iscibirligi-2010-07

Page 1

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ ‹ fi Ç ‹

BÜTÜN ÜLKELER‹N ‹fiÇ‹LER‹ B‹RLEfi‹N!

-

K ‹ T L E

G A Z E T E S ‹

HERKES‹N YETENE⁄‹NDEN, HERKESE ‹HT‹YACINA GÖRE!

YIL: 2 • SAYI: 7 • F‹YATI 1 TL. KASIM 2010

Kürt Sorunu’nun Ad›n› Koymak AKP’nin “Kürt aç›l›m›” bir y›ldan fazla bir süreyi doldurdu. Ancak son birkaç ayl›k süreç, gerçe¤in kavranmas› için herkesin dikkatine tekrar tekrar sunulmas› gereken bir dizi olaya sahne oldu. Haziran ay›nda TÜS‹AD Baflkan› Ümit Boyner, herkesin gözü önünde “terör”ü, Türkiye’nin en önemli gündem maddesi ilan etti: “Devlet vatandafl›n›n yaflama hakk›n› korumak için gerekli tedbiri almakla sorumludur (...) Terörle mücadele kararl›l›kla sürdürülmeli” (…) “Aç›l›m›n kötü yönetilmesi, içeri¤inin tan›mlanmamas›, hayal k›r›kl›¤› yaratm›fl olmas› ve hatta son dönemde tutuklamalar (çocuk ve gençlere, halk taraf›ndan seçilmifl BDP’lilere, belediye baflkanlar›na karfl› yap›lan tutuklamalar› kastediyor) üzücüdür, moral bozucudur. Ancak bu unsurlar›n hiçbiri fliddete baflvurmay› hakl› ç›karmaz” dedi. Boyner’e göre “‹mral› ve Kandil’deki” savaflla geçinen “kötü” unsurlar›n yerine bar›flç›l “sivil toplum hâkim olmal›d›r”. “fiiddete karfl›, terörün mant›¤›na karfl› yekvücut direnmeliyiz. (…) K›sacas› hayatlar›m›z›, gelece¤imizi, dirli¤imizi fliddet severlerin eline rehin vermemeliyiz. (…) Türkiye’de bugün susmas› gereken yegâne unsur silahlard›r.” TÜS‹AD baflkan›n›n gazete ve televizyonlarda yay›nlanan bu ve benzeri konuflmalar›yla, sorunun

baz› “fliddet severlerden” kaynaklanan bir “terör” sorunu oldu¤unu ileri sürmesi, çeyrek as›rd›r insanlara söylenenlerin (“bölücü teröristler” karfl›s›nda “birlik beraberlik” vs.) bir baflka çeflidiydi. Han›mefendi bu bildik sözleri yineleyerek Kürt sivillere ve onlar›n seçilmifl temsilcilerine yönelik aral›ks›z tutuklamalar› “terör” yapanlarla devletin mücadelesi olarak destekledi. Bu mant›¤a göre Kürt bölgesindeki kitle gösterileri hükümetin ve polisin zorbal›¤›na karfl› de¤il de, kat›lan kad›n ve çocuklar›n, genç ve ihtiyarlar›n keyfinden veya “sözde örgütün” sözde “tehdidi” ile ya da baz› “fliddet severlerin” teflvikiyle yap›lmaktad›r. Bu, Türk sermayesinin Türk halk›na y›llard›r anlatt›¤› bir masald›r. Ama gelin görün ki Haziran ay›n›n son haftalar›ndaki TÜS‹AD toplant›s›ndan bas›na s›zan bilgilere göre, patronlar kendi aralar›nda halktan gizli tart›fl›rken sorunu hiç de “fliddet severler” ve “terör” sorunu olarak görmemektedir. Bu bilgilere göre kapal› kap›lar ard›nda yap›lan toplant›da, ifl adam› Sedat Alo¤lu (ki kendisini “milliyetçi” olarak nitelemektedir), Kürt sorunu konusunda “hofllanmad›¤›m›z fleyleri duymaya al›flmam›z gerek” diyerek öneriler sundu. Bunlar: “1- Çözüm aflamas›nda ‹mral›’n›n görüflmelere kat›lmas›. 2- Anayasa’ya “bu ülkeyi Türkler ve Kürtler kurdu”

BU SAYIDA:

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesinin

#

S›f›r Sorun Balonuna s. 2

NATO Füzesi #

Yüz Y›ll›k S›n›flar Mücadelesi Tarihimizden s. 3 #

Anadilde E¤itim Neden s. 4

Önemlidir? #

Zorunlu Bir Resmi Dil Gerekli midir? (Lenin’den) s. 4 #

Devam› Sayfa 6’da

Avrupa’da Grev Dalgas›

Gazetemiz’in ‹kinci Y›l›nda Okurlar›m›zla Birlikte… ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz elimizdeki 7. Say›s›n›n üretimiyle birinci y›l›n› geride b›rakt›. Kas›m 2009 tarihli ilk say›m›zda kolektif çabalarla üretti¤imiz Gazetemiz’in amaç ve ilkelerini “‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ GAZETEM‹Z HANG‹ ‹HT‹YAÇTAN DO⁄DU? HANG‹ ‹HT‹YACI KARfiILAYACAK?” bafll›kl› yaz›m›zla duyurmufl ve böylece yay›m faaliyetine bafllam›flt›k. Yay›n ilkelerinin çerçevesini kolektif olarak çizdi¤imiz ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz düzenli aral›klarla yay›m›n› sürdürmüfl ‹flçi-Kitle çal›flmalar›m›zda hesaba kat›lmas› gereken bir Gazete oldu¤unu kan›tlam›flt›r. “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve Sendikal Birli¤i” davas›n› Gazetemiz d›fl›nda hiçbir organ telaffuz etmemektedir. Yine hiçbir organ “TEK PART‹ - TEK SEND‹KA - TEK GENÇL‹K ÖRGÜTÜ” fiiar›n› bilince tafl›mamaktad›r. ‹lk say›m›zda da vurgulad›¤›m›z gibi: “Gazetemiz bir örgüt ya da partinin yay›n organ› de¤ildir. Fakat asla iddias›z ve flekilsiz de de¤ildir. ‹flçi S›n›f› ve Emekçi Halklar›m›z›n sosyal-s›n›fsal-evrensel kurtulufl mücadelesini hedefine tafl›yacak birleflik, güçlü, güvenilir ve donan›ml› Kurum ve Araç’lar›m›z›n oluflturulmas›n›n kavgas›n› verecektir.” Bir y›ll›k deneyimimizde kolektif çabalar›m›zla bu ilkesel çerçevenin gere¤ini yerine getirmeye çal›flt›k. Gazetemiz’in di¤er “iflçi” gazetelerinden temel ilkesel farklar›n› bir kez daha tekrarlamak istiyoruz: K “Dar grup kültü” ile hareket etmemesidir. K Siyasal ve sendikal alanda hâkim gerici s›n›flar›n bask› ve sömürüsüne yol açan bölünme ve parçalanmalara karfl› tavr›d›r. K Tutarl› bir demokrasi mücadelesi ile atbafl› götürülmesi gereken tutarl› bir iktidar mücadelesini gündemde canl› tutmas›d›r. K “‹flçi S›n›f› Ad›na” ve “Sosyalizm Ad›na” hareket etti¤ini sanan vekaletsiz örgüt giriflimlerini a盤a vurmas›d›r. K Kolektif akl›, kolektif bilinci ve kolektif eylemi örgütlemenin yolunu döflemesidir.

s. 2

‹lkeleri ve Amaçlar›

s. 5 #

K ‹flçi s›n›f›n›n kendisi için s›n›f olma mücadelesine omuz vermesidir. K ‹flçi s›n›f›n›n en ileri, en militan kadrolar›n›n bilimsel bilgilerle donat›lmas›, tüm kurum ve kurulufllarda rol ve sorumluluk almas› mücadelesine katk› getirmesidir. K ‹flçi s›n›f›n›n politika d›fl›nda tutan ve politikas›zlaflt›rmak isteyen, sendikas›zl›¤› yayg›nlaflt›ran sa¤l› “sol”lu burjuva politikalar›na karfl› durmas›d›r. K Gazetemiz’in yüzde yüz ba¤›ms›z ve yüzde yüz iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›z›n sosyal-s›n›fsal-evrensel kurtuluflundan yana oluflu, arkas›nda durdu¤u tez ve tahlillerinin tutarl›l›¤› onlarca kez sosyal pratikte denenip s›nanm›fl ve do¤rulanm›flt›r. K Gazetemiz’in kolektif üretiminde rol ve sorumluluk alan kadrolar denenip s›nanm›fl kimlik ve kiflilikleriyle iflçi s›n›f›n›n çocuklar›d›r. Somut-tutarl›-amaçl›-sab›rl›-uzun erimli ‹flçi-Kitle çal›flmalar›yla s›n›f ve tarih bilinçli kadrolar kendi organlar› olan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetemiz’de buluflup bütünlefltikçe yaflad›¤›m›z sorunlar aza inecek ve daha donan›ml› gazetelerin üretimi gerçekleflecektir. Gazetemiz’in bir y›ll›k deneyimi kolektif üretim çabalar›m›z› bir basamak daha öne s›çrat›lmas›n› ö¤retmifltir. Bu türden bir yöneliflimizin ifadesi olarak ilk say›m›zdaki amaç ve ilkelerimizin daha da gelifltirilmesini ve yay›mlanmas›n› uygun bulduk. Kolektif üretimin amaç ve ilkelerini, düzen ve disiplinini belirleyen ça¤r› metnimizi Gazetemiz’in 2. sayfas›nda yay›ml›yoruz. Yönü Proletaryaya dönük, “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve Sendikal Birli¤i” davas›ndan yana olan tüm Proletarya Devrimcilerini bu düflüncelerle selaml›yor ve iflliklerimizde birlikte üretime ça¤›r›yoruz. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

fiilili Madenciler Gerçekten s. 6

Kurtuldu mu? #

"‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i" s. 8

Yasa Tasla¤› #

TEKEL ‹flçileri Yeniden s. 10

Direniflte #

Baflörtme/Örtmeme K›skac›nda Kad›n

s. 12

#

Okurlardan Mektuplar s. 13 #

1946 Sendikalar Birli¤i Deneyimi

s. 14

1


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nden

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesinin ‹lkeleri ve Amaçlar› 1) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›n sosyal/enternasyonal kurtulufl mücadelesine hizmet etmeyi amaçlayan, Bilimsel Sosyalizm temelinde tutarl› bir tarih ve s›n›f bilinciyle hareket eden, tüm siyasal, ekonomik, sosyal olay ve olgular› diyalektik ve tarihsel materyalist dünya görüflüyle ayd›nlatan, kolektif çal›flma anlay›fl›yla üretilen bir organd›r. 2) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, tüm uluslardan Türkiye proletaryas›n›n sendikal ve siyasal birli¤inin kazan›lmas› mücadelesinde, yaln›zca iyi bir kolektif ajitatör ve iyi bir kolektif propagandac› ifllevi görmeyi amaçlamakla yetinmez, ayn› zamanda iyi bir kolektif örgütçü olmay› da önüne koyar. Bu perspektiften hareketle, dar grupçu anlay›fllar›n karfl›s›nda daima TEK PART‹, TEK SEND‹KA, TEK GENÇL‹K ÖRGÜTÜ fliar›n› ön plana ç›kar›r. 3) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, emekle sermaye aras›ndaki s›n›f mücadelesinde, iflçi s›n›f›n› sosyalizmin devrimci amaçlar› do¤rultusunda haz›rlamay› hedefler. “‹flçilerin ayd›nlaflmas›, ayd›nlar›n iflçileflmesi” anlay›fl›yla ve proletaryan›n öncüsünün bilimsel sosyalist dünya görüflüne kazan›lmas› perspektifiyle, öncelikli olarak en ileri iflçilerin ihtiyaçlar›na karfl›l›k vermeyi amaçlar. Bunun yan›nda iflçi s›n›f›n›n

henüz s›n›f bilincine kavuflmam›fl en genifl katmanlar›n›n uyand›r›lmas› için enerjik bir çaba gösterir ve genel olarak toplumun bütün s›n›flar› içinde sosyalist ajitasyon ve propagandan›n ilerletilmesine çal›fl›r. 4) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, kapitalizme, emperyalizme, sosyal-flovenizme, burjuva ideolojisinin bütün biçimlerine karfl› tutarl› ve gerçek bir mücadelenin ancak ve ancak proletaryan›n bilimsel dünya görüflü olan Marksizm-Leninizm temelinde yürütülebilece¤ini kabul eder. Proletarya saflar›ndaki burjuva ideolojisinin etkisinin bütün biçimlerine karfl› kararl› bir mücadeleyi teflvik eder. Bu etkinin özellikle “sosyalist” maskeli ve bu yüzden de daha tehlikeli olan biçimlerine (oportünizme, revizyonizme ve sosyal-flovenizme) karfl› kesin bir ideolojik ve siyasal bir zafer elde edilmeden proletaryan›n siyasal-sendikal birli¤inin sa¤lanamayaca¤› Marksist-Leninist ilkesini asla gözden kaç›rmaz. Proletaryan›n öncüsünün parçalanmas›na hizmet eden bu ak›mlara karfl› mücadeleyi, kesinlikle onun kapitalizme karfl› mücadelesinden ayr› bir ifl ya da bir “yan u¤rafl” olarak görmez. 5) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, mevcut kapitalist Dünya ve Türkiye gerçekli¤inin yaratt›¤› so-

runlar›n tüm somut görünümlerini, canl› ekonomik ve siyasal teflhirleri örgütlemek, ve bu yolla proletaryan›n s›n›f bilincini yükseltmek için kullan›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹, yürüttü¤ü çok yönlü ajitasyonda sadece iflçilerin günlük-ekonomik sorunlar›n› ve iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden hareketini acil olarak ilgilendiren sorunlar› ele almakla yetinmez, sosyalizmin teorisine, bilime, siyasete, özellikle de iflçi s›n›f›n›n siyasal ve sendikal birli¤inin kazan›lmas›na ve gelifltirilmesine iliflkin bütün sorunlar›n ayd›nlat›lmas›n› ve tart›fl›lmas›n› amaçlar. 6) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi, hareketin farkl› noktalar›ndan gelen, farkl› deneyim ve birikimlere sahip bütün (kolektif ya da bireysel) proleter devrimci güçlerin ortak çal›flma ve kolektif üretim temelinde bir araya gelmeleri, ortak bir dil oluflturmalar› ve tüm temel konularda sa¤lam bir görüfl birli¤ine ulaflmalar› do¤rultusunda ifllevsel olmay› amaçlar. Bu yolda ilkelerinden taviz vermeksizin gösterebilece¤i hiçbir pratik esneklikten kaç›nmaz. Bununla birlikte, gazeteyi kendi dar grup ç›karlar›n› gerçeklefltirmenin geçici bir arac› olarak kullanmay› düflünen faydac› yaklafl›mlara da asla kap›y› aralamaz. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Yay›n Kurulu

Güncel

S›f›r Sorun Balonuna NATO Füzesi 19 Kas›m’da Lizbon’da gerçekleflecek NATO zirvesi öncesinde Türkiye bir kez daha ABD’nin “füze kalkan›” projesine dahil olma dayatmas›yla karfl› karfl›ya. ABD füze kalkan› sisteminin Kuzey Kore ve ‹ran’dan gelecek tehditlere karfl› tasarland›¤›n› söylese de, Rusya yönetimi bu tezi gerçekçi bulmuyor ve sistemin asl›nda Rusya’y› hedef ald›¤›n› her f›rsatta aç›kl›yor. Londra’da Arapça yay›nlanan El-Hayat gazetesi füze kalkan› dayatmas› karfl›s›ndaki Türk hükümetinin durumunu “‘Ekseni kay›yor’ iddias› yüzünden yeterince bask› alt›nda olan Türkiye’nin, füze kalkan›na ‹ran’a da dan›flt›ktan sonra onay vermekten baflka flans› yok” diye aç›klarken, kalkan projesinin “Türkiye’yi sadece savunma amaçl› da olsa yeni so¤uk savaflta ön cephe haline getirece¤ini” yazd›. Financial Times ise komflulara karfl› “s›f›r sorun” demagojisini sürdürmek isteyen Türk hükümetinin kapal› kap›lar ard›nda ABD’den talep etti¤i üç noktan›n flunlar oldu¤unu aç›klad›: “1) Füze kalkan› ‹ran’a karfl› bir proje olsa bile al›nacak karar metninde ‹ran’›n hedef olarak yer almamas›, 2) Türk topraklar›na konufllanacak olan radardan elde edilecek bilgilerin ‹srail ile paylafl›lma-

Güncel

mas›, 3) Füze kalkan›n›n tüm Türkiye’yi koruma alt›na alacak kadar genifl olmas›.” ABD hükümet çevreleri taraf›ndan uluslararas› bas›na yap›lan aç›klamalarda bu projeye kat›l›p kat›lmama karar›n›n “Türkiye’nin Bat›’ya ba¤l›l›¤›n›n ciddi bir s›namas› olaca¤›” fleklinde tehdit yollu uyar›lar aç›kça yer almaktad›r. 19 Kas›m’daki NATO zirvesinde “One Minute” diyerek masay› terketmenin Davos’taki ucuz flovdaki kadar kolay olmayaca¤›n› çok iyi bilen hükümetin d›fl iflleri kurmaylar› bugünlerde kara kara bu badireyi nas›l atlacaklar›n› düflünüyorlar. Elbette ilk kez 2008’de Türk hükümetinin önüne konuldu¤u son günlerde bas›na yans›yan böylesine önemli bir konuda Türkiye’deki milyonlarca emekçi insan›n hiçbir söz söyleme haklar› yoktur. Zira halk›n önüne getirilen referandumlarda HSYK’nin üyeleri kimlerden oluflsun gibi sorular yer al›rken, üzerinde yaflad›¤›n›z topraklar›n NATO’nun füze kalkan› olmas›n› ister misiniz gibi sorular yer almamaktad›r. Hükümetin “s›f›r sorun” balonunun NATO’nun füzeleri karfl›s›ndaki zavall› konumu, emperyalizm ça¤›nda kapitalist ülkeler aras›nda “s›f›r sorun”un demagojiden baflka bir fley olamayaca¤›n› bir kez daha kan›tl›yor.

Polis Kurflunuyla Katledilen fierzan Kurt’un Davas› Eskiflehir’de Görüldü görülen duruflmada san›k polisin tahliye talebi reddedilerek duruflma 8 Aral›k tarihine ertelendi. Duruflman›n yap›ld›¤› gün davan›n izleyicileri olan ve adliye önünde duruflman›n bitmesini bekleyen kitleye yönelik polisin de k›flk›rtmas›yla provokasyon giriflimlerinde bulunuldu fakat sonuç al›namad›. Dava için 900’den fazla polisin görevlendirilmesi ve çevredeki çat›lara özel harekât timlerinin yerlefltirilmesiyle davan›n takipçisi olan kitle üzerinde fiilî ve psikolojik bask› uygulanmaya çal›fl›ld›.

May›s ay›nda Mu¤la’da sivil polis Gültekin fiahin taraf›ndan vurularak öldürülen Üniversite ö¤rencisi fierzan Kurt’un davas› Eskiflehir’de görüldü. Mu¤la’da görülen ilk duruflman›n ard›ndan tamamen keyfî ve mevcut hukuk anlay›fl›n› zorlayan yollarla, sözde güvenlik gerekçesiyle ailesinden ve avukatlar›ndan habersiz bir flekilde yap›lan gizli bir oturumla dava Eskiflehir 1. A¤›r Ceza Mahkemesine al›nd›.15 Ekim 2010 günü Eskiflehir’de

2

Yusuf Özçelik

Eskiflehir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi Çal›flanlar›

Marksizm herfleye kadirdir, çünkü hakikattir." (Lenin)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

S›n›f Mücadelesi Tarihimizden

100 Y›ll›k S›n›flar Mücadelesi Tarihimizden* ‹flçi s›n›f› hareketi ile sosyalist hareketimizin bir tarihi ve ilerici-devrimci gelenekleri vard›r. Bu tarih bizim tarihimizdir. Günümüzde s›kça gündeme tafl›d›¤›m›z “iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤i” konusu son derece hayatî ve can al›c› bir sorundur. Düflünce-davran›flta bu tarihimizden çeflitli derslerle sonuçlar ç›kararak ö¤renmeliyiz. Türkiye iflçi s›n›f› tarihe kayd›n› düflürdü¤ü 19. yüzy›l›n bafllar›nda özellikle dokuma endüstri alan›nda do¤maya bafllad›. Bu tarihlerde eski üretim biçimlerinin yer yer k›r›ld›¤›n› görüyoruz. 1845’ten sonra fabrikalar›n artt›¤›n› ve iflçilerin toplu direnifl hareketlerinin de buna paralel yayg›nlaflt›¤›n› görüyoruz. $ 1866’da ‹stanbul’da çeflitli “‹flçiyi koruma dernekleri” kuruldu. S›n›fsal yap›daki ilk iflçi derne¤i “Gizli Osmanl› Amele Cemiyeti”dir. $ 1871’de ‹stanbul’da “Ameleperver Cemiyeti” kuruldu. $ 1872 Beyo¤lu Telgrafhane iflçileri grevi. $ 1872 Ömerli-Yar›mburgaz tren yolu inflaat› iflçileri grevi. $ 1873 Tersane flantiyesi iflçileri grevi. $ 1875 Tersane grevi. $ 1875 Sirkeci hamallar› grevi. $ 1876 Araba iflçileri grevi. $ 1876 Tersane iflçileri grevi (Bu grevlerin nedenleri ücretlerin ödenmemesi ve azl›¤› vb. konulard›r). $ 1870-1908 dönemi iflçi s›n›f›n›n s›n›f niteli¤i kazand›¤› dönemdir. $ 1908’den sonraki dönemde kendili¤inden do¤an grevlere rastlanmaktad›r. Bunlar:

