OGYIK04

Page 1

ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

www.iscikoylu.org

Say›: 2004-4

4

*Y›l:2 *10-23 Eylül 2004 *Fiyat›: 750. 000 TL ISSN:1303-9350

Emperyalizm terör çana¤›n› tutmaya devam ediyor

“ZAFERE KADAR SAVAfi” Bugün Kuzey Osetya’da yaflanan katliamda oldu¤u gibi emperyalistler, bir yandan kendi aralar›ndaki kap›flman›n faturas›n› her daim ezilen halklara ödetmeye çal›fl›rken bir yandan da birbirlerini kuflatma ve çember alt›na alma savafl›nda onlar› saf tutmaya zorluyor. Oysa dünya ezilen halklar›n›n saf› bellidir, onlar bunu Irak’ta Felluce’de, Necef’te, Bakuba’da, Filistin’de ve dahas› Nepal’de, Filipinler’de, Peru’da… gösteriyor. Bunun yan›nda ister kendilerinin kontrolünde gerçeklefltirilsin, isterse de yine onlara hizmet eder tarzda yap›ls›n, bir tak›m eylemleri bahane ederek kendi devasa pratiklerini, kanl› yüzlerini, iflkencelerine, terörlerini gizlemeleri mümkün de¤ildir. Emperyalistler, faflistler ve her türden gerici zalimler varl›k nedeni ve yaflam biçimi olarak uygulad›klar› terörün, boyunlar›na kanl› birer ilmek olarak geçece¤i günlerin kabusunu gördükçe daha da sald›rganlaflacak, sald›rganlaflt›kça parçalanacak ve yeryüzünü yerindibi ile de¤ifltireceklerdir. Emperyalizmin dizginsiz sald›r›lar› tarihte her daim yer alm›flt›, bundan sonra da devam edecektir. Esas sorun ise dünyan›n çat›s›n› delenler, dünyan›n en “mükemmel” savafl makinesini düz arazide bozanlard›r. Emperyalizmin “namusu” Nepal’de, Felluce’de, Necef’te ayaklar alt›ndad›r. Onu halklar›n örgütlü gücü karfl›s›nda kurtaracak kimse bulunmamaktad›r.

‹srail’in Filistin halk›na yaflatt›¤› zulümlerin en berrak görüldü¤ü yerdir ‹srail zindanlar›.

Ülkemiz hapishaneleri yeni sald›r›lara ve yeni direnifllere gebe iken, d›flar›s› da Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na karfl› sesini yükseltiyor.

Emperyalist kap›flmada önemli yere sahip K. Osetya’da yaflanan katliam, gerçek teröristlerin kimler oldu¤una iflaret ediyor.

SÖYLEfi‹ “‹nsanlar kendi yaflamlar›n› kendileri tayin ederler” AL‹BEYKÖY HALKI ‘TAHL‹YE ED‹LMEK” ‹STEM‹YOR Selden sonra altyap› sorununun ön plana ç›kt›¤› Alibeyköy’de bu sorunun halk›n “tahliye” edilerek çözülebilece¤ini öne süren hükümete ve Belediye Baflkan›’na karfl› tepkili olan insanlar mahallelerinin baz› kesimlere rant sa¤lamak u¤runa peflkefl çekilmesine ise izin verecek gibi görünmüyor. Bu konuyla ilgili TMMOB Afet Komitesi Yürütücü Baflkan› Arif At›lgan ve Alibeyköy halk›n›n görüfllerini ald›k. Sayfa 14-15

’den ü l y -kö ‹flçi Emperyalizm, terör çana¤›n› yalamaya devam ediyor “ZAFERE KADAR SAVAfi” Sayfa 30


10-23 Eylül 2004

2

4

DEVR‹MC‹ SANATÇI YILMAZ GÜNEY’i ANIYORUZ! ANMA TOPLANTILARI BASEL

: 12.09.2004 15:00’de (Basel Derne¤i) ZÜR‹H : 11.09.2004/14:00’de (Zürih Gençlik Kültür Evi) LUZERN : 11.09.2004 / 18:00’de BERN : 12.09.2004/16:00’de ST.GALEN : CENEVRE : 12.09.2004/14:00’de (Cenevre Halk Evi)

DÜZENLEYEN

İTİF (İSVİÇRE TÜRKİYELİ İŞÇİLER FEDERASYONU) ✔ ‹brahim Kaypakkaya Seçme Yaz›lar; Devrimin karakteri, yolu, hedefleri ve sorunlar›na net bir flekilde aç›kl›k getiren; Kürt sorununu o ana dek kimsenin ulaflamad›¤› bir uzak görüfllülükle çözümleyen Kaypakkaya’n›n görüflleridir. Söz konusu kitap bu görüfllerin birinci elden ifadesidir. ✔ Dünyan›n Çat›s›ndaki K›z›l Bayrak; NKP(M)’nin yürüttü¤ü Halk Savafl›’n›n canl› tan›kl›¤›na dayanan bir çal›flman›n ürünü olan bu kitap, Nepal’de yürütülen Halk Savafl›’n›n Türkiye kamuoyuna duyurulmas› aç›s›ndan yararl› olacakt›r. ✔ Marks’tan Mao’ya Gerilla Savafl›; Genel Marksist bilgileri içeren bu çal›flma içinden geçti¤imiz bu süreçte büyük önem tafl›maktad›r. ✔ Ç›ban; Toplumsal belle¤imizin yenilenmesi için gerekli oldu¤unu düflündü¤ümüz ve yaflanan trajedinin canl› tan›klar›n›n anlat›mlar›yla Dersim katliam›n›n öykü fleklinde anlat›ld›¤› bu kitab›m›z›n ve di¤erlerinin ideolojik ve politik birikimimize katk›da bulunaca¤›n› umuyoruz. işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

Umut Yay›mc›l›k’tan dört yeni kitap

Umut Yay›mc›l›k bürolar›nda ve kitapç›larda

ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000 NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z.

Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

BANKA HESAP NUMARALARI Emriye Demirk›r Ziraat Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiubesi Euro Hesab›: 0751 0067 5731 0000 009 • TL Hesab›: 0751 0067 5743 0000 009 ‹fl Bankas› ‹stanbul/Aksaray fiub. Euro Hesab›: 1002 1130549-TL Hesab›: 1002 1180043 Vak›fbank Valide Sultan fiubesi

Euro Hesab›: 00158 048 000 213746


3

4

10-23 Eylül 2004

ABD emperyalizmi gizlemeye çal›flt›¤› gerçe¤in alt›nda eziliyor

NECEF’TE D‹REN‹fi KAZANDI! Necef’te yaklafl›k üç hafta süren savafl flimdilik bitti. “Sonunda ne oldu?” sorusuna çeflitli yan›tlar verilmekle birlikte as›l olarak iflgalcilerin tüm askeri üstünlüklerine ra¤men Hz. Ali Türbesi’ne giremedikleri cevab›n› alt›n› çizerek vermek gerekiyor. Bu geliflme ve sonuç asl›nda ABD’nin Irak’ta flu anki durumunu ve varl›¤›n› sorgulatacak kadar önemli ve simgesel bir anlam tafl›yor. Ve ABD’nin Irak özgülünde yaflad›¤› iktidar krizini de ortaya koyuyor. Buna ra¤men Necef’te yaflanan çat›flmalar›n ard›ndan y›k›lm›fl ev, iflyeri görüntülerini öne ç›kartarak “halka bu y›k›mdan baflka bir fley kalmad›” görüntüsü çizmeye çal›flan ya da ABD’nin Sadr güçlerine büyük zarar verdi¤i görüflünü öne ç›karmaya çal›flanlar da yok de¤il. Ya da Sistani’yi öne ç›kartarak Sadr’› “yaramaz çocuk” olarak göstermeye çal›flanlar. ABD’nin içine düfltü¤ü krizi biraz olsun rahatlatmak isteyen burjuva bas›n, bu gibi yollar› kullanmaktan çekinmiyor. Ancak y›k›k dökük evler aras›nda dükkan› yerle bir olan Irakl› Ebu Nur isimli bir Irakl›n›n “Saddam Hüseyin ile yeni hükümet aras›nda fark yok. Her ikisi de bizi vuruyor” sözleri halk›n y›k›mdan kimi sorumlu tuttu¤unu gösteriyor. fiu bir gerçek ki Necef savafl› Irak’ta direniflin zaferi, iflgalcilerin yenilgisi olmaktan baflka bir anlama gelmemektedir.

Geliflmelerin bir di¤er bir yönü de her ne kadar ABD Sadr’› “çizgi d›fl›”, “radikal”, “yaramaz çocuk” olarak göstermeye çal›flsa da Necef savafl›n›n kazanan isminin Sadr ve direniflçiler oldu¤udur. Binlerce insan›n gözünde türbeyi iflgalcilerin onca sald›r›s›na ra¤men koruyan bir kahraman olarak yerleflen Sadr, ABD’nin verdi¤i iddia edilen onca zarara ra¤men tutuklanma karar› olmas›na karfl›n elini kolunu sallaya sallayarak iflgalcilerin aras›ndan s›yr›ld›, üstelik ordusunu da da¤›tmad›. Bu yaflananlar asl›nda Sistani’nin iflgalcilerle anlaflma yolunu seçti¤inin alt›n› bir kez daha çizmifl oldu. Kald› ki iflgalcilerin sald›r›lar›n›n en çok artt›¤› dönemlerde bile sessiz kalmay› ye¤leyen, iflgalcilerle yüz yüze gelmeyen Sistani, birçok fiii taraf›ndan bile “iflgalcilerin ekme¤ine ya¤ sürmekle” suçlan›yordu. Zaten Sistani’nin bu yönü iflgalciler taraf›ndan da sürekli övülüyordu ve hatta fiii liderin “hastal›¤›” dolay›s› ile bulundu¤u Londra’dan Irak’a dönüflünün iflgalciler taraf›ndan sab›rs›zl›kla beklendi¤i gözlerden kaçmayan bir ayr›nt› idi. Sistani her ne kadar kendi kitlesinde oluflan bu hoflnutsuzlu¤u “iflgali sona erdirmeye yönelik bar›flç› çözümler henüz tükenmifl de¤il, sözün bitti¤i yerde silaha sar›l›r›z” sözleri ile gidermeye çal›flsa da Irak’ta yaflanan katli-

amlar›n ard›ndan bu sözlerin hiçbir gerçeklik pay› olmad›¤› ortada. Bu aç›lardan bak›ld›¤›nda Sistani’nin dini a¤›rl›¤›, hala fiiilerin üzerinde devam etse de yukar›da da de¤indi¤imiz gibi Sadr fiiilerin gözünde yan›ndaki “bir avuç” direniflçi ile Türbe’yi korudu. Üstelik Sadr anlaflma yap›lmas›na ra¤men ordusunu da¤›tmad› ve yap›lan silah b›rakma ça¤r›s› da komik rakamlarla s›n›rl› kald›. Bu noktalarda parantez içinde önemli bir noktay› vurgulamakta fayda vard›r. Sistani ve Sadr aras›ndaki temel fark iflgale karfl› durufllar›ndad›r. Bunda kuflkusuz Sadr yanl›lar›n›n Irak toplumunun -özellikle de fiiilerin- en yoksul kesimi oluflturmalar›n›n etkisi görmezden gelinemez. Ancak sonuçta Sadr’›n bir dini lider olmas›, iflgal ya da emperyalizme karfl› duruflunun zemininin -sonuna

kadar dirense de- sa¤lam temellerde oturmad›¤›n› göstermektedir. Sadece askeri aç›dan bak›ld›¤›nda bile iflgalcilerin hezimeti anlam›na gelen Necef direnifli ABD’yi direniflçiler ile uzlaflmaya zorlad›, direniflçiler güvenli olarak geri çekildiler, art›k istedikleri yerde ve zamanda düflman› yani iflgalcileri savaflmaya ve uzlaflmaya zorlayacaklar›n› gösterdiler. Ancak ABD her zaman oldu¤u gibi anlaflmadan sonra da sözünde durmad› ve Irak’ta halka yönelik sald›r›lar sürdü. Necef’te operasyonlar düzenleyen iflgalciler ve Irak hükümeti Sadr yanl›s› olduklar› iddia edilen Irakl›lar, tutukland›. Ayr›ca iflgal güçleri Hz. Ali Türbesi önünde de y›¤›naklar›n› korumaya devam ediyor.

Kamu Personel Kanunu; Hasta olma, hata yapma, patronları kızdırma AKP hükümetinin uzunca bir zamand›r üzerinde çal›flt›¤› ancak gelen tepkilerle birlikte belli baz› de¤ifliklikler ile birlikte tekrar gündeme getirdi¤i Kamu Personel Kanunu Tasla¤› kamu sektöründe çal›flan 2 milyon emekçiyi amirlerinin gözüne girmek için birbiri ile yar›flan, bu yar›fl›n sonunda karne alan duyars›z insanlar haline getirmeyi amaçl›yor. Boyal› bas›nda “baflar›l› memura ekstra maafl” bafll›klar› ile çekici hale getirilmeye çal›fl›lan yasa tasla¤› 145 maddeden olufluyor ve her madde emekçileri yeni sald›r›lar ile yüz yüze b›rak›yor. (1 Eylül 2004 tarihli Yeni fiafak gazetesi) ‹lk olarak yasa ile emekçilerin gelecekleri tamam› ile amirlerinin iki duda¤› aras›nda kalm›fl olacak. Çünkü yukar›da da tek cümle ile de¤indi¤imiz gibi art›k amirler emekçilere çal›flma durumlar›na göre karne verecek. Amirleri taraf›ndan 100 tam not üzerinden performanslar›na göre de¤erlendirilerek karne alan emekçilerin maafllar›nda da bu notlar üzerinden art›fl olacak. AKP hükümetinin emekçileri afla¤›laman›n yeni bir versiyonu olarak ortaya att›¤› de¤ifliklikler durmaks›z›n çal›flan, yan›ndaki arkadafl›n› geçmek ve ondan daha yüksek puan alarak maafl›n› art›rmak isteyen emekçiler yaratmay› hedefliyor. Böylece hem emekçiler aras›ndaki dayan›flma ortadan kald›r›l›yor -çünkü herkes birbirine rakip olma durumunda kal›yor- hem de

patronlar daha k›sa zamanda daha çok ifl yap›ld›¤› için daha fazla kâr elde etmifl oluyor. Yasa ile bir taflla iki kufl vuran devlet ayr›ca hastal›k geçiren çal›flanlardan da kurtulman›n yolunu bulmufl. Tasla¤a göre durumun iyileflip iyileflmeme koflullar›na ba¤l› olarak hasta olan emekçiler hemen iflten ç›kart›labilecek. Devlet emekçileri afla¤›l›yor Devletin emekçileri afla¤›lamas› anlam›na da gelen bu yasan›n getireceklerini tek tek daha ayr›nt›l› incelemeye çal›flal›m; ‹lk olarak karne uygulamas› ve puan sistemi ile bafllarsak; Esas olarak amirlerin söz konusu kifli hakk›ndaki düflünceleriyle flekillenece¤i aç›k olan bu uygulamaya göre sicil ortalamas› 0-59 aras›nda olan emekçiler “yetersiz”, 60-69 aras›nda olanlar “gelifltirilmesi gerekli”, 70-79 aras›nda olanlar “yeterli”, 80-89 aras›nda olanlar “iyi”, 90-100 aras›nda olanlar “pekiyi” alm›fl olacak. Bu ortalamalar üzerinden “pekiyi” ile geçmifl olan emekçilere maafllar›n›n % 60’› oran›nda, “iyi” alanlara ise maafllar›n›n % 24’ü oran›nda baflar› ödülü verilecek. Daha anlafl›l›r bir ifade ile amirler kendi düflüncelerine uygun olan yandafllar›na ek bir gelir sa¤lam›fl olacak. Yine bunun gibi baflka bir uygulama da “üstün gayret” gösteren emekçilere verilecek olan bir maafl tutar›ndaki ödül. Burjuva bas›nda ve devletin tüm tan›t›m toplant›lar›nda yasa her ne kadar emekçiler aras›nda-

ki eflitsizli¤i giderici hatta daha çok kazanman›n yolunu açan bir düzenleme gibi gösterilmeye çal›fl›lsa da as›l olarak amirlerin kendi yandafllar›n› besleyece¤i, emekçilerin birer yar›fl at›na dönüfltürülece¤i bir uygulaman›n kendisinden baflka bir fley de¤ildir. Sözleflmenin devam› için uyum flart› Yine bir baflka maddede ise sözleflmeli hale getirilen emekçilerin sözleflmelerinin yenilenmesi için gerekli flart olarak “sözleflme flartlar›na uyum” getiriliyor. Bu uyum amirlerin insaf›na b›rak›l›rken as›l olarak hakk›n› aramayan, haks›zl›klar karfl›s›nda susan, örgütlenmeyen ve taslakta getirilen maddeler çerçevesinde sürekli kofluflturan, karnesinin iyi olmas› için yan›ndakinden daha çok çal›flmak için didinen emekçilerin sözleflmeleri yenilenecek. Ancak sonuç olarak buna ra¤men en ufak bir “disiplinsizlik” yapt›¤›nda, hasta oldu¤unda kendini kap› önünde bulan emekçilerin say›s› artacak. Bu uyumsuzluk hallerinin neler oldu¤u taslakta belirtilmemekle beraber örne¤in sendikal› olan emekçilerin kat›ld›klar› bir eylemin dahi uyumsuzluk örne¤i olabilece¤i durumu hiçte uzak bir ihtimal de¤il. Bu durum tasla¤›n 18. Maddesinde “bulundu¤u kurumda veya baflka kamu kurumlar›nda bu kanuna göre aral›ks›z 10 y›l süreyle sözleflmeli personel olarak istihdam edilmifl olanlar›n, bu kanunda ise sözleflmelerinde gös-

terilen görev, yetki ve sorumluluklar› ihmal etmedikleri sürece sözleflme yenilenir” denilerek ortaya konulmaktad›r. Emekçilere hasta olma yasak Tasla¤a göre kamu emekçileri “sürekli hastal›k” halinde ise hemen emekliye sevkedilecek. 10 y›l hizmeti olanlara 6 ay; 10 y›ldan fazla hizmeti olanlara 12 ay; kanser, verem ve ak›l hastalar›na ise 18 ay izin verilecek. Y›llarca çal›flt›ktan sonra yukar›da say›lan hastal›k halleri d›fl›nda da en ufak bir rahats›zl›k durumunda ya da egemenler için “disiplinsizlik” yapan emekçiler kendilerini kap› önünde bulacak. Yine kimi gazetelerde “iflkence yapana para cezas›” bafll›¤› ile sanki iflkenceye karfl› cayd›r›c› bir önlem gibi gösterilmeye çal›fl›lan yasan›n bu maddesini “paras›n› ver iflkenceyi yap” fleklinde de yorumlamak mümkün. Egemenler bir yandan sendikalar› etkisizlefltirerek, sadece tabelas› olan ancak yetkileri elinden al›nm›fl kurumlar haline getirmenin çabas›n› verirken di¤er yandan da emekçilere yönelik sömürü politikalar›n› çeflitlendirerek sald›r›lar›na devam ediyor. E¤itim-Sen’e dava açarak, di¤er bir sendikaya yeni yasalarla örgütlenmesinin önüne engeller koyarak, bir di¤erine sar› sendikac›l›k zehrini fl›r›nga ederek engel olan devletin bu yasas› emekçi düflmanl›¤›n›n en bariz örne¤idir. ☞


4

4

10-23 Eylül 2004

S›n›fsal Bak›fl TERÖR‹STLER “ANT‹-TERÖR” KAMPANYASINA YEN‹DEN GAZ VER‹RKEN… Kuzey Osetya’daki rehine eylemioperasyonu-katliam›n›n tart›fl›lan çeflitli boyutlar› içinde bizim öncelikle ele alarak de¤erlendirmek istedi¤imiz hususu, “terörizm” demagojisi ve bu çerçevede “eylem biçimi” konusu oluflturuyor. Asl›nda bu mesele özellikle son y›llarda (11 Eylül’ü takiben daha s›kl›kla) gündemimize çeflitli eylemler vesilesiyle sokulmufl ve bir biçimde tart›fl›lm›flt›. Ancak bu konuda karfl›-devrimci propaganda ve manipülasyonun ›srarla ve inatla sürdürülmesi stratejik bir önem arz etti¤inden biz de görüfllerimizi, her seferinde yeniden daha aç›l›ml› olarak sunmaya devam edece¤iz. Stratejik önem, emperyalizmin ABD önderli¤inde yak›n süreçte bafllatt›¤› çapl› sald›r›ya verdi¤i üst bafll›ktan da biliniyor: “terörizmle savafl”. Onlar›n “terörizm”den esas olarak anlad›¤›n›n bu tan›ma Marksist-Leninist literatürün de yer verdi¤i manada terörizm de¤il, ulusal ve sosyal kurtulufl mücadeleleri/savafllar› oldu¤u gerçe¤i bilince ç›kar›l›rsa, stratejik “de¤er” vurgusu anlafl›lacakt›r. Ekseni bu kavram ya da çok s›k kullan›lan tabirle bu konsept üzerinde kurduklar› takdirde “düflman” tan›mlanm›fl olmakta, ortak payda yarat›lmakta ve “fliddet” temas›yla ayn›laflt›r›larak, ço¤u kendi kontrolleri ve güdümlerindeki bir tak›m “direnifl” örgütleriyle (büyük bir k›sm› islamc›) ayn› torbaya doldurulan komünist, devrimci ve ulusalc› hareketlere yönelme f›rsat› yarat›lmaktad›r. fiiddetin bütün biçimlerini, yeryüzüne hakim olan emperyalist sistemin kendisinden do¤ru ve/veya kendisine yönelik olarak üretti¤i gerçe¤ini, temel bir saptama olarak ilk elden yapmak gerekiyor. Bu çerçevenin içine hakl› haks›z bütün savafllar gibi terörün bütün türleri de girmektedir. Dolay›s›yla, s›n›f mücadelesinin bir olgusu, arac› olarak var olan fliddetin ortadan kald›r›lmas› sorunu da sosyalizmden komünizme yol al›n›rken tarihe havale edilme süreci yaflayacakt›r. Aksi takdirde, hem ezilenlerin kurtulufl mücadelesinde insanl›k tarihi boyunca oldu¤u gibi hem bundan sonra olaca¤› üzere, hem de egemenlerin saltanatlar›n› korumalar› u¤runa her türlü fliddete baflvurmalar› kaç›n›lmaz bir durumdur. Bunda yad›rganacak, flafl›lacak bir durum yoktur. Bu bir var olma savafl›d›r. S›n›f mücadelesinin do¤as› ac›mas›z, keskin ve fliddetlidir. Bunu farkl› biçimde göstermeye çal›flanlar, yok sayanlar kitleleri aldat›yor, kand›r›yor ancak yaflananlar karfl›s›nda inand›r›c› bir aç›klama getirmekte zorlan›yorlar. Nitekim kitleleri terörize ederek yönetmek bütün burjuva devlet biçimlerinin karakteristik özelli¤idir. Bunun emperyalist-kapitalist ülkelerde dönem-

sel, yar›-sömürgelerin bir k›sm›nda uzun süreli, bir bölümünde ise sürekli faflist karakterli bir rejim biçimini almas› halinde çok daha azg›n bir terör estirdi¤i gerçe¤i, son yüzy›la damgas›n› vuran pratiklerden biridir. Ve bu durum, ça¤›m›z›n/günümüzün realitesi olmaya devam etmektedir. Bunun karfl›s›na “devrim” seçene¤i ile ç›k›lmas›, proleter ideolojinin tarihte “zor”un rolüne biçti¤i “ebe”likten kaynaklanmaktad›r. Egemenler, ki günümüzde emperyalist burjuvazi ve onun çeflitli yar›-sömürgelerdeki uzant›lar› iflbirlikçi ve kompradorlar ile bürokrat burjuvalar ve büyük toprak a¤alar›, ellerinde tuttuklar› iktidarlar›n› ve sahip olduklar› dünyay› (mülkiyet) güzellikle (bar›flç›l yollarla) asla ama asla vermeyeceklerdir. Dolay›s›yla, bu dünyan›n as›l sahipleri, “emaneti” geriye ancak bar›flç› olmayan yollardan ve fliddet kullanarak alacaklard›r. Sorun bu kadar yal›n, bu kadar basit ve bu kadar aç›kt›r. Bunu komünizm kurucular› ve kuramc›lar› bütün ç›plakl›¤›yla belirtmifllerdir. Bugüne kadar bir dizi ülkedeki “geriye alma” ifllemi de zaten yaln›zca devrimler yolu ile baflar›labilmifltir. Devlet, bask›n›n ve fliddetin en üst düzeyde örgütlenmifl biçimidir. Y›k›lmas› ve parçalanmas› için de fliddetin örgütlenmesi gerekecektir. Bunun yolu elbetteki ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›na göre farkl›l›k arz edecek, geliflim süreci de dümdüz bir hat izlemeyecektir. Halk savafl› stratejisinin geçerli oldu¤u bizimki gibi ülkelerde silahl› mücadelenin esas olmas›, devrimci fliddetin karfl›-devrimci terör ile k›yas›ya bir yüzleflme içinde olmas›n› kaç›n›lmaz k›lmaktad›r. Stratejinin farkl› seyretti¤i ülkelerde veya taktiksel olarak bar›flç›l mücadele biçimlerinin esas oldu¤u koflullarda dahi silahl› eylemlerin devrede olmas› pek tabii ki söz konusudur. ‹ktidar›n namlunun ucuna kilitlenmesi esprisi, silah› sürekli veya nihai de olsa bütün ülkelerde iktidara el koymada tayin edici bir araç olarak tarif etmektedir. Bu durumda, onun siyasetin kumandas› alt›nda nas›l kullan›laca¤› sorunu kritik bir boyut kazanmaktad›r. Zira, bu noktadaki sapmalar, her düzeydeki sapmalarda oldu¤undan daha fazla devrim mücadelesinde onulmaz yaralar açmaktad›r. Silah›n yanl›fl kullan›lmas›n›n bilançosunun a¤›rl›¤› ile kullan›lmamas›n›n kaç›rd›¤› muazzam f›rsatlar (sol ve sa¤ sapma) devrim mücadelesini savurmada hep tesirli olmufllard›r. Marksist-Leninist-Maoistler yani Komünistler için silahl› mücadelenin (halk savafl›-gerilla savafl›) herhangi bir ülkede flu veya bu dönemde bafllat›lmas›, flu veya bu bölgede yürütülmesi, bu

ba¤lamda co¤rafi koflullar, kitle temeli, haz›rl›k dönemi, örgütlenme vd. bir dizi konu tart›fl›labilir hususlard›r ve bir dizi ülkede tart›fl›lm›flt›r ve tart›fl›lmaktad›r. Ancak gerek k›rda gerek flehirlerde gerçeklefltirilen tek tek eylemlerin biçim ve içerik olarak bir tak›m ilkelerle s›n›rl› olmas› gerçe¤i tart›fl›lmazd›r. Bunlar›n bafl›nda halka zarar vermekten özenle kaç›nmak gelir. Halk› eylemin kozu, malzemesi yapmak tercih edilen, benimsenen bir tarz olamaz, olmam›flt›r. Halka yönelik bir imha, intihar eylemi düzenlenemez. Bunun hakl›, meflru bir gerekçesi tart›fl›lamaz. Bir katliam veya soyk›r›ma misilleme olarak yap›lan bir eylem esnas›nda dahi, halktan herhangi masum bir kifliye zarar verilmesi, “ola¤an”, “meflru”, “eylem zayiat›”, “olur o kadar” vb. flekilde “mazur” gösterilemez. Halk için savaflanlar halk›n can› için kendi canlar›ndan daha fazla titiz olmak zorundad›rlar. Burada bofluna popülizm aramaya kalkanlar yorulacaklard›r. Komünistlerin can› kendi iradesinin ürünü olarak mücadeleye adanm›flt›r. Oysa böyle bir iradesi olmayan halktan kiflinin can› üzerinde kendi ad›m›za irade tesis etme hakk›na sahip olmam›z düflünülemez. Bunun sa¤lanmas›n›n en zor oldu¤u flartlarda, düzenli savafl koflullar›nda dahi bu konuya en fazla özeni gösteren Halk Ordusu ve K›z›l Ordu olmufltur. Bunlar›n alt›n› dikkatle çizdikten ve ayr›m› bu netlikle bir kez daha ortaya koyduktan sonra emperyalistlerin, faflistlerin, gericilerin ve onlarla ayn› koroya dahil olmaktan “onur” duyan reformist revizyonist çevrelerin “antiterör” ve “fliddete hay›r” kampanyas›na gelebiliriz. Ölçüyü kaç›ran, hedefi flafl›ran, emperyalistlere alet olan, bizzat onlar taraf›ndan yapt›r›lan vb. bir dizi gerçek manada “terör” kapsam›nda say›labilecek eylem ile, komünistler, devrimciler, yurtseverler taraf›ndan gerçeklefltirilen çok çeflitli fliddet eylemlerini ayn›laflt›rarak toptan lanetleme yolunu seçen, böylelikle esasen emperyalizme karfl› silahl› mücadeleyi, halk savafl›n›, ulusal kurtulufl mücadelelerini, direnifl hareketlerini gayr›-meflru sayarak karfl›devrimci kampta yer alan her türlü propagandan›n aç›kça karfl›s›nda olunmal›d›r. Bu, bugün için önemli bir ayr›flma ve saflaflma noktas›d›r. HSBC, ‹ngiliz Konsoloslu¤u ve Sinagog bombalamalar›n›n ard›ndan reformist revizyonist çevrelerin düzenledi¤i fiyasko miting tam bir yüzkaras› idi. Çapa’da Semiran Polat isimli devrimcinin flehit düfltü¤ü ve halktan üç kiflinin (Zehra fiahin, Kemal Polat, Feride Ilg›z) hayat›n› kaybetti¤i, otobüste kaza sonucu patlama olay› ve di¤er baz› yerlerdeki bombalamalar üzerine çeflitli reformist ve revizyonist çevrelerin kaleme ald›klar› yaz›lar ve verilen demeçler tarihe utanç sat›rlar› olarak kaz›nd›lar. “Bizimle ayn› platforma gelmeyin” ça¤r›s›n›n, bu eylemleri benimseyenlere de¤il devlete yap›ld›¤›n› herkes biliyordu. Devletin valisi bile “kaza” aç›klamas› yapm›flken ›srarla

“durufllar›n›”, “profillerini” resmetmeye çal›flanlar› unutmad›k. Bir süredir Irak’ta çeflitli guruplar taraf›ndan Türkiyeli floförlerin rehin al›nmas›, baz›lar›n›n öldürülmesi, di¤er baz› ülkelerden çal›flanlar›n yine ayn› biçimde öldürülmesi ve nihayetinde son Çeçen eylemi ile “terör” heyulas› tekrar üst düzeyde tart›fl›lmaya baflland›. Olaylar›n Necef, Felluce, Samara, Bakuba direniflleri ve hatta Filistin direnifline uzat›larak iliflkilendirilmesi ile emperyalizmin iflgal, sald›r›, katliam meflruiyeti sa¤lanmak isteniyor. Bahsi geçen eylemlerin kimler taraf›ndan yap›ld›¤› ve yapt›r›ld›¤›n› bilmiyoruz. Bu flu aflamada çok da önem arz etmiyor. Ancak bunlar›n halk›n direnifline gölge düflürmesine izin vermemek gerekiyor. Emperyalist karargahlardan, burjuvazinin kumanda merkezlerinden ayn› anda dü¤meye bas›ld›. Her yerden ya¤mur gibi demeç, makale, aç›klama ya¤›yor. Programlar yap›l›yor, televizyonlardan gazetelerden halka yo¤un bir propaganda bombard›man›nda bulunuluyor.11 Eylül’e göndermede bulunman›n f›rsat›n›n do¤du¤u hesaplan›yor. Özetle ifllenen fludur: “Uluslararas› terörizm dünya halklar›n›n en büyük düflman›d›r. Herkes buna karfl› birleflmeli, mücadele etmelidir. Bugün bu mücadelenin bafl›n› ABD çekmektedir. O halde onun önderli¤i alt›nda kenetlenmeli, onu var gücümüzle desteklemeliyiz. Bugün ilk etapta Irak’ta baflar›l› olmak zorundad›r. Nitekim görülmüfltür ki Çeçen eyleminde ölü ele geçirilen teröristlerin yar›s› Arap kökenlidir.Vs. vs.” ‹ster kendilerinin kontrolünde gerçeklefltirilsin, isterse de yine onlara hizmet eder tarzda yap›ls›n, bir tak›m eylem veya eylemleri bahane ederek kendi devasa pratiklerini, kanl› yüzlerini, iflkencelerini, katliamlar›n›, bütün bu yaflanan örneklerle dahi k›yas dahi kabul etmeyecek milyonlarca insan›n ölümüne, milyarlarca insan›n sefalet ve zulmüne neden olan sömürü ve zulüm terörlerini gizlemeleri mümkün de¤ildir. Emperyalistler, faflistler ve her türden gerici zalimler varl›k nedeni ve yaflam biçimi olarak uygulad›klar› terörün, boyunlar›na kanl› birer ilmek olarak geçece¤i günlerin kabusunu gördükçe daha da sald›rganlaflacak, sald›rganlaflt›kça parçalanacak ve yeryüzünü yerindibi ile de¤ifltireceklerdir. Bugünkü panikleri, öfke, korku ve telafllar› neden diye tart›flanlar, sak›n “uluslararas› terörizm” gibi safsatalar ile yorulmas›nlar. O gibi “sorunlar” onlar›n anl› flanl› istihbarat teflkilatlar›n›n gerçekten de çok ciddi problemi haline gelemezler. Olsa olsa belli sürelerde u¤rafl›lan, s›n›rl› eylemlerle, yan›p sönen bir tak›m teflkilatlardan söz edilebilir. Bunlar da tarihte yerini alm›flt›. Bundan sonra da benzerlerine rastlan›lacakt›r. Ancak esas sorun, dünyan›n çat›s›n› delenler, dünyan›n en “mükemmel” savafl makinesini düz arazide bozanlard›r. Emperyalizmin “namus”u, Nepal’de, Felluce’de ayaklar alt›ndad›r!


5

4

10-23 Eylül 2004

Deri-‹fl Sendikas› 28. Ola¤an Genel Kurulu’nu yapt› Deri-‹fl Sendikas›’n›n 28. Ola¤an Genel Kurulu 28-29 A¤ustos tarihinde yap›ld› Petrol-‹fl Sendikas› Genel Merkezi’nde yap›lan Kurul saat 10:30’da bafllad›. Aç›l›fl konuflmas›n› yapan Genel Baflkan Yener Kaya; 3 y›ll›k çal›flman›n genel de¤erlendirmesini yapt›. Bu süreçte AKP hükümetinin, ekonomik olarak IMF’nin siyasi olarak ABD’nin güdümünde kald›¤›na vurgu yapan Kaya, hükümetin iflgale destek verdi¤ine, üsleri kullan›ma açt›¤›na ve halk›n daha fazla yoksullaflt›¤›na, iflsizli¤in bu dönemde hat safhaya ulaflt›¤›na, yat›r›m ve istihdam›n bu dönemde dondu¤una, kamu iflyerlerinin haraç mezat peflkefl çekildi¤ine vurgu yapt›. Hükümetin flimdi de iflçinin k›dem tazminat›na göz dikti¤ini söyleyen Kaya, SSK’daki ilaç vurgununa da de¤indi. Yoklama ve aç›l›fltan sonra Divan seçimi için önerge verildi. Oy birli¤iyle divan baflkanl›¤›n› Bas›n-‹fl Genel Baflkan› Ali Ekber Güvenç, üyeliklere Türk-‹fl Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Belediye-‹fl 2 Nolu fiube Baflkan› Hasan Gülüm, Petrol-‹fl Sekreteri Mustafa Çavdar, Kristal-‹fl Sekreteri Polar Akbafl getirildi. Yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan konuklar›n tan›t›m› yap›ld›. Ard›ndan da konuk konuflmas›na geçildi. ‹lk sözü D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi ald›. Konuflmas›nda sendikal hareketin dibe vurdu¤una vurgu yapan Çelebi, sorunlar›n çözümünün s›n›f sendikac›l›¤›ndan geçti¤ini belirtti.

Olumsuzluklar›n sendikal rekabete mal edilemeyece¤ini belirten Çelebi, Deri-‹fl’i örnek vererek Türkiye’de ifl kolunu temsil eden tek sendika olmas›na ra¤men örgütsüz oldu¤unu belirtti. Sermayenin sald›r›lar›na karfl› ifl birli¤i ça¤r›s› yaparak konuflmas›n› bitirdi. Konuklar›n konuflmas› Türk-‹fl temsilcisi CHP ‹zmit milletvekili (eski Harp-‹fl sendikas› baflkan›) ‹zzet Çetin, Sa¤l›k-‹fl Baflkan› Mustafa Baflo¤lu, ‹flçi Partisi sözcüsü ve EMEP temsilcisinin konuflmas›yla bitirildi. Verilen aradan sonra Genel Kurul delegelerin konuflmas›yla devam etti. ‹lk sözü Beykoz delegesi Ali Y›ld›r›m ald›. Yaflanan sendikal krizin nedeninin mevcut sendikal anlay›fl oldu¤unu vurgulayan Y›ld›r›m, “iflçi gibi çal›flmayan, iflçi ile ortak yaflam standart› olmayan, iflçilerle ayn› havay› solumayan kafalarla s›n›f sendikac›l›¤› yap›lamaz” diyerek konuflmas›n› bitirdi. Ard›ndan söz alan Tuzla delegesi Sevgül O¤uz; emperyalist sald›rganl›¤a vurgu yaparak, bu sald›r›larla mazlum halklara kan banyosu yap›ld›¤›n› dile getirdi ve buna paralel olarak ülkemizde emekçilerin kazan›mlar›n›n bir bir ellerinden al›nd›¤›n› belirterek Yeni Ceza ‹nfaz Yasas›n› örnek gösterdi. O¤uz ayr›ca tüm emekçilerin teslim al›nmaya çal›fl›ld›¤›na vurgu yapt›. O¤uz’un ard›ndan söz alan Tuzla fiubesi Yönetim Kurulu üyesi ve Tuzla delegesi Yusuf Gökçe Tuzla’daki mücadele sürecini

Emekçinin Gündemi ELEfiT‹R‹LER SINIF MÜCADELES‹N‹ GEL‹fiT‹RMEY‹ AMAÇLAMALIDIR! Türkiye’de ve dünyadaki sendikal hareketi yak›ndan takip edenlerin sendikalar›n gelmifl oldu¤u nokta konusundaki tespitlerine kat›lmamak mümkün de¤ildir. Ülkemizde sendikalar ciddi bir üye kayb› yaflamaktad›r. Bunun nedenlerinden biri sendikalar›n bürokratlaflan yap›lar› içinde, iflçi s›n›f›n› örgütleme perspektiflerini kaybetmifl olmalar›d›r. Sendikalar›n toplumsal gündeme müdahalelerinin yetersizli¤i, iflçi s›n›f›na s›n›f bilinci tafl›mas›ndaki eksiklikleri ortadad›r. Bunlar kimsenin karfl› ç›kabilece¤i noktalar de¤ildir. Genel anlamda sendikalar bu noktadayken say›lar› bir elin parmak say›s›n› geçmeyecek kadar az olan mücadeleci sendikalar›n –ki Deri-‹fl de bunlardan birisidir- sürecini görmeyenlerin dertlerini araflt›rmak ve politikalar›n› gözden geçirmek gerekir. Bu noktadan ele al›rsak 2004 y›l› May›s ay›nda Dayan›flma Gazetesi’nin 143 ve 145. say›lar›nda Deri-‹fl Sendikas› ve sendikan›n Genel Baflkan Vekili Musa Servi flahs›nda yap›lan sald›r›lara de¤inmek gerekmektedir. Çünkü söz konusu yaz›larda ciddi bir karalama ve kamuoyunu yanl›fl yönlendirme çabas› söz konusudur. Deri-‹fl Sendikas› ve Musa Servi flahs›nda yap›lmak istenen bu sald›r› bir yandan Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›na bir kara çalma amac›n› tafl›rken bir yandan da 12 y›l› aflk›n bir süredir bu anlay›fl› yönetim kademelerine tafl›yan iflçilerin iradelerini yok saymak anlam›na gelmektedir. Do¤ru olan Tuzla’da, Çorlu’da ve nihayetinde ‹zmir’de birlikte çal›flma, ifl yapma zemini yakalamaya çal›flmakt›r. Uzun y›llard›r Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl›n›n yapmaya çal›flt›¤› budur. Ama dönem dönem ortaya ç›kan sekter, dayatmac›

yaklafl›mlar sonucunda birlikte ifl yapma olana¤›n›n ortadan kalkt›¤› süreçler de olmufltur. Bu konuda verilebilecek son örnek ‹zmir’dir. Deri-‹fl ‹zmir fiube Kongresi’nin ard›ndan Dayan›flma Gazetesi’nde yap›lan yorumlar bunu aç›kça göstermektedir. Çarp›c› bir örnek olmas› aç›s›ndan “‹zmir’de yaflanan geliflmeler asl›nda Dayan›flma gazetesinde aktar›ld›¤› gibi de¤ildir” düzeltmesini yapmak ve süreci k›saca aktarmak yararl› olacakt›r. Deri-‹fl Sendikas›’n›n ‹zmir’de örgütleme çal›flmas› yapma karar› ile birlikte ‹zmir’e gidilmifl ve ESP’li arkadafllarla da görüflülerek fikirleri sorulmufltur. Bu görüflmelerden ç›kan ana sonuç; o dönemki mevcut baflkan ile mücadelenin yürütülemece¤i, onun görevden al›nmas›, deri iflçilerinin çal›flma koflullar›n›n çok kötü oldu¤u, ‹zmir’de en az iki sene haz›rl›k için ön çal›flma yap›lmas› gerekti¤i vb. olmufltur. Koflullara teslim olan bu anlay›fl karfl›s›nda Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl› ise iflçileri örgütleyecek durumun mevcut oldu¤unu, seçimle gelen bir baflkan›n yine seçimle gidebilece¤ini savunarak çal›flmalar›na bafllam›fl ve bir y›l boyunca ›srarl› bir çal›flma yürüterek üye say›s›n› 500’e ç›kartm›flt›r. Bu çal›flma karfl›s›nda emekçilerin politikas›n›n kirletilmeden yap›lmas› gerekti¤ini savunan ESP’liler çok de¤il 1 y›l öncesinde “iflçi s›n›f›na zararl› bir unsur” olarak niteledikleri eski flube baflkan›n›n çevresinde kenetlenerek onu tekrar baflkan olarak seçmeyi dayatm›fllard›r. Bu tür çal›flmalarda do¤ru olan örgütleme sürecine katk› koyan tüm kiflileri sürece dahil etmeye çal›flmakt›r. Herkesin hak etti¤i organlarda görev almas›n›n önünü açmakt›r. Yeter ki samimi ve dürüst davran›l-

anlatarak bu hizmetlerini Genel Merkez’de de sürdürmek iste¤ini vurgulayarak Merkez Yönetim Kurulu üyeli¤ine aday oldu¤unu ilan etti ve destek istedi. Devam›nda söz alan ‹zmir delegeleri Savafl Kutlu, Halil Karakafl, Makum Alagöz bölgelerindeki sorunlar› dile getirerek destek ça¤r›s› yapt›lar. ‹zmir delegelerinden sonra söz alan Tuzla fiubesi Denetim Kurulu üyesi Ömer Kuru da emperyalist sald›rganl›¤a vurgu yapt›. Son konuflmay› yapan Tuzla fiube Baflkan› Hasan Sonkaya; emperyalist iflgale vurgu yaparak, “halk›m›z›n % 90’›n›n karfl› ç›kt›¤› ABD’nin Irak iflgaline yaz›k ki üyesi oldu¤umuz Türk-‹fl Konfederasyonu taraf›ndan destek verilmifltir biz bu durumu k›n›yoruz. Bu ülkenin gerçek sahipleri iflçiler, köylüler ve emekçilerdir. Kendi de¤erlerimize sahip ç›kmal›y›z. Ancak iflçi s›n›f› sahipsiz de¤ildir. Bizler verece¤iniz destekle Türk-‹fl’e alternatif seçenekler sunaca¤›z. Mevcut sendikal yap›n›n yaklafl›m› koltuklar›n› koruma kayg›s›yla iflçi s›n›f›n›n bölünmesine dayanmaktad›r. Bizler gücümüzü iflçi s›n›f›ndan al›yoruz. Sürdürdü¤ümüz DDSB (Devrimci Demokratik Sendikal Birlik) politikalar›ndan al›yoruz, bugünkü sendikal krizin sundu¤umuz DDSB seçene¤iyle çözülece¤ine inan›yoruz. ‹flçi s›n›f›n›n zafere, birlik ve mücadeleyle ulaflaca¤›na inan›yoruz” dedi. Elefltirilere cevap vermek için kürsüye H›d›r Orhan, Gürsel Mentefle, Cemalettin fias›n. Sendikal çal›flmalarda önemli olan yüksek sesle radikal ç›k›fllar yapmak de¤il; yar›n› görerek, düflünerek, iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n› herfleyin üstünde tutarak ad›mlar atabilmektir. Unutulmamas› gereken di¤er bir önemli nokta da farkl› anlay›fllarla birlikte çal›fl›rken kiflileri öne ç›kartarak, gerçekli¤i olmayan karalamalarla yarat›lmak istenen güvensizliklerin dönüp dolafl›p s›n›f mücadelesini yaralayaca¤›d›r. Bir direnifle ç›k›ld›¤›nda iki yol vard›r; ya direnifl baflar›ya ulafl›r taleplerinizi patronlara kabul ettirirsiniz ya da baflar›s›z olursunuz direnifl sona erer. Bizler bir direniflin hiçbir zaman kendi haline b›rak›lmas› ve zamanla iflçilerin da¤›larak direniflin sonuçlanmas›n› istemeyiz. Bir direnifl örgütlü olarak bafllad›ysa örgütlü bir flekilde de sonuca ulaflmas› gerekmektedir. Ve al›nacak karar her ne yönde olursa olsun hiçbir zaman kiflilerin karar› ile olmaz. ‹flçilerle birlikte ortak karar al›n›r ve uygulan›r. Ancak bunun tersi yaklafl›mlar örne¤in A¤art›o¤lu direniflinde çokça sergilenmifltir. 80-90 kifli ile bafllayan ve 80 güne yak›n süren A¤art›o¤lu direniflinde sendikan›n iflçilerin yemek, iflyerine gidifl geliflteki araç problemi vb. sorunlar› imkanlar› ölçüsünde karfl›lama, direnifle ziyaretleri örgütleme çabas› ESP’li arkadafllar taraf›ndan göz ard› edilerek “sendikan›n hiçbir fley yapmad›¤›”n›n propagandas› yap›lm›flt›r. Direniflin ilerleyen günlerinde giderek iflçi say›s›n›n azalmas›, say›n›n 20-25’lere düflmesi ve bir k›s›m iflçinin iflbafl› yapmas› ve geride kalan arkadafllar›n k›dem ihbar ve içerideki alacaklar›n› ödemeyi kabul etmesi sonucu iflçilerle yap›lan toplant›da direnifle devam eden iflçilerin genel ço¤unlu¤u ile direniflin bitirilmesi karar› al›nm›flt›. Toplant›da direniflin bitirilmesi konusunda karara kat›lan ESP’liler sonras›nda kendi yay›n organlar›nda hem de direniflçilerin a¤z›ndan yaz›lar yazarak sendikan›n bu

hin ve Musa Servi ç›kt› ve elefltirileri yan›tlad›. Servi konuflmas›nda özellikle ILPS örgütlenmesine dikkat çekerek sermayenin sald›r›lar›na karfl› tek seçene¤in ILPS örgütlülü¤ünün güçlendirilmesinden geçti¤ine vurgu yapt›. 28. Ola¤an Genel Kurul tüzükte yap›lan bir tak›m de¤iflikliklerin ard›ndan sonland›r›ld›. Tüzük de¤ifliklikleri; 20. ve 23. maddelerde merkez ve flubelerde 9 kiflilik olan Yönetim Kurulu say›s› 7’ye indirildi, merkezdeki 5 profesyonel ‹cra Kurulu say›s› 3’e düflürüldü, Sekreterlik ve Mali Sekreterlik görevleri Baflkan Vekilli¤inde topland›. Ayr›ca ortak verilen önergede Genel Kurul’dan 6 ay sonra Beykoz, Van, Sar›kam›fl, Tercan flubelerinin kapat›lmas› oy çoklu¤uyla onayland›. Divan Baflkan›’n›n ilk günün bitti¤ini aç›klamas›ndan sonra ILPS mesaj› okundu. 29 A¤ustos tarihinde gerçeklefltirilen seçim sonucunda Yener Kaya Genel Baflkanl›¤a seçilirken, Musa Servi Genel Baflkan yard›mc›l›¤›na, Gürsel Mentefle Genel Teflkilatland›rma Sekreterli¤ine getirildi. Yusuf Gökçe, Resul Bektafl, Zeynel Erdem ve ‹dris ‹mat da yönetim kuruluna seçildi. Seçim sonucunda aç›klama yapan Yener Kaya, iflyerlerinde örgütlenme çal›flmalar›na devam edeceklerini belirterek, iflten ç›karmalara ve özellefltirmelere karfl› kesintisiz mücadele edeceklerini dile getirdi. (Kartal) direnifl boyunca iflçilere sahip ç›kmad›¤›n›, aksine direnifli bitirmek için çaba harcad›¤›n› dillendirdiler. Öyle ki bu yaz›lar ismi geçen iflçilerin dahi tepkisini çekmeyi baflarm›flt›r. Yine sendika ile ilk kez karfl›laflan, örgütlü olman›n bilincine henüz varamam›fl, iflten at›lma korkusu yaflayan insanlara “sen bizden yana m›s›n sendikadan yana m›s›n” sorusunu sormak bir sendikas›zlaflt›rma giriflimi de¤il de nedir? Bu yaz›da amac›m›z yaz›lan, söylenen herfleye yan›t vermek de¤il. Ancak belli bafll› yanl›fllar› düzeltmek gibi bir görevimiz oldu¤unu unutmamak gerekiyor. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda Deri-‹fl ‹zmir Kongresi’nde seçimlere kat›lma haklar›n›n ellerinden al›nd›¤›n› iddia edenler için söylenmesi gereken aç›kt›r. Sendikalar iflçi s›n›f›n›n bir örgütüdür ve bir iflleyiflleri vard›r. Nas›l çal›flma yürütece¤i, kongrelerini nas›l gerçeklefltirece¤inin flartlar› tüzüklerle belirlenmifltir. Bu tüzük de sendikan›n genel kurullar›nda iflçilerin talep ve önerileri do¤rultusunda karar alt›na al›n›r. Yani bugün Deri-‹fl Sendikas›’nda iflçilerin oy kullanma yani delege olma koflullar› tüzükte ortaya konulmufltur. Y›llard›r Tuzla’da olsun di¤er flubelerde olsun ve hatta Genel Kurul’da olsun bu flartlar› yerine getiren iflçiler delege olabilmifltir. Oy kullanman›n koflulunun kimsenin anlay›fl› ile ilgisi yoktur. Tüzük karar› gayet aç›kt›r. fiubelerde delege olabilmek için üye olmak ve kongrenin gerçekleflti¤i dönemde bir fabrikada iflçi olarak çal›flmak gerekmektedir. ‹zmir fiube Kongresi’nde 10-15 kiflilik ESP’li grubun salonu terketmesinin ard›ndan “‹flçiler salonu boflaltarak yönetimi protesto ettiler” fleklinde yaz›lar yazan anlay›fl sahiplerine en iyi yan›t› seçim dönemlerinde iflçiler yine vermektedir. Sonuç olarak herfleye do¤ruya da yanl›fla da muhalefet et anlay›fl›yla hareket edenler daima muhalefette kalmaya ve hatta iflçi s›n›f›n›n içinde yok olmaya mahkumdurlar.


