D E "V DEVRiMCi
.
.
LlS LiSEL.iL.ER
Mayis'ta JllanlaraJ
i'
MERHABALAR Dördüncü sayiyla karsinizdayiz. Yogun bir süreçten geçtik ve önümüz 1 Mayis. Konusarak degil, yaparak bir süreç yas'iyoruz. Halklarin kardesligi için, baris için, militarizme ve irkçiliga karsi sicak bir evreden geçtik. Yaklasan 1 Mayis'i da bu hedefler ugruna mücadele ederek geçirecegiz.
içiNDEKiLER 1
PANORAMA 1 Mayis'al Deniz Olmayal
2
GONDEM Yikim Devam Ediyor
4
ELESTiRi Kürt Sorunundan
Bagimsiz
Emperyalizmin yanisira, milliyetçilige ve darbecilige karsi mücadele etmeden Deniz HABER YORUM Boya olunamaz diyoruz. Demokrasi, devrim ve özgürlük için mücadele edenler açisindan, "Yasasin Türk-Kürt Halklarinin Kardesligi" -ÖSS Sinav (Kod 739) denilerneden bir mücadele söz konusu olamaz.
Deniz Olunmazi
KORSO
Dergimiz yazarlarindan Irem Sezgin ve Nispet, Ilkay ve Elvan yoldaslarimiz bunun bilinciyle hepimizin yaptigi gibi Newroz gösterilerindeki yerlerini aldilar ve ardindan tutuklandilar. Dergimizin bu sayisina onlari selamlayarak baslamak istiyoruz.
Hepimiz Tembeliz
Kavganin kizilliginda besinci sayimizda bulusmak dilegiyle...
HABER
Senlige Davet Geleneksel ['-'lersinDevrimci Liseliler senligi 23 Nisan Çarsaniba günü yapilacaktir, Bu yil 3, düzenlenen senliginiizi "Esitlik Adalet Özgürlük Istiyoruz" siarimizla gerçeklestiriyoruz, Senlik programi: i-açilis ve saygi durusu
KADiN
12
Yeni Günün Adi
13
Geliyoruz Zincirleri
Kira Kira
14
YORUM Itaat Etmiyoruz
1&
HABER Irak'ta I,gale Son KOLTOR
SANAT
PANO
18
MART
21
Esitlik Özaürlük Adalet icin
Devrimci Lise/i/er yayin
Yerel
Demokratik lise. sinavsiz üniversite, esitlik-adalet-özgürlük isteyen tüm liselileri senliginiize davet ediyoruz.,
adina sahibi; Yaman Yildiz Sorumlu Yazi Isleri Müdürü; Özgür Cafer Kalafat Basildigi Yer; YÖN MATBAASI Irtibat Adresi; Hüseyinaga Mah. Balo Sk. No: 29/2 Beyoglu .Istanbul
Konferans
Tarih: 23,04,2008 Saat: 13:00
KURTULUS Yayincilik
Salonu
17
Bir Çift Beyaz Güvercin
S-müzik ve siir dinletisi
Yer: Kristal-Is
9
10
2-slayt gösterinii 4-tiyatro göstei'imi
7
ORTA SAYFA BirDönemecin E,lglnde
Mart'in Kizil Safagi
3-konusnialar
5
Subat 2008 Fiyati: 1 YTL
DEVRIMC"ISELILER
1 Mayis'a! Deniz Olmaya! Y eni bir sayi ile tekrar karsinizdayiz. Panorama yazimizi hem bir ay içerisinde olan güncel gelismelere hem de önümüzde duran önemli'günlere, bu gelismelerin etkisine ayirmak istedik. Hatirlayacaginiz üzere geçtigimiz sayimizda "basörtüsü" tartismalarina iliskinfikrimizi, ve bu tartismanin gerçek çözümünün nasil olacagini belirtmistik. Buna karsilik, egemenler hem bu çözümün yanindan geçmedigi gibi, yargitayin YÖKkararini veto etmesiyle üniversite kapilari tekrar basörtülü ögrencilere kapatilmis oldu. Ülkenin bas belasi "filleri" tepismeye devam ediyor. Biryandan AKP hükümeti isçiler ve ezilen halklar üzerinde terör estirmeye devam ediyor, ama diger yandan Türkiye tarihinin en önemli kont-gerilla örgütü Ergenekon'a göstermelik de olsa operasyon düzenliyor. Buna karsilik ülkenin diger fil takimi da, destekleyelim ya da desteklemeyelim, seçimlerde %47 oyaimis ve hükümette bulunan parti hakkinda kapatma davasi açtiriyor. Daha da ilginci cumhurbaskani hakkinda "siyasi yasak" talebi ile dava açilmasini da mümkün kildiriyor ayni fil takimi. Sonuç ne mi? Filler tepisirken olan yine çimenlere oluyor. Birileri darbe planlari yapiyor, AKPisçilere ve ezilenlere saldirmaya devam ediyor. Newroz alanlarinda kadin, çocuk demeden herkesi polis copundan ve kursunundan geçiriyor, SSGSS eylemlerinde emekçilere gaz bombasi solutturuyor. Ancak AKp'nin bu yaptigi yeni degildir. Çünkü AKPbir burjuva partisidir ve dün oldugu gibi yarinda ülkeyi burjuva partileri yönettigi sürece bu saldiri devam edecektir. Bir yan da belirtmeden geçmek istemeyiz. Biz AKp'nin bile kapatilmasina karsiyiz; biz parti kapatmalara karsiyiz. Çünkü biz herkes için ayrimsiz demokrasi istiyoruz ve demokratik bir ülkede parti kapatmanin söz konusu olamayacagini da biliyoruz. AKPkapatilsin demek,
ülkede darbe planlari yapanlarin, militarist ve sovenist "fillerin" pesine takilmaktir. Bizhem AKP ile hem bütün burjuva partileri ile hem de militarist ve sovenist tüm burjuva kurumlari ile, komite komite, sinif sinif örgütlendigimiz okullarimizda ve alanlarda hesaplasacagiz. Yoldaslar; politik sözümüz ne kadar dogru olursa olsun, onu kitlelerle bulusturamadigimiz sürece çok fazla bir anlam ifade etmeyecektir. Önümüzde sözümüzü en gür sekilde en fazla sayida DevUs'liyle haykirmamiz gereken 1 Mayis var. Bilmekteyiz ki simdiden tüm illerde hazirliklarimiz basladi ve 1 Mayis'ta binlerce liseli Dev-Us'li bayraklarini ellerinde onurla tasiyacaklar. Emperyalistiere, irkçilara ve darbecilere karsi 1 Mayis'ta Deniz olacagiz! 1 Mayis'tan sonra çikacak sayimizin çok büyük bir kismini illerden gelen coskulu görüntülere ve yazilara ayirmayi düsündügümüzü de simdiden belirtelim. Herkese simdiden kolay gelsin!
DEV-Li
S
1
DEVRIMC/f.trLISELILER
YiKiM
DEVAM
"
EDiYO~1
. zmir her zamanki gibi normal bir güne 1 uyanmisti 14 mart cuma
günü. Bende dersaneye gitmek için 07:30' da kalkmistim yatagimdan. Ve evirnin karsisindaki yokustan hizla, kosar adim insanlar islerine gitmek için iniyorlardi. Evimizin biraz ilerisindeki ana yoldan yine vizir vizir otobüsler geçiyordu; insanlari islerine 'götüren. Ve yine durak isçi doluydu. Bozyaka SSK'nin poliklinik girisini görüyordum her sabah otobüsten. Orasida yine her zamanki gibi kalabalikti. Ve otobüs varyanta gelmisti. Yine trafik vardi; yavas yavas ilerliyordu araçlar varyanttan. Ve tepeden yani varyanttan bakildiginda her sey normaldi. Vapurlar devam ediyordu bir yakadan diger yakaya isçi tasimaya. Konak meydani yine memurlarin topuk sesleri, seyyar saticilarin bagirislariyla dolmustu. Üretim de, hizmet de yeni bir güne baslamisti izmir' de insanlarla birlikte. Ve izmir' de saat 10:00... Birden hayatin sesi solugu kesildi. Bu sessizlik pek uzun sürmedi. Saat 11:00 gibi Basmane Konak Belediyesi önünde büyük sloganlara dönüstü sessizli. Otobüs soförleri, doktorlar, ögretmenler, postacilar, memurlar, isçiler hepsi oradaydi. izmir' de hayat felç olmustu, Hatta bizim birkaç yoldasimiz bile eyleme bu yüzden geç kalmisti. "_ Nerde kaldiniz? -Abi ya saat 10:00 oldu; soför kontagi birden
kapatti.
.
-Eee? - Ne yapalim abi bizde yürüyerek geldik." Yikim devam ediyor. Üretirken, üretimin öznesiyken onlardan hiçbir zaman faydalanamayan, kendi elleriyle ürettigi seylere
~'( ~
~
]
sahip olamayan insan yigini. O kadar çoklar ki dünyanin her yerinde nüfusun neredeyse % ü kadarlar. Etrafimizda gördügümüz her seyin ama her seyin gerçek sahipleri onlar. Giydigimiz giysilerin, oturdugumuz evlerin, bindigimiz arabalarin, yürüdügümüz yolun daha yaz yaz bitmez bir çok seyin gerçek sahipleri. Her ne kadar toplumumuzun siniflardan olusmadigini bize söyleyen gereksiz kisiler olsa da biz gerçekligi biliyoruz; toplumumuzun siniflardan olustugunu ve yukarida bahsettigim gerçek sahibin iSçi sinifi oldugunu. Hayvanlar aleminin karincasi insanligin isçi sinifina denk gelir. Gel gelelim ki karincalar isçi sinifina göre sanslidiriar; çünkü onlar hiç degilse her yil kis uykusu na yatarlar. Bizimsinifin ise böyle bir lüksü yoktur. Bu arada karincalar ortak bir sekilde yasam üretiler, hep birlikte çalisirlar, hep birlikte uyurlar. Bizde ise birileri isçi sinifi sirtindan servetine servet katar; günden güne zenginlesir. Yazin ortasinda isçi bilmem kaç derece sicagin altinda annesinden emdigi süt burnundan gelinceye kadar çalisir; digeri ise bilmem ne adalarina dogru yatin üstünde güneslenerek gider. Yani bizim isçilerin ne yazi var ne de kisi. Her zaman çalismak ve üretmek zorundadirlar. Aslida bu zorunluluk onlara daha farkinda olmadikrari bir gücü de vermistir.
