Sayı 9 - Nisan 2009

Page 1

DEVlJl[ Lis DEVRiMCi LisELiLER


PANORAMA

I

i Mayis'a Dogru

~!;!;

~

ÖSS Yarisinda Yeni Parkur

O!;!;

~

:I-~

Meslek Liseleri ve Görevlerimiz

G UNC EL

5-6

Politika Devlis'i Takip Ediyor

..

G U N C EL

7

Katillere Açik Mektup

..

G U NC EL

8-9

Devrim Bir Okuldur

GUNCEL

IO

Ölünün Arkasindan Konusulmaz ama

ARS IVDEN

Mezar Kazicilarinin Yillik Randevusu

..

GUNDEM

i 12-13

i Mayis

OKUR MEKTUBU KÜLTÜR !;ANA T

14-15-16-17 18-19

Sanatche

.

BiLIM

20

Tübitak'ta Neler Oluyor

Ki-i-AfI

2i


Yogun bir ayi geride biraktik.Yogun ve hareketli bir ayi. Kisin soguguna ve yagmurun islagina inat nefessiz ~?sarcasina geçen bir ay. Once seçim çalismalariyla merhaba dedik. Degisik illerde sosyalistler ve demokratlar emekten, demokraside ve baristan yana adaylarin arkasinda birlesirken biz seyirci kalamazdik ve kalmadik. Dev-Us çok uzunca bir süredir sokaktaki muhalefetin önemli bir kitlesel ve kurumsal gücü olarak yerini aliyor. Devrim mücadelesinin bir parçasi olarak kavganin her parladigi muhalefetin nefes aldigi her yerde gücümüz oraninda bu nefese nefes vermeye çalistik. Bu noktada bütün ülkeyi etkisine alan politik bir olgunun ötesinde ve disinda durmamiz beklenemezdi. Demokratik lise mücadelesini genel demokrasi mücadelesinin bir parçasi sayan politik hattimiz, yerel seçiiii çalism~larinda .bar.is, demokrasi

...

ve emek güçlerini

".

desteklemeye yö'neltti bizi. Gücüniüz v.e çapimiz oraninda faaliyetlerde yer aldik, güç kattik. Parlamentonun ve seçimin sadece bir araç oldugunun, propaganda ve örgütlenme çalismasinin bir araci oldugunun bilinciyle yasalciliga düsmeden yasal zemini sonuna kadar kullanarak seçim çalismasini destekledik. Ve bir kere daha gördük; devrim be demokrasi güçleri ortak bir çati altinda birlesik bir mücadele yürütmedigi sürece zafer uzak bir olgu. Kavganin ayiydi mart, senligin ayini müjdeledi. 8 martta liseli kadinlar kadin kurtulus mücadelesinde yerini alirken Newroz alanlarinda bayraklarimiz ezilenlerin bayraklariyla yan yana geldi. Ve ayni bayraklar 30 martta önderlerini anmak

için alanlara çikti. Kizildere tarihimiz Kizildere bugünümüz. Kizildere; bir direnis, onurlu bir karsi ÇikiS, bir yoldaslik hikayesi, devrime inancin onurun ve yoldasligin adi. Biz miras kaldi. Dev-Us Mahir çayan ve yoldaslarini kavgayi daha ileriye götürme bayragi daha yukariya tasima sözünü vererek andi. Bayragin, kizil bayragin DevUs'in bayraginin bu yil qoruga çikacagi yer i mayis olacak. Geçen yil damgamizi vurmustuk. Bu yil alan bizim olacak, i mayis bizimle anilacak. Görev daha büyük hedef daha büyük isimiz çok daha fazla yükümüz çok daha agir. Büyük olmak önemli bir sey; büyük kalmak çok daha önemli bir sey. Haddimizi bilerek gücümüzü ve çapimizi bilerek yola devam edecegiz. Potansiyelimizin çok küçük bir kismina sesleniyoruz. Bunu bilecegiz. UI~acagl.miz k~tlenin,yapacagimiz isini alana tasiyacagimizgücün az bir kisr:nina . ". ulasabiliyoruz, blinu bilecegiz. Yaptigimiz isi .dönüp. Kizildereyle kiyaslayacagiz. Mahir.' '.

çayan' a bakacagiz Çhe' Y~bakacagiz.Adali' ya bakacagiz.

.

". .

Girilmedik okul kalmamali, ulasmadigimiz liseli kalmamali. Duvarlar, direkler her yer Dev-Us olmali.Ve tüm çab~.1 mayista alana tasimak üzerine kurulmali.Ozveri harcanan enerji en üst boyuta çikmali. Tüm bunlarin isiginda i mayis bir senlik alanina dönmeli. Kavga eder gibi eglenecegiz ve eglenircesine dövüsecegiz. Binleri alanlara tasiyacagiz. Ve tek bir seyi bilecegiz ki; devrim mücadelesinin küçücük bir parçasiyiz. Dev-Genç' e selam verecegiz, Dev-Genç' e yürüyecegiz.

.._----_._._-------------------------------------------------------------------------------------

pan Dr ama.


Ö55 Afari~in~a Afeni ~ arkur Müjdeler olsun. Yillardir sikayet ettigimiz, insani insanla yaristiran öss sonunda yeni bir hal aliyor. Yaptigimiz arastirmalara ve incelemelere göre önümüzdeki sene sinava girecek olan liseliler g!disattan son derece memnun ve umutlu. Oss'nin yeni modeli hepimize hayirli ugurlu olsun. Tabiki durumlar böyle degiL.Emperyalist dünya düzeninin çarklarindan bir taneside Türkiye oligarsisidir. Dolayisiyla bizim, yani gençlerin gelecegide, Türkiye'de egemen sinifin elinde (Tabi biz egemenlerin karsisindaörgütlü bir güç olarak duramadikça). Sermaye egitimi günden güne daha fazla sektörlestiriyor. Egitim sektöründe dönen para günden güne daha da fazlalasiyor:.Etrafimizi dershane ordusu sarmis durumda. Ozel dersler, deyim yerindeyse açik arttirmalarda kendisine alici buluyor. çogu defa bu müsteriler, orta ve bütük burjuva aileler oluyor. Yani emekçi, yoksul halk yine bu tiyatroyu korsan cd'lerden izliyor. S!mdi de Öss'nin 2 asamali olmasi gündemde. Onümüzdeki sene sinava girecek olan ögrenciler hiçte, öyle ilk paragrafta anlattigimiz gibi degiL.Tam tersine herkes endiseli. Psikolojik olarak ve meddi sikintilari simdiden yasamaya basladi bile. Helede böylesine küresel mali ki:!zin içerisinden geçerken. Artik ASS konusunda küçük ayrintiardan bahsetmeyi çok açiklay!ci bulmuyoruz. Hatirlarsiniz Devrimci lsçilei:in bir slogani vardi; "Kirintl Degil Dünyay'i Istiyoruz!". Bizde Devrimci Liseliler olarak "Ass kalksin, Yasasin Politeknik Egitim" diyoruz. Yani müsteri gözüyle bakildigimiz, para kazanmak için sermaye yerine koyuldugumuz, kobay misali çesitli öss deneylerinin üzerimizde uygulandigi degil, herkesi yetenegine göre, egitimle üretim arasinda ki iliskiyisaglayarak, toplumsal anlamda faydali bir~yler yetistirecek gerçek egitim istiyoruz. Insanlarin öss yarisinda birbirleriyle rekabet etmelerini degil, dayanis.ma içerisinde örgütlenmis bir egitim istiyoruz. Universitelerin meslek edindiren kurumlar olmaktan Çikartilip, bilim üreten merkezler haline getirilmesini i~tiyoruz. Genellise ve Anadolu liselerinin OSS'ye ögrenci hazirlayan, bir nevi dershane görevi gören egitim kurumlari olmaktan çikartilip, Kollektif üretim için kalifiye eleman yetistiren kurumlar olmasini istiyoruz. Türkiye'de egitim sistemi, ögrencilerin kariyer ideallerini körükleyip birbirleriyle yarismalarini

.

..

--

-

-------

sagliyor. Tipki sans oyunlari gibi bu yaristan birileri milyon dolarlarca para kazaniyor ve halkin büyük bir kismi her zaman ki gibi kaybedenler oluyor. Ve liseliler issizler ordusur.ia günden güne daha fazla kazandiriyor. Bizim ASS sistemine alternatif olarak sundugumuz hersey gerçekligi olan sistemlerdir. Bunlarin gerçeklesmesi için de devrimi beklemek gereksizdir. Egitim sorunu bir demokrasi sorunudur. Yani Kapitalizm kosullarinda da gerçeklesebilecek bir sistemdir. Bugun Avrupa'nin gelismis bir çok ülkesinde uygulanan sistem budur. Avrupa ülkelerinde politeknik egitimin uygulaniyor olmasi bu ülkelerin T.C.'den daha ilerici olmasindan degil bu ülkelerde ki devrimci agrenci gençligin daha örgütlü, daha kitle.~elolmasindan kaynakli almmis kazanimlardir. Ornegin iki yil önce Sili' de 600 bin lise ve orta okul ögrencisi tek tip kiyafetin kaldirilmasi için yürüdür. Fransa'da 2 milyon lise ve üniversite ögrencisi düsük bel pantolon hakki için yürüdü. Geçtigimiz aylarda Yunanistan gençliginin nasil Atina ve Yunanistan'da ki diger sehirlerin sokaklarini kitledigini hep birlikte bir hatirlayalim. Yani bizim Türkiye'de örgütlü kitlesel bir güce ihtiyacimiz var. Anlattiklarimizin gerçeklesmesi için böyle bir gücü yaratacak olan yegane adres Devrimci Liselilerdir. Ve bu örgütlü kitlesellik yalnizca Dev-Lis'in yetenekli kadrolarinin ellerinde filizlenecektir: Akillara gelen bir sözü paylasmak istiyoruz; "Imkansiz yoktur, Zor zaman alir." Komutan Che Guevara'nin dedigi gibi: Gerçekçi otup im~ansizi gerçeklestirmek gerekiyor. OSS'ye INAT YASASiN HAYATm istanbul Dev-Us

~:5':5' ...............................................................................................................

-


Egitim, egemen üretim tarzindan bagimsiz degildir. Egitimin içerigini ve biçimini belirleyen egemen üretim tarzidir. insanlarin tasarimlari ve zihin iliskileri ve bunlarin üretimi insanlarin maddi faaliyetine baglidir. Zihinsel üretimi yapanlar insanlardir. Fakat yine bu insanlar ayni zamanda üretici güçler ve buna .

