OGYIK18

Page 1

ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

www.iscikoylu.org

Say›: 2005-7

18

*Y›l:2 *24 Mart-7 Nisan 2005 *Fiyat›: 75 YKrfl ISSN:1303-9350

Ortado¤u halklar›n›n direniflinin simgesi Newroz’da yükseltilen isyan atefllerinden ve iflgalin 2. y›l›nda Irak halk›n›n direniflinden ald›¤›m›z güçle hayk›r›yoruz:

Kürt, Arap, Türkmen çeflitli milliyetlerden Ortado¤u halklar›n›n zalim Dehaklara karfl› direnifl ateflini yakt›¤› gün olan Newroz’da ülkemizin her yerinde çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›z yak›lan atefllerin etraf›nda omuz omuza zalimlere olan öfkelerini hayk›r›rken, Irak’ta 2 y›l önce iflgal sald›r›s›na bafllayan ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin bombalar›na karfl› direnenlere dayan›flma mesajlar›n› yollad›lar bu topraklardan... Irakl› direniflçilerden, Filistin’in eli tafll› küçük generallerinden ve Newroz’un isyan ateflinden ald›¤›m›z güçle hayk›r›yoruz: “Berxwedan Jiyane!” “Yaflamak Direnmektir!”

8 MART KAVGA GÜNÜDÜR! Ne TC faflizminin azg›n terörü ne de AB standartlar› bu gerçe¤i karartabilir!

Beyaz›t’tan Halepçe’ye, Gazi’ye katliamlar protesto edildi * 12 Mart Pazar günü sabah saatlerinde Gazi Mahallesi Cemevi önünde toplanan kitle “Gazi flehitleri ölümsüzdür”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak” sloganlar›yla yürüyüfle geçti. Alibeyköy’deki flehitlerin mezarlar›ndan gelen kortejle birleflen kitle “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›yla Gazi Cemevi’nin önüne geldi. Eyleme kat›lan HÖC, ESP, BDSP, SODAP, DEHAP, Halkevleri ve Partizan kendi pankartlar›n› açarak kortej olufltururken Al›nteri okurlar› da eyleme flamalar›yla kat›ld›. 16 Mart 2005 tarihinde ‹stanbul Üniversitesi Beyaz›t Kampüsü’nde toplanan 400’ü aflk›n ö¤renci, 16 Mart 1978 Beyaz›t katliam›n› protesto etmek ve flehitleri anmak için bir eylem yapt›. Sayfa 8 ’den öylü k i ç ‹fl

EGEMENLER‹N BARIfiI SÖMÜRÜ S‹STEM‹N‹N DEVAMIDIR! Sayfa 30

6 Mart günü ‹stanbul’da gerçeklefltirilen 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü eyleminin, faflist TC devletinin kolluk güçleri taraf›ndan azg›n bir faflist terörle sald›r›ya u¤ramas› baflta AB olmak üzere herkesi “flok” etti(!) TC faflizmi ile AB emperyalistlerinin “troykas›” (üçlü) aras›nda yap›lan görüflmelere; faflizmin azg›n terörü damgas›n› vurdu. 17 Aral›k’tan sonra ilk kez bir araya gelen taraflar›n konuyla ilgili yapt›klar› aç›klamalar, “AB üyeli¤i” ad› alt›nda Türkiye halk›na yutturulmaya çal›fl›lan, “demokrasi”, “insan haklar›” balonlar›n›n bir kez daha patlamas›na yol açt›. TC faflizmi, AB üyeli¤i yolculu¤unda arabay› bir kez daha flarampole yuvarlad›.

TKP/ML’den SEKA’n›n kapat›lmas› ve 6 Mart sald›r›s›na karfl› eylemler Gazetemize posta kanal›yla ulaflan bir bildiriye göre AKP bürolar›na yönelik gerçeklefltirilen sald›r›lar› TKP/ML militanlar› üstlendi. “Emperyalizmin Ufla¤› Türk Hakim S›n›flar›n›n Sözcüsü Ve Emireri Adalet Ve Kalk›nma Partisi, Halk›m›z›n Ve Partimizin Devrimci fiiddetinden Kurtulamayacakt›r!” bafll›¤›n› tafl›yan bildiriyle TKP/ML militanlar› eylemleri yaflanan son geliflmelere paralel olarak gerçeklefltirdiklerini aç›klad›lar. Sayfa 16-17


senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

işçi-köylü

6 AYLIK: 10.200.000

1 YILLIK: 20.400.000

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


3

18

24 Mart-7 Nisan 2005

“ANLAfiMA VE BARIfi” SEKA D‹REN‹fi‹N‹N GÖLGES‹N‹ B‹LE KARARTAMAYACAK!

EMEKÇ‹LER MEYDAN OKUMAYA DEVAM EDECEKT‹R!... Özellefltirme sald›r›lar› AKP’nin tek bafl›na hükümet kurmas›yla pratikte daha etkin yaflama geçmeye bafllad›. Özellikle 2001 fiubat kriziyle büyük bir bunal›m yaflayan faflist TC, emperyalizmin kurumlar›n›n (IMF, DB vb.) yard›m›na koflmas›n› istemifl ve büyük bir beklenti içine girmifltir. Bu beklentisi yan›ts›z kalmam›flt›r. Krizin gerçek sahipleri ve nedenleri olan bu kurumlar kurtar›c› pozisyonda ülkeye yüksek miktarda borçlar vererek ve ekonomi politikalar›n› yeniden planlayarak müdahale etmifllerdir. Genifl kapsaml› sald›r›lar›n oluflturdu¤u rahats›zl›k ise alanlarda eylemlere dönüflürken, baflta iflçi s›n›f› olmak üzere çeflitli emekçi kesimlerin ifl yerlerinde direnifllerin artmas›na da neden olmufltur. Ancak bu hareketlenmeler ya lokal düzeyde kalm›fl ya da saman alevi misali parlay›p sönmüfltür. Direnifllerin ve eylemlerin do¤ru bir politik önderlikle ele al›nmamas› ve uzun erimli bir ›srara sahip olmamas›, özellefltirme sald›r›lar› karfl›s›nda emekçilerin önemli kazan›mlar elde etmesini engellemifltir. SEKA’NIN ÖZELLEfiT‹RME SÜREC‹ Bu direnifllerin son halkas›n› ve belki de en etkilisini ‹zmit SEKA ‹flletmesi’nin kapat›lma karar›na karfl› görmekteyiz. SEKA’n›n ilk olarak 1998’te zarar etti¤i gerekçesi ile kapat›lmas›na karar verilmiflti. Ancak o dönemde SEKA iflçilerinin direnifli bu karar›n yaflama geçmesini engellemiflti. Nihayet 2004’ün sonlar›nda yeni bir kararla SEKA’n›n kapat›lmas› yeniden gündeme geldi. AKP hükümetinin emperyalizmin politikalar›n› uygulamadaki ›srar› ve görece baflar›s› bu iflletmede çal›flanlar›n %80’inin bu partiye oy vermesi ise var olan özellefltirme sald›r›lar›n›n uygulanmas›nda bu iflletmeye bir istisna gösterece¤i anlam›na gelmiyordu. S›n›fsal özüne uygun bir flekillenifl içinde olan bu uflak parti için kendine “oy” verenler de¤il icazet ald›¤› efendisi her fleyden önemliydi. Bu durum SEKA iflçisinde elbette bir hayal k›r›kl›¤› oluflturmufltu. S›n›fsal perspektiften uzak bir önderlikle flekillenmesi ise bunda en büyük etken olarak görülmelidir. Ancak bu hayal k›r›kl›¤› elbette yine s›n›fsal duruflundan kaynakl› bir öfkeye ve kine dönüflecekti. Çünkü SEKA ezilen iflçi s›n›f›n›n bir parças›yd›, AKP ise ezen s›n›flar›n siyasal temsilcisi. Yani aralar›ndaki ba¤ sadece bir ka¤›t parças›n›n sand›¤a at›lmas›ndan ibaretti. Ve bu pamuk ipli¤i misali oluflan ba¤ gerçe¤in görüngüsü karfl›s›nda hiçbir demagojiye ve aldatmaya yer vermeden kopacakt›. Ve nitekim karar›n aç›klanmas› ile birlikte bu pamuk ipli¤i koparken fliddetli bir kavga arenas› da kuruluyordu. SEKA iflçileri hiç vakit kaybetmeden direnifle geçmiflti bile. Daha önceki etkili ve yapt›r›m gücü olan mücadelesinden ö¤rendi¤i fleyi daha üst düzeyde yaflama geçirme perspektifi ile hareket etmekte kararl›yd›. Ve SEKA iflçileri “fabrika evimiz” diyerek fabrikadan ayr›lmama karar› alarak direnifli sürdürmedeki ›srar›n› göstermeye bafllam›flt›. Özellefltirme idare-

sinin verdi¤i karar SEKA iflçilerinin direnifli ve buna karfl› oluflan toplumsal duyarl›l›¤›n etkisiyle mahkeme yürütmeyi durdurma karar› ald›. Ancak bu karar nihai karar›n uygulanmas› noktas›nda bir engel teflkil etmiyordu faflist TC ve onun hükümeti AKP aç›s›ndan. 7 Mart’taki Bakanlar Kurulu toplant›s› sonras› hükümet sözcüsü Cemil Çiçek “bu son ça¤r›d›r. Tekliflere karfl›n direnifl devam ederse iflçiler yarg›yla, güvenlik güçleriyle karfl› karfl›ya gelecektir. fiimdi ziyaretlerine gidenler de yanlar›nda olmaz” aç›klamas›yla SEKA iflçilerine “son uyar›y›” yap›yordu. SEKA iflçilerinin direniflinin anlam›n› çözen egemen s›n›flar ve onlar›n sözcüleri kâh “bar›fl” çubu¤u uzat›rken kah tehditlerle y›ld›rmaya ve yaln›zlaflt›rmaya çal›fl›yordu. Ancak ayn› dönemde SEKA iflçilerinin yakt›¤› atefl ülkenin dört bir yan›nda özellefltirme kapsam›nda olan çeflitli sektörlerdeki iflçiler taraf›ndan harlanmaya baflland›. Özellikle TEKEL’in sigara bölümünün özellefltirilmesine karfl› Tokat, Malatya, Adana tekel iflçileri eylemler koymaya ve SEKA iflçisine destek vererek özellefltirme sald›r›lar›na karfl› tav›r gelifltirmeye bafllad›lar. Bu oldukça önemliydi çünkü var olan sald›r›lar›n kapsam› karfl›s›nda oluflan yetersiz tepkiler tersine dönmeye bafllam›flt›. Özellikle genel bir özellefltirme karfl›tl›¤› ve bu temelde bir hareketlenme TC’nin oldukça s›k›nt›l› zamanlar geçirmesine neden olacakt›. SEKA iflçilerinin direnifli ise bu anlamda onlar için kabul edilemezdi. Bu temeldeki tehditler karfl›s›nda y›lmayan SEKA iflçilerini aldatmak için Ulaflt›rma Bakan› Binali Y›ld›r›m ara bulucu olarak görevlendirildi. SEKA iflçisini aldatmak ve iflletmeyi kapatmak için çok çeflitli öneriler ortaya konuldu. Burada SEKA iflçilerinin ma¤dur edilmeyece¤i yönlü aç›klamalar oldukça anlaml›d›r. Çünkü bu devlet için görece bir geri ad›m olarak görülmelidir. Daha önceki özellefltirmelerde iflçilere karfl› ortaya koydu¤u tav›r ve pervas›zl›k SEKA özgülünde bir geri ad›ma dönüflmüfltür. Tehditlerle bafllayan ve devam ettirilen süreç anlaflma söylemleriyle devam etmifltir. Ve bu geri ad›m iflçi s›n›f›n›n izleyece¤i hat noktas›nda da bir ö¤retmen ifllevi görmüfltür. ‹fiB‹RL‹KÇ‹ SEND‹KA YÖNET‹MLER‹ ‹fiÇ‹ SINIFININ BASINCI ALTINA G‹RD‹ Bu süreçte AKP ve SEKA iflçileri ad›na Selüloz-‹fl ve TÜRK-‹fi baflkanl›¤› nezdinde görüflmeler ve pazarl›klar sürdürülmüfltür. ‹flçilerin kararl›l›¤› karfl›s›nda direniflin bir parças› olmak zorunda kalan Selüloz-‹fl bu süreçte SEKA iflçileri aç›s›ndan “denize düflen y›lana sar›l›r” misali bir pozisyona düflmüfltür. Ancak y›llard›r özellefltirme sald›r›lar›n›n pervas›zl›¤› ve her

an ‹zmit SEKA iflletmesinin bafl›na musallat olaca¤›n›n belli olmas›na ra¤men bu sendikan›n prati¤i ise hiç de iflçilerin verdi¤i de¤eri hak etmedi¤ini göstermektedir. Yine SEKA iflçisine destek veren çeflitli devrimci-demokrat kurumlara karfl› devletin yaklafl›m›ndan farkl› bir yaklafl›m sergilememifltir. Devrimci ve sosyalist bas›na elinden geldi¤ince zorluklar ç›karmaya çal›flm›fl, adeta SEKA iflçisini bu kesimden uzak tutmak için k›rk takla atm›flt›r. Ancak SEKA iflçisi sendikas›n› hareketlendirmeyi ve direnifline ortak etmeyi bilmifltir. TÜRK-‹fi’in sab›kal› geçmifli ve bugünü bu direniflin her an sat›laca¤› intibas›n› da ortadan kald›rm›yordu. Kokuflmufllu¤un, iflbirlikçili¤in ve teslimiyetin en üst noktas›nda seyreden TÜRK-‹fi bu süreçte yaklafl›m›yla ve direnifli ele al›fl›yla adeta “yeni”

bir aflama kaydetmifltir. SEKA iflçilerinin bu direniflinde genel grev beklentisi (elbette bu beklenti ya da bu yönlü bir eylemin ülkemizin flu an ki koflullar›ndaki faydas›, tart›flmaya aç›k bir içeri¤e sahiptir. Genel grevin nas›l bir önderlikle yap›ld›¤› ve hangi koflullarda yap›lmas› gerekti¤i oldukça önemlidir. Bu anlamda bu önemli silah›n etki gücünün ve kitledeki beklentisinin önemi göz önüne al›narak kullan›lmas› ya da bir slogana çevrilmesi önemlidir. Bizim görüflümüzce bu aflamada genel grev gerçekçi ve bilimsel bir eylem biçimi olarak görülmemektedir. Ancak bu eylemin do¤rulu¤u ya da yanl›fll›¤› bir yana SEKA iflçisinin beklentisinin ne boyutta oldu¤u ve daha etkin tav›rlar beklemesi olarak okunmal›d›r) içerisinde olmas›; buna ra¤men Türk-‹fl Baflkanlar Kurulu’nun ise 4 Mart’ta iflyeri terk etmeme karar› almas›yla adeta direnifli ve direniflin anlam›n›n nas›l alg›lad›¤›n› ortaya koyuyordu. Salih K›l›ç’›n bu karar› SEKA iflçilerine aç›klamas› ise protestoyla karfl›l›¤›n› buluyordu. ‹flçi s›n›f›n›n güya “temsilcisi” olan bu iflbirlikçi, teslimiyetçi zihniyet s›n›f›n hareketini kösteklemek ve da¤›tmaktan baflka hiçbir iflleve sahip de¤ildir. S›n›f›n kendili¤inden hareketini her daim zapturapt alt›na alma görevini baflar› ile yerine getirmifllerdir. D‹REN‹fi EMEKÇ‹ K‹TLELER‹N GÜCÜNÜ GÖSTERM‹fiT‹R Geldi¤imiz noktada SEKA direnifli sözde bir anlaflmayla son bulmufltur. Bu anlaflman›n içeri¤i ise adeta direnifle biçil-

