Kampana 203. Gününde
www.emegindunyasi.info
“Hayalet” Sermayenin Kalbinde
Y
ANKARA SOKAK MECLİSİ
aklaþýk 12.30 sularýnda yürüyüþün baþlamasýyla kitle Sýhhiye Meydaný’na yöneldi. Konfederasyonlara baðlý çok sayýda sendika ve meslek örgütlerinin çağrısıylayapılan mitinge çeþitli siyasi partiler, devrimci, demokrat örgütler, köy dernekleri ve çevre örgütleri de destek verdi. Mitingde TBMM’nin milyonlarca insanýn geleceðini ilgilendiren kararlar almasý, sosyal güvenlik yasası, torba yasa ve genel saðlýk sigortasý, zorunlu tasarruf, key ve isizlik fonunun yaðmalanmasý, kýdem tazminatýna göz dikilmesi, güvencesiz istihdam, iþ cinayetlerinin olaðan hale getirilmeye çalýþýlmasý, füze kalkaný ve HES’ler protesto edildi.
1
ay önce taþeron ile BEDAŞ arasýnda ihalenin bittiði gerekçe gösterilerek işlerine son verilen taþerona bağlý çalýþan iþçiler, BEDAŞ önünde çadýr kurdular. Elektrik açma-kapama bölümünde taþeron olarak çalýþan iþçilerin, BEDAŞ ile taþeron arasýndaki ihalenin son erdiði gerekçesi ile iþlerine son verilmiþti. Ýþten atýlan 120 iþçi ve ilerleyen süreçlerde de iþlerine son verilecek iþçiler sendikalarýyla iþlerine geri dönme mücadelesi veriyor.
Sayfa 6
A
“Bütün Dünyada Sýnýf Çeliþkileri Daha Da Derinleþerek Devam Ediyor” TÜMTÝS Genel Baþkaný Kenan Öztürk
Sayfa 3
apa Týp Fakültesi’nde saðlýk emekçileri Saat 12.30’da bir araya gelerek “Güvenceli Maaþa ve Emekliliðe Yansýyacak Ýnsanca Yaþanabilir Ücret, Güvenceli Ýþ ve Gelecek Ýstiyoruz” dediler. Hastane önünde bir araya gelen SES üyeleri “Kamu Hastane Birlikleri Yasasý Ýle Hastanelerimiz Satýlýyor Haberiniz Var mý? / SES” pankartýný açarak “Hastaneler Halkýndýr Satýlamaz”, “Sözleþmeli Köle Olmayacaðýz”, “Saðlýkta Tasarruf Ölüm Demektir” sloganlarýný attýlar. Sayfa 3
KADIN ÝÞÇÝLER EYLEM YAPTI
ersin Meyve ve SebzeHali’nde günlük yevmiye ile paketleme, ambalaj ve sevkiyat bölümünde çalýþan çoðunluðu kadýn olan iþçiler, iþ býrakma eylemi yaptýlar. Üç yýldýr ücretlerinin ayný olduðunu vurgulayan iþçiler Hal kapýsý önünde toplanarak iþ býraktýlar. Sayfa 4
ermaye için servet, emekçiler için sefalet hükümeti, þaþýrmýþ, ne yapacaðýný bilemez durumda. Burjuva hükümet dýþ politikasýný açýklarken, “Komþularýmýzla ‘0’ sorun olacak” demiþti. Kitleler açýklanan bu dýþ politikaya inandýlar. Ýdeolojik, politik bilinçten yoksun, geniþ emekçi kitleler burjuva propagandalar sonucu büyük bir yanýlsamayla bu “takiyeci” iki yüzlü burjuva hükümete büyükbir destek >> Sayfa 3 verdi.
Ýmpo Motor Ýþçileri Eylemde
Birleþik Metal-Ýþ’e üye olduklarý için iþten atýlan 4 Ýmpo Motor iþçisi iþyeri önünde eyleme baþladý.
S
BD'de New York'ta başlayan eylemler, hızla ülkenin diğer şehirlerine yayılıyor. Eylemler bir kar topu misali hızla büyüyor ve giderek önüne kapitalist sömürü düzenini katan bir çığa dönüşüyor. Çok değil bundan 20 yıl önce sosyalist sistemde yaşananlara bakarak, Marx'ın “Tarih sınıf savaşımları tarihidir” sözüne gönderme yaparak pek bilgiççe “tarihin sonu”nun geldiğini ilan eden neoliberal akademisyenler(!) şimdilerde pek ortalıkta görünmüyorlar nedense?! Çünkü tarihin sonunun gelmediğinin, kavganın bitmediğinin; asıl şimdi başladığının, ABD'deki eylemlerden daha iyi bir kanıtı olamazdı herhalde.
SES Çapa’da Basýn Açýklamasý Yaptý
M
Sayı: 06 / Ekim 2011 / Fiyatı 1 TL
Sayfa 2
BEDAŞ Ýþçileri Çadýr Kurdu
Ç
Aylık İşçi Gazetesi
S
Merhaba
G ü l lü H a n o ð l u :
Sayfa 7
“Ýnandıðım Davanın Peþinde Koþtum” Röportaj
Röportaj
Sayfa 6
Sayfa 5
BANKA ÝÞÇÝLERÝ GREVDE
Ý
þçiler, Brezilya’da patronlarý zam müzakerelerine zorlamak için ulusal çapta süresiz grev yapacaklar. Finans sektörü iþçileri konfederasyonu’nun yaptýðý açýklamada ulusal bankalar federasyonu’na baský yapmak ve iyi bir ücret artýþý saðlamak için greve çýktýklarýný bildirdi.
Sayfa 7
Y
Yunanistan’da Genel Grev
unanistan’da hükümetin kemer sýkma politikarýna karþý iþçiler, memurlar, öðrenciler genel greve çýktýlar. Parlemento önünde yapýlan gösterilerde eylemciler polisin saldýrýlarýna, molotof kok teyllerle karþýlýk verdi.
Sayfa 7
endikanýn yaptýðý basýn açýkla ma sýn da Ým po Mo tor’un ABD firmasý olan Franklin Electric’e baðlý olduðunu ve toplu sözleþme yapmak için 30 Eylül’de yetki aldýklarýný belirtildi. Yetki sürecinden sonra iþverenin iþçileri sendikadan istifa ettirme ye zor la dý ðý ný a çýk la yan sen di ka “A na ya sal hak la rý ný kul landýklarý için iþten atýlan üyelerimiz, iþ ten a týl dýk la rý ta rih ten i ti ba ren sen di kal hak la rý na sa hip çýkmak, iþleri, aþlarý ve gelecekleri için fabrika önünde direniþe baþladýlar.” dedi. A tý lan iþ çi le r, ey lem le ri ni, mücadeleyi kazanıncaya kadar sürdüreceklerini belirtti. ÝZMÝR/ 03.10.11
Aylardır Maaþ Alamayan Ýþçiler Eylem Yaptı
H
ey Tekstil’de çalýþan 250 iþçi, 3 aylýk maaþlarýný alamadýklarý için Gülistan Caddesi üzerinde basýn açýklamasý yaptýlar. Ýþçiler basýn açýklamasýnda “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz”, “Hey Ýþçilerine Sahip Çýk”, “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz” dövizlerini taþýdýlar.
Sayfa10
POLÝMER KAUÇUK’TA TÝS ÝMZALANDI
P
etrol Ýþ sendikasý Ýstanbul 1 Nolu Şubeye üye 1434 iþçinin çalýþtýðý Polimer Kauçuk A.Þ.’de 11 Mayýs’ta baþlayan TÝS görüþmesi ücret zammý ve bazý maddeler üzerinde anlaþma saðlanamamýþtý. 1 Nolu Petrol Ýþ Şubesi 12 Ekim tarihine grev uygulama kararý almýþtý.
Sayfa 10
2
ÝÞÇÝLER KIDEM TAZMÝNATLARINI ÝSTÝYOR
ÝZMÝR / 18.09.11 2005 yýlýnda kapatýlan Ýzmir Basma Fabrikasý’nda çalýþan 40 iþçi kýdem tazminatlarýný alamadýklarý için fabrika sahiplerine ait Çeþme Alaçatý’daki maðazanýn önünde eylem yaparak haklarýnýn verilmesini istedi. Ýþçiler, iþçi ailelerinin ve Ýzmir Ýþçi Haklarý Derneðinin katýldýðý eylemde iþçiler pankart ve dövizlerle maðaza önüne gelerek basýn açýklamasý düzenledi. Basýn açýklamasýný yapan Ýþçi Haklarý Derneði yönetim kurulu üyesi Cavit Uður kýdem tazminatlarý ödenmeyen 50 iþçinin haklarýnýn verilmesini istedi. 50 iþçinin kýdem tazminatlarýnýn tutarýnýn 1 milyon 500 bin lira olduðunu belirtti. Ýþçiler kýdem tazminatlarýný alana kadar eylemlerini sürdüreceklerini ve Caroline Koç’a ait maðaza önlerinde eylemlerini sürdüreceklerini duyurdurlar.
Ýzmir’de 8 Ekim Öncesi
DİSK Eylemde…
D
www.emegindunyasi.info
Sayı: 06 / Ekim 2011
ÝZMÝR / 07.10.11 ÝSK’e baðlý sendikalara üye yaklaþýk 3 bin iþçi, kýdem tazminatlarýnýn kaldýrýlmasýna karþý yürüyüþ yaptý. Basmane’deki DÝSK Ege Bölge Temsilciliði binasýndan Çankaya’da bulunan AK Parti il binasýna kadar yürüyen iþçiler “Kýdem’e Uzanan Eller Kýrýlsýn”, “Faþizme Karþý Omuz Omuza”, “Kýdemi Deðil Taþeronu Kaldýr”, “Zafer Savaþan Ýþçilerin Olacak”, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Susma Sustukça Sýra Sana Gelecek” sloganlarýnı attý. DÝSK Ege Bölge Temsilciliði önünde toplanan iþçiler saat 16.00’da sloganlar ve alkýþlarla yürüyüþe geçti. Basmane Meydaný’ndan geçiþte AK Parti Konak ilçe binasý önünde yuhalamalarla birlikte “Gün Gelecek Devran Dönecek, AKP Halka Hesap Verecek” sloganý atan iþçiler, Fevzi Paþa Bulvarý’ný takip ederek AK Parti il binasýna geldi. Polisin aldýðý yoðun güvenlik önlemleri altýnda AK Parti il binasýna 30 metre yakýnda kurulan polis barikatý önünde duran iþçiler burada da “Ýþçi memur Elele Genel Greve” sloganý attý. Ýþçiler, AK Parti binasýna yönelik ýslýklý protestoda bulundu. DÝSK Ege Bölge Temsilcisi Ali Çeltek, okuduðu basýn açýklamasýnda, AK Parti iktidarýnýn kaldýrmaya çalýþtýðý kýdem tazminatýnýn dünyanýn hemen her ülkesinde var olan en yaygýn
ödeme türlerinden birisi olduðunu, Fransa’dan Güney Kore’ye, Hollanda’dan Hindistan’a, Arjantin’den Japonya’ya ve Ýtalya’dan Brezilya’ya kadar nerdeyse tüm ülkelerde kýdem tazminatýnýn uygulandýðýný söyledi. Çeltek, “Kýdem tazminatý çalýþanýn ücretinin ileride ödenmek üzere ayrýlmýþ bir parçasýdýr. Ücret dýþý iþgücü maliyetinin bir unsuru þeklinde görülemez. AKP’nin iþsizlik sigortasý ve iþ güvencesinin var edilmesinden sonra kýdem tazminatýna gerek olmadýðý iddiasý yanlýþtýr, uydurmadýr. Çünkü kýdem tazminatý ödeme durumu iþ güvencesinin olduðu yerde deðil, iþ güvencisinin bittiði yerde baþlamaktadýr. Kýdem tazminatý fonu tartýþmalarý ise aldatmacadýr” dedi. Çeltek, 8 Ekim 2011 Cumartesi günü Ankara’da AK Parti iktidarýnýn iþçi ve emekçiler aleyhine olan politikalarýna karþý özel olarak da kýdem tazminatý için, torba yasa uygulamalarýna, özel istihdam bürolarý giriþimine karþý kitlesel eylem gerçekleþtireceklerini söyledi. Basýn açýklamasýný “…Susmayacaðýz, yýlmayacaðýz, teslim olmayacaðýz… Tarihte göstermiþtir ki, baský ile iktidarýný sürdürenler er geç yenilecek ve tarihin karanlýðýnda yok olacaklardýr” diyerek bitirdi. Eyleme TÜMTÝS, TMMOB, KESK, TTB’nin yaný sýra Mücadele Birliði Platformu da destek verdi. Çeltek’in konuþmasýnýn ardýndan eylem sona erdi.
D
Ankara Sokak Meclisi
ÝSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin ortak örgütlediði ve “Sokak Meclisi” adýný verdikleri ve “Ýnsanca Bir Yaþam” þiarýyla harekete geçilen miting, 8 Ekim günü saat 10.00 sularýnda Ankara Garý önünde kitlenin toplanmasýyla baþladý.
Y
SIHHÝYE / 08.10.11 aklaþýk 12.30 sularýnda yürüyüþün baþlamasýyla kitle Sýhhiye Meydaný’na yöneldi. Konfederasyonlara baðlý çok sayýda sendika ve meslek örgütlerinin yanısıra mitinge çeþitli siyasi partiler, devrimci,demokrat örgütler, köy dernekleri ve çevre örgütleri de destek verdi. Mitingde TBMM’nin milyonlarca insanýn geleceðini ilgilendiren kararlar almasý, sosyal güvenlik, torba yasa ve genel saðlýk sigortası, zorunlu tasar ruf, key ve iþsizlik fonu’nun yaðmalanmasý, kýdem tazminatýna göz dikilmesi, güvencesiz istihdam, iþ cinayetlerinin olaðan hale getirilmeye çalýþýlmasý, füze kalkaný ve HES’ler protesto e-
dildi. DÝSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, TMMOB Genel Baþkaný Mehmet Soðancý KESK Genel Baþkaný Lami Özgen yaptýklarý konuþmada; devletin insanýn geleceðini ilgilendiren kararlar aldýðýný belirterek, halkýn ve emekçinin canýna ot týkayan Sosyal Güvenlik, Torba Yasa ve Genel Saðlýk Sigortasý’nýn burada bulunan yüz binlerin muhalefetine raðmen alýndýðýný söyledi. Zorunlu tasarruf, KEY ve milyonlarca iþsizlik fonunun yaðmalandýðý belirtildi. “Sokak Meclisleri”nde Kadýn cinayetlerine ‘Dur’ diyen kadýn þiddetine karþý mücadele eden kadýnlarýn, haklarýný arayan iþçilerin, ötekileþtirilen tüm kesimlerin, Kürecik’te “Füze Kalkaný’na Hayýr” di-
yen Kürecik’lilerin, Hopa’lýlarýn, nükleer silah karþýtlarýnýn, Akkuyu’lularýn, barýþ aktivistlerinin, eþit yurttaþlýk hakkýný isteyen Alevilerin, asimilasyona karþý duran Kürtlerin olduðu ifade edildi. Halkýn oylarýyla seçilmiþ belediye baþkanlarýný, siyasetçileri yaka paça gözaltýna alarak, tutuklayarak bir halkýn iradesinin teslim alýnacaðýný düþünenlerin, savaþý körükleyen sýnýr ötesi harekat tezkerelerinin süresinin uzatýlmasýndan hala medet umanlar var olduðunun vurgulandýðý açýklama “Berxwedan Jiyane” ve “An Azadî An Azadî” sloganları ile noktalandý. Grup Kibele sahne aldý, halaylarýn türkülerin ardýndan kitle daðýldý.
kalmayacak. Türkiye iþçi sýnýfý gerektiðinde ve býçak kemiðe dayandýðýnda neler yapabileceðini geçmiþte defalarca göstermiþtir. Baþta DÝSK/Birleþik Metal-Ýþ üyeleri olmak üzere yüz binlerce emekçi gere-
kirse üretimden gelen gücünü de kullanarak emeðimize, ekmeðimize ve geleceðimize göz koyanlara gereken cevabý vereceklerdir” denildi. Okunan basýn metninin ardýndan eylem sona erdi.
“Kýdem Tazminatýma Dokunma!”
ÝZMÝR / 16.09.11 Ýþçi sýnýfýnýn iþ güvencesi ve geleceði olan kýdem tazminatlarýný Fon adý altýnda iþçilerin ellerinden almak isteyen hükümete karþý Birleþik Metal-Ýþ, Çiðli Organize Sanayi’de bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. Totomak Fabrikasý önünden Çiðli Organize Müdürlüðü arkasýndaki Tepecik Eðitim Araþtýrma Hastanesi Semt Polikliniði’ne yüründü. Totomak fabrikasý önünde toplanan iþçilerin yanýna ZF Lemförder, Schneider Elektrik iþçileri alkýþlarla geldi. Saat 15.30’da “Kýdem Tazminatýma Dokunma / DÝSK –Birleþik Metal-Ýþ” ve “Birleþik Metal-Ýþ Sendikasý Ýzmir Þubesi” pankartlarý açýlarak yürüyüþ baþlatýldý. Organize sanayi içinde yapýlan yürüyüþe farklý fabrikalarda çalýþan iþçiler alkýþlarla, ýslýklarla destek verdi. Ýþçiler hastane önüne gelene kadar “Kýdeme Uzanan Elleri Kýracaðýz!”, “Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz”, “Ýnadýna Sendika Ýnadýna DÝSK!”, “Biz Çocuklarýmýza Onurlu Bir Gelecek Býrakacaðýz Ya Siz!”, “Örgütlü Ýþçiler Asla Yenilmez” sloganlarýný attý. Hastane önüne gelindiðinde basýn metnini Birleþik Metal-Ýþ sendikasý Ýzmir Yönetim Kurulu adýna Ali Çeltek okudu. Okunan basýn metninde “Ýþçiler için böylesine anlamlý ve artýk gelenekselleþmiþ bir hak olan kýdem tazminatýnýn iþverenlerin baskýlarýyla fon adý altýnda ‘hiç’ edilmek istenmesi çalýþma yaþamý adýna büyük bir talihsizliktir… Þimdi elimizde kalan son hakký da kaldýrmak istiyorlar. Þimdi hep birlikte bu hak gaspýna karþý mücadele etmenin tam zamanýdýr. Aksi halde ne bizim ne de çocuklarýmýzýn geleceði adýna elimizde hiçbir þey
Ankaraya Çaðrý
ÝZMÝR / 27.09.11 - Saat12.00’de Ýzmir’de Konak YKM önünde toplanan DÝSK, KESK, TMMOB, TTB bir basýn açýklamasý gerçekleþtirdi. YKM’den Kemeraltý giriþine yürüyen kitle “Eþit Özgür Demokratik Bir Türkiye Ýçin - Emekçilerin, Ezilenlerin Sokak Meclisi Ýçin 8 Ekim’de Ankara’dayýz/ DÝSK, KESK, TMMOB, TTB” imzalý pankartý taþýrken “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Kýdem Hakkýmýz, Grev Silahýmýz”, “Kýdeme Uzanan Eller Kýrýlsýn” sloganlarý atýldý. Kemeraltý giriþinde okunan basýn metninde; 8 Ekim Ankara’da düzenlenecek merkezi kitlesel mitinge çaðrý yapýldý. Basýn metninde ise; þu dönemde iþçilere, kamu emekçilerine yönelik saldýrýların yoðunlaþtýğı ve son olarak kýdem tazminatýna yönelik büyük bir saldýrýnýn geldiði, bu saldýrýlara karþý iþçilerin, emekçilerin, alanlara çýkmasý gerektiði vurgulandý. Ayrýca bugün (27 Eylül Salý günü) sabah saatlerinde Urfa’da basýlan Eðitim-Sen, Haber-Sen ve ÝHD’nin emekçilerinin yalnýz olmadýðý ve baskýlarýn kýnandýðý kýsa bir açýklama yapýldý. Yapýlan açýklama sýrasýnda “Yaþasýn Ýþçilerin Birliði Halklarýn Kardeþliði” sloganý atýldý.
www.emegindunyasi.info
BEDAŞ’ta çalýþan taþerona baðlý yaklaþýk 100 iþçinin, bir ay önce ihale bittiði gerekçesiyle iþlerine son verilmiþti. Bu durum karþýsýnda sürekli eylemler yapan Enerji-Sen üyesi BEDAŞ iþçileri, tekrar iþlerine geri dönme mücadelesi veriyorlar.
ÝSTANBUL / 05.10.11 Bugün Taksim Meydaný’nda saat 15.00’de bir araya gelen BEDAŞ iþçileri “BEDAŞ’ta Taþeronu Elektrik Çarpacak” Pankartýný açarak beklediler. BEDAŞ yetkililerinin sendika ile görüþeceði haberi alýnmasý üzerine Enerji-Sen Genel Baþkaný ve bir iþçi BEDAŞ Müdürlüðü’ne gitti. Gelen haberle BEDAŞ Müdürünün “eylem yapmamalarý halinde görüþeceðini “söylemesi üzerine iþçiler de eylemlerini yapacaklarýný açýkladýlar. BEDAŞ’a doðru yürüyüþe geçen iþçiler “Enerji-Sen Ýþçile-
ri Köle Deðildir”, “Susma Haykýr Taþerona Baþ Kaldýr”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Taþeron Ýþçisiyiz, Örgütlüyüz, Güçlüyüz” sloganlarýyla BEDAŞ önüne geldiler. Çevik kuvvet polisleri BEDAŞ’ýn önünü katpatarak ve iþçilerin BEDAŞ önüne gidemeyeceklerini belirterek açýklamalarýný burada yapmalarýný söyledi. Ýþçiler barikatýn açýlmasýný yoksa buradan gitmeyeceklerini söylediler. Ýþçiler oturma eylemi yaparak barikatýn açýlmasýný beklediler. Enerji-Sen Genel Baþkaný ile polis amirlerinin yaptýðý görüþme sonucu polis
barikatý bir süre sonra kalktý. Ýþçiler yolun tek þeridini kapatarak BEDAŞ önünde basýn açýklamasý yaptýlar. Basýn açýklamasýný Enerji-Sen Genel Baþkaný Kamil Kartal okudu. Kartal “Ýþte yeniden BEDAŞ Genel Müdürlüðü önündeyiz... Bundan bir ay önce, bayram gününü bizlere zehir etmek istercesine, yüzün üzerinde arkadaþýmýz ihale bittiði gerekçesiyle iþten çýkarýldýlar. ‘Bekleyin çözeceðiz’ þeklinde oyalamacý bir yaklaþým sergileyen BEDAŞ yetkilileri ilerleyen günlerde ‘ihalenin sonuçlarýný bekliyoruz, iþçi alýmýna biz karýþamayýz’ nokta-
Merhaba...
