Kampus1

Page 1

2 > YÖK’e karşı yürüyoruz 6> YÖK’ten öğrencilere son darbe: Formasyon 3> Sivil polis uygulamasına karşı özerk demokratik üniversite

KAMPÜS Asla Yalnız Yürümeyeceksin

Sınavlar kalkacak

YÖK dağıtılacak

Genç-Sen’liler 6 Kasım’da Ankara’da gerçekleştirilecek YÖK’e karşı yapılacak mitinge doğru, yürüyorlar. 6 Kasım öncesi tüm illerde haftalık eylemlerle öğrencileri mitinge davet ediyorlar.

Ü

niversitelerimiz, YÖK’ün 29 yıldır yarattığı karanlıkta gün be gün daha da çürüyor. Kurulduğu gibi ilk iş olarak kendisine muhalif yüzlerce öğrenci ve akademisyeni okullardan uzaklaştıran, üniversitelerdeki tüm demokratik kurumları kapatan, binlerce öğrenciyi Ortaçağ’dan örnek alınmış bir disiplin yönetmeliğince üniversiteden atan YÖK 12 Eylül 1980 askeri darbesinin bugüne kalan en canlı parçası olarak önümüzde duruyor. Genç-Sen diyor ki; “Kendine demokrat AKP hükümeti, büyük demokrasi söylemlerinde bulunmuş, referandum sonuçları itibariyle darbenin yargılanacağını iddia etmiştir. Darbe ancak kurumlarıyla yargılanabilir. YÖK’ü hedef almayan herhangi bir yargılama yalandan, illüzyondan başka bir şey değildir.” Bu sebeple bulunduğu tüm illerde haftalık eylemler yaparak öğrencileri 6 Kasım Öğrenci Mitingi’ne çağıran GençSen’liler, YÖK’ü kaldırma iddiasıyla örgütlü olduğu tüm illerden yola çıkmaya hazırlanıyor.

Fotoğraf: Genç-Sen Öğrenci Mitingi 6 Kasım 2009

Üniversiteden öğrenci haberleri

5’te

KPSS, ÖSS, LYS, Çoktü, Sıra YÖK’te

7’de

Rektör üniversiteyi dershaneye kiraladı

4’te


2

13 Ekim 2010

YÖK’e karşı yürüyoruz!

Binbir emekle üniversiteye giren bizler iş bulamıyoruz, sınavlarla sınanıyoruz. Genç-Sen her yerde bugün ve gelecek için sokaklara çıkıyor ve 6 Kasım’da kampüsleri, üniversiteleri Ankara’ya taşıyor, şunu bil ki sen yoksan bir eksiğiz. Referandum süreci AKP hükümetinin zaferiyle sonuçlandı. Hükümet gerek referandum kampanyası sırasında gerekse referandum sonrasında yaptığı açıklamalarla anayasa değişikliğini 12 Eylül’le hesaplaşmanın bir zemini haline getirdi ve kamuoyuna böyle sundu. Başbakana göre demokrasi galip geldi darbeciler darbeleri destekleyenler yenildi. Referandumla demokrasi geleceğini söyleyenler hemen sonra demokratik siyasete saldırılarını arttırırken okullarsa yasaklarla, soruşturmalarla açıldı. 12 Eylül Askeri Cuntasının ulusal yapılarından birini anayasa oluşturuyorsa bir başkasını YÖK oluşturur. Darbeyle hesaplaşmak darbe kurumlarıyla hesaplaşmaktır. Bu 6 Kasım, Genç-Sen açısından AKP’nin ve bir bütün olarak devlet yönetiminin ikiyüzlülüğünü teşhir etmenin günüdür. Onların darbeyle hesaplaşma söylemine darbe kurumlarının dağıtılması söylemiyle karşı çıkıyoruz. Anayasayı demokratikleştirme söylemine YÖK’ün dağıtılması, üniversitenin demokratikleşmesi söylemiyle cevap veriyoruz. 6 Kasım’ı referandum sonucunun karşısına dikiyoruz ve özerk demokratik üniversite mücadelemizi bu 6 Kasım’da daha güçlü haykırıyoruz.

ka yanıyla sınavda soruların satılması şeklinde ortaya çıkan rezalet daha ciddi bir sorunun işsizlik sorunun boyutlarını da gözler önüne serdi. İnsanlar 657’li devlet memuru olabilmek için 10.000 dolardan fazla parayı gözden çıkarabilmektedir. 10.000 dolar yaklaşık bir memurun 1 yıllık geliridir. Söz konusu parayı ödeyenin üniversite mezunları olduğu düşüYÖK tartışmaları, referandum nüldüğünde durumun kampanyaları başka bir ülkede hü- vahameti bütün çıplakkümetleri düşürecek kurumsal ya- lığıyla ortaya çıkar. pıları dağıtacak çok daha büyük bir Üniversite mezunskandalın gölgelenmesine yol açtı. Yıllardır üniversiteli öğrenci gençli- larını bekleyen geleği kıskacına alan ve dershane bo- cek işsiz bir gelecektir. yunduruğuna tekrardan sokan iş- KPSS’ye bu yıl 1,5 milsizlik kâbusunun ürettiği KPSS ve yona yakın üniversite onu organize eden ÖSYM çöktü. mezunu başvurmuşKPSS’de ortaya çıkan skandal so- tur. Pıtrak gibi çoğalan KPSS dersruların satılması doğal olarak yıl- haneleri kontenjanlarını tamamen lardır yapılan sınavlarda soruların doldurmuş ve yeni başvurulara kokaç kişiye satıldığı sorusunu orta- talarını kapatmıştır. Onca yıl okuyup ya çıkarırken sınavların ve sınavla- dershanelere ve özel derslere o karı düzenleyen ÖSYM’nin tarafsızlı- dar para harcadıktan, ÖSS, ÖYS vb. ğı ve adilliği sorgulanır hale geldi. isimler altında sınavları geçip üniKPSS skandalı bir yanıyla artık adil versiteyi kazandıktan sonra kendive tarafsız bir sınavın imkânsız ol- mizi sağlıkçı, öğretmen, mühendis duğunu ortaya çıkarırken bir baş- vb. bir sıfatla anmaya hazırlanırken

