EŞCİNSELLERİN KURTULUŞU aynı zamanda HETEROSEKSÜELLERİ DE ÖZGÜRLEŞTİRECEKTİR.
TEMMUZ 1996
YIL 2
SAYI 23
MERHABA Elinizde tuttuğunuz KAOS GL'nin, daha öncekilerden neden farklı olduğunu, bu şekil değişikliğinin öyküsünü merak ediyorsunuzdur. Her zaman böyle yazılar, "bir iyi haber, bir kötü haber" diye başlar, ama biz "iyi bir haber, fakat yetersiz bir iyi haber" diye başlıyoruz. Şöyle ki artık 32 sayfayız; 16 sayfayla başladığımız yayın hayatımıza 24 sayfayla devam ediyorduk. Ama 24 sayfa bize yetmiyordu. Pek çok yazı elimizde sıra bekliyordu. Biz de, sınırlı ekonomik koşullarımız çerçevesinde derginin boyutlarını küçülttük ve sayfa sayımızı arttırdık. Ama eski büyüklükteki dergilerin bir sayfası ile şimdiki derginin bir sayfası eşit miktarda yazı alıyor. Peki bu iyi haber neden yetersiz? Çünkü sayfalar bize yine de yetmiyor. 21. sayımızda başlattığımız "Nasıl Bir Eşcinsel Hareket" tartışmasını, yerimiz olmadığından ve bu konudaki bütün yazılara topluca yer vermek istediğimizden önümüzdeki sayıya bıraktık. Ayrıca, dergimizin her ay sabit olan köşelerini yazılar elimizde olduğu halde dergiye koyamıyoruz. Yine de, her türlü ürününüzü bize göndermeye devam edin: Yazı, anı, yorum, haber, karikatür... KAOS GL'nin popülerlik adına günceli yakalamak gibi bir kaygısının olmadığı biliniyor. Çünkü bu tarz bir yaklaşım, olanlardan popülerlik adına bahsetmeyi ama insanların konuya ilgisi söndüğünde, olayların sonucu hakkında bile bilgi vermemeyi getirir. Dolayısıyla bu günlerde gazetelerde, dergilerde Refah-Yol iktidarı, tutsakların ölüm oruçları ve hapishane dışında tutsaklar için kapı kapı dolaşıp cop yiyen anneler hakkında pek çok şey okuyabilirsiniz. Fakat devir reyting devri, hiç güven olmuyor. Bu sorunlar, bizim günlük hayatımızı bire bir etkileyip belirlediği için olanları bilmiyor veya unutuyor değiliz. Hele hele dergi ve gazetelerin pek çoğu gibi ilerde unutmamız hiç mümkün değil. Şimdilik sessiz protestomuzla, kapakta sunuyoruz gördüklerimizi. İlerki sayılarımızda, unutmamak ve unutturmamak adına bu konulara yer vereceğiz Aranızdan takip edenler, ARKADAŞ RADYO'da (88.4-ANKARA) her salı, 22.00-23.00 arasında hazırlayıp sunduğumuz "RADYO KAOS" adlı gay ve lezbiyen kültür programını dinlemiştir. Programlarda üstünde durduğumuz konuları da dergimize aktarmak istemiştik. Özellikle 2 Temmuz 1996 gecesi, tarih itibariyle hazırladığımız din ağırlıklı programımızı bu sayımıza koymayı plânlarken, yine bir sonraki sayıya bırakmak zorunda kaldık. Umudumuz ileriki sayılarımızda, sabırla bekleyen bütün yazıları sizlere ulaştırabilmek. Aramızdaki iletişimin ve etkileşimin artması dileğiyle... NOT:Mektuplarının yayınlanmasını bekleyen okurlarımız; teknik nedenlerle bu sayımızda mektuplarınıza yer veremiyoruz. Önümüzdeki sayıyı bekleyin.
KAOS GL SATIŞ NOKTALARI: ADANA:Püren Kitabevi (Arı Sineması Sokağı), Ada Kitabevi (Galleria), Kardelen Kitabevi. MERSİN:Dilan Kitabevi, Martı Kitabevi İZMİR:Kabile Kitabevi (Konak), Ayrıntı Kitabevi (Alsancak), Ayrıntı Kitabevi (Karşıyaka) DENİZLİ:İleri Kitabevi, Kibele Kitabevi. ESKİŞEHİR:Turkuaz Kitabevi. İSTANBUL:Taksim Mephisto, Pandora, Zihni (Kadıköy), Pentimento (Beyoğlu Sineması Pasajı. Bu kitabevinde eski sayılarımızı da bulabilirsiniz). ANKARA:Dost, ABC, Arkadaş, İlhan İlhan ve İmge Kitapevleri. KAOS GL LONDRA ADRESİ:KAOS GL PO BOX 10116 LONDON SE22 8ZD ENGLAND
RADYO KAOS 88.4 ANKARA ARKADAŞ RADYO'DA HER SALI 22.00-23.00 SAATLERİ ARASINDA
KAOS GL AYLIK POLİTİK GAY VE LEZBİYEN DERGİSİ TEMMUZ 1996
YIL 2
HER AYIN 20’SİNDE ÇIKAR. B u
d e r g i
K A O S
G r u b u
t a r a f ı n d a n
SAYI 23 YAZIŞMA ADRESİMİZ Ö y a y ı n l a n m a k t a d ı r .
ÖZGÜRLÜK HAREKETİ Margaret Crunshank* Çev:Cem Eðer önceleri tabu olan bir konu artýk açýk açýk tartýþýlabiliyor ve hakkýnda üniversitede yazýlar yazýlabiliyorsa, tavýrlarda bazý önemli deðiþmeler açýk bir biçimde meydana gelmiþ demektir. Bu kitabýn varlýðý, toplumsal deðiþimin bir iþaretidir. Daha on yýl önce üniversitede öðrencilerden eþcinsellik üzerine bir deneme (yazýsý) hazýrlamasý istenmezdi ve bu konu sýnýflarda dahi iþlenmezdi. Eþcinsellik ya sessizlik içinde gizlenir, ya da kýsaca sapýklýk, hastalýk, toplum için tehdit ya da yüz kýzartýcý bir þey olarak ifade edilirdi; bu konu üzerine yazý ya da kitap okumak pek çok öðrenciyi huzursuz ederdi. Belki öðrenciler açýkça gay olan biriyle hiç konuþmamýþ ya da eþciselliðin sanatla, yazýnda ya da filmde temsiliyle karþýlaþmamýþlardý. Lise ya da üniversite hocalarý gay olsalar da kesinlikle onlara bunu söylememiþti. Bugün AIDS ve Gay Özgürlük Hareketi’nin ilerlemesiyle öðrenciler, on yýl önceki öðrencilere göre, gay haklarýnýn önemli politik ve sosyal bir hareket oldugunu bilmektedir ve bazýlarý da üniversite derslerinde bu konuda birþeyler okumayý ummaktadýrlar. Marksizm ya da Feminizm gibi radikal hareketleri çalýþmýþ olan ya da çevrecilik ve hayvan haklarý gibi konularý okumuþ öðrenciler, gay ve lezbiyen hareketinin nasýl olup da politik olarak deðerlendirildiðini merak edebilir. Bir cinsel kimlik talebi bir özgürlük hareketinin temeli olabilir mi? Seks, politik politik çerçeveden uzak ve mahrem bir konu deðil midir? Gayler, kimliklerini gizlese daha iyi olmaz mý? Radikal sosyal deðiþiklik, “kökten” anlamýna geldiði için gay özgürlüðü seks, cinsellik, seks rolleri, seks düzeni ve “yaþam, özgürlük ve mutluluk arayýþý” hakkýnýn yasal garantisi üzerine fundamental bir biçimde yeniden düþünmeyi gerektirir. Gay ve lezbiyen hareketi her ne kadar bazen kendini reformist olarak sunsa da, radikal bir toplumsal harekettir. Cinsel pratikler mahrem bir konudur: ancak gruplar ya da kurumlar ezmeye çalýþtýkça politileþir. Gayler yalnýzca belli baþlý cinsel davranýþlarý sergilemek hakkýný talep etselerdi, bir hareket yaratamazlardý. Gaylerin talepleri, bir hareket oluþturmak için yeterli olan cinsel kimliðe dayanýr: 1-Söz konusu cinsel kimlik bir azýnlýk kimliðidir-baskýn heteroseksüel çoðunluk tarafýn- dan ya yasaklanýr ya da baský altýna alýnmak istenir. 2-Çok sayýda insan “comig out” sürecinden geçmektedir ki bu, insanlarýn önce kendilerine,
sonra ailelerine, arkadaþlarýna, iþ arkadaþlarýna ve son olarak ve son olarak eylem yaparken kendilerini gören herkese eþcinsel olduklarýný açiklamasý demektir. Ýnsanlar 1970’lerden önce eþcinsel olarak tanýmlanmak istemediler, çünkü kendini açýða çýkarmanýn aðýr cezalarý vardý. Bugün birçok gay, cezalandýrýlmamak için cinsel kimliklerini salamaktadýr, ama öte yandan bir çok gay kim olduðunu açýklayabilmektedir, bu insanlar artýk yalnýz deðildir. Grup dayanýþmasý, onlarýn çoðunluktan farklý olma riskini göze almalarýna yardýmcý olmaktadýr. Açýða çýkmamýþ gayler, heteroseksüelmiþ gibi davranmanýn sonucunda pisikolojik bir bedel ödemektedir. 1990’larda bu bedel, yüzbinlerce gay ve lezbiyen için çok aðýr olmuþtur. Tamamýyla insan ve tamamýyla kendileri olabilmeleri için bu insanlarýn kimliklerini ailelerine ve arkadaþlarýna açýklamalarý gerekmektedir ki Amerikan yaþantýsýna tam olarak katýlabilsinler. “Queer” sözcüðü, Siyahlarýn “nigger”sözcüðünü yeniden sahiplenmesi gibi, gay ve lezbiyenlerce sahiplenilene dek hep bir aþalaðýlama ve horgörme anlamý taþýmýþtý. Horgörülen bir azýnlýk, dili kendi amaçlarý doðrultusunda kullanabilecek denli geliþtiðinde, kendine atfedilen olumsuz özellikler kaybolur. Azýnlýk, o eski yan anlamlarýyla “homoseksüel” sözcüðünü seçmektense kendi terimini seçti:gay. Eþcinseller ne zaman gay haline geldi ? Kýsaca söylemek gerekirse; Eþcinseller hasta ve günahkar olduklarý düþüncesini reddedip heteroseksüellerle eþitliði talep ettikleri, ikinci sýnýf vatandaþlýðý protesto etmek için bir araya geldikleri, bir alt kültür yarattýklarý ve yýðýnlar halinde ‘açýða çýktýklarý’ zaman gay haline geldiler. Gurur, göze görünürlüðü takip etti; Zira gay ve lezbiyenler için utanç ve gizlilik birbirinden ayrý tutulamaz. Devrimci hareketler genelde tek bir kývýlcýmla yaratýlmasa da bir çok gay 27 Haziran 1969’u kendilerinin eþcinsellikten gayliðe geçiþ tarihi olarak kabul eder. Polisler bir Greenwich barý olan Stonewall Inn’e akýn ettiðinde bar müdavimleri, buna haftasonu boyunca süren bir ayaklanmayla karþýlýk verdi. Stonewall, artýk kurban olmak istemeyenlerin öfkesini açýða çýkardý. Sonradan New york lezbiyenleri ve gayleri Gay Özgürlük Hareketi’ni kurdu ve bu fikir hemen öteki þehirlere de sýçradý.’Gay Gücü’ doðdu. Ama eþcinsellerin eþit haklara sahip olmasý için 1950’den
KAOS GL 23/3
1969’a dek çabalayan insanlar olmasaydý, Stonewall’un etkisi bu denli açýk olmayacaktý. Burada ‘gay’ kelimesi, eþcinselleri ve Stonewall sonrasý eþcinsel yaþamý belirlemek için kullanýlmaktadýr ve politik bir terimdir. “Eþcinsel” kendi cinsiyetinden insanlara ilgi duyan insanlarý, hisleri ve duygularý ifade eden geniþ anlamlý bir terimdir. “Gay” hem kadýnlara hem de erkeklere iþaret eder, ama bir çok eþcinsel kadýn kendine “Lezbiyen” demektedir. Gayler, çoðul bir terim olarak iki cinsiyeti de kapsar. Gay teriminin popüler kullanýmý, çoðunlukla “gay erkek” anlamýyla karýþtýðý için, ben çoðunlukla gay ve lezbiyeni kullanarak, bu özgürlük hareketinin çift cinsiyetliliðini vurguluyorum. Bazense iki cinsiyeti de ima ederek gay kelimesini kullanýyorum. Dilin muðlaklýðý, burada gay ve lezbiyen özgürlük hareketiyle ilgili önemli bir gerçeði yansýtmaktadýr; Bu hareket erkek aðýrlýklý olmuþtur. Lezbiyenler baþýndan beri katýlmýþ olsada ikincil bir rolde kalmýþlardýr ve bu da onlarýn toplumdaki konumlarýný karakterize etmektedir. Bu dengesizliðin derin tarihsel ve kültürel kökleri vardýr ve de lezbiyenlerin kendilerini bu hareketle özdeþleþtirdiðinde karþýlaþtýklarý çýkmaza iþaret etmektedir. Aslýnda bazý lezbiyenler, lezbiyenliðin erkek eþcinselliðiyle beraber anlaþýlamayacaðýný, çünkü ikisinin de tamamýyla ayrý iki olgu olduðunu ileri sürer; Kadýnlar ezilmektedir, oysa erkekler baskýn kültürün üyesidirler. Bu yüzden ”gay ve lezbiyen özgürlük hareketi” kavramýnýn kendisi de sorgulanabilir. Diðer yandan kadýnlarý gay özgürlüðünün çözümlemesinden soyutlamak, hareket hakkýnda yanlýþ izlenimler doðurabilir. Bazen rahatsýzlýða yol açsa da, lezbiyen ve gayler ortak amaçlar ve çýkarlar yanýnda, ortak düþmanlara da sahiptir. Lezbiyen hareketi, hem kadýn hem de gay hareketinde köklendiði için, lezbiyenlikle ilgili konular iki açýdan da incelenmelidir. Ýdeal olarak lezbiyenliði anlamak isteyen kiþi, hem kadýn hareketini hem de gay haklarý hareketini okumalýdýr. Eþcinselliðin tarihi eskilere, ilk tarihsel bulgulara kadar uzanýr ve hakkýnda bilgimiz olan pek çok kültürü kapsar. ÝÖ. 6.yy’da, Yunanistan’da Sappho’nun þarkýlarý kadýnlar arasý aþký anlatýrdý. Yunan vazolarýnda erkekler arasý seks betimlenirdi. Plato’nun “Sempozyum”u eski Çin yazýnýnda da görülen bir temayý, eçcinsel aþký tartýþýr. Homoseksüel ve heteroseksüel kategorileri ilk kez 19.yy’da ortaya çýkmýþtýr ve modern yorumlardýr. Bu iki kavram Sappho’ya ya da Plato’ya bir anlam ifade etmezdi, çünkü onlar için belli baþlý cinsel pratikler kiþiye özel bir kategoriye sokulmazdý. Davranýþlar eþçinseldi; Ýnsanlar deðil. Bu yüzden eþcinsel kimlik ya da eþcinsel olma durumu, kendi cinsiyetinden birisiyle seks yapma olgusundan farklýdýr. Hapishane, yatýlý okul ya da kýþla gibi iki cinsiyetin birbirinden ayrý tutulduðu yerlerde, insanlar eþcinsel davranýþlarda bulunabilirler, ama bu pratik onlara muhakkak eþcinsel bir kimlik vermez. Bu kimlik, insanlarýn kendi cinsiyetinden olan birine derin ve güçlü hisler duyduðu duygusal bir tarihten gelir. Ýlk kez 1869’da Alman sodomi kanunlarýna karþý çýkan K.M. Kertbeny (Prof. Dr. Ýsmail Çifter, “Psikiyatri” adlý kitabýnýn 411. Sayfasýnda homoseksüalite bölümünde ayný noktadan þöyle sözediyor: Homoseksüalite deyimi ilk önce 1869’da Benkert adýnda bir Macar týp doktarý
tarafýndan kullanýlmýþtýr. Benkert mi, Kertbeny mi olduðun konusunda kaynak bulamadýk.) tarafýndan kullanýlan ama 1880’lere dek popülerleþmeyen “homoseksüel” terimi doðal deðil ya da ahlaksýzca biçiminde yetersizce damgalanmaya çalýþýlan insanlar tarafýndan kullanýlmaya baþlandý. Yunan aþký’ný hayata geçirenleri bir çeþit bilimsel araþtýrma ruhu, anlaþýlmayan duygularý ve hareketleri tanýmlamaya motive etti. Týpký bilimadamlarýnýn dünyanýn yaþý ve yaþamýn kökleri üzerine dini sorgulamasý gibi, kendi cinsiyetinden birine aþýk olanlar, günahkar veya suçlu olduklarý düþüncesine karþý koydular. Bir zaman sonra konuya kiþisel deðilde bilimsel ilgi duyanlar yazýlar yayýmlamaya baþladý. Ýlk seksologlar, eþcinsellerin üçüncü bir cinsiyetin üyeleri olarak düþünülebileceðini öne sürdüler. Bir diðer iddia, erkekleri arzulayan erkeklerin bedenlerinde kadýn; kadýnlarý arzulayan kadýnlarýn bedenlerinde ise erkek ruhu taþýdýðýný öne sürüyordu. Bu fikirler günümüz lezbiyen ve gaylerine tuhaf gelmektedir. Çünkü cinsel yönelimleri onlar için açýklama gerektirenbir durum deðildir; Doðaldýr. Ücüncü bir 19’yy yaklaþýmýndaysa, herkesin hem erkeksi hem de kadýnsý özellikleri bulunduðu ve içinde bu ikisi birleþmiþ olanlarýn, yani androjenlerin, çoðunlukla eþcinsel olduðu ileri sürülüyordu. Bu fikir birçok gay ve lezbiyenin kulaðýna hoþ gelmektedir. Erkekler kendilerini tamamen erkeksi hissetmekte ve bu arada þablonlaþtýrýlmýþ olarak yalnýzca kadýnlara atfedilen duygusal yaþama ve duyarlýlýða da deðer vermektedir. Lezbiyenlerse kadýnlýklarýna sahip çýkarken geleneksel olarak erkeklere atfedilen fiziksel güç otonomi gibi rolleri de üstlenmektedir. 1990’larýn bakýþ açýsýndan, ayný cinsiyetten bir insana cinsel ilgi duymanýn, o kiþinin fiziksel görünümüyle ya da kendini kadýnsý veya erkeksi hissetmesiyle doðrudan baðlantýsý yoktur. Bu solaklýðýn bir insan davranýþý örneði olmasý gibi bir cinsel ifade yoludur. Eþcinselliðin Viktoryen dönemdeki evrimini anlamak için Alman psikiyatris Richard von Krafft-Ebing; Ýngiliz seksolog Havelorck Ellis; ve kadýn haklarý savunucusu, vejeteryan sosyalist Edward Carpenter’ýn çalýþmalarý izlenebilir. 1876’da Krafft Ebing, eþcinselliði “ayný cinsiyetetn bir kiþiye ilgi duyulan bir ‘normal cinsel duygu eksikliði’” olarak tanýmladý. Eþcinselliði anormal kabul etsede devlet tarafýndan cezalandýrýlmasý gerektiðine inanýyordu. Ellis’in yaklaþýmý daha cesurdu. “Tersine Dönmüþ Cinsellik” adlý 1897 basýmý eseri eþcinselliðe ne bir suç ne de bir hastalýk olarak yaklaþan ilk kitaptý. Ellis, eþcinselliði hem doðuþtan varolan, hem de deðiþtirilemez bir þey olarak gördü. Ancak lezbiyenliðe yaklaþýmý çok olumsuzdu. Tolerans gösterilmesi için yaptýðý çaðrý, zamana göre þok edici olduðu için yayýmcýsý cezalandýrýldý. Açýk olarak eþcinsel olan Carpenter ise eþcinsel erkekler için olumlu bir kimlik düþünerek ileri bir adým attý: Homojen aþký yaþayan nazik erkek, kadýn ve erkek arasýnda bir geçiþti. Carpenter’dan gay özgürlüðüne de geçen süre kýsadýr. Hareketin Viktoryen kökleri, bu döneme cinsel baský ve namusluluk taslamak dönemi olarak bakmaya alýþmýþ öðrencileri þaýrtabilir. Oysa bu dönem, hayvam haklarý ve fem,inizm gibi bir çok modern düþüncenin de ilk kez ortaya çýktýðý bir dönemdi. Eðitim görme ve ev dýþýnda çalýþabilme özgürlüðünü elde edebilmiþ Viktoryen kadýnlarý, bu özgürlüðü, diðer kadýnlarla ihtiraslý, duygusal ve cinsel
KAOS GL 23/4
baðlar kurarak ifade etti. Ancak kadýn tarihinin bu bölümü, bir önkoþuldu. Hoþgörü ilk adýmdý ama yeterli deðildi. feminist aydýnlarca 1970 ve 80’lerde Viktoryen dönem Lezbiyenler ve gayler cinselliklerinde, yaratýcýlýklarýnda, yeniden yorumlanana dek bilinmiyordu. toplumsal yararalýlýklarýnda heteroseksüellerle eþit olmak Psikanalistin kurucusu Freud, Ellis ve istiyorlardý. Carpenter’dan daha etkili oldu. Freud, eþcinselliðin “ben”I Politik bir gündeme neden ihtiyaç vardý? 1950’li temsil eden bir aþký narsist bir biçimde arama ve erkeklerde yýllarýn baþýnda, Mc.Carthy döneminde, eþcinsellerin hadým edilme korkusu; kadýnlarda ise penis kýskançlýðý cezalandýrýlmasý onlarýn ne denli incinebilir olduklarýný olarak yorumladý. Ancak bir hastalýk ya da deðiþtirilebilecek gösterdi; 1960’larda politik hareketlerde organize edilmiþ bir durum olarak görmediði için cezalandýrýlmasýna karþý protesto modelleri saðlandý. Sonralarý gay olarak bir çok çýktý. Freud’a göre, çocuklarýn doðal cinsel duygularý hem eþcinsel sivil haklarýn kazanýmýnda, savaþa karþý homoseksüel hem de heteroseksüeldir. Toplum kurallarý hareketlerde ve kadýn özgürlük hareketinde eylemci olarak biseksüelliði ve homoseksüelliði bastýrýr. Böylece eþcinsel bulundular. Diðer hareketlerin içinde kimliklerini gizleme kiþi geliþim aþamasýnda týkanýp kalýr. Freud’çular, özellikle ihtiyacý duyuyorlardý. Baþka alternatifleri yokken gizlemek Amerikalý olanlarý, bunu eþcinsellerin sürekli olarak anlaþýlabilir birþeydi. Ancak böyle olmasý heteroseksüelleri olgunlaþmamýþ, ergen, engellenmiþ ve normal bir biçimde eþcinselliðin sýnýrlarý hakkýnda bilgisiz býraktý; Eþcinsellerin yaþamaktan aciz insanlar olduðuna yordular. Freud’un hasta ve günahkar olduðuna dair mitleri sürdürmelerine hoþgören fikrini reddeden bazý takipçileri eþcinselliðin sebep oldu. Yunanlýlar arasýndaki eþcinsellik kabul tedavi edilmesi gerektiðini savundu. Onlarýn bu görüþleri, edilebilirdi, çünkü tehdit oluþturmayacak denli uzun süre “eþcinsellerin hasta olduðu” popüler görüþünü desteklediði önce olmuþtu. Eðer Shakespeare’in soneleri bir erkeðe için 20. Yy. Eþcinsellerine çok zarar vermiþtir. Öte yandan yazýlmýþsa, uzmanlar ozanýn ününü korumak için gerçekleri gay haklarý eylemcileri, çocuklarýn yönlendirilmemiþ seks çarpýtabilirlerdi. Eðer kral I. James aþýklarýný sarayýna isteklerinde heteroseksüelliðin biyolojik olmaktan çok aldýysa bu da ghörmezden gelinebilirdi. Onlar eþcinsel sosyal kökeli olduðuna dair kanýt elde ettiler. Dahasý iliþkileri ile ilgili söylentilerden etkilenmek için fazlasýyla Freud’un sekse verdiði önem, amaç ister ünlü ve çok uzun bir süredir de ölüydüler. kadýn özgürlüðü, gay haklarý ve lezbiyen Çaykovski ve Berstein mi? Thureau ve haklarý olsun, isterse cinsel eðitim ya da Melville? W.H. Azden ve Dag Hammarskjöld Eþcinselliðin tarihi gebeliði önleme olsun reformcularýn iþine mü? Bu kiþilerin hiçbiri 1890’larda olduðu eskilere, yaradý. biçimde (Oscar Wilde’a olduðu gibi) 19. yy. sosyologlarýnýn eþcinselliði ilk tarihsel bulgulara eþcinsellikle bir tutulmadýlar. Walt Whitman kadar uzanýr ve engellenmiþ geliþim kuramýný açýkça calamus bitkisinin fallik bir sembol yorumlama biçimleri þu an yanlýþ ve hakkýnda bilgimiz olduðu calamus þiirlerinde erkekler hakkýnda yönlendirilmiþse de, eþcinselliði ahlaki aþk þiirleri yazmýþ olsa da eþcinselliði olan pek çok kültürü görmezden gelindi. Virginia Woolf’un deðer yargýlarýnýn çerçevesinden kurtarmayý kapsar. baþaröýþtýr. Kökenleri ne olursa olsun, kadýnlara olan iihtiraslý aþký ima edilmiþse de, eþcinseller bundan dolayý sorumlu kuzeni ve biyograf yazarý Quentin Bell tutulamaz ve eþcinselleri günahkar ya da tarafýndan ne anlaþýlmýþ, ne de açýklanmýþtýr. ahlaksýz olarak suçlamak da anlamsýzdýr. Politik bir yöntem, homofobi Doktorlar ve psikiyatristler daha yüzünden de gerekiyordu ayrýca. Gay insanlar, önceleri dini liderlere atfedilmiþ olan bu terimi eþcinsellerden ya da eþcinsellikten “doðruyu yanlýþtan ayýrma gücü”nü ele geçirince, akýldan uzak bir biçimde korkmak ya da nefret etmek eþcinsellerin konumu da “günahkar”dan “hasta”ya yükseldi. anlamýyla kullanýrlar. Týpký ýrkçýlýk gibi homofobi de Günahkar olarak görüldüklerinde kiliseler tarafýndan Amerikan yaþamýna yayýlmýþ durumdadýr. Homofobi cezalandýrýlýyorlardý. Hasta olarak kabul edilince daha fazla oldukça yaygýn, köklü ve açýkça söküp atýlamaz bir toplumsal kontrole ve incelemeye tabi tutuldular ve insan durumda olduðu için ‘gay ve lezbiyen özgürlüðü’ karþý olarak görülmediler. Böylece dinin çöküþü ve modern koymak için radikal bir güç olmak zorundadýr. Hareket, bilimin yükseliþi ilerici hareketler olsa da eþcinseller için karþý koyma anlamýyla yalnýzca negatif deðil, pozitiftir de, yararlý olmadý; bir taraf tutmanýn yerine bir diðeri aldý. çünkü heteroseksüel baskýnlýða meydan okumaktadýr. Hastalýk teorisi tamamýyla eþcinsel olanlarýn sayýsýnýn çok Lezbiyen ve gaylerden neden nefretedilir? Þu az olduðunu ileri sürüyordu ki bu varsayým 1970’lerde nedenlerden sözedilir: çürütüldü. Dahasý, eþcinselliðin psikiyatristlerce algýlanýþý • Püriten Amerika’da cinsel korku, bilimselk çalýþmalara dayanmaz, tersine Hristiyan • Hýzlý toplumsal deðiþimlerin meydana geldiði sofuluðundan kaynaklanýr. Eðer eþcinsellik kanunlarda zamanlarda günah keçilerine duyulan ihtiyaç, Hristiyan ilkeleri sonucu cezalandýrýlmasaydý, psikiyatristler • Bilinmeyene duyulan korku, bu konuya eðilmeyeceklerdi bile. • Eþcinsellerin farkýna varýlan gücü ve göze Þans eseri bazý eþcinseller daha bir azýnlýk grubu görünebilirlikleri, deðilken bile bu psikiyatrik dogmalardan etkilenmediler. • Çekirdek aileye karþý algýlanan tehdit, Siyahlarýn seks düþkünü ve aklen aþaðýlýk, dalga geçilecek • AIDS. kiþiler olarak görüldüðü zamanlarda siyahlar doðrusunu Homofobiyi anlamak, gay özgürlüðünü anlamaktan biliyorlardý. daha can alýcý bir noktadýr. Týpký ýrkçýlýk gibi bir insanýn , 1970’lerde “gay” ismini alan bazý kadýn ve erkekler hatasýndan çok kurumlarýn bir hastalýðý olarak daha zarar için yalnýz kalma hakký yeterliydi. Birçoðu içinse radikal toplumsal deðiþim, özgürlük ve kendini ifade edebilmek için
