ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org
Say›: 2004-1
1 *Y›l:2 *30 Temmuz-12 A¤ustos 2004 *Fiyat›: 750. 000 TL ISSN:1303-9350
Birileri saray dü¤ünleri yaparken, her gün biz ölüyoruz
ACINI VE YASINI ÖFKEYE DÖNÜfiTÜR!
Yaflanan tren kazas›n›n ard›ndan yap›lan aç›klamalar aç›k bir flekilde göstermifltir ki devletin halk düflmanl›¤› efendisinden ald›¤› güçle giderek artan bir pervas›zl›k içerisindedir. Özellikle R. Tayyip Erdo¤an her olay›n arkas›ndan yapt›¤› gibi kazadan sonrada tehditvari de¤erlendirmeler yapm›flt›r. Ancak bu sinirlilik hali ve öfke t›pk› efendilerininki gibi, ayn› zamanda büyük bir endifle ve ç›kmaz halinden kaynaklanmaktad›r. Oysa flu bir gerçek ki depremlerden,
-kö ‹flçi
ylü
’den
“kaza”lara, do¤al afetlerden hastal›klara kadar bütün olaylardaki ölüm, yaralanma, zarar görme gibi sonuçlar›n ola¤and›fl› bütün bilançolar› mevcut rejimlerden/sistemlerden kaynaklanmaktad›r. Hakim s›n›flar›n gerekli altyap›y› sa¤lamamak, önlem almamak yoluyla sebep oldu¤u katliamlar; takdir-i ilahi/kader olarak nitelendirilmekte ve/veya “önlenemeyen insan hatas›” ad› alt›nda birkaç alt düzeyde memur günah keçisi olarak saptan›p kurban edilmesiyle örtbas edilmektedir.
Dünya Ezilenlerini Birlefltiren Ortak Foto¤raf; Yoksulluk, Fuhufl, Uyuflturucu SINIF SAVAfiIMI ORTAK KADER‹N ORTAK KURTULUfiU Sayfa 30
Büyümedeki art›fl ve enflasyondaki düflüflle birlikte propagandas› yap›lan “ekonomide düzelme” yaygaralar›, büyük bir palavrad›r. Öyle ki bunun en iyi halk›m›z fark›nda olmakta, somut olarak piyasada eskisi gibi zam furyas› ile karfl›laflmasa da kendi al›m gücü sürekli geriledi¤i ve yoksullaflt›¤› için sonuç ayn› kap›ya ç›kmaktad›r. ‹flte Tayyip’in “h›zland›r›lm›fl tren katliam›” ard›ndan ans›z›n verdi¤i foto¤raf›n biriktirdi¤i ve art›k tafl›rd›¤› sorunlar› bunlar oluflturuyor. K›sacas› onlar da köfleye s›k›flm›fl
ENTERNASYONAL 21. yüzy›lda Halk Savafl› ve Prachanda Yolu Nepal’de sekiz y›ld›r Halk Savafl› yürüten ve stratejik denge aflamas›nda bulundu¤unu ifade eden Nepal Komünist Partisi (Maoist) de ülkemiz Proletarya Partisi gibi Maoizm’i Marksizm-Leninizmin bir üst aflamas› olarak kabul etmekte. Ancak bu belirlemenin
durumdalar. Sistem ayn› sistem. Sömürü ve zorbal›k üzerine oturanlar›n kaderi benzer olmak durumundad›r. Düflman, as›l düflman›n›n fark›nda ve as›l korkmas› gerekenleri iyi biliyor. Her an bir yerden bir k›v›lc›m çakacak, bir parlama olacak diye ödleri kopuyor. Toplumsal öfkeyi biriktirmemek, tansiyonu düflürmek için çeflitli oyunlar yap›yorlar. Ancak ac›m›z› öfkeye, öfkemizi örgütlü güce çevirdi¤imizde bu oyunlar›n hepsi bofla ç›kacakt›r.
yan›nda ad›n› NKP(M) Baflkan›ndan alan Prachanda Yolu olarak ifade edilen teorik aç›l›mlar da sunmakta. Bu yaz› Yoldafl Ananta taraf›ndan yaz›lan ve Prachanda Yolu’nun aç›l›mlar›n› sunan bir makaleden al›nt›d›r. Kardefl Partinin farkl›l›klar›n› da görmek aç›s›ndan olumlu olaca¤›n› düflünerek yay›nl›yoruz. (Sayfa 14-15)
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
2
1
Sözde insan haklar› savunucusu Hollanda devleti gerçek yüzünü gösterdi!
Emperyalist kapitalist sistem sürekli olarak insan haklar›na verilen de¤eri örneklendirmeye çal›fl›rken yaflanan gerçekler bu söylemlerin yalan oldu¤unu ortaya ç›kart›yor. Bunun son bir örne¤i de Hollanda’da yafland›. OC Eindhoven Mülteciler Kamp›’nda kalan Mar›ssa Bandola Meo adl› bir kad›n tedavi edilmedi¤i için yaflam›n› yitirdi. Uzun bir süredir kamp doktoruna sa¤l›k sorunlar›n› çözmesi için gidip gelen 22 yafl›ndaki kad›n, son doktora gidiflinde de yine “hiçbir fleyin yok, iyisin” cevab›n› ald›. Odas›na dinlenmek için çekildikten bir
süre sonra ölü olarak bulundu. Bunun üzerine kamp sakinlerinden birkaç› tüm odalar› dolaflarak yaflanan› anlatt› ve herkesi eyleme davet etti. Zaten kamptaki insanl›k d›fl› uygulamalardan, idarenin aflalay›c› ve duyars›z tav›rlar›ndan b›km›fl olan kamp sakinleri, saat 10:00’da ‹dare’ye, yani COA’ya do¤ru yürüdü. Frans›zca, ‹ngilizce ve Hollanda’ca haz›rlanan ‘OC Eindhoven yasta, Marissa yaflam›n› yitirdi’, ‘A¤r› kesiciler kesinlikle kötü muamelerin sonuçlar›n› iyilefltirmezler’, ‘Bak›m en do¤al hakt›r, bizi öldürmeyi b›rak›n, bize yard›m istiyoruz’ yaz›l› pankartlar kamp›n her yerine as›ld› ve tüm insanlar taleplerini dile getirdiler. Uygulamalara karfl› tüm sesler birleflti. Korkan görevliler kap›lar› pencereleri kapatt›lar, kimileri ise kaçmaya bafllad›. Bunun karfl›s›nda 300-350 ci-
var›ndaki kitle, sesini duyarmak ve bu olay› kamuoyuna yans›tmak amaçl›, Eindhoven Centrum’e giden çevre yolunu birkaç saat trafi¤e kapatt›. Her gün haks›zl›klar›na maruz kald›klar› COA görevlilerine müdahale etmeyen kitle, bunun üzerine 60-70 civar›nda bir polis gücüyle karfl› karfl›ya kal-
d›, tafllar ve sopalarla karfl› koydu. Köpeklerle ve joplarla sald›ran polis 3 kifliyi yaralad› ve protestoya kat›lanlar›n çekti¤i resimlere zorla el koydu. Yaral›lar ise hastaneye kald›r›ld›. Konu ile ilgili bir aç›klama yapan HT‹F (Hollanda Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu) olay› k›nad›.
KENYA’DA AÇLIK TEHL‹KES‹ BAfiSA⁄LI⁄I Yurtd›fl›ndan Türkiye’ye gelen okurlar›m›z›n içinde bulundu¤u araba Manisa Salihli’de trafik kazas› yapm›flt›r. Kazada okurlar›m›z Ali ve Fethiye Harite’nin k›z› Kinem ve ye¤eni Helin yaflamlar›n› yitirmifltir. Okurlar›m›za baflsa¤l›¤› diliyor, ac›lar›n› paylafl›yoruz.
BANKA HESAP NUMARALARI Emriye Demirk›r Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiubesi Euro Hesab›: 0751 0067 5731 0000 009 TL Hesab›: 0751 0067 5743 0000 009 ‹fl Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiub. Euro Hesab›: 1002 1130549-TL Hesab›: 1002 1180043 Vak›fbank Valide Sultan fiubesi Euro Hesab›: 00158 048 000 213746
‹flçi-köylü Gazetesi
✔ ‹brahim Kaypakkaya Seçme Yaz›lar; Devrimin karakteri, yolu, hedefleri ve sorunlar›na net bir flekilde aç›kl›k getiren; Kürt sorununu o ana dek kimsenin ulaflamad›¤› bir uzak görüfllülükle çözümleyen Kaypakkaya’n›n görüflleridir. Söz konusu kitap bu görüfllerin birinci elden ifadesidir. ✔ Dünyan›n Çat›s›ndaki K›z›l Bayrak; NKP(M)’nin yürüttü¤ü Halk Savafl›’n›n canl› tan›kl›¤›na dayanan bir çal›flman›n ürünü olan bu kitap, Nepal’de yürütülen Halk Savafl›’n›n Türkiye kamuoyuna duyurulmas› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. ✔ Marks’tan Mao’ya Gerilla Savafl›; Genel Marksist bilgileri içeren bu çal›flma içinden geçti¤imiz bu süreçte büyük önem tafl›maktad›r. ✔ Ç›ban; Toplumsal belle¤imizin yenilenmesi için gerekli oldu¤unu düflündü¤ümüz ve yaflanan trajedinin canl› tan›klar›n›n anlat›mlar›yla Dersim katliam›n›n öykü fleklinde anlat›ld›¤› bu kitab›m›z›n ve di¤erlerinin ideolojik ve politik birikimimize katk›da bulunaca¤›n› umuyoruz. işçi-köylü senin sesin!
Kenya Devlet Baflkan› Kibaki M›vai, uluslararas› yard›m kurulufllar›n›n temsilcilerinin kat›ld›¤› bir toplant›da ülkesine yard›m edilmesi ça¤r›s›nda bulundu. M›vai, yar›s› çocuk olmak üzere 3 milyon üç yüz bin kifliye acil g›da yard›m› yap›lmas› gerekti¤ini söyledi. M›vai, ülkenin kurakl›ktan kaynaklanan krizle bafla ç›kabilmesi için 72 milyon dolar tutar›nda 156 bin ton g›da yard›m›na ihtiyac› bulundu¤unu belirtti. Devlet Baflkan›, Ekim ve Aral›k aylar› aras›nda düflmesi beklenen ya¤murlar›n da gelmemesi halinde 1 milyon kiflinin daha g›da yard›m›na ihtiyaç duyabilece¤ini belirtti. Kenya’da devlet baflkan› yard›m ça¤r›s›nda bulunurken ‹ngiltere’nin bu ülkedeki büyükelçisi Edward Clay’den hükümete sert elefltiriler geldi. Clay, M›vai hükümetini yolsuzluk yapmakla suçlad›. Clay, yolsuzluklar›n faturas›n›n 188 milyon dolar tutar›nda oldu¤unu söyledi.
Düzeltme; Gazetemizin 38. say›s›nda yay›nlanan “Emperyalist NATO Zirvesi’ne geçit vermeyelim” bafll›kl› yaz›m›zda yer alan RES‹STANBUL 2004’ün kurulufluna iliflkin haberde ve 2-12 Haziran’da Frankfurt flehrinde yap›lan panelde yanl›fl aktar›mlar bulunmaktad›r. ‹lk olarak Resistanbul 2004 ismi alt›nda Avrupa’da Türkiyeli örgütler taraf›ndan oluflturulan platform ILPS ve AT‹K önderli¤inde oluflturulmam›flt›r. ‹kinci olarak 12 Haziran’da Frankfurt flehrinde yap›lm›fl olan konferans ILPS’nin kendi çal›flmalar› sonras›nda yapm›fl oldu¤u bir çal›flmad›r. Bu hatadan dolay› okurlar›m›zdan özür dileriz.
Umut Yay›mc›l›k’tan dört yeni kitap
Umut Yay›mc›l›k bürolar›nda ve kitapç›larda ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 • 1 YILLIK: 20.400.000
OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
1
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
HAP‹SHANELERDE YEN‹ SALDIRI DALGASI;
YEN‹ CEZA ‹NFAZ YASA TASARISI Meclis Alt Komisyonu’nda onaylanarak Meclis’e gönderilen Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› hapishaneler aç›s›ndan yeni bir sald›r› dalgas›n›n da habercisi. Eylül ay›nda aç›lacak olan Meclis’in gündem maddeleri aras›nda yer alan yasa tasar›s› burada görüflüldükten sonra büyük ihtimalle uygulamaya sokulacak. ‹çinde birçok sald›r› maddesini kapsayan yasa tasar›s›, bugün için uygulanan tecrit politikas›n›n a¤›rlaflt›r›lmas›n›n yan›s›ra bir dizi disiplin cezas›, tek tip elbise, hapishanelerin özel sektörlere sat›larak tutuklu ve hükümlülerin ucuz ifl gücü olarak kullan›lmas› gibi bir dizi sald›r›y› içinde bar›nd›r›yor. Siyasi iktidarlar›n aynas› niteli¤inde olan hapishane politikalar›n›n, ezilenlere uygulanan sald›r› politikalar›yla bir paralellik tafl›mas›, bu anlamda ne garip ne de tesadüfi bir durumdur. Bu sald›r›lar›n kendi içindeki uyum, hapishaneler sorununun kavranmas› anlam›nda da oldukça önemli veriler sunmaktad›r. Hapishanelere yönelik yaflanan bir dizi sald›r› ve geliflmeler, yaflanan dönem veya süreçten kopar›larak ele al›namaz. F tipi hapishanelerde bugün itibar›yla onaylanan politika ve sistem, devletin devrimcilere ve ezilenlere yönelik politikas›n›n somutland›¤› mekanlar olma özelli¤ini dün oldu¤u gibi bugün de koruyor. ‹ntikamc› ve öç alma mant›¤›n›n hüküm sürdü¤ü bu mekanlarda faflizmin aç›ktan onlarca rengini de görüyoruz. Siyasi tutsaklar›n toplumdan tecrit edilerek tek ve üç kiflilik dünyalara s›k›flt›r›lma hedef ve uygulamas› bugün ülkemiz hapishanelerinde hüküm süren politikad›r. Egemenlerin her komünist ve devrimci tutsak ayn› zamanda ›slah edilmesi gereken bir hastad›r mant›¤›n› bir dizi pratikte ve politikada görmek mümkün. Ülkemizde sistemin hapishaneler politikas›n›n ne oldu¤unu ise belle¤i zay›f olmayan, geçmifline yabanc›laflmam›fl her insan bilir. Buca, Ümraniye, Diyarbak›r, Ulucanlar, 19 Aral›k 2000 Hapishaneler operasyonu devletin hapishaneler yasas›n› anlamak aç›s›ndan oldukça çarp›c› ve belirgin örneklerdir. Bilançosu a¤›r olan hapishaneler sald›r›s›n›n katliamlarla tarihe geçti¤i örneklerin yan›s›ra uygulanan psikolojik sald›r›lar›n çeflitlili¤i de oldukça fazla. Tecrit bugün bunun en somut örne¤i. 128 maddeyi kapsayan ‹nfaz Yasas›’nda bugün itibar›yla en çok tart›fl›lan ve gündemde tutulan tek tip elbise, tutuklu ve hükümlülerin zorla iflliklerde çal›flt›r›lmas›
gibi maddeler. Ancak bunlar›n d›fl›nda haberleflme hakk›ndan, savunma hakk›na ve çeflitli yapt›r›mlara “katlanma yükümlülü¤ü” ile direnme hakk›n›n gasp edilmesi gibi daha bir dizi sald›r›y› kaps›yor. Yasan›n belli maddelerini inceleyecek olursak; örne¤in madde 40 tutuklu ve hükümlülerin haberleflme hakk›na yönelik bir madde. Tutuklular›n haberleflme haklar›n›n ellerinden al›nd›¤› bu maddede “suç” tan›mlamas›n› gerektiren gerekçeler ise flunlar; “a)Protesto amac›yla idarece verilen yeme¤i topluca yememe eylemine kat›lmak,
b)Kurum iflyurdu yönetim kurulunca uygun görülen iflte çal›flmamak, c)Herhangi bir fleyi protesto amac›yla veya idareye karfl› toplu olarak sessiz direniflte bulunmak, e)Gereksiz olarak marfl söylemek veya slogan atmak” Tutuklu bu “suç”lar› iflledi¤i taktirde mektuplaflma, televizyon izleme, gazete, dergi, kitap vb. haklar› bir aydan üç aya kadar elinden al›narak bunlardan yoksun b›rak›lacak. Marfl söylemenin ya da slogan atman›n hükme ba¤land›¤› bu maddede bu gereklili¤in kime göre ve neye göre belirlenece¤i ise san›r›z uygulanmaya baflland›¤›nda görülecek. Bugünkü uygulamalarla yay›nlar›n keyfi bir flekilde tutsaklara verilmedi¤i koflullarda bundan sonraki yaflanacak geliflmeleri de düflünmek zor olmasa gerek. Devletin “haber alamayan mahkum sudan ç›km›fl bal›k gibidir” faflist anlay›fl ve prati¤i daha boyutland›r›larak uygulanmaya sokulacak. Bunun yan›s›ra hükümlülerin zorla ifl atölyelerinde çal›flt›r›lmas› getiriliyor. ‹nfaz
PATRONDAN DERNEK BAfiKANINA SALDIRI 2004 y›l›n›n bafl›ndan beri çorap sanayiinde çal›flan ve ço¤u Çorap Emekçileri Derne¤i’nde örgütlü olan Azim Çorap Fabrikas› iflçileri patronun uygulad›¤› esnek çal›flma yöntemlerine, ücret gasplar›na, keyfi bask›lar›na maruz kalm›fl, bu duruma tepki gösterenlerin ise ifl sözleflmeleri keyfi olarak feshedilmifltir. 15 Temmuz tarihinde bir bas›n deklarasyonu yay›nlayan Çorap Emekçileri Derne¤i (ÇEM-DER) bu zeminde geliflen ve sald›r›lara varan olaylar› anlatm›flt›r. 13 Temmuz günü iflten ç›kar›lan ancak hak aray›fllar›na devam eden iflçilere fabrika önünde sald›r›lm›fl ve sald›r› s›ras›nda ÇEM-DER Genel Baflkan› Salih Ç›nar ve Dan›flman› Mehmet Akdemir de yaralanm›flt›r. Bas›n metninde Azim Çorap Fabrikas› patronlar›n›n iflten ç›karma, zorla bofl ka¤›da imza att›rma, mafya tarz›nda yapt›¤› di¤er bask›lar› anlatan dernek mensuplar› ayn› zamanda patronlar› bu tür uygulamalara son vermeye ça¤›rd›. (H. Merkezi)
Yasas›n›n 27. maddesinde durum flöyle formüllendiriliyor; “Hükümlü, ceza infaz kurumunda, iflyurtlar› ve atölyelerde çal›flmakla yükümlüdür. Çal›flt›rman›n amac›, hükümlülerin sal›verilmelerinden sonra yaflamlar›n› sürdürecek meslek ve sanatlar› ö¤renmelerini sa¤lamak, çal›flma ve üretme güdülenmelerini kifliliklerinde yerlefltirmek veya güçlendirmektir….” Yasa daha yürürlü¤e girmeden hapishanelerde aç›lacak atölyelerin ihaleleri flimdiden firmalara da¤›t›lmaya bafllanm›fl durumda. Getirilen bu hükümle tutsaklar yok pahas›na denilecek ücretlerle hapishanelerde kölelere, ifl yapma yetenekleri gelifltirilecek k›l›f›yla bu mekanlar›n insan ö¤ütme fabrikalar›na dönüfltürülmesi hedefleniyor. Yasadaki di¤er bir madde ise tek tip elbisenin da¤›t›lmas› ve bunun bir zorunlulu¤a ba¤lanmas› durumu. 64. madde ile hükme ba¤lanan bu k›s›mda; “Kiflisel elbisesini giymesine izin verilmeyen hükümlüye, yazl›k ve k›fll›k olmak üzere iklime uygun, sa¤l›¤a ve çal›flmaya elveriflli giysi verilir; hükümlünün bu giysiyi giymesi zorunludur….” 1980 AFC’sinin ard›ndan uygulanmak istenen “tek tip elbise” yap›lan direnifllerle geri püskürtülmüfltü. Tek tip sald›r›s›na karfl› bafllat›lan direniflte dört devrimci tutsak flehit düflmüfl, yap›lan iflkenceler sonucu yüzlerce tutsakta sakatlanmalar ve hastal›klar oluflmufltu. Askeri yasalar›n hüküm sürdü¤ü hapishanelerde sistem, getirdi¤i bu ve buna benzer uygulamalar›yla o gün oldu¤u gibi bugün de askerlefltirilmifl, robotlaflt›r›lm›fl tutsaklar y›¤›n› yaratma hedefiyle hareket etmifltir. Mevcut tecrit koflullar›nda hiçlefltirmeye çal›fl›lan tutsak kitlesi bu uygulamalarla tamamen kifliliksizlefltirilmeye ve yok edilmeye çal›fl›lacakt›r. Egemen sistemin bir anlamda geçmifl yenilgilerinin ac›s›n› ç›kar›rcas›na uygulamak istedi¤i bu yasalar sadece tutsaklarla, egemenler aras›ndaki bir çarp›flma arenas› de¤il toplumun tüm muhalif kesimleriyle bir çarp›flma anlam›na gelmektedir. Tutsaklara yönelik yap›lan sald›r›lar›n tümü ayn› zamanda toplumda haks›zl›klara karfl› sesini yükseltmek isteyenlere yönelik de bir mesaj içermektedir. Sesinizi yükseltti¤iniz an karfl›laflaca¤›n›z, tecrit, tek tip elbi-
‹HD’DEN ASGAR‹ ÜCRETE PROTESTO
‹HD ‹zmir fiubesi 15 Temmuz 2004 tarihinde flube binas›nda yapt›¤› bas›n toplant›s›yla asgari ücrete yap›lan düflük zamm› protesto etti. ‹HD ‹zmir fiube Sekreteri Mihriban Karakaya yapt›¤› aç›klamada belirlenen asgari ücret oran›n›n insan haklar›n›n ihlali oldu¤unu söyleyerek “Yaflamsal temel ihtiyaçlar› dahi karfl›lamayacak bu ücretin y›llard›r açl›k s›n›r›n›n alt›nda belirlenmesi uygulamas›na son verilmesini istiyoruz” dedi. Karakaya yeni düzenlemeler yap›lmas› için “acil ça¤r›da bulunuyoruz” dedi. (‹zmir)
se vb. sald›r›lar olacakt›r. Ceza ‹nfaz Kanunu’nun yasalaflmas› durumunda uygulamalar›n tümü hapishane yönetiminin inisiyatifine b›rak›lacak. Uygulamalar hiçbir biçimde denetlenmeyerek, idarenin eline verilecek. Ve hapishane yönetimleri kendi keyif ve iradeleri do¤rultusunda bu kanunlar›n tek yürütücüsü durumunda olacak. Her türlü keyfi uygulaman›n önünü açan bu yetki, hapishane personeline kadar indirilecek ve tutsaklar›n her davran›fl› suç kapsam›na al›narak disiplin suçu iflledi¤i gerekçe gösterilerek çeflitli cezalar verilecek. Bu geliflmelerin yan›s›ra devlet DGM’lerde yapt›¤› “de¤iflimle” birlikte Anayasan›n 143. maddesinde de¤iflikli¤e giderek “terörle ilgili ihtisas mahkemeleri” kurulmas›n›n çal›flmalar›n› sürdürüyor. Kurulacak olan bu mahkemeler, sadece siyasi tutuklulara bakacak ve savc›lar› özel olarak seçilecek ve yine bu savc›lar özel yetkilerle donat›lacak. AB’nin demokrasi maskesinin ülkemizdeki yans›malar› sadece bunlarla s›n›rl› de¤il. Ancak Eylül ay›nda aç›ld›¤›nda görüflülecek ilk paket hapishanelerle ilgili olacak. Bu anlamda önümüzdeki dönem hapishaneler yo¤unluklu gündem maddeleri aras›nda olacak. Bugün devam eden tecrite karfl› yüzlerce tutsak yaflam›n› yitirdi ve bir o kadar› da sakat kald›. Bu bilanço her gün biraz daha artarken, yeni dönem hapishaneler sald›r›s›yla birlikte daha da artacak. ’96 Ölüm Orucu’nun 8. y›l›n› geride b›rakt›¤›m›z bugünlerde egemenler, bugüne kadar büyük bedeller ödenerek kazan›lm›fl haklar›n tümüne yönelik genifl sald›r› planlar› içindedir. Sald›r›n›n püskürtülmesinde genifl kitle muhalefetinin yarat›lmas› belirleyici önemdedir. Bu anlamda Yasaya iliflkin karfl› ad›mlar›n at›lmas›na flimdiden bafllamak gerekiyor. Öncelikle kitlelerin bilinçlendirilmesi faaliyeti önemli. Tek Tip Elbise sald›r›s› ile öne ç›kan Yasa’da, bu sald›r›n›n sadece bir parças›n› oluflturuyor. Yasa’daki sald›r›lar›n tümü konusunda bilinçlendirme faaliyetinde yürütülecek propaganda çal›flmalar› önemli. NATO sürecinde gerek yerellerde gerekse de merkezi düzeyde kurulan eylem birliklerinin bu zeminde devam etmesini sa¤lamak, bu dönem görevlerimiz aras›nda. Sald›r›ya karfl› parçal› de¤il birleflik ve güçlü bir karfl› duruflun örgütlenmesi, sald›r›n›n geri püskürtülmesi için belirleyici önemde. Geliflecek olan sürecin peflinden sürüklenen de¤il müdahaleci olmak için sürecin önemini kavrayarak, görevlerimizin bilincinde olarak hareket edelim.
TURKCELL ‹fiÇ‹S‹ ASKER G‹B‹ En büyük GSM operatörü Turkcell “yeni önlemleri” ile müflteri memnuniyetini ön plana al›yor. Ancak bütün flirketlerde oldu¤u gibi Turkcell’de de çal›flan iflçiler bu memnuniyeti yaflayam›yorlar. Sistem iflçinin haklar›n› gaspediyor. Hiçbir güvenceleri olmadan çal›flan ve mesai saatinden bir saat önce ifle gelmesi zorunlu olan müflteri temsilcilerine bu bir saat için ise ücret ödenmiyor. Müflteri temsilcisine performans›na göre ödeme yap›l›rken, görüflme süresi 2 dakikay› geçen iflçi performans› düflük olarak kabul ediliyor. Günde 1 saat dinlenme hakk› olan iflçinin bu süreyi aflmas› da performans düflüklü¤ü olarak kabul ediliyor, tuvalet ihtiyac› dahi 6-7 dakika ile s›n›rland›r›lan Turkcell iflçisi askeri k›flladaym›fl gibi muamele görüyor. ‹flyerinden telefon açmas› kald›r›lan iflçiler durumdan flikayetçiler. (‹zmir)
S›n›fsal Bak›fl “HEM SUÇLU HEM GÜÇLÜ” GÖRÜNTÜSÜ VERSELER DE, “KADER” A⁄LARINI ÖRÜYOR! Yanlar›na, yörelerine “ba¤›ms›z, özgür, muhalif” oyunu oynatt›klar› paramedyadan baflka muhabirleri yaklaflt›rmad›klar› halde, yine bu kesimden (Do¤an Medya Grubu) bir gazeteciden, “h›zland›r›lm›fl tren katliam› vesilesiyle Bakan istifas› konusunda” yöneltilen, bu gibi durumlarda son derece do¤al/al›fl›ld›k bir soruya, tipik bir suçlu refleksiyle verdi¤i “haddini bilerek soru sor” yan›t›yla günlerdir konuflulan Tayyip Erdo¤an; bu tavr›yla birden çok fleyi ifade eden bir tutum sergilemekle, gelinen noktan›n net bir foto¤raf›n› sunmufl olmaktad›r. Asl›nda, bu son foto¤raf, önceki karelerden sadece birikim ve taflk›nl›k olarak farkl›l›k arz etmektedir. Yoksa, küstahl›k halka karfl› s›kça gösterilmekte, özellikle de hakk›n› arayanlara yönelik hakaret ve afla¤›lay›c› sözler, baflta Tayyip Erdo¤an olmak üzere bilumum zevat›n a¤z›ndan defalarca sarf edilmekteydi. ABD emperyalizminin pespaye ufla¤› konumunda kuca¤›na iyice yerleflmeye paralel, Bush’un G-8 zirvesi esnas›nda sarf etti¤i “büyük adams›n” (“büyük” kelimesini afla¤›l›k/kifliliksiz/karaktersiz diye okumak gerek) sözüyle fl›marman›n tavana vurdu¤u bir göz kamaflmas›yla kendinden geçerek, saray debdebeli dü¤ünlere giriflen Tayyip Erdo¤an; faflist Türk devletinin bu süreçte üstlenece¤i rol ile bu rolde partisi ve hükümetine ABD emperyalizminin verdi¤i destekten ald›¤› güçle giderek artan bir pervas›zl›k içerisindedir. Ancak bu sinirlilik hali ve öfke t›pk› efendilerininki gibi, ayn› zamanda büyük bir endifle ve ç›kmaz halinden kaynaklanmaktad›r. Yani birbiriyle çeliflkili gibi gözüken ruh hali, emperyalist ve faflistlerde ikili bir karakter olarak daima birlikte var olmakta; saadet tablosu, her fley yolundaym›fl görüntüsü ne kadar verilmeye çal›fl›lsa da, s›n›f çeliflkisinin ve mücadelesinin yans›malar›n›n üstü örtülemeyince duyduklar› öfke kendilerini ele vermektedir. Öte yandan, sömürü, soygun, talan ve ya¤madan her boyutta nasiplenmek, tümünün ortak s›n›fsal karakteridir. Bunun için hiç kimse, bunlar›n yüzlerindeki kimi maskelere kan›p da “ihtiflaml›” ve “ifratl›” yaflant›lar›n› yad›rgamamal›d›r. ‹mam Hatip Liseleri konusunda kendi taban›na “sahip ç›kmad›n›z” diye ç›k›flan ve aç›kça “hükümet olarak bu aflamada bedel ödeyemeyiz” diye konuflan; Fransa’da foyas› iki dakika sonra a盤a ç›kaca¤›n› bile bile kendi cep telefonunun numaras›n› verme flovu yapabilen (20.07.04); M.A.Birand’›n, “Chirac’la özel sohbetinizde neler konufltunuz?” sorusuna “Siz hareminizi anlat›rsan›z biz de düflünürüz.”(22.07.04) gibi “flafl›rt›c›” yan›tlar veren Tayyip Erdo¤an; bu kendinden geçmifllik haliyle efendilerinin ad›mlar›na ayak uydurmaya çal›fl›rken “tren katliam›” ile kendisinin de (partisi ve hükümetinin de) raydan ç›km›fl oldu¤unu bir an için fark etmifl olacak ki, “haddini bilmezlikte” emsalsiz bir noktaya savrulma-
1
4
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
ya bafllad›. Öyle ki; bu katliam o kadar göstere göstere haz›rlanm›fl, o denli baya¤› bir biçimde tezgahlanm›flt›r ki, iflin içinde olan herkes bunun bir “ölüm oyunu” oldu¤unu biliyordu. Hatta bugün AKP hükümetini “elefltiriye” soyunan bir k›s›m medya bile dan›fl›kl› bir tezgah›n içinde petrol, lastik ve otomotiv tekellerinin sözcülü¤ünü (bir tak›m yazarlar›n›n iyi niyetli yorum ve elefltirilerine patronlar›n›n yakt›klar› yeflil ›fl›¤›n ard›nda bu yatmaktad›r) yapmaktad›r. Yani kimse ifller tersine döndü diye düflünüp, “Medya AKP’den deste¤ini çekiyor mu?” diye anlams›z sorular sormamal›d›r. Nitekim, TMMOB’un olay yerinde inceleme yap›ld›ktan sonra bas›n toplant›s›yla aç›klanan raporunda flu tespitler yap›lmaktad›r: “H›zland›r›lm›fl tren; pervas›z, bilimi, teknolojiyi ve özelinde insan› d›fllayan politikalar›n sonucudur. …. 100 y›ll›k altyap›n›n üzerine ölüm treni konulmufltur. .... Demiryolu hatt›n›n fiziki ve geometrik yap›s›, ray ve ba¤lant› gibi üstyap› elemanlar› ile tafl›t özellikleri, yüksek h›z uygulamas›na uygun de¤ildir. .… ‹nsanlar göz göre göre ölüm yolculu¤una ç›kar›lm›flt›r.” (24.07.04) Burada, faflizmin, faflistlerin politikalar›n›n merkezlerinde, tercihlerinde hiçbir zaman ve hiçbir flart alt›nda insan faktörünün olmad›¤›n› uzun uzad›ya ifllemeye gerek yok. Depremlerden, “kaza”lara, do¤al afetlerden hastal›klara kadar bütün olaylardaki ölüm, yaralanma, zarar görme gibi sonuçlar›n ola¤and›fl› bütün bilançolar› mevcut rejimlerden/sistemlerden kaynaklanmaktad›r. Hakim s›n›flar›n gerekli altyap›y› sa¤lamamak, önlem almamak yoluyla sebep oldu¤u katliamlar; takdir-i ilahi/kader olarak nitelendirilmekte ve/veya “önlenemeyen insan hatas›” ad› alt›nda birkaç alt düzeyde memur ya da müteahhitin günah keçisi olarak saptan›p kurban edilmesiyle örtbas edilmektedir. Süreç yine ayn› biçimde iflletilmektedir. Makinistler tutuklanm›fl, TMMOB’un raporunda belirtildi¤i gibi, “Ray ve traverslerin hemen kald›r›lmas›, delillerin karart›lmas› sonucunu do¤urmufltur.” Olay›n üzerinden 4-5 saat geçti¤i ve bir çok görevlisi ve yetkilisi “kaza” mahalline ulaflt›¤› halde, toplam 240 yolculu bir trendeki ölü say›s›n› iki ayr› bakanl›¤›n›n 100 gibi anormal bir farkla duyurdu¤u AKP hükümeti, önceleri her vesileyle beceri, yetenek ve ifl bitiricilikle övünüp duruyordu. Bu pratikte böylesine çuvallanmas›, Bülent Ar›nç’›n 22. Dönem yasama faaliyetleri ile ilgili yapt›¤›, “Son iki y›lda yap›lan Anayasa ve yasa de¤ifliklikleri (462 adet) son 40 y›l›n en büyük de¤iflimidir. Bizce yaflad›¤›m›z de¤iflimin ad› demokratik devrimdir.”(21.07.04) aç›klamas›ndaki “beceriyle” çelifliyor gibiyse de; IMF ve AB talimatlar› do¤rultusunda haz›rlanan bu yasalar›n, ço¤u taraf›ndan okumadan oyland›¤› hat›rlan›rsa, bu be-
cerinin “s›rr›” da çözülmüfl olmaktad›r. Dünya çap›nda saflaflma, ayr›flma ve mevzilenmenin s›n›fsal oldu¤u kadar devletler aras›nda da kamplaflma, bloklaflmay› kapsad›¤› süreçte; faflist Türk devletinin rolü belirlenir, konumu flekillenirken; idari yap›lanmas› düzenlenmekte, askeri gücü elden geçirilmekte, siyasi yap›s› tahkim edilmekte (AKP’nin do¤uflu ve geliflimi, DSP’ye müdahale, GP’nin ak›beti, DYP’de A¤ar süreci, CHP’de Dervifl ve Sar›gül geliflmeleri, MHP’nin dizginlenmesi ve toparlanmas›, ANAP olgusu ve gensorular vd.), iktisadi düzenine daha fazla sömürü, talan ve ya¤ma için esasl› müdahalede bulunulmaktad›r (Ali Babacan, “IMF’nin yüz ak›y›z.” 08.03.04). 3 Kas›m’la kurulan mekanizma; iki partili meclis bilefleninde, tek parti yönetiminde, AKP hükümeti eliyle iflletilmektedir. Buna, TSK, TÜS‹AD, TOBB gibi hakim s›n›flar›n di¤er kurumlar›n›n da esasta bir itirazlar› yoktur. Cumhurbaflkan›, kimi “ç›k›fl”lar› ve “veto”lar› ile sadece “t›raflç›/makyajc›” rolü oynamaktad›r. Emperyalizmin tam deste¤ini alm›fl bir hükümete, hakim s›n›flar›n di¤er kurumlar›ndan esasl› ve sürekli bir itiraz›n gelmesi eflyan›n tabiat›na ayk›r›d›r. Ancak bu tam endekslilik hali emperyalist efendilerinin verecekleri “görevler” neticesinde örne¤in Afganistan’da, Irak’ta veya bir baflka yerde a¤›r bedeller ve hüsranla sonuçlanmadan önce esas vurgun kendi topraklar›nda yenecektir. Bu her zaman böyle olmufltur. Bunun iflaretleri, s›n›f çeliflkisinin ve mücadelesinin keskinleflmesi ile h›zl› biçimde al›nmaktad›r. Ço¤u egemen s›n›flar›n kendi kurumlar›na ait yak›n zamanda yay›nlanan çeflitli istatistiki verilerle ortaya ç›kan yak›n dönem Türkiye panoramas›, bu gerçe¤i aç›k bir biçimde kan›tlamaktad›r. Devlet ‹statistik Enstitüsü’nün Nisan ay›nda 18.4 milyon olarak kaydetti¤i yoksulluk s›n›r› alt›ndaki insan nüfusu, Dünya Bankas›’n›n Haziran raporlar›nda 10.3 milyon olarak aç›kland›. D‹E, açl›k s›n›r›n›n alt›ndaki nüfusu 926 bin olarak saptad›¤›n› söylüyor. Bütün bu say›lar, bir önceki y›la göre ciddi bir art›fla karfl›l›k geliyor. BM Kalk›nma Program›’n›n bu ay yay›nlanan ‹nsani Geliflme Raporu’nda; nüfusun yüzde 2’si günlük 1 dolar›n alt›nda, yüzde 10.2’si ise günde 2 dolar›n alt›nda gelirle yaflamak durumunda. Ayn› rapor, en yoksul yüzde 10’luk kesimin ulusal gelirin yüzde 2.3’ünü, en zengin yüzde 10’luk kesimin ise gelirin yüzde 30.7’sini ald›¤›n› belirtiyor. Türk-‹fl’in raporlar›na göre 1994’de 7 milyon 281 bin olan açl›k s›n›r› 10 y›lda 33 kat artarak Haziran 2004’de 474 milyona ulaflt›. Yoksulluk s›n›r› ise 1 milyar 422 milyon. Asgari ücret 318 milyon ve 4.5 milyon kifli buna mahkum durumda. D‹E’nin ILO (Uluslararas› Çal›flma Örgütü) tan›mlar›n› esas alarak hesaplad›¤› yüzde 12.4’lük iflsizlik oran›, söz konusu standartlar nedeniyle iflgücü d›fl›nda tutulan iflsizlerin de eklenmesiyle yüzde 22’lere kadar yükseliyor. Bu oran, genç nüfusta yüzde 32.7’yi buluyor. ATO (Ankara Ticaret Odas›)’nun geçti¤imiz haftalarda peflpefle yay›nlad›¤› “Neler Oluyor Bize” bafll›kl› raporlar, sosyal yap›n›n büyük bir bozulmaya u¤rad›¤›n› gözler önüne serdi. Yaklafl›k 50 bin dilencinin bulundu¤u “dilencilik sektöründe” bir y›lda
yar›m katrilyon liran›n, yaklafl›k 100 bin “hayat kad›n›”n›n çal›flt›¤› “fuhufl sektöründe” bir y›lda asgari 3-4 milyar dolar›n dönmekte oldu¤u ve bütün bunlar›n “mafya” kontrolünde gerçekleflti¤i yaz›l›yor. “Mafya”, günümüzde bilindi¤i gibi emperyalist-kapitalist sistemin, devlet denetiminde “yasad›fl›” örgütlenen çeflitli flebekeler a¤›na verilen “genel ad” olarak anlafl›lmal›d›r. Büyümedeki art›fl ve enflasyondaki düflüflle birlikte propagandas› yap›lan “ekonomide düzelme” yaygaralar›, büyük bir palavrad›r. Öyle ki bunun en iyi halk›m›z fark›nda olmakta, somut olarak piyasada eskisi gibi zam furyas› ile karfl›laflmasa da kendi al›m gücü sürekli geriledi¤i ve yoksullaflt›¤› için sonuç ayn› kap›ya ç›kmaktad›r. Konu edilen “büyüme”, rant gelirlerinden kaynaklanan, sermayenin gelirlerindeki büyümedir. K›sacas› ne iflsizlik ne de yoksulluk azalmaktad›r. 2003’de 22 milyar dolar olan d›fl ticaret a盤›n›n bu y›l 40 milyar dolar› bulmas› bekleniyor. 150 katrilyonluk bütçenin 46 katrilyonu aç›k vermekte, 66 katrilyonu ise faize gitmektedir. Kalan› ile bütün “ifller” halledilmeye çal›fl›lmakta, baflka bir ifadeyle “hizmet” olarak tan›mlanan bu “ifller” (e¤itimden sa¤l›¤a, adaletten her türlü alt yap› hizmetine kadar) göstermelik olarak sunulmakta, sunulur gösterilmektedir. Bu faflist diktatörlü¤ün kurumsallaflm›fl iflleyifl biçimi haline gelmifltir. ‹flte Tayyip’in “h›zland›r›lm›fl tren katliam›” ard›ndan ans›z›n verdi¤i foto¤raf›n biriktirdi¤i ve art›k tafl›rd›¤› sorunlar› bunlar oluflturuyor. Ayn› sorunlar efendilerinin de bafl›nda! Bush’dan Blair’e alay›, ekonomik ve siyasal sorunlarla, iflas eden projeler, yolunda gitmeyen planlar ile, a盤a ç›kan yalanlar› ve sahtekarl›klar› ile Tayyip kadar acemilik çekmeseler de bir biçimde u¤rafl›p duruyorlar. Yani onlar da köfleye s›k›flm›fl durumdalar. Sistem ayn› sistem. Sömürü ve zorbal›k üzerine oturanlar›n kaderi benzer olmak durumundad›r. Ancak dahas› bunlar›n benzer daha önemli bir s›k›nt›s› var. Tayyip’in soru soran gazeteciye “haddini bil” azarlamas›nda bulunurken burjuva medyan›n özellikle atlad›¤› bir baflka sözü daha bulunmakta. “Meselelere ideolojik yaklaflmay›n” diyor. Böylelikle çok önemli bir gerçe¤e parmak bas›yor ve as›l korkusunu a盤a vuruyor. Çünkü meselelere e¤er böyle yaklafl›l›rsa iflin renginin ve karakterinin de¤iflece¤ini çok iyi biliyor. Anahtar›n tam da burada oldu¤u iyi belletilmifl. O koltukta bofluna oturtulmuyor. S›n›fsal kaynaman›n fark›nda, çeliflkilerin derinleflti¤inin, gerilimin artt›¤›n›n ay›rd›nda. Hiç flüphe yok ki, Okmeydan›’n›n bant/tekrar görüntülerini t›pk› Bush gibi o da sadece televizyonda de¤il gece rüyas›nda birkaç kez daha izleyip duruyordur. (Bush Ortaköy’deki camili köprülü nutkunda yer ismi vermeden bahsetmiflti.) Düflman, as›l düflman›n›n fark›nda ve as›l korkmas› gerekenleri iyi biliyor. Her an bir yerden bir k›v›lc›m çakacak, bir parlama olacak diye ödleri kopuyor. Toplumsal öfkeyi biriktirmemek, tansiyonu düflürmek için bütün atraksiyonlar› yapsalar da sistemin çarklar›n›n dönmesi gerekiyor. Böyle olunca da kaç›n›lmaz bir biçimde, “kader a¤lar›n› örüyor”.
5
1
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
Tamek iflçilerinin azimli direnifli sürüyor
Açl›k s›n›r›n›n 470 milyonun üzerinde oldu¤u ülkemizde milyonlarca emekçi, 300 milyon asgari ücrete mahkum edilmektedir. Bu mahkumiyete karfl› örgütlü mücadele verenlere karfl› ise patronlar›n ilk baflvurdu¤u yöntem iflten atmak olmaktad›r. Bu olaylardan biri de Bursa’da eski Yalova yolu üzerinde bulunan TAMEK Fabrikas›’nda yaflanm›flt›r. Sendikaya üye olduklar› için 3.5 ay önce iflten at›lan 60 TAMEK iflçisi fabrikan›n önünde direnifllerini sürdürüyorlar. Direniflle ilgili Öz G›da-‹fl Sendikas› Bursa fiube Baflkan› Arif Bafl ve direniflteki TAMEK iflçisi Yasemin Tütüncü’nün görüfllerini ald›k. - Direnifl sürecini bize anlat›r m›s›n›z? Arif Bafl: Bu arkadafllar›m›z 3.5 ay önce sendikaya üye olduklar› için iflten at›ld›lar. Biz de bu süreçten beri direniflteyiz. Ve arkadafllar›m›z ifle al›nana kadar direniflimize devam etmeye kararl›y›z. fiu an 110 kifli çal›fl›yor, 81 iflçi bizim üyemiz, ancak 60 tane üyemiz iflten at›ld›. Ancak üretim devam ediyor. Karacabey’de bulunan iflçilerden buraya transfer etmifller, art› 30 iflçi de tafleron firmadan gelmifltir. Tafleron iflçisinin yasal olarak üretim yapma hakk› yoktur. Ama varolan yasalarla para cezas› veriliyor. Biz Bölge Çal›flma Müdürlü¤üne baflvurduk, Bölge Çal›flma Müdürlü¤ünden de
müfettifller geldi, para cezas› kestiler, patron da bu para cezas›n› ödeyip çal›flt›r›yor. Baflka yasal olarak yapt›r›m gücü yok. Tek yapt›r›m gücü bizim sendikal› olarak buraya girmemizdir. Biz sendika ve iflçiler olarak dayan›flma içerisindeyiz. Direniflimiz devam ediyor, yaln›z patronu bulam›yoruz, patron ortada yok. Muhatap olaca¤›m›z kimseyi bulam›yoruz. Kamuoyuna yeteri kadar sesimizi duyuramad›k. Bursa’daki yerel bas›n patronlar›n bas›n›d›r. Sonuç al›ncaya kadar eylemlerimiz devam edecektir. Yasemin Tütüncü: TAMEK iflçileri olarak insanca yaflamam›z için sendikaya üye oldu¤umuzdan dolay› haks›z yere iflten at›ld›k. Biz de hakl›l›¤›m›z› ispat etmek için sürekli olarak burada bulunmaktay›z. Tabi ki patron bizi y›ld›rmak, cayd›rmak için elinden gelen her fleyi yap›yor. Biz de hakl›l›¤›m›z› Bursa çap›nda, Türkiye çap›nda herkese ispatlamaya çal›fl›yoruz. Eme¤in karfl›l›¤›n›n ancak mücadele ile al›nabilece¤ini kendi çabam›zla küçük de olsa göstermeye çal›flmaktay›z. Bu nedenle gücümüzün sonuna kadar eylemimizi devam ettirece¤iz. Patronun sendikaya üye olmamam›z› istemesinin nedeni burada yaflanan haks›zl›klar›n devam etmesi. Ve esir kamp› gibi çal›flmam›z› istemelerindendir. 15 sene çal›flan bir iflçi arkadafl›m›z bile asgari ücretin biraz üstünde ücret almakta, biz ço¤umuz asgari ücret almaktay›z. Bugün açl›k s›n›r› 470 milyon olarak belirlenmektedir. Bizi açl›k s›n›r›n›n alt›nda çal›flmaya mahkum ediyorlar. Biz iflçi, memur, emekçiyi bu ücretle afla¤›lamaya çal›flmaktad›rlar. Bize “çal›fl›yorsan›z çal›fl›n, çal›flm›yorsan›z gidin” diyerek kap›y› gösteriyorlar. Nas›l olsa iflsizlik çok. - Baflbakan 6 milyarla geçinemedi¤ini söylüyor, biz emekçilere gelince ise “yok” deniliyor, bunu nas›l de¤erlendiriyorsunuz?