"

tekabül eden iliskilerIeüretim tarziyla- de belirlenir. Sonuçta kapitalist üretim tarzinda "maddi üretim araçlarini elinde bulunduran sinif ayni zamanda, zihinsel üretim araçlarini da denetim altinda bulundurur." (K. Marx) Egemen düsünceler bir sinifi egemen yapan iliskilerin ifadesi yani onun egemenliginin fikirleridir. Meslek liselerindeki egitimin içerigini ve görünümünü belirleyen de egemen sinifin ideolojisidir. Kapitalizm kosullarinda mesleki ve teknik egitimin amaci, kapitalistlere kalifiye isçiler saglamaktir. Böylece kapitalist sömürü çarkina kaliteli disliler üretilmektedir. Mesleki ve teknik egitimin niteliginin düzeyini belirleyen, o ülkedeki kapitalist sanayi ve teknolojinin düzeyidir. Türkiye kapitalizminin teknolojik düzeyi metropol ülkelere göre daha geri düzeyde olmasi mesleki ve teknik egitime de yansimaktadir. Özellikle islevselolarak ideolojik yani ön plana çikmaktadir. Meslek liselerinde okuyanlar hem egitim döneminde hem de egitim sonrasinda sinifin bir parçasi olarak konumlanabilmektedirler. Bu durum, kapitalistlerin sinifsalçikarlarina daha dolayimsiz etki yapmakta ve egitimin içeriginin ön plana çikan yani, sömürü sistemine karsi çikmayacak uzlasmaci isçiler yetistirmek yönünde olmaktadir. Kapitalizmde teknik egitim tek yönlüdür. Egitim içerigi, egitilenleri gelistirmek, çok yönlü bilgi ile üretim sürecine katilmasini saglamak degildir. Kapitalist üretimde isçi, emegine yabancilasmakta, üretim araçlarinin basit parçasi

haline gelmektedir. Mesleki ve teknik egitimde, böylesine bir sürece uygun ve bu süreçte ifadesini bulan egitimdir. Bu egitimin nesneleri olan gençlerde kapitalist is bölümüne göre sekillenmekte ve tek yönlü bilgiye sahip olmaktadir. Bunu dogal sonucu olarak da, issiz kalma riskleri artmaktadir. Zira gördügü tek yanli egitim ile alanlari disindaki alanlarda çalisma olanagi ortadan kalkmistir. Öte yandan yine, o alanla ilgiliisçi fazlasi, sektördeki ekonomik kriz veya teknolojik degisiklik vb. durumlar karsisinda issizlik tehlikesiyle karsi karsiya kalacaktir. Sosyalistler esas olarak poli-teknik (çok yönlü teknik egitim) egitimi savunurlar. Sosyalist egitimin amaci, insani çok yönlü olarak gelistirmek ve üretim süreci üzerinde egemenlik kurmasini saglamaktir. ÖYLEYSE EGiTIMl