$ Paflabahçe flifle fabrikas› grevi. $ ‹zmir liman amelesi grevi. $ Vapurlara kömür yükleyen iflçilerin grevi. $ Yedikule iplik fabrikas› grevi. $ Selanik f›r›n iflçileri grevi. $ Selanik-Dedea¤aç demiryolu iflçilerinin ifl b›rakmas›. $ Selanik sigara fabrikas› iflçileri ile Olympos bira fabrikas› grevleri. $ Kazl›çeflme tabakhane iflçileri grevi. $ Ere¤li kömür havzas› iflçileri ile Anadolu demiryolu iflçilerinin genifl yank› uyand›ran grevleri. $ Ayd›n demiryolu iflçileri grevi. $ Balya-Karaayd›n iflçileri grevi. Bu dönemin önemli grevleridir. $ 15 Ekim 1908 tarihli “Tatil-i Eflgal Kanun-u Muvakkat›” kabul edildi. Daha sonra bu geçici yasa, sonradan Meclisten geçirilerek 27 Temmuz 1913 tarihli “Tatil-i Eflgal Kanunu” halini ald›. Bir bask› ve önleme yasas› niteli¤indeki bu yasa ile daha önce kurulan tüm sendikalar yasaklanmakta ve grevler s›k› kay›tlara ba¤lanarak iflçi s›n›f› hareketi bask› alt›na al›nmak istenmifltir. $ Bu dönemde “Anadolu Osmanl› Demiryollar› Memurin ve Müstahdemleri Cemiyeti” kurulmufl, örgütlenme giderek geliflmifltir. Sendikal örgütlenmelerde Bulgar sosyalistlerinin önemli katk›lar› olmufltur. O dönemlerdeki politik örgütlenmelerin zay›fl›¤› nedeniyle kendili¤inden iflçi hareketleri tam bir baflar›ya ulaflamam›flt›r. $ Bafl›n› Bulgar ve Ermeni sosyalistlerinin çekti¤i örgütlenmeler d›fl›nda “Sol” tandansl› örgütlenmeler ise flöyle s›ralanabilir: $ 1910 tarihinde ‹fltirakçi Hüseyin Hilmi’nin önderli¤inde kurulan Osmanl› Sosyalist F›rkas›, mütarekeden sonra da Türkiye Sosyalist F›rkas› kuruldu. Bu türden örgütlerin sosyalist ideoloji ile en ufak yak›nl›¤› bulunmamaktad›r. $ 1918 sonlar›nda eski bir ittihatç› olan Dr. Hasan R›za taraf›ndan kurulan Sosyal Demokrat F›rkas› da bu türden bir örgütlenmedir. $ 1919’daki Reji iflçileri grevi, Hisar iskelesi hamallar› grevi. $ 1919’da nitelikleri farkl› iki Yeflil Ordu örgütü kurulmufltur. $ 1919’larda Berlin’de bulunan fiefik Hüsnü’nün arkadafllar› baz› ayd›nlar Kurtulufl isimli Marksist bir dergi ç›karmaya bafllad›. Bu grup derginin 2. say›s›ndan sonra “Türkiye ‹flçi Çiftçi Sosyalist F›rkas›”n› kurmufltur. $ 1921 y›l›nda ayn› grup Ayd›nl›k dergisi ile faaliyetlerine devam etmifltir. $ 1923’de Zonguldak Kömür Havzas› ve Balya-Karaayd›n kurflun madenleri iflçilerinin seçti¤i delegelerle bir kongre toplanmas› sa¤land›. Bu kon-

grede “Türkiye Amele Birli¤i”nin kurulmas› kararlaflt›r›ld›. $ 21 Ocak 1925’da ayn› grup halka inebilmek amac›yla “Orak-Çekiç” dergisini yay›mlamaya bafllad›. $ 1925 y›l›nda, “Tatil-i Eflgâl Kanunu” yerine “Takrir-î Sükûn Kanunu” kabul edildi. Bu kanun halk hareketlerini bahane ederek s›n›fsal hareketleri bast›rmay› amaçl›yordu. $ Bu dönemlerde politik örgütlenme hakk› yoktu. 1936’da Faflist ‹talya Ceza Kanununun 270-272. maddeleri örnek al›narak Ceza Kanunu’nun 141-142. maddeleri düzenlendi. $ 18 Ekim 1920’de Ankara’da Mustafa Kemal taraf›ndan “Resmî Türkiye Komünist F›rkas›” kurdurulmufltur. $ 1920’lerde Ankara-Eskiflehir civar›nda “Gizli Komünist Partisi”nin örgütlendi¤ini görüyoruz. Bu parti 7 Aral›k 1920’de ‹çiflleri Bakanl›¤›’na tüzük ve program›n› vererek resmen kurulan Türkiye Halk ‹fltirakiyun F›rkas›’n›n temeli olmufltur. $ Anadolu’da iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal hareketleri devam ederken Sovyetler Birli¤i’nde bulunan Mustafa Suphi’nin önderli¤inde Türkiye Komünist Partisi’nin K›z›l Ordusu ile kuruldu¤unu görüyoruz. M. Suphi ve arkadafllar› 14 Temmuz 1919 tarihinde, 7 kiflilik “Kurucu Komite” oluflturularak TKP’yi kurdu. Kominterne kayd›n› yapt›rd›. TKP Türkiye’den gelen delegelerin kat›lmas›yla 10 Eylül 1920’de, Bakû’de I. Kongresini yapt›. $ 1922 y›llar›nda ‹stanbul’da “Beynelmilel ‹flçi ‹ttihad›” ile “Türkiye ‹flçiler derne¤i” adl› iki Marksist iflçi kuruluflu vard›. $ II. Dünya Savafl› s›ras›nda iflçi s›n›f›n›n sendikal ve siyasal birli¤ini savunan devrimci ve Marksist kadrolara karfl› faflist uygulamalar daha da sertleflti. Pek çok devrimci tutukland› ve cezaland›r›ld›. $ Ancak bu koflullarda da iflçi s›n›f›n›n ekonomik ve politik örgütlenmesi ve mücadelesi devam etti. Örne¤in ‹zmir’de ilk kez sendika ad›n› kullanan bir örgüt kuruldu. Sendikac›lar tutukland›. $ 1936’da Cenap fiahabettin K›v›lc›ml› önderli¤inde “Endüstri ‹flçileri Cemiyeti” örgütlendi. $ 1932 y›l›nda Türkiye Milletler Aras› Çal›flma Teflkilât›na üye oldu. ‹flçilerin haklar›na önemli hiçbir de¤ifliklik getirmeyen, hatta çal›flma yaflam›n› düzenlemeye dahi yeterli olmayan bu yasa önerisi 8. 6. 1936 tarihinde 3008 say›l› yasa olarak yürürlü¤e girdi. (Devam edecek) ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ * Bu yaz›, S›rr› Öztürk’ün kaleme ald›¤›, Sorun Yay›nlar› taraf›ndan yay›mlanan ve 1976’da 1. Bask›s›, 2001’de 2. Bask›s› yap›lan “‹fiÇ‹ SINIFI SEND‹KALAR VE 15/16 HAZ‹RAN -Olaylar-Nedenleri-DavalarBelgeler-An›lar-Yorumlar” isimli çal›flmas›ndan yararlanarak haz›rland›.

"S›n›f bilincinin büyük k›sm›, tarih bilincidir." (Lenin)

Resimler: Tan Oral’›n Albümünden

3


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Ulusal Sorun

Zorunlu Bir Resmi Dil Gerekli Midir? (Lenin) prensibine boyun e¤melidir. Bu yüzden egemen s›n›f›n dili zorunlu resmi dil olmal›d›r. Bay Puriflkeviçler, toplam nüfusun yaklafl›k yüzde 60’›n› oluflturan Rusya’n›n Büyük Rus olmayan nüfusunun konufltu¤u “berbat lehçeler”in bir bütün olarak yasaklanmas›na karfl› de¤ildirler.

ikamet eden istisnas›z tüm uluslar›n ezilen s›n›flar› aras›nda daha s›k› bir ortakl›¤›n ve kardeflçe bir birli¤in oluflmas›n› sizden daha acilen istiyoruz. Ve elbette Rusya’n›n her sakininin yüce Rus dilini ö¤renme olana¤›na sahip olmas›ndan yanay›z.

Liberallerin tavr› çok “daha uygar” ve “daha rafine”dir. Anadiline, belirli s›n›rlar içinde (örne¤in ilkokullarda) izin verilmesinden yanad›rlar. Fakat ayn› zamanda zorunlu resmi dilden yanad›rlar. “Kültür”ün ç›karlar› için, “bir” ve “bölünmez” Rusya’n›n ç›karlar› için vs. bu gereklidir.

Sadece flunu istemiyoruz: zorlama unsuru. ‹nsanlar› sopayla cennete sürmek istemiyoruz. Çünkü “kültür” üzerine istedi¤iniz kadar güzel laf edin — zorunlu resmi dil cebirle ve zorla ö¤retmekle ba¤l›d›r. Yüce ve güçlü Rus dilinin, birilerinin onu sopayla ö¤renmeye zorlanmas›na ihtiyac› olmad›¤›na inan›yoruz. Rusya’da kapitalizmin geliflmesinin ve genelde toplumsal yaflam›n serpilip büyümesinin bütün uluslar›n birbirine yak›nlaflmas›na yol açt›¤›ndan eminiz. Yüzbinlerce insan Rusya’n›n bir ucundan di¤erine savruluyor, nüfusun ulusal bileflimi kar›fl›yor, soyutlanma ve ulusal kendi bildi¤ini okuma ortadan kalkmak zorundad›r. Yaflam ve çal›flma koflullar›ndan dolay› Rus dilini bilmesi gerekenler, sopa olmadan da onu ö¤reneceklerdir. Zorlama (sopa) ise sadece, yüce ve güçlü Rus dilinin di¤er ulusal gruplar›n içine giriflini zorlaflt›rmaya yol açacak ve her fleyden önce düflmanl›klar› fliddetlendirecek, milyonlarca sürtüflme yaratacak, sinirlili¤i ve karfl›l›kl› anlaflmazl›¤› art›racakt›r vs.

“Devlet olmak kültür birli¤inin onay›d›r... Resmi dil, kesinlikle, devlet kültürünün bir unsurunu oluflturur... Devlet olman›n temelinde iktidar›n birli¤i yatar ve resmi dil bu birli¤in arac›d›r. Resmi dil devlet olman›n tüm di¤er biçimleri gibi ayn› zorlay›c› ve genel yükümlendirici güce sahiptir...

Liberaller gericilerden, en az›ndan ilkokul için anadilinde ders hakk›n› tan›malar›yla ayr›l›yorlar. Ama zorunlu bir resmi dilin olmas› gerekti¤i konusunda gericilerle tamamen hemfikirler. Zorunlu bir resmi dil ne demektir? Pratikte bu, Rusya nüfusunun az›nl›¤›n› oluflturan Büyük Ruslar›n dilinin, Rusya’n›n tüm di¤er nüfusuna dayat›lmas› demektir. Her okulda resmi dilde ders zorunlu olacakt›r. Tüm resmi ifllemler yerel halk›n dilinde de¤il, mutlaka resmi dilde yap›lmal›d›r. Zorunlu resmi dilin gereklili¤i, onu savunan partiler taraf›ndan nas›l hakl› gösteriliyor? Kara-Yüzler’in “kan›tlar›” tabii ki k›sa ve özdür: bütün yabanc› kökenlilere demir yumrukla muamele edilmeli ve “rahatlar›na bakmalar›na” izin verilmemelidir. Rusya bölünmez kalmal› ve Büyük Ruslar Rus vatan›n›n güya kurucusu ve ço¤alt›c›s› olduklar›ndan, tüm halklar Büyük Rus

Rusya’n›n bir ve bölünmez kalmas› nasip olacaksa, o zaman Rus yaz› dilinin resmi yarar› olanca kararl›l›kla savunulmal›d›r.” Resmi dilin zorunlulu¤u sorununda liberalin tipik felsefesi budur. Yukar›da aktar›lan cümleleri Bay S. Patraflkin’in liberal gazete “Den”deki (No. 7) makalesinden ald›k. (…) Rus dili yüce ve güçlüdür, diyor bize liberaller. Rusya’n›n herhangi bir kenar bölgesinde yaflayan herkesin bu yüce ve güçlü dili iyi bilmesini gerçekten istemiyor musunuz? Rus dilinin yabanc› kökenlilerin edebiyat›n› zenginlefltirdi¤ini ve onlara büyük kültür zenginliklerine ifltirak etme olana¤› sundu¤unu vs. görmüyor musunuz?

Rus Marksistlerinin, tüm yerel dillerde okul ifllerine izin verilmesi ve bir ulusun her türlü ayr›cal›klar›n› ve bir ulusal az›nl›¤›n haklar›n›n her türlü ihlalini hükümsüz k›lan temel bir yasan›n anayasaya eklenerek, zorunlu bir devlet dilinin olmamas›n›n zorunlu oldu¤unu söylemelerinin nedeni budur.

Bütün bunlar do¤ru, liberal beyler, diye yan›tl›yoruz onlar›. Turgenyev’in, Tolstoy’un, Dobrolyubov’un, Çerniflevski’nin dilinin yüce ve güçlü oldu¤unu sizden daha iyi biliyoruz. Rusya’da

Kaynak: Lenin, Ulusal ve Sömürgesel Ulusal Sorun Üzerine, çev.: ‹smail Yark›n, Süheyla Kaya, Saliha Kaya, ‹nter Yay›nlar›, ‹stanbul, 1998, s. 169-171

Anadilde E¤itim Neden Önemlidir? 20-25 Eylül 2010 tarihleri aras›nda Kürt E¤itim ve Dil Hareketi (Tevgera Ziman û Perwerdehiya Kurdî) anadilde e¤itim talebiyle Kürt halk›na okullar› boykot etme ça¤r›s›nda bulundu. BDP’nin destek verdi¤i boykot eylemine tüm bask› ve tehditlere ra¤men yüksek oranda kat›l›m oldu¤u görüldü. Burjuva partileri ve medyas› bu eyleme tepki vermekte gecikmedi. Baflbakan boykot s›ras›nda “bizden resmî olarak anadilde e¤itimi beklemeyin” aç›klamas›n› yapt›. Baflbakana göre anadilde e¤itim verilmesi “iç bar›fl› bozar”d›. CHP lideri K›l›çdaro¤lu ise benzer yönde bir aç›klamayla anadilde e¤itimin “toplumu ayr›flt›raca¤›n›” söyledi. Ayn› tarihlerde yaz›l› ve görsel bas›nda anadilde e¤itimin "olanaks›zl›¤›” ve “sak›ncalar›” dile getirildi. Burjuva yorumcular ve kalemflörler Kürtçenin e¤itim dili olamayaca¤›n›, yaln›zca seçmeli ders olarak ö¤retilebilece¤ini savunuyorlard›. Ana dilde Kürtçe e¤itim, teknik olarak olanaks›zd›; her “etnik gruba” ayr› okul açmak mümkün müydü? Bu düflünceyi dile getirenler farkl› uluslar›n ayn› okul içerisinde kendi anadillerinde e¤itim alabilece¤i gerçe¤ini görmezden gelmeyi tercih ederler. Anadilde e¤itim denince otomatik olarak farkl› uluslardan ö¤rencileri farkl› okullarda toplamak gerekece¤i düflüncesi, burjuvazinin emekçileri ulusal ayr›cal›klarla bölme mant›¤›n›n bir yans›mas›d›r. Burjuvazi, ayn› okul içerisinde farkl› uluslardan emekçi çocuklar›n kendi ana dillerinde e¤itim görmesindense, bir dile di¤er dil aleyhine ayr›cal›k tan›yarak uluslar aras›ndaki eflitsizli¤i e¤itim alan›nda da derinlefltirmeyi tercih eder.

Bugün burjuvazinin yapt›¤› tam olarak budur. Kürtçe anadilde e¤itime izin vermeyerek Kürt ö¤rencileri baflar›s›zl›¤a mahkûm etmektedir. Üniversiteye girifl s›navlar›nda fi›rnak, Diyarbak›r, Hakkâri, Ardahan, Bitlis gibi illerin y›llard›r baflar› s›ralamas›nda en gerilerde bulunmas›, okula gitme oran›n›n “bölge” illerinde di¤er bölgelere göre çok daha düflük olmas› bunu çok net bir biçimde göstermektedir. Konuyla ilgili bilimsel çal›flmalar anadilde e¤itimle okul baflar›s› aras›ndaki s›k› iliflkiyi kesin biçimde ortaya koyuyor. UNESCO’nun 2005 y›l›nda yay›nlad›¤› bir raporda anadilde e¤itimin baflar›ya etkisi flöyle belirtilmifltir: “E¤itim dilini okul d›fl›nda asla duymayan çocuklar ö¤renme güçlü¤ü çekmekte, s›n›f tekrar› yapmakta ve ilkö¤retim üçüncü s›n›fa geçmeden okulu b›rakmaktad›r.” (First Language First, s. 88) Baflka bir raporda, anadilde e¤itimin okula gitme karar›n›n verilmesinde ne kadar belirleyici oldu¤u gösterilmektedir: “Dünyada okula gitmeyen çocuklar›n yüzde ellisi, okulda ö¤retilen dilin evde hemen hemen hiç kullan›lmad›¤› bölgelerde yaflayan toplumlar›n çocuklar›d›r.” (In Their Own Language, 2005, s. 43) Kürt halk› anadilde e¤itim hakk›n› talep ederken, ayn› zamanda e¤itim alan›nda f›rsat eflitli¤ini de talep etmektedir. Boykotlara kitlesel kat›l›m›n da gösterdi¤i gibi, hiçbir bask› ya da “iç bar›fl›n bozulaca¤›” biçimindeki üstü kapal› tehdit, bu hakl› talebin dile getirilmesini engelleyemeyecektir. ‹stanbul’dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir e¤itim emekçisi

4

"Baflka bir ulusu ezen uluslar, asla özgür olamaz." (Marx)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Dünyadan