borç batağında devlet memurluğunu büyük bir fırsat olarak görmek zorunda kalmıştır. Çıplak gerçek ortadadır okulu bitirip kazandığınız diplomanın hiçbir karşılığı yoktur. Alınan diplomanın üstünü süsleyen okul amblemi o diplomayı bir duvar süsü haline getirecektir. YÖK’ün üniversiteleri kışlaya çeviren uygulamaları devam ediyor, üniversiteleri patronlar, paşalar için dikensiz gül bahçesi yapmaya çalışanlar, öğrencilere aslan kesiliyorlar, patronların, paşaların karşısındaysa çavuşa dönüyorlar. Binbir emekle üniversiteye giren bizler iş bulamıyoruz, sınavlarla sınanıyoruz. Genç-Sen her yerde bugün ve gelecek için sokaklara çıkıyor ve 6 Kasım’da kampüsleri, üniversiteleri Ankara’ya taşıyor, şunu bil ki sen yoksan bir eksiğiz. Başımızda YÖK, önümüzde bizi bekleyen gelecek ise işsizelde lik. Bizim sabrımızı sınayanlaraye t t i ğ i m i z tek sa cevabımız net, bu 6 Kasım’da şey yine dershane, yine para yine bize dünyayı dar edenlere dünsınav olgusu olmuştur. 1.5 mil- yayı dar etmek, umudu, mücayon insanın girdiği sınavda devle- deleyi, isyanı büyütmek, çüntin 40.000 öğretmen kadrosu dâhil kü Bir İsyandır 6 Kasım YÖK Yok açtığı kontenjan 100.000’i bulma- Oluncaya Dek. maktadır. Geriye kalan 1.400.000 kişi işsizlikle boğuşmaya devam Aziz Güler ederken kazananlarsa yoksulluk ve Genç-Sen MYK Üyesi


3

13 Ekim 2010

Sivil polis uygulamasına karşı özerk demokratik üniversite

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan önce sivil polise oda hakkı verdi, sonra üniversitelerde güvenliğin özerk olması gerektiğini açıkladı. Tüm bu açıklamalar YÖK’ün esas amacını gözler önüne sererken Genç-Sen’liler olarak talebimiz belirginleşiyor: Özerk-Demokratik Üniversite! Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK), kuruluş tarihi olan 6 Kasım yaklaşırken; son günlerde birbiri ardına yaptığı çelişkili açıklamalarla gündemde. Bir yandan “YÖK’ü kaldırmak değil değiştirmek gerek” diyen Yusuf Ziya Özcan, bir yandan sivil polislerin üniversite içinde oda sahibi olmasına neden olan uygulamanın altına imza atıyor. Yani darbenin ardından kurulmuş bir kurum olarak yıllardır öğrencileri baskılayan ve söz hakkını elinden alan YÖK, değişim bir yana dursun, bu yasa ile konumunu kuvvetlendiriyor.

rinde tespiti, çözümüne yönelik çeşitli tedbirlerin alınması bir zorunluluktur.” Üniversiteyi oligarşinin işgali altında bırakan, emniyetle işbirliği halinde saldırılar düzenleyen rektörlükler ve YÖK, kendi yarattıkları baskı ve şiddetti çözmek adına üniversiteye yine bu şiddetin esas uygulayıcılarını sokuyor. YÖK’ün birbiri ardına gerçekleştirdiği bu talihsiz açıklamalar ise üniversitenin esas sahipleri olan öğrencilerin özerk-demokratik üniversite taleplerini daha da güçlendiriyor.

Baskının esas kimlere geldiği ise yine Özcan’ın açıklamalarından okunabilecek açıklıkta. Yeni YÖK tasarısına “Özgür” sıfatını ekleyerek üniversiteleri özgürleştireceğini sanan YÖK, sivil polis uygulaması ile baskıyı üniversitede bilimsel ve nitelikli eğitim hakkını savunan, üniversitelerin sermayeleşmesini reddeden, parasız eğitimi talep eden öğrencilere yöneltiyor. Bunu ise şu şekilde ifade ediyor: “Şiddet içeren eylemler, özgür düşünceyi de baskı altına alacağından güvenli olmayan üniversitede özgür düşüncenin ortaya çıkması da olanaksızdır. Ancak, karşıt görüşlü öğrenciler arasında istenmeyen olayların yaşandığı, yaralama, hatta ölümle sonuçlanan olayların meydana geldiği bilinmektedir. Üniversitelerde güvenli bir eğitim-öğretim ortamının devam ettirilmesi, müessif olayların önlenmesi ve öğrencilerin demokratik haklarını kullanması gibi konuların ye-