Emekçinin Gündemi KÖLEL‹K YASALARINA KARfiI ÖRGÜTLÜ VE D‹S‹PL‹NL‹ MÜCADELEYE Emperyalistler kârlar›na kâr katmak amac› ile tüm dünya halklar›na karfl› bafllatt›klar› genifl çapl› sald›r›lar›n›n dozunu her gün biraz daha art›rarak devam ettiriyorlar. Yeni politikalarla sald›r›lar›n› hayata geçirmeye çal›fl›yorlar. Faflist TC devletinin AKP hükümeti de uflakl›¤›na laf gelmesin diye bu sald›r›larda tafleron rolü oynamaya devam ediyor. Bu çaban›n son örnekleri Kamu Yönetimi Reformu aldatmacas›n›n kabul edilmesi ve bu do¤rultuda tüm sektörlerde özellefltirme sald›r›lar›n›n artmas›, hizmetlerin paral› hale getirilmesi ve kamu emekçilerinin sözleflmeli statüsüne al›nmas›d›r. Bunun yan›nda yer alt› ve yer üstü kaynaklar›n›n emperyalistlere peflkefli için yeni yeni yasalar gündeme getirilmektedir. Kamu Yönetimi Reformu’nun en önemli maddelerinden biri de Belediyeler Kanunu ve Kamu Personel Rejimidir. Yani kamu yönetiminin temel amac› olan “yoksul halk kitlelerinin ihti-
yaçlar›n› karfl›lamak” ve toplumsal fayday› esas almak ilkesi ihlal edilmektedir. Kamu hizmetlerinin süreklilik, eflitlik, tarafs›zl›k, ortak yarar gibi nitelikleri bu maddeler ile yok edilmektedir. Böylece asl›nda kendi anayasalar›n› dahi ihlal etmektedirler. Yasa tasar›lar› ile kamu hizmetlerinin özel sektöre devrinin yolu ard›na kadar aç›lmakta, baflta e¤itim ve sa¤l›k olmak üzere sosyal güvenlik ortadan kald›r›lmaktad›r. Asker ve polis d›fl›nda memur statüsü kald›r›lmakta, militer güçler güvence alt›na al›narak kamu emekçileri sözleflmeli personel statüsüne tafl›nmaktad›r. Performansa dayal› ücret sistemi, esnek ve kurals›z çal›flma ad› alt›nda ifl güvencelerini ortadan kald›rmay› hedeflemektedir. Özellefltirme ile tüm hizmetler emperyalist efendilere devredilerek sendikas›zlaflt›rma, iflçi, memur, sözleflmeli personel gibi statü ayr›m› çal›flanlara dayat›l-
Y. Tütüncü: Buna gülmek mi, a¤lamak m› laz›m bilmiyorum. Devlet yetkilileri kendileri milyarlar al›rken bizi 300 milyona mahkum ediyorlar, bu fark› görmemek için cahil olmam›z laz›m. Bugün çayla simit yese bile bu ücretle geçinemeyecektir. Bunun kiras›, elektri¤i, suyu, giyimi olmas›n› siz düflünün. Bunlar sizi insan olarak görmüyorlar. Ama bu bizim Türkiye emekçilerinin ay›b›, neden diyorsan›z sessiz kalmam›zdand›r.
- fiu an içeride çal›flan iflçilerle diyalo¤unuz nas›l? Y. Tütüncü: fiu an içerideki arkadafllar›m›zla diyalo¤umuz iyi ama patronun yaverleri bizimle içeride çal›flan arkadafllar›m›z›n aras›nda provokasyonlar yaratarak birli¤imizi bozmak ve direniflimizi da¤›tmak istiyorlar. Ancak biz bu oyuna gelmeyece¤iz. Sendikay› kabullendirinceye kadar direniflimize devam edece¤iz. (Bursa)
Çorumlu işçiler; “Artık susmayacağız” Çorum’da faaliyet gösteren kiremit ve tu¤la fabrikalar›nda çal›flan iflçiler, sosyal haklar›n›n düzeltilmesi ve sendikalaflma haklar›n›n tan›nmas› için “Al›nterimizin tam karfl›l›¤›n› istiyoruz” slogan›yla 18 Temmuz Pazar günü Çorum il merkezindeki Rus Pazar›’nda bir miting düzenledi. Miting Düzenleme Kurulu Baflkan› ve iflyeri temsilcisi Erhan Eray yapt›¤› konuflmada “Art›k biz de sorunlar›m›z› içimize at›p tüm aile mensuplar›m›zla birlikte yar› aç yar› tok çal›flmaya bizi zorlayan çal›flma koflullar› karfl›s›nda susmayaca¤›z” dedi. Sözlerine “art›k günlük üç paket yabanc› sigara paras› karfl›l›¤›nda bizi çal›flt›rmaya çal›flan iflverenlerimiz karfl›s›nda, 200 gün çal›fl›p 30 gün SKK primlerimizin yat›r›lmas› karfl›s›nda hakl› sesimizi yükseltece¤iz” fleklinde konuflarak, “Çal›flt›¤›m›z ücreti bilmeden, aln›m›z›n terini çal›flmam›z›n karfl›l›¤›n› bize avans olarak ödeyen ve himmet buyurduklar› ücreti al›p ‘bereket versin’ dememizi bekleyen sektör patronlar› karfl›s›nda susmayaca¤›z. Art›k iflçi sa¤l›¤› ve ifl güvenli¤i tüzüklerinde ve kanunlarda belirlenen hiçbir flarta uymayan sa¤l›ks›z tehlikeli flartlar alt›nda çal›flmam›z› bekleyenler karfl›s›nda, geçirdi¤imiz ifl kazalar›
neticesinde kolunu, baca¤›n›, parma¤›n› hatta hayat›n› kaybeden iflçi kardefllerimizin ve geride b›rakt›klar› dul ve yetimlerin sessiz ve derinden gelen seslerine kulak t›kamam›z› bekleyenler karfl›s›nda, köle düzeni karfl›s›nda güçlünün hakl› karfl›s›nda bask›n oldu¤u düzen karfl›s›nda, bizden oy isterken nerdeyse gökteki y›ld›zlar› bizlere vaat eden ancak hükümet olduktan sonra bizleri unutanlar karfl›s›nda, susmayaca¤›z” dedi. Çimse-‹fl Sendikas›’nda örgütlenme çal›flmas› bafllatan kiremit ve tu¤la fabrikas› çal›flanlar› fabrikan›n önünde nöbet tutuyor. “Sendika, sigorta ve 7,5 saatlik iflgünü” talebini dile getiren iflçiler direnifllerine devam ediyor. 7500 tu¤la ve kiremit iflçisinin bulundu¤u Çorum’da iflçiler 50 y›l öncesinin koflullar›nda çal›flt›r›l›yor. Hiçbir sosyal haktan yararlanamayan iflçiler y›lda 200 gün çal›flmalar›na ra¤men patronlar sadece 30-40 günlük sigorta primlerini yat›r›yorlar. Tu¤la-kiremit patronlar› iflçilerin hak alma mücadelelerini engellemek için iflçilerden her sezon bafl›nda üzeri bofl bonolar al›yorlar. Bu bonolar iflçiler üzerinde ekonomik bask› arac› olarak kullan›l›yor. (H. Merkezi)
maktad›r. Toplu sözleflmeli, grevli sendikal hak ve özgürlüklerin kald›r›ld›¤›, demokratik bir çal›flma ortam›n›n önüne set çeken bu yasalar halk› müflteri gibi görerek; paras› olmayan›n e¤itim ve sa¤l›k hizmeti baflta olmak üzere hiçbir kamu hizmetinden yararlan›lamamas›n› da beraberinde getirmektedir. Tüm bu sald›r›lara karfl› biz DDSB militanlar›, çal›flanlar›, kadrolar›n›n görevi s›n›f sendikac›l›¤› ilkeleri do¤rultusunda bulundu¤umuz iflyeri ve alanlarda iflçi, memur ayr›m› yapmaks›z›n örgütlenmeli/örgütlemeli, DDSB Örgütlülü¤ünü güçlendirecek çal›flmalar› hayata geçirmeli, baflta iflçiler ve kamu emekçileri olmak üzere tüm halk›m›z› daha fazla yoksullu¤a, açl›¤a mahkum etmeye çal›flan bu yasa tasar›lar›na karfl› ç›kmal›, tüm gücümüzle karfl› koymal›y›z. Bugün asl›nda en önemli görevimiz, planl› ve disiplinli çal›flma olmal›d›r. Her DDSB militan›, kadrosu ve çal›flan› kolektif disiplini örgütlemeli, yapt›¤› çal›flman›n amaçlar›n› ve sonuçlar›n› iyi de¤erlendirmelidir. Bulundu¤umuz iflyerlerinin yan›s›ra semtimizde de tan›d›k iliflkilerimizin bulundu¤u alanlara yay›nlar›m›z› götürmeli, çal›flmalar›m›z› planl› süreklilefl-
tirmeliyiz. ‹fl ayr›m› yapmadan, verilen tüm görevleri küçük, büyük, önemsiz vb. demeden zaman›nda ve özenle yapmal›, kolektif iradenin belirledi¤i karar ve yönelime uygun planlar ve programlar yapmal›y›z. Kolektif iradenin disiplinine ve denetimine aç›k olmal›, al›nan kararlar› yerine getirebilmek için tüm gücümüzü ve enerjimizi kullanmal›, planl› ve programl› çal›flmada ›srarc› olmal›y›z. Bizler yaz aylar›nda tatil rehavetine kap›lmamal›, çal›flmalar›m›z› devam ettirmeli, izin/tatil sürecini, kendimizi, arkadafllar›m›z› ve iliflkilerimizi gelifltirecek bir süreç olarak ele almal›, ona uygun davranmal› ve ad›mlar atmal›y›z. Var olan baz› eksik ve zaafl› yanlar›m›z› kolektif iradenin yönelimine uygun olarak belirli plan ve programlar do¤rultusunda de¤ifltirmeli, e¤itime önem vererek kendi iç e¤itimlerimizi tamamlamal›y›z. Komite ve alan önderliklerimiz, bu konulara daha bir özenle haz›rlanmal›, kolektif iradenin disiplinini ve denetimini her militana, kadroya hissettirmelidir. Örgütlü ve kolektif iradenin bir parças› oldu¤umuzu unutmadan, yaflam ve düflünüfl tarz›m›z› proleter tarza büründürmeli, komünist bir kiflilik kazanmal›y›z.
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
1
6
Devletin sübvansiyonlar› kald›rarak sözde Do¤rudan Gelir Deste¤ini yaflama geçirmesi tar›m arazilerinin küçülmesi, sebze fiyatlar›n›n düflmesi ve ekim masraflar›n›n yükselmesi ile köylüler art›k neredeyse üretim yapamaz duruma geldiler.
Köylüler zor durumda AKP hükümetinin IMF politikalar› ile tar›m› tasfiye etmeye çal›flmas› h›zla devam ederken bu sald›r›lar karfl›s›nda köylüler zor durumda. Devletin sübvansiyonlar› kald›rarak sözde Do¤rudan Gelir Deste¤ini yaflama geçirmesi tar›m arazilerinin küçülmesi, sebze fiyatlar›n›n düflmesi ve ekim masraflar›n›n yükselmesi ile köylüler art›k neredeyse üretim yapamaz duruma geldiler. Ayr›ca yaflanan kurakl›k, sel, don gibi üreticiyi ma¤dur eden do¤al afetlerin karfl›s›nda köylülerin herhangi bir sigortas› olmamas› da yaflanan s›k›nt›y› büyütüyor. Yine sistemin köylüler üstünde oynad›¤› bir oyun olan ilaçl› tohumlar da köylülerin bir daha bu tohumu kullanamamas›na neden oluyor. Tüm bunlar hesaba kat›ld›¤›nda köylünün geçim kayna¤› olan tar›m art›k onu doyuramaz hale gelmifltir. Önemli bir bölümünün tar›mla geçimini sa¤lad›¤› Tarsus’un Yefliltepe köylüsü de tepkisini dile getirdi. -Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? U¤ur Tok: Ben bir köylü çocu¤uyum. Yaklafl›k 18 senedir çiftçilikle u¤rafl›yorum. Zaten e¤er bir köylüysen, köyde yafl›yorsan do¤ar do¤maz çiftçisin demektir. -fiu anda köylüyü etkileyen faktörler nelerdir? -fiu anda tohum, ilaç, gübre, su paralar› bizi fazlas›yla etkiliyor. Mazot fiyatlar› çiftçiye göre çok yüksek. Çiftçilere mazot fiyat›n› ucuzlatmalar› gerekiyor. Bunun için istasyon sahipleri ile konufltuk ama kaNisan ay›nda ya¤an karla meydana gelen don felaketi, bu y›l f›nd›k rekoltesini yaklafl›k %60 oran›nda düflürdü. Baz› bölgelerde ise bu oran %80-90’lara kadar ç›kmaktad›r. Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i’nce 2004 y›l› f›nd›k ürünü rekolte tespit çal›flmalar›ndan haz›rlanan rekolte tahmin raporuna göre köylü, f›nd›kta önemli kay›plar nedeniyle geçen y›llara oranla çok zor hasat dönemi yaflayacak. Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i’nin Haziran ay›nda yapt›¤› çal›flma sonucu haz›rlanan raporda f›nd›k üretiminin yap›ld›¤› Ordu, Giresun, Samsun, Trabzon, Artvin, Rize, Sakarya, Düzce, Zonguldak ve Bart›n’da de¤erlendirme sonucunda, bu tarihten sonra hasada kadar olan zaman içinde hava flartlar› normal gitti¤inde 605.175 hektar alandaki f›nd›k bahçesinde 2004 y›l› toplam f›nd›k rekoltesinin 360.750 ton dolaylar›nda olaca¤› tahmin edilmifltir. Rapora göre, Samsun’da 70 bin hektar alandaki f›nd›k bahçesinde rekoltenin 29.010 ton olaca¤›, en yüksek rekoltenin 5 bin ton ile
bul edilmedi. Mesela ekimde Amerikan tohumu kullanmal›y›z. Yerli tohumdan yeterli verimi elde edemiyoruz. Amerikan tohumu ilaçl› geliyor. Ve o tohumun verimli olmas› için de bir ilaç almak zorundas›n. Örne¤in, kabak tohumunun kilosu 300 milyon. Bunun yan›nda ilaç ve gübre de almak zorundas›n. Yani çiftçiye 700 ila 800 milyona mal oluyor. Patl›can tohumu daha pahal›ya geliyor. Patl›can tohumu 100 gr. 180 milyondan fazla. Yani alt›ndan daha pahal›ya geliyor. Tohumlar ilaçl› geldi¤inde bir daha o tohumlar kullan›lm›yor. ‹laçl› oldu¤undan siz tohum ç›kartam›yorsunuz. -Sulamalar nas›l yap›l›yor? Size kaça mal oluyor? -Sulama için sezonluk ödeme yap›yoruz. Sezon bafl› yani 6 ayl›k bir dönem için dönümüne 14 milyon ödüyoruz. Tabii k›fl›n biraz daha de¤ifliyor. 14 milyonun yan›nda ayr› olarak kurutma paras› ödüyoruz. O anki koflullara göre fiyatlar de¤ifliyor. Mesela kendi suyunu kullan›yorsun. Artezyen suyu ona da 2 milyon ödüyorsun dönüm bafl›na. Düflünün bu flekilde 1 milyara yak›n ve daha fazla masraf›n var. Buna mazot paras› dahil. Ama ›rgat paras› dahil de¤il. Bir erkek yevmiyesi on befl milyon. Otuz kifli çal›fl›rsa epey yüksek bir mebla¤ tutuyor. -fiu an ne ekiyorsunuz? -M›s›r ektim. Ama ondan da fazla bir fley beklemiyorum. Benim hasat›ma bir ay var. Ama Mersin Liman›’nda flu an yurtd›fl›ndan 100 tonun üzerinde m›s›r gelmifl du-
rumda. Gelen mal bizim üretti¤imizden daha düflük bir fiyatta. Herkes ona talim ediyor. Bizim mal›m›z daha iyi ama ayn› fiyat. ‹kincisi taban fiyatlar› belli de¤il, belirlenene kadar mal çürüyor. Biz de tüccar›n verdi¤i fiyattan satmak zorunday›z. Yani bir kilo m›s›ra 200 bin lira masraf yap›yoruz. Ama o m›s›r› 225 bine satmak zorunday›z. fiimdi ondan kalan paray› gelecek mal için mi ay›ray›m, yoksa geçinmeye mi çal›flal›m? Hiçbir kazanç yok. -Devletten size bir yard›m yok mu? -Aman olmaz olsun, daha kötü oluyoruz o zaman. Bir ara yard›m ettiler, büyük bafl hayvan da¤›tt›lar köylüye. Paras›n› taksitle ödersiniz dediler. ‹flte 2.5 faiz alacaklard›. Fakat kriz oldu ve faizler 10’un üzerine ç›kt›. 12 hayvan, 20 milyarl›k hayvanlar› devalüasyon, enflasyonla 300 milyar oldu. “Biz ne yapaca¤›z” diye sorduk, “bize paray› ödeyeceksiniz” dediler. Hayvanlar› baflkas›na satmak yasak, yavrusunu da satmak yasak. Sadece sütünden yararlan›yorsun. Geri de iade edemiyorsun. Traktörünü ve evini satanlar vard›. 20 milyar peflin vermek isteyenler vard›, o da kabul edilmedi. Bir köylü en son dayanamad›. 3 tane hayvan› öldürdü, ç›kartt› paras›n› verdi. Baflka kurtuluflun yok. E¤er hayvan ölürse paras›n› ödeyip kurtuluyorsun faizini ödemeden. Devlet katk› olarak para da veriyor geri ödemesiz. Ama onu da toprak sahipleri al›yor, sen faydalanam›yorsun. Çünkü topra¤› kiralam›fls›n, tapu mal sahi-
F›nd›k rekoltesinde düflüfl gündemde
Çarflamba ilçesinde, en düflük rekoltenin ise 26 ton ile Alaçam ilçesinde olaca¤› tahmin ediliyor. 2004 y›l› alternatif f›nd›k maliyetinin
belirlendi¤i 60 kg verimle Türkiye ortalamas›n›n 3 milyar 698 bin lira oldu¤u aç›kland›. Dekara 31 kg verimle Do¤u Karadeniz’de f›nd›k maliyeti 7 milyar 157 milyon
binde. -Peki sera yap›yor musunuz? -Evet, küçük sera yap›yoruz. Tünel sera. Yüksek sera yapanlar da var, onlar bal›n en güzel taraf›n› yiyor. Biz tabakta kalan› yiyoruz. Ancak tad›n› al›yoruz. Yani kazanam›yoruz bu iflten. Bizden daha önce ç›kart›p sat›yorlar. -K›fl›n yaflanan sel bask›nlar› oluyor, bu bask›nlarda devlet yard›m ediyor mu? -Bize “bafl›n›z›n çaresine bak›n” diyorlar. Yapacak tek fley ölen sebzenin ard›ndan bakmak. -Köyünüzde tar›m kooperatifi aç›lmad› m›? -Yeni kuruldu ama flimdiye kadar kaydolan yok. Sadece 40 kifli kay›t oldu. Kay›t paras› olarak 300 milyon istiyorlar. Bizim de o kadar param›z yok, kay›t olam›yoruz. Köylülü¤ü bitirmeye çal›fl›yorlar. Çiftçide para yok. Birkaç kiflinin d›fl›nda kimse karfl› ç›km›yor. Zaten bu birkaç kifli de sizin gibi insanlar. -Sendikalaflmay› düflündünüz mü? -Ne oldu¤unu bilmiyoruz. Kooperatif aç›ld›. 300 milyon istedi. Sendika ne kadar isteyecek bilmiyoruz. E¤er iyi olursa neden olmas›n. -Son olarak söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? -D›flar›dan görenler çiftçilerin çok k›sa yoldan para kazand›¤›n› zannediyor. Asl›nda böyle de¤il. (Mersin) 790 lira ile bunu Bat› Karadeniz’de dekara 125 kg verimle 1 milyar 775 bin 132 lira maliyetinin tespit edildi¤i aç›kland›. F›nd›¤›n belirlenen yüksek maliyetine karfl›n rekoltenin düflük olmas› f›nd›k hasat›na kadar serbest piyasalarda ne flekilde olaca¤›, f›nd›¤›n fiyat›n› yönlendiren finans sektörü, fabrikalar ve ihracatç› tüccarlar›n ne flekilde f›nd›¤›n fiyat›n› yönlendirece¤i üreticiyi endiflelendiriyor. Öte yandan Ziraat Odas› ve Tar›m ‹l Müdürlü¤ü taraf›ndan Samsun’da f›nd›k toplama tarihleri belirlendi. En erken f›nd›k toplanmas›na Çarflamba ilçesinde, Yukar› Kol Bölgesinde 10 A¤ustos tarihinde bafllanacak. Nisan ay›ndan bugüne olumsuz havalardan dolay› Samsun’da f›nd›k bahçelerindeki kay›p ve dökülmelerden kaynakl› bu sene az olan f›nd›¤›n hasat edilmesi için tar›m iflçilerinin bu seneki ücreti Samsun’da belirlenmedi. Ordu ilinde f›nd›k toplamada çal›flacak tar›m iflçisi ücretleri kendinden yemekli olursa 8 milyon, yemeksiz 10 milyon, Çavufllar›na 20 milyon olarak belirlendi. (Samsun)
7
1
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
“Üretim durdurulmas›n, üreticiye sahip ç›k›ls›n” Samsun’da May›s ya¤murlar›n›n yo¤unlu¤u bu¤day üreticisinin ürününü yar› yar›ya düflürdü. Özellikle Bafra ilçesine son dönemde ya¤mur ve dolu ya¤›fl› köylünün bu¤daya ba¤l› umutlar›, bu¤daya ba¤l› geçimlikleri yar› yar› azalan ürünle söndü. Özellikle tütünle birlikte ailesinin geçimlik ihtiyac›n› az miktarda ekti¤i bu¤dayla karfl›layan yoksul köylümüz k›fl›n yetmesi gereken ve de¤irmene un yapt›r›larak ekmek piflirilen bu¤day yar› yar›ya düflünce geçim s›k›nt›s› yafl›yor. Bu¤dayda yaflanan sorunlar› Bafra’n›n köylerindeki yoksul köylülerimizden ö¤renelim: fiükrü Güner: Ben Lengerli Köyü’ndenim. Bu¤dayla birlikte tütün de ekiyorum. Bu sene 9 dönüm bu¤day ektim. Genelde ihtiyac›m kadar ekiyorum, tütünün yan›nda. May›sta ya¤an ya¤murdan dolay› bu¤day›m ç›kt›. Yemeklik olarak ay›rd›¤›m›n yan›nda 500 kilosunu da satt›m. 310 bin liraya de¤irmene, 10 gün üzerine vadeli verdim. ‹laçlamazsam bu¤day›m hiç olmayacakt›. Maliyetini anca kurtard›. Benim hiçbir yerden gelirim yok, Do¤rudan Gelir Deste¤i’nden faydalanam›yorum. Sa¤l›k sorunumdan dolay› çal›flam›yorum. Benim 3 çocu¤um var, biri 14 yafl›nda, orta 3’e gidiyor. Biri orta 1’e gidecek, küçü¤ü 4 yafl›nda. Okutmak çok zor, okumazlarsa köyde benimle çal›fl›yorlar. Geçimimiz çok zor ama köyde aç kalmay›z, ot toplar yeriz. Günden güne durumumuzun kötüye gitmesinden bafl›m›zdaki hükümetler sorumlu. Köyde karn›m›z› doyurduk mu yaflayabiliriz ama kasabada otursak geçinemezdik. Hasan Güner: Lengerli Köyü’ndenim. 3 çocu¤um var. Han›m, ben, annemle birlikte 6
kifliyiz. 7 dönüm tütünüm var, bu¤day› kendi yiyece¤im kadar yetifltiriyorum. Bu¤day›n peflinden kalem yap›yorum. 800-900 kilo tütün yap›yorum. Köyde ancak geçinebiliyorum. Ben eme¤imin karfl›l›¤›n› istiyorum. Avrupal›ya, Amerikal›ya ezdirmesinler beni. Bu ülkenin gerçek sahipleri biziz. Bu ülkede bir savafl oldu¤u zaman zengin zaten yer ayarlam›fl kendine, kaçacak yer bulur. O nedenle bu ülkenin gerçek sahipleri biziz. Ülkemize sahip ç›kmak istiyoruz ama elimizde imkan›m›z yok. Bak›n ben 7 dönüm bu¤day ektim. ‹laç att›m ama imkan›m olmad›¤›ndan düzenli atamad›m. Traktörle atmaya imkan›m yoktu, tulumbayla att›m o da düzenli olmad›. Bu¤daydan 140 teneke hasat yapabildim. Bu da ancak kendime yetiyor. ‹laç masraf›, ekim masraf›, nerden baksan 300 milyon masraf›m›z var. ‹htiyaç olan unu yapmak için ben Kuflçular De¤irmeni’ne götürüyorum. Unumu orda yüzde vererek ö¤ütüyo-
rum. Fabrikaya b›rakm›yorum. Fabrikada yüzde 40 al›yorlar. % 5 firesiyle yar›s› gidiyor. De¤irmen unu, hayvan yemini veriyor, % 10’unu al›yor. Ben yar›n›m›z› düflünemiyorum, bugünümüzü geçirmeye bak›yoruz. Çocuklar›m› okutabilsem belki iyi olur. Bilemiyorum herkes okuyup buradan giderse kim üretecek? Doktoru da al›p yiyecek, topraktan ç›kan ürüne doktorun da ihtiyac› var, petrol sahibinin de ihtiyac› var. Herkesin topraktan ç›kana ihtiyac› var. Topraktan üretim durdurulmas›n, üretilene sahip ç›k›ls›n. Çünkü topraktan üretilmedi¤i zaman kimsenin karn› doymaz. Dün destekleme veriyorlard›, bugün DGD veriyorlar. Onun da yar›s›n› verdiler, yar›s›n› hala verecekler. Verileni de kand›rmaca bir para veriyorlar. Dünya Bankas› vermifl bu paray› bizim devletimiz de dönüm bafl› 13 milyon kand›rmaca paras› veriyor. Onu yapt›r›rken de yar›s›n› masrafa veriyoruz. Çünkü Ziraat Odalar›’nda
para kesiliyor, ilçe tar›mda para kesiliyor. Ahmet Gümcük: Ben Erikli köyündenim. 25 dönüm bu¤day ektim. Bu seneki ya¤an ya¤murlar yetifltirdi¤im bu¤day› yar› yar›ya etkiledi. Normalde 25 dönüm arazinin 12 ton bu¤day vermesi laz›m ilçe tar›ma göre. Ben burdan ya¤murdan dolay› 3 ton bu¤day ald›m. Buras›n› ben icarla ektim, geçen sene buraya 1 milyar icar verdim. Bu sene bu¤day 260 bin lira, geçen sene 400 bin lira idi. Bu¤day› yan›k oldu¤u için fabrikaya veriyoruz, elimizde flu an bekletemiyoruz, çünkü ambar›m›z yok. Bu¤day›n % 30’unu fabrika al›yor. Bu¤day saman›n›n balyas›n›n tanesi 700 bin lira. Biz hayvan yetifltiricili¤i yapt›¤›m›z için bu¤day ektik. Saman›n› kullanaca¤›m. Bu tarlay› kiralam›flt›m, daha da kiralamay› düflünmüyorum. Bu sezon böyle olunca baya¤› zaman›m›z var. Ben daha yeni geldim Arabistan’dan. 50 dönüm arazi ektim ama geçinemiyorum. Yurtd›fl›na gitmifltim daha yeni geldim. Niye ben yurtd›fl›na gideyim? Bizim memleketimizde herfley üretilir. Ama bugünkü sorunum ben üretti¤im ürünü pazarlayam›yorum. Maliyetin üzerinde pazarlayaca¤›m ki ben de ondan geçimimi sa¤layay›m. Böyle olmas›n›n sebebi büyük fabrikalar var arkas›nda. Örne¤in Suudi Arabistan’da fleker fleker kam›fl›ndan yap›l›r. Kilosu lira baz›nda 800 bin lira. 1 kilo fleker bir kere bizim ülkemizde fleker pancar›ndan nas›l üretiliyor? Bu kadar fabrikam›z var, bu kadar üretimimiz var. Kilosu flekerin 2 milyon. Bunun arkas›nda bir fleyler aramak laz›m. Nedeni bizi afl›yor biraz. fieker yapam›yoruz niye; kota koymufl. ‹flte bizim kadar kötü mü üreticisi, daha diyecek bir fley bulam›yorum. (Samsun)
Köylüler haklar›n› söke söke ald›lar
Çukurova pamuk üreticileri destek istiyor
yönlendirmesi sonucunda, köylülerin kurdu¤u su pompalar› düflük voltajl› elektrikten dolay› yanmaya bafllam›fl. Yeterli elektri¤in bölgeye gelmemesinden dolay› köylülerin milyarlarca liral›k pompalar› yanarken di¤er taraftan da ektikleri pamu¤un susuzluktan kurumas›yla yüz yüze kal›yorlar. GAP’a 90 km uzakl›kta olan Viranflehir’de yaflanan elektrik sorunu köylüleri üretemez hale getirirken duruma daha fazla dayanamayan köylüler 15 Temmuz Perflembe günü Kaymakaml›k önünde “Elektrik hakk›m›z, söke söke al›r›z”, “Hakk›m›z› çetelere yedirmeyiz” vb. dövizleri açarak oturma eylemi yapt›lar. Kaymakamla görüflmek isteyen üreticilerle kaymakam görüflmeye ç›kmad›. Bunun üzerine üreticiler “Kaymakam d›flar›, Kaymakam istifa”, “AKP flafl›rma, sabr›m›z› tafl›rma” sloganlar›n› att›lar. Kaymakaml›¤›n önünden ayr›lan köylüler AKP ilçe binas›na do¤ru yü-
Pamuk, 1970 ve 1980’li y›llarda Çukurova’da 300 bin hektar alanda ekilirken önceki y›l ekili alan 38 bin hektara düfltü. Bu y›l üretim alan› 50 bin hektara ç›kan pamukta son dönemlerde bir canlanman›n gözlendi¤ini kaydeden Adana Ziraat Mühendisleri Odas› fiube Baflkan› Ayhan Barut, hükümetlerin yanl›fl tar›m politikalar› sonucu pamuk ekim alanlar›n›n 38 bin hektara kadar geriledi¤ini söyledi. Pamukta umdu¤unu bulamayan Çukurova köylüleri alternatif ürün olarak ayçiçe¤i, soya, meyve, m›s›r ve bu¤day üretimine yöneldi. Ancak bugünlerde o ürünlerden de istedi¤i verimi alamayan köylüler daha zor günler geçiriyor. Pamuk yerine üreticilerinin bu¤day ekti¤ini kaydeden Barut, bu¤day›n katma de¤erinin düflük oldu¤unu ve Çukurova topra¤›na bu¤day de¤il, narenciye ve sebze ekilmesi gerekti¤ini ifade etti. Barut, flunlar› dile getirdi: “20 y›ld›r pamu¤un ekildi¤i alan 38 bin hektara düflmüfl. Pamu¤un daha fazla teflvik edilip desteklenmesi gerekiyor.” Pamukta tahmini rekoltenin bu y›l 200 bin ton kütlü pamuk olaca¤›n› kaydeden Barut ayr›ca “Çukobirlik, üretici ürününü satarken daha kolay satmas›n›n alt yap›s›n› haz›rlamal›d›r. Çukobirlik tek al›c› konumda. Çukobirlik al›m yapmazsa pamuk üreticisinin hali periflan olur. Bu üretilen pamu¤u da göremeyiz” fleklinde konufltu. (H. Merkezi)
Viranflehir’de üç ayd›r elektrik sorunu yaflayan pamuk üreticisi köylüler, TEDAfi, valilik ve kaymakaml›¤a yapt›klar› baflvurulardan sonuç alamay›nca 15 Temmuz 2004 tarihinde Viranflehir Kaymakaml›¤›’n›n önünde oturma eylemi yapt›lar. Bölgenin en önemli sorunlar›ndan biri olan kurakl›kla bafla ç›kabilmek, ürünlerini sulayabilmek için buradaki köylüler kendi imkanlar›n› zorlayarak, milyarlarca lira borçlanarak kuyu açm›fllar. Bu kuyulardan elektrik pompalar›yla su çekip tarlalar›n› suluyorlar. Köylüler buradan ald›klar› sularla ürünlerin verimini art›rmaya çal›fl›rlarken devletin bu köylere gelen elektri¤in büyük bir k›sm›n› Siverek hatt›na
rüdüler. Burada kitleye müdahale eden polise kitle de karfl›l›k verdi. Köylüler “bizim oylar›m›zla hükümete gelen parti bize neden kulak vermiyor” diyerek AKP’ye olan tepkilerini AKP ilçe binas›n› tafllayarak, içerideki eflyalar› k›rarak gösterdiler. AKP ilçe binas›ndan ayr›lan köylüler TEDAfi Müessese Müdürlü¤ü’ne yürüdüler. Burada kendilerine muhatap bulamayan üreticiler Mardin yolunu trafi¤e kapatarak eylemlerine devam ettiler. Burada da polisler köylülere sald›rd›. Polisin sald›r›s›na köylüler de karfl›l›k verdi. Mardin yolundan ayr›lan köylülerin hedefi bu sefer de MHP ilçe binas›yd›. MHP ilçe binas›n›n camlar›n› k›ran köylüler tekrar Kaymakaml›k’›n önüne geldiler. Kaymakamla görüflmekte ›srarl› olan köylülere özel harekat timi, çevik kuvvet polisi ve TMfi ekipleri biber gazlar›, panzer ve coplarla sald›r›rken köylüler de tafl ve sopalarla karfl›l›k vererek çat›flt›lar. Bir saatten fazla süren çat›flman›n ard›ndan 7 kifli gözalt›na al›nd›. Gözalt›na al›nanlar ertesi gün serbest b›rak›ld›lar. Köylülerin birlikte hareket etmeleri ve kararl› durufllar› sonucu sonraki gün Viranflehir Siverek yol ayr›m›na giden Vali, Kaymakam ve TEDAfi müdürü, köylülerin elektri¤ini ba¤lamak zorunda kald›. (H. Merkezi)
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
1
8
DEHAP, NATO Zirvesi’nde sürecine uygun politika izledi
DEHAP’›n ve di¤er Kürt parti ve kurumlar›n NATO karfl›t› platformlarda yer almalar›na ra¤men protesto eylemlerinin d›fl›nda kalmalar› s›radan bir yaklafl›m de¤il, bilinçli bir tercih olarak görülmelidir. Ve bu tercihe kaynakl›k eden ana fikir de, Kürt sorununun çözümünü emperyalist kap›larda arayan mant›kt›r. Bu mant›k, düflünüfl tarz› ya¤malama ve talandan, bölge halklar›n› kölelefltirmeden baflka hiçbir pratik de¤eri olmayan emperyalist projelere karfl› ç›kmak bir yana, bu projeler içinde k›r›nt›lar elde etmenin hesaplar› peflindedir. Bu hesaplar emperyalistlerle çat›flmay› de¤il, uzlaflmay› dayatmaktad›r. Sorunlar›n çözümünü sorunlar›n yarat›c›s› olan emperyalistlerin bölgeden sökülüp at›lmas›nda aramaz, onlar› sorunun çözümünde bir özne olarak görür. Bundan dolay›d›r ki, “Kürt sorunu ABD’siz çözülmez” fikri adeta bir tez haline getirilmifltir. Bu tezin önemli dayanaklar›ndan biri olarak Irak’taki Kürt co¤rafyas›nda iflgalcilerin sosyal dayanaklar› haline gelen feodal burjuva milliyetçi Kürt önderliklerin sa¤lad›klar› “avantajlar” gösterilmeye çal›fl›lmaktad›r. Hemen belirtmeliyiz ki Irak’ta sergilenen direnifl karfl›s›nda her geçen gün daha büyük zorluklarla karfl› karfl›ya kalan iflgalci güçlerin, Irak’ta kurduklar› kukla rejim içinde yer alan Kürtlere karfl› ç›karlar›ndan dolay› belli esneklikler gösterecekleri muhakkakt›r. Bu ne kadar objektif durumdan kaynakl› gerçek bir olguysa söz konusu feodal burjuva Kürt önderliklerinin de iflgalci
güçlere dayanmada sa¤lad›klar› “avantajl›” durumlar› da bir o kadar gerçek bir olgudur. Di¤er bir ifadeyle bu uflak önderliklerin fazla bir seçene¤i yoktur. Irak’taki Kürt co¤rafyas›n›n statüsü ile ilgili sürekli yaflanan tart›flmalar, Talabani ve Barzani üzerinden Kürt topraklar›n› denetiminde tutan faflist ve gerici devlet yönetimlerinin oluflturdu¤u bask›lar bu durumun en somut kan›tlar›d›r. ABD; TC iliflkileri TC’nin iç sorunlar›n› asgari düzeye indirmeyi dayat›yor. Çünkü emperyalistler “istikrarl›” bir ufla¤›n ç›karlar›n› daha iyi koruyacaklar› perspektifini asla gözard› etmezler. Bundan dolay› da Irak Kürdistan›’ndaki feodal burjuva önderlikler bugünkü objektif durumdan dolay› iflgalciler için ciddi bir önem arz etseler de bu önem bugün ABD-TC iliflkilerini hiçe sayan, onu hesaba katmayan bir boyutta de¤ildir. Yine e¤er bugün yeni kurulan Irak’taki kukla yönetimi KONGRA-GEL’i “terörist” örgüt olarak tan›ml›yorsa, Talabani TC baflkentinde KONGRA-GEL’e dair bir TC memuru gibi aç›klamalarda bulunuyorsa, tüm bunlar›n önemli bir nedeni ABD’nin TC’ye yükledi¤i roldedir. ABD’nin Kürt sorununda izledi¤i iki yüzlü politikad›r. Ve tüm bu gerçekler görülmelidir. Görülmesi gereken di¤er bir gerçek de KONGRA-GEL’e karfl› bafllat›lan kampanyan›n giderek daha da büyüdü¤üdür. Bu sald›r› dalgas›n›n geniflli¤ini son 2 haftada yap›lan operasyonlarda katledilen gerillalara yap›lan iflkence-
lerde görebiliriz. Gözleri oyulan, kulaklar› kesilen ve daha birçok iflkenceye maruz kalan gerillalar›n ölüleri bile ailelerine verilmemifltir. Yine bunun yan›nda devletin daha önceki y›llarda da baflvurdu¤u bir yöntem olan “Teröre hay›r” mitingleri yeniden canland›r›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Kongra-Gel’in yaflad›¤› t›kan›kl›¤a esas olarak ‹mral› sürecini haz›rlayan ve ‹mral› süreciyle birlikte giderek daha da derinleflen tasfiyeci çizginin yol açt›¤› gerçe¤ini bafltan beri ifade ediyoruz. ‹flte ‹stanbul’da yap›lan NATO Zirvesi’ni protesto mitinglerine ve gösterilere kat›lmay› engelleyen de bu çizgidir. Bu çizgi Kürtlerin ç›k›fl›n› ve kurtuluflunu anti-emperyalist mücadelede, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde de¤il, sistem içi reformlarda görüyor. Diyebiliriz ki ilericilik-devrimcilik iddias›nda bulunan herkes “prati¤imizden ö¤renmeliyiz” söyleminde hemfikirdir. Ne yaz›k ki birçok konuda oldu¤u gibi bu konuda da söylem ile prati¤in uyumu yoktur. Mesela yurtsever güçler ‹mral› sürecini haz›rlayan ve ‹mral› süreci ile birlikte gelinen aflamada ideolojikpolitik ve askeri aç›dan ciddi t›kan›kl›klara yol açan politikay› sorgulamada gereken dirayeti ortaya koyamam›fllard›r. Bu tarihi süreçlerden ö¤renmeyi adeta reddetmifllerdir. E¤er ortaya objektif bir tutum, objektif bir bak›fl aç›s› koyulabilirse izlenen bu politikan›n b›rakal›m Kürt sorununu çözmeyi, tam taksine daha da çözümsüzlü¤e ve ciddi bir kuflatmaya yol açt›¤› rahatl›kla görülebilir. Yine bu kuflatman›n inkar ve imha politika-
HPG gerillalar›na iflkence
Gerilla cesedine işkenceye protesto 11 May›s 2004’te Siirt-Eruh’a ba¤l› Çoçi da¤›nda ç›kan çat›flmada HPG gerillalar›n›n kimyasal silahla öldürülmesi, 18 Haziran’da Adana flehir merkezinde fiiar Perinçek’in sokak ortas›nda katledilmesi, 26 Haziran’da Gabar’da ç›kan çat›flmada Reflit Reflo’nun öldürülmesinin ard›ndan 13 Temmuz’da Mufl K›z›la¤aç’ta ç›kan çat›flmada 3 HPG gerillas› katledildi. Gerillalar›n cesetlerinin iflkence yap›lm›fl, kulaklar› ve bo¤azlar› kesilmiflti. Yüzleri de parçalanan cesetler morga da koyulmam›fl ve toplu flekilde gömülmüfltü. Ve bu olayda di¤erleri gibi sorgulanmadan oldu-bitti yöntemi ile uygulanm›flt›. Bu sald›r›y› protesto etmek için ‹HD ‹zmir fiubesi flube binas› önünde 23 Temmuz Cuma günü saat 17.30’da bir bas›n aç›klamas› yapt›. Dövizlerin de aç›ld›¤› eylemde ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Mustafa Rollas bas›n aç›klamas›n› okudu. Sald›r›lara de¤inen Rollas “bir yandan askeri operasyonlar›n sürdürüldü¤ü, di¤er yandan vahflet olaylar›n›n yafland›¤› bir dönemde, siyasi iktidar›n ‘demokrasi, kardefllik’ söylemleri yaflananlarla çeliflmektedir” dedi. Eylemde “‹nsanl›k onuru iflkenceyi yenecek”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Faflizme karfl› omuz omuza” vb. sloganlar da at›l›rken eyleme Partizan, ÖMP, DHP, Odak, TAHY-DER, ESP, SDP ve DEHAP da destek verdi. Eylem alk›fllarla sona erdirildi. (‹zmir)
s›n›n kitleler üzerinde belli bir umutsuzlu¤a ve özellikle silahl› mücadeleye karfl› belli bir güvensizli¤e neden oldu¤u da görülebilecek gerçekler aras›ndad›r ve en tehlikeli olan da bu durumdur. Bu yurtsever Kürt kitlesinin yürüttü¤ü mücadelenin hakl›l›¤› konusunda tereddüde düflmesi kendisini var eden radikal mücadeleye karfl› inançs›z bir duruma gelmesi ve zorla istenilen baflar›n›n elde edilemeyece¤i bilincinin beyinlere ve yüreklere yerleflmeye bafllamas›d›r. Di¤er önemli konu ise, teslimiyetçi ve tasfiyeci politikalar› elefltirirken dikkat etmemiz gereken en önemli noktalar Kürt halk›n›n ulusal demokratik talepleri u¤runa yürüttü¤ü hakl› ve meflru mücadele ile tasfiyeci çizgiyi elefltirmeyi ve mahkum etmeyi asla birbirine kar›flt›rmamakt›r. Birincisini savunmak devrimcilerin ve komünistlerin görevidir. Ve Kürt ulusunun ulusal demokratik taleplerinin de bu çerçevede ele al›n›p savunulmas› gelece¤in de¤il bugünün sorunudur. Bunu savunmak teslimiyetçili¤e ve tasfiyecili¤e karfl› net bir durufl sergilememek anlam›na gelmez. Bilakis bunlar› savunmak bu u¤urda mücadele etmek, tasfiyecili¤in gerçek niteli¤ini a盤a ç›karmaya daha çok hizmet eder. Her fleyden önce Kürt halk›yla diyalog kurulmas›n› sa¤lamay› kolaylaflt›r›r, önyarg›lar›n parçalanmas›na katk› sunar. Ve yine tasfiyecili¤e dönük elefltirilerin, asgari düzeyde bir güven ortam›n›n, bir mücadele arkadafll›¤›n›n yarat›ld›¤› ortamda daha da etkili olaca¤›n› asla göz ard› etmememiz gerekir.