10-23 Eylül 2004

4

6

Nisan ay›nda yaflanan don felaketinin ard›ndan f›nd›k rekoltesinin beklenenin çok alt›nda olmas›n›n yan›nda bir de borçlu olduklar› tüccar›n a¤›na düflen köylüler “yoksullu¤un sonucudur tüccara düflmek” diyerek çaresizliklerini dile getiriyor.

Karadeniz’de f›nd›k üreticisi bu y›l yoksullu¤un hasad›n› yapt› tarihlerinde ya¤an kardan dolay› don olmas› art›k iflin son noktas› oldu. Köylümüz, üstü aç›k bir fabrika gibi çal›fl›yor. Elinde avucunda ne varsa topra¤a at›yor. Köylüler Nisan’daki don olay›nda flaflk›na döndü. fiimdi gelecek günlerin hesab›n› yap›yor. Devlet zarardan dolay› dönüm bafl›na 2 milyon veriyor. Dönüme 2 milyon lira Fevzi Uslu Yetkin Karamollao¤lu alan köylü demek ki 10 Karadeniz Bölgesi’nin Samsun, Ordu, dönüme 20 milyon alacak. Oysa bu kadar büGiresun, Trabzon illerinde köylünün geçim- yük bir zarara u¤rayan köylünün en az 1-5 ini sa¤lad›¤› f›nd›k, bu sene don felaketiyle milyar almas› gerekir. Asl›nda Türkiye’de tabirlikte beklenen rekoltenin oldukça alt›nda r›m bitti diyebiliriz. bir verimle topland›. Samsun’un Terme ve Köylüyü y›llardan beri borçlu b›rakt›lar. Çarflamba ilçelerinin yüksek köylerinde f›n- Bu y›l da köylü desteklenmezse bu don olad›k bahçelerine hiç girmeyen köylüler bile var. y›ndan dolay› tefecinin kuca¤›na düflecek ve F‹SKOB‹RL‹K’in aç›klad›¤› 5 milyon 50 bir daha üretim yapamayacakt›r. bin liral›k al›m fiyat›na karfl›l›k tüccar bu raka‹smail Güngör (Çarflamba Ziraat Odam›n oldukça alt›nda bir fiyat veriyor. Köylü s› Baflkan›): Nisan ay›ndaki don olay›ndan hasad›n› yapt›¤› az miktardaki f›nd›¤›n büyük kaynakl› rekolte baya¤› düflük oldu bu sene. ço¤unlu¤unu borçland›¤› tüccara, geri kalan› Çarflamba için 5000 ton diye tahmin etti¤imiz ortakl›¤›n›n düflmemesi için F‹SKOB‹RL‹K’e rekolte bile olmayacak gibi görünüyor. Çünkü veriyor. F›nd›k hasad›nda köylünün yaflad›¤› Nisan’›n sonlar› May›s ay›ndaki yeniden dosorunlarla ilgili Terme Ziraat Odas› Baflkan› ¤um dedi¤imiz yeni oluflan f›nd›klar da dolYetkin Karamollao¤lu ve Çarflamba Ziraat mad›, döküldü. O nedenle rekolte çok düflük. Odas› Baflkan› ‹smail Güngör’ün görüfllerini Geçen y›l Çarflamba için 13 ton olan f›nald›k. Terme’nin Kocaman köyünden köylüler d›k bu y›l 5 bin tonun alt›nda olacak gibi. F‹Sde yaflad›klar› sorunlar› anlatt›lar. KOB‹RL‹K 2004 mahsulüne kadar depolar›n› Yetkin Karamollao¤lu: Terme’de yük- eritti. F›nd›k satt›¤› için de bir miktar paras› sek köylerimizin tamam› f›nd›¤a dayal› tar›m var. Depolar› bofl oldu¤u için emanette köylüyap›yor. Burada 240 bin hektar f›nd›k arazisi den f›nd›k al›yor. Fiyat›n› 5 milyon 50 bin livar. 240 bin hektar›n 140 bin hektar› taban radan aç›klamas›n›n köylüye katk›s› oldu. arazide, 100 bin hektar› yukar›larda. 4-5 Nisan

ÜZÜM ‹fiÇ‹LER‹N‹N GÜNLÜ⁄Ü 10 M‹LYON Manisa’n›n Alaflehir ilçesindeki üzüm ba¤lar›nda çal›flan köylülerin günlük yevmiyesi 10 milyon. Gecenin 3’ünde kalk›p 40 kilometre yol kat eden köylüler üzüm sezonunun sonuna kadar devam edecek olan çal›flmalar›ndan kazanacaklar› para ile k›fl aylar›ndaki ihtiyaçlar›n› karfl›lamay› amaçl›yorlar. Emeklerinin karfl›l›¤›n› alamamaktan fli-

kayetçi olan köylüler “bizler köyümüzdeki evimizde gece kalk›p haz›rlan›yor ve yola koyuluyoruz. Üzüm ba¤›na sabaha karfl› var›yoruz ve çal›flmaya bafll›yoruz. Bazen 40 dereceyi bulan s›cakta üzüm kamyonlar› dolana kadar çal›fl›yoruz. Ald›¤›m›z 10 milyon lira yevmiyenin 2 milyon liras›n› da dolmufl ücreti olarak veriyoruz. Elimizde kalan üç-befl kurufl ise k›fl harçl›¤›m›z oluyor” diyerek tasarruflu olmas› için yemeklerini bile evden getirdiklerini belirttiler. (H. Merkezi)

GÜMÜfiHANE’DE BU⁄DAY ÜRET‹C‹S‹ TED‹RG‹N Gümüflhane’nin Kelkit, Köse ve fiiran larla kapatmam›z ‹lçeleri’ndeki köylüler hasattan memnun ol- mümkün de¤il. Biduklar›n› ancak, özel sektörün çok düflük fi- çer-dövere, bankalayat vererek bu¤day almak istedi¤i söylediler. ra ve gübreye olan Hasad›n yüz güldürdü¤ünü ancak, verilen fi- borcumuzu ödesinyat karfl›s›nda flafl›rd›klar›n› söyleyen üretici- ler, elimizdeki bu¤ler “ne yapacaklar›n› bilememenin s›k›nt›- day›m›z› als›nlar” dis›n› çekiyoruz” diyerek “Özel sektör bu¤- ye konufltular. Salyaz› day›m›za kiloda 250-300 bin lira aras›nda Beldesi’nde yaflayan fiyat veriyor. Adeta bu¤day›m›z› yok pa- Fatma Mutlu isimli köylü, bu y›l ürünün iyi has›na almaya çal›fl›yor. Saman fiyat›na oldu¤unu kaydederek, “Biçer-dövere 4, gübbu¤day almak isteniyor” ifadelerini kullan- reye 2, bankalara da 3 milyar lira borcum d›lar. Bölgedeki Toprak Mahsulleri Ofisle- var. Ambar›m bu¤day dolu. Ben para istemiri’nin de kapat›ld›¤›n› bildiren üreticiler, yorum, borcumu ödesinler bu¤day›m› als›n“Devlet deste¤i kalk›nca araya giren özel lar. Saman fiyat›na bu¤day olur mu? Nerede sektör çok düflük fiyat vermeye bafllad›. görülmüfl? Devlet bize sahip ç›ks›n, bizi Biçer-dövere, bankalara ve gübreye olan ma¤dur etmesin. Yoksa bir daha da ekmeyiz” (H. Merkezi) milyarlarca borcumuzu verilen bu fiyat- dedi.

Çünkü ilk etapta f›nd›¤›n fiyat› bu olmayabilirdi. Tüccar›n belirledi¤i fiyattan olabilirdi. Daha sonra artabilirdi. Ama düflük fiyattan köylünün elinden f›nd›k ç›km›fl olurdu. F›nd›k üreticisi ölüm kal›m savafl›nda Fevzi Uslu (f›nd›k üreticisi): Ben Kocamanbafl› köyündenim. 300 hanelik olan köyüm her sene 200 ton f›nd›k kald›r›yordu, bu sene 10 ton f›nd›k yok. Biz hiç girmedik bahçeye. Bu k›fl›n ne yapaca¤›z bilmiyorum. Yak›n zamanda Samsun’a Tar›m Bakan› ve milletvekilleri geldi. Biz “f›nd›kta hasar tespitinde bize destek olun” dedik. “Devletin ekonomisi flu anda bozuk” dediler. Ben bugün açl›kla mücadele ediyorum. Köylünün durumu bu. Ne yapaca¤›z? Araziyi mi sataca¤›z? 10 nüfus ne yiyecek? Bu sene ölüm kal›m savafl›nday›z. Köyde her kap›da afifl as›l› “arazi sat›l›kt›r” diye. Nevzat Y›lmaz (f›nd›k üreticisi): Kocaman köyündenim. Bu sene burada verim düfltü. Yukar›larda f›nd›kl›¤a girmeyenler var. Burada % 40 oran›na yak›n f›nd›k oldu. Benim 200 dönüm yerim var. Buradan her y›l 10 ton f›nd›k al›yordum, bu sene bu f›nd›ktan alaca¤›m ya 1 ton ya da 1,5 ton. Ben bugün f›nd›k toplamak için iflçi getirdim. Hep gezdik bahçede az bir f›nd›k var. Mecbursun gezmeye. F›nd›k olmasa bile dal dal gezeceksin ki gözün arkada kalmas›n. F›nd›k olmay›nca ne satacaks›n? Tar›m iflçisine ne verece¤im belli de¤il. -Geçiminizi nas›l sa¤layacaks›n›z? Seneye tekrar f›nd›k bahçesinin bak›m› için para ay›rabilecek misiniz? N. Y›lmaz: Bu sene köylü borcunu ödeyemez. Erteleme olursa olur. Baflka yapacak

birfley bilmiyorum. Ben f›nd›¤› F‹SKOB‹RL‹K’e verece¤im. F‹SKOB‹RL‹K daha iyidir. Tüccar f›nd›¤› 4,5 milyona düflürmüfl. Ama borçlu olan mecbur f›nd›¤› tüccara verecek. -Köylü tüccara nas›l borçlan›yor? F. Uslu: Köylü onikinci ayda bafll›yor borç almaya. Mesela hastas› oluyor gidiyor tüccardan para al›yor. Devlet daha dönüm paralar›n› ödemedi. Tüccara gidiyoruz “100 milyon ver, 200 milyon borç ver” diyoruz veriyor. fiartlar a¤›r. Tüccar›n eline düflmeyi kimse istemez -Tüccara olan borcunuzu bu sene ödeyebilecek misiniz? F. Uslu: Ödemem gerekiyor. F›nd›¤›m› götürüp ucuz pahal› ne kadara al›rsa verip, yakam› s›y›raca¤›m. Ben dar günümde tüccardan borç alm›fl›m o da demifl ki; “f›nd›k alma amac›yla veriyorum paray›.” Bugün F‹SKOB‹RL‹K olmazsa tüccarlar milleti bo¤ar. Tüccar›n eline düflmeyi kimse istemez. F›nd›k fabrikas› sahipleri de tüccar. Bizler kooperatifin ayakta durmas›n› istiyoruz. Kooperatif ayakta durmasa bizim mal›m›z para etmez. Ama mecbur tüccar›n eline düflüyoruz. Yoksullu¤un sonucudur tüccara düflmek. -Sizce köylüler ne yapmal›? F. Uslu: Devletin köylüye sahip ç›kmas› laz›m. Ecevit demiflti ki “kalk›nma köyden bafllayacak” ama maalesef flimdi yoksullaflma köyden bafll›yor. Köylü sahipsiz. Ama vergi hususuna gelince vergisini al›yor devlet. Halk birbirini tutmuyor. Günlük düflünüyor. Bu halk aç. Art›k göç bafllar yine. Önce de böyle oldu. Üç sene peflpefle memleketimizde f›nd›k olmad›. Ben ayda dört sefer ‹stanbul’a göç götürdüm. (Samsun)

Terme’de organik tar›m üreticileri dernek kurdu Samsun’un Terme ilçesinde A¤ustos ay› içerisinde Karadeniz Organik Tar›m Üreticileri ve Ürünleri Derne¤i kuruldu. Organik tar›m›n yayg›nlaflt›r›lmas› amac›yla kurulan dernekle ilgili olarak Terme Ziraat Odas› Baflkan› Yetkin Karamollao¤lu’nun görüfllerini ald›k. Yetkin Karamollao¤lu: Terme Evci Limandere yöresinde 4500 dönümlük alanda organik f›nd›k tar›m› devam ediyor. fiu anda 34 sertifikal› f›nd›k yetifltiricisi üyemiz var. Burada Karadeniz Organik Tar›m Üreticileri Derne¤i’ni kurduk. Birlik Yasas› ç›kt›, ama yönetmelik henüz ç›kmad›. Yönetmelik ç›kt›ktan sonra Birlik de kuraca¤›z. Bunu biz sadece f›nd›kta de¤il di¤er alternatif ürünlerde de örne¤in serac›l›kta, kivi, üzüm, bö¤ürtlen, ahududu, m›s›rda da yapaca¤›z. Organik tar›m› yaparken dernek kurmam›z›n bir amac› daha var. Köylü kendi mal› olan ürünlerin sanayisini iflleyecek, iflledikten sonra ürününü satmas›n›, pazarlamas›n› da düflünüyoruz. Böyle bir çal›flma oldu¤u için derne¤i kurmufl bulunuyoruz. Dernek yak›n zamanda yasallaflt›. Derne¤imizin merkezi Evci’de. fiu anda 151 üyesi var. Terme’de flu an Derebafl› köyünde de brokoli çal›flmalar› bafllad›. 2000 dönümlük bir arazi üzerinde yap›l›yor. Organik tar›m f›nd›k üreticileri anlaflmal› firmayla çal›fl›yor. Firma, anlaflmal› olmazsan›z

kontrol etti¤i insanlar arac›l›¤›yla sertifika vermiyor. Firmayla anlaflma yaparak sertifikal› ürün yetifltiriliyor. Bugün organik tar›m yapan köylüler güç koflullar içinde bu ifli sürdürüyorlar. Girdi maliyeti yüksek. Devlet belirli bir hak tan›m›fl düflük faizle para veriyor. Ama yapacak oldu¤un ifle göre veriyor. Yani organik tar›mda sulama m› yapacaks›n, makina m› alacaks›n bunlar› alabilmen için iflletme kredisi ad› alt›nda veriyor. Bu derne¤in kurulmas›n› bu bahsetti¤im firmalar hiç istemiyor. Dernek kurulursa, dernek arac›larla de¤il kendisi bizzat Avrupa’ya ürününü pazarlayacak. Birlikler kurarak arac›y› aradan ç›karmak istiyoruz. Bu firmalar hala köylünün s›rt›ndan rant sa¤l›yor. Dernek Birlik’e dönüflecek. Birlik de bizzat ürünü kendisi pazarlayacak. Kurucu Baflkan› Mustafa Özmen, Çaml›ca köyünden. Sonra bu Birlik’in içine Ziraat Odas› olarak girece¤iz. Derne¤in üye kay›tlar› devam ediyor. Bir an önce üye kayd› yap›l›p kongreye gidilecek. (Samsun)


7

4

10-23 Eylül 2004

Malatya köylüsü kay›s›dan büyük zarar etti Geçti¤imiz bahar aylar›nda Malatya’da havalar›n so¤uk geçmesi kay›s› üretim rekoltesinin önemli ölçüde düflmesine neden oldu. Bölgede köylünün tek geçim kayna¤› olan kay›s› ülke ekonomisine de büyük katk› sa¤l›yor. Ancak yap›lan istatistiklere göre kay›s› fiyat› her geçen y›l daha geriye çekiliyor. 2000 y›l›nda 4.5 milyondan sat›lan kay›s› 2003 y›l›nda 2.5 milyona sat›lm›fl ve kay›s› üreticisinin büyük bir ço¤unlu¤u geçen y›ldan borçlu devralm›fl bu y›l›. Bu sorunlarla ilgili kay›s› üreticilerinin görüfllerini ald›k. Hasan Uzunkaya: 18 y›ll›k kay›s› üreticisiyiz. Kay›s›n›n iyi tuttu¤u seneler 10-12 ton kay›s› al›yorduk. Bu y›l ancak 1 ton kay›s› ald›k. Geçen y›l 10 ton kay›s› oldu ama o da para etmedi. ‹flçi paras›n›, gübre, ilaç, kasa borcunu ödemek için mecburen ucuza satt›k. Yani anlayaca¤›n kay›s› iyi tutsa da bir fley alam›yoruz. Kay›s›dan ald›¤›m›z para bize bir sene yetmiyor. Gelecek hasat dönemine kadar yine borçlan›yoruz. Kay›s›dan paray› zengin köylüler kazan›yor. Biz borcumuz oldu¤u için geçen yaz kay›s›y› 2.5 milyondan satt›k. Kay›s› yan›nca zengin köylüler ellerinde tuttuklar› kay›s›y› 4 milyondan satt›lar. O zaman köylülerin flikayeti üzerine hükümet üreticinin zarar›n› ödeyece¤ini söyledi. Ama herhangi bir geliflme yok. Hükümet yalan söylüyor. Sadece kay›s› üreticisine de¤il birçok bölgede zarara u¤rayan köylüye de ayn› vaadi verdiler. Fakat kimsenin zarar›n› ödemediler. Hepsinin derdi cebini doldurmak. Bu y›l kay›s›n›n %70’inin yanmas› Malatya halk›n› çok olumsuz etkiledi. Sadece üreticiyi de¤il ayn› zamanda nakliye ifliyle u¤raflanlar›, esnaf›, iflçileri herkesi etkiledi. Malatya’da ticaret kay›s› üzerinden yürüyor, kay›s› olmay›nca el arabac›lar, hamallar

ve kamyoncular ifl yapam›yor. Yine ayn› flekilde esnaf da öyle, kay›s› olacak ki köylü sats›n, al›flverifl yaps›n. Kay›s›n›n yanmas› sadece Malatya halk›n› de¤il Ad›yaman iflçisini de olumsuz etkiledi. Her y›l Ad›yaman’dan binlerce iflçi aileleriyle birlikte buraya çal›flmaya geliyordu. Bu sene kay›s› olmad›¤› için Ad›yaman iflçisi periflan duydu¤um kadar›yla. F›nd›k da bu sene yanm›fl. Bu insanlar ne yiyip, içecek kimsenin umurunda de¤il. Muharrem Hekimhan: Beykent köyündenim. 1983’ten bu tarafa kay›s› üretimi yap›yoruz. 1983 y›l›ndan beri bir 1994 y›l›nda kay›s›dan iyi ürün ald›k. Bir de bu sene. Ama bu sene Malatya’n›n birçok ilçesinde kay›s›n›n % 80’i yand›. Bizim buralarda çiçek geç açt›¤›ndan kaynakl› bahçenin %30’unu fire verdik. Genel durumla birlikte de¤erlendirdi¤imizde biz iyi durumday›z. Ancak kay›s›da her y›l iyi ürün alacaks›n diye bir koflul yok. Biz bundan önceki y›llarda ürünün masraf›n› dahi ç›karam›yorduk. En fazla iflçili¤i olan ürünlerden biridir kay›s›. Çal›flacak insan›n yoksa zengin de de¤ilsen kazand›¤›n› ele verirsin. Bir de pazar olay›nda s›k›nt› yafl›yoruz. Biz ilk elden fabrikalara veremiyoruz. Çünkü bahçede çal›flman gerekiyor. Onun için arac›lara veriyoruz. Üç-befl arac› bir fiyat ç›kar›yor, a¤›z birli¤i yaparak köylüyü dolafl›yor; “bu sene 2 milyon, vermezsen elinde kal›r” diyor. Mecbur veriyoruz bizden ald›¤›n› götürüp döviz üzerinden sat›yor, hal böyle olunca cefas›n› biz çekiyoruz. Sefas›n› komisyoncular sürüyor. Tar›m iflçileri de zor durumda Kay›s› üretimi sadece Malatya halk›n›n de¤il çevre illerden de birçok ailenin ekmek kap›s› oluyor. Özellikle Ad›yaman’da tütüne kota uyguland›ktan sonra yoksul köylüler mevsimlik tar›m iflçili¤i

TÜTÜNE ALTERNAT‹F SÜT IMF’nin ülkemizde uflak hükümetler arac›l›¤›yla uygulatt›¤› tar›m› tasfiye politikalar› tütün üretimine kotay› dayatm›flt›. Samsun köylüsünün geçim kaynaklar›ndan biri olan tütünün, kotayla s›n›rlanmas› ve verilen fiyat›n maliyetini kurtaramamas› köylüyü alternatif ürün aray›fllar›na itti. Tekkeköy ilçesinin Afla¤› Cinik beldesinde tütün yetifltirmekten vazgeçen köylüler alternatif ürün olarak süt üretimine yönlendi. Köylüler kurduklar› Tar›msal Kalk›nd›rma Kooperatifi arac›l›¤›yla süt üretimi ve hayvan yetifltiricili¤i konusunda kendilerini yetkinlefltirmeyi planl›yorlar. Samsun’un süt üretimi ve hayvanc›l›¤›n yap›ld›¤› ilçelerdeki üreticilerle kooperatifleri arac›l›¤›yla iliflki kurarak bilgi al›flveriflinde bulunacaklar›n› belirten köylüler, tütünden istedikleri verimi alamad›klar› için süt üretimine yöneldiklerini aç›klad›lar. (Samsun)

yapmaya bafllam›fl. Bu y›l kay›s› rekoltesinin düflük olmas› Ad›yamanl› tar›m iflçilerini de zor durumda b›rakt›. Yaflad›klar› zorluklar› iflçilerin kendisinden dinledik. 1. ‹flçi: Burada kay›s› iflçili¤i yap›yoruz. Silkeleme, petik için her y›l 5 kifli geliyorduk. Bu y›l kay›s› çok olmad›¤›ndan kaynakl› üç kifli geldik. Yevmiyemiz 9 milyon. Bizi buraya getiren bir elçi var. 1 milyonunu ona veriyoruz. Bir milyonu yemek için kesiliyor. Yani bu paraya ne kadar kalabal›k çal›flsak o kadar iyi olur bizim için. Benim 4 çocu¤um ö¤renci. Bunlardan ikisi benimle çal›flmaya geliyor. Bu devlet bize sahip ç›km›yor. Söylenecek çok fley var ama kime diyelim. Biz y›l›n 5 ay› kay›s›, f›nd›k, pamuk, patates toplamak için memleket memleket geziyoruz. Bir güvencemiz yok. Mesela burada dün bir arkadafl› akrep soktu. Hekimhan’a hastaneye götürdük. Ölebilir ama kimin umurunda. Devlet bizi insan yerine koymuyor. 2. ‹flçi: ‹smim Hatice. Ben 15 yafl›n-

day›m. Ad›yaman’dan babamla geldim. Yaz boyu çal›fl›yorum okul borçlar›m› ç›kartmak için. Ailemin maddi durumu iyi de¤il. Onlara destek ç›kmak zorunday›m. Geçen y›l bu nedenle okula gidemedim. Bundan önce Besni, Viranflehir gibi yerlerde iki ay boyunca pamuk toplad›k. Ben okumay› çok seviyorum. Ama biz zaten sevdi¤imiz hiçbir fleyi yapam›yoruz. 3. ‹flçi: 55 yafl›nday›m. Ben de Ad›yaman’dan geldim. Daha evvel bizim memlekette tütün vard›. Tütünle idare ediyorduk. Sonra devlet tütüne kota uygulad›. Biz de böyle periflan olmaya bafllad›k. Senede 3-5 ay geziyoruz. Giresun’a f›nd›¤a, Urfa’ya pamu¤a, Malatya’ya kay›s›ya geliyoruz ki çocuklar›m›z›n harçl›¤›n› ç›karal›m. Kendi topraklar›m›z yok ancak kendimize arpa, bu¤day yetifltiriyoruz. ‹htiyac›m›z› giderecek kadar. Çünkü buradan ald›¤›m›z para yetmiyor. Talebelerimiz var. Bir sürü masraf yap›yoruz, okusunlar bir ifl sahibi olsunlar diye. (Malatya)

Konya Ziraat Odas›’ndan aç›klama Konya’n›n Karatay ilçesi Ziraat Odas› Baflkan› Dervifl Davasl›, DTÖ’nün alm›fl oldu¤u yeni kararlar nedeniyle, 2005 y›l›ndan itibaren korumas›z kalacak olan köylüler için acilen yeni destekleme programlar› haz›rlanmas› gerekti¤ini belirtti. Davasl›, yapt›¤› aç›klamada, DTÖ üyesi pek çok ülke gibi Türkiye’nin de köylüleri ma¤dur etmek için bafl› tar›m ürünlerinde, ayn› ürünün ithaline belli oranlarda gümrük vergisi uygulad›¤›n›, ancak bu koruman›n, DTÖ’nün ald›¤› yeni kararla 2005 y›l›ndan itibaren tamamen ortadan kalkaca¤›n› ifade etti. DTÖ üyesi ülkelerin bu yeni durumun olumsuz etkisinden köylülerini korumak için, flimdiden önemli destek projeleri haz›rlad›¤›n› vurgulayan Davasl› flunlar› söyledi: “‹thal tar›m ürünlerine uygulanan koruma duvar›n›n tamamen kalkmas›n›n ard›ndan, daha önce Çin mallar›n-

da yafland›¤› gibi ülkemiz, yabanc› ülke köylülerinin pazar› haline gelecek. Ac›mas›z rekabet koflullar› nedeniyle ürünlerini maliyetinden çok afla¤› fiyatlardan satmak zorunda kalacak olan köylülerimizin büyük ço¤unlu¤u iflsiz kalacak. Böyle bir ortamda köylülerin ak›lc› politikalarla desteklenmemesi ülkeyi tar›m ürünleri konusunda tamamen d›fla ba¤›ml› hale getirebilir. Bu nedenle DTÖ’nün ald›¤› yeni kararlar nedeniyle 2005 y›l›ndan itibaren korumas›z kalacak olan köylüler için acilen yeni desteklenme programlar› haz›rlanmal›d›r.” Tar›msal üretimin, adeta s›n›rlar›n ortadan kald›r›ld›¤› bir dünyada, ülkeler için stratejik önem kazand›¤›n› anlatan Davasl›, hükümetin köylüleri d›fl etkilere karfl› koruyacak politikalar üretmesi konusunda acele etmesi gerekti¤ini sözlerine ekledi. (Ankara)


10-23 Eylül 2004

4

8

“Köye dönüflte” neler oluyor? 2000’li y›llarda net olarak uygulanmaya bafllanan ve gerekçesi T. Kürdistan›’nda ma¤dur edilen halk›n “ma¤duriyetlerini gidermek” olarak lanse edilen Köye Geri Dönüfl Kampanyas›’n›n yasal aya¤› olan “Terör ve Terörle Mücadeleden Do¤an Zararlar›n Karfl›lanmas› Hakk›nda Kanun”un kabulü ile bölgeden geri dönüfl haberleri az da olsa gelse de geriye dönmek isteyenlerin yaflad›klar› s›k›nt›lar, dönebilenlerin karfl›laflt›klar› tablo yasan›n yetersizden öte bir aldatmaca oldu¤unu gösteriyor. 2000 y›l›nda yap›lan araflt›rmalarda 6 il üzerinde 18 bin kifliye ulafl›lm›fl ve köye dönmek isteyenlerin oran› %87 olarak saptanm›flt›. Zorunlu göçler için yap›lan araflt›rmalarda ise rakamlar çelifliyor. Resmi kurumlar›n 350 bin dedikleri rakamlar HWR’ye (‹nsan Haklar› ‹zleme Örgütü) göre 1 milyon kifli, yani resmi rakam›n 3 kat›. Konuyla ilgili önceden bas›n aç›klamalar› yapan Göç-Der baflkan› fiefika Gürbüz ise faili meçhul cinayetler ve gayr› resmi tehditlerle bu rakam›n 3 milyonu buldu¤unu söylüyor. Say› bu kadar büyük olunca tabii ki varolan sorunlar da hemen kendini gösteriyor. Temmuz ay›nda uygulamaya giren yasan›n baz› bölümlerini olumlu gördüklerini belirten Gürbüz ve TOHAV Baflkan› Avukat fiehnaz Turan olumsuz olan ve as›l önemli noktalar› da ortaya koyarak köye dönüfller için gerekli koflullar›n sa¤lanmad›¤›n› özellikle belirtiyor. Gürbüz yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda 3 noktaya önemle de¤iniyor; bölgedeki sosyal hizmetler ve devlet hazinesinde gözüken köyler, halen etkili olan savafl at›klar›, zaman›nda göç edenlerin mallar›na zorla el koyan korucular ve koruculuk sistemi. Bu üç noktadan özellikle korucula-

r›n varl›¤›n› sürdürmesi meselesi geçti¤imiz haftalarda köylerine dönen bir aileye korucular taraf›ndan sald›r›lmas› ile ayyuka ç›kt›. Yine konu ile ilgili yap›lan tüm aç›klamalarda yerini alan may›n sorunu da oldukça etkili. Birçok yerde savafl at›klar›, patlamam›fl bombalar bulunuyor. Bir dönem s›kça baflvurulan ve resmi evraklara dahi geçen köy boflaltmalar s›ras›nda köylülerin “terörist” damgas› vurularak fifllenmesi ve haklar›n›n ellerinden al›nmas›n›n yan›nda zorla imzalat›lmaya çal›fl›lan sahte belgeler de devlet politikalar›n›n aynen varl›¤›n› korudu¤unun göstergesi. 1990’dan 1997’ye kadar resmi rakamlara göre 3 bin 500 civar›nda köyün boflalt›ld›¤› ve baflvuru süresinin bir y›l oldu¤u hat›rlan›rsa durumun vahameti net olarak görülebilir. Bir dönem ev ve ah›rlar›n yak›ld›¤›, büyük ve küçük bafl hayvanlar›n öldürüldü¤ü, halk›n tüm dayanaklar›n›n y›k›larak at›ld›¤› köylerine geri dönüflleri yasalar geçse bile halen

mu¤lak bir gelecek halinde. 1988’den bu yana geliflimi h›zlanan ve yay›lan koruculuk sistemi ise ayr› bir sorun olarak karfl›m›zda duruyor. 1 y›l

içinde burjuva medyada yay›nlanan haberlerin tümü köye dönüflten yararlananlar›n köye girmeden nas›l korucular taraf›ndan katledildi¤i veya sald›r›ya u¤rad›¤› ile ilgili. Bu da yetmezmifl gibi fi›rnak ve çevresinde neredeyse Akdeniz Bölgesi’ni bile kaplayan bu korucu çetelerinin köy boflaltmalarda geriye kalan mallara el koyup ya¤malayarak ald›¤›n›n ve flu anda köye dönüfllerden yararlananlara topraklar›n› ve mülklerini vermedi¤i yaflanan gerçeklerden sadece bir kaç›. Tüm bunlar›n ›fl›¤›nda denilebilir ki köye dönüfl yasalar› bir aldatmacadan ibaret. Daha iki hafta önce Dersim ve Hakkari’de yap›lan zor ve tehditle köy boflaltmalar› bunu göstermektedir. Son yaflanan bir örnek olmas› aç›s›ndan Türkiye’de iflsizlik s›ralamas›nda birinci olan Batman’da açl›k ve yoksullu¤un birçok kifliyi y›k›k ve virane evlerine geri göç ettirmesi verilebilir. 1992 y›l›nda Batman’a göç eden, Hasankeyf’in Kumluca köyü, Atl›han

Polis, AKSM eski çal›flan›n› kaç›rd›! Adana’da bulunan Akdeniz Kültür ve Sanat Merkezi (AKSM) eski çal›flan› Meral Türkmen, sivil giyimli dört kifli taraf›ndan kaç›r›ld›. 14 A¤ustos Cumartesi günü Merkez Postane’nin bulundu¤u K›z›lay Caddesi’nde iflyerinden ç›karken Mercedes marka bir araca zorla bindirildi¤ini belirten Meral Türkmen kendisine psikolojik ve fiziksel sald›r›da bulunuldu¤unu aktard›. Kaç›r›lmas›ndan k›sa bir süre önce Filiz ad›nda bir kiflinin kendisini arayarak görüflmek için randevu verdi¤ini belirten Türkmen “Randevu yerine gitti¤imde kimse yoktu. Yar›m saat bekledim oradan ayr›l›rken telefon etti ve flehir d›fl›na ç›kaca¤›n› bu nedenle flimdilik görüflemeyece¤ini söyledi” dedi. Bu olaydan iki gün son-

ra dört kifli taraf›ndan siyah renkli bir Mercedes’le kaç›r›ld›¤›n› belirten Türkmen “Kaç›ranlar polisti” dedi. Kaç›ranlar›n kendisi ve babas› için sürekli “teröristsiniz” dediklerini ve Abdullah Öcalan’›n Türkiye’ye getirildi¤i tarih olan 15 fiubat’ta yap›lan eylemlere kat›ld›¤›n› söylediklerini belirten Türkmen “bana sürekli ajanl›k teklif ediyorlard›. Benim birçok fleyi bildi¤imi söylediler ve kendilerine yard›m etmemi istediler. Bana ‘sen Kürt kurumlar›n› biliyorsun, orada neler oldu¤unu bize söyleyeceksin’ dediler. ‘Bize bilgi getirirsen sana her türlü yard›m› yapar›z. Korkma biz varken sana kimse bir fley yapamaz’ dediler. Kabul etmeyince bafl›ma silah dayay›p teti¤i çektiler. Teti¤e bast›klar›nda flarjörün bofl oldu¤u-

nu anlad›m. Ayr›ca beni birbirlerine f›rlatarak tekme tokat vurmaya bafllad›lar. Hatta h›zlar›n› alamayarak beni kald›r›p yere f›rlat›yorlard›. Bana ‘21 yafl›ndas›n niye evlenmiyorsun, baban seni de da¤a gönderecek’ diyorlard›” dedi. Polislerin arabay› bofl bir arazide durdurduklar›n› belirten Türkmen “Ellerimin ba¤›n› çözdüler. Beni arabadan indirdiler. Beni öldüreceklerini düflündüm. Daha sonra ‘biz gidiyoruz. Araban›n sesi kesildikten sonra gözlerini açacaks›n’ dediler. Onlar gittikten sonra gözlerimi açt›m. Yar›m saat yürüdükten sonra Ceyhan arabalar›n›n geçti¤i anayol üzerine geldim. Ceyhan arabalar›na binerek eve döndüm” dedi. Adana Cumhuriyet Savc›l›¤›’na suç duyurusunda bulunan Türkmen, Adli

mezras› sakinlerinden 8 aile, açl›k ve yoksulluk sorunlar›ndan kurtulamay›nca çareyi mezraya geri dönmekte buldu. Ancak orada da daha büyük sorunlar yakalar›n› b›rakmad›. 12 y›l önce terk ettikleri evlerinin y›k›lmas› nedeniyle 4 aile ma¤aralara, 4 aile ise y›k›k evlere s›¤›nd›. Daha önce mezrada 20 ev bulundu¤unu belirten köylüler, di¤er göç eden köylülerin de geri dönüfl için haz›rl›k yapt›klar›n› ifade ettiler. Köye geri dönüfl yapan Mehmet Baflaran isimli köylünün, evlerinin y›k›k olmas› nedeniyle ma¤araya yerleflmek zorunda kald›¤›n› dile getirerek “açl›ktan kaçt›k” demesi hem göç edenlerin büyük flehirlerde yaflad›klar› s›k›nt›lar› gösteriyor hem de geriye dönüfl koflullar›n›n asl›nda hiç yarat›lmad›¤›n› ortaya koyuyor. 9 çocu¤uyla birlikte zor flartlarda yaflam mücadelesi veren Baflaran’›n, “Burada hiçbir fley yok. Ma¤arada yafl›yoruz ve hiç bir hizmetten yararlanam›yoruz. Mezram›z›n durumunu biliyorduk ama Batman’da geçim s›k›nt›s›n› bir türlü aflamad›k. Hatta ev kiram›z› bile ödeyemedik. Borçlu halde buraya geldik. Ölüm kal›m savafl› veriyoruz” sözleri gerçekleri baflka söze gerek kalmayacak tarzda gösteriyor. T›p Kurumu’ndan da rapor ald›. Raporda ‘S›rtta lamber bölgede orta hatta 13 cm uzunlu¤unda sar› renkte ekimoz, superior bölgesinde 4x2 cm sar› kahverengi renkte ekimoz saptand›¤›” belirtildi. Ayr›ca Türkmen’in içten de darbe ald›¤›n› ve yan omurilik kemiklerinde morluklar›n oldu¤unu söyleyen Adli T›p doktorlar› Türkmen’i psikiyatriye sevk ederek tedavi sonucunda bir rapor daha vereceklerini belirttiler. SORUMLUSU DEVLETT‹R Meral Türkmen’in annesi Aysel Türkmen ise “Bu olay›n peflini b›rakmayaca¤›m. Bu tür olaylar Türkiye’de çok yafland› ve yaflan›yor. Bugün benim k›z›ma yapan yar›n baflkas›na yapar. K›z›m›n bafl›na bir fley gelirse sorumlusu devlettir. Hiçbir güvenli¤imiz yok. Yani bir insan sokak ortas›ndan nas›l kaç›r›l›r” diyerek tepkisini dile getirdi. (Mersin)


4

9

10-23 Eylül 2004

Bitlis’te toplu mezar bulundu Bitlis’in Tatvan ilçesinde bulunan Bindaki da¤› ve Kender da¤› yamaçlar›nda PKK’lilere ait oldu¤u belirtilen iki toplu mezar bulundu. Bulunan mezarlarda Kender da¤›nda 13, Bindaki da¤›nda ise 19 PKK’linin kafataslar›, mekap marka ayakkab›lar ve askeri k›yafetler bulundu. Kender da¤›ndaki toplu mezara iliflkin PKK albümünde yeralan bilgilere göre 27 Ekim 1994 tarihinde yaflanan çat›flmada gerilla manga komutan› olan Lokman kod adl› 1973 Batman-Kozluk do¤umlu Aytekin Sezgin’in de aralar›nda bulundu¤u 13 gerillan›n öldürüldü¤ü do¤rulan›yor. Karuka köyünden 3 saatlik bir yürüyüflün ard›ndan ulafl›lan toplu mezar›n üzeri tafl ve kayalarla kapat›lm›fl durumda. Baz› cesetler ise kar sular› taraf›ndan bölgeye da¤›ld›¤› için askerler taraf›ndan yasak bölge ilan edilmifl ve yerleflime kapat›lm›fl. Bir di¤er toplu mezar ise Bindaki da¤›n›n zirvesinde bulunuyor. Burada

Tafloca¤› kapat›lmal›d›r Kocaeli’nin Gebze ilçesinin Köseler köyü sakinleri, köylerinde faaliyete girecek olan tafl oca¤›na karfl› imza kampanyas› bafllatt›lar. Tafl oca¤›n›n 2002 y›l›nda e¤itime bafllayan, Tepecik, Çerkeflli ve Demirciler köyünden gelen toplam 200 ö¤rencinin e¤itim ald›¤› okula yak›n olmas›n›n, çocuklar›n e¤itimini etkileyece¤inden kaynakl› köylüler ve okul müdürü tepki gösterdi. Okul müdürü Naz›m Turan yapt›¤› aç›klamada, okulun e¤itime bafllamas›ndan sonra tafl oca¤›ndan gelen gürültülerin e¤itimi olumsuz etkileyece¤ini söyleyerek yetkililerden oca¤›n kapat›lmas›n› istedi. (Kartal)

da 1994 y›l›nda ç›kan ve üç gün süren çat›flmada ölen 19 gerillaya ait toplu mezar ortaya ç›kt›. Ayr›ca Bindaki da¤›nda gerillalara ait bellerine ba¤lad›klar› ve flutik dedikleri bel ba¤lar›, gerilla k›yafetleri mekap ayakkab›lar bulundu. Yine henüz toplu mezarlara iliflkin sa¤l›kl› bilgi edinilemezken Bindaki da¤›nda öldürülen 19 gerillan›n sa¤ yakaland›¤›, daha sonra elleri ba¤l› iken otomatik silahlarla infaz edildi¤i öne sürüldü. Konuyla ilgili bir aç›klama yapan ancak adlar›n› belirtmeyen köylüler “1994 y›l› bahar aylar›nda yap›lan askeri operasyonlarda Bindaki, Kender da¤› ve Komik Mezras› Vare Mahmut alan›nda bir çok gerilla ve asker öldü. Kerez da¤›n›n alt eteklerinde bulunan vadide ölü olarak ele geçirilen 13’ün üzerinde gerilla, asker ve korucular taraf›ndan aç›lan çukurlara gömüldü. Haziran ay›nda da koyunlar›n› otlamaya giden çobanlar say›lar›n›n 19 veya daha

Devletin demokrasi ç›kmaz› Adana’da 1 May›s Tertip Komitesi’nin ifadelerini bile almaya gerek görmeden haklar›nda soruflturma açan devlet, Diyarbak›r’da da taziyeye gitti¤i gerekçesi ile Büyükflehir Belediye Baflkan› Osman Baydemir’e soruflturma açm›flt›. fiimdi ise Osman Baydemir’e aç›lan soruflturmay› protesto eden gruba da soruflturma aç›l›yor. 17 A¤ustos Sal› günü Adana ‹nönü Park›’nda Baydemir’e destek amaçl› eylem yap›lm›flt›. Söz konusu eyleme kat›lan dernek, sendika ve siyasi parti yöneticileri eyleme kat›ld›klar› gerekçesi ile savun-

Askerden köylüye kurflun Van’›n Özalp ilçesine ba¤l› Bak›fl›k köyü yak›nlar›nda 26 A¤ustos Perflembe gecesi saat 02.00 civar›nda ‹ran’dan Türkiye’ye mazot getirdi¤i iddia edilen 6 köylü, Tamer Ayd›n Karakolu’na ba¤l› askerler taraf›ndan köye yak›n bir alanda durduruldular. Askerler köylüleri bir süre burada tuttuktan sonra Bilal Yakan (15) ile Davut Korkut (15) isimli çocuklar›n ayaklar›na atefl etti. Di¤er 4 köylüyü de dipçiklerle, tekme tokat döverek yaralad›. Yaralar› hafif olan 4 köylü Özalp Devlet Hastanesi’nde ilk tedavileri yap›ld›ktan sonra taburcu edilirlerken, durumu a¤›r olan iki çocuk ise Van Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›. Hastanenin önünde askerlerin yo¤un y›¤›nak yapmalar› ve konuyla ilgili kimseye bilgi vermemeleri

fazla oldu¤unu tahmin etti¤i gerilla grubunun asker ve çevre köy korucular› taraf›ndan da¤›n bafl›nda otomatik silahlarla katledildi¤ini daha sonra da aç›lan çukurlara gömüldü¤ünü ifade ettiler” dedi. Köylüler ayr›ca bu mezarlardaki insan iskeletlerinin 10 y›l› aflk›n bir süredir bu bölgede oldu¤unu ancak kimsenin bu konuda giriflimde bulunmaya cesaret edemedi¤ini de belirttiler. Olay›n tan›klar›ndan 60 yafl›ndaki bir çoban ise flunlar› anlatt›; “1994’ün

dikkat çekti. Olayla ilgili bas›na bilgi veren Bilal Yakan’›n a¤abeyi Bülent Yakan Tamer Ayd›n Karakolu’nda görevli subay bulunmad›¤›ndan, karakolun Rambo lakapl› Ramazan ad›nda bir asker taraf›ndan yönetildi¤ini belirtti. Yakan “askerler s›n›rda terör estiriyor. Yaflanan bu olayda da çocuklar› s›n›rda süvari birlikler durduruyor. Bunlar›n yan›nda 4 köylü daha var. Bunlar› tel örgülerin yan›na götürdükten sonra hakaret etmeye bafll›yorlar. Rambo lakapl› asker, ‘hepinizi öldürece¤im’ diyerek köylüleri tehdit ediyor. Sonras›nda kardeflim Bilal ile Davut’un aya¤›na atefl ediyorlar. 4 köylüyü de dövüyorlar” dedi. Yakan s›n›rda kendilerine karfl› uygulanan fliddetin durdurulmas›n› isteyerek askerlerden davac› olaca¤›n› belirtti. (H. Merkezi)

ma vermeleri için ça¤›r›l›yorlar. Bu konu ile ilgili tepkisini dile getiren EMEP Adana ‹l Örgütü Baflkan› Av. Sevil Arac› Diyarbak›r Belediye Baflkan› Osman Baydemir’e yap›lan linç kampanyas›n› protesto ettiklerini, fakat eylemin yap›ld›¤› gün flehir d›fl›nda oldu¤u halde hakk›nda soruflturma aç›ld›¤›n› aç›klad›. Adana ‹l Baflkan› Mehmet Tayip Y›ld›z ise “Türkiye’de biri ortal›¤› kar›flt›rmak istiyor. Masum bir bas›n aç›klamas› eylemine böylesi bir soruflturma açma gere¤i duyman›n baflka izah› yoktur” fleklinde konufltu. (Mersin)

yaz aylar›yd›. Üniformal› ve sivil giyimli kifliler toplu mezarlar›n oldu¤u bölgeye geldiler. Biz hareketlilikten dolay› uzun bir süre yaylaya ç›kamad›k. Sonra silah sesleri geldi. Aradan bir süre geçtikten sonra koyunlar› yaylaya ç›kard›m ve silah seslerinin oldu¤u yere gittim. Orada 30’a yak›n kiflinin cesedi vard› ve üzerleri çal› ç›rp›yla örtülüydü. Sonra oradan h›zla ayr›ld›m. Bundan 2 y›l önce gene gittim. Öldürülenlerin kemikleri hala oradayd›” dedi. (Mersin)

‹zmir’de Gençlik Platformu ‹zmir’de biraraya gelen DEHAP, SDP Gençlik Kollar›, SGD ve Genç Bak›fl Dergisi okurlar› Demokratik Gençlik Platformu’nu kurdu. Yaflanan geliflmelere karfl› biraraya geldiklerini belirten platform bileflenleri, platformu DEHAP il binas›nda 28 A¤ustos Cumartesi günü yapt›klar› aç›klamayla deklare ettiler. Bas›n metnini okuyan Özlem Ifl›l “her zaman oldu¤u gibi ABD Büyük Ortado¤u Projesi’yle halklar› birbirine k›rd›rmak istiyor. Kürt sorunu konusunda ad›m atmayan ABD ve Türkiye tüm bar›flç›l ça¤r›lara karfl›n inkar ve imha politikas› izliyor” dedi. Aç›klaman›n devam›nda “‹zmir’deki Türk ve Kürt gençli¤i olarak biraraya geliyoruz” diyen platform bileflenleri “herkesi mücadele etmeye ça¤›r›yoruz” dedi. (‹zmir)

Sofulu Çöplü¤ü tehlike saç›yor 2001 y›l›nda Büyükflehir Belediyesi’nin Çukurova Üniversitesi ve Japonlarla yapt›¤› iflbirli¤iyle ›slah edip mesire alan› yapmay› planlad›¤› Adana’n›n Yüre¤ir ilçesine ba¤l› Sofulu Beldesi’nde bulunan Sofulu Çöplü¤ü halk ve çevre sa¤l›¤›n› tehdit etmeye devam ediyor. 1997 y›l›ndan bu yana Adana’n›n bütün çöpleri Sofulu Çöplü¤ü’nde toplan›yor. Belde sakinleri bu durumdan rahats›z oluyor. Adana Tabib Odas› Baflkan› Dr. Osman Küçükosmano¤lu çöplü¤ün çevre, bölge sakinleri ve çöpte ayr›flt›rma yapan iflçilerin sa¤l›¤› için ciddi riskler tafl›d›¤›n› söyledi. Adana Büyükflehir Belediyesi’ne ba¤l› olan Sofulu Çöplü¤ü’ne ayr›ca Adana’da bulunan hastanelerin t›bbi at›klar› da at›l›yor. Sofulu Çöplü¤ü’nü iflletmek üzere her y›l belediye taraf›ndan ihale yap›l›yor. 2001 y›l›nda Adana Büyükflehir Belediyesi, Çukurova Üniversitesi ile

Japonlar›n Sofular Çöplü¤ü’nün mesire yerine çevrilece¤ini ve toprak alt›nda kalan gaz›n filtre bacalar›ndan tahliye edilece¤ini belirtmesine ve aradan 3 y›l geçmesine ra¤men bu konu ile ilgili at›lan bir ad›m yok. Bu kadar y›l boyunca hala Sofulu Çöplü¤ü’nde insanlar sa¤l›ks›z koflullarda, ifl güvencesi olmadan çal›flt›r›l›yor. Adana Sofulu halk› da hala ayn› havay› solumak zorunda b›rak›l›yor. (Mersin)


10-23 Eylül 2004

4

10

CEZA İNFAZ YASA TASARISI, TECRİTİN DERİNLEŞTİRİLMESİDİR Partizan: Ceza ‹nfaz Yasas›’na Hay›r 3 Eylül Cuma günü Partizan okurlar› taraf›ndan Mersin Taflbina önünde saat 13:00’de bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Hapishanelerde uygulanan tecriti ve yeni ç›kar›lacak olan Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n› protesto etmek amaçl› yap›lan aç›klamada “Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na Hay›r” Partizan yaz›l› bir pankart aç›larak, “Tek tip elbise giymeyece¤iz”, “Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na Hay›r” dövizleri tafl›nd›. Grup ad›na aç›klamay› okuyan ‹flçi-köylü gazetesi çal›flan› Selçuk Birginal dünyada ve Türkiye’de mevcut egemen sistemin emekçi halklar üzerinde estirdi¤i katliam ve bask› politikas›n›n bir yans›mas› olan hapishanelerdeki komünist ve devrimci tutsaklara yönelik sald›r›lardan söz ederek “Buca’da, Ümraniye’de, Diyarbak›r’da ve 19 Aral›k 2000’de 20 hapishanede tutsaklar› katlederek teslim almaya çal›flan gerici zihniyet, bugün varolan tecriti daha da a¤›rlaflt›rmak ve tutsaklar› birer köle gibi çal›flt›rmak için yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n› gündeme getirmifltir. Bu yasa ad›na zorunlu çal›flt›rma dedikleri, ücretsiz kölelik sisteminin hapishanelere yer-

Adana’da Tecrit Karfl›t› Eylem

lefltirilmesidir. Tek tip elbise ise tecritin derinlefltirilmesidir. Bunlar yetmezmifl gibi tutsaklar afla¤›lay›c› uygulamalara direndikleri taktirde cezaland›r›lacaklard›r. Bu nedenle bizler Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na

27 A¤ustos Cuma günü Adana’da hapishanelerdeki tutsaklar üzerinde uygulanan tecriti ve Ceza ‹nfaz Yasas›’n› protesto etmek amaçl› ‹HD, ESP, DHP, TUHAY-DER, Al›nteri, Barikat biraraya gelerek bir eylem program›

karfl› ç›k›yor ve yasan›n geri çekilmesini istiyoruz” dedi. Aç›klamada “Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na Hay›r”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Tecrit ölümdür, ölümleri durdu(Mersin) run” sloganlar› at›ld›.

