cmy k
AKP dökülüyor AKP, liberal soslu dilencilefltirme ve gericilefltirme politikalar›yla Kürtleri tavlayamayaca¤›n› anlay›nca özgürlükçülük takiyyesini bir kenara b›rakt› dümeni iyiden iyiye faflizme k›rd› Güneydoğu gezisinde şiddetli protestolarla karşılanan Tayyip Erdoğan, bölgede artık eski planlarının tutmayacağını anladı. Eşit vatandaşlak hakkının kimlere verilebileceği yetkisini kendinde bularak “ya sev ya terk et” ve “sözde vatandaş”
Sayfa 4’te
gibi faşist vecizelere bir yenisini ekleyen Erdoğan, “beğenmeyenlerin” de pompalı tüfekle vurulmasını caiz ilan etti. AKP cemaati imamının izinden giderek ırkçı faşist söylemleri tırmandırdı. Savunma Bakanı Vecdi Gönül techirin ne kadar
önemli olduğunu anlatacak kelime bulamadığını ifade ederken, Yozgat Milletvekili Abdükadir Akgül, polisin yargısız infazlarını “ben de vururum” diyerek savundu. Ekonomik kriz derinleştikçe, hükümet eline aldığı sopaya daha sıkı sarılıyor. Sayfa 6’da
15 Günlük Siyasi Gazete
Y›l 3 • Say› 68 • 20 Kas›m 2008 • 1 YTL
Krizin fliddetine dur diyece¤iz 25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü’ne, bu y›l kriz ve fliddete karfl› dayan›flma ve direnifl damgas›n› vuracak. Krizin ekonomik fliddeti kap›ya dayan›rken fiziksel fliddete u¤rayan kad›nlarla ilgili haberler art›k gazetelere s›¤m›yor. Kad›nlar 25 Kas›m’da ekonomik ve fiziksel fliddete karfl› haklar› için alanlara ç›kacak.
Hesap sokakta kesilecek Hükümet ve sermaye krizin yükünü, zamlarla ve iflten ç›karmalarla emekçilerin s›rt›na y›kmaya çal›fl›yor. ‹lerici toplumsal muhalefet güçleri ise mahallelerde, fabrika kap›lar›nda ve alanlarda bu ya¤ma düzeninin hesab›n› kesmeye ça¤›r›yor Faturalar yans›n sokaklar ›s›ns›n I Do¤algaza, elektri¤e ve temel g›da maddelerine yap›lan zamlar halk›n can›na tak etti. Açl›kla ve so¤ukla yüz yüze b›rak›lan halk tepkisini göstermek için sokaklara ç›kmaya bafllad›. Kentlerin yoksul mahallelerinde zamlara karfl› yap›lan eylemler sokaklar› ve AKP iktidar›n›n suyunu ›s›t›yor.
Metal iflçileri: “Hamdolsun direniflteyiz” I Krizi f›rsat bilen sermaye bir taraftan hükümetten istedi¤i k›yaklar› teker teker al›rken, iflçinin gözünün yafl›na bakm›yor. Bankac›l›k, bas›n ve metal baflta olmak üzere pek çok iflkolunda büyük karlar aç›klayan flirketler iflten ç›karmalara h›z veriyor. Metal iflçileri sermayenin bu sald›r›s›na karfl› mücadelesiyle örnek oluyor.
Krize karfl› emekçi tepkisi Ankara’ya akacak
Fenafillah makam›
Ender Büyükçulha
Beni de vurun!
Ayazma’da y›k›m Adana Valisi’ni elefltirmek yasak! Vilayetinde “Gül” gibi çocuklar isteyen Adana Valisi’ni protesto eden liseliler gözalt›na al›nd› Sokak eylemlerine katılan çocukları ve alilelerini, Yeşil Kartlarını iptal etmekle tehdit eden Adana Valisi’ne cevap Liseli Genç Umut’tan geldi. Liseliler, kendilerine Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü örnek almalarını öğütleyen Adana Valisi İlhan Atış’a, “Taycmy k
yip’e Gül’e değil, Mahir’lere Deniz’lere benzeriz” diyerek yanıt verdiler. Liselilerin cevabı Atış’ın canını sıkmış olacak ki, 8 Genç Umutçu eylemin ertesi günü gözaltına alınarak tehdit edildi. Gençler daha sonra serbest bırakıldı.
İstanbul Küçükçemece ilçesine bağlı Ayazma köyünde 3 yıldır çadırlarda yaşamını sürdüren 18 ailenin yaşadığı barakalar belediye ekipleri tarafından yerle bir edildi. Yıkımlar öncesinde eşyaların alınmasına bile müsaade edilmedi. Bu, Ayazma’da
yıkım. Ankara Dikmen Vadisi halkı, Ayazma’da yaşanan yıkımları öğrenir öğrenmez mahallenin sokaklarında Sayfa 5’te
Balcal›’da iflçilerin sabr› taflt›
Sayfa 7’de
Krize karfl› emekçi savunmas›
Üniversiteliler’den krize karfl› 5 flart
2006 yılından bu yana yaşanan üçüncü
ateş yakarak yıkımı protesto etti.
Tufan Sertlek
Sayfa 7’de
Kad›nlar krizin faturas›n› ödemeyecek
Ferda Koç
Sayfa 3’te
Sayfa 2’de
Özge Ozan
Sayfa 5’te
I Sokaklarda, mahallelerde ve fabrika önlerinde biriken öfke 29 Kas›m’da hükümetin kap›s›na dayanacak. KESK ve D‹SK öncülü¤ünde kitlesel eylemlerle ça¤r›s› yap›lan miYolun bafl›nday›z ting krize karfl› emekçi tepkisiama sonunu görebiliyoruz nin ortak kürsüsünü oluflturaSayfa 2’de cak.
Adana Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi’nde çalışan Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyeleri, döner sermaye ek ödemeleri ve taşeron olarak çalıştırılan işçilerin kadrolu istihdamının sağlanarak insanca yaşam koşulların yaratılması için 18 Kasım’da Balcalı Hastanesi
Poliklinikleri önünde iki saat iş bırakarak ortak bir açıklama yaptı. Çalışanlar adına söz alan SES Adana Şube Başkanı Mehmet Antmen, sağlık emekçilerinin talepleri yerine getirilene kadar eylemlerin devam edeceğini söyledi. Balcalı direnişi, taşeron örgütlenmesindeki ilk başarılı örneklerden biri olmuştu.
AKP’yi de krizi de teğet geçmeyen Öğrenci Kolektifleri krize karşı taleplerini açıkladı: 1. Aylık karşılıksız 300 YTL burs sağlansın. 2. Yurt, ulaşım ve yemek ücretlerine indirim yapılsın. 3. Öğrenci evlerindeki faturalara indirim yapılsın. 4. Harçlar kaldırılsın. 5. Üniversiteye daha fazla bütçe. Sayfa 10’da
cmy k
20 Kas›m 3 Aral›k
2 GÜNDEM
Krizi asla bir kad›n trajedisi olarak yaflamayaca¤›z, bu krizin faturas›n› ödemeyece¤iz Özge OZAN ozgeozan@hotmail.com
Her gün afla¤›land›¤›m›z, sömürüldü¤ümüz, dövüldü¤ümüz, bedenimizin ve yaflam›m›z›n ya¤maland›¤›, aç kald›¤›m›z, yoksul kald›¤›m›z, hasta b›rak›ld›¤›m›z, öldürüldü¤ümüz, özgürlük, eflitlik ve adalet nedir bilmedi¤imiz bu dünyan›n yükünü bu defa s›rtlanmayaca¤›z. fiimdi tüm k›z kardefller kulaklar›m›z› ve gözlerimizi dört açt›k; önce birbirimizi görmek, seslerimizi duymak ve bir bafl›na “ayakta kalma” direncini ortak bir mücadeleye dönüfltürmek için. So¤uk evlerimizden ç›k›p sokaklar› ›s›tmak için...
B
asit de¤il taleplerimiz. Basit olan sadece sözcüklerimiz. Ulaflabildi¤i her yere ulafls›n diye. Evet, bütün dünyay› istiyoruz. Üzerimize y›k›lan dünyay› yeniden kurmaya talibiz. Bugün her basit talebimiz kendi içinde, kad›nlar›n eflit ve özgür olduklar›, tam ve eksiksiz insanlar olarak yaflad›klar› bir dünyay› bar›nd›r›yor. Onlar karmafl›k sözcüklerle konufluyor, bizse basitçe söylüyoruz: Biz kad›nlar krizin faturas›n› ödeme-ye-ce-¤iz! Evet, dünya emekçilerin, ezilenlerin üzerine y›k›l›yor… En çok da kad›nlar›n. Finans hesaplar› ya da zam formülleri… Televizyonlarda konuflan finans uzmanlar› krizin nedenlerini, çözüm yollar›n› anlat›yor, Enerji Bakan› kameralara bak›p do¤algaz zamm›n›n nedenini formüllerle aç›kl›yor, Baflbakan say›larla konufluyor. Birço¤u hayat›nda formül görememifl biz kad›nlar her zamanki gibi yine ak›ls›zl›kla m› suçlanaca¤›z? Yoksa gerçekten ak›l d›fl› olan, ekonomik hesaplara s›¤mayan bir fleyler mi var? Evet var, bunu da en iyi biz anl›yoruz. Biz kad›nlar ekme¤i k›smaya çoktan bafllad›k. Evimize temiz su alam›yoruz, yedi¤imiz lokman›n hesab›n› yap›yoruz. Bütün gün do¤algaz›, sobay› yakmadan so¤ukta oturuyoruz. Baz›lar›m›z ifllerini kaybetmeye bafllad›, baz›lar›m›z›n kocalar› iflsiz ya da her gün eve iflten at›lma korkusuyla geliyor. Evlerde buz gibi kasvet ve öfke, öfkenin bize patlayaca¤› anlar› hissedince odalardan kaç›yoruz. Çocuklar her gün yüzümüze bak›p bir fleyler istiyor. Art›k onlar› okuldan almaya gitmek daha zor, para isteyen herkesten kaç›yoruz. Birço¤umuz ifl ar›yoruz, ama ifl yok. Evlerimize geri dönüyoruz. ‹fl bulsak çocuklar ne olacak diye düflünüp bafltan vazgeçiyor ço¤umuz. ‹flsizlik tehdidi biz iflçi kad›nlar için atölye tezgâhlar›nda angarya çal›flmaya, düflük ücrete, cinsel tacize sessiz kalmak demek. Bunlar› yaflad›k, biliyoruz. fiimdi patronlar bize “Kriz var: Ya maafllar›n›z inecek ya da kap›n›n önüne koyulacaks›n›z, birinden birini seçin” diyorlar. Onlara gelince kriz var, bize gelince yok! Maafl günleri gecikiyor, oysa kira ve fatura günleri sabit. Günler beynimize kaz›nm›fl, unutmak istiyoruz. Hastalansak gidecek yerimiz yok; korkuyoruz, hastaland›¤›m›z› bile söyleyemiyoruz, geçifltiriyoruz. Para azald›kça evdeki ifllerimiz art›yor, belki bunun formülünü bilmiyor ama bizzat yafl›yoruz. Evdeki yafll›ya, hastaya, çocu¤a biz bak›yoruz, en ucuz pazar› bulmaya çal›fl›yor, yürünecek en kestirme yollar› keflfediyor, eskiyi yeniliyor, giyilmezi giyilir, yenilmezi yenilir yap›yoruz. Kemer s›kma denilince baflbakan›n akl›na emekçiler, erke¤in akl›na kad›n geli-
yor. Önce evde yük gibi görülen biz kad›nlar›n ihtiyaçlar›ndan vazgeçiliyor. Kimimiz okuldan al›n›yor, kimimiz çocuk yaflta evlendirilip babadan kocaya devrediliyor, kimimizin bedeni sat›fla ç›kar›l›yor. Kriz evde, sokakta, iflyerinde fliddeti giderek yaflam›m›z›n her an›nda artt›r›yor; güvencesizlik fliddet dolu evlerde, ifl yerlerinde hapsolmam›za yol aç›yor. Ve toplumsal yaflam›n her alan›nda örgütlenen gericilik biz kad›nlara yönelik fliddeti akl›yor, ola¤anlaflt›r›lmas›na, a盤a ç›kamamas›na, cezaland›r›lmamas›na neden oluyor. Hüseyin Üzmez’lerin say›s› giderek art›yor elleri çocuk yafltaki k›z kardefllerimize uzan›yor. ‹ktidar krizin faturas›n› tüm ezilenlere, emekçilere ama en çok da biz kad›nlara kesiyor. Bu faturay› ödeyecek miyiz? Bu defa ödemeyece¤iz. Her gün afla¤›land›¤›m›z, sömürüldü¤ümüz, dövüldü¤ümüz, bedenimizin ve yaflam›m›z›n ya¤maland›¤›, aç kald›¤›m›z, yoksul kald›¤›m›z, hasta b›rak›ld›¤›m›z, öldürüldü¤ümüz, özgürlük, eflitlik ve adalet nedir bilmedi¤imiz bu dünyan›n yükünü bu defa s›rtlanmayaca¤›z. fiimdi tüm k›z kardefller kulaklar›m›z› ve gözlerimizi dört açt›k; önce birbirimizi görmek, seslerimizi duymak ve bir bafl›na “ayakta kalma” direncini ortak bir mücadeleye dönüfltürmek için. So¤uk evlerimizden ç›k›p sokaklar› ›s›tmak için. Haz›r olun, evde oturup üç çocuk do¤urun dedi¤iniz kad›nlar› sokakta göreceksiniz. fiimdi bizi dinleyin, flartlar›m›z var. IMF ile oturdu¤unuz masadan hemen kalk›n çünkü kad›nlar o ac› reçetede yazanlar› bir daha yutmayacak. Kriz önlem paketleri ad› alt›nda flirketleri, bankalar› bizim vergilerimizle kurtarmay› akl›n›za getirmeyin, saklanacak delik aramak zorunda kal›rs›n›z. Serveti vergilendirin; kamu kaynaklar›n› d›fl borç faizlerine de¤il halk›n temel ihtiyaçlar›n› karfl›lamak üzere e¤itim, sa¤l›k, ulafl›m, enerji ve su gibi alanlarda nitelikli ve paras›z kamu hizmeti üretimine ay›r›n. ‹flten at›lmalar› yasaklay›n yoksa iflçi att›¤›n›z her yerde kap›n›za ilk dayanan kad›nlar olacak. Do¤algaza, elektri¤e, suya yapt›¤›n›z zamlar› geri çekin, zamlar› geri alana kadar elimiz yakan›zdan düflmeyecek, insanca yaflamam›z için gereken yak›ta, elektri¤e, suya el koyma yöntemlerini bulaca¤›z. Asgari ücret düzeyinde mutfak maafl›n› yasallaflt›r›n ya da biz befl y›ld›zl› al›flverifl merkezlerinizden toplu al›flveriflimizi yapacak ve faturas›n› size yollayaca¤›z. Ulafl›m zamlar›n› geri çekin, ulafl›m maliyetini çal›flma ücretine dâhil edin ve ev kad›nlar›na belirledi¤imiz saatlerde ulafl›m›
ücretsiz yap›n ya da kentlerin dört bir yan›ndan fiilen ulafl›m hakk›n› kullanan kad›nlarla u¤raflmay› göze al›n, çünkü böyle yapaca¤›z. SSGSS’yi iptal edip kad›nlara paras›z sa¤l›k hakk›n› tan›y›n çünkü bizi bu defa hastane kap›lar›ndan geri çeviremeyeceksiniz. Birimizin sa¤l›k hizmetine ihtiyac› oldu¤unda mahallemizde, iflyerimizde birleflip hep birlikte gelece¤iz. E¤itimi paras›z hale getirin ve k›z çocuklar›n›n e¤itim süreçlerine kat›lmas› önündeki engelleri kald›r›n, k›zlar›m›z›n bizimle ayn› kaderi paylaflmas›na izin vermeyece¤iz, okullar›m›za, bilgiye ulaflma ve e¤itim hakk›m›za sahip ç›kacak, bizden e¤itim için istenen paralar› ödemeyece¤iz. Kad›nlar›n ücretsiz krefl talebini yerine getirin yoksa çocuklar›m›zla gelip makam odalar›n›z› krefle çevirece¤iz. Biz kad›nlar›n ifli olarak görülen hasta, yafll› ve engelli bak›m›n› kamusal bir hizmet olarak örgütletece¤iz. Biz kad›nlar, kad›n olmak nedeniyle u¤rad›¤›m›z fiziksel, sözel, psikolojik, cinsel fliddete, tacize, tecavüze ve afla¤›lanmaya karfl› mücadele için birlefliyoruz, sabretmiyoruz, itaat etmiyoruz, halimize flükretmiyoruz. ‹syan ediyoruz, örgütleniyoruz ve hesap soruyoruz. Bizler, kad›nlara yönelik fliddetin kriz dönemlerinde artt›¤›n› biliyoruz. Kad›na yönelik fliddet söz konusu iken erkek egemen yasalar›n›z›n “hafifletici nedenlerini” reddediyoruz. Kad›na ve çocu¤a yönelik fliddet “kabahat” de¤il insanl›k suçudur. Aile içi fliddet “mahrem” bir sorun de¤ildir. Ceza yasalar›n›n kad›na yönelik her türlü fliddeti en a¤›r biçimde cezaland›rmas›n›, fliddete u¤rayan kad›nlar›n koruma alt›na al›nmas›n›, ihtiyaca uygun s›¤›nma evi aç›lmas›n›, fliddete u¤rayan kad›nlar›n ve çocuklar›n›n bar›nma, ifl, beslenme, ulafl›m gibi ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas›n›, kad›nlara psikolojik deste¤in de içinde oldu¤u ücretsiz sa¤l›k hizmeti sunulmas›n› istiyoruz. Alaca¤›z. Kad›nlara ve çocuklara yönelik fliddeti ve cinsel istismar› görmezden gelen, görünmez k›lan, hafifseyen, suçlular› yakalamayan, yarg›lamayan, cezaland›rmayan, polis, jandarma, savc›, hâkim, adli t›p uzman›, di¤er devlet görevlileri, bakan, baflbakan kim olursa olsun ellerimiz yakan›zdad›r. Bilesiniz. O koltuklarda rahat oturamayacaks›n›z. Biz kad›nlar gericili¤in erkek egemenli¤ini besledi¤ini; kad›nlara yönelik fliddete yatakl›k etti¤ini, kad›n›n eve kapat›lmas›na, eksik insan olarak görülmesine, zorla evlendirilmesine, do¤urup bakaca¤› çocuk say›s›n› belirleyememesine; en temel hak ve özgürlükleri kullanamamas›na, örgütlenememesine neden oldu¤unu biliyoruz.
Siyasal gericili¤i örgütleyen kad›n düflman› AKP iktidar›n›n kriz döneminde siyasal gericilikle birlefltirilmifl dilencilefltirme a¤lar›n›, cemaat, tarikat iliflkilerini yayg›nlaflt›raca¤›n› ve biz kad›nlar›n öncelikli hedef olaca¤›m›z› biliyoruz. Tam da bu nedenle mahallemizde, iflyerimizde, okulumuzda siyasal gericili¤e karfl› mücadeleyi, kad›n mücadelesinin temel bafll›klar›ndan biri haline getiriyoruz. Onlar›n gerici kad›n düflman› zihniyet ve uygulamalar›na karfl› ilerici kad›n dayan›flma a¤lar›n› örgütleyerek mücadele edece¤iz. Biz kad›nlar savafl›n kad›nlar üzerindeki fliddeti artt›rarak yeniden üretti¤ini biliyoruz. Milliyetçili¤in ve flovenizmin kad›n düflman› oldu¤unu ve kad›na yönelik fliddeti tetikledi¤ini biliyoruz. Savafl›n kad›nlar için yoksulluk, sömürü, taciz ve tecavüz demek oldu¤unu biliyoruz. Irkç›l›¤a, milliyetçili¤e, kirli savafla karfl› mücadeleyi kad›n mücadelemizin bafll›klar›ndan biri kabul ediyoruz. Öncelikle kardefllerimizin üzerine at›lan bombalar, kurflunlar ve üzerlerinden geçen panzerler için Kürt sorununda çözümsüzlü¤ü derinlefltiren terörle mücadele stratejileri için, savafl için ayr›lan tüm kaynaklar›n iptal edilmesini, bu kaynaklar›n Kürt k›z kardefllerimizin, Kürt halk›n›n eflit, özgür, onurlu ve insanca bir yaflam için belirledi¤i taleplerin yerine getirilmesi için kullan›lmas›n› istiyoruz. Biz kad›nlar, savafl›n ve krizin y›k›m›n› hep birlikte yaflayan Türk, Kürt, Ermeni, Hemflin, Laz k›z kardefller haklar›m›z için her birlikte mücadele edecek, aram›zdaki k›z kardefllik hukukunu ülke çap›nda bir kardeflleflme mücadelesine çevirece¤iz. Biz kad›nlar önce birbirimizi duyduk ve gördük, yaflad›klar›m›z› anlat›yor ve deneyimlerimizi paylafl›yoruz. Onlar›n formüllerle, say›larla anlatamad›¤›n› kad›n mücadelesinin bilgisine dönüfltürüyoruz. Dilimiz kendine güvensiz de¤il, karar›m›z kesindir: Kendi hayat›m›z› biz kuraca¤›z ve bu krizin faturas›n› biz ödemeyece¤iz. Güçlüyüz biliyoruz, gücümüzü “erkekli¤imizden” ve “otorite sahibi olmaktan” de¤il halk›n kad›n yar›s› olmaktan al›yoruz. Söylediklerimiz çok de¤erli, bizler sadece kendimiz için de¤il tüm emekçiler ve ezilenler için eflitlik, özgürlük ve adalet istiyoruz. Ama ekliyoruz kad›nlar olmadan asla! Krizi asla bir kad›n trajedisi olarak yaflamayaca¤›z; yaflam›n her alan›n› topyekûn mücadele alan›na çevirece¤iz. fiartlar›m›z var. Eme¤imizin de¤ersizlefltirilmesine, iflsiz, aç, yoksul, sa¤l›ks›z, e¤itimsiz b›rak›lmaya, fliddete, bedenimizin ya¤malanmas›na gericili¤e ve savafla mahkûm b›rak›lmaya izin vermeyece¤iz. Baflkald›r›p direnece¤iz. Biz kad›nlar yürüyerek mücadeleyi büyütecek flartlar›m›z› yerine getirece¤iz!
Yolun bafl›nday›z ama sonunu görebiliyoruz!
