iscibirligi-2010-05

Page 1

F‹YATI : 1 TL.

YIL: 1 • SAYI: 5 • TEMMUZ 2010

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ ‹ fi Ç ‹

-

K ‹ T L E

G A Z E T E S ‹

HERKES‹N YETENE⁄‹NDEN, ‹HT‹YACINA GÖRE

15/16 Haziran Nedir? Nas›l Afl›l›r? 1970 15/16 Haziran Direnifli’nden günümüze 40 y›l geçti. Henüz afl›lamayan ve özünde siyasî bir hareket olan 15/16 Haziran Direnifli günümüzde de s›n›flar mücadelesinde tutulacak Ana Halka’y› iflaretliyor. ‹flçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤inin önemini ö¤retiyor. 15/16 Haziran Direnifli 100 y›ll›k s›n›flar mücadelesi tarih ve devrimci geleneklerimizin, 1946 Sendikalar Birli¤i deneyiminin, SADA’n›n, D‹SK’in, an›lanan›lmayan etkinliklerimizin uzant›s›nda gerçeklefltirilmifltir. Yaz› bafll›¤›ndaki sorular›, ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in sayfalar›n› yerinde kullanmak, günümüzde ba¤›ms›z s›n›f tavr› gözeten kadrolar› düflündürmek amac›yla ve afla¤›da s›ralad›¤›m›z sorular› yönelterek cevaplamay› daha uygun buluyoruz: # 1970 15/16 Haziran Direnifli günümüzdeki s›n›flar mücadelesine neleri hat›rlat›yordu ve neden bir türlü afl›lam›yordu? # Bu kütlesel ç›k›fl›n kendisinden önceki s›n›flar mü-

cadelesi tarih ve devrimci geleneklerimizle olan organik ba¤› ile sonras›ndaki direnifl, grev, iflyeri iflgali, yürüyüfl vb. eylemlerle iliflkisi nas›l kurulmal›yd›? # Bu Direnifl, do¤urdu¤u çok yönlü siyasî, hukukî sorun ve sonuçlar›yla nas›l incelenmeliydi? # 15/16 Haziran Direnifli’nin iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i mücadelesindeki yeri ve önemi neydi? # O günkü sendikal hareketlerle siyasî sol örgütlerin konumu nas›ld›? # Günümüzdeki sendikal ve sol siyasal örgütlenmelerin açmazlar› nereden kaynaklan›yor ve neden bir türlü afl›lam›yor? # Tarihsel-sosyal-s›n›fsal hakl›l›klar›yla modern üretim yapan tüm fabrikalarda ifl b›rakan, alanlar› fetheden, baflta ‹stanbul-Kocaeli-Sakarya güzergâh› olmak üzere iki gün süreyle 200 bin insan› seferber edip harekete geçiren, emekçileri, iflsizleri, ayd›nlar› ve ilerici gençli¤i eyleme çeken iflçi s›n›f›, tüm ülkede eyleme kat›lma ve yay›lma istidad› gösteren, bu eylemle burjuvaDevam› Sayfa 9’da

BU SAYIDA: Kurtar Bizi Gandi Kemal K›l›çdaro¤lu emekçilerin umudu olabilir mi?

s.2 #

“‹flçi S›n›f›n›n Sendikal Birli¤i” Nedir? ‹flçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i kopmaz bir bütündür s.3 #

Yeni Anayasa Aldatmacas› ve Grev Yasaklar› Grev yasaklar› sadece lafta kalk›yor

s.4 #

Filistin Aynas›nda Türkiye Gerçe¤i Kürt çocuklar›na yönelik floven tutum Filistinli çocuklara duyarl›l›¤›n sahteli¤ini kan›tl›yor s.4

5. Say›m›z Ç›karken Ülke ve Dünya Gündemi 4. say›m›z› yay›nlad›¤›m›z May›s ay›ndan beri, ülke gündemi s›n›flar mücadelesinin görünümlerini ortaya koyan çok say›da olayla çalkaland›. Y›llard›r Türkiye'deki emekçi kitlelerin önüne zenginleflme ve kalk›nma ad›na bir umut olarak konulan Avrupa Birli¤i hülyas›, sermayenin bafl›na dert olmaya bafllad›. Yunanistan’dan sonra ‹spanya, ‹rlanda, ‹talya iflas›n efli¤ine geldi. Avrupa, tek bir para birimine geçerek do¤ru yap›p yapmad›¤›n› tart›fl›yor. Gelirlerinin düflmesine çare arayan ihracatç› patronlar›m›z feryat ederken, sanayi, d›flar›dan yar›-mamul ve makine al›m›na dayand›¤›ndan, d›fl ticaretteki aç›k rekorlar k›rmaya devam ediyor. Hükümetin anayasa de¤iflikli¤ine destek sa¤lamak için iflçi ve emekçilere verir gibi göründü¤ü en küçük tavizi yayl›m atefline tutan burjuvazi, gelecek dönemde kendisini kimin temsil edece¤ini gündemine ald›. Sermaye, gelecek seçimlerde "bunu seçin" diyerek halk›n önüne kimi koyaca¤›n› düflünüyor. CHP yönetiminde el çabuklu¤uyla yap›lan K›l›çdaro¤lu de¤iflikli¤ine TÜS‹AD’dan destek geldi. Hükümet cephesi ise bu ata¤a karfl› kendisine bir oy dopingi yapabilmek aray›fl›yla, emekçi halk›m›z›n Filistin’e yönelik hakl› sempatisini sömürmek için "one minute" benzeri bir ata¤› denemeye giriflti. Bu flekilde Balyoz Davas›, Anayasa de¤iflikli¤i, baflkanl›k sistemi, Mavi Marmara gemisi gibi biri tükenmeden öteki piyasaya sürülen gündemlerle sermayenin dayatt›¤› ülke gündemi bir gecede de¤ifltirildi. Fakat yarat›lan sahte gündemler toplumu ve yönetenleri dönüp dolafl›p ülke gerçeklerini duvar›na tosla-

maktan kurtaram›yor. PKK'nin yükselifle geçen eylemleriyle ülkenin gerçek bir sorunu olan "Kürt sorunu" bir anda di¤er bütün gündemlerin önüne geçti ve onlar› unutturdu. Her zamanki gibi "kökü d›flar›da" edebiyat›yla flovenizm pompalanarak, gün kurtar›lmaya çal›fl›l›yor. Kürt sorununa çözüm olaca¤› öne sürülen "flantaj aç›l›m›" (ya devlete ve hükümete biat et ya da eski inkâr ve imha politikalar›na döneriz) da hepten rafa kald›r›lmak zorunda kald›. Türkiye’ye geldiklerinde tutuklanmayan PKK’li bar›fl grubu, geçen hafta tutukland›. Kimi liberaller "demokratiklefliyoruz, makus talihimiz k›r›ld›" flark›lar›n› söylemeye devam ededursunlar, hükümet yanl›s› bas›nda "Özel Harekat Aç›l›m›" tart›fl›lmaya bafllad›. Bal›k haf›zas›na mahkûm edilmek istenen Türkiye halklar›n›n gördü¤ü ilk "Kürt aç›l›m›" bu de¤ildi. Özal'›n "federasyon tart›fl›labilir", Demirel'in "Kürt realitesini tan›ma", Çiller'in "Bask Modeli" aç›l›mlar›n› ve SHP’nin "Kürt Raporu" aç›l›mlar› ve bu sahte aç›l›mlar›n her birini büyük bir bask› ve fliddet döneminin izledi¤ini asl›nda biraz olsun tarih bilincine sahip herkes hat›rlamaktad›r. Bugün bir kez daha yaflad›¤›m›z da bunun bir tekrar›d›r. Gerçekte sermaye devletinin Kürt sorununu ve di¤er hiçbir temel sorunu çözecek gücü olmad›¤›n› çok iyi bildikleri için tarih ve s›n›f bilincine sahip güçler bunun böyle olaca¤›n› en bafl›nda ortaya koyabilmifllerdi. Ne yaz›k ki onlar›n sesi henüz emperyalizmden ve kapitalizmden "taraf" bas›ndaki sa¤l› "sol"lu liberallerinki kadar gür ç›km›yordu. Öte yanda resmî rakamlara göre %14’ün üzerine ç›kan iflsizli¤e patronlar›n çözümü: "devlet teflvik versin biz de istihdam yaratal›m". Burjuvazi, hükümet ve iflçi sendikalar›yla sözde "istihdam stratejisi"ni haz›rl›yor. Umudunu, yaz›n mevsimlik ifllerin art›fl›yla iflsizlik oran›n›n 1-2 puan azalmas›na ba¤layan baflbakan, Devam› Sayfa 9’da

#

Emekçiler ‹çin Siyasal-Ekonomi

s.5

Kapital’den sayfalar #

26 May›s Fiyaskosu Sendikac›lar›n amac› Genel Grevin tan›m›n› mümkün oldu¤u

s.7

kadar daraltmak #

TÜS‹AD’›n Dedi¤i Olur TÜS‹AD sermayesinin a¤›rl›¤› azalm›yor, gittikçe art›yor

s.8

#

‹flçilerin Ayd›nlaflmas›, Ayd›nlar›n ‹flçileflmesi Neden Gerekli?

s.10

#

Türk-‹fl’e Göre ‹flsizli¤in Nedeni Emekçi Halkm›fl! s.12 #

TAR‹fi Kazan›m› Kimi Sevindirdi?

s.13 #

UPS’de Sendikalaflma Mücadelesi

s.14 #

Soru ve Cevaplarla Çal›flma Hayat›nda Haklar›m›z s.16 #

TEKEL Özellefltirmesinin Unutulan Ma¤durlar›

s.19

1


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Güncel

Kurtar Bizi Gandi Kemal! (veya K›l›çdaro¤lu Kimin Umudu?)

Bilindi¤i gibi, CHP'nin 33. Ola¤an Kurultay›na çok k›sa bir süre kala patlat›lan "kaset skandal›"yla h›zla CHP yönetiminin de¤ifltirilmesine giden yol aç›ld› ve Deniz Baykal'›n y›k›lmaz zannedilen sultas› bir ç›rp›da devrilerek yerine Kemal K›l›çdaro¤lu oturtuldu. CHP önde gelenleri taraf›ndan "Baykal'a yap›lanlar›n hesab›n› sorma" üzerine içilen coflkulu yeminler göz aç›p kapay›ncaya kadar unutuldu, Baykal'›n direnifline ve "ihanet" imalar›na ra¤men, özellikle CHP'nin iflbilir genel sekreterinin aç›kça övündü¤ü makyavelizmi sayesinde bütün parti estirilen Gandi Kemal rüzgar›n›n arkas›nda kenetlendi. Gandi Kemal ismi ve imaj› büyük sermaye bas›n›n ve hatta TÜS‹AD'›n pek de gizlenmeyen güçlü deste¤ini de arkas›na ald›. TÜS‹AD yapt›¤› resmî aç›klamada K›l›çdaro¤lu'nun vaatlerini "umut verici" olarak nitelendiriyordu. TÜS‹AD'›n yeni baflkan› Ümit Boyner'in yapt›¤› kimi afl›r› coflkulu aç›klamalar› ise Hürriyet gazetesi bile "TÜS‹AD, CHP’de ‘Kemal rüzgâr›’n› sevdi, iyice seçim havas›na girdi" fleklinde müstehzi bir bafll›kla verdi. K›l›çdaro¤lu "gandi", "ikinci karao¤lan", "temiz, dürüst insan", "halkç›" vb. ça¤r›fl›mlarla emekçilerin önüne büyük bir umut, bir kurtar›c› olarak konulmaya çal›fl›ld›, çal›fl›l›yor. Sermayenin önde gelen sözcüleri önceki CHP yönetimini bir "sosyal-demokrat" parti olarak "sosyal ve ekonomik problemlere yeterince yer vermedi¤i, sadece "laiklik" üzerine kurulu bir söylemle muhalefet yapmaya çal›flt›¤› ve bunun sonucunda çal›flan ve yoksul toplum kesimlerinden yal›t›ld›¤› için elefltirdiler - K›l›çdaro¤lu bu konulara yer vererek sözkonusu kesimlerden de oy alabilirdi. TÜS‹AD yönetiminin görüfllerini yans›tan ekonomi yazarlar›ndan Erdal Sa¤lam bu coflkulu deste¤in gerekçelerini bir tv program›nda flöyle aç›kl›yordu: "TÜS‹AD gerçekten de geleneksel olarak merkez sa¤ partileri desteklemifltir. Ama art›k, TÜS‹AD'›n genç kufla¤› bafla geçince durum de¤iflti. TÜS‹AD'in genç kufla¤› Halis Komililer'den itibaren bir karar ald›. Sosyal adaleti, gelir adaletini bu flekilde bozmaya devam edersek, bunun yarataca¤› sosyal tepkiyi kontrol edemeyiz, sosyal patlamaya yol açabilir. Bu yüzden örne¤in TÜS‹AD Kemal Dervifl'in sosyal-liberal modelini destekledi. Zaten sosyal-demokrat partiler günümüzde bu anlay›fl› savunuyorlar. fiu anki hükümetin ekonomide övündü¤ü baflar›lar da Dervifl'in program› devam ettirmesinden kaynaklan›yordu." Özellikle Faik Öztrak gibi bu program›n çerçevesini Dervifl'le birlikte haz›rlayan isimlerin K›l›çdaro¤lu'nun oluflturdu¤u yönetimde yer almas› da sermaye sözcüleri taraf›ndan çok önemli bir güvence olarak de¤erlendiriliyordu. K›l›çdaro¤lu baflkanl›¤›nda özellikle Önder Sav taraf›ndan oluflturulan yeni yönetimde ekonomiyle ilgili isimlere bakt›¤›m›z zaman gerçekten de büyük sermayenin güveninin ve "umutlanmas›n›n" bofluna olmad›¤› daha iyi anlafl›l›yor. Faik Öztrak'a de¤indik, Öztrak as›l tasar›mc›s› oldu¤u "Dervifl modeli"nin sözde baflar›lar›na sahip ç›karken yüksek iflsizlik gibi sonuçlar› ise "AKP'nin pazar›n hata yapmayaca¤›na, herfleyi kendi kendine düzeltece¤ine afl›r› güvene dayal› politikalar›na" ba¤lamaktad›r. Demek ki, ‹slâm konusunda "›l›ml›" imaj› vermeye çal›flan AKP, piyasa dinine tap›nç da TÜS‹AD ölçüleriyle bile afl›r›ya kaçmaktad›r. Öztrak'a göre "Türkiye'de refah büyümeye ba¤l›d›r ve büyüme de mutlaka ve mutlaka özel sektöre dayal› olarak gerçekleflebilir. Devletin yapmas› gereken özel sektörün önünü açacak politikalar› yaflama geçirmektir." Peki bunun AKP'nin kör piyasa tap›nc›yla ne fark› var dedi¤imiz zaman, küçük giriflimciler

2

için kredi garanti fonu, iflsizler için ise aile sigortas›n›n yaflama geçirilmesi gibi "sosyal-demokrat" önlemlerden söz edilmektedir. Bunlar›n kayna¤› nedir diye soruldu¤unda ise "sosyal-demokrasinin malî disipline ne kadar büyük önem verdi¤inden" sözedilmekte ve kayna¤›n kamu harcamalar›n›n bir

Küpür: Dünya Gazetesi’nden

k›sm›n›n buraya aktar›lmas›yla veya yeni vergilerle, yani Türkçesi yine ücretlilerin s›rt›ndan elde edilece¤i itiraf edilmektedir. "Sosyal-demokrasinin" iflçiler için ne gibi politikalar tasarlad›¤› ise fazla gündeme getirilmek istenmiyor, ancak biraz kurcaland›¤›nda Öztrak "Kore modelini" örnek göstermektedir. Kore modeli demek de korkunç boyutlarda afl›r› çal›flt›rma (dünyada en yüksek iflçi intihar› oranlar› Güney Kore'dedir), sendikal örgütlülü¤ün (gerekti¤inde devlet terörüne baflvurmaktan çekinmeyerek) daha da baltalanmas› ve sosyal güvencelerin mümkün oldu¤u kadar ortadan kald›r›lmas›, vb. politikalar demektir. Bütün bu politikalar için uygun temel, yani afl›r› uzun çal›flma saatleri, güçlü bir polis devleti ve zaten oldukça düflük olan bir sendikal›l›k düzeyi Türkiye'de haz›r olarak vard›r. CHP'nin "sosyal-demokrat" modelini hayata geçirmek için mevcut iflçi ve emekçi düflman› devlet yap›s›n› biraz daha güçlendirmek yeterli olacakt›r. Kald› ki AKP'nin bir kez daha hükümet olmas› durumunda izleyece¤i politikalar pek muhtemelen üç afla¤› befl yukar› bunlar olacakt›r, zira hükümetler gelip geçidir ama her dönemde temel ekonomik ve sosyal politikalar›n büyük sermayenin ç›kar ve talepleri do¤rultusunda belirlenmesi de¤iflmeyen bir kurald›r. CHP'nin yeni parti yönetimindeki ekonomiyle ilgili di¤er isimler de (ki CHP'nin hükümet olmas› durumunda ekonomiyi yönetecek olan isimler do¤al olarak bunlar olacakt›r) büyük sermayeye güven verecek ve "umutland›racak" kiflilerden oluflmaktad›r. Bunlar aras›nda Dervifl'in kafadarlar›ndan Hurflit Günefl ve son kongrede Genel Baflkan Yard›mc›l›¤›na getirilen tekstilci ifladam› Umut Oran gibi isimler ön plana ç›kmaktad›r. Oran, do¤uda yar›m asgari ücret verilmesini içeren "bölgesel asgari ücret" projesiyle hat›rlanmaktad›r. Umut Oran ismi de "sosyalademokrasinin" iflçiler için ne gibi politikalar tasarlad›¤› konusunda bize önemli bir fikir vermektedir. Kürt sorununda, d›fl politikada ve ülkenin di¤er bütün temel sorunlar›nda da yeni CHP yönetiminin s›n›fsal konumu farkl› de¤ildir. K›l›çdaro¤lu'nun Kürt sorununa önerdi¤i "çözüm", "etnik kimliklere

sayg›" ve "ekonomik çözüm" eksenindedir. "Etnik kimliklere sayg› duyma ama etnik ve dinsel kimliklerin politikaya kar›flt›r›lmamas›", "devletin etnik-kör olmas›" vb. söylemleri K›l›çdaro¤lu oldu¤u gibi Baykal'dan alarak sürdürmektedir. Kongre sürecinde CHP'nin bu söyleminin gerçek niteli¤ine iflaret eden önemli baz› olgular su yüzüne ç›kt›. Örne¤in Baykal'›n K›l›çdaro¤lu'nun adayl›¤›n› baltalamak için ileri sürdü¤ü son koz, "CHP'de belli bir etnik ve mezhepsel kimli¤in bask›n hale gelmesi tehlikesi" oldu. K›l›çdaro¤lu Dersimli ve Alevi olunca böyle bir tehlike ortaya ç›k›yordu. Ancak ayn› partinin genel baflkan› Türk ve Sünni olunca ya da genel baflkan yard›mc›s› Dersim Katliam›n› Kürt sorununa nas›l yaklafl›lmas› gerekti¤inin örne¤i olarak gösterince böyle bir tehlike ortaya ç›km›yordu. Bu da CHP'nin etnik-kör olma demagojisinin ne kadar temelsiz oldu¤unu, tam tersine onun Türk-Sünni kimli¤inin flovenizmine dayand›¤›n› gösteriyordu. Baykal'›n CHP kadrolar› içinde Kürt kökenlilerin oran›n› mümkün olan en alt düzeye çekmeyi sistematik bir politika olarak izledi¤i daha önce de (Sar›gül'le rekabeti s›ras›nda) gündeme gelmiflti. K›l›çdaro¤lu bu politikan›n fark›ndayd› ve bunu onaylam›flt›. Asl›nda K›l›çdaro¤lu CHP'ye geçti¤inde (2002 y›l›nda) bu politika partide çoktan kemikleflmifl durumdayd› ve uyan›k bürokrat›m›z›n bu gerçekten habersiz olmas› mümkün de¤ildi. K›l›çdaro¤lu'nun Kürt sorununa "sosyal-demokrat" ekonomik-sosyal çözümü de özel sektörü teflvik etmek ve bu ifle yaramazsa devletin fabrikalar kurmas› fleklinde özetlenmektedir. Bu hesaba göre Kürt gençleri ulusal bask› nedeniyle de¤il iflsiz olduklar› için da¤a ç›k›yorlar. ‹fl bulunca inecekler ve fabrikalarda, Umut Oran'›n önerisine göre yar›m asgari ücretle çal›flarak uysal birer koyun gibi yaflayacaklard›r. Gerçek bunun tam tersidir. Kapitalist ekonomik geliflmenin ulusal bilinçlenmeyi köreltmek bir yana daha da güçlendirmedi¤i hiçbir örnek yoktur dünyada. Örne¤in geçti¤imiz yüz y›l›n bafllar›nda hakl› olarak "halklar hapishanesi" an›lan Rusya'daki Çarl›k otokrasisinin ulusal bask› sistemi alt›nda ulusal hareketler en çok ekonomik bak›mdan imparatorlu¤un merkezine göre ekonomik olarak çok daha geliflmifl kenar bölgelerinde güçlüydü. Bugün de birçok ülkede böyledir. ‹flas eden teflvik politikalar›, GAP, vb. örnekler Kürt sorununa kapitalist sistem içinde "ekonomik çözüm" projelerinin ifle yaramazl›¤›n›n görkemli an›tlar› olarak önümüzde duruyor. Bu politika her bak›mdan, ekonomik yönden oldu¤u kadar politik yönden de iflas›n› çoktan kan›tlam›flt›r. K›l›çdaro¤lu'nun da bu projeye hayat verecek sihirli formülü yoktur. Elinde hiçbir gerçek çözüm olmad›¤› için apar topar getirildi¤i konumda bu ölü at› tekmelemekten baflka bir çaresi olmad›¤› anlafl›l›yor. K›l›çdaro¤lu, Derviflçi ekonomi ekibiyle, Kürt sorunundaki "gerçek-kör" yaklafl›m›yla, d›fl politikada daha bafl›ndan Pensilvanya'dan (siz Vaflington'dan diye okuyun) gelecek mesajlara kulak kabartan konumuyla ve di¤er bütün temel konularda da, CHP'nin politik iflas etmiflli¤inin dolayl› kabulü anlam›na gelen bilinçli politikas›zl›¤›yla emekçilerin umudu olamaz. O bu konumuyla ancak ve ancak emekçilerin önüne yeni sahte umutlar sürerek sistemin ömrünü biraz daha artt›rmay› amaçlayan büyük sermayenin, TÜS‹AD sermayesinin umudu olabilir.

"Marksizm herfleye kadirdir, çünkü hakikattir." (Lenin)

Yusuf Özçelik


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Güncel

‘‹flçi S›n›f›n›n Sendikal Birli¤i’ Nedir?

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz ilk say›s›ndan itibaren ›srarla iflçi s›n›f›n›n siyasal-sendikal birli¤i sorununu gündeme getirmektedir. Siyasal birlik sorunu çeflitli yay›n organlar›nda ele al›nmaktad›r, ancak siyasal birlik ve sendikal birlik için mücadelenin kopmaz bir bütün oldu¤u unutulmaktad›r. Bildi¤imiz kadar›yla günümüzde sol cenahta "iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤i" sorununu aç›k terimlerle gündeme getiren tek gazete ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹'dir. Kimileri sendikal birlik için iflçilere D‹SK'i adres gösterirken, kimileri de TÜRK-‹fi'i adres göstermifltir. Baflka baz›lar›na göre ise böyle bir sorun hiç yoktur; D‹SK D‹SK'tir ve TÜRK-‹fi de TÜRK-‹fi'tir, kemikleflmifl bu konfederasyonlar onca y›ldan sonra de¤iflip dönüflmeyece¤ine göre öngörülebilir bir vadede iflçi s›n›f›n›n böyle bir gündemi yoktur, bunu tart›flmak bile anlams›zd›r. Bu anlay›fl objektivizmdir, yani varolan güç dengelerine tap›nmakt›r ki iflçi s›n›f› hareketi için bundan daha zararl› bir düflünce yoktur. Türkiye iflçi s›n›f› günümüzde siyasal cephede oldu¤u gibi sendikal cephede de belli bafll› burjuva ideolojilerine ve burjuva partilerine göre "baflar›l›" biçimde parçalanm›fl durumdad›r. Geleneksel sa¤ partilerin çizgisinde Türk-‹fl Amerikan So¤uk Savafl sendikac›l›k anlay›fl› temelinde kuruldu, 12 Eylül'e bakan verecek kadar sistemle içiçe geçmifltir. D‹SK ise "ilerlemeci" (siz revizyonist okuyun) tarzda "sosyalist" geçindi¤i dönemi dâhil hiçbir zaman gerçek anlamda CHP'den kopart›lamam›flt›. D‹SK'in devrimcili¤i bafl›ndan beri proletarya devrimcili¤ini de¤il Kemalist "devrimcili¤i" ifade ediyordu. D‹SK'i 50.000'lerden 650.000 üyelik etkili bir sendika hâline getirenler, bugün isimleri sürekli tekrarlanan Kemal Türkler'ler, Abdullah Bafltürk'ler de¤ildi (bunlar›n sol gösterip sa¤ vuran vukuatlar› dürüstçe ele al›nd›¤›nda iflçi s›n›f›na çok ciddî zarar vermiflti), tabandaki s›n›f bilinçli iflçilerdi. Asl›nda bu iflçiler ta bafl›ndan beri iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤inin sa¤lanmas›ndan yanayd›, ayr› ve özellikle de "devrimci" ad›n› tafl›yan bir sendikal konfederasyonun oluflturulmas›na karfl›yd›. Hükümetin kimi dayatmalar› ve di¤er baz› faktörlerin sonucu olarak bilinçli iflçiler D‹SK'e sahip ç›kmak zorunda kald›klar›nda da onlar›n düflünceleri ve eylemleri (en an-

laml› örnek olarak 15/16 Haziran'da ve sonraki deneyimlerin gösterdi¤i gibi) daima iflçilerin bütün cephelerde tam bir birli¤inin sa¤lanmas›na dönük olmufltu. Bu yolda s›n›f bilinçli proletarya gerekti¤inde kan›n› ve can›n› vermekten de çekinmemiflti. Ne var ki proletaryan›n s›n›f düflman› "içerden" ve d›flar›dan kuflatmalarla bu birli¤in gerçeklefltirilmesini bugüne kadar baflar›yla baltalayabilmifltir.

Bilimsel sosyalizm bize "iflçi s›n›f› hareketi ile sosyalist hareketin birbirinden ayr› olmas›n›n her ikisinin de zay›fl›¤›na ve geliflmemiflli¤ine yol açaca¤›n›" (Lenin) ö¤retiyor. Bu hem siyasal hem de sendikal hareket aç›s›ndan böyledir. Türkiye'de yaflanan durum da tam olarak budur. Sosyalistlerin varolan güçler dengesini de¤iflmez olarak alg›lay›p iflçi s›n›f›n›n siyasal-sendikal birli¤ini bir ütopya olarak görmeleri, iflçi s›n›f›n›n gündemine bu birli¤in sa¤lanmas› için mücadeleyi getirmekten kaç›nmalar› demek, onlar›n oportünizmin, kuyrukçulu¤un önünde secdeye varmalar›, sosyalist, özellikle de proletarya sosyalisti ad›n› hiçbir zaman hakedememeleri anlam›na gelir. Bunun kaç›n›lmaz sonucu da hem sosyalist hareketin hem de iflçi s›n›f› hareketinin zay›f ve geliflmemifl olarak kalmas› olacakt›r. Bu yönde kimi aray›fllar yok denemezse de bu aray›fllar›n henüz amac›na ulaflmaktan uzak oldu¤u da bir gerçektir. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz de bu nokta-

‹stanbul 1 May›s›’n›n Gösterdi¤i ‹stanbul Taksim'de gerçeklefltirilen, yüzbinlerce kiflinin kat›ld›¤› bu seneki 1 May›s mitinginde yaflanan baz› olaylar, önemli bir gerçe¤i bir kez daha ortaya koymufl oldu. Resmî olarak Türk-‹fl, D‹SK, Hak-‹fl, KESK gibi belli bafll› iflçi ve memur konfederasyonlar› taraf›ndan organize edilen mitingde direniflteki TEKEL, ‹SK‹, ‹tfaiye iflçilerinin oluflturdu¤u direniflteki iflçiler platformu, Türk-‹fl baflkan› Kumlu'yu protesto ederek, TEKEL eyleminde Türk-‹fl yönetimince yap›lan ihaneti teflhir etmek üzere söz almak istediler. Bu giriflim, kendilerini o kürsülerin tek sahibi olarak gören sendikac›lar taraf›ndan engellenmek istendiyse de, baflar›l› olamad›lar. Türk-‹fl baflkan› Kumlu iflçilerin elinden zorla kaç›r›ld›. Plastform üyeleri, sendikal bürokrasinin ihanetini teflhir eden bildirilerini zorla da olsa okumay› baflard›lar. Ard›ndan konuflan D‹SK ve KESK

daki sorumlulu¤unun bilincindedir. Gerçek anlamda proletarya sosyalizmine, bilimsel sosyalizme yönelen bütün güçler ve s›n›f bilinçli iflçiler flu türden sorular› en genifl iflçi y›¤›nlar›n› gündemine getirmek için sürekli bir mücadele vermek zorundad›r: ‹flçi s›n›f›n›n sendikal hareketi neden burjuva ideolojilerine göre ("sa¤c› konfederasyon", "kemalist konfederasyon", "müslüman konfederasyon", vb. fleklinde) bölümlenmifltir? Bunun iflçi s›n›f›n›n ekonomik mücadelesine ne gibi bir faydas› vard›r? Ülkücü-faflist çizgideki M‹SK 12 Eylül'den sonra bir daha kurulamazken, onun ideolojik çizgisini sürdüren bir ekip (Türk-Metal fleflerini kastediyoruz) nas›l olup da bütün ülkelerde iflçi s›n›f› hareketinin kalbi olan bir sektörde konfederasyonlarla yar›flacak bir güçle tekelini büyük oranda koruyabilmektedir? ‹flçi s›n›f›n›n kalbine 12 Eylül'de indirilmifl olan MESS uzant›s› flaibeli Türk-Metal fleflerinin tekeli, en az 12 Eylül anayasas› kadar, MGK kadar, YÖK kadar bir 12 Eylül kurumudur ve asl›nda onlardan çok daha dayan›kl› ç›km›fl, hemen hemen hiç reforme edilmeden bugüne kadar gelebilmifltir. Bu inme sayesinde iflçi s›n›f› hareketinin kalbi hâlâ teklemektedir. CHP kuyrukçusu oportünist ilerlemecilerin yaratt›¤› tahribat olmasayd› 12 Eylül faflizmi bu iflte bu denli baflar›l› olabilir miydi? Proletarya sosyalizmine yönelen güçler bu tahribat› geriletmek ad›na neleri baflard›lar, ya da hiçbir fley baflarabildiler mi? Bu tekel nas›l k›r›labilir ve iflçi s›n›f› hareketine nas›l güçlü bir soluk ald›r›labilir? vb., vb… "TEK PART‹-TEK SEND‹KA-TEK GENÇL‹K ÖRGÜTÜ" fliar› alt›nda bu ve benzer sorular› giderek daha genifl iflçi y›¤›nlar›n gündemine getirebilmek, bütün zaferlerin garantisi olan iflçi s›n›f›n›n siyasal-sendikal birli¤ini sa¤lamaya götüren yolu açmak anlam›na gelecektir. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

baflkanlar› da, flehit edebiyat›yla devrimcilerin isimlerinin birbirine kar›flt›¤› hamasi söylemleriyle sözümona direniflteki iflçiden yana görüntü vererek kitleyi sakinlefltirmeye çal›flt›lar. Ancak ayn› kifliler, kürsüden iner inmez, bu giriflimin iflçi hareketi ve sendikal harekete bir sald›r› oldu¤u fleklinde bas›na aç›klamalar yaparak gerçekte kimin yan›nda olduklar›n› kan›tlad›lar. Sonraki günlerde de Türk-‹fl yönetiminin, bu iflçileri "emek hareketinden teflhir ve tecrit etme" tehditlerinin alt›na imza atmaktan geri durmad›lar. Bu da bize gösteriyor ki, varolufl gerekçeleri iflçileri burjuva ideolojilerine ve burjuva partilerine göre bölmek olan bu sendikalar, ancak mücadele eden iflçilere karfl› birlik olabilmektedirler. Dolay›s›yla, iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤i, bu konfederasyonlar›n biraraya gelmesinden de¤il, tam tersine, bunlar›n s›n›f iflbirlikçisi anlay›fllar›n›n "teflhir ve tecrit" edilmesinden geçmektedir. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Sermaye Düzeninde "‹ç Tehdit" Kimdir? "‹ç tehdit de¤ifliyor mu" tart›flmalar› devam ediyor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi olarak önceki say›lar›m›zda sermaye düzeninde esas "iç tehdit" tan›m›n›n hedefinde kimin oldu¤unu bizzat sermaye devletinin sözcülerine dayanarak ortaya koyan örneklere yer vermifltik. Bu say›da da oldukça anlaml› buldu¤umuz bir örnekle "iç tehdit" tart›flmalar›na farkl› bir bak›fl aç›s› getirmek istiyoruz. Sermaye bas›n›n› takip edenlerin bildi¤i gibi pek sayg›n gazetecilerimiz fiamil Tayyar'la Yazgülü Aldo¤an aras›nda "mütareke bas›n›" tart›flmas›n› gündemine alan 32. gün program›nda "sokak kad›n›", "medyum memifl" gibi karfl›l›kl› iltifatlar›n havada uçufltu¤u nezih bir tart›flma yaflanm›flt›. Bu nezih iltifatlar bu tart›flmada gündeme gelen baz› daha önemli noktalar›n gölgede kalmas›na yol açt›. Onlardan birisi: Yazgülü Aldo¤an (program›n sonlar›na do¤ru): "Kanl› baz› sahneler içeren Balyoz tatbikat› nedeniyle birçok komutan içeri at›ld›. Peki ben de

soruyorum; flimdi Allah korusun Yunanistan'da oldu¤u gibi bir ayaklanma olsa ‹stanbul'un ortas›nda buna kim müdahale edecek sizce? Ben sordum ve ö¤rendim, 52. Tugay Komutan› müdahale edecekmifl. Kendisi flu an nerede biliyor musunuz, bu davadan dolay› içeride!!" Mazallah gomonistler, anarflistler ve ayak tak›m› kanla bast›r›lamaz da devleti y›kabilir ve bafla geçebilir, zaten ayaklar›n bafl oldu¤u yerde de k›yamet kopuverir, de¤il mi ya! Bu "ça¤dafl, demokrat, laik" gazetecimizin de sorup ö¤rendi¤i gibi, Türkiye'de sermaye devletinin esas iç tehdit alg›lamas›n›n hedefinde daima iflçi ve emekçi y›¤›nlar›n sistemi sarsabilecek kitlesel ç›k›fllar› var olmufltur, Milli Güvenlik Siyaset Belgesindeki de¤ifliklikler ne olursa olsun bundan sonra da böyle olacakt›r. Çokça tart›fl›lan kanl› planlar›n hedefi de ayn›d›r.