mesi gereken anlam›n alt›n›n boflalt›lmas›na hizmet etmifltir. SEKA direnifli sadece SEKA özgülünde bir muharebenin kazan›lmas› de¤ildir. Sorun, sadece faflist diktatörlü¤ün sald›r›lar›n›n durdurulabilmesi ya da geciktirilebilmesi de de¤ildir. Sorun yaln›z bafl›na iflçi s›n›f›n›n mücadelesinin önünde büyük engel oluflturan reformist ve gerici sendikal önderliklerin, anlay›fllar›n pratik içerisinde tasfiye edilmesi de de¤ildir. Bunlarla beraber öncelikli sorun, SEKA direnifli özelinde kitlelerin gücünün, dayan›flman›n, örgütlü mücadelenin gösterilmesi; özgüvenin sa¤lanmas›, bundan sonraki muharebeler için bu kazan›mlar›n yarat›labilmesi, mücadele gelene¤inin örülebilmesidir. Bu anlam›n do¤al olarak iflbirlikçi sendikalar taraf›ndan alt› boflalt›lmal›yd›. SEKA direnifli flaflal› bir protokol töreniyle son bulmufltur. SEKA bütün her fleyiyle birlikte ‹zmit Büyükflehir Belediyesi’ne devredilmifltir. Bu anlaflma iflçilerin 510’unun kabul, 61’inin ret oyuna karfl› oy çoklu¤uyla kabul edilmifltir. ‹flçilerin oylamas›na baflvurularak al›nan devir karar› elbette SEKA iflçilerinin omuzlar›na yüklenemez. Sendikalar›na olan güvenleri ve sendikalar›n›n s›n›fsal bir iflbirli¤i içinde oluflu SEKA iflçilerinin direnifllerinin anlam›n› kavramalar›nda eksik kalmas›na ve nihayet bu anlaflman›n en makul yol oldu¤una ikna etmifltir. Öz itibariyle SEKA direniflinin anlaflmayla sonuçlanmas› faflist diktatörlü¤ün bir kazan›m› olarak görülmelidir. Faflist diktatörlük için SEKA’n›n kapat›lmas› ve özellikle de bu kapat›lma iflinin “kavgas›z ve gürültüsüz” yap›lmas› özellefltirme sald›r›lar›n›n h›z kesmemesi ve ard›ndan gelecek di¤er özellefltirmelerin baflar›s› aç›s›ndan oldukça önemliydi. SEKA direnifline karfl› taviz vermek, Türk hakim s›n›flar›n›n bugüne kadar dillerinden düflürmedikleri “özellefltirme kararl›l›¤›na” darbe vuracakt›. Öte yandan direnifli faflist zora dayal› fliddet ve cebirle bitirmek ise, onlar›n gerçek s›n›f karakterini, iflçi s›n›f› ve emekçi halk nezdinde daha bir a盤a ç›karacakt›. TC faflizminin emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n›n ve bununla ba¤lant›l› olarak IMF ve DB gibi kurumlar›n kararlar›n›n ne pahas›na olursa olsun uygulama kararl›l›¤›n› göstermesi aç›s›ndan önemliydi. Ve yine direniflin sonland›r›lmamas›, uzat›lmas› ise iflçi s›n›f›na “kötü bir örnek teflkil etmesi” aç›s›ndan ne pahas›na olursa olsun bitirme çabas› içerisinde olmalar›n› zorunlu k›l›yordu. SEKA direniflini s›n›f hareketini gelifltirmemek ve direniflin di¤er emekçi kesimlere emsal teflkil etmeden yapmak önemliydi. Ve nihayetinde bir kova bal için bir parmak bal› feda ettiler. Anlaflmaya göre, iflçilerin hepsi yeni bir ifl aktiyle ‹zmit Büyükflehir Belediyesi’nde çal›flmaya devam edecek. Bu devrin belediyeye maliyeti olan ayl›k 1,5 trilyonunu ise devlet karfl›layaca¤› sözünü Belediye’ye verdi bile. ➩


4

24 Mart-7 Nisan 2005

18

Afganistan 3.5, Irak iflgali 2 y›l› geride b›rakm›flken bölgede ve dünyada yaflanan geliflmeler, sürecin neredeyse bafllar›nda olundu¤u yan›lsamas› yarat›yor. Bunun do¤al ki ilk gerekçesi, emperyalist planlar›n bofla ç›kar›lmas›na neden olan bölge halklar›n›n direnifli olgusudur. Bush, Powell vd.lerine “Irak’taki zorluklar› yanl›fl hesaplad›k.”(13.09.04) dedirten ve masa bafl›nda ihmal edilen bu “faktör”, flimdi de farkl› planlarla hesaba kat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak her zaman oldu¤u gibi reaksiyon/karfl› koyufl bak›m›ndan “ihmal” edilece¤ine flüphe yoktur. Süreç her ne kadar 11 Eylül’ün devam›nda, onun barda¤› tafl›ran etkili bir sald›r› olmas› vesilesiyle bafllam›fl gibi sunulsa da; gerek o dönem ABD emperyalizminin yapmakta oldu¤u haz›rl›klar, gerekse de sonras›nda çok daha net bir biçimde ortaya serilen onlarca kan›t sayesinde gerçeklerin hiç de karart›lmaya çal›fl›ld›¤› gibi olmad›¤›n› gösteriyordu/gösterdi. Öyle ki, Bin Ladin’in popülaritesini yitirece¤i, “yakalanmasa” Saddam’›n bile unutulaca¤› bir döneme girilmesi flafl›rt›c› olmamal›d›r. Dönemin bir tak›m aktörleri, ihtiyaç duyuldu¤u zaman ileride yine rol almak, belki de bir daha ç›kmamak üzere tarih sahnesinin ön plan›ndan çekilmifllerdir. De¤il “kitle imha silahlar›” yalan›, “terörizm” demagojisi bile bugün önde gelen söylem biçimi olmaktan ç›kar›lm›flt›r. fiimdi revaçta olan “özgürlük” kavram›d›r. Daha genifl bir hareket alan› yaratt›¤› için seçildi¤ine hiç flüphe duyulmayacak “özgürlük” kelimesinden ne anlad›klar›, Irak’taki ya¤ma olaylar›n›n Rumsfeld taraf›ndan “özgürlü¤ün d›flavurumu” olarak savunulmas›yla itiraf edilmiflti (12.04.03). Emperyalizmin bizatihi kendisinin dünyan›n bütün zenginliklerinin “ya¤ma özgürlü¤ü”, dünya halklar›n›n s›n›rs›z sömürülme ve zulme u¤rat›lma “özgürlü¤ü” olmas› gerçe¤i, bu kavrama yüklenen anlam› netlefltirmektedir. Nitekim Afganistan ve Irak iflgal pratikleri, “Ebedi/S›n›rs›z Özgürlük” ismiyle devreye sokulan bu sald›r›lar›n her iki ülke halk›n› da lay›k›yla “özgürlük” ile tan›flt›rd›¤›n› gösterivermifltir. Yüzbinleri aflk›n ölü, onu kat be kat aflan yaral›, hasta ve sakat veren; milyonlarcas› evsiz kalan, göçmen ve periflan bir halk; kültürel de¤erleri talan edilmifl, ekonomik zenginliklerine el konulmufl, altyap›s› tamamen y›k›lm›fl, bütün sosyal kurumlar› da¤›t›lm›fl bir ülkede; iflgal alt›nda, süngü bask›s›yla hala sürekli iflkence, terör ve katliam alt›nda inletilmektedir. Bu aç›k gerçekliklerin üstüne her iki ülkede son fiili duruma gelince; iflgal güçleri ve uflaklar›

aç›s›ndan tablo, tam bir açmaz ve ç›kmaz içermektedir. Afganistan’da 19 bin ABD, 8 bin ISAF (Uluslararas› Güvenlik Destek Gücü) askeri, iflgal gücünü oluflturmaktad›r. ‹ki y›l için hedeflenen 70 bin kiflilik Afgan ordusu henüz 20 bin kifliye dahi ulaflt›r›lamam›flt›r. Denetim/kontrol hala esas olarak Kabil ile s›n›rl›d›r. Taliban ve El-Kaide güçleri ülkenin birçok bölgesinde güç toparlam›fl durumdad›r. ABD valisi “devlet baflkan›” Hamid Karzai, s›k s›k Taliban yetkililerine silah b›rakma ve iflbirli¤i ça¤r›s› yapmaktad›r. Geçen y›l boyunca Taliban güçlerinin düzenledi¤i ve 1200 iflgal ve hükümet askerinin öldü¤ü etkili sald›r› say›s› 282 olarak aç›klanmaktad›r. Afganistan, bölgede tekrar iflgal öncesi dönemdeki durumunu aflan yo¤unlukta bir uyuflturucu üretim merkezi haline gelmifltir. Irak’a ait çizilecek tablo ve ç›kar›lacak bilanço çok daha vahim ve kapsaml›d›r. Ancak sadece son “seçim”lerden bahsetmek bile yeterli olacakt›r. Bu seçimde sand›k yerleri seçimin yap›laca¤› günün sabah›na kadar aç›klanmam›fl, seçmenler kimi seçtiklerini bilmeden oy kullanm›fllard›r. Toplam seçmen say›s› belirtilmeden aç›klanan kat›lma oran› yüzde 62’dir. Uluslararas› “ba¤›ms›z” gözlemciler seçimi 1800 km. uzakl›ktaki Ürdün’ün baflkenti Amman’dan “izlemifllerdir”. Düzmece ifllemler flimdi de meclis, bir süre sonra devlet baflkanl›¤› seçimi, hükümet oluflumu, anayasa yap›m› vs. derken sürüp gidecektir. ‹flgal güçlerinden, ABD ve ‹ngiltere d›fl›ndakiler çekilmek için s›raya girmifl durumdad›r. ABD emperyalizmi Afganistan’da hiçbir ciddi mesafe alamay›nca ama özellikle de Irak’ta direniflin kaydetti¤i ilerlemeyi ve yakalad›¤› ivmeyi durduramay›nca sorunu daha genifl bir paranteze alarak “çözme” plan›na geçmeyi kararlaflt›rm›fl bulunmaktad›r. Zaten daha sonraki aflamada hedefledi¤i Suriye ve esas olarak ‹ran dosyalar› bu genifl parantezi ifade etmektedir. Büyük Ortado¤u Projesi ya da sonraki adland›rmas›yla Geniflletilmifl Ortado¤u ve Kuzey Afrika Projesi (BOP-GOKAP) nin merkezine oturan bu plan, Irak ve Afganistan’da kal›c› üsler biçiminde uzun bir süre iflgalin sürdürülmesi anlam›na geliyor. Böylelikle iflgalin fiyaskosu yumuflak bir biçimde geçifltirilerek, zararlar›n en aza indirilmesi, bölgeden tamamen çekilmeyerek kal›c› üsler yarat›lmas› ve di¤er ad›mlara devam edilmeye çal›fl›lmas› amaçlanmaktad›r. Asker say›s› azalt›lsa bile muazzam bir harcama gerektiren bu plan›n; kurulan kukla rejimler ve derme çatma ordular›n direniflçilerle bafl edemeyece¤i düflünüldü¤ünde, iflletilme flans›n›n ne kadar zor oldu¤u aç›kt›r. Kald› ki, bu koflullarda yeni ad›mlar›n at›lmas› hedeflenmektedir ki (Suriye,

‹ran vd.) bu durumda her fleyin daha da imkans›z gibi göründü¤ünden söz edilebilecektir. Ancak bütün bunlar›n pek rahatl›kla emperyalist stratejistler taraf›ndan görüldü¤ü düflünülürse, geriye tek olas›l›k kalmaktad›r; o da bir tak›m harekatlar›n istek veya tercihten de¤il zorunluluktan ötürü gelifltirildi¤idir. Ve yine o imkans›z gibi görünen durumlar›n gerekirse “her yol” denenerek afl›labilece¤i düflünülmektedir. Filmi biraz geriye sard›¤›m›zda, ABD eski baflkanlar›ndan J. Carter’›n resmi dan›flmanlar›ndan ve devletin en naml› ak›l hocalar›ndan Zbignew Brzezinski, “Büyük Satranç Tahtas›” isimli kitab›nda bir araya getirerek yay›nlad›¤› tezleriyle vakti zaman›nda bu iflin stratejik yönelimini çizmiflti. Sonraki ulusal strateji belgeleri bu do¤rultuda flekillendirildi. Brzezinski, dünya egemenli¤i için Avrasya’y› iflaret ediyordu. Avrasya’y› dünya tarihini yazan co¤rafya olarak tan›ml›yor; eski ve yeni medeniyetlerin büyük bir k›sm›na befliklik yapt›¤›n›, dünya nüfusunun yüzde yetmiflbeflini bar›nd›rd›¤›n› söylüyor; dünya gayri safi üretiminin yüzde 60’›na sahip oldu¤unun, bilinen dünya enerji kaynaklar›n›n dörtte üçünü tafl›d›¤›n›n, ABD hariç dünyan›n bilinen bütün nükleer güçlerinin bulundu¤u yer oldu¤unun alt›n› çiziyordu. Avrasya’n›n önem arz eden özellikleri s›ralamas›nda hiç kuflkusuz bafl› enerji kaynaklar› çekmekte, bu kaynaklar da, Hazar Havzas›, Orta Asya ve Ortado¤u’da yo¤unlaflm›fl bulunmaktad›r. Bu bölgelerin jeostratejinin yaflam sahas› veya öncelikli alan fleklinde adland›r›lmas›n›n nedeni budur. Madalyonun di¤er yüzünde, ABD emperyalizminin bu “koridora” erken girme nedeni bulunmaktad›r. Emperyalizmin “yeniden paylafl›mc›” karakteri, “f›rsat” yakalad›¤›nda bunun gere¤ini yerine getirmektir. Fakat bu f›rsat› yaratmak için gerekli koflullar›n oluflmas› için faaliyet yürütmek de tamamlay›c› bir yap›sal özelli¤idir. Büyük çapl› silah birikimi, güç dengesindeki avantaj› azami kazan›ma çevirmeyi gerektirmekteyken, ekonomik olarak girilen ciddi bunal›m zamanlamay› belirleyici bir rol oynam›flt›r. ABD’nin cari a盤› 2004’de 653 milyar dolar olmufltur. OECD tahminleri bunun 2006’da 825 milyara yükselece¤ini öngörmektedir. 2005 bütçe a盤› 368 milyar dolar olarak hesaplanmaktad›r. Devlet tahvil stokunun üçte birinden fazlas› di¤er devletlerin elindedir (Japonya 825, Çin 500, G. Kore 200 milyar dolar, vd.). Son üç y›l içinde dolar euro karfl›s›nda yüzde 35, yen karfl›s›nda yüzde 24 de¤er yitirmifltir ve bu kay›p sürmektedir. ‹flsizlik 2000’de 4.1 iken 2003 verilerine göre son on y›l›n en yüksek oran› 6.4’e yükselmifltir. Nüfusun yüzde 12’si (35 milyon kifli) yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda yaflamaktad›r. Bu “özgürlükler ülkesi”nde 30 milyon kiflinin hiçbir sosyal güvencesi bulunmamaktad›r. Hapishanelerdeki sadece hükümlü say›s› 2 milyon 19 bin 234 kiflidir. (Bütün veriler ABD Adalet Bakanl›¤›, Alman Goethe Enstitüsü, OECD ve BM raporlar›ndan al›nm›flt›r.) Son dönemlere ait bu ekonomik göstergeler 5 y›l önce öngörülebilmekteydi. Geliflmeleri bir grup ç›lg›n neo-con tak›m›n›n

