Kampüs_Layout 1 21.10.2011 18:00 Page 1
Öğrenci Gençliğin Sesi!
KAMPÜS g a z e t e s i Asla Yalnız Yürümeyeceksin...
sayı: 12 Kasım 2011
50 Krş. Çılgın Kâr Eden Proje Üniversite İ.Ü. Açılış töreninde yaptığı konuşmada bazı Tıp Fakültelerini kastederek, zarar ettiklerini söyleyen Tayyip Erdoğan, buralar hakkında derhal yapılandırılmaya gidilmesi gerektiğinin altını çiziyor.
s.3
“Gizli Zam”a geçit yok
Söz Değil İcraat İstiyoruz!
YÖK’e ve Geleceksizliğe Karşı Yürüyoruz!
Öğrenciden Yana Anayasa istiyoruz! GENÇ SEN’i Kapattırmayacağız! Asla Yalnız Yürümeyenlerin Yürüyüşü Sürüyor!
Genç Sen öğrencilerin önemli mağduriyetinin söz konusu olduğu harç zamları sürecinde, gerek uyguladığı politika bakımından, gerekse de yürüttüğü mücadele açısından önemli bir sınav vermiş oldu.
s.7
Öğrenciden Yana Anayasa
Deli Gömleğini Yırtmak! Yeni anayasa tartışmaları başladı. 12 Eylül faşist darbe anayasası rafa kalkarken, Genç Sen’in söyleyecek sözü ve talepleri var.
s.2
Dünya Yerinden Oynarken... Dünyanın dört yanında gençler harç zamlarına, işsizliğe ve eğitimin ticarileştirilmesine karşı kampüslerde ve sokaklarda hakları için mücadele ediyor
s.5
Kampüs_Layout 1 21.10.2011 18:00 Page 2
2
KAMPÜS g a ze te si
DELİ GÖMLEĞİNİ YIRTMAK
YENİ YÖNELİŞLER ve YENİ SORUNLAR
Deniz Doğruer AKP Hükümeti, yeni ve demokratik bir anayasa yapma işine soyundu. Askeri faşist bir darbenin ürünü olan 1982 Anayasası, neredeyse 30 yıldır topluma dar gelen bir deli gömleği olmayı sürdürdü. Dar gelen bir deli gömleğine olması gerektiği gibi, defalarca delindi ve defalarca yama yapıldı. Şimdi, toplumsal hareketin basıncı ve egemen sınıfların iç çelişkileri, yeni bir anayasa yapılmasını dayatıyor. Peki öğrenci gençliğin temsilcisi olarak Genç Sen, bu süreçten ne bekliyor? Daha açık bir ifadeyle sorarsak, Genç Sen yeni anayasadan ne istiyor?
Hatırlarız hepimiz 27-29 Mayıs Uluslararası Yüksek Öğrenim Kongresi adı altında Cumhurbaşkanı Abdulah Gül himayesiyle gerçekleşen üç günlük toplantıyı. “Yeni Yönelişler ve Sorunlar” başlığı ile toplanan kongre başlıklarına göz attığımız zaman sorunları ele alıp çözüm üretmekten çok esas konunun neoliberal dönüşüm politikalarını üniversitelere uygulanmasının ince ince planlarını konuşmak olduğunu görüyoruz. Ana başlık “Sorunlar” ama tartışma başlıklarının içerisinde üniversitenin sorunları yok. Bu yüzden olsa gerek tartışanların içerisinde de üniversitelerin özneleri yok.
Genç Sen'in istekleri, kerameti kendinden menkul istekler değil. Sendika, öğrenci gençliğin temsilcisi ve taleplerini öğrenci gençlikten aldığı gibi, gücünü de öğrenci gençlikten alıyor. “Genç Sen ne istiyor” diye sormak, aslında “Öğrenci gençlik ne istiyor” diye sormak oluyor. Öğrenci gençliğin sorunlarını ise iki ana başlıkta toparlamak mümkün. Öğrenci gençlik, hem ekonomik hem de akademik-demokratik talepleri için mücadele ediyor. Egemenlere de, bu talepleri duymak, bu mücadeleyi görmek kalıyor. AKP hükümeti bilmelidir ki, demokratik bir anayasa yapmak istiyorsa, “Eğitim, bir insan hakkıdır ve tüm yurttaşların eşit olarak yararlanması gerekir. Eğitimden eşit yararlanma devletin sorumluluğunda olup, eğitim tüm kademelerde tamamen ücretsizdir” maddesini anayasaya koymakla yükümlüdür. Yeni bir anayasa, antibilimsel, cinsiyetçi, homofobik, ayrımcı eğitim müfredatını kesinlikle men etmelidir. Yeni anayasa, “Eğitim ve öğretim, insan haklarına ve eşitlik ilkesine göre düzenlenir. Cinsiyetler, cinsel yönelimler, dini inanışlar ya da ırklar arasında nefret ve ayrımcılık doğuracak bir eğitime izin verilmez” demelidir. Anadilde eğitim, anayasal güvence altına alınmalıdır. “Her vatandaş, ilköğretimden yükseköğretime kadar anadilinde eğitim alma hakkına sahiptir. Anadilde eğitim hizmeti devletin sorumluluğundadır” gibi bir madde anayasada yer almalıdır. Aynı şekilde, özerk-demokratik anayasa talebimiz anayasaya girmelidir. “Türkiye Cumhuriyeti'ndeki tüm üniversiteler, kamuya aittir ve kamu bütçesinden özerk biçimde yararlanır” demelidir. Hem burjuvazinin değil bizim anladığımız biçimiyle mali özerkliğimizi güvence altına almalı hem de vakıf üniversitelerini yasaklamalıdır. Ya da, “Üniversiteler, idari açıdan özerktir. Üniversiteler, üniversite bileşenleri olan öğrenciler, akademisyenler ve üniversite çalışanları tarafından yönetilir” maddesini unutmayalım. Öğrenci gençliğin ihtiyaç duyduğu anayasa, “Akademik özgürlük, devlet güvencesi altındadır. Hiçbir öğrenci ya da akademisyen, akademik çalışmalarından dolayı soruşturulamaz” demelidir. 1981 tarihli Yükseköğretim Kanunu iptal edilmelidir. Buna bağlı olarak, YÖK kapatılmalı, kanuna bağlı olarak yayınlanan Disiplin Yönetmeliği derhal iptal edilmelidir. Sayılacak madde çok, ancak uzun lafın kısası, öğrenci gençliğin özerk-demokratik üniversite; eşit, bilimsel, parasız, anadilde eğitim talebi acilen karşılanmalıdır. Demokratik anayasa yapılacaksa, deli gömleği bir kez daha yamanmamalı, tamamen yırtılmalıdır.
İTÜ’de konuşan Abdullah Gül, üniversitelerin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili yeni yasal düzenlemelerin yapılacağı haberini verdi.