NEDiR

POLI-TEKNIK

Kisaca toparlarsak: Poli-teknik egitim, üretimin ve teknigin bilimsel temellerini ögretmek, bunlari elemanter araçlar yoluyla da üretimde kullanabilme olanagini veren; üretimin teknikteknolojik, ekonomik ve bunlarin dogal ve toplum bilimsel temellerini tanitmak, uygulama içinde ögretmektir. Poli-teknik egitimde ögrenci bilgiyi yasamin, üretimin içinde elde eder. Böylesine bir egitim ne mesleki ne de salt teknolojik egitimdir. Meslege yönlendirme poli-teknik egitimin sonunda olur. Bireyi bir tek meslege baglamaz. Üretim ve teknolojinin degisimlerine karsi, isçinin, aldigi poli-teknik egitim sayesinde uyum saglamasini saglar. Sosyalist egitim anlayisi ve islevi ile kapitalist egitim arasindaki farkliliktemelinde, kapitalizme ..

~~~ .


DEVR'MC/ftriL'SEL'LER

karsi yogun bir ajitasyon ve propaganda yürütülmelidir. Kapitalizmin tüm yönleriyle teshiri meslek liselerindeki Dev-Us' Iilerin en temel görevi arasidandir. Meslek liselerindeki gençlerin sorunlari alabildigine fazla. Tek yönlü, kapitalistlerin çikarlari dogrultusunda gerici egitim, gerici yasalar ve kurumlar, fabrikada ucuz is gücü olarak kullanilmak, örgütlenmeyi engellemek için konulmus her türlü engeller ve baskilar... ÜCRETLERi N TAMAMi ÖDENMELiDiR! Günümüzde neredeyse haftada 30 saate yakin çalistirilan liseliler bunu karsiliginda çok komik miktarlarda ücret almaktadirlar. Grev kiriciliginin yani sira meslek liseliler ucuz is

@

gü n ce L ..u

u..u

~.ücü deposu olarak kullanilmaktadirlar. Ucretlerin tespiti için yapilan sözlesmeler ise ögrenciler adina okul müdürleri ile kapitalistler arasinda yapilmaktadir. Bu uygulamaya da kesin karsi çikilmalidir. isyerinde çalisan, emek gücü harcayan ve ekonomik sömürüye maruz kalan meslek liselilerin sözlesmelerin bizzat asli tarafi olmalari en dogal haklaridir. Kapitalistlerle sözlesmeleri (sendikaya üye olma hakki olmadigi kosullarinda) isyerlerindeki liselilerin örgütlü gücü olan isyeri komiteleri araciligiyla yapilmalidir. Elbette ki ne kapitalistler ne de okul müdürleri bunu kabul etmeyecektir. Zaten sorun bunu kabul etmelerini beklemek degil, bunun için mücadeleyi yükseltmektir. DEV-Lis

u

u.....

-----------_._....._--


DEVRIMC/'ftrLISELlLER

Ülkemizde okullar varolus nedeninden çok uzakta, sisteme sadik usaklar yetistirmeyi misyon edinmis durumda. Bunu uygularken yöntemleri belli ve bunun bir ayagini temsil eden yazili belgele'ri de ögrencilere hiç .. gösterilmeyen kilik kiyafet yönetmeligi. Ozü

1 .

okullarin yüklendigi misyonu yar'!~ltlyor. Tabi sadik usaklar kolay yetistirilmiyor. Ogrencilerin son noktasina kadar yontulmasi, sürüdeki koyun misali ayni olmasi gerekiyor. Iste ögrencilerin çogunun karsi oldugu kilik kiyafet yönetmeliginin özü bu; birer koyun yetistirmek. Yanitektip insan modeli yaratmak. Tek ve dar bir düsünce yapisiyla basa çikmak kolaydir çünkü. Neden siyah çorap giyrnek zorundayimi, neden taki takamiyorumu sorgularsan ileride bu kokmus düzeni de sorgulamaya baslarsin.Anlamsiz emirlere uymali, sorgulamayi unutmalisin. Okul yöneticileri bu kokmus düzenin birer bireyiyken,onlarin aracilisiyla sen de sürüye kaillmalisin.Yöntemleri de basittir.Tek yaptiklari bizleri salak yerine koymaktir. Zengin olanlarin ayakkabilari,çantalari, saatleri bizimkinden çok gösterisli dururken tektip kiyafetle zenginle fakir arasindaki farki gizliyoruz demeleri,etrafi tel örgülerle çevrili yerin okul mu hapishane mi oldugunu anlayamamiz,ya da siraya sokulup sag bastan saymamiz,milli güvenlik dersinde neden sagol çekmek zorunda oldugumuzu bilmememiz, .okul mu hapishane mi sorusuna yoksa askeriye mi sorusunun eklenmesi bizi açikça salak yerine koyduklarinin kanitidir. Tüm bunlari unutup,bunun gerekliligini düsündügümüzde de,yani istedikleri gibi bunlara kandisimizda da hiç iç açici bir tablo çikmiyor karsimiza. Hukuk ülkesi oldugu iddia edilen bu yerde, hiçte hukuk kurallarina uygun bir egitim yürütülmüyor. Sadece yönetim ve ögretmenler tarafindan bilinen kilik kiyafet yönetmeligi öz kosullara bagli biçimde degisebiliyor.lstedikleri gibi yorumlanip bize baski araci olarak kullaniliyor. Is öyle ki; asiri mücevherat takilmasi yasaktir olan madde ögretmenlere küpe taktigimizda kulagimizi çekip koparabilme, kanatabilme hakki

veriyormus gibi algilanabiliyor. Hirsizliktan sanik birinin dahi savcilik izni olmadan üzeri ve çantasi aranamazken, asiri makyaj yapilmasi yasaktir maddesinden kaynak alarak çantamizda kozmetik ürünleri çok rahat bir biçimde aranabiliyor. Ya da egitim hakki engellenemez yasasina ragmen kiyafetimiz uygun olmadigi için derse alinmiyor,ders aninda dersten atllabiliyoruz.Yani koskoca bir çeliskiler dünyasl.Ve öyle bir durumdayiz ki bu konu kimsenin umrunda dahi olmuyor. Sasirtici bir biçimde geçtigimiz aylarda çogu programda ortak konular islenmeye basladi; ögrencilerin sorunlarl.Oev-lis'in yillardir haykirdigi konular üstünkörü de olsa burjuva

medyada da isleniyordu artik. Bundan 3-4 ay önce ÇiplakAyaklar Özgürlük için Yürüyor kampanyasinda kilik kiyafet yönetmeligi kaldirilsin sloganiyla çikmistik alanlara.60-70 yasindaki profesör amcalar bildirilerimizi okumusçasina söylediklerimizi yinelediler. Arastirmalar yapildi geçen 3-4 ay içerisinde. Ortaya çikan sonuç su ki; ögrencilerin %80'i

.. ~LI.t~(;~

Le


--._-

kilik kiyafet yönetmeliginden rahatsiz. Ardindan izmir'de bir kadin ögrencinin saçinin sari olmasindan kaynakli 4 okuldan atilmasi ve bunu takip eden süreçte durumun kadinin örgün egitim hayatina son verilmesine kadar varmasi birçok program tarafindan islendi. Bu olayin islenmesinin gerekli görülmesi ne kadar dogru bir isse de bazi katilimcilarin bunu sadece kilik kiyafet üzerinden degerlendirmesi, ögrencinin kadin olmasindan kaynakli kisisel özellikleri konusulup biraz da onda suç var denilmeye çalisilmasi 'sadece saçi sari oldugu için degildir, baska yaptigi birseyler de vardir' tarzi konusmalar o kadar yanlis birseydL"Erkek bakmissa kadin da kuyruk sallamistir" düsüncesine paralel ilerleyen bu konusmalar,yani kadinin her zaman oldugu gibi edilgen ve suçlu duruma düsürülmeye çalisilmasi igrenç ve kabul edilemez olmasiyla birlikte,kadina bakisi, kadinin ne kadar itildiginin,ikinci plana atildiginin göstergesi niteligindeydi. Konusulmasi gereken konu okullardaki cins ayrimci egitimdLÖyle ya ilkokuldan bu yana kadinlara durmasi gereken yer, yasamasi gereken hayat gerek okul kitaplariyla gerekse okul idarecilerinin tacizkar sözleriyle ögretilmeye çalisiliyor. Sisteme sadik usak yetistirme yerleri olan okullar tabiki toplumsal durusa paralelolarak da erkek egemen nitelikler barindiriyor. Olusturulan müfredat,bunu isleyis tarzi ve okul idarecilerinin hal ve hareketleri tamamen istenen kadin modelini yaratmaya yönelik. ilkokulda basliyorlar sindirme politikasina. Hafizamizdan hiç silinmeyecek sekilde görsel olarak resimlerle anlatmaya basliyorlar öncelikli olarak."Kadin evde oturur, ev islerini yapar. Kocasinin isten dönmesini bekler" durumunu etkili bir biçimde anlatiyor bu resiml~r. Yasimiz ilerleyip liseye geldigimizde de, lise bitene kadar yani artik 18 yasini doldurup devletin gözünde birer eriskin olana dek sürdürüyorlar bu politikalarini. Okul giriginde hakaretler ediyorlar; etegimizin kisa olmasindan, saçimizin toplu olmamasi ya da

@) gü nceL

u

_ u_

u

_uu

uu

U _.u_u

boyali olmasindan kaynakli. Bir de bunu ileri götürüp ya derse almiyorlar ya da tüm ögrencilerin önünde fiziksel görünüsümüzle dalga geçip, etegimizi çekistiriyorlar. Çevremizdekilerin bakislarindan utanmamizi saglamaya çalisip, "namus" denilen seyi kafamiza vura vura ögretmeye çalisiyorlar. Karsi cinslerimiz özgürce yasarlarken,bizlere nereden ve nasil yakistirildigini bilmedigimiz, bizleri yok sayan, siliklestiren, kimliksizlestiren, öteki insan yapan "namus" denen seyi zorla sokuyorlar beyinlerimize. Derslere girdigimizde de hiç bir kitapta bulamiyoruz hemcinslerimiz ile ilgili yazilari. Tarihte, edebiyatta vs. hiç bir kaynakta yer verilmiyor kadin cinsine. Bakiyoruz ki kadin hep azmettiren, siir yazilan ya da evlilikler üzerinden toprak kazandiran edilgen bir varlik. Ne kadinlara özgür bir düsünce ortami saglanmadigindan bahsediliyor ne de tarihteki önemli kadinlardan... Ve daha çogaltilabilecek bu örneklerle beyinlerimiz onlar emelleri çerçevesinde bir heykel misali sekillendiriliyor. "Namus" kavrami tüm hayatimizi etkileyecek biçimde beyinlerimize sokulmus, öteki olmayi, ikinci planda kalmayi kabul etmis birer birey olarak bitiriyoruz liseyi. Yani uzun lafin kisasi okullarda uygulanan baski, kadin ögrencilere karsi cinsinden iki kat fazla uygulaniyor. Dev-Us cins ayrimci egitime ve okullardaki tüm antidemokratik uygulamalara karsi mücadele ediyor. Söylediklerimizin hayat bulmasi, politikanin Dev-Us'i izliyor olmasi bir kere daha gösterdi ki; Dev-Us dogru ve yerinde politikalarla liseli gençligin öz örgütüdür.

Dev-Lis ÖZGÜRLÜK SOKAKTADiR siariyla 6S8den günümüze mücadeleyi devam ettiriyor. DEV-Lis8E KATIL MÜCADELEYE OMUZ VERI!! CEREN

uu_u

_u_uu

u

,


DEVRIMC/'ftrLISELILER

~atillere

Açik

kalkanlarinizin üzerine yagan taslar bizimdir. Alanlarda havaya kaldirilan yumruk, öfkeli sloganlar ve parlayan gözler bizimdir. Zulmünüze baskaldiran, öfkeyle çarpan yürek, haykiran ses bizimdir. ~alumunuz olsun akittiginiz kan bizimdir. Odenen bedel, düsen canlar bize aittir. Yazilan tarih, direnen onur bize aittir. Malumunuz olsun bedele bedel ödetecek olan biziz. Zulmünüzün hesabini soracak olan biziz. Bizden korkun biz kazanacagiz. Çünkü biz sizden korkmuyoruz. Düsenlerin yerini yenileri aldi, bayrak yerde kalmadi kavga hiç durmadi. Dev-Us okullarda sokaklarda miting alanlarinda ve korsanlarda hep karsiniza çikacak. Bizden korkun biz geliyoruz. Biz binleriz biz onbinleriz ölmekle tükenmeyiz. Katliamla bitmeyiz düserek yenilmeyiz, biz teslim olmayiz. 30 Mart son degildir. Kizildere savasin sonu degil savasin baslangicidir. Kizildere onurun adidir, onurumuzu kirletmeyiz. Kizildere bizimdir. Akan kan, düsen can bizimdir. Kizildere'nin hesabini soracagiz. Bedel verdik bedel alacagiz. Korkun bizden korku okullarda kafasina vurdugunuz, gelecegini ellerinden

Bu yil Mahir Çayan ve arkadaslarini anmadik. Bu yil Kizildere' de 30 Mart i 972'de onlari katledenleri lanetledik.. Katillerin izini sürüyoruz. Kizildere'nin katilleri ergenekonun çöplügünden çikiyor. Kizildere' de baslayan katliam Maras'ta, Sivas'ta, Gazi'de hiz kesmeden sürüyor. Cizre' de ve Silopi'de kuyulardan çikiyor. Artik biliyoruz ki ne katiller duruyor ne katliamlar bitiyor. Katillerin kimlikleri artik herkes tarafindan biliniyor. Biliniyor da her nedense hesap bir türlü sorulamiyor. yil ölülerimize aglamiyoruz. Agitlar yakmiyoruz, kahramanlik türküleri söylemiyoruz. Bize düsenlerin ~fdindan aglamamayi ögrettiler. Olenler dövüserek öldüler. Teslim olmadilar, yenilmediler. Sloganlari resimleri isimleri duvarlara da afislere de bayrakiara da yazildi, kavga alanlarinda yazildi. Ceza evlerinde iskence tezgahlarinda ve daglarda yankilani. Hayir! Aglamiyoruz. Malum olani - . açikliyoruz. bulayanlar bilsin, Maras' i kana bulayanlar, Sivas'i yakanlar bilsin iskence tezgahlari ve dar agaçlari kuranlar ölüm kuyulari kazanlar kanli tetiklere parmak uzatanlar bilsin direnigi zulüm ve kanla bastiracaklarini sananlar bilsin katiller ve yardakçilai:-.Ibilsin hepiniz bilin ne kavga bitti ne direnis. Olmekle bitmeyiz biz. Malumunuz olsun sesimiz çiktigi sürece Dev-Us oldugu sürece kavga sürecek. Mahir'i vurdunuz ama bayragi düsüremediniz. Ne idam sehpasinda Deniz'i susturabildiniz, ne iskence tezgahinda Zeki Erginbay'i ne Adali'yi korkutabildiniz ne de Behzat Baykal' i. Ne kavgayi durdurabildiniz ne de direnisi. Malumunuz olsun Dev-Us' in yolu Che' den mirastir. Dev-Us'in yolu Çayan'in yoludur. Bizi biliyorsunuz, bizi taniyorsunuz. Okul duvarlarinda ve varoslarin sokaklarinda gördügünüz sloganlar bizimdir. Direkleri ve otabelalari süsleyen pullar bizimdir. Direnislerde sokak eylemlerinde göge kalkan kizil bayrak bizimdir. Panzerlerinizin _. _ u

u

u

u__

u_

u

u

_..

_u

u

u

__ _ _ u

u

_u

__ U eo u

__u

Mektup

çaldiginiz, sinavlara ve

baskilara bogdugunuz, uslandirmaya çalistiginiz bizden korkun. Çünkü biz uslanmadik, boyun egmedik. Ve unutmadik. Ne Kizildere'yi ne de katilleri. Kizildere'de biz vardik. Madimak'ta, Metris'te d~ragacinda biz vardik. Daglarda biz vurulduk. Olüm kuyularinda biz atildik. 77'de taksimdeydik. Newroz'da Diyarbakir'da. Okulda sokakta barikatta biz variz. Gezdiginiz sokaklarda baktiginiz duvarlarda okudugunuz gazetede biz variz. Gelecek bizim. Siz köhnelesmis düzenin cellatlari bilin ki düzeniniz kadar çürümüs durumdasiniz. Yikilacaksiniz. Gelecek bizim biz var olacagiz. VARDiK VARiz VAROLACAGIZ KURTULUSA KADAR SAVASACAGIZ!!! DEV-Lis .

ve __ eo _ u

_ _ _..

__u

u

_ _. u

_u

u.

__ u

_. _ _ u

_ __ u

_u

eo _ u

-.

gün cel Q:.


DEVRIMC7itrLISELILER

