Hk2

Page 1

HALKIN KURTULUŞU

Sayfa 16

Sayfa 1

HALKIN KURTULUSU ~ 2

DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR SER VERİP SIR VERMEYEN YİĞİT KOMÜNİST

H.ASKER ÖZMEN

(1956 - 5 Ekim 1980)

SİZİNLE ORTAK GERÇEĞİMİZ YOK! EKREM EKŞİ

(1955 - 14 Ekim 1980)

1956 yılında Adana iline bağlı Şambayad köyünde ailenin üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. 1973-74 yılında Ankara Hacettepe Üniversitesi Fizik Bölümünü kazandı Burada devrimcilerle tanıştı, devrimcilerle hemen kaynaşır, halkın kurtuluşu yolunda gençlik mücadelesinin bir militanıdır. Okullarda, fabrikalarda, semtlerde bildiri dağıtır, afişlemeye çıkar; yaşamını işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesiyle birleştirir. 1977 yılında Halkın Kurtuluşu Gazetesinin merkezi basım ve dağıtımında görev alır. Yurt-Da Kitap evi artık mekânı olmuştur. Halkın Kurtuluşu gazetesinin basımı ülke çapında dağıtılması, en ücra köşelerde yaşayanların eline geçmesi için her türlü özveriyi ve yaratıcılığı gösterir. 26 Aralık 1978 tarihinde faşizmin Kahramanmaraş kırımından sonra 11 ilde ilan edilen sıkıyönetim sonrası gazetenin İstanbul’da basılamaz duruma gelmesi üzerine İzmir’de basılması gündemdedir. Hasan, basım ve dağıtım işlerini organize etmek için İzmir’e yerleşir. İzmir’de işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesiyle bütünleşir ve yoldaşlarıyla gecesini gündüzüne katarak gazetenin ülke düzeyinde basımı ve dağıtımını gerçekleştirir. Örgütüne bağlı, disiplinli, özverili devrimci komünist kişiliğiyle üstlendiği işte emeğini ve aklını birleştirip fedakârca çalışır. 1980 Yılı şubat ayında İzmir’de sıkıyönetim ilanı sonrasında Ankara Altındağ’da gecekondu bölgesine yerleşir. Semtte oturan emekçilere ulaşmakta, onlarla bütünleşmekte hiç zorlanmaz; onlardan biri olarak günlük olaylardan hareketle politik yorumlar yapmaya, yönlendirmeye; emperyalizmi, faşizmi,

demokrasiyi, işçilerin neden sömürüldüğünü, halkın kurtuluşu yolunu anlatmaya çalışır. Saldırılar daha da yoğunlaşmış, evler, okullar, işyerleri basılmaya başlamıştır. Muhalif tüm sesler, devrimciler, demokratlar, aydınlar tek tek gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmuştur. Hasan, faşist cuntaya karşı da mücadelenin en ön saflarındadır. Kendisine “Hocam artık kendine daha dikkat etmelisin” diyen yoldaşlarına bir gün “Ne olacak, alırlar ya üç gün içinde öldürürler ya da üç gün içinde serbest bırakırlar” der. Ve 2 Ekim 1980 gecesinde Hasan, nişanlısı, nişanlısının abisi ve yengesiyle birlikte gözaltına alınır. Ankara emniyetinde yeni kurulan işkencehane (DAL)’da tüm işkence yöntemleri, her tür teknik Hasan’ın üzerinde uygulanır. Devrimci Komünist Partisine, yoldaşlarına ilişkin ağzından tek kelime bile çıkmaz; İfade vermeyi reddeder. 4 Ekim’i 5 Ekim’e bağlayan gece işkencede katledilir. Belgelere göre Hasan Asker Özmen’i sorgulayan komiser Enver Göktürk ve ekibidir. Özmen 4 Ekim 1980 günü saatler süren sorgudan sonra hücresine atılır. Sabah sayım yapılırken Özmen’in öldüğü fark edilir. Tutanaklara göre Hasan gözleri kapalı ve ayaklarını karnına doğru çekmiş, hücrenin bir köşesinde hareketsiz durumda bulunmuştur. Vücudunda elektrikten kaynaklı yanık izleri vardır. Hasan işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesinde onurunu sınıf düşmanlarına çiğnetmedi. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Unutturmak isteyenlere inat, unutmadık, unutturmayacağız!

