ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org
Say›: 2004-5
5
*Y›l:2 *24 Eylül-7 Ekim 2004 *Fiyat›: 750. 000 TL ISSN:1303-9350
Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›, gelece¤imizin ellerimizden al›nmas›d›r
GELECE⁄‹M‹ZE VE ONURUMUZA
SAH‹P ÇIKALIM! Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na karfl› çeflitli eylemler yapan tutsak aileleri “Devrimci tutsaklar teslim al›namaz” slogan›n› hayk›rd›.
Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’yla F tiplerinde bulunan devrimci ve komünist tutsaklar için tecrit daha da a¤›rlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. 128 maddeden oluflan ve bafltan sona tek tiplefltirme sald›r›s› olan bu yasa tasar›s›yla getirilmek istenen tek tip elbise, zorunlu çal›flt›rma, a¤›r disiplin cezalar›, 12 Eylül uygulamalar›d›r. O dönemde de devrimci ve komünist tutsaklar›n direniflleri sonucunda geri çekilen bu uygulamalara bugün tekrar dönülmek istenmektedir. Ancak t›pk› o zamanki gibi günümüzde de devrimci ve komünist tutsaklar toplumu yok etme sald›r›s›n›n bir parças› olan bu tek tiplefltirme sald›r›s›na karfl› direnmeye ve siyasi kimliklerini can bedeli korumaya kararl›lar. Bu direniflin bir di¤er parças› tutsak yak›nlar›-aileleri, devrimci-demokrat-yurtseverler ise bir yandan yasaya karfl› birliktelikler olufltura-
rak kamuoyu yaratmaya çal›fl›rken bir yandan da yapt›klar› bas›n aç›klamas›, eylem ve etkinliklerle Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n›n teflhirini yap›yor. 12 Eylül 2004 tarihinde Galatasaray Lisesi önünde toplanan Partizan okurlar› da Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n›n, devletin, y›llard›r sürdürdü¤ü kanl› zulmüne ra¤men bir türlü teslim alamad›¤› devrimci ve komünist tutsaklar› teslim alabilmenin bir politikas› oldu¤unu dile getirdi. Ayr›ca 9 Eylül 2004 tarihinde Çal›flma Bakanl›¤› ‹stanbul Bölge Müdürlü¤ü önünde toplanan Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB) bir bas›n aç›klamas› yaparak yasan›n geri çekilmesini istedi. TUYAB ad›na yap›lan aç›klamada bu yasan›n, bafltan sona mahpus eme¤ini sömüren, keyfiyete dayal› disiplin cezalar›yla dolu oldu¤u belirtildi. 12 Eylül 2004 tarihinde ise
Taksim Gezi Park’ta, Tecrit ve Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› Karfl›t› Birlik bileflenleri bir araya gelerek 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n› protesto ederek Ceza ‹nfaz Yasas›’na geçit vermeyeceklerini dile getirdiler. Yine 17 Eylül 2004 tarihinde Befliktafl’ta bulunan ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› önünde “Tecrite, tek tipe, zorunlu çal›flt›rmaya hay›r” yaz›l› pankart açan TUYAB’l› aileler Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›n› protesto ederek “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” slogan›n› hayk›rd›. 19 Eylül tarihinde saat 13:00’da toplanan “Tecrit ve Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› Karfl›t› Birlik” F tiplerinde devrimci tut-
saklara dayat›lan tek tip elbise, zorla çal›flt›rma flartlar› getirilmesine karfl› bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yap›lan aç›klamada konuflan tutsak aileleri tek tip sald›r›s›n› tüm topluma yönelik oldu¤una dikkat çekerek üzerlerindeki tek tip k›yafetleri y›rtt›lar. Sayfa 10
n lü’de y ö k ‹flçiEMPERYAL‹ZM= TERÖR‹ZM EMPERYAL‹ZME KARfiI SAVAfi HAKLI VE MEfiRUDUR Sayfa 30
2
24 Eylül-7 Ekim 2004
5
SEM‹NERLER D‹Z‹S‹ MAO‹ZM ÖLÜMÜNÜN 28. YILINDA ENTERNASYONAL PROLETARYANIN BÜYÜK Ö⁄RETMEN‹ MAO ZEDUNG YOLDAfi YOLUMUZU AYDINLATMAYA DEVAM ED‹YOR. BU YOL MARKS‹ZM-LEN‹N‹ZM-MAO‹ZM’D‹R Her dönem kavramlar de¤iflmifltir. Marks döneminde Komünist manifestoyu, Lenin döneminde proletarya diktatörlü¤ünü kabullenmek Marksist-Leninist olman›n k›stas› olarak kabul edilirken, günümüzde ise bunu tamamlayan Mao’unun tezlerini kabul etmekten geçmektedir. Neden Maoizm? Mao’nun ML’ye katk›lar›... Tarih: 19 Eylül 2004 (Pazar) Saat: 15:00
FAfi‹ZM Almanya’n›n caddeleri ve flehirleri kanla suland›. Viyana’n›n iflçi semtleri, askeri birliklerin atefliyle yak›l›p y›k›ld›, harabeye döndü. Yoksulluk, y›k›m, felaket ve ac›. Üstünde insanl›¤›n en ünlü beyinlerinin eserlerinin yak›ld›¤› ortaça¤a özgü odun y›¤›nlar›n›n alevleriyle ayd›nlat›lm›fl kapitalist bask› ve uygarl›¤›n bat›fl›, giyotin ve cellat baltas›. Faflizm iflte bunlar› getirdi. Ayr›ca dünyay› felakete, yeni bir korkunç katliama sürüklemek tehdidini de beraberinde getirmektedir. Faflizmi ortaya ç›karan tarihi olgular; Faflizmin s›n›fsal tahlili; Birinci ve ikinci emperyalist savafl› ve faflizm; Türkiye’de faflizm olgusu Tarih: 10 Ekim 2004 (Pazar) Saat: 15:00
HALK SAVAfiI Tarih, her dönem ve belli koflullar alt›nda daima yeni savafl biçimlerine tan›k olagelmifltir. Ve bu mücadele biçimleri bir kez uygulama alan› bulur bulmaz art›k o dönemin savafl›m biçimi olarak tarihte hak etti¤i yeri daima alm›fllard›r. Birkaç yüzy›l önce ortaya ç›kan ancak flu son yüzy›lda devrimlerin zorunlu kald›rac› ifllevi ile her yan› sar›p sarmalayan halk savafl› aç›s›ndan da durum budur. Neden Halk savafl›; Her devrimci fliddet halk savafl› m›d›r? Halk savafl›n›n günümüzdeki anlam› Tarih: 21 Kas›m 2004 (Pazar) Saat: 15:00 Yer: Köln – Dernek Lokali
Umut Yay›mc›l›k’tan dört yeni kitap
Ç I K T I
Umut Yay›mc›l›k bürolar›nda ve kitapç›larda işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000 NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
5
24 Eylül-7 Ekim 2004
Telafer sald›r›s› emperyalist oyunlar›n yeni perdesi ve itiraflar;
“IRAK’TA YANLIfi HESAP YAPTIK”
Dünya kamuoyu Irak topraklar›nda iflgalcilerin artan sald›r›lar› ve buna paralel direniflçilerin de artan eylemlerine tan›kl›k etmeye devam ediyor. Telafer, Felluce, Ramadi gibi kentler baflta olmak üzere ABD yo¤un bir bombard›manla Irak’ta büyüyen ve dünyaya kendini kabul ettiren direnifli bitirmeyi kendi yöntemlerini uygulayarak deniyor. Bu yöntemlerin Irak için oluflan a¤›r bilançosu ise burjuva medyan›n dahi manfletlerine tafl›d›¤› katliam gerçe¤idir. Son haftalarda Telafer’deki bilanço, ço¤unlu¤unu kad›n ve çocuklar›n oluflturdu¤u 120’nin üzerinde ölü, 700’ün üzerinde ise yaral›d›r. ‹flgalci katillerin Irak’ta özellikle son haftalarda yo¤unlaflt›rd›¤› sald›r›lar›n içinde Telafer sald›r›s› oldukça önemli bir geliflmeye iflaret ediyor. Telafer sald›r›s›na gerekçe olarak gösterilen bahane 200 kadar Sadr yanl›s› direniflçinin bu bölgeye s›zd›¤› idi. Ancak yap›lan bombard›man ve operasyonlar›n ard›ndan bu 200 direniflçinin izine dahi rastlan›lmad›. Ki, ABD’li komutanlar›n yapt›klar› aç›klama da bu yönde oldu. Kald› ki hiç kimsenin gözünden kaçmayan bir gerçek var ki o da direniflçileri bulma ad›na tüm flehrin yerle bir edilerek sivil halk› hedef alan sald›r›lar›n yap›lmas› idi. ‹lk etapta söylenmesi ve vurgulanmas› gereken Telafer sald›r›s›n›n bir yan›n›, ABD’nin Irak’ta sürdürdü¤ü iflgalin bir parças› olufltururken, di¤er taraftan daha genifl anlamda bölgeye yönelik hedeflenen uzun vadeli politikalar›n da bir parças› oldu¤udur. ABD’nin bölgedeki fiili iflgalinin bafllamas›ndan bu yana Felluce’de geliflen bir direnifl örne¤ini burada görmesek de, iflgale s›cak bakmad›klar›n› yap›lan aç›klamalardan biliyoruz. Ancak iflgale gösterilen bu mesafeli yaklafl›m›n ayn› biçimde direnifle ve direniflçilere de gösterildi¤i bir gerçekti. Direnifle deste¤in yo¤unluk kazand›¤› dönemlerde Telafer flehrinin bir destek bölgesi olarak ad›ndan bahsettirmemesi de yine ayn› biçimde bilinen bir olgu. O halde ABD bölgeye yönelik sald›r›lar›n› neden bu kadar yo¤unlaflt›rd› sorusu yaflanan son geliflmeleri anlamak aç›s›ndan önemli. Nüfusunun yüzde 90’› Türkmenlerden oluflan Telafer’in bölgede üzerinde bulundu-
¤u co¤rafik konum oldukça stratejik bir öneme sahip. Kent Irak petrolünün baflkenti Musul’a 45, Suriye s›n›r›na 100 km. uzakl›kta olup, Türkiye’nin bölgeden yan geçifl için düflündü¤ü 2. s›n›r kap›s› Ovaköy yolu üzerinde bir tah›l deposu. Yani bu küçük kent Irak-Türkiye-Suriye üçgeninde yer al›yor ve ayn› zamanda bu üç ülkenin birbirine aç›lan bafll›ca co¤rafik kap›s› olma özelli¤indedir. Bu arada hava bombard›man›n›n ard›ndan bölgede bulunan gazetecilerin anlat›mlar›yla flehre giren iflbirlikçi Kürt peflmergelerin sald›r› s›ras›nda önde yer almalar› bu geliflmeler içinde gözden kaç›r›lmayacak önemli bir ayr›nt›. Uzun süredir tart›fl›lan Kürt devleti mi kurulacak sorusunu da gündeme getiren bu geliflme, ABD aç›s›ndan bu tart›flmalar›n son geliflmelerle birlikte daha somut ad›mlar›n at›lmas› anlam›n› tafl›yor. Bu geliflmelerin yafland›¤› günlerde Mesut Barzani’nin “Kürtlerin kazan›mlar›n› korumak için can›m›z› veririz” aç›klamas› niyetin anlafl›lmas› aç›s›ndan önemli. Kürtler, ABD’nin bölgeye yönelik politikalar›n› hayata geçirmede üzerine planlar›n yap›ld›¤› önemli güçler içinde. Kerkük ve Musul’da belli bir denetim sa¤layan Barzani ve Talabani Telafer’de de benzer bir denetim oluflturma hedefi içinde. Az önce sözünü etti¤imiz kentin stratejik noktada oluflu, özellikle Suriye’ye olan yak›nl›¤› düflünüldü¤ünde burada sa¤lanacak bir denetim ve hakimiyet, üçgen içinde yer alan Kürt bölgesinin denetimini de beraberinde getirecektir. Bunlar› önümüzdeki dönem yaflanacak geliflmeler içinde daha canl› görmek ve tart›flmak mümkün olacakt›r. Ancak bugün yaflanan geliflmelerin bu hedef ve amaçlarla birlikte düflünülmesi gerekir. Irak’taki bu geliflmeler en baflta Suriye’yi oldukça rahats›z etmektedir. Gündemde olan bu geliflmelerin Suriye’ye s›çramas›, Talabani’nin bu bölgede yer alan iflbirlikçi Kürt hareketleriyle olan iliflkisi düflünüldü¤ünde fazla uzak de¤il. Bu yüzden de Suriye çat›flmalar›n yafland›¤› günlerde Türkiye’ye ça¤r› yaparak “bölge ülkelerinin toprak bütünlü¤ü” ça¤r›s›n› s›k› s›k›ya vurgulad› ve bu yöndeki beklentilerini ifade etti. Bu yeni geliflmeler bölgede ABD karfl›t›
ülkelerin durufllar› aç›s›ndan da belli geliflmeleri beraberinde getirebilecek niteliktedir. Irak’tan sonra hedef tahtas›ndaki ‹ran, geliflmelerden kendi aç›s›ndan pay ç›karma telafl›nda. ABD’nin Irak’ta iflinin bitmesi durumunda kendisine s›ra gelece¤ini bilen ‹ran yönetimi bölgedeki mevcut direnifl ve direniflçileri bu nedenden dolay› destekliyor. Türkmenlerin tutumu bu geliflmelerin içinde önemli bir noktada dururken son sald›r›larla birlikte iflgale karfl› ç›k›fl noktas›n›n daha da güçlenebilece¤i beklentileri oldukça yüksek. Ancak flu anda bu duruma iflaret eden herhangi bir geliflmenin yaflanmamas› bu beklentilerin belli oranda k›r›lmas›n› da beraberinde getirecektir. Bu arada Irak’ta yaflanan di¤er bir önemli geliflme de fiii lider Mukteda El Sadr ile ABD yetkilileri aras›nda yap›lan görüflmelerin t›kanmas›d›r. ABD’nin Mehdi Ordusunun da¤›t›lmas› dayatmas›n›n kabul edilmemesi görüflmelerin t›kanmas›n›n ana nedeni. Irak’ta yeni ve kapsaml› operasyonlar›n gündeme geldi¤i bugünlerde Mehdi ordusunun da¤›t›lma talebini süren direniflin bitirilmesi amac›n› tafl›d›¤› çok aç›kt›r. Felluce’de kesintisiz bir biçimde devam eden operasyonlar›n, ülkenin di¤er stratejik bölgelerine yay›laca¤› ABD taraf›ndan yap›lan aç›klamalar aras›ndad›r. Direniflçilerin kontrolündeki Felluce’nin ele geçirilmesini onur meselesi haline getiren ABD sald›r›lar›n› daha da yo¤unlaflt›r›yor. Irak’ta Ocak ay›nda yap›lacak seçimlerin arifesinde sald›r›lar› yo¤unlaflmas›n›n amac›, bölgede sa¤lanacak “istikrarla” seçimlerin yap›lmas›n›n koflullar›n›n yarat›lmas›d›r. Ülkenin büyük bir kesiminde yaflanan direnifllerle seçimlerin yap›lamayaca¤›, yap›lsa dahi mevcut istikrars›zl›¤› derinlefltirmenin ötesinde bir ifle yaramayaca¤› kesindir. Aral›k ay›na kadar ülke kontrolünü ele geçirmeyi hedefleyen ABD’nin önümüzdeki dönem bu hedefini gözönüne al›rsak Irak’ta nelerin olabilece¤ini tahmin etmek zor de¤il. Çünkü artan katliamlar ve yükselen bilanço bunu çok somut göstermektedir. Bu geliflmelerle birlikte, Irak’ta yaflanan rehin alma eylemleri de yayg›nl›k kazanm›fl durumdad›r. fiu an 12 kadar Türk kamyon
floföründen haber al›nam›yor. Türk- Amerikan firmas› için çal›flan bu floförlerin serbest b›rak›lmas› için üç gün süre tan›yan eylemciler, taleplerinin yerine getirilmemesi durumunda hepsini öldüreceklerini aç›klad›lar. Artan sald›r› ve operasyonlara paralel geliflen bu eylemlerin önümüzdeki dönem art›fl göstermesi muhtemel geliflmeler aras›nda. Yaflanan bu geliflmelere Türkiye cephesinden gösterilen tepki ise tam anlam›yla bir komedi fleklindedir. Sald›r›lar›n ard›ndan efendisini “tehdit” eden Gül Powell’la yap›lan telefon görüflmesinde; “Böyle devam ederse, Irak ile ilgili konularda Türkiye’nin iflbirli¤ini sona erdirece¤ini söyledik” aç›klamas›nda bulundu. Gül aç›klamas›n›n devam›nda; “Irak’ta bulunan çok say›daki Türk firmas›n›n ülkeyi terk etmesi herhalde istenmez” dedi. Bölgeye yard›m malzemesi gönderen Türkiye, bas›na da yans›d›¤› gibi katliamdan yorulan ABD askerlerine Hayat su içirerek serinletiyorlar. Irak’taki geliflmelerle ilgile bas›na demeç veren Powell; “Irak’taki zorluklar› yanl›fl hesaplad›k” demifl. Powell gerçe¤i kendi dili ile ifade etti¤i bugünlerde Irak’taki direniflin bilançosu da kabarmaya devam ediyor. Son bir haftan›n bilançosuna bakt›¤›m›zda; Ba¤dat’›n merkezinde yap›lan intihar sald›r›s›nda ço¤unlu¤unu Irakl› polislerin oluflturdu¤u 20’nin üzerinde polis öldü, 9 Eylül’den bu yana; Felluce çevresindeki ABD mevzilerine roket sald›r›s› yap›ld›. Halidiye’de ABD konvoyuna sald›r› düzenlendi, bir Abrams tank› tahrip edildi, Zaferaniye bölgesinde iki sald›r›da 7 ABD askeri öldürüldü, Ba¤dat’›n Hürriyet bölgesinde ABD araçlar› vuruldu, 3 istihbaratç› öldürüldü. Bakuba Askeri Üssü bombaland›. Devam eden günlerde Ba¤dat’ta ABD, ‹ngiliz ve ‹srail istihbarat üyeleri öldürüldü. Ba¤dat Havaalan› yolunda ‹ngiliz istihbaratç›lar öldürüldü. Direniflçilerin yapt›klar› eylemi son bir hafta içinde ço¤altmak mümkün. Ancak tabloyu yans›tmas› aç›s›ndan bu kadar› yeterli. Katliamlara paralel büyüyen direnifl, Irak topraklar›ndan silinemeyecek tek gerçek olarak varl›¤›n› korumaya devam ediyor. Bugün emperyalist sald›rganlar›n da itiraf ettikleri gibi; “Irak’ta yanl›fl hesap yapt›k.”
4
24 Eylül-7 Ekim 2004
S›n›fsal Bak›fl OSMAN AYNI OSMAN! fiU ANK‹ PRAT‹⁄‹ SADECE YOLUN SONUNU GÖSTER‹YOR! Daha yak›n zamana kadar, KADEK Genel Baflkanl›k Konseyi Üyesi/Sözcüsü olarak boy gösteren Osman Öcalan’›n, bölünme/kaçma/ayr›lma/ihanete dair onca söylenti ve aç›klaman›n ard›ndan kanl› ve canl› bir biçimde, bu kez tipik bir gayr›-resmi “ABD görevlisi” hüviyetiyle Ruflen Çak›r’›n röportaj›nda arz-› endam eylemesi; birilerine “nereden nereye” dedirtmiflse de, kimilerine “olaca¤› buydu” yorumunu yapt›rm›fl bulunuyor. Süreci do¤ru analiz edenler, geliflmeleri iyi okuyanlar için ne ‹mral›’da olan bitenler ne de Osman’›n geldi¤i nokta büyük sürprizler olarak nitelendirilmemelidir. S›n›f mücadeleleri tarihi, bütün ülke topraklar›nda benzer öyküleri yazarak ilerlemifltir. Böyle yol almaya da devam edecektir. Bunun kaç›n›lmazl›¤›, s›n›f kavgas›n›n sadece cepheden cepheye de¤il en az onun kadar k›yas›ya bir biçimde cephenin kendi içinde sürmekte oluflundan ileri gelmektedir. Durum proletaryan›n önderlik etti¤i hareketler için bu merkezdedir. Ulusal ya da küçük burjuvazinin yön verdi¤i hareketler aç›s›ndan ise raydan ç›kma ve saf de¤ifltirme olgular› karakteristik bir tezahürdür. Karakteristik olgu, ça¤›m›zda burjuva s›n›f›n›n gelece¤e yönelik bir rolünün/iddias›n›n kalmamas›ndan kaynaklanmaktad›r. Ad› geçen s›n›flar, bunu uzun vadeli tafl›yabilecek iktisadi bir güce de sahip de¤illerdir. Kürt Ulusal Hareketi’nin bafl›na gelenler, bafl›ndakilerin öyküsüyle takip edilmek durumunda kal›nmaktad›r. Bu, benzer hareketler aç›s›ndan bir anlamda tarihi bir gerçeklik olagelmifltir. Ço¤u kez öyküler, kiflilere ba¤l› olarak flekillendirilmektedir. Önderler, kurtar›c›lar, kahramanlar, hainler, döneklerden ibaret bir anlat›m tarz› tutturulmaktad›r. Kitleler bir yana, binlerce onbinlerce militan, savaflç›, hatta kadro yok say›labilmekte, kimi zaman ancak “flehit” propagandas› çerçevesinde hat›rlanabilmektedir. Böyle olunca da, zaman›nda parlat›lan y›ld›zlar›n bir gün gelip de sönüflü “hazin” olmaktad›r. ‹çinden ç›kman›n “zor” oldu¤u bu durumlarda, bir tak›m küfürler s›ralamakla mesele halledilememektedir. Nitekim, 16 Eylül 2004 tarihli Vatan gazetesinde yay›nlanan röportajda, “Kürtler hiçbir yerde kendi güçleriyle mevcut rejimlerini de¤ifltiremezler.”, “ABD eliyle yap›l›yor olmas›ndan kesinkes rahats›zl›k duymuyorum.”, “21. yüzy›lda farkl› bir yaklafl›m var. Biz
buna demokratik sömürgecilik diyoruz.” “ABD’nin Irak’tan sonra ‹ran ve Suriye’ye müdahalesi Kürtler aç›s›ndan olumlu olur. Art›k tükenmifl, ne kendilerine ne de baflkalar›na hayr› kalmayan rejimlerin afl›l›p demokratik rejimlere geçilmesi ilk planda Kürtler, ikinci planda buralardaki tüm halklar›n lehine olur.” gibi sözler sarf eden Osman Öcalan, bunlar›n benzerlerini Ulusal Hareketin Kurmay› s›fat›yla dile getirdi¤inde tarihler henüz 2003’ün May›s’›n› gösteriyordu: “Dünya art›k bir noktaya gelmifltir. ABD kendisinin oluflturdu¤u sistemi da¤›t›yor…. Sosyalist sistem de diktatörlükle yürüyordu. Kapitalist sistemde de arada yaflayan ülkelerde de diktatörlük uygulan›yordu. Bu 20. yüzy›l sistemiydi. Bu 20. yy’›n gerçe¤idir. 21. yy’da bu gerçeklik afl›ld›. Art›k hiçbir sistem demokratikleflmeden kendisini yaflatamaz. ‹slamiyet de yaflamak istiyorsa demokratikleflmelidir. Bütün sistemler böyle yapmak zorundad›r. ABD bunu gördü. 20.yy’da yaratt›¤› sistemleri rejimleri afl›yor. ‘‹ster müttefikim olsun ister olmas›n ben diktatörlüklerle kapitalist sistemin ç›karlar›n› koruyamam’ diyor. Demokrasi art›k tüm s›n›flar›n esas al›p yaflama uygulamalar› gereken ortak bir de¤er haline gelmifltir.” (Özgür Halk, 15 May›s 2003, Say› 138, sf.2-3) Herkes hat›rlayacakt›r ki, bu ulvi görüfller esasen a¤abey Öcalan’a aittir. Ve de bir çok baflka ifadeyle birlikte çok daha öncesinden ‹mral›’dan pompalanmaya bafllanm›fl bulunmaktad›r. Daha önemlisi, bu görüfller asl›nda a¤abey Öcalan’a da ait de¤ildir. ‹çeri¤ini, ortalama zekal› bir insan›n rahatl›kla anlayaca¤› gibi, ABD emperyalizminin ak›l hocalar›/ ideologlar› taraf›ndan ileri sürülen bu yeni maskeleme senaryolar› çok geçmeden inand›r›c›l›¤›n› yitirmifl ve eskimifl bulunmaktad›r. Buna ra¤men hala dillendirilmeleri, dile getirenlerin düfltükleri durumu büsbütün trajik hale getirmektedir. S›n›f mücadelesinin trajedileri bunlarla bitmiyor. Türk gazetecilerine s›n›r ötesinde sofra bafl› röportaj verme gelene¤i, karfl›-devrimci propagandan›n malzemesi olmaya devam ediyor. Bundan daha önemlisi ise a¤abey Öcalan’›n ‹mral›’dan kardefli ve avanesine ya¤d›rd›¤› orijinal s›fatlarla yüklü suçlamalar de¤il; daha ciddiye al›nmas› gereken baz› isimlerin Osman ile adeta
5 pazarlama yar›fl›na girercesine yazd›klar›d›r: “PKK, Avrupa ülkeleri ve ABD’ye de sorunun çözümüne katk› sunmas› için defalarca ça¤r›da bulunmufltur. Kürt sorunuyla ilgili kamuoyu ve tüm ilgili çevrelere sundu¤u projelerde ABD’ye de ça¤r› yap›lm›flt›r…. KADEK ve KONGRAGEL ABD ile iliflki kurmak istemifltir. Dolayl› ya da alt düzeyde baz› iliflkiler olmufltur….Türkiye’de Kürt sorununun en makul çözümünü isteyen KONGRA-GEL’dir. Sorunun silahl› yoldan de¤il, demokratik siyasi yollardan çözülmesini istiyor.” (“Osman’›n Kullan›m De¤eri”, Mustafa Karasu, Özgür Gündem, 18.09.2004) Yoruma aç›k olmayan bu sat›rlar, Osman Öcalan’›n birkaç ay önce giydi¤i askeri üniforma ile bugünkü tak›m elbisesi aras›nda yaln›zca biçimsel farkl›l›klar oldu¤unu kan›tl›yor. Osman’›n, kendileri (PWD-Yurtsever Demokrasi Partisi) ile KONGRA-GEL aras›nda çizgi fark› oldu¤una dair beyanlar› (“PKK sosyalist karakterdedir, bizse demokratik karakterdeyiz. PKK s›n›fsald›r biz de¤iliz. PKK otoriterdir biz liberal demokrat›z.”-ayn› röportaj) yalan yanl›fl, zorlama ifadelerle doludur. Her fleyden önce PKK’nin kendisi, sosyalist kimlik ve s›n›fsal temsil iddias›n› terk edeli uzun zaman olmufltur. Ayr›ca emperyalizmin uflakl›¤› ile demokratik karakterin asla ba¤daflmayaca¤› meselenin abecesidir. ‹flin gerçe¤i, teslimiyetçi tasfiyeci ‹mral› çizgisinin ulusal hareketi soktu¤u ç›kmazdaki savrulufl sayesinde, karfl› devrimci saflara do¤ru ileriye f›rlayan ilk devflirmelerle karfl› karfl›ya oldu¤umuzdur. Ancak sorun Osman Öcalan’›n kiflili¤i, duruflu, kullan›l›fl›, kullan›m de¤eri vb. bafll›klar üzerinden tart›fl›lamaz. Bunlara de¤inilmesi, vurgu yap›lmas› gerekmekle beraber esas ele al›nmas› gereken mesele, Kürt Ulusal Hareketi’nin Osman’lar› yaratan pozisyonudur. Osman’lar›n ç›k›fl› çok önemli bir uyar› niteli¤indedir. Bir saflaflman›n, yol ayr›m›n›n, kritik bir dönemecin efli¤inin afl›lmakta oldu¤unu göstermektedir. Geç kal›nm›fl olunmas›ndan korkulmal›d›r. Muazzam bir birikim ve gücün eritilmesinde düflman çok daha ileriye gitmek istemekte ve yurtsever güçleri alabildi¤ine sakatlama ve yedekleme politikas›nda önemli mevziler elde etme aflamas›na do¤ru h›zla ilerlemektedir. Asl›nda bunun ideolojik ve siyasal zemini büyük ölçüde yarat›lm›fl durumdad›r. ‹fl, bir tak›m kiflisel-siyasal pazarl›klarla beraber örgütsel tasfiyenin tamamlanmas›na gelmifl dayanm›fl durumdad›r. ‹deolojik anlamda emperyalizmin 1990’lardan sonra yayg›n bir biçimde iflledi¤i klifleler kullan›l›rken (Marksist-Leninist ideolojinin eskidi-
¤i, sosyalizmin iflas etti¤i, kapitalizmin alternatifsiz son durak oldu¤u, devrimlerin devrini tamamlad›¤›, s›n›flar›n ortadan kalkt›¤›, emperyalizmin demokratikleflti¤i, emperyalizmin yenilmezli¤i vb. vb.), bunlara paralel ulusal sorun konusunda eski tezler rafa kald›r›larak flunlar savunulmaya baflland›: “KONGRA-GEL baflta olmak üzere Kürt Özgürlük Hareketi hiçbir biçimde devlet istemedi¤ini defalarca aç›klad›. PKK 7. Kongre’sinde Kürt sorununun ba¤›ms›z veya özerk bir devlet ile de¤il, demokrasi içinde çözülece¤ini kabul etti. Kürt Özgürlük Hareketi, ne ba¤›ms›z ne federatif devlet istiyor. S›n›rlar› belirlenmifl bir özerklik de istemiyor. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, ideoloji ve teorisinin temelini devlet ve iktidar›n kötülükleri üzerine kurmufltur. (…) Eskiden uluslar›n kendi kaderlerini tayin etme hakk› devlet kurma olarak anlafl›l›rd›. Kürtler içinde de a¤›rl›kl› zihniyet böyleydi. Kürtlerde de milliyetçilik güçlüydü. (…) Kürtler devlet de¤il, kültür özgürlü¤ü istiyor. Kimli¤inin anayasal ve yasal güvenceye kavuflturulmas›n› istiyor. Resmi dili Türkçe olarak kabul ederken, Kürtçenin de temel e¤itim dillerinden olmas›n› istiyor. (…) …Kürt sorunu yukar›da belirtildi¤i çerçevede çözülsün, gerillalar›n tümü Türkiye’ye gidip cezaevine girmeye de haz›rd›r.” (“Kürtler Devlet ‹stemiyor”, Mustafa Karasu, Özgür Gündem, 19.06.2004) Karasu’dan yine yoruma hiç de aç›k olmayan bu sat›rlar her fleyi özetliyor. Lenin yoldafl uluslar›n kendi kaderlerini tayin hakk›n›, kültürel haklar derekesine indirmenin, milli zulmün devam›ndan yana olman›n bir baflka biçimi oldu¤unu belirtmektedir. Baflka bir söz söylemeye gerek var m›d›r? Sorunun “Osman sorunu” olmad›¤› ortadad›r. Bu ideolojik-siyasal zemin üzerinde, “Kürt kart› kullan›l›rken”, hem emperyalistlerin hem de Osmanl›’n›n, çeflitli Osman’lar› aktör olarak sahneye sürmesi son derece elveriflli hale gelmifltir. Olan bitenler bu çerçevede okunmal›d›r. Bu durumda, ç›k›fl›n bu ideolojik-siyasal zeminin mahkum edilip terk edilmesinden geçti¤i de görülmelidir. Ulusal Hareket’in kadrolar›, militanlar› ve savaflç›lar› kendilerini var edifl koflullar›n› sorgulad›klar› takdirde, asgari düzeyde de olsa ç›k›fl noktas› yakalayabileceklerdir. Bunu kavrayabilmek için MLM ideolojinin rehberli¤ine baflvurmakla beraber, emperyalizme karfl› halklar›n yenilmezli¤ine ve silahl› mücadelenin tek kurtulufl yolu oldu¤una dair döne döne kan›tlanan pratiklerin izine girmeleri gerekmektedir.
5
5
24 Eylül-7 Ekim 2004
Kastamonu’da yaflanan kaza de¤il, patronlar›n kâr h›rs›d›r
Kastamonu’nun Küre ilçesinde yaflanan göçük ile ortaya ç›kan gerçekler, patronlar›n ve devletin, iflçinin hayat›n› ne kadar önemsedi¤ini de bir kez daha gösterdi. 8 Eylül Çarflamba günü STFA flirketinin denetimindeki maden sahas›nda maden ç›karan iflçiler, yerin 150 metre alt›nda ç›kan yang›nla beraber oluflan göçü¤ün alt›nda kald›lar. Maden galerisinde kaç iflçinin bulundu¤una dair bir veri sunamayan firma yetkilileri, geliflen tepkilerle birlikte 38 iflçinin mahsur kald›¤›n› aç›klad›lar. Daha önce Etibank’a ait olan maden sahas›; emperyalistlerin ülkemizdeki uflaklar›n›n uygulad›¤› özellefltirme sald›r›s›yla beraber CeKa Cengiz ‹nflaat’a peflkefl çekilmifl, bu firma da birkaç ay önce baflka bir tafleron flirket olan
STFA’ya devredilmifltir. Ülkemizin üçüncü büyük bak›r madeni olan Küre Eti Bak›r’›n özellefltirilmesi ve sonras›nda yaflananlar, hem iflçi yaflam›n›n hem de yeralt› kaynaklar›m›z›n nas›l sömürüldü¤ünü de bir kez daha kamuoyuna yans›tm›flt›r. Özellefltirme öncesinde sendikalar›, sosyal güvenceleri bulunan iflçiler, maden denetiminin de k›smen yap›lmas›yla daha güvenli bir ortamda çal›fl›rken sonras›nda firmalar›n kâr h›rs›, iflçi sa¤l›¤›n› ve yaflam›n› tehlikeye atarak 19 madencinin ölümüne neden oldu. Etibank döneminde madenin d›flar› tafl›nmas› için vagonlu sistem kullan›l›rken, özellefltirmeyle beraber STFA’n›n ilk yapt›¤› daha ucuz olan bantl› sistemi uygulamak olmufltur. Bantl› sistemin kullan›labilmesi için de 380 voltluk elektri¤e ihtiyaç duyulmaktad›r. Bu durum kaza riskini oldukça yükseltmektedir. Yaflananlardan sonra iflçilerin cenazesine kat›larak timsah gözyafllar› döken Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an; iflçilerin cenazelerini tafl›yarak ailelerin üzüntüsüne ortak oldu¤u görüntüsünü vermeye çal›flm›flt›r. ‹flçilerin tahliye edilmesinden sonra bölgeye giden Maden Mühendisleri Odas› 11 Eylül Cumartesi günü Maden Mühendisleri Odas› binas›nda bir bas›n toplant›s› düzenleyerek incelemelerinin sonuçlar›n› duyurdu. Bas›n›n yo¤un ilgi
Emekçinin Gündemi ‹STANBUL SEND‹KALAR B‹RL‹⁄‹ ÜZER‹NE ‹flçi ve emekçiler için yeni bir sald›r› dönemi bafll›yor. Eylül ay› ile birlikte SSK’n›n kalan k›sm›n›n özellefltirilmesi, sendikal alanda ifl kollar›n›n yeniden düzenlenmesi, 2821-22 say›l› Sendikal Kanun ile Grev ve Lokavt Kanununun düzenlenmesi, yar›da b›rak›lan Kamu Personeli Kanun Tasar›s› bu dönemde yasallaflt›r›larak hayata geçirilmek isteniyor. Sermaye cephesi bunlar› yapmak için alt ayaklar›n› da yerli yerine oturtarak bu süreci sorunsuz geçmek istiyor. Bu sald›r›lar karfl›s›nda iflçi ve emekçileri harekete geçirecek olan-geçirmesi gereken en önemli örgütler ise SEND‹KALARDIR. Sürecin nas›l geçece¤ini sendikalar›n ortaya koyaca¤› tutum belirleyecektir. Sendikal hareketin mücadele yan›n›n en diplerde oldu¤u günümüzde, kalan sendikal hareket içerisinde bulunan devrimci, demokrat ve ilerici kesimlere önemli görevler düflmektedir. Bugün sendikal alanda yeni bir tart›flma yaratan sendikal rekabet mevcut siyasal iktidar taraf›ndan da önemli oranda sald›r›lar›n› yaflama geçirmek için kullan›lmaktad›r. Bu tarafl›l›¤›n nedeni ise aç›kça denetimlerinde bir sendikal yap› oluflturmakt›r. Bir yandan bunlar yaflan›rken di¤er yandan sald›r›lara
karfl› koyabilecek, bunlara karfl› kitleleri harekete geçirecek olan devrimci, demokrat güçler ise küçük nedenlerden kaynakl› ayr›flmalar oluflturmaktad›r. Sendikal hareket içerisinde bulunan bu güçler fiubeler Platformu, ‹stanbul Emek Platformu, ‹stanbul Sendikalar Birli¤i gibi çeflitli platformlar oluflturdu. Bugün bu platformlar içerisinde dönemin ihtiyac› olarak ‹stanbul Sendikalar Birli¤i bulunmaktad›r. Bu platformun çeflitli eksiklikleri ve zaaflar› bulunmaktad›r. Bu herkes taraf›ndan tespit edilen bir sonuçtur. ‹flçi s›n›f› içerisinde çal›flman›n önemi için sayfalarca yaz›, herkes taraf›ndan yaz›l›yor/yaz›labilir. Ancak pratikte buna uygun hareket edilmedi¤ini görüyoruz. Son zamanlarda baz› devrimci çevreler ‹stanbul Sendikalar Birli¤i’nin öneminin kalmad›¤›n›, ifllevsizleflti¤ini, bundan dolay› birlikte olamayacaklar›n› kamuoyuna duyurdular. Bu tespitle bile dün ‹stanbul Sendikalar Birli¤i’nin ifllevli oldu¤u sonucu ç›k›yor. Oysa ‹stanbul Sendikalar Birli¤i’nin dün de eksiklikleri vard›, bugün de var. ‹fllevsizleflti¤ini söylerken yeni bir at›l›m›n ya da daha ileri bir oluflumun tespitini ortaya koymak gerekiyor. Aksine sadece bunu söyleyerek bulundu¤unuz yerde kal-
gösterdi¤i ancak televizyon ve gazetelerde göremedi¤imiz toplant›da, Yönetim Kurulu ad›na yap›lan aç›klamada; “STFA’n›n inflaat alan›nda faaliyet yürüten bir firma oldu¤u, madencilik sektöründe uzun bir birikim ve deneyime ihtiyaç duyuldu¤u” belirtilerek, özellefltirmelerle ülke kaynaklar›n›n talan edildi¤ine dikkat çekildi. Dev Maden-Sen de; özellefltirmelerin artmas›yla beraber denetimin azald›¤›n› belirtti. Küre’de 19 iflçinin yaflam›n› kaybetmesine neden olan yang›nken, Bilecik’in Sö¤üt ilçesinde bulunan Sörmafl Afi’ye ait iflletmede press makinas› ola-
mak mevcuttan çok farkl› olmamak ya da daha geri noktalarda bulunmay› tercih etmektir. ‹çinden geçti¤imiz dönem aç›s›ndan kimsenin tek bafl›na mevcut sald›r›lar› püskürtecek gerçekli¤e sahip olmad›¤›n› biliyoruz. Durum bu kadar aç›kken ifllevsiz ve eksik bulunan yerlerin tamamlanmas›, daha ileri noktalara tafl›nmas›n›n çabas› bugün aç›s›ndan daha anlaml›d›r. Aksine sald›r› herkesi yok edebilecek kadar güçlüdür. Sendikal hareketin bunun karfl›s›nda durmayaca¤›n›, her yan›yla teslim oldu¤unu, kendisini korumak için bile çaba sarfetmedi¤ini görüyoruz. Bundan önceki sald›r›larda asl›nda bunlar› yaflayarak gördük. Emeklilik yafl›, Yerel Yönetim Yasas›, Kamu Personeli Rejim Yasas› gibi direkt iflçi ve emekçileri ilgilendiren sald›r›lar karfl›s›nda tutumlar› ortadayd›. Hemen arkas›nda NATO Zirvesi’yle sendikal hareketin en ileri kesimlerinin bile tav›rlar›n›n ne kadar geri ve dar oldu¤unu gördük. Tüm bu gerçekliklerden sonra Eylül ay›yla birlikte bafllayan yeni sald›r›lara karfl› mevcut sendikal platformlar› da¤›tmak yerine onlar› ifllevlendiren sald›r›lar karfl›s›nda mekanizmalar yaratarak ortak durufllar göstermeliyiz. Bu platformlar dün de vard›. Önemli ifller de yapt›¤›n› gördük. Bu ifllerin yap›lmas›nda iflçi s›n›f› içerisinde bulunan devrimci demokratlar›n önemli pay› oldu¤unu biliyoruz. Bugün kurulan platformlar›n sendikal alandaki yans›mas› iflçi ve emekçilere karfl› sald›r›larda ortak birlikler yeri-
rak gösterilmekte Tuzla’da ise, gemi yap›m›nda kullan›lan boyalar “sebep” olabilmektedir. Sonuçta hastalanan, ölen, sakat kalan iflçiler iken daha fazla kâr için bu ölümleri süreklilefltirenler de patronlar olmaktad›r. Yap›lan araflt›rmalara göre 2003 y›l›nda sadece maden sektöründe 76 bin 668 ifl kazas› yaflan›rken 810 iflçi yaflam›n› yitirmifltir. Tuzla’da bulunan 15 bin civar›nda iflçinin ise sadece yüzde 10’unun kadrolu, sigortal› oldu¤unu gözönüne ald›¤›m›zda, ölüm oran›n›n yüksekli¤i, insan hayat›n›n ucuzlu¤u ve patronlar›n pay› da görülecektir. (Ankara)
ne daha çok sendikal kongrelerin kazan›mlar›na hizmet eden araçlar olarak görülmektedir. Böyle bir bak›fl aç›s› elbette bu birliklerin kal›c› ve sürekli olmalar› yerine ihtiyac› bitti¤inde sonuçland›ran bak›fl aç›lar› ile ele al›n›yor. Süreç zor. Sald›r› büyük. Sendikal hareket siyasal iktidarlar›n arka bahçesi. ‹flçiler ve kamu çal›flanlar› için önemli bir süreç oldu¤undan sendikal hareket içerisinde bulunan devrimci, demokratlar olarak bu süreci bulunduklar› yerden bafllayarak en genifl iflçi ve emekçiyi örgütleyerek karfl› koymay› hedeflemelidir. Bu anlay›flla mevcut sald›r›lar› püskürtmeliyiz. Sald›r›lar›n büyük ve güçlü oldu¤u dönemlerde yan yana durmak ortak hareketler sa¤lamak sald›r›dan en az etkilenmeyi sa¤lar. Bu ortak hareketleri yarat›rken mevcut eksikliklerin, hatalar›n söylenmeyece¤i sonucu ç›kmamal›d›r. Hatta bu tart›flmalar da eksikliklerin giderildi¤i bir süreç olmal›. Bizler Devrimci Demokrat Sendikal Birlik olarak ‹stanbul Sendikalar Birli¤i’nin eksikli¤ini birlik içinde bulunan devrimci, demokratlar olarak tavr›m›z› her platformda daha iyi bir yap› oluflturmak için ortaya koyuyoruz. Ortak hareketlerde kimin ne kadar güç katt›¤›n› biliyoruz. Hatta hiç güçleri olmadan platform içerisinde bulunanlar› biliyoruz. Sonuç olarak ayr›l›klar ve farkl›l›klar yerine yeni sald›r›lara karfl› daha güçlü sokak eylemliliklerini örgütlemek için harekete geçme zaman› oldu¤unun bir kez daha alt›n› çiziyoruz..
