun Maliye Bakaný Mehmet Þimþek “Bütçe disiplininden vazgeçmeyeceðiz. Popülist (halkçý) politikalar...

S

THY’de grev yaptýklarý için çýkartýlan iþçiler 6. haftada Taksim THY Bilet Satýþ Ofisi önünde oturma eylemi yaptýlar. THY limanýnda dýþ hatlar bölümünde 145. gündür eylemde olan iþçiler her hafta Taksim THY Bilet Satýþ Ofisi önünde yaptýðý eylemin bir yenisini eklediler.

Hey Tekstil Ýþçilerine Saldýrý

Sf.5

Bedaþ Ýþçileri Kararlý

Sf.3

10.s >>Tarihe Yön Veren Kadınlar

G

erçek ismi Haydee Tamara Bunke Bider olan Tanya, adýný 1941’de faþistlerin öldürdüðü kadýn gerilladan almýþtý. Arjantin’de doðan bir Alman olan Tanya, Demokratik Almanya’ya

Enerji Sen üyesi BEDAÞ’ta sendikalý olduklarý için iþten çýkartýlan iþçiler “Mücadelemiz patronlara karþý ve iktidara karþý sýnýf mücadelesidir” diyerek sürdürdükleri eylemin 152. gününde yürüyüþ düzenlediler. . Her hafta Cuma günü Galatasaray Lisesinden toplanýlarak gerçekleþtirilen yürüyüþ BEDAÞ binasý önüne kadarki eyleme bir yenisini daha eklediler.

06.s >>SENDİKALARIN BAŞINA...

B

ilindiði üzere, 1946’dan günümüze Türkiye’de, sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili üç kanun uygulandý. Öncelikle 1946 yýlýnda 4919 sayýlý yasa ile sendikal yasak kaldýrýldý. Ýlk yasa 1947’de

Sf.3

Alacaklarýný ve tazminatlarýný alamadýklarý için 9 aydýr Hey Tekstil önünde direniþ çadýrý kuran iþçilere daha önce polis ve zabýtanýn saldýrýsý olmuþtu. Ýþçilerin çadýrý sökülerek eþyalarýna el konulmuþtu. Ýþçilere bu defa ise iþverenin korumalarý saldýrarak iþçilerin hak arama mücadelelerinin önü kesilmek istendi.


Sayı 18 / Kasım 2012

Ziya İncedere Eylemi Sürüyor İST/29.10.2012

2

Küçük burjuvanın temel koşulu şudur: "Böyle gelmiş, böyle gider". Bu kelimelerin çıkardığı ses bir saat rakkasının otomatik hareketini düşündürür. Küçük burjuvazi gerçekten, sahiden çürümektedir. Tıpkı o her düğünde damat Maksim Gorki her ölümde cenaze olmaya çalışır emegindunyasi.info

emegindunyasi@gmail.com

emegindunyasi

K

artal Koşuyolu Hastanesi'nde Dev-Sağlık-İş üyesi ve işyeri temsilcisi Ziya İncedere, bayramı sürgüne karşı direniş çadırında geçirdi.Kartal’da bulunan Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Devrimci Sağlıkİş’in temsilcisi Ziya İncedere’nin eylemi sürüyor. .İncedere’nin 1 Ekim günü eyleme başladı.

Kapitalizm Öldürmeye Devam Ediyor:

En Az 78 Ölü Emeklerinden baþka satacak bir þeyleri olmayan iþçileri her gün ölüm bekliyor. Ýstanbul Ýþçi Saðlýðý ve Ýþ Güvenliði Meclisi aylýk olarak açýkladýðý iþ cinayetleri raporunda en az 78 iþçinin hayatýný kaybettiðini belirtti. ÝSTANBUL – 05.11.2012 Raporda ölümlerin en çok inþaat, maden, mevsimlik tarým, enerji ve belediye sektöründe yaþandýðýný belirtilerek “Ýnþaat sektörü mevsim dinlemiyor, ölümler devam ediyor. Ekim ayýnda sektörde 27 iþçi hayatýný kaybetti… Madenlerde ise bu ay 10 iþçi düþerek, göçük altýnda kalarak, yanarak, boðularak aramýzdan ayrýldý… 6 mevsimlik tarým iþçisi, 5 enerji iþçisi ve yine 5 belediye iþçisi can verdi… Çalýþma yaþamýnýn güvencesizleþtirilmesi ölümlerin her sektöre hýzla yayýlmasýna neden oluyor ve bu süreç derinleþerek” devam ediyor dendi. Raporda ölümlerin en çok Ankara, Ýstanbul, Sivas ve Bursa’da yaþandýðý belirtilirken “Ekim ayýnda tespit edebildiðimiz 78 iþ cinayetinde 9 ölüm Ankara’da; 8 ölüm Ýstanbul’da; 6 ölüm Sivas’ta; 5 ölüm Bursa’da; 4’er ölüm Muðla ve Zonguldak’ta; 3’er ölüm Eskiþehir, Gaziantep, Konya, Sakarya, Samsun ve Trabzon’da; 2’þer ölüm Kocaeli, Mersin, Rize, Siirt ve Tekirdað’da; 1’er ölüm ise Adana, Adýyaman, Bingöl, Bitlis, Çankýrý, Denizli, Erzurum, Gümüþhane, Hatay, Isparta, Ýzmir, Karaman, Kýrýkkale ve Ordu’da” yaþandý

denildi. Tersanelere de dikkat çekilen raporda “Tersane patronlarý Avrupa pazarýna talip olurken 152. ölüm haberi geldi… GEMÝSANDER Baþkaný Adem Þimþek, geçtiðimiz hafta verdiði röportajda Avrupa ülkelerinin bayraðýný taþýyan tüm donanma ve ticaret gemilerinin sökümüne talip olduklarýný söyledi. Dünyanýn en tehlikeli ve zor iþlerinden birinin gemi sökümü olduðunu vurgulayan Þimþek, son 5 yýlda yapýlan yatýrýmlarla sektörün çevre ve iþçi güvenliði gibi konularda önemli mesafeler kat ettiðini, sökülmesi için gelen gemi sayýsýnda önemli artýþ yaþandýðýný kaydetti… Hal böyle iken Ýstanbul Tuzla’da bulunan Çiçek Tersanesi’nde 152. iþ cinayeti yaþandý. 53 yaþýndaki Bekir Seven, baþýna düþen iskele demiri nedeniyle kaldýrýldýðý hastanede hayatýný kaybetti… Ýþte yaþananlarýn özeti de bu aslýnda. Tersane patronlarýnýn pazarý büyütme planlarý güvencesiz çalýþma ve iþçi ölümleri üzerinden yükseliyor… “ denildi. Her ay yüzlerce iþçi yaþamýný yitirirken iþçi ölümlerinin durdurulmasý için somut hiçbir adým atýlmýyor.

Ýþ Cinayetleri En Çok Ýnþaat Sektöründe Raporla inþaat sektöründeki iþ cinayetlerine dikkat çekti. Meclis, “Türkiye ekonomisinin lokomotifi dedikleri, deprem paralarýný dahi duble yollarda çarçur ettikleri, yasadýþý HES inþaatlarýyla, þekilsiz insanlýk dýþý alýþveriþ merkezleriyle büyüyen inþaat sektöründe bugün bir iþ cinayeti daha iþlendi” dedi. Bir baþka cinayetin “Sarýyer’deki Ferahevler Mahallesi’nde Altýnordu caddesinde yer alan Özel Ufuk Okullarý Ufuk Koleji’nin arka kýsmýnda, Hale Eðitim Hizmetleri ve Pazarlama San. Tic. AÞ’nin tarafýndan Vakýflar Genel Müdürlüðü arazisinde yapýlmakta olan sosyal tesis inþaatýnda” iþlendiðini belirtti. “Beþinci kat beton atýlmasý sýrasýnda kalýplarýn kýrýlmasý sonucu meydana gelen çökme sonucu, aþaðýya düþen malzemelerin ve beton bloklarýn, zemin katta çalýþan iþçilerin üzerine düþmesi üzerine iþçilerden Þener Görgülü kaldýrýldýðý Ýstinye Devlet Hastanesi’nde hayatýný kaybetti. Ýþçilerden Üzeyir Özdemir’in cesedine ise, yapýlan çalýþma sonrasý, enkazýn altýnda ulaþýldý. Yaralanan 1 iþçi ise, Þiþli Etfal Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi’nde tedavi altýna alýndý.” Ayrýca açýklamada “Çevre sakinleri geçtiðimiz yýl da inþaatla ilgili uyarýlarýný dile getirmiþ-

Ýþçi aileleri: ‘11 iþçi öldü ne çabuk unuttunuz’ ÝSTANBUL – 19.10.2012 - 11 Mart 2012’de inþaatý sýrasýnda 11 iþçiye mezar olan Marmara Park Alýþveriþ Merkezi açýldý. Açýlýþý protesto eden iþçi aileleri bir basýn açýklamasý düzenledi. Eylemde, “Ne çabuk unuttunuz? Ýþ cinayetlerini unutmadýk unutturmayacaðýz” yazýlý pankart açýldý. Hep bir aðýzdan “Ýþ kazasý deðil bu bir cinayet” ve “Sorumlular belli adalet istiyoruz” þeklinde slogan atýldý. Alýþveriþ merkezi önünde, yaþamýný yitiren aileler adýna iþçi Barýþ Kýyak’ýn kardeþi Damla Kýyak açýklamayý okudu. Kýyak, “Þaþaalý reklam kampanyalarýyla Marmara Park AVM Beylikdüzü açýlýþ duyurularý yapýlmakta; her yer ýþýltýlý, alýþveriþ edenler mutlu ve sanki cennetmiþ gibi... Daha 11 iþçi kardeþimizin, evladýmýzýn, canýmýzýn senesi dolmadan! Ýnsanda bir parça utanma ve haya olur diyoruz. Bugün bu yýkýlasýca AVM önünde bir araya geldik. Çünkü acýmýz bu kadar tazeyken ve bu yapýyý inþa edenler sanýk olarak mahkeme huzurunda yargýlanýrken, hiçbir þey olmamýþ gibi, hiç sorumluluklarý yokmuþ gibi davranýlmasý canýmýzý acýtýyor” dedi. Ýhmal ve denetimsizliðin bilirkiþi raporlarýyla belgelendiðini hatýrlatan Kýyak, þöyle devam etti: “Sanki raporlara raðmen önlem almayanlar açýlýþý yapanlar deðil. Sanki iþçileri çadýrlarda balýk istifi barýndýran onlar deðil. Sanki çadýrlarda çýkýþ kapýsýný bile kapatan onlar deðil. Sanki kanunlarýn emrettiði iþ güvenliði tedbirlerini almayan onlar deðil. Yüzsüzlükleri devam ediyor. Bakýn danslara, balonlara, palyaçolara, janjanlý davetlere... Anlamamak ve unutturmak için bu kadarý da fazla. Kazanç uðruna canlarýmýzýn hayatlarýný kaybetmesine neden olanlar, kazanç uðruna acýmýza saygýyý bile esirgemekteler.” Ýþ cinayetinde yaþamýný yitiren Seyfettin Topal’ýn aðabeyi Ýdris Topal da ““Ben burada kardeþimi kaybettim, yaptýklarýna bakýn. Bu hak mý? Daha senesi dolmadan, daha acýmýz dinmeden... Þu gelenlere bakýn, insan kaynýyor. Bu bize yakýþýr mý? Gidenler gelmez giden zaten gitti, ama

daha mahkeme sonuçlanmadan açýlýþ yapýyorlar” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Barýþ Kýyak’ýn annesi Ayþe Kýyak ise, gözyaþlarýný tutamadý. Acýlý anne “Her gün öldük. Gözümüzün yaþý kurumadý. Her gün diri, diri öldük. Sadece ‘Davacý olmayýn’ diye aradýlar. Üç kuruþ para için 11 gencin ölümüne neden oldular” dedi.Ýþçi yakýnlarý eylem sýrasýnda “Ýþ kazasý deðil, bu bir cinayet”, “Sorumlular belli, adalet istiyoruz” sloganlarý attý. Eyleme TMMOB bileþenleri ve Hava-Ýþ de destek verdi. Ýþ Cinayetlerinde Yakýnlarýný Kaybedenler Katillerin Peþinde Marmara Alýþveriþ Merkezi’nin inþaatýnda yaþanan iþ cinayetinin davasý halen sürmekte. 5’i tutuklu 13 sanýðýn yargýlandýðý davanýn üçüncü duruþmasý 23 Kasým 2012’de görülecek. Ýþ Cinayetlerinde Hayatýný Kaybedenlerin Adalet Arayan Yakýnlarý, dava günleri ve her ayýn ilk pazar günü saat 13.00’da Galatasaray Meydaný’nda bir araya gelerek davalarýn süreçleriyle ilgili bilgilendirme yapýyorlar. ‘Ýþçiler yanarak ölüyor patronlar zengin oluyor’ Ailelerin ardýndan Ýþçi Ölümlerine Son Platformu AVM’yi protesto etti. “Ýþçiler yanarak ölüyor patronlar zengin oluyor” pankartý açan platform üyeleri adýna açýklama yapan Emre Öztürk, AVM’nin 11 iþçinin mezar taþý gibi dikildiðini belirterek, yatýrýmcýlarýn “sorumlular biz deðiliz diyerek” olayýn üzerinin kapatýlmaya çalýþýldýðýný ifade etti. Öztürk, “Bu devran böyle gitmeyecek. Mahkeme salonlarýný onlara dar edeceðiz” diye konuþtu.

lerdi. Geçen yýl hafriyat sýrasýnda bir çökme olmuþ ancak ölen ya da yaralanan olmamýþtý. Ayrýntýlý soruþturma halen yapýlmamýþ olsa da, olayýn yüklenici firma tarafýndan denetim ve gözetim sorumluluðunu yerine getirmemesi sonucu gerçekleþtiði açýktýr. Beton dökümü gibi iþler teknik bir personel denetim ve gözetiminde yapýlmalýdýr. Kalýplar önceden kontrol edilmeli, kalýplarý taþýyan iskelelerin ne kadar yük taþýyabileceði hesaplanmalýdýr. Her kalýp ve iskele iþinin ehli bir kiþi tarafýndan kurulmalý ve yine teknik bir personel tarafýndan denetlenmelidir. Ýnþaat iþi þaka kaldýrmaz. Gerek inþaat sýrasýnda, gerekse de depreme dayanýklý inþaatlar üretmek için, gerekli teknik önlemler alýnmalýdýr. Ýnþaat sýrasýnda en basit iþ güvenliði önlemlerinin dahi alýnmamasý, bu yapýlarýn bittikten sonra da ne ölçüde güvenilir olduðu sorusunu akla getirmektedir. Bugün inþaatlar 4708 sayýlý Yapý Denetimi Hakkýnda Kanun uyarýnca özel kuruluþlar tarafýndan denetlenmektedir. Kamu Ýhale Kanunu kapsamýndaki inþaatlarda ise, idareler denetimi yapmakta, çoðu durumda ise özel sektörden hizmet satýn alma yoluyla benzer bir þekilde denetimi piyasa koþullarýna devretmektedir. Bu olayda da görüldüðü üzere, inþaatlardaki iþ cinayetleri sadece iþ güvenliði önlemleri alýnarak deðil, inþaatlarýn teknik þartnamelere, standartlara ve en temel mühendislik ilkelerine uygun þekilde yapýlmasý halinde önlenebilir” denildi.

Süreyyapaþa Emekçileri Ýl Saðlýk Müdürlüðü Önünde

ÝSTANBUL – 01.11.2012 - Alacaklarýný almadýklarý halde bir belgeye imza attýrýlarak tüm haklarýnýn gasp edilmesine karþý çýkan Süreyyapaþa Devlet Hastanesi çalýþanlarý iþten atýlmýþlardý. Ýþten atýlan iþçiler seslerini duyurmak ve haksýzlýklara boyun eðmemek için hastane bahçesinde eylem yapýyorlar. Ýþçiler hastanenin yapmýþ olduðu hukuksuzluðu protesto etmek amacýyla Ýl Saðlýk Müdürlüðü önünde eylem yaptýlar. Ýl Saðlýk Müdürlüðü önünde yapýlan açýklamada konuþan Arzu Çerkezoðlu “Taþeron sisteme iliþkin herhangi bir düzenleme yapacaksanýz, bu hukuksuz ibranameyi imzalamadýklarý için iþten

çýkarýlan, sürgün edilen iþçinin durumuna, taþerona karþý 165 gündür direnen BEDAÞ’a bakacaksýnýz. Orada, bakanlýk koltuklarýnda oturarak iþçiler hakkýnda karar veremezsiniz. 20 yýllýk emeðinizle kazandýðýnýz haklarýnýzdan, bir ibraname imzalayarak feragat eder misiniz?” dedi. Direniþteki iþçilerden Ziya Ýncedere “Biz gücümüzü haklýlýðýmýzdan alýyoruz. Biz sadece taþeron çalýþmaya son verilmesini, insanca bir yaþam istiyoruz. Alýnterimiz ve emeðimizle evimize ekmek götürmek istiyoruz. Bunun için direniþimizi sürdüreceðiz” dedi.


Sayı 18 / Kasım 2012

İST/20.10.2012

Tekstil İşçileri Eylem Yaptı Darkmen Tekstil işçileri firmanın Laleli'de bulunan mağazası önünde eylem yaparak haklarını istedi.30 Ağustos'ta işten atılan Darkmen Tekstil işçileri haklarını alabilmek için eylemlerini sürdürüyorlar. 20 Ekim günü Laleli'de bulunan Darkmen satış mağazası yakınlarında pankartlarını açarak sloganlarla mağaza önüne yürüyen Darkmen işçileri basın açıklaması yaptılar.

Roseteks Ýþçileri Haklarý Ýçin 5 Ayrý Eylem Yaptý

HABER MERKEZÝ – 07.10.2012 - 8 Mart günü Roseteks patronu 382 iþçiyi iþten atarak maðdur etti. Ýþten atýlan iþçilerin bir kýsmý 13 haftadýr ödenmeyen haklarýný almak için Köþebaþý Restorantlarý önlerinde eylemler yaparak maðduriyetlerinin giderilmesini talep ediyorlar. Kimi yerde polis barikatlarýyla da karþýlaþan iþçiler, barikatlara aldýrýþ etmeden eylemlerini sürdürdü. Ýstanbul’da ve Ankara’da eylemleri düzenleyen iþçileri ödenmeyen haklarýnýn ödenmesini talep ederek eylemlerini sürdüreceklerini belirttiler. Yaptýklarý eylemlerde okuduklarý basýn açýklamasýnda ise emeklerinin çalýnarak Köþebaþý restorantlarýnýn açýldýðýnýn altý çizildi. “Emeðimizi çalan, gasp eden patronlarýmýz Nedim Aþkýn, Bülent Temuroðlu ve Yalçýn Aytaç Temuroðlu bizden çaldýklarýyla lüks Köþebaþý Restaurant zincirleri açtýlar. Bizlerin alýnteriyle 15 yýlda yurtiçi ve yurtdýþýnda 18 tane Restorantlar zinciri kurdular… Bizden çaldýklarýyla lüks içinde yaþayan patronlarýmýza karþý tüm haklarýmýzý alana kadar direnmeye devam edeceðiz… Bizler, haklarýmýzýn ödenmesi için tam 13 haftadýr Köþebaþý Restorantlarý önünde eylem yapmaktayýz. Eylemlerimizde haklarýmýzýn ödenmemesi halinde yurtiçi ve yurtdýþý tüm Köþebaþlarýnýn önünde olacaðýmýzý söylemiþtik. Sözümüzü tuttuk ve direniþimizin 13. Haftasýnda tüm kararlýlýðýmýzla bugün Ankara Köþebaþýndayýz…” diyerek “Haklarýmýzý alana kadar da yurtiçi ve yurtdýþý KÖÞEBAÞLARI önünde olmaya devam edeceðiz… Her Cumartesi-Pazar ve hafta içi eylemlerimize devam edeceðiz” denildi.

Roseteks Ýþçileri Hak Arama Eylemi Devam Ediyor ÝSTANBUL – 28.10.2012 - Aylardýr alacaklarýný ve geriye dönük haklarýný almak için Köþebaþý restorant önünde eylemler düzenleyen iþçiler yine Levent Köþebaþý restorant önünde eylem yaptý. Ýþçiler gece saatlerinde düzenledikleri oturma eylemiyle haklarýnýn verilmesini talep ettiler. Okunana basýn açýklamasýnda “Tam 16 haftadýr direniyor. Haklarýmýzý gasp, eden kýdem ve maaþ alacaklarýmýzý gasp edenlere karþý mücadele ediyoruz. Ýki bayramdýr Köþebaþý restaurant önündeyiz. Bizden çalýnanlarý istiyoruz. Bunun için bir kez daha buradayýz. ..2 aylýk maaþlarýmýzý ihbar ve kýdem tazminatlarýmýzý alana kadar burada ve bütün köþebaþý restaurantlarýn önünde olacaðýz” denildi.

ANTEP’TE DÝSK- KESKTTB’ DEN ZAM VE SAVAÞ KARÞITI BÝLDÝRÝ DAÐITIMI DÝSK, (Devrimci Ýþçi Sendikalarý Konfederasyonu) KESK (Kamu Emekçileri Sendikalarý Konfederasyonu) ve TTB (Türk Tabipler Birliði) Balýklý Parký’nda 20 Ekim cumartesi günü zam ve savaþ karþýtý yürüyüþe çaðrý için bir basýn açýklamasý ve bildiri daðýtýmý gerçekleþtirdi. Basýn açýklamasýný okuyan KESK Dönem Sözcüsü Ömer Faruk Koç, emekçi halktan toplanan kaynaklarýn sürekli sermayeye aktarýlmasýna ve zamlarýn son dönemlerde yaþamýn sýradan bir olgusu haline gelmeye baþlamasýna vurgu yapýlýrken emekçi halklarýn da sürekli yoksulluða sefalete sürüklenmesine dikkat çekti. Emekçi halklara

3

"Büyük" ulusların ve bunların önde gelen sınıflarının politikasını sürdürmek için girişilen bugünkü savaşa yalnızca bir gözatmak, "anayurdun savunulması"nın bir bahane olduğunu ve tarihsel gerçeklere karşıt düştüğünü görmeye yeter. V.İ.Lenin emegindunyasi.info

Küçükoðlu baþta olmak üzere çadýrda bulunan iþçilere saldýrdýlar. Ellerinde sopalarla çadýra giren saldýrganlar arkadaþlarýmýzý yaraladýlar. Bizler Hey Tekstil iþçileri olarak, Süreyya Bektaþ’a bir kez daha sesleniyoruz! Sizlerin bu saldýrýlarý bizi yýldýramaz. Saldýrýlarýnýzla bir kez daha iþçi emekçi düþmanlýðýnýzý gösterdiniz. Biz Hey Tekstil iþçileri direneceðiz. Haklarýmýzý alýncaya kadar direnmeye devam edeceðiz” diyerek tüm emekten yana olan herkesi direniþe destek olmaya çaðýrdýlar.

Bedaþ Ýþçileri Kararlý ÝSTANBUL – 19.10.2012 - Enerji Sen üyesi BEDAÞ’ta sendikalý olduklarý için iþten çýkartýlan iþçiler “Mücadelemiz patronlara karþý ve iktidara karþý sýnýf mücadelesidir” diyerek sürdürdükleri eylemin 152. gününde yürüyüþ düzenlediler. . Her hafta Cuma günü Galatasaray Lisesinden toplanýlarak gerçekleþtirilen yürüyüþ BEDAÞ binasý önüne kadarki eyleme bir yenisini daha eklediler. Galatasaray Lisesi önünde toplanan BEDAÞ iþçileri “BEDAÞ’tan Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn” pankartýný açarak “ Enerji’de Taþeron Ölüm Demektir”, “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor”, “BEDAÞ Þaþýrma Sabrýmýzý Taþýrma”, “Ýþten Atýlanlar Geri Alýnsýn” sloganlarý atýldý. Eyleme Mücadele Birliði, Devrimci Ýþçi Komiteleri de destek verdi. Ýþçiler, Ýstiklal Caddesi üzerinde bulunan Kiðýlý Maðazasý ve THY bürosunun önünde durarak, iþten çýkartýlan iþçilere destek için “Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý”, “Kýðlý Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “THY Ýþçisi Yalnýz Deðildir” sloganý atýldý. Basýn açýklamasýný okuyan iþçilerden Arif Ýnan Baþgedik, “152 gündür sürdürdüðümüz mücadele, kararlýðýmýz ve emekten yana kiþi ve kurumlarýn dayanýþmasý ile kazanana kadar da sürecek.” dedi. Baþgedik; Meclis’te gündem de olan Toplu Ýþ Ýliþkileri Yasasý ile ilgili þunlarý söyledi; “Kendine demokrat AKP iktidarý, iþverenler ve yandaþ iþçi örgütleri aracýlýðýyla hazýrladýðý yeni sendikalar kanunu ile iþçi sýnýfýnýn örgütlenme hakkýný engellemektedir. Bizler bundan sonra da yasalarýn Meclis’te deðil sokakta yapýlacaðý bilinciyle hareket edecek, fili ve meþru mücadelemizle toplu sözleþme hakkýmýzý kazanacaðýz” diye konuþtu. Arif Ýnan Baþgedik Suriye ile savaþ durumunu hatýrlatarak; “ “Biz enerji iþçileri çocuklarýmýzýn ve genç iþçilerin savaþ bataðýnda ölmelerine izin vermeyeceðiz, kardeþ halklara yönelik her türlü saldýrganlýða kalkan olacaðýz, emeðimizin, alýn terimizin savaþ bütçesi ile gasp edilmesine sessiz kalmayacaðýz.” dedi. Açýklamadan sonra iþçiler çadýrlarýna dönerek halay ve sloganlarla yürüyüþü bitirdiler.

