ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
www.iscikoylu.org
Say›: 2005-2
13
*Y›l:2 *14-27 Ocak 2005 *Fiyat›: 750.000 TL-75 Kr ISSN:1303-9350
ABD-‹srail-Türkiye fler ekseni Ortado¤u’da iflbafl›nda
Emperyalizmin tafleronlu¤una hay›r!
Onlar›n el s›k›flt›¤› gün Cenin’de 7 Filistinli, ‹srail taraf›ndan katlediliyordu Ortado¤u’da emperyalistlerin politikalar›n› yaflama geçirmek için iflgal ve katliamlar devam ederken, bu süreçte Türk hakim s›n›flar› da uflakl›klar›n› daha etkin kullanman›n hesaplar›n› yap›yor. Bu hesaplar› TC D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül’ün Ortado¤u gezisinde aç›kça görüyoruz. “Komfludaki yang›n› görmezden gelemeyiz. Bugün komfluyu yakan yang›n yar›n bizi de yakar. Yang›na su, yaraya merhem olmaya haz›r›z” sözleriyle yola ç›kan Gül, Filistin’deki iflgal ve katliamlar›n bafl sorumlular›ndan olan fiaron’un elini s›kt›¤› gün Cenin’de 7 Filistinli katlediliyordu. D›fliflleri Bakan› Gül nezdinde bu çocuklar›n kan› TC devletinin eline bulanm›flt›r. Siyonistlerle ortak askeri tatbikat yapma karar› alarak suçlar›na bir ye-
nisini ekleyecek olan TC devleti, Ortado¤u’da ABD-‹srail-TC fler ekseninde yer alarak emperyalizmin emperyalizmin tafleronlu¤u görevini üstlenmeye çal›flmaktad›r. Ama unutmamak gerekir ki, komfludaki yang›n TC devletini de yakar. Çünkü bu yang›n s›n›rlar› çoktan aflt› ve dünya halklar›n›n bu onurlu “yaras›na” sürülecek merhem emperyalistlerde ya da onlar›n tafleronlar›nda de¤ildir. ABD’nin Irak’ta sürdürdü¤ü iflgal y›l›n ilk ay›nda yap›lacak olan seçimlerle meflrulaflt›r›lmaya, yasal bir zemine oturtulmaya çal›fl›l›yor. Filistin’de % 66 kat›l›mla gerçeklefltirilen seçimlerde ABD ve ‹srail’in oyunu çoktan alm›fl olan Mahmud Abbas olmayan devletin baflkan› “seçilirken”, Irak’ta da ABD onayl› kuk-
la Allavi iflgal hükümetinin bafl› olarak haz›rlan›yor. Ancak ne Filistin’de özgür irade ve tam kat›l›mla yap›lmayan seçim ne de Irak’ta silahlar›n gölgesinde yap›lacak seçim, demokrasinin göstergesidir. Aksine iflgalin ve ABD dizayn›n›n onaylatt›r›lmaya, meflrulaflt›r›lmaya çal›fl›lmas›d›r. Bugün Irak’ta direniflçiler seçimlerin meflru olmad›¤›n› aç›klayarak Irak halk›na seçimlere kat›lmama ça¤r›s› yap›yor. Bizler de kendi ülkemizde 30 Ocak tarihinde yap›lmas› planlanan -bir yandan da Irak’taki direniflten kaynakl› ertelenmesi tart›fl›lan- seçimlere karfl› yap›lacak eylemlerde yer almal›, bu tür hareketleri örgütlemeliyiz. Irak direnifliyle dayan›flma ve destek, emperyalist iflgale karfl› ç›k›fl temelinde görevimizi yerine getirmeliyiz.
n lü’de y ö k ‹flçi SON TSUNAM‹ EMPERYAL‹STLER‹ VE UfiAKLARINI VURACAK! Sayfa 30
2
14-27 Ocak 2005
13
fiahin Delibafl’› kaybettik Devrimci mücadelenin emekçisi fiahin Delibafl’› kansere karfl› verdi¤i mücadelede 5 Ocak 2005 Çarflamba günü kaybettik. Yoksul bir ailenin mensubu olarak 1966 y›l›nda Erzurum’da dünyaya gelen fiahin, 1989 y›l›nda geldi¤i Hollanda’da temizlik iflçisi olarak çal›flmaya bafllad›. Emekten, emekçilerden, ezilenlerden yana olan fiahin, mücadelenin örgütlülükten geçti¤ine inan›yor ve bunu yaflam›n›n her alan›nda uyguluyordu. 1990 y›l›ndan bu yana O’nu her eylemlilikte kâh bildiri da¤›t›rken kâh pankart tafl›rken görmek mümkündü. fiahin temizlik iflçisiydi. Emperyalist-kapitalist sis-
temde sa¤l›k aç›s›ndan en riskli ifllerden birinde çal›fl›yordu. Büyük olas›l›kla da çal›flt›¤› iflten kaynakl› kanser hastal›¤›na yakaland›. Hastal›¤› konusunda ölümünden ancak 3 hafta önce teflhis konulabildi. ‹ki çocuk babas› olan fiahin’in 38 yafl›nda yaflam›n› yitirdi¤i 5 Ocak akflam› yoldafllar› taraf›ndan bir anma toplant›s› düzenlendi. Anma toplant›s›na 150 kifli kat›ld›. Sayg› durufluyla bafllayan anma toplant›s›nda Arnhem Türkiyeli ‹flçiler Derne¤i (AT‹D) ad›na bir arkadafl konuflma yapt›. fiahin’in yaflam› ve mücadelesi anlat›ld›. Hollanda Türkiyeli ‹flçiler Federasyonu (HT‹F), Hollanda
Partizan okurlar› ad›na gelen mesajlar okundu. Ailesi ad›na konuflmalar yap›ld›. fiahin’in sevdi¤i marfllar, türküler söylendi. Arkadafllar› fiahin’i sevdi¤i topraklara u¤urlama töreninde dostça, yoldafl s›cakl›¤›yla and›lar. fiahin devrimciydi. O devrimci mücadelenin güleç yüzlü bir emekçisiydi. Gür sesi ve gülüflüyle en kalabal›k toplant›larda bile fiahin’in gelifli belli olurdu. Nefleliydi, yoldafl gülüfllüydü, eme¤ini esirgemez her ifle koyulurdu. fiahin’in olur dedi¤i ifl mutlaka olumlu sonuçlan›rd›. fiahin’in an›s›n› mücadelemizde yaflataca¤›z!
‹LAN
‹LAN
10-05-1966…………… Asl›nda nedir biliyor musun ‘yaflad›m’ demek? Yaflayabilmiflsen gerçekten Öldü¤ünde hayk›racak Yaflama katt›¤›n emektir!
10-05-1966……………
An›s›n› mücadelemizde yaflataca¤›z.
HOLLANDA PART‹ZAN TARAFTARLARI
Arnhem Türkiyeli ‹flçiler Derne¤i (AT‹D)
işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!
ABONEL‹K fiARTLARI
An›s›n› mücadelemizde yaflataca¤›z.
6 AYLIK: 10.200.000
1 YILLIK: 20.400.000
NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.
3
13
14-27 Ocak 2005
EMPERYAL‹ZM‹N YOKSULLAR ‹Ç‹N Ç‹ZD‹⁄‹ TABLO
Tsunami felaketi
Güney Asya ülkelerini vuran Tsunami felaketi yoksul ülke halklar›n›n ac›lar›n›n ve çaresizliklerinin dünyaya yans›mas›na vesile oldu. 9 ülkeyi direkt, 41 ülkeyi de dolayl› biçimde etkileyen felaket, yoksul halk›n ac›lar›n›n yan›s›ra emperyalistlerin ve uflaklar›n›n bu felaketten ç›kar elde etme pervas›zl›¤›n›, i¤rençli¤ini de gösterdi. Bunlar›n yan› s›ra kad›n ve çocuk simsarlar›n›n da felaketi bir f›rsat bilerek, ailelerini kaybeden çocuklar› kaç›rarak pazarlamalar›, kad›nlara tecavüz etmeleri ve fuhufl pazar›nda kullanmak için kad›nlar› kaç›rmalar› da yaflanan olaylar aras›nda. Güney Asya k›y›lar›n› yerle bir eden Tsunami felaketine karfl› bölge ülkelerinin uyar›lmamas›, günler öncesinden sinyalleri al›nan bu felakete karfl› önlemlerin al›nmamas› emperyalist tekellerin bölge halklar›na reva gördü¤ü yaflam› gözler önüne sermektedir. Ölü say›s›n›n 20 bine yaklaflt›¤› bu felakette “bilim adamlar›” yapt›klar› aç›klamalarda “dünyan›n haritas›n›n de¤iflti¤ini” ifade et-
tiler. Ancak emperyalist haydutlar›n her “terör” sald›r›s›n›n ard›ndan yapt›klar›, “hiçbir fley eskisi gibi olmayacak” aç›klamalar›n› duymak mümkün olmad›. Bush felaketi duydu¤unda tatilini yar›da kesemedi, ayn› biçimde Blair da. Felaketten üç gün sonra kameralar›n karfl›s›na geçtiklerinde ise kendilerini bölge halk›n› uyarmamakla suçlayanlara sald›rma iflini yapt›lar. Oysa on binlerce insan›n yaflam›n› kaybetti¤i bu felakette uyar› yap›lmamas›n›n nedeni yine yoksulluk. ABD’nin Ulusal Okyanus ve Atmosfer ‹daresi’nin Hawai’deki merkezinin sisteme abone 26 ülkeyi uyard›¤› ancak Okyanusun yoksul ülkelerini uyarmad›¤› ortaya ç›kan bir gerçek. Bölge ülkelerine yard›m yine emperyalistlerin “bu felaketten nas›l fayda sa¤lar›m” mant›¤›n›n üzerinden flekillendi. Bush yapt›¤› ilk aç›klamas›nda bölgeye 1.5 milyon dolarl›k bir yard›mda bulunacaklar›n› aç›klad›. Irak’taki iflgalin günlük gideri 1 milyar dolar
iken bölgeye yap›lan bu “yard›m›n çarp›c›l›¤›” gözler önünde. Felakette yaflam›n› kaybedenlerin bedenlerinin aç›k artt›rmaya dönüfltürüldü¤ü yard›m trajedisinde, aç›k artt›rmay› Japonya kazand›. Japonya’n›n yard›m miktar›n› ö¤renen ABD yard›m miktar›n› 350 milyon dolara yükseltti. ABD’li ideologlar yapt›klar› aç›klamalarda ABD’nin bunlara salt insani yard›m gözüyle bakmamas› ve bölgede sars›lan itibar›n› düzeltmek için faydalanmas› gerekti¤inin alt›n› çizdiler. Irak’ta yaflanan ve dünya kamuoyuna mal olan iflkence foto¤raflar› ile özellikle Müslüman ülkelerden büyük tepki toplayan ABD, felaketi itibar›n› düzeltmek için kullanmay› planl›yor. Yard›m paketini bunun için yükseltiyor, bölgeye Powell ve kardefli Jeb Bush’un da aralar›nda bulundu¤u heyeti bu yüzden gönderiyor. Irak’ta sars›lan itibar›n› bu yard›mlarla yeniden toparlamak istiyor. Japonya aç›s›ndan ise önemli olan bu yard›mlara bölgeye yap›lan yat›r›mlar olarak bakmak ve bölge ülkelerini kendi etkisi alt›na almak. AB’li emperyalist ülkeler ise henüz yapacaklar› yard›m›n ne kadar miktarda olaca¤›n› tart›fl›yor. Felakette halk›n yard›m›na koflan gerillalara ise devletin ça¤r›s› “silahlar› b›rakmalar›” oldu. Di¤er taraftan da, gerillalara yönelik askeri operasyonlar devam ediyor. Sri Lanka’n›n Tamil ülkesinde gerillalar›n yapt›klar› yard›mlar› sevinçle karfl›layan halk, devletin ilgisizli¤inden flikayetçi. Evlerini kaybedenlere çad›r kuran gerillalar, bu çad›rlara su ve di¤er ihtiyaçlar› karfl›lamak için de çaba sarf ediyorlar. Benzer bir yard›m örne¤i de Hindistan’da yaflan›yor. Hindistan Komünist Partisi (Maoist) toplad›¤› 2 milyon Rupi’yi felaket bölgesine gönderirken, Bat› Bihar’da da ayn› çal›flman›n yürütüldü¤ünü aç›kl›yorlar. Deprem ve Tsunami felaketinin ard›ndan cesetlerini a¤açlardan toplayan halk, toplu mezarlar açarak ölülerin salg›n hastal›klara neden olmas›n› engelleme çabas›nda. Uzman doktorlar ise yapt›klar› aç›klamalarda bu y›k›-
m›n ard›ndan halkta yaflanmas› yüksek bir ihtimal olan travmalar›n sonuçlar›n› korkuyla bekliyor. Yap›lan araflt›rmalara göre ise felaket yine en çok çocuklar› vurdu. Yoksullar ülkesi Hindistan’da 1 milyarl›k nüfusun 400 milyonu çocuklardan olufluyor. Ülke yüksek kalk›nma gücüne sahip 10 ülkeden biri olmas›na ra¤men gelir da¤›l›m›ndaki uçurum nedeniyle halk›n yüzde 26’s› yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yafl›yor. Endonezya’da var olan ekonomik kriz nedeniyle evsiz ve aç olan kad›n ve çocuklar›n say›s›n›n 1.4 milyon oldu¤u belirtiliyor. Tayland ise çocuk fuhuflunda bir numara. Tayland’da 60 bin ile 200 bin çocu¤un fuhufl için, 1 milyon çocu¤un ise ucuz ifl gücü olarak kullan›ld›¤› tahmin ediliyor. Emperyalist ülkelerin fuhufl pazar›n› besleyen bu ülkelerde çocuk ve kad›n tacirlerinin felakete u¤rayan ülkelere girdikleri ve çocuklar› kaç›rd›klar› bas›na yans›yan haberler aras›nda. Sular›n içinde bo¤ulma tehlikesi geçiren bir k›z çocu¤unu kurtard›ktan sonra önce kendisi ard›ndan da yan›ndakilerin tecavüz etti¤i bölgede en çok konuflulan konu. Bu olay a盤a ç›kan bir örnek, bunun gibi daha kaç tane örnek oldu¤u ise bilinmiyor. Kad›n ve çocuk tüccarlar›n›n bundan sonra fuhufl pazarlar›n› geniflletmek için bu tablodan ne kadar fayda sa¤lanaca¤› hesaplar› içinde. Türk vatandafllar›n›n bölgede tatil yaparken yakaland›klar› felakette yaflad›klar› zor anlar, özel uçakla nas›l ülkelerine getirilmek zorunda kald›klar› ise burjuva medyada binlerce insan›n ölümünden daha fazla yer tuttu. Bölgeyi felakete ra¤men terk etmeyen turistler ise, binlerce insan›n yaflam›n› kaybetti¤i kumsallarda günefllenmeye ve e¤lence kulüplerini doldurmaya devam ediyor. Ancak bu çarp›k tabloyu yad›rgayan yok. Sonuçlar›n›n engellenebilece¤i bu do¤al olmayan felakette yaralar›n› sarmaya çal›flan halka ra¤men bölgenin paylafl›lmas› için yap›lacak pazarl›klara ve dalafla ise önümüzdeki günlerde tan›k olaca¤›z.
“Befl para bile etmez” CHP’de koltuk kavgalar› devam ediyor! Düzenin t›kan›kl›k ve çarp›kl›klar›, egemen s›n›flar›n farkl› kliklerini temsil eden partilerin iflleyiflinde de kendisini aç›kça göstermektedir. Bunun son örne¤i CHP’nin Ola¤anüstü Kurultay›’n› toplamaya karar vermesiyle ortaya ç›kan tart›flmalard›r. Sar›gül’ün CHP Baflkanl›¤›na oynamas› ve bu amaçla birçok ilde kitlesel mitingler düzenlemesi Baykal’› rahats›z etmektedir. Faflist sistemin kurucu partisi olan CHP’de demokratik mekanizman›n iflletilmesini beklemenin manas›zl›¤› bu baflkald›r›n›n ortaya konmas›n›n ard›ndan daha iyi anlafl›lmaktad›r. Rakiplerini partisinden rahatl›kla ihraç eden ve bunun için Yüksek Disiplin Kurulu üyelerini kendisi seçen Baykal’›n planlar› bu kez tutmad› ve Sar›gül, YDK’dan aklanarak ç›kt›.
Bu yaflananlara tahammül edemeyen Baykal ise Ola¤anüstü Kurultay› toplamaya karar verdi. Bu karar›n al›nmas›ndaki amaç demokratik mekanizman›n iflletilmesi de¤il, Baykal’›n Sar›gül’ü devre d›fl› b›rakmas› amac›yla att›¤› bir ad›m. Çünkü Ola¤anüstü Kongre’de yaln›zca önceki
Kongre’de oy kullanan delegeler yer alabilmektedir. fiayet Baykal, yine bu y›l yap›lacak olan Ola¤an Kurultay’› bekleseydi, delegeler yenilenecek ve Sar›gül’ün flans› da artacakt›. CHP içinde iktidar mücadelesinin bafllamas›yla birlikte “Atatürk’ün Partisi”nde
yaflanan çirkeflik daha net ortaya ç›km›flt›r. Üstelik de Baykal’›n tüm aklama çabalar›na ra¤men. “CHP’nin haysiyet divan›nda rüflvet diye bir fley olmas› söz konusu olabilir miydi, ama oldu. Bu konuyu, CHP’nin yüce kurultay› halledecek. Parayla pulla ak›l almaz zengin olabilirsiniz. Ama o zenginli¤iniz CHP karfl›s›nda befl para bile etmez.” Baykal’›n bu aç›klamalar› hem Sar›gül’e karfl› söylenirken hem de halk›n gözünde zedelenen itibar›n› koruma amac› içeriyor. Di¤er taraftan da bir itiraf niteli¤ini tafl›yor. Her iki taraf da birbirlerini rüflvetle, yolsuzlukla suçlamakta ve çeflitli kasetler ortaya atarak bunlar› belgeleme derdindedir. Faflist sistemin içindeki çirkefli¤i ve kirlenmiflli¤i ifade eden rüflvet ve yolsuzlu¤un yayg›n olmas› “do¤al” bir durumdur ve halk›m›z bu haberlere yabanc› de¤ildir.
☞
4
14-27 Ocak 2005
¤u çocuk on binlerce kay›p verilece¤inden ciddi biçimde endifle ediliyor. Ama esas “sorun”, bütün bunlar›n ötesinde; 30 Aral›k günü Endonezya (ki en a¤›r kay›plar bu ülkede) Hindistan ve Hong Kong borsalar›, günü en yüksek tarihi de¤erden kapatarak “tavan” yapt›lar. ‹nflaat, enerji ve petrol hisselerinin bafl› çekti¤i bu durum, “y›k›m›n büyüklü¤ü bir çok sektörde canlanma yaratacak” fleklinde aç›klan›yor. Ayr›ca “Ölenlerin büyük ço¤unlu¤unun sigortas›z olmas› nedeniyle sigorta sektörü de etkilenmez” yorumu yap›l›yor. Ayr›ca bas›nda en büyük akbaba IMF’nin, “yeniden infla faaliyetleri büyük bir canl›l›k oluflturacakt›r” fleklindeki aç›klamalar›na yer veriliyor. Irak’ta günde 1 milyar dolar harcayan ABD, deprem yard›m› için ilk önce 15 milyon dolar aç›klamas› yapt›, ard›ndan bunu 35 milyon dolara ç›kard›, bakt› ki olmayacak biraz daha art›rd›. En nihayetinde bu miktar› birinci hafta sonunda “aç›k artt›rma” usulüyle 650 milyon dolara ç›karmas› hiçbir fley ifade etmiyor. Di¤er emperyalistlerin tutumu da pek farkl› olmad›. Bir çok ülkede halk›n toplad›¤› paralar daha fazla. Üstelik devletlerinki sadece vaat düzeyinde. Nitekim BM’in aç›klamas›na göre geçen y›l ayn› tarihlerde ‹ran’›n Bem kentinde meydana gelen 27 bin kiflinin öldü¤ü deprem için 1.1 milyar dolar vaatte bulunulmufl, flimdiye kadar gerçekleflen yard›m miktar› ise 17.5 milyon dolarda kalm›flt›r. BM yetkilileri alt› ayl›k bir çal›flma için yaklafl›k 2 milyar dolara ihtiyaç bulundu¤unu, bunun yar›s›n›n acil oldu¤unu belirtiyorlar. K›yaslamak aç›s›ndan baz› bilgiler vermek ilginç olabilir: Avrupa ve ABD’de bir y›lda parfüme 12, evcil hayvan yemine 17 milyar dolar harcan›yor. ABD’nin y›ll›k askeri harcamas› 420.7, onu takip eden 24 devletin toplam y›ll›k harcamas› ise 423.8 milyar dolar. Böyle bir çok rakam vermek, s›ralamak mümkün. Bütün bunlar, bir tercihi yans›t›yor haliyle. Zaten filmi bafla sararsak “do¤a olay›n›n” nas›l gerçekleflti¤i ve bu bilançonun nas›l olufltu¤u konusu, meseleyi “felaket” olduktan sonra tart›flmamay› gerektiriyor. Her fleyden önce, bölgede (denizin içinde) depremleri tetikleme olas›l›¤›n›n
kuvvetli oldu¤u iddia edilen nükleer denemelerin uzun süredir yap›ld›¤› bilinmektedir. Bunun yan› s›ra, turizm u¤runa, yöredeki mercan kayal›klar› ve k›y›lardaki bitki örtüsü büyük ölçüde temizleniyor. Böylelikle bunlar›n büyük dalgalar› k›r›c›/engelleyici rolü devre d›fl› b›rak›lm›fl oluyor. Bir di¤er önemli nokta, bu alanda maliyeti 250 bin dolar olan Tsunami erken uyar› sistemi bulunmuyor. Buna karfl›n daha uzaktaki baflka sistemler (Avusturya Gözlem ‹stasyonu, Pasifik Okyanusundaki Honolulu Uyar› Merkezi) söz konusu depremi kaydettikleri ve Tsunamiyi öngördükleri halde bölge ülkelerini haberdar etmiyorlar. Gerekçe olarak “turistlere panik yaflatmamak kayg›s›” gösterildi¤i söyleniyor. Ancak yörede bulunan ve ABD üssüne sahip Diego Garcia Adas› durumdan haberdar ediliyor. Nitekim bu adada hiçbir can kayb› yaflanm›yor. Bu tür durumlarda dakikalar dahi önem kazan›yor. Kald› ki dev dalgalar›n ço¤u k›y›lara saatler sonra ulafl›yor. fiimdi bütün bunlardan sonra, t›pk› 1999’daki Körfez depremi veya benzeri can kay›plar›n›n yafland›¤› di¤er felaketlerde oldu¤u gibi olan bitenlerin “do¤a olay›” fleklinde aç›klanmas› mümkün müdür? Olay, bütün boyutlar›yla katliama nas›l davetiye ç›kar›ld›¤›n› göstermektedir. Yoksul halk, zaten korunaks›z durumda, aç ve aç›k koflullarda, habersiz biçimde gafil avlanm›flt›r. Beraberinde, binlerce Avrupal› turistin kurban gitmesi bu seferki dram› öncekilerden ay›ran baz› sonuçlar do¤urmufltur. Bölge ülkeleri halklar›ndan elli binin üzerinde çocuk hayat›n› kaybetmifl; bir o kadar› da salg›n hastal›k, açl›k tehdidi alt›ndad›r. Yine onbinlercesi kimsesiz kalm›flt›r ve kaç›r›lma tehlikesiyle yüz yüzedir. Durum bu merkezdeyken Avrupa kamuoyu bir süredir ‹sveçli 12 yafl›nda bir çocu¤un bölgedeki bir hastaneden kaç›r›lmas› ile çalkalanmaktad›r. ‹nsan de¤erinin önce s›n›f›na sonra kimi zaman rengine, kimi zaman dinine, kimi kez milliyetine, kimi zaman baflka kategorilere göre derecelenmesi (ya da yok say›l›p say›lmamas›) böylesi durumlarda daha belirgin bir biçimde kendisini gösteriyor. BM Acil Yard›m Koordinatörü Jan Egeland 5 Ocak tarihinde düzenledi¤i bas›n toplant›s›nda, “Dünyada önlenebilir hastal›klar yüzünden her gün 20-30 bin çocuk ölmektedir. Bu her hafta son tsunami büyüklü¤ünde bir felaket anlam›na gelmektedir. Zengin ülkeler, her hafta bir tsunami büyüklü¤ünde can kayb›na yol açan sorunlar konusunda duyars›z kalmaktad›rlar” dedi. Bu durum ‹ngiliz yard›m kuruluflu Oxfam’›n “Bedel Ödemek” bafll›kl› raporuyla da belgelenmiflti. 7 Aral›k 2004 tarihinde bas›na yans›yan raporda, G-8 ülke-
kliklerin temsilcilerinin de halka yönelik bir politikas› yoktur. Bu nedenle propagandalar›nda buna vurgu yapamamakta ve her biri bir di¤erinin kendisinden daha çirkef oldu¤unu kan›tlamaya yo¤unlaflmaktad›r. Bu da gösteriyor ki CHP’nin bafl›na kim gelirse gelsin CHP’nin genel hatt›nda bir de¤ifliklik olmayacakt›r. Bu noktada yo¤un medya deste¤ini arkas›na alan ve baflar›s›zl›klar›ndan dolay› y›pranan Baykal’a karfl› yeni bir yüz olarak ortaya ç›kan/ç›kar›lan Sar›gül de kay-
na¤› belli olmayan maddi gücüyle ülke çap›nda yandafl toplamaktad›r. Halk›n düzen partilerine olan güvensizli¤ini önlemeyi amaçlayan egemenler bu nedenle yeni yüzlere ihtiyaç duymaktad›r. Özellikle son seçimde seçimi boykot edenlerin oran›n›n artmas› bu ihtiyac› daha da ön plana ç›karm›flt›r. Bu nedenle Sar›gül’ün, CHP’nin imaj›n› düzeltmede ve de¤iflim isteyen halka “yeni bir umut” olarak lanse edilmede baflar›l› olaca¤› düflünülmektedir. 29 Ocak’taki Kurultay’da hangi aday
S›n›fsal Bak›fl “ÜM‹TS‹ZS‹N‹Z… DEMEK ÜM‹T S‹ZS‹N‹Z !.. ÇARES‹ZS‹N‹Z… DEMEK ÇARE S‹ZS‹N‹Z !..” Behçet Necatigil “Para verdik bofla gitmesin” diye tatilini sürdürenler ya da ayn› gerekçeyle planlar›n› bozmay›p yeni y›l› karfl›lamak için tatil yöresine gidenler, “insan” s›fat›n› tafl›y›p tafl›mad›klar›na dair sorgulan›r oldular. Ayn› hayret uyand›r›c› ifadeler, felaketten tesadüf eseri kurtulan kimsesiz çocuklar› fuhufl ve kölece çal›flt›rma amaçl› ticaret için kaç›ran flebekeler için kullan›ld›. Bir baflka dikkat çekici nokta, bu dehflet ortam›nda kad›nlara tecavüz vakalar›n›n artm›fl olmas›n›n irkiltici boyutuydu. Ölen turistlerin ya¤malanmas› ya da para karfl›l›¤› kay›plar›n aranmas› gibi bilgiler daha az dikkat çekiciydi. Ajanslar, Hindistan’a ba¤l› kimi adalardaki ilkel baz› topluluklar›n, yard›m helikopterlerine oklarla sald›r›da bulunarak kendilerine yaklaflt›rmamaya çal›flt›klar› haberini geçiyordu. Bu vesileyle, dünya kamuoyu 2005’e girilirken “ilkel” kavimlerin varl›¤›ndan haberdar oluyordu. Ama daha çarp›c›s›, turizm cenneti olarak bilinen yörenin nas›l bir sefalet cehenneminin üzerine kurulu oldu¤u, dalgalar›n y›rtt›¤› perdelerin ard›ndan ortaya seriliverdi. Gözlerimizin önünden bir film fleridi gibi ak›p giden felaket görüntüleri eflli¤inde sadece Güney Asya halklar›n›n korkunç dram›na de¤il, insanl›¤›n 21. yüzy›l›n henüz bafllar›ndaki gerçekli¤ine bütün yönleriyle tan›kl›k etmifl bulunuyoruz. Emperyalist-kapitalist sistemin insanl›¤a reva gördü¤ü hayat›n yaln›zca küçük bir az›nl›k için yaflama de¤eri tafl›d›¤›; ezici ço¤unluk için sömürü, yoksulluk, felaket, hastal›k, bask›, iflkence, zulüm ve ölüm demek oldu¤u geçen yüzy›l›n döne döne kan›tlad›¤› bir gerçeklik idi. Bu asra Afganistan ve Irak sald›r›-iflgalleriyle bafllay›p, olanca vahfleti ve fliddetiyle dünya halklar›na zarar veren emperyalist sistem, flimdi de deprem ve Tsunami sayesinde has›lat› toplamakla meflguldür. fiimdiden ölenlerin say›s›n›n ikiyüz bine yaklaflt›¤›, büyük ölçüde kayb›n oldu¤u (80 bin dolay›) ve birçok kiflinin say›m yap›lmadan gömüldü¤ü söyleniyor. Yaral› say›s›n›n beflyüz bini aflt›¤› belirtiliyor. Befl milyon kiflinin acil yard›m kapsam›nda bulundu¤u saptanm›fl durumda. Salg›n hastal›klar›n önlenememesi halinde özellikle ço-
Sistemin kurucusu ve uzun y›llar yöneticisi olan CHP’nin de kendi içinde yolsuzluklar ve rüflvetten muzdarip olmamas› beklenemez. Söz konusu kan›tlar bizlere yaln›zca durumun vahameti konusunda bilgi vermektedir. Zaten her iki taraf›n da halka verebilecekleri herhangi bir fley yoktur. Halk düflman› politikalar› kararl›l›kla destekleyen, emperyalizmin egemenlerin önüne koydu¤u yasalara sistematik olarak dahil olup karfl› ç›kmayan CHP’nin içinde yer alan
12 lerinden hiç birinin 34 y›l boyunca verdikleri sözleri yerine getirmedikleri, bunun sonucunda 45 milyon çocu¤un 2015 y›l›na kadar ölebilece¤i kaydediliyordu. Oysa verdikleri söz milli gelirlerinin sadece 0.7’lik bölümünün insani yard›ma ayr›lmas›na dairdi. Sistemin kendi içinden gelen bu elefltiri ve de¤erlendirmeler, emperyalistlerin göstermelik düzeyde dahi “insani” bir rol oynamaya tahammüllerinin olmad›¤›n› ya da daha farkl› bir deyiflle kalmad›¤›n› göstermektedir. Öyle ki, deprem bölgesine yard›m ad› alt›nda ABD emperyalistleri Asya’ya Vietnam’dan bu yana en büyük askeri operasyonu bafllatarak 2 uçak gemisi (Lincoln, Nimitz) öncülü¤ünde 20 savafl gemisinden oluflan filo ile 16 bin asker göndermifl, ticari aç›dan dünyan›n en kritik bo¤azlar›ndan biri Malaka’n›n denetimini ele geçirmifl ve bölgeye yerleflmeye bafllam›flt›r. Güney Asya’daki bütün muhalif silahl› hareketlere karfl› yerinde müdahale gücü olarak konufllanmak ve mevcut rejimleri desteklemek için f›rsat› ganimet bilmifllerdir. Yerkürenin içinden d›fl›na vuran sars›nt›n›n yaratt›¤› dev dalgalar› s›çrama vesilesi olarak kullan›p bu büyük y›k›m› bile f›rsata çeviren emperyalistler yaln›zca tükenifl/iflas mesaj› vermifl oluyorlar. Olay›n bu boyutlarda yaflanmas›ndan, yard›mlar›n ulaflt›r›lamamas›na, arama-kurtarma faaliyetlerinden yard›m vaatlerine kadar bütün ortaya serilenler ve sergilenenler, verili sistemde emperyalist denetim ve kontrol mekanizmalar›n›n da tercihin ötesinde bütünüyle dejenere oldu¤unu gösteriyor. Çürüme, yozlaflma ve yabanc›laflma; bu mekanizma içinde öncelikle insana yönelik bir seyir izlemekle beraber içinde bulundu¤u kab› da bütün titizlenmelerine ra¤men böylesine bozuyor. O “muhteflem” teknolojileri, o geliflmifl bilimsel yöntemleri eriyip, iki paral›k oluyor. Sonuçta bütün flaflaal› ve parlak görüntülere karfl›n çürüyen ve dökülen bir sistem ortaya ç›k›yor. Emperyalizmin as›l sureti bu kez dev dalgalar›n üzerinden yans›m›flt›r. Hem de gizlemeye özen bile duymad›¤› bir biçimde. Yeni y›l› bofl mutluluk ve hayal mesajlar›yla karfl›layanlar/kutlayanlar, umudu-kurtuluflu baflkalar›ndan ve kaderden bekleyenler için “deprem-tsunami felaketi”nin 2004’ü 2005’e ba¤lamas› “hay›rl›” olmufltur. Ne emperyalistlere tav›r tak›nmayarak onlar›n hedefi olunmayaca¤›n› düflünenler kurtulacaklar ne de emperyalistlerle bafla ç›k›lamayaca¤›n› düflünerek boyun e¤ip teslim olanlar. Onurunu koruyarak ruhunu teslim etmeyecek olanlar sadece halk›n gücüne güvenerek direnenler olacakt›r. Bu, her daim oldu¤u gibi bugünün de en yal›n gerçeklerinden biridir.
baflkan seçilirse seçilsin herhangi bir de¤ifliklik olmayacakt›r. Ne CHP’nin politik hatt› de¤iflecektir ne de CHP yolsuzluktan, rüflvetten ar›nacakt›r. Çünkü sorun CHP, AKP sorunu de¤il, sistem sorunudur. Yaflanan çekiflme ve dalafl›n tümü kendi ç›kar ve rahatlar›n› korumak için verilen kavgadan baflka bir fley de¤ildir. Halk›n alk›fllanmaya ve taraf tutulmaya çal›fl›ld›¤› bu ortamda halk› gerçekler do¤rultusunda ayd›nlatma göreviyle yüz yüzeyiz.
5
13
14-27 Ocak 2005
‹flçiler, Bak›rköy Belediye Baflkan›’na sokakta yan›t verdiler:
Belediye iflçileri haklar›ndan ve ifllerinden vazgeçmeyecek! 29 A¤ustos Perflembe günü yemekhanede bir araya gelen Bak›rköy Belediyesi çal›flanlar› sorunlar›n› tart›flt›lar. Tüm BelSen 1 No’lu fiube ve Belediye-‹fl 2 No’lu fiube’nin organizasyonu ile yap›lan toplant›da, son süreçte Bak›rköy Belediye Baflkan›’n›n iflçi ve memurlara karfl› gelifltirdi¤i sald›r›lar tart›fl›larak yap›labilecek eylemlilikler konufluldu. Toplant›n›n ard›ndan Bak›rköy Özgürlük Meydan›’nda pankartlar›yla yerini alan emekçiler “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz” sloganlar›yla eylemlerine bafllad›. Eylemde ilk konuflmay› yapan Tüm BelSen 1 No’lu fiube Baflkan› Süleyman fiahin eylemlerin meflru oldu¤unu belirtti ve iflverenin keyfi soruflturmalar›na, “bofl oturuyorlar” suçlamalar›na karfl› mücadelelerinin devam edece¤ini söyledi. fiahin’in konuflmas›n›n ard›ndan emekçiler ad›na bas›n metnini okuyan Belediye-‹fl 2 No’lu fiube baflkan› Hasan Gülüm, belediye yönetiminin 2004 y›l› için imzalanan T‹S’i uygulamad›¤›n› ve 2005 için yap›lan T‹S ça¤r›s›na ise hala cevap vermedi¤ini kaydederek, öte yandan Belediye Baflkan›’n›n uzman kadroya görev vermeyip sonras›ndan “bofl bofl oturuyorlar” diyerek suçlamas›n›n amac›n›n ise tafleronlara ifl vermek
oldu¤unu söyledi. Gülüm’ün konuflmas›n›n sonunda patronu bu tutumundan vazgeçmeye ça¤›ran emekçiler, aksi taktirde tüm demokratik haklar›n› kullanacaklar›n› belirtti. Bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan bas›n› belediye binas›ndaki temsilci odas›na davet eden sendika baflkanlar› durumu flöyle izah etti; “Park-bahçe, atölye, temizlik, fen iflleri olmak üzere dört bölümde toplam 430 kadrolu iflçi, 440 memur çal›fl›yor. Ti-
yatro müdürlü¤ümüzde ise 250 arkadafl›m›z çal›fl›yor. Ancak son süreçte, keyfi atamalarla konusunda uzman olan arkadafllar hiçbir fleyini bilmedikleri farkl› bölümlere atan›yor, bu yolla kalifiye emek engelleniyor. Gayri resmi emirler yap›lmad›¤› için soruflturmalar aç›l›yor, bu soruflturmalarla ilgilenen Teftifl Amirli¤i’ne yani müfettifllere ise “bizim istedi¤imiz gibi tutanak
Emekçinin Gündemi KESK’E BA⁄LI SEND‹KALARIN KONGRELER‹NDE REFORM‹ZM VE BÜROKRAT‹ZME KARfiI DDSB ANLAYIfiINI YÖNET‹MLERE TAfiIYALIM! Patron a¤a devletinin efendileri olan emperyalistler ve onlar›n finans kurumlar› (IMF, Dünya Bankas› ve Dünya Ticaret Örgütü gibi) ülkemizin yer alt›, yer üstü zenginliklerini ve do¤al kaynaklar›n› sömürmekte, emekçi halk›m›z› da köleci bir düzen mant›¤› ile yönetmek istemektedir. Emperyalistlerin içinde bulunduklar› yap›sal krizin sonucunda emperyalistler dünyada stratejik öneme haiz olan enerji kaynaklar›n› (Petrol, do¤algaz, su ve zengin madenler) ele geçirmek için dünya halklar›n› tehdit etmektedir. ABD, Avrupa Birli¤i, Rusya ve di¤er emperyalist güçler kendi aras›nda pazar paylafl›m rekabetinden kaynakl› alttan alta ya da yer yer aç›ktan birbirleriyle dalaflmaktad›r. ABD ve emperyalist güç bloklar› Afganistan’›, Irak’› iflgal ederek dünya halklar›n› tehdit etmektedir. Ancak halklar›n büyük direniflleriyle karfl› karfl›ya kalm›fllard›r. Emperyalist güçler er ya da geç yenilecektir. TC’nin AKP hükümeti ise bu emperyalist sald›rganl›¤a çanak tutarak bölge ülkeleri üzerinde ABD’nin borazanl›¤›n›, iflgal sömürü ve tehditlerinin propagandas›n› yapmaktad›r.
AKP hükümeti, IMF ile üç y›ll›k yeni bir stand-by anlaflmas› yaparak TC hükümetlerinin kölelik anlaflmas›n›n imzas›n› atm›flt›r. Bu anlaflmalarla emekçi halk›m›z› açl›¤a mahkum etmifltir. Emekçilere verilen zam oran›ndan tutun da köylüye verilen destekleme fonlar›na kadar ve hatta köylünün ne ekip biçece¤i Avrupa Birli¤i ve IMF talimatlar›yla zorla halka dayat›lmaktad›r. Bu politikalarla ülke tar›m›n› ve hayvanc›l›¤›n› yok ettikleri gibi iflçi ve emekçi halk›m›z› da iflsizli¤e ve açl›¤a mahkum etmifllerdir. TC’nin ve onun AKP hükümeti, demokrasi kisvesi alt›nda ülkemizi Avrupa Birli¤i gibi emperyalist bloka yamayarak kölelik ferman› ve unvan› ile teslim etmifltir. AB’nin TC’ye biçti¤i misyon Avrupa Birli¤i emperyalistlerinin kendi güvenli¤ini sa¤lamak, ülkemiz iflçi s›n›f›n›n ucuz eme¤ini sömürmek, do¤al kaynaklar›m›z› talan ettirmek, yetmifl milyonluk pazar› tek bafl›na ele geçirmek, muhalif s›n›f bilinçli güçleri yok etmektir. Yeni Ceza ‹nfaz Yasas› ve kölelik yasalar›yla, devrimci ve komünist kesimleri imha etmek, kendine dikensiz gül bahçesi yaratmakt›r. Bütün bu
tutacak, bizim istedi¤imiz gibi karar ç›kacak” fleklinde bask›lar uygulan›yor. Bunu yapmayan müfettifle de soruflturma aç›l›yor. Bu koflullar alt›nda çal›flmak için görev bekleyen emekçilere görev ve ifl verilmezken ‘bunlar bofl oturuyor’ denip iflten atmaya çal›fl›yorlar, di¤er yandan ise ifli teknik donan›m› ve ifl makinalar›yla tafleronlara veriyorlar” dedi. Pek çok mühendis arkadafllar›n›n teknik eleman oldu¤u halde bir baflka tafleronun emrine verildi¤ini belirten sendika iflyeri temsilcileri, tüm bunlara ra¤men belirtilen belediye borçlar›n›n ise ço¤unu yat›r›lmay› bekleyen SSK ve emekli sand›¤› primleriyle gelir vergisi oldu¤unu belirtiyorlar. T‹S süreci ile ilgili sorumuza Tüm Bel-Sen 1 No’lu fiube Baflkan› Süleyman fiahin cevap vererek 2003’te zorlayarak uygulatabildikleri T‹S’in 2004’te uygulanmad›¤›n› ve 2005 T‹S’i için Kas›m ay›nda yap›lan ça¤r›n›n ise yan›tlanmad›¤›n› belirtti. Anayasan›n 90. maddesi esas›nca uluslararas› anlaflmalar›n tan›nd›¤›n› ve ülkede T‹S’in uygulanmas› gerekti¤ini belirtirken 4688 say›l› Bakanlar Kurulu karar›nca bu yetkinin bakanl›¤a b›rak›ld›¤›n›, ancak Anayasa Mahkemesi’nin bunu ask›ya ald›¤›n›, buna ra¤men belediyelerin ve patronlar›n T‹S’i “Toplu Görüflme” tarz›na indirerek iflçinin söz hakk›n› elinden alma¤a çal›flt›klar›n› belirtti. (‹stanbul)
sald›r›lara karfl› koyman›n yolu çeflitli milliyetlere mensup Türkiye iflçi s›n›f› ve emekçi halk›m›z›n s›n›f mücadelesine hizmet ederek mücadeleyi yükseltmesi ve s›n›f sendikac›l›¤› esaslar›na ve ilkelerine dört elle sar›l›p militan bir sendikac›l›¤› üretim alanlar›nda yaratmas›d›r. IMF’nin özellefltirme programlar›yla ifl güvencesinin ortadan kald›r›lmas› sendikas›z ve örgütsüz bir toplum yaratmak için siyasi bir kararla sendika kapatmalara yeltenmektedir (E¤itim-Sen gibi). Egemenler personel rejimi vb. anti-demokratik düzenlemelerle amaçlanan performansa dayal› çal›flma sistemi ve norm kadro uygulamas›, esnek çal›flt›rma, kurals›zlaflt›rma gibi bu sald›r›larla yetinmeyip kamu emekçilerinin sosyal kurumlar›n› da tasfiyeye yeltenmektedir (SSK, BA⁄KUR, Emekli Sand›¤›). Tüm bu sald›r›lara karfl› proletaryan›n öncülü¤ünde ve onun yarat›c› gücü ile faflizme, feodalizme, emperyalizme ve her türlü gericili¤e karfl› Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl› ile örgütlenip mücadele etmeliyiz. KESK’in ve KESK’e ba¤l› sendikalar›n yaklaflan ola¤an kongrelerinde s›n›f bilinci uyan›kl›l›¤›m›z› ve örgütlülü¤ümüzü harekete geçirerek KESK’in mevcut reformist ve bürokratik sendikal anlay›fl›n› alafla¤› edip devrimci güç birli¤ini yaratarak Devrimci Sendikal Birli¤i ve DDSB’nin anlay›fl›n› yönetimlere tafl›mal›y›z. Bu durum önümüzde duran her zamanki gibi önemli bir tarihi görevdir. Ocak ve
Tersanelerde tafleron sald›r›s›
Özellefltirmelerin yayg›nlaflt›r›lmas›yla birlikte, iflçi muhalefetinin önünü kesmek ve iflçi s›n›f›n›n ortak sorunlar›na karfl› birlik içinde örgütlenmesini engellemek için yo¤unlaflt›r›lan tafleron sistemi, iflçi s›n›f›n›n kanayan yaras› olmaya devam ediyor. Patronun bütün sorumlulu¤u kendisinden ç›kar›p iflçileri daha ucuza, ifl güvenli¤inden yoksun ve sendikas›z b›rakmas›n›n ad›d›r tafleronluk. 30 Aral›k 2004 tarihinde TORLAK Tersanesi önünde toplanan iflçiler bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yap›lan aç›klamada; Tuzla ‹çmeler’de bulunan TORLAK tersanesinde tafleron olarak faaliyet yürüten Türedi Gemi’de çal›flan 30 iflçinin “ifli iyi yapmad›klar›” bahane edilerek paralar› ödenmeden iflten at›ld›klar› ve tafleronun, iflçilerin paralar›n› ödemeyece¤ini dile getirdi¤i belirtilerek “biz al›nterimizin hesab›n› soraca¤›z” denildi. At›lan “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek” slogan›n›n ard›ndan eylem sona erdi. (Kartal) fiubat aylar›nda yaflanacak Kongrelere DDSB’nin s›n›fsal sendikal anlay›fl› ile yaklafl›p örgütlü müdahale gücünü hayata geçirelim. Kamu emekçilerinin mesleki ve s›n›fsal ç›karlar› için iflyerlerinde iflyeri komitelerini örgütleyip, iflyeri sorunlar›n›n çözümü üzerinden yükselen politikalar›m›z› hayata geçirip, programl› ve disiplinli bir biçimde DDSB’nin ç›karm›fl oldu¤u bildiri, bülten ve materyallerle kongrelere haz›rlanmal›y›z. Ocak ay› Türkiye Devrimci Hareketi bak›m›ndan da önemli bir ayd›r. Proletaryan›n öncüsünün ve onun önderlerinin faflizm taraf›ndan katlediliflinin ve birçok devrimci militan›n flehit düflmesinden dolay› Ocak ay›n›n son haftas› Parti ve Devrim fiehitlerini Anma Haftas› ilan edilmifltir. Faflizmi ve onun iktidarlar›n› teflhir etmek ve k›namak için devrimci önderlere ve militanlara sahip ç›kmak amac›yla demokratik alanlar› kullanal›m. Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤al›m. ‹flçi s›n›f›n›n ve emekçi halk›m›z›n yarat›c› gücünü, kamu emekçilerinin örgütlü gücünü hayat›n her alan›nda kullanarak görevlerimize dört elle sar›l›p politik iktidar kavgam›z› harlayal›m. Tüm DDSB’li güçleri ve iflçi s›n›f›n›, kamu emekçilerini kongrelerimize sahip ç›kmaya, tarihsel rolümüzü onurluca ve militanca yerine getirmeye ça¤›r›yoruz. YAfiASIN SINIF SEND‹KACILI⁄I! YAfiASIN DEVR‹MC‹ DEMOKRAT‹K SEND‹KAL B‹RL‹K! B‹RL‹K MÜCADELE ZAFER!