Juliana Gözen
birimleriyle ve iş dünyasıyla kuracağı ilişkiler üniversitenin bağlarını güçlendirecektir.” bu cümlelerle uzun vadedeki hedeflerini ortaya koymada hiçbir beis görmemişti. Aslında sonucu itibariyle benzer bir konuşmayı Abdullah Gül İTÜ açılış konuşmasında da yapmıştı. Yakın zamanda üniversitelerin yeniden yapılanmasıyla ilgili yasal düzenlemeler konusunda adımların atılacağının haberini veren Abdullah Gül bunun ciddi çıkışlarını İTÜ açılış konuşmasında dile getirmiştir. Sermayenin sözcülüğünü yapan hükümet ve Cumhurbaşkanlığı meseleleri dolandrmadan söyleme konusunda ağız birliği yapmışa benziyor.
“İş dünyası ile ilişkiler üniversiteyi güçlendirecektir.” Kongrenin açılış konuşmasını yapan Abdullah Gül “Üniversitelerimiz finansman açısından bir çeşitlenmeye gitmelidir. Üniversitelerin kaynaklarını çeşitlendirmek için toplumun yanı sıra, devletin ilgili
6 Kasım Eylem Tarifesi > izmir / 3 kasım - 18:30 ı
BORNOVA METRO CUMHURİYET MEYDANIı
> kütahya / 30 ekim - 12:00 ı
ANKARA’DAKİ MİTİNGE KATILINACAK
> ankara / 30 ekim - 12:00 > mersin / 2 kasım - 17:00 KOLEJ’DEN SAKARYA’YA YÜRÜYÜŞ ve MİTİNG
> muğla / 1 kasım - 12:30 MUĞLA ÜNİV. KAMPÜSÜ -KARYA KAFE ÖNÜ
> denizli / 1 kasım - 15:30 FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÖNÜ
mERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÖNÜ
> antakya / 3 kasım - 12:00 MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜı
> eskişehir / 3 kasım - 12:00 ANADOLU ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜ
> kocaeli / 3 kasım - 12:00 > bursa / 3 kasım - 12:30 UMUTTEPE KAMPÜSÜ
> kayseri / 3 umuttepe kampüsü
uludağ üniversitesi
> istanbul / 3 kasım - 15:00 BEYAZIT TRAMVAY DURAĞI
Anayasa çalışmaları Meclis'te başladı Yeni Anayasa tartışmalarını yürütecek Meclis Uzlaşma Komisyonu 19 Ekim’de toplandı. Uzlaşma Komisyonunun toplanmasıyla yeni anayasa yapım süreci başlamış oldu. Meclis'te grubu olan AKP, CHP, MHP ve BDP'den 3'er milletvekilinin yer aldığı komisyon, Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in başkanlığında toplandı. Toplantıya, AKP'den Mehmet Ali Şahin, Ahmet İyimaya, Mustafa Şentop, CHP'den Süheyl Batum,Atilla Kart,
Rıza Türmen, MHP'den Tunca Toskay, Oktay Öztürk, Faruk Bal, BDP'den Ayla Akat Ata, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan katıldı. Komisyona katılan tek kadın milletvekilinin BDP’li Ayla Akat Ata olması dikkat çekti. Anayasa tartışmaları içerisinde AKP’nin uzlaşılması mümkün gördüğü konuları önce, rejim ve değiştirilemez maddeler gibi tartışmalı maddeleri ise daha sonra masaya yatırması bekleniyor.
Kampüs_Layout 1 21.10.2011 18:00 Page 3
KAMPÜS gazetesi
YARINI KAZANMAK İÇİN BUGÜN ALANLARDAYIZ Yiğithan Kavukçu 6 Kasım 1981'de sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda, darbeciler eliyle kurulan YÖK tam otuz yıldır üniversitelerimizi birer kışla gibi yönetmekte, ticarethane gibi işletmektedir.
ÇILGIN PROJE:
KÂR EDEN ÜNiVERSiTE İ.Ü. Açılış töreninde yaptığı konuşmada bazı Tıp Fakültelerini kastederek, zarar ettiklerini söyleyen başbakan, buralar hakkında derhal yapılandırılmaya gidilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Barış Özer Özellikle geçen yıldan, devlet “büyüklerinin” üniversitelere veya üniversiteleri direk ilgilendiren gündemlerin konuşulduğu toplantılara gelmesi ve geldiğinde gündem olması Genç Sen okurlarınca alışılageldik bir mevzu olmuştu. Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Üniversitesinin “geciktirilmiş” eğitim öğretim yılı açılış törenine katılması haberi bir bakıma yaşanan diğer olaylara benziyor. Fakat daha ayrıntılı baktığımızda, bu toplantıda öncekilerde söylenenlere göre dikkat çekici “ilerlemelere” rastlayabilirsiniz. Bu dikkat çeken garip, bir o kadar da hukuksuz gelişmeler; üniversite öğrencilerinin üniversite açılışına alınmaması, başbakana uymadığı için üniversitenin resmi açılışının keyfi ertelenişi, o gün nedense okulda derslerin iptal edilmesi olabilir. Bunların bir çoğuna da aslında alışığız. Alışığız derken, bunlar “münferit” olarak uygulanan hukuksuzluklar, değinmek istediğimiz ise gelinen noktadaki son durum ve pervasızca söylemler. Üniversite açılışında kâr-zarar dengeleri üzerinden konuşma yapan başbakan, sanki açık arttırma oturumunu yönetiyordu. Çok geçmeden ağzındaki baklayı çıkardı: “Zarar etmeyen üniversite” işte İstanbul Üniversitesi’nin açılışının gecikmesine, onca dersin iptaline ve birçok öğrencinin gözaltına alınmasına sebep olan o çılgın projenin adı: KÂR idi. 12 Ekim 2011 günü İstanbul Üniversitesi’ni ziyaret eden Erdoğan, daha gelmeden ve geldiği andan itibaren, sadece başbakan değil Ortadoğu seferinden “kazançlı” çıkmış padişah edasındaydı. Karşısına çıkana, onu protesto edene acımasızca davranma hak-
kını, kendine biçtiği yeni misyonun meşruluğu ile gördüğü ise apaçık ortadadır. Peki ya söyledikleri…
Başbakan’dan Uyarı: Zarar Eden Fakülteler Var! Evet yanlış duymadınız, gelinen noktayı uzun uzadıya değerlendirmeye v.s gerek var mı? Açılış töreninde yaptığı konuşmada bazı Tıp Fakültelerini kastederek, zarar ettiklerini söyleyen başbakan, buralar hakkında derhal yapılandırılmaya gidilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Özgür bilimin kaleleri olarak bilinen üniversitelere dönük uygulanan sistematik saldırıların sanırım son evresi olarak kabul edeceğimiz bu son gelişme her şeyi çıplak bir şekilde ortaya koyuyor. Yapılan bu açıklamanın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün İTÜ açılışında bahsettiklerinden sonra olması, o konuşmanın ise ‘’gizli’’ harç zamlarını geri çekmek zorunda oldukları sürecin arifesinde gerçekleşmiş olması elbette tesadüf olamaz. Sistemli bir saldırı sürecini yaşamakta ve bunu en çıplak hali ile her an hissetmekteyiz, üniversitelerde neo-liberal uygulamalara karşı ses çıkartan ve üniversiteleri sermayenin saldırılarına karşı örgütleyen öğrenci gençlik sendikası genç sen, önümüzdeki mücadele döneminde de öğrenciden yana olanın en daimi savunucusu olmaya devam edecektir. Üniversitelerde var edilmeye çalışılan özgür ortamın mücadelesini veren sendikamız, demokratik üniversite talebini YÖK düzenine karşı daha güçlü haykıracaktır.