DÝSK, KESK VE TTB’DEN ZAMLARA VE SAVAÞA KARÞI YÜRÜYÜÞ

her zaman zamlar reva görüldüðünü söyleyen emekçiler, sermayeye sunulan vergi muafiyetleri ve arazi hediyeleri gibi imtiyazlar ile palazlandýrýlmaya çalýþýldýðýna vurgu yapýldý. Basýn açýklamasýnýn sonlarýnda “ Artýk Yeter! Zaman ekmeðimizi ve geleceðimizi çalanlara artýk dur deme zamanýdýr! Zaman, emperyalist müdahalelere ve AKP’nin içeride ve dýþarýda savaþçý politikalarýna karþý ülkede barýþ, bölgede barýþ çýðlýðýný yükseltmenin zamanýdýr! AKP’ye dur demek için 20 Ekim 2012 cumartesi günü saat 13.30 Kýrkayak Parký’ndan baþlatacaðýmýz yürüyüþümüzle zamlara, savaþlara, yoksulluða, iþsizliðe hayýr ve dur demek için alanlarda olacaðýz.” sözlerini dile getirdi. Alanda

“ Ýçerde Dýþarýda Savaþa Hayýr” “ Susma Haykýr Zamlara Hayýr” sloganlarý atýldý. Sloganlarýn ardýndan birleþen sendika üyeleri, Gaziler caddesinden baþlayarak, Düztepe, Karþýyaka ve Merkezde bildiri daðýtýmý yaptý. DÝSK, KESK VE TTB’DEN ZAMLARA VE SAVAÞA KARÞI YÜRÜYÜÞ ANTEP – 21.10.2012 -Adaletsizliðe, haksýzlýða, iþsizliðe, pahalýlýða ve yoksulluða, savaþýn emekçi halklara getireceði acý, kan gözyaþý ve yýkýma karþý ezilenlerin, haksýzlýða uðrayanlarýn sesini bir çýðlýða dönüþtürmek amaçlý DÝSK, KESK, TTB “Zamlara, Ýþsizliðe, Yoksulluða, Savaþa Son” sloganý

emegindunyasi@gmail.com

Merhaba

Hey Tekstil Ýþçilerine Saldýrý ÝSTANBUL – 22.10.2012- Alacaklarýný ve tazminatlarýný alamadýklarý için 9 aydýr Hey Tekstil önünde direniþ çadýrý kuran iþçilere daha önce polis ve zabýtanýn saldýrýsý olmuþtu. Ýþçilerin çadýrý sökülerek eþyalarýna el konulmuþtu. Ýþçilere bu defa ise iþverenin korumalarý saldýrarak iþçilerin hak arama mücadelelerinin önü kesilmek istendi. Saldýrý ile ilgili açýklama yapan iþçiler “Direniþe bir kýþ günü baþladýk. Bir kýþ günü kapýnýn önüne konulduk. Tam 420 iþçiydik, üç mevsimi direniþte geçirdik, 4. mevsime direniþte giriyoruz. Bizleri bu kadar süre maðdur eden patronlarýmýz, direniþimizi zorbalýkla kýrmaya çalýþýyor. Bizlere kendi adamlarýyla fabrikanýn özel güvenlikçileriyle saldýrýyor. Arkadaþlarýmýz Zeki Gördeðir, Vural

emegindunyasi

ile Antep’te bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Saat 13.30’da Kýrkayak Parký’nda toplanan kitle saat 14.00‘e doðru “ Susma Haykýr Savaþa Hayýr” “ Savaþa Deðil Eðitime Bütçe” “ Suriye Ýle Savaþ Ýstemiyoruz” “ Zam Zulüm Ýþkence Ýþte AKP” “ Susma Haykýr Zamlara Hayýr” “ Yaþasýn Halklarýn Kardeþliði” sloganlarý ile Balýklý Parký’na doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ sýrasýnda çevreden birçok kiþi de alkýþlarý ile eyleme destek verdi. Balýklý Parký’na gelindiðinde ortak hazýrlanan metin okundu ve ardýndan eylem sonlandýrýldý.

Sermaye sýnýfý uzun bir süreci kapsayan iç savaþý kazanmak için emekçi sýnýflara ve Kürt halkýna karþý kesintisiz bir savaþ sürdürüyor; ama ne iþçi sýnýfý ne de Kürt halkýný teslim alabiliyor, ona boyun büktürebiliyor. Ýþte Adana TEDAÞ, iþte THY direniþi... Aslýnda sermaye sýnýfý uzun süreli iç savaþý kazanmak için bir dýþ savaþý da göze almýþtý. Suriye’ye karþý baþlattýðý dýþ savaþ politikasýyla “vatan, ezan, bayrak, kuran” demagojileriyle sýnýf bilincinden yoksun geniþ halk kitlelerinin yanýna alarak iþçi sýnýfýný susturacak tüm yokluklara, yýkýmlara “vatan, ezan, bayrak, kuran” demagojisiyle razý olmasýný saðlayacak, Kürt halkýna yönelik saldýrýlarýný “topyekûn savaþ” politikasýndan “topyekûn imha” politikasýna dönüþtürecek “bir taþla iki kuþ” vuracaktý ama olmadý. Çünkü ABD Genel Kurmay Baþkaný “NATO bu iþin altýndan kalkamaz” diyerek TC’yi uyardý “Fazla ileri gitme, bizi altýndan kalkamayacaðýmýz durumlara sokma” diye. Ama sermayenin “dindar ve kindar” iç savaþ hükümeti öðretmeni tarafýndan kulaðý çekilerek azarlanan öðrenci hikayesine baþvurarak “Caným ABD’de seçimler var ya Obama seçimlere odaklandýðý için Türkiye’yi yalnýz býraktý” demagojisine baþvurdu. Oysa herkes biliyor ki, emperyalist tekellerin azami miktarda kar için yapamayacaklarý katliam, iþlemeyeceði cinayet yoktur. Gerçek sebep tam da ABD Genel Kurmay Baþkaný’nýn dediði gibidir. “NATO bu iþin altýndan kalkamaz” Çünkü ABD Dýþiþleri Bakaný Hillary Clinton’un Rusya’ya Baþer Esad’a sýðýnma hakký tanýyýn demagojisine Rusya Baþbakaný Medvedev’in cevabý “Çok kan akacak, üçüncü dünya savaþýna yol açar” uyarýsý oldu. ABD bu iþin üçüncü dünya savaþýna varabileceðini bunun da bir dünya devrimine yol açabileceðini öngörmüþ olabilir. Sermaye sýnýfý, Suriye’ye yönelik savaþý göze alamadýðý için içe döndü ve emekçi sýnýflara yönelik saldýrýlarýný sürdürdü. Ýþbirlikçi, devletçi Türk-Ýþ’in de onayýyla 18 Ekim günü TBMM’de kabul edilerek yürürlüðe giren Toplu Ýþ Ýliþkileri Yasasý’yla kademeli bir þekilde iþ kollarý birleþtirilerek birçok sendikanýn barajýn altýnda kalarak Toplu Ýþ Sözleþmesi yapma yetkisini kaybetmesine, bunun sonucunda da tasfiye olmasýna yol açacak. CIA’nýn yönlendirmesiyle kurulan Türk-Ýþ her daim devletin ve sermayenin hizmetinde oldu. 13 Þubat 1967’de Türk-Ýþ’in iþbirlikçi uzlaþmacý sarý sendikacýlýk anlayýþýna bir tepki olarak kurulan DÝSK sýnýf ve kitle sendikacýlýðýný temel almýþtý. Ama 12 Eylül 1980 faþist darbesiyle kapatýldý. Bu durumdan ders çýkaran DÝSK de devletle iþbirliði, uzlaþma sonucu açýldý. Gelinen noktada iþçi sýnýfýnýn baðýmsýz sýnýf çýkarlarýný temel alan bir sendikal konfederasyondan bahsedilemez. Türk-Ýþ, zaten klasik devlet sendikasý. Her daim devletin ve sermayenin çýkarlarýný temel almýþ, devlet politikalarýna uyum saðlamýþ bir sendika. Hak-Ýþ ise AKP’nin arka bahçesi olmaktan kurtulamamýþ bir sendika; týpký DÝSK’in CHP’nin arka bahçesi olmaktan kurtulamayýþý gibi… Kýsaca söylersek; burjuva devletten, burjuva partilerden ve burjuva ideolojisinden, politikasýndan baðýmsýz bir sýnýf ve kitle örgütlenmesi, iþçi sýnýfýnýn ve emekçi kitlelerin en hayati sorunu olmaya devam ediyor. Bu sorunu aþmanýn en pratik yolu iþçi sýnýfýnýn baðýmsýz sýnýf ve kitle örgütleri olan komite ve konseylerde örgütlenmek, ekonomik ve demokratik mücadeleyi politik iktidar mücadelesiyle birleþtirilerek ve politik iktidar mücadelesini en baþa koyarak mücadele etmektir. Sevgiyle yeniden Merhaba…


Sayı 18 / Kasım 2012

Cansel Malatyalı İşe Geri Çağrıldı ANK/20.10.2012

4

Sosyal-şovenizm, bugünkü savaşta, "anayurdun savunulması" fikrinden yana çıkmaktır. Ayrıca bu fikir, savaş sırasında sınıf savaşımının bir yana atılmasına ve savaş borçlarını vb. kabullenmeye yolaçmaktadır. V.İ.Lenin emegindunyasi.info

emegindunyasi@gmail.com

emegindunyasi

242 gündür Ankara'da İMO önünde işe dönmek için eylem yapmakta olan Cansel Malatyalı, 19 Ekim günü İMO tarafından işe geri çağrıldı. 36 gündür de açlık grevinde olan Cansel Malatyalı, sadece açlık grevi nedeniyle kendisine acınarak karar verildiğini belirterek henüz bir karar vermediğini söylüyor. İMO ise yaptığı açıklamada, “Yönetim Kurulumuz Malatyalı’ya işine geri dönmesi çağrısında bulundu” diyor.

BELDE AÞ YÝNE EYLEMDE! Çankaya Belde A.Þ Ýþçileri Yine Eylem Yaptý ANKARA - 02.10.2012 Sosyal Ýþ sendikasýna üye Çankaya Belediyesi Belde A.Þ iþçileri, 2 aylýk maaþlarýnýn ödenmemesi nedeniyle eylem yaptý. Sosyal Ýþ Sendikasý’nýn maaþlarýn ödenmemesi nedeniyle belediye baþkaný ile görüþme istemesi ve belediye baþkanýnýn görüþme talebini yanýtsýz býrakmasý üzerine iþçiler Ek Hizmet Binasý önünde eylem yaparak maaþlarýnýn ödenmesini talep ettiler. Özel güvenliðin müdahale etmesi üzerine sendika yetkilileri ile ÖGB arasýnda arbede yaþanýrken iþçiler ile görüþme yapan belediye baþkaný ise iþçilerin 1 aylýk alacaklarýnýn olduðunu iddia etti. Eðitim Kültür Daire Baþkaný Ali Tekin’in görüþme talebi üzerine, çalýþanlar ve sendika yöneticilerinden oluþan bir heyet, Tekin’le görüþme gerçekleþtirdi. Tekin, Belediye Baþkaný ile toplantý yapacaklarýný, taleplerini doðrudan iþçilerden duymak istediðini belirtti. Heyet ise iþçilerin yaþadýðý sorunlarý anlatarak, iþçilerin 2 aydýr maaþ alamadýðýný, geçmiþ yýllardan ise geriye dönük alacaklarýnýn bulunduðunu belirtti. Tekin’in iþçilerin sorunlarýný Belediye Baþkaný Bülent Tanýk’a ileteceðini ve ortaya çýkacak sonuca göre sendika yetkilerine geri dönüþ yapacaðýný ifade etmesi üzerine eylem bitirildi. Belde Ýþçisi geciken maaþlar ve birikmiþ alacaklarý için mücadeleyi yükseltiyor:

BELDE AÞ YÝNE EYLEMDE! ANKARA - Çankaya Belediyesi’nin kuruluþu olan ve Sosyal-Ýþ Sendikasý’nýn örgütlü olduðu Çankaya Belde AÞ’de sorunlarýn çözülmemesi nedeniyle iþçilerin geçtiðimiz günlerde yaptýklarý eyleme bir yenisi daha eklendi. Belde AÞ çalýþanlarý, geriye dönük birikmiþ alacaklarý ve maaþlarýnýn ödenmemesi nedeniyle kitlesel bir eylem gerçekleþtirerek Çankaya Belediyesi’ni ve Çanka-

ya Belde AÞ iþletmesini uyardý. Eyleme Genel-Ýþ Sendikasý yöneticileri ile Genel-Ýþ Sendikasý’nýn Belediye’ye baðlý ve Ýmar AÞ iþletmesine baðlý iþçiler de katýlarak destek verdi. SOSYAL-ÝÞ ÖNÜNDEN YÜRÜYÜÞ Örgütlü olduklarý Sosyal-Ýþ Sendikasý Ankara Þubesi önünde toplanan Belde AÞ iþçileri bayrak, pankart ve afiþler taþýyarak, coþkulu sloganlar eþliðinde basýn açýklamasýnýn yapýlacaðý Sakarya Caddesi’nde bulunan Çankaya Belediyesi’ne ait ‘Emek Hizmet Binasý’ yönüne doðru yürüyüþe geçti. Yürüyüþ boyunca sýk sýk “Maaþlar Yatsýn Alacaklar Ödensin”, “Belde Ýþçisi Direniþin Simgesi”, “Belde Ýþçisi Kazanacak”, “Zafer Direnen Emekçinin Olacak”, “Yaþasýn Onurlu Mücadelemiz” gibi sloganlar attýlar. SAKARYA MEYDANI DOLDU Yürüyüþle Emek Hizmet Binasý önüne varan iþçiler, binanýn önündeki Sakarya Meydaný’ný doldurdular. Burada da alkýþ, ýslýk ve sloganlarýyla Belediye’yi protesto eden iþçiler, alacaklarýnýn derhal ödenmesi taleplerini yinelediler. Sayýlarý yaklaþýk 350’yi bulan iþçiler, davul zurna ekibinin de gelmesiyle birlikte farklý gruplar oluþturarak halaya durdular. Daha sonra Sosyal-Ýþ Sendikasý Ankara Þube Baþkaný Murat Bozbeyoðlu Belde AÞ iþçilerinin durumunu anlatan ve taleplerini içeren yazýlý açýklamayý okudu. “2 AYDIR MAAÞLAR ÖDENMÝYOR” Sosyal-Ýþ Sendikasý Ankara Þube Baþkaný Murat Bozbeyoðlu, 2 aydýr çalýþanlarýn maaþlarýnýn ödenmediðini, geriye dönük diðer alacaklarýn ise imzalanan protokollere ve verilen sözlere raðmen yatýrýlmadýðýný söyleyerek, bu sorunlarýn çok daha önceye dayandýðýný ifade etti. Bozbeyoðlu “Belde AÞ çalýþanlarýnýn sorunlarý bugün ortaya çýkan sorunlar deðildir. 2011 yýlýnýn Eylül ayýnda gecikmiþ olarak imza altýna alýnan Toplu Ýþ Sözleþmesi ve 2012 yýlýný kapsayan protokolümüz imzalan-

Yurtiçi Kargo Önünde Eylem ÝSTANBUL – 05.11.2012 - Yurtiçi Kargo Maðdur Þube Müdürleri ile dayanýþmak ve lojistik sektöründe sendikal örgütlenmenin saðlanmasý amacýyla Yurtiçi Kargo Çayýrova Aktarma Merkezi önünde Yurtiçi Kargo iþçileri ve Nakliyat-Ýþ Sendikasý üyesi iþçiler basýn açýklamasý ve oturma eylemi gerçekleþtirdi. 5 Kasým Pazartesi günü saat 11.00’de Yurtiçi Kargo Çayýrova Aktarma Merkezi önünde “Kargo Lojistik Ýþçileri Köleliðe Boyun Eðme, Yasal Hakkýna Sahip Çýk Sendikamýza Üye Ol” pankartý ve Yurtiçi Kargo Maðdur Þube Müdürleri Dayanýþma Birliði adýna pankartlar açýlarak bir basýn açýklamasý ve yürüyüþ gerçekleþtirildi. Yurtiçi Kargo Maðdurlarý dayanýþmak ve kargo ve lojistik sektöründe sendikal örgütlenmeyi güçlendirmek amacýyla yapýlan eylemde “Sabah 07.00 Akþam 10.00 Al Sana Mutlu Son”, “Yarýnlarýmýzýn Katilleri”, “16-17 Saat Çalýþmaya Son”, “Yurtiçi Kargo Zenginleþtikçi Holdingleþiyor Ýþçiler Borçlanýp Ýþten Atýlýyor”, “Suskunluðumuz Sonumuz Gücümüz Onurumuz”, “Ýnsanca Çalýþmak Ve Yaþamak Ýstiyoruz” yazýlý dövizlerin taþýndýðý eylemde “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazancaðýz”, “Sabah 07:00 Akþam 10:00 Al sana Mutlu Son” “Ýþçilerin Birliði Sermayeyi Yenecek”, Biz Bir Aileyiz Dediler Hakkýmýz Yediler”, “Ýnadýna Sendika Ýnadýna DÝSK”, “Kölece Çalýþmaya Hayýr” sloganlarý atýldý. Yurtiçi Kargo Maðdur Þube Müdürleri, Nakliyat-Ýþ Sendikasý’na üye iþçiler, Nakliyat-Ýþ Sendikasý Genel Merkez ve Þube Yöneticileri, Ýþyeri Sendika Temsilcileri, Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Gebze Þube Baþkaný Necmettin Aydýn, þube yöneticileri ve temsilciler katýldý. Basýn açýklamasýný DÝSK Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Nakliyat-Ýþ Sendikasý Genel Baþkaný Ali Rýza Küçükosmanoðlu yaptý.

Küçükosmanoðlu, kargo ve lojistik firmalarýn da

ki çalýþma koþullarýnýn aðýrlýðýný anlattý. Sabah iþe giriþ saatinin belli olduðunu akþam çýkýþ saatlerinin belli olmadýðýný ifade ederek, iþçileri Nakliyat-Ýþ Sendikasý’nda örgütlenmeye çaðýrdý. Ali Rýza Küçükosmanoðlu’nun konuþmasýndan sonra Yurtiçi Kargo Maðdur Þube Müdürleri Dayanýþma Birliði adýna dakonuþmalar yapýldý. Yuriçi Kargo Maðdur þube müdürü yýllarýný Yurtiçi Kargoya verdiðini, emekliliðini beklerken kapý önüne konduðunu, Baðkura olan borcundan dolayý saðlýk hizmeti alamayacak noktaya geldiðini anlattý. Eylem lojistik iþçilerinin taleplerinin haykýrýldýðý sloganlarla bitirildi. Nakliyat-Ýþ üyesi iþçilerin kitlesel olarak katýlým saðladýðý eylem öncesi ve sonrasýnda bölgedeki lojistik firmalarýnýn iþçilerine Nakliyat-Ýþ Sendikasý’nýn lojistik alanýndaki örgütlenme kampanyasýna iliþkin bildiriler daðýtýlarak sendikal örgütlenme hakkýnda bilgi verildi.

mýþtý. O günkü görüþmelerde ve yapýlan protokolde, gecikmiþ olarak imza altýna alýnan Toplu-Ýþ Sözleþmesi’nden geriye dönük fark ve alacaklarýn 2011 yýlýnda ödeneceði ifade edilmiþti. Sözler yerine getirilmedi, vaatler tutulmadý.” þeklinde konuþtu. Sendikanýn daha sonra da çeþitli giriþimlerde bulunduðunu, ancak verilen sözlerin yine tutulmadýðýný söyleyen Bozbeyoðlu, “Çaðrýlarýmýz üzerine iþveren yetkilileri ile 2012’nin Nisan ayýnda yeniden bir araya gelerek Belde AÞ iþçilerinin geriye dönük alacaklarýnýn, Haziran-Aðustos ve Kasým aylarýný kapsayacak þekilde, 3 eþit taksitle ödenmesi hususunda yeni bir protokole imza attýk. Protokolde Sn. Bülent Tanýk ‘ýn da imzasý bulunmaktadýr. Maalesef bir kez daha verilen sözler yerine getirilmemiþ, atýlan imzalar unutulmuþtur. Sendikamýzýn ve yüzlerce Belde AÞ iþçisinin beklentileri boþa çýkarýlmýþtýr. Protokol hükümleri yerine getirilmediði gibi, Toplu-Ýþ Sözleþmesi’ nden kazandýðýmýz, tarihi gelen ödemeler de yapýlmamýþtýr.” dedi “VERÝLEN SÖZLER TUTULSUN” Þube Baþkaný Bozbeyoðlu, Belde iþçilerinin isteklerinin haklý, açýk ve net olduðunu, Çankaya Belde AÞ iþçilerinin artýk iþverenin sözlerine ve iþverenin attýðý imzalara inancýnýn kalmadýðýný belirterek verilen sözlerin tutulmasýný istedi. “Ýþçilerin ve sendikamýzýn artýk sabrý kalmamýþtýr” diyen Bozbeyoðlu, Maaþlarýn düzenli ödenmesini, 2009 yýlýndan bu yana iþçilerin hak ettiði geriye dönük alacaklarýn derhal ödenmesini, ikramiye ve diðer sosyal ödemelerin belirlenen tarihlerde ve düzenli olarak ödenmesini talep ettiklerini söyledi. Boz-

beyoðlu “Artýk sabrýmýz kalmadý. Taleplerimiz yerine getirilmezse eylem ve etkinliklerimizi büyüterek yaygýnlaþtýracaðýz” dedi. GENEL-ÝÞ’TEN DESTEK Bozbeyoðlu’ndan sonra Genel-Ýþ Sendikasý Ankara 1 No’lu Þube Baþkaný Çetin Çalýþkan söz alarak desteklerini ifade eden bir konuþma yaptý. Çalýþkan, Çankaya Belediyesi’nde ve Çankaya Belediyesi’nin diðer kuruluþlarýnda yaþanan sorunlara dikkat çekerek “Bu tablonun sorumlusu, Çankaya Belediyesi’ni var eden emekçiler deðildir. Yönetimin yanlýþlarý bu durumun nedeni ve sorumlusudur.” dedi. Çalýþkan, “Ayný sorunlarý yaþýyoruz. Ancak bu sorunlara asla göz yummayacaðýz. Sosyal-Ýþ’in bugünkü etkinliðini ve yarýnlarda düzenleyecekleri tüm eylem ve etkinlikleri, Genel-Ýþ ailesi olarak tüm yönetici ve üyelerimizle destekleyeceðiz. Bundan sonra Sosyal-Ýþ’in alacaðý her eylem kararýnýn yanýnda olacaðýz ve sonuna kadar sahipleneceðiz” þeklinde konuþtu. Gündemdeki Toplu Ýþ Ýliþkileri Yasa Tasarýsý’na da dikkat çeken Çalýþkan, “Belediye yetkilileri eðer söyledikleri gibi emekten yanaysalar, demokratsalar, bizi onlarla mücadele etmek zorunda býrakmadan sorunlarý çözmeliler, bizim gerçekten mücadele etmemiz gereken yerlerle kavga etmemizi saðlarlar, gücümüzü bölmezler” dedi. Yapýlan konuþmalarýn ardýndan eylem sona ererken, sendika yöneticileri ve iþçiler, sorunlarýn çözülmemesi halinde eylemlerini güçlendirerek sürdüreceklerini bir kez daha vurguladýlar.

Karayollarý Özelleþtirilmesine Karþý Eylem ÝSTANBUL – 18.10.2012 -KESK Yapýyol Sendikasý hükümetin özelleþtirme politikasý kapsamýnda köprü ve karayollarýnýn özelleþtirilmesine karþý eylem yaptý. “Köprü ve Otoyollarýn Özelleþtirilmesine Hayýr” yazýlý pankart açan emekçiler sloganlarla ve dövizlerle özelleþtirmeleri protesto ettiler. Basýn açýklamasýný Yapýyol Sen Örgütlenme Sekreteri Ýbrahim Yýldýzkan okudu. Açýklamada “Gündeme getirildiði ilk andan itibaren sendika olarak karþýsýnda durduðumuz Köprü ve Otoyollarýn özelleþtirilmesi süreci sona doðru yaklaþmaktadýr. Belirlenen son teklif verme süresi olan 31.10.2012 tarihi itibariyle, AKP hükümeti özelleþtirme için büyük bir adým daha atmýþ olacaktýr. Yerli ve yabancý sermayeye her anlamda hizmette kusur etmeyen AKP hükümeti, buna karþýn ülkenin yoksul emekçi halkýnýn haklarýný birer birer elinden alma konusunda istikrarlý davranmaktadýr. Bu istikrarýný özelleþtirme konusunda da sürdüren AKP, 1986 yýlýndan bu yana yapýlan özelleþtirmelerin yüzde seksenini tek baþýna iktidar olduðu 2002-2012 döneminde gerçekleþtire-

rek bu alanda kýrýlmasý zor bir rekora imza atmýþtýr. Karayollarý özelleþtirme planýyla, zincire en az daha öncekiler gibi büyük bir halka eklemekte kararlý görünüyor. Geçmiþ yýllardaki söylemlere bakýlýrsa, özelleþtirme uygulamalarý, devletin elindeki kurumlarýn sürekli zarar etmesi durumunda, alternatif olarak sunulmaktaydý. Ancak, geldiðimiz noktada devlete herhangi bir külfeti olmayan ve hatta sürekli gelir getiren Karayollarý gibi bir kurumun özelleþtirme kapsamýna alýnmasý mantýk sýnýrlarýný zorlamaktadýr” dedi. “Halkýmýzýn sýrtýndan kazanç elde etmeyi alýþkanlýk haline getiren AKP Hükümetinin köprü ve otoyollarýn özelleþtirilmesi uygulamasýna hep birlikte karþý çýkalým. Talebimiz bizden toplanan vergilerle yapýlan köprülerin ücretsiz olmasýdýr. Herkesi bu mücadelede yer almaya ve sendikamýza destek olmaya çaðýrýyoruz. Sendikamýz Yapý Yol Sen Köprü ve Otoyollarýn özelleþtirilmesi gündeme geldiði tarihten itibaren Köprü ve Otoyollarýn özelleþtirilmesine karþý çýkmýþ olup birçok eylem ve etkinlik yapmýþtýr” diyerek eylemlere devam edeceklerini belirtti.