Avrupa Grev Dalgas›yla Sars›ld› ‹ngiltere hükümeti bütçe a盤›n› kapatmaya yönelik kamu kesintileri çerFransa çevesinde Londra metrosunda çal›flan 800 kiflinin iflten ç›kar›lmas› plan›n› Fransa’da Sarkozy ortaya koydu. Hükümetin bu giriflimine tepki gösteren metro çal›flanlar› 6 hükümeti emeklilik yafl›n› Eylül günü Londra Metrosu’nda 1 günlük greve gitti. 3 Ekim günü RMT (De62’ye, emeklilikten tam mir ve Deniz Yollar› Ulafl›m› ‹flçileri Sendikas›) ve TSSA (Maafll› Ulafl›m çaolarak yararlanma yafl›n› l›flanlar› Derne¤i) sendikas›n›n ça¤r›s›yla ikinci kez greve giden sendikalar, ise 67’ye ç›karmak için metro iflçilerinin durumlar›nda bir düzelme olmamas› halinde Kas›m ay› içeharekete geçti. Bu son risinde iki yeni grevin daha gerçeklefltirilece¤ini belirttiler. Grev günü kentte reform giriflimi, Fransa metro ulafl›m› büyük ölçüde aksad›. devletinin 1993, 2003 ve ‹spanya 2007 y›llar›nda yapt›¤› ve emekli maafllar›n› %15May›s ay›nda devlet bütçesinden 21 milyar dolarl›k k›s›nt› yapaca¤›n› ilan %20 oran›nda düflüren eden ‹spanyol hükümetinin maafllarda yüzde 15'e varan kesintileri, emekli“reformlar›n” son halkas› lik yafl›n›n 67’ye yükseltilmesini ve sosyal yard›mlar›n kald›r›lmas›n› öngören niteli¤indedir. “kemer s›kma” politikalar› iflçi ve emekçi halktan grevle karfl›l›k buldu. 2010 Hükümet, bu reformHaziran ay›nda maafllar› yüzde befl oran›nda kesilen kamu emekçileri ve lar› yapmad›¤› takdirde flu anda 32 milyar Euro olan bütçe a盤›n›n 2050’de mazot fiyatlar›ndaki yüzde yirmilik zamm› protesto eden binlerce kamyon 100 milyar Euro’ya ç›kaca¤›n› öne sürerek emeklilik yafl›n› yükseltmeyi mefl- floförü greve gitti. Eylül ay›nda ise birkaç ayd›r maafllar›n› alamayan ve devru göstermeye çal›fl›yor. let yard›mlar› kesilen 5000 maden iflçisi, ücretlerinin ödenmesi talebiyle ifl Oysa ayn› hükümet 13 Ekim 2008 y›l›nda batma tehlikesi alt›nda bulunan b›rakt›. bankalar› kurtarmak için bir günde 360 milyar Euro harcam›flt›. Avrupa ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonunun (ETUC) ça¤r›s›yla tüm AvBu duruma tepki olarak, May›s ay›ndan beri alt› genel grev ve ülkenin rupa’da ortak eylem günü olarak belirlenen 29 Eylül’de, ‹spanya’n›n iki büfarkl› bölgelerinde milyonlarca kiflinin kat›ld›¤› yüzlerce gösteri düzenlendi. yük sendika federasyonu CCOO (‹flçi Komisyonlar›) ve UGT (‹flçilerin Genel Yap›lan gösterilere kat›l›m gittikçe artt›. 7 Eylül 2010’da yap›lan gösteriye 2.7 Sendikas›), kamu a盤›n›n azalt›lmas›, reform yasas›n›n iptali, adil bir ekonomilyon kifli, 12 Ekim’de yap›lan gösteriye ise 3.5 kifli kat›ld›. Yap›lan kamuo- mi plan› ve emeklilik sistemi talepleriyle grev yapt›. yu araflt›rmalar› Fransa nüfusunun %70’inin gösterilere destek verdi¤ini orYaklafl›k 10 milyon ‹spanyol iflçisinin kat›ld›¤› genel grevde 1,5 milyon taya koydu. gösterici sokaklara döküldü. Maden, metal, elektronik ve oto imalat sektör12 Eylül tarihinden itibaren lise ö¤rencileri de eylemlere kat›lmaya bafl- lerinden greve tam kat›l›m sa¤land›. Ülke çap›nda birçok büyük banka aç›llad›. 1300 lisede e¤itim dururken, yüzlerce lise ö¤renciler taraf›ndan iflgal mad›, günlük gazeteler bas›lmad›, yerel televizyon kanallar› yay›n› kesti ve edildi. Sokaklara dökülen on binlerce liseli genç polisle fliddetli çat›flmalara h›zl› tren seferlerinin yüzde sekseni, uluslararas› uçak seferlerinin yüzde altgirdi. m›fl› iptal edildi. Üniversiteler ve liseler de greve destek verdi. Büyük flehirGenel grev en çok petrol sektörünü etkiledi. Fransa’da bulunan on iki lerde çöpler toplanmad›. Birçok iflyeri kepenk indirdi. Barselona’da taksi flopetrol rafinerisinde üretim ya tamamen durdu ya da yavafllad›. Petrol iflçile- förleri sendikas› üyelerinin yüzde doksan› ifl b›rakt›. rinin petrol depolar› önüne kurdu¤u baKomünist Parti’nin örgütlü oldurikatlar, Petrol Da¤›t›m fiirketleri Fede¤u ‹flçi Komisyonlar› (CCOO) ve ikAvrupa devletleri 2008 y›l›nda bafllayan son kriz s›rarasyonu, valilikler ve Sarkozy’nin emtidar partisinin nüfuzlu oldu¤u ‹flçis›nda bankalar› kurtarmak için muazzam miktarlarda harriyle polis ve asker taraf›ndan zor kullerin Genel Sendikas› (UGT), grev cama yapt›ktan sonra bütçelerinde oluflan aç›klar› kapatlan›larak aç›ld›. Yirmiden fala deponun öncesinde hükümetle iki gün bomak için kamu harcamalar›nda kesintilere gidiyorlar. Bu aç›lm›fl olmas›na ra¤men petrol istasyunca görüflme yapm›fl ve grev bodurum, Avrupa’daki iflçi ve emekçilerin sert tepkisine yol yonlar›n›n üçte birinde yak›t tükendi. yunca ülkede minimum düzeyde aç›yor. Fransa, ‹spanya, Yunanistan, ‹ngiltere baflta olmak Nükleer santrallerde çal›flan iflçiler hizmet sa¤lanmas›n› kararlaflt›ran üretimi yüzde elli oran›nda azaltma kaüzere pek çok Avrupa ülkesinde büyük çapl› gösteriler bir anlaflma imzalam›fllard›. Grev rar› al›rken, üretim santrallerinin çogünü ülkede ‘huzurun sa¤lanmas›’ düzenleniyor. ¤unda üretimin durdu¤u ya da yavafliçin imzalanan bu anlaflman›n arlad›¤› görüldü. d›ndan hükümet sendikalara teflekHava ve demiryollar›nda çal›flan iflçilerin grevi tüm ülkede ulafl›m› önem- kür etmifl, Çal›flma Bakan› bu “büyük sorumlulu¤u” ald›klar› için “s›k› pazarli ölçüde aksatt›. l›kç›” sendikalara övgüler düzmüfltü. Sarkozy hükümeti sözcüleri ise göstericilere “taviz verilmeyece¤ini” aç›kÜç ay öncesinden ilan edilen genel grev Zapatero hükümetinin de haz›rlad› ve göstericileri yüksek para ve hapis cezalar›yla tehdit etti. fiimdiye ka- l›k yapmas›na olanak sa¤lam›flt›. Hükümette kurulan Özel Komitenin grev günü için oluflturdu¤u özel polis birliklerinin sald›r›s›yla 100’den fazla göstedar 2000’den fazla kifli gözalt›na al›nd›. Gösteriler CGT (Genel ‹flçi Konfederasyonu), CFDT (Fransa Demokratik rici gözalt›na al›nd›, yaklafl›k elli iflçi yaraland› ve ileriye dönük davalarda ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu), UNSA (Ulusal Otonom Sendikalar Birli¤i), yarg›lanmak üzere binlerce kiflinin kimli¤i belirlendi. CFE-CGC (Fransa Genel Kamu Sendikalar› Konfederasyonu), FO (‹flçi GüYunanistan cü), FSU (Sendikalar Birli¤i Federasyonu), SUD (Demokratik Dayan›flma BirYunanistan’›n li¤i), Solidaires (Dayan›flma), UNL (Ulusal Liseliler Birli¤i), UNEF (Fransa 2010 May›s ay›nda Ulusal Ö¤renci Birli¤i) adl› sendikalar taraf›ndan düzenleniyor. IMF ve AB’den ald›¤› Bununla birlikte, gösterilerin almas› gereken yol hakk›nda sendikalar ara- 110 milyar Euro’luk s›nda görüfl ayr›l›klar› bulunuyor. Baz› sendika yöneticileri eylemlerin “çok kurtarma paketi karileri gitti¤ini” öne sürüyorlar. Ülkenin ikinci en büyük sendikas› olan CFDT fl›l›¤›nda uygulad›¤› (Fransa Demokratik ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu) Baflkan› François kemer s›kma politikaChereque, göstericileri “provokasyonlara kap›lmamalar›” için uyard›. lar› ülkede aylard›r Türkiye’de baz› sol çevrelerin öncülük rolü biçti¤i beyaz yakal›lar Fran- grev ve kitlesel gössa’daki son olaylarda iflçi s›n›f›n›n ne kadar gerisinde olduklar›n› bir kere da- terilerle protesto ediliha gösterdiler. Beyaz yakal›lar›n sendikas› olan CFE-CGC gösterilere art›k yor. kat›lmayaca¤›n› bildirdi. Bu sendikan›n lideri Bernard van Craeynest “eylemKamyon ve tanker lerin yeniden yönlendirilmesi için eylemleri durdurma zaman›n›n geldi¤ini” sahipleri tafl›mac›l›k ifade etti. sektörünü rekabete Frans›z halk›n›n ezici ço¤unlu¤unun bu yasalar›n ç›kmas›na karfl› olma- açan yeni yasal düs›na ra¤men reform paketinin meclis taraf›ndan onaylanmas›, burjuva parla- zenlemelere karfl› greve gitti. mentosunun kimlerin ç›karlar› do¤rultusunda hareket etti¤ini bir kere daha Ülkenin en büyük havaalanlar›ndaki hava trafik kontrolörlerinin 4 saatlik göstermifl oldu. ifl b›rakma eylemi sonucunda birçok uçufl ertelendi. ‹ngiltere Demiryollar›na ayr›lan bütçeyi k›sarak ilk etapta 6300 iflçiyi iflten ç›kar‹ngiltere 226 milyar dolarla Avrupa’n›n en fazla bütçe a盤› olan ülkesi. may› ve fon kesintisi yapmay› planlayan hükümete karfl› toplu tafl›ma ve de2008 krizinde bu ülke banka kurtarma operasyonu için 90 milyar dolar har- miryolu tafl›ma iflçileri 8 Eylül günü greve gitti. Tafl›mac›l›k iflçilerinin grevi ülcam›fl, bütçe a盤›n› daha da fazla art›rm›flt›. Hükümet bu a盤› kapatmak kenin genifl bir kesiminde yak›t tedariki yap›lmas›n› engelledi. Meyve sebze sat›c›lar› da artan vergi oranlar›na karfl› grev yaparak hüiçin kamu harcamalar›nda kesintilere gidiyor. 20 Ekim 2010 günü ‹ngiliz hükümetinin Maliye Bakan› George Osborne kümeti protesto ettiler. 11 Eylül günü Baflbakan Papandreu 2011 y›l› için kamu harcamalar›nda yaklafl›k 130 milyar dolar› bulan kesinti program›n› aç›klad›. Buna göre kamu sektöründe 2015 y›l›na kadar 490 bin kiflinin iflten ç›kar›laca¤›, devlet da- ek kesintilere, patronlar içinse vergi indirimine gidilece¤ini aç›klad›. Bu aç›kirelerinin bütçelerinde ortalama yüzde 19'luk kesintiye gidilece¤i ve 2020 y›- laman›n ard›ndan GSEE (Yunanistan Genel ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu) ve ADEDY (Yunanistan Kamu Çal›flanlar› Konfederasyonu) sendikalar›l›na kadar emeklilik yafl›n›n 66'ya yükseltilece¤i bildirildi. Kesinti program›n›n aç›klanmas›n›n ard›ndan Londra’da yaklafl›k bin kifli- n›n ça¤r›s›yla Atina’da protesto gösterileri düzenlendi. Bu gösterilere yaklanin kat›ld›¤› bir protesto gösterisi düzenlendi. ‹ngiltere Sendikalar Konfede- fl›k 20.000 kifli kat›ld›. Hükümetin mali krizden ç›kmak için yapt›¤› kesintiler sonucu gelirlerinin rasyonu (TUC) genel grev ça¤r›s› yapt›. Konfederasyon 26 Mart 2011 tarihinde Londra’da büyük çapl› bir gösteri düzenlenece¤ini de duyurdu. 23 yüzde yirmi beflini kaybeden kamu çal›flanlar› çal›flma koflullar›n› protesto Ekim günü Londra’da RMT sendikas› önünde bir kez daha toplanan ve bu amac›yla 7 Ekim günü grev yapt›lar. Kültür Bakanl›¤›nda çal›flan iflçiler 2 y›ll›k maafllar›n›n ödenmesi ve ay sokez say›lar› 3 bini bulan iflçi, memur ve ö¤rencilerin düzenledi¤i yürüyüfle nunda iflten ç›kar›laca¤› aç›klanan 320 geçici iflçinin sürekli kadroya al›nmademokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve 8 saatlik ifl b›rakma eylemi yapan s› için Akropolis’i iflgal etti. ‹flgalin üçüncü günü Yunan polisi iflçilere gaz itfaiye iflçileri de kat›ld›. ‹fl saatlerine getirilen yeni düzenlemeyi kabul etmedikleri takdirde iflten ç›kar›lmakla tehdit edilen binlerce itfaiye iflçisi 1 Ka- bombas›yla sald›rarak çok say›da iflçiyi yaralad› ve iflgali sona erdirdi. s›m’da da ifl b›rakma eylemi yapacaklar›n› bildirdiler. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

“Karkerên Hemu Welatan Yekbin!” (Marx-Engels)

5


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Dünyadan

fiili’de Maden ‹flçileri Gerçekten Kurtuldu Mu? fiili’de 5 A¤ustos 2010 tarihinde San Jose Bak›r ve Alt›n Maden ‹flletmesi’nde meydana gelen göçükten sonra 69 gün boyunca yerin 700 metre alt›nda mahsur kalan 33 madenci 13 Ekim 2010’da kurtar›ld›lar. Kurtarma operasyonu bütün dünyada medyatik bir flova dönüfltürüldü. Bir milyardan fazla insan›n bu haberleri izledi¤i hesaplan›yor. Haber malzemesi tükenince göçükteki madencilerle ilgili filmler ve belgesellerin çekilmesine, kitaplar›n yay›nlanmas›na baflland›. Madencilere yaflad›klar› olaylar› anlatmalar› karfl›l›¤›nda yüksek miktarda para teklif ediliyor. fiimdiye kadar madencilerin özel hayat› dahil her fleye de¤inildi ama bu kazan›n nedenlerine, koflullar ayn› kald›¤› sürece benzer kazalar›n gelecekte de yaflanaca¤›n›n kaç›n›lmaz oldu¤una dair hiçbir fley söylenmedi. Toprak alt›ndan ç›kar›lan ilk iflçiye sar›lan fiili Devlet Baflkan› Sebastian Pinera ayn› zamanda enerji, maden ve perakende sektörlerinde büyük flirketlere sahip, ülkenin en zengin ifladamlar›ndan biri. Kardefli ve eski ifl orta¤› Juan Pinera, Pinochet döneminde Çal›flma Bakan›’yd›. Juan Pinera, faflist bir darbe s›ras›nda katledilen ilerici lider Salvador Allende’nin bafllatt›¤› devletlefltirme politikalar›na son vererek madenleri özellefltirmiflti. Bak›r, kömür, alt›n gibi madenlerin uluslararas› piyasalardaki fiyat› art›nca, bu art›fla paralel olarak, hammade ihraç eden bir ülke olan fiili’deki ifl kazalar›nda da büyük bir art›fl meydana gelmektedir. Bak›r›n libresinin 0.8 dolar oldu¤u 2002 y›l›nda 28 ölümcül kaza yaflanm›flt›. Bak›r›n libre bafl› fiyat› 2007 y›l›nda 3.2 dolara ç›k›nca, kazalarda ölen madencilerin say›s› da 40’a yükselmiflti. Bir devlet kurumu olan Jeoloji ve Maden ‹flletmesinin verdi¤i resmi rakamlara göre fiili’de son on y›lda 400, son yirmi befl y›lda 742 maden iflçisi hayat›n› kaybetti. Her y›l ortalama 40 madenci hayat›n› kaybediyor. Geçen sene hayat›n› kaybedenlerin say›s› 31’i bulmufltu. Bu, son olayda kurtar›lan madencilerin say›s›na neredeyse eflit bir rakam. Son göçü¤ün meydana geldi¤i San Jose Bak›r ve Alt›n Maden ‹flletmesi’nde ise kaza “geliyorum” demiflti. 2004 y›l›nda meydana gelen bir kaza bir iflçinin hayat›na malolmufltu. Üç y›l sonra üç iflçinin daha hayat›n› kaybetmesi üzerine iflçiler flirketi mahkemeye verdiler. Maden geçen y›l geçici olarak kapat›ld›. fiirket, güvenlik önlemlerini ald›¤›n› belirtince, maden yeniden aç›ld›. Ama 2007 y›l›nda meydana gelen ve ölümle sonuçlanan bir baflka kaza, firman›n tekrar kapat›lmas›na yol açt›. fiirket yeniden güvenlik önlemlerinin al›nd›¤›na dair iddialarla madeni açt›rmay› baflard›. ‹flçiler koflullar›n de¤iflmedi¤ini, yüksek risk alt›nda çal›flt›klar›n› defalarca aç›kla-

malar›na ra¤men, seslerini duyuramam›fllard›. Madencilerin kurtar›lmas›ndan üç gün sonra fiili’nin Petorca bölgesinde bulunan bir yer alt› madeninde meydana gelen göçükte 26 yafl›ndaki Roberto Fernandez ad›nda bir madenci hayat›n› kaybetti. fiili’de ve dünyan›n her yerinde - benzer çal›flma koflullar› de¤iflmedi¤i sürece maden kazalar›na dair haberleri duymaya devam edece¤iz. Türkiye’deki burjuva medyan›n da genifl yer verdi¤i fiili’deki olay, bunca suland›r›lm›fl ve maddi koflullar›ndan soyutlanm›fl bir biçimde yans›t›lmas›na ra¤men ister istemez Türkiye’deki maden kazalar›n› ve kazalar sonras›nda Türk yetkililerin verdikleri demeçleri hat›rlatt›. Bu durum, 17 May›s 2010 tarihinde Zonguldak’ta meydana gelen grizu patlamas›ndan sonra iflçiler için “güzel öldüler” aç›klamas›n› yapan Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakan› Ömer Dinçer’i özellikle rahats›z etti. fiilili madenciler kurtar›ld›ktan sonra Ömer Dinçer flu aç›klamay› yapt›: “‹flçilerimizi 560 metreden 3 günde ç›kar›rd›k. Biz çok daha iyiyiz.” Oysa, Zonguldak’taki patlamada hayat›n› kaybeden Engin Düzcük ve Dursun Kartal adl› iflçilerin cesetlerine hala ulafl›lamad›. Bakan Dinçer gayet iyi bilmektedir ki, Türkiye maden kazalar›nda yaflanan ölümlerde fiili’yi çok geride b›rakmaktad›r. TBMM Maden Araflt›rma Komisyonu'nun haz›rlad›¤› rapora göre 1941 y›l›ndan beri Türkiye’de y›lda ortalama 247 maden iflçisi hayat›n› kaybetmektedir. fiilili madencilerin bu kadar haber yap›lmas› Bakan› iflte bu yüzden rahats›z etmektedir. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

1. Sayfadaki Kürt Sorunu’nun Ad›n› Koymak yaz›s›n›n devam›

maddesinin eklenmesi tart›flmalar›. 3- Bölgesel özerklik. Bunlar›n kusulma- ve Yeni fiafak’tan Ali Bayramo¤lu örne¤inde oldu¤u gibi) polis liberalleri, s› laz›m ki pislikler temizlensin. Kabullenilmesi zor olan konuflmalar yap›l- ayn› süreçte, gazetelerinde, Türkiye’nin demokratikleflti¤ini, ordunun rolümal›.” fieklindeydi. nün azalmas›na karfl›l›k PKK’nin de silah b›rakmas› gerekti¤ini söylediler. Milliyetçi patron Sedat Beyin kafas›na tafl m› düflmüfltü? Hay›r. Silahla siyasetin “milliyetçili¤in ve askeri vesayetin önünü açt›¤›”n›, bunla“Bunlar›n kusulmas› laz›m ki pislikler temizlensin” sözü asl›nda “Ko- ra bahane teflkil etti¤ini savunan, Boyner’in yukar›da anlatt›¤› masallara nuflal›m, konuflal›m, hele bir siperlerinden kafalar›n› göstersinler!” uygun yaz›lar yazd›lar. Bu beylere göre “demokratik aç›l›m›n” baflar›l› olmademekti. Bu söz ayn› zamanda ABD ve TÜS‹AD destekli “Kürt aç›l›- s› için Kürtler, sorunu “ulusal bir sorun”, bir ulusal kurtulufl meselesi olarak m›” politikas›n›n özünü yans›t›yordu. Anlafl›lan bu iç tart›flma o boyuta görmemelidir. Silahl› mücadeleyi b›rakmal› ve kendilerine temsilci olarak varm›flt›r ki, 6 Temmuz 2010 tarihli Hürriyet’te TÜS‹AD’›n sesi Ertu¤rul Öz- BDP veya PKK’yi (“fliddet severleri”) de¤il, sermayeye ba¤l› bir partiyi vekök’ün “Birlikte Yaflamak Zorunda M›y›z?” yaz›s›yla meydana ç›kmas› ge- ya grubu (AKP, Gülen cemaati vs…) seçerek “temsilde ço¤ulculu¤u” sa¤rekmifltir. Sahibinin sesi Ertu¤rul Özkök bu lamal›d›r. Ve bütün bu nutuklar, Kürt halk›n›n yaz›s›nda, daha önce Cumhuriyet gazetesinyasal yoldan seçilmifl temsilcileri içeri t›k›l›rken Aç›kt›r ki “demokrasi”, halk sermayede “‘Türk taraf›’n›n elinde tek koz var: Kürtlerin at›lmaktad›r! Aç›kt›r ki “demokrasi”, halk sermaye boyun e¤di¤i sürece vard›r, halk kitleço¤unlu¤unun ayr›lmay› isteyip istemedikleri! yeye boyun e¤di¤i sürece vard›r, halk kitlesi basi ba¤›ms›z hareket etmeye ve haklar›n› Çünkü, do¤al veya anormal, tüm ayr›l›klar›n, ¤›ms›z hareket etmeye ve haklar›n› bu flekilde bu flekilde talep etmeye bafllad› m› onu herkese bir faturas› olacakt›r” diye tehdit savutalep etmeye bafllad› m› onu tekrar “demokratekrar “demokratiklefltirmek” polis liberan Orhan Bursal›’y› alk›fllayarak, aç›kça tiklefltirmek” polis liberalleriyle savc›lar›n göre“Türkler ve Kürtler” olarak iki ayr› ulustan bahvidir! Lenin 1901’de yazd›¤› “Zemstvo’nun Düflralleriyle savc›lar›n görevidir! sediyor ve “gerekirse ayr›lmay› da tart›fl›r›z” dimanlar› ve Liberalizmin Hanibal’leri” makalesinyordu, diyebiliyordu. Çünkü sermayenin “tart›flde bir yerde flöyle der: “Otokrasinin (yani Çarl›k ma özgürlü¤ü” aç›kça en geri ve ›rkç› söylemlere, “Kürtlere bedel ödettire- rejiminin) tarihsel deneyimi, sadece devleti y›ld›rma ve yozlaflt›rma taktiklim, fatura ödesinler” gibi tehditlerin “özgürlü¤üne” dayan›yordu. Türk ser- leri izlemeye itmekle kalmad›, ama ayn› zamanda birçok ba¤›ms›z liberali maye s›n›f›, Sedat Alo¤lu örne¤inde oldu¤u gibi kendi içindeki halk- devlete bu taktikleri tavsiye etmeye itti” (Lenin, “Toplu Eserler” Cilt 5). Bitan gizli tart›flmalarda, tüm ›rkç› heves ve özlemlerini de birlikte “ku- zim polis liberallerimiz de iflte bu flekilde patronlar›n kendi s›n›fsal denesarak”, bir halk›n kendi kaderini tayin hakk›n›n varl›¤› ve meflrulu¤u yimlerine dayal› isteklerini allay›p pullayarak polis devletinin Kürt sorunungerçe¤ini bilmekte ve kabul etmektedir. Ancak bu “tart›flma özgürlü- daki dan›flmanlar› oldular. fiöyle dediler: Demokrasi gelecek bekleyin, ye¤ü”nü sadece kendisine ve kendine ba¤l› ayd›n ve yazar-çizerlere ve ter ki siz “Ulusal sorun”, “ulusal kurtulufl” demeyin, silahlar› ve mücadeleyi sadece bir tehdit ve flantaj unsuru olarak kullan›lmak üzere tan›mak- b›rak›n! tad›r. Sermayeye ba¤l›l›k yemini olmayan biri, örne¤in halktan veya iflçi ‹flte bu olgular›n hepsi birlikte de¤erlendirildi¤inde, sermayenin halka hareketinden gelen biri veya naylon komünistlerden olmayan bir komünist anlatmad›¤› gerçek bak›fl aç›s› ortaya ç›kmaktad›r. O da fludur: “Kürt soruya da ba¤›ms›z baflka biri bunu Türk halk› önünde tart›flmaya kalkt› m› so- nu”, bir ulusal sorundur. Do¤uda kendini “Kürt ulusal demokratik hareketi” nu “hain” yaftas› yemek, linç veya savc›l›k ve hapistir. Bu ikiyüzlülü¤e en olarak adland›ran ba¤›ms›z bir kitle hareketi, silahl› ya da sivil örgütlü bir son örnek, Baflbakan yard›mc›s› bakan Cemil Çiçek’in 21 Ekimde Radikal mücadele vard›r. Bu hareket, Kürt halk›n›n büyük ço¤unlu¤unun destek vegazetesinde yay›nlanan röportaj›d›r. Bakan burada, BDP’yi hem bar›fl iste- ya sempatisini kazanmaktad›r. Çeyrek asra aflk›n bir süredir silahl› mücamek hem de PKK’yi savunmakla suçlad› ve PKK’nin dünyan›n baflka yer- dele veya demokratik kitle eylemleriyle kazan›m elde etmeleri, esas olarak lerindeki benzerleri üzerinde bizzat kendisinin de çal›flt›¤›n› söyledi. Sayd›- Bat›’daki Türk ço¤unlu¤un, özellikle de proleter ve yar› proleter kesimlerin, ¤› örnekler ‹rlanda’n›n kuzeyinin ‹ngiliz boyunduru¤undan kurtar›larak bir- hayatlar›n› ancak örgütlü mücadele ile düzeltebileceklerini anlamalar›na lefltirilmesi için mücadele eden ‹RA, Bask bölgesinin ‹spanya’dan ba¤›m- neden olacak sermaye için tehlikeli bir örnektir. Bunun için yok edilmeli ya s›zl›¤› için mücadele eden ETA gibi örgütlerdi. Bakan elbette bunlar›n hep- da dejenere edilmelidir, “silahs›zland›r›lmal›d›r”. Kürtlerin ulus olarak varl›sinin “terör” örgütü oldu¤unu belirtmeyi unutmad›. Ama bizdekine benzet- ¤› eskiden reddedilirken bugün kabul edilmelidir ama haklar› tan›nmamal›ti¤i bu örgütlerin hepsinin flu ya da bu flekilde ulusal kurtuluflu amaçlayan d›r. Her f›rsat (ister çat›flma ister görüflmeyle oyalama) de¤erlendirilerek örgütler oldu¤unu herkes bilir. Yani bakan, bizdeki “Kürt sorununun” da BDP ve PKK tasfiye edilmelidir. Sermaye, ulusal sorunu Türk ve Kürt iflçi ulusal sorun oldu¤unu, aynen patronlar› gibi üstü örtülü olarak, kabul et- ve emekçiler aras›ndaki bölünmeyi en k›flk›rt›c› flekilde kendi menfaatine mektedir. çevirmek için, onu her f›rsatta uzun, ac›l› bir oyalama sürecine sokmaya Baflbakan ve hükümeti, arada bir kavga etti¤i efendilerinin yukar›daki çal›flmaktad›r. önce “kusma” sonra da “pislikleri temizleme” talimatlar›na uydu. Hükümet, ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Öcalan, PKK ve BDP ile görüfltü. Hükümet yanl›s› (Taraf’tan Ahmet Altan

6

“Bütün ülkelerin iflçileri birlefliniz” (Marx-Engels)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