KAOS GL 23/5
vericidir. Homofobiyi yansýtan üç kurum; ordu, fundamentalist din ve roman katolik kilisesidir. Ordu ve eþcinsellik arasýndaki iliþki oldukça eskidir. Atina ve Sparta’nýn týpký Japon samuraylar gibi savaþçý-aþýk geleneði vardý. Orta çað þovalye de kavalyesinin arasýndaki bað bazen cinsel bir baðdý. Paul Fussell, “Büyük Savaþ ve Modern Anýlar” adlý kitabýnda 1. Dünya Savaþý’nda Ýngiliz askerler arasýndaki homo-erotik hisleri anlatýr. Allan Berube’un “Ateþ Altýnda ‘Coming Out’” adlý kitabý, 2. Dünya Savaþýna katýlmýþ olan Amerikalý lezbileyn ve gaylerin yaþamýný anlatýr. Yalnýzca savaþ sýrasýnda gerek duyulan bu insanlar daha sonra iþ bulmalarýný engelleyen suçlamalarla ordudan atýldýlar. Savaþtan önce ordunun politikasý, bir tek sodomi iliþkisinde bulunaný 5 yýldan 12 yýla kadar aðýr iþ cezasýna çarpmayý öngörüyordu. Ama savaþ boyunca eþcinselleri hasta ama cezalandýrýlmayý haketmeyen insanlar olarak gören psikiyatristler, cezalandýrma olarak hapis yerine, ordudan ihraç etmeyi savundular. Bu görüþte insancýl politik deðiþimin sonucu olarak ordu, eþcinselleri cezalandýrmanýn yeni bir yolunu bulmuþ oldu: Ordudan atmak. Bugün ordu politikasý, hala homofobiye dayanmaktadýr. Savunma Bakanlýðý’na göre “orduda eþcinsel iliþkiye girenlerin varlýðý, askeri misyonun baþarýsýný zayýflatmaktadýr.” (New York Times, 19.02.1992: A8). Bir “San Francisco Examiner” yazarý, bu görüþü modasý geçmiþ olarak niteleyerek Anayasa Mahkemesi’ni Pentagon’u sorgulamaya davet etmiþtir. (5 Þubat 1991.A12) Tuhaf bir biçimde geçmiþte ordularý güçlendirdiði düþünülen bir aþk biçimi bugün orduyu zayýflattýðý ileri sürülerek, en azýndan ABD ordusu tarafýndan suçlanmaktadýr. Aklýldan çok önyargýya dayansa da, askeri yasaðýn belli bir manyýðý vardýr; eþcinsel sevgililer, askeri disipline, duygusal olarak birbirinden uzak olan erkek ve kadýnlara oranla daha az uyabilir ve çatýþmalarda eþcinsel erkekler diðer erkekleri öldürmekte daha isteksiz davranabilirler. Bu, 2. Dünya Savaþý’nda Christopher Isherwood’un tavrýnýn aynýsýydý. Savaþ öncesi Berlin’de bir erkekle yaþamýþ olan Iswerhood, hiçbir Alman askerini öldürmek istememiþti. Ancak Kaliforniya Santa Crusz Üniversitesi krimonoloji prefösörü Theodore Sarbin’in “topluma uymayan cinsel yönelim ve askeri uygunluk” adlý 1988 tarihli pentagon raporunda üstü kapalý olarak belirttiði gibi eþcinsellere konulan yasak açýk seçik bir ayrýmcýlýktýr. Sarbin’ce sözü edilen 1957 tarihili bir Pentagon çalýþmasýna göre, eþcinsellerin bir güven riski yarattýðý savý haklý çýkarýlamaz ve bu yargýyý çürütecek hiç bir bilgi de o zamandan beri bulunamamýþtýr. (Bay Area Reporter, 2 Kasým 1989). Böylece resmi askeri politika 30 yýldan beri inandýrýcýlýðýný yitirniþytir ama bu onlarýn anti-gay saldýrýlarýný sona erdirmemiþtir. 1988’de Marine Corps, Güney Carolina’daki Parris adasýnda lezbiyenleri sorguladýktan sonra 3 kadýn askeri mahkemede yargýlandý ve 14 kadýn idari uzaklaþtýrma aldý. 1989’da donanma, gemilerdeki bir kaç lezbiyeni kovdu. 1990’da Fort Worth’teki Carlswell Havagücü Üssü’nde eþcinsellerle ilgili yoðun bir araþtýrma yapýldý. Gay eylemcisi Frank Kameny’ye göre ordunun stratejisi, ordu mensuplarýný diðer gaylerin adlarýný vermeyi reddederlerse aðýr bir biçimde tehdit etmekti. (Washington Blade, 05.01.1990). Ordu, 1990 baharýnda görevinden ihraç
edilmiþ insanlarý eðitimin parasýný geri ödetmeye kalktý ve daha da homofobik hale geldi. Bu politika, maðdur durumdakileri kendilerine ayrýmcýlýk uygulayan gruba para ödemeye zorluyor. Parris adasý sorgusu, gerçek bir cadý avýydý. 1988’de 120 kadýn talim eðitmeninin %10’u eþcinsel davranýþtan dolayý ya ordudan atýldý ya da tehdit edildi. Bir tanesi kocasýnýn gözü önünde sorguya çekildi ve lezbiyen denizcilerin adlarýný vermediði takdirde 6 aylýk çocuðunu yitirmekle tehdit edildi. Onbaþý Barbara Baum’un durumu daha da kötüydü. Baum, bir kadýn denizciyle cinsel iliþkiye girdiði için 1 yýl hapis cezasý aldý. 5 ay sonra serbest býrakýldý ama aldýðý ceza onu rütbesinden etmiþti. Askeri avukatlar, Baum’un savcýnýn alenen anti-gay açýklamalarda bulunmasý nedeniyle adil bir duruþmadan geçmediðini kabul ettiler. (Washington Blade, 05.01.1990). Cezalandýrýlan kiþiler ve hapiste kalma süreleriyle ilgili istatistikler, ordunun adaletsizliði ve zalimliði hakkýnda tamý tamýna bir izlenmim edinmemizi saðlayamaz. “Donanmada ‘Coming Out’” adlý aný kitabýnýn yazarý sinir bozan deneyimlerden sözeder. Kýþlada cezalandýrmalar yaygýndý. Kendisinden kuþku duyulan bir lezbiyen Donanma Araþtýrma Servisi’nin, fotoðraflarýný, mektuplarýný, þiirlerini aramasýna izin vermek zorundaydý. Eðer konuþmayý reddederse gözaltýna alýnýr ve kendisine uzun bir süre danýþman saðlanmazdý. Bir diðer açýdan þu anki ordu politikasý totaliter bir durum sergilemektedir: lezbiyen ve gayler yalnýzca cinsel davranýþlarýndan dolayý deðil, sadece gay olduklarýný açýkladýklarý için bile cezalandýrýlmaktadýr. 1976’da Miriam Ben-Shalom’un gay haklarý çalýþmalarý öðrenilince ordudan kovuldu. Shalom’un orduyla 13 yýl süren savaþý, 1990 Þubat’ýnda, Anayasa Mahkemesi davasýný almak istemeyince sona erdi. Eþcinsellerin askeriyeye tehdit saçmalýðýný en güzel biçimde Vietnam gazisi Leonard Matlovich göstermektedir: “Bana iki adam öldürdüðüm için bir þeref madalyasý verdiler, bir adamý sevdiðim içinse ordudan attýlar.” Sonuç olarak ordu, eþcinsellere karþý yürüttüðü ayrýmcýlýða son vermeye zorlanacaktýr, týpký ýrkçýlýða son vermeye zorlandýðý gibi… Sorun þu anki baskýcý politikalar altýnda daha kaç yaþamýn zarar göreceði ve kariyerin zedeleneceðidir. Eþcinsellerin ordu ve din tarafýndan cezalandýrýlmasýndaki ortak nokta her ikisinin de otoriter olmasýdýr. Ordu, yeterli kuvveti oluþturabilmek için körü körüne itaat bekler, týpký fundamentalistlerin ve katoliklerin otoriteye sorgusuz sualsiz boyun eðmesi gibi. Ordunun ve anti-gay dinlerin eþcinselliðe karþý çýkýþlarý kanýtlara deðil, yasaklama otoritelerine dayanýr. Ýþte bu yüzden psikiyatristler eþcinsellerin anormal olduðu tezinden vazgeçtikten sonra bile ordunun ve dinin yargýlarý hala sürmektedir. 1974’te küçük düþürücü “rahatsýzlýk” etiketi düþürüldüðünden bu yana, akýl saðlýðý uzmanlarý gaylere karþý baskýcý tavýrlarýný tamamiyle deðiþtirmemiþlerse de, psikolog ve psikiyatristler en azýndan eldeki kanýtlarý incelemiþ ve fikirlerini deðiþtirmiþlerdir. 1990’larda Amerikan fundamentalistleri ve Roman katolikleri arasýndaki anti-gay yaklaþýmlar, yüzlerce yýllýk hoþgörüsüzlük ve cezalandýrma geleneðinden gelmektedir. Hristiyanlýk Roma Ýmparatorluðu’nun resmi dini haline geldikten sonra eþcinsel davranýþlar sergileyen kiþi kýlýçla
KAOS GL 23/6
öldürülerek cezalandýrýlýyordu. (Eþcinsellik Ansk. 1990). fundamentalist kilise þebekelerini kullandý. Bryant’ýn 11. Yy.da Sappho’nun þiirleri resmi olarak yasaklandý ve kampanyasý, cinsel yönelime dayalý ayrýmcýlýðý yasaklayan yakýldý. Engizisyon dönemi boyunca uygulanan cezalar birr yasanýn iptalini istiyordu. Benzer eylemelri, St. Paul ve iþkence, ömür boyu hapis ya da sürgün, idam ya da canlý Eugene’de gay haklarýnýn elden alýnmasýna yol açtý ama canlý yakýlmaktý. (Eþcinsellik Ansk. 602-5). Daha sonra Seattle’lý seçmenler benzeri bir yasadan vazgeçmediler. cezalar boðarak öldürülmeye çevrildi. Cadý olduklarý Oklahama Meclisi’yse lezbiyen ve gay öðretmenlerin iþten gerekçesiyle cezalandýrýlan kadýnlar kuþku duyulmaksýzýn çýkarýlmasýna dair bir yasayý onayladý. Bryant ve taklipçileri, lezbiyenm olsalar da kurban erkeklerin sayýsý kadýnlara ayrýmcýlýk karþýtý yasalarý çocuklara sarkmak, fahiþelik oranla daha fazlaydý. Ortaçaðda popüler olan ölüm cezasýnýn ailekurumunu tehdit ve ulusal bir gay komplosu olarak ardýndaki mantýk, eþcinsel davranýþlarýn insanýn neslini sundu (Adam 1987:104). Naziler gibi fundamentalistler tehdit ettiði için cinayet anlamýna geldiðini öne sürüyordu. içinde eþcinsellik simgesel olarak “modernliði, cinsel Cinsel zevk üremeden ayrý tutulmuyordu. özgürlüðü ve geleneksel eve baðlýlýðýn çöküþünü” ifade Bugün lezbiyen ve gayler, fundamentalistler için ediyordu. Böylece fundamentalistler modern topluma olan geleneksel düþmanlarýný kaybettikleri bir ortamda günah korku ve öfkelerini lezbiyen ve gaylere yöneltmektedir. Bu keçisi olarak kaçýrýlmaz bir fýrsattýr. Katolikler ve Yahudiler analiz, fundamentalistlerin eþcinsellere olan öfkesini 50 yýl öncesine oranla Amerikan yaþamýna daha da asimile açýklýyor. Ek olarak, anti-gay önyargý dini otoritelere olmuþ durumdadýr ve Komünistler bile artýk bir tehdit yönelen tehditlerle artmaktadýr. Kürtajda olduðu gibi oluþturmamaktadýr. Kürtaj yaptýran kadýnlar bir zamanlar eþcinsellik de sembolik bir biçimde laik bir topluma ahlaki kýnansa da, bugün hemen hemen her Amerikalý yasal kürtaja deðerler empoze etme hakký için verilen çabayý ifade “evet” demektedir. Fundamntalistlerin mitleþtirebileceði etmektedir. Eðer fundamentalistler din, kürtaj ve eþcinsellik “kötü” figürlere ihtiyacý vardýr. Jerry Falwell’in “Ahlaklý karþýsýnda savaþý kaybederse, gücünü ve etkisini yitirecektir. Çoðunluk” adlý haçlý seferi 1989’da sona ermeden önce Týpký 19. yy.da yaratýlýþöyküsünün bilim adamlarýnca yaptýðý radyo yayýnlarý milyonlarca insana eþcinselleri çürütüldüðü zaman olduðu gibi, 20. Yy.ýn sonlarýna doðru “vahþi hayvanlar” olarak göstermþtir. Falwell ve eþcinselliðe dair dini yaklaþýmlar, fundamentalistler ve saðcý yandaþlarýnýn gaylerin önünde bu fikri öne sürebilmeleri pek politikalar arasýndaki ittifaký göstermesi açýcýndan olasý deðildir. Bu durumda mit, gerçekten önemlidir. Fundamentalistler ve seçilmiþ daha önemliydi. “Vahþi hayvanlar”, iþe ya da politikacýlar, gay haklarý yasallaþýrsa okulagiden, vergisini ödeyen, arkadaþlarýný yasalarýn geleneksel evlkiliklerle eþcinsel Homofobiyi anlamak, birliktelikler ziyaret eden, tatile çýkan, çocuk yetiþtiren arasýnda ayýrým sýralar vatandaþlar deðildi. “Gay iyidir” yapmayacaðýndan korkmaktadýr. Senatör gay özgürlüðünü görüüþü, fundamentalistlerin dünya görüþünü Jesse Helms, Güney Kaliforniya Kongre anlamaktan tehdit etmektedir ve onlar da cinsel zevk üyesi Robert Dorman ve William daha can alýcý duyan insanlara büyük, kötü güçler Dannemeyer gibi saðcý politikacýlarýn atfetmektedir. Olasýlýkla gaylere “vahþi eþþcinselliðe yaptýðý dinsel itirazlar, bir noktadýr. hayvanlar” diyen vaizlerin kendileri de protestanlýðý Amerika’da resmi bir din Týpký söylediklerine inanmýyordur, ama kendi gücüne sahip olmasýndan kaynaklanýr. güçlerini arttýrmak için gerekli parayý Kuramsal olarak yanlýþsa da, eðer ýrkçýlýk gibi... gönderecekleri duygusuyla yandaþlarýný lezbiyen ve gayler özellikle dinsel korkutmaktadýrlar. Açýkçasý 1980’lerin sebeplerle ayrýmcýlýða uðruyorsa, pratikte sonunda Jimmy Baker ve Jimmy Swaggert’la bu doðrudur. ilgili seks skandallarý, vaaz vermekle vaazý Anti-gay önyargý, uygulamak arasýndaki derin uçurumu gözler fundamentalist olmayan protestanlar önüne sermiþtir. arasýnda da yaygýndýr. 1990 Temmuz’unda 2 San Fransisko Fundamentalist Lou Sheldon’ýn “Geleneksel cemaati, asistan papaz olarak bir lezbiyen çifti ce bir gayi Deðerler Koalisyonu” üç açýlýmlý bir strateji izler: 1)Gay ve atadýðý için Evanjelik Luteryen Kilisesinden 5 yýl boyunca lezbiyenlerin nüfusun %10-15’ini oluþturduðunu reddedip uzaklaþtýrýldý. Metotist papaz Rosemery Denman 1987’de %1’ini oluþturduðunu söylemek, 2) eþcinsellere gizli lezbiyenliði nedeniyle dini olarak yargýlandýðý zaman, yaþamalarýný ya da tedavi edilmelerini tavsiye etmek, 3) sözcüsü gay ve lezbiyenlerin evlenmesine izin verilmediðini Uluslararasý Eksodus’u yükseltmek. Bu grup, bir çeþit beyin söyledi ve þöyle devam etti; “kedileri, köpekleri, karavanlarý yýkama biçimi olan ve eþcinselleri heteroseksüel yapmaya kutsadým bugüne dek, ama birbirini seven iki hristiyaný çalýþan bir “onarým terapisi” uygular. (Bay Area Reporter, kutsamama izin verilmiyor.” 22.02.1990). Uluslararasý Eksodus’un ortak kurucularý Anti-gay yasaklamanýn akýl dýþýlýðý, bu protestoda yalnýz býrakma, beyin yýkama ya da suçluluk duyma gibi çok iyi bir biç.imde dile getirilmektedir. Lezbiyen ve gayler yöntemlerin cinsel yönelimi deðiþtiremiyeceðini ve “onarým için durumlarýnýn solak olmaktan hiç bir farký yoktur. terapisi”nin bir hile olduðunu, ama olasýlýkla 1940’larda ve daha öncesinde solak çocuklar sað elle fundamentalistleri memnun etmeye devam edeceðini kabul yazmaya zorlanýrdý. Solaklýða duyulan tepki eþcinselliðe etmiþlerdir. Eðer eþcinseller gerçekten toplumun %1’ini duyulan tepkiye oranla tamamen kaldýrýlmýþtýr. Normal oluþtursalardý rahatlýkla görmezden gelinebilirlerdi. Antiinsan davranýþlarý olarak solaklýk ve eþcinsellik birbirine gay fundamentalistlerin “fevri”, %1 iddiasýný paraleldir. Ancak solaklýk benzetmesi bir noktada yanlýþtýr; yalanlamaktadýr. çünkü kompleks bir suygusal ve psikolojik olgu, fiziksel bir Anita Bryant 1977’de, Florida’da “Çocuklarýmýzý özelliðe benzetilemez. Solaklýðýn anlamý, ilkeþl bir Kurtaralým” adlý anti-gay seferini düzenlemek için kabiledeki mýzrakçýyla aynýdýr ya da Wall Street’teki bir
KAOS GL 23/7
bnorsa tellalýyla sol elin kullanýmý otomatiktir; ancak eþcinselliðinm bu adamlar için anlamý tamamiyle farklýdýr. Avcý için kendisini diðerlerinden ayýrmayan ve grup dýþýnda hiçbir anlamý olmayan bir ritueldir. Borsacý içinse ailesinden evlenmesi için gelen baskýdýr ya da iþinde ilerlemeye engel olan bir þeydir. Eþcinsellik, borsacýyý iþ arkadaþlarýndan, onlar bu cinsel seçimin farkýnda olsun ya da olmasýnlare tamamen koparýr. Anlamlar, bir kültürün içinde de farklý olabilir. 2. Dünya Savaþý’nda dul kalýp birbiriyle yaþamaya baþlayan iki kadýn için lezbiyenliðin anlamýyla bugün bir gay merkezini yöneten lezbiyen için lezbiyenliðin anlamý birbirinden farklýdýr. Bu farklýlýklar anti gay önyargýlar eþcinselleri günahkar diye bir tek kategoriye koyunda ortadan kalkar. Diðer insanlarý aþaðýlamak, çoðunlukla kiþinin kendini aþaðý görmesinden kaynaklanýr. Fundamentalistle ve katolikler arasýndaki kesin benzerlik, her ikisinin de kiþinin kendini aþaðý görmesine dayandýðýdýr. Genelde bedenden tiksinti ve özelde cinsel ifadeden korku, hristiyan geleneðinin bir parçasý olmuþtur. Bu yüzden eþcinsellikle ilgikli seks düþüncesi ya da sadece hedonizmin onaylanmasý, fundamentalistleri ve bir çok katoliði tedirgin eder. Cinsel coþkunluk, onlara her önüne gelenle yatmak gibi görünür ve cinselliðin farklý biçimlerde ifade edilebileceði fikri de toplumsal düzeni tehdit eder görünmektedir. Kendi yaþamlarýný kendileri kuran insanlar, nasýl yaþanmasý gerektiðine dair kurallara karþý koyarlar. Heratiklerin çarmýhlarda yakýldýðý zamanlarda heresi ve sadomi birbiriyle baðlantýlýydý; her ikisi de papaz yönetimi tehdit ediyordu. Ama hristiyanlýk, eþcinselliðe her zaman baský uygulamamýþtýr. Örnekler John Boswell’in “hristiyanlýk, toplumsal hoþgörü ve eþcinselliké (1980) adlý kitabýnda görülebilir. Artýk hristiyanlar eþcinselleri öldürmüyorsa da hoþgörüsüzlük hala çok güçlü. Roma katolik kilisesinin homofobisi buna en iyi örneklerden biridir. Katolikler, gay haklarýnýn bir çok þehirde elden alýnmasýnda önemli bir rol oynamýþlardýr. 1989’da San Fransisco Denetmenler Birliðinin gay/lezbiyen iliþkileri simgesel olarak tanýmasýnýn ardýndan konu gizli oyla seçime sunuldu. Ve katolikler onayý iptal ettirmek için politikadan birisini tuttular. Eþcinsellerin ölmesi gerektiðine dair esaki hristiyan düþüncesi, kilisenin anti-kondom politikasýyla sürmektedir: Kondomlar AIDS’in yayýlmasýný engeller. New York’taki katolik kilisesi, AIDS hastaneleri için devletten para aldýðý ama devletin AIDS eðitimine dair önerdiði yollarý izlemediði için (ki bu uygulama kondomlarýn önemini vurgulamaktadýr) Amerikan sivil özgürlükler birlþliðince dava edilmektedir. New York kardinalinin kondom kullanýmýna karþý açtýðý savaþ San Patrik Katedrali önünde yüzlerce gay ve lezbiyenin dramatik gösterisine yol açmýþtýr. ACTUP üyeleri hizmeti ytarýda býrakmýþ, diðerleri þarap takdisi sýrasýnda, kilisenin anti-gay politikalarýný protesto etmek amacýyla sessþizce ayakta durmuþtur. Kamuoyu araþtýrmalarýysa Amerikan katoliklerinin %85’inin durdurulmasý için kondom kullanýlmasý gerektiðine inandýðýný göstermektedir. 1986’ya dek kiliseye öylesine meydan okunmuþtu ki Vatikan,eþcinselliðe resmi olarak saldýrmak gereði hissetti: “Ýnançlý cemaatin piskoposlara mektubu: Eþcinsellerin Pastoral Bakýmý” Burada “pastoral
aþaðýlanmasý” daha uygun bir isim olurdu, zira bu belge eþcinsellliði “doðuþtan gelen bir rahatsýzlýk” olarak niteleyerek gayler için sivil haklarýn konmasýna karþý çýkar. Yazýda “hiçkimsenin eþcinsel davranýþý korumak için akla uygun bir hakký yoktur” deniyor ve eðer gerçekten gaylerin haklarý için baský yaparlarsa, akýl dýþý ve þiddet dolu reaksiyonlar karþýsýnda þaþýrmamalarý isteniyor. Eðitimlerinin ahlaki gücüne inanan dini liderler, güçlerini arttýrmak için þiddeti kullanarak tehdit etmezler. Bir çok katolik tarafýndan önemsenmeyen bu yazý 1972 tarihinde kurulan katolik gay gruba Dignity’e gösterilen hoþgörüyü sona erdirdi. Dignity’nin katolik kilisesi takdislerine katýlmasý yasaklandý. Dignity, eþcinsellerin bekar kalmasý gerektiðine dair resmi katolik öðretiyi reddedince Roma’nýn öfkesine hedef oldu. Bu öðreti, erkeklerin hadým edilmesi ve kadýnlarýn sünnet edilmesiyle aynýdýr: Bir insan grubuna cinsel zevk hakalrý olmadýðýný söylemektedir. St. Augustine’nin insan bedeninin kötü olduðuna dair katolik doktrininde yaþamaya devam eden 5. Yy. Batýl inancý insan özgürlüðünün kilise tarafýndan nasýl engellendiðini gösterir. Roman katoliklerinin homofobnisi, fundamentalistlerinin homofobisinden daha berbattýr, çünkü lezbiyen ve gaylere saldýrýken kilise aslýnda kendi insanlarýna saldýrmaktadýr (rahiplere ve rahibelere). Bir çok heteroseksüel rahip ve rahibe 1960 ve 70’lerde evlenmek için kiliseyi terk ettiðinden, geriye kalanlarýn nüfusunun büyük bir çoðunluðunu eþcinseller oluþturmaktadýr. Bu oranýn %20-40 arasýnda deðiþtiði söyleniyor. Bazý manastýr ve benzeri yerlerde bu oranýn %60’a vardýðý öne sürülüyor. Vatikan, Amerika’daki bütün eþcinsel rahip ve rahibeleri afaroz edebilir, ancak geriye kalanlarýn sayýsý bu afarozu riske sokmaktadýr. Kiliselerin rahiplerin AIDS’ten öldüðünü saklamak için iyi sebepleri vardýr. Birincisi, bu ölümler hakkýnda gerçeði söylemek, dikkati rahipler arasýndaki eþcinselliðe çekecektir. Ýkincisi, bu dürüst davranýþ, katolik cemaatte rahiplerin bakirliði konusunda kuþku yaratacaktýr. Ve son olarak, eðer rahipler arasýnda AIDS’ten ölenlerin gerçek sayýsý verilirse, kilisenin gayleri aþaðýlamasýndaki ikiyüzlülük daha rahat görülecektir. Homofobi; ordu, fundamentalist kiliseler veya katolik kilisesi gibi kurumlarýn resmi politikasý olmasa da zarar verici olabilir. Bir çok genç Amerikalý, homofobiyle okulda tanýþmaktadýr. Kadýnsý bulunan erkek çocuklar, erkeksi bulunan kýzlara oranla dahga çok dövülür, ancak bir kýza “erkek fatma” damgasýný vurmak da ibne veya tekerlek demek kadar yaralayýcý olabilir. Aslýnda ibne veya tekerlek Amerikan okullarýnda en sýk kullanýlan küfürlerdir. Bazen çocuklar cinsel yönelimlerinin farkýnda deðilken alay edilirler; bazen de sonradan heteroskesüel olacak kýz ve erkekler alay konusu olur. Çevreye uyma gibi ortaokul ve lisede çok güçlü olan bir davranýþ, sýnýf arkadaþlarýndan farklýolduðunu bilen çocuklar için dayanýlmaz olabilir. Ýntihar giriþimi gay gençlerde ve çocuklarda %30-40 iken bu oran lezbiyenlerde %20’dir. Bir rapora göre Amerika’daki bütün genç yaþtakilerin intihar olayýnýn %30’unu gayler oluþturur. Ancak bu rapor, saðcý kongre üyeleri ve “saðlýk ve insan hizmetleri” sözcüsü Louis Sullivan tarafýndan reddedilmiþtir. (San Francisco Sentinel, 2 Kasým 1989).
