HALKIN KURTULUŞU
Sayfa 16
w w w. h a l k i n k u r t u l u s u . i n f o
Sayfa 01
HALKIN 1 KURTULUSU ~
E Y LÜ L / 2 0 1 2
BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ VE EZİLEN HALKLAR BİRLEŞİN 32 YIL ARADAN SONRA YENiDEN ÇIKARKEN
Yazı İşleri Müdürü Hatice Zuhal Göktepe
Yönetim Yeri-0232 4257980 8 59 Sokak Vatan İşhanı No.6/204 Konak-İzmir
Basım Tarihi 24.09.2012
Yaygın Süreli Yayın Fiyatı 1 TL
Basım Yeri - Star Medya A.Ş. 9 Eylül Mah.No.29 Gaziemir-İzmir/0232 251 76 32
Dünya her gün daha yaşanmaz bir yer haline geliyor. Savaşlar, açlık, alabildiğine sömürü ve her saniye daha da zenginleşen bir asalak sınıf. Emeğimizden çalarak, alın terimizi satarak her gün semiren ve bizi ölüme gönderen bir sınıf düşmanımız var. Yüz yıldan fazla zaman önce o meşhur sakallı büyüğümüzün dediği her şey bugün doğruluğunu kanıtlıyor. Dünyada iki sınıf var ve biz ezilen taraftayız. İnsanlığın çözümü olarak sundukları kapitalizm bizi her saniye felakete sürüklüyor. İşçiyi, yoksulu, doğayı, hayvanı geri dönülmez bir yok oluşun eşiğine taşıyor. Bu düzenin daha fazla böyle gidemeyeceği aşikar. Bu tekere acilen çomak sokmak gerek. Öyleyse bunun için yola koyulmak gerek. Ne kadar çok büyülü sözcük var. Bu sıralar bunlardan en çok kullanılanı ise hiç şüphesiz vicdan kelimesi. Herkes vicdanlı. Doğu Türkistan için ağıtlar yakarken, öldürülen, işkence gören Kürt çocuklar için iyi oluyor büyüyünce terörist olacak nasılsa diyen milliyetçi de, Filistin'de eziyet gören öldürülen Filistinliler için yas tutarken Sudan'daki katliamları görmeyip, ülkede öldürülen eşcinseller için sevinen de, sokakta gördüğünde yüzüne bakmadığı, tiksindiği, sadece kendisine hizmet için kullandığı insanlar veya kapıcısının, hizmetçisinin 20 yaşındaki çocuğu askerde ölünce kanı yerde kalmasın diye savaş çığlığı atan ulusalcısı da ağzından bu kelimeyi düşürmüyor. Kendisini daha demokrat olarak tanımlayanlar ise, herşeyi salt bir vicdan dengesi üzerine oturtarak ezen/ezilen şiddetini hiç gözetmeden herşeye bir yapay bir vicdan çizgisinden bakıyor. 12 yaşında 13 kurşunla öldürülen bir çocukla, mesleği nedeniyle savaşın bir tarafı olan birisini eşleştirebiliyor. Üstelik çoğunluğu bunda sivil Kürt çocukları yerine öte taraf lehinde konuşmayı tercih ediyor. Bu vicdan öyle birşey ki, misal Tuzla'da,
maden ocaklarında, silikozis hastalığından ölenler için kuru bir vahvah deyip geçerken, zengin çocukları bir şekilde hastalıktan, trafik kazası vb. nedenlerle öldüğünde günlerce ağıt yakılabiliyor. Çünkü sınıfsal olarak üstte olanların hastalanması, ölmesi onların vicdanını daha çok yaralıyor. Egemen olan vicdani anlayış, ölen zengine yoksuldan daha fazla üzülmeyi, ölen Türk'e Kürt'ten daha fazla üzülmeyi gerektiriyor. Son günlerde dönen vicdan tartışmaları ise daha spesifik, sol içi sayılabilecek bir düzlemde gidiyor. Her boka burnunu sokmayı meslek edinmiş bazı muktedir sevici "gazeteciler" ise vurulmuş ava atlamayı bekleyen av köpekleri gibi aportta bekliyorlar. 90'larda TMŞ komiserliği yapanlar da, okulunun bir topluluğunda kız tavlamak için şekil yapan da, kantinlerde solcuların masasında bir çay içip kendisini şimdi sosyalist kanaat önderi sananlar da bu fırsatı bekleyip, ilk fırsatta birilerinin eteği altına saklanıp saldırabiliyorlar. Kelime oyunlarıyla "vijdan" diye seslenerek. Kendilerinin bulunduğu bok çukurunu vidanjör bile temizleyemeyecekken üstelik. Elbette bu durum, öte tarafta "salt" vicdan üzerinden politika yapanları temize çekmiyor elbette, bir şekilde zaman zaman benim de savunmak zorunda hissettiğim bir vicdan kumkuması yazar, içindeki sınıf kinini kustu (esasında onun sınıfındakiler kusmaz, istifra eder). Hizmetçisine aylık olarak bir ayakkabı parası verdiğini, sosyal güvenliksiz çalıştırdığını üzerine hiç dokundurmadığı "vicdanı" ile aklayarak anlattı. Ve elbette kendisini ve sınıf bilinci hiç olmamış hizmetçisini övmeyi de ihmal etmeden. Yazıda hizmetçisinin sınıf öfkesine ne olduğunu merak ettiğini söylerken, kendisinin O'na karşı yaptıklarının maskelenmiş sınıf kini olduğundan da habersiz. Ne diyelim sizin vicdanınız ve domatesleriniz size kalsın, elbette bu küstahlığınızın/şımarıklığınızın hesabının sorulacağı günler için mücadeleye devam edeceğiz. Ne vicdan, ne merhamet, ihtiyaç duyduğumuz tek duygu sınıf kinidir.
SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI
“Bütün ıstırapları, tüm o gizli, acı gözyaşlarını, karnı tokların vicdanına yüklemek istiyorum.” Rosa LUXEMBURG
SAYFA 01
HALKIN KURTULUŞU İ mtiyaz Sahibi Zeki Irmak
Bütün ülkelerde komünistlerin ilk görevi proletaryanın komünist partisinin yaratılmasıdır. Türkiye’de bu görev tamamlanmayı beklemektedir. Yeni bir tarihsel hesaplaşmayla karşı karşıyayız; Bu görev de öncelikle Türkiye devriminin tasfiyesinin ideolojik ve fiziki olarak hesabını sormak, ardından da sosyalizmin tarihsel sorunlarını çözecek bir ideolojik düzlem üzerinden bütün bir kapitalizme karşı mücadeleyi güçlendirerek işçi sınıfı ve ezilenleri ona karşı mücadeleye ikna ederek safları güçlendirip yeniden hesaplaşmak. Bunu tarihsel devrimci geçmişimize göndermede bulunarak THKO’nun devrimci yılmaz ruh halini kuşanarak ve onun sadece adını kullanmak değil bu devrimci ruh halinin gereklerini de yerine getirmek suretiyle, sınıflar mücadelesi tarihindeki yerimizi yeniden alıyoruz. Tarihsel olarak içinde yer aldığımız eski yapımızın geçmişinden getirdiği zaaf ve çelişkileri ve yenilen ağır darbelerin yol açtığı sonuçlara yaslanan merkez yöneticileri ve bunlara bel bağlayan bazı unsurlar ise, faşizmin gerici baskıları karşısında yollarını devrimci saflarda değil başka alanlarda aradılar. Örgüt, süreç içinde sınıf mücadelesinin dışına çekildi; inkârcı-tasfiyeci, reformist, liberalist ve görüşlere kayan tasfiyeciler bu zeminde doğdu; anti-parti ve tasfiyeci akımlar partiye ve Marksizm-Leninizm’e karşı tasfiyeci bir savaşı yürütme olanağını partinin devrimci ve Marksist-Leninist konumdan uzaklaşmasına neden oldu. Kapitalizmin depolitizasyon politikalarının etkisi ile teslimiyeti seçenler, terör ve baskının zorluklarını göğüsleyemeyenlerdir. Örgüt saflarındaki oportünist bir eğilim kendisini bu gelişmelere dayandırarak, değişik görünüm ve biçimler altında Marksizm –Leninizm’den ayrılmış, sınıf mücadelesine ve proletarya diktatörlüğünden yüz çevirmişlerdir. Komünist partisi, sınıf mücadelesini ideolojik, siyasal ve pratik-ekonomik mücadelesini bir bütün olarak örgütleyen ve yönlendiren bir partidir. O, sınıfın farklı kesimlerinin anlık ve kesimsel çıkarlarının savunulduğu bir parti değildir. O, sınıfın herhangi bir kesiminin ve bu kesimin mücadelesinin diğerlerine karşı yüceltilerek, temel alınmaya çalışıldığı bir parti değildir. Bunları, diğer işçi örgütleri savunabilirler. Ezilen/sömürülenlerin tümünün ve en genel çıkarının savunusu komünistleri diğer işçi örgütlerinden ayıran özellik ise, bugün farklı işçi örgütleri içinde faaliyet sürdüren komünistlerin kendilerini içinde bulundukları düzeyden bir üst düzeye taşımaları gerekmektedir. Bu iradeyi ortaya koyan komünistlerin atacağı ilk adım, proletaryanın tüm diğer sınıflar ve siyasal iktidar ile girdiği ilişki ve mücadeleleri, diğer bir deyişle, gözümüzün önünde cereyan eden sınıflar mücadelesinin pratik deneyimleri ve bilimsel incelemesi konusundaki çabalarını ortaklaştırmak olmalıdır. Bu proletaryanın komünist partisinin programının oluşturulması faaliyetidir. Bu aynı zamanda, komünistlerin birliği sorununun çözümlenmesi için atılacak ilk ve en önemli adımdır. Bugün farklı işçi örgütleri içinde dağınık biçimde faaliyet sürdüren komünistler birleşmek amacıyla bir araya geldiklerinde, ortaklaştıkları noktaların belirlemenin yanı sıra kaçınılmaz olarak kendi aralarındaki farklılıkları da tartışmak zorundadırlar.