Mufl merkeze ba¤l› K›z›la¤aç beldesinde korucularla HPG gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada flehit düflen 3 HPG’li, Berxwedan Ç›rav kod adl› Tahir Kaya, fierwan Delil kod isimli Murat Keserci ile Orhan kod adl› Mustafa Ali isimli gerillalar›n savc›l›k taraf›ndan otopsileri yap›ld›ktan sonra kulaklar›n›n kesildi¤i, yüzlerinin ise parçaland›¤› ö¤renildi. Mufl’un K›z›la¤aç beldesi yak›nlar›nda 13 Temmuz günü akflam saatlerinde
korucular ile HPG gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada flehit düflen üç HPG gerillas›n›n çat›flma yerinde otopsi raporlar› Mufl Cumhuriyet Savc›s› Abdülkadir Polat taraf›ndan tutuldu. Savc› raporu tuttuktan sonra HPG’lilerin cenazelerini asker ve koruculara teslim etti. fiehit düflen HPG gerillalar› Mufl Devlet Hastanesi Morgu’na kald›r›l›rken, baz› vatandafllar savc›l›¤a baflvurarak kendi çocuklar›n›n da k›rsalda bulunduklar› gerekçesiyle cesetleri görme talebinde bulundular. Baflvurular› kabul edilen vatandafllar gerillalar› teflhis etmek için Morg’a gitti. Daha sonra ‹HD Mufl fiubesi’ne baflvuran üç kifliden Ali Topçu gördüklerini flöyle aktard›. “Cesetleri teflhis etmemekle birlikte dehflet verici bir olayla karfl›laflt›k. Cesetler so¤uk depoya konmad›¤› için büyük bir kokuflma bafllam›fl. ‹ki kiflinin kulaklar› kesilmifl ve bunlar›n yüzleri tafllarla parçalanm›fl. Kula¤› kesilen bir kiflinin dudaklar› dahi kesilmiflti. Cesetler art›k tan›nmaz halde. Zaten kokudan dolay› içeride dahi duramad›k” dedi. ‹HD Mufl fiube Baflkan› Sevim Saliho¤lu ise, kendilerine yap›lan baflvurudan sonra Cumhuriyet Savc›s› Abdülkadir Polat ile görüfltüklerini, savc›n›n da olay› do¤rulad›¤›n› belirtti. (H. Merkezi)
1
9
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
Rayların altında kalan devlet ve karartılan gerçekler
48 gün önce AKP hükümetinin Baflbakan› R. Tayyip Erdo¤an taraf›ndan ilk start›n›n verilmesiyle TCDD’de h›zland›r›lm›fl trene geçilmifl oldu. 22 Temmuz günü daha öncesinden de 2 can alan h›zl› trenin ne kadar güvenli oldu¤u sorusuna Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m; “Hiç kaza olmaz diyemem, dünyan›n her yerinde, ileri ülkelerde bile tren kazalar› oluyor. Ama biz gereken önlemleri ald›k. Herkes gönül rahatl›¤›yla bu hatt› kullanabilir” dedikten yaklafl›k 4 saat sonra 234 yolcu ve 12 personelle Haydarpafla’dan Ankara’ya hareket eden tren Sakarya Pamukova’da raydan ç›k›p devrildi. Kazan›n hemen ard›ndan ölü say›s› 100’ün üzerinde denilirken ertesi günlerde yap›lan aç›klamalarda ölü say›s›n›n 36, yaral› say›s›n›n 43 oldu¤u aç›kland›. Kaza gecesi TCDD Müdür Vekili Kemal Ergüleç yapt›¤› aç›klamayla asl›nda Türkiye’de insan hayat›na verilen önemin ve egemen s›n›flar›n, yüzy›llard›r ezilen s›n›f› nas›l aldatt›klar›n›n, kand›rd›klar›n›n örne¤i oldu: “Herfley Allahtan, her yerde olabilirdi”. Kazadan sonra tüm program›n› iptal edip yaral›lar› ziyaret etme “inceli¤ini” gösteren Baflbakan hastane kap›s›nda “göz göre göre, h›zla, geliyorum diyen” h›zl› tren kazas›ndan duydu¤u üzüntüden bahsederken, kazada eflini kaybeden ac›l› bir kad›n “hani güvenliydi, kocam öldü, duy sesimi” diye feryat ederek tepkisini dile getirdi. Kazan›n ard›ndan büyük bir h›zla delillerin ortadan kald›r›lmas› çal›flmalar›na baflla-
yan yetkililer ayn› zamanda önceden de defalarca kez güvenli¤i tart›flma konusu olan tren kazas›yla ilgili “günah keçisi” olarak trenin makinistlerini gösterdi ve bir günlük gözalt›n›n ard›ndan iki makinist tutukland›. Bu tutuklamalarla beraber k›smi bir rahatlama yaratt›¤›n› düflünen yetkililer, makinistlerin avukat›n›n makinistlerin talimata uyduklar›n› ve trenin normal seyrinde, kendilerine verilen belgelere uyduklar›n› aktarmas›n›n ard›ndan sorumlu arama çal›flmalar›na devam ettiler. Ancak herkez biliyor ki kazan›n sorumlusu TC devletidir. Tren kazas›n›n alt›nda kalmas› gereken de odur. Bu olay bu sistemin teminat› olan, emperyalistlerin ufla¤› TC devletinin halk› düflünmedi¤i ve devletin halk düflman› oldu¤una sadece bir örnektir. 17 A¤ustos 1999 Marmara depreminin ard›ndan depremzedeleri bafllar›n› soktuklar› prefabrik konutlardan atmaya çal›flan, Bingöl’de yat›l› devlet okulunda Bingöl depreminin ard›ndan sa¤ ö¤renci ç›kmamas› ve bugün A¤r› Do¤ubeyaz›t’taki halktan yard›m› esirgemesi, ‹stanbul Aydos’ta, Tarsus fiahin Mahallesi’nde emekçi halk›n gecekondular›n› y›kmaya çal›flan ve ayn› zamanda milyarl›k kaçak villalara izin veren, bugün h›z limiti belli olan treni çok daha yüksek h›zda çal›flmas›n› sa¤layan ve bunu umursamayan TC devletidir. Yüzlerce örnek verilebilir TC’nin halk düflmal›¤›na. Ancak göz göre göre meydana gelen kazadan tüm halk›n ç›karaca¤› sonuç ortak olmal›d›r. TC’nin yapt›¤› hiçbir yenili¤in halk›n ç›kar›na olmad›¤›, aksine her “demok-
ratiklefliyoruz” söylemlerinin emekçi halka zulüm olarak dönece¤idir. Emekçi halk›, insan› düflünen, insan için olan bir sistemi yaratmak için dostunun, düflman›n›n ay›rd›na varmal› ve “c›l›z” tepkilerini büyütmek için örgütlü mücadele saflar›nda birleflmelidir. Tren kazas›yla ilgili, h›zl› tren gündeme geldi¤i günden beri bas›n aç›klamalar› yapan, yetkilileri uyaran BTS (Birleflik Tafl›mac›l›k Sendikas›) Genel Baflkan› Fehmi Kutan’›n görüfllerini ald›k. Fehmi Kutan: Gündeme getirilen h›zland›r›lm›fl tren projesinin devreye girmesiyle önlemlerin sürekli kontrol alt›nda tutulmas› gerekiyordu. ‹tirazlar›m›z› ilettik ve gerekli önlemler yap›lmazsa bir kazan›n itirazlar› kaç›n›lmaz oldu¤unu belirttik. Hükümet yaflananlar karfl›s›nda epeyce zor durumda kald›. fiimdi bunun bir yere sapt›r›lmas› gerekiyordu. Bu yüzden de h›z tart›flmalar› öne ç›kar›ld›. Ben de tren kullanan bir insan›m, konunun h›za s›k›flt›r›lmas› as›l sorunu baflka yere havale edelim mant›¤›d›r. Sadece h›z yapt›k diye tren devrilmez. Bunun örnekleri çoktur. 30-40 km azami h›z›n oldu¤u bir bölgede tren 150 km h›za ulafl›r ve devrilmeyebilir. Ama iyi biliyoruz ki ayn› bölgede 10 km h›z yapan tren devrilebilmektedir. Tren seferleri Ocak ay›nda bafllayacakt›, deneme seferleri çok kötü sonuçlar verdi, ertelemek zorunda kald›lar. Çal›flmalar yap›ld› sonra sefere bafllad›lar. Raylar döflenirken s›cakl›¤›n 200C’nin üzerinde oldu¤u dönemler seçilir çünkü raylarda genleflme olay› vard›r. K›fl aylar›nda çal›flma yap›ld›. Yaz›n s›cakl›klar art›nca raylarda genleflme bafllad›. Kontrol de yap›lmad›. Üzerinde seyreden tren h›z› fazlaysa raylar›n bunu karfl›lamas› mümkün de¤il. H›zl› tren sefere konulmadan önce de demiryollar›nda saatte yap›lacak h›za iliflkin formülle oynand›. Avrupa standartlar›nda altyap›ya sahipmifliz gibi bir model uygulanmaya çal›fl›ld›. Yine yolun geometrisi uygun de¤ildi. Altyap› dolgu malzemesi yeterli de¤ildi. Bunlar›n hiçbiri yap›lmad› ve bu kaza meydana geldi. Trende kontrol saati dedi¤imiz kara kutu vard›r. Buradan h›z ile ilgili bilgi edinilebilir. Hükümet buradan hareketle yaflananlar›n üstünü kapat›p suçu iki makinisti üstüne y›km›flt›r. Sendikam›z›n avukat› makinistlerin tutuldu¤u cezaevine gitmifltir. Delil olay›nda flöyle bir mant›k var: Mutlaka
bir sorumlusu vard›r. Ço¤unlukla katar›n üzerindeki insanlard›r. Makinistlerde oldu¤u gibi. Dolay›s›yla kaza oldu¤unda kabaca kontrol edilir. Bozulan raylar kesilir, yenileri tak›l›r ve olay kapan›r. Kamuoyunun % 70’i demiryollar›n› s›cak karfl›lamakt›r. Ancak yeterli duyarl›l›¤› gösterememektedir. Bundan sonra, umar›z böyle istemedi¤imiz bir sonuçla karfl›laflmay›z. Zihniyet de¤iflmedi¤i sürece böyle olaylar da devam edecektir. Tafl›mac›l›k altyap›s›n›n bilimsel veriler do¤rultusunda yeniden düzenlenmesi gerekiyor. (Ankara)
MALTEPE’DE ‹fiKENCE B‹TM‹YOR Maltepe Polis Karakolu emekçiler üzerinde terör estiriyor. Bu sald›r› halkas›na en son eklenen Gülsuyu/Maltepe’de oturan ‹smail Sürer (56) adl› kifli oldu. Yaflam›n› pet flifle toplayarak sürdüren Sürer, 21 Temmuz 2004 günü saat 06:30 s›ralar›nda tan›mad›¤› bir kifli taraf›ndan döner b›ça¤›yla sald›r›ya u¤ram›fl, Sürer’in arkadafllar› taraf›ndan 4 kez karakola haber verilmesine karfl›n karakoldan kimse olay yerine gitmemifltir. Sonras›nda kendisi flikayet için gitti¤i Maltepe Polis Karakolu’nda küfre, hakarete ve dayakl› iflkenceye maruz kalarak karakoldan kovulmufltur. Bunun üzerine gazetemizi ziyaret eden Sürer bafl›ndan geçenleri anlatt›. Ömrü boyunca karakola gitmedi¤ini, hiçbir sicilinin olmad›¤›n› anlatan Sürer; vergilerini vererek yaflatt›klar› devletin kendilerine iflkence ve zulüm olarak geri döndü¤ünü ifade ederek devletin mafya ve çetelere çal›flt›¤›n›, Çak›c›’n›n M‹T pasaportuyla u¤urland›¤›n› belirterek art›k halk›n uyanmas› gerekti¤ini vurgulad›. Kendi hakk›ndaki gerekli bütün giriflimleri yapt›¤›n›, suçlular›n cezaland›r›lmas› için çaba harcayaca¤›n› belirten Sürer Adli T›p Kurumu’ndan ald›¤› 3 günlük ifl görmez raporuyla savc›l›¤a suç duyurusunda bulundu. (Kartal)
Aydos halk› AKP’yi protesto etti
Pendik ilçesinin Aydos Mahallesi halk› günlerdir kurduklar› barikatlarla, belediye taraf›ndan ç›kar›lan y›k›m karar›na karfl›
evlerini koruman›n çabas› içinde. Her seçim döneminde oy avc›l›¤›na ç›kan düzen partileri, seçimler bittikten sonra verdikleri
tüm vaatleri unutarak halka zulmetmeye devam ediyorlar. Aydos halk› bu y›k›m karar›na karfl› ilk gün barikatlar kurarak direnip, evlerini bafllar›na y›kmak isteyenleri geri püskürttükten sonra, bütün mahalle halk›n› bu mücadelelerine katmak için seferber oldular. Mahallede sokak sokak dolaflarak, toplant›lar yaparak, bildiriler da¤›tarak halk› kendilerini direkt ilgilendiren bu soruna duyarl› olmaya ça¤›rd›lar. Aydos halk› son olarak 13 Temmuz 2004 Sal› günü Pendik AKP binas› önüne gelerek bas›n aç›klamas› yapt›. Saat 13:00’de biraraya gelen mahalle halk›; “Evlerimizi Y›kt›rmayaca¤›z” Aydos Halk› imzal› bir pankart açarak; “Direne direne kazanaca¤›z”, “Evlerimizi y›kt›rmayaca¤›z”, “AKP’nin tüccar› kaça satt›n bu halk›”, “Hakl›y›z kazanaca¤›z” slo-
ganlar› ve ayn› içerikte dövizleriyle AKP önüne gelerek burada bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yap›lan bas›n aç›klamas›nda flöyle denildi; “Biz Aydoslular, Filistinlilerin evlerine katil fiaron’un buldozerlerle y›k›p girdi¤ini, Irakl›lar›n evlerine ABD askerlerinin kap›lar› k›r›p, insanlara nas›l iflkence ettiklerini görmüfltük. fiimdi bütün s›cakl›¤›yla buldozerlerin evlerimize nas›l yaklaflt›¤›n› görüyoruz. Filistinlilere, intihar komandolar› dediler, Irakl›lara kimyasal silah depolar› dediler. Aydoslulara ‘görüntü kirlili¤i’ deniyor. fiimdi bizi bu ad alt›nda ortadan kald›rmak istiyorlar... Aydos’a yap›lan bu sald›r›da yer alan AK Partili belediye ve bütün kurumlar› k›n›yoruz” denildi. Grup daha sonra toplu bir flekilde mahallelerine geri döndü. Bas›n aç›klamas› yap›lan yerde yo¤un önlem al›nd›¤› ve yüzlerce polisin y›¤›ld›¤› dikkat çekti. (Kartal)
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
TUYAB’dan Eylem KANDIRA F T‹P‹ ÖNÜNDE PROTESTO 19 Aral›k 2000 tarihinde 20 hapishanede gerçeklefltirilen “Hayata Dönüfl” katliam›yla 28 devrimci tutsak katledilmifl, yaralanan ve sa¤ kalanlar ise F Tiplerine konulmufltu. Katliam öncesinde ve sonras›nda direnifller devam ederken, bugün itibar›yla F Tiplerine ve tecrite karfl› verilen mücadelede 100’ü aflk›n devrimci flehit düfltü, yüzlercesi de sakat kald›. Tüm insanl›k d›fl› uygulamalar›na, iflkencelerine,
katliamlar›na ra¤men devrimci tutsaklar› teslim alamayan devlet, daha çok 12 Eylül AFC’siyle hat›rlanan Tek Tip Elbise, Zorunlu Çal›flma vb. uygulamalar› dayatarak tutsaklar› sindirmeye çal›fl›yor. Ancak gerek tutsak yak›nlar› gerekse DKÖ’ler cephesinden sesler yükseliyor. “Ceza ‹nfaz Yasas›” olarak adland›r›lan yasa, devletin “teröristleri ›slah etmek” ve “topluma yeniden kazand›rmak” için uzat›lan bir “zeytin dal›” gibi gösterilmeye çal›fl›l›yor. Tek tip elbise giydirilmesi ve zorunlu çal›flman›n yan›s›ra yat›fl-kalk›fl saatlerinin askeri disiplinle uygulanmas›, yeme¤in toplu al›nmas›ndan say›m›n k›flla düzeninde verilmesi ve susman›n bile suç say›lmas› gibi insanl›k d›fl› muameleleri de beraberinde getirdi¤i pek çok yerde ifade edilerek kamuoyuna bu yasa tasar›s›na karfl› ç›k›lmas› ve tecritin kald›r›lmas› için yap›lan eylemlere omuz verilmesi ça¤r›s›nda bulunuluyor. 21 Temmuz 2004 tarihinde Kand›ra 1 No’lu F Tipi önünde TUYAB’l› Aileler tecrite ve ceza infaz yasas›na izin vermemek için bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. “Tek Tip
1
10
Elbiseye Hay›r” yaz›l› önlükler giyen aileler “Tecriti kald›r›n, ölümleri durdurun”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Öldürenler ödüllendiriliyor”, “‹nfaz Yasa Tasar›s› geri çekilsin” vb. dövizler tafl›yarak “Tecrit ve ‹nfaz Yasas›’na izin vermeyece¤iz/TUYAB’l› aileler” pankart›n› açt›lar. Askeriyenin Hapishane önünde yolun kapat›ld›¤› gerekçesiyle izin vermedi¤i ba-
Tecrit Koflullar›nda Bask›lar H›z Kesmiyor
F Tipi Sald›r›lar Art›yor Odak ve Genç Direnifl Dergilerinin Yaz›iflleri Müdürü Erol Zavar 14 O c a k 2000 tarihinde üzerine at›l› suçtan dolay› gözalt›na al›nm›fl, üç gün olan gözalt› süresinde raporlara yans›mayan malum sebeplerden iki kez hastaneye kald›r›lm›flt›r. 1 y›ll›k dava sürecinden sonra 2001 y›l›nda Ankara 2 No’lu DGM taraf›ndan müebbet a¤›r hapis cezas› verilerek Edirne F Tipi Hapishanesi’ne yerlefltirilmifltir. Zavar 1999 y›l› Haziran ay›nda Ankara SSK ‹htisas Hastanesi’nde mesane kanseri teflhisi konarak ameliyat edilmifl ve kendisine düzenli kontrollerden geçmesi, iyi beslenmesi ve tedavisini hiç aksatmadan sürdürmesi söylenerek taburcu edilmifltir. Zavar hapishanedeyken tedavisi aksat›lm›flt›r. Hastanedeyken ayaklar› zincirlenmifl; doktorlarla tek görüfltürülmeyerek her kontrol için yan›na gardiyan ve asker verilmifl; arama bahanesiyle sürekli insanl›k d›fl› muameleler görmüfl; ›fl›ks›z, havaland›rmas›z sevk araçlar›nda sürekli saatlerce bekletilmifl, beslenme koflullar› ise yerine getirilmemifltir. ‹flte tüm bunlardan sonra Erol Zavar bugün tek bafl›na hareket bile edemeyecek bir flekilde, hücre arkadafllar›n›n yard›m›na muhtaç hale gelmifltir. Tekirda¤ Devlet Hastanesi’nde gerekli cihaz ve personel olmas›na ra¤men kontrolleri ya-
s›n aç›klamas› yolun karfl›s›nda yap›ld›. TUYAB ad›na metni okuyan Meltem Kuruhan, tutsaklar›n d›flar›yla ba¤›n› tamamen keserek tecriti derinlefltirmeyi hedefleyen bu yasa tasar›s›n›n henüz yasalaflmam›fl olsa da uygulamalar›n›n hissedilmeye baflland›¤›n› ifade etti. Yasan›n gündeme gelmesiyle ailelere dönük sald›r›lar›n da artt›¤›na dikkat çeken Kuruhan, bunlar›n yan›s›ra bayan ziyaretçilerin askerler taraf›ndan aranmaya bafllanmas›n›n bu yasadan ba¤›ms›z olmad›¤›n› ve tutsaklara yönelik mahkemeye gidifl-gelifllerde uygulanan iflkenceler, ringlere kamera yerlefltirilmesi, hastane sevklerinin geciktirilmesi vb. sorunlar›n sürdü¤ünü belirtti. Kuruhan aç›klamas›n›n sonunda “Tüm kamuoyunu Yeni Ceza ‹nfaz Yasas›’na karfl› duyarl› olmaya, yeni ölümlerin yaflanmamas› için biz tutsak yak›nlar›n›n yan›nda sesimize ses katmaya ça¤›r›yoruz” dedi. Aileler “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, K›r›klar 1 No’lu F Tipi Hapishane“Tek tip elbiseye hay›r”, “‹nfaz yasas›na hay›r”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” si’nden 8 Temmuz’da tahliye olan Mehsloganlar›n› tarak aç›klamay› bitirdi. met Yarar, hapishanede kendilerine ma(‹stanbul) zotlu yemekler verildi¤ini söyledi. ‹HD Yöneticisi Necla fiengül de hapishanede mazotlu yemek verildi¤i yönünde kendiREMZ‹ AYDIN ‹Ç‹N ‹HD’DE BASIN AÇIKLAMASI lerine baflka baflvurular oldu¤unu belirterek, “Yapt›¤›m›z giriflimlere ra¤men O¤lu Remzi Ayd›n’›n 1 y›l› aflk›n nin her geçen gün biraz daha eridi¤ikoflullar hala düzeltilmifl de¤il” dedi. bir süredir Ölüm Orucu’nu sürdürdü- ni belirten Serdar, haz›rlanan Yeni Tutsaklar›n yaflam alanlar›n›n gide¤ünü belirten Tayibe Ayd›n, Bay- Ceza ‹nfaz Yasas›’yla bu bask›lar›n rek daralt›ld›¤›n› belirten Yarar, “Son rampafla Hapishanesi’nde bulunan daha da artaca¤›n› dile getirdi. Sözü günlerde geliflen süreçle birlikte hapishao¤lunun tedaviyi kabul etmedi¤i tak- alan anne Ayd›n ise 2 gün önce ziyanede bulunan tutsaklara yönelik bask›latirde F Tipi Hapishaneye gönderil- ret etti¤i o¤lunun sa¤l›¤›n›n çok kötü r›n giderek daha da artt›¤›n›, en ufak bir mekle tehdit edildi¤ini söyledi. Ölüm oldu¤unu belirtti. O¤lunun tedaviyi hareketin dahi cezalarla yan›tlanmaya Orucunun 385. gününde olan ve ha- kabul etmesi kofluluyla Bayrampafla çal›fl›ld›¤›n›” belirterek duyarl›l›k ça¤r›s› len Bayrampafla Hapishanesi’nde bu- Hapishanesi’ne getirilece¤ini, kabul yapt›. Tutsaklar›n sosyal aktivitelerinin lunan Remzi Ayd›n için 14 Temmuz etmemesi durumunda Tekirda¤ F Tide çok s›n›rl› oldu¤unu ifade eden Yarar, 2004 tarihinde ‹HD ‹stanbul fiube- pi Hapishanesi’ne geri gönderilece¤ikendilerine verilen sürelerin sosyal aktisi’nde bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. ni belirten anne Ayd›n, “O¤lumun teviteler için çok yetersiz oldu¤unu kayAç›klamaya Remzi Ayd›n’›n annesi daviyi kabul etmesi için beni de tehdetti. Sosyal aktivitelere bile askeri düTayibe Ayd›n, Sakine Sürücü ve Ye- dit ettiler. O¤lumun ald›¤› kararlara zende gittiklerini belirten Yarar, “Sosyal ni Evrede Mücadele Birli¤i üyesi Ve- sayg› duyar›m. Onun do¤ru kararlar aktivite için ça¤r›ld›¤›n›zda 1 dakika fa Serdar kat›ld›. Ayd›n’›n bütün ald›¤›na inan›r ve sonuna kadar keniçinde haz›r olup ç›kman›z gerek. Aksi bask›lara ra¤men 1 y›l› aflk›n süredir disini desteklerim” dedi. halde kesinlikle götürülmüyorsunuz. Ay(H. Merkezi) Ölüm Orucunda oldu¤unu ve bedenir›ca her girifl ç›k›fllarda asker gibi haz›r
p›lmam›fl, ancak durumu kötüleflince Edirne Trakya Üniversitesi T›p Fakültesine kald›r›larak ve önceden de konulan mesane kanseri dolay›s›yla ameliyat edilmifltir. Halbuki 27 Ocak 2004’te hastaneye götürülen Zavar için hapishane yönetimi kontrollerin düzenli yap›ld›¤›n› söylerken her teknik gereç ve kadroya sahip Tekirda¤ Devlet Hastanesi 20 Ocak 2004 tarihli kontrolde Zavar’a sa¤l›kl› teflhisi koymufltu. ‹drar›ndan sürekli kan gelen, a¤r› ve sanc›lar›ndan hareket edemez halde olan ve hapishane revirine günde iki kez ç›k›p sürekli a¤r› kesiciler verilen Zavar’a sa¤l›kl› raporu verilmesinin üzerinden bir hafta geçtikten sonra acil bir ameliyat geçirmifltir. Zavar a¤r› ve sanc›lar› devam etti¤i ve eski koflullar› tekrarland›¤›ndan (yar› yatalak bir halde arkadafllar›n›n deste¤i ile yaflad›¤›ndan) 9 Haziran 2004 tarihinde üçüncü kez ameliyat olmufltur. Zavar halen Adli T›p Kurumu’nun karar›yla Trakya Üniversitesi T›p Fakültesi Hastanesi’nin tutuklu ko¤uflunda hücreden fark› olmayan, hastanenin bodrum kat›nda rutubetli ve havas›z bir odada tutulmaktad›r. Devlet Bakanlar›n›n ve Baflbakanlar›n tüm sözlerine karfl›l›k tecritin ölüm oldu¤unu gösteren bu gerçekli¤e karfl› Odak dergisi çal›flanlar› ve okurlar› “Erol Zavar’a Özgürlük” kampanyas› bafllatt› ve Erol Zavar’›n özgürlü¤ü için imza topluyorlar. Yaz›l› bir aç›klama yapan Odak dergisi Zavar’›n durumunu anlatarak “Her gün yaln›zca tecritte oldu¤unu bildi¤imiz ve ad›ndan, halinden bile net haberler alamad›klar›m›z için bir imza...” diyerek herkesi tutsaklar› sahiplenmeye ça¤›rd›. (H. Merkezi)
Tutsaklara Mazotlu Yemek olda durmam›z isteniyor. Yani tamamen askeri bir zihniyet ile birlikte bask›ya ve zora dayal› disiplin anlay›fl›n› oturtmaya çal›fl›yorlar” diye konufltu. Yemeklerine de mazot kondu¤unu dile getiren Yarar, “Bir ara yemeklerimiz mazotlu geliyordu. Biz de flafl›rm›flt›k. Tabii yiyemiyorduk. Bunun üzerine flikayette bulunduk ve kestiler. Ayr›ca gelen yemekler bizde çeflitli rahats›zl›klar oluflturuyordu. Yemek yedikten sonra kalkmak istemiyoruz, az yememize ra¤men fliflkinlik yap›yor” dedi. Hapishanelerde yaflanan sorunlarla ilgili olarak kendilerine ciddi boyutlara varan baflvurular›n yap›ld›¤›na dikkat çeken ‹HD Yöneticisi Necla fiengül, “‹HD’ye son dönemde hapishanelerden ç›kan kiflilerin yo¤un bir baflvurusu söz konusu. Özellikle Buca K›r›klar 1 ve 2 No’lu F Tipi Hapishanelerinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin buralarda uygulanan bask›lar yüzünden çok ciddi s›k›nt›lar yaflad›klar›n› ve yaflamdan soyutland›¤› yönünde baflvurular var” dedi. (H. Merkezi)
11
1
‹HD 18 Yafl›nda
‹nsan Haklar› Derne¤i 17 Temmuz Cumartesi günü 18. yafl›n› Sultanahmet Park›’nda yapt›¤› foto¤raf sergisi ve müzik dinletisiyle kutlad›. Sultanahmet Park›’nda ‹HD olarak kat›ld›klar› eylemlerin resimlerinin de bulundu¤u bir sergi açan ‹HD üyeleri, saat 13:00’de bir bas›n aç›klamas› yaparak yaflad›klar›n› anlatt›lar. “Rejimin hak ihlallerine karfl› ç›karken ço¤u zaman kendimiz de ihlallere maruz kald›k” fleklinde bafllayan konuflmalarda ayr›ca 18 y›ll›k tarih içinde 13 yönetici ve üyelerini “faili belli” cinayetlerde yitirdiklerini, üyelerinin birço¤u hakk›nda yüzlerce dava aç›ld›¤›n›, hapishanelerde yatt›klar›n› be-
lirten ‹HD’liler “Ancak bugün ‹nsan Haklar› konusunda söylediklerimizin birçok kesimin ortak talebi oldu¤unu görüyor ve emeklerimizin, mücadelemizin bofla gitmedi¤ini görmenin mutlulu¤unu yafl›yoruz” dediler. ‹HD’nin bas›n metninden sonra konuflan Gülflah Ta¤aç “Bu derwwne¤i sadece size de¤il herkes için kurduk; çünkü herkesin ihtiyac› var. ‹nanarak, severek kurduk derne¤imizi, bugüne kadar getirdik. Art›k ömrümüz oldu¤u kadar da ‹HD’nin savunucusu olaca¤›z” dedi. Ard›ndan konuflan Güzel fiahin “Bana y›llar oldu gibi geliyor; çünkü biz Metris zindanlar›n› bile yaflad›k. Nerede ezilen varsa biz ordayd›k. Ve flimdi insan haklar›n› her yerde yükseltmek amac›m›z. Sayg›yla emek verene ve sayg› duyanlara ben de sayg›yla e¤iliyorum. ‹nsan haklar› ayr›m yapm›yor; ezilenin dini, dili yok; herkes ezilebilir. Biz sadece kendi çocuklar›m›z için burada de¤iliz; bizim çocuklar›m›z zindanlardan, iflkencehanelerden, zulümden, bask›dan geçti. Yine nerde zulüm var-
Ayd›n Gençlik Derne¤i’ne sald›r› 15 Temmuz 2004 tarihinde Ayd›n Gençlik Derne¤i önüne y›¤›nak yapan polis, Dernek’ten ç›kan 5 kifliye sald›rd› ve döverek gözalt›na ald›. Dernekten ç›kan ‹zmir TAYAD’l› Sezgin Zengin, ‹zmir Ekmek ve Adalet muhabiri Gülflah Mersin, Manisa Gençlik Derne¤i Baflkan› Cihan Aras, Ayd›n Gençlik Derne¤i Baflkan› Fatih Gökhan Arslan ve Bar›fl Aras gözalt›na al›nd›lar. Gözalt›na al›n›rken polisin sald›r›s› sonucu a¤›r yaralanan Sezgin Zengin haf›za kayb› yaflad›. Zengin, Ayd›n Devlet Hastanesi’ne kald›r›l›rken gözalt›na al›nanlar psikolojik ve fiziki iflkenceye maruz kald›lar. Zengin Adl› T›p’tan 7 gün ifl göremez raporu al›rken Gülflah Mersin’in vücudunda darp izleri olufltu. Gözalt›na al›nanlar 16 Temmuz 2004 tarihinde ç›kar›ld›klar› mahkemece tutuklan›p Ayd›n Kapal› E Tipi Hapishanesi’ne konuldular. Sald›r›lar protesto edildi Yaflanan bu sald›r›y› protesto eden Haklar ve Özgürlükler Cephesi-HÖC, 19 Temmuz 2004 tarihinde Konak Sümerbank önünde saat 17:00’de bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Yo¤un polis ablukas›n›n oldu¤u eylemde bas›n metnini HÖC ad›na Cafer Göylüsün okudu. Göylüsün, yaflanan sald›r›n›n bir komplo oldu¤unu, komplonun hapishaneler boyutuyla da sürdü¤ünü belirterek, “Buradan tekrar hayk›r›yoruz; hiç kimsenin gücü bizi ba¤›ms›zl›k ve demokrasi mücadelemizden vazgeçiremedi ve geçiremeyecektir” dedi. (‹zmir)
sa biz insan haklar›n› savunmak için orday›z. Kan›m›n son damlas›na kadar da böyle olacak” dedi. Ayn› sözleri destekledi¤ini söyleyen Selvi Gülmez “...ben k›z›m›n durumu için o kadar koflufltururken bizim için durumunu ö¤renen ‹HD oldu. O zor günlerde her türlü hukuksal deste¤i verdi. ‹HD’nin bu mücadelesini tan›mal› ve destek vermeli” dedi. Bas›n aç›klamas›ndan sonra Rojin ve ‹lkay Akkaya gelenlere türküleriyle dinleti verdiler. Bugüne kadar ‹HD ile beraber verdikleri demokratik hak taleplerini anlatt›lar. ‹HD’nin düzenledi¤i etkinlik halaylarla sona erdi. (‹stanbul) ‹HD ‹zmir fiubesi, ‹HD’nin 18 yafl›na girmesi üzerine Kemeralt› Girifli’nde 17 Temmuz günü saat 12:30’da bir aç›klama yapt›. Aç›klamay› ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Mustafa Rollas yapt›. Rollas; hapishaneler sorunu, Kürt sorunu, iflkence, bask›lar vb. sorunlara de¤inerek ‹HD’nin 18 y›ld›r buna karfl› mücadele etti¤ini, bu mücadelenin sürece¤ini söyledi. ‹HD’liler “Kay›plar bulunsun”, “Susma sustukça s›ra sana gelecek” vb. sloganlar›n yaz›l› oldu¤u önlükler de giyerken aç›klama alk›fllarla bitirildi. Ard›ndan ‹HD’liler Kemeralt›’nda ‹HD’yi anlatan, nelere karfl› mücadele etti¤ini belirten bildirileri halka da¤›tt›. (‹zmir)
‹ÖG’den iflkence raporu; ‹flkenceler sürüyor ‹zmir Barosu bünyesinde faaliyetini sürdüren ‹ÖG (‹flkenceyi Önleme Grubu) 15 Temmuz günü saat 11:00’de bürolar›nda yapt›klar› bas›n toplant›s›yla 2002 ve 2003 y›l›nda yaflanan iflkence vakalar›n› “Çal›flma Raporu” ad›yla bas›na ve kamuoyuna sundu. Toplant›da ilk sözü ‹zmir Baro Baflkan› Av. Bahattin Özcan Acar ald›. Acar yap›lan tüm anlaflmalara ra¤men iflkencenin sürdü¤ünü belirterek “Ülkemiz için uluslararas› düzeyde utanç kayna¤› olan iflkencenin önlenmesi için sözle yetinmek, bu insanl›k suçu ile toplum olarak hukuksal olanaklarla mücadele etmemek ay›ba ortak olmakt›r” dedi. Acar’›n ard›ndan söz alan ‹ÖG üyesi Av. Mehmet Sami Akdöl haz›rlanan raporu bas›na okudu. Raporda ‹ÖG tan›t›l›rken, faaliyetlerine, ifllevine ve amaçlar›na da de¤inildi. Raporda öne ç›kan noktalar› özetlersek; -Gruba 229’u dosya olmak üzere toplam 423 baflvuru yap›ld›. -Bunlar›n yüzde 13’ü (55 kifli) kad›n, yüzde 87’si (368 kifli) erkek. -Baflvuran 109 kifli (yüzde 26) 18 yafl›n alt›nda, 314 kifli ise 18 yafl›n üstünde. -333 baflvurunun yüzde 73’ü adli (212 kifli), yüzde 27’si siyasi (91 kifli). -423 kifliden 324 kiflinin gözalt› ifllemi yap›l›rken, 99 kiflinin ifllemleri yap›lmad›. ‹flkence ve kötü muamelenin say›lar›na göre da¤›l›m› ise flöyle -355 kifli kaba dayak, 323 kifli afla¤›lama, 170 kifli tehdit, 103 kifli sa¤l›ks›z koflullara iliflkin flikayetçi olurken iflkence türleri de¤iflik flekillerde yans›yor. Bunlar aras›nda zorla soyma, cinsel taciz, tecavüz, elektrik verme, ölümle tehdit, falaka, ask›, saç sakal yolma gibi iflkence metodlar› var. Raporda bunlar›n yan›s›ra iflkenceyle ilgili haber küpürleri de verildi. (‹zmir)
30 Temmuz-12 Ağustos 2004 ‹HD ‹zmir fiubesi 19 Temmuz 2004 tarihinde yapt›¤› yaz›l› bir aç›klama ile F Tipi Hapishanelerdeki sald›r›lar› kamuoyuna sundu. Bergama Hapishanesi’nden K›r›klar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi’ne sevk edilen ve buradan k›sa bir süre önce tahliye olan H.D, H.B ve M.Y F Tipi Hapishanelerdeki bask›lar› anlatt›lar. Bu sald›r›lar› raporlaflt›ran ‹HD’nin raporunda birçok sald›r› görülüyor. Sald›r›lar›n bafll›calar› flöyle; -F Tipi giriflinde askerler taraf›ndan soyundurulan tutsaklar iç çamafl›rlar›na kadar aranmak isteniyor. -Giriflte tutsaklar, askerler taraf›ndan “dinin ne?” vb. sorularla sorgulan›yorlar. -F Tipi’ne sevkedilen tutsaklar 1 gün tecrit denilen ve havaland›rmas› olmayan hücrelerde tutuluyor. -Sevk edilirken yanlar›na eflyalar›n› almas›na izin verilmiyor. -Tutsaklara 3’ten fazla kitap verilmiyor. -Tutsaklara disiplin yönetmeli¤i kitab› veriliyor. Ve bu kitapta “suçun” durumuna göre disiplin cezas› veriliyor. -Her ihtiyaç için dilekçe yaz›lmas› gerekiyor. -Kantin ihtiyaçlar› için haftada sadece bir kere dilekçe verilebiliyor. -Elbiseler tutsaklara say›l› veriliyor. -Verilen yemekler az, piflmemifl ve kalitesiz oluyor. -Her ihtiyaç kantinden karfl›lan›yor. Hapishaneler ticarethaneye dönüfltürülmüfl durumda. -Herfley dilekçeyle bildirildi¤i için, haftada ortalama 20 dilekçe veriliyor. -Ziyaretler 1 saat sürüyor. 5-10 dakikal›k gecikmeler ziyaret saatinden kesiliyor. -Ziyaretçi ve savc›yla görüflmelerde gardiyanlar da bulunuyor. -Kifliye yatan paralar hesaba yat›yor, tutsaklara verilmiyor. -‹ki haftada bir arama yap›l›yor ve herfley da¤›t›l›yor. -Sosyal faaliyete kat›lan tutsaklara askeri disiplin dayat›l›yor. -Doktora ç›kmak için dilekçe veriliyor. -Gazeteler tutsaklara verilmiyor. -Hapishanede hasta tutuklular bulunuyor ve tedavileri engelleniyor. -Tutsaklar tahliye olduklar›nda TV ve buzdolaplar›n› di¤er arkadafllar›na b›rakam›yorlar. -Herfleye disiplin cezas› veriliyor. -‹ki disiplin cezas› alana hücre cezas› verilece¤i söyleniyor. -Yeni yasa ç›k›nca tutsaklara çal›flma dayat›laca¤› söyleniyor. Bu sald›r›lar yaflananlardan sadece baz›lar›. Bunlar gibi birçok sald›r› var tutsaklar üzerinde. Ayr›ca hasta olan Yücel Genç, Osman Atabey, Ahmet Mustafa, Abdo fieyho, Tahir Ezgi ve Sad›k Ertan isimli tutsaklar›n sa¤l›k durumlar› iyi de¤il. Tutsaklar›n tedavileri hapishane idaresi taraf›ndan engelleniyor. (‹zmir)
Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde bulunan Salih Sevinel yaflam›n› yitirdi Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde tutulan Salih Sevinel, geçirdi¤i kalp krizi sonucu yaflam›n› yitirdi. TAYAD’l› aileler taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamaya göre, 2 y›ld›r Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde kalan Salih Sevinel (38) 20 Temmuz gecesi geçirdi¤i kalp krizi sonucu hayat›n› kaybetti. Aç›klamada, 3 çocuk babas› oldu¤u belirtilen Salih Sevinel’in, belli bir rahats›zl›¤›n›n, kronik bir hastal›¤›n›n olmad›¤› kaydedildi. Salih Sevinel’in tecrit koflullar›nda mücadele verdi¤inin kaydedildi¤i aç›klamada, “Bugüne kadar tecrite karfl› direniflte yaflam›n› yitirenler gibi, siyasi iktidar›n tecrit politikas› yüzünden ölmüfltür” denildi. (H. Merkezi)
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
1
12
Halklar›n katili NATO’nun ‹stanbul Bilançosu 28-29 Haziran tarihlerinde yap›lan NATO Zirvesi protestolar› s›ras›nda polis azg›nca sald›rm›fl ve birçok kifliyi yaralam›fl, gözalt›na alm›flt›. NATO Karfl›t› Avukatlar haz›rlad›klar› bir aç›klama ile hem bu sald›r›y› k›nad›lar hem de yaral›lar›n listesini bas›na sundular. 16 Temmuz Cuma günü ‹stanbul Tabipler Odas›nda düzenlenen bas›n aç›klamas›na NATO Karfl›t› Avukatlar ad›na Av. Can Atalay, sald›r›larda yaralanan e¤itim emekçisi Ali Günefl ve bir fabrikada iflçi olarak çal›flan Serdar Güler konuflmac› olarak kat›ld›. Can Atalay konuflmas›na NATO’nun niteli¤ini anlatarak ve bugüne kadar görev ald›¤› her ülkede kad›n, uyuflturucu, silah ticaretini ve iflkenceleri yayg›nlaflt›rd›¤›n› belirterek bafllad›. Atalay “helikopterlerden mahallelerin üzerine bir bütün olarak gaz s›k›ld›¤›n› gördük. Küçük mekanlarda
ölüme sebep olaca¤› halde gaz bombas› at›ld›¤›n› ve bayan göstericilere cinsel taciz mi yoksa ›rza tasavvif mi oldu¤una halen karar veremedi¤imiz sald›r›lar oldu” dedi. Sonras›nda konuflmay› Ali Günefl devam ettirdi. Konuflma öncesinde Taksim’deki eylemlerde göstericilere hiçbir uyar› yap›lmadan sald›ran polislerin kendi hukuklar›yla çak›flan durumu yerine Bayan Bush’un topuklu ayakkab›lar›ndan bahseden burjuva medyaya, bu toplumdan fazlas›yla kopuk insanl›k d›fl› davran›fllar›ndan dolay› teflekkür etti¤ini söyleyerek
Castleblair iflçisi direnifle devam ediyor
K›sa bir zaman öncesine kadar Marks&Spencer firmas›na mal üretilen Castleblair fabrikas›nda iflçiler örgütlenmeye bafllam›fl ve bunun üzerine patronun esnek çal›flma ve performansa göre maafl dayatmas›n› geri püskürtmüfllerdi. Castleblair iflçisi daha sonradan örgütlenerek D‹SK Tekstil Sendikas›’na üye oldu. Ancak bu sessiz durum çok daha de¤iflik bir sesle bozuldu. Yaklafl›k bir ay önce patron sendikalaflmay› sa¤layan devrimci iflçileri iflten ç›kararak sonras›ndan sendikayla oturup Toplu ‹fl Sözleflmesini imzalad› ve de sendika bu duruma düflen iflçilere sahip ç›kmad›. 15 Temmuz günü D‹SK Tekstil’in önünde bir araya gelen ve iflten ç›kar›ld›klar›ndan beri fabrikan›n önüne kamp kuran iflçiler saat 12:00’de bas›n aç›klamas› düzenledi. ‹flçiler ad›na aç›klama yapan ve at›lan iflçilerden biri olan Saime Örs keyfi bir flekilde iflten ç›kar›ld›klar›n› ancak 15 gündür üyesi olduklar› ve ilk iflten ç›kar›lmalar s›ras›nda da kendilerine sendika ad›na Genel Sekreter Muharrem K›l›ç ve sendikan›n baflkan› ve D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi taraf›ndan namus sözü verildi¤ini fakat hiçbir icraatlar›n›n olmad›¤›n› kaydetti.
‹flçilerle ilk günlerde fabrika toplant›lar› al›nd›¤›n› ve bu toplant›da konuflarak T‹S için iflçilerin taleplerini söyleyen iflçilerin at›ld›¤›n› ve bir sonraki gün ise iflçilerin 4 ikramiye ve % 20 maafl art›fl› talebinin sendika temsilcileri ve yöneticilerin tehdidi ile 2 ikramiye ve %8 zam (15 milyon kadar bir art›fl) oldu¤unu ve iflçilere T‹S metninin da¤›t›lmay›p isteyenlerin de reddedildi¤ini söyleyen Örs “‹flçi s›n›f› hareketi bugün dibe vurmuflsa, sendikalar bitmek üzereyse bunun en büyük nedenlerinden biri, sendika yöneticilerinin uzlaflmac›l›¤›, patron iflbirlikçili¤ini bir kimlik haline getirmifl olmalar›d›r” dedi. Aç›klamadan sonra sendika yönetiminden bir muhatap bularak durumu sormak isteyen iflçiler sendika binas›na ç›kt›. ‹flçilere muhatap olarak gelen Örgütlenme Daire Baflkan› ve Sendika Baflkan Vekili Sabahattin Eruyan›k “ben bizim için sendika a¤as› diyenlerle muhatap olmam” diyerek sözlerine bafllad›. Daha sonras›ndan iflçilerin kendilerine gelmedi¤ini savunan Eruyan›k “Baflkan gelip sizinle konuflmuflsa bile benim haberim yok çok da umurumda de¤il. Karfl›m›za gelip sendika sizinmifl gibi konuflmay›n. Bu sendikada sadece bizim sözümüz geçer” diyerek iflçilerin “T‹S’i niye gizliyorsunuz neden bizimle ilgilenmediniz” sorular›na cevap vermifl oldu. ‹flçilerin neden Esenyurt’taki temsilcili¤in iflçiler at›l›p T‹S imzaland›ktan bir gün sonras› 2 Temmuz tarihinden bu yanad›r kapal› oldu¤unu sormas› üzerine Eruyan›k “Bana ne, ben sendikan›n bekçisi miyim? Gidin siz bulun sebebini” diyerek karfl›l›k verdi.
“...Ben bir e¤itim emekçisiyim. O gazetelerde gördü¤ünüz gözalt›na al›n›rken dahi yüzüne halen gaz s›k›lan kifli benim. Burada sevindi¤imiz tek fley Irak’taki Türkiyeli emekçilerin serbest b›rak›lmas›. Gerici denen, katil denenler serbest b›rak›rken, Taksim’de ve Okmeydan›’nda insanlar toplu iflkenceye maruz kal›rken, insanlara sald›ranlar›n bafl› Bush saraylarda flampanya patlat›yordu” diyerek gözalt›na al›nmas› s›ras›nda polis amiri ve polisin beraber yüzüne gaz s›karken çekilmifl foto¤raf›n› gösterdi. Sözlerine kendi durumunun eyleme kat›lan pek çok insandan çok bir fark› olmad›¤›n› söyleyerek bafllayan Serdar Güler “...ben bir fabrikada emekçiyim. 28’inde buraya katiller ve tecavüzcüler geliyordu. Ve böyle bir günde bu kifliler protesto edilmeliydi” diyerek sözünü bitirdi. Eylemlere sald›r›rken polisin kulland›-
¤› malzemelerin aras›nda dikkatleri üzerine çeken gaz bombas› ve mermi kovanlar› incelenerek her bir silah›n özellikleri anlat›ld›. CN ve CS (göz yaflart›c› ve sprey halinde olmayan biber gaz›) diye adland›r›lan iki gaz›n da kullan›ld›¤›n›n ve bu gazlar›n kullan›m›n›n insanl›k suçu say›ld›¤›n›n alt› çizildi. Bas›na seyrettirilmek üzere haz›rlanan ancak teknik bir ar›zadan dolay› gösterilemeyen, NATO protestolar›ndaki sald›r›lar›n ve sald›r›ya u¤rayanlar›n anlat›mlar›n›n kaydedildi¤i CD’ler da¤›t›ld›. CD’lerin içinde ö¤renciden iflçiye pek çok meslek grubuna mensup kiflilerin vücutlar›ndaki darp izleri gösteriliyor ve burjuva medyan›n yay›nlamad›¤›, çevredeki halka yönelik sald›r›lar yer al›yor. Bas›n aç›klamas›ndan sonra görüfllerini ald›¤›m›z Av. Can Atalay sald›r›lar s›ras›nda yaral›lara müdahale etmesi için getirilen ambulanslar›n yaral›lar› kabul etmedi¤ini ve bu durum için ne yap›laca¤› sorusunu “Bir dahaki hafta bunun gibi olan daha pek çok olay için ‹dare Mahkemesi’nde dava açaca¤›z. Elimizde durumu acil oldu¤u halde ambulansa al›nmayan, hastaneye kabul edilmeyen ve hastaneye güvenlik fleridi sebebiyle götürülmeyen kiflilerin flikayetleri var” diye cevaplad›. (‹stanbul)
SEYYAR SATICILAR EYLEMLER‹NE DEVAM ED‹YOR Eminönü’de geçti¤imiz hafta içinde de ellerinden tezgahlar› al›nmak istenen seyyar sat›c›lar›n eylemleri devam etti. 25 Temmuz günü bir araya gelen seyyar sat›c›lar Eminönü Vak›f Bank fiubesi önünde buluflarak Belediye Baflkan› Nevzat Er’in uygulamalar›n› protesto etti. Kitle ad›na konuflan ‹flportac›lar Dayan›flma Derne¤i Baflkan› ‹kbal Ifl›k, Belediye Baflkan› Er’in kendisine oy verenlere çal›flma alanlar› yaratt›¤› ve muhalif kesimin tezgahlar›na el koydu¤unu söyledi. Er’in ›rkç› ve feodal tutumunu k›nad›klar›n› dile getiren Ifl›k, “Devlet bir faflist takti¤i olarak bizim üzerimizde böl-parçala-yönet takti¤ini uyguluyor. Biz bölünmeyece¤iz. Biz cadde kesmek de¤il, yasal çal›flmak, vergimizi vermek istiyoruz. Üçüncü s›n›f de¤il, birinci s›n›f vatandafl gibi yaflamak istiyoruz. Ama baz› örümcek kafal›lar anlam›yor. Bizi evimizden, köyümüzden kovup, burada bize yavan ekme¤i bile çok görenleri lanetliyoruz” diye konufltu. Bu arada gruptan baz›lar› elektrik-su faturalar›n› dahi ödeyemediklerini dile getirirken, bir göstericinin de taban› y›rt›lm›fl ayakkab›lar›n› göstermesi dikkat çekti. “Aç›z” diye ba¤›ran kitle, 5 dakikal›k oturma eyleminin ard›ndan da¤›ld›. (H. Merkezi)
BURSA’DA KADROLAfiMAYA KARfiI EYLEM Burjuva-feodal partiler her seçim döneminden sonra hükümet olduklar›nda kendi yandafllar›n› ifle almakta, di¤er çal›flanlar› gerekçe göstermeden iflten atmaktad›r. Bunun en bariz örne¤i yerel seçimlerden sonra Bursa’da Belediye Baflkanl›¤›’n› kazanan AKP taraf›ndan uygulanmaktad›r. 21Temmuz günü Tüm Bel-Sen’in yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda Bursa fiube Baflkan› Fecri Er AKP’li belediye baflkan› taraf›ndan BUSK‹ ve ‹tfaiye’de yaklafl›k 150 iflçinin, emekçinin ifline son verildi¤ini, bugün belediyenin birçok biriminde eksik personelle ifl yap›ld›¤›n› bir dönem de personel fazlal›¤› diye çal›flanlar›n zorla emekli edilmeye çal›fl›ld›¤›n›, kabul etmeyenlerin ise sürgün edildi¤ini belirtti. Er, “Esas amaçlar› kendi yandafllar›n› yerlefltirip kadrolaflmakt›r” dedi. (Bursa)
1
13
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
Kamu Reformu Yasası Meclis’te kabul edildi
AKP hükümetinin, çal›flmalar›n› bu senenin bafl›ndan beri h›zla sürdürdü¤ü ve “kamuda devrim” olarak yans›tt›¤›, asl›nda ise dizginsiz bir özellefltirme ve sömürü, esnek çal›flma, kazan›lm›fl haklar›n gasp› anlam›na gelen “Kamu Yönetimi Reformu” ani bir kararla Meclis gündemine al›nd›. fiubat ay›nda görüflülmeye bafllan›p 49 maddesi kabul edilen yasan›n di¤er maddeleri de Meclis’te tek tek görüflülüp kabul ediliyor. Kamuda reform olarak yans›t›lmaya çal›fl›lan düzenlemenin as›l amac› ise egemenlerin ifltah›n› kabartan kamusal alan› özellefltirmek, sa¤l›ktan e¤itime kadar birçok hizmeti emperyalist ya¤maya açmakt›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda yasan›n özellikle GATS ve Yerel Yönetimler Yasas› ile olan iliflkisini gözden kaç›rmamak gerekmektedir. Çünkü GATS zaten tüm hizmetlerin özelleflmesi anlam›na gelirken yerel yönetimler ise “yerellefltir-özellefltir” denklemini egemenler aç›s›ndan bütünlemektedir. Örne¤in May›s ay›nda haz›rlanan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasar›s›’nda, Kamu Yönetim Reformu’nun temel amac›n› özetleyen hüküm flöyledir: “Kamu kurum ve kurulufllar› piyasada rekabet koflullar› içinde üretilen mal ve hizmetleri üretemez ve piyasada haks›z rekabet oluflturamaz. Bu ilkelere ayk›r›l›k teflkil eden bütün birimler tasfiye edilir ve yenileri kurulmaz” (Madde 3/h). Bu mad-
deden flu anlafl›lmaktad›r; e¤er bir hizmeti baz› firmalar üretiyor ve belli bir fiyattan sat›yor ise, devlet ya da yerel yönetimler, bu hizmeti daha ucuza üreterek halka veremeyecektir. Çünkü bunu yapmak “piyasa koflullar›nda” haks›z rekabet yaratmak demektir. Daha da fazlas›, e¤er bir mal ve hizmet özel sektör taraf›ndan üretilmeye bafllanm›fl ise, bu mal ve hizmet eskiden beri merkezi ya da yerel yönetimler arac›l›¤›yla üretiliyor da olsa bu birimler “haks›z rekabet yaratt›¤›ndan” tasfiye edilecektir. (Örne¤in halk ekmek fabrikalar›. Daha ucuza ekmek üreten fabrikalar bu maddeye göre ilk kapat›lacak birimler aras›ndad›r.) Özetlemek gerekirse kamu yönetiminde bir “reform” olarak uygulanmaya konulmak istenen yasa asl›nda tam bir y›k›m yasas›d›r. Çünkü bu yasa özellefltirmeyi, yoksullaflt›rmay›, sendikas›zlaflt›rmay›, yabanc›laflt›rmay› hedeflemektedir. Yasa emekçileri her denileni yapan, daha fazlas›n› yapabilmek için sürekli bir makine gibi çal›flan, daha çok para alabilmek için yorulmadan, dinlenmeden didinen, iflten at›lmamak için birbiri ile sürekli yar›flan, hak aramay› akl›n›n ucundan bile geçirmeyen bireyler haline getirmeyi amaçlamaktad›r. 1.5 M‹LYON EMEKÇ‹ SÖZLEfiMEL‹ PERSONEL OLUYOR Bu ifadeleri asl›nda Yasa’n›n maddele-
rinde de bulmak mümkün. Söz konusu yasan›n 11. maddesinde özellefltirme aç›kça ifade edilmifltir. Çünkü GATS yukar›da da de¤indi¤imiz gibi e¤itim, sa¤l›k vb. bütün hizmetlerin talana aç›lmas› ile efl anlaml› bir sözcüktür. Bu hizmetler özel sektöre devredildi¤i zaman ortaya ç›kacak manzaray› ise tahmin etmek bizler aç›s›ndan zor de¤ildir. Özellikle tüm sa¤l›k ve e¤itim sisteminin talana aç›ld›¤› böyle bir durumda bu hizmetler art›k al›n›p sat›lan birer meta haline gelecektir. Türkiye’nin egemenlerin a¤z›ndan ç›kan de¤il ama gerçeklere dayanan verilerine bakt›¤›m›zda ise, art›k tamamen paral› hale gelen e¤itimden kaç insan›n yararlanabilece¤i, kaç kiflinin karfl›l›¤›n› ödeyerek sa¤l›k muayenesinden geçebilece¤i sorusu cevap bekleyen bir nokta olarak ak›llarda kalmaktad›r. Asgari ücretin 303 milyon olarak belirlendi¤i günümüz Türkiye’sinin koflullar›nda kaç aile paras›n› vererek çocuk okutabilir ya da kaç kifli paras› ile sa¤l›k hizmeti alabilir ki? Bu yasa ayr›ca iflsizlefltirme yasas›d›r. Çünkü yasa ile dayat›lan performans art›r›m› ilkesi bir kiflinin performans›n› art›rmak ad›na tüm gücünü kullanmas›, kendini zorlamas› ve böylece befl kiflinin yapaca¤› ifli dört ya da üç kiflinin yapmas› anlam›na gelmektedir. Bu hem yukar›da da bahsetti¤imiz gibi emekçileri birer yar›fl at›na çevirmekte hem de böylece art›k “gerek hissedilmeyen”, “ihtiyaç fazlas›” haline gelen emekçilerin ifllerinden at›lmalar›na neden olmaktad›r. Yasan›n yabanc›laflt›ran boyutu da buradan kaynaklanmaktad›r. Yasa ile emekçiler için ifl arkadafllar› art›k birer rakip durumuna getirilmektedir. Bunlar›n yan›nda iflin sendikalar› etkileyen boyutu da oldukça önemlidir. Bu yasa bir sendikas›zlaflt›rma yasas›d›r. Büyük ço¤unlu¤u sözleflmeli personele dönüfltürülen emekçilere art›k sendika hakk› tan›nmayacakt›r. Sözleflmeli personel haline getirilecek olan yaklafl›k 1.5 milyon emekçi düflünüldü¤ünde bu yasa için sendika kapat-
ma yasas› da denilebilir. Memuriyet polis, asker, hakim, savc› ve bürokratlardan oluflan 500 bin kifli ile s›n›rl› hale getirilmektedir. Geri kalan 1.5 milyon emekçi ise memuriyet d›fl›nda tutularak birer y›ll›k sözleflmeler ile çal›flt›r›lacakt›r. Yani patronlar bu bir y›l›n dolmas›n›n ard›ndan birçok gerekçe ile istedikleri iflçileri derhal iflten atabileceklerdir. Bunu yasada geçen “sözleflmeli personel pozisyonlar› aç›s›ndan ifl süreklili¤i sa¤lamaz” ifadesinde rahatça görmek mümkündür. Sözleflmeli personel uygulamas›n›n yan›nda ayr›ca tafleronlaflt›rma da getirilen uygulamalar aras›ndad›r. Yasa ile hakk›n› aramayan, sadece son sürat çal›flan emekçiler için siyaset yasa¤› da devam ediyor. Toplu eylem ve hareketlerde bulunma, birden fazla kamu emekçisi ve sözleflmeli personelin toplu olarak söz ve yaz› ile müracaatlar› da yasaklan›yor. Ayr›ca personel rejiminde yap›lmak istenen de¤ifliklikler ile yaflanacak olanlar da emekçileri zor günlerin bekledi¤inin habercisidir. K›saca maddeler halinde özetlersek; Personel rejiminde yap›lmak istenen de¤ifliklikleri; -‹fl güvencesinin ortadan kald›r›lmas›, -Kamu emekçilerinin sözleflmeli statüye geçirilmesi -Esnek çal›flma sisteminin kamuda yayg›nlaflt›r›lmas›, -Performansa ba¤l› ücret sisteminin uygulanmas›, -Toplam Kalite Yönetimi (TKY) uygulamalar›n›n yayg›nlaflt›r›lmas›, -Norm kadro uygulamas› ile personel istihdam›n›n daralt›lmas› ve buna ba¤l› olarak emekçilerin ifl yükünün art›r›lmas›, -Ücretler ve çal›flma koflullar›n›n toplu sözleflmelerle de¤il, bireysel performansa göre belirlenmesi, -Emekçiler aras›ndaki birlik ve dayan›flman›n en önemli arac› olan sendikalaflman›n engellenmesi olarak s›ralayabiliriz.