TEXÝM Ýþçileri Kazandý

3 aydýr sendikalý olduklarý için iþten atýlan Texim iþçileri fabrika önünde baþladýklarý direniþle sonuç aldýlar. 89 günlük direniþ, iþveren ve TEKSÝF’in masaya oturmasýyla son buldu... Ýstanbul Merter’de bulunan Texim Giyim Fabrikasýnda sendikal örgütlenme gerçekleþtirdiði sebebiyle 36 iþçinin iþten atýlmasýyla baþlayan eylem, 3 Kasým Cuma günü zafere ulaþtý. Sendikanýn Ýstanbul Örgütlenme Dairesi tarafýndan 89 gündür yürütülen direniþe, iþveren ile yapýlan görüþme ile son verildi.


Sayı 18 / Kasım 2012

İST/16.10.2012

Eylem Yapan İşçiler Maaş Aldı Rotary Çocuk Bakımevi'nde maaşları yatırılmadığı için iş bırakma eylemi yapan işçilere, alacakları hemen ödendi. İstanbul Valiliği'ne bağlı 75. Yıl Rotary Çocuk Bakım Evi'nde çalışan Devrimci Sağlıkİş üyesi 5 işçi, maaşlarının 2 aydır yatmaması üzerine bugün iş bırakma eylemi yaptılar.

Oportünizmin, işçi sınıfı hareketi içinde burjuva politikasını dile getirdiği konusunda, hiçbir marksistin en küçük bir kuşkusu yoktur. Oportünizm, küçük-burjuvazinin çıkarlarını, ve burjuvalaşmış işçilerin küçük bir kesiminin, proleter yığınların, ezilen yığınların çıkarlarına karşı "kendi" burjuvaları ile birleşmesini ifade eder. V.İ.Lenin emegindunyasi.info

Almanya DHL’de örgütlü Ver.di sendikasý

DHL Direniþini Ziyaret Etti

D

HL Türkiye’de temel haklarýný kullanarak sendikaya üye olan iþçilerin haklý direniþlerinin 143. gününde, DHL Almanya’da örgütlü olan Ver.di sendikasý delegasyonu direniþ alanýna bir ziyaret gerçekleþtirdi. Ziyaret sonrasýnda yapýlan basýn açýklamasýna TÜMTÝS genel baþkaný Kenan Öztürk ve merkez yöneticileri yaný sýra bazý demokratik kitle örgütleri de katýlarak destek verdi. Almanya’da 2 milyondan fazla iþçinin örgütlü olduðu Ver.di sendikasý merkez yönetiminden Stephan Teuscher “DHL Türkiye iþçileri 143 gündür burada haklý direniþlerini sürdürüyor, bizler de onlarý yerinde desteklemek için geldik. Bir Alman þirketi olan DHL’nin iþçilerin temel hakký olan sendikalaþma hakkýný tanýmamalarýný þiddetle kýnýyoruz. Almanya’da iþçiler hiçbir sorun yaþamadan sendikaya üye olabiliyor, bu temel haklarýný kullanabiliyor. Ancak burada durumun ayný olmamasý bizi gerçekten öfkelendirdi. ITF (Uluslararasý Taþýma Ýþçileri Federasyonu) ile birlikte hazýrlanan rapor da bu yapýlan haksýzlýðý gözler önüne seriyor ve raporun baþlýðý da tam burada DHL yönetiminin uygulamalarýna uygun: ‘Saldýrgan ve Hukuk Tanýmaz’” dedi. DHL Türkiye’nin sendika düþmaný tavrýnýn yerel bir sorun deðil, Almanya genel merkezinin de içinde olduðu bir durum olduðunu belirten Teuscher, “Asýl sendika düþmanlýðý yapan küresel DHL þirketi yöneticileridir. Ýþçi arkadaþlarý iþten çýkararak diðer iþçi arkadaþlara sizi de çýkarýrýz mesajý vererek korku sopasý ile terbiye etmeye çalýþýyorlar. Bir dünya þirketi iþçiler üzerinde oluþturulan korku kültürüne katký saðlýyor. Biz Ver.di olarak buna izin vermeyeceðiz. Korku ve tehdit ile dünyanýn hiçbir yerinde hiçbir iþveren baþarýya ulaþamamýþtýr. UPS örneðinde karþýlaþtýðýmýz durum buydu. UPS’ye sendika geldi, iþ yerine huzur geldi. DHL Türkiye’de de huzur ancak sendikal haklar kazanýldýktan sonra gelecektir. DHL Almanya ile konuþtuðumuzda ‘biz Türkiye hukukuna uygun davranýyoruz’ diyor. Buradan soruyoruz, Türkiye hukukunda iþçi tehdit etmek yasal mýdýr? Almanya’da DHL iþçileri nasýl korku ve tehdit olmadan sendikal haklarýný kullanabiliyorlarsa burada da kullanabilmelidirler. DHL iþçilerin temel hakkýna, çalýþma onurunu saygý göstermezse, baþý sadece TÜMTÝS ile deðil bizimle de derde girecektir” diyerek sözlerini tamamladý. Alman Posta Þirketi iþyeri temsilcisi Thomas Koczelnik ise “Alman Posta Þirketinde çalýþan 230000 üzerinde iþçi arkadaþýmdan en sýcak dayanýþma selamlarýný getirdim. Ýþ yeri temsilcileri olarak DHL Türkiye’nin uygulamalarýný öfke ve þaþkýnlýk ile takip ediyoruz. Nasýl olur da iþçileri iþten çýkarýp, üzerlerinde baský kurarlar? DHL þirketi dünya çapýnda örgütlenmiþ

olabilir ama biz de dünya çapýnda bir federasyonda ITF (Uluslararasý Taþýma Ýþçileri Federasyonu) örgütlüyüz. Biz de onlara bütün dünyada kafa tutabilecek güçteyiz. Ýþverene karþý tek tek güçsüz olabiliriz ancak hep birlikte olduðumuzda her zaman kazanan biz olacaðýz. Sonunda TÜMTÝS ile toplu sözleþme gerçekleþtirilecek ve DHL Türkiye iþçileri iyi çalýþma koþullarýna sahip olacaktýr” dedi. TÜMTÝS genel baþkaný Kenan Öztürk ise, “Ýþverenin bütün oyunlarýna raðmen mücadelemiz devam ediyor. Türkiye’de kanunlar iþçi ve sendika düþmanýdýr. Ancak ayný kanunlar iþçiye tehdidi ve sendikal nedenli iþten çýkarmalarý da kesinlikle yasaklamýþtýr. Dünyanýn her yerinde gün geçtikçe mücadelemiz daha da büyüyor. Kazanan DHL deðil, mücadele eden iþçiler olacaktýr. Sadece dýþarýda deðil, çalýþan iþçiler arasýnda da dayanýþma devam ediyor, iþçiler sendikasýna sahip çýkýyor. Þimdiye kadar sonuçlanan iþe iade davalarýnda da DHL iþvereninin iþten çýkarmalarý hukuksuz bulundu. Amerikalý akademisyen John Logan raporu da DHL tarafýndan yapýlan hukuksuz uygulamalarý gözler önüne seriyor. DHL her gün teþhir oluyor. DHL Türkiye’nin iþçilerin temel haklarýna saygý göstermekten baþka yolu yok. Geç olmadan harekete geçip, gerekeni yapmak durumundadýrlar” dedi. Öztürk konuþmasýný herkese teþekkür ederek ve ziyaretin güçlerine güç kattýðýný belirterek tamamladý. Sloganlarýn ardýndan basýn açýklamasý sona erdi. DHL Ýþçilerine Uluslararasý Destek Artarak Devam Ediyor! ÝSTANBUL - 23.10.2012 Uluslararasý Taþýma Ýþçileri Federasyonu’na (ITF) baðlý Karadeniz’e kýyýsý olan ülkelerin denizcilik sendikalarý DHL direniþ alanýný ziyaret ettiler. Ziyaret sonrasý gerçekleþtirilen basýn açýklamasýna Dad-der, Belediye-Ýþ þube baþkanlarý ve þube yöneticileri ve Türk-Ýþ 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak da katýldý. Ýlk konuþmayý ITF denizcilik operasyonlarý yöneticisi John Canias yaptý. Canias “DHL’de bugün yaþanan sorunlarýn benzerlerini biz de denizcilik alanýnda yaþýyoruz. Buradan DHL’e güçlü bir mesaj vermek istiyoruz. Temel hakkýmýz olan toplu sözleþme hakkýný görmezden gelmeniz, inkâr etmeniz daha büyük protestolarla karþýlaþacaktýr. Sadece alanýnýz olan kara taþýmacýlýðý alanýndan deðil, ayný zamanda denizcilik alanýndaki sendikalardan da tepkiler alacaksýnýz. Biz de bugün bunu göstermek için buradayýz” dedi. Daha sonra söz alan Türk-Ýþ 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak “Türkiye’de AKP iktidarý ileri demokrasiden bahsederken iþçiler halen sendikaya üye olduklarý için iþten çýkarýlýyor. Sendikal hak ih-

5

lalleri artarak devam ediyor. Bu yaþananlara karþý dayanýþma ve mücadeleyi yükseltmemiz gerekiyor. TÜRK-Ýþ Konfederasyonu olarak sonuna kadar TÜMTÝS sendikasýnýn ve DHL iþçilerinin yanýndayýz. Uzun süredir mücadeleye devam eden DHL iþçileri kazanacaktýr. Biz de maddi ve manevi olarak üzerimize düþeni yapacaðýz” dedi. En son söz alan TÜMTÝS genel baþkaný Kenan Öztürk ise “DHL iþçileri sendikal haklarýný kullanarak sendikaya üye olduklarý için iþten atýldýlar. DHL iþverenlerinin bütün yasadýþý baský ve tehditlerine raðmen iþçi arkadaþlarýmýz kararlý ve sendikamýza üye olmaya devam ediyorlar ve 132 gündür iþe geri dönmek için onurlu bir mücadele veriyorlar. Dünyada birçok ülkede DHL mücadelemize destek devam ediyor. Bugün burada Ýngiltere, Ýsrail, Rusya, Ukrayna, Romanya, Gürcistan ve Bulgaristan’dan sendikacý dostlarýmýz var. 3-6 Kasým arasýnda Almanya Ver.di sendikasýndan bir delegasyon, 10 Kasým’da ise Avrupa Taþýma Ýþçileri Federasyonu (ETF) genel sekreteri Eduardo Chagas ve Avrupa parlamentosundan parlamenterler ziyaretler gerçekleþtirecekler. Bu tabloda da görüldüðü gibi DHL’deki mücadelemiz uluslararasý bir boyut kazanarak ve DHL Türkiye’nin iþçi düþmaný tavrýný ifþa ederek büyümeye devam ediyor. DHL iþverenlerine bir kez daha sesleniyoruz: Baský ve tehdit ile asla bu mücadeleyi engelleyemezsiniz. Ýþçilerin sendika hakkýna ve örgütlenme hakkýna saygý göstereceksiniz, iþten çýkarýlan iþçileri iþe geri alacaksýnýz. Bu sorun ancak bu þekilde hallolur” dedi. Öztürk konuþmasýný herkese teþekkür ederek ve ziyaretin gücümüze güç kattýðýný belirterek tamamladý. Sloganlarýn ardýndan basýn açýklamasý sona erdi. Taþýma Ýþçileri Uluslararasý Eylem ÝSTANBUL – 11.10.2012 ITF (Uluslararasý Taþýma Ýþçileri Federasyonu)’nin organize ettiði uluslararasý kara taþýmacýlýðý eylem haftasý- uluslararasý dayanýþma günü çerçevesinde, TÜMTÝS Sendikasý da DHL Esenyurt deposu önünde iþten atýlan DHL iþçileriyle birlikte eylem yaptý. ITF’nin 1 milyon üyesinin harekete geçtiði eylem haftasýnda, iþçiler güvenli insan onuruna yakýþýr iþ, sendikal haklarýn garanti altýna alýnmasý talebiyle sokaklara döküldü. TÜMTÝS Sendikasý Ýstanbul Þubesinin örgütlediði eylem Esenyurt DHL önünde gerçekleþtirildi. Sendika Baþkaný Ersin Türkmen o-

kuduðu basýn metninde DHL’nin anayasaya aykýrý bir þekilde 20 iþçiyi iþten attýðýný dile getirerek “Sendika üyesi olmak iþ yerinde baský görme ve iþten çýkarýlma nedeni deðil bir insan hakkýdýr. Temel haklarýný kullandýklarý için iþten çýkarýlan arkadaþlarýmýz 119 gündür direniþlerini devam ettiriyor ve haklarýný istiyorlar. Ýran’da ise Tahran Otobüs Çalýþanlarý Sendikasý genel baþkaný Mansour Osanloo tutuklanmýþ ve 4 yýl sonra salýverilmiþtir. Yine Tahran Otobüs Çalýþanlarý Sendikasý yönetim kurulu üyesi Reza Shahabi de 6 yýl hapis cezasý almýþtýr ve Aðustos ayýndan bu yana hapistedir. Güney Afrika ülkesi Svaziland’da da Svaziland Birleþik Taþýma Ýþçileri Sendikasý çalýþanlarý gösterilere katýldýklarý için gözaltýna alýnmýþ ve kefaletle serbest býrakýlmýþlardýr. Dünyanýn her yerinde yaþanan bu sorunlar bir kere daha göstermektedir ki, yaþananlar küresel sorunlardýr. Bütün yaþananlara karþý zafer de yine küresel dayanýþma ve birlik ile gelecektir. Bugün vesilesiyle bir kez daha Ýran ve Svaziland’daki kardeþlerimiz baþta olmak üzere, DHL direniþindeki arkadaþlarýmýz ile birlikte dünyanýn dört bir yanýndaki kardeþlerimize dayanýþma mesajý gönderiyoruz. Birleþerek, direnerek kazanacaðýz! Yaþasýn enternasyonal dayanýþma!” dedi. TÜMTÝS Sendikasý Genel Sekreteri Gürsel Yýlmaz’ýn da söz aldýðý açýklamada Yýlmaz, “Bugün dünyanýn birçok ülkesinde dini, dili, rengi farklý binlerce emekçi sokaklarda daha iyi bir iþ, güvenceli çalýþma ve örgütlenme haklarý için alanlara çýktýlar. Biz de bir kere daha DHL Lojistik önündeyiz. Sendikal örgütlülüðü engellemek için iþverenin uyguladýðý baský tehdit ve iþten çýkarmalar beyhude çabalardýr. Bu maya tutmuþtur. DHL çalýþanlarý da toplu sözleþme düzeni kurulana kadar bu mücadeleden vazgeçmeyeceklerdir. Buradan iþvereni uyarýyoruz. Sendikaya üye olanlar ve olmayanlar arasýnda ücret ayrýmý yapýldýðýný duyuyoruz. Bu yasalarýmýza göre suçtur. Bununla ilgili gerekli yasal giriþimleri de baþlatacaðýz. DHL çalýþanlarýna da çaðrýda bulunuyorum. Sendikalý olmak anayasal bir haktýr. Sizleri de mücadelede yanýmýzda görmek istiyoruz. Yasalarýn aradýðý gerekli çoðunluðu saðlayarak DHL Lojistik’te toplu sözleþme düzenini kurmak istiyoruz” dedi.

emegindunyasi

emegindunyasi@gmail.com

Uluslararası Mücadele Deneyimleri

TABAN KOMÝTELERÝ KONFEDERASYONU (COMÝTATÝ DÝ BASE-COBAS) 1970’lerle birlikte sermayenin yeniden yapýlanma politikalarý Avrupa halklarýný da etkilemiþtir. Özelleþtirme, iþten çýkarmalar, insan etkinliðinin her alanýnýn metalaþtýrýlmasý ve refah devleti uygulamalarýnýn terk edilmesi sonucu yoksullaþmanýn karakterize ettiði geniþ bir proleterleþme yaþanmýþtýr. Günümüzde Ýtalyan hükümetini Ulusal Ýttifak neofaþistleri, yabancý düþmaný ve ýrkçý Kuzey Ligi ve Forza Ýtalia, ayný zamanda Ýtalya’daki en büyük ekonomik imparatorluklardan birisine sahip olan SilvioBerlusconi’nin sahibi olduðu þirket/parti tarafýndan oluþturulan bir merkez-sað koalisyon yönetmektedir. Bu hükümetin uygulamalarý arasýnda sermayenin malileþtirilmesini, emek pazarý deregülasyonlarý, iþverenlerin iþçileri adil bir neden göstermeksizin iþten çýkarma hakký (Ýþçilerin Statüsü yasasýnýn 18. Maddesinin iptali yoluyla), emek pazarýna yeni esneklik biçimlerinin dahil edilmesi, devlet emeklilik sisteminin kaldýrýlmasý vs. vardýr. En büyük sendikal konfederasyon olan CGIL, zaman zaman; CSIL ve UIL ise bu uygulamalar karþýsýnda çoðunlukla hükümetle anlaþmýþlardýr. Ýþçilere Maastricht anlaþmasýnýn koþullarýný karþýlamak için fedakarlýk ihtiyacýný dayatan bürokrasiler tarafýndan ele geçirilmiþ olan Avrupa sendikalarý, emek pazarýnýn merkezi biçimde yeniden yapýlandýrýlmasýndan doðan kýrýntýlar üzerinde görüþmeler yapabilmiþtir. Ýtalya’da Berlusconi projesi ile sendikalar, ulusal sözleþmelerin kaldýrýlmasý çabasýyla yerel ve bir STK biçiminde konumlandýrýlmaya çalýþýlmaktadýr. COBAS’ý 1960’lardaki ayaklanmalarda yer alan fabrika iþçileri, hizmet sektörü ve geçici çalýþanlar, iþsizler, göçmen iþçiler, iþ akdi olmadan çalýþan iþçiler, öðretmenler oluþturmuþtur. Sendika, en geniþ anlamda güvencesizleri örgütlemeyi hedefleyen bir harekettir. Ýlk olarak 1986’da eðitim sisteminin özelleþtirilmesine karþý okullarýn taban komitesi adý ile geliþen hareket, kýsa zamanda diðer iþkollarýný da kapsamýþtýr. Konfederasyon “Okul Cobas” ve zaten saðlýk hizmetindeki, sivil hizmetlerdeki, iletiþim ve enerji iþletmelerindeki iþçileri bir araya getirmiþ olan “Ulusal Cobas Koordinasyonu”nun birleþmesi ile 1999 Mart ayýnda kurulmuþtur. COBAS ekonomik ve sendikal mücadeleyi politik-sosyal mücadele ile birleþtiren, mücadeleyi iþyeri sýnýrlarýnýn ötesine taþýyan ve örneðin eðitimin özelleþtirilmesi sorununda yalnýz öðretmenleri deðil tüm etkilenenleri örgütlemeyi amaçlayan bir anlayýþa sahiptir. COBAS devletten ve sermayeden baðýmsýz, özel/kamu, yerli/göçmen, kafa/kol, kadýn/erkek, vasýflý/vasýfsýz vb. ayrýmý gözetmeyen bir anlayýþa sahiptir. Sendikacýlýðý bir meslek olarak reddeden, diðer sendikalarýn neo-korperatist uzlaþmacý anlayýþlarý noktasýnda toplumsal tepkiyi örgütleyen, özörgütlenmeler vasýtasýyla örgütlenen ama bunu iþkolu örgütleri ile birleþtirip iþkolu sýnýrlarýný da aþan bir perspektife sahip; yani pasif reddiye yerine kapitalizme karþý üyelerini ve toplumu topyekün saldýrý perspektifiyle donatmaktadýr. Bu noktada COBAS emeklilik reformuna, esnekliðe ve güvencesizliðe karþý mücadele eden, eðitim-saðlýk-su-barýnma-enerji-iletiþimin kamusal karakterinin korunmasýný isteyen, iþçilerin sendikalaþma ve grev hakkýný savunma talepleri olan savaþa ve küreselleþme karþýtý eylemlere –ki en somutu 2001 Cenova eylemleri- katýlan bir harekettir. COBAS ve içinde yer aldýðý Ýtalyan toplumsal hareketi neo-liberal uygulamalarý, örneðin iþten çýkarmalarý havaalaný ve otoban iþgalleri gibi eylemlerle karþýlayarak sorunlarýnýn politik olduðunu ortaya koymuþlardýr.


Sayı 18 / Kasım 2012

Üniversite Çalışanlarının Eylemi İST/15.10.2012

6

"Tüm doğa, en küçüğünden en büyüğüne dek, küçük bir kum tanesinden güneşe, canlı en ilkel hücreden insana dek, sürekli bir varoluş ve yokoluş, sürekli bir akış, sonsuz bir hareket ve değişme içindedir." Engels emegindunyasi.info

emegindunyasi

emegindunyasi@gmail.com

SENDÝKALARIN BAÞINA GELENLER Bilindiði üzere, 1946’dan günümüze Türkiye’de, sendikal hak ve özgürlüklerle ilgili üç kanun uygulandý. Öncelikle 1946 yýlýnda 4919 sayýlý yasa ile sendikal yasak kaldýrýldý. Ýlk yasa 1947’de 5018 sayýlý Ýþçi ve Ýþveren Sendikalarý ve Sendika Birlikleri Hakkýndaki yasa ile sendikalar yasasý kapsamýna girenlere sendika hakký tanýndý. Bu yasal düzenlemeden sonra 1952 yýlýnda Türk-Ýþ devlet eliyle kuruldu. Ýkinci yasa, 1963 yýlýnda kabul edilen 274 sayýlý Sendikalar Yasasý ve 275 sayýlý Toplu Ýþ Sözleþmesi, Grev ve Lokavt Yasasýdýr. Bu yasa, 27 Mayýs 1960 darbesinin ardýndan 1961 Anayasasý zemininde oluþturuldu. Bu kanun ile grev hakký ve toplu pazarlýk dönemi baþladý. 274 sayýlý Sendikalar Yasasý, iþyeri esasýna göre örgütlenme konusunda bir sýnýrlama getirmiyordu. Dolayýsýyla tek bir iþyerinde iþçileri örgütleyen bir sendika, iþyerinde yetkili sendika olabilmiþ ve toplusözleþme yapabilmiþti. Elbette bu yasalar devletin bir lütufu deðildi, aksine iþçi sýnýfýnýn mücadelesi sonucu elde edilmiþti. Sendikal haklar konusunda son düzenleme 1983 yýlýnda kabul edildi. 2821 sayýlý Sendikalar Yasasý, 2822 sayýlý Toplu Ýþ Sözleþmesi, Grev ve Lokavt yasalarý da 1982 Anayasasýna uygun düzenlendi. Söz konusu düzenleme, sendikalarýn sýnýf mücadelesindeki gücü ve etkinliðinin darbeyle etkisiz hale getirilmesinin ardýndan oluþan durumu korumayý hedefliyordu. Yeni mevzuatla mücadeleci sendikacýlýðýn önü kesilirken, toparlanmasýna izin verilmezken, devlet güdümlü sendikacýlýðýn önü açýlýyordu. Darbe sonrasý yapýlan düzenleme 24 Ocak 1980 kararlarý ile çizilen ekonomik politikalara ters düþmeyen, zayýf, denetlenebilir bir sendikal düzen öngörüyordu. Son yasayla da elden ne kaldýysa onu da yok etmek için burjuvazi eline geçirdiði fýrsatý kaçýrmadý. Sendikalarýn varlýk yokluk sorunu yaþadýðý ve güçten düþtüðü bir süreçte bu saldýrýyý baþlattý. % 10 iþ kolu barajý, yüzde 1’e (geçiþli baraja, %1-2-3) düþürülmüþ ve en az 2 bin üye þartý getirilmiþtir. Bu deðiþiklikle kamuoyunda olumlu bir düzenleme yapýlýyor havasý yaratýlmak istenmiþtir. Ancak iþ kolu sayýsýnýn 28’den 20’ye düþürülmesi, yüzde 50+1 iþyeri ve yüzde 40+1 iþletme barajýnýn getirilmesi ile birlikte (SGK verileri de hesaplanarak) düþünüldüðünde yaþanan sorunlara çözüm getirilemeyeceði gibi sendikal haklarýn daha da budanacaðý açýktýr. Tasarýda, þu anda toplusözleþme yetkisi olan sendikalara yüzde 3 barajýný geçmeleri için 5 yýl süre verilmiþ olmasý da sorunu çözmemektedir. Genel grev, siyasal amaçlý grev, dayanýþma grevi ve grev yasaklarýnýn kaldýrýldýðý söyleminin koca bir yalan olduðu görülmüþtü. Tasarýda grev çadýrý kurulmasýna bile izin verilmiyor. Öte yandan yetkiye iliþkin getirilen Geçici 6. Madde ise, örgütlenme özgürlüðüne ve toplu pazarlýk hakkýnýn kullanýmýna iliþkin hükümete yeni bir müdahale biçimi getirmektedir. Geçici 6. Madde ile 5 yýl boyunca herhangi bir iþçi konfederasyonuna üye olmayan baðýmsýz sendikalar için iþkolu barajýnýn % 3 olarak uygulanmasýna iliþkin düzenleme getiriliyor. Örgütlenme özgürlüðünün kullanýlmasýnda konfederasyon üyesi sendika ile herhangi bir konfederasyona üye olmayan sendika eþit haklara sahip örgütler olarak görülmüyor. Söz konusu Geçici Madde de vahim bir durum daha var: Kanunun yayým tarihinden itibaren 4 yýl süreyle %1 olan iþkolu barajýnýn, % 3 ile % 0,5 arasýnda belirlenmesine iliþkin Bakanlar Kurulu’na yetki tanýyan düzenleme yapýlýyor. Böylece kendinden olmayanlara %3 barajý uygulanýrken, kendi yandaþlarýna ise % 05 baraj uygulanabilecektir. Yetki uyuþmazlýklarýna çözüm getirmiyor. Hak grevi dâhil bütün grev engelleri, yasaklarý ve grev ertelemelerini sürdürüyor. Zorunlu tahkimi koruyor. Sendikalara ve toplu sözleþme düzenine devlet müdahalesini ve baskýsýný ortadan kaldýrmýyor. Sendika üyeliðin ve temsilciliðin güvencesini saðlamýyor. Mevcut sigortalý iþçilerin %57’si toplu sözleþme yapacak sendika bulamayacak. 7 sektör baraj altýnda kalacak. Sayýlarý 6 milyon 298 bin kiþiyi bulacak inþaat, turizm, saðlýk, taþýmacýlýk, ticaret/büro/eðitim, basýn ve liman iþçileri için toplu sözleþme bir hayal olacak! Yasa uygulanmaya baþlandýðýnda %1 barajýyla 10 sendika, %2 barajýyla 13 sendika, %3 barajýyla 6 sendika baraj altýnda kalacak. Yani toplu sözleþme yetkisi olan mevcut sendikalarýn yarýsýndan fazlasý, 6 milyon 298 bin kiþiyi temsil eden 29 sendika toplu sözleþme yapamayacak. 8 sektörde tek sendika egemenliði kurulacak ve 2 milyon 868 bin sigortalý iþçi (yani %26’sý) tek sendikaya üye olmak zorunda kalacaklar. Bütün bu gerçekler þüphesiz ki sürpriz ve bilinmiyor deðildi. Burjuvazinin nasýl bir düzenleme yapmak istediði konuyla ilgili herkes tarafýndan biliniyordu. Ama bu gerçeklerin bilinmesi yetmedi ne yazýk ki tasarýyla ilgili iþyeri çalýþmalarý yeterince yapýlmadý. Tasarýnýn içeriðinin, getireceði hak kayýplarýnýn, iþçilere yeterince anlatýlmadýðýn yeterince iþçilerin gündemine sokulamadýðýný ve bu temelde örgütlenme çalýþmalarýnýn yapýlmadýðýný söylemek doðru olacaktýr. Türk-iþin, Hak-iþin bunu yapmayacaðýný biliyoruz ve bu sendikalarýn tam aksi konumda tavýr aldýklarýnda herkesin malumu. Asýl sorunun sýnýf sendikacýlýðý yaptýðý iddiasýnda olan DÝSK ve SGBP’nin yaptýklarý daha doðrusu yapmadýklarý. Asýl iþçilerin sorgulamasý gereken yan burasý. Son yasayla çok ciddi bir fýrsat kaçýrýlmýþ oldu. Oysaki bu yasayla haklarýný kayýp eden iþçiler-emekçiler çok ciddi örgütlenme ve eylemlerin içinde olabilirdiler.