6
14-27 Ocak 2005
13
AB üyesi olmadan Gümrük Birli¤i’ne girip hayvanc›l›¤a darbe indirilen ülkemizde;
Tar›mdan uzaklaflt›r›lan köylülük ne ifl yapacak? Oluflturulan serbest pazarda tefeci tüccar›n, ihracatç›lar›n belirledi¤i ürün fiyatlar›ndan maliyetinin alt›nda satmak zorunda b›rak›lan tar›msal ürünleri her geçen y›lda yetifltirmekte zorlanan köylü, ekonomik s›k›nt›lar nedeniyle flehirlere göç etmek zorunda kal›yor. Türkiye’nin AB ile müzakere süreci belli oldu. Emperyalistlerin ç›karlar› do¤rultusunda haz›rlanm›fl politikalar› hayata geçirdi¤i oranda Türkiye’nin AB’ye girifl müzakere sürecinin devam edece¤i sözleri veriliyor. AB, emperyalist tekellerin “tek pazar” politikalar› üzerine kurulu ekonomik bir birliktir. AB Ortak Tar›m Politikas› (OTP), birli¤in yaflama geçti¤i 1958 y›l› bafl›ndan sadece 3 y›l sonra, 1961’de tesis edildi. OTP, birlik için uluslar üstü bir tar›m politikas› alan›d›r. Politika Brüksel’de belirlenir ve bu politika, birli¤in içinde tüm devletler için ba¤lay›c›d›r. 2004 itibar›yla 103 milyar Euro olan bütçesinin 43 milyar Euro’luk bir k›sm› tar›ma harcan›yor. Üretime ba¤l› gelir deste¤i politikalar› ile üretim art›fllar› sa¤lanarak tar›mda üretim stoklar› birikimi kendi krizini de beraberinde üretmifltir. Üretimi destekleyen politikalardan daha çok yararlanan topluluk üreticisi büyük çiftçilerin her geçen y›l daha çok üreterek stoklar› büyümüfl, stoklar›n› eritebilmek için ABD emperyalizmi ile sübvansiyon savafl›na girilmifltir. Bu süreçte 1986 y›l›nda GATT Uruguay turu ile bafllayan tar›m görüflmelerinde ABD ve AB emperyalistlerinin pazarl›¤› 8 y›l sürmüfltür. Uzun süreli emperyalist pazarl›k sonucunda kendi müdahaleci kurulufllar›n› (IMF, DB, DTÖ vb.) gelifltirmifltir. Burada iç dinamikleriyle geliflmemifl, sermayesi emperyalizme ba¤›ml› sömürge/yar›sömürge ülkeler üzerinde pay kapma yar›fl›na giren AB ve ABD emperyalistleri zaman zaman birlikte hareket ederek, ço¤unlukla da birbirleriyle çat›flarak sömürge/yar›-sömürge ülkelerin pazar›na girmifltir. Emperyalizmin yar›-sömürgesi Türkiye, 40 y›ld›r AB ile her türlü cambazl›¤› denemekten geri kalma-
m›flt›r. Bafl›nda belirtti¤imiz tar›msal ürünlerde stok birikiminin yaratt›¤› krizden ç›k›fl yolu arayan AB, Türkiye’yi Gümrük Birli¤i’ne dahil etmifltir. AB üyesi olmadan Gümrük Birli¤i’ne giren Türkiye’nin bu anlaflma kapsam›nda g›da ürünlerinin dahil edilmesi ülkemizde hayvanc›l›¤a büyük darbe vurmufltur. Türkiye’de tar›m iflletmelerinin yüzde 80’i 1-4 hayvana sahipken, AB üyesi ülkelerde iflletme bafl›na hayvan say›s›n›n ortalama 44 olmas› aile iflletmecili¤i yapan köylümüzün hayvan yetifltiricili¤ine darbeyi indirmifltir. Gümrük Birli¤i kapsam›nda AB’nin ürünlerinin ülkemize girifl serbestli¤i söz konusu iken, ithalatta birçok üründeki k›s›tlamalar, gümrük tarifelerinde vergilendirmeler ve birçok üründe AB normlar›na uygunluk flart› aranm›flt›r. Bakliyat, kuru üzüm, kuru incir, sebze vb. ürünlerin AB standartlar›na uymad›¤› yönlü aflatoksinli, ilaç kal›nt›l› vb. bahanelerle birçok ürünümüz gümrüklerden geri dönmüfltür. AB emperyalizminin ürün stokunu eritmek, krizden kurtuluflunu dayatan bu türlü anlaflmalarla, ülkemiz köylüsünün yetifltirdi¤i ürünler ile AB üyesi ülkelerden ithal edilen ürünler rekabete sokulmufltur. Kârl› ç›kan komprador burjuvazi, tefeci tüccar olan toprak a¤alar›n›n zenginli¤ine zenginlik eklenmifltir. Bugün Türkiye’ye AB yolunda müzakerelerle tar›m› y›k›m politikalar› uygulat›l›rken, 6 Ekim 2004 tarihinde yay›mlanan ‹lerleme Raporu’nda uygulanan IMF ve DB destekli “tar›m reformlar›n›n” henüz sonuçland›r›lmam›fl oldu¤u uyar›s› yap›lmaktad›r. Rapora göre “Türkiye’nin üyeli¤inin etkileri” bölümünde ilerideki bir tarihte gerçeklefltirilebilecek üyeli¤in etkilerinin flimdiden kestirilmesinin zor oldu¤u belirtildikten sonra, rekabetçi bir yap› için daha fazla liberali-
zasyon gerekti¤i söyleniyor. Olas› bir üyelikte(!) tercihli ticaret avantajlar› sona erecek olan Türkiye’nin tar›msal d›fl sat›m›n›n azalaca¤›, buna karfl›l›k k›s›tlamalar›n kalkmas› nedeniyle AB’nin d›fl sat›m›n›n artaca¤› belirtiliyor. Rapora göre, 2000 y›l›ndan bugüne uygulanan IMF ve DB programlar› çerçevesindeki “Tar›m reformu” çal›flmalar›nda liberalizasyonun tam olarak sa¤lanamamas›, devletin bütçesinden müdahale al›mlar›, girdi yard›mlar› ve üretimle ba¤lant›l› yat›r›mlar azalt›lm›fl olsa bile hala sürdürülüyor olmas›, tar›msal K‹T’lerin özellefltirilmesinin tamamlanamamas› vb. eksikliklerden bahsediliyor. AB Toplulu¤u bugün üreticisini desteklerken, Türkiye’ye “desteklemeleri kald›r›n”, “serbest giriflimcili¤i, liberalizmi teflvik edin” diyerek, köylülü¤ü yok etmeye çal›flmaktad›r. Oluflturulan serbest pazarda tefeci tüccar›n, ihracatç›lar›n belirledi¤i ürün fiyatlar›ndan maliyetinin alt›nda satmak zorunda b›rak›lan tar›msal ürünleri her geçen y›lda yetifltirmekte zorlanan köylü, ekonomik s›k›nt›lar nedeniyle flehirlere göç etmek zorunda kal›yor. AB emperyalizminin de istedi¤i bu de¤il mi? Bugün yüzde 40 olan üretimin can damar› köylünün göçe zorlanmas›, köylü nüfusun buna paralel yüzde 10’lara düflürülmesi hedeflenmiyor mu? Bugün tar›mda uygulanan IMF, DB y›k›m politikalar›ndan ma¤dur köylünün göç etmesi cevab›d›r. ‹flsizli¤in her geçen y›lda artan oranlar›na tar›mdan baflka iflten anlamayan göç eden köylülerin vas›fs›z iflsizler ordusuna kat›lmas›, göç nedeniyle ne köylü ne flehirli olan, metropol kentlerin varofllar›na yerleflmifl halk›m›z›n kültürel yozlaflmaya do¤ru itilmesidir. ‹flsizlikten, açl›ktan artan kapkaç olaylar›, bugün Türkiye’nin köylerinden göç etmifl veya Türkiye Kürdistan›’ndan göç ettirilmifl ekonomik s›k›nt›lar çeken yoksul köylülerimiz, büyük metropollerin kenar›nda yaflatmaya çal›flt›¤› ne köyü and›ran ne de flehirleflmenin tüm olanaklar›na, altyap›s›na sahip olamayan mahallelerde semtlerde yaflam›yorlar m›? Türk hakim s›n›flar›, ç›karlar› için IMF, DB’nin dayatt›¤› politikalar› uygulayarak, verilen taahhütler sonucu al›nan 10 milyarlarca dolar kredileri, zenginliklerini art›rmak için harcarken, nüfusun yar›s›na yak›n köylüsünü daha da çok sömürmektedirler. Çünkü emperyalistler böyle istiyor, kompradorlar› arac›l›¤›yla, yaflam›n devam› olan tar›msal faaliyetten yoksun b›rakt›rmak böylelikle kendi ürünlerine pazar açarak kârlar›na kâr katmak istiyorlar. (Samsun)
IMF ile tar›m geriye gidiyor Ziraat Mühendisleri Odas› taraf›ndan düzenlenen Türkiye Ziraat Mühendisli¤i Teknik Kongresi, tar›mda yaflanan sorunlar› ve çözüm yollar›n› araflt›rd›. 3-7 Ocak tarihlerinde yap›lan Kongre’de aç›l›fl konuflmas›n› yapan ZMO Baflkan› Gökhan Günayd›n Türkiye tar›m›n›n son 60 y›l içinde ilk defa üç y›l üst üste sürekli geriledi¤ini belirterek IMF anlaflmalar› sürdükçe bu durumun da devam edece¤ini ifade etti. Günayd›n; 1980’lerde uygulanmaya bafllayan neo-liberal politikalarla çökmeye bafllayan tar›m›n, özellikle 1999’dan sonra yap›lan stand-by anlaflmalar› ile bitme aflamas›na geldi¤ini söyledi. Tar›msal girdi miktar›n›n %25 düfltü¤ünü, ekilen arazi miktar›n›n azald›¤›n› ve k›rsalda yaflayan insanlar›n günde iki dolarl›k gelirle yaflamaya zorland›¤›n›, Türkiye tar›m›n›n ayakta kalabilmesi için 10 y›l içinde 10 milyar dolarl›k kaynak aktar›lmas› gerekti¤ini de sözlerine ekledi. Siyasilerin flov yapt›¤› Kongre’de bilim adamlar›n›n aç›klamalar› dikkat çekti. “Türkiye, Tar›m Politikalar›nda ve Tar›msal Yap›larda De¤iflim” konulu oturumda konuflan Prof. Dr. Yaflar Uysal, Türkiye ekonomisinin Türkiye tar›m›ndaki sorunlar çözülmeden düzelemeyece¤ini, tar›mda üretici örgütlenmesine ihtiyaç oldu¤unu söyledi. Uysal, “Siz domates alan› fakirlefltirirseniz domates üreten de fakirleflir” fleklinde konuflarak üreticilerinin örgütlenmesinin zorunluluk oldu¤unu söyledi. (Ankara)
Pamuk fiyatlar› ABD’nin k›skac›nda! ABD’nin, üreticisini yüksek sübvansiyonlarla desteklemesi, dünya pazarlar›na ucuz ürün vermeyi sürdürmesi nedeniyle pamuk, uluslararas› borsalarda 104 sente kadar geriledi. Adana Ticaret Borsas› (ATB) Baflkan› Fethi Coflkuntuncel, iç piyasada lif pamu¤un kilosunun Ege tipi pamukta 1.50 YTL’ye, Çukurova pamu¤unda ise 1.30 YTL’ye kadar düflmesinin köylüleri y›k›mla karfl› karfl›ya b›rakt›¤›n› belirtti. Fiyat düflüflünde en büyük etkenin ABD’nin pamuk politikas› oldu¤unu vurgulayan Coflkuntuncel, “ABD, stratejik bir ürün olan pamukta tüm dizginleri eline almak istiyor. Bu nedenle yoksul ülkelere ‘sak›n üretme, ben ucuz üretip sana sataca¤›m’ diyerek bu ülkelerdeki üretime taban yapt›rmay› hedefliyor. Bunda da baflar›l› oluyor. ABD’nin elindeki pamuk stoku bitmeden Türkiye’de üreticinin eli para göremez” dedi. (H. Merkezi)
7
13
14-27 Ocak 2005
Organik Tar›m Yasas› ile amaçlananlar
Organik Tar›m Yasas› 1 Aral›k 2004 tarihinde Meclis’ten geçti. Türkiye’de ihracat amac›yla yap›lan organik tar›ma, iç piyasada tüketim talebi artmaya bafllay›nca iç ve d›fl pazar kontrol ve sertifikasyon faaliyetlerinin düzenlenmesini getiren yasa, ayn› zamanda organik ürün ve girdilerin usul ve esaslar›n› belirliyor. Yasaya göre organik ürünlerin ve girdilerin etiketi, logosu, reklam ve tan›t›m› sahte ve yan›lt›c› veya ürünün yap›s›na, özelliklerine, içeri¤ine, kalitesine, orijinine ve üretim tekniklerine göre hatal› bir izlenim yaratacak, ürünün sahip olmad›¤› etki ve özelliklerine at›fta bulanacak biçimde olamayacak ve tüketiciyi yan›lt›c› yaz›, resim, flekil vb. içermeyecek. ‹hracat sertifikas› olmayan ürün, organik ürün ad› alt›nda ihraç edilemeyecek. Kontrol ve Sertifikasyon kuruluflu taraf›ndan sertifikaland›r›lmam›fl ürünler organik ürün veya organik girdi ad› alt›nda sat›lamayacak. Yasaya ayk›r› hareket eden-
ler için 5 milyar ve 30 milyar aras›nda de¤iflen para cezas› getiriliyor. Bu kiflilere yeniden çal›flma izni verilmeyecek. Son y›llarda ABD ve AB ülkelerinde insanlar organik ürün satan al›flverifl ma¤azalar›n› tercih ediyor. Çünkü tar›msal faaliyetlerde hormonlar›n, zirai ilaçlar›n, kimyasal gübrelerin, geneti¤i de¤ifltirilmifl tar›m ürünlerinin kullan›m›yla bunlara ba¤l› kanser ve çeflitli hastal›klar›n ortaya ç›kmas›, insanlar› do¤al yollarla yetifltirilen, bahsedilen tar›m girdilerinin kullan›lmad›¤› ürünlere sevk ediyor. H›zla artan bu talep dünyada organik ürün pazar sektörünü oluflturdu. Dünyada parasal boyutuyla 25 milyar dolar› bulan organik ürün pazar›n›n 10 y›l içinde 100 milyar dolar seviyesine ç›kmas› da bekleniyor. Türkiye’de yeni yeni keflfedilen bu pazar h›zl› bir büyümeyi-geliflmeyi getiriyor. Türkiye’de 1985 y›l›nda sadece 8 ürün için uygulanan organik tar›m, günümüzde 179 ürüne ulaflm›flt›r. F›nd›k,
kuru incir, ceviz, kuru kay›s›, yafl meyve ve sebze vb. organik üretimi yap›lan ürünler aras›nda. Türkiye’de organik tar›mda yaflanan sorunlar›n bafl›nda organik tar›m yapan üreticilere yönelik herhangi bir destek mekanizmas›n›n olmamas› geliyor. Türkiye’de organik tar›m ve sertifikasyon hizmetleri çok pahal› durumda. Bu hizmeti Türkiye’de 5’i yabanc› 7 flirket veriyor. Bu hizmetler çok pahal› oldu¤u için küçük iflletme sahibi köylüler organik tar›m ifline giremiyor. Ülkemizde organik ürünlerin pahal› sat›fl› nedeniyle gelir düzeyi yüksek olanlar›n d›fl›nda tüketimi mümkün olmamakta. Organik tar›m üretiminin yurt d›fl›na ihraç edilmek üzere yap›l›yor olmas› da iç piyasada pahal› olmas›n›n nedenlerinden biri. Organik tar›m›n AB standartlar›na göre yap›l›yor olmas› üretimin maliyetini art›yor. Organik tar›m için çok elveriflli topraklar›n bulundu¤u ülkemiz, 25 milyar dolarl›k dünya organik ürün pazar›nda 37 milyon dolarla yüzde 1.5 paya sahip. Burada üretilen organik tar›m ürünlerinin yüzde 99’u, AB üyesi 35 ülkeye ihraç ediliyor. Son 6 y›ld›r büyük süper marketlerden sat›fl› yap›lan ürünlerin sat›fl› organik olmayan ürünlere oranla 4 kat› yüksek fiyatla yap›l›yor. Dünyada 130’dan fazla ülkede toplam 24 milyon hektar alanda organik tar›m yap›l›yor. Avustralya 10 milyon hektarla en genifl alana sahipken, Latin Amerika ülkeleri 5.76 milyon hektar alanda, AB ülkelerinde ise 5.5 milyon hektar alanda organik tar›m yap›l›yor. Türkiye’de Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› tar›msal üretim ve gelifltirme Genel
Müdürlü¤ü taraf›ndan haz›rlanan “Organik Tar›m Raporuna” göre organik tar›m yapan üretici say›s› 1996 y›l›nda 1947 iken, bu say› 2003 y›l›nda 13 bin 44’e ulaflm›fl. 1996’da 6.789 hektar alanda yap›lan organik üretim, 2003 y›l›nda 103 bin 190 hektar alanda yap›lmaya bafllanm›fl. Türkiye’de 1985 y›l›ndan bugüne organik tar›m kontrol ve sertifikasyonu hizmetlerinin çok pahal› ve üretimin de kontrollü AB standartlar›nda ihracata dönük olmas› organik tar›m›n ve ürünlerinin tamamen uluslararas› g›da sektörüne ba¤›ml›l›¤›n› getirmifltir. Organik tar›m ürünlerinin sözleflme ve sertifikasyonunu yapan yabanc› flirketler, Türk ortaklar bularak üreticiye ulafl›yor ve ürün al›m›nda kendi talepleri do¤rultusunda üreticiyle sözleflme imzalan›yor. Y›llarca uygulanan bu sistemden sonra ç›kart›lan organik tar›m yasas›, içinde ciddi eksikler bar›nd›r›yor. Yasada özellikle köylüye verilen finans ve e¤itim deste¤i ile ilgili eksiklikler söz konusu. Kontrol ve sertifikasyonunda sadece Tar›m Bakanl›¤›’n›n de¤il, bu konu ile ilgili kurulmufl veya kurulacak özel teflebbüslerin de bulunmas›, uluslararas› g›da tekellerinin müdahalesini de getirecek. Organik tar›m yasas›nda köylüye verilen kredi ve e¤itim deste¤inin yeterli olmamas›, kontrol ve sertifikasyonundan, üretimine ve pazarlanmas›na kadar denetimin sermaye taraf›ndan gerçekleflmesinin sa¤lanmas› yasan›n gerçek amac›n› da gösteriyor. Oysa organik tar›m yapan ve yapacak olan köylülerimizin e¤itimi ve yönlendirilmesi konusunda somut programlara, deste¤e ihtiyac› var. (Samsun)
Tar›mda kooperatiflerin önemi üzerine Türkiye gibi ülkelerde üretimin dinamikleri tar›ma ba¤l› olarak devam etti¤inden, tar›msal üretime yap›lan her türlü müdahale di¤er sektörleri de direkt etkilemektedir. Bunlar› da göz önünde bulunduran emperyalizmin Türkiye’de uygulad›¤› politikalar daha çok tar›msal faaliyete müdahale fleklinde olmaktad›r. IMF, DB; DTÖ vb. emperyalist kurumlar›n Türkiye üzerindeki politikalar› % 40’› tar›mla geçinen nüfusu direkt etkileyen programlard›r. Türkiye’de büyük flehirler, metropoller de dahil iflçi s›n›f›n›n, emekçi halk›n topra¤a ba¤›ml›l›¤› devam etmektedir. Bu yüzden tar›m› tasfiye politikalar› ve köylünün yoksullaflmas› di¤er kesimleri de etkilemektedir. “Ülkemizde köylünün örgütlenece¤i alanlar nereler olmal›?” sorusu ile konuyu açmaya çal›fl›rsak; köylünün örgütlenece¤i, üretimin kolektifleflece¤i yerler kooperatifler, sendikalar, dernekler vb’dir. Bu yaz›da de¤inece¤imiz
ise kooperatifler, Tar›msal Kalk›nma Kooperatifleridir. Kooperatifler ekonomik ve sosyal nitelikli amaçlardan birinin veya bir kaç›n›n ayn› anda gerçekleflebilece¤i yerler olmas›ndan kaynakl› önemlidir. Kooperatifçilik her türlü üretimde (bitkisel, hayvansal, su ürünleri, orman ürünleri üretimi) faaliyet yürüten bireylerin gönüllü birlikteli¤idir. Kurulan kooperatiflerde tar›m, iflletmecilik, pazarlama konular›nda bilgi aktar›m›, ortak karar alma ve uygulama gelifltirilir. Ortaklar› köylü olmas›na ra¤men faaliyet alanlar› tar›m olmayan kooperatifler de kurulabilir. Örne¤in Tüketim Kooperatifleri. Tar›m Kooperatifi olmayan köylülerin tüketim ihtiyaçlar›n› karfl›layan kooperatiftir. Kooperatiflerin oldu¤u yerde, girdi temini ve ürünlerin pazarlanmas›nda tüccar ve araçlar ç›kart›larak köylü güvence alt›na al›nabilir. Tar›msal sanayi gelifltirilerek özel firmalarla rekabet ederek pazarda en iyi fiyat›n oluflmas›na katk›da
bulunulur. Kooperatifler ne kadar köylüye ulafl›rsa ortaklar› o kadar genifller, buna paralel pazarda artan mal al›m sat›m›na müdahale olunur. Tar›msal amaçl› kooperatifler hangileridir? Köy Kalk›nma Kooperatifleri, Orman Köyünü Kalk›nd›rma Kooperatifi, Hayvan Üreticileri Kooperatifi, Su Ürünleri Üretimi Kooperatifi, Zirai Sulama-Toprak Muhafaza Ve Arazi Islah› (toprak-su) Kooperatifi, Tar›m Kredi Kooperatifi, Tar›m Sat›fl Kooperatifi vb. adland›rd›¤›m›z her türlü tar›msal faaliyeti için kurulan-kurulabilecek kooperatiflerdir. Kooperatifler aras›nda birlik de olabilir. Ayn› faaliyet üzerinde çal›flan kooperatifler B‹RL‹K’leri oluflturur. Örnek, F‹SKOB‹RL‹K, ÇUKOB‹RL‹K VE PANKO B‹RL‹K vb. ülkede sistemin kurdu¤u birliklerdir. Farkl› faaliyetle kurulan kooperatifler menfaatleri oran›nda birbirleri ile iflbirli¤i yapabilirler.
Türkiye’de bahsetti¤imiz konular faaliyetler üzerine kurulmufl kooperatifler mevcuttur. Fakat “köylü buralarda gerekti¤i oranda örgütlenebilmifl midir?” sorusunun cevab› “hay›r”d›r. Yine “köylümüz kooperatif içinde, ürünün üretiminden, pazarlanmas›na dek ne kadar müdahale edebilmektedir?” sorusunun cevab› da “hay›r”d›r. Sonuç olarak diyebiliriz ki; Türkiye’de Kooperatifler, Birlik’ler emperyalizmin uflaklar› egemen s›n›flar›n çizdi¤i s›n›rlar ölçüsünde hareket etmektedir. K›sacas› Türkiye’de kooperatifçilik anlay›fl› sisteme tabi k›l›nm›flt›r. Oysa köylülerin en önemli örgütlenme araçlar›ndan biridir kooperatifler. Tüm bunlara ra¤men köylüler kooperatiflerde örgütlenmeli, buralar›n bafl›na çöreklenen kan emicileri yok ederek kooperatifleri gerçek amaçlar› do¤rultusunda kullanmal›d›r. (Samsun)
8
14-27 Ocak 2005
13
Devlet at›l duruma gelen koruculu¤u kald›rma hamleleri yaparken;
Koruculuk terörünün kökleri yine devlettedir!
Faflist TC devleti, OHAL döneminde devletin kolluk kuvvetlerine yard›m; PKK’nin 1984 y›l›nda Siirt-Eruh at›l›m›yla aya¤a do¤rulan Kürt Ulusal Kurtulufl Hareketi’nin önünü t›kamak ve bölgede zaten as›rlard›r sürdürdü¤ü asimilasyon sald›r›lar›n› daha etkin bir flekilde devam ettirmek; emekçi Kürt yoksul köylüsü üzerinde bask› ve sindirme politikalar›n› uygulayabilmek için bir suç örgütü olarak koruculu¤u kurmufltur. Devlet T. Kürdistan› üzerindeki imha ve inkar politikalar›n›, 1978 y›l›nda s›k›yönetim, 1980 y›l›nda OHAL ve 1984 y›l›nda koruculuk ile sistemlefltirmifltir. Koruculuk PKK’nin öncülü¤ünde Kürt Ulusal Kurtulufl Hareketi’nin (KUKH) bafllamas› ile efl zamanl› olarak buna karfl› güç olarak bafllat›lm›flt›r. Ve bu do¤rultuda sadece gerillaya karfl› de¤il, savafla destek veren Kürt köylüsüne karfl› da suç dosyas› kabarm›flt›r. Bu suçlar aras›nda köy yakmalar, tecavüz, h›rs›zl›k ve kaçakç›l›k en bafl s›ralarda olmufltur. Devlet, geliflen mücadele karfl›s›nda çaresiz kald›kça, bu kez zorla ya da yoksul Kürt halk›na para vaat ederek halk› kendi halk›na
k›rd›rma politikas›n› daha da yo¤un bir biçimde uygulamaya çal›flm›flt›r. Devlet OHAL’i resmi anlamda l9 Temmuz 1987 y›l›nda ilk olarak 13 ilde uygulam›flt›r. Resmi olarak kald›r›ld›¤› güne kadar OHAL 35 kez uzat›lm›flt›r. Buna paralel olarak da, g›da ambargolar›, ulafl›m, köy boflaltmalar, tecavüz ve zorla koruculuk ivme kazanm›flt›r. Devletin geliflen mücadele ile beraber, kolluk kuvvetlerine yard›m etme ad› alt›nda görevlendirdi¤i korucular, k›sa sürede devletin istedi¤i flekilde ve hatta fazlas›yla ürün vermifllerdir. T. Kürdistan›’nda devlet, maddi kaynaklar›n› ancak en önemlisi de afliretleri kullanarak koruculu¤u bölgede önemli bir güç haline getirmifltir. Zira ekonomik koflullar› son derece kötü olan bölge insan› için koruculuk, umut ve kurtulufl kap›s› olarak gösterilmifltir. Birçok afliret de “özerk cumhuriyet” aldatmacas›yla ve kendi aralar›ndaki çeliflkiler, burjuva feodal devletle olan ba¤lar› vs. kullan›larak PKK’ye karfl› düflük yo¤unluklu savafl›n bir parças› haline getirilmifltir. Baflta Bucak, Jirki ve Zeydan gibi direkt burjuva-feodal egemen s›n›flar içinde yer alan afliretler
dolays›z ve do¤al olarak koruculu¤un dayanaklar› olmufllard›r. Özellikle Bucak aflireti Meclis’teki temsilcileri ile bu iliflkileri temsil eden ve halk içinde teflhir olmufl önemli bir örnektir. Tüm bunlara karfl› koruculuk Kürt halk› içinde tamamen yaflam bulamam›fl, koruculu¤a karfl› en net cevab› yine direnen Kürt halk› vermifltir. Kardefl katili olmay› reddederek toplu ve bireysel direnifller gösteren yoksul halk›n yan›nda PKK’nin de koruculuk karfl›s›ndaki tavr› bu politikadan devletin istedi¤i gibi ve kadar yararlanamamas›n› getirmifltir. Özellikle PKK’nin korucular› köy meydanlar›nda teflhir etmesi, a¤›zlar›na para t›kayarak ölümle cezaland›rmas› vb. eylemler halk nezdinde etkili olmufl ve koruculu¤un sonunu bu flekilde de görmüfltür. Bu anlamda özellikle Lice, Dersim vb. bölgelerde halk›n koruculu¤a karfl› duruflu di¤er bölgeler üzerinde de etkili olmufltur. Geçmiflte Osmanl›’n›n Hamidiye Alaylar›’n›n sistematik bir devam› olan koruculuk uygulamas›n› devlet, 1984 y›l›nda bafllatm›flt›r. 1986 y›l›nda 6 bin olan korucular›n say›s›, 96 y›l›na gelince 65 bine ç›km›flt›r (baflta koruculu¤u kabul eden korucular›n 5 bini ise PKK saflar›na geçmifltir). Günümüzde say›lar› 85 bini bulan koruculardan 4993’ü, 20 y›lda 2 bin 640 suça kar›flm›flt›r. Bu suçlar›n bafl›nda, “faili meçhul kay›plar”, h›rs›zl›k, ›rza geçme, köy yakma ve kaçakç›l›k gelmektedir. Korucular devlete y›ll›k olarak 230 trilyona mal olurken, koruculara ayl›k maafl› olarak da 340 milyon ödeniyor. Kuflkusuz bu yüksek miktardaki paralar emekçilerden zorla al›nan vergilerden ç›kar›lmaktad›r. PKK’nin özellikle A. Öcalan’›n yakalanmas›n›n ard›ndan h›zlanan teslimiyet rotas› do¤rultusunda 6 y›ld›r tek tarafl› ateflkes uygulamas› ile bölgede belli bir rahatlamaya giren TC devleti, yo¤un savafl döneminde kulland›¤› koruculardan kurtulman›n yollar›n› ara-
maktad›r. Nitekim, bir suç ordusu olarak kurulan korucular hakk›nda son y›llarda burjuva medyadan kamuoyuna bilgilerin yans›ma biçimlerinden de bunu görebiliyoruz. Bu durum, devleti de art›k eskisi kadar iflini görmeyen, üstelik yaratmaya çal›flt›¤› imaj› da zedeleyen, y›ll›k yüzlerce trilyonluk bir servete mal olan koruculara karfl› yeni politikalar uygulamaya zorlamaktad›r. Yani korucular, “emektar eflek” misali kap› d›flar› edilmek isteniyor. Bu geliflmeler, devletin koruculuk politikalar›ndan vazgeçti¤i fleklinde asla yorumlanmamal›d›r. Yada AB sürecine uyum için demokratikleflme ad›m› olarak de¤erlendirilmemelidir. Zira biz biliyoruz ki, bugün devlet ne OHAL’i bitirmifltir ne de koruculuk politikas›ndan vazgeçmifltir. Bugün hala Dersim, Karakoçan, Ki¤› ve Erzincan 1. dereceden OHAL bölgesidir. Ve s›n›fsal ya da ulusal mücadelenin yükselmesiyle bu araçlar›n› yeniden canland›racakt›r. Nitekim Proletarya Partisi önderli¤inde yürütülen Halk Savafl›’na karfl› özellikle 1997 y›l›ndan itibaren Tokat ili ve çevresinde resmi olmayan OHAL uygulamas›, yaylaya ç›kma yasaklar›, dönemin ‹çiflleri Bakan› Meral Akflener’in talimat›yla T. Kürdistan›’ndan deneyimli 750 özel timin bu bölgeye yerlefltirilmesi de bunun göstergeleridir. Bugün koruculu¤un direkt bir müdahaleyle kald›r›lmas› devlet için çok daha zararl› olacakt›r, zira y›llard›r gerillaya ve halka karfl› en adi suçlar› iflleyen, katliam makinelerinin ortada kalmas› onlar için daha da ciddi bir sorun olacakt›r. Bugün devlet bir yandan da bu soruna çözüm bulmaya çal›flmaktad›r. Bunun için 2003 Temmuz’unda ald›klar› kararlarla koruculuk için belli k›staslar (55 yafl s›n›r›, aile içinde devrimci olmamas›, askerlikte suç ifllememe vb.) getirmektedir. Ancak bizim unutmamam›z gereken ise ne bu önlemlerin ne de “çözüm”ün asla halklar›n ç›kar›na olmayaca¤›d›r.
PSAKD Kad›köy fiubesi’nde anma 27 Aral›k Cumartesi saat 13:00’de PSAKD Kad›köy fiubesi’nde Marafl ve 19 Aral›k katliam› ile ilgili anma yap›ld›. Anma program›na Araflt›rmac›-yazar Temel Demirer, TUYAB’tan Meltem Kuruhan, PSAKD Kartal fiubesi Müzik Grubu Grup Devran kat›l›rken, dia gösterimi yap›ld› ve fliirler okundu. Program aç›l›fl› devrim flehitleri için yap›lan bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Yap›lan aç›l›fl konuflmas›nda katliamlar›n halen devam etti¤i belirtildi.
Aç›l›fl konuflmas›nda ayr›ca “Y›llard›r dayat›lan teslim alma politikalar›n› hayata geçirememifltir. Her defas›nda tutsaklar›n a¤›r bedeller ödeyerek sürdürdükleri onurlu direnifllerle karfl›lafl›lm›flt›r. Y›llard›r hayata geçirmeye çal›flt›klar› F tipi hücrelere geçifli sa¤lamak için devlet 19 Aral›k 2000’de 20 hapishaneye birden sald›r› düzenlemifltir. Dünyada efline rastlanmayan kanl› sald›r›da tutsaklar› teslim alaca¤›n› sanan devlet böyle büyük bir direniflle karfl›laflm›flt›r” denildi.
Dernek Baflkan› ise; Marafl katliam›n›, 12 Eylül’ü, 19 Aral›k ve Çorum katliam›n› anlatt›. Araflt›rmac›-yazar Temel Demirer de yap›lan katliamlar› de¤erlendirdikten sonra “Devletin yapt›¤› katliamlardan dolay› özür dilemesi gerekiyor. Ve günü geldi¤inde Marafl’ta, Çorum’da, Gazi’de, Sivas’ta kaybettiklerimizin an›s›na an›t dikmemiz gerekiyor. Çocuklar›m›za devletin nas›l insanlar›m›z› katletti¤ini göstermemiz gerekiyor. Gerekiyor ki an›lar›na sahip ç›ks›nlar”
dedi. Temel Demirer’in konuflmas›n›n ard›ndan dia gösterimi yap›larak fliirler okundu. Daha sonra TUYAB ad›na konuflma yapan Meltem Kuruhan 19 Aral›k’ta yaflad›klar›n›, insanlar›n onurluca direnifllerini ve bu kanl› sald›r›ya nas›l karfl› koyduklar›n›, direndiklerini anlatt›. Son olarak PSAKD Kartal fiubesi Müzik Grubu Grup Devran’›n söyledi¤i türkü ve marfllar›n›n ard›ndan etkinlik sona erdi. (Kartal)
9
13
14-27 Ocak 2005
ABD askerlerine yumurta atan köylüler ‘kamu mal›na zarar’ verdikleri gerekçesiyle daval›k oldular!
20 Mart 2003’te Irak’a sald›ran ABD emperyalizmi bombalar›n› ve füzelerini sadece Irak’a ve Irak halk›na yöneltmemifl ayn› ay içinde baz› Tomahawk füzelerini ‘yanl›fll›kla’ Irak’a yak›n olan ve Kürt halk›n›n yo¤un yaflad›¤› illere de düflürmüfltü. Farkl› zaman aral›klar›yla yerleflim birimlerine yak›n noktalara düflen füzelerden birinin patlamas› sonucu bölgede bulunan insanlar büyük korku yaflam›flt›. Yine Mart 2003’te fianl›urfa Da¤yan› Köyü Büyük Mirdesi Mezras›’na düflen bir Tomahawk füzesi Da¤yan› köylülerinin panik yaflamas›na neden olmufltu. Düflen bomban›n patlamama-
s›yla rahatlayan köylüler, füzeyi almaya gelen ABD askerlerini tafll› yumurtal› protesto eylemi yapm›flt›. Yaflanan olay›n ard›ndan bir dava aç›ld›. Ancak, hergün Irak’ta yüzlerce insan› sokak ortas›nda katleden, kad›nlara tecavüz eden, masum insanlar› hapishanelerde iflkencelerden geçiren ABD ve onun askerlerine de¤il, ölümden dönen, bekledikleri özrü alamayan Da¤yan› köylülerine. Hem de protesto sonucu füze parçalar›n›n ve baz› ABD yetkililerinin ‘zarar gördü¤ü’ gerekçesiyle ve ‘kamu mal›na zarar vermek’ iddias›yla! 27 Aral›k 2004 tarihinde fianl›urfa Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde
görülen davaya köylülerden köy muhtar› Mustafa Karakufl, Konakl› Köyü Muhtar› Ubeyd Kaya, Hasan Aslan, Mahmut Kaya, Seyid Çakmak, Hüseyin Abdan, Ali Deniz ve Hüseyin Kaya kat›l›rken 5 köylü ise duruflmaya gelmedi. Köy muhtar› Mustafa Karakufl yapt›¤› savunmas›nda “Füze, bizim evlerimizin üzerine düflüp, çok say›da insan›n ölümüne neden olabilirdi. Hiçbir devlet yetkilisi bu olay› k›nayacak aç›klamada bulunmad›. Bizler de kendi tepkimizi ortaya koymak için yumurta att›k” dedi. Ubeyd Kaya ve Ahmet Kaya ise, füzenin köylerinin üzerine düflmüfl ol-
Van’da yarg›s›z infaz T. Kürdistan›’nda son dönemde artan sald›r›lara bir yenisi daha eklendi. Mardin’de baba ve o¤lunu terörist diye kurfluna dizen, fiemdinli’de çoban Fevzi Can’› öldürenler infazlar›na devam ediyor. Van’da 26 Aral›k gecesi ‘dur’ ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle sa¤l›k memuru Yücel Solmaz öldürüldü. Yücel Solmaz’›n SES üyesi oldu¤u ö¤renilirken, SES Van fiube Baflkan› R›dvan Çiftçi olay›n cinayet oldu¤unu söyledi. Sa¤l›k memuru olarak çal›flt›¤› Van’›n Edremit ilçesinden flehir merkezine gitmek üzereyken Askeri Kontrol Noktas›’nda ‘dur’ ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle öldürülen Yücel Solmaz isimli SES üyesi ile ilgili aç›klama yapan fiube Baflkan› olay›n cinayet oldu¤unu savundu. Konuyla ilgili aç›klama yapan Van Ses fiube Baflkan› R›dvan Çiftçi, ölümün bir kaza ya da ‘dur’ ihtar›na uyulmamas› gibi bir durumun sonucu olmad›¤›n› belirterek, “Ölümü tamamen bir cinayettir. Çünkü arkadafl›-
m›z›n vuruldu¤u yerde daha önce herhangi bir askeri kontrol noktas› yoktu. Ayn› zamanda arac›n durdurulmak istendi¤i yer bir viraj, bu nedenle duramad›¤› için askerler atefl etmifller. Solmaz, tek kurflunla olay yerinde yaflam›n› yitirmifl, biz bu olay›n peflini b›rakmayaca¤›z” dedi. Çiftçi, olaya kar›flan iki asker ile 2 uzman çavuflun gözalt›na al›nd›¤›n› ifade etti. Çiftçi olay s›ras›nda Solmaz’›n yan›nda bulunan, ismi aç›klanmayan bir görgü tan›¤›n›n a¤z›ndan flunlar› aktard›: “25 Aral›k’› 26 Aral›k’a ba¤layan gece saat 00:30 s›ralar›nda çok yavafl bir flekilde seyir halindeyken karakoldan 2 ya da 4 askerin h›zl› bir flekilde flehirler aras› yola inerek bize atefl etmeye bafllad›klar›n› gördüm(...) Yaklafl›k 300 metre uzaklaflt›ktan sonra yan›mda oturan Yücel Solmaz’›n kafas›n›n öne düfltü¤ünü gördüm. Hastaneye ulaflt›¤›m›zda ölmüfl oldu¤unu gördük. Gerekçe olarak gösterdikleri dur ihtar›na uymama da do¤ru de¤il. Böyle bir uyar›da bile bulunmadan tarad›lar” dedi. Van Barosu ‹nsan Haklar› Merkezi Solmaz’›n öldürülmesiyle ilgili olarak inceleme bafllatt›. Bu amaçla Baro ‹nsan Haklar› Merkezi taraf›ndan bir heyet oluflturuldu. Heyet Edremit ilçesine giderek olayla ilgili olarak yetkililerle ve görgü tan›klar›yla görüflecek. (‹zmir)
sayd› köylerinin yok olaca¤›n›, kendilerinin onlar hakk›nda dava açaca¤›n› söyledi. Ubeyd ve Ahmet Kaya Amerika’n›n her gün yüzlerce insan› öldürdü¤ünü ama hiçbir devletin bunun hesab›n› sormad›¤›n› vurgulayarak “Biz yumurta att›k ne oldu? Ölüm makinesi atana hesap sorulmuyor, sadece yumurta att›k diye bize hesap soruyorlar” dediler. Köylülerin avukat› fieyhmus Ülek san›klar›n demokratik haklar›n› kulland›klar›n› belirtirken, duruflma, dosyadaki eksikliklerin giderilmesi, di¤er san›klar›n gelmesi, san›klar›n olay günü çekilmifl görüntülerden tespiti için 20 Nisan 2005 tarihine ertelendi. (H. Merkezi)
Tu¤ba Gümüfl’e yap›lan bask›lar son bulsun
ESP üyesi Tu¤ba Gümüfl NATO sürecinde kaç›r›lm›fl, iflkence ve cinsel tacize u¤ram›flt›. Bundan bir ay kadar sonra tekrar polis taraf›ndan kaç›r›lm›fl ve yap›lan iflkenceler tekrarlanm›flt›. 27 Aral›k Pazartesi günü ESP üyeleri Tu¤ba Gümüfl için ‹stanbul ‹HD binas›nda toplanarak bir bas›n aç›klamas› yapt›. Gözalt›nda Cinsel Taciz ve Tecavüze Karfl› Hukuki Yard›m Projesi ad›na Leman Yurtsever’in de kat›ld›¤› aç›klamada ESP ad›na aç›klama yapan Çetin Poyraz, sald›r›lar›n artt›¤›n›, insanlar›n evlerinin
önünden kaç›r›larak iflkence gördü¤ünü söyledi. Poyraz, Tu¤ba Gümüfl’ün polis taraf›ndan takip edildi¤ini, hakk›nda suç duyurusunda bulundu¤u ‹stanbul Emniyeti Terörle Mücadele polislerinin 1 May›s Mahallesi’nde foto¤raflar›n› göstererek arad›¤›n› belirtti. Poyraz, bas›n› ve duyarl› tüm kamuoyunu polisin bu sald›r›s›na karfl› tav›r almaya ça¤›rarak arkadafllar›n›n yaln›z olmad›¤›n›, onun mücadelesinin her yerde ve platformda sahiplenilece¤ini söyleyerek toplant›ya son verdi. (‹stanbul)
14-27 Ocak 2005
10
13
Ceza ‹nfaz Yasas›’na karfl› eylemler sürüyor
‹STANBUL * Her hafta Pazar günü Galatasaray Lisesi önünde toplanan Tecrit ve Ceza ‹nfaz Yasas› Karfl›t› Birlik 2 Ocak Pazar günü de tecrite karfl› eylem yapt›. Alk›fllar ve sloganlarla bafllayan bas›n aç›klamas›nda konuflan Baykal Ifl›k hafta içinde Cumhurbaflkanl›¤›’n›n da onay›ndan geçerek yürürlü¤e giren Ceza ‹nfaz Yasas›’n›n reform de¤il devrimci tutsaklar için bask›, sindirme-teslim alma yasas› oldu¤unu söyleyerek F tipindeki tutsaklar›n yaflamlar›ndan örnekler verdi. Yasa yürürlü¤e girmeden önce çoktan uygulamaya konan yapt›r›mlar›n pek çok tutsa¤›n hayat›na mal oldu¤unu belirten Ifl›k; Filiz Gülkokuer, Mesut Deniz, Erol Zavar gibi pek çok devrimci tutsa¤›n tedavileri acil olarak gerekliyken devletin tecrit koflullar› alt›nda ölümlerinin beklendi¤ini vurgulad›. S›k s›k at›lan “Erol Zavar’a özgürlük”, “Hücreleri y›kaca¤›z, direne direne kazanaca¤›z”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar›yla konuflmas›na devam eden Ifl›k ilgili mesleki örgütlenmelerini ve duyarl› kamuoyunu tecrit koflullar›n› incelemeye ve sorumlular›n›n cezaland›r›lmas› için çaba harcamaya ça¤›rd›.