RES‹STANBUL 2004 yurtd›fl›ndaki NATO karfl›t› kampanyay› de¤erlendirdi
GERİCİLİĞE VE EMPERYALİZME KARŞI
BİRLİKTELİĞİMİZ SÜRECEKTİR! Bas›na ve kamuoyuna Türkiye’de May›s ay› bafllar›nda oluflturulan ve yüz k›rk civar›nda ilerici ve devrimci kurum ve kuruluflun oluflturdu¤u ‘Bush ve NATO karfl›t› Birlik’e paralel olarak, Avrupa’da faaliyet yürüten kurumlar olarak ‘RES‹STANBUL 2004’ ad›yla bir eylem birli¤i oluflturduk. 28-29 Haziran 2004 tarihinde ‹stanbul’da gerçeklefltirilen emperyalist NATO zirvesine geçit vermemek fliar›yla bafllat›lan kampanyayla etkin bir dayan›flma içine girmek ve onun yurtd›fl›ndaki sesi ve solu¤u olmak üzere benzer bir kampanya örgütledik. ‘RES‹STANBUL 2004’ yaklafl›k bir ay süren kampanya süresince, Türkçe ve yerli tüm dillerde binlerce afifl ç›kart›p-kulland›, hemen tüm dillerden 20 binin üzerinde bülten bas›p-da¤›tt›. Dahas› baflta Almanya’n›n Hamburg, Köln, Stuttgart ve Frank-
furt kentlerinde olmak üzere, ‹sviçre’nin Zürih, ‹ngiltere’nin Londra, Hollanda’n›n Rotterdam, Avusturya’n›n Viyana ve Fransa’n›n Paris kentlerinde yüzlerce kiflinin kat›ld›¤› paneller gerçeklefltirdi, pek çok yerde bilgilendirme standlar› aç›p, emperyalist NATO zirvesini teflhir faaliyeti yürüttü. Kampanya, yürütüldü¤ü tüm bu ülkelerde, yerli ve Türkiyeli baflka ilerici ve devrimci parti ve örgütlerin de deste¤ini alarak, hem daha güçlendi ve hem de daha anlaml› hale geldi. Kampanya 26 Haziran’da Avrupa’n›n belli bafll› tüm metropollerinde ( Köln, Stuttgart, Berlin, Paris, Strassburg, Zürih, Amsterdam ve Viyana) gerçeklefltirilen yürüyüfller, mitingler ve 28 Haziran’da Belçika’n›n Brüksel kentinde yap›lan gösteri ve bas›n toplant›s›n›n ard›ndan sona erdirildi. RES‹STANBUL 2004 olarak kampan-
ya boyunca, her yerde ve herkese, NATO’nun uluslararas› bir terör örgütü oldu¤unu, baflta ABD baflkan› Bush olmak üzere, ‹stanbul’daki NATO zirvesinde bir araya gelenlerin, halklar›n direniflini bo¤mak ve ilerici ve devrimci güçleri imha etmek amac›yla bu zirveyi toplad›klar›n› anlatt›k. Bu kanl› ve karanl›k örgütün bölgedeki tetikçisi faflist devleti ve onun polisini kullanarak bir kez daha, gözü dönmüflçesine ilerici ve devrimci güçlere sald›raca¤›n› ileri sürdük. Nitekim zirvenin topland›¤› iki gün boyunca ‹stanbul’da yaflananlar tümüyle bizi do¤rulam›flt›r. Dolay›s›yla, istedi¤imiz hedeflere ulaflamasa da kampanya boyunca ortaya koydu¤umuz çabalar bofla gitmemifltir ve dahas› da gelecek aç›s›ndan olumlu bir birikim ve deneyim olmufltur. RES‹STANBUL 2004, giriflte aç›klad›¤›m›z amaçlar çerçevesinde kurulmufl, is-
mini de bu amaçtan hareketle alm›flt›r. Gelinen yerde amaç gerçekleflmifl olup, birlikteli¤in de art›k bu isimle sürdürülmesi gere¤i kalmam›flt›r. Fakat buna karfl›n, RES‹STANBUL 2004 bileflenleri olarak, uzun bir aradan sonra oluflturdu¤umuz bu birlikteli¤e bundan sonras› içinde ihtiyaç oldu¤unu düflünüyoruz. Hepimizin ortak çal›flma konusunda tafl›d›¤› samimi e¤ilimi somut ve gerçek bir çaba halinde gelifltirirsek e¤er, bu tür birlikteliklerin hayli yararl› olaca¤›n› biliyoruz. Bu nedenle de, önümüzdeki dönemde baflka bir isim alt›nda ve baflka çal›flmalar için yine bir araya gelece¤iz. Tüm temel demokratik hak ve özgürlüklerimizi korumak için gericili¤e ve emperyalizme karfl› birlikteli¤imiz sürecektir. Al›nteri, AT‹K, AG‹F, ADHK, B‹RKAR, HÖC
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
14
1
21. yüzy›lda Halk Savafl› ve Prachanda Yolu Nepal’de sekiz y›ld›r Halk Savafl› yürüten ve stratejik denge aflamas›nda bulundu¤unu ifade eden Nepal Komünist Partisi (Maoist) de ülkemiz Proletarya Partisi gibi Maoizm’i Marksizm-Leninizmin bir üst aflamas› olarak kabul etmekte. Ancak bu belirlemenin yan›nda ad›n› NKP(M) Baflkan›ndan alan Prachanda Yolu olarak ifade edilen teorik aç›l›mlar da sunmakta. Afla¤›daki yaz› Yoldafl Ananta taraf›ndan yaz›lan ve Prachanda Yolu’nun aç›l›mlar›n› sunan bir makaleden al›nt›d›r. Kardefl Partinin farkl›l›klar›n› da görmek aç›s›ndan olumlu olaca¤›n› düflünerek yay›nl›yoruz.
“Sürekli devrim istikametini zengin devrim ve karfl› devrim deneyimlerine sahip olan dünya proleter devrimini bilimsel olarak sentezleyerek ilerletmek Marksizm Leninizm Maoizm dersinin temel özüdür.” Baflkan Yoldafl Prachanda G‹R‹fi Yirminci yüzy›l, devrim ve karfl› devrimin çok büyük met cezirleri aras›nda geçti ve insan medeniyetinin gelifliminde say›s›z olas›l›klarla art›k yirmi birinci yüzy›lday›z. Dünya insanl›¤› 21. yüzy›l› iki y›k›c› büyük savafl ve büyüklü küçüklü say›s›z bölgesel savaflla karfl›lad›. Keza, iflçi s›n›f›n›n ideolojisi Marksizm’in incelenmesi temeli üzerinde durarak ve sömürücü ve zorbalar›n cennetine sald›rarak iflçi s›n›f›, Rus Ekim Devrimiyle yüzy›l›n hemen bafl›nda baflar›ya ulaflt›. Bununla beraber, Çin Devrimi 22 y›ll›k uzun bir iç savafl ve ulusal kurtulufl hareketi sonucunda zafer kazand›. Benzeri görülmemifl büyük devrimler baflar› kazand›, büyük yetenekler do¤du, efli görülmemifl olaylar yafland› ve tutucu aristokratik egemenler ve kana susam›fl caniler de yine bu yüzy›l›n bafl›nda var oldu. Sosyalist, demokratik ve ulusal kurtulufl hareketleri ak›m› aya¤a do¤ruldu ve bir zamanlar iflçi kitlelerinin inanc›n›n büyük miras› olan Rus ve Çin de dahil tüm devrim modelleri bu yüzy›lda çöktü. Bu nas›l mümkün olabildi? Bu konu üzerinde say›s›z araflt›rma ve çal›flma yap›ld›, çal›flmalar hala devam ediyor ve devam da edecek. Kapitalist ve emperyalistler bunu komünizmin baflar›s›zl›¤› olarak analiz etti, revizyonistler, kötümserler ve kaçk›nlar ise bunu tasfiyecilik aç›s›ndan kavrad›lar. Fakat devrimciler bunu geçici bir ters ak›nt› ve ciddi bir ders olarak alg›lad›lar. Proletarya nerede hata yapm›flt›? Dünya proleter s›n›f›, bu konunun do¤ru de¤erlendirilmesi yoluyla iflçi s›n›f›n›n yenilmez bir güç haline gelmesi için ideolojik ve pratik alanda yo¤unlaflmakta. Bununla beraber Hindistan, Peru, Filipinler, Türkiye ve ‹ran’dakiler de dahil komünist devrimciler ve Partimiz
NKP(M), Halk Kurtulufl Ordusu ve Nepal halk› son sekiz y›ld›r Halk Savafl› zeminindedir. Bugün, emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda ve Halk Savafl›n›n ortas›nda Partimiz dünya devrim ve karfl› devriminin derslerinin özünü çizerek MLM’ye katk›da bulunmufl ve zenginlefltirmifltir. Bu zaten Prachanda Yolu biçiminde sentezlenmifl ve bu bilimsel teorinin devrimci pratikte uygulanmas› yoluyla, “Yirmi birinci yüzy›lda demokrasinin geliflmesi” biçiminde ilerlemifltir. Felsefe, politik ekonomi, bilimsel sosyalizm ve di¤er konularda derin inceleme ve aç›klamalar yap›lm›flt›r ve bu süreç devam etmektedir. Bu makalede, askeri alanda sekiz y›ll›k büyük Halk Savafl› s›ras›nda kazan›lm›fl kapsaml› bilginin bir parças› olan bilimsel sosyalizmin bir parças›nda elde edilen Prachanda Yolunun temel katk›lar› ve karakteristikleri üzerinde bir tart›flma yap›lacak. BUGÜNÜN EMPERYAL‹ZM‹ VE ASKER‹ ÖZELL‹⁄‹ Lenin emperyalizmin ekonomik ve politik özellikleri üzerine flöyle demiflti: “Emperyalizm finans kapital ve tekelcilik ça¤›d›r; her alanda, hegemonya kurma çabas›n› ortaya ç›kar›r, özgürlük çabas›n› de¤il” ve “Politik olarak emperyalizm genel olarak fliddet ve gerici yönde ileri bir ad›md›r.” Ayn› zamanda, Lenin emperyalizmin kapitalizmin en son ve can çekiflen aflamas› ve “sosyalist devrimin ön-aflamas›” oldu¤unu söylemifltir. O, sömürge ve yar› sömürgecili¤in yay›lmas›, sanayi ve finans kapitalin ihracat›, dünyan›n paylafl›lmas› ve güce baflvurman›n, emperyalizmin askeri, ekonomik ve politik özellikleri oldu¤u konusunda analiz sunmufltur. Bunun d›fl›nda, Mao’nun bürokratik ve komprador kapitalizmin geliflimi üzerine analizi ve aç›klamas› temel olarak do¤rudur. Ayn› flekilde, Mao’nun emperyalizmin ezilen uluslar›n gerici egemen s›n›flar›n› yardakç›lar› olarak kullanarak halk› sömürdü¤ü ve ezdi¤i; bu ülkelerin ekonomisini kendisininmifl gibi kulland›¤›; hammaddelerini ve ucuz iflgücünü ya¤malayarak s›n›rs›z kâr› gasp etti¤i; bu ülkelerin halklar›na karfl› politik, ekonomik, askeri ve kültürel bask› ve zulüm uygulad›¤› ve bunun sonucu olarak da, Asya, Latin Amerika ve Afrika’n›n ulusal demokratik devrimlerin f›rt›na merkezi haline geldi¤i analizi bugün de fazlas›yla geçerlidir. Ve yine, Lenin’in emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›
aç›klamas› ve yoldafl Mao’nun emperyalizm ve ezilen uluslar aras›ndaki çeliflkiyi do¤ru tan›mlayarak, ortaya ç›kard›¤› dünyada ana e¤ilimin devrim oldu¤u önermesi de ayn› oranda bilimseldir. Bugün dünyada, bir yanda finans kapitalin hakimiyeti ve afl›r› merkezileflmesi varken di¤er yanda gelirin eflitsiz da¤›l›m›, eflitsiz geliflme, iflsizlik, zengin ve yoksul aras›nda büyük bir çeliflki yarat›lm›flt›r. Emperyalistlerin verileri flöyle diyor: “Dünya nüfusunun % 15’ine sahip zengin ülkeler dünya kaynaklar›n›n % 80’ine sahipken, nüfusun % 85’i sadece % 20’sine sahip”. Netice itibar›yla iki buçuk milyar insan kölece yoksullu¤un kurban›d›r. Bir milyar insan tam yoksulluk s›n›r›n›n alt›ndad›r. Bu iflsizlik, yoksulluk eflzamanl› olarak öfke, anarfli ve isyanlar› yükseltmektedir. 1980’lerden sonra bilim ve teknolojinin geliflimi, esas olarak da elektronik ve bilgi teknolojisinde yaflanan görülmemifl geliflme dünyay› küçük bir kasabaya çevirdi. Dünya süper güçleri aras›ndaki rekabet, Rus sosyal emperyalizminin çöküflü, küreselleflme ve liberalleflme giysisi alt›ndaki ABD emperyalizminin sözde tek kutuplu Yeni Dünya Düzeni sloganlar› aras›nda tekelci kapitalist faflizm, dünya çap›nda askeri müdahale, askeri kamplar›n yay›lmas›, ekonomik kaynaklar›n sömürülmesi ve kendisine karfl› küçük direnifl ve isyanlara karfl› çok büyük bask› biçiminde ilan etti. Amerika’n›n tüm dünya kaynaklar› üzerindeki kötü niyetinin örnekleri Balkanlar üzerinde kanl› sald›r›, eski Yugoslavya’ya kanl› sald›r› ve petrol için Afganistan ve Irak’a sald›r›lar›d›r. Asl›nda, bugünün emperyalizmi özelde ABD emperyalizmi mali sermaye ihrac›, dünya çap›nda tefecilik, kitle imha silahlar›n›n sat›fl›, Dünya Bankas› ve Uluslararas› Para Fonu gibi mali kurumlar›yla üçüncü dünya ülkelerinin kaynaklar›n› ve eme¤ini ya¤malamaya dayanmaktad›r. Böylece ABD emperyalizmi bugün tüm dünya iflçilerinin, köylülerinin ve ezilen uluslar›n›n bir numaral› düflman› haline gelmifltir. Bugün emperyalistler aras›nda ya¤ma ve talan›n paylafl›m› üzerindeki çeliflki keskinleflmektedir. Almanya, Fransa ve Rusya’n›n Irak Savafl›nda ABD ile aç›k rekabeti bunun örne¤idir. Emperyalizmin kaç›n›lmaz karakterine göre, bu, dünya savafl›n› ve bölgesel savafllar› iflaret etmektedir. Ayn› flekilde ABD emperyalizminin ya¤ma ve ç›plak sald›rganl›¤›na karfl› üçüncü dünya ülkelerinin ve halklar›n karfl›tl›¤› ve emperyalistle-
rin kendi ülkelerindeki kitlelerin öfkesi dünya devrimini iflaret etmektedir. Marksizm, politikan›n ekonomi temeli üzerinde durdu¤unu ve savafl›n politikalar›n bir baflka biçimi oldu¤unu aç›klam›flt›. Prusyal› bir askeri stratejist olan Karl Marie Von Clause Witz’in 1883’te yazd›¤› “Savafl Üzerine” adl› kitab›ndaki “Savafl politikan›n baflka araçlarla sürdürülmesidir” formülasyonu emperyalist ya¤ma politikalar› ve savafllar taraf›ndan mükemmel bir flekilde do¤rulanm›flt›r. Dünya kaynaklar›n› ekonomik olarak ya¤malamak, emperyalist rakiplerini askeri olarak s›k›flt›rmak ve politik olarak kontrol etmek, tüm dünya üzerindeki halklar›n anti-emperyalist öfkesinin, muhalefetinin, isyan›n›n ve devriminin büyümesini engellemek için Amerika, askeri gücünü tüm dünyaya yaym›flt›r. Bir rapora göre ABD emperyalizmi (Irak d›fl›nda) “yar›m milyondan fazla askerini”, “8 milyondan fazla atom silah›n›”, “en az 22 bin di¤er atom silahlar›n›” üçüncü dünya ülkelerindeki “395 askeri üste” stoklam›flt›r. Dünya nüfusunun sadece % 5’ine sahip bir ülke, müttefikleri de dahil tüm dünya toplam askeri bütçesinin % 63.36’s›n› harcamaktad›r. Pasifik Okyanusundaki deniz üssü veya Arap Denizindeki donanma üssü olsun, Afganistan’daki yüksek stratejik topraklar›n ele geçirilmesi veya Balkanlar, Kuveyt, Irak ve Suudi Arabistan’daki askeri sald›rganl›k ya da Güney Asya’daki hareketleri olsun tüm bunlar Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki devrimleri bast›rmak, buralar›n kaynaklar›n› ele geçirmek, emperyalist rakiplerini s›k›flt›rmak ve yeni nüfuz alanlar›na yay›lmak için süper güç h›rs›ndan ileri gelmektedir. Bu yüzden, emperyalizmin yeni stratejisi, “liberalleflme”, “küreselleflme” ve “dünyan›n askerilefltirilmesi” haline gelmifltir. Bu Dünya Savafl› ve Dünya Devriminin karfl› karfl›ya gelmesine neden olmaktad›r. Partimiz, emperyalizmin -özelde ABD emperyalizminin- ekonomik, politik ve askeri stratejisinin analizi temelinde, günümüz dünyas›nda var olan temel çeliflkileri flöyle tan›mlamaktad›r: - Emek ve Sermaye aras›ndaki çeliflki olarak burjuva ve proleter s›n›f aras›ndaki çeliflki, - Emperyalistler aras› çeliflki, - Emperyalizmle ezilen ulus ve halklar aras›ndaki çeliflki, - Kapitalist ve sosyalist sistem aras›ndaki çeliflki. Bunlar›n aras›nda, emperyalizm ile ezilen ulus ve halklar aras›ndaki çeliflki dünyadaki temel çeliflkidir.
☞
1 Günümüz dünyas›nda üçüncü dünyadaki küçük bir olay, bir isyan veya devrim dahi direkt emperyalizmle karfl› karfl›ya gelmek zorundad›r. Bu gerçeklik nedeniyle, bir yanda emperyalizme teslim olma problemi, korkakl›k ya da sa¤ revizyonizm, temel subjektif problem haline gelmifltir; di¤er yanda emperyalizmin dünya çap›ndaki pozitif ve negatif görünüfllerini analiz etmeksizin ilerlemeye çal›flan, üretici güçlerin geliflimi ve üretimin sosyal biçimindeki yo¤unlaflmas› karfl›s›nda flok olan dogmato-revizyonist e¤ilim mevcuttur. Bu her iki e¤ilim de eflit derecede tehlikelidir. Bu nedenle, proletarya için 20. yüzy›ldaki büyük Rus ve Çin devrimlerinin miras›n› zenginlefltirmek; karfl› devrimlerin olumsuz örneklerinden ç›kar›lan ciddi dersleri almak ve kendi strateji ve taktiklerini gelifltirmek ve zenginlefltirmek gerekli hale gelmifltir. Prachanda Yolu bunu aç›klayarak “Bu, ayn› zamanda 1980 sonras› devrim modelinin geçerli konseptinde önemli bir de¤iflim oldu¤unu göstermektedir. Bugün silahl› ayaklanma ve uzun süreli Halk Savafl› stratejilerini birbirinin içinde eritmek (birlefltirmek) elzemdir. Bunu yapmaks›z›n, herhangi bir ülkede gerçek bir devrim imkans›z görünmektedir.” Askeri, ekonomik ve politik olarak küreselleflmifl müdahale, emperyalizmin nas›l karakteri haline geldiyse ayn› flekilde proleter s›n›f cephesinde de birleflmifl ve koordine edilmifl sald›r› acildir. PRACHANDA YOLU VE NEPAL DEVR‹M‹N‹N ÖZGÜNLÜKLER‹ Nepal Devriminin bayra¤› Mao’nun öldü¤ü bir süreçte yükseltilmiflti. Bu süreçte Çin dahil tüm dünya üzerinde bir karfl› devrim dalgas›, Peru devriminde gerileme, ulusal kurtulufl hareketlerinde geri çekilme, sözde “yeni dünya düzeni”nin hakimiyeti ve ABD emperyalizminin halk karfl›t› ekonomik ve askeri hegemonyas› mevcuttu. Bugün, emperyalistler aras› çeliflki ile birlikte tek kutuplu dünya iflaretinin ad›m ad›m çok
15 kutupluya gitmesi, tüm dünyada antiemperyalist düflüncenin yükselifli, emperyalist bask›, hegemonya ve sömürünün vahflili¤i ve buna muhalefet, dünya proletaryas› ve ezilen kitlelerinin isyan k›v›lc›mlar›n›n do¤uflu göreceli uygun bir durum yaratm›flt›r. Bu objektif ve subjektif durumun ortas›nda, Nepal devrimi ve Nepal halk›n›n isyan bayra¤›n›n yükselifli sekiz y›l› doldurmak üzere. Nepal devrimi özgünlükleri, yarat›c›l›¤›, ihtiflam› ve dünya çap›ndaki etkisiyle emperyalizmle, özellikle de ABD emperyalizmiyle karfl› karfl›yad›r. Kesinlikle yarat›c›l›k ve bilim Nepal devriminin arkas›nda oldu¤u içindir ki, dünya proleter devrimindeki geri çekilme ve emperyalizmin tek tarafl› hegemonya ve hakimiyeti ortas›nda politik ve askeri olarak denge aflamas›na ulaflmay› baflarm›flt›r. ‹deolojik olarak, Nepal devrimi sa¤ revizyonizme, reformizme ve parlamentarizme karfl› uzun bir mücadele yürütmüfltür. Marksizm’in evrensel teorisinin ölü bir nesne olarak de¤il; dinamik, geliflmeyle ilgili ve yaflayan bir rehber olarak anlayan devrimci diyalekti¤i kavrayarak baflar›l› oldu. Buna ek olarak, Partimiz ulusal ve uluslararas› alanda genifl bir flekilde yayg›n olan dogmato-revizyonizme karfl› uzun bir mücadele verdi. Partimiz günümüz dünya emperyalizminin özgünlükleri, devrim biçimleri ve yeni strateji ve taktikleri üzerinde bir bak›fl gelifltirmeyi baflard›. Bunlar Nepal Halk Savafl›n›n baflar› ve gelifliminin temel faktörleridir. Yoldafl Mao der ki; “‹deolojik ve politik çizginin do¤rulu¤u ya da yanl›fll›¤› her fleyi belirler. Çizgi do¤ruysa her fleyi elde edersiniz, e¤er yanl›flsa daha önce sahip olduklar›n›z› da kaybedersiniz.” Mao yoldafltan bu aktar›m Nepal Halk Savafl›nda do¤rulanm›flt›r. Nepal toplumunun analizi, devrim çizgisinin inflas›, Halk Savafl›n›n tarihi bafllang›c›, s›n›f savafl› ve iki çizgi mücadelesinde çeliflkinin do¤ru ele al›n›fl›, uzun süreli Halk Savafl›n›n özgünlü¤ü temelinde temel kitleler ve k›rsal bölgelerde çal›flman›n yo¤unlaflt›r›lmas›, temel örgüt biçimi olarak ordu, savafl mücadelesinin ana
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
biçimi, küçük gerilla eylemleri ve merkezileflmifl sald›r›lar, ülke çap›nda gerilla mücadelesi ve baz› stratejik bölgelerde çal›flman›n merkezilefltirilmesi, ülke çap›nda mücadele, merkezileflmifl ani sald›r›lar ve k›r iflçileri, ö¤renciler ve ayd›nlar aras›nda çal›flma, propaganda çal›flmas› ve ayaklanma stratejisi temelinde ülke çap›nda genel grevler, grevlerle ayaklanma provas› vb. efl zamanl› olarak gerçeklefltirildi. Tüm bu yeni devrimci pratik MLM’yi zenginlefltiren Prachanda Yolu sentezine liderlik etti. Prachanda Yolu MLM’nin üç unsuru olan felsefe, politik ekonomi ve bilimsel sosyalizmi zenginlefltirdi ve gelifltirdi. Proleter ve demokratik devrimin askeri bilim alan›nda ve strateji taktikleri gelifltirerek uzun süreli Halk Savafl› ve Ayaklanman›n birbirinin içinde eritilmesi (birlefltirilmesi) teorisi MLM’ye yeni bir katk›d›r ve evrensel bir karakter kazanma yolunda ilerlemektedir. Bu birleflmenin on taktik ilkesi Prachanda Yolu teorisini tam olarak aç›klamaktad›r: - Köylerde çal›flmaya öncelik ver, fakat flehirlerde çal›flmay› da b›rakma, - ‹llegal mücadeleye öncelik ver, fakat legal mücadeleyi de b›rakma, - Belli stratejik bölgelerde çal›flmaya öncelik ver, fakat di¤er bölgeleri de b›rakma, - Savafl ifline öncelik ver, fakat kitle hareketi iflini de b›rakma, - Gizli çal›flmaya öncelik ver, fakat aç›k çal›flmay› da b›rakma, - K›rsal s›n›f mücadelesine öncelik ver, fakat ülke çap›nda mücadeleyi de b›rakma, - Gerilla eylemine öncelik ver, fakat politik teflhir ve propaganda çal›flmas›n› da b›rakma, - Ülke içinde çal›flmaya öncelik ver, fakat dünya çap›nda propaganda çal›flmas›n› da b›rakma, - Askeri örgüt çal›flmas›na öncelik ver, fakat cephe örgütlerinin inflas› iflini de b›rakma, - Kendi örgütlerine dayanmaya ve güçlendirmeye öncelik ver, fakat taktik birli¤i ve uluslararas› kamuoyunun deste¤ini ve yard›m›n› alma sorununu da
b›rakma. K›saca, Nepal Halk Savafl›n›n özgünlü¤ü flu noktalarda tart›fl›labilir: Birincisi; “Politik çizginin do¤rulu¤u her fleyi belirler” kavram› temelinde do¤ru çizginin inflas›n›n önemi ve bu yolla milyonlarca kitleyi e¤itmek, örgütlemek, harekete geçirmek. ‹kincisi; MLM’yi bir rehber ideoloji olarak kabul ederek ve “tarihin yarat›c›s› kitlelerdir” ç›k›fl noktas›ndan ileri ve geri, sa¤ ve sol için haz›rlanmak, Üçüncüsü; kendi yarat›c›l›¤› ile ve ülke çap›nda ani ayaklanma benzeri yolda halk savafl›n›n tarihi bafllang›c›n› gerçeklefltirmek. Dördüncüsü; daha bafllang›c›ndan politik güç sorunu üzerinde ayaklanmay› merkezilefltirmek. Beflincisi; düflman s›n›f olarak feodal, komprador ve bürokrat burjuva s›n›f› ve onun koruyucusu emperyalizme karfl› esas sald›r›lar› merkezilefltirmek. Alt›nc›s›; her fleyi, örgütün temel biçiminin ordu ve mücadelenin temel biçiminin savafl oldu¤unu kavrayarak merkezilefltirmek ve ele almak. Yedincisi; yerel gücü ve üs bölgesi sorununu temel sorun olarak kabul ederek, iki kere yap›lan ateflkes ve görüflme örneklerinde oldu¤u gibi kitle ajitasyonu prati¤ine ve merkezi politik müdahaleye düzenli olarak devam etmek. Sekizincisi; ideolojiyi ve insan› ilkesel pozisyona ve silahlar› ikincil pozisyona yerlefltirmek ve bunlar› do¤ru bir yöntemle diyalektik bir flekilde ele almak. Dokuzuncusu; halk›n militanl›¤›n› gelifltirerek silahl› bir kitle denizi infla etmenin önemi üzerinde devrimci fliddet yoluyla devlet erkini ele geçirmek için kitle çizgisinin ve tarihte güç kullan›m›n›n vazgeçilmez rolünün kabulü. Onuncusu; ileri teknoloji karfl›s›nda geri teknolojinin üstünlü¤ünü, insan cesareti ve halk›n iradesiyle nicelikten niteli¤e do¤ru kazanmak. Onbirincisi; sald›r› ve savunma, merkezileflme ve ademi merkezileflmeyi bilimsel bir flekilde uygulamak. Onikincisi; emperyalist savafl› ve teknolojisi üzerinde göreceli üstünlük ve zafer kazanan sekiz y›ll›k Halk Savafl› s›ras›nda ideoloji, cesaret ve halk kitlelerinin savafl› sayesinde tüm savafl›n do¤ru uygulanmas›. ‹flte Nepal Halk Savafl›n›n temel özgünlükleri bunlard›r.
Prachanda Yolu MLM’nin üç unsuru olan felsefe, politik ekonomi ve bilimsel sosyalizmi zenginlefltirdi ve gelifltirdi. Proleter ve demokratik devrimin askeri bilim alan›nda ve strateji taktikleri gelifltirerek uzun süreli Halk Savafl› ve Ayaklanman›n birbirinin içinde eritilmesi (birlefltirilmesi) teorisi MLM’ye yeni bir katk›d›r ve evrensel bir karakter kazanma yolunda ilerlemektedir.