ve meşru talebini; YÖK kurulduğundan beri tekrarlayan, YÖK’ü bugün talepleriyle köşeye sıkıştıran öğrenci gençlik,“YÖK Dağıtılacak” diyerek 6 Kasım’da Ankara’da buluşuyor. 6 Kasım’da taleplerini çok daha gür haykıracak olan GençSen’liler; bir yandan da fakülte meclislerinde özerk-demokratik üniversiteye giden yolu çiziyor. (ara başlık ya da spot gibi meclis fotoğrafının yanında kullanılabilir) Genç-Sen’liler, üniversitede söz yetki karar hakkı için kuruluşundan beri mücadele ediyor ve öğrenci gençliği, söz hakkını kullanabileceği fakülte meclislerinde buluşturarak öğrencilerin ortak sorunlarına, ortak çözüm yolları arıyor. Karar mekanizmalarında tüm yetkinin YÖK ve rektörlerde toplandığı bir üniversite modeline karşı, bileşenlerinin öz-örgütlerinin de içinde olduğu bir yönetim talep eden Genç-Sen’liler rektör-

Üniversitelerin Esas Sa- lüklerle yaptıkları görüşmeler ve Sivil Polisler, “Öğrenci- hipleri Söz Hakkını İstiyor Darbeci Zihniyet Değil, eylemlerle öğrencinin sesini yölerin demokratik haklarını Demokratik Üniversite netime duyurmaya çalışıyor. YÖK’ün kaldırılması ve ünikullanması gibi konuların yerinde tespiti” İçinmiş! versitelerin özerk-demokratik Eğitim ve Üretimin ParaGenç-Sen’liler; 12 eylül bir işleyişe sahip olmasının haklı lel Olduğu Üniversiteler cuntasının ürünü olan YÖK’ün Bunun yanı sıra akademik eğitimin günümüzde uygulandığı gibi ezberci ve yorumdan uzak bir şekilde değil, öğrencileri düşünmeye sevk eden, öğrenilenleri uygulama imkanı bulduğu, eğitim ve üretimin iç içe gerçekleştiği ve birlikte üreten bireyler yaratan bir akademik müfredat belirlenerek düzenlenmesini savunuyor. Parasız eğitim için harç zamlarına karşı mücadeleyi büyüten Genç-Sen’liler, sermayeleşmenin diğer adı olan “mali özerkliği” değil, sermayeden bağımsız bir özerklik istiyor. Bilimi; parayla satın alınan bir meta haline getiren ve şirketlerin sponsorluğunda uygulama imkanı veren yüksek öğretim sistemine karşı bilimin özgürleşmesini talep eden Genç-Sen’liler; bunun ancak üniversitelerin sermayenin kıskacından kurtarıldığında mümkün olacağını söylüyor.

soruşturma, Özel Güvenlik Birimleri, okuldan atmalar gibi öğrencilerin eğitim hakkını gasp eden anti-demokratik uygulamalarına karşı rektörden yana değil öğrenciden yana işleyen bir demokrasi talep ediyor. Sendikaya yıllardır oda açma talebini reddederken, sivil polislere yani üniversite ile alakası bulunmayan kimselere oda hakkı veren YÖK, 12 eylül darbesinin ürünü olduğunu bir kere daha kanıtlamıştır. YÖK’e karşı 6 Kasım’da Ankara’da buluşacak olan Genç-Sen’liler; öğrencilerin esas taleplerini alanlara taşımaya tüm öğrenci gençliği davet ediyor ve ancak bu talepler uygulandığında ideal üniversitelere kavuşacağımızın altını bir kez daha çiziyor.

Işıl Kurt OGÜ Genç-Sen Temsilcisi


4

13 Ekim 2010

DGS’de tercih ettiği bölüm, kağıt üzerinde çıktı! Dikey Geçiş Sınavı’na girdim ve Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nü kazandım. Kayıttan sonra okula muafiyet için gittiğimde bölümün sadece kağıt üzerinde olduğunu öğrendim. Dikey Geçiş Sınavı (DGS) ile Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nü kazanan ancak üniversiteye kaydını yaptırdıktan sonra böyle bir bölüm olmadığını öğrenen Kübra Aslaner’in 4 yıllık üniversite okuma hakkını kullanamıyor. Aslaner büyük özveri ile hazırlandığı ve sınavı geçtiği bölümün sadece kağıt üzerinde olduğunu öğrenince büyük bir şok yaşadı.Aslaner yaptığı açıklamada “2009 yılında Niğde Üniversitesi Radyo ve Televizyon Yayıncılığı Bölümü’nden mezun oldum. Dikey Geçiş Sınavı’na girdim ve Erciyes Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nü kazandım. Okula kaydımı da yaptırdım. Daha sonra muafiyet için görüşmeye gittiğimde bu bölümün aslında olmadığını, sadece kağıt üzerinde olduğunu öğrendim. YÖK ile görüşmemi söylediler ve durumumu orada da anlattım. Bana yapabilecek hiçbir şeyleri olmadığını ve açık olan bir bölümde okumamı söylediler. Açık olan bölüm ise Erciyes Üniversitesi’nde grafik tasarımı bölümü, benimle hiçbir alakası ol-

mayan bir bölüm. Benim ilk yıl intibak yılım olacak. Yüzde 20 derslerden başarısız olursam okuldan atılacağım. Tamamen çizime dayalı bir bölüm ve benim başarısız olmam çok yüksek. Ben haklıyım ve mağdurum. Kafama göre bir tercih yapmadım, tercih kılavuzuna göre bir tercih yaptım. Böyle bir bö-