“ SENDÝKASIZLAÞTIRMA” YASASI

T

BMM’de çalýþma yaþamýný ve sendikal hayatý ciddi bir biçimde deðiþtirecek yasa tasarýsýnýn tartýþýldýðý ve hýzla kanunlaþtýrma sürecine girildiði bir dönemde birçok sendika bulunduklarý illerde eylemlere baþladý. Daha öncesinde de sendikalarla ilgili yasa tasarýsýný protesto eden iþçi ve emekçiler geçen hafta Ankara’da meclise giderek vekillerle görüþmek ve bu yasa tasarýsýnýn durdurulmasý talebini iletmek istemiþ, ancak polisin gazý ve copuyla karþýlanmýþlardý. Þimdi de birçok ilde eylemlere devam eden sendikalar Antep’te de sokaklara çýktý. 16 Ekim Salý günü saat 17.30’da Yeþilsu Parký’nda bir araya gelen Sendikal Güç Birliði Platformu sendikasýzlaþtýrma yasasý olarak gördükleri yasa tasarýsýný protesto etmek için bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Sendikal güç Birliði Platformu adýna basýn metnini okuyan Mahmut Canyurt basýn metninde ; “ 12 Eylül darbe mantýðý ile hazýrlanmýþ, sendikal haklarý sýnýrlandýrma, yasaklama hedefiyle yazýlmýþ mevcut çalýþma yasalarýnýn deðiþtirilmesi bizlerin neredeyse 30 yýllýk özlemi ve talebidir. Biz sendikalar olarak daha özgürlükçü, uluslararasý sözleþmelere uygun, çaðdaþ, demokratik çalýþma hayatýný saðlayacak bir yasa için yýllardýr mücadele ediyoruz. Ýstediðimiz, dünyanýn kabul ettiði en temel haklar. Yani, Ýþten çýkartýlma korkusu olmadan sendikalara üye olmak, uzun ve karmaþýk yetki prosedürleriyle oyalanmadan sözleþme masasýna oturabilme, iþkolunda, iþyerinde baraj tehditleri, sýnýrlarý olmadan özgürce örgütlenebilmek ve grev hakkýný yasaksýz ve en geniþ biçimde kullanabilmek. Bu alanda yeni bir yasadan da beklediklerimiz bunlar. Ama yýllarca oyalandýktan sonra karþýmýza çýkartýlan yasa bu basit ve temel taleplerin hiçbirini karþýlamýyor. Üstelik daha da geriye götürüyor. Zaten zayýf olan sendikal güvenceler daha da zayýflatýlýyor. 30’dan az iþçinin çalýþtýðý iþyerlerindeki iþçilerin sendikal tazminat hakký ellerinden alýnmýþ durumda. Sendikal güvencelerin artmasýný beklerken, Türkiye iþçi sýnýfýnýn çok büyük bir bölümü elindeki yegâne güvence olan sendikal tazminat hakkýný da kaybetti. Çalýþma bakanýnýn da itiraf ettiði gibi bu, iþverenlerin dayatmasýnýn sonucu. Bakanlýk ve meclis çoðunluðu iþ hukukunun temel ilkesinin güçsüzü korumak olduðunu unutmuþlar. Ýþ ve çalýþma kanunlarý toplumun çoðunluðunu oluþturan ve iþveren karþýsýnda güçsüz olan iþçileri korumak, güçlendirmek için hazýrlanýr. Ama görülüyor ki onlar, sipariþle yasa maddesi hazýrlýyorlar, iþveren örgütleri için servis ediyorlar. Üstelik sadece iþveren örgütleri için deðil yandaþ sendika konfederasyonlarý için de sipariþ maddeler hazýrlamýþlar. Bazý sendikalar yetki alýp büyüsün diye neredeyse kiþiye özel düzenlemeler yapmaktan çekinmiyorlar. Ýþ kollarýný azaltýp iþ kolunda yetki barajlarýný fiilen daha da yükseltiyorlar, birçok sendikanýn toplu sözleþme yapmasýný imkânsýz hale getiriyorlar. Adýný koyalým, bu yasa bu haliyle ‘ sendikasýzlaþtýrma Yasasý’dýr.” vurgusunu yaptý.Ardýndan meclistekilere seslenerek “ bize raðmen yasa yapamazsýnýz, sendikal haklarýmýzý elimizden alamazsýnýz bu ucube yasayý özgürlükler getirdik diye yutturamazsýnýz, hiçbir uluslararasý platformda savunamazsýnýz, sendika güvencesini yok ettiðiniz iþçilerin karþýsýna çýkamazsýnýz. Biz iþçiler ve sendikalar olarak bu iþin peþini býrakmayacaðýz” denildi. Türk-Ýþ ve Hak- Ýþ yöneticilerine de seslenerek: “ bu yasanýn sosyal taraflarýn üzerinde anlaþtýðý bir metinmiþ gibi algýlanmasýna siz neden oldunuz… Kapalý kapýlar ardýnda, iþçilerin iradesini hiçe sayarak kiþisel pazarlýkla tavizler verdiniz. Bunlarý çýkýp açýkça kamuoyu önünde de savunacak cesareti de gösteremediniz. Türkiye iþçi sýnýfý bu yaptýklarýnýzý asla unutmayacaktýr. Sizler sendikal hareketimizin utanç sayfalarýnda þimdiden yer aldýnýz” sözleri aktarýldý. En sonunda da Sendikal Güç Birliði Platformu olarak iþçi sýnýfýnýn yanýnda, özgürlükleri ve haklarý savunan tüm kesimleri ile dayanýþma içerisinde olarak üzerlerine düþen tarihi sorumluluðu yerine getirdiklerini dile getirerek “ bizim gücümüz tarihsel haklýlýðýmýzdan ve üyelerimizin iradesinden kaynaklýdýr. Emekçiler; hep birlikte bu iradeye sahip çýkalým haklý davamýzý her koþulda savunalým daha önce 12 Eylül’ün hak düþmaný yasalarýný mücadelemizle nasýl hükümsüz hale getirdiysek bu ucube yasayý da öyle aþalým” denilerek basýn metni sonlandýrýldý. Ve eyleme 10 dakikalýk oturma eylemi ile devam edildi. Oturma eyleminin ardýndan “ Hükümet Yasaný Al Baþýna Çal” “ Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz” “ Yaþasýn Sýnýf Dayanýþmasý” “ Gün Gelecek Devran Dönecek AKP Halka Hesap Verecek” sloganlarý ile eylem sonlandýrýldý.

Nakliyat Ýþçileri Sendikalar Kanununu Protesto Etti ÝSTANBUL – 15.10.2012- Topkapý Nakliyatçýlar Sitesi’nde çalýþan yüzlerce Nakliyat-Ýþ üyesi iþçiler, Toplu Ýþ Ýliþkileri Yasasýný protesto etti. Ýþçiler sendikal hak ve özgürlüklerin önüne geçen yasanýn bir an önce iptalini istedi. Ambarlardan sendika þubesi önüne kadar yürüyüþ düzenleyen iþçiler, taleplerini sloganlarla haykýrarak yasayý protesto etti. Sendika önünde yapýlan açýklamada “1980 öncesi Türkiye nüfusu 45 milyon, sendikalýtoplu iþ sözleþmesi hakkýndan yararlanan iþçi sayýsý farklý rakamlar olmakla birlikte 1,2-1,5 milyon arasýndadýr. Bu da toplam iþçi sayýsýnýn % 25- % 30’u dur. Ýþçilerin- emekçilerin ulusal gelirden aldýklarý payý ise % 33’lerdedir. 2012 yýlýnda ise Türkiye nüfusu 75

milyon, sendikalý- toplu iþ sözleþmesi hakkýndan yararlanan iþçi sayýsý 500600 bindir. TÝS kapsamýnda ki sendikalý iþçilerin SGK’na kayýtlý iþçi oraný % 5-6’dýr TÜÝK’e göre kayýt dýþý çalýþan oran ise % 48 civarýndadýr. TÝS kapsamýndaki sendikalý iþçilerin SGK’na kayýtlý iþçilerle, SGK’na kayýtlý olmayan toplam iþçiye oraný ise % 3’lere düþmektedir. Ýþçi ve emekçilerin ulusal gelirden aldýklarý pay ise % 10’lara düþmüþtür” denildi. DÝSK’in mücadele tarihine deðinilen açýklamada “DÝSK olarak her türlü baskýya, polis barikatlarýna, gaz bombalarýna biber gazýna, ihanete karþýn, iþçi sýnýfýmýzýn tarihsel haklýlýðýyla, deneyimlerimizle, geleneklerimizle, mücadelemize devam edeceðiz” denildi.

Bilgi Üniversitesi Santral kampüsünde Sosyal iş üyesi işçilere üniversitede okuyan öğrenciler dayanışma eylemi yaptılar. Bilgi Üniversitesinde Sosyal iş sendikasına üye oldukları için işten çıkartılan 25 işçi 42 gündür üniversitenin içinde eylemlerini sürdürüyorlar.

Toplu Ýþ Ýliþkileri Yasasýna Ülke Genelinde Protesto

ÝSTANBUL – 16.10.2012-Türk Ýþ’e baðlý Sendikal Güç Birliði Platformu’nu oluþturan sendikalar, Türkiye genelinde 1 saatlik iþ býrakma eylemi gerçekleþtirdiler. Eylemlerin bir ayaðý Ýstanbul Taksim Meydaný’ydý. Türk Ýþ’e baðlý Sendikal Güç Birliði Platformu’nun oluþturduðu TÜMTÝS, Deri Ýþ, Basýn Ýþ, Belediye Ýþ, Kristal Ýþ, Petrol Ýþ, Tek Gýda Ýþ, Tez Koop Ýþ, TGS, Hava Ýþ sendikasý, Türkiye genelinde 1 saatlik iþ býrakma eylemi gerçekleþtirdi. Sendikalar, TBMM’de bu günlerde görüþülen Sendikalar ve Toplu Ýþ Sözleþmesi Kanunu ile bütün sendikal güvencelerin ellerinden alýndýðýný, barajlarla sendikalarýn bitirileceðini, grev yasaklarýnýn devam edeceðini söylüyorlar. Galatasaray Lisesinde toplanarak “Yasakçý ve Ýþçi Düþmaný Sendikalar Ve Toplu Ýþ Sözleþmesi Kanuna Hayýr” pankartý açarak Taksim Meydaný’na doðru yürüyüþ gerçekleþtirdiler. Yürüyüþte, THY’den iþten çýkartýlan iþçiler, Deri Ýþ üyesi iþçiler, Ýþten çýkartýlan TÜMTÝS üyesi DHL iþçileri, Ýþten çýkartýlan Enerji Sen üyesi iþçiler eyleme katýldý. Yürüyüþ sýrasýnda “Ýþçi Düþmaný Yasaya Hayýr”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “AKP Yasayý Al Baþýna Çal” þeklinde sloganlar atýldý. Taksim meydanýnda oturma eylemine geçen iþçiler akþama kadar oturma eylemini sürdüreceklerini belirtiler. Türkiye’nin en etkin 6 bölgesinde (Ýstanbul, Ankara, Antep, Adana, Bursa, Ýzmir ) ayný anda iþ býrakma eylemi yapýldýðý öðrenildi. Sendikal Güç Birliði Platformu sözcüsü TÜMTÝS Genel Baþkaný Kenan Öztürk; TBMM’nin çalýþma yaþamýný etkileyecek ve sendikal hayatý ciddi biçimde etkileyecek Sendikalar ve Toplu Ýþ Sözleþmesi Kanunu yasasýný büyük bir hýzla, iþveren örgütlerinin dikte ettiði maddeleri meclisten geçirmek için yoðun mesai harcadýðýný belirtti. Öztürk; “Bu yasayla bütün sendikal güvencelerin ellerinden alýnacaðýnýn, barajlarla sendikalarýn bitirileceðinin, grev yasaklarýnýn devam edeceðinin altýný çizdi. Öztürk, “ geçirilmek istenen yasa ile 30’dan az iþçinin çalýþtýðý iþyerindeki iþçilerin sendikal tazminat hakký ellerinden alýnýyor. Yani Türkiye’deki iþyerlerinin yüzde 82’sinde çalýþan iþçilerin sahip olduklarý tek güvence olan sendikal tazminat isteme hakkýndan da mahrum ediliyor. Bu yolla Türkiye’deki iþçilerin yüzde 62’si sendika ve toplu sözleþme hakkýndan fiilen yoksun býrakýlýyor” dedi. Kenan Öztürk konuþmasýna þöyle devam etti: “Biz iþçiler ve sendikalar olarak bu iþin peþini býrakmayacaðýz, haklarýmýzýn gasp edilmesine asla sesiz kalmayacaðýz. Unutulmamalýdýr ki kapalý kapýlar ardýndan iþçilerin iradesini hiçe sayarak kiþisel pazarlýklarla protokol imzalayan, gazete ilanlarýyla suç ortaklýðýný gizlemeye çalýþan Türk Ýþ ve Hak Ýþ yöneticileri de bu iþçi düþmaný yasanýn iþ birlikçileridirler. Biz Sendikal Güç Birliði Platformu olarak iþçi sýnýfýmýzýn mücadeleden yana, özgürlükleri ve haklarý savunan tüm kesimleriyle dayanýþma içinde üzerimize düþen tarihi sorumluluðu yerine getirmeye, daha önce 12 Eylül’ün hak düþmaný yasalarýna karþý nasýl mücadele ettiysek bu yasaya karþý da mücadele etmeye devam edeceðiz” dedi. Açýklamadan sonra oturma eylemine devam eden iþçiler ara ara slogan attýlar, türkülerle halaya durdular. Eylem, akþamüstüne kadar devam etti.


Sayı 18 / Kasım 2012

İZMİR/12.10.2012

Sendikal Hak Gaspları

1

2 Ekim'de İzmir'de DİSK Ege Bölge Temsilciliği, KESK İzmir Şubeler Platformu ve TMMOB örgütlediği basın açıklaması ile yürüyüş yapıldı. Basmane'de toplanan binlerce kişi "Sendikal Haklarımızın Gasp Edilmesine AKP'nin Zamlarına Savaş Politikalarına Karşı Yürüyoruz" pankartıyla yürüyüşe yaptı.

"Düşüncenin varlıkla, ruhun doğayla ilişkisi sorunu tüm felsefenin en önemli sorunudur. Filozofların bu soruya verdikleri yanıtlar, onları iki büyük kampa ayırmıştır. Ruhun doğaya göre öncelik taşıdığını ileri sürenler ... idealizm kampını oluştururlar. Doğaya öncelik tanıyan ötekilerse materyalizmin çeşitli ekollerini oluştururlar." Engels emegindunyasi.info

emegindunyasi

DEVRÝMCÝ TUTSAKLAR ÖZGÜRLEÞMEDEN EMEKÇÝLER ÖZGÜRLEÞEMEZ Zindanlarýn yýkýlýp devrimci tutsaklarýn özgürleþtirilmesi sorunu , yeniden bir kez daha iþçi sýnýfý ve emekçi halklarýmýzýn gündeminde. Üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda devrimin soluðunun ne kadar yakýcý olduðunu hissetmek için savaþýn zindanlar cephesindeki geliþimine bakmak yeterli. Tutsaklarýn özgürleþtirilmesi sorununun toplumsal bir devrimle böylesine iç içe geçtiði kaç tane ülke vardýr acaba dünya üzerinde?!Kürt Ulusal Kurtuluþ Hareketi’nin zindanlarda baþlattýðý Açlýk Grevi eylemi bir anda tüm toplumun gündemine oturdu. Onu bu derece yakýcý kýlan þey, eylemin zamanlamasýnýn Türkiye ve Kürdistan’da sýnýflar mücadelesinin geldiði aþamanýn bir toplumsal devrim için koþullarýn hýzla olgunlaþtýðý bir döneme denk gelmiþ olmasýdýr. Ortadoðu’da taþlarýn yeniden dizilmeye baþlandýðý bir dönemde, Rojova’da yaþanan devrim her þeyi yeni baþtan ele almayý zorunlu kýldý. Her þeyden önce devrim denen toplumsal olayýn hiç de öyle sanýldýðý gibi, mükemmel formülasyonlarýn ya da mükemmel hazýrlýklarýn arkasýndan gelmediðini, gelmeyeceðini dosta düþmana bir kez daha göstermiþ oldu. Elbette Rojova Devrimi “duru gökyüzünde çakan þimþek” deðildi ama yine de olaylarýn devrimsel boyutlarda seyrettiðini görmek istemeyenler dýþýnda herkesi heyecanlandýrdý. Tabii ayný zamanda canlandýrdý da! Öyle ya devrim burnunuzun dibine kadar gelmiþse ve eðer siz tarihteki o kötü ünlü “aþýrý muhalefet partileri” durumuna düþmek istemiyorsanýz, siz de devrim hakkýnda bir þey söylemek zorundasýnýz. Demek ki, iktidar bir anda avuçlarýnýzýn içine düþebilirmiþ! Demek ki bir anda “zaferi göze alacak mýyýz?” sorusuyla siz de karþý karþýya kalabilir miþsiniz! (Deðil mi ya! Bunun sadece Bolþeviklerin 20.yüzyýlýn baþýnda karþý karþýya kalabileceði bir soru olduðunu hangi tarihçi iddia edebilirdi ki! Öyle sanýyoruz ki, ”tarihçi” sýfatýyla ortalarda arzý endam eden Ýlber Ortaylý ve Murat Bardakçý gibi þarlatanlar bile böyle bir þeye tevessül edemezlerdi!)Haliyle daha yýllarca açýlmayacakmýþ gibi duran zindan kapýlarýnýn

açýlabileceði de ,daha yýllarca dýþarý çýkamayacaðý düþünülen devrimci tutsaklarýn özgürleþtirilebileceði de bir hayal deðilmiþ! Bugün artýk herkes bunun mümkün olduðunu ve hatta çok uzak olmayan bir gelecekte gerçekleþebileceðini görüyor, seziyor. Ýþte devrimci geliþmenin büyük gücü burada. Yýðýnlarýn bilincinde sýçramalý geliþmelere yol açýyor. Milyonlarca insan dün “olmaz, hayal bunlar” dediði þeylere bugün “neden olmasýn” gözüyle bakýyor. Elbette hiçbir geliþme kendiliðinden olmuyor, olmayacaktýr . Devrimi isteyenlerin onun için savaþmasý, tutsaklarýn, devrimci

önderlerin özgürleþmesini isteyenlerin bu uðurda mücadele etmesi gerekiyor. Zindanlarýn yýkýlmasý, demir kapýlarýn sonuna kadar açýlmasý nasýl devrimci mücadelenin geliþmesinin bir sonucu olacaksa, bunun için verilecek mücadele de devrimi büyütecektir. Aslýnda bugün olan tam da budur. “Öcalan’a Özgürlük” ekseninde geliþen mücadele, Türkiye ve Kürdistan’da devrimi büyütüyor. Açlýk Grevine destek eylemleri sokaklarý hareketlendiriyor; bölük bölük insanlarýn devrim mücadelesine katýlmasýný, daha da politikleþmesini saðlýyor. Artýk hiç kimse bu geliþmeleri görmezden gelemez; toplumun gözünden saklayamaz. Burada en önemli görev kuþkusuz iþçi sýnýfý ve emekçilere düþüyor. Ýþçi sýnýfý ve emek-

çiler, onlarýn baský ve sömürüden kurtulmasý için cesaretle savaþýma atýlan ve bunun sonucu düþmana tutsak düþen önderlerini ve devrimin yiðit savaþçýlarýný o tutsak bulunduklarý yerden çýkarmak için mücadeleyi yükseltmek zorundadýr. Ýþçi sýnýfý ve emekçilerin özgürleþebilmeleri, sömürüsüz bir dünyaya kavuþabilmeleri önemli ölçüde buna baðlýdýr. En ileri unsurlarý demir parmaklýklar arkasýnda olan bir sýnýf ve halk devrim yürüyüþünü zafere ulaþtýramaz .Eðer iþçi sýnýfý ve emekçiler, devrimde zafere ulaþmak istiyorlarsa, devrimci tutsaklarýn özgürleþtirilmesi için daha büyük bir gayretle öne çýkmalýdýrlar. Bugün Kürt Halký, Türkiye ve Kürdistan’ýn her yerinde ayaktadýr. Kürt halký kendi önderlerine ve savaþçýlarýna sahip çýkýyor. Zindanlar sorunuyla devrim sorunu arasýndaki güçlü baðlarý kurmuþ durumdalar. Ama bu baðý kurmak en az onlar için olduðu kadar iþçi sýnýfý ve emekçiler için de yaþamsal önemdedir .Zindanlarda baþlayan eylemin sokaklarda yankýsýný bulmasý herkes için özgürlüklerin geleceði günlerin habercisidir. Siyasi iktidar ne kadar demagoji yaparsa yapsýn, ne kadar saldýrýrsa saldýrsýn, artýk bir gerçeði deðiþtiremez: üzerinde yaþadýðýmýz topraklarda toplumsal devrim güçlü köklere sahiptir ve artýk filizlerini sürmeye baþlamýþtýr. Korkunun ecele faydasý yoktur. Bütün dünya emeðin dünyasýna doðru giderken üzerinde yaþadýðýmýz topraklarý dünyadan yalýtmak mümkün olamazdý ve olmadý. Þimdi artýk devrim zamaný; þimdi artýk devrimci tutsaklarý özgürleþtirme zamaný!

emegindunyasi@gmail.com

Gündem Sermayenin servet, emekçilerin sefalet hükümeti AKP ve onun Maliye Bakaný Mehmet Þimþek “Bütçe disiplininden vazgeçmeyeceðiz. Popülist (halkçý) politikalar uygulamayacaðýz” diyor. Sermayenin en istikrarlý, en tutarlý, dindar ve kindar hükümeti halkçý demagojiler yaparak halk düþmaný politikalarýný disiplinli bir þekilde uyguluyor. “Ýþçilerin halinden en iyi ben anlarým” diyerek iktidar olan hükümet ve onun Baþbakaný iþçileri yarý yarýya aç býrakan asgari ücrete mahkûm ediyor. Çalýþabilir nüfusun %70’i asgari ücretle çalýþýyor. Asgari ücret açlýk sýnýrýnýn %30 altýnda bulunuyor. “Asgari ücretten vergi alýnmasýn, kýdem tazminatýna dokunulmasýn “diyen sendikalarý cezalandýrmak istiyor. Toplu Ýþ Ýliþkileri Sözleþmesi yapmanýn önündeki en büyük engel olan % 10 barajýný güya %1’e düþürürken, iþkollarýný birleþtirerek iþkoluna çalýþan iþçilerin oranýnýn yükseltilmesi saðlanýyor. Bugün Toplu Ýþ Ýliþkileri Sözleþmesi imzalama yetkisine sahip sendikalarý barajýn altýna düþürerek yetkisizleþtirmek istiyor. Kýsaca hükümet sendikalarý tehdit ediyor. “Ya kýdem tazminatýnýn fona devredilmesine paþa paþa razý olur, soygundan, sömürüden payýnýza düþeni kýyak maaþlarýnýzý almaya devam edersiniz, ya da yetkisiz ve etkisiz kalarak yok olur gidersiniz.” Kýsacasý “Ya hükümetin politikalarýna kayýtsýz, koþulsuz uyarsýnýz ya da yok olursunuz” diyor. Sermaye hükümeti sadece kendi ülkesine ve halklarýna zulmetmiyor. Zulmü sýnýrlarý aþýyor. Sermaye hükümeti Suriye hükümetine sürekli saldýrýyor. Hava sahasýný, kara sahasýný ihlal ediyor. Emperyalistlerin paramiliter güçlerine yardým ve yataklýk ediyor. Onlara sýnýra sýfýr noktasýnda kamplar kuruyor, askeri lojistik, maddi ve manevi destek sunuyor. Sermayenin servet hükümeti Suriyeli muhalif güçlere öylesine cömert davranýyor ki, bu durum Hataylýya espri konusu oluyor. Mülteci Suriyeliler iþi o kadar azýya almýþlar ki, lokantada yemek, barda içmek, tuvalette ….parasýný bile Tayyip’ten alýyor diyorlarmýþ. Sermaye hükümeti kaz gelecek yerden tavuðu esirgemiyor. Sayýlarý yüz bini aþan mülteci Müslüman kardeþlerinin tüm ihtiyaçlarýný karþýlýyorlar. Mülteci savaþçýlara gelince kesenin aðzýný açan hükümet boþalan kesesini, büyüyen bütçe açýklarýný kapatmak için de petrole, elektriðe, doðalgaza zam üstüne zam yapýyor. Türkiye ve Kürdistan halklarýný inim inim inletiyor, açlýða, yoksulluða mahkûm ediyor. Türkiye ve Kürdistan halklarý bu zulme, zorbalýða ve sömürüye daha fazla katlanmamalý, hýzla birleþerek birleþik bir mücadeleyi örmeli, birleþik mücadeleyle birleþik devrimi gerçekleþtirmeli. Ýþte o zaman tüm kötülükler son bulur. Ýþte o zaman Türkiye ve Kürdistan Demokratik Halk Ýktidarý içinde eþitlik ve özgürlük içinde, barýþ ve kardeþlik içinde sonsuza dek mutlu bir þekilde yaþayabiliriz.