D
ünyada yaflanan ekonomik krizin ilk etkileri Türkiye’yi vurmaya bafllad›. Fabrikalar, iflyerleri kapan›yor, binlerce emekçi iflsizli¤in kuca¤›na terk ediliyor. Di¤er yandan, Kürt hareketi AKP’yi Kürt illerinde adeta tecrit ederken, T. Erdo¤an “tek vatan, tek devlet, tek millet”, “be¤enmeyen çeker gider” sözleriyle sürece dâhil oldu. Bu sözler basitçe tepkisel bir ruh halinin ifadeleri olarak de¤erlendirilemez. Bu söylem birçok kurumu ele geçiren AKP’nin devletin tümü ad›na konuflmaya bafllad›¤›n›; ana kurumlar›, özellikle de orduyu kucaklama hedefiyle hareket etti¤ini a盤a ç›kard›. Kürt sorunundaki bu çizgi de¤iflimi, AKP ile liberaller ve kimi ‹slamc›lar aras›nda sert bir k›r›lmaya yol açt›. F. Koru’nun günün ruhunu yans›tan “Bush gibi geldin, Obama oldun” veciz ifadesi, T. Erdo¤an’›n “sevsinler seni”, “yaz›klar olsun” sözlerindeki hayal k›r›kl›¤›yla karfl›land›. Ayr›ca T. Erdo¤an’›n G-20 toplant›s› için gitti¤i ABD’deki temaslar›nda da, en belirgin olarak Kürt sorununda kendini gösteren yeni yaklafl›m› yüzünden elefltiri ald›¤› s›kça dile getirildi. Geleneksel sermaye ise AKP’yi IMF ile anlaflmaya zorluyor. AKP’nin iflverenler ve halk karfl›s›nda köfleye s›k›flm›fll›¤› artarken, sokaklar da ›s›nmaya bafllad›. Aleviler bu sürece soldan müdahale edeceklerini son derece kitlesel geçen Ankara mitingiyle ilan ettiler. Küçüklü, büyüklü gösteriler yay›l›rken, toplumun eylemlere kat›l›m› art›yor. ‹ktidardaki sertleflme emareleri ise belirginlefliyor. *** Böylesi hareketli bir döneme girerken, “AKlam›yoruz, HAKl›yoruz” kampanyas›n› daha yak›n mercek alt›na almak, önümüzdeki mücadele sürecine dair do¤ru bir bilinç oluflturmak aç›s›ndan anlaml›. Kampanya ve 2 Kas›m mitingi, neo-liberal politikalara karfl› siyasal hedeflere sahip güçlü bir halk hareketinin yarat›labilece¤ini gösteren önemli bir deneyim oldu. Hak(lar) mücadelesi, devrimciler için hiçbir zaman, sadece üç-befl ürüne yap›lan zamlar› geri ald›rtma ya da maafllar› befl-on lira yükseltme mücadelesi olmad›. Her zaman örgütlü halk bilinci yaratmay› amaçlayan ve siyasal iktidar› (almay›) hedefleyen bir mücadele oldu. Art›k bu hedef çok daha berrak görülebilir ve çok daha yayg›n kabul görebilir durumda. Henüz yolun bafl›nda bulunuldu¤unun bilinciyle tercih edilen “politik çizgi” ve hayata geçirilmeye çal›fl›lan “tarz”, ayn› zamanda geleneksel sol için de ezber bozucu özellikler tafl›yor. Ülkemizde “sol” siyasal muhalefet denilince iki tür politika öne ç›k›yor. Ya sistem taraf›ndan yarat›lan güncel saflaflmalarda taraf tutmak (laik-anti laik, ulusalc›-gerici) ya da
cmy k
sadece “devrimcileri” ilgilendiren konularda toplumu ayaklanmaya ça¤›rmak. Oysa basitçe “hak mücadelesi” fleklinde ifade edilebilecek bir politik çizgi, halk ile egemenler aras›nda bir saflaflman›n hangi eksende kurulmas› gerekti¤ini gösterdi¤i gibi, di¤er gündemlere de nereden ve nas›l müdahale edilece¤ini tarif ediyor. Öte yandan bu mücadelede kullan›lan “yöntem”, geleneksel solun ezberini oluflturan, “araç”lar› her zaman önde tutma tarz›n› da sarsmaktad›r. Bilindi¤i üzere ülkemizde siyasal muhalefet yapman›n “olmazsa olmaz” flartlar›ndan biri; yasal ya da yasad›fl› bir parti formunda örgütlenmifl olmakt›r. E¤er böyle de¤ilseniz siyasal (iktidar) mücadele vermiyorsunuzdur! Üstelik böyle bir formda örgütlenmifl olman›z yetmez; ek olarak, ne söylerseniz söyleyin, kendi örgüt isminizi en önde söylemeniz gerekir (Biz … partisi olarak…). E¤er tek bafl›n›za gücünüz yetmiyorsa, ittifaklar kurmal›s›n›z (Biz … bileflenleri olarak… ). Kuflkusuz derdimiz, bu araçlar›n yanl›fll›¤›n›/ifllevsizli¤ini iddia etmek de¤il. Derdimiz, arac› fetifllefltirmeden de siyasal mücadele verilebilece¤ini ve böylesinin daha da “iyi” olaca¤›n› anlatmak. Tüm olumlu yanlar›na ra¤men 2 Kas›m mitinginin ve öncesinin nesnel ve öznel eksikliklerinin gözden kaç›r›lmamas› gerekli. Halk›n kendili¤inden tepkisinin a盤a ç›kar›lmas› hala çok yo¤un emek harcanmas›yla mümkün. Halk düflman› politikalar› art›k iyice a盤a ç›km›fl bu hükümete karfl›, somut hak alma biçimlerini içeren ve meflrulu¤u uzun y›llard›r test edilmifl araçlarla sürdürülen bir mücadele bile, kendili¤inden güçlü kat›l›m ve yay›l›m sa¤lamak için yeterli olmuyor. Devrimcilerin istikrarl›, özverili ve “içeriden” çal›flmas› hala çok belirleyici. Sistematik olarak kap› kap› gezilen, yüz yüze faaliyetin düzenli yap›ld›¤› yerlerde elde edilen baflar› bunun kan›t›. Ayr›ca fiili-militan mücadelede dar ve genifl eylemlerin uyumlu, birbirini besleyen bütünlük içinde geliflmesi, özellikle böylesi hareketli bir döneme uygun, do¤ru mücadele çizgisine örnek oluflturuyor. Bunun yan›nda sadece propaganda faaliyetiyle s›n›rl› bir çal›flman›n darl›¤› da görüldü. “Hak mücadelesi” basitçe soyut bir kavram›n belletilmesi olamaz, mutlaka somut içeriklere bürünmek, kazanmay› amaçlayan mücadele pratiklerine dönüflmek zorunda. Bunun yap›labildi¤i yerlerdeki görüntünün ne kadar farkl›laflt›¤› Ankara’da kan›tland›. Bar›nma hakk›n›n sadece bir propaganda olmaktan ç›kar›l›p ete kemi¤e bürünmesinin yaratt›¤› ay›rt edicilik di¤er “hak alanlar›” için de gerçeklefltirilmeli. Di¤er yandan haklar alan›n›n sadece bi-
lindik gündemlerinin (e¤itim, sa¤l›k, enerji…) d›fl›nda yeni örneklerine tan›k olundu. En etkileyicisi engellilerin kendi haklar›yla ilgili somut mücadele deneyimleri üzerinden, sosyalistlerin bir mitinginde ilk kez kortej oluflturulmas› ve yine ilk kez kürsüden kendi alfabeleriyle haz›rlad›klar› bir metni okuyarak kendilerini ifade etmeleriydi. Bu mücadele çizgisinin devam›nda belki de en önemlisi; “hak mücadelelerinin” sadece toplu halde verilme zorunlulu¤unu ortadan kald›rmak olacakt›r. Her bireyin tek bafl›na bile olsa temel haklar›na sahip ç›kmas› ve bunun için kavga edebilme cüretini göstermesinin örneklerini artt›rmak gerekli. Nas›l ki AKP’liler art›k koruma ordusu olmadan dolaflamaz, protesto edilme korkusuyla sadece ay›klanm›fl topluluklara konuflma yapabilir hale geldilerse, her hak gasp› da, her keyfilik de, her zorbal›k da benzer bir tutumla karfl› karfl›ya kalmal›. Toplumsal kavga kiflisel kavgayla örtüflmeli. *** ‹çinden geçti¤imiz dönemin temel mücadele eksenleri olan “ekonomik kriz, Kürt sorunu ve yerel yönetim seçimlerine” iliflkin geliflmelerin h›zlanaca¤› görülüyor. Ekonomik krizin hayat› çok daha zorlaflt›raca¤› ve faturas›n›n emekçi halka ç›kar›laca¤› aflikâr. Son G–20 toplant›s› gösterdi ki, emperyalistlerin bu dönemde kendi aralar›nda anlaflmalar› çok zor. Ama bunun yan› s›ra alay›n›n hemfikir oldu¤u tek konu, kapitalizmin krizden ç›k›fl yolunun dünya halklar›n›n daha fazla sömürüsünden geçti¤i. Emperyalistler, iflbirlikçilerinin tepesine binerken, iflbirlikçiler de halklar›n tepesine binecekler. T.Erdo¤an’›n toplant›n›n hemen ard›ndan IMF ile anlaflma yapma aray›fl›yla masaya oturmas›n›n baflka bir anlam› var m›? Bu dönemde toplumsal muhalefetin üzerinde yükselece¤i ana eksen ekonomik krize karfl›, krizin faturas›n›n halka ç›kar›lmas›na karfl› mücadele olacak. Kriz karfl›s›ndaki ilk hareketsizlik ve da¤›n›k tepkiler özellikle sendikalar›n da¤›n›k görüntüsünü daha da katmerlendiriyor. Böylesi derin bir kriz an›nda, devletin ve sermayenin sendikalar› rahat b›rakmayaca¤› ortada. Bu do¤rultuda özellikle Türk‹fl ve D‹SK’e dönük güdümleme gayretlerinin yo¤unlaflt›¤› hissediliyor. Ayr›ca evvelce fazla üzerinde durulmayan, ama son dönemlerde medyan›n manfletlerine tafl›nan, sendikalardaki yolsuzluk haberlerinin öne ç›kar›lmas›n› da, geleneksel sendikac›l›¤›n çürüyen yüzünün yans›mas› olman›n ötesinde, sendikalar› iç sorunlarla bo¤uflmaya iten bir müdahale olarak alg›lamak yanl›fl olmaz. Türk-‹fl, D‹SK ve KESK, derinleflen iç sorunlarla yüz yüze. Bu olumsuz koflullarda, kriz ortam›na nispeten haz›rl›kl› ve hareketli girmeye çal›-
flan az say›daki mücadeleci sendika, dikkatleri hemen üzerlerine çekiyor. Bu koflullarda do¤ru yaklafl›m iç rekabeti/didiflmeyi yükseltmek, sendikalar› hareketsizlefltirip, y›pratarak yönetimi ele geçirmeye dönük hamleler üzerine kurulamaz. Bu aç›dan KESK ve D‹SK’in düzenledi¤i 29 Kas›m mitingine dönük olumsuz, zay›flat›c›, engelleyici yaklafl›mlar ve TMMOB yönetiminin uyumsuz tutumu, olumsuzluk örnekleri olarak bilinçlere kaz›nacak. Bilinmeli ki, krizin ilk evresinde toplumsal muhalefetin bu ilk at›l›m›n›n olas› baflar›s›zl›¤› tüm güçleri olumsuz etkiler. Böylesi bir etkisizlik hali solun tüm parçalar›n› kendi kendine çabalamaya itecek, kriz ortam›n›n sa¤lad›¤› hareketlilikle önümüzdeki aylardaki geliflmelere ve seçim ortam›na etkili müdahale etme olanaklar›n› önemli ölçüde ortadan kald›racak. Böylesi bir durumda süreç egemenlerin iç gerilimlerine ba¤l› olarak biçimlenecek, toplumsal muhalefet bir bütün olarak inisiyatif kaybedecektir. Pozitif yaklafl›m ise, bu sürecin elbirli¤iyle omuzlanmas›n› beraberinde getirecek ve toplumsal muhalefetin tümü hareketlenirken, ayak uyduramayan yönetimler, güçler de¤iflime zorlanacak; baflar›l› olan yönetimler ve güçler ise daha etkili rollere soyunacaklard›r. Negatif yönü a¤›r basan ilk yaklafl›m iç sorunlar› deprefltirerek, sürecin ayak oyunlar›, koltuk kavgalar› olarak biçimlenmesini beraberinde getirir. Pozitif yönü a¤›r basan ikinci yaklafl›msa, gerçek hayatta kendisini toplumsal muhalefetin yenilenmesi olarak ortaya ç›kart›r. Dolay›s›yla bu kritik süreçte herkes kendi tarz›n› üretirken, yaratt›¤› sonuçlarla da malul olacakt›r. Krize karfl› mücadele aral›kta yerel a¤›rl›klarla, daha genifl kitleleri seferber etme sorumlulu¤uyla devam edecektir. Bu süreçte öncelikle IMF ile anlaflma yap›lmas›na fliddetle karfl› ç›k›lmal›d›r. Ayr›ca aral›k ay›nda yerellerde süreklilefltirilecek düzenli protestolarda “halk›n flartlar›n›n” en acil talepleri güncel halleriyle dile getirilmeli ve toplumsallaflt›r›lmal›d›r: ‹flten ç›karmalar durdurulmal›; temel hizmetler ihtiyaç s›n›r›nda ücretsiz karfl›lanmal›; kad›nlara mutfak maafl› ba¤lanmal›, temel g›da ve ihtiyaç fiyatlar› kontrol alt›na al›nmal›d›r… Kürt sorununda AKP tecrit olman›n efli¤ine gelmekle birlikte, Kürt Hareketinin izleyece¤i çizgi as›l bundan sonra önem tafl›yor. Kürt Hareketi’nin toplumsal muhalefetle kuraca¤› iliflki, önceleri oldu¤u gibi, basitçe kendi taleplerine destek sa¤laman›n ötesine geçecekse, kritik soru “Kürt Hareketi’nin AKP karfl›tl›¤› ayn› zamanda neo-liberal politikalara karfl›tl›¤a dönüflür mü” olacakt›r. Öcalan’›n (bask›lar› kastederek) “benim üzerimden politikay› b›rak›n, yoksullukla u¤rafl›n” sözleri,
tam da krizin derinleflmeye bafllad›¤› koflullarda, neoliberal ekonomi-politikalarla mücadelenin önemsenmesi aç›s›ndan önemlidir. Ancak Kürt Hareketi’nin “Ankara-‹stanbul-‹zmir de Amedleflmeli” türü ça¤r›lar› ve ard›ndan bafllayan kimi otobüs yakma eylemlerinde ifadesini bulan Bat› çizgisinin, neoliberalizme karfl› tutarl› bir içerik ifade etti¤ini söylemek olas› de¤ildir. Öte yandan Kürt Hareketi’nin, 29 Kas›m mitingi çerçevesinde, AKP’nin inkârc› Kürt politikalar›n›n yan› s›ra neoliberal ekonomi politikalar›na karfl› da etkili bir gayret içinde oldu¤u görülmektedir. Bu iki çeliflik tutum, Kürt Hareketi’nin baflar›l› sonbahar ataklar›n›n arkas›n› nas›l getirece¤ine ve özellikle Bat›’ya dair politikalar›na dair belirsizliklere iflaret etmektedir. Bu belirsizliklerinin soldan bir bak›fl aç›s›yla giderilmemesi Kürt Hareketi’ni geçmiflte yaflanan sorunlarla yüz yüze getirmeye yine adayd›r. Yerel seçim süreci ise alttan alta ilerliyor. CHP, DSP ve SHP sa¤lad›klar› ittifakla seçim sürecine dönük ilk tahkimatlar›n› sa¤lam›fl durumda. AKP ise flimdilik sessiz ve muhtemelen kriz karfl›s›ndaki ana yönelimleri sa¤lama çabas›yla meflgul. DTP de bu döneme, sadece Kürt illerinde, Kürt Hareketinin yapt›¤› ata¤a paralel olarak avantajla girdi. Toplumsal muhalefetin di¤er aktörlerinin ise bu süreçte inisiyatif alabilmesinin yegâne yolu krizin etkilerine karfl› halkç›-devrimci bir mücadelenin hak hareketleri temelinde yükseltilmesinden geçiyor. Bu süreçte devrimciler, halk›n içinden geliflen hak mücadelelerinin yerel yönetimlerdeki karfl›l›¤› olan bir program›, “Halk›n Beyannamesi” ni oluflturmaya ve ilan etmeye haz›rlanmal›d›r. Yetersiz siyasal güçleriyle piyasa iliflkilerine göbe¤ine kadar batm›fl belediyelerde koltuk kapmaya öncelik vermemeli, aksine yerel iliflkilerin dönüfltürülmesini daha fazla önemseyen bir bak›fl aç›s›yla hareket etmeli; örne¤in hak mücadeleleri program›n›n bir parças› olarak muhtarl›k seçimleri önemsenmeli ve bunun için ciddi bir çaba gösterilmelidir. *** Toplumsal muhalefet güçleri iflyerlerinde, yerellerde hareketlenmeye bafllamakla birlikte, özellikle sendika/konfederasyon yönetimleri düzeyinde da¤›n›k, içe kapal›; partiler/gruplar düzeyinde ise dar ufuklu, programs›z ve afl›r› rekabetçi yanlar›yla öne ç›k›yor. Oysa toplumsal muhalefetin ana gündemleri belli. Özneleri ise belirsizlik ve da¤›n›kl›k içinde. Yap›lmas› gereken, öznelerin durumunu tak›nt› haline getirmeden ve bu dönem mücadelesinin ana çizgisini kaybetmeden, kavgay› nicel ve nitel olarak s›çratmakt›r. Yol art›k daha ayd›nl›k.
2008
Umar›m! Eduardo GALEANO
O
bama göreve geldi¤inde, ‹ran ve Pakistan'a iliflkin savafl tehdidinin yaln›zca seçim kampanyas› s›ras›nda ulafl›lmas› zor kulaklar› kabartmak üzere söylenen sözler oldu¤unu kan›tlar m›? Umar›m. Ve umar›m bir an bile George W. Bush'un giriflti¤i maceralar› tekrarlama gibi bir yan›lg›ya düflmez. Ne de olsa Obama, Demokrat ve Cumhuriyetçi partiler katliam› alk›fll›yorlarken, Irak savafl›na karfl› oy kullanm›fl olman›n onurunu tafl›yor. Kampanya konuflmalar›nda en s›k tekrarlanan sözcük “liderlik”ti. Yönetimde iken, neredeyse meslektafllar›n›n hepsiyle paylaflt›¤› zehirli bir fikir olan, ülkesinin dünyay› kurtarmak üzere seçildi¤i fikrine inanmaya devam eder mi? Birleflik Devletler'in küresel liderli¤i ve idareyi ele almas›na iliflkin mesihvari görevi konusundaki ›srar›n› sürdürür mü? Umar›m emperyal temelleri sarsan mevcut kriz, yeni yönetime bir gerçeklik ve alçakgönüllülük dersi verir. Obama, kendi ülkesinin iflgal etti¤i ülkelere karfl› kullan›ld›¤›nda ›rkç›l›¤›n normal oldu¤unu kabul eder mi? Irak'ta istilac›lar›n kay›plar› bir bir say›l›rken sald›r›ya u¤rayanlar›n büyük kay›plar›n› küstahça görmezden gelmek ›rkç›l›k de¤il midir? Birinci, ikinci ve üçüncü s›n›f yurttafllar ile birinci, ikinci ve üçüncü s›n›f ölümlerin oldu¤u bu dünya ›rkç› de¤il midir? Obama'n›n zaferi, evrensel çapta ›rkç›l›k karfl›s›nda kazan›lan bir mücadele olarak selamland›. Umar›m, hükümetteki icraatlar›nda bu büyük sorumlulu¤u yüklenir. Obama hükümeti, Demokrat Parti ve Cumhuriyetçi Parti'nin ayn› partinin iki farkl› ismi oldu¤unu bir kez daha teyit eder mi? Umar›m seçimlerin de kan›tlad›¤› de¤iflim arzusu, bir sözden ve umuttan daha fazlas›d›r. Umar›m yeni hükümet, bu kritik dönemde yalandan bir kavgay› sürdürürken üç afla¤› befl yukar› ayn› fleyleri yapan iki farkl› parti görüntüsündeki bir ve tek parti gelene¤ini y›kacak cürete sahiptir. Obama, habis Guantanamo kamp›n› kapatma sözünü yerine getirir mi? Umar›m; ve umar›m habis Küba ablukas›n› da sona erdirir. Obama, kimse paran›n dolafl›m›na pasaport sormazken, Meksikal›lar›n s›n›r› geçmelerini engelleyecek bir duvar›n harika oldu¤una inanmay› sürdürür mü? Seçim kampanyas› süresince Obama hiçbir zaman göçmen sorunu ile gerçekten karfl› karfl›ya gelmedi. Umar›m flimdi, seçmenleri korkutup kaç›rma tehlikesi söz konusu de¤ilken, Berlin duvar›ndan çok daha uzun ve utanç verici bu duvar› ve insanlar›n serbest dolafl›m haklar›n› ihlal eden duvarlar›n hepsini y›kmay› isteyecek ve y›kabilecektir. Bankac›lara en son verilen 750 milyarc›k hediyeyi hevesle savunan Obama da, adet oldu¤u üzere kay›plar› kamusallaflt›r›p karlar› özellefltirecek flekilde mi yönetecek? Umar›m hay›r; ama korkar›m öyle olacak... Obama Kyoto Protokolü'nü imzalay›p buna riayet edecek mi? Yoksa, gezegeni en fazla zehirleyen ulusa dokunulmazl›k imtiyaz› tan›may› m› sürdürecek? ‹nsanlar için mi yoksa arabalar için mi hükümet edecek? Hepimizin kaderini riske eden bir avuç kiflinin tehlikeli yaflam tarzlar›n›n istikametini de¤ifltirebilecek mi? Umar›m evet; ama korkar›m öyle olmayacak... Obama, Amerika Birleflik Devletleri tarihinin ilk siyah baflkan›, Martin Luther King'in rüyas›n› m›, Condoleezza Rice'›n kâbusunu mu gerçeklefltirecek? fiimdi onun evi olan Beyaz Saray, siyah köleler taraf›ndan infla edilmiflti. Umar›m bunu hiçbir zaman unutmaz! Çeviri: Kas›m Akbafl
20 Kas›m 3 Aral›k
2008
GÜNDEM 3
I Gemlikliler termik santral istemiyor
I Engelliler sa¤l›k tebli¤ini elefltirdi
I Eczac›lar tahsildar olmak istemiyor
Gemlik’te Termik Santral kurma girişimini protesto eden Gemlikliler “Termik Santrale Hayır” dedi. Termik santralin çevresel bir felakete yol açacağını belirten Gemlikliler, ilçede kurulması planlanan termik santrale hayır demek için, 29 Kasım Cumartesi günü saat 13.00’te Mert Aile Çay Bahçesi’nde bir kez daha biraraya gelecekler.
GSS kapsamında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayınlanan ve sağlık hizmetlerinde önemli kısıtlamalar getiren Sağlık Uygulama Tebliği, engelli örgütleri ve İstanbul Tabip Odası tarafından eleştirildi. Kurumlar sağlıkta çözüm için demokratik mekanizmaların işletilmesini gerektiğini belirtti.
1 Ekim itibariyle sigortalıların eczanelere ilaç almaya gittiklerinde karşılarına çıkan muayene ücreti borcu eczacıları da isyan ettirdi. İstanbul Eczacı Odası eczacılar olarak muayene ücretlerinin tahsilatını yapmak istemediklerini belirterek, "hastaların müşteri, eczacıların tahsilatçı" durumuna düşürülmesini protesto ettiler.
Hepsi birer Üzmez
Fenafillah Makam› Ferda KOÇ ferdakoc@hotmail.com
Hüseyin Üzmez davas› siyasal ‹slam’›n toplum ve kad›n konusunda gerici zihniyetini bir anda ortaya saçt›. Üzmez’i aklamak için k›rk takla at›lan dava süreci bu anlay›fl›n adalet kurumlar›na kadar iflledi¤ini gösterdi Çocuk istismarının ortaya çıkması ile başlayan Hüseyin Üzmez vakası İslamcıların toplumun ortak değerleri, ahlak, hukuk ve kadının toplumsal yerine ilişkin gerici yaklaşımlarını da ortaya döktü. İslamcı çevreler Üz-
mez’in suçu bağlamında kendileri açısından çeşitli dini motiflerle meşrulaştırmaya çalıştı. Bunu yaparken çocuk yaşta evlilik ve kadının toplumsal olarak ikincil olması gibi eğilimler taşıyan dünya görüşlerini savundu. Davalar süreci erkek egemen toplumsal yapının yarattığı hukuku da sarsıcı bir biçimde gösterdi. Devlet kurumlarının, erkek egemen ve gerici zihniyetleriyle toplumda infial yaratacak kararlara dahi tereddüt etmeden imza atabilecek noktaya geldiğini gösterdi. Son birkaç haftada ortaya çıkan veriler aslında Üzmez kadar, onu savunanların ve Üzmez’in yar-
gı önünde aklanmasına hizmet edenlerin bu suça ortak olduğunu ortaya koyuyor. Vakit ars›zl›k yap›yor Vakit, gazete binası önünde yapılan eyleme pankartlarla cevap verdi. Gazete ayrıca Üzmez’e karşı kampanya başlatan İslamcı kadın örgütlerini de Doğan Grubu tarafından yönlendirilmekle itham etti. Gazetenin yazarı ve sol liberallerin gözde ismi Dilipak ise köşesinden Üzmez’i eleştiren Müjde Ar ve Aysun Kayacı’ya hakaretler yağdırdı. Dilipak aynı yazıda olayda tecavüzün söz konusu olmadığını iddia etti. Gericilerden sopal› sald›r› İstanbul Üniversitesi’nde Üzmez karşıtı afiş asan kız öğrencilere “Müslüman Gençlik” grubu çivili sopalarla saldırdı. Adli T›p’ta ilginç ba¤lant›
Üzmeze tahliye getiren raporda imzası bulunan Seyfettin Uludağ İ.Ü. Rektörlüğüne aday olmuştu. Raporu onaylayan Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu Başkanı Psikiyatrist Dr. Yalçın Ergezer’in 9-10 Ekim’de gerçekleşen TCK toplantılarında kamuoyunda büyük tepki ile karşılanan evlilik yaşının 14’e indirilmesi ve tecavüzün şikayete bağlı suç olması önerilerini getiren kişi olduğu ortaya çıktı. Tecavüzü aklayan Adli Tıp, TTB tarafından rapor hakkında yapılan inceleme ve değerlendirme çalışmalarına katılan hekimler hakkında da soruşturma açtı.
Başbakanın polisi görev başında AKP, ekonomik kriz ve Kürt sorunu nedeniyle bata¤a saplanm›fl durumda. Hükümet içine düfltü¤ü açmaz›n öfkesi ile ülke çap›nda terör estiriyor. Baflbakan, pompal› tüfekli “vatandafl tepkisi” konusundaki aç›klamalar› ile “vur” diyor. Baflbakan’›n vur dedi¤i yerde polis öldürüyor. Polisin yarg›s›z infaz› 8 ayda 18 can ald› AKP bir yandan ekonomik krizin bir yandan Kürt sorununda içine girdiği çıkmazın öfkesi ile giderek hırçınlaşıyor. Zorlaşan yaşam koşulları ve zamlara karşı artan sokak eylemleri polis tahammülsüzlüğü ile engelleniyor. Erdoğan’ın yeni dönemde giderek hırçınlaşan çizgisi ve geldiği nokta sanılanın aksine devlet katında sivilleşme değil yönetememenin krizi ile faşistleşme olarak niteleniyor. Başbakan’ın pompalı tüfekli saldırganlara sahip çıkmasının ardından, “ya sev ya terk et” çıkışı da bu fikri doğruluyor. Yakında bir müsteşarlık bünyesinde teşkilatlandırılması gündeme
gelen Emniyet ise Başbakan’ın vur emrine öldürelim diyerek cevap veriyor. İnsan hakları örgütleri sadece 8 ayda 18 kişinin polisin yargısız infazı sonucu hayatını kaybettiğini açıkladı.Bu
listeye geçen hafta Bursa Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltında tutulurken şüpheli biçimde hayatını kaybeden 25 yaşındaki Serkan Çedik eklendi. Çedik’in ailesi oğullarının ölümünden polisi so-
rumlu tutuyor. Ölümlerin yanı sıra polis terörünün hedefi olup sakat kalanlar da var. Adana’da 9 Kasım günü polis ihtarına uymadığı için kurşunlanan 14 yaşındaki Ahmet Yıldırım yüzde 90 oranında felç kaldı. Polisin hukuksuz tavrının adalette karşılığı ise ölümlerin cezasız kalacağını gösteriyor. Geçen yıl oturduğu parkta polis tekmesi sonucu hayatını kaybeden Feyzullah Ete’nin davasında mahkeme ölüme sebep olan polisi tahliye ederken karara kalem atarak tepki duyan Ete’nin abisini tutukladı.