S›n›f ve Politika

‹flçi-Kitle Çal›flmas› Üzerine Türkiye devrimci hareketinin, üzerine en çok vurgu yap›p en az baflar›l› oldu¤u alan iflçi-kitle çal›flmas› alan›d›r. Devrimci gruplar, hiçbir zaman iflçi-kitle çal›flmas› noktas›nda söylemine karfl›l›k gelebilen düzeyde bir baflar› gösteremediler. Seksenden sonraki ilk ciddî iflçi eylemlerinin yaflanm›fl oldu¤u 1989 bahar eylemlili¤i döneminde, devrimci gruplar iflçi eylemlerinin peflinden koflturan bir pozisyon içindeydi. ‘89 bahar eylemliliklerinde, seksenden önce yaflanm›fl olan iflçi s›n›f› direnifllerinin etkilerinin izleri görülmekteydi. Bu eylemliliklerde devrimci gruplar, sürecin tamamen d›fl›nda de¤ildi. Ancak, eylemlilikleri yönetip yönlendirebilen bir iliflkilenmesinden söz etme olana¤› yoktu. Hareketlenme ve direnifllerin bafl göstermesi üzerine oluflan iflyeri komiteleri veya direnifl komiteleri içinde parçal› düzeylerde de olsa devrimci gruplar›n iliflkilenmesi vard›. Ama direnifllere ve oluflturulan direnifl komitelerine damgas›n› vuranlar; do¤al iflçi önderleri diyebilece¤imiz eskiden de belli bir tarih ve s›n›f bilincine ve iflçi s›n›f› mücadelesi deneyimine sahip olan iflçilerdi. En son yaflanan TEKEL iflçilerinin eylemleri de gene önceki dönemlerde yaflanan direnifl ve mücadelelerin etkisini üzerinde tafl›yan, do¤al iflçi önderleri taraf›ndan yönlendirilen bir eylemdi. Bu eylem, iflçi s›n›f›n›n sendikal birli¤i için mücadele eden sendikalar›n›n, siyasal birlik için dövüflen Proletarya Partisi’nin olmad›¤›n› ve devrimci gruplar›n mevcut çok parçal› yap›lar›yla iflçi s›n›f›na bir faydas›n›n dokunmad›¤›n› göstermifl oldu. 1989 bahar eylemliliklerinde pratik olarak içinden bildi¤imiz flekliyle; devrimci gruplar sabah gazeteden ö¤rendikleri direnifl yerine koflturarak gidiyorlard›. Ayn› flekilde direnifl yerine bir muhabir, koflturarak geliyordu. “Öncü” iddias›yla direnifl yerine gelen kadrolar bu direniflin hangi nedenden dolay› ve nas›l bafllad›¤›n› dahi bilmiyorlard›. Gelen muhabir de orada rastlad›¤› bir iflçiyle röportaja girifliyordu. Bir süre sonra direnifl yerine getirilen söz konusu dergi ve gazetelerde kendileriyle ilgili ç›kan haber ve yaz›lan okuyan iflçiler, bu yaz›larla alay ediyorlard›. Çünkü bu yaz›lar direniflin gerçek bilgisini yans›tan yaz›lar de-

¤ildi. Bu yaz›lar devrimci gruplar›n iflçi s›n›f›n›n ne kadar d›fl›nda olduklar›n› âdeta kan›tlayan yaz›lard›. 1993’te bafl›ndan sonuna kadar birlikte 23 gün Ankara’ya yürüdü¤ümüz K⤛thane belediye iflçileri, bu direniflle ilgili gruplar›n yay›n organlar›nda ç›kan yaz›larla alay ediyorlard›. ‹flçiler devrimci gruplar›n kendilerinin yan›nda olmalar›n› kendileri için faydal› görüyorlard›. Ancak onlarla organik bir iliflki kurmuyorlard›. Direnifl boyunca faydal› olabilecek geçici bir iliflki olarak görüyorlard›. Bir bak›ma iflçiler bu iliflkilenmeye faydac› bir mant›kla yaklafl›yorlard›. Bu iflçilerde bu türden bir mant›¤›n oluflmas›n›n tarihsel nedenleri vard›. ‹flçilerin ço¤unlu¤u orta yafl›n üzerinde iflçilerdi. Hem Alevi kökenli olmaktan kaynaklanan, hem de yaflad›klar› emekçi mahallelerde devrimci çal›flmalar› görmüfl, bir k›sm› bu çal›flmalar içinde bir flekilde yer alm›fl, sonuç olarak devrimci gruplara mesafeli durmak gerekti¤i yarg›s›na ulaflm›fllar. Devrimci hareketin faflist darbeyle etkisizlefltirilmesi, dünyada yaflanan sosyalizm denemelerinin geriye düflmüfl olmas› vb. etkenler iflçilerde bu türden bir mant›k gelifltirmiflti. Devrimci gruplar›n bu durumu kavramas› olanaks›zd›. Çünkü her grup, bu direniflin bafllad›¤›n› duydu¤u anda birkaç insan›n› buraya yollam›flt›. Buraya gelen insanlar›n herhangi bir direnifl deneyimi yoktu. ‹flçi s›n›f›n› tan›m›yorlard›. Grev ve direnifller üzerine bir teorik birikimi ya da bir perspektifi de yoktu. Yaln›zca kendilerine verilen görevi yerine getirerek direnifl yerinde bulunuyorlard›. Oradaki iflçileri etkileyip örgütleyebilecek bir donan›mdan bir perspektiften yoksunlard›. Hatta oradaki iflçilerin bir k›sm› kendilerine önderlik etme iddias›yla gelen kadrolardan daha birikimliydi. Fakat bu iflçilerin devrime ve devrimcilere karfl› umudu k›r›kt›. Bu dönemdeki di¤er direnifllerde de oldu¤u gibi, devrimci gruplar belediye iflçilerinin bu direnifli boyunca iflçilerle kal›c› bir iliflki ve örgütlenmeyi gerçeklefltiremedi. ‹flçiler direnifl boyunca buraya kat›lan devrimcilerle geçici bir iliflkiyi yürüttüler, fakat direnifl bittikten sonra kendi yaflamlar›na geri döndüler. Devrimci gruplar geçici destekçi konumunun ötesine geçemedi. Hem bu co¤rafyada henüz afl›lamam›fl olan

15/16 Haziran iflçi direnifli, hem de dünyadaki iflçi hareketleri deneyimi flunu ö¤retmifltir: Proletarya Partisi’nin oluflturulmam›fl oldu¤u koflullarda çeflitli direnifller olur. Çeflitli lokal baflkald›r›lar olur. Fakat bunlar›n sonuç alma flans› zay›ft›r. Uzun vadeli ve kal›c› baflar›lar ya da mevziler kazanmas› için Proletarya Partisi zorunlu bir gerekliliktir. Komünist kadrolar›n birinci görevi Proletarya Partisi’ni oluflturma mücadelesi vermek, bunun için gerekli olan araç ve yöntemleri gelifltirmektir. Mevcut durumda Proletarya Partisi ve buna ba¤l› olan s›n›f sendikalar› olmad›¤›na göre, iflçikitle çal›flmas›n› hangi organlarla ve nas›l yürütece¤iz? Proletarya Partisi’ni oluflturmak için Komünistlerin Birli¤i’ni sa¤lama mücadelesi yürüten kadrolar olarak, iflçi s›n›f›n› hücreler-komiteler-birlikler biçiminde örgütleme faaliyeti yürütmek zorunday›z. Ayn› zamanda bu çal›flmada oluflturulacak kuvvetle, di¤er devrimci gruplar› birli¤e zorlayacak bas›nc› da oluflturma olana¤›na ulaflabiliriz. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi iflçilerin, iflçi birli¤i komiteleri veya iflçi birlikleri olarak örgütlendirilebilmesi için bir a¤ ifllevi görebilir. Hem de¤iflik sektör ve de¤iflik mekânlarda bulunan iflçi birliklerinin birbirleriyle politik ve pratik ba¤lar›n› sa¤layacak, hem de iflçilerin politik olarak bilinçlenmesi ve kendi felsefesiyle donanmas› için bir araç olacakt›r. S›n›f›n, iflçi birli¤i komiteleri biçiminde ba¤›ms›z bir güç olarak örgütlenebilmesi ve ba¤›nt›l› olarak devrimci hareketin parçal› yap›s›na son verip, Proletarya Partisi’ni oluflturmak için komünist birlik koordinasyonunu sa¤layacak olan kadrolar›n yetiflmesi zorunludur. ‹radi olarak teorik ve pratik bir bas›nç olmaks›z›n birlik ve parti sorunlar›n›n çözülmesi olanakl› de¤ildir. Turgay Ulu 2 Nolu F Tipi Cezaevi-Kand›ra-Kocaeli 5 A¤ustos 2010 Not: Turgay Ulu’nun bu özet yaz›s›n›n tamam› SORUN Polemik Dergisi’nin 43.Say›s›nda yay›mlanm›flt›r. (‹.B.)

Eylemdeki Sloganlar›n Dili “Eylemdeki Sloganlar›n Dili” bafll›kl› yaz› dizimizi bu kez 1991 y›l›nda Zonguldak Maden ‹flçilerinin gerçeklefltirdi¤i Grev ve eylemlerde yaflanan örneklerle aç›klamak, böylece de tarihsel bir hat›rlatma yapmak istiyoruz: Sendika Zonguldak Maden ‹flçilerinin talepleri kabul edilmeyince 3 Ocak 1991 tarihinde “ifle gitmeme” karar› ald›. Bu karar, iflçi s›n›f›n›n özlemlerine cevap olmasa da, gene de bir kazan›md›. Türk-‹fl’e ba¤l› GM‹S’in ald›¤› grev karar›n› iflçi s›n›f› içinde tutarl› iflçi-kitle çal›flmas› yapanlar›n tabanda yaratt›¤› birliktelik ve bu birlikteli¤in sendika üst yönetimine yapt›¤› bas›nç haz›rlad›. Türk-‹fl ve GM‹S iflçilerin kararl› mücadelesinin gerisinde kald›. Maden iflçilerinin bu anlaml› mücadelesi daha ileri bir ad›mla, Genel Grev ile taçland›r›lmal›yd›. ‹flçiler her gün çeflitli yönlerden 15 km yol yürüyerek çeflitli mitingler düzenledi. Mitinglere kat›l›m say›s› zamanla 70 binden 120 bine ulaflt›. Grev, ülke çap›nda çeflitli dayan›flma halkalar›n› yaratt›. Devletin bask›s› iflçi s›n›f›n›n birlik ve dayan›flmas›n› bozmaya yetmedi. Sözün özü: Maden iflçileri kendi tarihlerini yazd›. ‹flçi s›n›f› siyasetin gündemine kendi damgas›n› vurdu. ‹flçi s›n›f› bu Grev sayesinde hem ö¤rendi hem de ö¤retti. ‹flçi s›n›f›n›n birli¤i kendi yasall›k ve meflrulu¤unu da kan›tlad›. GM‹S’in sendika bürokratlar› gerici ANAP iktidar› ile uzlaflarak Zonguldak Maden ‹flçilerinin bu anlaml›

Zonguldak-Ankara tarihi yürüyüflünü içerden vurdu ve engelledi. Zonguldak Maden ‹flçilerinin Grev, Miting ve Ankara yürüyüflünde üretti¤i sloganlar flöyleydi: -

‹flçiler El Ele Genel Greve! Yaflas›n ‹flçi S›n›f›n›n Birli¤i! Çankaya’n›n fiiflman› ‹flçi Düflman›! Padiflah ‹stifa! Çankaya Özal’a Mezar Olacak! Hükümet ‹stifa! Sendika Sendika Duy Sesimizi Bu Gelen ‹flçinin Ayak Sesleri!.. Zonguldak Botan Elele!..

Zonguldak Maden ‹flçileri çeflitli eylemlerindeki bu sloganlar› tabanda yarat›lan birlikteliklerin uzant›s›nda ve kendi bilinçleriyle üretmiflti. Sloganlar›n hepsi de anlaml› ve do¤ruydu. Dönemin s›n›f mücadelesinin rengini yans›t›yordu. Fakat oportünist sendika bürokrasisi “‹flçi S›n›f›n›n Ayak Seslerini” duymak istemedi. Duymak zorunda kald›¤›nda da sistemle uzlaflarak s›n›fa ihanetin gere¤ini yerine getirdi. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nin Sözü: “‹flçi S›n›f›n›n Siyasal ve Sendikal Birli¤i” davam›z tabanda yarat›lan birlikteliklerin do¤rultusunda gerçekleflebilmifl olsayd› ne sendika bürokratlar› ne de iflçi s›n›f› ve sosyalizm ad›na(!) kendili¤inden kurulan örgütlerin dedi¤i olurdu… ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

"‹nsanlar› yumruklar alt›nda ezenler, insanl›¤› ise muhtaçlara sadaka vermekten ibaret bilenler ezilsin!" (Mustafa Suphi)

7


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹flçi Haklar›

Geri Al›nan “‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i” Yasa Tasar›s› Neler Götürecekti? 2010 y›l› bahar sonunda, referandum yaygaras›yla ayn› döneme rastlad›¤› için gözden uzak kalan olaylardan biri Çal›flma Bakanl›¤›’n›n yeni bir ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤i yasa tasar›s›yla ortaya ç›kmas› oldu. Tasar›, Türk Tabipler Birli¤i’ni, mühendisler odas›n› ve sorumluluk hisseden birkaç meslek kuruluflunu aya¤a kald›rd›. Bakanl›k daha önce 2006 y›l›nda da benzer bir tasar›yla ortaya ç›km›fl ve tepkiler üzerine geri ad›m atm›flt›. Bu sefer de yo¤un tepkiler sonucu tasar› flimdilik geri çekildi. Kamuoyu halen bu tasar›n›n tüm ayr›nt›lar› hakk›nda tam bilgi sahibi de¤ildir. Çünkü sadece belli kurum ve kiflilere gönderilmifltir. Bakanl›¤›n internet sitesinde bile bu taslak yoktur. Ancak bu tasar›, bizzat MESS’in “Sicil” dergisinin Eylül say›s›nda bir ö¤retim üyesinin makalesine konu olmufltur. Bu makaleden ve di¤er olgulardan da hareketle yasa tasar›s›n›n gerçek amac› hakk›nda bir fikir edinilebilir. Tasar›n›n Türkiye’de esas olarak ‹fl Kanunu’nun 77. ve sonra gelen maddelerinde düzenlenen ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤inin Avrupa Birli¤i ülkelerindekine benzer flekilde ayr› bir kanunda düzenlenmesi için ortaya at›ld›¤› söylenmektedir. Ancak yasa meclisten geçseydi oluflacak muhtemel manzara afla¤›daki gibidir. “‹fl Sa¤l›¤› ve Güvenli¤i” yasa tasar›s›n›n kanunlaflmas› halinde ‹fl Kanunu’nun “Maden ocaklar› ile kablo döflemesi, kanalizasyon ve tünel inflaat› gibi yer alt›nda veya su alt›nda çal›fl›lacak ifllerde on sekiz yafl›n› doldurmam›fl erkek ve her yafltaki kad›nlar›n” çal›flt›r›lmas›n› yasaklayan 72. maddesi, “On alt› yafl›n› doldurmam›fl genç iflçiler ve çocuklar ile çal›flt›¤› iflle ilgili mesleki e¤itim almam›fl iflçiler a¤›r ve tehlikeli ifllerde çal›flt›r›lamaz” fleklinde bafllayan 85. maddesi, “A¤›r ve tehlikeli ifllerde” rapor al›nmas›n› flart koflan 86. maddesi, 18 yafl›ndaki ve daha küçük yafltaki iflçiler için ifle giriflte sa¤l›k raporu al›nmas› ve daha sonra düzenli muayene edilmeleri hakk›ndaki 87. maddesi, gebe ve çocuk emziren kad›n iflçilerin nas›l çal›flt›r›laca¤›na dair bakanl›¤›n yönetmelik ç›karmas›n› öngören 88. maddesi kalkacakt›r. Daha önemlisi, patronu ifl kazalar›na karfl› “iflyerinde” “her türlü” tedbiri almakla yükümlü tutan, özcesi iflçinin hakk›n› biraz olsun koruyan ve patronun sorumlulu¤unu geniflleten 77. maddesi yürürlükten kald›r›lacakt›r. Gece çal›flt›r›lan iflçilerin sa¤l›klar›n›n korunmas› ve rapor al›nmas›n› öngören yasa hükümleri de kald›r›lacakt›r. Günlük çal›flma süresinin a¤›r ifllerde bile bazen 1012 saati aflt›¤› bir ülkede “Sa¤l›k kurallar› bak›m›ndan günde ancak yedi buçuk saat ve daha az çal›fl›lmas› gereken ifller” için Çal›flma ve Sa¤l›k Bakanl›klar›n›n ortaklafla yönetmelik ç›karmas›n› flart koflan, yani biraz olsun insaf edip en fazla 7,5 saat çal›fl›labilecek ifller oldu¤unu kabul eden ‹fl Kanunu’nun 63. maddesinin son f›kras› da muhtemelen yukar›dakilerle ayn› ak›beti paylaflacakt›r.

Kald›r›lan maddelerin yerine ne getirilece¤i belli de¤ildir. Taslakta patronlar›n ifl kazas›n› bildirme yükümlülü¤ü 3 günden fazla iflgünü kayb› olan ifl kazalar›yla s›n›rlanm›flt›r. Yani her gün her saat gerçekleflen ve Türkiye’de iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤inin gerçek düzeyinin anlafl›lmas›na yard›mc› olan “ufak” ifl kazalar› resmi kurumlara bildirilmeyecek ve kay›t d›fl› kalacakt›r. Herhalde sa¤l›kl› bir istatisti¤in önüne geçilerek gerçe¤in saklanmak istenmesinin nedeni, Türkiye’nin ifl kazalar› konusunda Avrupa ve Dünya flampiyonlu¤una oynamas›d›r. Taslakta ayn› maddede bundan hemen sonra patronlar için k⤛t üzerinde getirilen “iflyerinde gerçekleflen tüm ifl kazalar›n›n kayd›n› tutma” yükümlülü¤ü bu nedenle daha bafltan hiçbir pratik anlam tafl›mamaktad›r ve göz boyamak için getirildi¤i aç›kt›r. Böylece ifl kazalar›n›n say›s› tam da Türk usulü k›sa yoldan azalt›lm›fl olacakt›r! Tasar›n›n geçmesi halinde ayr›ca, tafleron uygulamas› art›k “iflletmenin ve iflin gere¤i ile teknolojik nedenlerle uzmanl›k gerektiren” ifller için de¤il “iflin gere¤i veya teknolojik nedenlerle uzmanl›k gerektiren ifller” için olabilecektir. Yani eskiden koflul olarak “iflin gere¤i” ve “teknolojik nedenler” bir arada istenirken art›k “veya” kelimesi sayesinde bu koflullardan sadece biri tafleron çal›flt›rma için yeterli olacakt›r. Tafleron uygulamas› daha da yayg›nlaflacakt›r. Aç›kt›r ki bu tasar›n›n amac› iflçinin sa¤l›¤›n› korumak de¤il onun kan› ve can› pahas›na patrona ait “iflin güvenli¤ini” korumak ve ifl kazalar›n›n patrona maliyetini azaltmakt›r. Tasar›da iflçinin yükümlülüklerinin sanki patronla eflit taraflarm›fl gibi son derece ayr›nt›l› olarak düzenlenmesi ve iflçinin “iflin güvenli¤ini tehlikeye düflürmemek”le sorumlu tutulmas› da bunun göstergesidir. Bu, patronlar›n birçok ifl kazas›nda ortaya att›klar› “iflçiler kendi kendilerini yaralad›lar” yalan›n›n yasa haline getirilmesidir. ‹fl Kanunu’nun 77. maddesinde patronun “iflyerinde” ifl sa¤l›¤› ve güvenli¤ine iliflkin “her türlü” tedbiri alma zorunlulu¤u yerine çal›flan›n sadece “iflle ilgili” sa¤l›k ve güvenli¤ini sa¤lama zorunlulu¤u getirilecektir. 77. madde kald›r›larak patronun ifl cinayetinden sorumlulu¤u ve tazminat yükümlülü¤ünün (ya da hukukçular›n deyimiyle “iflçiyi gözetme borcunun”) daralt›lmas›n›n yolu aç›lacakt›r. Sonuçta ifl cinayetleri daha çok teflvik edilecektir. ‹flte bu cinayet tasar›s› flimdilik geri çekilmifltir. Ama sermaye bulabildi¤i her türlü ifl gücünün (erkek, kad›n veya çocuk eti fark etmez) kan›n› emerek yaflayabilir. Bu alandaki her türlü engelden her f›rsatta kurtulmaya çal›fl›r. Bu nedenle sermaye ve onun partileri, hiç belli etmeden bu kaz›¤› atmak, yani bu yasay› ç›karmak ya da buradaki hükümlerin benzerini ‹fl Yasas›’na sokarak ifl cinayetlerini daha fazla serbest b›rakmak için hiç bir f›rsat› kaç›rmayacakt›r. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ HUKUK B‹R‹M‹

‹flçi Sa¤l›¤› Ve Güvenli¤inden ‹fl Sa¤l›¤› Ve Güvenli¤ine Dünya Sa¤l›k Örgütü’nün tan›m›na göre: “Sa¤l›k yaln›z hastal›k ve sakatl›¤›n olmamas› de¤il, fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.” Bu tan›mlama, kiflilerin sa¤l›k durumlar›ndaki farkl›l›klar› ortaya koydu¤u gibi, sa¤l›kl› davran›fllarla var›lmak istenen amac› da belirtmektedir.‹flçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤inin en çok kabul gören tan›m›na göre; “‹fl güvenli¤i, iflyerlerindeki çal›flma koflullar›n›n sa¤l›k ve güvenlik içinde olmas›n› temin eden ve sonucunda ifl kazalar› ile meslek hastal›klar›n› azaltan bir bilimdir.” ‹fl güvenli¤i hukuki aç›dan, “‹flin yap›lmas› s›ras›nda iflçilerin karfl›laflt›¤› tehlikelerin ortadan kald›r›lmas› veya azalt›lmas› konusunda, esas olarak iflverene, kamu hukuku temelinde getirilen yükümlere iliflkin hukuk kurallar›n›n bütünüdür.” fleklinde tan›mlanm›flt›r. Tan›mlara göre iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i kavram›, iflçinin sa¤l›k ve emniyetinin iflyeri s›n›rlar› ve ifl dolay›s›yla do¤an tehlikeler karfl›s›nda korunmas›n› kapsamaktad›r.Genifl anlamda iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤ini etkileyen ve ilgilendiren ve iflyeri d›fl›ndan kaynaklanan riskleri de kapsam›na dahil eden bir kavramd›r. Bu ba¤lamda her türlü iflte çal›flanlar›n bedensel, ruhsal ve sosyal durumlar›n›n iyilefltirilmesi, çal›flma flartlar›n›n düzenlenmesi, çal›flanlar›n fiziksel, bedensel ve ruhsal niteliklerine uygun ifllere yerlefltirilmeleri, iflin insana, insan›n da ifle uyumunun sa¤lanmas› iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i konular› aras›ndad›r. Ancak iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i, iflçiler ve iflverenler aç›s›ndan farkl› öneme iflaret etmektedir. ‹fl kazalar› ve meslek hastal›klar›ndan do¤rudan ve en çok etkilenenler iflçilerdir. Yap›lan araflt›rmalar; günümüzde, dünya ölçe¤inde, her saniyede en az üç iflçinin ifl kazalar› sonucunda yaralanmakta oldu¤unu, her üç dakikada bir iflçinin ifl kazas› ya da hastalanma sonucu ölmekte oldu¤unu ortaya koymaktad›r. Ço¤u kez yaralanmalara ve hatta ölümlere yol açabilen ifl kazalar› ve meslek hastal›klar› ile karfl›laflan iflçiler, ifl güçlerinin tümünü ya da bir bölümünü, sürekli veya belirli bir süre kaybedeceklerdir. ‹flçilerin geçici ya da sürekli olarak ifl göremez duruma düflmeleri de üretim süreci sonunda kazanacaklar› gelirden yoksun kalmalar›na neden olacakt›r. Böyle bir durumla karfl›laflan iflçiler, geçici ya da sürekli ifl göremezli¤i karfl›l›¤› bir ödenek alacaklard›r. Sürekli olarak ifl göremez duruma gelen iflçilerin gelir yaratma kapasitesi s›n›rlanacak, rehabilitasyon sonras› ise ancak düflük ücretli bir iflte çal›flabileceklerdir.