İyi bir ajitatör ve iyi bir propagandistti. Halkın Kurtuluşu gazetesi satışlarında sesini çok uzaklardan duyabilir, söylediği her sözü rahatlıkla ayırt edebilirdiniz. Gazete satışına çıkan birçok kişi nasıl ajitasyon yapılacağını öğrenmek için onu izlerdi. ‘Birçok forumun, mitingin konuşmacısı Ekrem`di. Boykotlarda, yürüyüşlerde en önde olanlardan biri yine Ekrem`di. Her türden eylemde gür sesiyle slogan attırırken görürdünüz Ekrem`i ‘Onu her zaman okurken görmek mümkündü, okumak, kendisini geliştirmek için zaman yaratırdı. Üstelik teoriyi ne çok şey bildiğini göstermek için değil, kendini yenileyip geliştirebilmek ve teorinin pratiğe yol gösterici olması için ele alırdı. Faşist katillerin hedef tahtasına onu koymasına neden olan özelliği, Ekrem`in bir örgütçü olması ve her koşulda örgütlü mücadeleyi savunan bir devrimci olmasıdır. Bir birimin önderi olmaktan İstanbul gençliğinin, giderek Türkiye gençliğinin önderlerinden biri pozisyonuna onu yükselten bu vasıflarıydı. Onu gözaltına aldıklarında amansız işkencelerden geçirdiler, kendine, arkadaşlarına, yoldaşlarına, partisine ihanet etmesini istediler. Ama o direnmeyi seçti. Kudurmuş işkenceciler göğüs kafesini kırıyorlar. Elleri ayakları şişmiş, koluna felç inmiş bir haldeyken, işkencecileri, belki ağzından bir çift laf alırız diye, konuşmadan ölmesin diye hastaneye kaldırıyorlar. Kırıklar, çürükler içerisindeyken bile doktora gülümseyerek: Hiçbir şey söylemedim, onları yendim diyor. Onurunu ve partisini korudu. Yaşarken nasıl dimdik durduysa, ölüme giderken de dik durmayı bildi. Ölümsüz kahramanlar arasına girdi.

Ulrike; Dünyanın üzerine bırakılmış bir molotof kokteyli

HALKIN KURTULUŞU İmtiyaz Sahibi ;Zeki Irmak

Yazı İşleri Müdürü Hatice Zuhal Göktepe

Yönetim Yeri-0232 4257980 859 Sokak Vatan İşhanı No.6/204 Konak-İzmir

“Yoldaşlar kitlelerin arkasına gizlenmeyi bırakın! Direniş meselesinin sorumluluğunu kitlelere yıkmaktan vazgeçin! Sistemin aşırı şiddetinden duyduğunuz korkuyu sanki bir aracılık sorunuymuş gibi yansıtmaktan vazgeçin! Karmaşanızı bilgelik,çaresizliğinizi geniş bir bakış açısı olarak satmayı bırakın! (...) Mücadeleye girişin; kazanmaya cesaret edin! Savaş ve emperyalist ajanların kurguladığı iktidarları parçalayın!

Devrim her devrimcinin görevidir!”

Basım Tarihi 31.10.2012

Basım Yeri - Star Medya A.Ş. 9 Eylül Mah.No.29 Gaziemir-İzmir/0232 251 76 32

Ekim Devrimi Yolumuzu Aydınlatıyor EKİM DEVRİMİ YOLUMUZU AYDINLATMAYA DEVAM EDİYOR. BU YOLDA REHBERİMİZ MARKSİZM-LENİNİZM’DİR! İşçi sınıfının burjuvaziye karşı kazandığı ilk büyük zafer olan Sovyet Ekim Devrimi 88. yıldönümünde yolumuzu aydınlatmaya devam ederken; Bu zafer sayesinde proleterler ve ezilenler sömürünün bir kader olmadığını pratikte yaşarak görüp anlamışlardır. Sovyet Ekim Devrimiyle, onlarca ulus ve etnik grup özgürlüğüne kavuşurken, Uluslarda kendi kaderlerini tayin etme hakkını elde ettiler. Bu sayede ezilen ulusların gerçek kurtuluşunun ancak emperyalist-kapitalist burjuva sistemden koparak, proletaryanın safında yer almaktan geçtiğini gördüler. Ve Ekim Devrimi kadın, sağlık, eğitim, konut, dil, vb bir çok sorunun tümünü çözerek proletarya ve ezilenler için insanca yaşam koşullarını yarattığı gibi, nasıl yaşanması gerektiğini de gösterdi. Emperyalist talan ve sömürünün altında inim inim inleyen ülkemizde işçi ve emekçilerin alacağı maaştan tutunda, hangi kamu malının özelleştirilmesi gerektiğinin kararını bile sömürücüler verirken, işçi ve emekçilerin yasamı giderek çekilmez bir hal alırken, işsizlikte alabildiğine artmakta ve yaşam gün geçtikçe daha da kötüye gitmektedir. Ama bu bir kader ve alın yazısı değildir. Sovyet ekim devrimiyle bunun böyle olduğu ispatlanmıştır.Ve yeni ekim

dan Suriye, Türkiye’nin Vietnamı Olacaktır.