‹tiraf yetmez yarg›lay›n Baflbakanl›k Teftifl Kurulu 200 sayfadan oluflan raporunu tamamlay›p Tayyip Erdo¤an’a sundu. AKP döneminin gözde emniyetçilerinin yarg›lanmas›n›n yolunu açacak olan rapor imza bekliyor Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun Hrant Dink davasıyla ilgili başlattığı inceleme tamamlandı. 200 sayfalık rapor Tayyip Erdoğan’ın imzasını bekliyor. Hazırlanan rapor, başta Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve eski Trabzon İl Jandarma Ko-
mutanı Albay Ali Öz olmak üzere birçok emniyet ve jandarma görevlisini suçluyor. Eğer Tayyip Erdoğan onaylarsa olayda 'ihmali' görülen isimler hakkında inceleme başlatılabilecek. Hukukçular ise rapordan sonra suç duyurusu yapılmasına gerek olmadığını, bunun bir kamu davası olduğunu ve savcıların kendiliğinden harekete geçebileceğini be-
lirtiyor. Tayyip Erdoğan’ın özellikle AKP iktidarı döneminde birlikte çalışmayı tercih ettiği Akyürek ve Cerrah’ı yargı önüne çıkaracak raporu imzalayıp imzalamayacağı merak ediliyor. Dink ailesi suikastta ih-
Mehmet Tursun
Sevgi Gemik
mali bulunan tüm yetkililerin yargılanmasını istiyor.
Aileler bir araya geliyor Polisin yarg›s›z infaz› sonucu evlatlar›n› kaybeden aileler bir araya geliyor. Baran Tursun’un Babas› Mehmet Tursun polis fliddeti ma¤duru aileleri bir araya getiriyor. Mehmet Tursun, ‹stanbul’da oturdu¤u parkta polisin att›¤› tekme sonras› hayat›n› kaybeden Feyzullah Ete ve Antalya’da polisin dur ihtar›na uymad›¤› için hayat›n› kaybeden Ça¤dafl Gemik’in ailesi ile bulufltu. Tursun, yapt›¤› ziyaretlerle çocuklar›n› polis fliddeti sonucu kaybeden ailelerin bir araya gelerek ac›lar›n› paylaflt›¤›n› belirtti. Tursun, önümüzdeki günlerde polis fliddeti ma¤duru ailelerle bir araya gelerek bir toplant› yapmay› düflündüklerini ifade etti.
“Yürü ya kulum” büyüsü bozuluyor. ABD ve büyük sermaye, AKP’nin iktidar yürüyüflüne start verirken onu “özgürlükçü”, “sosyal dengeci”, “uzlaflmac›” olarak ambalajlam›flt›. Çok güçlüydüler. Büyük sermaye “Dervifl reformlar›” ile “iflini sa¤lama alm›fl”, ABD 11 Eylül sonras›nda tüm dünyada “ABD’dir, ne yapsa yeridir” ortam›n› yaratm›flt›. Arkas›ndaki bu büyük destekle AKP’ye “ne giydirilse yak›fl›rd›” zaten. fiimdi boyalar dökülüyor. “‹ktidar y›pranmas›” m›? Yeni sömürge Türkiye’deki her iktidar›n bafl›na gelmesi kaç›n›lmaz olan fley mi yani AKP’nin bafl›na gelen. “Oligarfli bir ‘sahte umut’ daha yarat›p onu da tüketti” deyip geçmeli miyiz? Gerçe¤in bir yönü elbette bu. “Yeni sömürge kapitalizmi” dikifl tutmaz; ezilen halk›n hoflnutsuzluk rüzgar›yla doldurulan her egemen s›n›f balonu, eninde sonunda patlar. (B›k›p usanmaks›z›n oligarflinin fliflirdi¤i balonlar›n pefline tak›lan, Orhan Veli’ye “sol elim / acemi elim / zavall› elim” dedirten yurdum solcusunun hep unuttu¤u bir “ac› gerçek” bu.) Ama bu kez Türkiye’nin sömürge kapitalizmini dikifl yerlerinden patlatan dünya kapitalizminin bunal›m›. Üzerine gelen tufana dehflet içinde odaklanan “nazl› ve çok seçkin sermaye”miz, ortada filika var m› yok mu bakmadan “önce kim kurtar›lacak” sorunu etraf›nda kavgaya tutufltu. Bir baflka flavullama da Ortado¤u cephesinde yaflan›yor. ABD, Irak savafl›n› “Irakl›laflt›rma” safhas›na girdi. Irak Kürdistan› Federe yönetimi, bu süreçte özel bir önem kazan›yor. Böyle bir “duruma uyum” ise, Türkiye egemen s›n›flar› için, deyimin kelime karfl›l›¤›yla, “fenafillah” makam›na yükselmek anlam›na geliyor. Fenafillah makam›, bir tasavvuf deyimi; kulun, dünyada iken tanr› ile bütünleflmesini ifade ediyor. Ama kelime karfl›l›¤›, “ölmeden önce ölmek”. Türkiye’nin Kürt politikas›n› belirleyen TSK, iflte bu ölümü görüp s›tmaya raz› oldu. Irak Kürdistan› Federe Yönetimi ile resmi iliflki kurmay› ba¤›ra ça¤›ra kabullendi. Ancak 36. paralelin alt›nda ABD’nin “gül hat›r›na” “Kürtlere gülümseyebilmek” için Türkiye’deki Kürtlere terör estirmek gerekiyordu. Bunun için Bat›’da birbirinin g›rtla¤›na basan geleneksel böyyük sermaye ile AKP hükümeti, F›rat’›n öte yakas›nda Türkiye Kürtlerine karfl› TSK’n›n arkas›nda kol kola girdiler. Erdo¤an, TSK’n›n kapatma davas›ndan geri ad›m atmak için ileri sürdü¤ü “Kürt sorununda TSK politikalar›na biat edilmesi” flart›n› kabul ederek, baltay› bir kez daha tafla vurdu. TSK-AKP uzlaflmas›n›n üzerinden 6 ay dahi geçmeden AKP, bölgeden silinme noktas›na geldi. Kürt illerine girebilen tek düzen partisi olmakla övünen, Kürt sorununda kendisini düzen aç›s›ndan “bulunmaz Hint kumafl›” olarak pazarlayan AKP 6 ayda kaput bezine döndü. Yani AKP iktidar›, ekonomide de politikada da ABD emperyalizminin çöküntüsünün bask›s› alt›nda sars›l›yor. AKP iktidar›, dayand›¤› temel sars›ld›kça “özüne dönüyor”. “Özgürlükçü”, “sosyal dengeci”, “uzlaflmac›” AKP imaj›n›n yerini otoriter, militarist, sermaye fedaisi, halk düflman› bir AKP imaj› al›yor. Dinci gericili¤in çirkinlikleri AKP iktidar›n›n icraatlar›n›n öne ç›kan yönü haline geliyor. Dinci gericili¤in ›rkç› temeli bakanlar›n, milletvekillerinin a¤z›ndan orada burada kusuluyor. Dinci gericili¤in edepsiz do¤as›, AKP yanl›s› bas›n›n her mecras›nda teflhircilik derekesinde sergileniyor. AKP iktidar›n› meflrulaflt›rmakta kullan›lan Abdurrahman Dilipak türünden “binbir surat” misyon adamlar› da bu çöküfl içinde as›llar›na rücu ediyorlar. Egemen s›n›flar›n bu siyasi sars›nt›s›, ciddi bir hegemonya krizini beraberinde getirebilir. Egemen s›n›flar fenafillah makam›n›n “fena”s›yla çarp›l›rken, Türkiye sosyalist hareketi, halk›n hak mücadelelerini örgütleyerek, Türkiye toplumunun “emekçi özü” ile buluflabilir, kendi “fenafillah mertebesi”ne yükselebilir.
20 Kas›m 3 Aral›k
4 GÜNDEM MEYDANI GER‹C‹LERE BIRAKMIYORLAR
TKP AMPUL PATLATIYOR
Dikmen’de kitap kampanyas›
“AKP’den büyük halk var”
Bakan ö¤renciye fiahin
Sopalar›n› kapt›rd›lar
TKP ve Yurtsever Cephe, AKP’nin ekonomik krizin faturas›n› emekçilere ç›karmak istemesine karfl› bafllatt›¤› "AKP'den büyük halk var" kampanyas›n› ‹stanbul’da Galatasaray Lisesi önünde gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas›yla duyurdu. "Ampul Patlatmaya Ça¤›r›yoruz" bafll›¤›yla yap›lan aç›klaman›n ard›ndan eylemciler ellerinde tafl›d›klar› ampulleri k›rd›. Konuflmalar›n ard›ndan kitle sloganlar eflli¤inde TKP Beyo¤lu ‹lçe Örgütü’ne yürüdü.
Eskiflehir’de ‘Hayata Dönüfl’ operasyonunun y›ldönümünde da¤›tt›klar› bildiri yüzünden 10 üniversiteli hakk›nda 301. maddeden aç›lan davaya, Adalet Bakanl›¤› izin verdi. Bildiride ‘operasyon’ için “katliam” denilmesinin ve “Sömürü politikas›n›n art›r›lmas› için getirilmifl tecrit” gibi elefltirilerin bulunmas›n›n suç unsuru tafl›d›¤› iddia edildi.
Ankaral› Halkevciler 15 Kas›m’da sopal› sald›r›ya u¤rad›. KESK eylemine gitmek üzere haz›rl›k yaparken 5-6 kiflilik sopal› grubun sald›r›s›na u¤rayan Halkevciler flah›slar›n ellerindeki sopalar› da alarak etraflar›ndan uzaklaflt›rd›. Sald›r›ya iliflkin aç›klama yapan Halkevleri MYK üyesi Serhad Savafl, “Bu küçük sald›r›lar›n daha büyük sald›r›lar›n habercisi oldu¤unu” bildiklerini ve bunlara karfl› haz›rl›kl› olduklar›n› söyledi.
Dikmen Halkevi, PSAKD Ankara fiubesi, K›z›l›rmak Yerel Dernekler Federasyonu, Alevi Kültür Dernekleri”nin oluflturdu¤u Dikmen Demokrasi Platformu taraf›ndan bir süredir sürdürülen kitap toplama kampanyas› çerçevesinde, 16 Kas›m günü Hac› Bektafl Veli Anadolu Kültür Vakf› Ali Do¤an Konferans Salonu’nda bir panel gerçeklefltirildi. “Gericiler Karart›yor Biz Ayd›nlatal›m-H›rs›-
za Yobaza B›rakm›yoruz, Kitap Topluyoruz” slogan›yla bafllat›lan kampanyas›n›n bir parças› olarak düzenlenen “E¤itimde Gericileflme ve ‹nanç Özgürlü¤ü” konulu panelde gericilerin toplumun dayan›flma duygular›n› nas›l sömürdükleri ve e¤itim sisteminin gerici içeri¤i üzerinde duruldu. Kampanya kapsam›nda toplanacak kitaplarla Sivas’ta bir Halk Kütüphanesi kurulmas› hedefleniyor.
Ö⁄RENC‹LER 301’L‹K OLDU
2008
AKP, liberal soslu dilencilefltirme ve gericilefltirme politikalar›yla Kürtleri tavlayamayaca¤›n› anlay›nca dümeni iyice faflizme k›rd›. Bu siyaset de¤iflikli¤i AKP’nin “liberal” kanad› aç›s›ndan bir hazan mevsimi anlam›na geliyor Kürtlerin yoğun yaşadığı illere yaptığı ziyaretlerde şiddetli protestolarla karşılanan ve yoğun güvenlik önlemleriyle hareket etmek zorunda kalan Tayyip Erdoğan, bölgede artık eski planların tutmayacağını anladı. Kürtleri liberal soslu dilencileştirme politikalarıyla tavlama politikasının çökmesi ve ekonomik krizin Türkiye’deki etkilerinin her geçen gün daha da şiddetlenmesi AKP’nin dümeni şiddet politikalarına kırmasına neden oldu. 2 Kasım günü Hakkari’de konuşma yapan Erdoğan, “Biz tek millet dedik. Tek bayrak dedik. Tek vatan dedik. Tek devlet dedik. Buna kim karşı çıkabilir? Buna karşı çıkanın bu ülkede yeri yok” diyerek yerel seçimler öncesinde çizgisini MHP’nin “Ya sev ya terk et” çizgisine çektiğini açıkça ilan etti. Pompalı tüfekle eylemcilerin üzerine ateş açan saldırganı da savunan Erdoğan, sözlerinin kamuoyunda yarattığı yankının ardından “ben ya sev ya terk et demedim bu MHP’nin sloganıdır” diyerek kıvırmaya çalıştı. Ancak Erdoğan’ın bu ülkede eşit vatandaşlık hakkının kimlere verilebileceğini takdir etme yetkisini kendinde bulması, “ya sev ya terk et” veya “sözde vatandaş”
AKP’de yaprak dökümü AKP’nin Kürt politikasındaki bu manevra partinin liberal saflarında bir yaprak dökümü başlattı. Kürt sorununda liberal çizginin savunucularından olan Dengir Mir Mehmet Fırat AKP Genel Başkan Yardımcılığı ve AKP MKYK üyeliği görevlerinden istifa etti. Fırat’ın istifasına gerekçe olarak sağlık sorunlarının gösterilmesi kamuoyunu ikna etmedi. Bazıları Fırat’ın istifasını CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluk iddialarına bağlasa da, bu iddiaların iflah olmaz Fırat’ı istifaya zorladığını söylemek oldukça güç. Fırat’ın istifasıyla aynı günlerde Erdoğan’ın Yenişafak yazarı Fehmi Ko-
ru’yla, Kürt sorununa yaklaşım nedeniyle yaşadığı atışma, “Mir” Fırat’ın gidişinin de bu dökülmenin bir parçası olduğunu gösteriyor. NTV’deki Yazı İşleri programında Erdoğan’ın Kürt sorununda Obama iken Bush olduğunu
Fehmi Koru, AKP’nin Kürt sorununa yaklafl›m›n› elefltirerek Tayyip Erdo¤an’› Bush’a benzetti
Dengir F›rat, AKP’deki tüm görevlerinden istifa etti. AKP’nin yeni yöneliminin ilk firesi F›rat oldu
AKP Genel Baflkan Yard›mc›l›¤›ndan istifa eden fiaban Diflli illk dökülen yaprak olmufltu
AKP faflizminin içsellefltirilmesi sürecinde cemaat “Uyduk imama” diyor. Bu kusursuz uyum bakan ve milletvekillerinin aç›klamalar›ndan görülüyor Başbakan Erdoğan’ın pompalı tüfekli saldırganı savunmasından ve “ya sev ya terk et” politikasını açıklamasının ardından diğer AKPliler’den de akıl almaz açıklamalar gelmeye başladı. Erdoğan’dan feyiz alan Savunma Bakanı Vecdi Gönül, 10 Kasım günü Brüksel’de katıldığı Atatürk anmasında “Bugün eğer Ege'de Rumlar devam etseydi ve Türkiye'nin pek çok yerinde Ermeniler devam etseydi, bugün acaba aynı milli devlet olabilir miydi?” diye sordu. “Bu mübadelenin ne kadar önemli olduğunu size hangi kelimelerle anlatsam bilmiyorum” diyerek yüzbinlerce insana yaşatılan trajediyi öven Gönül ağzındaki baklayı şu sözlerle çıkardı: “Bugün dahi Güneydoğu’da verilen mücadelede bu ulus inşasında kendilerini mağdur sayanların katkısını, özellikle tehcir sebebiyle mağdur sayanların katkısını reddedemeyiz.” Ermeni tehciri ve katliamını açıkça onaylayan bu sözler, AKPli kadroların “ya sev ya terk et”çi faşizmi nasıl da “başarıyla” içselleştiğini gösterdi.
Direksiyonu iyiden iyiye faflizme k›ran AKP içinde yeni bir denge olufluyor
gibi faşist vecizelerin bir tekrarı anlamına geliyor. Erdoğan’ın deklare ettiği bu çizgi, bugüne dek taktığı eğreti liberal maskeyi de tamamen bir kenara bırakması demek. Erdoğan şahsında AKP’nin yaptığı “ya sev ya terk et” manevrası, AKP’yi demokrasi ve özgürlük gücü olarak ilan edip aklamaya çalışan liberalleri de dımdızlak ortada bırakmış oluyor. Uzatmalı “saadet” günlerinin artık geride kaldığını fark eden Erdoğan, ekonomik kriz konjonktüründe, egemenlerin genel çıkarlarını savunma iddiasını sürdürebilmek için devletin bildik sopasını sallamayı tercih ediyor.
AKP cemaati imam›n›n izinde Bu durumu yansıtan başka bir açıklama da Gönül’den iki gün sonra AKP Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgül’den geldi. Meclis’teki bir tartışmada DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, bir yılda sokaklarda polis kurşunuyla öldürülen onlarca kişiyi hatırlatarak Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nda yapılan değişiklikle “dur-vur yasası” haline geldiğini söyleyince Akgül fena gaza geldi. Başbakan’ından ülkeyi terk etmesi gerekenlerin kim olduğunu ve sivillerin bile pompalı tüfekle adam öldürebileceğini öğrenen Akgül “Ben de vururum” dedi. En demokratik ülkelerde bile devletin kendine karşı suç işleyenleri vurduğunu öne süren Akgül, “Ben vurmaktan hoşlanan bir adam değilim, ama devletim ve milletime karşı gelenleri elbette vurmaktan hoşlanacağım” dedi. Böylece AKP’nin önümüzdeki döneme damgasını vuracak çizgisi netleşti: “Ya sev ya terk et, ya polis kurşunu, ya pompalı tüfek.”
HALKEVC‹LERE SOPALI SALDIRI
söyleyen Fehmi Koru, bu sözleriyle liberallerin hayal kırıklığını da yansıtmış oluyor. AKP’nin birinci iktidarı döneminde Erdoğan’ın sonuna kadar arkasında duran Hasan Cemal, Ahmet Altan gibi liberaller ise şimdi Erdoğan’ı askerlerin postalını cilalamakla, Demirelciliğe, Çillerciliğe dönmekle suçluyorlar. Liberallerin hayal kırıklığının İslami cephedeki sözcülüğüne soyunan Koru, Erdoğan’ın TV ekranlarından “Sevsinler seni, Yazıklar olsun” demesinden sonra da eleştirilerine devam etti. Koru, Vatan gazetesine verdiği röportajında Erdoğan’ın düşünmeden konuşan, yanlışından dönmeyen ve üslup sorunu olan birisi olduğunu söylerken açık bir şekilde Gül’ün başbakan olmasını daha fazla istediğini be-
lirtti. Böylece Koru, AKP’den umudu kesme ihtimali olan liberallere AKP içi çözüm önerisi de sunmuş oldu. AKP, çözümsüzleşen Kürt sorunu ve ekonomik kriz konjonktüründe kendisini havalandıramayacak olan liberal kanadını “kırarken” kendine yeni sürece uygun kanatlar takıyor. Olağanüstü Hal’in sürdüğü ve bir dizi kontrgerilla eyleminin yaşandığı dönemlerin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun, Dengir Fırat’tan boşalan genel başkan yardımcılığı koltuğuna oturtulması bunun en açık göstergelerinden. AKP, süreci sertleştireceğinin sinyalini sadece Kürt sorununda takındığı tutumla göstermiyor. Alevi mitingine yönelik AKP ve Fethullah Gülen saflarından gelen saldırgan tutum,
Alevilerin taleplerinin “uç yaklaşımlar” olarak nitelendirilmesi ile Başbakanlığın 8 gazetecinin akreditasyonunu keyfi biçimde kaldırması da bu sürecin niteliğini ortaya koyan gelişmeler. AKP’nin gerici-faşist yüzünü iyice açığa çıkaran bu süreç, önümüzdeki kriz konjonktüründe halkın kriz karşısındaki mücadelesinin, faşizme ve gericiliğe karşı mücadeleyle iç içe yürütülmesi gerektiğini gösteriyor.
Çocuklara k›ymay›n efendiler Halk› sindirmek için her türlü yöntemi uygulamaktan çekinmeyen devlet güçlerinin bafllatt›¤› tutuklama furyas›ndan çocuklar da nasibini al›yor. Diyarbak›r’da tutuklanan 6 çocuk asl›nda AKP’nin do¤uda yenilgiyi kabullendi¤ini gösteriyor Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır gezisi sırasında düzenlenen gösterilere katıldıkları gerekçesiyle yaşları 13-14 arasında değişen, beşi ilköğretim öğrencisi altı çocuk tutuklandı. Çocuklar hakkında 23 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Çocuklar, gösteriler sırasında PKK lehine slogan atarak, güvenlik güçlerine, araç ve iş yerlerine zarar vermekle suçlanıyor. Ayrıca çocukların ikisi hakkında kamu malına zarar verdikleri gerekçesiyle ayrı olarak açılan davada da altışar yıl hapis istendi. Çocuklar yaptıklarının sonucunun bilincinde değilse dava açılmaması gerekiyordu.
Çocuklar bunun tespiti için Adli Tıp Kurumu'na çıkarıldı. Adli Tıp Uzmanı Ersin Baysal'ın bir günde yazdığı 2008/6708 sayılı raporda, yaşları 13-14 olan altı çocuğun, "eylemin hukuki anlam ve sonucunun bilincinde olduğu” kaydedildi. Böylece Adli Tıp, Üzmez olayından sonra verdiği ikinci bir kararın hız ve sonuçlarıyla tartışılmaya devam etti. Uzmanlar çocukların yaptıkları eylemin hukuki anlam ve sonucunun bilincinde olacak yaşlarda olmadığını savunuyor. Aileleri, çocukların gözaltı sürecinde kaba dayak gibi insanlık dışı uygulamalara maruz kaldıklarını söyledi. Çocukların önümüzdeki günlerde
‘Rica ederim o sizin faflizminiz’ ‘Ya sev ye terk et’ slogan› ortada kald›. En son kullanan Erdo¤an “Patent MHP’nin” dese de Bahçeli kabul etmiyor Egemen ideoloji dışındakilerin temizlenmesini savunan “Ya sev ya terk et” sloganı AKP ile MHP arasında yeni bir polemik oluşturdu. Başbakan Erdoğan’ın Hakkari’de DTP için kullandığı slogan yine gündem oldu. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Patenti MHP’ye ait” dediği, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ise “Söz bizim değil, Başbakan iftira atıyor” diyerek karşılık verdiği slogan ortada kaldı. ABD’de siyah harekete karşı ırkçı beyazların, solculara karşı McCarthy’ci cadı avının, Vietnam savaşı sırasında da savaş karşıtlarına kar-
şı militarist eylemlerinde kullanılan slogan Türkiye’de ülkücülerin, milliyetçi kesimlerin, Kürtlere tepkilerini dile getirmek için sık sık kullandıkları bir slogan. Tayyip Erdoğan slogana kendince bir yorum katarak inkar ve savaş politikalarına karşı çıkanları ülkeyi terk etmeye çağırdı. Hatırlanacağı gibi slogan en son Penguen dergisi tarafından mizahlaştırılmış ve taş devrine dayandırılarak “Ya sev ya ba daba du” halini almıştı.
Çocuk Ağır Ceza mahkemesinde yargılanmaları bekleniyor. Hatırlanacağı gibi yine bu yılın Şubat ayında düzenlenen gösteriler sonrasında Adana’da üç çocuk 'örgüt üyesi olmak' iddiasıyla, Bingöl’de iki çocuk duvara yazı yazdıkları iddiasıyla, Cizre ve Elazığ’da sekiz çocuk gösterilere katıldıkları gerekçesiyle tutuklanmışlardı.
Baykal hevesli yedek AKP’nin çöküfl burcuna girdi¤ini savunan Baykal, ›s›nma hareketlerine bafllad›. Baykal IMF’ye sermaye ile iyi bir ikili oluflturabileceklerinin mesajlar›n› vermeye bafllad› AKP’nin çöküş burcuna girdiğini söyleyen CHP lideri Deniz Baykal, sermayeye ve IMF’ye göreve hazır olduğunun mesajlarını verme telaşına girdi. Ekonomik krizle mücadele için IMF ile anlaşmaktan başka yol olamayacağını savunan Baykal, Erdoğan’ı da IMF ile anlaşma masasına oturmamakla suçladı ve ‘kabadayılıkla’ krizle mücadele edilemeyeceğini savundu. IMF ile anlaşmak için geç kalındığını da savunan Baykal, böylece son günlerde IMF ile anlaşması için Erdoğan’a baskı yapan sermayeye, hükümete geldikleri takdirde IMF ile anlaşabileceklerini, sermayeden yana politikaları uygulamaya devam edebileceklerinin mesajını verdi.