~evrim ~ir Neredeyse ezbere bildigimiz bir sahnedir. Kel Mahmut, okulun satilmasina isyan etmis ve hastanelik olmustur. Okul satlimis. Hababam açikta kalmistir. Tulum Hayri o müthis lafi ed~r. "Arkadaslar, Mahmut Hoca ne demisti? Okul her yerdir." Müzik baslar ve Hababam isbasi yapar. Malzemeler ormana tasinir ve okulormanda yeniden kurulur. Her sey çok güzeldir. Duvarsiz ve snirsiz bir dünya, duvarsiz ve sinirsiz bir okuL. Okul yasam, yasam okulolmustur. Her sey güzeldir de, sinirlarin ve duvarlarin yikildigibir dünyada bile kara tahta, sira, kravat tektip elbise ve ögretmen... Hababam yenilmistir aslinda. Pek fark etmeyiz ama Hababam Hababamliktan çikar. Uslu ve akilli çocuklar haline gelir. Kitabindan degil ama filmlerden biliriz; bütün Hababam serisinin ana meselesi bir sürü anlamsiz ve manasiz kurallar, dayatilan siradanliga ve tek tiplilige, yaraticiliklariyla isyan eden gençlik ve onlari akillandirmaya çalisan Kel Mahmut'tan olusur. Ve her filmin sonunda Kel Mahmut hep hakli çikar. Kendi hayatlarimizdan buldugumuz seyler bir bütün olarak bizi Hababam'a yakinlastirir. Damat Ferit'ten inek Saban'a, Tulum Hayri'den Güdük Necmi'ye Hababam bizimdir. Elbette ki Kel Mahmut'undan Badi Ekrem'ine Hababam'in hocalari da bizimdir. Ve Hababam, bir ögrenci filminden çok aslinda ögretmen filmidir. Okul her yerde okuldur ve amaci sevimli, yeremez , hirçin, asi, yoldan çikmis, yolunu kaybetmis lise gençligine dogru yolu, okumayi, kurallara uymayi ögretmek, yaptiklari isin ne kadar manasiz ve çocukça oldugunu kavratmaktir. Haytalarin filmi, aslinda haytalara karsidir. "kitleselokul egitiminin amaci devlete ve sanayiye sadik usaklar"yetistirmektir." Devletin ve devlet politikalarinin ihtiyaç duydugu vatandas kimligi okul siralarinda kazanilir. Kimdir bu vatandas? Sormayan, sorgulamayan, tartismayan, itiraz etmeyen, uslanmis insan... iyi vatandas kanunlara uyan kisidir. iyi vatandas karsi çikmayan tepki göstermeyen kisidir. Aziz Nesin'in deyimiyle iyi vatandas 'aptallastirilmis' insandir. Aptalca

@) güncel.

Okul~ur davranmak için aptalolmak gerekmez. Akilli insanlarda aptalca isler yapabilir. Okul egitiminin amaci özgür beyinleri zincire vurmak, düsünen dizinleri aptallastirmak, asi ruhlari uslandirmak. Okul egitimini amaci insanlari onursuzlastirmaktir. Egitim, bir yaniyla egitimin verilis yöntemiyle saglanir. Diger yaniysa dersin aktarilis yöntemiyle basarilidir. Bu noktada ögretmenin i:?gretme yöntemi belirleyici bir rol alir. Ögrenciden istenen kisilik tarzi yöntemle kazanilir. Bu yöntemin ana ekseninde ögretmen yer alir. O her seydir. Esirgeyen ve bagislayandir. Bilginin hakimidir. Dogru ve yanlisin ayracidir. O her seydir. Ögrenci hiçbir sey...

Cahil, kör ve mantiksizdir ögrenci. Klasik yöntem ünlü pedagog Paulo Feire'nin tanimlamasiylasu asamalardan olusur: A=Ögretmen ögretir, alir. B=Ögretmen her seyi hiçbir seyi bilmez. C=Ögretmen konusur, dinler. D=Ögretmen disipline olur. E=Ogretmen seçer ve uyg~lar ögrenci uyar. F=Ogretmen öznedir, nesnedir.

ögrenci ders bilir, ögrenci ögrenci eder ögrenci

"

seçimini ögrenci

Bizdeki tarifiyle ögrenci, ham bir çamurdur. Onun ruhunu ve hayatini ögretmen sekillendirir. Bu yüce görevi yerine getiren ögretmen yeteneklerini kimden alir, kime sorar? Hepimiz taniriz onlari. ögretmenlerde ögrencidir. Heyecandan titreyen, eli ayagi dolasan stajyerlerden taniriz onlari. Onlar da okulda yetisirler. Onlarda hocanin karsisinda titrer. Ama bize efelik ederler. Ögretmenler ögretmen okullarindan gelirler. Ögretmen fakültelerinin amaci Milli Egitim müfredatina ögrenci aktaracak ögretmen yetistirmektir. Milliegitim müfredati ise ülkenin kapitalizmin ihtiyaçlariyla belirlenir. Hükümetin hükmetme

----------.------------------------------------_._._-------------------------------------------------


biçimi okulun yönetim biçimini belirler. Yani demokrasi ne kadar gelismisse okulokadar demokratiktir. Ruhlarimizi timar etmeye soyunmus ögretmenlerin kendi ruhlari çoktan timarlanmistir. Okul egitimi okul var oldukça bu isi görecektir. Devlete ve sanayiye insan yetistirecektir. Bu yönde ikinci gelisme yeni ruhlarin yaninda zihinlerin timarlanmasi dersin verilis sekli ve içerigiyledir. Anlamsiz ve gereksiz bir tomar bilgi ezberletilir. Hayat baska nehirde akar, biz çamurda debeleniriz. Hiçbir isimize yaramayan bir sürü sey ezberleriz. Üstüne üstlük hepsini de sorarlar. Edirne Segedin anlasmasinin maddelerini, Japonlarin dilini, fii tarihinde olmus bir antlasmanin ayrintili tarihini. .. O kadar çok gereksiz sey ögretilir ki, gereksiz bilgiler kalabaligindagereklileri unuturuz. Ezber, zihni köreltir. Sorgulama, karsilastirma, iliski kurma aliskanliklarini yok eder. Tek düze hale getirir. Algilama yeteneklerini kör eder. Ezberde soru yoktur, yorum yoktur. Çözüm ve arayis yoktur. Ezbere alisan zihin, hayati ezbere okur. Ezber zihni aptallastirir, insani robotlastirir. Ögretmenin ögretme yöntemi, okulun idare yapisi ve müfredat programi el ele, bizim özgür kimliklerimize saldirir. Sonuç; okul bir fabrikadir, robot çikarir. Devlet agaç kampanyasi yapar, parasini bizden toplar. Egitimizorunlu kilar, kiyafete uymayani kapidan kovar. Tüm bu çeliski yumaginda ortak amaç bizi uslandirmaktir.

i

Egitimin amaci kisiye istendik davranislari kazandirmaksa eger, egitim özgürlesmenin bir araci haline getirile bilir mi? Tersten okursak biz neyi savunuyoruz. Bu soru üzerine onlarca yildir büyük tartismalar yapilmistir. Basit birkurguyla hareket edersek, ögretirnin içerigini ve egitiminin yöntemini toplum ve üretimin ihtiyaçlari belirliyorsa eger,bu ihtiyaçlari hedefleyen bir okullasma kisinin özgürlesmesi yolunda bir adim haline gelebilir. Zor ve sancili bir istir. insan dogdugu yere benzer. Büyüdügü topraga benzer. Nasil ki bir agaç yetistigi topragin agaciysa, insan da öyledir. Devrimci de içinden

çiktigi toplumun bütün izlerini ve kötülüklerini içinde tasiyan kisidir. O sebepten devrimcilik kesintisiz bir siir gibidir.Sürekli bir hesaplasma halidir. Okudugumuz okulun ögrencisiyiz. Yetistigimiz ülkenin devrimcisiyiz. Okul siralarinda bir kimlik, bir ögrenme aliskanligi,bir kavrayis yöntemi ögretilir, ögreniriz. Yikmaya çalistigimiz düzenin bütün köklerini onun içinden geldigimiz için içimizde tasiriz. Farkimiz bunun farkinda olmamizdir. Bu yüzden sürekli aliskanliklarimizia,deger yargilarimizla ögrenme tarzimiz ve kavrayisimizia hesaplasiriz. Devrim, bir yikma halidir. içimizde bize ragmen var edilmeye çalisilan bizi yikariz. Devrim bir yapim halidir.Yikllanin yerine yenisini kurariz.Yeniyi kurmak için yeni yasamlar,yeni ögrenmeler ve yeni paylasimlar yaratiriz. Ruhlarimizi, ruhlarimizdaki isyani, zihnin isyaniyla birlestiririz, bilinçleniriz. Ögretilmeye çalisilan g~reksiz bilgilere inat, gerekli olani ögreniriz. Ogrendigimizi hayata geçiririz. Devrim bir okuldur.Yasam,yasamin okuludur.Yasam karsiligiolmayan her seye arkamizi döneriz. Ne kadar biliyorsak o kadarini yasariz. Ama iyi yasariz.Okuruz,ögreniriz, dünya büyür, bilgi genisler, yasam açilir, bilinç yürükle bulusur. Devrim, yoldaslik halidir. Okul siralarinda nota ve ödüle endeksienmis yalakaliklarin son bulma halidir.Yanindakini sonuna kadar tüketme halinde ortak üretime, paylasima geçis halidir. Siradan, sira arkadasliklarindan,ugruna yasam konulan sirlarin paylasim halidir. Arkadasinin elindekine,yüregindekine göz koyma,elde etme halinden, rekabet halinden dayanismaya geçigin halidir. Devrim bir ögrenme halidir. Hababam bir okuldur. Bütün afacanliklari, kahkahalari ve canliligiorasinda özgür beyinlerin uslandigi bir okuldur.Ve Kel Mahmut bir ögretmendir.Tüm babacanligi, özverisi ve anlayisi için de kurallari harfi harfine uygulayan, yani ögreten bir ögretmendir. Devrim de bir okuldur. Onun bir pedagojisi vardir. Ögretmeni yasamdir. Arkadasi, yoldasidir. Asi ruhlari bilimin isigiyla çeliklesir. Öfkeye isim koyar, isyana adres gösterir. Devletin okulu kölelestirir,devrim okulu özgürlestirir.

AZRA

..

_~

~l/,t~c;~ L

.


Ölünün arka5in~an ~onu~ulmaz ama!!! 19 aralik 1978, kapilarinda kirmizi bir çarpiyla uyandilar. Aleviydi Kürttü, çarpiliydi...

Maras'imda yakildi, ketledildi kardesim, insanim, anam, babam, bebek yasinda yegenim.. . Çarpiliydi onlar çünkü insandi. Çarpiladi onlar çünkü katildi, fasistti, Ökkes'ti, Muhsin'di... 9 ekim 1978, Bahçeli'de 7 Tip'li ögrenci katledildi. Osman'di, Latifti, Efraim'di, Hürcan'di... izin verilseydi mühendisti, gazeteciydi... Ve yine onlardi önce en vahsi .

bir insan katletmemisçesine!.. Yine kirli elleriyle, Erhan'di onlar, Yasin'di, elini öptükleri agabeyleriydi(!); Yasar'di onlar, Muhsin'di... 25 mart 2009, o güne kadar korkakliktan, köpeklikten, vahsetten ibaret bir bedendi o; insan kimligine bürünememis... Maras'imdaydi yine; yüzlerce kardesimin katledildigi yerde, katildi o; üsüdü. insani, insanliginiyaktigi yerde, bulamadigi sicaklikta üsüdü o, canice yaktigi

yöntemleriyle bogmaya çalisip,sonrasinda direnisi tabancasiyla susturdugunu sanan; katildi onlar yine, piyondu, agabeylerinin vahsetine sokakta gözcü DURAN'dl*, Haluktu, Reisti; Abdullah'tl, Muhsin'di yine... i O Agustos 1978, Balgat'ta Ankara'da 5'i ölü çikti kahvesinden 14'ü yarali. Yine ölü onlar, çünkü boyun egmislerden degil, insanlardandi, sifatini hak edenlerdendi. Ve korktu onlar yine düsünenlerden ve düsünmeden emretti, düsünmeden emir aldi onlar, yok ederek insanini, köpekligini mesrulastirdi, yine zafermisçesine... Dimdik baslara karsi durabilecek neleri vardi ki; köpegi oldugunun kursunundan baska!..' Kursun eger sandi o baslari, yine katildi, yine cani, isa'ydi o, Abdullah'tl, "Abdullah'i birakmazsaniz Ankara'nin 150 yerinde b<?mba patlatacagiz" diyendi o, Muhsin'di yine. Tanidikti...

19 ocak 2007, Hrant Dink vuruldu, katlediidi. Katlediidi çünkü suçluydu(!). Suçluydu çünkü düsündü, konustu, yazdi; çünkü ermeniydi, çünkü insandi, çünkü bizdi... Yine katletti onlar, gülerek, kazanmisçasina,

~ güncel ~

ilk kelimesini söyleyemeden bebegin külünde üsüdü...

Çigligi ögrettigi

Yavrusunu korumaya çalisan annenin sicakligini yaktigi yerde üsüdü... Maalesef eceliyle öldü bir katil fasist. Yüzlerce cani önden göndermemisçesine, 'sehit olmustur' umutlariyla, 'namuslu' denen, 'reis' denen, 'örnek' denen bir 'büyük insan' olmusçasina anildi o, sistemin usagi bir katil fasist, sistemin yarattigi bir kahramanmisçasina. Sehit olmus reis!.. Sanki kiminle buz kesti Maras'da; Hangi sogugu sehit etti seni!. ANKARA DEV-LisHAZAL

--------------------------------------------------------------------------

_mu

.._-------------------


DEVRIMC~SELlLER

Mezar

~azicilarin

~illik ~an~evu5u )

Serin bir rüzgar çarpiyordu yüzümüze, yeni yeseren yapraklar açmaya çalisan tomurcuklar yüzümüzden daha direngendi. Virgülsüz devam eden tarihin, imlasiz bir kesitinde asfalt parçalari üzerinde açmaya çalisiyorduk. Meydanlari titreten tabanlarimizdi, simdi dizlerimiz titriyordu belki. Kararli agizlardan çikan sözler kararsiz yüzler için bostu. Yüreklerimiz tas topluyor yüreksizler kaçarken tasa takiliyordu. Serin bir rüzgar çarpiyordu yüzümüze ve biz birbirimizin yüzüne bakamiyorduk. Virgülsüz devam eden tarihimizde imlasiz yillar örgütsüzlügümüzdü. Bilemedigimiz sokaklarda kestirme yollar ariyorduk. Kestirmeler yolumuzu kesiyordu. imlasiz yillar, örgütsüzlükler, karanlik yollara ragmen randevumuzu birkez bile kaçirmadik. Günesin isittigi daglarin yeserdigi mevsimde oradaydik. Hiç gecikmedik. Tasa takilanlarin sayisi tas toplayanlardan fazlaydi belki, mavi sendika pankartiarinin sayisi kipkizil iktidar pankartiarindan fazlaydi. Ama tüm naifligimizle tüm çocuksulugumuzla oradaydik, alanlardaydik. imlasiz yillarin karanliginda alanlara çikanlar, tarihi karataniara karsi ates yakanlardir. Ürettiginin fazlasina duvar örenler baslatti bu savasi, aydinligi getirenler duvarlari parçalayanlardi. Saraylari yikanlar, katedralleri kusatanlar. fabrikalari isgal edenler bunu zorla yaptilar. inatçi yaramaz çocuklardik, her seyi istiyor her istedigimizi aliyorduk. Ürettiginin fazlasina duvar örenlere karsi sokaklarda barikatlar ördük. Bir savasin tam ortasindaydik; istiyoruz vermiyorlar istiyorlar vermiyoruz. Duvarlari kale barikatlarimiz birer hendekti ve bu savas binlerce yildir sürüyordu. Bizim olanin savasi. Bizim olan surlarin arkasindaydi ve bizler

"Kahpe Bizans'a" karsi savasan (hayir Kara Murat degil)Spartaküslerdik. Bir kez bile kaçmad bu randevu, birkez bile geç kalinmadi. Daglarin yeserttigi, günesin ISlttigi mevsimde oradalardi. Çolugunu çocugunu yitirenler, çoluga çocuga karisanlar, provokatörler, dis mihraklar hepsi oradaydi. Küçük dünyalardaki küçük mutluluklar, küçük dünyalari asan büyük acilar, yarim kalmisliklar, yeniden baslamalar, yitirilmis yoldaslar... Her yil hepsinin hüznü yüklenilerek alana çikilir. Daglar yesermistir, günes isitiyordur fakat bir sikiyönetim çorakligi vardir yüregimizde, 77'deki ölüm içimizi üsütür hala. Her yilin o günü bir dahanin coskusuyla yitirilmis yoldaslarin hüznü çakisir. Her yil bir sonrakine devreder. Devranlar yalnizca gençlerdir. Yüregi genç olanlar, bilinci genç olanlar tarihin her evresinde aydinliktan daha aydinlik yüzleriyle doldururlar alanlari. Sikiyönetimlerde, olaganüstü hallerde meydanlardadiriar. Gün geldi, olaganüstü hal geçmedi, sikiyönetim bitmedi. Fakat daglardan serpilen tohum Serhildan olup açti metropollerde. Sikiyönetim karanliginda yeraltini aydinlatanlar artik yeraltina da yer üstüne de sigmiyordu. Genis güvenlik önlemleri bile kendine güvenmez oldu, çünkü sele kursun islemiyordu. Dili baska,sifati ayni milyonar, her yilin o günü hiç kaçirmadilar randevularini. Kimi i Mayis'a, kimi iGulan'a gidiyordu. Bulusma yerleri ayniydi oysa. Ayni gögün altinda yüreklerini birlestiriyorlardi. Mezar kazicilarin yillik randevusuydu i MAYIS, mezar kazicilarin iktidar provasi.... Ada