Üretme gücü tersten üretmeme gücünü yani üretimi dondurma gücünü gösterir bize. Ve buradan dogru bakildiginda da bunun farkina varmis olan sinif avantaj anlaminda karincalara açik ara bir fark atar. Sosyal Sigortalar ve Genel Saglik Sigortasina (SSGSS)karsi 10:00-12:00 saatleri arasinda iki saatlik is birakma eylemi yapildi. Ve ben izmir' de hayatin durduguna sahit oldum. Varyantta tespih boneugu gibi arabalar diziidi, devlet dairelerinin önündeki kuyruklar resmen kortej oldu. Ve isçiler kendi gücüne iki saatligine tersten bakti. Istediginde neler yapabilecegini bir kez daha gördü. Dev-Us' de her zamanki gibi onlarin yanindaydi. Bizlerde ögretmenlerimizle birlikte alana inmistik. Dershaneli arkadaslarimiz iki saatligine ÖSS' yi unutmuslardi. Yine alanin en renkli gençlik örrgütü Dev-Us' ti. Bütün coskusuyla alanda isçilerin yanindaydi. Konak Pier' in önündeki köprüden asagiya kosarak indik. Sonra kenara geçip bütün isçileri selamladik. Onlar da yanimizdan geçerken sürekli övgüler yagdirdi Dev-Us' e, Dev-Usliler'e. Petrol-is sendikasi özellikle bizim önümüzde durup bizi selamladi. Ögretmenlerimiz geçerken" Okulda ögretmenim, sokakta yoldasim ol!", doktorlar geçerken "Hastanede doktorum, sokakta yoldasim 011"sloganlari atildi. Büyük ilgiyle karsilandik ve sloganlarimiza eslik edildi. Sinifin
gücüne ve coskusunaonlarin yaninda,
alanda, birebir tanik olduk. Ve elimizden geldigince onlarin coskusuna cosku, gücüne güç katmak için bir dakika bile kesmedik sloganlarimizi. Çünkü karartilan bizim gelecegimizdi ayni zamanda. Bir gerçegi bilmek ve bu gerçeklikle yasamda var olmaya çalismak ayni zamanda gerçekligin degisebilirligini, dönüsebilirligini de gösterir bize. Nasil ki SSGSS ile incir çekirdegini bile doldurmayan haklarimizi da ellerimizden aliyarlarsa bizlerde isçilerle birlikte hepsinive daha fazlasini almayi ögreniyoruz gerçeklikten. Çünkü bizlerde ÖSS' den ya da üniversiteden sonra onlarla ya ayni fabrikada isçi ya da mühendis olarak üretimin içinde olacagiz. Bugün alinan her karar mecliste tartisilan her yasa tasarisi bizim gelecegimizle ilgilidir. 14 martta onlarlaydik ve her zaman onlarla birlikte olmaya devam edecegiz.
Tarih daha hiç egemensiz yazilmadi. Hep krallar ve onlarin savaslari yazildi. Ama ne var ki egemeler Hiçbir zaman onlari yok edecek olan bagimsiz bir egemenlik sindiremediler tarih boyunca. Ve bu tarih gebedir egemenlerin sirtindan geçindigi isçilerin bozgununa ugramasina. Ve su zamana kadar yarattigimiz tarihin bir gün yazicisi olmaya hazirlanmaliyiz simdiden. 14 martta 40 bin isçi izmir' de hayati durdurmaya yetti. Ve bir gün gelecek milyonlar sokaklarda gücüne tersten bakacak ve karincalarin hiçbir zaman yapamayacagi bir seyi daha yapacak; devrimi... ve tarihin en güzel sayfalari isçi sinifinin, gerçek sahibi, en güzel sarkilarini ve en güzel kavgasini yazacak. O zaman hayat gerçekten bizim olacak. ZAFERDiRENEN iSÇi siNiFiNiN OLACAK!!!
izmir Dev-Lis
Gündem
3
KÜRT SORUNU'NDAN .
BAGIMSIZ
DENIZ OLUNMAZ!
B
uncayildir sürekli olarakduydugumuz "KürtSorunu"nabir açiklamagetirmeye
çalisacagim.Tabi ki bu konunun çok daha detayli bir açiklamasiyapilmalidir. Ayrica Dünya Devrim Tarihi hakkinda elimden geldigince Hseli arkadaslarimada bilgi verip, bir de elestiride bulunacagim. Öncelikle bu ülkede "Kürt Sorunu" vardir, bunu kabul etmeliyiz. Simditarihte mücadeleye basvurmusdiger ezilen halklara bakalim. Meksika'da Zapatistalar,irlanda'da IRA, ispanya'daETAbugün (veyayakin tarihlere kadar) mücadelevermistir, hatta bu mücadeleleri devam etmektedir. Yakintarihe baktigimizda II.DünyaSavasi'na, ülkesindeki iç savassebebiylekatilmayan ispanya'yigörebiliriz. ispanya'dakibütün sol partiler "birlesik cephe" altinda birleserek hükümeti kurdugunda, askerler bu hükümete darbe yapmak istemistir; fakat ( Türkiye'dekinin aksine) birlesik cephenin dört gerilla alayinin direnisiyle karsilasmislardir.Direnis esnasinda bütün dünya ülkelerinden enternasyonalistierin ispanya'yagiderek 5. alayi da olusturmalari dünya devrim tarihindeki en anlam yüklü ve onurlu davranislardanbiridir. ispanya'daki direnis 3 yil sürmüsve Madrid'in düsüsüyle son bulmustur ve 1975yilina kadar sürecekolan askeri diktatörlük kurulmustur. Dahayakin bir cografyaya,Ortadogu'ya gelelim. Filistin'de ,Irak'ta, Afganistan'da verilen mücadeleleri göz önüne alalim. Bunlarin tümü özgürve daha insancabir yasamiçin verilen mücadelelerdir. Bu noktada bir soru sormak istiyorum; IRA,ETA,,FKÖ,Zapatistalarin ulusal kurtulus mücadeleleri desteklenirken, kardes Kürt halkinin sovenizmeve inkar~ karsi mücadelesi,kendinedevri~ci diyenler tarafindan
4,
Elestiri
neden desteklenmiyor? Bencedestek vermeyen, veremeyen devrimci arkadaslarkendi teorilerinin eksikligini göstermektedirler. Enternasyonalist duruslarindan taviz vermektedirler. Sira yani basindaki bir halka,yani Kürt halkina geldiginde, yukarida bahsetmis oldugum arkadaslar Kemalist,milliyetçi, "vatanperver" oluyorlar ve diyorlar ki " Kürtlerin mücadelesisovenist bir hal almistir". Bizde diyoruz ki; Osmanlidan bugüne egemenlerin inkar ve imhaci zihniyetierinden dolayi ezilen bir halkin yurtsever duygular barindirmasindan dogal bir durum var midir, olabilir mi? Bir örnek vermek gerekirse; Filistinde mücadele edenler ideolojik olarak Kürtlere göre baska bir noktada olmalarina ragmen kendine solcuyum diyen birçok kesim tarafindan destekleniyor. Yani Filistin'de mücadele edenler emin olun Kürt Halkindan daha fazla ulusal duygulara sahiptir. Ama sira Kürt sorununa geldiginde bu kesimler anti-emperyalist, antimilliyetçi çizgiye ters düsen düsünceler öne sürüyorlar. Ve tutarli bir anti-emperyalist olmayi basaramayan bu arkadaslar; enternasyonalist çizgilerinden asla taviz vermeyen Che Guevara'dan, Deniz Gezmis'ten, Yusuf Aslan'dan, Hüseyin Inan'dan, Mahir Çayan'dan, Ulas Bardakçi'dan, Hüseyin Cevahir'den, Sinan Cemgil'den, ibrahim Kaypakkaya'dan, Aynur Sertbudak'tan, Necdet Adali'dan ve daha adini bile bilmedigimiz bir çok devrim sehidinden hiçbir sey ögrenememis demektir. Bizler düsünen insanlariz. Devletten, emperyalizmden, kapitalizmden, militarizmden ve her yaptiklarindan süphelenen ve bu yaptiklarini sorgulayan; sovenist, fasist, antidemokratik yaptirimlara karsi çikan DEVRiMCi LisEliLERiZ!
DEVRIMC~/SELILER
6
Boya
yaslarinda filandim. Gecenin bi yarisi; devrimci abiler vardi, cami duvarlarina yazi yazarlardi. Ben de onlari beklerdim. Onlar duvarlara yazi yazarken onlari izlerdim. Ellerinde koca Marshall kutulu boyalari vardi. O dönemde darbuka alacak paramiz yoktu. Onlar bana bakip, "gecenin bir vakti ne ariyorsun burada", deyip çikistilar. Ben de onlara, "boyaniz bittiyse o elinizdeki boya kutus.unu istiyorum", dedim. Onlar da bana, "ne yapacaksin", dediler. Ben de," darbuka yapacagim abilerim" dedim. Daha sonra camiye benim için darbuka birakmislar. Bakirdan kocaman güzel bir darbuka... Sonralari sordum o 'boyaci abiler'e kim birakti diye. Onlar da bana bunu Mahir çayan'in emriyle aldiklarini söylediler. O söylemis arkadaslarina, "çocuga darbuka alinsin" diye. iste böyle anlatiyor ünlü bir isim. O'nu hemen hemen hepimiz taniyoruz. Vurmali çalgi ustasi BalikAyhan... "ilk darbukami bana Mahir çayan aldi" diyor. Arkasindan da eklemeyi unutmuyor, "Allah rahmet eylesin, iyi adamdi..." Tesadüfen bir internet sitesinde rastladigim bu röportaj beni biraz farkli etkiledi. Düsündürdü. Evet dedim kendi kendime, "iyi adamdi"... An,iden beynim, bir tarihin karmasik hücrelerine dogru ilerlemeye basladi. Dügüm olan hücreleri tek tek çözmeye yeltendim. Zor degildi anlamak. Ne göründügü kadar basit, ne de anlasilamayacak kadar zor... Evet... "iyi adam"di Mahir. Bu "iyi"ligini cani pahasina göstermemis miydi Kizildere'de?O sayisiz kursunlarla delik desik edilen kerpiç evde... Hayatiniri baharinda on gencin ölü bedenlerine mezar olmamis miydi o kerpiç duvarlar, yüzlerce kursun izinin gölgesinde? Nedendi bu ölümler? Ne pahasinaydi? Neydi Kizildere ve ne içindi?.. Tüm bu soru karmasasinin içinden yavas yavas
.