Eneji-Sen: “Pazartesi Çadýr Kurarýz”
sýna geldiler. Bizler bu ülkenin onurlu iþçileriyiz. Emeðimizle hayatýmýzý idame ettiriyoruz. Ýhale salonlarýnda alýnýp satýlan metalar deðiliz. Buradan son bir kez daha BEDAŞ Genel Müdürlüðü’nü uyarýyoruz. Bu sorunu çözmek için Pazartesi gününe kadar zamanýnýz var. Aksi taktirde Pazartesi gününden itibaren BEDAŞ Genel Müdürlüðü önü Enerji iþçilerinin direniþ alaný olacak” dedi. Açýklamanýn ardýndan iþçiler sloganlar atarak eylemi sona erdirdiler.
Bedaþ Ýþçileri Çadýr Kurdu
ÝSTANBUL / 10.10.11 – 1 ay önce taþeron ile BEDAŞ arasýnda ihalenin bittiði gerekçe gösterilerek taþerona baþlý çalýþan iþlerine son verilen iþçiler BEDAŞ önünde çadýr kurdular. Elektrik açma-kapama bölümünde taþeron olarak çalýþan iþçilerin BEDAŞ ile taþeron arasýndaki ihalenin son erdiði gerekçesi ile iþlerine son verilmiþti. Ýþten atýlan 120 iþçi ve ilerleyen süreçlerde de iþlerine son verilecek iþçiler sendikalarýyla iþlerine geri dönme mücadelesi veriyor. Bugün BEDAŞ önünde çadýr kurmak için Taksim Meydan’ýnda toplanan iþçiler Enerji-Sen pankartý açarak BEDAŞ önüne “Direne Direne Direniþle Zafere”, “Susma Haykýr Taþerona Baþ Kadýr” “Taþeron Ýþçisiyiz Köle Deðiliz”, “Hak Verilmez Alýnýr Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Taþeron Ýþçisiyiz Örgütlüyüz Güçlüyüz” sloganlarýya yürüyüþ yaptýlar. Ýþçiler BEDAŞ önüne geldiðinde çevik kuvvet polisleri barikat kurarak iþçilerin önünü kesti. Burada konuþma yapan EnerjiSen Genel Baþkaný Kamil Kartal iþçilerin haklý bir mücadele verdiðini, BEDAŞ’ýn yasalara uymadýðýný bu nedenle kendilerini polisler karþý karþýya koymak istediklerini söyleyerek verdikleri mücadelenin meþru
Ç
ve yasal olduðunu dile getirdi. Kartal “Ben sürekli söylüyorum, bir defa daha basýnýn önünde ve devletin huzurunda, bu sendikanýn genel baþkaný olarak beni gözaltýna almadan, bana gaz sýkmadan, bana cop vurmadan, bir tane iþçiye ne gaz sýktýrýrým ne cop vurdururum.” dedi. “Biz bu topraklarda emek üretiyoruz Yasadýþý hiçbir þey yapmýyoruz. Yaptýðýmýz herþey yasal” diyerek barikat kalkýncaya kadar oturma eylemi yapacaklarýný ve çadýr kuracaklarýný açýkladý. Ýþçiler oturma eylemine devam eder-
ken sloganlar atarak bir yandan da getirdikleri çadýrý kurdular. Çadýr kurulduktan sonra açýklama yapan Kamil Kartal iþten atýlan iþçilerin iþlerine geri alanan kadar çadýrý kaldýrmayacaklarýný ve BEDAŞ’ýn önünü eylem alanýna çevireceklerini söyledi. Çadýrın hergün saat 08.00 ile 17.00 arasý kurulacaðýný ve hergün 10 iþçinin nöbetleþe çadýrda kalacaðýný duyurdu. Eylem nöbete kalan iþçilerin dýþýndakilerin daðýlmasýyla sona erdi.
SES Çapa’da Basýn Açýklamasý Yaptý
ÝSTANBUL / 05.10.11 apa Týp Fakültesi’nde saðlýk emekçileri Saat 12.30’da bir araya gelerek “Güvenceli Maaþa ve Emekliliðe Yansýyacak Ýnsanca Yaþanabilir Ücret, Güvenceli Ýþ ve Gelecek Ýstiyoruz” dediler. Hastane önünde bir araya gelen SES üyeleri “Kamu Hastane Birlikleri Yasasý Ýle Hastanelerimiz Satýlýyor Haberiniz Var mý? - SES” pankartýný açarak “Hastaneler Halkýndýr Satýlamaz”, Sözleþmeli Köle Olmayacaðýz”, “Saðlýkta Tasarruf Ölüm Demektir” sloganlarýný attýlar. Basýn açýklamasýný SES Aksaray Þubesi adýna okuyan Ersoy
Adýgüzel “ Yýllardýr profesöründen, saðlýk emekçilerine kadar saðlýk emekçilerinin maaþlarý düþük tutuldu... Hiçbir söz hakkýmýz olmadýðý halde, iþleyiþten kaynaklanan sorunlarýn nedenleri bizmiþiz gibi, Saðlýk Bakaný tarafýndan hedef gösterildik... Sendika yasamýz görüþülüyor. Ama hükümet Toplu Sözleþmede son sözü, kendi atadýðý Hakem Kurulu’na vererek.. Grev hakkýný yok saymak istiyor. 8 Ekim7de Ankara’da mitingde, ardýndan grevlerle alanlarda olacaðýz” diyerek 8 Ekim’de Ankara’da yapýlacak mitinge çaðrýda bulunarak basýn açýklamasýný sona erdirdi.
S
Sayı: 06 / Ekim 2011
3
ermaye için servet, emekçiler için sefalet hükümeti, þaþýrmýþ, ne yapacaðýný bilemez durumda. Burjuva hükümet dýþ politikasýný açýklarken, “Komþularýmýzla ‘0’ sorun olacak” demiþti. Kitleler açýklanan bu dýþ politikaya inandýlar. Ýdeolojik, politik bilinçten yoksun, geniþ emekçi kitleler burjuva propagandalar sonucu büyük bir yanýlsamayla bu “takiyeci” iki yüzlü burjuva hükümete büyük bir destek verdi. Burjuva hükümet 12 Haziran 2011’de yapýlan genel seçimlerde neredeyse her iki seçmenden birinin oyunu almýþ, parlamentoda çoðunluðu saðlamýþtý. Sermaye sýnýfýnýn politik temsilcisi burjuva hükümet, emekçi kitlelerden aldýðý destekle ,önce Kürt halkýna saldýrmýþ ve Yüksek Seçim Kurulu Kürt milletvekillerini veto etmiþti. Kürt halkýnýn vekillere sahip çýkmasý sonucu devlet tükürdüðünü yalamak zorunda kalmýþtý. Daha sonra seçilen milletvekillerinin milletvekilliklerinin düþürülmesine Kürt halkýnýn yanýtý serhýldanlara (ayaklanma) baþvurmak ve demokratik özerklik politikasýný hayata geçirmek biçiminde oldu. Burjuva hükümet bir taraftan Kürt halkýnýn kendi geleceðini özgürce belirleme hakkýna karþý savaþ açarken diðer taraftan iþçi sýnýfýnýn emekçilerin yegane güvencesi olan kýdem tazminatýný kaldýrarak emekçileri tümden güvencesiz ve geleceksiz býrakmak istiyor. Ýþçi sýnýfý ve emekçiler burjuva sendikacýlarýn iþbirlikçi tutumuna raðmen kýdem tazminatýna yönelik saldýrýlara karþý mücadeleyi yükseltiyor. Kýsaca söyleyecek olursak burjuva hükümet seçim sürecinde ne demiþse tam tersi bir tutum içine girmiþ, sol gösterip sað vuruyor. Komþularla “0” sorun diyor ;ma neredeyse bütün komþularýmýzla yüzde yüz sorunlu “kanlý býçaklý” savaþa hazýrlanýyor. Komþularla savaþ politikasýný adým adým yükselten hükümet içerde de “Artýk merhamet yok” diyerek “demokratik açýlým, barýþ, kardeþlik” politikalarýný rafa kaldýrarak “topyekün savaþ” politikalarýný sürdürerek Kürt halkýna karþý yeni katliamlara baþ vurabileceðinin iþaretlerini veriyor. Burjuva hükümetin bugün geldiði nokta budur. Seçim galibiyetinden hemen sonra Baþbaka’nýn balkon konuþmasýný hatýrlayanlar, bir türlü bugüne nasýl ve neden gelindiðini anlayamýyorlar. Her þey hükümetin ve iþbirlikçilerinin istediði gibi olmuþ, hükümet büyük bir zafer kazanmýþ tek baþýna hükümeti kurmuþtu! Nesnel koþullarýn dýþýndaki her þey onlarýn istediði gibi gidiyordu. Ýþbirlikçi sermaye sýnýfý ve onun iþbirlikçi burjuva hükümeti bütün burjuva engelleri aþýyor, herkesi bir biçimde ikna ediyor ama bir nesnel gerçekleri deðiþtiremiyor, bir de gerçek komünistleri ikna edemiyordu. Nesnel gerçekler ve gerçek komünistler inatçýydý. Hükümetin her ileri hamlesinde nesnel gerçekler ve gerçek komünistler karþýlarýna dikiliyor. Daha ileri gitmesine izin vermiyordu… Nesnel gerçeklik, kapitalist sistemin iþleyiþ yasalarý, onu çöküþe götürüyor. Emperyalist kapitalist sistem kendi çöküþünü engellemek, ömrünü uzatabilmek için dünyayý yýkýma uðratmak istiyor. Kim ki, nesnel gerçekleri yadsýyor, yok sayýyor, nesnel gerçekler, kendi yasalarýyla çýkýyor onlarýn karþýlarýna ve nesnel gerçeklere çarpan burjuva palavralar toz gibi daðýlýp gidiyor. Kim ki, nesnel gerçeklerin devrimci olduðuný Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da devrimci durumun giderek olgunlaþtýðýný devrim ve iktidar için savaþýmý en baþa koymak gerektiðini söyleyen komünistlere ,(DÝK) Devrimci Ýþçi Komiteleri’ne karþý çýkýyor, nesnel gerçekler onlarý burjuva sistemin parlamento labirentlerine gömüyor. Ve onlar proleter devrimi yadsýyýp, dünya iþçi sýnýfýnýn emekçi halklarýn ve doðanýn yýkýmýna onay veriyorlar. Oysa yapýlmasý gereken en temel þey; iþçi sýnýfý, emekçiler, savaþan Kürt halkýyla mücadele birliði içinde birleþik bir devrim için, devrimci halk iktidarý için mücadele etmektir. Bilmeliyiz ki, kapitalist sermaye egemenliðini yýkmadan sosyalizmi kurmadan ne Kürt halký gerçek anlamda özgür olur ne de iþçi sýnýfý ve emekçiler baskýdan sömürüden kurtulabilir. Kendi geleceðimizi güvence altýna almak, Kürt halkýnýn kendi kaderini tayin edebilmesi ve devrim savaþçýsý devrimci tutsaklarýn özgürleþtirilmesi için devrim ve iktidar savaþýmýzý yükseltelim. Sevgiyle yeniden merhaba…
4
Sadece Ekonomik Taleplerle Yapýlan Mücadele Sýnýfý Özgürleþtiremez
K
www.emegindunyasi.info
Sayı: 06 / Ekim 2011
apitalizmin yapýsal bunalýmý ve krizi her geçen dönem derinleþerek devam ediyor. Yapýsal bunalýmýn ve krizin derinleþmesi, mevcut kapitalist düzenin doðasý gereði, emek-sermaye, burjuvazi ve iþçi sýnýfý arasýndaki çeliþki ve çatýþmalara da doðal olarak yansýyor. Bu süreci öngören tekelci sermaye sýnýfý içinde bulunduðumuz yüzyýlý “ayaklanmalar yüzyýlý” olarak ilan etmiþti. Nihayetinde Ýngiltere, Ýtalya, Ýspanya, Yunanistan, K.Afrika ve Ortadoðu’daki ayaklanmalar; içinde bulunduðumuz dönemin, kapitalizmin sýçramalý çöküþ evresine; iþçi sýnýfý ve emekçilerin savaþýnýn da sýçramalý yükseliþ evresine girdiðinin açýk göstergeleridir. Tabi ki Türkiye ve Kürdistan’daki mevcut devrimci durum ve iç savaþý bu geliþmelerden baðýmsýz göremeyiz. Ýçinde bulunduðumuz coðrafya bu evreyi derinlemesine yaþayan ülkelerden. Kapitalist geliþmenin ve çürümenin en yoðun yaþandýðý Antep; bu savaþta iþçi kenti olma özelliðiyle önemli bir yere sahip. Yoðun göç alan yapýsý, geniþ sanayi alanýna sahip olmasý, iþçi sýnýfý hareketine ve sýnýf savaþýmýna sahne olan bir alan olmasýný saðlýyor Antep’in. Geçtiðimiz sene Çemen Tekstil iþçilerinin uzun süren eylemleri yalnýz Antep burjuvazisini deðil, tekelci burjuvaziyi ve onun kolluk kuvvetlerinin tamamýný korkutmaya yetmiþti. Ancak eyleme önderlik eden sendika birçok kez olduðu gibi iþçi sýnýfýyla burjuvaziyi uzlaþtýrma zemininde hareket ederek, tavrýný sermaye sýnýfýndan yana koymuþ, eylem sonlandýrýlmýþtý. Tekstil iþçilerinin yoðun olarak çalýþtýðý Þireci Tekstil de her yerde olduðu gibi yoðun emek sömürüsünün yaþandýðý fabrikalardan. Ýþçiler büyük oranda sigortalý ancak, 12 saat mesaiyle çalýþýyorlar. Fazla mesai ücreti almadýklarý gibi 700 lira maaþla çalýþtýrýlan iþçilerin çalýþma koþullarýnda saðlýk önlemleri alnmıyor. Bugüne kadar tepkilerini ve tavýrlarýný ortaya koymayan iþçiler geçtiðimiz ay yapýlan zam oranýnýn yetersizliði ve fazla mesai ücretlerinin verilmemesi gerekçesiyle vardiya çýkýþý fabrikayý terk etmediler. Fabrikadan görüþtüðümüz bir iþçi, eylemin tamamen kendiliðinden geliþtiðini ve ekonomik taleplerin öne sürüldüðünü belirtiyor. (Belkide asýl sorun buradadýr.) Þireci Tekstil’de bugüne kadar hiçbir “hareketin olmadýðý”ný patronlarýn bu tavýr karþýsýnda telaþa kapýldýklarýný berliten tekstil iþçisi; daha sonra idari personellerden birinin (muhasebe müdürünün) iþçilerin yanýna gelerek gerekli taleplerin karþýlanacaðýný, bunun için patronlarla özel olarak görüþeceðini ve bu konunun kendisini de rahatsýz ettiðini belirttiðini, bunun üzerine eyleme son verdiklerini söylüyor. Ancak sonrasý malum. Eyleme önderlik ettikleri gerekçesiyle 14 iþçinin iþine son verildi. Kendiliðinden geliþen eylem süreklilik kazanmadan bitirildi. Fazla mesai hala verilmiyor. Zam oraný deðiþmedi. Peki bundan hangi sonucu çýkarmamýz gerekiyor. Þireci Tekstil iþçileri, eylemi kendiliðinden ve ekonomik taleplerle gerçekleþtirdiler. Ýþçilerin örgütsüz ve önderlikten yoksun olan eylemleri burjuvazinin politik çevirme hareketi ve gerçekleþmeyecek vaatler neticesinde sonlandýrýldý. Eðer Þireci Tekstil’de komite konsey temelinde örgütlenilmiþ olunsaydý ve doðru politik hedeflerle yola çýkýlsaydý, Antep sanayisinin kilit sektörlerinden olan Þireci Tekstil’deki bu iþçi eylemi organize sanayinin bir çok alanýna sýçraya bilirdi. Ancak örgütsüz, kendiliðinden ve yalnýzca ekonomik taleplerle yola çýkýlmasý þimdilik iþçilerin geri çekilmesiyle sonuçlandý. Tüm bunlara raðmen, kapitalizmin sýnýrlarý içinde kalýnarak, kalýcý çözümler üretilemeyeceðini ve yalnýz ekonomik taleplerle yola çýkýlamayacaðýný Þireci Tekstil iþçileride bilince çýkaracak. Ýçinde bulunduðumuz evre; iþçi sýnýfýnın ve emekçi haklarýn, tekelci sermaye sýnýfýný zor yoluyla kaldýracaðý ve politik iktidarý fethederek nihai kurtuluþa ulaþacaðý YENÝ EVREDÝR. Tekstil İþçisi / ANTEP
E
“O Kürsü İþçilerin Efendiler”
vet o kürsünün sahibi olmak için neler verdik tarih boyunca beyler. Sizler rahat koltuðunuzda otururken bizler iþ kazasýnda ölüyorduk, sakat kalýyorduk. Peki siz ne yapýyordunuz? Bizler hayata ve yaþama yön verenleriz; iþte bu yüzden kimin kürsükimden koruduðunuzun sünü farkýndamýsýnýz? 1 Mayýs 2010 günü, Direniþteki İþçiler Platformu olarak, direniþteki iþçiler üretimden gelen güçle kendisinin olan kürsüde kendi haklý taleplerini dile getirmiþtir. Peki siz sýnýfýnýn yanýnda olduðunuzu söyleyen sendikalar ne yaptýnýz? Eylemin hemen arkasýndan bir bildiri hazýrlayýp “Biz bunlarý tehþir ve tecrit ediyoruz” diye bizi kamuoyuna hedef gösterdiniz. Þimdi gelelim olay gününe. Bizler bir hafta boyunca sizlere söylemedik mi “Biz iþçiler olarak o kürsüden
söz almak istiyoruz”diye. Ama siz bizi ne gördünüz, ne duydunuz ne de cevap verdiniz bize .Biz de bu hayata can veren iþçi sýnýfý olarak kürsüden ister izinli deyin ,ister izinsiz deyin kendi haklý taleplerimizi okuduk. O günden bu güne nerdeyse birbuçuk sene geçti; ama bazý sendika-
Paksoy Yað Fabrikası Ýþçileri Eylem Yaptı
A
dana’da madeni yað üretimi yapan Paksoy A.Þ geçtiðimiz günlerde iflas ettiðini açýklamýþtý. Bu durumda yýllardýr fabrikada çalýþan iþçilerin tazminat haklarý da ödenmedi.
P
ADANA / 26.09.11 aksoy’da çalýþan iþçiler fabrikanýn iflas gösterilerek farklý isimle tekrar ayný kiþiler tarafýndan kiralandýðýný belirttiler. Ýnönü Parký’nda biraraya gelen iþçiler bir basýn açýklamasý düzenleyerek haklarýnýn verilmesini istediler. “Paksoy Ýflasýnda Þike Var! - Paksoy Ýþçileri” yazýlý pankart açýlan eylemde, iþçiler adýna açýklamayý yapan Orkun Tümsa yýllardýr çalýþtýklarý fabrikanýn resmi olarak iflas ettirilip tekardan kiralandýðýný ve iþçilerin tazminatlarý ödenmeyerek mað-
dur edildiðini vurguladý. “Bizler iþsiz ve borç içindeyken eski iþ verenlerimiz resmi olarak iflas ettikleri halde fabrikayý tekrar farklý bir isimle kiraladýlar. Bu durumda sanki iflas eden sadece iþçilermiþ gibi hiçbir deðiþiklik olmadan fabrikayý iþletmeye ve hayatlarýný idame ettirmeye devam etmiþlerdir. Bu durumda iþçiler tazminat alamayarak maðdur olmuþtur. Bu durumun bir an önce düzeltilmesini istiyoruz.” diyerek haklarýný aradýklarýný duyurdular. Eylem açýklamanýn ardýndan sona erdi.
Ýstanbul Diþhekimleri Odasında Neler Oluyor!?
B
ir meslek odasý düþünün; görevi sorumluluklarý nelerdir. Benim bildiðim odaya mensup olan çalýþanlarýnýn sorunlarýný ve çýkarlarýný korumakla yükümlü bir kurumdur. Ne yazýk ki, bu günlerde bu kurumda garip bir þeyler oluyor. Diþ hekimlerinin gittikçe zorlaþan çalýþma koþullarýnýn düzeltilmesi için mücadele eden, güvencesiz çalýþanlarýn yanýnda olan ve iþten atýlan iþçilerin, emekçilerin direniþ çadýrlarýný ziyaret eden bir kurum halindeyken nasýl oluyorda odanýn çalýþaný üç emekçiyi iþten çýkartýyor. Ýþten çýkartma meselesini duyduðumda hayrete düþtüm dostlar. Þimdi gelelim iþten çýkartma meselesine.Oda yönetimi odanýn idari iþleyiþini ve iþ üretim sürecini daha aktif hale getirmek ve sorunlarý çözmek için bir danýþmanlýk þirketiyle anlaþýr ve iþ hayata geçirilir. Danýþmanlýk þirketi de çalýþmalarýnýn sonucunda mevcut iþlerin daha az sayýda insanla yapýlacaðýna karar vererek üç arkadaþý iþten çýkarmýþtýr. Ýþte bu durumda aklýma “Oda bir ticarethane mi yoksa odaya mensup çalýþanlarýn odasý mý?” sorusu geliyor. Ýþten çýkartýlan arkadaþlar da odanýn önünde direniþ çadýrý kurarak haklarýný aramaya baþladýlar .Tabi ki, bu süreçte ki en güzel örnek de çalýþan arkadaþlarýn da bu eyleme destek vermeleridir. Bizler, çalýþanlar kendi haklarýmýzý ararken üretimden gelen güçle birleþik mücadeleyi kurarak iþçisi ,memuru,doktoru ,öðretmeni vb. çalýþaný birlikte hareket edersek ister patron, isterse kurum olsun bizim haklarýmýzý ve alýnterimizi hiçe sayamazlar arkadaþlar. Bu haberi yazarken oda yönetimi toplanmýþ bir karara varmaya çalýþýyorlardý. Umarýmki bu yanlýþtan geri dönerler ve odanýn esas görevinin oda çalýþanlarýna sahip ve iþten atýlan arkadaþlarýna kucak açmak olduğunu görürüler aksi takdirde bir tutum odanýn bir ticarethaye dönüþtürülmesine yol açacaktýr, dilerim bu olmaz. (Emeğin Dünyası Okuru)
lar bu olayý hazmedememiþ olacak ki, þu an iþçi sýnýfýnýn hakýný aramak varken, her taraf yangýn yeriyken iþçileri mahkemeye veriyorlar. Ýþte bu da sendikalarýn ne kadar kendi tabanýna yabancý ve iki yüzlü olduðunu göstermektedir. Buradan birkez daha söylüyoruz ya iþçi sýnýfýnýn yanýndasýnýzdýr yada burjuvazinin.