6
24 Eylül-7 Ekim 2004
5
Yoksul köylülü¤e bir getirisi olmayan DGD, 2005 y›l›nda kald›r›larak yeni düzenlemeye geçilecek
Devlet: ‹stedi¤imi üret, destek vereyim!
Emperyalizmin, y›k›m politikalar›n› hayata geçiren Türk hakim s›n›flar› tar›msal üretimde bir dizi de¤ifliklikler yapm›flt›r. Bu kapsamda ürüne dayal› tar›msal destekleme biçimlerini kald›rarak yerine üretimden ba¤›ms›z do¤rudan ödeme yap›lan Do¤rudan Gelir Deste¤i (DGD) sistemi 2000 y›l›ndan itibaren pilot bölge uygulamalar› ile bafllam›flt›r. Her y›l üzerinde baz› de¤ifliklikler yap›lan DGD ödemeleri fleklinde verilen taksitlendirilmifl paralar›n, köylünün tüm üretim girdilerinin (gübre, tohum, ilaç vb.) h›zla pahal›laflt›¤› bir ortamda hiçbir katk›s›n›n olamayaca¤› aç›kt›r. Ülkemizdeki 23,4 milyon hektar tar›m arazisi ve 3,9 milyon tar›m iflletmesi bulunuyorken son 2003 y›l› ödemeleri için 2,7 milyon köylünün 16,5 milyon hektar tar›m arazisinin kayd› tutulabilmifl, yani ülke genelinde ortalama %70 düzeyinde kay›tl› köylüye
DGD ödeme plan› ç›kart›labilmifltir. Hesaplamalar yap›l›rken az ve parçal› arazisi bulunan yoksul köylülerin sisteme kay›tlar›nda zorlan›rken, büyük arazi sahibi zengin köylüler sosyal statülerini kullanarak daha çok parasal gelir alman›n yollar›n› de¤erlendirmifllerdir. Sonuç itibar›yla üretimden ba¤›ms›z arazi büyüklü¤üne göre verilen DGD paralar›n› alan zengin toprak sahipleri gelirini art›r›rken tar›m arazisi bulunmayan veya çok parçal› topra¤a sahip olan yoksul köylüler sistemden yararlanamam›flt›r. Bölgesel ürün farkl›l›klar› gözard› edilerek, arazi üzerinden taksitlendirilerek ödenen paralar›n üretime yarar› olmazken hayvanc›l›k ve su ürünlerine yönelik hiçbir katk›s› bulunmayan DGD, üretimden ba¤›ms›z bir amaca hizmet etmektedir. DGD köylüyü üretime yabanc›laflt›r›rken, büyük toprak a¤alar›n›n gelirine gelir ek-
lerken yoksul köylünün cebine konulan fakirlik paras› niteli¤ine dönüflmüfl bir yard›mdan öteye geçememifltir. Ülkemiz tar›m›n›n yokedilmesine yönelik uygulanan DGD sistemi 1999 y›l›nda IMF ve DB taraf›ndan bizzat köylülü¤ün da¤›t›lmas›na yönelik haz›rlanm›flt›r. Köylerini sat›l›¤a ç›karan, yoksul köylülerin topraklar›n› sat›n almay› amaçlayan, yabanc›lar›n toprak sat›n almas› önündeki engelleri kald›ran TC hükümeti, çeflitli yasalar ç›kartarak buralar› sat›n alacak flirketlere peflkefl çekilmesini kolaylaflt›rmay› amaçlamaktad›r. Çok uluslu g›da tekellerinin Türkiye’de yerli sermayeyle ortakl›k yaparak (Ülker-Cargill) kurduklar› fabrikalarla köylüyle sözleflmeli çiftçilik yasalar›n›n geniflletilmesi, önemli ve stratejik tar›m ürünlerine kota uygulamalar›yla ürün daralt›lmas›na gidilecek düzenlemeler vb. yasalar da ba-
¤›ml›l›¤›n göstergesidir. 2005 y›l›nda kald›r›lacak DGD sisteminin yerine getirilecek yeni düzenlemenin yeni yüzü ortaya ç›kmaya bafllad›. DGD’nin toplam destek içindeki pay›n›n %80’den % 45’e düflürülece¤ini aç›klayan Tar›m ve Köyiflleri Bakan› Sami Güçlü bölge, ürün ve iflletme yap›s› flekline göre yeni bir destekleme modelinin uygulanmas›na 2006 y›l›ndan itibaren bafllanaca¤›n› belirtti. Güçlü, verilecek deste¤in ürüne göre de¤iflece¤ini, baz› ürünlere çok destek verilerek baz›lar›na hiç destek verilmeyece¤ini aç›klad›. Uluslararas› emperyalist tekellerin DB arac›l›¤›yla uygulatt›¤› tar›m›n kendi alternatiflerine göre düzenlendi¤inin göstergesi olan bu de¤iflikliklerin niteli¤i, ortaya ç›kartacaklar› düzenleme ve uygulamalar netleflti¤i zaman daha aç›k ortaya ç›kacakt›r.
DGD Uygulamalar›n›n Sonuçlar› Türkiye’de 1999 y›l›nda uygulanmaya bafllanan politikalar›n, destekleme sistemi üzerinde ne denli önemli de¤iflikliklere neden oldu¤u, afla¤›daki tablodan izlenebilir; Destek kalemleri (milyon dolar) 1999 2002 Kredi deste¤i 956 0 Gübre deste¤i 183 0 K‹T’lere bütçeden aktar›lan 261 138 K‹T aç›klar›n› karfl›lama 2213 355 Pamuk ve ya¤l› tohumlar primleri 205 58 TSKB’ye destek 450 0 DGD ödemeleri 0 628 Toplam 4268 1179
“Hükümetin ifli gücü yalan dolan”
Ülkemizde uygulanan tar›m politikalar› emperyalistlerin ifltah›n› kabart›rken üretici köylüyü aç b›rak›yor. Kendi kaynaklar› ile nüfusunu besleyecek bir potansiyele sahip olan ülkemizde tar›m ve hayvanc›l›k yok ediliyor. Köylü üretemez, ürettiklerini satamaz hale getirildi. Dünyan›n önemli tar›m ülkelerinden olan Türkiye’de uluslararas› flirketler her geçen gün sömürüsünü art›rmaktad›r. Topra¤› eken, al›nteri döken köylüler bu süre içerisinde giderek yoksullafl›yor, üretemiyor. Ülkemizde “bu¤day ambar›” olarak bilinen ‹ç Anadolu’da yaflananlar; emperyalist tekellerin ve onlar›n ufla¤› durumundaki hükümetlerin tar›m› ne hale getirdi¤ine çok aç›k örnektir. Özellikle son birkaç y›ld›r bu¤day üretiminde büyük düflüfl-
lerin yafland›¤› bölgede üreticiler periflan durumda. Biz de gazetemiz arac›l›¤›yla bu sorunlar› yaflayan üreticilerin sesini kamuoyunun bilgisine sunma çabas›nday›z. Bu amaç do¤rultusunda Nevflehir’e ba¤l› Hac›bektafl ilçesinde bu¤day-arpa üreticisi Basri Kör ile bir söylefli gerçeklefltirdik. -Bize kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Hangi ürünlerin ekimini yap›yorsunuz? -Basri Kör: 30 y›ld›r çiftçilik yap›yorum. Dededen babadan gelen bir meslek. Kardefllerimin di¤erleri esnaf oldu¤u için bu ifli yap›yorum. 300 dekar bir arazim var. 5 y›l öncesine kadar sürekli ekip biçiyordum. Ama art›k 300 dekar›n 150’sini ekiyorum. Burada bu¤day, arpa, ayçiçe¤i ekilir. 5 y›l öncesine kadar bu¤day ekilirdi, flimdi arpa ekiliyor. Bunun nedeni de ‘süme’ ad› verilen hastal›k. Hastal›¤a çare olmad›¤› için arpa ekiyoruz. -Ziraat Odas› veya ilgili bir kurum size yard›mc› oluyor mu? -Bizim Hac› Bektafl’ta bu tür kurulufllar›n hiçbir faydas›n› görmedik. Bu hastal›kla ilgili arazinin üzerinden 1-2 defa ilaç at›ld›. Ama onun da faydas› olmad›. Ben zaten iki y›ld›r ürünümü ofise veremiyorum, alm›yor. Ofise ürün verirken de adam tek tek c›mb›zla ay›kl›yor. Güya fiyat k›racak ya... Bu¤day›n kilosu 300 bin lira önüne döküyor, senin belirledi¤ini al›fl fiyat› oluyor 250-260 bin. Bu y›l bu¤day›n kilosunu 350-360 aras› verdiler. Ama biz arpa ektik hala arpan›n kaça
gidip gitmedi¤ini bilmifl de¤ilim. Bizi tüccarlar›n eline b›rak›yorlar. Ben s›k›flm›fl durumday›m, 1 ayl›k bir sürem var, k›fl geliyor. Harman›m harman yerinde bekliyor, tafl›yamad›m. Geçen y›l arpay› 230 bine verdim. Adam flimdi gelmifl 260-270 bin liraya veriyor. 250 bin liradan verirsen al›r›m diyor. Elimde 100 ton mahsulüm var, 10 bin liradan nereden bakarsan bak 1-1.5 milyar zarar›m oluyor. Ofisten de umudumuz kalmad›. -DGD alabiliyor musunuz? -Devlet DGD veriyor ama bizim anlad›¤›m›z kadar›yla asl›nda “bu ifli biraz yapmay›n” diyor. DGD ile devlet bizi tüccar›n eline b›rak›yor. Sadece yard›m etmekle olmuyor, devlet benim üretimimi art›rs›n. Kemeri s›kma derler ya biz onu yap›yoruz. Geçen sene üzüm ba¤lar› ekmeye bafllad›k bakt›k olmuyor, bu destek yap›l›rken de büyük toprak sahiplerine gidiyor para. Zaten para verilirken üretimin yap›l›p yap›lmad›¤› da kontrol edilmiyor. Paray› da küçük köylü, üretici alam›yor. -Hükümet yapt›¤› aç›klamalarda köylüyü destekledi¤ini, üretimin artt›¤›n› iddia ediyor. Siz ne düflünüyorsunuz? -Biz Hac› Bektafl’l›lar olarak üretimin artt›¤›n› görmedik. Yard›m da görmedik. Bu¤daydan umudu kesince ba¤c›l›¤a yöneldik. Geçen y›l fiubat ay›nda ba¤c›l›kla ilgili 1 milyonluk kitab› vermifl de¤iller, paras›n› toplad›klar› halde. Bu kadar m› acizlik olur? Bana dikmek için çubuk vereceklerdi. 2,5-3
milyar temin ettim. Mart-Nisan aylar›nda bulamad›k diyor. Nisan’›n sonu zaten mevsim sonu oluyor. Bana bulamad›klar›n› önce söylemiyorlar. Devletten zerre kadar yard›m göremiyoruz. Her fleyi kendi imkanlar›m›zla yap›yoruz. Gübrenin fiyat› çok yüksek, alam›yoruz. AKP hükümeti IMF’nin söylediklerini aynen uyguluyor, IMF’siz tuvalete gidemiyor. ‹llaki IMF’nin söylediklerini yapacak. IMF kota uygula dese meclis karar›yla kota uygulayacak, biz de sadece seyredece¤iz. Gidiyoruz, fleker pancar› getiriyoruz, Türkiye bunu hayli hayli karfl›l›yor. Memleketimde pancar bitecek. Her fleyi ithal ediyoruz. Bu¤day, arpay› da d›flar›dan getiriyoruz. Hastal›klar da d›flar›dan geliyor. fiirket bu tohumu ekin diyor, hastal›k ç›karsa flu ilac› kullan›n. Her fleyi biliyorlar, ayn› fleyi pamuk için de yap›yorlar. Devlet bana destek olacaksa mazot versin. 5-6 y›l önce gübreyi mazotu daha ucuza alabiliyordum. Art›k tar›mla u¤raflan kesim birlik olmal›. Biz kendi ya¤›m›zda kavruluyoruz. Ziraat Mühendislerimiz bize yard›mc› olmal›. Önderli¤e ihtiyac›m›z var. Gelece¤imiz parlak de¤il, hükümetin ifli gücü yalan dolan. Bir kere rahata kavuflabilmemiz için IMF’nin aradan çekilmesi gerekiyor. Tefeciye mahkum olmak istemiyoruz. Bunun için hükümetlerin ürünlere destek olmas› gerekir. Devlet yard›m yapacaksa gerçekten yaps›n. Yoksa elini ete¤ini çeksin biz kendi iflimizi yapar›z. (Ankara)
7
5
24 Eylül-7 Ekim 2004
Bergama köylüleri mücadelede kararl› Siyanür liçi yöntemiyle çal›flan alt›n madeninin iflletilmemesi için 15 y›ld›r mücadele eden Bergama köylüleri mahkeme kararlar›n›n uygulanmamas›n› protesto etmek için Taksim’de yürüyüfl ve oturma eylemi yapt›. Bergama Ovac›k-Çamköy-Narl›ca köyleri yak›nlar›nda bulunan ve ‘siyanür liçi’ yöntemiyle çal›flan alt›n madeninin iflletilmemesi için yaklafl›k 15 y›ld›r mücadele eden Bergama köylüleri 14 Eylül günü Taksim Meydan›’ndan ‹stiklal Caddesi’ndeki Mis Sokak’a kadar üstleri ç›plak halde yürüyüfl yapt›. Buradan caddenin sonundaki Tünel’e kadar yürümek isteyen köylülere polis izin vermedi. Bunun üzerine Mis Sokak’ta oturma eylemi yapan köylüler s›k s›k “Halk›z, hakl›y›z kazanaca¤›z” slogan›n› att›. Grup ad›na aç›klama yapan Bergama Çevre Yürütme Kurulu Baflkan› Oktay Konyar, mücadelelerinin yasal güvenceye kavuflmas›na ra¤men, söz konusu iflletmelerin hala faaliyet gösterdiklerini dile getirdi. Konyar “Amac›m›z topra¤›m›z›, suyumuzu, havam›z› korumak, yaflam›m›za ve gelece¤imize sahip ç›kmak, çocuklar›m›za yaflanabilir bir Bergama b›rakmakt›r” dedi. Alt›n Madeni’nin yasal olmayan bir flekilde 3 y›l 3 ay çal›flt›¤›n› ve bu süre içerisinde yörenin do¤al dengesi-
nin bozuldu¤unu vurgulayan Konyar, içme suyundaki azami miktardan 25 kat fazla “arsenik” tespit edildi¤ini belirtti. “Uygulanacak siyanür liçi yönteminin insan ve çevre sa¤l›¤› için risk oluflturaca¤›ndan hukuka ayk›r›” oldu¤u fleklindeki mahkeme kararlar›na da de¤inen Konyar, mahkeme kararlar›n›n derhal uygulanmas› gerekti¤inin alt›n› çizdi. Madende çal›flan iflçilerin, Bergama köylüleri olarak öne ç›kar›ld›¤›n› ve “eksikliklerin giderilmesi halinde madenin iflletmeye aç›laca¤›” yolundaki aç›klamalar› hat›rlatan Konyar, “Madende çal›flan iflçiler, madenci flirketlerin ç›karlar› için kalkan olarak kullan›lmak istenmektedir. Bergama köylüleri biziz, buraday›z ve halen birilerinin ç›kar› için de¤il, yaflam›m›z için, gelece¤imiz için ‘siyanürlü alt›n madenine hay›r diyoruz’ dedi. Devlet yetkililerine de seslenen Konyar, “Mahkeme kararlar› karfl›s›nda yeniden madenin aç›lmas›na izin vermeyin. Varolan izinlerin tamam›n› geri al›n, bozulan çevremizi eski haline getirin, yap›lan masraflar› madenci flirketten al›n. Yoksa bunun hesab›n› soraca¤›z, biz sormazsak çocuklar›m›z soracak” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan köylüler giysilerini giyerek eylemlerini bitirdiler. (H. Merkezi)
A¤aya karfl› eylem
Diyarbak›r’›n Bismil ilçesine ba¤l› Sinan köylüleri toprak a¤alar› taraf›ndan sahte belgeler ve flahitlerle kendilerine ait topraklar›n›n ve evlerinin iflgal edilmesi nedeniyle Bismil’e giderek eylem yapt›lar. Köy a¤as› Reflit Sinanl›, Kemal Sinanl› ve Cengiz Sinanl›’n›n köylülere ait 32 bin dönüm araziyi sahte belge ve flahitlerle kendi adlar›na tapulatt›rarak, kendilerini de köy d›fl›na sürdü¤ünü aç›klayan köylüler traktörleriyle köy meydan›nda toplanarak Bismil’e hareket ettiler. 16 Eylül sabah› köy meydan›nda toplanan yaklafl›k 500 köylü ilçe giriflinde jandarma taraf›ndan durduruldu. Yap›lan kimlik kont-
rolünün ard›ndan Bismil’de slogan atan köylüler ilçe meydan›na yürüyerek “Köylüyüz, hakl›y›z, hakk›m›z› alaca¤›z”, “A¤an›n zulmüne hay›r”, “Emek bizim ekmek a¤an›n” vb. sloganlar› att›lar. Y›llard›r yap›lan haks›zl›¤›n göstergesini temsilen, bafllar›na siyah bant takan köylüler pankart ve sloganlar eflli¤inde dedelerinden kalma tapular› göstererek bas›n aç›klamas› yapt›lar. Köylüler ad›na aç›klamay› yapan Hasan S›caközül, Sinan köyünün yeni bir köy olmad›¤›n›, köyde yaflayan vatandafllar›n köyün gerçek sahipleri oldu¤unu belirterek tek geçim kayna¤› olan topraklar›n›n hile ile ellerinden al›nd›¤›n› söyledi. DGD için baflvurular› nedeniyle araflt›rma yapt›klar›n› belirten S›caközül, 2001 y›l›nda Reflit Sinanl›’n›n köye noter getirdi¤ini ve 67 kifliden zorla vekaletname ald›¤›n› aç›klayarak “Vekaletname ald›klar› kiflilerin ço¤u sa¤›r ve dilsizdi. Vekaletnameleri ald›ktan sonra sahte kira kontratlar› ile paralar› alm›fllar. Ayr›ca köyümüzün belde olmamas› için muhtardan nüfusun 2 bini geçmemesini istemifl. Köyde yapt›klar› zulmün haddi hesab› yoktur. Köylüyü öldürmekten, sürgünlere kadar y›llarca bask› alt›nda kald›k” fleklinde konufltu. “Tarlada izi olmayan›n harmanda sermayesi olmaz”, “‹flgalci a¤aya son”, “A¤an›n zulmü ne zaman bitecek” vb. dövizleri tafl›yan köylüler bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan traktörlerine binerek köylerine döndü. (H. Merkezi)
Siyanürle alt›n arama yayg›nlafl›yor T. Kürdistan› ve Karadeniz’de “terör” bahane edilerek boflalt›lan, yak›lan, y›k›lan köyler Ege Bölgesi’nde ise farkl› bir flekilde yap›l›yor. Uflak’a ba¤l› Eflme K›fllada¤’da alt›n madeni iflletmek isteyen TÜPRAG isimli flirket, köylüleri topraklar›ndan uzaklaflt›rmaya çal›fl›yor. TÜPRAG, maden tesisleri için ilk kazmay› vururken, sat›n ald›¤› Ovac›k Köyü’nü boflalt›yor. Kanadal› El Dorado Gold’un Türkiye uzant›s› olan TÜPRAG 2005 y›l›nda üretime geçmeyi planl›yor. Maden sahas› içinde oldu¤u için devletten sat›n al›nan Ovac›k Köyü’nde yaflayan köylüler tedirgin. Ovac›k Köyü çevresindeki köylerde de ayn› tedirginlik var. Y›llard›r Bergama’y› ya¤malayan egemenler flimdi de gö-
zünü Ovac›k köyü ve çevresine dikmifl durumdalar. Uflak Eflme’ye geçti¤imiz günlerde giden Uflak Eflme’de Siyanürle Alt›n Madeni Ç›kar›lmas›n› Engelleme Halk Giriflimi üyeleri konuyla ilgili olarak köylüleri bilgilendirdiler. Köylüler ise yaflanan bu geliflmelere ciddi olarak tepki gösteriyorlar. Bergama’da yaflanan sald›r›lar› iyi bilen köylüler ayn› sald›r›larla karfl›laflmak istemiyor. Madende siyanürle alt›n aranaca¤› için Bergama’da oldu¤u gibi Eflme’ye de havuz yap›lmas› planlan›rken, köylüler “Bu havuz köy s›n›rlar›m›z›n içine uzan›yor. Köyde hiç kimse bu madeni istemiyor” diyerek tepki gösteriyorlar. (‹zmir)
‹ncir üreticisine tüccar darbesi Ege Bölgesi’nde ciddi bir yere sahip olan incir üretimi geçen y›la oranla daha da düfltü. Bu y›l don olay› yaflanmas›ndan dolay› incir üretimi düflerken, piyasay› birkaç firman›n belirlemesi üreticileri daha da zor durumda b›rak›yor. Köylüler “çocuklar›m›z› yeni e¤itim y›l›nda okutacak param›z yok. Devlet ise biz köylüleri hiç düflünmüyor” diyerek sisteme olan tepkilerini dile getiriyorlar. ‹klim koflullar› incir üretimini zora sokarken, üretilen incir de üreticinin elinde kal›yor. D‹HA’ya aç›klama yapan köylü Kaz›m Karabay “incirin fiyat›n›n belirlemesi tüccar ve iflletmelerin inisiyatifinde. TAR‹fi’in belirledi¤i fiyat›n alt›nda tüccara inciri satmak zorunda kal›yoruz. Bu ifl böyle giderse biz açl›ktan ölece¤iz. ‹ncir fiyatlar› böyle düflük seyrederse banka ve kooperatiflerden çekti¤imiz kredileri ödeyemeyece¤iz. Köyden Nazilli’ye bile
inemiyoruz. Bu durumda çocu¤umuzu nas›l okula gönderelim?” diyerek tepki gösterdi. Yine D‹HA’ya aç›klama yapan Hüseyin Barut da ayn› tepkileri dile getirdi. Barut “bizi ancak seçimden seçime hat›rlayan ve ziyaret eden siyasetçilerden çeflitli vaatler ald›k. Devlet köylüleri hiç d ü fl ü n m ü y o r. Eme¤imizin karfl›l›¤›n› alam›yoruz” dedi. Nazilli’nin Afla¤› Ö¤rencik köyünde yaflayan Barut “herkes köylüyü unutmufl” diyerek sözlerini bitirirken bir kez daha görünüyor ki devlet iflçiyi de köylüyü de kaderine b›rakm›fl durumda. fiu anda tüccarlar›n incir için belirledi¤i fiyat 1 milyon 600 bin ya da 1 milyon 500 bin lira civar›nda. Bu oran 1 milyona kadar da düflebiliyor. Köylünün s›k›nt› yaflamamas› için incirin kilosunun en az 2 milyon lira olmas› gerekiyor. (‹zmir)
8
24 Eylül-7 Ekim 2004
5
Alibeyköy halk› evlerinden at›lmak isteniyor!
Alibeyköy’de A¤ustos ay›nda yaflanan sel felaketinin ard›ndan yaralar›n›n sar›lmas›n› bekleyen mahalle halk› istimlak oyunuyla karfl› karfl›ya kald›. Mahalle sakinleri bir yandan selin yaratt›¤› zarar› gidermeye çal›fl›rken bir yandan da istimlaka karfl› evlerini korumaya haz›rlan›yor. Sel bask›n›ndan 2 saat sonra istimlak çal›flmalar›n›n yap›laca¤›n› ö¤renen mahalle halk›, kendilerine hiçbir aç›klama yap›lmadan sadece “burada yaflayacaks›n›z” diyerek gösterilen
evlere tafl›nmak istemiyor. Gösterilen evlerin sa¤lam olmad›¤›n› ve maliyetinin 60 milyar oldu¤unu söyleyen mahalle sakinleri, kendilerine verilecek olan enkaz bedeli (25 milyar) ile bu evleri sat›n almalar›n›n ya da aradaki fark› ödemelerinin mümkün olmayaca¤›n› belirtiyor. Kira öder gibi ödenecek olan bedellerin bir gün gecikmesi halinde soka¤a at›lmalar›n›n kaç›n›lmaz oldu¤unu vurgulayan mahalle halk› belediyenin bu konuda dürüst olmad›¤›n› ve rant u¤runa gözden ç›kar›ld›klar›n› da ekliyor. Büyük bir marina yap›lmas› planlanan Alibeyköy’de, küçük ödenekler ayr›larak çözülebilecek olan altyap› sorununun çözülmek istenmemesinin de bu planlar›n hayata geçirilmesi için devletin kendi eliyle yaratt›¤› f›rsatlar olarak görüyorlar. Daha önce benzer
MKP’den aç›klama MKP taraf›ndan Dersim’de yap›lan cezaland›rma eylemlerinin ard›ndan HPG taraf›ndan yap›lan aç›klamalar ve sonras›nda Özgür Gündem ve Evrensel gazetelerinde de yer alan yorumlar ve röportajlar MKP gerillalar›na sald›r›ya dönüfltü. Özellikle Zeynel Benler isimli kiflinin cezaland›r›lmas›n›n ard›ndan dozaj›n› art›ran bu aç›klamalar 17 Eylül günü HPG’lilerin MKP gerillalar›na pusu atmas› ile devam etti. MKP Dersim Bölge Komitesi taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klamada HPG uyar›larak özelefltiri vermesi istendi. Aç›klamada “Ajan, katil ve yerel zorba Zeynel Benler’in ölümle cezaland›r›lmas›ndan sonra Kongra-Gel gerillalar› Partimizi tehdit etmeye bafllad›. HPG Genel Komutanl›¤› geçti¤imiz günlerde Partimize yönelece¤ini aç›klad›. Hemen peflinden HPG gerillalar› Dersim-Mameki’ye ba¤l› Çiçekli Nahiyesi Ç›rt›k köyü civar›nda gerillalar›m›za pusu atarak atefl etti. Kim oldu¤umuzu anlamak için anlaflt›¤›m›z parolay› sormadan direkt hedef gözeterek gerilla birli¤imize atefl etmifl ve bir yoldafl›m›z› yaralam›flt›r. Gerillalar›m›z, atefl edenlerin Kongra-Gel gerillalar› oldu¤unu anlam›fl ve büyük bir so¤ukkanl›l›k ve devrimci sorumluluk göstererek atefl etmemifl, yolunu de¤ifltirmifllerdir” denilerek flöyle devam edildi; “Partimiz, durumu halklar›m›z›n bilgisine sunar ve KONRA-GEL’i resmen uyar›r. Devrimci kan›na girmekten vazgeçin! Siz al›flk›n olabilirsiniz, ama biz al›flk›n de¤iliz. Kendimizi savunurken bile bir tek devrimcinin zarar görmesini istemiyoruz. ‹liflkileri düzeltmek için çok emek verdik. Bu emekleri bofla ç›karmay›n! Düflman› sevindirecek ifllerden kaç›n›n! Özelefltirilerinize ba¤l› kal›n. Geriye dönülmez yola girmeden yanl›fla son verin. Ateflinize ateflle karfl›l›k vermememiz bundand›r. Yoksa zay›fl›k ve güçsüzlükten de¤il. Ba¤›ms›zl›¤›m›zdan asla taviz vermeyiz ve zora boyun e¤meyiz! Can›m›za ve varl›¤›m›za kastetmeye devam ederseniz, kendimizi savunmak zorunda kal›r›z. Derhal müdahale etmenizi ve olay› aç›klayarak özelefltiri vermenizi bekliyoruz.”
sorunlar yaflanan Eyüp’te y›k›m yap›lmadan, insanlar evlerinden ç›kar›lmadan halledilen sorunlar›n kendi mahallelerinde de benzer yöntemlerle çözülmesini istiyor Alibeyköy halk›. Ancak bu konuda insanlara bilgilendirme yapmayan, halktan hiç kimseyle görüflmek istemeyen Eyüp Belediye Baflkan› Ahmet Genç ise, mahalle halk›n›n belediyenin isteklerini yerine getirmedi¤i takdirde insanlar› polisle karfl› karfl›ya getirece¤i tehdidini savuruyor. Mahalle halk›n›n sorunlar›n› çözmek, semt insan›n› sahiplenmek istemeyen belediye, göründü¤ü kadar›yla semtte bir an önce istimlak çal›flmalar›n›n yap›lmas›, en k›sa zamanda buralarda lüks evlerin ve marinan›n yap›lmas› için s›k›flt›r›l›yor olsa gerek ki tapu tahsis belgesi olan 26 eve tebligat göndererek bu evlerde yaflayanlar›n 1 hafta içerisinde evlerini boflaltmas›n› istiyor. Belediyenin çal›flmalar› h›zland›rmas›yla mahalle halk›n›n da buna karfl› çal›flmalar› h›zlanmaya bafllam›fl durumda. 50 y›ll›k evlerinden, komflu-
lar›ndan, dostluklar›ndan vazgeçmek istemeyen mahalle halk› tek tek insanlarla görüflerek, avukatlardan, DKÖ’lerden, siyasi partilerden yard›m alarak seslerini duyurmaya, insanlar›n tepkilerini örgütlemeye çal›fl›yor. Çünkü istimlak çerçevesinde haz›rlanan projenin kapsam› bas›nda yans›t›ld›¤› gibi 178 ev de¤il, y›k›m›n planland›¤› noktalara bak›ld›¤›nda projenin yaklafl›k 500 ev ve iflyeri gibi büyük bir rakama ulaflaca¤›n› söylüyorlar. Alibeyköylüler buna asla izin vermeyeceklerini belirterek ellerinden gelen tüm çabay› sarf edeceklerini de özellikle belirtiyorlar. Mahallenin toptan tasfiyesine yönelik yap›lmak istenen ve emekçi halk kitlelerinin yaflamlar›n›n hiçe say›larak “kamu hizmeti” ad›yla yap›lmak istenenlerin asl›nda baz› kesimlere rant sa¤lamak oldu¤unun aç›k bir ifadesi oldu¤u noktas›nda net olan Alibeyköy halk›n›n yan›nda olmak, sorunlar›na mücadelelerine sahip ç›kmak, tepkilerini örgütlemek ve yönlendirmek ise bizlerin önünde bir görev olarak duruyor. (H. Merkezi)
YJA Star gerillas›n›n cesedine iflkence Siirt’in Afetevler Mahallesi’nde ad›n›n Fatma ‹dem oldu¤u bildirilen YJA Star gerillas›n›n cenazesinin, Siirt Emniyet Müdürlü¤ü’ne ba¤l› Özel Hareket Timleri taraf›ndan ellerinden panzere ba¤lanarak sokakta sürüklendi¤i ö¤renildi. Siirt’in ç›k›fl›nda bulunan Afetevler Mahallesi’nde Siirt Emniyet Güçleri’nin 6 Eylül günü gerçeklefltirdi¤i operasyon sonucunda teslim olmamak için intihar etti¤i ileri sürülen ve fi›rnak do¤umlu, 20 yafl›ndaki Fatma ‹dem’in, olay yerine gelen polisler taraf›ndan ellerinin iple panzere ba¤lanarak sokak ortas›nda sürüklendi¤i iddia edildi. Akflam saatlerinde Siirt Emniyet Müdürlü¤üne ba¤l› Özel Hareket Timleri’nin Afetevler Mahallesi mevkiinde gerçeklefltirdi¤i operasyon sonucu sokak ortas›nda durdurularak teslim olmas› istenen gerillan›n kendi silah› ile intihar etti¤i iddia edildi. Yaflam›n› yitiren gerillan›n, sivil polisler taraf›ndan ellerine ip ba¤lanarak panzer ile sokak ortas›nda sürüklenerek Otogara kadar götürüldü¤ü belirtildi. Siirt Devlet Hastanesi Morgu’ndan al›nan Fatma ‹dem’in cenazesi aralar›nda insan haklar› savunucular› ve DEHAP’l›lar›n da bulundu¤u kalabal›k bir grup taraf›ndan ‹dil’e götürüldü. ‹dil giriflinde yüzlerce kifli taraf›ndan karfl›lanan ‹dem’in cenazesi y›-
kand›ktan sonra yaklafl›k 2 bin kiflinin kat›l›m›yla 2 km yol boyunca tafl›nd›. Ço¤unlu¤unu kad›nlar›n oluflturdu¤u kitle s›k s›k “fiehit Nam›r›n”, “HPG cepheye misillemeye” sloganlar› eflli¤inde Seyit Hasan Mezarl›¤›’na götürüldü. Kitle burada 1 dakikal›k sayg› duruflunda bulundu. Yap›lan sayg› duruflunun ard›ndan ‹dem’in cenazesi, “fiehit Nam›r›n” sloganlar› aras›nda topra¤a verildi. Cenaze törenin ard›ndan D‹HA’ya konuflan Fatma ‹dem’in annesi Hamfla ‹dem eflinin de gerilla oldu¤unu belirterek k›z›n›n Kürtlerin ve Türklerin kardeflli¤i için mücadele etti¤ini söyledi.
9
5
24 Eylül-7 Ekim 2004
“12 Eylül darbecileri yarg›lans›n” 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n emekçi halk›m›z üzerinde yaratt›¤› y›k›mlar› ortaya ç›karmaya çal›flan ve darbecilerin iflledi¤i suçlar› gündeme tafl›yan 78’liler darbenin y›ldönümünde biraraya geldiler. 12 Eylül günü saat 11:00’de Ankara Gar› önünde toplanmaya bafllayan kitle sloganlarla darbecilerin yarg›lanmas›n› istedi. 78’liler Vakf› Giriflimi öncülü¤ünde gerçekleflen ve sendikalar, demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler taraf›ndan desteklenen eylemde; binlerce insan 12 Eylül darbesinin yaratt›¤› ekonomik, siyasi tabloyu protesto etti. En önde “12 Eylül darbecileri yarg›lans›n” pankart›n›n aç›ld›¤› eylemde D‹SK, KESK, TMMOB, ÇHD, ‹HD, T‹HV, EMEP, ÖDP, Ba¤›ms›z Devrimci S›n›f Platformu ve At›k Ka¤›t ‹flçileri de kortejlerini oluflturdular. Eylemde 12 Eylül öncesinde, s›ras›nda ve sonras›nda flehit düflen devrimcilerin foto¤raflar› tafl›n›rken kitle s›k s›k “Gün gelecek devran dönecek darbeciler halka hesap verecek” slogan›n› hayk›rd›. Düzenli kortejlerle cuntan›n duyuruldu¤u Ankara Radyosu’na kadar yürüyen kitle, burada “Demokrasi Bildirgesi”ni okuyarak flehit düflenler için k›rm›z› karanfiller b›rakt›. Abdi ‹pekçi Park›’na yürüyen ve say›lar› 2 bini bulan kitle mitinge sayg› duruflu ile bafllad›. 12 Eylül’de idam edilen devrimcilerin isimleri okunarak kitleden “burada” yan›t› al›nd›. fiiirler ve türkülerin coflku katt›¤› etkinlikte Fatsa Çocuk Korosu’nun 12 Eylül’den önce seslendirdi¤i türküler kitleye duygulu anlar yaflatt›. Tertip Komitesi ad›na Ruflen Sümbülo¤lu bir ba-
s›n aç›klamas› okudu. 12 Eylül’le beraber devletin yaflam›n tüm alanlar›na sald›rd›¤›n›, halka yoksulluk ve açl›¤› dayatt›¤›n› belirten Sümbülo¤lu; 12 Eylül’ün sürdü¤ünü ve art›k buna karfl› tav›r al›nmas› gerekti¤ini ifade etti. KESK Genel Baflkan› Sami Evren’in de bir konuflma yapt›¤› mitingde, katledilen Zeki Karg›n’›n annesi Nadire Karg›n yaflad›klar›n› paylaflt›. Miting Gülay ve Ahu Sa¤lam’›n türküleriyle sona erdi. (Ankara) *** 13 Eylül 2004 tarihinde 12 Eylül darbesini yapan generaller hakk›nda suç duyurusunda bulunan D‹SK, Sultanahmet Adliyesi’nde ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na baflvurdu. Dönemin Milli Güvenlik Konseyi’ni oluflturan Genelkurmay Baflkan› Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutan› Nuretttin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutan› Tahsin fiahinkaya ve Deniz Kuvvetleri Komutan› Nejat Tümer hakk›nda suç duyurusunda bulunan D‹SK temsilcileri, san›klar›n TCK’n›n 147, 179, 228 ve 243. maddeleri uyar›nca yarg›lanmalar›n› istedi. 12 Eylül’ün 24. y›l›nda ‹nsan Haklar› Derne¤i önünde toplanan ‹HD’liler de darbenin izlerinin halen silinmedi¤ini belirterek, darbeyi temsilen içerisine karanfil koyduklar› postallarla mumlu oturma eylemi yapt›. Eylemde konuflan ‹HD Genel Baflkan Yard›mc›s› Eren Keskin, “Ülkemiz hala 12 Eylül darbesinin yaratt›¤› koflullar› aflma seviyesine ulaflmam›flt›r. Darbeyi protesto ediyoruz” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan sessiz oturma eylemi yap›ld›. ***
78’liler Samsun Giriflimi de Samsun’da bir protesto eylemi yapt›. Yaklafl›k 100 kiflinin kat›ld›¤› eylem Konak Sinemas› önünde toplan›lmas›yla bafllad›. 78’liler Samsun Giriflimi ad›na konuflma yapan ‹lhan Cura, susturulan, bast›r›lan, yok edilmeye çal›fl›lan bir kufla¤›n 24 y›l sonra bulufltu¤una de¤inerek, “biz 78’liler, ülke onurunu ayaklar alt›na alan emperyalizme karfl› gö¤üs gerdi¤imiz için, eme¤in yan›nda saflar› s›klaflt›rd›¤›m›z için, karfl›m›za ç›kan emek ve insanl›k düflman› faflizme karfl› omuz omuza yükseltti¤imiz için emekçi halklar›n kardeflli¤ini savundu¤umuz ve yükseltilen flovenizmi ülke tarihinin çöplü¤üne göndermeye kararl› oldu¤umuz için, biz 78’liler insanl›¤›n kurtuluflu-
nun s›n›fs›z toplumda oldu¤unu tüm belleklere kaz›maya çal›flt›¤›m›z için ezildik, vurulduk, kitleler halinde k›r›ld›k” dedi. Yap›lan konuflmalar›n ard›ndan eylem sona erdi. *** Yine Samsun’da Haklar ve Özgürlükler Cephesi 12 Eylül’ün y›ldönümünde Süleymaniye Geçiti’nde saat 15:00’de bas›n aç›klamas› düzenledi. 12 Eylül AFC’s›n›n günümüzde de devam etti¤ini söyleyen HÖC temsilcisi “12 Eylül’de darbeyle iktidara gelen zihniyet hala koltu¤unda oturmaktad›r. 12 Eylül’den bu yana onlarca hükümet de¤iflti ama uygulamalar ayn› flekilde devam etmektedir” fleklinde konufltu.