Taksim THY Önünde Oturma Eylemi

Emperyalist Müdahalenin Taþeronluðu

ÝSTANBUL – 20.10.2012 THY’de grev yaptýklarý için çýkartýlan iþçiler 6. haftada Taksim THY Bilet Satýþ Ofisi önünde oturma eylemi yaptýlar. THY limanýnda dýþ hatlar bölümünde 145. gündür eylemde olan iþçiler her hafta Taksim THY Bilet Satýþ Ofisi önünde yaptýðý eylemin bir yenisini eklediler. THY iþçileri “Ýþten Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn, Grev Haktýr Yasaklanamaz” pankartýný ofis önüne açtýlar. Hava Ýþ sendika üyesi iþçiler grev yasaðýnýn kaldýrýldýðýný bundan sonraki mücadelelerinin iþten atýlanlarýn iþlerine geri alýnmasýna odaklanacaðýný belirtiler. Bugün (20 Ekim) iþçilerin eylemine, Belediye Ýþ, Petrol Ýþ, Mücadele Birliði, Devrimci Öðrenci Birliði, Emekçi Kadýnlar, Cumartesi Anneleri destek verdi. Ofis önünde çevik kuvvet barikat kurdu. Ofisin kepenkleri yaklaþýk bir saat kapatýldý. Eylemde sýk sýk “THY Ýþçisi Yalnýz Deðildir”, “Ýþten Atýlan Ýþçiler Geri Alýnsýn”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “ Grev Hakkýný Kazandýk Sýra 305’te” sloganlarý atýldý.

ÝSTANBUL – 20.10.2012 - DÝSK, KESK, TMMOB, TTB Taksim Meydaný’nda savaþa karþý protesto yürüyüþü gerçekleþtirildi. Suriye ile ilgili olasý bir savaþa karþý, “Savaþ ölüm, açlýk, yoksulluk, iþsizlik ve zam demektir” diyerek yaptýklarý yürüyüþte “Zamlara, Ýþsizliðe, Yoksulluða, Savaþa Son” yazýlý pankart açarak Galatasaray Lisesine doðru yürüyüþ gerçekleþtirildi. Yürüyüþ sýrasýnda ellerinde “Savaþ’a Deðil Emekçiye Bütçe”, “ABD’nin Taþeronu Savaþ Ýstiyor, Ortadoðu Halklarý Barýþ Ýstiyor”, “Zamlara Hayýr, Yoksulluða Son” yazýlý dövizler taþýndý. Birçok devrimci kurumun katýldýðý eyleme Mücadele Birliði Platformu destek verdi. Eylemde, “Kahrolsun ABD Ýþbirlikçi AKP”, “Katil ABD, Ortadoðu’dan Defol”, “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük”, “Yaþasýn Açlýk Grevi Direniþi”, “Siyasi Tutsaklar Onurumuzdur”, “Savaþ’a Deðil Saðlýða Bütçe”, “Emperyalist Savaþý Halk Devrimi Önler” gibi sloganlar atýldý. DÝSK, KESK, TMMOB, TTB adýna TTB Merkez Konsey Üyesi Osman Öztürk basýn açýklamasýný okudu. Ülkenin AKP yönetimiyle her geçen gün derin bir karanlýða doðru itildiðini belirterek; “Halka daha fazla baský ve sömürüden baþka bir þey sunmayan AKP hükümeti, her zaman olduðu gibi yine emekçilerin aþýna, iþine göz koymakta, insanca yaþam koþullarýný ellerinden almaktadýr. Daha fazla sömürü ve kar peþinde koþan bir avuç zorbadan ibaret küresel sermayenin talepleri ile emekçilerin sýrtýndaki yük her geçen gün katlanmaktadýr” dedi. ABD’nin savaþ taþeronluðunu Türkiye’nin üstlendiði-

Eylemde açýklama yapan iþten çýkartýlan iþçilerden Doða Mutluer, “ Toplu Ýþ iliþkileri Yasasý mevcut 2821 ve 2822 sayýlý Yasalar birleþtirilerek yeniden düzenlendi. Böylelikle 2822 sayýlý yasanýn ilgili maddesinde yer alan havacýlýk hizmetlerinde grev yasaðý bu yeni yasada yer almadý. Bu yasak kendiliðinden kalkmýþtýr” dedi. Mutluer, “sendikalarýyla birlikte 144 gündür onurla direnen THY iþçilerinin iþçi sýnýfýmýza örnek olacak mücadelesi, uluslararasý düzeyde emek dostlarýnýn verdiði kapsamlý mücadele, yasaðý getiren AKP milletvekillerini öyle utandýrmýþ ki, yeni yasada bu yasaðý gündemden çýkarmalarýný saðlamýþtýr” dedi. Doða Mutluer son olarak þöyle konuþtu: “Grev yasaðý yasa teklifi THY A.O yönetimi istedi diye gündeme getiren ve yasalaþtýran AKP Milletvekilleri ile THY Yönetimi Kurulu Baþkaný kamuoyundan ve iþçilerden özür dilemeli, grev yasaðýna karþý çýktýklarý için iþten çýkarýlan 305 iþçi iþe geri alýnmalýdýr”. Gelecek haftaya yine ayný saatte eylemin yapýlacaðý duyurulduktan sonra türkü ve halaylarla eylem sona erdi.

7

ni söyleyen Öztürk; “AKP Hükümeti ülkedeki halklarý yoksullaþtýrýrken diðer taraftan Suriye’ye dönük emperyalist müdahalenin taþeronluðunu üstlenmiþ ve ülkemizi kanlý bir savaþa çekecek sorumsuzca hareketlerde bulunuyor. Ülkemizi ABD emirleri ile Ortadoðu’da baþlamasý mümkün olan savaþýn üssü haline getirirken, içeride de mezhepsel ayrýþmayý, nefreti körükleyen bir siyasetle savaþçý politikalar sürdürmektedir… AKP Hükümeti, Kürt sorununda da askeri ve siyasi operasyonlarla sürdürdüðü savaþ çizgisini bu denklemde kuruyor, hiçbir zaman programýna almadýðý demokratik çözümleri yine yok sayýyor” diye konuþtu. Osman Öztürk son olarak þunlarý söyledi: “Emekçilerin sendikal haklarýný yok etmeye yönelen bu saldýrýlar, nasýl ki KESK’i devre dýþý býrakmayý hedefleyen sahte sendikalar yasasý ile hayata geçirildiyse, þimdi de Sendikalar ve Toplu Ýþ Sözleþmesi Kanunu Tasarýsý ile DÝSK’i hedefine koymaktadýr. Saldýrganlýklarýný günden güne arttýranlar unutmasýnlar ki, onlar ne kadar bizleri sindirmekte kararlýysa biz de sonuna kadar direnmekte kararlýyýz. Bizler emek, demokrasi güçleri olarak, adaletsizliðe, haksýzlýða, iþsizliðe, yoksulluða ve zamlara karþý ezilen emekçiler olarak sesimizi daha bir gür çýkartacaðýmýzý söylüyoruz ve ekliyoruz: Zaman ekmeðimizi ve geleceðimizi çalanlara ‘dur’ deme zamanýdýr. Zaman savaþ çýðýrtkanlýðý yapanlara inat ülkede, bölgede ve dünyada barýþý, kardeþliði savunma zamanýdýr”. Açýklamadan sonra eylem sloganlarla sona erdi.


Sayı 18 / Kasım 2012

Alevi Aileye 15 Yıl Hapis MLY/10.10.2012

8

“İnsanların, içinde üretimde bulundukları toplumsal ilişkiler, toplumsal üretim ilişkileri, maddi üretim araçlarındaki, üretici güçlerdeki değişme ve gelişme ile birlikte değişir, değişik bir biçim alır. Üretim ilişkileri bir bütün halinde toplumsal ilişkiler denilen şeyi, toplumu, ve özellikle, belirli bir tarihsel gelişme aşamasındaki bir toplumu, özgün, ayırdedici nitelikte bir toplumu oluşturur” Marx emegindunyasi.info

emegindunyasi

emegindunyasi@gmail.com

Saðlýk Emekçileri Zamlara Karþý ÝSTANBUL – 09.10.2012 - Cerrahpaþa Týp Fakültesi Hastanesi’nde çalýþan saðlýk emekçileri hükümetin uyguladýðý zam politikalarýný protesto etti. Öðle saatlerinde yemekhane önünde toplanan emekçiler sloganlarla zamlarýn geri alýnmasýný talep etti. “Huzuru Doðalgaza, Elektriðe Yapýlan Zamda Deðil, Maaþýma Yapýlan Zamda Buluyorum” diyen emekçiler basýn açýklamasý yaptýlar. Okunan basýn açýklamasýnda yapýlan zamlarýn savaþa ayrýlan bütçeyle alakalý olduðuna dikkat çekerek “ 2012 yýlýnýn baþýnda Ekim ayýna kadar doðalgaza %29,3, LPG’ye %25,9,Benzin’e %12 zam yapýldýðýný söyledi. Eroðlu Fransýz kraliçesinin, açlýktan isyan eden halký için “ekmek bulamýyorlarsa pasta yesinler” sözünü hatýrlatarak bu ülkeyi yönetenlerin de ayný kafada düþündüklerini belirtti. Eroðlu; zamlarýn baþlangýç olduðunu, iðneden ipliðe her þeye zam geleceðini, eðer yapýlan zamlara karþý susarsak, sesimizi çýkarmazsak ekmekten, suya, otobüs, taksi ücretlerinden, temel gýda maddelerine yaðmur gibi zam yaðacaðýný söyledi. Aydýn Eroðlu konuþmasýný þöyle sürdürdü: “bu ülkede biz emekçilerin maaþý yoksulluk sýnýrýnýn altýnda. Maaþ zammý dönemlerinde ‘bütçe dengeleri, ülke ekonomisi, “Yunanistan oluruz yoksa” ‘ diye-

rek sefalet zammýný dayatan hükümet, patronlara gelince vergi kýyaklarý, teþvikler yapýyor. Patronlarýn kasasý; sigorta primlerine getirilen aflar, iþsizlik sigortasý fonundan verilen faizsiz kredilerle þiþiriliyor. Sermaye için bunlar yapýlýrken iþçilere emekçilere hiç bir þey verilmiyor

ÖLÜMLER DURSUN KEKS, DÝSK, TTB, TMMOB,Mücadele Birliði ve Devrimci Emekçi Komiteleri’nin de aralarýnda bulunduðu çeþitli sendika ve demokratik kitle örgütü Taksim’de 1 Kasým Perþembe gecesi oturma eylemi yaptý. “Ölümler Durdurulsun” “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük “, “Tecriti kaldýrýn”, “Barýþ için anadilde eðitim”, “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur” , “Analarýn Öfkesi Katilleri Boðacak “, “Ölüm deðil çözüm istiyoruz” þeklinde sloganlar atýldý Grup adýna açýklama yapan Mustafa Turgut, açlýk grevlerinin 51. günü olduðunu hatýrlatarak, ‘’ Açlýk grevi intihar biçimi deðildir, bir protesto biçimidir. Kiþi kendi iradesiyle bilinçli olarak yiyeceði reddetmektedir’’ dedi. Hiçbir zaman açlýk grevinin ölüm orucuna dönüþmesini istemediklerini kaydeden Turgut, açlýk grevindekilerin taleplerinin ölümler yaþan-

LUDDÝSTLER YA DA DEVRÝNÝN ÝKONA KIRICILARINA DAÝR!

Kazananlarýn anlattýðý tarih, kaybedenlerin tarihi deðildir! Kazananlarýn yazdýðý, kazananlarýn anlattýðý, kazananlarýn öðrettiði tarih ve bu tarihsel anlatýmýn güdülediði yaþam… Bilinen binlerce yýllýk tarihe baktýðýmýzda savaþýn, zulmün, sömürünün yaþanmadýðý günlerin toplamý yüzyýl bile etmiyor. Ýnsanlarýn barýþ içinde, dostça yaþadýðý yýllar toplamý bilinen yüzlerce asýr içerisinde bir asýr bile deðilse, tarih yazýmý, anlatýmý konusunda yeni bir tarafý ya da unutulan bir tarafý benimseyerek, yeniden deðerlendirmeliyiz tarihi. Kazananlarýn kutsandýðý, kutsanan kazananlarýn öðretmenlik yaptýðý, kaybedenlerin hor görüldüðü, ders çýkarma malzemelerine dönüþtürüldüðü, kutsal tarih anlayýþýný ve onun oluþturduðu deðerler sistemini reddedip, bir karþý tezle tarihi yeniden yorumlamak, her emekçinin, her iþçinin boyun borcu olmalýdýr. Bu yüzden iþçi sýnýfýnýn tarihi ve onun yarattýðý sendikal mücadelenin tarihi, “her sýnýf, kendi deðerler manzumesini kendi yaratýr” anlayýþýyla iþçi sý-

madan karþýlanmasý gerektiðini söyledi. Açýklamanýn ardýndan bir süre oturma eylemi yapýldý. Eylemin bitmesine yakýn Taksim-Tünel seferi yapan Nostaljik Tramvay hattýnýn çalýþmasýný saðlayan elektrik tellerinden biri belirlenemeyen bir nedenle koptu,tel grubun ortasýna düþtü. Þans eseri kimse zarar görmedi.Olay BEDAÞ’a bildirilerek elektrik akýmýnýn kesilmesi saðlandý. Yaklaþýk bir saat süren oturma eylemi gerçekleþtiren katýlýmcýlar sologanlar, alkýþlar eþliðinde daðýldý.

nýfýna ait deðerler üzerinden anlatýlmalý, iþçi sýnýfýnýn deðerlerine göre yorumlanmalýdýr. “Luddizm” konulu bir araþtýrma yapmaya kalkýþtýðýnýzda otomasyona karþý kimse, karþý sanayi devrimi, teknoloji karþýtlýðý, teknolojik ilerleme ve teknolojik deðiþim karþýtlýðý, endüstriyel sabotaj, makine kýrýcýlýk, anti modernizm gibi onlarca kavram ve bu kavramlar öbeðinin altýnýn örüldüðü tarihsel bir anlatýmla karþýlaþýrsýnýz. Kazananlarýn tarihi bunu kendi kavram, kendi deðerleri üzerinden insanlara pazarlarken, emek cephesinden anlatým bu konuda yetersiz kalýyor; “kötünün iyisi”ni seçiyor: MAKÝNE KIRICILIK… Oysa Luddizm; insanlarýn makinelere aþýk olduðu zaman, makinelerin insanlarý köleleþtirme sürecinin baþladýðýný öðreten, tüm iktidar biçimlerine, tüm öðreti ve eylem kalýplarýna, yerleþik olan her þeye duyduðu alaycý bir öfkeyle harmanlanan bir efsane, bir ikona kýrýcýlýk öyküsüdür. ÝKONA KIRICILIKTIR… Ýþçiden ve insandan yana bir bakýþla deðerlendirdiðimizde, kazananlarýn kutsandýðý, kutsal tarih kapitalizmin tarihidir. Ve kapitalizmin tarihi insan karþýtlýðýnýn tarihidir. Ýnsan geliþiminin, insan özgürlüðünün karþýtlýðýnýn tarihidir. Kapitalizmin tarihi, savaþýn, zorbalýðýn, sömürünün tarihidir. Ancak kapitalizme direniþin, kapitalistlere karþý mücadelenin ortaya konduðu baþka bir tarih daha vardýr. “Daha çok kýr ve köy yaþamýnýn içinden kopmuþ olanlarýn çokça gözlemlediði bir zamanlama gerçeði vardýr. Gecenin iyice ilerleyip, yýldýzlarýn en uzaða çekildiði vakit, Anadolu tabiri ile “illik vakti”, havanýn en karanlýk olduðu za-

man dilimidir. Hava iyice kararýr, kararýr…. Birden bire müthiþ bir aydýnlýk, karanlýða alýþmýþ gözleri kamaþtýran bir ýþýk huzmesi peydahlanýr. Sonra gökyüzü kendisini zifir karanlýða terk eder. Yeniden ve yavaþ yavaþ gelen ýþýklarla sabah olmaya baþlar”. Luddizm, kapitalizmin en karanlýk yüzünü gösterdiði, insanýn, emeðin horlanýp aþaðýlandýðý, en yabanýl yaþam koþullarýnýn insanlara dayatýldýðý, kadýnlarýn ve çocuklarýn da bu sefalete eklemlendiði zamanda ortaya çýkan, ani aydýnlýktýr. Bir asilzade olarak doðanla, bir köylü olarak doðaný mülksüzleþtirilmiþ, kimliksizleþtirilmiþ, yoksullaþtýrýlmýþ olarak kapitalizmin en çok maðdur ettiði çeperinde buluþturmuþ, buna baþkaldýrýnýn yolunu ve yordamýný ararken her birinin bir devrimci olup çýktýðý, toplumsal bir deðiþimin kozmik bir devrime dönüþtüðü görkemli ýþýltýnýn adýdýr Luddizm. Bu yüzden kapitalizmden kendini korumak yerine, kapitalist yaþam tarzýna yekten karþý çýkan, kapitalizme karþý ilk büyük baþkaldýrýyý ortaya koyan bu etkili ve önemli eylemlilik içerisinde mülksüzleþtirilen, kimliksizleþtirilen, yoksullaþtýrýlan esnaf ve zanaatkârlarýn bulunmasý, bunlarýn þehirli ilerici iþçiler ve yoksul köylülerle oluþturduðu birliktelik aslýnda eleþtirilerin aksine iþçi sýnýfýnýn nasýl örgütlenmesi gerektiði konusunda da önümüze çok ciddi bir deneyim ve öðreti býrakmýþlardýr. Ve bu yüzden Luddizm “ilkel bir tepki biçimidir” önermesi yapanlardan çok daha ilerici, çoðu zaman romantizme paralel, insan yaþamýný en öncül ilke olarak benimsemiþ, birkaç küçük kaza dýþýnda, insanlara hiçbir biçimde zarar vermek istemeyen yapýda kurulmuþ, Ýngiliz hükümetlerince ve tarihçilerce hala örgütlenme sýrlarý açýklýða

F

aşist gerci dinciler tarafından saldırıya uğrayan Malataya'da yaşayan Alevi ailesinden Hasan Hüseyin Evli savcılığa olay tarihini yanış ifade etmesi üzerine savcılık “suç uydurma” nedeniyle 15 yıla kadar hapis cezası istedi.

4+4+4’e Karþý Eylemler Sürüyor ÝSTANBUL – 12.10.2012 - Eðitim sisteminin deðiþtirilmesine, hiçbir alt yapýnýn hazýrlanmadan dayatmalarla hayata geçirilmesine karþý eðitimciler, veliler ve öðrenciler eylem yaptý. Eðitim Sen 7 No’lu þube, Avcýlar Marmara caddesinde yaptýðý eylem ve basýn açýklamasý ile maðduriyeti protesto etti. Okunan basýn açýklamasýnda “Hiçbir hazýrlýk ve alt yapý yatýrýmý yapýlmadan hayata geçirilmeye çalýþan ve bir dayatma olarak uygulanmak istenen 4+4+4 kademeli eðitim modeli þimdiden binlerce öðretmen ve öðrenciyi maðdur etmiþ, maðduriyet katlanarak devam ettirilmektedir. 4+4+4 üzerinden okullarýn ayrýlmasý ile birlikte MEB verilerine göre 30 bini sýnýf öðretmeni olmak üzere, 70 bine yakýn öðretmen norm fazlasý durumuna düþmüþtür. Eðitim Sen’in tespitlerine göre norm fazlasý durumuna düþen öðretmen sayýsý açýklanan rakamlarýn üzerindedir. Norm fazlasý durumuna düþen sýnýf öðretmenleri yer deðiþtirmek zorunda býrakýlmýþ ancak bu kadar çok sayýda fazlalýk varken tercih ettikleri okullara yerleþmeleri mümkün olmamýþ ve norm fazlasý olarak beklemeye alýnmýþ, öðretmen-öðrenci okullar arasý sürgüne maruz býrakýlmýþtýr. Daha önce Atama ve Yer Deðiþtirme Kýlavuzu’nda norm fazlalýðý olan branþlarda atamanýn yapýlamayacaðý dile getirilmiþtir. Bu haliyle birçok sorunu içerisinde barýndýran düzenleme sonrasýnda öðretmenlerin karþýlaþtýðý “ branþýnýza ait boþ kontenjan bulunmamaktadýr” ifadesi ile bir yenisi daha eklenmiþ; norm açýðý olan branþlarda bile kontenjan açýlmamýþtýr. Saðlýk, öðrenim ve eþ durumu özür grubu atamalarý ile binlerce öðretmenin yer deðiþikliðinin yapýlmamasý ve öðretmenlerin en temel haklarýnýn yok sayýlmasý yaþanan kaosu daha da derinleþtirmiþtir” denildi.

kavuþturulamamýþ, görkemli bir gizli örgütlenme biçimidir. Komite/konsey/sovyet tipi örgütlenmeyi ilk hayata geçirenlerdir. Ýþçi sýnýfý, parasýna, emeðine, onuruna, iradesine ve geleceðine sahip çýkan insanlarýn, kitle olmaktan çýkýp oluþturduðu anlamlý birliktelikse, bunu doðaçlama olarak ortaya koymasýna raðmen en güzel örneklendirenlerdendir Luddistler. Sýnýfýn kendisinin yapmasý gerekeni, sýnýf dýþý yapma isteðinin aksine, yapay olmayan, kendiliðinden bir örgütlenme biçimidir Luddizm. O yüzden bir yerlere çarpýp kalmamýþ, baþta Ýngiliz iþçi sýnýfý olmak üzere tüm iþçi sýnýfýnýn topraða salan kökleri olmuþlardýr. Daha nesnel olarak anlatýrsak, kapitalizmin eski kökünden koparttýðý nüfus kitlesini yeni üretim biçimlerine uydurma kavgasý “çalýþma evleri”, “öksüz evleri” gibi en zorba yöntemlerle devam ederken 1790’larda ortaya çýkmýþtýr Luddizm. Ve adýný aldýðý Ned Ludd ya da Ned Ludham. Baþkaca adlarý ile Kral Ludd, General Ludd, Kaptan Ludd… Kral Ludd için, kimileri Lancashire’lý bir kalfa, kimileri bir asilzade, kimileri bir zanaatkâr dedi. Oysa “O” hiç biri deðildi. Söylentiye göre isim, 18. Yüzyýl sonunda kendisini azarlayan efendisinin tezgâhlarýný parçalayan geri zekalý bir çocuktan, baþka bir söylentiye göre Romalýlardan önce Londra þehrini kuran efsanevi kraldan alýnmýþtý. Kapitalizmi yerleþtirmek üzere zorbalýklarýný sürdürürken, koþullarýný kabul etmezlerse, mülklerini yakýp yýkmakla tehdit eden mektuplar alýyorlardý, Nottingham yöresindeki fabrika sahipleri. Ýmza Kral Ludd, adres Sherwood Ormaný… Sherwood Ormaný Robin Hood’un

yaþadýðý ormandý. Kuþkusuz Robin Hood’un yaþadýðý orman, Ýngiliz köylüleri için tarihsel çaðrýþýmlarla yüklü bir ormandý. Ormanlar, Anadolu’nun daðlarý gibi, düzenin inkâr edilmesinin ideal koþullarýný saðlayan mekânlardý. Bu mekânlar, yalnýzca siyasal eþitsizliklerin deðil, statü farklarýnýn ve verili düzen içinde geçerli olan, cinsiyet farklarý dahil bütün farklarýn aþýldýðý, mutlak eþitlik ve adaletin gerçekleþtiði yerler olarak düþünülürdü. Luddist hareket, bu düþüncelerle örtüþen zihniyetle yükseldi. Ayaklananlar için iþlevsel davranýþlarla, bu davranýþlarýn sembolik anlamlarý iç içeydi. Örneðin, ormanlarda yapýlan gizli toplantýlarýn, edilen yeminlerin, çalýþanlar arasýnda her türlü örgütlenmenin yasaklandýðý koþullarda, kuþkusuz, belli bir iþlevi vardý. Keza, Stockport’ta bir fabrikaya saldýran iþçilerin önderlerinin kendilerini gizlemesinin bir iþlevi vardý; ancak bu gizlenmenin kadýn kýlýðýna girerek yapýlmasý, kitlenin onlarý “General Ludd’un karýlarý” diye selamlamasý, dünyevi bütün farklarýn aþýlmasýný, her þeyin eþitlenmesini, eþitliklerin alýþkanlýk biçimine dönüþmesi amacýna hizmet ediyordu. Luddizm’in en çarpýcý eylemleri makine kýrmak olduðu için Luddizme makine kýrýcýlýk deniyor olmasýna raðmen, bu yerinde bir kavram deðildir. Makine kýrýcýlýðý Luddizme özgü olmadýðý gibi, Luddizmin de bundan ibaret olduðu söylenemez. Luddizm, Ýngiliz kýrýnýn geleneksel sembolik dilini kullanan, ahlakçý bir ekonomi anlayýþýndan esinlenen ve çok baþarýlý bir örgütlenme tarzý üzerine kurulmuþ yaygýn bir toplumsal harekettir. devam edecek..