ç›kard›. ‹HD Adana il binas› önünden Adana AKP il baflkanl›¤›na kadar yürüyüfl yap›ld›. Yürüyüfl s›ras›nda “Tecrite son. Hücreler y›k›ls›n, ‹mral› Cezaevi kapat›ls›n” pankart› aç›ld› ve “Devrimci tutsaklar teslim al›na-

maz”, “‹mral› kapat›ls›n, Öcalan’a özgürlük”, “Tek tip elbise giymeyece¤iz”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar› at›ld›. Aç›klamay› grup ad›na ‹HD fiube Sekreteri Ethem Aç›kal›n okudu. Aç›kal›n, devletin bir insanl›k suçu olan tecriti kald›rarak ölümleri durdurmak yerine F tipi hapishanelerin ard›ndan yeralt›na infla edilen D tipi hapishaneleri açarak tecriti daha da a¤›rlaflt›rd›¤›n› ve AKP hükümetinin F ve D tipi hapishanelerle yetinmeyip hükümetin L tipi hapishaneleri infla ederek açma haz›rl›klar› yapt›¤›n› ifade etti. Adana DKÖ ve dergi çevrelerinin eylem program› do¤rultusunda 2 Eylül’de Kürkçüler Hapishanesi önünde bas›n aç›klamas› yap›ld›. Bunlar›n d›fl›nda; -‹HD Adana flubesinde açl›k grevi, -Tecrit karfl›t› imza kampanyas› bafllat›lacak. Toplanan imzalar›n 21 Eylül’de Adalet Bakanl›¤›’na gönderilmesi, -26 Eylül Ulucanlar katliam›n› k›namak amaçl› ‹nönü park›nda oturma eylemi yap›lmas›, -3 Ekim’de “Tecrit ve Ceza ‹nfaz Yasas›” isimli panel yap›lmas› kararlaflt›r›ld›. (Mersin)

12 EYLÜL, M‹L‹TAR‹ZM‹N GÖLGES‹NDE EME⁄‹N, ‹MHA, ‹NKAR VE AS‹M‹LASYONUDUR! Emek, yarat›c› ifl. ‹nsan› insanlaflt›ran, yücelten, gelifltiren, vareden bir olgu. Yaflam› ayd›nlatan, geçmifli bugüne, bugünü yar›na tafl›yan bir gerçeklik. Hesap sorma, hesap verme, toplumsal düflünebilme bilinci. K›sacas› emek; küçük ç›karlar›n de¤il, büyük ideallerin insan› olabilme gücü veren pozitif bir enerji. Kol ve beyin gücünün harmanland›¤›, bilgeli¤in, sorgulayan›n ve cevap verebilenin, ezilenden yana olup, ezenlere karfl› ç›kan›n eme¤inden söz ediyoruz. Tüm bu güzellikler ve özgürlük için zorunluluk olan fleyler, örgütsüz kalarak elde edilebilecek fleyler de¤ildir. ‹flte 12 Eylül böylesi bir aray›fl içinde olan ve henüz filizlenen düflünceyi, eylemi ve eme¤i bo¤maya kilitlendi. Zira böylesi bir emek bilincinde, kendi sonlar›n› gördüler. Onun için ak›l almaz katliamlar yapt›lar. Provokasyonlara baflvurdular, kontrgerilla faaliyetlerine h›z verdiler. Sonra da “memlekette anarfli var durdurmaya geldik” demagojileriyle kanl› pençeleriyle yönetime, yaflama ve eme¤e el koydular. Kendileri ve emperyalist efendileri için “dikensiz gül bahçesi” yaratabilmenin zeminini döflediler. ‹lk icraatlar›yla yüz binlerce insan› sorgusuz sualsiz DGM’lerde yarg›layarak idam müebbet ve uzun y›llar hapis cezalar›yla cezaland›rd›lar. Derneklerin, sendikalar›n, kültür merkezlerinin k›sacas› ayd›nlanmaya, örgütlenmeye yarar ne varsa kap›lar›na kilit vurdular. Ülkenin bir bafl›ndan di¤er bafl›na toplumu zapturapt alt›na almak için faflist 82 Anayasas›’n› dayatt›lar. Hileyle, zorbal›kla halk›n

% 90’n›na onaylatarak toplumun üzerine kara bir bulut gibi çöktüler. DGM’leri, YÖK’ü, Yüksek Hakem Kurullar›’n› kal›c›laflt›rarak, toplumu fiziksel ve ideolojik olarak zincire vurarak saltanatlar›n› sürdürmenin yollar›n› denediler denemeye de devam ediyorlar. Ekonomik, siyasi, idari uygulamalar›yla insanlar› emeklerini kullanabilmekten mahrum b›rakt›lar. Zorunlu göçlerle, tar›m›n imhas›yla, özellefltirmelerle, dayat›lan iflsizlikle insanlar› emeklerini kullanamaz hale getirdiler. Eme¤inden kopan insan e¤er bu kopuflun nedenini, niçinini ve sonucunu tahlil bilincinden yoksunsa, bu tahribat›n sonuçlar›na karfl› örgütlü bir yap› ya da aray›flta de¤ilse, kendisi ve toplum için patlayan ya da patlamaya haz›r bir bomba durumundad›r. 12 Eylül birey olarak kuflatt›¤› insanlar›n emeklerini asimilasyona tabi tuttu. Yaflam› de¤ifltirmesi, dönüfltürmesi, toplumsallaflt›rmas› gereken emek giderek bu özelliklerinden soyutlan›p bireycileflti, “gemisini kurtaran kaptan” düflüncesine sapt›r›ld›. Eme¤in pozitif enerjisi negatife dönüfltü. Emek kendine yabanc›laflt›. Al›nteri, beyin gücüyle kazan›lan yaflam anlams›zlaflt›; çalan ç›rpan, k›sa sürede köfle dönen anlay›fllar itibar gördü. Emek, burjuvazinin yaflam felsefesine uygun bir batakl›¤›n içinde bo¤ulmaya çal›fl›ld›, çal›fl›l›yor. Yaflamdaki parasal ya da akademik “baflar›” emek üzerine infladan çok yolsuzluklarla ya da adam kay›rmalarla mümkün oldu. Baflkalar›na tez haz›rlat›p

ya da onun bunun tezlerini eklektik olarak birlefltirip tez haline getirerek profesör ünvan› kazananlar oldu. Bilgisi olanlar de¤il, paras› olanlar üniversite bitirip “bilim” adam› oldu. “Bu dünyada ben de var›m” diyebilmek için uyduruk yazar çizerler, flairler sanatç›lar türedi. Bir kitap yazan, iki flark› okuyan ünlü olma sevdas›na kap›ld›. Medya bu tür insanlar› fliflirdi, iki gün sonra da taht›ndan indirip yaln›zl›¤›n ve bunal›m›n gemisine bindirdi. 8 saatlik ifl hayat› mumla aran›r oldu. Her türlü kötü koflullarda ve sosyal güvenceden yoksun bir çal›flma hayat› dayat›ld›. Emek vererek çal›flma öylesine çekilmez hale getirildi ki, toplum bilincinde emek vermeden k›sa yoldan para kazanman›n yollar› yank› buldu. Bu elbette ki toplumdaki çürümenin daha da derinleflmesinden baflka bir anlam tafl›yamazd›, tafl›mad› da. ‹nsanlar iflten at›ld›klar›nda ya da haklar› gasp edildi¤inde baflvuracak yer bulamaz hale getirildi.

Eme¤in imhas›, yani iflsiz b›rakmalarla emekçiler karfl› karfl›ya getirildi. ‹flsizler ifli olanlar karfl›s›nda tehdit unsuruna dönüfltü. ‹flçiler ifllerini kaybetmemek için her türlü yapt›r›ma boyun e¤er durumu getirildi. Emek asimilasyona u¤rat›l›p iflçiler bir birini gammazlar hale getirildi. Emek salt ifl yaflam›nda ya da toplumsal aktivitede anlams›zlaflt›r›lmad›, yaflam›n her alan›nda ve her an›nda ve her iliflkide dejenere edildi. En güzel iliflkiler bile emekten uzak kald›. Emek vermeden yaflam sürdürme gafletine düflüldü. Tüm istekler, tüm bu yönelimler, tüm bu pratik ve davran›fllar yaflam›n daha da çürümesine davetiye ç›kard›. Diyalekti¤e ters yafland›. Ve bugün toplum olarak bunun bedelini ödüyoruz. Parçalanm›fl ailelerle, içerde ve d›flar›da hücrelefltirilen yaflamla, köle çal›flma koflullar›yla, milyonlara varan iflsizlerimizle, onca bedelden sonra yar›m saatlik Kürtçe yay›n›n bile çok görüldü¤ü Kürtlerimizle beraber. ‹flte bu ülkenin uluslar›, çeflitli milliyetlerden halk›, çeflitli inançlardan insanlar›, ayd›nlar›, yazarlar›, çizerleri ve politik kurumlar› olarak yeterince göremedi¤imiz, sürecini takip edip set oluflturamad›¤›m›z gerçeklik biraz da bu oldu. Her insan›n, her halk›n, her inanc›n, her politik örgütlenmenin hassasiyeti farkl› olabilir ama hepsinin ortak oldu¤u yan; eme¤in de¤eri ve yaflam alan› bulmas› olmal›d›r.


11

4

F‹L‹ST‹N’L‹ TUTSAKLAR YALNIZ DE⁄‹LD‹R! Devrimci ve komünist tutsaklar;

“FİLİSTİNLİ TUTSAKLARIN DİRENİŞİNİ SELAMLIYORUZ” Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ndeki devrimci ve komünist tutsaklar bir aç›klama yaparak Filistinli tutsaklar›n yapm›fl olduklar› açl›k grevini desteklediler. Aç›klamay› haber de¤eri tafl›d›¤› için yay›nl›yoruz. “Yi¤it Filistin halk›n›n, ulusunun on y›llard›r süregelen özgürlük ve ba¤›ms›zl›k mücadelesini bast›rmay› baflaramayan ‹srail devleti, devlet terörünün her biçimini birbiri ard›na devreye sokuyor. Faflist siyonist yerleflimler arac›l›¤›yla Filistinlilerin yerinden yurdundan edilmesi ‘güvenlik duvar›’ ad› alt›nda Filistinlilerin Nazi usulü gettolara hapsedilmesi, kan, k›y›m sürüyor. Mücadelenin keskinleflti¤i her yerde ve her kesitte oldu¤u gibi, mücadelenin bir cephesi de ‹srail zindanlar›... Ortado¤u halklar› baflta olmak üzere tüm dünya halklar› siyonist haydutun iflkenceci, katliamc› yüzünü yak›n-

dan bilmektedir. Filistin halk›n›n bafle¤mez direngenli¤ini de... Siyonist haydut ‹srail devletinin zindanlar›nda hak gasplar›na karfl› Filistinli tutsaklar 15 A¤ustos 2004 tarihinde açl›k grevi bafllatt›lar. ‘‹sterse hepsi açl›ktan ölsün’ diyen siyonist cellatlara karfl› 7500 tutsa¤›n bu onurlu eylemini desteklemek, siyonist haydutun iflkenceci, katliamc› terörüne her alandan karfl› ç›kmak insanl›k görevidir. Bizler F tipi zindanlarda ayn› iflkenceci, katliamc› anlay›flla yüzyüze ve mücadele halinde bulunan devrimci tutsaklar olarak Filistinli tutsaklar›n direniflini selaml›yoruz. Tüm kamuoyunu, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›m›z› direnen Filistin halk›yla ve Filistinli tutsaklarla dayan›flmaya ça¤›r›yoruz. Tekirda¤ 1No’lu F Tipi Hapishanesi’nden: Erkan Altun, Murat Karayel, Bayram Kama, Hasan Polat, ‹mam Akmut, Hasan Rüzgar, Nurettin Temel” (H. Merkezi)

Filistinli tutsaklarla dayanışma eylemi ‹zmir ‹nfaz Yasa Tasar›s› Karfl›t› Birlik (Partizan, ÖMP, ‹HD, ÇHD, TAYD-DER, DHP, BDSP, ESP, SGD, EKB, SDP, Devrimci Mücadele) Filistinli tutsaklarla dayan›flma için 28 A¤ustos 2004 tarihinde Konak-Sümerbank önünde saat 13:00’te bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Filistinli tutsaklar yaln›z de¤ildir” yaz›l› pankart açan kitle s›k s›k “Katil fiaron Filistin’den defol”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Kahrolsun siyonizm” vb. sloganlar att›. Kitle ad›na bas›n metnini okuyan Yusuf Gencer Filistinli tutsaklar›n ‹srail’in sald›r›lar› sonucunda açl›k grevine bafllad›¤›n› belirterek “emperyalizmin Guantanamo, Ebu Garib hapishanelerinde yapt›klar›n› hat›rl›yoruz, flimdi ise ay›n sald›r›lar bize çok uzak olmayan Filistin’de yaflan›yor” dedi. Gencer son olarak “dünyan›n tüm iflçileri ve halklar› kardefltir inanc›m›zla tecrite ve insan onurunu teslim alma politikalar›na karfl› direnen tüm tutsaklar› bura-

dan selaml›yoruz” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan Filistinli tutsaklarla dayan›flma için haz›rlanan kartlar Filistin Büyükelçili¤i’ne postaland›. Kitle Konak PTT önüne alk›fllar, z›lg›tlar ve sloganlarla gelerek burada da eylemini sürdürdü. Kartlar›n gönderilmesinin ard›ndan eylem bitirildi. Bunun yan›s›ra ‹zmir ‹nfaz Yasa Tasar›s› Karfl›t› Birlik ismini de¤ifltirerek ‹zmir Tecrit Karfl›t› Birlik yapt›. ‹zmir Tecrit Karfl›t› Birlik’in eylem program› ise flöyle: -Önümüzdeki günlerde yo¤un flekilde ‹zmir’in birçok semtinde afiflleme yap›lacak. -15-16-17 Eylül tarihlerinde Konak, Buca ve Karfl›yaka’da imza standlar› aç›lacak. -18 Eylül 2004 tarihinde saat 13:00’te Konak-Sümerbank önünde hücreli bas›n aç›klamas› yap›lacak. -Diyarbak›r, Buca ve Ulucanlar katliamlar›yla ilgili bas›n aç›klamalar› yap›lacak. (‹zmir)

Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu: TECR‹T‹ KALDIRIN, ÖLÜMLER‹ DURDURUN!

Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu meclisten geçirilmeye çal›fl›lan Ceza ‹nfaz

Yasas›’na karfl› 28 A¤ustos 2004 tarihinde Sultanahmet Park›’nda “Yeni Ceza ‹nfaz

10-23 Eylül 2004 ✔ Karikatürle tecrit

‹HD Ankara fiubesi taraf›ndan “Tecritten bir tu¤la da sen sök” kampanyas›n›n devam› olarak bir karikatür sergisi düzenlendi. 1 Eylül günü saat 11:30’da Yüksel Caddesi’nde stand açan ‹HD Ankara fiubesi, Dünya Bar›fl Günü ile ilgili özel say›lar›, tutsaklar›n gönderdi¤i karikatürleri tan›tt›. Cadde üzerinde a¤açlar aras›na çekilen iplerle sergilenen karikatürler halk›n ilgisini çekti. Tutsaklar›n; tecriti ve Ceza ‹nfaz Yasas›’n› iflleyen karikatürleri; tecritin esas olarak topluma dayat›lan bir gerçeklik oldu¤unu, halk›n kendi sorunlar›ndan tecrit edilmesini ve tecritin d›flar›daki muhalefetle ortadan kald›r›labilece¤ini aktard›. (Ankara)

✔ ‹HD ‹zmir fiubesi Kongreye haz›rlan›yor ‹HD ‹zmir fiubesi 12 Eylül 2004 tarihinde Basmane’de Alt›npark Dü¤ün Salonu’nda yapaca¤› kongreyle yeni yönetimi belirleyecek. ‹zmir’de hak ihlallerine karfl› 16 y›ld›r mücadele veren ‹HD ‹zmir fiubesi’nin yapaca¤› kongrede eski yönetim 2 y›ll›k faaliyetlerini üyelerine sunacak. Ayr›ca süreç üzerine çeflitli konuflmalar›n da yap›laca¤› kongre sabah saatlerinde bafllayacak. (‹zmir)

✔ Sivas Hapishanesi’nde keyfi tutum Devletin tecrit ve izolasyon politikalar›n›n ve dayatmalar›n›n yafland›¤› hapishanelerde müdürlerin de keyfi tutumlar› sürüyor. Buna bir örnek de Sivas Kapal› Hapishanesi’nden geldi. Hapishanedeki siyasi tutsaklara gelen Leman, L-Manyak, Yeni Harman ve Penguen isimli mizah dergileri hapishane müdürü taraf›ndan “müstehcen” bulundu¤u gerekçesiyle verilmedi ve dergiler tutsak yak›nlar›na da iade edilmedi. Hapishane müdürü müstehcen oldu¤unu iddia ederken Adalet Bakanl›¤› Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlü¤ü’nden ad›n› vermek istemeyen bir yetkili söz konusu dergilerin yasak yay›n kapsam›nda olmad›¤›n› ve Hapishane Komisyonu’nun erotik yay›nlarla ilgili inceleme yapt›¤›n›, bu incelemelere göre söz konusu dergilerin hapishanelere girmelerinde herhangi bir sak›nca olmad›¤›n› ve bu konuda bir yanl›fl anlama olabilece¤ini belirtti. Bu olay siyasi tutsaklar›n ailelerinde tepkilere yol açarken yasaklanan mizah dergilerinin de tepkilerine neden oldu. Leman Dergisi Yaz›iflleri Müdürü Zafer Akman uygulamalar›n Türkiye’de çifte standard›n bir göstergesi oldu¤unu belirterek “baflka yerlerde bu dergi rahatça okunuyor, bu sadece AB uyum yasalar›n›n herkesin keyfine göre uyguland›¤›n› gösteriyor” dedi. (Mersin)

Yasa Tasar›s› geri çekilsin” pankart› arkas›nda “Tek tip elbiseye hay›r”, “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun”, “Zorunlu çal›flmaya hay›r” dövizleriyle sessiz oturma eylemi yapt›. Yaklafl›k 70 kiflinin kat›ld›¤› eylemde yap›lan bas›n aç›klamas›nda “Bizler, Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu olarak; Ebu Garib’te, Guantanamo’da yap›lan iflkencelere karfl› ç›kt›¤›m›z gibi, F tiplerinde tecritin daha da derinlefltirilmesini sa¤layacak olan Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na karfl› ç›k›yoruz” denildi. Eylem “Tecriti kald›r›n, ölümleri durdurun”, “‹çerde, d›flarda hücreleri parçala” ve “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar›yla son buldu. 30 A¤ustos 2004 tarihinde ise Galatasaray Lisesi önünde toplanan Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu bileflenleri Necef’teki direnifle yönelik katliam sald›r›lar›n› ve Fi-

listinli tutsaklar›n açl›k grevine destek vermek için bir eylem gerçeklefltirdi. “Necef ve Filistin’de direnenler kardefllerimizdir” yaz›l› pankart açarak ellerinde ise “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Siyonist ‹srail Ortado¤u’dan defol” ve “‹flgalciler yenilecek halk kazanacak” yaz›l› dövizler tafl›d›lar. Koordinasyon ad›na yap›lan bas›n aç›klamas›nda, 7.500 Filistinli tutsa¤›n ‹srail zindanlar›nda tutuldu¤u ve 3.500’ünün açl›k grevinde oldu¤u hat›rlat›ld›. Açl›k grevlerine destek verdiklerini aç›klayan aç›klamada, ‹srail devletinin Guantanamo üssündeki ve Ebu Garib Hapishanesi’ndeki zihniyeti tafl›d›¤›na dikkat çekildi. Aç›klamada ayr›ca Necef’teki katliamlar›n, Irak halk›n›n direnifli ortaklaflt›rma çabalar›na yönelik oldu¤u belirtilerek iflgal devam etti¤i sürece direniflin de devam edece¤i vurguland›. (‹stanbul)


10-23 Eylül 2004

4

12

1 Eylül Dünya Bar›fl Günü Etkinlikleri 1 Eylül’ün Dünya Bar›fl Günü olmas› nedeniyle çeflitli illerde yap›lan etkinliklerle Irak’ta Amerikan iflgalinin durdurulmas› istendi. “Biji Afliti” slogan›n›n damgas›n› vurdu¤u ekinliklerde ayr›ca operasyonlar›n durdurulmas›, Kürt halk› üzerindeki bask›lar›n son bulmas›, karfl›l›kl› ateflkesin sa¤lanmas›, Kürt sorununun çözümü için Abdullah Öcalan’›n yaflam koflullar›n›n düzeltilmesi vb. taleplerin c›l›z seslerle ifadelendirilmesi ise bu istemlerin demokratik söylemlerle kazan›laca¤› tezinin aksine bir görüntü çizdi. ‹STANBUL Etkinlikler 31 A¤ustos’ta DEHAP ‹stanbul Kad›n Kollar›’n›n Bak›rköy, Taksim ve Kad›köy’de yapt›klar› bas›n aç›klamalar›yla bafllad›. Emekçi Kad›nlar Birli¤i üyeleri de 31 A¤ustos’ta Kad›köy ‹skele Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yaparak gerçek bir bar›fl için mücadelenin yükseltilmesi ça¤r›s›nda bulundular. Ayn› gün EKB’liler Ankara Yüksel Caddesi’ndeki ‹nsan Haklar› An›t› önünde toplanarak bar›fl eylemi yapt›lar. 1 Eylül’de DEHAP Zeytinburnu ‹lçe Binas› önünde toplanan DEHAP’l›lar, 2001 1 Eylül’ünde Ankara’da yap›lacak olan mitinge kat›lmak için haz›rl›k yapan yurtseverlere polisin sald›rmas› sonucu asansör bofllu¤una düflerek yaflam›n› yitiren Zeynel Durmufl’un anmas›n› yapt›. Saat 19:30’da ise Taksim ‹stiklal Caddesi’nde bir araya gelen 1000’i aflk›n insan Galatasaray Lisesi önünden bafllayarak Tünel’e kadar oluflturulan ‘Bar›fl Zinciri’nde sloganlar›n› hayk›rd›. Abdullah Öcalan ve KONGRAGEL için slogan at›ld›¤› iddias›yla eyleme sald›ran polis biber gaz› kulland›. Çevredeki insanlar›n ve eylemcilerin yo¤un olarak kullan›lan gazdan etkilenmesi tepkilere neden oldu. * 5 Eylül günü Kazl›çeflme’de bir araya gelen DEHAP, ESP, EMEP, EHP, Mücadele Birli¤i Platformu, Özgür Parti, BEK-SAV, Kald›raç ve SDP’nin kitlelerinin kat›l›m›yla 1 Eylül Bar›fl Mitingi yap›ld›. 8 bini aflan kitle sabah saatlarinden itibaren alana

girmeye bafllad›. Pek çok Kürt ulusu mensubunun kat›ld›¤› mitingde kitle ellerinde “Bar›fl ‹çin Operasyonlar Bitsin, Ateflkes ‹çin Diyalog Bar›fl ‹çin Genel Siyasi Af” yaz›l› dövizlerle geldi. Alana giriflte s›k› denetim yapan TC kolluk güçlerine hiçbir ald›r›fl edilmeden 盤 gibi alana akan kitle “Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i” solganlar›n› att›. Saat 13:00’da bafllayan mitingde Kürtçe müziklerle coflan kitle halaylar çekerek coflkusunu artt›r›rken bir grupta “Biji Serok Apo” sloganlar›yla tüm alan› düzenli kortej fleklinde dolaflt›. 1 Eylül günü vesilesiyle bar›fl istediklerini belirten Tertip Komitesi böyle bir günde operasyonlar›n bitirilerek T. Kürdistan›’ndaki halka art›k bar›fl getirilmesi gerekti¤ini vurgulayarak “Çok kan Gördük. Art›k bar›fl hepimizin hakk›, daha fazla ölen olmas›n.” diyerek ABD’nin Ortado¤u halklar› üzerinde bafllatt›¤› iflgal terörünü de k›nad›. Tüm miting boyunca polisin taciz amaçl› kamera çekimleri ve aramalardaki hoyrat davran›fllar› gözden kaçmad›. Miting kitlesi konserlerin ve konuflmalar›n ard›ndan saat 18:00 sular›nda sessizce da¤›ld›. ANKARA ABD emperyalizminin Irak iflgalini protesto eden savafl karfl›tlar› ABD Konsoloslu¤u’na yürüdü. 1 Eylül günü saat 12:30’da Akay Caddesi’nde bir araya gelen KESK, ÖDP, EMEP, Halkevleri ve ESP alk›fllarla, ›sl›klarla ABD’nin Irak iflgalini protesto ettiler. “Yaflas›n bar›fl” yaz›l› bir çelengin en önde tafl›nd›¤› eylemde s›k s›k “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar› at›ld›. Coflkulu geçen yürüyüfl, Çevik Kuvvet’in kurdu¤u barikat yüzünden Ça¤dafl Sanatlar Merkezi’ne kadar sürdü. Kurum temsilcilerinin çelengi konsoloslu¤un önüne b›rakmas›n›n ard›ndan KESK ad›na Özgür Bozda¤ bir bas›n aç›klamas› okudu. Aç›klamada ABD’nin Irak iflgali k›nand›. Ayr›ca Antalya’da yaflam›n› yitiren orman iflçileriyle ilgili olarak, Tar›m OrkamSen taraf›ndan bir aç›klama yap›ld›.

izmir

‹ZM‹R ‹lk etkinlik ‹zmir Kad›n Platformu taraf›ndan ‹HD ‹zmir fiubesi önünde gerçeklefltirildi. ‹çinde EKB, ESP’li kad›nlar, ‹HD’li kad›nlar, DEHAP, SDP Kad›n Kollar› vb. kurumlar›n da bulundu¤u ‹zmir Kad›n Platformu 31 A¤ustos 2004 tarihinde ‹zmir ‹HD önünde saat 17:00’de bir araya geldi. Burada birçok dilde “bar›fl” yazan ve ‹zmir Kad›n Platformu imzas› bulunan bir pankart aç›ld›. Buradan Konak Meydan›’na yürümek isteyen kad›nlara polis izin vermezken, görüflmelerin sonunda ablukan›n kald›r›lmas›yla bas›n aç›klamas› okundu. Türkçe ve Kürtçe okunan bas›n aç›klamas›n› Asl› Bingöl ve fiükran Ac›buca okudu. 1 Eylül 2004 tarihinde “bar›fl” için DEHAP Konak ‹lçe binas› önünde bir araya gelen DEHAP, ESP, SDP, TÜMT‹S, KÖZ ve ‹flçi Mücadelesi saat 17:00’de soka¤›n iki giriflinde topland›. Polis yürüyüfle izin vermeyece¤ini söyledi. Yap›lan pazarl›klar sonucu Konak Meydan›’na do¤ru yürüflüye geçen kitle Konak’ta ÖDP, BAK, EMEP, KESK ‹zmir fiubeler Platformu’yla bulufltu. Burada da yo¤un ablukas› görülen polis sürekli Öcalan’›n resimlerinin indirilmesini istedi. Bas›n aç›klamas› okunurken Emniyet Müdür Yard›mc›s› Ünsal Kaya kitlenin içine girerek Öcalan’›n resimlerini indirmek istedi. Bunun üzerine Kaya, kitle taraf›ndan dövüldü. Aç›klamay› provoke eden polisin kitleye sald›rmas›yla çat›flmalar bafllad›. Gümrük taraf›na do¤ru yo¤unlaflan çat›flmalarda resmi ve sivil polis otolar›, 1 çevik kuvvet otobüsü, HSBC, Vak›fbank, ar›tma tesisleri ve belediye araçlar› tahrip edildi. Çat›flma s›ras›nda hediye Tu¤ra isimli bir kad›n›n gözalt›na al›nd›¤› ö¤renildi. Ayr›ca eylemcilerden birisine tekme atan bir burjuva bas›n muhabiri de ESP’liler taraf›ndan dövüldü. Yaklafl›k yar›m saat süren çat›flmalarda

ESP, DEHAP gençli¤i ve Köz okurlar› yer ald›. MERS‹N Bu sene 1 Eylül etkinlikleri çerçevesinde Mersin’de KESK, D‹SK çeflitli siyasi partiler, ESP, HÖC ve Partizan taraf›ndan oluflturulan ve ‹HD taraf›ndan organize edilen bir eylem takvimi haz›rland›. Bu eylem takvimine göre 31 A¤ustos 2004 tarihinde çeflitli yerlerde Bar›fl Çad›r› aç›lacak, 1 Eylül’de Liman A kap›s› önünden Mersin Üniversitesi Yeniflehir Kampüsü’ne kadar bar›fl zinciri oluflturulacak, 3 Eylül Cuma günü ise Bar›fl Meydan›’nda müzik flöleni düzenlenecekti. Ancak Emniyet ve Valilik yap›lacak etkinliklerin izne tabi olmamas›na ra¤men yasakland›¤›n› aç›klad›. Bu nedenle ilk olarak 26 A¤ustos’ta ‹HD flube binas›nda olay› k›namak amaçl› bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. 1 Eylül Çarflamba günü ise saat 12.30’da aralar›nda Partizan okurlar›n›n da oldu¤u kitle dünya bar›fl günü nedeniyle ‹HD flube binas› önünde bir bas›n aç›klamas› düzenlendi. Grup ad›na aç›klamay› okuyan ‹HD fiube Baflkan› Ali Bozen, “Türkiye’de ve dünyada kal›c› bar›fl›n hakim k›l›nabilmesi için Ortado¤u’da süren iflgalin sona erdirilmesi ABD, AB ve NATO politikalar›n›n iptal edilmesi, Tecrit ve izolasyon politikas›n›n son bulmas›, Kürt halk›na yönelik imha ve inkar politikalar›ndan vazgeçilmesi, E¤itim-Sen’e yönelik aç›lan kapatma davas›n›n geri çekilmesi, TUTA, OPET ve ATAfi’›n faaliyetlerine son verilmesi, 12 Eylül Anayasas›’n›n kald›r›lmas›, devam eden iliflkilerin teflhir edilmesi gerekir” dedi. Grup “Yaflas›n Halklar›n Kardeflli¤i”, “Bar›fl için Savaflaca¤›z”, “Biji afliti” sloganlar›n› att›ktan sonra esnaflara bildiri da¤›tt›. Ayr›ca 2 Eylül Perflembe günü etkinliklere bar›fl çad›r› için izin vermeyen Belediye önüne siyah çelenk konuldu.


13

4 SAMSUN Konak Sinemas› önünde akflam saat 17:30’da KESK Samsun fiubeler Platformu taraf›ndan1 Eylül için yap›lan bas›n aç›klamas›nda KESK Dönem Sözcüsü Yusuf ‹nci “Dünyan›n dört bir yan›nda yaflanan savafllar ve çat›flmalarda onbinlerce insan yaflam›n› yitirdi. Ama buna ra¤men insanl›¤›n bar›fl özlemi dinmedi, bar›fl mücadelesi sona ermedi” dedi. Konuflma s›ras›nda “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Biji bratiya gelan”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” vb. sloganlar at›ld›. BURSA 1 Eylül Dünya Bar›fl Günü vesilesiyle Bursa’da birçok kurum taraf›ndan ortak eylem yap›ld›. 1 Eylül günü saat

17.30’da Osmangazi Park›’nda toplanan ‹HD, Tunceli Derne¤i, DEHAP, EMEP, ESP ve SDP bar›fl zinciri oluflturdu ve sloganlar atarak Santral Garaj›’na kadar yürüdü. Burada kurumlar ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan ‹HD fiube Baflkan› Mutlu Manyas ABD’nin Irak’taki sald›rganl›¤›na son vermesini istedi. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan 1 Eylül Bar›fl Çad›r› kuruldu. Çad›rlar Bursa Belediye zab›talar› taraf›ndan engellenmek istense de çad›r etraf›nda zincir oluflturan kitlenin kararl›l›¤› sonucu belediye izin vermek zorunda kald›. HÖC’den alternatif eylem 1 Eylül 2004 tarihinde Valilik binas› önünde toplanan kitle Haklar ve Öz-

Veliler ek s›n›f talebiyle AÇLIK GREV‹ BAfiLATTI Samsun’da Liselere Girifl S›nav› (LGS) sonuçlar›n›n aç›klanmas›yla ek kontenjanla Anadolu Liseleri’ne giremeyen ö¤rencilerin velileri, ek derslik aç›lmas› için AKP il binas›n› ve Türk E¤itim-Sen Samsun flubesini ziyaret ettiler. Ö¤renciler ald›klar› puana göre ek kontenjanla yerleflmeye hak kazanmalar›na karfl›n, bu y›l bafllat›lan ve Samsun Anadolu Liselerine kay›t yapt›ran ö¤rencilerin bulundu¤unu söyleyen veliler, d›flar›da kalan çocuklar› için ek bir derslik yapt›r›lmas› taleplerini ilettiler. Sorunlar›n›n çözümlenmesi için bir süredir çeflitli eylemlilikler yapan veliler 1 Eylül’de de açl›k grevi bafllatt›. Atatürk An›t› önünde toplanan yaklafl›k 70 veli ve ö¤renci burada yapt›klar› bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan AKP il binas›na yürüdü. Karfl›lar›nda bir muhatap bulamayan ö¤renci ve veliler parti binas› önünde 9 günlük açl›k grevlerine bafllad›klar›n› aç›klad›lar. Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n ek s›n›f yap›p yapmayaca¤›n›n belli olmas› nedeniyle velilerin bafllatt›¤› açl›k grevi 9 Eylül’e kadar sürdü. Ek s›n›f aç›lmamas› durumunda Ankara’ya yürüyeceklerini söyleyen veliler eylemlerinde kararl› olduklar›n› vurgulad›lar. (Samsun)

gürlükler Cephesi imzal› pankart açarak eylem yapmak istedi. Polisin yo¤un ablukas› alt›nda aç›klama yapan kitleye polis müdahale etti. “Bar›fl” demagojilerinin yap›ld›¤› ortamda 1 Nisan operasyonunu hat›rlatan sald›r› s›ras›nda “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Adalet istiyoruz”, “Komplocu polis hesap verecek” vb. sloganlar atan kitlenin bas›n metnini okumas›na izin verilmedi. Bas›n metnine el konulan kitle ad›na aç›klama yapan Erdal Güngör “Art›k bu hukuksuzlu¤a bir son verilmelidir. 1 Nisan operasyonu kapsam›nda tutuklananlar serbest b›rak›lmal›d›r” dedi. Polisin sald›r›s›n› k›nayan kitle 5 dakikal›k oturma eylemi yapt›. Sald›r›da yaralananlar olurken eylem alk›fllar ve sloganlarla bitirildi.

PANKART ASARKEN ELLER‹NDEN YARALANDI ‹zmir’in Üçyol Semti’nde, yakalanan bir kiflinin bombal› pankart asmak isterken yaralan›p gözalt›na al›nd›¤› iddia edildi. Üçyol Halide Edip Ad›var Caddesi istinat duvar›na MLKP örgütüne ait oldu¤u ileri sürülen ucuna bomba ba¤lanm›fl bir pankart asmak istedi¤i ileri sürülen kifli, bomban›n patlamas› sonucu ellerinden yaraland›. Olay yerine gelen polisler taraf›ndan Atatürk E¤itim ve Araflt›rma Hastanesi’ne kald›r›lan eylemci, tedavi alt›na al›nd›. Üzerinde kimlik bulunmayan ve tedavisinin sürmesi nedeniyle henüz ifadesine baflvurulamayan yaral›n›n, sa¤l›k durumunun iyi oldu¤u bildirildi. (H. Merkezi)

HAKSIZ E⁄‹T‹M UYGULAMALARINA PROTESTO Bursa E¤itim-Sen yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile bafllatt›¤› imza kampanyas›yla herkesi e¤itimin paral› hale getirilmesine duyarl› olmaya ça¤›rd›. 30 A¤ustos Pazartesi günü Orhangazi Park›’nda biraraya gelen e¤itim emekçileri ad›na fiube Baflkan› Saim Gültekin konufltu. Derslik, ö¤retmen ve yard›mc› personel aç›klar›, bütçenin yetersizli¤i, kaynaklar›n yanl›fl kullan›lmas›, ezbere dayal› ö¤renimin sürmesi gibi konular üzerinden e¤itim sisteminin döküldü¤ünü kaydeden Gültekin Türkiye’de hala 111 bin dersli¤e, 98 bin ö¤retmene ihtiyaç oldu¤unu ifade etti.(Bursa)

‹T‹F E¤itim Kamp› baflar›yla sona erdi ‹T‹F (‹sviçre Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu) taraf›ndan daha önce çerçevesi ve içeri¤i belirlenen kamp, kat›l›m› düflünülen yoldafllar›n kat›lmas› ile sonuçland›. Esas olarak yönetici kesimi kapsayan bir kamp olmas› itibari ile dar tutulan kampa sadece ‹T‹F, YDG Dernek Yönetim Kurullar› kat›ld›. Bu çerçevede yap›lan kamp için flu temel konular tespit edildi. 1) Yöneticilik ve yönetme sanat› 2) Demokratik kitle örgütleri ve anlay›fl›m›z. 3) Devrimci e¤itim ve devrimci ahlak Bu konular›ndan oluflan kamp 3 gün sürdü. 1. gün akflam› kat›l›mlar›n geç olmas› da hesaba kat›larak ilk gün

aç›l›fl ve sayg› duruflundan sonra serbest tart›flmalar oldu. ‹kinci gün sabah sporu ile bafllayan kampta ilk konu yöneticilik ve yönetme sanat› ifllendi.1. gün ö¤lenden sonra demokratik kitle örgütleri ve anlay›fl›m›z tart›fl›ld›. Özellikle bu konu üzerinde bütün yoldafllar bir fleyler söylemeye ve üretmeye bafllad›lar. ‹leriki süreçlerde daha genifl kat›l›m›n oldu¤u bir platformda bu sorunun kitle ile tart›fl›lmas› gerekti¤i vurguland›. 3. ve son gün YDG’li yoldafllar devrimci e¤itim ve devrimci ahlak konusunu isledi. Her konuyu anlatan yoldafltan sonra di¤er yoldafllar da kendi düflünceleri ile konular› daha da zen-

ginlefltirdiler. Bencil bireyci yasamdan uzak 3 günlük kamp yoldafllar taraf›ndan k›sa bulunsa da yine de olumlu olarak sonuçlanm›flt›. Son gün ayr›l›k vakti geldi¤inde yoldafllarla beraber 3 günün de¤erlendirmesi yap›ld›. Baz› eksikleri olmas›na karfl›n ve ilk kez düzenleniyor olmas›, oldukça olumlu olarak de¤erlendirildi.Ve bundan sonra bu tür e¤itim kamplar›n›n y›lda 3-4 kere yap›lmas› gerekti¤i özellikle vurguland›. S›rada gençlik kamp› ve daha sonra e¤er gerçeklefltirilebilirse bir de kad›n e¤itim kamp› düflünceleri söylendi. Kamp yoldafllar›n vedalaflmas› ve ayr›lmas› ile sona erdi.