~~~t:\i'~~~~


DEVRIMC~/SELILER

1

~A

YI5 evrensel bir is birakma günü olmasina karar verdiler, i Mayis'ta 200 bin Amerikali isçi is birakti ve 8 saatlik isgünü talebinde bulundu. Daha sonra uygulanan polisiye ve yasal baskilarla, isçilerin bu ölçekte bir gösteriyi tekrarlamasi birkaç yil engellendi. Yine de. i888'de bu yolda yeniden karar aldilar ve gelecek gösterinin i Mayis 1890'da olmasini kararlastirdilar.

Bir proleter bayram gününü, sekiz saatlik is gününü elde etme araci olarak kullanma düsüncesi ilk kez Avustralya'da dogdu. Avustralyali isçiler, i 856'da, sekiz saatlik isgünü lehinde gösteriler yaparak, toplantilar ve eglenceler düzenleyerek, hep birlikte bir günlük is birakmaya karar verdiler. Bu kutlamanin yapilacagigün olarak da 21 Nisan tarihi saptandl.Avustralyali isçiler bu karari, yalnizca 1856'da uygulamaya niyetlenmislerdi.Ama bu ilk kutlamanin Avustralyali proleter kitleler üzerinde çok büyük etkisi oldu, onlari canlandirip yeni bir heyecana yol açti ve bu kutlamanin her yil tekrarlanmasina karar verildi. Avustralyali isçilerin örnegini ilk izleyen Amerikalilar oldu. i886'da i Mayis'in

Bu sirada Avrupa'daki isçi hareketi de güçlendi ve canlandi. Bu hareketin en güçlü ifadesi, i889'da toplanan Uluslararasi isçiler Kongresi oldu. 400 delegenin katildigi bu Kongrede, sekiz saatlik isgünü talebinin en

\~ ., tt! 't "t_. irI', ,.... ~_

~...~.,it . ~

ri.... -

basta yer almasi gerektigi yolunda karar alindi. Bunun üzerine Fransiz sendikalarinin temsilcisi, Bordeaux'lu isçi Lavigne, bu talebin tüm ülkelerde evrensel bir is birakma ile dile getirilmesini teklif etti. Amerikan isçilerinin temsilcisi, yoldaslarinin i Mayis i890'da grev yapilmasi yolunda aldigi karara dikkat çekti. 120 yil önce Avustralyali isçiler, aslinda yalnizca bir günlük kutlama düsünmüslerdi. Kongre, tüm ülkelerin isçilerinin, i Mayis i 890'da sekiz saatlik isgünü için, hep birlikte gösteriler yapmasini kararlastirdi. Yanan bu özgürlük atesinin büyüyerek yayilacaginin isareti,Amerikan burjuvazisinin

~

-ii


DEVR/MC~/SEL/LER

1 JVtA YI5

isçi sinifinin özgürlük taleplerinden korkarak isçi sinifinin gücü ve iradesini kirabilecegini düsünüp idama götürdügü 4 isçi önderinden biri olan Spies'in idama giderken söyledikleriyle çikar karsimiza "Burada bir kivilcimi ezeceksiniz ama her yerde alevler yükseliyor. Bu gizli bir ates. Bunu asla söndüremezsiniz" derkenki

bizimle bera"er omuzomuza dövüsüyor taksim meydaninda, i989'da ayni meydana çikmak isterken polis kursunuyla öldürülen Mehmet Akif Dalci.

inancini hakli çikardi. Ve 31 yil önce 1977 i Mayisinda taksimde yanan atesle harlandi yüreklerimiz mücadelemizin atesi i Olu kadin 34 emekçinin katledildigi meydanda bir sayfa daha eklendi i Mayis'in kan ve yasaklamalarla örülü mücadele tarihine. 120 yildir dünya isçi sinifi, birlik mücadele ve dayanisma taleplerini haykiriyor korkusuzca ve sesimize karisiyor i996'da Kadiköy'de polis kursunuyla öldürülen Hasan Albayrak, Yalçin Levent, Dursun Odabasi'nin sesi,

sinifinin kurtulusu düsünü gün be gün büyütrnek, omuz omuza daha özgür günlere yürümek için alanlari dolduracagiz.Ve korku bilmez yüreklerimizle,en yüksek sesimizle haykiracagiz :taleplerimizi.

Bu ates bu yilda büyüyerek yanacak,alanlari meydanlari saracak,yoksulluga, issizlige geleceksizlestirmeye hayir demek için, isçi

.YASASIN isçiLERiN BiRLiGi, HALKLARiN KARDESLiGi"" YASASiN i MAYIS.

------------------------------------------------------------------------------------------------------_._._----------------

.