Üniversite kaydına hak kazandı fakat kayıt yaptıramıyor Şanlıurfa’ da kapıcı bir ailenin oğlu olan İbrahim Halil Çelik tıp fakültesini kazandı. Fakat Kayıt yaptıracak para bulamadığı için kaydını yaptıramadı. Üniversitelere kayıt döneminde verilen paralar yüzünden, kazanmasına rağmen kayıt yaptıramayan öğrenciler medyaya yansıdığı kadarıyla karşımıza çıkmaya başladı. Kapıcı bir ailenin oğlu olan aynı zamanda kendi de apartmanda çalışan İbrahim Halil Çelik bütün sene ders çalışmış ve sınava girmişti. Sınav sonucunda kayıt yapmaya “hak kazandığı” Elazığ Fı-

rat Üniversitesi Tıp Fakültesi’ ne maddi imkanı olmadığı için kaydını yaptıramadı. Şu anda kayıt dönemi hala devam eden İbrahim Halil Çelik para bulmaya çalışıyor. Fakat üniversiteye kaydını yaptıramayan sadece İbrahim Halil Çelik değil. Kayıt döneminde alınan kayıt paraları, harç paraları, yurt paraları yüzünden birçok öğrenci üniversitelere kaydını yaptıramıyor. Yaşanan bu olaylar göstermektedir ki, herkesin hakkı olan ve devletin herkese sağlaması gerektiği eğitimi maddi imkanı olmayanlar kullanamıyor.

lüm yok, üniversite yok, hoca yok. Ben o bölümü kazandım. Dava mı açacağım, bilmiyorum ne olacak.” dedi. Yaptığı açıklamanın ardından Aslaner YÖK ve Erciyes Üniversitesi Yönetimi’ne dava açarak hakk ını savunacağını söyledi.

Ege Üniversitesi’nde formasyon eylemi Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi son sınıf öğrencileri formasyon haklarının ellerinden alınmasına karşı okulun ilk gününden itibaren tepki göstermeye başladılar. Öğlen arları sessiz oturma eylemleriyle başlayan süreç konservatuardaki formasyon mağdurlarının da katılmasıyla uzun zamandır Ege’de görülmeyen konsepte 350–400 kişilik davullu zurnalı, öğrencilerin deyimiyle bir “eylemce”’ye dönüştü.Son sınıf öğrencilerinin elinden alınan, sınırlı kontenjanlar getirilen, 2,5 not ortalaması ve 3.500 lira gibi soyguna varan koşulları YÖK-Rektörlük-Eğitim Fakültesi Dekanlığı öğrencilere dayatıyor. Bu dayatmalara sessiz kalmayarak eylem-

liliklerini büyüten öğrenciler seslerini YÖK’e duyurmak için tepkilerini kampüs dışına, İzmir sokaklarına taşıdılar. 6 Ekim Çarşamba günü sloganlarla İzmir Konak’ta mağduriyetlerini duyurmak için basın açıklaması gerçekleştirdiler ve Ankara’ya gideceklerini duyurup akşamına yola çıktılar. 7 Ekim günü YÖK önüne yaptıkları eylemle bir kez daha mağduriyetlerini bu sefer Ankara sokaklarında haykırdılar. Bundan sonraki süreçte daha örgütlü bir şekilde mücadele hattı örmek için formasyon mağduru öğrenciler olarak platform oluşturdular ve eylemliliklerini daha güçlü bir şekilde devam ettireceklerini ilan ettiler.


5

13 Ekim 2010

Dekan öğrencileri tehdit ediyor

Dekan, öğrenciler eylem yapmasın diye “hayatlarını tehlikeye atacaklar” dedi. İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nin taşınma kararını açıklayan Dekan Mustafa Temel konu ile ilgili yapılabilecek eylemler içinde öncesinden tehditler savurdu. Beyazıt’ta bulunan Su Ürünleri Fakültesi 2010-2011 eğitim yılında Büyükçekmece Celaliye Mahallesi’ne taşınıyor. Taşınma gerekçesi olarak “mecburiyet” açıklaması yapan Dekan Temel; “Dekan ve Dekan Yardımcıları hariç diğer kişilerin bilgi verme, yönlendirme gibi davranışlarda bulunması yasal olarak suçtur. Özellikle sizi taşınma konusunda yasadışı eylemlere çekmeye çalışanları derhal Dekanlığımıza bildiriniz (Doğrudan veya dolaylı olarak.) Bu kişiler hakkında, hangi düzeyde olursa olsun, Dekan olarak yasal işlemleri yapacağım.” sözleri ile öğrencilerden arkadaşlarını ihbar etmelerini istedi. Eylem yapacak öğrencilerin ‘ülke gerçeklerini’ dikkate almayarak öğrenim hayatlarını tehlikeye atacaklarını söyleyen Temel Su Ürünleri Fakültesi öğrencilerinden ve ailelerinden anlayış beklediğini açıkladı. İşte Dekan Temel’in öğren-

cileri açıkça tehdit ettiği ve ihbar etmelerini istediği açıklama; “Sevgili Öğrencilerim, Fakültemize tahsis edilen binaya mecburiyet nedeniyle gidilecek olması gerçeğini bilmenizi, bu nedenle başkalarının telkinine kapılarak hareket etmemenizi rica ederim. Dekan ve Dekan Yardımcıları hariç diğer kişilerin bilgi verme, yönlendirme gibi davranışlarda bulunması yasal olarak suçtur. Özellikle sizi taşınma konusunda YASA DISI EYLEMLERE çekmeye çalışanları derhal Dekanlığımıza bildiriniz (Doğrudan veya dolaylı olarak.) Bu kişiler hakkında, hangi düzeyde olursa olsun, Dekan olarak yasal işlemleri yapacağım. Bizler, Dekan ve Dekanlık personelleri olarak, özellikle öğrencilerimiz olan sizler için her türlü imkânları seferber ederek karşılaşabileceğiniz sorunları çözeriz. Özellikle öğrenci ailelerinden ve öğrencilerimizden