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
16
1
Emperyalizm ve NATO karfl›t› mücadelede iflçi s›n›f› ve DEVR‹MC‹ DEMOKRAT‹K SEND‹KAL B‹RL‹K ÜZER‹NE Geride b›rakt›¤›m›z Haziran ay›, devrimci ve komünist hareketin pratik duruflu ve bu pratik durufl içerisinde de anti-emperyalist mücadeleyi alg›lama ve bu alg›lamay› prati¤e dökme aç›s›ndan önemli geliflmeleri/yaklafl›mlar› içerisinde bar›nd›rd›. Bir kez daha özellikle iflçi s›n›f› içerisinde devrimci ve komünist anlay›fllar›n etkileri ve s›n›f› yönlendirme kapasiteleri görüldü. Denilebilir ki bu pratik süreç bizlere anti-emperyalist mücadele içinde kimlerle, ne kadar ve nereye kadar yürüyebilece¤imizi, iflçi s›n›f› içerisindeki çal›flma tempomuzu mutlaka ama mutlaka art›rmam›z gerekti¤ini ve yine kimi devrimci dostlar›m›z›n geçmiflten de bilinen hatal› yaklafl›mlar›n›, bu kez prati¤in flaflmaz ö¤reticili¤inde bir kez daha göstermifl oldu. Ki elde edilen bu deneyimler, gelifltirilen anti-emperyalist mücadelenin bilinç hanemize katk› sa¤lamas› gereken önemli bir ö¤esi olarak ele al›nmal› ve kavranmal›d›r. Her s›n›f ve bu s›n›flar›n siyasal arenadaki yans›malar› olan parti ve örgütler, bu süreci de¤erlendirdi, de¤erlendiriyor. Hiç kuflkusuz ki bu de¤erlendirmeler bu parti ve örgütlerin temsil ettikleri s›n›flar›n, s›n›f mücadelesi karfl›s›ndaki durufllar›n› yans›t›yor. Aylar öncesinden bafllat›lan emperyalizm ve onun askeri örgütü NATO’ya karfl› eylemlilikler, NATO toplant›s›n›n yap›ld›¤› günlerde, doruk noktas›na ulaflt› ve özellikle çeliflkinin yo¤unlaflt›¤›/üst aflamaya s›çrad›¤› ve faflist devletin kolluk güçleriyle çat›flma noktas›n›n kaç›n›lmaz olarak kendini dayatt›¤› aflamaya vard›¤›nda, bu pratik durufllar kendini iyiden iyiye belli etti. Bu süreçte yaflanan saflaflma ve ayr›flmaya belli yönleriyle geçen say›m›zda de¤indi¤imiz için burada tekrar de¤inme gere¤i duymuyoruz. Sürece iliflkin genel yaklafl›mlar›m›z bir önceki say›m›zda çeflitli yönleriyle ortaya konulmaya çal›fl›ld›. Hiç kuflkusuz ki bu yaklafl›m›m›zda aç›lmas› gereken, üzerinde tart›fl›lmas› gereken pek çok nokta bulunmaktad›r. ‹flte bu noktalardan biri de, anti-emperyalist mücadelede saf tutmas›, tav›r gelifltirmesi olmazsa olmaz olan iflçi s›n›f›n›n; emperyalizm ve NATO karfl›t› gelifltirilen harekette tak›nd›¤› pratik tutumdu. ‹flçi s›n›f›n›n bu süreçte tavr› nedir diye bir soru sorulacaksa e¤er, bu soruya flöyle bir yan›t rahatl›kla verilebilir. ‹flçi s›n›f› içerisinde mücadeleci anlay›fllar› ve ilerici devrimci çizgileriyle ileriye ç›km›fl sendikalar hariç, sendikalar›n, bu sürece iliflkin yap›lan mitinglere ve bas›n aç›klamalar›na kat›l›m d›fl›nda kayda de¤er bir karfl› duruflu göstermedi¤ini görüyoruz. Süreci büyük oranda devrimci anlay›fllar örmüfl ve yine bir önceki say›m›zda da de¤indi¤imiz üzere bu süreçte genel olarak üçlü bir saflaflma ortaya ç›km›flt›r. Bunlardan biri “NATO ve Bush Karfl›t› Birlik”, di¤eri Küresel Bar›fl ve Adalet Koalisyonu (ÖDP) ve ‹flgale Karfl› Komiteler (TKP) olmufltur. Bu saflaflmada kendisini büyük oranda “NATO ve Bush Karfl›t› Birlik” içerisinde ifade eden devrimci anlay›fllar, anti-emperyalist mücadelenin nas›l ve hangi yöntemlerle verilmesi gerekti¤i üzerinde ve özellikle de gerek Zirve’nin ilk günü olan 28 Haziran’da ve gerekse de ikinci günü olan 29 Haziran’da Okmeydan›’nda kurulan barikatlardaki eylem birli¤inde yakalanan olumluluklarla önemsenmesi gereken bir de-
neyim sa¤lam›fllard›r. Bu deneyimin önemi, ülkemizde gerçeklefltirilen anti-emperyalist kitle gösterilerinin ve NATO karfl›t› kurulan barikatlar›n anlam›n›n, dünyan›n di¤er yerlerinde gerçeklefltirilen “küreselleflme karfl›t›” hareketten önemli dersler ç›karmakla birlikte, öte yandan barikat bafllar›nda, direnifllerde gerçeklefltirilen, devrim vurgusu, sosyalizmin dillendirilmesi ve bu olgular›n güçlü bir flekilde hayk›r›lmas› nedeniyle önemli bir farkl›l›k arzetti¤i aç›kt›r. Bu nedenle, bu direniflin muhtevas›n›n “küreselleflme karfl›t›” gösterilerden kat be kat daha ileride oldu¤unu görmek gerekiyor. Bu durumun esas yarat›c›s›, ne reformistler,
ce¤imiz bir nokta var ki; o da kendini 1 May›s sonras› de¤erlendirmelerde de a盤a vuran ve oldukça çi¤ ele al›fllar› içerisinde bar›nd›ran; bizlerin emperyalizm ve NATO karfl›t› mücadelenin zarar görmemesi için ön plana ç›kararak tart›flmad›¤›m›z yaklafl›mlar›n, bu kez farkl› biçimlerde devam ettirildi¤ine tan›k olmaktay›z. Bu yüzden esas olarak bu süreci de¤erlendirirken de¤erlendirmeye 1 May›s süreci ile bafllamak yerinde ve do¤ru olacakt›r. Bu nedenle, bu de¤erlendirmemizin konusu olmamakla beraber bu meseleye k›saca de¤inmek istiyoruz: ‹fiÇ‹ SINIFI AÇISINDAN 1 MAYIS VE
Taksim Gezi Park ne sivil toplumcu anlay›fltan beslenerek, antiemperyalist mücadelenin nas›l verildi¤ine “BAK”an kifli ve gruplar ne de isminden baflka “komünistlikle” hiçbir alakas› olmayan anlay›fllar›n yönlendirdi¤i ‘‹flgale Karfl› Komiteler’dir. Bu durumun esas örgütleyicisi devrimci ve komünist güçlerdir. Bugün NATO’nun ‹stanbul Zirvesi’nden bahsedilirken ayn› zamanda bir ‹stanbul Direnifli’nden de bahsediliyorsa, bunun nedeni, alternatif zirve yaparak, emperyalizme ve NATO karfl›t› direnifle “BAK”anlar ve “Kap›lar› Kapayanlar” de¤il; tam aksine legal-illegal bütün olanaklar›n› ve güçlerini emperyalizme ve NATO toplant›s›na karfl› harekete geçiren, eylem birli¤i yaparak NATO toplant›s›n› gerçekten engellemeyi hedefleyen ancak asker ve polisin azg›n sald›r›s› sonras›nda anti-emperyalist mücadelenin nas›l verilmesi gerekti¤ini göstererek barikat barikat savaflan devrimci ve komünist güçlerdir. Bu do¤rular hiç kuflkusuz ki tarihe bir not olarak düflülmüfltür. Bir bütün olarak süreci de¤erlendirdi¤imizde; genel olarak devrimci hareketin, bu süreçte de özellikle son günlerde yo¤unlaflan pratiklerde parçal› bir durufl sergiledi¤ini, öte yandan bu parçal› durufla ra¤men devrimci hareketin önemli bileflenlerinin Okmeydan›’ndaki direniflte yerini ald›¤›n› belirtelim. Kendisini “Birlik” içinde ya da d›fl›nda ifade eden devrimci anlay›fllar›n, her ne kadar son günlerde çeflitli nedenlerle/kayg›larla parçal› bir durufl sergileseler de, bizim aç›m›zdan bu tav›rlar anlafl›labilirdir ve bundan sonraki süreçte birlikte yürümenin, birlikte ifl yapman›n önünde bir engel teflkil etmemelidir. Ancak burada yine de¤inmeden edemeye-
SONRASI SÜREÇ 1 May›s 2004 ülkemizde çeflitli illerde bütün güçlerin birlikte hareket etmesiyle yayg›n bir biçimde kutland›. 1 May›s’›n yayg›n ve kitlesel kutlanmas› -özellikle ‹stanbul’da- demek; hemen arkas›ndan gelifltirilecek antiemperyalist mücadelenin yayg›nl›¤› ve kitleselli¤i, öte yandan ise militanl›¤› üzerinde etkide bulunacakt›. Bu gerçeklik Türk hakim s›n›flar›n›n da fark›nda olduklar› bir durumdu. 1 May›s hemen öncesinde kimi sendikalar›n, can siparane “Taksim” savunuculu¤u, kimi sendikalar›n ise etliye sütlüye kar›flmayan ve adeta yasak savma anlay›fl›ndan hareketle 1 May›s’› geçifltirme giriflimleri sonucunda, 1 May›s ‹stanbul’da 2 ayr› alanda güçler bölünerek kutland›. Her iki alanda da devrimci kitle hareketinin bileflenlerinin olmas›, bizlere devrimci ve komünist hareketin süreci lay›k›yla ele alamad›¤›n›, en az›ndan içinden geçilen süreçte (Yerel seçimler, 1 May›s ve ard›ndan NATO toplant›s›, iflçi s›n›f›n› ve kitleleri harekete geçirmenin muazzam olanaklar›n› içinde bar›nd›r›yordu.) daha iyi de¤erlendirilmesi gereken bir süreci sonuçtan hareketle de¤erlendirdi¤imizde, güçlerin ikiye bölünmesi ve her iki alanda da devrimci kitle hareketinin bileflenlerinin olmas›, devrimci ve komünist hareketin birlikte duruflu baflaramad›¤›n› gösteriyordu. Böylesi bir süreçte bu durumu görerek daha iyi ele almak ve mümkün oldu¤unca güçleri birlikte hareket ettirmek gerekiyordu. ‹flçi s›n›f›n›n kendi gücünü s›nayabilmesi ve Türk hakim s›n›flar›na net bir mesaj verebilmesi ve hemen ard›ndan geliflecek emperyalizm ve NATO karfl›t› mücadeleye daha güçlü yüklenebilmesi için, iflçi s›n›f› içerisindeki misyonlar›n›n “Truva
at›” oynamak oldu¤u onlarca kez ortaya ç›kan sendikalar›n, iflçi s›n›f›n›n, devrimci ve komünist hareketin güçlerini bölmesine izin vermemeliydik. Hiç kuflkusuz ki 1 May›s sonras› yap›lan de¤erlendirmelerde, iflçi s›n›f› ad›na yap›lan aç›klamalarda meseleyi Saraçhane ve Ça¤layan olarak ele alman›n ve buradan bir tart›flma yürütmenin do¤ru bir yaklafl›m olmad›¤›n› görmek gerekiyor. Nitekim bu parçal› durufl ve güçlerin bölünmesi, özellikle iflçi s›n›f›n›n mücadelesi üzerinde bir olumluluk yaratma, iflçi s›n›f›n›n kendi gücünü görme flans›n› yakalama f›rsat› varken de¤erlendirilemedi. 1 May›s e¤er lay›k›yla ele al›nabilseydi, parçal› bir durufl de¤il de tek bir vücut olarak de¤erlendirilebilseydi, hiç kuflkusuz bu durumun iflçi s›n›f› üzerinde bir moral motivasyon sa¤layaca¤› ve ard›ndan geliflecek anti-emperyalist mücadele ve NATO karfl›t› harekete olumlu bir etki yapaca¤› yads›namaz bir gerçektir. ‹flçi s›n›f› aç›s›ndan bu olumlu f›rsat kaç›r›lm›fl oldu ve de¤erlendirilemedi. Özellikle 1 May›s sonras› kimi devrimci dostlar›m›z›n büyük bir gayretkefllikle kendilerini devrimci, baflkalar›n› icazetçi ve statükocu ilan etmeleri (hatta baz›lar›n›n daha da ileriye giderek s›n›f iflbirlikçisi ilan etmeleri) ve bunun üzerinden politika yapmaya çal›flmalar›, süreci anl›k de¤erlendiren, meselelere ben merkezci bir yaklafl›mla yaklaflan bir anlay›fl›n ürünüydü. Ve devrimci hareketi ilerletmek, yanl›fllar›n› göstermek bir yana, çeflitli reformist çevrelerin ve bu arada da sendika a¤alar›n›n ekme¤ine ya¤ sürmekle efl anlaml›yd›. Bafll›bafl›na Saraçhane mitinginin nitel bir de¤iflime, ilerlemeye yol açt›¤›, s›n›f hareketinin yol ayr›m›nda ilerici bir tav›r alarak statükodan koptu¤unu iddia etmek yanl›flt›r. Saraçhane devrimci-demokratik güçler için ne yeni bir mevziydi ve ne de burada gerçekleflen miting farkl› bir niteli¤e sahipti. Saraçhane’deki mitingin bütünlüklü olarak daha coflkulu olmas›nda, önceki tart›flmalar›n, Taksim hedefinin vs. etkili oldu¤u do¤rudur. Ancak, haz›rl›k tart›flmalar›nda ilk baflta ortaya konan amaçlar›n gerçekleflmedi¤i de unutulmamal›d›r. Bu anlamda, bu mitingi gerçeklefltiren D‹SK ve KESK’in niteli¤i bir kez daha a盤a ç›km›flt›r. Bu örgütleri statüko karfl›t› diye tan›mlayarak Ça¤layan mitingine kat›lan ve 1 May›s anlay›fl› öteden beri belli olan devrimci-demokratik güçleri statükocu ilan etmek, bunu da s›n›f hareketinin yol ayr›m›ndaki tercihler olarak propaganda etmek küçük burjuva ben-merkezcili¤iydi, do¤ru de¤ildir. Nitekim emperyalizm ve NATO karfl›t› pratik ve özellikle de son günlerde yaflanan Okmeydan› süreci bu söylediklerimizi bir kez daha do¤rulam›flt›r. Özellikle 1 May›s sonras› kimi dostlar›m›zca devrimci, statükoyu k›ran ve bu propagandadan da hareketle h›z kesmeyerek öncü sendikalar ilan edilen D‹SK ve KESK’in, 1 May›s sonras› yürütülen anti-emperyalist mücadeleyi ele al›fllar› da de¤erlendirildi¤inde, bu ele al›fllar›n›n 1 May›s’tan ba¤›ms›z olmad›¤›, özellikle KESK ve D‹SK’in bu süreçte att›¤› ad›mlar› ve durufllar›yla süreci bölme konusunda az›msanmayacak bir pay sahibi olduklar› görülmelidir. Yap›lan eylemlere katt›klar› “güç”, bunun yan›s›ra kendi hareket planlar›, bugün bu sendikalar›n ger-
☞
17
1 çekli¤ini kavramak aç›s›ndan bir aynad›r. Hiç kuflkusuz ki bu genel bir do¤rudur ve genel do¤ru içerisinde KESK ve D‹SK içinde bulunan kimi sendikalar›n emperyalizm ve NATO karfl›t› mücadelede çeflitli eylem ve etkinlikleri olmufltur. Ancak süreci yine devrimci dinamikler örmüfl, iflçi s›n›f› içerisinde yer alan ilerici devrimci kifli, grup ve sendikalar süreci gö¤üslemeye çal›flm›flt›r. Bu süreci örenler aras›nda y›llardan beri sendikal mücadele içerisinde, yürütmüfl oldu¤u mücadele nedeniyle sayg›n yerleri olan ama ne hikmetse, 1 May›s sürecinde anl›k, günlük politikalar›n sonucu olarak statükocu ilan edilen, s›n›f iflbirlikçisi ilan edilen sendikalar da olmufltur. 1 May›s sürecinde kimi anlay›fllar›n sorumsuz, ben merkezci yaklafl›mlar›yla karfl› karfl›ya getirilmeye çal›fl›lan devrimci kitle hareketinin bir k›s›m bilefleni, anti-emperyalist mücadele ve NATO karfl›t› süreçte, özellikle de Okmeydan› sürecinde bir araya gelmifl, gerek barikatlar öncesinde ve gerekse de barikat bafllar›nda omuz omuza birlikte mücadele etmifllerdir. Bu bizce özellikle devrimci hareketin bileflenleri aç›s›ndan önemsenmesi ve büyütülmesi gereken bir pratik durufltur. Ancak bu önemsenmesi ve büyütülmesi gereken pratik durufl, devrimci hareketin birbirlerine yönelik hatal› ve eksik gördü¤ü yanlar›n› elefltirmeme anlay›fl›na ve yaklafl›m›na da götürmemelidir. Bu konudaki yaklafl›mlar›m›z 30 y›l› aflk›n bir gelene¤in pratik sürecinde de görülece¤i üzere tamamen olgun ve yap›c› bir tarzda olmal›d›r. Bu durum yine bildik ve hatal› yaklafl›mlara feda edilmemelidir. Anti-emperyalist mücadele ve NATO karfl›t› süreçte, özellikle de Okmeydan› sürecinde, birlikte hareket eden devrimci bileflenlerin ortak ifl yapma, birlikte davranabilme ve eylem birli¤i olgular› ön plana ç›kar›lmal›, direnifle önderlik edildi¤i ya da çeflitli neden ve gerekçelerle d›fl›nda kal›nd›¤› gibi yaklafl›mlar ön plana ç›kart›lmamal›d›r. Bu nedenle devrimci hareket ve özellikle devrimci hareketin ana bileflenleri, meselelere yaklafl›rken her türlü grupçu kayg›dan, önderlik pozlar›ndan uzak durmal›d›r. Bu pratik durufl hiç kuflkusuz ki önümüzdeki süreçte devrimci harekete kazand›r›r. Bundan kimsenin kuflkusu olmas›n. Çünkü tarihsel deneyimler ve s›n›f mücadelesi prati¤i bizlere bunu ö¤retiyor. Evet bizler burada kimin nas›l bir pratik durufl sergiledi¤i, kimin anti-emperyalist mücadele ve NATO karfl›t› sürece, özellikle de Okmeydan› barikatlar›na önderlik etti¤i ya da kimin barikatlar›n d›fl›nda kald›¤›n› tart›flmayaca¤›z. Ya da kimin en iyi anti-emperyalist mücadele verdi¤i gibi geri bir tart›flma içerisine girmeyece¤iz. De¤inece¤imiz mesele ço¤u anlay›fl›n gözard› etti¤i ya da flöylesine bir de¤indi¤i s›n›f hareketinin daha do¤rusu iflçi s›n›f›n›n emperyalizm ve NATO karfl›t› mücadeledeki pratik durufludur. Yanl›fl anlafl›lmas›n kimi “iflçi”ci devrimci dostlar›m›z sürece iliflkin, sürece yönelik iflçi s›n›f›n›n tavr›n› ve pratik ele al›fllar›n› yans›tt›lar. Bu konuda dostlar›m›za bir laf›m›z yok zaten. Süreci bafl›ndan itibaren yine kendi bildikleri “do¤ru”lar do¤rultusunda ele ald›lar. Ve bizlerin bu “do¤ru”lara yaklafl›m›m›z öteden beri biliniyor zaten. O yüzden burada de¤inmeyece¤iz. Ancak de¤inmeden geçemeyece¤imiz bir nokta var ki o da ço¤u devrimci dostlar›m›z›n yay›nlar›nda flöyle bir de¤indi¤i ya da gözard› etti¤i nokta olan, iflçi s›n›f› içinde faaliyet sürdüren baz› sendikalar›n, emperyalizme ve NATO’ya karfl› üretimden gelen güçlerinin kullanmas›yd›. Ve bu anlam›yla s›n›f sendikac›l›¤›n›n gerçek anlamda nas›l bir pratik iflleve büründü¤ü-
nün bir kez daha ispatlanmas›yd›. ANT‹-EMPERYAL‹ST MÜCADELE, ‹fiÇ‹ SINIFININ PRAT‹⁄‹ VE ÖNEMSENMES‹ GEREKEN B‹R TAVIR ÜZER‹NE Emperyalizme ve NATO’ya karfl› mücadele içerisinde yer alan sendikalardan Belediye-‹fl 2 No’lu fiube, Deri-‹fl Tuzla fiubesi ve Yol-‹fl 1 No’lu fiube ifl b›rakarak, üretimden gelen güçlerini kullan›p, emperyalizmi ve NATO toplant›s›n› protesto etti. Belediye-‹fl 2 No’lu fiube, NATO Zirvesini protesto etmek amac›yla 28 Haziran Pazartesi günü 2 saatlik ifl b›rakma eylemi yapt›. Bak›rköy ve Zeytinburnu iflçilerinin ifl b›rakma eylemi ile yapt›klar› bas›n aç›klamas›na Tüm-Bel-Sen Bak›rköy Temsilcili¤i ile E¤itim-Sen 1 No’lu flube de destek verdi. Öte yandan Deri-‹fl Tuzla fiubesi’nin ça¤r›s›yla 28 Haziran’da bir araya gelen deri iflçileri de NATO Zirvesine yönelik yapt›klar› bas›n aç›klamas›ndan sonra emperyalizme ve NATO’ya karfl› 1 saatlik ifl b›rakma eylemi yapt›lar. Bunun d›fl›nda hiç kuflkusuz ki emperyalizm ve NATO’ya karfl› pek çok sendika yap›lan eylemliliklerin içerisinde yer ald›. Örne¤in KESK ve yine yukar›da ifl b›rakma eylemi yapan sendika flubelerinin de yer ald›¤› ‹stanbul Sendikalar Birli¤i’nin “Bush ve NATO Karfl›t› Birlik” içerisinde yer ald›¤›n› ve bu sendikalar›n, birli¤in örgütledi¤i çeflitli eylemlerde yer ald›¤›n› belirtelim. Ya da örne¤in 28 Haziran günü KESK’in Unkapan›’ndan Saraçhaneye kadar yürüyerek NATO Zirvesini protesto etti¤ini, yine E¤itim-Sen 3 No’lu fiube’nin Mecidiyeköy’de gösterilerde yer ald›¤›n› ifade edelim. Bunun d›fl›nda örne¤in 27 Haziran’da Kad›köy’de yap›lan mitinge TÜMT‹S, Emekli-Sen, Limter-‹fl, Sosyal-‹fl Sendikas›, D‹SK Bas›n-‹fl, Dev-Sa¤l›k-‹fl, Nakliyat-‹fl, SES, D‹SK Genel-‹fl, Birleflik Metal‹fl, Bank-Sen, BTS, Tüm-Bel-Sen, Lastik-‹fl, D‹SK G›da-‹fl gibi adlar›n› burada sayamad›¤›m›z pek çok sendikan›n kat›ld›¤›n› ifade edebiliriz. Ve yine Türkiye’nin pek çok ilinde kurulan birlik ve platformlarda burada ifade etti¤imiz ya da ifade etmedi¤imiz pek çok sendikan›n yer ald›¤›n› ve yap›lan etkinlik ve eylemlerde flu veya bu boyutta yer ald›¤›n› ifade edebiliriz. Ancak burada anlatmaya çal›flt›¤›m›z iflçi s›n›f›n›n ve onun örgütleri olan sendikalar›n anti-emperyalist mücadelede, hangi eylemlerde ve mitinglerde yer ald›¤› de¤il. Anlatmaya çal›flt›¤›m›z, iflçi s›n›f›n›n örgütleri olan sendikalar›n antiemperyalist mücadelede nas›l bir tav›r sergilediklerini, onlar›n üretimden gelen güçlerini kullan›p kullanmad›klar›d›r. Bizim aç›m›zdan önemsenmesi gereken nokta budur. Çünkü geride b›rakt›¤›m›z süreçte NATO Zirvesi nedeniyle yo¤unlaflan anti-emperyalist mücadelenin bizler aç›s›ndan as›l gövdesini ya da daha do¤ru bir ifadeyle anti-emperyalist hareketin esas motor gücünü devrimci güçler yapm›fllard›r. Devrimci hareketlerin çabalar› ve çal›flmalar›, süreçte ön plana ç›km›fl, anti-emperyalist mücadelenin kazan›mlar›n›n ya da baflar›s›n›n belirleyeni devrimci güçler olmufltur. ‹flte bu süreçte baz› sendikalar›n, yaln›zca bu tür etkinliklerle, bas›n aç›klamas›, mitinge kat›l›m vb. yetinmeyip ayn› zamanda üretimden gelen güçlerini de kullanmalar›na tan›k olduk. ‹flçi s›n›f›n›n, üretimden gelen gücünün birkaç saatli¤ine de olsa gösterilmesi ve ifl b›rak›larak emperyalizmin sald›rganl›¤›n›n ve NATO’nun protesto edilmesi, politik bir durufl olarak alg›lanmal› ve küçümsenmemelidir. ‹fl b›rakma süresinin k›sal›¤› bir yana yap›lan
bu eylemin emperyalistlerin ve onlar›n uflaklar›n›n yapt›klar› NATO Zirvesi’ni engelleyemece¤i görünen bir gerçeklik. Ancak bu pratik durufl ve tav›r al›fl›n, iflçi s›n›f›n›n yürümesi gereken yolun hangi yol oldu¤unu göstermesi aç›s›ndan da önemsenmesi ve bir o kadar da propaganda edilmesi gereken bir yol oldu¤u da aç›kt›r. Evet; iflçi s›n›f›n›n, emperyalizme ve onun yerli uflaklar›na karfl› üretimden gelen gücünü kullanmas›n›n önemli ve di¤er sendikalara göre “farkl›” bir örne¤ini teflkil eden bu pratik durufl aç›kt›r ki büyütülmesi ve süreklilefltirilmesi gereken bir pratik durufltur. Ve hiç kuflkusuz ki bu duruflun bir nedeni vard›r. ‹flte bizim aç›m›zdan, bugün özellikle iflçi s›n›f› içerisinde yürütülen mücadelenin somut bir örne¤ini oluflturmas› aç›s›ndan iyi bir örnek olan; iflçi s›n›f›n›n anti-emperyalist mücadelede duruflunun nas›l olmas› gerekti¤ine dair önemli ancak hiç kuflkusuz ki yeterli olmayan bu pratik duruflun ve tavr›n kavranmas› ve daha da büyütülmesi gerekmektedir. Hiç kuflkusuz ki bu pratik tav›rlar içerisinde de eksiklikler vard›r. Ancak bu eksikliklere burada de¤inmeyi gerekli görmüyoruz. Bizim aç›m›zdan süreç de¤erlendirildi¤inde, emperyalizme ve NATO’ya karfl› mücadelede, iflçi s›n›f› aç›s›ndan en ileri duruflu temsil eden, bu ifl b›rakma eylemi ve bu eyleme yön veren anlay›fl›n büyütülmesi ve yayg›nlaflt›r›lmas› asloland›r. ‹flte bu nedenle, anti-emperyalist mücadele ve NATO Zirvesine yönelik eylemlerde kendisini gösteren bu “ayr›ks›” duruflun, esas nedeninin s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› oldu¤unu görmek gerekiyor. Çünkü biz biliyoruz ki sembolik de olsa üretimden gelen güçlerini kullanan ve ifl b›rakan, emperyalizme ve NATO toplant›s›na yönelik iflçi s›n›f›n›n tavr›n›n nas›l olmas› gerekti¤ine dair bu duruflu gösteren sendikal yap›lar›n baz›lar› s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n› savunmakta ve pratiklerini de bu anlay›fl do¤rultusunda flekillendirmeye çal›flmaktad›rlar. Bu nedenle gerek son süreçte anti-emperyalist mücadele ve NATO toplant›s›na yönelik gerçeklefltirilen eylemlerde ve gerekse de önceki y›llarda da gördü¤ümüz üzere toplumun di¤er sorunlar›na (örne¤in Ölüm Orucu vb.) yönelik, gündeme iliflkin vb. siyasal tav›rlar sergileyen ve mücadelelerini sadece ekonomik ve ifl yaflam›yla ilgili k›smi demokratik haklara indirgemeyen bu sendikalar›n uygulamaya çal›flt›¤› s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n yayg›nlaflt›r›lmas› ve iflçi s›n›f›n›n içinde bulundu¤u durumdan kurtulmas›n›n, s›n›f mücadelesinde etkili bir rol oynayabilmesinin yolunun bu anlay›fltan geçti¤ini-toplumsal prati¤inde bir kez daha kan›tlad›¤› gibi- görmek ve bu çizgiyi daha üst boyutta hayata geçirmek, varolan mevzilerle yetinmeyerek yeni yeni mevziler kazanmas›n› sa¤lamak gerekiyor. KISACA ‹fiÇ‹ SINIFI ‹Ç‹NDE ÇALIfiMA Sendikalar en genel tan›m›yla iflçi s›n›f›n›n ekonomik-demokratik s›n›f örgütleridir. Bu halleriyle iflçi s›n›f›n›n her türlü sorununa iliflkin çözüm önerileri üretir, çözüm kayna¤›na dönük çal›flmalar yapar, direnifller örgütler ve bunun için her türlü s›n›fsal etkinli¤i gerçeklefltirir. Oysa s›n›f›n sorunlar› sadece ekonomik-demokratik kaynakl› de¤ildir. Bu ekonomik-demokratik sorunlar›n kayna¤›, bu sorunlar›n yarat›c›s› siyasal sistemdir. Öyleyse sorunlar›n as›l kayna¤› siyasald›r. Ekonomik hak ve ç›karlar›n› da, demokratik haklar›n› da do¤rudan belirleyen, temel siyasal sistemin ta kendisidir. Dolay›s›yla maafl art›fllar› da, çal›flma yaflam›na iliflkin düzenlemeler de tama-
30 Temmuz-12 Ağustos 2004 men siyasal sistemin belirleyicili¤indedir. Kald› ki “do¤ru bir siyasi önderlik olmadan yeterli bir ekonomik mücadele bile verilemeyece¤i” Marksist-Leninist-Maoist tezi dün oldu¤u gibi geçerlili¤ini bugün de korumaktad›r. Somutumuzda emperyalizmin askeri örgütü olan NATO’nun toplant›s›nda al›nan kararlar, yine iflçi s›n›f›n›n yaflamak zorunda b›rak›laca¤› pek çok hak gasp›n›n nedeni de olacakt›r. Haks›z savafllar›n, iflçi s›n›f› ve emekçi halka yarardan çok zarar getirdi¤i ve bu savafllardan en çok da iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›n etkilendi¤i, öte yandan bu savafllar›n sorumlusu olan emperyalistlerin ve onlar›n uflaklar›n›n kazançl› ç›kt›¤›n› görüp, yafl›yoruz. ‹flçi s›n›f› ve emekçi halk haks›z savafllara, emperyalist iflgale ve sald›rganl›¤a karfl› durdu¤u oranda, hakl› ve meflru savafllar›n› gelifltirdi¤i oranda baflar›l› olmufllard›r. T›pk› bugün Irak halk›n›n yapt›¤› gibi. Emperyalizmin emir eri olarak TC faflizminin askeri harekatlarda kullan›lmas›n›n ve bunun yarataca¤› sorunlar›n Türkiye iflçi s›n›f›n› ve emekçi halk›n› etkilemeyece¤ini, dolarla maafl alan kiral›k burjuva kalemflörler, iflçi s›n›f› ve emekçi halk düflmanlar› d›fl›nda kim iddia edebilir ki! Bu nedenle bu gibi sorunlarda iflçi s›n›f›n›n örgütleri olan sendikalar›n, sadece ekonomik ve demokratik haklarla mücadelesini s›n›rland›rmak do¤ru de¤ildir. O halde sendikal mücadelenin bir hedefi de, kapsam› da bu eksende, yani siyasal eksende olmak zorundad›r. Bu nedenle iflçi s›n›f›n›n örgütleri olan sendikalar›n yan› bafllar›nda gerçeklefltirilen emperyalist pazarl›klara karfl› duyars›z olmas› ya da yasak savma bab›nda birkaç mitinge kat›l›p, daha “ileri boyutta” bas›n aç›klamas› yaparak süreci geçifltirmeleri beklenemez/beklenmemelidir. Yap›lmas› gereken üretimden gelen güçlerinin kullan›larak, emperyalistlerin ve onlar›n yerli uflaklar›n›n bu tür toplant›lar›n› ve pratiklerini engellemeye çal›flmakt›r. Do¤ru olan tutum budur ve bu do¤rultuda at›lan her ad›m desteklenmeli ve büyütmesinin çabas› verilmelidir. Ancak süreci de¤erlendirdi¤imizde bu yönlü giriflimlerin yetersiz oldu¤u aç›kt›r. Bunun hiç kuflkusuz ki nedenleri bulunmaktad›r. Bilinmektedir ki, iflçi s›n›f›n›n ufkunu, bilincini sadece ekonomik ç›karlarla s›n›rlayan ve sadece alaca¤› maafla bakt›ran da, ama sadece verilenle yetindiren de, yine siyasal rejimin kendisi ve yine rejimin iflçi s›n›f›n›n bafl›na çöreklendirdi¤i kendi iflbirlikçileri, uflaklar›, bürokrat sar› sendika yöneticileridir. Bu haliyle iflçi s›n›f›n›n tek düflman› sermaye de¤il, ayn› zamanda bürokrat sar› sendikal yönetimleridir de! O halde sorun politiktir. ‹flçi s›n›f›n›n mücadele anlay›fl›n› sadece ekonomik ve k›smi hak mücadelesine indirgeyen sendikal yönetimlerin, emperyalizm ve NATO karfl›t› mücadele süresince de bu tarz bir pratik durufl sergilemeleri de beklenemezdi zaten. Öte yandan hiç kuflkusuz ki iflçi s›n›f›n›n ve sendikalar›n bu politik durufllar›, bir ideolojik tavra da tekabül ekmektedir. Emperyalizm ve onun uflaklar›n›n, s›n›f kardefllerine, emekçi halklar›n bo¤azlanmas›na yönelik kararlar almas›na, sadece mitinglerle ve bas›n aç›klamalar›yla yan›t vermek, iflçi s›n›f›n›n en büyük gücü olan üretimden gelen gücünü kullanmamak ayn› zamanda ideolojik bir tercihtir de! Çünkü her s›n›f bir ideolojik formasyon üzerinden flekillenmektedir. ‹flçi s›n›f›n›n as›l sorunlar›n›n temelinde ideolojik ve politik faktörler yatmaktad›r. S›n›f bilinçli iflçilerin bu gerçekten hare-
30 Temmuz-12 Ağustos 2004 ketle, sendikalar› iflçi s›n›f›n›n birer okulu olarak ele almalar› gerekir. Sendikalar›n sadece ekonomik mücadele araçlar› olmad›¤› gerçe¤inden hareketle, iflçi s›n›f› ve kamu emekçileri içerisindeki çal›flmalar›m›zda, yar› sömürge yar› feodal yap› üzerinden yükselen ülkemiz hakim s›n›flar›n›n sistemine ve bu sistemin nas›l y›k›laca¤›na yönelik bize yol gösteren demokratik devrim program›n›n da ö¤retilmesi gerekir. Çünkü her fleyden önce bugün iflçi s›n›f›n›n ve hiç kuflkusuz ki kamu emekçilerinin sorunlar›n›n temelinde esas olarak demokratik devrimin hedefledi¤i s›n›flar ve bu s›n›flar›n gerici sistemi vard›r. Örne¤in bugün anti-emperyalist bir tepki gösterilecekse, bu tepkinin sadece “Bush” ile ya da ABD ile s›n›rland›r›lmamas› gerekir. Bu mücadele, içinde ABD ve AB emperyalizmi de olmak üzere, emperyalizm ve onun ülkemizdeki temsilcileri olan komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›na karfl› da yönelmelidir. Bu örnekte de görülece¤i üzere sendikalar›n ve s›n›f bilinçli iflçilerin mücadelesi sadece ekonomik taleplerle ve bir k›s›m emperyalist devletle s›n›rland›r›lmamal›d›r. Asla ve asla revaçta olan biçimiyle baz› emperyalistleri (ABD) protesto etmek baz› emperyalistleri (AB) alk›fllamak biçiminde olmamal›d›r. O halde mücadelenin hedefi ve as›l sivri ucu ideolojik-politik mücadele eksenine oturmak zorundad›r. Bu tespit, sendikalar›n varl›k nedeniyle hiçbir biçimde çeliflmez; tersine sermayenin giderek merkezileflti¤i günümüz dünyas›nda her s›n›f kendi ideolojik-politik program› do¤rultusunda di¤er s›n›fa karfl› mevzilenir ve bu mevzileniflte kendi ideolojik program›n› hayata geçirir, ideolojik duruflunu netlefltirir. Bundand›r ki, iflçi s›n›f› da kendi bilimsel dünya görüflü do¤rultusunda -ki bu bilimsel sosyalizmdir- mücadelesini flekillendirir. Bunu oluflturmak, hiç flüphesiz egemen sendikal yönetimlerin ifli olamaz. Zira onlar›n misyonu zaten bunun tam tersidir. As›l görev iflçi s›n›f›n›n bilimsel dünya görüflüne -bilimsel sosyalizme- inanm›fl politik partinin ve bu partinin devrim perspektifini benimseyen öncülerin omuzlar›ndad›r. Yani s›n›f bilinçli iflçilerin, s›n›f sendikac›l›¤› yapma perspektifiyle hareket edenlerin omuzlar›ndad›r! Bu gerçek y›llar önce Proletarya Partisi taraf›ndan yoruma aç›k b›rakmayacak bir biçimde ifade edilmifltir: “Ülkemizde de s›n›f sendikac›l›¤›n›n anlam›, yar›-sömürge yar›-feodal yap› ve onu tasfiye edecek olan Demokratik Halk Devrimi görevi ile belirlenmektedir. Ülkemizde, s›n›fsal sendikalar›n do¤rudan Parti’nin önderli¤inde hareket etmesi ilkesi yine geçerlidir. Sendikal mücadelemiz bu koflulun gerçekleflmesine yönelecektir.” (‹flçilerin Kitle Örgütü Olan Sendikalarda Çal›flma; Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist Merkezi Yay›n Organ› KOMÜN‹ST Say›:3; A⁄USTOS 1978) Bu nedenle e¤er emperyalizme ve onun ülkemizdeki uflaklar› olan komprador burjuvaziye karfl› do¤ru bir mücadele verilecekse; ki bu do¤ruluk mücadelenin baflar›l› olmas›n›n olmazsa olmaz›d›r- ülkemizdeki s›n›f sendikac›l›¤›, yar›-sömürge yar›-feodal üretim biçimine karfl› ve bu üretim biçimi üzerinden yükselen siyasal sistemi tasfiye edecek olan Demokratik Halk Devrimi do¤rultusunda flekillenmeli ve hiç kuflkusuz ki bu Demokratik Devrimin yap›lmas›na önderlik edecek olan Proletarya Partisi’nin tart›flmas›z önderli¤ini kabul etmelidir. Ancak s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› birincil olarak bu görevi önüne koyarken flu görevini de unutmamal›d›r: “Ancak sendikal mücadele içinde iflçi s›n›f› sadece
18 Demokratik Halk Devrimi’nin program› ve bilinci ile e¤itilmekle yetinilemez. Sosyalizm bilincine ve Demokratik Halk Devrimi’nin sosyalizm için, proletaryan›n kurtuluflu için mücadelede ilk ad›m oldu¤unun bilincine yöneltmek s›n›f sendikac›l›¤›n›n ikinci görevidir.” (agy) Yani S›n›f Sendikac›l›¤› perspektifiyle yola ç›kanlar sendikalar içinde çal›flmalar›nda sadece iflçileri demokratik devrim program› ve bilinciyle e¤itmekle yetinmemeli, ayn› zamanda sendikalar› iflçiler içinde sosyalizm bilincinin yayg›nlaflmas› ve yerleflmesi için kullanmal› ve bunun yolunun da her fleyden önce demokratik devrimin gerçekleflmesi oldu¤unu ortaya koy-
1
den kaç›rmamal› ve iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden gelen eylemliliklerini, giderek siyasal ve politik tavra dönüfltürmeli; ve en önemlisi de, bu bölük pörçük gerçeklefltirilen iflçi eylemlerinde öne ç›kan iflçileri s›n›f sendikac›l›¤›yla tan›flt›rmal›d›rlar. Bunun için her yol ve yöntem kullan›lmal›d›r. Ancak en çok da ra¤bet edece¤imiz hiç kuflkusuz ki iflçi s›n›f›n›n en büyük silah› olan üretimden gelen gücün kullan›lmas›d›r. Somutumuzda örne¤ini verdi¤imiz, emperyalizme ve NATO Zirvesine yönelik k›sa süreli de olsa gerçeklefltirilen ifl b›rakma eyleminin iflçilerin ve emekçilerin bilincinde yaratm›fl oldu¤u etkiyi kim inkar edebilir? Bu tarz bir prati¤in onlarca bas›n
Belediye-‹fl 2 No’lu fiube mal›d›rlar. ‹çinden geçti¤imiz süreç, sol harekete, devrimcilere ve komünistlere önemli görevler yüklüyor. Devrimci ve komünist hareketin iflçi s›n›f› ve iflçi s›n›f›n›n örgütleri olan sendikalarda çal›flmalar› ve etkinlikleri yoruma aç›k bir kap› b›rakmayacak kadar net. ‹flçi s›n›f›n›n halihaz›rda gösterdi¤i direnifller, bölük pörçük. Tek tek alanlarda önemsenmesi gereken direnifller söz konusu. Ancak bu direnifllerin bir türlü kendi kabu¤unu k›ramad›¤›, siyasal ve politik tav›rlara dönüflemedi¤ini/dönüflse bile bir örgütlülük yaratamad›¤›n› görüyoruz. Bunun nedeni hiç kuflkusuz ki iflçi s›n›f›n›n kendili¤inden gelen eylemleri de¤il. ‹flçi s›n›f› hiç de¤il. Bunun nedeni baflta komünistler olmak üzere devrimcilerdir. ‹flçi s›n›f› içerisinde yeterli ve do¤ru çal›flma yap›lmad›¤› müddetçe ve var olan güçler de dar grupçu anlay›fllarla, sendikal rekabetle bir araya getirilmeyip, aksine karfl› karfl›ya getirildi¤i müddetçe bu durumun devam edece¤i de görülmelidir. Bu nedenle iflçi s›n›f› içerisinde faaliyet sürdüren s›n›f bilinçli iflçiler, bu olguyu ve özellikle de iflçi s›n›f›na önderlik etmeleri gerekti¤ini göz-
aç›klamas› ve mitingden daha etkili olaca¤›n› ve en önemlisi de iflçi s›n›f›n›n üretimden gelen gücünün fark›na varmas›n› sa¤layaca¤›n› kim red edebilir? ‹flte yukar›da sayd›¤›m›z bu görevlerin yerine getirilmesinde ve fikirlerin bilinçlere yerleflmesinde muazzam bir öneme sahip bu örneklerin önemsenmesi ve yayg›nlaflt›r›lmas› talebimizi ›srarla yenilememizin arkas›nda bu gerçeklik yatmaktad›r. Hiç kuflkusuz ki bugün sendikac›l›kta yeni aray›fllara girenler, sendikal mücadelede t›kan›kl›klar yaflayanlar; yönlerini sendikalar› sosyalizmin birer okulu olmas› gerçe¤ine çevirerek bulabilirler. Ve bunun yolu da yani sendikalar›n sosyalizmin okulu haline gelmesi de, s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n sendikalarda egemen anlay›fl haline gelmesiyle mümkündür. Yani bugün sendikalarda t›kan›kl›ktan bahsedenler esas›nda s›n›f mücadelesinde t›kanm›fllard›r. Özellikle s›n›f bilinçli iflçilerin ve hele de s›n›f sendikac›l›¤›n› savundu¤unu iddia edenlerin böyle bir söz söylemeye haklar› yoktur. S›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n› uygulayanlar, tabana indiklerinde, iflçi s›n›f›n›
dinlediklerinde ve onlar›n sorunlar›n›n gerçek çözücüsünün S›n›f Sendikac›l›¤› oldu¤unu gösterdiklerinde yan›ts›z ve karfl›l›ks›z kalmad›klar›n› kendi pratiklerinden de görmelidirler. E¤er hala bir t›kan›kl›ktan bahsedilecekse, bu t›kan›kl›k kendi kafam›zdad›r, bilinçlerimizde ve iflçi s›n›f›n›n o muazzam gücüne güvenmeyen kendimizdeki güvensizliktedir. S›n›f sendikac›l›¤›n›n geçmifline bak›ld›¤›nda ya da geçmifli b›rakal›m bugüne/ana bakt›¤›m›zda bile, iflçilerin örgütlendiklerini, sendikalar›n› sahiplendiklerini rahatl›kla görürüz. O zaman demek ki as›l sorunu kendimizde arayaca¤›z. As›l sorunu bilinçlerimizdeki gerici fikir ve de¤er yarg›lar›n› ve bunlar›n oluflturdu¤u zincirlerde arayaca¤›z. Ve hiç kuflkusuz ki sendikalarda örgütlenen iflçileri S›n›f Sendikac›l›¤› do¤rultusunda e¤itece¤iz. Bunu yapmad›¤›m›z zaman iflçi s›n›f›nda de¤il ama S›n›f Sendikac›l›¤›nda t›kanma yaflar›z. Bugün aç›s›ndan en önemli eksikliklerimizden birisi budur. ‹flçi s›n›f›n› s›n›f sendikac›l›¤› do¤rultusunda e¤itmedi¤imiz sürece, çal›flmam›z sadece iyi niyetli, koflturan birkaç insan›n olumlu çabas›ndan öteye gitmez. Hiç kuflkusuz ki iflçi s›n›f›n›n iyi niyete ihtiyac› yoktur. Onun ihtiyac› iktidard›r ve onun yolunu da gösterecek olan S›n›f Sendikac›l›¤› çizgisidir. Bu nedenle iflçi s›n›f› içerisinde yürüttü¤ümüz çal›flmalarda mutlaka ama mutlaka temel almam›z gereken baz› kriterler vard›r. Bunlar S›n›f Sendikac›l›¤›n›n temel ilkeleridir: 1) Sendikalar tüm s›n›f› kapsamalar› gereken örgütlerdir. 2) Sendikalar kitleleri, tüm s›n›f›n görevleri bilinci düzeyine yükselterek, onlar› sosyalizm ruhuyla e¤itirler. 3) Sendikalar iflçi s›n›f› partisiyle kitleler aras›ndaki; yani öncüyle s›n›f aras›ndaki iliflkileri kurarlar. 4) Sendikalar proletaryan›n devrimci partisi önderli¤inde sermayeye karfl› mücadele yürütürler. ‹flte bu dört ilke s›n›f sendikac›l›¤›n›n da temel ilkelerini olufltururlar. Bilinmelidir ki, sendikalar›n demokratik devrimi do¤rultusunda iflçileri flekillendirebilmesi ve bu alanlar›n birer sosyalizm okulu olmas› bu ilkeler olmazsa gerçeklefltirilemez. SINIF SEND‹KACILI⁄I VE DEVR‹MC‹ DEMOKRAT‹K SEND‹KAL B‹RL‹K Önce bir al›nt›yla flu gerçe¤in alt›n› çizelim: “S›n›f sendikac›l›¤›, iflçi s›n›f›n›n her türlü sömürüye karfl› ve kendi siyasi iktidar›n› kurma yolunda yürüttü¤ü mücadele; Marks ile bafllayarak tüm komünist önderlerin ilke meselesi olarak gördükleri bir anlay›flt›r. S›n›f sendikac›l›¤› hareketi, Marksist-Leninist partinin yürüttü¤ü bir mücadeledir ve genel muhtevas›, ‘sendikal hareketin kapitalist sömürüye karfl› bir direnifl ve örgütlenme merkezi; iflçi s›n›f›n›n kesin kurtuluflu için bir kald›raç ve proletaryan›n s›n›f mücadelesi okulu; genel devrimci cephenin bir bölümü; kapitalist sömürünün ortadan kald›r›lmas›, burjuvazinin bozguna u¤rat›lmas› ve iflçi s›n›f›n›n zaferi için mücadelede önemli bir güç haline gelmesini isteyen anti-emperyalist ve devrimci s›n›f çizgisidir. S›n›f sendikac›l›¤›, proletaryan›n önündeki görevlere (yani içinde bulunulan devrim aflamas›na) göre somut muhtevas›n› kazan›r. Milli kurtulufl için mücadelenin verildi¤i bir sömürgede; Demokratik Halk Devriminin gündemde oldu¤u bir yar›-sömürgede; sosyalist devrime haz›rlanan kapitalist bir ülkede, ve sosyalizmin inflas› mücadelesini veren proletarya diktatörlü¤ünde, s›n›f sendikac›l›¤›n›n anlam›, genel muhtevas› ayn› olmakla birlikte, de¤iflir.” (agy)
☞
1 Buradan hareketle ülkemizde yürütülecek s›n›f sendikac›l›¤›n›n, somut koflullar›m›z üzerinden yükselmesi gerekti¤ini rahatl›kla ifade edebiliriz. Ve somut koflullar›m›z MarksistLeninist-Maoist partinin yöneliminden ayr› düflünülmemelidir. E¤er somut koflullar›ndan hareket etmeyen bir s›n›f sendikac›l›¤› savunulursa, bu savununun hatal› yaklafl›mlar› da içerece¤i bilinmelidir. Bütün kitle örgütleri gibi iflçi s›n›f›n›n mesleki örgütlenme merkezleri olan sendikalar›n mücadele perspektifleri ve amaçlar› da toplumun içinde bulundu¤u devrim sürecine göre de¤iflir. Bu al›nt›y› yapmam›z›n nedeni de iflte tam da burada ortaya ç›kmaktad›r. Geçmiflte Proletarya Partisi’nin bu yönlü yanl›fl, “sol” pratikleri olmufltur. S›n›f sendikac›l›¤› deyince her flart alt›nda k›z›l sendikac›l›k anlafl›lmamas› için vurgulanmas› gereken bir noktad›r. Özellikle son y›llarda, iflçi s›n›f›n›n ve iflçi s›n›f›n›n örgütleri olan sendikalar›n içine düfltü¤ü durum düflünüldü¤ünde ve de kimi çevrelerin bu durumu aflmak ad›na sendikal mücadelede yeni aray›fllara girdi¤i koflullarda, bu durum yani sendikalar›n S›n›f Sendikac›l›¤› perspektifiyle örgütlenmesi ve mücadele etmesi, daha bir önem kazanmaktad›r. ‹flçi s›n›f›n›n ve t›kanan sendikal örgütlülüklerin hangi yoldan yürümesi gerekti¤i ve bu yoldan yürüdüklerinde, iflçi s›n›f›n›n ve sendikal örgütlülüklerin gerçekten birer güç olabilece¤ini, iflçi s›n›f›n›n bu “öncü bölükleri” göstermektedir. ‹flçi s›n›f› ve iflçi s›n›f›n› örgütlemek diye yola ç›kanlar›n bu pratiklerden ve özellikle de Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›ndan ö¤renmesi gerekir. Hiç kuflkusuz ki bunu söylerken esas olarak d›fl›m›zdaki anlay›fllardan bahsetmiyoruz. Esas meselemiz ve derdimiz, demokratik devrim diye yola ç›kanlar›n, iflçi s›n›f›n› örgütlemeden baflar›l› olamayaca¤› gerçe¤inden hareketle, bulunduklar› her alanda iflçi s›n›f›n› örgütlemek için bir yönelime girmeleri gerekti¤ini, yapm›fl olduklar› çal›flmalar›n baflar›s›n›n devrimimiz aç›s›ndan olmazsa olmaz oldu¤unu ve bu çal›flman›n nas›l ve hangi araçlarla yap›laca¤›na dair oldukça önemli ve inkar edilemez pratiklerimiz oldu¤unu görmeleridir. Evet; iflçi s›n›f› içerisinde yads›namaz ve önemsenmesi gereken bir çal›flmam›z vard›r. (Ancak hiç kuflkusuz ki, flehirlerdeki örgütlenmelerde iflçi s›n›f› içinde örgütlenmeyi esas alan bizler aç›s›ndan yeterli ve kabul edebilece¤imiz bir çal›flma olmad›¤› da aç›kt›r.) Bunu flunun için söylüyoruz. Pek çok yerden ve ilden, iflçi s›n›f› içerisinde, sendikal çal›flmalar›n nas›l yap›lmas› gerekti¤ine dair sorularla ve daha da önemlisi kafa kar›fl›kl›klar›yla karfl›lafl›yoruz. Bu kabul edilemez bir durumdur. Bizlerin iflçi s›n›f› içerisinde; denilebilir ki devrimci hareket içerisinde bir de¤erlendirme yapt›¤›m›zda önemsenmesi gereken deneyimlerimiz ve birikimlerimiz sözkonusudur. Bu deneyim ve birikim Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›nda somutlanm›flt›r. Bu sorulara iliflkin yan›tlar bu anlay›fl›m›zda rahatl›kla bulunabilir. Ancak hiç kuflkusuz ki bugün aç›s›ndan de¤erlendirdi¤imizde bizim aç›m›zdan, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›n›n ve bu anlay›fl do¤rultusunda gerçeklefltirilen örgütlenmenin birçok yetersizli¤i bulunmaktad›r. Bu yetmezliklerimiz bize ait olan yetmezliklerdir. DDSB anlay›fl›n›n yetifltirdi¤i birçok iflçi ve kamu emekçisi, bulunduklar› illerdeki iflkollar›nda suskun ve örgütsüz biçimde beklemektedir. Ve yine iflçi s›n›f› ve kamu emekçileri içerisinde DDSB anlay›fl›n› do¤ru gören, bu anlay›fla sempati duyan birçok insan bulunmaktad›r. Bu durum objektif bir gerçek-
19 lik olarak karfl›m›zda durmaktad›r. Bu durumu tersine çevirmeliyiz. Varolan ve suskun olan güçlerimiz, mutlaka ama mutlaka harekete geçmelidir. Bunun için bir yerlerden talimat beklemek, aç›kt›r ki do¤ru bir yaklafl›m, öncü bir iflçinin, s›n›f bilinçli iflçinin, kamu emekçisinin yapmas› ve tak›nmas› gereken bir tutum de¤ildir. fiu bir gerçektir; iflçilerin, kamu emekçilerinin ve iflsizlerin yani potansiyel iflçilerin içinde ç›rp›nd›klar› yoksulluk, umutsuzluk ve sessiz aray›fllar›ndan kaynaklanan hoflnutsuzluklar›n›n patlama noktas›na gelmesini devrimci zeminde örgütlemek için verili koflullar her zamankinden daha olgundur. Ve yine bu gerçeklik içerisinde, eksikli¤i yaflanan fley, iradi müdahale, yani devrimci müdahaledir. ‹radi eylem ise örgütlülük koflullar›nda mümkündür. ‹flçilerin ve kamu emekçilerinin hakl› mücadelesinde lokomotif güç bellidir. Bu da flüphesiz ki 90’l› y›llar›n iflçi hareketine damgas›n› vurmufl, akabinde önemli ölçüde kan kayb›na u¤rasa da yaflad›¤› gerilemelerden ve yenilgilerden gerekli ders ve tecrübeleri ç›kararak yanl›fllar›ndan ar›nma, do¤rular ile donanma yolundaki Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’tir! ‹flte tüm gerçeklikler içerisinde, iradi müdahaleyi sa¤layacak olan örgütlülükte kendini yeniden örgütlemektedir. Bu da bir gerçektir! Bu nedenle tüm illerdeki iflkollar›nda bulunan Devrimci Demokratik Sendikal Birlik emekçilerinin ve bu anlay›fla sempati duyanlar›n harekete geçmeleri, örgütlenmeleri kaç›n›lmazd›r. Bunun için bir yerlerden talimat beklemek ya da Godot’un gelece¤ini varsaymak do¤ru bir yaklafl›m de¤ildir! Hiç kuflkusuz ki gelmesi imkans›z olan birilerini beklemiyoruz! Bekledi¤imiz Devrimci Demokratik Sendikal Birlik örgütlülü¤üdür ve bu örgütlülü¤ü yaratacak olan da, “birileri” de¤il, tüm iflkollar›nda suskun bir biçimde bekleyen DDSB’li emekçilerdir. Yani kendimiziz! Burada daha önceden de ifade etti¤imiz ancak yine k›saca belirtmekte fayda gördü¤ümüz s›n›f sendikac›l›¤›n›n ne oldu¤una dair yaklafl›m›m›z› k›sa bafll›klar halinde yeniden ifade edelim. Bilinmelidir ki bu yaklafl›m›m›z önümüzdeki süreçte Devrimci Demokratik Sendikal Birli¤in program› fleklinde ele al›nacak ve daha derli toplu bir biçimde yay›nlanacakt›r. “Sendikal hareketin sermayeye karfl› mücadelesinde baflar›l› olmas›n›n birinci koflulu, bu harekete Devrimci Demokratik Sendikal anlay›fl›n k›lavuzluk yapmas›d›r. Bütün toplumsal örgütlerde oldu¤u gibi sendikalarda da iki dünya görüflü, ya burjuvazinin dünya görüflü, ya da proletaryan›n dünya görüflü k›lavuzluk eder. Bu iki dünya görüflü aras›nda sendikalar, ne kadar iddia etseler de tarafs›z kalamazlar ve her tarafs›zl›k iddias›, asl›nda iflçi y›¤›nlar›n›n ç›karlar›na karfl› sermayenin dünya görüflünün savunulmas›d›r. Sendikalarda proletaryan›n dünya görüflünü hakim k›lman›n ve bu hakimiyeti sürdürmenin ön flart›, sendikalara proletarya partisinin önderli¤inin tesis edilmesidir. S›n›f sendikac›l›¤›, sendika üyelerinin gönüllü olarak proletarya partisinin önderli¤ine ikna edilmesi, bu temelde e¤itilmesi, proletarya partisine mümkün olan en büyük yak›nlaflmay› sa¤lamak için çal›fl›lmas› demektir. Sar› sendikac›l›k ile s›n›f sendikac›l›¤› aras›ndaki temel fark, iflçi s›n›f›n›n bütün k›smi talepler (ekonomik-demokratik) u¤runa verdi¤i mücadelelerin devrim ve sosyalizm hedefine tabi olarak ele al›nmas› ve örgütlenen iflçi y›¤›nlar›n›n her k›smi mücadelede devrime yak›nlaflt›rmak için çal›fl›lmas›d›r. S›n›f sendikac›l›¤›, kendisini salt ekonomik-demok-
ratik mücadele ile s›n›rlamaz; O ayn› zamanda iflçi s›n›f›n› siyasal iktidar mücadelesi do¤rultusunda da örgütler. S›n›f Sendikac›l›¤›, örgütlü iflçileri öncünün fliarlar› etraf›nda örgütlemeyi ve iflçilerin bilinç düzeyini yükseltmeyi hedeflemektir. S›n›f Sendikac›l›¤› her türden flovenizme, milliyetçili¤e, dinsel dar görüfllülü¤e karfl› çeflitli ›rklardan, dinlerden iflçileri ortak s›n›f ç›karlar› temelinde enternasyonalist ruhla e¤itmek ve s›n›f sendikalar›nda birlefltirmektir. S›n›f Sendikac›l›¤› perspektifi ile oluflturulan s›n›f sendikalar›, devrim ve sosyalizmin okuludur. S›n›f sendikalar›, sömürü düzeni koflullar›nda kendi aralar›nda rekabet arac›l›¤›yla birbirine düflürülmüfl, düflman edilmifl, sermaye karfl›s›nda sindirilmifl iflçi kitlelerini birlefltiren, onlar›n s›n›f olarak hareket etmesinin önkoflullar›n› yaratan, s›n›f düflmanlar›na karfl› ortak mücadele bilinciyle e¤iten genifl s›n›f örgütleridir. S›n›f sendikalar›, gücünü iflçi s›n›f›n›n üretimden gelen gücünden al›r. Sermaye karfl›s›nda kullanaca¤› yegane güç, üretim içinde ald›¤› pozisyondur, ellerinin flaltere uzanacak mesafede olmas›d›r.” Evet yukar›da k›saca belirtti¤imiz gibi S›n›f Sendikac›l›¤›, bilinen ve daha önceden de ifade etti¤imiz anlay›fllar temelinde yükselmektedir. Hiç kuflkusuz ki bu anlay›fllar›n daha derli toplu ve Devrimci Demokratik Sendikal Birlik Program› olarak netlefltirilmesi ve kamuoyuna ilan edilmesi aciliyetini ve gereklili¤ini korumaktad›r. Bu görev yerine getirilmelidir. ÖNÜMÜZDEK‹ SÜREÇ Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›, do¤rulu¤unu pratikte kan›tlam›flt›r. Bu kan›tlama dün oldu¤u gibi bugün de devam etmektedir. Ve yine pratik kan›tlam›flt›r ki, bu anlay›fltan taviz verdi¤imizde, bu anlay›fl›n emretti¤i politik çizgiyi uygulamad›¤›m›zda, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›n›n darbe ald›¤›n›, geriledi¤ini gördük ve yaflad›k. fiimdi, Devrimci Demokratik Sendikal Birlik’in yeniden iflçi s›n›f› ve kamu emekçilerinin içerisinde bir güç olmas›n› sa¤lamal›y›z. Bilinmelidir ki devrimci hareketin iflçi s›n›f› içerisinde durumu de¤erlendirildi¤inde olumlu görülen ancak bizim aç›m›zdan asla ve asla kabul edemeyece¤imiz, s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›m›za uygun olmayan önemli oranda yetmezliklerimiz vard›r. Ancak yine bilinmelidir ki; bu eksikliklerimiz, yetmezliklerimiz iflçi s›n›f› içerisinde Proletarya Partisi’nin çal›flma perspektifi olmamas›ndan, bu alana iliflkin do¤ru bir bak›fl aç›s› olmamas›ndan kaynakl› de¤ildir. Varolan güçlerimizi harekete geçirdi¤imiz oranda, son anti-emperyalist mücadele ve NATO karfl›t› süreç de¤erlendirildi¤inde görülece¤i üzere bir olumluluk göze çarpmaktad›r. Ancak ›srarla de¤indi¤imiz gibi bu durum bizim aç›m›zdan abart›lacak, büyütülecek bir durum de¤ildir. Olumlu pratiklerdir ve büyütülmesi gerekir. Bunun yolunun da hiç kuflkusuz ki bu pratiklere yön veren anlay›fl›n daha üst boyutta kavranmas›ndan ve kimi hatal› ve eksik kavray›fllar›n mahkum edilmesinden geçti¤i aç›kt›r. Bu olumlu prati¤in nedenini s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›nda aramal›y›z. Ve genel olarak de¤erlendirdi¤imizde, sendikal hareket içerisinde s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n›n hakketti¤i yerde olmad›¤›n›, bu çizginin e¤er do¤ru bir biçimde hayata geçirildi¤inde, olumlu olarak de¤erlendirilen pek çok prati¤inin, sendikal hareketin bütününe damgas›n› vurmas› gerekti¤ini görmeliyiz. Bunun için de, dün oldu¤u gibi bugün de
30 Temmuz-12 Ağustos 2004 Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›n›n emretti¤i biçimde iflçi s›n›f› içinde yo¤unlaflmal›, onlar içinde örgütlenmeli ve bürokratik sendikal ayg›tlar› parçalayacak bir öfke birikimini ortaya ç›karmal› ve bu öfke birikiminin içini s›n›f›n nihai kurtulufluna hizmet edecek biçimde doldurmal›y›z. Çünkü s›n›f›n nihai kurtulufluna hizmet etmeyen, günlük veya anl›k sorunlar›n çözümü etraf›nda gerçeklefltirilen örgütlenmelerin hiçbir kal›c›l›¤› olamaz, hiçbir soruna köklü çözüm getiremez. Nihai kurtulufla hizmet edecek s›n›f örgütlenmeleri yaratmak ise ancak ve ancak s›n›f sendikac›l›¤› perspektifini hayata geçirmekle mümkündür. Görev ilkin, durman›n teslimiyet oldu¤u bilincine sahip DDSB potansiyelini tekrar örgütlemek, harekete geçirmek, bunun için bizleri s›n›rlayan her türlü gerici de¤er yarg›s›ndan, bize yani proletaryaya ait olmayan, bu anlam›yla burjuvaziye ait olan her türlü düflünceden s›yr›lmakla, s›n›f›n o kahredici gücünü ilk baflta kendimizde görmekten geçti¤ini, iflçi s›n›f›n›n bizden bunu bekledi¤ini bilmekten geçti¤ini kavramakt›r. Bunu laf olsun ya da ajitasyon olsun diye söylemiyoruz. Üzerinde yükseldi¤imiz zemin ve iflçi s›n›f› içerinde yaratt›¤›m›z de¤erler bizleri yani Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›n› savunanlar› ister istemez ön plana ç›karmaktad›r. Örne¤in geçti¤imiz aylarda iflten at›lan Çukurova iflçilerinin prati¤ini ele alal›m; direniflteki iflçilerin Devrimci Demokratik Sendikal Birlik ile temasa geçme, DDSB’yi tan›ma ve anlama çabalar›n› kim red edebilir ya da bugün iflçi s›n›f› içerisinde herhangi bir iflkolunda az çok bilinçlenmifl iflçilerin, Deri iflçilerinin mücadelelerinden etkilenmedi¤ini, onlar› izlemedi¤ini ve yüzlerinin ona dönük olmad›¤›n› kim iddia edebilir ki! Bu nedenle bilinmelidir ki; iflçi s›n›f› içerisinde s›n›f sendikac›l›¤›n› ve Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›n› yayg›nlaflt›rmamam›z›n esas nedeni kendimizdir. Üzerimize düflen görevleri yerine getirmede hantal, edilgen ve yetersiz kald›¤›m›z görülmektedir. S›n›f›n örgütlenmesi ve e¤itilmesi konusunda do¤ru perspektif ve programa sahip olunmas›na ra¤men, s›n›f›n öncü güçleri aras›nda da bürokratik e¤ilim, davran›fl ve tutumlar, bu görevlerin DDSB’li güçlerin etkin oldu¤u alanlarda da baflar›lmas›n› ve s›n›fla yeterince bütünleflilmesini edilgenlefltirmekte ve bunlar›n flahs›nda öncüye karfl› güvensizlik e¤ilimleri do¤urmaktad›r. S›n›f sendikac›l›¤›na uygun görevlerin icras›ndan uzaklafl›lmas›, sendikalar›n birer demokratik devrim perspektifiyle hareket ederek sosyalizm okulu olmas› yaklafl›m›ndan da uzaklaflmay› beraberinde getirebilmektedir. Bunun bir an önce görülmesi ve iflçi s›n›f›n›n ideolojisine, politik perspektifine uygun örgütlenme ve s›n›f› e¤itme görevlerinin yerine getirilmesi hayati önemdedir. Teslimiyetçi, uzlaflmac›, ihanetçi, dalgak›ranc› sendikal rotadan ve özelde sürecimizi önemli ölçüde etkileyen tasfiyeci etkilerden kurtularak, kendimizde de olan yukar›da bahsini etti¤imiz yetmezliklerin ve eksikliklerin üzerine giderek, DDSB sürecini örgütlemeye devam etmemiz, tempomuzu art›rmam›z öncelikli hedefimizdir. Bunun baflar›lmas›n›n yolu yeni Devrimci Demokratik Sendikal Birlik kadrolar›n›n yarat›lmas›ndan geçmektedir. Önümüzdeki süreçte bunun üzerine yürümek, bu ihtiyac›n yaflamsal önemde oldu¤unu görmek önemlidir. Çünkü do¤ru politika ancak sa¤lam kadrolarla hayata geçirilir.