Ancak önemli bir nokta var ki bu iflletmenin kapat›lmas› u¤runa girilen a¤›r bedelin ileriki sonuçlar›d›r. 706 SEKA iflçisinin Belediye’ye devri ve yine ‹zmit Belediyesi’nin yeni yasayla birlikte geniflleyen s›n›r› sonucunda Köy Hizmetleri’nin de Belediye bünyesinde istihdam edilmesiyle 4905 çal›flan› oldu. Ancak Belediye’nin ihtiyac› olarak belirledi¤i iflçi say›s› yaklafl›k 1500 civar›, yani tam 3 kat› bir iflçi fazlas› olufltu. Üstelik bu Belediye’nin borcunun 4,5 milyar dolarla en borçlu belediye oldu¤u gerçekli¤i temelinde düflünürsek bu faturan›n Belediye’yi küçültmek olarak ortaya ç›kaca¤› ise bugün net olarak görünen bir gerçeklik. Ve bu fatura da elbette belediye çal›flanlar›na kesilecektir. Yak›n tarihte ‹zmit Belediyesi’nde yeni iflçi ç›karmalar›na tan›kl›k edersek flaflmamak laz›m. SEKA iflletmesinin durumu ise flimdiden neredeyse belirlenmifltir. Her ne kadar ‹zmit Belediye Baflkan› ‹brahim Karaos-

mano¤lu “SEKA’n›n gelece¤ini SEKA iflçileriyle belirleyece¤iz” dese de, imzalanan protokolde SEKA’n›n çal›flaca¤›na dair bir hüküm söz konusu de¤il. Gelen aç›klamalar ise SEKA arazisinin kullan›lmas› yönlüdür. Yani SEKA y›k›lacak ve arazisi belediye kontrolünde en uygun flekilde kullan›lacakt›r. En özlü ifade ile ‹zmit SEKA iflletmesinin bu protokolle kapat›lmas› kesinleflmifltir. Ve yine SEKA direniflinde üzerinde önemle durulmas› gereken bir nokta da iflbirlikçi sendikalar›n, sar› sendikalar›n, iflçi s›n›f›n›n mücadelesi üzerindeki etkisi ve Devrimci Demokratik Sendikal Birlik anlay›fl› baflta olmak üzere devrimci-demokrat sendikalar›n iflçi s›n›f› içerisindeki önderlik misyon ve fonksiyonlar›n›n zay›fl›¤›n› göstermesidir. SEKA direniflinde bu gerçeklik bir kez daha ortaya ç›km›flt›r. Direniflin etki gücü iflçiler ad›na belli kazan›mlar› içermekle birlikte, sat›lm›fl sendikalar›n ipli¤ini de pazara ç›karm›flt›r. Protokol

anlaflmas›nda Salih K›l›ç’›n aç›klamalar› ise ibret verici niteliktedir. “Devir, çal›flanlar, iflçi hareketi ve toplumsal bar›fl ad›na olumlu bir geliflmedir.” “Zor günler geçti, bu zor günler gelecek günler için emsal olmaz inflallah.” Bu direnifl özgülünde bir kez daha belirgin bir gerçek ortaya ç›km›flt›r. O da s›n›f perspektifli sendikal anlay›fl›n önemi ve gereklili¤idir. S›n›f perspektifiyle ve devrimci temelde sendikal hareket yaratmak bugün can al›c› bir öneme sahiptir. ‹flçi s›n›f›n›n gerçek anlamda do¤ru bir mücadele hatt› ancak bu temelde oluflacak önderlik ve anlay›fllarla somut güç haline gelecektir. Devrimci demokratik sendikal anlay›fl ise s›n›f›n gerçek ve bilimsel anlay›fl› olarak görülmelidir. ‹flçi s›n›f›n›n ekonomik demokratik temelde hak alma mücadelesinde önemli bir yer tutan sendikalar elbette iflçi s›n›f›n›n ve emekçi kesimlerin mücadelesinin sadece bir aya¤› olarak görülmelidir. Emekçi s›n›flar› sa-

S›n›fsal Bak›fl IRAK D‹REN‹fi‹N‹N ES‹N‹ RÜZGAR OLDU, FIRTINAYA DÖNER ELBET!

maceras›na ba¤lamak ve olanlar› onlardan menkul aç›klamak gerçekleri karart›c› bir rol oynamaktad›r. Olanlar, sürecin gerektirdi¤i politikalar› hayata geçirmek için bu ekibin iflbafl›na getirmesinden ibarettir. Nitekim 2. Bush döneminde, bu sütunlarda daha önce aç›klad›¤›m›z üzere, daha azg›n bir ekibin oluflturuluyor olmas› da önümüzdeki dönemde izlenecek politikalara iliflkin, baflka bir gösterge olarak kabul edilmelidir. Bu konuda, son atamalar/giriflimler, daha önce yapt›¤› bir konuflmada “New York’taki BM binas› 38 katl›. Bunun 10 kat›n›n kaybedilmesi hiçbir fleyi de¤ifltirmez” sözleriyle dikkatleri çeken, BM gibi uluslararas› kurumlar› afla¤›lamas› ile tan›nan neo-conlar›n önde gelen isimlerinden John Bolton’un BM büyükelçili¤ine getirilmesi; Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz’in Dünya Bankas› Baflkanl›¤›’na aday gösterilmesidir. Irak ve Afganistan’da istedi¤i sonuçlar› elde edemeyince sorunu daha genifl bir paranteze al›p, ç›tay› yükselterek çözmeye çal›flan ABD emperyalizminin gerek ekonomik durumu, gerek rakiplerinin gösterdi¤i geliflme trendi, gerekse de bölge halklar›n›n direnifli ve geliflen mücadelesi karfl›s›nda baflka bir hamle flans› yoktur. Buna tek bafl›na gücünün yetece¤i konusunda eskisi kadar pervas›z olamamakta, müttefikleriyle en genifl koalisyon oluflturma ya da tarafs›zlaflt›rma politikalar› gütmekte; tehdit, flantaj bütün yollar› kullanarak “kader” savafl›n› sürdürmeye çal›flmaktad›r. Ancak kan kayb› sürdü¤ü ve sürece¤i için tahammülsüzlü¤ü ve buna paralel sald›rganl›¤› her geçen gün daha da artacakt›r. Türk hakim s›n›flar›na ve uflaklar›na karfl› eski sabr›n›n kalmay›fl›, durumun giderek nazik bir hal almas›ndan ötürüdür. Bush’un Irak iflgalinin y›ldönümünde yapt›¤› konuflmada, “Özgürlü¤ümüzün sürmesi di¤er ülkelerdeki özgürlüklere ba¤l›d›r” deyip, arkas›ndan, “Ordumuzun Irak’ta kazand›¤› zafer Beyrut’tan Tahran’a kadar demokratik reformculara ilham vermifltir” sözlerini sarf etmesi, hem di¤er ülkelerden ald›klar› kanla beslenmelerini aç›kça itiraf etmesi aç›s›ndan hem de “özgürlefltirme” anlay›fl›yla daha ne kadar çok kurbanlar›n›n bulundu¤unu ve önceli¤i hangi ülkelere vereceklerini iflaret etmesi bak›m›ndan dikkat çekicidir. Ancak esasen daha önemlisi bu ibret verici tavr› asl›nda büyük bir acizlik ve korkunun ürünü olarak gündeme gelmektedir. ABD emperyalizminin sald›r› ve katliamlar›ndan, iflkence ve zulmünden ilham alan bir tak›m emperyalistler, faflistler ve gericiler flüphesiz vard›r. Bunlar dün oldu¤u gibi bugün de olacakt›r. Ama bugün Irak’ta yaflananlardan al›nan gerçek manada bir ilhamdan bahsedilecekse, ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin modern ölüm makinelerini kahramanca direnerek ifllemez hale getiren Irak halk›n›n yurtsever direniflçilerinin dünya halklar›na verdikleri ilhamdan söz edilmelidir. Bu, Baflkan Mao’nun emperyalistlerin “Ka¤›ttan Kaplan” oldu¤u esprisini bir kez daha kan›tlayan “ilham”, esin olmaktan ç›k›p rüzgara dönüflmüfl durumdad›r. F›rt›naya çevirmek ise yaln›zca bizim ellerimizdedir!

dece ekonomik taleplerle s›n›rl› tutacak bir mücadele hatt› belirtmek, iflçi s›n›f›n›n gerçek kurtulufluna ihanet etmek demektir. Özellikle mücadeleyi sadece bu temele indirgeyen ve yönelimini bu flekilde yürütmeye çal›flan ve baflta iflçi s›n›f› olmak üzere bütün emekçileri siyasal bilinçten ve siyasal mücadeleden uzak tutma anlay›fl›nda olan gerici/iflbirlikçi/reformist anlay›fllar›n s›n›fa kazand›raca¤› hiçbir fley yoktur. Ekonomik demokratik temelde bir mücadele hatt› ve bu temelde elde edilecek kazan›mlar› yads›d›¤›m›z ise kesinlikle düflünülmemelidir. Ancak s›n›f› sadece bununla s›n›rl› tutman›n ve bu mücadeleye hapsetmenin karfl›s›nda durdu¤umuz bilinmelidir. ‹flte tam da bu noktada devrimci demokratik sendikal anlay›fl›n önemi ve ihtiyac› kendini aç›k etmektedir. Do¤ru ve bilimsel bir sendikal anlay›fl iflçi s›n›f›na kazan›lacak çok fleyin oldu¤unu gösterecektir.


5

18

24 Mart-7 Nisan 2005

EGO iflçileri kararl›: D‹RENECE⁄‹Z

Mahmut Cömert

Ramazan Bay›nd›r

Kadro verilece¤i vaatleriyle geceli, gündüzlü çal›flan EGO iflçileri, sonunda yine kendilerine söz veren Ankara Büyükflehir Belediye Baflkan› Melih Gökçek taraf›ndan iflten ç›kar›ld›lar. Onlar›n sorunlar›n› a¤›zlar›ndan dinledik: -Bize yaflanan süreci anlat›r m›s›n›z? Mahmut Cömert: Bu davay› ilk açanlardan biri benim. Biz 2004’ün 6. ay›nda 5 arkadafl “sendikaya üye olal›m” diye düflündük ve belgelerimizi haz›rlad›k. ‹fle 2000 y›l›n›n 10. ay›nda girdim. ‹fle girdi¤imde Gökçek’in bize söyledi¤i fluydu; “En k›sa zamanda size kadro verece¤iz”. 2000 y›l›ndan beri kadro bekliyorum. Fazilet Partisi’nin, Saadet Partisi’nin arac›l›¤›yla buralara geldim, daha önce Keçiören’de çal›fl›yordum. Bize söz verdiler buraya geldik. Ayl›k 150 milyon lirayla ifle bafllad›m. Hiçbir güvencemiz yok. 17-18 ayd›r 420 milyonla çal›fl›yoruz. -Yaflad›klar›n›zla ilgili yetkililerle herhangi bir görüflmeniz oldu mu? -AKP’lilerle görüfltük. “Ne yapabiliriz” diye sorduk. “Baflbakan’a flikayet edin” dediler. Bizim ulaflabilece¤imiz yerler belli. Benim iki tane çocu¤um var. Baflbakan ç›k›p aç›klama yap›yor; “açl›k s›n›r› 590 milyon lirad›r” diye. Ben 420 milyon al›yorum. O zaman ben de ya h›rs›zl›k ya doland›r›c›l›k yapaca¤›m. -‹flten at›lman›z nas›l gerçekleflti? -Çal›flt›¤›m›z iflyerinde bizim hiçbir hakk›m›z yok. 3. s›n›f vatandafl muamelesi görüyoruz. Ben Güvenpark’ta çal›fl›yorum. Bilkent, Dikmen, Balgat güzergah›-

Ayd›n Erinç

Hasan ‹fleli

m›z. ‹fl flartlar›n›n afl›r› yo¤un olmas› bizi bunaltt›. Bu koflullara dayanamad›k. Genel-‹fl, Türk-‹fl, Hak-‹fl’le görüfltük. Bizi Belediye-‹fl’e yönlendiren Genel-‹fl oldu. Bizim iflyerimizde çal›flan 2500 personel Belediye-‹fl’e ba¤l›. Biz de Belediye-‹fl’te sendikal faaliyet yürütelim dedik. Ancak sendika bizi kabul etmedi. Çünkü Melih Gökçek sendikal› olmam›z› istemiyor. ‹flveren, sendika ile birlikte çal›fl›yor. fiu anda BUGSAfi’ta personel say›s› 1328. Biz 900’e yak›n sendika üyelik formu haz›rlad›k. Biz bunu sendikaya zoraki olarak kabul ettirdik ama Belediye-‹fl Sendikas› bunu bile gündeme almad›. Bizim evraklar›m›z sendikada bekliyor. Sendika evraklar›m›z› Çal›flma Bakanl›¤›’na vermifl de¤il. Sendikal çal›flmalarda bulunurken isimlerimiz Gökçek’e ulaflt›. Sendika bizim isimlerimizi iflverene bildirdi. ‹flveren de 50 kifliyi iflten ç›kard›. Biz üç tane dava açt›k. Biri bizim as›l olarak EGO iflçisi oldu¤umuza dair dava açt›k. ‹kincisi sendika hakk›m›z için sendikaya dava açt›k. Üçüncüsü geriye dönük olarak hak talebinde bulunduk. Dün 4 arkadafl›m›z ifle geri al›nd›. Sendikaya flu anda yo¤un bir bask›m›z var. Sendika bize üye numaras› vermeden üyesi oldu¤umuzu söylüyor. Sendika bir haftad›r aleyhimizde çal›flma yap›yor. Bizim amac›m›z sendikal› ve EGO iflçisi olarak tekrar geri dönmek. Biz bu dönem boyunca CHP, AKP, MHP, Saadet Partisi, ‹P, EMEP bütün partilere gittik. Hiçbir parti bize sahip ç›kmad›. 3 ayd›r çal›flmayan arkadafllar›m›z var. H›rs›zl›k m›, kapkaç m›

Emekçinin Gündemi E⁄‹T‹M-SEN GENEL KURULU’NA G‹DERKEN ABD emperyalizminin Irak iflgalinin 2. y›l›nda Türkiye’de ve dünyada çeflitli protestolar ile iflgal protesto edildi. Bu burjuva kalemflörlerinin dedi¤i gibi devrimci ve demokratlar›n, körükörüne ABD tak›nt›s›ndan de¤il, aksine emperyalizmin, dünyan›n her köflesine müdahale etmesinden, sald›rmas›ndan, iflgal etmesindendir. Hatta evlerimize, insan iliflkilerine kadar girip, beyinlerimize nüfuz ederek insanlar›n esir al›namayacak tek organlar›n›, beyinlerini de kendi çizdi¤i özgürlük s›n›rlar› içinde kalmaya zorlamas›ndand›r. En yak›n›m›zda, Irak’ta yerli iflbirlikçileri ve tafleronlar› ile birlikte giriflti¤i katliamlarda ço¤unlu¤unu halktan insanlar›n oluflturdu¤u binlerce Irakl›n›n kan›n› ak›tan ABD emperyalizmi flimdi de ‹ran ve Suriye nezdinde tüm dünyay› bir kez daha tehdit ediyor.