Gümüflhane’de köylüler katledildi Gümüflhane’ye ba¤l› fiiran ilçesinin k›rsal alan›nda domuz av›na ç›kan köylülere “terörist” diyerek atefl açan TC güçleri iki köylüyü katletti. Bölgede gerillaya yönelik operasyon sürdüren faflist TC güçleri, köylü olduklar›n› anlad›klar› halde atefl aç›nca iki kifli öldü, iki köylü de yaraland›. Gerilla mücadelesinin yo¤unlaflt›¤› her yerde faflizmin bu tür katliamlar› her daim yaflan›rken, Gümüflhane Valili¤i önce köylülerin atefl açt›¤›n› iddia edecek kadar za-
Yaralanan köylü ‹smail Sar›
vall›laflt›. Köylüler ava, tarlalar›na zarar veren yaban domuzlar›n› vurmak için ç›km›fllard›. Ancak gördü¤ü herkesten korkan ve korkudan ne yapacaklar›n› bilmeyen jandarma timi bir katliama daha imzas›n› att›. 17 Eylül 2004 tarihinde akflam saat 20:30 s›ralar›nda gerçekleflen katliamda iki çocuk babas› 34 yafl›ndaki Kenan Çubukçu ve 17 yafl›ndaki Olcay Bayrak yaflam›n› yitirdi. Yaralanan 18 yafl›ndaki ‹smail Sar› Karadeniz Teknik Üniversitesi T›p Fakültesi Farabi Hastanesi’ne, 30 yafl›nda-
ki Selahattin Çubuk ise Gümüflhane Devlet Hastanesi’ne kald›r›ld›. Ölen köylüler otopsi için Trabzon Adli T›p Kurumu’na götürülürken, fiiran Savc›l›¤› olayla ilgili soruflturma bafllatt›. Vücudunun çeflitli yerlerinden yaralanan ‹smail Sar›’n›n anlatt›klar› katliam›n tesadüf sonucu de¤il, bilinçli yap›ld›¤›n› gözler önüne seriyor. Sar› “biz yoldayken yan›m›zda bir kamyon durdu. Bize Torul’a gitmek istediklerini söylediler. Biz de yolu tarif ettik. Hareket ettiler ama birkaç metre sonra kamyon durdu ve içinden inen bir grup asker bize atefl açmaya bafllad›. ‹ki arkadafl›m›n vuruldu¤unu gördüm. Birinin ceketi adeta kalbura dönmüfltü. Kaçmaya çal›flt›m ama bana da atefl ettiler. Ben bu köydenim diye ba¤›rd›m ama beni dinlemediler, atefl ettiler” dedi. Yaflad›¤› katliam› anlatan Sar›’n›n anlatt›klar› asl›nda bu katliam›n bilinçli oldu¤unu gösteriyor. Karfl›s›ndaki flah›slar›n kim olduklar›n› bildi¤i halde atefl açan jandarma timleri bir yarg›s›z infaz daha gerçeklefltirmifl oldu. Sar›’n›n sözleri flöyle devam etti: “Bizi vurduktan sonra askerler ‘komutan›m vurduk’ diye ba¤›rd›lar. Ard›ndan da gülüfltüler. Komutan ise ‘atefl etmeyin demifltim’ diyerek askerlere k›zd›”. Katliamdan sonra yaral›lar uzun süre
yol kenar›nda bekletilirken Olcay Bayrak’ ›n babas› Halis Bayrak “e¤er zaman›nda hastaneye kald›rsalard› kurtulurlard›” diyerek tepkisini gösterdi. Katliam›n ard›ndan av tüfeklerini eline alan faflist TC ordusunun askerleri havaya atefl ederek çat›flma süsü yaratmaya çal›flt›. Halis Bayrak “art›k köyümüzde asker ve özel harekat timi görmek istemiyoruz” dedi. Katliam› savunan Gümüflhane Valili¤i ise, önce köylülerin atefl açt›¤›n› öne sürdü. Valili¤in yalanlar› ise yaralanan ve olayda tan›k olan ‹smail Sar›’n›n anlat›mlar›yla a盤a ç›k›yor. Bir kez daha görülüyor ki halk›n güvenli¤i için operasyon yapt›klar›n› iddia eden TC güçlerinin asl›nda halk için bir tehlike oldu¤u bir gerçekliktir. “Gerilladan köylüyü kurtaraca¤›z” diyen asl›nda katliamlar›, ev yakmalar›, köy boflaltmalar› h›zland›ran faflist TC ordusu halk üzerinde terör estirmeye devam ediyor. Ertesi gün yap›lan cenaze töreninde ise devlete olan tepki öne ç›kt›. Cenazede Giresun’a yeni atanan Vali’nin beklenmesi gerekti¤inin iletilmesine ra¤men katledilen köylülerin yak›nlar› yetkilileri istemediklerini belirterek “Jandarmay› art›k burada istemiyoruz” dediler. (H. Merkezi)
10
24 Eylül-7 Ekim 2004
5
Partizan okurlar› Ceza ‹nfaz Yasas›’n› protesto etti; “Yeni Ceza ‹nfaz Yasas›; Gelece¤imizin ellerimizden al›nmas›d›r”
F Tipi hücreleri hayata geçirmek için operasyon gerçeklefltiren devlet, ard›ndan tecriti daha da a¤›rlaflt›ran uygulamalar› devreye soktu. Hücre sistemiyle tutsaklar› birbirinden izole etmeye, tecriti yaflam›n›n bir parças› haline getirmeye çal›flt›. Bu sald›r›lar, devrimci ve komünist tutsaklar›n teslim al›nmas›na yetmedi. Her türlü hak gasp›na yönelik sald›r›lar karfl›s›nda tutsaklar ölümüne direnifllerle bask›lara boyun e¤meyeceklerini gösterdi. Son olarak daha kapsaml› sald›r›lar› içeren Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’yla tecrit daha da a¤›rlaflt›r›lmaya çal›fl›l›yor. 128 maddeden oluflan ve bafltan sona tek tiplefltirme sald›r›s› olan bu yasa tasar›s›yla getirilmek istenen tek tip elbise, zorunlu çal›flt›rma, a¤›r disiplin cezalar›, 12 Eylül uygulamalar›d›r. O dönemde de devrimci ve komünist tutsaklar›n direniflleri
sonucunda geri çekilen bu uygulamalara bugün tekrar dönülmek istenmektedir. Ancak t›pk› o zamanki gibi günümüzde de devrimci ve komünist tutsaklar toplumu yok etme sald›r›s›n›n bir parças› olan bu tek tiplefltirme sald›r›s›na karfl› direnmeye ve siyasi kimliklerini can bedeli korumaya kararl›lar. Bu direniflin bir di¤er parças› tutsak yak›nlar›-aileleri, devrimcidemokrat-yurtseverler ise bir yandan yasaya karfl› birliktelikler oluflturarak kamuoyu yaratmaya çal›fl›rken bir yandan da yapt›klar› bas›n aç›klamas›, eylem ve etkinliklerle Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n›n teflhirini yap›yor. 12 Eylül 2004 tarihinde Galatasaray Lisesi önünde toplanan Partizan okurlar› da Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n›n, devletin, y›llard›r sürdürdü¤ü kanl› zulmüne ra¤men bir türlü teslim alamad›¤› devrimci-komünist tutsaklar› teslim alabilmenin bir politikas› oldu¤unu dile getirdi. “‹çerde d›flarda hücreleri parçala”, “Yeni Ceza ‹nfaz Yasas›’na hay›r”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “‹nsan do¤as› tek tiplefltirilemez”, “‹nsanl›¤›n hücrelefltirilmesine hay›r”, “Diyarbak›r, Buca, Ümraniye, Ulucanlar, 19 Aral›k’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z”, “Nepal’den yükselen atefl emperyalizmi yakacak”, “Ebu Garib’de, Guantanamo’da, F Tiplerinde öldürenler ödüllendiriliyor”, “Devrimci tutsaklar teslim al›namaz” yaz›l› dövizler açan Partizan okurlar› ad›na aç›klamay› yapan Gülnaz Koç “Bizler Partizan okurlar› olarak hapishaneler özgülünde toplumun bütününe yönelen bu sald›r›lara karfl› bütün gücümüzle karfl›
‹flkence, sistematik olarak devam ediyor 16 Eylül 2004 tarihinde Galatasaray Postanesi önünde toplanan ‹HD ‹stanbul fiubesi üyeleri iflkencenin sistematik olarak devam etti¤ini belgelemek için Baflbakan Erdo¤an’a iflkence resimleri gönderdi. ‹flkencenin sorumlular›n›n tek bafl›na asker, polis veya jandarma olmad›¤›n› belirten grup ad›na aç›klama yapan ‹HD Genel Baflkan Yard›mc›s› Eren Keskin iflkencelerden yarg›n›n ve iflkenceyi belgelemeyen Adli T›p Kurumu’nun da sorumlu oldu¤unu belirtti. Eren Keskin, “Biz bugün kadar bize yap›lan baflvurulardan ve iflkence ma¤durlar›n›n anlat›mlar›ndan iflkencenin sistemli olarak yap›ld›¤›, iflkencecilerin yarg› taraf›ndan korundu¤u ve iflkence yapan ‘görevlilerin’ terfi ettirildi¤i sonucuna vard›k. Evet, Türkiye’de iflkence sistematiktir. 2004 y›l›n›n ilk 6 ay›nda derne¤imize yap›lan 692 baflvuru bunun kan›t›d›r” dedi. Keskin’in aç›klamas›n›n ard›ndan grup, okunan bas›n aç›klamas› metnini ve iflkence resimlerini Baflbakan’a gönderdi. (H. Merkezi)
koyaca¤›m›z› ilan etmekle birlikte iflçileri, emekçileri ve kurtuluflunu devrimde gören bütün halk›m›z› bu sald›r›lara karfl› durmaya ça¤›r›yoruz. Bu sald›r›lar›n ancak örgütlü bir karfl› koyuflla geri püskürtülece¤ine inan›yoruz. Hapishanelerde tutsaklara ve giderek topluma dayat›lan tecrit duvar›n›n parçalanmas›n›n yolu örgütlü bir flekilde hareket etmekten ve sald›r›lara karfl› isyan› her tarafa yaymaktan geçmektedir. Devrimci tutsaklar teslim al›namaz!” dedi. “F Tipleri, Tecrit ve ‹nfaz Yasas› Geri Çekilsin” yaz›l› pankart açan Partizan okurlar› yapt›klar› aç›klama esnas›nda s›k s›k “Tecrite, tek tipe, ölümlere hay›r”, “Yeni infaz yasas›na hay›r”, “‹çerde d›flar›da hücreleri parçala”, “Tek tip elbise giymeyece¤iz”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” vb. sloganlar› att›lar. (‹stanbul)
Abdi ‹pekçi Park›’nda çad›r sorunu Abdi ‹pekçi Park›’nda tecrit ve izolasyona karfl› nöbet tutan TAYAD’l› ailelerin çad›r kurma talebi reddedilirken, Türkiye Kamu-Sen’in Toplu Sözleflme Takip Çad›r›’n›n aç›lmas›na herhangi bir engel ç›kart›lmad›. TAYAD’l› aileler ve Kamu-Sen’liler aras›nda yüksek sesli müzik yay›n› yüzünden ç›kan tart›flmalar üzerine Devrim Tiyatrolar› emekçileri, TAYAD’l› ailelere destek vermek amac›yla bir sokak oyunu sahneledi. Türkiye Kamu-Sen’in çad›r›ndan yap›lan yüksek sesli müzik yay›n›ndan rahats›z olan TAYAD üyeleri, Kamu-Sen yetkililerinden müzi¤i k›smalar›n› istemeleri üzerine “Rahats›z
oluyorsan›z, polise flikayet edin. Biz üç senedir burada çad›r aç›yoruz. As›l biz sizden rahats›z oluyoruz, siz gidin” yan›t› ile karfl›laflt›. Bunun üzerine Devrim Tiyatrolar› emekçileri, TAYAD’l› ailelere destek vermek amac›yla tecrit ve izolasyonu konu alan iki kiflilik k›sa bir oyun sahneledi. Oyunda rol alan Devrim Tiyatrolar› Yönetmeni S. Orçun Masatç›, oyun m e t n i n i n PKK/KONGRAGEL, DHKP-C, MLKP ve TKP/ML-T‹KKO üyesi tutuklular›n dava tutanaklar›ndan al›nd›¤›n› belirterek, “Amac›m›z, Türkiye Kamu-Sen yetkililerinin TAYAD’l› ailelere karfl› yapm›fl oldu¤u tacize karfl›, anti-faflist karfl› durufl sergilemekti, biz de sergiledik” dedi. (Ankara)
Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› geri çekilsin Kartal Bankalar Caddesi’nde bir araya gelen Partizan okurlar›, Umut Yay›mc›l›k taraf›ndan ç›kart›lan Partizan imzal› “Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›” ile ilgili bildirileri sesli ajitasyon ve propaganda yaparak da¤›tt›. Kitle s›k s›k “Emperyalizm terör çana¤›n› tutmaya devam ediyor”, “Zafere kadar savafl”, “Sömürüye, iflgale, tecrite karfl› örgütlen!”, “Yeni Demokratik Gençlik Hareketini yükselt!”, “Yeni ‹nfaz Yasa Tasar›s› geri çekilsin”, “Tecrite, tek tip elbiseye, zorla çal›flt›rmaya hay›r!”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar› hayk›rarak bildiri ve gazetemizin da¤›t›m›n› sürdürdüler. Bildiri ve gazete da¤›t›m›na halk›n ilgisi yo¤un oldu. (Kartal)
Erol Zavar’a ÖZGÜRLÜK Uzun süredir Edirne F Tipi Hapishanesi’nde bulunan ve mesane kanseri olan Erol Zavar’›n tahliye edilmesi için bafllat›lan imza kampanyas›nda toplanan imzalar Kad›köy Postanesi’nden Adalet Bakanl›¤›’na gönderildi. Postane önünde yap›lan bas›n aç›klamas›nda; “Uzun süredir mesane kanseri olan Erol Zavar tedavisi için hastaneye kald›r›lm›fl ve iki ameliyat geçirmifltir. K›smi iyileflmelerin görülmesine ra¤men yine hapishane koflullar›na terk edilen Zavar’›n sa¤l›k durumu tekrar kötüleflmifltir. Sa¤l›k sorunlar›n›n çözülmesi ve tedavisinin yap›lmas› için tahliye edilmesini istiyoruz” denildi. Eylemde s›k s›k “Tecrit öldürür dayan›flma yaflat›r”, “‹çerde d›flarda hücreleri parçala”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar› at›ld›. (Kartal)
11
5
24 Eylül-7 Ekim 2004
“Kürek mahkumlu¤una hay›r”
12 Eylül-Taksim Gezi Park› Tek tip elbise, zorunlu çal›flt›rman›n dayat›ld›¤› ve parmakl›kl› fabrikalara dönüfltürülmek istenen hapishanelerde hayata geçirilmek istenen Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na karfl› 9 Eylül 2004 tarihinde Çal›flma Bakanl›¤› ‹stanbul Bölge Müdürlü¤ü önünde toplanan Tutuklu ve Hükümlü Yak›nlar› Birli¤i (TUYAB) bir bas›n aç›klamas› yaparak yasan›n geri çekilmesini istedi. TUYAB ad›na yap›lan aç›klamada bu yasan›n, bafltan sona mahpus eme¤ini sömüren, keyfiyete dayal› disiplin cezalar› ile dolu oldu¤u belirtildi. Uygulamaya koymak istenilen zorunlu çal›flt›rman›n bugün adli tutuklulara uyguland›¤›n›, istem ve iradeleri d›fl›nda zorla çal›flt›r›ld›klar›n› ifade eden TUYAB’l›lar, zorunlu çal›flt›r›lan tutuklular›n tamamen emek sömürüsüne maruz kald›klar›n› ve ürettiklerinin karfl›l›¤›n› ya alamad›klar›n› ya da çok komik rakamlar ald›klar›n› vurgulad›lar. Aç›klamada ayr›ca “Bizler tutuklu aileleri olarak Yeni Ceza ‹nfaz Yasas›’yla getirilmek istenenin, tek tiplefltirme sald›r›s›n›n önemli bir parças› oldu¤unu biliyor ve buna tüm gücümüzle karfl› ç›kaca¤›m›z› bir kez daha söylüyoruz” denildi. Maket bir hücre içerisine bir tutsak yak›n› yerlefltirilen ve “Tek tip elbiseye hay›r”, “Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›
geri çekilsin” yaz›l› önlüklerin de giyildi¤i bas›n aç›klamas› “‹çerde d›flarda hücreleri parçala”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun” vb. sloganlar›yla sona erdi. *** 12 Eylül 2004 tarihinde ise Taksim Gezi Park’ta, TUYAB, TUAD, SDP, ESP, Tohum Kültür Merkezi, Devrimci Hareket, 78’liler Vakf›, SGD, Devrimci Durufl, Esenler Pir Sultan Abdal Derne¤i, ‹flçi Mücadelesi, Tuzla Deri-‹fl Sendikas› ve Yeni Demokrat Gençlik’in oluflturdu¤u TECR‹T VE YEN‹ CEZA ‹NFAZ YASA TASARISI KARfiITI B‹RL‹K bileflenleri bir araya gelerek 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n› protesto ederek Ceza ‹nfaz Yasas›’na geçit vermeyeceklerini dile getirdiler. Yaklafl›k 150 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda “Tecrit ve ‹nfaz Yasas›’na ‹zin Vermeyece¤iz-Tecrit ve Yeni ‹nfaz Yasa Tasar›s› Karfl›t› Birlik” pankart› aç›ld›. Yap›lan aç›klamada, hapishanelerde uygulanan bask›n›n, d›flarda yaflananlardan ba¤›ms›z olmad›¤›n›n alt› çizildi. Tutsak yak›n› ‹smail Karagöz’ün yapt›¤› aç›klamada ayr›ca “Bu ülke topraklar›nda yaflayan ve kendine insan›m diyen, ülke gerçekli¤ine duyarl› her insan›, her kurumu bu birli¤e omuz ver-
“Yasaya karfl› toplumsal muhalefeti yükseltmek gerekiyor” 18 Eylül 2004 tarihinde Bahçelievler Demokrasi Platformu taraf›ndan Tohum Kültür Merkezi’nde “Türkiye’de Tecrit ve Cezaevleri Gerçe¤i” konulu bir panel düzenlendi. ‹HD Cezaevi Komisyonu’ndan Ümit Efe ve 12 Eylül tan›klar›ndan olan ve TUYAB ad›na Seza Mis Horuz devletin hapishanelere yönelimi, tecrit ve Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’na karfl› yap›lmas› gerekenler üzerinde dururken, Mimar Hasan K›v›rc›k ve Av. Ahmet Faz›l Tamer ise genel olarak hapishaneler tarihine de¤inerek yasada yer alan maddelerin sald›r› boyutlar›n›n çok genifl ol-
du¤unu anlatt›lar. Kelepçe adl› 19 Aral›k Katliam›n› anlatan belgesel filmin gösteriminin ard›ndan bafllayan paneli Ümit Efe yönetti. Efe, zorla çal›flt›rman›n y›llard›r adli ve çocuk tutuklular üzerinde uyguland›¤›n› ve ak›l almaz boyutlarda bir emek sömürüsünün yafland›¤›n› vurgulad›. Hasan K›v›rc›k Panepticon ad› verilen hapishanelerin süreç içinde çeflitli biçimlerde faaliyete geçti¤ini ve ortak amac›n psikolojik bir bask› yaratarak mahpuslar› ‘yola getirmek’, ‘iyilefltirmek’ oldu¤unu belirtirken bir yandan
meye, birlikte karfl› durmaya ça¤›r›yoruz. Zira bu sald›r› tutuklular nezdinde bu ülkede düflünen, hak arayan, özgürlük isteyen, muhalefet hakk›n› kullanan herkese aittir” denilerek birli¤in geniflletilmesi ça¤r›s› yapt›. *** *17 Eylül 2004 tarihinde Befliktafl’ta bulunan ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›l›¤› önünde “Tecrite, Tek Tipe, Zorunlu Çal›flt›rmaya Hay›r” yaz›l› pankart açan TUYAB’l› Aileler, Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n› protesto etti. Saat 10:00’da toplanmaya bafllayan aileler 10:30’da mahkemeye getirilen devrimci tutsaklar›n ring araçlar›nda att›klar› sloganlara yan›t olarak “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Tecrite, tek tipe, zorunlu çal›flmaya hay›r”, “‹çerde, d›flar›da hücreleri parçala”, “Tek tip elbise giymeyece¤iz” sloganlar›n› atarak aç›klamaya bafllad›. TUYAB ad›na aç›klamay› yapan Seza Mis Horuz, TBMM’nin 19 Aral›k 2000’de oldu¤u gibi ‹nfaz Yasa Tasar›s›’yla tutsaklar›n katledilmesini yasalaflt›rmak için ola¤anüstü topland›¤›n› söyledi. Baz› ailelerin yasay› protesto etmek için tek tip elbise giydi¤i aç›klamada Horuz; “Bu yasaya tav›r almak insan olmak demektir. Bu nedenle toplumun tüm duyarl› kesimlerini bu yasaya karfl›
tav›r almaya ça¤›r›yoruz” dedi. *** 19 Eylül tarihinde saat 13:00’da toplanan “Tecrit ve Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s› Birlik” F tiplerinde devrimci tutsaklara dayat›lan tek tip elbise, zorla çal›flt›rma flartlar› getirilmesine karfl› bas›n aç›klamas› yapt›lar. Eylemde söz alan bir tutsak babas› “çocuklar›m›za zorla tek tip elbise giydirilmeye çal›fl›lmaktad›r, onlar›n amac› devrimci tutsaklar ile birlikte bütün topluma da tek tip elbise giydirmek ve toplumu da tek tip hale getirmektir” dedi. Yaklafl›k 300 kiflinin kat›l›m sa¤lad›¤› aç›klamada s›k s›k “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Tek Tip Elbise Giymeyece¤iz”, “‹çerde D›flarda Hücreleri Parçala”, “Analar›n Öfkesi Katilleri Bo¤acak” sloganlar› at›ld›. Birlik taraf›ndan haz›rlanan simgesel hücre içerisine konan tutsak anas› Güzel fiahin yapt›¤› konuflmada “Egemenler F tipi uygulamas› yetmiyormufl gibi bir de tek tip elbiseyi devrimci tutsaklara dayatmaya çal›fl›yor. Bizler kan›m›z›n son damlas›na kadar, çocuklar›m›z›n tek tip elbise giymemeleri için mücadelemizi sürdürece¤iz” dedi. Daha sonra Güzel Ana içinde bulundu¤u hücreyi “‹çerde d›flarda hücreleri parçala” slogan› eflli¤inde parçalad› ve tutsak yak›nlar› giydikleri tek tip elbiseleri y›rtt›lar. (‹stan-
19 Eylül Kad›köy ‹skelesi da mahpuslar›n bütün gün çal›flt›r›l›p yordurulduktan sonra e¤itim çal›flmalar› ad› alt›nda dini dersler verilip telkin edilerek yine ‘iyilefltirmek’ ad› alt›nda beyinlerinin uyuflturulmak istendi¤ini kaydetti. Av. Ahmet Faz›l Tamer hapishanelerin durumunun Avrupa’da da farkl› olmad›¤›n› belirterek A‹HM ve Avrupa ‹flkenceyi Önleme Merkezi’nin Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n› olumlu buldu¤una dikkat çekti. Seza Mis Horuz ise bu yasa maddelerinin 12 Eylül’de hayata geçirilmek istenenlerin toplam› oldu¤unu vurgulad›. 12 Eylül sürecinde hayata geçirilememesinin nedeninin tek bafl›na hapishanelerdeki direnifl olmad›¤›n›, toplumsal muhalefetin güçlü olmas›ndan kaynakland›¤›n› belirtti. Benzer uygu-
lamalar›n önüne geçebilmek için yap›lmas› gereken en önemli çal›flman›n yasan›n genifl y›¤›nlara teflhirini yapabilmek ve böylece toplumsal muhalefeti örebilmek oldu¤unun alt›n› çizdi. Son olarak sözü alan Ümit Efe son günlerde s›kça tart›fl›lan ve kamuoyunu meflgul eden zina yasas›n›n çok anlams›z bir tart›flma oldu¤unu belirterek “kad›n ve erkek eflittir, bu de¤iflmez. Ancak bizim ülkemizde kad›n ve erke¤in eflit oldu¤u tek yer var: iflkence, açl›k, yoksulluk. Bunun için zinay› tart›flmak yerine Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›’n› tart›flmak, tart›flt›rmak gerekiyor. Yasaya karfl› toplumsal muhalefeti yükseltmek gerekiyor” dedi. Panel, sorulan sorular›n cevaplanmas›yla sona erdi. (‹stanbul)
12
24 Eylül-7 Ekim 2004
5
Yarg›dan E¤itim-Sen galip ç›kt› Her y›l giderek artan yoksullu¤un etkisiyle s›k›nt›l› bafllayan yeni ders y›l›nda, kapatma davas›yla karfl› karfl›ya gelen E¤itim-Sen, hukuki süreçten zaferle ç›kan taraf oldu.
Anadilde e¤itim hakk›n› savundu¤u için E¤itim-Sen hakk›nda aç›lan kapatma davas› reddedildi. Ankara Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›, E¤itim-Sen tüzü¤ündeki ‘Bireylerin anadillerinde ö¤renim görmesini savunur’ ifadesini “sak›ncal›” bularak sendika hakk›nda geçen Haziran ay›nda kapatma davas› açm›flt›. Ankara 2. ‹fl Mahkemesi’nde 15 Eylül Çarflamba günü görülen duruflmaya uluslararas› sendikalar›n temsilcileri, KESK’e ba¤l› sendikalar›n yöneticileri, çeflitli siyasi partiler ve çeflitli kitle örgütlerinin temsilcileri kat›ld›. Sendika avukat› Kaz›m Genç savunmas›nda “Sendikan›n hukukd›fl› hiçbir faaliyeti yoktur. Sendika tüzü¤ünde ifade ve örgütlenme özgürlü¤üne iliflkin maddelere yer vererek bir hakk› kullanm›flt›r. Türkiye’de 90 flubesi ve 330 temsilcili¤i olan ve toplu görüflmede yetkili bir sendikan›n e¤itime iliflkin görüfllerini aç›klayabilece¤ini, kapat›lmak istenen sendikan›n yönetim kurulu, tüzü¤ünün de¤ifltirilmemesi
gerekti¤ini düflünmüfl ve de¤ifltirilemeyece¤ine karar vermifltir. Davan›n reddine karar verilmesini istiyoruz” dedi. Duruflma s›ras›nda Adliye önünde bekleyen kamu emekçileri, siyasi parti ve kitle örgütleri temsilcileri dava sonucunu “Direne direne kazand›k” sloganlar›yla karfl›lad›. ‹stanbul’dan Ankara’ya yürüyen KESK Dan›flma Meclisi üyeleri, KESK’e ba¤l› di¤er sendika yönetici ve üyeleriyle Adliye önüne yürüdü. “Örgütlenme hakk›m›za, onurumuza, gelece¤imize sahip ç›kmak için yürüyoruz” yaz›l› pankartla yürüyen KESK’lilere TÜMT‹S, EMEP, DEHAP ve ESP destek verdi. KARTAL E¤itim-Sen’e yönelik kapatma davas›n› protesto etmek için yap›lan eylemlerden biri de 11 Eylül günü Kartal’da E¤itimSen 5 No’lu flube taraf›ndan gerçeklefltirildi. Saat 12:30’da Kartal Meydan›’nda “E¤itim-Sen Kapat›lamaz” pankart›n›n ar-
Mensa iflçilerinden eylem Adana Tesktil iflçileri kazan›lm›fl haklar›na yönelik yap›lan sald›r›lar› protesto etmek amac›yla bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. 20. Dönem Grup Toplu Sözleflme Görüflmeleri’nde kazan›lm›fl haklar›n›n ellerinden al›nmaya çal›fl›lmas›n› protesto eden BOSSA ve MENSA iflçileri Adana ‹nönü Park›’nda biraraya gelerek yapt›klar› aç›klamayla yap›lan sald›r›lara karfl› direneceklerini belirttiler. Tekstil iflçileri ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Adana D‹SK Tekstil Bossa fiube Baflkan› Recep Türky›lmaz T‹S görüflmelerinde patronlar›n iflçileri açl›¤a, sefalete sürüklemeye çal›flt›¤›na, patronlar›n en ufak yard›mlar›na (g›da vb.) ve
sosyal haklar›na bile sald›r›da bulundu¤una dikkat çekerek “bedel ödeyerek ald›¤›m›z haklar› geri vermeyece¤iz. Bunlar›n kayb› ile çal›flan iflçilerin hem k›dem tazminat› yüzde 40 oran›nda düflecek hem de daha az SSK primi yarat›laca¤› için emeklilik maafl› daha az ba¤lanacakt›r. Bu nedenle tüm iflçi arkadafllar›m›z› haklar›m›za sahip ç›kmaya, bu yolda mücadele etmeye ça¤›r›yoruz” dedi. TEKS‹F Adana flubesi, D‹SK Bölge Temsilcili¤i, Genel-‹fl 2 No’lu flube ve ESM’nin de destek verdi¤i eylemde s›k s›k “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Direne, direne kazanaca¤›z”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz” sloganlar› at›ld›. (Mersin)
kas›nda toplanan emekçilere çeflitli DKÖ’ler ve siyasi partiler de destek verdi. S›k s›k “Paras›z, bilimsel, anadilde e¤itim”, “Anadil hakt›r yasaklanamaz” sloganlar›n›n at›ld›¤› oturma eyleminde bas›n aç›klamas›n› flube baflkan› Nejdet Uygun yapt›. Aç›klamada “dünyan›n pek çok ülkesinde e¤itim, tüm insanlar için temel bir hak olarak kabul edilmektedir. Devlet, tüm yurttafllar›na ayr›m gözetmeksizin eflit ve paras›z olarak e¤itim olana¤› sa¤lamak zorundad›r” dedi. Daha sonra haz›rlanan “Paras›z e¤itim hakk›m›za sahip ç›kal›m” bildirileri Kartal’da da¤›t›ld›. SAMSUN 11 Eylül Cumartesi günü Süleymaniye Geçiti’nde 17:30’da toplanan e¤itim emekçileri, a¤›zlar›na siyah bant ba¤lad›lar. Yeni e¤itim-ö¤renim döneminin bafllamas›yla beraber yoksulluk s›n›r› alt›nda maafl alarak yaflam mücadelesi veren e¤itimciler sorunlar›n›n devam etti¤ine, insanlar için temel hak olan e¤itimin eflit ve paras›z olanaklar›n Türkiye’de bir “lüks” haline getirildi¤ine de¤inen E¤itim-Sen Samsun fiube Baflkan› Nezir Kelleci 15 Eylül’de bafllayacak olan toplu görüflme sürecinde taleplerini aç›klayarak “milyonlarca yurttafllar›m›z›n, çocuklar›m›z›n ve gençlerimizin eflit, paras›z, bilimsel, e¤itim hakk›ndan yoksun b›rak›lmas›na karfl› mücadele eden E¤itim-Sen’in kapat›lmak
istenmesine karfl› tepkimizi, a¤›zlar›m›z› siyah bantla kapat›p oturma eylemi yaparak gösteriyoruz” fleklinde konufltu. Yaklafl›k 15 dakika süren oturma eyleminin ard›ndan bildiri da¤›t›ld›. MERS‹N 11 Eylül Cumartesi günü Mersin’de E¤itim-Sen Mersin fiubesi ve Mersin Kent ‹nisiyatifi yapt›klar› oturma eylemi ve bas›n aç›klamas›yla E¤itim-Sen hakk›nda aç›lan kapatma davas›n› protesto ettiler. Tafl Bina önünde saat 12:00’de yap›lan eylemde bas›n aç›klamas›n› Mersin E¤itim-Sen fiube baflkan› Ünsal Y›ld›z okudu. ADANA ‹nönü Park›’nda 1 saatlik oturma eylemi yapan kamu emekçilerine TÜMT‹S, EMEP, ‹HD, ESP, Halkevleri de destek verdi. *Diyarbak›r’da Ahmet Arif Park›’nda yap›lan bas›n aç›klamas›nda davul zurma eflli¤inde halaylar çekildi. *Kamu emekçileri Bursa’da ‹l Sa¤l›k E¤itim Müdürlü¤ü önünden Ahmet Vefikpafla Tiyatrosu önüne yürüdüler. Bu illerin d›fl›nda Kocaeli, Tunceli, Ad›yaman, Edirne, ‹skenderun, A¤r›, Sivas, Çaycuma, Karabük, Erzincan, K›r›kkale ve Gebze’de de E¤itim-Sen flubelerinde çeflitli eylemlilikler yapt›lar.
13
5
‹nsan haklar› dibe vurdu Diyarbak›r ‹HD fiubesi Temmuz-A¤ustos 2004 Hak ‹hlalleri Raporunu flube binas›nda yapt›¤› bas›n aç›klamas› ile kamuoyuna sundu. Bas›na raporu ‹HD ad›na sunan fiube Baflkan› Selahattin Demirtafl “Bar›fl talebini dile getirmek isteyen ve bu amaçla bar›flç›l etkinlikler yapan gençler tutuklanm›flt›r. Tabloyu pozitife çevirmek hükümetin elindedir” dedi. Tablonun iç aç›c› olmad›¤›n› söyleyen Demirtafl durumu olumluya çevirmek için gereken tek fleyin demokrasi konusunda samimiyet oldu¤unu belirtti. Bölgede son 2 ay içinde 63 kiflinin çat›flmalar-
da öldü¤ünü ve 50 kiflinin de yaraland›¤›n› belirterek toplam ihlal say›s›n›n 872 oldu¤u aç›klad›. Türkiye’de sistematik iflkencenin olup olmad›¤›n› sorusuna cevap veren Demirtafl “Bize göre bir co¤rafyada iflkence vakalar› s›kl›kla yaflan›yorsa, bunun önlenmesi için sorumlu yetkili amirler, bakanlar, Baflbakanl›k da dahil olmak üzere bu konuda önleyici tedbirler almakta karars›z, tedirgin ve tereddütlü davran›yorlarsa orada iflkence halen sistematiktir. Bizim birçok dosyam›zda iflkence yapan hiçbir resmi görevli a盤a al›nmam›fl, hakk›nda ciddi bir sorufltur-
ma bafllat›lmam›flt›r. Sistematiklik budur.” diyerek cevap verdi. Toplant›dan sonra ise ortaya ç›kan hak ihlallerinin tablosu flöyle; Çat›flmalarda yaflam›n› yitirenler: 63 Çat›flmalarda yaralananlar: 50 May›n patlamas› sonucu yaflam›n› yitiren sivil say›s›: 7 Gözalt›na al›nanlar: 283 ‹flkenceden flikayetçi olanlar: 41 Düflüncelerinden dolay› soruflturmaya maruz kalanlar: 106 (H. Merkezi)
‹flkenceciler beraat etti Kamuoyunda uzun bir süredir tart›fl›lan Birtan Altunbafl davas›nda iflkenceciler beraat etti. Ankara Emniyet Müdürlü¤ü’nde sorguya al›nan Altunbafl’a iflkence yapan ekibin içinde bulundu¤u, emniyet belgeleriyle ispatlanan iflkenceci polislerden Naip K›l›ç beraat etti. ‹flkence yapt›¤›n› itiraf eden Ahmet Bafltan isimli di¤er polis ise 4 y›l 5 ay 10 gün hapis cezas› ald›. Ankara 2. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülen 13 y›ll›k davan›n 10 Eylül Cuma günü yap›lan
son duruflmas›nda Altunbafl’›n avukat› Oya Ayd›n; Ahmet Bafltan’›n k›sa süre önce verdi¤i ifadesinde iflkenceyi itiraf etti¤ini hat›rlatarak davay› uzatan tutumlar›ndan dolay› indirimden yararland›r›lmamalar›n› istedi. Birtan Altunbafl’›n annesi Nazmiye Altunbafl da; hiçbir karar›n o¤lunu geri getirmeyece¤ini ancak baflka insanlar›n da iflkencede öldürülmemesi için san›k polislerin cezaland›r›lmas›n› istedi. Aç›klanan kararda, “Bafltan’›n sorgu ekibinde oldu¤u mahke-
memiz taraf›ndan kabul edilmifltir” fleklinde bir ifadeye yer verilirken, sorgu ekibinde yer ald›¤›n› itiraf eden K›l›ç’›n serbest b›rak›lmas› devletin “adaletini” nas›l uygulad›¤›na da iflaret etmektedir. Duruflman›n ard›ndan Adliye binas› önünde biraraya gelen TAYAD’l› aileler yapt›klar› aç›klamada devletin, ald›klar› kararlarla iflkencenin sistematik bir devlet politikas› oldu¤unu defalarca onaylad›klar›n› ifade ettiler. (Ankara)
Kendini yakarak protesto etti! Fakirli¤in h›zla artt›¤› ve birçok insan›n seyyar sat›c›l›k yaparak yaflam mücadelesi verdi¤i ülkemizde bu insanlara bir darbe de seçim zamanlar›nda bin bir yalan vaatlerde bulunan belediyelerden geldi. ‹lk olarak Eminönü Belediyesi taraf›ndan Meydan’da bulunan seyyar sat›c›lar engellenirken ard›ndan ‹skele’de y›llard›r bal›k ekmek satarak geçimini sa¤layan bal›kç›lar “deniz trafi¤ini engelledikleri(!)” için kald›r›ld›lar. Yüzlerce insan›n geçim kayna¤› olan bu tezgahlar›n kald›r›lmas›n›n as›l nedeni ise köprü alt›nda aç›lan restoranlar›n ifl yapamamas› ve flikayetçi olmalar›. Bu uygulamalar›n bir di¤er örne¤i de Befliktafl’ta yaflan›yor. Befliktafl Belediyesi’nin Ortaköy’de bulunan kumpir tezgahlar›n› kald›rmas› üzerine bunu protesto etmek isteyen Mehmet Duman adl› seyyar sat›c› 12 Eylül
gecesi Ortaköy Meydan›’nda üstüne benzin dökerek kendini yakt›. Sigortas› olmad›¤›ndan ötürü kald›r›ld›¤› hastanede kap›da bekletilen Duman, arkadafllar›n›n uzun süre hastane yönetimi ile tart›flmas› sonucu tedaviye al›nd›. Arkadafl›n›n kendini yakt›¤›n› haber alarak onu hastaneye getiren Ferhat Demir ise bas›na flunlar› söyledi; “Mehmet uzun süredir Ortaköy’de kendine kumpir tezgah› açmaya çal›fl›yordu. Ancak açt›¤› bu tezgah Befliktafl Belediyesi zab›talar› taraf›ndan kapat›ld›. Var›n› yo¤unu bu tezgaha yat›rm›flt›, bütün paras›n› buraya verdi.” Tedaviye, Acil Ünitesi’nin bafl›nda bekleyen doktorlardan birinin ›srar›yla al›nan Duman’›n, ac›dan ba¤›rd›¤› halde bir saate yak›n hastane kap›s›nda sigortas› olmad›¤› için bekletilmesi ise ülkemizde sosyal güvencenin varoldu¤unu iddia edenlere etkili bir
cevap oldu. Vücudunun %80’inin yan›k oldu¤u belirtilen Duman’›n yan›k ünitesi olan bir baflka hastaneye sevki yap›lmazken özel hastaneler de 8 milyar lira ön tedavi masraf› istiyor. Tedavi için güçlerinin yetmedi¤ini belirten Elif Duman, eflinin tedavi edilmedi¤i taktirde ölece¤ini söyledi. Di¤er ilçelerde oldu¤u gibi Befliktafl’ta da binlerce sorun varken Belediye’nin küçük esnaf ve seyyar sat›c›larla u¤raflmas› dikkat çeken bir olay. Kanalizasyonu, altyap›s› olmayan ve sokaklar› pislik içinde olan ilçelerde 15 y›la yak›nd›r tezgah açan Safiye Yüksel Belediye’nin çifte standart yapt›¤›n› söyleyerek durumu anlat›yor. Yine ayn› yerde esnafl›k yapanlar ise Belediye’nin bu sorunu iki-üç zab›ta memuruna y›kamayaca¤›n› ve bunun Belediye’nin genel tutumu oldu¤unu söylüyorlar. (‹stanbul)
24 Eylül-7 Ekim 2004 EMO’dan sürgünlere iliflkin aç›klama 14 Eylül 2004 tarihinde EMO (Elektrik Mühendisleri Odas›) ‹stanbul fiubesi TEDAfi Anadolu Yakas› Elektrik Da¤›t›m ‹flletmesi binas› önünde, TEDAfi Anadolu Yakas› flubesinde çal›flan 7’si Elektrik Mühendisi (müdür) olmak üzere toplam 22 çal›flan›n›n okullar›n aç›lmas›na denk gelen 14 Eylül tarihinde aile düzenleri alt üst edilerek fianl›urfa Elektrik Da¤›t›m Müessesi’ne sürgün edilmesiyle ilgili bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan bas›n aç›klamas›n› EMO ‹stanbul fiubesi Baflkan› Erol Celepsoy okudu. Celepsoy; “Siyasi iktidar ve TEDAfi, teknik ve uzmanl›k gerektiren bu sektörde bilgiye, beceriye ve deneyime bak›lmaks›z›n politik yandafll›k esas›nda bir kadrolaflma benimsemektedir. Bu tür hatal› politikalar›n bedelini Türkiye geçmifl süreçte ödemifltir. Gittikçe yükselen ve y›ll›k 1,5 milyar dolara mal olan kaçak elektrik kullan›m›n›n ard›nda bu siyasi kararlar vard›r. Geçmiflten ders almamay› tercih eden siyasi iktidar, yarg›y› da göz ard› etmektedir” dedi. Yap›lan aç›klaman›n ard›nda “Susma sustukça s›ra sana gelecek” slogan›n› hayk›ran kitle, hukuk d›fl› sürgünlerin durdurulmas› talebinde bulundu. (Kartal)
Temel Haklar yöneticilerine keyfi gözalt› ‹stanbul Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, Yönetim Kurulu Baflkan› Nazmiye Kaya ile Bahçelievler Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i Baflkan› Ayhan Talay’›n Terörle Mücadele fiubesi ekipleri taraf›ndan 14 Eylül Sal› günü evleri bas›larak gözalt›na al›nd›klar›n› belirtti. Aç›klamada “insanlar sahte belgelerle bir gecede terör örgütü üyesi ilan edildiler. Gözalt›lar›n as›l nedeni mücadelemizi engellemektir” denildi. Temel Haklar yöneticileri ile fiener Eksin isimli kifli üzerine ifade oldu¤u gerekçesiyle iki gün gözalt›nda tutulduktan sonra 16 Eylül Perflembe günü ‹stanbul Cumhuriyet Baflsavc›l›¤›’na getirildi. Nöbetçi mahkeme taraf›ndan ifadeleri al›nan üç kifli serbest b›rak›ld›. (‹stanbul)
Star gazetesinden Rollas’a sald›r› Star gazetesi 12 Eylül 2004 tarihinde yay›nlad›¤› say›s›nda manfletten verdi¤i “Irkç› PKK’li” haberi ile ‹HD ‹zmir fiube Baflkan› Mustafa Rollas’a sald›rd›. Haberde Türkiye’ye gelen AB’nin Genifllemeden Sorumlu Komiseri Gunter Verheugen’in ‹HD Baflkan› ve baz› DKÖ temsilcileriyle görüfltü¤ünü belirterek Rollas’› hedef gösterdi. Mustafa Rollas için “Abdullah Öcalan’›n lehine yap›lan sokak gösterilerinde en ön saflarda görüldü” diyerek Rollas’› devlete ve sivil faflistlere hedef gösteren ve Öcalan’a da hakaret eden Star gazetesi “Rollas 2002’de eflkiyabafl› ile ‹mral›’da görüfltü”, “Rollas 1 May›s’ta ‹zmir’in alt›n› üstüne getiren PKK yandafllar›yla hareket etti”, “Rollas ve 3 ‹HD yöneticisi ‹stiklal Marfl›’na sayg›s›zl›k yapt›lar” vb. vurgulamalarla faflizmin bir gazetede yans›malar›n› sunarken, burjuva medya olman›n gereklerini de yerine getirdi. Rollas ise yapt›¤› aç›klamayla sald›r›y› k›narken “hakarete u¤rayarak hedef gösterildim. Yap›lan aç›klamalar kiflili¤ime ve ba¤l› oldu¤um kuruma hakarettir. Yap›lan do¤ru bir fley de¤ildir. Star gazetesi yapt›¤› haberle kime hizmet etti¤ini de göstermifltir” dedi. (‹zmir)
24 Eylül-7 Ekim 2004
14
5
Latin Amerika ülkesi Brezilya’da halk›n avukat› olarak görev yapan ve ayn› zamanda Köylü Ligi’nin temsilcisi de olan Ermogenes Jacinto De Suza ile ülkedeki durum, köylülerin mücadelesi ve karfl›lafl›lan bask› üzerine yapt›¤›m›z söyleflinin Brezilya’y› daha yak›ndan tan›man›n bir arac› olaca¤›n› düflünüyoruz.
“Halka hizmet, onlar›n mücadelesine kat›lmakla olur!”