8

Konunun iflveren aç›s›ndan önemi ise, ifl kazas› iflin ak›fl›n› durdurarak üretim temposunu yavafllatmas›, üretim ve verimlilik kayb›na neden olmas›ndan kaynaklanmaktad›r. Yani iflçiler aç›s›ndan iflyerinde sa¤lanan güvenlik, iflçinin hayatta kalabilmesi ve yaflam›n› devam ettirebilmesi anlam›na gelirken iflveren aç›s›ndan iflyerinde sa¤lanan güvenli çal›flma ortam› maliyetleri düflürmek, verimlili¤i art›rmak için bir araçt›r. 1990’l› y›llar›n ortalar›ndan itibaren ülkemizde özellikle sa¤l›k ve sosyal bilimlerdeki akademik çevrelerin konu ile ilgili kurumlar›n ve hükümetlerin iflçi sa¤l›¤› kavram› yerine ifl sa¤l›¤› kavram›n› artan oranda kulland›¤› görülmektedir. Emekçileri perspektifinden bak›ld›¤›nda 30 y›ll›k uygulama sürecinde baflar›s›zl›ktan baflar›s›zl›¤a koflmas›na ra¤men, politika üretimi üzerinde etkinli¤ini her geçen gün daha da art›ran neoliberal politikalar ve stratejilerle karfl›l›kl› uyum içinde, sosyal olgular› aç›klamak için kullan›lan kavramlar da de¤iflmektedir. De¤iflim kendisini, daha önce mevcut olmad›klar› iddia edilen (gerçekteyse ço¤unlukla emekçilerin kafas›n› kar›flt›rmak için yeni uydurulan) sosyal olgular› adland›rmak için yeni kavramlar›n oluflturulmas›, mevcut kavramlar›n da anlamlar›n›n kayd›r›lmas› fleklinde d›fla vurmaktad›r. Emek gücü yerine insan sermayesi, iflçi yerine çal›flan , idare yerine yönetiflim gibi kavramlar›n kullan›lmas› da örnek olarak verilebilir. Kullan›lan kavramlar›n bu flekilde de¤ifltirilmesi, bunlar› ortaya atan kiflilerin bak›fl aç›lar›n› ortaya koymaktad›r. ‹fl sa¤l›¤› kavram›n› kullananlar›n önemli bir bölümü kavram›n merkezinde bulunan etkinli¤in ifl oldu¤unu, ifl sa¤l›¤› teriminin iflçi sa¤l›¤› teriminden çal›flma ortam›n› kapsamas› nedeniy-

le daha genel ve kapsay›c› oldu¤unu söylemektedirler. Bu noktadan hareketle söylenebilir ki, gerçekten de 1980 darbesi sonras› süreçte önemli olan olgu yap›lan ifl olmufltur. ‹flçilerin sa¤l›¤›yla, ancak iflin verimlili¤ini etkiledi¤i, yani “ucu iflverene dokundu¤u” için ilgilenilmektedir. Bundan, iflin verimlili¤ini ve dolay›s›yla üretim malitelerini etkilemese, iflçi sa¤l›¤›n›n dikkate bile al›nmayaca¤› sonucu ç›kmaktad›r. Bu aç›dan, bu yeni söylem, eme¤in d›flland›¤› bir platformda geliflmifltir. ‹flçi sa¤l›¤› ve iflçi güvenli¤i kavramlar›n›n içeri¤indeki dönüflümün ard›nda yatan budur. Son tasla¤› Eylül 2008 tarihinde tart›flmaya aç›lan ve TBMM yasama döneminin bafllamas› ile birlikte Meclise indirilecek olan ‹S‹G (‹flçi sa¤l›¤› ve Güvenli¤i) Yasa Tasar›s› ile ilgili çeflitli kayg›lar tafl›nmaktad›r. 4857 say›l› ifl yasas› ile bafllayan süreç, bir yandan esnek ve kurals›z çal›flmay›, iflçileri baflka iflverenlere kiralamay›, tafleronlaflt›rmay› yasal hale getirerek iflverenlere s›n›rs›z kolayl›klar sa¤larken; di¤er yandan k›dem tazminatlar›n›, fazla mesai ücretlerini, sendikal hak ve yetkileri iflverenlerin lehine olarak yeniden düzenlemifltir. Bu durum ise ifl kazalar›n›n bilançosunu h›zla a¤›rlaflt›maktad›r. Ünlü bir hukukçumuz, bir eserinde, ifl kazalar›ndan bahsederken, bunlar› savafl bilânçolar›yla karfl›laflt›ranlar›n abartm›fl say›lamayaca¤›n› söylüyordu. Çok do¤ru. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun (SSK) istatistikleri, 2002’de Türkiye’de 72 bin 344 ifl kazas›, 601 meslek hastal›¤› tespit edildi¤ini belirterek, bunlar›n 878’inin ölümle sonuçland›¤›n›, 2 bin 87 kiflinin sürekli ifl göremez hale geldi¤ini göstermektedir. 8 Eylül 2004 tarihli Yeni fiafak gazetesi ise, SSK verilerine dayanarak, Türkiye’de 19942003 y›llar› aras›nda meydana gelen 831.248 ifl kazas›nda 10.084 kiflinin öldü¤ünü yazmaktad›r.25 Temmuz 2005 tarihli Radikal gazetesinde, Türkiye’de her 6,8 dakikada 1 ifl kazas› meydana geldi¤i, her 82,4 ifl kazas›ndan birinin ölümle sonuçland›¤› yazmaktad›r. Kazalar›n en çok gerçekleflti¤i ifl kollar› ise metal eflya imalat›, inflaat, dokuma ve kömür madencili¤idir. 2008 y›l›nda özellikle Tuzla’da meydana gelen ifl cinayetleri, 2009 y›l›nda Zonguldak’ta kömür ocaklar›nda meydana gelen patlama ve göçükler daha da derinleflen neoliberal politikalar›n ifl kazalar›n›n a¤›r bilançosuna yans›malar›d›r.

"Burjuva mahkemeleri… para torbalar›n›n ç›karlar›n› koruman›n araçlar›d›r." (Lenin)

Ba¤dagül Tan›fl


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Direnifllerden

Zeynel K›z›laslan Direnifle Kararl›l›kla Devam Ediyor 16 Eylül 2010 günü ‹stanbul Barosu’na ba¤l› baz› avukatlar, çal›flt›¤› tafleron firma taraf›ndan, tersane iflçilerinin haklar› için mücadele eden T‹B-DER (Tersane ‹flçileri Birli¤i) yöneticisi oldu¤u için “performans düflüklü¤ü” bahanesiyle iflten at›lan ve iflyerinin karfl›s›ndaki çad›rda tek bafl›na direniflte olan Zeynel K›z›laslan’› direniflinin 37. gününde ziyaret ederek destek verdiler. Bu ziyarete kat›lan bir avukat›n gazetemize aktard›klar› flöyle: 1) Tafleron firma BETESAN Mühendislik Gemi Elektrik Ltd. fiti., sadece Tuzla’ya de¤il, Yalova, Zonguldak, Samsun, Kocaeli gibi gemi yap›m yerlerine de iflçi sa¤l›yor. Zeynel K›z›laslan “burada, atölyede 30, tersanelerde 90 kifli olmak üzere 120 kifli çal›fl›yor” diye anlatt›. Tafleronluk o denli yayg›n ki, askeri gemi yap›m›nda bile tafleron çal›fl›yor. 2) K›z›laslan bilinçli ve bilgili bir iflçi. Anlatt›klar›na göre, Tuzla tersaneleri belli bafll› büyük ailelere ait. Bu sermayedar aileler, belli düzen partilerini ya destekliyor ya da bunlara do¤rudan do¤ruya kendi içlerinden milletvekili ç›kar›yor. Örne¤in RMK Tersanesi Koç Grubu’na, Sedef Tersanesi Kalkavan’lara ait. Yard›mc› Tersanesi AKP milletvekili Kemal Yard›mc›’n›n ailesine ait. Ayn› ailenin baflka tersanelerde de ortakl›¤› var. Torlak ve Torgem Tersaneleri MHP milletvekili Durmuflali Torlak’›n ailesine ait. Bunlarla benzerlerinin hemen hemen hepsi Gemi ‹nfla Sanayicileri Birli¤i’nde (Gisbir) bir araya gelmifl durumdalar. Yak›ndan bak›ld›¤›nda Tuzla Cumhuriyeti, küçük bir T.C. modeli gibi. 3) Tuzla’daki tersane iflçisi, ço¤unlukla, tersane iflçili¤ini sürekli bir ifl olarak görmüyor, (ço¤u zaman ulafl›lamayan) daha iyi bir ifl umudu için basamak olarak görüyor. Yevmiye ile sigortas›z ve süreksiz iflte çal›flt›rma, mevcut “cehen-

nem”in bu sahte umudu sömüren tamamlay›c› bir parças›. “Burada Avrupa’ya göre 1/10’ine daha ucuz maliyetle iflçi çal›flt›r›l›yor”. ‹fl bitip patron “sen art›k ifle gelme” deyince iflçinin ba¤› da kesilmifl oluyor. ‹flçilerin ço¤u bu flekilde ve bu motivasyonla çal›flt›r›ld›¤› için bilinç düzeyi çok düflük. “Kadrolu iflçi” denilen, sürekli olarak ve sigortal› çal›flan tersanelerin kendi iflçileri ayr›cal›kl› bir az›nl›k. Bunlarla di¤er iflçiler aras›nda patronlar taraf›ndan yarat›lan bir bölünme var. Bu ortam, örgütlenme çal›flmas› yürüten ileri bilinçli iflçilerin patronlarca çok daha kolayl›kla tespit edilmesi ve kara listeye al›nmas›na da neden oluyor. Tersane patronlar›, çal›flma ve örgütlenme özgürlü¤ünü engelleyen kara listeler haz›rl›yor. K›z›laslan, tüm bunlar› bilinçli iflçilerin di¤erlerinden yal›t›lmas›n›n bir arac› ve örgütlenmenin önünde bir engel olarak görmekle birlikte, yine de bunun mücadele edilmeyece¤i anlam›na gelmedi¤ini ekliyor: “Bu iflin hakk›ndan gelemezsek hiçbir fley yapamay›z”. Sendikalar ve iflçi örgütlenmeleri de kendi aralar›nda bölünmüfl durumda. Tersaneler bölgesinde iki sendika var. Biri Türk-‹fl’e ba¤l› sar› sendika olan Dok Gemi ‹fl, ayn› zamanda yetkili sendika ve patron sendikas› olarak tan›n›yor. Bu yetkisini kadrolu iflçiler aras›nda patron yard›m›yla “örgütlenerek” kazanm›fl, tafleron iflçileriyle ilgilenmiyor. Di¤eri güçsüz olan D‹SK’e ba¤l› Limter-‹fl. Ne var ki Zeynel K›z›laslan’›n anlat›fl tarz›ndan yöneticisi oldu¤u T‹B-DER’le Limter-‹fl aras›nda da bir uyuflmazl›¤›n oldu¤u belli. 4) Kriz öncesinde kay›tl› ve kay›t d›fl› on binlerce kiflinin çal›flt›¤› Tuzla’da bu say› flimdi sadece binlerle ifade ediliyor. Bunun kendilerine yans›mas›, 2 y›ld›r ücretlerine zam yap›lmamas› olmufl. Kriz öncesinde yo¤un çal›flt›rma varken, flimdi çal›flma saatleri azalsa da yine mesaiye kald›klar› oluyor.

5) ‹fl kazalar›yla ilgili soru soruldu¤unda K›z›laslan “‹fl güvenli¤i ve iflçi sa¤l›¤›, yine iflçinin patrona dayatmas›yla olan bir fley” diyor ve “Mücadele olmasayd› bugün baz› yerlerdeki k›smi iyilefltirmeler olmayacakt›” diye ekliyor. Kazalar›n nedenleri soruldu¤unda ise “üretim araçlar›n›n (halat, vinç aksamlar›, zincir vs…) eskili¤i ve yetersizli¤i” diye cevap veriyor. Sigortas›z çal›flt›rmaya karfl› da mücadele verdiklerini, bu flekilde baz› arkadafllar›n›n kay›t d›fl› çal›flt›r›lmas›na son verdirdiklerini söylüyor. “Tuzla’daki ayn› model flimdi Yalova’da bafllad›” diyor. K›z›laslan’›n daha önce direniflteki UPS ve Çel-Mer Çelik iflçileriyle dayan›flma etkinliklerine de kat›lm›fl ileri bilinçli bir iflçi oldu¤unu tekrar belirtmek gerek. ‹flten ç›kar›lmas›n›n nedeni de görüldü¤ü gibi sermayenin her yüzünün çirkinli¤inin a盤a ç›kt›¤› bir ortamda s›n›f kardefllerini satmam›fl, onlara bilgisini, moral ve mücadele gücünü kendi meflrebince afl›lamaya çal›flm›fl olmas›. Onun tek kiflilik direniflinin temelde neye karfl› oldu¤unu, neden desteklenmesi gerekti¤ini, yukar›da anlat›lanlar yeterince aç›kl›yor. K›z›laslan hala direnmeye devam ediyor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

‹lerici-Devrimci Bas›ndan Seçmeler ”Sendikalar ve sendikal bürokrasi tart›flmalar›” (K›z›l Bayrak) “Ne oldu da sendikalar s›n›f mücadelesinin önünde bir engelle dönüfltü?” sorusuna farkl› ideolojik-politik yaklafl›mlardan beslenen birçok çevre farkl› yan›tlar veriyor. A¤›rl›¤›n› akademik çevrelerin ya da onlar›n bak›fl›ndan beslenen siyasal yap›lar›n oluflturdu¤u bir kesim, sorunun esas kayna¤›n›n kapitalizmin yaflad›¤› iç evrim oldu¤unu, sendikalar›n bu evrime uygun bir de¤iflim geçiremedi¤ini söylüyor. … ‹ktisadî mücadele, politik mücadele, sendikalar gibi konularda kafas› fazlas›yla kar›fl›k görünen bu kesimin “de¤iflen üretim iliflkileri” ve “de¤iflen iflçi s›n›f›” tart›flmalar›ndan dolayl› olarak etkilendi¤i görülmektedir. “... ‹stihdam biçimindeki de¤iflikliklerin, üretim birimindeki bölünmenin ya da mücadele ve örgütlenmeyi zora sokan baflka bir geliflmenin yaratt›¤› zorluklar›n afl›lamamas›na neden olarak “klasik sendikalar›n›n mevcut yap›s›n›” iflaret etmek, sendikalara yön veren politik çizgiyi, bu çizginin temel dayana¤› bürokratik kast› ve onun bugünkü prati¤ini mazur gösterip aklamakt›r. Bu görüflleri dillendirenlerin kendilerini s›k s›k sendikal bürokrasi ile ayn› kulvarda bulabilmeleri bu aç›dan flafl›rt›c› da de¤ildir. Nitekim bürokratlar›n a¤›rl›kl› bir k›sm› da… iflçi s›n›f›n› örgütleyememelerinde bu de¤iflen iliflkilerin önemli bir rol oynad›¤›ndan yak›nmakta, sendikalar›n üstlenmesi gereken yeni görevleri saymaktad›rlar. “Klasik sendikal anlay›fltan kökten bir kopufl iddias›nda olan bu görüfl sahipleri, her ne hikmetse s›n›fla iliflkilerini (oldu¤u kadar› ile) gene de ›srarla “art›k iflas etmifl” bu “klasik sendikal formlar” üzerinden kurabilmektedirler. Bugün temel al›nmas› gerekti¤ini söyledikleri yeni toplumsal hareketler ve bunlar›n örgütleri ise “baflka ülkelerin deneyimleri” olarak ya kürsü anlat›mlar›n› süslemekte ya da ka¤›t üstünde kalmaktad›r. “Dünya genelinde ve tek tek ülkelerde, s›n›f bilinçli bir iflçi hareketinin zay›f oldu¤u ve iflçi hareketi içerisinde s›n›f partinin etkisinin çok yetersiz oldu¤u flartlarda, s›k s›k bunlar›n yerini, s›n›f hareketinden kopuk olan ve bu kopuklu¤u bir ‘erdem’ derekesine yükselten siyasî tarikatlar ve kendilerini, ‘eflek sürüsü’ olarak gördükleri iflçileri güdecek bir çeflit peygamber olarak gören ‘önderler’ ortaya ç›karlar.” Sosyalizm ‹çin K›z›l Bayrak, Say›: 2010/41, 22 Ekim 2010 Yaz›n›n tamam› fluradan okunabilir: (http://www.kizilbayrak.org/2010/sikb.%2010.%2041/sayfa_16.html)

”Sendika yönetimleri ve imtiyazl› uzmanlar” (Yeni Dünya ‹çin Ça¤r›) “… Sendika yöneticileri, özellikle hukuk dan›flmanlar›, özel dan›flmanlar, e¤itim uzmanlar›, muhasebe müdürleri, personel müdürleri vb. gibi uzmanlardan oluflan küçük ve di¤er tüm sendika personelinden AYRICALIKLI B‹R KADROYU oluflturarak ve ellerinde tutarak iktidarlar›n› sa¤lamlaflt›rmaktad›rlar. Bu tür uzmanlar›n ayr›cal›klar› çoktur. Maafllar› oldukça yüksek, çal›flma flartlar› oldukça esnek (maraba olarak görülen di¤er sendika uzmanlar› ve personeli gibi s›k› bir çal›flma düzenine ve s›k› bir çal›flma disipline tabii de¤ildirler), bir çok maddî ve malî avantajlarla, arpal›klarla donat›lm›fl ‹MT‹YAZLI SEND‹KA UZMAN KADROSU kendisini bir tür ATANMIfi YÖNET‹C‹ olarak görür ve gösterir. Bunlar›n varl›k amac›, seçilmifl üst sendika yönetimlerinin iktidar›n› korumak ve kollamakt›r. Bu amaçla her türlü bilgi ve birikimlerini döktürürler. ‹mtiyazl› uzmanlar yazd›klar› mütalalar, araflt›rmalar, hesaplar ve yapt›klar› e¤itimlerle, hem bir yandan sendikan›n taban›n›n haklar›n› sa¤lamaya çal›fl›yormufl kan›s›n› uyand›rmaya özen gösterirler hem de di¤er yandan özenle her ad›mlar›nda, KEND‹ sendika yöneticisini, KEND‹ sendika yöneticisinin yolsuzluklar›n›, KEND‹ sendika yöneticisinin toplu ifl sözleflmelerdeki sat›fl politikas›n› daha büyük bir çabayla gizlemeye ve yapabildikleri ölçüde de olumlu göstermeye gayret ederler. “… Sa¤ e¤ilimli imtiyazl› uzmanlar›n say›s› daha çok olsa da ‘sol’ e¤ilimli imtiyazl› uzmanlar›n, mücadeleci ve s›n›f bilinçli iflçiler içerisindeki etkisi DAHA FAZLADIR. Zira mücadeleci, s›n›f bilinçli iflçiler, ‘sol’ söyleme sahip olan fakat gerçekte sendika bürokrasisinin ç›karlar›n› daha ustal›kla savunan ‘sol’ imtiyazl› uzmalar›n asl›nda cephenin karfl› taraf›nda oldu¤unu kolay kavrayamaz. Hatta s›kça, ‘sol’, yer yer ‘Marksist’ söylemlere s›¤›nan bu tür imtiyazl› uzmanlar›n kendi saf›nda oldu¤u inanc›na kap›l›r, bunlara sahip ç›kar.” ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹’nin sözü: “Marksizm ve Küçük Burjuva Terminatörleri” bafll›kl› bu önemli ve ilginç yaz›n›n bütününün okunmas› gerekiyor. Yazar yaz›s›n›n devam›nda sendika uzman› küçükburjuva ideologlar›n›n tipik bir örne¤i olarak Volkan Yarafl›r’›n anti-marksist “uygarl›k” teorilerini ele almakta ve elefltirmektedir. Yaz›n›n tamam› Yeni Dünya ‹çin Ça¤r› dergisinin Eylül/Ekim 2010 tarihli 147. Say›s›ndan okunabilir (http://www.ydicagri.org/pdfs/147web.pdf)

"Ancak insanlar›n tümü, tüm insanlar için üretiyorsa, insanlar›n tümü özgür olur." (Bertolt Brecht) 9


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Direnifllerden

TEKEL ‹flçileri Yeniden Direniflte

Türkiye’nin çeflitli illerinden TEKEL iflçileri Eylül ay› sonunda TEK-GIDA ‹fi Sendikas›na gelerek sendika yöneticileri ve baflkan›yla görüflmek istediler. Ancak görüflme talepleri sendika girifline yerlefltirilen çevik kuvvet ve panzerlerle engellendi. Direnifllerinin 12. gününde gazetemiz direniflteki TEKEL iflçilerinden ‹mam Yarg›ç ile bir röportaj yapt›. Röportaj› afla¤›da sunuyoruz. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ : Direnifle ne zaman bafllad›n›z ve kaç kifli geldiniz ‹stanbul’a? ‹mam Yarg›ç (Tekel ‹flçisi): Direnifle Eylül ay›n›n sonunda bafllad›k. Bugün direniflin on ikinci günü. Bizler buraya Samsun, ‹zmir, Hatay, Diyarbak›r, Malatya ve ‹stanbul’dan, 6 ayr› ilin temsilcileri olarak ilk etapta baflkanlar›m›zla görüflmek için gelmifltik, herhangi bir eylem yapmak için de¤il. Daha önce A¤ustos ay›nda geldik, bize ‘gidin tatilinizi yap›n en büyük eylemi yapaca¤›z’ demifllerdi; ama ald›klar› herhangi bir karar›n arkas›nda durmad›klar› için biz de kalkt›k yeniden geldik. Kendileri bizim aile reislerimiz olduklar› için onlarla dertleflmeye gelmifltik; ama ne yaz›k ki geldi¤imizde sendikan›n genel merkez binas›-