"Kapitalistleri iktidarda tutan sihir, iflçiler aras›ndaki bölünmedir." (Marx)

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

3


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Güncel

Yeni Anayasa Aldatmacas› ve Grev Yasaklar› Hükümetin çok istedi¤i Anayasa de¤ifliklikleri May›s ay› bafl›nda mecliste kabul edildi. Halkoyuna götürülecek anayasa de¤iflikli¤i ile siyasî grev, dayan›flma grevi, genel grev, ifl yavafllatma, iflgal vb. mücadele yöntemleri sözde yasak olmaktan ç›kmaktad›r. T‹SK, May›s ay›nda aç›klama yaparak bu de¤ifliklikleri "çal›flma bar›fl›na" (yani insanlar›n üç kurufl ekmek paras› için birbirlerini öldürmelerine) ve "ekonomiye" (yani sermayenin menfaatlerine) zararl› ilan etmifl, mevcut yasaklar›n sendikal özgürlü¤e ayk›r› olmad›¤›n› savunmufltur! Patronlar "grevin siyasî taleplerin bir arac›" olmamas›, yani asl›nda her modern sosyal s›n›f›n sahip oldu¤u fleye, siyasî taleplere, iflçi s›n›f›n›n sahip olmamas› gerekti¤ini söylemektedirler. Bunlar›n hükümete isyan etmesi ve yasaklar›n lafta kald›r›lmas› iflçilerin lehine gibi gözükebilir ve hatta kimilerine flöyle düflündürebilir: "Acaba hükümet haklar›m›z› gerçekten bize veriyor olmas›n?" Ne var ki kaz›n aya¤› öyle de¤il. Bu yasaklar›n kald›r›ld›¤› ayn› anayasa maddesinin (54. madde) en bafl›nda yer alan "Toplu ifl sözleflmesinin yap›lmas› s›ras›nda, uyuflmazl›k ç›kmas› halinde iflçiler grev hakk›na sahiptirler" s›n›rlamas› oldu¤u gibi b›rak›lm›flt›r. Yani iflçiler yine sadece toplu ifl sözleflmesi yap›l›rken grev hakk›na sahiptirler. 12 Eylül zihniyetinin ürünü olan Toplu ‹fl Sözleflmesi Grev ve Lokavt Kanunu, kald›r›ld›¤› söylenen yasaklar› aynen içermektedir. Bu kanun, grev hakk›ndan çok bu hakk›n yok edilmesiyle ilgilenmektedir. Yasa, sadece "toplu ifl sözleflmesi yap›lmas› s›ras›nda uyuflmazl›k ç›kmas› halinde" yap›lan grevi kanuni grev ilan etmektedir. Buna karfl›l›k "Siyasî amaçl› grev, genel grev ve dayan›flma grevi kanun d›fl› grevdir. ‹flyeri iflgali, ifl yavafllatma, verimi düflürme ve direnifller hakk›nda kanun d›fl› grevin müeyyideleri uygulan›r" demektedir. Siyasî grevi yasaklayan, grevi sadece ekonomik taleplerle ve üstelik onu da sadece toplu sözleflme yap›ld›¤› zamanla s›n›rlayan kanun, bu "suyunun suyunu" da mümkün oldu¤u kadar k›s›tlamaktad›r. Kanunda, baz› petro kimya iflleri, enerji üretimi gibi birçok önemli sektördeki iflte grev yasaklanm›flt›r. Ayr›ca grev yap›lamayacak iflyerleri de say›ld›ktan sonra yasada bir de geçici yasaklar say›lmaktad›r. Tüm bu yasaklar› atlatmay› baflar›p elde kald›¤› kadar›yla "yasal grev"e baflland› diyelim. Bu kez de kanuna göre Bakanlar Kurulu "genel sa¤l›k" veya "milli güvenlik" gerekçesiyle grevi erteleyebilir. Üstelik tüm bu yasaklara uyulmazsa kanununda bir de cezalar say›lm›flt›r ki, sözde "kanun d›fl›" grevi düzenleyen veya kat›lan iflçiler için 3 y›la varan hapis cezalar› öngörülmüfltür. Erdo¤an hükümeti 12 Eylül’ün bu "yasal" olanaklar›n› sonuna kadar kullanm›flt›r. "Milli güvenlik" bahanesiyle birçok grevi yasaklam›flt›r. Bunlar aras›nda 2003’teki Petlas, ayn› y›ldaki fiiflecam, 2004’te Türk Pirelli A.fi., Bridgestone Sabanc› Lastik San. A.fi. ve 2005’teki Erdemir Madencilik A.fi. grevleri vard›r. Dahas› fiiflecam grevindeki erteleme karar›, Dan›fltay’ca iptal edildi¤i halde, Erdo¤an hükümeti müthifl bir pervas›zl›kla 12 Eylül hukukunun yasakç› ufuklar›n› daha da geniflleterek, bu grev için bir daha erteleme karar› vermifltir. Öyleyse yasaklar neden "kald›r›l›yor"? ‹flçi s›n›f› o denli kuflat›lm›flt›r ve o denli parya olarak görülmektedir ki, hükümet, onun birlik olup bu haklar› kullanamayaca¤›ndan emindir. Bu nedenle "ça¤dafl demokratik toplumlar"a hofl gözükmek için 12 Eylül yasaklar›n› lafta kald›rmakta sak›nca görmemektedir. Di¤er yandan patronlar, iflçi s›n›f›n› küçümsememek gerekti¤ini deneyimleriyle bilmekte ve hükümeti elefltirmektedirler. Tek tek iflletmelerdeki grevlere bile aman vermeyen bir sistemin ve onun hükümetinin genel greve, dayan›flma grevine ve siyasal amaçl› greve izin verece¤i düflünülebilir mi? Hacer Toprak

4

Filistin Aynas›nda Türkiye Gerçe¤i Filistin, Irak ve Afganistan'daki iflgalci güçlerin vahfli k›y›mlar› ve suçlar› Türkiye'deki emekçilerin tümünün hakl› öfkesini toplamaktad›r. Yap›lan anketlerde bu iflgallere ba¤l› olarak gündeme gelen "ABD karfl›tl›¤›n›n" en yüksek oranlarda göründü¤ü ülkelerden birisinin Türkiye olmas›n›n emperyalistleri ve iflbirlikçilerini ciddî olarak kayg›land›rd›¤› geçti¤imiz y›llarda bas›na yans›m›flt›. Bunun bilincinde olan sa¤l› "sol"lu burjuva partileri de bu hakl› ve güçlü öfkeyi demagojik ç›k›fllarla oya dönüfltürebilmek için ciddî çaba harcamaktad›r. Bu giriflimin meflhur "van minüt" provas›ndan sonraki ve çok daha çarp›c› bir örne¤i Mavi Marmara gemisinde ‹srail güçlerinin gerçeklefltirdi¤i vahfli katliamdan sonraki süreçte yafland›. AKP hükümeti bu ifle beklenebilece¤i gibi bal›klama atlad›, kimilerine göre ise bafl›ndan beri içindeydi. Bizim kimi burjuva gazeteleri gibi yerli-yabanc› servislerin servis etti¤i bilgilerden yararlanma imkan›m›z olmad›¤›, ve yine burjuva gazetecileri gibi hiçbir bilgi sahibi olmadan varsay›m ve tahminlerimizi birer veriymifl gibi yazmak ilkelerimizle ba¤daflmayaca¤› için, olay›n arka plan›ndaki güçler üzerinde dedektifvari spekülasyon yürütemeyece¤iz. Bunun yerine biz iflin baflka bir yönü üzerinde, Filistin aynas›nda yans›yan Türkiye gerçekli¤i üzerinde durmay› tercih ediyoruz. Filistin'de kameralar›n önünde bir Arap gencinin ‹srail askerleri taraf›ndan ac›mas›zca dövülmesine, iflkence edilmesine bütün dünyada oldu¤u gibi Türkiye'de de duyarl› insanlar hakl› ve büyük bir tepki gösteriyorlar. Kad›n, ihtiyar, çocuk topyekûn bir Filistin halk›n›n tanklara ve makineli tüfeklere karfl› tafllarla ve kendi gövdeleriyle direnmeleri tüm dünyada ve Türkiye'de büyük bir sempati topluyor. Gelin görün ki, Filistinli Araplara karfl› ‹srail devleti taraf›ndan uygulanan vahfli bask› ve katliamlara samimi bir duyarl›l›k ve tepki gösteren Türkiye'deki ayn› insanlar, resmî ve gayr›-resmî propagandayla flartlanm›fl olarak Gazze'de ya da Bat› fieria'da yaflananlara benzer sahneler Diyarbak›r'da, Hakkari'de ya da Van'da yaflan›rken son derece duyars›z olabiliyorlar. ‹srail toplumunun önemli bir bölümünün Filistinlilere karfl› besledi¤i floven, afla¤›lay›c›, düflmanca duygulara birebir ayn› duygulara ve bunlar› körükleyen söylemlere kendilerini kolayl›kla kapt›rabiliyorlar. Örne¤in, 2009 "23 Nisan Çocuk Bayram›"nda Hakkari'de 14 yafl›nda bir çocu¤un kameralar›n komaya sokuluncaya kadar dövülmesi ve orac›kta ölüme terkedilmesinin görüntülerin veya 2006 Nisan sonu ve Mart bafl›nda bölgedeki olaylarda çok say›da çocu¤un ve gencin polis kurflunuyla can vermesi, bas›na uzun süre konu olmad›¤› gibi ‹srail'deki görüntüler kadar büyük bir infial yaratmamaktad›r. Asl›nda bu görüntüler dünya bas›n›nda da Filistin'deki benzer görüntüler kadar bile yer bulmamas› bütün emperyalist ülkelerin Türkiye'deki Kürtlerin bask› gördü¤üne iflaret eden olgular› abartmak için herfleyi yapt›klar› fleklindeki resmî propagandan›n ne kadar temelsiz oldu¤unun ve dünyada Filistinli Araplardan daha yaln›z b›rak›lm›fl bir halk varsa onun da Kürt halk› oldu¤unun baflka bir kan›t›d›r. Türkiye cumhuriyeti baflbakan› günümüzde dünya liderlerine Filistinli çocuklara yap›lanlara nas›l k›y›yorsunuz diye insanl›k dersi verirken, Türkiye'deki an›lan cinayetlerle ilgili olarak "polisimiz anne de olsa çocuk da olsa gerekeni yapacakt›r!" diye devlet terörüne sahip ç›kan ve aç›kça yenilerini teflvik eden aç›klamalar yapabilmiflti. Bu aç›klamalardan sonra daha fazla çocuk ve genç öldürülmüfltü. Kürt halk›na karfl› floven önyarg›lar ve utanç verici bir çifte standartl› yaklafl›m en bilgili, en "sayg›n" burjuva ayd›nlar› taraf›ndan sistematik olarak desteklenmekte ve daha da körüklenmektedir: "Zaten bu Kürtler böyledir, bunlar medenileflememifllerdir, bunlar çocuklar›na bile k›ymet vermiyorlar ki." 2006 y›l›nda Terörle Mücadele Kanunda binlerce çocu¤un hapse at›lmas›yla sonuçlanan düzenlemeler bugün "demokratik aç›l›m" yapan hükümet taraf›ndan burjuva bas›n›n deste¤iyle, bu söylemlere dayanarak gündeme getirilmiflti. Filistin'de tank›n karfl›s›na elindeki taflla ç›kan çocuk bir kahramand›r, bir "küçük generaldir", onun hakk›nda burjuva bas›n›ndaki akl› evvellerden biri bile "yahu bu çocu¤un anas› babas› yok mu, buna nas›l izin veriyor, bu Araplar nas›l insan" gibi sorular sormay› akl›na bile getirmez. Oysa Diyarbak›r'da ya da Hakkari'de bir polis panzerine tafl atan çocuk "yar›n›n teröristi"dir veya "terörün maflas› olarak kullan›lan bir zavall›"d›r. Bunlara çocuk denilerek göz yumulursa devlet çöker. Bu türden ucuz demagojiye aldanan insanlar acaba ‹srail devletinin sözcülerinin Filistinli çocuklara ve analara yap›lan eziyetleri farkl› sözcüklerle izah ettiklerini mi san›yorlar? Bu türden floven demagoji giderek daha az insan› ikna eder hale gelmektedir ve baflbakan›nki gibi sahte ç›k›fllar bu çeliflkinin (‹srail'de insanl›k dersi verirken, Türkiye'de insanl›¤› bir tarafa b›rakanlar›n ve polis kurflununa güvenenlerin çeliflkisinin) yaln›zca daha da çarp›c› biçimde ortaya ç›kmas›na yol açmaktad›r. ‹flin bir di¤er çarp›c› boyutu da hükümet karfl›t› "laik" cenah›n temsilcisi olarak sa¤l› "sol"lu burjuva partilerinin ve yay›n organlar›n›n d›fl politika sözcülerinin bu olaya verdikleri tepkidir: "Bütün sorunlar›m›z bitti bir tek Gazzelilerin dertlerine sözcülük etmek mi kald›. Ya K›br›s’taki Türkler, Irak'taki Türkmenler, Uygur Türkleri, bunlar›n hukukuna kim sahip ç›kacak, baflbakan›m›z bunlar› unuttu mu, Türkiye devletinin önceli¤i bunlar de¤il mi?" Bunlar›n T.C. devletinin belli bir ›rk›n devleti olmad›¤›n›, Türk devletinin temeli olan Türk milliyetçili¤inin sözümona ›rk esas›na dayanmad›¤›n› vb. sürekli geveleyip duran ayn› kifliler olmas› ne kadar düflündürücüdür. Gerçeklerin gözünün içine dürüstçe bakmas›n› bilen her insan için, Filistin aynas›nda Türkiye gerçe¤i daha bir net ortaya ç›km›yor mu? Hasan Demirci

"Baflka bir ulusu ezen uluslar asla özgür olamaz." (Marx)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Siyasal-Ekonomi

Emekçiler ‹çin Siyasal-Ekonomi

1) Kömür Madenlerindeki Kazalar›n Nedeni: "Kömür oca¤› sahipleri ve iflleticileri aras›ndaki rekabet alt›nda... en gözle görülür fizik güçlükleri yenmek için, gerekli olan›n d›fl›nda hiç bir harcama yap›lmaz; ve genellikle yap›lacak ifl için gerekli olandan çok daha fazla bulunan kömür iflçileri aras›ndaki rekabet nedeniyle, çevrelerindeki tar›m iflçilerinden biraz yüksek bir ücret karfl›l›¤›nda, bunlar büyük tehlikelere ve çok zararl› etkilere seve seve katlan›rlar ve bu ifl onlara ayr›ca çocuklar›n› kârl› bir flekilde kullanma olana¤›n› da verir. Bu çifte rekabet ... ocaklar›n büyük bir k›sm›n›n en yetersiz drenaj ve havaland›rma ile iflletilmelerini sa¤lamaya tamamen yetmektedir; ço¤u kez kuyular kötü aç›lm›fl, kötü donat›lm›fl ve mühendisler yetersizdir; galeriler ve yollar kötü aç›lm›fl ve yap›lm›flt›r; bunlar, can kayb›na, vücut ve sa¤l›¤›n bozulmas›na yolaçar; bunlara ait istatistikler, korkunç bir manzaray› ortaya koyarlar." (Madenlerde Çocuk ‹flçili¤i Hakk›nda ‹lk Rapor; 1829 – Kapital, Cilt 3 - Birinci K›s›m; Beflinci Bölüm: De¤iflmeyen Sermayenin Kullan›m›nda Ekonomi) Kömür madenleri iflçilere mezar olmaya devam ediyor. ‹ki-üç ayda bir büyük bir grizu patlamas›yla onlarca iflçinin ölümüne flahit oluyoruz. Kömür madencili¤inde sermayenin önü aç›lmaya çal›fl›ld›kça madenci ölümlerinin say›s› art›yor. Çünkü sermaye, "kâr oran›n›" düflürece¤i için iflçilerin sa¤l›¤›yla ilgili en zorunlu harcamalar› yapm›yor. Buna karfl›l›k, önlem almas› beklenen devletin tepesinden, "iflçiler bafllar›na gelecekleri bilerek madene iniyorlar" aç›klamas› geliyor. Bunun aksi de olamazd›, çünkü devletin, bütün burjuva s›n›f›n›n ortak ifllerini yönetmekten baflka bir görevi yoktur. 2) "Giriflim Özgürlü¤ü" ve "‹flçilerin Sa¤l›¤›n›n Hiçe Say›lmas›" Aras›ndaki ‹liflki: "fiimdi, fabrika yasas›, zorunlu hükümleri nedeniyle, dolayl› yoldan, küçük iflyerlerinin fabrikalara dönüflümünü h›zland›rm›fl ve böylece gene dolayl› flekilde, daha küçük kapitalistlerin mülkiyet hakk›na müdahale ederek, büyüklerin tekel kurmas›n› güven alt›na ald›¤› gibi, e¤er bir de, her iflyerinde iflçi bafl›na düflecek uygun büyüklükteki yerin sa¤lan-

mas›n› zorunlu hale getirseydi, binlerce küçük iflvereni, do¤rudan do¤ruya mal›ndan mülkünden etmifl olurdu! Kapitalist üretim tarz›n›n temeline, yani büyüklü-küçüklü her türlü sermayenin, emek-gücünün "serbestçe" sat›nal›nmas› ve tüketilmesi arac›l›¤› ile kendisini geniflletmesi ilkesine sald›rm›fl olurdu." (Marx, Kapital, Cilt 1 - Dördüncü K›s›m; On Beflinci Bölüm; Dokuzuncu Kesim: Fabrika Yasalar›. Bu Yasalar›n Sa¤l›k ve E¤itimle ‹lgili Maddeleri) Zaman zaman, büyük sermaye sahiplerinin ve bunlar›n temsilcilerinin, "‘kay›t d›fl› ekonomi’, ‘merdivenalt› üretim’ haks›z rekabete yol aç›yor", fleklinde yak›nd›klar›n› duyuyoruz. Bunlar, kendi iflçilerine vermek zorunda kald›klar› haklar›n, bütün kapitalist iflletmelerde ayn› flekilde uygulanmas›n› ister görünüyorlar. Ne var ki, iflçiler darac›k alanlarda çal›flmaya, yük araçlar›nda tafl›nmaya devam ediyorlar. Ne yasalarda bir geliflme, ne de denetimlerde bir ilerleme görülüyor. Çünkü bütün kapitalistleri iflçi sa¤l›¤›na uygun koflullar› oluflturmaya zorlamak, "giriflim özgürlü¤ünü" (yani iflçileri sömürme özgürlü¤ünü) s›n›rland›rmak olurdu! 3) Et Fiyatlar›nda Yükseliflin Kayna¤›: "…W. Walter Good diyor ki: ‘… Çiftlik hayvanlar›yla ilgili olarak, sorun fludur: iki-üç yafl›ndaki koyun ile dört, befl yafl›ndaki öküzün getirece¤i has›lat nas›l h›zland›r›labilir?’ En k›sa zamanda haz›r para sa¤lama zorunlulu¤u (sözgelifli, vergiler, toprak rant›, vb. gibi, sabit yükümlülü¤ü karfl›lamak için) bu sorunu da çözer; hayvanlar daha ekonomik bak›mdan normal yafla ulaflmadan, tar›m için büyük zarar oluflturacak flekilde sat›l›r ya da kesilirler. Bu, ayn› zamanda, sonunda et fiyatlar›nda bir yükselifle yol açar." (Marx, Kapital, Cilt 2 ‹kinci K›s›m; On ‹kinci Bölüm: Çal›flma Dönemi) Kredi borcunu geri ödeme bask›s› alt›ndaki hayvan üreticileri, ellerine para geçirebilmek için hayvanlar›n› mümkün oldu¤unca erken elden ç›karmak zorunda kal›yorlar. TU‹K’in yay›nlad›¤› son istatistiklere göre, 2009 y›l›nda Türkiye’deki büyükbafl hayvan say›s› 2008’e göre yaklafl›k 136.000 bafl azald›. Sonuçta, son aylarda görülen et fiyatlar›ndaki art›fl ortaya ç›kt› ve Marx’›n 150 y›l önce ortaya koydu¤u bir olgunun gerçekli¤i bir kez daha gözler önüne serilmifl oldu.

Gençli¤e Sistemin Sundu¤u Seçenek: Ya Köle Ol, Ya ‹flsiz! TÜ‹K taraf›ndan 17 May›s 2010 tarihinde aç›klanan iflgücü istatistiklerine göre Türkiye’de 2010 y›l› fiubat ay› iflsizlik oran› %14.4 olarak, önceki y›l›n ayn› ay›na göre %1.7 ve bir önceki aya göre %0.1 düflüfl gösterdi. TÜ‹K’in aç›klad›¤› mevsimsel etkilerden ar›nd›r›lm›fl veriler incelendi¤inde, Ocak döneminde %13.1 olarak aç›klanan iflsizlik oran›n›n 0.4 puanl›k düflüflle %12.7’ye geriledi¤i gözleniyor. ‹flgücü istatistikleri incelendi¤inde, Türkiye nüfusunun %73’nü teflkil eden 52.2 milyonu çal›flabilir nüfus olarak kaydedilmekte ancak sadece % 41’nin istihdam etti¤i gözlenmektedir. Yani 30 milyonluk çal›flabilir nüfus halihaz›rda ifl beklemektedir. ‹stihdam edilen yaklafl›k 21.3 milyon kiflinin %76.3’ü tar›m d›fl› sektörlerde çal›fl›yor. Çal›flan kesimin %60.8’i ücretli ve yevmiyeli çal›fl›rken, bu rakam›n yaklafl›k %40.6’s› hizmetler sektöründe faaliyet göstermektedir. Kad›n iflgücünün istihdam›nda ise Türkiye, Avrupa ülkeleri aras›nda sonuncu s›rada yer almaktad›r. ‹stihdama dahil olmayan 27.4 milyon kiflinin, % 44.4’ü ev kad›nlar›d›r. Türkiye’de yaklafl›k %28 olan kad›n istihdam oran› AB verileriyle karfl›laflt›r›ld›¤›nda, 27 ülke ortalamas› % 45 iken, % 48 ile Fransa kad›n istihdam›n›n en yüksek oldu¤u ülke olarak karfl›m›za ç›karken bunu % 47 ile Portekiz ve ‹ngiltere takip etmektedir. GENÇ ‹fiS‹ZLER sorunu ise daha vahimdir. Genç iflsizlik oran› %25.5 olarak aç›klanm›flt›r. Türkiye’de 2009 y›l› son çeyre¤inde bu oran %21.4 olarak gerçekleflirken ayn› dönemde, 27 AB ülkesi ortalamas› %20 düzeyindeyken, küresel krizin etkilerinden kurtulamayan Yunanistan’da %27.5, ‹rlanda’da %27.7, ‹spanya’da %39.5, ‹talya’da %26.5 ve Portekiz’de %21.2 dir. Çeflitli ülkelerde genç nüfusta iflsizlik oranlar› ise flöyledir: (%) ‹spanya 39.5, ‹rlanda 27.7, Yunanistan 27.5, ‹talya 26.5, Fransa 23.3, Türkiye 21.4, Portekiz 21.2, AB (27 Ülke) 20.4, ‹ngiltere 19.6, ABD 19.1, Almanya 10.2, Avusturya 9.5, Norveç

9.1, Hollanda da 7.3’dür. (Veriler 2009 y›l› son çeyrek verileridir. Kaynak: Eurostat) TÜ‹K’in aç›klad›¤› veriler incelendi¤inde, iflgücünün geçen y›l›n ayn› dönemine göre 863 bin kifli artt›¤› ancak yaln›zca 70 bin kifliye yeni istihdam sa¤land›¤› gözlenir. Küresel ekonomik krizin etkilerinin hafiflemesini takiben sanayi üretimindeki toparlanma ve kapasite kullan›m oranlar›ndaki 2009 ve 2010 fiubat döneminde bir önceki y›l›n ayn› dönemine göre 7.5 puanl›k art›fla paralel olarak toplam iflsizlerin sanayideki pay› 2009 y›l› fiubat ay›na göre 3.2 puan gerilemifltir. Buna karfl›n Türkiye'de yaklafl›k 17 milyon çocu¤un 1 milyonu çal›flmaktad›r. Türkiye ‹statistik Kurumu’nun verilerine göre, ülkede 6-17 yafl grubundaki çocuk say›s› yaklafl›k 17 milyon. Bunun yüzde 5.9’u 958 bin kifli yani yaklafl›k 1 milyon çocuk çal›flmaktad›r. Okula devam eden 6-17 yafl grubundaki çocuklar›n yüzde 2’si ekonomik bir iflte çal›fl›rken okula devam etmeyen çocuklar›n yüzde 26.3’ü çal›flt›r›l›yor. Türkiye genelinde 6-17 yafl grubunda okula devam etmeyen, okulu terk eden çocuklar›n devam etmeme nedenleri incelendi¤inde de okul masraflar›n› karfl›layamama en yüksek oran olarak görülür (%22.4). Derslerde baflar›s›z olma, okula ilgi duymama % 15.4 ve ailenin izin vermemesi ise % 14 dür. 2008-2009 e¤itim döneminde ilkö¤retim ça¤›nda olmas›na ra¤men yaklafl›k 220.000 çocuk okula kay›tl› de¤ildir. Tarihin tüm dönemlerinde, toplumun egemen güçleri toplumun di¤er kesimlerinin s›rt›ndan zenginliklerine zenginlik katman›n yollar›n› bulmufllard›r. Özellikle gözleri ve elleri gençler üzerindedir. E¤itimli ya da e¤itimsiz genç nüfusu kölelefltirmek onlar için birincil amaçt›r. Günümüzdeki hâkim anlay›fla göre genç nüfus sermayenin istedi¤i biçimde e¤itilmeli ve onun ç›karlar›na uygun kal›ba sokulmal›d›r. Bu amaçla e¤itim sistemiyle oynan›r. Genç kitlelere ücretsiz, nitelikli, kolay ulafl›labilir e¤itim sunulmaz.