Y
Bir düþünün ki, koskoca Konfedarasyon Baþkaný kendi iþçilerini mahkemeye veriyor; hem de bu olayý kendilerine yapýlan bir hakaretmiþ gibi görüyor. Bizim alýnterimizle ve bizim ödediðimiz aidatlarla hayatýný idame eden kiþiler, bizi burjuva mahkemelerinde cezalandýrmak istiyorlar. Gücünüz yetmez beyler! Biz her zaman üreteceðiz ve üretmeye devam edeceðiz. Ya siz bize ihanet etmeye devam edecekmisiniz...? Biz de iþçi sýnýfý olarak sizi her zaman ve her yerde tecrit ve teþhir etmeyi sürdüreceðiz. Nasýl ki, sizleri bizler oraya getirdiysek, oradan indirmesini de biliriz. O koltukta oturdukça bizim alýnterimizi her zaman ensenizde hissedeceksiniz. Ne zaman ki üreten bizler yöneten olacaðýz, iþte o zaman o koltukta oturamayaksýnýz. (Emeğin Dünyası Okuru)
Sanatçýlarýn Yeni Rolü Sendikacýlýk
eni kurulan Sahne, Perde, Ekran, Mikrofon oyuncularý Sendikasý 1. Olaðan Merkez Genel Kurulu görkemli bir þekilde yapýldý. Biz de iþçiler olarak oradaydýk; çünkü kendi sendikalarýmýzdan bir þeyler görüyorduk ve biliyorduk. Tabiki bu kadar ünlü sinema ve sahne oyuncusunu bir arada görmemiþtik. Biz tabiki emek cephesinden bu sendikalaþma sürecine biraz da “Nasýl bir sendika istiyorlar?” diye bakýyoruz. Þimdi kendi sýnýf açýmýzdan bakarken, kendi sýnýfýna yabancýlaþmýþ ve kendi sýnýfýný satmýþ sendikalarý örnek almamalarý gerektiði üzerine bir kaç oyuncu ile sohbet ettik. Oyuncular bizimle sohbet ederken neden sendikalaþma sürecine girdiklerini anlatýlar. Bu sektördeki bu sömürünün nasýl iþlediğini ve harcadýklarý emeklerinin karþýlýðýný alamadýklarýný anlattýlar. Tabi ki bu sektörde yalnýzca oyuncular sömürülmüyordu, bildiðimiz kadarıyla bunun yanında set iþçisi, ýþýkçýsý vb gibi emekçi yýðýnlar vardý. Onlar için ne yapýlacaktý? Daha yolun baþýnda olduklarýný söyleyip neler yapacaklarýný anlatarak “Şimdi biz bu yola çýktýk, bunu en iyi þekilde hayata geçirmek istiyoruz”dediler. Biz de bu yoldaki endiþelerimizi anlattýk; çünkü þu anda durum felaket, sendikal bürokrasiye bulaþmýþ sendikalarýmýz sanki iþçi sýnýfýnýn yanýndaymýþ gibi duran aslýnda bizi burjuvaya satan sendikalardýr. Tabi ki burada sýnýf sendikacýðý yapan sendiklarýn da olduðunu anllatýk. Oyuncu arkadaþlara bizim tavsiyemiz; iþçi arkadaþlar olarak onlar da bu sömürüye karþý nasýl ses çýkaracaklarýný düþünmeli ve birleþik mücadeleye nasýl bir katký saðlýyacaklarý anlamýnda fikir alýþ veriþi yapmamýz oldu. Bu þekide konuþmamýza devam ettik. Çünkü sanatçýlar toplumun aynasýný oluþturur ve kitleleri daha çabuk ayaða kaldýrarak, bilinçlendirerek hakkýmýz olan iktidar ve yönetme iþlemini daha çabuk ve ivedi þekilde hayata geçirmemizi saðlar. Yalnýz bu yol zor ve çetrefillidir. Bir sendika, bürokrasinin çarkýna kendini kaptýrdýn mý iþte o zaman bir bakmýþsýnýz o çarkýn bir diþlisi olmuþsunuzdur. Bu yüzden sendikanýn yüzünü emekten ve çalýþandan yana çevirmeniz ve kendi sektöründeki tabandan gelen güçle daha saðlam bir sendika sistemini oturtmanýz gerekir. Þu anda daha yolun baþýnda olan sanatçýlarýmýza baþarýlar dileriz. (Emeğin Dünyası Okuru)
KADIN ÝÞÇÝLER EYLEM YAPTI
M
Mersin / 22.09.11 ersin Sebze ve Meyve Hali’nde günlük yevmiye ile paketleme, ambalaj ve sevkiyat bölümünde çalýþan, çoðunluðu kadýn olan iþçiler, iþ býrakma eylemi yaptýlar. Üç yýldýr ücretlerinin ayný olduðunu vurgulayan iþçiler hal kapýsý önünde toplanarak iþ býraktýlar. Hal kapýsý önünde toplanan iþçiler ücretlerinin 40 liradan 50 liraya çýkarýlmasýný talep ediyorlar. Bunun için Meyve ve Sebze Toptancýlarý Derneði önüne kadar yürüyüþ yaptýlar. Ýþçi temsilcileriyle dernek yetkilileri arasýnda görüþme yapýldý. Ýþçiler yapýlan görüþmede ücret taleplerini belirtiler. Görüþmenin ardýndan yapýlan açýklamada dernek yönetiminin konuyu görüþeceði söylendi. Yapýlan görüþmenin ardýndan iþ býrakma eylemi sona erdi.
www.emegindunyasi.info
Sayı: 06 / Ekim 2011
5
“Bütün Dünyada Sýnýf Çeliþkileri Daha Da Derinleþerek Devam Ediyor” TÜMTÝS Genel Baþkaný Kenan Öztürk ile yaptýðýmýz röportajý yayýnlýyoruz.
Emeðin Dünyasý:Uzun yýllar sendikal mücadelenin içersinde yer almýþ birisi olarak sýnýflar mücadelesinin Türkiye ve dünyadaki geliþimi hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Sizce kapitalist sistem son sýnýrlarýna gelip dayandý mý? Bundan sonrasýný sýçramalý bir çöküþ sürecinin izleyeceðini söyleyebilir miyiz? Kenan Öztürk: Tabii bu çok uzun bir soru. Ve çok uzun bir izahat gerektiriyor. Aslýnda kapitalizm iflas etmiþ durumda. Dünyada hep lanse edilen, artýk tek kutuplu dünya var, yeni dünya düzeni var, artýk özgürlüklerin önü açýlacak, artýk demokrasi olacak! Ama dünyada ne yazýk ki yeni dünya düzenini, halklar yaþayarak gördü. Daha çok vahþet daha çok savaþ ve katliam, daha çok sömürü ve açlýk olarak gördü. Bütün dünyada kapitalist sömürüye karþý, baskýya karþý, katliamlara karþý aslýnda bir baþkaldýrý da oldu. Ama örgütlü ve politik baþkaldýrý olmaktan biraz yoksun. Arap ülkelerinde “Arap baharý” dedikleri halklarýn isyanýný, baþkaldýrýsýný görüyoruz. Yýllarca bu bölgelerde diktatörlükle yönetilen ülkelerde tek tek halk ayaklanmalarý oluyor. Tek tek yeni özgürlük arayýþlarý, yeni mücadeleler var. Tabi ki buralar politik bir perspektiften ve örgütlülükten yoksun olduðu için, emperyalizm bir þekliyle yine buradaki hareketleri kontrol altýna alma, kendi çýkarlarý doðrultusunda dizayn etme noktasýnda, bu hareketlere müdahale ediyor. Bu noktada da kýsmen de olsa baþarýlý oluyor, geçicide olsa baþarýlý oluyor, kendi çýkarlarý doðrultusunda. Aslýnda bu diktatörleri yýllardýr besleyen, yýllarca destekleyen ve bu hale getiren, Mýsýr örneðinde olduðu gibi yine Tunus örneðinde olduðu gibi, emperyalist ülkelerin ta kendileri. Fakat halk isyanlarýnýn önüne geçemeyeceðini anlayýnca o zaman mümkün oldukça, özgürlük adý altýnda bu isyaný destekleyen, ama bunun içini boþaltan, kendi çýkarlarý noktasýnda dizayn eden, bir harekete dönüþtürme noktasýnda da emperyalist müdahaleleri, ABD’nin ve NATO’nun müdahalelerini görüyoruz. Tabi buradaki durum tam çýðýrýndan çýkmýþ durumda. NATO uçaklarýyla bombalýyor, sözde özgürlüðü destekliyor, oradaki halklarýn isyanýný destekliyor ama demin de belirttiðim gibi bunun hiçbir gerkçekliği yok. Tamamen bu bölgelerdeki yeraltý zenginlik kaynaklarý, petrolleri için yapýlan, kirli bir savaþtýr. Bir anlamda da buradaki halk isyanlarýný kontrol altýna alma, bu bölgeyi yeniden dizayn etme noktasýndaki operasyon. Ve bu katliamlar bu örtülü operasyonlar halen devam ediyor. Ama her þeye raðmen bütün dünyada sýnýf çeliþkileri daha da derinleþerek devam ediyor. Her þeye raðmen artýk bütün dünyada kapitalist sistemin iflasý, her gün daha da açýða çýkýyor. Amerika’da yaþanan ekonomik kriz ve dünya ölçeðinde yaþanan uluslararasý kriz, aslýnda bu yeni dünya düzeninin ve kapitalizmin sonunu gösteriyor, iflasýný gösteriyor. Yani bugüne kadarki kapitalist ideologlarýn bütün tespitlerini yerle bir ediyor. Kapitalizmin ne kadar çürümüþ olduğunu ve aslýnda bu sistemin de kalýcý olmadýðýný deþifre ederek devam ediyor. Ve bunu dün, iþte yeni dünya düzeninin ve kapitalizmin ideologu olanlar da artýk baþka þeyler söylemeye baþlýyorlar “Marks haklýymýþ” diye bilmiyorum çeliþkili söylemlerle, yok çeþitli tespitlerle sosyalizmin tehlikesinden bahsediyorlar. Tabii bu devam ediyor, bütün dünyada operasyonlarýn üstünü örtme, ideolojik bombardýmana raðmen. Ama halklar bunu her gün biraz daha deþifre ediyor dünyada, bir taraftan açlýðýn yoksulluðun derinleþerek devam ettiðini, gerçekten emperyalist sömürünün devam ettiðini. Bir taraftan bugün artýk dünyadaki birçok halklar bu sistemin çürümüþlüðünü kapitalizmin çürümüþlüðünü her gün biraz daha yaþayarak görüyor. Ve artýk bunu, sürdüremez duruma geliyor bu sistem. Bunu görüyoruz.
Tabi ülkemizde de bundan farklý bir durum iþlemiyor. Ne yazýk ki ülkemizde AKP iktidarý, tek baþýna iktidar olmanýn avantajlarýný kullanýyor. Yine yoðun bir bombardýman var, halkýn bilincini bulandýrmak için. Aslýnda memlekette ne kadar her þeyin iyiye gittiði, ekonominin iyiye gittiði, aslýnda ülkede açlýðýn, yoksulluðun kalmadýðý ve ülkemizin süper güç olmaya doðru gittiðine dair bir yalan bombardýmanýyla karþý karþýyayýz. Ve bu noktada toplumsal muhalefetin, sendikalarýn içinde bulunduðu örgütsüzlük ve daðýnýklýlýktan kaynaklý AKP ne yazýk ki daha da pervasýz davranarak, seçimlerde oylarýný arttýrdýkça daha da saldýrgan davranarak aslýnda emekçilerin yýllardan beri kazandýklarý bütün haklarý tek tek geriye götürüyor. Ülkede özelleþtirme aynen devam ediyor. Tamda bir yaðmaya dönüþtürülerek devam ediyor. Ve bu ülkede açlýk yoksulluk aynen devam ediyor. Ülkemiz süper güç oluyor, ülkemiz ekonomisi dünyanýn en hýzlý büyüyen ekonomilerinin baþýnda geliyor deniliyor. Yani bize propaganda edilen bu. Ama yoksullarýn emekçilerin yaþamýnda hiçbir þey deðiþmiyor. Asgari ücret halen 599 lira, sefalet ücreti ve açlýk sýnýrýnýn çok çok altýnda bir ücret. Asgari ücretle bu ülkede 5 milyon insan yaþamýný sürdürmeye çalýþýyor. 5 milyon insan asgari ücretle çalýþýyor ve daha fazla 15-20 milyon insan asgari ücretle yaþamýný sürdürmeye çalýþýyor. Dolayýsýyla ülkede iþsizlik halen devam ediyor. Ne yazýk ki aldatýcý bir takým rakamlarla örtülmeye çalýþýlýyor ama aslýnda iþsizlik azalmadý artarak devam ediyor. Üretici köylü açýsýndan baktýðýmýzda durum ortada, tam bir sefalet. Teþvik adý altýnda aslýnda üretim ekonomisi teþvik edilmiyor yani üreticiliðe dönük köylü teþvik edilmiyor. Üretmeyin ekmeyin deniliyor. Bir þey üretmeye gerek yok, her þey ithal ediliyor. Hayvancýlýða bakýyorsun tam dibe vurmuþ durumda, tarým ürünlerine bakýyorsun tam bir sefalet ve dibe vurmuþ durumda devam ediyor, köylünün hali periþan. Memurlar açýsýndan baktýðýmýzda, kamu emekçileri açýsýndan baktýðýmýzda yine ayný durum devam ediyor. %3’ler %4’ler %2’ler komik zamlarla ve halen milyonlarca kamu emekçisi gerçekten açlýkla boðuþarak, zorlukla boðuþarak yaþamýný sürdürmeye çalýþýyor. Yine iþçiler cephesinden baktýðýmýzda AKP iktidarý döneminde, iþçiler gerçekten çok þey kaybetti. Ýþçilere mezarda emeklilik uygulamasýna bu dönemde geçildi ve dolayýsýyla artýk yeni iþe girmelerde emeklilik yaþý 60-65’e kadar dayandý. Bunun Türkçesi mezarda emeklilik ve emekliliðin tasfiyesidir. Yine saðlýk tamamen paralý hale getirildi. Saðlýk reformu adý altýnda, aslýnda AKP’nin her söylediði reform, ileriye götürüyoruz, bu alana müdahale ediyoruz söyleminin altýnda emekçilerin yeni bir hakkýnýn gasp edilmesi yatýyor. Ve yine saðlýk reformu döneminde de ayný þey yaþandý. Kamu hastaneleri özelleþtirilmeye çalýþýlýyor. Saðlýk paralý hale getirildi katký paylarýyla, muayene ücretleriyle saðlýk tamamen tasfiye edilmeye çalýþýlýyor, kamu saðlýðý tasfiye edilmeye çalýþýlýyor. Ve yine yeni dönemde yeni þeyler sýrada ve yeni dönemde de yine adýna yeni kurduklarý Kalkýnma Bakaný mý ne bakaný da olduðu belli olmayan, icraatýnýn da ne olacaðý belli olmayan, görevi olmayan bir bakan açýklama yapýyor diyor ki “Kýdem tazminatýný kaldýrmamýz gerekiyor. Kýdem tazminatlarýyla ilgili yeni bir düzenleme yapacaðýz.” Yok Avusturya modeli yok ne modeli. Aslýnda kýdem tazminatlarý da tasfiye edilmek isteniyor. Önce bir fona devredilerek tepki yumuþatýlmaya çalýþýlýyor ve peþinen iþverenlerin de, iþveren sendikalarýnýn da AKP’nin de asýl niyeti kýdem tazminatlarýný da tasfiye etmek. Dolayýsýyla önümüzdeki dönem yeni iþ kanunu hazýrlýyoruz adý altýnda. Fa-
kat arada bir çalýþma bakaný ipuçlarýný veriyor. “Mevcut iþ kanunu ile istihdamý arttýrmamýz olanaksýz” deyip “Bizim çalýþma yaþamýný biraz daha esnekleþtirmemiz lazým, bazý kurallarýmýz katý” deniliyor. Bugün Türkiye’de çok sayýda milyonlarca emekçi halen kayýt dýþý çalýþýyor, sigortasýz çalýþýyor. Sigortalý çalýþanlar tekstil sektöründe, bir çok sektörde örgütsüz çalýþan iþçiler günde 12-14-15 saat çalýþýyor. Hiçbir denetime tabi deðil ve bunlarýn bir çoðunun hiçbir güvencesi yok. Þimdi buna raðmen, yani bu kadar keyfiyetin sürdüðü bir ülkede, bu kadar kayýt dýþýlýðýn olduðu bir ülkede, kayýt dýþýlýðýn %50’ler oranýnda olduðu bir ülkede, yine 8 saat yerine milyonlarca insanýn 14 saat çalýþtýðý bir ülkede ve sendikaya üye olma dâhil en ufak hak arayýþýnda binlerce insanýn kapýya atýldýðý bir ülkede sayýn çalýþma bakaný diyor ki “Evet istihdamý arttýrmanýn önündeki engeldir bizim bu iþ kanununu esnekleþtirmemiz lazým”. Dolayýsýyla her anlamda ülkede, emekçilerin haklarýna dönük saldýrýlar devam ediyor. Çalýþma yaþamý önünde, sendikalar yasasý noktasýnda ayný anti-demokratik uygulamalar devam ediyor. Biz halen 12 Eylül askeri cuntasý döneminde çýkarýlan yasalarla sendikacýlýk yapmaya çalýþýyoruz. Ve sendikalarýn önündeki her türlü noter engeli %10 iþkolu barajý %50+1 iþyeri barajý bütün engellemeler aynen devam ediyor. Sorun emekçilere gelince, bu ülkede özgürlüðün kýrýntýsý dahi yok. Yine Kürt sorunu bu ülkenin kanayan yarasý. Kürt sorunu noktasýnda AKP çok þey söyledi. Analar aðlamasýn, yok milli birlik projesi, yok demokratikleþme projesi, bu meseleyi biz çözeriz vb. bir sürü propaganda... Ama gelinen son aþama ortada, gerçekten her gün savaþ naralarý atýlýyor. Her gün cenazeler gelmeye devam ediyor. Aslýnda bugüne kadar 30 yýldýr bu savaþta bu sorunun savaþla ve þiddetle ve daha çok tankla topla çözülmesinin mümkün olmadýðýný bütün Türkiye halký yaþayarak gördü. Ama AKP halen savaþta ýsrar ediyor. Þu kadar özel tim alýyoruz, þu kadar profesyonel ordu alýyoruz, yok kuzey Irak’a operasyon, yok nereye bilmiyorum ne. Yani bu sorunu da halen þiddet ve terörle bastýrmaya çalýþýyor. Aslýnda buradaki sorunun çözümü, barýþçýl temelde, halklarýn kardeþliði temelinde gerçekten Kürtlerin de haklarýna saygý göstererek çözmek mümkün. Daha fazla tankla ve topla bu sorunu çözmek mümkün deðil. Ne yazýk ki bu noktada da AKP rota deðiþikliðine gitmiþtir. Eski söylemlerini terk etmiþtir. Daha çok savaþ, daha çok þiddet, daha çok tank, daha çok topla bu sorunu çözeceðini iddia etmektedir. Aslýnda bu sorun sadece Güneydoðu’yu ve Kürtleri ilgilendiren bir sorun deðil, bu sorun yýllardan beri gerekçe gösterilerek batýda da bir çok emekçinin hakký gasp edilmiþtir. Grevler yasaklandý, anti-demokratik yasalar devreye girdi. Toplantý ve gösterilerin her türlüsü dönem dönem yasaklandý. Ve önümüzdeki dönemde bu tür þeyler gelecek. Dolayýsýyla bu alanda da olumsuz bir gidiþat söz konusu. Onun için özet olarak ne yazýk ki emekçiler açýsýndan baktýðýmýzda Türkiye’de ve dünyada olumsuz koþullar yaþýyoruz. Ama bütün bu olumsuzluklara bütün bu baskýlara bütün bu anti-demokratik uygulamalara raðmen, aslýnda mücadele de büyümeye devam ediyor. Birçok emekçi kesimde mücadele etmeden bu haklarýn korunamadýðýný, birleþmekten ve