Sayı 18 / Kasım 2012

İST/05.10.2012

Okul İnşaatı Çöktü 3 İşçi Öldü İnşaat sektöründe iş cinayetlerine bir yenisi daha eklendi.Okul inşaatındaki beton dökme işlemi sırasında kalıpların kırılması sonucu malzemeler alt katta çalışan işçilerin üzerine düştü. Malzemelerin altında kalan 3 işçi yaşamını yitirirken bir işçi de yaralandı.

BÝTLÝS’TE YURT EYLEMÝ Bitlis’te yurt eylemi yapan üniversite öðrencilerine, polis ekipleri gaz bombasý ve tazyikli suyla müdahale etti. Bitlis Eren Üniversitesi’nden (BEÜ) bir grup öðrenci, Van depreminde zarar gören Kredi Yurtlar Kurumu’na ait mevcut yurdun tehlike taþýmasý ve kampüs alanýnda yeni yapýlan yurdun da sadece kýz öðrencilere ayrýlmasý gerekçesiyle eylem yaptý. Öðle saatlerinde yurt önünde bir araya gelen öðrenciler, akþama kadar eylemlerini sürdürdü. Daha sonra valizlerini yakan öðrencilerin daðýlmasý için polis ekipleri uyarýda bulundu. Uyarýya raðmen daðýlmayan öðrencilere, polis ekipleri gaz bombasý ve tazyikli suyla müdahale etti. Müdahalenin ardýndan öðrenciler, yurdun bahçesinde ateþ yakarak içeri girmeyeceklerini ve kesin sonuç alýncaya kadar eylemi sürdüreceklerini belirtti.

Birikmiş emeği sermayeye dönüştüren tek şey, birikmiş, geçmiş, maddeleşmiş emeğin, dolaysız, canlı emek üzerindeki egemenliğidir. Marx emegindunyasi.info

“KOMPLO SONUCU TUTUKLANAN ÖÐRETMEN YUSUF DEMÝR SERBEST BIRAKILSIN” BAÞLIKLI BASIN TOPLANTISI 3 Kasým Cumartesi günü Eðitim Sen Ýstanbul 7 No’lu Þube Yürütme Kurulu ‘Komplo Sonucu Tutuklanan Öðretmen Yusuf Demir Serbest Býrakýlsýn’ baþlýklý basýn toplantýsý düzenledi. Yusuf Demir’in annesi Kumru DEMÝR’in de katýldýðý basýn toplantýsýnda basýn metnini Þube Yürütme Kurulu Baþkaný Emin EKÝNCÝ okudu. Eðitim Sen Ýstanbul 7 No’lu Þube Baþkaný Emin Ekinci; “Bugün Türkiye’de muhalif olmak, sendikacý olmak, mevcut iktidar tarafýndan þimdiye kadar görülmedik bir oranda aðýr bir þekilde baský altýna alýnmakta ve faþizan bir tutumla ezilmeye çalýþýlmaktadýr. Sürdürülen bu tutum karþýsýnda hak alma mücadelesi yürütmek ne yazýk ki giderek daha da zorlaþmakta ve aðýr bedeller ödenmesini gerektirmektedir. Çeþitli adlar altýnda yürütülen operasyonlarla onlarca KESK üyesi ve yöneticisi göz altýna alýnmýþ ve tutuklanmýþtýr. Son hukuksuzluk örneklerinden biri de þubemizin aktif bir üyesi olan Yusuf DEMÝR’in önce gözaltýna alýnmasý, sonra da tutuklanmasý ile yaþanmýþtýr. EðitimSen Ýstanbul 7 Nolu þube iþyeri temsilcimiz olan Yusuf DEMÝR, 16 Ekim 2012 tarihinde gözaltýna alýnmýþ ve ardýndan da tutuklanmýþtýr. Ayný zamanda arkadaþýmýzýn tutuklandýðý gün bir çocuðu dünyaya gelmiþtir. Böylece anneleri veya babalarý hapiste olan binlerce çocuða biri daha eklenmiþtir. Yusuf DEMÝR, öðretmenlik mesleðini ve sendikal görevini yerine getirirken yan yana durduðumuz aktif

bir üyemizdir. Arkadaþýmýz daha önce Tunceli Þubemizde yöneticilik yaparken de benzer baskýlarla karþýlaþmýþtýr. Yusuf DEMÝR gözaltýna alýndýktan sonra hakkýnda basýna sýzdýrýlan kirli bilgilerle haksýz ve aðýr bir þekilde suçlanmýþ, hakkýnda yapýlan haberlerle gerek kendisi gerekse üyesi bulunduðu sendikamýz hakkýnda kuþkular yaratýlmaya çalýþýlmýþtýr. Yapýlan bu amaçlý ve düzmece haberlerle en temel hukuk ilkesi olan Masumiyet Ýlkesi de bilinçli bir þekilde ayaklar altýna alýnmaktadýr. “denildikten sonra, Biz, Yusuf DEMÝR’i sendikamýzdan, öðrencileri ve velileri onu okulundan, derslerinden tanýmaktadýrlar. Yusuf DEMÝR, haksýzlýða karþý mücadele eden, hak arama mücadelesinde aktif olan, sosyalist kimliði ile tanýnan bir kiþidir. Arkadaþýmýzýn bugün içinde bulunduðu bu durumun, iktidarýn Yusuf DEMÝR’in politik kimliðine karþý duyduðu öfkeden kaynaklandýðýný hepimiz çok iyi biliyoruz. Sendikamýz ilk günden itibaren geliþmeleri yakýndan takip etmektedir. Sendikamýzýn hukuk birimi de arkadaþýmýzýn hukuksal durumunu titiz bir þekilde izlemeye devam edecektir. Bazý basýn organlarýnda bu olayla ilgili yaptýklarý asýlsýz haberlerle sendikamýzý da zan altýnda býrakan kurumlar hakkýnda yasal giriþimlerde bulunacaðýz. Yusuf DEMÝR ile dayanýþmaya ve destek olmaya devam edeceðiz. Eðitim-Sen 7 Nolu Þube iþyeri temsilcimiz Yusuf DEMÝR derhal serbest býrakýlmalýdýr!” Dedikten sonra basýn açýklamasý son bulmuþtur.

SAÐLIK -SPOR VE FUTBOL Hafif iþ yapan birisi yorgunluðunun baþlangýcýný nadiren fark eder. Þahýs performansýnýn standardýnýn bozulmakta olduðunun farkýnda deðildir. Hatta aksine veriminin gittikçe artmakta olduðu inancý içindedir. Evvela þahsýn zaman takdiri hissi bozulmaya baþlar. Hata yaparak, kazalara sebebiyet oluþtururlar. Yorgunluk ilerledikçe, kiþi yapmakta olduðu iþin bütünlüðünde öyle bir bozulma baþlarki ,sadece o iþin belli baþlý hareketleri yapýlýr, geri kalanlar adeta unutulur. Kiþinin dikkati daðýlýr ve o iþi yapmaktan ziyade vücudun refleksi bozulur, beceride de bozulma süratle ilerler. Bu yorgunluk bedenin kombine yapmasý gereken yaþamsal hareketlerin bazýlarýný veya bir çoðunu es geçer. Elbette fizyolojik yorgunluk bedenini genel performansýna etki eden tek faktör deðildir. Psikolojik, sosyal ve sosyo-ekonomik faktörler de etki eder.35 yaþlardan itibaren kýlcal damarlar kaný bedenin en üst kýsýmlarýna gönderemez, dolayýsý ile unutkanlýklar baþlar. Yerçekimi nedeniyle omuzlar ve yüzlerde aþaðý sarkmalar oluþur. Omuz kýsýmlarý ve bel bölgesinde kaþýntýlar baþlar. Bu durumlar kanýn üst bölgeye gidememesinin en belirgin sonucudur. Kültür fizik tekniklerinde mevcut olan yer hareketleri sayesinde kanýn üst bölgelere gönderilmesi elzemdir. Aksi durumda kamburlaþma bel ve boyun fýtýðý gibi bir çok rahatsýzlýklar hýzlý bir þekilde bedene yayýlýr. Þimdi gücü bedenin en bakir bölgelere gönderme zamanýdýr. Bu yöntemin sayýsýz tekniklerinin en baþýnda fiziksel gücü azami sonuçlara ulaþtýrmak için etkin yollar keþfetmek gereklidir. Fiziksel güç hünerlerin uygulanmasý önceden gerekli olan þeydir. Çünkü doðada yer çekimi,elastiklik, sürtünme,magnetik güç elektirik ve atalet gibi çeþitli güçler vardýr. Bu da bir anlamada kuvvetin denetlenmesidir. Bruce Le’ “görmeden ve kontorulsüz yaptýðýnýz her teknik size yarar deðil zarar verir” der. Vücüttaki birçok kuvveti ayný yola sevk edersek etki daha fazla olur ve bütün yorgunluðunuzun yerini paslarý silinmiþ eklemleri yaðlanmýþ dinç bir beden alýr. O halde þimdi medi-tasyon zamanýdýr. Medi-tasyon tekniðini ve kültür fizik egzersizlerimizi de tam ve bilinçli olarak yaptýðýmýza göre artýk

9

güçlendik, dinlendik beyinimiz gayet iyi durumda olduðuna göre, þimdi de biraz beynimizi yeniden yormak için yola çýkalým. Ama bu yolculuk da lütfen beni yalnýz býrakmayýn. ! Evet halen devrim yapamadýk, halkýmýzý sokaklara dökemedik, belki korkuyoruz beynimize sinen düþüncemize damlayan,uykularýmýza sýzan, kanýmýza karýþan,iliklerimize bulaþan bir korku ile hesaplaþarak alanlarý eylemlerle, iþgallerle, devrimci dayanýþmayý en üst seviyelere çýkarmanýn sayesinde genel grevlerle, burjuvazinin bütün kalelerini zapt etmenin hazzý ile buluþabilmiþ deðiliz 12 Eylül faþist darbesi toplumu türlü saçmalýklarla uðraþtýrarak, insan kiþiliðini erozyona uðratmýþtýr. Bugün teyzeler dizilerle, gençler magazin ve tv’ lerdeki yarýþmalarla, erkekleri futbolla oyalarken, dedeleri de dinle terbiye ediyorlar. Futbol milyonlarca insaný hipnoz edebilen bir afyondur. Gençlerin ve orta yaþlýlarýn hatta yaþlýlarýn bile konuþmalarýnýn ekseriyetini futbol oluþturuyor. Futbol bazý insanlarda öyle bir fanatizm oluþturmuþ ki tuttuklarý takým için, savaþmayý ölmeyi ve öldürmeyi bile göze almýþ durumdadýrlar. Bunun diktatör Franco Ýspanyasýnda çok sayýda görülmüþ örnekleri vardýr. Faþist Franco’ya “toplumu nasýl kontrol altýnda tutabiliyorsun”? diye sorduklarýnda, stadyumlarý kastederek, “onlarý yüzbinlik beþiklerde uyutuyorum” cevabýný veriyordu. Bernabeau stadý için “bana 200 bin kiþilik uyku tulumu yapýn” talimatýný vermesi kapitalist ülkenin futbolu sermayeye hizmet etmesi için ne kadar etkin bir þekilde kullandýðýnýn açýk bir örneðidir. Dünyanýn her yeri bu konuda milyonlarca olumsuz örneklerle doludur. Bu yazýyý futbolun sadece sermayeye hizmet eden bir spor dalý olarak göstermek için yazmýyoruz. Ayný durumlar, diðer spor dallarýnda da mevcuttur. Örneðin Güreþte dinci faþistler olduðu gibi, uzak doðu sporlarýnda da milliyetçi faþistler hakimdir. Þu çok açýk bir gerçektir ki, kapitalizm insanlýðýn ve doðanýn düþmaný olduðu gibi, pek tabidir ki sporda da farklý olmasý asla beklenmemelidir. Sorun ancak sermaye düzenini yok etmekle çözülebilir. Ýzmir’den bir DEK li

ÝTÜ ARAÞTIRMA GÖREVLÝLERÝ KIYIMA KARÞI DÝRENÝÞE GEÇTÝ

ÝTÜ Maslak Kampüsü’nde 50/d kapsamýnda iþten atýlacaðý kesinleþen 82 araþtýrma görevlisi, 18 Ekim Perþembe günü Rektörlük binasý önünde çadýr kurarak direniþe geçti. Ýstanbul Teknik Üniversitesi’nde 82 araþtýrma görevlisinin iþten atýlacaðýnýn kesinleþmesi üzerine bir süredir düzenledikleri çeþitli eylem ve etkinlikleri büyüterek, okul önünde bir direniþ çadýrý kurdurlar. 18 Ekim Perþembe günü ÝTÜ yönetiminin gerçekleþtirdiði toplantýda yönetim hali hazýrda iþten çýkartmayý düþündüðü 82 kiþi için tüm yetkiyi oy çokluðuyla ÝTÜ Rektörü’ne verdiði belirtildi. Bununla birlikte önümüzdeki günlerde 82 araþtýrma görevlisinin iþten çýkartýlmasýnýn kesinleþtiði belirtildi. Bu kararýn ardýnda araþtýrma görevlileri Rektörlük binasý önünde direniþ çadýrý kurdu ve bu karar karþýsýnda mücadele edeceklerini belirtti. Eðitim-Sen Ýstanbul 6 No’lu Þube, ÝTÜ Rektörlüðü önünde çadýr eylemi baþlatan araþtýrma görevlilerinin taleplerinin karþýlanmasýný istedi. Hiçbir hukuki dayanaðý olmayan YÖK görüþünün ÝTÜ’de uygulanmasýyla 10 araþtýrma görevlisinin iþten çýkartýldýðýna dikkat çeken Eðitim-Sen, “72 araþtýrma görevlisi bugünlerde, onlarca araþtýrma görevlisi de önümüzdeki günlerde iþini kaybetme tehlikesiyle karþý karþýya” dedi. Bütün üniversite emekçilerini, öðrencilerimizi, emek ve meslek örgütlerini ÝTÜ araþtýrma görevlileri ile dayanýþmaya davet ediyoruz” dedi.

emegindunyasi

emegindunyasi@gmail.com

DÝSK, KESK, TMOOB ve TTB, Savaþ Politikalarýna, Zamlara, İþsizliðe ve Yoksulluða Karþý Çok Sayýda Kentte Sokaða Çýktý Ankara - DÝSK, KESK, TMMOB, TTB’nin ortak çaðrýsýyla bir araya gelen emek ve demokrasi güçleri; “Zamlara, iþsizliðe, yoksulluða son” demek için yürüyüþ gerçekleþtirdi. KESK Genel Sekreteri Ýsmail Hakký Tombul, “AKP hükümeti halký hýzla yoksullaþltýrýrken ayný anda Suriye’ye dönük emperyalist müdahalelerin taþeronluðunu üstlendi” dedi. “Bölgesel aktörlük” adý altýnda, gizli üsler, askeri kamplar ve silah yardýmlarý adýmlarýnýn hýzlandýrýldýðýný belirten Tombul, ülkenin fiilen bir savaþýn içine çekildiðine dikkat çekti. Hayatýn her alanýný etkileyen zamlara karþý kamu emekçilerine yapýlan zammýn yüzde 6 oranýnda olduðunu söyleyen Tombul, bunun düpedüz soygun olduðunu belirtti. Tombul, bu soyguna asla boyun eðmeyeceklerini söyleyerek “Zaman, ekmeðimizi ve geleceðimizi çalanlara artýk dur deme zamanýdýr. Zaman, emperyalist müdahalelere ve AKP’nin içeride ve dýþarýda savaþçý politikalarýna karþý ülkede barýþ, bölgede barýþ çýðlýðýný yükseltmenin zamanýdýr” diyerek açýklamaya son verdi. Ýstanbul - KESK, DÝSK, TMMOB, TTB çaðrýsýyla “Zamlara, iþsizliðe, yoksulluða, savaþa son” diyen emekçiler Taksim Meydaný’nda bir araya gelerek Galatasaray Meydaný’na doðru bir yürüyüþ gerçekleþtirdi Galatasaray Meydaný’nda yürüyüþün son bulmasýnýn ardýndan TTB Merkez Konseyi üyesi Osman Öztürk bir açýklama yaptý. Öztürk, AKP’nin halký hýzla yoksullaþtýrdýðýný ve elektriðe, doðalgaza, ulaþýma yapýlan zamlarýn artýk tahammül edilemeyecek bir noktaya geldiðini belirtti. Ulaþýmda yüzde 20’ni üzerinde, doðalgaza yüzde 30’un üzerinde ve elektriðe de yüzde 20’nin üzerinde yapýlan zamlara dikkat çeken Öztürk, kamu emekçilerine ortalama yüzde 6, asgari ücrete ise yüzde 4,5 zam yapýldýðýný hatýrlattý ve þunlarý söyledi: “Bizlerin bu soyguna asla ve asla izin vermeyeceði bilinmelidir”. TBMM’den geçirilen tezkereye de deðinen Öztürk, savaþ çýðýrtkanlýðý yapanlara inat ülkede ve dünyada kardeþlik ve barýþ için þimdi sesimizi daha fazla yükseltmekte kararlý olduklarýnýn altýný çizdi. Suriye’de emperyalist müdahalelere karþý, sesimizi daha fazla çýkartmalýyýz dedikten sonra, Meclisten geçen sendikalar yasasýna deðinerek þunlarý söyledi: “Emekçilerin sendikalar haklarýný yok etmeye yönelen saldýrýlarýn daha önce sendikalar yasasýnýn KESK’i devre dýþý býrakmak için hayata geçirildiðini þimdide Sendikalar ve Toplu Ýþ Sözleþmesi yasasýyla DÝSK’in saldýrýlarýn hedefinde. Tüm bunlara raðmen eþit ve insanca yaþam koþullarýnýn olduðu bir dünya için mücadele etmeye devam edeceðiz.” Zonguldak / Çaycuma - Çaycuma Öðretmenevi önünde toplanan KESK Çaycuma bileþenleri üyeleri savaþa, zamlara, iþsizliðe, yoksulluða “hayýr” dediler. Çevredekilerin de yoðun bir katýlým gösterdiði eylemde konuþan Eðitim Sen Çaycuma Temsilcisi Ýsmet Akyol, AKP hükümetinin ülke içinde halký hýzla yoksullaþtýrýrken ayný anda Suriye’ye dönük emperyalist müdahalelerin taþeronluðunuüstlendiðini ve ülkeyi kanlý bir savaþa çekecek sorumsuz attýðýný belirtti. Savaþ çýðýrtkanlarýna karþý her zamankinden daha fazla mücadele edilmesi gerektiðini ifade ederek þunlarý söyledi: Bu kararlýlýðýmýzda Suriye’de emperyalist müdahaleye hayýr diyoruz! Zaman, ekmeðimizi ve geleceðimizi çalanlara artýk dur deme zamanýdýr! Zaman, emperyalist müdahalelere ve AKP’nin içeride ve dýþarýda savaþçý politikalarýna karþý ülkede barýþ, bölgede barýþ çýðlýðýný yükseltmenin zamanýdýr!” Adana - KESK, DÝSK, TMMOB ve TTB Adana’da da eylemdeydi. Adana Beþocak Meydaný’nda bir araya gelen emek ve demokrasi güçleri Ýnönü Parký’na yürüdü. AKP ve savaþ karþýtý sloganlarýn sýk sýk atýldýðý eyleme çevredekiler de destek verdi. Ýnönü Parký’ndaki ortak açýklamayý TTB Merkez Konsey Üyesi Dr. Ýsmal Bulca okudu. Trabzon - KESK-DÝSK-TMMOB-TTB öncülüðünde gerçekleþtirilen “Zamlara, iþsizliðe, yoksulluða, savaþa son” eylemi Trabzon PTT ‘si önünde baþladý. KESK ve demokratik kitle örgütleri Uzun Sokak üzerinden Meydan Park’a yürüdü. Yürüyüþ boyunca savaþ karþýtý sloganlar atýldý. Çevredekiler de eyleme alkýþlarýyla sýk sýk destek verdi. Meydan Park’ta ortak açýklamayý SES Trabzon Þube Baþkaný okudu. Sivas - Savaþa, ölümlere, açlýða, yoksulluða, iþsizlik ve zamlara karþý Sivas ta da saat Kent Meydaný’nda bir eylem gerçekleþtirildi. KESK Þubeler Platformu Dönem Sözcüsü Eðitim Sen Þube Baþkaný Feyzullah Süner ortak basýn açýklamasýný okudu. Antalya - Savaþa ve zamlara karþý KESK, DÝSK, TMMOB, TTB’nin çaðrýsýyla Antalya’da da emek ve demokrasi güçleri alandaydý. Üç Kapýlar’da bir araya gelen yüzlerce kiþi Attalos Heykeli’ne kadar yürüdü. Yürüyüþ, DÝSK Bölge Temsilcisi Matoþ Gonca’nýn okudugu basýn açýklamasýyla son buldu.


10

Sayı 18 / Kasım 2012

Kefen Değil Yaşam İstiyoruz

emegindunyasi.info

emegindunyasi

lerdir. Sorun sistemin iyileþtirilmesi deðil, sorunun kaynaðý olan özel mülkiyet ve sýnýflarýn ortadan kaldýrýlmasý sorunudur. Var olan bu öneriler, ancak þiddet oranýný düþürebilir veya öteleyebilir. Ancak bataklýkta sinek avlamakla bataklýðý kurutamayýz. Erkekle kadýn arasýndaki ezme ezilme iliþkisine karþý çýkmalýyýz. Þiddetin kaynaðý özel mülkiyettir. Bir insanýn baþka bir insana sömürüsü sürdüðü sürece hangi cins olursa olsun þiddet, baský ve cinayetler sürer. Özel mülkiyet ortadan kalktýðýnda sýnýflar, savaþlar, sömürü de ortadan kalkar. Kadýnlarýn katili kim? Kadýna yönelik þiddetin üst baþlýðý ister namus, ister töre, ister cani koca adýný alsýn; yaþanan olaylarýn sonuçlarý ayný: Öldürülen kadýnlar… Kadýnlarý öldüren ellerine silah, býçak, kezzap, benzin veren, sýrtlarýný sývazlayan, kadýn ölümleri karþýsýnda ise “kadýna þiddet uygulayan erkek deðildir” diyerek erkek egemenliði pekiþtiren kapitalist sistemdir. Uygulayýcýsý içinde yaþadýðýmýz devlet mekanizmasýdýr. Eðitimiyle, hukukuyla, meclisi, anayasasý, dini, medyasý, aile kurumuyla bir bütündür. Katili her þeyden soyutlanmýþ erkek cinsinde görmek yaþananlara at gözlüðüyle bakmaktýr. Burjuvazinin takmamýzý istediði at gözlüðü feminizmdir. Sorunu erkek cinsine indirgemek, kapitalist sistemi aklamaktýr. Kapitalizm ataerkilliðin sürmesini ve pekiþmesini saðlayarak her gün yeni katiller yetiþtiriyor. Emekçi kadýnlar yaþadýklarý cinsiyet yönlü ezilmiþliði, sýnýfsal ve ulusal baðlarýyla birlikte ele almalý ve iþçi erkeklerle birlikte el ele bir mücadele vermelidir. Kadýnlar savaþarak mücadele ederek baþkaldýrarak politik özgürlüklerini kazanarak sokulmaya çalýþýldýðý edilgen, pasif, korunmaya muhtaç, sýðýntý kalýplarýný paramparça edebilir. Daha çok yaþamýn içinde fabrikalarda, atölyelerde, okullarda, hastanelerde ve mücadele alanlarýnda konuþarak yazarak, okuyarak, tartýþarak ve eyleme geçerek özgürlüðün yolunu savaþa savaþa açacaðýz. % 1400 ve biz 21. yüzyýldayýz. Ve bu rakamlarý asla unutmayacaðýz… EMEKÇÝ KADINLAR

TARİHE YÖN VEREN KADINLAR “BENDEN BÝRÞEY KALMAZ MI BU DÜNYADA?” Tanya: Haydee Tamara Bunke Bider (19 Kasým 1937 – 31 Aðustos 1967) Gerçek ismi Haydee Tamara Bunke Bider olan Tanya, adýný 1941’de faþistlerin öldürdüðü kadýn gerilladan almýþtý. Arjantin’de doðan bir Alman olan Tanya, Demokratik Almanya’ya döndükten sonra, 18 yaþýnda Alman Birleþik Sosyalist Partisi’ne kabul edildi. Che’yle, Almanya’ya yaptýðý gezi sýrasýnda tanýþtý ve onun birliðine katýlmaya karar verdi. Mayýs 1961’de Küba’ya geldi, kýsa sürede Küba Kadýn Federasyonu’ndaki en önemli yoldaþlardan biri oldu ve kendisine verilen her görevi yerine getirdi. Ýstihbarat tekniklerini ve illegal çalýþmayý öðrendi. Zorlu bir eðitimden sonra, Bolivya egemen sýnýfýnýn ve ordusunun temsilcileriyle iliþkiler geliþtirmek ve gerilla cephesi için uygun koþullarý yaratma görevini aldý ve 1964 sonunda Bolivya’ya vardý. 1966 baþýnda Küba Komünist Partisi’ne kabul edildiðini öðrendi. O andan itibaren, yeni savaþçýlarýn siyasi eðitimi ve mevzilendirilmesi iþlerinden sorumlu olarak gerilla güçleriyle doðrudan çalýþmaya baþladý. Daha sonra, Commandante Vitalio (Vilo) Acuna liderliðindeki gruba katýlarak gerilla ordusunun bir parçasý oldu. Birliði, 31 Aðustos 1967’de grup bir köylü tarafýndan ihbar edilip Vado Del Yeso’nun nehir kýyýsýnda Bolivyalý askerler tarafýndan pusuya düþürüldüler. Che’nin kemiklerinin Haziran 1997’de bulunduðu yerden yaklaþýk bir kilometre uzakta Valle Grande’de, Eylül 1998’de gerilla Tanya’nýn kemikleri de bulundu. Cenazesi, Küba bayraðýna sarýlarak resmi bir törenle Che ve yoldaþlarýnýn yanýna Aralýk 1998’de gömüldü. “Dediler: Bir aný býrak ardýnda / Öyleyse gidiyorum, solan çiçek misali / Bir gün unutulur mu ki adým? / Benden bir þey kalmaz mý bu dünyada? / Hiç deðilse bir çiçek, hiç deðilse bir þarký, / Öyleyse yüreðim nasýl davranmalý? / Yaþamam ve varlýðým, / Boþuna mý bu dünyada?” demiþti Tanya Nisan 1966’da yazdýðý son þiirinde. Tanya, þiirinde duyduðu kaygýlarýn aksine, baþarýlarý ve dolu dolu yaþadýðý kýsacýk yaþamýyla, tüm dünyada devrimcilerin, sosyalistlerin, komünistlerin, gençlerin ve kadýnlarýn düþlerini süslüyor, iham kaynaðý olmaya devam ediyor.