Ankara Dev-Us"ten tüm yolda,larimiza selamlar! Özgürlük siarimizi sokaklara tasidigimiz bahar; DevUs'li kadinlarin cinsiyetçi-ayrimci politikalara, siddete, sömürüye, savasa, erkek egemenligine, militarizme, heteroseksizme, karsi yükselttikler; sesleriyle basladi. Saflarini dokumaci kadinlarin. töre ve nefret cinayetlerine kurban giden kadinlarin seslerine ses katmak için slklastirdllar.16 Mart i 978'de istanbul Üniversitesi önündeki katliam, Halepçe'de binlerce kürdün katlediligi biledi öfkemizi ve kinimizi. Yüksel Caddesinde katildigimiz etkinlikle katliamlari kinamak, oligarsinin üzerimizde yarattigi etkiyi yikmak için sloganlarimizia haykirdik.2 i Mart'ta Mamak'ta.22 Mart'ta Kolej de yaklasik 50 kisilikbir katilimla Newroz atesini yaktik. Katilimimiz ve coskumuz alanlarda bize destek veren örgütlerle birlesti ve güçlendi. Kürt sorununda asimilasyon, inkar ve imha politikalarina karsi Kürt olduk, sovenist zihniyet karsisinda Ermeni olduk, israil siyonizminin karsisinda Filistin'li olduk, haykirdik hep bir agizdan baris diye! Kentlerde yasanan yerel seçim sikintisina ragmen dergimizi okuyucularimiza ulastirmayi basardik ve Kizildere katliam i için yerellere yazilamaya ve bildiri dagitimina gittik. Kizildere katliami içinyürüttügümüz kampanya sokaklarin ilgisini üzerimizde toplamaya yetti.30 Mart'ta Karsiyaka'da yaklasik 70 kisilik bir katilimla Mahir çayan ve Necdet Adaliyi mezarlari basinda andik. Önderlerimizin yolunda kurtulusa kadar daima savasacagimiza bir kez daha yemin ettikA Nisan'da NATO'nun kurulusunun 60. yilinda savas ve terör örgütü NATO'nun dagitilmasi talepleri ile alanlardaydik. Hep bir agizdan emperyalizm yikilacak direnen halklar kazanacaktir diye haykirdik. Batikent'te örgütlenme çalismalari ileri ki zamanlarda açilmasi düsünülen bir Dev-Us bürosu fikrini pekistirdi. Batikent'te bulunan birçok lisede örgütlenmeler basladi. Ayrica Mamak'ta, Ayranci da, Keçiören de Ankara'nin birçok yerinde Dev-Us örgütleniyor. Örgütlü oldugumuz okullarin sayisi her geçen gün artiyor. Dev-Us oldugu yerde büyüyor, büyüdükçe de bulunmadigi yerlere ulasiyor! Kavgamiz iktidarin saltanatini sürdürdügü yerde, onlara karsi büyüyor! i Mayis'ta devrimci ruhumuzu çogaitmak, katlamak ve ölümsüzlestirmek için örgütlenmelere, okullarda ve sokaklarda bildiri dagitimina, basin açiklamalarina burada tüm gücümüzle devam edecegiz! liSELER BiziMLE ÖZGÜRLESECEK! Ankara Dev-Us

~~J/,t~

o

...


DEVRIMC~/SELILER

MALTEPE DEV-LiS"TEN TÜM YOLDASLARA BiN SELAM Artik Dev-Us Maltepe'de de devrimci mücadeleye atildi.Maltepe de devrimin ilk adimini attik. Kitlesellesiyoruz. Lenin'inde dedigi gibi az olmamiz felaket degil, milyonlar bizimle olacak. Her faaliyetimizde devrimci durusumuzu, Dev-Us'li durusumuzu sergiliyoruz. Kizildere anmasinda da Maltepe Dev-Us olarak 20 kisiye yakin gelerek ilk adimi attik. 68 kusaginin yolunda Maltepe' ii yoldaslar olarak mücadelemizi gerçek anlamda sürdürüyoruz. Dev-Us bayragini Maltepe'de dalgalandiriyoruz.Tüm yoldaslara bin selam...

- - --#

Tüm yoldaslara

selamlar

istanbul

40 yildir faliyet yürüten Dev-Us darbelere operasyonlara, iskencelere, ölümlere ragmen izmirde yoluna durmadan devam ediyor. Okulumuzda bizlere biraklan mirasi daha yükseklere tasiyarak kavganin en önünde yürüyerek, önderimiz Mahir'inve deniz'in yolunda ilerliyoruz. i mayista okulumuzun büyük bir kismini alanlara tasimayi planliyoruz, önümüze koyacaklari engellereboyun egmeden, yilmadan ve tükenmeden kavga bayraginiyükseklere tasiyarak i mayis alanini yüregimizdeki aydinlatacagiz.

SOKAGA

isikla

, EYLEME ÖZGÜRLESMEYE

iZMiR GÜRÇESME LIsESi

-

Dev-IIs'den

selamlar

Tarihimizin karanlik yüzü Kizildere'yi 28 Mart günü Dev-Us'li yoldaslarimizla Gazi Mahallesinde andik. 50'ye yakin DEV-LiS'linin katildigi anmamiz çok çoskulu geçti.Anmada "Mahir,Hüseyin, Ulas Kurtulusa Kadar Savas; Aynur, Necdet, Zeki Kurtulus için ileri; Kizildere Son Degil Savas Sürüyor" sloganlari atildi. Dev-lis'li yoldaslarimiz Eski Karakolun

önünden Dörtyol'a kadar yürüyüs yaptilar. Daha sonra Dörtyol'da basin açiklamasini gerçeklestirdikten sonra Kizildere için saygi durusunda bulundular.Basin açiklamasinave saygi durusuna halkin ilgisi yogundu... Istanbul Devlis

---

"YA DÖVÜSECEKSiNiZ!

YA DA.....

37 yil önce Kizildere'de katledilen Mahii- çayari ve yoldaslari izmii- Dev-Us tai-afindan anildi. Dev-Us üyesi liseliler bugün (28 Mai-t 2009) Konak Piei- önünden Konak Eski Sümerbank önüne bir yüi-üyüs gerçeklestirdi. Yaklasik 250 liselinin katildigi yürüyüste sik sik "Kizildere son degil, savas süi'üyoi''', "Mahii', Hüseyi~, Ulas, kui-tulusa kadai' savas", "Tek ses, tek yumruk, Dev-Us geliyoi'" sloganlari atildi. Yüi'üyüs sonunda liseliler adina basin açiklamasini okuyan Ceren Güi', Kizildei-e'nin . katillerinin Ergenekon'un çöplügünden çiktiklarini ve çöplügün ucunun Maras'a, Çorum'a, Sivas'a, Gazi'ye uzandigini belii'terek, "Artik görebiliyoruz ki ne katliamlai' duruyor ne de katliamlari gerçeklestirenlei' yai'gilaniyoi~ Buraya ölülerimizin arkasinda aglamaya, yas tutmaya gelmedik. Biliyoi'uz ki ölenler dövüserek öldülei' ve yenilmediler, bize de

aglamamayi ögrettilei-. Scsimiz çiktigi sürece, Dev-Us oldugu sürece kavga süi-ecek. Mahii-'i vui-du sananlai~ bay i-agitasiyanin bizler oldugunu ai-tik göi-meli ve bayragi düsüremediklerini teki'ar anlamali" dedi. Açiklamanin ardindan liselilei~ Demokratik Haklar Platformu (DHP) etkinlik salonundabii' anma etkinligi düzenledi. Burada bii- konusma yapan Musa Pii-oglu iki fai-Idi68 kusagi oldugunu ifade edei'ek, "Bunlardan bii'i köse yazarlari, sinema yönetmenleri, ünivei'site hocalari, yazarlai' ve digel'lel'idir ve bunlai'in bir kismi sermayeye teslim olmustur. Digei- 68 kusagi ise teslim olmayan ve sokakta halen bayrak tasiyanlardir~ Paraniz olabilii~ kitaplariniz olabilii~ filmleriniz olabilii~ ama bunlar olurken belki de onui'unuz sizinle olmayacak ve teslim olmus olacaksiniz. Mahir Çayan teslim olmayan bir yoldastir" diye konustu. Anma etkiligi Sokak Orkestrasi'nin müzik dinletisi ile son buldu.

------_..__._._------------------._....._--_._......_.------------_._._-_._._....._--_._.._._._._._._--------

okur.


DEVRIMC~SELlLER

Mersin

Dev-lis'den

selamlar

Bizler Mersin Mehmet Adnan Özçelik Anadolu lisesinde okuyan Devrimci Liselileriz... Son yillarda ülkemizde ve tüm dünyada yasanan küresel kriz son aylarda etkisini her alanda oldugu gibi yemekhane ve kantin fiyatlarinda da gösterdi. Buda insanlari bu kriz ortaminda daha da zor durumda birakti. arkadaslarimiz daha temiz daha güzel daha ucuz yemek yemek istiyorlardi. fakat kimse bu ise bir dur diyemiyordu. bizleri sindirmeye çalisan okul yönetimi ve kantin sahipleri gün geçtikçe fiyatlari arttiriyorlardi. Fakat okulda yükselen sesler bizleri bu ise dur dememizi sagladi

Okulda toplantilar alip insanlari bu konuda

.

aydinlattik ve kantin fiyatlarindan sikayetçi olan, daha ucuz, temiz. kaliteli yemek yemek isteyenleri birlik olmaya davet ettik. Okulda bizim bile sasirdigimiz bir kitle bizimle birlikte yemekhane boykotu yapmak için bizleri desteklediler. ilk gün 80 kisiye disaridan yemek söylendi ve yaklasik 60 kisi evden yemek getirdi. ikinci gün bu sayi 120 ye çikti, 3. gün 175 kisi derken bir hafta sonunda okul kantini bu isten zararli çikmaya baslayinca kantin sahiplerinin istegi üzerine onlarla bir görüsme düzenlendi ve bunun sonucunda yemekhane fiyatlari konusunda bizlerin zor durumda oldugunu eger bu fiyatlar asagi çekilmezse yemekhaneden bizlerin ve arkadaslarimizin yemek yemeyecegini bu konuyu gerekirse basina bile tasiyacagimizi dile getirdik. Bunun üzerine ilk önce bizi ciddiye almayan kisiler daha sonra yemekhane fiyatlarinda hemen indirim yapilmasi kararini aldilar. Kisac.asi bizler mersinde okullarimizda bu krize dur demeye çalisiyoruz bizler yasam standartlarimizin daha iyi olmasi için çabaliyoruz ve bizler gerek eylemlerde gerek boykotlarda devrimci ruhumuzu hiç yitirmeden faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.. . Mersin Adnan Öz Çelik Anadolu Lisesinden DEV-LlS'liIer

~

~~l/,t~

________________________________

~--.-------------.-----.-..--------.-------


DEVRIMC~/SELlLER

Mersin'den hayatini davasina adamis tüm yoldaslara selam...

.,.