mücadele etmekten baþka þansýnýn olmadýðýný her gün görüyor. Emeðin Dünyasý:Bu süreçte sendikalar nasýl bir rol oynuyorlar? Sendikalarýn yapýsý ve mücadelesinin de deðiþime uðramasý mümkün mü? Kenan Öztürk:Tabii Türkiye’deki AKP’nin özellikle kýdem tazminatýnýn gaspý, anti-demokratik uygulamalar, emekçilerin kazanýlmýþ haklarýna dönük saldýrýlar noktasýnda emekçiler çözümsüz deðil. Aslýnda çözüm var. Sendikal bürokrasiye raðmen, Türkiye’deki hantal ve AKP’yle iþbirliði içerisinde olan bürokrasiye raðmen, emekten demokrasiden yana olan, bütün emekçilerin, güçlerini birleþtirmesi lazým. Artýk sadece durum tespit etme dönemi geride kalmýþtýr. Sadece bu tespitleri yapmakla bu sorunlarý çözmek, bu saldýrýlarý durdurmak olanaklý deðil. Bu saldýrýlara karþý, bunu püskürtmek için konfederasyon ayrýmý yapmadan, bütün sendikalarýn emekten, demokrasiden, özgürlükten yana bütün emekçilerin, güçlerini birleþtirmesi lazým ve bu noktada adým atmasý lazým. Emeðin Dünyasý:Bugün iþçi sýnýfýnýn kapsamýnda bir daralmadan mý? Yoksa geniþlemeden mi bahsedebiliriz? Kenan Öztürk: Türkiye’de demin belirttiðim gibi aslýnda bir ideolojik bombardýman devam ediyor. AKP’nin elinde bulundurduðu medya organlarý yoluyla AKP bu ülkede her þeyi yeniden dizayn ediyor. Yandaþ medya, yandaþ yargý, yandaþ ordu, yandaþ YÖK, yani Türkiye’de ne varsa her þeyi yeniden bir dizayn ediyor bu süreç içerisinde. Medyanýn da Türkiye’de yoðun bir bombardýmaný var. Ýþte her þeyin ne kadar iyiye gittiðine dair emekçiler cephesinde bir bilinç bulanýklýðý yaratmaya çalýþýyor. Ama her þeye raðmen gerçekten umutsuz deðilim. Türkiye’de aslýnda yeni yeni geliþmeler var. Emekçiler her gün bu sorunun ve bu ülkedeki gidiþatýn kendi aleyhine olduðunun farkýna varýyor. Daha çok mücadelenin büyüme evresinde olduðunu görüyorum. Ama demin de söyledim kuþkusuz bu yeterli deðil. Bugünkü saldýrýlarýn kapsamýna baktýðýmýzda bunun yeterli olduðunu söyleyemeyiz. Onun için bu noktada mücadeleden yana sendikalarýn ve emek örgütlerinin üzerine demokrasi güçlerinin üzerine yeni görev düþüyor. Biran evvel bu güçlü cepheyi örmek zorunda, aksi taktirde elimizde kalan kýrýntýlarý da kaybetmekle yüz yüzeyiz. Emeðin Dünyasý: Ýþçi sýnýfý ve emekçilerin kendi öz örgütlenmeleri olan komite ve konseyler hakkýnda ne düþünüyorsunuz? Bazý bölgelerde iþçi komisyonlarý adýyla ortaya çýkan oluþumlarý nasýl deðerlendirmek gerekiyor? Kenan Öztürk: Komiteler konusunda yani iþçilerin kendi sorunlarýnýn çözümü noktasýnda, ortak komiteler kurmasý ve bu komiteler aracýlýðýyla kendi sorunlarýna müdahil olmalarýnı bunun çabasý içerisinde olmasýný aslýnda olumlu deðerlendiriyorum. Yani gerek örgütlü iþyerlerinde, gerek örgütsüz iþyerlerinde bu tür komitelerin olmasýnýn Türkiye’deki emekçilerin mücadelesine katký sunacaðýný düþünüyorum. Emeðin Dünyasý: TÜMTÝS birçok sendikadan farklý olarak mücadeleci bir çizgi izliyor. Bunu neye baðlýyorsunuz? Sýnýf mücadelesinin geliþimi açýsýndan bundan sonra TÜMTÝS’in rolü ne olacak? Kenan Öztürk: Tabi bu noktada biz elimizden geldikçe, söylediðimiz gibi davranmaya çalýþýyoruz. TÜMTÝS’in farký ne? TÜMTÝS’deki bütün yöneticiler, þube baþkanlarý, genel baþkan, genel merkez yöneticilerinin tamamý iþçi maaþý alýr. Bizim maaþýmýz bölgelerde imzaladýðýmýz toplu iþ sözleþmesini aþamaz. TÜMTÝS’te kýdem tazminatýný iþçi ne kadar alýyorsa o kadar alýr. Ve biz iþçi gibi yaþýyoruz. Gerçekten mücadeleyi iþçiye uzaktan tarif ederek sendikacýlýk yapmýyoruz. Bütün
direniþ çadýrlarýnda, mücadele alanlarýnda, polis saldýrýlarýnda bu sendikanýn yöneticileri iþçiyle hep birlikte oldu. Bu aþamaya geldik. Mümkün oldukça bu çizgimizi sürdürmeye çalýþýyoruz. Mümkün oldukça kendi içimizde bir takým tespitler yaparken demokratik iþleyiþi sendikalarýmýzýn kendi içine sindirmesi lazým. Mesela çok sayýda sendikalar da temsilci atamayla yapýlmasýna raðmen, demokratik iþleyiþ olsun diye bizim bütün iþyerlerinde temsilcilerimiz seçimle gelir ve seçimle gider. Dolayýsýyla TÜMTÝS’in asýl farklýlýðý þurada; TÜMTÝS mümkün oldukça sýnýf sendikacýlýðý yapmaya çalýþýyor. Ýþçi gibi yaþayan iþçi gibi düþünen ve iþçiyle birlikte mücadele alanýnda olan, iþçiyle birlikte direniþ çadýrlarýnda o saldýrýlarý göðüslemeye çalýþan bir sendikal politika izliyor. Ve mümkün oldukça gücümüz yettiði oranda da bu çizgiyi deðiþtirmeyeceðiz. Gerçekten bu çizginin aslýnda Türkiye’deki bugün, sendikal bürokrasinin panzehiri bu olduðuna inanýyoruz. Yani sendikacýlar sýnýf deðiþtirmemeli, sendikacýlar iþçiden kopmamalý, yaþamýyla mahallesiyle oturduðu bölgeyle ekonomik yaþamýyla iþçiyle arasýnda uçurum olmamalý diye düþünüyorum. Ve TÜMTÝS’in de bugüne kadar sendikal çizgisi bu noktada. Mümkün oldukça bu çizgiyi de sürdürmeye çalýþacaktýr. Emeðin Dünyasý: Türk- Ýþ’teki sendikal bürokrasiyi burjuva sendikacýlýk anlayýþýný kýrmak doðrultusunda TÜMTÝS bir þey yapabiliyor mu? Kenan Öztürk: Tabii buna TÜMTÝS’in tek baþýna gücü yetmez. Türk-Ýþ’te ki gerek Türkiye’deki sendikal bürokrasinin deðiþtirilmesinin, tabanda emekçiler bilinçlendikçe ve örgütlendikçe olacağına inanýyoruz ki gerçekten sendikal bürokrasi ancak bu þekilde alt edilebilir. Aslýnda sendikalar kötü deðil. Sendikalar iþçi örgütleridir. Ama ne yazýk ki sendikal bürokrasi ve iþleyiþten kaynaklý olarak, artýk yüzünü sýnýfa dönen deðil, sýrtýný sýnýfa dönen bir yapýya dönüþmüþtür. Mücadele örgütü olmaktan çýkmýþtýr. Ama bu noktada deminde söyledim umutluyum. Tabanda iþçilerin, o sendikalarýn içini doldurmalarý ve gerçek bir mücadele örgütü haline getirebilmelerinin tek yolu iþçilerin sendikalarýna sahip çýkmasýdýr. Ve bu noktada mücadele etmesi daha mücadeleci bir sendikal yapý için iþçilerin destek vermesi gerekiyor, mücadele etmesi gerekiyor. Ancak bu þekilde deðiþebileceðini düþünüyorum. Ben deminde izah ettim. Biz Türk-Ýþ’e baðlý 10 genel merkez bir araya geldik. Ve bu noktada özellikle yeniden Türk-Ýþ’te ki bu mevcut yapýya karþý da acaba yeniden bir mücadeleci yapýyý inþa etmek mümkün mü, bununla ilgili de çabalarýmýz ve mücadelemiz devam ediyor. Kuþkusuz 10 sendikanýn da kendi içinde eksiklikleri, çýkmazlarý vardýr. Bu eksiklikleri de zaman içerisinde gidermeye çalýþacak. Gerek tüzüklerinde, gerek uygulamalarýnda. Yani demokrasiyi ve demoktarikleþmeyi savunuyorsak önce kendi içimizde bunu inþa etmemiz lazým. Bu eksiklikleri giderecektir bu 10 sendika. Gidermeye çalýþacaktýr. Ama sendikal bürokrasi ve bugünkü sendikal anlayýþýn deðiþmesinin yolu da, iþçilerin örgütlerine sahip çýkmasý ve bu örgütlerin gerçek mücadele örgütüne dönüþmesi için bir çaba ve mücadele içerisinde olmasýyla mümkündür diye düþünüyorum. TÜMTÝS bu konuda mümkün oldukça iþçiye bilinç taþýmaya, iþçiye anlatmaya, iþçiye aslýnda baþka bir sendikal yapýnýn mümkün olduðunu göstermeye çalýþýyor. Yani iki sendikal anlayýþ; biri sýnýftan yana, yüzünü sýnýfa dönen ve iþçi gibi yaþayan, bir sendikal anlayýþ, sýnýf sendikacýlýðý anlayýþý, diðeri ise bürokratik sendikal anlayýþtýr. TÜMTÝS mümkün oldukça birincisini pratikte iþçiye göstermeye çalýþmýþtýr bugüne kadar. Bundan sonra da göstermeye devam edecektir.
6
Sayı: 06 / Ekim 2011
Kampana 203. Gününde
19
Mart tarihinde Deri-Ýþ Sendikasý’na üye olduklarý için iþten atýlan 2 kadýn Kampana iþçisi mücadelelerini iþyeri önünde direniþe baþlayarak sürdürdüler. Ýþçilerin iþten atýlmasýný protesto eden içerde sendikalý olarak çalýþan diðer iþçiler ise eylem yaptýklarý gerekçesiyle işten atıldılar. 29 Mart tarihinde 14 iþçiyi daha iþten atarak sendika mücadelesi veren iþçileri sindirmeye çalýþan patrona, işçiler eyleme katýlarak cevap verdi.
Y
TUZLA / 03.10.11 ýllarca taþeron iþçi olarak çalýþan ve çalýþma koþullarýnýn zorluðuna karþý haklarýný alma mücadelesi veren eylemdeki kampana iþçileri yaþadýklarý süreci dile getirdiler. Kampana Ýþçisi Nusran Dinçer : 203 gündür direniþteyiz. 1 yýldýr içerde örgütlenme çalýþmasý yürüttük. Biz kadýn iþçiler olarak direniþe baþladýk. Bir kadýn arkadaþýmýz taþeronun yýldýrma politikalarý yüzünden direniþten ayrýlmak zorunda kaldý. Sanayide kadýn olarak çalýþmak gerçekten çok zor. Yaþam koþullarý,çalýþma koþullarý bizi mücadele etmeye zorladý. Eþimle beraber çalýþýyorduk. Þimdi bereber direniþteyiz. Kazanacaðýmýza inanýyorum. Çünkü biz burda 200 gündür ebedel ödüyoruz. Burda þunu anladým: İþçiler birbirlerine o kadar kenetlenmiþler ki, demek ki iþçilerin canlarý o kadar yanýyor. Biz de buradan sesimizi duyurmaya çalýþýyoruz. Ýzmir’de
“Rusya’ya Gönderseniz Gideriz”
ÝZMÝR / 02.01.11 Savronoðlu Deri‘de çalýþan 4 işçi Deri-Ýþ Sendikasý’na üye olduklarý için 1 Agustos’ta iþten atýldý. 64 gündür Savranoðlu Deri fabrikası önünde direniþ yapan iþçileri yýldýramayan patron içeride sendikalý çalýþan iþçilere yeni bir saldýrý politikasý izleyerek yýldýrmaya çalýþtý. Sendikalý iþçilerin çoðunluðu elde etmeleri üzerine patron bu devafa iþçilere Ýzmir’deki fabrikayý kapatacaðýný, ya Tuzla Deri Sanayinde bulunan kendilerine ait Kampana Deri’de çalýþmalarýný yada iþten ayrýlmalarýný teklif etti. Sendikal mücadelede kararlý olan Savranoðlu iþçileri patrona “Ýstanbu’la deðil Rusya’ya gönderseniz gideriz” cevabýyla karþýlk verdiler . 30 Ekim’de fabrika kapatýlýnca iþçiler Kampana Deri’de iþ baþý yapmak üzere Ýzmir’de sendikalar ve kitle örgütlerininde katýlarak destek verdiği bir yürüyüþle uðurladýlar. Saat 19.00 civarýnda Menemen Belediyesi önünde toplanan iþçiler ve destekçileri “Ýþçiler Sürgünde Anayasal Hak Nerede? / Savranoðlu Deri Ýþçileri-Deri-Ýþ Sendikasý Ýzmir Þubesi” pankartýyla kendilerini Tuzla’ya götürecek otobüsün yanýna geldiler. Tuzla’ya gidilecek otobüsün önünde yapýlan basýn açýklamasýnda Deri-İþ Şube Baþkaný Mahmut Alagöz Savronoðlu iþçilerini yýldýramayacaklarýný, sürgüne göndermenin bir iþe yaramayacaðýný, onurlu mücadelelerine Kampana’da devam edeceklerini söyledi. Basýn açýklamasýnýn ardýndan iþçiler sloganlarla uðurlandýlar. TUZLA / 03.10.11 Kampana patronu kendi ustalarýný uçakla getirip otele yerleþtirirken Deri-İþ üyesi 38 iþçi kendi imkanlarýyla Ýzmir’den geldiler. Ýþçilere kalmalarý için yer verilmemesi üzerine mesai bitiminde fabrikadan ayrýlmayarak ilk gecelerini fabrikada geçirdiler. Mesai bitiminden sonra fabrikadan ayrýlmayan iþçilerin yanýna 2 saat sonra gelen patronun “Mesai bitti neden fabrikayý terketmiyorsunuz” sözlerine iþçiler kendilerine kalmak için yer gösterilmediði ve kalacak yerlerinin olmadýðýný belirtiler. Patron “Bu benim sorunum deðil. þu an özel mükiyetimi iþgal ediyorsunuz” diyerek yasal iþlem baþatacaðýný vurgulayararak iþçileri tehdit etti. Ýþçiler depatronu “Madem bizi buraya getirdiniz bize kalacak yer vermek zorundasýnýz” diyerek cevapladılar. Ýþçiler içerde bekleyiþlerini sürdürürlerken dýþarıda da olasý bir saldýrýya karþý Deri-İþ Sendikası temsilcileri ve destekçilerde bekleyiþlerini sürdürdürler. Açýklama yapan Deri-Ýþ Genel Baþkaný Musa Selvi “Gördüðünüz gibi iþveren ustalarýný uçakla getirdi, özel araç tuttu buraya getirdi, peþinden de yemeklerini yedirdi ve akþam jipiyle otele götürüp yerleþtirdi. Ýçerideki arkadaþlarýmýz da maalesef dün gece yoldan geldiler, zaten yorgunlar ama bu arkadaþlarýmaza yatabilecekleri bir yer göstermedi” diyerek durumu aktardı. Fabrika önüne gelen 2 çevik kuvvet otobüsünün ayrýlmasýyla yapýlan açýklamanýn ardýndan fabrikanýn önünden ayrýnýldý. Yapýlan açýklamada Musa Selvi olasý bir müdahalenin
olmasý halinde örgütlü olduklarý iþyerlerinde üretimden gelen güçlerini kullanarak üretimi durduracaklarýný açýkladý.
TUZLA / 04.10.11 Önceki geceyi fabrikada geçiren Savranoðlu iþçileri bugün fabrikadan mesainin bitiminden 1 saat sonra fabrikadan ayrýldýlar. Fabrika çýkýþýnda “Kavga Bitmedi Daha Yeni Baþlýyor”, “Birleþen Ýþçiler Asla Yenilmez” sloganlarýný atarak Aydýnlý muhtarlýðý önünde yürüyüþ yapmak için toplandýlar. Kampana ve Savranoðlu iþçileri “Ýþçiler Sürgünde Anayasal Hak Nerede?” pankartý ve Deri-Ýþ flamalarýyla Aydýnlý muhtarlığı önünden baþlattýklarý yürüyüþte “Hak Verilmez Alýnýr, Zafer Sokakta Kazanýlýr”, “Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Suskun Toplum Ýstemiyoruz”, “Sürgünler Bizi Yýldýramaz, “Yýlgýnlýk Yok Direniþ Var”, “Açlýktan Ölmeyiz Biz Bu Yoldan Dönmeyiz” þeklinde sloganlar attýlar. Çevrenden de alkýþlarla destek alan iþçiler Tuzla Deri-Ýþ önünde yürüyüþe son verdiler. Burada konuyla ilgili açýklama yapan Musa Selvi “..bizim sabrýmýzý sýnamasýnlar. Ýþveren burdaki iþçileri býktýrmak yýldýrmak ve tekrar evlerine döndermek istiyor. Buranýn mülki amiri bu sorunu çözmez ise buraya kadar deðil binlerce iþçi ile E-5’e ineceğiz, Kaymakamlýða da gideceðiz arkadaþlar.” dedi.
Bir Ýþçi Kaza Geçirdi
TUZLA / 06.10.11 Kampana Deri’de yaşanan iş kazası yaşandı. Olaya ilişkin sendika şu açıklamayı yaptı: “Kampana Deri’ye Ýzmir Savranoðlu Deri’den sendikalý olarak çalýþmaya gelen Sevim Özcan adlý üyemiz bugün saat 12.30 civarýnda bir iþ kazasý geçirdi. Üyemizin koruyucu bir önlemi olmayan makineye elini kaptýrmasýyla kolunda ezilme meydan geldi. Þu anda üyemiz GÝSBÝR Hastanesinde tedavi altýndadýr. Tuvalet, banyo ve soyunma odalarý yok Ýþyerinde çalýþma ortamý iþçilerin çalýþma güvenliðini ve saðlýðýný tehdit eder boyuttadýr. Kampana Deri’de çalýþma ortamý sadece iþ kazalarýna davetiye çýkarmakla kalmamakta ayný zamanda iþçilerin saðlýklarý ve gevenlikleri de tehdit altýndadýr Tuzla’da Ýnsanlýk Dramý Yaþanýyor Ýzmir Savranoðlu Deri’den Ýstanbul’a gelen iþçiler oldukça kötü koþullara itilmiþ ve kalacak yerleri olmamasýna raðmen sendikal haklarý için mücadeleden vazgeçmemekte ve tam bir insanlýk dramý yaþanmaktadýr. Duyarlý tüm kesimleri Savranoðlu ve Kampana iþçilerine destek olmaya çaðýrýyoruz Deri-Ýþ Sendikası
www.emegindunyasi.info de burda da mücadele veriyoruz. Bugün Ýzmir’den gelen 38 iþçiyi davulla zurnayla kitlesel bir þekilde üretime gönderdik. Bugün yapýlan karþýlama eyleminde kadýn iþçilerin katýlýmý da çoktu. Sendikamýz bize maddi manevi her türlü destekte bulunuyor. Çalýþma koþullarýmýz zordu. Çalýþtýðýmýz makinalar güvenliksizdi. Hatta ayaðý kopan arkadaþýmýz oldu. Ýþ kazasý olarak göstermediler. Burada iþ göremez raporu alan iþçiyi bile çalýþtýrdýlar. Çay molamýz yok, yemekhaneye yemekhane demeye þahit gerek. Bütün bu saðlýksýz koþullarýn düzeltilmesi için sendikalý olduk ve çok baský gördük ona raðmen çalýþma yürüttük. Kampana Ýþçisi Hasan Dinçer : Kampana’da 7 yýldýr çalýþýyorum. Ýçerde çalýþma koþullarýmýz çok kötü ve saðlýksýz. 5’i kadýn olmak üzere 25 işçi sendikaya üye olduk. Patron 2 kadýn iþçiyi çýkardý. Biz iþ durdurma kararý aldýk. Eylem yaptýðýmýzdan
dolayý bize imza attýrmak istedi. 29 Mart’ta ben de dahil 10 arkadaþý iþten çýkardý. Ama içerden destek vardý. 4 gün sonra da 4 iþçiyi daha attý. Toplam 16 kiþi direniþteyiz. Kampana Ýþçisi Zeynel : 7 yýldýr çalýþýyorum. Kýþ aylarýnda çýktýk direniþe iþçi arkadaþlarýmýzdan maddi manevi destek gördük. 30 Mart’ta çadýrýmýz kurduk. Polis tarafýndan baský gördük. Örgütlü fabrikalardan sürekli destek ziyaretleri oluyor. 2 çocuðum var; yaþam biraz daha zorlu gidiyor. Mücadele etmemiz, geleceðimiz için. Çevremizdekiler ekmeðimiz için mücadele ettiðimizi biliyorlar. Ve bizi destekliyorlar. Biz yedi yýl taþeron olarak çalýþtýrýldýk. Sendikaya üye olduktan sonra bunun tespiti yapýldý. Taþeron tarafýndan sürekli tehditler alýyorduk. Ve taþeronun adamlarý bir kadýn arkadaþýmýzýn üzerine araba sürdü. Arkadaþýmýz kendini kaldýrýma zor attý. Emniyet birimleri taþeronun hertürlü
Güllü Hanoðlu: “Ýnandıðım Davanın Peþinde Koþtum”
T
aksim Ýlk Yardým Hastanesi’nde iþten atýlan, yaptýðý Eylemle iþe geri dönen Güllü Hanoðlu ile bir Röportaj yaptýk. Emeðin Dünyasý: Merhaba.Bizimle bu röportajý yapmayý kabul ettiðiniz için teþekkür ederiz. Bize kýsaca eylem sürecinizi anlatýr mýsýnýz? Güllü Hanoðlu:Temmuz ayýnýn 8’inde taahhütname yüzünden hastane genelinde çýkýþým verilmiþti. Bir basýn açýklamasýyla Temuzun 13’ünde tam gün ve süresiz oturma eylemine karar verdik. 15 Ağustos’ta Saðlýk Müdürlüðü ile yapýlan anlaþmayla, oturma eylemini sona erdirdik. Anlaþma gereði geçici olarak bizler Askom bölümüne verildik. Askom’dan sonra hastaneye geçeceðim söylendi. Bir basýn açýklamasý yapýldý Ağustos’un 16’sýnda, Saðlýk Müdürü Yardýmcýsýnýn katýlýmý, TTB’nin katýlýmý, Devrimci Saðlý-Ýþ’in öncülüðünde böyle sonuçlandý. Bir dayanýþma vardý. Bu dayanýþmada Devrimci Saðlýk-Ýþ vardý, TTB vardý; çalýþan arkadaþlarýmýzýn yardýmýyla baþarýyla sonuçlandý. O günkü anlaþma gereðince hastaneye henüz verilmedim. Ýhale yapýlmadýðý için “uzun süre Askom bölümünde kalmayýn sizinle bir anlaþma yapalým Gazi Osman Paþa Saðlýk Grup Baþkanlýðýna gönderelim” denildi. Fakat ben bunu kabul etmedim. Benim oturma eylemi yapmamýn nedeni iþime geri dönmekti. Çünkü benim ekmeðim çok önemli, bakmakla yükümlü olduðum bir ailem var. Askom bölümünü kabul ettim, 20 gün burda çalýþacaðým söylendi. “Ýhale yapýlacak” ve siz “hastaneye geçeceksiniz” denildi. Ama bir buçuk ay oldu hala geçemedim. Ben þu an saðlýk müdürlüðünün elemanýyým. Bana iþ-kur’a kayýt yapmam gerektiðini söylediler. Hastanenin ihalesine geçirilmiþ durumda deðilim, Askom bölümünde hastane iþlerini yapýyorum. Saðlýk Müdürlüðünde imzalamýþ olduðum evraklarda İþKur’a kayýt yapmam gerektiði söylendi, ben eski bir eleman olduðum için Askom bölümünde evraksýz çalýþýyorum. Hastanenin ihalesi gerçekleþti. Saðlýk Müdürlüðü sözünü tuttu ve telefonla aradý, hastaneye geçebilir diye, fakat hastane yönetimi tarafýndan henüz bir cevap alamadým. Hastane yönetimi, ben İþkur’a kayýt yaptýramadýðým için, hastaneye geçmemi engelledi; ama bu bana zamanýnda söylenmediði için yaptýramadým. Sendika Baþkanýyla görüþtüm, İþkur’a kayýt yaptýrabileceðimi söyledi. Ben de kaydýmý yaptýrdým. Kendilerine bildirdim. Umarým verilen
sözler tutulur. “Mücadeleci Bir Aileden Geliyorum” Emeðin Dünyasý:Bir kadýn iþçi olarak mücadeleyi zafer ile sonuçlandýrdýnýz.Bu süreçte desteðe gelenler oldu mu?