Şifreli Sınavlardan Şifreli Kitaplara LYS’deki şifre skandalından kurtulup üniversiteye gelen öğrencilere bir şifre de üniversite yönetimlerinden geldi. Türkiye’nin birçok üniversitesindeki Yabancı Diller Yüksekokulu hazırlık kitaplarını şifreyle satıyor. Öğrenciler duruma tepkili. Ödev yapmak için şifreli kitap almak zorunda bırakıldıklarını söyleyen öğrenciler paraları yetmezse başarısız olacaklarını ifade ediyorlar. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Genç-Sen hazırlık heyeti Yabancı Diller Yüksek Okulu yönetimiyle devam zorunluluğu üze-
LYS’deki şifre skandalından sonra öğrencilere bir şifre de üniversite yönetimlerinden...
rine yaptığı görüşmede bu konuyu da gündeme getirdi. Heyet yaptığı açıklamada okulun hazırlık öğrencilerini kandırılmaya müsait insan topluluğu olarak gördüğünü belirtti. Okulların yeni gelen öğrencilere ne kadar para kazanırsam o kadar iyidir mantığıyla yaklaştığını söyleyen öğrenciler üniversitelerin ticarethane gibi yönetildiğini, bilim üretmesi gereken üniversitelerin bu gibi uygulamalarla içinin boşaltıldığını söylüyorlar ve ekliyorlar; hayatlarımızı şifreler şifreleri kirli eller belirliyor.
YÖK'ün kuruluşundan bu yana, üniversite harçları ile hayatımıza giren paralı eğitim uygulamaları derinleştirilerek yaygınlaştırılmış, insanlığın tarihsel ve ortak mirası olan bilgiyi meta olarak gören, bilimi tamamıyla sermayenin ihtiyaçlarına tâbi kılma amacı güden egemenler üniversiteleri YÖK vasıtasıyla bugünkü ticarethane görünümüne büründürmüşlerdir. Paralı eğitim politikaları öğrencilik yıllarımızda kullanmamız gereken tüm hakları adım yok etmektedir. Üniversitede kayıt paraları ile başlayan paralı eğitim maratonu harçlar, transkript ücretleri, öğrenci belgesi ücretleri, kitap paraları, diploma paraları gibi sayısız ad altında sürdürülmektedir. Öğrencilerin sağlık, ulaşım, barınma, beslenme hakları hiçe sayılmaktadır. Eğitimin neo-liberal politikalar ışığında dönüştürülmesi beraberinde mesleki dönüşümleri de getirmiştir. Mühendislik öğrencileri yetkin mühendislik adı verilen deli gömleğini giyerek işçileşmeye mecbur bırakılırken, fen edebiyat fakültesi öğrencileri formasyon alma hakkından mahrum bırakılarak öğretmenlik yapmalarının yolu kesilmiştir. Eğitim fakültesi öğrencileri mezun olduktan sonra öğretmen olarak atanma ümidini günden güne kaybetmektedir. Mesleki unvanlarımızı içini boşaltarak gasp eden neo liberal eğitim anlayışı her bir öğrenciyi yarının diplomalı işsizleri haline getirmektedir. Öğrencileri ve ailelerini bitap düşüren mevcut sınavlar sisteminden kârlı çıkan tek kesim sayısız dershane ve özel üniversiteler ile gençliğimizi ipotek altına alan sermayedarlardır. LGS, KPSS, TUS gibi onlarca sınav öğrencilerin eşitsizliğe dayalı bir elenmeye zorlanması demektir. Söz konusu sınavlar yüzünden hayatına son veren arkadaşlarımızın katili olan bu sistemin çürümüşlüğü geçen sene gündeme oturan şifre skandalı ile iyice gözler önüne serilmiştir. Apaçık yaşanan bunca haksızlık karşısında, gençliğin haklarını savunmak için mücadele etmesini engellemeye çalışmak da YÖK’ün görevi oluyor elbette! Kampüslerde polislere kalıcı yerler tahsis edilmesi, okulların daha çok turnike, güvenlik kamerası ve parmak izi okuyan sistemler ile donatılması için uğraşan ve tarihi boyunca mevcut sistemi sorgulayarak hakkını arayan öğrencileri ve öğretim görevlilerini üniversiteden kazımak misyonu ile hareket eden bu kurum ön gördüğü yeni uygulamaları da “güvenlik” kılıfına sokmaya çalışmaktadır. YÖK’ün ve eşitsiz elemeye dayalı sınavların olmadığı, paralı eğitim uygulamalarının son bulduğu, ulaşım, barınma, sağlık gibi temel haklarımızın karşılandığı, üniversitelerde yönetimin öğrenciler, öğretim görevlileri ve üniversite emekçilerince üstlenildiği, ana dillerimizde olan, cinsiyetçilikten, ırkçılıktan, gericilikten arındırılmış bir müfredatla araştırmaya ve sorgulamaya dayalı bilimsel içerikli öğrenim görebildiğimiz bir eğitim sistemi istiyoruz. Bu eğitim sistemini kendi ellerimizle kurmak için yürümeye devam diyoruz. Yürüyüşümüzü büyütmek için, YÖK’e ve geleceksizliğe karşı alanları dolduralım!
3
Kampüs_Layout 1 21.10.2011 18:00 Page 4
4 . .. N E K R A N Y O RİNDEN
KAMPÜS g a ze te si
DÜNYA YE
Dünyanın dört yanında gençler harç zamlarına, işsizliğe ve eğitimin ticarileştirilmesine karşı kampüslerde ve sokaklarda hakları için mücadele ediyor. Eylemler sermaye sözcüsü hükümetlere karşı gücünü iyice artırırken. Sömürünün, adaletsizliğin ve zulmün temellerini sarsıyor.
Çağlar Kara
> Yunanistan Ülkede, Alexis'in polis kurşunuyla öldürülmesinden bu yana isyanlar farklı amaçlarla da olsa asla durmadı. Alexis'in öldüğü dönemde Atina İsyanı olarak tarihe geçen olaylar aylarca tüm ülkeyi felç etmişti.
>
Bu yıl Batılı ülkelerde tanık olunan, “sıradan vatandaş”ın günümüzün yerleşik ekonomik düzenini kınamak için sokağa döküldüğü eylemlerin başlangıcı, geçen ilkbahar aylarına uzanıyor.
İspanya’da ortaya çıkan “Indignados” (Öfkeliler) hareketi, tıpkı Tunus'ta başlayan “Arap Baharı” gibi ülkeden ülkeye yayıldı. İspanya’daki protestocular sermaye hareketlerinin daha sıkı kontrol edilmesini, bankalara ve varlıklı bireylere daha fazla vergiler getirilmesini, kamu hizmetlerinin korunmasını talep ediyor. Başrolde yine gençler var. Amerika; Ülkenin en büyük şehri New York’ta Kapitalist dünyanın beyni konumunda ki Amerikan Borsasının ev sahibi Wall Street 1 aydır ülkede ki eşitsizliğe karşı yürüyen
gençler tarafından işgal altında.