“Bizim çal›flmalar›m›zla ilgili olarak birçok faaliyetimiz var; ilk olarak biz her zaman köylüleri, polis birisini tutuklad›¤›nda ya da bölgede operasyon oldu¤unda ne yap›lmas› gerekti¤i noktas›nda e¤itiyoruz. Ayn› zamanda tar›m, üretim ve köylülük gibi konularda da e¤itim seminerleri veriyoruz. Köylü Ligi her zaman yiyecek, giysi ve ilaç sa¤lamaya çal›fl›yor.” ‹flçi köylü: Öncelikle bize kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Halk›n avukat› olmaya nas›l karar verdiniz? Ad›m Ermogenes Jacinto De Suza. Ben Liga dos Campesinos’un (Köylü Ligi) bir temsilcisi ve ayn› zamanda da halk›n avukat›y›m. Ben kendimi halka adayan bir insan›m, çünkü halk›n savunulmas› bayra¤›n› tafl›man›n gerekli oldu¤una inan›yorum. Bunu, yaln›zca
onlarla birlikte mücadele ederek yapabilirsiniz. Çünkü devletin adalet anlay›fl› yaln›zca zenginlere hak vermektedir. Y›llard›r Mina Gerrais’in kuzey bölgesinde çal›flmaktay›m. Benim kökenim de yoksul bir Brezilya ailesinden gelmekte. Brezilya devletinin tüm yap›s› egemen s›n›f›n ve ayn› zamanda zenginlerin haklar›n› savunmaya dönüflmüfl durumda. Di¤er yanda ise haklar› ellerinden al›nm›fl yoksul halk var. Neden halk›n avukat› olmay› seçti¤ime gelince; hukuk okulunu bitirmek üzereydim. Babam›n Amazon bölgesinde çal›flt›¤› yere gittim. Yaz›n çal›flacak bir ifl ar›yordum. Büyük bir toprak sahibinin yan›nda “korucu” olarak çal›flmaya bafllad›m. Bunun anlam› toprak iflgal eden yoksul köylüleri bu topraklardan atmakt›. Bu tür bir “korucu”nun görevini tam olarak bilmiyordum, ancak k›sa zamanda ö¤rendim. Görevimiz baflta bu mücadeleye önderlik edenler olmak üzere toprak iflgal eden köylülere sald›rmakt›. On-
lar›n bunu niçin yapt›¤›n› düflünmeye bafllad›m. Bunu onlara sordum, bana gülüyorlard› ve flöyle söylediler: “Bu toprak bizim, bu topraklar bize ait.” Onlar›n yaflamak zorunda olduklar› koflullar› görünce, hakl› olduklar›n› anlad›m ve bir süre sonra onlar› savunmaya bafllad›m. Daha sonra bir baflka gün köylüler yeniden iflgal yapt›lar, oraya gittik ve “onlar›, iflgali bitirmeleri için dövme” hareketi s›ras›nda, sözde korucular›n taraf›n› terk ettim ve köylülerin taraf›na geçtim. O günden sonra yerimin ve görevimin halk›n avukatl›¤› oldu¤una karar verdim. Bu yüzden hukuk okulunu bitirdikten sonra pratik olarak da halk›n avukat› oldum. -Yaflad›¤›n›z ülkenin durumu hakk›nda bilgi verir misiniz? Ayn› zamanda ülkenizdeki üretim hakk›nda da bir fleyler bilmek isteriz. Benim geldi¤im bölge Hondonia olarak adland›r›l›r. Yerleflik olarak yaklafl›k 2 milyonluk bir nüfusa sahip. Hondonia’da en aktif ekonomik kaynak tar›md›r, bunun içinde de pamuk üretimi. Fakat ayn› zamanda kamyon trafi¤i de çok yo¤un, çünkü Bolivya s›n›r›nda bir bölge buras›. Bir yanda çok düflük ücret için hatta karfl›l›ks›z üretim yapan yoksul köylülü¤e sahipsiniz, di¤er yanda ise bize sürekli sald›ran devlet var. Bu bizim bölgemizi daha da bask› alt›ndaki bir yer haline getirmekte. Hondonia büyük bir askeri potansiyele sahip. ‹ki ülkenin köylülerinin aralar›ndaki iletiflimi engellemek için Bolivya s›n›r›nda birkaç askeri nokta yerlefltirilmifl durumda. Son zamanlarda bizim iflimiz oldukça yo¤unlaflm›fl durumda, çünkü
topraks›z halk, toprak iflgal etti ve polisin sald›r›s›na u¤rad›lar. Ben de birçok kez federal polis taraf›ndan tutukland›m. Hakk›mda halk› toprak iflgal etmeleri için örgütledi¤im ve gösteri düzenledi¤im yönünde birçok flikayet vard›. Tabi ki bunlar do¤ru de¤il; ben gösterilere kat›ld›m ve halkla birlikteydim, fakat önderlik etmedim. -Bununla ba¤lant›l› olarak Brezilya gibi emperyalizme ba¤›ml› ülkelerde, özellikle de k›rsal kesimlerinde vahfli bir devlet bask›s› yaflanmakta. Sizler çal›flma yaparken ne tür zorluklarla karfl›lafl›yorsunuz? Köylülerin toprak iflgallerinde kimi zaman 500-700 aile yer al›r, bunlar örgütlenirler ve toprak iflgal ederler. Ve genellikle de polis onlar› topraklar›ndan atmak için gelir. Ço¤u zaman tahliye belgeleri de olur yanlar›nda. Köylüler bu iflgallere kat›lmayanlarla konuflmaya çal›fl›yorlar. Di¤er yanda devlet taraf›ndan öldürülme riski k›rsal kesimde çok yüksek. Bu yüzden kendimizi korumak için hepimiz silah tafl›mak zorunday›z. Köylülerin tepkisi normal olarak pozitif yönde, çünkü bizimki gibi ülkelerde köylüler uzun bir mücadele gelene¤ine sahipler ve kaybedecek hiçbir fleyleri yok. Birçok de¤iflik hareket var ülkemizde, örne¤in MST ya da Köylü Ligi’nin yan›nda büyük örgütlerle direkt ba¤lant›lar› olabilen di¤er gruplar da mevcut. Onlar sadece belli bölgelerde bulunuyorlar. Bizim çal›flmalar›m›zla ilgili olarak birçok faaliyetimiz var; ilk olarak biz her zaman köylüleri, polis birisini tutuklad›¤›nda ya da bölgede operasyon oldu¤unda ne yap›lmas› gerekti¤i noktas›nda e¤itiyoruz.
5 Ayn› zamanda tar›m, üretim ve köylülük gibi konularda da e¤itim seminerleri veriyoruz. Köylü Ligi her zaman yiyecek, giysi ve ilaç sa¤lamaya çal›fl›yor, çünkü gerçekten hiçbir fleyi olmayan insanlar var; k›sa vadeli olarak kitlelerin temel ihtiyaçlar›n› karfl›lamaya çal›fl›yoruz. Özellikle az›nl›klar›n yaflad›¤› yerlerde devlet taraf›ndan ayr›mc›l›k yap›lmaktad›r. Bunun yan›nda maden iflçilerinin durumu var. Bunlar sürekli madende çal›flan insanlar de¤il, onlar patron taraf›ndan istedikleri zaman bir baflka ülkeye gönderilebiliyorlar. Buralarda bir iki sezon çal›flt›r›l›yorlar ve daha sonra yeniden kiralanabiliyorlar. Hükümet onlar›n yaflam güvenli¤i, sa¤l›k ve e¤itimi için hiçbir fley yapm›yor. Örne¤in onlar madende çal›fl›rken patlama oluyor. Maden sahibi ile iflçi aras›ndaki iliflki aynen köle sahibi ile köle aras›ndaki iliflki gibi. ‹flçiler öylesine kötü koflullar alt›ndalar ki, hiçbir zaman o gün eve dönüp dönemeyeceklerini bilmiyorlar. Ne zaman bir protesto örgütlemeye çal›flsan›z, ayn› k›rsal alanda oldu¤u gibi sald›r›ya u¤ruyorsunuz. Birçok köylü lideri ya da maden iflçisi vahfli flekillerde katledildi. -Devletin ya da toprak sahiplerinin bask› yöntemleri hakk›nda bilgi verir misiniz? Elinizde öldürülen ya da kaybedilen insanlar›n istatistiki bilgileri var m›? Bizim karfl›laflt›¤›m›z en büyük ve çözümü en zor problem bu say›lar› tespit etmekte yaflan›yor. Fakat bu say›n›n çok yüksek oldu¤unu biliyoruz. Yaflanan yarg›s›z infazlar›n devletle (ve ço¤unlukla da büyük toprak sahipleri ile iflbirli¤i içinde -ve tabi muhafazakar kiliseleri de unutmamak gerekir) ba¤lant›l› oldu¤u gerçe¤inin de fark›nday›z. Bu cinayetler resmi istatistiklerin içinde yer alm›yor, bu nedenle bu cinayetlerin sadece yar›s›n›n aç›kland›¤›ndan emin olabilirsiniz. Hareketimizi ve çal›flmalar›m›z› zay›flatmaya çal›flman›n di¤er bir yolu da, iflkence. Genellikle sizi polis üssünde dövüyorlar ya da ormana götürüp orada iflkence yap›yorlar. Kad›nlar maskeli adamlar›n kimli¤ini teflhis edemesinler diye, özellikle bölgenin d›fl›nda tecavüze u¤ruyorlar. Y›llar önce ya da bugün hala köylülerin kontrolü ele geçirdi¤i zamanlarda, onlar istinas›z her gün sistemli iflkenceye bafll›yorlar ve böylesi zamanlarda insanlar sokak ortas›nda, protesto yürüyüflü s›ras›nda ya da demin söyledi¤imiz gibi polis merkezlerinde öldürülüyorlar. Ayn› fley halk›n avukatlar› için de geçerli, onlar da çok dikkatli çal›flmak zorundalar. Örne¤in avukatlar›m›z ya da ben mahkemeye gitti¤imizde takibe u¤ruyoruz. Yaflad›¤›m›z yerle flehir aras›ndaki yol çok uzak, bu yüzden duruflmaya zaman›n-
15 da yetiflebilmek için sabah çok erken ayr›lmak zorunday›z. Bu, bazen çok riskli olabiliyor, çünkü söyledi¤im gibi sizi korkutmak için takip edebiliyorlar, ya da gerçekten öldürülebiliyor veya iflkence yap›l›yor. -Lula ‹gnacia da Silva iktidara geldi¤i zaman baflta toprak sorununun çözümü olmak üzere birçok söz verdi. Sadece halk›n tepkisi bile bu konu ile ilgili hiçbir fleyin yap›lmad›¤›n› gösteriyor. Yerel seçimlerden önce Lula “Sab›rl› olmal›s›n›z, çünkü y›llard›r sa¤c›lar iktidardayd›. Sorunlar› bir günde çözmek kolay de¤il. Yerel seçimlerle birlikte bu problemi çözece¤iz” dedi. Özellikle bir köylü hareketi temsilcisi olarak bu konuda ne düflünüyorsunuz? Bugüne kadar yoksul s›n›f için gelifltirilen somut çizginin ya da politikan›n gerçekte ne oldu¤unu tam olarak hesap etmek mümkün de¤il. Çünkü Brezilya’da çok fazla say›da yoksul insan yaflamakta ve ekonomik politikalar her zaman ülkedeki egemen s›n›flar›n ve zengin insanlar›n ç›kar›na olmufltur. Fakat Lula bu konuda herhangi bir de¤iflim yapamamaktad›r, örne¤in bizim bölgemizde de birçok söz vermifltir. Mesela tar›m sektöründe soya fasulyesi ekicileri kâr ediyor-
sadece sosyal de¤iflim getirecek olan sosyal hareketlerin gelifltirilmesi ile olabilecektir. -Bölgede ordunun durumu hakk›nda ne diyebilirsiniz? Bölgenin Bolivya ile s›n›r bölgesi oldu¤unu söylemifltiniz. ABD’nin bu bölgenin her yerinde askeri üsleri, askerleri ve silahlar› mevcut. Bu sizin çal›flmalar›n›z› ve bölgede yaflayan halk› nas›l etkiliyor? Askeri güçler, köylü liderlerinin ya da di¤er ilerici insanlar›n araba çald›klar›n› ya da uyuflturucu kulland›klar›n› söyleyerek hareketi karalamaya çal›fl›yor. Bizim bölgemizde sürücü belgesinin yan›nda bir de yerel yönetimden özel izin almam›z› istiyorlar. E¤er bir kontrol yaparlarsa ve siz bu özel izne sahip de¤ilseniz, sizi gözalt›na al›yorlar. fiu anda bölgemizde konufllanan ABD askeri yok, fakat üslerin oldu¤u do¤ru ve tabi ki, çok yak›nda askerlerini de gönderecekler. Bazen arabalara dinleme cihazlar› yerlefltiriyorlar ya da aktivistlerin bulundu¤u yerlere. Fuhufl ve alkol kullan›m›nda bir art›fl söz konusu. Bunlar bizim bölgemizde çok az görülen olaylard›. Tüm bu çeflit yöntemler hareketimizi düflürmek ve zay›flatmak; halk› çözümün de¤il so-
24 Eylül-7 Ekim 2004 runun bir parças› haline getirmek için kullan›lmakta. -Son olarak size bizimle bu görüflme yapt›¤›n›z için teflekkür ediyoruz. Ülkemizdeki halk›, ilerici ve devrimci kamuoyunu ülkeniz ve mücadeleniz hakk›nda bilgilendirmek bizim için önemli. Sizin Türkiye halk›na iletmek istedi¤iniz bir mesaj›n›z var m›? Öncelikle ben de teflekkür etmek isterim. Ayn› zamanda Brezilya’daki mücadeleyi ö¤renmek için zaman ay›rd›¤›n›z için de teflekkür ederim. Birbirimizden daha birçok fley ö¤renebilece¤imizi ve bundan sonra özellikle de uluslararas› düzeyde mücadelelerimizi birlefltirebilece¤imizi umut ediyorum. Mesaj olarak, Türkiye halk›na ve devrimcilerine selamlar›m› gönderiyorum ve ayn› idealler için Brezilya’da mücadele yürüten bizler emperyalizme ve gericili¤e ve özellikle de büyük toprak sahiplerine karfl› mücadele sürdürüyoruz. Bizler Türkiye’deki mücadelenin çok uzun bir tarihe sahip oldu¤unu biliyoruz ve sizin mücadele deneyimlerinizden ö¤renebiliriz/ö¤renmeliyiz. Fakat ayn› zamanda sizleri destekleyebiliriz ve omuz omuza savaflabiliriz, bizler birli¤iz. Teflekkür ederim.
Köylülerin toprak iflgallerinde kimi zaman 500-700 aile yer al›r, bunlar örgütlenirler ve toprak iflgal ederler. Ve genellikle de polis onlar› topraklar›ndan atmak için gelir. Ço¤u zaman tahliye belgeleri de olur yanlar›nda. Köylüler bu iflgallere kat›lmayanlarla konuflmaya çal›fl›yorlar. Di¤er yanda devlet taraf›ndan öldürülme riski k›rsal kesimde çok yüksek. Bu yüzden kendimizi korumak için hepimiz silah tafl›mak zorunday›z.
lar, çok düflük ücretlerle çiftçi kiral›yorlar. Küçük çiftçiler de iyi bir durumda de¤iller ve yoksul köylülerin ise kalacak yerleri dahi yok, tüm gün soya fasulyesi ekerek çal›fl›yorlar. Bu bölgelerde bölge yönetimindeki birkaç insan kendileri de ‹flçi Partisi’nden. Lula’n›n kendini egemen s›n›fa adad›¤›n› düflünüyorum ve onlar›n temsilcisi oldu¤una inan›yorum. Bu nedenden dolay› da herhangi bir de¤ifliklik yapm›yor. Lula seçimleri kazand›ktan sonra IMF ile tüm anlaflmalar› imzalad›. Yani bu “sa¤c›lar›n uzun zaman iktidarda kalmas›” sorunu de¤il. E¤er bir de¤ifliklik olacaksa, bu
24 Eylül-7 Ekim 2004
16
5
“AB demokrasisi”, “De¤iflen TC” MASALLAR VE GERÇEKLER
Verheugen’in ziyaret etti¤i Lice’nin Tuzla köylüleri bu ziyaretten ümitliler mi? AB’nin Genifllemeden Sorumlu Komiseri Günter Verheugen’in Ankara ziyareti ve ard›ndan Amed’e gitmesiyle birlikte, TC ve Kürt cephesinde AB üyeli¤inin sa¤layaca¤› “demokratik özgürlükçü” ortam ve “ekonomik kalk›nma” tart›flmalar› yeniden alevlenmeye bafllad›. Diyebiliriz ki; KONGRA-GEL ve siyasal etkisinde olan güçlerin TC ile ortakl›k yakalad›klar› konular›n en bafl›nda AB üyeli¤i ve bu üyeli¤in sa¤layaca¤› imkanlar ve avantajlar gelmektedir. Beklentiler farkl› da olsa, ayn› beklentileri sa¤layacak merkez noktas›nda tam bir ortakl›k ve hemfikirlik söz konusudur. Bu hemfikirli¤in ideolojik-siyasal zemini ve kökenleri üzerinde yaz›n›n ak›fl› içinde duraca¤›z. Ama bundan önce; k›saca da olsa AB ve yine TC’de yaflanan “de¤iflimlerden” s›kça söz edildi¤i bu dönemde, söylenenler ile yaflananlar, di¤er bir anlat›mla hayaller ile gerçekler aras›ndaki farkl›l›¤› ortaya koymaya çal›flaca¤›z. TC, kuruldu¤undan itibaren “muas›r medeniyetler seviyesine ulaflaca¤›z” söylemini tekrarlay›p duruyor. Burada do¤ru olan tek fley bu söylemin sürekli tekrarlanmas›d›r. Bu söylemin tekrarlanmas› ne kadar do¤ru ve gerçek ise; TC’nin uygarl›ktan ve “medeniyetten” uzak oldu¤u da o kadar gerçektir. Hatta denilebilir ki TC “medeniyet” seviyesine ulaflmay› baflaramad› ama Kürt halk›n› k›y›mdan geçirmeyi, sürgüne tabii tutmay› baflard›. Kürt halk›na karfl› inkar ve imha siyasetini sürekli bir devlet politika haline getirdi. “Türk’ün Türk’ten baflka dostu yoktur” ve “bu topraklarda yaflayan herkes Türk’tür” ›rkç› fliarlar›na uygun olarak, Türk olmad›¤›n› ifade eden
Kürtleri ve di¤er az›nl›k milliyetlerden halk› düflman ilan ederek gayri insani uygulamalara tabii tutmakta hiçbir s›n›r tan›mad›. Ve bugün yine TC “medeniyeti”, “Avrupal›laflmada”, “Avrupa’yla bütünleflmede” ar›yor. Yani, TC için “muas›r medeniyet seviyesine” ulaflman›n bugünkü yolu Avrupa’yla bütünleflmekten geçiyor. K›sacas› TC’nin “medeniyet” yürüyüflü devam ediyor. Asl›nda tüm bu söylenenler ve yaflananlarda hiçbir terslik yok. Çünkü; ikiyüzlülük burjuvazinin temel felsefesidir. Peki o halde terslik nerede? Terslik, ezen ile ezilenin, mazlum ile zalimin farkl› olan istemlerinin, çözümünün ayn› merkezde aranmas›ndad›r. Peki bu mümkün olabilir mi? Bilimsel bir perspektifle proleter bir bak›fl aç›s›yla bakt›¤›m›zda bu mümkün de¤ildir. Ezilenlerin kurtuluflu bask› ve sömürünün ortadan kalkmas›, her türlü ulusal ayr›cal›¤›n yok edilmesiyle, yani burjuva egemenlik sisteminin paramparça edilmesiyle sa¤lan›r. Ki bu da ancak devrimle mümkündür. Bu demektir ki; bugün Kürt halk›n›n ve TC’nin ç›karlar›n›, kader birli¤ini AB cephesinde arayanlar, soruna proleter bir bak›fl aç›s›yla de¤il burjuva milliyetçi bir bak›fl aç›s›yla yaklafl›yorlar. Hal böyle olunca ezilenlerin emekçilerin demokrasi, özgürlük, eflitlik istemlerinin “çözüm” adresi de Kopenhag kriterleri, Avrupa Birli¤i oluyor. Oysa, Avrupa Birli¤i, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere tüm emekçiler ve ezilen uluslar için, emperyalistlerin birli¤inden baflka bir anlam ifade etmiyor. Bugün bu gerçe¤in ezilenler cephesinde yeteri kadar görülmemesinde ulusal burjuva milliyetçi parti ve örgütlerin bu yanl›fl ve yan›lsa-
mal› propagandalar›n›n da etkisi vard›r. Bu etki gücü hafife al›namaz, görmezlikten gelinemez. Bu anlam›yla ulusal burjuva milliyetçi ve proleter bak›fl aç›s› aras›ndaki ayr›mlar› net olarak ortaya koymak ve proleter bir zeminde yürümek gelece¤i kazanman›n tek yoludur. Dar ulusal yaklafl›mlar›n, çözümü emperyalist kap›larda aramalar›, emperyalist tekellerin sözcülerini ezilen halklara-uluslara demokrasinin sözcüsüymüfl gibi göstermeleri onlar›n dar milliyetçi bak›fl aç›lar›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. Sorunun daha iyi anlafl›lmas› için, Verheugen’in ziyaretiyle birlikte her cephede yap›lan aç›klamalar ve yaflananlar› somutlayarak irdelemeye devam edelim: “Görüfltü¤üm herkes Türkiye’nin önemli reformlar gerçeklefltirdi¤i konusunda hemfikir. Ancak reform süreci devam etmeli. Yasal düzenlemeler tamamlanmal› ve uygulamaya da geçilmeli”. Amed Belediye Baflkan› Baydemir ve Leyla Zana da Verheugen ile birçok konuda hemfikir olduklar›n› ifade ediyorlar ve “TC’nin AB üyesi olmas›n› arzu ediyoruz” diyorlar. Yani, bir anlamda TC’nin AB üyesi olmas› için diplomasi yaparak devletin AB yolundaki hamlesini kolaylaflt›rmaya çal›fl›yorlar. Niçin? TC, AB üyesi olursa, AB’nin “demokrasi ve özgürlük” kriterlerine uymak zorunda kal›r. Bu da Kürt halk›n›n ulusal demokratik hak ve özgürlüklerini daha rahat kullanmas› anlam›na gelir. Di¤er bir ifadeyle “AB demokrasisi” Kürt topraklar›nda yaflam hakk› bulur. Tam da bu hayallerin kuruldu¤u ve gerçeklerin tersyüz edildi¤i bir dönemde; Hollanda Adalet Bakanl›¤›, yerel
mahkemenin Kürt siyasetçisi Nuriye Kesbir hakk›nda verdi¤i Türkiye’ye iade karar›n› onaylad›. Siirt’te ise, YJA STAR gerillas› Fatma ‹yidem, özel harekât timleri taraf›ndan elleri panzere ba¤lanarak sokaklarda sürüklendi. Gerillan›n cans›z bedenine karfl› sergilenen bu gayri insani tutum “de¤iflen TC”nin “de¤iflim” belgesi niteli¤indedir. Yine Eylül’ün ilk haftas›ndan itibaren, YNK’nin lideri Celal Talabani ve PDK üyesi üst düzey yetkilisi Neçirvan Barzani, Ankara’y› ziyaret ettiler. Yap›lan görüflmeler ard›ndan, Barzani’nin “KONGRA-GEL’i terörist görüyoruz” aç›klamas›, görüflmenin içeri¤i ve amac› hakk›nda bize somut ipuçlar› sunmaktad›r. Bu kadar sald›r›lar›n, bu kadar kuflatman›n oldu¤u bir dönemde, Avrupa “demokrasisine” övgüler dizen, TC’nin AB’ye üye olmas› için adeta lobi faaliyeti yürüten Kürt siyasetçilerinin durufluna yön veren tam da bu burjuva milliyetçi bak›fl aç›s›d›r. Bu duruflu, çaresizli¤in çaresi veya koflullar teorisiyle aç›klamaya kalmak, sorunun burjuva ideolojik boyutunu karartmakt›r. Buna izin vermemek gerekir. Ve her f›rsatta bu burjuva prati¤e yön veren ideolojik zemin üzerinde durarak, elefltiride derinleflip ortaya alternatifler koymak gerekir. Bugün aç›s›ndan Marksist bak›fl aç›s› ile burjuva milliyetçi bak›fl aç›lar› aras›ndaki ayr›m› net olarak ortaya koymak, ayn› zamanda ortaya ç›kan tablonun çözümünü de beraberinde getirecektir. Do¤ru bir tan›mlama, do¤ru bir çözümleme hem ortaya ç›kan olumsuz prati¤in aç›klamas›na hem de bu olumsuz prati¤in afl›lmas› için alternatif bir politikan›n gelifltirilmesinin
5 yarat›lmas›na hizmet edecektir. Bu anlam›yla da döne döne Marksist-Leninist-Maoist çözümlemelere ve tarihi tecrübelere bakmakta yarar görüyoruz. Ve biz de onu yapaca¤›z. Özellikle bu konuda Lenin ve Stalin’in çözümlemeleri bize ›fl›k tutmal›d›r. Tabi ki uygulamada mekanik ve basma kal›pç› de¤il, tahlilci ve yarat›c› olmak zorunday›z. Afla¤›ya aktaraca¤›m›z tarihi tecrübeler de bu gözle okunmal›d›r. “... O (reformist burjuvazi– ÇN), kof milliyetçi laflar ve jestlerle küçükburjuva kitleleri kendi etkisi alt›na almaya ve emperyalizmi belirli tavizler vermeye zorlamaya çal›fl›r. Fakat emperyalistler dizginleri gittikçe daha s›k› çeker, çünkü milli burjuvazi, herhangi bir ciddi direnifl gösterecek durumda de¤ildir. Bu nedenle ulusal burjuvazi, emperyalizm ile her çeliflmede bir yandan kendi ‘ilke sa¤laml›¤›’n› öne ç›karmaya, di¤er yandan ise emperyalizm ile bar›flç›l bir uzlaflma olas›l›¤› tohumlar›n› saçmaya çal›fl›r. Hem biri, hem de di¤eri hakk›nda kitleler kaç›n›lmaz olarak hayal k›r›kl›¤›na u¤rar ve bu flekilde giderek kendi reformist hayallerini aflarlar. ...... a) Ulusal-reformist ve ulusaldevrimci yönelim aras›ndaki fark›n anlafl›lmamas›, burjuvazinin kuyru¤una tak›lma siyasetine, proletaryan›n kendisini burjuvaziden yeterince aç›k olmayan bir flekilde siyasi ve örgütsel ay›rmas›na, en önemli devrimci fliarlar›n (özellikle tar›m devrimi fliar›n›n) örtbas edilmesine vs. götürür. Çin Komünist Partisi’nin 19251927 y›llar›nda yapt›¤› ana hata bu idi. b) Feodal emperyalist kamptan farkl› olarak, burjuva ulusal reformizmin küçük-burjuvazi, köylülük ve hatta, en az›ndan hareketin ilk aflamalar›nda bir bölüm iflçi kitlesi üzerindeki etkisinin özel öneminin küçümsenmesi, sekter bir siyasete, komünistlerin emekçi kitlelerden tecrit olmas›na vs. götürebilir.” (Ulusal Sorun ve Sömürge Sorunu 6. Defter) Marksist kuramc›lar›n da ifade etti¤i gibi ulusal bask› ve asimilasyon politikas›na karfl›, burjuva milliyetçi bir zeminde yap›lan propaganda ve ajitasyonlara kitleler her zaman kay›ts›z kalmaz. Tam aksine bu ça¤r›lara uyarak ulusal burjuvazi etraf›nda saf tutar. Gericili¤e ve emperyalizme darbeler vurur. Onlar› kendi ç›karlar›na uygun olarak anlaflmalara-uzlaflmaya zorlar. Ve T. Kürdistan›’nda ulusal mücadeleyi flahs›nda somutlaflt›ran PKK/ KONGRA-GEL’in ç›k›fl› ve geliflim sürecine bakt›¤›m›zda tam da ifade edilen-alt› çizilen bu gerçekleri görüyoruz. Elbetteki bu süreçlerin yaflanmas›nda uluslararas› planda var olan tablonun etkilerini de görmezlikten ge-
17 lemeyiz. Yani, devrimci dalgan›n gerilemedi¤i, devrim ve sosyalizmin prestijinin ezilen kitleler üzerindeki etkisinin hissedildi¤i bir dönemde burjuva milliyetçi hareketlerin sosyalizmden etkilenme zeminleri daha güçlüdür. Tabi bu etkilenme öze tekabül etmiyor. Dolay›s›yla devrim ve sosyalizm yürüyüflünde gerileme ve duraksamalar›n yafland›¤› dönemlerde ulusal burjuva hareketlerin gerçek kimli¤i daha iyi a盤a ç›kar. Ve tüm pratik ad›mlar› da, yani, kitlelere ça¤r›lar›, günlük propaganda ve ajitasyonlar›, stratejik hedefleri, emperyalizme karfl› tutumlar› vb. hepsinin özü ve s›n›r› dar ulusal bir bak›fl
aç›s›yla s›n›rlan›r. Bu dar bak›fl aç›s›n› egemen ulus burjuvazisi ve emperyalist efendilerini de¤erlendirmekte, emperyalistlerle uzlaflmak için emperyalistlerin kanl› tarihini tersyüz etmekte, katilliklerini gizleme çabas›nda görmek mümkündür. Tüm bu yaklafl›mlar, yani dün kara denilene bugün ak denilmesi, dün düflman denilene (s›n›f niteliklerinde bir de¤ifliklik olmamas›na ra¤men) bugün dost denilmesi, ulusal burjuva önderliklerin ça¤r›lar›na kulak veren ve bu u¤urda savaflan, bedel ödeyen kitlelerin üzerinde güvensizlikler yaratmakta, var olan kayg›lar› daha da derinlefltirmektedir. Mesela KONGRA-GEL’in soka¤a dönük ça¤r›lar›na karfl› kitlelerin verdi¤i yan›t geçmiflle k›yaslanmayacak kadar azd›r. Elbetteki burada estirilen devlet terörünü göz ard› etmiyoruz. Ama bu tablonun esas nedeni estirilen devlet terörü de¤il, bütün ç›plakl›¤›yla a盤a ç›kan reformist burjuva milliyetçi kimliktir. Buradan Kürt halk›n›n ulusal demokratik talep ve istemlerinden vazgeçti¤i sonucu ç›kar›lamaz. fiu aç›k ki Kürt halk›n›n bu istemleri hala mevcuttur. Yine Kürtlerin de ba¤›ms›z bir devleti olmal›d›r fikri Kürt halk› içinde yayg›nd›r. O halde bu sonucu haz›rlayan faktörler nedir? Bu sonucu haz›rlayan en önemli faktör; KONGRA-GEL çizgisinin bu özlem ve istemlere yan›t olamayaca¤› gerçe-
¤idir. ‹flte KONGRA-GEL önderli¤inin ça¤r›lar›na yeteri kadar yan›t vermeyen, ciddi tereddütler ve kayg›lar yaflayan Kürt kitlesinin durufluna neden olan da bu gerçe¤in ta kendisidir. Bu gerçek Kürt kitlesinin içinde belli oranda hayal k›r›kl›klar›na da neden olmufltur. Ama tüm bu yaflananlara ra¤men, bugün Kürt topraklar›nda, bu reformist politikalar› aflacak, ulusal devrimci bir zeminde yeniden coflku ve heyecan yaratacak bir alternatif güçten de söz edemeyiz. Bu yönlü çaba ve giriflimler olabilir ama bu çabalar›n k›sa sürede kitleler içinde bir yank› bulaca¤›n› düflünmüyoruz. Her fleyden önce yurtsever kitlelerin bu reformist politikan›n sonuçlar›n› pratik tecrübeleriyle yaflay›p görmesi gerekiyor. Elbetteki ulusal devrimci zeminde at›lacak ad›mlar, yani söylem ile prati¤in uyumu yukarda alt›n› çizdi¤imiz süreci h›zland›r›r, ulusal reformist bir çizginin Kürt sorununa asgari düzeyde dahi bir çözüm getiremeyece¤ini a盤a ç›kar›r. Tüm bunlar›n yan›s›ra uluslararas› planda ezilenler cephesinde yaflanacak geliflmelerin de bu tablo üzerindeki etkisini asla göz ard› etmemeliyiz. Komünist Partiler ile ulusal reformist güçler aras›ndaki iliflki ile ezilen bir ulusun ulusal demokratik taleplerini savunmay› asla birbirine kar›flt›rmamak gerekir. Her türlü ulusal eflitsizli¤e, sömürüye ve bask›ya karfl› ç›kan, çeflitli uluslardan ve az›nl›k milliyetlerden emekçilerin birli¤ini savunan ve bu u¤urda mücadele eden Komünist Partilerinin; öngördükleri hedeflere ulaflmak, ezilen halklar aras›ndaki güvensizlikleri güvene dönüfltürmek için; baflta uluslar›n kendi kaderini tayin hakk› olmak üzere her türlü hakl› ve meflru mücadele karfl›s›ndaki durufllar› ve savunular› güven verici ve inand›r›c› olmak zorundad›r. Komünist Partiler ile ulusal reformist güçler aras›ndaki iliflki biçimi nas›l olmal›d›r sorusunun yan›t› için yeniden Marksist kuramc›lara bafl vuraca¤›z: “…Komünist Partisi’nin ulusalreformist muhalefet ile her türlü blok oluflturmas› reddedilmelidir. Kitle hareketinin gelifltirilmesi için burjuva muhalefetin eylemlerinden yararlanabiliyorsa ve e¤er böyleyse anlaflmalar Komünist Partisi’nin özgürlü¤ünü, kitleler aras›ndaki ajitasyonunu ve kitle örgütlerini hiçbir flekilde k›s›tlam›yorsa bu emperyalizme karfl› belirli eylemlerde somut eylemler üzerine geçici anlaflmalar› ve koordinasyonlar› d›fltalamaz. Kendili¤inden anlafl›l›r ki, komünistler ayn› zamanda burjuva milliyetçili¤ine ve onun iflçi hareketi için-
24 Eylül-7 Ekim 2004 deki etkisinin en küçük izlerine karfl› en ac›mas›z ideolojik ve siyasi mücadeleyi yürütmeyi bilmek zorundad›rlar. Böylesi durumlarda Komünist Partisi, yaln›zca siyasi ba¤›ms›zl›¤›n› bütünüyle elde tutma ve kendi çehresini korumakla kalmamaya, ayn› zamanda burjuva muhalefetin etkisi alt›nda bulunan emekçi kitlelerin, bu muhalefetin tüm güvenilmezli¤ini ve onun yayd›¤› burjuva-demokratik hayallerin tehlikesini kavramalar› için olgular temelinde onlar›n gözlerini açmaya özel olarak çaba göstermelidir. (age) Bafltaki konumuza dönecek olursak; Avrupa Birli¤i emperyalistlerin birli¤idir. Emperyalistler sorunlar› ezilen halklar›n lehine çözmez. Bilakis sorunlar›n gerçek çözümünü engellemek için her türlü ikiyüzlülü¤ü ve sahtekarl›¤a bafl vururlar. PKK ve ard›llar›na karfl› izledikleri politika tam da bu s›n›f niteliklerine ve ikiyüzlülüklerine uygun bir politikad›r. Ama tarihi tecrübelerine s›rt›n› dönenler tarihinden ö¤renmemekte ›srarl› olan Kürt siyasi çevreleri cellatlar› mazlumun dostu olarak göstermeye devam ediyorlar. Oysa cellad›, cellat yapan, mazluma uygulad›¤› zulümdür. Zulmün ortadan kalkmas›, cellatla kucaklaflmaktan de¤il cellatl›¤›na son vermekten geçer. Bu da ancak ezilen halklar›n birlikteli¤iyle, s›n›f bilinçli proletaryan›n önderli¤inde yürütülecek s›n›f savafl›m›yla mümkün olacakt›r.
Tam da bu hayallerin kuruldu¤u ve gerçeklerin tersyüz edildi¤i bir dönemde; Hollanda Adalet Bakanl›¤›, yerel mahkemenin Kürt siyasetçisi Nuriye Kesbir hakk›nda verdi¤i Türkiye’ye iade karar›n› onaylad›. Siirt’te ise, YJA STAR gerillas› Fatma ‹yidem, özel harekât timleri taraf›ndan elleri panzere ba¤lanarak sokaklarda sürüklendi. Gerillan›n cans›z bedenine karfl› sergilenen bu gayri insani tutum “de¤iflen TC”nin “de¤iflim” belgesi niteli¤indedir.
18
24 Eylül-7 Ekim 2004
5
Latin Amerika’n›n cephe ülkesi
BREZ‹LYA’DAN NOTLAR Brezilya devleti, özellikle de k›rsal bölgelerde ve bunun yan›s›ra da Amazon bölgesinde ABD emperyalizminin askeri yerleflimini sa¤lamaktad›r. Çünkü silahl› mücadele bafllad›¤›nda, hem bunu engellemek ve hem de di¤er ülkelerin etkilenmesini önlemek aç›s›ndan, bunu yapmak zorunda hissediyor kendini. Bugün Amazon bölgesinde tüm orman s›n›rlar› kuflat›lm›fl durumdad›r. Brezilya’n›n tarihi iflgallerle, savafllarla ve sömürgeci politikalarla dolu bir tarihtir. Brezilya 1500’lü y›llardan itibaren Portekiz’in sömürgesiydi. 1888 y›l›, kölecili¤in sözde tamamen yok edildi¤i y›l olarak bilinir ve nitekim anayasas›nda da kölecili¤in art›k yasak oldu¤u yaz›l›yordu.1889 y›l› ise Brezilya cumhuriyetinin resmi kurulufl y›l›d›r. 1930 y›l›nda Brezilya’da ‘oligarfliye’ karfl› bir ayaklanma gerçekleflmifltir. Bu ayaklanma ordu içinde ç›km›flt›r ve ayn› zamanda ‘1930 hareketi’ olarak da adland›r›lmaktad›r. Baz› sol ve reformist gruplar Vargos Getulio’nun burjuva devrim gerçeklefltirdi¤ini ve anti-emperyalist oldu¤unu söylemektedirler. Ülkemizdeki M. Kemal de¤erlendirmelerine benzer bir flekilde. 1937’de bir darbe gerçeklefliyor, ‘1930 hareketi’nin önderi Vargos Getulio görevden al›narak, hareket yok ediliyor. Ayn› zamanda o dönemde geliflen iflçi s›n›f› hareketine yönelik de yo¤un bir devlet bask›s› söz konusudur ve iflçi s›n›f› hareketi 1940 y›l›nda büyük bir s›çrama gerçeklefltirmifltir. 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›ndan sonra ABD emperyalizminin otoritesi ülkede a¤›rl›k kazand›. Daha önceleri Britanya emperyalizminin a¤›rl›¤› vard› bu ülkede. Ancak Britanya 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’nda ald›¤› kay›plardan dolay› birçok ülkeden geri çekilmek zorunda kalm›flt›r ve Brezilya da bu ülkelerden biridir. 1945 y›l›nda yeniden seçimler gerçeklefliyor. Bu seçimlerde ayn› zamanda komünistler de yer al›yor. 1950’li y›llarda baflkanl›k seçimleri yap›l›yor ve ulusalc› bir politikay› savunan Vargos Getulio seçimleri kazan›yor ve en yüksek oy oran›n› alarak, tekrar iktidara geliyor. Bu 19501960 aras› y›llar ayn› flekilde devam ediyor. Bu dönem ayn› zamanda ABD emperyalizminin ülkede kendi hegemonyas›n› derinlefltirdi¤i bir dönemdir. 1964’te askeri faflist darbe gerçeklefliyor. Bu darbeyle birlikte 30 y›ll›k bir diktatörlük bafll›yor. Yüzlerce ilerici, devrimci katlediliyor, iflkence görüyor ya da sürgün ediliyor. Bu darbe ayn› zamanda ABD emperyalizmi taraf›ndan destekleniyordu. Avrupa emperyalizminin ülke üzerinde geçmiflten beri büyük bir etkisi vard›. Ancak bu durum 1960’l› y›llardan bafllayarak, 1970’li y›llardan sonra de¤iflti ve ABD emperyalizmi a¤›rl›k kazand›. 1984’te ülkedeki iktisadi kriz derinlefliyor ve yeni siyasi geliflmeler yaflan›yor.