S›nav sistemi karmafl›k ve paral› hale getirilerek, genç kitleler b›kt›r›l›r, yorulur. Ebeveynler sistemi anlamakta güçlük çekerler. Egemenlerin hizmetindeki ö¤retim üyeleri de bu çarka adam yetifltirme telafl›nda hareket ederek, bu çark›n bir parças› olarak görev yaparlar. Gençlerin gelecekleri karart›l›r. Türkiye’de 2009 y›l›n›n son çeyre¤inde genç nüfustaki iflsizlik % 21.4’tür. AB bölgesinde 27 ülke ortalamas› % 20.4’tür. Avrupa Birli¤ine üye ülkeler içinde en düflük orana % 7.3 ile Hollanda sahiptir. 2010 fiubat verilerine göre Türkiye’de iflsizlik oran› % 14.4’tür. Avrupa ülkeleri aras›nda ikinci ülkedir Türkiye. Birinci ülke % 19.0 ile ‹spanya’d›r. Bizi % 13.1 ile ‹rlanda, % 10.3 ile Portekiz, % 10.1 ile Fransa ve % 10.1 ile Yunanistan izlemektedir. (Veriler 2010 y›l› fiubat ay›na aittir. Kaynak: Eurostat) Gizli iflsizler ise do¤al olarak bilinmemektedir. Örne¤in, koca koca servislerle flehrin muhtelif noktalar›ndan toplanan iletiflim fakültesi ö¤rencileri, bir kap s›cak yemek karfl›l›¤›, flansl› olanlar› ise y›llar boyu stajyer kadrosunda ya da kadrosuz çal›flt›r›lmaktad›r. Peki mezunlar için durum farkl› m› d›r? Ücret almadan çal›flmak, ya da maafl›n› taksitle sonraki aylara ötelenmifl bir biçimde almak mezunlar için de kaç›n›lmaz son olmaktad›r bu durumda. Ücret vermeden bir insan› çal›flt›rman›n ad› angaryad›r. Binlerce ö¤rencinin içinden zorlu bir elemeden geçerek gelen gençler mezun olup bir ifle baflvurmak istediklerinde, mesle¤in "duayenleri" taraf›ndan afla¤›lanmakta, onurlar› k›r›lmakta, hakarete u¤ramaktad›rlar. Her türlü yasal korunmadan yoksun büyük zorluklar içinde çal›fl›rlar. Sermayenin borozanbafllar› onlar› ezer, ufalay›p yok etmeye çal›fl›rlar. Oysa onlar üretendir. Onlar olmazsa gazeteler yay›nlanamaz, TV ve radyo programlar› yap›lamaz. Çözüm örgütlü olmakt›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir ö¤retim görevlisi

"Bilgi sahibi olmad›klar› sürece iflçiler silahs›zd›rlar. Ama bilgi sahibi olduklar›nda bir güç olufltururlar!" (Lenin)

5


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Dünyadan

Kore Yar›madas›’nda Emperyalist Sald›r› Tehdidi

Kore Yar›madas›’nda yeniden savafl rüzgârlar› esiyor. 26 Mart 2010’da Kore Denizi’nde, Güney Kore’ye ait Cheonan isimli savafl gemisi batm›fl, gemide bulunan 46 mürettebat hayat›n› kaybetmiflti. Önceleri konuya iliflkin aç›klama yapmaktan kaç›nan Güney Koreli yetkililer, Obama yönetiminin Kuzey Kore’yi suçlamas› üzerine bu olayda Kuzey Kore’nin parma¤› olabilece¤ini giderek daha yüksek sesle dile getirmeye bafllad›lar. En sonunda 20 May›s’ta, savafl gemisinin Kuzey Kore’nin f›rlatt›¤› bir torpidoyla bat›r›ld›¤›n›, Kuzey Kore’nin ambargo ve hatta askeri yollarla cezaland›r›lmas› gerekti¤ini aç›klad›lar. Güney Koreli yetkililer bu aç›klamay›, ‹ngiltere, Avustralya, ABD ve kendi ülkelerinin temsilcilerinden oluflan ve Güney Kore ordusunun denetledi¤i bir "uluslararas› inceleme ekibinin" raporuna dayand›rd›. Ekibe Çinli ve Rus uzmanlar al›nmam›flt›. ABD, Japonya, ‹ngiltere ve Avustralya hiç zaman geçirmeden Kuzey Kore’ye karfl› bir k›nama mesaj› yay›nlad›. Olayla hiçbir ilgisi olmad›¤›n›, böyle bir eyleme giriflmekte hiçbir ç›kar› bulunmad›¤›n›, kendisine yönelik bir ambargo ya da askeri sald›r›n›n savafl nedeni say›laca¤›n› belirten Kuzey Kore, bu iddialar›n gerçekli¤ini araflt›rmak üzere bir inceleme grubunu Güney Kore’ye gönderdi. Güney Koreli yetkililer inceleme grubunu ülkeye almad›. Ayn› gün Güney Kore Baflkan› Lee Myung Bak, yapt›¤› ulusa seslenifl konuflmas›nda suçlamalar›n› tekrarlad›, Kuzey Kore’ye ait gemilerin Güney Kore’ye girmesini yasaklad›. Kuzey Kore buna karfl›l›k Güney Kore’yle tüm resmî iliflkilerini dondurdu. Bunun üzerine, Güney Kore’ye ait savafl gemileri Kuzey Kore deniz sahas›n› defalarca ihlal ederek çat›flma ortam› yaratmaya çal›flt›. Güney taraf›n›n gerilimi t›rmand›rmas›n› ve büyük çapl› bir savafl ortam› yaratmas›n› f›rsat bilen Obama yönetimi, yeniden ç›kmas› muhtemel bir Kore savafl› için ordusunu teyakkuza geçirdi, bölgeye asker y›¤d›, Japon-

Emperyalist sald›r› tehdidine karfl› Kuzey Kore’de düzenlenen kitlesel gösterilerden bir sahne.

ya’ya bask› yaparak bu ülkedeki askeri üssünün kapat›lmas›n› engelledi ve Kuzey Kore’ye karfl› tav›r almas› için Çin’e bask› yapt›. Bu y›l›n Kas›m ay›nda yap›lacak olan ABD Kongre seçimleri öncesi kendisini pasiflikle suçlayan Cumhuriyetçilere "güçlüyüm" mesaj› verdi. Güney Kore’deki gerici yönetim de bu gerilimden Kore’nin birleflmesini isteyen ilerici güçleri kovuflturmak, Güney Koreli iflçilerin mücadelelerini bast›rmak ve yerel seçimler öncesi ülkeyi savafl ortam›nda tutarak kendi egemenli¤ini pekifltirmek için faydalanm›fl oldu. Mehmet ‹nce

Küresel Kriz ‹flaslar›nda S›ra ‹spanya’da m›? iflten ç›karmalar› kolaylaflt›ran de¤iflikler de efllik ediyor. Kamu emekçileri buna genel grevle yan›t vereceklerini aç›klad›. ‹spanya’daki burjuva köfle yazarlar› dahi iflsizli¤in yüzde yirmiyi buldu¤u bu ülkede söz konusu tedbirlerin "toplumsal çat›flmay›" fitilleyece¤ini belirtiyorlar. Yunanistan’da bafllayan yang›n, ‹spanya’ya yay›l›yor. Uluslaras› finans kurulufllar›n›n ‹spanya’n›n kredi notunu düflürmesinden sonra bafllayan bu uygulamalar, sözde sosyalist Baflbakan Zapatero’nun da emekçi kitleler önünde maskesini düflürece¤e benziyor. Avrupa Komisyonu Baflkan› Jose Manuel Barroso, 15 Haziran’da yapt›¤› konuflmada Yunanistan, Portekiz ve ‹spanya’da demokrasinin sona erebilece¤ini, bir askeri darbe ya da halk ayaklanmas› yaflanabilece¤ini aç›klad›. Krizle birlikte artan bütçe aç›klar›n› kapatacak kredileri alamayan Yunanistan, ‹spanya ve Portekiz gibi ülkeler, bu a盤› iflçilerin ve emekçilerin aleyhinde uygulamalarla kapatmaya çal›fl›rken bu kesimlerin 12 May›s tarihinde ‹spanya Baflbakan› Jose Luis Zapatero, devlet bütçesinden 18 milyar dolarl›k bir k›s›nt› yapaca¤›n› ilan etti. Kamu

tepkisini çekiyor ve halk ayaklanmas› korkusu burjuva devletlerin en yetkili a¤›zlar› taraf›ndan ifade ediliyor.

emekçilerinin maafllar›n›n düflürülmesi gibi uygulamalara, ifl yasas›nda

Mehmet ‹nce

Güncel

Sivas Katliam›na Karfl› Kütlesel Ç›k›fl 2 Temmuz 2010 tarihinde Sivas katliam›n›n 17. y›ldönümü törenlerine tüm illerde onbinlerce insan›m›z kat›ld›. Sistemin ideolojik-politik konumu Dersim-Marafl-Çorum-Sivas-Gazi vb. katliamlar›, günümüzdeki kütlesel protesto eylemleriyle a盤a vuruldu. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in çal›flanlar› buluduklar› illerdeki an›lan eylemlere kat›ld›. Sivas eylemine ilk kez AKP’li bir Bakan K›z›lbafl-Alevi canlar›n hakl› taleplerini duymazl›ktan gelerek ikiyüzlü niyetleriyle kat›ld› ve böylece sistemin vukuat›n› örtmeye çal›flm›fl oldu.

6

"Savafllar›n kaç›n›lmazl›¤›n› ortadan kald›rmak için, emperyalizmi ortadan kald›rmak gerekir." (Stalin)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Güncel

Üretimden Gelen Gücümüzü Kullanmak ve 26 May›s ‹zmir Eyleminin Düflündürdükleri

26 May›s 2010 eylemlerinin karar›, 22 fiubat 2010’da TÜRK-‹fi, D‹SK, TÜRK‹YE KAMU-SEN ve KESK taraf›ndan, Türkiye’de emek mücadelesine yeni bir ufuk açan ve hepimizi umutland›ran TEKEL Direnifli’nin sürdü¤ü s›rada al›nm›flt›. Bir önceki y›l ‹stanbul’daki 1 May›s kutlamalar›nda Taksim alan›na y›llar sonra girilmesi ve devletin Taksim alan›n› art›k ‘1 May›s Alan›’ olarak tan›mak durumunda kalmas› sonras›nda, kendili¤inden geliflen TEKEL Direnifli s›n›f mücadelesindeki hareketlenmenin göstergeleri idi. 25 Kas›m ifl b›rakma eylemleri de ‘baflar›l›’ say›labilecek nitelikte idi. Yine ayn› konfederasyonlar -büyük bir etki yaratacak güçte olmasa da- 4 fiubat’da yurt çap›nda ifl b›rakma gerçeklefltirerek TEKEL Direnifli’ne desteklerini sunmufllard›. Bu arada komflumuz Yunanistan’da, devletin ekonomik krizi bahane ederek, krizin bedelini emekçilere ödetecek nitelikteki uygulamalar› her gündeme geliflinde yurt çap›nda günler süren grevler yap›l›yor, emekçiler seslerini yükseltip üretimden gelen güçlerini kullan›yordu. Sonras›nda TEKEL Direnifli 78. gününde (2 Mart 2010) sonland›r›lacak ve TÜRK-‹fi eylemlere 1 Nisan’a kadar ‘ara verdi¤ini’ aç›klayacakt›. ‹flte böylesi bir ortamda konfederasyonlar›n ortak karar› olan 26 May›s eylemleri için ‘genel grev’ deyimi tüm konfederasyonlara ba¤l› sendikalarda örgütlenmifl, sanayideki iflçilerden e¤itim emekçilerine, doktorlardan tafleron iflçilere tüm emekçilerin dilinde dolafl›r oldu. … TEKEL Direnifli’nin sonlanmas› (TÜRK-‹fi buna ‘15-20 gün mola verme’ diyordu) sonras›nda tüm konfederasyonlara uzun bir sessizlik çöktü. KESK’e ba¤l› sendika flubelerine merkezden çekilen fakslarda, genel merkezlerden gönderilen e-postalarda belirtilen ‘26

May›s öncesi, eylemlerin önemini iflleyen panel ve etkinlikler’in, iflyeri gezilerinin, genifl kat›l›ml› üye toplant›lar›n›n yap›lmas› için zaman azal›yordu. Ve 17 May›s’ta Zonguldak’ta 30 madencinin hayat›n› kaybetti¤i ‘kaza’dan 4 gün sonra TÜRK-‹fi Genel Baflkan› Mustafa Kumlu, D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi, TÜRK‹YE KAMU-SEN Genel Baflkan› Bircan Aky›ld›z ve KESK Genel Baflkan› Sami Evren imzal› ortak karar flöyle idi (http://www.kesk.org.tr/node/212): - 26 May›s 2010 Çarflamba günü, Konfederasyonlar›n üretimden gelen güçlerinin kullan›lmas›n›n nas›l gerçeklefltirilece¤i konusunu kendilerinin belirlemesine; - 26 May›s 2010 Çarflamba günü saat 13.00’de örgütlü bulunulan tüm iflyerleri önünde Konfederasyonlar taraf›ndan haz›rlanan ortak metnin okunmas›na; - …. Bir süredir emekçilerin aras›nda dolaflan ‘genel grev’ heyecan›n›n yerini b›rakt›¤› uzun sessizlik bu noktaya gelmiflti. Ard›ndan TÜRK-‹fi ve TÜRK‹YE KAMU SEN ‘genel grev’i 1 saatlik ifl b›rakmaya çevirdi¤ini aç›klad›. KESK ve D‹SK ise daha önce kararlaflt›r›ld›¤› gibi 1 günlük ‘genel grev’ uygulayacakt›. Elbette böyle olmayaca¤› aflikârd›. Sendikac›lar›n amac› Genel Grev-Genel Direnifl’in tan›m›n› mümkün oldu¤u kadar daraltarak iflçileri iflyerlerini terk etmeden göstermelik ifl b›rakma eylemlerine mahkûm etmekten ibarettir. Oysa ‘üretimden gelen gücümüz’ yaflam› yaratan›n bizler oldu¤u gerçe¤inden gelir. Bu durumda ‘genel grev’ ancak yaflam› yaratanlar›n örgütlü bir flekilde üretmemesi, ifl yerlerini terk etmeyerek üretim araçlar›na sahip ç›kmas› ile olanakl›d›r. Ancak bu

koflullarda yaflam duracak ve emekçiler ‘üretimden gelen güçlerini’ kullanabileceklerdir. Genel grev, öncesinde ifl yerlerindeki toplant›larla bunlar›n anlat›lmas›, panellerde bunlar›n tart›fl›lmas› ile genel grev olur. Bir gün öncesinden cep telefonuna sendika flubesinden gelen mesaj› okuyan ‹zmir’deki KESK üyesi, ifl yerine çekilen faks› eline alan iflyeri temsilcisi; ertesi gün saat 11 de Basmahane meydan›nda olmas› gerekti¤ini, buradan D‹SK ile yürüyüfle geçilece¤ini, saat 12.30’da da Konak meydan›nda bas›n aç›klamas›n›n okunaca¤›n› ö¤renir… ‹zmir’de 26 May›s eylemleri oldukça sönüktü. Birkaç bin kiflilik (E¤itim-Sen a¤›rl›kl› olmak üzere) KESK ve (Genel ‹fl a¤›rl›kl› olmak üzere) bini aflmayan D‹SK üyesi Basmahane meydandan Konak meydan›na yürüdü ve burada bas›n aç›klamas› okundu. Büyükflehir belediyesine ba¤l› tafleron park bahçe iflçileri dikkati çekiyordu, t›pk› 1 May›s’ta oldu¤u gibi. Kitle saat 13.00’de da¤›larak ‘grev’ e tüm gün devam etti. Sendikalar›n elefltirilmesi ve düzeltilmesi gereken bu tutumlar›na ra¤men emek mücadelesinin yükseldi¤i bir dönemdeyiz. 26 May›s eylemleri gününde ‹zmir’de baz› iflçilerin, TÜRK-‹fi’in bir günlük eylemi bir saate dönüfltürmesi üzerine konfederasyon bölge temsilcili¤i binas›n› iflgal etmesi küçük de olsa bunun göstergelerinden sadece biri. Her ifl b›rakma/eylem ard›ndan yapt›¤›m›z elefltiriler ve bizlerin ald›¤› tutum bir sonraki ifl b›rakma/eylemin daha etkili olaca¤› ve ‘üretimden gelen gücümüzü’ kullanaca¤›m›z›n iflaretleridir. Yaflam› yaratan bizleriz, yar›nlar biz emekçilerindir… ‹zmir’den ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir emekçi

26 May›s Fiyaskosuyla 1 May›s’›n Diyeti mi Ödendi? Merhaba; ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi okurlar›yla 26 May›s’ta yaflananlar hakk›nda görüfllerimi paylaflmak istiyorum. Ben Türk-‹fl’e ba¤l› bir sendikan›n üyesiyim. 1 May›s günü, sendikam›za üye di¤er iflçi arkadafllar›mla birlikte ben de Taksim’deydim. O gün oradaki büyük kalabal›k, beni de arkadafllar›m› da umutland›rm›flt›. Türk-‹fl’e üye olsam da, Mustafa Kumlu’ya iflçilerin müdahalesini ve kürsüden indirilmesini hakl› buldum. Bizim sendika örgütlenmemiz için, 1 May›s’› Taksim’de kutlayabilmemiz için hiç bir fley yapmam›flt›. Bu ifli Süleyman Çelebi sayesinde baflard›¤›m›z› düflünerek ona güvenmeye bafllad›m. 4 fiubat'ta yap›lan eyleme biz bir günlük grev yaparak kat›lm›flt›k. Sonradan ö¤rendik ki, sendika sadece bize grev yapmam›z› söylemifl, çok daha etkili olabilece¤i büyük fabrikalarda grev yapt›rmam›fl. Bunun sonucunda, elimize bir günlük yevmiyemizin kesilmesinden baflka bir fley geçmedi. Daha önce, sendikam›z›n düzenledi¤i "sendikal› ol" kampanyas›na ben de kat›lm›fl, sendikas›z iflçilere sendikal› olma ça¤r›s› yapm›flt›m. Bu olaylardan

Aç Gözlü Patronlar!

sonra, keflke bunu yapmasayd›m diyecek hale geldim. Sendika bizim arkam›zda durmad›ktan sonra sendikal› olman›n ne anlam› var? 1 May›s’›n ard›ndan, 26 May›s’ta al›nan genel grev karar›n›n nas›l uygulanaca¤›n› beklemeye bafllad›k. Türk-‹fl’e güvenmesem de, Süleyman Çelebi’nin bu eylemi de örgütleyebilece¤ine inan›yordum. Ama o da 1 May›s’tan sonra Mustafa Kumlu için, iflçilere karfl› konuflmaya bafllam›flt›. 26 May›s günü gelip çat›nca gördük ki, iflçi arkadafllar›m›z›n zoruyla al›nan genel grev karar›n›, sendikac›lar ne yap›p edip bir saatlik ifl b›rakma gibi anlams›z bir hale getirdiler. Biz de hiç bir ifle yaramayacak bu karar› uygulamad›k. fiimdi, Süleyman Çelebi’ye ve Disk’e olan güvenim de sars›ld›. Kendi kendime soruyorum: 1 May›s’ta polis bize hiç dokunmad›, kaç y›ld›r yaflananlar yaflanmad›, acaba sendikac›larla aralar›nda bir anlaflma m› yapt›lar? 1 May›s’ta Taksim’e ç›kma iznine karfl›l›k, sendikac›lar 26 May›s’ta yap›lacak eylemi mi engellediler? ‹stanbul’dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir ‹flçi

iflçinin ifli b›rakamayaca¤›ndan emin oldu¤u için, (babam bize bakmak için çal›fl›yor,) bazen maafllar›n› da vermiyor. Patron iflçinin çocuklar›n›n aç ka-

Dünya, milyonlarca iflçiye mi yoksa bir avuç patrona m› ait? Ö¤retmenimiz bu ödevi verdi¤inde her gün karfl›laflt›¤›m bir durumla ilgili oldu¤undan pek zorlanmayaca¤›m› düflündüm. Dünya tabii ki milyonlarca iflçiye ait; ama flimdi ait de¤il... flimdi aç gözlü patronlara ait. ‹flçi olmasa patrona ne olurdu? Patron iflçiyi çal›flt›r›r ve hak etti¤i paran›n on kat›n› kendi al›p iflçiye karn›n› bile doyurmayaca¤› bir miktar› verir. Ama iflçi de bunun fark›nda oldu¤u halde boyun e¤mektedir. Hiçbir iflçi hak etti¤i paray› alam›yor. Baz› günler patronun ona verdi¤i hakk›n›n çok alt›nda olan paray› da alam›yor. Babam meselâ kendisi söylüyor bize, "ben olmazsam bu patron bir fley yapamaz" diye; ama kendisi de s›rf bizim karn›m›z doysun, kiram›z› ödeyelim diye çal›flmak zorunda. Hem de en zor flartlarda çal›fl›yor. Liman denen o cehennemde. En ufak bir hatas›nda maafl›n› kesiyorlar ya da "sabahtan akflama çal›fl›rsan maafl›ndan kesmeyiz" diyorlar ve çal›flt›r›yorlar. Patron,

laca¤›n›, ev kiras›n›n ödenemeyece¤ini düflünmeden paray› cebine indiriyor. Patron sadece kendini düflünüyor. Oysa o limandaki fabrikalarla patronu yaln›z b›raksak orada hiçbir fley üretemez; ama iflçileri o fabrikada b›raksak patron olmasa da o fabrikada bir fleyler üretilir. Çünkü patronlar üretim yapmay› bilmezler. Sadece iflçi çal›flt›r›p hakk›n› yemeyi bilirler. Ama iflçiler makineleri kullanmay› yeni fleyler yapmay› bilirler. Patron taraf›ndan haklar›n›n yenildi¤ini de bu dünyan›n asl›nda onlara ait oldu¤unu da bilirler. Bir gün hep beraber ifli b›rak›p, haklar›n› yiyen patronlara karfl› durduklar› zaman, iflte o zaman ö¤retmenim, DÜNYANIN ‹fiÇ‹LERE A‹T OL-

DU⁄UNU KEND‹LER‹ DE PATRONLAR DA ANLAYACAKLAR...

"Oportünizm: iflte bafl düflman›m›z budur." (Lenin)

Mersin’den bir liman iflçisinin o¤lu

7


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

S›n›f ve Politika

TÜS‹AD’›n Dedi¤i Olur!

Patronlar›n kaymak tabakas›n›n örgütü TÜS‹AD, kendi internet sitesinde, afla¤›daki tabloyla Türkiye ekonomisindeki yerini ortaya koymaktad›r: TÜS‹AD, yaklafl›k 600 üyenin temsil etti¤i önde gelen 2.500 flirketten oluflmaktad›r.

Bu veriler, 600 TÜS‹AD üyesinin, "ekonomiye katk›s›" olarak sunulmaktad›r. Baflka deyiflle, "TÜS‹AD’›n 600 üyesi olmasayd›, bu kadar istihdam, bu kadar üretim, bu kadar vergi yok olurdu" denmektedir. Patronlar, her zaman oldu¤u gibi, iflçilerin günbegün çal›flarak yaratt›¤› zenginli¤i, kendi katk›lar› gibi sunmaktad›r. Patronlar bu sözde katk›lar›yla övünedursunlar, bu verileri dikkatle inceledi¤imizde flu sonuçlar ç›k›yor: -Sadece 600 TÜS‹AD üyesi, Türkiye’de çal›flanlar›n yar›s›n› çal›flt›rmakta, sanayi üretiminin %65’ini, d›fl ticaretin ise %80’ini elinde tutmaktad›r. -Herhangi bir burjuva gazetesinin ekonomi sayfas›nda göz gezdiren herkesin görebilece¤i gibi, ekonomiyle ilgili tart›flma ve çal›flmalar›n en büyük k›sm›, "d›fl ticaret" ve "sanayi üretimi" üzerine yürütülüyor. Devletin de öncelikleri bunlard›r. O halde, ekonomik, ekonomiyle ba¤lant›l› olarak da

Dünyadan

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹srail'in Türkiye'nin de Oyuyla OECD Üyesi Olmas›n›n Yank›lar›

‹srail'in 10 May›s 2010 tarihi gerçekleflen oylamada Türkiye'nin içinde bulundu¤u 31 ülkenin oylar›yla OECD üyeli¤ine kabul edilmesi, Filistinli demokratik kitle örgütleri ve ‹srail'e karfl› uluslararas› boykot talep eden kurulufllar taraf›ndan tepkiyle karfl›land›. Özellikle son dönemde ‹srail'e karfl› Filistin halk›ndan yana görüntü vermeye çal›flan Türkiye'nin veto hakk›n› kullanarak üyeli¤i engelleme olana¤› olmas›na ra¤men olumlu oy vermesinin çeliflkisine dikkat çekildi. "‹srail'e Karfl› Uluslararas› Hukuku ve ‹nsan Haklar› ‹lkelerini Benimseyinceye Kadar Uluslararas› Boykot, Yat›r›mlar›n Geri Çekilmesi ve Yapt›r›mlar" uygulanmas› için ça¤r›da bulunan küresel BDS hareketinin (Boycott, Divestment and Sanctions Against Israel) Filistindeki ulusal komitesi oylamadan önce yapt›¤› aç›klamada: "Birçok OECD üyesi ülkenin ‹srail'in uluslararas› insan haklar› yasalar›n› ihlallerini uzun süredir gözard› ettikleri gerçe¤i karfl›s›nda, özellikle BM'de Gazze Çat›flmas› hakk›nda Goldstone Raporundaki tavsiyelerin yerine getirilmesi için oy veren -‹rlanda, Meksika, Portekiz, ‹sviçre ve Türkiye gibi- ülkelerinin ilkeli tutumlar›n› ‹srail'in OECD üyeli¤i konusunda da tekrar etmeye ça¤›r›yoruz" denilmifltir (bkz. http://bdsmovement.net/?q=node/665). Fakat an›lan ülkelerin "ilkeli tutumlar›yla" ilgili olarak Boykot hareketinin sahip oldu¤u ve yay›lmas›na katk›da bulundu¤u yan›lsamalar bunlar›n ‹srail'in üyeli¤ine olumlu oy vermeleriyle bizzat kendileri taraf›ndan bir kez daha bofla ç›kar›lm›fl oldu.

8

siyasî karar ve uygulamalar›n hemen hemen hepsi, söz konusu 600 üyenin ç›karlar› etraf›nda dönmektedir. -TÜS‹AD’›n istihdamdaki pay› %50 iken, üretimdeki pay› %65, d›fl ticaretteki pay› %80’dir. Bu demektir ki, sermaye birikiminin büyük k›sm›n› elinde tutan bu kesim, bu sermayenin ülke ortalamas›ndan daha büyük bir k›sm›n› makinelere ve fabrikalara, ortalamadan daha az›n› emek-gücü al›m›na yat›rmakta, böylece daha verimli üretim yapmaktad›r. Ayn› zamanda, kurumlar vergisindeki paylar›, hepsinden çok oldu¤una göre, elde ettikleri kârlar da, kulland›klar› emek-gücü ve üretimdeki paylar›yla ayn› oranda de¤ildir. Demek ki, 600 üye, sadece kendi iflçilerinin yaratt›¤› de¤il, di¤er iflçilerin yaratt›¤› zenginlikten de pay almaktad›r. -Sermaye sahipleri, her zaman, bir yandan kulland›klar› emek-gücü oran›n› azalt›p, di¤er yandan üretimlerini ve karlar›n› artt›rmaya çal›fl›rlar. Sermayeye dayal› bir ülke ekonomisinde, bu nedenle, iflsizli¤in yap›sal bir sorun olmas› kaç›n›lmazd›r. TÜS‹AD üyeleri de, sermayenin do¤as›na uygun olarak, yukar›daki verilerde görülen e¤ilimi sürdürmek, istihdamdaki paylar›yla üretim ve kârlar› aras›ndaki mesafeyi açmak için çal›flacaklard›r. Onlar buna çal›flt›kça, ekonominin en canl› oldu¤u zamanlarda bile iflsiz kalan kitlenin say›s› artacakt›r. -Bütün bunlar›n sonucunda oluflan sürekli iflsizli¤in, üretimin do¤as› gere¤i katlan›lmas› gereken bir zorunluluk oldu¤unu, baflbakan, %10 gibi bir iflsizli¤in her yerde oldu¤unu, buna karfl› konulamayaca¤›n› çeflitli yerlerde ifade ederek sürekli belirtiyor. Fakat iflsizlik oran› bunun da çok üzerine ç›k›p korkutucu boyutlara ulaflt›¤›nda, flu dahiyane formülü tekrarl›yor: "1,3 milyon TOBB üyesi 1’er kifli fazla çal›flt›rsa iflsizlik sorunu çözülür". Öyle ya, 600 TÜS‹AD üyesi ekonomiye bu kadar "katk›" yap›yorsa, küçük-büyük her boydan 1,3 milyon sermaye sahibi de elini tafl›n alt›na koyup bir fleyler yaps›n(!). Bununla birlikte, TOBB’dan "bizim üyelerimizin büyük k›sm› zaten 1 kiflilik iflletmeler, bunlar nas›l birer kifli fazladan istihdam etsin" cevab›n› alan baflbakan, "istihdama mucize çözümler getirdi¤i" için TÜS‹AD taraf›ndan alay edilmekten kurtulam›yor. Sonuç olarak TÜS‹AD sermayesi yukar›daki tabloda görülen a¤›rl›¤›n› korumakla kalmay›p giderek artt›rd›¤› sürece -ki gerçek durum tam da budur-, "‹stanbul sermayesinin tekelinin art›k k›r›ld›¤›" üzerine sözler anlams›z gevezelikten öteye geçemeyecektir. Türkiye'de sermaye iktidar› bir devrimle y›k›lmad›¤› sürece, ekonomik, sosyal, siyasal tüm alanlarda son tahlilde "TÜS‹AD'›n dedi¤i olur" kural› geçerli olmaya devam edecektir.

Boykot hareketinin Filistin komitesi taraf›ndan yap›lan aç›klaman›n devam›nda ise ‹srail'in OECD'de kabul edilmemesi talebinin gerekçesi olarak, OECD'nin 1960 kurulufl toplant›s›nda dile getirilen "ekonomik güç ve refah Birleflmifl Milletlerin amaçlar› olan birey özgürlü¤ünün korunmas› ve genel huzurun artt›r›lmas›na varmak için temel teflkil etti¤i" fleklindeki ilkelerine ve 2007 y›l›nda kabul edilen "‹srail'in OECD'ye Kat›lmas› için Yol Haritas›" belgesinde ‹srail'in üyeli¤i için OECD'nin "hukukun üstünlü¤üne dayal› ço¤ulcu demokrasiye ve insan haklar›na sayg›, aç›k ve fleffaf Pazar ekonomisine ba¤l›l›k" fleklindeki "temel ilkelerine" uymas›n›n flart koflulmas›na göndermede bulunulmufltur. Boykot hareketine göre ‹srail OECD'nin bu ilkelerine uymad›¤› için üyeli¤e al›nmamal›d›r. Bunun gibi aç›klamalar, Filistin'deki ve uluslararas› Boykot hareketinin emperyalist sistemin kurumlar› hakk›nda besledi¤i hayalleri çarp›c› biçimde ortaya koymaktad›r. 2. Dünya Savafl›ndan sonra Marshal Plan›n›n uygulanmas› temelinde kapitalist dünyada ABD hegemonyas›n› yerlefltirmek üzere kurulan sistemin bir parças› olan OECD'nin insan haklar›na uygunluktan ve "hür ve demokratik dünyan›n parças› olmaktan" anlad›¤› fleyin, kapitalist "serbest piyasa ekonomisine" ve ABD'nin bafl›n› çekti¤i emperyalist sisteme ba¤l›l›k oldu¤unu, kuruluflundan bugüne kadarki tarihi ortaya koymaktad›r. Gerçekte "insan haklar›na, ço¤ulcu demokrasiye ba¤l›l›k" vb. söz-

de ilkeler, örne¤in faflist Portekiz ve faflist ‹spanya'n›n OECD'nin kurucu üyeleri aras›nda yer almas›na engel olmam›flt›r. Ayn› flekilde Türkiye'deki 12 Eylül faflist rejiminin kurulmas› ve Yunanistan'da Albaylar Cuntas› rejiminin iktidara gelmesi OECD taraf›ndan hiçbir zaman "ilkesel" bir sorun olarak görülmemifltir. Hakeza iflçiler üzerinde korkunç bir bask› politikas›n› hâlâ sürdürmekte olan Güney Kore'deki yar›-faflist polis devletini 1996'da üyeli¤e kabul ederken de OECD, insan haklar› ve demokrasiyi pek sorun etmemifltir. Kald› ki, OECD'nin esas kurucusu olan ABD'nin günümüzde Irak ve Afganistan'daki iflgalci konumu ve uygulamalar›yla ‹srail'in Filistin'deki konumu aras›nda hiçbir fark yoktur. "Demokrasi ve uluslararas› insan haklar›", hele de serbest piyasa ekonomisi ilkelerine ba¤l›l›k ad›na ABD'nin kurucusu oldu¤u OECD'den ç›kmas›n› istemek ne kadar mant›kl› olursa, ‹srail'in üyeli¤ine karfl› ç›kmak da o kadar mant›kl›d›r. Genel olarak emperyalist sistem, onun Birleflmifl Milletler, OECD gibi kurumlar› ve onun insan haklar› yasalar› konusunda, özel olarak da Türkiye gibi siyasal ve ekonomik olarak emperyalizme göbekten ba¤l› ülkelerin rolleri konusunda üretilen hayaller halklar›n kurtulufl mücadelesine ancak zarar verebilir.