'A
j""1,ilJ
--
-
-
----
-
--
--
siyriliyordu cevaplar.
Tarihin su götürmez gerçekligi yanil(til)mamizi engelliyordu. Bir yangin yeriydi Kizildere o zamanlar. Ama farkli bir yangindi bu. Su degildi onu söndürecek olan. Yalnizca Deniz'ierin idam kararinin iptal edilmesi çareydi bu yangina... Deniz Gezmis, Yususf Arslan ve Hüseyin inan'in idam kararlari verilmis, kalemleri kirilmisti. Dar agacina giden kapinin açilmasi an meselesiydi. idamlarin durdurulmasi için gösterilen tüm çabalar bosunaydi birçoklarina göre. Neler yapilmadi ki... Mecliste imzalar toplandi, çesitli eylemler yapildi, ölüm oruçlari, çatismalar... Oturup seyredenler ve canini verenler... Orhan Veli'nin dizeleri geliyor aklima: "Neler yapmadik su vatan için II Kimimizöldük; II Kimimiz nutuk söyledik." Benim de, "Neler yapmadik su Deniz için II Kimimizöldük; II Kimimiz durup izledik!" diyesim geliyor... idam kararlari bir tokat etkisi yaratip uyandirmisti birçok insani. Kimiside hala derin uykudaydi ki o uyku, 36 yil geçmesine ragmen derinligini koruyor bazi insanlarda. Gel gelelim Haber Yorum
5
DEVR/MC~/SEL/LER
bahar yaklasirken Mahir çayan, 7 THKP/C'1ive 3 THKO'lu yoldasi, "Deniz'siz bir bahar"i reddedip idam kararlarinin iptal edilmesi için bir eylem plani yaparak yola çiktilar. Ordu'nun Ünye ilçesinde bulunan ingiliz radar üssünden 3 ingiliz teknisyeni kaçirip Kizildere köyü muhtarinin evini mesken tuttular. idamlar iptal edilmezse esir aldiklari ingiliz teknisyenleri öldüreceklerdi. Evinde Kaldiklari köy muhtarinin kallesligi 10 devrimci ve 3 ingiliz teknisyenin ölümüne neden olacakti. Evet, muhtar Emrullah Arslan gizlice hazirladigi ihbar mektubunu civardaki komutana ulastirarak, o çok korktugu devlet zulmünden kurtulabilecegini düsünmüstü. Ama Kizildere katliamindan sonra "yardim ve yataklik" suçundan 2 yil 2 ay hapis yatacagi aklindan bile .geçmiyordu. ihbari alan askerler köyü kusatip teslim olmayi reddeden ve inatla "Gündogdu" marsinin yankilandigi eve dogru durmaksizin ates etmeye basladilar. Ates kesildikten sonra içeri girip cesetlerin üzerine tekrar tekrar kursun yagdiriyordu T.C'nin askerleri. 30 Mart ile 6 Mayis'i birbirine baglayan bu derin yoldasligi kapatmaya çalisan kursunlardi onlar. Oysa ki o sayisiz kursunlar Mahir'lerin bedenine düserken, 30 Mart ile 6 Mayis'in yoldaslik iliskisini bilince çikarmamizi pekistiriyordu beyinlerimizde. Katliama küçük yaslarda sahit olan bir köylü, "...çatismadan sonra askerler eve girerek ölenlerin cesetlerini çikardilar. Bu esnada bir kisi halen yaraliydi. Onu tedavi etmeye basladilar. Sonra bir subay yanina gelerek tabanca ile kafasina ates etti ve onu da öldürdü..." diye anlatiyor tarihin bile taniklik etmeye utandigi bu caniligin boyutunu. iste böyle bir destan, böyle bir devrimci dayanisma örnegidir Kizildere.
~
i
Basta da söyledigim gibi Kizildere bir yangin yeridir. Kizildere zihinlerimizde bir ates... Ancak Deniz'ierin idamdan kurtulusu çareydi bu yangina. idamlar gerçeklesti, ates sönmedi... O ates hala yaniyor. Ve o ates yanmaya devam edecek biz var oldukça, THKP/C'1i Mahir'ler THKO'lu denizlerin yolunda öldükçe... Kizildere'nin üzerinden yalnizca 37 gün geçmisti. Mahir'lerin acisi tazeydi henüz. 6 Mayis safaginda aniden olaganüstü bir hareketlilik baslamisti Ankara Merkez Cezaevinde. Deniz'ler uyandiriliyorlardi tek tek. Vakit gelmisti. infaz
6,
Haber Yorum
sürecinin böyle ani ve hizlica gerçeklestirilmesi bile devletin onlardan ve onlarin halk üzerindeki etkisinden ne kadar korktugunu gösteriyordu. idama giden kapi açilmisti ve sehpaya ulasan yol görünüyordu artik. Bu o yolu dimdik yürüme zamaniydi simdi. Öyle de yaptilar. Bundan 36 yil önce sehpaya çikip son soluguyla "Yasasin Marksizm ve Leninizmin yüce ideolojisi! Yasasin Türk ve Kürt halklarinin kardesligi!" diye haykiran Deniz, günümüzde "Hatirla Sevgili" gibi Tv dizilerinde bize gösterilenden çok daha fazlasini anlatiyordu aslinda. Bir 6 Mayis sabahi vedalastik Denizle. Bir bahar sabahi... Ve biz o gün bu gündür her baharda Deniz olur akariz 6 Mayislara. Her baharda Deniz olur haykiririz son solugumuzmusçasina. Ve her baharda Mahir olur Kizildere'ye kosariz Deniz'ierin ugruna. Bu baharda da Deniz olunmali "Türk ve Kürt halklarinin kardesligi" siariyla. Ve onurumuzia sunu söyleyebilmeliyiz sonunda: "Neler yapmadik su Devrim için II Kimimiz Mahir
olduk; II Kimimiz Deniz!"
DEVR/MC~/SEL/LER
SINAV(KOD
739)
Sanki saklambaç oynuyoruz. Kara tahtaya kafamizi dayayip ve gözlerimizi dünyaya kapayip, ufacik tefecik, mavi önlük beyaz yaka yagmur altinda soguk havada günesin sicaginda yilmadan andimizi ezberleyip okulun kapisindan girdigimiz andan, kafadaki kepi savurup fakülte kapisindan çikana kadar ayni nakarat, ayni oyun önüm arkam sagim solum ebe so be SINAVIII
Dile kolay ilkokul 4. siniftan 4 yillik fakülteden çikana kadar girdigimiz sinav sayisi 739 ve bunlar sadece okullarin sinaviA. siniftan baslayip üniversiteden çikip ise basladigimiz ana kadar girdigimiz dershane sinavlari ile bu sayi 2000e yaklasmakta. Sinav bir korku filminin adi ayni zamanda. Hayatimizin filmi. Hayata
yabancilasan, kendine yabancilasan,
.
kosuya katilmis atlar misali sürekli yarisan hayatimizin filmi. Deliligin sinirlarina nasil dayandigimizin filmi..
"Ülkemizdemevcut egitim sistemi, ögrencilerin bedensel, düsünsel, kültürel ve ruhsal gelisimini bir bütün olarak degerlendirmek yerine, ögrencileri ilkögretimden itibaren bitme bir maratona sokmaktadir. Bir ögrencinin 4 yillik bir fakülteden mezun olana degin zorunlu olarak girip basari göstermesi gereken asgari sinav sayisi739'dur. Ortalama her yil 46,18 sinav."* Içine sokuldugumuz sinav maratonu okulu bir hapishaneye, okul hayatini zindana ve ögrenciyi prangalara vurulmus mahkuma döndürmektedir. Hükmümüz müebbet hapis, cezamiz kürek. Okul demek sinav demek, ders demek sinav demek, basari demek sinav demek, basarmak için kosmak, daha fazla kosmak daha çok soru çözmek, daha çok net çikarmak, yanimizdakini hep geçmek zorundayiz. Bu kurgunun içinde biz yarisa kosulmus atlar gibiyiz. Bu kurgunun içinde, dostluk yok, hayat yok. Bu kurgunun içinde insan yok. Dönen çarki felek misali saga sola her döndügümüzde hep ayni kelime ile
..
tl._. -i ~
karsllasiyoruz:SI
.
.. 4 ~
v.