* 9 Ocak Pazar günü Galatasaray Lisesi önünde son kez toplanan Tecrit ve Yeni Ceza ‹nfaz Yasas› Karfl›t› Birlik saat 12:00’de her zaman oldu¤u gibi alk›fllar ve sloganlarla bas›n aç›klamalar›n› bafllatt›. “Ceza ‹nfaz Yasas› iptal edilsin” sloganlar›yla eyleme bafllayan Birlik ad›na bas›n metnini okuyan A¤ca Kaplan yeni yasa ile tecrit terörünün artt›¤›n› ve yasan›n Cumhurbaflkan›’n›n onay› ile de devlet politikas› haline geldi¤ini belirterek “demokrasi” havarisi kesilen AB emperyalizminin deste¤ini alan hükümetin tecritin aç›lmas›ndan bu yana tecrit karfl›t› eylemlerde hayat›n› yitiren 118 kiflinin de katili oldu¤unu söyledi. Aylard›r tecriti ve yeni ceza infaz yasas›n› teflhir ettiklerini söyleyen Kaplan bundan sonra da eylemlerin devam edece¤ini ancak bu Pazar günkü eylemin Birlik’in son Pazar eylemi oldu¤unu söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan 5 dakikal›k oturma eylemi yapan kitle Çav Bella marfl›n› okuduktan sonra “Tecrite tek tipe hay›r”, “Ceza ‹nfaz Yasas› iptal edilsin” sloganlar›n› att›. Bir aya yak›nd›r devam eden ve yeni yasay› protesto eden imza kampanyalar›nda toplad›klar› imzalar› Adalet Bakanl›¤›’na göndermek üzere eylem alk›fllarla sonland›r›ld›. Siyasi tutsaklara çifte standart Ça¤dafl Avukatlar Derne¤i ‹stanbul fiube üyesi avukatlar 10 Ocak 2005 tarihinde Sultanahmet Adliyesi önünde yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin ‹nfaz› Hakk›nda Yasa Tasar›s›’n›n (Yeni Ceza ‹nfaz Yasa Tasar›s›) 13 Aral›k 2004 tarihinde TBMM Genel Kurulu’ndan geçirilerek
kanunlaflmas›n› protesto ettiler. ÇHD ‹stanbul fiubesi Baflkan› Av. Hakan Karada¤’›n okudu¤u bas›n metninde “ça¤dafl”, “insanc›l”, “yeni” s›fatlar› ile kamuoyuna sunulan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin ‹nfaz› Hakk›nda Kanun’un ifade edildi¤inin aksine savunma ve yaflama hakk›na, temel hak ve özgürlüklere karfl› yap›lan yeni bir sald›r› oldu-
¤u vurgulad›. Tasar›da, havaland›rma, sa¤l›k hizmeti, kay›t ifllemleri, disiplin soruflturmas›, cezan›n infaz›, avukat görüflü, hükümlünün ‘iyilefltirilmesi’ vb. uygulamalar› düzenleyen yasa maddelerinin daha a¤›r ve s›n›rlay›c› düzenlemeler oldu¤unu ve bu yasan›n hile ile Meclis’ten geçirildi¤ine dikkat çekti. (‹stanbul)
TUYAB; “Tecrit sesimizi k›samaz” 29 Aral›k Çarflamba günü Galatasaray Postanesi önünde toplanan TUYAB tecritin devam etti¤i hapishanelerde tutsaklara uygulanan politikalar› bir kez daha protesto etti ve yeni y›la tecritte giren tutsaklara kart gönderdi. Saat 12:30’da bafllayan bas›n aç›klamas›nda Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’nde ad› “ecel”e ç›km›fl doktor Adnan Özer’in görevine devam etti¤i, Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nde aç›k görüfllere jandarma sokuldu¤u, Ankara’da meflru bir bas›n aç›klamas›na polisin sald›rmas›yla gözalt›na al›nan 46 ESP’linin F Tiplerinde kaba dayak ve cinsel taciz benzeri iflkencelere maruz b›rak›ld›¤› vurguland›.
Bugüne kadar hapishanelerde sürdürülen iflkence politikalar›n›n Yeni Ceza Yasas›yla daha da a¤›rlaflt›r›laca¤›n›n belirtildi¤i metinde “Kand›ra’dan Sincan’a, Edirne’den Tekirda¤’a, K›r›klar’dan Ulucanlar’a, Gebze’ye; hapishanelerdeki bütün çocuklar›m›z›n, dostlar›m›z›n, arkadafllar›m›z›n yeni y›l›n› kutluyor onlarla kucaklafl›yoruz. Bugün burada onlara yeni y›l kartlar› gönderiyoruz” denildi. Kitlenin s›k s›k “Devrimci tutsaklar onurumuzdur”, “Ceza ‹nfaz Yasas› geri çekilsin”, “‹çerde d›flarda hücreleri parçala” sloganlar›n› att›¤› aç›klama kartlar›n gönderilmesiyle son buldu. (‹stanbul)
“Sergül Albayrak Sakarya’da topra¤a verildi” Sevgi Erdo¤an Ölüm Orucu Ekibi Direniflçisi Hatice Sergül Albayrak, 26 Aral›k 2004 tarihinde Taksim AKM önünde tecriti protesto etmek için kendini yakt›. 25 Temmuz 2004 tarihinde Ölüm Orucu’na bafllayan, 8 Aral›k 2004 tarihinde Uflak Hapishanesi’nden tahliye olduktan sonra d›flarda da eylemine devam eden Albayrak, 26 Aral›k Pazar günü AKM’nin önünde boynuna “Tecrit Kalks›n” yaz›l› döviz ba¤layarak bedenini atefle verdi. Çevre esnaf›n›n anlat›m›na göre yanmas›na müdahale edilmeyen Albayrak; 28 Aral›k Sal› günü kald›r›ld›¤› hastanede yaflam›n› yitirdi. Ayn› gün bir aç›klama yay›nlayan ‹stanbul Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i ve TAYAD’l› aileler tecrit karfl›t› eylemlerde içerde ve d›flarda yaflam›n› yitiren 118. kifli olan Hatice Sergül
Albayrak’›n ölümünün sorumlular›n›n tecrit politikalar›n› uygulayanlar oldu¤unu belirterek herkesi tecrit karfl›s›nda duyarl› olmaya ça¤›rd›. Cenaze Kaç›r›ld› Devlet, Albayrak’›n cenazesini kaç›rarak alelacele defnedilmesi için ailesine verdi. Sakarya’da topra¤a verilen Albayrak’›n cenazesine yetiflmek için kente gelen ve cenazenin topra¤a verildi¤ini duyan bir grup TAYAD’l› aile ise mezar› bulamay›nca burada temsili bir tören yaparak Albayrak’› and›. ‹stanbul’da anma 30 Aral›k günü AKM önünde bir araya gelen TAYAD’l› aileler yeni Ceza ‹nfaz Yasas›’n› protesto için kendini yakan Albayrak’›n ölümünden AKP hükümetinin sorumlu oldu¤unu belirtti. Ellerinde “Sergül Albayrak ölümsüzdür” yaz›l› dövizlerle bas›n aç›klamas›
yapan TAYAD’l›lar ad›na aç›klama yapan Mehmet Güvel, tecrit devam etti¤i sürece ölümlerin durmayaca¤›n› vurgulad›. Bursa HÖC’den Albayrak için anma Bursa’da Osman Gazi metrosu ç›k›fl›nda bir araya gelen Temel Haklar ve Özgürlükler Cephesi üyeleri “Tecrit bir can daha ald›”, “Ölenlerin say›s› 118 oldu, hücreleri y›kal›m”, “Ölüm Orucu direniflçisi Hatice Sergül Albayrak ölümsüzdür” yaz›l› pankartlar açarak bas›n aç›klamas› yapt›. Kitle ad›na konuflan Nevzat Demir; Sergül Albayrak’›n Türkiye halk›n›n kurtuluflu için kendini yakt›¤›n› belirterek tecritin insan› insana yabanc›laflt›rd›¤›n› söyle-
di ve “Tecrit, düflüncelerinden ve inançlar›ndan ar›nd›rmak için, y›ld›rmak için uygulan›yor. Bizler vatan›m›z› emperyalizme, Amerikanc› ve Avrupac› iflbirlikçilere b›rakmayaca¤›z” dedi. S›k s›k “Sergül Albayrak ölümsüzdür”, “Sonuna, sonsuza, sonuncumuza kadar direnece¤iz” sloganlar›n› atan kitle alk›fllarla eyleme son verdi. (H. Merkezi)
11
13
14-27 Ocak 2005
Metin Göktepe mezar› bafl›nda an›ld›! Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe gözalt›nda öldürülüflünün 9. y›l›nda mezar› bafl›nda an›ld›. Anmaya kat›lan Göktepe’nin annesi Fadime Göktepe, o¤lunu öldürenlerin 9 gün bile gözalt›nda kalmad›¤›n› vurgulayarak, yarg›ya duydu¤u güvensizli¤ini dile getirdi. 8 Ocak 1996’da Ümraniye Hapishanesi katliam›nda flehit düflen tutsaklar›n cenazesini takip ederken gözalt›na al›nan ve polisler taraf›ndan yap›lan iflkence sonucu öldürülen Evrensel gazetesi muhabirlerinden Metin Göktepe, öldürülüflünün 9. y›l›nda Esenler Kemer Mezarl›¤›’nda bulunan mezar› bafl›nda an›ld›. Metin Göktepe’nin foto¤raflar›n›n tafl›nd›¤› anmaya, annesi Fadime Göktepe, Evrensel gazetesi çal›flanlar›, EMEP üyeleri ve arkadafllar› kat›ld›. S›k s›k “‹nad›na hepimiz birer Metiniz”, “Metinler ölmez, Evrensel susmaz” sloganlar›n›n at›ld›¤› anma, bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllad›. Anmaya torunlar›yla birlikte kat›lan Metin Gökte-
pe’nin annesi Fadime Göktepe, arkadafllar› ve dostlar› taraf›ndan Metin’in unutulmad›¤›n› kaydederek yarg›ya duydu¤u güvensizli¤ini dile getirdi Göktepe “Metin’in öldürülmesinin üzerinden 9 y›l geçti ama katilleri 9 gün bile yatmad›. Ben ona yan›yorum. Hepiniz birer Metin’siniz. Metinler ölmez” dedi. Daha sonra k›sa bir konuflma yapan Evrensel Gazetesi Genel Yay›n Yönetmeni ‹hsan Çaralan ise Metin Göktepe’nin mezar›n›n mezarl›kta bulunan di¤er mezarlardan farkl› oldu¤unu belirterek, bunun da her y›l onu ziyaret eden yüzlerce insan olmas›ndan kaynakland›¤›n› söyledi. Çaralan, Metin gerçekleri a盤a ç›karmaya çal›fl›rken öldürüldü¤ü için onu hiç tan›mayan insanlar›n bile onu anmak için geldi¤ini belirterek, flunlar› söyledi: “Metin, Türkiye’de öldürülen son gazeteci oldu. Çünkü onun davas› üzerinden yürütülen mücadele önemli ölçüde sald›rganlar› geri püskürttü.” ‹hsan Çaralan’dan sonra söz alan EMEP ‹stanbul ‹l Baflkan› Kamil Tekin-
ESP’lilere 22 y›l hapis istemi! Yeni Ceza ‹nfaz Yasas›’n› protesto etmek için Ankara K›z›lay’da protesto gösterisi yapan ESP’lilerden eylem sonras› tutuklanan 46 kifli hakk›nda 22.5 y›la kadar hapis istemiyle dava aç›ld›. ‹stenen hapis cezas›na gerekçe olarak ise “yasad›fl› örgüt üyesi olmak” gösterildi. Ankara Cumhuriyet Savc›s› fiemsettin Özcan, ESP’nin K›z›lay’da 7 Aral›k 2004’te düzenledi¤i eyleme iliflkin yürüttü¤ü soruflturmay› tamamlayarak, Ankara 11. A¤›r Ceza Mahkemesi’ne dava açt›. ‹ddianamede, “eylemcilerin kolluk güçlerine molotofkokteyli, tafl ve sapanla att›klar› cam bilyeler ile sald›rmak, kald›r›m tafllar›n› ve kald›r›m kenarlar›ndaki döküm bariyerleri sökerek parçalamak ve bunlar› polise f›rlatmakla” suçland›. Olaylarda üç polisin, yaraland›klar›na dair rapor ald›¤› belirtildi.
“Örgüt üyesi olmasalar da suçlular!” Terörle Mücadele Yasas›’n›n 2/2. maddesindeki “Terör örgütüne mensup olmasa da dahi örgüt ad›na suç iflleyenler de terör suçlusu say›l›r ve örgüt mensubu gibi cezaland›r›l›r” ifadesi hat›rlat›lan iddianamede san›klar›n üzerlerine at›l› TCK’n›n 168/2. maddesindeki “yasad›fl› silahl› terör örgütünün sair efrad› olmak” suçunu iflledikleri savunuldu. ‹ddianamede , “Durum, olay yerine ait foto¤raflar, olay yerinde elde edilen molotofkokteyli parçalar› ve kullan›lmam›fl molotoflar, olay s›ras›nda ve sorgu aflamas›nda att›klar› sloganlar, gözalt›nda yemek yememek ve sadece kimliklerinin yaz›l› oldu¤u ifade tutanaklar›n› dahi imzalamamak suretiyle tak›nd›klar› örgütsel tav›r ve tüm dosya kapsam› ile anlafl›lm›flt›r” denildi. Aralar›nda At›l›m gazetesi Ankara
temsilcisi Selver Orman ve muhabir Ufuk Tan, BEKSAV’da çal›flmalar›n› yürüten yönetmen Serap Kervanc›’n›n da bulundu¤u 46 tutuklu san›k hakk›nda, TCK’n›n 168/2 ve 3717 say›l› Yasa’n›n 5. maddesi uyar›nca 15’er y›ldan 22 y›l alt›flar aya kadar hapis istendi¤i ö¤renildi. Kuflkusuz her s›n›f kendi ç›karlar›n› savunmaktad›r. Yarg› da sistemin tüm kurumlar›nda oldu¤u gibi ba¤›ms›z de¤ildir ve egemenlerin istedi¤i yönde kararlar alma ifllevine hizmet etmektedir. fiuras› çok aç›k ki, bu ülkenin ezilenleri, emekçilerin, köylülerin, iflsiz ve yoksul gençlerin Yeni Ceza ‹nfaz Yasas› ile kazanaca¤› hiçbirfley yoktur, tam tersi bu yasa sömürü ve bask›y› daha da art›rmaya hizmet etmektedir. ‹flte bu yüzden devrimciler, komünistler hem bu yasaya hem de tecrite karfl› çokça eylemler yapt›lar, bundan sonra da yapmaya devam edecekler. (Ankara)
EROL ZAVAR’A ÖZGÜRLÜK Odak dergisinin tutuklu Yaz› ‹flleri Müdürü Erol Zavar, hastal›¤›n›n a¤›rl›¤›na ra¤men düzenli kontrol edilmiyor. Erol Zavar’a Özgürlük Komitesi üyeleri 4 Ocak 2005 tarihinde saat 11:00’de Yüksel Caddesi’nde bir araya gelerek hapishanelerdeki hasta tutsaklar›n serbest b›rak›lmas›n› istedi. Komite ad›na yap›lan aç›klamada Zavar’›n mesane kanseri oldu¤u ve 11 ayda 3 kez ameliyat edilmesine ra¤men gerek hastanede gerekse de hapishanede sa¤l›ks›z koflullarda tutuldu¤u belirtildi. Ankara Merkez Kapal› Hapishanesi’nden, Eskiflehir, Tekirda¤ ve son olarak Edirne F Tipi Hapishanesi’ne
gönderilen Erol Zavar’›n mesanesindeki urun sürekli yenilendi¤i belirtildi. Zavar’›n efli Elif Zavar da tutsaklar›n bilinçleriyle beraber teslim al›nmak istendi¤ini, keyfi uygulamalar›n yafland›¤›n›, hasta tutuklular›n bilinçli bir flekilde ölüme terkedildi¤ini söyledi. Gebze M Tipi’nde bulunan Filiz Gülkokuer’in Akdeniz Anemisi hastal›¤› nedeniyle yaflam›n› yatakta geçirdi¤ini, Sincan F Tipi’ndeki Mesut Deniz’e a¤›r flizofren teflhisi yap›ld›¤›n›, K›rflehir’de Ersin Ero¤lu’nun hapishanede kalamayacak düzeydeki hastal›klara ra¤men hücrede tutuldu¤unu ifade eden Zavar kamuoyunu duyarl›l›¤a ça¤›rd›. (Ankara)
sürek de Metin’i öldürenlerin gün yüzüne ç›kar›lmas›na ra¤men halen Türkiye’de insanlar›n öldürüldü¤ünü belirterek, Mardin’in K›z›ltepe ‹lçesi’nde öldürülen Ahmet ve o¤lu U¤ur Kaymaz’›n en son örneklerden biri oldu¤unu kaydetti. Anmadan sonra Metin Göktepe’nin mezar›na çiçek b›rakan grup, sloganlar eflli¤inde da¤›ld›. (H. Merkezi)
✔ TAYAD’LILARA SALDIRI F tipi hapishanelere, tecrite karfl› uzun bir süredir Abdi ‹pekçi Park›’nda çad›r talebiyle direniflini sürdüren TAYAD’l› ailelere polis sald›rd›. 31 Aral›k günü Park’ta bulunan Levent Ergüner ve U¤ur Eylik gözalt›na al›nd›. TAYAD’l› aileler 27 Aral›k’ta çad›r kurma talebiyle Ankara Valili¤i’ne baflvurmufl ancak olumsuz yan›t alm›fllard›. Aileler arkadafllar›n›n gözalt›na al›nmas›n› yapt›klar› bir bas›n aç›klamas› ile protesto ettiler. (Ankara) ✔‹HD’DEN KANDIRA F T‹P‹’NDEK‹ UYGULAMALARA PROTESTO Beflinci y›l›na giren tecrit ve F tipi uygulamas›n›n bir parças› olarak Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nde aç›k görüfle jandarmalar›n sokulmas› ve görüfllerin engellenmesini protesto eden ‹HD Cezaevi Komisyonu 28 Aral›k Sal› günü Galatasaray Postanesi önünde saat 12:00’de bir araya geldi. Komisyon ad›na bas›n metnini okuyan Sevim Kalman, 19 Aral›k 2000’den bu yana tecrit ad›na yaflama geçen uygulamalarda Ölüm Orucu’nda yüzü aflk›n kiflinin hayat›n› kaybetti¤ini, 17 tutsa¤›n intihar etti¤ini, baflta kanser olmak üzere çeflitli fiziksel, ruhsal ve salg›n hastal›klarla tutsaklar›n sa¤l›¤›n› kaybetti¤ini söyledi. Bu uygulamalara art›k aç›k bir flekilde iflkencenin de eklendi¤ini söyleyen Kalman, Kand›ra F Tipi Hapishanesi’nde tutsaklar›n görüfl haklar›n›n engellendi¤ini, Sincan F Tipi Hapishanesi’nde ise “revire gidiyor” diye özel bir revirde iflkence gören Deniz Bak›r adl› tutsak için “yataktan kendini att›” denildi¤ini hat›rlatt›. Kalman ayr›ca yeni infaz düzenlemelerinin yap›lmas›na ra¤men a¤›r kanser hastas› olan fiemsettin Kurt ve Zeki fiahin adl› tutsaklar›n halen serbest b›rak›lmad›¤›n› da belirtti. Kalman son olarak “‹çeriyle d›flar› aras›ndaki fark› en aza indiren, mahpusun insan oldu¤unu unutmayan uygulamalar›n esas al›nmas›n› istiyoruz” dedi. Aç›klama okunan bas›n metninin Adalet Bakanl›¤›’na gönderilmesinin ard›ndan sona erdi. (‹stanbul)
14-27 Ocak 2005
12
13
‹flsizli¤e, açl›¤a, sömürüye son!
9 Ocak Pazar günü Çal›flma ve Sosyal Güvenlik Bakanl›¤› ‹stanbul Bölge Müdürlü¤ü önünde saat 13:00’de toplanan YDG’liler burada AB ve ABD emperyalizmini ve her gün daha da artan iflsizli¤i protesto etti. Çeflitli döviz ve flamalar açan YDG’liler “Gündüzleri iflsiz gezmek, geceleri aç yatmak istemiyoruz, ifl istiyoruz” yaz›l› Yeni Demokrat Gençlik imzal› pankart› açt›. “Ey ‹flçiler Birlefliniz” marfl›yla eylemlerine bafllayan YDG ad›na bas›n aç›klamas›n› okuyan Deniz Gülünay halka AB’nin mutluluk anahtar› gibi sunuldu¤unu, sat›lm›fl burjuva kalemflörlerin de bu manipülasyona kat›ld›¤›n› belirterek gelecekteki geliflmelerle beraber AB’nin as›l yüzünün tam anlam›yla ortaya ç›kaca¤›n› söyledi. AB ve ABD emperyalistlerine yaranmak için elinden geleni yapan gerici egemen s›n›flar›n Türkiye’deki gençli¤e hiçbir gelecek vaat etmedi¤ini, gençlerin ço¤unun ifl kuyruklar›nda oldu¤unu, okuyan gençli¤in ise gelecekte iflsiz kald›¤›n› vurgulayan Gülünay, bu geleceksizlefltirmelerin ad›mlar›ndan birinin de SSK’lar›n özellefltirilmesi oldu¤unu söyledi. Gülünay “Üç bafll› fleytan›n yani emperyalizmin, feodalizmin ve iflbirlikçi patronlar›n saltanat›n› y›kmadan, vatan›m›z› bu esaret zincirlerinden kurtarmadan iflsizlik, sefalet ve geleceksizlik son bulamaz” dedi. Kitle s›k s›k “Birlik mücadele zafer”, “Gençlik gelecek, gelecek ellerimizde”, “‹flsizli¤e, açl›¤a, sömürüye son” sloganlar›n› atarken YDG’liler tüm emekçi ve ayd›n gençli¤i mücadeleye ça¤›rd›. Bas›n metni okunduktan sonra eylem marfllar ve sloganlarla bitti. (‹stanbul) REKTÖR DEVLET‹N, ÜN‹VERS‹TELER B‹Z‹MD‹R! Faflist sald›r›lar›n, polis güdümlü keyfi soruflturmalar›n yafland›¤› ‹stan-
bul Üniversitesi’nde rektörlük seçimlerinden bir hafta önce “ö¤renci oyu olmaks›z›n” yap›lan rektörlük seçimlerini protesto etmek için ö¤renciler tutuklanan yedi arkadafllar›n› alternatif seçimlerde aday yapm›fllard›. 7 Ocak Cuma günü saat 13:00 civar›nda rektörlük seçimlerinin tamamlanmas›na yak›n pek çok ö¤rencinin oyu ile yap›lan seçimlerde arkadafllar›n› destekleyenlerin oylar› ile eylem bafllatan ö¤renciler Beyaz›t Kampüsü’nün içinde sesli ajitasyonla dolaflarak yap›lan rektörlük seçimlerinde ö¤rencilerin oy hakk› olmad›¤› için seçilenin ö¤renci-
lerin rektörü olamayaca¤›n› anlatarak Fen-Edebiyat Fakültesi’nin önüne kadar yürüdüler. Burada aç›klama yapan kitle ad›na konuflan Gizem Aytafl; “son demokrat›m” diyerek göreve gelen Tankut Cansel’in üniversiteyi faflist sald›rganlara ve polise aç›k hale getirdi¤ini, pek çok demokrat ö¤retim görevlisinin ise bugün bu duruma rektörlük için oy kullanarak meflruluk kazand›rd›¤›n› söyledi. Rektör seçimlerini protesto etmek için yapt›klar› alternatif seçimlerde faflist sald›r›lardan sonra tutuklanan arkadafllar›n› aday gösterdiklerini ve ö¤rencilerden % 71 oy ald›klar›n› söyleyen Aytafl, 2000 hocan›n kat›l›p geri kalan 70 bin ö¤rencinin yok say›ld›¤› bir seçimi ve bu seçimden ç›kacak rektörü de asla tan›mayacaklar›n› söyledi. Kitle konuflma s›ras›nda s›k s›k “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Rektör devletin üniversiteler bizimdir”, “‹flbirlikçi Rektör istemiyoruz” sloganlar›n› att›. Ard›ndan yapt›klar› seçim sand›klar›n› rektöre yollayan ö¤renciler, tekrar sloganlar ve marfllar eflli¤inde Beyaz›t Kampüsü’ne yürüyerek eylemlerini bitirdi. (‹stanbul) ÖLEN Ö⁄RENC‹YE DE SORUfiTURMA AÇILDI! ‹stanbul Üniversitesi, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi ve Kocaeli Üni-
versitelerinde son süreçte yaflanan faflist sald›r›larla birlikte devrimci ö¤renciler üzerinde estirilen soruflturma terörü ile birlikte üç üniversitede toplam 211 ö¤renciye okul yönetimleri taraf›ndan soruflturma aç›ld›. Son iki ayd›r ‹Ü Edebiyat Fakültesi’nde faflist sald›r›lar sonucu ç›kan olaylarda meflru savunma hakk›n› kullanan 76 ö¤renci hakk›nda üniversite yönetimi taraf›ndan soruflturma aç›l›rken, toplam 189 ö¤renci gözalt›na al›nd›, 7 ö¤renci ise tutukland›. Ramazan ay›nda Tokat, Trabzon, ‹zmit, Çanakkale ve Ankara’da ülkücülerin hem siyasette kaybetti¤i yerleri geri kazanmak hem de iç çat›flma nedeniyle daralan kitlelerini toparlamak için devrimcilere ve sol görüfllü ö¤rencilere sald›rd›klar› belirtilirken, ö¤rencilere aç›lan soruflturmalarda olaylar›n ç›kt›¤› gün okulda olmayan ö¤rencilerle, olaylardan 1 y›l önce (21 Ekim 2003) geçirdi¤i trafik kazas›nda yaflam›n› yitiren ‹Ü Edebiyat Fakültesi ö¤rencisi olan bir arkadafllar›n›n da soruflturma kapsam›nda ifade vermeye ça¤r›ld›¤›n› söylüyorlar. Traji-komik olan ise, okul yönetiminin bu ça¤r›ya “özürsüz” olarak uyulmad›¤› takdirde savunma hakk›ndan vazgeçilmifl say›laca¤› uyar›s›nda da bulunmay› unutmamas›! Çanakkale 18 Mart Üniversitesi yönetiminin soruflturma açt›¤› 100 ö¤rencinin ailesine “güvenlik güçlerinden edindikleri bilgiler do¤rultusunda” notuyla birlikte çocuklar›n›n foto¤raflar›n›n yer ald›¤› mektuplar› göndererek aileler üzerinde bask› kurmaya çal›flmas› da bir di¤er uygulama. Nerede ve ne zaman çekildikleri belli olmayan resimlerin ailelerine gönderilmesiyle suçlu ilan edilen ö¤rencilerin bu ve benzeri sald›r›larla akademik-demokratik mücadelelerinden vazgeçmesi sa¤lanmaya çal›fl›l›yor. Yine Kocaeli Üniversitesi’nde Ramazan ay›nda ö¤rencilere yönelik artan bask›lar sol görüfllü bir ö¤rencinin sivil polislerce kaç›r›l›p sorgulanmas›yla doru¤a ç›kt›. Kaç›r›lma olay›n›n ortaya ç›kmas›yla artan gerginlik sonucu meydana gelen olaylardan sorumlu tutulan 35 devrimci ve sol görüfllü ö¤renciye soruflturma aç›ld›. Kocaeli Üniversitesi ö¤rencileri “Hem sald›r›ya u¤ruyoruz hem de soruflturuluyoruz. Üstelik sald›ranlar da savunmalarda tan›k olarak dinleniyor. Rektörlük ö¤rencileri y›ld›rmak için piflmanl›k yasalar›na benzer rüflvetler teklif ediyor. Piflman olundu¤una dair ka¤›tlar imzaland›¤› takdirde soruflturmalar› geri çekilece¤inden, sicillerinin temizlenece¤inden bahsediyorlar” diyerek yaflad›klar› haks›zl›¤› dile getiriyor ve karfl›s›nda da yine mücadele etmek gerekti¤ini belirtiyorlar. (H. Merkezi)
13
13
Ümit Cihan Tarho an›ld›
Faflistler taraf›ndan b›çaklanarak öldürülen ‹nönü Üniversitesi ö¤rencisi Ümit Cihan Tarho 7. ölüm y›ldönümünde Demokratik Ö¤renci Hareketi taraf›ndan Malatya’da an›ld›. Ümit Cihan Tarho’nun 7. ölüm y›ldönümü dolay›s›yla Malatya Postanesi önünde bir araya gelen yaklafl›k 150 kifli, demokrasi ve bar›fl mücadelesinde yaflam›n› yitirenler için bir da-
kikal›k sayg› duruflunda bulundu. Demokratik Ö¤renci Hareketi ad›na aç›klama yapan Mehmet Beltek, “Bolu Abant ‹zzet Baysal Üniversitesi’nde Kenan Mak, ‹stanbul Üniversitesi’nde Önder Babat, Ege Üniversitesi’nde Serkan Ero¤lu ve Ankara Üniversitesi’nde Birtan Altunbafl gibi de¤erli arkadafllar›m›z ayn› zihniyet taraf›ndan katledilmifltir” de-
di. Faflist zihniyetin insanl›k tarihinde kendini var etme ad›na, insan ölümlerini kendine araç olarak kulland›¤›n› ifade eden Beltek, “Bizler, devrimci, demokrat ve yurtsever bireyler olarak insan›n en de¤erli haklar›ndan olan yaflam hakk›n›n hiçbir ideoloji, inanç ve felsefe gerekçe gösterilerek gasp edilmemesi gerekti¤ini düflünüyor, bunun ihlalini k›n›yor ve lanetliyoruz” diye konufltu. Aç›klama s›ras›nda “Ümit Cihan ölümsüzdür”, “fiehidên me rumeta mene”, “Bar›fl ve demokrasi için katliamlara son”, “Cihan için bar›fl, demokrasi için umut” yaz›l› dövizler tafl›yan grup s›k s›k, “fiehit nam›r›n”, “Yaflas›n ö¤renci dayan›flmas›”, “Cihan Tarho ölümsüzdür” sloganlar› att›. Polisin yo¤un y›¤›na¤› alt›nda yap›lan aç›klaman›n ard›ndan grup Malatya fiehir Mezarl›¤›’na giderek Ümit Cihan Tarho’nun mezar›na karanfil b›rakt›. Anmaya DEHAP Gençlik Kollar›, Sosyalist Gençlik Derne¤i, Malatya Gençlik Derne¤i ve EMEP Gençli¤i de destek verdi. (Malatya)
Ball›ca Sigara Fabrikas› iflçisi tepkili AKP hükümeti TEKEL’i tekrar sat›fla ç›kard›. En son blok sat›fl›yla iflletme ve arazilerini parça parça ihale flartnamesi düzenlenerek özellefltirmesi yöntemine gidilmiflti. Ancak çeflitli nedenler gösterilerek ihale iptal olmufltu. Blok sat›fl› yerine varl›k sat›fl› yöntemiyle tekrar gündeme gelen TEKEL’in özellefltirilme ihalesi aç›lmas› karfl›s›nda örgütlü bulunduklar› sendikalar›n›n haklar›na sahip ç›kmad›¤›n› savunan Ball›ca Sigara Fabrikas› iflçileri sendikaya karfl› eylem yapt›lar. Ball›ca Sigara Fabrikas›’nda çal›flan iflçiler Tek G›da-‹fl Sendikas›’n›n kendilerine sahip ç›kmas› yönünde hiçbir giriflimde bulunmad›¤›n› belirttiler. 4 Ocak Sal› günü fabrika önünde top-
lanan iflçiler, özellefltirme karfl›s›ndaki sendikan›n sessiz tutumunu protesto ederek, sendikadan toplu istifa etme karar› ald›klar›n› aç›klad›lar. ‹flçiler sendikaya karfl› tepkilerini “bizim mal›m›z olan ve ayakta durmam›z›, haklar›m›z› korumam›z› sa¤lamas› gereken sendika, bugüne kadar hiçbir sorunumuza sahip ç›kmad›, sendika yönetimi sesimizi duymad›. Duymamay› da sürdürüyor” diyerek toplu istifa etme karar›n› ald›klar›n› aç›klad›lar. Bundan 3 sene önce 110 kad›n iflçinin Samsun Yaprak ‹flletme’ye nakli ç›kt›¤›nda sendikan›n buna karfl› ç›karak 8 gün iflyerini terk etmeme ey-
lemi yapt›rd›¤›n› hat›rlatan iflçiler “flimdi iflten ç›kart›l›yoruz, sendika k›l›n› k›p›rdatm›yor” fleklinde konufltular. Türk-‹fl Genel Merkezi’ne, Tek G›da-‹fl Genel Merkezi’ne ve ba¤l› flube baflkanl›klar›na isteklerinin yaz›l› oldu¤u dilekçe sunan iflçiler, bunlardan sonuç al›namazsa istifa edeceklerini belirttiler. (Samsun)
Devletin ‹flçi-köylü tahammülsüzlü¤ü! Bask›lara toplatmalara ve sansürlere maruz kalan gazetemiz çal›flan› ve okurlar›m›z geçti¤imiz günlerde ‹flçi-köylü’nün 12., YDG’nin ise 94. say›s›n›n da¤›t›m› s›ras›nda Tarsus ve Mersin’de polis taraf›ndan sürekli taciz edildi. Mersin’in Karaduvar mahallesi ve Tarsus’un fiahin mahallesinde “Kurtulufl Ne AB, Ne ABD emperyalizminde kurtulufl halklar›n örgütlü mücadelesinde, kurtulufl devrimde” sesli ajitasyonlar› eflli¤inde
yap›lan da¤›t›mlarda polis da¤›t›mc›lar› durdurarak kimlik kontrolü yapm›fl ve gazetenin toplat›lmas›n›n olup olmad›¤› bahanesiyle okurlar›m›z ve çal›flan›m›z taciz edilip çal›flmalar› engellenmeye çal›fl›rken, halka da gözda¤› verilmeye çal›fl›lm›flt›r. Karaduvar mahallesinde polisin tacizine ra¤men gazetemizi ve dergimizi almak isteyen bir genç arkadafl›m›za polis taraf›ndan bask› yap›lm›fl ve gazeteyi okumamas› için tehdit edilmifltir. Tarsus’ta ise fiahin mahal-
lesinde durdurulan okurlar›m›z da¤›t›m› durdurmalar› yönünde tehdit edilmifl ve kendilerine zorla tutanak imzalat›lm›flt›r. Ancak bu bask›lara ra¤men halk›m›z bizleri sahiplenerek yan›m›zda bulunmufllar ve tehditlere ra¤men gazetemizi alm›fllard›r. Bizler de bu bask›larla ilk defa karfl›laflmad›¤›m›z›n ve bunun son olmad›¤›n›n bilincinde olarak “Bask›lar bizi y›ld›ramaz” slogan›yla meflrulu¤umuzu bir kez daha dosta düflmana göstererek da¤›t›m›m›za devam ettik. (Mersin)
14-27 Ocak 2005 ✔ DEVLET ‹SKENDERUN L‹MANINI SATIYOR IMF politikalar› ile ülkenin her kar›fl topra¤›n› sat›fla ç›karan egemenler flimdi de Akdeniz’de önemli bir yeri olan ve ABD’nin üs olarak da kulland›¤› ‹skenderun Liman›’n› sat›yor. Akdeniz Bölgesi’nin önemli ekonomik kaynaklar›ndan biri olan liman›n özellefltirme çal›flmalar› sürerken Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤›’ndan onay beklediklerini belirten Hatay Valisi Abdulkadir Sar› ise “yerli ve yabanc› firmalar limanla yak›ndan ilgileniyor. Özellefltirmelerin tamamlanmas›n›n ard›ndan limanda konteyn›r terminali kuraca¤›z. Böylece liman bölge ekonomisine de yaral› olacakt›r” diyerek özellefltirmelerin as›l yönünü çarp›tma çabas› içerisine girdi. (Mersin) ✔ E⁄‹T‹M-SEN’‹N KAPATILMA DAVASINA SAKARYA’DAN TEPK‹ E¤itim-Sen’in kapat›lmas› davas›na tepkiler sürüyor. Konuyla ilgili Sakarya’da 89-10 Aral›k tarihlerinde bas›n aç›klamalar› yap›larak sald›r›lar protesto edildi. Mumlar eflli¤inde yap›lan aç›klamalarda s›k s›k “E¤itim-Sen kapat›lamaz”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Laik, bilimsel, demokratik anadilde e¤itim” sloganlar› at›ld›. Daha sonra sendika binas›nda toplanan sendika üyeleri gece boyunca binada kald›lar. Ertesi gün sevk alarak ifl b›rakma eylemi yapan e¤itim emekçileri yapt›klar› bas›n aç›klamas›yla protestolar›n› sona erdirdiler. (Sakarya ‹K okurlar›) ✔ SAKARYA’DA FAfi‹ST SALDIRI Sakarya’n›n Hendek ilçesinde 26 Aral›k 2004 tarihinde saat 21:00 sular›nda Cenaze Köprüsü yak›nlar›nda faflist bir sald›r› gerçekleflti. Yüzleri atk›larla örtülü üç kifli yurtsever bir ö¤renciye sald›rd›. ‹fl ç›k›fl› sald›r›ya u¤rayan ö¤rencinin kollar›ndan ve ayaklar›ndan tutularak yüzünün jiletlendi¤i, küfür ve hakarete maruz kald›¤› ö¤renildi. Sald›r›n›n ard›ndan sald›rganlar olay yerinden kaçt›. Bu olay›n ard›ndan sürekli tehdit edilen ve terörist denilerek hedef gösterilen ö¤renciler, Hendek Merkez’de bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yap›lan aç›klamada sald›r›lar k›nand›. Bas›n aç›klamas› s›ras›nda faflist oldu¤u bilinen kifliler taraf›ndan ö¤rencilere sözlü sataflmalar oldu. Aç›klama sonras› kitle da¤›ld›. (Sakarya ‹K okurlar›) ✔ “ULAfiIM ÜCRETLER‹ ‹ND‹R‹LS‹N!” Mersin’de Mersin Üniversitesi ö¤rencileri taraf›ndan ulafl›m ücretlerine yap›lan zamm›n geri çekilmesi için yap›lan eylemlere yenileri ekleniyor. 29 Aral›k Çarflamba günü Çiftlikköy Kampüsü ve Yeniflehir Kampüsü’nde yap›lan eylemlerde ö¤renciler, Kas›m ay›nda toplad›klar› 3 bin imzay› Büyükflehir Belediye Baflkanl›¤›’na ve fioförler Odas›’na verdiklerini belirterek bir an önce ulafl›m ücretlerinin indirilmesini talep ettiler. “Ucuz ulafl›m istiyoruz” slogan›n›n at›ld›¤› eylemlerde ö¤renciler, son süreçte üniversitelerde yaflanan faflist sald›r›lar› da k›nayarak “Faflizme karfl› omuz omuza” slogan›n› att›lar. Eylemde üniversitelerde yaflanan faflist sald›r›lar›n as›l kayna¤›n›n neresi oldu¤unu ispatlayan bir olay da yafland›. Eylem s›ras›nda orada bulunan faflist ö¤renciler, tan›d›klar› ö¤rencilerin isimlerini yazarak daha sonra üniversiteye gelen polise verdiler. (Mersin)
14
14-27 Ocak 2005
13
Hindistanl› Maoistlerin belgelerinden
Hindistan devrimi dünya devriminin parças›d›r
Hindistan’da ayr› ayr› mücadelelerini sürdüren Hindistan Komünist Partisi (ML) (HS) ve Hindistan Maoist Komünist Merkez uzun süren görüflmelerin ard›ndan 21 Eylül 2004 tarihinde birlefltiklerini ve Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’i kurduklar›n› aç›klam›fllard›. ‹ki örgüt aras›nda gerçeklefltirilen görüflmeler sonucunda HKP(M)’nin 5 temel doküman› ortaya ç›kar›lm›flt›r. Bu dokümanlar flunlard›r: 1- MarksizmLeninizm-Maoizm Doküman›, 2- Parti Program›, 3- Strateji ve Taktikler, 4- Politik Sonuç, 5-Parti Tüzü¤ü. Gazetemizin bu say›s›nda bu dokümanlardan üç ve dördüncüsünü yay›nl›yoruz. Di¤erlerinin de çevirisi yap›ld›kça Maoist kardefl partiler hakk›nda daha fazla bilgi sahibi olman›n ve onlar›n deneyimlerinden ve bilgilerinden yararlanman›n önemli oldu¤unu düflündü¤ümüzden yay›nlamaya devam edece¤iz. H‹ND‹STAN DEVR‹M‹N‹N STRATEJ‹ VE TAKT‹KLER‹ Hindistan Devriminin Strateji ve Taktikleri, yeni birleflik parti HKP(M)’nin 5 doküman›ndan üçüncüsüdür. Bu doküman MLM’nin evrensel do¤rular› ›fl›¤›nda ülkedeki somut durumun analizi üzerinedir. Bu doküman, Hindistan’daki Komünist Hareket’in iki ak›m›n›n (ML ve MKM) zengin deneyimleri ve geçmifl dokümanlar›n› temel almaktad›r. Doküman bu her iki ak›m›n olumlu görüfllerini ve geçmifl deneyimlerini alm›fl ve Strateji ve Taktik üzerine daha zengin bir belge haline getirmifltir. Emperyalizm ve proleter devrimler ça¤›nda, Hindistan Yeni Demokratik Devrimini Dünya Sosyalist Devriminin bir parças› olarak görerek bu doküman Hindistan toplumunun ve devletinin do¤as›n›, s›n›flar›n analizini, Hindistan devriminin hedeflerini, Hindistan devriminin aflamalar›n›, Yeni Demokratik Devrimin politikalar›n›, ekonomisi ve kültürünü, halk demokrasisinin somut görevlerini analiz etmekte ve do¤ru bir flekilde sunmaktad›r. Afla¤›daki yaz› bu doküman›n k›sa bir özetidir. Strateji ve taktikler Herhangi bir ülkede, devrimin belli bir aflamas› için program temelinde Strateji ve Taktikler, devrimin belirli bir aflamas›nda amac› gerçeklefltirmek için taktik çizgiyi, somut yöntemleri, planlar› ve politikalar› ortaya koyar.
Bu strateji ve taktikler, dünyadaki durumun ve onun ülkedeki yans›malar›n›n analizine dayal›, MLM’nin somut duruma yarat›c› bir flekilde uygulan›fl›ndan yararlan›larak belirlenir. Bu flekilde strateji, devrimin belirli aflamas›nda proletaryan›n esas hamlesinin yönünü belirler ve devrimci güçlerin gücü temelinde devrim için detayl› bir plan ve yön gelifltirir. Di¤er yandan taktikler de göreceli olarak k›sa bir periyotta hareketin inifl ve kalk›fllar›n›n, ilerleme ve geliflmesinin ortas›nda proletaryan›n hareket çizgini belirler ve belli bir durum için uygulanacak uygun metotlar› önüne koyar. Bu taktikler her zaman stratejiye tabi olacak ve ona hizmet edecektir. Hindistan devleti, toplumu ve devrimi Hindistan devleti ve toplumu dolayl› yönetim, sömürü ve kontrolün yeni-sömürge biçimi alt›nda yar›-sömürge ve yar›-feodaldir. Proletarya önderli¤i alt›ndaki Hindistan devrimi, emperyalizm ve onun köpekleri büyük toprak a¤alar› ve komprador bürokrat burjuva s›n›flar› ortadan kald›racak, silahl› mücadele yoluyla yeni demokrasiyi infla edecektir. Baflka bir deyiflle, komünist bir toplum gelifltirme hedefi ile, ülkede sosyalizmi infla etmenin ilk ad›m› olarak ulusal ba¤›ms›zl›¤› tesis etmek için emperyalizmi ve demokrasiyi getirmek için, feodalizmi ortadan kald›racakt›r. Bu devrimin ekseni silahl› toprak devrimidir.