KAOS GL 23/8
1957 tarihli savunma bakanlýðýnýn (eþcinsellerin askerliðe uygun olduðunun kabul edildiði) raporu gibi, 1989 tarihli intihar raporu da eleþtirilmektedir. Çünkü hükümet görevlileri eþcinsellik hakkýnda hükümet içinden de gelse nesnel görüþlere tahammül gösterememektedir. Homofobiye mahkemelerde de rastlanýr. Bir Dallas hakimi 18 yaþýnda bir genç tarafýndan öldürülen iki adamýn konu olduðu bir cinayet davasýnda, maktulün eþcinselleri öldürdüðü için daha hafif bir ceza almayý hak ettiðini söylemiþtir ki bu açýklama gaylere yapýlan saldýrýlarýn kýsmen maruz görülebilir olduðunu ima etmektedir. (New York Times, 29.12.1989). Gaylere yönelik nefret Amerika dýþýnda da vardýr. Örneðin Çin gaylere þok tedavisi uygulamaktadýr. 1990 yýlbaþýnda eþcinsellikle suçlanan 3 adam Ýran’ýn Mohavand kentinde baþlarý kesilerek idam edildi. Lezbiyenlikle suçlanan 2 kadýnsa Langrood’ta taþlanarak öldürüldü (San Fransisco Chronide, 22.01.1990). Ayný ay içinde Avusturalya’nýn Queensland kentinde bir kütüphane görevlisi AIDS’ten ölen Robert Mapplethorp’un erotik resimlerinin basýlý olduðu kitabý parça parça etti. Ýnsan haklarý topluluðu, Uluslararasý Af Örgütü, son iki yýla kadar, cinsel seçimleri yönünden iþkence gören ya da hapse atýlan lezbiyen ve gayleri savunmayý reddetmekteydi.
bir grup olaark tanýnmamýþ ve kamplarda tutsak olduklarý belgelenmiþ olsa da tazminat alamamýþlardýr. Öte yandan Avusturya hükümeti, soykýrým kurbaný eþcinsellere tazminat ödemeye karar vermiþtir. Toplama kamplarý korkusu olmayan, ama antisemitizme karþý keskin bir duyarlýlýk taþýyan Amerikan Yahudileri gibi, gay ve lezbiyenlerin de kendilerine yönelik þiddet eylemlerinden haberdar olmasý istenmektedir. 1988’de “Ulusal Gay ve Lezbiyen iþbirliði gücü” 38 eyalette 70 cinayet ve 7.000 fiziksel saldýrýyý rapor etmiþtir. Bu istatistikler olasýlýkla gerçek sayýnýn 1/3’ini gösteriyor. Bir San Francisco organizasyonu olan “Þiddete Karþý Birleþik Topluluk” 1989 yýlýnda lezbiyen ve gaylere yapýlan saldýrýlarýn %67 oranýnda arttýðýný belgelemiþtir. Adfalet Bakanlýðý’na göre, bugün Amerika’da nefret suçlarýna en çok hedef olanlar Siyahlar, Latin kökenliler, Güneydoðu Asyalýlar, Yahudilerdn daha da önce gelerek, eþcinsellerdir. (New Directions for Women, Nisan 1989:6). En þiddetli anti-gay eylemleri 1968’de, protestan papaz Troy Perry tarafýndan kurulan bir gay kilisesi olan Metropolitan Topluluðu Kilisesine yöneltilmiþtir. MTK papazlarý tüfekle vurulup öldürülmüþtür. New Orleans’ta bir çok kilise üyesi kilise yakýldýðý zaman öldü, Springfield Missouri’de kilise eþyalarý tahrip edildi ve Pastor ölümle
20.yy.da eþcinsellerden akýl dýþý nefretin en kötü örneði, nazilerin eþcinselleri Yahudilerle beraber yok etme giriþimiydi. Öldürülenlerin sayýsý kesin olarak bilinmiyor, ama herhalde binlerceydi. Toplama kamplarýnda pembe üçgen takmaya zorlanan eþcinsellerin kaderi son zamanlara dek tarihçilerle sözkonusu edilmiþtir bile. Almaya’daki Yeþil Partinin çabalarýna raðmen eþcinseller, Nazi kurbaný
tehdit edildi. San Francisco MTA yýllar önce yýkýldý ve ayinler anti-gay göstericilerce yarýda kesilci. Kiþinin istediði biçimde dinsel inancýný yerine getirmesi, en temel insan haklarýndandýr. Gaylere ve lezbiyenlere ibadet yerlerinde saldýrmak, anayasayý çiðnemektir. Eðer Amerika çoðulcu bir toplumsa, eþcinseller de diðer herkes gibi özgürce konuþma ve toplanma özgürlüðüne sahiptir.
KAOS GL 23/9
Amerika’da her azýnlýðýn kendi düþmaný vardýr, ama çoðunlukla Yahudi, Asyalý, Latin Kökenli ve Siyahllarýn düþmaný etkili figürler oluþturmazlar; çoðunlukla eðitimsizlerdir. Örneðin Klu Klux Klan bir çok yerde etkilidir, ama onlarýn gerici düþünceleri önemli bir gazetenin ön sayfalarýnda kendine yer bulamaz. Sinagoglar bombalanýr örneðin, ama hiç bir kongre üyesi Yahudilere “gentile” olmasýný önermez. Latin kökenliler ve Asyalýlar pek hoþ karþýlanmasa da televizyonda kendileriyle dalga geçilmez. Lezbiyen ve gaylerin ikilemi düþmanlarýnýn çok güçlü olmasýdýr: Doktorlar, rahipler, papazlar, askeri liderler, hakimler, politikacýlar, hükümet görevlileri ve yayýmcýlar. Amerikan yaþamýnýn en önde gelen konularýný kontrol eden insanlarca kendine karþý konulan her grup, varolma hakkýný korumak için bir hareke gerek duyar. Newsweek’in kapak konusu “Amerika’daki Gayler” (12 Mart 1990), elele tutuþan iki erkeðin resminin altýna “hoþgörünün sýnýrlarýný sýnamak” alt baþlýðýný koymuþtur. Gay ve lezbiyen hareketini yalnýzca erkeklere atfetme yanýlgýsýnýn yanýnda, bu kapak, ayrýca yalnýzca heteroseksüellerin hoþgörüsünün önemli olduðunu ima etmesi açýsýndan da karþý çýkýlabilir nitelikltedir. Newsweek editörlerine göre gayler Amerika’da marjinalize olmuþtur, can sýkmaktadýr. Eðer fazla ileri giderlerse “hoþgörünün sýnýrlarýný sýnamak” baþlýðýnýn iþaret ettiði gibi, hadleri bildirilicektir. Bu kapak gay konularýna medyanýn yetersiz yaklaþýmýbný resmetmektedir. Lezbiyen ve gayler çok satan gazeteleri okurken aralarýndan kimin cinayete kurban gittiðini eðer öldürülen ünlü biri deðilse öðrenememektedirler. Bu yüzden lezbiyen ve gayler, The
Advacate, Gay Community News, Washington Blade, Bay Area Reporter gibi gazete ve dergilere güvenmektedir. Genel olarak gay yaþamýnýn en doðru anlatýmý roman, oyun, þiir ve otobiyorrafilerden gelmektedir. Öðrencilerin eþcinsellik hakkýndaki ilk sorularýndan biri “bunu neden sorun yapalým ki?” olmaktadýr. Neden insanýn seçtiði cinsel partneri mahrem bir konu olmasýn? Eþcinsellik cinsel seçimden fazla birþeydir: Bir kimliktir. Bekar, dul, boþanmýþ ya da bakir bir heteroseksüel geçici ya da sürekli bir partner eksikliðine raðmen heteroseksüel olmayý sürdürür. Eþcinsel deyince heteroseksüellerin aklýna doðal olarak cinsel pratikl gelmektedir. Çünkü onlarýn gözünde eþcinselleri kendilerinden ayýran budur. Ancak baskýn gruptaki insanlarýn cinsel davranýþýyla, normdan sapmýþ insanlarýn cinsel davranýþý birebir ayný deðildir; çünkü birinci grubun cinsel kimliði desteklenirken, ikincisinin cinsel kimliði yasaklanmaktadýr. Sorun bu olduðu sürece eþcinsel davranýþlar mahrem olduðu denli politik bir anlam da taþýyacaktýr. Cinsel yaþamlarýný ne kadar mahrem bir konu saymak isterlerse istesinler, gay ve lezbiyenlerin þu anda öyle bir seçeneði yoktur. Elbetteki yaþamlarý gizli olabilir, ama saklama seçiminin kendisi politik anlam taþýmaktadýr. Gayler yaþamlarýný sorun etmemektedir: Bunu eþcinselliðe karþý çýkarak baskýn kültür sorun etmektedir. Eðer ve birgün lezbiyen ve gayler kendilerini ifade etmekte tamamen özgür olurlarsa cinsel seçimleri gerçekten mahrem bir konu olabilir. O zaman cinsel yönelimleri, heteroseksüellerde olduðu gibi, yaþamlarýnýn yalnýzca bir yönü olarak görülecektir.
* Revolutionary Thoughts/Radical Movements: Giriþ Bölümü-The Gay and Lesbian Freedom Movement
ABONELÝK ÝÇÝN T.ÝÞ BANKASI MEÞRUTÝYET ÞUBESÝ (ANKARA) ALÝ ÖZBAÞ 4213 0544328 NO’LU HESABA YURT ÝÇÝ 1 YILLIK ABONE BEDELÝ: 1.750.000.-TL (POSTA DAHÝL) YURT DIÞI 1 YILLIK ABONE BEDELÝ: 75 DM YA DA 50 $ T. ÝÞ BANKASI MEÞRUTÝYET ÞUBESÝ ALÝ ÖZBAÞ ADINA ÝSME HAVALE EDÝLMELÝDÝR. DEKONT YA DA FOTOKOPÝSÝNÝ MUTLAKA ALÝ ÖZBAÞ P,K, 53 CEBECÝ / ANKARA ADRESÝNE POSTALAYINIZ.
KAOS GL 23/10
0VE HOMOFOBÝ0 Yeþim T. Baþaran Birkaç sayýdýr, ‘Ve Homofobi’ köþemizde, farklý kiþiler, yaþadýklarý bir olay üzerinden yola çýkarak homofobi çözümlemeleri yaptýlar. Her seferinde yaþanýlan bir olay, kiþilerin konuþmalarý, tavýrlarý, günlük hayattaki akýþ kaleme alýnmýþtý (bir tanesi hariç, onda bir kitaptan bahsedilmiþti). Þimdi ise, ben daha farklý bir yöntemle homofobiye deðinmek istiyorum. Bir olay anlatmayacaðým, ama hepimizin bin kere yaþamýþ olduðu bir durumu çeþitli yönleriyle ele almaya çalýþacaðým. Bu homofobi çözümlemesinin diðerlerinden farký, alenen homofobik olan bir kiþiden deðil, kendisinin homofobik olmadýklarýný iddia eden kiþilerden bahsedecek olmasý. Böylesi durumlarý çözümleyebiymek için yaþamý en ince noktasýna kadar duyumlayabilmek gerekiyor, böyle bir iddiam olmadýðý için yazacaklarýmýn tartýþmaya açýk olduðunu eklemek istiyorum. Lafý uzatmadan baþlayalým isterseniz. Öncelikle homofobik olmadýklarýný iddia eden kiþiler kimlerdir, homofobik olmadýklarýný nasýl iddia ederler, bundan bahsedelim. Homofobik olmadýklarýný iddia eden kiþiler diyorum ama illa ki bu kiþilerin homofobi kelimesinden haberdar olmalarý veya ‘Ben homofobik deðilim!’ gibi bir cümleyi telaffuz etmeleri gerekmez. Bu kiþiler arkadaþ sohbetlerinde eþcinsellerin haklarýný hararetle savunurlar (bu arada, bu satýrlarýn yazarýnýn arkadaþlarý, onun deneyimlerine olan katkýlarýndan dolayý, bu yazýyý daha bir dikkatle okusunlar). Bu savunularýnýn belli bir temeli yoktur, eþcinselliðe dair pek birþey bildikleri söylenemez. O nedenle söyledikleri herþey havada kalýr. Ama kraldan çok kralcý kesilip, eþcinsellere saldýranlarý kasdederek ‘Ýnsanlarý anlamýyorum!’ diyerek, kafa sallayýp ‘cýk, cýk!’larlar. Aslýnda bu tavýrlarý sadece eþcinseller için deðil, hayatta bir kez bile tanýþýp, nasýl yaþadýklarýna dair hiçbir þey bilmedikleri baþka azýnlýk(denen grup)lar için de geçerlidir. (Bkz. Unabomber, paragraf 13 , Kaos Yayýnlarý). Lâfa gelince mangalda kül býrakmazlar; çünkü bu insanlar Çetin Altan’ýn YKY’den çýkan Seçmeler’inde anlattýðý gibi iyi bir “entel” olmak için gerekli yeteneklere sahiptirler. Meselâ ‘baþkalarýna ait yargýyý daima ellerinde tutarlar’ ve ‘politika konularý açýldýðýnda, halk sevgisiyle kahrolmanýn kýsýk gözlü bakýþlarýyla öfkeyle iç çekerler’. Hakikaten bu tavýrlarý sadece eþcinsellere yönelik deðil, yaþamdaki her tür konuya yöneliktir. Ve her konuda olduðu gibi, eþcinselliðe dair özgürlükçü yaklaþýmlarýnýn rantýný toplarlar. Onlar çok þey bilirler ama aslýnda hiçbir þey bilmezler. Ýçten deðildirler, gerçi içtenliðin bir ölçütü yoktur ama çok dikkatli olmayan bir gözlemcinin bile onlarýn ictenliksizliklerini farketmesi iþten bile deðildir. Çünkü onlar sadece konuþurken büyük laflar sarfederler ama yaþamlarýnda bu laflarýn yansýmasýný görmek mümkün deðildir. Evet, bu insanlarýn genel tarzlarý böyledir böyle olmasýna ama, eþcinsellik özelinde bu insanlarýn radarýmýza yakalanmasý nasýl olacak? Az önce konuya dair birþey bilmediklerini ve savunularýnýn temelsiz kaldýðýný söyledim. Bu noktayý, ve eþcinselleri savunurken kendilerini nasýl ele verdiklerini açmak gerekiyor önce. Fakat, teknik karýþýklýklarý önlemek için bu insanlarý iki ana baþlýk altýnda
toplamak lâzým: Eþcinsel tanýdýðý olmayanlar (ya da öyle olduðunu sananlar, çünkü henüz eþcinsel bir arkadaþlarý onlara açýlmamýþtýr) ve eþcinsel tanýdýðý olanlar. Eþcinsel tanýdýðý olmayanlar konuya diðerlerinden daha yabancýdýrlar, bildikleri birkaç ünlü ressam, yazar, þarkýcý, vb. eþcinsel dýþýnda herhangi birinin, hele ki bir arkadaþlarýnýn eþcinsel olabileceði akýllarýndan geçmez. Ve eþcinselleri savunurken kadýn eþcinsellerden çok az bahsederler ya da onlarýn varlýðýndan bile haberdar deðildirler. Eþcinsel denince akýllarýna gelen, o sýrada tartýþmakta olduklarý kiþinin kafasýndaki stereotipten baþka birþey deðildir (dedim ya, konu hakkýnda bir þey bilmezler diye). Onlarýn eþcinsellere hakaret eden kiþiden tek farký, yaþamdaki haksýzlýklara dayanamayan o narin kalpleri ve duyarlýlýklarýdýr. Yani karþýsýndaki, kafasýndaki stereotipten nefret ederken, bizimki kafasýndaki stereotipe acýr. Acýma nedeni ise, eþcinsellerin toplumsal konumu deðil, eþcinsellikleridir; çünkü kendisi farkýnda olmasa bile, eþcinseller onun için iðreti, hastalýklý varlýklardýr (hata þunu da iddia ediyorm ki, anlattýðým tiplemeye uyan biri bu satýrlarý okurken, asla kendisinden bahsedildiðini farketmeyecektir). Eþcinsel tanýdýðý olanlarýn durumu daha hazindir. Çünkü onlar, eþcinselleri savunduklarý tartýþmalarda soysuzca escinsel arkadaþlarýndan dem vurur, böylece tartýþmaya bir-sýfýr galip baþlarlar. Ballandýra ballandýra onunla olan arkadaþlýklarýný, eþcinsellerin de normal insanlar olduklarýný anlatýrlar. Eþcinsel arkadaþlarýnýn bildikleri kadarýyla özel hayatlarýndan bahsetmekten hiç çekinmezler. Çevreden böyle rant toplamaya devam ederken, ne Kaos GL okurlar, ne Radyo Kaos programýný dinerler, ama onlarýn özgürlük mücadelelerini ne kadar içtenlikle desteklediklerini (!) belirtmekten de geri kalmazlar. Aslýnda bunlar da, ne eþcinsellik ne de eþcinsellerin ne için mücadele ettikleri hakkýnda birþey bilirler. Ama tabi, konuþma özgürlüðü engellenemez, öyle deðil mi? Kazara televizyonda Okan Bayülgen’in programýna çýkan Güneþ K. Göker’i ve Bülent Ateþ’i izlemiþ olsunlar, tamam artýk, iki hafta dillerinden düþürmezler. Medya ve eþcinsellik üzerine felsefe yaparlar (programý izlemiþ olmalarý gerekmiyor, bir yerlerden duymuþ olmalarý da yeterli). Eþcinsel arkadaþlarýyla biraraya geldiklerinde, diðer konular sepete girmiþ gibi sadece eþcinsellikten sözederler ve konuya iliþkin hiç de komik olmayan, heteroseksist espriler yapmaktan büyük zevk alýrlar. Eðer arkadaþlarý herhangi bir þekilde gay & lezbiyen hareketin içersindeyse, onlara ne gibi konularda (elbette teknik konular) yadým edebileceklerinden saatlarce bahsederler, ama bu sohbetlerden hiç iþ çýkmaz. O arkadaþlarýnýn yanýnda onun cinsinden birini görürlerse hemen sevgili olup olmadýklarýný merak ederler. Bütün bunlarý yaparken, ne kadar saçmaladýklarýný da asla farketmezler. Ne kadar aksini savunsalar da eþcinsel arkadaþlarýndan çekinirler, çünkü onlarý, bir türlü onlara uygun gördükleri “normal” tanýmlamasý içerisinde göremezler. Ama kafalarýndaki tabularý yýkmýþ olduklarý, her
KAOS GL 23/11
konuda övünerek iddia ettikleri birþeydir ya! O nedenle kendilerine toz kondurmazlar. Ah! Bu insanlar! Ne çektiysek bunlardan çektik. Çünkü halâ eþcinsellik nedir anlamamýþlardýr. Çünkü bilgiçce, konuya dair bizim yaþantýmýzla ilgisi olmayan yorumlar yaparlar. Çünkü bu yorumlarda diretirler. Çünkü yaþama dair teori geliþtirmede bizi denek olarak kullanýrlar. Çünkü cinsel kimlik ve muhalif kimlik ayrýmý yapacak kadar yaþantýmýzdan bihaberdirler. Çünkü kendi heteroseksüelliklerinden bihaberdirler. Çünkü biz ne zaman konuþsak, art niyetle dinlerler, lâfý kýçýndan anlarlar. Halâ mücadelemizin heteroseksüel iktidarla olduðunu anlamadýlar. Ve ne hazindir ki, kendilerinin de bu iktidarýn pir parçasý olduklarýnýn da farkýnda deðiller. Her sözcüklerinde, her tavýrlarýnda, eþcinsellere kendi yüce, güvenlikli tahtlarýndan bakarlar, ama ‘Heteroseksisttirler, ve Bu Aþikâr!” Ne zamandýr dilimizde tüy bittiði halde, halâ
B E Y Ý N
bizi heteroseksüellere düþman zanneden birinin ya da cinsel kimlik ve muhalif kimlik gibi, birbirinden baðýmsýz iki kavram tanýmlayan birinin tek sorunu, bizim yaþantýmýza dair susmuyor olmamýzdýr, ve bilmezler ki bu haykýrýþ abartý deðil, çok gereklidir. Kendileri yaþadýklarý her saniye heteroseksüel kimlikleriyle de varlar ama bizim için cendere gibi olan bu yaþamda eþcinsel kimliðimizi el yordamýyla oluþturma çabalarýmýzýn nasýl bir deneyim olduðunu anlamaya çalýþmazlar (bu bizim eþcinsel olmamýzdan deðil, toplumun heteroseksist olmasýndan kaynaklanýr, bunu da anlamazlar). Kendi muhalif kimlikleri, heteroseksüel kimliklerinden ayrýk birþey deðildir ki; ayrýca onlar da en az bizim kadar aþktan, birlikteliklerden, cinsellikten bahsederler, ama biz bunlardan bahsedince rahatsýz olurlar. Evet, bu kiþiler, su götürmez bir þekilde homofobiktirler. Ve ne acý ki bunu bilmezler.