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
20
1
1990 Harbiye’den 2004 Okmeydan›’na Devrimci Sokak Çat›flmalar›
“B‹LG‹ PRAT‹KTEN, USTALIK ÇALIfiMAKTAN GEL‹R” Çin devrim tarihi zengin s›n›f savafl›m›n›n tecrübe ve deneyimleriyle doludur. Çin devriminin kurmay heyeti köylük bölgelerde “uzun süreli da¤›n›k halk gerilla savafl›n› örgütlerken” ayn› zamanda flehirlerdeki devrimci çal›flmay› da örgütleyerek, flehir çal›flmas›n› köylük bölgelerdeki çal›flmaya tabi k›lm›flt›r. “fiehirlerde kitle çal›flmas›na gelince esas olarak (sald›r›da de¤il) savunmada bulunmak, çal›flmalarda mümkün olan bütün yasal olanaklar› kullanmak. Öyle ki parti örgütleri kitleler aras›na girebilsinler. Üstü kapal› olarak, uzun süre çal›flabilsinler ve güç toplas›nlar ve köylük bölgelerde silahl› mücadeleyi bafllatmak için adam göndermeye
de Parti önderli¤inde gerilla birimleri içinde köylülü¤ün örgütlenmesini esas al›rken, flehirlerdeki politikas›n› da “esas olarak güç toplamak ve f›rsat kollamak” olarak belirlemifltir. Halk Savafl› stratejisini bir devrim stratejisi olarak ele al›rken, ayn› zamanda silahl› halk kitleleri ile silahs›z halk kitlelerinin mücadelesinin birlefltirilmesini savunmufltur. Halk Savafl› stratejisi, devrim tarihindeki en kapsaml› stratejidir. Y›kma ile infla etmenin ideolojik, politik, askeri, ekonomik-demokratik ve kültürel alandaki ifadesidir, özcesi yaflam›n tüm alanlar›na iliflkin proleter ideolojinin emretti¤i tüm de¤iflimlerin/devrimlerin gerçeklefltirilmesidir. Halk Savafl› stratejisi, si-
DAHA YAYGIN DAHA K‹TLESEL, M‹L‹TAN D‹REN‹fiLER ÖRGÜTLEMEK Y›k›lmas› gereken üç önemli gerici da¤ feodalizm ve komprador kapitalizm ile birlikte emperyalizmdir. Emperyalizme karfl› mücadele demek ayn› zamanda feodalizme ve komprador kapitalizme karfl› mücadele etmek demektir. Emperyalizme karfl› kal›c› ve sürekli mücadele güçlü anti-emperyalist bilinçle örgütlenir. Bunun temelinde s›n›f ve devrim bilinci vard›r. Demokratik Halk Devrimi’ni örgütlemenin önemli bir parças› olarak emperyalizme karfl› mücadele etme zorunlulu¤unu kavramam›fl ve bu s›n›f bilincini temel almayan ve bunun üzerinde yük-
fiehirlerde güç biriktirmek, f›rsat kollamak, direnifller ve ayaklanmalar düzenlemek, flehir faaliyetinin temel göreviyse buna uygun devrimci pratik, buna uygun devrimci çal›flmalar örgütlemek asloland›r.
her zaman haz›r olabilsinler ve böylece k›rsal alanlarda mücadele ile ba¤ kurup devrimci durumun geliflimini ilerletebilsinler”, “Çin devrimci hareketi köylük bölgelerdeki çal›flmay› esas almal›, flehir çal›flmas›n› ise buna tabi k›lmal›d›r.” “Kitle çal›flmas›nda ‘aç›k yasal yollardan olabildi¤ince yararlan›rken’ Parti yeralt› örgütlerinin böyle kitle çal›flmalar›nda, güçlerini uzun bir süre saklayabilmelerini, kitlelerin aras›na nüfuz edebilmelerini, kitlelerin güç toplay›p, kuvvetlenebilmelerini ve onlar›n siyasal bilinçlerini yükseltebilmelerini sa¤lamak üzere aç›k örgütlerinin sistemli olarak ve kesinlikle yeralt› örgütlerine dönüfltürülmesini de savunmufltur.” ÇKP K›sa Tarihi Kültür devriminin ve Çin devrim tarihinin tecrübe ve deneyimlerini en iyi tarzda özümseyen ve ülkemiz koflullar›na yarat›c› bir flekilde do¤ru ve bilimsel tarzda uyarlayan hiç kuflku yoktur ki ‹brahim Kaypakkaya olmufltur. Komünist önder Kaypakkaya, özü toprak devrimi ve öz olarak bir köylü devrimi olan Demokratik Halk Devrimi’nin, uzun süreli niteli¤ini belirlerken, devrimin niteli¤ine uygun olarak “köylük bölgelerde faaliyeti esas, flehirlerdeki faaliyeti tali” ele alarak örgütlenmeye bafllarken flehirlerdeki devrimci çal›flmay› asla ihmal etmemifltir. Tali olan› esas›n tamamlay›c›s› ve bütünleyicisi olarak ele alm›fl ve bu çal›flmaya gereken önemi vermifltir. Halk Savafl› stratejisinin, proletarya ideolojisi önderli¤inde Demokratik Halk Devrimi’ni örgütleme stratejisi oldu¤unu ifade ederek, köylük bölgeler-
lahl›-silahs›z, bar›flç›l-savaflç›, legal-illegal mücadele ve savafl biçimlerinin tümünün birlefltirilmesidir. Kaypakkaya, flehirlerde zaman zaman silahl›-silahs›z direnifller, boykotlar, politik grevler, barikat çat›flmalar› örgütlemeyi, ayaklanmalar düzenlemeyi, sonras›nda köylük bölgelere çekilmeyi s›n›f bilinçli proleterlerin önüne temel bir devrimci faaliyet ve çal›flmay› örgütlemeyi görev olarak koymufltur. fiehirlerde silahl› mücadeleye hizmet etmek ve Halk Savafl›’n›n bir parças› olmak kofluluyla “kitle mitingleri, yürüyüfller, grevler düzenlemeyi, iflçi köylü sendikalar› kurmay›” s›n›f bilinçli proleterlerin vazgeçilmez görevlerinden biri olarak tespit etmifltir. fiehirlerdeki devrimci çal›flmalar› örgütlemeyi, devrimin temel görevlerinden biri olarak tespit etmifl ve buna uygun devrimci çal›flmalara giriflmifltir. Kaypakkaya, köylük bölgelerdeki mücadeleye destek olmak kofluluyla flehirlerdeki çal›flmalarda “güç biriktirme” araçlar›ndan biri olarak gerilla eylemlerine giriflilmesi gerekti¤ini de belirtmifltir. Köylük bölgelerdeki Parti önderli¤inde gerilla birimleri içinde köylülü¤ü örgütlemek demek, “mutsuz ço¤unlu¤un” önemli bölümünün yoksulluk ve iflsizlik içinde yaflad›¤› flehirlerdeki devrimci çal›flmay› ihmal etmek, önemsememek olarak anlafl›lmamal›d›r. Halk Savafl›’n› savunmay›, flehirlerdeki çal›flmalar› ihmal etmek, ciddiye almamak, önemsememek olarak alg›lamak ve buna uygun sol lafazanl›k yapmak, devrimin politik görevlerini kavramamak demektir.
selmeyen “anti-emperyalist bilinç” geçici baflar›lar kazansa, geçici mevziler elde etse de zay›f ve c›l›z kalmaya mahkumdur. Sürecin her geliflim dönemine uygun taktik politik belirlemeler yaparak, bu belirlemelere uygun kampanyalar örgütlemek keza bu politik belirlemeler ›fl›¤›nda sürece güçlü ve örgütlü tarzda müdahale etmek, daha fazla, daha yayg›n, daha militan eylemlikler örgütlemek s›n›f bilinçli proleterlerin omuzlar›ndad›r. fiehirlerde güç biriktirmek, f›rsat kollamak, direnifller ve ayaklanmalar düzenlemek, flehir faaliyetinin temel göreviyse buna uygun devrimci pratik buna uygun devrimci çal›flmalar örgütlemek asloland›r. fiehirlerde güç biriktirmek ne demektir? Bundan ne anlamal›y›z? Sald›r›da bulunarak de¤il, savunmada bulunarak flehirlerde uzun süreli kitle çal›flmas›n› örgütlemek. Çal›flmalarda mümkün olan bütün yasal olanaklar› kullanmakt›r. Yasal olanaklar›n kullan›lmas›n› reddetmemektir. Parti örgütleri, kitleler aras›nda illegal faaliyetten, yer alt› çal›flma ruhundan kopmadan, uzun süre sab›rla çal›flabilmek, güç toplamak ve köylük bölgelerde silahl› mücadeleyi bafllatmak için adam göndermeye her zaman haz›r olabilmektir. Süreklili¤i sa¤lanm›fl propaganda ve ajitasyon faaliyeti ile, illegal örgütlenmeyi esas alarak uzun erimli mücadele içinde kitleleri ve partiyi örgütlemektir. En genifl legal ve yar›-legal alanlarda uzun erimli proleter sab›rla sürdürülen devrimci faaliyetlerle, kitleleri partinin politik etkisi içine almaya bafllamakt›r. Bu politik etkiyi örgütsel güce dönüfltürmek, s›n›f bilinçli proleterlerin her dö-
nem en önemli temel görevlerinden biri olmufltur ve olmaya devam etmektedir. Devrimci direnifl eylemleri, barikat eylemleri legal, yar›-legal, illegal, silahl›-silahs›z kitle eylemleri, partinin politik gücünü örgütsel güce dönüfltürmek için muazzam olanaklar yarat›r. ‹deolojik-politik gücün maddi güce dönüflüm ad›m› (devrimci teorinin devrimci prati¤e) devrimci eylemlerdir. Devrimci eylemler, politikan›n maddi güce dönüflüm motorudur. Her türlü legal, yar›-legal, illegal kitle eylemlikleri düflünsel s›çraman›n ve devrimci dönüflümün okuludur. Her türden devrimci eylemler, militanlar›n ve kitlelerin bilincinde s›çramalar yarat›r, devrim ve parti gerçekli¤ini kavrat›r. Her bir devrimci direnifl eyleminin örgütlenmesi ayn› zamanda kitlelerin somut ve çok yönlü zengin deste¤inin kazan›lmas›n› yarat›r. Moral ve motivasyonun, destek ve dayan›flman›n, ideolojik sa¤laml›¤›n zeminidir, devrimci eylemler ileri do¤ru at›lm›fl pratik ad›mlar her zaman vazgeçilmez önemdedir. Her türden devrimci hareket, devrimci eylem, hem bilinçte hem de örgütte önemli s›çramalar yarat›r. Devrimci eylemler, parti içi birli¤i güçlendirdi¤i gibi ayn› zamanda kitlelerle partinin ba¤›n› da güçlendirir, kitlelerin kendi aralar›ndaki yabanc›laflma ve kopuklu¤u giderdi¤i gibi kendi aralar›nda dayan›flma ve örgütlenme ihtiyac›n› ve bilincini de güçlendirir. Bir kampanya temelinde, basitten karmafl›¤a küçükten büyü¤e do¤ru yükselen devrimci eylemler, direnifl ve barikat eylemlikleri, illegal sokak gösterileri, partinin her türden legal, yar›-legal, illegal örgütlenmeleri aras›nda koordinenin, dayan›flman›n artmas›n› sa¤lar, ortak hedefe yürüme noktas›nda sonuç al›c› ad›mlar›n at›lmas›na ve harcanan eme¤in maddi güce dönüflümüne güç katar. Bu faaliyet süreci, bilinçli ve planl› sürdürüldü¤ünde baflar› kazan›l›r. Her devrimci faaliyet ve çal›flma sonras›nda da faaliyetin kapsaml› ve çok yönlü de¤erlendirmesi yap›lmal›, ideolojik-politik sonuçlar› ç›kar›larak, tecrübe ve deneyimler gelece¤in örgütlenmesine sunulmal›d›r. Devrimci eylem ve çal›flma sonras› unutulan, önemsenmeyen, gereken itinan›n gösterilmedi¤i bir çal›flma vard›r ki o da eylem ve faaliyet raporunun ç›kar›lmamas›d›r. En büyük ö¤retmen pratik ise bu ö¤retmenden azami derecede ö¤renip, teorik sonuçlar ç›karmak bir o kadar önemlidir. Bilgi pratikten, ustal›k çal›flmaktan gelir. Bilgi pratikten nas›l gelir? Eylem süreçlerinin öncesinin, an›n ve sonras›n›n ideolojik-örgütsel-politik-pratik-askeri-kitledost ve düflman boyutunun de¤erlendirilmesi, haz›rlanan raporlar›n merkezilefltirilmesi ve bunlardan do¤ru ve bilimsel sonuçlar ç›kar›lmas›yla gelir. Kitlelerden, an›n devrimci eyleminden, geçmifl devrimci pratiklerden ö¤renmesini bilmeyenin devrimci kitaplardan ö¤renmesi beklenemez. S›n›f savafl›m›n›n örsü kitlelerse, çekici de partidir. “Ustal›k çal›flmaktan gelir”. Örgütsel tecrübe ve deneyim devrimci prati¤in süreklileflmesiyle elde edilir. Ustalaflma, süreklili¤i sa¤lanm›fl ç›rakl›k prati¤inin s›çramas›yla elde edilir.
☞
21
1 Her devrimci eylem bir ç›rakl›k sürecidir. Ustalaflma bir s›çramaysa, devrimci çal›flman›n süreklili¤i olmadan ustal›¤›n kazan›lmas› mümkün de¤ildir. Prati¤in atefli, ustalaflman›n örsüdür. Her devrimci prati¤in örgütlenmesi devrimci fikirlerin devrimci eylemlere dönüflmesidir. Bu ayn› zamanda her türden reformist, oportünist düflüncelerden ayr›flman›n, ar›nman›n ve saflaflman›n da sürecidir. Kadrolar›n e¤itilmesi ve yetifltirilmesi, moral, irade ve örgütleme gücünün art›r›lmas›nda devrimci eylemlerin örgütlenmesi ve sürekli k›l›nmas› yaflamsal önemdedir. Her türden düflünsel ve zihinsel yarat›c›l›¤›n ve üretkenli¤in topra¤› devrimci eylemliklerdir.
Devrim, kitlelerin ideolojik dönüflümüdür. Devrimci eylem, bu dönüflüm sürecindeki s›çrama ve kavrama noktalar›d›r. Partinin gündemi ile s›n›f savafl›m›n›n gündemi farkl› ve ayr› de¤ildir, olamaz da. S›n›f savafl›m›n›n iç geliflim yasalar› ayn› zamanda partinin iç geliflim yasalar›n› etkiler. Ayn› flekilde partinin iç geliflim yasalar› s›n›f savafl›m›n›n iç geliflim yasalar›n› do¤ru tarzda kavrayarak, güçlenir. “Kitlelerden kitlelere” düflüncesinin gerçe¤e, maddi güce dönüflmesinde her türden devrimci eylemlerin örgütlenmesinin büyük rolü vard›r. Partinin iç geliflimini engelleyen, s›n›rlayan, daraltan her türden düflünce ve anlay›fl›n panzehiri ideolojik mücadele ve
PUSULA ELEfiT‹R‹ VE ÖZ ELEfiT‹R‹ S‹LAHINI KUfiANARAK GERÇEKL‹⁄‹M‹Z‹ KAVRAYALIM! “Bir Parti’nin hatalar› karfl›s›ndaki tavr›, bu Parti’nin ciddiyet derecesi, s›n›f› ve ezilen y›¤›nlar karfl›s›ndaki yükümlülüklerini pratikte nas›l yerine getirdi¤i konusunda yarg›ya varman›n en önemli ve en güvenilir yönlerinden biridir. Bir hatay› içtenlikle kabul etmek, onun nedenlerini araflt›rmak, ona yol açan koflullar› çözümlemek ve onu gidermenin yollar›n› dikkatle incelemek; ciddi bir partinin özellikleri budur.” Lenin Elefltiri ve öz elefltiri olmadan hiçbir parti, örgüt geliflmez, geliflemez. ‹leriye do¤ru ad›mlar atamaz, durgunlafl›r ve hatta daha gerçekçi bir ifade ile geriler. Bu nedenle Proletarya Partisi’nde örgütlü olan her militan›n elefltiri ve öz elefltiri konusunda kendinde ve Parti’de daha ciddi bir kavray›fl yaratmas› zorunludur. Çünkü her elefltiri ayn› zamanda Parti’nin geliflimine hizmet edecek olan önemli bir pratik ad›md›r. Komünist Partisi’nin bünyesinde bulunabilecek zaaflar, küçük burjuva anlay›fllar, baz› hatalar vb. hepsini aflman›n yolu baflta elefltiri, öz elefltiri silah›n› do¤ru kullanmaktan geçer. Di¤er bir aç›dan bak›ld›¤›nda her örgütlü birey ayn› zamanda Parti’nin gelifliminden bu anlamda da sorumludur.
Özellikle yaflad›¤›m›z flu süreç aç›s›ndan ve asl›nda genel olarak tüm süreçlerde Proletarya Partisi’nin sadece ve sadece gerçeklere ihtiyac› vard›r. Bu aç›dan yapt›¤›m›z elefltiriler, de¤erlendirmeler bir yandan kendi gerçekli¤imizi tüm çarp›c›l›¤›yla birlikte ortaya koymay› baflar›rken di¤er yandan da sadece yanl›fllar› ortaya koymakla kalmamal›, bu yanl›fllara yol açan nedenleri de araflt›rmal›, incelemeli ve bu nedenleri ortadan kald›rmak için yol ve yöntem sunmal›d›r. Ancak bugün yaflad›¤›m›z somut durumumuz asl›nda üzerine çokça yaz›l›p çizilmesine ra¤men elefltiri ve özelefltiri mant›¤›m›z›n tam olarak yerli yerine oturmad›¤›n› göstermektedir. Elefltiride çekingen davranma ya da tam tersi sanki karfl›m›zdakini yerin dibine bat›rma, somut koflullar› dikkate almama, liberal davranma ve daha nicelerini sayabilece¤imiz eksiklerimiz asl›nda elefltiri öz elefltiri yapmay› ö¤renmemiz gerekti¤ini gösteren pratiklerdir. Ya da ezberlenmifl bir ödev gibi ayn› elefltiri ve öz elefltirilerin tekrarlanmas›, ifl iflten geçtikten sonra asl›nda yap›lmas› bizim için oldukça kolay olan fleylerin dahi genel geçer ya da “yeterince kavramad›k” gibi
devrimci eylemliklerdir. Parti komiteleri ve militanlar› aras›ndaki ideolojik ba¤›n ve dayan›flma ve sahiplenmenin de devrimci eylemlerle güçlenece¤i fikri hiçbir zaman unutulmamal›d›r. Zay›f, güçsüz, yetersiz ve netleflmeyen anlay›fl ve düflünceler devrimci prati¤in ateflinde tavlanarak güçlenir, netlik kazan›r. Devrimci direnifl eylemleri kazanma ve baflar› elde etmenin, kendine güvenin, düflünce ve bilincin geliflim kayna¤›d›r. S‹L BAfiTAN VE ANI YAfiAYARAK, GELECEK KAZANILAMAZ Sürekli de¤iflen devrimci pratik, geçmiflinden kopar›larak, yal›t›larak, geçmiflinden ders ve tecrübeler ç›karmaks›z›n gelecek kazan›lamaz. Aktar›lan ders ve tecrübeler sayesinde, kazan›lm›fl eski de¤erlere yenileri eklenerek, geliflim ve s›çramalar yaflan›r. Devrimci kuflaklar aras›nda tecrübe ve deney aktar›m›n›n kopmas›, “an› yeniden yaflamak” olur. Oysa s›n›f savafl›m›nda tecrübe aktar›m›, devrimci kuflaklar aras› bilgi aktar›m› olmadan ve bilgiler ›fl›¤›nda senteze var›lmadan, “an› yeniden yaflar›z”. Bu ne demektir? Hata ve zaaflar› yeniden ya-
yuvarlak ifadeler ile geçifltirilmeye çal›fl›lmas› da ayn› kavray›fls›zl›¤›n ürünüdür. Oysa biz gerçekten elefltiri ve öz elefltiriyi örgütün, Parti’nin gelifliminde bir silah olarak kullanmay› istiyorsak o zaman bu silah› as›l olarak hatalar› tekrarlamamak ve ders ç›karmak yönünde kullanmal›y›z. Amaç yanl›fl yapan› y›pratmak, kendinden utand›rmak de¤il; kavratmak ve yine bunun kadar önemli olarak daha sonraki dönemlerde ayn› hatan›n tekrarlanmas›n› önlemekte olmal›d›r. Elefltiride daha fazla duyarl›l›k, daha fazla özen Yine dikkat etmemiz gereken noktalardan birisi de fludur; elefltirilerimiz ne kadar somut olmak zorunda ise öz elefltirilerimiz de o kadar somut olmal›d›r. Bize yönelik elefltiriler karfl›s›nda kafa sallay›p “bir daha kesinlikle yapmayaca¤›m” demek öz elefltiri vermek de¤il, geçifltirmeci bir mant›kla yaklaflmakt›r. Sorun yap›lan elefltirinin mant›¤›n› kavramak, neden yap›ld›¤›n› somut ve ac›mas›zca ortaya koymak ve bir daha yap›lmamas› için al›nacak önlemleri kavrayarak “bir daha asla” sözünü verebilmektir. Bunun yan›nda baflka bir kavray›fls›zl›k durumu da yap›lan elefltiri karfl›s›nda hemen koflullara ve gerekçelerimize sar›larak, onlarca gerekçe birden bularak yan›t verme durumudur. Böylesi durumlarda yap›lmas› gereken ama yap›lmayan her olay›n alt›nda “gerekçeler” yatmaktad›r. Çünkü bu yoldafllar elefltirinin
30 Temmuz-12 Ağustos 2004 flamak, hiç büyümemek, geliflmemek, hep çocuk kalmakt›r. Gazi direniflinden, Kazl›çeflme/Tuzla direnifline oradan Harbiye ve Okmeydan› direnifline uzanan uzun s›n›f savafl›m›n›n her bir kilometre tafl›nda, flehir faaliyetlerinin önemli ideolojik-politik-askeri tecrübe ve deneyimleri yaz›l›d›r. Süreci, mücadeleyi, devrimci prati¤i do¤ru okumak gerekir. Bu yolda ideolojinin/teorinin, prati¤e/maddi güce dönüflüm süreci vard›r. Bu yolda iradenin kararl› ve cesaretli s›nanmas› vard›r. Bu yolda flehir faaliyetlerinde s›n›f bilinçli proleterlerin kahramanca direnifli, yarat›c›l›¤› ve feda ruhu vard›r. Bu yolda s›n›f ve devrim biliniciyle en yüksek düzeyde eylem disiplininin örgütlenmesi ve parti bilinciyle kazanman›n gücü ve iradesi vard›r. Bu yol unutulmadan, yaratt›¤› iradeyi, kazand›rd›¤› de¤erleri kuflanarak partiyi, kitleleri ve devrimci savafl› örgütleyerek gelece¤i kazanmaya yüklenilmelidir. Unutmamak gerekir ki MLM temeller üzerinde kurulmufl sa¤lam bir çekirde¤in yönetti¤i devrimci bir pratik en baflta parti çevresini ve en yak›n ileri kitleleri örgütler. Bugün devrimci pratiklerin örgütlenmesine daha fazla ihtiyaç vard›r.
kendi kifliliklerine yap›ld›¤›n› düflünmekte ve buna karfl› hemen savunmaya geçmektedirler. Oysa yap›lan elefltirilerin hepsi Parti’nin ve devrimin geliflimi içindir. O zaman hepimiz Parti’nin ve devrimin ilerlemesini yürekten isteyerek elefltirilerimizi somut gerçekler üzerinden yapmal› ve ayn› gerçeklere dayanarak öz elefltirimizi vermeliyiz. Çünkü do¤ru bir elefltiri için cesaret, enerji, kararl›l›k, dikkat, beceri ve duyarl›l›¤›n yan›nda her fleyden önce sa¤lam temellere dayanmak; dikkatli ve özenli davranmak gerekir. Elefltirirken unutmamam›z gereken en önemli noktalardan biridir, karfl›m›zdakinin kim oldu¤u ve elefltiriyi niye yapt›¤›m›z sorusu. Elefltirilerimizle yerin dibine bat›rd›¤›m›z›n kendi yoldafllar›m›z, kendi faaliyetimiz oldu¤unu unutarak yapt›¤›m›z bu elefltiriler asl›nda çok fazla bir fley katmamaktad›r. Unutmamal›y›z ki bir yoldafl›m›z›n, bir alan›m›z›n yapamad›¤›, yapmad›¤›, elefltiri konusu olan pratikleri asl›nda hepimizin, her yoldafl›m›z›n, her alan›m›z›n eksikleridir. Zaaflar›d›r. Karfl›laflt›¤›m›z bu eksikler karfl›s›nda cesaretle ama ilkeli; özenli ama ac›mas›z elefltirilerimiz Parti’nin ve bizlerin gelifliminin en önemli motorlar›ndan birisi olacakt›r. “Yakalad›¤›m›z” yanl›fllar karfl›s›nda patlama noktas›na gelen bir buhar kazan› gibi ba¤›r›p ça¤›rmay› ye¤lemeden so¤ukkanl› ve gerçekçi elefltiriler yapmak gerekmektedir. Yaz›m›z›n bafl›nda da belirtti¤imiz gibi ihtiyac›m›z olan tek fley gerçeklerdir.
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
22
1
Kara k›tada soyk›r›m ve tecavüz
Kara K›ta Afrika, yine çat›flma, katliam ve zulümle gündeme geliyor. Sudan’da asl›nda bir buçuk y›ld›r süren insanl›k dram› bugün özellikle kabile kad›nlar›na yönelik toplu tecavüzlerle gözler önüne serildi. Ülkenin Darfur bölgesinde Devlet Baflkan› Ömer El Beflir hükümetinin destekledi¤i ifade edilen Cancavid isimli Arap
Müslüman milislerle, “petrol gelirlerinin ve toprak bölüflümünün daha adil yap›lmas›n›” talep eden Amerikan ve ‹ngiliz emperyalistlerince desteklendi¤i iddia edilen Sudan Kurtulufl Ordusu (SLA) ve Adalet ve Eflitlik Hareketi (JEM) gerillalar› aras›nda yaflanan çat›flmalarda bugüne kadar 50 bin kiflinin öldü¤ü, bir milyondan fazla kiflinin de evlerini terk etmek zorunda kald›¤› bildiriliyor. SOYKIRIM VE TECAVÜZ S‹LAHI Sudan’da nüfusun ço¤unlu¤unu oluflturan yerli kabileler ülkeyi Araplaflt›rmaya çal›flan hükümet ve ona ba¤l› milislerin bu konudaki en büyük silah›n› ise tecavüz oluflturuyor. Hükümet milisleri Darfur’un siyah halk› için ›rkç› bir terim olan “Zurga”y› kullan›yor ve yaflad›klar› köyleri basarak erkekleri öldürüyor, kad›nlara ise tecavüz ediyor. Milisler, ka-
d›nlara bazen kocalar›n›n ve ailelerinin gözünün önünde, halk›n içinde, meydanlarda tecavüz ediyor, kad›nlar›n tecavüzden kaçmalar›n› engellemek için bacaklar›n› k›r›yor. Sudan’da yaflanan çat›flmalarda halk böylesi ac›larla ve açl›kla bo¤uflurken; ülkenin önemine ve çat›flan taraflara k›saca göz atmak (Ruanda’da oldu¤u gibi) k›tada yüzlerce kez oynana oyunu da ortaya ç›karacakt›r. 2 milyon 500 bin km2’den fazla (Türkiye’nin yaklafl›k 3 kat›) topra¤›yla Afrika’n›n en genifl ülkesi olan Sudan’›n nüfusu sadece 40 milyon. Çok verimli topraklara sahip Sudan’dan Nil nehri geçiyor. Ayr›ca Güney Sudan’dan sonra Darfur’da da yak›n zamanda büyük petrol alanlar› bulunmufl. Ülkede 30’dan fazla silahl› grup, merkezi yönetime karfl› ç›k›yor. Bu gruplar› (özellikle s›n›r komflular› Etiyopya, Çad, Zaire, Orta Afrika Cumhuriyeti arac›l›¤›yla) baflta ABD emperyalistleri olmak üzere ‹srail ve AB emperyalistlerinin destekledi¤i ifade ediliyor. Ayr›ca SLA’n›n petrol talebi de çat›flmalar›n eksenini ortaya koyuyor. Bir süre önce çat›flan taraflar aras›nda yap›lan ancak uygulanmayan anlaflma
da Güneydeki petrolün büyük k›sm›n› isyanc› gruplara veriyordu. Ayr›ca bölgede ç›kan petrolün Kenya’dan dünya pazarlar›na aç›lmas› plan› ve bu plan için emperyalistlerin 3 milyar dolarl›k yat›r›m sözü bulunuyor. Bunun yan›nda ABD’nin Bin Laden’in kimyasal silah üretimi yapt›¤›n› iddia ederek ülkenin baflkenti Hartum’daki bir hastaneyi bombalamas› da emperyalistlerin ülkeye olan ilgisini gösteriyor. Sudan’daki çat›flan di¤er taraf olan Arap-Müslümanlar›n soyk›r›ma kadar uzanan katliamlar›, onlar›n da amac›n›n ayn› oldu¤unu gösteriyor. Özellikle erkeklerin katledilmesi ve kad›nlara tecavüz s›ras›nda “Siyah köleler, sizden aç›k renkli bebek yapaca¤›z” hakaretleri etnik bir temizli¤e iflaret ediyor. Sudan’da yaflanan bu dram, emperyalistleri de derhal harekete geçirdi. BM kaynaklar› “çözüm” için 15-20 bin kiflilik uluslararas› bir askeri güce ihtiyaç oldu¤unu söylerken, ‹ngiliz ordusu komutan› General Mike Jackson, Darfur’a 5 bin asker göndermeye haz›r oldu¤unu aç›klad›. Yani Sudan halk›ndan bir kez daha batakl›k gösterilerek sivrisine¤e raz› olmas› beklenecek.
Avrupal› emekçiler haklar›n› savunuyor ALMANYA’DA ‹fiÇ‹LER HAREKETE GEÇT‹ Almanya’da yaklafl›k 80 bin iflçisi bulunan otomotiv sektörünün devlerinden DaimlerChrysler flirketinin almak istedi¤i tasarruf önlemlerine karfl› iflçiler haklar›n› savunmak için harekete geçti. Alman-ABD ortakl›¤›ndaki flirketin Sindelfingen kasabas›ndaki fabrikas›nda 20 bin iflçi, iki saatlik ifl b›rakma eylemi yapt›. Toplam 42 bine yak›n iflçi ve teknik eleman›n çal›flt›¤› Sindelfingen’de patron temsilcilerinin ifl b›rakmaya kat›l›m› engellemek için ellerinden geleni yapmalar› ifle yaramazken iflçilerin protestosu bir gece önceden Düsseldorf’taki fabrikada gece vardiyas›nda çal›flan iflçilerin meflale eylemleriyle bafllad›.
Düsseldorf, Hamburg ve Berlin’deki mercedes fabrikalar›ndaki iflçiler ifl b›rak›rken, Bremen kentinde binlerce iflçi, fabrika önünde gösteri yaparak, “tasarruf tedbirlerini” protesto etti. Mercedes’in C serisi üretiminde 2007 y›l›ndan itibaren her y›l 500 milyon Euro tasarruf yap›lmad›¤› takdirde Sindelfingen kasabas›ndaki fabrikadaki iflçilerin 6 bininin iflten ç›kar›labilece¤ini söylemiflti. DaimlerChrysler yönetimi ayr›ca, “uluslararas› rekabet bask›s›” nedeniyle e¤er sendikalar ücretlerde indirim sa¤layacak önlemleri kabul etmezse üretimin belli bölümünü Almanya d›fl›na tafl›maya kararl› oldu¤unu bildirmiflti. Ancak onlar ne kadar kararl›ysa iflçiler de haklar›na ve ifllerine sahip ç›kmak-
ta kararl› görünüyorlar ve eylemlerinin büyüyece¤i ve gider sektörlere de yay›labilece¤i bekleniyor. YUNAN BASINI GREVDE Yunanistan’da bas›n emekçileri bir kez daha haklar›n› almak için greve ç›kt›. Grev süresince gazeteler ç›kmad›, radyo ve televizyonlar sustu. Grev nedeniyle televizyonlarda haberlerin yerine eski diziler, filmler ve e¤lence programlar› yay›nlan›rken, greve devlet denetimindeki radyo ve televizyonlar›n yan›nda, haber ajanslar› da kat›ld›. Bas›n emekçilerinin örgütlü oldu¤u sendika taleplerini flöyle s›ralad›: Yeni ifle bafllayan bas›n mensuplar›n›n sigortas›z çal›flt›r›lmamas›, yeni gazetecilere eski çal›flanlarla ayn› haklar›n verilmesi, emeklilik süresi gelen bas›n mensuplar›n›n her türlü haklar›n›n verilmesi, sürekli kötüleflen çal›flma koflullar›n›n iyilefltirilmesi, ücretlerin ve çal›flma flartlar›n›n AB ülkelerindeki ölçütlere göre ayarlanmas›.
Peru’da halk yine ayakta Diktatör Fujimori’nin ard›ndan Peru’da hükümete gelen ve “halkç›” misyonu yüklenen Toledo’nun uygulad›¤› ekonomik ve sosyal politikalar halk› isyana sürüklüyor. 14 Temmuz’da on binlerce emekçi, ülke çap›nda grev yaparak protesto gösterileri düzenlediler. Ülkedeki en büyük sendika konfederasyonunun ça¤r›s›yla yap›lan bir günlük genel grev, baflkent Lima baflta olmak üzere ülkenin pek çok kentinde yaflam› felç etti. Lima’n›n yoksul mahallelerinde de yollar› kapatan eylemcilerle polis karfl› karfl›ya geldi. Baz› yerlerde polisle çat›flmalar yaflan›rken 66 eylemci tutukland›. Gösterilerde Toledo’nun üç y›ll›k hükümeti süresince uygulad›¤› serbest piyasa yanl›s› ekonomi politikalar› protesto edildi. Sendikalar, Toledo’yu uygulad›¤› ekonomik politikayla ülkeyi yoksullu¤a sürüklemekle suçluyor. Greve, aralar›nda e¤itim emekçilerinin de bulundu¤u 150 örgüt kat›ld›. Greve kat›l›m % 70 olarak aç›klan›rken, befl y›ll›k görev süresi 2006’da sona erecek olan Toledo’nun halk deste¤inin de % 10’lara düfltü¤ü bildirildi. Ayakkab› boyac›l›¤›ndan Dünya Bankas› dan›flmanl›¤›na kadar yükselen Alejandro Toledo, 2001 y›l›nda devlet baflkan› olmufltu. Büyük bir destekle iflbafl›na gelen Toledo, vaatlerini yerine getiremedi¤inden flu anda Latin Amerika’n›n en az sevilen liderleri aras›nda bulunuyor.
23
1
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
Hindistan’da Maoist liderlere iflkence! Nepal’de haftal›k olarak yay›nlanan Janastha ve Janadharana gazeteleri bir ay önce Hindistan’›n Patna kentinde tutuklanan 11 Maoist lider ve kadroya yönelik Hindistan rejiminin yapt›¤› iflkenceler hakk›nda haberler yay›nlad›. Tutuklananlar 15 gün boyunca herhangi bir yarg›lama olmaks›z›n ve çeflitli iflkenceler alt›nda gözalt›nda tutulduktan sonra hapishaneye konmufltu. Haftal›k Janastha’n›n yazd›¤›na göre; “5 Maoist lider zalim bir iflkenceyle karfl› karfl›ya kalm›fl ve birçok yerlerinden yaralanm›fllard›r.” Gözalt›na al›nan ve tutuklanan Maoist liderlerin durumu ile ilgili bir bilgi bugüne kadar al›nabilmifl de¤ildi. Gazetenin haberine göre liderler psikolojik ve fiziksel iflkence gördüler. Bu iflkenceler sonucu Lokendra Bista urinal rahats›zl›k oluflurken, Kumar Dahal’›n gözlerinin çevresinde derin yaralar
meydana geldi. Kula Prasad ise ellerini hiç oynatam›yor ve ayr›ca s›rt bölgesinde de derin yaralanmalar mevcut. Bir baflka liderin de kulaklar› iflkence sonras›nda duymaz hale geldi. Anil Sharma adl› lider, Hindistan polisi taraf›ndan elleri bir örsün üzerine konularak çekiç darbeleriyle parmaklar› k›r›ld›¤› için ellerini kullanam›yor. Tutuklanmadan önce de diabet hastas› olan Sharma ayn› zamanda difllerinden ve gözlerinden de yaraland›. 15 gün sonra Maoist lider ve kadrolar polisin hücrelerinden ç›kar›larak Kadamkuva Hapishanesine sevk edilmifl olsa da tutsaklar›n durumu hala kritik bir noktada. Hapishanede kifli bafl›na günlük 75 Ruppien de¤erindeki yiyecek verilmesi gerekirken günlük 10 Ruppien de¤erinde çürük yiyecek verilmekte. Nepalli politik tutsaklara yönelik bu tür polis iflkencelerine karfl› tutsaklar
Evrensel Bak›fl EMPERYAL‹ZME KARfiI EZ‹LEN HALKLARIN DAYANIfiMASINI VE MÜCADELES‹N‹ YÜKSELTEL‹M! Emperyalist-kapitalist sistem içine Irak’tan sonra hedef tahtas›na oturtulan düfltü¤ü krizi aflmak için hamle üstüne Suriye yönetiminin bölgede artan ABD hamle yap›yor. ABD emperyalistleri ve gücünün oluflturdu¤u psikolojik bask› suç ortaklar›n›n Afganistan ve Irak iflgal sonucunda iyice sindirildi¤i bir gerçekserisi de, kriz içinde olan ekonomilerini tir. Di¤er bir gerçek ise; Irak’ta direnifl canland›rmaya dönük bir hamleden iba- duvar›na çarpan iflgalcilerin, Suriye vb. rettir. Burada önemle görülmesi gereken ülkelere karfl› askeri güçleriyle yaratt›knoktalardan biri de, emperyalistler ve lar› tehditler alt›nda diplomatik iliflkileri suç ortaklar›n›n yapt›klar› tüm sald›r- sürdürmeyi ç›karlar›na daha uygun ganl›k ve iflgal hareketlerine hakl›l›k ve gördükleridir. Dahas› bunu yapmaya zomeflruluk kazand›rmak için uydurdukla- runlu kalmalar›d›r. Bu politikan›n sor› dizginsiz yalanlard›r. nuçlar›n›, yumuflayan ABD-Suriye iliflIrak halk›n›n direnifli gerçeklerin kilerinde, TC-Suriye ve ‹srail-Suriye a盤a ç›kmas›na da hizmet ediyor. iliflkilerinde görmek mümkündür. Yine “Terörizme karfl› savafl” ad› alt›nda ‹srail ile iliflkileri “normal” bir düzeye baflta petrol olmak üzere bölgedeki zen- gelmifl olan Suriye hükümetinin Filistin ginlik kaynaklar› üzerinde denetim kur- sorununda “görmedim-duymad›m” temaya çal›flan ABD emperyalistleri, Irak melinde sessiz politika izlemesi daha bir halk›n›n yaratt›¤› direnifl barikat›na a¤›rl›k kazanmaktad›r. Tüm bu veriler çarpt›. Bu direnifl, yalanlar›n ve gerçek- bize, zorbal›kla amac›na ulaflamayan ifllerin ayr›flarak a盤a ç›kmas›na hizmet galcilerin askeri güçlerin tehdidi alt›nda etti. Direnifl, direnen halklar›n gücü- bölgedeki varl›klar›n› sürdürmeye, a¤›rnü, emperyalizm ile ezilen halklar l›klar›n› daha da art›rmaya çal›flt›klar›n› aras›ndaki çeliflkinin temel niteli¤ini gösteriyor. Bunun için ABD emperyakorudu¤unu bir kez daha a盤a ç›kar- listleri “bölge bar›fl›na” katk› sunma d›. Direnifl, emperyalizmin temel nite- ad›na ufla¤› TC’ye de belli roller yüklüliklerinden biri olan emperyalistler aras› yor. TC-Suriye iliflkilerinde Kürt faktörekabetin (Pazar kavgas›) varl›¤›n› ve rünün önemini göz ard› etmeden izlenen ezilenlere karfl› ç›karlar›ndan dolay› ser- bu politikan›n etkisi hesaba kat›lmal›d›r. giledikleri ortak düflmanl›¤› da bir kez Yine Suriye ve ‹srail iliflkilerinde de daha teyit etti. Son olarak ‹stanbul’da TC’ye yüklenen belli misyonlar›n olduyap›lan NATO Zirvesinin önemli gün- ¤u da unutulmamal›d›r. Ve görünen o ki dem maddelerinden biri olan Irak iflgali, önümüzdeki süreçte emperyalist iflgalciiflgal öncesi ve iflgal sonras› yaflananlar ler ve uflaklar› bölgede bu eksenli politiyukar›da alt›n› çizdi¤imiz çeliflkilerin ka izlemeye devam edeceklerdir. Kuflkuadeta resmi niteli¤indedir. Bu anlam›yla suz bu politikan›n özünde direngen Arap direniflçi güçlerin objektif olarak oyna- halk›na, Kürt halk›na, Türk halk›na ve d›klar› rol, s›n›f niteliklerini oldukça di¤er tüm milliyetlerden emekçilere ve aflan bir boyuttad›r. ezilenlere karfl› düflmanl›k vard›r. ZaIrak halk›n›n direnifli, ABD emper- man zaman ortaya ç›kan dönemsel farkyalizminin ald›¤› yenilgi, bölgedeki ül- l›l›klar bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor. Bu keler aras›ndaki iliflkiler bak›m›ndan da farkl›l›klar›n temelinde de emperyalistyeni geliflmelere yol açt›. Daha düne ka- lerin ve uflak yönetimlerinin dönemsel dar “Terörizme” destek sunuyor diye ç›karlar› yatmaktad›r.