Devrimin dostlar› ve düflmanlar› Temel güçleri köylülük, özellikle de yoksul ve topraks›z köylüler ve tar›m iflçileri olufltururken, proletarya devrimin önder gücü olacakt›r. Küçük burjuvazi devrimin güvenilir bir müttefiki iken, ulusal burjuvazi tereddütlü bir ittifak›d›r. Devrimin düflmanlar› büyük toprak a¤alar› ve büyük burjuva s›n›flard›r; devrimin hedefleri emperyalizm, feodalizm ve komprador bürokrat kapitalizmdir. Hindistan devriminin yolu Hindistan devriminin yolu, Çin yoludur, yani uzun süreli halk savafl› yoludur. Bu, geri kalm›fl bölgelerde Üs Bölgeleri kurmak için silahl› toprak devrimi yolunu iflleyecek ve yavafl bir flekilde bu Üs Bölgeleri flehirleri kuflatarak tüm ülkeye yay›lacak ve son olarak onlar› ele geçirecektir. Acil ve merkezi görevler ve üç sihirli silah fiu anki dönemde revizyonizmi esas tehlike olarak kabul ederken, Strateji ve Taktikler parlamentocu yolun ve seçimlere kat›lman›n uzun süreli halk savafl› yoluyla taban tabana z›t oldu¤unu göstermifltir. Daha ilerde de eklemektedir ki; mücadelenin esas biçimi silahl› mücadeledir ve örgütlenmenin esas biçimi halk ordusudur. Di¤er tüm mücadele ve örgüt biçimleri buna ba¤l›d›r. Üs Bölgelerini ve Halk Ordusunu tesis etme görevi temel, merkezi ve acil gö-
revdir. Partinin tüm di¤er görevleri bu merkezi görevi kolaylaflt›rmak ve ilerletmek için uygulanacakt›r. Faaliyetlerimizin esas merkezi ve oda¤› k›rsal bölgeler olacakt›r. Ek olarak, devrimin üç sihirli silah› (Parti, Ordu ve Birleflik Cephe) devrimin yukar›da aç›klanan yönü taraf›ndan belirlenecektir. Genel görevler Son olarak, doküman temel s›n›flara, özellikle de yoksul topraks›z köylülere ve iflçilere güvenmek, silahl› köylü gerilla savafl›n› gelifltirmek ve yaymak; böylece Halk Kurtulufl Gerilla Ordusu’nu Halk Kurtulufl Ordusu’na, Gerilla Alanlar›n› Üs Bölgelerine dönüfltürmek ve buradan tüm ülkede genifl bir ayaklanma yaratmak için s›n›f çizgisi ve kitle çizgisi sunmufltur. Günümüzde varolan emperyalist küreselleflmenin ›fl›¤›nda Strateji ve Taktikler ezilen s›n›flar›n mücadelelerini yo¤unlaflt›rmaya, daha tehlikeli olan Hindu faflist güçlere karfl› mücadeleye, ezilen uluslar›n mücadelesine ve tüm bu mücadelelerin proletaryan›n önderli¤inde ülkede süren silahl› toprak devrimiyle ba¤›n› kurmaya ça¤›rmaktad›r. Bugün ülkenin devrimci kitlelerinin ve Partinin tüm saflar›n›n önüne e¤er yarat›c› bir flekilde uygulan›rsadevrim için yeni bir umutla sonuçlanabilecek ve ülkeyi Yeni Demokratik Devrimin zaferine tafl›yacak olan bu Strateji ve Taktikler konmaktad›r.
13 POL‹T‹K SONUÇ Politik Sonuç; Maoist Komünist Merkez ve Hindistan Komünist Partisi (ML) (HS) aras›nda birli¤i gerçeklefltirme sürecinde yeni birleflik parti Hindistan Komünist Partisi (Maoist)’in befl doküman›ndan dördüncüsüdür. Uluslararas› durum Günümüzde dünya 2. Dünya Savafl› sonras›nda nadir görülen büyük bir düzensizlik, çalkant› ve istikrars›zl›k alt›ndad›r. Sovyet Sosyal Emperyalizminin çöküflü ve 1990’larda Do¤u Avrupa, Sovyetler Birli¤i ve Çin’in eski bürokrat kapitalist devletlerinin dünya kapitalist sistemine tam entegrasyonu dünya kapitalizminin krizini hafifletmemifltir. Dünya kapitalist sisteminin bu görülmemifl yo¤unluktaki krizi, günümüz dünyas›n›n karakteristik bir özelli¤i haline gelen kaos, kar›fl›kl›k ve istikrars›zl›¤›n›n temelidir. 11 Eylül sonras›, “terörizme karfl› savafl” ad› alt›nda ABD emperyalizmi sald›rganl›k savafllar›n› dizginsizce uyguluyor ve dünya halklar›na karfl› her yerde sald›r›lar gerçeklefltiriyor. Bu, halklar›n çeflitli biçimlerde güçlü bir karfl› ç›k›fl›n› da ortaya ç›karmaktad›r. Yani istikrars›zl›k ve kargaflan›n daha da derinleflti¤i yeni bir durum ortaya ç›km›flt›r. 1970’lerin ve 1980’lerin dünya pazarlar›n›n ve egemenli¤inin yeniden bölüflümü için süper güç rekabeti 1990’lardan itibaren çeflitli emperyalist güçler aras›ndaki rekabete dönüflmüfltür. Bu emperyalist güçler aras›ndaki yak›n durgun dünya pazar›, hammadde kaynaklar› ve stratejik bölgeler üzerinde kontrol için köpek dalafl› aralar›ndaki çeliflkiyi daha da keskinlefltirmifltir, böylece dünyan›n çeflitli bölgeleri anlaflmazl›k nedeni haline gelmifltir. Süren ticaret savafllar›, ticari bloklar›n ortaya ç›k›fl› ve ekonomik kaynaklar ve politik kontrol için rekabetin yo¤unlu¤u emperyalistler aras› çeliflkinin yo¤unlaflmas›na iflaret etmektedir. Bundan dolay›, dünya savafl› tehlikesi hala mevcuttur. Günümüzde petrol zengini Ortado¤u emperyalistler aras› çeliflkilerin oda¤› haline gelmifltir. Zay›fl›¤›na ra¤men ABD emperyalizmi dünya halklar›n›n 1 numaral› düflman›d›r. Dünya üzerindeki en büyük sömürücü, bask›c› ve karfl› devrim ve gericili¤in en büyük destekçisidir. Tek süper güç olarak Afganistan, Irak ve stratejik bölgeler üzerinde tam hakimiyet için savafl›nda tek tarafl› hareket etmeye karar vermifltir. O, dünya hakimiyeti için Birleflmifl Milletler’i bir araç olarak kullanmaktad›r ve sadece ezilen ülkelerin kitlelerini bast›rmamakta ayn› zamanda “kendi” halk›na da bask› yapmaktad›r. Bu sözde küresel terörizme karfl› savafl; emperyalist savafl dizayn›na ve küreselleflmeye karfl› halklar›n mücadelesini, ulusal kurtulufl mücadelelerini ve devrimci
15 hareketleri (özellikle de Nepal, Hindistan, Peru, Filipinler ve Türkiye’de geliflen halk savafl›n›) kan nehrinde bo¤ma planlar›ndan baflka bir fley de¤ildir. Asya, Afrika ve Latin Amerika’n›n çok genifl topraklar› dünya devriminin f›rt›na merkezleri olmaya devam ediyor. ABD iflgaline karfl› gerilla savafl› Irak ve Afganistan’da yo¤unlafl›yor. Nepal, Hindistan, Peru, Filipinler ve Türkiye’de Maoist partilerin önderli¤indeki halk savafllar› gelifliyor. Emperyalist ülkelerdeki iflçiler militan bir flekilde küreselleflme politikalar›na karfl› mücadele ediyor. Marksizm-Leninizm-Maoizm temelindeki gerçek devrimci partiler zaten ortaya ç›km›flt›r ve birçok kapitalist ülkede de ortaya ç›kmaktad›r. Ezilen ülkelerde Yeni Demokratik Devrim’in ve kapitalist ülkelerde proleter devrimin (Dünya Sosyalist Devriminin iki ak›m›) geliflmesi için objektif koflullar mükemmeldir. Fakat subjektif güçlerin -Maoist partilerin örgütlü gücü- henüz bu görevi baflar›yla yerine getirmeye yetecek kadar güçlü de¤ildir. Bu güçsüzlü¤e ba¤l› olarak mücadele eden kitlelerin çok genifl katmanlar› tüm dünya üzerinde fundamentalistlerin, revizyonistlerin, sosyal demokratlar›n ve NGO’lar›n etkisi/önderli¤i alt›ndad›r. ‹flçileri, köylüleri ve di¤er ezilen kitleleri onlar›n etkisinden kurtarma ve kendi önderli¤i alt›nda örgütleme Maoist partilerin acil görevlerinden biridir. Ülkedeki durum Bugün, özellikle 1990’dan sonra, Liberallefltirme, Özellefltirme ve Küreselleflme bayra¤› alt›nda finans kapitalin büyük bir sald›r›s› ile, Hindistan yönetici s›n›flar› daha yüzsüz bir flekilde emperyalistlerin aç›k direktiflerine göre hareket etmektedir. PVNManmohan hükümeti s›ras›nda teflvik edilen bu süreç daha da yo¤unlaflt› ve BJP önderli¤indeki NDA hükümeti Delhi’deki büroyu gasp ettikten sonra
14-27 Ocak 2005
yeni bir döneme girdi. Özellikle ABD emperyalistleri, Hindistan devletinin tüm meselelerinde daha fazla hakimiyet pozisyonunu elde etti. ABD emperyalistlerinin dikte etti¤i tüm politikalar› uygulad›lar. Yeni Kongre hükümeti “insani bir yüzle” reform programlar› uygulayarak halk›n gözünü boyamaya çal›flmaktad›r. ABD emperyalizminin hakimiyeti, ekonomik ve politik alanda di¤er emperyalist güçlerin nüfuzunun olmad›¤› anlam›na gelmiyor. Aksine, AB’nin, özellikle de Almanya, Fransa ve bunlar›n yan› s›ra Rusya ve Japonya’n›n etkisi yükselmeye devam etmekte. Hindistan dünya emperyalist sistemine s›k›ca ba¤l›d›r. Tüm bu emperyalist güçlerin daha fazla etkisi sadece s›n›f çeliflkilerini keskinlefltirmemekte bunun yan›nda yönetici s›n›flar aras›ndaki çatla¤› da büyültmektedir. Merkezi ve eyalet hükümetlerine dikte ettirilen liberalleflme, özellefltirme ve küreselleflme emperyalist politikalar›na ba¤l› olarak Hindistan halk›n›n yaflam koflullar› gerilemifltir. ‹flçi s›n›f› iflten atma, tasarruf, kapanma, ücretlerin dondurulmas›, di¤er sosyal haklar›n ufalt›lmas›, eme¤ine yabanc›laflman›n ve sendikal haklar›n k›s›tlanmas›n›n vb. ma¤durlar› haline gelmifllerdir. En periflan koflullarda yaflamaya zorlanmaktad›rlar. Tar›msal sektör tohum, gübre ve tar›m makineleri için emperyalistlerin ve CBB’nin merhametine kalm›fllard›r. Tüm tar›msal girdilerin fiyatlar›n›n yüksekli¤i bir yandan ve ürünlerinin fiyatlar›n›n düflüklü¤ü tüm yoksul çiftçileri ve oldukça genifl orta çiftçi kesimini topraklar›n› büyük toprak a¤alar›na devretmeye zorlamaktad›r. E¤itimin özellefltirilmesi ve ticarilefltirilmesi toplumun daha güçsüz kesimlerini e¤itimden yoksun b›rakmaktad›r. Çok büyük say›da yerli, küçük ve orta ölçekli sanayi kapanmaktad›r. Kastç› güçlerin Dalitler üzerindeki sald›r›lar› her geçen gün yükselmektedir. Adivasisler kendi yaflam biçimlerinden ve kültür-
Kongre salonu
lerinden mahrum b›rak›lmaktad›rlar. Cinsel sald›r› ve istismarlar özellikle emperyalist küreselleflme ve tüketicilik nedeniyle son y›llarda artmaktad›r. Dinsel az›nl›klar, özellikle de Müslümanlar üzerinde toplu katliamlar emperyalistlerce desteklenen Hindu faflist güçleri taraf›ndan gerçeklefltirilmektedir. Binlerce silahl› güç ulusal mücadeleleri bast›rmak için gönderilmektedir. Çok zengin kahramanca mücadeleler gelene¤ine ve fedakarl›¤a sahip Hindistan halk› Hindistanl› yönetici s›n›flar›n ve emperyalist canavarlar›n halk karfl›t› politikalar›na karfl› militanca savafl›yorlar. Maoist güçlerin önderli¤indeki halk savafl› da dahil halk hareketleri Hindistan’›n birçok yerinde geliflmektedir. ‹ki Maoist parti HMKM ve HKP(ML)(HS)’n›n birli¤i Hindistan Komünist Hareketi için büyük bir s›çramad›r, ayn› zamanda Güney Asya ve Uluslararas› Komünist Hareket içinde olumlu bir etkiye sahiptir. Devrimci hareket emperyalizmin destekledi¤i yönetici s›n›flar›n tüm sald›r›lar›na karfl› üs bölgeleri kurarak ve Halk Kurtulufl Gerilla Ordusu’nu Halk Kurtulufl Ordusu’na dönüfltürerek geliflmektedir. Bu süreçte Yeni Demokratik Devrim, Sosyalizm ve Komünizm davas› için binlerce flehit çok de¤erli yaflamlar›n› kahramanca vermifllerdir. Genel olarak Hindistan’daki mevcut durum derinleflen kriz ve büyük devrimci geliflme olas›l›¤› ile tan›mlanmaktad›r. Partiyi güçlendirerek, tüm alanlarda proleter önderli¤i tesis ederek, partiyi yabanc› s›n›f e¤ilimlerinden temizleyerek Bolfleviklefltirerek, MLM temelinde tam komünist güçleri birlefltirerek, tüm anti-emperyalist, anti-feodal güçlerin iflçi s›n›f› önderli¤i alt›nda genifl birleflik cephesini infla ederek, gerilla bölgeleri kurtar›lm›fl üs bölgeleri tesis etme amac›yla halk›n ordusunu infla ederek etkili bir flekilde bu durumdan faydalan›labilir.
Zay›fl›¤›na ra¤men ABD emperyalizmi dünya halklar›n›n 1 numaral› düflman›d›r. Dünya üzerindeki en büyük sömürücü, bask›c› ve karfl› devrim ve gericili¤in en büyük destekçisidir. Tek süper güç olarak Afganistan, Irak ve stratejik bölgeler üzerinde tam hakimiyet için savafl›nda tek tarafl› hareket etmeye karar vermifltir. O, dünya hakimiyeti için Birleflmifl Milletler’i bir araç olarak kullanmaktad›r ve sadece ezilen ülkelerin kitlelerini bast›rmamakta ayn› zamanda “kendi” halk›na da bask› yapmaktad›r.
14-27 Ocak 2005
16
13
Tarih yeniden harekete geçti!
“Tarih yeniden bafllad›!” Yeni bir y›la girdi¤imiz bugünlerde bu ve benzeri sözleri daha s›kl›kla duyar olduk. Daha birkaç y›l öncesinde, 20. yüzy›l›n sonlar› itibar›yla tarih düflülen, emperyalist-kapitalist karargahlarda üretilen ve burjuva ideologlarca piyasaya sürülen, ülkemizdeki gibi kiral›k kalemflörlerce de hararetle savunulan, “tarihin sonu geldi”, “ideolojiler öldü”, “s›n›f mücadelesi bitti” söylemleri art›k yerini yavafl yavafl baflka kavramlara b›rakmaya bafllad›. Sosyalist maskeli bürokratik burjuva diktatörlüklerin yüzlerindeki “sosyalizm” maskesini atmas›yla birlikte, emperyalist-kapitalist ideologlarca “art›k hiçbir fley eskisi gibi olmayacak” söylemleri eflli¤inde ilan edilen emperyalist-kapitalist sistemin “zaferi”, bugünlerde yerini yeni kavramlara b›rakm›fl görünüyor. Daha birkaç y›l öncesine kadar, ilan edilen bu zafer eflli¤inde, “bar›flç›l emperyalizm”, “ultra emperyalizm”, “kolektif emperyalizm” gibi kavramlarla desteklenerek, emperyalist-kapitalist sistemin insanl›k tarihinin son dura¤› oldu¤u ve art›k tarihin bitti¤inin ilan edildi¤i süreçte, insanl›¤›n art›k “Yeni Dünya Düzeni”ne geçti¤i ifade ediliyordu. Ki bununla birlikte, bu “yeni düzenin”, insanl›¤a “bar›fl”, “huzur”, “refah”, “özgürlük” vb. getirece¤i ileriye sürülürken, öte yandan yine ayn› zamanlarda NATO’nun devam ettirilmesinin gerekçelerinden biri olarak “21.yy’›n ayaklanmalar ve devrimler yüzy›l› olaca¤›” da aç›klan›yordu. Bu da emperyalist-kapitalist sistemin bir yandan kendisini bekleyen “tehlikeye” karfl› NATO gibi askeri güçlerini tahkim ederken, bununla birlikte iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›na karfl› ideolojik sald›r›s›n› da olanca yo¤unlu¤uyla sür-
dürdü¤ü anlam›na geliyordu. ‹flçi s›n›f›na ve ezilen dünya halklar›na yönelik sürdürülen sald›r›da “Yeni Dünya Düzeni” genel çerçevesinde ifade edilen bu kavram›n art›k iyiden iyiye alt›n›n boflald›¤› görülüyor. Evet, emperyalist-kapitalist ideologlarca ifade edilen bu kavram›n yerine art›k “medeniyetler çat›flmas›”, “uygarl›klar çat›flmas›”, “dinler savafl›”, “büyük Ortado¤u projeleri” vb. gibi kavramlar daha s›kl›kla kullan›l›r oldu. Bu da bir gerçe¤i çok ç›plak bir biçimde gösteriyor. Evet, hiçbir fley eskisi gibi olmayacakt›. ‹nsanl›¤› eskisinden daha fazla kan, vahflet, sömürü ve zulüm bekliyordu! Bunun ad› da hiç kuflkusuz ki emperyalist-kapitalist sistemin gerçek yüzünden baflka bir fley de¤ildi. Bugün bunun medeniyetler çat›flmas› vb. olarak adland›r›lmas›, emperyalist-kapitalist sistemin neden oldu¤u, bizzat yarat›c›s› oldu¤u sorunlar›n üzerini hiçbir biçimde örtemez. Emperyalist-kapitalist sistemin kendi do¤as›nda var olan afl›r› üretim ve bunun sonucunda ortaya ç›kan ekonomik kriz, onun gerçek yüzünün bir kez daha iflçi s›n›f› ve ezilen emekçi halklar taraf›ndan görülmesine vesile olan geliflmelere yol açmaktad›r. Bugün üretim krizinin derinleflmesi, emperyalistler aras›ndaki çeliflkinin de derinleflmesine yol açmaktad›r. Baflta ABD emperyalizmi olmak üzere bir k›s›m emperyalistler, di¤er emperyalistler karfl›s›ndaki üstünlüklerini devam ettirebilmek ve bunun yan›nda, enerji kaynaklar›n› ve stratejik bölgeleri ellerinde tutabilmek için olanca güçlerini kullanmakta ve askeri güçleri de dahil olmak üzere her yolu denemektedirler. Bu da baflta ABD olmak üzere, emperyalist-kapitalist sistemin, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar› nezdinde giderek daha fazla teflhir olmas›na
neden olmaktad›r. Bugün Irak’ta sürdürülen emperyalist iflgalinin yol açt›¤› nefret ve özelde ABD olmak üzere emperyalizme duyulan öfke ortadad›r. Ebu Garip Hapishanesi’nde yaflananlar, emperyalistlerin Irak’a götürdükleri “demokrasi”nin, “özgürlü¤ün” ne oldu¤unun iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n bilincinde bir kez daha yer etmesine vesile olmad› m›? Felluce k›y›m›, emperyalist-kapitalist sistemin katliamda, iflkencede ve zulümde ulaflt›¤› en uç nokta; ancak, bu sistem ortadan kald›r›lmad›¤› müddetçe de son nokta olmad›¤›n›/olamayaca¤›n› göstermiyor mu? Irak iflgali ve vahfletinin gösterdikleri bir yana, emperyalist-kapitalizmin gerçek yüzünün, onun insanl›k düflman› ve bir avuç az›nl›¤›n ya¤ma ve talan düzeni oldu¤u, Güney Asya’da yaflanan felaket sonucunda daha iyi a盤a ç›kmad› m›? Bilimin ve teknolojinin insanl›¤›n yarar›na de¤il de, insanlar üzerinde, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar› üzerinde, onlar› sömürmenin, bask› alt›na alman›n bir arac› olarak kullan›ld›¤›, felaketin önceden haber verilerek yüzbinlerce insan›n kurtulabilece¤i imkan› varken, bunun yap›lmad›¤›, yine bugünlerde burjuva kalemflörlerce yaz›l›p çizilmiyor mu? Emperyalist-kapitalist sistemin gerçek yüzünün hiçbir demagojiye yer b›rakmayacak bir biçimde a盤a ç›kmas›na vesile olan felaketin; ABD taraf›ndan önceden tespit edildi¤i ve bu do¤rultuda Hint Okyanusu’nda bulunan askeri üssü Diago Garcia’daki personelini tahliye edip, bölge ülkelerinin “erken uyar› sistemine üye olmad›klar›” gerekçesiyle uyar›lmad›¤› ve bu yüzden 150200 bin kiflinin hayat›n› kaybetti¤i, milyonlarca dolarl›k zarar›n ortaya ç›kt›¤› gerçe¤i orta yerde durmaktad›r. Bu gerçek de bir kez daha emperyalist-kapitalist sistemin insanl›k düflman› yüzünü göstermiyor mu? Dünya gericili¤inin, insanl›¤› yaflamak zorunda b›rakt›¤›, insanl›¤a reva gördü¤ü bu y›k›m ve katliam; emperyalist-kapitalist sistemin “refah”, “özgürlük” naralar›yla kutsanan “yeni” yüzünün çöktü¤ünün, “Yeni Dünya Düzeni”nin, “ipli¤inin pazara ç›kt›¤›”n›n, “köpeksiz köyde de¤neksiz gezen” emperyalist-kapitalist sistemin art›k eskisi gibi rahat olamayaca¤›n›n göstergesi de¤il midir? Evet; “Gerçe¤in çölüne hofl geldiniz!” Öte yandan afl›r› üretimin do¤al bir sonucu olan ekonomik krizin atlat›lmas› ya da krizin idare edilmesi için gelifltirilen neo-liberal politikalar sonucunda emperyalist-kapitalist ülkelerde uygulanan hak gasplar› ve yine neo-liberal politikalar›n yar›-ömürge ülkelerde uygulanmas›n›n sonucu olarak ortaya ç›kan sonuçlar; iflsizli¤in artmas›, köylü¤ün
giderek daha fazla yoksullaflmas›, özellefltirmeler vb. nedenler, iflçi s›n›f› ve emekçi halklar›n giderek tepkilerinin yükselmesine yol açmaktad›r. Bu tepkilerin “küreselleflme karfl›t›”, “Pazartesi eylemleri”, “IMF karfl›t›”, “iflgal ve savafl karfl›t›” vb. olmas›, ayr› bir yaz›n›n konusu olmakla birlikte, önemli olan, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›na dayat›lan “Yeni Dünya Düzeni”nin alt›n›n boflald›¤›n›n, kitlelerin aray›fl içinde olduklar›n›n, kendilerine sunulan› kabul etmemelerinin bir göstergesi olarak görülmesi gerekti¤idir. Bugün dünya üzerinde, üzeri örtülmeye çal›fl›lan ama yukar›da da k›saca ifade etmeye çal›flt›¤›m›z üzere baflar›lamayan, emek ile sermaye aras›ndaki temel çeliflki kendisini tüm a¤›rl›¤› ve yak›c›l›¤›yla hissettirmektedir. Bu temel çeliflki nedeniyledir ki, buna ba¤l› olan emperyalizmle ezilen halklar aras›ndaki çeliflki bafl çeliflki olarak kendisini dayatmaktad›r. ‹flçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n emperyalizme olan kinlerinin ve öfkelerinin bu süreçte giderek daha da artt›¤›n›, belirginleflti¤ini ve keskinleflti¤ini kim reddedebilir ki! Ve yine emek ile sermaye aras›ndaki temel çeliflkiden hareketle, emperyalistlerin kendi aralar›ndaki çeliflkilerin de bafll›ca çeliflkiler aras›nda oldu¤unu ifade etmek bizleri bir kez daha tarihin asl›nda yeniden harekete geçti¤i ya da di¤er bir ifade ile durdu¤u ilan edilen tarihin asl›nda durmad›¤›n›, s›n›f mücadelesinin tüm fliddeti ve yak›c›l›¤›yla sürdü¤ünü göstermiyor mu? Bugün daha ç›plak bir biçimde gün yüzüne ç›kt›¤› gibi, emperyalist-kapitalist sistemin, iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n mücadelesine karfl› “tarihin sonu geldi”, “s›n›f mücadelesi devri bitti” denilerek kazan›ld›¤› ilan edilen zafer, sahte bir zaferdir. Kazan›ld›¤› ilan edilen zafer, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n mücadelesi karfl›s›nda elde edilen taktik bir üstünlü¤ü, yo¤un propagandalar eflli¤inde stratejik üstünlü¤e çevirme nafile çabas›n› içeriyordu. Ka¤›ttan Kaplanlar›n Tasfiyeci Rüzgarlar›! Bunun için emperyalist-kapitalist sistem, yo¤un bir ideolojik sald›r› kampanyas› yürüttü. Her türlü ilerici, devrimci ve komünist düflünceyi ve örgütlenmeleri, emperyalist-kapitalist sisteme en ufak bir itiraz gösteren anlay›fllar› bile tasfiye etmeye, tasfiye edemiyorsa bile kendisine yani sisteme yedeklemeye yöneldi. Bu sald›r› bir yandan ideolojik olarak sürdürülürken, di¤er yandan ise askeri ve örgütsel olarak da yo¤un bir biçimde devam ettirildi. Bu nedenle, sald›r›n›n hem yo¤unlu¤u hem de gerçek anlamda çözümlenememesi nedeniyle, gerek devrimci hareket ve gerekse de komünist hareket bu sald›r›dan etkilendi. Birçok devrimci hareket, kendisini sistem içine çekti, mücadelesini düzen içi taleplere en-
13 deksledi. Baz›lar› silahl› mücadeleyi terk etti. Ve denilebilir ki bu sald›r› kampanyas› bugün kitlelerin artan hoflnutsuzlu¤una ve tepkilerine paralel, daha yo¤unlaflt›r›lm›fl bir biçimde sürdürülmektedir. Bugün de emperyalist-kapitalist sistemin, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n mücadelesini, her türlü hak alma talebini ve onlar›n öncüleri olan devrimci ve komünist hareketleri “terörizm” ad› alt›nda bast›rmaya, engellemeye çal›flmas› sonucunda pek çok anlay›fl, silahl› mücadeleyi, iflçi s›n›f› ve ezilen halklar›n hakl› ve meflru mücadelesini adeta lanetlemeye bafllad›. Denilebilir ki ka¤›ttan kaplan olan emperyalistlerin estirdikleri bu tasfiyeci rüzgarlar, ideolojik donan›mlar› ka¤›ttan olanlar› yo¤un bir biçimde etkiledi. Komünist hareketlerin de bu tasfiyeci rüzgardan etkilendi¤i, komünist hareketlerin saflar›nda bulunan ancak dönüflmemifl ka¤›ttan ideoloji sahiplerinin de bu rüzgara kap›larak kendilerini emperyalist burjuvazinin ve onlar›n yerli uflaklar›n›n kuca¤›na att›¤›n› görmekteyiz. Ancak yine de bu tasfiyeci rüzgardan en az etkilenenlerin komünist hareketler oldu¤unu da ifade etmek yerinde olacakt›r. Bunda özellikle “sosyalizmde geriye dönüfller” konusunda komünist hareketin teorik bir donan›ma sahip olmas› ve hiç kuflkusuz ki günümüzde Marksizm-Leninizm’in bir üst aflamas› olan Maoizm gibi bir silaha sahip olmalar›d›r. Bugün estirilen tasfiyeci rüzgarlara karfl› durabilmenin ve daha da ötesi iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n iktidar› alabilmelerinin yegane yolu olan Marksizm-Leninizm-Maoizm silah›na sahip olmak, bu bilimin yol göstericili¤ini kullanmak olmazsa olmazd›r. ‹çinden geçilen süreçte estirilen tasfiyeci rüzgarlara karfl› en diri duran güçlerin, Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimine sahip olmalar› tesadüf de¤ildir. Hiç kuflkusuz ki, geride b›rakt›¤›m›z y›lda da devam eden ve emperyalist kapitalist sistemin iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›na, onun öncülerine yöneltti¤i tasfiyeci sald›r›lar›n etkisinin yavafl yavafl da¤›lmaya bafllad›¤› süreç olmas› aç›s›ndan olumlu geliflmelerin olmas› kayda de¤er bir durumdur. Baflta bizzat emperyalist sistemin merkezlerinde geliflen ve kitlelerin savafl ve iflgal karfl›t› tepkiler göstermesi ve yine bu merkezlerde kitlelerin yo¤unlaflan hak gasplar›na ve sosyal haklar›n k›s›tlanmas›na karfl› yap›lan eylemler ve yine özellikle yar› sömürge ülkelerde önemli bir k›sm›n› komünist hareketlerin önderlik etti¤i mücadelelerin yükselmesi ve giderek daha fazla bir biçimde kendisini a盤a ç›kartmas›; ka¤›ttan kaplanlar›n estirdikleri tasfiyeci rüzgarlar›n art›k da¤›lmaya bafllad›¤›n›n, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n art›k kendilerine dayat›lan “refah”, “demokrasi”, “özgürlük” aldatmacalar›na kanmad›klar›n›n, bu kavramlar›n asl›nda teslimiyet, sömürü, kan ve vahflet gibi Yeni Dünya Düzeni’nin gerçek yüzü oldu¤unu gördüklerinin bir göstergesidir. Emperyalist-kapitalist sistemin, iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›n›n bu mücadelelerini, tepki ve eylemlerini
17 “terörizm” olarak adland›rmas›, ka¤›ttan kaplanlar›n gerçekten ka¤›ttan olduklar›n›n itiraf›ndan baflka bir fley de¤ildir. Onlar›n “terörizm” demagojileri ve özellikle de, direnen, mücadele eden ve iktidar› hedefleyen devrimci ve komünist hareketler ve bunun yan›nda bir k›s›m ezilen dünya halklar›n›n mücadelesini “‹slamc› teröristler” ya da daha genel bir ifade ile, bugün dünya üzerinde sürdürülen baz› mücadeleleri, “din motifli” olarak adland›rmalar›, bu gerçe¤in üstünü örtemez. Bir iflgalin ö¤rettikleri! Bush’un “ya onlardans›n›z ya da bizden” ifadesinde kendisini bulan bu gerçek, meseleyi çok aç›k bir biçimde özetliyor. “Ya emperyalist-kapitalist sistem ve onun ülkemizdeki gibi temsilcilerinden yanas›n›z ya da iflçi s›n›f› ve ezilen dünya halklar›ndan yana!” Bu, bu kadar aç›kt›r. Ya emperyalist kapitalist sisteme ve onun ülkemizdeki temsilcisi TC faflizmine karfl› mücadele edeceksiniz, ya da ona biat edeceksiniz! Bu mücadelenin nas›l olmas›
“demokrasi” olacak, hükümet seçilecek, emperyalist iflgal son bulacak! Emperyalistler, “meflru Irak hükümetine yetkiyi devredecekler” ve tüm bu iflgali, askeri harcamay›, katliamlar›, “demokrasi u¤runa” yapt›klar›n› söyleyerek ülkeyi terk edecekler! Bunun gerçekten böyle olmad›¤›n› emperyalizmin gerçek yüzünü bilen herkes biliyor! Emperyalistlerin Irak’tan kendi askeri güçlerini çekmeleri hiç kuflkusuz ki Irak’›n özgür olaca¤› anlam›na gelmiyor. E¤er gerçekten bir özgürlükten bahsedilecekse, bunun yolu emperyalist-kapitalizme ve onun yerli uflaklar›na karfl› silah elde mücadele etmekten geçiyor. Emperyalistleri ve onun yerli iflbirlikçilerini, uflaklar›n› ülkeden defetmekten geçiyor. Bunun d›fl›ndaki her çözüm ve yol asl›nda emperyalizme ba¤›ml›l›¤a, yar› sömürge statüye raz› olmak anlam›na gelir. Bugün direniflçilerin silahl› mücadeleyi b›rak›p, parlamenter yollarla, seçimlere kat›l›p emperyalistleri ülkeden ç›kartabileceklerini, emperyalistler ve onlar›n uflaklar›,
gerekti¤ini, emperyalist kapitalistler ve özellikle de ABD emperyalizminin bafl›n› çekti¤i emperyalistler Irak’ta her gün gösteriyorlar! Ya da tersten bir ifadeyle, emperyalist iflgale karfl› yurtlar›n› savunan Irak direnifli ve direniflçileri nas›l ve hangi yöntemle mücadele edilmesi gerekti¤ini çarp›c› bir biçimde gösteriyorlar. Direnifl de, mücadele de, düflman›n anlad›¤› dilden olmal›d›r! Emperyalist-kapitalist sistem her türlü askeriyle, tank› topu, tüfe¤iyle sald›r›yorsa, ona verilecek en iyi yan›t silahl› mücadeledir. Bir kez daha görülmektedir ki “bir halk›n ordusu yoksa, hiçbir fleyi yoktur!” Ve yine hiç kuflkusuz ki, iflçi s›n›f›n›n ve ezilen halklar›n mücadelesinde esas olarak silahl› mücadele ve buna ba¤l› olarak di¤er mücadeleleri önerenlerin d›fl›nda baflka bir yol öneren, iflah olmaz bir alçakt›r! Bunlar› neden söyleme gere¤i duyuyoruz? Ülkemiz de emperyalist-kapitalist sistemin yar›-sömürgesidir ve onun ülkemizdeki temsilcisi TC faflizmine karfl› mücadelenin nas›l olmas› gerekti¤i, silahl› mücadele olmaks›z›n, yürütüldü¤ü iddia edilen mücadelenin anlams›zl›¤›n›n, Irak direnifli vesilesiyle bir kez daha ortaya ç›kmas›d›r. Öyle ya asl›nda flu direniflçiler olmasa, ne güzel
burjuva ideologlar ve kiral›k kalemflörler d›fl›nda kim iddia edebilir ki! Ve bu nedenle emperyalizme karfl›, onlar›n yerli iflbirlikçilerine ve uflaklar›na karfl› gerçek anlamda bir kurtuluflun ancak ve ancak silahl› mücadeleyle olabilece¤i, bunun d›fl›nda bir yolun gerçek bir kurtulufl yolu olmayaca¤› aç›k de¤il mi? Bugün Irak direnifli bizlere bir kez daha bu olmazsa olmaz gerçe¤i, silahl› mücadele gerçe¤ini gösteriyor. Ülkemizde emperyalizm karfl›t›, ilerici devrimci oldu¤unu söyleyen ama silahl› mücadele denilince köfle bucak kaçan kimi anlay›fllar›n varl›¤›, yan› bafl›m›zdaki Irak iflgalinden ülkemiz ilerici ve devrimcilerinin fazlas›yla ö¤renmeleri gerekti¤ini göstermiyor mu? Denize Düflen Y›lana Sar›l›yor! “TC” faflizmi; yeni bir y›la, ad›na Ortado¤u denilen bölgede, yan›bafl›nda s›n›r komflusu olan bir ülkede, emperyalist bir iflgalin sürdü¤ü koflullarda girdi. Ve tüm bu koflullarda, TC faflizmi emperyalizmin güdümünde varl›k koflulu buldu¤u 1923 y›l›ndan beri, denilebilir ki d›fl politikada en onursuz ve uflak politikalar› izliyor. Yeni y›la Avrupa Birli¤i’den müzakere tarihi al›nmas›yla, yo¤un bir propaganda içerisinde giren Türk hakim s›-
14-27 Ocak 2005 n›flar› ve onlar›n icraatç›s› AKP hükümeti, önümüzdeki süreçte iflçi ve ezilen emekçi halka sald›r›lar›n› daha da art›racaklar›n›n iflaretlerini veriyorlar. AB’den tarih al›nmas›n› burjuva feodal medya eflli¤inde büyük bir propagandaya çevirmek isteyen Türk hakim s›n›flar›, tarih al›nmas› konusunda verilen tavizleri gizlemek için büyük bir çaba sarfetti. AB’den tarih al›nmas›n›n ve “TC” faflizminin AB’ye üye olup olmamas› tart›flmas› bir yana, bu süreç bizlere bir kez daha “TC” faflizminin, emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤›n›n hangi boyutlarda oldu¤unu gösterdi. “TC” faflizmi bir yanda AB emperyalistleri, di¤er yanda ABD emperyalizmi olmak üzere, kendini pazarlamak için alabildi¤ince tavizkar bir politika izliyor. Kimilerince “dansöz” politikas› olarak adland›r›lan bu politika sonucunda; ya “masadan kalkma ve uça¤› haz›rlatma” ya da “not etme” olarak yans›yan ve söylemden öteye gidemeyen aciz bir politika, bizlere Türk hakim s›n›flar› olan komprador burjuvazi büyük toprak a¤alar›n›n, emperyalizme göbekten ba¤›ml›l›¤›n›n çarp›c› bir örne¤ini veriyor. Bir yandan ABD emperyalizminin bölgeye iliflkin iflgal ve sald›r› politikalar›, Clinton’un 1999’da AG‹T zirvesinde dile getirdi¤i, “Osmanl›’n›n çöküflünden sonra bölgede do¤an boflluk dolmufl de¤ildir, haritalar yeniden çizilebilir” sözü ve baz› Amerikal› yetkililerin “Türkiye yapaca¤› tercihe göre küçülebilir de, büyüyebilir de” aç›klamalar› Türk hakim s›n›flar›n› alabildi¤ine kayg›land›r›yor. Üstüne üstlük ABD emperyalistlerinin KONGRA-GEL’e yönelik politikalar› ve Irak’ta yaflananlar, özellikle de Irak Kürdistan›’ndaki geliflmeler ve iflbirlikçi bir Kürt devletinin kurulma ihtimali, Türk hakim s›n›flar›n›n kayg›lar›n› daha da artt›r›yor. Bu kayg›lardan hareketle daha yeni y›l›n bafllar›nda, bir zamanlar Baflbakan olan Bülent Ecevit’in “‹nönü’nün Musul’un al›nmas›n› vasiyet olarak istedi¤i, bunun için uygun f›rsat kollad›¤› ancak bir türlü bu imkan›n oluflmad›¤›, flimdi bunun koflullar›n›n olufltu¤u” anlam›nda aç›klamalar›, TC faflizminin kayg›lar›n›n boyutu ve ABD emperyalizminin karfl›s›ndaki çaresizli¤inin ona ABD’yi karfl›s›na alarak de¤il ona “terörizmle mücadelede” yard›m etme ad› alt›nda iflgal de dahil- neler yapt›rabilece¤inin bir göstergesi bab›nda tarihe not olarak düflülmelidir. Tam da bu geliflmelere paralel olarak TC faflizmi; ABD emperyalizminin bas›nc›n› belli oranda gö¤üsleyebilmek için çareyi kendini AB emperyalizminin kollar›na daha fazla atmakta buluyor. fiu an için AB emperyalistleri Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan, ABD emperyalizmine karfl› yegane nefes alma yoludur. Bu nedenle AB emperyalistleri ne derse kabul ediyor/etmek zorunda. Pazarl›k ad› alt›nda yap›lanlar tam anlam›yla bir senaryo olarak ortaya ç›k›yor. Çünkü TC faflizminin AB emperyalistleriyle “pazarl›k” masas›nda olmas› bile söz konusu de¤ildir. TC faflizmi AB emperyalizmi kendisine ne derse kabul etmek zorundad›r. Ve nitekim olan budur.