anlayış bekliyorum. Geçici bir süre çekilecek sıkıntı için öğrenimlerini tehlikeye atmamalarını özellikle ülke gerçeklerini dikkate alarak davranmalarını, okumak için İstanbul’dan Erzurum’a, Elazığ’a, Van 100.Yıl Üniversitesine giden öğrencileri de düşünmelerini rica ederim.” Öğrencilere Söz, Karar, Yetki Hakkı Yine Tanınmadı Taşınma kararı İstanbul Üniversitesi’nde üniversite yönetimi tarafından alınmıştır. Karar, öğrencileri yakından ilgilendiren bir konuyla ilgili olmasına rağmen öğrencilerin görüşleri alınmadan kesinleşirken dekanın uzun bir süre önceden yaptığı açıklama öğrencilerin buna tepkisinden ne denli korktuğunu açıkça ortaya koyuyor. İstanbul Üniversitesi’nde öğrencilerin söz, yetki, karar haklarına yapılan bu müdahale ile öğrencilerin açılan yeni dönemde buna tepkisi ise merak ediliyor.

Gaziantep Üniversitesi Rektörü Üniversiteyi Dershaneye Kiraladı Gaziantep Üniversitesi’nde öğrenciler yaz okulu dersleri için sınıflarına geldiklerinde üniversitenin kiralandığı sürpriziyle karşı karşıya kaldılar. Yüksek harç paralarıyla kayıt oldukları yaz okulu derslerinin başladığı saatlerde içeri girmek isteyen öğrenciler, Gaziantep Kariyer Dershanesi’nin Fen-Edebiyat Fakültesi’nde KPSS deneme sınavı yaptığını öğrendiler ve özel güvenlik birimlerinin engellemeleriylekarşılaştılar.Yaşananbudurumdan dolayı birçok öğrenci derse geç girmek durumunda bırakıldı. Yakın bir zamanda Gaziantep Üniversitesi’ndeki yaz okulu fiyatlarından muzdarip olduklarını dile getiren öğrenciler Rektör’den; “Daha aşağı çekersek zarar ederiz çocuklar, şu haliyle bile durumu zor toparlıyoruz, daha aşağısı kurtarmıyor.” cevabını almışlardı. Şimdi de okulun alenen ticarethane olarak kullanıldığını gören öğrenciler; “Rektörün yaz okulunda aldığı yüksek harçlar okulun harcamalarına yetmedi, bir de okulu mu kiralıyor?” diyerek özgür düşünce yuvası olan üniversiteleri sermayeye kiralayan zihniyete tepkilerini dile getirdiler.

2 Milyon 420 Bin Adayın Umudu Ertelenen KPSS’de

ÖSYM’ye KPSS başvurusu yapan ortaöğretim ve iki yıllık ön lisans mezunlarına yönelik 26 Eylül’de yapılması planlanan fakat üniversite mezunları için yapılan sınavda soruların çalınması nedeniyle ertelenen Kamu Personeli Seçme Sınavı’na 2 milyon 420 bin kişi başvurdu. ‘11 Temmuz 2010 tarihinde lisans mezunlarına yönelik yapılan sınavda sınav sorularının çalındığı ve kopya çekildiği’ yönündeki iddialar nedeniyle KPSS’nin ertelenmesi üzerine sene sonuna kadar ÖSYM’ce yapılacak olan 12 sınavın başvuru tarihleri iptal edilmişti. Kopya olaylarının ardından ertelenen sınavların açıklanan yeni tarihlerine göre Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS) Eğitim Bilimleri sınavı 31 Ekim’deyapılacak.Takvimegöre,KPSSOrtaöğretimÖn lisans sınavı 28 Kasım, Kamu Personel Yabancı Dil Bilgisi Sınavı (KPDS) ile Tıpta Yeterlilik Sınavı 5 Aralık’ta gerçekleştirilecek. ÖSYM, diğer sınavların tarihlerini ise şöyle belirledi: İcra Müdür ve İcra Müdür Yardımcılığı Seçme Sınavı 7 Kasım, Maliye Bakanlığı Mali Hizmetler Uzman Yardımcılığı Özel Yarışma Sınavı 27 Kasım, İdari Yargı Hakim Adaylığı Yarışma Sınavı 4 Aralık, Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı Yarışma Sınavı 12 Aralık, Akademik Personel ve Lisans Üstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES) 19 Aralık, Üniversiteler Arası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) Sonbahar Dönemi 26 Aralık tarihlerinde yapılacak. Adaylar, ortaöğretim ve ön lisans mezunlarının gireceği KPSS’ye daha önce kendilerine gönderilen Sınava Giriş Belgesinde belirtilen yerlerde girecek.