NAV!II
Okul biter sinav bitmez. "ilkögretim kurumlari yönetmeliginin 2. fikrasina göre 4,5,6,7 ve 8. siniflarda haftalik ders saati 3ten az olan derslerde 2, 3ten fazla olan derslerde ise en az 3 sinav yapilir." Denilmektedir. Buna göre ilkögretim ögrencileri toplam 182 sinava girmek zorundadir. Liselerde bu sayi 318dir. Ve biz biliriz ki sinava endekslenmis bu sinav sinavlara hazirlik sinavlariyla doludur. Zorla içine birakildigimiz labirentin döndügümüz her sokagi bir baska sinava açilir, kabus bununla bitmez. Sinava girmek bir seydir. Basarili olmak baska bir seydir. Basarilisizliksa bambaska bir seydir. Bu stres hayatimizin her alanini kaplar. Basarisizsaniz tembelsiniz. Meb'in verilerine göre 1975-76 yilinda 157 özel dershane ve dershaneye giden 45582 ögrenci bulunmaktaydi. 2006-07 ögretim yilinda dershane sayisi 3586 ögrenci sayisi 1072000 olmustur. 1976'da ülkedeki dershane sayisi bugün büyük sehirlerdeki herhangi bir ilçede bulunan dershaneden azdir. Meb okul açmak yerine dershane açmayi tercih etmis ve bu konuda oldukça basarili olmustur. Kisibasina
7
-
--
DEVR/MC~/SEL/LER
. Ikokul ve lise siralarinda girdigimiz 1
yazililarda sözlülerde
QQQ ... .. Q_ Q_ Q Q__/ QQQQ .. D~
zayiflayada kendimiziparalayip kazandigimizküçük zaferler aferinler tesekkürler takdirler sandiklarda sakladigimizbasari dolu karneler 195 dakikanin sonunda nostalJ'ik bir hikayeye
.. ..
dönüsür. Aslinda hepimiz tembeliz. Halit-i
Bu bir sapkinlik hali. Bir toplum kendi ruhivemiz melankoli. çocuklarini delirtmek için elinden gelen her seyi yapar. Veyetmiyor onlara uymayanlari deli diye damgaliyor.Ruh halimizi bozuyor hayatimizielimizden aliyor.Ve ölene kadar ve sürekli ve sürekli ve sürekli hep siniyor. Sinavasokuyor not veriyor. Bagiriyor çildirtiyor.Sonra dönüp neden toplumsal sorunlar karsisinda duyarsiz kaldigimizin izahini istiyor.
Dev-Us pek çok seyin yaninda ve ötesinde bu paronoid psikolojive yaklasim tarzinin isyanin adidir. Delilige bas kaldirinin adidir. Çalinan hayatlari geri almak için hayatla kopan baglari yeniden kurabilmek için oynayabilmek için ziplayabilmek için nefes almak için yani basimizda oturani dost kabul
,
i
~ \
:.::.::.:
aldigimiz bütün
!
i(~~~
oc
..
.. ..
~~\" ~\..-' GENe SEN www,
edebilmek için ortaya konulan kavganin adidir. Dev-Us yasamin adidir.
Kanimiziemen cebimiziemen beynimizi emen dershanelerden sinavlardan testlerden örülü bu yalanci dünya bu hayvani yasam bu kosu yarisi dursun diye yikilsindiye gasp edilen gençligimizçalinan gelecegimizgeri verilsin diye adalet terazisi kurulsun esitlik adalet ve özgürlüksaglansin giye öfkeyle haykiriyoruz.
LI .1
ÖSS'YE iNAT YASASiN HAYATI KOD 739'A SONi
.
DEVRJMC$-JSELJLER
HEPiMiz TEMBELiZ! KadiköyAnadolu Meslek Lisesinde, bu sene benzerine az rastlanir bir olay yasandi. 4 ögrenci garip bir biçimde sinifta kaldi, ve gene garip bir biçimde bu 4 ögrenciye ayri bir sinif açildi. Lisehayatlari boyunca sinif geçmeleri için gerekli ortalamayi 2.50 olarak bilen ögrenciler, karnelerini aldiklari gün ortalamanin 3.00'a yükseldigini gördüler, ve ortalama yükseltme sinavina girdiler. Bu sözlü sinavda ögrencilere bölümleriyle ilgili hiçbir soru sorulmayip sadece "bugün neler yaptin bakaliiri" gibi sorular sorup, notlarinin düsük gelmesi kafalarda soru isareti yaratti elbette, haliyle ortalamalari yükselemedi ve sinifta kaldilar, peki bu ögrencilere neden bu yapildi, bilmiyoruz beklide hepsinin okul idaresiyle bir sorunlari olduklari içindir, beklide her yanlista haklarini aradiklari içindir, beklide DEV-US'liolduklari içindir. Sinifta kalmalarinin sonunda bir alt.dönemleri olmadiklari için, Kadiköy'e en yakin olarak Etiler'de b~ska bir okula gönderilmeye çalisildilar, ama Etiler'de ki okulun müdürüde alttari sinif olmadigini söyleyince baska okullara bakmaya basladilar, çok geçmedi aramalari, kisa bir süre sonunda anladilar ki istanbul içerisinde hiçbir okulda alttan sinif yok ve mecburen okul müdürünün çok sevdigi bu 4 ögrenciyi okuldan gönderme çabalari bir baska bahara kaldi, ve okulda yeni 4 kisilik bir sinif açilmasi gerekti, önce cami bile olmayan bir sinif verildi bu 4 ögrenciye, yaklasik bir ay 4 kisisiniz idare edin diye O sogukta ders islemeye çalistilar, en sonunda ögrencilerin ailelerinin okula gelip sikayet etmeleriyle sinifa
bir cam takildi.
Sinifin
kapisina
arkadaslari
ne getirmisti, okul idaresi begenmedikleri o ögrencilerin tavrini mi düzeltmisti, yada bu ögrencileri susturmayi basarmislarmiydi, hiçbir sonuç elde edememislerdi, aslinda okuldan göndermeye çalistiklari bu ögrenciler 2 sene daha, okulda kalmak durumunda kalmisti. Ve daha sonra ne oldu, okul yikilip yeniden yapilicak dendi, ve bütün okul Kadiköylisesine tasindi, KadiköyAnadolu Meslek Ve Meslek lisesinden daha büyük olan bu okulda bu ögrencilere bir türlü sinif bulunamadi, ve okula adim attiklarindan itibaren kantinde ders islemeye basladllar.Peki ne oldu, tembel ögrencileri ayri bir sinifa koymamn hiçbir yararinin olmadigini gördüler.Onlara ayri sinif vermek ne okuldaki çeteleri sona erdirdi, ne okul önlerinde uyusturucu satisini durdurdu, nede okul müdürünün cebine attigi paralari önledi. Okullardaki hiçbir sorunu çözmedi bu sinif. iste bugün bizler, Devrimci Liseliler, Hüseyin Çelik'in özel siniflarina inat, okul önlerinde tüm sorunlarin sebebi olan tembel ögrencileri denetlemek için bekleyen polislere inat, Hepimiz Tembeliz!! i Hepimiz DEV-LiS'liyizii!
f-tipi
bile yazdi, her Pazartesi ve Cuma günü yapilan rutin okul törenlerinde bu ögrencilere sira bile verildi. Müdürün bu törenlerden önce okula yaptigi konusmalarda 04 ögrenciye yönelik imalarida oldu elbet, "bazi arkadaslariniz gibi" diye baslayan cümlelerle çesitli söylemleri oldu. Bu sinifa okulda özel arama bile yaptilar, bütün okul dururken sadece bu 4 kisinin sinifina müdür yardimcilari gelip arama yapti, sanki üstlerinde bir sey bulsalar hemen okuldan aticakmis gibi bir tavirla ve sonunda "sizden bir sey çikmadi hayret" gibi cevaplar aldilar. Zaman içinde müdür yardimcilari ve müdürleri okulda okuduklari kitaplar için bile disiplin cezasiyla tehdit etmeye çalistilar. Bütün arkadaslarinin destegini kazanan bu 4 ögrenci için internet ortaminda gruplar bile açildi. Milliegitim bakani sevgili Hüseyin Çelik okullardaki tüm sorunlarin tembel ögrencilerden kaynaklandigini söyleyip eklemisti tembellere ayri sinif açmak gerek
demisti, ve tablo gösteriyordukiHüseyinÇelik
.
söyledigini gerçeklestirmeyi basarmisti. Peki bu sonuç Kursu
9
Bir Dönem Yoldaslar! Devrimci Useliler olarak tarihi bir dönemce geldik. 12 Eylül sonrasi açismdan bu gerçekligimiz, bizlere aym zamanda büyük sorumluluklar
yüklüy
arasmdan çikacak. Ülkenin her kösesinde subeleri olan bir örgüt, bu zeminde Günlerin bugün getirdigi...
emperyalizmiyle
stratejik ortaklik
içerisindedir.
Ortadogu ve Kafkaslar üzerinde israil ile birlikte Devrimci Liseliler olarak liseli gençligin demokratik kitle örgütü olma yolunda ilerliyoruz. Liselerdeki
yayiimaci amaçlar pesindedirier. Dolayisiyla Filistin'deki 12 yasinda vurulan Halil ile, Kiziltepe'de
her türden anti-demokratik uygulamanin, ezberc!milliyetçi-cinsiyet ayrimci egitim sisteminin, sinav
kursunlar ayni stratejik amaç için sikilmaktadir.
adaletsizliginin,
yüzden özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde de Devrimci Liseliler olarak
parali egitim uygulamalarinin
karsisinda kitlesel bir güç olarak durma, lise ögrencilerini hedefine
temsil edebilecek
12 yasinda 13 kursunla vurulan Ugur'a sikilan
bir yayginliga erisme
her geçen gün bir adim daha yaklasiyoruz.
Bu
tarafiz.
Kendi gelecegimizi bölge ve dünya emekçi halklarinin, isçilerinin geleceginden ayri görm üyoruz.
Liselerdeki ve egitim sistemindeki kapitalist
sorunlarin
sistemden ve onun militarist-irkçi
bir
Bu görüslerimizin
geregini her geçen gün daha
tarda oligarsi tarafindan yönetilmesinden kaynaklandigini biliyoruz. Ayni zamanda iktidari
örgütlü,
elinde bulunduran
isçi sinifinin ve ezilen halklarin birlik, mücadele dayanisma gününde Dev-Lis olarak yerimizi
bu militokratik
yapi, ABD
daha kitlesel, daha sistemli bir çalismayla
hayata geçiriyoruz.