14-27 Ocak 2005 (Kimi AB yetkililerinin aç›klamalar›na göre bu bile yap›lmam›flt›r. AKP hükümeti hem ülke içinde hakim s›n›flar›n bask›s› hem de d›flta ABD emperyalistlerinin bask›s›yla kendisine ne denilirse kabul etmifltir.) Yap›lan bir tüccar siyasetidir ve “pazarlanmaya çal›fl›lan” ABD’nin bölgede uygulad›¤› politikalar ve bunun sonucunda ortaya ç›kan yeni durumlarla, TC faflizminin üstlenece¤i/üstlenebilece¤i misyonlard›r. Ve bunda da öne ç›kan esasen “güvenlik” meselesidir. “Tüccar” TC faflizmi, kartlar›n› bunun üzerinden aç›yor. Ve yaflananlar tam da bir halk deyimini hat›rlat›yor. “Denize düflen TC faflizmi y›lana sar›l›yor!” Bir y›landan di¤er bir y›lana… Ki bunlar› ifade ederken flu gerçe¤in alt›n› çizmekte de yarar vard›r. ABD emperyalizmi de bu gerçe¤in fark›ndad›r. Ancak o da TC faflizmini AB emperyalistlerine karfl› bir koz olarak kullanmak istemektedir. K›sacas› olan AB ve ABD emperyalistleri aras›nda bir muharebedir ve TC faflizmi bu çarp›flmada bir piyon olarak kendisini “pazarlamaya” çal›flmaktad›r. Ancak “pazarlamada” kendini dayatma flans› yoktur. Bu bilinmelidir! Ancak flu da görülmelidir. “TC” faflizmi emperyalistler aras›ndaki bu “iliflkilerde” at›lan ad›mlar› ve kendisine uygun görülen misyonlar›/görevleri, iç kamuoyuna yönelik, tam bir dezenformasyon politikas›yla büyük bir aymazl›k içinde, “baflar›” olarak yans›tmaktad›r. Bundan amaçlanan hiç kuflkusuz ki Türk hakim s›n›flar›n›n kendi sömürü düzenlerinin “kazas›z, belas›z” sürdürülmesidir. ‹flçi s›n›f› ve emekçi halk›n içinde bulundu¤u koflullardan kaynakl› isyan etmesini, tepki göstermesini engellemek için AB üyeli¤i, Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan oldukça avantajl› bir masald›r. Ancak her masal›n bir sonu vard›r ve bu masaldan hay›rl› bir sonuç ç›kmayaca¤› deneyimlerle sabittir. Bununla birlikte AB’den müzakere tarihinin al›nmas›yla yo¤un bir flekilde propagandas› yap›lan konulardan birisi de, “ekonomik istikrard›r.” Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan sihirli bir sözcük olan ve u¤runa darbeler yap›lan, hükümetler düflürülen ya da kurdurulan “ekonomik istikrar” yeniden daha fazla dillendirilir oldu. Ancak bu konuda da tam bir yalan ve çarp›tma kampanyas› sürdürülmektedir. ‹flsizli¤in devasa boyutlara ulaflt›¤›, özellefltirmelerin tüm h›z›yla devam etti¤i, açl›k ve yoksulluk s›n›r›ndaki kitlelerin giderek daha da artt›¤› bir süreçte; “ekonomik istikrar›n” yafland›¤› ama ne hikmetse bu durumun iflçi s›n›f› ve emekçi halka bir türlü yans›mad›¤› bir ortamda, AB’den tarih al›nmas›n›n ekonominin iyiye gitti¤inin aç›k bir göstergesi olarak yans›t›lmas› tam bir ikiyüzlülüktür. Anlafl›l›yor ki Türk hakim s›n›flar›n›n ekonomik istikrardan anlad›klar›yla, iflçi s›n›f›n›n ve emekçi halk›m›z›n ekonomik istikrar› birbirinden tamamen farkl›d›r. Türk hakim s›n›flar›n›n ekonomik istikrar›, sömürü ve talan düzenlerinin hiçbir flekilde bozulmamas›, iflçi s›n›-
18 f› ve emekçi halk üzerindeki sömürü çarklar›n›n ifllemeye devam etmesidir. ‹stikrara kavuflan düzen! Düzenin istikrara kavufltu¤u, enflasyonun düfltü¤ü propagandalar› eflli¤inde, ekonominin iyiye gitti¤i yalanlar›yla yeni bir y›la giren Türk hakim s›n›flar›, iflçi s›n›f› ve emekçi halk› da bu yalanlar›na ortak etme gayreti içindeler! Tarihinin en a¤›r ekonomik krizlerinden birini 2001 y›l›nda yaflam›fl bir ülkenin, uygulanan IMF program›yla krizleri atlatabilece¤ini iddia edenlerle, ABD emperyalizminin Irak’a “özgürlük” götürdü¤ünü iddia edenlerin ayn› safta olmalar› bir tesadüf olmasa gerek! Oysa ki yine baz› burjuva iktisatç›lar›n dahi, henüz bafllar›nda oldu¤umuz yeni y›lda, yeni bir ekonomik kriz bekledikleri gerçe¤i de orta yerdedir. Bu iktisatç›lara göre, 2005 y›l› boyunca reel faizin yüksek düzeyde kalaca¤›, kamu kesimi borçlanmas›n›n artaca¤›, yat›r›mlar›n yeterli h›za kavuflmayaca¤›, enflasyonun artaca¤› öngörülerek; iflsizli¤in yüksek düzeyde kalmas›, dövizle ilgili gider fazlas›n›n, yüksek (cari ifllem a盤›n›n) döviz fiyatlar›n› yükseltme yönündeki kaç›n›lmaz bask›s›n›n devam edece¤inin kaç›n›lmaz olaca¤› ifade edilmektedir. Dikkat edilirse yine bu burjuva iktisatç›lara göre; geride b›rakt›¤›m›z y›lda petrol fiyatlar›ndaki yükselmenin, bu y›l da tüketici fiyatlar›na kaç›n›lmaz olarak yans›yaca¤› ve bunun da yaflam› zorlaflt›raca¤› ileriye sürülmektedir. Yine bu iktisatç›lara göre, yeni y›lda iflsizlik ve faizler yüksek, yat›r›mlar ve büyüme h›z› düflük kalacak, olumsuz geliflmeler ekonomik bir bunal›ma/krize yol açacakt›r. Böylece d›fl ticaret ve cari ifllemler aç›klar›n›n yüksekli¤inin, yeni y›lda da sürece¤i, son aylarda bu aç›klar› kapatmak için, emperyalist-kapitalist merkezlerden gelen
“s›cak paran›n” flu veya bu nedenle geriye çekilmesinin ekonomik krize yol açaca¤› ifade edilmektedir. ‹flte Türk hakim s›n›flar›n›n büyük propagandalar eflli¤inde iddia ettikleri istikrar böyle bir istikrard›r. Tamamen k›r›lgan bir yap› üzerinde ve yine iplerin tamamen emperyalist kapitalistlerin elinde oldu¤u bir ekonomik düzenin istikrar›, yine IMF’ye teslim ediliyor. Üstüne üstlük bugüne kadar IMF programlar›n›n uyguland›¤› hiçbir ülkede baflar›l› olunmad›¤› ve bu programlar›n uyguland›¤› bütün ülkelerde ekonomik krizlerin ve sosyal y›k›mlar›n yafland›¤› birçok kez görülmüflken. 2005 y›l›nda ekonomik bir krizin yaflanma olas›l›¤› büyük bir ihtimal olarak de¤erlendiriliyor. Üstüne üstlük bu ihtimal burjuva ekonomik çevrelerde ço¤unluk olarak dile getiriliyor. Bu da bizlere bir kez daha, Türk hakim s›n›flar›n›n sanal bir “iyimserlik” havas› yaratarak saltanatlar›n› sürdürme çabas› içerisinde olduklar›n› gösteriyor. Oysa görünen köy k›lavuz istemiyor… Önümüzdeki y›l, dünyada artan tepkilere paralel olarak ülkemizde de benzer tepkilerin yo¤unlaflaca¤›, kitlelerin kendili¤inden hareketlerinin artaca¤›, kitlelerin flu veya bu nedenle harekete geçece¤i bir gerçek olarak bugünden görülüyor. Bu gerçek orta yerde dururken, t›pk› ekonomik istikrar yalan› gibi, iflçi s›n›f› ve emekçi halka yönelik baz› “eski solcu”lar›n, Kürt ulusalc›lar›n yo¤un deste¤ini de arkas›na alan baflka kampanyalar da söz konusu. “Demokrasi Oyunlar›” Özellikle Kürt Ulusal Hareketinin girmifl oldu¤u yönelimle birlikte ve bununla eflgüdüm içinde AB üyeli¤inin ülkemize “demokrasi” getirece¤i ve hatta bu sürecin “demokratik devrim” ol-
13 du¤u gibi garip ve garip oldu¤u kadar zavall› ve ucube düflünceleri savunan bir k›s›m “solcu” bozuntusunun, bir koro halinde yüksek sesle ba¤›rmalar› ve ç›kartt›klar› kof gürültü bizleri yan›ltmamal›d›r. Ülkemizdeki çeliflkilerin keskinli¤i ve yo¤unlu¤u, hakim s›n›flar›n sürekli bir bask› ve fliddet politikas›n› uygulamas›n› beraberinde getirmektedir. Bu nesnel bir durumdur. Bu bask›n›n yöntemi ve dozaj› döneme göre de¤iflir. Bugünlerde Türk hakim s›n›flar› “demokrasicilik” oynuyorlar. Yani ellerinde demokrasi, insan haklar› “havucu” var. Ancak bu demokrasicilik onlar›n kendilerine karfl› geliflebilecek en ufak bir halk hareketinde gerçek yüzlerini göstermeyecekleri anlam›na gelmiyor. Marksizm-Leninizm-Maoizm penceresinden meselelere bakmayanlar, hiç de¤ilse biraz olsun 80 y›ll›k TC faflizminin tarihini elefltirisel bir gözle inceleseler, bu ifade ettiklerimizin ipuçlar›n› rahatl›kla görürler. Yani TC faflizmi ihtiyaç duydu¤unda “sopa”y› göstermekten hiçbir zaman vazgeçmemifltir. ‹flte Genelkurmay Baflkan› O. Hilmi Özkök’ün, K›z›ltepe’de babas›yla birlikte katledilen iki kifliden birinin 12 yafl›nda çocuk oldu¤unun anlafl›lmas› sonras›nda gösterilen tepkiler ve baflka geliflmeler üzerine aç›klamas›; “…Özellikle, son dönemde bölücü örgüt ve onun paralelinde hareket edenler, ülkenin bölünmez bütünlü¤ü için verilen mücadeleye ‘katliam’, ‘yarg›s›z infaz’ ve ‘toplu mezar’ gibi söylemlerle gölge düflürmeye, güvenlik güçlerini ve mensuplar›n› ismen teflhir ederek bir nevi yarg›s›z infaz yapmaya gayret göstermektedirler…” TC faflizminin en yetkili a¤›zlar›ndan birinden, bahsi edilen “demokrasi”nin nas›l ve kimin “demokrasi”si oldu¤u, apaç›k bir biçimde ifade edilmiyor mu? TC faflizminin demokrasisinin, Türk hakim s›n›flar›n›n demokrasisi oldu¤u, bu demokraside iflçi s›n›f› ve emekçi halka yer olmad›¤›, gerekti¤inde katletme dahil her türlü yöntemin Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan mübah oldu¤u gerçe¤i orta yerde durmuyor mu? K›z›ltepe’de katledilen 12 yafl›ndaki çocuk ve babas›n›n de¤il de, onlar› katledenlerin yarg›s›z infaza u¤rad›¤›n› iddia etmek nas›l ve hangi düflüncenin ürünü olabilir? Bizce gayet aç›k! Faflizm, faflist yüzünü gösteriyor. Ya TC’nin AB üyeli¤i gerekçesiyle demokrasiye geçti¤ini iddia edenler? Onlar bunun bir yol kazas› oldu¤u konusunda hem fikir! Tüm bu “bar›fl”, “demokrasi” balonlar› eflli¤inde yaflanan baz› geliflmelerin iyi okunmas› gerekmektedir. TC faflizminin emperyalizmin ve özellikle de ABD emperyalizminin bir piyonu olarak hem AB içinde, hem Kafkaslar’da, hem de Ortado¤u’da flu veya bu biçimde kullan›ld›¤›/yönlendirildi¤i aç›k bir biçimde görülmektedir. Yaflanan baz› sürtüflmeler ve olumsuzluklar sadece yol kazas›, ufak talihsizliklerdir. Ve bunlar “not edilmektedir!” Ancak, TC ile ABD aras›ndaki iliflkiler Baflbakan Yard›mc›s› ve D›fliflleri Bakan› A. Gül’ün deyimiyle “ABD ve TC iliflkileri her fleyin üzerindedir.”
13 Faflist TC’nin en iyi ihraç ürünü ordu yeniden örgütleniyor Bu “her fleyin üzerindedir” aç›klamas›yla paralel bir biçimde, ABD emperyalizminin gerek Kafkaslar ve gerekse de Ortado¤u’yu kapsayan BOP’un TC’ye yükledi¤i misyon ve görevler, önümüzdeki süreçte daha belirgin bir hal alacak. Zaten, TC’nin tüm bölge ülkelerine ve özellikle de ‹slam ülkelerine “model ülke” olmas› gerekti¤i aç›klamas›, ilk görevin bafllad›¤›n› ortaya koyuyor. Öte yandan TC faflizminin hem Kafkaslar’da hem de Ortado¤u’da esasta ABD’den farkl› bir ad›m atamayaca¤› gerçe¤inden hareketle yaflanan baz› geliflmeleri ifade etmek gerekmektedir. TC faflizmi, Ulusal Hareketin gerilla savafl›n›n boyutlu oldu¤u dönemde dahi gündeme getirmedi¤i bir ad›m att›. Van merkezli olmak üzere I¤d›r, Bitlis, A¤r›, Hakkari ve Mufl’u da içine alan bir alanda 5. Ordu’nun kurulaca¤›n› aç›klad›. Zaten TC faflizminin elinde 4 tane “savunma amaçl›” oldu¤u ifade edilen ordunun bulunmas›, ancak buna ra¤men yeni bir ordunun kurulaca¤›n›n aç›klanmas› çarp›c›d›r. Böyle bir ordunun kurulmas›n›n gerekleri konusunun sadece savunma amaçl› olaca¤›n› ileriye sürmek aç›kt›r ki yeterli de¤ildir. Faflizmin silahl› kuvvetlerini sadece savunma amaçl› kullanmad›¤› biliniyor. Ülke içinde iç tehdit olarak gördü¤ü iflçi s›n›f› ve emekçi halka karfl›, d›fla yönelik ise komflu ülkelere bir tehdit ve bask› arac› olarak kulland›¤› bu güç; esasta emperyalistlerin gözünde “iyi bir ihraç ürünü” olarak de¤erlendirildi¤i göz önüne al›n›rsa, yeni kurulan bu ordunun hangi ihtiyac›n ürünü olabilece¤i daha bir a盤a ç›k›yor. Kurulaca¤› söylenen 5. Ordu’nun kuruldu¤u yer itibariyle de dikkate de¤er bir bölgede olmas›, bu bölgenin hem Kafkasya’ya hem de Ortado¤u’ya yak›nl›¤› yine ayr›ca de¤erlendirilmesi gereken bir konudur. Önümüzdeki süreçte, TC faflizminin d›fl bir askeri harekata/iflgale girebilece¤i ihtimal dahilindedir. Bu ihtimal, son günlerde faflist Ecevit taraf›ndan dile getirilen Irak Kürdistan›’n›n iflgali olabilece¤i gibi, yine ABD’nin bilgisi ve onay›yla NATO çerçevesinde ya da ayr› olarak, büyük bir askeri gücün harekete geçirilmesi fleklinde de olabilir. Tüm bu demokratikleflme 盤l›klar› aras›nda bu geliflmeler yaflan›rken buna ek olarak, ülke ekonomisinin kald›ramayaca¤› bir biçimde, silahlanmaya h›z verilmesi, Tanker uçaklar›n›n al›nmas›, uçak gemisi edinme projeleri yine Awacs uçaklar›n›n, uzayda askeri amaçl› uydu edinme çabalar›, nükleer silah yap›m›n›n ilk ad›mlar›n› oluflturan -en az›ndan alt yap›s› olabilen- üç adet nükleer santralin infla edilmesinin planlanmas› ve yine tüm bu geliflmelerle birlikte, tümen ve alay örgütlenmesi yerine (hafif, mekanize ve havadan indirme yapacak biçimde) tugay ve tabur a¤›rl›kl› örgütlenmeye öncelik verilerek birliklerin h›zl› bir biçimde sevk ve idaresinin öngörülmesi gibi geliflmeler TC faflizminin kendisini askeri alanda da yeniden örgütledi¤ini gösteriyor. Faflizmin bu örgütlenmesinin ülke içinde sürdürülen gerilla savafl›ndan ç›kart›lan önemli dersleri içinde bar›nd›rd›¤›n› tespit etmekle birlikte; bu düzeyde örgütlenmesinin ve silahlanmas›n›n içte geliflebilecek herhangi bir baflkald›r›/isyan/silahl› mücadeleye müdahale etmek, d›fla yönelik ise
19 emperyalizmin ihtiyaçlar› do¤rultusunda kendisini pazarlamak olaca¤›n› görmek gerekiyor. K›sacas› TC faflizmi en iyi ihraç mal›n› daha iyi bir pozisyona getirmek için büyük bir u¤rafl veriyor. Faflizm askeri olarak güçlerini tahkim etmek bir yana daha üst boyutta yeniden örgütleyerek haz›rlan›yor. Ve bunu hiçbir kayg›ya, flüpheye yer vermeyecek biçimde yap›yor. Tüm bu gerçeklere ra¤men; Türk hakim s›n›flar›n›n, iflçi s›n›f› ve emekçi halk karfl›s›nda rahat bir görüntü çizmeleri, emperyalist efendilerinin direktifleri do¤rultusunda sald›r›lar›n› artt›rarak devam ettirmeleri, onlar›n güçlülü¤ünden de¤il, iflçi s›n›f› ve emekçi halka önderlik eden devrimci ve komünist güçlerin içlerinde bulundu¤u durumdan kaynakl›d›r. TC faflizminin ve Türk hakim s›n›flar›n›n bu kadar “rahat” bir pozisyonda olmas›, iç kamuoyuna yönelik manevra yapabilmedeki ustal›klar›, bir yandan onlar›n “devlet yönetme” ya da daha do¤ru bir deyimle s›n›f mücadelesi karfl›s›nda deneyimli ve tecrübeli olmalar›ndan kaynakl›yken; öte yandan iflçi s›n›f›na ve ezilen emekçi halka yönelik sald›r›larda pervas›z olmalar› onlar›n güçlülü¤ünden de¤il, tam aksine devrimci ve komünist hareketin güçsüzlü¤ünden kaynaklan›yor. Ülkemizdeki devrimci ve komünist hareket, dünya üzerinde estirilen tasfiyeci rüzgarlardan alabildi¤ine etkilendi. Bir yandan faflizmin azg›n sald›r›lar›, öte yandan devrimci ve komünist hareketin hatalar›, son olarak da, Kürt Hareketinin en dinamik gücü olan ve silahl› mücadele yürüten PKK’nin ulusal devrimci zeminden, ulusal reformist bir hatta savrulmas›; Türkiye iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n›n ve onun devrimci ve komünist önderliklerinin, faflizmin sald›r›lar› karfl›s›nda etkili bir durufl sergilemesine engel olan nedenlerin bafl›nda geldi. Modern revizyonist düflüncelerden beslenen tasfiyeci dalga Türkiye devrimci ve komünist hareketini önemli oranda etkiledi. Haz›rlanal›m! Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›z›n, komünist öncüsü bu durumu flöyle ifade ediyordu: “Genel olarak yaflanan tasfiyecilik, partimizin bu sürecinde önemli derecede etkili olmufltur. Devrimci saflarda ve partimizde tasfiyecilik, emperyalizmin dünya çap›nda baflvurdu¤u çok yönlü sald›r›lar ve bu do¤rultuda Türk hakim s›n›flar›n›n sald›r›lar›n›n bas›nc› alt›nda umutsuzlu¤a, y›k›ma kap›lan, küçük burjuva ayd›n karars›zl›¤› olarak ortaya ç›kt›.” Emperyalist kapitalizmin yo¤un sald›r›lar› ve buna eklenen modern revizyonist ihanetin ülkemiz devrimci ve komünist hareketini de yo¤un bir flekilde etkilemesi, ideolojik-siyasi ve örgütsel alanlarda yarat›lan kafa kar›fl›kl›¤›, süreç içinde s›n›f savafl›m›n› yads›yan, devrimi reddeden düflüncelerin ilerici ve devrimci güçler içinde yayg›nlaflmas›na yol açt›. Devrimciler ve komünistler bu süreci do¤ru bir tarzda çözümleyemediklerinden dolay› yeniden toparlan›p gereken hamleyi yapmay› da bir türlü baflaramad›lar. Bu baflar›s›zl›k giderek örgütsel çözülmelere ve ideolojik dejenerasyonun daha da derinleflmesine yol açt›. Bu tablonun bir k›s›m yarat›c›lar› “mültecili¤e”
meflruluk kazand›rd›lar. Bu tablonun yarat›c›lar› yenilgilerden do¤ru dersler ç›karma yerine, yenilginin kaç›n›lmazl›¤› gerici anlay›fl›n› benimseyip, devrimin gerekli olup olmad›¤›n› tart›flacak kadar gerilediler. Ve son olarak da, daha birkaç y›l öncesi ulusal hareketin evrildi¤i nokta itibariyle, devrimci ve komünist düflüncelere yönelik sald›r›lar›n alabildi¤ine palazland›¤›na tan›k olmaktay›z. Bu sald›r›lar öyle boyutland› ki, AB üyeli¤i ile ülkemizde Demokratik Devrimin gerçekleflece¤i yalanlar›na kadar düflülerek, kendi bitmiflliklerine ve tükenmiflliklerine iflçi s›n›f› ve emekçi halk› da ortak etme gafletine kadar var›ld›. Oldukça çarp›c› bir örnek olmas› ve kendilerini halk saflar›nda ifade edenlerin geldikleri yerin ya da durufllar›n›n ö¤renilmesi aç›s›ndan flu örnek yeterlidir. Daha birkaç ay önce flehit düflen, Proletarya Partisi’ne ba¤l› halk ordusu gerillalar› hakk›nda günlük olarak bas›lan “Gündem” ve “Evrensel” gazetelerinde yay›nlanmak istenilen “Gerillalar Ölmez, Yaflas›n Halk Savafl›” içerikli yar›m sayfal›k bir ilan›n bile “yay›n politikam›za ters” denilerek yay›nlamama yoluna gidilmesi; bugün iflçi s›n›f›n›n ve ezilen emekçi halk›n yan›nda durdu¤unu ifade edenlerin nerede durduklar›n›, yüzlerini kimlere döndüklerini çarp›c› bir biçimde gösteriyor…. Asl›nda bu ç›plak gerçek de bizlere bir fleyler ö¤retmelidir. “Durum iyidir”, çünkü bugün art›k saflar›n giderek daha da belirginleflti¤i, iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n gerçek öncülerinin, kimler oldu¤unun kitlelerin bilincinde daha da netleflti¤i bir sürecin içindeyiz. Buna paralel devrimci ve komünist hareketlerin yavafl yavafl toparlanmaya bafllad›¤›n›n ipuçlar›n› görmekteyiz. Hiç kuflkusuz ki dünya üzerinde geliflen hareketlenmenin ve en genel tan›m›yla kitlelerin “sola” kaymas›n›n, ülkemiz iflçi s›n›f›na ve kitlelere yans›mayaca¤› düflünülemez. Ancak bu durum yani kitlelerin kendili¤inden hareketinin gerekti¤i gibi ele al›nmas›, devrimci ve komünist hareketin ataca¤› ad›mlara, gelifltirece¤i politikalara ba¤l›d›r. Devrimci ve komünist hareketin, kitlelerle iliflkisinde ve kitleleri harekete geçirmede att›¤› olumlu ad›mlar›n, henüz yeni oldu¤u ve daha çok bölük, pörçük bir görüntü verdi¤i; iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n hareketlenmelerine paralel bir seyir izledi¤i, yer yer genel (NATO süreci ve anti-emperyalist hareket vb.) ama daha çok da lokal bir hat izledi¤i görülmektedir. Devrimci ve komünist hareket, süreci do¤ru bir tarzda ele alabilirse, bu süreçten daha da güçlenerek ç›kacak ve kitlelerin kendili¤inden hareketini, kendili¤indencili¤e kurban etmeyecektir. Ancak flunu da burada ifade etmekte yarar var. Olmazsa olmaz de¤il bir durum olmasa da; yani koflullara göre, “somut flartlar›n somut tahlilinden hareketle”, devrimci ve komünist hareket, süreci birlikte ele almaya çal›flmal›, eylem birliklerine daha bir önem vermelidir. Bunun neden söylüyoruz? Hiç kuflkusuz ki faflizm, önümüzdeki y›l içinde de devrimcilere ve komünistlere, özellikle de silahl› mücadele yürütenlere yönelik sald›r›s›n› artt›rarak devam ettirecektir. Bu hem katletme, iflkence, gözalt›, tutuklama ve tecritle birlikte, “terörizm” demagojisi alt›nda yo¤un bir ideolojik sald›r›yla birlikte sürdürülecektir. Ve bu sald›rganl›k genel
14-27 Ocak 2005 bir hat izleyecektir. Devrimci ve komünist hareketin, hem faflizmin bu sald›r›lar›na gö¤üs germesi, hem de belli oranda yakalanan ivmenin yükseltilmesi ve s›çrat›lmas› aç›s›ndan böyle bir yol izlemesi do¤ru oland›r. Ancak devrimci hareketin bu gerçe¤in ya da içinden geçilen sürecin öneminin fark›nda olmad›¤› da bir o kadar aç›kt›r. Dünya üzerinde kitlelerin “en genel anlam›yla sola kaymas›” ve bunun ülkemizi özellikle de yan›bafl›nda emperyalist bir iflgal söz konusuyken, kitlelerin anti-emperyalist bilincinde reddedilemez geliflmeler yaflan›rken ve yeni bir ekonomik krizin gerçekleflece¤inin her türlü iflaretleri söz konusuyken, üstüne üstlük emperyalizmin ufla¤› TC faflizminin, emperyalist politikalar do¤rultusunda, iflçi s›n›f›na ve emekçi halka yönelik sald›r›lar›n› devam ettirece¤i aç›kken; ve hiç kuflkusuz ki tüm bu ifade ettiklerimiz sonucunda kitlelerin hareketlenmesi gerçe¤i orta yerde dururken, sürece yaklafl›m› ve ele al›fl› olmas› gerekti¤i gibi de¤ildir! Örne¤in son yaflanan Tecrit ve ‹nfaz Yasa Tasar›s› Karfl›t› Birlik ve bu birli¤in prati¤ine karfl› baz› devrimci anlay›fllar›n yaklafl›mlar›, devrimci ve komünist hareket aç›s›ndan oldukça önemli olan bu meselede bile lay›k›yla hareket edilmedi¤ini gösteriyor bizlere. Asl›nda ÖO sürecinde yaflananlara benzer yaklafl›mlar›n gelifltirilmesi, devrimci hareketin, ÖO sürecinden yeterli ve gereken do¤ru dersleri ç›kartamad›¤›n› gösteriyor. Ne olursa olsun birlikte olunsun anlay›fl›nda olmamakla birlikte, devrimci ve komünist hareketi yak›ndan ilgilendiren ve ortak hareket etme noktas›nda oldukça fazla olanak ve imkan bulunan bu konuda, birlikte hareket edememek ve sald›r›y› lay›k›yla karfl›layamamak, bizlere devrimci hareketin içinde bulundu¤u durum ve süreci ele al›fl›ndaki grupçu/sekter yaklafl›mlar› bir kez daha göstermektedir. Ancak önümüzdeki süreçte, umutsuz olmak ya da karamsarl›¤a kap›lmak için bir neden yoktur. Örne¤in gerek NATO Zirvesi döneminde gösterilen militan duruflta ve gerekse de son süreçte tecride karfl› gösterilen kararl› mücadelede ve yakalanan olumluluklarda görülece¤i üzere, ülkemiz topraklar›nda devrimci ve komünistlerin yürüyüflü devam etmektedir. Bu yürüyüflün kitleselleflmesi, iktidar bilinciyle donanarak faflizmi alafla¤› etmesi tamamen bizlerin ataca¤› ad›mlar›n derecesine ba¤l›d›r. Bu görüldü¤ü ve ad›mlar›m›z› Proletarya Partisi’nin perspektifi ve yönlendiricili¤inde att›¤›m›z sürece yar›n› kazanmak, yeni y›lda daha ileri ad›mlar atmak zor de¤ildir. Proletarya Partisi’nin s›n›f savafl›m›nda ›srar› orta yerdedir. S›n›f mücadelesinin ülkemizdeki flartlar› gere¤i silahl› mücadeledeki duruflu göz önündedir. Tüm bunlar nedeniyle faflizmin Proletarya Partisi’ne sald›rmas›, üye, militan ve taraftarlar›n› katletmesi, gözalt›na almas›, tutuklamas›, faaliyetleri engellemeye çal›flmas› do¤ald›r. Geride b›rakt›¤›m›z y›lda bunlar yafland›. Önümüzdeki y›lda da bu geliflmelerin yaflanaca¤› ihtimal dahilindedir. Ancak Proletarya Partisi’nin faaliyetçileri, çal›flmalar›n› Proletarya Partisi’nin teori ve stratejisi do¤rultusunda yürüttükleri müddetçe, iflçi s›n›f› ve ezilen halk›n kaybetmeyece¤i kesindir. Bu bilinmelidir.
14-27 Ocak 2005
20
13
Do¤ru bir önderlik için; örgütleme ve yönetmenin yasalar›n› kavrayal›m!
Bu süreçte s›n›f bilinçli proleterlere daha a¤›r ve zor görevler düflüyor. Her türden tasfiyeci sald›r›lara ve temellendirmeye çal›flt›klar› anlay›fllara karfl› güçlü bir bilinç oluflturmak ve tasfiyeci anlay›fllara karfl› mücadeleyi, parti bütünü için e¤itim arac› durumuna getirmek gerekir. Durulan yer kabul edilen yer de¤ildir. Mevcut durum böyle tespit ediliyorsa bu tespitin karfl›l›¤›nda proletaryan›n s›n›f mücadelesini örgütleme, devrimci hareketi yönetme, proletaryan›n devrim teorisi olan Halk Savafl›’yla donanamama sorunu var demektir. Proletaryan›n örgütleme ve savafl bilimiyle bütünleflme ve buna uygun flekillenme ve hareket etme sorunu var demektir. Tarih bizi Ortado¤u’nun en gerici, k›y›c› ve zorba devletlerinden birine karfl› savafl›m göreviyle yükümlendirmifltir. Bu tarihi ve s›n›fsal görevi yerine getirecek olan proletaryan›n devrim bilimini kuflanm›fl öncüsüdür. Yani s›n›f bilinçli proleterlerdir. Öyleyse s›n›f bilinçli proleterlerin önderlik ve örgütlülük bilinci bu zorlu ve karmafl›k görevi yerine getirmek için, daha zor görevlere haz›rlanmak durumundad›r. Bu gerçeklik kavranmak zorundad›r. Bugün s›n›f savafl›m›n›n her alan›nda s›n›f bilinçli proleterlerin önünde önderlik ve örgütleme gibi temel bir sorun durmaktad›r. Halen kitlelerin önemli bir gücü burjuva ve küçük burjuva kesimlerin etkisi alt›nda kalarak hareket ediyorsa, halen önderlik ve örgütlenmeyi bekleyen Parti güçleri varsa, halen devrimci savafl› gelifltirme ve büyütmede sorun yaflan›yorsa s›n›f bilinçli proleterlerin önderlik ve örgütleme sorunu, Parti komitelerini sa¤lamlaflt›rma sorunu var demektir. Durulan yer kabul edilen yer de¤ildir. Mevcut durum böyle tespit ediliyorsa bu tespitin karfl›l›¤›nda proletaryan›n s›n›f mücadelesini örgütleme, devrimci hareketi yönetme, proletaryan›n devrim teorisi olan Halk Savafl›’yla donanamama sorunu
var demektir. Proletaryan›n örgütleme ve savafl bilimiyle bütünleflme ve buna uygun flekillenme ve hareket etme sorunu var demektir. Bu sorun temel ve stratejik bir sorundur. Bugünden yar›na k›sa vadede hemen çözülecek bir sorun olmad›¤›n› bilerek, hareket etmek gerekir. “Parti önderli¤inin inflas› bugünden yar›na çözülebilecek bir sorun de¤ildir. Hiç ertelenmeden bugünden bafllayan ve ancak bilinçli ve iradi olarak gerekleri yerine getirildi¤inde baflar›lacak bir süreçle mümkündür.” Bu sorun çözülmeden, çözümü konusunda güçlü ve bilinçli ad›mlar at›lmadan, bu ad›mlar› sürekli k›lmadan proleter s›n›f bilincinin kitlelerle buluflmas›, onlarla bütünleflmesi ve devrimci savafl sorununun çözümü mümkün de¤ildir. Partinin yukar›dan afla¤›ya tek bir yumruk olarak, tek bir yürek olarak çal›flmas› için Parti bilinci güçlendirilmek zorunludur. Bu amaçla s›n›f bilinçli proleterler çal›flmalar›nda daha fazla dikkatli, bilinçli olmal› ve daha fazla örgütlenme ve savaflma sorununa kafa yormal›d›r. Yürümek, geliflmek, ilerlemek isteyen her s›n›f hareketi bir yandan proletaryan›n devrim bilimiyle donan›rken di¤er yandan burjuva ve küçük burjuva ideolojisine karfl› her alanda mücadele ederek, hedefine ad›m ad›m var›r. Toplumsal ve politik yaflamda burjuva ve küçük burjuva teorilerine karfl› en güvenilir panzehir olan Marksizm-Leninizm-Maoizm temelinde yürütülen bir mücadele olmadan mevcut gerilikler zay›fl›klar afl›lamaz, geliflim ve ilerleme sa¤lanarak, s›n›f düflmanlar› üzerinde zafer kazan›lamaz. Zorluklar afl›lmadan, geriliklere karfl› sürekli ve bilinçli flekilde mücadele örgütlenmeden geliflim genel bir yükselme biçiminde olmayacakt›r. Ülkemizde s›n›flar ve s›n›flar mücadelesi var oldukça geçmiflle bugün aras›nda; bugünle gelecek aras›nda, bilinçle bilinçsizlik, gerilikle ileri, eski ile yeni aras›nda çeliflkiler, çat›flmalar var olacakt›r. Bunlar oldukça mücadelenin örgüt-
lenmesi içinde çeliflkiler afl›lacak, ilerleme olacakt›r. S›n›f savafl›m› boyunca sürekli bir flekilde eski ve köhnemifl olan yavafl yavafl ölüp gidecektir, ama ölen öyle kolay ölmek istemeyecek, var olmak için mücadele edecek, köhnemifl anlay›fl›n› dünya görüflünü ve davas›n› sürdürmeye çal›flacakt›r. Ayn› zamanda yaflam boyunca sürekli bir flekilde yeni bir fleyler do¤acakt›r. Ama do¤an herfley öyle kolay do¤mayacak, var olmak için mücadele etmesi gerekecektir. Eski ile yeni, ölüp gidenle dünyaya gelen aras›ndaki mücadele… ‹flte geliflimin temeli budur. Her alanda yaflanan geriliklerin temelinde ideolojik, teorik, politik yetersizlik ve deneyimsizlik bulunmaktad›r. Politik seviyenin gerili¤inin ve Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin, Proletarya Partisi’nin temel teorik görüfllerinin yetersiz kavran›fl›ndan dolay›d›r. Yetersizli¤in di¤er bir kayna¤› gerçe¤i kavrayamayan ve gerçe¤e hükmedemeyen bilinçtedir. Bu gerilik nas›l afl›lacakt›r? Hangi çal›flma ve yo¤unlaflmayla yetersizlikler giderilecektir? Yaflanan gerilikleri giderecek olan çal›flman›n can damar› olan ideolojik-politik çal›flmad›r, di¤eri de s›n›f savafl›m›n›n pratik mücadelesidir. Bu iki çal›flma do¤ru ve bilinçli tarzda bütünlefltirildi¤i zaman gerilikler giderilir, yetersizlikler afl›l›r. O zaman devrimci bilinç de¤ifltiren, dönüfltüren, örgütleyen ve savaflan güce dönüflür. S›n›f bilinçli proleterler teorik çal›flmay› ihtiyaç ve zorunluluk oldu¤u bilinciyle örgütlemelidir. Ancak, bu çal›flma pratik çal›flman›n önüne konarak baflar›lamaz. Teorik çal›flma da pratik çal›flman›n bitimine ertelenemez. Bu iki çal›flma birlikte birbirini bütünleyen tamamlayan, biri di¤erinin olmazsa olmaz› olarak kabul edilerek yürütülmelidir. Önderlik ve örgütleme gücünü art›rmak demek ayn› zamanda, varolan yanl›fl anlay›fllar› mahkum ederek e¤itimi ve bilinçlenmeyi güçlendirmektir. Önder ve ön-
cü olman›n bilincinde ve sorumlulu¤unda hareket etmektir. Bugün bulunan yerin, tafl›nan sorumlulu¤un öncü olma misyonunun gereklerinin zay›flad›¤› ve silikleflti¤i yerde önderlik ve öncü rol oynanamaz. Her fleyden önce öncü ve önder derken ne anlafl›lmal›d›r? Hangi çal›flma ve prati¤in örgütlenmesi baflar›larak önderlik rolü oynan›r? Bu sorulara do¤ru yan›t vermek ve do¤ru yan›tlar etraf›nda çal›flmalar› örgütlemek gerekir. Bugün birçok alanda yaflanan sorunlardan biri önderlik ve öncü olma misyonunun yetersiz kavran›fl›d›r. Müdahale ve çözüm gücü olan önderlik, ancak görev ve sorumluluklarla yükümlü oldu¤unun bilincinde olursa rolünü oynayabilir. Ne yapaca¤›n›n ve nas›l yapaca¤›n›n bilinciyle hareket edenler sorumlu davranabilir. Komite çal›flmalar›nda komite bileflenleri aras›nda yaflanan sorunlar› do¤ru tarzda ele al›p çözümleyen, irade ve eylem birli¤ini güçlendiren güven ve ortak hareket etme gücünü art›ran ve onlar› ortak hedefler do¤rultusunda birlefltirerek yönelten bilinç önderlik rolünü oynayabilir. S›n›fl› toplumun onlarca düflünsel, ahlaksal ve moral de¤erlerini üzerinde tafl›yarak devrimci saflara kat›lanlar›n e¤itimi ve dönüflümü kolay olmamaktad›r. Bu uzun, zorlu ve sanc›l› bir süreci almaktad›r. Proletarya Partisi’nin geçmifliyle bugünü aras›nda yaflanan tecrübe deneyim ve bilgi kopuklu¤u yaflanan zorluklar› art›rmakta, önderlik ve öncü rolünü oynama gücünü zay›flatmaktad›r. Proletarya Partisi prati¤inde dolays›z canl› tecrübe ve deneyimin parti d›fl›na ç›k›fl›n›n yaratt›¤› eksikli¤i “s›f›r tecrübe” ile yeniden tecrübe ve deneyim elde etme prati¤inin örgütlenmesi, var olan devrim yürüyüflünün gücünü zay›flatmaktad›r. Bugün ço¤unlukla genç ve tecrübesiz militanlardan oluflan komitelerin yürüyüflünü zay›flatan önemli etmenlerden biri yaflanm›fl ancak “elde olmayan” tecrübe ve deneyimin yeniden kazan›m› sorunudur.
21
13 Emperyalist sald›r›lar›n çok yönlü oluflu ve yo¤unlu¤u, Türk hakim s›n›flar›n›n bask› ve y›ld›rma politikalar›n›n etkili olmas› sonucunda kendisini hissettiren tasfiyecilik, bugün küçük burjuva kesimi ideolojik-politik olarak önemli oranda etkiledi, devrim ve sosyalizm bilincini k›rmaya ve bozmaya çal›flt›. Düflünsel ve moral olarak önemli oranda bozulan küçük burjuva anlay›fl, proletaryan›n en temel ve vazgeçilmez ilke ve kurallar›n›, de¤erlerini suland›rmaya, bozmaya, do¤rular› yanl›fl, sahteyi gerçek diye yutturmaya, gerçekleri ters yüz etmeye çal›flt›. Bu olumsuz ve sisli süreç devrimci hareketi etkiledi. Proletarya Partisi de bu olumsuz süreçten etkilendi, tasfiyecili¤in sisli ve bulan›k havas› saflarda bulunan ve henüz pro-
leterleflemeyen küçük burjuva kesimi önemli oranda etkiledi. Proletaryan›n en temel ö¤retilerinde devrim ve savafl konusundaki bilgisinde sapmalar yafland›¤› gibi onun öncüsü olan parti konusunda da k›r›lmalar ve savrulmalar yafland›. “Bütün sosyalistleri birlefltiren, onlar›n bütün inançlar›n› mücadele ve faaliyet yöntemlerine uygulad›¤› devrimci bir teori olmadan güçlü bir sosyalist parti olamaz. Tam bir inançla do¤rulu¤unu kabul etti¤imiz. Böyle bir teoriyi mesnetsiz sald›r›lardan ve kötülefltirme giriflimlerinden korumak her türlü elefltiriye düflman olmak anlam›na gelmez.” Lenin. Bu süreçte s›n›f bilinçli proleterlere daha a¤›r ve zor görevler düflüyor. Her türden tasfiyeci sald›r›lara ve temellendirmeye ça-
PUSULA SINIF SAVAfiIMI DEVAM ED‹YOR, DEVR‹M B‹L‹M‹ MLM GÜÇLEN‹YOR! Peru mahkemelerinde burjuvazinin yank›lar›n› hafifletmeye çal›flt›¤› tarihi bir an gerçekleflti. Bir gün tarih, bu an›n önemini, gelece¤e etkisinin büyüklü¤ünü ö¤retecektir. Y›llar önce Peru’daki Halk Savafl›’n›n büyük önderi, Peru Komünist Partisi’nin Baflkan› Gonzalo Peru devrimine önderlik görevini fiilen yerine getirirken esir düflmüfl; düzmece ve gizli-kapakl› bir mahkemede yarg›lan›p ömür boyu hapis ile cezaland›r›lm›flt›. Mahkemeye ilk ç›kar›ld›¤› gün, içeriye gizlice sokulmufl bir kamera sayesinde dünya halklar› esir düflmüfl ancak teslim olmam›fl gerçek bir devrimci, bir komünist önderin hayk›r›fllar›na tan›k oldu. Bu hayk›r›fllar tüm burjuva egemenleri ürküten yücelikte ve kahramancayd›. Bundan bir süre sonra, toplumdan, yoldafllar›ndan, hatta ailesinden, avukatlar›ndan yal›t›lan Baflkan Gonzalo’nun bar›fl mektuplar› yazd›¤› iddias› ortaya at›ld›. Halk Savafl›’n›n kahraman önderi, ç›kar›ld›¤› mahkemeyi burjuvazi ile proletaryan›n savafl alan› haline getiren Baflkan Gonzalo’nun zalimlere, yok edilmesi kesin olanlara, sonlar› yaklaflm›fl olanlara bar›fl mektuplar› ile anlaflma önerdi¤i yaz›ld›, çizildi. Bu büyük ve bir o kadar çirkin yalan tüm dünyada dillendirildi. Emperyalist dünyan›n kalemflörleri her f›rsatta bu düzmecenin propagandas›n› yapt›lar. Biliyorlard› ki Baflkan Gonzalo gerçek bir düflmand› ve kesinlikle küçük düflürülmeliydi. Yoldafllar› Gonzalo’dan gelecek haberi umutla beklediler. Beklerken de çizdi¤i yolda devam ettiler. Peru d›fl›ndaki yoldafllar› Gonzalo’nun hayat›n› korumak, onun hakk›nda bilgilenmek için sürekli çaba içinde oldular. Ve y›llar sonra Peru’nun bürokratik devlet ayg›t› yeniden yarg›lamak zorunda kald›¤›nda, yine mahkeme salonunda bir kez daha Baflkan Gonzalo’nun devrim 盤l›klar› yükseldi. Bir kez daha burjuvazinin surat›na mezar›n›n haz›r oldu¤u, onu mezara itecek gücün büyük güne savaflarak haz›rland›¤› hayk›r›ld›. Bu gerçeklikte çok de¤erli dersler vard›r. Bundan ö¤renmesini bilmeliyiz. Bir devrimci önder üzerinden halk›n gelece-
¤ini etkilemek amaçl› oynanan oyunlar ve bu oyunlar› yerle bir eden politik çizgi… Küçük bir gücün büyük bir gücü alt edebilme becerisi; çürümüfl olan›n yalana, aldatmacaya, çirkinli¤e dayanan varolabilme çabas›na karfl›, yeni olan›n tümüyle gerçe¤e, devrime dayanan varolma ve kazanma cüreti… Eme¤in kölelefltirildi¤i sistemlerde açl›k, yoksulluk ve cehalet artt›kça ideolojik manipülasyon da daha etkili olarak devam etmektedir. Toplumsal eme¤e ve toplumsal bilince ideolojik ve ekonomik düzeylerde devam eden sald›r›lar›n etkisi her geçen gün zay›fl›yor. Sömürü, ya¤ma, y›k›m ve yoksulluk ezilenlerin, sömürülenlerin bilincinde daha fazla yank›lanmakta, burjuvalar›n yaratt›¤› sis perdesi daha fazla zorlanmakta, y›rt›lmaktad›r. Berlin duvar›n›n y›k›m›yla, revizyonist bürokrat diktatörlüklerin kapitalist burjuva diktatörlüklerine evrilmesiyle, “Yeni Dünya Düzeni” burjuva teziyle gerçeklefltirilen ideolojik sald›r›lar yaln›zca toplumun bilinçsiz ve geri kesimlerini etkilemedi; sadece onlar›n yaflamsal ve düflünsel dünyalar›n› sars›p, sersemletmedi; daha sars›c›, daha etkileyici flekilde toplumsal de¤iflim iddias›yla yola ç›kan, bu iddiay› tafl›yan küçük burjuva örgüt ve ayd›nlar›n, sosyal ve siyaset bilimcilerin düflünsel dünyalar›n› etkiledi, sarst›, onlar› sersemletip yoldan ç›kard›. Sald›r›n›n ana hedefi genel olarak Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimi, özel olarak devrim teorisi ve proletarya diktatörlü¤ü tezleriydi. “S›n›f savafl›m› sona erdi” denildi, tarihin sonu ilan edildi, medeniyetler savafl›ndan bahsedildi, küreselleflme ile yeni bir ça¤a girilmekte oldu¤u yaygaras› yap›ld›; bu içerikteki saçmal›klar bugün de, ancak biçim de¤ifltirerek devam ediyor. ‹nand›r›c› olmak için her türlü arac› kullanan burjuvazi bir yerde t›kan›p kalmaktad›r; gerçekler: s›n›f savafl›m›, yeninin bitmek bilmez do¤um hamleleri, eskinin durdurulamaz çürümüfllü¤ü… Proletarya; insanl›k tarihinin bu son s›n›f›; zincirlerinden baflka kaybedecek hiçbir fleyi olmayanlar burjuvaziye yok olmad›¤›n› hayk›rmaktad›r; say›s›n›n da yoksullu¤unun da artt›¤›n› her geçen
14-27 Ocak 2005
l›flt›klar› anlay›fllara karfl› güçlü bir bilinç oluflturmak ve tasfiyeci anlay›fllara karfl› mücadeleyi, parti bütünü için e¤itim arac› durumuna getirmek gerekir. ‹deolojik savrulma ve yaflanan k›r›lma sonucu küçük burjuvazi, Parti içinde hak etmedi¤i ayr›cal›k ve haklar talep etmeye çal›fl›r. Parti içi demokratik merkeziyetçilik ilkesini çi¤nemeye, elefltiri-özelefltiri ruhunu yok etmeye çal›fl›r. Partinin temel ideolojik ve teorik görüfllerine temel tezlerine ba¤l›l›k olarak kabul edilen disiplin anlay›fl›n›, örgüt kararlar›na uymay› ve ona itaat etmeyi reddeder. Parti içi mücadeleyi Parti birli¤ini bozacak ve zay›flatacak flekilde kavrayan ve uygulayan küçük burjuva anlay›fl, proletaryan›n öncüsünü kendi bireyci
ve bencil düflünceleri fleklinde biçimlendirmeye çal›fl›r. Partinin ar›l›¤›n› ve sadeli¤ini bozmaya, gerçekleri manipüle etmeye çal›fl›r. Bu gerçeklik görülmeli ve bilince ç›kar›lmal›d›r. Bugün bir yandan s›n›f savafl›m›na güçlü, bilinçli ve sürekli tarzda müdahale ederken di¤er yandan devrimin bilgisi olan Marksizm-Leninizm-Maoizm ile donanarak her türden tasfiyeci, reformist ve revizyonist anlay›fllara karfl› mücadeleyi yükseltmek gerekir. Devrimin ve örgütlemenin bir bilim oldu¤u bilinciyle çal›flmak, süreci ve bilimi sürekli incelemek, zor s›navlara haz›rlanmak gerekir. Geliflmeler daha fazla cesaret ve fedakarl›k, daha fazla enerji talep ediyor buna haz›r olmak gerekir.
gün fazlas›yla göstermektedir. S›n›f savafl›m›na Proletarya Diktatörlü¤ü ile son vermek üzere aya¤a dikildi¤inde proletarya, burjuvazinin yalanlar›, aldatmacalar› Gonzalo’nun yarg›land›¤› mahkemeyi izleyen tüm burjuvalar›n yalanlar› gibi yerle bir olacakt›r. S›n›f savafl›m›n›n dinamikleri böyle ifllemektedir. Bu diyalektik bir süreçtir. Yaflanmas› mutlakt›r; dönüflümün insanl›k tarihindeki karakteri budur. Gonzalo yoldafl özgülünde yaflan›lanlar bunun küçük bir parças›d›r… Baflkan Gonzalo teslim al›namazsa bile, O’nun fikirleri, devrim için tezleri, Peru halk›na gösterdi¤i yol mu¤laklaflt›r›lmaya, belirsizlefltirilmeye, Peru Komünist Partisi de hedefsiz hale getirilmeye çal›fl›ld›. Baflkan Gonzalo hakk›nda flüphe, güvensizlik yarat›lmaya çal›fl›ld›. Yalan ve aldatmacalarla oluflan tereddüt ve kayg›lar büyütülmeye çal›fl›ld›. Devrim bilimine, onun savunucular›na ve Gonzalo yoldafl ile birlikte tutsak düflen önderlere karfl› en ak›l almaz, i¤renç yöntemlerle sald›r›ld›. Görsel ve yaz›l› medyan›n bütün manipülasyon kurallar› ve araçlar›, bütün hileler devreye sokuldu. “Peru devriminin önderi Gonzalo bar›fl mektuplar› yay›nlad›”, “silahl› mücadeleye son verdi” vb. aç›klamalar en h›zl›, en etkili, en inand›r›c› flekilde dünyan›n dört bir yan›na yay›lmaya çal›fl›ld›. Yalan gerçe¤in yerine konuldu ve gerçekler etkisiz hale getirilip, zay›flat›lmak istendi. Bu yalanlara Marksizm-Leninizm-Maoizim savunucular› ve ezilenler inanmad›. Onlar, yalan› ve manipülasyonu parçalayacak olan gerçe¤in sesinin bir kez daha yank›lamas›n› sab›rla bekledi. Sadece, revizyonistler ve her türden oportünist, reformist küçük burjuvalar buna “inand›.” ‹nand›¤›n› yüksek sesle dillendirdi. Emek ve devrim cephesinde moral bozuklu¤u yaratmaya çal›flt›. Bu ihanet çabalar›n›n etkisi Gonzalo yoldafl, ikinci kez mahkeme karfl›s›na ç›kar›l›ncaya kadar sürdü. Peru proletaryas›n›n önderi, ezilen dünya halklar›n›n Gonzalo’su ç›kar›ld›¤› mahkemede bir kez daha devrim ve komünizm sloganlar›n› hayk›r›nca her fley tersine döndü. Bütün burjuva çaba ve emekler “bofla” gitti. Bir kez daha proletaryan›n devrim davas›, komünizm ideali burjuva ideolojisinin karfl›s›nda yenilmez oldu¤unu ortaya koydu. Gonzalo yoldafl proletaryan›n y›lmaz savunucusu oldu¤unu, ezilenlerin gerçek sahibi ve yoldafl› oldu¤unu hayk›rd›. Proleter hayk›r›fl›, her
türlü burjuva gerici sis perdesini, her türden i¤renç manipülasyon “s›rlar›n›” parçalayarak, ezilenlerin devrim bilincinde yank›land›. Umut, cesaret bir kez daha proleter bilincin güçlü dayana¤› oldu. O gün yaflanan tarihsel bir and›. Gonzalo ve yoldafllar›n›n her bir sözü, her bir slogan› proleter devrim davas›n›n yenilmezli¤ini ortaya koydu. Gonzalo yoldafl›n duruflu, hayk›r›fl› her türden revizyonist-oportünist görüfl ve düflünceye bir darbe oldu. Gonzalo yoldafl›n tutsak düfltü¤ü süreçte yürütülen ideolojik sald›r›lardan etkilenen Peru Komünist Partisi saflar›ndaki baz› küçük burjuvalar ve uluslararas› plandaki baz› küçük burjuva kesim revizyonizmin iki yüzlü savunucular› durumuna düfltüler. Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimine yöneltilen sald›r›n›n özü onun y›lmaz savunucular›na karfl› yürütülen sald›r›n›n ayn›s›d›r. Gonzalo’ya sald›r› Marksizm Leninizm-Maoizm bilimine ve onun komünizm ideallerine sald›r›d›r. Dolay›s›yla bizlerin görevi Marksizm-Leninizm-Maoizme daha s›k› sar›lmakt›r. Devrimin önderleri vazgeçilmez önemdedir. Ancak onlar› vareden ise Marksizm-Leninizm-Maoizm bilimi ve bu bilimin mahir uygulamas›d›r. Bugün Gonzalo olmasayd› da Peru Komünist Partisi’nin yürüyüflü sürecekti. Bundan kimsenin flüphesi olmamal›d›r. Kapitalizm-sosyalizm, devrim-reform, proleter bilim-burjuva bilim, Marksizm-Leninizm-Maoizm-revizyonizm, burjuva diktatörlük-proleter diktatörlük aras›ndaki mücadele bazen aç›k bazen kapal›, bazen üstü örtülmek istenerek, özü karart›l›p içi boflalt›larak, mu¤laklaflt›r›l›p belirsiz hale sokularak yok say›lmak istense de süre¤en bir tarzda devam etmektedir. Hiçbir fley bu gerçekli¤i ortadan kald›ramaz. S›n›f savafl›mlar› tarihi kimin kazanaca¤› belli olmayan süreçten proletaryan›n kazanaca¤› sürece mutlaka evrilecektir. S›n›f savafl›m› geliflimin motorudur, dinami¤idir. S›n›f savafl›m›na ancak, tarihin son ve en güçlü s›n›f› proletarya bütün s›n›flar› ve kendini yok ederek son verebilir. Bugün dünyada uyanmam›fl insan hala ço¤unluktad›r. Ama uyan›fl yavafl da olsa devrimi destekleyecek ve savunacaklard›r. Kitleler de¤iflim istiyor. Bu de¤iflimin gerçek yan›t› devrimdir. Devrimler er ya da geç zafer kazanacakt›r. Bu tarihin ve toplumlar›n geliflim ak›fl›d›r. Bu ak›fl durdurulamaz.