Bunun sonucu olarak da askeri yönetim devriliyor.1986 y›l›nda, cunta sonras›ndaki ilk seçimler gerçeklefliyor. Ancak seçim sonuçlar› bir türlü netleflmiyor ve da¤›n›k olan bu durum iki sene devam ediyor. 1988’de yeni bir hükümet seçiliyor ve hükümete geliyor. Askeri cunta döneminde iflçilerden al›nan haklar›n ço¤u geri veriliyor. Ancak devlet hiçbir zaman emperyalizmden kopmuyor ve tam tersi, iliflkilerini daha da derinlefltiriyor. 1990’l› y›llarda emperyalizmin neo-liberal politikas›n›n bir parças› olarak, ülkede özellefltirme program› yayg›nlaflmaya bafll›yor. Bu politikalar›n sonuçlar› halka daha fazla yoksulluk, iflsizlik ve açl›k olarak yans›yor kuflkusuz. Bu koflullar ülke içinde önemli bir siyasi güce sahip olan Brezilya ‹flçi Partisi’nin halkç› söylemleriyle birleflerek 2002 y›l›nda seçimleri kazanmas›n› beraberinde getiriyor. Brezilya ‹flçi Partisi o tarihten itibaren hala hükümettedir. Tüm halkç› söylem ve vaatlerine karfl›n Brezilya tarihinde emperyalizmle hiçbir dönem bugün oldu¤u kadar anlaflmalar ve iflbirli¤i imzalanmad›¤›n› vurgulamak gerekiyor. Ancak durum buyken, hükümet ‘sosyalist’ oldu¤unu iddia etmektedir. Bu anlamda, hem dünya egemen s›n›f›na karfl› mücadele etmek hem de emperyalizm taraf›ndan, hem bu ülkede ve hem de tüm dünyada göreve getirilen bu tür sözde ‘sosyalist maskeli’ kuklalar› deflifre etmek için, enternasyonal alandaki görevimiz giderek büyümektedir.. ‹SYANLAR VE AYAKLANMALAR Stratejik ve jeo-politik olarak çok önemli bir ülke olan Brezilya, GüneyAmerika’n›n cephe ülkesi konumundad›r. Bunun nedeni hem zengin bir ülke olmas›nda ve hem de fiili’nin d›fl›ndaki tüm Güney Amerika ülkeleriyle s›n›r komflusu olmas›nda yatmaktad›r. Hatta Orta Amerika’da bulunan Panama’n›n bir k›sm› bile Brezilya ile komfludur. Brezilya’da en çok üretilen ürünler ise kahve, pamuk ve soya fasulyesidir. Brezilya’n›n sosyo-ekonomik yap›s› yar› sömürge, yar› feodaldir. 1960’l› y›llarda nüfusun %70’i k›rsalda istihdam edilirken, geri kalan % 30’luk nüfusu ise flehirlerdeydi. Fakat bu oranlarda son y›llarda bir de¤iflim yaflanm›fl ve 1986-1990 y›llar› aras›nda k›rsaldaki nüfus % 60, flehirlerdeki ise % 40 olmufltur. Ancak buna ra¤men insanlar›n geri dönüflleri söz konusudur ve özellikle de kuzey-do¤u bölgesindeki yok-
sul ve topraks›z köylüler, flehirlerin pekte farkl› olmad›¤›n› gördüklerinde geri dönmek istemekte ve büyük flirketler ad›na çal›flan tar›m iflçisi olarak k›rsal alana do¤ru göç yaflanmaktad›r. Ülkedeki tar›m ve toprak sorunu hiçbir zaman çözülmemifltir ve ülkenin en a¤›r sorunlardan birini oluflturmaktad›r. Tüm bu nedenlerden dolay›, Brezilya’da sadece köylülerin isyan› de¤il, ayn› zamanda topraks›z halk kitlelerinin isyanlar› da vard›r ve bunlar›n baz›lar› k›rsal alanda çok ünlüdür. Brezilya’n›n 1822 y›l›nda Portekiz sömürgesi olmaktan ç›karak sözde ba¤›ms›zl›¤›na kavufltu¤unu ifade etmifltik. Ancak bu ülke ba¤›ml› olmaktan gerçekte hiçbir zaman kurtulmad›. Ayn› zamanda feodalizmin tasfiyesi de gerçekleflmedi ve ülke yar›-feodalleflti. Bugün hala k›rsal kesimde en önemli güç olan büyük toprak a¤alar›, emperyalistlerin ülke içindeki esas dayanaklar›ndan birini oluflturmaktad›r. Brezilya’da bir zamanlar 3 milyon yerli yafl›yordu. Bugün ise bu say› sadece 80.888 olarak bilinmektedir. Yani yüz bin bile de¤il ve bunlar›n ço¤u da ya zaten ormanl›k bölgelerde ya da Amazonlarda yaflamaktad›r. Brezilya’da tarih boyunca, özellikle de k›rsal alanda birçok isyan yaflanm›flt›r. Dolay›s›yla bugün bu bölgelerde isyan gelene¤i çok yüksektir. Önceleri köle isyanlar› vard›. Toplumun en alt tabakas› olan köleler bu isyanlarda, genelde köle sahibinin evini bas›p, onu öldürdükten sonra ormana çekiliyorlard›. Bu tür isyanlar s›ras›nda baz› köleler özgürlü¤e kavuflmufl, baz›lar› ise devlet taraf›ndan katledilmifltir. Daha sonralar› süren ve bugünlere kadar gelen direnifller ve mücadeleler, köylülerin bu mücadele ve direnifl gelene¤inden gelmektedir. Yaflanan direnifllerin en önemlisi Oyilamboy direniflidir. Bu direnifl çok uzun sürmüfltür ve devlet ile köylüler aras›nda büyük bir çat›flma ç›km›flt›r. Bu direnifl en sonunda kanla bast›r›lm›flt›r. Di¤er önemli bir direnifl de Mina Conjuraçau is-
yan›d›r. Bu isyan 1789 y›l›nda ordu subay› Joaquin Jose da Silva de Xavier önderli¤inde gerçeklefliyor. Xavier daha sonra devlet taraf›ndan katlediliyor. Ve yine baflka önemli bir direnifl de Tiradenters direniflidir ve bu direnifle köylü liderleri önderlik etmifltir. Bu hareketlerin büyük bölümü Kuzey-do¤u ve Güney bölgelerinde gerçekleflmifltir. Bu bölgeler bugün hala bu tarz bir isyan gelene¤ini korumaktad›r ve bu bölgeler ayn› zamanda uzun vadede Halk Savafl› ve silahl› mücadele aç›s›ndan uygun bölgelerdir. Tüm bu hareketler 1896 tarihinde bir din adam›n›n önderli¤i alt›na giriyor. Bunlar belli bölgelere yerlefliyorlar ve 5 binin üzerinde aile ile birlikte toprak a¤alar›na ve sisteme karfl› savafl›yorlar. Daha önce sözü edilen iki direnifl çok önemlidir. Çünkü bunlar ilk kez silahl› mücadeleyle sürdürülmüfltür. Din adam›n›n inisiyatifi alt›nda oluflturulan bölgeler önceleri tamamen kolektif bir üretim içinde oluyorlar. Fakat bunlar daha sonralar› di¤er halk kesimlerden kopuyorlar ve tecrit oluyorlar. Bunun bafll›ca nedeni teolojik pratiktir. Çünkü art›k kolektif üretim yaln›zca dayat›lm›yor, dayatman›n d›fl›nda cezaland›rmalar da söz konusu oluyordu. Bu nedenle daha sonralar› bunlar›n bir kesimi da¤›l›yor. Gerçek halk hareketlerinin geliflmesiyle ve özellikle de ba¤›ms›zl›k ve anti-emperyalist karakter tafl›yan ve silahl› mücadeleyi önemseyen hareketlerin gündeme gelmesiyle birlikte, devletin sald›r›lar› daha da art›yor. Bu durum sadece Brezilya için geçerli de¤ildi. Örne¤in Uruguay’da ba¤›ms›zl›k hareketleri ve halk hareketleri h›zla geliflmeye bafllam›flt›. Bu geliflmeler Britanya emperyalizmini rahats›z etmeye bafllad› ve üçlü bir ittifak oluflturuldu. Miplice Alianca olarak adland›r›lan bu üçlü ittifak, Arjantin, Paraguay ve Brezilya ordular›ndan olufluyordu. Ve özellikle de Uruguay’da uzun y›llar süren bir jenosit (soyk›r›m) bafllad› ve binlerce insan vahflice katledildi.
5 Brezilya’n›n bir ulusal gelene¤i vard› ve bundan kaynakl› da gerek o y›llarda, gerekse sonralar› askeri diktatörlük döneminde, emperyalizm taraf›ndan Güney-Amerika’da geliflen halk hareketlerini bast›rmak için kullan›ld›. Ve ayn› zamanda bu tür katliamlar› kendi ülkesinde de yo¤un olarak gerçeklefltirdi. Luis-Carlos Prestes ya da Tenetino hareketi: Bu hareket 1922/24/26 y›llar›nda en yüksek dönemlerini yaflam›flt›r. Luis Carlos Prestes bu harekete bir sosyalist olarak önderlik ediyordu. Hareket güçlü bir ç›k›fl yap›yor. Özellikle de Güney Parna bölgesinde büyük kazan›mlar elde ediyorlar. Bu hareket ilk gerçek ilerici silahl› mücadele hareketi olarak de¤erlendirebilir. Bu hareket askeri yenilgiye u¤ram›yor, ancak program› ve çizgisi konusunda çok net de¤il. Hareket bir yürüyüfl bafllat›yor ve toplam 24.000 km yürüyorlar. Yürüyüfl BrezilyaBolivya s›n›r›na ulaflt›¤›nda ise da¤›l›yorlar. Luis Carlos Prestes ayn› zamanda Brezilya Komünist Partisi üyesidir ve BKP’ye 1922 y›l›nda üye olmufltur (yani BKP’nin kuruldu¤u y›lda). Kendisi Bolivya’dan Brezilya’ya döndü¤ünde yakalan›yor ve y›llarca hapishanede yat›yor. Sevgilisi ve yol arkadafl› olan Olga Benario ise Almanlara teslim ediliyor ve onlar taraf›ndan idam ediliyor. Prestes Brezilya için önemli bir kifliliktir, çünkü O iflçi s›n›f› hareketini ayakland›rm›fl ve silahl› mücadele gelene¤ini yaratm›flt›r. VE KOMÜN‹ST PART‹N‹N TAR‹H‹ Brezilya Komünist Partisi uzun y›llar mücadele vermifltir ve önemli bir prestije sahiptir. BKP’nin resmi kurulufl tarihi 1922’dir. Kuruldu¤u y›lda toplam iki yüz bin üyesi vard›. Brezilya Komünist Partisi’nin tarihini ve yaflad›¤› süreçleri üç döneme ay›rmak gerekmektedir. Ayr›ca flunu da belirtmek gerekiyor ki, Brezilya’daki hareket as›l olarak hep KP’nin inflas› üzerinde yürüyordu. BKP’nin 1. dönemi 1930, 2. dönemi 1930-1960 y›llar› aras› ve 3. dönemi ise 1960-2004’e kadarki süredir. 1. dönem: Önceleri Brezilya’da sosyalist bir gelenek yoktu, yani BKP kurulmadan önce ya da iflçi s›n›f hareketinin genelinde. Avrupa’dan gelen iflçiler ve onlar›n kurumlar›, Anarflist ideolojiyi getirdiler, özellikle de ‹talya’dan gelenler. Fakat 1917’de Büyük Ekim Devrimi gerçeklefltikten hemen sonra, birçok Anarflist kesim bundan etkilendi ve Anarflist çizgiyi terk etti. Ve böylece iflçi s›n›f› hareketinin mücadelesi do¤du denebilir. 2. dönem: 1930-1960 y›llar› aras›n› kapsayan bu dönem, ayn› zamanda demokratikleflme süreci olarak da bilinmektedir, yani seçimlerle iktidara gelme mant›¤› hakimdir. Bu dönemin temsilcisi Earl Browder’dir ve Browder oportünist-revizyonist bir kifliliktir. 1948 y›l›nda yap›lan hatalarla ilgili daha sonralar› öz-elefltiri veriliyor. 1955’te SBKP’nin 20. kongresi gerçeklefliyor ve revizyonist klik hakim oluyor. 1960’da BKP’nin 4. kongresi gerçeklefliyor ve MK içinde sol görüfle sahip olanlar, yine MK içinde ortaya ç›kan revizyonistler taraf›ndan MK’dan tasfiye ediliyorlar. 1960 y›l›nda Güney Amerika’da kong-
19 re düzenleniyor. Bu kongrede Çin devrimi kabul ediliyor ve sempati duyuluyor. Bu kongre ileri bir kongredir ve Brezilya’n›n yar›-sömürge yar›-feodal bir karaktere sahip oldu¤unu aç›klamaktad›r. Ayn› dönemde Ulusal Kurtulufl Birli¤i kurulur. O dönemdeki bir eksiklik de, k›rflehir kavram›n›n yeterince kavranamamas›yd›. Luis Carlos Prestes vd. k›rsal alanda olumlu bir çizgi izlediler ve silahl› mücadele noktas›nda çok baflar›l› askeri eylemler gerçeklefltirdiler. Ancak buna ra¤men olmas› gereken s›çramay› yaratamad›lar. Daha sonralar› ise bilindi¤i gibi, grup Bolivya s›n›rlar›n aflarak, da¤›lm›flt›r. 1962 yeniden infla sürecidir. O dönemde Komintern, partinin isminin BKP de¤il de, KPB olmas› gerekti¤ini söyledi. Çünkü böylelikle kendilerini revizyonist süreçten ay›rt etmek istiyorlard› ve di¤er bir neden de partideki komünist isminin önce, ülke ad›n›n ise sonra gelmesi gerekti¤i düflüncesiydi. Partido Comunista do Brasil do¤ru bir hat izledi ve ayn› zamanda Mao Zedung Düflüncesini benimsedi. Maurizio Grabois yazd›¤› bir mektupta Stalin’i savunuyor ve revizyonist Kruflçev Kli¤ini elefltiriyordu. Ayr›ca uzun vadede de Halk Savafl›n›n gerekli oldu¤u savunuyordu. 3. dönem: Bu dönem 1960-2004’e kadarki süreci kapsamaktad›r.1966 y›l›nda 5. kongre gerçeklefliyor. Kongreden hemen sonra iki çizgi mücadelesi dönemi bafll›yor. Silahl› mücadeleyi savunmak veya savunmamak meselesi üzerinde tart›fl›l›yor. Genel olarak 1964 askeri faflist darbesi ile birlikte, zor ve kritik bir dönem bafll›yor. Devletin bask›s› çok vahfli ve a¤›rd›r. ‹deolojik mücadele noktas›nda ise, o dönemde ülkede “Kastroizm” yayg›nlafl›yor KPB’nin Merkez Komitesi 1964 y›l›n-
rasyon bafllatarak katliam gerçeklefltiriliyor, ayr›ca halk üzerinde de vahfli bir terör estiriyor. Partinin en de¤erli kadrolar› flehit düflüyor. 1980’li y›larda askeri darbe ortadan kald›r›l›yor ve ülke sözde ba¤›ms›zl›¤›na kavufluyor. 1984’ün hemen ard›ndan da ilk seçimlere gidiliyor. 1990’l› y›llarda fraksiyonlar, gruplar ve militanlar taraf›ndan 8 Ekim Hareketi oluflturuluyor. Ancak bu simgesel bir fleydir, çünkü 8 Ekim Ernesto Che Guevara’n›n flehit düfltü¤ü gündür. 1995 y›l›nda ulusal örgütlenme dönemi ve son olarak da 1998 y›l›nda tekrar yeniden infla süreci bafll›yor. Devrim ve parti, Peru Komünist Partisi ve Gonzalo’yu örnek al›yor. Gerçeklefltirilen konferansta, hedefin uzun süreli Halk Savafl› oldu¤u söyleniyor ve buna yönelik haz›rl›k aflamas›na giriliyor. Al›nan kararlara göre, k›rsal esast›r ve silahl› mücadele k›rlardan flehirlere yürütülecektir! K›rsal alanda yoksul ve topraks›z köylülere yönelik yo¤un bir faaliyet vard›. K›rsal kesimdeki en genifl köylü hareketlerinden bir tanesini de MST oluflturmaktad›r. Ancak insanlar onlar›n yönetimine güvenmemekte ve bunlar›n oportünist oldu¤unu söylemektedirler. Genelde köylüler topra¤› iflgal ediyor ve devlet de buna müdahale ediyordu. MST yönetimi genelde grevleri yumuflatmaya çal›fl›yordu. 1996 y›l›nda Parna’da bir grev gerçekleflti ve bu greve yönelik devlet bir katliam yapt› ve 8 kifli yaflam›n› yitirdi. O dönem MST içindeki ‹flçi Partisi kesiminin iflbirli¤i yapt›¤› biliniyor. Ayr›ca 1998’de de baflka bir köylü isyan›nda insanlar hayat›n› kaybediyor ve ‹flçi Partisi
da Sao Palo de Lapa’da bir toplant› düzenlerken, bir hainin ihbar› üzerine toplant› bas›l›yor ve üç MK üyesinden, Pedro Pomar ve Angelo Arroyo flehit düflüyor, Joao Batista Prumond ise yaral› olarak düflman›n eline geçiyor. Kendisi 17 gün boyunca iflkencede direniyor ve devlet bir sonuç alamay›nca onu da katlediyor. Bu dönem özellikle de silahl› mücadelenin en yo¤unlaflt›¤› bir dönemdir. Ancak ayn› zamanda da yeni bir bölünmenin yafland›¤› ve partinin ikiye ayr›ld›¤› bir dönem. Bunun ard›ndan tekrar bir yenilenme süreci bafll›yor ve Aripuana bölgesine parti taraf›ndan 60 militan, kadro ve parti üyesi gönderiliyor. Askeri eylemler bafll›yor ve bu durum 1970-72 y›llar› aras›nda devam ediyor. Bunu ard›ndan devlet bölgede ope-
bunu kendi propagandas› aç›s›ndan kullan›yor. ‹flçi Partisi kendisi grevde öncü olmad›¤›nda, devletle iflbirli¤ine varacak tutumlar izlemektedir. Fakat MST içinde önemli güçler ve kitleler bulunmaktad›r. Brezilya’da flu anda örgütlü bir silahl› mücadele yoktur. Ancak devlet ile yoksul ve topraks›z halk aras›nda yo¤un bir biçimde çat›flmalar yaflanmaktad›r ve bu nedenle de köylüler genelde silah veya tüfek tafl›maktad›r. “TROÇK‹STLER DEVR‹M YAPMIfi”! Lula’n›n iktidara gelmesinin ard›ndan ülkede de¤iflen hiçbir fley olmad›. Eski devlet baflkan› 11 Eylül olaylar›ndan sonra ABD’yi desteklemek ve ayn› zamanda da
24 Eylül-7 Ekim 2004 belli anlaflmalar imzalamak gerekti¤ini söylüyordu. Ve bu anlaflmalara ilk imza atan kifli, hemen seçimlerden sonra Ignacio Lula da Silva’n›n kendisi oldu ve ayr›ca IMF ile de birçok anlaflma yapt›. Özellikle tar›mla ilgili halk karfl›t› birçok karar al›nd› ve en yüksek teknolojik aletler, tar›m üzerindeki ç›karlar için, yani kâr etmek için kullan›lmaktad›r. Lula Brezilya’ya ba¤›ms›zl›k getirmemifl, tam tersine, ülkeyi daha da ba¤›ml›l›¤a götürmüfltür. Lula’n›n en yak›n adamlar› ise Troçkistlerdir. Bunlar, iletiflim bakan›, maliye bakan› vb. görevlerde bulunmaktad›rlar. Bu bakanlar yapt›klar› konuflmalarda Troçkist olduklar›n› özellikle vurgulamaktad›rlar. Yani, Brezilya’daki devrimciler aras›nda yap›lan espride de söylendi¤i gibi “Troçkistler devrim yapm›fl!” Lula sadece Brezilya aç›s›ndan de¤il, AB emperyalizmi de dahil olmak üzere, emperyalistler aç›s›ndan da, Güney Amerika ba¤lam›nda önemli bir anahtard›r. Di¤er bir nokta da, Lula’n›n dünyada geliflen savafl karfl›t› hareketi yumuflatmak amac›yla kullan›l›yor olmas›d›r. Çünkü Lula sadece emperyalistlerle görüflmüyor, ayn› zamanda küreselleflme karfl›t› hareket içindeki belli kesimleri de oldukça ciddi bir flekilde etkiliyor. Hatta küreselleflme karfl›t› hareket içerisindeki baz› Sivil Toplum Örgütleri onu “sosyalist ve anti-emperyalist” olarak adland›rmaktad›r. Bu da t›pk› Venezüella’da Hugo Chavez’in anti-emperyalist olarak de¤erlendirilmesi gibi bir durumdur. Hugo Chavez’i sadece ABD’ye karfl› oldu¤u iddias›ndan dolay› böyle de¤erlendirmek, emperyalizmi yeterince kavramamak demektir. Çünkü esas olarak Alman emperyalizminin, bunun yan› s›rada Frans›z emperyalizminin flu anda Venezüella’da yapt›klar› yat›r›mlar, y›llar›n iktisadi plan›n›n ürünüdür. Kendisini Dünya Sosyal Forumu olarak adland›ran oluflum da genelde “Lula yoksuldu ve iflçi s›n›f› içinden ç›kt›, halktand›r” vb. söylemlerle dünyadaki hareketleri yönlendirmeye çal›flmaktad›r. fiunu unutmayal›m ki, yar›n Brezilya’da silahl› mücadele yürütüldü¤ünde, o sözde “halktan, iflçi s›n›f› içinden ç›kan” Lula, katliamlar için dü¤meye basan, hapishanelerde siyasi tutsaklar›n en temel haklar›n› gasp eden vb. kifli olacakt›r. Buna yönelik haz›rl›klar› ise flimdiden görebiliyoruz. Brezilya hükümetinin aç›k aç›k söyledi¤i bir fley var. fiöyle diyor Brezilya hükümeti: “Brezilya’da Maoistler Halk Savafl› bafllatmak istiyorlar, buna karfl› önlem almak gerekiyor” ve bu söyleme ba¤l› olarak ve gerici-burjuva medyan›n da deste¤iyle, k›rsal alanda yayg›n bir anti-propaganda bafllat›lm›flt›r. Brezilya devleti, özellikle de k›rsal bölgelerde ve bunun yan›s›ra da Amazon bölgesinde ABD emperyalizminin askeri yerleflimini sa¤lamaktad›r. Çünkü silahl› mücadele bafllad›¤›nda, hem bunu engellemek ve hem de di¤er ülkelerin etkilenmesini önlemek aç›s›ndan, bunu yapmak zorunda hissediyor kendini. Bugün Amazon bölgesinde tüm orman s›n›rlar› kuflat›lm›fl durumdad›r. Dolay›s›yla emperyalizmin ve onlar›n yerli uflaklar›n›n, geliflebilecek bir militan halk hareketinden ve buna ba¤l› olarak da Halk Savafl›ndan, ne kadar korktuklar›n› görebiliyoruz.
24 Eylül-7 Ekim 2004
20
5
Örgütleme biliminde, kiflileri tan›may›
VE DENETLEMEY‹ Ö⁄RENEL‹M! Do¤a ve toplum yasalar›n› inceleyen birçok temel bilim dal› oldu¤u gibi kitleleri ve Proletarya Partisi’nin örgütleme yasalar›n› inceleyen örgütleme bilimi de vard›r. Nas›l ki fizik, kimya ve biyoloji biliminin temel yasalar› ve kurallar› varsa, ayn› zamanda örgütleme biliminin de kendine özgü temel yasa ve kurallar› kendine özgü hareket tarz› vard›r. Bu yasalar›n bilgisine ilke ve kurallar›na gerçek anlamda sahip olunmadan kitleler ve Proletarya Partisi örgütlenemez. Ayn› flekilde örgütleme bilimi gibi savafl biliminin de temel yasa ve ilkelerinin oldu¤u da bilinmek zorundad›r. Devrimci savafl, savafl teorisine; savafl yasa ve ilkelerine, ülke ve toplum gerçekli¤ine uygun örgütlenir. Devrimci hareketi, s›n›f savafl›m›n›n hareketini incelemek, bunlara hükmeden yasalar› ortaya ç›karmak ve bu bilinçle sürece müdahaleyi örgütlemek, devrim biliminin uygulay›c›lar› taraf›ndan vazgeçilmez görevdir. Do¤a, toplum ve düflüncedeki hareketi inceleyen ve bu inceleme temeli üzerinde flekillenen temel yasalar› düzenleyen bilimler, insanl›¤›n geliflimine yön vermektedir. Hareket halinde olan her fleyin kendine özgü temel yasalar› ve ilkeleri oldu¤u gibi toplumsal ve s›n›fsal hareketlerin de kendine özgü temel yasalar› ve ilkeleri vard›r. Bu temel yasalar› ve ilkeleri inceleyen bilimin ad› örgütleme bilimidir. Ve bu bilimin yasalar›yla donan›m devrimci harekete ve prati¤e yön vermelidir. S›n›flara bölünmüfl toplumlarda düflman s›n›flar aras›ndaki mücadele politik bir mücadeledir. Politik mücadelede savafl arac› dahil birçok araç kullan›l›r. Politik mücadeleyi en kapsaml› flekilde yürütmek için partiler örgütlenir. Politik partiler örgütleme bilimine uygun örgütlenir. Örgütleme bilimi bir yandan toplumlar›n ve s›n›flar savafl›m›n›n geliflim yasalar›na uygun hareketi örgütlerken ayn› zamanda ülke ve toplum gerçekli¤ini, hareketin her türlü geliflim ve de¤iflimini de dikkate alarak geliflimini sürdürür. Devrimleri gerçeklefltiren ülkelerin prati¤ine bakt›¤›m›zda devrimin teorik ve pratik ustalar›n›n örgütlemeyi bir bilim olarak ele ald›klar›n› ve buna uygun s›n›f hareketini ve kitleleri örgütlemeyi baflard›klar›n› görürüz. Tarih boyunca devam eden s›n›f savafl›mlar› prati¤i içinde ortaya ç›kan örgütleme biliminin temel yasalar› ve ilkeleri üzerinde kitleler ve devrimci pratik çal›flmalar örgütlenir. Örgütleme bilimi tarihi koflullar›n geliflimine uygun olarak de¤iflim gösterdi¤i gibi, ülke ve toplumsal yap›lar›n farkl›l›¤›na uygun olarak da de¤iflim göstermifltir. Ancak temel yasalar ve ilkeler hiç de¤iflmeden kal›r. Bunlar›n bafl›nda Proletarya Partisi’nin kitlelerle sürekli güçlü politik ba¤ içinde olmas› gelir. S›n›f bilinçli proleterlerin ve militanlar›n politik düzeylerine ve yeteneklerine uygun olarak konumland›r›lmas› ve sürekli olarak faaliyetlerinin denetlenmesi ilkesi de¤iflmez temel ilkedir. ‹ster bizim gibi yar›-sömürge, yar›-feodal, devrimin bafl›ndan sonuna kadar devrimci savafl› örgütleme göreviyle karfl› karfl›ya olan illegal örgütlenmeyi
esas alan ülkeler olsun; isterse legal örgütlenmeleri esas alan emperyalist-kapitalist ülkelerde olsun, de¤iflmez ve vazgeçilmez temel ilkelerin bafl›nda ‘‘Baflar› sa¤lamak için yönetici organlar›n kararlar›n› yaflama geçirebilecek ve bu kararlar›n yerine getirilmesini denetleyebilecek nitelikte do¤ru insanlar› do¤ru yerlere yerlefltirmek gerekir’’ gelir. ‹nsanlar›n do¤ru seçilmesi ve uygulaman›n denetlenmesi örgütleme biliminin önemli temel yasalar›ndan biridir. Örgütleme çal›flmas›nda baflar› elde etmenin önemli ölçütü s›n›f bilinçli proleterleri ve militanlar› politik ve mesleki özelliklerine ve yeteneklerine uygun olarak konumland›rmak ve çal›flmalar›n› denetlemektir. Bu gerçekleflemeden do¤ru kararlar›n al›nmas› tek bafl›na yetmeyecektir. Al›nan kararlar›n yaflama geçirilmesi ve bu kararlar›n yerine getirilmesinin denetlenmesini gerçeklefltirecek insanlar›n do¤ru yerlerde örgütlenmesi temel bir ilkedir. Kitleleri ve Parti’yi örgütlemek mi istiyoruz? O zaman örgütlemenin temel ilke ve kurallar›na uygun hareket edece¤iz. Sa¤l›kl› m› yaflamak istiyoruz? En temel sa¤l›k kurallar›na uyaca¤›z? Ya da bir felakete kurban gitmeden bir araçla yolculuk mu yapmak istiyoruz? O zaman en temel trafik kurallar›na uygun hareket edece¤iz. Örgütleme biliminin evrensel yasalar›na, ilkelerine uyman›n ve buna uygun hareket etmenin zorunlulu¤u bir gerçektir. S›n›f bilinçli proleterlerin vazgeçilmez görevi örgütleme sanat›n› bir bilim olarak kavramak ve buna uygun hareketini ve çal›flmas›n› örgütlemektir. S›n›f bilinçli proleterler, devrimin ileri teorisini, temel yasalar›n›, temel ilkelerini, dünya devrim prati¤ini, ülke devrim prati¤ini ve Proletarya Partisi’nin her alandaki geçmifl örgütleme prati¤ini ö¤renerek donan›m›n› güçlendirmekle sorumludur. El yordam›yla, pusulas›z nas›l ki yol katedilemezse proletaryan›n evrensel bilimi olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’in yol göstericili¤i olmadan da kitleler ve parti örgütlenemez. Geçmifl örgütleme pratiklerinden biri olan 1977 y›l›nda 1 May›s gecekondu prati¤i bütün yönleriyle incelenip, sürecimizin ihti-
yac›na yan›t olacak ders ve tecrübeler ç›kar›lmadan gecekondularda örgütlenmeye giriflmek, süreci hiç yaflamam›fl gibi davranmak olur. Geçmifl pratik hareket hiç yaflanmam›fl olur. Proletarya saflar›na yeni ya da zaman dilimi olarak k›sa bir süre önce kat›lan s›n›f bilinçli proleterler, Proletarya Partisi’nin birçok alanda yürüttü¤ü geçmifl mücadele prati¤ini her yönüyle incelemek zorundad›r. Ve bu inceleme ›fl›¤›nda somut dersler ç›karmak ve bu ç›kar›lan dersler ›fl›¤›nda yeniden daha ileri düzeyde örgütleme prati¤ine giriflmek zorundad›r. S›f›rdan bafllamak, sanki hiçbir alanda (iflçi, semt, gençlik, gerilla) pratik yaflanmam›fl gibi davranmak ve hareket etmek kabul edilemez. Devrimci düflüncenin geliflimi proletaryan›n deneyi ve canl› çal›flmas›yla zenginleflecek ve sürekli bir flekilde geçmiflin deneyi ile bugünün deneyi aras›nda karfl›l›kl› bir etkileflim sa¤lanacakt›r. Örgütleme ve çal›flmada ilke ve kurals›zl›¤a, disiplinsizli¤e, gevflekli¤e ve denetimsizli¤e f›rsat tan›yarak, göz yumarak geliflim sa¤lanmaz. Hangi alanda baflar› elde ediliyorsa orada ilke ve kurallar, orada politik kararlar›n yaflama uygulanmas› yönünde bilinçli, örgütlü ve kolektif müdahale var demektir. Nerede baflar›s›zl›k varsa orada, devrimin örgütleme yasalar›na ve ilkelerine uygun hareket etmemek, örgütsel kurals›zl›k ve ilkesizlikler var demektir. Örgütleyicileri örgütlemek için önemli ilk ad›m, onlar› bütün yönleriyle tan›makt›r. Örgütleme biliminin vazgeçilmez bir ilkesi insanlar› tan›makt›r. Onlar›n politik mesleki özellikleri kadar kiflilik özelliklerini bütün yönleriyle tan›mak gerekir. Bu kolay baflar›lmayan bir bilinç faaliyetidir. Her yönüyle tan›ma birden bire gerçekleflmez. Uzun süreli devrimci çal›flma süreci içinde ortaya ç›kan devrimci dikkat ve devrimci gözlemle ortaya ç›kan özellikler önemlidir. ‹nsanlar› nas›l tan›yaca¤›z? ‹nsanlarda hangi özellikleri arayaca¤›z? En temel özellik olan devrimci davaya ba¤l›l›kt›r. Davaya ba¤l›l›k; devrime olan inanç, Parti’ye olan ba¤l›l›k ve halka olan sevgidir. Kiflinin devrimci mücadelede güvenilir olup olmad›¤›n› ö¤renmektir. Kifliyi tan›mada tayin edici özelliklerden birincisi; halka, yoldafllara ve hatalara karfl› olan tutumdur. Tayin edici özellik budur. Halk›na ve yoldafllar›na karfl› sekter, y›k›c›, itici, onlara tepeden bakan, hor gören, küçümseyen, onlara karfl› sevgi tafl›mayanda davaya ba¤l›l›k aranamaz. ‹kinci tayin edici özellik ise hata ve zaaflara karfl› tutumdur. Hatalara karfl› tutum proletarya davas›na olan ba¤l›l›¤›n temel ölçütüdür. Hata ve zaaflar›n› kabul etmeyen, bunlar› erdem olarak gösteren, onlar› dokunulmaz kabul eden anlay›fl devrimci olamaz. Devrimi örgütleme mücadelesinde bir yandan kitleler örgütlenmeye çal›fl›l›rken di¤er yandan parti örgütlenmeye çal›fl›l›r, yani
s›n›f bilinçli proleterler, yani örgütleyiciler örgütlenir. Örgütleyicilerin örgütlenmesinde tayin edici temel özelliklerin yan› s›ra politik ve mesleki bilgi düzeyi gelmektedir. Devrimin teorisiyle donand›kça politik düzey yükselir ve bu nitelik düzey kitleleri örgütlemeyi ve yönetme yetene¤ini güçlendirir. Örgütsel tecrübe ve deneyim en baflta kazan›lan özellikler de¤ildir. Devrimci çal›flma süreci içinde kitle ve parti çal›flmas› sürecinde ortaya ç›kan devrimci pratikle kazan›lan özelliklerdir. “Kiflilerin denetlenmesi ve gerçek uygulaman›n kontrolü! ‹flte flimdi tüm çal›flman›n, tüm politikan›n can al›c› noktas› budur, gene budur ve yaln›zca budur.” (Lenin) Örgüt biliminde kiflileri tan›may› ve politik kararlar›n gerçekten uygulan›p uygulanmad›¤›n› kontrol etmeyi ö¤renmek temel görevdir. Herhangi bir faaliyet alan› ve herhangi devrimci bir görev için kiflilerin seçimi tayin edici önemdedir. Kiflilerin seçimi için onlar› tan›mak gerekir. Tan›madan seçim olmaz. Tan›mak için diyalektik yöntemi do¤ru tarzda kullanmak ve bunun için de bir süreç, belirli bir zaman gereklidir. Öznel niyetlerden hareketle, iflimize gelen tarzda “tan›ma”. Devrimci çal›flman›n bir an›, bir dönemi, bir özelli¤i, bir yan›yla “tan›ma”. Görünürdeki yan›yla “tan›ma”. Çok “iyi” laf eden, kendini cesur, bilgili, yetenekli, olarak gösteren söylem üzerine “tan›ma”. Ön yarg›, ön bilgi ile “tan›ma” vb. türden, “anlama” tutumlar› bilimsel ve gerçekçi de¤ildir. Subjektif tan›ma yöntemleri yan›lg›lara, hayal k›r›kl›klar›na ve baflar›s›zl›¤a götürür. Subjektif türden tan›ma ve buna uygun konumland›rma yöntemleri örgütsel baflar›s›zl›¤a ve yenilgilere götürür. Örgütleme biliminde kiflileri tan›ma kolay olmayan uzun bir süreci kapsayan dikkat ve bilimsel öngörü isteyen bir çal›flmad›r. Diyalekti¤in temel yasas› olan çeliflme yasas› karfl›tlar›n göreceli birlikteli¤i ve mutlak mücadelesi üzerine kuruludur. Bu yöntem do¤ru tarzda kullan›ld›¤›nda do¤ru temelde bilgilenme ve tan›ma ve buna uygun do¤ru yerde konumland›rma gerçekleflir. Her fleyin z›dd›yla birlikte mücadele yasas› kiflilik özelliklerini a盤a ç›karmak için de geçerlidir. “Görev, yetenekli örgütçüleri ve yöneticileri bulup ortaya ç›karmak ise kiflilerin de¤erlendirilmesi için bilgi ve materyaller toplamakla ifle bafllan›r.” Her bir çal›flma ve faaliyette ortaya ç›kan materyaller ve bilgiler seçimin do¤ru yap›lmas›n› sa¤lar. Kiflilerin seçimi do¤rudan olaca¤› gibi dolayl› bilgilenmeyle de sa¤lan›r. Her zaman kiflilerin tan›nmas› do¤rudan araçlarla gerçekleflmez, zaten pratik olarak bunun mümkün olmad›¤› da bir gerçektir. Tan›ma ve denetleme içe içe olaca¤› gibi farkl› araçlar›n tek tek prati¤e konulmas›yla da mümkündür. Kiflilerin seçimi belirlenmifl kal›plarla, önceden belirlenmifl kriterlerle baflar›lamaz. Onlar›n olumlu ve olumsuz, güçlü ve zay›f yanlar›, bilgi ve bilgisizlik düzeyleri, cesaret ve korkular›, ileri ve geri yanlar› bütünlüklü olarak de¤erlendirilerek tan›ma ve seçme; ve buna uygun olarak konumland›rma eylemi gerçekleflir.
21
5 Kiflilerin tan›nmas›yla birlikte seçim ve buna uygun konumland›rma prati¤i çok yönlü ve sab›rl› bir çabayla baflar›l›r. Çal›flmalar›n örgütlenmesinde iflin zaman›nda ve hakk›yla yap›lmas›, en küçük meselelerin bile sonuçland›r›lmas›nda denetleme ayg›t› önem tafl›r. Herhangi bir görevin ve faaliyetin, çal›flman›n örgütlenmesinde kontrol ve denetimin baflar›n›n kriteri oldu¤u kavranmak zorundad›r. “Örne¤in, bizzat oraya git, çevrene bak›n, her fleyi denetle, oradaki gevflekli¤in sona ermesi için sana sorumluluk verilmifltir.” Lenin.
Devrimci çal›flmay› ö¤renmek, uygulaman›n denetlenmesini ö¤renmek, durumdan yola ç›karak yaflanan sorunlar›n do¤ru çözümünü ö¤renmek, kitlelerin devrimci hareketini yönetmeyi ö¤renmek, komite ve hücre çal›flmalar›n› yönetmeyi ö¤renmek, DKÖ’leri, kültür merkezlerini, sendika yönetimlerini yönetmeyi ö¤renmek… K›saca kitleleri, s›n›f savafl›m›n›, hareketin yafland›¤› tüm alanlar› örgütlemeyi ö¤renmek aslonand›r. Yaflamlar›n›, güç ve yeteneklerini devrimin, Parti’nin örgütlenmesine adayan s›n›f bilinçli proleterlerde özel nitelikler aran›r.
PUSULA PRAT‹K ADIMLARIMIZ SOMUTA DÖNÜK VE ZORLUKLARI AfiMA KARARLILI⁄INA SAH‹P OLMALIDIR! Proletarya Partisi içinden geçti¤imiz sürecin zorluklar›na vurgu yap›yor. Sürecin zorluklar›na vurgu yapmak karamsarl›k tohumlar›n› ekmek de¤il, bilakis bir gerçe¤e dikkat çekmektir. fiu aç›k ki do¤ru bir tedavi için do¤ru bir teflhis gerekir. O halde her zaman sinir bozucu da olsa, karfl› tepkilerin oluflmas›na da yol açsa, gerçekleri ifade etmekte ›srarl› olmak ve gerçeklerin ifade edilmesinde tafl›nan ›srar›, çözüm noktas›ndaki kararl›l›kla bütünlefltirmek, zorluklar› aflma sürecine hizmet eder. fiu aç›k ki; böylesi zor süreçleri tan›mlama, tan›mlamaya uygun olarak çözüm reçeteleri sunma kolay de¤ildir. Dolay›s›yla kesin tan›mlamalar, kesin belirlemeler ve pratik çözüm önerilerimiz somut verilere dayanmal›d›r. Ve gücünü duygusal dünyam›zdan, tepkisel öfkemizden, yüzeysel kavray›fl›m›zdan de¤il, nesnel olgulardan almal›d›r. Bu demektir ki; tüm de¤erlendirmelerimiz, elefltirilerimiz, prati¤e dönük çözüm önermelerimiz somutlu¤a ve zorluklar› aflma kararl›l›¤›na ve cesaretine sahip olmak zorundad›r. Marksist Leninistlerin Sovyet devrimi döneminde ortaya koyduklar› flu bilimsel de¤erlendirmeler, bugün aç›s›nda bizim için sadece bir tarihi tecrübeden ibaret de¤il, ayn› zamanda günün sorunlar›n› çözmek, devrimin militan kiflili¤ini yaratmak için de yol gösterici bir ›fl›k niteli¤indedir: “fiüphecilik yüzünden güçsüzleflmifl, titizlikten körlenmifl tövbekar konuflmalara meyilli, devrimden h›zla yorulan, devrimi mezara tafl›may› ve onun yerine anayasa adilli¤ini geçirmeyi bayram gününü hayal eder gibi arzulayan Rus Marksist ayd›nlar›n›n, Marks’tan ö¤renmeleri gereken iflte budur. Proleterlerin teorisyen ve önderlerinden, devrime inanmay› ö¤renmeliler; ondan, iflçi s›n›f›n›n do¤rudan devrimci görevlerinin mücadelesini sonuna kadar vermeye nas›l ça¤r›ld›¤›n› ö¤renmeliler; devrimin geçici baflar›s›zl›klar›ndan sonra cesaretsiz ah-ü vaha tahammülü olmayan karakter sa¤laml›¤›n› ö¤renmeliler.” (Leninizm nedir?) Tarihte ba¤r›nda hiç yenilgi tafl›mayan devrim yoktur. Her devrim iniflli-ç›k›fll› bir yol gibidir. Gerileme ve inifl an›nda, gerilemeye dair soru sormayan, ç›k›fl an›n› düflleyip, heyecan›n› yaflamayan bir devrim militan›n›n, militanl›¤› tart›fl›l›r hale gelmifltir. Yani sürecin zorluklar›n› tersine çeviren ideolojik zeminini, kitlelere olan güvenini
esasta yitirmifltir. Bunlar›n yitirildi¤i anda, halk›n davas› için sahip olunan özveri-fedakarl›k gibi tüm güzel erdemler, yerini burjuva bencilli¤ine ve bireycili¤in kuflatt›¤› bir kiflili¤e “her fleyin bafl› dürüstlüktür” ilkesi yerini bencil ç›karlar› için ne yaparsan mubaht›r anlay›fl›na b›rak›r. Devrimci ve komünist saflarda yaflanan savrulmalarda birçok yorgun kiflili¤in örgütlülü¤e, kavga yoldafllar›na karfl› pervas›zca sald›r›larda bulunmalar› tam da yukarda ifade etti¤imiz burjuva kifliliklerinin do¤al bir sonucudur. Geldikleri burjuva çöplü¤üne yeniden dönüfl eylemlerini meflrulaflt›rma çabas›d›r. Bu tür dönüflleri yapan yorgun küçük burjuva kifliliklerden kendine ve sürece objektif ve samimi bir yaklafl›m gösterme prati¤ini beklemek, onlara hak etmedikleri dürüst ve samimi payeler biçmek anlam›na gelir. Oysa bu güçsüz, tövbekar kifliliklerin ideolojik durufllar›ndaki çarp›kl›k objektif olarak görülse, izledikleri karalama ve sald›rgan tutumlar›n›n nedeni daha iyi anlafl›l›r. Durumu anlamak, yap›lan sald›rganl›klar› anlay›flla karfl›lamak anlam›na gelmez. Ama yürütülecek ideolojik mücadelede daha so¤ukkanl› ve e¤itici bir yol izlenir. Di¤er bir ifadeyle varolan› do¤ru çözümlemek, izlenecek yol ve yöntemde daha do¤ru araçlar kullanmak anlam›na gelir. Bugün ezilenlerin hakl› savafl›m›na ve zaferine inanmayan, inananlara karfl› kuflku ve kayg›lar besleyenlerin say›s›n›n çok olmas› do¤ru yerde durduklar› anlam›na gelmez. Peki ne anlam›na gelir? Tabi ki s›n›f bilinçlerindeki zay›fl›k, hakl› ve meflru olduklar›na duyduklar› inançs›zl›k anlam›na gelir. Bu inançs›zl›¤›n, belli oranda örgütlü saflarda boy vermesi, örgütsüzlü¤ün meflru hale getirilmesi için örgütlü yap›lara sald›rmas›, burjuva düflüncesinin ideolojik bir yans›mas›d›r. Dikkat edilirse tüm g›dalar›n› ve enerjilerini esas olarak burjuva çöplü¤ünden alan bu tür flekillenifl sahibi kiflilikler; devrimci komünist güçlerin tüm pratiklerini esas olarak olumsuzlarlar. Yaflanan baflar›s›zl›klar karfl›s›nda “biz demifltik” ukala söylemleriyle objektif olarak s›n›f düflmanlar›n›n sevinçlerini paylafl›r hale gelirler. Bu düflünüfl tarz›na, bu ruh haline sahip olan kiflilikler/anlay›fllar kendilerine hangi s›fat› takarlarsa taks›nlar, objektif olarak takt›klar› s›fatlardan çok uzak durduklar› aç›kt›r. Çünkü; koflullar ne kadar zor olursa ol-
24 Eylül-7 Ekim 2004
Çünkü devrimin ileri teorisiyle donanm›fl, mücadele içinde biçimlenmifl, kitlelerle güçlü politik ba¤lar› olan proleter devrimci kadrolar yaratmadan hiçbir Parti oluflamaz, büyüyemez ve geliflemez. Bundand›r ki, devrimin tayin edici sorunu olan örgütleyicilerin örgütlenmesine büyük önem verilir. Proletaryan›n muzaffer devrim mücadelesini örgütlemede, s›n›f bilinçli proleterlerin yetifltirilmesi, seçimi ve do¤ru yere konumland›r›l›p, denetlenmesi tayin edici sorundur. Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimi ne kadar kavran›r ve yaflama uygulan›rsa dev-
rimci çal›flman›n seviyesi, niteli¤i ve verimi o kadar yüksek olur. Parti’nin politik seviyesinin yükseltilmesi kadro ve militanlar›n›n seviyesinin yükseltilmesini yarat›r. Proletarya Partisi’nin nitelik düzeyi onun kadro ve militanlar›n›n politik düzeyiyle ölçülür. Kitleleri, partiyi ve devrimci savafl› örgütleme düzeyiyle, ideolojik-politik-örgütsel sorunlar› çözüm gücüyle ölçülür. Devrimci direnifl yetene¤ine sahip süreklili¤i sa¤lanm›fl örgüt yaratmak, devrimci savafl› ustaca örgütlemekten ve bu savafla uygun yetenekli kadro, militan ve savaflç› yetifltirmekten geçer.