10-23 Eylül 2004 Duisburg’da “1 Eylül Uluslararas› Savafl Karfl›t› Gün”ünde eylem Emperyalistlerin daha dün Vietnam’da, Yugoslavya’da, Afganistan’da döktükleri kan kurumam›flken, bugün de Irak’ta, Filistin’de, insanl›¤›n gözleri önünde suçlar›na suç ekliyorlar. Suç hanelerine sürekli yeni katliamlar ekleyen emperyalistler, kamuoyunun duyarl›l›¤›n› duyars›zl›¤a çevirebilmek için her türlü arac› kullan›yor. 1 Eylül’de, Duisburg’da düzenlenen miting için Partizan okurlar› da aktif çal›flma yürüttü. Saat 17:00’de bafllayan mitingde AT‹F ve YDG’nin enformasyon standlar› aç›ld›. Ayn› zamanda sosyal y›k›ma karfl› yay›nlam›fl olan bildiriler genifl olarak da¤›t›ld›. Enternasyonal marfllar›n da çald›¤› eylem, saat 19:00’da sona erdi. Gençlik Ve Kültür Evi pikni¤i Zürih Gençlik ve Kültür Evi 22 A¤ustos günü Zürih’te Töss Deresi’nde bir piknik düzenledi. Oldukça coflkulu ve kalabal›k geçen pikni¤e 250 kifliyi aflk›n bir kitle kat›ld›. Zürih ve çevresinde bulunan kitlenin yo¤un kat›l›m› oldu. Aç›l›fl ve sayg› duruflundan sonra dünyada ve Avrupa’da yaflanan olumsuzluklar›n yer ald›¤› bir yaz› okundu. Piknikte bencil, bireyci yaflamdan ayr› kolektif yaflam›n oldu¤u bir ortam yafland›. ‹lerleyen saatlerde bilgi yar›flmas› düzenlendi. Kazananlara Y›lmaz Güney gecesinin biletleri verildi. Daha sonra ‹T‹F ‹sviçre Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu’nda bir yetkili dünyada özelikle Ortado¤u’da yaflananlar ve Bat› Avrupa’da emekçilere yönelik sald›r› ve sosyal hak gasplar›n› anlatan bir konuflma yapt› ve kitleyi 26 Eylül’de yap›lacak Y›lmaz Güney gecesine kat›lmaya davet etti. Daha sonra yemek için ara verildi. Daha sonra türküler söylendi. Özellikle bu bölümde alan›m›zda bulunan komisyondan gençlerin sundu¤u devrimci marfllar ve coflku karfl›s›nda kitle halaya durdu. Yine Zürih Gençlik ve Kültür Evi bünyesinde bulunan koronun söyledi¤i marfllar can kula¤› ile dinlendi. Daha sonra skeç vb. etkinliklerle devam eden piknik, geç saatlere kadar devam etti. Sosyal y›k›ma karfl› onbinler yürüdü Yine AT‹K-AT‹F ve ILPS aktivistlerinin de kat›ld›¤› yürüyüfl Alexander-Platz da bafllad›. ‹ki saatlik bir yürüyüflten sonra iktidar›n büyük orta¤› SPD’nin merkez binas› önünde bitirildi Genelde olumlu geçen eylemde, M-L-MZD savundu¤unu söyleyen, MLPD aktivistlerinin, ILPS aktivistlerine karfl› yapt›klar› çirkin hareket dikkat çekti. ILPS pankart›n›n yürüyüflün orta k›sm›nda tafl›nmas›na engel olmaya çal›flarak fiili ve sözlü sald›r›da bulunan MLPD aktivistleri çeflitli görevliler getirerek engelleyeceklerinin tehditlerini savurdular. (Berlin)


10-23 Eylül 2004

14

4

“‹nsanlar kendi yaflamlar›n› kendileri tayin ederler” AL‹BEYKÖY HALKI ‘TAHL‹YE ED‹LMEK” ‹STEM‹YOR A¤ustos ay›nda Alibeyköy’de baflta Karadolap semti olmak üzere pek çok yerde sel sonucu ma¤dur olan halk ve iflin uzmanlar›yla altyap› sorununu ve mahalle halk›n›n y›llard›r evlerini iflyerlerini y›kt›rmamak için verdi¤i mücadeleyi konufltuk. Özellikle selden sonra altyap› sorununun ön plana ç›kt›¤› mahallede bu sorunun halk›n “tahliye” edilerek çözülebilece¤ini öne süren hükümete ve Belediye Baflkan›’na karfl› tepkili olan insanlar mahallerinin baz› kesimlere rant sa¤lamak u¤runa peflkefl çekilmesine ise izin verecek gibi görünmüyor. Kendilerinin 50 seneden beri yaflad›¤› yerlerde “iflgalci” ya da “provokatör” olarak gösterilmesini kabul etmeyen mahalle halk› Belediye Baflkan›’ndan ‹SK‹’ye kadar pek çok kurumla difle difl mücadele etmifl. Bu arada hiçbir geçerlili¤i olmayan sebepleri hakl› göstermeye çal›flan Belediye, burjuva medyay› kullanarak selin sonuçlar›n›n ne kadar a¤›r olaca¤›n› biliyormuflças›na günler öncesinden bas›na haber vermifl ve özellikle de felaketten en a¤›r ac›y› yaflayacak olan insanlar›n yaflad›¤› yerlerde konuflland›rm›fl. Tüm bunlara al›fl›k olan mahalle halk› ilk defa böylesi bir selin yaflanmas›n›n nedenlerini çok iyi biliyor asl›nda. Afetin do¤al olmad›¤›n›, yerlerinden-yurtlar›ndan vazgeçip gösterilen yerlere yerlefltiklerinde nelerle karfl› karfl›ya kalacaklar›n› biliyorlar. Diflleriyle t›rnaklar›yla yapt›klar›, babalar›ndan dedelerinden kalma evlerinden, y›llard›r de¤iflmeyen komfluluk iliflkilerinden vazgeçmeyerek hakl›l›¤›n her daim savunulmas›ndan yana olan mahalle halk›, bu u¤urda her fleyi göze alm›fl. Hukuki yollar›n tükendi¤i takdirde polisle karfl› karfl›ya kalmaktan da çekinmeyeceklerini ifade eden mahalle halk› bu anlamda herkesten yard›m beklediklerini ve ne olursa olsun tapulu yerlerini üç befl tane zengine peflkefl çektirmeyeceklerini söylüyor. Mahalle halk›n›n anlatt›klar› ve önerileri konunun uzmanlar›n›n da kabul etti¤i öneriler. “AL‹BEYKÖY, ÇARPIK KENTLEfiMEN‹N T‹P‹K B‹R ÖRNE⁄‹D‹R”

Arif At›lgan (Mimarlar Odas› ‹stanbul Büyükkent fiube Yönetim Kurulu Üyesi Afet Komitesi Yürütücü Baflkan›): Afet Komitesi daha çok deprem a¤›rl›kl› olarak çal›fl›yor ama ad›n› özellikle Deprem Komitesi koymad›k Afet Komitesi koyduk. Nitekim Alibeyköy’de son olan sel afeti gibi

sadece depremle ilgilenmiyoruz. Bu anlamda da Alibeyköy’de bir inceleme yapt›k. ‹ncelemelerimiz henüz bitmedi. Kesin raporumuzu incelemeler bittikten sonra yazaca¤›z. Ancak genel olarak Alibeyköy’le ilgili fikirlerimi söyleyeyim. Alibeyköy 50’li 60’l› y›llarda 60 haneli bir muhtarl›km›fl. O zamanlar› yaflayanlar iyi bilirler ki Alibeyköy’deki ilk göze çarpan manzara meflhur Alibeyköy m›s›r›n›n yetiflti¤i tarlalar ve Apiko¤lu Sucuk Fabrikas› için beslenen manda sürüleri olurmufl. Daha sonra ilk olarak Koç’un bir fabrikas› kuruluyor, bir de tam Haliç’in burnunda bir elektrik fabrikas› var, ikisi kuruluyor önce. Daha sonra Alibeyköy’de yavafl yavafl fabrikalar kuruluyor. Esas›nda Alibeyköy bu aç›dan ‹stanbul ya da Türkiye’nin çarp›k kentleflmesinin tipik bir örne¤idir. Çünkü sanayi hiç hesaps›z kitaps›z, tamamen nakliye kolayl›¤› oldu¤u için yani at›klar›n› atabilecek dereler ve düzlük oldu¤u için buraya kuruluvermifl. Fabrikalar ço¤almaya bafllay›nca dolay›s›yla da fabrikada çal›flan iflçilerin gecekondu olan evleri yap›lmaya bafllan›yor. Bu çarp›k kentleflmede tipik bir görüntüdür. Sanayi kurulur, sanayiinin etraf›na da orada çal›flan insanlar yerleflir. Zaten sanayi kurulurken hiçbir zaman bunun altyap›s›, buraya gelecek insanlar, nereden nas›l gelecek diye düflünülmez. Yavafl yavafl o civarda oradaki iflçilerin oturaca¤› gecekondular yap›lmaya bafllar. 60’l› y›llar›n sonunda da Alibeyköy’de Belediye kuruluyor. Belediye kurulduktan sonra 70’li y›llarda tapu tahsis belgesi veriyor o vatandafllara, daha da yasallaflt›r›yor yani insanlar›n oturdu¤u evleri. Daha sonra bunlar›n kimisi tapuya çevriliyor. Tapuya çevrilenlerin kimisi daha imarl› binalar yap›yor, kimisi hala öyle kal›yor. 80’li veya 90’l› y›llarda Alibeyköy Belediyesi kald›r›l›yor, Eyüp’e ba¤lan›yor. Burada Ka¤›thane taraf›ndan gelen Ka¤›thane Deresi vard›r. O dere Alibeyköy’ün alt s›n›r› gibidir. Küçükköy’den dik inen Küçükköy Deresi bulunur. Ondan sonra Ka¤›thane Deresi’yle birleflerek Haliç’e akar. Bu derede 60’l› y›llarda san›r›m ilk sorun flöyle ç›km›fl; Çocuklar ve kad›nlar okula, çarfl›ya giderken derenin üstünden geçememeye bafllam›fl. Tafl koymufllar, e¤reti köprü yapm›fllar, sorun böyle bafllam›fl ve Küçükköy Deresi’nin üstü kapat›lmaya bafllanm›fl. Daha sonra yerleflim artt›kça derenin üzeri Karadolap Mahallesi’nin oralara kadar kapat›lm›fl. Daha da yukar›larda fabrikalar›n at›klar› da dereye ak›t›l›yor bu dere kirlenerek geliyor buraya. Ayr›ca yukar›da hemen üstünde iflte sanayi sitesi var. Bu sitenin kutusu tene-

kesi at›l›yor. Bu derenin içi böylece dolmaya bafllam›fl. Kapat›lan Küçükköy Deresi’nin içi bu at›klarla zaten neredeyse yar› yar›ya dolmufl, dolay›s›yla fazla ya¤mur ya¤d›¤› zaman zaten o dere tafl›yormufl. Önceden de Alibeyköy’ü su basard› ama o su basmas› Alibeyköy Baraj›’n›n doldukça kapaklar›n›n aç›lmas›, Ka¤›thane Deresi’ne akmas› ve derenin yükselmesi ile olurdu. Ona art›k Alibeyköylüler de al›fl›kt›r zaten. Ama Küçükköy Deresi’nin üzeri kapat›ld›ktan sonra esas bu dereden sorun ç›k›yor. Fazla ya¤mur ya¤d›kça derenin çap› yetmiyor, kapal› olan yerdeki çap› yetmiyor ve en üst a¤z›ndan taflmaya bafll›yor. fiimdi bu son ya¤mur gerçekten farkl›. Derler ki “derenin içinde eflya fabrika at›klar› olmasa da o çap zaten yetmezdi, yine taflard›”. Buradaki esas sorun 70’li 80’li y›llardan beri derelerin ›slah› diye yap›lan iflin yanl›fll›¤›. Asl›nda derenin ›slah› diye ‹stanbul’daki bütün derelerin üstü kapat›l›yor. Bu sadece Alibeyköy’de de de¤il ‹stanbul’un di¤er mahallelerinde de var. Dolay›s›yla da normalin üstünde ya¤mur ya¤d›¤› zaman bu taflmalar oluyor. Gerçek ›slah dereyi kanal-dere haline sokmak de¤ildir. ‹çinde di¤er at›klar yer almamal›, kanal ba¤lanmamal›. Çünkü sel de olsa dere neticede yata¤›nda yükselir, belki biraz taflabilir ama dere kendi yata¤›nda yükselir ve denize akabilir. Depreme karfl› da Alibeyköy çok sorunlu bir bölge. Oraya gittikten sonra selle ilgili raporumuzu yazaca¤›z ama gazetelerde gördü¤ünüz su basan yerler yani Çarfl› derenin üstüne kurulmufl bir alan. Buran›n riskli bir bölge oldu¤unu düflündü¤ümüz için deprem için de Alibeyköy’ü ayr›ca mercek alt›na alaca¤›z. Kamulaflt›rma sorununa gelince, kamulaflt›rma burada daha önce yap›lm›flt›. Daha yukar›da Ka¤›thane’ye do¤ru olan bölgede kamulaflt›rma yap›lm›fl, oradaki binalar›n sahiplerine bedelleri de ödenmifl fakat o bina sahipleri paralar›n› al›p gittikten sonra binalar y›k›lmam›fl, flimdi kirac›lar oturuyor. Kamulaflt›rma yap›lacaksa yap›lmal› ve y›k›lmal› zaten onlar b›rak›lmamal› orada. Sel basan çarfl› bölümündeki 178 tane bina var, orada kamulaflt›rma yap›lmas› düflünülüyor. Bunlar›n baz›lar›nda tapu tahsis belgesi varm›fl, baz›lar›n›n tapusu varm›fl, baz›lar›n›n hiçbir fleyi yokmufl. Kamulaflt›rma yap›l›rsa bir kere tapu tahsis belgesi olmas› laz›m. Tapusu olmayanlar›n arsa bedeli hariç verilmeli, arsas› olanlar›n arsa bedelleri verilmeli. Enkaz bedeli oldukça düflük tutuluyor burada. Esas sorun ‹stanbul’da özellikle insanla-

ra hazine arazisi, flah›s arazisi veya vak›f arazisi üzerine insanlara gecekondu ad› alt›nda binalar yapt›r›ld›. Bedelleri bir flekilde bu insanlardan al›nd›. Ama bu bedeller kamu idaresinin cebine girmedi. fiimdi kamulaflt›rma ad› alt›nda kamu kasas›ndan insanlara tekrar bedel ödüyorsunuz yani bizim cebimizden. Ama zaman›nda bunlar bir bedel ödemifller zaten, oraya o binalar› yapm›fllar. Özellikle de tapusu olmayanlar aç›s›ndan asl›nda zor bir durum, onlar üzerinde oturduklar› arsan›n bedelini ödemifller zaman›nda ve flimdi onlara sadece enkaz paras› vererek ç›karmaya çal›fl›yorlar. Genelde seçim malzemesi olarak kullan›l›yorlar, seçim olmad›¤› zaman baflka bir tak›m arac›lar bu iflten rant sa¤l›yor bir flekilde. Bu vatandafllar da aldat›lm›fl oluyor. Mimarlar olarak çeflitli yasa taslaklar›n› inceliyoruz, Kentsel Dönüflüm Yasa Tasar›s› var haz›rlanan. Bu yasa tasar›s› da bunlara yol veriyor. Baz› yerleflimleri örne¤in Zeytinburnu’nu depreme karfl› güvenli hale getirelim diye Zeytinburnu’nu Çatalca veya Trakya taraf›na tafl›may› düflünüyorlar. Zeytinburnu’na müthifl bir flekilde rant kazand›rarak ticari bölge yaparak, sahiline dünyan›n ikinci büyük liman›n› yaparak baflka birilerine açmay› düflünüyorlar. E¤er kamulaflt›rma yap›lacaksa Alibeyköy için söylüyorum bu alanlar tamamen yeflil alan veya yine bofl alan vatandafllar›n kullanabilece¤i alanlar olarak b›rak›lmal›. Yoksa kesinlikle buralar tekrar baflkalar›na verilmemeli. Alibeyköy çok tipik bir örnektir. En son yap›laflma olmas› gereken bir yer de¤il yap›laflma ve sanayiinin olmamas› gereken bir yer. Yani buralar flu an kaçak gibi görünüyor ama kaçak görünen yerlere siz hizmet de götürmüflsünüz. Yani okul, hastane, yol, otobüs, elektrik vs götürmüflsünüz içinden ç›k›lmaz bir hal alm›fl flimdi de “art›k y›kaca¤›z” diyorsunuz. O zaman devlet eliyle yap›lm›fl oluyor. “BU HAKSIZLI⁄A SONUNA KADAR KARfiI DURACA⁄IZ”

-Bize selin hemen sonras›nda yaflanan geliflmeleri anlat›r m›s›n›z? Muhtar Kaya: Selin hemen iki saat sonras›nda haberlere bakt›k ve bir istimlak haberiyle karfl› karfl›ya kald›k. Büyükflehir Belediyesi’nin verdi¤i ilk haber “kamulaflt›raca¤›z, dere yataklar›n› boflaltaca¤›z, orada istimlak çal›flmalar›na bafllayaca¤›z, Pazartesi’nden sonra da bu ifle bafll›yoruz” oldu. Biz kendisinden böyle bir ac› haber duymak istemezdik do¤rusu. ☞


4 Anakent Belediye Baflkan›, “oradaki vatandafllar› 100 milyarl›k dairelere yerlefltiriyoruz” falan diyor. O bunu söylerken ben flunu söyleyeyim, biz o 100 milyarl›k dairelerin nerede oldu¤unu kendisinden daha iyi biliyoruz. Belki ‹stanbul’daki halk oray› bilmeyebilir ama biz biliyoruz. Sabah gazetesinin ilavesinde flunu gördüm, çok renkli bir foto¤raf çekmifller. Gerçekten halk olay› bilmemifl olsa “bunlar niye kabul etmiyor, böyle bir fleyi çok güzel bir tablo” diye düflünebilir. Ve onun ard›ndan burada istimlak edilecek binalar› gösteriyor. Oysa gösterdi¤i binalar istimlaka girmiyor, orada bir kere halk› yan›lt›yorlar. Bunu özellikle size de söylüyoruz. ‹stimlaka girecek evleri göstermiyor medya, girmeyecek evleri gösteriyor. Eski binalar olduklar› için onlar› gösteriyorlar, esas istimlaka girecek binalar› gösterse halk bizim hakl› olaca¤›m›z› görecek. Verdikleri 100 metrelik dairelerle bizim binalar›m›z› k›yaslarlarsa o zaman bize iki daire de verseler bizim binalar›m›z›n de¤erini karfl›layamazlar o insanlar. O gidece¤imiz yerler zaten Çobançeflme dedikleri yerler. Biz oralar› gezdik ve oralarda yaflayamay›z. Çünkü yaflad›¤›m›z yer çok çok daha iyi. fiu andaki konutlar›m›z onlar›n verdiklerinden çok daha iyi ve çok daha üstün. O cicili boyalarla bizi kand›ramazlar bir, ikincisi bir gazetede Mimarlar Odas›’n›n bir yaz›s› vard›. Bize verecekleri binalar›n sa¤l›kl› yap›ya sahip olmad›¤›n›, kaygan bir yerde oldu¤unu, depreme dayan›kl› olmad›¤›n› yazm›fllar. Mühendisin kendisi o çal›flmay› yapm›fl, 86’da dereye yap›lan binalar vard›. Kimlere verildi¤ini, o zamanda sel felaketine u¤rayan insanlara verilmedi¤ini, baflka insanlara verildi¤ini ifade ediyor yaz›s›nda. Ayn› zamanda bugün yap›lan bloklara da de¤inmifl, bunlar›n çok sa¤l›ks›z zeminlerde, dolgu üzerinde yap›ld›¤›n› yazm›fl ki biz zaten biliyoruz onlar›. Fakat fluna yan›lmas›nlar medya ya da bunlar› izleyenler bu haberi vermiyorlar, onlar› kendileri de söylüyor. fiöyle verecekler, bizim binam›z 30 milyar ise onlar bize 70-80-100 milyara satacaklar, bir nevi biz onlara müflteri gibi görünüyoruz. Bizi borçland›racaklar, daireleri ipotek edecekler, borcunu ödeyince ancak ipotek kalkacak ve o zaman bizim olacak. Kimsenin gücü yetmez öyle bir borcun alt›na girmeye. Ayn› zamanda daire istemiyorlarsa para diyorlar, para derlerse ben burada bir çok fleyi görüyorum. 20-25 milyar gibi bir para, sonra burada a¤abey kardefl ailece iç içe yaflayan insanlar var, paylafl›rlarsa o paray› do¤al olarak öyle olacak, birçok insan›n eline 6-7 milyar para geçecek, o para da bir senelik kira paras› olacak, bir sene sonra da insanlar periflan olacak. Elindeki 120-150 metre topra¤› da gidecek. Biz bunun çok iyi fark›nday›z, onlar da fark›nda olsun. Belki baz› binalar eski kötü olabilir ama toprak bir alt›nd›r ‹stanbul’da, o topra¤› elimizden almaya çal›fl›yorlar belli yasalar› kullanarak. Çünkü güç kendilerinde, o gücü kullanarak almaya çal›fl›yorlar. Ama biz elimizden geldi¤ince bu haks›zl›¤a kadar sonuna kadar karfl› duraca¤›z. Çünkü biz flöyle hakl›y›z: Belediye Baflkan› burada halka defalarca hitap etmifltir ve rahatlatm›flt›r sözleriyle. Hatta pankart asm›flt›r istimlak olmayaca¤›na dair. Herkes bir fleyler yapt› onun sözünden sonra. Ve onun döneminde bizler burada ruhsat ald›k plan-proje ald›k, tapu ald›k ve yine onun döneminde baz› arkadafllar›m›z 3-4 katl› binalar›n› y›karak üzerine 4-5 kat bina yapt›k. Ama bugün bak›yoruz insanlar istimlakla karfl› karfl›ya kald›. Ayn› zamanda

15 7-8 ay evvel flartl› do¤algaz ald›k biz bu bölgede. Do¤algaz› al›rken ‹GDAfi’tan bize flunu söylediler; “belediyeden evlerinizin imara uygun olup olmad›¤›na dair belgesini getirirseniz do¤algaz› veririz.” Belediye’ye bizzat ben gittim ve oradan “imara uygundur” belgesini al›p ‹GDAfi’a verdik ve o flekilde bize gaz verdiler. fiimdi Belediye Baflkan›’na soruyorum; e¤er bizler imara uygunsak neden istimlakla karfl› karfl›ya kald›k, e¤er de¤ilsek o gün neden bize o belgeyi verip de dört milyara do¤algaz tesisat› yapt›rd›n›z? Biz buna karfl›y›z, karfl› da duraca¤›z ve hukuk yolunu kullanaca¤›z, nereye kadar giderse biz oraya gidece¤iz. Herkesten de yard›m bekliyoruz. Bilemiyorum insanlar› bölmek için bir sürü yola baflvurdular. Burada iflte Yugoslavlar, Arnavutlar yo¤unlukla yafl›yorlar dediler, üç dört tane provokatör yap›yor bu ifli dediler. Ama kendileri de biliyor ki burada 3-4 tane provokatör de¤il bütün Karadolap halk› bu iflin peflindedirler ve sonuna kadar savunacaklard›r. Biz sonuna kadar buraday›z, ne evlerimizi ne de topra¤›m›z› vermeyece¤iz. Onlar ne derse desin kendi kendilerini kand›racaklard›r, bizi kand›ramayacaklar ve yan›ltamayacaklard›r. ‹flte flimdi nas›l bu insanlar›n aralar›na giriyorlar, ›rkç›l›¤› kullan›yorlar, bölgecili¤i, provokatörlü¤ü kullan›yorlar. Çirkin fleyler söylüyorlar halk›m›za. Siyaset-politika yap›yorlar diyorlar, e¤er evimi, konutumu, ailemi yaflad›¤›m yeri elimden almak istiyorlarsa ben de bunu savunmak istiyorsam evet ben provokatörüm, evet politika yap›yorum. Belki bu iflin ekonomik yönünü bu insanlar ödeyebilir ki ödeyemezler ama peki bu iflin manevi de¤eri yok mu? Manevi de¤erini nas›l ödeyecek bu insanlar›n, bunun hiçbir anlam› yok mu? Birisini bilmem nereye da¤›tacak, 50 seneden beri bu insanlar burada yafl›yor, 50 sene önce göç etmifller, bir 50 sene daha yaflama flanslar› var m›? Baflka bir yere gidip konut yap›p bir arada yaflamak gibi. Bedelini de onlara ödettirmeyiz, gereken ne varsa biz kendi imkanlar›m›zla da olsa yapmaya haz›r›z. Yeter ki bu dereyi ›slah etsinler, kamulaflt›rmak tek çözüm de¤il. Ama dertleri dere de¤il. Baflka dertleri vard›r, bu kadar üzerimize gelmelerinden anlafl›lan odur. ‹nsanlar hizmet vermek için seçilirler, y›kmak yok etmek için de¤il. Biz defalarca konufltuk elinizi vicdan›n›za koyun burada duvar bahçe y›km›yorsunuz, burada 50 y›ll›k bir birlikteli¤i, 50 y›ll›k bir mahalleyi yok etmeye çal›fl›yorsunuz, insanlar› soka¤a döküyorsunuz. Dünyan›n hiçbir yerinde görülmemifltir böyle bir olay, dere yataklar›n›n yok edilmesinin çok tehlikeli olaca¤›n› bilim adamlar› söylüyor ama bir inatt›r illa da kapataca¤›z olmaz böyle bir fley. “B‹Z‹ YALNIZ SANMASINLAR” - O zaman ya¤murdan dolay› sel basmas› da flaibeli bir durum. M. Kaya: O gün ben Eyüp’teydim, önce sa¤anak bir ya¤mur ya¤d› sonra günefl açt›, burada da öyleymifl. Fakat bir geldim ki buras› felaket olmufl. “10 senenin en büyük ya¤muru” dediler. Biz 50 seneden beri ya¤murla u¤rafl›yoruz, selin ne flekilde geldi¤ini biliyoruz hepsini gördük. Burada o bile soru iflareti, ne oldu neden sel getirecek bir ya¤mur ya¤mad›. Ha birileri kapaklar›n aç›lmad›¤›ndan, elektrik kesildi¤inden söz ediyor. Atefl olmayan yerden duman ç›kmaz, tabi ki bir fleyler vard›r. Sanki bir senaryo oynand› ve baflar›ya ulaflt› gibi görü-

10-23 Eylül 2004

nüyor. Buradan flunu da söyleyeyim. Bizi polisle-jandarmayla karfl› karfl›ya b›rakmay›n. Masa bafl›nda oturup bu ifli çözelim, bu dereyi yapal›m. Biz 50 sene buradan tafl›naca¤›z diye beklemedik bu derenin yap›lmas› için bekledik. - ‹stimlak çal›flmalar› flu an ne aflamada? M. Kaya: Bildi¤im kadar›yla flu anda insanlar› yan›lt›yorlar. “‹nsanlar tepkili oldu¤u için biz çal›flmalar›m›z› yapam›yoruz, bundan sonra da polisle gelece¤iz” diyorlar, ama böyle bir durum yok, gelip çal›flmalar›n› yapabilirler ama halk› yan›lt›yorlar. Bu tür haberlerle hakl› duruma ç›kmaya çal›fl›yorlar. ‹stimlak çal›flmalar›nda ise flimdi tebligat yollayacaklar›n› söylüyorlar, o da olmazsa mahkemeye baflvuracaklar›n› söylüyorlar. Bizim yolumuz da aç›kt›r, biz flu anda altyap›y› oluflturmaya çal›fl›yoruz. Bizi yaln›z sanmas›nlar biz yaln›z de¤iliz, bizim yan›m›zda siyasi partiler, dernekler, sivil toplum örgütleri, yerel bas›n vard›r. Yan›m›zda olan insanlarla sonuna kadar da götürece¤iz. ‹nsanlar› bu flekilde oldu bittiye getiremezler. Bir kere seçim zaman›nda günde iki kere mahalleye gelen insan, afet sonras›nda bir kez bile u¤ramad›. Belediye kap›lar› insanlara kapand›. Bu insanlar› kesinlikle insan yerine koymuyor, kesinlikle onlarla bir araya gelmiyor. “AMAÇ RANT OLAYIDIR, BUNLARA KANMAYIZ”

Vehbi Da¤l›: Onlar bir y›k›m karar› al›rsa bizim de bu karar› durdurmak için çal›flmalar›m›z var. Mesela hemen avukatlar›m›z devreye girecek. Mahkeme karar›n› vermeden gelip de buralar› y›kamaz. Çünkü buralar kaçak yap›laflma de¤il. Topraklar›m›z tapulu ve binalar›n ço¤u flu anki yönetimin verdi¤i imar yasas›yla yap›lm›fl binalard›r. Buradaki amaç tamamen bir rant olay›d›r. Biz bunlara kanmayaca¤›z, bu tezgaha gelmeyece¤iz. Burada ya¤mur yokken 1213 tane televizyon kanal› vard›, üç gün önceden geldiler, sanki “biz oraya bir fleyler yapaca¤›z gelin” diye ça¤r›lm›fllar. Gazeteciler “biz bekliyorduk ama bu kadar›n› tahmin etmiyorduk” dediler. Gazeteci kendisi söyledi bana “buradaki bir sel olay› de¤il baflka bir fleyler var burada, birileri dü¤meye bast›” dedi. Medya bizi dikkate alm›yor, tamamen onlar›n yan›nda. Biz çözümden yanay›z ama bir yerde insanlar›n can› yanarsa tabi ki bu insanlar da belli bir tepkilerini ortaya koyacaklard›r. Benim düflüncem böyle hiç kimse de buradan gitmez. Komfluma 20 milyar para veriyorlar iki kat binas›na eve topra¤›na. Bir de buna telefon

edip ça¤›r›yorlar kand›rmak için. Alibeyköy merkezde yine bir su bask›n› olmufltu, iflte belediye insanlar› afet konutlar›na yerlefltirmiflti, fakat paras›n› ödeyemedi¤i için bunlar› ç›kartm›fllard›r. Böyle bir sistem içerisindeyiz yani. Bunu bildi¤imiz için ç›kmak istemiyoruz. Bir de baflbakan R. Tayyip Erdo¤an’›n manflet olan bir aç›klamas›n› okuduk. “Ac›may›n, ac›rsan›z siz ac›nacak duruma düflersiniz” diye. Ben flimdi Baflbakan’a soruyorum: Bir dönem Belediye Baflkanl›¤› yapt›¤› zaman “bu ülkede demokrasi yok” demiflti, peki senin bu yapt›¤›n hangi demokrasiye s›¤›yor. ‹smini vermek istemeyen bir mahalle sakini: Ben 50 senedir buraday›m ve kesinlikle binam› vermem. Ne olursa olsun sonuna kadar mücadele edece¤im. Dere yap›ls›n baflka bir fley istemiyoruz. Dere yap›ld› m› zaten bir daha su basmaz, gelmez buraya. -fiu anda ‹stanbul’un baz› semtlerinde de çarp›k kentleflmeyi önlemek ad›na ya da benzer sorunlar yafland›¤› gerekçesiyle gecekondular›n y›k›lmas› düflünülüyor. Bu konu hakk›nda ne düflünüyorsunuz, yani 96’dan beri mahalleniz türlü politikalarla y›k›lmak istendi bu sel bask›n› neden böylesi bir zamanda yafland›? M. Kaya: Sel bast›ktan iki saat sonra Anakent Belediye Baflkan› aç›klama yapt› “istimlak edece¤iz” diye. Haz›rlanm›fl bir senaryo dönüyor ki bir iki saat sonra bunlar› söylüyorlar. ‹nsanlar bir kere flok oldu. Yaflad›klar› ac›yla k›vran›rken ikinci bir ac› da anakentten geldi. Tamamen bir art niyet var. ‹smini vermek istemeyen ikinci mahalleli: Hepimiz bir bütünüz burada, kimse provokatör de¤ildir. Babalar›m›z, dedelerimiz, kardefllerimiz herkes yard›mlafl›r burada. Bizleri tan›mayan insanlara d›flar›dan iflgalci diye tan›t›yorlar. Her fley ortada, bizler kimseye karfl› de¤iliz, do¤ru dürüst namuslu flerefli yöneticileri bekliyoruz. Burada kendi yanlar›nda olan medyada da bizi göçmen olarak gösteriyorlar. Do¤rudur ben göçmenim ama herkesin bu memlekette nas›l haklar› varsa bizim de var. -Siz y›llardan beri bu mahallede y›k›m› engellemek için mücadele etmiflsiniz bundan sonra da edece¤inizi söylüyorsunuz, sizin gibi birçok mahallede y›k›m söz konusu. Burada yaflananlar mesela Aydos mahallesi, Zekeriyaköy, Derbent vb. buralarda yaflayan halk için bir deneyim olmufl olacak. Bu insanlara ne gibi önerileriniz var, ya da sizlerin beklentileri neler? Ergün Halat: Bu insanlar›n kesinlikle teslim olmas›n› istemiyoruz. Her insan gibi onlar da kendi haklar›n› savunsunlar. Biz nas›l ki 8-10 y›ldan beri bu mücadeleyi veriyoruz, gerek kamuoyuna gerek demokratik kurumlara, sendikalara, siyasi partilere hakl› oldu¤umuzu iddia ediyorsak o insanlar da davalar›ndan vazgeçmesinler sonuna kadar savunsunlar. M. Kaya: Biz y›llard›r gece gündüz demeden birebir insanlarla birlikte olduk ve buraya kadar getirdik. Böyle olmasayd› buralar çoktan y›k›lm›flt›. fiunu da söylemek istiyorum, insanlar kendi yaflamlar›n› kendilerinin tayin etmesi gibi bir hakka sahipler, bu hakk› baflkalar›na kulland›rtmas›nlar. Bu haklar›na sahip ç›ks›nlar. Tafl›nacaksak biz kendi istedi¤imiz yerlere kendimiz tafl›n›r›z. Birilerinin gelip de bize yer göstermesine gerek yok. Kendimiz bunu yapar›z ama evlerimizden türlü oyunlar yüzünden ç›kmak istemiyoruz.


10-23 Eylül 2004

16

4

Brezilya’n›n onurlu direnifllere sahip topraklar›ndan ülkemize

YÜRE⁄‹M‹Z YANYANA ÇARPIYOR rezilya’y› bizim için bu kadar önemli k›lan en önemli özelli¤i s›n›f mücadelesi tarihidir, özellikle de emperyalizmin ufla¤› konumundaki büyük toprak a¤alar›na karfl› geleneksel yoksul ve topraks›z köylülerin mücadelesidir. Bunun yan›nda Brezilya kad›n ve uyuflturucu ticaretinin en yo¤un yafland›¤› ülkedir. ‹flte s›n›f çeliflkilerinin ve mücadelelerinin böylesi yo¤un yafland›¤› bir ülkeye gitmek ayr› bir heyecan yarat›yor. Oradaki yoldafllarla tan›flmak, onlar›n deneyimlerinden ö¤renmek, ülkemizi ve bizim mücadelemizi anlatmak; birbirimizden ö¤renilecek o kadar çok fley varken tek kayg›m›z zaman› iyi kullanabilmek oluyor.

B

Brezilya, ismini duyunca ilk akl›m›za gelen yoksul ve topraks›z köylülerin toprak iflgallerine varan ayaklanmalar›, futbol, Rio karnaval›, kahve ve tabi ki pembe dizilerdir. Brezilya, Güney-Amerika’n›n yar›s›n› kaplayan yüzölçümü ile çok büyük ve tüm Latin-Amerika k›tas›nda ‹spanyolca konuflulmayan tek ülkedir. Geçmiflte Portekiz sömürgesi olmas›ndan kaynakl› ana dili de Portekizcedir. Brezilya’n›n eski baflkenti Rio de Janerio’ydu ama bugün Sao Paolo’dur. Baflkentin toplam nüfusu yaklafl›k 12 milyonken, ikinci büyük kent ise 9 milyon nüfusu ile Rio de Janerio’dur. Ve ard›ndan sanayinin çok yo¤un oldu¤u 6 milyon nüfuslu Belo Horizonte geliyor. Ancak yine de Brezilya’y› bizim için bu kadar önemli k›lan en önemli özelli¤i s›n›f mücadelesi tarihidir, özellikle de emperyalizmin ufla¤› konumundaki büyük toprak a¤alar›na karfl› geleneksel yoksul ve topraks›z köylülerin mücadelesidir. Bunun yan›nda Brezilya kad›n ve uyuflturucu ticaretinin en yo¤un yafland›¤› ülkedir. ‹flte s›n›f çeliflkilerinin ve mücadelelerinin böylesi yo¤un yafland›¤› bir ülkeye gitmek ayr› bir heyecan yarat›yor. Oradaki yoldafllarla tan›flmak, onlar›n deneyimlerinden ö¤renmek, ülkemizi ve bizim mücadelemizi anlatmak; birbirimizden ö¤renilecek o kadar çok fley varken tek kayg›m›z zaman› iyi kullanabilmek oluyor. Havaalan›ndaki s›cak karfl›lamadan sonra Rio’da yol al›rken, flehir hakk›nda da bilgiler al›yoruz. Düzlük olmayan, yar›s› da¤ ve tepelerden oluflan di¤er tarafta ise denizle çevrelenen bu kent, bize öyle tan›d›k geliyor ki, içinden geçti¤imiz bir semt bize “Hay›r, buras› Rio de¤il, bildi¤imiz Gazi Mahallesi, Alibeyköy ya da Okmeydan›” dedirtiyor. Yokufllar üzerine kurulmufl evleriyle, yoksullu¤u ile bizim emekçi semtlerimizden pek de farkl› de¤il. ‹lk gün kald›¤›m›z ve dünyan›n en ünlü sahillerinden biri olan Copacapana’da havan›n sertli¤inden de anlayabildi¤imiz gibi ülkemizde A¤ustos s›caklar› yaflan›rken, burada henüz k›fl mevsimi devam ediyor. 18 Eylül’den itibaren ilk-

bahar ve 21 Aral›k’tan sonra ise yaz mevsimi... Bizi misafir eden evde kahvalt› s›ras›nda Brezilya’n›n tarihi, ülkenin sosyoekonomik yap›s› ve üretimi üzerine bilgi almaya çal›fl›yoruz. Bizim kadar, dostlar›m›z da yaflad›klar› co¤rafyay› anlatmakta heyecanl› ve aceleciler. Ö¤leden sonra ziyaret etti¤imiz Yeni Demokrasi dergisinde bizi müthifl bir sürpriz bekliyor. Derginin isminin bizde yaratt›¤› etkinin yan›nda duvar›nda ‹brahim Kaypakkaya yoldafl›n afiflini görmek bizde inan›lmaz duygular yarat›yor. Dünyan›n di¤er ucuna gidiyorsun ve orada önder yoldafl›n resmini görüyorsun, aram›zdaki ba¤lar›n gücü gerçekten etkileyici. Dergi bürosundaki sohbetin ard›ndan vedalaflmak oldukça zor geliyor bize. Büroda bir di¤er ilginç görüntü de, 16 yafl›ndaki Alexs adl› gencin bütün afifllerin, kapaklar›n resimlerinin çizimini yapt›¤›n› görmek oldu. Latin Amerika’da genel olarak afifl resimleri çizimle yap›l›yor. Bu arada kald›¤›m›z eve geri dönerken her yerde Olga Benario’nun afiflleri dikkatimizi çekiyor. Almanya’da do¤an Yahudi kökenli Olga, 15 yafl›nda Komünist Gençli¤e kat›lm›fl, uzun y›llar› kapsayan mücadeleden sonra Brezilya’da iflçi s›n›f› hareketi mücadelesinde yer alarak, Luis Carlos Prestes ile birlikte hareket etmiflti. Ard›ndan yakalanarak 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› s›ras›nda idam edilen bu yi¤it kad›n devrimcinin Brezilya’da oldukça büyük ve hala da yaflayan bir etkisi var. ‹flte onunla ilgili yap›lan bir filmin afiflleri, bizim her yerde gördü¤ümüz. Televizyonlarda dahi bu film tart›fl›l›yordu. Brezilya’daki ikinci günümüz erken bir saatte bafll›yor. Belo Horizonte’ye giden yol boyunca, bir yandan bizi yolculu¤umuz boyunca hiç yaln›z b›rakmayan dostumuz ve floförümüzün b›kmadan sorular›m›za yan›t vererek ülkesini tan›tma çabas› di¤er yandan muhteflem do¤al manzaras›yla 7 saatlik yol hiç fark edilmiyor. Geçti¤imiz tüm bölgelerle ilgili bilgi almaya da devam ediyoruz. Örne¤in k›pk›rm›z› topraklardan geçerken, buran›n demir bölgesi oldu¤unu ö¤reniyoruz, çok yüksek demir oran›na sahip

bölgenin demir sanayisine ait oldu¤u söyleniyor. Uzun fakat asla s›k›c› olmayan yolun ard›ndan Belo Horizonte’ye var›yoruz. ‹lk dikkat çeken, iklim de¤iflikli¤i oluyor, hava daha da serin burada. Burada ilk ziyaretimiz Halk›n Avukatlar› Çekirde¤i (Nucleus dos Avogados do Povo) oluyor. Birçok avukatla tan›fl›rken, arkadafllardan biri halk›n avukatlar›n›n faaliyetleri hakk›nda bilgi veriyor. Birkaç gün içinde yapacaklar› seminere ilginin çok yo¤un oldu¤unu ve birçok hukuk çevresi taraf›ndan da tart›fl›ld›¤›n› ondan ö¤reniyoruz. Bu ziyaretin ard›ndan kalaca¤›m›z eve do¤ru giderken, yol boyunca duvarlarda yaz›l› sloganlar görüyoruz. Bunlar›n ço¤unlu¤u yerel seçimlere karfl› yaz›lan sloganlar, di¤er yandan da seçime kat›lacak adaylar›n›n afiflleri görülüyor. En yo¤un olan› da Brezilya ‹flçi Partisinin propagandas›. B‹P’in seçimleri kazanmas›n›n büyük bir olas›l›k oldu¤u ifade ediliyor, ancak yoksul bölgelerde halk›n seçimleri protesto etmesi de oldukça dikkat çekici. Gidece¤imiz bölge 1997 y›l›nda kurulmufl bir yer; en büyük özelli¤i ise üzerinde kuruldu¤u arazi iflgal edilerek kurulmufl bir emekçi semt olmas›. Ev sahibi ile çocuklar› ve köpekleri Lilika bizi kap›da karfl›l›yor. Kad›n›n dört o¤lu ve bir de k›z› var. Evdekiler bize aç›k yüreklerle ve s›cak karfl›l›yorlar. Asl›nda dilin s›k›nt› oldu¤unu vurgulad›k ama asl›nda hiç de öyle olmad›, çünkü bak›fllar›m›zdan, gülüfllerimizden ve gözlerimizdeki umut ›fl›¤›ndan anl›yoruz birbirimizi. Sonradan kad›n dostumuz bize semtin tarihini anlat›yor: “Biz de yoksulduk, hatta baz›lar›m›z topraks›zd›. Devlet, 1997 y›l›nda evlerimizi y›kmak için bizi evlerimizden ve bölgemizden kovdu. Sahip oldu¤umuz her fley onunla birlikte y›k›ld›. Ard›ndan baflka bir yere gittik ve orada önce topra¤› iflgal ederek çad›rlar›m›z› kurduk. Devlet hep bizi tehdit etti

ve müdahale edece¤ini söyledi. Halk›n avukatlar› o zaman bizim davalara bakt›lar ve en sonunda mahkeme karar› bizim lehimize ç›kt› ve bizim orada kalmam›z sa¤land›. Sonradan evlerimizi kendi ellerimizle ve elbirli¤i ile kurduk. Evlerimizi yaparken kimse hangi evin kime ait olaca¤›n› bilmiyordu. Herkes her ev için ayn› eme¤i harcad›.” ‹flte öylesi bir evde kalmak bizi nas›l da gururland›r›yor. Bölgeyi daha yak›ndan tan›yabilmek için sabah erken kalk›p kahvalt› ediyoruz ve çocuklarla birlikte Enternasyonal ve Çav Bella marfllar›n› söylüyoruz. HALKLARIN AVUKATLARININ MÜCADELES‹ SINIF MÜCADELES‹N‹N B‹R PARÇASIDIR fiimdi Halk›n Avukatlar› Çekirde¤i’nin düzenledi¤i seminere gidiyoruz.. Burada gördü¤ümüz en önemli fley halk›n avukatlar›n›n s›n›f mücadelesinin bir parças› olarak özellikle Brezilya’da önemli bir konuma sahip olmalar›. Tam zaman›nda bafllayan seminerin aç›l›fl› Halk›n Avukatlar›n Çekirde¤i taraf›ndan yap›ld›, ard›ndan da Belo Horizonte’de tan›nm›fl birçok konuflmac› kürsüye davet edildi. Seminer iki gün sürdü. O iki gün içinde esasen Brezilya’da halk›n avukatlar› ve genel olarak s›n›f mücadelesi ifllendi. En dikkat çekici noktalardan bir tanesi de avukatlar›n hemen hepsinin tar›m sorunu üzerine yapt›klar› tart›flmalard›. Bu da bize bir kez daha Brezilya’da özellikle köylülerin mücadele gelene¤inin önemini ve a¤›rl›¤›n› gösterdi. Özellikle Antonio Ribeiro Romanelli adl› avukat oldukça dikkatimizi çekiyor. Askeri faflist diktatörlük s›ras›nda y›llarca hapishanede kalan ve iflkencelerden geçirilen Romanelli’nin suçu avukat olarak halklar›n mücadelesinin hizmetinde bulunmakt›. Romanelli y›llarca sürgünde yaflamak zorunda b›rak›ld›. Türkiye’den kat›lan kat›l›mc› Türkiye’deki mücadele ve bugün-


17

4 kü durumu anlatt›. Özellikle anti-emperyalist mücadelenin önemi ve 28-29 Haziran’da ‹stanbul’da gerçeklefltirilen NATO Zirvesi ve Zirve karfl›t› gösteriler anlat›ld›. Ayr›ca Türkiye’de avukatlar›n hapishanelerde hangi sorunlarla karfl›laflt›klar› anlat›ld›, F tipi hapishaneler konusunda bilgi verildi. Seminerde Türkiye’ye sorulan özellikle iki soru vard›. ‹lki, e¤er Türkiye’nin soysa-ekonomik yap›s›, Brezilya’n›nkine benziyorsa ve toprak sorunu çözülmemiflse ise o zaman neden köylü mücadele gelene¤i yoktur ya da zay›ft›r? ‹kinci olarak da F tipi hapishaneler, ölüm orucu ve zindan direnifli konusunda bilgi istendi. Devrimci ve komünist tutsaklar›n zindan direnifline karfl› çok büyük bir sayg›n›n varl›¤› oldukça dikkat çekiciydi. Di¤er bir konu ise bir Ortado¤u ülkesi olarak ve Irak’›n komflusu olmas›ndan kaynakl› Türkiye’deki halk›n son sald›rganl›k sürecinden nas›l etkilendi¤iydi. Irak’›n iflgaline yönelik genel düflünce nas›ld›? Bu tür sorular en çok sorulan sorulard›, gitti¤imiz her yerde mutlaka bu tür sorularla karfl›laflt›k ve bizi en çok etkileyen yan› da soru soranlar›n gözlerindeki Irak halk›n›n direnifline karfl› duyduklar› sevgi ve sayg›yd›. Halklar›n direnifline duyulan sayg› ve bunun yan›nda özellikle ABD emperyalizmine karfl› öfke ve nefretin varl›¤› çok yo¤un hissedilebiliyor. ‹kinci günün sabahki ilk konuflmac›s›, bir köylü lideriydi ve “sunufluma sa-

dece bir konuflmayla bafllamak istemiyorum, bizim de marfllar›m›z var. Onu hep birlikte söyleyelim” dedi. Avukatlar, hukuk ö¤rencileri, köylü liderleri, iflçiler ve sendikac›lar herkes aya¤a kalkarak marfl› hep birlikte söylediler. Marfl›n ard›ndan “Bu topraklar bizim topraklar›m›zd›r” slogan› yine hep birlikte at›ld›. Bu, bir kez daha, avukatlar›n halkla nas›l da kaynaflt›¤›n›, onlar›n taleplerini nas›l sahiplendiklerini ve mücadelelerinin bir parças› oldu¤unu gösteriyordu. Ard›ndan programa devam edildi. Birkaç tane konuflmac›n›n ve yo¤un tart›flmalar›n ard›ndan seminerde UHAB Brezilya Bölümü’nün kuruluflu deklare edildi. Çal›flman›n bu olumlu ve örnek karar›, uluslararas› halk›n avukatlar›n› güçlendirecek önemli bir karar. Seminerin ard›ndan otobüs floförlerinin sendika kulübüne gittik, burada yemek yerken bir yandan da kulüp hakk›nda sohbet ediyoruz. Her sene k›fl sezonunda kolektif bir iflçi spor turnuvas› gerçeklefltirildi¤ini ö¤reniyoruz. “Buraya gelen üyelere bir fley vermek zorunday›z. Konu sadece iflçileri üye yapt›rmak de¤il, onlar› bir fleylere katmak önemli. Kolektif spor ve sosyal faaliyetlerle bafll›yoruz, grevler birlikte örgütleniyor. Bazen insanlar önce biraz tepki duyuyor ama zamanla afl›yorlar. Elbette yapt›klar›m›z kesinlikle yeterli de¤il, onu da biliyoruz” diyor, kulübün yönetim kurulu üyesi. Onun ard›ndan heyecanla bekledi¤imiz yerlerden bir tanesini

ziyaret ediyoruz; K›z›l Bayrak Toplulu¤u. RES‹ST‹R-LUTAR, CONSTRU‹R PODER POPULARD‹REN, SAVAfi, HALKIN ‹KT‹DARINI ‹NfiA ET! Ziyaretin bizleri heyecanland›rmas›n›n nedeni; topraks›z halk taraf›ndan iflgal edilmifl ve halk›n komün olarak yaflad›¤› bir bölge olmas›. K›z›l Bayrak Toplulu¤u’nun tarihi 26 Nisan 2002’de bir isyanla bafll›yor. Bu isyan devlet taraf›ndan kanl› bir flekilde bast›r›l›yor ve bu s›rada iki kifli de flehit düflüyor. Toplulu¤a ziyaretimiz oldukça ilginç bafll›yor. Toplulu¤un çocuklar›, içinde oldu¤umuz arabaya tafl at›yorlar. Ard›ndan ziyaretçi oldu¤umuzu ö¤renince tafl atmay› da kesiyorlar. Küçük evlerine davet ediyorlar bizleri. ‹lk gitti¤imiz merkez evde toplulu¤un kurulufluna dair bir belgesel izliyoruz. Belgeseli gösteren arkadafl; “bundan öte insanlar art›k topraks›z yaflamay›, y›rt›lm›fl plastik çad›rlar›n alt›nda uymay› istemedi. Bu mücadele ayn› zamanda devrimin bir parças›d›r, ona küçük bir katk›d›r. Burjuvaziyi y›kmak ve halk›n iktidar›n› kurmak için hepsi bir bütündür” diyor. Son süreçte seçimler için gelen adaylar topluluk halk› taraf›ndan yumurtalarla, domateslerle, tafllarla kovulmufl; kendilerinden oy isteyen adaylara halk›n yan›t› “senin için burada yer yoktur, buras› bizim bölgemiz, halk›n bölgesi” olmufl. 2002’de isyan bafllad›¤›nda kumafltan

10-23 Eylül 2004 çad›rlar yap›lm›fl, ayn› zamanda kolektif bir çal›flma yürütülmüfl. Bütün ifller ortak yap›l›rken; mutfak, banyo ve gündemlerin belirlenmesi için çeflitli komisyonlar kurulmufl. Bas›n komisyonu, halkla iliflkiler komisyonu, e¤itim komisyonu, kültür-sanat komisyonu, A/P komisyonu ve siyasi komisyon. Bunlar›n hepsi sald›r›ya kadar ifllenmifl, isyandan sonra da yeniden düzenlenmifl. Belgeselin ikinci k›sm›nda polisin sald›r›s› gösteriliyor; seyrederken biz de kendimizi o anda o büyük öfkeyi tafl›yan halk›n yan›nda hissettik. Herkes sald›r›ya u¤ruyor; hamile kad›nlar, çocuklar, yafll›lar... Bir kad›n son gücüyle “Siz bize sald›r›yorsunuz çünkü gidece¤iniz bir yer var, giyece¤iniz ve yiyece¤iniz var. Çocuklar›n›z›n yar›n yaflay›p yaflamayaca¤›n›n korkusunu tafl›mak zorunda kalm›yorsunuz. Silahlar›n›zla geliyorsunuz, ama gitmeyece¤iz, art›k kaybedece¤imiz bir fley yok” diye hayk›r›yor. Ve gitmediler, onlar direniflten vazgeçmediler, bu kararl›l›kla zaferi elde ettiler. Bu isyanda Elder ve Erionides yoldafllar yaflamlar›n› feda ettiler. Onlar isyan›n örgütlenmesinde en ön saflarda yer alm›fllard›. Cenazede halk, belediyenin flehir salonunu bast› ve tabutlar› önce oraya koydu. Bizi onlar için yap›lan an›t›n yan›na götürüyorlar. Burada k›sa konuflmalar yap›l›yor. Türkiye’de gecekondu mahallesi direnifllerine yabanc› olmad›¤›m›z› s›kça vurguluyoruz ve örnek olarak 1 May›s Mahallesi direniflini an-

Duvardaki resimler gözümüze çarp›yor, Lenin, Stalin, Baflkan Gonzalo ve iflte yine ‹brahim Kaypakkaya’n›n afifli, üzerinde Portekizce “fian Olsun Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya’ya” yaz›l›.

Burada yaflad›¤›m›z on günün onlara ve bize katt›¤› çok güzel an›larla ayr›laca¤›z buradan. “Yükümüz” a¤›r. Onlar›n onurlu mücadelesinin örneklerini, deneyimlerini tafl›yoruz yan›m›zda. Bu “a¤›r yükü” ülkemiz ezilen halk›na götürme görevimiz gerçekten önemli. Bu k›sa zaman içinde ezilen halklar›n paylaflt›¤› umudu, kavgay› ve onuru bir kez daha görmek umutlar›n alevlenmesini sa¤l›yor.