22
14-27 Ocak 2005
13
Almanya’da kölelik yasas› yürürlükte ‹flsiz say›s›n›n 4 milyon 93 bin 216’ya ç›kt›¤›, 6,3 milyon kiflinin geçici ifllerde çal›flt›¤› Almanya’da durum iflçi ve emekçiler aç›s›ndan bu “reform” yasas›yla daha da zorlaflmaktad›r. Sözde iflsizli¤in çözümü olarak ortaya konan “çözüm” ise kölelikten baflka bir fley de¤ildir.
Son y›llarda dünyadaki durum tarif edilirken kullan›lan “emperyalist-kapitalist ülkelerin iflçi ve emekçilerine yönelik sald›r›lar›n, hak gasplar›n›n, ücret kesintilerinin vb. yo¤unlaflmas›” olarak tan›mlanan durum, Almanya’da y›l›n ilk günü ile birlikte yürürlü¤e giren Almanya’n›n Kölelik Yasas› “Hartz IV” ile yaflanmakta. Alman devletinin son 50 y›l›n en sert sosyal hak kesintilerini içeren sald›r› yasas› yine de yeni bir olgu de¤il. Zira 1980’li y›llar›n bafl›ndan itibaren parça parça yap›lan, sosyal haklar›n gasp› bugün
topyekün yap›lmaktad›r. Yani Agenda 2010 ve Hartz IV ad›yla yürürlü¤e giren sözde reform programlar›, daha önce k›smen ç›kan programlar›n toplam› ve en kapsaml›s›d›r. ‹flsiz say›s›n›n 4 milyon 93 bin 216’ya ç›kt›¤›, 6,3 milyon kiflinin geçici ifllerde çal›flt›¤› Almanya’da durum, iflçi ve emekçiler aç›s›ndan bu “reform” yasas›yla daha da zorlaflmaktad›r. Sözde iflsizli¤in çözümü olarak ortaya konan “çözüm” ise kölelikten baflka bir fley de¤ildir. Zira bir y›l boyunca iflsiz kalan ve iflsizlik sigortas› ile yaflam›n› sürdürebilen Al-
man vatandafllar› için, saat ücreti bir Euro’dan bafllayan zorunlu çal›flma sistemi getiriliyor. 1 Euro’luk saat ücreti Almanya’daki ortalama saat ücretinin yirmide birine denk geliyor. Bunun yan›nda bu yasa ile uzun süre iflsiz kalanlara verilen ödene¤i de azalt›l›yor. Almanya’da kölelik yasas› yürürlü¤e girmeden aylar öncesinde Almanyal› emekçiler özellikle Pazartesi günleri yapt›klar› on binlerce emekçinin kat›ld›¤› eylemlerle karfl› koymaya çal›flt›. Ancak eylemlerin en büyük güce ulaflt›¤› durumda yine tüm sömürücü s›n›flar›n en yak›n “koltuk de¤nekleri” reformist ve revizyonistler, oluflan hareketlili¤i bölmeyi baflard›. Önce güçten düflen ve iki ayr› biçimde yap›lan eylemler süreç yaklaflt›kça etki gücünü tamamen yitirmifl ve ortadan kalkma aflamas›na gelmifltir. Yasan›n yürürlü¤e girdi¤i 1 Ocak’tan itibaren Almanya yine emekçilerin seslerine tan›kl›k etmeye bafllad›. Ancak bu eylemlere kat›l›m›n düflüklü¤ü dikkat çekici boyutlardayd›. 3 Ocak günü protesto gösterileri baflta
“Bu savafl yasal ve insani de¤il” ABD Irak’ta her gün daha da bata¤a saplan›rken ve halklar nezdinde meflrulu¤unu tamamen yitirirken, ABD halk›ndan da benzer tepkilerin yans›mas› umut verici geliflmeler olarak de¤erlendirilmelidir. Zira ABD’deki son seçimlerde 11 Eylül sonras› süreçteki sald›rganl›klar›n direkt uygulay›c›s› olan Bush’un yeniden Baflkanl›¤a seçilmesi ABD halk›ndan bir anlamda bu politikalara onayd›. ABD’li asker ailelerinin Felluce katliam sald›r›s› ile evlerini terk etmek zorunda kalan Irakl›lara yard›m toplamas› bu anlamda çok de¤erli ve önemlidir. ABD’nin Felluce sald›r›s›nda evlerinden olan ve Ürdün’e s›¤›nan Irakl›lara, bölgede hayat›n› kaybeden ABD askerlerinin ailelerinden yard›m eli uzand› ve aileler toplad›klar› 600 bin dolarl›k yard›m› Fellucelilere gönderdi. ABD’li aileler, ayr›ca Irak’›n iflgalinin meflru olmad›¤›n› ve bölgenin siyasi ve ekonomik aç›dan nüfuz alt›na al›nmas› için gerçeklefltirildi¤i-
ni söylüyorlar. ABD’lilerin, flehri yerle bir etti¤ini gördüklerinde çok üzüldüklerini belirten aileler, Fellucelilere onlar› önemseyen ABD’liler de oldu¤unu göstermeyi amaçlad›klar›n› dile getiriyorlar. O¤lunu iflgalde kaybeden bir baba, “Bu savafl hiçbir flekilde yasal ve insani de¤il. Bana göre bu savafl, bölgede siyasi, ekonomik ve co¤rafi kontrolü ele geçirmek için yap›l›yor. Irak’›n ne 11 Eylül’le, ne de kitle imha silahlar›yla alakas› var. Baflkan Bush’un da bu gerekçeyle buraya sald›rmas› hiç gerekli de¤ildi” diye konufltu. 11 Eylül sald›r›lar›nda itfaiyeci o¤lunu kaybeden bir anneyse, o¤lu gibi 11 Eylül’de hayat›n› kaybedenlerin, Irakl› sivillerin öldürülmesi için kullan›lmas›ndan rahats›z oldu¤unu ifade etti. Irak’taki iflgal nedeniyle o¤ullar›n› kaybeden anneler daha önce de bir imza kampanyas› bafllatm›fl ve ABD’nin politikalar›n› teflhir etmiflti.
baflkent Berlin olmak üzere Köln, Bremen, Hamburg, Braunschweig, Lüneburg, Stuttgart’›n yan›s›ra 20 kentte yap›ld›. Hamburg’da yaklafl›k 200 gösterici Çal›flma Ajans›n› iflgal etti. Leipzig’de 100 kifli dairenin kap›s›n› iflgal ederken, Nürnberg’de ise göstericiler ajans binas›na yaklaflt›r›lmad›lar. Hamburg, Nürnberg ve Berlin’deki protesto gösterilerinde emekçiler ile polis aras›nda küçük çapl› çat›flmalar, arbedeler yafland›. Berlin’de yaklafl›k 800 kiflinin kat›ld›¤› eyleme polis biber gazlar›yla sald›rd›, 10’dan fazla göstericiyi gözalt›na ald›. Sonuç olarak 1998’de “iflsizli¤i bitirece¤im” söylemleriyle iflbafl›na gelen ve tabi ki Alman tekellerinin ihtiyaçlar› do¤rultusunda çal›flan Schröder hükümeti, iflçi ve emekçilerin sosyal haklar›nda yapt›¤› k›s›tlamalar ve kölelik sistemiyle Almanya emekçileri aç›s›ndan yeni bir dönemi bafllatm›flt›r. Bu anlamda yeni dönemde devlete yedekli sendikal anlay›fl›n da iflçi s›n›f›na bir fley vermeyece¤i bir kez daha görülmüfltür.
Bangladefl bir Maoist liderini kaybetti Bat› Bengal Komünist Partisi Merkez Komite sekreteri Mufaqqar Chowdhuri devlete ba¤l› güçler taraf›ndan yakalanarak katledildi. RAB ad›yla kurulan ve para-militer silahl› bir güç olan terörist bir çete taraf›ndan daha önce de binlerce iflsiz genç ve Maoist kadro katledilmiflti. Ve her seferinde yap›lan aç›klama, karfl›l›kl› çat›flma sonucunda ölümlerin yafland›¤›na dair olmufltu. Bat› Bengal’de hükümette bulunan Khaleda Nizami ülkenin en büyük sanayisini y›k›ma u¤ratan politikalar uygulayarak milyonlarca iflçi ve köylünün yaflam›n› cehenneme çevirirken, di¤er yandan halk›n direniflini k›rmak için militan ve silahs›z kitlelere karfl› savafl yürütmektedir. Maoist Birlik Grubu temsilcisi ve Purba Bangla ‹flçi Partisi Merkezi Temsilcisi Sharif yapt›¤› aç›klamada, ülkede gazetecili¤in de dev-
letin bir arac› oldu¤una ve Bangladefl’te gazetecili¤in dünyan›n en çürümüfl halinin yafland›¤›na dikkat çekerek Chowdhuri’nin katledilmesini gözlerden gizlemek için elinden geleni yapaca¤›na emin olduklar›n› ifade etti. Chowdhuri, uzun bir devrimci yaflama sahip bir kadroydu. Sharif aç›klamas›nda onunla ilgili flunlar› ifade etti: “Yeni kuflak Maoistler, onun yaflam›ndan ve ayn› zamanda hatalar›ndan ö¤renmelidir. O öldürüldü¤ünde dahi düflmana karfl› devrimci ruhunu sa¤lam tuttu… Bizler devrimcilerin tüm güçleriyle savaflabilece¤ini göstermek için yoldafl Chowdhuri’nin ölüm haberini uluslararas› proletaryaya yaymal›y›z.” Sharif taraf›ndan yap›lan aç›klama “Kahrolsun Khaleda-Nizami hükümeti ve silahl› güçleri”, “Maoist güçler aras›nda birli¤i infla edelim” sloganlar›yla son buldu.
23
13
14-27 Ocak 2005
HKP(M) gerillalar›ndan sald›r›
5 Ocak günü Hindistan Komünist Partisi (Maoist) gerillalar›n›n Bihar eyaletinde döfledi¤i may›n›n patlamas› sonucu 6 polisin
öldü¤ü ö¤renildi. HKP(M) bu sald›r›n›n bir süre önce bir Maoist kad›n sempatizan›n vahfli iflkencelerden geçirilmesine karfl› yapt›klar›n›
aç›klad›. 4 Ocak günü gerillalar, taraftarlar›n›n iflkence gördü¤ü Kajra istasyonu polis merkezine bir bask›n yaparak 4 silaha el koymufl ve 5 polisi de yaralam›flt›. Bunun üzerine operasyon bafllatan polis güçleri birçok köy bask›n› yaparak gerillalar› aram›flt›. Ancak bu operasyonlarda arad›klar› gerillalar, dönüfl yoluna may›n döfleyerek 6 polisin saf d›fl› kalmas›n› sa¤lad›lar. Bihar’da Maoistlerin etki güçlerinin fazla olmad›¤›n› düflünerek rahat davranan polis güçleri bu sald›r› ile yaflad›klar› floku flu sözlerle ifade ettiler: “Gaya, Jehanabad, Aurangabad, Arwal, Patna ya da Nalanda’n›n aksine Munger Maoist güçlerin bölgesi olarak görülmüyordu. Fakat polis flefinin ve 5 di¤er polisin öldürülmesi polis karargah›n› Maoistlere bu eylemi yapt›ran›n ne oldu¤unu araflt›rmaya zorlamaktad›r.”
Evrensel Bak›fl F‹L‹ST‹N SEÇ‹MLER‹NDE UMUT ARAYANLAR UMDUKLARINI BULAMAYACAKLAR!
Filistin’de 9 Ocak günü gerçeklefltirilen “devlet baflkanl›¤›” seçimi tam da ‹srail Siyonizmi ve ABD emperyalizminin istedi¤i flekilde sonuçland›. Bunun tersten okunuflu ise kuflkusuz Filistin halk›n›n yeni bir aldatmaca içine sokulmas›d›r. Bu aldatmacan›n ismi de son y›llarda çokça moda olan “demokrasi”, “bar›fl” vb. söylemlerle cilalan›yor. 8 y›l aradan sonra Filistin halk›n›n % 66’s›n›n gitti¤i sand›klardan ç›kan % 66 oy oran›yla Ebu Mazen yani Mahmud Abbas oldu. Abbas, ‹srail ve ABD taraf›ndan da önümüzdeki süreçteki politikalar için en uygun görülen isimdi. Bu seçimin Filistin halk› için ne ifade etti¤ine geçmeden önce bu yeni olmayan devletin baflkan›na yak›ndan bakal›m. MAHMUD ABBAS K‹MD‹R? El Fetih örgütünün hayatta kalan son birkaç kurucu üyesinden biri olan Abbas, ayn› zamanda sözde Oslo bar›fl sürecinin de mimarlar›ndan. Abbas, süreç içinde hep arka planda olmay› tercih etse de, bu durum onun uluslararas› arenada, Arap liderleri ve istihbarat flefleriyle güçlü iliflkiler kurmas›n› engellemedi. Nitekim bu iliflkiler onun FKÖ içinde bu bugün de devlet baflkanl›¤›na kadar yükselmesinde önemli bir rol oynad›. Siyasi kiflilik olarak pragmatist olarak tan›mlanan Abbas’›n Oslo’da-
ki gizli görüflmelere kat›lan Filistin heyetinin baflkanl›¤›n› üstlenmesi FKÖ içinde güvercin olarak tan›nmas›na yol açt›. 2003 y›l›nda ‹srail ve ABD’nin Arafat’› muhatap olarak kabul etmemesinin ard›ndan Abbas ismi de ortada dolaflmaya bafllad› ve Filistin Özerk Yönetimi’nin ilk baflbakan› oldu. Arafat ile mücadelesi sonucu 4 ay sonra istifa etti. 1993’ten beri ‹srail’in resmi olarak da ifl yapt›¤› ve Oslo’da Filistin halkan›n kaderinin pazarl›k konusu yap›lmas›n›n taraflar›ndan birinin bafl›ndaki Abbas’›n neden tercih edildi¤i onun bu geçmiflinde yatmaktad›r. Abbas’›n her f›rsatta “bar›flç›l” mücadele ça¤r›s› yapmas›n›n, iflgal alt›ndaki kendi kaderlerini tayin hakk›ndan yoksun Filistin halk› için ne anlama geldi¤i aç›kt›r. Abbas da bunu aç›kça yapt› ve bundan sonra olmayan bir devletin baflkan› olarak bu ihaneti resmi olarak sürdürecektir. SEÇ‹M YARIfiI MI, TEK SEÇENEK M‹? Bu seçimlerde Filistin halk›n›n % 34’ü sand›k bafl›na gitmedi. Bu önemli bir rakamd›r, ancak oy veren % 66’l›k kesimi de aç›klamak durumunday›z. Burada iki noktada yorum yap›labilir. Birincisi Filistin halk›n›n bugün için do¤ru bir önderlikten yoksun olufludur. Bugün Filistin’de en etkili silahl› güç olan Hamas ve ‹slami Cihad örgütlerinin bu do¤ru çizgiyle
KATMANDU’DA BÜYÜK YÜRÜYÜfi Nepal’in baflkenti Katmandu’da 100 binin üzerinde kifli, Nepal Komünist Partisi (Maoist) ile devlet aras›nda bar›fl görüflmelerinin bafllat›lmas› için yürüyüfl yapt›. Ö¤retmenler ve insan haklar› örgütleri taraf›ndan düzenlenen yürüyüfl s›ras›nda kentte yaflam durdu, trafik tamamen kapand›. Ö¤rencilerin derslere girmeyerek kat›ld›klar› gösteride bar›fl görüflmelerinin derhal bafllanmas› istendi. ‘ABD, IRAK HALKINI HESABA KATMADI’ ABD’li askeri tarihçi Binbafl› Isaiah Wilson, “ABD’nin, Irak savafl›n› planlayamad›¤›n› ve Irak’ta ‘halk savafl›n›n’ içinde olaca¤›n› da tahmin edemedi¤ini” belirtti. Wilson’un çeflitli konferanslar›nda Irak savafl›na iliflkin konuflmalar›n›n derlendi¤i makale, Washington Post gazetesince yay›mland›. ABD’li askeri tarihçi Isaiah Wilson, “21 ayd›r Irak savafl›n›n içinde olan ABD’nin, ülkeyi iflgalle nas›l istikrar sa¤layaca¤›n› planlayamad›¤›n› ve ayr›ca bu savafl›n Irak halk›n›n savafl› oldu¤unu idrak etmede yan›ld›¤›n›” söyledi. Wilson, “ABD ordusu, Irak’ta adi savafl etkinli¤inin içindedir” dedi ve bu yüzden savafl kazan›ld› diye düflünülse de kaybetme tehlikesi bulundu¤unu kaydetti.
ilgisinin olmamas›n›n da ötesinde, bir yandan halka boykot ça¤r›s› yaparken di¤er yandan meflru olmayan bu seçimlerin sonucunda ç›kacak yeni devlet baflkan›yla iflbirli¤i yapacaklar›n› aç›klamalar› bu hareketlerin (di¤erlerinin yan›nda) tutars›z yap›lar›n› da ortaya koymaktad›r. ‹kinci yorum olarak, Filistin halk›n›n nefretine mahzar olan iki gücün (‹srail-ABD) Abbas’a s›cak bakmas›na karfl›n Abbas’›n % 70 gibi önemli bir oranla seçilmesi. Bunu da adaylar›n genel niteli¤ine bakarak yorumlayabiliriz. Seçimlere 7 aday kat›ld› ve bu adaylar›n hiçbiri (en yak›n rakibi Mustafa Barguti de dahil) silahl› mücadeleyi savunmuyor. Bu anlamda Filistin halk› seçimini silahl› m›, bar›flç› m› mücadele noktas›nda yapmam›fl, FKÖ’nün aday›n› seçmiflti. Filistinli siyaset bilimci Shikaki’nin de ifade etti¤i gibi “Popüler olan Abbas de¤il, FKÖ. Arafat yaflarken Abbas’›n sadece % 3’lük bir popülaritesi vard›… Yani FKÖ’den kim aday olursa olsun popüler olacakt›.” Bu noktada hala ‹srail taraf›ndan tutsak olan ve silahl› mücadele konusunda daha s›cak söylemleri ve mahkemelerdeki tav›rlar›yla dikkat çeken ve bu nedenle de adayl›¤› tehdit, karalama kampanyas›yla karfl›lanan ve adayl›¤›n› geri çeken Mervan Barguti gibi bir aday›n varl›¤› söz konusu olsayd›, durum çok daha farkl› olacak ve de¤erlendirmeler de buna göre yap›lacakt›. Ancak görüldü¤ü gibi temelde birbirlerinden farkl› aç›l›mlar getirmeyen 7 adaydan FKÖ’nün aday›n›n zaferi do¤ald›. F‹L‹ST‹N’DE ABBASLI DÖNEM Filistin halk›n› önümüzdeki dö-
nem olumlu geliflmeler bekledi¤ini söylemek mümkün de¤il. Her ne kadar Abbas “Filistin halk›n›n ac›lar›na son verece¤ini” iddia etse de, bu ac›lar›n yeni bir aldatmaca süreciyle daha da a¤›rlaflaca¤› kesindir. Bunun böyle olaca¤›n› yine Abbas’›n mesajlar›ndan da ç›karmak mümkün. Seçimler konusunda yorum yapan Abbas “Büyük kat›l›m var. Özellikle kad›nlar oy kullan›yor. Bu, Filistinlinin demokrasiye do¤ru ilerledi¤ini gösteriyor” diyor. Abbas bu sözleri ile demokrasinin kimler taraf›ndan engellendi¤ini, kimlerin demokrasi istemedi¤ini de birbirine kar›flt›r›yor olmal›. Filistin halk›n› demokrasiden mahrum b›rakan ‹srail siyonizminin kendisidir. Onlar›n Filistin halk› için demokrasilerinin foto¤raf› Irak’ta çoktan çekildi. Parlamentonun olmad›¤›, b›rakal›m parlamentoyu devletin olmad›¤› yerde devlet baflkan›n›n seçildi¤i Filistin’i en yak›ndan izleyenlerden biri de hiç kuflkusuz ABD emperyalizmiydi. Özellikle iflgalleri alt›ndaki Irak’ta 30 Ocak’ta seçimlerin yap›lmas›n› planlarken ve süre gittikçe k›sal›rken, iflgalciler seçimleri gerçeklefltirip gerçeklefltiremeyecekleri konusundaki endiflelerini her f›rsatta çeflitli flekillerde dile getiriyorlar. Bu anlamda Filistin’deki seçimleri bir veri olarak almaya heveslenen W. Bush seçimlerin kendilerine umut verdi¤ini ifade etti. Irak ile Filistin’in durumunu ve koflullar›n› bir tutmak mümkün de¤ilken dahi her fleyde umut arayan ABD emperyalizmine yan›t hem Filistin ve hem de Irak halk›ndan gelmeye devam edecektir ve bu yan›t hiç kuflku yok ki, onlar› hiç de mutlu etmeyecektir.
24
14-27 Ocak 2005
fiAN OLSUN 14. YILINDA ZONGULDAK MADENC‹ YÜRÜYÜfiÜNE VE 42. YILINDA KAVEL D‹REN‹fi‹NE! (....) ‹flime kar›m dedim, kar›ma Kavel diyece¤im Ve solu¤um tükenmedikçe bu doyumsuz dünyada, Günefle kar›flmad›kça etim Kavel Grevcilerinin türküsünü söylece¤im. Ve izin verirlerse Kavel Grevcileri, ‹zin verirlerse ‹stinyeli emekçi kardefllerim, ‹zin verirlerse Kavel Grevcileri, Ve ben tutabilirsem kendimi E¤er sesimi tutabilirsem O çoban ateflinin yand›¤› yerde Kavel’de, O erkekçe direnilen yerde, Kavel’de Kar›n alt›nda niflanlan›p dostlar›m›n aras›nda Öpece¤im niflanl›m› Kavel kap›s›nda Ve izin verirlerse ‹stinyeli emekçi kardefllerim ‹zin verirlerse Kavel grevcileri ‹lk çocu¤umun ad›n› Kavel koyaca¤›m H. Hüseyin Tarihte baz› önemli ve dönüm noktas› niteli¤ini tafl›yan günler ve tarihler vard›r. Bu tarihlerden biri de 28 Ocak 1963 Kavel Grevi ve 30 Kas›m 1990 Zonguldak Madenci yürüyüflüdür. Grev ve toplu sözleflme haklar›n›n henüz yasalaflmad›¤› ve yasak oldu¤u bir dönemde yap›lan Kavel direnifli, Türkiye iflçi s›n›f› hareketi tarihinde önemli bir dönüm noktas›d›r. ‹flçilerinin kendi gücünü gördü¤ü ve di¤er fabrikalarda çal›flanlarla birlikte patronlar› grev yasalar›n› ç›karmaya zorlayan Kavel direnifli, egemenlerin iflçi s›n›f›n›n önüne ç›kard›¤› engellerle nas›l bafla ç›k›labilece¤inin de en güzel örneklerinden birini oluflturdu. 28 Ocak 1963 tarihinde Türk-‹fl’e ba¤l› Maden-‹fl Sendikas›’na üye 170 iflçi, ‹stanbul ‹stinye’deki Kavel Kablo Fabrikas›’nda, y›ll›k ikramiyelerinin tam olarak ödenmemesini, sendikalar›ndan ayr›lmalar› için yap›lan bask›lar› ve bu sorunlar› patron ile görüflmek üzere seçtikleri temsilcilerinin ve flube baflkanlar›n›n iflten at›lmalar›n› protesto etmek için ifl b›rakarak, tezgah bafl›nda oturma eylemi bafllatt›. Eylemin bafllamas›n›n ard›ndan patron, tüm iflçilerin ifline son verdi. Bunun üzerine iflçiler, oturma eylemini fabrika önünde kurduklar› çad›rlarda direnifle dönüfltürdüler. Kavel direnifli di¤er fabrikalarda çal›flan pek çok iflçi taraf›ndan da desteklendi. Örne¤in yine Vehbi Koç’a ait General Electric fabrikas› iflçileri bir dayan›flma kampanyas› bafllatarak Kavel iflçileri için para toplad›lar. Türk Demir Döküm’de çal›flan 800 iflçi de bafllatt›klar› yard›m kampanyas›n›n yan› s›ra sakal b›rakma
Bozkurt Mensucat’ta grev karar› alan 1100 iflçi patron fabrikay› kapat›nca polislerle çat›flm›flt›. Singer’de, Goodyear’da, Berec’te, Sungurlar’da, daha pek çok fabrikada ve Batman rafinerisinde grev hakk›n› kullanmay› ö¤renen iflçiler mücadeleyi her tarafa yay›yorlard›.
eylemine bafllad›. Yine ‹stinye Tersanesi’nde çal›flan iflçilerde sefer taslar› ile getirdikleri ö¤len az›klar›n› Kavel direniflçileri ile paylaflt›lar. 2 Mart günü iflçiler için adeta bir flenlikti. O gün iflçi eflleri de eyleme kat›ld›. Direnifl sürerken kablo yüklü kamyonlar›n patron taraf›ndan fabrika d›fl›na ç›kar›lmak istenmesi üzerine kad›nlar barikat kurarak patronu engellemek istediler. Ancak polis kad›nlara azg›nca sald›rd› ve sald›r› s›ras›nda pek çok kad›n yaraland›. Sonuç olarak; sürdürülen görüflmelerin ard›ndan dönemin Çal›flma Bakan› Bülent Ecevit’in de aralar›nda bulundu¤u heyet iflçilerle anlaflmak zorunda kald› ve 4 Mart’ta iflçiler iflbafl› yapt›. Direniflin sona ermesinin ard›ndan 12 iflçi tutukland›. ‹flçiler hakk›nda pek çok konuda davalar aç›lm›flt›. 10 Haziran’da tutuklu 6 iflçinin serbest b›rak›lmalar›ndan sonra iflten at›lmalar› üzerine, fabrikan›n kaplama bölümünde çal›flan 30 iflçi toplu halde ifl b›rakt›. Bu eylem nedeniyle S›k›yönetim duruma el koydu. 24 Temmuz 1963’te yürürlü¤e giren 275 say›l› Toplu ‹fl Sözleflmesi, Grev ve Lokavt Kanununda yer alan bir madde ile yasan›n ç›k›fl›ndan önce grev nedeniyle haklar›nda takibat yap›lan iflçilerin davalar› düflürüldü. Yasadaki bu madde de “Kavel maddesi” diye an›ld›. Kavel direnifli Türkiye iflçi s›n›f›na grev hakk›n› hediye eden önemli bir direnifltir. Grev hakk›n›n art›k yasalara da girmesinin ard›ndan 1 Kas›m’da Trio fabrikas›nda çal›flan lastik iflçileri greve ç›km›flt›. Ancak grev karar› yasad›fl› ilan edilerek iflçiler para cezalar›na çarpt›r›ld›lar. 7 Kas›m’da Bursa’da belediye iflçileri yasal olarak kabul edilen ilk grevi gerçeklefltirdiler. Direnifller, grevler birbirini takip ediyordu: Mersin Atafl rafinerisinde 321 iflçi direnifle ç›km›fl, ‹stanbul
14. YILINDA MADENC‹ GREV‹ Ö⁄RET‹YOR… Yine Zonguldak maden iflçilerinin flanl› grevi ve Ankara yürüyüflü de bu önemli ve flanl› günler aras›ndaki yerini alm›flt›r. Bu bir onur eylemiydi, bir hak alma eylemiydi. Bu 48 bin maden iflçisinin flanl› grevi ve bunun bir üst aflamaya s›çrat›ld›¤› Ankara’ya yürüyüfl eylemiydi. Sald›r›lara karfl› bir barikatt›, Türkiye iflçi s›n›f›na, emekçi halk›na cesaret kayna¤›yd›, bilinç s›çrat›c›s›yd›. Yani her aç›dan tarihi bir eylemdi. Zonguldak denince, akla maden ve maden iflçileri gelmektedir. Zira buras› tafl kömürünün ç›kar›ld›¤›, kömür üretiminin nak›fl nak›fl ifllendi¤i yerdir. 42 bini Tafl Kömürü ‹flletmeleri’nde, 6 bini de Maden Tetkik Arama (MTA) iflyerinde, toplam 48 bin maden iflçisinin nüfusu aileleriyle birlikte yüz binleri afl›yordu. 1990 y›l› yine on binlerce maden iflçisinin Toplu ‹fl Sözleflmesi (T‹S) y›l›yd›. Haftalarca süren zorlu görüflmelere ra¤men egemen s›n›flar, s›n›f lehine bir anlaflmaya yanaflm›yordu. Yanaflmad›klar› gibi yeni sald›r› tehditleri savuruyorlard›. Bu süreçte T‹S görüflmelerinin t›kanmas› üzerine 30 Kas›m 1990 y›l›nda Zonguldak’ta ülkenin en büyük grevlerinden biri bafll›yordu. O dönem hükümette bulunan ANAP, iflçi düflman› yüzünü bu kez madenciler flahs›nda sergiliyordu. ‹flçilerin ücretlerinde günün koflullar›na uygun iyilefltirmeler, kay›plar›n telafisi, enflasyon bask›s›n›n hafifletilmesi talebine karfl›l›k; ücretleri düflük tutma, mevcut haklara sald›r›, ücretlerin yüksekli¤i demagojileriyle, iflçilerle Zonguldak halk›n› karfl› karfl›ya getirme u¤rafllar› ve hepsinden önemlisi de “zarar ediyor” gerekçesiyle tafl kömürü maden ocaklar›n› kapatma vb. tehditlerine karfl›l›k, çözüm yönünde en önemli s›n›f silahlar›ndan olan grev eylemi gündeme gelmiflti. ➜
13 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER... Meral YAKAR: Gaziantep Nizip do¤umlu olan Meral Yakar (Kinem) ö¤renci gençli¤in mücadelesinde yerini alm›flt›r. PDA revizyonizmine karfl› Proletarya Partisi saflar›nda yer ald›. TKP/ML’nin ilk kad›n üyesi oldu. Bir kaza sonucu yaralanarak hastaneye kald›r›ld›¤›nda, iflkenceci polisler taraf›ndan tan›nd›. Yaral› haldeki sorgusunda düflmana s›r vermeyerek TKP/ML’nin direnifl gelene¤inin ilk mihenk tafllar›n› döfledi ve 22 Ocak 1973’te katledildi. Ali Haydar YILDIZ: Köken olarak Dersim Mazgirtlidir. Elaz›¤’›n Palu ilçesi Erturan köyünde do¤du. Gençli¤in mücadelesinde yer ald›. Çeflitli milliyetlerden Türkiye halk›n› kurtulufla götürecek yegane güç olarak inand›¤› TKP/ML’nin kurucular› aras›nda yer ald›. Halk Ordusu T‹KKO’nun ilk komutan› olarak Vartinik’te girdi¤i çat›flmada 24 Ocak 1973’te flehit düfltü. Atilla ÖZKAN: 1957 Kayseri do¤umludur. Zeytinburnu ve Kazl›çeflme’de fabrikalarda faaliyet yürüttü. Veliefendi’de kald›¤› evin kuflat›lmas› üzerine son mermisine kadar savafl›r ve yaral› olarak ele geçirilir. Tedavisi engellenerek 18 Ocak 1976’da katledilir. Mehmet GÜNALP: 1960 Erzincan Refahiye do¤umludur. ‹stanbul Y›ld›z Teknik Üniversitesi’nde devrimci düflüncelerle tan›fl›r. 16 Ocak 1980’de fiiflli’de sivil faflistler taraf›ndan katledilir. Hazro fiehitleri: 24 Ocak 1981’de Diyarbak›r Hazro’da bir ihbar sonucu at›lan pusuda Haydar Aslan ile ‹hsan Parçac› uzun süren bir çat›flma sonucunda flehit düflerler. ‹hbarc› K›rmatafl köyü muhtar› daha sonra TKP/ML T‹KKO gerillalar› taraf›ndan cezaland›r›lm›flt›r. Yel Da¤› fiehitleri: (21 Ocak- 10 fiubat 1993) 1993 y›l›n›n Ocak ay›n›n sonlar›nda T‹KKO 2. M›nt›ka Birli¤i’nin üslenme alan›n›n deflifre olmas› ve düflman›n hava taarruzuna maruz kalmalar› üzerine yer de¤ifltirmek zorunda kalan 50 kiflilik gerilla birli¤i Yel Da¤›’nda bir destan yaratt›. Önlerinde iki seçenek vard›: Ya düflman›n üslendi¤i ovaya inerek imha olmak ya da Munzur’u aflmak. Bir 盤l›k koptu yürekten; 21 Ocak’ta Zeki Peker yürüyemeyece¤ini söyleyerek düfltü Munzur’a. Yürüyüfl devam ediyordu, medetsiz Munzur Erkan Fener’i ald› bu kez birlikten. Ali Demirda¤ yürüyemiyordu art›k. Dr. Hü aya¤a kalkmak istedi ama ancak zafer iflareti yapabildi. Köyün ›fl›klar› görünmüfl Munzur boyun e¤miflti Partizanlara. Fakat Barbara Anna Kistler, Ali Ekber Batasul ve Ali ‹hsan Yalç›n köye uluflt›ktan sonraki günlerde zatürreeden kaynakl› yaflamlar›n› yitirerek Yel Da¤› fiehitleri olarak tarihteki onurlu yerlerini ald›lar. Yusufeli fiehitleri: (24 Ocak 1994) Yusufeli Karakolu’nu basmaya karar veren TKP/ML T‹KKO gerillalar› ile TC güçleri aras›nda ç›kan çat›flmada Erhan Öztürk, Hasan Özdo¤an, ‹hsan fiimflek ve Muharrem Kaya flehit düfltüler. Polat ‹Y‹T: 1964 Dersim Ovac›k do¤umludur. TKP/ML’nin önder kadrolar›ndand›r. 20 y›ll›k devrimci yaflam› boyunca kendini devrime ve Partiye adam›flt›r. 1996’da SAG ve ÖO direniflinde yer al›r. Direnifl zaferle sonuçlan›r. Ancak bedeni kanserin pençesine düflmüfltür. Buna ra¤men tahliye edilmez ve 15 Ocak 1997’de flehit düfler.