Güllü Hanoðlu: Ben bir kadýn olduðum için kendimi þanslý hissediyorum. Kadýnlar çünkü çok kararlý insanlardýr. Ben oturma eylemindeyken ev iþçileri kadýnlarý, EKA grubu, SKM çok güzel destek verdiler. Bu çoklu bir direniþti, fakat benim kararlý olmam da sonucu ileriye taþýdý. Zaten mücadeleci bir aileden geliyorum. Doðru sendika ile ve kararlý bir kadýn olduðum için inandýðým davanýn peþinde koþtum ve kazandým. Samsun’da bizim yine ayný firmanýn bir direniþi daha vardý. 367 gün sürdü. Firma ile hastane baþ hekimi arasýnda büyük bir tartýþma var. Atlas firmasý para cezasý almýþ. 367. günde þu açýklamayý yapýyor: ‘İþçileri çýkaran ben deðilim, iþçileri tanýmýyorum, bana bir isim listesi gelecek ki ben çýkarayým’ Þu an ise ‘İþçileri geri alabilirim’ demiþ. Fakat baþ hekim bu kararý onaylamamýþ.
“Ailem De Destek Verdi” Samsun’daki direniþteki iþçiler destek almýyor. Benim destek almamýn bulunduðum yerle çok fazla alakasý var. Türkiye’nin her yerinden destek aldým. Ýstanbul büyük bir yer Ýstanbul deyince Taksim akla geliyor. Taksim’de olduðum için çok büyük bir destek aldým. Ailem de destek verdi. Ýnternet üzerinden günlük açýklamalar yapýyorlardý; eylemimi duyurdular. Arkadaþlarým, ve basýndan büyük bir destek aldým eylemim kalabalýktý. Kalabalýk olmasý da Taksim’de olmamdan dolayý... Eðer Samsun’da olmuþ olsaydým bu destekleri alamayacaktým. Türkiye’de çok büyük bir problem var, Kýdem tazminatlarýyla ilgili ve saðlýk kuruluþlarýyla ilgili. 8 Ekim’deki mi-
haksýzýðýný görmesine raðmen müdahele etmiyor. Kampana Ýþçisi Dilek: 2 yýldýr kampana’da çalýþýyorum. Ýlk atýlan iþçiyim. Ýþten atma gerekçesi kadýn eleman fazlalýðý. 18 Mart’an itibaren 203 gündür buradayýz. Bir yýla yakýn süredir içerde örgütleme faliyeti yürüttük. 1 yýl boyunca baský yapýldý bize. Biz gögüs gerdik yetki için uðraþtýk. Kadýnlar üzerinde çok baský vardý. Kadýnlarý tuvalete bile göndermiyorlardý. Kadýnlarý 250 derecedeki makinalarda çalýþtýrýyorlardý. Taþeron hakaret ediyordu. Evlerimize giderek tehdit ediyordu. Buna raðmen örgütlenme çalýþmasýný sürdürdük. Örgütlenme süreci içerisinde 2 defa iþ durdurduk. Yemeklerin kötü olmasýndan dolayý yemek boykotu yaptýk. Mesai ücretlerinin ödenmesi için mesaiye kalmadýk. Eylemlerle birbirimize olan güvenimiz arttý ve örgütlenme sürecimizi hýzlandýrdý. 200 gün oldu mücadelemiz; yýlmadýk. tinge burdan katýlacaðýmýzý söylüyoruz. Ýnsanlar artýk ayaklanýyor, bilinçlenmeye çalýþýyor, ve galiba koyun olmaktan çýkýyoruz. Olmasý gereken de bu. Ben Türkiye’de ileride sivil bir darbe olacaðýný düþünüyorum. Ýþçiler üzerindeki rantlar, iþçiler üzerindeki oyunlar artýk ileride bir sese dönüþecek, fiili bir mücadeleye dönüþecek. “En Büyük Bela Taþerondur” Emeðin Dünyasý: Son dönemde gündemde olan Kýdem Tazminatlarýnýn gaspedilmesiyle ilgili ne düþünüyorsunuz? Güllü Hanoðlu: Kýdem tazminatlarýyla yapýlan konuyu en baþýndan konuþuyoruz. Bu durumda en büyük bela taþerondur. Taþeronu zaten getiren iktidardýr. Saðlýk Bakanlýðý büyük bir taþeronluk yapýyor. “Taþeronla mücadele ederken kýdem tazminatlarýný güvence altýna alýyoruz, fona yatýrdýk” diyorsunuz. Büyük bir ihtimalle 4-5 yýlda bir brüt ücret verilecek ben buna inanýyorum. Ki neden; KEY ödemelerini biliyorsunuz. Benim babam da 12 yýldýr gazi, babamým maaþýndan bir kesinti yaptýnýz, emlak konutu adý altýnda, babama geri verdiðiniz para 1.600. 12 yýlda bireken para 1.600 müydü!. Peki benim tazminatýmýn da bu miktarda olmayacaðýný, ben nereden bilebilirim, neye güvenebilirim. Yani bir garanti fonu oluþturulmasý gerekiyor, benim buna güvenmem lazým. Deniz Feneri’ni biliyorsunuz. Paralar aslýnda bir yerde toplanýyor, ama þahsa gidiyor mu gitmiyor mu meçhul.
“Ýþçi Sýnýfýnýn Üzerindeki Baskýnýn Kalkmasý Gerekiyor” Emeðin Dünyasý:Buradan,Emeðin Dünyasý aracýlýðýyla,iþçilere emekçilere vermek istediðiniz bir mesaj var mý? Güllü Hanoðlu:Artýk bir yerden bir ses çýkmasý gerekiyor. Ýnsanlarýn uyanmasý gerekiyor. Ýþçi sýnýfýnýn üzerindeki sömürünün kalkmasý gerekiyor. Ýnsanlar konuþmaya korkuyor ama. Benim bir hastam vardý, emekli bir hakimdi. Bu konularla ilgili konuþmaya korkuyordu. Sen belli bir yaþa gelmiþsin ve emekli olmuþsun, sen konuþmuyorsan benim konuþmamam gayet normal, fakat bu bilinçten kurtulmalýyýz. Ýnsanlarýn üzerinde büyük bir baský var; korku, korku nereye kadar. Artýk emeðimize sahip çýkmamýz gerekiyor. Emeðine sahip çýkman için de konuþman gerekiyor. Yanlýþþa yanlýþ, doðruysa doðru, fikirlerini yürütmen gerekiyor. Bir yerde ‘Ses ver Türkiye’ demen gerekiyor. Türkiye’nin gidiþatý yönünde iþçiler adýna ayrým yapmadan birlikle beraberlikle emeðimize sahip çýkmamýz. Ve mücadeleye devam etmemiz gerekiyor.
“Hayalet”
www.emegindunyasi.info
Sayı: 06 / Ekim 2011
Büyük Baþýn Gündem Belasý Büyük Olur
Sermayenin Kalbinde
K
A
BD'de New York'ta başlayan eylemler, hızla ülkenin diğer şehirlerine yayılıyor.Eylemler bir kar topu misali hızla büyüyor ve giderek önüne kapitalist sömürü düzenini katan bir çığa dönüşüyor.Çok değil bundan 20 yıl önce sosyalist sistemde yaşananlara bakarak, Marx'ın “Tarih sınıf savaşımları tarihidir” sözüne gönderme yaparak pek bilgiççe “tarihin sonu”nun geldiğini ilan eden neoliberal akademisyenler(!) şimdilerde pek ortalıkta görünmüyorlar nedense! Çünkü tarihi sonunun gelmediğinin, kavganın bitmediğinin asıl şimdi başladığının, ABD'deki eylemlerden daha iyi bir kanıtı olamazdı herhalde. Kapitalizmin şarlatanları tarafından “rüyalar ülkesi” olarak gösterilmeye çalışılan ABD,şimdi bir “kabuslar ülkesi” haline dönmüş durumda.Şimdi herkes adeta nefesini tutmuş, deyim yerindeyse dananın kuyruğunun ne zaman kopacağını bekliyor.
Dananın Kuyruğu Koptu Mu Yoksa? Gelişmelere bakılırsa sorunu böyle ortaya koymak daha doğru görünüyor. Herşey baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Bugün “Wall Street'i İşgal Et” sloganında özetlenen ayaklanmalar, ABD'nin her yanını kaplamış durumda. Her ne kadar kısa bir süre önce “dünyayı kurtaracak adam”cilasıyla piyasaya sürülen Barack Obama ve ailesi Beyaz Saray'ın duvarları arkasında “Her şey normal;merak edecek bir şey yok” mesajları vermeye çalışsalar da,ABD'de yerin yerden oynadığını sağır sultan bile duydu. Eylemler aralarında Chiciago, San Fransisco, Los Angeles gibi büyük şehirlerinin de olduğu, ABD'nin 160 şehrine yayılmış durumda. İşçiler, işsizler, öğrenciler, evsizler, Latinolar, zenciler... toplumun her kesimi ayakta ve sokakları mesken tutmuş durumda. Emperyalist kapitalist sistemin sıçramalı çöküşünün en renkli görüntüleri artık sermayenin kalbinde yaşanıyor.ABD'nin finans merkezi olan Wall Street'in işgal edilmesiyle mücadele yeni bir evreye girmiş oldu. En önemlisi, insanların çoğunun kafasında ABD'de ekonominin güçlü, yıkılmaz olduğuna dair inancın sarsılmış olması. Artık eylemlere katılan insanların çoğu, korku sınırlarını aşmış, hareketin
daha ileri gidebileceğini ve bir devrimle sonuçlanabileceğini görmüş durumda.Tunus ve Mısır'da başlayan ve hızla Arap dünyasını etkisine alan devrimlerin etkisinin kısa bir süre sonra kendisini Avrupa ve Amerika'da göstereceğine dair öngörüde bulunanlarımıza anlaşılmaz,boş gözlerle bakanlar umuyoruz ki, bu gelişmelerden coşkuya kapılmışlardır; çünkü eğer bu gelişmelerden de coşku duyulmuyor, bu gelişmeleri de “Yeni Evre'nin Devrimleri” olarak adlandıramıyorlarsa; onlar istedikleri, kafalarında tasarladıkları, formüllerini çıkardıkları devrimleri hiçbir zaman göremeyecekler. Gelişmeler bütünlüklü ele alındığında bugün ABD'ye sıçramış olan ayaklanmaların giderek daha da büyüyeceğini, bir dünya devriminin gün be gün olgunlaşmakta olduğunu söylemek zor olmasa gerek.Bazı kapitalizm şarlatanları, ortalığı bulandırmak için bu eylemleri,”finans sistemine,sistemin işleyişine bir uyarı” gibi göstermeye çalışsalar da, aslında herkes eylemlerin ABD'ye, sermayenin kalbine yönelmesiyle kapitalist sistemin sonunun geldiğini görebiliyor. Emperyalist-kapitalist sistemin dünya buhranı derinleşiyor. Çok uzak olmayan bir gelecekte kapitalizmin kırılan fay hatlarının nasıl sarsıcı depremler yarattığını hep birlikte göreceğiz. Marx'ın Komünist Manifesto'yu bitirirken işaret ettiği “hayalet” şimdi sadece Avrupa'yı değil bütün dünyayı mesken tutmuş görünüyor .Hem de bir yerde öğrendiğini diğer yerde uygulayarak.Türkiye'de Tekel Eylemi'nin örneğini İsrail ve ABD'ye taşıyarak.Yunanistan'da gençlerin yarattığı örnekleri Wall Street sokaklarına taşıyarak..
Yunanistan’da Genel Grev
ATİNA / 05.10.11 Yunanistan’da hükümetin kemer sýkma politikarýna karþý iþçiler, memurlar, öðrenciler genel greve çýktýlar. Parlemento önünde yapýlan gösterilerde eylemciler polisin saldýrýlarýna molotof kokteylleriyle karþýlýk verdi. Yaþanan çatýþmalarda çok sayýda kiþi yaralandý. Hükümetin kemer sýkma politikalarý karþýsýnda greve giden kamu sektörü ulaþýmý durudururken okullarýn büyük bir bölümü açýlmadý. Yunanistan’da hastanelerin sadece acil servisleri hizmet verdi. Alýnan grev kararýnýn tasarruf önlemleri kapsamýnda yürürlüðe konulan ilave emlak vergisi ve 30 bin kamu emekçisinin iþten çýkarýlmasý üzerine alýndýðý belirtiliyor. Sendikalarýn yaptýðý açýklamada ise hükümetin yürürlülüðe koyduðu önlemlerin adil olmadýðýný, iþçilerin kazanýmlarýna karþý yapýlan planlar olduðunu belirterek 19 Ekim’de yine genel greve gidileceðini açýkladý. Ýþçiler “Hükümet kemer sýkma önlemlerini uygulamaya koyduðundan ve yardým paketi alýndýðýndan beri memurlar maaþlarýnýn bir kýsmýný kaybetti. Bu, karþý çýkmak, ülkeyi kurtarmak için baþýmýzý eðmeyi kabullenmemek ve vatanseverliðini göstermek için ister özel sektörde ister kamu sektöründe çalýþsýn tüm Yunanlýlar için bir fýrsat. Biz iþçiler olarak bu vatanseverliðin bir karþýlýðý olacaðýný umuyoruz.” diyorlar.
BANKA ÝÞÇÝLERÝ GREVDE
Ý
ÝÞÇÝLER 5 BAKANLIÐI ÝÞGAL ETTÝ
Ý
30.09.11
þçiler Yunanistan hükümetinin “kemer sýkma” politikasýna karþý grev ve gösteriler yaparak hükümetin politikasýný protesto ettiler. Yapýlan sokak gösterilerinin yaný sýra iþçiler Atina’da 5 bakanlýðý iþgal ederek, iþgal edilen binalara pankartlar astýlar. 5 Ekim’de hava trafik kontrolörleri de 24 saatlik greve hazýrlanýrken,10 gündür süren grev ve gösteriler, ülkede yeni bir grev dalgasýnýn yayýldýðýna iþaret ediyor “Tasaruf” önlemlerini protesto için iþçiler tarafýndan iþgal edilen bakanlýklar: Ýçiþleri, Maliye, Saðlýk, Adalet ve Tarým Kalkýnma Bakanlýðý. 5 Ekim’de yapýlacak 24 saatlik grevde ise ha va a lan la rý na uçaklarýn iniþ ve kalkýþlarýnýn yapý la ma ya ca ðý duyuruldu.
BREZÝLYA / 27.09.11 þçiler, patronlarý zam müzakerelerine zorlamak için ulusal çapta süresiz grev yapacaklar. Finans Sektörü İþçileri Konfederasyonu’nun yaptýðý açýklamada ulusal bankalar federasyonu’na baský
yapmak ve iyi bir ücret artýþý saðlamak için greve çýktýklarýný bildirdi. Sendikacýlarýn yaptýklarý toplantý sonucu grev kararý alan sendika üyeleri ücretlerin arttýrýlmasý ve çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesini istiyor.
7
apitalistlerin büyüklerine büyük sermaye ya da tekelci kapitalist; bir diðer adýyla emperyalist denir. Yani sömürünün ulusal sýnýrlarý dýþýna, uluslararasý pazarlara yayýlmasýdýr. Büyük sermayenin baþý büyük belada. Bu sadece bizim iddiamýz olmaktan çoktan çýktý. Bizzat tekelci sermayenin sözcüleri tarafýndan dile getiriliyor. Emperyalist dünyanýn en ciddi ekonomi dergilerinden olan The Ekonomist þöyle yazýyor; “Kapitalist ekonomi hýzlý bir kara deliðe yaklaþýyor.” Burjuva politikacýlarýn dili genellikle halklarýn anlayamayacaðý dildendir. Onlar kendi aralarýndaki sorunlarý tartýþýrken, iþçilerin, emekçilerin ekonomik-siyasal sorunlarý anlamamasý, burjuva dünyada olup bitenleri yorumlamamasý için genellikle iktisadi, ya da siyasi kavramlar kullanýrlar. Peki The Ekonomist “Kapitalist Ekonomi hýzla bir kara deliðe yaklaþýyor” derken ne demek istiyor? Kara deliðin uzayýn sonsuz bir boþluðu olduðunu, ona yaklaþan her þeyi yuttuðunu biliyoruz. Kapitalist emperyalist sistem hýzla bir boþluða doðru ilerliyor diyor. Peki kapitalist dünyanýn bu en ciddi ekonomi dergisi doðru mu söylüyor? Kapitalist ekonomi hýzla bir boþluða doðru mu ilerliyor? Bu soruya hem evet, hem de hayýr diyebiliriz. Evet, emperyalist kapitalist sistem geliþme sürecinin sonuna dayandý. Bugün yaþadýðý bu bunalým onun doruk bunalýmý, çöküþ sürecidir. Tüm sýnýflý toplumlar tarihi göstermiþtir ki, sýnýfsal çeliþkiler ve çatýþmalar giderek daha ileri bir üretim ve modern toplum biçimini kendi içinde besler ve büyütür. Toplumlar tarihini birazcýk inceleyen herkesin bilebileceði gibi emperyalist kapitalist üretim biçimin yerini alacak olan daha ileri ve modern olan sosyalizm ve onun en yüksek aþamasý komünist toplum biçimidir. Kýsaca söyleyecek olursak büyük bir çoðunluðun ürettiði ama küçük bir asalak azýnlýðýn; emperyalist kapitalist tekellerin el koyduðu, büyük bir çoðunluðun yoksulluk ve sefalet içinde geleceksiz ve güvencesiz bir þekilde yaþamaya çalýþtýðý ve milyonlarca insanýn iþsizlikten kývrandýðý açlýk çektiði insanlarýn kitleler halinde açlýktan öldüðü kapitalist özel mülkiyet sisteminin yerine geçecek olan, üretme gücü ve yeteneði olan herkesin toplumsal mülkiyet iliþkileri içinde ürettiði ve ihtiyacý kadar tükettiði komünist sistemdir. Ýþte burjuvalarýn ve onlarýn iktisatçýlarýnýn, politikacýlarýn bildiði ama emekçilerin ve halk kitlelerinin asla bilmesini, anlamasýný istemediði; ama aralarýnda tehlikenin büyüklüðünü gördükleri anladýklarý fakat emekçilerden saklamaya çalýþtýklarý gerçek burdur. Onlar da biliyorlar ki, “Her yeni topluma gebe eski toplumun ebesi zordur” Burjuvazi, kendisinin besleyip büyüttüðü emekçi kitlelerin, kendilerinin kurtuluþuna önderlik edecek sýnýf partisinin kanatlarý altýna girmesini, onunla bütünleþmesini istemiyor. Ýþçi ve emekçileri onlara ideolojik, lojistik, politik, pratik önderlik edecek komünist partisinin yönetim ve denetiminden mahrum býrakmak istiyor. Çünkü biliyor ki, ideolojik, politik, pratik önderlikten yoksun kitleler emperyalist kapitalist sitem her ne kadar doruk bunalýmý yaþýyorsa da, her ne kadar büyük bir hýzla çöküþ süreci yaþýyorsa da onu yýkýp yerine yeni bir sistem kuramazlar. Çöküþün asla kendiliðinden olmayacaðý açýktýr. Emperyalist kapitalist sistem yýkýlmalýdýr. Fakat emperyalist kapitalist sistem kendiliðinden yýkýlmayacaðý gibi o parlamenter yoldan, seçim sandýklarý, oy pusulalarýyla da ortadan kalkmayacaktýr. Bugün yapýlmasý gereken þey; artýk burjuvalarýn ve onlarýn iktisatçýlarýnýn, politikacýlarýnýn korkularýný gerçeðe dönüþtürmektir. Yani iþçi sýnýfý ve emekçi kitleler ve Kürt halký, parlamenter hayaller kurmaktan vazgeçmelidir. Ýþçi sýnýfýnýn amacý sosyal reformist, oportünist partilerin peþine takýlarak devrimin tali sorunlarýyla uðraþmak deðil, temel sorun olan politik iktidar mücadelesini en baþa koymak ve politik iktidarý zapt etmek için savaþmak olmalýdýr. Bugün temel sorun kadar önem taþýyan Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakký da, iþçi sýnýfýnýn ve emekçi kitlelerin en temel gündemi olan kýdem tazminatý sorununun çözümü de demokratik halk devrimi ve halk iktidarýndan geçmektedir. Halk iktidarý ise bir devrim olmadan kanlý býçaklý bir iç savaþý göze almadan asla gerçekleþmeyecektir. Emekçi kitleler ve Kürt halký kendi iradelerini, dýþarýda geliþebilecek bir emperyalist savaþta mutlaka kendi iktidarlarýný kurmak için yararlanmaktan yana kullanmalýdýrlar.