E¤itim

n›n kap›s›nda sanki bir terör sald›r›s› olacakm›fl gibi polisler, çevik kuvvet, panzerler bizi karfl›lad› ve içeri almad›lar. Oysa biz Mustafa Türkel’i dünya çap›nda onurland›rd›k, düne kadar Türkiye’de birçok kurum onun ad›n› dahi bilmezken bizim sayemizde dünya tan›d› Mustafa Türkel’i. Ama o bizi kap›da karfl›lay›p çay kahve ikram edece¤i yerde sanki biz TEKEL iflçisi de¤il de marjinal bir grupmufluz gibi lanse etti. Bu da yetmezmifl gibi bizlere destek olmak isteyen sendikalar› ça¤›r›p tehdit ediyor. “Bugün benim bafl›mda yar›n sizin bafl›n›zda, herhangi bir flekilde bu insanlara yard›m etmeyeceksiniz,” diyor. Bu bir nevi a¤al›k, hatta kabaday›l›k. Demek ki AKP’den, Tayyip Erdo¤an’dan ö¤rendi¤i bu. O da mecliste kabaday›l›k yap›yor, ast›¤›m ast›k, kesti¤im kestik, benim d›fl›mda kimse konuflmas›n, diyor. Ben buraya ilk defa geliyorum. fiu binada benim al›nterim var. Benim ailemden birçok kifli TEKEL’den emekli, hepsi buraya aidat ödemifl. Ama flimdi kap›lara polis dikip bizi evimize alm›yorlar. Çok ac›. ‹.B. : ‹stanbul’da direniflte olan baflka iflçiler de buraya sizi destek ziyaretine geldi mi? ‹.Y. : Malum Türkiye’de bas›n›n kimin elinde oldu¤unu biliyorsunuz. Günde nice insan katledilirken bas›n sessiz kal›yor; ama örne¤in bir kedinin kurtar›lmas›n› bas›n bütün insanlara duyuruyor. ‹nan›yorum ki birçok iflçi arkadafl›n bizden haberi yok, zaten haberi olan hemen geliyor. TEKEL dünyaya ismini duyurdu. Bu semte kodaman diyorduk, bunlar bize yer bile vermezler diyorduk; ama burada insanlar bize ekmek, su, afl verdi, evlerinin kap›lar›n› açt›. Demek ki insanlar üzerinde güzel bir etki b›rakm›fl›z. ‹stanbul’da direniflte olan arkadafllar›m›z› temsilen baz› arkadafllar geliyorlar, biz de onlara TEKEL’i temsilen gidip direnifllerine destek veriyoruz. Hava-ifl’e gitti¤imizde bir sendika baflkan› TEKEL iflçisi olan bir bayan arkadafl›m›za hakaret etti. Bizim arkadafl›m›z oradaki iflçileri deste¤e gitmifl, demek ki o baflkan oradaki iflçileri satm›fl. fiu an orada iflten ç›kar›lan 250 iflçiyi de satm›fl. O da Mustafa Türkel’le ayn› zihniyeti tafl›yor. ‹flte bizi bu sar› sendikalar yönetiyorlar. ‹.B. : Peki bu sar› sendikalardan kurtulmak için ne yapmak gerekir? ‹.Y. : Benim bireysel fikrim, ad›mlar› ufak ufak de¤il de büyük atman›n zaman› geldi. 81 ilde de eylemler var, tafleronlaflma ald› bafl›n› gitti. 32

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

KPSS Skandal›n›n Düflündürdükleri

KPSS, Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü ile kamu hizmetlerini piyasalaflt›ran yeni düzenlemeleri yürürlü¤e koymak üzere imzalad›¤› Hizmet Ticareti Genel Anlaflmas›’n›n bir sonucu olarak ilk kez 1999 y›l›nda Devlet Memuriyet S›nav› ad› alt›nda uygulamaya konmufl ve 2002 y›l›ndan sonra Kamu Personeli Seçme S›nav› ad›n› alm›flt›r. KPSS’ye 2005 y›l›nda baflvuru yapan ö¤retmen say›s› 173 bin iken, 2009 y›l›nda bu say› 244 bine ç›km›fl, 2010 y›l›nda ise KPSS’ye 279 bin ö¤retmen girmifltir (E¤itim-Sen). S›nav baflvurular› y›ldan y›la böylesine artarken kadrolu atamalar her branfltan yaln›zca birkaç bin kifliyle s›n›rl› kalm›fl, hatta baz› branfllarda y›llarca tek bir atama dahi yap›lmam›flt›r. Oysa Milli E¤itim Bakanl›¤›, fiubat 2010’da yay›nlanan MEB ‹ç Denetim raporunda, resmi ö¤retmen a盤›n›n 133 bin 317 oldu¤u ifade etmektedir. Sendikalar ise OECD raporlar›na dayanarak yapt›klar› araflt›rmalar sonucu a盤›n 300 bin civar›nda oldu¤unu tespit etmifltir. E¤itim fakülteleri her y›l yaklafl›k 50 bin mezun verir ve mezunlar›n›n ço¤u, ‘ihtiyaç olmad›¤› için’ atanmayan yüzbinlerin aras›na kar›fl›rken devle-

10

maden iflçisi öldü, ikisinin cesedi ç›kt› m› ç›kmad› m› bilemiyoruz, çünkü medya bu konunun üstünü örttü. ‹flçiler ve emekçiler de bundan habersiz. Bizler, bütün sektörlerdeki iflçiler merkezi bir yer seçmeliyiz, tek yumruk olmal›y›z. Bizim evlatlar›m›z›n gelece¤i kölelik olmas›n diye. Örne¤in ATV iflçileri bir yerde toplan›yor on kifli, biz baflka bir yerde toplan›yoruz alt› yedi kifli. Bir araya gelirsek ülkeye, dünyaya sesimizi duyururuz. TEKEL tek bafl›na 78 günde bunu baflard›ysa bizler kitlesel olarak bir araya geldi¤imizde bu sar› sendika baflkanlar›n› yeneriz. Siz san›yor musunuz ki 1 May›s alan›n› Erdo¤an kendi r›zas›yla açt›? TEKEL Erdo¤an’a büyük bir darbe vurmufltu. Erdo¤an kendini affettirmek için alan› açt›. Ama maalesef iflçilerin, emekçilerin bafl›nda Kumlu gibi, Uslu gibi yöneticiler oldu¤u müddetçe bizler ezilmeye mahkûmuz. Bizler art›k yaln›zca TEKEL de¤il, bütün iflçiler olarak ayaklanmal›y›z. Bu ülkenin gündemini 70’li y›llarda iflçilerle hareket eden üniversiteliler de¤ifltirmifl, ülkeyi hizaya getirmiflti. O 78 gün zarf›nda üniversiteli devrimci gençler yürüdü¤ünde bizim de içimizi doldurdular. Bizler çad›rlara gidene kadar içimiz bofltu, onlar bizi yönlendirdi. Sendikalar bizi hiçbir zaman yönlendirmedi, onlar hep ‘bu çad›rlar bir an önce sökülsün de bizler bunlardan kurtulal›m’ dedi. Onun için biz, devrimci ö¤rencilerin iflçi s›n›f›yla bütünleflip bizimle birlikte yürümesini istiyoruz. Yaln›z merkezi bir yerden olsun. Ufak olsun ama yeter ki tek merkez olsun. Bir havuzun içinde köfle kapmaca oynamayal›m art›k, okyanuslara aç›lal›m. Ben 78 günlük direniflimizden önce bir derne¤e üye olmaya korkard›m; ama bu 78 gün zarf›nda herhangi bir devrimci gurubun içinde yer ald›¤›mda kendimi sanki arkamda koskoca bir da¤ varm›fl gibi güvende hissettim. TEKEL’in içine AKP hariç hiçbir siyasi parti girmemiflti. Herhangi bir devrimci gençlik girmemiflti. 78 günlük direnifl s›ras›nda bir arkadafl Arjantin’in çöküflünü bir sinevizyon gösterisi olarak izletmiflti bize, ‘neden buran›n bir iki y›l önceden özelleflece¤ini bildi¤iniz halde bizi s›n›flaflt›rmad›n›z?’ dedim. Ama ne yaz›k ki onlar›n yerine AKP’nin bayraklar› TEKEL’in kap›lar›nda sallan›yordu. Çad›rlarda gördü¤ümüz dersi çad›rlara gelmeden önce fabrikalarda görmüfl olsayd›k TEKEL bu ülkede devrim yapard›. Ama görmedik.

tin birbiri ard›na yeni e¤itim fakülteleri açmas› pek manidard›r. S›nava giren aday say›s›n›n artmas›, her y›l planlad›¤›n›n çok üstünde bir gelir elde eden (ve en son 2008 y›lsonu gelirini 245 milyon 266 bin TL olarak aç›klayan) ÖSYM’nin, say›lar› ülke çap›nda 450’yi bulan özel kurslar›n ve en ucuz KPSS haz›rl›k kitab›n› 30 TL’ye satan yay›nevlerinin devletle el ele verip s›nav ekonomisini nas›l belirlediklerini gözler önüne sermektedir (veriler için bkz.: ‹SMMMO, “Hayat›m›z S›nav” raporu, Mart 2010). KPSS’nin uygulamaya konmas›yla birlikte ö¤retmen olma hakk› zaten ellerinden al›nm›fl olan yüzbinlerce kifli bu y›l bir kopya skandal›na flahit oldu. S›nav sonuçlar›n›n aç›klanmas›n›n ard›ndan puanlar›n yanl›fl hesapland›¤› ve kopya çekildi¤i iddialar› üzerine bafllat›lan soruflturmayla s›nav sorular›n›n s›zd›r›ld›¤› ortaya ç›kt› ve s›nav k›smi olarak iptal edildi. Tüm bu yaflananlar, önceki y›llarda yap›lan s›navlarda da benzer tezgâhlar›n düzenlenmifl olabilece¤ini akla getirmektedir. Ne var ki bu s›navlara girmifl olan yüz binlerin haklar›n› arama yollar› kapal›d›r. S›nav koflullar› ayn› kald›¤›na göre, benzer kopya olaylar›n›n gelecekteki s›navlarda da yaflanmayaca¤›na dair herhangi bir güvence bulunmamaktad›r. ÖSYM skandal› e¤itim sisteminin mevcut kapitalist anlay›fl geçerlili¤ini korudu¤u sürece asla iflah olamayaca¤›n› gösteren örneklerden yaln›zca biridir. ‹stanbul'dan ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir e¤itim emekçisi

"Gerçek yarg›ç tarihtir - ve infazc›s› da, proletarya olacakt›r." (Marx)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Güncel

Et Fiyatlar› Neden Art›yor? Son günlerde medyan›n gündeminde en s›k yer alan konulardan biri artan g›da fiyatlar›. Domatesin fiyat›n›n neden artt›¤›, et fiyatlar›n›n neden yan›na yaklafl›lamaz durumda oldu¤u pek çok kifli taraf›ndan tart›fl›l›yor. Fakat sorunun kayna¤›n›n nerede oldu¤unu söyleyenlerin say›s› pek az. G›da fiyatlar› art›yor, çünkü Türkiye'de ve dünyadaki pek çok baflka ülkede tar›m flirketlefliyor. Geliflmifl kapitalist ülkelerde uzun zaman önce yaflanm›fl bu süreç yoksul ülkelerde yeni yeni can yakmaya bafllad›. Tar›mda '70'li y›llarda ortaya ç›kan ve "yeflil devrim" slogan›yla propaganda edilen, yüksek verimli tohumluklar›n, sentetik kimyasallar›n ve tar›m makinalar›n›n kullan›lmas›yla birlikte bafllayan "endüstriyel tar›m" sistemi kapitalizmin tar›msal alana tam hâkimiyet sa¤lamas› ile sonuçland›. Endüstriyel tar›m, çiftçi haklar›, tüketici haklar›, çevre, giderek artan yoksulluk ve açl›k vs. hiçbir fleyi göz önünde bulundurmaks›z›n, birim alandan daha fazla ürün elde etmek, kâr›n› her geçen gün biraz daha art›rmak için y›k›c› bir flekilde ilerliyor. Endüstriyel tar›msal üretimden tar›m ve g›da sistemine tamamen hâkim olmufl, sözü edilen kimyasal ilaç ve gübreleri, makinalar› ve tohumlar› üreten büyük tekeller kazanç sa¤l›yor. Afl›r› üretimin k›flk›rtt›¤› politikalar zaten ac›mas›z olan piyasalar›n daha da ac›mas›zlaflmas›na yol aç›yor. Onlar kazand›kça köylüler, küçük üreticiler yokluk içerisinde yaflamaya mahkûm oluyor. Yüksek verim ve dolay›s›yla yüksek kâr elde etmek u¤runa üretim öyle bir hale getiriliyor ki, küçük üreticiler eme¤inin karfl›l›¤›n› alamaz hale getiriliyor, halk sa¤l›ks›z g›dalar tüketmeye mahkûm ediliyor, toprak ve su tüketiliyor, çevre kirletiliyor. Ne pahas›na olursa olsun yüksek verim elde etme ç›lg›nl›¤› hayvanc›l›¤› da ele geçirmifl durumda. Endüstriyel tar›m›n fabrika haline gelmifl hayvan üretim çiftlikleri birer cinnet ortam›ndan farks›z. Daha fazla et tutmalar› ya da daha fazla süt üretmeleri için do¤alar›na ayk›r› bir flekilde beslenen ve yaflat›lan hayvanlar sürekli zulüm alt›nda. S›k›fl›k bölmelerde stres alt›nda yaflamak zorunda kalan hayvanlar›n yaln›zca ruh ha-

li bozulmakla kalm›yor, daha kolay hastalanmaya bafll›yorlar. Bu nedenle sürekli ilaç kullanmalar› gerekiyor. Yüksek verim elde etmek u¤runa do¤alar›na ayk›r› bir flekilde beslendikleri için etin ya da sütün kalitesi de bozuluyor, antibiyotiklerle ve baflka birçok kimyasal maddeyle yüklü hale geliyor.

Türkiye'de hayvansal üretimde yap›lmak istenen de sözünü etti¤imiz bu cinnet ortam›n› yayg›nlaflt›rmak. Türkiye'de tar›msal üretimin büyük oranda küçük üreticiler ve köylüler taraf›ndan yap›ld›¤› malum. Ancak '80'lerden bu yana tar›m alan›nda ad›m ad›m uygulanan neo-liberal politikalar tar›msal alandan küçük üreticinin tasfiye edilmesini, onlar›n yerini flirketlerin almas›n› sa¤layacak flekilde planlan›yor. 80'lerden bu yana, hayvanc›l›¤›n gelifltirilmesi, süt üretiminin art›r›lmas›, yem kalitesinin düzeltilmesi, piyasalardaki fiyatlar›n düzenlenmesi vb. ifllevler gören Yem Sanayi, Et ve Bal›k Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu gibi tar›msal kamu kurulufllar› birer birer tasfiye edildi, ya da ifllevsiz hale getirildi. Ard›ndan küçük üreticinin dayan›flmas›n› sa¤layan tar›msal kooperatifler çeflitli düzenlemelerle ifl yapamaz hale getirildi. Onun ard›ndan tar›msal destekler küçük üreticiyi de¤il, büyük üreticileri ve flirketleri destekleyecek biçimde yap›ld›. Bütün bu politikalar›n sonucunda küçük köylüler tar›msal üretimden tasfiye olmaya bafllad›. Tar›m yavafl yavafl flirketlerin hâkimi-

yeti alt›na girdi. Hayvanc›l›kta yaflanlar da tar›m›n di¤er alanlar›ndan farkl› de¤il. 1980'lerde nüfusu yaklafl›k 45 milyon olan Türkiye'de 82 milyon küçük ve büyükbafl hayvan bulunuyordu. Günümüzde nüfus 70 milyonu aflarken küçük ve büyükbafl hayvan varl›¤› 40 milyon civar›nda. Küçük üretici kazanamad›¤›, hayvanlar›na bakamayacak duruma geldi¤i için hayvanc›l›¤› terk ediyor. Onlar›n yerini endüstriyel üretim yapmakta olan flirketler al›yor. Meralar›n say›s›n›n ve kalitesinin her geçen gün azalmas› da hayvanc›l›ktaki krizi tetikleyen sorunlardan bir di¤eri. Türkiye’nin iklim koflullar› ve co¤rafyas› koyun-keçi gibi küçükbafl hayvanc›l›k biçimlerine çok daha uygunken son y›llarda büyükbafl endüstriyel hayvanc›l›¤›n desteklenmesi sorunun bir baflka boyutu. Konunun bir yönü de süt fiyatlar›n›n düflüklü¤ü. 2008-2009 y›llar›nda çi¤ süt fiyatlar›n›n 35-40 kurufla kadar düflmesi ve süt üreticisi köylülerin kazanamaz hale gelmesi sonucunda 1 milyon civar›nda anaç inek kesime yolland›. Anaçlar›n kesilmesi 2 milyon ton süt kayb›na ve 900 bin buza¤›n›n kayb›na yol açt›. Son zamanlarda yaflanan et krizine çözüm düflünürken konunun sözü edilen bütün boyutlar›n› göz önünde bulundurmak gerekiyor. Dünya Ticaret Örgütü'nün dayatt›¤› politikalar nedeniyle hayvanc›l›ktaki bütün bu sorunlara karfl› çözüm olarak sunulan ithalat politikalar› çözüm üretmek bir yana sorunu daha da kangrenlefltirmekten baflka bir ifle yaramayacak. Çünkü et ithalat›, endüstriyel tar›m sisteminin bir ad›m daha ilerletilmesi, küçük üreticiye bir darbe daha vurulmas› anlam›na geliyor. Tar›msal üretimin ve fiyatlar›n girdi¤i krizden ç›kabilmesi, üreticinin eme¤inin karfl›l›¤›n› almas›na ba¤l›. Küçük üreticileri tar›m› terk etmeye, hayvanlar›n› kesime yollamaya zorlayan, yoksul tüketiciyi sa¤l›ks›z ve pahal› g›dalar yemeye mahkûm eden endüstriyel tar›m sistemi uygulanmaya devam etti¤i müddetçe fiyatlar› afla¤› çekmek mümkün olmayacak. Mebruke Bayram

Direnifllerden

Rimaks Direnifli Sona Erdi, Fakat Mücadele Devam Ediyor TEKS‹F sendikas›na üye olduklar› için iflten ç›kar›lan Rimaks Tekstil iflçilerinin A¤ustos ay›nda bafllayan direnifli, 2 Ekim 2010 Cumartesi günü Teksif’in Rimaks Tekstil patronuyla yapt›¤› görüflmenin ard›ndan sona erdi. ‹ki ay süren direnifl boyunca iflçiler son derece kararl› hareket ettiler ve patronun tehditlerine boyun e¤mediler. Sendikan›n iflyerine giriflini engellemenin olanaks›zl›¤›n› gören patron, sendikayla görüflmeyi kabul edip, bu “taviz” karfl›l›¤›nda iflçilerin bir k›sm›n› geri al›p di¤erlerine de tazminatlar›n› ödemeyi teklif etse de iflçiler bu öneriyi reddettiler. Bu süre zarf›nda sendika ve patron defalarca görüfltü. Görüflmeler sürerken, iflçiler polis bask›s›na maruz kalm›fl, ayr›ca Bart›n’daki bir yerel gazetede morallerini bozmaya yönelik patron yanl›s› düzmece bir haberle karfl›laflm›fllard›. Buna ra¤men, iflçilerin kararl› tutumu karfl›s›nda, üretimi önemli oranda düflen patron onlar›n bütün flartlar›n› kabul etmeye mecburdu. Nitekim, son görüflmede sendika iflçilere herkesin ifline geri dönece¤ini ve patronun sendikay› kabul etti¤ini bildirdi. Sendikan›n telkiniyle, iflten ç›kar›lan iflçiler patrona açt›klar› ifle iade davas›n› geri çek-

tiler. Sendika ayr›ca, iflçilerin direniflte geçen süre boyunca hakettikleri ücretleri de alacaklar›n› söylemiflti. Ne var ki, ‹stanbul’daki iflçiler birkaç gün sonra iflten ç›kar›lan 29 iflçiden direnifle aktif olarak kat›lmayan 12 iflçinin ifle geri al›nmayaca¤›n› ö¤rendiler. Daha sonra ifle geri dönecekleri bildirilen iflçilerden ikisinin daha ifline son verildi. Sendika bu iflçilerin neden ifllerine son verildi¤i soruldu¤unda, uluslararas› sendikac›l›k kurallar›na göre ifle son girenin ilk ç›kar›lmas› gerekti¤i fleklinde anlafl›lmaz bir cevap verdi. Bu iki iflçi, apaç›k bir flekilde gövde gösterisi yapmak isteyen patronun keyfi iste¤iyle iflten ç›kar›ld›lar. Biran önce anlaflmaya var›p direnifli bitirmek isteyen sendika da bu keyfi harekete karfl› ç›kamad›. Bart›n’daki iflçiler ise baflka bir sürprizle karfl›laflt›lar. ‹flçilerin tamam› ifle geri al›nd› ama daha iflbafl› yapamadan bir ayl›k ücretli izne ç›kar›ld›klar› haberini ald›lar. fiirket, fabrikan›n bir bölümünde tadilata gidilece¤ini, bu s›rada iflçilerin baflka bir yerde çal›flacaklar›n›, tadilat bitince geri döneceklerini söyledi. Ne var ki, iflçiler, yeni haz›rlanan yerde sadece direniflteki arkadafllar›na yetecek kadar makine bulundu¤unu söylüyor-

lar. Ücretsiz izne ç›kar›lan direniflteki iflçiler, patronun sendikalaflmaya öncülük eden iflçileri bu bahaneyle di¤erlerinden uzaklaflt›r›p, daha sonra bir tafleron flirkete geçirmeyi dayataca¤›n› düflünüyorlar. Patronla anlaflmaya var›ld›¤› haberinin üzerinden bir ay geçmifl olmas›na ra¤men, iflçiler yap›lan anlaflman›n içeri¤inden hala tam olarak haberli de¤il. ‹mzaland›¤› söylenen protokolü, sendika iflçilere göstermiyor. Daha önce kendilerine direniflte geçen sürede hakettikleri maafl› alacaklar› söylenen iflçiler, bu paray› alamayacaklar›n› sonradan ö¤rendiler. Bunlar›n bir k›sm› patronun tazminat önerisini kabul edip iflten ayr›lmak zorunda kald›. Kalan iflçiler de içeri¤ini bilmedikleri protokole dayanarak patronun kendilerine tafleron flirkette çal›flmay› dayatmas›ndan endifleleniyorlar. Buna karfl›n, daha önce kararl› mücadeleleriyle sendikay› fabrikaya sokan bu iflçiler, bundan sonra da patronun hiçbir dayatmas›na boyun e¤meyeceklerini belirtiyorlar.