25
13 ‹flçiler yap›lan tehditlere boyun e¤meyeceklerini hayk›rarak, haklar›n› elde etmek, madenlerin kapat›lmas›n› engellemek ve egemen s›n›flar›n sald›r›lar›n› geri püskürtmek için greve gitmeye karar verdiler ve 30 Kas›m 1990 günü büyük bir coflkuyla, kararl›l›kla ve azimle greve bafllad›lar. Grevin bafllamas›yla birlikte Zonguldak, iflçi yürüyüfl ve mitinglerinin alan› haline geldi. Her gün on binlerce iflçinin eylemi, mitingi, yürüyüflüyle madenci kenti tarihinde görülmedik biçimde iflçilerin, emekçilerin ayak seslerine, slogan hayk›r›fllar›na, türkülerin, marfllar›n söylenifline sahne oluyordu. Devrimci demokratik s›n›f güçleri de Devrimci Demokratik Sendikal Birlik (DDSB) anlay›fl›yla bu tarihsel süreçte eylemlerdeki yerini al›yordu. Ülkenin karayollar› Zonguldak kentine ba¤lanm›flt›, ak›n ak›n destek/dayan›flma ziyaretleri gerçeklefliyor, iflçiler, emekçiler, ayd›nlar, sendikac›lar, kamu çal›flanlar› buraya ak›n ederek bu tarihi eylemde yerlerini al›yordu. Ancak grevle birlikte hayata geçirilen onca eyleme, dayan›flma ve deste¤e ra¤men sorunlar›n çözümü yönünde ciddi bir geliflme yaflanm›yordu. Egemen s›n›flar bütün bu geliflmelere gözlerini kapat›yor, kulaklar›n› t›k›yordu; ama tehditlerden de geri durmuyorlard›. O dönem ülkede yayg›n eylemlilikler ve kitle mücadeleleri rüzgar› esiyordu. Bask›lara, sald›r›lara, hak gasplar›na karfl› ülkede “Genel grev, genel direnifl” sloganlar› dilden dile, ilden ile, fabrikadan fabrikaya hayk›r›larak tafl›n›yordu. ‹flçilerin mücadelesi egemenleri oldu¤u gibi, Türk-‹fl Konfederasyonunun bürokrat yönetimini de s›k›flt›r›yordu. Bu mücadelenin tazyikiyle, ülkede biriken sorunlar›n çözümü, hak gasplar›n›n son bulmas› vb. taleplerin karfl›lanmas› yönünde Türk-‹fl Baflkanlar Kurulu taraf›ndan bir dizi eylem kararlar› al›n›yordu. Bunlardan biri de 3 Ocak 1991’de güdük de olsa hayata geçirilen “evden ifle gitmeme” (soka¤a ç›kmama) eylemi idi. Bizim aç›m›zdan içeri¤i yanl›fl, içi boflalt›lm›fl, güdüklefltirilmifl ve iflçi mücadele tazyikinin dalga k›ran› ifllevini görerek hayata geçirilmifl olsa da, ülke çap›nda bir ilk olmas› aç›s›ndan tarihi olan bu eylemin arkas›ndan 4 Ocak 1991’de Türkiye iflçi s›n›f›n›n Zonguldak madencileri bölü¤ünce sorunlar›n çözümünü sa¤layacak “Ankara-Çankaya Yürüyüflü” bafllat›ld›. ‹flçilerin sorunlar›n›n kayna¤›nda ANAP hükümeti ve daha önce ANAP genel baflkan›yken Cumhurbaflkan› olan Turgut Özal’›n iflçi düflman›, IMF güdümlü, sermaye donan›ml› politikalar›n›n oldu¤u bilinciyle “Çankaya’n›n fliflman›, iflçileri düflman›” slogan› eflli¤inde bir yürüyüfl bafllat›ld›. Yürüyüfle on binlerce iflçi kat›ld› ve yürüyüfl giderek yüz bin kiflinin kat›ld›¤› bir eyleme dönüfltü. Sadece iflçiler yoktu yürüyüflte; iflçi aileleri, di¤er kentlerden gelen iflçiler, sendikac›lar, ayd›nlar, devrimci demokratik s›n›f güçleri, duyarl› kesimler de bu yürüyüflte yerini al›yordu. Bu yürüyüfl sadece Zonguldak’ta bir heyecan, bir coflku, bir duyarl›l›k yaratmam›flt›. Bütün ülke bu yürüyüfl flahs›nda ayaktayd›, emekçiler
ayaktayd›, ayd›nlar ayaktayd›, sendikac›lar, devrimciler, komünistler ayaktayd›... Egemenler de ayaktayd›... Yani Zonguldak ilinin, o kara elmas diyar›n›n çocu¤undan yafll›s›na, kad›n›ndan erke¤ine, esnaf›ndan memuruna, hemen herkesin deste¤ini, ilgisini, sempatisini ve kat›l›m›n› gösterdi¤i bu görkemli madenci eylemi, sadece bura insan›n›n deste¤ini almakla kalmam›fl, hem ülkemizde hem de uluslararas› alanda dünya emekçilerinin deste¤ini, ilgisini ve dayan›flmas›n› da arkas›na alm›flt›. Yiyecek, giyecek, g›da, ilaç ve maddi yard›m kampanyalar› ülkede ve baflta Avrupa olmak üzere, dünyan›n birçok ülkesinde büyük bir heyecanla sürdürülüyor, sendikalar, emek örgütleri, duyarl› kurulufllar destek ve dayan›flma bildirileri yay›nl›yor, yer yer de eylemler gerçeklefltiriyorlard›. Avrupa’da bunun Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu (AT‹K) önderli¤indeki federasyonlar çekmekteydi. Egemen s›n›flar bu flekilde bafllay›p geliflen bu eylemin ülkede ciddi bir bilinç s›çramas› yaratarak, yay›laca¤› ve baflar›lmas› halinde büyük bir mücadele kayna¤› olaca¤› endiflesiyle bunu engellemeye ve eylemi baflar›s›z k›lmaya çal›flt›. Yürüyüfl güzergah›ndaki yerleflim birimlerinde yaflayan halk›n sempati, destek ve dayan›flmayla sahiplendi¤i bu eylem, aç›kças› egemen s›n›flar› ürkütüyordu, uykusunu kaç›r›yordu, afakanlar bast›rt›yordu. Bir an önce ne yap›p edip k›rmal›yd›lar. Tehditler savurdular olmad›! Barikatlar diktiler olmad›! Olmad›, olmad›..... Ama “Osmanl›’da oyun çoktur” özdeyiflinde oldu¤u gibi, ince taktiklere baflvurarak, yürüyüflün 3. gününde hükümet Genel Maden-‹fl yönetimini “anlaflmak” üzere Ankara’ya ça¤›r›yordu. Türk-‹fl yönetiminin kendi koltuk kayg›lar›ndan hareketle eyleme ilgisizli¤i de egemen s›n›flar›n bu giriflimlerine cesaret veriyordu. Grevin ilk gününden, yürüyüflün 3. gününe kadar ki 69 günlük eyleme büyük bir destek, dayan›flma, yard›m, ilgi ve heyecan eflli¤inde önderlik eden, bafl›nda fiemsi Denizer’in bulundu¤u Genel Maden-‹fl Sendikas› yönetimi, o dönemin Türk-‹fl yönetiminin bask›s›yla hükümetin ça¤r›s›na uyarak yürüyüflü durdurup, Ankara’ya görüflmeye gittiler. Bu görüflme s›ras›nda, 8 Ocak’ta ‘anlaflma olabilece¤i’ yapay havas› yarat›larak, baflar›n›n efli¤ine gelen yürüyüfl sonland›r›l›p, on binlerce iflçi-emekçi eylemci bu kez gerisin geri Zonguldak’a yürütüldü... Tarih bir kez daha tekerrür ediyordu ve Türkiye iflçi s›n›f› tarihinde çokça yaflanan sendikac› ihanetini bu kez Zonguldak maden iflçisi yafl›yordu. O güne kadar iflçilerin vazgeçilmez tart›flmas›z karizmatik önderi olan fiemsi Denizer baflkanl›¤›ndaki sendikac›lar, bu görkemli eylemi k›rd›lar. Tabi bunda eylemin bu sendikac› bürokratlar› aflaca¤› ve hatta aflmaya bafllad›¤›, madencilerin bir kez daha tarih yazaca¤› endifle ve korkular›n›n da pay› vard›. 9-10 Ocak’ta yap›lan görüflmelere ra¤men sonuç al›namad› ve onca oyalamadan sonra 27 Ocak’ta tüm grevlerin iflçi düflman› ANAP hükümetinin Ba-
kanlar Kurulu karar›yla ertelenmesi (ki bu grevlerin yasaklanmas›d›r) sonucu, madenci grevi de fiilen sona eriyor ve akabinde 6 fiubat 1991 tarihinde “Yüksek Hakem Kurulu (YHK)’na gider” tehditleri ve dayatmas›yla eylem T‹S hedeflerinin alt›nda bitiriliyordu. S›n›f sendikac›l›¤›n›n olmad›¤› yerde bürokrat sendika a¤alar›n›n ihaneti kaç›n›lmazd›r. Bu kez Zonguldak’ta iflçi s›n›f› mücadelesinde bir trajedi yaflan›yordu. Türkiye iflçi s›n›f›n›n deste¤ini, dayan›flmas›n› ve emekçi ilgisini alan Zonguldak grevi ve yürüyüflü, baflta Türk-‹fl yönetimi olmak üzere, bürokrat sendika a¤alar›n›n ihanetiyle, sermaye s›n›flar›n›n ç›karlar›na feda ediliyordu. Evet, mücadelelerin, özellikle de grevlerin, direnifllerin baflar›lmas› ancak ve ancak s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl›yla donanm›fl, örgütlü, s›n›f bilinciyle e¤itilmifl iflçi bölüklerince gerçekleflebilirdi. S›n›f sendikac›lar› da bu sürece önderlik edebilirdi. ‹flte Zonguldak’ta olmayan buydu. ‹flçiler ayaktayd›, aileleri ayaktayd›, kamuoyu ayaktayd›. Ama eylemci iflçiler eyleme, tabandan yükselen örgütlü komitelerle, grev ve direnifl komiteleriyle, s›n›f bilinci eflli¤inde gitmemifllerdi. Bu yönlü örgütlü de¤illerdi sendikac›lar› s›n›f sendikac›s› de¤ildi. Greve ve yürüyüfle yön veren anlay›fllar› s›n›f sendikac›l›¤› anlay›fl› de¤ildi. Egemen s›n›flar›n türlü oyunlar›na karfl› savunmas›z, donan›ms›z, haz›rl›ks›z, iflçi s›n›f› bilimine inanmayan sendika a¤alar›n›n önderli¤inde gelifliyordu eylem... ‹ç ve d›fl deste¤e ve dayan›flmaya ra¤men geliflebildi¤i kadar geliflmiflti, ama baflar›s› için yetmiyordu. Trajedi buydu.... Bir kez daha eylem k›r›lm›flt› ve hedeflenen haklar sa¤lanmadan sonland›r›lm›flt›. Sürecin, ya da geliflmenin bir boyutu, bir yönü böyleydi ve bu da önemli olmas›na ra¤men as›l yönü ve as›l tayin edici önemdeki boyutu, bu eylemin çeflitli milliyetlerden Türkiye iflçi s›n›f› ve emekçilerinin beyninde, bilincinde, belle¤inde b›rakt›¤› derin izler oluyordu. Zira bu eylem sadece Zonguldak halk›n› de¤il, Türkiye’nin bütün emekçilerini, iflçilerini derinden etkilemifl, ilham kayna¤› olmufl, bilincinde s›çrama yaratm›fl ve dosta güven, düflmana korku salm›flt›. Türkiye’de yarat›lan bir eylem havas›, destek ve dayan›flma ruhu, heyecan ve coflkusu, iflçi s›n›f›n›n mücadele tarihinde önemli kilometre tafllar›ndan birini oluflturuyordu. Her fleye ra¤men kazanan yine Türkiye iflçi s›n›f› olmufltu. Bu eylem dostlara moral, güven, cesaret, s›n›f düflmanlar›na korku afl›lam›flt›r ve y›llarca iflçi s›n›f› mücadelesinde ilham kayna¤› olarak an›larak ö¤retmeye devam etmifltir/etmektedir. Türkiye iflçi s›n›f› bu tarihsel eyleminden gereken do¤ru ders ve tecrübeleri ç›kararak, bunu mücadelenin ivmelendirici kayna¤› haline getirecektir. S›n›f›n sendikal örgütleri iflbirlikçi sendikal bürokratlar›n elinden do¤ru devrimci demokratik s›n›f anlay›fllar›yla al›nacak ve iflçi s›n›f› iktidara yönelik muzaffer yürüyüflünde yerini alacakt›r. Bundan kimsenin kuflkusu olmas›n.
14-27 Ocak 2005 GÜN’DE DÜN.. 15 Ocak 1919. Alman devrimciler Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht öldürüldü. 1952. Amerika Birleflik Devletleri Türkiye’nin Kuzey Atlantik Antlaflmas› Teflkilat›’na (NATO) giriflini onaylad›. 16 Ocak 1970. Muammer Kaddafi Libya baflkan› oldu. 1987. 1 Ocak’ta Çin’de Tiananmen Meydan›’nda ö¤rencilerin bafllatt›¤› gösteriler sonunda “Komünist Partisi” lideri Hu Yaobang istifa etti; yerine Zao Ziyang getirildi. 17 Ocak 1961. Kongo Baflbakan› Patrice Lumumba öldürüldü. 18 Ocak 1943. Sovyetler Birli¤i iki y›l süren Leningrad kuflatmas›n› k›rd›. Bir y›l sonra kuflatma bütünüyle son buldu. 1991. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümete savafl yetkisi verdi; ‹ncirlikten kalkan Amerika Birleflik Devletleri uçaklar› Irak’› bombalad›lar. 19 Ocak 1950. Çin önderi Mao Zedung, Ho fii Minh’in önderli¤indeki Kuzey Vietnam’› tan›d›. 21 Ocak 1996. Filistin’de ilk kez devlet baflkanl›¤› seçimleri yap›ld›. Yaser Arafat devlet baflkan› seçildi. 1924. Sovyetler Birli¤i’nin kurucusu, Ekim Devrimi’nin önderi Vladimir ‹liç Lenin öldü. 22 Ocak 1905. Birinci Rus devrimi bafllad›. Çar birliklerinin K›fll›k Saraya dilekçe vermek için yürüyüfle geçen iflçilerin atefl açmas› ve “Kanl› Pazar” günü 500 iflçiyi öldürmesi ard›ndan ayaklanmalar bafl gösterdi. 1977. ‹stanbul’da Saraçhane-Sultanahmet aras›nda “Faflizme Ölüm” yürüyüflü yap›ld›. Yürüyüfle 5 bin kifli kat›ld›. 1980. Kolluk güçleri arama yapmak için TAR‹fi (‹zmir, ‹ncir, Üzüm, Pamuk ve Zeytinya¤› Tar›m Sat›fl Kooperatifleri Birli¤i) iflletmelerine girmek istedi; 50 kifli yaraland›, 600 iflçi gözalt›na al›nd›. TAR‹fi’e ba¤l› iflyerlerinde iflçiler direnifle geçti. 23 Ocak 1975. Vatan Mühendislik ve Mimarl›k Yüksek Okulu faflistler taraf›ndan bas›ld›. Kerim Yaman adl› ö¤renci öldürüldü. 24 Ocak 1989. Cizre’nin Yeflilyurt köyünde jandarmalar›n köylülere insan d›flk›s› yedirmesi ile ilgili soruflturma bafllat›ld›. 1993. Gazeteci ve yazar U¤ur Mumcu otomobiline yerlefltirilen bomban›n patlamas› sonucu yaflam›n› yitirdi. 25 Ocak 1971. Uganda’da askeri darbe oldu. ‹di Amin iktidar› ele geçirdi. 26 Ocak 1992. 12 Eylül’den sonra ilk kez memur eylemi düzenlendi. ‹stanbul’daki eyleme 5 bin memur kat›ld›. 27 Ocak 1945. Auschwitz toplama kamp› Sovyetler taraf›ndan ele geçirildi; 5 bin tutuklunun bulundu¤u ve ço¤unun hastal›k ve açl›ktan ölmek üzere oldu¤u bildirildi. 1971. Türkiye ‹flçi Partisi Amasya ‹l Baflkan› fierafettin Atalay öldürüldü.
26
14-27 Ocak 2005
13
Yeni y›lda eskimeyen sorunlarla... Onlar da “güvenli¤imizi” sa¤layanlar kadar ikiyüzlüler iflte, daha fazla de¤il. Kendi k›z kardefline, annesine ,sevgilisine yahut arada kan ba¤› “namus ba¤›” olan birisine de¤il taciz, en ufak bir “yan gözle bakma” sebebiyle çok rahat adam öldürebilir, y›lbafl› akflam› taciz görüntülerini seyretti¤imiz tacizci kalabal›ktan herhangi bir ademo¤lu. sinin gözalt›na al›nma nedenini duydu¤unda flaflk›nl›k geçirdi¤ini dile getirerek, “Bana annemin bir gerillaya sahte kimlik yaparak yard›m ve yatakl›kta bulundu¤unu söylediler. Benim annemin okuma yazmas› yok, ayr›ca tek kelime bile Türkçe konuflam›yor, nas›l oluyor da kimlik yapabili-
Yeni y›l›n ilk günü, 1 Ocak 2005’te y›l›n ilk haber bülteninde, y›lbafl› gecesini Taksim’de kutlama gafletinde bulunmufl iki H›rvatistanl› kad›n›n “gözü dönmüfl” erkek kalabal›¤› taraf›ndan nas›l taciz edildi¤ini izledik ailecek ekran bafl›nda… Günlük hayatta s›kça karfl›lafl›lan taciz görüntüleri tam da AB sürecinde “modernleflti¤imizden” midir nedir, Avrupal› kad›nlara karfl› yap›ld›¤›ndan herhalde ana haber bültenlerinde böyle tumturakl› bir flekilde yer buldu. Tabi ki kad›nlara karfl› yap›lan her türlü tacizin ve hak gasp›n›n medyada yer bulmas› ve teflhir edilmesi iste¤imiz, ancak reyting kayg›s›n›n çoktan baya¤›laflt›rd›¤› burjuva medya kad›n haklar›yla ilgili haberleri verirken de bir o kadar popülist ve “flash flash” diye verecek haber peflinde… H›rvat turistler güzide ülkemizi “AB’ye kesinlikle girmesinler” diye düflünerek gerisin geriye ertesi gün terk etmifller, herhalde bundan sonra bu ülkeye tatile gelmek gibi bir cahillikte bulunmazlar! Onlar bir gün durup kaçsa da biz hiçbir yere gidici olmad›¤›m›zdan, burjuva medyan›n es geçti¤i pek de vurgulamad›¤› bir olaya de¤inelim dedik… * Adana Emniyet Müdürlü¤ü Terörle Mücadele fiubesi polislerince copla tecavüze maruz kald›¤› iddias›yla A‹HM’de baflvurusu bulunan K.Ö. “sahte kimlik temin ederek örgüte yard›m ve yatakl›k etti¤i” iddias›yla tutukland›. K.Ö.’nün avukat› Fatma Karakafl, olay›n komplo oldu¤unu savunarak “Polis, olay yarg›ya tafl›nd› diye intikam al›yor” dedi. Gözalt›ndaki sorgusunun ard›ndan ç›kar›ld›¤› savc›l›kça Adana A¤›r Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen K.Ö. tutuklanarak Adana Kürkçüler E Tipi Kapal› Hapishanesi’ne gönderildi. Polislerin zorla evlerine girdiklerini belirten K.Ö.’nün o¤lu, anne-
yor? Bunlar tamamen yaland›r” dedi. Gözalt›nda Cinsel Taciz ve Tecavüze Karfl› Hukuki Yard›m Projesi’nden Avukat Fatma Karakafl, ise flunlar› söyledi: “fiimdi polisler haklar›nda aç›lan soruflturmalar› içine sindiremiyor. Sadece müvekkilim K.Ö. de¤il, 2003 y›l›nda tacize maruz kalan S.Y ve N.Ç. için de benzeri yaklafl›mlar sergilenmiflti. Örgüt üyeli¤i suçlamas›yla gözalt›na al›nanlara polis, kendilerini suçlayan ve davac› olan S.Y. ve N.Ç. aleyhine ifade almaya çal›flm›flt›. Polis eskiden oldu¤u gibi yine intikam alma yoluna gitmifltir.” dedi. Bu ne büyük aymazl›kt›r ki, “gü-
venlik” kuvvetlerimiz, sonunda hiçbir ceza almayacaklar›n›, en kötü durumda göstermelik bir cezayla kurtulacaklar›n› bildikleri halde, soruflturma aç›lmas›n› bile gururlar›na yedirememifllerdir. ‹flte yozlaflmay› insanlar›n k›lcal damarlar›n›n içinde kol gezecek, bünyelerini esir alacak flekilde sistemlice kullanan devlet, böylesi bir ikiyüzlülükle harmanl›yor, erkekli¤in psikolojisini. Bu ne yaman çeliflki dedirten, hangi örne¤i söylesek acaba? fiimdi soruflturmay› gururlar›na yediremeyen bu polisler, yafll› bir kad›na copla tecavüz etmekte hiçbir gurursuzluk görmüyorlar! Ne tesadüftür ki, Taksim’de H›rvatistanl› kad›nlara sald›ran tacizci erkek kalabal›¤›n›n bulundu¤u yerde Beyo¤lu Ekipler Amirli¤i’ne 30 metre. Güvenlik güçlerinden bir tepki almayacaklar›na duyduklar› güven ortadaki böylesine rahatlar, kameralar›n gözü önünde gerçekleflen bu taciz olay› gururlanacak bir fley onlar için oldukça erkekçe! Onlar da “güvenli¤imizi” sa¤layanlar kadar ikiyüzlüler iflte, daha fazla de¤il. Kendi k›z kardefline, annesine ,sevgilisine yahut arada kan ba¤› “namus ba¤›” olan birisine de¤il taciz, en ufak bir “yan gözle bakma” sebebiyle çok rahat adam öldürebilir, y›lbafl› akflam› taciz görüntülerini seyretti¤imiz tacizci kalabal›ktan herhangi bir ademo¤lu. ‹kiyüzlülük ve giderek tüketilen de¤erler bu toplumun öz suyuna kat›lmaya çal›fl›l›yor ve en kötüsü ise art›k bunlar› kan›ksaman›n getirdi¤i o koca uçuruma yuvarlanmak… * Bir baflka taciz olay› ise, Okmeydan› SSK Hastanesi’nde çal›flan hemfli-
re N.T.’nin ifle giderken u¤rad›¤› sald›r›. Sald›r› sonucu hem cinsel tacize u¤rayan, hem paras› gasp edilen hem de yaralanan N.T.’nin zanl›y› teflhis etti¤i ö¤renildi. Y›llar önce Mersin’de alana ç›kan E¤itim-Sen’li emekçilere bir polis köpe¤i sald›rm›fl ve yafll› bir kad›n e¤itim emekçisinin kolunu a¤z›na alm›fl, dakikalarca bu eziyet sürmüfl, yine bunu TV ekranlar›ndan dehfletle izlerken, genç bir erkek çocu¤u bizi daha da dehflete düflüren flu yorumu yapm›flt›: “kad›n haliyle ne ifli varm›fl, onun da orda!” Olay üzerine burjuva bas›nda yap›lan baz› yorumlar da bu yoruma benzer cinsten, iflin tuhaf› sokakta konuflan baz› kad›nlar›n da “üzerinde aç›k bir fley mi varm›fl?” diyerek, sald›r›ya u¤rayan kad›n›n bu olaydaki pay›n› ortaya koymaya yönelik tav›rlar›! KESK Kad›n Sekreteri Sevgi Göyçe, konuyla ilgili yapt›¤› aç›klamada, tecavüzü gerçeklefltiren kadar, onu meflrulaflt›ran erkek egemen de¤erlerin, fliddeti politika olarak benimseyen devletin ve medyan›n da suçlu oldu¤unu belirtiyor. “Sa¤l›k emekçisi kad›n hangi saatte olursa olsun, ifle gitmek için otobüsü kullanmak zorunda, çünkü devlet ona servis olana¤› sunmuyor. Devlet, kad›na yönelik tecavüzü önleyici hiçbir politika gelifltirmemekte, hiçbir tedbiri almamaktad›r” diyerek sorunun kayna¤›na dikkat çekti. ‹flin özü, bu düflünce tarz›n› yaratan sistemin yap›lanmas›; gencinden yafll›s›na erke¤inden kad›n›na bu düflünce tarz› varsa, bu ülkede devlet bu düflünce tarz›na göre insanlar› flekillendiriyor demektir ve k›r›lmas› ve ortadan kald›r›lmas› gereken bu düflünce silsilesi ve onu yaratan çarklard›r.
Kad›n her yerde tehlike alt›nda
Y›lbafl› gecesi Taksim Meydan›’nda iki H›rvatistanl› kad›n›n bir grup erkek taraf›ndan cinsel tacize u¤ramas› pek çok televizyon kanal›nda gösterilmiflti. Yap›lan sald›r›y› ve tacizi protesto eden ‹HD ‹stanbul fiubesi 4 Ocak 2004 tarihinde konuya iliflkin H›rvatistanl› kad›nlar›n tacize u¤rad›¤› yer olan Taksim
Meydan›’nda bir bas›n aç›klamas› yapt›. “Her türlü fliddete son”, “Cinsel taciz ve tecavüze hay›r”, “Kad›na yönelik fliddete son” dövizlerini açan ‹HD’liler ad›na aç›klamay› yapan Leman Yurtsever, yaflanan bu olay›n kad›n›n her yerde tehlike alt›nda oldu¤unu gösterdi¤ine dikkat çekti. ‹nsan haklar› ihlallerinin en a¤›r biçimini yaflayan kad›nlar›n evde, sokakta, iflerinde, savaflta ve gözalt›nda insanl›k onurunu ayaklar alt›na alan cinsel fliddeti ve tacizi ortadan kald›rmak için mücadele etti¤ini belirten Yurtsever, “Yeni bir y›la girdi¤imiz bu günlerde iki kad›n›n kalabal›k bir erkek grubu taraf›ndan cinsel linç gi-
riflimine maruz kalmas›, bizleri derinden etkilemifl ve kayg›land›rm›flt›r. Biz insan haklar› savunucusu kad›nlar olarak, televizyonlardaki bu görüntüler ihbar olarak kabul edilmeli, failler hakk›nda soruflturma aç›lmal› ve yarg›lanmal›d›r. Bu konuda savc›lar› ve yetkilileri göreve ça¤›r›yoruz. Kad›na yönelik fliddeti bir kez daha protesto ediyor, tüm kamuoyunu fliddete hay›r demeye davet ediyoruz” dedi. Tacize u¤rayan H›rvatistanl› kad›nlar›n yaflad›klar› tacizin hemen ard›ndan ülkelerine geri döndü¤ü aç›klan›rken eylem, “Cinsel taciz ve tecavüze hay›r”, “Yaflas›n kad›n dayan›flmas›” sloganlar› at›larak bitirildi. (‹stanbul)
27
13
14-27 Ocak 2005
‹nsan kendi kendini yarat›r
‹tze’den Lavinia’ya, Portakal A¤ac›nda Oturan Kad›n “‹spanyollar bizi uygarlaflt›rmalar› ve barbarl›ktan kurtarmalar› gerekti¤ini düflünüyorlard›. Ancak barbarl›kla bizi boyunduruklar› alt›na al›p halk›m›z› katlettiler. Ancak birkaç y›l içinde kutsal bayramlar›m›z›n tarihinde oldu¤undan daha fazla insan katliam›na neden oldular.”
Kitab›n Ad›: Portakal A¤ac›nda Oturan Kad›n Kitab›n yazar›: Giocandia Belli Yay›nevi: Papirüs Yay›nlar› Çeviri: fiebnem Sunar “‹spanyollar bizi uygarlaflt›rmalar› ve barbarl›ktan kurtarmalar› gerekti¤ini düflünüyorlard›. Ancak barbarl›kla bizi boyunduruklar› alt›na al›p halk›m›z› katlettiler. Ancak birkaç y›l içinde kutsal bayramlar›m›z›n tarihinde oldu¤undan daha fazla insan katliam›na neden oldular.” Latin Amerika yerlisi ‹tze’nin üç yüzy›l önceki bu 盤l›¤› bize Felluce’den, Ramadi’den, Kabil’den günümüzde gelen 盤l›klar› hat›rlatm›yor mu? “Öfkeden kudurmufl gibiydiler. ‘kafir’ ve ‘pis’ oldu¤umuzu söyleyen hayk›r›fllar›yla bize sald›rd›lar ve atlar›n›n (=tanklar›n›n) üzerinden demir çubuklar› ve ateflli sopalar›yla (=geliflmifl silahlar› ve kimyasallar›yla) bizim aram›zda dehfletli bir k›r›ma neden oldular.” Yerlilerin inan›fllar›na göre ölüler topra¤a kar›flarak do¤aya dönerken, ama bu kez insan olarak do¤arken ana-
lar›na verdikleri ac›y› vermeden; a¤aç, ot, kufl olarak dönerler. Kabilesinin söylediklerine karfl› ç›karak, bir kad›n›n sadece ok ve yaylar› tafl›yabilece¤i ama onlar› kullanamayaca¤›, ata binemeyece¤i inan›fl›n› k›rarak sevdi¤i Yarince ile ‹spanyollara karfl› savafl›rken ölen ‹tze, yüzy›llar sonras›nda Lavinia’n›n bahçesinde bir portakal a¤ac› olarak flafak sökerken yeniden gün ›fl›¤›na ç›kar. Bu mücadelenin kald›¤› yerden ama yeniden ve daha geliflmifl haliyle devam› anlam›na da gelmektedir. Lavinia, Avrupa’da okumufl aristokrat bir ailenin genç ve güzel mimar k›z›d›r. Kad›n›n s›n›rlanm›fll›¤›, süs eflyas› olarak görülmesi, kocas›n›n mutlulu¤u için yaflamas› ona kendisinin de tan›mlayamad›¤› bir rahats›zl›k vermektedir. Ve bu rahats›zl›¤›n çözümünü ailesinin evinden ayr›l›p ayr› bir evde yaflamakta, kendisine dayat›lan tarzlar›n d›fl›nda giyinmekte, istedi¤i erkekle birlikte olma fleklinde görmüfltür. Ta ki ayn› büroda çal›flt›¤› müteahhit Felipe ile tan›fl›p ona afl›k oluncaya kadar. O s›ralarda ülke kaynamaktad›r. ‹flkenceler, gözalt›nda kay›plar, açl›k, yoksulluk alm›fl bafl›n› gitmektedir. Ama halk›n bu gerçekli¤i Lavinia ve onun gibiler için bahsedilmesi s›k›c› konulard›r, bir yerlerde bu sorunlar olabilir, farkl› bir yaflam olabilir ama bu onlar› ilgilendirmemektedir, çünkü bunun uza¤›ndad›rlar. Bir akflam Felipe yan›nda yaral› bir yoldafl› ile gelinceye kadar Lavinia için durum budur. O akflam yaflam›n›n köklü bir flekilde de¤iflti¤ini hisseder, Sebastian’›n konuflmalar›, yeni tan›flt›¤› kad›n militan Flor’un kararl›l›¤›-duruflu
etkiler O’nu ve sorgulamaya bafllar yaflam›n›. Karars›zl›klar yaflamaktad›r, sürdürdü¤ü rahat yaflamdan kopabilecek midir? Korkular› üst boyuttad›r. ‹tze’nin tan›mlad›¤› gibi o süreçte “ya¤danl›ktaki fitil gibi de¤iflkendi” Lavinia. Her türlü fliddete karfl›yd›. Ama dürüsttü, insanlar› seviyordu. Ve gitti¤i gecekondu semtlerindeki yoksulluk, çevresinde yaflanan ölümler gerçekli¤e daha fazla gözünü kapatmas›na engel oluyordu. Flor’un yard›m›yla hareketle tan›fl›r, örgütlenir. Ve bu örgütlenifli s›ras›nda devrimci Felipe’nin yan› sevgilisinin bir katk›s› yoktur. Çünkü Felipe, Lavinia’n›n bir kad›n olarak “kendi kendine yetebilirli¤ine inanm›yordu”, “mücadelenin zorluklar›na gö¤üs gerebilece¤ine inanm›yordu” ve daha önemlisi Lavinia, Felipe için “güzel bir nehir k›y›s› idi.” E¤er ki ikisi yüzerse kendisi için bir nehir k›y›s› kalmayacakt›r, dinlenmek için, feodal-burjuva duygular›n› yaflatmak için. Lavinia’n›n eksikleri, zaaflar›; Felipe’yi gözünde daha fazla yüceltmesine sebep olmaktad›r ve içten içe memnundur Felipe bu statükodan, “sevilmeyi sevmek”tir bir bak›ma yaflad›¤›. Ve Lavinia’n›n en baflta bununla mücadele etmesi gerekecektir. Lavinia’n›n örgütlü oldu¤unu bilmeyen ve bundan rahats›z olmayan Felipe’ye de sorgulatacakt›r duruflunu: “Açl›ktan k›vranan çocuklara karfl›n gala yeme¤ine giden normal insanlardan biri olan benimle yaflam›n› paylaflman›n seni rahats›z edip etmedi¤ini sormal›y›m.” Felipe’nin de yüzy›llar›n verdi¤i ür-
kek anlay›fl›n› y›kmas› kolay olmayacakt›r, t›pk› Lavinia gibi, O da yüzy›llar›n köhnemifl duvar›n› korkmas›na ra¤men, güç olmas›na ra¤men k›rmak için ad›m atacakt›r. Lavinia hem kendini hem de Felipe’yi hareketle birlikte yeniden yaratmaktad›r. Bir gün çal›flt›¤› büroya gelen, birçok devrimciye iflkence yapan, yeni iflkence metotlar› gelifltiren, bir çok kayb›n, katledilen bir çok gerillan›n sorumlusu olan bir generalin efli ve kardefli kendilerine yap›lacak yeni evin sorumlulu¤unu almas›n› isterler. Hareketine bu evle ve generalin yaflam›yla ilgili bilgileri hiç eksiksiz tafl›maktad›r. Büyük bir eylem olaca¤›n›n fark›ndad›r ama yine de “pasif” durumdad›r. Sonradan ö¤renece¤i Felipe’nin itirazlar›ndan dolay› eyleme al›nmad›¤›d›r. Ve eylem zaman› yaklafl›yordur... Lavinia ve Felipe’nin çeliflkileri, yaflad›klar› vb. fleklinde devam eden kitap o dönemki faaliyet hakk›nda önemli veriler sunarken, ayn› zamanda kad›n-erkek iliflkileri üzerine de düflündürtüyor. “Portakal A¤ac›nda Oturan Kad›n” yal›n anlat›m›, zengin dili, ak›c› üslubuyla bizi Latin Amerika’ya, K›z›lderililere, devrimcilere, kad›n haklar›na, kad›n›n örgüt içindeki yaflam›na, vahflete, sömürüye ve bunlara karfl› ç›kanlara götürüyor. Bunlar› yaparken kendimizden, sevdam›zdan, kavgam›zdan parçalar buluyoruz roman›n içinde. Bütün bu yönleriyle insan›n kafas›nda yeni ufuklar açan okunmas› gereken bir kitap Giconda Belli’nin kitab›. Gebze Hapishanesi’nden Tutsak Bir Partizan
‘Baflka topraklar›n sempatizan›” aram›zda de¤il art›k...
“E¤er önce bir okur, sonra bir yazar olarak, bir proje olarak edebiyatla ilgilendiysem bu baflka benlikler, baflka alanlar,
baflka rüyalar, baflka kelimeler, baflka topraklara duydu¤um sempatinin bir uzant›s›d›r.” 1933 New York do¤umlu olan Susan Sontag, felsefe, edebiyat ve teoloji okudu. Sinema elefltirmenli¤i ve yazarl›k yapan Sontag, yap›tlar›nda toplumun hakim de¤erlerini sorgulay›p, ahlak›n yapay ve kurgusal karakterini tart›flt› hep. Vietnam savafl› döneminde ABD’de savafl karfl›t› müçadelenin etkin insanlar›ndan biri oldu. Beyaz ›rk›n “insanl›k tarihinin kanseri” oldu¤unu söyledi, di¤er halklara yapt›klar›na bakarak. ABD yönetimini karfl›s›na almaktan çekinmeyen Sontag, 11 Eylül olaylar›ndan sonra yazd›¤› “katiller korkak de¤ildi” isimli makalede ABD politikalar›n›n geldi¤i noktay› sorgulayarak tart›flt›¤› için, makale, ABD’de uzun süre yay›nlanmad›. 1993-1996 y›llar› aras›n› ço¤unlukla
Saraybosna’da geçirdi ve flehrin fahri hemflehrilik ödülünü ald›. 1987-1989 y›llar› aras›nda PEN Amerikan Merkezi’nin baflkanl›¤›n› yapt›. Baflkalar›n›n Ac›s›na Bakmak adl› kitab›nda, 1800’lerdeki ABD iç savafl›ndan günümüze, çeflitli toplumlar›n ve kültürlerin savafllarda yaflad›klar› ac›n›n anlafl›lmas› üzerinde durdu. Bu ac›lara, bak›lan seyredilen, haberi yap›lan bir olay olman›n ötesinde bir trajedi ve dram olarak empati ile yaklaflmak gerekti¤ini anlatt›. Yazar olman›n ve edebiyat›n tafl›d›¤› anlam› ise flöyle anlatt›: “ Bir yazar, kan›mca dünyada neler olup bitti¤iyle ilgilenen birisidir, yani insano¤lunun ne kadar sefil olabilece¤ini anlamaya, bunu içsellefltirmeye ve bu gerçekle ba¤ kurmaya çal›flan , ama bu anlama çabas›yla da yozlaflmamaya, sinik ve yüzeysel biri olarak kalmamaya gayret gösteren birisidir. Edebiyat, bize dünyan›n neye benzedi¤ini an-
latabilir. Edebiyat, dil ve anlat› arac›l›¤›yla birtak›m standartlar getirip, derin bilgileri baflkalar›na aktarmam›z› sa¤layabilir. Edebiyat, bizim ya da bizden olmayanlar için a¤lama yetimizi e¤itebilir ve harekete geçirebilir. Bizim ya da bizden olmayanlara karfl› bir sempati besleyemezsek nas›l insanlar oluruz? En az›ndan baz› anlarda kendimizi unutmay› baflaramazsak nas›l insanlar oluruz?” Son roman›, Amerika’da bir kad›n›n maceras›n›, dönüflümünü anlat›rken yolu, ütopik sosyalizmden, aray›fllardan geçer. 2003 y›l›nda Alman Yay›nc›lar Birli¤i taraf›ndan Bar›fl Ödülü’ne lay›k görülmüfltür. 71 yafl›nda lösemiden kaybetti¤imiz Susan Sontag’›n eserleri bundan sonras›nda da bir hayli tart›fl›lacak gibi görünüyor, “öteki” lere sempati duyanlar ise devam ediyor yazmaya…
14-27 Ocak 2005
28
13
Toplumun kenar›nda kalanlar; Sokak Çocuklar›
Pek çok kez gördü¤ümüz, ancak her defas›nda da yüzümüzü çevirip, gözlerimizi kaç›rd›¤›m›z, burjuva medyan›n boy hedefi yapt›¤›; kimi “tinerci”, kimi “dilenci”, kimi ise “katil” çocuklar onlar. Sokak çocuklar› bugün pek çok flehirde h›zla ço¤alan bir olgu. Onlar sokaklarda mendil satanlar, dilenenler veya gece gündüz sokakta yaflayanlar. Ço¤unlu¤u 6-19 yafl aras›nda. Burjuva bas›nda sürekli olarak boy hedefi haline getirilerek “tinerciler, ba¤›ml›lar, tecavüzcüler” diye lanse edilmeye çal›fl›lsa da herfleyden önce onlar bu sistemin çarp›kl›klar›n›n ürünü. Bugün resmi aç›klamalarla dünyada 1.3 milyar insan›n 800 milyonu yoksul, 770 milyonu çal›flabilmek için gerekli g›da al›m›ndan bile yoksun ve 14 milyon çocuk açl›ktan ölüyor. ‹flte sokak çocuklar›n› bu yoz ve yoksul yaflama iten, onlar› kendi ba¤r›nda oluflturan tam da sistemin kendisidir. Türkiye’de ya da dünyan›n her yerinde bu gerçek görülmek zorundad›r. Özellikle T. Kürdistan›’ndan ve Karadeniz’den çeflitli sebeplerle büyük flehirlere do¤ru geliflen zorunlu göçler bu durumun önemli bir nedenidir. Günümüz itibariyle ‹stanbul, Ankara, ‹zmir gibi flehirlerin yan›nda Diyarbak›r, Urfa, Mersin, Adana, Antalya, Bursa ve Eskiflehir gibi baz› illerde de sokak çocuklar›n›n say›s› h›zla artmaktad›r. Geçim s›k›nt›s›ndan ötürü evden at›lan, terk edilen, evden kaçan, ailesi olmayan çocuklar ve “para kazans›n da kendi hayat›n› kurtars›n, bize yük olmas›n” denerek bafl› bofl b›rak›lm›fl so-
kaklarda yaflamak zorunda kal›yor. Yap›lan araflt›rmalara göre bu çocuklar›n % 23.3’ü Karadeniz, %51,3’ü ise ekonomik s›k›nt›lardan veya devletin çeflitli sald›r›lar›ndan dolay› göç etmifl T. Kürdistan’l› ailelerin çocuklar›d›r. Devletin kendi kurumu olan SHÇEK (Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu) bu nüfusun büyük bir k›sm›n›n zorunlu ve sorunlu göçler sonucu olufltu¤unu kabul etmektedir. Dünyadaki pek çok kurum ise “sokak çocu¤u” dedi¤imiz bu sosyal tabakay› iki parçaya ay›rmaktad›r. Bunlardan biri sürekli olarak sokaklarda yaflayanlar, di¤eri ise sokakta çal›flanlard›r. Çocuklar›n ço¤u geçim s›k›nt›s›ndan y›k›lm›fl ailelerle, fliddet unsuru yo¤un olan ailelerden geliyor. %54’ünü ucuz emek kategorisinde 13-15 yafl grubu oluflturuyor.
GÜNDE 500 B‹N L‹RA ‹LE YAfiAYANLAR Burjuva kalemflörlerin üzerlerinden gündem gizleme politikalar› güttü¤ü, gündeme geldiklerinde ise halka boy hedefi olarak gösterdi¤i bu grubun yaln›z % 2,4’ü tiner, bali gibi ucuz bulunan uyuflturucu maddeleri kullan›rken di¤er % 97,6’s›n›n ise derdi ertesi güne ne ifl yap›p kar›nlar›n› doyuracaklar›, onlara taciz ve darp uygulayanlardan nas›l saklanabilecekleridir. Sokakta küçük gruplar halinde yaflayan çocuklar için tek resmi yard›mc› ise kadrosuzlu¤u ve dar bütçesiyle SHÇEK ve baz› sivil toplum örgütleri. Bu çocuklar›n ço¤u SHÇEK’in yurtlar›nda kalmak zorunda, ancak burada u¤rad›klar› bask› ve baz› yerlerde yo¤unlaflan tacizlerden ötürü yurttan kaç›yorlar. Sokakta ise mafyan›n eline düflmemek için köfle bucak gizlenerek yafl›yorlar. %12’si suça çekilmeye çal›fl›lan bu çocuklar›n, çok az bir k›sm› ise gelece¤i yaflayabiliyor. Defalarca kez sald›r›ya veya tecavüzlere u¤rayan çocuklara yaklaflmak ise oldukça zor. Sistemin günah keçisine dönen çocuklar sürekli olarak terslenen, uzak durulan insanlar› olufltururken onlar› yaratan sistem ise onlar›n ucuz emek, dar bo¤azlar›n toplumsal günah keçileri olarak sokakta durmas› için adeta elinden geleni yap›yor. SHÇEK’in pek çok yurdunda ise temizlik ve yemek için zorla çocuklar çal›flt›r›lmakta, ilgi yerine ise sopa gösterilmektedir. Bu alana uzman yetifltiren bölümlerin staj veya uzman raporlar›na geçmeyen, ancak yaflayanlar›n veya görenlerin an›lar›nda kalan bu durum bize bu dev ve ç›plak gerçe¤i göstermektedir. T. Kürdistan›’ndaki sald›r›lardan kaçan, Karadeniz’deki geçim s›k›nt›s›ndan ötürü gelece¤ini büyük flehirlerde gören ve sokakta donmamak için köpeklere sar›larak uyuyan, günde 500 bin ile 8 milyon aras›nda bir gelirle yaflayan çocuklar çeflitli sald›r›lara da maruz kal›yor. SOKAKTA YAfiAMANIN NEDEN‹ YOKSULLUK Özellikle son günlerde bas›nda da s›kça ifllenen sokak çocuklar› üzerine Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Ö¤retim Üyesi Doç. Dr. Serdar De¤irmencio¤lu’nun görüfllerini ald›k. -Son süreçte sokaklarda fliddet olaylar› artt›. Her gün televizyonlarda kapkaç olaylar› ve sokak çocuklar›n›n ç›kard›¤› iddia edilen olaylara rastlamak mümkün. Bu tür olaylarla birlikte sokakta yaflayan insanlar›n say›s› da artmaya bafllad›. Bu art›fl›n nedenleri sizce nelerdir? -Doç Dr. Serdar De¤irmencio¤lu: Türkiye’de bu konuda sa¤lam bilgi ve araflt›rma yok. Onun için rahat say› di-
le getirmek mümkün de¤il. Genelde iki kaynak kullan›labilir. Birincisi polise yans›yan say›lar, bu polise yans›yan rakamlar dolayl› olarak da Devlet ‹statistik Enstitüsü’ne (D‹E) yans›r. Di¤eri yine polisle ba¤lant›l› olarak Adli T›bba yans›yan rakamlar. Yeni bir jandarma birimi kuruldu, çocu¤a yönelik çal›flan. Jandarman›n çal›flmas›ndan biraz bilgi verilebilir. Onun d›fl›nda da medyaya yans›mas›yla iliflkili bir fleyler var. Medyaya yans›mas› çok iyi bir gösterge de¤il. Türkiye’de bu araflt›rmalar›n yap›lmas› için gerekli altyap› yok. Bunun için bir kadro gerekli ama bugüne kadar kadro özellikle üniversitelerden çok ç›kmam›flt›r. Sokakta yaflayan insan say›s›n›n artt›¤›n› rahatl›kla söyleyebilmek için biraz olsun araflt›rmaya dayanmak iyi olurdu ama böyle bir araflt›rma yok. Ekonominin zorlamas› sonucu insanlar›n yoksulluklar›n›n artmas› ile soka¤a ç›kan insan fazlalafl›r bu bir. ‹kincisi, Türkiye gibi ülkelerde iç göçün yaln›zca ekonomik olmayan nedenleri de var. ‹ç göçle birlikte sokaklarda insan say›s› artar. Bunun en iyi örne¤i Diyarbak›r, çok ciddi bir patlama var burada. Say›lar› çok iyi bilmiyorum ama sokakta en çok çocu¤un, gencin bulundu¤u yer diye adland›r›labiliyor. Ama ne kadar insan sokaktad›r sorusunun yan›t› bence çok önemli, çünkü ne kadar insan›n zor durumda oldu¤unu bu say›lar belirliyor. Biz bin kifliden mi bahsediyoruz befl bin kifliden mi? ‹stanbul’da yoksa 50 bin kifliden mi? Bunlar›n her biri sorunun ne kadar büyük, ne kadar genifl oldu¤unu belirliyor. Bunun için çok sa¤lam bilgilere gereksinimimiz var. Bu da kendi bafl›na kolay olmayan bir konudur. Çünkü genelde en iyi örneklerden bir tanesi nüfus say›m›d›r. Nüfus say›m› yapt›¤›n›zda insanlar›n kafas›nda hane merkezli say›m vard›r. Yani sizin haneniz var, haneye gidilir insanlar hanede yakalan›r ve say›l›r. Hanesi olmayanlar nerede ne kadar bir say›d›r? Bu sokakta olmakla iliflkili araflt›rma yapman›n en zor yanlar›ndan birisidir. Sizin ulaflmak istedi¤iniz insan›n yeri yurdu olmad›¤› için sayman›z zor. ‹stanbul’da, e¤er resmi rakamlara bakarak karar verirseniz, resmi rakamlar oldukça düflük say›lar verir size. Örne¤in ‹stanbul’da 1500 çocu¤un oldu¤undan söz edilebilir ama bu bir tan›m meselesi. Bu tan›m flöyle yap›l›yor: “Sokakta bulunan, sokakta yaflayan yani gidecek yeri yurdu olmayan çocuk 0-18 yafl olarak düflünülüyor.” Böyle tan›mland›¤›nda say› çok düflük. Ama prati¤e bakarsan›z bir, k›sa süreli de olsa sokakta bulunan veya kalan çocuk; iki k›sa süreli de olsa sokakta çal›flan çocuk veya genç. O zaman say›lar büyüyor.
