“hep denedin, hep yenildin. olsun.gene dene gene yenil, daha iyi yenil” s.beckett
www.gencpraksis.liyiz.biz
aylık kültür,sanat gazetesi
“ Galiba aslolan onur...”
Her şey duyarlılıkla başlar. Çocukken sokak kedilerine ve köpeklerine uzatırsınız elinizi ya da yüzü gözü kir pas içindeki bir yaşıtınıza… Çevrenizde olup bitenleri iyice anlamaya ve bunlardan yara almaya başladığınızda ise durum duyarlılıktan çok daha ötesine varmıştır. Đnsan sevgisi… Bir sadece kendi insanını sevmek vardır bir de hiçbir ayrım gözetmeden tüm dünya insanlarını sevmek. Bir üç beş parça toprak için insanları öldürmek vardır bir de bu insanları kurtarmak için ölmek. ABD/ Olympia Rachel Corrie 24 yaşındaydı okulunun son dönemiydi. Elinde hamburgeri karşısında renkli kutusu savaş uçaklarına, tanklara buldozerlere küfretmekle engellenemeyeceğini biliyordu bu olanları. Çocukları vurmayı durdurun pankartını taşımayı tercih etti elleri. 20 Ocak’ta tüm sevgisini ve duyarlılığını doldurduğu gibi bavuluna, Gazze’de aldı soluğunu. Baharda dönecekti. Hayalini kurduğu gibi yazar olacaktı. Kelimelere sığamayacaktı düşünceleri, duyguları belki ama baharda dönecekti… 7 Şubat 2003 … Gene de, hiçbir okuma, konferanslara katılma, belgesel izleme ve kulaktan dolma bilginin beni buradaki durumun gerçekliğine hazırlayamayacağı düşüncesindeyim. Görmeden bunu hayal edemiyorsun ve gördükten sonra bile, bu deneyiminin hiç de o gerçekliği bütünüyle yansıtmadığının farkındasın… Filistin’de geçen 7 haftası boyunca ailesiyle iletişimini kesmedi. Tanık olduğu iğrençlikleri, hissettiklerini kelimelere dökebildiği kadarıyla her şeyi yazdı. Okyanus manzaralı evlerin ve duvarları kurşun deliği desenli evlerin hayatlarını görmüştü o. Görmüştü ve çocukluğu hayatta kalma mücadelesiyle geçenler için dünyayı affetmiyordu. Hepimiz aynı topraklar üzerinde yaşıyoruz. Aynı denize bakıyor aynı havayla yaşıyoruz. Ama birileri dur durak demeden denizimizi bölüyor, toprağımızı sınırlıyor, havamızı kirletiyor! Tüm bunlara rağmen yaşamak, umut etmeyi gerektirir. Şimdi olamasa bile bir gün her şeyin düzeleceğini hayal et-
seni unutmayacağız rachel!
mart 2009 - sayı:8
meyi, hayatta kalabilmek ise paylaşmayı. “Evin cephedeki iki odası duvarlardan kurşunlar geçtiği için kullanılamıyor. Bu yüzden bütün aile, üç çocuk ve iki ebeveyn bir yatak odasında uyuyorlar. Ben yerde en küçük kızın yanında yatıyorum ve hepimiz battaniyeleri paylaşıyoruz... Nidal’in Đngilizcesi her geçen gün gelişiyor. Büyük nineye Đngilizce ‘Merhaba Nasılsınız?’ demeyi bile öğretti. Her an tank ve buldozerlerin sesleri duyuluyor ama bu insanlar birbirleriyle ve benimle neşe içinde iletişimlerini devam ettiriyorlar.” 27 Şubat 2003 Anneciğim, Seni seviyorum. Đnan, çok özlüyorum. Kâbuslar görüyorum, rüyalarımda siz ve ben içeride, dışarıda tanklar ve buldozerler evimizi çevirmiş görüyorum… Bir başka ülkedeki acıyı hissedemiyorlar, orada yaşananları hikâye dinler gibi dinliyorlar. Niye diye sormuyorlar. Niye biz burada bu kadar rahat bu kadar boş yaşayıp obeziteden ölürken birileri işgal kuvvetlerinin kuleleriyle izleniyor, açlıktan ölüyor? Biliyoruz niyeler bitmez asla yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek fakat son bir niye! Niye 24 yaşında bir beden tonluk buldozere siper oluyor? Evet! Yoksulluğun hat safhalarda yaşandığı Refah mülteci kampında bir ailenin evini savunandı Rachel minicik bedeniyle. ‘Müslüman! uyuma kardeşine sahip çık!’ diye naralar atanlar, gâvur diye kendilerince hor gördükleri insanların mücadelelerine tanık olunca ne düşünüyorlar merak ediyorum. Peki, Bush ne yaptı dersiniz, ne düşündü? Rachel’in katiline hesap mı sordu destek mi oldu? Sarı saçlı, mavi gözlü bir çocuk canlanıyor gözümde. Diğer kedilerce hırpalanmış olana süt içiriyor minik elleriyle. Yanından geçen siyah saçlı, siyah gözlü bir çocuğun elinden düşen şekerini görüp üzülüyor, şekerini paylaşıyor. 16 Mart 2003’te Đsrail buldozerine karşı insanlık savaşı verildi. Buldozerin ardında kalan kırık kemikler, kana bulanmış sarı saçlar olabilir ve yenildik gibi gözükebilir belki ama bitmedi daha sürüyor ve sürecek o kavga!
ayça sena akçor