>
İspanya’da ki eylemlerden etkilenerek, Occupy Wall Street, Türkçesiyle “Wall Street’i işgal edin”, adında geniş bir siyasi yelpazeyi bir araya getiren harekete bağlı protestocular, ekonomik kriz, küresel ısınma, işsizlik ve sosyal eşitsizlik gibi sorunları protesto ediyor. Bundan yıllar önce Dünya Ticaret Merkezinin sıkı yönetim ilan edilmesiyle ancak toplanabildiği Seattle Olaylarından bu yana ülkede ki en büyük ve en uzun soluklu eylem pratiği olarak göze çarpan Wall Street’i İşgal Et kampanyasının başrolünde ise gençler var.
Berlusconi'ye karşı muhalefetin kızıştığı İtalya'da sık sık hükümetle gençlerin arası açılıyor.
Amerika’da ki “Wall Street’i İşgal Edin” hareketinden etkilenerek 15 Ekim günü tüm Dünyada başlatılan küresel eylemlerin ana odağı Roma oldu. Roma’da gerçekleştirilen eylemlere katılımın bir hayli fazla olması v e polisin sık sık gençlere müdahele etmeye çalışması Roma’yı bir anda savaş alanına çevirdi.
>
İspanya’nın başkenti Madrid’de, Puerto del Sol meydanında düzenlenen ilk protesto eylemine, toplumsal anlamda her kesimden insanlar katıldı. 15 Mayıs’ta düzenlendiği için “15M” hareketi diye anılan İspanya protestolarının arkasında, işsiz ve genç meslek sahiplerinin internet ortamında oluşturduğu “Gerçek Demokrasi... Şimdi” adlı grup vardı. Puerto del Sol’da haftalarca kamp kuruldu; za-
manla hareket İspanya’nın tümüne yayıldı, yerel gruplar oluşturuldu.
Tunus'ta başlayan Arap Baharı tek tek ortadoğu ülkelerine yayılırken, başrolde yer alan Arap gençleri önce Tunus'ta sonra Mısır'da isyanların başarıya ulaşmasında büyük etken oynadılar. Sokakları bırakmayarak Kapitalizme ve Dikdatörlüklerine meydan okuyan gençler çoğu zaman polisle çoğu zamanda orduyla karşıya karşıya kaldılar.
İtalya
İspanya
Tıpkı Amerika ve Yunanistan'da olduğu gibi İngiltere'de de başlayan işgal eylemlerinin ana odağı ise “Londra Borsasını İşgal Edin” hareketinin başlattığı işgal eylemleri oldu. Eylemin renkli yüzlerinden birisi ise eyleme destek veren Jullian Assange oldu.
Ortadoğu
Belçika
Geçen yıl hükümetin gerçekleştirmeye çalıştığı harç zamlarını sokaklara dökülerek geri çektiren gençler, İngiltere'de sokağı değişim aracı olarak kullanmaya devam ediyor. İngiltere Prensinin düğününü ertelettiren harç eylemeri isyanlarında gençler yeri geldi Eğitim Bakanlığını yeri geldi iktidarda ki parti İşçi Partisinin merkez binasını işgal ederek seslerini tüm dünyaya duyurdular.
İngiltere
Kış aylarının yaşandığı Şili'de, Şili Kışı olarak anılan 6 aylık eylem süreci bir çok başarı elde etti. Bugüne kadar 2 bakanı koltuğundan eden isyanda, Devlet Başkanınında koltuğu tehlikeye girdi. Şili Komünist Partisi üyesi Camila Valejo'dan bir halk önderi yaratan isyanda bugüne kadar iki öğrenci de hayatını kaybetti.
İspanya'da ki Öfkeliler Hareketinden etkilenen gençler tıpkı onlar gibi ülkenin önemli meydanlarını işgal altında tutuyorlar.
>
Öğrencilerle bir defa masaya oturmasına rağmen taleplerini
reddeden yönetime tepki olarak öğrenci lideri Camila Valejo'nun çağırısıyla ülke 2 günlük genel greve gitti ve Şili'de hayat felç oldu.
>
>
Şili
Üniversite harçlarının en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Şili'de, parasız, kamusal ve nitelikli eğitim için öğrenciler aylardır eylemde. Devlet üniversitesi harçlarının özel üniversite ücretlerine denk olduğu ülkede öğrenciler, eğitimin tamamen devlet güvencesi altına alınarak özel üniversitelere ayrılan ödeneğin azaltılmasını ve devlet üniversitelerine daha fazla kaynak ayrılmasını istiyorlar.
Aradan geçen sürede Yunanistan büyük bir mali krize boğazına kadar batmış durumda. Hükümetin kriz politikasından memnun olmayan hak ayda bir 2 günlük genel greve gidiyor. Gergin geçen grevlerde halk sokaklardan ayrılmıyor. Artık hükümeti işlemez hale getiren eylemlerin başrolünde ise yine gençler bulunuyor.
İsyanın bir diğer durağı olan Belçika’da ise eylemlerin ilgi çekici yanı eylemlerde sadece Belçika’lıların değil birçok ülkeden gencin buluşması oldu.
Kampüs_Layout 1 21.10.2011 18:00 Page 5
TUTUKLU ÖĞRENCİLERLE DAYANIŞMAYA...