Patna Sivil Mahkemesine suç duyurusunda bulundu. Hindistan’daki Maoist devrimciler, Hindistan rejimini politik tutsaklar›n haklar›n› tan›malar› ve hapishanedeki Maoist liderlere insanca davranmalar› konusunda uyard›. Ayn› hapishanede Nepalli Maoist liderlerin d›fl›nda Hindistanl› Maoist liderler de bulunmakta. HKP(M-L) (Halk Savafl›) merkezi lideri yoldafl Abhindrakumar ve bölgesel lider Rabindra, Nepalli tutsaklarla konufltuklar› suçlamas›yla Bhagalpur Hapishanesine sevk edildiler. Hindistan rejimi neden devrimcilere iflkence yapmaktad›r? Maoistler, Hindistan’›n Nepal üzerindeki hakimiyetine, sömürmesine ve müdahalelerine karfl› olduklar› için mi? Hindistan, Nepal topraklar›n› gasp etmektedir, s›n›rlar›n çevresinde yüzden fazla yere tecavüz etmifltir. Nepal’in su kaynaklar›n›
Emperyalist ya¤ma ve savafla karfl› enternasyonalist bir bilinçle mücadeleyi yükseltelim! Irak halk›n›n direnifli bir kez daha bize yenilmez denilen emperyalistlerin nas›l yenildi¤ini, 1990 y›l›ndan itibaren emperyalist-kapitalist sistem taraf›ndan bafllat›lan “Yeni Dünya Düzeni”nin “savafl›n” “yoksullu¤un” son buldu¤u “Adalet ve özgürlü¤ün” giderek artt›¤› bir dünya olmad›¤›, Afganistan ve Irak’ta yaflanan gerçeklerle bir kez daha ortaya ç›kt› ve bu demagojilere kananlar yeniden gerçeklerle yüzleflti. “Yeni Dünya Düzeni” ideologlar›n›n da¤›lan sosyalist maskeli bürokrat burjuva diktatörlüklerden hareketle, art›k dünyada “savafllar dönemi” kapand› demagojileri de s›n›f savafl›m›n›n bilimsel yasalar› karfl›s›nda bir kez daha çöktü. Çünkü s›n›flar var oldukça s›n›f mücadelesi sürer. Ve emperyalizm var oldukça daha fazla Pazar, daha fazla kâr h›rs› emperyalist talana ve ya¤maya dayal› haks›z savafllar› kaç›n›lmaz hale getirir. Son Afganistan ve Irak iflgalleri yak›n tarihimizin en son yaflanan somut örnekleridir. S›n›f bilinçli proletarya ve dünya ezilen halklar›, anti emperyalist mücadeleyi ABD perspektifine indirgememekle birlikte, her türlü teflhir faaliyetinde bir ad›m öne ç›kan ABD emperyalistlerine daha s›k vurgu yapmal›d›r. Bu yanl›fl de¤il, do¤ru bir yaklafl›md›r, var olan nesnel duruma dikkat çekmektir. Yani dünyada yap›lan silah harcamalar›n›n yar›s›n› elinde bulunduran, bölgesel anlamda yap›lan tüm sald›rgan savafllar›n en bafl›nda bulunan ABD emperyalistlerinin dünya halklar›n›n öfkesi ve tepkisinin bafl›nda olmas› anlafl›l›r bir fleydir. Burada “anlafl›lmayan”, anti-emperyalist mücadeleyi anti-ABD’cili¤e indirgeme yaklafl›m›d›r. Emperyalistlerin birli¤inden baflka bir anlam ifade etmeyen AB’yi “demokrasi” ve “özgürlükler” cenneti olarak ya da Çin ve Rusya’y› emperyalizmden farkl› göstermeye çal›-
gasp etmifl, böylece her y›l yüzlerce insan›n ölümüne neden olmakta; Hindistan barajlar›n›n neden oldu¤u seller sonucu araziler zarar görmektedir. Hindistan politikas› Nepal’i kendi güvenlik flemsiyesi alt›nda kabul etmekte ve böylece Nepal halk›n›n politik, ekonomik ve askeri egemenli¤ini ve ba¤›ms›zl›¤›n› engellemektedir. Hindistan bu yaflamsal ç›karlar›n› korumak için, Nepal’deki vahfli feodal monarfliyi desteklemekte ve Nepalli gericilere silah, teçhizat ve mali destek sunmaktad›r. Maoist devrimciler bu sald›r›lara ve Nepal halk› üzerindeki Hindistan hegemonyas›na karfl›d›r. Hindistan’›n Maoist liderlere yönelik iflkenceleri, insanl›¤a, insano¤lunun de¤erlerine karfl› suçtur. Hindistan rejimi ideolojik ve politik olarak savaflamad›¤› için tutuklu lider ve kadrolardan öç alarak insanl›k d›fl› ve ac›nacak hallerin ortaya koymaktad›r.
flan düflüncelerdir. Gücünü burjuva çöplü¤ünden alan bu anti-Marksist düflüncelere karfl› enternasyonalist bir bilinçle ve sorumlulukla mücadele etme görevi en baflta devrimcilere ve komünistlere düflmektedir. Bu demokrasi ve özgürlük mücadelesini yerel, bölgesel ve uluslararas› planda, emperyalist sald›rganl›¤a, emperyalistlerin uluslararas› kurumlar› olan IMF, DB, DTÖ’ye karfl› enternasyonalist bir ruhla en genifl birliktelikler yaratmak bunlar› kal›c› örgütlenmelere dönüfltürmek bugün enternasyonal alandaki önemli görevlerden biridir. Emperyalist-kapitalist sistemin çok yönlü ve kapsaml› sald›r›lar›na karfl› uluslararas› planda enternasyonal dayan›flmay› büyütmek, daha genifl devrimci birliktelikler oluflturman›n ortaya daha güçlü devrimci bir iradenin ç›kar›lmas›na hizmet edece¤i aç›kt›r. Bu devrimci iradenin bölgesel ayaklar›n› oluflturmak, uluslararas› geliflmelere karfl› ortak fikir ve pratik tutum gelifltirmek için dar ve genifl kapsaml› toplant›lar düzenleyerek tecrübe kazanmak. Sergilenen bu ortak tutumun yarataca¤› moral ve motivasyonun s›n›f mücadelesinde ataca¤›m›z yeni ad›mlara sunulan güçlü bir destek niteli¤inde olaca¤›n› asla unutmamal›y›z. Bu süreçte kazan›lacak her yeni deney, karfl›laflt›¤›m›z ve yüz yüze oldu¤umuz sorunlar› aflmada bize pratik kolayl›klar sa¤layacakt›r. Sorunun bir yan› buyken, di¤er yan› da dünyan›n farkl› bölgelerinde akan nehirleri, a盤a ç›kan enerjileri birlefltirmek, ayn› yöne ve hedeflere yöneltmek hem ortaya kal›c› de¤erlerin ç›kmas›n› sa¤lar hem de emperyalist ve kapitalist sisteme karfl› mücadelede kazanma bilincini gelifltirir, özgüvenin yarat›lmas›na hizmet eder ve zafere olan inanc› pekifltirir. Bu anlam›yla dünyan›n hangi co¤rafyas›nda olursa olsun emperyalizme ve dünya gericili¤ine karfl› geliflen tüm mücadeleleri sahiplenmek, destek sunmak, yürütülen hakl› ve meflru mücadelelerin propagandas›n› yapmak bizim görevimizdir.
1
24
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
“Ölümü yenenleri kimse yenemez”
1967 Sivas Divri¤i do¤umludur. 1989’da Trakya Üniversitesi Makine Mühendisli¤i Bölümü’nde okurken tan›flt› TKP/ML’nin düflünceleri ile. 1992’de TMLGB içerisinde faaliyet yürüterek önemli katk›lar sundu. 1999 y›l›n›n A¤ustos ay›nda düflmana esir düfltü. TKP/ML MK Yedek Üyesi olan Muharrem Horoz 2000 y›l›nda F tiplerine karfl› bafllat›lan Ölüm Orucu direniflinin 236. gününde 3 A¤ustos 2001’de flehit düfltü...
Peki yaflam› bir paragrafa s›¤d›r›lan bu özverili ve yarat›c› komünistin geride b›rakt›klar› kaç sat›rda anlat›labilir? Kaç cümleyle aktar›labilir mücadele yaflam›yla ö¤rettikleri? S›n›f düflmanlar›n› çok iyi tan›yan Muharrem yoldafl; gerek zindanda iflkenceli sorgularda, gerekse bedeni ad›m ad›m tükenifle giderken ayn› kararl›l›¤› ve ayn› yürekli duruflu gösterebilmiflti. Onu anmak kuflkusuz sayfalar dolusu yaz›dan daha çok, devretti¤i bayra¤› daha yükseklere kald›rmakla mümkün olacakt›r. Çünkü her an› ve her fleyiyle yaflam›n› partiye ve devrime adam›fl bir komünistti o... fiehit düfltü¤ünde Kand›ra F Tipi Zindan›nda bulunan TKP/ML dava tutsaklar› yay›nlad›klar› bildiride flöyle anlat›yorlard› onu: “Muharrem yoldafl yüzyüze oldu¤u gücün s›n›f düflman› oldu¤unu hiçbir zaman unutmad›¤› için ölümünü görkemli k›ld›. Çünkü O, s›n›f düflman›m›z›n ona karfl› tutumunu da en net bilenlerdendi... O bu bilinci militan, komünist ve savaflç› olarak birçok aktif pratikte s›n›f düflman›yla savaflta, iflkencede yarg›land›¤› faflist mahkemelerde, sistemi yarg›lama prati¤inde ve parti içi ideolojik mücadelede bürokrat, düflkünleflmifl, küçük burjuva e¤ilimlerle sab›rl› çat›flmada edinmiflti... O devrime kat›lmak için Partiye kat›ld›. Devrim ise kendini ona adayanlar›n tüm yeteneklerini, düflünsel ve beden eme¤ini, gün-gece ayr›m› yapmaks›z›n,
yoruldum, t›kand›m bencilli¤ine sar›lmaks›z›n partimizin kan›-can› pahas›na ortaya koyduklar› çabayla bafllay›p biten “özel” bir yap›sal eser durumudur. Ve O bu bütünlü¤e hep uygun davrand› ve örnek oldu... Kuflku yok ki yitirdi¤imiz can Parti ve devrim aç›s›ndan nadide bir de¤erdir. O partimizin bir kadrosu, partimizin Merkez Komitesi Yedek Üyesi olma s›fat›yla zaten büyük bir kay›pt›r. Ama Muharrem yoldafl ayn› zamanda Halk Savafl›m›z›n gelifltirilip yayg›nlaflt›r›lmas›nda, yapabilecekleri ve katabilecekleri yönüyle sadece umut vadeden icrac› bir komutan de¤il, yarat›c› bir kurmay olarak da kayb›n› büyütmüfltür. O ölümsüzleflene kadarki 236 gün boyunca gösterdi¤i büyük tahammülle o ideolojik, siyasi çizgimizin potas›nda tava durmufl çelikten iradeyle o iradesini zorla müdahale iflkencesi alt›nda tükenmifl biyolojisine teslim etmeyen hep partinin, devrimin ve zaferin hizmetine sunan kararl›l›¤›yla bu keskin muharebe boyunca da her savafl›n, her direniflin ba¤r›nda kendini göstermesi engellenmez olan güçlü ve zay›f diyalekti¤inde güçlünün, yorulan ve durmaks›z›n ilerleyen diyalekti¤inde ilerleyenin, inançs›zl›k ve inanç diyalekti¤inde inanc›n, ihanet eden ve zafere kilitlenen diyalekti¤inde zaferin zirvesi oldu. Partiyi, de¤erleri, direnifli yüceltti. “Ölümü yenenleri kimse yenemez” fliar›n›n gerçek bir kan›tlay›c›s› oldu...”
KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Tuncer Mengücek: Kars’›n Büyük Çatak köyünde yoksul bir Kürt ailenin çocu¤u olarak do¤du. Ö¤rencilik y›llar›nda DHB (Devrimci Halk›n Birli¤i) saflar›nda yer ald›. 1979’da TKP/ML’de örgütlendi. Köy, kent ve M›nt›ka komitelerinde yer ald›. Defalarca gözalt›na al›nd›. 1981 y›l›nda ba¤› koptu. ‹liflkisini tekrar sa¤lam›flken çal›flt›¤› inflaatta kullan›lan malzemelerin eski olmas› nedeniyle 4 A¤ustos 1985’te 8. kattan düflerek yaflam›n› yitirdi. Hakan Karabulut: 1971 Bal›kesir Bigadiç Akyar köyü do¤umludur. 10 yafl›nda Almanya’daki abisinin yan›na gönderilir. 1989’da Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle tan›fl›r. ‘94 y›l›ndaki darbede do¤rudan yana tav›r al›r. 1996 Ölüm Orucu ve Süresiz Açl›k Grevi sürecinden oldukça etkilenir ve eylemlerde aktif rol al›r. ‘98 Haziran’›nda Türkiye’ye gelerek gerillaya kat›l›r. Gerillan›n Kenan’› olan Hakan Karabulut, 9 A¤ustos 1998 tarihinde TKP/ML T‹KKO gerillalar› ile TC askerleri aras›nda ç›kan çat›flmada Tokat Topçam Dedeliköy’de flehit düflmüfltür. Düzgün Öztürk: 1937 Dersim Geçimli köyü do¤umludur. Ailesi 1938 sürgününde Afyon’a göç ettirilmifltir. 1965’te Almanya’ya gitmifl, 1978’de TKP/ML’nin düflünceleriyle tan›flm›flt›r. AT‹F ve Ulm Halk Oca¤›’nda faaliyet yürütmüfl ve Ulm Tohum Kültür Merkezi kuruculu¤u yapm›flt›r. 1999’da yakaland›¤› kanser hastal›¤› nedeniyle 8 A¤ustos 2001’de hayat›n› kaybetmifltir.
Onikiler devrimci iradenin, siperdafll›¤›n ad›d›r ‹STANBUL 96 ÖO ve SAG direnifli hapishanelerdeki siyasi tutsaklara dönük teslim alma, kimliksizlefltirme ve bir bütün olarak iflçileri, emekçileri sindirme sald›r›s› karfl›s›nda verilen devrimci bir yan›t olmufltu. Direnifl devrimci iradenin gücüyle zafere tafl›n›rken devrimci erdem ve siper yoldafll›¤›yla pekiflti, 2001 büyük ÖO direnifli destan›nda da dillerde, nota nota yaz›lan türkü oldu, marfl oldu. 96 ÖO ve SAG direniflinde flehit düflen Aygün U¤ur, Altan Berdan Kerimgiller, ‹lginç Özkeskin, Hüseyin Demircio¤lu, Ali Ayata, Müjdat Yanat, Hicabi Küçük, Ayçe ‹dil Erkmen, Osman Akgün, Yemliha Kaya, Tahsin Y›lmaz ve Hayati Can, TUYAB’›n ça¤r›s›yla 25 Temmuz 2004 tarihinde Karacaahmet mezarl›¤›nda Hüseyin Demircio¤lu’nun mezar› bafl›nda an›ld›. Saat 12:00’de bafllayan anma, mezarl›k giriflinde “Tecridi kald›r›n ölümleri durdurun”, “Kaybedenler kaybedecek”, “2001 ÖO flehitleri ölümsüzdür”, “‹nfaz yasa tasar›s› geri çekilsin”, “Kanla yaz›lan tarih silinemez” dövizleri aç›l›p “Zorunlu çal›flmaya hay›r”, “Tek tip elbiseye hay›r” önlükleri giyilerek “96’dan 2001’e SAG ve ÖO flehitleri ölümsüzdür” pankart›, 96 ÖO ve SAG direniflinde ve 2001 ÖO’nda flehit düflenlerin resimleriyle birlikte yürünmeye baflland›. Yürüyüfl esnas›nda s›k s›k “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Devrimci tutsaklar teslim al›namaz”, “ÖO flehitleri ölümsüzdür”, “Tek tip elbise giymeyece¤iz”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Ce-
za infaz yasas› geri çekilsin” sloganlar› at›larak 96 ÖO ve SAG direniflinde flehit düflen onikilerin isimleri okunarak hep bir a¤›zdan yafl›yor denildi. Mezar bafl›nda okunan fliirlerle bafllayan sayg› duruflunun ard›ndan TUYAB ad›na aç›klamay› kendisi de 1996 ÖO Gazisi olan Semiray Y›lmaz onikilerin 96’da 6 May›s genelgesi do¤rultusunda Eskiflehir tabutlu¤unun aç›lmas›na karfl› bafllatt›klar› direniflte flehit düfltüklerini hat›rlatt›. Y›lmaz, sistemin F tipi ve tecritle de yetinmeyerek siyasi tutsaklara yönelik D tipi, L tipi hapishaneler, Tek Tip Elbise dayatmas›, Yeni Ceza ‹nfaz Yasas› ve zorunlu çal›flt›rma sald›r›s› gibi yöntemlerle devrimci iradenin bir kez daha s›nanmak istendi¤ini ekleyerek “82, 84 ve 96 direniflinden ve onun öncesinden bugüne devrimci irade defalarca s›nav vermifl ve insanl›k onuru ad›na asla e¤ilmeyece¤ini ilan etmifltir. 12’lerden devrald›¤›m›z siper yoldafll›¤› ruhu, teslim olmama kararl›l›¤›, kazanma azmiyle bir kez daha tarihe not düflmeye haz›r›z. Devrimcileri tutsak edebilirsiniz ama asla beynini ve yüre¤ini hapsedemez, teslim alamazs›n›z” dedi. 2001 ÖO fiehidi Nergiz Gülmez’in annesi Gülmez Ana da bir konuflma yaparak flehitlere seslendi. Ölümü hak edenlerin onlar olmad›¤›n› d›flar›daki sa¤›r ve dilsizlerin oldu¤unu belirterek ÖO’lar›nda flehit düflenler için “O nas›l bir iradedir ki o kadar zaman aç kald›n›z, hiçbir fley sizi vazgeçiremedi” diyerek a¤›t yakt›. Gülmez Ana’n›n ard›ndan sözü alan Hüseyin Demircio¤lu’nun kardefli Muharrem Demir-
cio¤lu ise abisinin devrimci yaflam›n› anlatt›. Anma etkinli¤i 96 ÖO için yaz›lm›fl olan fliirlerin okunmas›n›n ard›ndan 2001 ÖO Gazisi Yusuf Can’›n konuflmas›yla devam etti. Can, ÖO süreçlerinden bahsederken bugün için kendilerine daha çok görev ve sorumluluk düfltü¤ünü vurgulad›. Hüseyin Demircio¤lu’nun yazd›¤› bir yaz›n›n okunmas›n›n ard›ndan anma, Grup Vardiya’n›n söyledi¤i marfl ve türkülerin sonras›nda at›lan “Birlik, mücadele, zafer” slogan›yla son buldu. MERS‹N ‘96 Ölüm Orucu flehitleri 21 Temmuz Çarflamba günü Mersin’de yap›lan eylemle an›ld›. Partizan, Devrimci Demokrasi, ESP ve HÖC taraf›ndan organize edilen eylem için saat 20:30’da Tafl Bina önünde bir araya gelindi. Eylemde ‘96 Ölüm Orucu flehitlerinin resimleri ve karanfiller tafl›nd›. Mum yak›larak bafllanan eylemde kitle ad›na yap›lan konuflmada; “Bugün 21 Temmuz 2004. Bundan 8 y›l önce hapishanelerdeki tecrit politikalar›na karfl› bafllat›lan Ölüm Oruçlar›nda 12 devrimci tutsak flehit düfltü. Ve ‘96 y›l›nda bedel ödenerek kazan›ld› zafer” denildi. “Devrimci Tutsaklar Onurumuzdur”, “Ceza ‹nfaz Yasas› kald›r›ls›n”, “Tek Tip Elbise Giymeyece¤iz”, “Yaflas›n Ölüm Orucu Direniflimiz” yaz›l› dövizlerin tafl›nd›¤› eylemde s›k s›k bu sloganlar at›ld›. Sloganlar›n ard›ndan 5 dakika oturma eylemi yapan kitle eylemi bitirerek da¤›ld›. A. Berdan Kerimgiller, yoldafllar› ve dostlar› taraf›ndan Yeflil Mahalle’de yap›-
lan bir yürüyüflle an›ld›. 25 Temmuz Pazar günü saat 16:30’da Yeflil Mahalle Pak› Market önünde toplanan kitle, “Kahramanlar ölmez halk yenilmez-TAYAD’l› aileler” pankart› ve Berdan’›n resimleriyle Yeflil Mahalle Mezarl›¤›’na kadar yürüdü. Berdan’›n mezar› bafl›nda toplanan kitle burada tüm devrim flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflu yapt›. Ard›ndan Berdan’› ve 96 Ölüm Oruçlar›n› anlatan k›sa bir konuflma yap›ld›. Partizan ve At›l›m okurlar›n›n da kat›ld›¤› eyleme mahalle halk› da kat›ld›. ‹ZM‹R 96 ÖO ve SAG eyleminde ilk flehit Aygün U¤ur’un ölüm y›ldönümü olan 21 Temmuz 2004 tarihinde ‹HD ‹zmir fiubesi saat 11:00’de fiube binas› önünden Konak Sümerbank önüne kadar bir yürüyüfl düzenledi. Yürüyüflte 82, 84, 96 ve 2000 y›llar›nda ölüm orucu ve SAG eylemlerinde flehit düflenlerin resimleri tafl›n›rken yürüyüfl boyunca megafondan fliirler okundu. Eyleme Partizan, HÖC, TAYD-DER, ESP, SDP, ÖMP, DHP, BDSP de kat›ld›. Sümerbank önüne gelindi¤inde 1 dakikal›k sayg› duruflu yap›larak fliirler okundu. Ard›ndan ‹HD ‹zmir fiube Sekreteri Mihriban Karakaya bas›n metnini okudu. Karakaya Eskiflehir tabutlu¤u ve 6, 8, 10 May›s Genelgelerine karfl› bafllat›lan Ölüm Orucu ve SAG eyleminde 12 kiflinin yaflam›n› yitirdi¤ini belirterek “Hapishanelerde yeni ölümlere sebep olacak mant›k ortadan kalkmal›d›r” dedi. 5 dakikal›k oturma eyleminin ard›ndan fliirler okundu. Eylem alk›fl ve sloganlarla bitirildi.
1
25
1 A¤ustos fiehitleri
Do¤an Memeçil
‹smail Kaya
28 Temmuz 1986’da Do¤an Memeçil komutas›ndaki 10 kiflilik gerilla birli¤i Sivas-ErzincanDersim’in kesiflti¤i noktaya yak›n bir bölgeden hareket ederek Yeflilyaz›’dan geçerek Sö¤ütlü’ye u¤rar. Birlik, gerillaya kat›lmak üzere yeni gelen yoldafllar›n› ald›ktan sonra di¤er birliklere kat›lmak için yola ç›karken Topuzlar Köyü’nde konaklayacakt›r. Mola verdikleri bir yerde köylüler askerlerin köye y›¤›nak yapt›¤›n›, dikkatli olmalar› gerekti¤ini iletir. Tarih 1 A¤ustos 1986’d›r. Ancak bu arada askerler gerillalar› görmüfl, köyün et-
Cahit O¤uz
Yusuf Y›ld›r›m
raf›na y›¤›nak yapmaya bafllam›flt›r bile. Konferans yap›laca¤› duyumlar›n› alan devlet kendince büyük bir darbe yapman›n haz›rl›¤› içindedir. Dersim’de yo¤un bir abluka vard›r. Bu arada gerillalar da düflman›n yo¤unlaflmas›n›n fark›na varm›fl ve çekilmeye bafllam›fllard›r. Ancak düflman daha önceden gerillan›n gelece¤ini tahmin etti¤i alanlarda da pusuya yatt›¤› için, geri çekilmekte olan gerilla birli¤i askerlerce taranmaya bafllan›r. TC askerlerinin çok yak›ndan atefl etmelerine ra¤men gerillalar bu atefl bombard›man› alt›nda köye
‹mam Utan
Ali Demir
çekilmeyi baflar›r. Düflman bu kez de köyü abluka alt›na al›r. Köyün içinde devam eden çat›flmada önce Do¤an Memeçil, ard›ndan da ‹smail Kaya flehit düfler. Onlar›n ard›ndan düflman karfl›s›nda kahramanca direnen Yusuf Y›ld›r›m, Ali Demir, Cahit O¤uz, ‹mam Utan, Süleyman Kaya, Yusuf Tosun ve Cumhur ‹çöz flehit düflerler. 9 can, 9 k›z›l karanfil olur düfltükleri yerde. Umutla düflmüfllerdi yola ve düfltüklerinden beri umutla devam ettiriyorlar ard›llar› kavgalar›n›, sevdalar›n›…
Süleyman Kaya
Cumhur ‹çöz
Benim ve arkadafllar›m›n “B onurlu direniflini sayg›yla karfl›lay›n” 1996 y›l›nda hapishanelerdeki tutsaklara uygulanmak istenen tecrit politikas›na ve tabutluklara karfl› bedenini açl›¤a yat›rarak 23 Temmuz 1996 tarihinde flehit düflen Altan Berdan Kerimgiller’in abisi Bülent Kerimgiller’le yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz. -Bize Berdan’› anlat›r m›s›n›z? B. Kerimgiller: Hayat› ve insanlar› seven bir yap›s› vard›. Lise döneminde kendinden büyük arkadafllar› vard›. Kendisini onlara sevdirmifl, kabul ettirmiflti. Onunla üniversiteye kadar olan y›llar›nda beraber olabildik. Üniversite döneminde telefon d›fl›nda onunla görüflmemiz olmad›. Daha sonra aileye bir mektup yazd›. Devrimci mücadeleye kat›ld›¤›n›, neden mücadeleye gerek duydu¤unu hatta ölüm bile olabilece¤ini belirtmiflti. Aile olarak bizden destek olmasak bile, köstek olmamam›z› istemiflti. Daha sonra arand›¤›n› ö¤rendik. Benim neden, neden sorular›ma çok net ve aç›k konufluyordu. “Bizler vergi kaç›rmad›k, bizler hayali ihracat yapmad›k, bizler vatan›n sat›lmas›na göz yumanlara alk›fl tutmad›k, bizler sadece insanlar› sevdik ve bu olumsuzluklara karfl› ç›kt›k. Biz utan›lacak bir fley yapmad›k. Utanmas› gerekenler varsa pervas›zca halk› satanlar utans›n. Biz sadece halk› sevdik, halk›n ç›karlar›n› istedik ve tutsak düfltük. Bu halka en büyük kötülü-
¤ü yapan onursuz insanlar kendi ç›kar mekanizmalar›n› korumak için içerde olan tutsaklar› sindirmek ve yok etmek gayretine girdiler. Abi, bizleri tek tek hücrelere atmak istiyorlar. fiuursuz, bilinçsiz, suskun hale getirip, yok etmek istiyorlar. Hiçbir yüz k›zart›c› suçu olmayan onurlu, flerefli, vatanseverleri susturmaya çal›fl›yorlar. ‹flte bunun içindir ki, devrimci insan koflulu, yeri ve zaman› ne olursa olsun mücadelesini sürdürür ve teslim olmaz. As›l amac›m›z ölüm olsayd› esrar, zehir içer bu kadar uzatmazd›k. Abi senden ricam cenazemi aile d›fl›nda kimseye vermeyin ve benim ile arkadafllar›m›n bu onurlu direnifline sayg› duyun. Tarsus’ta bulunan tüm akraba ve dostlar›m› sayg›yla selaml›yorum. ‹nan›yorum ki bizlerin ölümüne sebebiyet verenler, bu yasalar›n ç›kmas›n› sa¤layanlar bu namussuz ve h›rs›zlar, hortumcular ve onlar›n çanak yalay›c›lar› lay›k olduklar› cezay› göreceklerdir” diyordu. -Gazetemiz arac›l›¤› ile iletmek istedi¤iniz herhangi bir mesaj›n›z var m›? B. Kerimgiller: Berdan ve nezdinde tüm devrim flehitlerini sayg›yla selaml›yorum. Hayatlar›n›n en güzel ça¤›n›, dünyan›n bütün güzelliklerini, nimetlerini ellerinin tersiyle iten ve bu u¤urda bedel ödemifl, ödeyen ve ödeyecek olan halk kahramanlar›n› can› gönülden sayg› ile selaml›yorum.
30 Temmuz-12 Ağustos 2004 GÜN’DE DÜN... 30 Temmuz 1811. Meksika’da Rahip Hidalgo kurfluna dizildi. Hidalgo bir y›l önce Meksika’da ba¤›ms›zl›k hareketini bafllatm›flt›. 1908. ‹stanbul Cibali Tütün Fabrikas› iflçileri greve ç›kt›. 1978. Bal›kesir Hapishanesi’nde devrimcilerin kald›¤› ko¤uflu basan faflistler 2 tutsa¤› öldürdüler. 1981. Mamak Askeri Hapishanesi’nde açl›k grevi yapanlardan 16’s› hastaneye kald›r›ld›. 1992. ‹stanbul, Ankara, Adana büyük flehir ve ilçe belediyeleri ile Trabzon Belediyesi’nde çal›flan yaklafl›k 43 bin iflçi greve bafllad›. 31 Temmuz 1914. Demokratik sosyalizmin kurucular›ndan Jean Jaures öldürüldü. 1959. K›sa ad› ETA olan Bask Yurdu ve Özgürlü¤ü örgütü kuruldu. 1987. Askeri hapishane ve tutukevlerindeki bask›lar› protesto için tutsaklar›n devam ettirdi¤i açl›k grevine destek için tutsak aileleri Adalet Bakanl›¤› önünde oturma eylemi bafllatt›. 1 A¤ustos 1969. ‹stanbul’da iflçiler Türk Demir Döküm Fabrikas›’n› iflgal etti. 1989. Açl›k grevinin 35. gününde Eskiflehir Özel Tip hapishanesi’nden 312 tutsak Nazilli ve Ayd›n hapishanelerine nakledildiler. Nakilde 2 tutsak öldü, 4 tutsak yaraland›. 3 A¤ustos 1972. Yazar Sevgi Soysal orduya hakaret suçundan 10 ay a¤›r hapse mahkum oldu. 1990. Harb-‹fl Sendikas› üyesi 4 bin iflçi 26 Amerikan iflyerinde greve bafllad›. 4 A¤ustos 1958. Uluslararas› Para Fonu IMF, bask›s›yla, Cumhuriyet tarihinin en yüksek devalüasyonu yap›ld›. 1 dolar 2 lira 80 kurufltan 9 liraya ç›kt›. Devalüasyon oran› yüzde 221 idi. 5 A¤ustos 1927. New York’ta Sacco-Vanzettti’nin ölüm cezas›na çarpt›r›lmalar›na karfl› gösteriler yap›ld›. ‹talyan as›ll› Amerikal› anarflistler Nicola Sacco ve Bartolomeo Vanzetti ifllemedikleri soygun ve cinayet suçlar›ndan 1921’de ölüme mahkum edilmifllerdi. 1969. ‹stanbul Silahtara¤a Demirdöküm Fabrikas›’nda iflçiler fabrikay› iflgal ettiler. Polis sald›rd›; 64 polis ve 14 iflçi yaraland›. 1978. Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i, TÖBDER, 5 y›lda dernek üyesi 37 ö¤retmenin öldürüldü¤ünü aç›klad›. 6 A¤ustos 1945. ABD ‹lk atom bombas›n› Japonya’n›n Hiroflima kentine att›. 80 bine yak›n insan öldü. Bütün kent yok oldu. Zamanla radyoaktivitenin yol açt›¤› kanserler de dahil ölü say›s› 200 binin üstüne ç›kt›. 1975. ‹stanbul Alibeyköy’deki Sungurlar Fabrikas›’nda iflçiler direnifle geçti. 7 A¤ustos 1871. Paris Komünü sonras› Komüncülerin yarg›land›¤› ilk dava bafllad›. Yarg›lanmay› bekleyen 36 bin politik tutuklu vard›. 1960. Küba lideri Fidel Castro Amerika’n›n ekonomik sald›rganl›¤›na misilleme yapt›; Küba’daki Amerikan mallar›n› kamulaflt›rd›. 8 A¤ustos 2000. ‹spanya’da k›sa ad› ETA olan Bask Yurdu ve Özgürlü¤ü’nün komutan› Patxi Rementeria, haz›rlad›¤› bomban›n elinde patlamas› sonucu öldü. 9 A¤ustos 1945. ‹kinci Amerikan atom bombas›n›n Japonya’n›n Nagazaki kentine at›lmas›yla imparator Hirohito müttefiklere teslim olmak zorunda kald›. Nagazaki’de en az 40 bin kiflinin öldü¤ü tahmin ediliyor. 10 A¤ustos 1992. Özgür Gündem gazetesi köfle yazar› Hüseyin Deniz Ceylanp›nar’da vurularak öldürüldü. 11 A¤ustos 1975. Berec Pil Fabrikas›’nda direnifl bafllad›. 1978. Sa¤malc›lar Hapishanesi’nde faflistler, devrimci tutsaklara sald›rd›; 1 kifli flehit düfltü. 1987. Eskiflehir, Gaziantep ve Sa¤malc›lar’dan sonra Çanakkale ve Erzincan hapishanelerinde de 300 tutsak açl›k grevine bafllad›. 12 A¤ustos 1927. Bolivya'da 80 bin yerli hükümete baflkald›rd›. 1964. Good Year Lastik Fabrikas›'nda iflçiler greve gittiler. 1969. Ere¤li Demir-Çelik ‹flletmeleri'nde 4 bin 400 iflçi greve gitti. 1989. 12 A¤ustos 1989'da hapishanelerdeki açl›k grevinin 45. gününde 4 tutsak hastaneye kald›r›ld›. 1990. ‹stanbul, Ankara, Adana, ‹zmir ve Trabzon'da 43 bin belediye iflçisinin 30 Temmuz 1990'da bafllatt›¤› grev, "halk sa¤l›¤› için tehlike oluflturdu¤u" gerekçesiyle 60 gün ertelendi.
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
26
1
Kad›nlar yaflam›na, gelece¤ine sahip ç›kmal›... ad›n›n gerçekli¤i televizyonlar›n yani sistemin gösterdi¤i gibi de¤ildir ya da gösterdi¤i kadar basit olmad›¤› gibi bunlar› yaratan gerçekli¤i gizlemeye yöneliktir. Yani ülke gerçekli¤inden ba¤›ms›z bir flekilde ulafl›r sorunlar kad›nlara.
K Kad›nlar s›n›fl› toplumun karakteri gere¤i hor görülmüfl, bask› alt›nda tutularak kimlikleri, kiflilikleri ellerinden al›nm›fl ikinci s›n›f, ikinci cins konumlar›n› dünden bugüne koruyagelmifllerdir. Sistem, kad›n› bask› alt›nda tutman›n arac› olarak birçok yol ve yöntem denemeye devam ederken, her türlü olana¤›n› bunun için seferber ediyor. Kad›n ise haklar›ndan ve hatta insanl›¤›ndan habersizlefltirilmifl bir flekilde yaflam›n› sürdürmeye devam ediyor. Ve bu bilinçsiz yaflam, insanlar› çeflitli programlarla ekran bafl›na toplayan televizyonlar taraf›ndan daha da pekifltiriliyor. Yaflam›n gerçekli¤i birkaç dramatik olayla sis perdesi arkas›na gizlenmeye çal›fl›l›yor. Kad›nlar ise kendilerine yönelik yap›lan programlar›n dertlerine çare oldu¤unu/olaca¤›n› düflünerek gerçeklikten uzak bir yaflam sürüyor. Kendilerini dizilerde gösterilen, kendilerine dayat›lan yaflamlar›n yerine koyarak avuntu bir yaflam sürüyorlar. Belki hiç ulaflamayacaklar› ya-
flamlar›n avuntusuyla. Baflar›l› ifl kad›n›, baflar›l› anne ve efl... Tabi evinde erke¤in sözünün geçti¤i feodal yap›n›n devam›n› sa¤layacak bir yaflam. Ya da kötü muamele gördü¤ü halde kocas›na ba¤l›l›¤›n› sürdüren, evi ayakta tutan kad›n rolüne bürünür kad›nlar›m›z. Yani kendi yaflamlar›n› de¤il baflkalar›n›n, sanal bir dünyan›n yaflamlar›n› yaflarlar bilinçsizce. Biliyoruz ki diziler ve televizyonlarda gösterilen programlar sahibinin sesini duyurur halka. Yani sistemin sürmesi için gerekli yoz kültürü iliklere dek iflletir. Hem de çeflitli dramatik programlar-
la. Kad›n›n içinde bulundu¤u zor durumlar› kullanarak sisteme entegre etmeye çal›fl›r. Kad›nlar bu tür programlarla bir rahatlama içerisine girerler; ya haline flükreder ya da yaln›zl›k hissinden kurtulurlar. Fakat bu rahatlaman›n sanal bir rahatlama oldu¤unu göstermek gereklidir. Halbuki kad›n›n gerçekli¤i televizyonlar›n yani sistemin gösterdi¤i gibi de¤ildir ya da gösterdi¤i kadar basit olmad›¤› gibi bunlar› yaratan gerçekli¤i gizlemeye yöneliktir. Yani ülke gerçekli¤inden ba¤›ms›z bir flekilde ulafl›r sorunlar kad›nlara. Kad›nlar evlerinin d›fl›na, kendi-
lerini hapsettikleri televizyonun d›fl›na ç›kt›klar›nda gerçek yaflam› görmekte gecikmeyeceklerdir. * Her gün birçok kad›n töre cinayetlerine kurban gidiyor. Namus ad› alt›nda kad›nlar›m›z intihara zorlan›yor... * Yoksulluk, açl›k, sefalet kad›n›n kat be kat ezilmesini beraberinde getiriyor... Yaflanan zorunlu göçler, iflsizlik ailelerin temellerini sars›yor... * Her gün birçok genç k›z ve kad›n aile bireylerinin fliddetiyle karfl› karfl›ya... Uluslararas› Af Örgütü’nün haz›rlad›¤› raporda; her 5 kad›ndan birisinin fliddete maruz kald›¤›n› ve bu oran›n k›rsal kesimlerde yüzde 49, kentsel kesimde ise yüzde 62 oran›nda oldu¤u belirtiliyor. * Hayat kad›nlar›n›n say›s› tahmin edebilece¤imizden çok daha fazla. Ekonomik koflullar kad›nlar›, girdikleri ç›kmazda bedenlerini satmaya götürüyor... ATO’nun yapt›¤› araflt›rmaya göre Türkiye’de faaliyet gösteren 56 genelevde kay›tl› yaklafl›k 3 bin hayat kad›n› çal›fl›yor. Tescilli hayat kad›n› say›s› ise 15 bini geçiyor. Araflt›rmada Türkiye genelinde hayat kad›nlar›n›n say›s›n›n yüzbine ulaflt›¤› aç›klan›yor. Peki ya devletin bu köhne düflünüfl ve anlay›fllara karfl› duruflu ne-
dir; elbette ki sistemin sürmesi için gerici, feodal, yoz anlay›fllar›n varl›¤›n› korumas› gerekiyor. Bu anlay›fllar› korumas› ise devletin kendisini korumas› anlam›na geliyor, ki devlet de bunu çeflitli araçlarla en etkili flekilde halka empoze etmeyi baflar›yor. Ç›kard›¤› yasalarla, kamuoyuna yans›tt›klar› görüflleriyle, direkt olarak bas›n ve medya arac›l›¤›yla da bu görüfllerini halka ulaflt›r›yorlar. Bunlar› ço¤altmak mümkün... Zaman zaman kad›n›n çilesini yans›tmaya çal›fl›yoruz sayfalar›m›zda... Elbette yeterli de¤il. Tek bafl›na yaz›p çizmenin ötesinde kad›nlar›n içinde olmak, onlarla yaflad›klar› sorunlar› paylaflmak, yol göstermek gerekli. Sözde kad›nlar›n sorunlar›yla ilgilenen programlar›n kad›nlara hiçbir fley katmad›¤›n› tam tersine çok fley al›p götürdü¤ünü, onlar› gerçek dünyadan uzaklaflt›rd›¤›n› onlara ulaflarak anlatabiliriz. Birço¤umuz onlar›n aras›ndan ç›k›p geldik, küçük dünyalardaki zincirlerimizi k›r›p, sistemin yüzünü görerek dünyay› de¤ifltirmeye soyundu¤umuza göre onlara da ulaflabiliriz. Yoksulluklar›n›n, yoksunluklar›n›n asl›nda sistemden kaynakl› oldu¤unu gösterip, öfkelerini sisteme yönlendirebiliriz.
Namus cinayetlerine son
Adana’da son dönemde artan namus cinayetlerine dur demek için bir araya gelen DEHAP, EMEP, Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yard›mlaflma Derne¤i, ‹HD, ESP ve EKB’liler 21
Temmuz günü ‹nönü Park›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Ellerinde, “Namus cinayetlerine son”, “Cinsel s›n›fsal toplumsal sömürüye son” yaz›l› dövizler tafl›yan
kad›nlar s›k s›k, “Cinsel, s›n›fsal, toplumsal sömürüye son”, “Namus cinayetlerine son” sloganlar›n› att›. Aç›klamaya kat›lan kurumlar ad›na konuflan EKB Sözcüsü Yasemin Tu¤cu, iflsizli¤in, yoksullu¤un alabildi¤ine artt›¤› bu süreçte ezilenin ezileni olan kad›nlar›n namus cinayetlerine kurban gitti¤ini ifade ederek, “Bu y›l sadece bu döneme kadar töre ve namus ad›na 35 kad›n öldürüldü” dedi. Bu olaylar›n, kad›n örgütlerinin “namus cinayetlerini önleyecek düzenlemeler yap›lmas›” iste¤ine, TCK tasar›s› görüflmelerinde Meclis’te ayak diretilirken yafland›¤›n› hat›rlatan Tu¤cu, “Mardin’deki fiemse Allak’tan, Güldünya Tören’e, ‹stanbul’da babas› taraf›ndan bo¤ularak öldürülen Nu-
ran’dan bugüne kadar namus cinayetleri artarak tarihin kirli sayfas›na yaz›l›yor” diye konufltu. Tu¤cu, erkek egemen sistemin belirledi¤i yasalar›n kad›n› mülkiyetin bir parças› olarak görmekte ve erke¤e mülkünü nas›l koruyorsa kad›n› da koruma görevi yüklemekte oldu¤unu kaydederek “Edep ve töre cinayetleri ayr›ca bir düzenlemeyle yasaklamadan namus etkeniyle kad›n›n öldürülmesi meflru görülmektedir” dedi. Namus cinayetlerinin son bulmas› için gereken cayd›r›c› yasal düzenlemelerin yap›lmas›n› isteyen Tu¤cu, “Toplumu bir bütün olarak bu sorun etraf›nda birleflerek mücadele etmeye ça¤›r›yoruz” diye ekledi. (H. Merkezi)
27
1
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
Ewel Temmuz (Temmuz Öncesi) Festivali yap›ld› Yo¤unluklu olarak Arap milliyetine mensup insanlar›n yaflad›¤› Hatay’›n Samanda¤ ilçesinde 2 y›ld›r düzenlenen Ewel Temmuz (Temmuz Öncesi) flenliklerinin 3.’sü bu y›l da 12-13-14 Temmuz tarihleri aras›nda yap›ld›. Samanda¤ Kalk›nd›rma Ve Dayan›flma Derne¤i taraf›ndan organize edilen ve üç gün süren etkinliklerde çeflitli paneller, söylefliler, satranç turnuvas›, uçurtma flenli¤i ve konserler yap›ld›. Festival’in ilk günü sabah saat
10:00’da E¤itimSen Samanda¤ fiubesi taraf›ndan organize edilen satranç turnuvas› yap›ld›. Saat 13:00’de ise flair Sezai Sar› “Dil ve fiiir” adl› bir panel verdi. Dil’in insanl›k aç›s›ndan önemi, kültürle iliflkisi, fliirdeki yeri ve emperyalist, kapitalist sistemin dil üzerindeki bask›c› politikalar›na de¤inilen panele
yaklafl›k 60 kifli kat›ld›. Akflam ise festival alan›na toplanan kitlenin Türkçe, Arapça, Kürtçe ve Ermenice selamlanmas›n›n ard›ndan söz alan Samanda¤ Kalk›nd›rma ve Dayan›flma Derne¤i Baflkan› Adil M›ral; “Kültürümüzün ve dilimizin emperyalizmin tekeline sunulmak istendi¤i bir süreçte, insanl›¤›n bask› ve zulüm alt›nda oldu¤u, Irak’ta, Filistin’de, Afganistan’da çocuklar›n öldürüldü¤ü günümüzde, ülkemizde de bir yandan demokrasiden bahsedilirken di¤er yandan eme¤inin karfl›l›¤›n› isteyen insanlara azg›nca sald›r›l›yor. Biz kültürümüzün bask› alt›na al›nmaya çal›fl›ld›¤› bir süreçte buna karfl› 2 y›ld›r düzenledi¤imiz festivalin bu y›l üçüncüsünü düzenliyoruz. Hepiniz tekrar hofl geldiniz. Selam ya ›hvan (selam ey dostlar)” dedi. Konuflman›n ard›ndan davul- zurna ekibi sahne ald›. Son
olarak Sad›k Gürbüz’ün söyledi¤i türkülerle ilk gün etkinlikleri sona erdi. Etkinlik s›ras›nda Yeni Demokrat Gençlik, Sosyalist Gençlik Derne¤i ve K›z›lbayrak gazetesi okurlar› “Kahrolsun ABD Emperyalizmi”, “Irak halk› yaln›z de¤ildir” vb. sloganlar att›. ‹kinci gün ise etkinlikler akflam saat 20:00’de bafllad›. ‹lk olarak Samanda¤ Halkevi fliir grubu bir fliir dinletisi verdi. Özellikle 28-29 Haziran’da yap›lan NATO Zirvesi’ni anlatan bir konuflman›n ard›ndan okunan fliir, kitle taraf›ndan da dakikalarca alk›flland›. fiiir dinletisinin ard›ndan yerel gruplar müzik dinletileri verdiler. Üçüncü ve son gün ise uçurtma flenli¤inin ard›ndan, havai fiflek gösterisi yap›ld›. Daha sonra sahneye ç›kan
Mo¤ollar söyledi¤i parçalarla kitleyi coflturdu. Festival’in son günü Yeni Demokrat Gençlik dergisi okurlar› “‹brahim Kaypakkaya ölümsüzdür”, “18 May›s’› Unutmad›k, unutturmayaca¤›z”, “Dün Afganistan, Filistin bugün Irak ‹zin verme”, “Kahrolsun ABD Emperyalizmi” yaz›l› kufllamalar yapt›. Festivalde At›l›m, K›z›lbayrak, Ekmek ve Adalet ile Atak dergilerinin yan›s›ra Umut Yay›mc›l›k olarak da stand aç›ld›. Partizan flamalar› ve ‹brahim Kaypakkaya afifllerinin as›l› oldu¤u Umut Yay›mc›l›k stand› kitlenin ilgisini çekti. Festival boyunca ‹flçi-Köylü ve YDG da¤›t›m› yap›ld›. ‹lginin yo¤un oldu¤u Festival Adil M›ral’›n yapt›¤› kapan›fl konuflmas›yla son buldu. (Mersin)
Tunceli Derneklerinden 6. Buluflma fienli¤i
Kad›köy Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Semah Ekibi, davul-zurna, Vedat Baran, Ayd›n Kaya ve Rüzgar’›n sahne ald›¤› flenlikte Grup Nisan Günefli “F Tipi’ne hay›r”, “Ceza infaz tasar›s›na hay›r” yaz›l› önlükler giyerek sahneye ç›kt›. 18 Temmuz 2004 tarihinde Gebze Tunceliler Derne¤i ve Kad›köy Tunceliler Derne¤inin düzenledi¤i “6. Buluflma fienli¤i” Gebze Yumrukaya piknik alan›nda gerçeklefltirildi.