S

avaş politikanın yoğunlaşmış biçimidir. Eğer politikada sıkışmışsanız bunu daha yoğun politik hamlelerle atlatmaya çalışırsınız. AKP’nin Suriye stratejisinin arkasında bu politik krizlerin etksi yokmudur? Türk jetinin Akdeniz’de düşürülmesi, Antep’teki bombalama, Akçakale’deki ölümler ve nihayet Rusya’dan kalkan Suriye uçağının indirilmesi. Bunların hiçbirisinde AKP’nin doğru dürüst bir açıklaması olmadı sanırız olmayacak da... İç politikada çözülmeyen sorunlar karşısında atılan demokrasi ve hamasi nutuklar artık kimseyi tatmin etmemektedir. Bir partinin ortalama ömrünün 12 Eylül sonrasında en fazla 4 dönem olduğu gerçeği ile karşılaştırıldığında AKP’nin yeni açılımlara ve yeni stratejilere ihtiyacının olduğu açığa çıkmaktadır. Ulusal coğrafyada Kürt sorunu karşısında MHP’den daha fazla milliyetçi kesilen bu milliyetçi gerici kesim saldırganlığını Kürt hareketine yöneltirken bunu PKK-BDP ilişkisi üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyor. İçerden tüketemediği ve uzlaşmayla sindirmeye çalıştığı Kürt hareketine yaklaşımını CHP ve MHP’den gelen faşist milliyetçi tepkiler karsısında onlardan daha gerici olduğunu ispatlama gayreti içerisine girdi. İçerden uzlaşma ile yıpratamadığı harekete karşı Kongresine daha önce defalarca ziyaret ettiği Kürt Lider Barzani’yi misafir ederek dışardan destek arayışına devam ediyor. Böylelikle Kürdü Kürde kırdırma politikasında eski adımı yeniden atma ya çalışıyor. PKK üzerinden gerçekleştirmeye çalıştığı politikaya Esad’ı karıştırarak “PKK’yi Esad silahlandırıp Türkiye’nin üzerine salıyor” söylemine sığınmaya çalışıyor.

devrimleriyle bu kaderi değiştirmek elimizdedir.Onun içinde işçi sınıfının öncüsü olan partimiz saflarında birleşerek devrime ve iktidara yürümeliyiz. Kurtuluşun yolu buradan geçmektedir. Revizyonist Sovyetler Birliğinin çöküşüyle birlikte emperyalistler yoğun bir karşı propagandayla anti-komünist rüzgar estirerek o kokulu rüyayı bir daha yaşamamak için hemen kolları sıvayarak Sosyalizmin yenilgisini kapitalizmin zaferine bağladılar. Hatta hızın da alamayarak kendi içinde ki ekonomik buhranı ve çelişkileri bir yana bırakır gibi görünerek kapitalist sistemin güzelliğini ve dünyayı nasıl kurtaracağından dem vurmaya başladılar. Bütün bu anti-komünist propagandanın karşısında dünya komünist hareketlerinin de güçsüz olması ve sesini yeterince duyuramaması ve bu anti-propagandayı etkisizleştirmenin araçlarını da yaratıp, geliştirememesi burjuvazinin zaferinin tuzu biberi olmuştur. Dünyada ki bu esinti, Ülkemizde eylül sonrası gerçek anlamda bir türlü toparlanamayıp kendine gelemeyen devrimci grup ve komünistleri tasfiyecilikle karşı karşıya bıraktı. Sözde M-L adına oportünist-tasfiyeci düşünceler etkili olurken, kimisi illegaliteden kaçıp legalizm de soluğu aldı, kimisi ulusal hareketin kuyruğuna takılarak politika üretemez oldu, kimisi de sinsice işçi, emekçi ve devrimcileri aldatarak adım adım tasfiyeyi gerçekleştirdi. Sonuçta bugün gerçek anlam da proletarya ve emekçiler öndersiz kaldı. Ama Lenin’in dediği gibi yenilen sosyalizm değildi. “Muhaliflerimiz sosyalizmin çöküşünü haykırıyor... şu anda ölen genel olarak sosyalizm değil, sosyalizmin bir markasıdır; idealizm ruhu ve ihtirası olmayan, bir hükümet görevlisi tavırlarına ve saygıdeğer bir aile reis