Önümüz 1 Mayis. Uluslararasi
alacagiz. Bir yillik çalismalarimiz, biçimiyle
en kitlesel
ve politik mesajlarimizia
somutlanmis
ve
birlikte
alanlarda
olacak. Ülkenin en önemli ve en
kitlesellise üzerimizde
örgütü olarak bütün gözler 1 Mayis'ta olacak. Kortejlerimizin görkemi,
dostlarimiz
nazarinda gelecege dönük güven ve
umut kaynagi, düsmanlarimiz içinse kabus olacak. Dostlarimizi daha umutlu, düsmanlarimizi daha korkulu yapmak için, tüm Dev-Lis'liler liseliyle birlikte 1 Mayis alanlarina!
daha fazla
Durmak Yok!Hep ileri! Dev-Lis'in yayginlasmasi
ve kitlesellesmesi
önümüze
yeni ihtiyaçlar çikarmistir. Artik, illerdeki mevcut mekanlarimiz ve örgütlenme tarzimiz bize yetmemektedir.
Daha çok okulu kapsayacak, daha
çok mahalleye
ayagini basacak ve daha çok liseliyi
içerecek bir Dev-Lis'i insaa etmemiz
gerekiyor.
1
Mayis'tan alacagimiz güçle, kolektif bir tartismanin sonucunda yeni adimlar atmaya baslayacagiz. Her Dev-Lis'li yoldas, tipki sokakta tas atiyormus sürecin de öznesi olmalidir.
gibi, bu
Öfkelerimiz Bilinçle Kusanmalidir!
10 -
DEVRIMC~/SELILER
cin Esiginde :i
ilk kez bu kadar yaygin ve kitlesel bir gücüz. Devrim ve demokrasi mücadelesi
Adali'nin yoldaslari olarak, gelecegin Erginbaylari, Behzatlari, Azmileri bizlerin logacak.
\ i
Hareketimiz militanligi çok yönlü bir biçimde ele almaktadir. Militanlik kavramina sekil veren temel olgu amacimiz olan sosyalist bir toplum idealimizdir. Hiç bir davranis, bu idealle uyumsuzluk içerisinde olmamalidir. Siddet, içerisinde yasadigimiz kapitalist toplumun bir gerçegidir. Sosyalist bir topluma ulasma mücadelemizdei siddetle olan iliskimiz, kendimizi savunma temelindedir. Ancak bu zorunlu iliski, grup içi sohbetlerimizde, çevremize verdigimiz politik mesajlarda siddetin temel bir figür oluyor . olmasini hakli çikarmaz. Aksine bu tip davranislar erkek egemenligini kalicilastirir, lümpen davranislarin saflarimizda yayilmasina yol açar. Her Dev-Us'li özgürlügün, demokrasinin, sosyafizmin militanidir. Herhangi bir saldiriyla karsi karsiya kaliyorsak bu ideallerimiz içindir ve verecegimiz yanitlar da bu idealler çerçevesindedir. Sinifsal öfke devrimciligin temel kaynaklarindan birisiyse, sosyalist teori de diger bir önemli kaynaktir ve bu ikisi mutlaka bir arada olmak zorundadir. Öfkelerimiz bilinçle kusanmalidir! Örgüt ve Kadro
Her siyasal örgüt, içerisinde hareket ettigi toplumsal çevreyle birlikte vardir. Örgütü o toplumsal çevreden koparirsaniz, geride siyasal bir örgüt kalmaz. Ayni sekilde örgütte kadrolardan olusur. Kadrosu olusmamis örgütler, omurgalari henüz olusmamis canlilar gibdir. Ancak hiç bir canli sadece omurgadan mütesekkil degilse, örgütte sadece kadrolardan olusmaz. Etten, kemikten, sinirden ve sudan olusan canlilarin örgütteki karsiligi kadrolar, sempatizanlar, taraftarlar ve dostlardir. Bu unsurlarin arasinda yoldasça bir esitlik varolmalidir. Mücadelemizde, bir kg. yük kaldirabilecek olana da, 100 kg. yük tasiyabilecek olana da yer vardir. Ve 100 kg yük tasiyan, 1 kg yük tasiyana göre daha fazla hakka sahip degildir. 100 kg yük tasiyan yoldas, gönüllü olarak bu yükün altina girmistir ve bunun için hiç bir ayricalik talep etmez. 1 kg. tasiyabilen yoldasimiz, kaslarini daha fazla kuvvetlendirerek, daha fazla yük omuzlamaya gayret eder. Dayanisma
ve esitlik temelinde, sosyalist toplum ideallerimizden beslenen yoldaslar arasi iliskilerimiz, daha fazla yük omuzlama için gerekli kudreti buldugumuz baslica kaynagimizdir. Mao Zedung "Gerilla suda yüzen baliktir" der. Bu yaklasimin bizdeki karsiligi kadrosuyla, sempatizaniyla ve taraftariyla kitle içerisine yayiiabilmis bir örgütttür. Ancak böyle bir zemin, sürekli ve sürekli olarak kendisini yenileyen ve gelistiren bir örgütü bagrinda barindirabilir. Dev-Us, kitlelere yayilabildigi ölçüde devrimcileseceki devrimcilestigi ölçüde kalicilasacak, kalicilastigi ölçüde de basaracaktir.
11
DEVRIMC~/SELILER
YENi Tüm halklarin tarihinde
ADI
GÜNÜN
vardir;
coskuyla kutlanan ve
o halk için büyük önemi olan bir gün. Bu tür günlerde insanlar en güzel giysilerini giyer, küs olanlar barisir ve hayata dair iyi dileklerde bulunur.
Fakat asil üzerinde yogunlasacagimiz
kutladigimiz
Nevruz Bayramimizdir'
insanligin besigi olan Ortadogu, tarih içersinde bir
zihniyettir.Newroz
çok fetih hareketlerine
avuç yakinlan atesler ve yumurta
egemenler ortadogu
maruz kalmistir. Her ne kadar
halki isyani ve mücadelesiyle
baskaldirilara sebep olmustur.Bu tanesi de 'Newroz'dur.
baskaldirilarin
günümüze dek ulastirdi zalim hükümdar
baslattigi
newroz.Demirci
Dehak'i öldürmesiyle
gerçek ö~nmini
bir Newroz alanlarinda
halklarinin
etkinlikler,bir
tokusturmalarla
ezilen halkin ona biçtigi rolde bulur.
büyük
dilegi,yeni Bin yillar önce ortadogu
dedigi
resmi törenlerdeki
kutlanacak bir gün degildir.Newroz
buraya hakim olmaya çalissalar da,
durum,
egemenlerin önce reddedip yasaklar getirmesi sonrada '0 zaten bizim Asya'da ve Ortadogu'da
isyani
binlerce kadin vardl.Ve hepsinin
güne basaladigi umut ayniydl.Savaslarin
olmadigl,çocuklarin
ölmedigi,kadinlarin
yasadigi ve hatta insanlarin
Kawa' nin
dünya istiyorlardi.Biz
son bulur
insanca
insanca yasadigi bir
kadinlar biliyoruz ki,baski ve
zulüm.Dehak'ln tek bildigi kötülük yapmakti halka.Zulüm yapmaya devam eden Dehak beyninde varolmaya baslayan zehir; onu günden güne ölüme
siddetin oldugu her yerde kadin kurtulusunun
götürüyordu.Zamanin
çekmek' için, 'sarki söylemek'
kesiliyor,sesi duyulmaz newroz kutlamalarina
hekimleri genç ve çocuklarin
klliniyor.Kadinlar
önü
bu yil ki
'direnis' için, 'baris' için, 'halay için çiktllar.Kendimize
beynini sürmesini tavsiye eder ve günlerce devam
özgü rengimizle, dünyaya olan farkli bakis açimizla
eden katliam baslamis olur.Her gün iki gencin kafasi
yükseldi sesimiz.25 Kasimda baslattigimiz mücadeleye, öncesinde 8 Mart' ta daha sonrada
uçurularak
beyinleri
Dehak'in yarasina sürülür.Halk
çaresiz ve güçsüz düsmüstür. Derken sira demirci
newrozda devam ettik.Kimimiz
evde karsilasti
olan Kawa'nin en küçük ogluna gelir. Daha öncede 17
yla,kimimizde
yasindaki oglunu bu ugurda yitiren Kawa
yacak kadar çoktuk.Dünyanin
çaresizdir.2D marti 21 marta baglayan gece sabaha
ini olusturuyoruz oysa ki; dünya mal varliginin sadece % 1lik dilimine sahibiz.
kadar oglunu zalim Dehak'in elinden nasil kurtaracagini
sokakta.Ama
susmadik,susturulami yaklasik olarak % 51
düsünür.21 mart sabahi oldugunda
Kawa kendi eliyle oglunu zalim Dehak'in huzuruna
Çi
Bu sistem kadinlarin
ev içinde harcadiklari
emegin
karlr.Ve elindeki örsü Dehak'in kafasina vurur.Zalim
tümünü,
Dehak'in cansiz vücudu Kawa'nin önüne
bölümünü
düser.Zulme karsi isyani baslatan Kawa demirocagi
kadar çikiyor üretimdeki
nda çalisirken giydigi sari,kirmizl,yesil
sokaklarda da, alanlarda da siddetin en acisini,
önlügünü
isyanin bayragi, ocagindaki atesi ise özgürlük mesalesi yapar.Dehak'tan özgürlügün,
kurtulusun
kutlar.Newroz
kurtulan
halklar, 21 Mart'l
ve halklarin bayrami olarak
ise,mücadelenin
Demirci Kawa'nin önderliginde
yüregimizi Isltan.Bizler biliyorduk; newrozun gün' oldugunu,yeni güne umutla baslamak de ögrenmistik.Umudumuzu
Mayislarda
12
8 Martiarda,
emegin büyük bir
yok saymaktadir.Oysa
bizim %66 lara
yerimiz.Ama
okullarda da,
tacizin en kötüsünü biz kadinlar yasi yoruz.Yüregimizin derinliklerinde hissetmedik
için hep birlikte alanlarda, sokaklarda olucagiz.Yan yana, omuz omuza dün 8 Martiarda, Newrozlarda haykirdik
'yeni
haykirdik
Bizler liseli kadinlar olarak cins ayrlmcl egitime karsi,
kurtulus siarimizi;
yarin ise 1 Mayislarda
haykiracagiz. Baris için.. Kardeslik için.. Cinsel, o
25 Kasimlarda ve 1
ulusal, sinfsal sömürüye
son demek için... Yasasin
kadin dayanismasi!