10-23 Eylül 2004 latt›¤›m›zda yan›m›zda bulunanlar alk›fllamaya bafll›yor ve sloganlar at›yor. Merkez evin bir odas›nda deterjan ve baflka temizlik ürünleri yap›l›yor, fliflelere dolduruluyor ve sat›fla sunuluyor. Toplulukta çeflitli komisyonlar var; mahallede tüm ifller bunlar›n arac›l›¤›yla yürütülmekte: kad›n, çocuk, siyasi e¤itim, iktisat dersleri, spor vb. Sürekli yan›m›zda bulunan arkadafl›n; “biliyoruz ki bu direniflte ne kadar kazanm›flsak da yetmiyor. Devrime kadar böyledir, flu anda böyle 70 adet projemiz var, ayr›ca Villa Columbiera var, o da bunun gibi kuruldu. Siz kendi ülkenizde ayn› flekilde mücadele ediyorsunuz ve biraz önce anlatt›¤›n›z gibi gecekondu direnifli, yoksul emekçi semtler size yabanc› de¤il. Umar›m burada gördüklerinizi oradaki halka aktarabileceksiniz” sözleri üzerine biz de “burada gördüklerimiz elbette insanlar›m›za aktaraca¤›z ve ülkemize insanlar›n gözlerinde gördü¤ümüz o umudu götürece¤iz” diyoruz. “STONE MARRY’N‹N” EV‹NE Z‹YARET Son olarak bir bayan arkadafl bizi evine davet ediyor, biz de oraya gidiyoruz ve kahve içip kad›n›n günlük yaflam›n› dinliyoruz. Marry’nin kendisi de direniflte yer alan biri. Ona son günlerde yeni bir isim takm›fllar: “Stone-Marry” (Tafl Marry). Çünkü biraz önce bahsetti¤imiz baflkan bölgeye geldi¤inde O da, alk›fllarla de¤il tafllarla “merhaba” demifl ve baflkan›n efli de onun att›¤› tafllardan nasibini alm›fl; bu yüzden art›k “Stone Marry” diyorlar, hepimiz gülüyoruz. Sonradan Stone Marry bize Türkiye’deki kad›n mücadelesini s›kça takip etmeye çal›flt›¤›n›; hapishanelerde direnen kad›nlar›m›z› ya da kad›n gerillalar› bildi¤ini söylüyor. Ve “Türkiye’de bir kad›na iflkence yap›ld›¤›n› düflündü¤ümde tüylerim diken diken oluyor” diyor. Bizler de “Evet do¤ru, ama flunu da bilmelisin ki bu iflkencenin karfl›s›nda direnenler de düflman›n tüylerini gerçekten diken diken ediyor” diyoruz ona. Art›k vedalaflma zaman› geldi, ziyaretlerin en zor k›sm› da her zaman bu oluyor. Ama asl›nda bir veda de¤il bunlar. Çünkü art›k dünyan›n öbürü ucundan Türkiye’ye uzanan bir mücadele ba¤›na sahip oldu¤umuzu bilince tafl›yaca¤›z. MÜCADELE ETMEYE CÜRET ET, KAZANMAYA DA! Liga Operaria’ya ziyaret Bir gün sonra gidece¤imiz yerler, ülkenin en önemli iki sendikas›. Birinci sendika otobüs floförleri sendikas›d›r, ikincisi ise inflaat iflçileri sendikas›. Karfl›laflt›¤›m›z bu iki sendikan›n yap›s›, çal›flmalar› ve insanlar›n mütevazili¤i özellikle dikkatimizi çekiyor. Gitti¤imiz ilk sendika floförlerindi; önceki dönemlerde 250.000 üyeye sahip olan sendikalar›n üye say›s› gelinen aflamada özellikle metropol bölgelerde daha düflük. Buran›n üyelerinin ço¤u k›rsal

18 kesimden geliyor ve köken olarak ço¤unlu¤u köylü. Ve ço¤unlu¤u da yoksul gecekondu mahallelerinde yafl›yor. Zira ücretleri oldukça düflük. “Sendikan›n flu anda yo¤unlaflt›¤› birkaç nokta var; biz iflçilere geldikleri bölgelerine geri dönme ça¤r›s›nda bulunuyoruz, en az›ndan bunu sa¤lama çal›fl›yoruz. Di¤er bir nokta ise e¤itimdir. Çünkü insanlar›n bilinç seviyesi çok düflük, onlar› bilinçlendirerek örgütlemeye çal›fl›yoruz”. Bu konuflmalar›n ard›ndan bize birkaç belgesel gösteriliyor. Belgesellerde 1 May›s yürüyüflü ve grevler var.” “Askeri diktatörlük döneminde sendikalara yönelik sald›r›lar çok a¤›rd› ve bugün her ne kadar bir kaç hak geri verilmiflse de o dönemden kalan bir sürü yasaklar var. Fakat bu haklar için 1974 y›l›nda oldu¤u gibi mücadele edildi. Ama sendika önderli¤i iflçilere ihanet etti çünkü o dönemde sendikan›n önderli¤inde revizyonistler vard›. Birkaç tane grev yap›ld› ve polis bunlara sald›rd›, sendika yönetimi sahiplenmedi, ayn› zamanda bir çat›flmada bir kifli hayat›n› kaybetti.” “1998’de art›k bu devletçi tutuma karfl› sendika iflgal edildi ve iflçiler birçok bölgeden gelerek bu iflgali sahiplendiler. O günden itibaren ‹P üyelerinin de dahil oldu¤u bir iç mücadele bafllad›. ‹flçi Partisi ülke çap›nda sahip olunan bu

gücü kullanmaya çal›flt›, bu olmay›nca art›k iflçilere sald›rmaktan geri durmad›.” “Bu revizyonist yönetimi devlet bilinçli olarak kulland›, y›llarca grevler, yürüyüfller, mümkün oldu¤u kadar sönük tutulmaya çal›fl›ld›. Birkaç y›l önce yönetimi de¤ifltirdik ve bugün tekrar iflçilerin hizmetinde bir sendika infla etmeye çal›fl›yoruz.” Duvardaki resimler gözümüze çarp›yor, Lenin, Stalin, Baflkan Gonzalo ve iflte yine ‹brahim Kaypakkaya’n›n afifli, üzerinde Portekizce “fian Olsun Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya’ya” yaz›l›. “Y›llar önce 1970’li y›llarda genel grevler yafland›. Fakat bugün böyle bir fley yok, grevler bölgesel olarak yap›l›yor. Yine de güzel oluyor. ‹nsanlar›n sahiplenmesi her zaman oluyor.” Bu ziyaretten sonra di¤er sendikaya geçiyoruz, inflaat iflçilerinin sendikas›na.

Buradaki sohbetimizde bize sendika içinde yürütülen faaliyetleri aktar›yorlar. ‹nflaat iflçileri tüm ülkede örgütlü de¤iller. Belo Horizonte’de 5 bölgede örgütlüler. “fiu anda durum bu ama gittikçe ço¤al›yor. Çünkü daha iki sene önce sadece iki tane yerdeydik.” Onlar›n faaliyetlerinden bir tanesi de köylülerin mücadelesini desteklemektir. Dolay›s›yla bu faaliyet Belo Horizonte’nin d›fl›nda oluyor ve gayette düzenli ve örgütlü bir flekilde iflçiler ve köylüler kendi mücadelelerini birbirlerine aktar›yorlar. Konuflmalardan sonra bizi gezdiriyorlar, sendika çok büyük ve orada tüm çal›flanlar örgütlü. Kad›nlar ve çocuklar için özel odalar var, yine hamile kad›nlar için yap›lm›fl odalar bulunuyor. Yorulduklar›nda orada biraz dinlenebiliyorlar. Ayn› zamanda kad›nlar›n aktif olabilmeleri için mesela sabahlar› çocuklar›n› buraya b›rak›p faaliyete ç›k›yor, grevlerde yer alabiliyorlar. Ayr›ca birçok hamile genç kad›na do¤um, sa¤l›k ve çocuk bak›m› üzerine e¤itim veriliyor. Di¤er bir yan ise orada profesyonel olarak çal›flan halk›n avukatlar›. ‹flçiler iflten at›ld›¤›nda oraya geliyorlar ve baflvuruda bulunuyorlar. Burada özellikle tazminat davalar› oldukça yo¤un, çünkü inflaat iflçilerinin çal›flma güvenlikleri nerede ise hiç yok. “Peki baflar›l› oluyor musunuz?” diye soruyoruz. “De¤i-

fliyor ama genelde baflar›l› oluyoruz” diye yan›tlan›yor sorumuz. “‹flçi davay› kazand›¤› zaman iflyerine geri dönme flans› var m›?” sorumuz da “Bazen oluyor ifle geri dönüyorlar ama sürekli de¤il” diye yan›tlan›yor. ‹flten at›lan ancak sendikaya haber vermeyen iflçilerin evlerine avukatlarla birlikte gittiklerini ve genelde dava açmalar› için onlar› ikna edebildiklerini söylüyorlar. HALKIN Ö⁄RENC‹ HAREKET‹NE Z‹YARET Sendikalardan sonra gitti¤imiz yer, bizim için bir söylefli haz›rlad›klar› gençlik merkezi oluyor. Önce türküler söylüyorlar, ard›ndan da gençli¤in baflkan› aç›l›fl konuflmas›n› yap›yor. fiimdi baflkan oldu¤unu ö¤rendi¤imiz k›z› bir belgeselde görmüfl ve ona kendi aram›zda “f›rt›na” demifltik, gerçekten de f›rt›na gibiydi.

4 Baflkan önce 1995 y›l›ndan bugüne kadar süren faaliyetleri aktar›yor ve yapt›klar›n› ulusal kongrelerin sonuçlar›n› anlat›yor. Özellikle Irak iflgali öncesi ve sonras› yap›lan eylemlikleri anlat›yor ve “Yüre¤imiz Ortado¤u halk›yla ayn› anda çarp›yor, onlar›n verdikleri kahramanca direniflte kendimizi onlarla birlikte hissediyoruz” diyorlar. Ayn› zamanda orada Barbara Flores ile tan›fl›yoruz. Barbara, Mart ay›nda Rio de Janerio’da ABD konsoloslu¤u önünde yap›lan eyleme kat›lm›fl. Eylemde bir grup genç korsan eylem yap›yor ve polisle çat›flma yaflan›yor. O s›rada polis, Barbara’y› yanan molotoflar›n içine at›yor. Saçlar› ve yüzü yanan Barbara için halk›n avukatlar› bir kampanya bafllat›yorlar ve tazminat davas› aç›yorlar. Onlar›n konuflmalar›n›n ard›ndan Türkiye devrimci hareketinin tarihini anlat›yoruz genç yoldafllara. Özellikle de t›pk› tüm dünyada oldu¤u gibi 1968’li ve 1970’li y›llarda Türkiye’de devrimci ve komünist önderlerin ö¤renci hareketi içinden ç›kt›¤›ndan bahsediyoruz. Ülkemizde on y›l arayla yaflanan darbe dönemlerini ve ayr›ca bugün gençli¤in önündeki görevleri, anti-emperyalist mücadelede gençlerin yerinin önemini konufluyoruz. Soru cevap bölümünde yine en çok sorulan soru hapishanelerdeki durum oluyor. Gençler de faflist bask›lara karfl› devrimcilerin verdi¤i o görkemli direnifle çok sayg› duyduklar›n› söylüyorlar. Söylefli sloganlarla ve türkülerle sona eriyor. HALKIN ‹KT‹DARI ‹Ç‹N HALKIN OKULU; Son olarak gidece¤imiz yer halk okulu. Gitmeden önce kafam›zda çok fazla flekillenmedi do¤rusu; Halk Okulu nas›l bir fleydi? Bir odada insanlara okuma ve yazma ö¤retiliyor gibi düflündük. Dolay›s›yla kocaman bir binan›n önünde durunca flafl›rd›k. Bu kocaman bina bahsettikleri halk okuluydu. Giriflteki panoda ilk olarak Irak ve Filistin halklar›n›n direniflini ifade eden resimler ve yaz›lar dikkat çekiyor. ‹lk olarak bas›n odas›na giriyoruz. Genç bir arkadafl bize resim ve çizimler gösteriyor. Okulda birçok kad›n bulunuyor. Daha önce sokaklarda yaflayan kad›nlar flimdi orada okuma-yazma ö¤reniyorlar, siyasi e¤itim görüyorlar ve yemek ve temizlik yaparak faaliyete kat›l›yorlar. Üst katta ders odalar› bulunuyor oraya gitti¤imizde önce ö¤retmenlerin odas›na gidiyoruz ve tan›fl›yoruz, bize dersler hakk›nda bilgi veriyorlar. Ö¤retmen Fulgencio bize okulu gezdiriyor. S›n›flarda genel olarak 16 kiflinin, fakat bazen daha da az olabildi¤ini ö¤reniyoruz ondan. Ayr›ca hem akflam hem gündüz e¤itimlerinin oldu¤unu, örne¤in inflaat iflçilerinin genel olarak ifl ç›k›fl› akflamlar› okula devam edebildiklerini, fakat çocuk ve kad›nlar›n gündüzleri de e¤itim görebildiklerini söylüyor ve devam ediyor:


19

4 “Biz ayn› zamanda sa¤l›k e¤itimi veriyoruz. Çünkü yoksul köylüler geliyor, bazen burada kal›yorlar ve çok hastalar. En az›ndan onlara yard›m edebilecek kadar e¤itim görmenin önemli oldu¤unu düflünüyoruz.” Bu arada ö¤retmenimizin çok genç olmas› da dikkatimizi çekiyor. Fulgencio henüz 25 yafl›nda ve kuruluflundan beri bu okulda faaliyet yürütüyor. Genç ö¤retmenimiz anlatmaya devam ediyor; “günde iki kere, ö¤le ve akflamlar› yemek yap›l›yor. Akflamlar› biraz daha fazla yap›yoruz, çünkü iflçiler dersten önce en az›ndan çorba içiyor. Her eleman yard›m ediyor, ama mutfa¤›n görevlisi de var. O al›fl-verifl yapma, temizlik ve düzenden sorumlu.” Ö¤retmen odas›nda da Lenin’in resmi bulunuyor. Halk okulu ad›n›, devlet taraf›ndan vahflice katledilen devrim flehidi Martin Gonçales’den al›yor. Bizler böylesi bir okulu görmenin heyecan›yla sorular›m›z› s›ral›yoruz. Ö¤rencileri neye göre s›n›fland›r›yorsunuz ya da nas›l bir çal›flma sisteminiz var? “Genel olarak yeni gelenler birinci s›n›fa geliyor orada okuma-yazma ö¤reniyorlar ve her fleyden önce Portekiz alfabesini. ‹kinci s›n›fta

matematik ve tarih ekleniyor, üçüncü s›n›ftan itibaren co¤rafya ve fizik derslerine girifl bulunuyor. Elbette bunlar›n yan› s›ra siyasi dersler de var ve üçüncü s›n›ftan itibaren Maoizm’i ö¤retiyoruz. Mao’nun bir kitab›ndan ders veriyoruz, Çin’de devrim ve sosyalist infla ile ilgili. ‹lk s›n›flarda Brezilya hakk›nda ve Marksist ilkeler ö¤retiliyor. Biz s›n›fland›rma yapmay› sevmiyoruz, zaten her alt› ayda s›navlar var. S›nav sonuçlar›na göre hangi derse geçe¤i belli oluyor.” Kaç tane insan buraya baflvuruyor? “Y›lda 300 hatta bazen daha fazla insan. Özellikle de iflçi kesiminden.” Bölge halk›n›n durumu nas›l? Yani sahipleniyorlar m› ya da tepki var m›? “Buradan destek almak nadiren oluyor, çünkü sanayi bölgesi ve çok insan yaflam›yor. Burada genelde fabrikalar var. Ancak var olan insanlar asl›nda ilgilidir. Çevrede baz› ö¤retmenler var, merakl›lar ama yanaflmak konusunda henüz çekiniyorlar. Yine de sayg› duyuyorlar.” fiimdi bizi kütüphaneye götürüyor, kitaplar›n ço¤u eski ve y›pranm›fl durumda. “Ciltlemeyi düflünüyoruz ama nas›l yap›ld›¤›n› tam bilmiyoruz” diyor Fulgencio.

HALK OKULUNDA HALKIN MÜCADELES‹ ÜZER‹NE SÖYLEfi‹ Çevrede bulunan birçok insan ya da davet edilen birçok kifli gelince bir söylefli düzenlendi ve mücadele üzerine konuflmalar yap›ld›. Bir çok konuya de¤inildi ama en çok Ortado¤u halklar›n›n kahraman direnifllerini flimdi çok daha fazla sahiplenmek gerekti¤i söyleniyor ve özellikle bu direniflin tüm dünya ezilen halklar› aç›s›ndan önemine vurgu yap›l›yor. Emperyalizme ba¤›ml› olan ülkelerdeki, örne¤in Brezilya, Türkiye ve Filipinler gibi ülkelerde yürütülen devrimci mücadelelerin de çok büyük bir öneme sahip oldu¤unu belirtiyorlar. Kad›nlar kendilerine ait bir marfl› söylüyorlar, bu çok etkileyiciydi; Movimento, Movimento, Feminino, Feminino Movimento Feminino Popular (Hareket Hareket, Kad›nlar Kad›nlar, Halk›n Kad›n Hareketi. Bir k›ta flöyle diyor; “Kad›nlar, savaflan yoldafllar Devrimin ateflini yakan Lenin’in ›fl›¤›yla alternatif halk cephesine do¤ru yürüyoruz. Emperyalizme karfl› zafer Halk›n zaferi olacakt›r” Köylüler de halk›n avukatlar›n›n se-

10-23 Eylül 2004 minerinde söyledikleri marfl›, K›z›l Bayrak Toplulu¤u çocuk korosu da devrimci halk flark›lar› söylüyor. Etkinlik bu flark›larla ve sloganlarla sona eriyor. ‹flte dünyan›n öbür ucunda bizimle ayn› fleyleri düflünen, ayn› mücadeleyi veren dostlar›m›zdan ve yüzy›llard›r önemli direnifllere ve savafllara sahne olmufl bu topraklardan ayr›lma günümüz geldi. Burada yaflad›¤›m›z on günün onlara ve bize katt›¤› çok güzel an›larla ayr›laca¤›z buradan. “Yükümüz” a¤›r. Onlar›n onurlu mücadelesinin örneklerini, deneyimlerini tafl›yoruz yan›m›zda. Bu “a¤›r yükü” ülkemiz ezilen halk›na götürme görevimiz gerçekten önemli. Bu k›sa zaman içinde ezilen halklar›n paylaflt›¤› umudu, kavgay› ve onuru bir kez daha görmek umutlar›n alevlenmesini sa¤l›yor. Yan›m›zdan onlardan bir parça ile ayr›l›yoruz Brezilya’dan. Yoksullar›n tüm yoksulluklar›na ra¤men birbirine verece¤i ne kadar çok fleyi var? Ezilen halklar›n kardeflli¤i. Son etkinlikte at›lan flu sloganla bir kez daha yüreklerimize kaz›narak ayr›l›yoruz bu topraklardan: Brezilya, Peru, Türkiye, Nepal, Hindistan, Filipinler! Hepimiz Proletarya Enternasyonalizminin neferleriyiz!

GABRIEL PIMENTE PRESENTE* 1980-86 y›llar› aras›nda özellikle Para bölgesi ve Mina Gerrais’in kuzey bölümü yoksul ve topraks›z köylülerin toprak ele geçirmek amac›yla birçok ayaklanmas›na sahne oldu. Bu süreçte halk›n avukat› Gabriel Pimente 18 Haziran 1982’de devlet güçleri taraf›ndan vurularak öldürüldü. Çünkü O yoksul ve topraks›z halk› savundu, davalar›na bakt› ve ayn› zamanda onlarla birlikte toprak iflgallerine kat›ld›. Gabriel öldü¤ünde sadece 27 yafl›ndayd›, fakat özellikle halk›n avukat› olarak büyük bir mücadele ruhu b›rakt› ard›nda. Kendisi de halk›n avukat› olan kardefli Rafael Pimente’den, O’nu ve mücadelesini anlatmas›n› istedik. ‹flçi köylü: Kardefliniz Gabriel hakk›nda bize neler söyleyebilirsiniz? Nas›l bir insand›? Rafael Pimente: O ilk olarak dayan›flmac› karakteriyle tan›nan bir insand›. O ayn› zamanda büyük bir adalet duygusuna sahip, mutlu ve nefleli biriydi. Hor görülen insanlar›n yan›ndayd›. Bizler yoksulluk içinde büyüdük ve ezilmenin ne demek oldu¤unu biliriz. ‹kimizin de avukat olmaya karar vermesinin nedenlerinden biri budur. Sadece avukat de¤il, halk›n avukat› olmak istedik ve olduk. O asla zengin bir büro için yerini terk etmedi ve her zaman halk›n yan›nda kald›. ‹flte tam da bu yüzden halk›n sevgilisi oldu. ‹K: Onunla ilgili özel bir fleyler hat›rl›yor musun, bizimle paylaflmak ister misin? Mücadeleye ne zaman bafllad›? RP: Onunla birçok an›m›z var ve si-

zinle ve Türkiye’deki halkla paylaflmak isterim. Bir keresinde bir toprak iflgali vard› ve çocuklar ormana gidecek ve devletin sald›r›s› alt›ndaki halka destek vereceklerdi. Gabriel onlar›n morali bozuk oldu¤u zaman onlara moral verir, onlar› neflelendirirdi. Fakat belki de köylülerden daha çok korkuyordu, çünkü onlar bu tür bask›lara çok daha al›fl-

lerin baz› ayaklanmalar› s›ras›nda örgütlü oldu. ‹K: Peki, öldürüldü¤ü olay›n nas›l gerçekleflti¤ini ö¤renebilir miyiz, kardeflinizin öldürüldü¤ünü nas›l ö¤rendiniz? RP: Parla bölgesinde 120 yoksul aile ile ilgili bir dava vard›. Köylüler topra¤› iflgal etmifllerdi. Bundan önce onla-

O yoksul ve topraks›z halk› savundu, davalar›na bakt› ve ayn› zamanda onlarla birlikte toprak iflgallerine kat›ld›. Gabriel öldü¤ünde sadece 27 yafl›ndayd›, fakat özellikle halk›n avukat› olarak büyük bir mücadele ruhu b›rakt› ard›nda. k›nd›. Ve halk onun nas›l korktu¤unu görebiliyordu, fakat Gabriel’i sevmeye bafllad›lar. Ona, yaflamlar›, köylülük ve do¤a hakk›nda onu güldüren bildikleri tüm öyküleri anlat›yorlard›. Bu, bütün gece boyunca sürüyordu. Gabriel de eve geldi¤inde ayn› öyküleri herkesin etkilendi¤i bir heyecan içinde bize anlat›rd›. Çok k›sa sürede mücadeleye bafllad› ve hala bir hukuk ö¤rencisiyken köylü-

r›n orada yaflamas›na izin veren bir çeflit anlaflmalar› vard›, anlaflmay› mahkemenin onaylamas› için bekliyorlard›. Bu dokümanlar onaylanmadan iki ay önce, devlet Gabriel’i vahflice katletti. Onlar›n yapt›¤›n› biliyoruz, çünkü O topra¤› iflgal eden köylüleri savunmufltu. Gabriel öldürülmüfltü fakat hükümete karfl› ulusal ve uluslararas› birçok bas›nç vard›, bir baflka halk›n avukat› da-

vay› ald› ve davay› kazand›lar. 120 aile iflgal ettikleri topraklarda kalabileceklerdi. Kardeflimin öldürüldü¤ü haberini ald›¤›mda ben Ulusal Ö¤renci Birli¤i Kongresindeydim. Köylülerin mücadelesi ve halk›n avukatlar›n›n önemi hakk›nda bir konuflma yapt›m. Aileden üç kifli onun öldürüldü¤ü Parla bölgesine gitti ve cenaze törenini burada yapt›lar, çünkü bölgedeki insanlar onu çok seviyordu. Örne¤in bugün birçok fley onun ad›n› tafl›yor: Gemiler, sendikalar, a¤açlar, caddeler ve öldürüldü¤ü yer. ‹K: Son olarak genel olarak ya da Türkiye halk›na söylemek istedi¤iniz bir fley var m›? RP: Kardeflim hakk›nda konuflmak benim için her zaman onurdur. O halk›n avukat›n›n nas›l olmas› gerekti¤ine bir örnektir ve öldürülmüfl olmas› ile ilgili de¤ildir bu. Yaflam›n› riske sokarak ve öldürülece¤ini bilerek devletle mücadele eden biri olmas›ndan kaynakl›d›r. O bize nas›l mücadele edilece¤ini ö¤retti. K›sa fakat mücadele ile dolu yaflam› sona erdi¤inde yaln›zca 27 yafl›ndayd›. Türkiye’de de katledilen, iflkence gören ve kaybedilen insanlar oldu¤unu biliyorum, yine ac› çeken ve en az Brezilya’dakiler kadar mücadele eden aileler oldu¤unu biliyorum. Bizi güçlendiren de mücadelemizin birli¤idir. Ben bir avukat›m ve her gün Gabriel’in yapt›¤› ayn› fleyleri yapmaya çal›fl›yorum. Size teflekkür ederim ve mücadelenizde baflar›lar dilerim. * Gabriel Pimente Aram›zda!


10-23 Eylül 2004

20

4

Hatalara karfl› tutum ve elefltiri üzerine notlar Hatalara karfl› tutum elefltiri ve özelefltiri silah›n› kullanmada izlenmesi gereken yol yöntem vb. konulara iliflkin tart›flmalar devrimci ve komünist güçlerin gündemini sürekli iflgal eden konular aras›ndad›r. Elbetteki bu sorunlar yaln›z devrimci ve komünist güçlerin gündemini iflgal etmiyor. Toplumun çeflitli kesimleri ve bireyler de bu meseleleri çeflitli vesilelerle tart›fl›yorlar, kendi bak›fl aç›lar›na uygun olarak karfl› karfl›ya kald›klar› sorunlarda çözüm gücü olarak bu silahlara baflvuruyorlar. Hiç flüphesiz bu yaklafl›m sahiplerinin tutumu olaylara olgulara bilimsel bir perspektifle yaklaflan devrimci yöntemlerle k›yaslanmayacak kadar geri ve yüzeyseldir. Yani her hatay› objektif durumdan ba¤›ms›z olarak ele almayan, neden ve sonuç iliflkileri aras›ndaki diyalektik ba¤› kuran bilimsel yaklafl›ma karfl›n hep sonuçlarla ilgilenen, nedenlerin üzerinde durmayan, de¤iflim dönüflümden uzak, ilkel yöntemler izleyen anti bilimsel bir yaklafl›m gerçe¤i vard›r. Dolay›s›yla bu iki yaklafl›m›n hatalara karfl› tutumu ve de¤ifltirme gücü de çok farkl›d›r. Di¤er bir ifadeyle bu çat›flma do¤ru ile yanl›fl›n, bilimsel metot ile antibilimsel metodun, yanl›fllardan ar›nd›r›p do¤rularla buluflturma ile yanl›fllarla birlikte do¤rular› da mahkum ederek ve sonuçta bir bütün olarak yok etme aras›ndaki yani diyalektik ile idealizm aras›ndaki çat›flmad›r. Genifl y›¤›nlar›n günlük sohbetlerinde s›kça ifade ettikleri gibi “haks›z insan olmaz”. Bunu bilimsel bir yöntemle ifade edecek olursak “ifl yapan hata da yapar”. Burada önemli olan Lenin yoldafl›n da ifade etti¤i gibi “büyük hata ifllememektir” ifl yapmak bir üretim faaliyetidir. Zorluklar› aflma, pratikte yüzleflilen sorular› soru olmaktan ç›karma eylemidir. ‹flte hatalar da tam da bu pratik süreç içerisinde karfl›m›za ç›karlar. Bir tek “ölüler hata yapmaz” esprisinin anlam› da budur. Çünkü; ölüm ayn› zamanda üretim faaliyetinin noktalanmas› eylemidir. Bu demektir ki, üretim faaliyeti içinde olan her kadro, her devrimci militan hata yapma potansiyelini tafl›yor. Hiç kimse, yetkilerle sözleflmelerle kendini hatadan muaf tutamaz. Tabi ki bu herkesin ayn› derecede, ayn› ölçüde hata yapaca¤› anlam›na da gelmez. Ve iflte tam da burada sorunlar› kavray›fl ve çözüm gücü, yani nitelik sorunu ortaya ç›kar. Yaz›n›n ak›fl› içinde bu konunun üzerinde duraca¤›z. S›n›f bilinçli proletaryan›n her kadrosu, her militan› da pratik faaliyeti içinde pekala hata yapabilir, ki yap›yor da. Hiçbir militan, kararlarla-sözleflmelerle hatalar› ortadan kald›ramaz. Ama her militan hatalar›ndan ders ç›kararak, s›n›f mücadelesi içinde hatalar›n› asgari düzeye indirebilir. Hatalardan ders ç›karmak, her militan›n s›n›f savafl›m› içindeki düzeyinden, duruflundan ve gelece¤e yürüyüflünden ba¤›ms›z de¤ildir. S›n›f mücadelesine kilitlenen, devrimcili¤i bir yaflam tarz› olarak alg›layan her militan ifl yapmaktan de¤il, yanl›fl yapmaktan korkar. Çünkü her hata, her yanl›fl (yap›lan hatlar›n düzeyi farkl› da olsa) sonuç itibar›yla yap›lmas› gerekenin istenilen düzeyde ya hiç yap›l-

mamas›, ya da eksik ve yanl›fl yap›larak mücadeleye zarar verilmesi anlam›na gelir. Tam da burada, yap›lan hatalara karfl› tak›n›lan tutum ve izlenmesi gereken yol sorunu karfl›m›za ç›kar. Hatalara karfl› tak›n›lmas› gereken tutumdan kastetti¤imiz hem hatay› yapan organ›n- kurumun veya bireylerin kendi hatlar›na karfl› tak›nd›klar› tutum ve hem de hatay›-hatalar› elefltiren veya düzeltmeye çal›flan kolektifin di¤er mekanizmalar› veya devrimci güçlerin izledi¤i tutumdur. Bu iki tutum çok önemlidir. Di¤er bir ifadeyle, hatalar› asgari düzeye indirmenin ve yanl›fllar› düzeltmenin yolu tam da bu iki yaklafl›mda ortaya konulacak pratik tutumlardan geçer. Mesela hatalar›na karfl› öz-elefltirel yaklaflmayan ve onlar› “iman gücüyle” savunan bir militan› elefltiri ya¤muruna tutmak ortaya herhangi bir olumlu sonuç ç›karmaz. Yani tüm emekler bofla harcanm›fl olur. Tabi bu ne elefltirilerin gereksizli¤ini ne de elefltiri yapmama tutumuna girmemizi gerektirmez. Bilakis her devrimci militan yanl›fllara karfl› elefltirel bir tutumu tak›nma konusunda tavizkar davranmamal›d›r. Yine hatalar›na karfl› ba¤naz olan bu “müminlere” karfl› elefltiri yöntemi ve yaklafl›mlarda belli de¤iflik yöntemlere gidilebilir. Bunlar›n en bafl›nda bireyi, hatas›n›n yol açt›¤› sonuçlarla yüzlefltirerek ve en önemlisi de en büyük hatan›n veya suçun hatalar›na karfl›, özelefltirel bir tutum tak›nma yerine ba¤nazca bir tutum tak›nma oldu¤u gerçe¤ini bireye, bireylere kavratmakt›r. Çünkü bu tutum hatalardan ar›nma tutumu de¤il, hatalar› meflrulaflt›rma tutumudur. S›n›f mücadelesinde hatalar› meflrulaflt›rmak, elefltiri silah›n› ifllevsiz k›lmakt›r. Elefltiri silah›n›n ifllevsizleflmesi, de¤iflim ve dönüflümü körtopal bir hale getirilmesi demektir. Ki böyle bir ortamda bilimin yasalar› de¤il, idealizmin yasalar› ifller; küçük burjuvazinin bencilli¤i-ben merkezcili¤i cirit atar. Elefltiri de¤iflim ve dönüflüme hizmet etmelidir Niçin elefltiri? Hatalar› düzeltmek do¤rular› hakim k›lmak için elefltiri. Niçin elefltiri? Dura¤anl›¤a hareket, sorgulamaya derinlik, bak›fl aç›lar›na genifllik ve zenginlik kazand›rmak için elefltiri! Bu tür sorular› daha da ço¤altmak mümkündür. Mümkün olan di¤er bir fley ise sordu¤umuz sorulara asgari düzeyde do¤ru yan›tlar verirsek, birçok soruyu soru olmaktan ç›kar›r›z. Çözümsüz görünen sorunlar› çözülür hale getiririz. Burada temel sorun, öncelikle ortaya ç›kan sorunlar› parti ve devrim lehine çözecek derecede sorumluluk tafl›mak ve çözüm noktas›na kilitlenerek do¤ru yöntemler belirlemektir. Dahas› sorunlar ne kadar karmafl›k olursa olsun hatalar ne kadar büyük olursa olsun, onlar› aflma ve çözme noktas›na en baflta kendimizi inand›rmakt›r. Çözüm noktas›nda

kendimizin tereddütleri oldu¤u ve inanmad›¤›m›z bir sorunda, baflkas›n› inand›rmam›z, de¤ifltirmemiz, yani çözüm gücü olmam›z mümkün de¤ildir. Mesela herhangi bir kurumun, militan›n, hatta devrimci hareketin yapt›¤› hatalar karfl›s›nda ilk akl›m›za gelen “bu veya bunlar adam olmaz” saptamas› olursa, elbetteki arkas›nda da “o adam olmazlarla” adam gibi çat›flma-ac›mas›zca elefltirme ve düzeltme prati¤i gelmez peki ne gelir: ya idare etme, liberal bir tutum izlenerek, beladan kurtulma süreci beklenir. Ya da sol sekter bir yaklafl›mla ilk ve son söz söylenerek, soy kütü¤üne, iflah olmaz-yaramaz dip notu düflülür. Oysa her fleyi, de¤ifltirme, hatalar› düzeltme, devrimci güçlerle daha iyi iliflkiler kurma temeline uygun olarak planlar ve her fleyden önce de kendi plan›m›za kendimiz inanarak ilkeli ve dirayetli bir flekilde uygulamaya bafllarsak iflte o zaman baflar› elde etme, s›n›f mücadelesi lehine daha fazla kazan›mlar sa¤lama flans›m›z artar.

Ve tüm bunlar› yapmak için de, yaln›z kendimize karfl› de¤il, yoldafllar›m›z›n, dostlar›m›z›n hatalar›na karfl› da sorumlulu¤umuzun oldu¤u ve ayn› zamanda bu sorumlulu¤un bize hatalar› düzeltme görevi yükledi¤i gerçe¤ini de bilince ç›karmam›z gerekir. fiu aç›k ki kendi hatalar›na karfl› gereken sorumlulu¤u ve hassasiyeti tafl›mayan bir militan, yoldafllar›n›n ve dostlar›n›n hatalar›na karfl› da tafl›yamaz. Yani kendisinde olmayan bir fleyi baflkas›na veremez. Tam tersine bu tür flekillenifle sahip olan militanlar ya da kurumlar, ya hata yapt›¤›n› kabul etmezler, ya da ifle koflullar teorisiyle bafllayarak hatalar›n oluflma zeminini-nedenini hep d›fl›nda arayarak sonuca var›rlar. Ebetteki hatalar›n oluflmas›nda objektif durumun etkisi olur. Ve mutlaka her hata, hatta suçlar de¤erlendirilirken de, tüm bunlar olufltu¤u koflullardan ba¤›ms›z olarak ele al›narak de¤erlendirilmemelidir. Burada önemle görülmesi gereken birincisi; tek tek militanlar›n veya kurumlar›n somut olarak yapt›klar› hatalar koflullar teorisine feda edilerek hesap sorma ve de¤ifltirme sürecine sokma prati¤inden kaç›narak liberal bir tutum

sergileme tehlikesidir. ‹kincisi: kendi hatalar›na karfl› ak›llar›na öncelikle pamuk, baflkalar›n›n hatalar›na karfl› ise hemen k›l›ç gelen yaman “ilkecilerin” ilkelliklerine karfl› uyan›k olmakt›r. Her iki yaklafl›m da, hatalar›n düzeltilmesine hizmet etmez. Tam tersi etkiler yarat›r. Teorik olarak KP’lerin de s›n›fl› toplumun ürünü oldu¤u ve KP saflar›na ezilenlerin de¤iflik kesimlerinde, de¤iflik al›flkanl›k ve yaflam tarzlar›na sahip olan bireylerin kat›ld›¤›n› ve tüm bunlar› partinin ideolojik-politik ve örgütsel hatt›na uygun olarak flekillendirmenin sürekli bir ideolojik mücadele ve e¤itim ve ayn› zaman da bir süreç sorunu oldu¤unu hepimiz kabul ediyoruz. “De¤iflmeyen tek fleyin de¤iflim” oldu¤u bilimsel tezine uygun olarak hareket edildi¤inde her militan›n, her kurumun de¤iflebilece¤i (olumlu veya olumsuz) gerçe¤i de kendili¤inden ortaya ç›kar. Bu demektir ki; elefltiri silah› yerinde ve zaman›nda de¤ifltirme diline ve üslubuna uygun olarak kullan›ld›¤›nda feodal-burjuva çöplü¤ünden s›n›f mücadelesine kat›lmak için partiye gelen her bireyi de¤ifltirmek mümkündür. Ve parti kendisine gelen her bireye burjuva yaflam tarz›ndan ar›nd›ran, proleter kiflilik kazand›ran bir çözüm reçetesi vererek, git bu reçetede yaz›l› olanlar› uygula, de¤ifl ve gel deme lüksüne de¤il, onlar› de¤ifltirme zorunlulu¤una ve sorumlulu¤una sahiptir. Git de¤ifl gel diyen ya da de¤iflimi kendi d›fl›nda arayan bir parti, bir kurum veya militan her fleyden önce yüklendi¤i tarihi sorumlulu¤un bilincinde de¤ildir. De¤ifltirme eylemi için sahip oldu¤u ideolojiden daha güçlü bir ideolojinin olmad›¤›n›n fark›nda de¤ildir. Ve tüm bunlar›n yeteri kadar fark›nda olmayanlar›n elefltiride do¤ru bir tarz, üslup kullanmalar› da elbetteki düflünülemez. Tüm bunlar bize, elefltiride ac›mas›z olmak kadar kazan›c› ve yap›c› olmay› da dayat›yor. Kazanmay›, de¤ifltirmeyi içermeyen her elefltiri, MLM elefltiri ruhuna da uygun de¤ildir. Kimse burada herkesin mutlak kazanabilece¤i sonucunu ç›karmas›n. Çünkü bazen do¤ru yaklafl›mlar do¤ru yöntemler de olumlu sonuçlar vermeyebilir. Yani d›fl müdahaleler baflar›s›zl›kla sonuçlanabilir. fiüphesiz böylesi durumlarda bireylerin, kurumlar›n de¤iflimdeki istemleri, devrim ve sosyalizm davas› karfl›s›ndaki durufllar›nda tafl›d›klar› derin zaaflar bu baflar›s›zl›klar›n ana nedenleridir. Burada önemli olan, elefltiride bilimsel bir yöntem izlemek ve sorunlar› çözmede, de¤ifltirme prati¤inde hep bu bilimsel yönteme sad›k kalmakt›r. Bu bilimsel yöntemden uzaklaflan her elefltiri, yap›c› de¤il y›k›c› olur. Dolay›s›yla sorunlar›n çözümüne partinin çelikleflmesine de¤il çözümsüzlü¤ün, bunal›mlar›n derinleflmesine, sorunlar›n kifliselleflmesine kadar gider.


21

4 Bu nedenle y›k›c›, partiyi mücadeleyi ileriye tafl›mayan elefltirilerden uzak durmal›y›z. Yapaca¤›m›z her elefltiri yanl›fllar› düzeltmenin panzehiri, mücadeleyi ileriye tafl›man›n harc› olmal›d›r. Bu bilinçle, bu sorumlulukla yap›lan her elefltiri ayn› zamanda yoldafllar›n›, partiyi ve dostlar›n› sahiplenmeyi de içerir. Daha da somutlarsak yoldafllar›m›z› sahiplenerek elefltirmeliyiz. Elefltirilerimizin onlar›n yaratt›¤› olumlu de¤erlere de¤il yanl›fllar›na, olumsuzluklar›na oldu¤unu her daim kendilerine hissettirmeliyiz. Hissettirme eylemi yoldafllar›m›z›n, kurumlar›m›z›n baflar›lar› karfl›s›nda duydu¤umuz sevinç, baflar›s›zl›klar› karfl›s›nda duydu¤umuz üzüntüde gizlidir. Hissettirme eylemi, yoldafllar›m›z›, kurumlar›m›z› elefltirirken, yanl›fllara alternatif olarak ortaya koydu¤umuz do¤rularda, kulland›¤›m›z yap›c› elefltiri üslubunda gizlidir. K›sacas› düflündürmeyen, düflündürmeye sevk etmeyen her elefltiri, yap›lmak için yap›lan bofl ve anlams›z bir elefltiridir.

Bofl ve anlams›z elefltiriden kaç›nmak için de yukar›da belirtti¤imiz noktalar›n asgari düzeyde dikkate al›nmas› gerekir. Yani, elefltiriler gücünü somutluktan almal› ve sorumluluk duygusuyla kuflanmal›d›r. Somutluk ve sorumluluk duygusundan uzak yap›lan her elefltiri, hangi niyetle yap›l›rsa yap›ls›n objektif olarak devrime de¤il, karfl› devrime hizmet eder. Ve sonuç olarak Lenin ve Stalin yoldafllar›n flu söylemlerine kulak verelim. Tabi ki sadece okumak ve dinlemek için de¤il, uygulamak için. “…ileri s›n›f›n savaflç› partisi için hatalar felaket de¤ildir. Esas felaket, bir hatada direnmek, onu kabul etmekten ve düzeltmekten aptalca utanmak olurdu.” Lenin “… ama bu ne demektir? E¤er tüm dünyay› elefltiren biz Bolflevikler, Marks’›n deyimiyle ifade edersek, gökyüzünü fethedenler, e¤er biz flu ya da bu yoldafl›n rahat› u¤runa öz-elefltiriden vazgeçersek büyük davam›z›n yenilgiye u¤ramas›ndan baflka bir fley beklemeyece¤imiz aç›k de¤il

PUSULA D‹KKATLER‹ SINIF SAVAfiIMININ GERÇEK SORUNLARINA ÇEV‹REL‹M! Proletarya Partisi’nin devrim teorisine hakim olmad›kça önder rolünü oynamas› mümkün de¤ildir. O ancak devrim teorisine hakim oldukça, kitleleri, partiyi ve devrimci savafl› örgütleyebilir. Devrim teorisi, bilgisi her karmafl›k ve zor durumda do¤ru yönü bulmay› sa¤lar ve do¤ru yolda nas›l ve kimlerle yürünece¤i sorununu da çözer. Devrimin ileri teorisiyle donanma sorunu devrim yürüyüflünde güven ve çözüm gücü kazand›r›r. Proletarya Partisi s›n›f savafl›m›nda s›n›f düflmanlar›na karfl› baflar› kazanmak için s›k› örgütlenmek, savafl ve örgüt ilkeleriyle donanmak, bu bilinçle aç›k, net ve kararl› olmak zorundad›r. ‹deolojik-politik ba¤›ms›zl›¤›n›, ilke ve kurallar›n› korumak zorundad›r. Bundand›r ki Proletarya Partisi devrimin ileri teorisiyle, s›n›f savafl›m›n›n tarihi tecrübeleriyle donanmak ve ilkelerine dört elle sar›lmak zorundad›r. Bu zorunluluklar›n bilinci, s›n›f savafl›m yasalar›n› kavrama ve müdahale bilincidir. Bu bilinçle devrim gerçekleflebilir. Proletaryan›n devrim biliminde ideolojik birlik kadar önemli olan di¤er bir nokta maddi örgütsel birliktir. Evrensel bilimin ülke özgülüne uyarlanmas›nda ideolojik sa¤laml›¤›n vazgeçilmez oldu¤u bir gerçektir. ‹deolojik sa¤laml›¤›n maddi güce dönüflmesinde örgütsel iç düzenleme ve örgütsel ilke ve kurallar bütünlü¤ü ortak yürüyüflün düzenli ve uygun hale getirilmesinde yaflamsal önemdedir. Örgütsel iç düzenlenme ve örgütlenme devrim hedefine varmada izlenmesi gereken kurallar bütünüdür. ‹lke ve kurallar, s›n›f savafl›m›n›n yasalar›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Bu yasalar›n geliflimine ve ilerlemesine hizmet eder tarzda düzenlenen ilke ve kurallar, sürecin ihtiyaçlar›na ve yaflam›n gerçekli¤ine uygun hale getirilir. Örgütsel birli¤in, ilke ve kurallar›n te-

melinde proleter demokrasi vard›r. Bu olmadan merkeziyetçilik, ortak irade, eylem birli¤i ve geliflim sa¤lanamaz. Proletarya Partisi’nin iç hukukunun sa¤lam ve bilimsel temeller üzerinde infla edilmesi ortak güven, ortak irade ve eylem birli¤ini güçlendirir. ‹ç hukukun yanl›fl ele al›n›p, yorumlanmas› bilimsel zeminden uzaklaflmas› zay›flamas›na yol açar, uygulamadaki yanl›fll›klar ise ortak güven ve ortak iradeyi ortadan kald›r›r. Parti’nin gerek iç hukuksal uygulamalar›nda gerekse kitlelere karfl› yaklafl›mlar›nda devrimci adalet anlay›fl› güçlü ve bilimsel olmak zorundad›r. Aksi durumda Parti’nin iç birli¤i ve kitlelerle olan politik ba¤› zay›flar, süreç içinde bu ba¤ kopar ve bu durum ise Proletarya Partisi’nin bürokratlaflmas›na ve yabanc›laflmas›na yol açar. Demokrasi sorunu devrime ve s›n›f savafl›m yasalar›na hizmet etti¤i oranda ele al›n›p de¤erlendirilir ve uygulamaya konur. Parti içi demokrasi, disiplini güçlendirmek savafl yetene¤ini ve devrimci insiyatifi art›rmak için vard›r. Buna hizmet etmeyen demokrasi anlay›fl› proleter karakterden uzakt›r. Belirleyici olan s›n›f savafl›m› yasalar›na, devrimci hareketin geliflim yasalar›na hizmet sorunudur. Bundand›r ki baz› dönemlerde demokrasi ilkesi geniflletilir baz› dönemlerde ise s›n›rlama yoluna gidilir. Savafl› devrim yasalar›yla birlefltiren bizim gibi ülkelerde parti bir savafl ayg›t›d›r. Özgür tart›flma ve muhasebe süreçleri d›fl›nda merkeziyetçi yan her zaman a¤›r basar. Üst komitenin talimat ve direktifleri bir emir olarak alg›lan›r ve uygulan›r. Demokrasi s›n›rlar›n›n afl›r› daralt›lmas› sekterizmi, s›n›rlar›n geniflletilmesi liberalizmi yaratm›flt›r. Her iki farkl› aç›dan yorumlama ve uygulama devrim yürüyüflüne büyük zarar vermifl ortak yürüyüflü zay›flat›p, aksatarak, ortak irade ve eylem birli¤ini zedelemifl, parti içi birli¤i ve kitleler-

midir? “Marks proleter devrimi di¤er devrimlerden ay›rt eden fleyin onun kendi kendisini elefltirmesi ve öz-elefltiriyle kendini güçlendirmesi oldu¤unu söylüyordu. Bu Marks’›n önemle dikkat çekti¤i bir noktad›r. E¤er biz, proleter devrimin temsilcileri, eksikliklerimize göz yumarsak, sorunlar› ailevi tarzda karara ba¤larsak, hatalar›m›z›n karfl›l›kl› olarak üstünü örtersek ve hastal›¤› parti organizmas›n›n içine itmezsek -o zaman bu hatalar›, bu eksiklikleri kim düzeltecek? ……… “Dürüst ve aç›k bir öz-elefltiriyi reddedersek, hatalar›m›z› dürüst ve aç›k bir biçimde düzeltmekten vazgeçersek, ilerlememizin yolunu, davam›z› iyilefltirmeye, davam›z›n yeni baflar›lar›na giden yolu kapataca¤›m›z aç›k de¤il midir? ……… “S›n›flar varoldu¤u sürece, hiçbir zaman flunu söyleyebilecek durumda olmayaca¤›z: Allah’a çok flükür, flimdi her fley le olan ba¤› zay›flatm›flt›r. Parti içinde ortaya ç›kan salt askeri bak›fl aç›s›, afl›r› demokrasi, mutlak eflitlikçilik, ben merkezcilik, parti üstü, partiye ra¤men anlay›fllar› küçük burjuvazinin parti içinde ortaya ç›kan anlay›fllar›d›r. Bu anlay›fllar›n varl›¤› proletaryan›n mücadele görevleriyle ba¤daflmaz. Bu zararl› anlay›fllar çal›flmalar›n yanl›fl örgütlenmesine ve yönlendirilmesine yol açar. Bu durumun devam› kaç›n›lmaz olarak oportünizmle ya da darbecilikle sonuçlan›r. Parti içinde küçük burjuva ideolojisi kendisini siyasal olarak sa¤ ve sol sapma örgütlenmede sekterizm olarak kendini ifade eder. Proletarya ideolojisi ile küçük burjuva ideolojisi aras›nda mücadele ideolojik-politik sorunlarda oldu¤u gibi örgüt ve örgüt iflleyifli sorunlar›nda, ortak irade ve eylem birli¤i sorununda, demokrasi ve merkeziyetçilik, disiplin ve özgürlük sorununda, hak ve görevler sorununda, çal›flma tarz› ve düflünme tarz› sorunlar›nda kesintisiz bir flekilde devam eder. Bu mücadele ayn› zamanda iki çizgi mücadelesinin varl›k zeminidir. Partinin do¤ru bir çizgiye sahip olmas› sadece do¤ru MLM bak›fl aç›s›na ve ülke özgülüne uyarlanmas›na sahip olmas›yla olmaz. Ayn› zamanda do¤ru parti çizgisine sahip olmas› gerekir, do¤ru parti çizgisi derken, do¤ru bir silahl› mücadele anlay›fl›na, do¤ru bir kitle çizgisine, örgütsel iflleyifl ve iç hukuk örgütlenme ve düzenlenme sorununda do¤ru bir bak›fl aç›s›na ve do¤ru bir uygulama anlay›fl›na sahip olmak demektir. Bunlar olmadan do¤ru bir parti çizgisi anlay›fl›na sahip olunmaz. Kitle örgütlenmesi ile parti örgütlenmesi aras›nda kopmaz ba¤lar oldu¤u gibi, ideolojik-politik sorunlarla do¤ru bir örgüt anlay›fl› aras›nda da güçlü diyalektik ba¤lar vard›r. Bolfleviklerle Menflevikler aras›nda, ÇKP içinde ortaya ç›kan sol sekter çizgilerle Maoistler aras›nda, Komünist önder Kaypakkaya yoldafl ile fiafak revizyonistleri aras›nda ve daha sonra ortaya ç›kan irili ufakl› hiziplerle Proletarya Partisi aras›nda ortaya ç›kan sorunlarda, sadece ideolojikpolitik sorunlarda çat›flma yaflanmam›flt›r. Bir o kadar güçlü ve amans›z çat›flmalar, örgüt iflleyifli, hukuk ve tüzük sorunlar›nda yaflanm›flt›r. Dolay›s›yla Proletarya Parti-

10-23 Eylül 2004 yolunda. Yoldafllar, bizde böyle bir durum hiçbir zaman olmayacak. Yaflam boyunca bizde sürekli olarak bir fleyler yavafl yavafl ölüp gidecek. Ama ölen fley öyle kolayca ölmek istemeyecek, varolmak için mücadele edecek, köhnemifl davas›n› savunacak. “Yaflam boyunca bizde, sürekli olarak yeni bir fleyler do¤acak ama do¤an fley öyle kolayca do¤mayacak, gürültü kopararak, ba¤›rarak varolma hakk›n› savunacak. “Eski ile yeni, ölüp gidenle dünyaya gelen aras›ndaki mücadele iflte geliflmemizin temeli budur. E¤er aç›kça ve dürüstçe, Bolfleviklere yarafl›r biçimde, çal›flmalar›m›zdaki hata ve eksikliklerimizi tespit etmez ve ortaya ç›karamazsak, o zaman ileriye giden yolu kendi kendimize kapatm›fl oluruz. Ama biz ilerlemek istiyoruz. Ve biz, tam da ilerlemek istedi¤imizden dolay›, dürüst ve devrimci öz-elefltiriyi en önemli görevlerimizden biri haline getirmek zorunday›z. Bu olmadan ilerleme olmaz. Bu olmadan geliflme olmaz.” Stalin. si’nin e¤itimi ve donan›m› sadece ideolojik-politik sorunlarda de¤il, ayn› zamanda, örgüt ve örgüt iflleyifli konular›nda da donan›m sa¤lamal›d›r. Çünkü e¤itimsiz ve donan›ms›z bir yönelim ve müdahale, içinde önemli oranda yanl›fll›klar› ve tehlikeleri bar›nd›r›r. Devrim ve parti bilinci bütünlüklüdür. S›n›f savafl›m›n›n bütün sorunlar›nda yetkinli¤e ve proleter bir düzeye sahip olmas› gerekir. Bu gerçekleflmeden çözümü kolay bir sorun bile örgütsel birli¤i zedeleyecek, zay›flatacak duruma getirilebilir. Hatta devrimci heyecan ve coflkuyu, ortak irade ve yürüyüflü ortadan kald›racak duruma getirebilir. S›n›f savafl›m›nda bilinçsiz her bir tav›r, her bir müdahale ve uygulama telafi edilmesi kolay olmayan kay›plara, y›k›mlara yol açar, partinin iç birli¤ini ve kitlelerle olan ba¤›n› zay›flat›r. Subjektivizmden beslenen ve bunun üzerinde yükselen düflünme, çal›flma tarz› kaç›n›lmaz olarak oportünizmle sonuçlan›r. Proletarya Partisi’nin savafl›m düzeyinin yükseltilmesi, yetene¤inin art›r›lmas› onun siyasi seviyesinin yükseltilmesine, düflünme ve çal›flma tarzlar›n›n düzeltilmesine parti içi yaflam›n ve çal›flmalar›n, adalet ve hukuk anlay›fl›n›n bilimsel ve siyasal zemin üzerine oturtulmas›na dikkat ve duyarl›l›¤›n s›n›f savafl›m›n›n gerçek sorunlar› üzerine çekilmesine ba¤l›d›r. Devrimin bütün temel sorunlar›nda bilimsel ve do¤ru bir bak›fl aç›s›na sahip olmak kadar, bu anlay›fllara uygun çal›flmalar›n örgütlenmesi de yaflamsal önemdedir. S›n›f savafl›m›n›n vazgeçilmez temel görev ve sorumluluklar› kitleleri, devrimci savafl› örgütlerken di¤er yandan partiyi bilimsel ve do¤ru temelde örgütlemektir. Örgütlenmede süre¤en hale getirilip dikkat çekilmesi gereken di¤er önemli bir konu da parti içi e¤itim ve düzeltme çal›flmas›d›r. Teorik kavray›fl›n art›r›lmas›yla çal›flma ve mücadele yetene¤i yükseltilir. Devrim ve parti bilincinin yükseltilmesi, çal›flma ve savafl yetene¤inin örgütlenmesi sorununa daha fazla kafa yormak, daha fazla dikkatleri bu sorunlar›n çözümü için yo¤unlaflt›rmak gerekir. ‹dolojik-politik-örgütsel-düflünsel canl›l›k ve heyecan›n yarat›lmas›, partinin geliflimi, ilerlemesi silahl› mücadele sorunlar›n›n do¤ru tarzda ele al›nmas›na ba¤l›d›r.