Emperyalizm ve uflaklar› ilerici ve duyarl› kesimlerin örgütledi¤i ya da kendili¤inden oluflan protestolara bile tahammül edememektedir. Bu nedenledir ki % 80’leri geçen Amerikan karfl›tl›¤› sonucu efendi Bush, R. Tayyip Erdo¤an’› bu konuda ciddi olarak uyarma gere¤i duymufltur. Tüm bunlar yaflan›rken, ülkemizin en önemli, toplumsal dinamiklerinden birini de E¤itim-Sen oluflturmaktad›r. Elbette ki bu durumda “sivil toplum kuruluflu” de¤il de “Demokratik Kitle Örgütü” olan E¤itim-Sen’in sorumlulu¤unu daha da art›rmaktad›r. E¤itim-Sen’in kendi ifl kolu ile ilgili sorunlar› baflta olmak üzere, grevli toplu sözleflmeli bir çal›flma sorumlulu¤u söz konusudur. Bu sorumlulu¤u yerine getirme ve temsil etti¤i ifl kolundaki taleplerin gerçekleflmesi için de kendi bünyesindeki dar grupçu ve sekter anlay›fllardan,

yapal›m? Baflbakan televizyona ç›k›yor bana yolsuzlu¤un adresini gösterin diyor. Biz 3 ayd›r ba¤›r›yoruz. Baflbakan ismimizi, feryad›m›z› duymad› m›? Buna AKP göz yumuyor. Beni iflçi fazlas› diye ç›kar›yor. Benim yerime adam al›yor. -Son dönemlerde Belediyelerde yo¤un bir flekilde özellefltirme yaflan›yor. Siz bu konuda ne düflünüyorsunuz? -fiu ortamda sendikay› bitirmeye çal›fl›yorlar. Sendikalar zaten bitti, iflverenle ortak çal›fl›yorlar, iflçiyi sat›yorlar. Bana göre, bizim bu hale gelmemizin en büyük nedeni özellefltirmedir. Mutlaka Melih Gökçek buray› özellefltirecek, bir flekilde bizi safd›fl› edecek, özellefltirmenin ilk aya¤› biziz. Bizim d›fl›m›zda onbinin üzerinde çal›flan flirket eleman› var. -Siz bize yaflananlar› anlat›r m›s›n›z? -‹smim Ramazan Bay›nd›r. 2000 y›l›n›n 2. ay›nda bafllad›m. EGO’nun e¤itimlerinden geçtik sonra ifle bafllad›k. Fakat bizi toparlad›ktan sonra AfiT‹’nin içinde BUGSAfi denilen bir firma var, bizi bu flirkete gönderdiler. Acaba EGO kendisi eleman al›yorsa bizi flirkete neden gönderiyor? Biz EGO iflçisi olarak girdik. Sa¤l›k raporlar›yla beraber bizi BUGSAfi’a gönderdiler ve biz BUGSAfi’ta bafllad›k. Sözleflmeli personel olarak al›nd›k. 2-3 gün sonra bizi harekete gönderdiler. Sendika bizim do¤al hakk›m›z, bizim hakk›m›z› vermelerini istiyoruz. Bizi çal›flt›rsayd› s›rt›m›zdan çok para kazan›yorlard›. Bizim sendikalaflmam›z buna engel oldu. Notere girifl tarihinden 15-16 gün sonra ç›k›fl›m›z verildi. 2 tane çocu¤um var. Tek gelir kayna¤›m›z benim maafl›m. Ben de özellefltirmeye karfl›y›m. Özellefltirme ucuz iflçi çal›flt›r›p, belli bir fiyat üzerinden rant kazanmakt›r. Bizi çal›flt›ran tafleron flirket s›rt›m›zdan para kazan›yor. Biz sonuna kadar bu iflin peflindeyiz. Ölece¤imiz yerde ölece¤iz, kalaca¤›m›z yerde kalaca¤›z. fiu anda mahkeme aflamas›nday›z. -Siz iflten nas›l ç›kar›ld›n›z? -‹smim Ayd›n Erinç. EGO 4. bölgede yaklafl›mlardan s›yr›lmas› gerekmektedir. Bunun için temel yöntem, flube kongrelerinden bafllanarak her anlay›fl ve yap›n›n (kendi özel öncelikleri kendilerinde sakl› kalmak kayd›yla) kendini yetifltirmifl, enerjisini sendikaya aktarabilecek her bireyin söz sahibi olmas›n› sa¤lamakt›r. 26 Mart’ta II. Ola¤an Büyük Kongre yap›lacak. Bu Kongre’de Genel Merkez yöneticilerinin yan›s›ra E¤itim-Sen’i temsil edecek KESK delegeleri de seçilecek. fiu ana kadar yap›lan Kongrelerin tamam›na yak›n›nda devrimci dinamikler Genel Merkez yönetimlerinin d›fl›nda b›rak›lm›fllard›r. KESK’e giden 200’den fazla delege bile yönetimi oluflturan anlay›fllar taraf›ndan paylafl›lm›flt›r. Devrimci yap›lanmalar ise fiube Kongrelerinden bafllanarak KESK’e kadar her aflamada elenmeye çal›fl›lm›flt›r. Gelinen aflamada E¤itim-Sen’e karfl› de¤iflik yerlerden farkl› sald›r›lar bafllat›lm›flt›r. Bu noktada E¤itim-Sen’in dik durmas› her zamankinden daha da önemlidir. Bunun birinci yolu da yaflad›¤› bir tak›m açmazlardan kendini kurtarmas›d›r. Bir baflka yöntem de devrimci kesimlerinde

çal›fl›yorum. 2002’de ifle bafllad›m. 2005’te iflten ç›kar›ld›m. Keçiören hatt›nda çal›fl›yordum. Telsizle anons yap›ld›, arabay› b›rak dediler, ifline son verildi. Nedenini sordum, “sen sendikaya kay›t olmuflsun iflyerine dava açm›fls›n. Bu yüzden ifline son verildi.” Herhangi bir yaz› verilmedi. BUGSAfi’a gönderildim. “Yetkim yok” denildi ancak benim ç›k›fl ka¤›d›mda imzalar› var. Madem ç›kartt›n›z tazminat›m› verin dedim. Melih Gökçek yaflananlara karfl› sorular›m›z› geçifltiriyor. Bizim ald›¤›m›z 420 milyon lira. Kadrolular›n ald›¤› 1 milyar 200 milyon. Biz çal›flma esnas›nda viziteye ç›kamaz hale geldik. Muayenemizi olam›yorduk. ‹nsan gibi yaflamak için 5 arkadafl›m›zla birlikte sendika formlar›n› doldurduk. Verdikten 15-20 gün sonra iflten at›ld›k. Biz daha önce sendikada toplan›yorduk. Gelmeyelim diye sendikay› kapatt›lar. Bize seçimlerden önce söz verildi. Fakat hiçbirini görmedik. Seçimden önce bize çal›fl›n denildi, imza karfl›l›¤› herkesin evine bayrak as›ld›. Aç›l›fllara, törenlere zorunlu olarak kat›ld›k. Karfl›l›¤› da buymufl! Sendika baflkan› sizi düflündü¤üm kadar iflvereni de düflünüyorum diyor. -Siz de iflten at›ld›n›z, yaflad›klar›n›z› aktar›r m›s›n›z? -Hasan ‹fleli: Ben buraya 1999 y›l›nda girdim. O zamanlar bize yemek bile vermiyorlard›. 72 milyonla bafllad›m buraya. Burada mesaimizin saati 1 milyon. Hiçbir sosyal hakk›m›z yok. Biz buraya Belediye ifline gidiyoruz diye düflünmüfltük. Buradakilerin bir ço¤unun borcu var. Zamanla düzelir diye düflünüyorduk. Ben sendika formu dolduran ilk 5 kifliden biriyim. Biz de çal›flmalara kat›ld›k. Sonuna kadar da direnece¤iz. Devlet hem sendika kurulabilir diye yasa ç›kart›yor. Hem de sahip ç›km›yor. Milletvekilleri bana m› sordunuz sendikal› olurken diyor. Partilerin hiçbirine oy vermem. Verdikleri hiçbir sözü tutmuyorlar. Gidiyoruz hepimizi tek tek öpüyorlar, biz sizin için var›z diyorlar ama hiç bir fley yapm›yorlar. (Ankara) öneri ve farkl›l›klar›yla yönetimler düzeyinde yer almas›d›r. Unutulmas›n ki uzun zamand›r E¤itim-Sen Merkez Yönetimini ayn› anlay›fllar oluflturmaktad›r. Bu flu demektir; karfl›lafl›lan farkl› ya da ayn› sorunlarda hep ayn› çözüm önerileri getirilmekte, ayn› sesler dinlenmektedir. Devrimci dinamikler ise durufllar› ve yorumlar› gere¤i farkl› bir aç›l›m, bak›fl aç›s› ve yöntemler sunma özelliklerine sahiptirler. Yani merkezi yönetimleri oluflturan ço¤unluklar, bu anlay›fllar› kendileri içinde “ihtiyaç” olarak hissedebilmelidirler. “Yani biz varsak mücadele var. Biz varsak demokrasi var. Biz varsak sendikal bar›fl var. Biz yoksak bunlar da yok olur” tarz›n› y›kmak gerekmektedir. Buradan ç›kar›lan sonuç ise taraf›m›zdan daha çok çal›fl›p, kitleleri seferber etme konusunda daha fazla özverinin gerekti¤idir. Sona gelmiflken yine bafla dönelim; umuyoruz ki yeni dönemde bu tür sorunlar giderilir. E¤itim-Sen ve KESK’ten ç›kan kararlar da hepimizin kararlar› olur ve mücadele ivme kazan›r. Çünkü zafere dikensiz gül bahçelerinden de¤il, birlik ve mücadeleden gidilir.


6

24 Mart-7 Nisan 2005

18

GDO’lar insanl›¤› tehdit ediyor

GDO’lu ürünlerin yetifltirilmesinde çok fazla tar›m ilac›na ve kimyasal-sentetik gübrelere ihtiyaç vard›r. Bu öyle bir döngüdür ki ilaç böceklerde dirence neden olur, bu da daha fazla ve güçlü ilaçlar kullanmaya yol açar. Sonuç olarak yo¤un bir çevre kirlili¤i, yüksek dozda ilaçl› g›dalar ve bitki öldürücü ilaçlarla pek çok türün yok edilmesi gibi sonuçlar ç›kar karfl›m›za. Emperyalist tekellerin doymak bilmeyen kâr h›rs› dünyay› geri dönüflü imkans›z bir noktaya do¤ru sürüklüyor. Tar›mda kullan›lan GDO’lar (Geneti¤i De¤ifltirilmifl Organizmalar) da insanl›¤› tehdit eden konulardan biri. “Birim alandan daha çok ürün almak”, “ürünün hastal›klar ve zararl›lara karfl› direncini art›rmak”, “ilaç masraflar›n› k›smak”, “tar›m yapmaya elveriflli olmayan topraklar› tar›ma açmak”, “dünyada açl›¤› ortadan kald›rmak” gibi gerekçelerle sofralar›m›za geneti¤i ile oynanm›fl g›dalar giriyor. GDO’lar bugün 13 ülkede 60 milyon hektar alanda yetifltiriliyor. Bu üretimin büyük bölümü ABD, Kanada, Arjantin ve Çin’de gerçeklefltiriliyor. Türkiye’de ise 1998’den beri pamuk, m›s›r ve patateste deneme üretimi yap›l›yor. ABD ve Arjantin’den ithal edilen soya, soya küspesi ve ya¤›nda; m›s›r ve m›s›r ya¤›nda toplam ithalat›n % 73’ünün GDO’lu oldu¤u tespit edildi. Bugün dünyam›zda yaflayan her canl› türü evrim süzgecinden geçerek her türlü iç ve d›fl koflullara karfl› kendini adapte etmifl ve etmeye devam ediyor. Günümüzde tüketilen, tar›m› yap›lan bitkiler yani kültür bitkileri insanl›k tarihi boyunca melezleme ve seleksiyonlanarak elde edilmifltir. Bu çal›flmalarda o türün yabanisi veya türün baflka bir çeflidi kullan›lm›flt›r. Bu ifllemde bir sak›nca yoktur. Bu¤day bu¤dayla, pamuk pamukla melezlenir. GDO’lu tohumlarda ise bir pamukta akrep geni, domateste fare geni, soya fasulyesinde yer f›st›¤› geni kullan›labiliyor. Bir yörede GDO’lu tar›m yap›ld›¤›nda bu bitkilerin polenleri rüzgar ve böceklerle yörenin do¤al bitki örtüsüne tafl›n›yor ve do¤al bitki örtüsü de¤iflime u¤ruyor. Burada art›k evrimin do¤al süreci iflleyemeyecektir. Bunun çeflitli sak›ncalar› vard›r. Örne¤in: Türkiye bu¤day›n anavatan›d›r ve ülkemizde pek çok yabani bu¤day türü yaflamaktad›r. Bu alanlarda transgenik bu¤day yetifltirildi¤inde yabani türün genetik özelliklerinde de¤ifliklik olacakt›r. “Bunun kime ne zarar› olur” diye düflünülebilir. Amerika’da bu¤dayda görülen bir hastal›¤›n tedavisinde Türkiye’den götürülen yabani bir bu¤day kullan›lm›flt›r. Bu¤day hastal›¤a karfl› direnç kazanm›fl ve verimdeki kay›plar ortadan kald›r›lm›flt›r. GDO’lu ürünlerin yetifltirilmesinde çok fazla tar›m ilac›na ve kimyasal-sentetik gübrelere ihtiyaç vard›r. Bu öyle bir döngüdür ki ilaç böceklerde dirence neden olur, bu da daha fazla ve güçlü ilaçlar kullanmaya yol açar. Sonuç olarak yo¤un bir çevre kirlili¤i, yüksek dozda ilaçl› g›dalar ve bitki öldürücü ilaçlarla pek çok