KAMPÜS gazetesi
Bu ülkenin öğrencileri son derece yasal hakkı olan protesto hakkını kullandığı için düşündüğü ve düşüncelerini ifade ettiğiği hatta işi biraz daha abartarak bunu birde hayata uyguladığı anda büyük dertlerle karşı karşıya kaldı. Batuhan Altuntaş
Justitia’yı bilmeyen ya da bir yerlerde görmeyen, duymayan yoktur. Adalet kavramının kişileştirilmiş biçimi olan Justitia, Yunan mitolojisinde gökyüzünün hâkimi olarak kabul edilen Uranüs ve toprağı yani yeri temsil eden ve tüm tanrıların atası olarak kabul edilen Gaia'nın kızı olan adalet ve düzen tanrıçasıdır. Tanrıçayı kısaca betimlemek gerekirse bir elinde terazi, öteki elinde kılıç tutan gözleri bağlı olarak simgeleştirilmiştir… Gözlerinin bağlı olması yargı sürecinde karşısındakini görmemesi tanımaması ve tanımadığı kişiye karşı tarafsız yaklaşması, elindeki kılıcı kararlarının keskinliğini terazi ise hassaslığını göstermektedir. Özellikle son dönem olmak üzere içinde bulunduğumuz toplumsal durum bizi bir defa daha durup adaletin tarafsızlığını, hassasiyetini düşünmeye ve tartışmaya sevk ediyor, bağımsızlığını düşünmeye bile gerek duymuyoruz. Her ne kadar adalet kılıç kadar keskin işlese de yazının başında belirttiğimiz hassas ve tarafsız kısmında pek söz edemiyoruz. AKP hükümeti kendinden olmayan kendine muhalif olmaya çalışan her şeyi düşman biliyor ve onlara acımasızca saldırıyor. Bu saldırılar ya polis terörüyle sokaklarda coplarla, biber gazlarıyla oluyor ya da
baştan sona hukuk skandallarıyla. Bizim yazımızda esas olarak vurgulamak istediğimiz noktada aslında bu gözü ve yüreği bağlı adaletin öğrenciler üzerindeki ağır etkisi sayısı beş yüzü aşmakta olan tutuklu öğrenciler… Bu ülkenin öğrencileri son derece yasal hakkı olan protesto hakkını kullandığı için düşündüğü ve düşüncelerini ifade ettiği hatta işi biraz daha abartarak bunu birde hayata uyguladığı anda büyük dertlerle karşı karşıya kaldı. Öğrenciler büyük ayıp ediyor; susmak, boyun eğmek, koyun olmak varken düşünmek insan olmaya çalışmak ve bunun sonucunda cezalandırılmak. Neler yok ki “parasız eğitim istiyoruz, alacağız” yazılı pankart açtıkları için on dokuz ay yatan Berna ve Ferhat’ı mı örnek versek yoksa Hopa olaylarını protesto eden öğrenciler mi tekel işçilerine destek veren öğrenciler mi ya da haklarında hiçbir suç delili bulunmamasına karşın iki yıldır tutuklu olan Baran Nayır ve Ali Deniz Kılıç mı? Genç-Sen tüm öğrencileri dayanışmaya ve birlik halinde bu hukuksuzluklara karşı duymaya davet ediyor. Gün susma günü değil öğrencilerin birlik halinde davranma günüdür. Adalet mitolojide nasıl var olduysa hayatta da öyle var etmeye...
Ege’de Öğrenci Çadırkenti Kuruluyor
2009 Ekim’inde Ege Üniversitesi Kredi Yurtlar Kurumu öğrenci yurtlarından çalışma odalarına kadar yatakhaneler kurmuş ve misafir öğrenci statüsünde yurda kaydolan öğrencilerden daha fazla ücret almıştı. Bu koşulları protesto etmek için K(alacak) Y(erim) K(almadı) diyerek yola çıkan Öğrenci Gençlik Sendikası Genç Sen yaklaşık bir hafta boyunca yurtların karşısına çadırlar kurarak Çadırkent oluşturmuştu. Öğrencilerin barınma sorununu gündeme taşımayı amaçlayan çalışma bir yanda da
film gösterimleri, müzik dinletileri, resim atölyeleri, söyleşiler gibi etkinliklerle “farklı bir üniversite mümkün” başlığıyla genişlemişti. Ege Üniversitesi’nde gelenekselleşen ve bu yıl üçüncüsü düzenlenecek Çadırkent’in bu yıl ki kapsamı biraz daha geniş. Daha önceki senelerde yurt önünde açılan çadırlar bu yıl bütün kampüste açılacak. Dolayısıyla çadır kentlerde işlenecek konuların kapsamı bu sene daha da geniş olacak. YÖK, işsizlik, geleceksizlik, nasıl bir üniversite gibi gündemlerin yanı sıra 6 Kasım protestoları öncesi fakülte birimlerinin öznel faaliyetleri, sanatsal ve kültürel
YÖK’ün kuruluş yıldönümünün arifesinde ve dünyanın dört biryanında genç işsizlerin protestolarının arttığı şu günlerde, öğrenciler oluşturulmak istenen üniversite modeline ve geleceksizliğe karşı Ege Üniversitesi’nde taleplerini ve yapabileceklerini Çadırkent’te konuşacak.
atölye çalışmaları, üniversitenin kendi özneleriyle yapılan geniş söyleşiler çadırların başlıca konuları arasında. YÖK’ün kuruluş yıldönümünün arifesinde ve dünyanın dört biryanında genç işsizlerin protestolarının arttığı şu günlerde, öğrenciler oluşturulmak istenen üniversite modeline ve geleceksizliğe karşı Ege Üniversitesi’nde taleplerini ve yapabileceklerini Çadırkent’te konuşacak. Genç Senliler bütün Ege Üniversitesi öğrencilerini birlikte üretmeye, tartışmaya, harekete geçmeye çağırıyor.
Pamukkale’de Genç Sen’lilere Soruşturma 20 Eylül 2011 günü Pamukkale Üniversitesi Kınıklı kampüsünde harç zamlarına karşı toplanan Genç-Senlilere rektörlük yine soruşturma açtı. Kredi başına ödenen ekstra harç zamlarını protesto etmek için kampüs girişinde bildiri dağıtan ve öğrencilere çağrı yapan Genç-Senlilere; özel güvenlik birimi (ögb), okul dışında ‘özgürce’ bildiri dağıtabileceklerini söyledi. Genç-Senli’ler kampüsün girişinde bildiri dağıtmaya devam ettiği için, güvenlik “aranızda 1. sınıf öğrenciler var, hepinize soruşturma açtırırım” diyerek öğrencileri açıkça tehdit etti. Ve alınan bilgilere göre rektörlük yaklaşık 17 kişiye yeni bir soruşturma başlattı. Soruşturma açılan kişilerden çoğunun hali hazırda açıklanmamış soruşturmalarının bulunması da Pamukkale Üniversitesi’nde özgür ve bilimsel düşüncenin ne kadar kısıtlandığının bir göstergesi. Yapılan bu uygulamaya karşı, Genç-Senliler hukuki yollara başvuracaklarını belirtti.
5
Kampüs_Layout 1 21.10.2011 18:00 Page 6
KAMPÜS
YTÜ'de ve İTÜ’de Genç-Sen Hazırlık Toplantısı Yapıldı g a ze te si
Sendikalı Ol Güçlü Ol Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Genç Sen’li hazırlık fakültesi öğrencileri sorunlarını tartışmak ve çözüm bulmak için toplandı. Üniversiteye hazırlık kitaplarındaki şifre soygunuyla merhaba diyen öğrenciler şimdi de yüzde 90 devam zorunluluğu skandalıyla karşı karşıya. Bir dönemde toplam yedi gün devamsızlık hakkı bulunan öğrenciler doktor raporunun geçersiz sayılması sebebiyle çok öfkeli. Üniversite’nin tüm fakültelerinde yüzde 70 olan devam zorunluluğu sadece hazırlık fakültesinde yüzde 90. Tut ki hastalandık, yüzde 90’a yakalandık başlığıyla toplanan öğrenciler sınıfta kalma korkusuyla birçok öğrencinin sosyalleşemediğini, sosyal, insani birçok ihtiyacın karşılanamadığını belirttiler. Öğrenciler yakınları hastalansa ya da ölse okula gelmek zorunda olduklarını da ekliyorlar. Sistemin kendilerini insanlıktan çıkardığını ifade eden Genç Sen’liler üniversiteli olduklarını ve güçlü olduklarını kanıtlamakta ısrarlı.