C Ý M N A S T Ý Ð Ý
Bir sistemin içindeki kýrýlma noktalarýný belirlemenin yolu ancak onun beslendiði kaynaklarý iyi analiz edebilmekle mümkündür. Bu baðlamda, bizleri boðan ve özgürleþebilmemiz için karþý durmak zorunda olduðumuz bu sistemin geliþip güçlendiði ve daha da güçlenebilmek için sürekli çevresine yýðýnaklar yaptýðý barýnaðý olan günümüz kentlerini daha bilinçli bir gözle incelemeliyiz. Son yýllarda adres deðiþtirip sanal bir mekana taþýnýyormuþ gibi görünüyor olsa da, sistem hala oyuncularýný barýndýracak fiziksel mekanlara gereksinim duyuyor. Paris'e her tipik Türk evladýný Batýlýlarýn öngörüþlülüðüne hayran býrakacak denli geniþ bulvarlar açtýran Napolyon'un bu planlamayý halký daha iyi kontrol altýnda tutabilmek için yaptýrmýþ olduðunu bilmeniz konuyu anlamanýza yardýmcý olacaktýr. Ýnsan gereksinimlerine göre deðil de, verimlilik hesaplarýna göre tasarlanmýþ sanayi sonrasý kentleri, estetikten yoksun çevreler sunar barýndýrdýklarýna. Görünmez duvarlarla hapsedilmiþtir kent insaný. Kalabalýk ve gürültüden þikayet edenler yazýk ki bu kadar çok insanýn hangi mantýkla orada bulunduklarý sorusunu akýllarýna bile getirmezler. Kent, bizlerin de içinde bulunduðu 'öteki' tayfasýna göre tasarlanmamýþtýr. Kent, kente raðmen yaþayan zihinsel ve bedensel özürlüler, yaþlýlar ve çocuklara her an oraya ait olmadýklarýný hissettirir. Daha küçük ölçekte ise mimarlýk yaþamýmýzýn detaylarýný iþgal eder, kuþatýr, onlarý deðiþtirir ve belirler. Çoðunlukla otoritenin emrinde, kaderlerini belirler insanlarýn, onlara yaþamlarýný nasýl yaþamalarý gerektiðini öðretir. Para ve güç sahipleri terzi iþi mimarlýkla özel mekanlarýnda da söz sahibi olmayý baþarýrken, sýradan insanlar için bu gibi fikirler hayatta kalma kavgasý yanýnda fazla lükstür. Yabancý olduklarý toplu afet evlerini ahýra çevirip bahçede kendileri için bir sonraki depremde de yýkýlacak derme catma barýnaklar yapan insanlarýn mimarlýk anlayýþý belki de þehirli geçinen birçok kiþiden daha isabetlidir. Bireylerin kendilerini gerçekleþtirmelerini engelleyen standardizasyona baþkaldýrmalarý gerekmektedir. Mevcut sistem popüler kültür, medya, bilim, sanat gibi alanlara hakim olarak ve bunlarý fikirlerinin alternatifsizliðini pekiþtirmek için kullanarak ayakta durabilmektedir. Mimarlýktan beklediði de içerikten yoksun yeni biçimlerle bu duruma katkýda bulunmasýdýr. Fakat mimarlýðýn özündeki devrimci potansiyel (yani yeni yaþam biçimleri yaratma olasýlýðý) sistemi ürkütür. Mimarlýðý reçeteler ve formüllerle uygulanacak bir mühendislik dalýna dönüþtürmek böyle bir tehlikeyi de ortadan kaldýracaktýr. Bu duruma itiraz edenler teknolojinin parolasý olan verimlilik ve mükemmelliyet gibi sözcükler yardýmýyla anýnda saf dýþý býrakýlýp bir süre içinde de yola getirilebilecektir. Böyle bir düzen içinde mimarlýk yapmak gerçekten zordur, ama hala mümkündür. Özgürleþtirici bir mimarlýk tarzý bulabileceðime inanýyorum. Gay ve lezbiyen özgürleþme hareketi her daldan beslenmediði sürece alternatif bir kültür oluþturamayacaktýr. Sanýrým bu aþamada herbirimize dergiye yazý yazmak veya toplu eylemlere katýlmaktan daha büyük bir görev düþmektedir. Sistemin savunduðunun tersine uðraþtýðýmýz mesleðimizle kiþisel hayatýmýzý bütün olarak algýlamamýz ve ona direnebileceðimiz yollar bulmamýz gerekiyor. Ancak bunlar biraraya toplanmasýyla oluþacak kültür gerçek bir alternatif kültür olabilecektir. Bu baðlamda, toplumun þekillenmesinde rol oynayan sanat, mimarlýk, týp gibi mesleklerden insanlarýn konularý üstünde kafa yorup yeni fikirleri tartýþmalarý gerektiðine inanýyorum. Dergide böyle tartýþmalarý da görmek umuduyla...
emre güven Çünkü yaþadýðýn veya düþlediðin bir geçmiþe sahip olmak, bir geleceðe sahip olmak umududur da. Rick Deckard-'Blade Runner' filminden Kapýný çaldýklarýnda, sen çoktan teslim olmuþsun. Lenny Kravitz-'Are You Gonna Go My Way' albümünden Biz kimiz? "Kimiz biz"iz biz. Emre Güven Ýmkansýz gerçeðin varolduðunu kanýtlamaya gidiyorum. Björk-'Post' albümünden Korku içinde yaþamak ilginç bir deneyimmiþ deðil mi... Ýþte budur köle olmak. Roy Batty-'Blade Runner' filminden Çünkü hiçbir þey hayat kadar þaþýrtýcý olamaz. Yazý hariç. Yazý hariç. Evet tabii, tek teselli yazý hariç. Orhan Pamuk-Kara Kitap
KAOS GL 23/12
“Orta Neolitik Çaðda, tarýmsal üretimi yapan kiþi olarak erkek kadýnýn yerini aldý. Ufak bahçelerin yerine tarlalar oluþtu, kadýnýn çapasý yerini erkeðin sabanýna býraktý. Bu yoldan elde edilen muazzam besin artýðý nüfus patlamasýna yol açtý ve yerleþik düzene geçilmesini saðladý. Paleolitik Çaðdaki küçük göçebe topluluklarýn ve ilk neolitik çaðdaki ufak köyün yerini büyük kasabalar aldý. Ve giderek kentler ortaya çýktý. Ve kentler ilk sýnýf çatýþmasýný doðurdu. Çünkü kent demek tarýmsal artýk, özel mülkiyetin geliþmesi ve birikim yapýlmasý dolayýsýyla bir sýnýfýn kendisini bir baþka sýnýfa besletmesi demektir. Ýþ bölümü, kentlerde, bir zanaatkar sýnýfýyla daha zenginlerin hizmetine giren rahipler ve askerlerin ortaya çýkmasýna yol açtý. Servetin belli baþlý ellerde toplanmasý köleliðe dayalý devletli toplumun ve sosyal sýnýflarýn ortaya çýkmasýnýn yaný sýra kadýnlarýn durumunun bozulmasý sonucunu doðurdu.” Ýkinci Birleþmiþ mÝlletler Ýnsan Yerleþimleri Konferansý 314 Haziran 1996 tarihleri arasýnda Ýstanbul’da gerçekleþti. “Kent Zirvesi” olarak da adlandýrýlan HABITAT II dolayýsýyla içinde yaþadýðýmýz þehirler deðiþik açýlardan gündeme geldi. HABITAT II’nin amaçlarý, “insan yerleþimlerinin taþýdýðý potansiyel ve karþýlaþtýðý sorunlar konusunda dünya ölçeðinde bilinç ölçeðini yükseltmek, dünya liderlerinin köylerimizi, kasabalarýmýzý ve kentlerimizi saðlýklý, güvenli, adil ve sürdürülebilir kýlma amacýný benimsemelerini saðlamak” olarak belirlenmiþti. Söz konusu resmi HABITAT Gündemi iþte bu amaçtan hareketle “yaþanabilirlik” ilkesine iþaret ediyordu. Bu ilke ise “daha yaþanabilir mahalle ve yerleþmeler için olan gereksinimleri ve beklentileri” saðlama hedefi güdüyor. Burda asýl tartýþmak istediðim HABITAT II’nin resmi gündemi, amaçlarý, hedefleri deðil. Görgüsüzlüðün ve þamatanýn curcunaya dönüþtüðü ve herþeyin birbirine karýþtýðý iki hafta doðrusu beni pek de ilgilendirmedi. Bununla birlikte, “þehir”, bütün hayatýmýz onun içinde geçtiðinden ve de gidecek bir yerimiz bulunmadýðýndan, herkesi doðrudan ilgilendiriyor olmalý. Havasýndan suyuna, zabýtasýndan valisine, kaldýrým taþýndan apartmanýna, þehir, bir bütün olarak bizleri sarýyor. Kýrk yýl ayný þehirde yaþayýp da bir kez olsun polis tarafýndan rahatsýz edilmeyen biri bile bu bütünün dýþýnda deðildir. Günlük koþuþturmacalar ve hayat hepimizi, kentin bir köþesine sýkýþtýrmýþ vaziyette. Küçük hapishanelerimizden baþlarýmýzý çýkartamadýðýmýz sürece, “kent sorunu”nun ana kaynaðýný göremediðimiz gibi kendi sorunlarýmýzý bile algýlayamayabiliyoruz. Yaþadýðýmýz mekansal iliþkilerin ve varolan koþullarýn sorunlu olduðunu artýk kabul etmeyen kalmadý. HABITAT II ile birlikte bu durum, resmen, tüm dünya tarafýndan (elbette egemenleri kastediyoruz yoksa sorunu yaþayan durumun zaten farkýnda!) kabul edilip en önemli konu olarak gündeme getirildi. Artýk asýl sorun varolana razý olup olmama deðil,
ondan öte varolanýn nasýl ve hangi yönde aþýlacaðý noktasýnda düðümleniyor. Ýþte bu noktada resmi olarak ortaya atýlan “yaþanabilirlik” ilkeleri ne kadar pembe düþ tablolarý çiziyor olsa da asýl amacýn “toplumsal ilerleme ve ekonomik büyüme” þeklinde formüle ediliyor olmasý, yanýlsamaya çabucak son veriyor. “Toplumsal ilerleme ve ekonomik büyüme”, þimdiye kadar insana ve doðaya raðmen bir süreç olarak yaþandý. Ýnsanýn ve doðanýn sömürüsü anlamýna da gelen “ilerleme ve büyüme” gelinen aþamada kimsenin görmezden gelemeyeceði bir yokoluþu iþaret ediyor. Böyle bir tehlikenin altý herkes tarafýndan çizilmekle birlikte “ilerleme ve büyüme”kten vazgeçmek bir yana ilgili süreç sorgulanmýyor bile. Dolayýsýyla 1976’dan (HABITAT I, Vancouver) bu yana yaþanýlanlardan hareket ettiðimizde, HABITAT II’den “yaþanabilirlik” adýna bir beklentiye sahip olmak aymazlýk, ideolojik esirlik deðilse bir suç ortaklýðý anlamýna gelecektir. Merkezi güçlerce tanýmlanan “ortaklýk” için iletiþim ve iþbirliðine çaðrýlan sivil toplum kuruluþlarý ve devletin bunlarla kurmak istediði iþbirliði, üzerinde durulmasý gereken çok önemli bir nokta olmakla birlikte, baþka bir yazýda ele alýnýp irdelenmesinin daha uygun olacaðýný düþünüyorum. HABITAT II Türkiye Ulusal Raporu ve Eylem Planý’nýn maddelerini ise “iyi niyeti” bir yana býraktýðýmýzda tam bir politik ikiyüzlülük olarak deðerlendirmek mümkün. Türkiye Ulusal Komitesi tarafýndan hazýrlanan ve “yaþanabilir yerleþme ilkeleri” olarak ortaya konan bu plan olsa olsa vatandaþlarýna en küçük insan haklarýný göstermeyen ve olmadýk iþkencelere maruz býrakan bir devletin, insan haklarý evrensel beyannamesinin altýna imza atmasý anlamýna gelir. Onun için “ilkeler”in gerçekleþtirilme
KAOS GL 23/13
koþullarý ve bu süreçte devlet-birey iliþkisini sorgulamak Bazý þehirler için nostaljik ve ikiyüzlü ‘ah, vah’larý dýþýnda bütünüyle lüks kaçacaktýr. “Evde, iþyerinde ve kamusal hiçbir þehir umurlarýnda bile deðildir. alanda, her daim, baþta kadýn ve çocuklar olmak üzere tüm vatandaþlarýn emniyet ve güvenlik içinde olmasý” ilkesi, her Peki, þehirlerin, biz eþcinseller için anlamý nedir? Bu ne kadar insanýn tüylerini diken diken eden, devletin “huzur sorunun cevabýný birlikte arayýp bulursak belki daha ve güven ortamý” anlayýþýný akla getirse de, bu ilkenin nasýl “anlamlý” olacaktýr. Bu ülkede, kýr ve taþra kökenli gerçekleþtirileceðini sorabiliriz. Varolan kurumlar arasý eþcinseller için þehir, elbetteki büyük þehir, kaçýp sýðýnýlacak iliþkiler ve kurumlarýn bireylere dayattýðý iliþkiler bir yerdir. Çünkü “þehir”de herþey meþrudur ve herþey sorgulanmadan bu “ilke” ancak “güvenlik güçleri”nce geçerlidir! Güneþe hasret travesti ve transseksüellerin, gerçekleþtirilebilir! Tanrý, kadýnlarý, çocuklarý ve eþcinselleri gündüz uyuyup gece sokaða çýkmalarý ayrý bir yazý konusu bundan korusun! “Hiçbir kiþi veya gruba ayrýmcýlýk olabilir. Fakat ayný þekilde gay ve lezbiyenler, gündüz yapýlmadan daha iyi uyumasalar da heteroseksüel yaþanabilirlik koþullarýnýn tüm sömürgeciliðin kuþatmasý vatandaþlar için saðlanmasý için altýndaki þehirlerde ideolojik Peki, þehirlerin, biz eþcinseller için el birliði içinde kamusal alanda uykuya yatarlar ve rol çaba gösterilmesi”. Doðrusu bu yaparlar. Üç-beþ yarý serbest anlamý nedir? Bu sorunun cevabýný “ilke” yetmiþ yýllýk, “imtiyazsýz mekan dýþýnda þehirlerin, birlikte arayýp bulursak belki daha ve sýnýfsýz cumhuriyet toplumu” eþcinseller açýsýndan “anlamlý” olacaktýr. teranesinin yeniden önümüze heteroseksüel kuþatma altýnda sürülmesinden baþka bir anlama olduðunu söylemek abartma gelebilir mi? Ya devlet olmayacaktýr. Çoðunluk …gay ve lezbiyenler, gündüz vatandaþlarýyla alay ediyor ya da heterolarýn aklýna bir kez her zaman olduðu gibi akademik olsun getirmediði bu gerçek, uyumasalar da heteroseksüel zihniyet hayattan bihaber! eþcinsellerin gece gündüz sömürgeciliðin kuþatmasý altýndaki yaþadýðý bir durumdur. Þehir, þehirlerde ideolojik uykuya yatarlar ve doðrudan iletiþimin en aza HABITAT II 1996’yla birlikte HABITAT I 1976’nýn rol yaparlar. Üç-beþ yarý serbest mekan indiði ortamlar olduðu için sonuçlarýnýn baþarýsýz olduðu sözkonusu durumlar baþkalarý resmen kabul ediliyor. Dünyanýn dýþýnda þehirlerin, eþcinseller açýsýndan tarafýndan bilinmez. Herkes heteroseksüel kuþatma altýnda içinde bulunduðu koþullarý ve kendi acýsýný kendi yaþar ve egemen zihniyeti gözönünde yalnýzca kendi önünü görür olduðunu söylemek abartma bulundurduðumuzda, daha þehirlerde. Heteroseksüel olmayacaktýr. þimdiden HABITAT II’nin kuþatma o kadar yoðundur ki kesinlikle baþarýsýz olacaðýný serbest mekanlar dýþýnda pek söylemek ne felaket tellallýðý ne çok eþcinsel birbirini Þehirlerin, biz eþcinseller açýsýndan de kehanet olacaktýr. Birleþmiþ anlasalar bile herhangi bir “yaþanabilirlik”ine kendimiz karar mÝlletler de herhangi bir baþka iþarete cesaret edemezler. Bu kuruluþ da bu baþarýsýzlýðýn heteroseksüel kuþatma vermeliyiz. önüne geçemeyecektýr. Çünkü altýndaki þehirlerde bir iki bütün sorunlarýn kaynaðý olan kapalý mekanýn eþcinseller “ilerleme ve büyüme” zihniyeti, açýsýndan önemini kabul onlarýn varlýk koþuludur. Ve bunu hiç bir þekilde ediyorum. Çünkü eþcinseller, dýþarda, kendi varoluþlarýný sorgulayamazlar. Gerçekçi bir sorgulamanýn sonu antiortaya koyamýyorlar ve heteroseksüel iliþkiler üzerinden kapitalizme varýr. Hele hele Yeni Dünya Düzeni ile birlikte ancak sürece katýlabiliyorlar. Bu durumun getirdiði baskýlar, kapitalizmin yeniden kutsandýðý bir süreçte böyle bir yarý serbest mekanlarda olumsuz patlamalara yol açýyor. sorgulamayý beklemek boþunadýr. Bu boþunalýðý, HABITAT Sonuçta hiç bir yerde gerçek iliþkiler yaratýlamýyor. Aslýnda II Ýstanbul sürecinde de gördük. Kaðýt üzerinde, bir sorunu bana göre bir kaç kapalý mekan dýþýnda henüz kurtarýlmýþ tanýmlayýp o sorunun kendi gerçekliði üzerine gitmekten söz semtlerin yaratýlamamýþ olmasý bir eksiklik anlamýna edilirken, hayatýn içinde ise sorunun üstü örtülerek gerçeðe gelmiyor. Çünkü þehrin tamamýna mudahale etmek ne cila çekiliyor. Kaldýrým taþlarýndan ve boya badanadan söz derece mümkün olur bilemiyorum ama sonuçlarý baþtan ediyorum. Devlet tarafýndan bir yanýlsama yaratýlmaya belli olan gettolara karþý sözkonusu yol, bir seçenek olarak çalýþýlýrken hiç kimse de “ya siz ne yapýyorsunuz, bizim asýl önümüzde duruyor. amacýmýz sorunlarýn üstünü örtmek deðil, onlarý ortaya çýkararak çözüm aramak” demiyor. Çünkü gerçek amaçlarý Þehirlerin, biz eþcinseller açýsýndan “yaþanabilirlik”ine sorunlarý çözmek deðil! Çünkü onlar sömürdükleri ve kendimiz karar vermeliyiz. çürüttükleri þehirleri gerektiðinde kolayca terkedebilirler.
GAY’E EFENDÝSÝZ
KAOS GL 23/14
ARTEMİS’İN TAPINAĞI
YASEMİN ÖZALP
A Þ K Ü Z E R Ý N E (2) I. “Seni sonsuza dek seveceğim.” Masumca ve romantik bir vaad gibi görünüyor değil mi? Artık çoğumuz böyle bir vaade inanmıyoruz. Neden inanmadığımız sorulduğunda da, bireylere olan güvensizliğimizi öne sürüyoruz. Kanımca, biraz derinine düşünürsek, bireylere olan güvensizliğimiz yalnızca yanılsama. Bir kere bu cümlenin gerisinde büyük bir sahiplenme ve mülkiyet duygusu gizleniyor. Yaşamı o kişiyle, o anda donduruyor ve devinim sürecinden koparıyoruz. Yaşamın bize getireceği deneyimlerden, yeniliklerden, yaşamın dinamiğinden kendimizi soyutlayıp bir kenara hapsediyoruz. Bunun karşılığında da aynı oranda sahiplenilme duygumuzun tatmin
edilmesini. Yalnızca kendimizi bilinçli bir şekilde tutsaklaştırıp sahip olma, hükmetme duygularımızı tatmin etmekle kalmıyor, bir de aynı oranda karşılık bekliyoruz. Herşeyi bir alış-veriş sistemine dönüştürüp, bize beklediğimiz oranda karşılık gelmediğinde de, her şeye küsüyoruz. Bir yığın sorun çıkarıyoruz. Karşımızdakinden belli davranış kalıplarında olmasını bekliyoruz. Bu kalıplarla ifade edilmeyen duygu ve düşünceler değerini yitiriyor. Duygu ve düşüncelerin derecelendirmesini yapıyoruz. Kalıplara uymayanlar da atık muamelesi görüyor. Karşımızdaki kendini bizim ifade ettiğimiz gibi ifade etmezse veya bizi yeterince(!) sevmediğini düşünüyorsak vay haline! Kaprislerimizin ardı arkası kesilmiyor. Sevginin doğası gereği bireysel yaşanabileceğini ve özgünlüğünü de bu bireysellikten aldığını göz ardı ediyoruz. Böylece yaşamı ve aşkı tüketiyoruz. Gökkuşağını tek renkli görmek istiyoruz. Kendimize de başkalarına da yaşamı deneyimleme izni vermiyoruz. Kavramları nesneleştiriyor, kalıplar içine sıkıştırıyoruz. Bir de bakıyoruz ki her şey bitmiş. Biten seylere bahanemiz de hazır. Oysa biz onun kendiliğindenliğine izin versek ve kalıplarımıza sıkışmasak yalnıca özgün deneyimler yaşamış olacaktık. Kendimizi ona tutsak etmeseydik, o da yaşam sürecinin bir kesiti, yaşamın bir rengi olarak olduğu yerde kalacaktı. Çoğu zaman birbirimizin yüzünü bile görmek istemiyoruz. Çünkü ilişki süresince bir şeyler üretmekten çok tüketiyoruz. Paylaşmaktan çok kaçıyoruz. Aşkın kalıplarına uyalım, beklentilere cevap verelim derken her şeyi yok ediyoruz. Bir insanı, salt o insan olduğu için; o insanı bir şeylerle özdeşleştirmeden, maskelerden arınmış özüyle sevebilmek böylesine mi zor? II. “Heteroseksüellere aşık olma!” Kaç kez işitmişimdir bu uyarıyı. Neden? Çünkü aşkıma karşılık bulamam. Karşılıklılık aşkın biricik unsurudur.(!) Paylaşılmayınca, karşılığı olmayınca aşk ne işe yarar ki?(!) Eğer karşımızdakine ulaşamazsak, sahiplenme duygumuzu nasıl tatmin ederiz? Nasıl kontrol edebilir, hükmedebiliriz? Aşkı kafamızda öyle bir şekillendirmişiz ki, onun illaki iki kişilik bir varoluş şekli olduğuna inanıyoruz. İlahi, platonik aşklar yaşayalım, keşişlere dönelim demiyorum. Ama aşk kendiliğinden bir şeydir ve aşk özgürlüktür. Plansız, programsızdır. Kontrol edilmesi, hükmedilmesi gerekli bir şey değildir. Her şeyin metalaştırıldığı, insan bedeninin ve duygularının cinsel pazara sunulduğu ve fiyatının biçildiği bir sistemde platonik aşkı algılamak ve yaşamak güç olabilir. Ama, “Ben elmayı seviyorsam, elma da beni sevmek zorunda mı?” Elmanın salt elma olmasının yaşama getirdiği rengi ne yok edebilir ki? Ama aşkı böyle algılamak, bütünsel olarak yaşamı böyle algılamaktan geçer. Eğer biz yaşamı hükmetme ve sahip olma ilişkileri içinde algılıyor ve böylece kendimizi hükmettiğimizi veya sahip olduğumuzu sandığımız şeylerin tutsağı ediyorsak, zaten karşılıklı da olsa aşkı tutsaklaştırır ve yok ederiz. Yaşamın her alanını onun bir parçası olarak algılar ve yaşamımızı beklentilerden ve önyargılardan arındırırsak, platonik aşk da yalnızca yaşamın özgür bir alanı olur. Yoksa bitmek tükenmek bilmeyen sahiplenme, hükmetme, kontrol etme duygularımız her durumda her şeyi tüketmeye zaten yeterlidir. En basit kıskançlık krizlerimizden ve güvensizlik duygularımızdan başlayarak bir ilişkiyi kalenin içindeki düşman gibi yavaş yavaş öldürmeye başlarız. Sonu bilinen masallarımızın tanıdık kahramanları olmaktan da hiç bıkmayız. Aşka karşılıklı olması gibi anlamlar yüklememize gerek yok. Çünkü aşk kendi anlamını kendi yaratır. Aşka yapacağımız en büyük iyilik, onu yaşamımızda bir yerlere koymayıp, bütünün içindeki yerinde bırakmaktır. Yoksa aşkın karşılıklı olup olmaması da bir şeyleri değiştirmez.
KAOS GL 23/15
DIÞ MÝHRAKLAR TRIANGLE CENTER MAYIS 96 BÜLTENÝ • KOMÜNÝSTLER ÇOÐUNLUKTAN KORKUYOR Duma’daki Komünist Parti Grubuna, eþcinsellerin haklarýna dair yaklaþýmlarýný sorduk. Bir Komünist MP asistaný ricamýzdan memnun görünerek þu yanýtý verdi: “Komünistler, insan özgürlüðüne en geniþ bakýþa sahip olan tek partidir.” Fakat ardýndan þunu ekledi: ”Programýmýzda sizin sorununuzdan bahis yok. Onun için size ne söyleyeceðimize karar vermek için biraz zamana ihtiyacýmýz var. ” Ve iki hafta sonra þöyle bir yanýt geldi: “Özür dileriz, patronum sizinle görüþmeyecek, çünkü dökümanlarýmýzda cinsel azýnlýklara dair hiçbir þey yok. Sizinle konuþmak yükümlülük gerektiriyor.Ve biz çoðunluk tarafýndan yanlýþ anlaþýlmaktan korkuyoruz.” Komünist ideologun, hangi çoðunluktan bahsettiði açýk deðil: Komünist parti içindeki çoðunluk mu, yoksa toplumun saldýrgan heteroseksüel çoðunluðu mu? *** • Triangle Center’de Gay ve Lezbiyen kütüphanesi açýldý. • Moskova’da “Amazonlar stereotipi kýrýyor.” adýnda yeni bir feminist organizasyon kuruldu.
HAZÝRAN 96 BÜLTENÝ • 121. MADDENÝN KABULÜNÜN TARÝHÇESÝ 1993’de, Baþkan Yeltsin’in 121. Maddenin 1. Bölümünün (yetiþkin iki erkek arasýndaki cinsel birlikteliðin illegal olduðunu söyleyen yasa) yürürlülükten kaldýrýlmasý hakkýndaki karanameyi imzalamasýndan hemen sonra, Baþkanlýk Arþiv Bülteni Istochnik, eþcinsellik karþýtý kanun maddesinin Rus ceza yasasýna nasýl ve neden girdiðine dair dökümanlar yayýnlandý. Stalin’e yazýlmýþ bir mektup hariç, Istochnik’deki bütün dökümanlarý yeniden yayýnladýk. Lidere, Sovyetler Birliði’nde eþcinselliðin yasak olmasýnýn nedenlerini soran bu mektup 27 yaþýnda, Garry White adýnda komünist bir Ýngiliz tarafýndan yazýlmýþ. Genç gazeteci, eþcinseller ve baský altýndaki diðer azýnlýklarýn sosyal durumlarý arasýndaki benzerliklere deðinmiþ; bilimin eþcinselliðin varlýðýný ispatladýðýný, ama bilimadamlarýnýn onlarýn cinsel doðalarýný nasýl deðiþtireceklerini bilmediklerini eklemiþ. Yoldaþ Stalin, bu mektubu yanýtlamamýþ ama “bir budala ve dejenere” diye not düþüp arþive yollamýþ. 15 Eylül 1933’de, OGPU’nun (Birleþmiþ Politik Kurul) Kurul Baþkaný G. Yagoda (KGB’nin önde gelen isimlerinden biri), Stalin’e OGPU’nun Moskova ve Leingrad’da “sodomite1” bir oluþumu ortaya çýkardýðýný ve bu oluþumun 130 katýlýmcýsýnýn tutuklandýðýný söyledi. Bu tutuklular, “sonrasýnda casusluk hücrelerine dönüþtürmek üzere, sodomy’ler için salon, batakhane, merkez ve benzeri organizasyonlar açmakla” suçlandýlar. Yagoda, “Bu sodomite aeylemciler, doðrudan karþý devrimci amaçlar için, toplumdan kopuk, münzevi hayatý süren sodomite kastýný, politik olarak çökmüþ çeþitli sosyal sýnýflardan gençleri, özellikle genç iþçileri kullandýlar, ordu ve donanmaya girmeye çalýþtýlar.” diye yazdý. Stalin’in çözüm önerisi ise þöyleydi: “Yoldaþ Kaganovich’e. Bu alçaklarý, ibret olsun diye cezalandýrmalý, ve konuya iliþkin yönergeleri yasamaya eklemeliyiz. J. St.” Ardýndan, diðerlerinin onayý geldi: “Elbette, kesinlikle gerekli. Molotov” ve “Çok doðru! L. Kaganovich”. Liderlerin emirlerini alan OGPU, sosyalist anavataný korumak için gerekli çalýþmalarý yapmaya baþladý. 7 Mart 1934’de yasanýn kabulüyle sonuçlanan dökümanlar þöyle: G. Yagoda’dan J.Stalin’e Memorandum No. 50911 3 Aralýk 1933 VKP(b)’nin2 Merkez Komite Sekreteri J. Stalin’e Moskova ve Leningrad’daki bir sodomy birliðinin geçenlerdeki tasfiyesine dair OGPU’nun bulgularý: 1. Orgie’lerin gerçekleþtirildiði salonlar ve batakhaneler 2. Sodomy’ler, saðlýklý bir gençliðin, Kýzýl Ordu ve donanma erlerinin, ve bazý öðrencilerin ahlâklarýný bozmuþlardýr. Bu insanlara ceza verebileceðimiz herhangi bir yasa yok. Sodomy’nin cezalandýrýlmasýna iliþkin bir yasanýn kabulünü gerekli görmekteyim. Yasa tasarýsý iliþiktedir. OGPU Kurul Baþkaný G. Yagoda Yasa Tasarýsý 1.Sodomy’nin, yâni iki erkek arasýndaki cinsel birleþmenin karþýlýklý rýza ile olduðu durumlarda ceza uygulamak 1 Ingilizce metinde ‘eþcinsellik’ deyimi yerine sodomy, ‘eþcinsel kiþi’ deyimi yerine de sodomite kullanýlmýþ. Metinde ‘homosexuality’ ve ‘homosexual’ kelimeleri yerine, bunlar tercih edildiði için çeviri boyunca ‘sodomy’ ve ‘sodomite’ kullanýlmýþtýr. (Ç.N.) 2 Bolþeviklerin komünist partisi
KAOS GL 23/16
2.Sodomy, 5 yýla varan hapis cezasý gerektirmektedir. Ayný fiil, karþýlýklý rýza olmadan, kurbanýn yardýma muhtaç konumunun kullanýmýyla gerçekleþmiþse, hapis cezasý 8 yýla kadar çýkarýlýr. 3. Bu kararname, Sovyetler Birliði’nin ceza yasasýna eklenmesi için sunulmuþtur. VKP(b) Merkez Komitesi Politik Bürosu’nun Kararnamesi Sodomy’nin cezalandýrýlmasýna iliþkin p 15/55 16 Aralýk 1933 Çok Gizli Sodomy’nin cezasýna iliþkin yasanýn kabulü VKP(b) Merkez Komitesi Sekreteri ***
• TUTUKLULARIN CÝNSÝYETÝ VARDIR
Moskova’nýn 200 km. Güneyindeki Lipetsk þehrinin hapishanesinde, prezarvatif satýlacak. Böylelikle, Ýçiþleri Bakanlýðý’nýn tutuklularýn cinselliklerini gözardý etmediði gibi bir sonuç çýkarýlabilir ama asýl neden bu hapishanede HIV virüsünün varlýðý ve yayýlma tehlikesi. Geçtiðimiz sonbahar Lipetsk AIDS merkezi’nin bu hapishanede yaptýðý ve 250 kiþinin katýldýðý bir araþtýrmaya göre, bu 250 kiþinin % 18’i hapishanede eþcinsel iliþkiye girmiþ ve prezervatif kullanmamýþ. Ardýndan Lipetsk AIDS Merkezi, hapishanelerde prezervatif ve tek kullanýmlýk þýrýnga satýlmasýna izin verilmesi için Ýçiþleri Bakanlýðý’na baþvurmuþ. Eþcinsellik, uyuþturucu kullanýmýndan daha az olumsuz görülüyor olmalý ki, sadece prezervatif satýþýna izin verilmiþ. Hapishanede prezervatif -kulaða oldukça hoþ geliyor. Fakat yiyecek bile satýn alamayacak durumdaki tutuklularýn, prezervatif satýn almalarý mümkün mü? Pek deðil. Peki ya, prezervatifler parasýz daðýtýlsa? Bu durumda da , tutuklularýn daðýtýlan prezarvatifleri para kazanmak için kullanacaðý düþünülüyor. Bu nedenle, AIDS merkezlerinin daha etkili bir çözüm bulmalarý lâzým.3 *** • Tomsk ve Novosibirsk þehirlerinde 6-15 Eylül 1996 tarihleri arasýnda Sibirya’nýn ilk gay film festivali düzenlenecek.