türün yok edilmesi gibi sonuçlar ç›kar karfl›m›za. Transgenik bitkilerin bafll›ca üreticisi olan ABD’nin baflkan› Bush: “Dünyan›n çok büyük bir k›sm› açt›r ve genetik olarak de¤ifltirilmifl bitkiler yüksek verimli ve hastal›klara dayan›kl› üretimi do¤uruyor. Dolay›s›yla açl›¤a karfl› mücadelenin tek yolu GDO’lu ürünlerin üretimini gerçeklefltirmektir” diyerek bu üretim fleklinin as›l olarak kimin ifline yarayaca¤›n› manipüle etmeye çal›flmaktad›r. Açl›¤›n nedeni eflitsiz bölüflüm Burada açl›¤›n gerçek nedenlerine bakmak gerekiyor. As›l bakmam›z gereken yer g›da üretiminin ihtiyac› karfl›lay›p karfl›lamad›¤›d›r. Çevre bilimciler dünyada görülen açl›k sorununun üretim potansiyelinin eksikli¤inden de¤il, üretim kapasitesinin plans›z kullan›lmas›ndan ve en önemlisi adil da¤›l›m›n›n olmamas›ndan kaynakland›¤›n› söylüyorlar. Uzmanlar mevcut tar›m kapasitesinin dünya nüfusunun ihtiyaçlar›n› karfl›lamak için yeterli oldu¤unu da ekliyorlar. BM G›da ve Tar›m Örgütü FAO’nun 1990 tarihli raporuna göre tah›l üretimindeki art›fl nüfustaki art›fltan % 50 daha fazla. Yani sorun üretimde de¤il paylafl›mda. Tar›msal üretimi emperyalizmin ihtiyaçlar› belirliyor Bu konunun bir baflka boyutu da açl›k çeken ülkelerin tar›m ekonomilerini kendi ihtiyaçlar›na göre de¤il emperyalistlerin ihtiyaçlar›na göre kurmufl olmalar›d›r. Açl›k çekilen birçok ülkede eskiden besin yetifltirmek için kullan›lan topraklar›n pamuk, muz, kakao, kahve üretimi ve ihracat›na ayr›ld›¤› görülüyor. Etiyopya’da açl›¤›n kol gezdi¤i dönemde bile kahve üretimi ve ihracat› sürdürüldü. ‹hracata dayal› üretim modelinin bu ülkelere döviz kazand›rd›¤› ve büyüme sa¤lad›¤› söyleniyor. Burada as›l görülmesi gereken ülkeye giren dövizin büyük bir k›sm›n›n d›fl borçlara ve g›da ithalat›na ay›rmak zorunda kalmas›d›r. ‹hracat yap›l›p döviz girdisi sa¤lanmas›na karfl›n ülkemizde görüldü¤ü gibi tüm borçlu ülkelerin borçlar› azalm›yor, art›yor. Ülke halklar› daha da kötü koflullarda yaflamaya devam ediyor. Yar›sömürge ülkeler maliyetleri düflürmek için ücretleri düflürürken, iç piyasada ürünlerin fiyatlar› yükseltilmekte dolay›s› ile bu ürünler ihracata yöneltilmektedir. Yani ulusal gelirler ihracata dayal› üretim modeliyle emperyalist ülkelere transfer edilmektedir. Fas, 1950’li y›llarda IMF ve DB taraf›ndan uygulanan programlar do¤rultu-

sunda kendi kendine yetecek bu¤day üretiminden vazgeçip ihracat için meyve ve domates üretimine bafll›yor. Bu amaçla baraj ve sulama projelerini gerçeklefltirmek için d›fl borç al›yor. 1984 y›l›na gelindi¤inde ödenmesi gereken d›fl borç oran› GSMH’nin % 110’una ulafl›yor. Bu arada besin ihtiyac› % 220 art›yor. Ülkenin elindeki s›n›rl› döviz rezervleri g›da ithalat›na ayr›l›yor. “Tohumlar›n veriminin yüksek oldu¤u” iddias› gerçe¤i yans›tm›yor Transgenik bitkilerin verimli oldu¤u iddias› ise, bu tohumlar› kullanan köylülerin verimin düflüklü¤ü nedeniyle tohum firmalar›n› mahkemeye vermeye bafllamalar›yla çürütüldü. 1950’li y›llarda sisteme yeni eklenen her milyon ton gübre ile tah›l üretiminde ortalama 11 milyon ton art›fl sa¤lan›rken, 1960’larda bu art›fl 8,3 milyon tona, 1970’lerde ise 6,8 milyon tona düflmüfltür. Üstelik toprakta oluflan tahribat da çabas›d›r. Amerika’da yap›lan birkaç y›ll›k ekim sonuçlar› araflt›rma sonuçlar›na göre GDO’lu çeflitlerden elde edilen verimin geleneksel tohumla elde edilenin alt›nda oldu¤unu gösteriyor. Üstelik tohumlar için ödenen ücretler de üretim maliyetlerine kat›l›rsa masraf daha da art›yor. GDO’lu üretim d›fla ba¤›ml›l›¤› art›yor GDO’larla yap›lan üretim yüksek

oranlarda d›fla ba¤›ml›l›k yarat›yor. Her y›l tohumu yeniden sat›n almak, gübre ve ilaca yo¤un ba¤›ml›l›k, mekanizasyonun zorunlulu¤u vb. uluslararas› tekellerin ifltah›n› kabart›yor. Dünyada geneti¤i de¤ifltirilmifl tar›m ve yan ürünlerinin piyasas› 8-10 firman›n elinde. Bu firmalar›n ana hedefi dünyadaki tüm üretimi kendilerine ba¤layacak flekilde biçimlendirmektir. GDO’lar›n bu yaz› boyunca anlat›lanlar d›fl›nda daha pek çok tahribatlar› ve olumsuzluklar› bulunmaktad›r. Zaten bu yaz›da anlat›lanlar da fazlas›yla onlara karfl› bir tav›r gelifltirmek için yeterlidir. Gelecekte ekoloji ve insanl›k ad›na ne kadar bedel ödetece¤i belli olmayan, sistemi tümüyle de¤ifltirebilecek, ç›karaca¤› sa¤l›k problemleriyle dünyan›n düzenini bozacak GDO’lu ürünleri kesinlikle reddetmeliyiz. Ürünlerinde GDO’lu madde kullanan Nestle, Cargill, Novartis, Zeneca, Du-Pont, Syngenta, Monsonto baflta olmak üzere bunlarla çal›flan yerli flirketler teflhir edilmelidir. Örne¤in Ülker Cargill firmas›yla çal›fl›yor ve Maliye Bakan› Unak›tan’›n o¤lu da bu firmayla ba¤lant›l› olarak m›s›r ithalat› yap›yor. GDO’lu ürünlere karfl› tavr›m›z net olmak zorundad›r. Gerekti¤inde bu firmalar› köylerimize sokmayarak ister insan g›das› olsun ister hayvan yemi olsun sat›n al›p tüketmemeliyiz. Kaynak: Bilim ve Gerçek Dergisi, MAI Karfl›t› Grup Çal›flmalar›. (H. Merkezi)

BERGAMA SIR SAYILDI! ‹zmir Bergama’daki alt›n madeni ile ilgili avukatlar›n sordu¤u sorular devlet taraf›ndan “ticari s›rd›r, söyleyemeyiz” gerekçesi ile yan›tlanmad›. Geçti¤imiz A¤ustos ay›nda mahkeme karar› ile çal›flmalar› durdurulan Amerikan alt›n tekeli Newmont flirketine ait madenin, Koza Afi adl› bir yerli flirkete sat›ld›¤›na dair haberlerin duyulmas› üzerine harekete geçen ‹zmir Barosu avukatlar›, konuyla ilgili olarak “Bilgi Edinme Kanunu” gere¤i olarak Maliye Ve Enerji Bakanl›¤›’na çeflitli sorular yöneltmiflti. Ancak Bakanl›¤›n bu sorulara yan›t› çok k›sa oldu; “Ticari s›r, söyleyemeyiz.” 1 Mart 2005 tarihinde avukatlara gönderilen bu yan›t asl›nda Bakanl›¤›n çekindi¤i fleylerin varl›¤›n› ortaya koymaya yetiyor. S›rra tak›lan sorulara

bakt›¤›m›zda da ayn› gerçe¤i anlamak zor de¤il. Maliye Bakanl›¤›’n›n yan›t vermedi¤i sorulardan baz›lar› flöyle; - Madenin iflletildi¤i 1997 y›l›ndan bugüne her y›l için bildirilen iflletme y›ll›k brüt kâr› ne kadard›r? - ‹flletme y›ll›k brüt kâr› üzerinden y›llar itibar› ile ne miktar devlet hakk› taahhüt etti, fiilen ödenen miktar ne kadard›r? - ‹flletmeci flirketlerin 1997 y›l›ndan bugüne her vergilendirme dönemi için; bakanl›¤›n›za ne miktar kurum kazanc› beyan ettiler, bakanl›¤›n›z ne miktar vergi alaca¤› tahakkuk etti, bu alaca¤›n ne kadar› fiilen tahsis edildi, tahakkuuk eden ancak tahsil edilememifl vergi alaca¤› var m›, vergi borçlar›n›n ne miktar› ihracatta vergi iadesi yoluyla mahsup sureti ile ödendi? (‹zmir)


7

18

24 Mart-7 Nisan 2005

Üzüm-Sen; “G›da tekeline hay›r!”

Son günlerde halk›n gündemini oluflturan konulardan biri de sahte rak› üretimi ve bu yüzden yaflanan ölümler. Sahte rak›n›n ard›ndan sahte flarap ve sigaran›n da üretildi¤i aç›kland›. Ölümlerin h›zla artmas›n›n ard›ndan jandarma taraf›ndan yap›lan operasyonlarla üretim yapan yerler mühürlendi. Ölümler yaflanmadan tedbirlerin al›n›p al›namayaca¤›n› akla getiren bu uygulamalar, halk›n sa¤l›¤›na ve yaflam›na verilen önemin de bir göstergesidir. Yüksek oranda vergilerin al›nd›¤› bu tekel maddelerinin devlete getirileri hesap edildi¤inde, olaylar›n ard›ndan yap›lan aç›klamalar

da anlam kazanacakt›r. Üzüm ‹flçileri Sendikas› (ÜzümSen) Baflkan› Adnan Çobano¤lu bu konu ile ilgili yapt›¤› yaz›l› aç›klamada, sahte rak› ve flarap haberlerinin halk› yan›lt›c› oldu¤unu, as›l tehlikenin GDO’lu ürünlerde ve tar›mda sermayenin tekelinin oluflmas›nda oldu¤unu belirtti. “Kapitalizmin kâr h›rs› bütün g›da ürünlerinde de ayn› riskleri içermektedir. GDO’lu ürünler bu rak›lardan daha az riskli de¤ildir” diyen Çobano¤lu ayr›ca sözlerine flöyle devam etti; “Bilindi¤i gibi ‘Küresel Sermaye’nin kurulufllar› olan IMF, Dünya

Bankas› ve DTÖ’nün istemleri do¤rultusunda Türkiye’deki bütün K‹T’ler özellefltirilmeye bafllanm›flt›r, özellefltirme furyas›ndan en fazla nasibini alan kurulufllardan birisi de TEKEL’dir. Tekel’in SUMA fabrikalar›, alkollü içecek fabrikalar›, flarap fabrikalar› vb. özellefltirilerek sat›lm›flt›r. Art›k üretim ve TEKEL’in isim hakk› özel flirketlerin elindedir. Dü¤meye bas›lm›flt›r; bu flirketlerin kârlar›n›n önündeki en ufak pürüzlerin bile kald›r›lmas› gerekmektedir. fiu anda yap›lan budur. TEKEL’in alkollü içki bölümünü sat›n alan Mey ‹çki’nin milyonlarca flifle rak›y› toplatma karar›na flafl›rmamak gerekir. Bu tüm dünyada uygulanan bir reklam yapma ve imaj yaratma yöntemidir. Ayr›ca vergi kaç›rabilmek için kullan›lan bir yöntemdir. Ev üretimi yok edilmek isteniyor ‘Sahte rak› üretenleri yakal›yoruz’ haberlerinin arkas›nda yatan amaçlardan birisi de operasyonlarda rak›dan flaraba geçebilmek ve flarapta ortaya ç›kabilecek tüketici ve üretici tepkisini yok edebilmektir. Özellikle flarapl›k üzüm üretimi yap›lan yörelerde yüzlerce evde flarap yapma sistemi mevcuttur.

Çiftçiler flarap fabrikalar›n›n üzümlerini almama riskine karfl›l›k kendi ürünlerini de¤erlendirmek amac›yla bu sistemleri kurmufllard›r. Yüzy›llard›r babadan o¤ula üretim teknikleri geçmifltir. fiimdi bunlar da yok edilmek istenmektedir. Çünkü sermayenin kâr›n› engelleyecek en ufak bir pürüze bile tahammülü yoktur.” Köylülerin üretimden pazarlamaya olan bütün zincirlerinin k›r›lmak istendi¤ini belirten Çobano¤lu “bu nedende ‘Tar›msal K‹T’ler olarak ifade edilen TAR‹fi, F‹SKOB‹RL‹K vb. kurumlar flirketlefltirilip sat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Gerek sofral›k üzüm üreten, gerekse de flarapl›k üzüm üreten ba¤c›lar, sermayenin sald›r›lar› karfl›s›nda zor durumdad›r. Devlet tüketiciyi düflünüyorsa bile yapmas› gereken fley zor durumda olan bu çiftçilere destek vermektir. Ucuz krediler aç›larak ev flarapç›l›¤› teflvik edilmeli, çiftçinin yok pahas›na satt›¤› ürünü en iyi bir flekilde de¤erlendirmesi sa¤lamal›d›r. Çiftçinin ev flarapç›l›¤› yöntemiyle üretti¤i ve bir litresini en fazla 3-3.5 YTL’ye satabildi¤i flarab›n market raflar›ndaki en ucuz flifle fiyat› 18-20 YTL’dir” diyerek sözlerini noktalad›. (H. Merkezi)

Karadenizli f›nd›k üreticileri tedirgin! Geçen y›l oluflan don nedeniyle f›nd›k üretiminde büyük zarar eden Karadeniz köylüleri, bu y›l da havalar›n so¤umas›yla, don tehlikesine karfl› çareyi bahçelerinde atefl yakmakta buluyorlar. KÖY H‹ZMETLER‹ GENEL MÜDÜRLÜ⁄Ü RESMEN KAPANDI! KHGM’den yap›lan yaz›l› aç›klamada, 28 Ocak 2005 tarihli Resmi Gazete’de yay›mlanan “Köy Hizmetleri Genel Müdürlü¤ü’nün kald›r›lmas› ve yürüttü¤ü hizmetlerin ‹stanbul ve Kocaeli’nde Büyükflehir belediyelerine, di¤er illerde il özel idarelerine devrini” öngören 5286 say›l› yasan›n, yürürlü¤e girdi¤i hat›rlat›ld›. Aç›klamaya göre, 1984 y›l›nda Toprak Su, YSE ve Toprak ‹skan teflkilatlar›n›n birlefltirilmesiyle kurulan KHGM, 5286 say›l› yasa ile kald›r›larak Tar›m ve Köy ‹flleri Bakanl›¤›’na, kurumun taflra teflkilatlar› il özel idarelerine, ‹stanbul ve Kocaeli teflkilatlar› da bu illerin Büyükflehir Belediyelerine, iskan hizmetleri ise Bay›nd›rl›k ve ‹skan Bakanl›¤›’na ba¤land›. Özellefltirme sald›r›s›n›n bir parças› olan bu uygulamalar› devlet önümüzdeki dönem için uygulamay› hedeflemektedir. Meclis’ten çeflitli k›l›flarla geçen ve halka da bu k›l›flarla tart›flt›r›lan yasalar›n faturas›n› çekecek olan emekçiler, iflsizlik ve yoksullu¤u daha boyutlu yaflayacaklard›r. (H. Merkezi)