.
oldugu gibi...
Kadin
mi
Elvan'i, irem'i, ilkay'i ve Nisbet'i?..
evde, okulda, sokakta özgürlük için; kadin kurtlusu
zafere ulasmistl.Ve
zafer büyük ateslerin yakilmasiyla kutlanmisti.iste bu yüzden sokaklarda yanan newroz atesiydi
gün alanlarda.Tipkl
ev disinda harcadiklari
ve isyanin günü
olarak tarihe geçer.Binlerce yil önce isyan eden halk
gerektigini
baski
?~
'dtm,
~de,
Geliyoruz "
B
Zincirleri
Kira Kira
u yil üçüncüsünü düzenledigimiz "izmir Geleneksel Dev-Ussenligi", yine bütün
coskusuve kitleselligiyleizmir'edamgasini
vurdu. ismet inönü Sanat Merkezinde yapilan senlikte yaklasik 500 liseli, her türlü zorluga ragmen salonda yerini aldi. Bu sene öncekilerden farkli olmayarak oligarsi, tüm marifetlerini bizlerin, yani gençlerin üzerinde göstermeye çalisti. Senligi gerçek!estirmememiz için ellerinden gelen herseyi" yapan kollukgüçleri yine de bizim kararli ve militan durusumuzun karsisinda ezilmek zorunda kaldi. Sayisizarkadasimiz gözaltiiara ve siddete maruz kaldi. Senlikten bir hafta önce izmir'de adeta soguk savas rüzgari estirmeye"baslayan oligarsinin kolluk güçleri, yaptiklari bin-bir türlü oyunla mücadele azmimizin önüne geçmeye çalisti. Bir hafta boyunca afislerimize, bildirilerimize, açtigimiz masalara müdahale etmesi ve engellemeler çikarmasi yetmezmis gibi birçok yoldasimizi da saçma sapan bahanelerle gözlatma aldilar. Ama bizler bütün bu
baskilara ragmen senlik günü salonda yerlerimizi aldik. Türkülerin okundugu, marsiarin hep bir agizdan haykirildigi,halaylarin çekildigi senligimizde bir kez daha gördük ki bu gücü, Dev-Us'in sesini susturamayacaklar. Senlik günü salona damgasini vuran "bu yumruk egilmez dev-lis yenilmez" sloganimizia onlara gereken cevabi verdik. Senlikte konusan konusmacilar genelde egitim sisteminin çarpikligindan, cins ayirimci egitimden ve sinav sisteminin bozuklugundan bahsederek tek çözüm yolunun devrimci liselilerin ellerinde oldugunu dile getirdiler. Simdi sira, gücümüzü isçi sinifiyla birlestirerek ve "Dev-Us alanda emekçinin yaninda" sloganini kendimize siar ederek akin akin 1 mayis alanlarina çikmaktir. Gün isçi sinifiyla emekçilerin yaninda yer alma günüdür. Gün dev-genç ruhunu 1 mayis alanlarina tasima günüdür. Gün kalem tutan ellerin, orak-çekiç tutan nasirli ellerle bulusma günüdür. Ve gün, KAVGA GÜNÜDÜR YOLDASLAR.
Haber
iTAAT ETMiYORUZ! Daha ilkokul birinci sinifta basladilar bizleri tek tip
hazirlamak, kadinlara da itaat etmeyi ögretmek
bireyler haline getirmeye. Erkekler gri kumas pantolon üzerine mavi önlük giyer beyaz yaka takardi. Sadece bununla sinirli kalmazdi. Ayakkabilar siyah,
oldugunu anladik.
çoraplar beyaz olmaliydi. Hakkini yememek lazim
Ama ne yazik ki bazilarimiz hala anlamiyor gelecekte neler olacagini..
bazi okul yöneticileri bu konuda tolerans gösterirlerdi ve lacivert külotlu çoraba da izin verilirdi kimi okullarda.
Orada da belli bir kiyafet verilecek onlara, saç sakal
Her sabah uykulu bir halde siraya geçerdik hepimiz. Kisadan uzun boyluya dogru giderdi bu sira. Erkekler bir tarafa, kizlar bir tarafa siralanirdi. Sonra herhangi bir ögrenci seçilerek diger ögrencilerin karsisina, kürsüye getirilirdi. O sansli ögrenci(l) bütün okula hükmederdi sanki: "Türküm... Dogruyum. . .". Geri kalanlar onun söylediklerini tekrarlardik. iste o
Okul bitecek ve sonra asker olacak bir kismimiz. tirasini herkesle ayni yapmasi, sabahlari siraya girip sag bastan saymasi(beden dersleri) komutanlarina itaat etmesi(ilkokulda andimizi okutan küçük komutan), önemli birisi(!) ortamda bulundugunda hazir ola geçmesi (hoca sinifa girdiginde ayaga kalkmamiz) istenecek. Iste o zaman daha bir kavrayacaklar durumu. ilkokuldan baslayarak emirerleri olarak yetistirildigini farkedecek. iste o zaman
gün basladi boyun egip, itaat etme duygusu.
kavrayacaklar aslinda Sonra sinifa giderdik. Ögretmen
hepimizin birer asker yapilmaya çalisildigini...
içeri girdiginde bizler ayaga kalkar, masamizin üzerine mendillerimizi koyar, tirnaklarimizi uzatirdik. Ögretmen, karsisindaki insan
Ve öldür diyecekler. Yillarca kardes bildigin, belki ayni mahalleyi paylastigin, sana hiçbir zarari dokunmayan, sadece haklarini isteyen bir halkin insanlarini canice öldürmeni
degilmisçesine saçimiza kadar incelerdi, temizlik adi altinda hepimizi. Ama aslinda yaptigi bizleri asagilamaktan baska bir sey degildi. O zaman küçüktük, bilinçsizdik. Zorumuza gitmezdi bu yapilanlar. Ve sonra liseli olduk. Artik yapilanlar katlanilacak türden degiL. Yine sabahlari siraya giriyoruz. Bu sefer andimizi okumak için degil tabi ki. Tek amaçlari biz sirayla içeri girerken, etek boyumuza, gömlegimizin rengine, saç sakal tirasina, makyajimizin olup olmadigina bakmak. Tipini begenmediklerini aramak.
kenara çekip, üstünü ve çantasini
,
-.~.
denileni yapmaya alistiracaklar. Belki de yapacak denileni. Analarin yüregini yakacak...
Belki de emperyalistiere yalakalik olsun diye kendi cinayetine ortak etmeye çalisacaklar seni. Çocuk demeden, yasli demeden öldüreceksin hepsini. Sen ve senin gibiler yüzünden silahi eline alacak çocuklar.
Ve sonra liseli olduk. Bilinçlendik, farkina vardik çogu seyin. Kilik kiyafete bakarak yargilanmayi kaldiramamaya basladik. Hoca sinifa girdiginde ayaga kalkmanin anlamsizligini gördük. Bizlere yillar boyu beden egitimi dersinde ögretilenlerin (kit'a dur, saga dön, asker oturusu...vb.)
14
,i
isteyecekler. Katil ol diyecekler. Seni itaat etmeye, boyun egmeye;
Yorum
aslinda erkekleri askere
Sevgidolu kalpleri nefretle ve öfkeyle tasacak. Canini korumak için minicik elleriyle taslayacaklar o koca, agir tanklari. Ama çare etmeyecek bu çabalari. Onlar
ölecek. Sen kahraman olacaksin...
DEVRIMC~/SELILER Selam yoldaslar;
gerektigini her firsatta baskici bir dille söylüyorlar...
Biz Kocaeli/Karamürsel Dev-Us'ten Aysel ve Kübra. Söze okulumuzda bilinçli olarak yürütülen sovenist ajitasyon ve propaganda baslayacagiz. Burasi baskici bir yer oldugundan okullarda da milliyetçi ve fasist baskilar had safhada. Örnegin; okulumuzdaki çogu ögretmenlerin bizim düsüncelerimizi ögrendikten sonraki tutum ve davranislari çok farklihale büründü. Buözelliklede milli güvenlik dersinde notumuzun düsürülmesiyle belirgin hale geldi. Derslerde ögretmenlerimiz kendi alanlarinda müfredati millilestirerek sovenist düsünce ve tavirlarla arkadaslarimizi adeta bir "halk düsmani" olarak yetistiriyorlar ve milliyetçiligi empoze ediyorlar.Tabiki biz bu propagandalara alet olmuyoruz, arkadaslarimiza gerçegi anlatmak için elimizden geleni yapiyoruz. Bununla birlikte; birkaç ögretmenimizin derslerde (özellikle edebiyat ögretmenimiz) Peyami Safa, Necip Fazil Kisakürek gibi sairleri överken ve onlarin dü~ündügü gibi düsünmemizi söylerken, Nazim Hikmet Ran'i asiri ideolojik ve düsüncelerini yanlis buldugundan bize okumamamiz ve düsüncelerini savunma ma miz
Sirf biz ezilen halklarla beraber oldugumuz için beden egitimi ögretmenimiz tarafindan vatan haini, bölücü ve terörist olarak çagiriliyoruz. Ve diger arkadaslarimizin içinde bu tarz hitaplarda bulunduklari için onlarin gözünde vatana ihanet eden insanlar olarak gösterilmeye çalisiliyoruz. Halbuki biz ülkeye ihanet etmiyoruz, insanca yasanilan, yani; gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatilmayan bir ülke için mücadele veriyoruz. Ezberci, baskici egitim veren liseler yerine, analitikpoliteknik yöntemle akla ve bilime uygun lise egitimi istiyruz. Yani; ders kitaplarinda yer alan gerici ve gerçek disi bilgiler karsisinda bilimsel bilgi edinmek, ordu disiplininin yansimasi olan tek tip kiyafet zorunluluguna karsi giyim özgürlügü, saçlara, küpelere ve etek boylarina karisildigi bir lise degil, aklin ve bilimin hakim oldugu, ögrencilerin yeteneklerine göre egitim veren bir lise istiyoruz. Kisaca özetlersek; "kisla degil, demokratik lise" istiyoruz.