6

13 Ekim 2010

YÖK’ün son darbesi: Formasyon Başvurusu kabul edilen ve kesin kayıt yaptıran 4. sınıf öğrencilerinin başvurusu kayıtların son günü YÖK tarafından iptal edildi. Bu karar ile YÖK, bütün 4. sınıf öğrencilerinin formasyon hakkıı ellerinden alarak bir sene daha okullarının uzamasına sebep oldu. Özellikle Fen-Edebiyat Fakültesi’nde okuyan öğrencilerin geleceği açısından büyük önem taşıyan formasyon uygulamasına YÖK yeni çıkardığı uygulama kararı ile engel koydu.Daha önce 3. ve 4. sınıfta okuyan öğrencilere 2.50 ortalamayı geçme ve en az iki dersten başarısız olmama koşulu karşılığında formasyon alma olanağı sağlanıyordu. Dolayısıyla bu uygulamayı almak isteyen 3. sınıf öğrenciler, yaz okuluna kayıt yaptırıp ortalamalarını yükselterek bir sene son-

rası için plan yapıyorlardı. 2010-2011 Eğitim-Öğretim yılı başladığında ise YÖK bu uygulamada istenen koşulların yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle 4. sınıfların formasyon almalarını engelledi ve öğrencilerin mezun olduktan sonra formasyona başvuracaklarını açıkladı. Bu ket vurmayla birlikte de öğrenciler formasyon alıp öğretmenlik yapabilmek için mezun olduktan sonra bir sene boş geçirme durumunda bırakıldı. Sene başında okullarda öğretmenlik

Söz Öğrencide

ÖHA Muhabiri: Senin de bildiğin üzere Formasyon Uygulaması’na üniversitelerin özellikle Fen-Edebiyat Fakülteleri’nde çok ihtiyaç duyuluyor. Bize bunun sebebini açıklayabilir misin?

suz etkileyecek. Biz de diplomalı işsiz kategorisine gireceğiz. Daha ne diyim… Mezun olduğumuzda da alabiliriz Formasyon Eğitimi’ni ama yüksek bir ücret karşılığında. Maddi imkansızlıklar yüzünden bu eğitimi alamayan bir çok mezun arkadaşım var. Yarın bu arkadaşların sayısı eminim daha da artacak.

ÖHA: Bu konuya dair sence nasıl bir çözüm getirilebilir?

Araf: Bence çözüm, bölüm dersleriyle beraber

Araf: Bu uygulama Fen-Edebiyat Fakültesi öğren-

cileri için büyük bir önem taşır. Neticede Öğretmen olabilmenin koşulu, Pedagojik Formasyon Eğitimi’nin alınmasından geçer. Fen-Edebiyat Fakülteleri aslında bilim insanı yetiştirmek için kurulmuşlardır. Üniversitelere akademik personel yetiştirmek de bu fakültelerin kuruluş amaçlarından birisidir ama şu an baktığımız zaman bu amaçların çok çok uzağında görüyoruz bu fakülteleri ( hemen hemen bütün Üniversitelerde Fen-Edebiyat Fakültesi vardır. Fakültenin her bölümü her yıl ikinci öğretimle beraber en az 100 kadar öğrenci almaktadır.) Anlayacağınız ortalık bilim insanı kaynıyor. Fakülte mezunlarının büyük çoğunluğu şu an işsiz durumda. Formasyon eğitimini alan bazı mezunlar KPSS engelini de geçtiklerinde öğretmen olabilmişlerdir. Bu, çok az bir sayıdır. Mezunların Formasyon Eğitimi için yatırdıkları ücret yüksek bir rakamdır. Bu durum ise kişiyi apayrı bir sıkıntı içerisine sokmuştur. Öğretmen olabilmenin koşulu olması sebebiyle bu uygulamanın önemi büyüktür.

ÖHA:

Bir Fen-Edebiyat öğrencisi olarak YÖK’ün Formasyon hakkında çıkardığı yeni karar senin geleceğini nasıl etkileyecek?

Araf: Fen-Edebiyat Fakülteleri’nde aslında bu uygulama yoktu.

YÖK yeni bir kararla bu uygulamayı getirdi (geçen sene). Fakültenin 3. ve 4. sınıfında okuyan öğrencilere, 2. 50 ortalama ve aldıkları derslerden 2 den fazla başarısız dersin olmaması kaydıyla bu eğitimi alabileceklerine dair karar çıkardı. Belirlenen notun altında olan (o zaman 3. sınıf olan öğrenciler) bu notu yakalayabilmek için yaz okullarına kayıt yaptılar. Bu durum öğrenciyi maddi açıdan epey yordu. Yaz okulunda istedikleri ortalamayı yakalayan ( 4. sınıf olacak) öğrenciler, 20102011 Eğitim-Öğretim yılında bölüm ders kayıtlarıyla beraber Formasyon Eğitimi için de Eğitim Fakülteleri’ne kayıtlarını yaptılar. İşte YÖK, bu devrede yeni bir karar çıkardı: 4. sınıflara Formasyon Eğitimi iptal! Gerekçe: Yanlış anlaşılma! Bu Durum tabiî ki geleceğimizi olum-

sertifikası yani pedagojik formasyonun 3. ve 4. sınıf ve mezun öğrencilere verileceği açıklandı. Açılan 300,400 kişilik kontenjanlara binlerce öğrenci başvurdu. Başvurursu kabul edilen ve kesin kayıt yaptıran 4. sınıf öğrencilerinin başvurusu kayıtların son günü YÖK tarafından iptal edildi. Bu durumda bütün 4. sınıf öğrencilerinin formasyon hakkı ellerinden alınarak hem bir sene daha okullarının uzamasına sebep olundu hem de öğrenciler manevi olarak zarara uğratildı.