Geçti¤imiz hafta tüm Türkiye’yi etkisi alt›na alan so¤uk hava birçok ildeki köylüleri s›k›nt›ya sokarken, Karadenizli f›nd›k üreticileri f›nd›k a¤açlar›n› so¤uktan ve don tehlikesinden korumak için geceleri bahçelerinde nöbet tutarak atefl yak›yor. Ayn› durumla geçti¤imiz y›l da karfl› karfl›ya kalan ve zarar eden köylüler bu y›l kendi yöntemleri ile zarardan kurtulmaya çal›fl›yor. Karadeniz üzerinden gelen so¤uk hava uyar›lar› ile harekete geçen köylüler 2004 y›l›nda yaflad›klar›n› bir daha yaflamamak için geceleri nöbet tutmaya raz›. Kamyonlarla odun, lastik vb. maddeleri toplayarak bahçelerinde toplanan köylüler, imece usulüyle tüm bahçelerde hava s›cakl›¤›n› yükseltmeye çal›fl›yor. Bu konu ile ilgili bir aç›klama yapan Ordu Ziraat Odas› Baflkan› Onur fiahin, köylülerin sadece Valilik taraf›ndan uyar›ld›¤›n› ancak buna ra¤men muhtemel bir don olay›na karfl› haz›rl›ks›z oldu¤unu be-

lirtti. Oluflacak böyle bir durumun çok vahim sonuçlar do¤uraca¤›n›n alt›n› çizen fiahin köylülerin yapabilecekleri tek fleyi yapt›klar›n› ekleyerek sözlerine flöyle devam etti; “Gece saat 12:00’den sonra üreticiler toplu halde f›nd›k kavsülü, ot, saman gibi duman yapabilecek fleyleri yakmal›. F›nd›k bahçelerinin üzerinde oluflan bu duman 2 derecelik bir etkiye sahip. Yani s›cakl›¤›n –4 dereceden –2 dereceye çekilmesi f›nd›¤› kurtarabilir.” Köylülerin sürekli olarak hava

durumunu takip etmesinin yarar sa¤layaca¤›n› da belirten fiahin, sözlerini böylesi bir olay›n köylüleri çok kötü etkileyece¤ini söyleyerek bitirdi. Geçen y›l da ayn› sorunu yaflayan köylüler ise gözlerine uyku girmedi¤ini belirterek 2004 y›l›n›n Nisan ay›nda yaflanan don olay›n›n 2003 y›l›nda 450 bin ton olan f›nd›k üretimini 330 bin tona düflürdü¤ünü ve maddi zarar›n 2 katrilyonu buldu¤unu sözlerine ekliyorlar. (Samsun)


8

24 Mart-7 Nisan 2005

18

Gazi flehitleri unutulmad›, günbegün yafl›yor, yaflayacak!

Gazi Mahallesi’nde yap›lan katliam 1995’ten beri unutulmad›. Egemenlerin tüm sald›r›lar›na ra¤men devrimciler her y›l o gün Gazi’de bulufluyor ve katliam› unutmad›klar›n› hayk›rarak flehitleri an›yorlar. * Uyuflturucu ve Çeteleflmeye Karfl› Gazi Halk Platformu 9 Mart Çarflamba günü akflam saat 21:30’da meflaleli bir yürüyüfl düzenledi. Özellikle Gazi’de artan cinayetlere de¤inilen eylemde, Kola Fabrikas› önünden semtin içlerine kadar “Çeteleflmeye karfl› mahallene sahip ç›k”, “Gazi katliam›n› unutmad›k, unutmay›z”, “Devrim flehitleri ölümsüzdür” sloganlar›yla yüründü. Yürüyüflün sonunda kitle ad›na konuflma yapan sözcü, Gazi katliam›nda katledilenlerin unutulmad›¤›n› ve her türlü yozlu¤a ve sömürüye karfl› Gazi halk›n›n haklar›na ve flehitlerine sahip ç›kaca¤›n› belirtti. * 11 Mart Cumartesi günü ise Gazi’de düzenlenen konserle Gazi flehitleri bir kez daha an›larak onlar›n halka dayat›lan her türden gericili¤e karfl› canlar›n› nas›l ortaya koyduklar› an›msat›ld›. * 12 Mart Pazar günü sabah saatlerinde Gazi Mahallesi Cemevi önünde toplanan kitle “Gazi flehitleri ölümsüzdür”, “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak” sloganlar›yla yürüyüfle geçti. Alibeyköy’deki flehitlerin mezarlar›ndan gelen kortejle birleflen kitle “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›yla Gazi Cemevi’nin önüne geldi. Eyleme kat›lan HÖC, ESP, BDSP, SODAP, DEHAP, Halkevleri ve Partizan kendi pankartlar›n› açarak kortej olufltururken Al›nteri okurlar› da eyleme kat›ld›. Burada k›sa bir bekleyiflin ard›ndan Gazi Mezarl›¤›’na do¤ru yürüyüfle geçilen eylemde Partizan da yerini alarak “12 Mart’›n Öfkesini Kuflanarak Gazi’nin Hesab›n› Soral›m” yaz›l› pankart› açt›. Yürüyüfl boyunca kitle s›k s›k “Halk Ordusu T‹KKO katillerin peflinde”, “Faflistlerden hesap lafla sorulmaz bizde hesaplar› namlular sorar”, “Nepal, Filipinler, Türkiye Halk Savafl›yla devrime” sloganlar›n› att›. Mezarl›¤a do¤ru yaklafl›ld›kça kitle “Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO, TMLGB”, “‹brahim’den Mehmet’e selam olsun Partiye”, “Önderimiz ‹brahim, ‹brahim Kaypakkaya”, “Marks, Lenin, Mao Savafl›yor T‹KKO” sloganlar›n› att›. Mezarl›¤a giriflte “Yaflas›n devrimci dayan›flma” slogan› ortak bir flekilde at›l›rken her kortej s›rayla mezarl›¤a

girdi ve Gazi fiehitleri’nin mezarlar›n› ziyaret etti. Mezarlar›n bafl›nda ant içen kitle “Bedel ödedik bedel ödetece¤iz” slogan› ile mezarl›¤› terk etti. Buradan Cemevi’ne do¤ru tekrar yürüyüfle geçen kitle cadde üzerinde sloganlar atarak da¤›ld›. (‹stanbul) 1 May›s Mahallesi flehitleri ölümsüzdür! Faflizm, kuruldu¤u günden bugüne çeflitli oyunlarla halk›m›z› birbirine k›rd›rmaya çal›flmaktad›r. Kendi elleriyle tezgahlad›¤›, bizzat kendisinin yapt›¤› katliamlar› baflkalar› yapm›fl gibi göstererek hedef flafl›rtmaya çal›flm›flt›r. 12 Mart 1995 günü Gazi Mahallesi’nde yeniden bu kirli oyunlar›ndan birini oynamak istedi faflist devlet. Büyük oranda Alevilerin gitti¤i kahvehaneler faflistler taraf›ndan taranarak bir Alevi dedesi öldürülmüfl, olay s›ras›nda birçok insan da yaralanm›flt›. Amaç Alevi-Suni çat›flmas› yaratmakt›. Ama Gazi halk› buna kanmad›, hedefini flafl›rmad›. Hedef kirli oyunlar›n tezgahland›¤› polis karakoluydu ve oraya yöneltildi kab›na s›¤maz öfkeler. Neden Gazi, 1 May›s, Sar›gazi... Amaç belli. Devrimci, muhalif kimlikleriyle öne ç›kan bu mahalleler, sistem için tehlikeli olarak görülüyordu. Bu mahallelerdeki örgütlülük, sisteme karfl› durma, dayat›lanlar› kabul etmeme faflizm için kabul edilemezdi. Adeta ç›ban bafl› olarak görülen mahalleler farkl› yöntemler kullan›larak “kontrol” alt›na al›nmak istendi. Bugün zorla-bask›yla kontrol edemedi¤i bu mahallelere, uyuflturucu, fuhufl, içki vb. yöntemleri kullanarak girmektedir faflizm. Öfkesini s›n›f düflmanlar›n›n üzerine kusan Gazi halk›na düflman a¤›r makineli silahlar›yla, bombalar›yla, tanklar›yla sald›rd›. Ama y›lg›nl›k yoktu, sonuna kadar direnilecekti, öyle de yap›ld›. Gazi Mahallesi’nde onlarca kifliyi katledip, yüzlerce kifliyi yaralam›flt› faflist devlet. Buna sessiz kal›namazd›. Ülkenin dört bir yan›nda protesto gösterileri düzenlenerek polisle çat›fl›l›yordu. ‹stanbul Ümraniye ilçesine ba¤l› 1 May›s Mahallesi’nin emekçi halk› da bu katliama sesiz kalmad›. 13-15 Mart tarihlerinde yap›lan protesto gösterilerine devletin kolluk kuvvetleri yine silahlar›yla sald›rd›. Aç›lan atefl sonucunda 1 May›s Mahallesi’nde Hakan Çubuk, ‹smihan Yüksel, Genco Demir, Hasan Puyan ve ‹smail Baltac› isimli befl kifli katledildi. Aradan tam on y›l geçti. Ama 1 May›s

Mahallesi halk› flehitlerini hiç unutmad›. Her y›l 13 Mart günü düzenlenen anma gösterileriyle flehitler an›l›yor. Bu y›l yine 13 Mart günü PSAKD ve devrimcilerin ortak olarak düzenledikleri bir eylem yap›ld›. Saat 12:00’de Pir Sultan Kültür Derne¤i’nde yemek verildikten sonra yürüyüfl bafllat›ld›. Eyleme Partizan, ESP, HÖC, DHP, DEHAP, 1 May›s Mahallesi Güzellefltirme Derne¤i ve Pir Sultan Abdal fiubeleri kat›ld›lar. PSAKD önünden bafllayan yürüyüflte, en önde “10. y›l›nda Gazi ve 1 May›s flehitleri ölümsüzdür” yaz›l› 1 May›s Mahallesi Halk› imzal› pankart›n arkas›ndan “fiehitlerimizi unutturmayaca¤›z” ve onun arkas›ndan da “Gazi flehitleri ölümsüzdür, unutmayaca¤›z, unutturmayaca¤›z” yaz›l› ve üzerinde Gazi flehitlerinin resimlerinin oldu¤u pankart aç›larak yürüyüfl bafllat›ld›. 1500’ün üzerinde bir kitlenin kat›ld›¤› eylemde s›k s›k “Gazi’nin hesab› sorulacak”, “1 May›s’›n hesab› sorulacak”, “Bedel ödedik, bedel ödetece¤iz”, “Halk›m›z saflara hesap sormaya” vb. içerikte birçok slogan at›l›rken; çeflitli dövizler ve flehitlerin resimleri de tafl›nd›. Ortak pankartlar›n arkas›ndan yürüyüfle geçen kitleye sürekli bir kat›l›m›n oldu¤u gözden kaçmad›. 30 A¤ustos ‹lkö¤retim Okulu önüne kadar yürüyen kitle burada 5 kiflinin flehit düfltü¤ü yere karanfil b›rakt›ktan sonra bir bas›n aç›klamas› yapt›. Devrim flehitleri ad›na yap›lan bir dakikal›k sayg› duruflunun ard›ndan bas›n metnini okuyan Mustafa Özgül, 13 Mart 1995 y›l›nda yaflanan olaylar› anlatt›ktan sonra, sistemin neden bu mahallelere yöneldi¤ine vurgu yapt› ve “Dün Marafl’ta, Çorum’da, Sivas’ta katlederek, yakarak bitiremediler bizi. Hapishanelerde tutsaklara sald›r›p zulme karfl› siper olan aç bedenleri yok ederek sindiremediler bizi. Mardin K›z›ltepe’de, Mersin’de gencecik bedenlere onlarca kurflun s›karak y›ld›ramad›lar bizi. Ve biz 1 May›s halk› olarak diyoruz ki; 2 Eylül 1977 kurulufl direniflimizde verdi¤imiz flehitlerden devrald›¤›m›z bayra¤› 12-15 Mart flehitlerimizin direnifl ruhu ile bütünlefltirip her türlü bask›ya ve yozlaflmaya karfl› bedeli ne olursa olsun karfl› duraca¤›z” diyerek bas›n aç›klamas›n› bitirdi. Aç›klaman›n ard›ndan Grup Mithra k›sa bir müzik dinletisi verdi ve eylem “Yaflas›n devrimci dayan›flma” slogan›yla sona erdi. Mahalle esnaf›n›n yap›lan ça¤r›ya duyars›z kalmayarak kepenk kapatt›¤› eylemde, kolluk güçlerinin mahallenin girifl ve ç›k›fllar›n› tutarak yo¤un y›¤›nak yapt›¤›, çat›lara keskin niflanc›lar yerlefltirerek halk› sindirmeye çal›flt›¤› gözlerden kaçmad›. Ama bunlar ifle yaramad›. Halk›n ve devrimcilerin beraber yürüyerek, ayn› sloganlar› hayk›rd›¤› güzel bir eylem ortaya ç›kt›. Sohbet etti¤imiz mahalle halk› da bu dayan›flmadan ve birlikte hareket etmeden olumlu yönde etkilendi¤ini, bunun devam›n›n gelmesi gerekti¤ini ifade ettiler. (Kartal)