8
Sayı: 06 / Ekim 2011
www.emegindunyasi.info
EMEKÇİLERDEN
8 Ekim 2011 Ankara Eyleminin Ardýndan
KESK, DÝSK, TMMOB ,TTB tarafından ‘Tüm Temel Haklarýmýz için, Özgür ve Demokratik Bir Türkiye İstiyoruz’ sloganýyla düzenlenen 8 Ekim Ankara mitingine on binlerce kiþi katýldý. Türkiye’nin her yerinden geceden yola çýkarak Ankara’ya gelen iþçi ve emekçiler sabah saatlerinde garýn önünde toplanarak öðle saatlerinde Sýhhýye’ye doðru yürüyüþe geçtiler.
T
BMM’nin milyonlarca insanýn geleceðini ilgilendiren kararlar almasý, Sosyal Güvenlik,Torba Yasa ve Genel Saðlýk Sigortasý… Zorunlu Tasarruf, Key ve iþsizlik Fonu’nun yaðmalanmasý, Kýdem Tazminatýna göz dikilmesi, Güvencesiz istihdam, Ýþ cinayetlerinin olaðan hale getirilmesine çalýþýlmasý protesto edildi. Çevrecilerin de katýldýðý mitingde Kürecikliler, Hopalýlar, Akkuyulular füze kalkanlarýný ve nükleer silahlarý, Hes ‘i protesto ettiler. Bunun yaný sıra eþit yurttaþlýk isteyen Aleviler, asimilasyona karþý duran Kürtler, siyasi partiler, devrimci kurumlar katýldýlar. Bizlerde devrimci iþçi ve emekçiler olarak, kendimizi özgürce ifade ettiðimiz ‘Emeðin Dünyasý’ gazetesini emekçilerle paylaþmak, görüþlerini almak için dolaþmaya baþladýk.Bir yandan da düþünüyordum bu kadar talebi, grev yapma hakký olmayan sendikalarýn ifade etmesi neye hizmet ediyor? Kapitalizm kendi krizinden çýkmak için iþçi ve emekçilere vahþice saldýrýrken, hak almaya yönelik elleri baðlý olan sendikalar kitlenin öfkesini boþa çýkarma iþlevi mi görüyorlar? Emekçilerle yaptýðýmýz sohbetlerden edindiðimiz izlenim de iç açýcý deðildi; eylemin ruhsuzluðunu açýklýyordu þikayetler:“Bu eylemlerden sýkýldýk artýk sonuç almak istiyoruz”, “Büyük bedeller ödeyerek kurduðumuz sendikalar hukuk mücadelesine sýkýþýp kaldýlar”, “Bu taleplerden önce grevli toplu iş sözleşmeli sendika hakkýmýzý almalýyýz ki pazarlýk þansýmýz olsun yoksa sonuç alamayan kalabalýklar oluruz” vs. vs. yakýnmalar duyduk.
Aklýma 90‘lý yýllar geldi. Yediðimiz dayaklar, sürgünler, maaþ kesimleri, uyarý, kýnama cezalarý vs vs. Tüm bu yýldýrma çabalarýna karþýn mühürlemiþ sendikalarýmýzýn kilitlerini kýrmamýz... O günleri yaþayanlar geçmiþin sorumluluðuyla orada gibiydiler.Bu günlere nasýl gelmiþtik? Düþündüm ve þu sonuçlara vardým: Tüzüklerimizde yer alan demokratik merkeziyetçilik ilkesinin hiç iþlememesi, sýnýf sendikacýlýðýndan bilinçli kopuþ, sadece ekonomik taleplerin öne çýkmasý, tabandan kopuþ… Dönüþte eski yayýnlarýmýza baktým. Biraz geçmiþe özlem, biraz geçmiþin coþkusunu yaþamak…Bugüne geliþimizin uyarýlarýyla dolu yazýlar okudum. Eðitim–Sen’in 95 yýlýnda yaptýðý tüzük deðiþikliðine iliþkin eleþtiri yazýsýnýn bu güne de denk düþtüðü düþüncesiyle alýntýlar yaparak sizlerle paylaþmak istedim: 29.Þubat 1995 ...Sýnýflar mücadelesi ne kadar net ve kesin mücadeleyse onu yönlendiren politikalar da o kadar net ve kesin olmak zorundadýr... Sýnýflar mücadelesinde bir sýnýfýn mücadelesini (hangi boyutta olursa olsun) karþý sýnýf belirleyemez ya da yönlendiremez... Sýnýfýn mücadelesini nesnel koþullar etkileyebilir sadece... Nesnel koþullarýn etkilemesi dýþýnda, mevcut siyasal hegemonya (burjuvazi) iþçi ve emekçilerin mücadelesini etkiliyor veya yönlendiriyorsa, burada büyük bir yanýlgý ve sýnýflar mücadelesinin inkârýna uzanan siyasal bir çark ediþ vardýr... Sendikalar emek-sermaye uzlaþmazlýðýnýn ürünüdür... Bu nedenle iþçi sýnýfýnýn sendikalarý, sermaye karþýsýnda yer alan tüm emek güçleriyle birlikte
Kýdem Tazminatý Gasp Ediliyor
Ç
aðdaþ Hukukçular Derneði (ÇHD) Ýstanbul Þubesi’nin “ÇHD uyarýyor! Kýdem Tazminatý Gasp Ediliyor” baþlýðýyla düzenlediði Forum, 29 Eylül günü Ýstanbul Barosu Orhan Adli Apaydýn Salonu’nda yapýldý.
F
oruma Eðitim Sen 5 Nolu Þube, HavaÝþ, Tez Koop-Ýþ 5 Nolu Þube’nin olduðu sendikalar ve DÝK, DÝP, BDSP, ESP, EMEP, TKP gibi kurumlar katýldý. ÇHD adýna kýdem tazminatý saldýrýsýnýn içeriði hakkýnda yapýlan bir sunum ile baþlayan forumda Ulusal Ýstihdam Strateji kapsamý içerisinde yer alan saldýrýnýn hangi hak gasplarýný doðuracaðý ifade edildi. Devrimci kurum ve sendika temsilcilerinin söz aldýðý forumda Devrimci Ýþçi Komiteleri temsilcisi de bir konuþma yaptý. Kendisinin de bir Torba yasasý gazisi olduðunu, ayaðýndan vurulmuþ olmasýna raðmen, torba yasasýnýn yürürlükten geçtiðini, binlerce insanýn yürümüþ olmasýna raðmen yasalaþtýðýný, bu nedenle sisteme karþý daha sýký mücadele edilmesi gerektiðini dile getirdi. Sistemin saldýrýlarýna karþý sýnýfý buna hazýrlamak adýna fiili çalýþma yürütülmesi ve sendikalarýn, siyasi örgütlerin ortak çalýþmalarla iþ toplantýlarý örgütlemesi gerektiði belirtildi. Ýþçi ve emekçileri sokaða çýkarmanýn gerektiði ifade edilirken sendikal bürokrasi tehlikesine karþý da uyanýk olmak zorunluluðu ortaya kondu.
davranmak zorundadýr... Bu zorunluluðu yok saymak emek-sermaye uzlaþmazlýðýný yok saymaktýr ki, bu da sendikayý bir uzlaþma örgütü yapar... Zaten Yeni Dünya Düzeni de sendikalara emekle sermaye arasýnda uzlaþma saðlayan bir örgüt misyonu yüklemiyor mu? Bu anlamda EÐÝTÝM-SEN, Türk Ýþ ‘in de gerisine düþmüþtür. EÐÝT-SEN Tüzüðünde “Sýnýf ve Kitle Sendikacýlýðý anlayýþý” olarak formüle ettiðimiz bizce “devrimci sendikal anlayýþ” bir takým çevrelerce (özellikle Gerçek Dergisi okurlarýnca) yanlýþ bulunmuþ ve eleþtirilmiþti... Israrla kitle kavramýnýn çýkartýlmasý, sadece sýnýf sendikacýlýðý anlayýþýnýn savunulmasýný talep etmiþlerdi. Biz ise her fýrsatta DÝSK ve HAK-ÝÞ gibi sýnýf bilimini reddeden sendikal örgütlenmelerin bulunduðu bir ülkede, emeðini sattýðýnýn farkýnda bile olmayan bireylerin “proleter” kabul edilemeyeceðini, sýnýf sendikacýlýðýnýn sýnýf bilinci almýþ proleterlerce hayata geçirilebileceðini kendiliðinden bilince sahip yýðýnlarýn sýnýf üyesi deðil, proleterleþmeye yatkýn kitleler olarak sendikalarda eðitilmesi gerektiðini anlatmaya çalýþýyorduk... Bu
gün gelinen noktada KÝTLE kavramýna bile tahammül etmeyenlerin, EÐÝTÝMSEN tüzüðünde býrakýn sýnýf sendikacýlýðýnı, kitle sendikacýlýðý belirlemesi bile yokken, bu tüzüðü nasýl kabul ederek yönetimine soyunduklarýný merak ediyoruz. Beyler, sizlerin birer koltuk uðruna EGÎTÝM-SEN’de kendinize ne kadar yer açtýðýnýzý bilemeyiz ama, þundan eminiz ki, ekonomizmin bataðýnda oldukça büyük yerlere talipsiniz... Politik ve ideolojik mücadeleyi sendikal mücadeleden ayrý tutarak, sadece ekonomik mücadeleyle ulaþýlacak olan yer sadece ve sadece EKONOMÝZM ’dir. Bizler Emekçi Öðretmenler olarak, Evrensel Sendikal Haklar Bildirgesi’nde tanýmlandýðý gibi; «Politik ve ekonomik baðýmsýzlýk ve her devletin, halkýnýn isteklerine uygun olarak kendi ekonomik, politik, toplumsal ve kültürel sistemini seçme hakký »ný savunmaya devamla, «Yabancý ekonomik sömürünün bütün biçimlerinin ortadan kaldýrýlmasý ve Yeni Uluslararasý Ekonomik Düzenin kurulmasý» için üzerimize düþen so-
rumluluklarý yerine getirmeye var gücümüzle çalýþacaðýz... Ýnsan haklarýna ve sendikal özgürlüklere tam saygý, ekonomik ve toplumsal ilerleme koþullan içinde, medeni, kültürel, politik ve sendikal haklar konusundaki Uluslararasý Antlaþmalardan; 87 nolu sendikal haklar ve özgürlüklere iliþkin, 98 nolu örgütlenme hakký ve toplu görüþmeye iliþkin, 1.1 J. nolu çalýþmada ayrýmcýlýða iliþkin, 135 nolu iþçi temsilciliðine iliþkin, 141. nolu tarým iþçilerinin örgütlerine iliþkin sözleþmelerin imzalanmasý ülkemizde uygulanmasý için mücadeleye devam edeceðiz... Bu anlamda tüm eðitim emekçilerinin EÐÝTÝM-SEN’in anti demokratik, uzlaþmacý tüzüðünü deðiþtirerek, tüm organlarýnı devrimci kararlýlýkla ele geçirmeye ve 1990’ın ruh hali ile mücadeleci bir sendikal örgütlenme yaratmaya çaðýrýyoruz. Devlet Güdümlü Sendikaya Hayýr! Yaþasýn Eðitim Emekçilerinin Mücadele Birliði! Yaþasýn Ýþçi ve Emekçilerin Mücadele Birliði! Yaþasýn Kürt ve Türk Halklarýnýn Mücadele Birliði! EMEKÇÝ ÖÐRETMENLER (Kaynak:29 Þubat 1995 Devrimci Emek Dergisi ) 95 yýlýnda yazýlan bu yazýnýn benzer sonuçlarýný sendikalarýmýzda hala yaþýyoruz. Bugünden rahatsýzýz ama umutsuz deðiliz. Geçmiþte nasýl dile getirdiysek doðrularý, bu gün de devrimci sorumluluðumuz gereði uyarýlarýmýzý yapacaðýz, kitlelerin huzursuzluðunu, sendikalara güvensizliðini dile getireceðiz. Sendikalarý kurduðumuz günlerdeki devrimci özüne kavuþturmaya çabalayacaðýz çünkü bizler emeðin iktidarýný kurana kadar mücadele edeceðiz. DEK’li Bir Öðretmen
KESK Eylem Yaptý
K
amu emekçileri, grev ve toplu sözleþme hakký için “Grevsiz Toplu Sözleþme, Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz” sloganýyla Diyarbakýr, Hakkari, Van, Ankara, Ýstanbul, Ýzmir, Mersin ve Adana’da sokaða çýktý.
K
TAKSÝM / 12.05.11
ESK üyeleri, grev ve toplu sözleþme hakký için Diyarbakýr, Hakkari, Van, Ankara, Ýstanbul, Ýzmir, Mersin ve Adana’da sokaða çýktý. Devletin emek alanýna iliþkin politikalarýnýn protesto edildiði eylemlerde, yapýlan bütün giriþimlere raðmen hükümetin temel konularda haklarý geniþleten bir adým atmadýðýna vurgu yapýldý. Ýstanbul’da ise Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen KESK Ýstanbul Þubeler Platformu üyesi kamu emekçileri, “Grevsiz Toplu Sözleþme, Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz” pankartý arkasýnda Taksim Meydaný’na doðru yürüyüþe geçti. Ellerinde yaktýklarý meþalelerle, “Özgür Birey Örgütlü Toplum Demokratik Türkiye” ve “Toplu Sözleþmesiz Sendika Olmaz” yazýlý dövizlerle Taksim Meyda-
ný’na yürüyen kamu emekçileri, yürüyüþ sýrasýnda sýk sýk “Toplu Sözleþme Hakkýmýz, Grev Silahýmýz” ve “Emekçiler Savaþ İstemiyor” sloganlarý attý. Taksim Meydaný’na varýlmasýyla birlikte yürüyüþ tamamlanýrken, burada basýn açýklamasýnda bulunan Platformun dönem sözcüsü Ersoy Adýgüzel, AKP Hükümeti’nin 2001 yýlýnda çý-
kartýlan kamu emekçilerinin var olan haklarýný da gasp eden 4688 sayýlý yasanýn arkasýna sýðýnmaya devam ettiðini söyledi. AKP Hükümeti’nin 12 Eylül Anayasa referandumunda yapýlan anayasa tartýþmalarýnda kamu emekçilerine toplu sözleþme düzeni getireceðinin propagandasýný yaparak, oy toplamaya çalýþtýðýný kaydeden A-
dýgüzel, referandumun üzerinden tam bir yýl geçmesine raðmen kamu emekçilerinin beklentisinin karþýlanmadýðýný söyledi. Adýgüzel, “Geçen bir yýllýk süre göstermiþtir ki AKP’nin kamu emekçilerini oyalamaktan baþka bir düþüncesi yoktur” dedi. Açýklamanýn ardýndan kamu emekçileri oturma eylemi yaptý.
9 Ekim Gemlik Yürüyüþü
www.emegindunyasi.info
EMEKÇİLERDEN
M
emuriyette yeni çalýþmaya baþlayan bir kamu emekçisi olarak katýlmak istediðim Gemlik yürüyüþü için Taksim’e geldim. Hem daha merkezi olduðu hemde Ýstanbul’un dört bir yanýndan yürüyüþ için kaldýralacak olan otobüslerin polis engeline takýldýðýný bildiðimden bilgi almak adýna orada olmak daha mantýklý geldi.
Gözlerim çatý partisini aradý biran ;ama ne yazýk ki reformistlerin sonunda kavga ya da savaþ olacaðýný bildiði eylemlerden özenle kaçýndýðýný, meþaleli aðýr yürüyüþleri sevdiklerini bildiðimden yine yoklar dedim. ÝMF eylemlerinden tanýdý-
“Arkadaþlarýmýz Ýþlerini Geri Ýstiyorlar Bizler de Onlarýn Geri Dönmesini”
Ý
Ý
ðým ve her sene 1 Mayýsta Taksim’e çýkan militan Mücadele Birliði vardý. Yönümüz Dolapdere Bilgi Üniversitesiydi. Ancak polis toma ile yolu kapatmýþtý. Kitle onlarý okadar çok korkutmuþtu ki hýzlý hýzlý hazýrlýklara baþladýlar. Gazlar, tüpler, sikalkanlar... Bekleyiþ, lahlar, çatýþmanýn çýkma ihtimali, hareket alanýn kýsýtlý olmasý ve karþýsýnda sürekli slogan atan onu hiçe sayan güçlü halk, polisi ürkütmüþtü. Sonrasýnda eylem,Sabahat Tuncel’in devletin savaþ politikasýna, Gemlik yürüyüþün engellenmesine ve tutuklanan BDP’li yöneticilere yönelik yaptýðý basýn açýklamasýyla sona erdi. Yapýlmasý aylar öncesinden planlanmýþ basýna duyurulmuþ bir yürüyüþte neydi devleti bu kadar güvenlik önlemleri almaya iten þey? Yürüyüþten önce BDP li yöneticilerin tutuklanmasý, KCK ‘ya yönelik operasyonlarýn yoðunlaþmasý...tüm bunlar yürüyüþe daha fazla önem katýyordu. Kitlenin kalabalýk olmasý, yüzbinlerle ifade ediliyor olmasý deðildi sadece. Bu yürüyüþün farklý bir anlamý vardý, yürüyüþ yerinin Gemlik olmasý baþka bir þeyin simgesi olabilirdi. Faþist devlet bunu çok iyi kavramýþ, stratejisini geliþtirmiþ, faþistleri ha-
zýrlamýþ, valilik ohal ilan etmiþ ;mitingi ve Bursa’ya giriþ leri yasaklamýþtý.. Koca bir coðrafyanýn dört bir yanýndan gelen kitlenin yürüyüþün amacý Abdullah Öcalan’ýn özgürleþmesiydi. Ve zindanlara kitleler halinde yürümek ancak devrim zamanlarýnda olabilecek bir þeydi. Dünya devrim tarihlerine baktýðýmýzda görürüz ki her alt-üst oluþ döneminde kitleler zindanlara yürümüþ ve siyasi tutsaklar özgürleþmiþti. Nesnel hareket ve somut koþullar bunu çok net ortaya koyduðu içindir ki ,faþist devlet bir tasfiye sürecine gir-
miþ tüm yasal alanda çalýþma yürütenleri bile tutuklamýþtýr. Bir devrimci emekçi olarak görüyorum ki böylesi bir süreçte faþist devletle yapýlacak her uzlaþý bedeller ödenerek kazanýlmýþ zaferlerden taviz vermek demektir. Burjuvazi kendince verdiði þeyleri almasýný çok iyi bilir. Bu nedenle faþist devletle barýþýn mümkün olamayacaðýný anlatmak için BARIÞ ÝÇÝN DEVRÝM DEVRÝM ÝÇÝN SAVAÞ diyorum. Devrimci Kamu Emekçisi
SARIGAZÝ HALK FESTÝVALÝ
H
9
stanbul Diþhekimleri Odasý çalýþanlarý, çalýþtýklarý kurumun kamu yararýný gözetmesi gerekirken ‘karlýlýk, verimlilik ve rekabet edilebilirlik’ gibi özel þirketlere yakýþan ilkelerle yönetildiðini ve üç arkadaþlarýnýn bu nedenle iþten çýkarýldýðýný açýkladý.
O
tobüslerin hareket etmeyi planladýðý mahallede toplanmýþtýk. Kalabalýktý ancak toplanan kalabalýkta garip bir hava hakimdi. Herzaman girdiði eylemlerde taþ üstüne taþ býrakmayan savaþçý halkýn hareketli eylem coþkusu yoktu. Sebebi aslýnda çok açýktý devlet kendince engel oldu yürüyüþün gerçekleþmesine. Ýzinsiz olan eyleme gidilecek mi gidilmeyecek mi cevabý net olmayan sorunun yaydýðý garip havaydý. Kalabalýðýn toplandýðýný gören akrepler mahallede bir kaç tur atýp sonrada çevik kuvvettin gelip “hadi evlerinize” diyen emir kipli hýrýltýsý aslýnda sonrasýnda yaþayacaðý korkuyu ele vermiþti. Otobüsler 23:00 da hareket edecekti - hala net bir þey yoktu – ama saat 00:00’a yaklaþýyordu ki BDP Ýstanbul Millet vekili Sabahat Tuncel geldi. Sloganlar, alkýþlar...
Sayı: 06 / Ekim 2011
er yýl yapýlan geleneksel Sarýgazi halk festivali 16-17-18 Eylül tarihinde Nazým Hikmet Parký festival alanýnda yapýldý. Birçok siyasetin ve devrimci kurumun katýldýðý festivalde paneller, konserler ve tiyatro gösterisi yapýldý. Alevilik, Ulusal Sorun ve Kadýn cinayetleri konulu paneller yapýldý. Kadýn cinayetleri konulu panelde Emekçi Kadýnlar da panelist olarak katýldý. Festivale damgasýný vuran çalýþmalar EKA - Emekçi Kadýnlardan geldi. Fotoðraf sergisi, Emekçi Kadýnlarýn el emekleri standý ve dayanýþma için yapýlan gözleme standý bölge insanýnýn katýlýmýyla kadýnlarýn çalýþmalarýný ortaya koyan görsel zenginlikti.