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

"Burjuva toplumda sermaye ba¤›ms›z ve özgürdür, oysa yaflayan birey ba¤›ml›d›r ve özgür de¤ildir." (Marx)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

S›n›f ve Politika

1. Sayfadaki “15/16 Haziran Nedir? Nas›l Afl›l›r?” Yaz›s›n›n Devam›

ziye ve iflçi s›n›f› ad›na politika üretti¤ini sananlara nas›l bir ders vermiflti? Bu Direnifl’in özü neydi? # 15/16 Haziran Direnifli nas›l örgütlenmiflti? "Anayasa Direnifl Komiteleri" hangi amaçla, nas›l ve hangi kadrolarca bir y›l öncesinden direnifli örmüfl ve kadrolar› harekete geçirmiflti? # Tutarl› bir tarih ve s›n›f bilincini kuflanarak Direnifl’i tabanda ören, eylemde kurmayl›k görevini üstlenen nüvelerin gücü ve açmazlar› neydi? # Sendika bürokrasisi ile iflçi aristokrasisinin zaaf› ve harekete verdi¤i zararlar›n s›n›fsal aç›dan yorumu nas›l yap›lmal›yd› ve neden bir türlü giderilemiyordu? # ‹flçi s›n›f›n›n 100 y›ll›k s›n›flar mücadelesi tarih ve devrimci geleneklerimizin ideolojik-politik-örgütsel miras›n› da arkas›na alarak gerçeklefltirdi¤i bu kütlesel ç›k›fltan sonra nas›l çok yönlü derslerle sonuçlar ç›kar›lmal›yd›? # Bu tarihi direnifl Zonguldak, Ankara, Eskiflehir, Bursa, ‹zmir, Adana gibi modern proletaryan›n yo¤un olarak bulundu¤u kentlere yay›lma istidad› gösterdi¤inde o günkü Adalet Partisi (AP) iktidar› taraf›ndan TSK’yi devreye sokup s›k›yönetim ilan ederek neden durdurulmak istenmiflti? # Bir k›s›m D‹SK yöneticileri, sendikac›lar, s›n›f bilinçli öncü iflçiler, ilerici gençler, devrimciler, komünistler neden gözalt›na al›nm›fl ve s›k›yönetim mahkemelerine sevkedilerek yarg›lanm›flt›? # Direnifli tabanda ören, eylemde öncülük eden, mahkemelerde sosyalizmi ve hareketin hakl›l›¤›n› savunan kadrolar hüküm giyerken 15/16 Haziran Direnifli’nin örgütlenmesinde ilk rolü belirleyen ve sonradan "c›zd›m oynamiram" diyen sendikac›lar neden beraat ettiriliyordu? # AP’nin uygulad›¤› iflçi düflman› politikalara ve s›k›yönetime ra¤men fabrika iflgalleri durdurulamam›fl, Direnifl yer yer çeflitli iflyerlerinde devam ettirilmiflti, bu türden bir örgütlülük neyi ifade ediyordu? # 15/16 Haziran Direnifli karfl›s›nda sermaye s›n›f›n›n korkusu, patronlar›n yurtd›fl›na kaçmak için hava alanlar›nda bilet kuyru¤una girifli, iflçi s›n›f›na, emekçilere ve sosyal muhalefet dinamiklerine neyi anlat›p ö¤retiyordu? # Sa¤l› "sol"lu burjuva politikac›lar› bir yandan Sovyet ve komünizm düflmanl›¤›n› pompal›yor, di¤er yandan sat›l›k ve kiral›k kalemleriyle bas›n-yay›n faaliyetleri arac›l›¤›yla 15/16 Haziran Direnifli’ni 1917 Büyük Ekim Sosyalist Devrimi arifesindeki direnifl, isyan, baflkald›r›, ayaklanma ve öteki tüm kütlesel ç›k›fllarla mukayese ederek neden kitleleri yan›ltmaya çal›fl›yordu? # ‹flçi s›n›f› ve sosyalizm ad›na(!) ahkâm kesenler, neden emek-sermaye bafl çeliflkisi yerine küçükburjuva gençli¤ini öne sürüp bilim ve ak›ld›fl› k›r-kent teorileri ile ifltigal ediyordu? # Ba¤›ms›z s›n›f tavr› gösteren, iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤inin önemini vurgulayan Proleter Devrimci kadrolara ve onlar›n o günkü örgütlerine karfl› "öncü parti", "önder parti", "kitlesini

arayan parti" diyerek karfl› ç›kanlar neden bir türlü "Gençli¤in Yolu ‹flçi S›n›f›n›n Yoludur" fliar›n›n eksenine çekilemiyordu? # Hareketi tabanda ören, eylemde öncülük yapan ve nihaî amac›na tafl›maya çal›flan, poliste, iflkencede, hapishanede ve mahkemelerde devrimci direngenlik gösteren, sosyalizmin onurlu sesini yükselten, 15/16 Haziran Direnifli’nin tarihsel-sosyal-s›n›fsal hakl›l›¤›n› hayk›ran ve de hareketi her koflulda savunan Direnifl’in as›l kadrolar›n›n bir daha hiçbir iflyerinde iflbafl› yapt›r›lmamalar› konusunda (ki, say›lar› 5 bini aflk›n proletarya devrimcileridir bunlar) sendika bürokrasisi+TUS‹AD+MESS+M‹T neden anlaflm›fllard›? # AP iktidar› o günkü 274 ve 275 say›l› sendikalar ve toplu ifl sözleflmesi kanunlar›nda yapmaya çal›flt›¤› gerici-k›s›tlay›c› düzenlemelerle, lokavt› bir hak olarak görmekle, devlet sendikac›l›¤›n› dayatmakla, iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤ini gerçeklefltirmeye aday D‹SK’i ortadan kald›rmay› amaçl›yordu. Böylece grev yapmay› k›s›tlayan, iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤ine darbe vuran, sendikalar›n ulusal ve uluslararas› ölçekte güçlü konfederasyonlar ve birlikler kurmas›n› engelleyen bir düzenleme yapmaya neden yeltenmiflti? # AP’nin TBMM’ye sundu¤u bu kanun de¤iflikli¤i uzun y›llard›r devlet terörü, bask›s›, tehdit ve art›-de¤er sömürüsüyle bunalan kitlelerin soka¤› denemesine yol açan, yani barda¤› tafl›ran bir son damla niteli¤indeydi. 15/16 Haziran Direnifli organik iliflkili, iç örgütlülü¤e sahip, tabandaki nüvelerin omuzlad›¤›, sendika bürokrasisinin ihanet etti¤i, fakat ‹flçi S›n›f› Partisi’nin kurmayl›¤›ndan yoksun bir aya¤a kalk›fl, taleplerini hayk›r›fl ve hak arama eylemiydi. ‹flçi s›n›f›; s›n›flar mücadelesinde ilk kez ve bu düzeyde kütlesel biçimde kendisi için s›n›f olma mücadelesinde öne ç›k›yordu. # AP iktidar› an›lan yasal düzenlemeleri gündeme getirerek, kendi hukuksal varl›¤›n› dahi tart›flma konusu yaparak o günkü mevcut yasalar› ve anayasay› çi¤nemeye nas›l ve neden cüret etmifl / edebilmiflti? # 15/16 Haziran Direnifli gerçeklefltirilmeseydi an›lan yasal düzenlemeler meclislerden kolayca geçebilecek ve de Anayasa Mahkemesi AP’nin gerici yasal düzenlemelerini iptal etmeyip nas›l onaylayabilecekti? # 1970’li y›llar›nda dünyada ve ülkede s›n›flar mücadelesindeki güçler dengesi nas›ld›? # Ulusal ve evrensel ölçeklerdeki kuvvet iliflkileri nas›ld›? Nas›l bir dünyada yafl›yorduk? # T. C. devleti uygulad›¤› NATO’cu, PENTAGON’cu, CIA’c›, IMF’ci, DB’ci, TDÖ’cü politikalar›yla iflçi s›n›f›n›, emekçi halklar›m›z› iflsizlik ve pahal›l›k cehenneminde neden ve nas›l yakmaktayd›? # Burjuvazinin ithal ikameci, montaja dayal› sanayileflme politikas›, iflçi s›n›f› ve emekçiler üzerindeki art›-de¤er sömürüsü, hak arama, taleplerini dile getirme, sendikalaflma, direnifl-grev haklar›n› kullanma ve di¤er temel hak ve özgürlüklerini öz-

1. Sayfadaki “5. Say›m›z Ç›karken Ülke ve Dünya Gündemi” Yaz›s›n›n Devam›

bütün kapitalist ülkelerde ifl arayan her on kifliden en az birinin iflsiz olmas›n›n zorunlu oldu¤unu ilan etmeye devam ediyor. Bu arada Türk-‹fl de iflsizli¤in "fazla nüfus"tan kaynakland›¤›n› keflfetti. ‹flsizlik fonunda biriken iflçilerin paras›nda gözü olan burjuvaziyse, y›llard›r gündeminde olan esnek istihdam, k›dem tazminat›n›n kald›r›lmas› gibi uygulamalar› hayata geçirmek için f›rsat kolluyor. Yaln›z bir kaç tanesini sayabildi¤imiz bütün bu olaylar›n ortas›nda, kapitalist üretim anarflisinin yaratt›¤› krizin bütün yükünü üzerinde hisseden, kendisine dayat›lan örgütsüzlük ve kölelik koflullar›na isyan eden, maden patlamalar›nda, ifl kazalar›nda ölmek kaderinden kurtulmak isteyen iflçiler aras›nda, gözle görülür bir öfke birikimi ve mücadele iste¤i geliflmektedir. TEKEL Direnifli’nin de güçlü etkisiyle bu birikimin 15/16 Haziran türünden bir kitlesel patlamaya yol açmas›ndan korkan sermaye, s›n›f›n içindeki ve d›fl›ndaki temsilcileriyle, kitle hareketinin geliflmesini engellemeye çal›flmaktad›r. Tabandaki iflçilerin bask›s›yla 26 May›s’ta "genel grev" sözünü yar›m

gürce kullananlara karfl› bask› ve terör uygulay›fl›, Anadolu emekçi halklar› üzerindeki inkâr-imha ve asimilasyon politikalar› nas›ld›? # Bu ve benzeri soru ve sorunlar›m›z› bugünkü s›n›flar mücadelesinde kimi rol ve sorumluluklar alan kadrolar için daha da ço¤altabiliriz. # ‹flçi-Kitle, Köylü-Kitle ve Gençlik-Kitle çal›flmas› yapan, fakat henüz burjuvaziyle tarih ve insanl›k önündeki hakl›l›klar›yla boy ölçüflecek birleflik-güçlü-güvenilir ve donan›ml› Kurum ve Araç’lar üretememifl olman›n ac›s›n› çeken Proleter Devrimci kadrolara yöneltilecek bu türden sorular›m›z›n bizce çok hakl› gerekçeleri bulunmaktad›r. # 15/16 Haziran Direnifli’nin ekti¤i tarihsel direnifl ve hak arama yöntemlerinin tohumlar› toplumumuzda yer yer filizlenmektedir. Bunun en somut örne¤i TEKEL Direnifli’ni gerçeklefltiren, 1 May›s 2010 günü tüm ülkede alanlar› dolduran kadrolar›n eylemlerinde görülmektedir. # 15/16 Haziran Direnifli kütlesel ç›k›fllar›n nas›l bir güvenceyle örgütlenmesi gerekti¤ini ve iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤inin ne denli önemli oldu¤unu ö¤retmifltir. # Günümüzde gerici reform dahi yapamayan AKP ve öteki burjuva partilerinin iflçi s›n›f› ve emekçi halk düflman› politikalar›, 15/16 Haziran Direnifli’nden ö¤rendiklerimizle, soka¤› tutarl›-somutamaçl› bir iktidar projesiyle kulland›¤›m›zda ancak afl›labilecektir. 15/16 Haziran Direnifli’nin afl›labilmesi, ‹fiÇ‹-B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in sürekli gündemde tuttu¤u yöntemlerle, ‘somut flartlar›n somut tahlili’, tutarl› ideolojik-teorik çal›flmalarla bütünleflmeye aday tutarl› ‹flçi-Kitle, Köylü-Kitle ve Gençlik-Kitle çal›flmalar›yla, ve de bu türden çal›flmalar› anlaml› k›lacak iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤inin gerçeklefltirilmesiyle ancak afl›lacakt›r. 15/16 Haziran Direnifli’nin günümüzde yaflayan bir tan›¤›, san›¤› ve bu sürecin kitaplaflt›r›l›p belgelenmesini sa¤layan bir iflçisi olarak tarihsel iyimserli¤imizle bu yolda emek güçlerini buluflturup seferber eden tüm kadrolar› kucaklayacak inisiyatiflere ihtiyac›m›z oldu¤unu vurgulayarak yaz›y› noktal›yorum. S›rr› Öztürk Not: Ayr›nt›l› bilgi için bak›n›z: S. Ö., ‹fiÇ‹ SINIFI SEND‹KALAR VE 15/16 HAZ‹RAN -Olaylar-Nedenleri-Davalar-Belgeler-An›lar-Yorumlar-, Sorun Yay›nlar›, 2. Bask›, Ekim 2001. (‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹)

a¤›zla telaffuz eden sendikalar, önce her konfederasyonun karar›n› kendisine b›rakt›klar›n› aç›klayarak, ard›ndan birer birer çekilerek bu eylemi baltalamay› baflard›lar. Sendika a¤alar›n›n ve türlü türlü konfederasyonlar halinde mevcut bölünmenin ifllevi bir kez daha ortaya ç›kt›. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi olarak, iflçi-kitle hareketinin geliflmesine katk›da bulunmak üzere, deneyimlerimiz ›fl›¤›nda nas›l hareket etmemiz gerekti¤ini sorgulayan, mevcut sendikal bölünmenin kaynaklar›n› ve sonuçlar›n› ortaya koyan, önümüze konulan sistem içi siyasî çekiflmelerin arkas›nda gerçek hâkim gücün büyük sermaye oldu¤unu gösteren, iflçilerin ekonomik-siyasal hak ve taleplerinin belirlenmesi ve savunulmas›na katk›da bulunmaya çal›flan yaz›, yorum ve haberlerle 5. say›m›zla bir kez daha okuyucular›m›z›n karfl›s›na ç›k›yoruz. Büyük de¤er atfetti¤imiz okur katk›lar›n›n say› ve nitelikçe geliflmesiyle gazetemiz daha da ilerlemektedir. Ba¤›ms›z kitle hareketinin geliflmesi için çal›flan dürüst, ilerici güçlerle iletiflim ve haberleflmeye özel bir önem veriyoruz. Bütün okurlar›m›z› ve mücadele eden emekçileri daha iyi say›larda buluflmak umuduyla bir kez daha selaml›yoruz. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

"S›n›f bilincinin büyük bölümü tarih bilincidir." (Lenin)

9


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

S›n›f ve Politika

‹flçilerin Ayd›nlaflmas› Ayd›nlar›n ‹flçileflmesi Neden Gerekli?

Kütlesel Ç›k›fllar: Yaflad›¤›m›z bu co¤rafyada çok önemli altüst olufllar yaflan›yor. Küresel kriz her alanda hükmünü sürdürüyor. Yönetenler de yönetilenler de hoflnut de¤il. Hâkim gerici s›n›flar›n iktidar› AKP "gerici reform" dahi yapam›yor. ‹ktidar›n paylafl›m›ndaki kavgalar ana ve baba yasalarda yap›lmak istenen kimi de¤iflikliklerle yani "gerici reform" yap›nca bitecek midir? Tek sözle cevaplayal›m: Bitmeyecektir. Sistemin efendileri de düzenin de¤iflim ve dönüflümüne olan ihtiyac›n fark›ndad›r. Fakat bu "fark›nda olma" hiçbir ifle yaramamaktad›r. Gerici yasal ve anayasal de¤ifliklikler bile sistemin iflleyiflini sa¤lamaya yetmemektedir. Çünkü sistem ekonomisiyle, politikas›yla, hukukuyla, kültürüyle temelden çürümüfl ve çözülmeye yüz tutmufltur. Sosyal yap› devrimci yol ve yöntemlerle kökünden de¤iflime-dönüflüme u¤rat›lmay› beklemektedir. Bu tarihsel ve sosyal görevi yerine getirecek Kurum ve Araç’lar›m›z› üretmek durumunday›z. Mevcut sistemi, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›n talep ve ihtiyaçlar› do¤rultusunda geri ad›m atmaya zorlayacak ve de aflacak siyasî bir irade henüz oluflamam›flt›r. Politika sahnesindeki bu eksiklik yüzünden iflçilerin ve emekçi halklar›n talepleri ask›da kalmaktad›r. Özellikle iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i gibi son derece acil ve hayatî bir meseleye çözüm getirilemeyince, gerici iktidarlar sosyal muhalefet dinamiklerinin bas›nc›n› üzerlerinde hissetmemektedir. Kapitalist anarflinin büyük ac›s›n› çeken kitleler bir biçimde de olsa seslerini duyuracak kanallar› bulmakta güçlük çekmemekte, soka¤› kullanmay› denemektedir. Kitlelerin kendili¤inden veya organize biçimlerde alanlara ç›k›fl›, hak aramaya bafllamas› ve taleplerini hayk›rmas› son derece olumlu bir geliflmedir. Siyasal-ekonomik kriz boyutland›kça kitleler daha fazla alanlara ç›kacakt›r. Ç›kmal›d›r. 12’li askerî faflist darbelerin kitlelerde yaratt›¤› korku, suskunluk ve y›lg›nl›k yavafl da olsa, yayg›nl›k göstermese de yerini direnifl ve hak arama eylemlerine b›rakmaya bafllam›flt›r. ‹flçi-Kitle, Köylü-Kitle ve Gençlik-Kitle çal›flmas› yapanlar›n eylemleri sistemi belli aç›lardan düflündürmeye bafllam›flt›r.

Özne Da¤›n›kl›¤›: Özetlenen tüm bu geliflmelerin sevinilecek yanlar› oldu¤u gibi kayg› verici yanlar›n›n oldu¤unu da biliyoruz. Her sosyal olay ve olgunun z›tlar›n›n olmas› da do¤ald›r. Z›tlar›n varl›¤› olmazsa geliflme, de¤iflim-dönüflümler de olmayacakt›r. Devlet tekelci kapitalizminin has iktidar› olan sahte Müslüman AKP, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yaparak kimden yana oldu¤unu çok net biçimde göstermifltir. Milliyetçiler ve sosyaldemokratlar sahtelikte AKP’den geride de¤ildirler. Kendini sosyalist ve komünist gören partiler ise kitleleri do¤ru hedefe yöneltecek politikalardan uzaktad›rlar. T. C. emperyalist-kapitalizme kölece ba¤›ml› bir konumdayken sa¤l› "sol"lu burjuva politikac›lar›n neden sahte gündemlerle u¤raflt›¤›, nas›l tart›flt›¤› her fleyi ayd›nlatmaya yetiyor. Sistemin bu kör dövüflüne son verecek olan biricik devrimci güç iflçi s›n›f›, emekçi halklar ve müttefiklerinin iktidar mücadelesi olacakt›r. Kitlelerin giderek politikleflti¤i her sosyal olay ve olguda görülmektedir. Kitleler, politikleflmenin hem sevindirici hem de kayg› verici etkenlerini ba¤r›nda tafl›maktad›r. Bu do¤al geliflmeler karfl›s›nda ilerici, demokrat, devrimci, sosyalist ve Marksist "cenah›m›za" büyük sorumluluklar düflmektedir. TEKEL Direnifli kütlesel ç›k›fllar›n yeni nitelikler kazanmas› amac›na ulaflmas›nda oldukça "ön aç›c›" bir rol oynam›flt›r. Bu "ön aç›c›" yoldan daha önemli kütlesel ç›k›fllar›n gelece¤ini de biliyoruz. Burada gündeme getirilecek as›l mesele, tüm kütlesel ç›k›fllara yol gösterip kurmayl›k edebilecek Kurum ve Araç’lar›n gecikmeden üretilmesi ve iflbafl› yapmas›d›r. Bizlerin güvencesi de bu araçlar›n üretilmesindedir. Mevcut haliyle sendikalar, kitle örgütleri, dernekler, siyasî örgütler böylesine kapsaml› bir görevi yerine getirmekten çok uzaktad›r. Kütlesel ç›k›fllar› sevk ve idare edecek özneler, çok parçal›, da¤›n›k bir konumdad›r. Hakl› talepleriyle seferber olan kütleler önünde sonunda mutlaka kurmay›na kavuflacakt›r. Buna zorunludur. Kütlesel ç›k›fllar›n birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› bir kurmayl›¤›n disipliniyle hareket etmesi ve ayn› zamanda iktidar perspektifli olmas› gerekiyor-bekleniyor.

Kütlesel ç›k›fllar› yönetip yönlendirecek özneler oluflmuflsa kendili¤inden geliflen kitle hareketlerinden korkulmaz. ‹flçilerin Ayd›nlaflmas› Ayd›nlar›n ‹flçileflmesi: ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemizin, yay›mlanmaya bafllad›¤› tarihten beri sürekli biçimde iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i konusunu gündemde s›cak tutmaya özen göstermesi bofluna de¤ildir. Bu son derece hayatî ve can al›c› sorunu sendikac›larla sol siyasetle u¤raflanlar›n gündemine yeterince girmemektedir. Bu ciddî bir sorundur. Nedenleri mutlaka sorgulanmal›d›r. Bunun yan› s›ra iflçilerin ayd›nlaflmas›na, ayd›nlar›n iflçileflmesine çok ihtiyac›m›z var. Bilinçsiz ve örgütsel güvencelerden yoksun kitlelerin eylemi amac›na ulaflamaz. Hâkim gerici s›n›f iktidarlar› taraf›ndan rahatça kuflat›labilirler, taleplerini gerçeklefltiremeyebilirler. Kitleler politikleflirken kimi ayd›nlar›n tekelindeki bilgileri edinip bilinçlerini h›zla ilerletmek durumundad›r. Devrimci ve Marksist ayd›nlar›n da edindi¤i bilgi birikimlerini iflçi s›n›f›n›n en ileri kadrolar›na tafl›mas›, onlar›n ayd›nlaflmas›na yard›mc› olmas› ve onlarla beraber devrimci mücadele içerisinde görev almalar› gerekiyor. Bu görevini yerine getiremeyen ayd›nlar›n kendi aralar›nda kapal› devre tart›flmalar›yla "un ö¤ütmeyen de¤irmen tafllar›" misali birbirini yemesi kaç›n›lmazd›r. Bu nedenle ayd›nlar aras› "dipsiz kuyu bofl ambar" misali anlams›z tart›flmalar› hizaya getirecek olanlar da s›n›f bilinçli iflçilerdir. ‹flçi s›n›f›ndan, emekçilerden oksijen almayan bir ayd›n hareketinin geliflme göstermesi mümkün de¤ildir. Marksist ayd›n iflçi s›n›f› ve emekçilerle buluflup bütünleflmek, onlar›n e¤itimlerine katk› getirirken kendisi de onlardan ö¤renmek durumundad›r. Ayd›nlar›n iflçileflmesi de onlar›n gerçek kurtulufludur ayn› zamanda. Gazetemiz bu gerekçelerle iflçi s›n›f›n›n ileri unsurlar›na oldu¤u gibi, orta ve henüz s›n›f ç›karlar›n› göremeyen -görece- geri kesimlerine de hitap etmek zorundad›r. Konuyu iflleyen yaz›lar›m›z›n ç›tas›n› bu yüzden yükseltmek durumunday›z. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Eylemdeki Sloganlar›n Dili - IV Son günlerde gerçeklefltirilen kütlesel ç›k›fllarda s›kça dillendirilen iki slogana dikkati çekmek istiyoruz: Birincisi: Zonguldak Maden ‹flletmelerinin birinde "ifl kazas›" sonucunda hayat›n› kaybedenlerin (daha do¤rusu; ifl ve iflçi cinayetlerinde katledilenlerin) ac›lar› karfl›s›nda Baflbakan Erdo¤an’›n "kader" yorumuna karfl› TEKEL Direnifli’ni gerçeklefltiren s›n›f bilinçli iflçilerin son derece hakl› olarak kulland›¤› flu anlaml› slogan›d›r: "As›l Tayyip Erdo¤an Kader De¤ildir!" Bu slogan kütlesel ç›k›fllar›yla soka¤› deneyen, iflçi s›n›f› hareketlerine do¤ru bilinç tafl›yan, düflündüren, ayn› zamanda s›n›f mücadelesi gündemini sapt›rmaya yönelik din, iman, milliyet, cemaat, kader vb. söylemler üzerine temellendirilmek istenen iki yüzlü burjuva politikalar›n› a盤a vurmaktad›r. ‹kincisi: EMEKL‹-SEN’in düzenledi¤i eylemlerde kullan›lm›flt›r. "Hükümet Telefon Dinleyece¤ine Bizim Sesimizi Dinle!" Bu slogan bir yandan AKP’nin kendi yasal meflruiyetini çi¤nedi¤ini ve telefonlar›m›z› dinledi¤ini a盤a vuruyor. Di¤er yandan emeklilerin sesini dinlemedi¤ini, oysa din-

10

lemesi gerekti¤ini, emeklilerin sendikal özgürlüklerine karfl› ç›k›lmamas›n› vurguluyor. Gerici, emek düflman› burjuva iktidarlar›n›n bu seslere kulak kabartmas› ve baz› tavizler al›nabilmesi için iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i yolunda anlaml› ve daha ilerde baz› ad›mlar›n at›lmas› gerekir. EMEKL‹-SEN’in "Tayyip Erdo¤an; Seçimlere 1.5 Y›l Kald›. Biz 9.5 Milyonuz!.." slogan› ise do¤ru tasarlanmam›flt›r. Bu slogan›n Türkçeye tercümesi: "Baflbakan, maafllar›m›z› art›r, bizde sesimizi keselim. Yoksa oy vermeyiz ha…" türünden bir yakar›fl anlam›na geliyor. Emekli iflçi ve memurlar en az 600-650 TL. civar›nda maafl almaktad›r. Yetkililerin aç›klad›¤› açl›k s›n›r› ise 870 TL.d›r. AKP iktidar› bu rakam› aynen kabul edip uygulasa bile sorun çözülmeyecektir. Çünkü kriz çok derinlerdedir. Kapitalizmin finans örgütleri çökmüfltür. Bu türden sloganlar›n kütlesel ç›k›fllarda at›lmas› ya da iflçiler-emekçilere att›r›lmas› ne iflçi s›n›f›n›n bilinçlenmesine ne de iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i davas›na olumlu katk› getirir. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

"Yüksek okul e¤itimlilerin iflçilerden ö¤renecekleri, iflçilerin onlardan ö¤reneceklerinden çok daha fazlad›r." (Engels)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

S›n›f ve Politika

Kürt Tar›m ‹flçilerine Karfl› Sermayenin Politikas›

Her sene Ege’de, Karadeniz’de ve Çukurova gibi bölgelerde, tarlalarda "mevsimlik" olarak çal›flt›r›lan Kürt illerinden gelen iflçilerin maruz kald›klar› ikinci s›n›f insan muamelesi, kamyon kasalar›nda kurbanl›k koyun gibi tafl›n›rken yaflanan ailece ölümler, çocuklar›n ve kad›nlar›n çektikleri bas›na konu olmaktad›r. Kürt tar›m iflçilerine yap›lanlar, sadece bugünün meselesi de de¤ildir. 1998’de dönemin Ordu Valisi olan Kemal Yaz›c›o¤lu’nun Kürt illerinden gelen mevsimlik iflçilere yapt›¤› ›rkç›, floven ve bask›c› uygulamalar mecliste tart›flma konusu olmufltu. Bu flah›s ayn› zamanda 12 Eylül’ün ünlü iflkencecilerindendi ve polislikten valili¤e terfi ettirilmiflti. ‹çiflleri Bakanl›¤› 02.11.1998 tarihli cevab›nda valiyi ve uygulamalar›n› savunmufltu. Yaz›c›o¤lu 2006’ya kadar valilik yapt›. Kürt iflçi ailelerinin gittikleri yerlerde flehir merkezine sokulmad›¤›, kamyon kasalar›nda konaklat›ld›¤›, polis ve jandarma taraf›ndan özellikle Karadeniz’de tacize u¤rad›klar›na dair haberler y›llarca gelmeye devam etti. AKP Hükümeti döneminde ise bu defa Çal›flma Bakanl›¤› bürokratlar›ndan biri May›s ay› bafllar›ndaki bir bas›n aç›klamas›nda flöyle demektedir: "Tar›mda en büyük sorun mevsimlik tar›m iflçileri. Ülkemizde en az 300 bin insan, yaklafl›k 50-60 bin aile, mevsimlik ifllerde çal›flmak üzere bulunduklar› ilden baflka illere gidiyorlar. (…) Türkiye’nin neredeyse bütün bölgelerine göç ediyorlar. Aileler topluca çal›flmaya gidiyorlar, topluca yafl›yorlar. Burada çocu¤u hem okula gönderme imkân› s›n›rl›, hem de çocuklar› okula gönderme niyetinde de¤iller, çünkü ailesi onun eme¤inden istifade ediyor. Genelde anlaflmalar ürün üzerinden yap›l›yor. Bir aile kaç çuval pamuk ya da flekerpancar› toplarsa… Yani bir kiflinin günlük yevmiyesinden ziyade ailenin tümünün üretimi de¤erlendiriliyor ücrette. Bu da bütün ailenin 7’den 70’e birlikte çal›flmas›n› gerektiriyor. Çocuklar genelde k›z çocuklar›, ya çal›flt›r›l›yor ya da küçük kardefllerine bakmak durumundalar ve zaten 5-6 metrekare çad›rda koca bir aile, bazen 10-12’ye varan say›, ortalama çocuk say›s› 5-6 aras›nda." Say›n bürokrat efendi, ne yap›p edip sorunu mevsimlik iflçi olan Kürtlerin çok çocuklu ailelerine getiriyor. Bu beye göre, ailenin ç›kard›¤› ürüne göre ücret ödeyen, dolay›s›yla tek tek bekâr iflçi çal›flt›rmaktansa kalabal›k ailelerle ucuz emek gücü elde ederek kâr eden tar›m kapitalisti çocu¤u sömürmüyor! Bütün sorun Kürtlerin çok çocuk yapmas› ve çocuklar›n› sömürmesi. Yoksa Kürt iflçilerin güvencesiz ve ucuz çal›flt›r›lmas›n› teflvik eden, "bölgesel asgari ücret" talep eden, Türk iflçilerin bilincini "Kürtler iflçili¤i mahvediyor" diye zehirleyen, böylece Türk ve Kürt iflçileri birbirine düflürüp sefalette eflitleyen Türk kapitalistlerin sömürüsü de¤il. ‹flte mevsimlik iflçilerin böyle "sorun" teflkil etmesini (!) önlemek için 24 Mart 2010 tarihli Resmî gazetede Baflbakan Erdo¤an imzal› bir genelge yay›nland›. Görünüflte bu genelgenin amac› mevsimlik iflçilerin "sorunlar›n›n giderilmesi"dir. Ama as›l amac› iflçilerin hem kendi memleketlerinde