DERS‹M’DE “BAHAR” OPERASYONU TC devleti özellikle Dersim’de geçti¤imiz k›fl aylar›nda bir yandan k›rsaldaki operasyonlar›n› aral›ks›z olarak sürdürürken di¤er yandan da yarg›s›z infazlar, gözalt› ve tutuklamalar, köy boflaltmalar›n alt›na imza atm›fl, flehit düflen gerilla bedenlerine iflkence yapm›flt›r. Tüm bu uygulamalarla halk› sindirip, gerillay› yaln›zlaflt›rmay› hedefleyen TC’nin zor politikalar›, halk›n faflizme olan öfkesini daha da perçinlemifl Mardin’den Diyarbak›r’a, Dersim’den Van’a kadar T. Kürdistan›’n›n her metrekaresinde binlerin soka¤a dökülmesine vesile olmufltur. Bahar›n gelmesiyle birlikte gerillay› imha etmeye yönelik operasyonlar›n› yo¤unlaflt›ran TC, Dersim’de Nam›k Dursun öncülü¤ünde Dersim Merkez’e ba¤l› Çiçekli’den Hozat’a, Ovac›k’tan Pülümür k›rsal›na kadar havadan ve karadan sürdürülen operasyonlar›na h›z vererek bölgeye askeri sevkiyatlar›n› s›klaflt›rd›. Albay Nam›k Dursun, korkulu rüyas› haline gelen TKP/ML T‹KKO ve MKP HKO gerillalar›n› yok etmeyi hedeflerken halka yönelik tehditlerini de sürdürüyor. Bölgeye geldi¤inden bugüne kadar hakk›nda birçok suç duyurusunda bulunulan Albay Nam›k Dursun geçti¤imiz günlerde suç duyurusu yapanlar hakk›nda “Türk Silahl› Kuvvetleri karalanarak y›prat›lmak istenmekte” gerekçesiyle davac› olmufl ve soruflturmalar hemen bafllat›lm›flt›r. (Malatya) MUNZUR SUYU ÖZGÜR AKACAK Munzur’da yap›lmak istenen baraja ve Dersim’de siyanürlü alt›n aranmas›na tepkiler artarken Munzur’un Delileri, Sosyal Ekolojist Dönüflüm Derne¤i, Munzur Çevre Derne¤i, Hozatl›lar Derne¤i, Seyr-i Mesel Tiyatrosu’nun örgütledi¤i bir bas›n aç›klamas›yla Munzur Taksim’de akt›. Taksim Tünel bafllang›c›ndan ellerinde 75 metrelik mavi bir kumafl› dalgaland›rarak Galatasaray Lisesi önüne gelen kitle yürüyüfl s›ras›nda s›k s›k “Munzur özgür akacak”, “Katil Tinto ülkemizden defol”, “Munzur’da baraj istemiyoruz” sloganlar›n› att›. Saat 14:00’de Galatasaray Lisesi önünde aç›klamalar›na haz›rlanan kitle önce Seyr-i Mesel Tiyatrosu’nun Kürtçe haz›rlad›¤› orta oyununu izledi. Ard›ndan kitle ve dernekler ad›na aç›klama yapan Emel Polat; Dersim’de siyanürle alt›n ç›karmak isteyen Rio Tinto’nun geçmiflte Hitler, Mussolini, Franko ile iflbirli¤i yapt›¤›n› ve Latin Amerika ülkelerindeki pek çok darbeye finansman sa¤lad›¤›n› belirterek kötü nam› kendinden önde giden Tinto’nun çal›flmalar›n› Dersim’de Ovac›k’›n Sin ve K›z›lviran köylerinde sondaj yapan Yamafl adl› flirketin üzerinden AMDL adl› flirketi kullanarak yapt›¤›n› söyledi. Ne barajlar›n ne de maden flirketlerinin Munzur’un ak›fl›n› durduramayaca¤›n›n alt›n› çizen Polat, Enerji Bakanl›¤›’n›n da Ortado¤u’daki çal›flmalar›yla do¤ay› katletmifl Stone&Webster ve onun tafleron flirketi Ata Holding’e baraj ihalesi verdi¤ini ve bu flirketlerin de rant u¤runa insanlar›n ve do¤an›n gelece¤iyle nas›l oynad›klar›n› aç›klad›. Aç›klama s›ras›nda ellerinde “Munzur özgür akacak”, “Baraj de¤il okul istiyoruz”, “Dersim’deki kay›plar›n adlar› aç›klans›n” yaz›l› dövizler tafl›yan kitle sloganlar›n› daha gür atarak bas›n aç›klamas›na bitirdi. (‹stanbul)


9

18

24 Mart-7 Nisan 2005

Beyaz›t’tan Halepçe’ye... KATL‹AMLAR ALANLARDA PROTESTO ED‹LD‹ 16 Mart 1978’de ‹stanbul Üniversitesi’nde katledilen 7 devrimci ö¤renci ve emperyalistlerin kimyasal silahlar›yla Saddam diktatörü taraf›ndan katledilen Kürt halk› için eylemler yap›ld›.

‹stanbul ‹STANBUL 16 Mart 2005 tarihinde ‹stanbul Üniversitesi Beyaz›t Kampüsü’nde toplanan 400’ü aflk›n ö¤renci, 16 Mart 1978 Beyaz›t katliam›n› protesto etmek ve flehitleri anmak için bir eylem yapt›. Saat 13:30’da Rektörlük önünden yürüyüfle geçen üniversite ö¤rencileri, Beyaz›t Meydan›’na sloganlarla ç›kt›. Ayn› eylemde daha büyük bir grup da Fen-Edebiyat Fakültesi’nden yola ç›karak Beyaz›t Meydan›’na yürüdü. Meydanda birleflen ö¤renciler Hukuk Fakültesi’ne do¤ru yürüyüfle geçerek, Fakülte’nin bahçe kap›s›n›n önüne flehit düflen ö¤renciler için karanfiller b›rakt›. Yürüyüfl ve bas›n aç›klamas› esnas›nda ö¤renciler s›k s›k “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak”, “Üniversiteler bizimle özgürleflecek”, “Halepçe biziz, biz Halepçe’yiz”, “Beyaz›t faflizme mezar olacak” vb. sloganlar att›. Eylemde ayr›ca “Beyaz›t ve Halepçe katliamlar›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z” pankart› aç›ld›. Bas›n metninde “Halklar aras›na güvensizlik tohumlar› serpilir, ‘medeniyet’ Bat›’yla eflde¤er tutulur. S›n›ftaki s›ra arkadafl›n›zdan, okulunuzda bildiri da¤›tan ö¤renciye, rengi sizden daha koyu olandan özgürlük istemine kadar herkesten, herfleyden korkman›z ö¤ütlenir” dediler. Ö¤renci gençlik hareketine 27 y›l sonra hala faflist sald›r›lar›n sürdü¤üne, soruflturmalarla okuldan atmalarla, tutuklanmalarla sindirilmeye çal›fl›ld›¤›na dikkat çekildi. Aç›klamada ayr›ca, ülkenin birçok yerinde devletin gençlik üzerindeki sald›r›lar›na de¤inilirken ‹stanbul Üniversitesi’nde ikinci dönemin ilk haftalar›nda okulda polis varl›¤›na karfl› ç›kt›klar› gerekçesi ile 16 ö¤rencinin okuldan uzaklaflt›r›lmas›na da dikkat çekildi. Ard›ndan bas›n aç›klamas›n› bitiren ö¤renciler, Rektörlük binas›na do¤ru yürüyüfle geçtiler. Sloganlarla birlikte Rektörlük önünde toplanan ö¤renciler burada eyleme son verdi. Üniversite ö¤rencilerinin yapt›¤› bu eylemden bir saat önce de ayn› konuyla ilgili 50 civar›nda bir kitleyle Gençlik Der-

nekleri Federasyonu da bir eylem yapt›. 16 MART KATL‹AMI 27. YILINDA UNUTULMADI 16 Mart 2005 tarihinde Sultanahmet Adliyesi önünde, katledilen ö¤rencilerin dönem arkadafllar› taraf›ndan bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. Saat 11:30’da bafllayan bas›n aç›klamas›nda, flehitlerin arkadafllar› ad›na müdahil Av. Hilmi Hanta bas›na bir konuflma yapt›. Hanta yapt›¤› aç›klamada; “…16 Mart davas› ikinci defa görülmeye bafllayal› 10 y›l oldu. 7 kiflinin öldü¤ü, 50’den fazla kiflinin yaraland›¤› bu katliamla ilgili olarak aç›lan bu davada halen üç san›k yarg›lanmaktad›r. Bulunup ifadesi al›namad›¤› için hakk›nda g›yabi tutuklama bulunan san›k Mustafa Do¤an d›fl›nda, bu davan›n tutuklu san›¤› bulunmamaktad›r. 16 Mart katliam›, 12 Eylül 1980 askeri darbesini haz›rlayan sürecin en önemli bafllang›ç halkalar›ndan birisi olmas›na karfl›n, meydana geldi¤i koflullardan ba¤›ms›z flekilde görülmeye devam etmektedir” dedi.

rak›l›ncaya kadar oturma eylemi yap›laca¤› aç›kland›. Bu arada iki kiflilik bir komite dekanlarla görüflmeye gitti. Dekan yapaca¤› bir fley olmad›¤›n› aç›klayarak, polisin yasad›fl› bask›s›n› onaylam›fl oldu. Oturma eylemi türkülerin söylenip halaylara durulmas›yla, sloganlar›n at›lmas›yla sürdü. Katliamlara ve polis bask›s›na iliflkin k›sa konuflmalarla eylem sürdürüldü. Direniflin sürdürülmesi sonucu, E¤itim, Hukuk, Siyasal Bilgiler fakültelerinin dekanlar› polisle görüflerek, polisi kampüsten uzaklaflt›rd›. Gözalt›ndakilerin ak›beti ‹HD ve ÇHD’den gelen avukatlardan ö¤renildi ve oturma eylemi sona erdirildi. Kitle Yüksel Caddesi’ne giderek orada bas›n aç›klamas› yaparak da¤›ld›. ‹ZM‹R ‹zmir’de bir araya gelen Partizan, ÖMP, BDSP, Devrimci Mücadele, Devrimci Hareket, Odak ve Mücadele Birli¤i Platformu Kemeralt› Girifli’nde 12 Mart 2005 tarihinde saat 14:00’de yapt›klar› bas›n aç›klamas› ile 12 Mart 1971 Faflist Darbesi, 12 Mart Gazi ve Ümraniye katliamlar›, 16 Mart Beyaz›t ve Halepçe katliamlar›n› k›nad›. Alk›fllarla toplanan kitle s›k s›k “Yaflas›n Gazi direniflimiz”, “Halepçe’yi unutmad›k, unutmayaca¤›z” vb. sloganlar atarken eylem bu katliamlarda flehit düflenler flahs›nda yap›lan sayg› durufluyla bafllad›. Kitle ad›na bas›n metnini ÖMP Temsilcisi Taflk›n Türkmen okudu. Emperyalizmin dünya halklar›na estirdi¤i teröre de¤inen Türkmen, bu sald›r›lar›n Türkiye’de son dönemlerde daha da yo¤unlaflt›¤›na vurgu yapt›. 12 Mart faflist darbesiyle Denizler, Mahirler ve ‹brahimleri katleden bu anlay›fl›n Çorum, Sivas, Marafl’ta kendini gösterdi¤ini

ANKARA 16 Mart 2005 günü Cebeci Kampüsünde toplanan SDP, SDG, Kald›raç, Ekim Gençli¤i, Genç Direniflçi ve YDG’liler 16 Mart’›n y›ldönümünde ortak bir eylem gerçeklefltirdiler. Eyle‹zmir min biçimi Kampüs’ten Yüksel Caddesi’ne yürüyerek, di¤er kitleye kat›l›p büyük bir gösteri yapmakt›. E¤itim Fakültesi önünde toplan›larak yürümeye baflland›. Kampüs ç›k›fl›na gelindi¤inde polis barikat› görüldü. “Ö¤renciye de¤il ABD’ye barikat” slogan› at›larak beklenmeye bafllad›. Yap›lacak olan bas›n aç›klamas›n›n metni okundu ve k›sa konuflmalar yap›ld›. Demokratik bir hakk›n kullan›m›n›n polis taraf›ndan engellendi¤i, bunun dünya ve ülkemiz aç›s›ndan anlam› vurgulayan Türkmen, Gazi’de, Ümraniüzerinde duruldu. Eylem bu biçimde bir ye’de, Beyaz›t’da yaflanan katliamlara desaat kadar sürdü. Ard›ndan polis biber ga- ¤inerek yine bu sürece tarihsel olarak denk z› atarak sald›rd› ve arbede içinde SDP’li düflen Halepçe Katliam›’nda ise binlerce Kürt’ün katledildi¤ini söyledi. Aç›klamaüç kifliyi gözalt›na ald›. Polis barikat›n›n afl›lamayaca¤› görü- n›n ard›ndan çeflitli sloganlar hayk›ran kitlünce geri çekilerek E¤itim Fakültesi le katliamlara sessiz kalmayacaklar›n› yiönüne gidildi ve gözalt›ndakiler serbest b›- neleyerek “Faflizme karfl› omuz omuza”

slogan›n› hayk›rarak eylemi bitirdi. Polisin yo¤un ablukas›n›n olu¤u eyleme emekçi halk da ilgi gösterdi. * 12 Mart 1995 günü Gazi’de meydana gelen katliam› protesto etmek için 12 Mart Cumartesi günü saat 11:30’da Konak Sümerbank önünde biraraya gelen ‹HD üyeleri s›k s›k “Yarg›l›, yarg›s›z infazlara son”, “Katiller bulunsun hesap sorulsun” sloganlar›n› atarken 12 Mart 1995 günü ‹stanbul Gazi Mahallesi’nde meydana gelen sald›r›lar›n ve katliam›n faillerinin yarg›lanmas›n› istediler. BURSA 14 Mart günü Osmangazi Metro ‹stasyonu önünde bir araya gelen ‹HD, Al›nteri, Partizan, BDSP, SDP ve DEHAP ortak bas›n aç›klamas› yaparak Mart ay›nda yaflanan katliamlar› protesto ettiler. Kurumlar ad›na DEHAP ‹l Baflkan› Murat Avc› yapt›¤› aç›klamada “Ortado¤u’da Kürtlere yönelik inkar ve imha politikalar›n›n sonucu olarak katliamlar sürekli hale getirilmifl, Kürt muhalefet dinamiklerini bast›rmaya yönelik her türlü politika uygulanagelmifltir. 16 Mart 1988’de Halepçe’de, 12 Mart 2004’te Suriye’nin Qam›fllo kentinde yaflananlar en ac› sonuçlar› önümüze koyan katliamlard›r. Yine ülkemizde de mevcut sisteme muhalif tüm toplumsal kesimlere yönelik her türlü bask› ve sindirme politikalar› uygulanmakta, toplumsal mahalefet güçlerine yönelik olarak gerçekleflen 12 Mart 1995’te ‹stanbul’daki Gazi olaylar› ve 16 Mart 1978 ‹stanbul Beyaz›t’taki 7 ö¤rencinin katledilmesi olay› en somut örnekleri teflkil etmektedir” dedi. Eylem kitlenin “Katliamlar› unutmad›k, unutmaca¤›z”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar› ve alk›fllarla sona erdi. MERS‹N 16 Mart Çarflamba günü ‹HD Mersin fiubesi Halepçe katliam› ile ilgili bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamaya Partizan, SDP, EMEP, Halkevleri ve DEHAP da destek verdi. Kitle ad›na aç›klamay› ‹HD Mersin fiube Baflkan› Mustafa Y›ld›z yapt›. Y›ld›z Mersin’de 15 fiubat günü öldürülen Ümit Gönültafl olay›na da de¤indi. Aç›klama alk›fllarla son buldu. * 16 Mart Çarflamba günü, 27 y›l önce 16 Mart 1978’de ‹stanbul Üniversitesi Beyaz›t kampüsü önünde katledilen 7 devrimci ö¤rencinin katlediliflinin y›ldönümünde Gençlik Dernekleri Federasyonu/Mersin Gençlik Derne¤i bir bas›n aç›klamas› yapt›. Aç›klamay› Mersin Gençlik Derne¤i ad›na Cihan Güler okudu. Eylem “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Faflizmi döktü¤ü kanda bo¤aca¤›z”, “Direne direne kazanaca¤›z” sloganlar› ve alk›fllarla sona erdi.


10

24 Mart-7 Nisan 2005

18

Hayk›r›yoruz; “Zindanlar y›k›ls›n, tutsaklara özgürlük!”

ILPS 2. Uluslararas› Kongresi’nde emperyalizmin halklar› teslim alma araçlar›ndan hapishaneler üzerinde de yo¤unlaflm›fl ve önümüzdeki süreçte uluslararas› düzeyde önüne eylem ve faaliyetler koymufltu. Bu konu ile ilgili ILPS Türkiye Seksiyonu’nun haz›rlad›¤› ve baz› ILPS üyelerinin imzald›¤› ortak metni yay›nl›yoruz.