20 Kas›m 3 Aral›k
2008
‹NSANCA YAfiAM 5
Zamlara karfl› isyan Do¤algaza yap›lan son zamla birlikte bardak taflt›. Havalar›n so¤umas›yla zamlar›n etkisini daha fazla hissetmeye bafllayan halk, faturalar›n›, battaniyelerini ve tencerelerini al›p soka¤a ç›karak zamlara isyan›n› dile getirdi 5 Kas›m Çarflamba İstanbul Ahali dergisi okurları Taksim Meydanı’na kurdukları sobada faturaları yakarak doğalgaz zammını protesto etti. Eylemde “faturalar yansın sokaklar ısınsın” sloganları atıldı. Ankara’da zamları protesto için KESK, TMMOB, DİSK, Ankara Tabip Odası, Türk-İş, Halkevleri ve ÖDP’nin katıldığı bir eylem yapıldı. Belediye önünde yapılan eyleme 1000 kişi katıldı. 8 Kas›m Cumartesi KESK üyeleri Kadıköy’de zamları protesto etmek için bir eylem
gerçekleştirdi. Eyleme 300 kişi katıldı. 9 Kas›m Pazar Küçükçekmece’de ÖDP üyeleri AKP İlçe Binası’na yürüyerek zamları protesto etti. 10 Kas›m Pazartesi Eğitim-Sen İstanbul 3 No’lu Şube üyeleri akşam saatlerinde Cevahir Otel’in önünden Şişli İGDAŞ’a kadar gerçekleştirdikleri yürüyüşle doğalgaz zamlarını protesto etti. Eyleme 70 eğitim emekçisi ka-
Yoksullar›n barakas›n› bafllar›na y›kt›lar
tıldı. 12 Kas›m Çarflamba İstanbul’da İGDAŞ önünde DİSK ve Türk-İş tarafından zamları protesto etmek için bir eylem yapıldı. Eyleme 500’e yakın kişi katıldı. 15 Kas›m Cumartesi İstanbul Okmeydanı’nda halk zamlara isyanını dile getirmek için bir eylem yaptı. 300’ü aşkın kişinin katıldığı eylemi pencerelerinden izleyenler de alkışlayarak ve tencerelerine vurarak destekledi. Esenyurt Beldesi Örnek Mahallesi’nde kurulan pazarda ÖDP Büyükçekmece İlçe Örgütü üyeleri tarafından bir eylem yapıldı. 16 Kas›m Pazar Ankara’da, Mamaklı Halkevci Kadınlar ve Pir Sultan Abdal Kültür
İstanbul Küçükçekmece Ayazma Köyü’nde 3 yıldır çadırlarda yaşamını sürdüren 18 ailenin yaşadığı barakalar 13 Kasım sabahı belediye ekipleri tarafından yerle bir edildi. Yıkımlar öncesinde eşyaların alınmasına bile izin verilmedi. Belediyenin yaptığı bu son yıkım saldırısıyla Ayazmalı 18 ailenin yaşadığı yapılar üçüncü kez yıkılmış oldu. En yoksullar soka¤a Yaşadıkları barakalar yıkılan Ayazmalı aileler kentsel dönüşüm mağduru.
Derneği üyesi kadınlar yanlarına battaniyelerini ve tencerelerini alarak Tuzluçayır Meydanı’na yürüdü. Yanlarında bir de soba getiren kadınlar meydanda faturaları sobaya atarak ateşe verdi. İstanbul Şirinevler AKP İlçe Binası önünde zamlar protesto edildi. Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, Bahçelievler Halkevi, Tekstil-Sen, Mayısta Yaşam Kooperatifi Yenibosna Şubesi ve TKP tarafından gerçekleştirilen eylem öncesinde Bahçelievler Halkevi üyeleri mahallenin sokaklarında bir yürüyüş yaparak halkı eyleme katılmaya çağırdı. 150’ye yakın kişinin katıldığı eylemde zamların sorumlusunun IMF patentli politikalar olduğu söylendi. İstanbul Sarıgazi'de
Bölgede 2006 yılında başlayan dönüşüm projesi çerçevesinde Ayazma’da evleri bulunanlara başka bir bölgede ev verilerek bölgenin yıkımına başlandı. Ancak yıkılan bu yapılarda kiracı olarak kalan ve kendilerine herhangi bir
Krizin Yüküne Karşı Sarıgazi Platformu adıyla bir araya gelen örgütler bir eylem yaptı. İstanbul’un Gültepe Mahallesi’nde halk Gültepe Halkevi öncülüğünde bir eylem yaptı. Mahalle sokaklarında başlayan yürüyüşe Gültepeliler gerek eyleme katılarak gerekse pencerelerinden alkış tutarak destek verdi. Harmantepe Meydanı’na geldiklerinde sayıları 120’ye yaklaşan Halkevcilerin basın açıklaması sivil faşistler tarafından provoke edilmeye çalışıldı. Faşistlerin girişimi boşa çıkarıldı. Yapılan açıklamada halkın krize karşı şartları dile getirildi. İstanbul’un Sefaköy
barınma olanağı sağlanmayan 18 aile zorunlu olarak Ayazma’da yaptıkları baraka türü yapılarda yaşamaya başladı. Son yapılan yıkımla aileler bir kez daha sokakta bırakıldı. Yıkımlar sonrasında belediye başkanı ile görüşen ve bir yıl-
semtinin Söğütlüçeşme Mahallesi’nde Sefaköy Halkevi tarafından gerçekleştirilen yürüyüşte, doğalgaz zammı tencere ve düdüklerle protesto edildi. Zamlara karşı sessiz kalmamak gerektiği aksi taktirde zamların devam edeceğinin vurgulandığı eyleme kadınların ve gençlerin yoğun ilgi gösterdiği görüldü. Eyleme 60 kişi katıldı. ESP de, İstanbul, Bursa'da ve Malatya’da krize ve zamlara karşı eylemler yaptı.
lığına 400 YTL’lik kira sözü alan aileler şimdi sokakta, verilen sözlerin tutulmasını bekliyor. Vadililerden dayan›flma 3 yıldır insanca koşullarda barınma mücadelesi veren Ankara Dikmen Vadisi halkı Ayazma’da yapılan yıkımı öğrenir öğrenmez mahallelerinde bir eylem yaptı. Yapılan yıkımı kınayan Dikmenliler mahallenin sokaklarında ateşler yakarak yıkımları protesto etti ve Ayazmalıların yanında olduklarını söyledi.
Antkart soygununa karşı binlerce imza
Su hakkı yola çıktı 5. Dünya Su Forumu’na Karfl› Haz›rl›k Toplant›s› 8-9 Kas›m’da ‹stanbul’da yap›ld›. Türkiye’den ve dünyadan su hakk› mücadelesi aktivistleri toplant›da deneyimlerini paylaflt› 2009 yılında Türkiye’de yapılacak olan 5. Dünya Su Forumu’na karşı su hakkına sahip çıkan, Türkiye ve dünyadan örgüt ve aktivistler 8-9 Kasım tarihlerinde İstanbul’da bir araya geldi. İTÜ Taşkışla Kampüsü’nde iki gün süren ve “Su Yaşamdır”, “Su İçin Mücadele”, “Dünya Su Mücadeleleri” ve “5. Dünya Su Forumuna Karşı Yapılabilecekler” başlıklı 4 oturum halinde gerçekleştirilen toplantıda Türkiyeli ve uluslararası örgütlerin temsilcileri su hakkı mücadelesinde elde ettikleri deneyimleri paylaşırken meslek
odası temsilcileri de konuyla ilgili sunumlar yaptı. Toplantıda yapılan konuşmalarda, suyun temel bir insan hakkı ve halkın ortak malı olduğu, bu nedenle suyun sermayenin çıkarları için ticarileştirilmesine karşı çıkmak gerektiği vurgusu öne çıktı. Toplantıda, temiz su yokluğu nedeniyle dünyada çoğunluğu bebek birçok insanın öldüğüne, doğal su kaynaklarının sermayeye peşkeş çekildiğine, su dağıtımının özel şirketlere verilmesi nedeniyle su hizmetlerinin kalitesinin düştü-
ğüne dikkat çekildi. Barajlara karşı verilen mücadeleden, şehir şu şebekesine ulaşamayan mahallelilerin su hakkı mücadelesine kadar suya dair pek çok başlık toplantının konuları arasındaydı. Toplantıya uluslararası düzeyde Kanada, Endonezya, İtalya, Güney Afrika ve Endonezya’dan katılım oldu. Uluslararası katılımcılar su şirketlerine karşı verilen mücadelenin ortaklaştırılması üzerinde durdu.
Antalyalıların ulaşım hakkı AKP’li Büyükşehir Belediyesi tarafından getirilen Ant-Kart uygulaması ile gasp ediliyor. Uygulamanın başlamasıyla, kart sistemini kuran şirkete, hiçbir altyapı yatırımı yapmamış olmasına rağmen ulaşım ücretlerinin yüzde 11’i komisyon olarak peşkeş çekilmeye başlandı. Antalyalılar ise kart uygulamasının başlamasının ardından ulaşıma gelen zamlar nedeniyle mağdur oldu. Kentte bu soyguna karşı Halkevleri, ÖDP, TKP ve üniversite öğrencileri tarafından bir mücadele süreci örgütleniyor. Ant-Kart soygununu durdurmak için şu ana kadar 30 binin üzerinde imza toplayan ve bu
imzaları 18 Kasım günü Büyükşehir Belediyesi’ne teslim eden örgütler yürüttükleri mücadele nedeniyle zaman zaman saldırılara da maruz kaldılar.
Vurun beni de! encecik çocuklar sokak ortas›nda polis kurflunlar›yla vuruluyorlar ya da karakollarda, cezaevlerinde “yüksekten düflüp” veya “kafalar›n› duvara çarp›p”, bu dünyadan sessizce yitip gidiyorlar. Çocuklar›n› sabah dualarla u¤urlayan analar babalar, akflama morg kap›lar›nda toplafl›yorlar, a¤›tlar yak›yorlar. Bir k›z çocu¤unun ›rz›na geçen muhteremler korunup kollan›rken; “dur” denilip de durmayan, duramayan gençler kurflun ya¤muruna tutuluyorlar. Hani ya “durmak yok”tu, “yola devam”d›? Siz çuvalla götürürken, kimseler size dur demiyor da ama iflsiz güçsüz bir delikanl›, art›k baba paras› yemek can›na tak edip de bir motosiklet afl›rsa, ona hemen “dur” deniliveriyor, durmazsa da vuruluyor. Memleketimizin kronik sorunu olan insan haklar› meselesinde karanl›k bir türlü da¤›lm›yor. ‹ktidarda bulunan “ampul”, di¤er meselelerde oldu¤u gibi insan haklar› alan›nda da, karanl›¤› ayd›nl›k k›lmak yerine daha da koyulaflt›r›yor. “Ampul”, ›fl›k vermiyor; hak ve özgürlükler dünyam›z› ayd›nlatm›yor. AKP iktidar›ndan ça¤dafll›k, uygarl›k, demokrasi ve insan haklar› bekleyenler, hayal k›r›kl›¤› yafl›yorlar m›d›r bilemem ama canlar›n›n s›k›ld›¤› belli. “Obama gibi geldiler, Bush oldular” diye m›zm›zlanmalar dahi bafllad›. Baflbakan, o bildik Kas›mpaflal› üslubu ile yan›tlad› onlar›: “Yaz›klar olsun!” “Yaz›klar olsun” tabii ama yaln›z onlara m›? Size hiç “yaz›klar olmas›n” m›? Tabiri caizse insan›n kan›n› donduran as›l beyanat ise, AKP Yozgat Milletvekili Abdülkadir Akgül adl› zattan geldi; adam herkesin gözünün içine baka baka “Ben de vururum, ne var bunda?” deyiverdi. Vur kardeflim, vur! Yoksulu da vur, emekçiyi de vur, gecekonducuyu da vur, Kürdü de vur, Alevi’yi de vur! Her kimse senin gibi düflünmeyen, yaflamayan, sana biat etmeyen, vur gitsin! Memleketi sat›p soydunuz, halk› yoksul ve muhtaç k›ld›n›z, herkesi yar›n›ndan korkar bir hale soktunuz; iflimizi, afl›m›z›, evimizi ald›n›z, yetmedi, flimdi de can›m›z› al›n bari! Beni de vurun; hat›r›m kal›r sonra! Hem az u¤raflmad›m sizinle; üstelik bu rezilli¤in içinde yaflamak, ölmekten de beter, bilesiniz. Siz nas›l adamlars›n›z ki, gencecik çocuklar›n ölümüne alk›fl tutabiliyorsunuz? Siz de¤il miydiniz daha dün cezaevinde fliir okuyup mahkum olan? Suçlu, sab›kal› olan? O zaman siz de kafan›z› duvarlara vursayd›n›z, yüksekten düflseydiniz, s›rt›n›zdan vurulsayd›n›z, sizin de sevenleriniz üzülmez miydi? Biz üzülürdük valla, insan›z çünkü… Nerede sizin o “genç siviller”iniz? Özgürlükleri savunan köfle yazarlar›n›z, gazeteleriniz, televizyonlar›n›z? Ordu ile aran›z gerildi¤inde, hakk›n›zda kapatma davas› aç›ld›¤›nda hemencecik sokaklara dökülüp, demokrasi ve insan haklar› nutuklar› atanlar flimdi neredeler? O ölen çocuklar›, cüzdanlar› bofl, çek defterleri yok, tak›m elbise yerine y›rt›k kot giyerler diye mi görmezsiniz? Yoksa bakar kör müsünüz? Vicdans›z m›s›n›z yoksa? ‹nsanl›ktan ç›km›fl, ilkel ve sadist mahluklar m›s›n›z? Her neyseniz; bu memleketin, bu halk›n hayr›na de¤ilsiniz! Çekip gidiniz! Biz hiç bir yere gitmiyoruz, siz gidiniz! Gidiniz, hemen gidiniz, yoksa biz göndeririz!
G
www.halkinsesigazetesi.net iletisim@halkinsesigazetesi.net 15 günlük Yayg›n, Süreli, Türkçe yay›nd›r.
n
Süt hakkını kazandılar İzmir Gültepe Seyfi Gülmez İlköğretim Okulu velilerinin mücadelesi sonucunda öğrenciler süt hakkı kazandı. Velilerin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne süt dağıtımı ve sağlık taraması için yaptıkları başvuru ve müfettişlerle yaptıkları görüşmeler sonuç verdi. Okulda öğrencilere süt
dağıtımına başlanırken yetkililer ikişer litre süt dağıtımının bundan sonra her hafta düzenli yapılacağını açıkladı. Ayrıca süt hakkının kazanılmasının ardından veliler başvuruda bulundukları sağlık taramasını da yaptırttı.
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Umar KARATEPE n
Telefon-Faks 0 212 245 90 37 n
Adres Tomtom Mah. Örmealt› Sk. 6/3 BEYO⁄LU/‹STANBUL n
Basıldığı Yer Taflbask› Matbaac›l›k Yay. ve Amb. San. Tic. Ltd. fiti. Bask› Tesisleri Kocaeli/‹zmit (0 262 335 28 95)
20 Kas›m 3 Aral›k
6 K‹BELE
2008
AFR‹KA “ANNES‹N‹” KAYBETT‹
GECEYARISI HAM‹LE TARAMASI
SEND‹KALARDAN SEMPOZYUM
“ELEfiT‹R‹N‹N HANIMEFEND‹S‹”
Devrimci ve tehlikeli
K›z yurduna namus bask›n›
Kad›nlar krize karfl› dayan›flmaya
Sevda fiener’e 80. yaflgünü ödülü
"Mama Afrika" (Afrika Anne) lakapl› Güney Afrikal› ünlü flark›c› Miriam Makeba hayat›n› kaybetti. Makeba, Grammy ödülü alan ilk Afrikal› sanatç› oldu. Apartheid rejimine karfl› bir belgeselde rol ald›ktan sonra "devrimci ve tehlikeli" görüldü¤ü için pasaportu iptal edildi. BM nezdinde giriflimlerde bulundu¤unda vatandafll›ktan ç›kar›ld›. Afrika’ya dönen ve Gine’de yaflamaya bafllayan Makeba, hayat› boyunca 30’dan fazla albüme imza att›, birçok ödül ald›.
‹stanbul Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nün ihbar üzerine Befliktafl’taki bir k›z ö¤renci yurdunda yapt›¤› inceleme tepki çekti. Befliktafl ‹lçe Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nün görevlendirdi¤i bir görevli, gece bask›n› yapt› ve ö¤rencilere “Buraya erkekler geliyor mu, aran›zda hamile olan var m›?” gibi sorular yöneltti. Bu bilgi bas›na s›z›nca ortal›k kar›flt›., veliler panikle yurdu arad›. E¤itim-Sen, Milli E¤itim Müdürlü¤ü’nü namus bekçili¤ine soyunmakla suçlad› ayr›ca bundan sonra bu tür ihbarlar›n ço¤alabilece¤ine dikkat çekti.
Hava-‹fl , Petrol-‹fl ve Tekg›da-‹fl Sendikalar› ile Toplumsal Araflt›rma ve E¤itim Merkezi’nin (TAREM) ça¤r›s› ile biraraya gelen kad›nlar ‹stanbul’da gerçeklefltirilen sempozyumla krizi, kad›nlara etkilerini ve etkin bir kad›n mücadele hatt› oluflturman›n yollar›n› konufltu. Krize karfl› kad›n dayan›flmas› yaratman›n ilk ad›m› olarak tan›mlanan sempozyumda, kriz karfl›s›nda kad›n dayan›flmas› örgütlenmesinin önemi, ba¤›ms›z bir kad›n platformu kurulmas› hedefi vurguland›.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co¤rafya Fakültesi Tiyatro Bölümü, kuruluflunun 50. y›l›nda Prof. Dr. Sevda fiener’e 80. Yafl Günü / Meslekte 50. Y›l Arma¤an› olarak Türk Tiyatrosu Günleri düzenledi. Tiyatro kuram› konusunda uzman olan ve “Hocalar›n hocas›” olarak tan›nan fiener için A.Ü. Rektörlü¤ü Tando¤an Yerleflkesi’nde gerçekleflen sempozyumda üç gün boyunca 30’u aflk›n bildiri sunuldu. Türk Tiyatrosu Günleri Sevda fiener’in kapan›fl konuflmas›yla son buldu.
Krizin fliddetine dur diyece¤iz!
Bizi bekleyin Elif YILMAZ Bahçelievler Halkevi
25 Kas›m Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü’ne kad›nlar›n hak mücadelesi damga vuracak Bu yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü, çok özel koşullarda yaşanıyor. Dünya, bugüne kadarki en şiddetli ekonomik krizlerinden birisini yaşıyor. Türkiye de krizi hissetmeye başladı. İşsizlik rakamları tırmandı, iğneden ipliğe her şeye zam geldi. Henüz işten çıkartılanların
ne kadarının kadınlardan oluştuğunu bilmiyoruz. Hatta belki bunların önemli bir bölümü istatistiklere de hiç yansımayacak. Ama bütün krizlerde olduğu gibi, bu krizde de, önemli bir kısmı güvencesiz çalışan birçok kadının, gündelikçilerin, sekreterlerin, temizlik işçilerinin önemli bir bölümü kapının önüne ilk konulanlar olacak. Bütün büyük krizlerde olduğu gibi, bu krizde de, ortaya çıkan yoksulluk ve işsizliğin en büyük acılarını kadınlar ve çocuklar çekecek. Krizin bede-
lini en çok kadınlar ve çocuklar ödeyecek. Krizin ekonomik şiddeti kapımıza dayandı. Ama şiddet evlerimizin içinde ve dışında daha şimdiden yangın gibi yayılıyor. Son yapılan araştırmalara göre Türkiye’de günde 3 kadın şiddetten ölüyor. Son iki yılda toplam 1985 kadın aile içi şiddet yüzünden hayatını kaybetti. Şiddet hamilelik de tanımıyor. Kadınların yüzde 5’i hayatını şiddet yüzünden engelli olarak sürdürmek zorunda kalırken, yüzde 30’u ge-
be iken de şiddet görüyor. Mor Çatı, Beyoğlu Kaymakamlığı’nın kadın sığınağına verdiği desteği çektiğini açıkladı. Kaymakamlık bütçe olmadığı gerekçesiyle aralık ayından sonra Mor Çatı sığınak çalışanlarına ücret ödemeyeceğini açıkladı. Artık aile bireyleri tarafından doğranıp çöpe atılan, ölesiye dövülen, tecavüz edilen kadınlarla ilgili haberler gazetelere sığmıyor. Çünkü ekonomik kriz, tıpkı savaş gibi, erkeklerin çaresizlik duygularını
25 Kas›m’da buluflmaya Kad›nlar›n 25 Kas›m eylem programlar› belli olmaya bafllad›. Ankara Ankara Kad›n Platformu 25 Kas›m’da 12.00’de YKM’de buluflup Yüksel Caddesi’ne yürüyecek. Bursa Bursa Kad›n Platformu, Kas›m ay›nda bas›n aç›klamalar›, film gösterimi ve 23 Kas›m’da kad›n flenli¤i düzenliyor. 25 Kas›m günü saat 18.30’da Alt›parmak K›z›lay önünden Orhangazi Park›’na yürünecek. Bursa ve Y›ld›r›m Halkevleri’nde, 8-14-18
Kas›m günleri, sohbetli kahvalt›, film gösterimi yap›lacak. 21 Kas›m’da stant aç›lacak. Eskiflehir Eskiflehir Demokratik Kad›n Platformu, 25 Kas›m’da 17.00’de Hamamyolu’ndan Adalar’a kadar mumlar eflli¤inde yürüyecek. ‹stanbul ‹stanbul’daki feministler, kad›n örgütleri ve kitle örgütlerinden kad›nlar, 25 Kas›m saat 19.30’da, Taksim Meydan›’ndan Galatasaray Postanesi’ne kadar bir gece yürüyüflü düzenleyecekler.
kışkırtarak cinsiyetçi toplumsal ilişkilerin sonucu olan kadına yönelik şiddeti azdırıyor. Erkek egemen kültürel değerler, krizin yarattığı basınçlarla bir araya geldiğinde, kadına yönelik şiddet daha da yaygın ve meşru bir hale geliyor. Bu yıl 25 Kasım, krizin şiddeti altında yaşanacak. Kadın-
lar, ekonomik ve fiziksel şiddete karşı, haklarına sahip çıkmak için sokaklarda olacaklar.
25 Kas›m nedir
25 Kas›m “Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü”, 1960’lar Latin Amerika’s›n›n küçük Dominik Cumhuriyeti’ne 30 y›ldan fazla hükmeden Trujillo diktatörlü¤ü taraf›ndan tecavüz edildikten sonra katledilen üç devrimci kad›na; Patria, Minerva ve Maria Teresa Mirabel kardefllere adanm›fl uluslararas› bir kad›n mücadelesi günüdür. 25 Kas›m 1960’da bir uçurumun dibinde cesetleri bulunan Mirabel kardefller, Trujillo diktatörlü¤üne karfl› mücadele eden Clandestina Hareketi'nin öncülerindendir. Bu mücadele içinde sembolleflirler ve “Kelebekler” diye an›l›rlar. Kelebekler, ölümleriyle, Dominik’in ve Latin Amerika halklar›n›n ve emekçi kad›nlar›n›n sembolü haline geldiler. Ölümleri baflta “trafik kazas›” olarak aç›klayan Trujillo rejimi, bir y›l sonra halk hareketi taraf›ndan devrildi. Yafll› ve “iktidars›z” olmas›na karfl›n bakire k›zlara tecavüz etme öyküleri, ‘Feast of the Goat’ isimli filme de konu olan diktatör Trujillo, 1961’de bir suikastle öldürüldü. 1981 y›l›nda Kolombiya’da toplanan Latin Amerika Kad›n Kurultay›’nda 25 Kas›m, “Kad›na Yönelik fiiddete Karfl› Uluslararas› Mücadele ve Dayan›flma Günü” ilan edildi. Birleflmifl Milletler de, 1999’de ayn› günü uluslararas› mücadele günü ilan etti.
Kadınlar Üzmez’in peşini bırakmayacak
Mamakl› kad›nlar sokaklar› ›s›tt› Mamakl› kad›nlar do¤algaz zamlar›n› Tuzluçay›r Meydan›’nda fatura yakarak protesto etti. Kad›nlar, “Haklar›m›z için AKP’ye karfl› mücadelede tek seçene¤imiz” dedi Ankara’da, Mamaklı Halkevci Kadınlar ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Kadın Komisyonu’nu ortak bir eylemle doğalgaz zamlarını protesto ettiler. Kadınlar doğalgaz faturalarını yaktıkları eylemle AKP’nin doğalgaz ve elektrik zamlarına karşı sokakları ısıtan eylemleriyle “Artık isyan ediyoruz faturaları ödemeyeceğiz, AKP’nin zamlarına teslim olmayacağız” dedi. 16 Kasım’da Mamak Halkevi önünde toplanan yaklaşık 90 kadın; “Evimizi, ocağımızı söndüren, bizleri kış günü üşütüp hasta eden AKP politikalarını protesto ediyoruz” diyerek Tuzluçayır Meydanı’na kadar bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüş boyunca ellerindeki boş tencerelere vuran, her gün sarındıkları battaniyeleri üzerilerine sarıp gösteren kadınlar; “Zamlar geri alınsın”, “Zam, zulüm, işkence işte AKP”, “Bu zamlarla yaşanmaz, zamlar geri çekilsin”, “ Melih Gökçek elini cebimden çek” sloganlarıyla ve yaptıkları konuşmalarla kadınların isyanını eyleme döktükler. Abidin Aktaş Sokak’tan yola çıkan yürüyüş ko-
lu Tuzluçayır Meydanı’na vardığında eylemciler yanlarında getirdikleri bir sobada faturalarını yaktılar. Kadınlar “AKP’nin zamlarıyla ödenemez hale gelen ve evleri donduran, aşları pişirtmeyen, çocuklara karanlıkta ders yaptıran elektrik ve doğalgaz faturalarını ödemiyoruz” diyerek faturalarla yanan sobanın sıcağında ısındı. Yapılan ortak açıklamada; “AKP, kış mevsimiyle birlikte zam mevsimini de getirdi, suya, elektriğe, doğalgaz ve kömüre yapılan zamlar %82’yi buldu. Zamlarla tasarrufu amaçlıyoruz diyen AKP halkın cebine elini uzatıyor. Krizin faturasını bizlere çıkartıyor” dediler. Kadınlar açıklamalarında çözümün AKP’ye karşı mücadele etmekten geçtiğini vurguladılar. Gerçekleştirilen basın açıklamasının ardından kadınlar ısınma hareketleri yaparak "AKP bizi bu hale düşürdü ama, biz ısınma hareketleri yaparak sokakları ısıtmaya hazırlanıyoruz" dedi.