10-23 Eylül 2004

22

4

Avrupa’da Pazartesi yürüyüflleri 盤 gibi büyüyor Ad›na reform diyerek sessizce uygulamaya koyduklar› 2010 Agenda program›n›n sonuçlar› giderek kendini göstermeye bafllad›. Agenda 2010/Hartz IV neleri kaps›yor? Gerçekten emperyalist-kapitalist düzenin uflaklar›n›n iddia ettikleri gibi reform mu, yoksa gerçek adland›rmayla sosyal haklar›n gasp› m›? Yap›lanlar›n ve öngörülenlerin bir kaç›n› s›ralamak yalan, dolan beyanatlar›n› a盤a ç›karacakt›r. ‹flsizlik yard›m› ile sosyal yard›m› birlefltirerek, cüzi miktara düflürülmesi ve hak etme kriterlerinin zorlaflt›r›lmas›. ‹flten ç›karmalar›n kolaylaflt›r›lmas›. Emekli mafllar›n›n düflürülmesi ve yafl›n›n yükseltilmesi. ‹laç, tedavi, hastane vs. masraflar›na ek ödenek. Tedavi vs masraflar›nda s›n›rlama (Etkili ilaç yerine, ucuz ilaç vb.). Hastal›k sigortalar›n›n özellefltirilmesi. Kira yard›mlar›n›n ve konut edinme yard›mlar›n›n k›s›tlanmas›. ‹flsizlik paras›n›n miktar›n› düflürme ve süresini s›n›rlama. ‹flçilerin giderlerinde vergiden düflürülmesine k›s›tlama. Sosyal, kültürel vb. alanlara yap›lan yard›mlar›n kald›r›lmas› veya k›s›tlanmas›. E¤itimin özellefltirilmesi, harçlar›n yükseltilmesi, okul masraflar›n›n velilere yüklenmesi. Y›l sonu ek maafllar›n kald›r›lmas›. ‹fl hukuku, toplu sözleflme vb. konular›nda patronlar›n lehine de¤ifliklikler. Herhangi bir ödeme olmadan ifl saatlerinin yükseltilmesi. Asgari ücret s›n›r›n›n düflürülmesi. Patronlar›n lehine vergiye tabi kazanç limitinin yükseltilmesi, vergi üst s›n›r›n›n yüzdesinin düflürülmesi. Hakim s›n›flar›n ç›kar›na, kârlar›na kâr katma amaçl› yap›lan sosyal y›k›m uygulamalar› sosyal, kültürel, politik vs k›s›tlamalar›yla toplumu k›skaca al›rken, zar zor geçinen toplumun alt kesimlerini daha zor duruma düflürdü ve düflürmeye devam ediyor. Bundaki esas amaç sermaye babalar›n›n ABD vb. emperyalist güçler kar-

fl›s›nda rekabet gücünü art›rarak, sömürü a¤›n› geniflletmek, at›n› dizginsizce koflturarak fliflindikçe fliflinmek. Reform dendi¤inde bir olumluluk, iyiye yönelim olarak insanlar›n zihinlerinde yer etmifl. Bir çok insan›n beklentisi de bu yönde idi. Bunu bilen patronlar›n ufla¤› koalisyon hükümeti (SPD-Yefliller) perde arkas›ndaki oyununu gizleme yoluna gitti. Nerde görülmüfl; mali sermayenin uflaklar› kendiliklerinden emekçiler yarar›na sosyal haklar› geniflletsin. Ne zaman ki uygulamaya konarak insanlar›n günlük yaflamlar›nda pratik hal ald›, o zaman emekçiler en az›ndan kendisi için iflin iç yüzünü görmeye bafllad›, yeterlilikten, esas yönünü görmekten, yöneliminde s›n›rl› ve dar da olsa. Berlin’de iki ayr› yürüyüfl Agenda 2010/Hartz lV’ü protesto etmek amac›yla büyük flehirler ve bunlar içindede do¤u bölgeleri (önceki Do¤u Almanya) baflta olmak üzere, Almanya’n›n irili ufakl› yüz k›rk yerinde on binlerce emekçi yürüdü. Do¤u Almanya’n›n y›k›lmas› arifesinde rol oynam›fl, gelenek haline getirilmifl “Pazartesi Yürüyüflleri” egemenleri telaflland›r›rken, kamuoyunda da tart›fl›l›r hale getirmifltir. Korkular› geliflip güçlenmesi ve gelenek haline gelerek sermayeyi tehdit eder seviyeye s›çramas›. Onun için egemenler birbirlerini suçlar duruma gelirken ve yürüyenlere “fare” rolü biçerken, di¤er yandan reformistler arac›l›¤›yla pasifize etmeyi, bölüp parçalamaya çal›flmay› da ihmal etmiyor. ‹flte bunlardan biri de Berlin’de yafland›. 16 A¤ustos’ta yap›lan yürüyüfl tüm insanlar›n kat›ld›¤› tek yerde yap›l›rken, 23 A¤ustos günü ise parçalanarak iki ayr› yerde yap›ld›. Kapitalizmin baz› yönlerinin düzeltilerek tek alternatif oldu¤unu savunan ATAC ve modernrevizyonizmin art›¤› PDS geliflmelerden

pani¤e kap›larak ayr› yerde yürüyüfl yapma karar› ald›. Ve di¤er yürüyüflün genifl anti-propagandas›n› medya vs arac›l›¤› ile yapt›lar. Yine de binlerce emekçi kat›larak ve hayk›rarak, ATAC ve PDS gibi reformistlere ve mali sermayenin uflaklar›na gereken cevab› vermifllerdir. AT‹K-AT‹F ve ILPS’nin de kat›ld›¤› yürüyüfl Alexander-Platz da bafllad›. ‹ki saatlik bir yürüyüflten sonra iktidar›n büyük orta¤› SPD’nin merkez binas› önünde bitirildi. Duisburg’da Pazartesi Eylemleri Pazartesi eylemlerinin bir yenisi de, Duisburg’da, 30 A¤ustos günü gerçeklefltirildi. Partizan güçlerinin aktif olarak yer ald›¤› eylemde, Partizan coflkusu ve düzene olan bilimsel öfke kitlelere aktar›ld›. Saat 17:00’de bafllayan eyleme, çeflitli sivil toplum örgütlerinin yan›s›ra, AT‹F, Yeni Demokratik Gençlik, D‹DF, AT‹GF, Ekmek ve Adalet okurlar› da kat›ld›. AT‹F-YDG ad›na okunan bildiride, dayat›lan yeni yasalar›n mevcut düzeni ayakta tutabilme amaçl› emekçi kitlelerin daha fazla sömürüye, yoksullu¤a itildi¤i

Filipinler’de keyfi gözalt› ve kaybetme May›s ay›ndaki genel seçimlerde Filipinler Ulusal Demokratik Cephe içerisinde yer alan Bayan Muna (Önce Halk) Partisinin örgütlenme çal›flmalar›nda aktif olan üç kifliden, baflkent Manila’da gözalt›na al›nd›klar› 18 Haziran’dan bu yana haber al›nam›yor. Filipinler’deki en büyük insan haklar› örgütü olan Karapatan taraf›ndan yap›lan aç›klamaya göre Joseph Gonzales (23), Mario Detroz (41) ve Rolando Comiso 18 A¤ustos Çarflamba günü 4.30-5.00 saatlerinde k›rm›za bir Toyoto Corolla marka bir araba ile seyahat ederlerken ‹suzu marka yeflil bir arabayla önleri kesildi. Araçtan inen en az 10 kifli önce arabay› kullanan Joseph Gonzales’i etkisiz hale getirerek, bir kez uyar› atefli açt›ktan sonra kendi arabalar›na bindirdiler. Ard›ndan arabada bulunan Mario Detroz ve Rolando Comiso da baflka araçlara bindirildikten sonra üç araç konvoy halinde olay yerini terk ettiler. Görgü tan›klar› ilk etapta olay› uyuflturu-

cu sat›c›lar›na ya da kilisenin önündeki barkay› soymak isteyen h›rs›zlara yönelik bir operasyon zannediyorlard›. Yerel polis güçleri de olay› ortadan kald›rmay› baflar›rken 18 A¤ustos’ta herhangi bir olay›n kay›tlara geçmedi¤inin ortaya ç›kmas›yla üç kiflinin kaç›r›ld›¤› belirlenebildi. Ancak o tarihten bu yana kaç›r›lan üç kifliden henüz bir haber al›nabilmifl de¤il. Filipinler’de birçok kez yaflanan benzer olaylarda kaybedilen kifliler kimi zaman iflkenceyle katledilmifl bir flekilde bulurken, kimi zaman da cesetlere hiçbir zaman ulafl›lamad›. Ancak bu örneklerin ço¤unlu¤unun yan›nda, kaybedilme olaylar›na karfl› geç kal›nmaks›z›n kampanyalar örgütlenebildi¤inde ve halk tepkisini ortaya koydu¤unda gözalt›na al›nanlar›n ortaya ç›kar›lmak zorunda kal›nd›¤› olaylar da yaflanmakta. Bu anlamda Filipinler’deki Bayan Muna, Karapatan vb. örgütler h›zla kamuoyu oluflturmaya yönelik çabalara girmifl durumda.

belirtilirken, çözümün kendisinin iflçi s›n›f›n›n meflru ve örgütlü mücadelesinde yatt›¤›na vurgu yap›ld›. Organizatörlerin mikrofonu s›radan halka uzatt›klar›nda ortaya ç›kan sonuç, sistemin bask›lar›na ve dayatmalar›na karfl› büyük bir öfkenin resmiydi.Bu seferki Pazartesi eylemimizde karfl›m›za ayn› gün ve ayn› saatte eylem izi alan Nazilerin yürüyüfl konvoyu ç›k›nca, kitlenin tepkisi ve öfkesi bilenerek, Faflizm karfl›t› sloganlar at›ld›. Polisin müdahalesine ra¤men Nazilerin yürüyüfl konvoyunu engellemeye kararl› olan kitlemiz hedefine ulaflarak faflistlerin konvoyunu da¤›tmay› baflard›. Duisburg merkezdeki mitingin ard›ndan 15 dakikal›k sembolik yürüyüflten sonra, özellikle de sendikalar›n son yasa tasar›lar›na karfl› pasif tutumu gerek iflçiler, gerekse de bireysel tav›r tak›nan belirli sendika üyeleri taraf›ndan teflhir edilerek ve sert bir dille elefltirilerek, sendikalar alanlara ça¤r›ld›. Eylem, bir sonraki hafta daha kitlesel kat›l›m sa¤lanmas› ça¤r›s›yla ve hükümet karfl›t› sloganlarla son buldu. (Berlin-Duisburg)

Atina’da katillere yer yok 27 A¤ustos Cuma günü gerçeklefltirilen eylemle bir kez daha katiller Yunanistan’a sokulmad›lar. Daha önce Clinton’u ülkelerine sokmayan Yunanl›lar bu defada Powell’› sokmad›lar. Cuma günü Protipiliya meydan›nda çeflitli parti ve gruplar›n toplanmas›yla bafllayan eylem daha sonra meclise do¤ru yürüyüfle baflland›. Olimpiyat dolay›s›yla yo¤un güvenlik önlemlerinin al›nd›¤› yürüyüfle yabanc› bas›n da yo¤un ilgi gösterdi. Yaz ve tatil süreci olmas› dolay›s›yla kat›l›m›n çok olmayaca¤› beklentisinin tersine kitle yo¤un bir kat›l›m sa¤lad›. Yürüyüfl boyunca olimpiyat ve Amerikan karfl›t› sloganlar at›ld›. Oldukça canl› ve dinamik görünen kitle meclisin önüne geldi¤inde ise polis barikat›yla karfl›laflt›. Kitlenin

Amerikan Konsoloslu¤una yürümek istemesine karfl›n polis buna izin vermedi. Bunun üzerine kitle beklemeye bafllad›. Bu süre içerisinde polisle k›sa aral›kl› arbedeler yafland›. Arbedelerde polis kitleye biber gaz› ve coplarla sald›rd›. Yaflanan son arbededen sonra kitle yönünü de¤ifltirerek Omonya meydan›na yöneldi. Yürüyüfl esnas›nda baz› gruplar çevredeki kamu mallar›na ve Adidas ma¤azas›na sald›rarak zarar verdiler. Omonya meydan›na gelinmesinden sonra bir süre bekleyen kitle daha sonra da¤›lmaya bafllad›. Atina d›fl›nda Selanik’te de benzeri bir yürüyüfl gerçeklefltirildi. Bunlar›n d›fl›nda KKE de bir sonraki gün her zamanki gibi ayr› olarak çeflitli yerlerde yürüyüfller gerçeklefltirdi. (Atina)


23

4 F‹L‹ST‹N’DE AÇLIK GREV‹ B‹LMECES‹

‹srail hapishanelerinde tutulan Filistinli tutsaklar en temel insani haklar› için 15 A¤ustos’tan itibaren açl›k grevine bafllam›fl-

lard›. Ulusal ve uluslararas› düzeyde de destek kazanan ve halklar›n gündemine oturan açl›k grevinin ‹srail’in tutsaklar›n taleplerini kabul etmesi ile sonuçland›¤› aç›klan›rken, ‹srail ise talepleri karfl›lamayaca¤›n› aç›kl›yor. Filistinli tutsaklar›n durumu konusunda güvenilir bir bilgi al›namazken, bu arada ‹srail Filistin halk› üzerideki sald›r›lar›na da h›z vermeden devam ediyor. Filistinli güvenlik servisleri, cip ve askeri araçlarla kentin do¤usundaki Askar Mülteci Kamp›’na giren ‹srail askerlerinin 16-40 yafllar›ndaki 300 kadar Filistinli erke¤i kamptaki bir okula toplad›¤›n› kaydetti. Askerlerin ayr›ca, evlerde arama yapt›klar› ve soka¤a ç›kma yasa¤› ilan ettikleri de bildirildi. Hindistan’da Naxalist tutsaklar “Yurtseverlik” Yasas›na karfl› Açl›k Grevinde Hindistan’›n Tamilnadu bölgesinden on tutsak, “Yurtseverlik” Yasas›n›n iptali için 26 A¤ustos’tan itibaren süresiz açl›k grevi

bafllatt›. Açl›k grevine bafllayan tutsaklardan yedisi Çenya Merkez Hapishanesinde, üç kad›n tutsak da Vollore Özel Kad›n Hapishanesinde bulunuyor. 2 Eylül’de sa¤l›k durumlar› kötüleflen kad›n tutsaklar tedavi için Vellore Genel Hastanesine kald›r›ld›. Ancak hiçbir tedaviyi kabul etmeyen kad›n tutsaklar›n tedavi ve ilaç kabul etmedikleri aç›kland›. Çenya Hapishanesindeki erkek tutsaklardan da üçünün de durumunun kötüleflti¤i bildirildi. Açl›k grevindeki tutsaklar 24 kas›m 2002 tarihinde Yurtseverlik Yasas› gere¤ince tutuklanan 27 kiflilik gruptanlar. Bu tutsaklar tutukland›klar›ndan beri hiçbir mahkemeye ç›kar›lm›fl de¤iller. Sözkonusu 27 kifli politik çal›flmaya kat›ld›klar› için tutuklanm›fl, bu operasyonda bir Naxalist de sözde çat›flmada öldürüldü denilerek gözalt›nda katledilmiflti. Bu tutsaklar›n hepsi Naxalist ideolojiye sahipler. Tutsaklar›n tek talepleri ise POTA yasas›n›n iptal edilmesi.

Evrensel Bak›fl KATMANDU KUfiATMASININ Ö⁄RETT‹KLER‹ Nepal’de geçti¤imiz ay içinde önemli ve derslerle dolu bir eylem gerçeklefltirildi, Nepal Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan. Ülkenin k›rlar›n›n % 70’inden fazlas›n› kontrolü alt›nda tutan ve Nepal gerici eski devletiyle yapt›¤› “bar›fl görüflmelerinin” ard›ndan içinde bulundu¤u stratejik denge aflamas›n›, stratejik sald›r› aflamas›na s›çratma haz›rl›klar›n› sürdüren Nepal’deki Maoist Halk Savafl›n›n baflkent Katmandu’yu kuflatan ve bir hafta boyunca süren eylemi çok yönlü e¤itici derslerle doludur. Nepal’de NKP(M)’nin kuflatma eylemi bir anda gündeme bomba etkisi yaratarak düflse de ve 8 y›ll›k Halk Savafl›n›n bu küçük Güney Asya ülkesinde yapt›klar› kimilerinde flaflk›nl›k yaratsa da, Nepalli Maoistler bu eylemi, daha iki ay önce ilan etmifllerdi asl›nda. Haziran ay›nda Baburam Bhattari imzas›yla yay›nlanan (gazetemizde de yer verdi¤imiz) makalede Maoist gerillalar›n 62 savaflç›s›n› kaybetti¤i (ki kendi ifadelerine göre 500 savaflç›y› kaybetmeyi de göze ald›klar›) baflar›l› Myagdi sald›r›s›n›n “son ademi merkeziyetçi birleflik eylem oldu¤unu” ve merkezi bir sald›r› için büyük haz›rl›klar›n bafllam›fl oldu¤unu ilan etmifllerdi. Hatta Prachanda’n›n resminin bulundu¤u posterlerde “Silahl› ayaklanma ve merkezileflmifl askeri sald›r› için halk›n özel askeri kampanyas›” yaz›s›na özel olarak dikkat çekiyordu. ‹ki ayl›k bir sürecin ard›ndan ilan edilen merkezi askeri sald›r›

gerçekleflti. Dolay›s›yla bir hafta sonra Katmandu kuflatmas›n›n “ask›ya al›nd›¤›n›” aç›klayan NKP(M)’nin bildirisindeki “Hükümet e¤er taleplerimizi dikkate almazsa, flu andakinden çok daha ciddi sald›r›lar ve kuflatmalar gerçeklefltirece¤iz” taahhüdünün yerine gelece¤inden flüphe duymamak gerekiyor. Bu zamana kadar flehirlerde birçok genel grev ça¤r›s›, kitle gösterileri gerçeklefltirilirken, bugün bu tarzlar›n çok ötesinde üstelik baflkenti askeri kuflatma alt›na alan eylem Maoistlerin gücünü ve karfl›s›ndaki monarfli ve eski hükümetin çukurdaki aya¤›n› göstermektedir. Tek bir bomba patlatmadan ya da yola may›n döflemeden, tek bir silah patlatmadan bu merkezi eylemin gerçeklefltirilmifl olmas› da Maoistlerin siyasi gücünü ve kitleler üzerindeki etkisini teyit etmifltir. Nepal Halk Savafl›n›n 8 y›ll›k k›sa bir süreçte gelifliminin kuflkusuz objektif nedenleri var. Ancak Ananta yoldafl›n “21. Yüzy›lda Halk Savafl› ve Prachanda Yolu” yaz›s›ndaki “Kesinlikle yarat›c›l›k ve bilim, Nepal devriminin arkas›nda oldu¤u içindir ki, dünya proleter devriminin geri çekilme ve emperyalizmin tek tarafl› hegemonya ve hakimiyeti ortas›nda politik ve askeri olarak denge aflamas›na ulaflmay› baflarm›flt›r” tespitinin önemi görülmelidir. Ayr›ca Kuflatma eyleminin haberini veren Milliyet gazetesinin Nepal’deki Halk Savafl›n›n tan›t›m›n› yapan k›sa nottaki “Mao’nin her dedi¤ini neredeyse harfiyen yapt›lar”

10-23 Eylül 2004 TUTUKLU EKONOM‹ST DAL‹LA ‹Ç‹N KAMPANYA Arap ‹fade ve Bas›n Özgürlü¤ü Örgütü (AODEPF) 3 y›ld›r Suriye’de hapiste bulunan ve 10 y›l a¤›r çal›flma cezas›na çarpt›r›lan tan›nm›fl Arap Ekonomi Profesörü Arif Dalila’n›n serbest b›rak›lmas› için kampanya bafllatt›. Çok say›da yazar, gazeteci, sanatç› ve insan haklar› savunucusunun Paris merkezli AODEPF arac›l›¤›yla bafllatt›¤› kampanya çerçevesinde ekonomist ve yazar Dalila’n›n diyabet hastas› oldu¤u ve kalp sorunu yaflad›¤›n› dile getirilerek acilen tahliye edilmesi istendi. 9 Eylül 2001’de tutuklanan ve yar› askeri bir statüsü olan Devlet Güvenlik Mahkemesince mahkum edilen Dalila’n›n “Suriye Ekonomisi-Sorunlar ve Çözümleri” bafll›¤›yla verdi¤i ve Suriye ekonomisinin y›k›m›na yol açan yolsuzluklar› ele ald›¤› ber dersi nedeniyle cezaland›r›ld›¤› ifade ediliyor. EKRANLARIN KARARMASI, GERÇEKLER‹ KARARTAMAZ! Irak Geçici Kukla Hükümeti, Arap televizyon kanal› El Cezire’ye getirilen bir ayl›k yay›n yasa¤›n› süresiz uzatma karar› ald›. Irak hükümeti, yap›lan yay›nlar›n ülkede fliddet olaylar›n›n t›rmanmas›na neden oldu¤u gerekçesiyle yap›lan uyar›lar›n dikkate al›nmad›¤›n› belirtti. Baflbakanl›ktan yap›lan aç›klamada, ‹yad Allavi, El Cezire televizyonunun çal›flanlar›n›n, uygulanan yasa¤a ra¤men Irak’ta çal›flmaya devam ettiklerini belirtti. Yay›nlar› 7 A¤ustos’ta bir ay

ibaresi de ayn› noktada (karfl›t cepheden de olsa) önemli bir belirleme. Katmandu Kuflatmas› bir üçüncü yön olarak NKP(M)’nin eski devletle yapt›¤› “bar›fl görüflmelerine” nas›l bakt›¤› ile ilgilidir. Zira eski devletle masaya otururken NKP(M) hiçbir zaman silahlar›n› ç›kar›p masaya koymam›flt›r, yani Halk Savafl›n›n yürütülmesi (ya da aksi) hiçbir zaman pazarl›k konusu olmam›flt›r. Bu nedenle görüflmeler baflar›s›zl›kla sonuçlan›p, ateflkes bozulunca ellerinde kalan, pasl› silahlar olmam›flt›r. Aksine ateflkesin ikiyüzlü bir flekilde polis ve ordu taraf›ndan bozulmas› sonras› savafl›n hem askeri ve hem de politik yönü güçlenmifl; halk kitlelerinin gözünde NKP(M)’nin hakl› yeri perçinlenmifltir. Son nokta olarak Nepal Halk Savafl›na bak›flta ve destek sorusuna verilen yan›ta göre herkesin ve her çevrenin ideolojik-politik duruflu kendini ele vermektedir. Dünyan›n en yükseklerini saran devrim f›rt›nas›n›n etkisini “herkes” kendi cephesinden hissetti. Karfl› devrimin de bir tavr› vard› kuflkusuz, fakat buna de¤inmek çok da gerekli olmayacak. Eylem karfl›s›nda kimileri tamamen sessizli¤e büründü. Çok de¤il bir y›l bile üzerinden geçmemiflti oysa sayfalar›n› Nepal’de ad› komünist ve fakat kendisi karfl› devrimin bayra¤› ile Halk Savafl›na ve Maoizm’e sald›ranlara açmalar›n›n üzerinden. Bu karfl› devrimci röportaj, haber de¤eri tafl›yordu ancak burjuvaziyi aya¤a kald›ran böylesi önemli bir geliflme k›sa haber olarak dahi geçmemiflti. Bunlar sessizlikle geçifltirenlerdi. Bir de kendi yorumlar›n› yapmayarak, ancak Uluslararas› Af Örgütü’nün “Uluslararas› hukuk, savafllarda sivillerin aç b›rak›lmas›n›n bir savafl yöntemi

süreyle, bu yeni kararla da süresiz yasaklanan El Cezire çal›flanlar› ise, rehine haberlerini herhangi bir haber gibi de¤erlendirdiklerini ve yay›nlar›n› bu do¤rultuda yapt›klar›n› savunuyor. El Cezire yetkilileri, getirilen yasa¤›n siyasi amaçl› oldu¤unu, Irak Geçici Hükümeti’nin duyulmas›n› istemedikleri haberleri bu yolla engellemeye çal›flt›klar›n› savunuyor.

olarak kullan›lmas›n› yasaklar. Bu yasak, yaln›zca g›da ve t›bbi bak›ma ulaflamama yüzünden ölüm durumunda de¤il, halk›n g›da kaynaklar› ve erzak yoksunlu¤u nedeniyle açl›k çekmesi halinde de ihlal edilmifl olur” ifadesiyle birlikte Nepalli Maoistlere sald›r› ile dolu raporunu yay›nlayanlar vard›. Yaz›da Nepal halk›na yönelik devletin iflkenceleri, katliamlar›, tecavüzleri yer alm›yor; halk›n yo¤un sömürü alt›nda, ço¤u açl›k s›n›r› alt›nda yaflad›¤›ndan bahsedilmiyor. Yaln›zca Maoistlerin eylemlerinin kötülü¤ünden, uluslararas› anlaflmalara uymamas›ndan söz ediliyor. Ne hikmetse o anlaflmalar sadece devrimcilere, komünistlere geçiyor, üstelik de haks›z yere. Yorumsuz bir rapor yay›nlamak da tavr› ele veriyor. Yine de bu tav›rlar› bir yana b›rak›p, Nepal devrimi için uluslararas› deste¤in, enternasyonal dayan›flman›n önemi üzerine yo¤unlaflmak gerekiyor. Zira Nepalli Maoistler: “Bizler bir yanda gerici Kraliyet rejimine ve yeni revizyonistlere karfl› savaflmak di¤er yanda ise dünya proletaryas› taraf›ndan sürdürülen devrimle ellerimizi birlefltirmek zorunday›z” diyorlar. Bu ayn› zamanda bir ça¤r›d›r. Tüm enternasyonalist güçlere, baflta Maoistler olmak üzere tüm devrimci güçlere bir ça¤r›d›r. Bu ça¤r›ya ilk yan›t vermesi gereken de bizleriz. Zira proleter enternasyonalizmi savunmak ve bunun gereklerini yerine getirmek komünist s›fat›n›n olmazsa olmaz gereklerinden biridir. “Bizler emperyalizme karfl› yaln›z ideolojimizle de¤il ayn› zamanda eylemlerimizle de mücadele etmekte kararl›y›z” diyen Nepalli Maoistlere bizler de elimizi uzatmak, enternasyonal dayan›flman›n gereklerini yerine getirmek zorunday›z.


24

10-23 Eylül 2004

4

Kavgada ›srar›, önderlikte cüreti, iflkencede direnifliyle YAfiAMIYLA DEVR‹M‹N Ö⁄RETMEN‹ OLDU...

Ne ac›lar› koynunda büyütmüfltü Dersim, ne tatl› sevinçlerle birlikte, ve ne ihanetlere tan›kl›k etmiflti, nice direnifllere yer verirken tarihinde. Yaflam›n diyalekti¤i çok daha sert ve kesin s›n›rlarla ayr›lm›flt› Dersim’in sarp co¤rafyas›nda. ‘38 Dersim Katliam›n›, ac›s›n› ve sürgününü, bununla birlikte direnmenin, bafle¤mezli¤in, onuru bir bayrak gibi tafl›man›n gururunu yaflam›fl insanlar›n çocuklar›yd› Dersim halk›. Bunlardan biriydi 1949’da Ovac›k ilçesinin Hülükufla¤› köyünde dünyaya gözlerini açt›¤›nda Süleyman Cihan. ‹smini kim ne sebeble verdi bilinmez ama bugün çok net olan birfley var ki, ondan sonra direnmenin ve iflkencede destan yazman›n onuruna pekçok bebek onun ad›n› tafl›d› künyesinde, t›pk› ‹brahim gibi… Küçük yafllardan itibaren anlat›lanlar›n ve bizzat yaflanan etkisiyle tepki duymaya bafll›yordu sisteme. Bir köylü çocu-

¤u olarak ilk ve ortaokulu Ovac›k’ta okudu. Lise ö¤renimini ise Elaz›¤’da tamamlad›. Sisteme karfl› olan tepkisi onu birfleyler yapmaya itiyordu ve bunun tek bafl›na olmayaca¤›n›n bilincindeydi, daha genç yafllarda TKP/ML ile iliflkiye geçti. Ancak partinin 1973 y›l›nda ald›¤› yenilgi nedeniyle iliflkisi uzun sürmedi. Bir taraftan okurken, di¤er yandan genç nesillere ö¤retmenlik yap›yordu. Bu ö¤retmenlik yaflam›n›n sonuna dek sürdü, ama bir farkla: o art›k sadece okulda de¤il, iflçilerin köylülerin eme¤iyle geçinenlerin oldu¤u her yerde kitlelerin ö¤retmeniydi, devrim bilincini tafl›yan, sorgulayan, sorgulatand›. Yaflam›yla düflüncelerindeki kararl›l›¤› ve inanc› yans›tand›, proletaryan›n kurtuluflu yolunda yaflad› ve ölümü de bu yolda oldu... 1974 y›l›nda ‹stanbul’da Tunceli Kültür Ve Dayan›flma Derne¤i’ni kurarak, baflkanl›¤›n› yapt›. Bat› Anadolu Bölge Komitesinde görev ald›. Sa¤c› oportünistlerin partiyi tasfiye giriflimlerine karfl› mücadele bayra¤› açan komünistlerin en önlerindeydi. Onun kararl›, sab›rl› ve y›lmaz mücadelesi sonucu Parti çizgisini, örgütsel, siyasi ve ideolojik olarak tasfiye etmeye çal›flan Koordinasyon Komitesi hizbi Partiden uzaklaflt›r›ld›. Bundan sonra da yaflam›n›n her döneminde oldu¤u gibi, görevlerin en büyü¤ünü omuzlamakta tereddüt etmedi. Ülke çap›nda kurdu¤u iliflki a¤›yla, Konferans Örgütleme Komitesi onun sayesinde toplanm›fl oldu. Yo¤un faaliyetler sonucunda 1. Konferans yap›ld›. Merkez Komitesi Siyasi Büro üyeli¤ine ve Örgütlenme Komitesine getirildi. Halk Ordusu’nun Genel Konseyi’nde Örgütlenme görevini de üstlenen

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER Hasan SAZ: 1940 Marafl Tan›r köyü do¤umludur. 1969’da çal›flmak için yurtd›fl›na gider. 1974’te TKP/ML’nin görüfllerini benimser. Faaliyetlere aktif olarak kat›l›r. 22 Eylül 1977’de Almanya’da geçirdi¤i trafik kazas›nda hayat›n› kaybeder. S›rma BOYO⁄LU: 1958 Erzincan Refahiye do¤umludur. Ailesi ekonomik nedenlerle ‹stanbul Tuzla’ya göç eder. Abisinden etkilenerek devrimci düflüncelere sempati duyar. 14 Eylül 1978’de bildiri da¤›tan kalabal›k bir sivil faflist grubuna müdahale edenlerin aras›ndad›r abisiyle birlikte. Silahlar abisine çevrildi¤i s›rada abisini korumak isterken, ald›¤› kurflun yaralar›yla flehit düfler. Bektafl DAfiGÖL: 1 Haziran 1945 Sivas Kangal do¤umludur. Sonras›nda Almanya’ya iflçi olarak gider. Berlin’de TKP/ML’nin düflünceleri ile tan›fl›r. AT‹F’de aktif olarak çal›fl›r. Yakaland›¤› karaci¤er hastal›¤› sonucu 16 Eylül 1994’te yaflam›n› yitirir. Zühre Dersim: 14 Eylül 1988’de ‹sveç’te yakaland›¤› kanserden dolay› hayat›n› kaybetti. Buca Katliam›: 21 Eylül 1995’de Buca Hapishanesi’ne vahflice sald›ran devlet U¤ur Sar›aslan, Turan K›l›ç ve Yusuf Ba¤ adl› DHKP-C tutsaklar›n› katletti.

Süleyman Cihan, bu dönemde aran›r duruma düfltü. 12 Eylül Faflist Cuntas›yla zulmün, bask›n›n, iflkencenin, ölümün kol gezdi¤i, açl›k ve yoksullu¤un cirit att›¤›, ülkenin kan gölüne dönüfltürüldü¤ü günlerde didik didik aranan Süleyman Cihan, o zorlu koflullarda kavgan›n gerektirdi¤i sorumluluklar›na dört elle sar›ld›. Faflist Cuntayla birlikte mücadeleyi b›rakma, y›lg›nl›k, karamsarl›k, örgütleri feshetme, yurt d›fl›na kaçma, mültecileflme vb. ihanetin kol gezdi¤i, ricat “taktik”lerinin al›nd›¤› bir süreçte TKP/ML, Cunta koflullar›nda 2. Konferans›n› yaparak, sebatla silahl› mücadeleyi yürütme karar›n› al›p, s›n›f mücadelesindeki kararl›l›¤›n› dosta düflmana gösteriyordu. Bu Konferans’ta Süleyman Cihan MK üyeli¤ine ve MK taraf›ndan da Genel Sekreterli¤e seçildi. Cunta koflullar› tüm h›z›yla sürerken o, faaliyetlerini bir an olsun b›rakmad›. 28 Temmuz 1981’de ‹stanbul’da düflman›n eline geçti. Ancak faflizmin böylesi

y›lmaz bir komünisti ele geçirmekten duydu¤u ç›lg›nca sevinç, Süleyman Cihan’›n ‹brahim Kaypakkaya’dan devrald›¤› “ser verip s›r vermeme” tavr›yla yaratt›¤› direniflle “hayal k›r›kl›¤›na” döndü. Kimli¤ini dahi kabul ettiremeyen düflman, ailesinden pekçok kifliyi iflkencelerden geçirdi. Gözalt›na al›nd›¤› üç ay boyunca kabul edilmedi, ailesinin ve yoldafllar›n›n d›flar›da kamuoyu oluflturma çabalar›na karfl›n, aylarca süren iflkenceli sorgulardan sonra 15 Eylül 1981’de katledildi. Faflist cellatlarca kimsesizler mezarl›¤›na gömülen Süleyman Cihan’›n cesedi uzun u¤rafllar sonucunda bulundu. Cesetteki iflkence izleri katledildi¤inin bir ispat› olarak hayk›r›yordu. Proletarya Partisi’nin tarihinde iflkencede katledilen ikinci Genel Sekreter olarak geçen Süleyman Cihan, ortada onu katledenlerin esamesi bile okunmazken, ezilen halk›m›z›n yüre¤inde, yoldafllar›n›n ondan devrald›¤› kavgada yafl›yor! Tarihe kör karanl›k zamanlarda umut ve coflku afl›layan bir k›z›l meflale olarak…

Süleyman Cihan ö¤rencileriyle birlikte

GÜN’DE DÜN.. 10 Eylül 1970. Amerika Birleflik Devletleri’nin Türkiye’de haflhafl ekimini yasaklama önerisi Meclis’te reddedildi. 12 Eylül 1937. Dersim isyan›n›n lideri Seyit R›za teslim oldu. Seyit R›za yarg›lama sonucu 15 Kas›m’da idam edildi. 1970. Filistinli gerillalar, Amerika Birleflik Devletleri, ‹sviçre, ‹ngiltere ve Almanya’ya ait dört uça¤› kaç›rd›lar. Gerillalar uçaklardan üçünü Ürdün çölünde havaya uçurdular; yolcular› rehin ald›lar. 1980. Türkiye’de Askeri Faflist Cunta gerçeklefltirildi, ordu yönetime el koydu. Parlamento feshedildi, siyasi faaliyetler durduruldu, tüm yurtta s›k›yönetim ve soka¤a ç›kma yasa¤› ilan edildi. 12 Eylül askeri darbesi sonras›nda 7000 kiflinin idam› istendi. Askeri Yarg›tay 124 idam cezas›n› onaylad›. 50 kifli idam edildi. Askeri yönetimde, gözalt›nda ya da hapishanelerde, “do¤al olmayan ölüm” say›s› 229 oldu. ‹nsan Haklar› Derne¤i’nin kay›tlar›na göre 12 Eylül döneminde: 650 bin kifli gözalt›na al›nd›. 230 bin kifli yarg›land›. 1 milyon 683 kifli

fifllendi. 141, 142 ve 163. maddelerden 71 bin kifli, yasad›fl› örgüt üyesi olma iddias›yla da 98.404 kifli yarg›land›. 1987. Metris Askeri Cezaevi yönetimi tutsaklar›n isteklerini kabul etti; 63 siyasi tutsak 30 gündür sürdürdükleri açl›k grevine son verdi. 14 Eylül 1867. Karl Marx’›n yazd›¤› Kapital’in ilk cildi yay›mland›. 1970. Filistinli gerillalar Ürdün’ün ikinci büyük flehri ‹rbid’i kontrol alt›na ald›lar. 15 Eylül 2000. Bask Yurdu ve Özgürlü¤ü Örgütü, ETA lideri Ignacio Gracia Arregui Fransa’da yakaland›. 16 Eylül 1949. Yunanistan ‹ç Savafl› sona erdi. 1961. Menderes hükümeti D›fliflleri Bakan› Fatih Rüfltü Zorlu ve Maliye Bakan› Hasan Polatkan ‹mral› adas›nda idam edildiler. 17 Eylül 1961. Eski baflbakan Adnan Menderes ‹mral› adas›nda idam edildi. 1980. Nikaragua’n›n eski diktatörü Anastasio Somoza öldürüldü. 1982. 15 Eylül’de ‹srail ordusunun Ariel fiaron komutas›nda Lübnan’› ifl-

galinin ard›ndan 16 Eylül’de Sabra ve fiatilla Filistin mülteci kamplar› ‹srail askerlerince kuflat›ld›. ‹srail ordusu ve Lübnanl› H›ristiyan Falanjist milislerin iflbirli¤iyle 40 saat süren katliam 17 Eylül’de sona erdi. Kimi Filistin kaynaklar›na göre öldürülenlerin say›s› 7 bini geçiyordu. ‹srail ordusuna göreyse ölü say›s› 300 dolay›ndayd›. 18 Eylül 1997. 89 Ülke kara may›nlar›n›n yasaklanmas› antlaflmas›n› onaylad›. Amerika Birleflik Devletleri metne imza atmay› reddetti. 19 Eylül 1927. Nikaragua’da ayaklanmac›lar›n lideri Augusto Sandino hükümet kuvvetlerine karfl› taaaruza geçti. 1967. 50 gün süren Singer fabrikas› iflçilerinin grevi yasal olmad›¤› gerekçesiyle, mahkeme karar›yla yasakland›. 20 Eylül 1981. ‹ran 149 solcu militan› idam etti¤ini aç›klad›. 1992. Özgür Gündem gazetesi yazar› Musa Anter Diyarbak›r’da öldürüldü. 23 Eylül 1969. ODTÜ ö¤rencisi Taylan Özgür ‹stanbul’da polis kurflunuyla öldürüldü.