Fabrikalardan, Ocaklardan Madenlerde yaflanan kazalar›n sonu gelmiyor. Türkiye Taflkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessesesi’nde 17 May›s 2010 tarihinde saat 13.30 s›ralar›nda galeri sürme ve haz›rl›k çal›flmalar›n› yürüten tafleron firma Yap›tek flirketinin çal›flt›¤› -540 kodunda meydana gelen patlaman›n bilançosu a¤›r. Patlamada tafleron flirkette çal›flan 30 madencimiz hayat›n› kaybederken di¤er kodlarda çal›flan 11 madencimiz yaraland›. Hayat›n› kaybeden 30 madenciden ise 28 madencinin cenazeleri ailelerine teslim edilirken 2 madencinin cesedine hâlâ ulafl›lamad›. Patlamadan geriye kalanlar Zonguldak halk›n›n söylemiyle "sönmüfl 30 ocak", kad›nlar, madenci anneleri ve madenci eflleri… 2009 y›l›nda yapt›¤›m›z, "1980 Sonras› De¤i-

hem de gittikleri bölgelerde oluflturulacak "izleme kurullar›"yla kontrol edilmesidir. Bu izleme kurullar›nda toprak sahipleri, tar›m iflverenleri, yerel ve merkezi otoritenin temsilcileri, iflverenin temsilcili¤ini yapmaktan baflka bir ifli olmayan ‹fl-Kur temsilcileri ile sendika temsilcileri olacakt›r. "Arac›lar", yani iflçileri pazarlayan "day›bafl›" ve "elçi"ler, bu insan simsarlar› da burada bulunacakt›r. Genelgeye göre devlet iflçi temini için "ihtiyaca göre" (yani tar›m kapitalistlerinin, toprak sahiplerinin ihtiyac›na göre) tren seferlerini art›racakt›r. Bu iflçiler il ve ilçe merkezlerinde ancak "geçici olarak" ve "ihtiyaç halinde ve imkânlar dâhilinde" konaklayabileceklerdir. Bunun d›fl›nda flehir merkezlerinde "gelifli güzel konaklama ve beklemelerine f›rsat verilmeyecektir". Mevsimlik iflçiler "toplulaflt›r›lm›fl uygun yerleflim yerleri"nde kalmaya zorlanacakt›r. Bu yerlerin elektrik, su vb. ihtiyaçlar› için "kullan›m bedelleri" yine iflçilerden al›nacakt›r. Bu yerleflim yerlerinde kalan iflçilerin ve ailelerinin kimlik bilgileri Kimlik Bildirme Kanunu’na göre al›nacak, ayr›ca, bu yerlerde polis ve jandarma taraf›ndan gece ve gündüz "güvenlik amaçl› devriye faaliyetleri" yap›lacakt›r. Herhalde polis ve jandarma tar›m iflverenlerinin "ihtiyac›" do¤rultusunda, bu insanlar›n gere¤i gibi sömürülmelerini ve olay ç›karmamalar›n› kontrol edecektir. Sefalet ve açl›k ücretinin alt›nda çal›flan iflçiler, bir de masraf› kendilerinden olmak üzere toplama kamp› koflullar›nda kalacak ve fiflleneceklerdir. Yerel halkla ve iflçilerle temaslar› asgariye indirilecektir. Bu da "ihtiyaca" uygun olsa gerek. Bu genelge, bugüne kadarki icraatlar› Kürt iflçilerle yerel halk aras›nda k›flk›rt›c›l›ktan ibaret olan yerel yetkililerin iflveren dostu, iflçi düflman›, ›rkç› ve floven faaliyetlerinin Ankara taraf›ndan yönlendirilmekte oldu¤unun bir kere daha kan›t›d›r. Sermaye devletinin de¤iflmeyen politikas› fludur: Türk ve Kürt iflçiler aras›ndaki bölünme ne kadar sa¤lama ba¤lan›rsa, ço¤unlukla Türk iflçilerin zihnini Kürt iflçilere karfl› zehirlemek için kullan›lan flovenizm ve milliyetçilik zehiri ne kadar çok kullan›l›rsa, sermayenin boyunduru¤u da, "milli birlik" de o kadar uzun ömürlü olur. Vedat Özgür

"Kara Elmas Ac›s›, Evlat Ac›s›" flen Ekonomi Politikalar›, ‹fl(çi) Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i: Zonguldak Maden ‹flçileri Örne¤i Üzerinden" adl› çal›flmam›zda 1980 sonras› de¤iflen ekonomi politikalar›n iflçi sa¤l›¤› ve güvenli¤i üzerinde etkilerini, yaflanan süreçte kavramlar üzerinden "iflçi" sa¤l›¤›ndan "ifl" sa¤l›¤›na geçifli ve buna ba¤l› olarak artan ifl kazalar›n›n a¤›r bilançosunu inceledik. Son on y›lda h›zla artan tafleronlaflmaya ba¤l› olarak, madenlerde yaflanan ifl kazalar› ve en son Karadon’da yaflanan a¤›r kay›p bu ac› tabloyu bir kez daha ortaya koyuyor. Bu ac› tablo her ne kadar "Zonguldak’›n kaderi" olarak de¤erlendirilse de, biz çal›flmam›za geride kalanlar›n kaderi yani Zonguldak kad›nlar›n›n kaderi üzerinden yürüterek, kaderi tafleron flirketlerin insaf›na terk edilmifl olan kad›nlar›m›z›n sesi olmay› amaçl›yoruz. Sönen 30 ocaktan bir ses… Bir madenci annesi… "1956 y›l›nda Zonguldak’ta do¤dum. Babam da madenciydi, eflim de madenciydi, o¤lum da madenciydi. 1979’da yaflanan grizu patlamas›nda eflim göçükte kalm›flt›. Yan›nda 6 ölü vard›,ustas› yan›nda ölmüfl, 4 yaral› vard› biri de eflimdi. Eflim emekli oldu olmas›na ama emekli olsa ne kadar yaflan›r ki, kanserden öldü. Yaflarken yedi¤iyle kal›yorlar iflte. Ama o¤lum… 5 senedir bu iflyerinde çal›fl›yordu. Geçen y›l kendisi de arkadafl› da bir kaza geçirmiflti üzerlerine tafl düflmüfltü. Hep çok

zor oldu¤unu söylerdi, içerde gaz var hissediyoruz dedi¤i ama yine de oca¤a girdikleri zamanlar oldu. Söyledi¤ine göre biz madencilere tünel aç›yoruz diyordu, la¤›m atma deniyormufl. -540 metre yerin alt› ne demek her fley olabilir, oca¤a girerken önce ifl güvenli¤i yaz›yor ama, yok. Baflka ülkelerde de var bu ocaklar, onlarda da böyle mi? ‹lk ifle girdi¤inde 600 lira al›yordu, an son maafl› 800-900 olmufltu. Kazadan sonra biz köydeydik flirket sahipleri geldi mi bilmiyorum, eve gelen gidenler oldu dediler ama, köye sadece mühendis geldi. Sendikadan da gelmifller galiba ama biz köydeydik. Kader diyorlar buna di¤er ülkelerde niye kader de¤il. Almanya’da tan›d›klar var, ocaklara tak›m elbiseyle makinelerle giriyorlarm›fl, biz yeri gelirdi tülbent oyalay›p yerine pantolon al›rd›k, kömürü ç›karmak için üç günde bir f›rçalamak gerekirdi o da y›pran›r y›rt›l›rd›. Madende çal›flmasalar desek nerede çal›flacaklar fabrika yok ki. fiimdi eflimin emekli maafl›yla geçiniyoruz. Kazadan sonra devlet 10 bin lira yard›m yapt› bir de sendika 5 bin lira. Para pul önemli mi o gittikten sonra, sadece patrona sormak isterdim insan hayat› bu kadar ucuz mu diye. Eflim öldü, annemi de kaybettim ama evlat…Hiçbiri evlat ac›s› gibi de¤ilmifl…" Ba¤dagül Tan›fl

"‹flçi s›n›f›n›n kurtuluflu, bizzat kendi eseri olacakt›r." (Marx)

11


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹flçi Hareketinden

Türk-‹fl’e Göre ‹flsizli¤in Nedeni Yoksul ve Emekçi Halkm›fl!

Geçti¤imiz günlerde Türkiye ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (Türk-‹fl) taraf›ndan yay›nlanan "Türkiye’de istihdam ve iflsizli¤in önlenmesi" bafll›kl› raporda Türkiye’deki iflsizlik ve istihdam sorununun nedeni nüfus art›fl› olarak belirlendi! Me¤er Türkiye’de iflsizlik ve istihdam sorununun çözümü kör göze parmakm›fl da fark eden yokmufl! Neyse ki iflçi ve emekçilerin kadim dostu Türk-‹fl bu sorunun çözümüne son noktay› koydu! Yaflanan son kapitalist krizle birlikte 1 milyona yak›n insan iflsizler kervan›na kat›ld› ve kifli bafl›na düflen millî gelir 60 y›ldan bu yana ilk defa bir önceki y›la göre düfltü, yine resmî iflsizlik oran› %11 den %14 yükseldi ve daha da yükselece¤inden flüphe yoktur. Kapitalist kriz ortam›ndan gittikçe yoksullaflan emekçi halk kitleleri özellefltirmeler, tafleronlaflmalar karfl›s›nda direnmekte zorlanmakta, sigortas›z, güvencesiz çal›flt›r›lma koflullar› alt›nda tüm haklar›ndan yoksun bir vaziyette gittikçe parya (köle) konumuna düflmektedir. Tüm bu geliflmeler karfl›s›nda sözüm ona bir iflçi konfederasyonu(ki Türkiye’nin en genifl kitle taban›na sahiptir) iflsizlik ve istihdam sorununun nüfus art›fl oran›ndan kaynakland›¤›n› iddia ediyor ve nüfus sorununun iflsizlik ve istihdam sorununun çözülmesinde stratejik bir faktör oldu¤undan dem vuruyor. Yine raporun bir baflka maddesinde de özel kesim için özendirici politikalar›n uygulanmas›n› sal›k veriyor(sanki yeterince yap›lm›yormufl gibi). Demek ki Türk‹fl uygulanan neoliberal politikalar› yetersiz buluyor, yeterince özellefltirmenin yap›lmad›¤›n›, özellefltirmelerle ifllerinden at›lan iflçilerin ve emekçi halk›n peyderpey yoksullaflmas›nda bir problem görmüyor ve mümkünse bunun daha da fliddetlendirilmesini talep ediyor. Sermaye sahiplerinin ceplerinin yeterince dolmad›¤›n› düflünüyor, bunun en aç›k ifadesi budur. 58 y›ll›k bir geçmifli olan bir sendika konfederasyonunun iflsizlik sorununa getirmifl oldu¤u çözüm flüphesiz tarih ve deneyim eksikli¤inden kaynaklanm›yor, zira kendi tarihleri ve deneyimleri tam da bu tür iflçi s›n›f› ve sosyolojik halk gerçekli¤i ile ilgisi bulunmayan, bilimsellikten uzak, iflçi s›n›f›n›n hakl› mücadelesini sürekli olarak sistematik bir flekilde pasifize, mümkünse yok etmek amac›na uygun düfler. Çünkü kurulufl amac› da budur zaten. ‹flçi s›n›f›n›n mücadelesini tarihsel-sosyal olarak bast›rmak da burjuvazinin ve onun çevresindeki kurum ve araçlar›n temel görevidir. Çünkü bu kendi ya¤ma sistemlerinin devaml›¤› aç›s›ndan hayatî bir önem tafl›maktad›r. 18.yy.›n sonlar›nda Thomas R. Malthus Nüfus ‹lkeleri Üzerine Bir Deneme adl› bir eser yay›nlam›fl o dönemde burjuvazi ve onun ücretli yazar çizer tak›m› taraf›ndan çal›flma heyecanla karfl›lanm›fl ve esere övgüler dizilmifltir. Teori genel olarak, nü-

fus art›fl oran›n›n do¤al kaynaklara oranla daha yüksek oldu¤unu ve bu oran›n da gün geçtikçe artaca¤›n› ifade etmifl, sonuç olarak do¤an›n insan ihtiyaçlar›n› karfl›lamakta yetersiz kalaca¤›n› belirtmifltir. Yani nüfusun bir kesiminin sorun oluflturdu¤unu ifade etmifltir (ki bu kesim yoksul köylüler ve iflçilerdir). Marx ve Engels bu teoriyi fliddetle elefltirmifl ve nüfus sorununun kapitalist üretim biçimlerinden kaynaklanan bir sorun oldu¤unu ifade etmifllerdir. "Geliflimin her aflamas› kendi nüfus teorisine sahiptir" demifller ve bu teorinin burjuvazinin ikiyüzlülü¤ünün bir sonucu oldu¤unu ifade etmifllerdir. Gerçekten de öyledir çünkü "fazla nüfus" genel olarak yoksul köylülerden ve iflçi s›n›f›ndan meydana gelmektedir. Kapitalist ya¤ma düzeninde bunlar fazla nüfus olarak belirlenmifl ve toplumun huzur ve refah› için bu nüfus kütlesinin ortadan kald›r›lmas› gerekti¤i düflünülmüfltür. 18.yy.dan günümüze egemen s›n›flar ve onlar›n iflçi ve emekçilerin sorunlar›n› belirleme ve bunlara çözüm bulma yöntemleri her ne kadar flekil ve içerik olarak de¤iflse de içerik olarak pek bir de¤iflikli¤e u¤ramam›flt›r. Türk-‹fl’in iflçi ve emekçilerin sorunlar›na gelifltirdi¤i çözüm bize bunu göstermektedir. Türkiye iflçi s›n›f› hareketinde 1970 15/16 Haziran, 1989 Bahar eylemleri, 1992-94 Zonguldak maden iflçileri direniflleri gibi kütlesellikleri, kararl›l›k ve militanl›klar›yla iflçi s›n›f› hareketine yön veren iflçi kitle eylemlerinden sonra Türkiye iflçi s›n›f› mücadelesi tarihindeki en cüretli ve en militan eylem olan TEKEL Direnifli’nin bafl›ndan beri direnifli sönümlendirmek için devlet taraf›ndan görevlendirilen Türk-‹fl direniflin bafl›ndan sonuna kadar iflçi s›n›f› ve emekçi halk düflmanl›¤›n› bir gün olsun gizlememifltir ve yapabildi¤i ölçüde direnifli k›rma yolunda elinden geleni ard›na koymam›flt›r. Fakat iflçilerin karal›l›klar› ve direnifl azimleri Türk-‹fl’e k›smen de olsa geri ad›mlar att›rm›flt›r. En son tahlilde direniflin 78. gününde Türk-‹fl direniflin çad›rlar›n› kald›raca¤›n› duyurmufl ve k›smen de olsa amac›na ulaflm›flt›r. Tüm bunlara ra¤men TEKEL Direnifli son y›llarda Türkiye iflçi s›n›f› hareketi aç›s›ndan çok yönlü dersler ç›kar›lacak bir direnifl olarak tarihe geçmifltir. Türk-‹fl tüm y›ld›rma politikalar›na karfl›n iflçi s›n›f›n›n direngenli¤ini engelleyememifltir. Bu anlamda grev k›r›c›l›kla, devlet sendikac›¤›yla, iflçi s›n›f› ve emekçi düflmanl›¤›yla bilinen Türk-‹fl’in iflsizlik sorunuyla ilgili çözüm önerisi de bizi flafl›rtmamal›d›r. Çünkü kurumsal olarak dayand›¤›, hizmet etti¤i devleti ve onlar›n düzenini suçlay›c›, teflhir edici bir söylemde veya eylemde bulunamaz. Türk-‹fl bu tarz rapor vb. gibi halk ve emekçi gerçe¤iyle ilgisi bulunmayan çal›flma ve eylemlerle kapitalist ya¤ma düzeninin her geçen gün iflçi ve yoksul halk kesimleri üzerinde artan

fiecaat Arzederken... ‹lerici geçinen sendikalar›m›zdan birinin, Petrol-‹fl’in malî sekreteri, geçen y›l›n sonuna do¤ru kendisiyle yap›lan bir röportajda, gündeme gelen yolsuzluk olaylar›yla ilgili olarak, kendilerinin temiz oldu¤unu anlatmak için flu aç›klamay› yap›yor: "Bizim para biriktiren bir malî yap›m›z yok. Kendi ya¤›m›zla kavrulmaya çal›fl›yoruz." Böylece, sendikas›n›n birikmifl paras› olmad›¤› için, yolsuzluk yap›lmas›n›n da söz konusu olamayaca¤›n› kan›tlamaya çal›flan say›n malî sekreter, neden para birikmedi¤ini bak›n nas›l anlat›yor: "Bizim 900 Bin TL civar›nda ayl›k faaliyet bütçemiz var. Yaklafl›k 900 bin lira gelirimiz var. Buna yak›n da giderimiz var. ... Bizim toplam gelirimizin yaklafl›k yüzde 24'ü yöneticilerin ücretleri ve di¤er giderleri için harcanm›fl. Yaklafl›k yüzde 28'i personel giderle-

12

ve onlar› günden güne sömürüp yoksullaflt›ran politikalar›n› gizleme ve yine suçu yoksul ve emekçilerin (onlar›n nüfuslar›n›n) üstüne y›¤ma çabas›ndan baflka bir fley de¤ildir. Tafleronlaflmalarla, güvencesiz çal›flt›rmalarla ülkede hemen her gün iflçiler hayatlar›n› ve geleceklerini kaybetmektedirler. Dört aydan k›sa bir süre zarf›nda 50’ye yak›n maden iflçisi ifl güvenli¤inden yoksun ocaklarda patronlar›n kazanç h›rslar›na kurban gitmifltir. Di¤er taraftan sendikaya üye olduklar› gerekçesiyle Esenyurt Belediyesi, Sinter Metal iflçileri…vb iflten at›lm›fllard›r.Yine yaflanan son krizle birlikte birçok kurum keyfî uygulamalarla iflçilerin tüm haklar›n› gasp ederek ifllerine son vermifltir. Bu geliflmeler paralelinde sendikan›n görevi iflçilerine sahip ç›kmak, onlar›n hakl› hak arama mücadelelerine önayak olmak ve iflçi-kitle mücadelesini yükseltmek olmal›d›r, yoksa burjuvazinin ç›karlar›n› temel alan sahte, halk ve iflçi gerçekli¤iyle ilgisi bulunmayan söylem ve eylemlerle iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›n taleplerini gizleyen, gizleyemedi¤i zaman engel olmaya çal›flan bir anlay›fl devlet sendikac›l›¤›n›n-sar› sendikal›¤›n anlay›fl›d›r. Ama yanl›fl olan birfley yok çünkü zaten Türk-‹fl de bu s›fata her zaman lay›k olmufltur, görev ve sorumluluklar›n› fazlas›yla yerine getirmektedir. ‹flsizlik ve istihdam sorunu kapitalist ya¤ma düzenin bir sonucudur, kriz dönemlerinde kendini daha çok belli ettirir. Çünkü düzen kendi devaml›l›¤›n› sa¤lamak ad›na iflten ç›karmalarla, çal›flma saatlerini uzatmakla, ücretleri düflürmekle tüm yükü yine iflçi ve yoksul emekçi halk kesiminin üstüne bindirir. Kapitalist ya¤ma düzeninin yoksul emekçi halk kesimlerine sundu¤u bin bir türlü zorbal›k, ya¤ma aras›nda iflsizlik sorunu da bunlardan birisidir ve olmaya devam edecektir. Bu noktada iflsizlik ve di¤er sorunlar›n kayna¤›n› do¤ru tayin ve tespit etmek sorunun çözümünde baflat bir rol oynayacakt›r. Sorunun kayna¤›n› yine iflçi s›n›f› ve yoksul halk kesiminin kafa say›s› olarak tayin etmek Türk-‹fl’in soruna kimin taraf›ndan bakt›¤›n›n net bir flekilde ortaya koymaktad›r. Türkiye’de iflsizlik ve istihdam sorunu ancak teori ve pratik aç›s›ndan Türkiye iflçi s›n›f› hareketinde henüz afl›lamayan 15/16 Haziran Direnifli’nin devrimci ruhunu tekrar canland›rmak, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›n sendikal ve siyasal birli¤ini kurmak için herkesin elindeki tüm araç ve kurumlar›yla iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›n saf›nda birleflmesiyle afl›lacakt›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi Eskiflehir Çal›flanlar› Ad›na: Tuncay fiur

rine harcanm›fl. Dolay›s›yla yönetici ve personel ücretleri yüzde 51 civar›nda. ..." Yöneticiler sözüyle sadece genel baflkan ve yönetim kurulundaki birkaç kifliyi mi kastetti¤ini, yoksa flube baflkanlar›n› da bu hesaba dahil etti¤ini kesin olarak bilemesek de, bu hesaptan anlafl›l›yor ki, en fazla 15-20 kifli için harcanan para bütün gelirlerin yüzde 24'ü, yani yaklafl›k 225 bin lira. Sendika yöneticisi bu kadar gelir elde ediyorsa, büyük sermayenin holdinglerinden birinde çal›flmaya ne gerek var? En tatl› kariyer yollar›ndan birisinin sendikalarda yöneticilik oldu¤u anlafl›l›yor. ‹nsan, "yolsuzluk yap›lmayan sendika buysa, bir de yap›lsayd› ne olacakt›" demekten kendini alam›yor. Ali Kara

"Proletarya ya devrimcidir, ya da bir hiçtir." (Marx)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹flçi Hareketinden

TAR‹fi Kazan›m› Kimi Sevindirdi?

TAR‹fi iflçileri 45 günlük direnifllerini k›smî kazan›mla tamamlad›lar. Peki, sonuçta kim ne kazand›, kim ne kaybetti? Bu soruya verilebilecek en k›sa cevap asl›nda belli: Tabii ki iflveren yine kazand›. Neden mi? Çünkü patron kriz var, fabrikay› kapat›yorum, diyerek kriz bahaneleriyle yüzlerce kifliyi iflten ç›karmay›, iflsiz b›rakmay› ve ailelerini de herhangi bir geliri olmayan iflsizler, ezilenler, sefiller ordusuna kazand›rmay› bir kere daha baflard›. TEKEL Direnifli’yle ayn› dönemlerde geliflen ve yaklafl›k benzer kazan›mlarla sonlanan bu direnifl yine TEKEL Direnifli’nde oldu¤u gibi iflçilere ve tüm emekçi kesimlere bir kere daha "Hak verilmez al›n›r, zafer sokakta kazan›l›r!" söyleminin hakl›l›¤›n› aç›kça göstermifl ve kan›tlam›flt›r. Kazanmak için sermayeye, sömürgeci kapitalist zihniyete karfl› direnmekten, mücadele etmekten ve sokaklarda birlik olmaktan baflka bir yol olmad›¤› bir kere daha anlafl›lm›flt›r. "Bir musibet bin nasihatten iyidir." atasözünün de anlatt›¤› gibi TAR‹fi ve TEKEL direnifline kat›lan iflçiler, y›llard›r anlat›lmaya çal›fl›lan "eme¤in gücü, birlikte mücadele, birlikte güçlüyüz, kapitalistlerin gücü bizim birlik olamay›fl›m›zdand›r" gibi söylemlerin gerçek hayatta ne anlamlara geldiklerini yaflayarak ö¤renmifller ve toplumdaki gerçek çat›flman›n Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Ermeni-Müslüman… gibi yapay çat›flmalar de¤il ezen-ezilen, sömüren-sömürülen, kapitalist-emekçi… eksenli çat›flmalar oldu¤unu aç›k bir flekilde görmüfller ve iflçi s›n›f›na göstermifllerdir. ‹flçi s›n›f› ad›na bu gerçek bir kazan›md›r. Medya bu direniflte de rolünü baflar›l› bir flekilde oynam›fl ve 45 günlük direniflte yaflanan güçlükleri haber yapmamay›, gündeme getirmemeyi ustal›kla baflarm›fl, halk›n gündemini yapay çat›flmalarla, siyasî dalaflmalarla doldurmaya devam etmifltir. Direniflin bitimindeyse gazetelerdeki konuyla ilgili bafll›klara bakt›¤›m›zda, kiminin "TAR‹fi direnifli kazan›mla sonuçland›.", kimininse "TAR‹fi direnifli k›smi kazan›mla sonuçland›." gibi bafll›klar atarak bir günlük de olsa, ucundan k›y›s›ndan iflçilerin yan›ndaym›fl gibi bir role bürünmeleri dikkatten kaçmad›. Oysaki 45 günlük süreçte ne-

ler yafland›, kimlerle nas›l mücadele edildi, kapal› kap›lar arkas›nda ne pazarl›klar döndü, neler oldu, yüzlerce iflçinin ve ailelerinin hayatlar›, gelecekleri nas›l karart›ld› hiç bunlar dillendirilmedi, gündeme getirilmedi, gösterilmedi, aksine tüm gerçekler yok say›larak her zaman oldu¤u gibi ustaca gizlendi, örtbas edildi. Gerçekte kazan›m m› de¤il mi? sorusunu sormak gerekiyor. Direnifle kat›lan iflçiler k›smi kazan›mla direnifli sonland›rd›lar, direniflte yer almayanlar›n ise haklar› hepten gaspedildi, k›smi de olsa kesinlikle kazan›m verilmedi. Peki direnifle kat›lan iflçiler nas›l kazan›mlar elde etti de direnifle son verdiler: Zaten ifllerinden olan bu iflçiler bir de tazminatlar›m›zdan olmayal›m mant›¤›yla kendilerine öngörülen ödeme tablosunu kabul etmek zorunda b›rak›ld›lar ve direnifl böylece sonland›r›ld›. Direnifle kat›lan iflçiler tazminatlar›n›n %35’ini 20 Nisan’da ald›lar; %35’ini de 4 May›s’ta ald›lar; geriye kalan %30’u ise iki taksit halinde Haziran ve A¤ustos aylar›nda alacaklar ama ortada güvence yok. Hadi hay›rl›s› demekten baflka çare gelmiyor elimizden. ‹flçileri cezbeden teklif %70’i 15-20 gün içerisinde alacak olmalar›yd›; çünkü aylard›r ödenmeyen maafllardan dolay› ço¤u sermayenin, kapitalist sistemin yasal güvenceli kan emicileri, tefecileri olan bankalar›na çeflitli kredilerle, özellikle kredi kartlar›yla borçlanm›fl, hacizlik duruma gelmifllerdi. Bu koflullarda zarar›n neresinden dönersek kârd›r, mant›¤›yla asl›nda direniflin bafl›nda TAR‹fi yönetimi taraf›ndan teklif edilen haklar kabul edilmifl oldu. Tekrar hat›rlatmakta fayda var, direnifle kat›lmayanlar bu haklar› da kazanamad›. Bu bak›mdan direniflin, direnmenin, birlik olman›n önemi burada bir kere daha aç›kça görülmüfltür. Her fleyden önce TAR‹fi direnifli bir kere daha gösterdi ki s›n›f isterse yapar fakat s›n›f dayan›flmas› olmazsa yapabilecekleri de s›n›rl›d›r. Asl›nda TAR‹fi’te kazan›mm›fl gibi gösterilmeye çal›fl›lan fley hak gasp›ndan baflka bir fley de¤ildir. Direnifl bittikten birkaç gün sonra bir iflçiyle ayaküstü konuyla ilgili sohbet etmeye çal›fl›yorum; hemen kaçt›¤›n› fark ediyorum. Neden, ne oldu, ben flimdi ne yapt›m… gibi bir dizi soru geliyor akl›ma ama anlamak, alg›lamak o kadar da

"Halkç›" "demokrat" söylemlerle kitleleri etkilemeye çal›flan burjuva partisi CHP’li ‹zmir Belediye baflkan› taraf›ndan iflten at›lan tafleron iflçilerin mücadelesi bir y›l› geride b›rakt›. Baflta hukuksal mücadele olmak üzere bir y›ld›r meflru mücadele yöntemleri ile ifllerine geri dönme kavgas› veren Kent A.fi. ye ba¤l› iflçiler, ifle iade davas›n› kazanmalar›na ra¤men ifllerine geri dönemiyor. Mevcut sistemin çürümüfl adalet sisteminin bile ifle iade hakk›n› kabul etmesine ra¤men mahkeme karar›na uymayan belediye hakk›nda hiçbir ifllem yap›lm›yor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi olarak her platformda seslerini duyurmaya çal›flan Kent A.fi. iflçilerinin sesine katk› sunmak amac›yla yapt›klar› bas›n aç›klamas›n› oldu¤u gibi yay›ml›yoruz.