Bizler Dev-Lis'li militanlar olarak yillardan beri Toroslar bölgesinde faaliyetlerimizi. soluksuz sürdürüyoruzHemen hemen hergün idare-polis-fasist baskilarina maruz kaliyoruz.Ama biz biliyoruz ki her geçen gün

Yüregi Sosyalizm için Çarpan Yoldaslara Bin Selam! Ümraniye Dev-Lis olarak mücadeleye bizde Ümraniye'den ses vermeye devam ediyoruz. Ümraniye'deki bütün okullarda komitelerimizi olusturduk. Ümraniye'nin bütün köselerinde, varoslarindadevrim atesini yeniden canlandirdik Liselerdeki baskici ve gerici idarelere, fasist teröre geçit vermedik vermeyecegiz de. Filistin halkiiçin Kadiköy'deydikHrant Dink için Sislide. 8 Mart'taalanlardaydikmücadelede bizde variz diye haykirdik.Veonlarca eylemde DevLis kortejlerinde yer aldik.. Ümraniye'ninbütün sokaklarini

Dev-Lis pullariyla, afisleriyle donatttk

Sermayeci idarenin çesitli bahanelerle para

Adi o Ugur, adi Cansu,

sesimize ses,gücümüze güç katmaktayiz.ve gelecegin isçileri olarak bizler,gün geçtikçe yaklasan! Mayis isçi Emekçi bayrami çalismalarimizi sürdürüyoruz. BijiYek Gulan.Yasasin i Mayis Mersin Çagdaskent Lisesi

toplamalarina boyun egmedik, parasiz egitim hakkimizi istedikAnkara'da da alevi yurttaslarimizia beraber zorunlu din dersleri kaldirilsin dedik. Müfredatin söveni!it ders kitaplarina

karsi egitim

miJIilestirilemez

diyerek

çesitli devrimci eylemlerde bulunduk. Ümraniye'nin en büyük liseli örgütü olmayi basardik Ümraniye Dev-Us fasizme karsi mücadelede Deniz'lerin, Mahir'lerin, ibrahim'lerinyolunda gücüne güç katarakkararli adimlarla yürüyor, kitlesellesiyor.

40.YILlNDA DEVLis DiMDiK AYAKTA! OMRANIYE DEV-Lls

adi Mert.

Adi; genç yüregini yaslanmis fakat hala cesur bii' ümitle kurtulusa onlar...

nikihlamis

binler yüzlei'

Mersin'den tüm cesui' yüreklere bin selam. Tarih sefkatli bir ana gibi büyük kahramanlar dogurdu günlerine. Yaninda da kara bii' korku saldi, namerde, kahpeye,kahpeliklere. Her bii' metresinde oldugu gibi cografyanin, Mei'sin'de de korkunun dogurdugu baskiyi en yogun biçimde yasiyoruz. Büyüdükçe güçlenen Dev-Lis, varolmadigi okullai'i da zaptediyor her geçen gün. Küçük ayaklanmiz büyük adimlarla ilerliyoi~ devi'ime dogi'u. Koi'kunun kai'asini gökkusagina çeviriyoi~ savasin kirmizisi bai'isin yazmasi oluyoi' Newi'oz'da .Mor bir bulut gibi güç yagdl/'iyoi' 8 Mai-t'ta alanlar'a .Ve Kizildei'e olup akitiyoi' imiagi Mahirierin sureti ve cesai'etiyle, Mal't'in 30'unda. Mersin o cesur yüreklileriyle, renklerin imiagini bLiyük denize akitmaya, ti.im Devrimci Liselilei'e militarist, soven, cinsiyetçi egitime kai"si özerk - demokratik lise mücadelesini haykirmaya, i Mayis'ta alanlai'a çagirmaya çoktan koyuldu. simdi bagirmak gerek.

DEV-Lis / i MAYIS ÖZ-GÜR-LÜÜKK

--_..............---.-------------------_......__..---.--------_...._._------_._.__._._-----_...._._._.---_.-

okur.


.. Ne

anlatacaklari

bitti çocuklarin, Ne aiklari daha..... insanlar maddi yasamlarinin üretimi sirasinda, yine bu üretimden kaynaklanan, kendi iradesinden bagimsiz zorunlu belli iliskiler içine,kendi maddi üretici güçlerinin belli bir gelisme evresinin karsiligi olan üretim iliskileri içine girerler. .Bu üretim iliskilerinin tümü toplumun ekonomik yapisini; üzerinde hukuki ve siyasi üst yapinin yükseldigi, belirli toplumsal bilinç biçimlerine karsilik veren gerçek temelini olustururlar. Üretimin maddi hayati belirleyis tarzi, genelinde toplumsal, siyasal, .kültrel, düsünsel, duyugsal, sanatsal, felsefi yasam sürecini kosullandirir. insanlari belirleyen bilinçleri degil, iste bu toplumsal varliklardir. Gelismenin belirli bir evresinde, toplumdaki maddi üretici güçler,var olan üretim iliskileriyle ya da bunlarin (gündelik hayatin içinde bir biçimde gözlenebilen, varolan) hukuki anlatimindan baska bir sey olmayan,o güne kadar içinde hareket etmis olduklari mülkiyet iliskileriyle çatisma içine düser. Gelisen ve insanal varligi belirleyen toplumsal konum . sorgulanmaya,bilinç degisikligi yaratmaya basladiginoktada mülkiyeti elinde bulunduranin (yani burjuvazinin) ideolojik, kültürel, sanatsal ve açik zora dayali uygulamalariyla karsi karsiya kalir.

.

Sözkonusu karsitlik eger bu' kosullarin degisimine ivme kazandirmak istiyorsa, hayatin toplumsal üretim biçiminin ve onun yasamdaki tüm yanilsamalarinin (siyasi,ekonomik, kültürel, ideolojik, sanalsal, felsefi) dönüsüme ugratilmasi gerekiyorsa; gençligin gelecek olmasi açisindan, toplumsal konumlanisi hegemonyanin ilk elden muhataplari olmalari dolayisiyla tüm bu egemenlik iliskilerini reddiye çikarmasi, karsi durmasi gerekir. .Baskialtina alinan, törpülenen,

~~~~~

kapitalizmin saldirgan araçlanyla kafamizda olusturulan korku çizgisinin as.lMaSIve kopus örgütlü bir tarzda gerçeklesebilir. Kopusu gerçeklestirmek istedigimiz, kapitalizmin "bütüncül gövdesi" diyebilecegimiz ideolojikkültürel bütün adina mesrulasmis ve merkezilesmis iktidarlari, iktidar biçimlerinin tümüdür. Karsimizda politik, ideolojik, etik, cinsel, kültürel, sanalsal, toplumsal bütün alanlara yayilan özellikle gençligin kendini özgürce ifade edebilme araçlarini sinir/ayan bir iktidar ve iktidarlar dizini var.

Özgürlük~ baskidan kurtulu, böyle bir durumun varligini saptamak, verili durumun a,ilmasinin mümkün olmadigini ,yasanan hayat di,inda baska bir hayat olamayacagini/daha farkli bir dünya düsünün gerçekle,emeyecegini savlayan burjuva çikmazi görmekle ba,lar. Görmekle kalmayip dönüsüme ugratilmasi iddiasinin da bu anlamda zorunluluklar dünyasindan özgürlükler dünyasina geçisin ilk adimi oldugunu animsayalim. . Verili kosullarin disina tasma istegi;kültürel aygitlarla (dahasi günümüzde medyalar/a) düslerimize sizan, bilincimizi yanilsamalar/a sekillendiren burjuva hegemonyanin; bizi çepeçevre saran, siliklestiren,kimliksiz kilan, insanlik degerlerini yakalama, kendimizi asma çabamizi estetize atmenin önüne çizilen hatti asma istegidir.

Gençlik üretimin toplumsalla,masiyla, tüketme ve faydalanma olanaklarini gerçek anlamda yakalayamayl,larinin çeli,kisini ya,iyor. Dahasi atik kültürle yetersizce besleniyor.

.........................................................................................................

...


DEVRIMC~SELlLER

Medyalarin iletisim bombardimani ile dar, sinirli bir hayatin ezici kusaticiligi dayatilmakta duygularimizin radikal düslere dönüsmesi engellenmektedir. Egemenlik iliskileri günlük hayatimizin her parçasinda bir sindirmeyi, susmayi örgütlüyor. Evde, sokakta, kitapta, televizyonda gözümüzün içine baka baka yalanlar söyleniyor. O halde mevcut egemenlik iliskileriyle toplum kenarina itilen, bastirilan, asksizlastirilan, sevgisiz kilinan ya da kilinmaya çalisilan ve diger iktidar pratikleriyle (ideolojik, kültürel, sanatsal...) karsi karsiya,hatta iç içe yasayan gençlik; içinde yasadigimiz kosullarla,verili olanla yetinmeyerek bir karsi pratigi örme yoluna koyulmalidir. Çünkü kapitalizm egemenlik iliskilerinde hiçbir esasli degisiklik olmaksizin kendi iflasini kendi lehine kullanmakta,her türlü esitsizlik sömürü iliskisini ideolojik ve kültürel varolus olarak sunmaktadir.

. i

Sorun burjuva hegemonyasini kirmak ve gündelik yasama dayatilan iktidarlarin parçalanmasi olarak düsünüldügünde kültürsanat pratigi açisindan su söylenmelidir: Eger sanat pratigi günümüz insaninin bilmek ve sanat yapmak hakkini ortadan kaldiran her tür esitsizlik, sömürü ve egemenlik ilkesine oturmus bir arayis ise;bu arayisin gündelik yasamin degisik alanlarinda üretilen diger karsi ÇikiSpratikleriyle ilintiliolmamasi düsünülemez. Ayrica örgütlü bir sanat pratigi diger yandas pratikler karsisinda bu ilintiden dogan ortak bir zeminin yaratilmasini da saglayacaktir.

Gelecege mskln tasarllarda bulunmak,bllgller üretmek üzere yola çikan her bireyin bu tasarilarin ve bilgilerin hayat içinde mücadelesini vermekle anlamlanacagini bilmesi gerekir.

.

Açiktir ki verili kosullarin disina tasmak isteyen her girisim saldiriyla karsllasacak.Karsl durus pratigi; kültürel,sanatsal,felsefi hele ki güzelligin yasalariyla örülen estetik alanda; mevcut egemenlik anlayislarina saldiri noktalari bulacak ve bunu gerçeklestirecek miitan bir pratige ihtiyaç duyar. Eger gençlik, üzerinde durdusu zeminin perspektifiyle hareket edecekse ,mücadele ve karsi durus araçlarini üretme ve hayata geçirme yöntemini de ideolojisine uygun ama özgül alan karakterin gözardi etmeden olusturmak zorundadir. Sürüp gitmekte olan ve olusturacagi kalici enkazlara karsi durmak, bilinç ve onu yasama uygulayis pratigi açisindan düzeyli bir performansi, (bu düzeyde örgütlü mücadele ve günlük hayatin her alaninda bir karsi durus pratiginin örülmesini) gerekli kilar. Surasi bilinmelidir ki;toplumsal mücadele kendini olusturan özgün alanlardan sadece birinin mücadele biçimine indirgenemez. Mücadele bu alanlarda ve bu alanlarin baglantisal birliginde somutlanir. Gerçekligi kavrayip alternatifler olusturmak güçlügü istenen düzeyde hareket önüne engeller dlkmekte,düslerimlzle pratigimiz arasinda açikhk olusmaktadir. Bu iki düzeyarasindaki açiklik gençlige karsi sürdürülen bastirma ve mistifikasyon girisimlerini kararli bir sekilde bosa çikararak mücadeleyi türküsüyle, sarkisiyla, siiriyle, resmiyle, sokaga, alanlara tasiyacak,bu mücadeleyi kisiligiyle örtüstürecek anlamli bir girisime ihtiyacimiz var. BiR AGIZDAN HOYBUN BiR AGIZDAN iNTiFADA BiR AGIZDAN...

sana

i-.

.,...


~ühit:akt:a neler "lu8"r? Tübitakta neler oluyor?Gericilik zehrinin bulastigi sansür mü yoksa iddia edildigi gibi yetki asimi ml?Bilindigi üzere Bilim ve Teknik dergisinin mart sayisinin kapagi degistirilmis, küresel iklim degigikligikonusu kapak yapilmisti. Peki önceki kapak ne ile ilgiliydi?Darwin... Bununla kalinmamis sorumlu yazi isleri ve yayin yönetmeni Dr. Çigdem Atakuman görevinden alinmisti. Peki bu isin asli ne? Hem Tubitak'in hem Dr. Çigdem Atakuman'in farkli iddialari var. Tübitak, Dr. Çigdem Atakuman'in yetki asiminda bulundugunu, derginin çikmasina kisa zaman kala dergide Darwin'e yer verip kapaga tasidigini ancak hatasinin farkina vardiktan sonra eski içerige döndügünü iddia ediyor.Dr. Atakuman'in

ilk yetki asimi olmadigini da

.

ekliyor.2009'a yani Darwin yilina özelolarak bir sayi çikaracaklarini söyleyen Tübitak;her bilimsel teoriye,yasaya ayni hassaslikta yaklastiklarini belirtiyor. Ne var ki sarsilan güvenleri yeniden kazanmak pek kolayolmasa gerek.Böyle bulanik durumlar 46 yillik Tübitak'ta olmamaliydl.Bilim yapmayi ve yaymayi amaç edinen bu kurumun içine de gericiligin,sansürün,beyin yikamanin zehri bulasmamali.Nasll da tehlikeli bir durum oldugunu düsünmek ürkütüc.ü. Dr. Atakuman,Tübitak'in iddialarini reddedip yetki asimi yapmadigini, her ay gerçeklestirdigi islemleri yaptigini ve dergi kapaginin Küresel iklim Degisikligi'ni konu alacak sekilde degistirilmesinin kendisinin degil baskan yardimcisi Prof. Dr. Ömer Cebeci'nin isi oldugunu söylüyor. Verdigi bilgiler arasinda dergi yayin kurulunun derginin içerigi ile ilgili karar alma yetkisi olmadigi ve Küresel iklim Degisikligi'nin kapak konusu olarak belirlenmedigi de var. Su bir gerçek ki Tubitak en azindan simdilik bize Darwin yili için birsey vermis halde degil.Biz de bunu kendi imkanlarimiz yettigi kadar yapmaya çalisalim. Bakalim nacizane bilgilerimizle neler söyleyebiliyoruz?

Charles Darwin'e göre tüm organizmalar gereginden fazla yavru maydana getirme yetenegine sahiptir.Ancak populasyonlar yine de dengede kalir.Her canli çok sayida yavru meydana getirir. Ancak yasam savasi nedeniyle bu yavrularin tümü ergin hale gelemez. Canlilar hem kendi türüyle hem baska türlerle sürekli varolmak için savas gösterir. Darwin 'in bir baska varsayimi da çavreye uyumdur.iyi uyum yapabilen yasamini devam ettirir ve bu özellik soyaçeker, böylece yavruya aktarilir.Bu durum dogal seleksiyonun dogmasina neden olmustur. Darwin bazi gözlemlere taraftar bulurken bazilarina elestiri almistir.Bunlarin en ilginci kendisi tarafindan yapilmis olanlardir. Darwin i 859'da yayinladigi ''Türlerin Kökeni" isimli eserinde "her canli türü ayri ayri yaratilmistir'i savunan dinci yaratilis inananlari"a tamamen ayri bir görüs sergilemistir.Günümüzde biyologlarin çok büyük bir kismi Neodarwinist düsünceyi kabul eder ve kanitlar ararken, bazilari da ömzellikle moleküler biyoloji deneyleriyle yaratilisi desteklemeye çalismaktadir. Darwin'e yapilan bazi izirazlar nelerdir? *Mendel Yasalarinin ilk seklin~ göre soyaçekim faktörleri degismeden bir dölden digerine aktarilir.Yani varyasyon yoktur. Oysa Darwincilik organizmanin degisen karakterinin kalitsi oldugunu savunuyordu. *Varyasyon yoksa,yasam savasi ve seleksiyon prensipleri islemez dehiliyordu. *Darwin'in bireylerde meydana gelen tesadüfi degisikliklerinin tümünün kalitsalolusu fikri yanlistir.Bu da degisikliklerin çogunun soya çekmeyecegini gösterir. *Bir baska itiraz organ olusumundaysa Darwin'e göre en basit yapili bir organ bile fonksiyon yapar ve tam tesekküllü hale gelinceye dek fonksiyonunu sürdürür.Oysa birbiri ardina meydana gelen çok sayidaki degisiklikler ile meydana gelir ve tam tesekkül edince görevini yapar.Aksi halde canliya bir yarar saglamaz. Darwin karsitlarinin görüsleri bunlardl.Peki

~