4

25

10-23 Eylül 2004

Companero Presidente: “Murio en su ley” 1917 Ekim Devrimi ve 1949’da gerçekleflen Çin Devrimi ezilen halklara umut ve coflku afl›lam›fl, dünyan›n pek çok yerinde gerek s›n›f savafl›m› yürüten halklara gerekse ulusal kurtulufl mücadelesi yürüten uluslara büyük bir moral/motivasyon sa¤lam›fl, genifl halk y›¤›nlar›n›n sosyalizme deste¤ini ve sempatisini sa¤lam›flt›. Bafl›n› ABD’nin çekti¤i emperyalist ülkeler ise; sömürgelerini kaybetmemek, bölgesel ç›karlar›n›n süreklili¤ini sa¤lamak için hem s›n›f hareketlerini hem de ulusal kurtulufl mücadelelerini bast›rabilmek için her türlü yol/yöntem ve araca baflvurmufllard›r. Kimi zaman kendine ba¤›ml› bir kukla yönetimi destekleyen ABD emperyalizmi böylelikle o ülkeyi “demokratik sayarken”, kimi zaman da ç›karlar›n›n zarar görece¤ini anlad›¤›nda yerli uflaklar›n› harekete geçirerek askeri darbelerle “demokrasiyi” sa¤lama gere¤i duymufltur! Latin Amerika’y› arka bahçesi olarak gören ABD, bu k›tada kontr-gerilla örgütleri oluflturarak, halka karfl› giriflti¤i katliamlarla ezilen halk›n mücadelesini bast›rmaya, korku iklimi oluflturarak sisteme karfl› ç›kman›n önünde t›kaç vazifesi görmeye çal›flm›flt›r. ABD’nin entrikalar›n›n sergilendi¤i onlarca ülkeden biri de fiili’dir. 1970’te halkç› lider Salvador Allende, ABD’nin kazanmas›n› engellemek için çevirdi¤i onca oyuna ra¤men baflkan seçilir. CIA direktörü Richard Holmes’in y›llar sonra yapt›¤› aç›klamaya göre, öncelikle muhalefete para yard›m› yap›lm›fl ve medya sat›n al›nm›flt›r. Faflist bir örgüt olan “Patria Y Libertad” (Vatan ve Özgürlük) elemanlar› e¤itilerek sokak gösterileri ve grevler örgütlenmifltir. SalvadorAllende Gossens, 1970 sonbahar›nda Latin Amerika’da seçimle yönetime gelen halkç› ilk baflkan olma özelli¤ine sahiptir. 1961’de Che Guevara “Gerilla Savafl›” adl› kitab›n› Allende’ye arma¤an ederken, “Ayn› sonucu baflka yollarla gerçeklefltirmeye çal›flan Allende’ye” diye yazm›flt›. Bu yollar, toplumsal dönüflümlerin geleneksel demokrasi kurallar› içerisinde gerçeklefltirilmesiydi. Yani Allende, devrimi iflçi ve köylüleri, ezilen y›¤›nlar› komünist partisi alt›nda örgütleyip halk savafl› vererek ya da toplu

“Kondor Operasyonu” ‘Kondor Operasyonu’, 1970’li y›llarda, Latin Amerika’da kontr-terörizm ad› alt›nda yap›lan “muhalifleri yok etme” faaliyetlerine verilen add›r. ABD uzmanlar›n›n yönlendirmesiyle gelifltirilen bu operasyonlar Arjantin, fiili, Bolivya, Paraguay, Uruguay, Brezilya gizli servisleri taraf›ndan yürütülmüfltür. Bafll›ca “yerli” aktörleri; Arjantin cuntas›n›n lideri Videla, fiili’den Pinochet ve Paraguay diktatörü Stroessner olan bu “oyunda”, söz konusu liderler, iflkence timlerini ABD’nin Panama’da bulunan e¤itim tesislerine göndermifller ve “kontr-gerilla e¤itimi” ald›rm›fllard›r.

ayaklanma yoluyla de¤il, seçimlerle iflbafl›na gelerek yapaca¤›n› düflünüyordu. Yine de, devrimi baflka yollardan sa¤lamaya çal›flanlarla dayan›flmas›n› her zaman sürdürdü. Senato baflkan› oldu¤u s›ralar Che’nin ölümüyle biten olaylardan sonra fiili’ye s›¤›nan Bolivyal› devrimcileri, s›n›ra kadar gidip bizzat karfl›lam›flt›. Allende’nin yaflam›na bakt›¤›m›zda kat›ks›z ve net bir flekilde flunu görebiliriz: savundu¤u görüfllerinde tutarl›d›r- her ne kadar düflünceleri devrimin gerçekleflmesi için imkans›z olsa da!- yaflam› boyunca kendi ilkelerine sad›k kalm›fl, dürüst ve onurlu bir profil çizmifltir. Ancak s›n›f mücadelesi keskindir ve “iyi niyet” bir s›n›f›n di¤er s›n›f› alt etmesinin yani devrim için yeterli de¤ildir. Marx, “Paris Komünü iflçi s›n›f›n›n haz›r bir devlet makinesini ele geçirip onu kendi hesab›na kullanmakla yetinemeyece¤ini tan›tlam›flt›r” derken kuflkusuz ki hakl›d›r ve fiili’de yaflananlar da bunu bir kez daha tan›tlam›flt›r. Allende’nin fliddet karfl›tl›¤›, devrimci fliddete de karfl› oldu¤u için ne yaz›k ki ancak ölümüyle direnerek silah›yla flehit düflmüfltür. fiili’de “zengin ve fakir aras›nda hiçbir fark›n olmad›¤› bir ülke yaratmak”, “çocuklar›n hayatlar›na eflit flartlarda bafllayacaklar› bir ülke yaratmak” gibi amaçlar› savunurken, Allende’nin en çok güvendi¤i silah “inanç”t›r. Ama emperyalizme ve onun yerli uflaklar›n›n›n sald›r›lar›na karfl› savaflmak için öncelikle halk› örgütleyecek bir komünist parti ve silahl› örgütlenme gereklidir. 4 Eylül’de Santiago’da 800 bin kifli Allende lehinde büyük gösteriler yapm›flt›, ama kitle silahs›zd›. Üstelik kitlenin silahland›r›lmamas› bir ihmal, bir tedbirsizlik de¤il, tersine Allende’nin yaflam› pahas›na savundu¤u ilkelerinin bir gere¤iydi! Allende, silahl› mücadeleyi yads›y›p bar›flç› yöntemleri savunmay› hem hayat› pahas›na, hem de halk› askeri cuntaya karfl› silahs›z b›rakarak savunmas›z hale getirterek ödemifltir. Kuflkusuz fiili halk› için oldukça ac› bir deneyim olmufltur bu, binlerce evlad›n› b›rakm›flt›r çünkü cuntan›n kurflunlar›na… Asl›nda Salvador Allende daha önce bir darbeyle saf d›fl› b›rak›lmak istenmifl ama bunu kabul etmeyen General Rene Sehneider CIA denetimindeki bir grup taraf›ndan öldürülmüfltür. % 36 oy alarak yönetime gelen Allende’nin devrilmesi için ABD Baflkan› Nixon hiçbir giriflimden kaç›n›lmamas› talimat›n› vermifltir. Allende’nin partisi “Unitad Popular” içeride çok homojen olmad›¤› gibi, net bir program da oluflturamamam›flt›r. Yine de ilk y›l ücretler di¤er fiyatlardan daha h›zl› artm›fl ve üretimin artmas›yla genifl kitlelere görece bir rahatl›k sa¤lanabilmifltir. ‹kinci y›l ekonomik s›k›nt›lar›n artmas›yla birlikte ABD’nin de parma¤› devreye girmifltir. Yang›nlar ve bombalamalar birbirini izliyordu. Bankalar›n % 90’›, büyük iflletme-

lerin % 70’i millilefltirilmifltir. ‹stikrar› sa¤lamak için u¤raflan Allende 1972 ve 73’te baz› generallere bakanl›k vererek onlar› hükümete ald›, ancak bu durum hiçbir ifle yarayamazd›/yaramad› da. Ancak karar çoktan verilmiflti, dünyan›n en önemli bak›r madenlerinin millilefltirilmesinden “zarar” gören ABD menfleili çokuluslu maden flirketleri Kennecott ve Anaconda, muhalefete para ak›tan ITT ve di¤er ABD flirketlerine kat›larak darbeyi desteklemifllerdi. ABD’nin yan› s›ra Dünya Bankas› ve Inter-Amerikan Bank gibi uluslararas› ekonomi kurulufllar›n›n ablukas› alt›na al›nan Allende yönetimi hükümet olarak tek kurufl kaynak alamazken, fiili ordusu 1972’de 10,9 milyon dolar almaktayd› çeflitli kurulufllardan. Tabi bu sadece görünen k›s›md›… Ülkedeki devrimci örgüt MIR faflistlerle sokak çat›flmalar›n› yükseltirken, hükümete kitlelere silah da¤›tmayacak kadar utangaç davranarak faflizme karfl› mücadeleyi baltalad›¤› elefltirisini getiriyordu. Gerçekten de darbe haz›rl›klar› yap›l›rken Allende halk› faflistlere karfl› silahland›rmak, silahl› güç oluflturmak çabas›na giriflmemiflti, bu da ileride onun elini kolunu ba¤layacakt›. Nitekim MIR gibi devrimci örgütlerin ellerindeki silahlar› toplamak için genel arama operasyonlar›n› bafllatan ordu, kendisine karfl› koyabilecekleri tasfiye etme iflini h›zland›rm›flt›. 11 Eylül 1973 sabah› beklenen darbe gerçekleflti. Darbeyi kabul etmedi¤i için 22 A¤ustos günü ayr›lan General Prats’›n yerine

Augusto Ramon Pinochet Ugarte baflkanl›¤›ndaki cunta, baflkanl›k saray›n› kuflatt›. Askeri cunta Allende’ye görevinden çekilmesi için 24 saat süre tan›d›. Efli ve çocuklar›yla ülkeyi terk etmesine izin verilecekti. Ancak Allende buna flu yan›t› verdi: “‹stifa etmeyece¤im. Yaflam›m pahas›na bile olsa direnece¤im.” Allende’nin 8:30’da radyodan halka ça¤r› yapmas›n› engelleyemediler. Bu ilk sesleniflte Allende, iflçileri ve ö¤rencileri direnifle ça¤›r›yordu. 10:15’teki ikinci sesleniflte, ayn› dakikalarda askerler verici antenin yerini tespite çal›fl›yorlard›… Sonunda uçaklar baflkanl›k saray›n› bombalad›lar. Daha sonra baflkandan haber al›namad›. Allende dedi¤ini yapt›: inand›¤› yolda yaflam›n› yitirdi. Bu saatlerde Allende’nin elinde otomatik tüfekle çekilen son foto¤raf›, onun cuntac›lara karfl› direnerek öldü¤ünü gösteriyor. Allende’yle birlikte 3 bin 100 kifli daha ayn› ak›beti paylaflt›. Bir k›sm› Santiago Stadyumuna toplan›p orada öldürülenlerdi. Ayr›ca 130 bin kifli tutuklanarak iflkence gördü. Pinochet ise 1990’a kadar yönetimde kald›. fiu an aleyhine aç›lan davalara “bunad›¤›n›” gerekçe göstererek ceza almaktan kaç›yor. fiili halk›n›n mücadelesinin bir sonucu olarak geçti¤imiz ay Pinochet’in dokunulmazl›¤› kald›r›ld›. Ancak ceza alsa da almasa da fiili halk› için O zalim bir diktatör ve sonsuza dek suçlu… *‹spanyolca: Baflkan yoldafl: Kendi yasas›na uygun öldü.

D‹DAR fiENSOY MEZARI BAfiINDA ANILDI 1 Eylül 1987’de TBMM’nin önünde tek tip giysi uygulamas›n› protesto ederken polisin darplar› sonucu fleker komas›na girerek ölümsüzleflen Didar fiensoy 1 Eylül Çarflamba günü ‹HD, DEHAP, ÖDP, Halk Kültür Merkezi ve 78’liler Giriflimi’nin haz›rlam›fl oldu¤u etkinlikle mezar› bafl›nda an›ld›. Saat 13:00’de bafllayan anmada ‹HD ad›na aç›l›fl konuflmas›n› yapan fiaban Dayanan, Didar fiensoy’un mücadelesini ve ölümsüzleflmesini anlatarak “Didar fiensoy ve arkadafllar›n›n bafllatt›¤› insan haklar› mücadelesi bugün de devam ediyor. Çünkü aradan 17 y›l geçmesine ra¤men hala hapishanelerde bask›, tecrit, izolasyon ve kifliliksizlefltirme politikalar› devam etmektedir” dedi. Daha sonras›nda fiensoy’un

omuzdafl› olarak konuflan Gülflah Ana, fiensoy’un ölümsüzleflti¤i an› saniye saniye anlatarak “Onun kardefli de içerdeydi. Ancak o bu mücadeleyi yaln›z kardefli için vermedi. Meclis önünde polis sald›rd›¤›nda da durmad›. ‘Çocuklar›m›z› serbest b›rakmad›kça buradan ölümü kald›rabilirsiniz’ diyordu ve içerdekiler serbest b›rak›lmaya baflland›¤›nda fenalaflarak yere düfltü. Sonras›ndan anlad›k ki sald›r›da ald›¤› darbeler onu fleker komas›na sokmufl. ‹flte bu mücadelede böyle ölümsüzleflti, onuruyla flehit düfltü” dedi. Gülflah Ana’dan sonra s›ras›yla 78’liler giriflimi ad›na Hasan Sever ve Halk Kültür Merkezi ad›na Alev Çelik konuflma yaparak Didar fiensoy’un yaflam› ve mücadelesi anlatt›. (‹stanbul)


10-23 Eylül 2004

26

4

“Toplumun her alan›nda ikinci s›n›f görülen kad›n›n konumu

SEND‹KALAR ‹ÇER‹S‹NDE DE FARKLI DE⁄‹LD‹R” Kad›n›n sendikal örgütlenmedeki yeri üzerine Deri-ifl Tuzla fiubesi’nde faaliyet yürüten Sevgül O¤uz ile yapt›¤›m›z söylefliyi yay›nl›yoruz.

Toplumsal bask›lar›n da etkisiyle sorgulamayan, üretmeyen, edilgen bir kimli¤e bürünerek, kendisine dayat›lan kad›n kimli¤inin d›fl›na ç›kmakta zorlanmaktad›r. Kad›n yaflam›n her alan›nda oldu¤u gibi sendikalarda da söz hakk›na sahip de¤il. Erkek egemen anlay›fl kad›n›n her alanda önünü keserken; kad›nlar›n da yetki alma noktas›nda kendisini s›n›rlad›¤› görülmektedir. Eylemlerde aktif bir flekilde yer alan, meydanlarda taleplerini hayk›ran kad›nlar›n sendikalar›n merkez yönetimlerinde, karar alma mekanizmalar›nda yer almad›¤› görülmektedir.. Türk-‹fl bünyesinde yap›lan bir araflt›rma sendikalar›n karar alma mekanizmas›n›n en üst noktas› olan genel merkez yönetimlerinde kad›nlar›n söz sahibi olmad›¤›n› ortaya koydu. Araflt›rmaya göre, Türk-‹fl'e ba¤l› 35 sendikada sadece üç kad›n, genel merkez yöneticili¤i yap›yor. Kad›nlar›n sendikalar›n merkez yönetiminde görev almamas›n›n nedenleri aras›nda erkek meslektafllar›n›n engelinin yan›s›ra kad›nlar aras›ndaki dayan›flma yetersizli¤i de var. D‹SK’e ba¤l› sendikalarda ise 21 flubede yönetim kademelerinde yer alan kad›n say›s› 17. Bu rakamlar da göstermektedir ki kad›n hak alma mücadelesinde olmas› gereken yerde de¤il. Hak alma mücadelesinde geri kalan kad›n elbetteki

bilinçlenme ve kendisini ileriye tafl›ma noktas›nda da geri kalacakt›r. Sendikal mücadelede kad›n say›s›n›n az olmas› ve kad›nlar›n önünde var olan engeller üzerine Tuzla Deri‹fl Sendikas› Yönetim Kurulu Üyesi Sevgül O¤uz’un görüfllerini ald›k. ‹K- Türkiye’de sendikal› kad›n say›s›n›n az olmas›n›n nedenleri nelerdir? Yine yönetimlerdeki kad›n say›s›n›n azl›¤›n› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? Sevgül O¤uz: Sendikalardaki kad›n say›s›n›n az olmas›n›n nedenlerini sendikalar›n kad›n mücadelesine bak›fl›, kad›n›n s›n›f mücadelesi içindeki yeri ve ülkemizin sosyo-ekonomik yap›s›yla kad›n üzerindeki toplumsal bask›larla birlikte ele almak gerekir. Kad›nlar›n sendika üyeliklerinde az›nl›kta olmas›n›n yan›nda, üye say›lar›n›n yüksek oldu¤u iflkollar›nda bile yönetimlerde, karar organlar›nda yeterince yer almad›klar› gerçektir. Bunda sendikalarda egemen olan reformist-uzlaflmac› sendikal anlay›fl›n etkisi büyüktür. S›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›ndan uzak, mücadelesini ekonomik taleplerle s›n›rlayan hakim sendikal anlay›fl, sosyal, siyasal olaylardaki ilgisizli¤ini kad›n sorununda da göstermektedir. Kad›n sorununun varl›¤›n› sözde kabul edip, pratikte kad›n› sendikal

bile kad›nlar yönetimlere tercih edilmeyebilmektedir. Çünkü mevcut burjuva-feodal sistemde kad›n olmas›ndan kaynakl› görev ve sorumluluklar› vard›r. Bundan dolay› sendikayla ilgilenecek zaman yoktur. Ya da mücadelenin yo¤un ve s›cak oldu¤u bölgelerde kad›n›n yeterli olamayaca¤›, zay›f kalaca¤› anlay›fl› yayg›nd›r. Yanl›fl olan baflka bir anlay›fl da kad›n emekçileri sendikalara çekmek için kota uygulamas›d›r. Bu, düzen partilerinin seçim dönemlerinde kad›n adaylar gösterip, kad›n sorununu sahipleniyor gibi gösteren sahte anlay›fla benzer. Bu düflünceyle hareket eden sendikalar sadece kongre dönemlerinde kad›nlara yönelik kota uygulamas›yla sendikalardaki kad›n üye say›s›n› art›racaklar›n›, kad›nlar›n örgütlenmesini sa¤layacaklar›n› düflünürler. Fakat as›l sorun kad›na mücadele içerisinde nas›l geliflece¤i bilincini tafl›yabilmektir. Bu noktada s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›n› benimseyen sendikalara ve emekçilere büyük görevler düflüyor. Genifl emekçi y›¤›nlar›n, kad›n iflçilerin en yak›n örgütlenme alanlar› olan sendikalara kad›nlar› çekmek, bunun için sendikalar içerisinde kad›n örgütlülü¤üne iliflkin, süreklili¤i sa¤lanm›fl programlar ve çal›flmalar üretmek gerekiyor. Kad›n örgütlenmesinin, genel örgütlenmeden, s›n›f mü-

lar›n›n hakim oldu¤u ülkemizde kad›n s›n›fsal ve ayn› zamanda kad›n olmas›ndan kaynakl› cinsel sömürüye maruz kalmaktad›r. Toplumsal bask›lar›n da etkisiyle sorgulamayan, üretmeyen, edilgen bir kimli¤e bürünerek, kendisine dayat›lan kad›n kimli¤inin d›fl›na ç›kmakta zorlanmaktad›r. Çal›flan kad›n, çal›flma yaflam›n›n yan›nda ayn› zamanda ev iflleri ile de sorumlu oldu¤undan, sendikal faaliyet içerisinde de yer alarak üçüncü bir ifl için zaman ay›ramamaktad›r. Bu yüzden de sistem taraf›ndan empoze edilmeye çal›fl›lan anlay›fl, kad›nda da hayat bulmufl, kad›n›n sendikal faaliyetten ve genel olarak s›n›f mücadelesinden uzak durmas›na neden olmufltur. Buna ra¤men üretim içerisinde varolan ve sömürüyü kavrayan, s›n›f bilinci alarak mücadelenin zorunlulu¤unu alg›layan kad›n kavgan›n en ön saflar›nda yer almay› bilmifltir. Geçmifl tecrübeler de göstermifltir ki kad›n ancak mücadelenin öznesi oldu¤unu bilerek kavgaya at›ld›¤›nda, örgütlülük içerisinde yer ald›¤›nda bu sorunlar› aflabilir, kendi öz kimli¤ine bürünebilir. Biz kad›nlar flunu bilmeliyiz ki, sömürücü sistem devam etti¤i sürece kad›n sorunu da varolacakt›r. Kad›n›n kurtuluflu ancak s›n›fs›z sömürüsüz bir sistemle mümkündür. Öyleyse bu çar-

örgütlenme ve mücadeleye çekme noktas›nda ciddi ad›mlar atmamaktad›r. Yani toplumun her alan›nda ikinci s›n›f görülen kad›n›n konumu sendikalar içerisinde de farkl› de¤ildir. Sendika yönetimlerinde yer alan, ileri düzeyde, örgütlenme ve s›n›f bilinci alm›fl erkekler taraf›ndan

cadelesinden ayr› olmad›¤›n› kavramak ve kavratmak gerekir. - Sendikal örgütlenmede kad›n›n önündeki engeller nelerdir? S. O¤uz: Kad›n›n sendikalarda örgütlenme içerisindeki yeri genel örgütlülük içerisindeki yerinden farkl› de¤ildir. Burjuva-feodal de¤er yarg›-

k› tersine çevirebilmek için tüm toplumsal bask›lara, engellemelere ve dayatmalara ra¤men s›n›rlar›m›z› zorlamal›, fabrikalarda, sendikalarda, semtlerde, yaflam›n her alan›nda varolmal›, kad›n-erkek birlikte mücadele etmeli, örgütlenmeli ve örgütlemeliyiz.


27

4

10-23 Eylül 2004

Üflüyorum, üzerime komüncülerin battaniyesinden örtün” “Ü

Biliyoruz ki, s›n›fs›z-s›n›rs›z dünyan›n tohumlar› çoktan at›ld›. Ve bu tohumun daha güçlü boy verip filizlenmesi, eskiyen, yoz, gerici burjuva-feodal kültüre karfl› Yeni Demokrasi Kültürünün yayg›nlaflmas›yla mümkündür. Bu bilinçle her y›l oldu¤u gibi bu y›l da AT‹K (Avrupa’da Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu) ve Tohum Kültür Merkezi olarak, emperyalizm ve onun kölelefltirici yoz kültürüne karfl› duruflumuzun, mücadelemizin bir gere¤i olarak, halk›n devrimci sanatç›s› Y›lmaz Güney’i bir kez daha an›yoruz. Bu y›l daha kapsaml› bir flekilde Festival olarak ele ald›¤›m›z ve organize etti¤imiz etkinlikler çerçevesinde, Y›lmaz Güney’i salonlara s›¤d›rmak de¤il, ya da birtak›m küçük burjuva “ayd›n”, “sanatç›” vb.lerinin yapt›¤› gibi sadece sanat›n› ön plana ç›karmak de¤il amac›m›z. Güney’in sanat› bizler için önemliyken, esas yakalanmas› gereken halka, bu sanata yön veren siyasal hatt›r, s›n›fsal bak›fl aç›s›d›r. Güney, sanat›n› hiçbir zaman s›n›flardan ba¤›ms›z olarak ele almam›fl, aksine tüm kitaplar›nda, röportajlar›nda bunu sürekli vurgulam›fl ve dile getirmifltir. Bu dile getirifl tüm yaflam› boyunca devam etmifltir. 9 Eylül 1984 tarihinde yitirdi¤imiz Türkiye Kürdistan›’n›n, onurlu ve yi¤it devrim savaflç›s› ve büyük sinema sanatç›s› Y›lmaz Güney’in yeri kolay kolay doldurulamaz.

Onun yaflam› bafltan bafla bir devrimdir denilebilir. O, son nefesini verirken dahi Enternasyonal Proletaryadan yana tav›r koydu. “Üflüyorum, üzerime komüncülerin battaniyesinden örtün” demesi bunun en güzel örne¤idir. Bu anlamda onun ölümü s›radan bir ölüm de¤ildir. Onun ölümü a¤›r bir ölümdür, hem de Ararat da¤› kadar a¤›r bir ölüm... Burjuva bas›n kurulufllar›, Y›lmaz Güney ile ilgili “Tahts›z devlet baflkan› öldü” fleklinde manfletler att›lar. Gerçekten de Y›lmaz Güney devrimci mücadelesiyle, devrimci sanat› ve sinemas›yla uluslararas› planda hakl› olarak büyük bir üne kavuflmufl ve milyonlar›n gönlünde taht kurmufltur. Egemenler bunu bildikleri için, Güney’i sat›n alma, etkisiz k›lma ve hatta ortadan kald›rma giriflimlerinde bulundular. Fakat hiçbir zaman etkili olamad›lar. Y›lmaz (Pütün) Güney; 1931 y›l›nda Adana’n›n Yenice köyünde dünyaya gelir. Kürt as›ll› topraks›z bir ailenin çocu¤udur. Dokuz yafl›ndan itibaren hayat›n› çal›flarak devam ettirir. Lise ö¤renimini Adana’da tamamlar. Daha o y›llarda, sanat merak salm›fl ve hikayeler yazmaya bafllam›flt›r. Yine o dönemlerde “DORUK” isimli bir dergi ç›karmaya bafllar. Fakat yaz›lar›n niteli¤iyle ilgili Komünizm propagandas› yapt›¤› gerekçesiyle hakk›nda birçok dava aç›l›r. 1957 y›l›nda, ‹stanbul’a ‹ktisat Fakültesi’nde yar›m kalan ö¤renimini tamamlamaya gelir. Fakat hakk›nda aç›lan davalardan dolay› devam edemez. Siyasal düflüncelerinin oluflmas› ilk olarak Naz›m Hikmet’in fliirleri vas›tas›yla olmufltur. Buna iliflkin flöyle der; “1954’lerde Adana’da kolonyac› dükkan›nda çal›fl›yordum, 17 yafllar›ndayd›m. Genç bir adam iflçilerden, köylülerden söz eden, ‹spanya iç savafl›n›n ac›lar›n anlatan fliirler okurdu bana. Kim yazm›flt› yüre¤ini dolduran bu etkili fliirleri? ‹lk kez ondan duyuyordum, bir adam vard›, ad› Naz›m Hikmet idi. Limon çiçe¤i kokan o kolonyac› dükkan›nda içime düflen ateflin ad›n› ve hangi s›n›f›n adam› oldu¤umu ö¤rendim. Köylüydüm. Benim kurtuluflum ancak s›n›f›m›n kurtulufluyla

mümkündü. Peki nas›l kazanacakt› s›n›f›m? Berrakl›k kazanmaya bafllayan bir sorundu bu benim için.” Y›lmaz Güney’in kimlik aray›fl› bafllam›flt›r. 1960’l› y›llar›n sonuna do¤ru, ülkede ve dünyada s›n›f mücadelesinin geliflti¤i, hareketlendi¤i y›llard›r. Çin’de yükselen BPKD, Asya, Afrika ve Latin Amerika’da yükselen ulusal ve sosyal kurutulufl mücadeleleri, Avrupa’da boyutlanan ö¤renci hareketleri büyük bir ilerleyifl kaydetmifltir. Ülkemizin büyük caddeleri ve meydanlar› 6. Filo’ya karfl› yükselen anti-emperyalist fliarlarla, grevlerle, fabrika iflgalleriyle ›s›nm›flt›r. Yo¤un köylü mitingleri ve toprak iflgalleri bu mücadeleyle birleflmifltir. ‹flte böylesi bir dönemde düzenin çirkefliklerini ç›plak bir flekilde gören, etinde kemi¤inde hisseden Güney’in emekçi ruhu, yükselen s›n›f mücadelesini flevkle karfl›lad›. S›radanl›¤›n saflar›ndan, devrim ve demokrasi mücadelesinin aktif saflar›na geçmesine vesile oldu. Y›lmaz Güney’in, ne bafll› bafl›na sanatç› yönü, ne de bafll› bafl›na siyasal görüflleri ayr› ayr› ele al›nabilir. Ki Güney sanat ve siyaset aras›ndaki diyalektik ba¤› anlatan bir konuflmas›nda, Mao Zedung’tan esinlenerek flöyle der; “Arkadafllar, sanat siyasetten ba¤›ms›z de¤ildir ve her fleyde oldu¤u gibi, siyasi çal›flma bütün çal›flmalar›n can damar›d›r. Bu nedenle ben sanat›m›, siyasi çal›flmalar›m› ve perspektifimi siyasi düflünce üzerine oturtuyorum.” Proleter devrimci sanat ve sinema dünyas› 20 y›l önce yi¤it, y›lmaz bir sanatç›s›n›, savaflç›s›n› kaybetti. 9 Eylül 1984 tarihinde yakaland›¤› amans›z kanser hastal›¤›na yenik düfltü. Y›lmaz Güney de di¤er devrimci sanatç›lar gibi yaflam›n›n son 3 y›l›n› Paris’te sürgünde geçirdi. Nedeni ise, hepimizce malum, emperyalizme göbekten ba¤›ml› komprador burjuvazi ve toprak a¤alar›n›n, ülke topraklar›nda estirdikleri, terör, özellefltirme, açl›k,

sefalet, zindan, iflkence ve sürgün politikalar› ve bu politikalardan O’nun pay›na düflen bask›, onlarca dava ve 11 y›ll›k hapishane hayat›.... Ve bütün bunlar›n sonucunda sürgün yaflamak zorunda b›rakt›r›lan devrimci sanatç› Y›lmaz Güney’i bir kez daha sayg›yla an›yoruz. Ve yaz›m›z› O’nun sözleriyle noktal›yoruz: “Devrimci sanatç› tabiat› gere¤i militand›r, yenilefltirici ve de¤ifltiricidir. Toplumsal kurtulufl mücadelesinden ayr› düflünülemez. Devrimci mücadeleyle organik bir ba¤ olmal›d›r. Bu nedenle devrimci bir sanatç› o ülkenin devrimci mücadelesinin hedefleri, görevleri do¤rultusunda sorumluluklarla yüklüdür.” Y›lmaz Güney, en iyi filmlerini ve politik görüfllerini hapishanede olman›n zorlu¤u içinde yazd› ve yönetti. Y. Güney, hiçbir görüflünün tamamlanmad›¤›n› ve en son noktas›n›n hala konmad›¤›n› vurguluyordu. Yani, bilimin donuk olmayaca¤›n›, bunun sürekli geliflme gösterdi¤ini ve de¤iflebilece¤ini iyi biliyordu. O, her yazd›¤›n› daha sonra gelifltiriyor ve derinlefltiriyordu. Bu filmlerin en önemlilerinden biri “Sürü”dür. “Sürü” ülkede ve dünyada büyük yank›lar uyand›rd› ve büyük bir ilgi ile izlendi. “Sürü” Türkiye Kürdistan›’ndaki yaflam›n sadece bir kesitini veriyordu. Bunun yan›nda, Seyit Han, Bir Çirkin Adam, Umut, A¤›t, Yol, Arkadafl, Duvar, Aç Kurtlar önemli eserleri aras›nda yer almaktad›r. (AT‹K ve TKM)

2 Eylül Direnişi Zulme Başkaldırının Adıdır

Bu y›l ikincisi yap›lan 1 May›s Mahallesi 2. Kurulufl Festivali’nin slogan› “Emperyalist Kültüre karfl› kültürüne sahip ç›k” idi. Festivalin amac› mahalle halk› aras›ndaki dayan›flma ruhunu gelifltirmek ve emperyalizmin yoz kültürüne karfl› halk kültürünü yayg›nlaflt›rmada bir ad›m atmakt›. Çünkü egemenler sömürü ve zulüm düzenlerinin devam›n› sa¤lamak için her türlü yöntemi deniyorlar. Bu yöntemlerden bir tanesi

de, geçmiflini unutturmak. Özellikle semtlerde madde ba¤›ml›l›¤›, fuhufl, çeteleflme devletin baflvurdu¤u yöntemler aras›ndad›r. Bu sald›r›lara karfl› koyman›n yolu ise tarihimize sahip ç›kmakt›r. Bu tarihte önemli kesitlerden biri de 2 Eylül direniflidir. 2 Eylül 1977’de devletin sald›r›lar› karfl›s›nda mahalle halk› taraf›ndan verilen büyük mücadele s›ras›nda TKP/ML militanlar›ndan Hüseyin Aslan, Hüseyin Çaparo¤lu, Cuma Gül, Hasan Y›ld›r›m ve ‹smail Poyraz flehit düflerken devrimci Hasan K›z›lkaya, yurtsever H›d›r Ulman ve mahalle halk›ndan Müzeyyen Keskin yaflam›n› yitirmifltir. Zulme karfl› baflkal-

d›r›n›n ad› olarak tarihe geçen 2 Eylül direniflini yaflatmak bugün 1 May›s mahallesinde devletin sald›r›lar›na karfl› örgütlenmekten geçmektedir. Bu bilinçle bu y›lki festivalin örgütlenmesinde rol alan Partizan okurlar› ayr›ca gönderdikleri mesajda da “2 Eylül 77’de zulmün efendileri sald›rm›fllard›. Amaçlar› tarihimizi yok etmek, gelece¤imizi çalmakt›. O gün baflaramad›lar. Kan-can pahas›na de¤erlerimiz korundu. E¤er bugün 1 May›s Mahallesinde festivaller düzenleyip, birlikteli¤in coflkusunu yafl›yorsak bunu o gün 2 Eylül 77’de flehitler vererek direnifli örgütleyen öncüye borçluyuz” dediler. Festivalin 1. Gününde Emlakç› Dura¤›ndan bafllay›p dernek önünde sonlanan yürüyüfl s›ras›nda esnaf›n kepenk kapatarak destek vermesi sahiplenme anlam›nda önemli idi. 1. gün Haluk Gerger ve Mete Çubukçu “Emperyalist savafl ve Ortado¤u” konulu bir panel verdiler. 1. gün sahne alan grup ve sanatç›lar Nisan Günefli, Ekrem Ataer, Gülcihan Koç ve Grup Vardiya idi.

Festivalin 2. Günü 1 May›s Mahallesinin yap›m›nda flehit düflen devrimciler için yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Yap›lan konuflmalarda 1 May›s halk› nas›l ki 1977’de devrimciler ile iç içe idiyse bundan sonra da devrimcilerle omuz omuza olmas› gerekir denildi. 2. gün yap›lan panelde Cengiz Bektafl, fiükrü Aslan mahallenin kuruluflu ve yaflam› hakk›nda halk› bilgilendirdiler. 2. gün sahne alan gruplar Kutsal Evcimek, Nurettin Güleç, Grup Yank› ve en son Grup Munzur sahne ald›. Festivalin 3. Gününde Atilla Meriç, Nevzat Karak›fl, Koma Mezopotamya ve Grup Yorum sahne ald›lar. Birçok devrimci çevrenin standlar› ile kat›ld›¤› festivalde Umut Yay›mc›l›k stand›na olan ilgi oldukça iyiydi. Gencinden yafll›s›na insanlar›n gelerek Komünist Önder ‹brahim Kaypakkaya’y› anlatan kitaplar› sormas›, özellikle 2 Eylül direniflini anlatan parçalara tüm halk›n efllik etmesi egemenlerin tüm sald›r›lar›na ra¤men halk›n direnenlerin yan›nda oldu¤unun göstergesiydi.


10-23 Eylül 2004

28

4

Yeni E¤itim-Ö¤retim Y›l›nda Emekçi Halk ‹çin Tablo Ayn›;

OKUL KAPILARI YOKSULLAR ‹Ç‹N AÇILMIYOR

Yeni bir e¤itim y›l› daha bafllarken her y›l oldu¤u gibi bir dizi sorunla birlikte aç›l›yor okullar. Özellikle de emekçiler aç›s›ndan her e¤itim döneminde a¤›rlaflan koflullar bir ço¤unun çocuklar›n› okula gönderememesi ile sonuçlan›yor. Her dönem büyük sorun olan “zorunlu ba¤›fl” ad› alt›nda katk› paylar›n›n al›nmas› tart›flmalar› bu uygulamayla birlikte devam ediyor. Sözde kay›tlarda al›nmayacak olan bu para verilmedi¤i taktirde çocuklar›n› okula kay›t ettiremeyen ailelerin dram› televizyon ekranlar›ndan eksik olmuyor. Tabi ki, burjuva medya bunlara yer verirken, sorunun kayna¤›na hiçbir zaman inmiyor/de¤inmiyor. “Suçlu” ya okul müdürü oluyor, ya Okul Aile Birli¤i. Oysa ki devlet, okullar›n ihtiyaçlar›n› karfl›lamayarak bizzat okul idaresini “kaynak” olarak gördü¤ü velilere yöneltiyor. Kay›t paralar››n›n yan›s›ra k›yafet, defter, kitap masraflar› ve daha bir dizi ihtiyac› karfl›layamayan yoksullar çaresiz okutamad›klar› çocuklar›n› küçük yaflta çal›flt›rmak zorunda kal›yor. Ve bu tablo ülkemizde her y›l az›msanmayacak oranda art›yor. Çünkü yoksullu¤un tablosu her y›l ülkemizde biraz daha art›yor. “Zorunlu ba¤›fl” uygulamalar›na küçük bir örnek aktar›yor bir okurumuz: Kartal Endüstri Meslek Lisesi’nin Mobilya Dekorasyon Bölümüne çocu¤unu kay›t ettirmek isteyen veliden E¤itime Katk› Pay› ad› alt›nda 25 milyon, okulun “hediyesi” olan dosya için 23 milyon, okula ba¤›fl 20 milyon, kay›t paras› 2 milyon ve sa¤l›k raporu için 11 milyon al›n›yor! “Haydi k›z çocuklar› okula” kampanyas› ise yoksullu¤un derin tablosuna ra¤men inatla sürdürülüyor ve k›z çocuklar›n›n okula gönderilmesi için elden gelen çabalar›n tümü ortaya ko-

nuluyor! Çocuklar›n› küçük yaflta çal›flt›ran ailelere dava açan devlet, asl›nda bu durumu kendisi yarat›yor. Çocuklar›n› okutamayan, geçim s›k›nt›s›ndan kaynakl› çal›flt›ran aileler suçlu gibi yarg›lanmak isteniyor. Ülkemizdeki mevcut çarp›k e¤itim sistemini anlamak çok zor de¤il. T. Kürdistan’›nda yak›l›p y›k›lan okullar›n kabar›k say›s› nedeni ile hangi aile kaç k›z çocu¤unu hatta kaç çocu¤unu okutabiliyor? Kilometrelerce uzakl›ktaki baflka bir köy okuluna gitmenin çilesini yaflayan çocuklar içinde her fleye ra¤men gidebilenler en flansl›lar›. E¤itim-Sen 2004 E¤itim Raporu’nda ülkemizin çarp›k olan e¤itim tablosunu anlamak aç›s›ndan oldukça çarp›c› veriler bulunuyor. * 751 bini köy, 4 milyon 845 bini flehir resmi ilkö¤retim okullar›nda toplam 5 milyon 596 bin ö¤renci ikili e¤itim almaktad›r. Bu say›ya birlefltirilmifl s›n›flarda e¤itim gören 646 bin ö¤renciyi ekledi¤imizde toplam 6 milyon 242 bin ö¤rencinin ça¤d›fl› koflullarda e¤itim ö¤retim sürdürdü¤ü görülecektir. Bunun rakamsal oran› ise % 62’dir. * Birlefltirilmifl s›n›fl› e¤itim yap›lan okullar dikkate al›nd›¤›nda; 1024 okul ile Urfa ilk s›rada. Urfa’y› 880 okul ile Samsun ve 811 okul ile Erzurum, 693 okul ile Diyarbak›r, 549 okul ile Van takip etmektedir. * ‹kili e¤itim ö¤retim yap›lan flehir ve köy ilkö¤retim okullar›n›n toplam say›s› 8 bin 325, derslik say›s› 85 bin 800’dür. ‹kili e¤itim ö¤retim yap›lan ilkö¤retim kurumlar›nda derslik bafl›na köylerde ortalama 51, flehirlerde ise 68 ö¤renci düflmektedir. * ‹lk ö¤retim kurumlar›n› bitiren ö¤rencilerin %16’s› ortaö¤retime kay›t yapt›rmamaktad›r. Ortaö¤retime kay›t yapt›rmayan her 16 ö¤rencinin 10’u k›z, 6’s› erkek.

Bu tabloya eklenecek daha bir dizi tablo var. Ancak her e¤itim-ö¤retim y›l›nda ah›rdan çevirme veya y›k›lacak halde, ö¤retmensiz okullarda çocuklar›n› okutan halk yerine s›n›rl› kesimlerin düflüncelerinin yans›t›ld›¤› bu dönemde söylenenler, çocu¤unu okula gönderemeyenler ve e¤itim emekçileri için yap›lan aç›klamalar bildik olman›n ötesinde de¤il. Bu noktada ATO, TÜS‹AD, Esnaflar birli¤i… vs tüm sermaye örgütlerinin görüflü al›nm›flken halk ve e¤itim emekçilerinin neler dedi¤ini görmek e¤itim-ö¤retim gerçe¤ini gerçekten kavramak için gözlerimizi onlara çevirerek neler dediklerine bak›yoruz. “E¤itimin bulundu¤u nokta yüz k›zart›c›d›r” Zabit Vurdu (E¤itim-Sen 5 No’lu fiube E¤itim Sekreteri): Ülkemiz genç bir nüfusa sahiptir. E¤itim gören çocuklar›m›z›n say›s› 16 milyonun üzerindedir. Bölgeler hatta iller aras› eflitsizlikler ÖSS ve LGS’de çarp›c› bir flekilde ortaya ç›km›flt›r. Hakkari, Ardahan, fi›rnak, Bitlis, Bingöl illeri baflar› s›ralamas›nda sonuncu olmaktad›r. Bir anayasal hak olan e¤itim hakk›ndan herkes eflit düzeyde yararlanamamaktad›r. ‹lkö¤retimde, ortaö¤retimde, yüksek ö¤retimde okuyan iflçi-köylü çocuklar›n›n toplumun di¤er s›n›fa zümrelerine oranla yeri nedir? ‹statistiklerin gösterdi¤i rakamlar yüz k›zart›c›d›r. Bu s›n›fsal dengesizlikler ortadan kald›r›lmad›¤› sürece e¤itim sorunu da çözülemez. Okullar›n fiziki durumu sa¤l›kl› ve verimli bir e¤itim-ö¤retim ortam› için uygun de¤ildir. S›n›flarda kapasitenin üzerinde ö¤renci bulunmaktad›r. Büyük kentler baflta olmak üzere binlerce okulda ikili e¤itim yap›lmaktad›r. Bilimsel okul iflli¤i, laboratuvar›, mutfa-

¤›, dersli¤i, kitapl›¤›, uygulama bahçesi, oyun alan›yla sa¤l›kl› bir yaflam ortam›d›r. Böyle bir ortamda ö¤rencilerin kültürel, sosyal, bedensel, estetik faaliyetleri için her türlü olanak sa¤lanmal›d›r. E¤itim her kademede paras›z olmal›d›r. Günümüzde e¤itime bütçeden ayr›lan pay %7-8 civar›ndad›r. Bu oran mutlaka yükseltilmeli, bölgeler aras› eflitsizlikleri giderici planlamalar yap›lmal›d›r. Günümüzde e¤itim hakk›, paras› olan›n kullanabilece¤i bir hak haline getirilmifltir. Özel okullar, dersaneler devletçe adeta özendirilmektedir. Bu durum paras› olanlara ayr›cal›klar yaratmaktad›r. E¤itimin paras›z ve eflit bir hak olarak herkes taraf›ndan kullan›labilmesi için özel okullar ve dersaneler tasfiye edilmelidir. Ayr›ca okullarda para toplama ifllerine son verilmelidir. Sorunun çözümü için ülke kaynaklar› yeterlidir. Sorun, kaynaklar›n hangi s›n›flar›n lehine kullan›laca¤›d›r. E¤itimin içeri¤inin demokratiklefltirilmesi, yani e¤itim programlar›n›n ça¤dafl ve bilimsel bir içeri¤e kavuflturulmas› gerekmektedir. Ders kitaplar›nda bilim d›fl›, bilime ayk›r› konular yer almaktad›r. Ders kitaplar›nda otoritenin yüceltildi¤i, cins ayr›mc›l›¤› yap›ld›¤›, yarat›c› düflünceyi harekete geçirmedi¤i, Türk-‹slam sentezci bir anlay›flla haz›rland›¤› yap›lan araflt›rmalar›n ortak sonuçlar›d›r. Irkç› ö¤elerin yer almad›¤›, ülkemizdeki di¤er halklar› ve kültürleri yok saymayan, anadilde e¤itim hakk›n› koruyan, zorunlu din derslerinin kald›r›ld›¤› bir e¤itimö¤retim planlamas› yap›lmal›d›r. Tüm taraflar›n yer alaca¤› görüfl ve önerilerin tart›fl›laca¤› bilimsel e¤itim kurultaylar› düzenlenerek bu konuda ilk ad›mlar at›labilir. ☞


4 “Devlet, e¤itimde zenginden yana tav›r ald›” Nezir Kelleci (E¤itim-Sen Samsun fiubesi Baflkan›): Yeni e¤itim ö¤retim y›l›nda bir y›l öncesindeki sorunlar›n hepsi yerinde say›yor. Bakanl›k, “iyilefltirme yap›yoruz, program yap›yoruz” diyor. Biz bunlar› göstermelik programlar olarak de¤erlendiriyoruz. Yine “katk› pay› toplanmayacak” diyorlar, ancak katk› pay› daha fazla toplan›yor. Kitap destek kampanyas› vard›. Ancak sadece kitap vermekle ö¤rencilerin, velilerin sorunlar› bitmiyor. Verilen kitaplar ihtiyac›n onda birini teflkil ediyor. K›yafetiydi, defteriydi vb. bunlar daha büyük mebla¤lar tutuyor. Biz bu kitap destek kampanyas›n› kabul etmiyoruz. Bizim istedi¤imiz içeri¤inin dolu kitaplar haz›rlanmas›, içeri¤inin düzenlenmesi. “DKÖ’lerden yard›m al›yoruz” diyorlar ama ald›klar› yard›m TÜS‹AD ve MÜS‹AD’dan. Kamuoyunu bu konuda da yan›lt›yorlar. Devlet zenginden yana tav›r ald›¤›n› bu kitap da¤›t›m›nda daha net bir flekilde ortaya koydu. Bu kitaplar üç y›l dayanacak kitaplar olarak bas›lacakt›, onu da göremiyoruz. Sermaye buna izin vermiyor. 3 y›l kitap basmayacak, nereden kazanacak onun hesab›n› yap›yor. Böylece milli e¤itim her y›l kitap basacak, bunlar da her y›l kazanç sa¤layacak. Önceki hükümetlerde oldu¤u gibi bu hükümet de günü kurtarma politikalar›yla bu ifli götürmeye çal›fl›yor. Ö¤retmenler olarak en büyük s›k›nt›y› ç›kart›lan yeni yasalarla yaflayaca¤›z. Uzman ö¤retmen, ö¤retmen ayr›m› var. Bunda baflar› belirli bir yüzde dilimi koyuyor, yüzde otuzunu geçmeyecek böyle bir s›n›f koyarak böyle bir baflar› koyuyorlar. K›sacas› özel okullara vatandafl› teflvik etmek için devlet okullar›n›n içini boflaltacak. Onu da boflaltabilmesi için ilk önce iç çat›flmay› yarat›yor. Diyecek ki “baflö¤retmensin farkl› maafl al›yorsun.” Bu çal›flmay› bilinçli olarak yürütüyorlar. Bir yasan›n daha bugünlerde ç›kaca¤›n› söylüyorlar. Memurlar›n idareden ald›klar› puana göre, çal›flma kapasitelerine göre maafllar›nda bir art›fl olaca¤› söyleniyor, bunda idareye yak›n olanlar, idareyle iyi geçinenler daha yüksek puan alacak, ortada bir çat›flma olacak. Ücretler konusunda durum ortada, kaç y›ld›r ücretlerimiz erimekte, açl›k s›n›r›na yak›n noktaya düfltü. Ö¤retmenlerin ekonomik sorunlar› çözülmedikçe baflar›y› yükseltme flans› düflük. Çünkü kiray› m› düflünecek, çocuklar›n e¤itim-ö¤retimini mi düflünecek? “Devlet paran varsa okut yoksa okutma diyor” Kezban Güven (Veli): 27 yafl›nday›m. 2 çocu¤um var. Ev han›m›y›m. Ankara’n›n K›z›lay ‹ncesu semtinde 2 odal› bir gecekonduda oturuyoruz. Ayl›k 110 milyon lira kira veriyoruz. Eflim serbest çal›fl›yor, 2 çocu¤umdan biri okula gidiyor. Bu y›l üçe gidecek. Anayasada ilkö¤retim devlet okullar›nda

29

10-23 Eylül 2004

yokluktan okula göndermedik. Okulu yapm›fllar ama baflka da bir fley yoktu. O yüzden hiçbiri bitiremedi okulu. Benim de okumam yazmam yok. Çocuklar›m böyle olsun istemezdim ama on-

paras›z deniliyor ama biz iki y›ld›r verdi¤imiz paran›n hesab›n› bilmiyoruz. Önceden yoktu ama iki y›ld›r çocuklara sadece kitaplar› veriyorlar. Devlet çocuklar›n okumas›n› istiyor ya! Ama okul boyunca yapt›¤›m›z masraf cabas›. Çocu¤um ilkokula bafllad›¤›nda ‹zmir’deydik. 30 milyon kay›t paras› istediler. “Yok” dedim, “çocu¤u almay›z” dediler. Gittim Milli E¤itimden ka¤›t ald›m geldim öyle paras›z yazd›lar. Yoksa benimle gelen velilerin ço¤undan tutturabildikleri paray› ald›lar. Devlet aç›klama yap›yor, “kay›t paras› vermeyiniz” diye ama ayn› devletin okulu, müdürü, tutturuyor kay›t paras› ya da zorunlu ba¤›fl diye. Milli E¤itimden habersiz okul para toplayabilir mi hiç? Onlar da biliyor ama birileri ses ç›karmay›ncaya kadar onlar da bir fley yapm›yor. Zorunlu ba¤›fl diye bir fley ç›karm›fllar. Ba¤›fl ad› üstünde nas›l zorunlu olur? Aidat deseler neyse ne verece¤imizi biliriz. Makbuzumuzu al›r›z ama ad› “zorunlu ba¤›fl.” Param›z nereye, kimin cebine gidiyor bilmiyoruz. Okula gittik geçen gün forma giyeceklermifl, eskiden biz önlük giyerdik bizden sonra baflkalar› da giyiyordu. Ama flimdi her y›l de¤ifltiriyorlar. Bir de formalar› sadece bir ma¤azadan alabilecekmifliz. Baflka yerde yok, niye? Okul, müdür orayla anlaflm›fl 40 milyona alacakm›fl›z. Belki ben baflka bir yerden daha ucuza alaca¤›m, ama ille oradan alacakm›fl›z. Kaç yüzdeye anlaflt›lar, bilmiyoruz tabi. Defter para, kitap para, flu para, bu para okul boyunca bir sürü para veriyoruz. 8 y›l e¤itim zorunlu ama paral› bu nas›l oluyor? “Paran varsa oku, yoksa neyine gerek senin okul” diyorlar. Benim bir çocu¤um var okula giden, sonra ikisi birden gidecek, sadece ilkö¤retimle de bitmiyor. 45 çocuk okutanlar ne yaps›n? “Hiçbir çocu¤um 5’i bile bitiremedi” - Fatma Em (Veli): 43 yafl›nday›m, ev han›m›y›m, 6 çocu¤um var. Ben de ‹ncesu gecekondu semtinde oturuyorum. Eflim 1 y›l önce vefat etti. fiimdi çocuklar›mdan sadece biri okula gidiyor. Üçe geçti, üç k›z 3 o¤lum var. Buraya geldikten sonra eflim öldü. I¤d›r’›n Aral›k köyündeydik. Çocuklar›

lar da okuyamad›lar. En küçük k›z›m› okutmaya çal›fl›yorum flimdi. Ama ne zorluklarla ben biliyorum. Defterini, kitab›n› hep komflular al›yor. Di¤erlerini okutamad›m, nas›l olacak bilmiyorum, her fley para. Biz cahillikten çektik, çocuklar›m›z çeksin istemiyoruz, aman cahil kalmas›n okusunlar istiyoruz. Ama devlet istemiyor herhalde. 8 y›ll›k e¤itim zorunlu ama benim hiçbir çocu¤um 5’i bile bitiremedi. Bu küçük, okusun istiyorum e¤er e¤itim zorunluysa okutsunlar çocu¤umu. Yok, de¤ilse de söyleyecek sözüm yok. Her aile bu durumu kald›ramaz Esin Taflo¤lu (Veli): Ben ev han›m›y›m. Eflimin ald›¤› tek bir yevmiye. 2 çocu¤um var. Birisi bu sene anaokuluna gidecek, biri ilkokul birinci s›n›fa gidecek. Okullarda kay›t paras› al›yorlar. Defterleri, kitaplar›, k›yafetleri çok pahal›. Di¤er o¤lumu ise anaokuluna göndermeyi düflünüyorum. Ama okullar çok pahal› kay›t paras› istiyorlar, üstüne her ay on milyon istiyorlar ve yol paras›, yeme¤i. Gerçekten her veli bunu kald›ramaz. Bunu düflünmeleri gerek. Ben çocuklar›m› okutmak için katlanaca¤›m. Bir flekilde temin edece¤iz. “Okuyana da zaten ifl yok art›k” Bir ev han›m›; Eflim yevmiyeye gi-

diyor. 2 çocu¤um okula gidiyor. Bu sene biri daha okula bafllayacak. Ben kaza geçirdim, ondan kaynakl› çal›flam›yorum. E¤er okuldan kitaplar› vermezlerse ben çocu¤umu okula gönderemem. En fazla giyimini al›r›m. Daha fazlas›n› alamam gücüm yetmez. Bu sene 20 milyona kay›t yap›yorlar, ama biz bunu verebilecek durumda de¤iliz. Gene de kay›t yapt›rmak için götürece¤im. E¤itim de iyi vermiyorlar. Çocuklar›n dersleri de iyi de¤il. Okuldan al›p bir mesle¤e vermeyi düflünüyoruz. Okuyana da zaten ifl yok art›k. “Ö¤renciler ezberi ve itaati ö¤reniyor” Erdo¤an Canpolat (E¤itim-Sen Malatya fiube Sekreteri): Yeni e¤itim-ö¤retim y›l› daha bafllamadan sorunlar bafllad›. Öncelikle kay›tlar bafll›bafl›na bir sorun yarat›yor zaten. Her ne kadar Anayasa’da e¤itimin paras›z oldu¤u yazsa da velilerden yüz milyonlarla ifade edilen kay›t paralar› al›n›yor. Bir yandan devlet kay›t paralar›n›n yasak, e¤itimin paras›z oldu¤unu söylerken di¤er yandan bütün bu yap›lanlar e¤itimin ve di¤er kurumlar›n özellefltirilmesine hizmet ediyor. Yeni bir e¤itim y›l›na giriyoruz. Gene güzel nutuklar at›lacak ama yine hiçbir fley çözülmeyecek. Türkiye kayna¤›n› sermayeye, rantiyeye ç›kar›yor. E¤itime, sa¤l›¤a ise para yok. Bu ülkedeki e¤itim egemen s›n›fa hizmet ediyor. Sistem bofl, ezberci, itaat eden ve düflünmeyen insanlar yetifltirmeyi amaçl›yor. Bunun için de e¤itimin bilimsel olmas›na gerek yok. Yeter ki ö¤renciler ezberi ve itaati ö¤rensin. E¤itimin bilimsel olabilmesi için e¤itim sisteminin bafltan sona de¤iflmesi gerekiyor. Bunun için ö¤retmenin, ö¤rencinin, velinin müdahale edip bu sürece kat›lmalar› gerekiyor. Geriye kalan halk çocuklar› ise paras› olan okur, olmayan okuyamaz. Ve bu nedenle yüzbinlerle milyonlarla konufluluyor, milyarlarca liral›k e¤itim masraf› ç›kart›l›yor. Devlet hayat›n her alan›nda bask› uyguluyor. Muhalefet edeni ezmek istiyor. Kendi gibi düflünmeyenleri yok etmek istiyor mesela. E¤itim emekçilerini bölmek için yeni yasalar ç›kart›yor. Uzman ö¤retmen, bafl ö¤retmen, ö¤retmen diye vas›fland›rma yap›yor. Amaç böl-parçala-yönet mant›¤›ndan baflka bir fley de¤il.