Bas›na ve Kamuoyuna Bugün 28 Nisan. Karfl›yaka Belediyesine ba¤l› Kent A. fi. de çal›flan 276 iflçi kardeflimiz tam bir y›l önce kendisinin "halkç›, sosyal demokrat, emekten yana" oldu¤unu söyleyen CHP’li belediye baflkan› taraf›ndan iflten at›ld›. ‹lçe s›n›rlar›n›n daralt›lmas›n› f›rsat bilen Belediye Baflkan› Cevat Durak, kamuoyuna iflçileri bütçe daralmas› nedeni ile zorunlu olarak ç›kard›¤›n› söylerken, Karfl›yaka’n›n temizlik ifllerini 400’den fazla iflçinin çal›flt›r›ld›¤› Atlafl isimli özel bir tafleron flirkete devretti. ‹flten at›lan arkadafllar›m›z aileleriyle, çocuklar›yla flantiye önünde çad›rlar kurarak zor koflullarda günlerce beklediler, ifllerini geri istediler. Ç›¤l›klar› tüm Türkiye’de yak›land›. Ama sosyal demokrat oldu¤unu söyleyen belediye baflkan› onlar› görmedi, duymad›.

zor de¤il; çünkü haber yapal›m, biraz anlat gerçekleri yazal›m… türünden ifadelere doymufl taflm›fl ki daha benzer türden bir iki tür sözcük duyar duymaz savunma pozisyonunu al›yor ve bu sefer sorgu sald›r›s›na u¤ruyorum Belli ki bu süreçte beklentilerini karfl›lamayan sa¤l› "sol"lu bir sürü grup ve gazete ile karfl›laflm›fllar. Böylelerinden büyük ölçüde a¤›zlar› yanm›fl olmal› ki beni de böylelerinden biri görüyorlard›... Sizin için bu bir kazan›m m›, diye sordu¤umda ise ald›¤›m cevap oldukça basit ve aç›k: ‹flsiziz iflte, ortal›kta bofl bofl dolafl›yoruz, paran›n %35’ini ald›k borçlara yat›rd›k, geri kalanla ne kadar yaflar›z belli de¤il, kazan›m olup olmad›¤›na siz karar verin! Haber yapan bütün bas›n kanallar› bu haklar› gaspedilen direngen iflçi s›n›f›n›n kendi sesine kulak vermemifltir. Oysa gerçek direnifli yapan, ezilen, eziyeti çeken tabandaki bu iflçi kitlesidir. Onlar›n sesine kulak vermek iflçi direniflinde yaflanan gerçekleri daha aç›k ve çarp›c› bir flekilde ortaya koyacakt›r. Memleketimizde türeyen birçok irili ufakl›, iflçi partisiyim, komünist partiyim diyen örgütler, sol sendikalar TEKEL eyleminde de gördü¤ümüz gibi TAR‹fi direniflinde de çal›flm›fl, gerçek anlamda iflçinin yan›nda yer almay› baflaramam›fl ve yine genel direnifli örgütleyememifl, önder olamam›fl, bir kere daha s›n›fta kalm›flt›r. Öndersizlik krizi, iflçileri temsil eden bir partinin yoklu¤u ve gereklili¤i gün gibi âflikard›r. Bu görevden kaçmak gibi bir lüksümüz yok. Bir an önce iflçilerin güvenini alm›fl, bu yolla infla edilmifl bir partiyi oluflturmak zorunday›z. Orhan Erkin Özüdo¤ru

fiantiye önünde polisin copuna, gaz›na, fliddetine maruz kald›lar. ‹flleri ve emekleri için direnen Kent A. fi. iflçileri kararl›yd›. Ankara yollar›na düfltüler. Yürüyerek gittiler Ankara’ya. So¤ukta, ya¤murda, çamurda y›lmad›lar. Ayaklar› fliflti, patlad› ço¤unun. Ama olsun, iflsiz kalmaktan daha beter fley de¤ildi bunlar. Ankara Güvenpark’ta bekletildiler günlerce. Ama, ad›nda "halk" olan partinin genel baflkan› onlarla görüflmeye bile tenezzül etmedi. ‹flten at›lan arkadafllar›m›z, ifllerine geri dönebilmek için mücadelelerini ve her türlü çabalar›n› sürdürürken, Karfl›yaka adliyesinden, avukatlar› arac›l›¤› ile ifle iade davas› da açt›lar. Arkadafllar›m›z›n açt›klar› dava geçti¤imiz hafta sonuçland›. Mahkeme, tüm iflçilerin "ifllerine iade edilmesi" karar›n› verdi. Karfl›yaka "Emek Ve Demokrasi Platformu" olarak Belediye Baflkan› Cevat Durak’a buradan bir kez daha sesleniyoruz: Belediyede tafleronlaflt›rmaya son verin. Tüm iflçileri kadrolu ve güvenceli çal›flt›r›n. Ödedi¤imiz vergiler ve harçlarla oluflturulmufl belediye kaynaklar›n› özel flirketlere peflkefl çekmeyin. Kent A. fi. iflçileri asla yaln›z de¤ildir, bunu bilin. Hukuka sayg›l› olun. ‹fline geri dönmek isteyen tüm arkadafllar›m›za, mahkeme karar› gere¤i derhal iflbafl› ça¤r›s› yap›n. Yaflas›n Emek ve Dayan›flma Güçlerinin Birli¤i. KARfiIYAKA EMEK VE DEMOKRAS‹ PLATFORMU

"Yarg›ç tarihtir - ve infazc›s› da, proletarya olacakt›r." (Marx)

13


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹flçi Hareketinden

UPS'de Sendikalaflma Mücadelesi

Dünyan›n en büyük kargo flirketlerinden UPS'de, sendikalaflt›klar› için iflten at›lan iflçilerin bafllatt›¤› direnifl, 2. ay›n› doldurdu. Türkiye’de hemen her ilde flubesi ve 6.000'e yak›n çal›flan› bulunan flirkette, sendikalaflma çal›flmalar›n›n a盤a ç›kmas›yla birlikte, 113 iflçi iflten at›ld›. Bunlardan, tafleron sistemiyle çal›flt›r›lan 24 iflçinin, at›ld›ktan sonra geri al›nmalar›na ra¤men, "gelecekte baflka bir yerde temizlik iflçisi yap›lmak üzere" tekrar a盤a al›nd›klar› belirtiliyor. TÜMT‹S ‹stanbul fiube Sekreteri Ali R›za Atik’in verdi¤i bilgiye göre, dünya genelinde 50.000 kadar iflçiyi sendikas›z çal›flt›ran UPS’de örgütlenmeye h›z vermek isteyen Uluslararas› Tafl›ma ‹flçileri Federasyonu (ITF), bir y›l kadar önce TÜMT‹S yöneticilerine birlikte çal›flma iste¤ini bildirdi. Bunun üzerine bafllayan örgütlenme çal›flmalar›n›n ard›ndan, 6 ay kadar önce iflçiler sendikaya üye olmaya bafllad›lar. Ne var ki, Türkiye koflullar›nda büyük bir gizlilikle yürütülmesi gereken sendikalaflma, flirket yöneticilerinin kula¤›na gidince, Nisan ay› sonunda iflçi k›y›m› bafllad›. ‹stanbul Had›mköy ve ‹zmir’deki depolarda bafllayan iflten ç›karmalar›, Tuzla deposu izledi. Çal›flma Koflullar›: fiirket, iflsizlik korkusuyla a¤›r çal›flma koflullar›na zorlad›¤› iflçilerin örgütlendikleri takdirde kazanacaklar› gücü bildi¤i için, sendikalaflmay› önlemeye çal›fl›yor. ‹flyerine gitmek için sabah 7.30’da yola ç›kan iflçiler, akflam ifller bitene kadar çal›flmak zorunda. Ço¤u zaman 9-9.30’da eve dönüyorlar. Haftal›k çal›flma süresi 80 saati buluyor. Bir tek koliyi bile eksik da¤›tmadan gelen çal›flandan bile savunma isteniyor. Ayn› iflçi, hem da¤›t›m, hem yükleme, hem tahsilat, hem de muhasebe ifllerinin hepsini yapmak zorunda kal›yor. Bir iflçiden duydu¤umuz flu sözler, çal›flma koflullar›n› anlamaya yet-

E¤itim Dünyas›

mektedir: "zamanla yar›flt›¤›m›z için, ço¤u zaman tuvaletimizi arac›n içinde torbalara yapmak zorunda kal›yoruz". fiirket, kaybolan mallar ve hasarlanan araçlar için çal›flanlar› sorumlu tutarak ceza kesiyor. Ayl›k ücreti 800 TL civar›nda olan bir iflçi, kendisine bir kerede 600 TL ceza kesildi¤ini belirtiyor. Cezalar›n neden kesildi¤i, hangi mallar›n çal›nd›¤› ço¤u zaman aç›klanm›yor. Her türlü arac›n kontrol edilmeden girip ç›kt›¤› depoda, yak›n zamanda kaybolan 30.000 TL de¤erindeki mal›n faturas› iflçilere ç›kar›lm›fl. Bu para cezalar›na karfl› dava açaca¤›n› söyleyen bir iflçi, kendisine "flirket seni affetmez" denilerek tehdit edildi¤ini söylüyor. Emekli askerlerin yönetici yap›ld›¤› flirket, iflçilerin ifadesiyle "yar› aç›k cezaevi gibi". "Kap›dan içeri girdin mi, farkl› yasalar var." Görüfltü¤ümüz sendika temsilcisi, UPS’de ortalama ücretlerin asgari ücretin biraz üzerinde olmas›na karfl›n, sendikalaflt›klar› tafl›ma flirketleri ve ambarlarda, iflçilerin ortalama 1.300 TL ücret ald›klar›n› ifade etti. Ayn› temsilcinin verdi¤i bilgiye göre, toplu sözleflme yapan iflçiler, ayr›ca ikramiye ve fazla mesai ücretlerini al›yor, hafta sonu çal›flm›yor ve bir y›ldan sonra 30 gün ücretli izin hakk› kazan›yorlar. Ayr›ca sendikan›n onay› olmadan hiç bir iflçi iflten at›lam›yor. Örgütlenmenin Önündeki Engeller: Sendikan›n üye yapt›¤› iflçi say›s› yüzlerle ifade edilse de, yasa gere¤i toplu sözleflme yapabilmek için iflletmenin bütün çal›flanlar›n›n yar›s›ndan fazlas›n› üye yapmak zorunda. Bu yüzden, flirketin baz› iflyerlerinde büyük ço¤unlu¤u üye yapm›fl olan sendika, yetki için baflvuru yapam›yor. fiirket yöneticileri, daha fazla üye yap›lmas›n› engellemek için büyük bask› yap›yorlar. Öncülük ettiklerini düflündükleri iflçileri iflten ç›kard›ktan sonra, di¤erlerini y›ld›rarak sendikadan istifaya zorluyorlar. Gene yasa gere¤i sendikaya üye olmak için noterden onay almak zorunda olan iflçilere, noterden bütün isim listesini ald›klar›n›, kimin sendikaya üye oldu¤unu bildiklerini söylüyorlar. Buna karfl›l›k sendika, üye yapmak için mümkün oldu¤u kadar farkl› noterlere baflvurmak zorunda kal›yor. Patron temsilcileri, iflçileri bu aldatmacayla kand›ramad›klar› zaman da sendikaya üye olmad›klar›na dair yemin etmelerini isteyerek, yalan yemin etmek istemeyen iflçileri üye olduklar›n› itiraf etmeye zorluyorlar. fiirket yöneticileri, yurtd›fl›nda sendikac›larla görüflmelerinde, kriz nedeniyle ifllerinin azald›¤›n›, iflçileri bu nedenle ç›karmak zorunda kald›klar›n› ifade ederken, iflten at›lan bütün iflçiler, disip-

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Özel E¤itim Okullar› ve Özel E¤itim Ö¤retmenli¤i

Ço¤unlukla yoksul ailelerin engelli çocuklar›n›n ücretsiz e¤itim gördü¤ü Özel E¤itim okullar›nda devlet ve kurum sahiplerinin kâr yar›fl› bitmek bilmiyor. Özel E¤itim okullar› Maliye Bakanl›¤›nca belirlenen bütçeye göre e¤itim verdikleri ö¤renci bafl›na devletten ödenek al›yor. Engelli çocu¤un e¤itime devam edip etmemesi ise hiç önemli de¤il, çünkü bu kurumlar, e¤itime devam etmeyen ö¤rencilerin ödeneklerini almay› sürdürüyorlar. Gerekçeleri ortada, devletin ay›rd›¤› bütçe yetersiz. Devlet ise kurumun giderlerini karfl›layamamas› durumunda faturay› halka kesmeyi planl›yor. Ya yoksul çocuklar›n›n özel e¤itim alabilece¤i tek yer olan bu kurumlar kapanacak ya da halk elini yine cebine atacak. Özel e¤itim ö¤retmenli¤i bölümünden mezun olan yüzlerce ö¤retmen ise umutsuzca atama beklerken Milli E¤itim Bakanl›¤› farkl› branfllardan ö¤retmenlere kifli bafl› 3500 lira karfl›l›¤›nda 6 ayl›k bir programla zihinsel

14

lin gerekçesiyle at›lm›fl durumda. Sendika üyesi olduklar› için iflten at›ld›klar› aç›k olan iflçiler, ifle iade davas› açsalar da, mahkeme aradan geçen bu kadar zamana ra¤men henüz duruflma günü vermifl de¤il. ‹fl hukuku davalar›n›n en k›sa sürede sonuçland›r›lmas› gerekti¤i halde, zaten çok yo¤un olan mahkemelerde, bu tür davalar›n bitmesi y›llar sürebiliyor. Ayr›ca, ifle girifl-ç›k›fl saatleri dahil hemen her türlü kay›t›n flirketin elinde bulunmas›, sendikan›n mahkemede somut belgeler ortaya koymas›n› zorlaflt›r›yor. ‹flçiler, patron temsilcilerinin, kaydedilmesinden çekindikleri için, "sendika" kelimesini a¤›zlar›na almad›klar›n›, "yanl›fl yoldas›n, gel geri dön" gibi genel ifadeler kulland›klar›n› belirtiyorlar. Dava yoluyla haklar›n› alma umudu zay›f olan iflçiler, flirketi zorlamak için yapacaklar› daha büyük eylemlerin öncesinde kurduklar› çad›rlarda direnifllerini sürdürüyorlar. fiirket, haklar›n› arayan iflçileri y›ld›rmak için jandarma ve zab›taya baflvuruyor. Güneflten ve ya¤murdan korunmak için kulland›klar› bir tenteyi bile sökmeye zorlan›yorlar. K›sacas›, tek bir patrona karfl› sendikalaflma mücadelesi verirken, karfl›lar›nda patronun yan›nda bütün bir devlet mekanizmas›n› buluyorlar. Desteklerin Yetersizli¤i: Uluslararas› düzeyde ne kadar destek ald›klar› soruldu¤unda, flube sekreteri Atik, Avrupa’da sendikalar›n masa bafl› görüflmelerle sorunlar› çözmeye çal›flma fleklinde bir anlay›fllar› oldu¤unu belirtiyor. Yerel düzeydeyse, Deri-‹fl ve PSAKD gibi kurumlar›n yard›m çabalar›na ra¤men, gerek sendikalar›n gerek siyasal çevrelerin desteklerinin yetersiz oldu¤u gözleniyor. Konfederasyonlardan hiçbirinin yöneticileri mücadeleye sahip ç›km›yor. Di¤er çevrelerin deste¤i bas›n aç›klamalar›na kat›lmaktan ve ziyaretlerden ibaret kal›yor. ‹flçilerin ifadesiyle, "sendikal bürokrasi hâkim olmasa, her sendika her direnifli sahiplense, buradaki iflçilerin kazanc› bizim kazanc›m›zd›r dese, baflar›l› olunur." Sendikalaflma haklar› için direnen iflçiler, mücadeleyi b›rakmamakta kararl›lar. Bununla birlikte, tek bir iflletme ölçe¤inde bile sermaye devletinin bütün mekanizmas›n› karfl›lar›nda bulan iflçilerin, birbirinden yal›t›lm›fl bir flekilde mücadele ettikleri zaman zay›f kalacaklar› bir kez daha gözler önüne serilmektedir. Sendika haklar› için mücadele eden UPS iflçileriyle dayan›flmay› yükseltelim!

engelliler s›n›f ö¤retmenli¤i sertifikas› ‘sat›yor’. Bununla kalsa iyi, sertifika program›na kat›lanlar›n yaln›zca yüzde 30’una atanma garantisi veren MEB bu sertifika program› henüz sürmekteyken uygulamaya koydu¤u bir baflka programla ayn› sertifikay› bir ayl›k hizmet içi e¤itim karfl›l›¤›nda ve ücretsiz olarak vermeye bafll›yor. Böylece yüzlerce özel e¤itim ö¤retmenini kadroya almaktansa, atamas›n› yapmad›¤› on binlerce s›n›f ö¤retmenini çok daha düflük bir ücretle kadrosuz çal›flt›r›yor. Birkaç ayl›k sertifika ile engelli çocuklar›n karfl›s›na ç›kan bu ö¤retmenlerin yeterli ve nitelikli bir e¤itim verip veremeyece¤i gerçe¤ini ise umursayan bile yok. As›l "engel"leri yoksulluk olan çocuklar›n e¤itim hakk›, milli e¤itim tacirleri ve kurum patronlar› taraf›ndan iflte böyle gasp ediliyor. ‹stanbul'dan bir e¤itim emekçisi

"‹nsanlar› yumruklar alt›nda ezenler, insanl›¤› ise muhtaçlara sadaka vermekten ibaret bilenler ezilsin!" (M. Suphi)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹flçi Dünyas›

Ambar ‹flçilerinin Yaflam›ndan

Ço¤unlukla Akdeniz bölgesinde bulunan "ambar" iflletmelerinde binlerce insan sigortas›z, güvencesiz ve düflük ücretle çal›flt›r›lmaktad›r. Toplumun büyük k›sm›n›n bihaber oldu¤u bu alanla ilgili yaflanan olumsuzluklar› ortaya koymak ad›na bir ambar iflçisi ile yapt›¤›m›z röportaj› yay›nl›yoruz. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Ambar ifllerinde kaç y›ld›r çal›fl›yorsunuz? Fatma: Ortalama olarak 10 y›ld›r çal›fl›yorum. 6 y›l ayn› ifl yerinde 4 y›l da farkl› iflyerlerinde çal›flt›m. ‹flimiz süreklilik arz eden bir ifl de¤il; k›fl›n yo¤un olurken yaz›n ise pek ifl olmuyor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Ambar ifli nas›l bir ifl, çal›flan olarak sizler ne yap›yorsunuz? Fatma: Gelen meyveleri ambalajl›yoruz. Daha çok narenciye üzerinde ambalajlama yap›yoruz. Ambalajlad›klar›m›z ço¤unlukla yurtd›fl›na ihraç ediliyor; özellikle Arap ülkelerine gidiyor. Ambar ifli narenciye, so¤an vd. meyve ve sebzelerin ambalajland›klar› yerler anlam›nda kullan›lmaktad›r. Ambar iflinde büyük ço¤unluk ambalajlama iflinde çal›fl›yor. Ambalajlama d›fl›nda yükleme, mutfak, temizlik, sekreterlik gibi ifller de bulunuyor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: ‹flyerlerinde kaç kifli çal›fl›l›yor, çal›flanlar›n ço¤unlunu bayanlar m›, erkekler mi oluflturuyor? Fatma: Bizim iflyerinde 500 kifli çal›fl›yor. Daha büyük firmalar da var. Tahminen oralarda 750-1000 aras›nda iflçi çal›fl›yor. Bizim çal›flt›¤›m›z iflletmeden daha küçük iflletmelerde bulunuyor. Oralarda da ortalama 250 kifli çal›fl›yor. Çal›flanlar›n büyük bir ço¤unlu¤unu bayanlar oluflturuyor. Ambalaj iflini bayanlar yükleme iflini erkekler yap›yor. Bizim iflyerinde tahminen 60-70 erkek çal›fl›yor, kalan› bayanlardan olufluyor. Çal›flanlar aras›nda küçük yaflta çocuklar (ilkokulu bitirenler) dâhil farkl› yafl gruplar› çal›fl›yor. 13 yafl›ndan 50 yafl›na kadar ama ço¤unlu¤unu 17-35 aras›ndaki yafl grubunda. Çal›flanlar›n ço¤unu bekârlar oluflturuyor. Bekârlar›n önemli bir k›sm›n› çeyizlerini haz›rlamak için çal›flan genç k›zlar oluflturuyor. Aileye katk› yapmak için de çal›flanlar var. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Çal›flma süreniz nas›l, ald›¤›n›z ücret ne kadar? Fatma: Sabah 6.30’da ifle bafll›yoruz, akflam 6’da bitiyor. Tabii mesai yoksa. Mesai mecburi. Mesai gece

Panel ve Etkinlikler

12-01’e kadar sürebilir. Mesai küçük yafltaki çocuklar için de geçerli. fiimdi 20-21 lira al›n›yor. Mesaide ise saat bafl›na 2,5 lira veriliyor. Çal›flanlar›n tümü bu ücrete dâhildir; yani asgari ücret al›n›yor. Erkekler biraz daha fazla al›yorlar. (21-25 lira aras›nda ücret al›yorlar) Genel olarak akflam 9’a kadar çal›fl›ld›¤›nda 2 yevmiye yaz›lmas› gerekirken yaz›lm›yor. Patronun Antalya’da da iflleri var. O ifller için buradan iflçi gönderiyor. Ço¤u çal›flan tercih etmedi¤i için daha yüksek ücret veriliyor. Oraya gidenler ortalama 50 lira al›yorlar. Ama orada flöyle bir kural var: Mal hangi saatte gelirse gelsin (örne¤in gece 3-4’te de gelse) iflçi çal›flmak zorunda. Bunun için onlara ek ücret verilmiyor. ‹fiÇ‹B‹RL‹⁄‹: Sigortan›z var m›? Fatma: Aflç›lar sigortal›. Bunun d›fl›nda durumu çok ama çok kötü olanlardan birkaç kifli sigortal›, eskilerden birkaç kifli ile masa bafl› ifl yapan birkaç kifli sigortal›. Bunun d›fl›ndakiler ise sigortas›z. Sigortac›lar geldi¤inde bizleri fabrikan›n arkas›na al›yorlar. Hatta bizleri ya¤murun alt›nda tuttuklar› da oldu. Sigortac›lar da sanki gelip bak›yorlarm›fl gibi yap›yorlar. Bence bilmelerine ra¤men seslerini ç›karm›yorlar. Bizlerden de sesini ç›karan pek olmuyor. Asl›nda herkes iflin fark›nda ama sesini ç›karan an›nda iflten at›ld›¤› için sesini ç›karm›yor. Hepimize forma diktiler ve zorla giydirmek istediler. Sözde sigortal› gibi görünece¤iz. Forman›n üzerinde gerçekte olmayan bir sigorta numaram›z olacak. Birileri geldi¤i zaman sigortal› görünmek için. Sürekli giyenler fazla olmuyor. Her gün giymemiz için uyar›l›yoruz ama çal›flanlar giymek istemiyor. Kimi iflin fark›nda oldu¤u için, kimileri de yak›flmad›¤›n› düflündü¤ü için giymek istemiyor. Çal›flma koflullar› oldukça kötü. Ö¤len yeme¤i aras› 1 saat olmas›na karfl›n, ço¤u zaman yar›m saatten fazla kullanam›yoruz. Akflam yeme¤i için 10-15 dakika veriyorlar. Çay vb. molalar yok; termosta çay götürmek de yasak. ‹çecek hiçbir fley konulmuyor; su bile

"Mobbing" Paneli

15 May›s günü, Ça¤r› Merkezi Çal›flanlar› Derne¤i taraf›ndan TMMOB ‹stanbul toplant› salonunda düzenlenen "‹flyerinde Bask›-Denetim Uygulamalar› ve Mobbing" bafll›kl› panele izleyici olarak kat›ld›k. Panelde, Prof. Kuvvet Lordo¤lu ve Kadriye Bak›rc› gibi akademisyenlerin yan› s›ra, E¤itim-Sen temsilcileri sunum yapt›lar. Patronlar, bazen, iflten atma ya da ceza verme yerine, bir çal›flan› istifaya zorlamak için, ya do¤rudan kendileri ya da di¤er çal›flanlar› kullanarak,onu rahats›z ediyor, üzerinde sözlü, fiziksel her türlü taciz yoluyla psikolojik bask› kuruyorlar. "Mobbing" kavram›yla, çal›flanlar›n maruz kald›¤› bu bask› türü anlat›lmaktad›r. Bu tür uygulamalara karfl›, yasalarda çal›flanlar›n haklar›n› koruyan düzenlemeler yap›lmad›¤› için, bu konuda çal›flanlar› haklar›n› aramas› zorlafl›yor. Bu konuda hukukî olarak yap›lmas› gerekenlerin tart›fl›ld›¤› panelde, iflçi s›n›f›n›n bugünkü durumu ve sendikalar›n sorunlar› da gündeme geldi. Prof. Kuvvet Lordo¤lu, mevcut yap›lar›n› de¤ifltirmedikleri takdirde, sendikalara en fazla befl y›l ömür biçti. Bunu da, çal›flma koflullar›ndaki de¤iflikliklere ve üretimin parçalanmas›na ba¤lad›. Sendikalar ve iflçilerle ba¤ kuramayan siyasal çevreler, burjuvazinin örgütlenmeye yönelik sürekli sald›r›lar› karfl›s›nda, iflçileri örgütleme konusunda beceriksizliklerini, suçu üretim ve çal›flma koflullar›na atarak örtmeye çal›flmaktad›rlar. Varolan 1.000 kiflilik, 1.500 kiflilik fabrikalarda sendika örgütleyemeyenler, üretim parçaland›¤›, art›k her fleyin küçük küçük iflletmelerde yap›ld›¤› iddias›n› ortaya at›yorlar. Bunu, art›k iflçi s›n›f›n›n de¤iflti¤i, sanayi iflçisinin yerine ara katmanlar›n, avukatlar›n, mühendislerin, doktorlar›n vb. iflçileflmeye bafllad›¤› veya tamamen sanayi iflçisinin yerini ald›¤› fleklindeki tezler tamamlamaktad›r. Bu tezlerin yayg›nlaflt›¤› koflullarda iflyerinde bask› ve kontrol uygulamalar›n›n tart›fl›ld›¤› böyle bir panelde de, iflçilerin kat›l›m›n›n hemen hemen hiç olmamas› dikkati çekiyordu. Ça¤r› Merkezi Çal›flanlar› Derne¤i, iflçi s›n›f› içinde örgütlenmenin en zor oldu¤u kesimlerden birinde çal›flma yap›yor. Ça¤r› merkezlerinde çal›flanlar›n büyük k›sm›, bunu, baflka bir ifl bulana kadar sürdürülen geçici bir ifl olarak gördükleri, k›sa süreli ve yar›-zamanl› çal›flma yayg›n ol-

konulmuyor. Baflka yerlerde sürekli su bulunuyor arada bir tatl› falan da¤›t›yorlar. Bütün gün y›rt›narak çal›flmam›za karfl›n, karfl›m›za geçip ba¤›r›p çal›fl›yorlar ve iyi çal›flmad›¤›m›z› söylüyorlar. Tuvalete gidildi¤inde saat tutuluyor. Tuvaletten ç›kt›¤›m›zda saate bak›p ›srarla bak›fl›n› göstermek istiyor. Telefon etmek yasak; oralarda flebekeyi kestikleri için telefonlar da çekmiyor. Sürekli en yüksek performans isteniyor. ‹stisnas›z her gün bir önceki günden daha iyi çal›flt›¤›m›z ve o günü yakalamak için daha fazla çal›flmam›z için bask› uygulan›yor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Çal›flma koflullar›n›z›n düzeltilmesi için ne yap›lmas› gerekiyor? Bu noktada bir fleyler yap›yor musunuz? Fatma: Birlik olmak gerekti¤ini biliyorum, ama nas›l olacak? Hak talep edenin an›nda at›ld›¤› bir süreç yafl›yoruz. Herkes iflsiz kalmaktan korkuyor. Arada bir örgütlenmemiz gerekti¤ini konufluyoruz ama bu konuflmalar ya ö¤le yeme¤i aras›nda ya da tuvaletlerde konufluluyor. Fiilî bir duruma getirilemiyor. Bildi¤im kadar›yla flu ana kadar Antakya’daki hiçbir ambarda ciddî bir direnifl yap›lamad›. Gerçekten birlik olsayd›k birçok fley yapabilirdik. 500 kiflinin çal›flt›¤› yerde patronun yalakalar›n› ç›kartt›¤›m›zda 450 kiflinin ifli birden b›rakt›¤›n› düflündü¤ümüzde patron k›sa zamanda bu kadar iflçi bulamaz. ‹flleri allak bullak olur ve çal›flma koflullar›nda ya bir tak›m haklar verir ya da hepimizi iflten atmak durumunda kal›r. Herkesi ayn› anda atmas›n›n mant›kl› olmad›¤›n› düflündü¤ümüzde mutlaka baz› haklar kazan›rd›k. Ama bir türlü örgütlenemiyoruz. Say›m›z hep zay›f kal›yor ve patron ç›k›flt›¤›nda hemen hemen kimse sesini ç›karm›yor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Bize zaman ay›rd›¤›n›z için teflekkür ediyoruz. Fatma: As›l ben teflekkür ediyorum. Antakya’da baflta beni olmak üzere binlerce iflçiyi ilgilendiren bir konuya gazetenizde yer ay›rd›¤›n›z için teflekkür ediyoruz. Arada bir okudu¤umuz günlük gazeteler bu sorunlar›m›zdan pek bahsetmiyor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

du¤u için sürekli bir örgütlenmenin önünde büyük zorluk bulunuyor. Bu tür çal›flmalar›n, sanayi iflçilerini merkeze alan sa¤lam bir örgütlenmenin etraf›nda örülmesi gerekiyor. Geçmiflteki deneyimler de, dünyada sendikal örgütlenmenin görece güçlü oldu¤u ülkelerdeki güncel deneyimler de, sanayi iflçilerinin öncülü¤ünde bütün di¤er iflçi ve yar›-proleter katmanlar›n örgütlenmelerinin birlefltirilmesinin, baflar›ya giden tek yol oldu¤unu göstermektedir.