sun, umutsuzluk ve karamsarl›¤›n amigolu¤unu yapmak, devrimcilerin ve komünistlerin ifli de¤ildir. Devrimcilerin ve komünistlerin ifli karamsarl›k bulutlar›n› da¤›tmakt›r. Umutsuzlu¤u umuda dönüfltürmektir. Bugün devrimci militan olman›n koflulu umudu büyütmektir. Baflta Nepal olmak üzere birçok ülkede yükselen devrim dalgas› karfl›s›nda coflku ve heyecan duymakt›r. Irak halk›n›n iflgalcilere karfl› sergiledi¤i can bedeli direniflte halk›n gücünü görmektir. Yürütülen sosyal ve ulusal kurtulufl savafllar› karfl›s›nda gereken devrimci duyarl›l›¤› göstermeyenler, ezilenlerin kendili¤inden geliflen hareketleri ve homurtular›nda halk›n gücünü görmeyenler, bu güce güvenmeyenler sürecin olmas› gereken militanlar› olamazlar. Olsa olsa baflar›s›zl›klar›n ve olumsuzluklar›n tespit memuru ve üzerinde teori yapma iddias›z amiri olurlar. Oysa devrim bir iddia, bir ›srar iflidir. Olumsuzluklar› olumlulu¤a dönüfltürmek için tecrübe edinme ve bu tecrübeler üzerinde büyük hamleler yapma eylemidir. Elbetteki olumsuzluklar›m›z› görmeliyiz, sürecimize öz elefltirel yaklaflmal›y›z. Kimden gelirse gelsin hangi amaçla yap›l›rsa yap›ls›n, do¤ru ve hakl› elefltirileri kabullenmeliyiz. Bizim esas itiraz›m›z, hakl› ve meflru bir davan›n savunucusu olan bizlerin, alm›fl oldu¤u geçici baflar›s›zl›klardan hareketle, davam›z›n hakl› ve meflru oldu¤unu gölgeleyecek; ezilenlerin yürüttü¤ü s›n›f savafl›m› hakk›nda tereddüt ve kayg›lar yaratan y›lg›n ve karamsar düflünüfl tarz›nad›r. ‹flte sürecin militan›, bu düflünüfl tarz›yla hesaplaflmak zorundad›r. Sürecin militan› bugün daha çok tarihin bu bölümüyle ilgilenmelidir. Dünyan›n hangi co¤rafyas›nda olursa olsun, ezilenlerin yürüttü¤ü sosyal ve ulusal kurtulufl mücadelelerine kitlelerin emperyalist-kapitalist sistem ve iflbirlikçilerine karfl› kendili¤inden geliflen hareketlerine yüzünü çevirmelidir. Onlar›n yaratt›¤› mücadele coflkusunu ve heyecan›n› hissedecek proleter enternasyonalist bir duyarl›l›¤a sahip olunmal›d›r. Bu genifl perspektife sahip olmayan, her fleye kendi dar örgütsel s›n›rlar› içinde bakan, olumluluklara s›rt›n› dönen, olumsuzluklarla yat›p kalkan hiç kimse sürecin militan› olamaz. Tam aksine sürecin zorluklar› alt›nda ezilerek yeniden sistemin çöplü¤üne kar›fl›r. Bu niyet sorunu de¤ildir; yanl›fl bir düflünüfl tarz›n›n, karamsar bir ruh halinin yaratt›¤›, yol açt›¤› bir y›k›md›r. MLM’lerin s›kça vurgu yapt›¤› ideolojik netlik, kitlelere güven, baflar›ya duyulan sonsuz inanç tüm bu y›k›mlar› önlemenin panzehiridir. Sürecin militan› bugün prati¤e daha çok önem vermelidir. Ve söz ile eylemin mutlaka uyumunu yakalamal›d›r. Sürecin militan› yar›n›n sorunlar›n›n çözümünün bugün-
kü sorunlar›n çözümünden geçti¤i gerçe¤ini görmelidir. Bugünün pratik sorunlar›na çözüm olamayanlar›n, yar›n›n sorunlar›na çözüm olmalar› düflünülemez. Bu konuda yeniden bilimsel tarihi tecrübelere baflvurmakta yarar görüyoruz: “Eski kapitalist toplumun bize b›rakt›¤› en büyük kötülüklerden, en büyük belalardan birisi, kitap ile pratik yaflam aras›ndaki derin uçurumdur; çünkü her fleyi en güzel flekilde tasvir eden kitaplara sahiptik, ama ço¤u durumda bu kitaplar, bize komünist toplumun sahte bir tablosunu çizen en i¤renç ve ikiyüzlü yalanlard›. Bu nedenle, kitaplarda komünizm hakk›nda söylenen fleyleri harfiyen özümlemek son derece yanl›fl olacakt›r. fiimdi konuflmalar›m›z ve makalelerimiz, eskiden komünizm hakk›nda söylenenlerin basitçe bir yinelenmesi de¤il, çünkü konuflmalar›m›z ve makalelerimiz, her alandaki günlük çal›flmalar›m›zla ba¤l›d›r. Çal›flma olmaks›z›n, mücadele olmaks›z›n, komünist broflürlerden ve eserlerden elde edilen komünizm hakk›ndaki kitap bilgisi befl para etmez, çünkü bu o eski teori-pratik kopuklu¤unu, eski kapitalist toplumun en i¤renç özelli¤i olan o eski kopuklu¤u sürdürecektir. …….. Tek bafl›na ka¤›t belgelerin varl›¤›, Bolfleviklerin merkezcili¤e karfl› gerçek devrimci özünü ve gerçek uzlaflmazl›¤›n› göstermeye yeterlidir, anlam›na m› gelir? ‹flah olmaz bürokratlar d›fl›nda kim yaln›zca ka¤›t belgelere güvenebilir ki? Partililerin ve önderlerin yaln›zca aç›klamalar›na göre de¤il, her fleyden önce eylemlerine göre s›nanmas› gerekti¤ini arfliv farelerinden baflka kim kavramaz ki? Tarihi, rahats›z edici elefltiricilerden yakas›n› kurtarmak için herhangi devrimci bir karar› körce imzalam›fl olan az sosyalist tan›maz. Ama bu, onlar›n bu kararlar› prati¤e geçirdi¤i anlam›na gelmez. Yine tarihi, di¤er ülkelerin iflçi partilerinden a¤z›ndan köpükler saçarak en devrimci eylemleri talep eden az sosyalist tan›maz … ‹flte bu nedenle Lenin bize, devrimci partileri, ak›mlar›, önderleri aç›klamalar› ve kararlar› temelinde de¤il eylemleri temelinde s›namam›z› ö¤retmemifl midir?” (age) Sürecin militan› bu tarihi tecrübeleri özümseyerek prati¤e yönelmelidir. Söylemlerinin arkas›nda durmayan bir militan›n çevresi ve kitleler üzerinde etki yaratmas› ve güven vermesi düflünülemez. Bu güvenin verilmedi¤i, yarat›lmad›¤› bir ortamda, tüm ça¤r›lar yan›ts›z, al›nan kararlar ka¤›t üzerinde kal›r. O halde kararlar› ka¤›t üzerinde b›rakmayacak, ça¤r›lara yan›t bulacak bir politika ve bu politikay› uygulayacak militan kiflili¤i yaratmak, pratik baflar› için olmazsa olmazd›r. Ve her militan güncel görevlerine bu bilinç ve sorumlulukla sar›lmak zorundad›r.
24 Eylül-7 Ekim 2004
22
5
Halk›n savaflç›s› Y›lmaz Güney ölümsüzdür
Her y›l oldu¤u gibi bu y›l da AT‹K’in kararlaflt›rd›¤› ve bütün örgütlü alanlar›nda kampanya olarak örgütledi¤i “Y›lmaz Güney’i anma etkinlikleri”, Paris’te 9 Eylül tarihinde bafllat›ld›. “Halk›n sanatç›s› halk›n savaflç›s›d›r” anlay›fl›yla hareket eden Y›lmaz Güney, ba¤l› bulundu¤u sistemi elefltirdi¤i ve ona karfl› mücadele etti¤i için çeflitli defalar faflizmin mahkemelerinde yarg›land› ve hapishaneye konuldu. O’nun için her tutukluluk dönemi, siyasal ve ideolojik olarak daha donan›ml› olman›n vesilesi olmufltu. Bulundu¤u co¤rafyada sistemi hem sanatsal ve ayn› zamanda siyasal olarak karfl›s›na alan böyle bir sanatç›n›n, halklar ve mücadeleleri konusundaki katk›lar› tart›flma götürmeyecek kadar aç›kt›r. Sanatsal ve siyasal yaflam›yla egemen güçleri karfl›s›na
alan Y›lmaz Güney, sürgündeyken de aral›ks›z olarak sanatsal ve siyasal çal›flmalar›n› bir arada yürüttü. Ancak yakaland›¤› hastal›k O’nu vakitsiz bir anda aram›zdan ald›. Son nefesinde “beni komünarlar›n battaniyesine sar›n” diyerek aram›zdan ayr›ld› 9 Eylül 1984’te. AT‹K, 20 y›ld›r her 9 Eylül tarihinde Y›lmaz Güney’in mezar›n› ziyaretle bafllayarak Eylül ay› boyunca O’nu anma ve kitlelere sanatsal yönüyle oldu¤u kadar siyasal yönünü de aktarmaya büyük önem verdi ve veriyor. Bu bilinçten hareketle 9 Eylül 2004 Perflembe günü toplu olarak mezar ziyaretinde bulunularak çelenk b›rak›ld›. Ard›ndan ayn› tarihte anma etkinli¤i yap›laca¤› ö¤renilen ADHK ile birlikte AT‹K’in 11 Eylül için planlad›¤› anma etkinli¤i ortaklaflt›r›ld›. Herkesin kendi haz›rl›klar› ile kat›ld›¤› anma etkinli¤i oldukça olumlu geçti. Sayg› durufluyla bafllayan etkinlik, AT‹K ve ADHK ad›na yap›lan konuflmalarla sürdürüldü. Konuflmalar›n yan› s›ra kültürel etkinli¤in de yer ald›¤› Y›lmaz Güney anma etkinli¤i, organize edilen panel ve gecenin ça¤r›s› ile bir sonraki etkinliklerde buluflmak umuduyla sona erdirildi. (Paris)
Hindistanl› tutsaklar AÇLIK GREV‹NE SON VERD‹ Hindistan’›n Tamil Nadu eyaletinde 26 A¤ustos günü 4’ü kad›n 15 siyasi tutsa¤›n bafllatt›¤› açl›k grevi 20. gününde 15 Eylül günü sona erdirildi. Tutsaklar›n talebi POTA yasas›n›n geri çekilmesi ve bu yasa gere¤ince tutuklananlara aç›lan davalar›n iptali idi. Bu yasa alt›nda hepsi Devrimci Gençlik Ligi üyesi 27 politik tutsak Hindistan hapishanelerinde tutuluyor. Tümü 30 yafl›n alt›nda olan tutsaklar 24 Kas›m 2002 tarihinde Dharmapuri bölgesinde politik bir çal›flma s›ras›nda gözalt›na al›nm›fllard›. Üyesi olduklar› Devrimci Gençlik Ligi Tamil Nadu eyaletinde yasad›fl› bir örgüt olmamas›na karfl›n, 27 genç bu tarihten yana, yani yaklafl›k iki y›ld›r tutuklu bulunuyorlar ve henüz haklar›nda hiçbir dava aç›lm›fl de¤il. Açl›k grevinin sürdü¤ü 20 gün boyunca tutsaklarla hiçbir görüflme yapmayan Tamil Nadu hükü-
meti ve Hindistan ‹çiflleri Bakanl›¤› tamamen sessizliklerini korudu. Ancak Tüm Hindistan Halklar› Direnifl Forumu gibi demokratik kitle örgütleri Merkezi Hükümetin POTA yasas›n› geri çekmesine karfl›n Tamil Nadu hükümetinin yasadaki ›srar› üzerine harekete geçerek konuyu gündeme tafl›d›lar. Demokratik kitle örgütleri iki grup oluflturarak erkek tutsaklar›n bulundu¤u Çenya’daki Merkez Hapishanesine ve kad›n tutsaklar›n bulundu¤u Vellore Özel Kad›nlar Hapishanesine gönderdi. 13 Eylül’de tutsaklarla görüflen temsilciler POTA’ya karfl› mücadeleyi d›flar›da sürdürecekleri sözü vererek açl›k grevinin bitirilmesini istediler. Bunun üzerine 15 Eylül günü tutsaklar, POTA’ya karfl› mücadeleyi d›flar› ile birlikte yürütmeye karar vererek eylemlerini sona erdirdiler.
Almanya’da Pazartesi yürüyüflleri sürüyor! Agenda 2010, kapsaml› sosyal hak gasplar›n›n bir k›sm›n› kapsayan HARTZ IV’e karfl› bafllat›lan eylemler devam ediyor. A¤ustos bafllar›nda bafllat›lan Pazartesi yürüyüflleri 6 A¤ustos 2004 tarihinde de Almanya’n›n iki yüz yirmi yerinde, on binlerce kitlenin kat›l›m›yla gerçeklefltirildi. Özellikle iflsizli¤in daha yo¤un oldu¤u, sosyal hak gasplar›ndan daha çok etkilenen ve etkilenecek olan Do¤u Almanya bölgelerinde kat›l›mlar yo¤un olmakta. Önceki hafta reformistler taraf›ndan ikiye bölünen Berlin yürüyüflü bu hafta tekrardan tek güzergahta, topluca gerçeklefltirildi. Kitlelerin yo¤un tepkisini alan reformistler geri ad›m atarak birlikte yürünmesine boyun e¤mek zorunda kald›lar. Yine Alexanderplatz’da bafllayan yürüyüfl, koalisyon büyük orta¤› SPD merkez binas› önünde yap›lan mitingle sonland›. Güzergah›n uzun olmas›ndan kaynakl›, yürüyüfl esnas›nda on bin civar›ndaki kat›l›m, miting alan›nda ço¤alarak onbefl bini aflt›. Polisin provokasyonu sonucu küçük çapl› arbedeler yafland›ysa da boyutlanmadan sakinleflti. Di¤er taraftan Hitler’in torunlar› NeoNazilerin yürüyüfl esnas›ndaki provokasyonlar› dikkati çekiyordu. Saarland bölgesindeki yap›lan yerel seçimlerde, % 5’lik baraj› aflamad›larsa da kayda de¤er oy ald›lar. Yabanc›lar› seçim malzemesi yapmalar›, iflsizli¤in vb. olumsuzluklar›n kayna¤› olarak göstermeleri, yine kendilerini Hartz IV karfl›t›ym›fl gibi göstermeleri vb. olgular-
dan hareketle % 4’lük oy almalar›n›n verdi¤i cesaretle faflist kurumlar›n isimlerinin yer ald›¤› tiflörtler da¤›t›p ve bizzat giydirerek provokasyon yaratmaya çal›flt›lar. Yap›lan anonsla birlikte birçok tiflört yak›larak gerekli cevap verildi. Türkiyeli baz› kitle örgütlerinin de yer ald›¤› yürüyüfle ILPS ve AT‹K-AT‹F de her hafta oldu¤u gibi yine kalabal›k kitlesiyle kat›ld›. ILPS ve AT‹K-AT‹F pankartlar›, dövizleri tafl›nd›. Merkezi ses cihazlar›ndan AT‹F ad›na yap›lan konuflma ve da¤›t›lan bildirilerle Agenda 2010-Hartz IV’e kaynakl›k eden temel nedenlerin arka cephesi ortaya konmaya çal›fl›ld›. Resmi iflsizli¤in Almanya genelinde % 20’leri aflt›¤› bu dönemde, iflsizlerin çal›flanlar üzerinde hakim s›n›flar taraf›ndan oluflturulan bask›y› en iyi flekilde kullanarak kölelik zincirlerini daha da art›r›yorlar. Genelde gasp edilen sosyal haklar, kan-can pahas›na kazan›lm›fl demokratik hak ve özgürlükler bir bir yok ediliyor. Bu sosyal y›k›mlar, “Fabrikay› kapat›r›z, iflsiz kal›rs›n›z” vb. tehditleriyle çal›flanlardan “Fedakarl›k” ad› alt›nda yirmi befl maddelik liste sunmalar›yla fabrikalara h›zl› bir flekilde yans›t›lmaya devam ediliyor. Burjuva bas›nda dahi yank› bulan bu listede yer alan baz› maddeler; Tatil günlerindeki vardiya primleri kald›r›ls›n, iflçi temsilcilikleri azalt›ls›n, toplu sözleflme zamlar› kald›r›ls›n, 40 saat çal›fl›ls›n, 35 saatin ödemesi yap›ls›n, izin paralar› düflürülsün veya kald›r›ls›n,
Bandlar›n h›z› art›r›ls›n, gece ve Pazar zamm› kald›r›ls›n, mola süreleri k›salt›ls›n, ar›za/tamir süresi molalara say›ls›n, 13. ayl›k ödemeler düflürülsün veya kald›r›ls›n, a¤›r ve kirli ifller için ödenen ek ücret kald›r›ls›n, iflçi temsilcileri toplant›lar› çal›flma saatleri d›fl›na al›ns›n, memurlar›n mesaisi ödenmesin vb. Patronlara da haks›zl›k etmeyelim. Onlar›n “fedakarl›klar›n›” da unutmayal›m; Kârlar›na kâr kat›yorlar, sermayelerini büyütüyorlar, e¤lencenin, zevkin en rezilini yafl›yorlar, Dolarlar, Eurolar havada uçuruyorlar, para, kâr h›rs›yla ülkeleri iflgal ediyorlar, çoluk çocuk demeden katlediyorlar,
sonra medyada yay›nlayarak yard›m ça¤r›s›nda bulunuyorlar, “yard›m, koruma” vb. kurulufllar› kurarak ne kadar “insanc›l” olduklar›n› gösteriyorlar ve halklar›n gözünü boyuyorlar. Bu fl›klar› daha da ço¤altmak mümkün, fakat sermaye babalar›n› anlamak için bu kadar yeter ve artar bile. Halk›n bir sözü vard›r; “Yi¤idi öldür ama hakk›n› ver”. Halk›m›z bunu gerçek yi¤itler için kullanm›fl da olsa, yukar›daki bu “yi¤itlere” uyarlayal›m. Biz bu “yi¤itleri” yok edelim, düzenlerini bafllar›na y›kal›m, tarihin çöplü¤ünde hak ettikleri haklar›n› verelim.
23
5
24 Eylül-7 Ekim 2004
‹kiz ruhlu trajik bir vahflet: Beslan katliam› Geçti¤imiz ay Kuzey Osetya’n›n Beslan kasabas›nda rehin alma eyleminin ard›ndan yaflanan katliamla ilgili Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu (AT‹K) bir aç›klama yaparak yaflanan katliam› lanetledi. Katliam›n “‹kiz ruhlu trajik bir vahflet” olarak de¤erlendirildi¤i aç›klamada flu görüfllere yer verildi: “Beslan’daki ikiz ruhlu vahflet fenomeni; birincisi gerici Rus Devleti’nin sald›rgan, iflgalci ve zulümkar tutumuna ba¤l› olarak 1994’ten beri Çeçenistan halk› üzerinde estirdi¤i devlet teröründen dolay›, ikincisi ise; Çeçen fliddetinin sivil halk›, en tehlikelisi de çocuklar› hedef alan kör fliddetinden dolay› bu olay 21. yüzy›l›n en barbar katliamlar›ndan biridir. Bu katliamdan her iki taraf da ayn› derecede sorumlu ve suçludur(...) ‹lerde bu olayda da Rus istihbarat›n›n ve güvenlik güçlerinin bir flekilde
önceden haberdar oldu¤u ortaya ç›kacakt›r. ‘Vatan› meflru müdafaa’ ad›na, sivil halka yönelik Çeçen fliddeti hakl› ve meflru görülemez. Halk›n her direnifli, hedefe yönelirken adres ve yöntem ko-
nusunda berrak ve net olmal›d›r. Yoksa burjuva-milliyetçi-gerici hareketler ile gerçek ba¤›ms›zl›k hareketleri aras›ndaki fark silikleflir. Ayn› flekilde, Rus Devleti’nin yapt›¤› apaç›k bir katliama göz yumulur ve çifte standart uygulan›rsa,
Evrensel Bak›fl ABD’DE YAKLAfiAN SEÇ‹MLER VE IRAK ÇIKMAZI Son y›llar›n dünya gündemini en çok meflgul eden seçim süreçlerinin önümüzdeki aylarda yaflanaca¤›n› tespit etmek herhalde pek de abart›l› olmayacakt›r. Bu seçim yar›fllar›ndan ilkini yeni baflkan›n› belirleyecek olan ABD’nin Kas›m seçimleri, di¤erini ise Irak’ta Ocak ay›nda yap›lacak olan seçim oluflturmakta. Bush yönetimi bir yandan yeni dönem için de ülke yönetiminde olmak için çaba sarf ederken di¤er yandan da özellikle yap›lan anket çal›flmalar›n›n sonuçlar›n›n da etkisiyle seçim sonras›nda Irak’ta Ocak ay›nda yap›lacak seçimlerin kendileri ve kuklalar› için “güven” içinde geçmesi için haz›rl›k yapmakta. Bunun için seçimlerden hemen sonra Irak’ta büyük bir askeri operasyon gerçeklefltirilmesini planl›yor. Özellikle Felluce, Samarra, Ramadi, Bakuba gibi kontrolün tamamen ya da k›smen Irakl› direniflçilerin elinde oldu¤u kentlere yönelik planlanan sald›r› için çeflitli yorumlar da yap›l›yor. Örne¤in hava bombard›manlar›yla bir yere var›lamayaca¤›n› düflünenler “Kay›p vermemiz pahas›na, denetimi elde etmemiz için çizmelerimizin orada olmas› gerekiyor” diyerek bu tür hava operasyonlar›n›n baflar›s›zl›¤›na dikkat çekiyorlar. Irak’ta özellikle seçimler öncesinde tam hakimiyetin ele geçirilme-
si onlar için ölüm kal›m meselesi halindedir. Irak halk›n›n ise Ocak’ta iflgalcilere ve onlar›n kuklalar›na gereken yan›t› verece¤inden kimsenin flüphesi olmamal›d›r. ABD seçimleri için yap›lan anketler ve sonuçlar›n›n Türk medyas›na da yans›d›¤› kadar›yla Bush’un Kerry karfl›s›nda 11 puanl›k bir farkla önde oldu¤u görülüyor. Birkaç ay öncesine kadar deste¤inin % 50’lerin alt›nda seyreden Bush’un son aylar içinde öne geçiflini gösteriyor. Irak’ta yaflanan iflgale paralel 11 Eylül sald›r›lar› ve “terör” tart›flmalar› içinde, özellikle de Irak’ta ABD askerlerinin ölüm oran›n›n art›fl›na paralel, Irak’taki iflgale Amerikan halk›n›n artan tepkisi ile birlikte güven yitimi yaflayan Bush’un bu ç›k›fl› ülkede yaflanan geliflmeleri merak konusu haline getiriyor. Amerika’da yap›lan bir kamuoyu yoklamas›na göre ABD halk›n›n en çok neye önem verdi¤i flöyle aç›klan›yor; Bush, terör ve milli güvenlik konular›nda % 32’ye karfl› % 60’l›k bir oranla baflkanl›k yar›fl›n›n liderli¤ini elinde bulunduruyor. D›fl politika konular›nda ise % 38’e karfl› % 54’lük bir oranla, Irak’taki mevcut durum konusunda da % 37’ye % 55’lik bir oranla önde yer alan Bush; ekonomi alan›nda % 43’e
asl›nda ikiz kardefl olan ayn› gerici çevrelerin izinde yürünmüfl olunur. Bu nedenle her iki gericilik de k›nanmal›, her iki halk›n kardeflli¤i öne ç›kart›lmal›d›r. Nihayetinde çocuklar›m›z›n flahadeti, hangi ulustan olursak olal›m, yeniden kardeflli¤imize vesile olmal›d›r. Sald›r›dan önce ‘her türlü deste¤i vermeye haz›r›z’ (Bush) diyen Avrupal› ve ABD’li hem ruhlu caniler, sald›r› sonras› timsah gözyafllar› döküyorlar. Bu burjuva çevreler, ‘Dostlar›n› kamuoyu önünde zor durumda iken aç›ktan elefltirmeme’ ad›na (Joschka Fischer), bir kez daha operasyon gerçeklerinin örtbas edilmesini sal›k veriyorlar. (Vietnam Mai Lai katliam›, 94 Ruanda katliamlar›, 2000-Türkiye mahpushaneler katliam› gibi örneklerde oldu¤u gibi). Rus, Çeçen ve bütün dünya halklar› bu gerici-milliyetçi patentli katliamlar›n hesab›n› kardeflli¤ini daha fazla pekifltirerek sormal›d›r.” karfl› % 49 oran›yla seçimdeki üstünlü¤ünü koruyor. Yine ayn› kamuoyu yoklamas›na göre Kerry’nin önde oldu¤u tek konu ise sa¤l›k ve enerji konusundaki politikalar› oluflturuyor. Bush seçimlere giderken elindeki en büyük malzeme olarak “terör” 盤›rtkanl›¤›n› kullan›yor. Kararl› baflkan imaj›n› sürekli “koruyan” Bush bu mesaj› ile halk›na güven verme u¤rafl›nda. Özellikle K. Osetya’daki rehine olay› ve ard›ndan yaflanan katliam›n ard›ndan ilk deste¤in ABD’den gelmesi ve ‹ngiltere D›fliflleri Bakan› Straw’›n katliam› “anlafl›l›r” bulmas› emperyalistler aç›s›ndan önümüzdeki süreçteki temel argüman›n “terör” olaca¤›n› göstermekte. ‹flsizlik ve yoksullu¤un özellikle son bir y›ll›k zamanda art›fl gösterdi¤i Amerika’da halk›n bu noktada yaflad›¤› s›k›nt›y› iyi de¤erlendiren Bush, toplumun tüm kesimlerini flimdilik bu tart›flmalardan uzak tutarak “teröre karfl› ortak mücadele” flemsiyesi alt›nda toplama telafl›nda. Yap›lan araflt›rmalar›n seçim sürecine kadar nas›l geliflece¤i flu anda belli de¤il. Özellikle ço¤unlu¤unu yoksullar›n oluflturdu¤u bölgelerin oylar› büyük oranda hesaba kat›lm›fl de¤il. Bush’un rakibi Kerry’ye karfl› yürüttü¤ü mücadelenin verdi¤i sonuç flimdilik geçici. Ancak bu geçicili¤i ABD’nin önümüzdeki dönem hedefleri ve amaçlar› ile birlikte düflündü¤ümüzde kal›c› olma olas›l›¤›n›n yüksek oldu¤unu söylemek abart› olmayacakt›r. ABD halk›n›n milliyetçi duygular›na hitap eden Bush elindeki bu silah› da en iyi biçimde kullanma hedefinde. “Özgürlü¤e eriflim için oluflturulabile-
ARJANT‹N’DE ‹fiÇ‹ YÜRÜYÜfiÜ
Arjantin’de yaklafl›k 200 kadar “yeniden iflgal” edilmifl fabrikada çal›flan iflçilerin oluflturdu¤u bir iflçi delegasyonu 14 Eylül 2004’te Buenos Aires’te yürüdü. ‹flçiler hükümetin ülke ekonomisinin çöküflünün ard›ndan Aral›k 2001’de sahipleri taraf›ndan terkedilen ve sonras›nda do¤rudan iflçi denetimine geçen fabrikalar›n ve iflas etmifl di¤er iflletmelerin kamulaflt›r›lmas›n› sa¤layacak yasan›n derhal yürürlü¤e girmesini istediler. 170 eylemciden oluflan delegasyon Zanon seramik fabrikas›ndan 100 iflçi ve fabrikay› destekleyen toplumsal hareketlerden 70 kifli- sabah Buenos Aires’e gelerek Zanon’un boflalt›lmas› olas›l›¤›na karfl› yerel mahkemeye ve ulusal meclise yürüdüler.
cek tüm giriflimlere” halk› davet eden Bush böylece sürekli “terör” slogan›n› da ayakta tutmakta. Ki hat›rlanaca¤› gibi geçti¤imiz ay ülkede verilen terör alarm›, halk›n psikolojisinin de diri tutulmas›n› amaçlamaktad›r. 11 Eylül sald›r›lar›n›n ard›ndan bu konudaki duyarl›l›¤› artan halk›n teröre karfl› milliyetçi duygular›, Bush’un Irak’ta yaflad›¤› rezalete ra¤men destek bulmas›n› beraberinde getiriyor. Dünyaya hükmeden bir ülkenin vatandafl› olma gururunu her f›rsatta vurgulayan Bush bu anlamda milliyetçili¤i de alabildi¤ine kullan›yor. Bu geliflmelerin yan› s›ra ekonomiyi belli oranda denetimi alt›nda tutan Bush, halk›n olumlu tepkisini alma anlam›nda da bir ad›m atm›fl oldu. Irak’ta son dönem artan sald›r›lar›n yaklaflan seçimlerle ilgisi oldukça yak›n. Özellikle direniflçilerin hakimiyetinde olan bölgelerin kazan›lmas› için yo¤unlaflt›r›lan sald›r›lar› Bush’un ABD halk›na vermeye çal›flt›¤› hakimiyet mesaj›n›n bir parças› olarak da düflünmek mümkün. Irak’ta hakimiyeti sa¤lam›fl güçlü Bush’un yarataca¤› etki inkar edilemez bir gerçek. Rusya’da yaflanan geliflmelerle birlikte “terör” 盤l›¤›n›n art›r›ld›¤› bu ortamda flu an için Bush’un tek dayanak noktas›n› da elindeki bu silah oluflturuyor. Ancak ne Irak’ta ne de dünyan›n baflka bölgelerinde bu silah›n etkisinin istenilen oranda olmayaca¤› kesin. Nepal’de devrimin yükselen f›rt›nas›n›n dünya ezilenleri üzerinde ve bölgede yarataca¤› etkinin gücü ise, emperyalistleri ve uflaklar›n› vuracak tek silah. Bu silaha karfl› durabilecek hiçbir gücün bulunmad›¤› da ayr› bir gerçek.
24 Eylül-7 Ekim 2004
24
5
Dumanl›’dan Kad›vakf›’na...
KAVGA YEN‹LER KEND‹N‹...
Yalç›nd›r, sarpt›r Kuzey Anadolu Da¤lar›... Kollar›n› ülkenin iki yan›n› kucaklamak için açm›fl da¤ silsilesinin ikiz kardeflleridir Toroslarla Kuzey Anadolu Da¤lar›, do¤an›n rahminden, okyanusun koynundan ayn› zamanda sökün etmifltir yeryüzüne... Yoksul bir çocu¤a gösterilen flefkat misali, çevirmifltir Anadolu’ya ba¤r›na basm›flt›r... Kimbilir kaç yi¤ide bar›nacak yer vermifl, kaç yi¤idin zulme baflkald›r›fl›n›n mekan› olmufltur? Toroslardan bodur makilerin aras›ndan kolayl›kla göz k›rpan Akdeniz’in aksine, Karadeniz’de yeflil bo¤ar maviyi ve iki ad›m öteni görmene izin vermez. ‹nsano¤lunun onca k›y›m›na karfl›n, her gidenin yerini tamamlam›flt›r gürgen a¤açlar›... fiimflir, kay›n ve kestane a¤açlar›yla bezenmifl örtü, izin vermemifltir yeflilin olmad›¤› bir bofllu¤a... Tohumlar›n› salm›flt›r çünkü topra¤›n derinlerine, istedi¤i kadar u¤rafls›n insano¤lu, bereketli ya¤murlarla yeniden boyverecektir yeflilin bin rengi... Karadeniz’i saklad›¤› gibi perdenin ard›na, nice isyanc›lar› da sinesine basm›flt›r bu da¤lar... Köro¤lu’nu almam›fl m›d›r koynuna yar diye Bolu’da? Pir Sultan’›n saf›nda de¤il midir Banaz’da? Pontuslu Rumlar›, Ermenileri katliamdan korumak için açmam›fl m›d›r koyaklar›n›? Sinop zindan›nda yatan tutsaklara düflürmemifl midir gölgesini, tafl duvarlara inat? Her ça¤daki isyanc›, öncekilerin ayak izlerini görmüfltür, bu da¤larda ad›mlarken nihai kurtulufla giden yolu. Umutlanm›flt›r kuflkusuz yürüdükçe, yüre¤i vadisine s›¤mayan akça köpüklü Karadeniz nehirleri misali... O K›z›l›rmak ve Yeflil›rmak nas›l koflarsa Karadeniz’e coflkunca, isyanc›lar da zalimin zulmune pes etmeme, direnme potas›nda yollar› çak›flm›flt›r ça¤lar boyu... Karar› verilmiflti “Karadeniz’e kök sal›p oradan yay›laca¤›z” diye... Gürgenlerden, flimflirlerden, ya¤murundan, h›rç›nl›¤›ndan, sarpl›¤›ndan, teslim olmaz do¤as›ndan ö¤renecektik ve bizden
bir fleyler katacakt›k bu topraklara. Aç›k tenli çocuklar›ndan, pefltamalli kad›nlardan, ömrü gurbete sürgün edilmifl erkeklerinden ö¤renecektik, lazca bir a¤›ttan, pontusca bir türküden, horondan, semahtan ö¤renecek ve bütünleflecektik... Öyle de oldu; açt› bize sabah beyaz bu¤ulara boyanm›fl sarp yamaçlar›n› Karadeniz, açt› bize sürgülü kap›lar›n› emekçi Karadeniz halk›. Dibleyi ö¤rendik Giresun’da, mad›ma¤› ö¤rendik Sivas’ta, k›z›lc›k flerbetini yudumlad›k Tokat’ta. Bunca verilen eme¤e, aç›lan kap›lara, can kula¤›yla dinlenen sözlere, düflmana a¤›z aç›lmayan dost sohbetlerinde dillendirilen onca güzelli¤e, bu bütünleflmeye feda edilecek fleylerimiz vard›/olmal›yd›, can›m›zd› sak›nmad›¤›m›z... K›z›lc›k flerbeti k›z›ll›¤›nda ak›tt›k onu gerekti¤inde Karadeniz’e, ya¤murlarla derinlere ulafls›n, ulafls›n ve her geçen gün büyütsün onu Karadeniz diye, büyüsün ki geriden gelenler ayak izlerimize bak›p umudu eksik etmesinler s›rt çantas›ndan diye... Neydik ki binlerce y›ll›k insanl›k tarihi karfl›s›nda? Perde aç›lm›fl, misyonumuzu oynam›fl gönül rahatl›¤›yla b›rakm›flt›k yerimizi s›radakine... Ne fark ederdi ha Bedrettin olmuflsun Serez Çarfl›s›nda kurulmufl dara¤açlar›, ha Pir Sultan olmuflsun Banaz’da can›na k›ym›fllar? Tarihlerin mekanlar›n de¤iflmesi neyi de¤ifltirir, ayn› amaç için vurufltuktan sonra? Önemli olan ça¤lar boyu süren mücadelenin süreklili¤ini görmek ve saf›n› ezilenden yana koymak de¤il midir? 27 Eylül 1998’di, Karadeniz bedel istiyordu yine kavga u¤runa ödenecek... Eli kanl› katiller kirletiyordu yeflilin her rengini... E¤reti duruyordu sözleri, davran›fllar› sarp yamaçlarda... Ödünç duruyorlard› bu co¤rafyada, ba¤r›na basmam›flt› halk onlar› geldiklerinde, getirmek istedikleri korku ikliminin rüzgar›yd› sadece. Devletin zoru, bask›s›yd›, ça¤lar boyu k›l›ktan k›l›¤a giren, sömürü düzeninin mafla görüntüsüydü. Sa-
hipsiz de¤ildi halk, biz bu da¤lardan ö¤renmemifl miydik topra¤a kök salman›n dilini? ‹ki s›n›f vard› cenge tutuflan... Sesler kesildi¤inde dört can vard› topra¤a kök salm›fl, Karadenizle bütünleflmifl. Farkl› yerlerden, farkl› dillerden, farkl› kültürlerden gelmifl, ayn› nehirde buluflmufl, ayn› yere akm›fllard›. Dumanl› da¤lar›yd› mekan, Bahattin’di biri; düflmana korku salm›fl komutand›, Almus’un sar› delikanl›s›yd›, Leyla’yd› di¤eri; Dersim’in kara gözlü Kürt k›z›, cesaretiyle örnek olmufltu geride b›rakt›¤› tüm çocuklara, Ümit’ti ad›; Toroslar›n emekçi Arap’›yd› sesi Karadeniz’de yank›lanan, Zeynel’di dördüncü düflen; Karadeniz’in ba¤r›ndan ç›k›p ba¤r›na dönmüfl olan, art›k hep genç kalacak olan... Takvim yapraklar› üç y›l sonra ayn› günü gösterdi¤inde, 27 Eylül 2001’de Kad›vakf›’nda topra¤a düflenlerin ne farklar› vard› ya da ne benzerlikleri Dumanl›’da düflenlerle? Aradan geçen zaman neyi de¤ifltirmiflti? Kavga yeniliyordu sürekli kendini, do¤a boflluk tan›m›yordu, usul usul ac›yordu yüre¤imiz
her gidende, gündüzleri ayn› coflkuyla vurufluyor, geceleri karanl›¤a teslim ediyorduk hüznümüzü... Adlar› de¤iflmiflti düflenlerin, isim dedi¤in ne ki süs boncu¤u, Bahattin de¤il Mehmet’ti ad›, Ba¤deresi’nden ç›k›p gelmiflti, ad› Cihan’d›; Zazaca türkülerini Karadeniz’de 盤›ran... Kuflkusuz her birinden ayr› ayr› fleyler ö¤renmifltik, ayr› ayr› kifliliklerdi hepsi, ama ölüflleriyle ayn›yd›lar, yaflay›fllar›yla ayn› yere akt›klar› gibi... Gitmifl olmak da de¤ildi mesele, geride b›rakt›klar›n› görmedeydi... ‹lmek ilmek dokumufllard› kavgay› ve att›klar› ilmekler s›k› bir dü¤üme dönüflmüfltü halk›n ba¤r›nda, hiçbir korku rüzgar›n›n yok edemeyece¤i... Devrime harcanan emek olmufltu hepsi, hangi kirli el söküp atabilir ki onlar› halk›n belle¤inden? Hangi iflkence unutturulabilir ortaya konan çabay›? Ve hangi göz görmemizi engelleyebilir bizden öncekilerin ayak izlerini? Dumanl› ve Kad›vakf› flehitleri ölümsüzdür! fian olsun toprakta tohum, kavgada umut olanlara!
“Ümit yoldafl seni unutmad›k” Güzel dostum; vedas›z ayr›l›¤›n›n üzerinden çok zaman geçti. Hüzün aylar›nda yoldafl s›cakl›¤›n› yüre¤imizde b›rak›p habersiz gitmifltin. Sen gitti¤inde ben çok uzaklardayd›m. Gazetelerden okumufltum haberi. Önce inanamad›m. Hemen telefona kofltum ve o ac› haberin gerçek oldu¤unu ö¤rendim. Sordum “ne zaman Tarsus’a getirecekler” diye. Fakat baban sahiplenmemiflti seni. Birçok yoldafl›n giriflimde bulundu¤unu duydum, getirememifller seni. Biliyorum ki sen de öyle olmas›n› isterdin. Yüre¤imizin ilk ac›s› de¤ildi senin gidiflin. O dönem birçok yoldafl›m›z da tutsak düflmüfltü. Tarsus’ta faaliyet yürütmenin ne çetin bir ifl oldu¤unu biliyorduk hepimiz. Parti’nin tohum saçt›¤› yerdi Tarsus.
Herkes için, hepimiz için zor bir süreçti. Sen de böylesine zor bir dönemde sevdaland›n kavgaya. Çal›flkanl›¤›n gerçekten örnek olmufltu hepimize. Azmin, kararl›l›¤›n üzerimizdeki ölü topra¤›n› atmam›za, kavgaya daha da inançla sar›lmam›za rehber olmufltu. 1 May›s’larda, 18 May›s’larda, 8 Mart’larda, mitinglerde, alanlarda, anmalarda hep en öndeydin yoldafl›m. Senden sonra k›zg›nl›¤›m›z daha da artt› bilmelisin. fiimdi daha da güçlüyüz. Senden sonra senin de umut etti¤in gibi sar›ld›k kavgaya, biri bin, bini milyon yapana kadar. Yoldafl›m unutmad›k seni, unutmayaca¤›z. Özgür bir ülke, özgür bir yaflam kavgas›nda yafl›yorsun. Tarsus’tan yoldafl›n
25
5
24 Eylül-7 Ekim 2004 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER
Buca, Ulucanlar, Diyarbak›r... TÜKENMEY‹Z ÖLMEK ‹LE...