Kürsü
DEVRIMC~/SELjLER
Irak'ta
isgale
Son!
undan sadece 5 yil önceydi."Demokrasiyi getirecegiz" adi altinda bir ülke,petrolü ve emperyalist çikarlar için isgal edilmistLMilyonlarca insan evlerinde bombalarin hedefi olmustu, yüzlerce insan tecavüze magruz kalmisti. Aradan 5 yil geçmesine ragmen hiçbir sey degismemistL
B
Irak hala kan kusuyor, Irak hala agliyordu. 5 yil geçmisti koskoea bir 5 yil... istanbul Kadiköyde, 15 Mart saat 12'de, Irak'in isgalinin 5. yili demokratik kitle örgütleri tarafindan protesto ediliyordu. Dev-Us alanda,en genis katilimi saglayan liseli örgütüydü. Yaklasik 150 kadar Dev-Us'li,saat
- . ._-
12'de alandaydi. Mitinge "Savasa Hayir, Baris Hemen Simdi" par:ikartiyla katilmistik. "Katil, ABDOrtadogu'dan Defol" "Katil ABD,isbirlikçi MGK"sloganlarini atarak alana kadar yürüdük. Alana dogru yürürken "Savasa Degil, Egitime Bütçe" gibi sloganlar atarak aslinda savasin,biz liselilerin sorunlarininda kaynagi oldugunu anlatmaya çalistik.Yürürken, "Dirilis" sarkisini söyleyerek mitinge renk katmaya çalistik. Daha sonra yürüyüs istikametinde ki belli bir bölgeyi kosarak ve slogan atarak gittik. Alana vardigimizda,içeri girerken üstümüz basimiz didik didik arandi ama yine bir sey . bulunamadi, zaten ne bulmayi amaçladiklarini da merak ediyorduk. Bir liselinin üstünden ne çikabilirdi? Kalem, kagit belkide bir kitap. Ama onlarin baska seyler aradiklari kesindL Sorunsuz bir sekilde alana girdikten sonra Dev-Us olarak kurdugumuz halay'la alana hareketlilik getirdik. Halaydan sonrada konusma aralarinda ve çesitli yerlerde sloganlar atarak isgale ve sömürüye karsi olan kinimizi ve nefretimizi gösterdik. Miting'de Mehmet Alive Mustafa Alabora kisa bir konusma yaptiktan sonra, Marsis ve Aylin Aslim'in ufak konserlerini dinledik. Daha sonra
~
miting olaysiz bir sekilde son buldu.
RRE~.
Kadiköy
Dev-Lis
cagl_cartoona.coa/_ap&nol
Haber
;
DEVRIMC~/SELILER
Bir Çift Beyaz.Güvercin il 1950; Amerika ile Sovyetler Birligi arasinda soguk savas döneminin baslangicidir. Sömürge politikalarini tüm dünyaya yayma çabasinda olan Amerika, kendisiyle isbirligi yapacak iktidarlari 'müttefik' ülkelerde isbasina getirirken evinde de muhalif sesleri susturmakta kararlidir. Bu amaçla Senatör Mc Carthy görevlendirilir. 1950'de baslayip üç yil süren Kore Savasi süresince, ABD'de, Senatör Mc Carthy önderliginde büyük bir solcu avi kampanyasi baslatilir. 1947'de çikarilan Taft Hartley Yasasi'na göre devrimcilerin sendikalarda görevalmalari engelleniyor, memurlara grev
Y
hakki yasaklaniyor, isçilerin grev hakkina ise kisitlamalar getiriliyordu. Halkin Kore Savasi'ni sorgulamamasi için gözdagi veriliyor, hatta öyle abartiliyar ki; ABD'de güvenligi tehdit eden insan sayisinin Mc Carthy'nin agzindan 57.205.081 oldugu açiklanarak polis devletinin gücü rakami rakamina vurgulaniyordu.
1950 yilinin 17 Temmuz günü tutuklanan Julius Rosenberg Rus casusu olmakla suçlanir. Çok degil, 11 Agustos gününde, karisi Ethel de ayni suçtan tutuklanir... Savci, Ethel Rosenberg 'in erkek kardesi David Greenglass'in çalistigi New Mexico'daki arastirma merkezinden atom bilgilerini Rosenbergler"e verdigini, onlarin da bu bilgileri Ruslara ilettigini iddia eder. Mahkemeye çikartildiklarinda aleyhlerinde bir delil yoktur. Bir tek ayni suçtan yargilanan bir kisi ile ayni gün ayni otelde kaldiklari belirlenmistir fakat otel o gün doludur ve sadece bu çift yargilanmaktadir. Rosenbergler bu asilsin suçlamalara gülüp geçerken jüri kararini açiklar: iDAM. 2 çocuk anne ve babasi olan Rossenberg çifti id ama mahkum edilir. Kararlarin duyulmasi ardindan Amerika'ya protesto mektuplari yagmaya baslar. Öyle ki Avrupa'da Rossenbegler'i kurtarma dernekleri dahi açilir. Bütün dünya Rossenberg'lerin kurtarilmasi için seferber olmustur Bu beklenmeyen durum karsisinda Amerika l u Rosenbergler'le pazarliga oturur. "Suçunuzu kabul edin cezaniz 30 yila düssün." Çift kabul etmez. idam zamani yaklastikça teklifler devam eder ve ceza süresi de düser ama çift kabul etmez ve suçsuz olduklarini söyler. idam günü gelmistir. Suçu
kabul ettikleri takdirde 10 yillik bir hapis cezasina çevirip daha sonra Hatirla Liseli
17"
DEV~'MC~'SEL'LER kurtulacaklarina kadar söylerler. Öyle ki, Ethel Rossenberg, yasaminin bagislanacagi yönünde yapilan teklife su karsiligi verir: "Ey yoldan çikmis para yiyiciler, ey satilmislar, ey bu güzel dünyamizi kirleten igrenç, kötü insanlar, iste size yanit: Sizin lanetlenmis lütfunuza basim egik yasamaktansa kocamla birlikte ölmeyi yeglerim." Ama infaz günü hiç olmayan bir seyolur ve infaza bir bakan katilir ve bakanin yaninda bir de telefon vardir. Bu bakanin adi William A. Carroll'dur. Ve Rosenberg'lere su teklif yapilir; "hattin öbür ucunda baskan var. Telefonu açin. Suçunuzu kabul edin baskan da sizi serbest biraksin." Bakanin infazdan sonraki açiklamalari kanlari dondurur; "Rosenbergler'e, boyun egip, suçu kabullenmeleri için çocuklarinin fotograflarini gösterdik, eger suçu kabul ederlerse kendilerini bekleyen ogullari 6 yasindaki Robert ile 10 yasindaki Michael'e kavusacaklarini söyledik..."Bakan söyle devam eder; IIRosenbergler biraz süre istediler. Bir köseye çekildiler, Bayan Rosenberg kocasinin dizlerindeki .tozu silmektedir çünkü fotoyu gördügünde Bay Rosenberg dizleri üzerine düsmüstür... 1 dakika sürdü konusmalari ne konustuklarini bilmiyorum. Hiçbir zaman ögrenemeyecegim ama öyle bagliydilar ki birbirlerine... Julius esi Ethel'e dayaniyordu ayakta duramiyordu, birbirlerinden güç aliyor gibiydiler." Sonra bana gelip söyle dediler; "evet onlar bizim çocuklarimiz. Peki, ama bu milyonlarca mektubu yollayanlar? Bize inananlar? Onlarda bizim çocuklarimiz ve onlari yari yolda birakamayiz..." "Hatirlaym onlartn vahsetini Her telefon ça/islnda kesik kesik" Mahkeme Rosenbergler'in 18 Haziran 1953 tarihinde öldürülmesini kararlastirmisti... Ama Rosen~ergler, o gün degil, bir gün önce ya da sonra ölmeyi istediler. infaza az bir süre kala istekleri kabul edilir ve 19 Haziran'da öldürülmelerine karar verilir... Rosenbergler 18 Haziran günü öldürülmek istememislerdi; çünkü o gün evlilik yildönümleriydi! Ethel ve Julius Rosenbergçifti 19 Haziran1953 tarihinde elektrikli sandalyede idam edildiler. Anne Ethel Ro'senberg yari yolda birakmamak için ölüme gittigi çocuklarina ölmeden önce bir siir yazmisti; Bir gün ögreneceksiniz evlatlar/m, ögreneceksinizl Neden kestik sark/mlZl yar/da?
18
Güncel
Ölümlerinin ardindan MelihCevdet su misralari karalayaeaktir onlar içini ANI Birçift güvercin havalansa Yanik yanik koksa karanfil
D~iI bu anilacaksey deöil Apansiz geliyor aklima Neredeyse gün dogacakti Herkes gibi kalkacaktiniz Belki daha uykunuz da vardi Geceniz geliyor aklima Sevdigim çiçek adlari gibi Sevdigim sokak adlari gibi Bütün sevdiklerimin adlari gibi Adiniz geliyor aklima
Rahat döseklerinutanmasi bundan Öpüsürken bu dalginlikbundan Telörgünün deligindebulusan Parmaklariniz geliyor aklima
Nice asklar arkadasliklar gördüm Kahramanliklar okudum tarihte Çagimiza yakisan vakur, sade Davranisiniz geliyor aklima
Birçift güvercin havalansa Yanik yanik koksa karanfil
Degilunutulur sey degil Çaresizgeliyoraklima.
i" ' eo\.' ~... . '... ;1
Neden kitabimizi açik biraktik, isimizi tamamlamadan
..