LGFM LGFM (Lesbian & Gay Freedom Movemert - Lezbiyen & Gay Özgürlük Hareketi), anarþist düþünce ve idealleri lezbiyen, gay ve biseksüellere taþýmak, cinselliði ve ataerkinin yýkýlmasýný bütün anarþistlerin temel mücadele konularý yapmak için varolan bir hareket. Ýnanýyoruz ki, bizi baskýlayan ve sömüren bütün devletler, sýnýflar ve yasalar yýkýlmadan asla gerçek lezbiyen ve gay kurtuluþuna ulaþamayacaðýz. • • • • • •
Her yaþtan ve her cinsten insanlar için cinsel özgürlük Baskýcý kanunlardan kurtulmak Siyasal partilerin kontrolünden ve sendika bürokrasisinden kurtulmak Cinsel taciz, sömürü ve kullanýmdan kurtulmak Þiddetin her türünden kurtulmak Ve kendi yaþamýmýzý kontrol etme özgürlüðü istiyoruz.
• • • •
Transseksüelleri, travestileri, S&M’leri4, her yaþtaki bütün gay ve lezbiyenleri5 Kendi cinsellikleriri belirlemek amacýyla verdikleri kurtuluþ ve özgürlük mücadelesinde çocuklarý Hapiste, ‘bakým’da, ve psikiyatri kurumlarýndaki lezbiyen, gay ve biseksüelleri Yalýtýlmýþ, yalnýz lezbiyen, gay ve biseksüelleri, ve çevresine henüz açýlmaya baþlamýþ olanlarý destekliyoruz.
Eðer ilgileniyorsanýz? - Daha fazla bilgi için bize yazýn (2 pulla birlikte) Adres: LGFM, BM BOX, 207, LONDON, WC1N 3XX ENGLAND
Derleyen ve Çeviren: Yesim T. Basaran
3
Hapishanelerin yýkýlarak ortadan kaldýrýlmasý gibi (Ç.N.) Sado-mazoistler (Ç.N.) 5 LGFM, reþit olma yaþýna dair yasalara karþý da mücadele ediyor; çünkü, insanýn cinselliðinin baþladýðý yaþý devletin belirleyemeyeceðini düþünüyor (Açýkçasý ben de!) (Ç.N.) 4
KAOS GL 23/17
SÖYLEŞİ Evli bir erkek eþcinsel anlatýyor…
WBize kendini tanýtýr mýsýn?
-Evet. Bir gün yine mahalleden bir arkadaþla porno -Yozgat’ýn bir köyünde, Ekim ayýnda, 1965’te, film oynatan “Yeni Sinema”sýna gittik. O sinema þimdi evimizin ikinci hasatý olarak dünyaya geldim. 3 kapalý. Sinema çok kalabalýktý, oturacak yer kalmamýþtý. yaþýmdayken, babamýn iþi nedeniyle Ankara’ya taþýndýk. Çok kiþi filmi ayakta izliyordu. Bir ara arkadaþtan yer arar Çocukluðumu, ilkokulu, liseyi Ankara’da yaþadým. Halen gibi uzaklaþtým. Sinemanýn en arkasýna geçtim. Ayakta Ankara’da yaþýyorum. beklerken arkama biri geçti. Adam arkama dayanýyordu. WEvlisin ve kendini eþcinsel olarak tanýmlýyorsun. Bu Ben aldýrmadým. Biraz uzaklaþtým. Yanýmda baþka biri de konulara girmeden, çocukluðundan biraz daha sözedebilir uzvunu çýkarmýþ oynuyordu. Ben, onu görünce misin? heyecanlanýp onunkini tuttum. Oynamýyordum, kazýk tutar -Ýlkokulu Ankara’da okudum. Yaz tatillerinde gibi tutuyordum. Film ara verince arkadaþýmla buluþtum. memlekete giderdik. Memlekette o zamanlar çok sevdiðim Ýkimiz de porno filme gelmekten piþmandýk. Bir daha ve sevgilim sandýðým kýz arkadaþýmla oynardýk. Yine bir gelmeyeceðiz dedik. Fakat haftaya yine ayný sinemaya gün damýn baþýnda oynarken, kýz arkadaþým bana, evin birlikte gittik. Ben yine arkadaþýmý ektim ve arkalara gittim. duvarýna çiþini yapan bir adamý gösterdi. Ben hemen geri Yine piþmanlýk yaþadýk. Gerçekten piþman oluyorduk ama çekildim ama kýz arkadaþým sürekli oraya baktý. O olaydan duygularýmýza hakim olamayýp tekrar yine porno filme sonrada bende röntgencilik geliþti Erkeklerin uzvunu gidiyorduk. Bir gün yine gitmeme kararýmýza raðmen seyretmek bana müthiþ haz veriyordu. Köye gelen, þehirli arkadaþý mahallede atlatarak sinemaya gittim. Yine arkada olgun erkekler ilgimi çok çekiyor ve onlara ilgimi ve filmi ayakta izliyordum. Adamýn birisi önüme geçti. Ben göstermek için daha hareketli davranýþlara giriyordum. adama dayandým. Adam benimkini tuttu. Çok hoþuma gitti. Bunun cinsellik olduðunun farkýnda Dýþarý çýkmamýzý istedi. Ben çekinerek de deðildim. Zaten cinsellik anlamýnda, köyde olsa, evet, dedim. Çiftlik tarafýnda, herhangi bir þey yaþamadým. Ama duvara sazlýklarda bir yerde ben adamý siktim. Ýkimiz de iþeyen adam benim cinsel tercihimde en Cinselliðimde ilk deneyimim bu oldu. porno filme büyük etkisi olan kiþi. Hiçbir þey yaþamadan WOrtaokul dönemin bitti heralde? Liseye ilkokul dönemim kapandý. mi? gelmekten piþmandýk. devam ettin Ortaokulu, hem çalýþýp hem -Ýki yýl sonra liseye gündüz Bir daha okumak için gece okuyordum. Ortaokul yaþý olarak baþladým. Bu kez hafta sonlarý geçmiþ olanlar ancak gece ortaokulunda mobilya oymacýsý olarak gelmeyeceðiz dedik. Siteler’de okuyabiliyordu. Ben gündüz çalýþtýðým için çalýþýyordum. Lise son sýnýfa geldiðimde, Fakat haftaya yine psikoloji öðretmenime açýkladým. gece ortaokuluna kayýt olabildim. Ben 13-14 yaþlarýndayken, bana en yakýn yaþ 20’ydi. o öðretmen? ayný sinemaya birlikte WPeki neden En büyük yaþ ise 65 idi. Yaþýmýn küçüklüðü -Tam bilmiyorum. Konusu insan gittik. nedeniyle, okulda beni çok severlerdi. olduðu için de olabilir, ona ilgi Okulun maskotu gibiydim Tabi bu aralarda duyduðum için de… röntgenciliðim devam ediyordu. Bir gün WPeki öðretmen nasýl karþýladý? pisuvara iþerken, ayaðýmý kaldýrýp adamýn birinin uzantýsýna -Öðretmenim, ayný zamanda benim rehber bakýyordum. Adam bunu farketti, uzvu sertleþti ve bana öðretmenimdi. Odasýna gittim. Ürkek, titrek bir þekilde göstermeye baþladý. Ben ondan çekindim ve hemen sýnýfa kendimi açýkladým. O da biraz durdu, düþündü. Ne yapmamý döndüm. Tabi gözümün önünden de bu görüntü gitmiyordu. istersin, dedi. Ben de ona, hipnozla, kendi cinsimle iliþkiye (Adam, esmer, 30 yaþýnda biriydi.) Gündüzleri çalýþýrken girmemem için telkinde bulunabilirsiniz, dedim. Hipnozun arkadaþlar aralarýnda erkekler arasýnda cinsel iliþkinin ne olduðunu derslerden biliyordum. O dönemde iliþki olduðunu konuþuyorlardý. Bu benim dikkatimi çekti. Onlarý yaþadýðým halde hep suçluluk duyuyordum. O da bana, gizlice dinleyerek tiyolarý kapmaya baþladým. Sinemalarýn, hipnozun ters etki yapabileceðini söyleyerek hipnozdan hamamlarýn, parklarýn olduðunu anlatýyorlardý. Ama cesaret kaçýndý. Ancak, doktora gidip tedavi olabileceðimi söyledi. edip, bunlarýn hiçbirine de gidemedim. Homoseksüelliði hastalýk olarak düþünüyordu. Ama Bir gün arkadaþýn birisi, bana açýk olarak, durumumu açýklamamdan dolayý beni tebrik etti. erkeklerin birbirleriyle seviþebildiklerini anlattý. Ben o Açýklamamdan sonra, bana daha yardýmcý davranýþlara zamanlar 16’ya yaklaþýyordum. Ben, ona, yok lan, öyle girdi. Ama dersinde herhangi bir öðrencisiydim. þeyler olur mu? Dedim. Ama içimden böyle bir þeyin WÖðretmeninin önerisine uydun mu? Doktara gittin mi? varlýðýný sezinliyordum. Sonra arkadan, inanmýyorsan, -Hastane ücretinin pahalý olacaðýný düþünerek, götünü siktiren bir adamla seni tanýþtýrayým, dedi. Ben, yok öðretmenim, okul idaresine baþvurdu. Okul idaresi dedim. öðretmenin açýklamasýný doðru bularak resmi ama okuldan WArtýk çocukluðun geride kalmýþ, genç biri olmuþsun… hiçkimseye söylemeden hastane iþlemlerine baþlandý. WAilene haber verdiler mi?
KAOS GL 23/18
-Öðretmenim, ailemle konuþmak istediðinde, bunu kabul etmedim. Öðretmenim beni ikna etmeye çalýþtý. Annenden, babandan korkma, onlar da sana yardýmcý olur, dedi. Hastanede yatman gerekebilir, onun için baþtan bilsinler dedi. Ama ben kabul etmedim. WHastane sürecine gelelim istersen… -Okulum, Ankara Üniversitesi Psikiyatri bölümü ile resmiyeti saðladý. Öðretmenimle birlikte hastaneye gittik. O zaman 20 yaþýndaydým. Hastanede iki tane profesörle tanýþtýk. Bunlar benim terapistim oldu. Beni hastaneye yatýrmadýlar ama haftanýn belirli günlerinde gider, terapistlerimle görüþürdüm. Terapistlerimin yaklaþýmlarýný çok basit bulurdum. WNe gibi yani? -Herþeyi basite indirgiyorlardý. Ben, içimden gelen bir davranýþ olduðunu, kendimi engelliyemediðimi söylüyordum. Onlarda bana örnek olarak, ortada bir para var, bunu alman yasak, almayacaksýn diyorlardý. Yani hýrsýzlýða benzetiyorlardý. Bir de bana inanmýyorlardý. Sesimin inceliðinden dolayý beni edilgen bir homoseksüel olarak tanýmlýyorlardý. Ben o dönemde iliþkilerimde hep aktif olduðum halde bana inanmayýp ÝBNÝ SÝNA hastanesine gönderdiler. Özellikel anal muayene istediler. WÝbni Sina’ya gittin mi? -Bazý tahlillerle birlikte, söylediðim gibi anal muayene istedikleri için Ýbni Sina’ya gittim. Doktor, ben evraklarý kendisine verince suratýma baktý, pantolonumu çýkarmamý istedi, ben çýkardým. Arkamý dönmemi ve eðilmemi istedi, eline bir eldiven giydi, iþaret parmaðýný kremliyerek makatýma soktu. Makatýmý karýþtýrdý. Tabi ben acý çektim. Ben doktora, normal mi, diye sordum. O da, tamam, normal, bir þey yok, dedi. Bazý evraklarý hazýrlayýp baþka bölüme gönderdi. Orada erkeklik uzvumu kontrol ettiler, normal çýktý. Ben sonuçlarý, psikiyatriye götürdüm. Kýzdýðým için, “söylediðim gibi deðil mi?” diyerek kýzkýnlýðýmý dile getirdim. Terapiye devam ettim. Bana, mürekkep dökülmüþ resimler göstererek, sana neyi çaðrýþtýrýyorlar, diye sordular. Ben bu tür uygulamalarý olumlu görmedim. Öðretmenimle konuþtum. Tedavinin, bana faydalý olacaðýna inanmýyorum, dedim. Öðretmenim de bana, devam etmemi söyledi. Bu arada okul da bittiði için, tedaviyi de bitirdim. Ýnanmadýðým bir þeye devam etmek istememiþtim. WOkuldayken, arkadaþlarýnýn sana karþý davranýþlarý nasýldý? -Bu tür konularý okulda hiç bir arkadaþla konuþmadým. Davranýþlarýmla onlardan birisiydim. Kendim de itiraf etmediðim için herhangi bir söz iþitmedim. Ama en yakýn olan bir arkadaþýma, sesimin inceliðinden dolayý, “bu top mu?” diye sormuþlar. O da, sesimin kendiliðinden böyle olduðunu, kasýtlý yapmadýðýmý söylemiþ. WOkurken ayný zamanda çalýþýyordun. Peki çalýþma hayatýnda olumlu olumsuz bir þey yaþadýn mý? -Baþta söylediðim gibi homoseksüelliði anlatan arkadaþla yakýnlýk kurduk. O arkadaþ bir gün beni Gençlik Parký’na götürdü. Orda 60 yaþlarýnda bir adamla karþýlaþtýk. Arkadaþ, daha önceden onu tanýyormuþ, beni de tanýþtýrdý. Ulus’ta bir tuvalete gittik. O tuvalette ikimiz de adamý siktik. Arkadaþýn çenesi düþük olduðu için, iþyerinde anlatýrdý. Kendi aramýzda bir grup oluþturmuþtuk. Hatta bir seferinde 7 kiþi yine ayný adamý, ayný tuvalette sýrayla siktik.
Adam bize teþekkürler etti. Þimdi 82 yaþýnda yine iliþkiye devam ediyormuþ. WÝþ yaþantýn nasýl devam etti? -Lise bittikten sonra hem çalýþýp, hem okumam gerekiyordu. Bu yüzden üniversite için Açýköðretimi seçtim. Üniversiteye baþladýktan sonra, Siteler’deki iþimden ayrýlýp özel bir þirkette sekreterliðe baþladým. Ýþe girdiðim þirket çok dindar bir yerdi. Ýþyerimde eþcinselliðimi gizliyordum. Ama gelen insanlarla ben ilgilendiðim için iþim hoþuma da gidiyordu. Þirkete gelip gidenlerin yaklaþýk tamamý orta ve üstü yaþta erkeklerdi. Onlara gösterdiðim yakýn alaka hem onlarýn hem de yöneticilerin hoþuna gidiyor ve beni seviyorlardý. 88-89 yýllarýnda, dinci yaklaþýmlara karþý baský yaþanýyordu memlekette. Bu nedenle þirketin sekreterliðinden alýndým, irtibat bürosuna gönderildim. Benim yerime de bayan sekreter aldýlar. Þirketin müþterileri tarafýndan, bayan personel alýnmasýna büyük tepki oldu. Zamanla müþteriler de buna alýþtý. Ben irtibat bürosunda bir arkadaþla beraberdim. O benim amirim düzeyindeydi ve 35 yaþýndaydý. Ýþimiz pek olmuyordu. Þirketin telsizi ile oynuyorduk. Ben güya gullüm olsun diye kadýn rolünde telsizde konuþuyordum. Orda erkekleri ayartýrdým. Amirim de benim þaka yaptýðýmý sanarak eðlenirdi. Hatta bir gün beni kadýn sanan iki erkek geldi. Hep birlikte gülüþtük, gittiler. WPeki þakalarýn dýþýnda bir þeyler yaþamadýn mý? -Bende de anahtar olduðu için, dýþarda tanýþtýðým erkeklerle bazý akþamlar büroya giderek seviþirdik. Bu iliþkilerde yine hep ben aktif oluyordum. Bir gün Güvenpark’ta tanýþtýðým bir adamla yine büroya gittik, seviþtik. Kendisini TIR þoförü olarak tanýttý. Bu adamla aramýzda bir yakýnlýk doðduðu için arkadaþlýðýmýz geliþti. Bundan önce, bir iþ adamýyla iliþkim vardý. Ýþ adamýna, yeni tanýþtýðým ve gerçekten beðendiðim adamdan söz ettim. Ýþ adamý da, iyi bir gün üçümüz birlikte seviþelim, dedi. Ben de “evet” dedim. Ama tuhaftýr kýskançlýk hissetmeye baþlamýþtým. Uzun süre geçmesine raðmen tanýþtýrmadým. WSonra tanýþtýrdýn mý? -Hangisiyle görüþsem diðerine onu anlatýyordum. Ýkisi de bundan memnun olduðu için tanýþmak istiyorlardý. Ben de bir gün koþullarý saðlayýp, tanýþtýrdým. Cinsel olarak uyum saðlayamadýlar. Bu onlarýn son görüþmeleri de oldu. Fakat konuþmalarýmýzda, anlatmaya devam ettim. Onlar da benim ilgimden dolayý birbirlerini soruyorlardý. WÝliþkin nasýl devam etti? -Þoförle arkadaþlýðým duygusal alanda daha çok geliþti. Ve þoför olmadýðýný itiraf etti. Bir iþçi sendikasýnda eðitim sekreteriymiþ. Beni sendikaya götürdü ve iþ arkadaþlarýyla tanýþtýrdý. WNe olarak tanýþtýrdý? -Benim adam daha önce hacca gitmiþ ve bu durumu iþ arkadaþlarý biliyordu. Beni de diyanette çalýþan ve kendisine hac için yardým etmiþ bir arkadaþ olarak tanýttý. Onun için iþ arkadaþlarý, cinselliðimizden þüphelenmediler. Onlarla da sosyal arkadaþlýðým geliþti. Bazý günler gidip iþ yerinde arkadaþlarýyla konuþup, okey oynamak için hep birlikte kahveye giderdik. WSözünü ettiðin kiþi, yani A. seni çok etkilemiþ olmalý. Baþka arkadaþlarýn olmadý mý?