"‹flçi s›n›f› ya devrimcidir, ya da bir hiçtir." (Marx)

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

11


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Emekçi Kad›n

Baflörtme/Örtmeme Tart›flmas›n›n K›skac›nda Kad›n “... Türkiye’de erkekleri u¤raflt›ran garip ifllerden biri de, kad›nlar›n örtünmesidir (tesettürüdür). Bu sorun her y›l artan bir güçle yay›l›r, dillere dolan›r, kapsad›¤› alan› geniflleterek mahkemelere, korkunç dini kurallara, millet meclisi salonlar›na ve padiflah saray›na kadar uzan›r. Bu bat›p bat›p yeniden nükseden bir tür hastal›k halindedir. Ülkenin yasa koyucu güçleri ve uygulay›c›lar› bütün ülkenin hayat›n›, gereksinimlerini bir yana b›rakarak; sanki bütün ifller yolundaym›fl gibi, kad›n›n örtünmesi, bafl›n›n tuvaleti, çarflaf›n›n biçimi, özcesi kad›n›n d›fl k›yafeti ile u¤raflmaya bafllarlar. Kad›n›n aç›lmas›yla fleriat›n elden gitti¤i, Allah’›n kitab›n›n hakarete u¤rad›¤› iddia ediliyor. . .” (I. Tüm Türkiye Komünistleri Kongresi’nde Naciye Yoldafl’›n yapt›¤› konuflmadan, 10 Eylül 1920)

Yukar›daki pasaj› 10 Eylül 1920’de Bakü’de Mustafa Suphi önderli¤inde toplanan Türkiye Komünist Partisi’nin Birinci Kongresi belgelerinden aktard›k. Aradan geçen 90 y›la ra¤men günümüzde de “kad›n›n örtünmesi”, “bafl›n›n tuvaleti”, “d›fl k›yafeti”, vb. hakk›nda erkekler taraf›ndan bu kadar çok söz söyleniyor olmas›, bu kadar basit bir sorunun 90 y›ld›r burjuva rejimleri taraf›ndan bilerek çözümsüz b›rak›ld›¤›n› gösteriyor. 12 Eylül 2010 tarihinde yap›lan referandumun hemen ard›ndan türban/baflörtüsü meselesi yeniden gündeme geldi. O günden bu yana da düzen partilerinin temsilcilerinden yarg›n›n çeflitli kademelerindeki yarg›ç ve savc›lara, YÖK üyelerinden üniversitelere kadar çok say›da erkek çözüm ad› alt›nda bir yanda “kad›n›n özgürlü¤ü”, “kad›n›n e¤itim hakk›”, “üniversite e¤itimi alma hakk›”, “kad›nlar aras›ndaki dayan›flma”; di¤er yanda “laiklik”, “ülkenin ayd›nl›k gelece¤i”, “Türkiye ‹ran m› oluyor?” tart›flmalar› aras›nda kad›n›n örtünmesi meselesini yeniden dillerine dolam›fl durumdalar. Kad›nlar ise bu sözde demokrasi düzeninde yine düzen partilerinden CHP veya AKP aras›nda bir tercih yapmaya zorlan›yor. Baflörtüsüyle e¤itim görme yaln›zca üniversitelerle mi s›n›rl› olacak yoksa ilkö¤retim ve liselerde e¤itim görmeyi, kamuda istihdam› da kapsayacak m› derken bu basit görünen sorunun “çözüm”ü de flimdilik 2011’de yap›lacak genel seçim sonras›na erteleyerek gerçekte çözmeye niyetli olmad›klar›n› göstermifllerdir. Anlafl›lan o ki 90 y›l, hatta daha öncesinden bafllayan kad›n›n baflörtüsü ve tüm giyim kuflam› ile ilgili u¤rafl bundan sonra da erkekleri meflgul etmeye devam edecek. Esasen, bu tart›flmalar bize, özel mülkiyete dayal› toplumumuzda kad›n›n erke¤e tabi bir özel mülk muamelesi gördü¤ü ve onun ad›na erkekler taraf›ndan karar verildi¤i, dahas› karar vermenin erkekler taraf›ndan bir hak olarak görüldü¤ünü göstermektedir. Kad›nlar özellikle de emekçi kad›nlar ister bafl› aç›k, ister iradi olarak veya aile ve çevre bask›s› nedeniyle bafl›n› kapatm›fl olsunlar, e¤itim, sosyalleflme, çal›flma alanlar›nda erkeklerle karfl›laflt›r›ld›¤›nda eflit haklardan yoksundurlar. Kad›n istihdam›n›n düflüklü¤ü ve kriz dönemlerinde daha da düflmesi kad›nlar›n sosyal, siyasal ve ekonomik bak›mdan erke¤e daha da ba¤›ml› olmas›na ve kendi giyim-kuflamlar› hakk›nda dahi özgür bir iradeyle karar verememelerine yol açmaktad›r.

Belirtmek gerekir ki, baflörtme/örtmeme ile ilgili aç›k ve gizli yasaklar gerçekte emekçi kad›nlar› bir kez daha boyunduruk alt›na almaya, onlar›n hayatlar›n› karartmaya yar›yor. Baflörtme/örtmeme k›skac›nda kalarak ezilen, eziyet gören, e¤itim, sosyalleflme ve çal›flma hakk›ndan yoksun b›rak›lanlar nihayet emekçi kad›nlard›r, burjuva s›n›fa mensup olmayan kad›nlar ve genç k›zlard›r. Burjuva s›n›f›na mensup bafl› kapal› kad›nlar diledikleri yerde hatta yurtd›fl›nda e¤itim görme, diledikleri konforu yaflama ve sosyalleflme olanaklar›na sahiptirler. Zaten bir avuç zengin için geçerli olan demokrasi ortam›nda herkese özgürlük ve demokrasi istemiyle ortaya ç›kan Ümit Boyner gibi kad›nlar ise gerçekte kendi par›lt›l› ve yüksek refah düzenlerinin devam› için garanti istemektedirler. Bu temin edildi¤i sürece nas›l bugüne kadar bafl› örtülü oldu¤u için baz› kad›nlar›n katland›klar› eziyeti umursamam›fllarsa Türkiye ‹ran’a dönüflse de emekçi kad›nlar›n genç k›zlar›n çekecekleri eziyetler de yine umurlar›nda olmayacakt›r. Emekçi kad›nlar›n, genç k›zlar›n sorunlar› onlar› asla ilgilendirmez. Baflörtme/örtmeme ile ilgili yasaklardan, bask›dan zarar görenler ne Ümit Boyner gibi ne de Emine Erdo¤an ve Hayrünisa Gül gibi kad›nlard›r. Özel mülkiyete dayal› ve do¤al olarak kad›na özel mülk muamelesi yapma koflullar›n› yaratan herhangi bir burjuva rejim ne baflörtüsü sorununu çözebilir ne de emekçi kad›nlar›n daha hayati sorunlar›n› çözebilir. Baflörtme/örtmemenin en önemsiz ayr›nt›s›n› oluflturdu¤u sorunlar› emekçi ve genç kad›nlar ancak kendileri, kendi ba¤›ms›z iradeleriyle gerçek anlamda çözüme kavuflturabilir. Ancak bu ba¤›ms›z iradenin ortaya ç›kabilmesi, mevcut sistem alt›ndaki sosyal, ekonomik, siyasal çok yönlü ba¤›ml›l›¤›n›n maddi temelinin ortadan kald›r›lmas›yla mümkündür. Gülten fienay

Bugün kad›nlar, sermayenin siyasal temsilcilerinin tercihine göre, bafl›n› açmak veya bafl›n› kapatmak durumuyla karfl› karfl›ya kalmas› halinde çekecekleri eziyetin korkusuyla yaflamaktad›rlar. Bu durum kad›nlar için tam bir eziyettir ve halihaz›rda düzenin iki partisi CHP/AKP aras›nda bir tercih yapmak demektir. Kemalistlerin iktidar›nda ya belli çerçevedeki yasaklara boyun e¤erek iradesi d›fl›nda bafl›n› açacak ve o zaman da din”, “ahlak” ve “namus” kurallar›n› ihlal etti¤i için aile ve çevre bask›s› ve fliddetiyle, giderek yaflad›¤› çevreden d›fllanma tehlikesiyle, yaflam›n› tek bafl›na devam ettirememe korkusuyla karfl› karfl›ya kalacak ya da e¤itim, çal›flma ve bunlar›n sonucu sosyalleflme olanaklar›ndan yoksun kalarak dar bir çevreye hapsolacakt›r. Bunun tam tersi bir durum “Türkiye ‹ran m› olacak?” korkusuyla bir anlamda tehdit yoluyla düzen partilerinden birine mahkum edilmek istenen bafl› aç›k kad›nlar için geçerlidir. 87 y›ll›k “laik”, “demokratik”, “sosyal” devlet anlay›fl›na ba¤l› bir avuç zenginin burjuva cumhuriyeti bu gerçe¤i de¤ifltirememifl, gerçekte bu meseleyi kendi ç›karlar› do¤rultusunda ele alm›fl, toplumun yar›s›n› oluflturan kad›nlar›n tam olarak ba¤›ms›z ve eflit haklara sahip olaca¤› koflullar› yaratamayaca¤›n› kan›tlayarak büyük bir bölümünü boyunduruk alt›na al›p düzene entegre etmifltir.

12

"Proletarya diktatörlü¤ü, ancak iflçi s›n›f›ndan kad›nlar›n canl› ve aktif kesiminin kat›l›m›yla gerçeklefltirilebilir ve yaflat›labilir." (Lenin)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Okurlardan

Anketler ve Burjuva Partileri Uzun y›llar boyunca reklamc›l›k ve “halkla iliflkiler” sektörlerinde üst düzey yönetici olarak faaliyet göstermifl bir tan›d›¤›n AKP baflta olmak üzere burjuva partilerin çal›flma biçimiyle ilgili anlatt›klar›n› ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ gazetesi okurlar›yla paylaflmak istiyorum. Burjuva partilerin sözcülerinin konuflmalar›n›n arka plan›nda bizim hiç bilmedi¤imiz anket çal›flmalar› bulunmaktad›r. Bu anketler (anket bafl›na 100 bin lira olmak üzere) araflt›rma flirketlerine yapt›r›l›r. Bu araflt›rma flirketleri Türkiye’deki çeflitli kesimlerin herhangi bir konudaki düflünce-

leri üzerine bir anket çal›flmas› yaparlar. Burjuva partiler bu anket sonuçlar›n› de¤erlendirir ve üst düzey yetkililerin yapacaklar› konuflmalar bu sonuçlara göre belirlenir. Verilecek demecin ne kadar oy getirip, ne kadar›n› götürece¤i matematiksel olarak hesaplan›r, buna göre konuflulur. Burjuva parti sözcülerinin kulland›klar› hiçbir cümle tesadüfi olarak a¤›zlar›ndan ç›kmaz, tersine her bir cümlenin arkas›nda bir hesap, bir araflt›rma vard›r. Tayyip Erdo¤an’›n Alevilere ya da k›y› kesimlerde yaflayanlara yönelik sözlerinin ard›nda, bu kesimlere tepki duyanlardan al›nacak oyun

hesab› vard›r. Araflt›rma flirketleri araflt›rma teknik ve teknolojilerini giderek güçlendiriyor, Türkiye s›n›rlar›n› afl›p Orta Do¤u ve hatta Afrika’da flubeler aç›yor, y›lda yüzbinlerce kifliyle röportaj yap›yorlar. ‹nsanlar›n önyarg›lar›n›, zay›f noktalar›n›, birbirleriyle çeliflkilerini araflt›r›p bunlar› burjuvaziye satmak üzerine kurulmufl, milyonlarca dolar›n döndü¤ü ciddi bir sektör olmufl durumda. ‹stanbul'dan Bir ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru

Zorunlu Okul Aidatlar› Merhaba, ben lise üçüncü s›n›fta okuyan bir iflçi çocu¤uyum. Okudu¤um lisede her y›l velilerden “ba¤›fl” ad› alt›nda yüksek miktarlarda aidat paras› al›n›yor. Benim okulumda zorunlu ba¤›fl miktar› bu y›l okul yönetimi taraf›ndan yeni kay›tlar için en az 750 lira, üst s›n›flar içinse 120 lira olarak belirlendi. Bu miktar, ço¤unlu¤unu benim gibi iflçi ve emekçi çocuklar›n›n oluflturdu¤u bir okul için oldukça fazla. Aidatlar› ödemeye gücü yetmeyen velilere senet imzalat›p taksitle ödeme gibi seçenekler

sunan okul müdürü, tüccar kimli¤ini öne ç›karma konusunda en ufak bir tereddüt göstermiyor. Öyle ki s›n›f s›n›f dolaflarak aidat paras›n› ödeyemeyen ya da ödemeyi reddeden ö¤rencileri rencide etmekten; onlar› karnelerini, diplomalar›n› vermemekle tehdit etmekten bile geri durmuyor. Okul idaresinin yandafl› olan kimi ö¤retmenler de aidat paras›n› ödemeyen ö¤rencilerin sözlü notlar›n› düflürürken yüksek miktarda ba¤›fl yapan ö¤rencilere özel ilgi gösteriyorlar. Baz› ö¤renciler bunu gurur meselesi yap›p aidatlar› ödeyemedikleri için okula gelmek dahi istemiyorlar.

Aidatlar düzenli olarak topland›¤› halde s›n›flar›n, tuvaletlerin pis; ders materyallerinin yetersiz olmas›, biz ö¤rencileri bu paran›n nereye akt›¤›n› sorgulamaya itiyor. Ama bunu sorgulayan ö¤renciler ve ö¤retmenler hakk›nda vakit kaybedilmeden soruflturma aç›l›yor. Okula ilk kez kaydolan ö¤rencilerden al›nan “kay›t paras›” MEB taraf›ndan sözümona yasakland›¤›ndan beri bu h›rs›zl›¤›n yaln›zca ad› de¤iflti, uygulamada ise de¤iflen hiçbir fley yok. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir Ö¤renci

Koyun De¤il Ö¤renciyiz! Ben ‹stanbul’da bir lisede son s›n›f ö¤rencisiyim. Okulumdaki genel sorunlardan bahsetmek istiyorum. Aç›kças› benim okulum okuldan baflka her fleye benziyor. fiiddete e¤ilimli bir okul müdürü, ö¤retmenlikten adeta nefret eden ö¤retmenler, bask›lar yüzünden içleri öfkeyle dolan ö¤renciler, materyal eksi¤i hiç giderilmeyen bak›ms›z bir okul… Benim okulumda gelece¤in bilim adamlar›n›n, sanatç›lar›n›n hatta sa¤l›kl› bir bireyin bile yetiflemeyece¤i gün gibi ortada. Yeni e¤itim/ö¤retim y›l›n›n ilk günü "ö¤rencilerin hizmetindeyiz" diyen okul müdürümüz daha birinci haftada elliye yak›n ö¤renciyi disiplin kuruluna sevk ederek asl›nda bizim hizmetimizde olmad›¤›n› aç›kça gösteriyor. Ayn› hafta içinde birkaç ö¤renciyi sudan sebeplerle tartaklay›p kap›dan kovarak di¤er tüm ö¤rencilerin önünde rencide ediyor. Onun gözünde bizler kenar mahalleli bafl belalar›y›z ve sopayla yola getirilmeyi hak ediyoruz. Ö¤retmenlerim ise ilgisizlikleri, b›kk›nl›klar›yla bazen beni öyle flafl›rt›yorlar ki, acaba yanl›fll›kla m› ö¤retmen oldular diye düflünmeden edemiyorum. Örne¤in bir dersin yar›s› konu anlat›-

m›yla geçiyorsa di¤er yar›s› ö¤retmenlerden hakaret, küfür, afla¤›lay›c› sözler dinlemekle geçiyor. Tepki verince de malum disiplin cezalar›, uyar›lar, k›namalar ard› ard›na s›ralan›yor. Ö¤renci arkadafllar›m›n ço¤u okuldan nefret ediyor. Bu nefretlerini okulda s›k s›k kavga ç›kartarak d›fla vuruyorlar. Onlar› yetiflkin birer birey olarak görmemekte direnen bask›c› okul yönetimine ve ö¤retmenlere tepkilerini okul tuvaletlerinde (kendilerince yetiflkinli¤in sembolü olan) sigara içerek gösteriyorlar. Benim okulda adamak›ll› bir laboratuar yok. Fen s›n›flar› tek bir deney dahi yapamadan, fizik/kimya derslerini yaln›zca k⤛t üzerinde görüyorlar. Hâlbuki bilim deneyle ö¤renilir. Ama devlet okulu bilimi ne yaps›n? Devletin karn›n› bilim de¤il, ancak ö¤rencilerden toplad›¤› ba¤›fllar doyurur. Benim okudu¤um okulda arkadafllar›m›n ço¤u mutsuz, gelece¤e umutsuzca bak›yorlar. Oysa nitelikli, bilimsel bir e¤itim alabilseler, dünyaya dar bir pencereden bakmayacak ve kendi yeteneklerini de fark edecekler. Kendi yeteneklerinin fark›na varan insan mutlu insand›r. Bizlere

yar›m yamalak ders anlat›p tek derdi mesai doldurmak olan ö¤retmenlerimizin biraz da bunun için çabalamalar› gerekti¤ini düflünüyorum. Bir devlet okulunda ö¤retmenler ö¤rencilerle ilgilenmezlerse ö¤renciler kendi yeteneklerinden bihaber kal›r ve geliflimlerini engelleyen davran›fllara yönelirler. Tabii ö¤rencilerin özgür bir e¤itim ortam›ndan mahrum b›rak›lmas›, onlara yeteneklerinin fark ettirilmemesi tek bafl›na ö¤retmenlerin bir eksi¤i de¤il, tamamen bilinçli bir devlet politikas›d›r. Çünkü özgür düflünen bireyler sorgulamay› da bilirler. Böylece var olan sistemin çürümüfllü¤üne karfl› tav›r al›rlar. Bu nedenle devlet, gençli¤i çocuklu¤undan itibaren sindirmeyi, yozlaflt›rmay› bafll›ca görevlerinden biri sayar. Devletin bu bilinçli politikalar›na karfl› daha çok okumal›, okutmal›, bilinçlenmeli ve bilinçlendirmeliyiz. E¤er bir fleyler yapmak istiyorsak bu sömürünün ana dili olan sisteme karfl› örgütlü bir güç olmak zorunday›z. Unutmayal›m ki: Örgütlü bir gücü hiçbir kuvvet yenemez! Kaderimiz Kendi Ellerimizdedir! ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir Ö¤renci

Patronlar›n Klasik Bir Palavras› Bugün iflçilerin bilincini açman›n ya da birli¤i sa¤laman›n önündeki engelleri bir ço¤umuz bilir. Ancak birli¤in önüne kimi zaman burjuvalar kimi zaman da iyi bir duruma gelmek isteyen flef konumundaki iflçiler taraf›ndan engeller konur. fiefler; “bu flirket büyüyecek ve büyüdü¤ü zaman bu flirketi sizler nas›l yaln›z b›rakmad›ysan›z, flirket de sizleri yaln›z b›rakmayacak. ‹lerideki zamanlarda yurt d›fl› ifllerimiz olacak. Ve sürekli olarak orada Avrupa’da sabit iflçilerimiz olacak. Bu kifli-

ler sizler olabilirsiniz. Ona göre bütün iflleri ö¤renmeye bak›n her fleyi ö¤renin” derler. Yani flunu demeye getiriyor. “Bütün iflleri ö¤renin ki eleman ç›karmakta zorlanmayal›m, çünkü bütün iflleri sen yapacaks›n, yeni iflçi al›nmayacak, al›nsa bile iflgücü ucuz olacak.” Bu söylenen tamamen iflçinin umudunu yükseltir, o fark›nda olmadan ö¤renir ve di¤er iflçilerin iflsiz oldu¤unun fark›na varmaz. Burjuvalar bu flekilde iflçiler aras›nda rekabete yol açar. Ve kendi du-

rumuna gelince y›llar süren yo¤un ve eziyet içindeki yaflam› düzelmez. Asl›nda derdi sadece iflten at›lmak de¤il, ücretlerin zaman›nda verilmemesidir. “Bu flirket büyüdü¤ü zaman di¤er çok firma gibi ben de zaman›nda ücretimi al›r›m” hayali sanki bu büyük firmalarda sömürü olmad›¤›n› sanarak daha güçlü flekilde sömürüye aç›k hale gelmesine yol açar.

"‹flçi s›n›f›n›n kurtuluflu, bizzat kendi eseri olacakt›r." (Marx)

Salim Ǜnar

13


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Okurlardan

Rimaks Direniflinin Sonucu Selam, ben bir Rimaks direniflçisiyim. Rimaks, Tuzla Deri Sanayi Bölgesi ve Bart›n’da olmak üzere iki fabrikadan olufluyor. Bir gün Bart›n’daki iflçi arkadafllar›m›z›n sendikalaflma süreci bafllatt›klar›n› ö¤rendik, biz de hemen üye olduk. Ama bizi sömürdükçe sömüren, elinden gelse vampir gibi kan›m›z› bile emmek isteyen patron, eme¤imizin hakk›n› vermemek için bizi hiç ac›madan kap›n›n önüne att›. Ama bizim zorumuza giden bu de¤ildi, bizim zorumuza giden, iflçi arkadafllar›m›z›n önümüzden geçerken bafllar› önüne e¤ik gitmeleri oldu. Biz iflçi de¤il miyiz? Her fleyi var eden biz iflçilerin nas›rl› elleri de¤il mi? O zaman hakk›m›z› aramaktan bu kadar aciz oldu¤umuz sürece patron (burjuva) dedi¤imiz kan emici canavarlar

vampir gibi, sülük gibi kan›m›z› emmeye, bizi sömürmeye devam edecek.

oluflturmak. Ancak bu sayede ay bafl› geldi¤inde g›rtla¤a kadar borcun içine girmifl olmay›z.