Kadınların tecavüzcü Hüseyin Üzmez’in tahliyesine karşı tepkileri sürüyor. İzmir’de 6 Kasım’da Şiddete Karşı İzmir Kadın Platformu bir oturma eylemi yaptı. Eylemde Meclis’e faks çekilerek tahliye kararı kınandı. 12 Kasım’da Adana’da Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu bileşenleri Adli Tıp Kurumu önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada tahliyenin önünü açan rapor protesto edildi. 12 Kasım günü Mersin Kadın Platformu da İHD
Mersin Şubesi önünde bir eylem gerçekleştirdi. Eyleme DTP’li kadınlar yoğun ilgi gösterdi. 13 Kasım’da İstanbul’da İ.Ü. ve Koç Üniversitesi Öğrenci Kolektifleri’nden kadınlar İstiklal Caddesi’nde bir eylem yaptı. Öğrenci kadınların eylemi çevreden yoğun destek gördü. Davanın görüldüğü Bursa’da Kadın Platformu bileşenleri 19 Kasım günü saat 12.30’da Adli Tıp önünde eylem yapacak.
Eskişehir’de kadın mücadelesi büyüyor Eskişehir’de kadınların eşitlik, adalet ve demokrasi mücadelesi Demokratik Kadın Platformuyla büyüyor. Platform 10 Kasım’da Üzmez’in tahliyesine karşı bir basın açıklaması yaptı. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü etkinlikleri de platform tarafından ortak biçimde yürütülecek. Bu kapsamda 19 Kasım Çarşamba 11.00’de Anadolu Üniversitesi’nde "Nourth
Country” adlı film gösterilecek. 21 Kasım Cuma günü KESK salonunda kadına yönelik şiddet raporu kamuoyuna sunulacak. 25 Kasım Salı günü saat 17.00’da Hamam önünden Adalara mumlarla yürünecek. Halkevci kadınlar ise 22 kasım Cumartesi Yrd. Doç. Yasemin Özgün’ün katılımıyla kadın şiddet ve krizi tartışacak.
Bugün bizi yöneten partinin ad› her ne kadar AK Parti olsa da günümüzün KARA bir lekesidir. ‹zledikleri politikalarla, bask›lar›yla, zamlar›yla halk›n can›na okuyorlar. Ama bütün bunlar bizleri y›ld›rmayacak. Nas›l ki yap›lan son zamlarla bizleri karanl›kta oturmaya mahkûm ediyorlarsa, biz halk olarak da onlar›n ampullerini bafllar›na çalmaya devam edece¤iz. Özellikle biz kad›nlar, sokakta, çarfl›da, pazarda k›sacas› her yerde sesimizi yükseltip en ön saflarda yerimizi almaya devam edece¤iz. Geri planlarda kalmaya art›k tahammülümüz kalmad›. Evde oturup sadece kocaya ve çocuklara hizmet etme konumundan ç›k›p, d›flar›da da çal›fl›p hem ekonomik özgürlü¤ünü kazanmak hem de farkl› alanlarda bulunmak istiyoruz. Kafas› belden afla¤› çal›flan gerici düflüncelerin, kad›nlar› sadece cinsel bir obje olarak görmeleri, daha da alçalarak k›z çocuklar›na tecavüzde bulunmalar› affedilmeyecek suçlard›r. Devrimci düflüncelerin hapishanelerde çürümeleri, vatandafll›ktan ç›kar›l›p yurtd›fl›nda hayat›n› kaybetmeleri, ayd›n fikirlere olan düflmanl›klar› artt›rmaktalar. Üzmez gibi namus düflmanlar›n› utanmadan korumaktan çekinmiyorlar. Bu beyinleri lanetliyoruz. Biz kad›nlar her fleyin fazlas›yla fark›nday›z. Hiçbir flekilde kendimizi ezdirmeyece¤iz. Bütün kötülüklerin ve bask›lar›n karfl›s›nda duraca¤›z. Kad›nlar› küçümseyen beyinlerin korkulu rüyas› olaca¤›z. Her alanda her zaman ön saflarda yürüyece¤iz. Bizi bekleyin. * Ça¤r›: Kibele, gazetemizin okuru olan tüm kad›nlar›n s›k›nt›lar› ve hayata dair görüflleri ni paylaflt›klar› bir sayfa. Bu sayfa da yay›mlanmas›n› istedi¤iniz yaz›lar›n›z› ozge@sendika.org adresine gönderebilirsiniz.
Kad›nlar için filmler ‹flçi Filmleri Festivali ‹pek ve Demir (kriz ve kad›n)/ Dünyan›n Kad›n ‹flçileri / Kad›n Savaflç›lar için Engelleri Kald›r›n (Arjantin iflsiz iflçiler hareketi ve kad›nlar) / Dünyan›n Dört Bir Yan›ndaki Emekçi Kad›nlar / Güzel flehir / Oxaca Tarz› Medya ‹flgali (Meksika ö¤retmen grevi ve kad›nlar›n radyo iflgali) / Gündelikçi /Behice Boran: Son Nefesine Kadar ‹flçi Filmleri Festivali uzun metraj Ekmek ve Güller/ Norma Rea (direnifl ve kad›n) / Baran/ Rosa Lüksemburg/ Bir Yudum Sevgi Belgesel Lilith’in K›zkardeflleri / Karanl›ktan Diyaloglar (namus cinayetleri) Filmmor Görünmeyen Emek/ Avc›lar, Arac›lar ve Kad›nlar/ fiiddetin Ötesine Yolculuk / Kad›na Yönelik fiiddete Son / Namus Nedir Uzun Metraj Dönüfl/ Büyük Adam Küçük Aflk /Kay›p Niflanl› /Libertarias (‹spanya iç savafl›nda kad›nlar) /Daima Lilya
20 Kas›m 3 Aral›k
2008
EMEK 7
Krize karfl› miting
Kriz seramik iflçisinide vurdu
Sendikac›lara ceza
A‹HM malumu ilan etti
Gebze Sendikalar Birliği Temsilciler Meclisi, krizin etkilerine karşı miting düzenleneceği bildirdi. Meclis, Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesi'nde bir toplantı düzenleyerek dünyada ve ülkedeki mali krizi ve krizin emekçilere olan etkileri tartışıldı. Meclis ardından Cumhuriyet Meydanı’nda çıkarak "Kriz ticareti yapılmasına müsaade etmeyeceğiz" başlıklı açıklamasını okundu. Açıklamada, “Krizden sadece sendikalı çalışanlar değil tüm halkımızın etkilendiği, bu nedenle yapılacak etkinliklerin tüm emek dostları ve halkımızla birlikte dayanışma örgütlenmesi kararı alınmıştır” denildi.
Adnan Polat'a ait Ege Seramik, kriz gerekçesiyle küçülme kararı aldığını ve her dört işçisinden birini işten çıkartacağını duyurdu. Ege Seramik'ten İMKB'ye gönderilen açıklamada, artan maliyetler ve düşen talep nedeniyle mevcut üretimin fırınlar kapatılarak yüzde 25 düşürüleceği bildirildi. Şirket bu karar doğrultusunda her dört çalışandan birini de işten çıkaracak. Seramik sektöründe işverenler, özellikle doğalgaza gelen son zamların ardından zor durumda kaldıklarını söylüyorlar. Yurtbay Seramik, üretimini durduracağını açıklarken birçok küçük seramik atölyesinin de üretim durduracağı ilan edildi.
Samsun’da AKP Merkez İlçe Başkanlığı önünde ‘Kamu Reformu Yasa Tasarısını’ basın açıklaması yaparak protesto eden üç sendikacıya 15 ay hapis cezası verildi. Samsun’da 2005 yılında Kamu Reformu Yasa Tasarısını Taslağını basın açıklaması ile protesto ederken sendika yönetici ve üyelerine polis saldırıda bulunmuştu. 11 Kasım’da Samsun 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, KESK'e bağlı Eğitim-Sen Samsun Şube Başkanı Nezir Kelleci, Yapı Yol-Sen Samsun Şube Başkanı Adem Kocaoğlu ve ESM Samsun Şube Başkanı Yusuf İnci, 15’er ay hapis cezası aldı.
Tüm Bel-Sen’in 1993 yılında Gaziantep Belediyesi ile imzaladığı toplu sözleşmenin Yargıtay tarafından geçersiz sayılması üzerine başlayan hukuki süreç, kamu çalışanlarının toplu sözleşme yapabilmesi lehine sonuçlandı. Kamu çalışanlarına toplu sözleşme hakkı vermemekte direnen hükümetlere karşı AİHM, kamu emekçilerinin toplu sözleşme hakkı olduğunu kesin olarak vurguladı ve hükümeti gereğini yapmaya çağırdı. Kararı Sendika.Org’a değerlendiren KESK MYK üyesi Hüseyin Gölpunar, “kamu çalışanlarının toplu sözleşme hakkı önündeki önemli bir engelin aşılmış olduğunu” ifade etti.
Sendikas›z çal›flmak kan›m›za dokunuyor Sendikalaflt›klar› için iflten at›lan Çapa Kan Merkezi sa¤l›k emekçileriyle sendikalaflma ve ifllerini geri kazanma mücadelelerini 14 Kas›m’da Ankara’da yapt›klar› eylem öncesinde konufltuk Sendikalaştıkları için önce sürülen, ardından işten atılan Çapa Kan Merkezi sağlık emekçileriyle, niye sendikalı oldukların, sendikalı olduktan sonra işten çıkarılmalarını ve sendikalarına ve işlerine sahip çıkma mücadelelerini konuştuk. Dudu Tekkanat emekliliğine iki yıl kala sendikalı olduğu için işten çıkarılmış. Kızılay Özel Hemşirelik Koleji’nde dört yıl eğitim aldıktan sonra 1988’de mesleğine başlamış. Mesleğini ailesinin tavsiyesiyle seçtiğini belirten Tekkanat mesleğiyle gurur duyduğunu da sözlerine ekliyor. Tekkanat dört yıllık eğitiminin ardından 18 yıl hizmet ettiği Kızılay’la yurtdışı görevlerinde, gençlik kamplarında, deprem bölgelerinde çalışmış. Yurtiçi ve yurtdışı görevleri sırasında şu an 17 yaşında olan oğluyla doğru dürüst ilgilenemediğini söyleyen Tekkanat, bütün çocukları kendi çocuklarımızdan ayrı düşünmeden hizmet verdik diyor. Tekkanat DİSK’e bağlı Devrimci Sağlık Emekçileri Sendikası’na (Dev Sağlık-İş) 19 Eylül’de üye olmuş. Arzu Örün Kızılay Özel Hemşirelik Koleji’nden 1988’de mezun olmuş. O tarihten itibaren de işten çıkarılana kadar Kızılay’da çalışmış. Örün’de 14 yaşından beri içinde olduğu kurumun kendisini işten çıkarmış olmasına
anlam veremiyor. Kızılay’ın ‘Bir milyon iyi insan arıyoruz’ kampanyası yaparken bunca yıl Kızılay’a emek vermiş çalışanlarını işten çıkarmasına “böyle yardım kurumu olur mu?” diye soruyor. Aysel Çelik Kızılay Özel Hemşirelik Koleji’nden
1998’de mezun olmuş. Çelik hem mesleğini sürdürmüş hem de eğitimine Marmara Üniversitesi’nde devam etmiş. Okulu bitirdikten sonra yüksek lisans eğitimine de devam ediyor. Kızılay’ı evleri gibi gördüklerini söyleyen Çelik sitemli, biz Kızılay’a canı gönülden bağlıyız. Biz yasal haklarımızın bize verilmesini istiyoruz” diyor. “Niye sendika, niye şimdi” diye sorduğumuzda, Tekkanat’tan, Örün’den ve Çelik’ten aynı cevapları alıyoruz. İlk neden olarak, 2006’ya kadar kadrolu çalıştıkları Kızılay’da bu tarihten itibaren sözleşmeli işçi olarak çalışmaya başladıklarını söyleyen işçiler, zaten zor olan çalışma şartlarının
daha da zorlaştığını belirtiyorlar. Bu tarihe kadar Kızılaycılık ruhuyla yetiştikleri için hiçbir şeye itiraz etmediklerini söyleyen işçiler, “Bize gel dediler geldik, git dediler gittik, yaptığımız her şeyi işimizin bir parçası olarak gördük” diyorlar. İlk çalışmaya başladıklarında Çapa Kızılay Kan Merkezi’nde 73 hemşirenin görev yaptığını bu sayının şu an 15’e düştüğünü söyleyen işçiler, çalışma saatlerinin çok düzensizleştiğini belirtiyorlar. Aile nedir bilmeden, yağmur çamur demeden, yurtiçi yurtdışı görevlerinde bulunduklarını ama haklarının giderek ellerinden alındığını söyleyen emekçiler için bardağı taşıran son damla yeni müdür Hüsnü Altunay’ın kendilerine yönelik tavırları olmuş. Altunay’ın, toplantılarda Çapa çalışanlarına yönelik, “Siz robotsunuz, siz sadece denileni yapın, çözüm getirmeyin” gibi sözleri işçileri sendikalı olmak için harekete geçirmiş. İşçilerin sendikalı olmaya başlamalarının duyulması üzerine Altunay sendikalı işçilere, “Kaz sürü, maymunlar” gibi laflarla hakaret etmiş. Müdür hırsını alamamış olacak ki diğer çalışanları gece yarıları telefonla arayarak, sendikaya üye olanların istifa etmelerini, sendika-
Arzu Örün Aysel Çelik ‹flten at›lan emekçiler açt›klar› imza stand›yla mücadelelerine destek verecek “Bir milyon iyi insan” ar›yor
ya üye olmayanların da üye olmamalarını istemiş. İşçileri sürgünle, işten atmayla tehdit etmiş. Müdür Türkiye’deki diğer kan merkezi müdürlerini de telefonla arayarak sendikalaşmaya karşı sert tedbirler almalarını önermiş. İşçiler şu ana kadar verilen her göreve gittikten sonra son verilen göreve (sürgüne) gitmemelerini; “sürüldüğümüz yerde hizmet binası yok, kalacak yer yok, nerede hizmet vereceğiz, nerede kalacağız” diye açıklıyorlar. Ayrıca bu yapılanın tamamen hukuk dışı olduğunu da belirten işçiler, “Bulunduğumuz yerin dışına tayin yapamazlar, kaldı ki
Dudu Tekkanat
biz işçiyiz, bizde tayin olmaz” diyerek sürgün yerlerine niye gitmediklerini ifade ediyorlar. Kan Merkezi işçileri, sendikalaşma ve işlerini geri kazanma mücadeleleri sırasında mücadele eden işçilerin eylemlerine destek verdiklerini, aynı şekilde onların da kendi mücadelelerine destek verdiklerini söyleyerek, Türkiye’de işçilerin bu kadar sorunları olduğunu bilmediklerini ifade ettiler. Kan merkezi çalışanları mücadelelerine işlerini geri alana kadar devam edeceklerini söyleyerek artık kendilerinin de meydanlarda olduklarını ifade ediyorlar. Dev Sağlık-İş üyesi işçiler
söyleşimizin ardından, Ankara’da yapacakları eylem için yola çıktılar. Kızılay Kan Merkezi işçileri 14 Kasım’da da Kızılay tarafından düzenlenen “Türkiye Ulusal Güvenli Kan Programı” adlı toplantının yapıldığı yerde eylem yaparak, “Kızılay’a, işimize ve sendikamıza sahip çıkıyoruz” dediler.
Dersane öğretmenleri hak arıyor E¤itim emekçilerinin mücadelesinde bir ad›m da dershane ö¤retmenlerinden geldi. ‹stanbul Çekmeköy’de bulunan ABC Dershanesi’nde ö¤retmenler, ücretlerini alabilmek için ifl b›rakma eylemi yapt›
Metal iflçileri MESS’e yürüdü Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye binlerce metal işçisi, metal patronlarının örgütü Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS)’in hak tanımaz ve dayatmacı teklifini protesto etmek için bir yandan “Cuma Yürüyüşleri” gerçekleştirirken diğer yandan 11 Kasım saat 10.30’da Şişli Abidei Hürriyet Meydanı’nda toplanıp yolu trafiğe kapatarak MESS’in Şişli’deki binasına kadar bir protesto yürüyüşü düzenledi ve oturma eylemi gerçekleştirdi. “MESS Dayatmalarına Hayır!” yazılı büyük boy pankart ve sendikanın flamalarını taşıyan işçiler yürüyüş boyunca; “İşten Atılmalar Yasaklansın”, “Krizin Faturasını Sorumluları Ödesin”, “MESS, MESS şaşırma sabrımızı taşır-
ma!”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganlarını attılar. Yürüyüş sonrası MESS önünde düzenlenen basın açıklamasını Birleşik Metal-İş Genel Sekreteri M. Selçuk Göktaş yaptı. Açıklamada krizin kapitalist sistemin krizi olduğu belirtilirken bunu bahane ederek MESS’in işten çıkarmalara, ücretleri düşürmeye ve sosyal hakları gaspetmeye çalışıldığına dikkat çekildi ve “Sendikamız Birleşik Metal-İş; işten çıkartmalara, emekçilerin haklarının gasp edilmesine karşı mücadele bayrağını yükseltme kararlılığındadır. Krizin bedelini krizi yaratanlar ödemelidir” denildi.
ABC Dershanesi öğretmenleri ücretlerinin iki aydır verilmemesini protesto etmek için 8-9 Kasım tarihlerinde iş bırakarak bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan açıklamada “Bizler Eğitim Emekçileri Derneği üyesi öğretmenler olarak, çalışma koşullarımızın düzeltilmesi, ücretlerimizin ödenmesi için biraraya gelerek sesimizi yükseltiyoruz” denildi. Öğretmenler ayrıca “Ücretler zamanında verilmiyor, parça parça ödeniyordu. Ücretlerimizin zamanında ve eksiksiz ödenmesi konusunda yaptığımız onlarca görüşme dershane patronları ta-
rafından işten çıkarılma tehdidi ile cevaplandı. Görüşmelerimize olumlu bir sonuç alamadığımız için dershanede çalışan öğretmenler olarak 8 Kasım’da
hiçbir derse girmedik ve ücretlerimiz ödeninceye kadar da girmeyeceğimizi söyledik” diye açıklamada bulundular. Öğretmenler yaptıkları eylemin, Türkiye’de dershanecilik sektöründe yaşanan ilk iş bırakma eylemi olduğunu söylediler. Dershanede çalışan 11 öğretmenin 9’unun katıldığı eyleme Eğitim-Sen, demokratik kitle örgütleri ve öğrenci velileri de destek verdi. Sonrasında yapılan görüşme sonucu öğretmenler birikmiş ücretlerini alırken iş akitleri feshedildi.
Kazım Bakış’ı yitirdik
Limter-‹fl sendikas›n›n 1996-2003 y›llar› aras›nda Genel Baflkanl›¤›’n› yapan devrimci sendikac› Kaz›m Bak›fl, 9 Kas›m’da ‹sviçre’de yaflam›n› yitirdi. 11 Kas›m’da Türkiye’ye getirilen Bak›fl’›n cenazesi, iflçi s›n›f› mücadelesi içerisinde birlikte mücadele etti¤i devrimci sendikac›lar ve iflçiler ile ailesinin kat›ld›¤› bir törenle Kartal Cemevi’nden Tunceli’ye u¤urland›. Bak›fl, Tuzla tersaneleri bölgesinde güvencesiz çal›flma koflullar›na mahkûm edilen, “öldükleri zaman arkalar›n-
dan soracak kimseleri bile olmayan” iflçiler için bir sendikal alternatif yaratma mücadelesini son derece zor koflullarda omuzlad›. Tuzla tersanelerindeki ilk grev ve direnifl hareketlerinin örgütlenmesinde ön safta mücadele eden Kaz›m Bak›fl, defalarca gözalt›na al›nd›, iflverenlerin sald›r›s›na u¤rad›. 43 yafl›ndayken yitirdi¤imiz Kaz›m Bak›fl, Türkiye iflçi s›n›f› mücadelesinin militan, mütevaz› ve kararl› bir önderi olarak hat›rlanacak.
Krize karfl› emekçi savunmas› Tufan SERTLEK Dev Sa¤l›k-‹fl Genel Sekreteri
Baflbakan G-20 zirvesine kat›lmas› vesilesiyle uluslararas› bas›n toplant›s› düzenliyor. CNN-Türk radyosundan canl› yay›n› dinliyorum. Ekonomik krizin Türkiye’yi nas›l etkileyece¤ine iliflkin bir soruya flöyle cevap veriyor Baflbakan›m›z. “Ben bu krizin ekonomik kriz oldu¤unu düflünmüyorum, bu finansal krizdir. Biz 2001 krizinde finans alan›n› düzenledik bu yüzden böyle bir krize haz›r›z.” Tayyip ekonomist dehas›n› bu flekilde konufltururken dünyan›n bütün ileri gelen iktisatç› düflünürleri, sermaye çevreleri 2009’da yaflanacak büyük bir durgunlu¤a karfl› uyar›da bulunuyor, finansal krizin reel ekonomiye do¤ru h›zla yay›ld›¤›n› ifade ediyorlard›. Üretimlerini durduran, ara veren, iflas eden irili ufakl› iflletmelerin say›s›n› bilmek mümkün de¤il. Medyada sadece büyük çapl› iflletmeler söz konusu olunca yer buluyor bu tür haberler. ‹flten ç›karmalar daha flimdiden ciddi bir sosyal sorun haline gelmeye bafllad›¤›n› görmemek için kör olmak gerek. Kriz karfl›s›nda sermayenin program› bellidir: ‹flten ç›karmalarla mali yükünü hafifletmek di¤er taraftan devlet eliyle sermaye s›k›nt›s›n› en aza indirmek. Bunun anlam› ise kamu eliyle üretilip sat›lan temel tüketim mal ve hizmetlerine yap›lan afl›r› zamlarla halktan nakit toplay›p sermayeye aktarmak, di¤er taraftan da bütçeyi bu anlam›yla daha etkin kullanmak. Her ikisi de iflçiler ve halk katmanlar› için do¤rudan yoksullaflt›rma anlam›na geliyor. Ne varki emek hareketi kendi gündemini yaratamaman›n s›k›nt›s›n› yaflayarak kriz sürecine giriyor. Krizin (Kürt sorunuyla beraber) 2009 y›l›n›n tamam›na yay›lm›fl temel sorun olarak yaflanaca¤›n› düflündü¤ümüzde emek hareketinin kendi kitlesine ulaflmas› ve etkilemesi için bugünden itibaren yapacaklar›m›z›n hayati öneme haiz oldu¤unu söyleyebiliriz. Bu sürecin emek hareketine sundu¤u en önemli imkan bölgesel güç olabilme potansiyelidir. ‹flsizlik ve yoksulluk olarak karfl›m›za ç›kacak olan krize karfl› iflten ç›karmalar› engelleyen, zamlar› geri ald›ran ve toplumsal dayan›flma pratikleri gelifltiren bir hatt›n örülmesini öngörmeliyiz. Bunun yap›lamad›¤› ve sadece protesto gösterileriyle yetinildi¤inde faturay› ödemek zorunda kalan kitleler ya milliyetçi reflekslere cevap verecek ya da yine bildik sadaka iliflkisiyle kendi cellad›ndan, AKP’den yakas›n› kurtaramayacakt›r. Bu nedenle emek hareketi; D‹SK ve KESK baflta olmak üzere meflruiyeti kabul görmüfl emek örgütleri arac›l›¤›yla “kriz masalar›” oluflturmal›, emekçilerin ve yoksullaflan halk›n baflvuru adresi haline gelmelidir. ‘Kriz masalar›’ iflten ç›karmalar›n oldu¤u iflyerlerinde iflyeri iflgallerini örgütleyebilmeli, yoksulluk karfl›s›nda yerel dayan›flma organizasyonlar›yla ma¤duriyeti en aza indirebilmelidir. Bu sürecin iflçi ve emekçi kitlelerin çal›flma ve yaflam bölgelerinde fiili bir çal›flma olarak örgütlenmesi gerekti¤i aç›kt›r. Emek haraketi kendi kitlesiyle buluflabilmeli ve onun karfl›s›na somut bir güç olarak ç›kabilmelidir. Kuflkusuz bu süreç 29 Kas›m benzeri (il veya yurt çap›nda) merkezi eylemliliklerle beslenmeli ve kendisini toplumsal muhalefet hareketi olarak ifade edebilmelidir. Emek hareketi 2001 krizine cezaevlerinde devletin sald›r›s› ve siyasi tutuklular›n açl›k grevi direnifllerinin gölgesinde girmiflti, 2009 y›l› ise Kürt sorunun gölgesinde yaflanacak gibi görünüyor. Ancak bu kez öngörüsü iyi yap›lm›fl bir mücadele program› bu gölgeyi kald›rabilir ve emek hareketini görünür k›labilir.