Festivale yönelik emeði geçen EKA’lýnýn görüþlerini aktarýyoruz.
Festival – Halk Paylaþým - Umut
D
iyeceksiniz ki bu nasýl bir baþlýk. Festival öncesi ve sonrasý çok kez, bu konu üzerinde konuþtuk, deðerlendirmelerimizi yaptýk. Bu etkinlik çerçevesinde emek vermiþ biri üolarak bir de bu þekilde duygularýmý aktarmak istedim. Emekçi Kadýnlar olarak konuþup festivalden bir hafta önce standýmýzý kurmaya karar vermiþtik. Festivalden bir önceki hafta sonu standýmýzý kurduk. Ýlk dakikadan itibaren ilgiyi desteði anlatmak için hangi kelimeleri kullanmalý. Hangi cümleleri kurmalý inanýn bunu idrak edemiyorum. Eðlenceli ve bol sohbetli iki gün geçirdikten sonra festival günü gelip çatmýþtý. Bir anda kendimizi coþkunun içinde bulmuþtuk. Standýmýz bir dakika bile boþ kalmamýþtý. Ýhtiyaçlarý olmayanlar bile sýrf destek amaçlý standýmýzý ziyaret etmiþlerdi.
Sarýgazi halký bizi baðrýna basmýþtý. Çok yorucu ama bir o kadar güzel anlar yaþamýþtýk. FESTÝVAL alanýnda, HALK ile kucaklaþýp, yorucu ama eðlenceli anlarý PAYLAÞMIÞTIK. UMUT? O bir an bile yüreðimizden ayrýlmamýþtý ki.
stanbul Diþhekimleri Odasý çalýþanlarý, oda yönetiminin üç kiþiyi iþten çýkarmasý üzerine iþyeri önünde bir basýn açýklamasý yaptý. Ýstanbul Tabip Odasý Çalýþanlarý, Ýstanbul Eczacý Odasý Çalýþanlarý, Elektrik Mühendisleri Odasý Çalýþanlarý, Makine Mühendisleri Odasý Çalýþanlarý, Harita Mühendisleri Odasý Çalýþanlarý ve DÝSK Sosyal-Ýþ üyelerinin destek verdiði basýn açýklamasýna yaklaþýk 70 kiþi katýldý. Oda çalýþanlarý üç arkadaþlarýnýn iþten çýkartýlmasýyla son bulan süreci þöyle aktardý: “Oda yönetimi, odanýn iþleyiþinde yaþanan ve uzun yýllardýr çözülemeyen iþ üretim süreciyle ilgili sorunlara ‘çözüm’ bulmak için yeniden yapýlandýrma çalýþmasý baþlattý. Bu süreçte oda çalýþanlarý olarak ‘bir kiþide birden fazla iþin toplanmasýnýn önlenmesi’, ‘görev ve yetki karmaþasýnýn giderilmesi’, ‘uzun çalýþma saatlerinin azaltýlmasý’, ‘ücret düzenlemesinin yeniden yapýlmasý’ için bu çalýþmaya destek verdi. Ancak bu süreç ne yazýk ki biz çalýþanlarýn aleyhine iþledi.” Yeniden yapýlandýrma çalýþmasýnýn özel bir þirkete verildiðini söyleyen oda çalýþanlarý “çözümün asli unsurlarý” olarak kabul edileceklerinin söylendiði süreçte, bu þirketin raporu doðrultusunda “sorunun nedeni olarak” ilan edildiklerini açýkladý. Açýklamada “Kamu yararýna varlýk sürdüren/sürdürmesi gereken bir meslek örgütünde üye hizmeti ve çalýþanlarýn memnuniyeti göz ardý edilerek ‘karlýlýk, verimlilik ve rekabet edilebilirlik’ anlayýþýyla hareket edildi. Oda dýþýndan bir profesyonele yaptýrýlan bu çalýþma sonucunda mevcut iþlerin daha az sayýda insanla yapýlabileceðine karar verildi, üç arkadaþýmýz iþten çýkarýldý” denildi. Oda yöneticileriyle yaptýklarý görüþmelerden sonuç alamadýklarýný belirten çalýþanlar, “Biz Ýstanbul Diþhekimleri Odasý çalýþanlarý, kamu kurumu niteliði taþýyan meslek örgütlerinin piyasa koþullarýna uyum saðlamak yerine insaný önceleyen bir anlayýþla meslektaþlarýna hizmet vermesi gerektiðine inanýyoruz. Arkadaþlarýmýz iþlerini geri istiyorlar, bizler de onlarýn geri dönmesini… ” diyerek basýn açýklamasýný sonlandýrdýlar. Eylemin ikinci günü akþam saatlerinde oda yönetim kurulu ve çalýþanlar biraraya gelerek bir görüþme gerçekleþtirdi. Bu görüþmenin ardýndan iþten çýkarýlan iki emekçi 13 Ekim sabahý yeniden iþbaþý yaptý.
10
www.emegindunyasi.info
Sayı: 06 / Ekim 2011
DEDAÞ DÝRENÝÞÝ 10. GÜNÜNDE
2
7 DEDAŞ eneji taþeron iþçisi 17 Eylül tarihinde iþten atýldý. Enerji-Sen üyesi olan 27 iþçinin 19 Eylül’den itibaren DEDAŞ İl Müdürlüðü önünde baþlattýðý oturma eylemi 10. gününe girdi.
E
Ý
DÝYARBAKIR / 29.09.11
ylemlerine devam eden DEDAŞ taþeron iþçileri iþe geri alýnmalarý ve taþeronluk sistemine son verilmesini talep ediyor. Enerji sendikasýnýn yetkililerle yaptýðý görüþmede, iþten atýlan iþçilerin iþe geri alýnana kadar direniþlerini sürdüreceklerini belirttikleri vurgulanýyor. Enerji-Sen Genel Baþkaný Kamil Kartal yaþananlarýn enerjide ö-
H
zelleþtirme politikalarýnýn sonucu olduðunu ve bir bütün olarak taþeron sistemine ve özelleþtirmelere karþý çýktýklarýný, sendika yönetimi olarak Diyarbakýr Valiliði ve DEDAÞ Genel Müdürlüðü ile görüþüp uygulamanýn haksýz olduðunu ve iþçiler iþe
Aylardır Maaþ Alamayan Ýþçiler Eylem Yaptı
ey Tekstil’de çalýþan 250 iþçi, 3 aylýk maaþlarýný alamadýklarý için Gülistan Caddesi üzerinde basýn açýklamasý yaptýlar. Ýþçiler basýn açýklamasýnda “ Yaþasýn Örgütlü Mücadelemiz, Hey Ýþçilerine Sahip Çýk”, “Ýþçiyiz Haklýyýz Kazanacaðýz” dövizlerini taþýdýlar.
H
BATMAN / 25.09.11 ey Tekstil çalýþanlarý adýna açýklamayý yapan Emir Ete “ 29 Haziran’da en doðal hakkýmýz iþ býrakma eylemine gittik. Baþlatmýþ olduðumuz bu mücadalenin ertesi günü iþ yerimize döndüðümüzde kapýlarýn yüzümüze kapatýldýðýný gördük. Devamýnda da fabrika sahibi tarafýndan 5 Temmuz’da baský ve tehditlerle ücretli izne çýkarýldýk; daha sonra da 21 Temmuz’dan 2 Eylül’e kadar da durumumuz ücretsiz izne çevrildi” diyerek yaşadıkları süreci aktardı. Sonrasın-da yaþadýðýmýz sýkýntýlarý paylaþtýðýmýz Valilikten ise bu fabrikanýn özel sektöre dahil olduðunu ve duruma müdahale edemeyeceði cevabýný aldýklarını aktardı. “Keza ayný karþýlýðý daha sonra görüþtüðümüz ilimizden milletvekili seçilmiþ olup ve þu anda Maliye Bakanlýðý görevini sürdürmekte olan hemþerimiz Mehmet Þimþek’ten de aldýk” dedi. Ýþçiler maaþlarýný ve haklarýný alýncaya dek mücadelelerini sürdüreceklerini belirterek 5 dakikalýk oturma eyleminin ardýndan basýn açýklamasýný sona erdirdiler.
Kardemir’de Bir Ýþçi Yaþamýný Yitirdi
K
ardemir Demir Çelik Fabrikasý’nda çalýþan 3 iþçi azot tankýnýn deðiþimi sýrasýnda zehirlendi.
Z
KARABÜK / 06.10.11 ehirlenen üç iþçiden biri yaþamýný yitirirken diðer iki iþçi hastaneye kaldýrýlarak tedavi altýna alýndý. Kardemir’de yaþanan ilk ölümler olmadýðý gibi son ölümler de olmayacaktý. Çalýþma güvenliðinin alýnmamasý iþçilerin yaþamlarýný yitirmesine neden olurken, geride sadece aileler için üzüntülü bir tablo býrakarak, Kardemir’de üretim kaldýðý yerden devam ediyor.
P
geri alýnana kadar direniþe devam edeceklerini ilettiklerini söyledi. Kartal, taþeron sisteminin bir kamu hizmeti olarak enerjide sürdürülmesinin iþçilere ve hizmetten yararlanan halka zararlý olduðu kadar yasalara da aykýrý olduðunu belirtti.
POLÝMER KAUÇUK’TA TÝS ÝMZALANDI
etrol-Ýþ Sendikasý Ýstanbul 1 Nolu Şubeye üye 1434 iþçinin çalýþtýðý Polimer Kauçuk A.Þ.’de 11 Mayýs’ta baþlayan TÝS görüþmelerinde ücret zammý ve bazý maddeler üzerinde anlaþma saðlanamamýþtý. 1 Nolu Petrol-Ýþ þubesi 12 Ekim tarihine grev uygulama kararý almýþtý.
ÝSTANBUL/28.09.11 Sendikanýn yaptýðý yazýlý açýklamada 27 Eylül tarihinde yapýlan görüþmede TÝS imzalandýðý belirtildi. Yapýlan anlaþmaya 1. yýl için 225 lira 2. yýl için ücret zammý eflasyon oranýna 2 puan refah payý ilavesi ile bulunacak oranda ücret zammý yapýlmasý kararlaþtýrýlmýþtýr. Sosyal yardýmlarda 1. yýl için %8 ile %17 arasýndaki oranlarda, 2. yýl ise ücret zammý oranýnda arttýrýlmasýnýn kabul edildiði belirtildi.
MADEN ÝÞÇÝLERÝ AÇLIK GREVÝNDE
T
iran’ýn kuzeyinde Bulgiza krom maden iþçileri ikinci defa açlýk grevine baþladýlar.
ARNAVUTLUK 19.09.11 Geçen ay 27 gün açlýk grevi yapan 10 maden iþçisi talep ettikleri ücret zammýnýn verilmemesi ve çalýþma koþullarýnýn düzeltilmemesi üzerine yeniden açlýk grevine baþladý. Ýþçiler geçen ay iyileþtirmelerin ve zammýn yapýlacaðý sözü alarak açlýk grevini býrakmýþtý. Yeniden açlýk grevine baþlayan 10 iþçiye destek olmak için 700 maden iþçisi de iþ baþý yapmadý.
Y
640 MADEN ÝÞÇÝSÝ ÝÞTEN ATILDI
ýldýz Bakýr Madencilik A.Þ’de çalýþan 640 iþçi 2 aydýr maaþlarýný alamadýklarý için yaptýklarý iþ yavaþlatma eyleminden sonra iþten atýldýlar.
GÜMÜÞHANE / 20.09.11 Ýþçiler 1,5 yýldýr maaþlarýna zam yapýlamamasýnýn yaný sýra 2 aydýr maaþlarýnýn ödenmediðini belirterek mesai ücretlerinin de ödenmediðini söylediler. Maden iþçileri amaçlarýnýn haklarýný almak olduðu için iþ yavaþlatma eylemi yaptýklarýný ama iþverenin onlarý kapýya koyduðunu belirtti. Ýþçiler maaþlarýný alamadýklarý için maðdur olduklarýný belirtiyorlar.
Ýnsan Nasýl Ýnsan Oldu Ýnsanýn Oluþumu
(2)
ngiliz doða bilimci Darwin1859’da yayýnladýðý “Evrim Teorisi” ile ilgili araþtýrmasýyla bilim dünyasýnda yeni bir çýðýr açmýþtý. Kilise çevrelerinde fýrtýnalar koparan “Türlerin Kökeni” adlý eser, Marx ve Engels tarafýndan selamlanarak övgüyle karþýlandý. Marx, Engels’e “ Bu kitap bizim görüþ açýmýza doðal tarihsel bir temel kazandýrýyor” diye yazmýþtý. Engels de Darwin’in çalýþmasýný “Doðanýn tarihsel geliþiminin kanýtlanmasýndaki ilk devasa deney” (1) olarak deðerlendirdi. Darwin’in uzun yýllar alan araþtýrmalarýna göre, yer yuvarlaðýnda, canlýlarýn yaþayabileceði koþullar meydana gelir gelmez, ilkin çok sayýda tek hücreli canlý oluþmuþ, bu tek hücreli canlýlardan iklim ve çevre koþullarýna uyum saðlayabilenler, deðiþerek baþka türleri oluþturmuþlardý. Yani yeryuvarlaðý üzerindeki canlýlar âleminde yaþam, doða koþullarý ile yürütülen çetin bir savaþ halinde geliþiyordu. Doða koþullarýný yenebilecek kadar güçlü olan, kendisini deðiþen ortama uyarlayabilen canlý türleri yaþýyor, geri kalanlar yok oluyordu. Evrim Teorisi, bugüne kýyasla henüz bebeklik evresinde olan bilim dünyasýndan da itirazlarla karþýlaþtý. Bu itirazlarýn en belirgin dayanaðý, türler arasýndaki zincirin tam olarak ortaya konamamasýydý. Çeþitli bilim dallarýnýn geliþmesi ve bu alanda yapýlan araþtýrmalar, boþluklarýn hýzla dolmasýný saðladý. Bugün artýk daha kesin kanýtlarla biliyoruz ki, dünyamýz canlýlarýn yaþayabileceði kadar soðuduðunda “…önce sayýsýz türde zarlý-zarsýz, tek hücreliler geliþtiler… Bunlardan birkaçý, giderek ilk bitkilere, ötekiler de ilk hayvanlara dönüþmüþtür. Ýlk hayvanlardan da, temeldeki yeni farklýlaþma ile hayvanlarýn sayýsýz sýnýflarý, takýmlarý, familyalarý, cinsleri ve türleri; en sonunda da sinir sisteminin en yüce geliþmesine eriþtiði biçim, omurgalý hayvanlar ve gene omurgalýlar arasýnda doðanýn kendi bilincine eriþtiði omurgalý; yani insan geliþti.” (2) Darwin’in Evrim Teorisi, insanýn omurgalý bir hayvandan geldiðinin ilk kanýtlarýný ortaya koymakla kalmadý, hiçbir þeyin deðiþmediði, deðiþemeyeceði, olduðu gibi (“yaratýldýðý gibi”) sabit kaldýðý inancýnýn da derinden sarsýlmasýna yol açtý. Her canlý türü deðiþmek, geliþmek zorundaydý. Ýnsan da milyonlarca yýllýk deðiþimin, geliþimin ürünüydü. Ýnsanýn hayvandan ayrýlarak, ayrý bir tarih oluþturmasý, yaklaþýk 5 milyon yýl önce baþladý. Yerbilimciler, “Üçüncü Zaman” olarak tanýmladýklarý bir dönemde, aðaç üzerinde yaþayan Afrika insansý maymun türü iklim ve çevre koþullarý gereði yerde yaþamaya baþladý. Baþtan ayaða kýllarla kaplý, sivri kulaklý, dar alýnlý, beyin hacmi bizimkinin yarýsýndan bile az olan bu insansý maymun türünün yerdeki yaþam tarzý, onda birçok deðiþikliðe yol açtý. Artýk aðaçlara týrmanma zorunluluðu ortadan kalktýðý için, dört ayak üzerinde yürümekten kurtulup iki ayaðý üzerinde dik durmaya baþladý. Böylelikle ellerini daha rahat kullanabilir hale geldi. Bu maymundan insana geçiþte belirleyici bir adým oldu. “Kesin adým atýlmýþ, el özgür kalmýþ ve ondan sonra gittikçe daha büyük beceri kazanmýþtýr; böylece edinilen büyük esneklik soya çekilip kuþaktan kuþaða aktarýlmýþtýr.”(3) Elin ayaktan ayrýlarak baðýmsýz hareket edebilme yeteneðinin gittikçe geliþmesi, vücudun diðer kýsýmlarýný etkileyerek geliþmesine yol açtý. Baþ ve gövdenin dik duruþu, beyin hacminin artmasýna baþýn þeklinin bugünkü insana benzemesini saðladý. Ellerin serbest kalmasýnýn, insanýn oluþumuna etkisi dik duruþu saðlamakla sýnýrlý olamazdý. Ýnsansý maymun ellerini serbestçe kullanmayý öðrenerek emek aleti kazanmýþ oldu ve doðaya bilinçli etkide bulunmaya baþladý. Bundan yaklaþýk 2,5 milyon yýl önce Homo Erectus olarak bildiðimiz ön insanlar, taþlarý yontarak ya da baþka taþlarla döverek basit aletler yapabilir duruma gelmiþlerdi. Doðada hayatta kalabilmek için toplu halde yaþayan ön-insanlar en yaþamsal ihtiyaçlarýný karþýlamak için birlikte hareket etmek zorundaydýlar. Baþlangýçta yenilebilir her þeyi tüketerek yaþamda kalabilme güdüsü, basit aletlerin yapýlabilmesiyle yerini planlý hareket etmeye býrakýyordu. Alet yardýmýyla ve elbirliði edilerek bugün türleri çoktan tükenmiþ iri hayvanlar avlanabiliyordu. Avcýlýðýn geliþmesi, maymundan insana geçiþte önemli bir kilometre taþý oldu. “Artýk insanýn bitkisel yiyecekler toplayarak beslenmesine gerek kalmamýþtý. Otlama iþini, insan hesabýna bizonlar, mamutlar yapýyorlardý. Öyle ki, insan bir bizonu ya da mamutu vurmakla yýllarca yýðýlmýþ besin ve enerji kaynaðýna sahip oluyordu.” (4) Yaklaþýk yarým milyon yýl öncesine ait fosiller Homo Erectus iskeletlerinden farklýydý. Bunlar daha büyük ve yuvarlak, daha az köþeli kafatasý yapýlarýyla bugünkü insana daha çok yakýnlaþmýþlardý. “Afrika ve Avrupa’da bulunmuþ kafataslarý yeterince insana benzediði için Homo Sapiens olarak sýnýflandýrýlmýþlardý” (5) Homo Sapiens, Homo Erectus’un geliþmiþ halidir. Homo Sapiens’in ateþi kullanmayý öðrenmesiyle insanýn geliþimi büyük bir hýz kazandý. Av hayvanlarý piþirilerek, yarý sindirilmiþ hale geldikten sonra yenmesi ön-insanlarýn organizmalarýnýn geliþmesini saðladý. Ateþin kullanýlmasý, av aletlerinin geliþmesi, hayvanlarýn evcilleþtirilmesi, et kadar deðerli süt ve süt ürünlerinden yararlanmayý, tüm bunlar da insanýn besin kaynaklarýný görece garanti altýna alabilmesini, dolayýsýyla insanýn geliþimini sürdürebilmesini saðladý. Ateþin ehlileþtirilmesiyle insan nüfusunda belirgin bir artýþ oldu. Ýlk insanlarýn alýþtýklarý sýcak iklimden daha soðuk bölgelere geçiþi, barýnma ve giyinme ihtiyacýný doðurdu. Ýlk insan topluluklarý avlanmak için yerleþtikleri yerlerde maðara aðýzlarýnda yaþýyorlardý. Uygun maðara bulamadýklarý alanlarda soðuktan fýrtýnadan korunmak için üç tarafý muhafazalý kaya diplerini, aðaç dallarý ve deri parçalarýyla korunak yaparak baþlandý barýnma sorunu çözülmeye. Önceleri tek duvar inþa edebilen insan zamanla yamaçlardan yararlanarak üç duvar, daha sonra ortasýnda çatýyý tutan direklerle desteklenen dört duvarlý kulübeler yapmayý öðrendi. 1-Ateşi Çalmak, Cilt 3, 2-Doğanın Diyalektiği, Engels, 3-Maymundan İnsana Geçişte Emeğin Payı, Engels, 4-İnsan Nasıl İnsan Oldu?, M. İlin, E Segal, 5-Mikrop, Tüfek ve Çelik, Jored Diamond
www.emegindunyasi.info
Mavi Elli Çocuklar Mahallesinden Mavi Düþlü Çocuklar
M
ahallemizde terzi atölyesi oldukça yoðun. Gerek SSK’sýz çalýþtýrýlan iþçiler, gerekse maliyeden ve yüksek dükkan kirasýndan kaçmak için kýrsal kesimde yapýlanmýþ durumda bu atölyeler, ayný zamanda saðlýksýz koþullarda, ucuz iþçi istihdamýna uygun konumda. Mahallede inþaat iþçisi fazla olduðundan ve yerel yönetimin mahalleyi TOKÝ alaný ilan etmesinden dolayý inþaat sektörü de durmuþ durumdadýr. Aile büyüðünün iþsiz kalmasýndan dolayý, çocuklar terzi atölyelerinde, anneler de atölyelerden gelen terzi iþlerini makasla temizleyip, evde ceviz, fýstýk kýrarak eve katký sunmaya çalýþýyor. Çocuklarýn malum elektrik, su, tüp, ekmek ve geçimden dolayý çalýþmak zorunda kalmalarý kaçýnýlmazdýr. Çalýþma saatleri öðle okul çýkýþý 1 ile gece yarýlarýna kadar sürmektedir. Yarým güne az para tam güne daha fazla para olarak nitelendirmek lazým. Bundandýr ki çoðu ilk ve orta okul öðrencileri ekonomik olarak devamlý geçimsizlikten dolayý okulu býrakmakta ve tam yevmiye, daha çok para için tam gün çalýþmayý seçmekte. Kim ne kadar “hadi çocuklar okula” desede, iz kaybolmamaktadýr ve açlýk, sefalet devam etmektedir. Durum bu olunca ucuz iþçi potansiyeli kendiliðinden oluþmaktadýr. He-
gün bir öðrenci daha okuldan çýkmakta ve mahallemizde çok olan terzi atölyesinde çalýþmakta. Siz hiç gördünüz mü veya aldýnýz mý? 50 kuruþluk çay, 50 krþ’luk þeker, 50 krþ’luk pirinç alanlar var. Bunlar tabi bizim utancýmýz deðil. Ama bu ülkeyi yönetenler gidip alsalar herhalde kahýrlarýndan ölürler! Diyor ya ezgilerde; tarlaya pancar ekerim / çayý þekersiz içerim / hani benim þekerim diye. Hep çalýþtýkça nedense aç olan yine bizleriz. Mavi elli çocuklar mahallesinden, mavi düþlü çocuklar, diye baþladýk yazýmýza. Küçük yaþta ve saðlýksýz koþullarda saðlýksýz bir beslenmeyle kanserojen madde içeren mavi kot boyasý çocuklarýn ellerine, yanaklarýna, elbiselerine bulaþýyor. Mavi gökyüzünde uçurtma uçuruyor edasýyla, mavi görmedikleri denizi düþlüyorlar, içinde yunuslarýn yüzdüklerini düþlüyorlar. Aldýklarý haftalýkla kasap, manav, bakkal, fýrýnýn borçlarýný vermeye çalýþan bu çocuklar, yarýna güzel gözlerle bakmaya çalýþýyolar, tabiki kendi pencerelerinden. Uygunsuz koþullarda çalýþan bu çocuklar arabesk kültürüyle de yetiþiyorlar. Mavi düþlü çocuklar kendilerince en iyi bisiklet, en iyi telefon, en iyi araba sorunsuz yaþama haklarýný hayal etmektedirler. Onlar anneleri kýþýn yanan sobayý kapatýp sabah tekrar ýsýnmak için, gece zehirlenseler bile sobadan, annelerini suçlayamayacaklar. Hergün ayný ye-