~~~~~

,

.............................................................._........_.... -


DEVRJMC~JSELJLER i

1

Neodarwinistler neyi savunur? *Her ne kadar fosil bulgular tam olmasa da canli gruplari arasinda geçis formlari (araform) vardir. Dolayisiyla canlilar arasinda köken alma bakimindan bir baglanti söz konusudur *Yeni meydana gelmis olanlar arasinda dogal seleksiyon, ortam kosullarina daha iyi uyum saglayanlarin yasamasina neden olur. *Yeni olusmus olanlar arasinda soy kabul edilebilecek bir grup vardir. Bu grupta yavrulara dogru uzanan ara formlar ve çesitli gelisme sekilleri görülür. *Darwin'e göre ayni türün erkek ve digeleri yapisal farklilikgösterir. Darwin bu farkliligin(seksüel dimorfizm) yasam savasinda bir üstünlük saglayacagi özelliginden çok,farkli bir üremenin bir sonucu oldugu yargisina vardi. Bunun da nedeni seksüel seleksiyon olmaliydi. Bu seleksiyon interseksüel olabilecegi gibi intraseksüel de olabilir. interseksüel seleksiyonda erkekler disinin ilgsini çekmek için gösterisli olmak ve bazen diger erkeklerle savasmak zorundadir. Savasi kazanan erkek, disiler tarafindan seçilir burada. intraseksüel seleksiyonda ise erkekler,digelere oranla daha iyi savasirlar. Darwin'le ilgili yazilacak daha pek çok sey var tabii ki. Ama biz Tübitak degiliz. Bizim yaptigimiz özetlemelerle Tübitak gibi bir bilim kurulusunun makaleleri arasinda büyük farklar olur mu? Umarim Tübitak köklü bir bilim kurulusu oldugunu unutmuyordur.En kisa zamanda üzerindeki sorumlulugunu hissttigini gösteren islere dönmeli. Darwin gibi bilim insanlariyla savastigi izlenimini veren eylemlerden çok gericiligin zehriyle savastigini gösteren eylemler görmeliyiz Tübitak'tan!

l~enin (~r/Jütlenme üzerine kitüp 'OelJerlen'Oirn1esi Rusya Komünist Pal"tisi'nin bu kadar saglam temellere otUi"uP, basarili olmasinin nedeni, kitlelerle siki ba_Iar kui"masi, popülizm ve Opoi"tünizm tavll"lari içerisinde olan ve isçi sinifinin demokratik devrim mücadelesini burjuvazinin uzantisi halinde göstei"en, burjuva aydinlarindan kendini ayi"istirmasi ve bu anlayisa sahip olanlari tasfiye etmesidii-. Su anda devi"imci mücadelenin geldigi noktada, o zamanlarda da oldugu gibi, bu mücadeleyi fai"kli saflara çekmeye çalisan ve devi"im sürecini yavaslatma faaliyetlei"inde bulunan, kendi yarattildari ve tamamen haki sömürme amaçli küi"esel bii" buhi"an olustui-ulmustur. Bu küi"esel krizle birlikte kapitalizmin sonunun geldigi anlasilmistir. Bu kriz patronlarin krizi olmasina ragmen medya araciligiyla egemen sinif bu krizi halka mal etmistir. Bu tamamiyle suni bii" olgudur. Bu durum legal yollai"i kisitladigi ve egemenlei"in baskilarinin daha çok belli oldugu, 1917'deki çarligin,devrimci hareketi engellemek için oi-taya çikai"digi yalanlarin benzei-idir.fakat basta da belintigimiz gibi durumun iyi tahlil edildigi, komitelesmenin hat safhada oldugu, proleteryanin devrimci öndei- oldugu, kitlei"ine siki sikiya bagli oldugu bir mücadeleyle bu durumun tasfiyesi mümkün olmustur. Bugün kapitalizmin kendini kui-tarabilmek için onaya çikardigi en büyük suni ki"izi, devi"imci mücadelenin hai"eketine dönüstürebilmek; yani 1917 hareketi olabilmek. bu sartlai"da kazanabilecegimiz büyük bir basaridir. Bunun için yoldas Lenin'in söyledigi gibi "Devrimci Teorinin Olmadigi Yerde Devrimci Pratik ve Devi-im Olamaz." siariyla, önce teorimizi gelistirmeli ve sonra teorimizle pi"atigimizi birlestirei"ek yolumuza daha saglam adimlarla devam etmeliyiz. iste bunu yapabilirsek, ancak o zaman. elimizin içine düsen,can çekisen kapitalizmin bu dui"umunu devrimin zafei"ine dönüsterebiliriz.Yapmamiz gei-eken ideolojimizi yasantimiza uyarlamak ve halkla kaynastirmaktit: Unutulmamasi gereken bii" nokta da, devi"imci bii" örgütün halkla siki sikiya kaynasabilmesini saglayan ve örgütlenmenin de temel çekirdeklei"inden bii-ini olustui"an "yayin"in önemidir. "Yayin" gerek örgütün yei-el faaliyetlerinde mei"kezle bir köprü kui-masi, gei-ekse en genis kitlelei-e ulasimda bilgi,ajitasyon, pi-opaganda vb. matei"yalleri içinde bulundurmak açisindan bir dönüm noktasidir. Simdi devrim siariyla havaya kalkan halklann nasii-Ii yumrugunu kapitalizmin sui"atina balyoz gibi indirerek onu nakaut etme zamanidii-. Simdi en genis kitlelerle i Mayis'i halklarin renkleriyle boyama zamanidir. Simdi DEVRiM zamanidii-. Mert-Mersin

DENiz ............--------_..._----------------------_...---------_..----_......_-------------------_..._-----------

kit:a .



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.