Neden Modern Proletarya? "Sadece belirli bir s›n›f, yani kent iflçileri ve genelde fabrika iflçileri, sanayi iflçileri, tüm emekçi ve sömürülen kitleyi, kapitalist boyunduru¤u alafla¤› etme mücadelesinde, bizzat alafla¤› etme sürecinde, zaferi koruma ve sa¤lamlaflt›rma u¤runa mücadelede, yeni, sosyalist toplumsal düzeni yaratmada, s›n›flar› tamamen ortadan kald›rma u¤runa tüm mücadelede sevk ve idare edebilecek durumdad›r. (Parantez içinde belirtelim: Sosyalizmle komünizm aras›ndaki bilimsel fark sadece, birinci sözcü¤ün, kapitalizmden ç›kan yeni toplumun ilk basama¤›n›, ikincisinin, bu toplumun daha üst, bir sonraki basama¤›n› tan›mlamas›ndan ibarettir.) ... Tüm "emekçiler"in bu ifl için eflit ölçüde yetenekli olduklar›n› var saymak, en bofl lafazanl›k ya da Nuh-u nebiden kalma, Marksizm öncesi sosyalistlerin hayali olurdu. Çünkü bu yetenek kendili¤inden oluflmaz, aksine tarihsel olarak ortaya ç›kar ve yaln›zca kapitalist büyük iflletmenin maddî koflullar›ndan ortaya ç›kar. Kapitalizmden sosyalizme giden yolun bafl›nda bu yetene¤e sadece proletarya sahiptir. Proletarya s›rt›ndaki bu dev görevi yerine getirebilecek durumdad›r, çünkü birincisi, uygar toplumun en güçlü ve en ileri s›n›f›d›r; çünkü ikincisi, en geliflmifl ülkelerde nüfusun ço¤unlu¤unu oluflturur; çünkü üçüncüsü, örne¤in Rusya gibi geri kapitalist ülkelerde, nüfusun ço¤unlu¤u yar›-proleterlerdir, yani sürekli olarak y›l›n bir bölümünü proleterce yaflayan, sürekli olarak geçimlerinin belirli bir bölümünü kapitalist giriflimlerde ücretli emekle kazanan insanlard›r." Lenin (Büyük Bafllang›ç, Seçme Eserler Cilt 9, çev.: S. Kaya, ‹. Yark›n, ‹nter Yay›nlar›)

"Proletarya ya devrimcidir, ya da bir hiçtir." (Marx)

15


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹flçi Haklar›

Soru ve Cevaplarla Çal›flma Hayat›nda Haklar›m›z

Soru: ‹flverenim taraf›ndan baflka bir iflverenin iflyerinde "geçici iflçi" olarak görevlendirildim. Bu yeni iflyerinde ifl kazas› geçirirsem kimi dava edece¤im? Cevap: Öncelikle bir iflverenin iflçisini geçici olarak baflka bir iflverene ait bir iflyerinde çal›flt›rmas› için yaz›l› r›zas›n› almas› flartt›r. Geçici ifl iliflkisi ancak ayn› flirketler toplulu¤u veya holding bünyesinde veya iflçinin hâlihaz›rda çal›flt›¤›na benzer bir ifl yapan bir iflyeri ile kurulabilir. Bu çal›flma en fazla 6 ay sürebilir ve en fazla iki defa yenilenir. Yani en fazla 18 ay olabilir. ‹flçinin geçici olarak devredildi¤i iflyerinde geçirdi¤i ifl kazas›ndan hem devreden iflveren hem de iflçiyi gözetme borcu oldu¤u için geçici olarak iflçiyi devralan iflveren birlikte sorumludur. Yani her iki iflveren birden dava edilir. Soru: Ödünç (geçici) ifl iliflkisi ile baflka bir iflverene ait iflyerinde çal›flt›r›l›yorum. ‹flten ç›kar›ld›m. ‹fle iade davas› açabilir miyim? Cevap: Geçici ifl iliflkisinde, iflçinin, kendisini ödünç alan iflverenle aras›nda bir sözleflme yoktur. Ödünç alan iflveren sadece ücret, sigorta primleri ve iflgüvenli¤inden sorumludur. Dolay›s›yla iflçi sadece kendi iflverenine, yani ödünç verene karfl› ifle iade davas› açabilir. ‹fle iade davas› açmak için fesih tarihinde bu iflverenin iflyerinde en az 30 iflçi çal›flmas› gerekir ve geçici iflçiler, t›pk› ç›raklar, tafleron iflçileri, 30 günden az süreli ifllerde çal›flanlarla ö¤renciler (veya stajyerler) gibi, bu say›n›n hesab›nda dikkate al›nmaz. Ayn› flekilde farkl› flirketlere kay›tl› çal›flan iflçiler de bu flirketler aras›nda organik bir ba¤ olsa bile farkl› iflverenlerin iflçisi kabul edilir. ‹flte burada da sadece ödünç veren iflverene

ba¤l› iflyerleri ve iflçi say›s› de¤erlendirilir. Son derece a¤›r ve mant›ks›z olan bu koflullar gerçekleflirse ve iflçi 6 ayl›k k›demini doldurmuflsa ifle iade davas› aç›labilir. Soru: Bir iflyerinde part-time (yar›-zamanl›) çal›fl›yorum. Y›ll›k ücretli izin kullanabilir miyim? Cevap: ‹flyerinde fiilen ifle bafllad›¤› tarihten itibaren sözleflmesi bir y›l› dolduran parttime (veya yasadaki terimiyle k›smi süreli) çal›flan iflçi, y›ll›k ücretli iznini bunu takip eden senenin part-time çal›flman›n isabet etti¤i ifl günlerinde kullan›r. Sadece bu günlerin ücreti izin ücreti olarak ödenir. Bu flu demektir: Milli ve dini bayramlarla hafta tatili d›fl›nda kalan ve part time iflçinin normalde hem çal›flt›¤› hem de çal›flmad›¤› günler, onun izin kulland›¤› günlerdir. Ama sadece o sürede normalde çal›flt›¤› günlere denk gelen ücreti al›r. Örne¤in bir y›l› doldurup 14 gün izin alsa bu sürede normalde çal›flaca¤› günlerin paras›n› al›r. ‹zin süresi, bir y›ldan 5 y›la kadar olan hizmet süresi için 14 gün, 5 y›ldan fazla 15’ten az hizmet süresi için 20 gün ve 15 y›l veya daha fazlas› için 26 günden az izin, di¤er iflyerini ba¤lamaz. ‹zne hak kazanan iflçi, izin kullanmak istedi¤ini en az 30 gün önceden iflverene yaz›l› olarak bildirmelidir. Belgenin bir nüshas›n› mutlaka saklamal›d›r. Zira iflveren iflçinin talebini kabul etmek zorunda de¤ildir. ‹flçi buna dayanarak yasal hakk›n›n kulland›r›lmamas› nedeni ile ifl sözleflmesini hakl› nedenle feshedebilece¤i gibi sözleflmesi bitti¤inde izin ücretini ald›¤› en son ücret üzerinden talep edebilir. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ HUKUK B‹R‹M‹

Kadroya Al›nma Umuduyla ‹fl Kazas› Tutana¤›ndan Vazgeçti Merhaba, K›sa süre önce tan›flt›¤›m bir iflçi arkadafl›n bafl›ndan geçen ilginç bir öykünün ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi okurlar›n›n ilgisini çekebilece¤ini düflündüm. Büyük bir fabrikada çal›flan bu arkadafl, geçen y›l›n son aylar›nda bir ifl kazas› geçirmifl. ‹ki kiflilik ifli tek bafl›na yapmaya çal›fl›rken eli s›k›flm›fl ve bir parma¤› k›r›lm›fl. Hastaneye kald›rm›fllar, fakat flirket yetkilisi ifl kazas› tutana¤› tutturmak istememifl. Arkadafl da kabul etmifl ve tutanak tutulmam›fl. Neden itiraz edip tutanak tutturmad›¤›n› sordu¤umda bana flu cevab› verdi: "Ben fabrikan›n alt iflvereninde çal›flt›¤›m için fabrikan›n kendi kadrosuna geçme flans›m var. Rapor tutturup bunu riske atmak istemedim. Bildi¤im kadar›yla böyle bir olay sonucunda hem fabrikaya hem de alt iflverene ceza kesiliyor." Kendisine ifl kazas› geçirenlerin haklar›n› biliyor musun diye sordu¤umda, bilmedi¤ini ö¤rendim. Fabrikada sendika da olmad›¤› için iflçilere yol gösterecek kimse yok. Bu yüzden iflçiler, tafleronda çal›flmaktan kurtulmak için patron ne isterse kabul etmek zorunda kal›yorlar. Fabrikada tafleron firmada çal›flanlar asgari ücret, kadrolu çal›flanlar bunun iki kat›na yak›n ücret al›yorlarm›fl. Bu tafleron sistemi, iflçilerin en temel haklar›n› savunmalar›n› engelliyor.

Yeni Maden Kanunu ‹fl Sa¤l›¤›n› "Güvence" Alt›na Al›yor(mufl)! Madenlerde yaflanan "kaza"lar ve iflçi k›y›mlar› haberlerini okudu¤umuz bir dönemde sessiz sedas›z ve gizlenmeye çal›fl›larak haz›rlanan maden yasas› 10 Haziran 2010 tarihinde mecliste görüflülerek yasalaflt›. Bas›na yans›yan baz› maddeleri ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi olarak biz de yorumlad›k. Ortaya ç›kan sonuç burjuva bas›n›nda ifade edildi¤inin aksine ülkenin ormanlar›, koruma alt›ndaki alanlar› ve kamu yarar›na iliflkin olumlu yanlar› olmamakla beraber ifl sa¤l›¤›, güvenli¤i ve ifl güvencesi konusunda iflçilere kazan›mlar sunmuyor. Yaflanan kazalarda ortaya ç›kan ölümler konusunda "önlem" getirece¤i "müjdesi" ile sunulan yeni kanun bir sürü çevre y›k›m ve ya¤ma projelerine zemin haz›rl›yor. Öncelikle devlet ormanlar›nda ve koruma alt›nda olan bölgelerde maden arama ve iflletmeleri Çevre ve Orman Bakanl›¤› izni ile ihale yoluyla aç›labilecek. Çevre ve Orman Bakanl›¤› gerekli gördü¤ü hallerde bu yetkisini il özel idareye verebilecek. Yani iflin özeti kamusal alanlar "ihale" ile maden "arama" ve "iflletme" gerekçesi ile özellefltirmelere aç›lacak. Sit alanlar›nda yap›lacak maden faaliyetleri "Bilimsel ve teknik de¤erlendirmelere göre çevresel etkileri, al›nacak önlemlerle giderilebilecek düzeydeki madencilik faaliyetleri k›s›tlanamaz" denilerek koruma alt›nda olan alanlarda sözde "bilim" insanlar›n›n sözde raporlar› do¤rultusunda sermayeye peflkefl çekilecek. Maden iflletmelerinin faaliyetlerinin "kamu yarar›na" yönelik faaliyet gösteren di¤er yat›r›mlarla karfl› karfl›ya gelmesi durumunda baflbakanl›k müsteflar› baflkanl›¤›nda oluflturulacak bir kurul taraf›ndan karar verilece¤i ifade ediliyor. Bu karar›n maden iflletmesinin aleyhine sonuçlanmas› durumunda maden iflletmesinin u¤rayaca¤› zarar ve o ana kadar harcad›¤› tutar›n devlet taraf›ndan karfl›lanaca¤› belirtiliyor. Di¤er bir deyimle maden flirketleri korunmufl, yapt›klar› tüm faaliyetleri de güvence alt›na al›nm›fl oluyor. Yasan›n ifl sa¤l›¤›n› güvence alt›na ald›¤›n› iddia edilen maddesinde ise ifl sa¤l›¤› ve güvencesi tamamen alt "iflveren"in insaf›na b›rak›l›yor. Yeni yasa önceki yasada da var olan rödövans (maden iflletmesinin kiraya verilmesi) ile ilgili olarak bu maddeyi "Madencilik faaliyetlerinden do¤acak ‹fl Kanunu, ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤iyle ilgili idarî, malî ve hukukî sorumluluklar›n rödövansç›ya ait olacakt›r" fleklinde düzenlemifltir. Bu da gösteriyor ki yeni yasa iflçi ve emekçileri de¤il tamamen ulusal ve uluslararas› maden flirketlerinin haklar›n› güvence ve koruma alt›na alm›flt›r. ‹fl sa¤l›¤› ve ifl güvencesi baflta olmak üzere maden iflçilerinin sorun ve talepleri ne AKP hükümetince ne de öncesi ve sonras› sermaye iktidarlar›nca karfl›lanacakt›r. Maden iflçilerinin sorun ve taleplerinin çözümü örgütlü bir durufl ve örgütlü mücadele ile gerçekleflecektir.

Yalova’dan bir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹flçi Arkadafl, ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi senin gazetendir. Gazetene sahip ç›k, katk›da bulun. Her konuda kendi kelimelerinle görüfllerini, gözlemlerini, seni düflündüren ve öfkelendiren herfleyi ve yaflad›klar›n›, özellikle de sömürüye ve bask›ya karfl› mücadele tecrübelerini gazetene ulaflt›rmaktan kaç›nma. Ben yazamam, dilim dönmez, siz yaz›n ben okuyay›m deme. Gazetede gördü¤ün bütün hata ve eksiklikleri mutlaka bize bildir. ‹flçi gazetesi ancak iflçilerin bilinçli kat›l›m›yla amac›na ulaflacakt›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

16

"Burjuva mahkemeleri… para torbalar›n›n ç›karlar›n› koruman›n araçlar›d›r." (Lenin)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹flçi Haklar›

Mühendis Odas› Raporu: ‹fl Cinayetleri Teflvik Ediliyor

Hayat›n Her Alan›nda Duydu¤umuz Tafleronlaflt›rma Nedir?

17 May›s’ta Zonguldak Karadon Maden Oca¤›’nda 30 iflçinin öldü¤ü toplu katliamla bir kere daha gündeme gelen ifl cinayetleri, baflta sanayi iflçileri olmak üzere tüm emekçilerin her gün her saat her dakika gündemindedir. Makine Mühendisleri Odas› Yönetim Kurulu Baflkan› Ali Ekber Çakar’›n May›s ay› bafl›nda aç›klad›¤› rapor tüyler ürperticidir. Rapora göre 2008 verileri de¤erlendirildi¤inde Türkiye’de her 7 dakikada bir ifl kazas› gerçekleflmekte, her 10 saatte bir ifl kazas› da ölümle sonuçlanmakta, her 6 saatte bir iflçi de sakat kalmaktad›r. En çok ifl kazas› metal ifl kolunda gerçekleflmektedir. En çok ölümlü kaza ise maden ve inflaat ifllerinde yaflanmaktad›r. Raporda ayr›ca SGK’n›n ifl kazas› ve meslek hastal›klar›yla ilgili 2008 istatistiklerini 2010 y›l›nda aç›klad›¤› ve bu rakamlar›n da gerçe¤i yans›tmaktan uzak oldu¤u, çünkü istihdam›n yar›ya yak›n›n›n (TÜ‹K’in 2009 verilerine göre % 43,8) kay›t d›fl› oldu¤u belirtilmekte, son derece hakl› ve çarp›c› bir biçimde SGK gerçekleri gizlemekle ve görevini ihmalle suçlanmaktad›r. Dahas› meslek hastal›klar› konusunun ise ayr›ca gündeme getirilmedi¤i ve gizlendi¤i belirtilmektedir. ‹fl Yasas›’nda, ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i Kurulu kurma yükümlülü¤ünün sadece sanayide ve 50’den fazla iflçinin çal›flt›¤› iflyerleri için öngörüldü¤ünün belirtildi¤i raporda, bunun ise iflyerlerinin sadece % 1,5’ini kapsad›¤› aç›klanmaktad›r. ‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i Birimleri için de ayn› 50 iflçi s›n›r› vard›r. Raporda ayr›ca 9 Aral›k 2009 tarihli "‹flyeri Sa¤l›k ve Güvenlik Birimleri ‹le Ortak Sa¤l›k ve Güvenlik Birimleri Hakk›nda Yönetmeli¤in Uygulanmas›na Dair" Bakanl›k tebli¤ine göre, 50 iflçi koflulunun hem tafleron hem de as›l patron iflçileri için ayr› ayr› aranaca¤›, her ikisinde de 50'fler iflçi yoksa bu birimlerin kurulmayaca¤› belirtilmektedir. Bu, ad› ifl kazalar›yla özdeflleflmifl tafleronlu¤u ve keyfili¤i teflvik etmektir. Varolan yerde ise ifl güvenli¤i uzmanlar› ve hekimlerin iflverene tabi k›l›nmalar› elefltirilmektedir. Raporda iflyerlerinin her y›l ancak % 5’inin müfettifllerce denetlenebildi¤i, periyodik, etkin ve objektif bir denetlemenin bulunmad›¤› da belirtilmektedir. ‹fl Kazas› ve Meslek Hastal›klar›’n›n nedenleri aras›nda ise makine ve teçhizatlar›n yetersizli¤i, çal›flma ortam›n›n uygunsuzlu¤u, e¤itimsizlik, ihmal, denetleme vb. eksikli¤inin yan› s›ra esnek istihdam›n sonucu olan tafleronluk ve özellikle de 4857 say›l› ‹fl Yasas›’yla daha da çok teflvik edilen afl›r› çal›flt›rma ve uzun mesai saatleri de gösterilmektedir. Afl›r› çal›flt›rma ve uzun mesai saatleri ayn› zamanda sendikalarca iflsizli¤in nedenleri aras›nda da gösterilmesi dikkat çekicidir. Mühendislerin, bilimsel üretime ve üretimin bilimsel olarak nas›l yap›laca¤›na dair az çok bilgisi olan insanlar›n haz›rlad›¤› bu rapordaki tespitler çok önemlidir. ‹fl Yasas›’ndaki 50 iflçi s›n›r›n›n kald›r›lmas› talebi, daima patronlar›n ikiyüzlü muhalefetiyle karfl›laflm›flt›r. MESS’in ‹flveren Gazetesi’nin fiubat 2010 say›s›nda Avukat fieyda Aktekin, Kapital’de Marx’›n sermaye avukatlar›n›n zihniyeti için kulland›¤› "avukat gözlükleri" deyimini hakl› ç›kar›rcas›na, iflyeri hekimi ve ifl güvenli¤i uzman› istihdam etmenin, KOB‹’lerin ekonomik gücünü azaltaca¤› bahanesini ileri sürmüfl ve patronlar›n "kay›t d›fl›na yönelecekleri" tehdidini savurmufltur. Bu "zaten bir sürü iflsiz var, size kuru ekmek veririm, ama kan›n›z› ve can›n›z› al›r›m" demektir. "Denetim"e güzel bir örnek ise 14 Haziran 2010 tarihli Radikal Gazetesi’nin Yalova’daki tersanelerde tafleron sistemini ve di¤er eksiklikleri soruflturan müfettifllerin üstlerinden uyar› almalar›na dair haberidir. Çal›flma Bakan›’n›n her maden kazas›ndan sonra yap›ld›¤›n› söyledi¤i "denetim"i gerçekten yapmaya kalkan, "çal›flt›rd›¤›n›z alt iflverenler (yani tafleronlar) aras›nda yasan›n öngördü¤ü gibi mühendis vb. teknik bilgi sahibi kimse yok" deme cesaretini gösteren müfettifllerin bafl› derde girebilmektedir. "Güzel ölüm" ve "kader"in suçlusunun kimler oldu¤u aç›kt›r.

Tafleronlaflt›rma; mal ve hizmet üretiminin bölünerek ana bir firmaya ba¤l› bir veya birden fazla alt firmalar (yani tafleron firmalar) taraf›ndan yap›lmas›/yapt›r›lmas›d›r. Tafleronlaflt›rma; ayn› ifl için çal›flan emekçilerin farkl› koflullar alt›nda çal›flt›r›lmas› ve farkl› iflverenlere ba¤l› olmas› anlam›na da gelmektedir. Tafleronlaflt›rma asl›nda yeni icat de¤il: Daha önceki süreçlerde parça-bafl› üretimle emekçileri bölebilen kapitalizm, bu sistemi modernize ederek tafleronlaflt›rmay› gelifltirdi. Ayn› iflletmedeki-fabrikadaki vs. iflleri iflyerini bölmeden bölmeyi keflfetti. Ayn› iflletmedeki ifller bölünerek farkl› firmalara ihale edilerek ayn› iflyerinde (temelde bir yere ba¤l› kalmas›na ra¤men) birçok patron oluflturuldu. Böylece büyük kapitalist korunmufl oldu. Büyük patron korunuyor: Farkl› patronlara ba¤l› iflçiler haklar›n› kendi patronlar›ndan istemek zorundayd›lar. Yani ana patron -büyük kapitalist- muhatap olmaktan ç›kt›. Büyük kapitalist kendi kadrolu iflçilerinin ve tafleron firma sahibinin -küçük patronun- muhatab›yd›. Tafleronlaflt›rmayla örgütlenmenin önü kesildi: Tafleron firmalarda ifller her y›l ihale edildi¤i için tafleron taraf›ndan ifle al›nan iflçilerle yap›lan sözleflme bir y›l› aflam›yor. Böylesi bir durumda küçük patrona ba¤l› iflçilerin birbirlerini tan›mas› ve örgütlenebilmesi için çok az zamanlar› vard›. Zaten herhangi bir örgütlülü¤ün bafl göstermesi durumunda büyük patron ihaleyi baflkas›na veriyor. Ya da ayn› tafleron baflka bir isimle yeni bir firma kuruyor ve ihaleyi tekrar al›yor, bu da zaten büyük patronla dan›fl›kl› dövüfl fleklinde iflliyor. Tafleronlar ço¤u zaman ifle ald›klar› emekçileri ‘üç ayl›k deneme süresi’ne tabi tutarak ilk aflamada örgütlenmenin önüne geçmektedirler. Daha önceleri bir ifle girildi¤inde, o iflyerinde emekçilerin o güne kadar kazand›klar› haklar›n tamam›na sahiptiler. Tafleronlaflma ile birlikte kazan›lan haklar›n tamam›ndan yoksun bir flekilde ifle bafllanmaktad›r. Yani daha ilk ifle bafllama hak gasp›yla olmaktad›r. Yukar›da da belirtildi¤i üzere ‘deneme süreleri' ad› alt›nda da bir kez daha hak gasp›na u¤ranmaktad›r. Örgütlenme, sa¤l›k, çal›flma koflullar› noktas›nda da hak gasplar› yaflanmaktad›r. Tafleronlaflt›rma, iflçiler aras›nda bölünme yaratmaktad›r. Ayn› iflyerinde çal›flan büyük patronun kadrolu iflçileri daha iyi maafl al›p, daha iyi sa¤l›k ve sosyal haklara sahipken, ayn› iflyerinde çal›flan küçük patroncuklar›n -tafleronlar›n- iflçileri asgari ücrete talim edip tüm sosyal haklardan yoksun bir flekilde çal›flmaktad›r. Bu durumdan kaynakl› olarak iflçiler aras›nda flöyle farkl› iki psikoloji gözlemleyebiliriz: - Büyük patronun iflçileri itaatsizlik ederlerse ifllerinden olup ya iflsiz kalabilirler ya da be¤enmedikleri tafleron iflçilerden birisi haline gelme korkusu yaflamaktad›rlar. - Küçük patroncuklar›n iflçileri ise çal›flkan, söyleneni yapan itaatkar bir iflçi olurlarsa belki g›ptayla bakt›klar› kadrolu iflçi durumuna gelme umudu tafl›maktad›r. ‹flçiler aras›nda patronlarca yarat›lan yapay ayr›l›klar farkl› taleplerin öne ç›kmas›na yol açarken, bu yöntemler iflçilerin birlikte hareket etmelerinin önünün büyük oranda ve ustal›kla kesilmesine yard›mc› olmaktad›r. Tafleronlaflt›rma sendikalar›n ve patronlar›n iflbirli¤inin bir ürünüdür: ‹flçi y›¤›nlar›n›n örgütlendikleri sendikalar tafleronlaflt›rma politikalar›na karfl› görevlerini yerine getirmediler. ‹flçileri bir arada tutma, daha iyi çal›flma ve daha iyi bir yaflam sunma ifllevi olan sendikalar kapitalizmin tafleronlaflt›rma sald›r›s› karfl›s›nda s›n›fta kalm›fllard›r. 1980’lerden itibaren uygulanmaya bafllayan, 1995’ten beri de yasal olarak uygulanan tafleron çal›flt›rma sistemine karfl› ciddî bir direnifl hatt›n›n örgütlenmemesi düflündürücüdür. Tutarl›-somut-amaçl› bir sendikal mücadelenin ve iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤inin gerçeklefltirilemeyifli, devrimci hareketin yeni nitelikler kazanmas›, yani iflçi s›n›f›n›n siyasal birli¤inin gerçeklefltirilmesi sorununu da aleyhte etkilemektedir. Ancak, var olan koflullarda öncelikle iflçiler aras›nda oluflan yapay bölünmelere ra¤men patronlara karfl› ortaklafla mücadele etmemiz gerekti¤ini anlatmak bizim en temel görevimizdir. Ortak iflyerlerinde temelde ayn› iflverene ba¤l› olduklar›n›, kazan›lan haklar›n ortak hak kazan›m› oldu¤unu bilmek gerekmektedir. A¤açlara bakarken orman› gözden kaç›rmamak gerekir. Kapitalistler farkl› görünse de kapitalist s›n›f tektir. Hepsi emek sömürüsünden palazlanmaktad›r ve iflçi s›n›f›n›n ortak düflman›d›r. S›n›flar mücadelesinin yüksek oldu¤u dönemlerde bir fabrikada mücadele sürerken tamamen ba¤›ms›z hatta baflka bir kentte olan fabrikan›n iflçileri onlar›n günlük ç›karlar›n› do¤rudan etkilememesine ra¤men destek grevleri düzenlerlerdi. fiu anda karfl›m›zda ayn› iflyerinde birbirlerinden ba¤›ms›z hareket eden iflçileri görmekteyiz. Ve asli görevimiz "birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için" anlay›fl› ile iflçi s›n›f›n›n bütün bileflenlerinin emek kavgas›nda yan yana durmas›n› / durmam›z› sa¤layacak politikalar›n üretilmesi gerekmektedir.

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Posta Emekçisi Sakine Bahtiyar

"Kapitalizmdeki özgürlük … köle sahipleri için özgürlüktür" (Lenin)

17


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Okurlardan

Çal›flt›¤›m Havzada Gazetenin ‹fllevi Hakk›nda Baz› Gözlemler

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ emekçilerine ve okurlar›na merhaba; ‹stanbul’da, Türkiye sanayisinin en büyük havzalar›ndan birinde yer alan bir fabrikada çal›fl›yorum. Burada çal›flan iflçilerle kurmaya çal›flt›¤›m iliflkilerden elde etti¤im deneyimleri gazetemizin emekçi ve okurlar›yla paylaflmak istiyorum. Bir süredir, iflçilerle iletiflime geçip, sorunlar›n› dinlemeye, mümkün oldu¤u kadar da bildiklerimi onlara aktarmaya ve onlardan ö¤renmeye çal›fl›yordum. Bu iletiflimi nas›l gelifltirebilece¤imi düflünürken, gazetemizin yay›nlanmas›ndan sonra çal›flmalar›m› gazete üzerinden gelifltirmeye yo¤unlaflt›m. Gazete iflçilerle iletiflimimi gelifltirmede gerçekten çok olumlu bir rol oynad›. Önceleri 1-2 iflçiyle konuflup, siyasî konular› gündeme getirmekte zorlan›rken, gazeteyi elden verip iliflki kurdu¤um iflçilerin say›s› artt›, hem onlarla hem de onlarla konufltu¤umu gören di¤er iflçilerle do¤rudan siyasî konular üzerinden tart›flma yapma imkan›m do¤du. Gözlemlerime göre, iflçi arkadafllar gazeteye olan yaklafl›mlar› ve genel bilinç seviyeleri bak›m›ndan afla¤›daki gibi gruplara ayr›labilir: 1- Daha çok sendikal alanda pratik çal›flmalar›n içinde yer alan, iflçi s›n›f›n›n maruz oldu¤u sömürü ve sosyalizm hakk›nda az-çok bir fleyler bilen, sendikayla do¤rudan irtibat halinde örgütlenmeye çal›flan iflçiler. Bu seviyedeki iflçilerin gazeteye karfl› tavr› çok olumlu oldu, baz›lar› verir vermez abone olmak istediklerini söylediler. Bu arkadafllar›n gazeteden beklentilerini ö¤renmeye çal›flt›¤›mda birisinin etti¤i flu söz, bu grubu karakterize edebilir: "1 May›s Nedir? diyorsunuz, güzel de yaz›yorsunuz, ama biz 1 May›s’›n ne oldu¤unu az-çok biliyoruz. Siz bize nereden bafllamam›z, ne yapmam›z gerekti¤ini söyleyin." 2- Maruz kald›klar› koflullardan dolay› öfkeli, çevresindeki çal›flanlar›n ve halk›n sorunlar›na duyarl›, bu konular› düflünen, tart›flmak isteyen iflçiler.

Bu arkadafllar somut , kal›c›, hedefleri ve amaçlar› belli örgütlenmeler istiyorlar. Ço¤u eylemin da¤›n›k kalmas› ve bir sonuç al›namamas›yla birlikte, "bana dokunmayan y›lan bin yaflas›n" diyen insanlar›n çoklu¤u morallerini bozuyor. Gazeteyi ilk verdi¤im kifli böyle bir arkadaflt›. ‹letiflime geçince, kimin kendilerinden daha bilinçli oldu¤unu, gazeteyle ilgilenebilece¤ini gösterip onlara ulaflmam› sa¤l›yorlar. Öyle ki bu arkadafllardan birisine gazete verip ertesi gün okuyup okumad›¤›n› sordu¤umda: "hay›r okumad›m, ama onu bir arkadafla verdim, maksat adam kazanmak" demiflti. Bu flekilde iki gruba ay›rd›¤›m arkadafllar›n aras›nda kal›n bir ayr›m çizgisi yok. Birincilerde olan baz› olumlu yanlar ikincilerde, ikincilerde olan baz› olumlu yanlar da birincilerde olmayabiliyor. En önemli ayr›m, birincilerin ellerinden geldi¤ince pratik örgütçü çal›flmaya zaten bafllam›fl olmalar›. fiu ana kadar gazeteyi ulaflt›rd›klar›m›n hepsi bu iki gruba ay›rd›¤›m arkadafllar. 3- Milliyetçi, dinci vb. gerici ideolojilerin yo¤un etkisindeki arkadafllar. Asl›nda bu iflçilerle de, kendi hayatlar›ndaki deneyimleri üzerinden iletiflime geçme imkan› bulunuyor. Örne¤in, MHP’ye oy verdi¤ini söyleyen bir iflçiyle hükümete hangi parti gelirse gelsin ülkeyi TÜS‹AD’›n yönetti¤i gerçe¤i konusunda bir tart›flma yaflamad›k. Önemli olan, bu arkadafllarla ba¤lant›n›n do¤ru yollar›n› bulabilmek. Böyle bir iflçi arkadafl›n, ordu ve askerlik konusunda kendi yaflam deneyiminden ç›kard›¤› kimi sonuçlar ideolojik konumuyla yüz seksen derece z›t olabiliyordu. Ancak kafas›nda bu çeliflkiyi henüz bir çözüme kavuflturamam›flt›. 4- Son olarak, bir s›n›f olarak hareket etmeye en uzak olanlar geliyor. Baz› arkadafllar, bir iflçi olarak kendi çektikleri s›k›nt›lar› d›fla vursalar da, birlikte hareket etme fikrinden uzak duruyorlar. Böyle bir iflçiye TEKEL iflçileriyle dayan›flma eylemi hakk›nda fikrini sordu¤umda flunu söyledi: "Ben baflkas› için

‹flportac›lar›n Çal›flma Koflullar› ‹flportac›l›k dedi¤imizde akl›m›za ilk gelen fley belli bir yeri olmayan, belli bir ifl düzeni olmayan, kendi bafl›na mal al›p satarak geçimini sa¤lamaya çal›fland›r, di¤er ad›yla seyyar sat›c› tabiriyle bilinir. Ben de kendi çal›flt›¤›m ifl dal›nda hangi zorluklarla karfl› karfl›ya geldi¤imi ya da geldi¤imizi biraz yazmaya çal›flaca¤›m. ‹lk olarak iflimiz gere¤i genellikle pazarlarda, mahalle ve k›raathanelerde sat›fl yapmaya çal›fl›r›z. Gün boyu s›rt›m›zda ya da seyyar el arabalar›yla mallar›m›z› sat›fla ç›kart›r›z. Bunu hemen her gün günefl alt›nda saatlerce gezerek yapar›z. Yani anlayaca¤›n›z bizim ifl beden eme¤ine ba¤l›d›r. Her gün b›kmadan, yorulmadan o pazar senin bu pazar benim mahalle mahalle dolafl›r›z. Evet, bundan baflka bu kadar zahmetli bir ifl var m›d›r bilemem ama sadece bu sorunlarla da u¤raflm›yoruz. Bizim ifle çomak sokmaya çal›flan bafl engellerden bir tanesi de baflta belediyeler olmak üzere zab›talar ve son dönemlerde pazarlarda da görmeye bafllad›¤›m›z güvenlik görevlileridir. Bize ellerinden geldi¤ince ifl yapt›rmamaya çal›fl›yorlar. Son dönemlerde bize art›k bütün satabilece¤imiz yerleri yasaklamaya çal›fl›yorlar. S›k›nt›lar›m›z sadece bunlarla s›n›rl› de¤il. Bir de bizim zorumuza en çok giden fley dilenci muamelesi görmektir. Sanki biz hiç ter dökmeden insanlardan para almaya çal›fl›yormufluz gibi bir muamele görüyoruz. Belki birço¤umuz görmüflüzdür kahvehanelerin camekânlar›nda as›lan (seyyar sat›c› ve dilenci giremez ) yaz›lar›n›. Bu yaz›y› gördü¤ümde nas›l bir gözle bize bakt›klar›n› anlayabiliyorum. Yani nas›l bir ahlak anlay›fl›na sahipler anlayam›yorum. Bu ülkede al›nteriyle çal›flan bir insana nas›l olurda bu gözle bak›l›r? Anlam vermiyorum. Akl›mdan ne geçiyor o anda anlatamam. Yani bu memlekette adam öldürmek mubah ama al›nteriyle çal›fl›p para kazanmak haramm›fl gibi say›lmaya çal›fl›l›yor âdeta. Bizim iflin birçok sorunu s›k›nt›s› var dedim. Devam edeyim. Biz bu ifli hep gurbetlerde yap›yoruz. Birço¤umuz evli veya niflanl›. Ya da ailemizi b›rak›p baflka flehre ç›k›yoruz. Ailenin maddî s›k›nt›lar›n› biraz olsun hafifletmek için 6, 7 ay boyunca hep çal›fl›p dururuz. Y›l›n 4, 5 ay›n› oturmakla geçiririz. Yani bir flehirden kazand›¤›m›z üç befl kuruflluk maddiyat›m›z› k›fl aylar›nda tüketi-