☞
13 -Medyada sokak çocuklar›, adeta potansiyel suçlu gibi gösterilerek toplumun onlara bak›fl› de¤ifltiriliyor yani korkutuluyorlar. Bu tür yaklafl›mlar› nas›l de¤erlendiriyorsunuz? S. De¤irmencio¤lu: Türkiye’de özellikle medyaya bakarsan›z medyan›n bir çok organ› hiç de ‘ben bu konuda bilgilendireyim; zor taraf›yla ele alay›m’ diye düflünmüyor tam tersine. Medyan›n iki tane kendisini engelleyen yeri vard›r. Birincisi; ‘ben zaten bu meseleyi ayd›nlatmak üzere yay›n yap›yorum’ diye bir misyonu yok. ‹kincisi de bu haberi yapan muhabirin ‘bu konuda araflt›ray›m ve bunu kavrayay›m’ diye bir iste¤i yok. Daha önceki gün elimdeydi Vatan Gazetesinin Vatan 34 diye bir eki var, flans eseri öyle yaz›lardan birini gördüm. ‘K›rm›z› ›fl›k terörü’ yaz›yor üzerinde. ‘K›rm›z› ›fl›k terörü’ ile kast etti¤i, k›rm›z› ›fl›kta durdu¤unuzda yan›n›za çocuklar›n mendil satmaya gelmesi. Çocuklar›n mendil satmaya gelmesi bafll› bafl›na bir terör de¤ildir. Onun için bu gazeteden bu konuyu birden bire ayd›nlatacak flekilde yay›n yap›yor olmalar›n› beklememek gerekiyor. -Devletin de bu konuda farkl› bir yaklafl›m› olmad›¤›n› görüyoruz. Erzurum Çocuk Esirgeme Kurumu’nda geçen hafta yaflananlar henüz çok tazedir mesela. S. De¤irmencio¤lu: Valilerin özellikle Türkiye’de bu konuda çok iyi yetiflmifl oldu¤unu beklememek gerekiyor. Onun için onlar›n yapt›¤› kendince makul olan. Ama kendince makul olan sizce cehalet. E¤er o vali çok akl› bafl›nda birisi olsa açar sosyal hizmetlerde çal›flan herhangi birine sorar, Ankara’da Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’ndan bir yetkiliye bunu sorar. Oradakiler hemen ona bunu söyleyeceklerdir ama onun yerine o biliyorsunuz ki Türkiye’deki iflleyifl vali bir ildeki en önemli kiflidir devlet aç›s›ndan. Ve istedi¤ini de yapar. E¤er o vali ertesi gün özür dilerse orada ertesi gün onu Erzurum’da adam yerine koymazlar. Genel olarak Türkiye’de bu konuda ciddi bir bilgi a盤› var, ciddi bir donan›m a盤› var. O yüzden de zaten insanlar karar vermeye kalkt›klar›nda bu tip konularda çok fazla falso gözlemleyebiliyorsunuz. Türkiye’de bu konuda 4 tane 5 tane yay›n bulman›z bile zor. -Son süreçte bu tip sorunlar›n artmas›n›n esas›nda yoksulluk ve iflsizlik var bunun üzerinde durmak gerekmiyor mu? S. De¤irmencio¤lu: Yoksulluk ve iflsizlikle bu tip olaylar›n yaflanmas› aras›ndaki ba¤lant› uzun ince bir ba¤lant›d›r. Do¤rudan bir ba¤lant›l› de¤ildir. Bu tip bir yaklafl›m siz ekonomiyi düzeltirsiniz, insanlar›n tabiri caizse beli do¤rulursa onlar›n önü kesilecektir diye düflünülür. Özellikle fliddetin önü sadece ekonomik aç›dan düzelmeyle kesilmez. Sokaktaki örne¤in kapkaç vs. suça yönelik etkisi daha kolay olur ama insanlar›n birbirlerine yönelik olarak yapt›klar› fliddeti sald›rgan davran›fllar› do¤rudan hemen kesmez.
29 Özellikle gettolaflman›n oldu¤u, çok uzun süredir yoksullu¤un, fliddetin ve suçun iç içe geçti¤i yerlerde ekonomik çözümler çok çabuk sonuç vermeyecektir. Çünkü oralar›n kültürü biraz daha farkl› bir kültürdür. Kültür çabuk ekonomik ve teknolojiyle ayn› h›zda de¤iflmez. Kültür arkadan gelir, daha yavafl de¤iflir. Onun için suç yeterince iyi ifllenirse yeterince iyi gelir getiriyorsa mafya buna en iyi örneklerinden birisidir, yeterince güçlü oldu¤u zaman sizin getirdi¤iniz ekonomik tedbirler kolay kolay de¤ifltirmez mafyay›. Çünkü mafyaya bir kez girdi¤inizde bir da-
ha ç›kamazs›n›z. Onun için genel olarak her ne kadar ekonomik çözümler ve insanlar›n iflsizli¤inin azalt›lmas› önemli çözümler olsa da uzun süredir bunlar›n pekiflmifl oldu¤u yerlerde insanlar›n hayatla olan iliflkileri çok farkl›. Ve birden bire sizin getirece¤iniz ifl olanaklar›yla vs de¤iflmiyor daha a¤›r de¤ifliyor. -Sokaktaki olaylar›n azalt›lmas› için merkezi yerlere kameralar konulmas› düflünülüyor. Belli yerlerde hayata geçmifl durumda. ‘Suç oran›n›’ azaltmak için izlenmeye dayal› ‘tedbirler’ hakk›nda ne düflünüyorsunuz? S. De¤irmencio¤lu: Bunlar kolayc› çözümler. Çok ifle yarad›¤›n› düflünmüyorum, yarayaca¤›n› da düflünmüyorum. Kamuya aç›k olan yerlerde kameralar›n konuluyor olmas› bir çok yerde insanlar taraf›ndan istenmez. ‹nsanlar›n kendilerine özgü bir özel hayat rahatl›k iste¤i varsa, bu tip izleme cihazlar› buna an›nda geliflecek bir müdahale. ‹nsanlar taraf›ndan sevilen istenen fleyler de¤il ben de istemem. Ama buralar› yönetmeye çal›flan insanlar bunlar› isteyebilir. Otobüsün içine koydunuz diyelim bu kameralar›, otobüsün içine koydu¤unuz bu kameralar koltu¤un kesilmesini engellemez asl›nda. Neyi engeller, koltu¤u kesen kifliyi yakalayacaks›n›z da daha sonra bir kez
daha koltuk kesmeye kalkmas›n. Bu flekilde sizin engellemenizi çok sa¤lam›yor, daha çok bir fley olduktan sonra yakalaman›z› sa¤l›yor. Daha insani olan çözümler ise engellemeye yöneliktir. Yani çocu¤un soka¤a ç›kmas›na yöneliktir. Çocuk soka¤a ç›kt›ktan sonra kamerada yakalans›n da bir sonraki fleyinden engellensin tutuklans›n de¤ildir. Böyle düflünürseniz kapkaç› da, sokakta genel olarak birilerinin birilerine bir fley yapmas›n› da kameralarla engelleyemezsiniz. E¤er hakikaten bu çözüm olayd›, bu kenti donat›rd›n›z kameralarla böylece kötü fleyleri biz yakalard›k, birileri yakalard› ondan sonra kamu yönetimi taraf›ndan bu kifliler tespit edilirler ve ortadan çekilirler, kent rahatlar vs. bunun do¤ru olmad›¤›n› biliyoruz. -Sorunun bir sistem sorunu oldu¤u ortada. Bu ve benzeri sorunlar›n çözülmesi için sizce neler yap›lmas› gerekiyor? S. De¤irmencio¤lu: Türkiye’de çok uzun süredir birbiriyle iliflkili üç tane sorun var. Bir tanesi bu ülkede insanlar demokratik bir ortamda yaflam›yorlar. O yüzden kendi isteklerini dile getirmekte ciddi bir s›k›nt› var. 1980’de bir darbe oldu. 1980 sonras› olan bir çok fley bu ülke ad›na yüz karas›d›r. Ama 80 sonras› olan fleylerin de pek bir hesab› verilmedi. Tam tersine o dönemde yaflananlar toplumda konuflulamaz hale geldi. 80 sonras› ne oldu 80 öncesi ne oldu çok az bir bilgi var. Benim ö¤rencilerim aras›nda Marafl Katliam›’n› bilmeyenler var. Ama bakarsan›z bir çok gazete art›k Marafl katliam›ndan söz etmez bile. Bir hukuka iliflkin s›k›nt› var Türkiye’de. ‹nsanlar›n hem demokratik istekleri genel olarak demokratik yaflamda bir s›k›nt› var hem de demokrasinin t›kand›¤› veya özellikle baltaland›¤›, hukukun ask›ya al›nd›¤› veya iflletilmedi¤i bir yak›n tarih var. Ve o yak›n tarihten bu güne dek de hukuk sürekli darbe al›yor. Hukukun ifllemezli¤i de hukukun d›fl›nda çözümler üretmeyi destekliyor Türkiye’de. Çok uzun süredir Türkiye’de insanlar›n
14-27 Ocak 2005 ekonomik aç›dan allak bullak olmas›n› sa¤layacak bir ortam var. H›zl› zenginler var ortada art› siz çal›flarak eme¤inize dayanarak bir fleyler yapmaya çal›fl›yorsan›z, eme¤iniz yeterli oranda edinmek istediklerinizi getirmiyor. Ve bu üçü birbirini besliyor. Demokratik taleplerinizi yerine getiremiyorsunuz ve bu hukukun daha iyi ifllemesini sa¤lamak üzere ifllemiyor özellikle ekonomiyi de¤ifltirmek üzere siz sesinizi yükseltemiyorsunuz yeterince. Ve bunun içinde bir dönüfl var. Bu üç s›k›nt›n›n iç içe yaflad›¤› yerde sistem fire verir. Verdi¤i fireler de toplumun kenar›nda olanlar olur. Toplumun zay›flar› tabiri caizse toplumun bal›ndan en az yararlananlar› en kolay fire verilen insanlar olacaklard›r. Nas›l, diyelim ki ülkede bir iç savafl var, herhalde Generalin o¤lu gönderilmiyor de¤il mi Hakkari’ye? Biraz önce söylenenlerle iliflkili bir mesele. Herhalde bir General emekli olduktan sonra aç kalm›yor de¤il mi? Herhalde bir General baz› kurumlar›n yönetim kurullar›na davet ediliyor ama sizin baban›z davet edilmiyor de¤il mi? Bunlar› böyle düflünürseniz kenarda kalan› ezen ve zorlayan, merkeze, güce daha yak›n olan› kay›ran bir sistem var. Ve bu sistem e¤itim genelde böyle ifller- e¤itim içinde çok kolay taraf›ndan eliyor, insanlar› d›flar›ya at›yor. Diyelim ki ekonomik aç›dan Türkiye daha iyi bir duruma geldi. Ekonomik aç›dan Türkiye’nin düzelmesi öncelikle merkeze yak›n olanlar› refaha erdirir. Merkezden çevresine do¤ru damlaya damlaya gider. Ama o damlalar genelde d›flar›ya ulaflana dek çok zaman geçebiliyor veya ulaflmayabiliyor. Türkiye’de yak›n zamanda da insanlar›n soka¤a bir fleyler tafl›malar›nda, sokakta kalmalar›nda, ekonomik aç›dan suça itilmelerinde çabuk bir de¤iflim olmayacak. Çünkü Türkiye flu an suçu besleyen bir ortama sahip. ‹nsanlar›n seslerini çok iyi duyuramad›klar›, hukukun yeterince ifllemedi¤i ve ekonominin de çalkant›l› oldu¤u yerlerde suç ürer. Onun için suçun büyük oranlarda yaflanmas› özellikle büyük kentlerde karfl›m›za ç›kmas› biraz kaç›n›lmaz.
30
14-27 Ocak 2005
‹flçi-köylü’den SON TSUNAM‹ EMPERYAL‹STLER‹ VE UfiAKLARINI VURACAK! Dünyada Filistin seçimleri, Irak’ta direniflçilerin Ba¤dat Valisi’ni öldürmesi ve direniflin giderek h›z kazanmas›, Güney Asya’da yaflanan deprem ve Tsunami felaketi; Türkiye’de ise asgari ücretin emekçilerle alay edercesine belirlenmesi, SSK’lar›n sat›fl›n›n onaylanmas› vb. konular›n güncelli¤ini korudu¤u bir haftay› geride b›rakt›k. Irak’ta direnifl tüm ihtiflam› ile devam ediyor. Çünkü Irak’ta direniflten ve zaferden baflka hiçbir yol yok. Çünkü Irakl›lar, emperyalist iflgalin en korkunç yüzünü her gün görüyorlar. Onlar “demokrasi” ad› alt›nda ya¤an bombalar›n ve ölümlerin, artan tecavüzlerin, afla¤›lanman›n, ya¤man›n, katliam›n her çeflidini her gün yafl›yorlar. Bu yüzden direniyorlar. Irakl›lar özgürlüklerinin kendi ellerinde oldu¤unun bilincinde savafllar›na devam ediyorlar. Felluce’de silah› ile nöbet bekleyen küçük çocuklar da; Necef sokaklar›nda çat›flan 70 yafl›ndaki Irakl›lar da bu gerçe¤in fark›nda. Oysa bugün emperyalistler ve uflaklar› yaklaflan seçimi de kullanarak Irak’ta bir iflgal oldu¤unu unutturmaya çal›fl›yorlar. ABD ve ‹ngiliz emperyalizminin müdahalesi ile “ba¤›ms›zl›k” yolunda ilerleyen, “demokratikleflen” “huzurlu” bir Irak varm›fl gibi göstermeye çal›fl›yorlar. Ve yine Irak’ta bu huzur ortam›n› bozan›n da direniflçiler oldu¤unu her f›rsatta dillendiriyorlar. Oysa flu bir gerçek ki Irak’ta yaflanan en büyük sorun emperyalist iflgalin ta kendisi. Yaklaflan seçimlerle birlikte Irak’ta kendisinin bile inanmad›¤› toz pembe bir tablo çizmek isteyen emperyalizmin ifli oldukça zor görünüyor. Çünkü iflgalciler her ne kadar direnifl bitirilmifl gibi gös-
termeye ve direniflçilerin bir avuç “terörist” oldu¤unu ispatlamaya çal›flsalar da Irak’ta savaflan›n Irak halk› oldu¤u gerçe¤ini de¤ifltirmeye kimsenin gücü yetmiyor. Irak’ta flu an yönetimde bulunan atanm›fllara yönelik halk›n tepkisi seçimlerden sonra oluflacak hükümete olan tepkisinin aynas› gibi. ‹yad Allavi’yi “ABD’nin yeni Saddam’›” olarak niteleyen halk için oy pusulalar›n›n, aday listesinin emperyalistler taraf›ndan haz›rland›¤›, oy say›m›n›n yine iflgalciler taraf›ndan yap›laca¤› bu göstermelik seçimlerin hiçbir anlam› yok. Irak’ta bir anlamda iflgalin meflrulaflt›r›lmas› anlam›na gelen seçime kat›l›m için çeflitli yol ve yöntemler deneyen iflgalciler pek baflar›l› olamayacak gibi görünüyor. Keza seçimlerin sonuçlar› ne olursa olsun Irak’ta direnifl kazanmaya devam etmektedir. Çünkü yukar›da da dedi¤imiz gibi 30 Ocak’taki seçimler bir anlamda Irak’ta iflgalin meflrulaflmas› anlam›na gelmektedir ve Irak halk› bunu bilmektedir. T›pk› Afganistan’da yap›lan seçimler gibi. Afganistan’daki seçimle yeminli ABD ufla¤› bir yönetim oluflturuldu ve sözde flu an Afganistan iflgal alt›nda de¤il(!) Yine Filistin seçimlerine bakarsak bafl›ndan itibaren emperyalist ülkeler taraf›ndan desteklenen Mahmud Abbas’›n “zafer”ini görüyoruz. Peki emperyalistlerin Abbas’› desteklemesinin nedeni Filistin’de istediklerini iddia ettikleri “bar›fl” m›d›r? Filistin’e özgürlük müdür? Elbette ki hay›r. Emperyalistlerin amaçlar› hiçbir zaman bunlar olmad›-olmayacak. Peki bugün aç›s›ndan emperyalistlerin hayalini kurduklar› Filistin’de direnifli bitirme planlar›, seçim sonuçlar› ile birlikte baflar›ya ulafl›r m›? Elbette ulafla-
maz. Çünkü bu seçimler Filistin halk›n›n iradesini yans›tm›yor. Çünkü silahl› güçleri terörist olarak görenler Filistin’in gelece¤ini kuramazlar. Bu konu içerisinde D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül’ün Filistin ve ‹srail gezisine de de¤inmek yerinde olur. Tam da bu kritik süreç öncesi yap›lan ziyaretlerin zamanlamas› gerçekten iyi. Efendilerinin ç›karlar› gere¤i bu gezileri gerçeklefltiren Gül’ün hemen ard›ndan bu konuda bir aç›klama yapan Erdo¤an’›n “komfludaki yang›n› görmezden gelemeyiz. Bugün komfluyu yakan yang›n yar›n bizi de yakar. Yang›na su, yaraya merhem olmaya haz›r›z” sözleri asl›nda Irak ve Filistin halk›na de¤il, emperyalistlere verilmifl bir söz olarak alg›lanmal›d›r. Kald› ki Gül’ün ziyaretinin ilk gününde ‹srail tanklar›n›n atefli ile Gazze fieridi’nin kuzeyinde biri çocuk 7 Filistinlinin öldürülmesi ‹srail gibi Türkiye’nin de “bar›fl” 盤l›klar›n›n ve istemlerinin yalan oldu¤unu göstermektedir. Erdo¤an’›n “yang›na su, yaraya merhem olmaktan” anlad›¤› emperyalist efendilerinin ç›karlar›n› can h›rafl savunmak, bu u¤urda hiçbir fleyden kaç›nmamakt›r. Bu aç›dan bak›ld›¤›nda efendileri ile pazarl›k yap›yormufl gibi pozlara bürünen, yeri geldi¤inde efendilerine “posta koyan” Türk hakim s›n›flar›n›n asl›nda böyle bir durumu söz konusu de¤ildir. Çünkü emperyalistler asla uflaklar› ile ayn› masaya oturmazlar. Uflaklar›n elde edece¤i tek fley sadece efendileri kar›nlar›n› doyurduktan sonra masada arta kalanlarla yetinmek olacakt›r. Yine 29 Aral›k 2004 tarihinde Güney Asya’daki deprem ve Tsunami felaketi ve sonras›nda yaflananlar emperyalist barbarl›¤›n aç›k örnekleridir. Yaklafl›k 200 bin insan›n öldü¤ü felaket, Güney Asya’daki yoksullu¤u bir kez daha gözler önüne sererken ayn› zamanda emperyalist kültürün yozlu¤unu da cesetlerle dolu denizde hala yüzmeye; y›k›nt›lar ve ac›lar aras›nda günefllenmeye devam eden turistlerle gösterdi. Ancak bu olay› yorumlarken sorulmas› gereken can al›c› soru flu; “Pasifik
13 Tsunami Uyar› Merkezi Amerikan Askeri Üssü’nün bulundu¤u Diago Garcia’y› uyard› da bölge ülkelerini uyar(a)mad›?” Bu sorunun cevab› elbette ki emperyalizmin niteli¤i ile aç›klanabilir ancak. Ayr›ca bilim adamlar› bu felaketin nedenlerinden biri olarak ABD ve Fransa gibi ülkelerin yapt›¤› nükleer denemeleri gösteriyor ki, bu da önemli bir ayr›nt›d›r. 1979 y›l›nda Mururoa’da yaflanan benzeri bir olay söz konusudur. Ve sonuçlar aç›s›ndan de¤erlendirildi¤inde ABD’nin uçak gemileri ve savafl gemilerini Açe’ye yerlefltirmesi, Malaka Bo¤az›’nda demirlemesi emperyalizmin adeta cesetlere üflüflen akbabalar misali hareket etti¤ini gösteriyor. Örne¤in enerji kaynaklar›n›n üzerinde yüzen ve önemli su geçitlerinden biri olan ve dünya deniz ticaretinin yar›s›n›n yap›ld›¤› Do¤u Asya ekonomisini kontrol merkezi olan Malaka Bo¤az› ve Açe ABD’nin 11 Eylül’den bu yana ifltah›n› kabartan yerlerdir. fiimdi felaketten yararlanan ABD, savafl gemilerini buralara demirledi bile. Yukar›da da bahsini etti¤imiz gibi bilim adamlar› harekete geçen bir fay hatt›ndan bahsediyorlar. Ancak flu da bir gerçek ki dünyan›n birçok yerinde her gün yaflanan sald›r›lar, açl›k, katliamlar, yoksulluk politik fay hatlar›n› da harekete geçirmeye bafll›yor. Ortado¤u’daki iflgal, Filistin ve Irak bu fay hatt›n› harekete geçiriyor. Kafkasya’da yaflananlar fay hatt›n› harekete geçiriyor. Nepal’de, Hindistan’da yaflananlar fay hatt›n› tetikliyor, Türkiye’de yaflananlar fay hatt›n› tetikliyor ve tetiklenen Tsunami dev dalgalarla emperyalizmi yok etmeye haz›rlan›yor. Bu dev dalgalara Türkiye topraklar›ndan h›z katmak için Ocak ay›n›n son haftas› olan “Parti ve Devrim fiehitleri Haftas›”nda yürüyüflümüzü h›zland›rmal›y›z. fiehitlerimizi anman›n, Onlar› sahiplenmenin Partiye yak›nlaflmak oldu¤u bilincini her hücremize kaz›mal›y›z. Unutmamal›y›z ki flehitlerimize lay›k olmak umutsuzlu¤un yerine umudu, örgütsüzlü¤ün yerine örgütü tafl›makt›r.
Patron-polis iflbirli¤ine karfl› zafer emekçilerin! K›fl mevsiminin yaklaflmas›yla beraber mallar›n› art›k satamayan tekstil patronlar› yine iflten atmalara bafllad›. Son olarak Ermina Çorap Fabrikas›’nda her türlü sosyal hak ve güvenceden yoksun b›rak›lan iflçilerden 30’u keyfi biçimde ç›kar›lm›flt›. ‹flçileri sahiplenen Tekstil-Sen, iflten at›lan iflçilerle 3 Ocak Pazartesi günü fabrikan›n önünde bir bas›n aç›klamas› yapmak istedi. TekstilSen Genel Baflkan› Ayfle Yumli Yeter saat 10:30’da bas›n aç›klamas›n› okuyarak konuflmaya bafllad›. Polis iflçilere küfür ederek ve tartaklayarak sald›rd› ve Yeter’in de içlerinde oldu¤u 24 kifliyi gözalt›na ald›. 4 Ocak Perflembe günü yeniden Ermina Çorap Fabrikas›’n›n önünde toplanan iflçiler patron üzerinde oluflturduklar› bask›yla tak›m sözleflmesi imzalatt›lar. Saat 12:00’de yapacaklar› bas›n aç›klamas› için bas›n çal›flanlar›n› fabrikalar›n›n önünde
karfl›layan iflçiler, içerde görüflmeler yap›ld›¤›n› ve patronun görüflme masas›na oturdu¤unu aç›klad›lar. ‹flten at›lan iflçiler d›flar›da iken, at›lanlar›n ifllerine geri al›nd›klar› söylendi. Yönetimin iflçilerin yan›na gelmesiyle bas›n aç›klamas› bafllad›. Tekstil-Sen ve iflçiler ad›na konuflma yapan Tekstil-Sen Yönetim Kurulu Üyesi Gülsüm Bak›fl, bir gün önceki sald›r›y› anlatarak gözalt›na al›nan 24 kiflinin bir k›sm›n›n b›rak›ld›¤›n›, ancak sendika baflkan› Yeter’in halen tutuldu¤unu söyleyerek gözalt›n›n keyfi oldu¤unu ve Yeter’in serbest b›rak›lmas›n› istediklerini ifade etti. Bak›fl, patronun masaya oturdu¤unu ve iflçilerin talepleri do¤rultusunda tak›m sözleflmesi imzaland›¤›n› söyledi. Bak›fl “‹flverenle arkadafllar›m›z›n sigortalar›n›n yap›laca¤›na, maafllar›n bir nebze de olsa iyilefltirilece¤ine, yemek ve ulafl›m aç›s›ndan da
servis sa¤lanaca¤›na dair bir anlaflma imzalad›k. ‹flveren iflten ç›kar›lan arkadafllar›m›z›n da sigortalar›n› yaparak onlara ifl bafl› yapt›raca¤›n› anlaflmada taahhüt etti” dedi. Bak›fl’›n konuflmas›n›n ard›ndan iflçiler “‹flçiyiz hakl›y›z TekstilSen’le güçlüyüz”, “Direne direne kazand›k” sloganlar›n› att›. Bak›fl’›n patronun anlaflmaya uymamas› durumunda iflçilerin de yeniden karar almas› kofluluyla direniflin bafllayaca¤›n› söyleyerek, flu anda direniflin fiili olarak bitti¤ini ilan etmesiyle aç›klama sona erdi. Daha sonra edindi¤imiz bilgiye göre flu an patron yap›lan anlaflmay› tan›mamaktad›r. (‹stanbul)
Polis iflçilere küfür ederek ve tartaklayarak sald›rd› ve Yeter’in de içlerinde oldu¤u 24 kifliyi gözalt›na ald›.
31
13
14-27 Ocak 2005
Baflbakan’›n sürprizi aç›kland›; Asgari (sefalet ücreti) ücret 350 milyon! 17 Aral›k’ta Brüksel’den ç›kan karar›n ard›ndan hemen flaflaal› bir flekilde “zafer” kutlamalar› yapan uflak AKP hükümeti, bu zaferin hemen ard›ndan asgari ücreti belirlemede emekçilere asgari ücret ad› alt›nda bir sadaka verdi. AKP hükümetinin de kendisinden önceki hükümetlerden hiçbir fark› yoktur. IMF, DB, DTÖ’den ald›¤› talimatlar› harfiyen yerine getirmek zorundad›r.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu taraf›ndan yap›lan çal›flmalar sonucunda sefalet ücreti diyebilece¤imiz asgari ücret belirlendi. Türk-‹fl’in flerh koydu¤u ve oy çoklu¤u ile al›nan kararla 1 Ocak 2005 tarihinden itibaren geçerli olacak yeni ücret net 350 milyon 153 bin 550, brüt 488 milyon 700 bin lira olarak belirlendi. Yap›lan zam yaklafl›k yüzde 10 civar›nda gerçekleflirken bu ücret 2006 y›l›na kadar geçerli olacak. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ald›¤› karardan sonra Çal›flma Bakan› Murat Baflesgio¤lu bir aç›klama yapt›. Baflesgio¤lu “16 yafl›ndan büyükler için belirlenen brüt asgari ücretten 68 milyon 418 bin lira SSK primi, 4 milyon 887 bin lira iflsizlik sigorta fonu, 62 milyon 309 bin 250 lira gelir vergisi, 2 milyon 932 bin 200 lira gelir damga vergisi olmak üzere 138 milyon 546 bin 450 lira kesinti uygulanacak. 16 yafl›ndan küçük
iflçiler için net asgari ücret 297 milyon 920 bin, kap›c›lar için ise net 412 milyon 462 bin 800 lira oldu” dedi. Türk-‹fl Genel Baflkan› Salih K›l›ç ise, bu ücretin 4 kiflilik bir ailenin geçimini sa¤layamayaca¤›n› belirtti. D‹SK Baflkan› Süleyman Çelebi “Baflbakan›n kara sürprizi ortaya ç›kt›. Asgari ücret tüm çal›flanlara yönelik bir sözleflme. Toplumla alay edilen bir ücret ortaya koydular. ‹ktidar topluma sadakay› uygun gördü” dedi. ‹HD taraf›ndan yap›lan yaz›l› aç›klama da ise asgari ücretin insan onuruna yarafl›r bir ücret olmas› gerekti¤i belirtildi. T‹SK yöneticisi Nihat Yüksel ise “TÜFE art›fl› yüzde 8 beklenirken yüzde 10.3 yap›ld›. Asgari ücretin eksi¤i yok, fazlas› var” dedi. Asgari ücretin, devlet, iflçi ve patron kesimlerinin birlikte temsil edildi¤i sözde ba¤›ms›z bir komisyon taraf›ndan belirlenmesi
bir yöntem olarak seçilmifltir. Ancak bu yöntem çok aç›kt›r ki, patronlar›n ve onlar› temsil eden hükümetin kararlar›n›n son karar olarak ç›kmas› için seçilmifltir. Hele iflçilerin temsilcileri olarak gösterilen sar› sendikal anlay›fllar da eklenince bu yöntemden iflçi lehine bir sonuç beklemek de hayal olur. Asgari ücret hesaplamalar›nda tek kifli için gerekli olan, besin harcamalar›, bar›nma, ulafl›m, yakacak, dinlenme, e¤lence, kültür, sa¤l›k, giyim vd. harcamalar esas al›nmaktad›r(!) Ancak hiçbir zaman belirlenen asgari ücret bu giderlerin karfl›lanmas›na yetmez. Türkiye’de asgari ücretin belirlenmesi tamamen emperyalizmin ellerindedir. Asgari ücretin belirlenmesi IMF ile yap›lan anlaflmalarda (siz IMF’den ald›klar› talimatlar do¤rultusunda diye okuyun) belirlenmektedir. Belirlenen asgari ücret, Tespit Komisyonu’nda onaylat›l›p aç›klanmaktad›r. Burada pazarl›k yap›lmas›, emekçilerin haklar›n›n savunulmas› söz konusu de¤ildir. Aral›k 2004 itibariyle 4 kiflilik bir ailenin açl›k s›n›r› 513 milyon 931 bin lira, yoksulluk s›n›r› ise 1 milyar 562 bin lirad›r. Devlet yetkilileri yapt›klar› bütün aç›klamalarda “Ekonomi büyüyor. Devrald›¤›m›z enkaz› düzelttik” derken s›ra emekçilerin sosyal-ekonomik haklar›na geldi¤i zaman
“bizden öncekiler bat›rm›fllar, size verecek bir fleyimiz yok, geçen y›l çok zam yapt›k” vb. söylemlerle aymazl›k içerisine giriyorlar. Emekçiye açl›k s›n›r›n›n alt›nda yaflam› reva görüyorlar. 17 Aral›k’ta Brüksel’den ç›kan karar›n ard›ndan hemen flaflaal› bir flekilde “zafer” kutlamalar› yapan uflak AKP hükümeti, bu zaferin hemen ard›ndan asgari ücreti belirlemede emekçilere asgari ücret ad› alt›nda bir sadaka verdi. AKP hükümetinin de kendisinden önceki hükümetlerden hiçbir fark› yoktur. IMF, DB, DTÖ’den ald›¤› talimatlar› harfiyen yerine getirmek zorundad›r. Egemenler emekçilerin s›rt›ndan kazand›klar›yla saltanatlar›n› sürdürürken, bizler her gün açl›ktan ölmekteyiz. Egemenler emekçi halk› daha fazla bask› alt›nda tutarak, t›kanan sistemlerine ekonomik soluklanma getirmeye, kendi saltanatlar›n› uzatmaya çal›fl›yorlar. Ancak her geçen gün yaflad›klar› krizler derinleflmekte, zincirlerinin halkas› biraz daha zay›flamakta. Zay›flayan halkay› k›rmak bizlerin yani ezilen emekçi y›¤›nlar›n›n ellerindedir. Yeter ki kendi gücümüze güvenelim. Yeter ki bu gücümüzü örgütleyerek planl› programl› hareket edelim. ‹flte o zaman egemenlerin saltanat›n› y›k›p, yerine özgür, eflit bir dünya kurabiliriz. (Kartal)
“Sonuna kadar direnece¤iz” AKP hükümetinin 27 Ocak 2005 tarihi itibar›yla kapatma karar› ald›¤› SEKA (Türkiye Selüloz ve Ka¤›t Fabrikas›) ‹zmit Fabrikas›’n›n yaflat›lmas› amac›yla Selüloz-‹fl öncülü¤ünde 14 Aral›k 2004 tarihinden itibaren çeflitli eylemler yap›lm›flt›. 8 Ocak Cumartesi günü ise Türk-‹fl öncülü¤ünde yaklafl›k 10 bin kiflinin kat›l›m›yla “SEKA kapat›lmas›n” mitingi yap›ld›. SEKA iflçileri saat 11.30’da fabrika önünde toplanarak “SEKA Kapat›lamaz” pankart› “Kapat›n bizi, sand›¤a gömelim hepinizi”, “Fabrikalar kalemiz, bacalar süngümüz”, “Size verdi¤imiz oylar haram olsun”, “SEKA halk›nd›r, kapat›lamaz” vb. dövizlerle yürüyüfle geçerken Türk-‹fl Genel Merkez yöneticileriyle birlikte Türk-‹fl’e ba¤l› sendika baflkanlar›, D‹SK kitlesel kat›l›m›yla, KESK’e ba¤l› baz› sendikalar, Halkevleri, BDSP, ESP, TMMOB, TTB, çeflitli siyasi partiler ile baz› milletvekilleri adaylar› ise Merkez Bankas› önünde SEKA iflçilerini beklediler. Emekçiler aras›nda Zonguldak’tan, ‹stanbul’dan, Sakarya’dan, Bursa’dan gelenler de vard›. ‹flçilerin gelmesiyle birlikte önde “Türk-‹fl” pankart›, arkas›nda “SEKA kapat›lamaz” pankart›yla SEKA iflçileri ve aileleri onlar›n arkas›nda ise mitinge kat›lan kurumlar kendi pankart, döviz ve flamalar›yla saat 12.00’de yürüyüfle bafllad›lar.
Yürüyüfl boyunca “SEKA halk›nd›r kapat›lamaz”, “Genel grev, genel direnifl”, “Bizim SEKA’dan ölümüz ç›kar” vb. sloganlar› at›l›rken yoldan geçen arabalar›n korna çalarak mitinge kat›lanlar› selamlad›klar›, esnaf›n, ailelerin pencerelere ç›karak alk›fllarla destek verdikleri de dikkat çekti. Yürüyen emekçiler, baflkan› AKP’li olan ‹zmit Saraybahçe Belediyesi’nin önüne geldiklerinde yaklafl›k 5 dakika durarak belediyeyi yuhalay›p, düdük çal›p “Direne, direne kazanaca¤›z”, “SEKA’ya uzanan eller k›r›ls›n” vb. sloganlar›n› att›ktan sonra yürüyüfllerine devam ettiler. ‹flçiler Büyükflehir Belediyesi önünde geçerken de protestolar›na devam ettiler. “IMF FERMANLARIYLA ÜLKE YÖNET‹LEMEZ!” Kitlenin Perflembe Pazar› meydan›na girmesinin ard›ndan kitleye seslenen Selüloz-‹fl ‹zmit fiube baflkan› Adnan Uyar “AKP’nin hükümet olmadan önce verdi¤i sözleri hat›rlatarak “Söz namustur. Siz sözünüze böyle mi sahip ç›k›yorsunuz” dedi. Uyar’›n ard›ndan Kocaeli Emek Platformu Dönem Sözcüsü TMMOB Kocaeli fiube baflkan› Serhat Girgin ise, “IMF fermanlar›yla bu ülke yönetilemez. ‹flçilerin verdi¤i mücadelede yanlar›nday›z. Direnifliniz bizim direniflimizdir” dedi.
Daha sonra 1998 y›l›nda yine SEKA’n›n kapat›lmas› gündemdeyken direniflte olan ve daha sonra emekliye ayr›lan bir emekçinin o¤lunun o dönemde direniflle ilgili yazd›¤› fliiri okumas› ilgiyle dinlendi. Selüloz-‹fl Genel Baflkan› Ergin Alflan ise yapt›¤› konuflmada “1998’de fabrikam›z› kapatmak istediklerinde bizim yan›m›zdalard›, o zaman bize söz vermifllerdi. O gün o sözleri verenler flimdi fabrikay› kapat›yorlar. Gücünüz yetiyorsa gelin kapat›n. Bu ülkeyi emek karfl›t› politikalarla yönetenler 3 Kas›m seçimlerinde siyasi mefta oldular. Bu hükümet böyle devam ederse AKP de mefta olacak. ‹fli oluruyla çözmezlerse 19 Ocak arife günü fabrikaya girip bir daha ç›kmayaca¤›z” dedi. Son olarak konuflan Türk-‹fl Genel Baflkan› Salih K›l›ç da “ülkeyi yönetenler, oy alacaklar› zaman peflimizden kofluyorlar. Bafla geldiklerinde ise halk› unutarak, IMF, DB politikalar›yla ülkeyi yönetiyorlar. Bizi düflünmeyeni biz de düflünmeyiz. Stratejik kurulufllar› kapat›p özellefltiriyorlar, sat›yorlar. SEKA iflçisi halk›n deste¤iyle ayakta kal›p kazanacakt›r. Hukuksal, demokratik hakk›m›z› sonuna kadar kullanaca¤›z” dedi. Miting boyunca kitle s›k s›k “Tayyip bu flark› burada bitti”, “Susma hayk›r, sömürüye hay›r”, “Her yer SEKA, her yer direnifl”, “Bizim SEKA’dan ölümüz ç›kar” vb. sloganlar› att›-
lar. Konuflmalar›n ard›ndan miting saat 15.30’da sona erdi. Miting saat 14.00’da s›n›f mücadelesinde flehit düflenler için bir dakikal›k sayg› durufluyla bafllarken, sayg› duruflu s›ras›nda ‹stiklal Marfl› okunmas›, mitingin sonlar›na do¤ru 10. Y›l Marfl› okunmas›, Türk bayraklar›n›n çok olmas› dikkat çekti. Mitinge iflçilerin efl ve çocuklar›yla kat›lmas› ise oldukça olumluydu. Bunlar›n yan›s›ra mitinge kat›lan milletvekili adaylar›n›n isimlerinin okunmas› s›ras›nda, milletvekili adaylar›n›n kitleyi selamlamas› ise emekçilerin direnifllerini sahiplendiklerini de¤il, “emekçilerin oylar›n› nas›l kapar›m”›n hesab›yd›. Miting tertip komitesinin iflin bu rengini görmezlikten gelerek milletvekili adaylar›n› emek dostuymufl gibi göstermeleri ise komitenin niteli¤ini gözler önüne seriyordu. (Kartal)
ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA
B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R
UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com
BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959
SSK’lar›n Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devri ÖZELLEfiT‹RMEN‹N ‹LK ADIMIDIR!
Bilindi¤i gibi SSK’lar hem sa¤l›k hem de hayat sigortas› kapsam›nda hizmet veren, Türkiye’deki pek çok emekçinin primleri ile beslenen ancak sa¤l›k hizmeti bak›m›ndan emekçilerin s›rt›nda bir kambur gibi duran bir kurum. Gün geçmiyor ki sa¤l›k veya e¤itim alan›nda “kamusal” hizmet diye bir özellefltirme sald›r›s› olmas›n, bunlar için bir yasa ç›kmas›n. En son olarak “reform” diye gündeme gelen SSK’lar›n Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devredilmesi ve peflinden özellefltirilmesi için haz›rlanan yasa geçti¤imiz günlerde meclisten “geçirildi”. Yasayla beraber bu kuruma ait bütün hastaneler, kurum tabiplikleri, sa¤l›k evleri, sa¤l›k ocaklar›, sa¤l›k merkezleri, dispanserler ile sa¤l›k hizmeti sunan tüm birimler ve buralardaki tafl›nabilir veya tafl›nmaz mallarla personel bedelsiz olarak Sa¤l›k Bakanl›¤›’na geçmifl oldu. Yasada bu devir Anayasa’n›n 56. maddesinin “Sa¤l›k hizmetinin tek elden koordine edilmesi” bahane gösterilerek yap›ld›. Zira halka aç›klanan sebeplerde ise “hizmetin a¤›r aksak çal›flmas›, hizmet alma veriminin düflüklü¤ü, ihtiyaçlar›n karfl›lanamamas›, SSK’lar›n borç bata¤›nda olmas›, önceden denetimden uzak ama flimdiki koflullar›nda yak›n olmas›” oldu. Zira flu unutulmufl olacak ki, yine ayn› devletin, ayn› hükümetin sundu¤u Kamu Reformu Yasa Tasar›s›’nda ise Sa¤l›k Bakanl›¤› tüm sa¤l›k hizmeti alan›ndan çekilecek, bu alanlar özel sektörlere yani sermayeye devredilecekti. O dönem SSK’lar için sayd›¤› bahaneleri sayan devlet flimdi Kamu Reformu Yasa Tasar›s›’n› gelece¤e erteledik dedi¤i bir süreçte bu tasar›n›n kapsamad›¤› tek alan olan SSK’lar› devlet bünyesine al›yor.
SSK’lar›n bugüne kadarki borcu ödenmeyi bekleyen çal›flanlar›n sigorta primleri iken, tek kamburu az say›da personele çok say›da ifli yapt›rmas›ndan oluflurken, flimdi SSK’lar›n sermayeye yani çok say›da ifli az bir personele kâr› yüksek bir flekilde yapt›rmaya yönelik kurumlar›n eline geçmesiyle bu dertlerin artaca¤› aflikard›r. Sermaye için haz›rlanan peflkefl paketinde ise 148 hastane, 212 dispanser, 202 sa¤l›k istasyonu, 3 a¤›z ve difl sa¤l›¤› merkezi, 6 dispanser ve a¤›z difl sa¤l›¤› ünitesi içeren merkez, 2 dispanser ve hemodiyaliz merkezi var. Öte yandan buradaki çal›flanlar›n önce Sa¤l›k Bakanl›¤›’na, sonra ‹l Özel ‹darelerine, daha sonra da gerekirse belediyelere devredilebilmesi için gerekli koflullar var. Yani toplamda 53.985 personel istendi¤i flekilde, istendi¤i yerde çal›flt›r›labilecek. 1946’da kuruldu¤undan beri iflçilerin maafl primleriyle finanse edilen, tek mali
girdisi bu primler olan, defalarca sermayenin rant kap›s› olmufl, yönetimde özerk bu kurum art›k rant kap›s› vasf›n› kaybedip rant›n ta kendisi olacak. fiüphe duyulmamas› gereken tav›r ise bu duruma karfl› iflçilerin ve emekçilerin karfl› durufludur. SSK’lar›n Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devredilmesinin özellefltirmenin ilk ad›m› oldu¤u bugün mu¤lak de¤ildir, icraatlara bak›ld›¤›nda gayet aç›kt›r. Buna karfl› defalarca ifl b›rakan, alanlara ç›kan, bas›n aç›klamalar›yla protestolarda ve teflhirlerde bulunan emekçiler, sendikalar, devrimciler eylem takvimlerini çoktan ç›kartm›fl haldedir. Yasan›n meclisten geçmesi öncesinde genel grev ilan edece¤ini aç›klayan Emek Platformu, fiubat ay›na kadar bas›n aç›klamalar› ile kitleyi konuya karfl› bilinçlendirece¤ini, fiubat ay› bafl›yla da genel grevin tüm ülke çap›nda örgütlü olunan her yerde ilan edilece¤ini aç›klanm›flt›. ‹ki y›ld›r SSK’lara bir çivi bile çakt›rmayan, hizmetin kötüleflmesinde sorumlulu¤u olan devletin sermaye için haz›rlad›¤› peflkefl paketine Emek Platformu’nun verece¤i yan›t önümüzdeki günlerde netlik kazanacak.
Sa¤l›k hakk› sat›lamaz! AKP hükümeti SSK hastanelerinin Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devrini öngören yasa tasar›s›n› Meclis’te kabul ederken emekçiler de eylemleriyle özellefltirme sald›r›s›n› protesto ettiler. Emek Platformu’nun ça¤r›s›yla 6 Ocak günü SSK Baflkanl›¤› önünde toplanan emekçiler yasa tasar›s›n›n geri çekilmesini istediler. “fialter inecek bu ifl bitecek”, “Söz bitti s›ra grevde”, “‹flçi memur elele genel greve” sloganlar›n› atan emekçiler ad›na konuflan Emek Platformu dönem sözcüsü TMMOB Genel Baflkan› Mehmet So¤anc›, AKP’nin uyar›lar›na kulak t›kad›¤›n› ve her fleyi oldu bittiye getirmek istedi¤ini söyledi. Türk Tabipler Birli¤i (TTB) ‹kinci Baflkan› Metin Bakkalc› da bütün Türkiye’yi dolafl›p yasay› ve hükümeti teflhir edeceklerini ifade etti. D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi de hükümetin gündeme getirdi¤i tasar›lar›n IMF’ye ait oldu¤unu,
emekçilerin mücadeleden baflka flans› olmad›¤›n› belirtti. D‹SK üyesi iflçiler SSK önünde zincir oluflturarak tepkilerini gösterdiler. (Ankara) SSK’NIN DEVR‹NE TEPK‹LER BÜYÜYOR!
SSK’lar›n devredilmesi ülkenin birçok ilinde oldu¤u gibi Bursa’da da Emek Platformu bileflenleri taraf›ndan protesto edildi. 6 Ocak günü saat 12:30’da SSK
Alt›parmak Bölge Müdürlü¤ü önünde bir araya gelen Emek Platformu bileflenleri ad›na TMMOB Bursa ‹l Koordinasyon Kurulu Sekreteri Emek Platformu Dönem Sözcüsü Ayfle Dolar bir aç›klama yapt›. Dolar, “Emek Platformu olarak SSK hastanelerinin Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devri ile bafllat›lmak istenen uygulamalar›n sigortal›y›, emeklileri ve SSK çal›flanlar›n› yok edilmeye terk etmek anlam›na gelece¤ini bir kez daha hat›rlat›yor, hükümeti uyar›yoruz. Hükümet derhal; SSK hastanelerini Sa¤l›k Bakanl›¤›’na devrederek içini boflaltacak ve kurumu yok etmeye do¤ru götürecek yasa tasar›s›n› geri çekmelidir. Geri çekilmemesi halinde mücadelemizi sürdürece¤imizi tekrarl›yoruz” dedi. Kitlenin att›¤› “Herkese eflit, paras›z sa¤l›k” sloganlar› ve alk›fllarla eyleme son verildi. (Bursa)