20 Kas›m 3 Aral›k
8 DÜNYA
Gelen gideni aratacak ABD egemenli¤inin zay›flad›¤› ve krizin yay›ld›¤› bir dönemde baflkanl›¤a seçilen Obama’n›n yapacaklar› Bush’unkileri aratabilir
Bush, 8 y›ll›k baflkanl›¤› döneminde ABD’yi dünyan›n en nefret edilen ülkesi kategorisinde aç›k ara lider yapt›. Obama’n›n ise bu imaj› de¤ifltirme flans› yok denecek kadar az
ABD’nin 44. başkanı Barack Obama oldu. Görevi 20 Ocak’ta devralacak olan Obama, özellikle siyah ırkın ezilmişliğini arkasına alarak dünyaya bir değişim umudu gibi yansıtıldı. Ancak Obama’nın nasıl bir başkan olacağı ten rengine göre değil izleyeceği politikaya bağlı olacak. Tekellerin dostu Dünya ABD’den yayınlan derin bir ekonomik kriz içerisinde ve bu kriz kısa sür-
Ne umuyorlar, ne bulacaklar? Dünyan›n dört bir yan›nda Obama’n›n seçilmesi yeni bir umut olarak karfl›land›. Ancak, flekillenmeye bafllayan yeni kabine Obama’n›n ifle Bush’un kald›¤› yerden devam edece¤ini gösteriyor Obama seçimlere “Değişime inanabiliriz” sloganıyla girdi ve siyahların, hispaniklerin, kadınların, eşcinsellerin ve diğer ezilmişlerin oyunu alarak başkan seçildi. Özellikle 11 Eylül saldırısından sonra üzerlerindeki baskı artan ABD’li Müslümanların yüzde 89’unun Obama’ya oy verdiği söyleniyor. Obama’nın seçilmesinin ardından başta devlet başkanlarından olmak üzere çok sayıda kutlama mesajı geldi. Mesajlarda Obama’nın seçilmesinden duyulan memnuniyet ifade ediliyordu. Van’da Obama’nın başkan seçilmesini koyun
kurban ederek kutlayanlar bile oldu. Herkesin Obama’da umudu kendi beklentilerini yerine getireceği yönünde. Ancak hangi beklentilerin yerine getirileceği Obama’nın yavaş yavaş şekillenmeye başlayan kabinesiyle uç veriyor. Obama’nın kabinesine Collin Powel, Arnold Swarzenneger gibi Cumhuriyetçileri ve hatta John McCain’i bile alması gündemde. ABD’deki yeni hükümet Demokrat Parti hükümetinden çok bir koalisyon hükümeti olacağa benziyor. Bu da ekonomik kriz ve hegemonya yitimine karşı ABD egemenlerinin çıka-
rı için tüm güçlerin birleşmesi demek. “Değişim” sloganıyla gelen Obama hiçbir şeyi değiştirmeyerek bütün
beklentileri boşa çıkaracak.
meyecek. Kriz karşısında yeni ABD yönetiminin alacağı kararlar Obama politikalarının nirengi noktası olacak. Obama’nın seçim söylemlerinde orta sınıflara ve düşük gelirlilere destek vurgusunun ağırlıkta olduğu biliniyor. Ancak Obama seçimler öncesinde Bush hükümetinin tekelleri kurtarmak için hazırladığı 700 milyar dolarlık kurtarma paketine koşulsuz evet demişti. McCain’in bile kararsız kaldığı kurtarma planındaki bu netlik, orta sınıfların vergilerini düşürmek, sağlık yardımını genişletmek, eğitimi iyileştirmek ve işsizliğe karşı önlem almak gibi seçim vaatlerini de bir hayale dönüştürüyor. Çünkü tekelleri kurtarmak için emekçilerden vergi toplamak ve bütçeden kısmak lazım. Yeni bir savaflç› baflkan ABD, ekonomik krizle derinleşen bir egemenlik krizi içerisinde. ABD’nin dünya halklarına söz geçirmesi artık daha zor ve Obama’dan bu hegemonyayı yeniden tesis etmesi bekleniyor. Bu da çok daha saldırgan bir ABD anlamına geliyor. Afganistan bataklığına saplanan ABD’yi bu bataklıktan çıkmak için Afganistan’a
daha fazla asker göndereceğini söyleyen Obama, militanların sınırdan geçmesini engellemek için Pakistan’a askeri müdahalede bulunmaktan çekinmeyeceğini seçimlerden önce belirtmişti. Obama’nın seçim vaadi olarak verdiği “Irak’tan asker çekme” sözünü tutması ise zor. Halihazırda Irak yönetimiyle 3 yıl daha kalmak üzere yeni anlaşma imzalandı ve ABD’nin, üslendiği Irak’tan tamamen çekilmesi, bölgedeki tüm egemenlik iddiasından vazgeçmesi anlamına gelir. Obama’nın Ortadoğu politikasının neye benzeyeceği ise “başdanışmanlık” makamı olan Beyaz Saray Genel Sekreterliği’ne Rahm Emanuel’i getirmesinden belli. Göbek adı “İsrael” olan Emanuel, I. Körfez Savaşı sırasında "gönüllü" olarak İsrail Ordusu’nda hizmet vermiş bir isim. Bu da Obama’nın Filistinlilere yapılan zulmün arkasında durması ve İran ile savaşın hala sıcak bir gündem olarak korunması demek. Obama, bir emperyalist enkazı yenileme sorumluluğunu üstlendi. ABD’nin emperyalist çıkarlarının değişmemiş olması ve ülkenin içerisinde bulunduğu durum dünyanın beklentilerinin tam tersi yönünde bir ABD Başkanı yaratacağa benziyor.
Üniversiteliler Avrupa’y› sall›yor Avrupa, liseli ve üniversiteli ö¤rencilerin isyan›yla sars›l›yor. Almanya’n›n dört bir yan›nda ö¤renciler e¤itim sistemindeki sorunlar› protesto etmek için meydanlardayd›. ‹talya’da ise Berlusconi’nin e¤itim reformu ad› alt›nda e¤itime ayr›lan bütçede uygulad›¤› kesintiler ö¤rencileri tekrar soka¤a döktü Almanya’da ö¤renciler sokakta! Almanya’nın her yanında öğrenciler eğitim sistemindeki eksiklikleri protesto etmek için sokaklara döküldüler. “Schulaction” adlı girişimin öncülüğünde, 12 Kasım günü Almanya’nın dört bir yanında öğrenciler sınıf mevcutlarının azaltılması, öğretmen yetersizliğinin giderilmesi ve kötü eğitim koşullarının düzeltilmesi talebiyle “grev”e gittiler. Okul yönetimlerinin aynı gün sınav koyması greve katılımı
etkilemedi. Ülke genelinde yaklaşık 100 bin öğrencinin katıldığı eyleme Eğitim Emekçileri Sendikası (GEW) ve üniversite eğitimcileri de destek verdi. Öğrenciler eylemlere devam edeceklerini söylediler. ‹talya’da isyan sürüyor! İtalya’da öğrenciler, eğitim reformunu protesto etmeye devam ediyorlar. 30 Ekim günü 1 milyon öğrenci, veli ve öğretmenin Roma’nın ünlü meydanı Piazza Novona’yı doldurmasının ardından, mey-
dan 14 Kasım günü bir kez daha 500 bin üniversitelinin eylemine sahne oldu. Hükümetin muhalefeti bölmek amacıyla yasanın üniversitelere dair düzenlemelerini şimdilik durdurma kararı almasına rağmen, eğitim sendikaları 14 Kasım günü tekrar greve gittiler. Yasa ilköğretimde 9 milyar avro, yüksek öğretimde ise 1,5 milyar avro kesinti yapılmasını öngörüyor.
G-20 liderleri ekonomik krizi konuflmak için ABD’de bir araya geldi. Toplant›da krizi durdurabilecek k›sa vadeli somut kararlar al›namad› için İngiltere’de buluşmak üzere dağıldı. G-20 zirvesinde, dünyada krizden asıl etkilenen kesim olan emekçileri korumaya dönük ise herhangi bir karar alınmadı. Toplantıda somut kararların alınamamış olması ekonomik krizin kısa vadede bitmeyeceğinin de göstergesi. G-20 ülkelerinin liderleri emperyalist sistemin selame-
Rusya “Ekim”i kutlad› n Rusya’da, Komünistler Ekim Devrimi’nin 91. y›ldönümünü kutlamak için meydandayd›lar. Ünlü Bolfloy Tiyatrosu önünde toplanan yaklafl›k 5 bin kifli eski Sovyet milli marfl› eflli¤inde Ekim Devrimi’ni kutlad›. Komünist Parti lideri Züganov, tüm kapitalistlerin Marx’›n “Kapital”ini dikkatlice okumas›n› isteyerek, ekonomik krizden kapitalizmin sorumlu oldu¤unu söyledi. 7 Kas›m’da kutlanan Ekim Devrimi’nin y›ldönümü 2005 y›l›nda Putin taraf›ndan ulusal bayram olmaktan ç›kar›lm›fl, onun yerine 4 Kas›m “Ulusal Birlik Günü” ilan edilmiflti. Ulusal Birlik Günü ise Baflbakanl›k binas› önünde yaklafl›k 500 kifliyle kutland›.
Gazze açl›¤a teslim n Gazze’ye tüm mal girifllerini engelleyen ‹srail ambargosu sebebiyle Gazzeliler açl›kla karfl› karfl›ya. BM, 750 bin Gazzeliye yiyecek yard›m›n› durdurdu. Bununla birlikte Gazze’nin büyük bir bölümüne enerji sa¤layan santralinin yak›ts›z kalmas› nedeniyle 800 bin kifli karanl›kta kald›. BM’nin Gazze bürosu, ‹srail’in bölgeye uygulad›¤› ambargoyu “kabul edilemez” ve “ay›p” olarak nitelendirdi. ‹srail d›fliflleri yetkilileri, ambargoyu s›k›laflt›rma nedeni olarak Filistinli militanlar›n sald›r›lar›n› öne sürerek, Hamas’›n “her zamanki gibi, medya flovu düzenledi¤ini” iddia etti.
Polonyal› iflçilerden iflgal I Polonya’da, “Sierpen 80” sendikas› üyesi yaklafl›k 200 iflçi, Baflbakan Donald Tusk’un parlamentodaki ofisini iflgal edip erken emeklilik yasas›na itirazlar›n› dile getirmek için Tusk’la görüflme talep ettiler. Reform ile ilgili taleplerinin kabul edilmemesi durumunda y›lbafl›na kadar orada bulunabileceklerini söylediler. Yeni emeklilik yasas› hükümet ve di¤er koalisyon partilerinin deste¤i ile geçen hafta kabul edilmiflti.
“Çar” Putin’le 12 y›l daha n Rusya parlamentosunun alt kanad› Duma, devlet baflkanl›¤› süresini dört y›ldan alt› y›la ç›karacak anayasa de¤iflikli¤ini onaylad›. De¤iflikli¤in, Baflbakan Putin’in yeniden devlet baflkanl›¤›na dönmesi amac›n› tafl›d›¤› iddia ediliyor. Putin, 31 Aral›k 1999’da Boris Yeltsin’in istifas›n›n ard›ndan devlet baflkanl›¤› görevine bafllam›fl; 2004 y›l›nda ise ikinci kez seçilmiflti. 7 May›s 2008’de görev süresinin dolmas›yla yerini Medvedev’e b›rakt›. Medvedev’in göreve bafllamas›ndan itibaren “Putin’in yerine bakt›¤›” yorumlar› yap›l›yordu. Putin, yap›lan anayasa de¤iflikli¤i ile 12 y›l daha devlet baflkan› olarak görev yapabilecek.
“17 Kas›m Direnifli” an›ld›
G-20 ABD’de topland› Açl›k ülkesinin intikam› Dünya nüfusunun yüzde 70’ini temsil eden gelişmiş ve azgelişmiş 20 ülkenin devlet başkanları 15 Kasım günü ABD’de yapılan G-20 zirvesinde bir araya geldi. Ekonomik kriz gündemiyle yapılan ve krize karşı dünya genelinde uygulanacak politikaların konuşulduğu toplantıya Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, IMF ve Dünya Bankası başkanları da katıldı. Toplantıdan kısa vadeli ve somut sonuçlar çıkmazken mali sistemin reformdan geçirilmesi, piyasalara güvenin artırılması, IMF ve Dünya Bankası’nın işleyişinin hızlandırılarak görev alanlarının genişletilmesi gibi dünya emperyalist sistemini ve kapitalistlerin çıkarlarını korumaya dönük uzun vadeli kararlar alındı. Liderler 30 Nisan 2009’da, alınan kararları gözden geçirmek
2008
ti için toplantıdayken dünyanın çeşitli yerlerinde eylemciler G-20 zirvesini protesto etti. Endonezya’nın başkenti Cakarta’da ve Filipinlerin başkenti Manila’da sokağa çıkan eylemciler ABD elçilikleri önünde ekonomik krizin sebebi olan kapitalist sistemi eleştirdiler.
Medyan›n “Somalili korsanlar” dedi¤i militanlar kaç›rd›klar› gemilerden ald›klar› fidyelerle sömürgeci dönemden kalan alacaklar›n› tahsil ediyor Yıllarca İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından sömürülen, 1992’de ABD’nin 32 bin askerle işgal etmeye çalıştığı, kara kıtanın açlık, yoksulluk ve iç savaşla boğuşan ülkesi Somali, emperyalist sistemden intikamını alıyor. Medyanın “Somalili korsanlar” olarak adlandırdığı silahlı Somaliler fidye alabilmek için gemi üstüne gemi kaçırıyor. Dünyanın en
büyük nakliyat rotalarından birinin geçtiği Somali açıklarında kaçırılan gemilerin sahiplerinden korsanlar son bir yıl içerisinde 20 milyon dolarlık fidye elde etti. Korsanlar son olarak ham petrol taşıyan Suudi Arabistan bandıralı bir süper tankere el koydu. Somalili korsanların elinde 14 gemi bulunuyor. İkisi Türkiye bandıralı bu gemilerden birinin ortağı ise
AKP İstanbul milletvekili Kemal Yardımcı. Gemi kaçırmaların Türkiye’nin gündemine girmesi de bu vesileyle oldu. Açlık, yoksulluk ve iç savaşa karşı çıkış yolunu emperyalist ticareti haraca kesmekte bulan Somalililer kapitalistlerin çıkarını ciddi anlamda tehdit ediyor. Bölgede Somalili korsanlarla savaşmak üzere pek çok NATO gemisi bulunsa da kaçırma faaliyetlerini durdurmak mümkün olmuyor. Gemi sahipleri ve kapitalistler “imdat” çığlıkları atarken yıllarca sömürülmüş olan bir halk sermaye birikimlerini atalarını sömürmüş olmaya borçlu olan kapitalistlerden verdiklerinin bir bölümünü geri alıyor.
n Yunanistan’da ö¤renciler “17 Kas›m Direnifli”nin y›ldönümünde yürüyüfl düzenlediler. 35 y›l önce 17 Kas›m'da Atina Teknik Üniversitesi'nde cuntaya karfl› bafllayan ö¤renci direnifli kanl› bir biçimde bast›r›lm›fl, birçok ö¤renci yaflam›n› yitirmiflti. Yaklafl›k 100 bin kifli, 1967-1974 y›llar› aras›nda ülkeyi yöneten cuntay› protesto etmek için Atina Teknik Üniversitesi’nin önünden bafllayarak ABD büyükelçili¤ine yürüdü. Yürüyüfl s›ras›nda kanl› bir Yunan bayra¤› tafl›yan eylemciler, ABD’nin cuntaya olan deste¤ini protesto ettiler. Büyükelçilik önünde polis sald›r›s›n›n ard›ndan ç›kan çat›flmada eylemciler tafllar ve molotof kokteylleri ile polise karfl›l›k verdiler.
ABD üç y›l daha Irak’ta I ABD ve Irak aras›ndaki stratejik güvenlik anlaflmas› onayland›. Yap›lan anlaflmaya göre, ABD askerleri üç y›l daha Irak’ta kalacak. Irak hükümet sözcüsü, Amerikan askerlerinin 30 Haziran 2009’a kadar kent ve kasabalardan, 31 Aral›k 2011’e kadar da ülkenin tamam›ndan çekilece¤ini belirtti. ABD Genelkurmay Baflkan› Mike Mullen, memnuniyetini dile getirerek, Irak’tan çekilmenin bölgedeki duruma ba¤l› oldu¤unu söyledi. Bölgede üç y›l içinde yaflanacak geliflmelerin, asker çekme plan›n›n yeniden ertelenmesine gerekçe yap›lmayaca¤›n›n garantisi bulunmuyor.
20 Kas›m 3 Aral›k
2008
EKONOM‹ 9
Deprem büyüyor
AKP’nin ümü¤ünü kim s›kacak Mustafa EBERL‹KÖSE eberli@sendika.org
Türkiye’de kriz gittikçe derinlefliyor. Birçok sektörde üretim miktarlar›nda düflüfl var. ‹flten ç›karmalar artt›. Üretime ara veriliyor, fabrikalar kapat›l›yor. Bankalar kredi faiz oranlar›n› yükseltti, talep geriledi. Kredi borçlar› ödenemiyor Küresel ekonomik kriz tüm dünyada etkisini artırmaya devam ediyor. Birçok ülke resesyon, yani negatif büyüme dönemine girdi. Birçok dev marka ya üretime ara veriyor, ya da binlerce işçiyi kapı önüne koyuyor. Tüm dünyada tüketim talebi geriledi. Böyle bir ortamda Türkiye’de başta Tayyip Erdoğan olmak üzere sermaye, krizi fırsata dönüştürebileceklerine inanıyordu. Egemenlerin bir fırsat olarak görmek istedikleri krizin etkileri öncü sarsıntılarla birlikte ekonomiyi sarsmaya başladı bile. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporuna göre sanayi üretimi Ağustos ayında yüzde 4,1 Eylül ayında ise yüzde 5,5 düştü. Özellikle imalat sanayinde düşüş oranı yüzde 6,4’e ulaştı. Ülke ekonomisini ayakta tutan stratejik sektörlerden demir çelik üretimi de krizden fazlasıyla etkileniyor. Şu anda kapasitesinin yüzde 40’ı ile üretim yapan sektörde yakında üretime ara veren fabrikalar olacağı tahmin ediliyor.
Krizin ilk zamanlarında ‘hazırlıklıyız’ mesajları veren bankacılık sektöründe işten çıkarmalar şimdiden başladı. Denizbank ve Akbank’ta binin üzerinde çalışan çeşitli bahanelerle işten çıkarıldı. TEB ve Fortis gibi yabancı sermayeli bankaların birleşmesi tartışılıyor. Garanti Bankası ise faiz oranlarının düşmesi ve kâr marjlarının gerilemesi karşısında bankalar arası birleşmelere sıcak baktıklarını açıkladı. CNBC-e Tüketim Endeksi Ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 6,17 gerileyerek 156,89 düzeyine düştü. Bu rakamlar iç talebin yavaşladığı ya da gerilediği anlamına geliyor. Özellikle perakende sektöründe kendini hissettiren bu gerileme, ilk başta büyük alışveriş merkezlerini vurdu. Alışveriş merkezlerinde yer alan birçok büyük marka şubelerini teker teker kapatmaya başladı. Ocak-Ekim döneminde kapanan şirket sayısı 41 bin 95 oldu. Bu rakam geçen seneye göre yüzde 50’lik bir ar-
tış ifade ediyor. Yılın ilk dokuz ayında protestoya uğrayan senet sayısı yüzde 5,6 artışla 1 milyon 124 bin 689’a, tutarı da yüzde 12.9 artışla 4 milyar 622.6 milyon YTL’ye ulaştı. Sönmez Filament 6 Kasım’da üretime verilen aranın sürekli hale getirilmesine karar verdi. Yani fabrika kapandı. Kale Kilit bünyesinde bulunan birçok birimi kapatma kararı aldı. Binlerce işçi işsiz kalacak. Özellikle tekstilde birçok
fabrika kapandı. Philips, Gebze’de bulunan fabrikasını kapatma kararı aldı. Başta Almanya olmak üzere ihracat yaptığımız birçok ülke daralma yaşıyor. İç piyasalarda talep geriliyor. Kapanan fabrikalar, artan işsizlik oranları, ödenemeyen krediler ve senetlerin miktarı artıyor. Böyle bir durumda egemenlerin bahsettiği krizden çıkacak tek fırsat sanırız işçi sınıfının kazanılmış haklarını gasp edecek yeni bir yapılanma.
Otomobil üretimi durdu duruyor Otomotiv üretimindeki düşüş devam ediyor. Tofaş ve Renault’dan sonra Ford Otosan da 13-26 kasım tarihleri arasında üretime ara verdi. Yıllık 1 milyon 400 bin otomobil üretimi yapılan sektörde bu yıl hedeflenen üretim miktarı 1 milyon 250 bin otomobil. Üretim sadece Ekim ayında yüzde 20,5 geriledi. Üretimin gerilemesinin en büyük nedeni iç piyasadaki talebin düşmesinin yanında ihracat oranlarının da gerilemesi oldu. İç piyasadaki talebin düşüşün nedeni bankaların kredi faiz oranlarını yükseltmesine bağlanıyor. Bankalar otomobil için verdikleri kredilerin faiz oranlarını yüzde 1,5’ten yüzde 2,16’ya yükselttiler. Bankalar ise verdikleri kredileri tahsil edemedikleri için tedbir aldıklarını belirtiyorlar. Birçok marka için uygun kredi imkânı sunan VDF, 3200 araç hakkında verdiği kredileri tahsil edemediği için yasal takip başlattı. Sadece Adıyaman’da son 3 ayda bankalar tarafından haczedilen araç sayısı 400’ü buldu. Yedd-i emine düşen araç sayısında yaklaşık yüzde 60–70 oranında artış olduğu belirtiliyor.
Enkaz›n alt›nda kalmayal›m ‹syan karargaha s›zd› Birçok fabrika üretimi durdurma karar› al›rken, binlerce iflçi iflsiz kald›. ‹flçilerin tepkileri art›yor. ‹flyeri terk etmeme eylemleri yapan iflçiler, yürüyüfller düzenliyor Ekonomik krizi öne süren birçok işyeri işçi çıkarmaya, üretimi esnekleştirmeye, sektör değiştirmeye devam ediyor. İşsiz kalan işçiler, yaptıkları eylemlerle yeni direnişler örgütlüyorlar. Özellikle otomotiv ve tekstilde yaşanan işçi kıyımları birçok sektörde de yaşanmaya başladı. Key Tekstil işçileri üç aydır ödenmeyen ücret alacakları için Yenibosna Doğu Sanayi Sitesi'nde bulunan fabrikayı işgal ettiler. 350 işçi, Key Tekstil patronunun iş araçlarını kaçırmasına engel olmak için fabrikayı terk etmeme eylemi yaptı. Zonguldak Ereğli’de bulunan Hema Kandilli İşletmesi’nde çalışan maden işçileri 2–4 ay arasında değişen yemek paralarının ve toplam 2 aylık maaşlarının ödenmemesi üzerine 5 Kasım günü 24.00–08.00 vardiyasında iş bıraktı. İşyerini terk etmeyen işçilere önce 08.00–16.00 vardiyasında gelen işçiler sonra da 16.00–24.00 vardiyasında gelen işçiler katıldı. Yaşar Holding'in tüm işletmelerinde krizi bahane ederek yüzde 20 küçültme kararı almasının ardından bu gruba bağlı DYO'nun İzmir ve Dilovası fabrikalarında işten çıkartmalar başladı. Bugüne kadar İzmir ve Dilovası fabrikalarında biri temsilci, biri baş temsilci, 8'i gönüllü olmak üzere toplam 24 ki-
şi çıkartılırken Gebze'de baş temsilci İlhan Berber'in çıkartılmasının ardından 08.00-18.00 saatleri arasında tek vardiya çalışan işçiler 10 Kasım gecesini fabrikada geçirdi. Sabah vardiyasında üretim yeniden başlatıldı. Philips Genel Merkezi’nin kararı gereği kapatılmasına karar verilen Türk Philips’te çalışan işçiler, işverenin kapatma kararına karşın harekete geçti. Gebze Organize Sanayi Bölgesi’ndeki DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze Şubesi’nin örgütlü olduğu işyerinde iki kez servislerden OSB girişinde inilerek yürüyüş düzenledi. Düzenlenen ikinci yürüyüşe TIE – Netherlands Koordinatörleri Hanka Heumakers ve Franny Paren destek vererek uluslararası destek sağladı. İşçiler yürüyüş ve basın açıklaması esnasında "Hamdolsun. Direniyoruz", "Philips kapatılamaz", "Direne, direne kazanacağız" ve benzeri sloganlar attı. Patronların servis şoförlerine fabrikaya gelmeden kimseyi indirmeyin uyarıları sonucu servis şoförleriyle işçiler arasında gerginlik yaşandı.
Paris’te çiftçiler ve koyunlar›, Eyfel Kulesi önünde yükselen masraflar karfl›s›nda gelirlerin düflmesini protesto ettiler. Eyleme çiftçi sendikas› üyesi yaklafl›k bin kifli kat›ld›. Çiftçiler 100 kadar koyunu yanlar›nda getirdiler.