KAOS GL 23/19
-A. Benim hayatýmda çok önemli bir yer kapladý. artardý ve iyice yaklaþana kadar toparlanmazdý. Ayrýca Onunla yaþadýðým ve anlatmak istediðim çok þey var. seviþirken kadýn iç çamaþýrlarý giymekten çok hoþlanýrdý. Ayrýca çok iliþki yaþadým. Bunlardan önemsediðim iki WA. ve son iki kiþi dýþýnda anlatacaðýn baþka tipler var mý? iliþkiyi anlatmak isterim. -Evet var! Bir gün Gençlik Parký’nda açýlan kitap sarayýnda kitaplara bakarken gözümün kestiði birinin WPeki, anlat o zaman. yanýnda durdum. Kitaplara bakar gibi o heriften mesaj -Galiba lise dönemini, problemlerden dolayý çok bekledim. Uzun sürmeden mesaj geldi. yüzeysel geçtik. O dönemde yaþadýðým, Avusturya’nýn Birleþmiþ Milletler temsilcisi olan B. ile “Yeni Sinema”da WNasýl yani? tanýþtým. Türkiye’ye her geliþinde Kent Otel’de birlikte -Herif bana iyice yaklaþtý, kitaplara bakar gibi olurduk. yapýp, benim önümdeki uzvumdan tuttu. Ben de olumlu cevap verdim. Evine gittik. Samimiyet oluþtuktan sonra WSen, sözünü ettiðin dönemlerde henüz evlenmemiþtin ama kendini anlattý. Çalýþma Bakanlýðý’nda Hukuk anne babanla iletiþimin nasýl sürüyordu? Hiç problem Muþaviriymiþ. Ýþin garibi Çalýþma Bakanlýðý’ndan bir yaþamýyor muydun? müdürle de birlikte olmuþtum. Dürüstlüðümden dolayý -Tabiki yaþýyordum. Eve geç gidiyordum, her ikisinin ayný yerde çalýþtýðýný düþünemediðimden ikisini birinde de deðiþik yalanlar söylüyordum. Örneðin daktilo birbirine anlatmýþtým. Ýkisi arasýnda çatýþma çýkmýþ; bu bana kursuna gidiyorum, diyordum. Duruma göre deðiþik yansýdý. Yalanlamaya uðraþtým ama ikisi de daha önceden yalanlar söylüyordum. Bu arada daktilo kursuna gerçekten birbirinden þüpheleniyormuþ. Ben açýk delil oldum. gidiyordum ama tüm gecemi almadýðý halde bahane ediyordum. WSonra ne oldu? -Ben yine yaþadýklarýma -Bilmiyordum diye ikisini de döneyim. Avusturyalýyla otelde yatýþtýrdým. Kendi aralarýnda bir görüþmek için gittiðimde beni çatýþma olsa da bana olan ilgileri ...ortada bir para var, resepsiyonda bekliyordu. Ben azalmadý. Ýliþkilerimiz sürdü. bunu alman yasak, gecekonduda yaþýyordum. Kýyafetlerim Anlattýðým arkadaþlarla, de bunu gösteriyordu. Üstelik otele ilk evlendikten sonra da görüþmelerimiz almayacaksýn girdiðimde, hayatýmda ilk kez halýnýn sürdü. diyorlardý. üzerine ayakkabýyla basýyordum. WPeki bütün bunlarý yaþarken, evlilik Üstüme baþýma raðmen, sýrf o adamdan nasýl gündeme geldi? Yani hýrsýzlýða dolayý, hiç kimse bana tepki -Yaþým 24 olmuþtu. Eve çok benzetiyorlardý. göstermiyordu. Rahatlýkla birlikte otele zaman geç geliyordum. Boynumda ve girip çýkýyorduk. Oda tek kiþilik olduðu yüzümde olan seviþmeden kalan diþ halde iki kiþilik oda servisi yemeði izleri ailemin dikkatini çekiyordu. geliyordu. Biz birlikte yiyorduk. Hatta Ýliþkilerden sonra, müslüman olduðum bir seferinde tam gün odada birlikte kaldýk. için, duþ alýrdým ve ailem bunu haklý olarak cinsel iliþkiye yorardý. Artýk dýþardan kurtulup, düzenli bir cinsel hayatým WB. ile iletiþimi nasýl kuruyordunuz? olmasýný istedikleri için beni evlenmeye zorladýlar. -Ben, B.ye görüþmek için adresimi ve telefonumu, o da bana kendi adresini ve telefonunu vermiþti. Gelmek WSen nasýl karþýladýn bu durumu? istediðinde Avusturya’dan beni arýyordu. Bir Türk arkadaþý -Ben kendimi aileme açýklayamadýðým için hayýr aracýlýðý ile arardý. diyemedim. Zaten onlarýn benden beklediði erkek rolünü oynarken bazen kadýn isteðimi de dile getirirdim. Tahmin WSözünü ettiðin ikinci iliþkiye geçelim mi? edebileceðiniz gibi bu benim gerçek isteðim deðildi. -Onunla Cep Sinemasý’nda tanýþtým. Kendini WPeki bu noktada süreç nasýl geliþti? Ýstanbullu iþ adamý olarak tanýttý. Fakat arkadaþlýðýmýn -Ailemin benden zaten bir beklentisi vardý. Benim, ilerlediði dönemde Ýstanbullu olmadýðýný, Ankara’ya baðlý sahte de olsa durumu dile getirmem ailemi harekete geçirdi. bir ilçede iþ adamý olduðunu öðrendim. Daha doðrusu Cinsel yönden kadýnlar beni çekmediði halde böyle bir samimiyeti ilerlettiðinde kendisi açýkladý. Açýklamalarýndan sürece girildi. Çünkü, evlilik benim açýmdan hayatýn sonra arkadaþlýðýmýz daha bir geliþti. Onun farklý istekleri kaçýnýlmaz bir evresiydi. Komþularýn önerdiði bir kaç kýza vardý. O birini sikerken ayný anda baþkasýnýn da kendisini gidildi. Bir tanesi estetik açýdan iyiydi. Ama onu ailem, sikmesini isterdi. Ben hala aktif rolünde olduðum için ona sosyal açýdan tutmadý. Çünkü geleneklerimize uymuyordu. travesti ayarlardým. Ben onu yaparken o da travestiyi Geçimsizlik olacaðýný düþündüklerinden kabul etmediler. yapardý. Halbuki benim gerçeklerim daha farklýydý. Sonuçta köyde WPek çok insan üçlü iliþkiden hoþlanabilir. Yani ortada yaþayan, görmediðim bir akraba kýzýný bana önerdiler. Bana ilginç bir þey yok. O zaman bu kiþinin senin hayatýndaki yeri yakýn olan kýzkardeþim ve amcam, kabul etme, sen yüksek neydi? okul öðrencisisin, o ilkokul mezunu. Senin hayatýna ayak -Ben gecekonduda yetiþmiþ birisi olarak ekonomik uyduramaz, dediler. Reddetmemi istediler. Ben de istekli alanda düþük konumdaydým. Onun statüsü ve ekonomik olmadýðým için, hayýr, dedim. Ama annem ve babamýn durumu benden çok yüksek olduðu için iliþkim devam etti. baskýsýyla köye gidip niþanlandým. Tipi dolayýsýyla da ondan hoþlandýðýmý yadsýyamam. WNiþanlanma nasýl oldu? Fantazileri de daha bir ilgimi çekiyordu. -Altý hanelik bir köye gittik, daha sonra akrabamýz WFantazileri nelerdi? olduðunu öðrendiðim bir eve misafir olduk. -Ekonomik koþullarý çok iyi olduðu halde Misafirlikteyken annem oradaki bir kýzý bana gösterdi. Bir inþaatlarda ve gecekondu sokaklarýnda seviþmekten müthiþ çok insanla anlaþabildiðimi ve yaþadýðýmý düþündüm, bu haz alýrdý. Ýnþaatta falan biri gelirken seviþme heyecaný daha
KAOS GL 23/20
kýzla da rahatlýkla anlaþabileceðim kanýsýna vardým. Ama iliþkim oluyordu. Aslýnda asýl istediðim buydu, baþarýsýzlýðý cinsel olarak bir hayatý paylaþmanýn farklý olduðunu daha buna bahane yapýyordum. Kaderim artýk beni fiili olarak sonra farkettim. biseksüelliðe itmiþti. Ailem ve eþim açýsýndan herþey WNasýl? normale döndü. -Daha önce 24 yaþýma kadar hiç bir kadýnla birlikte WPeki, “altý ay” evlendikten ne zaman sonra doldu? olmamýþtým. Ýçimde sosyal bir korku vardý. Niþanlýmý ilk -Altý ay, üç ay sonra doldu! C.’yi hemen aradým. O görmeye gittiðimde kaçamak flörtlerimiz oldu. Bu esnada da gerçekten görüþmek isteyip istemediðinden emin misin, bende hareketlenme oldu. Beni asýl harekete geçiren “dur, diye sordu. Ben çok istediðimi, çok özlediðimi söyledim. yapma” naz edalarýydý. Bu olay beni çok sevindirdi. Hemen o gün, akþam iþ yerimde buluþtuk. Sanki yýllardýr Korkularýmý yenmiþtim. Ve sevinerek ayrýlmýþtým. Bir görüþmeyen iki sevgili gibi seviþtik. kahraman edasýyla… Bir kaç görüþmeden sonra kendi Ondan sonra da önce dýþarda bir erkekle gerçeklerime yeniden dönmeye baþladým. Bu evlilik seviþiyordum. Evde de eþimle seviþip yýkanma gerekçemi olayýnýn benim için hiç de iyi olmayacaðýný düþündüm. meþrulaþtýrýyordum. Hatta aileme bu evlilikten vazgeçmemizi söyledim. Birkaç gün sonra da çok sevdiðim A. ile Bizimkiler böyle bir þeyin sözkonusu bile olamayacaðýný görüþmeye baþladým. A. Anadolu geleneklerine daha çok söylediler. Evlilik böylece gerçekleþti. baðlý olduðu için baþlangýçta görüþmek istemedi ama daha WÝlk geceyi nasýl yaþadýn? sonra o da dayanamadý. Onunla da birlikteliðimiz devam -Ýlk geceyi hiç de iyi etti. yaþayamadým. Onun korkusu vardý, Yabancý olan B. ile 4 ay sonra benim zaten korkum vardý. görüþtük. Onunla o gece çok iyi geçti. Bir çok insanla Niþanlýlýkta gösterdiði canlýlýðý o gece Bana bir çok hediyeler verdi. Ben de anlaþabildiðimi ve korkularýndan dolayý gösteremedi. Ýlk eve götürmek zorunda kaldým. gece hiç bir þey olmadý. Sabah ailem Evdekiler bunlarý nerden aldýðýmý yaþadýðýmý düþündüm, bu bunu öðrendiðinde (çarþaf sordular. Ben de Almanya’dan gelen bir kýzla da rahatlýkla gösteremedik) “niye olmadý” arkadaþým hediye getirmiþ dedim. B. biçiminde sorular soruldu. Ben de net anlaþabileceðim kanýsýna Türkiye’ye gelemediði için ikliþkimiz bir cevap veremedim. Ailem de, Yanýna çaðýrdý ama gitmem vardým. Ama cinsel olarak bitti. toplumda yaþanýlan genel bir sorun mümkün deðildi. A. ve C. ile olduðu için ilk gece heyecanýna arkadaþlýðýmýz daha bir geliþerek sürdü. bir hayatý paylaþmanýn yordular, üstünde durmadýlar. A. ile ilgili bir þeyler söylemek farklý olduðunu daha Ýkinci gece yine çok sýkýntýlý istiyorum. geçti. Üçüncü gece yine olmadý. O güne kadar çok istememe sonra farkettim. raðmen pasif iliþkiye girememiþtim. WEþin, korku ve heyecanýndan dolayý Pasif iliþkiyi arzuluyordum. Bunu yanaþmýyor muydu, yoksa senden mi yapabileceðim tek kiþi A. idi. Zaten evlendikten sonra kaynaklanýyordu? birlikte olduðum kiþilere karþý daha rahat davranýyordum. -Eþim, böyle bir þeyin olmasý için çok uðraþtý. Ben Daha önce baþkalarýna olduðum gibi A.yla da hep ben aktif de çok uðraþtým. Ama oynadýðýmda sertleþen penisim, olurdum. Bir gün A.dan bana karþý aktif olmasýný istedim. O eþime yanaþtýðýmda hemen iniyordu. Hatta kalkmadýðý halde da sana kýyamam diye reddetti. Israr ettim ve zorladým. O da boþalýyordum ve çok kötü günler geçirdim. ýsrarýma dayanamýyordu ve beni sikti. Sonra o gece ben de WHerkesin beklediði olay ne zaman gerçekleþti? onu siktim. Onunla ilk defa karþýlýkla yaþadýk. Bir kaç kiþi -Bir kaç gün gerçekleþmeyince ailem bu duruma ile daha pasif iliþkim oldu ama onlar benim açýmdan önemli müdahale etti. Düþmanlarým tarafýndan baðlandýðýmý, o deðildi. Daha sonra A. ile iliþkim daha bir geliþti ama yüzden bu olayý gerçekleþtiremediðim kanýsýna vararak beni ikametgahý deðiþtiði için çok istediðim halde bir kaç hocaya götürdüler. Hocalar çeþitli reçeteler sundular. görüþemiyoruz. Bunlardan ilginç olaný, bir bardaðýn içine belli sureler yazýlmýþ kaðýdý koyarak o mürekkepli suyu içmem, belli WBu arada evlilik nasýl geliþti? surelerin yazýldýðý sularda duþ almam gibi… Ama bunlarýn -Asýl cinselliðimi kaçamak olarak yaþadým. Eþimle hiçbiri de sonuç vermedi. Ben de çare aramak üzere en ise formalite icabý iliþkilerimiz oluyor. O istiyor ve ben de yakýn transseksüel arkadaþýma durumu anlattým. Bu tür evet diyordum. þeylerin olaðan olduðunu, eczaneye gidip bir güç ilacý alýp 2 yýl sonra çocuðumuz oldu. Hayatýn malum bu iþi çözümleyebileceðimi söyledi. Ýlaç da çözüm vermedi. koþullarýndan dolayý erkeklerle olan iliþkim ticarileþti. Boþanma durumuna geldik. Ben bunu dile getirdiðimde Ýþyerinden kazandýðým tüm parayý eve býrakýyordum. Zevk eþim çok aðladý. Yüreðim yufka olduðu için ben de için harcadýðým paralarý da birlikte olduðum adamlardan vazgeçtim. Bir gün, hayal gücümü daha çok zorlayarak alýyordum. Bu arada askere gittim. WAskerlikten söz edelim mi? yanýnda çalýþtýðým patronumu hayal ederek bu olayý -Ben sadece yaþlýlardan hoþlandýðým için asker gerçekleþtirdim. ocaðýnda hiç iliþkim olmadý. Ama çarþýya çýktýðýmda pek WDaha sonra cinselliðinizde ne gibi geliþmeler oldu? çok iliþki yaþadým. Hatta ilginç bir aným oldu. Bir gün Açýk -Evlenmeden önce görüþtüðüm A., B., C. ile Öðretim sýnavlarý için Ankara’ya gelirken havaalanýnda vedalaþmýþtýk. Talep benden gelene kadar bir daha beklerken Çalýþma Bakanlýðý’nda görevli olan o müdür ile görüþmeyecektik! En az altý ay aramayacaktým, ama karþýlaþtým. Emekli olmuþ, Diyarbakýr’a yerleþmiþti. baþkalarýyla kaçamaklarým oldu. Baþarýsýz olduðum Adresini bildiðim halde niye aramadýðýn diyerek bana dönemde, kendime güvenimi saðlamak için erkeklerle
KAOS GL 23/21
çýkýþtý. Ankara’ya kadar birlikte geldik. O gün beni otele davet etti ama ben gitmedim. Diðer eþcinsel arkadaþlarla görüþmeyi yeðledim. Tekrar askere gittiðimde haftanýn belirli günleri Diyarbakýr’ý arýyor ve bürosunda birlikte oluyorduk. Deðiþiklikten de hoþlandýðým için Diyarbakýr’da bir sinemadan tanýþtýðým bir kaç kiþiyle de görüþüyordum. Bir gün birisiyle gezerken bir diðeri gördü. Lan sen nasýl bununla gezersin diyerek birbirlerine girdiler, hatta býçak çýkarttýlar, ben engel oldum. O olaydan sonra da onlarla çýkmadým. Ama yine sinemaya gidip baþkalarýyla birlikte oluyordum. Bazen, harçlýk da alýyordum. Bu arada Diyarbakýrlý da çekindiðinden askeriyeye gelip beni almadýðý için bir süre sonra beni aramaz oldu. WAskerlikrten sonra ne yaptýn? -Geldim, kendime ait bir iþyeri açtým, yürümeyince eski iþ yerime girdim. Eski iþ yerimde þu an muhasebe müdürüyüm. Eþimin baskýsýna raðmen ikinci bir çocuk yapmamak için direniyorum. Ailemle ve eþimle bir sorunum yok. Çoðu zaman riyakarlýðýmdan dolayý vicdani rahatsýzlýk
duyuyorum. Bunun dýþýnda herhangi bir bunalýmým falan yok. WÞu an kendini nasýl tanýmlýyorsun? -Bana kalsaydý elbetteki evlenmezdim. Çünkü ben bir eþcinselim. Bu durumumdan çok memnunum. Ama sosyal koþullarý herkes biliyor. Fiili olarak biseksüel olmak benim tercih edeceðim bir þey deðildi. Asýl tercihim kendi eþcinselliðim ama bunu hayatým boyunca gizli olarak yaþayacaðým. WSanýrým bu noktada söylenebilecek bir þey yok. -Aslýnda çok þey var. Kendini eþcinsel olarak tanýmlayan insanlarýn sosyal baskýyla evlilik yapmamalarý ve kendi kimliklerini geliþtirmelerini öneriyorum. Benim zamanýmda daha baskýcý bir toplum vardý. O zaman eþcinsel iletiþim araçlarý bile yoktu. Eskiden sadece ibne ve oðlancý vardý. Þimdi ise kendini gay ve lezbiyen olarak tanýmlayanlar var. WEkleyeceðin bir þey var mý? -Valla ne olsun? Her þey hayatýn içinde…
KAOS GL 23/22
Eşcinseller eşit haklara layık mı? Eşcinseller ve evlilik hakkında anayasal tartışmalar.
SAVAŞIN TÜMÜ DEĞİL, YALNIZCA BİR MUHAREBE... Eşcinsel aktivistler geçen hafta Amerikan Anayasa Mahkemesinde büyük bir zafer kazandılar.Ancak tüm kutlama havasına rağmen, yasalar önünde eşitlik kazanılana dek daha alınacak çok yol var.
Makale: David A. Kaplan ve Daniel Klaidman Çev: Harun T. Newsweek, 3 Haziran 1996 Geçtiðimiz Pazartesi günü, Kim Mill’in çaðrý cihazýna kodlanmýþ bir mesaj geçildi. Bir dizi 7 rakamýndan oluþan mesajýn olasý tek anlamý vardý. Washington’da eþcinsel haklarýný savunma amaçlý Ýnsan Haklarý Kampanyasý (HRC)’nýn sözcüsü olan Mills, Mahkeme’da görevli bir tanýdýðýyla kararýn bu þekilde kendine bildirmesi için anlaþmýþtý. Ardarda sýralý yedilerin anlamý, Anayasa Deðiþikliði 2 adý verilen tasarýnýn Mahkeme tarafýndan reddedildiðiydi. Sözü edilen anayasa deðiþikliði Colorado eyaletince ve eþcinselleri ayýrýmcýlýktan korumaya yönelik herhangi bir yasanýn çýkmasýný yasaklamak amacýyla yapýlmýþtý. A.D. 2’ye karþý yasal itirazlara maddi kaynak saðlayan HRC’nin merkez þubesinde haber duyulur duyulmaz bir bayram coþkusu yaþandý. Kurumun 60 çalýþaný koridorlara dökülüp biribirini kutlarken, bir yandan da “altýya üç” diyerek tempo tutuyordu. Aralarýndan Elizabeth Birch, aklýmdan yakýn geçmiþimizdeki vatandaþlýk haklarý davalarýný zafere ulaþtýran tüm avukatlarý geçiriyordum.” diyor. Ama Birch’in kendisi de bu son davanýn gay ve lezbiyenlere sözettiði türden bir zafer kazandýrmadýðýný düþünüyor. 1954’te kazanýlan Brown davasý kararý siyah Amerikalýlar için gerçekten de bin dönüm noktasý olmuþtur. Mahkeme, okullardaki siyah-beyaz ayýrýmýný yasaklayarak, uzun yýllardýr süregelen bir toplumsal politikayý tersine çevirmiþ ve çaðdaþ vatandaþlýk haklarý devrimini baþlatmýþtý. Buna karþýn, geçen haftaki karar eþcinsel Amerikalýlara hiçbir yeni hak saðlamadýðý gibi, onlarý siyahlar ya da kadýnlar gibi özel olarak korunan bir grup haline de getiremedi. Bu davanýn çok önemli bir takým sonuçlarý olduðu da muhakkak. Yargýçlar, ilk defa olarak, gay ve lezbiyanlerden gelecek anayasal taleplerine sýcak bakabileceklerini gösteren bir ipucu vermiþ oldular. Mahkemenin bundan önce konuya ilgi gösterdiði tek dava olan Bowers-Hardwick davasýna bakan yargýçlar, açýkça olumsuz bir tavýr sergileyerek, eyalet hükümetlerini sodomiyi (anal iliþkiyi) yasaklamaktan alýkoyacak herhangi bir neden olmadýðý yolunda karar vermiþlerdi. Ancak sembolizm bu noktada sona eriyor. Amerika’da hala eþcinsel olduðundan ötürü insanlarýn elinden alýnabilen barýnma, týbbi bakým ve çalýþma haklarýný güvence altýna alamýyor.Neredeyse her eyalette ve þehir yönetiminde bu türden ayýrýmcýlýk, Romer davasýnýn sonucundan hiç de etkilenmeden, yaþanmaya devam ediyor. Kararda söylenen tek þey, eðer olur da bir eyaletteki þehir meclisleri kendi baþlarýna ayýrýmcýlýðý yasaklayan yasalar çýkarmak isterlerse, bunu eyalet hükümetinin engelleyemeyeceði.
Aslýnda, Colorado yasakoyucularý geçirmek istedikleri kararýn sonucuna herhangi yasal bir sorun yaþamadan, hemen ulaþabilirler. Nasýl mý? Ýþ, barýnma v.b. konularda ýrk, din ve diðer herkesçe benimsenen sýnýflandýrmalar esas alýnarak ayýrým yapýlmasýný yasaklýyýverýn, ama cinsel seçimi bunlarýn dýþýnda tutun. Sonra da , yasanýn diðer tüm yerel yasamalar yanýnda önceliði olduðunu belirtirsiniz. Bu yolla, cinsel seçim konusunda ayýrýmcýlýða karþý tek baþýna bir koruyucu yasama olanaksýz hale gelir. Karar çýktýktan iki gün geçmeden, gay aktivistler sarkacýn nasýl da çabuk geri sallandýðýný / geri dönüþe geçtiðini öðrendiler. Eþcinsellikle ilgili diðer pek çok tartýþmada gaylerin yanýnda yeralan Baþkan Clinton, rakibi Bob Dole’un da desteklediði bir yasa tasarýsýný imzalaybileceðini belirterek gay’leri þoka uðrattý. Söz konusu yasa tasarýsý, ayný cinsten kiþilerin yapacaðý evliliklerin federal hükümetçe tanýnmamasýný saðlamaya yönelik. Gerçi henüz hiçbir eyalet bu tür evliliklere izin vermiþ deðil, ancak Hawaii yakýnda bu konuda ilk olabilir. Pratikte böyle bir yasa, gay hareketi için þu son davanýnkinden çok daha büyük sonuçlar doðurabilir. Bir eyaletin diðer eyaletlerin verdiði hükümlere tam olarak güven ve destek verme güvencesini ihlal etme açýsýndan, bu yasa tasarýsýnýn kendisinin anayasaya aykýrý sayýlmasý da mümkün. Bu da yine, yýllarca sürecek ve muhtemelen kaybedilecek bir mahkeme savaþý anlamýna gelir. Altmýþlardaki vatandaþlýk haklarý ve yetmiþlerdeki kadýn haklarý savaþýmlarýnda olduðu gibi, eþcinsel haklarý hareketi þimdilerde ülkede önemli bir politik ve toplumsal güç halini aldý.Baþkanlýk seçimlerinden yerel eðitimdeki müfredatýn içeriðini deðiþtirme savaþýmýna, oradan evlat edinme ye kadar türlü tartýþma konularý ortaya çýktý. Yine de hakim olan bir kararsýzlýk/ belirsizlik var. Newsweek’in geçen hafta düzenlediði bir kamuoyu yoklamasýnda eþcinsel haklarýnýn vardýðý nokta deðerlendirildi. Zafere varýncaya dek ne kadar çok yol almak gerektiði de ortaya çýktý. Görüþü alýnan 779 kiþiden % 73 kadarý eþcinsellerin bir þekilde ayýrýmcýlýðýn hedefi olduðunu kabul eduyor, ama sadece % 27’si eþcinsellerin haklarýný korumak adýna fazladan bir çaba göstermek gerektiðini düþünüyor. buyuk çoðunluk, eþcinsellere eþit hak güvencesi verecek yasamalarý desteklemiyor. % 84’lük bir kesim gaylerin eþit iþ olanaklarý elde etmesi gerektiðini söylüyor, ama gayler arasýnda evlenmeyi destekleyenler yalnýzca üçte bir oranýnda. Mahkemeler eþcinsellere artýrýlmýþ anayasal koruma saðlamaya karar vermediði sürece, gay aktivistler davalarý
KAOS GL 23/23
adýna her iþyerinde, her okul idaresi. ve her mecliste savaþým vermek zorunda kalacaklar. Kamuoyunda önemli bir deðiþme olmadan da, seçimlerde kullanýlan eþcinsel oylarýnýn pek etkisi olmayacak. Ýþte tam da bu yüzden mahkemelerde bunca çaba sarfediliyor. Verilmekte olan savaþýmýn bir dökümü þöyle: Ordudaki eþcinseller: Clinton’un “sorma, söyleme” politikasýna karþý yedi deðiþik dava þu anda federal mahkemelerde sonuç bekliyor. teori þu: Gayliklerini açýklayan askerler Ýlk Anayasa Kararý’nýn güvencesi altýnda olmalýdýr, çünkü yapýlmýþ bir açýklama gerçekte varolan bir eylemi gerektirmez. Dahasý, böyle bir açýklama yüzünden ordudan atýlma Anayasa’nýn verdiði eþit yasal korunma güvencesine karþý gelmek olacaktýr. Bir heteroseksüel, kendi cinsel yönelimini açýkladýðýnda nasýl davranýlýyorsa bu durumda da ayný þekilde davranýlmasý gerekir. Þu ana kadar beþ mahkeme ordunun lehine, ikisi ise aleyhine karar aldý. Anayasa Mahkemesi davalardan hiç birine bakmadý, ancak bir iki lýa kadar bunun da gerçekleþmesi olasý. Üstlerine yazdýðý bir yazýyla eþcinselliðini açýklayan bir deniz teðmeninin davasýnda, temyiz sonucu da devletten yana çýktý. Dokuza dört oyla, mahkeme ordunun kendi iç iþlerinde geniþ bir karar verme yetkisinin olduðuna karar verdi. Bu konuda, yargýçler sivil davalariçin de fark gözetmeyebilirdi. Olumsuz sonuçlanan diðer önemli bir dava da New York Brooklynden çýktý. Bölge Yargýcý Eugene Nickerson karar shakkýnda “zalimce bir politika güdülüyor” dedi. Eþcinsel Evlilikler: Pek çok yerel yönetim ve iþ çevreleri “özel partner” tanýmýný kabul ediyor, ama ilk olarak Hawaii eyaleti eþcinsel evliliði eyalet anayasasýnca gözetilmesi gereken bir konu olarak tanýmak üzere. 1993’te eyalet Anayasa mahkemesi bu olasýlýða yeþil ýþýk yakmýþ, ve dava mahkemesi de davayý bu sonbaharda ele almayý planlamýþtý.Böylesine önemli bir kararýn alýnabileceði olasýlýðý, yalnýz Evliliðin Korunmasý Yasasý’nýn hemen Kongre önciesinde çýkmasýný saðlamakla kalmadý, ayný zamanda 32 eyalette eþcinsel evliliklerin yasaklanmasýna ve diðer yetkili makamlarca gerçekleþtirilen evliliklerin resmen tanýnmamasýna da yol açtý. sekiz yasa tasarýsý kabul edildi, yedi tanesi çýkmak üzere, onyedi tanesinin ise yürütülmesi durduruldu. Hawaii’deki dava sadece eyalet anayasasýný ilðilendirdiðinden, ABD Anayasa mahkemesi bu davayý yeniden gözden geçiremez. Ýþyerinde Ayýrýmcýlýk: Eþcinsel haklarý gruplarý þu anda Georgia eyaletindeki bir davaya dikkatlerini vermiþ durumdalar. Robin Shahar, eyalet hükümeti adýna çalýþmaya baþlamak üzere iken son anda yapýlan iþ teklifinden vazgeçilen bir avukat. Baþsavcý Michael Bowers Shahar’ýn baþka bir kadýnla “evlenmek “ üzere olduðunu duyunca sözkonusu teklifi geri çekiyor ve Shahar savcýyý dava ediyor. Bir dava yargýcý dravayý reddediyor, ama Atlanta’daki Federal Temyiz Mahkemesi, Bowers’ýn Shahar’ý geri çevirmek için “devletin yüksek menfaatlerini korumak” gibi bir nedeni olmadýðý anlaþýldýðý takdirde davanýn yeniden görülmesini öngördü. Bu da savcýnýn öyle önemli bir neden gösteremeyeceðinin anlaþýlmasý demektir. Eðer Shahar kararlý tutumunu sürdürebilirse, þimdilik sadece siyahlarýn ya da bazý dini azýnlýklarýn elinde bulunan,
iþten atarken “zorlayýcý bir neden gösterme” zorunluluðunun eþcinseller için de uygulanabilirliði resmi olarak tartýþýlabilir. Shahar’ýn avukatý Ruth Harlow, Anayasa Mahkemesinin A.D.2 hakkýnda verdiði kararýn Shahar’ýn davasýna olumlu ya da olumsuz bir etkisinin olmadýðýný söylüyor. Yine de iyiye yorumlanabileceðini belirtiyor. Belki de öyledir. Reagan’ýn göreve getirdiði Yargýç Anthony Kennedy’nin yargýçlarýn çoðunluk fikrini beyan eden yazýsý duygu yüklü ve þiirsel. Yazý, 100 yýl önce Plessy-Ferguson davasýnda siyahlarla beyazlarýn “ayrý ancak eþit” olduðu hükmüne karþý çýkan John Marshall Ferguson’un duygu yüklü itiraz metninden bir alýntýyla baþlýyor. Harlan, Anayasa’nýn “yurttaþlar arasýnda sýnýf ayrýlýðý gözetemeyeceði”ni yazmýþ. Sorun, Kennedy’nin yazýsýnýn yargýyla ilgili bir tartýþmadan çok politik bir manifesto havasýnda olmasý. Ama Amerikalýlar’ýn Anayasa Mahkemesine duyduklarý güvenin nedeni, biribirinin tarafýný tutan dokuz yargýcýn içgüdülerinden çok, “tarafsýz”lýðýna inanmalarý. A.D. 2 sayesinde eþcinsellerin dýþlanmasýnýn “düþmanlýk duygularý” dýþýnda hiç bir “mantýklý temeli”nin olmadýðna dikkat çeken Kennedy, bir eyaletin “ hiçbir gruptan insaný yasalarýna yabancý kýlamaz” demiþ. Ancak eyalet yönetimi , daha iyi bir tartýþma ortaya atmýþ: ev ve iþ sahiplerinin, henüz hiçbir anayasal korunma kapsamýna alýnmamýþ olan eþcinselliðe karþý çýkma haklarý. Peki Kennedy’nin yanýtý ne olmuþ? Davayý baþýndan defetmek... Geçmiþteki Anayasa uygulamalarýna ve teorilerine dayandýrýlan geçerli bir neden göstermiyor. Geçen haftaki kararla doktrin açýsýndan çeliþen Bowers-Hardwick davasý kararýnýn adýný bile anmýyor. Bu yüzden Yargýç Antonin Scalia’nýn eline Kennedy’ye yüklenebileceði bir fýrsat geçmiþ. Ýyice keskin bir itiraz konuþmasýnda Scalia, çoðunluk fikri beyanýný “son derece aptalca” olmakla ve seçkinci yargýçlarýn sonuna kadar yürüttükleri bir “kültür savaþý”nda taraf tutmakla suçlayarak aþaðýlamýþ. Mahkeme, ihtilaflý bir toplumsal tartýþmayla karþýlaþýnca kesin bir yasal sonuca varmaktan kaçýnma konusunda hayli deneyimli. 23 yýl önceki kürtajýn yasallaþtýrýlmasý davasýnda çoðunluk fikri pek çok Amerikalýnýn desteklediði (ve yine pek çoklarýnýn lanetlediði) bir sonuca ulaþmýþtý. Fakat mahkeme aldýðý kararýn dayandýðý görüþü açýklayabilecek bir savunma sunamamýþtý. O davadaki bu eksiklik, Anayasa Mahkemesi’nin prestijini zedelemiþti. Ne yazýk ki, geçen haftaki karar da ayný derecede gölgelenmiþ bir baþarý oldu. KESKÝN BÝR BALTAYI KÖRELTMEYE ÇALIÞIRKEN... Clýnton’un aný saða dönüþ stratejýsýni Howard Fineman inceledi: Haber haftalarca önceden Beyaz Saray’dan uçurulmuþtu: Bu sefer sizin yanýnýzda olamayacaðýz. Bill Cliton’un eþcinsel evliliklerin yasaklanmasýný destekleme karaý eþcinsel haklarýný savunan liderler için bir sürpriz olmadý. Clinton’un adamlarý bir süredir rakibi Bob Dole’un manevralarýný ihtiyatla gözlüyorlardý. Senatör, eþcinsel evlilikleri yasaklayan yasa tasarýsýný desteklediðini açýklar açýklamaz, Clinton’un en gözde danýþmanlarý Cumhuriyetçilerden
KAOS GL 23/24
Barney Frank’a ve HRC liderlerine, baþkanýn da ayný yolu izlemesi gerekebileceði haberini uçurdular. Clinton’un danýþmanlarýndan George Stephanopoulos Newsweek muhabirlerine, “baþkanýn tasarýyý, eline ulaþýr ulaþmaz imzalayacaðýný haftalardýr bildikleri”ni söyledi. Hernekadar Clinton gay evlenmelerine epeydir karþý çýktýðýný belirttiyse de, iþin içinde baþka bir þeyler de vardý bu sefer. Politikacý aðzýyla sivri bir meselenin üstesinden gelmeye çalýþýyordu. Güvensiz bir çaðda, baþkanlýk seçimleni artýk esinlenme gücünden çok düþmanýn silahýný elinden alma meselesi olmuþ durumda: düþman kampýný kendi içinde bölecek ve karþýdakileri kültürel aþýrýlýklarýn savunucusu olarak gösterecek konular seçmek gerekiyor. Dole ve onun Cumhuriyetçi ortaklarý geçen hafta üç cephede birden saldýrýya geçtiler. Clinton’un Paula Jones cinsel taciz davasýný meþgul olduðu için erteletmek istemesini alay konusu haline getirdiler. dole sonra da baþkanýn kürtajý yasaklayacak yasayý veto etmesindeki ahlaka yüklendi. Cumhuriyetçiler, eþcinsel evlilikleri meselesinde de Clinton’u köþeye kýstýrdýklarýný sandýlar. Hoþgörülü bir Demokrat görüntüsünü yýkmak istemeyeceðini düþündüler. Her ne kadar Dole’un bu kývrak manevralarýnýn kamuoyunda görünür bir etkisi olmadýysa da, Beyaz Saray’ýn iþi þansa býrakmaya niyeti yok. Clinton 1993’te eþcinsellerin ordudaki haklarýnýn geniþletilmesinde yaþadýðý sýkýntýyý geçen hafta hatýrlayýp adýmlarýný ona göre atmaya baþladý. O zamandan beridir her fýrsatta kamuoyu önünde muhafazakar bir tablo çizmeye dikkat etti.