Bize Liseliymişiz Gibi Davranıyorlar Toplantıda öğrenciler bu uygulamanın lisedeki baskı mekanizmasının bir devamı olduğunu dile getirdi. Sadece hazırlık fakültesinde böyle bir uygulamanın olması tespiti doğrular nitelikte. İTÜ'de de benzer bir durumun olduğunu ifade eden öğrenciler sadece hazırlık fakültesinde bulunan turnikelerin de benzer bir mantığın ürünü olduğunu düşünüyor. Hazırlık fakültesine uygulanan 'sen daha
Üniversiteye hazırlık kitaplarındaki şifre soygunuyla merhaba diyen öğrenciler şimdi de yüzde 90 devam zorunluluğu skandalıyla karşı karşıya. Bir dönemde toplam yedi gün devamsızlık hakkı bulunan öğrenciler doktor raporunun geçersiz sayılması sebebiyle çok öfkeli.
liselisin' politikası üniversiteye kazanmış öğrencilerin düşünme, tartışma, sorgulama, eyleme geçme potansiyelini durdurmak için yapılan merkezi bir politikadır diyen Genç Sen’liler sendikayla, örgütlü bir şekilde hareket ettiğimiz sürece bu politikaları durdurabileceklerini ifade ettiler.
Sendikalı Ol Güçlü Ol Daha önce şifreye karşı verilen mücadelenin başarıya ulaşmadığını, bundan dersler çıkarmak gerektiğini söyleyen öğrenciler sendikayla daha güçlü olduklarını ifade etiler. Öğrencilerden teker teker dilekçe toplama kararı alan öğrenciler, bir eylemle dilekçeleri teslim etmeyi gerekirse boykota gideceklerini ifade ediyorlar. Dilekçeler toplanırken toplantıda oluşturulan beş kişilik Genç Sen hazırlık birimi heyeti okul yönetimiyle görüştü. Dilekçeler yönetime verildikten sonra öğrenciler okula 1 hafta süre veriyor. Olumlu ya da olumsuz cevap gelmezse eylemler başlayacak.
Talepler Netleşti Genç-Sen heyetinin öğrenciler adına ileteceği talepler netleşti. Talepler: 1. Hazırlık yönetimi devam zorunluluğu ve diğer sorunlarla ilgili hazırlık öğrencileriyle toplantı gerçekleştirsin ve kararlar buradan alınsın. 2. Yüzde 90 devam zorunluluğu diğer fakültelerde olduğu gibi yüzde 70’e indirilsin. 3. Heyet raporu uygulaması kaldırılsın, doktor raporu kabul edilsin.
İTÜ’de Sorun Aynı
Mücadele Süreklileşiyor
İTÜ’de de devamsızlık sınırı yüzde 85. Hazırlık fakültesinde uygulanan bu politika öğrencilerin toplayacakları dilekçeler ve eylemliliklerle protesto edilecek. Haftalık toplantılar aldıklarını ifade eden öğrenciler: ‘bize liseli muamelesi yaparak baskı altına almak istiyorlar ama unuttukları bir şey var ki bu ülkede liseliler de ayaklanıyor ve biz de mücadeleyi sürdürmeye kararlıyız’ diyor.
Her hafta düzenli toplantılarla mücadeleyi süreklileştirme kararı alan Genç Sen’liler örgütlü hareket etmenin yakıcılığına işaret ettiler. Yapacak çok şeyleri olduğunu söyleyen öğrenciler, sendikayla daha güçlü olduklarını söylüyorlar.
Yıldız Zamlara Karşı Boykota Hazırlanıyor!
Yeni Dönem Çalışmalarına Başladı Sağlıkta sermayenin değil toplumun ihtiyacının belirleyici olması gerektiğini söyleyen TÖK, 24 Kasım’da Hacettepe Üniversitesi’nde intörnlerin bir araya geleceği bir İntörn Kurultayı düzenleyecek. TÖK (Tıp Öğrencileri Kolu) 8 Ekim Cumartesi günü ‘İnsanca yaşamak istiyoruz!’, ‘Parasız eğitim, Parasız sağlık’ talebiyle sokağa çıktı ve 9 Ekim Pazar günü yılın ilk genel kurulunu gerçekleştirdi. Yerellerin katılımıyla gerçekleştirilen genel kurulda fakülte aktarımlarının ardından yeni dönem planlaması yapıldı. Devlet üniversitelerinin özelleştirilme planları ve sağlıkta uygulamaya koyulmuş yeni programların tıp eğitiminde
6
şiddetli bir yıkıma ve niteliksizleşmeye yol açtığı dile getirildi. Özel sağlık üniversiteleri, hekimlerin emeğininin değersizleştirilmesi ve sağlığın taşeronlaştırılmasına yönelik saldırıların artacağı konularında tartışmalar yürütüldü ve buna yönelik çalışmalar yapılması üzerine konuşuldu. Genel kurulda yeni dönem için MYK üye seçimleri gerçekleştirildi. Serap Kaya (İstanbul), Ceren Şen ( Aydın), Mihriban Yıldırım ( Trabzon), Emre Tunç
(Ankara), Özge Aydın (Ankara), Tuğba Polat (Ankara), Lezgin Kıran ( Diyarbakır) bu yılki TÖK yürütmesinde görev alacak isimler. Sağlıkta sermayenin değil toplumun ihtiyacının belirleyici olması gerektiğini söyleyen TÖK, ayrıca bir köleden farksız olan intörnlerin bir araya gelip tartışacakları ve bir yol çizecekleri İntörn Kurultayı’nı 24 Kasım’da Hacettepe Üniversitesi’nde yapmak üzere çalışmalara başladı.
Bu yıl Yıldız Teknik Üniversitesi kurtuluşunun 100. yıldönümünü gösterişli bir şekilde kutluyor. Yapılan masrafların bedeli yine öğrencilerin cebinden çıkarılıyor. Maaşlara ve burslara zam yapılmazken dönem başından beri öğrencilerin masraflarını arttırmaya yönelik zamlar devam ediyor. Ulaşıma zam, harca zam, doğalgaza zam, kiraya zam, kantine zam. (köfte %40, soda %60, tost %50, çay %20, sıcak su %100 vs.) Öğrenciler duruma oldukça tepkili ve hocaların da desteğiyle kantin fiyatlarını indirmek istiyorlar. Gerekirse boykot yapacaklarını söyleyen öğrenciler cep yakan fiyatlar ve yemekhane saatlerine ders konması sebebiyle yemek yiyemediklerini söylüyorlar. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde başlayan çalışma dilekçe kampanyasıyla sürüyor. Dilekçe toplayıp, okul yönetimiyle görüşmeyi düşünen öğrenciler, boykot hazırlıkları da yapıyor.
Kampüs_Layout 1 21.10.2011 18:00 Page 7
KAMPÜS gazetesi
Genç Sen’i Kapattırmayacağız! İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, 2008 yılında GENÇ SEN hakkında açılan kapatma davasını 29 Eylül 2011 günün kapatma kararı vererek sonuçlandırdı. Öğrenciliğin bir iş kolu olarak tanımlanmamasını sunan mahkeme, öğrencilerin sendikal zeminde örgütlenemeyeceğine karar kıldı. Daha önce TC’nin imzaladığı birçok uluslararası anlaşmalar mahkemenin bu kararını boşa çıkartmaya yetiyordu.