Neden gittik toprak altinda uyumaya? Aglamayin artik evlatlarim aglamayin! Yalanlar ve pislikler neden sarmis dört bir yani? Neden bu gözyaslari? Bu zulüm neden? Ögrenecek bir gün bunu bütün dünya! Yeryüzü gülümseyecek evlatlarim, gülümseyecek! Ve sevinçler yeserecek mezarimizin üstünde Savaslar sona erecek, dünya mutlu olacak Kardesligin ve barisin koynunda Çalisin evlatlarim! Çalisin ve bir anit dikin, Sevgiye ve sevince bir anit insanlik onuruna ve inanca Sizin adiniza korudugumuz
ve çocuklarimiz
adina!
Ethel ve Julius komünist liderler degildi, mücadele içerisinde sinanmis ileri, deneyimli kadrolar ya da devrimciler degildi. Ethel ve Julius, büyük insanlik mücadelesinin sira neferleriydi. insanligin kurtulusu davasina egilimli ve bagliydilar. Mektuplarinda kendilerinden sik sik "sade insanlar" diye bahsettiler. Onlar sade insanlardi, tarihi yapan sade insanlar. Onlar emperyalizmden ve onun kültüründen dünyalar kadar ilerideydi; çünkü onlar düsüncelerini, insanligi ve ideallerini savundular. Ethel ve Julius yasami seviyorlardi. Fa1<atözsaygiya ve inançlarina bagliliga daha da büyük deger biçtiler.
Hiliiila
Lis<;li
,-
KURTULUS
KAVGADAN
GEÇER
KocaeliGazi Usesi'ndentüm yoldaslara merhaba, Yoldaslar,okulumuzdafasist çetelerinve idarenintüm baskilarinaragmen yolumuza devam etmekteyiz. Geçtigimizhaftalarda okulumuzdabizlere yönelikfasist bir baskive idare tehdidi ile karsilastik,bir arkadasimizfasistlertarafindan sikistiriliptehdit edildi, akabindede idare tehdidi ile karsilastik.
iSTANBUL HABiRE VAHSi DEV-Lis' TEN MERHABA; DEV-LIS'in demokratik,parasiz,bilimsel, anadilde lise mücadelesinekatilaliçok zaman geçmesede okulumuzdabelirlibir sayiya ulastik. Bizimleberaber diger liselerde mücadelebayraginiyükseltenDEV-LIs' ii yoldaslarabasarilardiliyoruz.Kisladegil demokratiklise!!! HABiRE VAHSi DEV-LIS Sisli bölgesinden Dev-Lis'li yoldaslariniz olarak sizleri devrimci duygularimizla
Okul çikisindatoplanan fasistlersaldirmaya çalismis,ancakbasariliolamamislardir. Artan baskilarsonrasibir kaç arkadasimizin kopmasimoralimizibozamadigigibi, bizleri daha da kinlendirdi.Okul çikisindatoplanan fasistgürühu da SDP'1iyoldaslarimizin destekleriile dagittigimizgibi örgütlenme faliyetlerinehizla devam ettik ve tekrar bir komite kurma yolundayiz.Fasistçetelere ve idare baskisinaen güzel yaniti DEV-LIS'inadini daha fazla duyuyarakve saflarinisiklastirarak veriyoruz. Dün NecdetAdali'lar,BehsatBaykal'lar, Deniz'ler,Mahir'ler,Ibrah;m'ler nasildirendiyse, bizlerde izlerindeisek onlarin, fasist ulumalara geçit vermeyecegiz,Deni;z'ceAynur'ca sosyalizmbayraginidalgalandiracagiz.' Demokratiklise mücadelesinde,Devlis saflarinda,fasist-idareisbirliginegeçit vermiyoruz,vermeyecegiz. Yoldaslar,Üzerimizdeki baski ne kadar büyük olsa da, ideolojimizve gelenegimizde bir o kadar güçlü ve onurludur,bu güçle haykiriyoruz, FASIZMI DÖKTÜGÜKANDABQGACAGIZ YASASINDEVRIMCI LIsELILER ERGINBAY'DANADAU'YA BUTARIH BIZIM KOCAELI GAZi LIsEsi DEV-LIS KOMITESI
20
selami iyoruz
i
f\1açkaAkif Tunçel Endüstri fvleslek Lisesi'nden, Yeni Levent Lisesi'ne, Nuri Akin Anadolu Lisesi'nden, Sisli Endiistri Meslek Lisesi'ne, Taksim Ticai'et Lisesi'nden, Besiktas Atatürk Anadolu Lisesi'ne, Gültepe Lisesi'nden, Sehremini Anadolu Lisesi'ne kadar bölgemizdeki pek çok lisede vai'iz ve liseleri özgiirlestirme mücadelemizi yürütUyaruz. 1 Mayis'a yaklastigimiz su günlerde, Newroz'un isyan atesini kusanarak mücadelemizi büyütecegiz ve i f\1ayis'daalanlai'i Dev-Lis olai'ak zapt edecegizl Güler Yüzlü Militan Sisli i Sisli Dev-Lis
Tüm yoldaslari en içten duygularimizla selamliyoruz. Amacimiz liselerdeki apolitize edilmis gençligi bilinçlendirmek ve fasist çetelesmeyi önlemek. Devrim eski bir efsane, sosyalizm de bir ütopya degildir. Biz bunun bilincinde günden güne çelikleserek ve güçlenerek büyüyor'uz. Sayimiz az olabilir. rviücadelemizkitle tarafindan benimsenmeyebilir. Kolay degil yüzyillardir süre gelen bozuk düzene isyan etmek insanlai'a bildiklerinin yanlis oldugunu anlatabilmek. Ama kendini tarihselolarak kanitlayan ideolojiye inancimiz ve bagliligimiz bize güzel günlei'i getirecek. Bu ugurda yilmadan mücadele ediyoruz. Tek Yol Devrim, Kurtulus Sosyalizmi Ümraniye Dev-lis
Mart'in Kizil Satagi Baharin gelisini mÜjdeleyen Mart ayi devrimci hareket açisindan oldukça önemli bir yere sahiptir. Doganin yeniden dirilisini temsil eden Mart, ayni zamanda devrimci atilimin en büyük örneklerine ve tarihe kazinmis, utanç dolu katliamlara tanik olmustur. Mart ayinin kizilligi 8 Mart 1857'de New York'lu 40.000 dokma isçisi kadinlarin agir çalisma kosullari, 16 saatlik çalisma süresi ve düsük ücrete karsi greve gitmesiyle baslar. Polisin isçilere saldirmasi ve grevci bir grubu fabrikaya kilitleyip yakmasiyla fabrikadaki 129 grevci kadin can verir. 26 Agustos 1910'da Uluslar Arasi Sosyalist Kadinlar Konferansi'nda Clara Zetkin'in önerisiyle 8 Mart Dünya Kadinlar Günü olarak tarihe geçer. ABD'de yasanan bu olaydan sadece 14 yil sonra Mart ayi bir baska devrimci atilima sahne olur. 18 Mart i871'de "gögü fethe çikan" Komünarlar, Almanya'ya karsi savasmalari için kendilerine verilen silahlari burjuvaziye dogruitarak Paris'i ele geçirir ve Hotel de Ville'de havaya ates açarak Paris Komünü'nü ilan eder. Tarihe ilk isçi iktidari olarak geçen Paris Komünü, burjuvazinin Paris'i isgal etmesiyle 28 Mayis'ta sona erer. Bu büyük devrimci atilim, 28 Mayis'ta 20.000 komünarin öldürülmesiyle en büyük katliamlardan biri olarak tarihe geçer. Tarih 16 Mart 1978'e yaklasirken istanbul Üniversitesi'nde degisiklikler göze çarpar. Ögrenciler fasist saldirilara karsi okula toplu girisçikis yapmaya baslamislardir. Okulun önünde ögrencileri "koruyan" polislerin görev yeri degistirilir ve onlarin yerine MHP'ye yakinligiyla bilinen POl-BiR üyesi polisler getirilir. 16 Mart günü okuldan topluca çikilirken, aniden ögrencilerin üzerine bombalar atilir ve çikan kargasa sirasinda ögrencilerin üzerine nereden geldigi belli olmayan mermiler yagar. Planli bir sekilde yapilmis bu katliamin ardindan fasist
katiller ellerini kollarini sallayarak uzaklasir. Ortalik sakinlestiginde Beyazit Meydani'nda 7 devrimci genç cansiz olarak yatmaktadir.
.J.
iran Irak savasi sirasinda zor duruma düsen Irak geri çekilmek zorunda kalir. Irak'in geri çekilmesiyle pesmerge Halepçe'yi ele geçirir. Saddam Hüseyin ve ABD isbirligi ile 16 Mart 1988'de helikopterlerle Halepçe'ye sinir gazi ve hardal gazi gibi kimyasal bombalar atilir. Yirmibin Kürt gazlari ilk soluduklari anda can verirler. ilerleyen süreçte sayi yüz bine çikar. Sonraki nesillerde ortaya çikan etkisi Hirosima'dan bile fazla olan bu katliamin etkileri hala sürmektedir. Mart ayina kizilligini kazandiran diger bir önemli olaysa Kizildere katliamidir. Bu katliam belki de içlerinde en detayli olarak bildigimiz olaydir. 30 Mart 1972 günü Tokat-Niksar'in Kizildere köyünde, kontrgerilla güçleri tarafindan kusatilarak bombalar, havan toplari ve roketatarlarla katledilen on yigit devrimci fasizme karsi onurlu direnisin dest~nini yazmislardir. Dönemin 12 Mart fasizmi bu gençleri vahsice katlederek devrimci güçleri sindirmeyi hedeflemistir. O fasist katiller kendi hiçliklerinde çoktan bogulup gitmisken; Mahir çayan, Sabahattin Kurt, Nihat Yilmaz, Saffet Alp, Sinan Kazim Özüdogru, Ertan Saruhan, Hüdai Arikan, Ahmet Atasoy, Ömer Ayna ve Cihan Alptekin Kizildere'de bir tarih yazmis ve yüreklerimize unututmamak üzere kazinmislardir. Newroz'la anilan Mart ayi, bir yaniyla cosku ve dirilisin simgesi iken, bir yaniyla da hatirladikça yüregimizi kanatan katliamlarin ayidir.
iviart