Ayrýca, eþcinsel evliliklere karþý çýkabileceðini de biliyordu. Eþcinseller Clinton’un baþkanlýk kampanyasýna milyonlarca
dolar akýtmýþ da olsalar, eþcinsel liderleri sayýlarýn ne anlama geldiðini biliyor: ülkenin sadece %33’ü eþcinsel evlilik fikrini onaylýyor. Clinton’un danýþmanlarý, Cumhuriyetçilerin amacýnýn, politik açýdan savunulamayacak bir konuyu desteklemesini saðlayarak, Beyaz Saray’ý tuzaða düþürmek olduðundan eminler. Bir de þu klasik tartýþmayý öne sürüyorlar: eðer bizim o kadar kötü olduðumuzu sanýyorsanýz bir de Dole’un nasýl bir baþkan olacaðýný düþünün. Ve strateji iþe yarýyor. Eþcinsel haklarý gruplarý öfkeliydý ancak görece soðukkanlý kaldýlar. HRC’den David Smith, “dikkatimizi ana hedefimize vermeli, yani yine Bill Clinton’u seçmeliyiz” diyor. Clinton’un son hareketi uzun süredir baþkanýn yanýnda olan gay aktivist David mixner’i bir hayli kýzdýrmýþ. “Kýnanacak ve korkakça bir davranýþ” diyor ve ekliyor: “yine de politika açýsýndan akýllýca.” Eh, bu da genelde Clinton için yeterince iyi bir sonuç demektir. TIRMANAN KÜLTÜR ÇATIÞMASI Gaylerin cinsellik, evlenme, ve çocuklarýnýn vesayeti haklarýyla ilgili yaþanan politik ve yasal çalkantýlardan nasibini almayan yer kalmadý Amerika’da. Anayasa Mahkemesi’nin Colorado kararý eþcinsel haklarý aktivistlerini cesaretlendirdi. Ama daha þimdiden ters tepkiler doðmaya baþladý. Colorado: Anayasa Mahkemesinin giriþimlerini baltalamasýna fena halde kýzan muhafazakarlar, kararý veren
altý yargýcý mecliste dava etmekten ya da daha da ciddi olarak, ABD Anayasasý’nda eþcinsel haklarýna karþý bir anayasa deðiþikliði kampanyasý baþlatmaktan bahsediyorlar.
KAOS GL 23/25
Oregon: Muhafazakarlar vargüçleriyle “Azýnlýk Statüsü ve ÇocuklarýnKorunmasý” adlý yasayý Kasým seçimlerine yetiþtirmeye çalýþýyorlar. Bu giriþim ilkokullarda eþcinselliði onaylayan ber eðitim yapýlmasýný yasaklayabilir ve eþcinsellerin özel olarak korunmasýný saðlayacak herhangi bir vatandaþlýk haklarý yasasýný engelleyebilir. Hawaii: Eyalet Anayasa mahkemesi, Haawaii hükümetinin gay çiftlere evlenme hakký vermeyerek ayrýmcýlýk uyguladýðý kararýný aldý. Eðer eþcinsel evlilikler eyalet tarafýndan tanýnacak olursa, belki de pek çok gay Honolulu’ya yýldýrým nikah törenleri için gidip, sonra da evliliklerinin geçerli olmadýðý þehirlerine geri dönecektir. Kuzey Carolina: Geçen yýl, diðer bir erkekle yaþayan Fred Smith’in elinden iki oðlunun vesayeti alýndý; þimdi davasý temyiz mahkemesinde. Eþcinsel anababalarýn bir çocuðun vesayetini üstlenmeye uygun olup olmadýðýna iliþkin tartýþmalar gay aktivistlerin arasýnda gittikçe önem kazanan bir mesele. V Eþcinsel evlilikleri yasaklayan yasalarý çýkmak üzere olan eyaletler: Californiya, Missouri, Illionis, Michigan, New York, Delaware, Pennsylvania. O Eþcinsel evlilik yasaðýný getirmiþ olan eyaletler: Alaska, Idoha, Utah, Arizona, South Dakota, Kansas, Oklahoma, Tennessee, Georgia, South Carolina. Sodomi (anal iliþki)’nin yasak olduðu yerler: Florida, Georgia, Alabama, Mississippi, Louisiana, South Carolina, North Carolina, Virginia. Sodominin yalnýzca ayný cinsten kiþiler (eþcinseller) arasýnda yasak olduðu yerler: Idoha, Utah, Arizona, Minnesota, Kansas, Oklahoma, Arkansas, Missouri, Massachusetts. NEWSWEEK SONUÇLARI:
KAMUOYU
YOKLAMASI
%58 gay evlilikler yasal olarak tanýnmasýn diyor %33 ise eþcinsel evliliklerin tanýnmasý gerektiðine inanýyor %44 evlenme de dahil, gay haklarýný destekleyen bir baþkaný desteklemeyeceðini; %23 ise destekleyebileceðini söylüyor. %84 gaylerin eþit iþ olanaklarýna kavuþmasý gerektiðini, %52 ise eþcinsellerin haklarýný güvenceleyen özel yasalara karþý olduklarýný söylüyor. BIRAKIN GAY’LER EVLENSÝN. ANDREW SULLIVAN: “Uçlara itilenlerin tek eþliliðe ve aile yaþantýsýnýn düzenliliðine özendirilmesine yarayabilir.” Anayasa Mahkemesi’nden “bir eyalet hiçbir gruptan insaný yasalarýna yabancý kýlamaz” biçiminde bir açýklama geldi. Bu anýt niteliðinde bir beyanattý. Muhafazakar bir mahkeme, gay erkeklerin ve lezbiyenlerin artýk Amerika’da yabancý sayýlmayacaðýný söyledi. Baþka herkes gibi, eþit yasal korunma haklarýna sahip, eþit yurttaþlardýr dendi. Hiçbir özel hakka deðil, basit olarak eþitliðe sahip yurttaþlar...
Anayasa Mahkemesi’nintarihinde ilk defa olarak, gay erkek ve kadýnlar, Amerika’yý dönüþtürmeye çalýþan bir lobi olarak deðil de, gerçekte olduðumuz biçimimizle görüldük: sayýsýz anababanýn oðullarý ve kýzlarý olarak, diðer herkesin sahip olduðu güçlü ve zayýf yanlarýmýzla ve umutlarýmýzla. Zaten aradýðýmýz, Amerika7da özel bir mevkii deðil; yalnýzca Amerika’nýn tam ve eþit bir parçasý olarak, yalan söylemeye, gizlenmeye ya da ikinci sýnýf vatandaþlar olarak yaþamaya zorlanmadan toplumumuza bir þeyler verebilmek. Ýþte bu yüzden evlilik umutlarýmýzýn odak noktasý olmuþ durumda. Ýnsanlar neden evlenmek istediðimizi soruyor, ama yanýt ortada. Bir insan niye evlenmek isterse iþte o yüzden . Yaþamýmýzýn bir noktasýnda, bazýlarýmýz, gerçekten sevdiði insaný bulma þansýný elde eder. Yaþamýmýzýn geri kalanýný, ailemizin ve tüm ülkenin huzurunda o kiþiye aadamayý isteriz. Bu dünyadaki en baset , en doðal, en insanca yönelimdir. buna nasýl karþý çýkýlabilir ki? Doðru, ilk bakýþta radikal bir öneriymiþ gibi görünüyor, ama biraz daha düþünüldüðünde gerçekte durumun tam tersi olduðu anlaþýlýr. Amerikan tarihi boyunca evlilik hep bir erkekle bir kadýn arasýnda olmuþtur ve toplumumuz pek çok bakýmýndan bu kurum üstüne kurulmuþtur. Bu durumun deðiþmesi de gerekmiyor. Kimse kimsenin ne evlenme hakkýný engellemeye çalýþýyor, ne de herhangi bir kiliseyi doktrinlerini deðiþtirmeye zorluyor. Zaten eþcinsel evliliklerine karþý çýkan görüþler kilisenin ve inançlarýn kendi bünyesinde tartýþýlýyor. Buradaki mesele bu deðil; bu ülkede kilise ile devlet ayrý iki kurum. Bizim tek istediðimiz, devlet resmi evlilik izni veriyorken, gay olan bizlerin de diðer insanlarla eþit muamele görmemiz. Tabii, bazýlarý evliliðin taným olarak bir erkekle bir kadýn arasýnda gerçekmeþmesi gerektiðini savunuyor. Ama yüzyýllar boyu evlilik taným olarak kadýnýn kocasýna yasal bir mülk olarak ait olduðu bir sözleþme olarak sürdürülmüþtü.Ve biz bunu deðiþtirdik. Yüzyýllardýr evlilik taným itibarýyla ayný ýrktan insanlar arasýnada gerçekleþmiþti. Bunu da deðiþtirdik. Bunlerý deðiþtirdik çünkü anladýk ki insanýný deðeri kadýn olsun, erkek olsin, siyah ya da beyaz olsun, deðiþmez. Bir insanýn ýrkýný ya da cinisiyetini baþtan seçemediði gibi, eþcinseliðini de seçemediðini de gördük. Bazýlarý evliliðin yalnýz çocuk yetiþtirmek anlamýna geldiðini söylüyor, ama çocuksuz heteroseksüellerin evlil kalmasýna izin veriliyor, deðil mi? Neden eþcinsel çiftlere farklý davranýlsýn? Diðer leri de gay evliliði serbest býrakmakla çok eþliliði ve benzeri istenmeyen davranýþlarý onaylamak arasýnda hiçbir mantýksal fark olmadýðýný düþünüyor. Ama ister gay ister hetero olsun, çok eþliliði onaylama meselesi ile devletin yurttaþlarý araýnda bir ayýrým yapýp yapamayacaðý sorunu biribirinden çok ayrý. Gay’lerin uðruna savaþtýðý bu dava, aslýnda oldukça muhafazakar bir mesele. Baþkalarýnýn haklarý ya da evliliklerini herhangi bir biçimde deðiþtirme amacýný gütmüyor. Uzun bir süredir topllumun dýþýna itilmiþ insanlar arasýnda tekeþliliði, sadakati ve aile yaþamýnýn düzenlilik ilkesini özendirmeyi hedefliyor. Bundan daha muhafazakar
KAOS GL 23/26
bir tasarý olabilir miydi? Bir muhafazakar, baþka herkes adýna savunduðu aile deðerlerinin gay’lere de ulaþtýrýlmasýna ne diye karþý çýksýn ki? Tabii eðer amacý gay erkekleri ve lezbiyenleri kendi ülkelerinde yabancý olarak yaþamaya zorlamak deðilse. SULLIVAN, The New Republic’in baþyazarlarýndan ve “Virtually Normal: An Argument about Homosexuality” (Neredeyse normal. Eþcinsellik Üstüne bir Tartýþma) adlý kitabýn yazarýdýr. EVLÝLÝÐÝ RAHAT BIRAKIN WILLIAM BENNETT: Evlilik, üzerinde her hak iddia edenin kolayca biçimlendirebileceði keyfi bir yapýlanma deðildir. Eþcinsel evlilikleri savunanlarla buna karþý çýkanlarý biribirinden ayýran en az iki temel mesele var. Birincisi, eþcinsel birlikteliklerin yasalarca tanýnmasýnýn bu kurumu güçlendireceðimi, yoksa zayýflatacaðý mý? Ýkinci mesele ise, temelde evlilik anlayýþý ile ilgili. Eþcinsel evlilik yanlýlarý, evliliði güçlendirme ve yüceltme peþinde olduklarýný söylüyorlar. Bazýlarýnýn gerçek niyeti bu olabilir. Ama þundaneminim ki, gerçekte böyle olmayacaktýr. Düþünün: eþcinsel çiftlerin yasal birlikteliði evliliðin geleneksel tanýmýný parçlayýp, davranýþlarý yönlendiren kurallarý deðiþtirebilir. Dünyanýn tüm büyük dinlerinin öðretilerine karþý gelen edimleri onaylayabilir. Özellikle ginçlere, evlilik ve cinsellikle ilgili çeliþkili sinyaller verebilir ve evliliðin temel iþlevi olan üreme ve çocuk yetiþtirmeyi geiri plana itebilir. Evliliðin tanýmýnýn eþcinsel birliktelikleri de içerek biçimde geniþletilmesi, tanýnmasýný zorlaþtýracak kadar laçkalaþtýrýlmasýna neden olacaktýr. Tanýmýn daha da geniþletilmesine yönelik çabalarýn da bunu izleyeceði muhakkaktýr. Andrew Sullivan hangi insani ilkelere dayanarak baþkalarýný kendisinin istediði yasal ve toplumsal tanýnma arzularýnndan mahrum edebilecektir? Sullivan nasýl olur da bir biseksüelin iki kiþiyle birden evlenmesini evlilik tanýmýndan çýkarabilir? Bu tür bir dýþlama o kiþinin cinselliðini yadsýma anlamýna ðelmeyecek mi? Ayný þey, biribiriyle evlenmek isteyen bir babayla kýzý için de geçerli. Ya da iki kýz kardeþ için... Ya da çokeþli iliþkileri olan erkekler için... Sullivan bu iliþikilerin akýlcý olmadýðnð düþünebilir. Ancak bur kere cinsellikte göreceliði kendi
savunmasýnda kullanarak,, herhangi bir sýnýr çizme ya da ahlaki farklýlýk gözetme yetkisini kaybetmiþ oluyor. Diðer tüm ötekileri / farklý olanlarý dýþarýda býrakmak evliliðin temel bir ögesi. Bu ögenin her zaman partikte geçerli olmadýðý da açýktýr. Ama haklý olarak, arzu ettiðimiz bir idealdir ve çoðu evlilikte ideal olanla norm aynýdýr. Eþcinsel evliliðin savunucularýndan pek çoðu çok basit olarak, bu ideali paylaþmýyor;eþcinsel erkekler arasýndaki rasgele cinsel iliþki olgusu uyu bilinir. Sullivan’ýn kendisi de erkek eþcinsellerin “renkli ve karmeþýk yaþamlarýnýn “ “tekdüze ve ahlakçý bir model”e indirginmesine direnmeleri gerektiðini söylemiþti. Ama o “ tekdüze ve ahlakçý model” topluma fevkalade iyi bir biçimde hizmet etti.” Söylediklerini ispatlama yükümlülüðü, en önemli kurumumuzun üzerinde denenmemiþ ayarlamalar yapmayý önerenlerin omuzlarýna yüklenmeli. Sullivan’ýnla aramýzdaki ikinci temel ayrýlýk, evliliðin derinliklerinde yatýyor. Evlilik üzerinde her hak iddia edenin kolayca yeniden biçimlendirebileceði keyfi bir yapýlanma deðildir. Tanrý tarfýndan ve ahlaki , dinsel, cinsel, ve insani gerçekler üstüne kurulmuþ, saygýn bir konumdur. Evlilik doðal bir teleoloji ( evrenin doðal ilkeleri) üzerine temellendirilmiþtir. Kadýn ve erkeðin biribirinden farklý, biribirini tamamlayýcý doðasý ve biribirini nasýl tamamlayýp geliþtirecekleri üzerine kurulmuþtur. Sayesinde türümüzü çoðaltýp, büyütüp, devamýný saðladýðýmýz kurumdur. Bu tartýþmayý þu an yapabiliyor olamamýz bile ahlaki çöküþümüzün ne kadar derin olduðunu gösteriyor. Daha da kötüsü, geleneskel evlilik anlayýþýný savunan insanlara, çok sýk olarak “homofob”, “eþcinsel avcýsý”, “hoþgörüsüz” ve baðnaz gibi adlar yakýþtýrýlýyor. Dörtbin yýllýk saygýn bir geleneði savunurken böyle adlandýrýlmaktan kurtulamaz mý insan? Bu ülke geniþ, hoþgörülü ve çok çeþitli bir ülke. Amerika’da insanlar istediklerini, geniþ sýnýrlar içinde yapmakta serbesttirler. Bu ülke, en yaþamsal acil destek vermek zorunda olan bir ülke: evlilik, aile, okul, komþuluk, cemaatler gibi. Evlilik ve aile bunlarýn en önemlileri. Ýþte bu yüzden bu kurumlar böylesine yüceltilip saygýyla karþýlanýyor. Bu þekilde de devam etmeliyiz. BENNETT, “Deðerler Kitabý” nýn editörü, ve Amerika’yý Güçlendir’in yöneticilerinden.
BÝLGE KARASU ÖLÜMÜNÜN 1. YILINDA ANIYORUZ! “Uzun Sürmüþ Bir Günün Akþamý”, “Gece”, “Kýlavuz”, “Narla Ýncire Gazel”, “Göçmüþ Kediler Bahçesi”, “Troya’da Ölüm Vardý”, “Kýsmet Büfesi”
KAOS GL 23/27
HETEROSEKSÜELLER DAHİL “Herifi öyle bir korkuttum ki istediğim herşeyi yapacaktı. Penisim sertleşmemişti. Onu becermek beni hiç ilgilendirmiyordu. Kendimi güçlü hissediyordum. Ve ona acı vermek beni heyecanlandırıyordu. Benimkisini onun ağzına vermemin nedeni kendi cinsel tatminimden çok onu aşağılamaktı.” Bir tecavüzcü Aşağıdaki yazı Londra’da erkeklere yönelik tecavüz konulu konferansta aldığım notlar, okuduğum iki-üç kitap ve kendi iş tecrübelerim ile gözlemlerimden çıkardığım sonuçların bir karışımıdır. Erkeklere yönelik tecavüz çok az tartýþýlan bir konu. Bunun en önemli nedeni (1) erkek egemen toplumlarda erkeklerin, tecavüze uðrayabileceklerini kabul etmek istememeleri, (2) erkeklere yönelik tecavüzün çok azýnýn mahkemelere yansýmasý, (3) toplumda açýkça konuþulmayýp tabu olarak görülmesi ve (4) erkeklere yönelik tecavüzün eþcinselliðe baðlanmasýdýr. Tecavüzcü yaþ ve cinsiyet ayrýmý yapmaz. Her erkek bir baþka erkeðin tecavüzüne uðruyabilir. Erkek çocuklarý, fiziksel özürlüler, anestezi altýndaki erkek hastalar, savaþ sýrasýnda askerler ve sivil halk (Bosna’yý unutmayalým), hapishanedeki mahkumlar, gözaltýndakiler (Manisa’daki gençler), kardeþler ve daha niceleri. Yapýlan araþtýrmalar tecavüzün, cinsel zevk ve tatminden çok tecavüze uðrayan kiþiyi aþaðýlamak, ona hükmetmek ile þiddet ve saldýrganlýk amacý güttüðünü gösteriyor. Bir erkek baþka bir erkeðe niçin tecavüz eder? Erkeklere yönelik tecavüz olayý, cinsel içeriðinden dolayý, konu ile ilgili fazla bir bilgisi olmayan kiþiyi, tecavüz edenin eþcinsel olduðu sonucuna götürebilir. Bunun bir öte noktasý tecavüzcünün amacýnýn cinsel tatmin olduðunun sanýlmasýdýr. Ancak bu durum 4 veya 60 yaþýndaki bir erkeðin neden tecavüze uðradýðýný açýklamaktan uzaktýr. Bu tür insanlar cinsel cazibeleri olduklarý için deðil, kendilerini saldýrý karþýsýnda koruyamadýklarý için seçilirler. Araþtýrmacý Richie McMullen’a göre (Male Rape, 1990) erkeklere tecavüz edenlerin büyük bir çoðunluðunu heteroseksüeller oluþturuyor. Groth ve Burges, 16 erkek tecavüzcü üzerinde yaptýðý araþtýrma sonucunda tecavüzün ardýnda yatan beþ ana etmen saptamýþ:
1.Kontrol:Bütün tecavüzler bir güç gösterisidir. 2.Ýntikam:Bazý tecavüz olaylarýnda saldýrgan kurbanýna kýzgýndýr ve öç almak istemektedir. 3.Sadizm:Bazý tecavüzcüler saldýrgan duygularýný erotize eder ve kurbanlarýnýn cinsel tacýze uðramasýndan zevk alýrlar. 4.Çeliþki:Bazý tecavüzcülerin saldýrýsýnýn arkasýndaki neden kendilerinin çeliþkili ve çözümlenmemiþ cinsellikleridir. 5.Statü:Bazý durumlarda, örneðin toplu tecavüz olayýnda kiþi, arkadaþlarý tarafýndan kabul görme veya grup içinde söz sahibi olma amacýný taþýr. Tecavüze uðrayan eþcinseller. Tecavüze uðrayan bir çok gay uðradýklarý saldýrýdan dolayý kendilerini suçlayabilirler. “Eðer gay olmasaydým bu baþýma gelmezdi”, “eðer o parkta gece yarýsý dolaþmasaydým bu olmazdý. Kendim ettim, kendim buldum”. Gay olmak ya da belli bir saatte belli bir yerde bulunmak deðil, tecavüzün kendisi yanlýþtýr. Koþullar ne olursa olsun herkesin hayýr deme hakký vardýr. Bazý gayler de cinsel fantazilerinde tecavüz yer aldýðý için kendilerini suçlar ve tecavüz olayý gerçekleþtiðinde buna kendilerinin yol açtýðýna inanýrlar. Ancak unutmamak gerekir ki fantazilerimiz bizim kontrolümüz altýndadýr ve bunlara biz þekil veririz. Oysa tecavüz olayýnda kendi rýzamýz ve kontrolümüz söz konusu deðildir. Fantazi ve gerçek birbirinden farklýdýr. Gayler bazý zamanlar kendi sevgililerinin tecavüzüne uðrayabilirler. Bir gay bir iliþkiye kendi rýzasý ile girebilir, cinsel iliþkinin bir bölümünde hayýr diyebilir. Kiþi rýzasýný geri çektiði halde sevgilisi ya da herhangi bir kiþi cinsel iliþkiye devam ettiði anda olay tecavüze dönüþür.