Rakamlar›n so¤uk yüzü, ölümün so¤uk yüzüyle insano¤lunun s›cakl›¤›n›n yan yanal›¤›n› ne kadar ifade edebilir? Bir ömre s›¤d›r›lanlar “bir ölümle” ne kadar anlat›labilir? Hele hele bahsedilen ömür, yaflam› güzellefltirmeye adanm›fl bir ömürse ve tekil de¤il ço¤ulsa, üstelik do¤an›n döngüsü gere¤i de¤il, insan yap›m› atefl kusan metallerden, sadece insan görüntüsüne sahip olabilenlerce saç›lm›flsa en güzel ömürlerin üstüne, sözün a¤›rl›¤› bitmifltir art›k... art›k a¤›rl›k; geçmiflin bugünün ve gelece¤i yaratman›n sorumlulu¤unu üstlenmifl olanlar›n omzundad›r. Sicilinde her türlü lekeyi bar›nd›ran bu faflist devlet 26 Eylül 1999’da Ankara Ulucanlar’da hapishanedeki tutsaklara karfl› ilk defa silah kullanarak yok etmeye çal›flm›flt›r genç ömürleri, ama onlar›n bayra¤› di¤erlerine devretmesini sa¤lam›flt›r sadece. ‘97’de yay›nlanan A¤ustos genelgesiyle F Tiplerinin yap›m ha-
z›rl›klar› bafllad›¤›n› gözönüne alacak olursak; Ulucanlar katliam›n›n F tipine geçiflte planlanan bir sald›r›n›n ilk ad›m› oldu¤u gerçe¤i karfl›m›za ç›kacakt›r. Ulucanlar, net bir kararl›l›¤›n yans›d›¤› hapishanelerde çokça zikredilen isimlerden biridir ve devlet burada “ko¤ufl sorunu” bahanesinin ard›na gizlenerek katliama k›l›f uydurmaya çal›flm›flt›r. Ulucanlar’da devlet, devrimci kadrolar›n önde gelenlerinin yok edilmesi gibi bir hedef gözetmifl ve silahlarla öldüremediklerini hamamda döverek iflkenceyle katletmifltir. Dile kolay gibi gelebilir on can, ne kadarl›k eme¤in toplam›d›r yaflamlar›? Kaç y›lda yetiflir ömrünü devrime adam›fl bir devrimci ve kaç saniyede susturulabilir kavga için çarpan yüre¤i makineli tüfek atefliyle? Giden sadece ölen midir, kaç yaral› yürek b›rakm›flt›r ard›nda, kaç çift gelmesini bekleyecek göz? Ac›lar› gö¤sümüze bast›r›p, öfkemizi büyütmektir ama as›l mesele. A¤lay›p yas tutmak, zalimin sevincine meydan vermektir çünkü. Oysa ellerine bu kadar kan bulaflm›fl olanlara de¤il sevinç vermek, onlar› tez elden tarihin çöplü¤üne göndermek omuzlara düflen a¤›r sorumlulu-
¤un gereklili¤idir. 24 Eylül 1996’da Diyarbak›r Hapishanesi’nde kafalar› çivili tahtalarla parçalanan PKK tutsaklar›n›n yaratt›klar› de¤erlere sar›lmak, özgürlük koflusunda tükenmez ad›mlar atmak, b›rak›lan mirasa sahip ç›kman›n ad›d›r o sorumluluk. “Bar›fl” asla olmayacakt›r çünkü On’lar›n hesab› sorulmadan, hedeflenen ideale ulafl›lmadan... ‹ki tutsak katliam› protesto için kendini yakm›flt› Diyarbak›r Zindan›nda. O atefl Demirci Kawa’n›n yakt›¤› ateflti, ça¤lar boyu harland›r›lm›flt› ezilen Kürt halk›n›n yi¤it evlatlar›yla. 82’de Newroz’da Diyarbak›r Zindan›nda Dörtler’le büyümüfltü o atefl. fiimdi söndürebilir miyiz o atefli, elimizi ateflten çekebilir miyiz yanma korkusuyla? Görüldü ki, F Tipi hapishanelere geçiflin “provas›n›” yapm›flt› devlet Ulucanlar’da… Sonras›nda 19 Aral›k katliam›n› da görecektik… Görecek ve sözcüklerin ne kadar az fley anlatabildi¤ine flaflacakt›k bir kez daha… Sald›r›lar›n yeni bir dalgas›n›n, Tek Tip Elbisenin ve zorunlu çal›flman›n dayat›lmaya çal›fl›ld›¤›
TUZLA fiEH‹TLER‹ (7 Ekim 1988)
Tarihe Tuzla Katliam› olarak geçen 4 TKP/ML militan›n›n katledilmesi olay› faflist TC’nin ajan faaliyetinin bir sonucudur. Gebze’den ‹stanbul’a giden ‹smail Hakk› Adal›, Kemal So¤ukp›nar,
Reha fien ve Fevzi Yalç›n hakim s›n›flar›n bir piyonu olarak TKP/ML sempatizan çevresine s›zm›fl olan Engin Kaya adl› ajan›n verdi¤i bilgiler do¤rultusunda 7 Ekim 1988 günü Tuzla köprüsünde pusuya düflürülerek katledildiler. Önce arabay› durduran kolluk güçleri, daha sonra inen Partizanlar› kurflun ya¤muruna tuttu. Herhangi bir çat›flma yaflanmamas›na ra¤men, polis arabaya silah koyarak katliam› meflrulaflt›rmaya çal›flt›. Aileler taraf›ndan A‹HM’e tafl›nan
GÜN’DE DÜN.. 26 Eylül 1990. Eski Milli ‹stihbarat Teflkilat› (M‹T) müsteflar yard›mc›s› Hiram Abas ‹stanbul’da Devrimci-Sol örgütü taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›. 27 Eylül 1976. Ankara’da “DGM’ye (Devlet Güvenlik Mahkemeleri) Hay›r” mitingi düzenlendi. Ayn› gün Maden sektörü iflverenleri, direnifle kat›lan 483 D‹SK’li (Devrimci ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu) iflçinin ifline son verdi. 28 Eylül
dava sonras› TC devleti suçlu bulundu ve flehit ailelerine tazminat ödemek zorunda kald›. Bu katliam 12 Eylül’ün karanl›k günlerinden sonra gerçeklefltirilen ilk sokak infaz› olma özelli¤i tafl›yor, ‘88 sonras› geliflecek yarg›s›z infazlar›n da habercisi oluyordu. ‹. Hakk› Adal›, 1965 Dersim Ovac›k do¤umludur. K›sa süreli hapishane döneminden sonra mücadelesine devam etmifltir. Reha fien, Uflak do¤umludur.
1864. Uluslararas› ‹flçiler Derne¤i (I. Enternasyonal) Londra’da kuruldu. 29 Eylül 1976. ‹stanbul Profilo Fabrikas› iflçilerine polis sald›rd›.1 iflçi öldü. 1979. Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i (TÖB-DER) Bursa’da miting düzenledi. Polis mitinge sald›rd›. Genel Baflkan Gültekin Gazio¤lu ile birlikte 301 kifli gözalt›na al›nd›. 30 Eylül 1949. Mao Zedung Çin Halk Cumhuriyeti baflkan› seçildi. 1976. Profilo Fabrikas›’nda iflçi direniflin-
bugünlerde parti ve devrim flehitlerinden ö¤renmek, geçmiflten güç almak zorunday›z bir kez daha. O tarih ki hem kanl› katliamlarla hem de nice onurlu direnifllerle yaz›lm›flt›r ve her sald›r› muhakkak yan›tlanm›flt›r yaflam› güzellefltirenlerce… Ama az, ama eksik söylenecek sözümüz olmuflsa da her daim, bundan sonra sözden çok omuzlardaki sorumlulukla eylemin gücündedir yan›t. Ne söylesek az kalacakt›r On’lara dair, ne söylesek eksik…En güzeli, yaflam›m›zla veriyoruz yan›t›: Gidene dek bu yolda bafl›m›z, kavgan›z› devam ettiriyor yoldafllar›n›z, siperdafllar›n›z… UNUTMAYACA⁄IZ: Diyarbak›r katliam›nda katledilen PKK’li tutsaklar: Edip Direkçi, Erkan Periflan, R›dvan Bulut, Nimet Çakmak, Hakk› Tekin, Ahmet Çelik, M. Sabri Gümüfl, Cemal Çam, Kadir Demir, Mehmet Aslan. Protesto için kendini yakanlar: Hamdullah fiengüner, Vedat Aydemir. Ulucanlar’da katledilen devrimci tutsaklar: Halil Türker (TKP/ML), Önder Gençaslan (TKP(ML)), Mahir Emsalsiz (TKP(ML)), Ümit Alt›ntafl (TK‹P), Nevzat Çiftçi (T‹KP), Abuzer Çat (MLKP), Zafer K›rb›y›k (T‹KB), Aziz Dönmez (DHKP-C), Ahmet Savran (DHKP-C), ‹smet Kavakl›o¤lu (DHKP-C) 15 y›ld›r Almanya’da iflçi olarak çal›fl›yor ve AT‹K içinde faaliyetini yürütüyordu. Fevzi Yalç›n, 1960 Elaz›¤ do¤umludur. fiiflecam fabrikas›nda iflçi, iflkencede direniflçi, hapishane sonras› mücadelede ›srarc› olmufltur. Bir yandan okulunu bitirmifl, elektronik mühendisi olmufltur. Tahliye olduktan sonra 1,5 y›l d›flarda faaliyet yürütebilmifltir. Kemal So¤ukp›nar, aslen Sivas Zara’l› olup 1959 ‹stanbul do¤umludur. Pekçok iflte çal›flm›fl ve bu esnada da mücadelesini yürütmüfltür.
de Yakup Keser adl› iflçi öldü. 1 Ekim 1949. Mao Zedung önderli¤inde Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu. 1976. Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i, TÖB-DER genel merkez ve flubeleri kapat›ld›. 2 Ekim 1968. Meksika’da üniversite iflgali. Meksika güvenlik güçlerinin sald›r›s› üzerine 100’den fazla ö¤renci öldü. 1980. Devrimci ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (D‹SK) avukatlar›ndan Ahmet Veziro¤lu emniyette ölü “bulundu”. Bursa Emniyet
Ergin Alt›n: Ardahan Hanak Suluçay›r do¤umludur. 30 Eylül 1978’de Ardahan’›n Damal ‹lçesinde sivil faflistlerle ç›kan çat›flmada flehit düfltü. O. Özcan Doyuranlar: Haziran 1982’de gözalt›na al›nd›, Ekim 1982’de Lüleburgaz’da iflkencede katledilmifltir. Amutka fiehitleri: Dersim Hozat Amutka mezras›nda TC askerleri ile TKP/ML T‹KKO gerillalar› aras›nda 26 Eylül 1983’de ç›kan çat›flmada Ali Karada¤, Aziz Süer ve Murat Diri flehit düfltüler. Hasan Hakk› Erdo¤an: 1960 Elaz›¤ Karakoçan Pamuklu do¤umludur. Pek çok ilde ve ‹flçi Köylü Kurtuluflu (‹KK) Yaz› Kurulu’nda görev ald›. Defalarca tutukland› ve iflkence gördü ama tavr› netti: Ser verip s›r vermemek. Hapishane sonras› tereddütsüz kavgada yer aland›. 18 Eylül 1984’te gözalt›na al›nd›, ayn› net tavr› göstererek çözülmemesi üzerine 30 Eylül’de iflkenceyle katledildi. H›d›r Yeter: 1963 Dersim Hozat Taflkirek (Kavuktepe) do¤umludur. 25 Eylül 1986’da Erzincan Tercan’a ba¤l› Yollarüstü Karakolu bask›n› s›ras›nda çat›flmada yaraland› ve iflkencede katledildi. Mustafa Tekin: Dersim Naz›miye Pane (Bostanl›) do¤umludur. 6 Ekim 1987’de Meriç nehrini geçerken bo¤ularak flehit düfltü. Pülümür fiehitleri: 3 Ekim 1990’da di¤er birliklerle buluflmak üzere Dersim Pülümür k›rsal›na gelen gerillalar bir hain taraf›ndan ihbar edildiler. Yeterli silah olmamas› nedeniyle çat›flmaya girmeden katledilen gerillalar, Medet Hoflafç›, Y›lmaz Talayhan, Halil Erciyas ve Ayhan Altunbafl’t›. Daha sonra ihbarc› hain TKP/ML taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›. Kemal Y›ld›r›m: 1931 Erzincan Tercan do¤umludur. ‹flçili¤e Zonguldak madenlerinde bafllad›. Daha sonra Almanya’ya gitti. 1976’da AT‹F kurucular› aras›nda yer ald›. 5 Ekim 1991’de yakaland›¤› hastal›k nedeniyle yaflam›n› yitirdi. Aslan Y›ld›z: Dersim Ovac›k Karao¤lan do¤umludur. 1994’te Ekim ay›nda kontr-gerilla taraf›ndan kaç›r›larak katledildi. Necdet Adal›: Kurtulufl dava tutsa¤› olan Necdet Adal›, 1980 y›l›nda idam edildi. ‹lyas Has: Devrimci-Yol tutsa¤› ‹lyas Has, 6 Ekim 1984 tarihinde ‹zmir’de idam edildi.
Müdürlü¤ü, Veziro¤lu’nun Emniyet binas›ndan atlayarak intihar etti¤ini iddia etti. 1984. 12 Eylül1980 sonras› ilk grev Tuzla’da iki tersanede bafllad›. 5 Ekim 1972. ‹stanbul’daki Demir Döküm fabrikas›nda 2500 iflçi greve ç›kt›. 6 Ekim 1990. Sosyal Demokrat Halkç› Parti (SHP) Parti Meclisi üyesi Doçent Dr. Bahriye Üçok, kargoyla gönderilen bombal› paketin patlamas› sonucu öldü. Üçok 1971’de kontenjan senatörü, 1977’de Cumhuriyet Halk Partisi Ordu milletvekili seçilmiflti.
26
24 Eylül-7 Ekim 2004
5
Çareyi ateflte bulanlar... Her yönüyle sömürülen kad›n›n çilesi dünyan›n her köflesinde varl›¤›n› dünden bugüne koruyarak sürerken; geri b›rakt›r›lm›fl ülkelerde bu sömürü ve ezilmifllik daha da katmerleflmifl bir flekilde sürüyor. Afganistan’da da kad›n çok yönlü sömürülüyor. ‹slami kurallar›n a¤›rl›¤› da eklenince kad›n olmak, kad›n olarak yaflamak daha da zorlafl›yor. Zorla evlendirilen, tutucu toplum taraf›ndan kuflat›lm›fl kad›nlar Afganistan’da kurtulufl yolunu intihar olarak seçmifl, çareyi kendilerini yakarak kurtulmakta buluyorlar. Afganistan genelinde yayg›n olan intiharlar, çok
daha tutucu olan Herat eyaletinde daha da yayg›n durumda. ‹ngiliz The Guardian gazetesinde yay›mlanan bir haberde, Afganistan’›n zengin eyaleti Herat’ta bulunan hastanenin yan›klar bölümünde, bu konudaki tüyler ürpertici sonuçlar› gözlemenin mümkün oldu¤u belirtiliyor. Doktorlar ise kendini kurban eden kad›nlar›n ço¤unun 16-20 yafl aras›nda oldu¤unu belirtiyorlar. Ailelerin olaylara kaza süsü vermeye çal›flmas› gerçekleri gizleyemiyor. Yetkililer “yan›klar›n derinli¤i ve giysilerindeki gaz kokusu, bunlar›n kaza olmad›¤›n› gösteriyor” diyor. Her
Af Örgütü 16 yafl›ndaki genç k›z› idam eden ‹ran’a sert tepki gösterdi Uluslararas› Af Örgütü (AI), ‹ran'da 16 yafl›ndaki genç bir k›z›n “iffet kurallar›na ayk›r› davrand›¤›” gerekçesiyle idam edildi¤ini bildirdi. ‹ran'› sert bir dille k›nayan Af Örgütü ‹ran'dan reflit olmayanlar›n idam cezas›ndan muaf tutulmas›n› talep etti. Genç k›z›n 15 A¤ustos'ta Neka'da hukuk kurallar›yla ba¤daflmayan bir davada
avukats›z yarg›lan›p ölüme gönderildi¤ini bildiren AI, bu yüz k›zart›c› hadisenin tarafs›z bir komisyon taraf›ndan soruflturulmas›n› talep etti. Af Örgütü aç›klamas›nda, 1990'dan bu yana en az 10 gencin, 16 yafl›ndaki genç k›z›n ak›betine u¤rad›¤›na dikkat çekildi. ‹ran yönetimi idam edilen k›z›n 16 de¤il, 22 yafl›nda oldu¤unu iddia ederek
kendini savunurken, AI, bu savunman›n dahi "özrün kabahatten ne kadar büyük oldu¤unu gösterdi¤i" biçiminde yorumlad›. AI, idam edilen genç k›z›n yarg›lanmas› s›ras›nda ne t›bbi ne de hukuki yard›m gördü¤ünü belirterek, infaz›n halk›n gözleri önünde yap›ld›¤›n› bildirdi. (D‹HA)
‹zmir Kad›n Platformu’ndan aç›klama ‹zmir Kad›n Platformu yaz›l› bir aç›klama yaparak zinan›n yasa tasar›s›na dahil edilmesi ile ça¤d›fl› zihniyetin kendini bir kez daha gösterdi¤ine dikkat çekti ve “Tasar› bu haliyle yasalafl›rsa namus cinayetleri, bekaret kontrolleri ve ayr›mc›l›k devam edecektir” dedi. Ve zinan›n hiçbir hukuk devletinin ceza yasas›nda olmad›¤›na dikkat çekerek, zinay› yasaya dahil etme giriflimini hükümet ve muhalefetin suni gündem yaratma çabalar› ola-
rak de¤erlendirdi. Ve aç›klamada flu istemlere yer verildi: “Zinan›n bir suç olarak TCK kapsam›na yeniden al›nmas› önerisi geri çekilmeli. ‘Nitelikli insan öldürme’ maddesine al›nan ‘töre saiki’ ifadesi ‘namus saiki’ olarak de¤ifltirilmeli bekaret testleri tamamen yasaklanmal›. ‘Ayr›cal›k’ maddesine ‘cinsel yönelim’ ifadesi tekrar eklenmelidir. 15-18 yafl aras›
gençlerin r›zaya dayal› cinsel iliflkilerine getirilen yapt›r›mlar kald›r›lmal›d›r” denildi. (‹zmir)
10. Y›lda Büyük Buluflma 12 Eylül 2004 tarihinde yaklafl›k 5 bin kifli ESP, BEKSAV, At›l›m, SGD, EKB’nin “10. Y›l›nda Büyük Buluflma” ça¤r›s›yla Harbiye Aç›k Hava Tiyatrosu’nda bir araya geldi. “Dünyay› sosyalizm kurtaracak”, “Adalet, özgürlük, halklara eflitlik”, “Partiyle devrime zafere”, “Yaflas›n dünya devrimi”, “Yaflas›n Marksizm, Leninizm” vb. pankartlar›n as›ld›¤› etkinlikte dünya devrim tarihinde önemli yerleri olan devrimci ve ko-
münist önderlerin resimleri de yer ald›. Çeflitli sloganlar›n at›ld›¤› etkinlikte Grup Vardiya, Koma Denge Hevî ve BEKSAV Halk Korosu sahneyi alarak programa baflland›. Grup Vardiya’n›n yeni albümünün tan›t›m› yap›l›rken, Filistin’den gelecek olan müzik grubuna vize vermeyerek etkinli¤e kat›lmas›n› engelleyen TC yuhland› ve Irak, Afganistan ve Filistin’deki emperyalist ve siyonist sald›r›lar protesto
edildi. DEHAP ‹stanbul ‹l Örgütü, MLKP Dava Tutsaklar›, ‹HD ‹stanbul fiubesi, TUYAB, TAYAD, Özgür-Der, Direnifl, Özgür Gündem, Güney dergisi, At›l›m, ESP, D‹SK, Limter-‹fl, Proleter Devrimci Durufl, BEKSAV Emekçi Sanatç›lar, Devrimci Kad›n Tutsaklar, EHP, DPG, DHP, YÇKM, Barikat, Halk Kültür Merkezleri, ILPS ve Partizan vb. kurumlar›n mesajlar›yla renklenen etkinli¤e
“Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Hasan Ocak yafl›yor, MLKP savafl›yor” sloganlar› damgas›n› vurdu. Kuruluflundan itibaren eylem etkinlik vb. görüntülerin yer ald›¤› dia gösteriminin yan›nda Kaz›m Koyuncu, Koma Çiya, Almanya’dan Nümmes StraBenrock Grubu ve Ferhat Tunç’un da sahne ald›¤› etkinli¤e ayd›nlar, DKÖ temsilcileri, yazarlar, Ölüm Orucu Gazileri ve tutsak yak›nlar› da kat›ld›.
y›l yüzlerce kad›n›n kendisini yakarak öldürmeyi seçmesi Afgan kad›n›n›n hangi flartlarda yaflad›¤›n› ve bir gelecek umutlar›n›n olmad›¤›n› da gösteriyor. Kay›tlara göre bir flehirdeki ortalama vaka say›s› bu y›l›n ilk yedi ay›nda 80 olarak belirlenmifl. Afganistan Ba¤›ms›z ‹nsan Haklar› Komisyonu yetkilisi, çok say›da Afgan›n daha önce ‹ran’da yaflad›¤›n› ve kad›nlar›n buradaki göreli özgürlüklerin fark›na vard›klar›n› söylüyor ve “Herat’taki kad›nlar daha duyarl›, onlar intihar› sorunlar› çözmenin tek yolu olarak görüyorlar” diyor.
Van Kad›n Derne¤i’nden aç›klama Zinan›n TCK'da suç say›lmak istenmesini de¤erlendiren Van Kad›n Derne¤i (VAKAD) Baflkan› Zozan Özgökçe, yasayla devletin biraz daha erkekleflece¤ini, kad›n›n da daha fazla bask› alt›na girece¤ini söyledi. VAKAD Baflkan› Zozan Özgökçe, zina yasas›n›n özellikle bölge kad›n› üzerinde var olan bask›n›n üstüne bask› ekleyece¤ini belirterek, yasa tasar›s›na tepki gösterdi. Do¤u ve Güneydo¤u'da kad›nlar›n yaflad›klar› sorunlar›n zinan›n suç olmas›yla daha da artaca¤›na dikkat çeken Özgökçe, "Bu kad›nlar için verilmifl resmi ölüm ferman› olur. Kad›nlar ad›na, kad›nlar yarar›na oldu¤unu söyledikleri yasalar›, kad›nlar›n talepleri önemsenmeden mi ç›karacaklar?" dedi. (D‹HA)
27
5
24 Eylül-7 Ekim 2004
Gecekondu direnifli baflkald›r›n›n ad›d›r!
Pir Sultan Abdal Kültür Derne¤i Ümraniye fiubesi’nde yap›lan festivalde, 1 May›s Mahallesi’nin kuruluflu ve 2 Eylül ‘77’de devletin gerçeklefltirdi¤i katliam ve 2 Eylül direniflinin tarihsel önemi bir kez daha ezilen emekçi halk›m›zla paylafl›ld›. Emperyalist haydutlar ve onlar›n yerli uflaklar›n›n sömürü ve zulüm düzenlerini devam ettirmek için baflvurmad›klar› yol kalm›yor. Günümüzde de egemen güçlerin sald›r›lar› son bulmufl de¤il. Çok daha sinsi ve çok daha kirli boyutlarda devam etmektedir. Madde ba¤›ml›l›¤›, fuhufl, mafyalaflma… Ve kendi gerçe¤inden koparma sald›r›s› alabildi¤ine boyutland›r›lmaktad›r. Tam da bu noktada devrimci demokratlar›n, komünistlerin görev ve sorumluluklar› mahalle aç›s›ndan önem arzetmektedir. Karfl›m›zda çürümüfllü¤ü derinlefltiren, her türden ahlaks›zl›¤›, yozlaflmay› yaratan, insanl›¤› zifiri karanl›¤a çekmeye çal›flan organize olmufl örgütlü bir güç bulunmaktad›r. Bu güç bizatihi devletin kendisidir. Bu çürümüfllü¤e, ahlaks›zl›¤a, yozlaflmaya ve her türden gericileflmeye dur diyebilmek için ilerici olan tüm güçlerin birlikteli¤ini yakalamak ve bu birlikteli¤in süreklili¤ini sa¤lamak devrimci, komünistler aç›s›ndan olmazsa olmazd›r. Bu yaklafl›m› hepimiz teorik olarak sahiplenmekle birlikte ne yaz›k ki prati¤e sergilemede
ayn› mahareti gösteremiyoruz. Ya kitlemize sahip olamama, disipline edememe gibi kabul edilmesi imkans›z bir tabloyla karfl› karfl›ya kal›yoruz ya da grupçu, pragmatist yaklafl›mlarla bu birlikteli¤e zarar veriyoruz. Bu tür sorumsuzca yanl›fl yaklafl›mlar›n yak›n geçmiflte birçok örne¤ini yaflad›k. Ve bu tür yaklafl›mlar›n uzun vadede halklar›n kurtulufl mücadelesine hiçbir fayda sa¤lamad›¤›n› yaflayarak gördük. Tarihten ders ç›karmas›n› bilemeyenlerin, kendilerini ve yüklendikleri misyonu ciddiye almayanlar›n s›n›f mücadelesindeki yeri de elbetteki geçicidir. Ümraniye PSAKD’nin, Mahalle Muhtarl›¤› ve mahallede faaliyet yürüten iki derne¤in birlikte organize etti¤i festivalde genel olarak olumluluklar ön plana ç›kmakla beraber, yukarda de¤indi¤imiz grupçu kayg›larla hareket eden dostlar›m›z›n varl›¤› da dikkat çekiciydi. Festival aflamas›nda söz konusu grupçu yaklafl›mlar bariz bir flekilde a盤a ç›km›flt›r. Öncelikle mahallede çal›flmalar› olan ve ciddi bir potansiyeli olan yap›lar›n fikri dahi al›nmadan “-h›zla bir araya gelme koflulumuz … bunlarla var-” diye komik bir gerekçeyle mahallede do¤ru dürüst bir çal›flmas› bulunmayan birkaç yap›yla birlikte yürüyüfl örgütlemeye kalk›fl›lmas›, yukarda olmazsa olmaz dedi¤imiz kayg›lardan uzak hareket etmenin
aç›k, somut ifadesidir. Nitekim ESP’li arkadafllar, Mücadele Birli¤i, Al›nteri gibi çevrelerle birlikte 15-20 kifliyi ancak bir araya getirebilmifllerdir. Bu 1 May›s Mahallesinin gerçekli¤i de¤ildir. Bu durum ad› geçen yap›lardaki arkadafllar›n yanl›fl yaklafl›mlar› sonucu haz›rlanan yan›lsamal› bir tablodur. Halbuki biz ‹flçi Köylü ve Partizan okurlar› olarak, daha önce görüflmelere kat›lan temsilcimizin inisiyatifsizli¤i sonucu oluflan yanl›fl anlafl›lmalar› ve ç›kan pürüzleri, da¤›n›kl›¤› gidermek için gecikmeli de olsa giriflimde bulunarak, mahallenin ve kendi gerçekli¤imize denk düflen somut önerimizi dostlar›m›za sunduk. Tüm yap›lar›n kabul etmesi halinde yürüyüflü örgütlemeyi önerdik. Bu önerimize Ekmek ve Adalet, Devrimci Demokrasi ilk etapta geç kal›nd›¤›n› ama tüm yap›lar olumlu yaklafl›rlarsa destek vereceklerini belirttiler. ESP’nin bu önerimize karfl› ç›kmamakla birlikte, birlikteli¤in yakalanmad›¤› halde de yürüyüflü gerçeklefltirme karar› (ki yürüyüfl, yukarda da belirtti¤imiz gibi 15-20 kifliyle gerçekleflmifltir) elefltirilecek bir tutumdur. Bu tutum kazand›r›c› bir tutum de¤ildir. Bu tutum “halka ra¤men halk için” anlay›fl›n›n ürünüdür. Umuyoruz ve diliyoruz ki, dostlar›m›z bu hatalardan dersler ç›kar›p gelecek festivallerde daha organize olma, coflkuyu ve kat›l›m› daha üst boyuta s›çratma f›rsat›n› yakalar›z. Festivalin genel olarak olumlu geçti¤ini söyleyebiliriz. Tabii ki eksikliklerimiz ve yetmezliklerimiz vard›. Tertip komitesinin oluflmas›, panelistlerin, konuflmac›lar›n belirlenmesi aflamas›nda belli eksikliklerin oldu¤unu vurgulamak gerek. Belli noktalarda inisiyatifsiz kald›¤›m›z› belirtmek isteriz. Bunlar gözlemledi¤imiz eksikliklerimizdi. Tabii ki olumluluklar›m›z da vard›. Festival alan›n›n güvenli¤inin sa¤lanmas›, verdi¤imiz tüm görevlilerin üç gün boyunca görevlerini sorumluluk bilinciyle yerine getirmeleri olumlulu¤umuzdu. 1 May›s Mahallesi’nin kuruluflu, 2 Eylül direniflinin önemi ve bugün egemenlerin sald›r›lar›n›n boyutu… K›saca mahalle özgülünde içinde bulundu¤umuz durum ve
Sar›gazi Festivali’nin ard›ndan... Bilindi¤i gibi Sar›gazi beldesi, emekçilerin, dolay›s›yla devrimci-demokrat ve ilerici kesimin yo¤un olarak yaflad›¤› bir semttir. Beldenin nüfus olarak bu gerçekli¤i geleneksel olarak düzenlenen festivallere de rengini veriyor, festivallerin program›n› ve program›n niteli¤ini belirlemifl oluyor. Bu gerçeklik belde belediyesinin flu ya da bu burjuva partisine geçmesiyle de¤iflmez-de¤iflmiyor. Ancak AKP’li belediye baflkan› ve görevlileri bu gerçe¤i görmezden gelerek “belediye bize geçti, program› da biz istedi¤imiz gibi yapar›z…”?! aymazl›¤›na düflmüfltür. Ve Sar›gazi’de ne mahalle muhtarl›klar›n›n, ne de beldede bulunan dernek-kültür merkezi vb. kurumlar›n düflünce ve önerilerini almadan, dahas› beldenin gerçe¤ini hiçe sayarak belde halk›yla alay edercesine bir “festival” düzenlemeye kalk›flm›flt›r. Tabi ki bu duruma sessiz kal›namazd›. Günler öncesinden ezilen
emekçi halk›m›z›n hoflnutsuzlu¤u, tedirginli¤i, bariz bir flekilde taraf›m›zdan gözlemlenmiflti. Devrimci ve komünistlerin görevi kitlelerin hoflnutsuzlu¤unu, tepkisini, örgütlü bir karfl› koyufla dönüfltürmek olmal›d›r. Tam da bu noktada bizler Partizanlar olarak di¤er dostlar›m›za somut önerimizle ve önerilerimizin arkas›nda duruflumuzla -bunlar› hayata geçiriflimizle- görev ve sorumluluklar›m›z› yerine getirdi¤imizi düflünüyoruz. Eksikliklerimiz-yetmezliklerimiz elbette vard›. En bariz eksikli¤imiz ise bu durumun önceden bilinmesine ra¤men haz›rl›kl› olamay›fl›m›zd›. Sar›gazi “festivali”nde devrimci yap›larla bir araya geliflimiz, ancak “festival”in bafllayaca¤› günün ö¤len saatlerinde gerçekleflebildi. Bir gün önce 1 May›s Mahallesi festivalinin son gecesinde belli çevreler taraf›ndan bir araya gelinip k›sa bir görüflme yap›lm›flt›. Bu
görüflmede bir sonraki gün için (yani festivalin ilk günü) bir araya gelme karar› al›nm›flt›r. Dostlar›m›z 1 May›s Mahallesi’ndeki festivalde oldu¤u gibi yine bir dizi eksik ve bize göre yanl›fl yönelimlere girmifllerdi. Belli yap›lar (At›l›m, Odak, Mücadele Birli¤i, K›z›lbayrak…) kendi aralar›nda temsilci seçip, belediyeye stand açma izni(!) almak için baflvurmufllar. Belediye stand açma izni vermemifltir. Dostlar›m›z›n yaklafl›m› ise stand açma çabas›n› sürdürmek fleklindeydi. Bunun için belli giriflimleri hep sürdü. Biz Partizan anlay›fl› gere¤i flöyle bir yaklafl›m sergiledik: Bu festival, bizlerin organize etti¤i bir festival de¤il. Bu festival, karfl› devrimcilerin, halk düflmanlar›n›n bize ve halka ra¤men düzenledi¤i, gerici ve halkla alay edercesine bir programdan oluflmaktad›r. Bizler burada stand açarak, bu program›n bir parças› haline gelmemeliyiz. Bu festivalin kat›l›mc›s› olma-
egemen s›n›flar›n emekçi halk›n yöneltti¤i sald›r›lara karfl› örgütlenme ça¤r›s› içeren Partizan imzal› binlerce bildiri festival bafllamadan günler öncesinde mahalle halk›na ev ev da¤›t›ld›. Yine festival boyunca bildirilerin da¤›t›m› devam etti. Festival süresince ald›¤›m›z ortak kararlara uyma noktas›nda azami çaba sarfettik. Ajitasyon/Propaganda çal›flmalar›m›z› yürütürken genel birlikteli¤imize zarar verici tutum ve davran›fllardan özenle kaç›nd›k. Tüm bunlar olumluluk olarak öne ç›kan yanlar›m›zd›. Yine festivale davetli sanatç›lar›n getirilip götürülmesinin organize edilmesi, son gün uzak yerlere gidecek halktan insanlara olanaklar ölçütünde yard›mc› olunmas› sayabilece¤imiz olumluluklar›m›zd›. Dahas› hiçbir k›r›c› tart›flman›n, kaos kargaflan›n yaflanmad›¤› bir festival olmas› ileride daha kat›l›mc›, daha coflkulu ve daha organizeli birlikteliklerimizin ön ad›mlar› olarak sevindirici ve umut vericidir. Partizanlar olarak festivalde verdi¤imiz mesajda belirtmifltik…. “2 Eylül 1977’de zulmün efendileri sald›rm›fllard›. Amaçlar› tarihimizi yok etmek, gelece¤imizi çalmak, dayan›flma ruhumuzu k›rmak ve insanl›¤› zifiri karanl›¤a çekmekti. O gün baflaramad›lar. Kan can pahas›na de¤erlerimiz korundu. E¤er bugün 1 May›s Mahallesi’nde festivaller düzenleyip, birlikteli¤in coflkusunu yafl›yorsak bunu o gün 2 Eylül 77’de flehitler vererek direnifli örgütleyen Öncü’ye borçluyuz”. Bugün düflman yine sald›r›yor. Bizzat fuhuflu, kumar›, uyuflturucu ba¤›ml›l›¤›n›, çeteleri örgütleyerek… Ama de¤il mi ki zulüm ve sald›r› varsa, zulme karfl› direnifl ve savafl da kaç›n›lmazd›r. Tam da bu noktada tüm ilerici, devrimci güçlere büyük görevler düflmektedir. Tabii ki en büyük görev, mahallenin kuruluflunu ve 2 Eylül direniflini kan›yla pekifltiren Partizanlara düflmektedir. Marksizm-Leninizm-Maoizmin ›fl›kl› yolunda yürüyen Partizanlar, bu onurlu görevin bilincindedir. Ve bu onurlu görevi yerine getirmenin kararl›l›¤› içindedir. 1 May›s Mahallesinden ‹flçi-köylü okurlar› mal›y›z. Önerimiz; tüm devrimci yap›larla birlikte canl›-diri ve disiplinli bir flekilde bizi yok sayanlara karfl› bir durufl sergilemek biçimindeydi. Bu noktadaki tavr›m›z› di¤er siyasetlerle ortaklaflt›rma çabam›z› sürdürdük. Ancak bütünlüklü bir tav›r gelifltirilmesi konusunda olumlu bir irade ç›kmad›. Kimi dostlar›m›z›n kuytuluk köflelerde stand açarak kendilerini festivalin bir parças› yapmalar› bir yana, kendi bas›nlar›nda siyaset olarak bizim de stand açt›¤›m›z› yazmaktan geri durmad›lar. Umuyoruz durum bilgi eksikli¤inden, teknik meselelerden kaynaklanm›fl olsun. Festivalin ikinci günü gerek devrimcilere ve halka ra¤men yap›lan festivalin, gerekse program›n protesto edilmesine karfl› jandarman›n sald›r›s› gerekti¤i gibi karfl›l›k bulmufltur. Gelecek y›llarda yap›lacak festivallerde bu iradenin dikkate al›nmas› gerekti¤inin mesaj› kararl› bir flekilde verilmifltir. Emekçi halk›m›z ise bugünden ve yar›n da bu iradeyi gösterdi¤inin-gösterece¤inin prati¤ini sergilemifltir. Sar›gazi’den ‹flçi köylü okurlar›
24 Eylül-7 Ekim 2004
28
5
Karaduvar halk› direniyor!
‹nsan hayat›n›n, çevre kirlili¤inin kendileri için önemi olmayan, amac› sadece kendi sermayesine daha fazla sermaye katmak olan sömürücü zorbalar kendi do¤as› gere¤i yapmad›¤› hiçbir fley kalmam›flt›r art›k. Bunun en somut örne¤i Mersin’in KARADUVAR mahallesinde yafland›/yaflanmaya devam etmektedir. Burada bulunan OPET-TUTA petrol dolum tesisleri gün geçmiyor ki yeni çal›flmalarla mahalle halk›n›n karfl›s›na ç›kmas›n. Mahalle sakinlerinin yaflanan geliflmelere kay›ts›z kalmamalar›n›n ard›ndan bu flirketler geceleri makinelerin sesini yükselterek mahalle halk›n› sindirmeye çal›flm›flt›r. Bu yolla çok bir fley elde edemeyen flirketler art›k mahalle sakinlerinin tepkilerine ald›rmaks›z›n çal›flma alan›n› büyütmeye bafllad›lar. Özellikle mahallenin güvenli¤i aç›s›ndan ciddi tehdit oluflturan, yerleflim yerlerinin alt›na döflenen borular yetmezmifl gibi bunlara bir de yenilerini ekleme çabalar›na girifltiler. Geçti¤imiz günlerde yeni bir çal›flma bafllatan bu flirketler gemilerle tafl›nan petrolü rafinerilere tahliye edebilmek için varolan borular› ço¤altmak için yeni bir çal›flma bafllatt›lar. Bunu yaparken de aç›ktan yeni borular döflendi¤ini söylemeyen flirketler, yap›lan çal›flmay› eski borular›n tamirat› olarak yans›tt›. Ancak buna inanmayan mahalle sakinleri çal›flman›n yap›ld›¤› yerde toplanarak eylem yapt›lar. ‹fl makinelerinin üstüne ç›karak makineleri kapatt›ran mahalle sakinleri iflçilerin çal›flmas›n› engellediler. Mahalle sakinlerinin yapt›¤› bu eylem karfl›s›nda çal›flamayan iflçiler mahalle sakinlerinin gitmesini bekledi. Ancak mahalleli eylemi bitirmeye niyetli de¤ildi. Yafll›s›, genci, kad›n›, erke¤i gece, gündüz demeden çal›flma yerinde nöbet tutarak iflçilerin çal›flmas›n› engellediler. Aradan geçen yaklafl›k iki haftal›k sü-
reye ra¤men mahalle sakinleri hala çal›flma yerinde nöbet tutuyor. Üstelik ifl makinelerinin çal›flma yerini terketmelerine ra¤men. Bu eylem KARADUVAR halk›n›n bu güne kadar yapt›¤› en büyük ve en etkili eylemdi. Karaduvar halk› bu eylemle kendi gücünü gördü. Direndi ve kazand›. Bu kazan›m küçük de olsa gelecek aç›s›ndan umut tafl›yordu. Konufltu¤umuz insanlar umutla bu eylem için “Direndik ve kazand›k. Yine gelirlerse yine kazanaca¤›z” dediler. KARADUVAR halk›n›n karfl›s›nda gerçekten de sermaye olarak büyük bir güç var. Ancak Karaduvar halk›n›n yapt›¤› eylem bir kez daha gösterdi ki güçlü olan halk›n gücüdür. Bu gün Karaduvar halk›n›n omuzlar›nda büyük bir yük vard›r. Onlar Bergama’l› köylüler gibi, Dersim halk› gibi direnmeli. Direnmeli ki hakl› olan bu davalar›n› kazanabilsinler. Karaduvar halk› flunu iyi bilmelidir. Bu gün sistem Karaduvar halk›na sadece bu flirketlerle zarar vermiyor. Türkiye’de IMF politikalar› arac›l›¤›yla sistem taraf›ndan dayat›lan açl›k, yoksulluk, iflsizlik Karaduvar halk›n› da etkilemektedir. Karaduvar halk› bu gün çocu¤umu nas›l okuturum diye düflünüyorsa, ay sonunu nas›l getiririmin hesab›n› yap›yorsa, bilmeli ki kendisinden öncekiler gibi AKP hükümetinin de politikalar› onlar› da kapsamaktad›r ve Karaduvar halk› kendi sorunuyla ilgilenmekle beraber dünyada yaflanan geliflmelere de sessiz kalmamal›d›r. Bu gün dünyada ABD emperyalizmi ve di¤er emperyalist devletler Irak, Filistin, Afganistan halklar›na bombalar, kurflunlar ya¤d›rmakta, onlar› katletmektedir. Yine ülkemiz egemenleri emperyalist politikalar arac›l›¤›yla yaflama geçirmeye çal›flt›¤› uygulamalarla hapishanelerdeki devrimci ve komünist tutsaklar› tecrit etmeye, kifliliksizlefltirmeye çal›flmaktad›r. Kamu Reformu Yasas›yla kamusal alan› talan etmeye çal›flmaktad›r. Yeni ‹fl Yasas›yla iflçileri kölelefltirmeye çal›flmaktad›r. Yeni YÖK Yasa Tasar›s›yla emekçi halk›m›z›n çocuklar›na okul kap›lar›n› kapatmaktad›r. Tüm bunlar Karaduvar halk›n› da yak›ndan ilgilendirmektedir. Ve Karaduvar halk› tüm bu yaflanan geliflmelere tepki göstermelidir. Ancak birleflik ve örgütlü bir güçle.
Söz edilen eylemin ard›ndan bir kez daha Karaduvar halk›n›n sesine kulak verdik: SÜLEYMAN D‹NL‹: Bu petrol tesisleri yap›l›fl›nda bu yana plans›z ve teflkilats›z yap›lm›flt›r. Bunu Karaduvar halk› ne kadar dile getirdiyse de gelecekte bir o kadar dile getirecektir. ‹ktidar partisi olarak hiçbir millet vekili veya bakan Karaduvar’›n sorunlar›yla ilgilenmediler. Bu sorun sadece Karaduvar’›n sorunu de¤il tüm Mersin’in sorunu. En son eylemde biz halk olarak topland›k ve bir komite oluflturduk. Bu komite kimsenin ne siyasetine, ne de petrolüne kar›flan bir flekil teflkil etmedik. Karaduvar halk› hala bu durumda iken iktidar partisi olarak bir müdahale olmuyor. Bizim sorunumuz bunlarla bitmiyor, flehirde yaya geçitlerinde bir memur bulam›yoruz. Ve tafl›tlar çok h›zl› geçiyor. Caddeler park halini alm›fl durumda. Bunlarla ne zab›talar ne de trafik polisleri ilgileniyorlar. Biz halk olarak baflta Karaduvar sorunu olmak üzere sorunlar›n çözüm bulmas›n› istiyoruz. ‹SHAK fiAH‹N: Biz buran›n yerlisi de¤iliz. Burada bulunan topra¤a senelik gelip ortak oluyoruz. Bizim iflimiz belli olmuyor. Bu gün buraday›z, yar›n yokuz. Ben burada tar›mla ilgileniyorum. Petrol dolum tesislerinden s›zan petrol topra¤›m›z› etkiliy o r.