Formasyon Eğitimi’nin verilmesidir. Bunu en azından şu an için eşitliğin sağlanması açısından söylüyorum yoksa geniş bir açıdan baktığımız zaman bu da çözüm değil. Neticede Eğitim Fakültesi mezunları var. Kalkıp Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarını da buraya yığarsanız bu sefer KPSS’ ye yönelik başvurular ve KPSS yerleşme taban puanı da artacaktır. Kazanan yine ÖSYM olacak. Sınav başvuruların artması ne demek? Cevabını tahmin edebiliyorsunuz. Çözümün geniş kapsamlı bir eğitim projesinden geçtiğini düşünüyorum. E artık bu durumda bunu beklemek düş olsa gerek en azından bizim için. Sonuçta biz yarın mezun olacağız. O yüzden YÖK, 4.Sınıflara iptal ettirdiği Formasyon Eğitimi Uygulaması kararını tekrar çıkarmalıdır.

Kader:

Ticarethaneye dönüşen üniversitelerimiz öğrencilere öğretmen olabilme yani KPSS (tabi bu sınavında değişeceği söyleniyor ) atanabilme ihtimalini de öğrencilere pahalıya satıyor. Kapitalist sistemde üniversiteler bilimsel eğitim için değil kendi döner sermayelerinin kontrolünü kendileri sağlamak için özerk olmak istiyor. Üniversiteler öğrencilerden öğretmenlik sertifikası karşılığında 2.500 ila 3.000 lira arasında değişen miktarlarda para istemektedirler. Anadolu üniversitesi ise öğrencilerden alacağı parayı henüz belirlemediği için kayıt esnasında öğrencilere açık senet imzalattı. Öğrenciler kayıt yaptırmak zorunda oldukları için ne kadar ücret ödeyeceğini bile bilmeden bu senetleri imzalamak zorunda kaldılar.Bu senetlerin öğrencilere imzalatılmasıyla ;üniversite ile öğrenci arasındaki ilişkinin tüccar-müşteri ilişki olduğu gözler önüne serilmiştir. Bankalardan kredi çekmek dışında pek alternatifi olmayan işçi-enekçi çocukları öğrencilerin aldıkları öğrenim kredileriyle ,Kredi Yurtlar Kurumuna binlerce lira borçlu olarak mezun olacakları yetmiyormuş gibi şimdi de formasyon ücreti için bankalara binlerce lira borçla mezun olacaklar. Üstelik çoğumuz mezun olunca diplomalı işsiz olacağız. Gelecek örgütlenmektedir.

Gürkan Köse / A.Ü. Genç-Sen Üyesi Kader Ortakaya / A.Ü. Genç-Sen ÜYK Üyesi


13 Ekim 2010

Geleceksizliğe itilenler hangi kurula güvenecek?

7

Öğrencilerin geleceğini 3 saatlik sınavlara sığdıran ÖSYM ve dolayısıyla Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’nun iç yüzü bir kez daha su yüzüne çıktı. Burada kritik olan konu ise milyonlarca insanın geleceğinin hangi koşullara göre belirlendiği, kimin güvencesi altında olduğudur. Yapılan birçok sınavın sorularının çalınması, konunun re bu sorunları yaşatan YÖK, üniversitelerde de öğrencilerin medyada dahi çok kez yer alması ve kamuoyu toplamasına haklarını kullanmalarının önüne ket vuruyor, kendisine muharağmen, YÖK bu konuda bir çözüm getirmekten yana bir ta- lif olan öğrencilere de çeşitli baskılar uyguluyor. vır sergilemiyor. KPSS sonrasında atanmayı bekleyen binlerce üniversite mezununun yanı sıra, üniversiteye girme umuduyla yıllarını dershanelerde rekabet öğretisi altında harcayan milyonlarca öğrenci, yaşadıkları haksızlıklar karşısında hangi kurul ya da kuruluşlara güveneceklerini bilemez durumdalar. Bununla birlikte Ünal Yarımağan’ın kopya olaylarının geçtiği süreçte yaptığı tutarsız açıklamalar, Devlet Denetleme Kurulu’nun aylar öncesinden soruların sızdırıldığını bildirmesine rağmen bu konuda yasal işlemlerin başlatılmaması, en son olarak da ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan’ın emekliliği gelmeden istifa etmesi, YÖK’ün uyguladığı geleceksizlik ve işsizlik politikalarının göstergesi olduğu yadsınamaz bir gerçek. Kopya çektiği tespit edilen insanlara hiçbir uygulama yapılmaması ve gelecek dönemki KPSS’ye girişlerin devam edecek olması ise içinde ayrı bir çelişki barındırıyor. Üniversitelere yerleşirken birçok sorunla karşılaşan öğrenciler, aynı sorunların KPSS’de de karşılarına çıkacağını, yaşanan bu olaylardan sonra daha net görebiliyor. Öğrencile-