KAOS GL 23/28
Diðer bir konu ise bütün gaylerin anal iliþkiye girmekten hoþlandýðý önyargýsýdýr. Ancak bu her gay için geçerli deðildir ve bazý gayler kendilerinin hoþuna gitmese de sýrf sevgililerini düþündüklerinden bu durumu kabul ederler. Bu tür bir rýza ile ilgili en önemli nokta genellikle bir tür þantajý içermesidir. “Eðer seni yapmamý istemiyorsan, bu iliþkiyi sürdürmenin bir anlamý yok. Ýliþkimiz biterse bu senin yüzünden olacak.” Bir iliþkinin sürmesi için ödenmesi gereken bir bedel varsa, bu iliþki tek taraflý ve dengesizdir. Sevgililerinin pahasýna cinsel tatmin arayanlar aþýk deðil tecavüzcüdür. Sýrf düzenli bir iliþki içinde olduklarý için bazý gayler eþleri üzerinde sýnýrsýz cinsel haklara sahip olduklarýný düþünebilirler. Ancak her cinsel iliþki kendi dinamiði içinde karþýlýklý, tam ve özgürce verilen bir rýzayý içerir. Dün akþam evet denmiþ olmasý bu akþam için de evet demek deðildir. Tecavüze uðrayan heteroseksüel erkekler. Heteroseksüeller için tecavüze uðramak kendi cinslerinden biriyle ilk cinsel deneyimleri olabilir. Saldýrýnýn cinsel niteliðinden tiksinir ve özellikle de tecavüzcünün gay olduðu sonucuna varabilirler. Cinsellikleri konusunda þüpheye düþüp kendilerinin gay ya da biseksüel olduklarý sonucuna varabilirler. Diðer bir korkularý ise eþcinsel gibi göründükleri! ve saldýrýnýn arkasýnda yatan nedenin bu olduðudur. Bu þüphe kiþinin daha önce eþcinsel nitelikli bir fantazisi varsa daha da güçlenir. Diðer yandan kiþi kendi cinsel kimliðinden emin deðilse tecavüz olayýný kendi eþcinselliðinin onaylanmasý olarak da algýlayabilir. Tecavüze uðrayan heteroseksüel erkeklerin ileriki dönemlerde eþcinsel iliþki aramalarý olasýdýr. Sagarin’in araþtýrmasýna göre bazý heteroseksüel erkekler tecavüz sonrasý eþcinsel bir yaþam biçimini kabul edebilirler. Bazý heteroseksüel gençler tecavüz dahil çeþitli cinsel tacizler sonucu fahiþeliðe itilmiþtir. Bu sonradan kazanýlmýþ cinsel kimlik kiþinin gerçek kimliðini kýsa veya çok uzun süre gözardý etmesine neden olur. Heteroseksüel erkekler tecavüz sonrasýnda karþý cins ile iliþkiye girmekte zorlanabilir. Özellikle tecavüz sýrasýnda þiddet kullanýlmamýþsa kendi erkekliklerinden þüphe duyarlar. Korku içinde donup kalmalarýný bir zayýflýk olarak görürler. Geçmiþte eþcinsellerden nefret ediyorlarsa, bu olay tecavüz sonrasýnda (ne kadar eþcinsel iliþkiye girmek konusunda bir istek de olsa) daha da artar. Bir çok heteroseksüel erkek tecavüz sonrasý iktidarsýzlýk çekebilir. Bu durum kiþilerin travmalarýný daha da arttýrýr. Cinsel uyarýlma ve rýza. Erkeklerin hangi koþullarda cinsel yönden uyarýldýðýna bakmadan önce kýsaca ‘iliþkiye rýza gösterme’ kavramýna bakalým. Bir cinsel iliþkiye rýza gösterilmesi kabul etme, onaylama anlamýna gelmektedir. Ancak rýza gösterme ile rýza göstermeme arasýndaki sýnýrlarý belirlemek oldukça zordur. Bu belirsizlik kimi zaman tecavüze uðrayan kiþinin aslýnda rýza gösterdiði gibi bir sonuca yol açabilir. Örneðin insanlar kendilerini tehlike altýnda hissettiklerinde belli hareketlere ‘rýza’ gösterebilirler. Bu tür bir rýza özgürce verilenlerden farklý olarak ‘hayatta kalmak’ için gösterilmiþtir. Özgürce verilen rýza, kiþinin herhangi bir tehdit ve tehlike altýnda olmadan kendi adýna baþka bir kiþiyle olma kararýný vermesi, bunu seçmesidir. Eðer bir
iliþkide hayatta kalabilmek için verilen rýza sözkonusuysa orada ‘özgür rýza’ yoktur. Ýster mahkemede olsun, ister kendi kendileriyle olan hesaplaþmalarýnda olsun rýza konusu tecavüzcü için önemlidir. Ayný nedenden dolayý, kurbanlarýný dikkatlice seçerler. Bu demektirki hedefleri genellikle eþcinseller ya da eþcinsel gibi görünenler, narin yapýlýlar, çocuklar, erkek fahiþeler ve özellikle de olayý örneðin polise ya da baþka bir kuruma bildiremeyecek ya da inandýrýcýlýklarý þüpheli! olanlar olacaktýr. Toplumun genelinde özellikle eþcinsel erkeklerin bunu hakettiði ve cinsel bir yaklaþýmda bulunduklarý için baþlarýna bu iþin geldiði düþünülebilir. Ayný þekilde eþcinsellere dayak atýlmasý gibi bir durumda böyle bir yaklaþým savunma amaçlý olarak gösterilmeye çalýþýlýr. Tecavüze uðrayan erkekler çeþitli nedenlerle tecavüze rýza gösterdikleri doðrultusunda bir kanýya kapýlabilirler. Bunun belli baþlý nedenleri þöyledir: 1.Cinsel olarak uyarýlmýþlardýr, 2.Penisleri sertleþmiþtir, 3.Boþalmýþlardýr. Tecavüze uðrayan erkekler yukarýdaki maddelerden biri ya da hepsi tecavüz sýrasýnda söz konusu olduðu için tecavüzün gerçekleþmesini istedikleri ya da bundan zevk aldýklarý kanýsýna kapýlabilirler. Bu düþüncenin nedeni cinsel olarak uyarýlmanýn kafalarda rýza gösterme, zevk ve arzu duyma ile iliþkilendirilmesinden kaynaklanmaktadýr. Cinsel uyarýlma rýza göstermek demek deðildir. Tecavüze uðrayan erkeklerin anlamasý gereken bir nokta, ayný þekilde rýza göstermenin cinsel olarak uyarýlma anlamýna da gelmediðidir. Unutmayalým ki kimi zaman erkekler seviþmek istemelerine raðmen bunu yapamayabilir ya da ereksiyon olamayabilirler. Erkeklerin aþýrý tehlike, kýzgýnlýk ve endiþe gibi ciddi duygusal travmalar sýrasýnda penislerinin sertleþtiðini ünlü araþtýrmacý Kinsey (1942) ortaya koymuþtur Kinsey araþtýrmasýnda erkeklerin ereksiyon ve boþalma dahil cinsel olarak zevk duyduklarý duygusal anlarýn bir listesini vermiþtir. Bu listede korkmak, cezalandýrýlma, kýzgýnlýk ve kendilerine baðrýlmasý gibi durumlar da yer almaktadýr. Ayný þekilde Beach (1980) köpeklerin kendilerine saldýrýldýðýnda, kýzdýklarýnda ya da korktuklarýnda ereksiyon olduðuna dikkat çekmektedir. Araþtýrmanýn sonucuna göre bazý kadýn ve erkekler tecavüz sýrasýnda cinsel bir tepki verebilirler. Burada tecavüze uðrayan erkeklere hatýrlatýlmasý gereken en önemli nokta tecavüz sýrasýnda cinsel olarak uyarýlmalarý, penislerinin sertleþmesi, hatta boþalmalarý olaya rýza gösterdikleri ya da olaydan sorumlu olduklarý anlamýna gelmediðidir. Olay tamamen erkek fizyolojisi ile baðlantýlýdýr. Bir çok erkek tecavüz sýrasýnda mücadele etmenin, olaya karþý koymanýn mümkün olduðunu düþünebilirler. Bunun nedeni tecavüz olayýný sadece fiziksel açýdan görmeleridir. Tecavüz sonrasýnda bir çok erkek karþý koymadýklarý için kendilerini daha az erkek hissedebilir ve daha ileriki yaþamlarýnda ya pasif bir rol üstlenirler ya da aþýrý sert olup þiddete bile baþvurabilirler. Bazý erkekler bu iki nokta arasýnda gidip gelebilir ya da tecavüze uðradýklarý yere geri dönüp tecavüzcüyü dövmek ya da öldürmek amacý güdebilirler. Bu ikinci nokta genellikle heteroseksüel erkekler için geçerlidir. Ancak kimi zaman gayler de ayný yola baþvurabilirler. Bütün tecavüz olaylarýnda güç kullanýmý sözkonusudur. Bu güç, fiziksel þiddet
KAOS GL 23/29
kullanýmýnda olduðu gibi göz ile görülür bir durum olmayabilir. Herhangi bir tecavüz sahnesini kafamýzda canlandýrmaya çalýþtýðýmýzda gözümüzün önüne gelen ilk sahne bir kiþinin tecavüzcüye karþý mücadelesi ve bir süre sonra tecavüzcünün güç kullanarak hedefine ulaþmasýdýr. Ancak gerçek hayatta bu sahne azýnlýkta kalmaktadýr. En çok kullanýlan güç biçimi fiziksel deðil sözel yani tehdit, þantaj ve ikna yoluyla kullanýlandýr. Tecavüze uðrayan bir çok erkek gözle görülür bir þiddet uygulanmadýðý için tecavüze uðramadýklarý ya da yeterince mücadele etmedikleri için tecavüze kendilerinin meydan verdiklerini düþünebilirler. Özellikle mahkemelerde, ki erkeklere yönelik tecavüzün çok azý mahkemelere yansýmaktadýr, bu kiþilerin inanýlýrlýðý gösterdikleri mücadele ile ölçülür.
Erkeklere yönelik tecavüz konusuna ileride tekrar gelmek istiyorum. Konuyu bitirmeden önce çok önemli bir noktaya daha deðinmek istiyorum. Tecavüze uðrayan erkeklerin bir kýsmý ereksiyon olmanýn yaný sýra boþalabilirler. Ancak boþalmak (ejekülasyon) ve orgazm ayný þey deðildir. Orgazm kiþinin tam anlamýyla rýza gösterdiði bir iliþki içinde kendi ve karþýsýndaki kiþiyle tam bir uyum içinde olup zevk almasýdýr. Orgazm olan kiþi kendini iliþki sonrasýnda mutlu hisseder. Tecavüze uðrayan bir erkeðin boþalmasý fizyolojik bir olay olarak bunun tam tersidir. Not:Konu ile ilgili olarak yazýþmak ya da daha fazla bilgi almak isteyenler KAOS GL Londra adresine yazabilirler.
Nedim B. /Londra
ERKEKLERE TECAVÜZ SUÇ ÝSTATÝSTÝKLERÝNDE GÝZLENÝYOR Erkeklerin de aynen kadýnlar gibi ýrzlarýna geçilme riski taþýdýklarý, bu konuda þimdiye kadar yapýlan en kapsamlý araþtýrma sonucunda ortaya çýktý. Araþtýrma sonuçlarýna göre istatistiklerde gözükenden çok daha fazla sayýda erkek kurban var ve bunlarýn çoðu, kadýn kurbanlarýnkine benzer ruhsal travmalar geçiriyorlar: Depresyon, intihar, yalnýzlýk ve sinirlilik… Pek çoðu olayýn üzerinden yýllar geçmesine karþýn, polise açýklamaktan utandýklarý olayýn hala etkisi altýndalar. Ýngiliz “Channel 4” televizyonunun Dispatches adlý programýnda, bir kaç gün önce gösterilen yapýmda, köpeðini parkta dolaþtýran 30 yaþýndaki bir adamýn iki kiþi tarafýndan nasýl býçak zoruyla ýrzýna geçildiði anlatýlýyor. Ama erkeklere yönelik ýrza geçme olaylarýnýn üçte ikisi kurbanýn bir tanýdýðý tarafýndan gerçekleþtiriliyor. Evli bir kadýnla iliþkisi olan bir polis memuru, kendisini karýsýyla birlikte yakalayan öfkeli bir koca tarafýndan iðfal edilmiþti. Bir rugbi oyuncusu ise iki takým arkadaþý tarafýndan duþlarda ýrzýna geçildiðinde nasýl “korku, aþaðýlanma ve ihanet” duygularý hissetiðini anlatýyor. 130 kiþi üzerinde yapýlan araþtýrma saldýrganlarýn yarýsýnýn heteroseksüel olduðunu ortaya koyuyor ve dolayýsýyla da erkeklerin ýrzýna yalnýzca eþcinseller tarafýndan geçildiði biçimindeki yerleþik kanýyý yýkýyor. Konunun uzmanlarýndan David Canter, “Bir erkeðin baþkasý tarafýndan ýrzýna geçilmesi, cinsel bir eylem deðil, bir þiddet eylemidir.”, diyor. Aslýnda Ýngiltere’de erkeklere tecavüz edilmesi geçen Kasým ayýna kadar ýrza geçme suçu kapsamýnda kabul edilmiyordu. Bu tarihte kabul edilen yeni ceza yasasý, “ýrza geçme”yi, rýza olmadan vajinaya ya da anüse girilmesi olarak tanýmladý bu tariten önce erkeklerin ýrzýna geçenler oðlancýlýk suçundan en fazla on yýl hapis cezasýna çarptýrýlýyorlardý, þimdi ise ýrza geçme suçundan ömür boyu hapis cezasýna çarptýrýlabilecekler. Geçen ay 26 yaþýndaki Andrew Richards Ýngiltere’de baþka bir erkeðin ýrzýna geçmeye teþebbüste bulunan ilk erkek oldu. Richhards’a verilecek ceza bu günlerde açýklanacak. Polis yetkilileri, erkeklere yönelik ýrza geçme olaylarýnda rekor düzeyde artýþ olduðunu kaydediyorlar: Geçen yýl Londra’da 40, Manchester’da 17 böylesi olay kayýtlara geçti. Ama Dispatches’da, polis yetkililerinin bu suçu hala yeterince ciddiye almadýklarý belirtiliyor. Söz konusu araþtýrmaya konu olan 130 kiþiden yalnýzca beþi, polise gittiðini söylemiþti. Araþtýrma ayrýca saldýrýya uðrayan “gerçek erkeklerin” direndikleri þeklindeki efsaneyi de yýkýyor. Pek çok kurban, olay sýrasýnda çok korktuklarýný söylüyorlar. Pek çoðu tecavüzün yanýsýra dayak, býçaklanma, boðazlanma gibi baþka þiddet eylemlerine de maruz kalýyorlar. Araþtýrma ayrýca oral sekse zorlanma ve anüse çeþitli cisimler sokulmasý gibi baþka cinsel taciz biçimlerinin de çok yaygýn olduðunu ortaya koyuyor. Kuzey Londra Üniversitesi’nde görevli Profesör Sue Lees, erkeklere yönelik ýrza geçme olaylarýnýn kayýtlara yeterince geçirilmemesini, 20 yýl önce kadýnlara yönelik ýrza geçme olaylarýnýn kayýtlara yeterince iþlenmeyiþine benzediðine iþaret ediyor. Bir polis yetkilisi ise, “Bu ülkede cezadan yakayý sýyýrmanýn en kolay olduðu suçlarýn arasýnda erkeklere yönelik tecavüz olaylarý da yer alýyor. Þu anda, bu suçu iþleyip de mahkum olma olasýlýðý çok az”, diyor. Vince, erkeklerin de ýrzýna geçildiðini hiç duymamýþtý.. Böyle þeylerin olmadýðýný sanýyordu. Ta ki kendisinin de ýrzýna geçilinceye kadar. Ýki yýl önce otoparkta karanlýk bir merdiven altýnda býçak zoruyla tecavüze uðradý. Tam herþeyin bittiðini sanýrken merdinvenlerden bir kez daha aþaðý indirilip bir kez daha ýrzýna geçildi:
KAOS GL 23/30
“Kendimi nasýl hissettiðimi anlatamam. Çok ama çok korkunçtu. Býçaðýný boðazýma dayamýþtý ve beni öldüreceðini sanýyordum.” Sonunda Vince’i býraktýlar: “Koþarak kaçtým. Eve gittim. Ýðrenmiþtim. Bayýldým.” Ertesi gün kýz arkadaþýna baþýna gelenlerden söz etti ve birlikte polise gittiler. Derhal yakalanan saldýrganýn uzun bir sabýka listesi vardý. Ama saldýrganýn tutuklanmasýyla birlikte Vince’in karþýlaþtýðý zorluklar bitmedi. Sanýk suçsuz olduðunu öne sürüyordu ve Vince, ýrzýna geçilen kadýnlarýn baþýna geldiði gibi, sanki kendisi yargýlanýyormuþcasýna sürekli sorguya çekildi. Olay günü Vince bir barda uyuþturucu satýn almak istemiþ ancak parasýný alan kiþi kaybolmuþtu. Yanýna yaklaþan baþka biri, dolandýrýcýyý nerede bulabileceðini bildiðini söyledi. Birlikte gittikleri yerde kimse yoktu. Vince evine dönmek üzereyken yanýndaki kiþi býçak çekti... Saldýrgan sonunda 10 yýl hapis cezasýna çarptýrýldý.Polise, “Hapiste istediðimi elde edebilirim”, demiþti. Þimdi 28 yaþýnda olan Vince hala iki yýl önce baþýna gelenlerin etkisi altýndan kurtulmaya çalýþýyor. Ruhsal danýþmana gitti, bir ara kendini içkiye verdi ve þimdi doktor tavsiyesiyle sakinleþtirici kullanýyor.Kýz arkadaþýyla iliþkisi sona erdi ve kendine yeni bir sevgili bulamadý. Geceleri tek baþýna dýþarý çýkmaktan korkuyor. Tek tesellisi iþini kaybetmemiþ olmasý. “Bütün zamanýmý eðlenerek geçirirdim. Þimdi tek baþýma zaman geçiriyorum. Çok seyrek kendimi iyi hissediyorum; altý haftada yalnýzca hafta...” Yukarýdaki yazý SiyahBeyaz Gazetesinden alýnmýþtýr.
ERKEK ÖZGÜRLÜÐÜ Bir çok genç erkek, babalarý ve dedeleri tarafýndan inþaa edilen ‘erkeklik hapishanesinde’ sýkýþýp kalmýþtýr. Bu hapishanenin gardiyanlarý kardeþleri, amcalarý ve kuzenleridir. ‘Erkek adam’ olmaktan uzak ilk zayýflýk anýnda ya kendi kendilerini uyararak ve saldýganlýk göstererek kimliklerini ispatlarlar ya da diðer gardiyanlar tarafýndan gerekirse þiddet kullanýlarak hizzaya girmeleri öðretilir. Kimi zaman bu genç mahkum kimi zaman onlara teþekkür bile eder. Her þeyin üstünde, erkek kalmak, erkek gibi görünmek, erkek gibi konuþmak ve iþitmek vardýr. Bu durumu tehdit edecek herhangi bir þeye karþý mücadele etmeleri gerekmektedir. Bu hapishanenin içinde hiyerarþik bir yapý vardýr. En tepede sert erkek, en aþaðýda ise yumuþak erkek durur. Sert erkek güç kullanarak yerini korur. Öte yandan yumuþak erkek baþka yeteneklerini kullanarak üste çýkmaya çalýþýr. Bu kimi zaman para ya da kabul gören baþka bir semboldür. Böylece yumuþak erkek sert erkeði, örneðin para ile satýn alýr ve onun üzerinde güç sahibi olur. Bu hapisanenin mahkumlarý bu oyunu oynamaktan çoðunlukla çok memnundur. Mahkumlarýn iþ birliði olmasa bu hapisane çöker. En ilginci de bu insanlarýn hem mahkumu hem de gardiyaný oynamalarýdýr. Kimi zaman bazý erkekler kendilerinden beklenen erkek rolünü oynamak istemezler ve kurallarý hiçe sayarlar. Böylece de mahkum-gardiyan çetesinin þiddetini üzerlerine çekerler. Eðer çete bu erkekleri hizzaya getiremezse onlardan en kýsa zamanda hapishaneyi terk etmeleri istenir. Terk edenler erkeklikten bihaber olmakla nitelendirilir. Bu etiket hapiste kalanlarýn kendilerini iyi hissetmelerine neden olur ve kapýlarýný kapayýp oyunlarýna geri dönerler. (Nedim B.)
Not: Bu konuyla ilgili olarak 14. sayýmýza bakýlabilir.
KAOS GL 23/31
İSTANBUL KANATLARIMIN ALTINDA EŞCİNSELLİK İSE AYAKLAR ALTINDA atilla karakış Geçen sayımızda “Değinmeler”de bahsedilmişti. Birçoğunuz da medyadan takip etmişsinizdir. Türk Sineması uzun zamandan sonra seyircisiyle buluştu ve ardından bir gürültüdür koptu. “İstanbul Kanatlarımın Altında” adlı bu film Mustafa Altıoklar’ın bir kaç yıla yayılmış bir çekim macerasından sonra tamamlanabilmiş. Akıllıca bir promasyon çalışmasıyla vizyona sokuldu. Amerikan sinemacılarının bütün taktikleri kullanıldı. Film bir şarkıya klip oldu, Türk sinemasında fazla rastlanmayan soundtrack’ı piyasaya çıktı, tv. kanallarında reklamı çıktı vs… Önceleri film eleştirmenleri “beğendim” ya da “beğenmedim” türü yazılar yazıp geçmişlerdi. Bu arada sinema seyircilerinin de ilgisine maruz kalmıştı. “Tarihten bir dönem” genelde Türk Sinemasının uzak durduğu veya eline yüzüne bulaştırdığı bir olaydır. Bazı teknik becerisizlikler dışında (evlerin toplu çekiminde maket olduklarının bariz belli olması gibi) tarihsel dönem filmi olmanın üstesinden gelen bir filmdi.
karşı karşıya kalınması işten bile olmayacak. Ayrıca A.O.Güner’in padişahın oğlancı gösterildiğine dair yargısı ise padişahını asla pasif düşünemediğinin aktif bir eşcinsel olarak gösterildiğine kanaat getirdiğinin kanıtı. Hiçbir eşcinsel yatak sahnesinin olmadığı bir filmde padişahının aktif olarak gösterildiği yargısına nereden varıyor, bu da ayrı bir muamma. Filmi eşcinsellik imasından dolayı eleştirenlerin yanısıra Evrensel gibi bazı gazetelerde filmi savunma maskesi altında filmi eleştirenlere saldırırken ne yazıkki eşcinselliği kullanıyor. Sizin leke süremediğiniz padişahlarınızın çoğu eşcinseldi demeye getiriyor. Büyük olasılıkla saptaması doğru ama eşcinselliği o dönemi eleştirmek için kullanması da geri kafalı olarak gördüğü kişilerle aynı sınıfa girdiğinin göstergesi.
Filmi savunmak isteyenlerin büyük bir çoğunluğu da Hazerfan Ahmet ve Lagari Hasan’ın uçma meraklarının eşcinsellik için aynı şeyi düşünüyor. Yani eşcinsellik kötü, etrafında o dönemi, Osmanlı Sarayının iktidar oyunlarını utanılması gereken, kişinin olumsuz bir özelliği olan bir şey perdeye getiren film önceleri seyircinin yoğun ilgisi olarak görüyorlar. Onlara göre filmde yer alan eşcinsellik dolayısıyla gündemde iken “4. Murat bu imajı bir varsayım ve bu filme eksi bir puan filmde eşcinsel gösteriliyor. Bu film getiremez. Eşcinsellik kötü ama kaçınılmaz tarihimize hakaret ediyor” diyen birileri bir gerçek. Korktuklarından mıdır nedir, 4. Padişahın çıktı. Bundan sonra olaylar hızla Murat’ın da eşcinselliği dışında iyi biri eşcinselliğinin gelişmeye başladı. Birbirine hakarete olduğu hatta bunun zaten filmde varan diyaloglara girdi kimileri. Bir kaç gösterildiğini belirtiyorlar. iması bile ilde de filmin gösterimi “yasak”landı. insanları rencide Filme saldıranların, filmde gösterilen, O sıralarda basında yer alan haberiktidarın kullanımın, dinin devlet ediyor, üzerindeki gücünün ve gericiliğin yol açtığı yazılardan bazıları şöyleydi: tarihe hakaret oluyor. bilimsel kayıpların sorgulanmasından korkuları ama bunu dile getirmeyecek 29 Mayıs akşamı A Takımı programında kadar kurnaz oluşlarından dolayı filmde dönemin padişahı 4. Murat’ın eşcinselliği kullandıklarını düşünüyorum. olası bir cinsel eğilimi ile ilgili imalı bir Eşcinsellik şamar oğlanı görevini görüyor. Aydınından sahne üzerine Kültür Bakanı Agah Oktay Güner köpürdü ve gericisine, halkın çoğunluğuna kadar eşcinsellik tasvip tarihimize hakaret ettirmeyeceğini söyledi. edilmeyen, kimilerince hastalık, kimilerince sapıklık olarak görülen bir olgu. Filmde uçmaya çalışanların engellenmesi Kültür Bakanlığı’nın maddi katkı sağladığı, 10. Haftasında ilkokul yıllarımızdan beri bildiğimiz bir şey. Bu gerçeği ulaştığı 306 bin seyirciyle gişe rekorları kıran İstanbul örtbas edemeyeceklerine göre filmi nasıl çarpıtabilirlerdi ki? Kanatlarımın Altında filminde, Osmanlı Hanedanının 17. Ya da 4. Murat’ın öldürttüğü insanların çokluğu herkes Padişahı 4. Murat’a “eşcinsel” benzetmesi yapılması tarafından bilinirken yok öyle bir şey diyemeyeceklerine Kültür Bakanı A.O.Güner’i kızdırdı. Güner’in birim göre kendilerince pis bir şey olan eşcinsellikten yöneticileriyle yaptığı toplantıda, “Kimsenin bir padişahı kurtarsınlardı bari. oğlancı göstermeye hakkı yoktur” sözleriyle kızgınlığını dile getirdiği öğrenildi. Eşcinselliğini haykıran bizlere “neden cinsel kimliğinizi bu kadar ön plana çıkarıyorsunuz” diyenlerden acaba kaçı Bana ters gelen, bu gibi filmlerde devlet desteği, parası ile “film 4. Murat’ı eşcinsel göstermişse göstermiş, bunda ne tarihimize, tarihi büyüklerimize, ters muhayele gücü ile var böylesi yaygara koparacak, eşcinselliğin neresi kişiye sövülmesi ve toplumumuza sapık tercih mesajları hakaret” diyebildi mi? Yoksa onların kabul ettiği hakaret verilmesidir. betimlemesini kullanıp kıs kıs güldü mü? Padişahın eşcinselliğinin iması bile insanları rencide ediyor, tarihe hakaret oluyor. Kaldı ki eşcinselliği açık açık gösterilse 2 Temmuz’dan sonraki en büyük tahrik olayıyla