25 KASIM PAZAR GÜNÜ KADINA YÖNELÝK ÞÝDDETE KARÞI SAAT: 13.00’DA GALATASARAY LİSESİ ÖNÜNDEN TAKSÝM TRAMVAY DURAÐINA YÜRÜYÜÞ SAAT: 14.30’DA AYIÞIÐI SANAT MERKEZÝNDE SÖYLEÞÝ

KAPÝTALÝZMÝN EMEKÇÝ KADINLARA YÖNELÝK SALDIRILARI kuki boyutuna deðindi. Dünya üzerinde kadýn ölümlerinin en fazla kürtajýn yasak olduðu bölgelerde gerçekleþ-tiðini anlatan Sarýkaya, kürtaj yasaklarý ve anne ölümleri ile ilgili istatistik bilgiler verdi. Sonra saðlýk emekçisi Sultan Özkan sunumuna baþladý. Emekçi kadýnlara yöneltilen saldýrýlarýn kadýn saðlýðý üzerindeki etkisine deðinen saðlýk emekçisi; kadýn saðlýðýnýn özelde kadýný genelde ise çocuk ve toplumun tamamýný etkilediði için önemli olduðunu vurguladý ve Baþbakan’ýn “3 çocuk istiyorum” sözüne atýfta bulunarak fazla sayýda gebeliðin ve çok çocuk sahibi olmanýn kadýnýn fizyolojik ve psikolojik saðlýðý üzerindeki etkilerini anlattý. Sunumun sonunda tüm bu saldýrýlarýn ve saðlýk hizmetinin toplumdaki diðer hizmetlerden ve sorunlardan ayrý ele alýnamayacaðýný ve tamamen bir sistem sorunu olduðunu vurgulayarak, çözümün insaný deðil parayý, karý düþünen bu sistemin temel-

KARAKALPAK KIZI Karakalpakistanlý yazar Tulepbergen Kaipbergenov’un kaleminden çýkan bir roman: Karakalpak kýzý. Yazarýn sosyalist gerçekçi yöntemle kaleme aldýðý bu ilk roman (1963-1965) konusunu Sovyetler Birliðinde Özbekistan’ýn özerk bir cumhuriyeti olan Karakalpakistan’ý seçerek okuyucuya sunuyor. 1920’ler... Sovyetler Birliði’nde sosyalizmin inþa yýllarý....Gericiliðin, tutucu geleneksel deðer yargýlarýnýn çepeçevre sardýðý bir köy ve bir kadýn: Cumagül. Yýllar önce zengin bir bay (bey) olan babasý tarafýndan annesiyle yaka paça evden atýlýr. Ardýndan açlýk ve yoksullukla boðuþularak geçirilen günler gelip çatar...Yýllar sonra Cumagül , kendi rýzasýyla köye gelen bir delikanlýyla evlenir ama annesinin yaþadýklarý onu da beklemektedir. Her gün kocasý tarafýndan aþaðýlanan, dövülen, kaynanasýnýn baskýsý altýnda ezilen, insan olarak dahi deðer görmeyen Cumagül, sonunda bir gün kucaðýnda çocuðuyla birlikte kapý önüne konur. Cumagül’ün yaþadýklarý aslýnda yalnýz onun kaderi deðil; týpký diðer kadýnlar gibi O da özgür yaþamdan mahrum býrakýlmýþtýr. Bunun nasýl deðiþeceðini henüz bilmeyen Cumagül bir gün öðrenecektir. Geçimini saðlamak için kasabaya odun satmaya giderken, hayatýnda ilk kez gördüðü bir mitingden þu sözler belleðine yerleþecektir: “Eþit haklar... Kadýnlar, siz erkekler gibi eþit haklara sahiptir... Baþlýk... rezil bir gelenek... kadýný satmak gibi... Düpedüz kölelik...” O günden sonra Cumagül’ün ve bir köyün kaderi deðiþecektir. Kendi kabuðunu kýrmaya baþlayan Cumagül’ün þahsýnda, aslýnda burada anlatýlan, bir toplumun eski olaný yýkmasýnýn serüvenidir. Yazar, bu romanýnda devriminin tüm Sovyetlerde hayat bulma çabalarýný, karþý-devrimin saldýrýlarýný, toprak sahibi bay(bey)larýn devrimi engelleme giriþimlerini bolþeviklerin toplumu deðiþtirme, dönüþtürme sürecinde karþýlaþtýklarý güçlükleri yenebilme iradesini gözler önüne seriyor.

EMEKÇÝ KADINLARIN BÝLÝNÇLENMESÝNE TAHAMMÜL YOK

EMEKÇÝ KADINLARIN ÇAÐRISIDIR

23 Eylül Pazar günü Emekçi Kadýnlar (EKA) tarafýndan Ankara Mart Kültür Evi’nde düzenlenen “Kapitalizmin Emekçi Kadýnlara Yönelik Saldýrý-larý” adlý panelde kürtaj, sezeryan, tecavüz, nüfus politikalarý, savaþ konularý ele alýndý. Konunun toplumsal ve sosyolojik boyutunu Rojda Þendur, hukuki boyutunu Av.Sevinç Sarýkaya ve saðlýk boyutunu da saðlýk emekçisi Sultan Özkan ele aldý. Hukuki boyutun ele alýnýþýyla baþlayan panelde Av.Sevinç Sarýkaya, kadýnlara yönelik saldýrýlarýn en yoðun yaþandýðý sürecin savaþlar olduðuna, savaþta en çok zarar görenin de kadýn olduðuna deðindi. Binlerce yýldýr savaþ silahlarýnýn deðiþtiðini, taþ-sopa-okyay-top-tüfek-nükleer bomba... Ama kadýna yönelik saldýrý þeklinin hiç deðiþmediðini, bunun da tecavüz olduðunu söyledi. Daha sonra kürtaj, doðum öncesi ve doðum sonrasý izin, süt izni, kadýn emeði gibi konularýn hu-

Gece gündüz meydanlarda tutsaklara destek olan binlerce kişi, yine alanlardaydı. Adana, Mersin, Antalya, İzmir, İstanbul, Meletî, Hatay, Colemêrg, Mûş, Wan, Amed ve Sêrt’in de aralarında bulunduğu onlarca merkezde alanlara çıkan binlerce kişi, açlık grevindeki tutsakların taleplerinin kabul edilmesini istedi.

eka.emekcikadinlar@gmail.com

ÖLMEK YA DA ÖLMEMEK ÝÞTE BÜTÜN MESELE BU MU? Kadýna yönelik þiddet “resmi rakamlara göre” 7 yýlda % 1400 oranýnda arttý... Bugüne kadar gelmiþ geçmiþ tüm hükümetler kadýna yönelik þiddeti önlemeye iliþkin uluslararasý sözleþmelere imza koydu. Ancak bu sözleþmelerin sadece kâðýt üzerinde kaldýðý bir gerçek... Kadýna yönelik þiddet ve cinayet davalarýnda “haksýz tahrik indirimi” uygulamasýyla failin suçunun hafifletilmesi... Yetmezse aðlayýp piþmaným diyenlere “iyi hal” indirimi... Bir yanda aylarca emniyeti, adliyesi kapý kapý dolaþýp tüm yetkililerden yardým istediði halde öldürülen kadýnlar... Bir yanda da devlet hýzlý haber almakta sýkýntý yaþýyormuþ, sorun da zaten buymuþ gibi elektronik kelepçe ve panik butonu uygulamasý tanýtýmý... Televizyon kanallarýnýn mide bulandýran dizileri, evlendirme programlarý yetmez gibi; ana haber bültenlerinin bile konuyu þiddet maðduru kadýnlarýn görüntülerinden ya da kadýn cinayeti haberlerinden saðlayacaðý rant kadar ciddiye almasý... Kadýnlarýn ruh saðlýðýný etkileyen en temel iki faktör þiddet ve yoksulluk... Sonuç: Kadýnlarda depresyon, þizofreni ve artan intihar giriþimleri... 3 çocuk yetmez 5 çocuk diyen, kürtajý cinayet olarak gören, tecavüzcü polisin rütbesini yükselten, Kürtleri kastederek “kadýn da olsa, çocukta olsa gereði yapýlacak” diyecek kadar eþitlikçi bir baþbakan... Neyi Bildiri Sayýlar / Sayýlar yaklaþan bir þeyleri bildirir / Sayýlar bildirir uzaklaþan bir þeyleri / Nedir yaklaþan bize / Bizden uzaklaþan nedir % 1400 bu rakam neyin ifadesi sizce? Ýktidarýný yitiren sadece bu sistem deðil, erkek egemenlik de artýk “yeni kadýn”a dar geliyor. Çünkü kadýnlar artýk okuyor, çalýþýyor, hakkýný arýyor. Sevdiðini seçiyor, boþanýyor, kendi kaderini belirliyor. Kadýnlar artýk eskisi gibi deðil çünkü uðradýðý baskýya, þiddete karþý sessiz kalmýyor, mücadele ediyor. Bu kâbustan kurtulmanýn yolu ne elektronik kelepçe, ne aile bakanlýðý, ne bir iki madde ve yasayý yenilemek, ne de sýðýnma evlerinin sayýsýný arttýrýlmasý. Bu önerilerin hepsi kapitalizm tarafýndan verilebilir, düzenlenebilir talep-

07.11.2012

Marks ve Engels(…) gelişim ilkesinin, evrim ilkesinin herhangi bir başka formülasyonunun tek yanlı ve içerik bakımından yetersiz olduğunu, ve ancak doğada ve toplumdaki evrimin (çoğu kez sıçramalar, altüst oluşlar ve devrimler yoluyla gelişir) fiilen izlediği yolu saptırdığını ve sakatladığını düşünüyorlardı. Lenin

lerini dinamitleyerek onu tarihin çöplüðüne göndermek olduðunu söyledi. Daha sonra konunun toplumsal boyutunu ele alan Rojda Þendur gündeme gelen kürtaj, 3 çocuk gibi konularýn nüfus politikalarýnýn bir parçasý olduðunu vurguladý. Kadýnlarýn evlenme yaþýnýn, kaç çocuk doðuracaðýnýn, ne zaman, hangi sýklýkla, hangi yöntemle ve hangi koþullarda anne olacaðýný bu politikalarýn belirlediðini söyledi. Bu politikalarýn burjuvazinin ihtiyaç ve çýkarlarý ile savaþ politikalarýna göre belirlendiðini vurguladý. Son olarak da Clara Zetkin’in “Güneþ nasýl ýþýmak, ýrmak nasýl akmak ve kuþ nasýl þakýmak zorundaysa, ben de savaþmak zorundayým” sözüne atýfta bulunarak emekçi kadýnlarýn özgürleþebilmesi için savaþmak zorunda olduðunu vurguladý. Sunumlarýn bitmesinin ardýndan soru cevap bölümüne geçildi. Soru cevaplarýn ardýndan panel sona erdi.

Ýçinde bulunduðumuz devrimler çaðýnda emekçi kadýnlar sokakta, eylemde, her yerde. Kadýnlarýn hýzla bilinçlenmesinden, örgütlenmesinden ve dünyayý deðiþtirmek için ayaða kalkmasýndan dolayý dehþete düþen sermaye sýnýf, kadýnlara her yerde saldýrmaya devam ediyor. Emekçi Kadýnlarýn bilinçlenmesi, örgütlenmesi ve yaþanabilir bir dünya için mücadele etmesi için Emekçi Kadýnlar (EKA) olarak çeþitli etkinlikler, eylemler düzenliyoruz. Bu çalýþmalarýmýzýn birisi de, geçtiðimiz kýþ aylarýnda Emekçi Kadýnlar Broþürü yayýnlamaktý. Toplumlar tarihi, kadýnýn çifte sömürüsü ve kurtuluþ yolunu anlattýðýmýz, kadýnlarý örgütlenmeye ve sokaða davet ettiðimiz broþürümüzü 8 Mart Dünya Emekçi Kadýnlar Günü öncesinde yayýnlamýþ ve ülkelerimiz ve Avrupa’da iþçi, emekçi, öðrenci kadýnlara ulaþtýrýlmýþtý. Buna tahammül edemeyen faþizm, broþürümüze ve onlarý okuyan kadýnlara saldýrmayý ihmal etmedi. Geçtiðimiz günlerde okulda “Emekçi Kadýnlar Broþürü” okuyan bir kadýn öðrenci, “beyninin yýkandýðý” söylendi ve uzaklaþtýrma cezasý aldý. Antep’te 1.Sulh Ceza Mahkemesi ise, broþürümüze yayýnlanmasýnýn üzerinden 9 ay geçtikten sonra, “toplatma ve el konulma” kararý verdi. Yayýnlandýðý ve daðýtýldýðý süreçte “suç unsuru” görülmeyen ve hakkýnda herhangi bir yasaklama kararý olmayan broþürümüz, devrim mücadelesi yükseliþe geçtikçe “suç” olarak görülmeye baþlandý. Tüm dünyada bilinen bir gerçektir ki, hiçbir ceza, yasaklama, baský devrim mücadelesinin önüne geçememiþtir. Yasaklamalarýnýz, cezalarýnýz kadýnlarý yolundan çeviremeyecek, yeniden evlerine sokamayacaktýr. Sosyalizm Yürüyüþümüz Sürecek! BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ! Emekçi Kadýnlar (EKA)


Sayı 18 / Kasım 2012

İST/08.11.2012

THY işçisi işe iade davasını kazandı THY grevi sürecinde işten atılan Aydın Yusuf Uçan açtığı işe iade davasını kazandı. 12 yıldır kabin memuru olarak THY’de çalışırken işten atılan Uçan açılan davalarda ilk kazanan oldu. Avukatı Hasibe Nayır davayı, “THY grev nedeniyle işten attığını geri almaz, bu yüzden tazminat ödeyeceklerdir” şeklinde değerlendirdi.

Kominizim kendinden önce gelen bütün hareketlerden, daha önceki bütün üretim ve karşılıklı ilişkilerin temelini altüst etmesi bakımından, bütün doğal öncülleri, ilk kez, bizden önceki insanların yarattıkları öncüller olarak bilinçle ele alması bakımından, bu öncülleri doğal niteliklerinden soyup onları birleşmiş bireylerin gücüne bağımlı kılması bakımından ayrılır. Marx emegindunyasi.info

OKUR

Futbol Nasýl Bir Oyun? Futbol Ýngiltere ‘de kökeni 12 yüzyýla kadar uzaranarak kurallarý olmadan ,18yüzyýlda ise devlet ve kilisenin toplum deðerlerini kötü etkilediði savýyla yasaklanmýþ olmasýna raðmen birçok kolejde yüzyýl kadar daha organize bir þekilde takýmlar kurularak ,ellerin ve ayaklarýn birlikte kullanýlmasý ile oynanan,o tarihte genellikle toplumun elit kýsmýný peþinden sürükleyen bir oyundur. Futbolu kitleleri uyutma politikasý olarak kullanan genellikle faþist diktatörler olmuþtur. Her ne kadar Franco’ ya yakýþtýrýlsa da, 3F formülü esasýnda Portekiz’in Salazar adlý diktatörüne aittir. 1926 da Portekiz’de darbeyle iktidara gelen faþist diktatör Salazar, faþizmin 3F’sini en iyi kullananlardandý. Kitleleri uyutmak ve iktidar için tehlike olmaktan çýkartarak 3F formülünü hayata geçirdi. Bu 3F formülü : FADO – Bizdeki arabesk müzik.

emegindunyasi

DEVRÝM EÞÝTLÝÐÝN VE ÖZGÜRLÜÐÜN KAPISIDIR

Siyasal açýdan insanýn kendi üzerindeki egemenliði önemlidir ve ilkeseldir. Bu egemenliðin adý da özgürlüktür. Ýþte bu egemenliklerin ikisinin ya da bir kaçýnýn bir araya gelip birleþtiði yerde emeðin iktidarý baþlar. Hiç kimsenin hiçbir hakkýndan vazgeçmesi söz konusu olmaz. Her egemenlik kamu hukukunu oluþturmak üzere kendi varlýðýnýn bir parçasýný kendi iradesiyle kamuya aktarýr. Ve bu parçalardan herkese eþit pay düþer. Ýþte bu özdeþliðin adý da eþitliktir. Kamu toplum hukuku demek her bireyin hakkýnýn bütün herkes tarafýndan korunmasý demektir. Bütün herkesi içeren korumanýn adý da kardeþliktir. Özgürlük doruksa eþitlik temeldir, vazgeçilmez. Eþitlik siyasal ve ekonomik açýdan bütün bireylerin ayný aðýrlýðý taþýmasý, bütün vicdanlarýn ayný hakka sahip olmasý toplumsal açýdan da bütün yeteneklere ayný geliþme eþitliðinin tanýnmasý demektir. Artýk kýtlýktan sömürülmekten yoksulluk sonucu fuhuþtan, iþsizlik sonucu sefaletten, iþkenceden, savaþtan, sömürü ormanýnda keyfi eþkýyalýktan, emperyalist barbarlýktan, kapitalist soygundan her türlü ýrkçý baskýdan korkulmayacak doðanýn kendi yasalarýna uymasý gibi insanlýk da kendi toplum yasalarýna uyacak ve her þeyiyle emeðinin ve sosyal yaþamýnýn kendi efendisi, üreten, yö-

neten eþit paylaþan özgür ve eþit toplum ..kendi üzerindeki egemenliði ile devrim bir giriþ kapýsýdýr. Her devrim eski toplum düzenini yýktýðý için sosyal,eski rejmi devirdiði için siyasal devrimdir(Karl MARKS). Devrim bir giriþ kapýsýdýr. Kendi coðrafyasýnda, doðduðu ana vatanýnda vatansýz, topraksýz, oysa topraklar, akarsular, yer altý zenginlikleri maden ve petrol yataklarý ondan çalýnmýþ. Ana dili kültürü sanatý yok sayýlmýþ milyonlarca Kürt emekçi insaný, bugün toprak ve özgürlük için kendi halkýyla beraber halk için devrimin kapýsýný nasýrlý elleriyle araladý. Kendi ve halký insanlýðýn ilerlemesinin kutsal mücadelesini veriyor.Herkese ana dilinde ücretsiz eðitim, özyönetim meþru olan insan topluluðu ve onun özgürlük istemi ..bu istem milyonlarýn müþterek talebiyse ve ve insanlar bu konuda azimliyse; göz yaþartýcý gaz bombalarý, cop ve dipçikler, zindanlar onu durduramaz. Göðsünü siper eder kendi tarihini yazar ve yazýyor. Kürt ulusal demokratik devrimi onun ilerlemesinin sembolü, vazgeçilmez hedefidir. 20. asýr mükemmeldi. Ýnsanlarýn eþitlik ve özgürlüðünün odaðýydý. 21. Asýr haklarýn özgürlük ve eþitlik ýþýðý, mücadele ve boyun eðmeme çaðý olacaktýr. Asgari ücret köleliði.. ülkemizde en az 35 milyon emeðini satan ve açlýk sefalet sýnýrýnda yaþama-

FÝESTA- Eðlence ve fuhuþ. FUTBOL-Bildiðimiz gibi dünyaya mal olmuþ spor dalý. Bir devleti 40 yýl yöneterek iktidarda kalan faþist diktatör Salazar,” bana on binlerce insaný uyutabilecek bir beþik yapýn”demiþ ve bu talimat üzerine Lizbon’da büyük bir stadyum yapýlmýþtýr. Kendine bunca yýl ülkeyi nasýl yönettiðini soranlara da” futbol olmasaydý ben Portekiz’i yönetemezdim” demiþtir. Ýtalya faþizmin lideri Mussolini ise 1934 yýlýnda yapýlan dünya kupasýný kendi ideolojisini yaymak için kulanmýþtýr. 1939 yýlýnda iktidara gelen Ýspanyol faþist diktatör Franco da Ýspanyayý 3F ile yönetmiþtir. Franco da týpký Salazar gibi “ bana yüz bin kiþilik uyku tulumu yapýn” diye emir verince þu anda Real Madrid’ in stadý olan Barnebou inþa edilmiþtir. Artýk futbol piyasasý 500 -600 milyar dolarlýk bir pastaya ulaþmýþtýr. Bu pasta sahipleri Arap þeyhleri, kara para aklayan, silah kaçakçýlýðý yapan büyük tekel sahipleridir. Futbol,þu anda ülkemizde de halký

Ýþçi sýnýfýnýn kapitalizme karþý verdiði mücadele tarihinde, sayýsýz yenilgilerin yaný sýra baþarýyla çýktýðý çok sayýda mücadeleler de olmuþtur. Ýþte bu mücadele deneyimlerinden, yenilgilerden ve zaferlerden öðreneceðimiz muazzam dersler bulunmaktadýr. Bu deneyimlerden biri de 12 Eylül Askeri Faþist Diktatörlüðü’nün uyguladýðý baský ve yasaklara raðmen baþarýyla yürütülen ve birçok açýdan kazanýmla bitirilen 1986 yýlýndaki Netaþ grevidir. Netaþ fabrikasýnda mücadele geleneði 1986’lardan çok daha öncelere dayanýr. 1975 yýlýnda üyesi olduklarý sarý Tek-Met-Ýþ sendikasýndan ayrýlarak DÝSK’e baðlý Maden-Ýþ sendikasýna geçmelerinden dolayý iþten çýkarmalar baþlayýnca iþçiler iþ býrakmýþ, iþyerini iþgal etmiþ, polisle ve eylem kýrýcýlarla çatýþmalar yaþamýþ, ancak sonunda talepleri yerine getirilince direniþi bitirmiþlerdi. 70’li yýllarda iþçi hareketindeki yükseliþ, Netaþ iþçilerini de içine almýþ ve mücadele geleneði Netaþ’a da taþýnmýþtý. 12 Eylül 1980’den sonraki en önemli ve en büyük grev ise yine Netaþ fabrikasýnda 18 Kasým 1986 yýlýnda baþladý. Toplu sözleþme maddelerindeki anlaþmazlýk nedeniyle baþlayan ve 3150 iþçiyi kapsayan grev 93 gün sürdü. Grev, Ümraniye’deki ana fabrikanýn yaný sýra diðer þehirlerdeki montaj tesislerinde çalýþan iþçileri de kapsýyordu. O günün koþullarýnda Netaþ grevinin öne çýkan özelliði; coþkusu, militanlýðý ve iþçi sýnýfý dayanýþmasýnýn birlikte hareket etmesinin pratik olarak örgütlenebilmiþ olmasýydý. Askeri diktatörlüðün baský ve yasaklarla çevrelediði ve grev hakkýný, örgütlenme hakkýný, ekonomik ve siyasal haklarý budadýðý bir ortamda Netaþ iþçileri, Maden-Ýþ kapatýldýktan sonra örgütlendikleri baðýmsýz Otomobil-Ýþ sendikasýyla birlikte grev kararý almýþlardý. Bu yasalarla grev yapmak çok zordu. Ama iþçiler isterlerse her türlü zorluðu yenebilirlerdi. Netaþ iþçileri biliyorlardý ki, savaþý kazanabilmek için örgütlü ve hazýrlýklý, yani güçlü olmalýydýlar. Sendika ve grev yasalarýndaki sýnýrlamalara ve yasaklara raðmen, Netaþ iþçileri 93 günlük grevin sonunda, taleplerini büyük oranda kabul ettirerek iþvereni dize getirmiþlerdi. Üstelik iþçilerin talepleri salt ücret artýþý deðildi. 6 yýl önce kaybettikleri ekonomik, sosyal ve demokratik haklarýnýn en azýndan bir kýsmýný geri almak amacýndaydýlar. Netaþ iþçileri, sendikalarý ile birlikte aylar öncesinden tüm iþçileri kapsayan çeþitli komiteler kurarak hazýrladýklarý 88 maddelik top-