Genç sen kendisine dönük uygulanan hukuksuzluğa karşı örgütlüğü olduğu her yerde oturma eylemleri yaparak, tepkisini tüm yurtta dile getirdi. Daha sonrasında basın açıklamaları ile süreci işleyen GENÇ SEN’ e DİSK, KESK, TMMOB ve TTB yaptığı açıklama ile desteğini sundu. Ayrıca sendikamızın yaptığı basın açıklamalarına Oyuncular Sendikası, Yargı-Sen, bizimle aynı durumu yaşayan Emekli-Sen ve diğer kuruluşlar destekle-
rini sundular. Kurulduğu günden bu yana egemenlere zor anlar yaşatan, üniversiteler üzerine yapılan planları bozan GENÇ SEN tamamen siyasi bir kararla kapatılma saldırısı ile karşı karşıya. Tüm bu yaşananlara cevaben sesimizi yükseltiyoruz; önümüzdeki süreçte daha fazla örgütlenecek, daha fazla sokağa çıkarak sendikamıza sahip çıkacağız. Asla Yalnız Yürümeyeceksin!
Kurulduğu günden bu yana egemenlere zor anlar yaşatan, üniversiteler üzerine yapılan planları bozan GENÇ SEN tamamen siyasi bir kararla kapatılma saldırısı ile karşı karşıya. Tüm bu yaşananlara cevaben sesimizi yükseltiyoruz; önümüzdeki süreçte daha fazla örgütlenecek, daha fazla sokağa çıkarak sendikamıza sahip çıkacağız.
“Gizli Zam”a Geçit Yok!
Genç Sen öğrencilerin önemli mağduriyetinin söz konusu olduğu harç zamları sürecinde, gerek uyguladığı politika bakımından, gerekse de yürüttüğü mücadele açısından önemli bir sınav vermiş oldu.
Söz Değil İcraat İstiyoruz! Sene başında harçlara zam yapılmayacak haberinin ardından, üniversitelerin açıldığı ilk hafta tüm öğrencileri şaşırtan bir olay gerçekleşti. Kredi başına ücret uygulaması adı altında harçlara çoktan zam yapılmıştı bile. “Gizli” harç zammı diye tarihe geçecek olan bu uygulama karşısında Genç Sen üniversite kampüslerinde, açılmamış olan üniversitelerin bulunduğu şehirlerin meydanlarına standlar açarak imza kampanyaları başlattı ve harçlara yapılan zammın geri çekilmesi için mücadele etti. Kısa süre sonra Yusuf Ziya Özcan tarafından yapı-
lan harç zammının durdurulacağı yönünde çıkan haber sonrası; “söz değil icraat istiyoruz” sloganı ile eylem ve basın açıklamaları yapan Genç Sen sürecin sıkı takipçisi olduğunu dosta düşmana göstermiş oldu. Nitekim daha sonrasında yapılan resmi açıklama sonrası harçlara yönelik yapılan uygulamada geri adım atıldı. Genç Sen öğrencilerin önemli mağduriyetinin söz konusu olduğu harç zamları sürecinde, gerek uyguladığı politika bakımından, gerekse de yürüttüğü mücadele açısından önemli bir sınav vermiş oldu.
önce tecavüzü meşrulaştıran program yaptıklarını da çok iyi hatırlıyoruz. Ve daha yaptığı birçok açıklama hala hafızalarımızda. Habere yapılan eleştirilerden sonra “Rahatsız Oldunuz Değil Mi?” başlığıyla yazdığı köşe yazıyla artık hepimize pes dedirtti!
yapmaya çalışıyor, katil erkekleri cesaretlendirerek yayın yapıyor, şiddete ortak oluyor, cinayetleri teşhir etmiyor meşrulaştırıyor.
RAHATSIZIZ! Katilleri güçlendiren, cesaretlendiren, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran medyaya artık yeter diyoruz, kadın cinayetlerinin son bulmasını istiyoruz. Cansu Akkılıç Kadınlar her gün öldürülüyor. Güne her gün kocası, sevgilisi, ağabeyi, kardeşi tarafından öldürülen kadın haberleriyle uyanıyoruz. Şefika Etik de her gün öldürülen o kadınlardan biri. 20 Eylül günü kocasından şiddet gördüğü için polise başvurmuş ve sığınma evine yerleştirilmişti. Yerinin gizli olması gereken sığınma evini nasıl olduysa katili İbrahim Etik bulup, çiçeklerle sığınma evinin kapısına dayanmıştı. 7 Ekim günü evine dönmek zorunda kalan Şefika, döndükten 2 saat sonra duştayken arkasından bıçaklanarak öldürüldü. Hepimiz polise başvurmanın, sığınma evlerine gitmenin çözüm olmadığını çok iyi biliyoruz, daha önce birçok örneğini görmüştük çünkü. Sığınma evinin yeri gizli tutulması gerekirken kocası rahat-
lıkla bulabiliyor. Devlet, kadınları her gün öldürüldüklerini bildiği halde katillerin ellerine geri yolluyor, “kendi isteğiyle gitti” diye bir açıklama yapıp sorumluluğu üzerinden rahatlıkla atabiliyor. Ve Habertürk… 7 Ekim günü “Kadın Cinayetlerinde Son Nokta” başlığıyla Şefika’nın çıplak ölü bedenini gazetenin manşetine taşıması hepimizin kanını dondurdu. Gazetenin Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı’yı, sicilinin ne kadar kabarık olduğunu daha önce yaptığı birçok kadın düşmanı açıklamasından iyi tanıyoruz. Daha önce Eren Keskin’e gözaltında tecavüze uğrayan bir kadının avukatlığını yaptığı için “kendi fantezilerini yazma” dediğini çok iyi hatırlıyoruz. Genel Yayın Yönetmeni olduğu Habertürk’te bir yıl
Evet rahatsız olduk! Kadına yönelik şiddetin Ayşe Paşalı’nın morarmış gözünden ibaret olmadığını, kadın cinayetlerinin görünür olması için bu fotoğrafı bastığını küstahça açıklayabilen Fatih Altaylı’dan hepimiz çok rahatsızız. Kadına yönelik erkek şiddetini teşhir ettiğini sanan Fatih Altaylı kurumları, erkekleri teşhir etmiyor, kadına yönelik şiddeti pornografikleştirerek kadın bedeni üzerinden prim
Katilleri güçlendiren, cesaretlendiren, kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran medyaya artık yeter diyoruz, kadın cinayetlerinin son bulmasını istiyoruz. Sesimize ses kattıkça, örgütlendikçe bu gidişata bir son vereceğimizi çok iyi biliyoruz ve tüm kadınları bizimle 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde yanımıza, alanlara bekliyoruz.
Yaşasın Kadın Dayanışması!