Hani derler ya hak verilmez al›n›r. Biz de anayasal hakk›m›z olan sendikay› alabilmek için 54 gün direndik ve sonunda k›smi de olsa bir kazan›m oldu. K›smi diyorum çünkü maalesef 14 direniflçi arkadafl›m›zdan 2'si d›flar›da kald› ve biz maalesef bilinçsiz, hakk›n› bilmeyen bir iflçi s›n›f› oldu¤umuz için bu iki arkadafl›m›z›n d›flar›da kalmas›na engel olamad›k. Biz k›smi de olsa kazand›k, ama içim hiç rahat de¤il. Niye mi? Çünkü Türkiye çap›nda yüz binlerce iflçi sigortas›z asgari ücretin alt›nda ve hatta 14-16 saat çal›fl›yoruz. Ne yapabiliriz diye soracaksan›z, yapaca¤›m›z tek fley var örgütlü, birbirine sahip ç›kan s›n›f dayan›flmas›n›n önemini bilen bir iflçi s›n›f›

Her fleye maddiyatla bakmak da laz›m de¤il. Hangimiz ailesiyle hafta sonu bir tiyatroya veya sinemaya gidebiliyoruz? Gidemiyoruz çünkü ço¤u iflçi arkadafl›m›z hafta sonu bile çal›fl›yor. Hayat›m›z evle iflyeri aras›na s›k›flm›fl durumda iken sönmek üzere olan külden tüm patronlar› yakacak bir atefl ç›karman›n zaman› geldi bence, ya sizce? Bu arada Rimaks direniflimiz boyunca bizi yaln›z b›rakmayan ‹flçi Birli¤i gibi hayat›n› iflçilere adam›fl kurum ve kurulufllara sonsuz teflekkürü bir borç bilirim... ‹stanbul’dan Bir Rimaks Direniflçisi

Tek Bafl›na Kurtulufl Yok! ‹smim Yi¤it , 30 yafl›nday›m, evliyim, çocu¤um yok. Gebze Organize sanayinde Robotik uygulamalar otomasyon iflleri yapan bir firmada 5 ayd›r çal›fl›yorum. Askerden geliflimden beridir bu sekizinci iflyerim. Elektrikçiyim ama elimden her ifl gelir, daha önce tekstilde de çal›flt›m. Yeni iflyerim, di¤er iflyerlerine göre düzenli olsa da daha önce çal›flt›¤›m yerlerle ayn›. Maafl az, bazen maafllar geç ödeniyor, fazla mesai ücreti verilmiyor çok uzun süre çal›flma yap›l›yor. En son yaflad›¤›m›z› anlatay›m. En son iki

müdür, siz onlara patron deyin, bizi ça¤›rd›lar. Birincisi “Kötü haberleri vereyim” diye söze bafllad› ve “Arkadafllar bu ay maafllar› ödeyemiyoruz, durumlar kötü” dedi. Yalan oldu¤unu biliyoruz, patronlar daha yeni Sapanca’da otele e¤lenmeye gittiler. Öbürü, “Arkadafllar proje ald›k 3 haftada ifli teslim etmemiz lâz›m, gece gündüz çal›flaca¤›z” dedi. Sonra bize âdeta gaz verdiler. Baz› iflçileri tüm ekibe alk›fllatt›lar, sonra hepimiz alk›fl tuttuk, baz› arkadafllar futbol taraftar› gibi ba¤›rd›. Ç›k›flta baz› eski arkadafllarla konufltum, hep-

si küfrediyorlar, küfredenlerin içinde en çok alk›fllayanlar da var. Ama kimse iflini kaybetmek istemiyor. Ben buna karfl› bir fley yapal›m deyince baz›lar› benimle konuflmay› kesti. Baz› arkadafllar ise benimle ayn› düflünüyor. Baz›lar› senin kar›n çal›fl›yor çocu¤un yok diye bana laf at›yor. Biz az de¤iliz, çok insan›z ama bir arada de¤iliz. Bir gün hepimiz ayn› yerde olursak haklar›m›z› kolayl›kla al›r›z. Gebze’den ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okuru bir iflçi

‹flsiz Kalma Korkusu Merhaba, ben bir “fast-food” restoran›nda çal›flan 18 yafl›nda bir iflçiyim. Çal›flt›¤›m restoran›n hem servis bölümünde hem de mutfa¤›nda görevliyim. fiimdiye dek birçok kez ifl de¤ifltirdim. S›k s›k ifl de¤ifltirmek ve s›k s›k iflsiz kalmak insan›n kendine olan güvenini kaybettiriyor. Yeni bir ifle bafllad›¤›mda patronun gözüne girebilmek ve bir önceki iflimden ayr›ld›ktan sonra içimde oluflan güvensizli¤i y›kmak için bana verilen her

S›n›f ve Politika

görevi eksiksiz bir biçimde yerine getirmeye çal›fl›yorum, hatta üzerime vazife olmayan iflleri bile yap›yorum. Böylece patronuma hiçbir ifl yerinde tutunamayan, tembel, ifle yaramaz biri olmad›¤›m› kan›tlad›¤›m› düflünüyorum. Ama yüklendi¤im görevler artt›kça yapt›¤›m ifl çekilmez bir hal al›yor ve bu da bende bir sinir bozuklu¤u yarat›yor. Kendimi kiflili¤i olmayan bir köle gibi hissediyorum. Zaman içinde, içinde bulundu¤um koflullara duydu¤um öfke art›yor, bunu gizleyemeyip müdürlerime ya da patronuma yans›tt›-

‹flsizlik korkusu olmasa, karfl›laflt›¤›m›z haks›zl›klara da daha kolay tepki gösterebilece¤iz. Bu durumu aflman›n tek bir yolu var: iflçilerin birbirine güvenmesi ve birlikte hareket etmesi. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Okuru Bir ‹flçi

1946 ‹stanbul Sendikalar Birli¤i Deneyimi*

Türkiye’deki ilerici sendikac›l›k anlay›fl›na en anlaml› örnek 22 Haziran 1946 tarihinde kurulan ‹stanbul ‹flçi Sendikalar› Birli¤i deneyimidir. Bu deneyim ‹stanbul iliyle s›n›rl› kalmam›fl, Kocaeli, Zonguldak, Ankara, Adana, Diyarbak›r, ‹zmir gibi illerde de yank›s›n› bulmufl ve çeflitli sendikal örgütlenmelere gidilmifltir. ‹flçi s›n›f›n›n sendikal taleplerini öne ç›karan çeflitli iflçi dernekleri 1946’da kurulan Sendikalar Birli¤i’ne kat›lm›fllard›r. Sendikalar Birli¤i deneyimi ile beraber dönemin TKP MYK kadrolar›ndan iki eleman›n›n (Mustafa Börklüce ve Hüsamettin Özdo¤u) kurucu üye olarak Plenyum karar› ve bir protokol ile 14 May›s 1946 tarihinde, Esat Adil Müstecapl›o¤lu’nun baflkanl›¤›nda Türkiye Sosyalist Parti (TSP)’nin legale ç›kmas›na karar verilmifltir. TSP’nin önderli¤inde Sendikalar Birli¤i büyük bir ilgi görmüfl, ülke çap›nda k›sa bir zamanda 10. 000 iflçiyi örgütlemeyi baflarm›flt›r. Yaln›zca ‹stanbul’da birkaç ay içinde 3. 400 üye say›s›na ulaflm›flt›. 1946 y›l›nda TC’nin nüfusu: 19. 074. 000 oldu¤una göre o dönem ve iki ay gibi çok k›sa bir örgütlenme süresinde sendikaya üye olanlar›n say›s›n›n az›msanmayacak bir rakama eriflti¤ini söyleyebiliriz. Bu durumu gören ve ilkin iki MYK üyesini vererek kurulmas›n› onaylad›¤› TSP’nin h›zla kitleselleflmesi ve sendikal alandaki baflar›l› örgütlenmesi karfl›s›nda “Eyvah bunlar iflçi s›n›f›n› örgütlüyor!” telafl›yla(!) 19 Haziran 1946’da Dr. fiefik Hüsnü De¤mer baflkanl›¤›ndaki illegal TKP kadrolar› da hemen Türkiye Sosyalist Emekçi Köylü Partisi (TSEKP) ad›yla legale ç›kma ka-

14

¤›mda ise iflten ç›kar›l›yorum. Yeni bir ifl bulana kadar içimi tekrar o baflar›s›zl›k, beceriksizlik hissi kapl›yor ve ifl bulur bulmaz yine ayn› biçimde kendimi patrona kan›tlama çabas›na girifliyorum. Kendimi bir k›s›r döngüde hissediyorum.

rar› vermifltir (Ayr›nt›l› bilgi için bak›n›z: ‹brahim Topçuo¤lu, Neden 2 Sosyalist Partisi 1946, C: I, II, III., Kendi yay›n›, 1976, 1977.). May›s 1945 y›l›nda Almanya’n›n faflist sald›r›s›n›n yenildi¤i ve II. Dünya Savafl›’n›n sona erdi¤i bir dönemde ve görece s›n›rl› demokratik bir süreçte iki legal parti TSP, TSEKP ile Sendikalar Birli¤i, ‹stanbul ‹flçi Kulübü 16 Aral›k 1946’da ilan edilen S›k›yönetim taraf›ndan kapat›larak faaliyetlerine son verilmifltir; an›lan partilerin fikirlerini yayan Sendika, Ses, Noror, Gün, Y›¤›n, Dost ve Yar›n isimli gazete ve dergilerle bunlar› basan matbaalar kapat›lm›flt›r. “S›n›f esas›na dayal› sendika ve parti kurulmas›” nedeniyle resmen kapat›lan sendika ve parti yöneticileri S›k›yönetim Mahkemelerine sevk edilerek yarg›lanm›flt›r (Emin Karaca, Unutulmufl Sosyalist: Esat Adil, Belge Yay›nlar›, 2008.). “Sendika ve Parti kurma” konusundaki bu deneyim ilginç oldu¤u kadar çeflitli ve çok yönlü ders ve sonuçlar ç›kar›lmas›n› öne ç›karm›flt›r. 1946 Sendikalar Birli¤i deneyimini temel alan ve iflçi s›n›f›n›n siyasal ve sendikal birli¤i davas›n› gündemine alan bir partileflme sorunu günümüze kadar “Sol Cenah›n” gündemine bir türlü girmedi¤i görülmüfltür. S›rr› Öztürk * Henri Krasuçki, Sendikalar Ve Sosyalizm-Sendikalar ve S›n›f Mücadelesi, Sorun Yay›nlar›, 3. Bask›, Ekim 2010. (S›rr› Öztürk’ün yazd›¤› “Tarihselden-Güncele ‹ki Kapitalist Ülke: Fransa Ve Türkiye’de ‹flçi S›n›f›n›n Sendikal Ve Siyasal Birli¤i Deneyimleri Üzerine” yaz›s›ndan bir bölüm.)

"Kapitalistleri iktidarda tutan sihir, iflçiler aras›ndaki bölünmedir." (Marx)


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Röportaj

‹nflaat ‹flçileri Konufluyor Kürt illerinden ailelerini, topraklar›n› geride b›rak›p, say›s›z zorlu¤u göze al›p Eskiflehir’de çal›flmaya gelen bir grup inflaat iflçisiyle görüfltük. ‹flçi arkadafllar y›llard›r karfl› karfl›ya kald›klar› zor, bask› ve suistimaller yüzünden ilk baflta isimlerini vermek istemediler. ‹flçi arkadafllar›n yaflad›klar› ortamla ilgili bir foto¤raf çekip habere eklemek istedik fakat kendilerince hakl› çeflitli gerekçelerle uygun bulmad›klar›n› ifade ettiler, biz de anlay›flla karfl›lad›k. Ama daha sonra aram›zda geliflen diyalogla birlikte isimlerini ö¤reniyoruz. 3 iflçi arkadaflla oturuyoruz, sorular›m›za daha çok içlerinden yaflça en büyük olan R.D. cevap veriyor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Merhabalar, nereden geliyorsunuz, sizi memleketinizden ve ailelerinizden kopar›p buraya getiren koflullardan biraz bahsedebilir misiniz? R.D.: Merhaba, A¤r›’dan geliyoruz, memlekette çok fazla, (hemen hemen hiç) ifl imkân› bulunmuyor. Olan s›n›rl› iflleri de tan›d›¤› olan, torpili olan al›yor; bizim buralara gelmekten baflka çok da çaremiz kalm›yor. Bakmak zorunda oldu¤umuz ailelerimiz var bir flekilde geçimimizi sa¤lamak için memleketlerimizi terk edip buralarda çok zor koflullar alt›nda çal›flmaya geliyoruz. Bunun d›fl›nda bölgede sürekli savafl halinin bulunmas› ifl olanaklar›n› daha da s›n›rland›r›yor, kendi memleketimizden ç›k›p birçok zorlu¤u göze alarak ekmek peflinde kofluyoruz. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Zorluklardan ve sürekli savafl halinden bahsettiniz bunlar› biraz daha ayr›nt›l› anlatabilir misiniz? R.D.: Bildi¤iniz gibi uzun y›llard›r bölgenin hemen hemen bütün illerinde çat›flmal› bir ortam var; bu da bizi olumsuz yönde etkiliyor. Meselâ s›n›r kap›lar› kapal› ve bizim geçim kaynaklar›m›z›n önemli bir k›sm›n› o kap›lar oluflturuyor. Ayr›ca sürekli bir bask› alt›nda tutuluyoruz, kendi tarlam›z› rahat bir flekilde ekip biçemiyoruz, sokakta rahat dolaflam›yoruz, çeflitli suçlamalarla üzerimizde sürekli bir bask› uygulan›yor devletin güvenlik güçleri taraf›ndan. Biz de bir noktadan sonra terk etmek zorunda kal›yoruz memleketlerimizi çünkü ailelerimiz var, okula giden çocuklar›m›z var onlara bakabilmek için çal›flmak zorunday›z. Çocuklar›m maddî s›k›nt›lar yüzünden okula devam edemiyor. Devlet okul yard›m› yapt›¤›n› iddia ediyor. Senede 25 TL. okul yard›m› yap›yor, bu para neye yeter? Bu yüzden kalk›p buralara çal›flmaya gelmek zorunda kal›yoruz. Burada da birçok zorlukla karfl›lafl›yoruz. Di¤er iflçilerden farkl› bir muameleye tabi tutuluyoruz, di¤er iflçilerden daha düflük ücretler karfl›l›¤›nda çal›fl›yoruz (yoksa ifl bulam›yoruz, ifl vermiyorlar) buna ra¤men koflullar›m›z çok kötü, inflaatta yat›p kalk›yoruz, flartlar›m›z› görüyorsunuz. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Herhangi bir ifl güvenceniz bulunmuyor, sendikal haklar›n›z yok, tafleron flirketlere çal›fl›yorsunuz bunun ayr›ca zorluklar› var m›?

R.D.: Var tabii, meselâ burada herhangi bir fleye itiraz etme hakk›m›z yok, sendikal bir hakk›m›z, çal›flma koflullar› karfl›s›nda bizi koruyan herhangi bir yasal güvence bulunmuyor. Tafleron firma, piyasa koflullar›na göre çok düflük ücretlerle çal›flmam›za ra¤men istedi¤i zaman bizi iflten atabiliyor, çünkü çal›flacak insan bulmas› çok zor de¤il, bizim flartlar›m›zda veya daha kötü flartlar alt›nda çal›flmaya raz› olacak çok fazla iflçi var. Bütün bu zorluklara ra¤men çal›flmak zorunda kal›yoruz. Baflka yapacak bir fleyimiz yok, sosyal güvencemiz yok; meselâ benim bakmak zorunda oldu¤um 7 kifli var, ben çal›flmasam bunlar aç kal›r. Buna ra¤men yetifltiremiyoruz, geçim s›k›nt›s› çekiyoruz. Siz gelmeden önce ailemle konufltum para istiyorlar, ben de zor durumda kal›yorum, psikolojik sorunlar yafl›yorum, ilaç kullan›yorum. Hükümet fakirlere yard›m etti¤ini söylüyor ama biz faydalanam›yoruz, kime yard›m ediyor bilmiyorum. Bizim durumumuz gittikçe kötülefliyor.

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: 12 Eylül tarihinde Anayasa de¤iflikli¤i ile ilgili bir referandum yap›ld›. Bunun kapsam›nda sözde iflçi haklar›n›n düzenlenmesiyle ilgili maddeler de var ve Kürt illerinden önemli bir oranda BOYKOT edildi. Bu konu hakk›nda ne düflünüyorsunuz, yeni haz›rlanacak anayasadan bir beklentiniz var m›? R.D.: Bizim aç›m›zdan çok bir anlam› yok, y›llard›r çeflitli vaatlerle bizi oyal›yorlar. Anayasa de¤iflikli¤inin içeri¤inden de çok bahsetmediler, biz televizyonlardan duydu¤umuz kadar biliyoruz ama televizyonlar da onlar›n art›k onlara da inanm›yoruz. Her gelen hükümet bir sürü fley söylüyor, bizim aç›m›zdan de¤iflen bir fley yok. Bölge illerinde ç›kan BOYKOT karar› da bunu gösteriyor, biz güvenemiyoruz y›llard›r bizi kand›r›yorlar. Meselâ biz A¤r›’dan 40-50 arkadafl buraya geldik çal›flt›¤›m›z ve yaflad›¤›m›z koflullar çok kötü, buna ra¤men bir fley kazanam›yoruz. 8 y›ld›r bafl›m›zda bu hükümet var de¤iflen bir fley olmad›, tersine durumumuz daha da kötülefliyor. E¤er bu hükümet samimi ise ilk baflta bizi memleketimizden koparan buraya bu zor flartlarda çal›flmaya getiren sebepleri ortadan kald›rs›n. Bar›fl için çal›fl›yoruz diyorlar ama her geçen gün bölgede operasyonlar yo¤unlafl›yor, bize yaflam alan› b›rakm›yorlar. Tanka, topa harcad›klar› paralar› halk için kullansalar bu durumda olmay›z. Bu yüzden biz hükümetin samimiye-

tine güvenmiyoruz. E¤er samimi ise ilk baflta bu çat›flma ortam›n›n durmas› için bir ad›m atmas› gerekiyor. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Bahsetti¤iniz bu sorunlar›n çözümü için ne öneriyorsunuz, hem bölgede yaflanan savafl›n durmas› hem de iflçilerin özellikle geçim derdiyle memleketlerinden ç›k›p zor flartlarda çal›flmak zorunda kalan iflçilerin sorunlar›na nas›l bir çözüm öneriyorsunuz? R.D.: Bizim taleplerimiz ve çözüm önerimiz çok nettir. Biz öncelikli olarak bizi topraklar›m›zdan sürüp zor flartlar alt›nda gurbetlik koflullarda çal›flmam›za sebep olan çat›flmal› ortam›n ortadan kald›r›lmas›n› istiyoruz. Bunun için hükümetin ve di¤er yetkililerin ad›m atmalar› gerekmektedir en k›sa zamanda, yoksa durum daha da kötüleflecek. Daha önce de belirtti¤im gibi bizim koflullar›m›z bural› olan veya baflka bir ‹ç Anadolu-Ege flehrinden gelen iflçiden çok daha kötü. En basitinden üzerimizde bir toplumsal bask› var, ben her sene sab›ka kayd› ç›kar›yorum bir sorunla karfl›laflmamak için. Otogarda, de¤iflik yerlerde polisin bask›s›yla karfl› karfl›ya kal›yoruz. Yani biz hem iflçi kimli¤imizle eziliyoruz, daha düflük ücretlere çal›flt›r›l›yoruz hem de Kürt kimli¤imizden ötürü eziliyoruz. ‹flçilerin birbirilerinden al›p veremedikleri bir fley yok, baflkalar› bunu tetikliyor. Yani biz iflçiler ve halk olarak bu oyunlara gelmezsek sorunlar›n al›flmas› daha kolay olacakt›r, bizim biraz bask› uygulamam›z gerekiyor yoksa onlar kendili¤inden bize birtak›m haklar vermiyorlar, y›llard›r birçok hükümet geldi geçti, hepsi benzer fleyler söylüyordu de¤iflen bir fley olmad›. ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹: Hem iflçi kimli¤inizle hem de Kürt kimli¤inizle baflta devletin sonra da toplumun baz› kesimlerinin bask›s›yla karfl› karfl›ya kal›yorsunuz. Bu konuda son olarak neler söyleyeceksiniz? R.D.: Evet hakl›s›n›z belki Kürt olmasayd›k bu kadar çifte zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmayacakt›k. Ama biz umutsuz bakm›yoruz, birtak›m fleylerin de¤iflece¤ine inan›yoruz ve de¤iflmesi için de elimizden geleni yapaca¤›z. Ne devletin ne de baflka kesimlerin bask›lar› ve zorbal›klar› bu iki halk› düflman etmeyecektir. Bu bahsetti¤im durum iflçiler için daha da önemli ve geçerlidir. Çünkü onlar›n ortaklaflmak ve birlikte mücadele etmekten baflka çareleri yoktur. Ancak ortak bir çaba sonucunda içinde bulundu¤umuz bu durumdan kurtulabiliriz, biz burada gerçekten çok zor koflullar alt›nda çal›fl›yoruz, so¤ukta yatmak zorunda kal›yoruz, binbir çeflit s›k›nt› çekiyoruz ama bunlar›n afl›lmas› zorunludur ve yine bizim ortak çabam›zla olacakt›r. Baflka bir ç›k›fl yolu göremiyorum ben. Gelip burada bizi ziyaret etti¤iniz için çok teflekkür ediyoruz, çal›flmalar›n›zda kolayl›klar diliyoruz.. OXIR BE.. Eskiflehir’den ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ Gazetesi Çal›flanlar›

"Bilgi sahibi olmad›klar› sürece iflçiler silahs›zd›rlar. Ama bilgi sahibi olduklar›nda o zaman bir güç olufltururlar!" (Lenin) 15


‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

Yukar›daki üç kitab›m›z› ‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹ okurlar›m›z özel indirimli olarak Büro’muzdan edinebilirler.

YEMEK BOYKOTU Uçuflun demir tabaklar, uçuflun savrulun denize do¤ru kumlara gömülsün yavan kafl›klar çabucak so¤umas›n bu flimflek öfke Antalya'n›n a¤ustosu deniz tatil kimin süsü villa yapan üç yüz iflçi günefl-alt› yemekhane, çat›s›z s›ra s›ra, usul usul, kah›r kah›r yürürken hafllanm›fl küçük fare böcek ç›kt› yemekten Desen: P›nar Kur

Uçuflun demir tabaklar, uçuflun düflüflün flantiye bürolar›na bir jandarma kolu sars›n toz duman müdürlerle flefler ayr›, yesin de tafls›n! Bizim Kel Ali de bir türkü yaks›n: Y›llarla geçmiyor günümüz / geride kal›yor gözümüz / sebil su gibi ömrümüz kardafl, fareye niye k›z›yon? Sustukça at gibi binilen kimdi / sustukça ot gibi biçilen kimdi / p›st›kça k›t kanaat geçinen kimdi/ fiimdi, fareye niye k›z›yon? Biz de bu diyardan bas›p gidelim / gidelim de nerelere varal›m? / Haramiye kalm›fl geçimin, yurdun / Söyle, fareye niye k›z›yon? Sanat Cephesi Sosyalist Gerçekçi Sanat Dergisi fiairlerinden Hüseyin Ali Selvi

‹fiÇ‹ B‹RL‹⁄‹

e-posta : iscibirligigazetesi@gmail.com web : www.iscibirligi.info

‹fiÇ‹-K‹TLE GAZETES‹ YIL : 2 • SAYI : 7 • KASIM 2010

Süresi: fiimdilik 2 Ayda Bir Yay›nlan›r Fiyat›: 1 TL Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: S›rr› Öztürk Yönetim Yeri ve ‹letiflim: Akb›y›k De¤irmeni Sok. No:33/B 34122 Sultanahmet -Eminönü -‹stanbul Telefon: (0212) 638 81 82 Fax: (0212) 638 81 72

16

Posta Çeki No: 98213 • Banka Hesap No: ‹fl Bankas› Ca¤alo¤lu fiubesi (1095) 325 835 Abone: Yurtiçi y›ll›k: 6 Say› 10 TL • Yurtd›fl›: Üç kat› Yay›n ilkelerimizle ba¤daflmayan ilanlar kabul edilmez. Yay›n Kurulu yazarlar› ve ilkelerimiz d›fl›nda yaz› kabul edilmez. Yaz›l› metinler kaynak gösterilerek kullanabilir. Teknik Büro: Sorun Teknik Büro Bask›: Mutlu Bas›m Yay›n Davutpafla Cad. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 264 Topkap›/‹st. Tel: (0212) 577 72 08 Yay›n Türü: Yerel Süreli • ISSN: 1309-2669


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.