ÖZEL MÜLKÝYET
09.10.1967 Ernesto Che Guevera yakalandýðý bir okul içerisinde Bolivyalý bir asker tarafýndan öldürüldü.
Sanýlanýn aksine bireysel mülkiyeti deðil üretim araçlarýnýn kiþilere ait olduðunu anlatýr. Üretim araçlarý iþçilerin emekçilerin kullandýðý makinelerdir araçlardýr. Bu durum birbirine karýþtýrýlmamalýdýr. Bir iþçinin kendi emek ürünü için de yanlýþ bir þekilde “özel mülkiyet” kavramý kullanýlýr ;özel mülkiyet bu deðildir. Mark ve Engels bu yanýlsamaya 1848 yýlýnda yazdýklarý Komünist Manifesto kitabýnda özel olarak deðinirler. Bireysel mülkiyet ile özel mülkiyet ayný deðildir ve özenle bunu ayýrmak gerekir. Özel mülkiyetten anlaþýlmasý gereken þey toprak, fabrika, makine ulaþým araçlarý ve taþýmacýlýk araç larý gibi üre-
MAVÝ DÜÞLÜ ÇOCUKLAR Elleri yüzleri yanaklarý / Mavi kot boyasý çocuklar / Geç saatlere kadar / Terzi atölyesinde çalýþan çocuklar / Mavi düþler de olurmuþ / Gökyüzü uçurtmalarý gibi / Mavi düþler de olurmuþ / Denizde yüzen yunuslar gibi / Masmavi düþlerdeyiz bu gece / En güzel düþlerdeyiz / Her gece gibi bu gecede / En güzeli düþleyeceðiz / Her adýmda sömürülsekte / Çünkü büyüyen yüreðimiz / Güçlenen ellerimiz vardý. / Gözlerimi kaybettim / Göremiyorum kimse yok mu / Kim tutacak ellerimi / Gözlerimi istiyorum gözlerimi / Yalansýnýz sömürüyorsunuz bedenimi / Siz doymak bilmezsiniz ki. Korkma küçük, ellerin kirli deðil, ellerinin mavi boyasýný çekeceðim... Unutma ellerin kadar cesaretli ol... Bu senin emeðindir, emeklerin umarým zafer olur. Kýrtasiyeci Ali / ANTEP
Tarihte Bu Ay
01.10.1964 - İstanbul Üniversitesi Senatosu, öðrencilerin eylemleri üzerine, harç zammýný geri aldý 02.10.1984 - 12 Eylül1980 sonrasý ilk grev Tuzla’da iki tersanede baþladý. 07.10.1928 - Ýstanbul’da tramvay iþçileri greve baþladý. Grev 8 gün sürdü 08.10.1905 - Ýlk sendika ve grev yasaðý getirildi; ‘’Tatil-i Eþgal’’ yasasý ile grevler ve sendikalar yasaklandý. 12.10.1970 - Ankara’da Hacettepe Üniversitesi iþgal edildi. Ýstanbul’da Gislaved Lastik Fabrikasý iþçileri oturma eylemine baþladý. 12.10.1974 - Ýzmir’de belediyeye baðlý iþyerlerinde baþlatýlan grevin beþinci günü. Ýzmir sokak ve
08/10/1917 Sovyetler Birliði’nde, Lenin’in göreve getirdiði Aleksandra Kollantai, dünyanýn ilk kadýn bakaný oldu
meði yeseler, okula harçlýksýz gitseler de annelerini suçlayamayacaklardýr. Aldýklarý küçük þeyle mutlu olsa da boyunlarýna takýlan bu sömürüye de dur demek gerekir... Mavi ellerini görüyorum hergün bu çocuklarýn. Artýk gözleri içlerine çökük bir þekilde. Zayýf düþen bedenleri görüyorum. Gülüþleri tatlý, elleri, yüzleri mavi kot boyasý... Bilmem kim ne düþünür, kim ne der, kim ne yazar... Ama bir gerçek var ki sömürülendir bu çocuklar...
11
Devrimci Yayýn Organýnýn Önemi
H
er devrimci iþçinin bildiði gibi sýnýflý toplumlarda kitlelere ulaþmanýn en önemli yollarýndan biri yayýn yoludur. Sýnýf düþmanýmýz burjuvazi de bunun bilincinde olduðu için biz emekçileri sömürerek saðladýðý karýnýn bir kýsmýný basýn ve yayýna ayýrarak, iþçilerin emekçilerin bilincini saptýrmaya çalýþýyor. Bu þekilde iðrenç sömürü düzeni kapitalizmin ömrünü biraz daha uzatmak istiyor. Bu azgýn saldýrýya karþý, koyabilmek amacýyla binbir zorlukla çýkarýlan yayýnlarýn, önemi ne kadar artýyor bir düþün iþçi arkadaþ. Düþünelim ki yüksek sorumluluk bilinci oluþsun. Bizler de kesinlikle farkýna varacaðýz, devrimci bir yayýnýn eðitici ve örgütleyici olduðunun. Ýþte o zaman aldýðýmýz her devrimci yayýnýn bedelini mutlaka ödeyeceðiz. Okuyacaðýz, okutacaðýz. Kurduðumuz bütün iliþkilere bedelini almadan yayýn vermeyeceðiz. Bileceðiz ki bedeli alýnmadan verilen hiçbir yayýn istenilen devrimci etkiyi yaratmaz. Dünya Emeðin Olacak Ulukýþla’dan Emeðin Dünyasý Okuru
caddeleri çöp yýðýnlarýyla doldu. 13.10.1920 - Þark Demiryolu iþçileri greve çýktý. 13.10.1972 - Sümerbank’ýn 5 ildeki 13 maðazasýnda grev baþladý. 14.10.1913 - Ýngiltere’de kömür madeni kazasý; 439 kiþi öldü. 15.10.1878 - Ýstanbul’da duvarcýlar, kunduracýlar ve terzi iþçileri greve çýktý. 15.10.1969 Amerika Birleþik Devletleri’nde, Vietnam Savaþý karþýtý mitingler düzenlendi. 15.10.1970 Ýstanbul’da güvenlik güçleri 12 Ekim1970’de oturma eylemine baþlayan Gislaved Lastik Fabrikasý iþçilerini fabrikadan zorla çýkardýlar; 1 iþçi öldü, 50 iþçi yaralandý.
09.10.1971 Deniz Gezmiþ ve yoldaþlarý hakkýnda sýký yönetim mahkemesi idam kararý verdi.
13.10.1973 Devrimci sanatçý ve müzisyen Victor Jara faþist diktatörlük tarafýndan kurþuna dizilerek katledildi.
SÖZLÜK:
tim araçlarýnýn mülkiyetidir. Tarihsel süreçte insanlýðýn önüne ilk özel mülkiyet konusu baþkasýný giremeyeceði çevresi kapalý tarla anlamýna gelen bahçelerdir. Ýþçi sýnýfýný kendi özgürlüðüne ulaþmak istiyorsa özel mülkiyeti ortadan kaldýrmalýdýr ve onun yerine toplumsal mülkiyet olan sosyalist üretim biçimini kurmalýdýr. Özel mülkiyetin son aþamasý olan kapitalist mülkiyetin kaldýrýlmasý için üretim araçlarý üstündeki özel mülkiyetin kamuya mal edilmesi gerekir. Mülkiyet tarihsel süreçte özel mülkiyete dönüþünce bütün toplumsal iliþkiler de deðiþmiþ insanlarýn bir bölümü öbür bölümüne baðlý kýlýnmýþtýr. Çünkü insan üretim aracý olmadan üretemez ve üretim aracýnýn bütün ürünlerin-
Sayı: 06 / Ekim 2011
den ancak o üretim aracýna özel olarak sahip olanlar yararlanýr. Üretim aracýna sahip olamayan emeðin ürününe de sahip olamaz ve gittikçe kendi emeðine yabancýlaþýr. Ýþçi sýnýfý bu süreçte bu durumla karþý karþýyadýr.
S
SOSYALÝST MÜLKÝYET:
osyalist toplum,üretim araçlarýnýn üstündeki özel mülkiyetin kaldýrýlmasý iþçilerin ve emekçilerin üretim araçlarýna toplumsal olarak sahip olduklarý üretim biçimi anlamýna gelir. Sosyalist ekonomi anlayýþýna göre toplumculuk, üretim araçlarý üstündeki özel mülkiyeti kaldýrýp kamuya mal etmekle tüketim araç-
25.10.1917 - Lenin önderliðindeki Bolþevikler, Rusya’da yönetimi tamamen ele geçirdi (Julian Takvimi ile 25 Ekim, Gregoryen Takvimi ile 7 Kasým )
larý üstündeki özel mülkiyeti de ortadan kaldýrýr. Üretim araçlarý insanýn çalýþmasý ve üretmesi için gerekli olan aletler, makinelerdir. Üretim araçlarý özel mülkiyetteyse bu araçlarýn ürettiði tüketim araçlarý da o özel mülkiyete ait olur. Sosyalist üretim biçimi iþsizliði ortadan kaldýrýr. Ýnsanlar arasýndaki sýnýf farklýlýklarýný ortadan kaldýrmak için mücadele eder. Bir iþçinin kendi ürettiði metaya yabancýlaþmasýný ortadan kaldýrýr. Ýþçiler ve emekçiler sosyalist mülkiyette yaratýlan bütün olanaklardan emekleri oranýnda yararlanýr. Bu da insanýn kendi geliþimini daha fazla hýzlandýrýr. Özel mülkiyeti ortadan kaldýran sosyalist mülkiyet sömürünün, savaþlarýn, açlýðýn, yoksulluðun, ayrýmcýlýðýn, olmadýðý bir dünyanýn anahtarýdýr.
Emeğin Dünyası Gazetesi Aylık Süreli Süreli Gazete . Yıl: 1 Sayı:6 / 2011 Ekim Mart Yayıncılık Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: Cenk Orçun İnal Hocapaşa Mah. Ankara Cad. No:22/15 Pamir Han. Eminönü / İstanbul / Baskı Estet Matbaacılık: Merkezefendi Mah. Fazılpaşa Cad. 4 Zer. San. Sitesi. No: 16/26 Topkapı / Zeytinburnu Tel: 0212 565 17 74
Zeytinburnu Belediyesi Yıkımı Durdurma Kararına Raðmen Yıkım Yaptı
Wall Street’i Tahrir Meydanı’na Çevirin!
Z
eytinburnu Küçük Otomotiv Sanayi sitesinde bulunan 140 dükkanýn yýkým kararý olmadan dün (21 Eylül 2011) sabahýn erken saatlerinde gelen belediye ekipleri tarafýndan 6 dükkanýn yýkýmý yapýldý. Yýkýmýn yasal olmadýðýný belirten iþyeri sahipleri ve çalýþan iþçiler, malzemelerinin dükkanda yýkým altýnda kaldýðýný ve dükkanlarý boþaltmalarý için dahi süre tanýmadýklarýný anlattý. Çalýþanlar ve iþyeri sahiplerine alternatif bir alan sunmayan belediye, hukuka aykýrý olan yýkýmý gerçekleþtirmek için mahkemenin durdurma kararýný dahi tanýmýzken, yýkýma engel olmak isteyen esnaf ve iþçilere de biber gazlý müdahale yapýldý.
K
ÝSTANBUL / 22.09.11 üçük Sanayi Sitesi Yapý Kooperatifi’ne baðlý bulunan 140 iþyerinin yýkýmýný yapmak isteyen Zeytinburnu Belediyesi iþyerlerine yýkým için tebligat dahi göndermeden alelacele yýkým yaptýmak istedi. Yýkýmýn durdurma kararý olmasýna raðmen belediye yýkým ekipleri 6 iþyerinin yýkýmýný gerçekleþtirerek “Biz yýkalým siz dava açýn” sözleriyle de belediyenin kendi kararýna riayet ettiðini mahkemenin kararýna riayet etmediðini göstermiþ oldular. Yýkýmý anlatan iþyeri sahibi “Burasý kooperatife ait; biz belediyenin kiracýsý deðiliz. Bizim belediye ile hiç kira kontratýmýz yok. Biz vakýflarýn kiracýsýyýz. Vakýf bizi tahliye etmeden belediye tahliye etmeye çalýþýyor. Biz yýkým olacaðýný duyduðumuz için geceden burda beklemeye baþladýk. Sabaha karþý yýkým ekipleri ve çevik kuvvet geldi. Yýkým sýrasýnda biz yýkýmın yasal olmadýðýný durdurma kararý olduðunu söylememize raðmen yýkým yapýlmaya çalýþýldý. Engellemeye çalýþtýk polis herkese biber gazý ile müdahale etti. Elimizde yýkýmý durdurma kararý olduðu halde bunu gündeme getirmediler.” dedi. Yýkýmý yapýlan oto boya atölyesinde çalýþan bir iþçi ise “Çalýþtýðým dükkaný yýktýlar. Eþyalarýmýz içerde kaldý. Yýkým sýrasýnda ben biber gazý yedim. Bir, iki saat kendime gelemedim. Ambulans istedik ambulans gelmedi. Elimizde mahkeme kararý var , ona raðmen yýkýmý yaptýlar. Yýkýmdan sonra belediyenin önüne gittik muhatap bulamadýk.”diyerek yıkımı aktardı.
Boya atölyesi yýkýlan iþyeri sahibi belediyenin kendilerine alternatif bir alan dahi sunmadan yýkýmý gerçekleþtirdiklerini belirterek “Belediyenin yýkým kararýný karşılık mahkemenin durdurma kararý olmasýna raðmen yýktýlar. Bize bir alternatif sunmadýlar. Dükkanlarýmýzı boþaltmamýza dahi müsade etmediler. Geçenlerde burda bir ay önce toplatýmýz vardý. Güvence veriyorlar. 2 ay önce her dükkan üç bin lira harcama yaparak çevre düzenlemesi yaptýk. Belediye çevre düzenlemesi yapýn dedi. Planlarý projeleri çizdiler, güzel birþeyler yaptýk. Buna raðmen yýkým yapýldý.”diyerek yaşadıkları sürecini aktardı. Yýkým sürecini anlatan avukat Ayþegül Bölük “ Tapuda burasý Harami Vakfý adýna kayýtlý. Biz vakfýn kiracýsýyýz. Aylýk kira bedeli ödüyoruz, 20 yýldýr kiracýyýz, 20 yýlý aþkýn bir süredir yasal hakka dayalý oturuyoruz. Burasý belediyenin bir malý deðil hazinenin bir malý deðil. Hazinenin kiracýsý, belediyenin kiracýsý deðil. Öncelikle belediye burda kaçak inþaat olgusunu öne sürdü. Biz buna itiraz ediyoruz. Burasý küçük elsanatlarý diye geçiyor imar durumunda ve tapu kaydýnda. Belediyenin istediði þu bizi burdan tahliye ederek burayý kiralamak.Biz burda kiracýyýz yasal hakka dayalý olarak oturuyoruz. Makeme kararýna istinaden bu taþýnmazý ne vakýflar nede belediye yýkým hakkýna sahiptir. Ya bu kararý kaldýracak ya da baþka mahkeme kararý getirecek. Onlar mahkeme kararý getirmeden, ben dün (20 Eylü 2011l) 16.50’de onlara teblið ettim. ‘Bu karara raðmen yýkým yapamazsýnýz’ dediðim halde, dilekçe sunduðum halde, o yýkýmý gerçekleþtirdiler” dedi.
Mýsýr’da Toplu Taþýma Durdurma
T
MISIR - 03.10.11 oplu taþýma’da çalýþan Belediye þöförleri çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesi, kadroya alýnmalarý ve ücretlerinin iyileþtirilmesini isteyerek greve gittiler. Þöförlerin grev yapmasýyla toplu taþýmacýlýk durdu. Þöförler zam isteklerini dile getirmek için Bakanlar Kurulu önüne giderek barikatlar ile çevre yollarý da trafiðe kapattý. Belediye þöförleri ücretlerinin çok düþük olduðuna deðinerek Baþbakanýn sorunlarýna çözüm bulmasý gerektiðini söylediler. Þöförler çalýþma koþullarýnýn iyileþtirilmesini ve Belediye kadrosundan Ulaþtýrma Bakanlýðý’nýn kadrosuna geçirilmelerini de talep ediyor. Belediye otobüs þöförlerinin grevi Kahire, Ýskenderiye ve Beni Suef kentlerinde yapýldý.
Dünya Öðretmenler Gününde Eylemdeydiler
5 Ekim Dünya Öðretmenler Günü dolayýsý ile Eðitim-Sen üyesi öðretmenler “5 Ekim Dünya Öðretmenler Gününde Sorunlarýna Kalýcý Çözümler Üretilmesini” talep ederek Sultanahmet Meydaný’nda saat 15.00’da bir araya gelerek eylem yaptýlar.
S
ÝSTANBUL / 05.10.11 ultanahmet Meydanı’nda toplanan öğretmenler “5 Ekim Dünya Öðretmenler Günü, Öðretmenime Dokunma / Eðitim-Sen Ýstanbul Þubeleri” yazýlý pankart açarak Ýstanbul Milli Eðitim Müdürlüðü önüne doðru yürüyüþe geçtiler. Yürüyüþ boyunca “Gözaltýlar, Tutuklamalar, Baskýlar Bizi Yýldýramaz”, “Köle Deðil Öðretmeniz”, “Öðretmen Düþmaný Bakan Ýstifa” sloganlarý attýlar. Öðretmenler, Milli Eðitim Bakanlýðý önüne gelerek burada bir basýn açýklamasý yaptýlar. Açýklamayý Ýstanbul þubeleri adýna Mustafa Turgut yaptý. Turgut yaptýðý açýklamada “Öðretmenler 5 Ekim’i, yýllardýr biriken, artan ve çözüm bekleyen sorunlarla karþýlýyor. Eðitimde yaþanan sorunlara çözüm üretileceði yerde bu sorunlarýn her yýl katlanarak artmasý, öðretmenlerimizi olumsuz yönde etkilemeyi sürdürüyor. ..Eðitim-Sen olarak sistem tarafýndan dayatýlan, hertürlü haksýz ve hukuksuz uygulamanýn ancak tüm öðretmenlerin birleþik ve örgütlü mücadelesiyle kýrýlabileceðine inanýyoruz. 8 Ekim’de yapýlacak mitingte tüm öðretmenlerin Ankara’da olacaðýný burdan ilan ediyoruz.” dedi. Öğretmenlerin taleplerini dile getiren sloganlar atılarak basýn açýklamasýný sona erdi. “Napoli Gibi Çöp Yıðını Altında Kalacak”
T
BRÜKSEL – 22.09.11 emizlik iþçileri hükümetin sektörde yapacaðý deðiþiklikleri protesto etti. Tepkilerini göstermek için grev yapan temizlik iþçileri, çöpleri toplamayýnca sokaklarda çöp yýðýnlarý oluþtu. Ýþçiler çöp bidonlarýný ateþe vererek trafiði de durdurdu. Greve giden iþçiler “ Bir anlaþma çýkmazsa greve devam edeceðiz. Brüksel de, Napoli gibi büyük bir çöp yýðýný altýnda kalacak” diyerek hükümeti uyarýyor.
E
Köylüler HES’e Geçit Vermiyor
rzurum’un Tortul İlçesi Baðbaþý beldesinde yapýlmasý planlanan HES inþaatýna karþý köylüler eylem yaptýlar. Hes inþaatýnýn yapýlacaðý alanda toplanan köylüler iþ makinalarýnýn önünü oturma eylemi yaparak kesti. Polislerin ve jandarmanýn müdahalesine karþý köylüler direnerek iþ makinalarýnýn inþaat alanýna girmesini bu ay içinde üçüncü kez engellemiþ oldular. Jandarmanýn tehditleri üzerine polisin ani müdahalesine karþýlýk veren eylemciler ile polisler arasýnda arbede yaþandý. Çýkan arbede de yaralananlar oldu. Eylemciler biber gazý ve coplara taþlarla karþýlýk verdi. Yaþanan arbedenin ardýndan polis, jandarma ve iþ makinalarý olay yerini terk etti.