18

niye eylem yapay›m? Bu fabrika benim karn›m› doyuruyor. Doyurdu¤u sürece onlara karfl› ç›kamam." Asl›nda TEKEL iflçilerinin birço¤u da kap›n›n önüne konulana kadar muhtemelen böyle düflünüyorlard›. O yüzden bu son gruptaki iflçilerden ümitsizli¤e kap›lmak do¤ru de¤il. Bu son iki gruptaki iflçilere ulaflman›n da imkan› var. Fakat bu her fleyden önce ilk iki gruptaki daha bilinçli arkadafllar› kazanmaktan geçiyor. Tersi bir yol izlemek sadece zaman kayb› olmaya mahkûmdur. Öncelikle daha ileri arkadafllarla ba¤lar› s›klaflt›r›p, onlar› gazete ve baflka araçlarla pratik çal›flmalar›n içine sokman›n yollar›n› bulmam›z gerek. Çal›flt›¤›m bölgede, birbirinden farkl› iflkollar›nda yer alan fabrikalar çeflitli yerlere da¤›lm›fl durumdalar. Ayn› iflkolunda bile olsa farkl› fabrikalarda çal›flan iflçilerin aralar›nda ba¤lant› kurmalar› zor oluyor. Farkl› iflkollar›nda çal›fl›nca bu ba¤lant› daha da zorlafl›yor. ‹flçiler çevrelerinde yer alan fabrikalardaki arkadafllar›n› tan›m›yorlar. Çeflitli fabrikalarda geliflen eylem ve direnifllerden haberleri olmuyor. Her bölgede, her fabrikadaki bilinçli iflçilerin birbirlerinden haberdar olmas›n›, iletiflime geçmelerini sa¤lamak gerekiyor. Farkl› fabrikalar aras›nda iletiflim sa¤land›¤›nda, bu iflçilerin moral aç›s›ndan da güçlenip pratik çal›flmalar› gelifltirecekleri belli oluyor. Gazete bu iletiflim ve haberleflmeyi sa¤lamak için en uygun araç. Bu arac› do¤ru flekilde kullan›rsak, iflçi s›n›f› içinde kök salmay› baflarabiliriz. Ancak bunun için, da¤›t›m, bilgi toplama gibi konularda giderek daha profesyonelce çal›flman›n yöntemlerini gelifltirmeliyiz. Siyasî geliflmeleri do¤ru yorumlarken, yerel geliflmeleri de takip edip gerekti¤inde tek tek fabrikalardaki eylemleri di¤er iflçilere anlatan bültenlerle destekledi¤imiz, ve hangi fabrikaya nas›l ulafl›laca¤› konusunda yarat›c› çözümler buldu¤umuz zaman gazetemiz istenen rolü oynayabilecektir. ‹stanbul’dan Bir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Emekçisi

riz. Ço¤umuzun sosyal güvencesi de yoktur. Yani anlayaca¤›n›z bafl›m›za bir olay gelse halimiz ne olur, nas›l tedavi görürüz kimse bilmez. Size bu ifle nas›l bafllad›¤›m› bir az anlatmak istiyorum. Daha önce ben ve ailem çiftçilikten geçinmeye çal›fl›yorduk. Tütün, bu¤day, zeytincilik biraz da hayvanc›l›k yaparak geçinmeye çal›fl›yorduk. Bize en çok gelir getiren tütündü. Demek istedi¤im her mevsim ailede bir kifliyi evlendirebilecek ve tüm ihtiyaçlar›n› karfl›layabilecek kadar para b›rak›yordu. Ta ki tütüne kota koyuluncaya kadar! Yani tütün mamulleri özellefltirinceye kadar tütün hayat›m›z› iyi kötü kurtarabiliyordu. Kotadan sonra bizim için art›k köyde durman›n bir anlam› kalmad›. Art›k bize yol gözükmüfltü. Önceleri Mersin’de seralarda çal›flt›k. Daha sonra Antalya’da ambarlarda çal›flmaya bafllad›k. Lokanta, boyac›l›k, karoculuk derken sigortas›z, ifl güvencesiz, düflük ücretle, patronlar›n ba¤›rma, ça¤›rma ve hakaretleri içerisinde çal›flt›ktan sonra ayn› zahmete sahip patronsuz bir ifl olan bu mesle¤e bafllad›m. ‹flte böyle bir hayat yaflamaya çal›fl›yoruz. Bu iflin en kötü yan› insan›n kendi kendine yabanc›laflmas›na yol açmas›d›r. Çünkü en yak›n›ndaki insana bile art›k bir ç›kar gözüyle bakt›r›yor. Ç›kar, kazanma h›rs› bizi insanl›¤›m›zdan ç›kar›yor. Daha ucuza insanlara ulaflabilece¤ini bildi¤in bir metaya bir "kâr" koyarak satmak ve onun insanlara daha "pahal›" ulaflmas›na yol açmak ve bunun üzerinden hayat›n› sürdürmeye çal›flmak… Yaflad›¤›m›z sistemin kendisinde olan mant›k bizi kuflatm›fl ve içine alm›fl oluyor. ‹çinde yaflad›¤›m›z düzen kendi özünde insanlar› çürümeyeçürütmeye, yozlaflmaya-yozlaflt›rmaya götürüyor. Kapitalizm bir batakl›kt›r ve batakl›kta hiçbir zaman güzel fleylere rastlamak mümkün de¤il. Bütün bu sorunlar sadece bizi mi kaps›yor? Hay›r. Bu ülkede bizim gibi bir sürü iflçi de bu çileyi çekiyor. Mevsimlik iflçisinden tutal›m da yurtd›fl›na çal›flmaya gidenine kadar. Herkes bir fleylerden flikâyetçidir. Peki, ne yapmak lâz›m? Taleplerimizle sorunlar›m›z› çözebilmek için mücadele etmek gereklidir. Yani yan yana durup hakk›m›z aramak için, insanca yaflam hakk›m›z için biz seyyar sat›c›lar bir araya gelip bir fleyler yapabiliriz. Dernekleflmek, sendikalaflmak gibi bir sürü alternatif örgütler üretmek gereklidir. Çünkü yaln›zl›k ve örgütsüzlük çürütür. Örgütlü olmak ise kazanmak demektir. Art›k bir zab›ta bize "gidin buradan sat›fl yapamazs›n›z" demesin diye, bir görevli bizi kovmas›n diye, bir söz hakk›m›z olsun diye hep birlikte yan yana durmal›y›z. Sakarya’dan Bir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru

"Marksizm bir dogma de¤il, bir eylem k›lavuzudur." (Lenin)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Okurlardan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi çal›flanlar›na merhaba. Gazetenizi düzenli takip eden bir okurunuz olarak her say›ya düflüncelerimi, gözlemlerimi ve çal›flt›¤›m yerde karfl›laflt›¤›m›z sorunlar› yazmaya çal›fl›yorum. Yeni say›n›za iliflkin hem çal›flt›¤›m hastane de hem yaflad›¤›m mahallede karfl›laflt›¤›m toplumun üç kufla¤›n›n genel sorunlar› ile ilgili gözlemlerimi yazmaya çal›flt›m. Çal›flmalar›n›zda baflar›lar dilerim.

Dünümüz-Bugünümüz-Yar›n›m›z Güzel bir söz vard›r. "Çocuklar gelece¤imiz, gençler bugünümüz, yafll›lar da geçmiflimiz" diye. Bu söz dünü, bugünü ve gelece¤i çok iyi özetliyor. ‹lk önce dünümüz olan yafll›lara bir göz atal›m. Yafll›lar›m›z yaflamlar› boyunca çal›fl›p dururlar, emeklilik dönemlerinde biraz rahat etsinler diye. Ama emekli olan yafll›lar›m›z hiçbir zaman rahat edemez. Emekli olsalar da hayatlar›n› sürdürebilmek için gene çal›flmak zorunda kal›rlar. Hâlbuki zengin kapitalist ülkelerde emekli olan yafll›lar dünyay› gezip günlerini gün ederler. Gerçi flimdiki SSK sistemimize göre art›k emekli de olamayaca¤›z. ‹fl bulabildi¤imiz ölçüde ölene kadar çal›fl›p duraca¤›z. Hofl gerçi baz›lar› da iflimiz olsun da ölene kadar çal›flmaya raz›y›z diyebilirler. Çünkü günümüzde iflsizlik had safhada. Özellikle yüksek ö¤renim gören gençlerin ço¤u iflsizlikle karfl› karfl›yad›r. Ö¤renimlerini bitiren gençlerin ço¤u istihdam edilmiyor. Çünkü önlerine KPSS diye bir s›nav konularak gençler kepaze ediliyor. Küçük yafllarda atelyelerde, sanayide çal›flan gençlerimiz de çok

düflük ücretlerle, iflten kovulma korkusu ile yaflamaktad›rlar. Etraf›m›za bakt›¤›m›zda ço¤u gencin hayattan bezgin, y›lg›n, umutsuz oldu¤unu ve depresif bir neslin türedi¤ini görebiliriz. Asl›nda bu nesil 1980’den sonra devletin ülkenin ilericilerini y›ld›rma ve gelece¤ini teslim alma politikalar› ile infla edildi. Çünkü düflünmeyen, sorgulamayan, politikaya kar›flmayan bir nesil yarat›lmak isteniyordu. 1980 darbesinden sonra insanlar o kadar korkutulup sindirildi ki insanlar her fleyden ürker hâle geldi. O zaman›n aktif solcular›n›n ço¤u bile kendi çocuklar›n› politikadan uzak tutmak için ellerinden geleni yapt›lar. fiimdiki gençlerimize bakt›¤›m›zda araflt›rmayan, üretmeyen, okumayan hatta okudu¤unu anlamayan bir gençli¤in türedi¤ini görürüz. Eskiden okuma al›flkanl›¤› küçük yafllarda kazand›r›lmaya çal›fl›l›rd›. Ebeveynler, çocuklar›n› kitap okumaya al›flt›rmak için kitap al›rlard›. fiimdi ise soru çözmeleri için test kitab› al›yorlar. Kitap okuyan bir çocu¤a ailesi kitap okuyaca¤›na "bir test çöz" demektedir. Çünkü çocuklar yar›fl at› gibi yar›flt›r›l›yor. Paylaflma duygusunun yerini rekabet, sevginin yerini nefret, ortak üretim yerine bireysel baflar› gibi sahte duygular daha çocuk yafllarda sistematik bir e¤itim politikas› ile çocuklara afl›lan›yor. ‹lk önce SBS s›nav›yla karfl› karfl›ya gelen çocuklar sonra ÖSS flimdiki ad›yla LYS, sonra da KPSS vb. s›navlara tâbi tutuluyorlar. Yani durmadan s›nava haz›rlan›p s›nava girmek durumundad›rlar. Çocuklar›m›z›n da durumu bu ne yaz›k ki. Yani bu ülkede ister çocuk ister genç ister yafll› olun hiçbir flekilde rahat bir yaflam süremezsiniz. Dünümüz, bugünümüz ve yar›n›m›z tehlikede. ‹stanbul Üniversite Hastanesinden Bir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru

Marx Okuyan ‹flçinin Notlar› - IV Marx’›n Ücret, Fiyat ve Kâr kitab›n›n son bölümünden afla¤›daki sonucu ç›kard›m: Genel olarak ücretlerin düflmesi veya artmas›, iflçi s›n›f›n›n yaflam standard›n› etkiler, ancak kapitalizmin getirmifl oldu¤u ekonomik dalgalanmalar sonunda, özellikle krizlerde kapitalistler her daim yeni üretici güçleri tercih ederler. Bu da iflçi s›n›f›n›n yaflam standard›n› afla¤›ya çeker. Piyasa durumlar› iyi oldu¤u takdirde kapitalistler üretici güçleri ne kadar yeniler? Refah döneminde kapitalistler sermayelerini büyütür ve dalgalanma oldu¤u anda refah döneminde biriktirdi¤i sermayeyi

makinelere yat›rarak, sermayenin birikimini makinelere aktarm›fl olur. Böylece art›k sermaye birikimi daha çok makine ve daha az iflçiyle yeniden bafllar. Demek ki, refah döneminde ücretlerin biraz artmas›, iflçi s›n›f›n›n refah dönemini iyi bir kazan›m olarak görmesi, onu aldat›r çünkü krizlerde ücretler düflecektir. ‹flçi s›n›f› elbette ücret art›fl› için mücadele edecektir. Ancak verilmesi gereken as›l mücadele ücretli kölelik sistemine karfl›d›r. Yoksa iflçi s›n›f›n›n karfl›laflt›¤› refah dönemleri ancak k›sa süreli olabilir ve her krizde refah döneminden daha beter bir flekilde dibe vuracakt›r. Salim Ç›nar

TEKEL Özellefltirmesinin Unutulan Ma¤durlar› Tarlalar Bofl, Aileler ‹flsiz 2001 krizinden sonra dönemin hükümeti, yaflanan krizin ancak IMF ve Dünya Bankas›’n›n isteklerinin yerine getirilmesiyle çözülece¤ini savunuyordu. Bu nedenle de ülkede yaflayan milyonlarca insan›n gelece¤ini düflünmeden yeni yasalar› meclisten geçirdi. IMF ve Dünya Bankas›’n›n de¤ifltirilmesini istedi¤i yasalardan birisi olan "Tütün Yasas›" da o dönemde meclisin onay›ndan geçmiflti. Türkiye’de 600 bin tütün üreticisini ve binlerce TEKEL iflçisini ilgilendiren bu yasa sigara, tütün ve alkollü içkiler piyasas›na yeni düzenlemeler getiriyordu. ‹flledi¤imiz konuyla ba¤lant›l› olan yasada olan maddeler özetle flöyle: - 2002’den itibaren destekleme al›m›na son verilecek. - Fiyatlar serbest b›rak›lacak. - Sigara üretimi ve ithaline herhangi bir kota konulmayacak. - Üretici, tütününü yaz›l› sözleflme ya da aç›k art›rmayla satacak. - Tütün ekim alanlar› s›n›rland›r›lacak, serbest alanlar d›fl›nda ekim yapanlar›n fidanlar› sökülecek. - Türkiye’de tütün mamulü üretmek ve satmak isteyenler, Kurum’dan "Uygunluk Belgesi" alacaklar. (…)

Yasada yerli üreticilerin, çiftçilerin ve binlerce iflçinin durumunun ne olaca¤›, zarar›n nas›l karfl›lanaca¤›na dair hiçbir madde yer alm›yor. Tütün ekilen alanlar›n s›n›rland›r›lmas›, yetifltirilen tütünün aç›k art›rmayla sat›lacak olmas› bu piyasada, güçlü, birkaç tekelin oluflturulaca¤› ve fiyatlar› onlar›n belirleyeceklerini göstermekteydi. Zaten zahmetli ve pahal› bir maliyeti olan tütün, düflük fiyatla sat›n al›nacakt›. Bu durum çiftçinin yok edilmesi anlam›na gelmektedir. * * * Tütün yasas›ndan önce Hatay’›n Yaylada¤› ve Alt›nözü ilçelerinde yaflayan binlerce aile geçimini tütünden sa¤lard›. Bu dönemde tütün üretimine herhangi bir kota konulmad›¤› gibi üretilen tütün de tekel taraf›ndan al›n›yordu. Yasan›n meclisten geçmesinden sonra tütün üretimine kota konuldu. Kotan›n getirilmesiyle birlikte binlerce üretici de ma¤dur olmaya bafllad›; önceleri istedi¤i kadar üreten ve bu ürettiklerini satabilen üreticiye kota ile birlikte s›n›rland›rmalar getirildi. Kota düzenlemesine göre her çiftçi sadece tekelin belirledi¤i miktar kadar tütün ekebilecekti. Bu miktar y›lda 200-250 kg. Bu miktar›n y›ll›k getirisi yaklafl›k 1.000 TL’dir. Gübre, tohum, sulama, çapalama… dikkate ald›¤›m›zda masraflar› bile zor karfl›lar. Düzenlemedeki as›l amaç TEKEL’in tütün ekimini yasaklamas› de¤il, çiftçiyi tütün ekmek-

ten vazgeçirmesiydi. Büyük oranda da öyle oldu. Binlerce aile eskiden 4-5 ton tütün ekerken, kota ile birlikte 200-250 kg. üzerindeki ekimden vazgeçmek zorunda kald›. TEKEL’in tütünün tümden ekilmesini yasaklamamas›n›n nedeni çiftçilerle aras›nda önceden yap›lan sözleflmedir. Bu sözleflmeye göre tütün ekimi yasaklan›rsa TEKEL’in yüklü miktarda tazminat ödemesi gerekmektedir. Tütün ekiminde yaflan›lan süreçle birlikte çiftçinin sözleflmeyi bozdu¤u varsay›m› ile TEKEL’in ona vermesi gereken tazminat da verilmemifltir. Di¤er yanda sözleflmeyi iptal etmeyip kota düzenlemesine uyan çiftçiler ise y›lda 200250 kg tütün ekerek sözleflmelerini korumufllard›r. Bu durum 2009’a kadar böyle devam etmifltir. 2009’a kadar birçok çiftçi tütün ekmekten vazgeçmifltir. Baflkanlar› genellikle büyük toprak sahipleri olan çiftçilerin ba¤l› olduklar› tar›m kooperatifleri yaflanan sürece sessiz kalm›fllard›r. Devlet 2009’da TEKEL sözleflmesini feshetmeyen çiftçilere ektikleri tütün kadar tazminat ödemeye bafllar. Ödenecek tazminat 3 y›l için geçerli olmak üzere 200-300 TL kadard›r. 2009’la birlikte tütün toplama yetkisi de özel sektöre verilir. Bu düzenleme ile Türkiye’deki iflsizler ordusuna binlercesini katm›flt›r. fiimdi ise tarlalar bofl, aileler iflsiz kalm›flt›r. Tütün Üreticisi Bir Emekçi

"Ancak insanlar›n tümü, tüm insanlar için üretiyorsa, insanlar›n tümü özgür olur." (Bertolt Brecht)

19


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Bizden Haberler H ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz Çal›flanlar› 1 May›s 2010 tarihinde di¤er baz› illerde oldu¤u gibi yerel inisiyatiflerini kullanarak ‹stanbul-Taksim Meydan›’ndaki etkinli¤e kamu emekçilerinin-sendikal› iflçilerin, çeflitli oda temsilcilerinin yan›nda kat›ld›. Gazetemiz 1 May›s’ta yaln›zca iflçilere da¤›t›ld›. H Antakya’da 1 May›s: Antakya’da 1 May›s her y›l oldu¤u gibi bu y›l da coflku ile kutland›. Bu y›l farkl› olarak iflçi s›n›f› ve emekçilere rehber olmak hedefi ile yola ç›kan "‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹-‹flçi Kitle Gazetesi" pankart açarak alana yürüdü. Bizler ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okurlar› olarak Antakya’daki 1 May›s etkinliklerine yerel inisiyatiflerimizi kullanarak kat›ld›k ve "SELAM OLSUN KAP‹TAL‹ZM‹N MEZAR KAZICIS‹ ‹fiÇ‹ SINIFINA/ ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹" pankart›n›n arkas›nda yürüdük. Yürüyüflte s›k s›k '1 MAYIS KIZILDIR KIZIL KALACAK, YASASIN 1 MAYIS, FAfi‹ZME KARfiI OMUZ OMUZA, YAfiASIN ‹fiÇ‹LER‹N B‹RL‹⁄‹ HALKLARIN KARDEfiL‹⁄‹ sloganlar› at›ld›. 1 May›s kutlama program› saat 16.30’da 1 May›s 1977’de katledilen devrimciler ve tüm devrim flehitleri ad›na 1 dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Konuflmalar›n ard›ndan Grup N‹DAL söyledi¤i türkü ve marfllarla sahneye ç›kt›. Çekilen halaylarla Kutlama etkinli¤i sona erdi. (Antakya’dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okurlar›) H Mersin’de 1 May›s Mitingi: Sabah saat 10’da ‹stasyon’dan bafllayan mitinge yaklafl›k olarak 10 bin kifli kat›ld›. Sendikalardan E¤itimSen ve Yol-‹fl yo¤un kat›l›m gösterirken di¤er sendikalar s›n›rl› bir kat›l›m gösterdi. Siyasî ve gazete çevrelerinden ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹, BDP, Halkevleri-Ö¤renci Kolektifleri-Genç Umut, EMEP, ÖDP-Gençlik Muhalefeti, Devrimci Proletarya, AKA-DER, DHF, Partizan, EHP, ESP, SDP, TÖP-Kad›nlar›n Eme¤i Kolektifi-Liseli K›v›lc›m- Özgürlükçü Gençlik, Sosyalist Gelecek, D‹P, Dev-Lis-Dev-Genç, EÖC, Mersin 78’liler ve CHP kat›ld›. H Mersin’deki 1 May›s etkinliklerine ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi okurlar› yerel inisiyatiflerimizi kullanarak kat›ld›k ve "Selam Olsun Kapitalizmin Mezar Kaz›c›s› Proletaryaya-‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹" pankart› alt›nda yürüdük. Yol boyunca ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ korteji canl›l›¤› ve coflkusuyla dikkat çekerken mitingde '1 MAYIS KIZILDIR KIZIL KALACAK’, ‘YASASIN 1 MAYIS, B‹J‹ YEK GULAN, YIHYE EVVEL EYYAR’, ‘FAfi‹ZME KARfiI OMUZ OMUZA’, ‘YAfiASIN ‹fiÇ‹LER‹N B‹RL‹⁄‹ HALKLARIN KARDESL‹⁄‹’ sloganlar› at›ld›. (Mersin ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okurlar›) H Eskiflehir’de 1 May›sa Yönelik Keyfi Uygulamalar: Devletin tüm imkânlar›n› seferber etmesine ra¤men bir türlü engelleyemedi¤i ve iflçi ve emekçilerin bedeller ödeyerek elde etti¤i 1 May›s birlik mücadele ve dayan›flma gününü geride b›rakmam›za ra¤men hâlâ 1 May›sla ilgili çeflitli kovuflturma ve keyfî yapt›r›mlar sürüyor. Eskiflehir’de Sakarya Caddesi S›hhiye Meydan›nda yap›lan 1 May›s etkinli¤inde ‹stiklal Marfl› okundu¤u

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ ‹fiÇ‹-K‹TLE GAZETES‹ YIL : 1

SAYI :5

s›rada esas durufla geçmedikleri iddia edilen ve aralar›nda DTP eski il baflkan›n da bulundu¤u 35 kifli hakk›nda Eskiflehir 4.Sulh Ceza Mahkemesi taraf›ndan "‹stiklal Marfl›n› alenen afla¤›lama" suçundan 2 y›la kadar hapis istemiyle dava aç›ld›. Davan›n ilk duruflmas›nda kan›t yetersizli¤i ve baz› san›klar›n duruflmaya gelmemelerinden ötürü duruflma ertelendi. Eskiflehir’de daha önceki 1 May›slarda da gerek devletin kolluk kuvvetlerinin sistematik provokasyonlar›, gerekse tertip komitesinin polis ile yapt›¤› iflbirli¤i ve floven anlay›fl›ndan dolay› DTP kortejine sözlü ve fiilî sald›r›larda bulunulmufltu. Sivil halk›n da provoke edilmesiyle baflta polis ve baz› sendikalar olmak üzere DTP kortejine sald›r› gerçeklefltirilmifl fakat kitlenin metanetli davranmas›yla sald›r› bertaraf edilmiflti. Sistemin askeriyle, polisiyle, devlet sendikalar›yla tüm yoksul emekçi halk kesimlerine yönelik sistemli sald›r›lar› son dönemlerden a¤›rl›k kazanm›flt›r. Tüm bu sald›r›lar› tersyüz etmenin yolu bilinçli ve tutarl› bir çizgide tüm kesimlerin tüm bu sald›r›lara karfl› ortak cevaplar vermesinden geçmektedir. (Foto¤raf ve Haber: Eskiflehir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi Çal›flanlar›) H Mersin’de 6 May›s Anma Etkinli¤i: 68’liler derne¤inin düzenledi¤i 6 May›s Anma Etkinli¤i 68’liler orman›nda yap›ld›. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesinin de kat›ld›¤› ve stant açt›¤› ve gazetenin tan›t›m›n› yapt›¤› etkinli¤e yaklafl›k 2000 kifli kat›ld›. Sabah 09.30’dan itibaren flehir d›fl›ndan otobüslerle gelenlerle kahvalt›ya geçilmesiyle bafllayan etkinlik akflam 19.00’a kadar devam etti. 9 May›s’ta gerçekleflen etkinlikte Naz›m Hikmet’in Moskova’da bulunan an›t mezar›n›n benzerinin yap›ld›¤› an›t heykelinin aç›l›fl› yap›ld›. (Mersin ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi Okurlar›) H ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz 27 fiubat 7 Mart 2010 tarihinde düzenlenen Bursa Kitap Fuar›nda; 17-25 Nisan 2010’da ‹zmir Kitap Fuar›nda; 18-23 May›s 2010 tarihinde Diyarbak›r Kitap Fuar›’nda Sorun Yay›nlar› Kolektifi Stand›nda bulunduruldu, çeflitli diyaloglar gerçeklefltirildi ve Gazetemiz tan›t›ld›. Fuarlar süresince 55x150 cm.lik pankart›m›z as›ld› ve ilgi gördü. H Kay›p yak›nlar›n›n 12 Haziran 2010 tarihinde bafllatt›¤› yürüyüfl Ankara’da son buldu. "Gerçek ve Adalet ‹nisiyatifi"nin Tan›klar KonufluyorGerçek Buluflmas›"n›n 19-20 Haziran tarihlerinde Ankara’da TMMOB ‹nflaat Mühendisleri Salonlar›nda düzenledi¤i etkinli¤e Gazetemizi temsilen S›rr› Öztürk de kat›ld› ve izledi.

H Mersin’de ‘Haziran’da Ölmek Zor’ Etkinli¤i: Mersin’de demokratik kurum, gazete ve dergi çevrelerinin oluflturdu¤u ‘Haziranda Ölmek Zor’ Etkinlik Komitesi’nin organize etti¤i anma etkinli¤i 13 Haziran’da 68’liler orman›nda gerçeklefltirildi. Etkinlikte Haziran ay›nda yitirdi¤imiz flairlerden Ahmet Arif ve Naz›m Hikmet, Yazar Orhan Kemal ile sanatç› Kaz›m Koyuncu ve 15/16 Haziran iflçi direniflinde hayat›n› kaybedenler an›ld›. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi etkinli¤e kat›larak stant açt› ve gazetenin tan›t›m›n› yapt›. (Mersin ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi Okurlar›) H Yap›lan iflbölümünde; Sorun Yay›nlar› Kolektifi, SORUN Polemik Dergisi sorumlusu ve ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in de sahibi s›fat›yla Evrensel Gazetesi’nin 15 Haziran 2010 tarihli say›s›nda ve Devrimci Demokrasi Gazetesi’nin 30 Haziran 2010 tarihli say›s›nda S›rr› Öztürk ile yap›lan röportajlara ayr›nt›l› yer verildi. Bu röportajlarda a¤›rl›kl› olarak iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i konular›n› önemini iflledi ve "Biz iflçi s›n›f›n›n bu tarihsel direniflinden PART‹ dersini ç›kard›k" dedi. H ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’in: ‹stanbul, Kocaeli, Bursa, Ankara, Eskiflehir, Manisa, ‹zmir, Mersin, Adana, Antakya gibi modern proletaryan›n yo¤un oldu¤u iller d›fl›ndaki çeflitli il ve iflyerlerindeki tan›t›m-da¤›t›m-örgütlenme çal›flmalar›na h›z verildi.

Posta Çeki No: 98213 • Banka Hesap No: ‹fl Bankas› Ca¤alo¤lu fiubesi (1095) 325 835 e-posta : iscibirligigazetesi@gmail.com web : www.iscibirligi.info

TEMMUZ 2010

Süresi: fiimdilik 2 Ayda Bir Yay›nlan›r Fiyat›: 1 TL Sahibi: S›rr› Öztürk Yaz› ‹flleri Müdürü: Özkan Ayd›nl› Yönetim Yeri ve ‹letiflim: Akb›y›k De¤irmeni Sok. No:33/A 34122 Sultanahmet -Eminönü -‹stanbul Telefon: (0212) 638 81 82 Fax: (0212) 638 81 72

20

H ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz Çal›flanlar› olarak; 15/16 Haziran Direnifli’nin 40. Y›ldönümünü Kocaeli’de anmak ve 15/16 Haziranlar› yapanlar›n konuflmas›n› gerçeklefltirmek amac›yla uygun bir mekân arad›k, fakat bulamad›k. Tatil günlerine denk getirmeyi planlad›¤›m›z 13-14 ve 19-20 Haziran 2010 tarihlerinde Kocaeli’deki tüm salonlar mevcut "sol" gruplar taraf›ndan tutulmufltu. Bu gruplar›n hiçbiri kolektif etkinlik düzenleme ilkeselliklerine haz›r ve aday de¤ildi. Her grup bu tarihî direnifli özel ve öznel yorumlar›yla "kendi 15/16 Haziran"›n› anmay› uygun görüyordu!... "Sol Cenahta" henüz "dar grup tap›n›m›", benmerkezcilik ve kariyerizm hastal›¤› k›r›l›p afl›lamam›flt›. "15/16 Haziran ruhu" telaffuz edenler dahi sponsorlu etkinlikler düzenliyor ve söze "benim partim" diye bafll›yordu! Böylelerinin düzenledi¤i etkinliklere kat›lmay› da uygun görmedik ve reddetmeyi uygun bulduk. Tarihimizi yapanlar›n bu süreçten ç›kard›¤› çok yönlü ders ve sonuçlar› kimsenin dinledi¤i yoktu! Direnifl’in kadrolar›n›n de¤erlendirmelerini, tahlillerini, tezlerini, hayat ve mücadelenin de do¤rulad›¤› mesajlar›n›, öneri ve elefltirel katk›lar›n› da kimsenin dinledi¤i yoktu! Konuyu ve sorunlar›m›z› hamasetle -yasak savar- biçimlerde geçifltiriyorlard›! Birilerine göre "devrimcilik" buydu! Böylelerinin düzenledi¤i etkinliklere kat›lmay› hem uygun görmedik hem de önerilerini reddetmeyi uygun bulduk. Çünkü herkes kendine Müslüman’d› ve herkes kendi amentüsünü okuyordu. Demek ki Marksizm henüz bu köye u¤ramam›flt›!?.. Devrimci ve Marksist geçinenlerin "Marksizmin yorumu ve pratikte yeniden üretimi" sorunsal›ndan haberi yoktu!?..

Abone: Yurtiçi y›ll›k: 6 Say› 10 TL • Yurtd›fl›: Üç kat› Yay›n ilkelerimizle ba¤daflmayan ilanlar kabul edilmez. Yay›n kurulu yazarlar› ve ilkelerimiz d›fl›nda yaz› kabul edilmez. Yaz›l› metinler kaynak gösterilerek kullanabilir. Teknik Büro: Sorun Teknik Büro Bask›: Mutlu Bas›m Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 264 Topkap›/‹st. Tel: (0212) 577 72 08 Yay›n Türü: Yerel Süreli • ISSN: 1309-2669


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.