10-23 Eylül 2004

30

‹flçi-köylü’den Emperyalizm, terör çana¤›n› yalamaya devam ediyor “ZAFERE KADAR SAVAfi” Dünya ve ülke kamuoyunun bu hafta içinde kilitlendi¤i geliflme Rusya’daki rehine olay› oldu. Rusya’n›n müdahalesi ile birlikte katliama varan ve yüzlerce çocu¤un ölümüyle sonuçlanan geliflmeler, “terör”, “uluslararas› terör” tart›flma ve aç›klamalar›n› beraberinde getirdi. Dünya egemenli¤ini elde etme yar›fl›nda olanlar›n “terör” 盤›rtkanl›¤›n›n bu vesileyle daha art›fla geçti¤i bu olay vesilesi ile bir kez daha “terör” lanetlenmeye ça¤r›ld›. Ancak ne “gariptir” ki eylemin ve katliam›n yafland›¤› ülke olan Rusya halk› baflta olmak üzere kimse “terör” 盤l›¤›n›n arkas›na tak›lmad› ve aksine dünya kamuoyu Rusya’n›n müdahalesi sonucu ortaya ç›kan katliam›n sorumlular›n› lanetledi. Putin’in katliam›n ard›ndan ziyaret etti¤i ailelerin, dönüp yüzüne dahi bakmamalar› lanetlenen terörün anlafl›lmas› aç›s›ndan oldukça çarp›c› bir örnek. Kuzey Osetya’da yaflanan bu eylemin bafllad›¤› andan itibaren Çeçenler taraf›ndan yap›ld›¤› deklare edildi ve istihbarat çal›flmalar›n›n tümünün bu kap›da yo¤unlaflt›¤› Rus yetkililer taraf›ndan aç›kland›. Kimi çevrelerce y›llard›r Çeçenler’in Rusya’ya karfl› yürüttü¤ü ba¤›ms›zl›k mücadelesinin bir parças› olarak deklare edilen bu geliflme, içinde birçok soruyu bar›nd›rmaktad›r. Bu sorulardan birisi Çeçen direniflçiler taraf›ndan yap›ld›¤› iddia edilen bu eylemin Çeçenistan’daki ba¤›ms›zl›k mücadelesine önderlik edenler taraf›ndan sahiplenilmemesi, aksine k›nanmas›, di¤er taraftan eylemi gerçeklefltirenlerin bir k›sm›n›n Çeçen kökenli olmas›d›r. Gerçekten ortaya at›lan bu kan›tlar olay›n Çeçenistan’da süren direniflle bir ilgisinin oldu¤unun kan›t› olarak kabul edilebilir mi? Rusya’n›n y›llard›r Çeçen halk›na uygulad›¤› vahflet ve terör bir ç›rp›da unutularak, tart›flmalar›n yo¤unlaflt›¤› bu eylemde “terör” tafl›n› kald›ranlara, savafllar›n hangi nedenden kaynakl› olursa olsun hepsini lanetleyenlere küçük bir hat›rlatmada bulunmak san›r›z faydal› olacak. Rusya’n›n 230 y›ll›k iflgal sürecinde ortada duran bilanço oldukça ac› ve a¤›r. Yüz binlerce Çeçen’in öldürüldü¤ü bu iflgalde ölülerin aras›nda on binlerce kad›n ve çocuk bulunuyor. fiu anda

Ruslar›n sakat b›rakt›¤› 6 bin çocuk Çeçen sokaklar›nda dolaflmaktad›r. Kad›nlara ve genç k›zlara yap›lan tecavüzün rakamsal aç›klamas› bugün oldukça zor. Ancak bu tecavüz sahnelerinin Rus askerleri taraf›ndan kameraya çekilerek, daha sonra da porno görüntüler olarak Internet sitelerinde yay›nland›¤› bilinen bir gerçek. Bu tabloyu geniflletmek mümkün. Ancak bu hat›rlatma ve veriler elbetteki Kuzey Osetya’da yaflanan ve içinde sorular bar›nd›ran bu eylemi olumlamak ya da bunun gerçekten Çeçen direniflinin bir parças› oldu¤u yorumlamas›n› beraberinde getirmemelidir, getirmeyecektir de. Eylemi de¤erlendirirken biraz daha gerilere giderek de¤erlendirme yapacak olursak, ABD’nin bölgeye yönelik son dönem yo¤unlaflt›rarak dillendirdi¤i projeleri hepimizin haf›zalar›nda. Kafkaslar’›n zengin enerji ve do¤algaz yataklar› üzerinde yap›lan planlar›n kapsam› ve bu planlar›n hayata geçirilmesi amaçl› at›lan ad›mlar son dönem yaflanan önemli geliflmeler aras›nda. NATO’nun Rusya s›n›rlar›na kadar dayand›r›lmas› -son üye al›mlar› ile birlikte- Rusya aç›s›ndan hofl karfl›lanabilecek bir durum olmad›, olamazd› da. Bu anlamda Rusya yeni ataklar ve giriflimler bafllatmak zorundayd›. Çünkü etraf›ndaki çember giderek daralmakta. ABD’nin Rusya’y› ve bölge zenginliklerini kuflatmada üzerinde plan yapt›¤› ülkelerin bafl›nda Gürcistan geliyor. Çünkü Gürcistan stratejik konumu itibar›yla bu plan›n yerine getirilebilece¤i tek ülke. Bunlar›n nedenlerinden birincisi; Kuzey Kafkasya’y› dünyaya ba¤layan ülkenin Gürcistan olmas›. ‹kincisi Hazar petrollerinin ve Orta Asya do¤algaz›n›n bat›ya tafl›nmas›nda Gürcistan’›n bulunmaz bir konumda bulunmas›. Gürcistan’›n ABD aç›s›ndan bu önemine bir de Rusya taraf›ndan bakacak olursak; Akdeniz, Ortado¤u ve Afrika’ya ulafl›mda geçit yeri. Ermenistan’la önemli askeri iliflkileri bulunan Rusya’n›n bu geçifl noktas›n› kendi elinde bulundurmas› bu anlamda oldukça önemli. Buna ba¤l› olarak Kuzey Osetya da oldukça stratejik bir noktada durmaktad›r. Çünkü Gürcistan’la ba¤lant›y› sa¤layan iki

kilit yol bu bölgede bulunmaktad›r. Osetya’n›n önemini belirleyen di¤er bir kilit neden de Rusya’n›n burada bulunan askeri üsleridir. Orta noktadaki bu bölge hem Çeçenistan’a müdahalede hem de baflkald›r› durumunda Gürcistan’a müdahalede oldukça kritik bir noktada durmaktad›r. fiimdi bu bilgilerin ›fl›¤›nda bir soru daha sorarsak; eylemin Kuzey Osetya’da yap›lmas› tercihi bir tesadüf mü, yoksa bilinçli bir tercih mi? Tekrar bafla döndü¤ümüz de ABD’nin Gürcistan’la son dönem gelifltirdi¤i iliflkilerin, ekonomik ve askeri yard›mlar›n, gerçekleflen “Kadife Devrim”in Rusya’y› ciddi anlamda rahats›z etti¤ini görürüz. Son yaflanan ve “uluslararas› terörizm” tan›mlamas›yla lanse edilen bu geliflme vesile edilerek, Rusya’n›n Gürcistan’a müdahalesi gündeme gelebilir mi sorusu burada sorulabilir. Kald› ki bu erken olarak yorumlanabilecek soruyu flu bilgilerle tamamlayabiliriz. Rusya Acaristan ve Güney Osetya’da oldu¤u gibi bölgede etnik çat›flmalar› k›flk›rtma politikas›n› her daim kendi ç›karlar› do¤rultusunda körükleyerek müdahale ortam›n› oluflturmaktad›r. Son geliflmeleri bu anlamda kullanarak bölgede yeni etnik çat›flmalar› gündeme getirerek müdahale alanlar› yaratma derdine girme ihtimali dünden daha zay›f de¤ildir. Bu anlamda yaflananlar› Çeçen sorunuyla s›n›rland›rmak do¤ru olmayacakt›r. Son dönem ABD’nin Azerbaycan’a artan ziyaret ve görüflme trafikleri, bölgeye NATO üzerinden yap›lan planlar, NATO gücünün önemli bir k›sm›n›n Kafkaslar’a kayd›r›lmas› plan›, Putin’in y›llar sonra Türkiye ziyareti vb. geliflmeleri içinde bar›nd›ran bu olay ne ilginçtir ki ABD’nin bölgeye yönelik planlar›n›n ayyuka ç›kt›¤› bir dönemde yaflanmas›, yap›lan eylemin arkas›nda ve eylemcilerin kimler taraf›ndan beslendi¤i sorusu ve tart›flmalar›n› da gündeme getirmektedir. Bu konuda devlet uzman stratejistleri yapt›klar› aç›klama ve incelemelerde Gürcistan’›n kuzey do¤usundaki Pankisi Vadisi’nde ‹ngiltere, ABD ve Gürcistan hükümeti taraf›ndan desteklenen Çeçen mülteciler ve küçük örgütlerin varl›¤›ndan söz etmektedir. Bu bilgiler yap›lan eylemin Çeçen direnifliyle olan iliflkisi(!) anlam›nda çarp›c›d›r. Tüm bunlarla birlikte ABD’nin özellikle son dönem yaflanan belli kamplaflmalardan duydu¤u rahats›zl›k da gözden kaç›r›lmamas› gereken önemli bir ayr›nt›. Rusya, Almanya ve Fransa aras›nda son dönem geliflen ekonomik ve askeri iflbirli¤i konusundaki geliflmelerin hemen ard›ndan 26 A¤ustos’ta Rus uça¤›n›n kaç›r›l-

Beşiktaş Belediyesi’nde grev kararı asıldı Yerel seçimlerden sonra Befliktafl Belediyesi’nin Misken’den yetkiyi almas› nedeniyle D‹SK/Genel-‹fl Sendikas› ve Belediye aras›nda 4 May›s’ta bafllayan görüflmelerde idari maddelerin tamam›nda mutabakat sa¤lanm›fl ancak 11 May›s-2 Eylül tarihleri aras›nda ücret konusunda ad›m at›lamam›fl olmas› nedeniyle 2 Eylül 2004 tarihinde belediye çal›flanlar› ve sendika temsilcileri Befliktafl Belediyesi’ne 6 iflgünü ask› süresini ast›lar. Günlük ortalamalar› 33 milyon olan iflçiler, önerilen 6 milyon liral›k zamla 39 milyon olacak olan ortalamay› kabul et-

meyerek ortalamalar›n›n en az 42,5 milyon olmas› gerekti¤ini ifade ettiler. Genel-‹fl 4 No’lu fiube Baflkan› Veysel Y›lmaz Belediye önünde yapt›¤› aç›klamada kazan›lm›fl haklar›ndan hiçbir ödün vermediklerini-vermeyeceklerini ifade etti. Y›lmaz “ülkede 4 kiflilik bir ailenin yaflam standard›n› kendi ekonomik bültenlerinde 1 milyar 442 milyon olarak aç›klayarak bunu onayl›yorlar. Ancak iflçiye gelince yüzde 5 zam diyorlar. Neyi onaylad›klar›n› anlamak mümkün de¤il” dedi. Genel-‹fl ‹stanbul 2 No’lu Bölge Bafl-

4

kan› Mehmet Karagöz belediye baflkanlar›n›n sendikan›n iyi niyetini suistimal etti¤ini vurgularken, Genel-‹fl Genel T‹S Daire Baflkan› ‹smail Özhamarat ise belediye yönetimlerinin toplusözleflme süreçlerini, bilerek grev aflamas›na sürüklediklerini belirterek tepki gösterdi. 6 günün sonunda ücret konusunda herhangi bir anlaflmaya var›lamamas› durumunda ise aralar›nda D‹SK/Genel-‹fl Befliktafl, Ba¤c›lar, Sar›yer ve Beyo¤lu flubelerinin de bulundu¤u 5 belediyeye ba¤l› flubelerde greve ç›k›laca¤›n› da aç›klad›. (‹stanbul)

mas›, yine Rusya’da yap›lan intihar eylemi ve akabinde Putin’in gerçekleflmeyen Türkiye ziyareti arifesinde yaflanan rehine eyleminin bir tesadüfler zinciri olmad›¤›n› göstermektedir. ABD kendisine karfl› geliflebilecek bu kamplaflmadan oldukça s›k›nt› ve rahats›zl›klar duymaktad›r. Bu rahats›zl›k bölgenin bir enerji yata¤› oldu¤u gerçe¤i ile birlikte daha da artt›¤› düflünüldü¤ünde daha anlafl›l›r olacakt›r. Konya’da NATO tatbikat›na kap›lar›n› açan Türkiye bu geliflmelerin uza¤›nda de¤il. ABD ile iliflkilerinde özellikle “PKK ile mücadele” konusunda rahats›zl›klar›n› belirten Türk hakim s›n›flar› “terör” korosuna efllik etmenin yan› s›ra bu ülkelerle gelifltirdi¤i iliflkilerle ABD ile olan iliflkileri önümüzdeki dönem belli geliflmelerin yaflanmas› zemini olarak de¤erlendirilirken “Türkiye farkl› bir saflaflmaya m› giriyor” sorusunu sormak san›r›z abes olacakt›r. ABD aç›s›ndan vazgeçilmez de¤erde olan Türkiye ve ABD ile olan iliflkilerin kendisini bütünlüklü düflündü¤ümüzde böylesi bir kamplaflmadan söz etmek do¤ru olmayacakt›r. Ç›karlar ve ba¤›ml›l›k iliflkisi bak›lmas› gereken ana noktad›r. Kuzey Osetya’da yaflananlara dönecek olursak. Dünya kamuoyunun gündemini oluflturan müdahale ve bu müdahale sonucu ölenlerin cenazeleri topra¤a verilmeye baflland›. “Teröristlerle pazarl›k olmaz” anlay›fl›n›n faturas› Rusya aç›s›ndan oldukça pahal›ya mal oldu. Ki bu konuda hat›rlanaca¤› gibi 2002 y›l›n›n Ekim ay›nda Moskova’da tiyatro bask›n› da hala haf›zalardad›r. Burada yap›lan “kurtarma” operasyonunda da 145 insan yaflam›n› kaybetmiflti. Emperyalist kap›flman›n faturas›n› yaflamlar›yla ödeyen yüzlerce çocuk torbalara konulmufl dizili cesetleri medya sayfalar›n› “terör” lanetleri eflli¤inde verildi. Irak’ta, Filistin’de ve dünyan›n birçok yerinde katledilen çocuklar›n foto¤raflar›n›n verildi¤i gibi. Bu emperyalist dalaflta bedel ödeyen her renk ve ›rktan halk›n yüzlerine dönüp bakmad›klar› gerçek teröristlerin tüm bu yaflananlar›n sorumlular› olduklar› dünden daha aç›k yans›yor ve yank›lan›yor. Emperyalistlerin birbirlerini kuflatma ve çember alt›na alma savafl›nda saf tutulmak zorunda b›rak›lan dünya halklar› saf›n› belirliyor. Irak’ta, Felluce ve Necef’de, Filistin’de ve emperyalist iflgalin oldu¤u her yerde ba¤›ms›zl›k mücadelesini büyüterek. Rusya’n›n Çeçenistan’da gerçeklefltirdi¤i k›y›mlar ve yapt›r›mlar karfl›s›nda Çeçen halk› saf›n› “zafere kadar savafl” slogan›yla belirliyor.

Bahçelievler Belediyesi iflçilerinin grevleri kazan›mla sonuçland› Bahçelievler Belediyesi ve D‹SK/Genel-‹fl aras›nda süren toplu sözleflme görüflmeleri t›kan›nca 22 A¤ustos 2004 tarihinde 390 iflçinin iflyerlerinde bafllatt›¤› grev 8. günün sonunda Belediye Baflkan›’n›n iflçilerin taleplerini kabul etmesiyle sonuçland›. Belediye’nin esnek çal›flma (45 saat), s›f›r zam, floför ve operatörlerin zararlar›n›n karfl›lanmamas›, eski idari malzemelerin gerilemesi vb. dayatmalar›n› kabul etmeyen iflçiler, 30 A¤ustos’ta Belediye’nin taleplerini kabul etmesi sonucu greve son verdiler. Tüm talepleri kabul edilen iflçiler 1. y›l yüzde 5 zam, ikinci y›l ise enflasyona göre zam alacaklar. (H. Merkezi)


4 Bafltaraf› sayfa 32’de Ancak ak›nt›n›n fliddetine ne a¤aç dayan›yor ne de ipler. Gerillalar ak›nt›da sürüklenen a¤ac›n arkas›ndan bakmakla yetiniyorlar. Dere Karadeniz’e akt›¤› için “bu h›zla bizim a¤aç da Karadeniz’e kadar gider” diyorlar. Nihayetinde gerilla dereyi afl›yor… Yine birkaç gün süren kofluflturmacan›n ard›ndan arazinin yüksek bir noktas›ndalar. Geldikleri ve gidecekleri genifl bir alan› görebiliyorlar. Buradan bir önceki y›l yaflam›fl olduklar› çat›flma alan›n› da görüyorlar. Dinlenmek için oturmufllard›. Murat yoldafl, Kinem’e dönüyor “bak flu karfl› yaylalar› hat›rlad›n m›? -“Hat›rlad›m, çat›flman›n oldu¤u yer…” -“Evet… Ne çat›flmayd› de¤il mi?” -“Öyle…” diyor ve o süreci an›msamaya bafll›yor. Birlik o zaman ikiye bölünmüfl, birbirine yak›n iki yaylaya girecekti. Faaliyet sonras› ne zaman nerede buluflacaklar›n› kararlaflt›r›p ayr›ld›lar. Bölünen birli¤in birisi girece¤i evi çembere alarak yaklaflt›. Ev sahibi kap›da hayvanlarla u¤rafl›yordu. Ev sahibi önce biraz flafl›rd›. Kuflkusuz böyle misafirler beklemiyorlard›. Komutan k›saca kim olduklar›n› anlat›yor. “Uygun bir yerde sohbet edelim” diyor. Ev sahibi de “koyunlar› içeri alay›m eve gidelim” diyor. Gerillalar›n da yard›m etmesiyle eve gidiyorlar. Zaman ve sohbet ilerledikçe ev sahipleri rahatl›yor, konuklar›n› rahat ettirmeye çal›fl›yorlar. S›k s›k “bize sizi böyle anlatmad›lar, terörist vurun öldürün diye anlatt›lar. Terörist dedikleri sizseniz böyle teröriste can kurban” diyorlard›. Gerillalar bir anda geceyi parçalayan kurflun sesleri duymaya bafllad›lar. D›flar› ç›kt›klar›nda gökyüzünde geceyi yaran izli mermilerin alevleri yans›yordu ve ›fl›klar, silah sesleri yoldafllar›n›n girdi¤i yayladan geliyordu. Komutan ev sahiplerine “yoldafllar›m›z çat›flmada, gitmemiz gerekiyor, siz içeri girin burayada kurflun gelebilir. Size zarar gelmesin” diyor. Kofluyorlar. Çantalar›n› orman›n giriflinde b›rakm›fllard›. Komutan “önce çantalar›m›z› alal›m” diyor. Parkalar›n› evde unutmufllard› bir yoldafl uyar›yor “yoldafl parkalar›m›z kald›” diye. Komutan›n “tamam, sen parkalar› al çantalar›n yan›nda bulufluruz” demesi üzerine gerilla kofluyor. Ev sahipleri gerillay› görünce “birfley olursa buraya gelin, burada size birfley olmaz” diyordu. Gerilla teflekkür etti, gelemeyeceklerini, kendilerine iyi bakmalar›n› söyleyip yoldafllar›n›n yan›na koflmufltu. Çantalar›n› ald›lar. Komutan mermilerin yönünden yoldafllar›n›n hangi yönde oldu¤unu anlamaya çal›flt› ve düflman›n oldu¤u tarafa “s›kal›m” dedi. Ard›ndan slogan atmaya bafllad›lar. Bu kez de düflman onlar›n üzerine s›kmaya bafllam›fl, mermiler yanlar›ndan geçmeye bafllam›flt›. Komutan arazinin durumunu gözönünde bulundurarak “alt taraf› dolaflal›m, tahminen yoldafllar afla¤› çekilir ve ayr› düflen de olabilir, onlara ulaflmam›z laz›m” demiflti. Bir taraftan ilerliyor, di¤er taraftan çat›flmada olan yoldafllar›na sesleniyorlard›. O çat›flma bir saati aflk›n sürmüfl ve yoldafllar› kay›p vermeden düflmana kay›p verdirerek geri çekilmifllerdi… Kinem Murat’a dönüp “o zaman di¤er ailelerin tavr› ne kadar güzeldi de¤il mi? Düflünsene adam›n evinin üstünden kurflunlar geçerken yine de korkmak yerine gerillay›

31 sahipleniyor, burada kal›n diyordu” dedi. Murat da “Evet… biz yeter ki halka gidelim onlar bizi sahipleniyor, ba¤r›na bas›yor” dedi. Komutan›n “kalkal›m yoldafllar” uyar›s›yla kalkt›lar. Gerillalar gece boyunca yürüdüler. Tarih 20 May›s’› gösterdi¤inde günefli Bektafl yaylas› mevkiinde karfl›lad›lar. Bu alana tahmin ettiklerinden daha k›sa zamanda ulaflm›fllard›. Önceden bu alanda bir k›fl geçirmifller, kitle faaliyeti yürütmüfllerdi ve araziyi daha iyi biliyorlard›. Gündüz ekmek piflirip, ihtiyaçlar›n› temin ettiler. Akflama do¤ru ise derede temizlik yap›p çamafl›rlar›n› y›kad›lar. Geceyi orada geçirdiler. Tarih 21 May›s’› gösterdi¤inde, günün ›fl›klar›yla gerillalar kalkt›. Biraz daha yukar› ç›k›p kahvalt› yapt›lar. Gerillan›n her zamanki canl›l›¤›, neflesi üstündeydi. Birbirlerine flakalar yap›p tak›l›yorlard›. Bülent komutana; o bölgede bulunan, kendisinin de, Duran’›n da yo¤un emeklerinin oldu¤u bir depoyu kastederek “bizim emektar› bir kontrol edip gelelim mi?” diye sordu. Komutan da “Duran’la birlikte gidin, ama dikkatli olun. Ses dinlemeden yaklaflmay›n” diye uyard›. Duran (Murat) önde Polat (Bülent) arkada ç›kt›lar yola. Depoya yaklaflt›klar›nda Bülent önce bot izi gördü, ard›ndan deponun patlam›fl oldu¤unu. Kafas›nda 1-2 saniye içinde “düflman, Duran’› uyarmal›y›m” diye geçirdi. Seslenmeye zaman bulamadan kurflunlar üzerlerine ya¤maya bafllam›flt›. Onlar ilk anda yaralanm›fllar ancak düflmana karfl›l›k vererek geri çekilmifllerdi. Olumsuzluk oldu¤unda en son ayr›ld›klar› noktada buluflacaklard› yoldafllar›yla. Onlar da umutsuzlu¤a kap›lmam›fl, o halde yoldafllar›na koflmufllard›. Yoldafllar›na ulaflt›klar›nda yo¤un kan kaybetmifl, durumlar› oldukça kötüleflmiflti. Üstelik de yolda kan izlere b›rakarak gelmek zorunda kalm›fllar ve bulunduklar› nokta da çat›flma alan›na oldukça yak›nd›. Bir an önce oradan uzaklaflmalar› gerekiyordu. Yola ç›kt›lar ancak bu yolda Bülent ve Murat yoldafllar›n› ölümsüzlü¤e u¤urlad›lar. Yoldafllar› çok iyi biliyordu; Bülent’te Murat’ta yoldafllar›n›n fliirdeki gibi davranmalar›n› isterdi; “Dostlar›m, canlar›m gömle¤imde kan lekesiyle ayr›l›rsam sofralar›m›zdan zamans›z sak›n ha sak›n beni a¤›tlara vurmay›n beni fliirlere beni türkülere vurun ve halaya durun” Yoldafllar› da a¤›tlara vurup yas tutmayacaklar. fiiirlerde, türkülerde isyanlar›n› hayk›racaklar. Silahlar›yla hesap soracaklar. Biliyorlar ki yoldafllar› ölmedi. Her söylenen türküde, her çekilen halayda, her at›lan sloganda, her yap›lan yürüyüflte, eylemde, her s›k›lan mermide, her patlat›lan bombada yoldafllar› da yanlar›nda ve daha da canlan›yor, ölümsüzlefliyorlar. Onlar iki yoldafllar›n› çat›flma alan›nda flehit vermifllerdi. Ayaklar›, yürekleri geri geri çekse de yollar›na devam etmek zorundayd›lar. Kavga devam ediyordu. Birli¤in öncüsü Kinem olmufltu. Kinem, Bülent yoldafl›n dürbününü omuzuna takarken s›k›ca sar›ld› dürbüne. ‹çinden ‘sen rahat ol yoldafl görevin baflka omuzlara devredildi. Senin görevini devral›rken ben de sana ve tüm flehitlerimize söz veriyorum, lay›k olaca¤›m sizlere’ diye geçirdi, silah›n› daha s›k› kavray›p ad›mlamaya bafllad›…

Düflman operasyonu oldukça genifl oldu¤u için gerillalar daha dikkatli yol al›yordu. Bu da daha yavafl hareket etmelerini sa¤l›yordu. Dört gün yol ald›lar. Gece yola ç›k›p sabaha kadar yürürlerse Giresun’u terkedeceklerdi. Gerillalar yüreklerinde flehitlerinin ac›s› ile tekrar yola düflüyorlar. Bir gecede aflt›klar› da¤lar›, tepeleri ayn› flekilde tekrar afl›yorlar. Sabaha geldikleri bölgeye ulafl›yorlar. Bu kez gece boyunca ya¤mur da ya¤d›¤› için daha çok yoruluyorlar, bacaklar› art›k yorgunluktan tutmaz, ad›m atamaz olmufl. Gündüz dinleniyorlar akflam kitle faaliyeti için bir yaylaya girecekler… Yaylan›n giriflinde bir köylüyü yakal›yorlar biraz konuflup, sohbet ediyorlar. Yakalad›klar› köylünün korucu oldu¤unu ve yaylada çok say›da silahl› korucu oldu¤unu ö¤reniyorlar. Karadeniz’deki korucular›n durumu Türkiye Kürdistan›’ndakilerden farkl›. Gerillan›n bölgedeki faaliyetinden dolay› devlet daha bozk›r tutuflmadan, yay›lmadan önlemini almak istiyor. Koruculu¤u oturtup yar›n Parti’nin faaliyeti büyüyüp yay›ld›¤›nda halk› gerillan›n karfl›s›na ç›karmak istiyor. Ve halk› kand›r›p silah da¤›t›yor. Bir taraftan “teröristler”, “caniler” diye gerillay› karalayarak gerillay› tan›mayan halk› kand›r›yor. Di¤er taraftan da “kendinizi korumak” için “yaban domuzlar›na karfl› korursunuz” diye kand›rarak silah da¤›t›yor. Silah verdiklerine operasyona sürece¤ini, gerillan›n silahlar›n›n karfl›s›na önde onlar› sürece¤ini söylemiyor. Henüz savafl da çok yayg›nlaflmad›¤› için. Gerillalar yaylada toplant› yapacak. Korucuyla birlikte yaylaya giriyorlar. Yaylada erkekler meydanda toplanm›fl sohbet ediyorlar. Gerillalar da güvenlik önlemlerini al›p gruba yaklafl›yor. Selam verip kendilerini tan›t›yorlar. Gerillalar›n bir k›sm› yayladaki di¤erlerini de meydana topluyorlar. Kad›nlar gruba yaklaflm›yor ama merakl› gözlerle uzaktan izliyorlar. Kad›n gerillalar durumu anl›yor, hemen kad›nlar›n yan›na kofluyor. Bir tarafta kad›nlara bir tarafta erkeklere kim olduklar›, neden savaflt›klar›n›, devletin gerçek çirkin yüzü, onlara verilen silahlar›n neden verildi¤i, koruculu¤un ne anlama geldi¤i ve bu nok-

10-23 Eylül 2004 tadaki partinin tavr›n›n ne olaca¤› anlat›l›p silahlar› geri vermeleri için uyar›yorlar. Devlet bu halka açl›k, yoksulluk ve zulümden baflka birfley vermiyor. Gerillayla halk›n en güçlü ba¤› da bu. Bunun için ki gerillayla tan›fl›p, gerçeklerin gösterilmeye çal›fl›ld›¤›nda daha iyi anl›yorlar, yaflad›klar›n›. “Biz sizi böyle bilmiyorduk. Bu silahlar›n ne anlama geldi¤ini de bilmiyorduk, geri verece¤iz” diyorlar. Hiçbir yalan uzun ömürlü olmaz. Halk da gerillay›, devrimcileri tan›d›kça devletin yaratt›¤› korku, yerini sevgiye/sahiplenmeye b›rak›yor. Gerillalar yoldafllar›na ulaflmak için ç›km›fllard› yola; destanlar yaz›p yi¤itler b›rakt›klar› Giresun’un, Karagöl’ün da¤lar›n›, vadilerini afl›yorlar Sivas’a ulafl›yorlar. Burada da yer yer köylere, yaylalara girdiler kitlelerle kucaklaflt›lar. Yer yer düflman gördüler, pusuya girip ç›kt›lar. Da¤lar›n›, vadilerini afl›p Ordu’ya ulaflt›lar. Yoldafllar›na yaklaflt›klar›n› hissediyorlard›. Hissettikçe kalpleri daha h›zla çarp›yordu. Yine gece bir köye girmifller gündüz yürümüfller, dinlenmifller tekrar hareket ederken telsizden ça¤r› yapm›fllard› yoldafllar›na. Ça¤r›lar›na yan›t gelmiflti nihayet. Bu yoldafllar›n›n di¤er birli¤in komutanlar›ndan birinin sesiydi. Buluflmak için anlafl›yorlar. Bütün birli¤i bir heyecan kapl›yor. Buluflabilmek için 3-4 saat yürümeleri gerekiyor ama gerilla yoldafllar›na kavuflacak olman›n sevinciyle daha h›zl› ad›ml›yor patikalar›, daha h›zl› nefessiz t›rman›yor dik yokufllar›. Buluflma noktas›na ulafl›yorlar önden Kinem’le öncü komutan gidiyor. Aralar›ndaki iflaretle ses veriyorlar önce, seslerine yan›t geliyor, ard›ndan gerillalar ç›k›yorlar ortaya. Bir y›l›n hasretiyle s›ms›k› sar›l›yor iki birli¤in gerillalar› birbirlerine. Bir taraflar›nda flehit düflen, yanlar›nda olmayan yoldafllar›n›n hüznü di¤er tarafta bir grup yoldafllar›na ulaflm›fl olman›n coflkusu, sevinci… hepsini ayn› anda yafl›yorlar. Bir y›l aradan sonra bir birlikleriyle buluflup, kavuflmufllard›. Ama di¤er birlikteki yoldafllar›na olan özlem onlarla da kavufluncaya kadar yüreklerini yak›p kor olacakt›. Yoldafl sevgisi, yoldafl özlemi bu iflte… B‹TT‹


ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹

BÜROLAR

Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30

‹mam Murat Sok. No:14/1

➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72

Aksaray-Fatih/‹STANBUL.

➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84

Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33

➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19

Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER

➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98

Bask›: Gün Matbaac›l›k

➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84

Genel Da¤›t›m: YAY-SAT

➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N

@mail: umutyayimcilik@superonline.com

➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Umuda Yolculuk-2

K›fl oldukça h›zl› ilerliyor. Gerillaysa zaman›n peflinden kofluflturmaya çal›fl›yor. Yaflam› öyle yo¤un ki, bir tarafta yaflamsal ihtiyaçlar›n yo¤unlu¤u, di¤er tarafta siyasi, ideolojik, askeri çal›flmalar›, sosyal faaliyetler, etkinlikler, okuyanlar, yazanlar. O yo¤unlu¤un içinde de skeçlik malzemeler Kültür Komitesi’nin gözünden kaçm›yor. En bol malzeme de Özlem ile Polat’ta. Yoldafllar›n› gülümsetmeyi baflar›yorlar. Geçici K›fl Üssü’nün ismi “2002-2003 Seyit Külekçi GKÜ”. “Duvar›n bir bölümünü k›fl üssünün ad›n›n yaz›l› oldu¤u büyük bir pankart kapl›yor. Bir bölümünü ise kitap k›rtasiyecinin duvara oturttu¤u kitapl›k, kitapl›¤›n üstünde Parti ve Ordu bayra¤› ve ikisinin biraz alt ortas›nda da komünist önder ‹brahim Kaypakkaya’n›n resmi yer al›yor. Di¤er bir duvar› ise Kültür Komitesi’nin yerlefltirdi¤i pano kapl›yor. Panonun ismi “Nergiz Gülmez Panosu” ve panonun üstünden Nergiz yoldafl gülümsüyor. Gerilla düflünebildi¤i bütün ihtimallere, olumsuzluklara karfl› tedbir al›r-almaya çal›fl›r. Yaflam›m›zda istemedi¤imiz olumsuzluklar, geliflmeler kuflkusuz ki her zaman bizim planlad›¤›m›zla, düflünebilip önlem ald›¤›m›zla birebir örtüflmüyor. Bizim bilgimiz, tecrübemiz yani yaflam deneyimimiz artt›kça daha genifl düflünebiliyor, daha do¤ru analiz yap›p senteze ulafl›yoruz. Gerilla da böyle. Yaflam deneyiminin, bilgisinin ›fl›¤›nda geliflebilecek olumsuzluklara karfl› bir ön haz›rl›k, bir plan elinin alt›nda bulunduruyor. En olumsuz olabilecek durumsa; k›fl üssünün a盤a ç›kmas› ve düflmanla girilen bir çat›flma. Böylesi bir durumda önemli olan çat›flmada kay›p vermeden ve düflmana kay›p verdirerek çekilmek ve yaflam›n› o k›fl

koflullar›nda devam ettirmektir. Bunun için iaflesinden sa¤l›¤›na, kitap-k›rtasiyesine kadar herfley birkaç dakikada k›fl üssünü boflaltacak ve gerilla için gerekli olabilecek bütün ihtiyaçlar›n, örgütsel dokümanlar›n vs. toparlan›p düflmana hiçbir malzemenin b›rak›lmayaca¤› flekilde örgütlenir. Yine komutanl›k taraf›ndan tehlike nereden gelebilir, nereden gelirse nas›l konumlanaca¤›z, nas›l ve nereye çekilece¤iz gibi en ince ayr›nt›s›na kadar planlan›r. K›fl›n bunun somut bir örne¤i yaflan›yor. K›fl›n en yo¤un oldu¤u, kar›n baz› yerlerde insan boyuna ulaflt›¤› bir zamanda nöbetçi uyar› yap›yor; “Konuflma sesi geliyor”. Komutan talimat veriyor “herkes haz›rlans›n” diye. Soba yan›yor ve kendisi yanan odunlar› eliyle içinde su olan çöp tenekesine at›yor. Bir yoldafl› komutan›n eli yanacak diye “yoldafl ben yapar›m” diyor. Komutan “ben hallederim, siz beyazl›klar›n›z› giyiniz” diyor. Gerillla çok k›sa bir sürede haz›rlan›p konumlan›yor. Gelen düflman… Nöbetçi yan›ndaki a¤aca mevzilenmifl. Bir taraftan nereden nas›l çekilebilirim diye arkas›n› kontrol ederken, di¤er taraftan da silah›n› düflmana do¤rultup niflan al›yor. Düflman nöbetçinin 7-8 metre, bar›na¤›nsa 10-15 metre üstünden geçiyor. Nöbetçi içinden geçiriyor, “e¤er afla¤› dönüp üzerimize yönelirlerse kendim çekilemesem de birkaç tanesini götürmeden de gitmem” diye silah›na daha bir s›k› sar›l›yor. Nöbetçinin birkaç metre arkas›nda nöbetçi komutan mevzilenip silah›n› düflmana do¤rultmufl. E¤er düflman farkeder çat›flma ç›karsa nöbetçiyi nas›l çekece¤inin plan›n› yap›yor kafas›nda… en h›zl› da komutan›n kalbi çarp›yor. O bütün birli¤in sorumlulu¤unu, a¤›rl›¤›n› hissediyor. O ki bir yoldafl›n›n burnu kanasa ac›y› ondan daha çok hissediyor. Bir yoldafl›n› flehit b›rakma düflüncesi bile dayan›lmaz geliyor. Ve biliyor kendisine düflen görevin önemini. Komutan bar›na¤›n ç›k›fl›na mevzilenmifl. Arka taraf›n› ise Bülent Ertürk yoldafl tutmufl. Komutan›n kafas›na binbir düflünce ayn› anda hücum ediyor, cevap al›p yerli yerine yerlefliyor. Yoldafllar›n›n konumlan›fl›n› bir kez daha gözden geçiriyor. Kimi nas›l çekerimin planlar›n› ya-

p›yor. Di¤er taraftan da düflman›, düflman›n hareketlerini, en ince ayr›nt›s›na kadar izliyor. Düflman›n hareketlerinden, düflman›n elinde bir bilgiyle mi gelmifl yoksa tesadüf ve genel bir arama-tarama m› anlamaya çal›fl›yor. Düflman›n yürüyüflü, kendinden bezgin, silahlar›n›n bir yöne kendilerinin farkl› yöne koymufl olmalar›, yürüyüfllerinden “nereden ç›kt› bu ifl” dedikleri belli olan hareketlerini görünce düflman›n somut bir bilgiyle gelmedi¤ini anl›yor ve biraz rahatl›yor. Ama tedbiri de b›rakm›yor. Düflman 10-15 metre üstlerinden geçmifl, çaprazlar›ndan inmifl gerillay› farketmemiflti… K›fl oldukça h›zl› ilerliyor. Gerillaysa zaman›n peflinden kofluflturmaya çal›fl›yor. Yaflam› öyle yo¤un ki, bir tarafta yaflamsal ihtiyaçlar›n yo¤unlu¤u, di¤er tarafta siyasi, ideolojik, askeri çal›flmalar›, sosyal faaliyetler, etkinlikler, okuyanlar, yazanlar. O yo¤unlu¤un içinde de skeçlik malzemeler Kültür Komitesi’nin gözünden kaçm›yor. En bol malzeme de Özlem ile Polat’ta. Yoldafllar›n› gülümsetmeyi baflar›yorlar. … Evet GKÜ’de yaflam dolu dolu geçiyor ama yoldafl özlemi de her geçen gün daha da büyüyor, alevleniyor. Bir o kadar uzaklar›nda olan yoldafllar› bir o kadar da yak›nlar›nda olup an›larda canlan›yorlar, misafir olup sohbetleri, rüyalar› süslüyorlar… yine Kinem an›lara dalm›fl yoldafllar›n› düflünüyordu. Masan›n bafl›ndan kalk›p d›flar›ya ç›kt›. Bar›na¤›n kap›s›ndaki kesik a¤ac›n üzerineçöktü. ‹nce ince bir kar ya¤›yordu. Kar öyle hafif düflüyordu ki yere sanki yerdeki karlar› incitmekten korkuyorlar diye düflündü. ‹lerdeki a¤ac›n alt›nda kufllar› gördü. Kar›n üzerinde birfleyler ar›yorlard›. Bir anda havaland›lar. Kinem etrafa bak›nd›, neden korktular acaba diye, birfley göremedi. Sonra yeniden toplan›p a¤ac›n alt›na çöktüler. Güneflse bir bulutlar›n arkas›na saklan›yor bir kufllara göz k›rp›yordu. Sonra yine ince ince ya¤an kar› incitmekten korkmufl gibi bulutlar›n arkas›na gizleniyordu. Kinem hem günefl hem kar ya¤›fl› bir arada görülmez oysa diye geçirdi akl›ndan. Kufllar›n tekrar havalan›p uzaklaflmas›yla birlikte gözleri kufllara kayd›. San›r›m kufllarla ortak noktam›z ikimizin de k›fl› pek sevmeyip bahara yaza sevdal› olmam›z diye düflündü. K›fl kufllar için de gerilla için de daha fazla tehlike, do¤a koflullar›na karfl› daha fazla mücadele demektir. Sonra yine uçuflan karlar› seyre dal›p, belki de di¤er Birlik’teki yoldafllar da bu kar› seyrediyorlard›r, belki de bu karlar hapishanelerdeki yoldafllar›n da havaland›rmalar›na düflüyordur. Onlar da ya kar›n alt›nda dolafl›p ya da pencereden seyre dal›yorlard›r. Belki de flehirlerdeki yoldafllar da bu kar›n alt›nda kofluflturuyorlard›r. Kar olmasa bile gökyüzü bütün yoldafllarla bizi birlefltiriyor diye düflüncelerine dalm›flt›. Nöbetten gelen yoldafl›n›n “hasta olacaks›n içeri gir” uyar›s›yla düflüncelerinden, hayallerinden s›yr›ld›… K›fl yönünü bahara dönmüfl, art›k yavafl yavafl karlar eriyor, kara boyun e¤en zakkumlar aya¤a kalk›yor ve kar›n içinden ye-

flil yeflil sallanmaya bafll›yorlar. Kar›n tamamen erimesiyle birlikte aylard›r kar›n alt›nda ölüm sessizli¤inde yatan do¤a yeniden yaflama durmufl, yeflile bürünmüfltü. Filizler topra¤› yar›p gö¤e do¤ru t›rman›yor, her geçen gün rengarenk çiçekler f›flk›r›yordu. Art›k bahar gelmiflti. Bahar yeniden do¤umdu, bahar canl›l›kt›, bahar hareketlilikti, bahar kitlelere ulaflma, onlarla özgür gelece¤in yolunu ilmek ilmek örmek demekti. Bahar yoldafllara kavuflmak demekti… Gerilla da bar›na¤› y›k›p, kamufle etmifl, alandaki ifllerini bitirmifl, bütün haz›rl›klar›n› tamamlay›p yoldafllar›na do¤ru may›s›n k›z›ll›¤›nda yola koyulmufllard›. Birlik art›k daha bir coflkundu. Yürekleri kab›na s›¤m›yordu. Bir taraftan yoldafllar›na di¤er taraftanda da kitlelere olan özlem sona erecekti. Güzergahlar› boyunca uygun oldu¤u oranda kitle faaliyeti yapacaklard›. Yolculuk bafllam›flt›. ‹lk kitle faaliyeti için önceki y›l yayla toplant›s› yapt›klar› bir yaylan›n önünden geçiyorlar. Bu kez köylüler daha gelmemifl. Köylüler 20 May›s’› bekliyor yaylaya ç›kmak için. Biraz daha ilerliyorlar, ilerde bir eve girmeye karar veriyorlar. Gerekli gözetlemeler yap›l›p güvenlik önlemleri al›nd›ktan sonra Bülent yoldafl önde, öncü komutan arkada Kinem de onun arkas›nda. Bülent yoldafl evin kap›s›n› çal›yor. Ev sahipleri yafll› bir çift. ‹lk konuflmalar yap›ld›ktan sonra Kinem ç›k›p Komutana iflaret veriyor gelmeleri için. Ev sahiplerinin ilk baflta korktuklar›, rahat olmad›klar› hareketlerinden belli. Gerillayla konufltukça rahatl›yorlar. Birli¤in Siyasi Komiseri ve komutan›yla konufltuktan sonra daha bir rahatl›yorlar ve etkileniyorlar. Ayr›l›k saati geldi¤inde tekrar tekrar yine gelmelerini istiyorlar gerilladan. Gerilla oldukça h›zl› yol al›yor. Ertesi gün bir köyün bafl›na var›yorlar. Köyün karfl›s›na geçmeleri gerekiyor. Arada dere var. Derenin köye görüntü vermeyen uygun bir yerinden geçmeyi planl›yor gerilla ama ak›nt› çok fazla. Ak›nt›n›n en az oldu¤u bir noktadan bir yoldafl karfl›ya geçip di¤er yoldafllar›n›n tutunarak geçmesi için ip ba¤lamak istiyor, ancak 1-2 metre ilerledikten sonra ak›nt› sürükledi¤i için ilerleyemiyor. Bu kez iki yoldafl birlikte ayn› fleyi deniyor, ilerleyemiyorlar. Duran (Murat Ar›cak) tedbirli bir yoldafl. Laz›m olabilece¤ini düflündü¤ü herfleyi çantas›nda tafl›rd›. K›fl›n da çantas›na k›r›k bir testere parças› koyuyor. Yoldafllar› tak›l›yor; “tek kiflilik birlik”, “ayr› düflersek seninle birlikte düflmeli”. Ve herkes k›r›k testere parças›n›n ne ifle yarayaca¤›n› söylüyor. Murat yoldaflsa “öyle söylemeyin günü gelir laz›m olur, biz bir k›fl geçirdik bu k›r›k testereyle” diyor. Nihayet Murat’›n testeresi ifle yarayacak. Gerillalar derenin kenar›ndan uzun bir a¤ac› kesip, a¤ac›n ucunun derenin karfl›s›na düflmesini sa¤lamak istiyor. A¤ac› ak›nt› sürüklemesin diye iple ba¤l›yorlar. K›r›k testereyle bir süre u¤raflt›ktan sonra kesmeyi baflar›yorlar. Devam› sayfa 31’de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.