11

ya cebren ve hile ile zincirlenen insanýmýz var. Niçin? mevcut emek sömürücülerinin kapitalist çýkarlarýný saðlamalarý için. Ýþsiz erkek dilenir, kadýn etini satar ve insanlýk hala köleliðe þekil deðiþerek mahkum edilir. Sefalet burada idealle karþýlaþýr. Gece karanlýðý gün ýþýðýný kucaklar “seninle birlikte öleceðim,sen de benimle birlikte yeniden doðacaksýn”der. Bütün ýstýrap ve ezilmiþliðin kucaklaþmasýndan inanç ve özgürlük ateþi fýþkýrýr. Devrim bir kapýdýr. Eþitlik konusunda ülkemiz ve dünya halklarýnýn vazgeçilmez talebi her türlü sömürü ve ýrkçýlýðýn baskýsýný kýrmak ve emperyalist kapitalist sömürüden kurtulmaktýr .insanlýðýn kendi aydýnlýðýna ulaþmaktýr. Herkesin eþit üretim, paylaþým ve yönetim eþitliði… özgürlük doruksa eþitlik temeldir. Eþitlik bütün bitkilerin ayný düzeyde olmasý anlamýna da gelmez. Büyük ot demetleriyle küçük boy aðaçlardan oluþan bir toplum anlamýna da gelmez. Eþitlik bir birini boðazlayan bir kýskançlýklar ortamý da deðildir. Eþitlik ekonomik ve siyasal açýdan her kesimin müþterek yönetimi müþterek paylaþýmýdýr. Herkesin eþit mülk sahipliði ve özgürlüðüdür. Sefalette eþitlik deðil. Müþterek refah eþitliði…Devrim insanlýðýn ilerlemesinde özgürlüðün ve eþitliðin bir kapýsý, bir giriþ noktasýdýr. Emekli Ýþçi Ýmam Özharat

uyutmak için kullanýlan bir silah haline gelmiþtir. Eðer bir çocuða daha bebekken, dilinden ve diðer deðerlerden önce hangi takýmýn taraftarý olmasý gerektiði öðretiliyorsa, bir futbol maçýndan sonra insanlar birbirini öldürüyorsa ve futbol üzerinde hem devlet, hem mafya hem de özel kiþiler ve kurumlar milyon dolarlar kazanýyorsa bu futbolun spor olmaktan çýktýðýný gösterir.Futbol oyunu takým oyunu olarak çok yararlý olabilir; ancak günümüzde maddi ve manevi bir çöküntü içinde izlenilen maçlar ancak bir deþarj aleti olmuþtur.Futbolun bu þekilde bizi sosyolojik ve psikolojik olarak geriye götürdüðü gün gibi ortadadýr Ülkemizin tanýnmýþ takýmlarý benzer yöntemlerle hazýrlanýr ve ülkemizin insanlarýna sunulur.Tekelci kapitalizmin baþ mimarlarý futbol takýmlarýnýn baþýna geçerek hem kendi çýkarlarý için hem de sistemin devamýný saðlar. Bu takýmlarýmýzýn baþýndakiler, doðal gaz iþinde tekelleþmiþ, inþaat sektöründe, silah sektöründe tekelleþmiþ kiþilerdir. Kendi takýmlarýný da bu eksende yöneterek karlarýna kar katarak

insanlara da taraftar kisvesi altýnda kin ve nefret tohumlarý ekerek takýmlarýný yönetiyorlar. Bir de milliyetçiliði ve þovenizmi kullanarak prim yapýyorlar; insanlarý proleter ve emekçi yýðýnlarýný yabancýlaþtýrýp ýrkçý, faþistleri istediði gibi yönlendirip istediði bir biçime dönüþtürüyorlar. Aðýzdan salyalar akýtarak sokaklarda kendinden geçen insanlarý gördükçe insan dehþete kapýlýyor.Uðrunda öldükleri takýmlarý onlara bir þey kazandýrmasa da fanatikliði elden býrakmýyorlar;kimi zaman bir takým taraftarý olmayý her þeyden daha deðerli gördükleri bile olabiliyor.Bunun için cinayet bile iþleyenler oluyor.Haliyle futbolla bu derece fanatikçe ilgilenenler ülkelerinde ve dünyada ne olup bitiyor farkýna bile varamýyorlar.Ve bu anlamda faþizm istediðine bir ölçüde ulaþmýþ oluyor.Nüfusun yarýsýndan çoðu fakirlik sýnýrýndaymýþ,Sapýklýk, ahlaksýzlýk sefalet diz boyuymuþ,Kapitalizm kana susamýþ,yeni savaþ hazýrlýklarýndaymýþ kime ne, bizim takým þampiyon olsun yeter! ....Alýn size bir afyon daha!

Tarihin Süzgecinden Netaş Grevi

emegindunyasi@gmail.com

SÖZLÜK

ULUS arihsel olarak oluþmuþ, ortak dil, toprak, ekonomik hayat ve kendini ortak bir kültürde bütünleyen, ortak bir ruhsal bütünleniþ temelinde oluþan istikrarlý bir insan topluluðudur. Bu özelliklerin bir tanesinin yokluðu bile, bir topluluðun ulus olmaktan çýkmasý için yeterlidir. Ulus yalnýzca tarihsel bir kategori deðil belirli bir çaða, kapitalizmin yükseliþ çaðýna ait bir kategoridir. Feodalizmin tasfiyesi ve kapitalizmin geliþim süreci ayný zamanda insanlarýn ulus olarak örgütlenme sürecidir. Batý Avrupa böyle bir süreç yaþamýþtýr. Ýngiltere Fransa Almanya, kapitalizmin ilerleyiþi ve feodalizmi parçalamasý ve yenmesi ile böyle bir süreç yaþamýþtýr. O dönemin genç burjuvazisi için temel sorun “pazar” sorunuydu. Bu sýnýfýn amacý mallarýný satmak ve baþka uluslarýn burjuvalarýyla girdiði rekabetten galip çýkmaktý. Tek hedefi isteði kendini ve iç pazarýný güvenceye almaktý. Pazar ekonomisi burjuvazinin milliyetçiliði öðrendiði ilkokullardan biriydi. Stalin “yükselen kapitalizm koþullarýnda” þunu der: “ulusal mücadele, burjuva sýnýfýn kendi arasýndaki mücadeledir. Bazen burjuvazi proletaryayý da ulusal hareketin içine çekmeyi baþarýr ve o zaman ulusal mücadele sanki ‘tüm halkýn’ mücadelesiymiþ gibi görünüm kazanýr. Bu yalnýzca görünüþte böyledir; esas olarak burjuvazinin çýkarýna hizmet eder. Fakat bu asla proletaryanýn ulusal baský politikasýna karþý mücadele etmemelidir anlamýna gelmez. Ýþçi sýnýfý gerçek enternasyonalizme ulaþmak için iþçilerin birlikte hareket etmesini savunmalýdýr. Bu da ezilen ulusun iþçi sýnýfý ile ortak mücadelesinden geçer. Ezen ulusun proletaryasý UKKTH ‘yi þartsýz koþulsuz kabul ettikten sonra gerçek enternasyonal mücadeleyi örmüþ olur. Bununla birlikte, özünde bir burjuva hareketi olan ulusal hareketin kaderi doðal olarak burjuvazinin kaderine baðlýdýr. Ulusal hareketin kesin olarak ortadan kalkýþý yalnýzca burjuvazinin çöküþüyle mümkündür.

T

DİK’li Bir İşçi

lusözleþme taleplerine sahip çýkarak sonuna kadar savunmaya kararlýydýlar. Ve bu kararlýlýk onlarý her türlü yasal sýnýrlamalara, baskýya ve grevi kýrmaya yönelik tertiplere raðmen baþarýya taþýyacaktý. Netaþ grevinin gerçek baþarýsý, iþçilerin yarattýðý örgütlü disiplin, mücadele ve sýnýfýn mücadele birliðini örme bilinci ve geleneðini hayata geçirerek bugünün iþçi sýnýfýna kadar ulaþan bir deneyimi yaratmýþ olmasýndadýr. Grevin yürütülmesi sýrasýnda her gün en az 500 iþçi aktif bir þekilde görev ve sorumluluk üstleniyordu. Bir iþ yerinde iþçiler ne kadar örgütlü olurlarsa olsunlar bunun yeterli olmayacaðýný anlamýþlardý ve sýnýf dayanýþmasýný, fabrikalara, sendikalara, mahallelere, ailelere ve gençliðe giderek bizzat örgütlemiþlerdi. Türkiye’nin her yerinden ve Avrupalý sýnýf kardeþlerinden destek mesajlarý ve maddi yardýmlar aldýlar. Ýþçi sýnýfýný “Netaþ iþçileri için bir saatini ver” sloganýyla dayanýþmaya ve desteðe çaðýrdýlar. Bu çerçevede ayný dönemde mücadele yürüten grevci Derby iþçilerine (o zamanýn parasýyla) bir milyon lira nakit ve bir kamyon dolusu gýda ve ihtiyaç maddesini dayanýþma olarak sundular. Ýþte Netaþ grevinin gerçek baþarýsý bu mücadeleciliði ve iþçi sýnýfýn birlikte hareket ettikten sonra aþamayacaðý engel olmadýðýný bize göstermesidir Netaþ grevcileri, saðlam bir þekilde oluþturduklarý kendi iç örgütlülükleri komitelerin yaný sýra, diðer sendikalarla, çevre fabrikalarda ve iþyerlerinde çalýþan iþçilerle, bölge halkýyla, çeþitli gençlik kesimleriyle de iliþkiler kurup o dönemin siyasal baský koþullarýnda umulandan daha güçlü bir sýnýf dayanýþmasýný örgütleyebilmiþler ve ilgi odaðý haline gelmiþlerdi. Diðer birçok sektördeki grev ve direniþlere ilham ve örnek olmuþlardý. Fabrikanýn önünde ve sendika þube binasýnda grevin hemen her günü dayanýþma ve destek için gelen ziyaretçi gruplarýyla birlikte sýnýf mücadelesinin coþkusunu yaþýyorlardý. Ýþçi eþleri ve aileleri de grevcileri hiçbir zaman yalnýz býrakmamýþlar ve grev müca-

delesini sonuna kadar sahiplenmiþlerdi. Ýþçilerin kendi oluþturduklarý komite ve konseyler sayesinde tabanda militan, mücadeleci bir birlik zemini saðlanmýþtýr. Grevin yürütülmesi iþini sendikacýlara havale ederek bir kenara çekilmek yerine, bizzat kendi öz güçlerine dayanarak, grev mücadelesinin öncesiyle-sonrasýyla nasýl yürütüleceðini gösterdiler. Netaþ iþçilerinin bu militan, mücadeleci tutumlarý sendika merkezinin uzlaþmacý ve mücadeleyi geriletici tutumlarýnýn önüne geçilmesini de saðladý. Netaþ iþçileri biliyorlardý ki; sendika da onlardý, grev de onlarýn greviydi. Ýþçiler sendikacýlara þöyle seslendiler; “grevi yürütmeye niyetli deðilseniz biz yürütürüz. Gölge etmeyin baþka ihsan istemeyiz.” Ýþçi sýnýfýnýn sindirilmeye çalýþýldýðý 12 Eylülün bu karanlýk döneminde örgütlenebilen Netaþ grevi, tüm iþçi sýnýfý için bir umut, “bu yasalarla grev yapýlmaz” anlayýþýnýn yaygýnlaþtýðý bir ortamda, yýlgýnlara, yorgunlara ve uzlaþmacýlara ise bir tokat olmuþtu. Gazetelerde, televizyonda ve her platformda burjuvazi, iþçi sýnýfýnýn her türlü hak mücadelesini ve grevlerini cinayet, soygun, hýrsýzlýk vs. gibi toplumun nefretini kazanacak haberlerle birlikte sunuyor ve iþçi sýnýfýný sindirmeye, emekçi kesimlerin ve gençliðin örgütlü mücadeleye yönelen ilgisini kýrmaya çalýþýyordu. Netaþ grevcilerinin inancý, bilinci, örgütlü mücadeleye yatkýnlýðý, burjuvazinin bu azgýn saldýrýlarýný zayýflatmada önemli bir iþlev görmüþtür. Netaþ iþçileri, grevleri sýrasýnda, sýnýfýn kurtuluþu ve toplumsal özgürlük mücadelesinde örgütlü politik mücadeleyi sürdüren devrimcilere de sempatiyle yaklaþmýþlardýr. Grev mücadelesini salt bir ekonomik hak mücadelesi olarak deðil Türkiye iþçi sýnýfý adýna da mücadele ettikleri bilinciyle ele almýþlar ve yürütmüþlerdir. Çünkü bu grevin kazandýðý zafer, sýnýf mücadelesi ve dayanýþmasý geleneklerini sahiplenme ve hayata geçirme tutumu, daha sonraki mücadelelere esin kaynaðý olacak, ‘89 bahar eylemlerinin ve kamu emekçilerinin sendikalaþma mücadelelerinin yolunu açacaktý. Netaþ grevi deneyiminden çýkarýlacak ilk önemli ders þu olmalýdýr: eðer iþçiler örgütlü, bilinçli ve kararlý olurlarsa en olumsuz koþullarda bile zafer kazanabilirler. Lenin’in de dediði gibi, “iþçi sýnýfý ya bilinçli ve örgütlüdür her þeydir, ya da bilinçsiz ve örgütsüzdür hiçbir þeydir”


Emeðin Dünyasý Gazetesi / Aylýk Süreli Gazete / Yýl: 2 / Sayý:18 / Kasım 2012 / Mart Yayýncýlýk / Sahibi ve Yazý Ýþleri Müdürü: Cenk Orçun Ýnal / Adres: 75. Yýl Mahallesi 1341 Nolu Sokak No: 47/B Sultangazi/ÝST/ Tel.: 0212 419 68 51 /emegindunyasi@gmail.com - www.emegindunyasi.info / Baský Tuks Matbaa & Ajans / Þirinevler Mah. 1. Sok. No: 27/16 Bahçelievler/ÝST

“Genel Grev de Dahil Herþey Yapýlacaktýr” 06/Kasým - Lefkoþa Türk Belediyesi (LTB) çalýþan iþçileri, belediye önünde sürdürdükleri eylemlerini 8 Kasým Perþembe günü itibariyle Baþbakanlýk önünde hafta sonlarý da dahil sürdürecek. Bu çerçevede Toplumsal Varoluþ Platformu’nun desteðiyle Perþembe günü Baþbakanlýða yürüyecek. Toplumsal Varoluþ Platformuna üye örgüt temsilcileri bugün saat 11:00 sýralarýnda Belediye Emekçileri Sendikasý’nýn (BES) LTB’de sürdürdüðü eyleme destek ziyaretinde bulundu. Platform, Perþembe günü saat 11:00’da BES’le birlikte Baþbakanlýk önüne yürüyeceklerini açýklarken, BES Baþkaný Savaþ Bozat da yürüyüþle birlikte Perþembe gününden sonra eylemlerini Cumartesi Pazar da dahil olmak üzere Baþbakanlýk önünde sürdüreceklerini duyurdu.

HALK PARLEMENTOYU KUŞATTI 16/Ekim - Hükümetin kararýna karþý çýkan halk Lizbon’da, Parlamento binasýný kuþattý. O sýralarýnda kameralar karþýsýna geçen Maliye Bakaný Victor Gaspar, hükümetin 2013’e iliþkin aldýðý bütçe kararýný açýkladý.: “2013’te bütçe açýðý 7,5 milyar Euro olarak kalacak. Bu açýk gayri safi yurt içi milli hasýlaya oranýnýn yüzde 4,5’ine denk geliyor. 2013 için kararlaþtýrýlan bu sýnýr Eurogroup ve Ecofin toplantýlarýnda karara baðlanmýþtýr.” Portekizli iþçi ve emekçiler, Avrupa Birliði ve Uluslararasý Para Fonu’nun talep ettiði kesintilere karþý uzunca bir aradan sonra sesini yeniden yükseltti. Halk, hükümetin istifasýný talep etti.

Portekiz’de Vergi Zamlarý Halký Çileden Çýkardý

01/Kasým -Bugün Portekiz Parlamentosu’nun ülkenin yakýn tarihindeki en yüksek vergi artýþlarýný içeren 2013 bütçesini görüþtüðü saatlerde baþkent Lizbon sokaklarýnda yoðun protestolar gerçekleþti. Sendikalar öncülüðünde toplanan binlerce kiþi, hükümetin kemer sýkma

politikalarýna tepki gösterdi. Gece yarýsýna kadar devam eden gösterilerde hükümetin istifasý istendi. Bu arada, 230 üyeli parlamentoda 132 sandalyesi bulunan iktidar partili vekiller, ilk oylamada bütçe tasarýsýna destek verdi. Koalisyon hükümetinde yer alan merkez saðýn iki partisi dýþýnda mecliste san-

dalyesi bulunan diðer bütün partiler aleyhte oy kullandý. Nihai oylama ise 27 Kasým tarihinde yapýlacak. Öngörülen vergi politikasýnýn eþitlik koþulunu karþýlamadýðýný savunan Portekiz Hakimler Birliði, Cumhurbaþkaný’ndan bütçe kanununa onay vermemesini istedi.

Yunanistan’da On Binlerce Kiþi Yine Sokaklarda

Charles De Gaulle Havaalaný’nda Grev Gerginliði 28/Ekim - Fransa’nýn Paris kentindeki Roissy-Charles de Gaulle Havaalaný’nda grev yapan Air France çalýþanlarý ile polis arasýnda arbede yaþandý. Grev yapan yüzlerce iþçi, havayolu þirketinin yeniden yapýlanma planlarýný protesto etti. Uçuþlar ise olaylardan etkilendi.

17/Ekim - Ýspanya’da bugün öðrenciler ders deðil grev yaptý. Hükümetin eðitim sektöründe yaptýðý kesintileri protesto eden binlerce öðrenci, sokaða döküldü. Ülke genelinde yapýlan protesto gösterilerine katýlým oldukça yüksekti. 3 günlük grevin ikinci gününde Madrid’in Sol Meydaný’nda toplanan öðrenciler, seslerini duyurmakiçin ellerinde dövizler, sloganlar attýlar. Öðrencilerden biri;“Baþkalarýnýn hatalarýný suçsuz insanlarýn ödemesi çok ayýp. Bizim okumaya hakkýmýz var. Çalýþanlar her yýl eðitim için de vergi ödüyor...Biz buraya parasý olmayan insanlarýn da eðitim haklarýný savunmaya geldik.” diye konuþtu.

Kemer Sýkan Ýngilizler Soluðu Meydanda Aldý

Ýspanyollarýn Artan Ýþsizliði Ve Sosyal Baskýlar Artýyor 05/Kasým Ýspanya’da bir önceki aya göre iþsizliðin yüzde 2,7 arttýðýný ve toplamda 4,83 milyon Ýspanyolun iþsiz kaldýðýný gösteriyor. Uygulanan bütçe kesintilerinin resesyonu ve iþsizliði tetiklediðini savunan sendikalar 14 Kasým’da genel grev kararý aldý. 2012’nin üçüncü çeyreðinde yüzde 25 sýnýrýný aþarak tarihi bir rekor kýran iþsizlik oraný, 18-24 yaþ arasýndaki genç nüfusta yüzde 52 olarak kaydedildi. Ekim ayý iþsizlik rakamlarýnda, yaz turizm sezonunun sona ermesiyle hizmet sektöründe görülen daralmayý sýrasýyla tarým ve sanayideki istihdam kaybý takip etti.

Ýspanya’da Öðrenciler Sokakta

06/Kasým -Yunanistan halký onaylanmasý beklenen yasa için sokaklara döküldü. Yunanistan’ýn, AB ve IMF’den alacaðý 31,5 milyar Euro kredinin yeni dilimi karþýlýðý, 2013-2014 yýlý için 13,5 milyar Euroluk kemer sýkma önlemlerinin çarþamba günü parlamentodaki oylamasý öncesi halk yeniden sokaklara döküldü. Sintagma Meydaný’nda toplanan on binlerce emekçi, Yunan hükümetinin AB ve IMF direktifiyle aldýðý kemer sýkma önlemleri aleyhinde sloganlar attý. Greve, Yunanistan Komünist Partisi KKE üyeleri ve Genel Baþkan Aleka Papariga da katýldý.

Papariga, hükümete karþý direniþ çaðrýsýnda bulundu: “Hükümete ve sisteme karþý direnmemiz gerekiyor.” dedi. Özel sektörde çalýþan iþçi Dimitris Yanoulas: “Ýþ bulmak çok zor. Düzgün bir iþ bulmak imkansýz. Yarý maaþa günde 12 saat çalýþýp, yarý ödenek ve baþýnýzda sürekli iþten atýlma riski ile çalýþmak, bu çalýþmak deðil. Bu zoraki yapýlan bir iþ. Ailenizin ihtiyaçlarý ile 400 Euro’ya çalýþmak. Býrakýn aileyi tek kiþi bile bu para ile geçinemez.” 48 saatlik genel grev çerçevesinde metro, tramvay, tren, otobüs ve feribot seferlerinin durduðu ülkede okullar, iþ yerleri ve kamu

Halk Baskýsý Sebebiyle Panama Parlamentosu Özelleþtirme Yasasýný Ýptal Etti

Bu polis birliklerinin müdahalesi sonucu 4 kiþi öldü, yüzlerce kiþi yaralandý veya gözaltýna alýndý.

28 Ekim - Panama Ulusal Meclisi oturumunda; 2012 yýlýnda onaylanan, eylemlere ve mitinglere katýlanlarýn ve adli suçlardan katil, yaðmaya katýlanlarýn koloniyel serbest bölgelerdeki arazilerinin özelleþtirilmesine dair ihtilaflý 72 no’lu yasayý 59 oy ile iptal etti. Baþkan Ricardo Martinelli, 19 Ekim’de mecliste 37 dakikada çýkarýlan yasayý, 3 saat içerisinde onaylamýþtý. Buna müteakiben önce koloniyel bölgesinde kanlý çatýþmalar çýkmýþ ve sonrasýnda bu çatýþmalar ülke geneline yayýlmýþtý. Hükümet tarafýndan çýkan olaylarý bastýrmak için sýnýr güvenlik birlikleri görevlendirildi. Bu polis birliklerinin mü-

dahalesi sonucu 4 kiþi öldü, yüzlerce kiþi yaralandý veya gözaltýna alýndý. Muhalefet ve toplumsal örgütler, halkýn karþý olduðunu bilmesine raðmen bu yasayý çýkarttýðý için, ülkeyi 10 gün boyunca bir iç savaþýn içine sürüklediði ve bunlarýn olacaðýný bildiði için hükümeti suçluyor. Meclis oturumu Pazar saat 00:09’da baþladý ve 2 saat sürdü. Bu 2 saat içerisinde 10 dakika konuþma hakký olan 17 temsilci konuþmalar yaptý. Yasanýn iptali mecliste onaylandý. Þimdi Martinelli’nin yasanýn iptalini onaylamasý ve bunun Resmi Gazete’de yayýnlanmasý bekleniyor.

kuruluþlarý kapalý, hastanelerin ise yalnýz acil servisleri hizmet veriyor Yunanistan’ýn kredinin yeni dilimini alabilmesi için kemer sýkma önlemleri ve 2013 bütçesinin, 300 sandalyeli parlamentodan geçmesi gerekiyor.

AB Zirvesine Atina’dan Molotoflu Mesaj 19/Ekim - Yunanistan’da kamu çalýþanlarý genel greve gitti. Parlamento binasý önünde toplanan kamu emekçileri ile polis arasýnda çatýþma çýktý. Çatýþma sýrasýnda kalp krizi geçiren 67 yaþýndaki bir eylemci hayatýný kaybetti.

Kenya’da Liman Çalýþanlarýnýn Grevi Son Buldu 02/Kasým- Kenya’nýn Mombasa limanýnda iþçilerin baþlattýðý grev sendikalar ve iþyeri yönetimi arasýnda saðlanan anlaþmayla sonlandýrýldý. Doðu Afrika ticaretinin en önemli noktalarýndan biri olan Mombasa limanýnda geçici olarak çalýþan iþçilerin sürekli çalýþma kontratý talep etmesinin ardýndan grev kararý alýnmýþtý: “Bütün liman bloke oldu. Bütün liman çalýþmayacak, ilk 10 bin mektubu imzalanmýþ olarak görene kadar eylemimiz devam edecek.” Ýki gün süren eylemden dolayý limanda uzun kuyruklar oluþtu. Mombasa limanýndan Burundi, Ruanda, Sudan, Somali ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ne yapýlan petrol sevkiyatý da grevden etkilendi. Kenya deniz taþýmacýlýðý iþçilerinin de destek verdiði eylemin günlük maliyetinin bir milyon dolarý aþtýðý tahmin ediliyor.

20/Kasým Ýngiltere’de kemer sýkma önlemlerinden bunalan halk, meydanlara indi. Ülkenin en büyük iþçi sendikasý UNISON’un Londra, Glasgow ve Belfast’ta organize ettiði protesto yürüyüþüne onbinlerce kiþi katýldý.Emekçilerin hedefinde Baþbakan David Cameron’un ekonomi politikalarý var. Sendikalar, kamu servislerindeki kesintilerin, toplumun en çok alt tabakasýný vurduðunu savunuyor. Eylemcilerden bir emekçi; “Hemþireler ve bakým elemanlarýnýn aralarýnda olduðu kamu hizmetindeki 700 bin kiþi toplumumuzun en savunmasýz çalýþanlarý. Diðer yandan ülkemizde zenginlerin gelirlerini arttýrdýðýný görüyoruz. Buna bir son verilmesi gerekiyor.” diye konuþtu.

Fransa’da Demiryollarý Çalýþanlarý Greve Gitti 25/Kasým Fransa’da grev nedeniyle her 10 hýzlý tren seferinden üçü iptal edildi. Grev bayram arifesine denk geldi. Sürekli greve yapan demiryollarý iþçileri François Hollande’ýn baþkan seçilmesinden sonra ilk kez iþ býraktý.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.