Sermaye Piyasası Kurulu’nun İMKB’de yapacağı yeni düzenlemelerden etkilenecek olan serbest açılan brokerlar (Gömlekçiler) eylem yaptı. 7 Kasım Cuma günü yapılan eylemde 600 broker seansa girmedi. Yeni yapılan düzenlemeye göre hisse senedi işlemleri
için emirler borsa seans salonundaki terminallerden değil, aracı kurumların merkezlerindeki elektronik sistemden yapılacak. İMKB, brokerların eylem yaptığı gün yüzde 2,65 düşüşle kapandı. Eylemler etkili oldu, uygulama ertelendi
Paras› olana sopa yok Yurtdışında bulunan beyan edilmemiş varlıkların, Türkiye’ye getirilmesini öngören yasa kabul edildi. Kanunla birlikte, yurtdışındaki parasını beyan edenler sadece yüzde 2 vergi ödeyecekler. Yurtiçinde ise kayıt dışı bulunan parasını işletmesine sermaye olarak koyanlar sadece yüzde 5 vergi ödeyecekler. Hükümet tarafından “Para gelsin de; nereden gelirse gelsin” anlayışıyla hazırlanan yasa, patronlar için dolaylı bir “vergi affı” olarak yorumlanıyor. Yasanın yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yasa kapsamında beyan edilen varlıkların geçmişe dönük vergi incelemesi yapılamayacak. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, yasa ile birlikte 15 milyar dolar beklediklerini belirtti. Hükümet böylece hem Kanal 7’nin yurtdışındaki paralarının az bir miktar vergi ile yurtiçine sokulmasının önünü açarak, hem de nay-
lon fatura iddialarıyla gündemde olan Unakıtan’ı affederek bir taşla iki kuş vuruyor. Bunlara ek olarak gayri meşru yollardan elde edilmiş kara paranın yurda girip "aklanmasının" önüne geçilemeyecek.
Amerikan piyasalar›nda kriz ilk boy verdi¤inde ekranlar›n karfl›s›na geçen Baflbakan Tayyip Erdo¤an, “kriz bizi te¤et geçecek” demiflti. Bu söz çok tuttu. Daha sonra s›k s›k kullan›lmaya baflland›. Erdo¤an bu sözü gerçekten inanarak m› etti yoksa korkusunu belli etmemek için mi dik durmaya çal›flt› bilinmez ama yaz aylar›ndan bu yana IMF ile görüflmeler konusunda “kedidir kedi” tavr›n› korumaya çal›flt›. Krizin etkileri Türkiye’de güçlü biçimde hissedilmeye baflland›. Bafllang›çta kriz dolay›s›yla büyük ekonomilerde gezinen paran›n oradan kaçarak Türkiye gibi ülkelere gelece¤i hayali, piyasalar› hem umutlu hem canl› tuttu. Yabanc› sermayenin Türkiye’ye girifli A¤ustos ay›nda bir önceki y›la göre yüzde 41,4 artt›. Eylül ay›nda ise A¤ustos ay›na göre yüzde 7,1 geriledi. Yani Eylül’den itibaren Türkiye’ye yabanc› sermaye girifli yavafllad›. Ekonominin genifllemesini büyük ölçüde yabanc› sermaye girifline ba¤lam›fl olan AKP, yabanc› sermayenin giriflinin yavafllamas› karfl›s›nda etkin bir müdahalede bulunamad›. Çünkü bir yandan da kafalar›nda Mart ay›nda yap›lacak olan yerel seçimler vard›. Yabanc› sermaye girifline ba¤›ml› bir geniflleme hamlesi olmas›ndan dolay› iç talebi geniflletebilece¤i bir program da devreye sokamad›. Yabanc› sermaye giriflinin yavafllamas› üretim alanlar›nda hemen hissedildi. Eylül ay›nda sanayi üretimi yüzde 5,5 düfltü. Tekstildeki düflüfl yüzde 17,6 oldu. Parlayan sektörlerimizden metal sanayi ve otomotivdeki düflüfl oranlar› ise s›ras›yla yüzde 4,5 ve yüzde 1,7 oldu. Geçti¤imiz y›l Ekim ay›nda yüzde 83,1 olan kapasite kullan›m›, bu y›l›n Ekim ay›nda yüzde 76,7 olarak aç›kland›. As›l çarp›c› gerileme otomotiv sektöründen geldi. Üretim baz›nda Ekim ay›ndaki gerileme yüzde 20,5 azal›rken, otomobil sat›fllar› yüzde 39,2 düfltü. Bu verilerden yola ç›karak ekonominin durgunlu¤a do¤ru yol almaya bafllad›¤›n› söyleyebiliriz. Ekimde geçen y›l›n ayn› dönemine göre kapanan flirket say›s› yüzde 40 artt›. 2008'in on ayl›k döneminde ise kapanan flirket yüzde 50 yükselerek 41 bin 95'e ulaflt›. Ford gibi, Philips’in Gebze’de bulunan fabrikas› gibi büyük fabrikalar üretime ara veriyor, hatta kapan›yor. ‹flsizlik art›yor. Enflasyon ald› bafl›n› gidiyor. Yabanc› sermayenin s›cak paray› da kaç›rmas› faiz oranlar›n› yukar› do¤ru t›rmand›rd›. Bu durum döviz borcu bulunan özel sektörün feryat etmesine neden oldu. Bir yandan üretim düflüyor, talep daral›yor; di¤er yandan döviz kuruna ba¤l› olarak borç miktarlar› art›yor ve IMF ile anlaflma henüz sa¤lanmad›¤› için yeni borç bulma imkan› yok oluyor. Baflta TÜS‹AD olmak üzere özel sektörün AKP’ye IMF ile anlaflmas› için bask› yapmaya bafllama nedeni buydu. Talebin daralmas› karfl›s›nda üretimi düflürmek zorunda kalan sermaye, üretime ara verme, iflçi ç›karma gibi uygulamalara giriflti. ‹stihdamda azalmaya neden olan bu giriflim sosyal etkiler yaratmaya bafllad›. ‹flçi eylemleri gitgide t›rman›yor. Bir de do¤algaza, elektri¤e, ulafl›ma zamlar gelince ard› ard›na AKP’ye karfl› sesler yükselmeye bafllad›. Erdo¤an G-20 zirvesine kat›lmak için Amerika’ya gitti. Zirveden k›sa vadede Erdo¤an’› rahatlatacak bir karar ç›kmad›. IMF d›fl›ndaki alternatif kaynaklardan da bir sonuç ç›kmad›. Kas›mpaflal› Erdo¤an, IMF Baflkan› Dominique StraussKahn’›n ‘masas›na’ oturdu. Erdo¤an, Kahn ile ne görüfltü henüz ortaya ç›kmad›. Ama geçmifl deneyimlerden bilinen bir gerçek var. O da Erdo¤an’›n ümü¤ünü ya Kahn s›kacak ya da yine uygulanacak IMF programlar› karfl›s›nda direnen halk.
DÜNYADAN KR‹Z MANZARALARI ‹spanya Küresel krizin derinleşmesi ile birlikte, tüm dünyada fabrika kapanmaları ve işten çıkarmalar artarak devam ediyor. Ekim ayında İspanya’da otomotiv pazarı yüzde 40 daraldı. Talebin daralmasıyla faturayı işçiye kesen Nissan, Barcelona’da bulunan fabrikadaki 1,680 işçinin işine son verdi. İşten çıkarmaları protesto etmek için yüzlerce işçi Barcelona sokaklarındaydı. İşçiler firmanın merkez binasına yürüdüler. Binaya yumurta ve şişe atarak, binanın önündeki Gran Via bulvarını saatlerce trafiğe kapattılar. UGT (Genel İşçi Sendikası) yetkilisi Jordi Carmona, Nissan’ın sadece işçi çıkarmak amacıyla krizden faydalanmak istediğini söyledi. Amerika
Dünyanın en büyük bankaların birisi olan Newyork merkezli Citigroup 52 bin çalışanını işten çıkaracağını açıkladı. Daha önceden 23 bin kişinin işten çıkarılmasının açıklanmasının ardından, işsizlik bilançosu toplamda 75 bin kişiyi buluyor. Eylül sonu itibariyle şirketin 375 bin çalışanı vardı. Citigroup yöneticisi Vikram Pandit tarafından açıklanan plana göre bu sayı 300 bine düşürülecek. Citigroup’un hisseleri sadece son iki haftadır üçte biri oranında değer kaybetti. Citigroup, ABD’nin kurtarma planına dahil olan dokuz büyük bankadan biri. Şirket eylül ayında ülkenin en büyük dördüncü bankası olan Wachovia’yı satın almıştı. fiili Şili’de 400,000 kamu çalışanı, ücret-
lerin yükseltilmesi talebiyle ülke genelinde iki günlük geve gitti. Okul, sağlık kuruluşları, çöp toplama ve hapishanelerde çalışan işçiler, son 14 yılın en yüksek enflasyon oranına karşı ücretlerinin artırılmasını talep ederek kamu hizmetlerini iki gün boyunca durdurdular. İşçiler yüzde 9,9 enflasyona karşılık, ücretlerin yüzde 14,5 artırılmasını istiyorlar. Sendika liderleri, görüşmelerin başarısız olması halinde tekrar greve gidebileceklerini söylediler. Ulusal Maliye Çalışanları Birliği (ANEF) başkanı Raul de la Puente, “Teklifimizi masaya koyduk. Tehdit etmek iyi bir şey değil ama gelişmeleri değerlendireceğiz dedi. ‹ngiltere İngiltere’nin en büyük telefon şirketi BT Group, şu ana kadar 4,000 kişinin
işine son verildiğini ve 2009 Mart ayının sonuna kadar 10,000 kişinin işten çıkarılacağını duyurdu. Firma yetkilileri işten çıkarmaların ekonomik gidişatla doğrudan bağlantılı olmadığını açıkladılar. Bununla birlikte, şirketin Eylül dönemi karında yüzde 11 düşüş olduğu bildirildi. İşsizlik oranının 1997 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaştığı İngiltere’de, işsiz sayısı 1 milyon 800 bini geçti. Ulusal İstatistik Ofisinin verilerine göre, işten çıkarmaların artmasıyla işsiz sayısının 2009 başında 2 milyonu, 2010’da ise 3 milyonu geçeceği tahmin ediliyor.
20 Ekim 3 Aral›k
10 DOSYA
Gerici bas›n yalana ve provokasyona doymuyor
Alevilerin ayr›mc›l›¤a karfl› eflit yurttafll›k hakk› talebiyle düzenledi¤i görkemli Ankara mitingi ilerici toplumsal muhalefetin farkl› renklerini yan yana getirdi Alevi Bektaşi Federasyonu öncülüğünde 9 Kasım’da Ankara’da düzenlenen Eşit Yurttaşlık Mitingi’ne Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen 60 bini aşkın kişi katıldı. Ankara’nın son yıllarda gördüğü en görkemli mitinglerden birini gerçekleştirmek üzere başkente gelen on binlerce kişi “Ayrımcılığa Karşı Eşit Yurttaşlık Hakkı” dev pankartının arkasında bulaşarak Sıhhiye Meydanı’na yürüdü. Mitingde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması, Cemevleri’ne ibadethane statüsü verilmesi, zorunlu din dersi uygulamasına son verilmesi, Madımak Oteli’nin müze yapılması, Alevi köylerine cami yapma zorlamasına ve inanç ayrımcılığına son verilmesi istendi. Yurtdışından da katılımların gerçekleştiği mitingin ağırlıklı kitlesini Ankara’nın gecekondu mahallelerinden gelen emekçiler oluşturdu. AKP hükümetine
yönelik tepkilerin öne çıktığı mitingde resmi laiklik politikası da eleştirildi. Saygı duruşundan sonra Alevi örgütleri adına; Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Fevzi Gümüş, Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Tekin Özdil, Hacı Bektaş Veli Postnişini Veliettin Ulusoy ve Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkanı Ali Balkız birer konuşma yaptı. Balkız, mitingi örgütleyen 22 Alevi örgütü adına yaptığı konuşmada, on binlerce kişinin AKP hükümetinin gerici politikalarına karşı biraraya geldiğini belirterek Alevi örgütlerinin bundan sonra da tüm ayrımcı politikalara karşı mücadeleyi sürdüreceğini ve 29 Kasım’da krize, yoksulluğa, işsizliğe karşı emekçilerin ortak mitinginde yine on binlerle birlikte Ankara’da olacağını söyledi. Mitinge karşı bir karalama kampanyası başlatan devletçi,
sağcı Alevi örgütü temsilcileri de eleştirilerin hedefindeydi. Mitinge DTPliler’in de katılacak olmasını eleştirerek KürtAlevi ayrılığını kaşıyan ve provokasyon çıkacağını öne sürerek mitinge katılmama çağrısı yapan Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan ve Alevi kökenli AKP milletvekili Reha Çamuroğlu protesto edildi. Sol birlefltirdi Alevileri düzen içi, devletçi bir çizgiye hapsetme politikasına karşı soldan bir yaklaşımla örgütlenen mitingde çarpıcı bir manzara açığa çıktı. Türk bayraklarıyla yürüyenler DTPliler’le yan yana geldi; gericiliğe, şovenizme ve emek düşmanı politikalara karşı tepkiler birleşti. Bu mitingle, son birkaç yıldır Avrupa Alevi Birlikleri Federasyonu ve Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri gibi ilerici Alevi örgütlerinin, ilerici bir ayrışma ve kopuş yaratma çaba-
2008
Bütün hak arama eylemlerine sald›ran gerici bas›n Alevilerin “Eflit Yurttafll›k Hakk›” mitingine karfl› da bir yalan ve provokasyon kampanyas› yürüttü
sında önemli bir ilerleme kaydettiği görüldü. Mitinge KESK, DİSK, TMMOB, Halkevleri, Dikmen Vadisi Barınma Hakkı Bürosu, Aka-Der, ESP, ÖDP, EMEP, SDP, Yurtsever Cephe, DHP, Halk Cephesi ve Partizan kitlesel katılım sergilerken, DTP milletvekilleri Hasip Kaplan, Emine Ayna ve Sırrı Sakık da alandaydı.
Gerici basın her hak arama eylemini karalamayı adet haline getirdi. Zaman, Vakit ve Yeni Şafak gazeteleri Alevilerin son Ankara mitinginde de yalan haber üretmeyi sürdürdü. Üç gazete de Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan’ın ve diğer marjinal sağcı Alevi örgütlerinin “Sivas ve Gazi’yi planlayanlar yeni provokasyon peşinde”, “Aleviler bu oyuna gelmez” gibi açıklamalarını manşete taşıdı. Zaman gazetesi, Alevilerin taleplerini marjinalize etmek için, “Aleviler camileri aydınlanmanın önünde engel görüyor, din dersi istemiyor” gibi çarpıtmalara başvurdu. Vakit
gazetesi yazarı Hasan Karakaya da, “Bunlar mı Alevi, bunlar dinsiz” diyerek gerici faşist yüzünü ortaya koydu. Bu gazeteler çok sayıda kitle örgütü ve siyasi partinin desteklediği görkemli mitingde DTP’nin katılımını ön plana çıkarmayı tercih etti.
AKP’ye, YÖK’e, sermayeye isyan Üniversite ö¤rencileri 27. kurulufl y›ldönümünde YÖK’ü protesto etmek için yine alanlara ç›kt›. Binlerce üniversiteli ülkenin dört bin yan›nda 5, 6, 7 Kas›m’da yap›lan eylemlerle darbenin YÖK’üne ve AKP’ye karfl› üniversitenin özgürlük talebini hayk›rd›. YÖK’ün, AKP iktidar›yla birlikte t›rman›fla geçen gericilefltirme ve piyasalaflt›rma politikalar›na karfl› meflru, militan bir hatta mücadele eden üniversiteliler “Ülkemizi, Üniversitelerimizi AKP’ye Teslim Etmiyoruz, Üniversiteler Bizimdir” dedi. Eylemlerin geçti¤imiz y›llara oranla daha yayg›n biçimde gerçekleflmesi dikkat çekti Üniversitelerde piyasalaştırma ve gericileştirmenin baş aktörü YÖK, kuruluş yıldönümü olan 6 Kasım’da çok sayıda kampusta yapılan eylemlerle protesto edildi. Öğrenciler düzenledikleri eylemler, yürüyüşler, basın açıklamaları, paneller ve skeçlerle “Üniversitemizi YÖK’e ve AKP’ye bırakmıyoruz” dedi. Eylemlerin ortaklaştırılamaması ve parçalı bir görüntü oluşması dikkat çekerken, ülke genelinde dinamik ve yaygın bir katılım sergilenmesi gençlik hareketi açısından umut vericiydi. AKP’ye ve YÖK’e teslim olmayaca¤›z Ankara’da üniversite öğrencileri, Ankara Üniversitesi Cebeci yerleşkesinde buluşup coşkulu bir şekilde Kızılay’a yürüdü. Bu yürüyüşle gençliğin YÖK’e isyanı Ankara sokaklarına taşındı. “AKP’den hesabı gençlik soracak”, “AKP elini üniversitemden çek” sloganlarıyla bir saat boyunca Ankara sokaklarında yürüyen öğrenciler, eylemlerini Yüksel Caddesi’ndeki basın açıklamasıyla sonlandırdı. AKP Rektörünü de Al Git İstanbullu üniversiteliler YÖK protestosu için İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi ve Merkez Kampüsü’nden çıkarak Beyazıt Meydanı’nda buluştu. Öğrenciler eylemde ilk olarak bir tiyatro gösterisi yaptı. Lise öğrencilerinin de “AKP Elini Geleceğimizden Çek” pankartıyla katıldığı eylemde İlkay
Akkaya da eyleme marşlarıyla destek verdi. AKP'den hesab› gençlik soracak İzmir’de öğrenciler, Dokuz Eylül ve Ege Üniversitesi'nden Basmane Garı önüne iki ayrı koldan yürüyüşlerle geldiler.
Buradan da “AKP’den hesabı gençlik soracak” sloganlarıyla AKP Konak İlçe Binası önüne yürüdüler. AKP Elini Üniversitemden Çek Eskişehir’de Anadolu ve Osmangazi Üniversitesi öğrenci-
leri, Anadolu Üniversitesi Yunus Emre Kampusu’nda düzenledikleri bir eylemle YÖK’ü protesto etti. Çeşitli sendika, oda ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcilerinin de destek verdiği eylemde, bir de tiyatro oyunu sergilendi. YÖK, neo-liberalizm, gericilik, AKP defol
Mersin’de üniversiteliler, Çiflikköy Kampusu içinde bir eylem yaptı. Fen Edebiyat Fakültesinden Rektörlük binasına yapılan yürüyüşün ardından parasız, bilimsel, anadilde eğitim talebinin dile getirildiği bir basın açıklaması yapıldı. YÖK kalkacak üniversiteler bizimdir Bolu Abant İzzet Baysal Üni-
versitesi’nde öğrenciler jandarmanın her türlü tehdidine rağmen oldukça coşkulu bir eylem gerçekleştirdi. Sloganlar, ıslıklar ve alkışlarla yürüyen Bolulu üniversiteliler Kampus içinde yapılan eylemle gençliğin isyanının sesi oldu. YÖK’e hay›r Bursa’da üniversite öğrencileri üniversitede ve şehir merkezinde yaptıkları iki ayrı eylemle “YÖK’e Hayır” dedi. Öğrenciler, üniversitelerin piyasaya peşkeş çekildiğini, harç parası, katkı payı ve yaz okulu gibi uygulamalarla üniversitelerin devlet eliyle paralılaştırıldığını ifade ettiler. Trabzon’da öğrenciler, İktisat ve İdari Bilimler Fakültesi önünde yapılan eylemle YÖK’ü protesto etti. Öğrenciler yaptıkları açıklamada, YÖK’ün üniversitelerde yarattığı tahribatın boyutlarına değindi. Paras›z e¤itim istiyoruz Artvin’de ise öğrenciler Artvin 78’liler Derneği’nde bir panel düzenledi. Ardından şehir meydanında bir eylem yapıldı. Kocaeli’nde öğrenciler Umuttepe Yerleşkesi'nde Jandarma ve idarenin her türlü engellemesini aşarak kitlesel bir eylem gerçekleştirdiler.
Üniversitelilerin krize karfl› flartlar› var! Ekonmik krizin etkileri ülkemizde her geçen gün daha a¤›r biçimde hissedilirken, üniversite ö¤rencileri de, “Krizi de AKP’yi de te¤et geçmiyoruz” diyerek krize karfl› flartlar›n› aç›klad›lar. Ö¤rencilerin kriz karfl›s›nda talepleri flunlar: 1- ‹htiyac› olan her ö¤renciye ayl›k karfl›l›ks›z 300 YTL burs sa¤lans›n. 2- Her kentte ve üniversitede yurt, ulafl›m ve beslenme ücretlerinde yüzde 50 indirim yap›ls›n. 3- Ö¤renci evlerindeki temel ihtiyaçlardan su, elektrik ve do¤algaz faturalar›na yüzde 50 indirim yap›ls›n. Kiralar kontrol edilsin. 4- Harçlar kald›r›ls›n. Harç ve kredi borçlar› silinsin. 5- Üniversiteye ayr›lan kamu bütçesi artt›r›ls›n.
cmy k
‹flçi Filmleri Festivali Kocaeli ve Eskiflehir’de 3. Uluslararas› ‹flçi Filmleri Festivali geçen ay u¤rad›¤› Çukurova’n›n ard›ndan Eskiflehir’de ve Kocaeli’nde izleyicilerle bulufltu. Eskiflehir’de yap›lan coflkulu bir aç›l›fl etkinli¤inin ard›ndan 50’yi aflk›n film gösterime sunuldu. ‹flçi kenti Kocaeli’nde yap›lan aç›l›fl›n ard›ndan Saraybahçe Halkevi, gerçekleflen gösterimlerle iki gün boyunca festivalin konuklar›n› a¤›rlad› 3. Uluslararas› ‹flçi Filmleri Festivali Anadolu yolculu¤una devam ediyor. Festivalin Eskiflehir aya¤› 30 Kas›m akflam› gerçeklefltirilen görkemli bir aç›l›fl töreni ile bafllad›. Geceye Rutkay Aziz, Nejat ‹fller, Mustafa Alabora, Yalç›n Güzelce, Ahmet Keskin, ‹lknur Birol ve Ayd›n Çubukçu kat›ld›. Aç›l›fl öncesi Kanatl› Al›flverifl Merkezi önünden, gecenin yap›ld›¤› Taflbafl› Kültür Merkezi’ne bir yürüyüfl yap›ld›. Aç›l›fl gecesinde Eskiflehir Büyükflehir Belediye
4 Aral›k 17 Aral›k
Baflkan› Y›lmaz Büyükerflen, Festival Komitesi Sözcüsü Türk Harb-‹fl Eskiflehir fiube Baflkan› Hasan Atak, oyuncu Rutkay Aziz, Yazar Mimar Ayd›n Boysan, Halkevleri Genel Baflkan› ‹lknur Birol birer konuflma yapt›lar. Konuflmalar›n ard›ndan gece Cemre Müzik Toplulu¤u’nun türküleriyle devam etti. Aç›l›fl töreninde fierif Gören’in “Yol” filmi gösterildi. Yaklafl›k 400 kiflinin kat›ld›¤› etkinlik d›fl›nda Eskiflehir Sanat Derne¤i “Türk Karikatüründe ‹flçi Sergisi” adl› sergi de festi-
val program› kapsam›nda izlenime sunuldu. Festival 5 Aral›k tarihinde sona eriyor. Festival geçen y›llarda oldu¤u gibi bu y›l da iflçi kenti Kocaeli’nde izleyicilerle bulufltu. Festival 2 Aral›k akflam› Dafne Kültür Merkezi’nde bir aç›l›fl etkinli¤iyle bafllad› ve 4 Aral›k tarihine kadar devam etti. Konuk sanatç›lar›n kat›ld›¤› etkinlikte Festival düzenleme komitesi ad›na konuflmalar yap›ld›. Festival kapsam›ndaki filmler Saraybahçe Halkevi’nde ücretsiz olarak gösterildi.