Sular›m›z› kullanam›yoruz. Suyun temiz akmas› için bir saat bofl ak›t›yoruz. Tuvaletlerimizi kokulardan kaynakl› kullanam›yoruz. Son yap›lan eylemi destekliyorum, devam etmesi gerekti¤ini düflünüyorum. AYFER SAKA: Biz burada bu fabrikalardan çok etkileniyoruz. D›flar›da oturuyoruz. Kokudan duram›yoruz. Yang›n oldu. Bizler korkudan yatamad›k. Etkisinde kald›k yang›n›n. Biz bu borular› istemiyoruz. Bu nedenle bütün mahalle halk› topland›k. Borular›n yap›ld›¤› yere gittik. Bizler yeni borular döflenmesine karfl›y›z. Eskileri bize çok zarar verirken flimdi bir de yenilerini yapmaya çal›fl›yorlar. Bizler buna izin vermeyece¤iz. Elimizden geldi¤i kadar bu iflin peflini b›rakmayaca¤›z. Çaba sarfedece¤iz, buna mecburuz. Ayr›ca bizler bu belediye baflkanlar›na oylar›m›z› verdik, oralara getirdik, ancak onlar sorunlar›m›zla ilgilenmiyorlar. MAHALLE SAK‹N‹: Biz halk olarak bu flirketlerin bu flekilde çal›flmas›na karfl›y›z. Bunun için bir komite kurduk. Bizler flu anda bir hukuksal süreç bafllatt›k. Onun sonucunu bekliyoruz. Yeni boru hatlar› döflemek istiyorlar. Ama yeni boru hatlar›n›n geçti¤i yerler özel mülkiyete ait. Onun için mahkemeye baflvurduk. Mahkeme tedbir ald›. Tapu kadastrodan geldiler. O yerlerin özel mülkiyet oldu¤u söylendi. Bu nedenle bu flirketlere karfl› savaflmaya devam edece¤iz. En son olarak A‹HM’e gidilmesi düflünülüyor. Bizler sanayi düflmanlar› de¤iliz. Bu flirketlerin tamamen kapat›lmas›n› de¤il, yerleflim yerlerinin d›fl›nda, bu bir sanayi bölgesi olabilir, flehir merkezinin d›fl›nda olabilir ve normlar›na uygun çal›flmas›n› istiyoruz. Bunun için elimizden gelen her fleyi yapaca¤›z.
29
5
24 Eylül-7 Ekim 2004
Yeni boru hatt›n›n döflenmesine KARfiI EYLEM
Karaduvar halk›n›n yaflam›n› tehdit etmeye devam eden OPET-TUTA Petrol Dolum tesisleri yeni projeleriyle varolan tehlikeyi büyütmeye devam
ediyor. ‹nsan yaflam›n› hiçe sayan bu tesisler yapt›klar› veya yapmaya çal›flt›klar› projelerin mahalle halk›na zarar verip vermedi¤ine ald›rmaks›z›n ça-
l›flmalar›na devam ediyorlar. Bunun son örne¤i 8 Eylül Çarflamba günü yafland›. Mahalle halk›n›n büyük tepkisine neden olan ve kapat›lmas› yönünde mahallenin gerek hukuki, gerekse de eylemlerle birçok yolu denedi¤i bu flirketler tehlike saçan boru hatlar›na bir yenisini daha yapmaya bafllad›lar. fiirketler bu borular› daha öncekiler gibi yerleflim yerinin alt›ndan geçirecekler. Ancak bunu varolan borular› tamir etme bahanesiyle yap›yorlar. Yap›lan bu çal›flman›n varolan borular›n tamirat› de¤il, yeni boru döfleme çal›flmas› oldu¤unu anlayan mahalle sakinleri 8 Eylül Çarflamba günü çal›flma yerine giderek eylem yapt›lar. ‹fl makinelerinin çal›flmas›n› engellemek için makinelerin üstüne ç›karak, önünde duran mahalle halk› gece, gündüz burada nöbet tutarak çal›flmay› engellemektedirler. Eylem yerinde s›k s›k “Karaduvar bizimdir, bizim kalacak” sloganlar›n› atan mahalle sakinleri “Öl-
mek var dönmek yok” diyerek bu çal›flman›n tamamlanmas›na izin vermeyeceklerini belirttiler. Yap›lan eylemin ard›ndan 1 hafta geçmesine ra¤men mahalle sakinleri hala çal›flma yerinde nöbet tutuyorlar. Bu eylem karfl›s›nda flirketler ise çal›flmalar›n› durdurmak zorunda kalm›fllard›r. ‹fl makinelerinin çal›flmas›n› durdurmas›yla birlikte mahalle sakinleri makinelerin açt›klar› çukurlar› elleriyle toprak atarak doldurdular. Son süreçte bir çok gecekondu semtinde y›k›mlar yapan AKP hükümeti ise geliflen bu durum karfl›s›nda hala sessizli¤ini korumaktad›r. Aylard›r konuyla ilgili çeflitli eylemler yapan mahalle sakinleri devletin bu suskunlu¤una tepki göstererek “Biz temiz do¤am›z› geri istiyoruz. Bu flirketler buradan gitmeli. Biz Karaduvar’›n dününü istiyoruz” dediler ve bu çal›flmalar›n devam etmesi durumunda eylemlerine de devam edeceklerini belirttiler. (Mersin)
‹skenderun’da sistem (Mv Ulla adl› gemi) batt› ‹nsan hayat›n›n yaflam›n› hiçe sayan, do¤al ortam› bozarak yaflam› neredeyse tesadüflere ba¤layan emperyalist-kapitalist sistemin yeni bir facias› da ‹skenderun’da yaflan›yor. Mv Ulla adl› geminin tonlarca toksit at›¤›n Akdeniz’e yay›lmas›yla sonuçlanan bat›fl›, bir kez daha sistemin de bir kez daha bat›fl›n› gösterdi. Ancak yine her zamanki gibi olay›n sorumlulu¤unu kimse kabul etmemekte ve olay uluslararas› bir rezalet olarak raflara kald›r›lmak istenmekte. 9 Aral›k 1999 tarihinde ‹spanya’daki termik santrallerden ald›¤› 3 bin 488 ton baca külünü boflaltmak için yola ç›kan MV ULLA adl› gemi bürokratik engellerden dolay› al›kondu¤u ‹skenderun Liman›’nda 6 Eylül Pazartesi günü henüz belirlenemeyen nedenlerden dolay› batt›. 1999 y›l›nda yükünü Cezayir’e boflaltmak için yola ç›kan MV ULLA adl› gemi Akdeniz’de bir süre dolaflt›. Geminin Akdeniz’de dolaflt›¤› s›rada yükü 3 bin 488 tondan 2 bin 200 tona indi. Kaybolan 1288 ton zehirli yükün gemi yetkilileri taraf›ndan Akdeniz’e boflalt›ld›¤› tahmin ediliyor. Bu arada gemi konaklama ve yak›t ikmali için ‹skenderun Liman›’na geldi. Geminin Akdeniz’de dolaflt›¤› süre içerisinde Green-
peace çevre örgütü yapt›¤› çeflitli eylemlerle olaya tepki gösterdi. Gemi limana geldi¤inde ise gümrük görevlileri ULLA’y› zehirli at›k yüklü oldu¤u için al›koydu. Al›koyma ifllemi s›ras›nda gümrük yetkililerinin kendilerinden haks›z yere para istedi¤ini iddia eden gemi yetkilileri paray› ödemeyeceklerini belirttiler. Bu nedenle uluslararas› Basel Sözleflmesi gere¤i 30 günlük al›koyma süresi uzad›. ‹spanya hükümeti ise bu sözleflmeden do¤an hakk›n› kullanarak yükü almayaca¤›n› aç›klad›. Daha sonra gemi yaklafl›k 4 y›l boyunca ‹skenderun Liman›’nda kald›. ‹spanyol flirketinin bu paray› ödememesi sonucu Mavi Denizcilik gemiye haciz koydurdu. Ancak geminin zehir yüklü at›k tafl›d›¤› nedeniyle flirket hacizi kald›rd›. ‹spanya da gemiyi alaca¤›n› aç›klad›. 6 Eylül Pazartesi günü ULLA gemisi ‹spanya’ya gitmek üzere su tahliye kanallar› aç›ld› ve gemi bir anda sulara gömüldü. Geminin ‹skenderun’da batmas›yla birlikte gemide bulunan zehirli at›k tam bir çevre felaketine yol açt›. Bugün geminin batt›¤› ‹skenderun’da Türkiye’nin y›ll›k 180 bin tonluk Cumbo karides ihracaat›n›n üçte ikisi yap›lmaktad›r. Ayr›ca Akdeniz’de belli yerlerdeki turizm yerleri
de tehlikeye girmifltir. Batan geminin daha fazla zarar vermeden bölgenin incelemeye al›nmas› gerekti¤ine vurgu yapan Greenpeace Akdeniz sorumlusu Banu Dökmecibafl› “ULLA ile hukuk sistemi batt›. ULLA olay›, toksit at›k ticareti yasak olmas›na ra¤men, hükümetler acil önlem almad›¤›nda, uluslararas› anlaflmalar›n nas›l çi¤nendi¤inin bir göstergesidir. Olayla ilgili olarak yarg› yolu aç›kt›r. Türkiye yasad›fl› at›k ticaretinden en ma¤dur ülkedir” dedi.
Bugün Mersin Karaduvar’da, ‹zmir Bergama’da, Munzur’da insan hayat›n› hiçe sayarak çeflitli projelere imza atan Türk egemen s›n›flar› ULLA olay›n›n bafl sorumlusudur. “Geliyorum” diyen faciaya y›llarca sessiz kalan devlet, ‹skenderun’da geçimini bal›kç›l›kla sa¤layan önemli bir nüfusu ULLA olay› ile birlikte yok sayd›¤›n› bir kez daha gösterdi. ULLA gemisinin batmas›na geçimini bal›kç›l›kla sürdüren bal›kç›lar da tepkili. (Mersin)
30
24 Eylül-7 Ekim 2004
‹flçi-köylü’den EMPERYAL‹ZM= TERÖR‹ZM EMPERYAL‹ZME KARfiI SAVAfi HAKLI VE MEfiRUDUR Telafer, fiii Türkmenlerin yaflad›¤›; Türkiye’ye 110, Suriye’ye 80 km uzakl›kta bulunan yoksul bir kent. Denilebilir ki Irak’ta ABD’nin iflgalinden bu yana nerede ise hiçbir olay›n yaflanmad›¤› nadir yerlerden bir tanesi. ABD’nin “Irak’a s›zan teröristlerin bar›na¤›” bahanesi ile bafllatt›¤› bombard›mandan önce sakin bir yer olan Telafer’de, sald›r› s›ras›nda ise sadece bir günde 51 kiflinin öldü¤ü kay›tlara geçen bilgiler aras›nda. Oysa Telafer’de yaflanan bu k›y›m›n ABD’nin “kentte bulunan direniflçilerin takibi” bahanesi ile hiçbir ilgisi yok. Konu ile ilgili Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratl›’n›n aç›klamalar› da bu durumu ortaya koyuyor; “Telafer Irak’ta hiçbir olay›n ç›kmad›¤› yerlerden birisi idi. ABD durup dururken ‘fiii lider Mukteda El Sadr’a ba¤l› güçler buraya geldi’ diye bir bahane uydurdu.” Onlarca insan›n ölümüne neden olan bu sald›r›n›n amaçlar›ndan biri kitlesel bir korku yaratmak. Peki çat›flmalar›n merkezinde yer almayan, sakin bir kent olarak tan›mlanan Telafer’de yaflanan bu son geliflmelerin anlam› ne? Bir Pentagon yetkilisinin “Telafer’in yeni bir Felluce’ye dönüflmesi engelleniyor” aç›klamas› yukar›daki gerçeklerle birlikte bak›ld›¤›nda ne kadar inand›r›c› olabilir? Aç›kt›r ki bu aç›klama Telafer’de yaflananlar›n gerçek nedenlerini ortaya koymaktan oldukça uzakt›r. Konuya tam olarak bir aç›klama getirebilmek için Telafer’in stratejik önemi, Türkiye’nin Irak ba¤lant›s› ve bunlar›n yan› s›ra iflgalcilerin yeni bölgesel planlamalar›n› tekrar hat›rlamak gerekmektedir. ABD’nin Irak’a iliflkin politikalar› aras›nda önemli bir yer tutan etnik gerilim senaryolar›n›n yeni dura¤› Telafer ola-
cak gibi görünüyor. Irak iflgalinden önce ABD’nin Türkiye’den istedi¤i bölgelerin bafl›nda gelen merkezlerden birinin ‹skenderun oldu¤u gerçe¤i ile birlikte bak›ld›¤›nda, uzak olmayan bir di¤er olas›l›k da ABD’nin Telafer üzerinden Suriye s›n›r› boyunca Akdeniz’e ulaflma planlar›n›n olabilece¤i. Ancak elbette ki tüm bunlar kesin olmamakla birlikte bundan önce yaflanan geliflmelerle birlikte ele al›narak yap›lan tahminlerden öteye gidemiyor. Buradan asl›nda yaz›m›z›n ana konusunu oluflturan gündeme yani emperyalistlerin, iflbirlikçilerinin ve uflaklar›n›n son dönem yaflananlarla birlikte tekrar h›z verdikleri “terör” konusuna gelirsek; önceli¤i yine Irak’ta yaflananlara ve yap›lan aç›klamalara verelim. Telafer’de yaflanan yukar›da özetledi¤imiz olaylar›n yan›nda sürekli olarak yap›lan aç›klamalar aras›nda yeni “terör” odaklar›n›n yok edilmesi geliyordu. Sözde, direniflçiler Telafer’e s›¤›nm›flt›. Bunlar›n yan›nda gündeme gelen rehin alma olaylar› ile ilgili, Irak Geçici Baflbakan› ‹yad Allavi’nin “terörizme teslim olmayaca¤›z” sözleri ve “teröristlerin” öne sürdü¤ü herhangi bir flart›n kabul edilmesini efendileri ve kendileri için çok kötü bir emsal olarak de¤erlendirmesi ortak yönler tafl›maktad›r. Yine geçti¤imiz hafta Kuzey Osetya’da yaflanan okul bask›n›n›n ard›ndan Rusya devletinin yapt›¤› “Rusya art›k savafltad›r” vb. aç›klamalar egemenler taraf›ndan ayn› amaç için çokça dillendirilmektedir. Hat›rlanaca¤› gibi Rusya Savunma Bakan› Sergey ‹vanov okul bask›n›n›n ard›ndan Rus halk›n› yaflanacaklar için uyarmaya bafllam›fl, 11 Eylül benzeri geliflmelerin yaflanaca¤› yönünde sinyaller vermifl, hatta kendisi gibi “terör” ma¤duru olan ABD ile Rusya aras›ndaki bu
5
birliktelikten dem vurmufltu. Yap›lan aç›klamalar›n ana noktas›n› “terör” eylemlerinin emperyalistleri hedef alaca¤› ve bundan dolay› emperyalistlerin önleyici vurufl stratejileri ile hareket etmesi gerekti¤i fleklinde özetlemek mümkün. Bunu ‹vanov flöyle aç›kl›yor; “Nerede olursa olsun, dünyan›n herhangi bir bölgesindeki bir üssü yok etmek için her türlü ad›m› ataca¤›z... Ne olursa olsun önleyici vurufllar›n nas›l gerçekleflece¤ini önceden haber vermeyecek, kimseyi de uyarmayaca¤›z.” Sürekli olarak “terör” tehdidini dillendirerek kullanan emperyalistlerin bu aç›klamalar› asl›nda estirmeyi düflündükleri terörün bir habercisi de¤ilse nedir? Emperyalistlerin “Global terörizmi durdurmak”, “uluslararas› terörizmi yok etmek” ad›na yapt›klar›, önleyici vurufl vb. isimlerle ortaya att›klar› sald›r› politikalar›n›n sonucunda ortaya ç›kan gerçekler as›l teröristleri ortaya ç›karm›yor mu? Örnekler verelim; Çeçenistan’da Rusya taraf›ndan son 13 y›lda katledilen Çeçen say›s› 200 bin ve bunlardan 40 bini çocuk. Tecavüz edilen kad›n say›s› ise 6 bin civar›nda. ABD, Afganistan ve Irak’› iflgal ederek yaklafl›k 60 bin insan› öldürdü. Son üç y›lda ‹srail, 798 Filistinli çocu¤u katletti, bunlardan 11 tanesi 1 yafl›n›n alt›nda iken bir tanesi henüz do¤mam›flt›. Daha eskilere de gidilebilir. ABD yaln›zca Hiroflima ve Nagazaki’de 65 bin çocu¤u katletti. Öyleyse flimdi Osetya’da katledilen çocuklar›n ard›ndan bu çocuk katillerinin döktükleri timsah gözyafllar›n›n ve yapt›klar› sözde k›nama aç›klamalar›n alt›nda bir ç›karlar›n›n oldu¤unu düflünmek yanl›fl olmaz. Çünkü flu bir gerçek ki emperyalistler her “terörizm”den dem vurmaya bafllad›¤›nda ezilen dünya halklar› üzerinde gerçek anlamda terör estirmifllerdir. Emperyalizm ayn› zamanda terörizm demektir. K›sacas› emperyalizm “belirsiz, her yerde ortaya ç›kabilecek bir düflmana karfl› savaflt›¤›n›” ilan ederek ezilen dünya halklar› üzerinde terör estirmektedir. Bu düflman dünyan›n her yerinde, emperyalizmin
ç›kar›na uygun yani ifline geldi¤i zaman ortaya ç›kabilmektedir. Ve bu sald›r›lar dünya halklar›na “özgürlük ve demokrasi götürmek” olarak lanse edilmektedir. Oysa ki en büyük teröristler yukar›da örnek verdi¤imiz olaylar özgülünde ve iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›n yüzlerce y›ll›k prati¤inde ortaya ç›kt›¤› gibi emperyalistler, ifl birlikçileri ve uflaklar›d›r. 17 Eylül 2004 tarihinde Gümüflhane’ye ba¤l› fiiran ilçesinin k›rsal alan›nda ava ç›kt›klar› s›rada “terörist” san›lan(!) iki köylünün katledilmesi bu uygulamalar›n ülkemizde yaflanan en çarp›c› ve son örneklerindendir. Köylü olduklar›n› ve ava ç›kt›klar›n› defalarca tekrarlamalar›na ra¤men taranarak katledilen köylülerin saatlerce hastaneye götürülmemesi, jandarman›n “vurduk komutan›m” diyerek yaral›larla dalga geçmesi devletin halk düflman› yüzünün göstergelerinden yaln›zca biridir. Bu uygulamalar en çokta devletin gerçek yüzünün kitleler nezdinde ortaya ç›kmas›n› sa¤lamaktad›r. Katledilenlerin cenazesine kat›lmak için devlet erkan›n›n gelece¤ini ö¤renen köylülerin, bu sahte gösteriyi beklememesi, cenazede “art›k asker istemiyoruz” 盤l›klar› atmas› devlete duyulan tepkinin en somut örnekleridir. Bu yaflananlar göstermektedir ki emperyalizm ve onun ülkemizdeki koruyucusu ve kollay›c›s› olan faflist diktatörlük gerçek terörün yarat›c›s› ve bizzat uygulay›c›s›d›r. Siirt’te Afetevler Mahallesi’nde YJA STAR gerillas› Fatma ‹ydem’in cesedinin panzere ba¤lanarak sürüklenmesi ve yine geçti¤imiz haftalarda yo¤unlaflan özellikle gerilla cesetlerine yönelik sald›r›lar, binlerce insan›n “terör” bahanesi ile yerlerinden yurtlar›ndan zorla göçettirilmesi, direnenlerin hapishanelere t›k›lmas›, hapishanelerdeki tutsaklar›n operasyonlarla katledilmesi, tek tip elbise, zorla çal›flt›rma dayatmas› ve daha birçok sald›r› unutulabilir mi? Tüm bu gerçekler ›fl›¤›nda gerçek terörü kimin yaratt›¤› ortadad›r. Bu gerçe¤i iddia edenler halk›n düflman› emperyalistlerin yeminli uflaklar›ndan baflka bir fley de¤ildir.
Sistem iflçileri katletmeye devam ediyor Tuzla tersanelerinde patronlar›n gerekli önlemleri almamalar›ndan kaynakl› ifl kazalar› bitmek bilmiyor. Torlak Tersanelerinde 24 A¤ustos Sal› günü yaflanan kaza da di¤erlerini aratmayacak ölçüde. Çal›flt›¤› vincin bak›m›n›n yap›lmamas› ve kapasitesinin üzerinde yük kald›rmas› nedeniyle vinç parçalanm›fl, Süleyman Binici isimli iflçi de içinde bulundu¤u kabinle birlikte afla¤›ya düflmüfltür. Tersane iflçili¤ine ‹skenderun’da bafllayan Binici 5 çocuk babas› ve efli de hamileydi. Yaflanan “kazan›n” ard›ndan Torlak tersanesi patronu Ali Torlak “takdir-i ilahi, ölüm bir gün hepimizi bulur” diyerek piflkinli¤ini
sürdürdü. Tuzla tersanelerinde üç y›ld›r çal›flan ve flu anda Torlak tersanesinde çal›flan Ahmet Ekinci, kazalar›n nedenini tersanelerdeki tafleronlaflmaya ba¤l›yor. Tafleron iflçilere daha fazla ve h›zl› çal›flmalar› için bask› yap›ld›¤›n› anlatan Ekinci, iflçilerin hayat›n›n hiçe say›ld›¤›n› belirterek “metrelerce yükseklikteki iskelelerde bile önlem al›nm›yor. Emniyet kemeri kulland›rm›yorlar. ‘‹skele sa¤lam, ç›k’ diyorlar ç›kmay›nca da iflten at›yorlar” dedi.
ORDU Odu’nun Korgan ilçesinde, bir iflçi, tafl k›rma makinesine ba¤l› demir çubu¤un
bafl›na çarpmas› sonucu yaflam›n› yitirdi. Yazl›k Mahallesi’nde Belediye’ye ait tafl oca¤›nda çal›flan Celal Turcan tafl k›rma makinesinin bak›m›n› yaparken makineye ba¤l› demir çubuk bafl›na çarpt›. Turcan olay yerinde yaflam›n› yitirdi.
TEK‹RDA⁄ Tekirda¤’›n Çorlu ilçesinde bulunan Organize Sanayii Bölgesi’nde a¤›r çal›flma flartlar› ve patronlar›n “masraf olmas›n” diye gerekli tedbirleri almamas› nedeniyle onlarca ifl kazas› meydana geldi. Özellikle yaz aylar›nda ifllerin yo¤un olmas› nedeniyle, patronlar daha fazla mal üretmeleri için iflçiler üzerinde bask› oluflturuyorlar.
Bu nedenle meydana gelen son günlerdeki ifl “kazalar›n›” flöyle s›ralayabiliriz; Deri sanayisinde kazan patlamas› sonucu üç iflçi öldü. Tanatar Deri’de Fikret Ak›nc› isimli iflçi elini makinaya kapt›rd›. Ak›nc›’n›n kolu iki yerinden k›r›ld›. Derimland’da çal›flan Kudret Do¤ru’nun sa¤ eli bile¤inden koptu. Akda Deri’de çal›flan ve elini makinaya kapt›ran Canan Kelefl’in ise parmaklar› ezildi ve k›r›klar meydana geldi. ‹flçilerin günlük çal›flma süreleri 1216 saate kadar ç›k›yor. Ço¤unun sigortas› yok. Bu nedenle patronlar ifl kazas› tutanaklar›n›n tutulmamas› için iflçileri özel hastanelere götürüyorlar. (Kartal)
5 Bafltaraf› sayfa 32’de B- Doküman, Nepal ulusu, co¤rafi bütünlü¤ü, ekonomik ba¤›ms›zl›¤›, politik ve kültürel özgürlü¤ü üzerindeki gerici Hindistan yönetiminin yay›lmac› müdahale süreci; eski feodal devletin ulusal teslimiyetçi karakteri ve Nepal halk›n›n yay›lmac› müdahaleye ve ulusal teslimiyete karfl› mücadelesi üzerine genifl bir tarihi aç›klama yapmakta. Bu analizin yan› s›ra, doküman büyük Halk Savafl›na karfl›, ABD emperyalizmi taraf›ndan destek verilen Hindistan yay›lmac›l›¤›n›n direkt müdahalesinin gelmekte oldu¤u gerçe¤ini aç›klamakta. Bu, müdahale ve Partimizin Daimi Komitesinin tecrübeli üyesi yoldafl Kiran gibi birçok sorumlu yoldafl›n tutuklanmas›, Hindistan’›n çeflitli flehirlerinde son zamanlarda Parti kumanda merkezinin hedeflenmesiyle do¤rulanmaktad›r. Himalayalar› kendine ait olarak kabul eden yay›lmac› Nehru doktrinini izleyen Hindistan yönetici s›n›f› kirli entrikalarla veya Bhutan ya da Sickim stratejisi ile bu doktrini gelifltirmektedir. Nepal’de her zaman istikrars›zl›¤› ve anarfliyi destekleyen Hindistan tekelci kapitalist yöneticiler, terörizme karfl› savafl› desteklemek ad› alt›nda askeri müdahale yoluyla ve yurtsever ve sayg›n Nepal halk›na karfl› kitle katliam› gerçeklefltirerek kontrolü alt›na alma kötü niyeti ile flimdi Nepal’i aç›kça tehdit etmektedir. Hindistan yay›lmac›l›¤›, bar›fl görüflmeleri yoluyla ilerleyen politik çözüm bulmak için güvenilir koflullar yaratman›n önündeki d›flar›dan gelen esas engel olarak durmaktad›r. Gerici devletin ömrünü uzatma hayalleri içindeki Nepal eski devletinin bafl›, Hindistan yay›lmac›l›¤›n›n önünde diz çökerek Nepal’in ba¤›ms›z varl›¤› ve halk›n›n sayg›nl›¤›yla alay etme i¤renç suçunu ifllemektedir. Daha önceki analizde de denildi¤i gibi, doküman tüm sayg›n ve yurtsever Nepal halk›n› eski devletin ulusal teslimiyetçili¤ine, Hindistan’›n yay›lmac› müdahalelerine ve yaklaflan askeri sald›r› tehlikesine karfl› birleflmeye ça¤›rmakta. Doküman, Partinin yeni planlamas›nda, ulusal teslimiyetçili¤e ve Hindistan yay›lmac›l›¤›na karfl› ideolojik, politik ve askeri alanlar›n tümünde yo¤unlaflman›n önemine dikkat çekti. Dokümanda ayr›ca Nepal’in ve Nepal halk›n›n ba¤›ms›zl›¤›n›n, her türlü emperyalist ve yay›lmac› müdahalesine karfl› tüm ülkeyi savafl cephesine dönüfltürerek, tüm halk› askerilefltirerek ve savafl stratejisini yeni bir aflamaya yükselterek sa¤lanabilece¤i vurgulanmakta. Ayn› flekilde dokümanda ulusal teslimiyetçilik ve yay›lmac› müdahalelere karfl› savaflta, sadece (eski devletin sözde Kraliyet Ordusu içindeki yurtsever personeller de dahil) genifl yurtsever Nepal halk›n›n de¤il, ayn› zamanda adalet sever Hindistanl› ezilen kitlelerin ve tüm dünyan›n ezilen kitlelerinin destek ve sempatisinin var olaca¤›na olan inanç ifade edildi.
31 C- Mevcut durumu analiz ederek, doküman bölge karargahlar›nda ve baflkentte merkezileflen eski devletin, iktidar gücünün tarihi olarak kaç›n›lmaz yeniden inflas› ve nitel politik ç›k›fl› araflt›rmak yerine, varl›¤›n›n son saatleri için emperyalizmin s›rt›nda ülkenin ulusal de¤erlerinin ve halk›n›n ya¤malanmas›na yönelik tek gündeme ba¤l› kalmaktad›r. Nepal ekonomisinin hakimiyetini yabanc› komprador kapitalistlere teslim ederek, emperyalist
24 Eylül-7 Ekim 2004
ve Bölgesel Otonom Hükümetler, çeflitli cepheler, organlar ve genifl halk kitleleri düzeyinde önderli¤inin gelifltirilmesine vurgu yapt›. Ayn› flekilde yeni planda, Halk Kurtulufl Ordusu’nun ustal›¤›, araç, kaynak ve nitel ve nicel geliflim durumu ve stratejik sald›r›n›n gerekleri üzerine dikkatleri muhafaza ederek, Halk Kurtulufl Ordusu’nun düzeni mevcut Do¤u ve Bat› Tümenlerine ek olarak Merkez Tümen ile birlikte üç Tümene ayr›ld›. Bundan sonra, Halk Kurtulufl Ordusu’nun düzenli güçleri
rektifikasyonu olmak üzere iki bölüme ayr›lm›fl somut bir plan ve program da sunuldu. Buna göre, ideolojik rektifikasyonda, Prachanda Yolu’nun korunmas›, uygulanmas› ve gelifltirilmesinde do¤ru Marksist-Leninist-Maoist anlay›fl ile ilgili diyalektik materyalizmin çal›flma ve uygulanmas› ve bireysel anarflizm ve bürokratik çal›flma tarz›na karfl› ideolojik mücadelenin önemi üzerinde dokümanda somut bir yönelim planland›. Örgütsel ve çal›flma tarz›n›n rektifikasyonu ile ilgili, geçmifl zaaflar›m›zdan ö¤renerek, esas olarak dost güçlerle sayg›l›, canl› ve yo¤un iliflki kurmak için kesin yöntem belirtildi. Doküman›n özü tüm ülkenin sorumlulu¤unu alma amac›ndad›r. Merkezden tabana kadar bir kampanya olarak rektifikasyon bafllatmak için bir yöntem tasarland›. 5- Politik ve örgütsel doküman›n Merkez Komite taraf›ndan kabul edilmesinden sonra, yeni stratejik sald›r› plan›na göre gerekli örgütsel ve askeri tanzimler yap›lmas› üzerine birçok karar al›nd›.
patronlar›n›n büyük planlar› alt›nda eski devletin günlük görevi iflsiz Nepal halk›n› ac›nacak koflullar içinde dünyaya da¤›tmakt›r. Bu durumla ve aç›klanan vahfletle yak›ndan ilgili olarak doküman, feodal saray›n uflaklar›yla (sözde hükümet) görüflmelerin anlams›z ve amaçs›z yaygaras›n› da feshetmektedir. Kesin olarak, doküman eski devletle görüflme sorununu iptal etmemekte ancak böylesi bir görüflmenin eski devletin uflaklar›yla de¤il Nepal halk›n›n tam egemenli¤ini sa¤lama konusu üzerinde odaklanarak uluslararas› güvenilir arabuluculuk ile beraber patronlar›n›n kendileri ile olabilece¤ini aç›klamaktad›r. Ayn› flekilde, doküman görüflme ve etkilemelerin politik parlamento partileri ve sivil toplum temsilcileri aras›nda gerçeklefltirilece¤ini aç›klad›. D- Di¤er çok önemli bir bölümde, doküman geçen bir y›l içinde Parti’nin kazan›mlar›n› ve zaaflar›n› tart›flt› ve düflmana karfl› stratejik sald›r›n›n gelifltirilmesi için temellerin infla edildi¤i sonucunu ç›kard›. Nepal’in öznel koflullar› temelinde ve mevcut uluslararas› durumda stratejik sald›r› aflamas›n›n aç›klamas›n› sundu ve belli bir politik ve askeri hedefte ayn› zamanda stratejik sald›r›n›n ilk plan›n› tasarlad›. Hedeflenen amaçlar› yerine getirmek için doküman Birleflik Merkezi önderli¤in; Parti, Halk Kurtulufl Ordusu, Birleflik Devrimci Halk Konseyi, çeflitli Ulusal
6- Toplant›n›n son bölümünde, birçok yoldafl›n duygular›n› sundu¤u sonuç bölümü organize edildi. Tüm yoldafllar, kendi düflüncelerini muhafaza ederken, bu Merkez Komite Toplant›s›n›n ideolojik, politik, örgütsel ve yöntemsel görüfl noktas› anlam›nda genifl kapsam›n›n önemini ifade etti.
Baflkan Prachanda
üç Tümen, 9 Tugay ve 29 Tabur olarak örgütlenmifltir. Ayn› flekilde, 100 bin kiflilik halk milislerinin de M›nt›ka ve Bölgesel Karargahlar alt›ndaki Bölük düzeni alt›nda örgütlenmesine karar verildi. Son olarak yeni plan yabanc› müdahaleye karfl› Tünel Savafl› fleklinde savaflmalar› için genifl halk kitlelerine savunma ve sald›r› üzerine askeri e¤itim sa¤lama amac› aç›klanmaktad›r. E- Doküman›n bir baflka önemeli bölümünde, örgütsel rektifikasyon (düzeltme-ÇN) üzerine genifl bir öneri sunuldu. Dokümanda ideolojik rektifikasyon ve, örgütsel ve çal›flma tarz›
Sonuç bölümünün sonunda, Baflkan Yoldafl Prachanda toplant›y› zafer ve çok yönlü önemli bölümlerinde birlik olarak nitelendirdi ve önemli konuflmas›yla toplant›y› sonuçland›rd›. Baflkan Prachanda taraf›ndan toplant›n›n sonuçland›r›ld›¤›n›n ilan›n›n hemen ard›ndan tüm yoldafllar yerlerinden kalkarak ve yumruklar›n› kald›rarak flu sloganlar› hep bir a¤›zdan att›lar: - Stratejik sald›r› - Kahrolsun emperyalizm ve Hindistan yay›lmac›l›¤› - Yaflas›n proletarya enternasyonalizmi - Yaflas›n Marksizm-Leninizm-Maoizm ve Prachanda Yolu - Yaflas›n Nepal Komünist Partisi (Maoist) - Yaflas›n büyük Halk Savafl› - Cesur flehitlerimize k›z›l selamlar 31 A¤ustos 2004 Baflkan Prachanda Nepal Komünist Partisi (Maoist), Merkez Komite
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹
BÜROLAR
Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah.
➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30
‹mam Murat Sok. No:14/1
➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72
Aksaray-Fatih/‹STANBUL.
➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84
Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33
➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19
Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER
➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98
Bask›: Gün Matbaac›l›k
➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84
Genel Da¤›t›m: YAY-SAT
➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N
@mail: umutyayimcilik@superonline.com
➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
Nepal Halk Savafl›n›n yeni aflamas›na k›z›l selamlar! Nepal proletaryas›n›n büyük ve flanl› öncü kolu Nepal Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komitesi Pleniumu, ülkenin k›rsal kesimindeki bir üs bölgesinde, özel olarak çeflitli bayraklar ve gölgeliklerle dekore edilmifl toplant› salonunda baflar›yla gerçeklefltirildi. Toplant›n›n sonucunda stratejik denge aflamas›n›n stratejik sald›r› aflamas›na yükseltilmesi karar› temelinde bir dizi karar›n yer ald›¤› bir doküman yay›nland›.
1996’da Halk Savafl›n› bafllatan Nepal Komünist Partisi (Maoist), bugün savafl› yeni bir aflamaya s›çratarak Nepal gerici egemenlerinin ve emperyalist destekli Hindistan yay›lmac›l›¤›n›n karfl›s›nda devrim yürüyüflünü sürdürüyor. 2003 y›l›n›n A¤ustos ay›nda Nepal eski devletiyle yürütülen 3. Bar›fl Görüflmelerinin, eski devletin ikiyüzlü tavr› sonucu kesilmesi sonras›nda NKP(M)’ye ba¤l› Halk Kurtulufl Ordusu’nun sald›r›lar› yo¤unlaflm›fl ve de merkezileflmiflti. Bunun yan›nda NKP(M) tam bir y›l önce kesilen bar›fl görüflmelerinin ard›ndan içinde bulunduklar› stratejik denge aflamas›n›, stratejik sald›r› aflamas›na yükseltme kararlar›n› ve bunun için haz›rl›k yapt›klar›n› tüm dünya kamuoyuna ilan etmifllerdi. Bu ilandan bir y›l sonra NKP(M) Merkez Komitesi’nin (hapishanedekiler hariç) tüm üyelerinin kat›ld›¤›, bir üs bölgesinde gerçeklefltirilen toplant›s› sonucunda stratejik sald›r› aflamas›na geçildi¤i ilan edildi. Nepal’de hergün yaflanan çeflitli sald›r› ve çat›flmalar›n yan›nda geçti¤imiz hafta içinde bir hapishanenin bas›larak, 25 siyasi tutsa¤›n kurtar›lmas› da medyaya yans›yan bir geliflmeydi. Yine geçti¤imiz ay yaflanan Katmandu’yu kuflatma eylemi s›ras›nda ve sonras›nda NKP(M) ve iflçi sendikalar›n›n monarfli rejimini desteklemekle itham ettikleri ve kapanmalar›n› istedikleri ço¤u yabanc› 45 flirketin kapand›¤› bildirildi. Yay›nlanan Baflkan Prachanda imzal› bildiri, toplant›n›n kamuoyuna aç›klanan kararlar›n› içermekte. Nepal’in özgün koflullar›n›n ve emperyalist-kapitalist sistemin içinde bulundu¤u durumun de¤erlendirilmesiyle, yeni süreçte önle-
rine koyduklar› görevlerin aç›kland›¤› bildiride ayr›ca ABD destekli Hindistan yay›lmac›l›¤›n›n Nepal’e direkt askeri müdahalesi olas›l›¤›na da dikkat çekiliyor. Bu konuda NKP(M) halk› silahland›rarak, onlara yönelik savunma ve sald›r› e¤itimleri düzenleyerek, Vietnam savafl›nda oldu¤u gibi tüneller infla ederek halk› bu sald›r›lardan korumay› planlayarak vb. süreci karfl›lamaya ve önlerine koyduklar› görevleri yerine getirmeye çal›flaca¤›n› ifade ederken, bu somut tehlike karfl›s›nda baflta dünyan›n her yerindeki Maoistler olmak üzere, tüm ezilenlere önemli bir mesaj içermektedir: Nepal halk›n›n hakl› ve meflru savafl›na destek vermek, onlar›n yan›nda olmak ve herhangi bir askeri müdahalenin karfl›s›nda durmak. Nepal’de dünyan›n çat›s›nda devrim yürüyüflü baflta Maoistler olmak üzere tüm ezilenlere yolu gösteriyor. Nepalli Maoistler olumsuz koflullardan yak›nm›yorlar, emperyalist-kapitalist sistemin artan sald›rganl›klar›ndan dem vurmuyorlar. Aksine tüm bu koflullar› devrimin yolunun döflenmesinde devrimin hizmetine sokma azmini ve kararl›l›¤›n› gösteriyorlar. Mao da bunu ö¤retmiflti ard›llar›na: “Hiçbir fley zor de¤ildir. Doruklar› fethetmeye cesaretin varsa” NEPAL KOMÜN‹ST PART‹S‹ (MAO‹ST)’TEN DÜNYANIN EZ‹LEN K‹TLELER‹NE Nepal proletaryas›n›n büyük ve flanl› öncü kolu Nepal Komünist Partisi (Maoist) Merkez Komitesi Pleniumu (üyelerin hepsinin haz›r bulundu¤u toplant›, birleflik oturum -ÇN), ülkenin k›rsal kesimindeki bir üs bölgesinde, özel olarak çeflitli bayraklar ve gölgeliklerle
dekore edilmifl toplant› salonunda baflar›yla gerçeklefltirildi. Bu bas›n demeci, Baflkan Prachanda’n›n baflkanl›¤›nda, Halk Kurtulufl Ordusu’nun özel güvenlik kordonu ve genifl halk kitlelerinin direkt yard›mlar›yla ve düflman›n elinde olanlar hariç, tüm cephelerde ve sorumluluklarda savaflan tüm yoldafllar›n tam kat›l›m›yla on gün süren bu tarihi toplant›n›n kararlar›n› kamuoyuna aç›klamak için yay›nlanm›flt›r. 1- Baflkan Prachanda taraf›ndan yap›lan k›sa bir aç›l›fl konuflmas›yla bafllayan toplant›n›n bafllang›c›nda, Merkez Komite üyesi Yoldafl Paribartan ve ülke içinde, yurtd›fl›nda isimleri bilinen bilinmeyen büyük Halk Savafl›’n›n say›s›z ölümsüz flehitleri için bir dakikal›k sayg› duruflu yap›ld›. 2- Merkez Komitesi Pleniumunda, yeni atanan Merkez Komitesi üyeleri, görevleri ve sorumluluklar› için ciddi ve heyecanl› bir ant içtiler. 3- Çeflitli bölgesel bürolar›n, askeri bürolar›n merkezi sorumlular› ve Daimi Komite üyeleri raporlar›n› sundular. Raporlar›n sonunda, Baflkan Prachanda, rapor sisteminin gelecekte daha fazla bilimsel olmas› ihtiyac›n› önemle belirterek, raporlar›n sentezini yapt› ve stratejik dengeden stratejik sald›r› aflamas›na girmek için tüm bu raporlar›n devrimci dönüfltürücülü¤ü ile ideolojik, politik, örgütsel ve askeri temelinin infla edildi¤i karara ba¤land›. 4- Toplant›n›n ana gündemi olarak Yoldafl Prachanda, “Devrimci dönüflüm
sürecini yeni bir zirveye yükselten stratejik sald›r› aflamas›n›n gelifltirilmesi” bafll›kl› politik ve örgütsel bir doküman sundu. 6 günlük yo¤un ve hararetli tart›flmalar›n ard›ndan tam ittifakla kabul edilen bu doküman›n içeri¤ini afla¤›da okuyabilirsiniz: A- Mevcut durumun analizi ve dünya emperyalizminin ekonomik, politik ve stratejik karakteristiklerinin ince bir araflt›rmas›n› yaparak doküman, emperyalizmin önünde kaç›n›lmaz, çözümsüz bir kriz bulundu¤una ve yükselen dünya devrimi dalgas›n›n geliflimine dair nesnel bir sentez çizmektedir. Doküman, devrimin baflar›s› ve ayn› zamanda dünya proleter devriminin ve 21. yüzy›lda sözde post-modernizm gibi emperyalizmin aya¤a kalkm›fl ideolojik ve kültürel kar›fl›kl›klar›na, ekonomik sömürgecilik ve sözde küreselleflme ve özellefltirme ad› alt›nda ya¤maya, terörizme karfl› savafl ad› alt›nda yürütülen modern askeri faflizme karfl› direniflin hizmetinde diyalektik materyalizmi uygulayarak Marksizm-Leninizm-Maoizm’in tüm bölümlerinin -Marksist felsefe, Politik ekonomi ve Bilimsel Sosyalizm- gelifltirmek için görevler kabul etti. Bununla ba¤lant›l› olarak Uluslararas› Komünist Hareket, esas olarak da (flanl› Partimizin de üyeli¤inin devam etti¤i) Devrimci Enternasyonal Hareket Komitesi taraf›ndan bafllat›lan ideolojik tart›flmalar› memnuniyetle karfl›layarak, doküman Nepal’de Prachanda Yolunun geliflmifl ve yeni ideolojik sentezi için tüm Partinin birleflik inisiyatifinin önemle alt›n› çizdi. Devam› sayfa 31’de