7
Kampüs_Layout 1 21.10.2011 18:00 Page 8
> > filmin adı > > > > > > > > >
HARÇFATHER konusu: Üniversitelerdeki Soygunlar ve Buna Karşı Duran Öğrencilerin Öyküsü basrol: RTE ve Hükümeti, YÖK, Öğrenci Gençlik Sendikası Genç Sen en kötü oyuncu adayları: Recep Tayyip Erdoğan ve Yusuf Ziya Özcan en iyi oyuncu adayı: Genç Sen Aziz Güler Yine bildik bir kalemden, bildik bir senaryo. Her şey planlanmış. Oyuncular hazır, yönetmen hazır, senaryo hazır, seyirci hazır. 2008’de de benzer filmi izledik. O filmde gişe yapamayanlar seçimlerde bütün medeni cesaretlerini toplayıp tekrar motor dediler ve yeni bir senaryoyla çıktılar öğrencilerin karşısına. Şimdi filmimize bir göz atalım. Sene 2011, üniversite öğrencileri yeni döneme büyük bir soygun yiyerek başladılar. Harçlara merkezi bir zam yapılmamıştı, fakat yeni bir yasayla bir dersi üçüncü kez aldığınızda yüzde 50, dördüncü kez aldığınızda yüzde 100, beşinci kez ve üzerindeki alımlardaysa yüzde
300 ekstradan harç ödüyordunuz. Senaristin filme böyle bir sahne eklemesinin amacı nedir? Filmi eleştiren öğrencilerden dinleyelim. Konunun özü üniversitelere uygulanan özelleştirme politikasının vahşileşerek devam ettirilme çabasıdır. Swiss Otel’de geçen sene bir toplantı yapıldı. Toplantıda özel üniversitelerin merkezi bir konuma getirilmesinin ve devlet üniversitelerdeki harcamaların büyük çoğunluğunun üniversite öğrencilerinden karşılanmasının somut adımları tartışıldı. Bu uygulamayla devlet üniversitelerinde okuyan pek çok öğrenci özel üniversitede okusaydık daha az para öderdik diye
Sene 2008, YÖK resmi sitesinden harçlara yüzde 500 zam yapacağını duyurdu. Genç Sen tüm Türkiye’de güçlü eylemlerle çıktı sahneye. Sonuç: yüzde 500’lük harç zammı senaryosu öğrenciler sayesinde filme aktarılamadı. Vaziyetten ders çıkaran hükümet ve YÖK daha alttan bir zam yaparsak tepki çekmeyiz diye düşündü ve böyle bir yola gitti. Ama yine olmadı, bir film daha yandı. tepki gösteriyor. Tepkiler tek çatı altında birleşince YÖK geri adım attı, uygulamada haksızlıklar olduğunu ve gidereceklerini söylediler. Sendikalı öğrenciler söz değil icraat istiyoruz dediler ve eklediler yasa kaldırılmalıdır. Bu uygulamanın pek çok dezavantajı var öğrenciler açısından. Bilinir ki, üniversitelerde dersten geçmek ya da kalmak daha çok hocaların elindedir. Hele ki YÖK’ün emir komuta mantığıyla yetişmiş hocaların çokluğu dikkate alınırsa durum daha da açıklığa kavuşur. Üstüyle tartışamayan akademisyen öğrenciyi de kendi gibi görür ve onu askeri sayar. Genelde hocasıyla sınıfta fikir tartışan öğrenci o dersten kalabilir. Dersten kalmanın daha da paralı hale gelmesi üniversitelerde zaten kısır olan bilimsel tartışma ortamının daha da baltalanması demektir. Birini elinde olmayan bir şeyle tehdit edebilirsiniz. İşçiyi işten atmakla, yoksulu parayla tehdit edersiniz. Öğrenciyi de parayla tehdit ediyorlar. Uygulamanın başka yönleri de var. Bilindiği gibi ders geçme notları bir dönem kırklardan yetmişlere yükseldi. Bunun amacı öğrencinin üniversiteden hemen mezun olmasını engellemekti. Çünkü mezun olunca her-
Genç Sen Olarak Bulunduğumuz İller:
KAMPÜS g a z e t e s i
GENÇLİK ÖZEL SAYISI - Ekim 2011 DİSK ADINA SAHİBİ: Tayfun Görgün Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Fahrettin Erdoğan Adres: Nakiye Elgün Sk. No: 91 Şişli/İSTANBUL Tel.: 0212 291 00 05-06 Fax: 0212 234 20 75
Görsel Tasarım: Erkan Gökber gencsen@disk.org.tr
>Bolu >Bursa >Çanakkale >Çankırı >Çorum >Denizli >Edirne >Erzincan >Erzurum >Eskişehir >Gaziantep >Hatay >Isparta >İstanbul >İzmir >Kars >Kayseri >Kırklareli >Kocaeli >Konya >Kütahya >Malatya >Manisa >Mersin >Muğla >Nevşehir >Sakarya >Samsun >Sivas >Tekirağ >Tokat >Trabzon >Uşak >Yozgat >Zonguldak
Sene 2008, YÖK resmi sitesinden harçlara yüzde 500 zam yapacağını duyurdu. Genç Sen tüm Türkiye’de güçlü eylemlerle çıktı sahneye. En son kararın netleşeceği Bakanlar Kurulu toplantısına Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrencilerle gitti. Sonuç: yüzde 500’lük harç zammı senaryosu öğrenciler sayesinde filme aktarılamadı. Vaziyetten ders çıkaran hükümet ve YÖK daha alttan bir zam yaparsak tepki çekmeyiz diye düşünmüş olacak ki böyle bir yola gitti. Ama yine olmadı, bir film daha yandı. Öğrenciden yana filmin senaryosu hazır. Eğitim parasız, bilimsel, anadilinde, cinsiyetçilikten arınmış üniversiteler özerk-demokratik, gelecek güvenli. Filmde oynamak isteyenler YÖK’e karşı alanlarda buluşuyor, film başlıyor, bir, ki üç, motor...
Genç Sen’le İletişim Adresleri: > Genç Sen hakkında daha fazla bilgi almak için: www.gencsen.org > Haberlerimizi internetten takip etmek için: www.orgenciajansi.com > Bize ulaşmak için: gencsen@disk.org.tr
)
Baskı: Gün Matbaacılık Adres: Beşyol Mah. Akasya Sk. No:23/A Sefaköy-Küçükçekmece / İSTANBUL
>Adana >Adıyaman >Afyon >Amasya >Ankara >Antalya >Artvin >Aydın >Balıkesir >Bartın
kese istihdam alanı yoktu ve üniversite mezunu işsizlerin oranı her geçen gün artıyordu. Öğrencilerin mezun olmalarındansa üniversitede bir tüketim çarkının içinde kalmaları işsizlik oranlarını azaltacaktı. Şimdi oluşturdukları tüketim çarkının bedelini öğrencilere daha da fazla ödetmeye çalışıyorlar. Şimdilik yeni model harç zamları geri çekildi. Fakat öğrenciler takipteler, güvenmiyorlar. Neden mi?
Yazışma Adresi: Nakiye Elgün Sk. No: 117 Şişli/İSTANBUL
GENÇ SEN
ÖGRENCi GENÇLiK SENDiKASI
ww w. ge nc se n.o
rg