2008
KÜLTÜR/SANAT 11
‹stanbul sahnede ‹stanbullu nerede? ‹stanbul 2010 Avrupu Kültür Baflkenti projesi ‘Sahne Senin ‹stanbul’ slogan›yla hayata geçiyor. Proje ‹stanbullular› yok sayarken kentsel dönüflüme de kap› aral›yor
Bir süredir televizyonlarda yer alan “‹stanbul 2010 Avrupa Kültür Baflkenti” reklamlar› son iki y›ld›r gündemde olan bir Avrupa Birli¤i projesini tan›t›yor. Reklamlar ‹stanbul’un tarihi dokusuna, mimarisine ve farkl› etnik kökenlerden, dinsel inan›fllardan olan insanlar›n bir arada yaflad›¤› kent olmas›na minnet duyuyor. Türkiye’nin 2000 y›l›ndan beri kazanmak için çabalad›¤› Avrupa Kültür Baflkenti unvan› 2006 y›l›nda verilmiflti. 2010 ‹stanbul Kültür Baflkenti etkinliklerinin slogan› ise “Sahne Senin ‹stanbul.” Bizde sayg› imha ve inkar demek Reklamlar›nda farkl› kültürlerin bir arada yafl›yor olmas›na minnet sunulsa da son günlerin siyasal atmosferi bile bu iddiay› yok etmeye yetiyor. Üstelik 6-7 Eylül olaylar›yla ‹stanbul’da yaflayan gayri müslümlerin evlerinin dükkanlar›n›n talan edildi¤i, benzeri sald›r›lar›n s›kça tekrar edildi¤i bir tarih haf›zalar›m›zda hala kaz›l›. Geçen haftalarda Bakan Vecdi Gönül’ün Ermeni tehcirini ve Rum mübadelesini olumlayan aç›klamalar›, Kürt illerinde çocuklar›n dahi devlet fliddetinden nasibini ald›¤› günlerden geçiyorken farkl› kültürlere sayg› oldukça uzaktan geçen bir hayal oluyor. Farkl› ülkelerden piyanistleri bir araya getirip barfl› konseri verdirerek ‹stanbul 2010’un reklam› yap›lmaya çal›fl›l›rken ‹zmir’de Kürtçe tiyatro oyunu Araf yasaklanabiliyor. Farkl› dini inan›fl ve etnik kökene sahip insanlar reklamda belki var ama bu ülkede yok say›l›yor. Kentsel dönüflümün k›l›f› 2010 Avrupa Kültür Baflkenti haz›rl›klar› için AKP hükümeti ayr› bir yasa ç›kartt›. 2010 için ilk hedef Atatürk Kültür Merkezi’nin y›k›lmas›. Yasayla oluflturulan bütçeye ve 2010 için belirlenen di¤er hedeflere bak›ld›¤› zaman Kültür Baflken-
ti projesinin kentsel dönüflümün vesilesi haline getirildi¤i görülüyor. Bu yasayla haz›rl›klar için ‹stanbul 2010 Avrupa Kültür Baflkenti Ajans› oluflturuyor. Haz›rl›k çal›flmalar› yasada tan›mlanan ve kamunun denetimine izin vermeyen bir ihale süreci ile gerçeklefliyor. AB’nin 160 milyon Euro verdi¤i proje için AKP’nin 2009’da öngördü¤ü bütçe 800 milyon YTL. Bu bütçenin %70’inin kentsel dönüflüme %10’un ise kültür ve sanat etkinliklerine ayr›lmas› gerçe¤i Kültür Baflkenti için neler yap›laca¤›n› anlat›r nitelikte. Baflta Mimarlar Odas› olmak üzere onlarca kitle örgütü y›k›mla-
ra karfl› ç›k›yor. Haz›rl›k ve haz›rl›klar›n denetim aflamas›nda söz sahibi olmak istiyor. Reklamda ‹stanbullular var ama projede söz almak isteyen ‹stanbullular yok say›l›yor. Kültür Baflkenti etkinlikleri neler? 2010 için hedeflenen ‘projeler’ yeni mekanlar, kentsel uygulamalar, görsel sanatlar, müzik ve opera, gösteri sanatlar›, edebiyat gibi bafll›klardan olufluyor. Uluslararas› foto¤rafç›l›k fuar›, gençlik orkestras› oluflturulmas› gibi etkinliklerin gerçeklefltirilmesi hedefleniyor. Elitist bir tarzda kurgulanan ve planlama süreçlerine halk›n hiçbir flekilde dahil edilmedi¤i organizasyondaki sanat ve kültür üretimlerinin sadece ve sadece ‹stanbul’u piyasa için cilalamay› hedefledi¤i aç›kça görülüyor. ‹stanbul sahneye ça¤r›l›rken halka sahnede yer verilmiyor.
Kültür baflkenti ne demek? Her y›l en az iki kente verilen “Kültür Baflkenti” ünvan›, seçilen flehirlerin kültürel ve turistik olarak çekim merkezi haline gelmesini amaçl›yor Avrupa Kültür Baflkenti 1985’ten beri Avrupa Birli¤i taraf›ndan her y›l farkl› kentlere verilen bir unvan. Bu unvana sahip olan kentte kültür ve sanat etkinlikler özel olarak planlan›yor ve kentin o y›l kültürel ve turistlik olarak ilgi çekmesi bekleniyor. Projenin bütçesi AB taraf›ndan fonlan›yor fakat her kentte bütçe bu fonlar›n
yan› s›ra hükümet, yerel yönetimler ve kurulan sponsorluk iliflkileri ile oluflturuluyor. 1999’a kadar her y›l AB üyesi ülkelerin kentlerinden birisine verilen unvan 2000 y›l›ndan beri bir AB bir de AB d›fl›ndan ülkeye veriliyor. 2010 y›l›nda ‹stanbul’la birlikte Almanya'n›n Essen ve Görlitz ile Macaristan'›n Pecs kentleri de kültür baflkenti olarak seçildi. AB’nin kültürlerin bir aradal›¤›n› yans›tt›¤› savunulan projede kentin kültürü ticaretin, sponsorlar›n ve piyasan›n hizmetine sunuluyor.
Büyük adam küçük aflk 2001 yap›m› Handan ‹pekçi filmi 75 yafl›nda yaln›z bir adamla 5 yafl›nda kimsesiz bir k›z›n iliflkisi etraf›nda gelifliyor. Film Kürtçe ve Türkçe konuflabilme çeliflkisi etraf›nda sevebilmenin, kendinle ve ‘ötekilerle’ bar›flabilmenin öyküsünü anlat›yor. Türk Yunan ortak yap›m› olmas› da filmin temas›n› anlaml› k›l›yor.
Chaje Shukarije Yaflayan en büyük Romen ses sanatç›s› olarak kabul edilen Esma Redzepova etnik ve dinsel ayr›mc›l›¤a karfl› mücadele eden önemli bir isim. 15 parçadan oluflan Chaje Shukarije albümü Türkçe’ye uyarlanan tan›d›k flark›lar›n yer ald›¤›balkan ezgileri içeriyor.
Binbo¤alar Efsanesi Yaflar Kemal’in yerleflik hayatla göçebelik aras›nda s›k›flan Yörüklerin yok oluflunu anlatt›¤› roman› ustaca betimlemelerle oldukça zengin bir dünya sunuyor. ‹ki H›drellez flenli¤i aras›nda geçen bir y›lda Yörük obas›nda farkl› karakterlerin çeliflkilerini, s›k›nt›lar›n› ve aflklarlar›n› anlatan kitap Anadolu’nun kaybolmufl Türkmen kültürünü hat›rlat›yor.
Hrant’›n hayali gerçek oluyor Kardefl Türküler, Sayat Nova Korosu ve BGST Dansç›lar› farkl› dillerden türküler ve sergileyecekleri danslarla Ermenistan yollar›na düflüyor. Hrant Dink’in Yerevan’da Türkçe, Kürtçe, Ermenice flark›lar›n seslendirilmesine dair hayali üçlünün turnesi ile gerçek oluyor Kardefl Türküler, Sayat Nova Korosu ve BGST Dansç›lar› 10-14 Aral›k tarihlerinde farkl› dillerden türküler ve farkl› kültürlerden danslarla Ermenistan turnesine ç›k›yor. Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Lazca, Arapça ve Romence türkülerin söylenece¤i ve farkl› kültürleri yans›tan danslar›n yer alaca¤› gösteri ‘Bahar Kap›lar›n› Açt›¤›nda / Karun e Kalis’ ad›n› tafl›yor. Turne fikrinin ilk tohumlar› 2006 Temmuz’unda Kardefl Türküler, Sayat Nova Korosu ve Ruhi Su Dostlar Korosu’nun “Mahlemize Afl›k Geldi” konserinde Hrant Dink’in kendi hayalini anlat-
Bakan çark etti Kültür Bakan› Günay, Gitmek filmine yönelik sansüre Türk k›z› Kürt gencine afl›k olamaz gerekçesi ile onay vermiflti. Filmin Ankara galas›na kat›lan Günay burada sansürcü tavr›ndan çark etti. Aç›l›flta yapt›¤› konuflmada sansür konusunu bas›na yans›yan talihsizlik olarak niteledi, “… herkes birbirine afl›k olabilir herkesin birbirini sevmesi durumunda halklar›n düflman edilmesiyle bafla ç›k›labilir” dedi. Günay “filmde tart›flma yaratacak bir fley görmedi¤ini” de sözlerine ekledi. cmy k
mas›yla “Düflün Türkler, van’da
at›l›yor. Bu yüzden de, bir kez Mehmed Uzun, Kürtler ve Ermeniler Yerebirlikte türkü söylüyorlar.
Hem de sadece kendi türkülerini de¤il, birbirlerinin türkülerini. Biz koltuk de¤nekleriyle ç›km›fl›z ortal›¤a halay çekiyoruz!” sözleri ile
hayal eden Hrant Dink’e adan›yor. Kardefllik hayalini gerçek k›lacak olan halk konseri, Ermenistan Turnesi’nin 13 Aral›k’taki Yerevan aya¤›nda yap›lacak. Konser halka aç›k biçimde ücretsiz olarak gerçekleflecek. Konuya iliflkin Sayat Nova Korosu, Kardefl Türküler ve BGST Dansç›lar› taraf›ndan yap›lan ortak aç›klamada “3 grubun flark›lar ve danslar›n yol göstericili¤inde tüm s›n›rlar›n kalkaca¤›na, engellerin afl›laca¤›na duyduklar› inançla yola ç›kt›klar›” belirtildi. Yaklafl›k 68 kifliden oluflan gösteri ekibi 10 Aral›k’ta turne program›na bafllayacak.
Hayat sanatla güzel Bu y›l 13’üncüsü düzenlenen Uluslararas› Ankara Tiyatro Festivali 14-30 Kas›m tarihleri aras›nda gerçekleflti. Türkiye ve dünyadan tiyatro gruplar›n›n kat›ld›¤› festival bu y›l “Hayat Sanatla Güzeldir” slogan› ile yap›ld›. Festival’in aç›l›fl› ‹spanyol Bambalina isimli tiyatro grubunun, kuklalar› kullanarak oynad›klar› “Don Kiflot” oyunu ile Büyük Tiyatro’da gerçekleflti. Aç›l›flta konuflan Festival Direktörü Yener Aksu 71 tiyatro toplulu¤u,
104 etkinlik ve 888 sanatç› ile 27 farkl› mekanda festival program›n›n hayat bulaca¤›n› aç›klad›. Türkiye’den tiyatro topluluklar›n›n yan› s›ra ‹spanya, Azerbaycan, ‹sviçre, ‹ran’dan uluslararas› konuk gruplar da festivale kat›ld›. Bu y›lki festivalin önemli bir özelli¤i ise hayatlar› boyunca tiyatroya gitmemifl 2 bin izleyiciyi tiyatro ile buluflturmak oldu. Festivalde onur ödülü Haluk Bilginer’e emek ödülü ise Talat S. Halman’a verildi.
Sinemay› ve tarihi buluflturan film festivali 11’inci kez izleyici karfl›s›nda. Festival bu y›l ‘mültecilik’ temas›n› iflliyor 11. Uluslararas› Sinema ve Tarih Buluflmas› 19-25 Aral›k tarihleri aras›nda gerçeklefliyor. Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakf› (TÜRSAK) taraf›ndan gerçeklefltirilen buluflman›n bu y›lki temas› “Tarih Boyunca Mülteciler.” Her y›l toplumsal ve güncel sorunlara e¤ilerek kendisine bir tema seçen festival, bu do¤rultuda geçmifl y›llarda medeniyetler diyalogu, insan haklar› ve hoflgörü, s›n›rlar› aflmak gibi temalar› ifllemiflti. Festival dünyan›n farkl› flehirlerinden kat›lan ve geleneksel kategoride yer alan filmlerin yan› s›ra mültecili¤i ve onlar›n yaflad›¤› sorunlar› konu edinen filmleri de izleyicilerle buluflturuyor. Bu y›l 19-25 Aral›k tarihleri aras›nda gerçekleflecek film gösterimlerinin ücretleri TÜR-
SAK’›n aç›klamas›na göre ‘Krize Karfl› Kültür Deste¤i’ slogan›yla 2 YTL olarak belirlendi. Film gösterimleri Cinebonus Maçka/G-Mall, Alkazar Sinemas› ve Frans›z Kültür Merkezi salonlar›nda yap›lacak. Gösterilecek filmlerin seçimi geçen y›llarda da ayn› görevi üstlenen Prof. Dr. ‹lber Ortayl› dan›flmanl›¤›nda yap›ld›. Uluslararas› Sinema ve Tarih Buluflmas› kapsam›nda gösterilecek filmler aras›nda Danimarka’n›n Oscar aday› “Worlds Apart” (To Verdener) filmi ve ‹ran’›n Oscar aday› Mecid Mecidi imzal› “Serçelerin fiark›s›” (Songs of Sparrow) isimli filmler de var. Buluflma için 18 Aral›k akflam› Lütfi K›rdar Uluslararas› Kongre ve Sergi Saray›’nda bir aç›l›fl program› düzenlenecek.
cmy k
Do¤algaz zamlar› geri al›ns›n Doğalgaza bu yıl toplamda yüzde 80 oranında yapılan zammın geri alınması için ve yaşanan mali krizin faturasının emekçilere ve işçilere çıkarılmasına karşı DİSK ve Türk-İş 12 Kasım’da İGDAŞ önünde eylem
yaptı. Eylemde sırasıyla Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu adına Levent Dokuyucu, KESK Genel Başkanı Sami Evren ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi birer konuşma
yaptı. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı eyleme Başta TTB, TMMOB ve Halkevleri olmak üzere birçok demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcileri de destek verdi.
Faturay› biz ödemeyece¤iz! ‹LER EMEKÇ IM’DA 29 KAS A’DA ANKAR
KESK ve DİSK öncülüğünde örgütlenen ve 29 Kasım’da Ankara’da yapılacak olan "Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi"nin hazırlıkları sürüyor. KESK 15 Kasım Cumartesi günü Türkiye’nin dört bir yanında basın açıklamaları ve oturma eylemleri yaptı. Ekonomik krize ve antidemokratik uygulamalara karşı emekten ve demokrasiden yana güçlü bir muhalefet oluşturabilmenin ilk adımını 15 Kasım’da atmak isteyen KESK’in örgütlediği eylemlere binlerce kişi katıldı. "Zamlar Geri Alınsın, Emek ve Demokrasi Programı Hayata Geçirilsin" talebiyle yapılan eylemlerde, Ankara'da düzenlenecek olan "Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi"nin çağrısı da yapıldı. Eylemlerin tamamındaki ana vurgu “krizin bedelini emekçiler ödemeyecek” oldu. Eylemlerde özellikle doğalgaza yapılan zam olmak üzere bütün zamların geri çekilmesi talep edildi. 5 bin kişinin katıldığı İzmir’de ve 3 bin kişinin katıldığı Çorum’daki eylemler dikkat çekti. Birçok ildeki eylemde polis ile zaman zaman yaşanan gerginlikler bundan sonraki süreçte AKP’nin kendisine muhalefet edenlere tavrının daha da sertleşeceğine işaret eder nitelikteydi. ‹stanbul Bakırköy Devlet hastanesi önünde toplanan yaklaşık bin kişi slogan ve pankartlarla Bakırköy Özgürlük Meydanı’na kadar bir yürüyüş düzenledi. Polisin yürüyüş güzergahına müdahale etmesi üzerine bir süre gerginlik yaşandı. Bakırköy Özgürlük Meydan ı ’ n d a KESK Genel Başkanı Sami Evren, DİSK adına Örgütlenme Daire Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu ve Türk-İş’ten mitinge destek veren şubeler adına Belediye-İş İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından kısa süren bir oturma eylemi yapıldı. Daha sonra 29 Kasım Ankara Mitingi çağrısı yapılarak eylem sonlandı. Kartal Meydanı'nda da saat 14.00'te bir basın açıklaması yapıldı. ‹zmir KESK İzmir Şubeler Platformu tarafından düzenlenen ve çok sayıda sendika ve kitle örgütünün de katıldığı basın açıklaması büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı basın açıklaması ve oturma eylemi miting havasında geçti. Saat 14.00'te Basmane Meydanı'nda toplanılarak Konak'a kadar yürüyüş düzenlendi. Konak Meydanı'nda yapılan basın açıklaması ve konuşmaların ardından 29 Kasım'da Ankara'daki mitingde buluşmak üzere eylem sonlandırıldı. Ankara Eğitim-Sen Ankara 1 no'lu şube önünde saat 12.30'da toplanan KESK'liler buradan yürüyüşe başladı. Kızılay YKM önüne yürüyerek burada oturma cmy k
Krizin bedelini yapt›¤› zamlarla emekçilere ödetmek isteyen AKP’ye karfl› emekten yana tav›r alan tüm örgütler ve emekçiler, 29 Kas›m’da Ankara’da “Emek, Bar›fl ve Demokrasi Mitingi”nde buluflacak ADANA
Bu isyan› hep birlikte demokrasi mücadelesine kazand›ral›m 29 Kasım’da Ankara’da düzenlenecek miting öncesinde KESK Genel Başkanı Sami Evren ile görüştük. Evren, Türkiye’de krizin aslında küresel krizden önce başladığını, 2008’in başından bu yana yaşanan durgunluk, işsizlikteki artış, hayat pahalılığı gibi olumsuz koşulların var olduğunu söyledi. AKP’yi krizin yükünü emekçilere yıkmaya çalışmakla suçlayan E v r e n ,
eylemi yapmak isteyen 500'e yakın emekçiye GAMA İş Merkezi önünde polis barikatı kuruldu. Emekçilerin barikatın önünde “Emekçiye değil çetelere barikat” sloganlarıyla birlikte kararlı bekleyişleri sonucu bir süre sonra barikat kaldırıldı ve YKM önüne yürüyen emekçiler burada bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamanın ardından yaklaşık yarım saat süren bir oturma eylemi yapıldı. Eyleme katılan Halkevciler oturma eyleminin ardından metroya inerek 29 Kasım mitingine çağrı bildirilerini dağıttılar. Kocaeli Kocaeli’nde Kocaeli Emek ve Demokrasi Platformu bir eylem yaptı. Kocaeli Belediye İşhanı önünde yapılan eylemde, halkın temel talepleri de dile getirildi. Emek ve Demokrasi Platformu adına açıklama yapan KESK Dönem Sözcüsü ve ESM Kocaeli Şube Başkanı Yener Çalışkan, 2008 yılından bu yana doğalgaza, elektriğe ve temel gıda maddelerine gelen zamlarla, geçim sıkıntısı içinde olan emekçi ve yoksul kesimlerin hayatını iyice zorlaştırdığını söyledi. Daha sonra üyeler ve katılımcılar yaklaşık 15 dakika bulundukları yerde oturma ey-
“Krizde temel öncelik emekçi ve yoksul kesimlerin korunması olmalıdır” dedi. KESK olarak “Krize karşı, emekçilerin ekonomik, sosyal ve demokratikleşme program taslağı”nı oluşturduklarını söyleyen Evren taslağın son halini almadan önce üyeleri arasında tartışıldığını belirtti. 29 Kasım mitinginin, sistemle sorunu olan, sisteme itiraz eden, kendi taleplerinin sahibi olan herkesin mitingi olduğunu söyleyen Evren, mitingin her ne kadar KESK ve DİSK’in çağrısı ile yapılıyormuş gibi görünse de aslında tüm emekçilerin mitingi olduğu-
lemi yaparak sloganlar ve alkışlar eşliğinde AKP hükümetini protesto ettiler. Eskiflehir Eskişehir Emek Platformu AKP’nin halkı görmezden gelen politikalarına ve zamlarına karşı bir yürüyüş düzenledi. Çeşitli sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla, yaklaşık 400 kişi Kızılay İş Merkezi önünden başlayan ve Hamamyolu Yediler Parkı’na kadar süren yürüyüşün ardından, burada bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası Şube Sekreteri Ünal Akkaya okudu. Basın açıklaması, 29 Kasım mitingine çağrı yapıldıktan sonra tüm Eskişehir halkının, Eskişehir Halkevi'nin doğalgaz zammına karşı açmış olduğu imza standına
nun altını çizdi. 29 Kasım mitingini bir başlangıç olark ifade eden Evren, bundan sonraki dönemde sokağı, üretimi durdurmayı ve eş zamanlı eylemleri hedeflediklerini söyledi. Krizin bedelini ödemeyeceğiz diyen bütün kesimleri 29 Kasım’da Ankara’ya çağıran Evren, “Bu aslında emekçi halka yıllardır eziyet eden, onu yoksul bırakan, pahalılığa mahkum eden, işsiz bırakan, insan hakları boyutuyla ona insanca muamele etmeyen, onu rencide eden, barınma hakkından, eğitim hakkından, sağlık hakkından, yoksun bırakan siyasal iktidara bir isyan, bir itiraz, bir direniş çağrısıdır” dedi.
davet edilmesiyle sona erdi. Samsun Samsun'da KESK'e bağlı bazı sendikaların üyeleri, Çiftlik Mahallesi Süleymaniye Geçidi'nde bir araya geldi. Grup adına basın açıklaması yapan KESK Samsun Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Samsun Şube Başkanı Kenan Gülçiçek, hükümetin doğalgaza, elektriğe ve temel gıda maddelerine yapılan zamları geri alması gerektiğini söyledi.
değişmediğini söyledi. Sivas KESK'e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Sivas Şube Başkanı Mustafa Çoban, Cıbıllar Parkı önünde toplanan grup adına yaptığı konuşmada, “Bu krizi bizler yaratmadık ve bedelini kabullenmeyeceğiz. İşsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı
emek, barış ve demokrasiden yana olan tüm kesimleri 29 Kasım’da Ankara'ya bekliyoruz” dedi. Kayseri Kayseri'de Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan KESK Kayseri Şubeler Platformu üyeleri, pankartlar ve sloganlarla zamları protesto etti. KESK Merkez Yönetim Kurulu üyesi Songül Morsümbül, ekonomik alanda yaşanan krizleri demokratikleşmeden ayrı tutarak çözmenin mümkün olamayacağını belirterek, “Krizi biz yaratmadık, bedelini de biz ödemek istemiyoruz. Emekten yana, eşitlikçi, özgürlükçü, bağımsız ve demokratik bir ülkede barış içinde, kardeşçe yaşamak istiyoruz” dedi. Edirne Edirne PTT Başmüdürlüğü binasının önünde toplanan KESK Edirne Şubeler Platformu ve DİSK Trakya Bölge Temsilciliği üyeleri, “Zamlar geri alınsın” başlıklı bir basın açıklaması ve oturma eylemi yaptı. KESK Merkez Yürütme Kurulu Üyesi Adnan Gölpınar, grup adına yaptığı açıklamada, AKP'nin iktidara geldiği günden beri emekçilerin hakkını savunmadığını söyledi. Global finansal krizin Türkiye'yi fazlasıyla etkilediğini ifade eden Gölpınar, “Zamlar geri çekilsin, işten atmalar yasaklansın” dedi. Eyleme Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç da destek verdi. Ordu KESK Şubeler Platformu Ordu Şubesi üyeleri, Şadırvan önünde toplanarak, zamların geri alınmasını istedi. Basın açıklaması KESK Ordu Dönem Sözcüsü ve Eğitim-Sen Ordu Şube Başkanı Ahmet Süngü yaptı. Süngü, “Aileleriyle birlikte milyonlarca kişiyi etkileyecek ve derin toplumsal yaralar açacak bu işten çıkarmalar yaygınlaşırken AKP tıpkı daha önceki hükümetlerin yaptığı gibi krizi fırsat bilip sosyal devlet uygulamalarını bütünüyle terk etmeye çalışmaktadır” dedi. Adana Adana'da Eğitim-Sen Adana Şubesi binasının önünde toplaTürkiye’nin dört bir yan›nda 15 Kas›m’da alanlar› dolduran binlerce emekçi yapt›klar› eylemlerle 29 Kas›m’da Ankara’da olacaklar›n› hayk›rd›
ÇORUM
nan DİSK, KESK, Türk-İş ve TMMOB ile çeşitli siyasi partilerin temsilcileri, ellerinde pankartlarla AKP aleyhinde slogan atarak, Atatürk Caddesi'nden İnönü Parkı'na kadar yürüdü. KESK Adana Dönem Sözcüsü Sinan Tunç, burada yaptığı açıklamada, 29 Kasım’da Adanalıların Ankara’da olacaklarını söyledi. Ad›yaman Adıyaman’da Eğitim-Sen tarafından yapılan basın açıklaması ile 29 Kasım Ankara mitinginin çağrısı yapıldı. Demokrasi Parkı önünde yapılan basın açıklamasını Eğitim-Sen Adıyaman Şubesi yönetim kurulu üyesi Erdal Yılmaz okudu. Sinop KESK’e bağlı Eğitim-Sen Sinop Şubesi üyeleri çocukların sağlıklı beslenmesi ve temiz su tüketiminin sağlanması için meydana indi. Sendika üyeleri Uğur Mumcu Meydanı'nda, "Çocuklarımız için kamusal, nitelikli ve bilimsel eğitim, sağlıklı beslenme ve temiz su" konulu bir basın açıklaması yaptı. Ortak basın metnini Eğitim-Sen Sinop Şubesi Başkanı Musa Uzun, okudu. Basın açıklamasının ardından oturma eylemi yapıldı. Zonguldak KESK' in bütün illerde düzenlemiş olduğu “Zamlar geri alınsın, emek ve demokrasi programı hayata geçirilsin” başlıklı basın açıklaması Zonguldak’ta Madenci Anıtı’nda yapıldı. Eyleme KESK Zonguldak Şubeler Platformu üyelerinin yanı sıra, KESK MYK üyeleri de katıldı.
‹STANBUL
ESK‹fiEH‹R
Trabzon KESK Trabzon Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Celal Akaç, Atatürk Alanı'nda yaptığı basın açıklamasında, Türkiye'nin yıllardır bir krizden çıkıp diğerine girdiğini, iktidardaki siyasi partiler değişse de ekonominin kaderinin bir türlü
‹ZM‹R
ANKARA