Yüzyıllık Soykırım Suçu 1915'te Osmanlı-Türk Devleti, daha 1894-1896 yılları ve 1909-1912 yıllarında gerçekleştirdiği geniş pogrom-katliamlarla ayak seslerini duyurduğu ve yirminci yüzyılın ilk büyük soykırımlarından olan Ermeni Soykırımı’nı fiilen 24 Nisan 1915 yılında yüzlerce Ermeni aydın-sanatçı ve ileri gelenini tutuklayıp sürgün yollarında katlettirmesiyle başlattı.1915'te bir soykırım yaşanmıştır! Bu gerçek hiçbir demagojiyle, baskı-inkar ve şoven histeriyle çarpıtılıp yok edilemez. Soykırımın başta gelen sorumlusu dönemin Osmanlı-Türk egemenleri ve onların burjuva sınıfsal ardıllarıdır. ''14
yaşasın
sosyalist
işçi demokrasisi Sayı: 45 Mayıs 2014 1 TL
1 MAYIS'TA SOKAK KONUŞTU
Her yer Taksim, Her yer 1 Mayıs! Eldiven, baret ve sapanlarımızla Taksim alanına yürüme kararlılığımızla direnişi büyütüyorduk. Barikat gerisinde kalanlar taş kırarak, arkadaki barikatı güçlendirerek ve ön barikata yeni malzemeler bularak direnişe katılıyorlardı. Sloganlar hiç susmuyordu. Yaklaşık 100-150 kişilik bir kitle coşkulu ve kararlıydı. "7
“Taksim hakkımız, söke söke alırız” Bu tablo, bir 5-10 yıl öncesine kadar işçilerin yüzde 80'inin 1 Mayıs nedir, Taksim nedir, grev nedir, kitlesel sokak eylemi nedir bilmediği bir durumdan gelinen nokta açısından umut vericidir... Gezi tarzı toplumsal hareketlerinin tabanındaki yeni işçi kitlelerine yayılan bir etkisi vardır. " 8-9
1 Mayıs Taksim ve Kızılay ısrarıyla, işçi sınıfı ve emekçi kesimlerin, kadınlar ve gençlerin ileri bölüklerinin özlem, talep ve ihtiyaçlarının siyasal-toplumsal açıdan geri düzeyde, muhafazakâr bir burjuva demokrasisi kalıbına sığmaya hazır olmadığının burjuvaziye bir kez daha gösterildiği gün oldu. Bizi bir kez daha sınamaya cüret ettiler ve gereken nabız karşı tarafa verildi. Eylemler sonrası geriye kalan duygu yenilmişlik ve yorgunluk değil, bir amaç doğrultusunda ısrar ve mücadele duygusu oldu.
Haziran’a giderken yapılması hedeflenen bu dinamiğin soğurulmasıdır.1 Mayıs’ın işçi sınıfı ve emekçi kitleler için mesajı netti: Israr, Direniş, Kararlılık, Örgütlülük!Israrı, direnişi, kararlılığı sürdürmenin yolu nasıl burjuvazinin “ince ayarlarına” karşı yalpalamayacak bir sınıfsal netlik ve duruş yönüne sahip olmaktan geçiyorsa, Haziran’a yürürken örgütlülüğün, kitleselliğin, devrimci proleter etki gücünün büyütülmesi için çalışmaya her zamankinden fazla ihtiyaç duyuyoruz.
Kent, mekan ve Taksim 90'lı yıllardan itibaren metropollerde iki yönlü sınıfsal hareketler yaşandı. Birincisi, burjuvazi ve üst orta sınıfların önemli bölümünün yaşam alanı olarak kent merkezlerinden çekilmesi ve banliyolarda kurulan yüksek güvenlikli lüks yeni stilize yaşam alanlarına taşınmasıdır. İkincisi, kent merkezlerine aşağıdan gelen büyük dalgadır: Kent merkezlerindeki yeni (hizmet, ofis, finans, ticaret vd) iş alanlarında çalışanların yığınsallaşması, kozmopolit yaşam ve sosyal aktivite yoğunluğu ve çeşitliliği nedeniyle gelenlerin de yığınsallaşması, ve sadece orada olmak için, kent çeperinde itildikleri hiçleşmeden bir süreliğine sıyrılabilmek, görünür olmak, kendini dünyanın merkezinde hissetmek, akışı, hareketliliği, vitrinleri seyretmek için gelenler… " 12
5. Uluslararası İşçi ve İletişim Konferansı Bilgi ve iletişim teknolojileri aracılığıyla yaratılan ve yaratılabilecek örgütlenme, dayanışma ve direnişin önündeki imkânlar ve engeller. Konferansta Sınıfsız temsilcisinin “Teknolojinin Gelişen Üretimdeki Rolü: Enformasyon, Teknik Altyapı ve Emek” başlığıyla yaptığı konuşmaya yer veriyoruz.
" 15