inin göbeğine sahip çok şekerli (sakarin) bir sosyalizmdir. Cüreti ve coşkusu olmayan, istatistiklere sadık, boğazına kadar kapitalizmle dostane anlaşmalara sahip bir sosyalizmdir. Sadece reformlarla ilgilenen, kötü bir sebze çorbası için doğuştan sahip olduğu haklarını satan, burjuvaziye yardım etmek için halkın sabırsızlığını denetim altına alan, cüretkar proleter eylem üzerinde bir tür otomatik fren işlevi gören bir sosyalizmdir.” Evet bu anlamda çöken ve yenilgiye düşen gerçek sosyalizm degildi! SSCB revizyonizmdi. Bunun gerçek anlam da Lenin ve Bolşevik komünit partisi önderliğin de işçi ve köylülerin kurdukları ve Stalin yoldaşla büyük bir atılıma gerçerek 2. dünya savaşında Nazi faşizmini yenilgiye ugratan SSCB ile ilgisi yoktu. Onlar bunu yaparken M-L dünya görüşünün bilimsel gerçekliğini ve bu ideolojini saglamlığını , işçi sınıfı ve ezile halkların kararlılığını, mücadele azmini dahası savaşmaktan başka kaybecekleri bir şeylerinin olmadığını , komünist partilerinin varlıgını unutmuşlardı. Ama biz mücadelemize kaldığımız yerden mücadele atılmak için partimize sahip çıkarak onu yeniden sınıf mücedelsinde gerçek yerini almasını sağlarken, bize bu mücadele de Marx, Engels, Lenin ve Stalin yoldaşların öğretileri rehberlik etmektedir.. Bütün bu zorluklara ragmen Türkiye işçi sınıfı ve emekçileri için tünelin uçunda ki ışık görmeye başlamıştır. Daha işin başındayız ve alaçagımız çok yol var. Ama yavaş yavaş taşlar yerine oturmaya başladı. Partimiz açısından bu olumlu bir gelişme. Artık geleçek daha aydınlık ve güzel olacak….

YAŞASIN EKİM DEVRİMİ YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZM YAŞASIN SOSYALİZM

SİYAH MAVİ KIRMIZI SARI

Düşürülmüş bir tetik, kasılmış bir kol, dikilmiş bir göz. Milyonlarca asinin kan damarlarının demirden ağır nabzı. Seninle atan, seninle yırtılan, seninle kan olup atlaslara boşalan… Bizdik Ulrike. Yoldaşındık. Aşk olsun. Bugün Ulrike Meinhof’un doğum günü..ulrike’yi bir çığlık olarak hatırlayacağız hep,tarihin karanlık dehlizlerinde yankılanacak sesi...yalan hayatlara vurduğu sert tokatla hatırlayacağız ve uzlaşmayacağız onun uzlaşmadıklarıyla,bağışlamayacağız bağışlamadıklarını,anısını yakıcı bir hatırlatıcı olarak yüreğimizde yaşatacağız.saygıyla eğiliyoruz önünde ulrike yoldaş..

BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ VE EZİLEN HALKLAR BİRLEŞİN

SAYFA 01

Diyerek işkencehaneye bir anıt diktiğinde, zindan karanlığında bir ışık demetiydin. Adın emek ve sermaye arasındaki bu tarihsel kavgada yüreklerimizdeki öfkeyi tutuşturan bir kıvılcım şimdi. 12 Eylül askeri faşist cuntasının halkın üzerine zorun bütün biçimleriyle çöktüğü günlerdi. radyolarda, televizyonlarda, gazetelerde yasaklanan sendika, kitle örgütü, gazete, dergi adları ardı ardına sıralanırken, bu örgütlere üye oldukları, bu gazeteleri okudukları için işçilerin, öğrencilerin, emekçilerin isimleri yakalananlar ya da arananlar listelerinde çarşaf çarşaf ilan ediliyordu. Tutuklanacak kişilerin adları Bayrak Liste de yazılı. Bayrak Liste de Ekrem Ekşi’nin de adı var… Faşist cunta işçilerin, emekçilerin, gençlerin sömürü ve soygun düzeni tekelci kapitalizme karşı mücadelesini bastırmak için her türden şiddeti uygularken, tüm devrimcilere demokratlara teslim ol çağrısı yapıyordu. Devrimciler, ve komünistler için tek yol vardı; faşist askeri cuntaya karşı direnmek..Her alanda; fabrikalarda, okullarda, tarlalarda, işkence hanelerde direnmek… Direniş bayrağını işkence hanelerde ilk kaldıranlardan biri Devrimci komünist Ekrem Ekşi’ydi. 12 Eylül 1980, Cuntanın ilk günü... 12 Eylül 1980 günü ağabeyinin evinden Ekrem Ekşi’yi gözaltına aldılar.14 Ekim 1980 günü cansız bedenini teslim ettiler. Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği -(YDGF) genel sekreterliği yapmış bir devrimci komünistti. Öğrenci gençliğin eylemlerinde, köylülerin çay ve tütün gösteri ve yürüyüşlerinde, gecekondu yıkımlarında halkın yanında direnişte, grev çadırlarında işçilerle dayanışmada,tüm ezilenlerin mücadelesinde yer aldı.

EKİM /2012


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.