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde Bilgisayar Mühendisliği Hazırlık Öğrencisi Bilge Su Erdoğan ile yaptığımız röportajla da bu konuyla ilgili görüşlerini aldık; Kampüs Muhabir: Şu an tercih ettiğin bölümde misin? YGS-LYS sorularının çalınması tercih ettiğin bölümde olup olmamanı etkiledi mi sence? Bilge Su: Evet etkilediğini düşünüyorum. Yerleştirme sıralarına göre geçen sene rahatça girebileceğim bölüme bu sene kontenjanlar arttırılmış olmasına rağmen yerleşemedim. Bu olayların da üstünün “yanlış tercih” olarak kapatıldığını düşünüyorum. K.M: YÖK’ün üniversiteler üzerindeki etkisi hakkında ne düşünüyorsun? B.S: Üniversitelerde uygulanan paralı eğitimin niteliksiz olduğunu düşünüyo-

rum. Paralı eğitim olmasının sebebi ise YÖK’ün önayak olduğu bir durum neticede. Üniversitelerde öğrenciler hakkında alınan kararların, hiçbir şekilde öğrencilere danışılmadan alınıyor olması okullarda öğrencilerin demokratik haklarını kullanmalarını engelliyor. K.M: YÖK’ün paralı eğitimin önünü açtığını söylemiştin. Tam olarak paralı eğitim konusunu bize anlatabilir misin? B.S: Kayıt sırasında alınan kredi ve harç paralarından, transkript ve öğrenci belgelerine kadar, yurtlardan yemekhane ücretlerine kadar ödenen paraların karşılığını alamamamıza rağmen paraların nereye gittiğini bilmiyoruz. Bence ödenen harç paraları yeterince yüksek bir miktar. Eğitim hakkı bence parasız olmalıdır. Böylece daha eşit bir eğitim imkanı sağlanabilir.

K.M: Peki YÖK kaldırılmalı mı sence? B.S: Yıllarca süregelen sınavlardaki adaletsizlik konusunda hiçbir gelişme yok. Üniversitelerdeki baskılar da neticede YÖK yüzünden uygulanıyor. Demokratik hakkını kullanmaya çalışan öğrencilere yönelik baskılar artık çok daha net görülebiliyor. Üniversitedeki pek çok öğrenci bunun bilincinde ve YÖK, bilim yuvaları olan üniversitelerdeki eğitimde de bir atılım göstermiyor. Pek çok üniversitede ezberci ve niteliksiz eğitim uygulanıyor durumda. Dersliklerde ve kantinlerde ne ülkedeki gündem tartışılıyor, ne de üniversitenin her hangi bir yerinde gazete satılıyor. Bu sorunların sorumlusunu görmek çok da zor değil. Dolayısıyla YÖK kaldırılmalı bence.

Hazal Akyel OGÜ Genç-Sen Üyesi


8

13 Ekim 2010

KAMPÜS Asla Yalnız Yürümeyeceksin

Saraylar, saltanatlar çöker... Tarih’in birçok tanımı, ifadesi vardır. Bir tane de biz ekleyelim; tarih, olmaz denip de olan, yapılmaz denip de yapılan, yıkılmaz denip de yıkılan nice ‘şey’lerin kronolojisidir. Nasıl mı? Çok sıkıcı dediğiniz ders bile en geç 1 saate biter. Ne süper güçler fazla dayanamadı da eriyip gittiler. Ya da ne yitik bilinenler güç haline geldiler. Misal, dün büyücü ilan edilip giyotine gönderilen Galileo, bugünün fen bilgisi kitaplarında bilime ışık tutuyor. Ya da kanserin tedavisi bulunuyor. Tarih kendiliğinden yazılmaz elbet. Tarihi yaratanlar yani olmazı olur kılanlar vardır. Son günlerde üniversitelerin tarihi bir dönemeçte olduğu söylenip duruyor. Yüksek Öğretim Kurumu yani YÖK Yasası’nda yapılan değişikliklerle olacağı söyleniyor bu tarihi değişikliğin. Ya da birileri YÖK’ü kaldıracağından söz ediyor. YÖK’ü kaldırmak isteyenleri üniversiteden atanlar, YÖK’ü kaldıracaklarını söylüyor şimdi. Bunu söyleyenler tarihi unutmuş olsa gerek. Bir hatırlatalım öyleyse. 6 Kasım 1981’den beri YÖK’e karşı duranlar, Üniversite yönetimlerinin her türlü saldırısına direnenler, İşsizliğe karşı işçilerle omuz omuza mücadele edenler, Üniversitelerde eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim diye haykıranlar... yani üniversitelerin esas sahipleri bizleriz. Tarihimiz direnişlerle; olmazı olur, yapılamazı yapılır kılanlarla dolu. Sarayları, saltanatları yerinden sarsanlarla dolu. Bu tarih, güneşi içenlerin tarihidir. 6 Kasım’da Ankara’da güneşi zaptedeceğiz. Güneşin zaptı yakın.

Genç-Sen İletişim Adresleri Genç-Sen hakkında daha fazla bilgi almak için

www.gencsen.org

Haberlerimizi internetten takip etmek için

www.ogrenciajansi.com

Bize ulaşmanız için

gencsen@disk.org.tr

Genç-Sen Olarak Bulunduğumuz İller

(

Adana | Adıyaman | Afyon | Amasya | Ankara | Antalya | Artvin | Aydın | Balıkesir | Bartın | Bolu | Bursa | Çanakkale | Çankırı | Çorum | Denizli | Edirne | Erzincan Erzurum | Eskişehir | Gaziantep | Hatay | Isparta | İstanbul | İzmir | Kars | Kırklareli | Kocaeli | Konya | Kütahya | Malatya | Manisa | Mersin | Muğla | Nevşehir | Sakarya Samsun | Sivas | Tekirdağ | Tokat | Trabzon | Uşak | Yozgat | Zonguldak

Adres: Genç-Sen Genel Merkezi Abide-i Hürriyet cad. Nakiye Elgün sok. No: 117 Şişli / İstanbul (0212) 291 00 05 / 06

|

Basıldığı Yer: Ezgi Matbaası Sanayi Cad. Altay Sk. No:10 Yenibosna / İSTANBUL

GENÇ SEN

ÖGRENCi GENÇLiK SENDiKASI


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.