Piknik Gebze Tunceliler Derne¤i baflkan› Hasan Gündo¤du’nun yapt›¤› aç›l›fl konuflmas›yla bafllad›. Gündo¤du yapt›¤› konuflmada, örgütlenmenin önemine de¤inerek halk›n ancak, onlar›n umut, amaç ve ç›karlar›na uygun davranmakla örgütlenebilece¤ini vurgulad›. 29 Temmuz 2004 tarihinde bafllay›p 1 A¤ustos 2004’te sona erecek ve bu y›l dördüncüsü düzenlenecek olan “Munzur Kültür ve Do¤a Festivali”ne kat›l›m ça¤r›s› da yapan Gündo¤du “E¤er bugün biz Dersimliler ülkenin birçok kentine göç etmifl ve zoraki göç ettirilmiflsek baflta ABD
emperyalizminin ve onlar›n yerli uflaklar›n›n bize reva gördü¤ü politikalar sonucudur. Yak›n tarihimizde yani 28-29 Haziran 2004’te NATO Zirvesinde nas›l bir uygulamayla karfl› karfl›ya kald›¤›m›z hepimiz taraf›ndan da bilinmektedir. ‹flte dostlar kendi kültürümüzü yaflayamaman›n tek nedeni budur. Bunun için örgütlenmeliyiz, örgütlenelim diyoruz. Gerçek budur” dedi. Gündo¤du’nun konuflmas›n›n ard›ndan sahneye ç›kan Bar›fl Belli ve arkadafllar› söyledi¤i Türkçe ve Kürtçe türkülerle kitleyi coflturdu. Kad›köy Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Semah Ekibi, davul-zurna, Vedat Baran, Ayd›n Kaya ve Rüzgar’›n sahne ald›¤› flenlikte Grup Nisan Günefli “F Tipi’ne hay›r”, “Ceza infaz tasar›s›na hay›r” yaz›l› önlükler giyerek sahneye ç›kt›. Munzur suyu üzerinde yap›lmas› planlanan barajlar›n Dersim halk›n›n birlik ve beraberli¤ini parçalamaya dönük bir proje oldu¤unu dile
getiren grup elemanlar› konuflmalar›na Mao Zedung’un “Emperyalizm ka¤›ttan kapland›r” sözleriyle bafllad›. 12 Eylül’den beri hapishanelerde uygulanmaya çal›fl›lan tek tip elbise ve zorunlu çal›flman›n F tipleriyle birlikte yeniden dayat›ld›¤› bu süreçte buna karfl› koyman›n baflta ABD emperyalizmi olma üzere dünyadaki emperyalist sald›rganl›¤a karfl› durmak oldu¤unu dile getirip “Biz ceza infaz tasar›s›n›n geçmesini istemiyoruz” diyerek giydikleri önlükleri parçalad›lar. Genel olarak durgun ve sönük geçen flenlik, davul-zurna eflli¤inde halaylar çekilirken Kocaeli Tunceliler Derne¤i Baflkan› Ruhi Çelik, Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Kad›köy fiubesi Baflkan› Fethi Bölükgiray, Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri ve Partizan-‹flçi Köylü-Yeni Demokrat Gençlik’in gönderdi¤i dayan›flma mesajlar› ve okunan fliirlerle renklendi. (‹stanbul)
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
28
1
Bu soruna karfl› koyman›n tek yolu Bergama köylüsü gibi birlik olup direnmek Mersin’in Karaduvar Mahallesi’nde yeni bir do¤a katliam› yaratma riski çok yüksek olan iki önemli fabrikaya göz yumulmaktad›r. Yo¤unlukla Arap emekçi halk›m›z›n yaflad›¤› ve geçimlerini bal›kç›l›k ile tar›mla sürdüren bu mahallenin yan›bafl›nda kurulan OPET-TUTA petrol dolum tesisleri ile AKGÜBRE Fabrikas› mahalle halk›n›n yaflam›n› tehdit etmektedir. Bir taraftan OPET-TUTA petrol dolum tesislerinin boru hatlar›ndan s›zan petrol, artezyen sular›na ve topra¤a kar›flarak tar›m hayat›n› yok ederken yine bu petrollerin yayd›¤› kötü kokular ile AKGÜBRE fabrikas›n›n bacalar›ndan b›rak›lan kükürtdioksit duman› ve kokusu insan hayat›n› tehdit etmektedir. Do¤as› ve yasas› yok etmek olan, emperyalist-kapitalist sömürücü sistem gaz›yla, bombas›yla, tank›, tüfe¤iyle varl›¤›n› sürdürebilmek için ezilen emekçi halk›m›z› katlederken, di¤er taraftan yine servetlerine servet katabilmek için insanl›¤› ve do¤ay› katletme pahas›na çeflitli fabrikalar›n, santrallerin, rafinerilerin ve do¤ay› tehdit edecek, insan sa¤l›¤›n› etkileyecek her türlü projenin alt›na imza at›yorlar. Yaflad›¤›m›z ça¤daki teknolojik geliflimi ön plana ç›kararak yapt›klar› bu projeler, bugün itibar›yla bakt›¤›m›zda yarardan çok zarar›yla gündeme oturmaktad›r. Çok de¤il bundan k›sa bir süre önce Çernobil’deki nükleer patlaman›n bugün hala do¤a ve insan hayat›ndaki olumsuz etkileri gözard› edilerek, ülkeyi emperyalizme peflkefl çekebilmek için ayn› tehlikeyle karfl› karfl›ya kalma pahas›na Mersin’in Akkuyu beldesinde nükleer santral projesi hayata geçirilmek istenmektedir. AB emperyalistlerinin, böyle bir projeyi kendi ülkelerinde hayata geçirmeyeceklerini belirtmelerine ra¤men Frans›z emperyalizmi taraf›ndan gündeme getirilen böyle bir talebe Türkiye’den olumlu bir yan›t verilmesi ülkemiz egemenlerinin insan hayat›n› ne kadar “ciddiye ald›klar›n›n” bir göstergesi. Üstelik de ülkemizde daha tehlikesiz enerji kaynaklar› kurma f›rsat› olmas›na ra¤men. Yine dün ‹zmir’in Bergama ilçesinde, bugün Artvin’de kanser hastal›¤›n› yayma riski çok yüksek olan siyanürlü alt›n alma projesinin hayata geçirilme çabalar›, bu bak›fl aç›s›n›n baflka bir kan›t›. Bu örnekleri ço¤altmak mümkün. Çünkü kâr amac› güden bu sömürücü sistem için insan ve do¤al hayat›çok önemsiz. Tüm bunlara bir yenisi daha eklendi. Mersin’in Karaduvar Mahallesi’nde yeni bir do¤a katliam› yaratma riski çok yüksek olan iki önemli fabrikaya göz yumulmaktad›r. Yo¤unlukla Arap emekçi halk›m›z›n yaflad›¤› ve geçimlerini bal›kç›l›k ile tar›mla sürdüren bu mahallenin yan›bafl›nda kurulan OPET-TUTA petrol dolum tesisleri ile
AKGÜBRE Fabrikas› mahalle halk›n›n yaflam›n› tehdit etmektedir. Bir taraftan OPET-TUTA petrol dolum tesislerinin boru hatlar›ndan s›zan petrol, artezyen sular›na ve topra¤a kar›flarak tar›m hayat›n› yok ederken yine bu petrollerin yayd›¤› kötü kokular ile AKGÜBRE fabrikas›n›n bacalar›ndan b›rak›lan kükürtdioksit duman› ve kokusu insan hayat›n› tehdit etmektedir. Ayn› zamanda hemen mahallenin yan›bafl›ndaki denize kadar uzanan bu borular bal›kç›l›k sahas›n› daralt›rken, bal›kç›lar›n denize att›klar› a¤lar›n ço¤unun borulara tak›larak y›rt›lmas› bal›kç›lara maddi zararlar verdirmektedir. Yine AKGÜBRE taraf›ndan denize b›rak›lan at›klar ile bu borulardan s›zan petrol deniz yaflam›n› etkilemektedir. Seçim öncesi mahalleden ç›kmayan, bu sorunu çözece¤ine söz verip içlerinden biri oldu¤unu iddia eden ve halk›n, oylar›n› güvenerek verdi¤i Mersin Büyükflehir Belediye Baflkan› Macit Özcan ise koltu¤a oturduktan sonra gerçek yüzünü göstererek sermayeden yana tavr›n› koymufltur. Bu da yetmezmifl gibi halk› hiçe sayarak “bu tesisleri kapatt›rmayaca¤›z, gerekirse Karaduvar’› tafl›r›z” gibi bir aç›klama yapm›flt›r. fiu anda mahalle halk› tüm bu siyaset aldatmacas›n›n fark›na vararak art›k kendi çabalar›yla mahallelerinin bu sorunlar›na sahip ç›kmaya çal›fl›yorlar ve herkesi bu mücadeleye sahip ç›kmaya ça¤›r›yorlar. Duvarlara yazd›klar› “OPET-TUTA defol”, “Mal›m›z› ald›n›z can›m›z› asla” sloganlar› ise tepkilerinin en önemli yans›malar›ndan biri... Y›llard›r Karaduvar halk›n› ve do¤ay› tehdit eden ATAfi Rafinerisi’nde 25 Temmuz Pazar günü ç›kan yang›nda 102 No’lu Petrol Deposu tamamen yand›. Gelen itfaiye ekipleri yang›n› söndüremeyince deponun içindeki petrolün bitmesi beklendi. Çok fazla zarara yol açmayan ancak di¤er depolara s›çrad›¤› takdirde tüm Mersin’i tehdit edecek bir konuma sahip olan ATAfi Rafinerisi’ndeki bu yang›n aylard›r seslerini duyurmaya çal›flan Karaduvar halk›n› bir kez daha hakl› ç›kard›.
EROL ‹NAN: Ben Bal›kç›lar Derne¤i yönetim kurulu üyesiyim. Bal›kç›y›m. Geçimimizi denizden sa¤l›yoruz. fiu anda mahallemizde bir sürü sorun var. Mesela ilk baflta AKGÜBRE fabrikas› var, ATAfi rafinerisi var, OPETTUTA var. Gerçi flimdi ATAfi rafinerisi dolum tesisi olarak kullan›lacak ama yine de sorun. Ama burada en son mahallemizin topraklar› de¤iflik isimlerde sat›n al›narak ayn› ifllevi gören, ayn› ifle hizmet eden petrol dolum tesisleri kuruldu. Bunlar›n da uzant›lar› borularla denize aç›l›p, gemiler de yanafl›p petrollerini oraya pompal›yorlar. fiu aflamada çok fazla bir tehlike arzetmiyor ama ilerleyen süreçlerde çok büyük bir tehlikenin arz edece¤ini düflünüyorum. Çünkü geçenlerde bir petrol s›z›nt›s› oldu. Tarlalar›m›zdaki ekinler kurudu. Sulama sondajlar›ndan ç›kan su, mazotlu ç›kt›. Ve yanmaya bafllad›. ‹nsanlar suya kibrit çak›p yak›yor ve herkese gösteriyordu. Yine petrol s›z›nt›s› sonucu oluflan gaz s›k›flmas› sonucu 10 kilo a¤›rl›¤›ndaki kanalizasyon kapaklar› metrelerce havaya uçtu. Yani oradan bir insan geçseydi ne olacakt›? Hatta o an atefl alacak bir yer olsayd› ortal›k alevlenecekti. Yetkililer de “bu konuyla ilgili olarak gerekeni yap›yoruz” diyorlar ama bu adamlar yine faaliyetteler. Belediye bu konuda duyars›z kal›yor mesela. Yani burada 20-25 bin insan›n hayat› söz konusu ve halk dikkate al›nm›yor. Hiçbir tedbir al›nm›yor. Yetkililere soruyoruz, “buralar ruhsats›z diyorlar, kapatt›raca¤›z” diyorlar ama hiçbir geliflme yok. Hatta bu konuyla ilgilerinin kalmad›¤›n› söyleyen yetkililer bile var. Bizim de yapaca¤›m›z tek fley kal›yor geriye, konuyu bas›n mensuplar›na anlatmak, onlar da duyarl› olurlarsa. fiu anda denizimizde 8-10 tane petrol boru hatt› var. Bu bal›kç›l›k sektörünü de çok etkiliyor. A¤lar›m›z› at›yoruz boru hatlar›na tak›l›yor y›rt›l›yor. Bizim av alanlar›m›z› da daraltt›lar. Art›k yeterli verim alam›yoruz. Ayr›ca ileride do¤acak herhangi bir petrol s›z›nt›s› deniz yaflam›n› da bitirecek. Buna bir önlem al›nmal›. Yani bunun tek bir yolu var, Bergama Köylüsü gibi birlik olup di-
renmek. Öncelikle bu olay›n ciddiyetinin kavranmas› gerekmektedir. fiu anda genifl halk kitlesi olay›n ciddiyetini kavram›fl de¤il. Hatta bu iflyerleri mahallemizden insanlar› buralarda çal›flt›rarak bize karfl› koz olarak kullan›yorlar. Burada böl, parçala, yönet takti¤ini uyguluyorlar. Buraya OPET taraf›ndan birkaç tane daha platform kurulacak. Yani bunlar bal›kç›l›k ve tar›m sahas›n› bitiriyorlar. ‹flte yaflarsan bunlar›n içinde yaflars›n. Bugüne kadar bas›n aç›klamalar› yapt›k konuyla ilgili, çeflitli toplant›lar yap›ld›. fiu anda da mahkemeye suç duyurusunda bulunulacak. Hatta gerekirse konu A‹HM’e kadar tafl›nacak. fiimdi mahallemizde bu konuda çok fazla birlik yok. Biz bu sorunu yafl›yoruz. Bu sorun ne zaman gündeme geliyor, ancak bu konuyla ilgili bir sorun yafland›¤›nda gündeme geliyor. Yoksa bu yokmufl gibi tav›r koyabiliyoruz. Ve flu anda gördü¤ünüz gibi denizimiz çok kirli. Biz art›k denizimize giremiyoruz. Bu borular direkt denizden gelerek mahallemizin alt›ndan geçiyor ve rafineriye ulafl›yor. Yani flu anda herhangi bir tehlike karfl›s›nda mahalle havaya uçabilecek kadar riskli bir durumda. Bizim son olarak söyleyece¤imiz, biz bu iflin peflini b›rakmayaca¤›z. Yasal olarak bütün haklar›m›z› kullanaca¤›z. Belediye Baflkan› seçimden önce sürekli “ben içinizden biriyim”, “bu sorunu çözece¤im” diyordu. Ama seçimden sonra bir daha buraya u¤ramad›. Yani bu mahallenin oy potansiyelinin % 70’ini almas›na ra¤men böyle bir fley yapt›. Ama bir dahaki seçimlerde tekrar gelip ben içinizden biriyim diyebilecek mi? Zaten bu ifller bir avuç sermayenin elinde. NECM‹ S‹RKEC‹: Ben bal›kç›l›k yap›yorum. Bizim yaflad›¤›m›z sorunlar flunlar. Biz avlanmak için denize gidiyoruz. A¤›m›z› att›¤›m›zda a¤lar›m›z boru hatlar›na tak›l›p y›rt›l›yor. Ben daha yeni denizden geliyorum. Yeni ald›¤›m a¤›m borulara tak›ld› y›rt›ld›. Paras›n› bile daha ödeyemedim. fiimdi hangi yüzle gidip yenisini alaca¤›m? Bir de denize koyduklar› platformlar›n, borular›n herhangi bir ›fl›kl› belirtisi yok.
☞
1 Akflam bal›¤a ç›kt›¤›m›zda bunlardan birine çarpsan 15 milyarl›k tekneyi bat›raca¤› yetmiyormufl gibi can›ndan da olursun. Bizim baflka geçim kayna¤›m›z yok. Çal›flamad›ktan sonra borcumuzu ödeyemez duruma geldik. Çoluk çocuk periflan olduk. Yani elimden gelse gücüm olsa bu boru hatlar›n› atefle verece¤im. O dereceye gelmifl art›k. Bir de kurduklar› tesisat yüzünden av alanlar›m›z› da daraltt›lar. Art›k fazla bal›k ç›karam›yoruz. Yeterli verim alam›yoruz. Biz eskiden çoluk çocuk suya girerdik. Art›k suya da giremiyoruz. Üstelikte daraltt›klar› alanlarda bal›k avlan›lmaz deniyor. Hadi büyük motorlar derine aç›labilir ama bizim gibi küçük bal›kç› ne yaps›n? HASAN ERSOY: Biz evimizde, bahçemizde kokudan duram›yoruz. Her taraftan mazot, petrol kokular› geliyor. Yani ekmek yap›yoruz ama korkuyoruz bunlar› çocuklar›m›za yedirmeye. Ben çiftçilikle u¤rafl›yorum.
Yar›n birgün bu tarlalarda bir s›z›nt› olursa ben 15 nüfus besliyorum ne olacak bu 15 nüfusun hali? Nas›l beslenecek nereden geçinece¤iz? S›z›nt›lar yeralt› kaynaklar›m›za, artezyen sular›m›za kar›fl›yor. Ekinlerimizi sulad›¤›m›zda onlar› kurutuyor. Geçenlerde gaz s›k›flmas› yüzünden kanalizasyon kapaklar› havaya uçtu. Bugüne kadar eylemler oldu, toplant›lar yap›ld› ama Karaduvar halk› gitmedi ki. Ta Silifke’den gelip bizi destekleyenler var ama Karaduvar halk› sessiz kald›. Ya-
29 ni art›k Karaduvar halk› birlik olmal›. Yani sorunlar›m›z çok büyük bizim. Soruyoruz yetkililere ne olacak bizim halimiz? SÜHEYLA ERSOY: Kesinlikle 5 y›l sonra bu mahalleden bir sürü kanserli hasta ç›kacak. Belki befl y›la kadar kalmaz bile. fiu an bile mahalleyi gezin bu hastal›¤a yakalanan bir sürü insan var. Biz geceleri yatarken kokulardan kaynakl› pencerelerimizi açam›yoruz. Bizim geçimimiz bu tarlalardand›. Bu topraklardan boru hatt› geçecek diye topra¤›m›z› elimizden ald›lar. Ayr›ca flu an elimizde olan tarlalar› ekti¤imizde sulama yüzünden ekinlerimiz ölüyor. Çünkü sular hep mazotlu. Böyle bir fleyden çok flikayetçiyiz. Ama bizi dinleyen yok. Tüm bu sorunlar yetmezmifl gibi birkaç ay sonra do¤algaz borular› döflenecekmifl. Bir o eksikti yani. Biz bu sorunlar› dile getirdikten sonra fabrikalar makinelerin seslerini açmaya bafllad›lar gece-
leri. Bu, bizi buradan kovmak için yapt›klar› oyunlardan biri. Geçenlerde Büyükflehir Belediye Baflkan› bir aç›klama yapm›fl gazetelere, “bu fabrikalar› tafl›may›z, gerekirse Karaduvar’› tafl›r›z” fleklinde. Eskiden burada belediye ekme¤i sat›l›yordu, belediye otobüsleri çal›fl›yordu, art›k çal›flm›yor. Biz bunlardan vazgeçtik, yeter ki bu insanlar bizi bize b›raks›nlar. Bizim y›llar önce denizlerimiz o kadar güzeldi ki flimdi yan›na yaklafl›lm›yor. YILDIZ MUTLUAY: Ben esnaf›m. Bizler denizlerimizi kullanamaz hale
fiu ana kadar bu konuyla ilgili olarak do¤ru dürüst bir eylemimiz olmad› asl›nda. Ama ben istiyorum flöyle ses getiren bir eylem olsun. Geçen yerel gazetelerde bizi buradan süreceklerini yazm›fl. Yaz›k yani. Biz evlerimizi terk etmeyiz. Ben can›m pahas›na da olsa her türlü eylemi yapar›m. Bizim sorunlar›m›z› çözmüyorlarsa bile en az›ndan bizi rahat b›raks›nlar.
geldik. Akflamlar› çok pis kokular yay›l›yor ortal›¤a. Bu petrol s›z›nt›lar› ve AKGÜBRE at›klar› deniz yaflam›n›, tar›m› yok etmeye bafllad›. Do¤al olarak mahalle halk›n›n çal›flamamas› biz esnaflar› da olumsuz etkiliyor. Bu insanlar çal›flamay›nca paralar› olmuyor, olmay›nca da her fleyi veresiye almak zorunda kal›yorlar. Bu da bizi zor durumda b›rak›yor. Ayr›ca temiz bir hava soluyam›yoruz, sular›m›z› içemiyoruz, denizimizi kullanam›yoruz. fiu ana kadar bu konuyla ilgili olarak do¤ru dürüst bir eylemimiz olmad› asl›nda. Ama ben istiyorum flöyle ses getiren bir eylem olsun. Geçen yerel gazetelerde bizi buradan süreceklerini yazm›fl. ‹nsanl›k bu kadar m› ölmüfl ya? Bu kadar insan› evinden bark›n-
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
Öncelikle bu olay›n ciddiyetinin kavranmas› gerekmektedir. fiu anda genifl halk kitlesi olay›n ciddiyetini kavram›fl de¤il. Hatta bu iflyerleri mahallemizden insanlar› buralarda çal›flt›rarak bize karfl› koz olarak kullan›yorlar. Burada böl, parçala, yönet takti¤ini uyguluyorlar. dan nereye sürecekler? Ben burada Belediye Baflkan› Macit Özcan’› k›n›yorum bu sözlerinden kaynakl›. Çünkü seçim öncesi verdi¤i sözlerde de durmad›. Ben seçim öncesi onun kazanmas› için çok koflturdum. Bize sahilimizi düzeltece¤ine ve bu sorunu çözece¤ine söz vermiflti. Ama flu ana kadar hiçbir geliflme yok. Bir de bugün ç›km›fl Karaduvar’› gerekirse tafl›r›z diyor. Yaz›k yani. Biz evlerimizi terk etmeyiz. Ben can›m pahas›na da olsa her türlü eylemi yapar›m. Bizim sorunlar›m›z› çözmüyorlarsa bile en az›ndan bizi rahat b›raks›nlar.
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
30
‹flçi-köylü’den Dünya Ezilenlerini Birlefltiren Ortak Foto¤raf; Yoksulluk, Fuhufl, Uyuflturucu SINIF SAVAfiIMI ORTAK KADER‹N ORTAK KURTULUfiU Emperyalistlerin ve onlar›n yerli iflbirlikçi ve uflaklar›n›n dünya halklar›na yönelik gerçeklefltirdi¤i azg›n sald›r›lar›n yeni örneklerini görüyor ve yafl›yoruz her gün. Kara K›ta Afrika’da yaflanan yoksulluk ve tecavüz, Irak’ta iflgalden dolay› alt üst olmufl yaflamlar›n açl›k ve yoksullukla yürüttü¤ü mücadele, ülkemizde her gün biraz daha büyüyen sefalet dünya ezilenlerinin ortak foto¤raf karelerini oluflturuyor. Ülkemizdeki yoksullu¤un foto¤raf› her gün biraz daha büyüyor ve korkunç boyutlara var›yor. Ankara Ticaret Odas› taraf›ndan haz›rlanan ve geçti¤imiz günlerde yay›nlanan “Bize Neler Oluyor?” bafll›kl› rapor oldukça çarp›c› veri ve bilgileri içeriyor. Türkiye’deki fuhufl sektörünün incelenerek belli verilerin ortaya konuldu¤u raporda, ülkemizdeki hayat kad›nlar›n›n say›s›n›n 100 bine yaklaflt›¤› belirtiliyor. Her 350 kad›ndan birinin fuhufl bata¤›nda oldu¤u belirtilirken, fuhufl yapma yafl›n›n 15’e kadar düfltü¤ünü ve yafl ortalamas›n›n 15-40 yafl aras› oldu¤u belirtiliyor. Bu yafl aral›¤›nda ülkemizde bulunan kad›nlar›n yaklafl›k 17 milyon civar›nda oldu¤u düflünüldü¤ünde ortaya ç›kan bilanço oldukça çarp›c› ve ürkütücü. “Çocuk hayat kad›nlar›” olarak ifade edilen 15 yafl s›n›r›ndakilerin oran› ise her gün biraz daha art›yor. Raporda incelenen ve ortaya konulan bilgiler mevcut resmi bilgiler üzerinden haz›rlanarak ortaya konulmufl durumda. Bir de bu resmi bilgilerin d›fl›nda özellikle de yoksul semtler baflta olmak üzere bu batakta olanlar›n say›s›n›n yüzlerin üzerinde ifade edilebilecek bir durum mevcut. Yafl ortalamas›n›n 15 olarak belirtildi¤i raporda bu yafl s›n›r›n›n alt›nda çal›flt›r›lan “çocuk hayat kad›nlar›” var. Ve fuhufl bugün ülkemizde dev bir sektör olma özelli¤ini kazanm›fl durumda. Vergi rekortmenleri aras›nda geçen genelev sahiplerinden, fuhufl mafyas›na dönen milyonlarca dolar pa-
ra fuhufl pazar›n›n bir sektör haline gelmesindeki en önemli faktör. Daha önce yap›lan araflt›rmalardan da hat›rlanaca¤› üzere özellikle de küçük yafltaki k›z çocuklar›n›n yabanc› ülkelere para karfl›l›¤› sat›ld›¤› da ortaya konulan gerçekler aras›nda. Tüm bunlarla birlikte düflünüldü¤ünde olay›n uluslararas› boyutuyla birlikte çizilen tablosu bizlere ayn› zamanda yoksullu¤un da derin tablosunu veriyor. Açl›k s›n›r›n›n gün geçtikçe büyüdü¤ü ülkemizde ve daha bir dizi ülkede fuhuflun bu korkunç boyutlara ulaflmas›n›n zemini haz›rlan›yor. Açl›¤›n ve yoksullu¤un umut kap›s› haline getirilen fuhufl pazar› “garantili ekmek kap›s›” olarak bak›lan bir yer durumuna getirildi. Bugün 30 bin kad›n ‹stanbul, Ankara ve ‹zmir’de genelevde çal›flmak için vesika bekliyor. K›zlar›n› küçük yaflta bu sektörün içine atanlar ya da bizzat kendisi yapan ailelerin say›s› yine az›msanmayacak boyutlarda. Yine eflleri taraf›ndan bizzat bu batakl›¤›n içine sürüklenenler… toplumsal yozlaflman›n ve çürümenin bu anlamda ortaya ç›kan boyutuna TV’lerin k›nayan tablosuyla bak›p, hayretler içine düflüldü¤ünde iflas eden sistemin ç›plak aynas›d›r asl›nda karfl›m›zda olan. Yine yoksullu¤un çarp›c› bir foto¤raf› olan uyuflturucu madde ba¤›ml›l›¤› ülkemizdeki temel sorunlar aras›nda yer al›yor. Sokaklarda bali çeken çocuklar›n oran› artarken yafl s›n›r› da buna paralel sürekli düflüyor. Sokak çocuklar› bu çarp›c› foto¤raflar aras›ndaki yerini hiç kaybetmiyor. Ankara Ticaret Odas›’n›n haz›rlad›¤› raporun di¤er bir çarp›c› alt bafll›¤› ise dilencilik sektörü. Dilenmesi için yoksul ailelerden kiralanan çocuklar›n, dilencilik yapmalar› için kollar› ve bacaklar› k›r›lan çocuklar›n oran› hayli yüksek. Oldukça yüklü miktarda para-
Socotop tütün iflçileri direniflte
1
lar›n döndü¤ü dilencilikte, kurulan dilencilik mafyas› insanlar›n onurlar›n› ayaklar alt›na alarak toplad›klar› paralar›n tümüne el koyuyor. Bu sektörde dönen paran›n oran› ise raporun çal›flma sonucuna göre yar›m katrilyon lira. Say›lar› 15 bine yaklaflan dilencilerin oran›ndaki bu art›fl›n nedeni ise yine yoksulluk. Artan iflsizlik ve pahal›l›k, geçim s›k›nt›s› vb. nedenler insanlar›n bu yola baflvurmas›n›n temel nedeni. Her gün raya girdi¤i iddia edilen ekonominin raydan feci flekilde ç›kt›¤›n›n foto¤raflar› sadece bunlarla da s›n›rl› de¤il. Son 30 y›lda 40 bin insan›n intihar etti¤i gerçe¤i “raya giren” ekonominin bir sonucu. 2003 y›l›nda intihar edenlerin say›s› ise 10 binin üzerinde. Araflt›rmalar sonucu her dört evden birinde silah oldu¤u belirtiliyor. Boflanma olaylar›nda yaflanan art›fl ise yine “raya giren” ekonominin çarp›c› foto¤raflar›ndan biri. ATO’nun haz›rlad›¤› raporda ekonomik krizin neden oldu¤u boflanma oranlar› flöyle aç›klan›yor: “1998 y›l›nda 115 bin 265 boflanma davas› aç›ld›. 1999 y›l›nda bu rakam yüzde 6 art›fl göstererek 123 bin 271’e yükseldi. 2000’de bir önceki y›la göre yüzde 7 artan boflanma davalar› 131 bin 814’e, 2001 y›l›nda da bir önceki y›la göre yüzde 14 art›flla 150 bin 110’a yükseldi. 2002 y›l›nda bir önceki y›la göre yüzde 2 art›flla 153 bin 409’a yükselen boflanma davalar›nda, 2003 y›l›nda adeta patlama yafland›. Söz konusu y›lda bir önceki y›la göre yüzde 21 artt›.” ‹nsanlar›n en küçük tart›flmalarda dahi karfl›l›kl› çekti¤i silahlar›n bas›na yans›yan oran› hiçte küçümsenecek boyutta de¤il. Kendini koruma güdüsünün vard›¤› boyut korkutmak veya göz da¤› vermek için k›y›mlar›n yaflanmas›, yüzlerce ailenin parçalanmas› vb. Burjuva bas›n›n magazin sayfalar›n› dolduran bu haberler ve yaflanm›fll›klar›n her gün bir yenisini okuyoruz, izliyoruz. 12 yafl s›n›r› alt›na düflen toplumsal iflkence vakalar› raporda yer almayan di¤er bir gerçek. Antalya’da arkadafllar›n› a¤aca ba¤layarak saatlerce döven, vücudunda sigara söndüren bu toplumun çocuklar› gelece¤e bak›yor! ‹nsani dür-
14 Temmuz 2004 tarihinde Konak Meydan› eski Sümerbank önünde bir araya gelen yaklafl›k 200 Socotop tütün iflçisi, “Hakl›y›z Kazanaca¤›z” yaz›l› pankart ile “9 gün ifl de¤il haklar›m›z› istiyoruz”, “Sonuna kadar birlik sonuna kadar mücadele”, “Socotop tütün iflçileri direniyor” yaz›l› dövizler açarak, “Eme¤in gücü sermayeyi yenecek”, “‹flçiyiz hakl›y›z kazanaca¤›z” fleklinde slogan att›lar. Burada iflçiler ad›na konuflan Kadir Dereli, patronlar›n kendilerinden bir y›l› 9 günlük çal›flma ile geçirmelerini istedi¤ini belirtti. “Socotop patronu ve onun
tülerin de¤il, çocuksu masumiyetimizin yitirilmesine zorland›¤›m›z bu co¤rafyada bunun gibi onlarca örne¤i çok yak›n zamanda okuduk. Tan›nmayacak ve yürüyemez hale getirdiklerinden emin olduktan sonra iflkence yapmay› b›rakan 12’sindeki yaflam ve ruh halinin bu olmad›¤› bir gerçekse, bu ruh hali ve psikolojinin yaflanmas›n›n her türlü koflulunun mevcut sistem taraf›ndan yarat›ld›¤› da bir o kadar gerçek olan durum. Devlet için kurflun s›kan katillerin fleref madalyas› ile onurland›r›ld›¤› ülkemizde, fliddetin körüklendi¤i ve silahlar›n konufltu¤u dünyam›zda fliddetin bu denli boyutlu bir oran almas›n› kaç›n›lmaz sonuç olarak kim inkar edebilir. Ekonomik sistemin y›k›mlar yaratt›¤› toplumsal yaflamda ortaya konulacak bir dizi tablonun sadece bir kaç› bunlar. ‹vmesi yükselen açl›k ve yoksulluk öyküleri bir dram olman›n ötesinde bir yandan çürüme ve yozlaflmaya neden olurken di¤er taftan sisteme tepkinin ve öfkenin birikmesinin de zeminini yarat›yor. Gece kondu y›k›mlar›na karfl› ellerinde sopalarla direnen emekçi halk›n, sendika hakk› için direnen iflçinin, demokratik haklar› için mücadele eden tüm ezilenlerin öfkesi dün oldu¤undan daha fazla. Ancak flu bir gerçek ki bu tepkinin kendili¤inden birikimi ve yaratt›¤› öfke örgütlenmedikçe bir sonuç elde etmek mümkün de¤ildir. Fuhufl batakl›¤›na sürüklenen yoksullar, uyuflturucu müptelas› yap›lan gençler ve 12’sine indirilen iflkence foto¤raflar› inkar edilemez gerçekler. Bu gerçekli¤i görerek ve bilerek müdahale ise bizler için temel nokta. Özellikle bugün emekçi semtlerde boy gösteren fuhufl mafyas›, uyuflturucu mafyas› ve daha bir dizileri. Bunlara karfl› mücadele ve halk›n bu noktadaki tepki ve öfkesini dillendirmek ve bunun için somut ad›mlar atmak önemli. Günümüz koflullar› ve yaflanan geliflmeler müdahalesizli¤i ve iradesizli¤i kald›ramayacak kadar a¤›r ve h›zl›. Sürüklenen de¤il, müdahaleci ve de¤ifltirici olmak, olabilmek için rolümüzün ve görevlerimizin a¤›r sorumlulu¤uyla hareket etmek durumunday›z.
iflbirlikçi müdürleri, iflçi say›s›n› azaltarak, kalan iflçilerin çal›flma kapasitesini art›rarak sömürüyü ve kâr› ço¤altmak istiyor” diyen Dereli flöyle konufltu: “Eme¤imizi sömürerek trilyonlar kazananlar›n gözü doymuyor. Bu yüzden Bornova fabrikas›n› satmak istiyorlar. Ancak sadece bununla da yetinilmiyor. Bornova fabrikas›n› kapatmak isteyen Socotop patronu, bizi 9 gün gibi komik bir süre çal›flt›rmakla kalmay›p, k›dem ve ihbar tazminatlar›m›z› da vermek istemiyor. Socotop patronu 9 gün çal›flt›r›p, hiçbir hakk›m›z› vermeyip iflletmeyi kapatarak bizim eme¤imizle, bizim ekme¤imizle oynuyor. Ancak flunu bilmeleri
gerekir ki, ne eme¤imiz ne de ekme¤imiz çocuk oyunca¤› de¤ildir. Eme¤imiz ve ekme¤imiz onurumuzdur ve kimsenin onurumuzla oynamas›na izin vermeyiz.” “Halk›m›za sesleniyoruz, bize destek olun” diyen Dereli, Philip Morris mallar›n›n binlerce iflçinin al›nterinin gasp›yla üretildi¤ini ifade ederek, halka Philip Morris sigaralar›n› almamalar› ça¤r›s›nda bulundu. ‹flçilerle konuflan Tek G›da‹fl Ege Bölge fiubesi Sekreteri Gürsel Köse, kendilerinin iflçi temsilcisi oldu¤unu, iflçilerden talepleri ald›klar›n› ve gerekli giriflimlerde bulunacaklar›n› belirtti. (H. Merkezi)
31
1
30 Temmuz-12 Ağustos 2004
Dersim’den ‹zlenimler... Dersim’den ‹zlenimler... Dersim’den ‹zlenimler... Dersim’den ‹zlenimler...
“Bizden selam yoldafllara”
Halk›n umudu, düflman›n korkusu olan, sevdam›z›n tohumlar›n›n at›ld›¤›, boy verip serpildi¤i Dersim’deyiz. Büyük bir coflku ve heyecanla ç›k›yoruz yola. Uzun bir yolculuktan sonra tüm heybeti ve görkemiyle karfl›lamakta bizi Munzur; tüm zorlamalara, bask›lara ra¤men... Bu kez yüre¤imiz biraz buruk. Geçti¤imiz aylarda flehit düflen Ahmet (R›za) ve Sevda (Barbara) yoldafllar›m›z›n silueti geziniyor Munzur’un h›rç›n kayal›klar›nda. Onlar› selaml›yor ve and içiyoruz devrald›¤›m›z bayra¤› daha da yükseltmeye... Evet h›rç›n kab›na s›¤mayan Munzur’un suyunu kesmek istiyorlar. Kendi ç›kard›klar› yasalarda “Milli Park” kapsam›na girmesine ve uluslararas› yasalarda da milli parklar›n tahrip edilemez olmas›na ra¤men; bin bir çeflit bitkinin yetiflti¤i do¤a harikas›n› barajlarla yok etmek istiyorlar. Oysa Munzur coflkundur, oysa Munzur tarihe tan›kl›k etmifl bir direniflin sembolüdür. 38 Dersim katliam›n› yaflam›fl bir amcam›z›n dedi¤i gibi “Kan ak›yordu Munzur haftalar boyu” ve bu sevday› engelllemeye çal›flanlara inat deli gibi, döflünü döve döve
akmaya devam ediyor Munzur ve akmaya da devam edecek. Bu y›l 5.si düzenleniyor “Munzur Kültür ve Do¤a Festivali”nin. Her y›l yeni bir sloganla yola ç›kmakta on binlerce Dersimli. Dersim halk› yukar›da s›ralad›¤›m›z özelliklerden kaynakl› dolu dolu geçmesini istiyorlar festivallerinin. Sadece 3-4 gün de¤il, her zaman sahiplenmeyi, miraslar›na sahip ç›k›lmas›n› istiyorlar. Tam da devletin operasyonlar›n› hiç kesmeden artt›rarak sürdürdü¤ü, flehit düflen gerillalar›n kulaklar›n› kesti¤i, cesetlerine iflkence yaparak tan›nmaz hale getirdi¤i, gerilla cesetlerini ailelerine vermedi¤i bugünlerde. Gerillan›n ana kuca¤› olan, y›llarca ev sahipli¤i yapan, düflmana karfl› koruyarak gerillaya güç veren, omuz veren Dersim’de. Munzur’da bu y›lki festivalin fliar›; yaflanan tüm bask›lara ra¤men “Munzur barajlara de¤il, bar›fla aks›n” oldu. Y›llarca uygulanan ambargolarla, bafllar›na y›k›lan evleriyle, yerinden yurdundan zorla kopart›l›p göç ettirilen Dersim halk› “bar›fl” slogan›n› kabul etmedi, içine sindiremedi. Konufltu¤umuz
bütün insanlar belirlenen slogana karfl› tepkilerini dile getirirken, geçti¤imiz y›l›n slogan› olan “Munzura sahip ç›k, köyüne geri dön” fliar›n›n slogandan öteye gitmedi¤ini; bu y›l bunun daha kapsaml› ifllenmesi gerekti¤ini dile getiriyorlar... Bizler de bu y›l 21 Temmuz’da standlar›n kurulmas›yla beraber Partizan olarak çal›flmalar›m›za geçen y›llardan edindi¤imiz deneyimler ›fl›¤›nda bafll›yoruz. Çal›flmalar›m›z›n esas›n› kitlelere ulaflmak ve onlarla ba¤ kurmak oluflturmakta... Stand›m›z› aç›p Partizan Flamalar›, pankartlar› ve afifllerimizle donat›yoruz. Stand›m›za ilgi yo¤un. Özlem yüklü yürekler kucakl›yor bizleri; bir grup arkadafl›m›z standa gelenleri karfl›larken, di¤erlerimiz köyleri geziyoruz. Yay›nlar›m›z arac›l›¤›yla ajitasyon-propaganda yaparken ayn› zamanda flehit, tutsak yak›nlar›m›z› ziyaret ederek mezar anmalar› yap›yoruz. Yay›nlar›m›za olan ilgi oldukça yo¤un. Daha köy girifllerinde “hofl geldiniz kirvem” diyerek sar›yor halk etraf›m›z›; önce ald›klar› gazeteye dal›yorlar adeta susam›flças›na ve düzenli okuyam›yoruz diyorlar sitemkar bir flekilde. Köy meydan›ndaki kahveye oturuyoruz yafll› bir amca çöküyor yan›m›za “Biz Partizanc›lar› severiz, onlar› tan›r›z. Aha bu çocuklar onlar›n kucaklar›nda büyüdü. Ama flimdi buralar› b›rak›p gittiler. Çocuklar›m›z› yaln›z koydular” diyerek bafll›yor gerillayla ilgili an›lar›n› anlatmaya… Ve ekliyor arkas›ndan “Bizden selam söyleyin tüm yoldafllara”… Bir kez daha özlem dolu gözlerden yüre¤imize yans›yan ›fl›k umut veriyor bize. Girdi¤imiz kimi ilçelerde dikkatimizi çeken bir nokta ise birçok yay›n›n bulunmas›na ra¤men ‹flçi-Köylü gazetesinin olmamas› ve bir kez daha anl›yoruz hakl›l›¤›m›z›n düflman›n bilincinde ne
derin bir korku olarak yans›d›¤›n›... Girdi¤imiz köylerden biri de geçti¤imiz aylarda düflmanla girdi¤i çat›flmada flehit düflen yoldafl›m›z›n, Sevdam›z›n köyü. Önce aileyi ziyaret ediyoruz. Anam›z bizleri gözleri yafll› ancak yüre¤i umut dolu karfl›l›yor. K›z›na olan sevgisini yoldafllar›na ak›t›yor. “Kalk Barbaram yoldafllar›n geldi” diyor. Ard›ndan bize Barbara’y› anlatmaya “Benim k›z›m devrimciydi, insanlar› severdi. Ben ne desem de kâr etmedi. Ben bu yolda ölecem dedi ve istedi¤i gibi öldü.” Hep birlikte mezara gidiyoruz. Ve Sevda nezdinde bir kez daha yumruklar›m›z› kald›rarak tüm flehitlerimizi an›yoruz... Neredeyse girdi¤imiz her köyden bir flehit yoldafl›m›z var. Köy halk›n›n flehitlerimizden övgüyle bahsetmeleri; 15-16 yafllar›nda gençlerin adeta tan›yormuflças›na anlatmalar› onlar›n destans› yaflam ve direnifllerinin nesiller boyu dillerden dillere büyüyerek akt›¤›n›n kan›t›. Yol güzergah›ndaki tüm köylere giriyoruz. Kimiyle geçen y›ldan tan›fl›yoruz. Kucaklafl›p hasret gideriyoruz. “Gelece¤inizi biliyorduk ama biz Partizanc›lar› hep çevremizde görmek istiyoruz” diyor bir teyzemiz. Yaz›n gelmesiyle beraber köyler biraz daha canlanm›fl ancak kimi köylerde karfl›m›za sadece y›k›k ve terkedilmifl evler ç›k›yor. Bu durum yüre¤imizi burksa da bir gün yeniden sahiplerine kavuflacaklar› düflüncesi heyecanland›r›yor bizleri… Girdi¤imiz her köyde Partizanc› olman›n ayr›cal›¤› iliklerimize kadar iflliyor ve bunu bize hissettiriyor. Dersim halk›; her köyden arkam›zdan umutla bakan, bekleyen gözler ve “Bizden selam söyleyin tüm yoldafllara” sözleri kulaklar›m›zda ç›nlayarak ayr›l›yoruz. Yeniden görüflmek üzere yüre¤imizdeki inanc›m›zla...
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
BÜROLAR
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30
‹mam Murat Sok. No:14/1
➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72
Aksaray-Fatih/‹STANBUL.
➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84
Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33
➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER
➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
Bask›: Gün Matbaac›l›k
➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84
Genel Da¤›t›m: YAY-SAT
➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N
@mail: umutyayimcilik@superonline.com
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Dersim ra xeveri...Dersim ra xeveri...Dersim ra xeveri...
“S›maré selam hevalené!” Ma Dersim derime, cao ke om›dé m›letio, cao ke tox›mé sewda ma yeno, beno pil, Sewda mawa ke tersé d›smenia. Eve qéret kume ’ra rae. Raa de derge ra tepia, Muz›r, ç›qa ke zorl›¤eni b›vo ki, vera ma yeno. Nafa zerré made dez esto, asmuné virénu de ma Hemed (R›za) u Sevda (Barbara) seid dé. Ma inu s›lam kéme u sond weme ke bayra¤a ke ma inura gureta daina avé beme… Ya, wazené ke uwa Çhemé Muz›ri b›b›rrné, ç›qafli ke eve qanununé ho kerdo ve “parko Milli” çiqafli ke qanununé m›letu ra gore na park werte ra wedardene tometevo ki… wazené ke na cao cenet, na cao ke hazar u zu baveti dar u çiçe¤i tey resené ra, wedaré. Halb›ke Çhemé Muz›ri zu sembola, tar›xi ré, sarre wedardene ré saadeni kerda.Ç›turi ke zu apé mao ké q›rr kerdena 38i diya vano “Çhemé Muzuri eve heftuna goni fliyené” o, iyé ke wazené ke na sewda b›v›ndarné inuré inat raa hora devam keno, rézeno, nae ra tepia ki rézeno sono. Esmer “Festivalé kultur u Taviaté Muz›ri” yé 5ine cérino de. Her serre eve des hazaruna ders›m›ji eve slogano de newe kuné ‘ra rae. Saré Dersimi wazeno ke,seveta hususiyetuné corenu,festivalé horé teyna 3-4 roji né, her waxt wair vejiyo,vazeno ke méresé horé wairvo.Hem ki na rozuné ke devlete operasyonuné ho jédnena,na rozuné ke gerilaé ke seid bené ,gosune dine c›ra kena u cendegu ré sefliat kena u i nasnébene. Na rozuné ke cendegu wairu nédana. Cao ke gerillau ré v›rara ho kerda ra, phoflti da ve c› ,d›smeni ra xelesné, Dersim de, siaré festivali, ç›gafli ke zorbajéni b›vo, “Çhemé Muz›ri golu nérézo, hafltiyeré b›rézo vi!?” Eve serru ambargo na ve ro, boné qomé ma r›znay sero, eve zora welaté hora Kerdi tever, day goc kerdene, go-
mé ma qomé ma na slogan “Hafltiye” qew›l nékerda. M›leto ke ma tey qesey kerd péroine a slogan qew›l nékerd, vake slogano parén “Muz›ri ré wair vejiye, peyser dewa ho racé” qese ra dot néfli” vake “esmer na slogan tenena hira b›cériyo dest”. Ma ki, Partizanu ki asma themuze de standé ho na ro. Ma par na kar ra tenena derse qureta. Ma wazeme ke eve na karé ho, eve m›leti ra zuvime. Standé ho kéme ra eve filamuné Partizani, eve pankart u afisuné ho neqesneme. Esmer oncia alaqé m›lati standé maré zofo. Taé olvozé ma, aé ke yené standé ma, vera dinu soné, taé ki dewu ra feteliné propaganda kené u taé ki hem ki soné, aé ke hep›s deré, aé ke seid biyé, diaré ma u piyé dinu u. soné mezela dinu. Alaqé m›leté ma zofo, eke some dewu vané “Kewra xére ama” yené dormé ma. Qazantuné ma céné, vané ni her
Emel K›l›ç’›n mezar›n› ziyaret
waxt ma dest nékuné.” Qewa ke meydané dewe de uza niseme ro, apo de kok›m yeno leé made niseme ro vano ma “Partizanciu ra has keme, nas keme, aha na domoni v›rara dinu de pi ve pili. Hama n›ka tha caverday fli” vano u heqa gerillau de qesey keno… d›ma vano “S›lamé ma c›ré vazé” reyna diya¤ dano ma… Taé qezu de niadame ke. Leé taé qazantu de qazanta “‹flçi-Köylü” çina. Reyna some ser ke heqenia ma mezgé d›smenuné ma de ca quretoo. Dewé ke flime c›, c›ra jiiye ki dewa olvoza mawo ke, waxto ke d›smeni de do péro seid biya, dewa dawa. Veré coy some çé dae. Maa kok›me vera ma yena vana “raurze Barbara m’ olvozé to amey” d›ma maré heqa Barbara de qesey kena. Vana “Çéna m› newedare viye, m›leti ra zof has kerdené, m› ke se vake ki faydé ho nébi, vake ‘ez na rae ra m›renune’ ç›turi ke wast heni ki merde” Péro pia flime mezele. Ma g›rm›ké
Ali Uçar’›n mezar›n› ziyaret
ho fiflti hewa seidé ma péro ardi ’ra ho viri. Hama hama dewa ke ma flime c› péroine ra olvozé maé seidi bi. Qomé ma heqa seiduné made qeseykerd, domoné ke 15-16 serri deré inu heni ke qal ardené ra t›vana belkia naskené. Na ki m›snena ke sarre werdardena dine az ve aji zon ra ve zon devam kena. Dewé ke dormé rau de some dinu, taine par ra nat nas keme. Yeme télewe zum›ni perskeme. Niajniya de kok›me vana “ma zona ke s›ma yené, ma wazeme ke s›ma her waxt dormé hode b›vinime” Ommon ke ame dewi bené khéwe hama ma some ke boni r›jiaiyé. Terk biyé. Zerré ma zondano, hama om›dé ma esto ke rozé wairi cérené ra dewuné ho. Dewé ke ma some c› Partizanciu deflti sero cériné. Vengé saré Dersim hona gosé madero vané “olvozuné maré selam vazé” u dewu ra b›rimera. Hata reyna…
Sevda Y›ld›z’›n mezar›n› ziyaret