Egemenler insanl›k tarihi boyunca muhaliflerini sindirmenin, teslim alman›n yollar›n› aram›fllar ve bulduklar› yöntemleri en ac›mas›z ve vahfli biçimde hayata geçirmekten kaç›nmam›fllard›r. Ortaça¤ karanl›¤›ndan bafllayarak gelifltirilen, günümüzde en kat› halini alan sindirme ve teslim alma yöntemi ise hapishanelerdir hiç kuflkusuz. Sistem muhaliflerini teslim alman›n, alamad›klar›n› ise imha etme politikalar›n›n, önce deneyler yoluyla, daha sonra ise yayg›n olarak hayata geçirildi¤i mekanlard›r hapishaneler. Bu politikalar, içinde bulundu¤umuz kapitalist-emperyalist ça¤da en üst boyutta kendini göstermekte, dünya emekçi halklar›n›n insanca yaflama hakk› ve bu yönlü mücadeleleri, iflgaller, katliamlar, siyasi-ekonomik-ideolojik sald›r›larla ortadan kald›r›lmaya çal›fl›lmakta, bu sald›r›lar›n en üst boyutta olan› ise hapishanelerde yaflanmaktad›r. ‹flgal alt›ndaki ülkeler ile emperyalizme ba¤›ml› ülkelerde uygulanan hapishane politikalar› ise en ac›mas›z, en kat› ve vahfli olan›d›r. Bugün Hindistan’dan Filipinler’e, Nepal’den Irak’a, Filistin’den Kolombiya’da, Amerika’dan Meksika’ya, dünyan›n dört bir

yan›nda, emperyalist boyunduruk alt›ndaki ülkelerin hapishanelerinden d›flar›ya yans›yanlar›n birbirine benzerli¤i, hatta bire bir ayn›l›¤› düflünüldü¤ünde, emperyalist vahfletin hapishanelerde ayn› oranda ve fliddette hayata geçirildi¤i görülecektir. Özellikle de iflgal edilen Irak gibi ülkelerde, örne¤in iflgalcilerin denetimindeki Ebu Garib Hapishanesi’nde yaflanan zulüm ve vahfletin kamuoyuna yans›yan foto¤raflar›, insanl›¤› insanl›¤›ndan utand›racak boyuttad›r. Emperyalizme ba¤›ml› olan ve on y›llard›r emperyalist, siyasal-ekonomikideolojik politikalar›n yönlendiricili¤inde yönetilen ülkemizin hapishanelerinde, artarak süren sald›r›lar ve bu sald›r›lar›n esas hedefi olan siyasi tutsaklara dönük katliamlara varan uygulamalar belleklerimizde tazeli¤ini korumaktad›r. Emperyalist politikalar›n daha yo¤un bir biçimde hayata geçirilmesinin istendi¤i dönemler ve özde yine bu politikalar›n sonucu ortaya ç›kan krizler döneminde, faturan›n ilk ç›kar›ld›¤› mekanlar, toplumsal muhalefetin en ileri kesimlerinin bulundu¤u hapishaneler ve böylelikle de siyasi tutsaklard›r. 19 Aral›k 2000 tarihinde ülkenin 20 hapishanesine yönelik gerçeklefltirilen, onlarca devrimci tutsa¤›n yaflam›n› yitirmesine, yine onlarcas›n›n yaralanmas›na ve sakatlanmas›na neden olan, kanl› ve vahfli operasyon da yine böyle bir dönemde hayata geçirilmifl, ard›ndan IMF ve DB’nin ekonomi politikalar›n›n ülkede uygulanmas›na h›z verilmifltir. ‹lk deneyleri Kore’de yap›lan, 1970’lerde baflta Almanya olmak üzere, Avrupa ülkelerinde en kat› biçimiyle hayata geçirilen ve özde siyasi tutsakla-

r›n, tecrit-izolasyon yöntemiyle, toplumdan ve birbirinden yal›t›lmas›n›, ideolojik ve fiziksel olarak teslim al›nmas›n› hedefleyen F Tipi hapishaneler ise bu kanl› 19 Aral›k operasyonu sonras› ülkede yayg›n bir biçimde hayata geçirilmifltir. Emperyalist-kapitalist sistemin her türden yöntemle ezilen emekçi halklara sald›rd›¤› bu süreç, ayn› zamanda halklar›n ulusal ve sosyal kurtulufl mücadelelerinin de yükseldi¤i bir süreçtir. Ezilen halklar dünyan›n dört bir yan›nda emperyalizme karfl› direnifl destanlar› yazmaktalar bugün. Emperyalizme karfl› aç›lan cepheler her gün büyümekte, genifllemekte ve halklara umut olmakta, ezen ve ezilenler aras›ndaki kavga giderek keskinleflmektedir. Bu kavgan›n en keskin ve üst boyutta, yüz yüze yafland›¤› cephe ise, esir düflen ancak teslim olmayan siyasi tutsaklar›n on y›llard›r hapishanelerde açt›¤› ve büyük bedeller ödeyerek korudu¤u mücadele cephesidir. Halklar›n emperyalizme karfl› mücadelelerini ortaklaflt›rmas›n›n, aralar›ndaki dayan›flmay› gelifltirmesinin önemi bugün her zamankinden daha yak›c› bir görev olarak önümüzde durmaktad›r. Bu yak›c› görevin, dolay›s›yla da halklar›n mücadelesinin önemli bir parças› da, tüm dünya hapishanelerindeki siyasi tutsaklar ve savafl tutsaklar›yla dayan›flmak ve onlar›n duvarlar›n ard›ndan yükseltti¤i direnifl hayk›r›fllar›n› en genifl y›¤›nlara ulaflt›rmak, onlar›n d›flar›daki sesi olmakt›r. Dünyadaki siyasi tutsaklarla ve savafl tutsaklar›yla dayan›flmak, emperyalist politikalar›n hapishanelerdeki vahfli uygulamalar›na karfl› koymak amac›yla, 18 Mart’›n uluslararas› tutsaklarla

dayan›flma günü olarak belirlenmesi, halklar›n emperyalizme karfl› mücadelelerini, tüm cephelerde giderek ileriye tafl›mas›n›n da bir ifadesidir ayn› zamanda. Bizler de, ILPS Türkiye Seksiyonu ve afla¤›da imzada bulunanlar olarak, insanl›¤›n kurtuluflu, insan›n insanca yaflamas›, bask›s›z, sömürüsüz bir dünya kurulmas› için mücadele ederken esir düflen, ancak teslim olmayan tüm siyasi tutsaklar›n mücadelelerini sahiplendi¤imizi, hapishanelerdeki insanl›k d›fl› tüm uygulamalar›, emperyalizmin dünya halklar›n› teslim almaya çal›flmas›n›n ürünü olarak gördü¤ümüzü ve emperyalistlerin hapishanelere dönük politikalar›na karfl› mücadelemizde, emperyalizme karfl› mücadelede oldu¤u kadar ›srarl› ve kararl› oldu¤umuzu hayk›r›yor ve bu sürecin bir parças› olarak, ILPS’nin yapaca¤› ve siyasi tutsaklar› konu alan, afla¤›daki etkinlikleri desteklemeye davet ediyoruz: * “Attica’dan Abu Garib’e” 22-23 Nisan 2005, insan haklar›, iflkence ve direnifl. Berkley-California, ABD irtibat için: info@attica2abughraib.com * “Duvarlar›n Arkas›ndaki Direnifl”, Politik Tutsaklarla dayan›flmak amac›yla, uluslararas› sempozyum, 5 Haziran 2005- ‹stanbul-Türkiye irtibat için: ilpsturkiye@yahoo.com * 3 Aral›k, 2005 Dünya Siyasi Tutsaklarla Uluslararas› Dayan›flma Günü, irtibat için: info@ilps2001.com) ‹mzalayanlar: ILPS Türkiye Seksiyonu, Yunanistan: Halklar›n Militan Hareketi, Ö¤retmen militan hareketi, Ö¤renci militan hareketi, ABD- Malcolm X Grassroots Hareketi, Irak Yurtsever Birli¤i, Brezilya- CEPRASBO, Meksika Tutsak Aileleri ve Yak›nlar› Grubu

‹stanbul Liseli Yeni Demokrat Gençlik Paral›-ezberci e¤itime karfl› LÖB’lerde örgütlen! ‹stanbul liseli YDG’liler 20 Mart günü bir bas›n aç›klamas› gerçeklefltirdi. Galatasaray Postanesi önünde saat 12:00’de yap›lan aç›klamada paral›-ezberci e¤itim sistemine vurgu yap›ld›. “Paral›-ezberci e¤itime karfl› LÖB’lerde Örgütlen-Yeni Demokrat Gençlik” yaz›l› pankart açan kitle “Paral›-ezberci e¤itime hay›r”, “Liseli Ö¤renci Birliklerinde örgütlen”, “Yaflas›n paras›z, anadilde, demokratik e¤itim” yaz›l› dövizler açt›. Yap›lan aç›klamada flunlara de¤inildi; “En temel sorunumuz olan paral› e¤itime, ezberci, faflist nitelikteki e¤itim sistemine ancak LÖB’lerde örgütlenerek karfl› durulabilir. Liseli gençli¤in her geçen gün derinleflen sorunlar›na

ancak LÖB’lerde örgütlenerek çare bulunabilir. Paras›z, bilimsel, ana dilde, demokratik e¤itim LÖB’lerde örgütlenerek kazan›labilir. Liselerde emperyalizme karfl› akademik-demokratik anlamda mücadele LÖB’lerde verilebilir. Bunun bilince ç›kar›lmas› ›fl›¤›nda LÖB’lerde örgütlenelim, LÖB’lerde mücadeleyi yükseltelim.” Aç›klam›n›n bitiminde yere oturan kitle hep bir a¤›zdan Gün do¤du hep uyand›k marfl›n› söyledi. Bas›n aç›klamas› “YÖK, polis, medya bu abluka da¤›t›lacak”, “Yaflas›n örgütlü mücadelemiz”, “Liseliler mücadeleye örgütlenmeye” sloganlar›n›n at›lmas›yla sona erdi. (‹stanbul)


11

18

24 Mart-7 Nisan 2005

“K›z›l 8 Martlar için bedel ödedik, bedel ödetece¤iz” Amed’de 8 Mart Diyarbak›r’da Diyarbak›r Kad›n Platformu’nun 8 Mart günü düzenledi¤i miting, “Savafla ve Kad›n Katliamlar›na Son” fliar› ile özellikle de “Savafla geçit vermeyece¤iz” sloganlar› ile geçti. S›k s›k bar›fl›n elçisinin ‹mral›’da oldu¤u vurgusunun yap›ld›¤› mitingde devrimciler de yerlerini ald›. Gençlik Derne¤i, ESP ve biz YDG’liler de mitingde yerimizi ald›k. Gençlik Derne¤i “Bafl e¤meyen kad›nlar›n yolunday›z” pankart› ve k›z›l bayraklarla alana girerken, ESP flamalar›yla yerini ald›. Ve biz YDG’liler de “Kad›n erkek elele demokratik devrime”, “Kad›n›n katili patron a¤a devleti” ve güne iliflkin sloganlar›m›zla alandayd›k. Yo¤un ya¤murun alt›nda ifl günü olmas›na ra¤men ço¤u kad›n 2 binin üzerinde kiflinin kat›ld›¤› miting, çocuk korosu, Koma Kulilka Jiyan ve ‹lkay Akkaya’n›n kitleye seslendi¤i parçalar›n ard›ndan sona erdi. Mitingde Öcalan’›n üzerindeki tecritin kald›r›lmas›na yönelik sloganlar›n yan›nda son süreçteki infazlar ve bask›lara karfl› “Kurtulufl kavgada”, “özgürlük silahta” vb. sloganlar›n at›lmas› ve hesap sorma eylemlerinin dillendirilmesi (özellikle gençlik taraf›ndan) dikkat çekici bir durumdur. Bizler ise gerek teknik gerek toparlanma aç›s›ndan miting öncesi pek haz›rl›kl› olmamam›za ra¤men att›¤›m›z sloganlarla kendimizi ifade etmeye çal›flt›k. (Diyarbak›r’dan bir YDG’li)

8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü için 6 Mart Pazar günü Saraçhane’den Beyaz›t’a yürüyüp bas›n aç›klamas› yapmak isteyen, yaflanan sald›r› üzerine Beyaz›t’ta toplan›p bas›n aç›klamas› yapan kitleye polisin tekrar sald›rmas› üzerine tepkiler büyürken 6 Mart Tertip Komitesi, 14 Mart Pazartesi günü ilk sald›r›n›n yafland›¤› ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi önünde toplanarak bir bas›n aç›klamas› yapt›. Saat 12:00’de bir araya gelen kitle “Bask›lar Bizi Y›ld›ramaz Yaflas›n 8 Mart” yaz›l› pankart açarak eylemine bafllad›. Tertip Komitesi ad›na aç›klamay› okuyan Sevinç Tany›ld›z; ‹stanbul Emniyet Müdürlü¤ü’nün sergilemifl oldu¤u fliddeti savunan R.T. Erdo¤an’›n bir de medyaya “Bizi ispiyonlad›n›z” diye ç›k›flmas›na at›fta bulunarak mant›¤›n “biz her türlü demokratik talebe sald›ral›m ama ç›karlar›m›z gere¤i kimse bunu baflka ülkelere söylemesin” oldu¤unu söyledi. Daha sonradan bas›na da¤›t›lan CD’lerde “eylemciler yasad›fl› slogan att›” denildi¤ini ancak CD’lerin içinde böyle bir görüntü olmad›¤›n› kaydeden Tany›ld›z, SEKA’da direniflte olan iflçilere ve TEKEL’in özellefltirilmesini protesto eden iflçilere de sald›r›lar oldu¤unu söyleyerek bunun bir devlet politikas› oldu¤unu ve as›l eylemlerde olanlar›n de¤il sald›ranlar›n yasad›fl› oldu¤unu kaydetti. AB’nin “floke olduk” aç›klamas›n› da de¤erlendiren Tany›ld›z; bu aç›klaman›n ard›ndan haberlerde hiçbir yer almayan sald›r›n›n ertesi gün gazetelerde ve televizyonlarda en baflta verildi¤ini belirterek “fiok ol-

man›z› gerektirecek binlerce sald›r›yla karfl›laflm›fl›zd›r. Bunlar›n hepsinde flok olmak bir yana AB onay vermifltir. Neden flimdi sald›r›y› hayretle karfl›lam›flt›r? AB, yedi¤imiz dayak üzerinden politika yapmas›n, ödedi¤imiz bedelleri politikalar›n›n bir parças› haline getirmesin” dedi. (‹stanbul) ADANA’DA 6 MART SALDIRISINI PROTESTO 10 Mart 2005 tarihinde ‹HD, SDP, ESP, HÖC, DHP, BDSP, ‹flçi Mücadelesi, Al›nteri ve Partizan’›n kat›l›m›yla 6 Mart’ta ‹stanbul’da ve 8 Mart’ta Malatya’da yaflanan sald›r›lar protesto edildi. ‹nönü Park›’nda gerçeklefltirilen bas›n aç›klamas› s›ras›nda “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Katil devlet hesap verecek” vb. sloganlar at›ld›. Okunan bas›n aç›klamas›n-

46 ESP’liyle dayan›flma eylemi ‹zmir ESP, Devrimci Demokrasi, EMEP, SDP ve Partizan ‹zmir-Bayrakl› Adliyesi’nde bir araya gelerek tutuklu ESP’lilerin serbest b›rak›lmas›n› istedi. Saat 11:00’de bir araya gelen kitle ad›na ilk önce Ankara Cumhuriyet Savc›l›¤› ve An-

kara Emniyet Müdürlü¤ü hakk›nda suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunun ard›ndan yap›lan ortak aç›klamayla 1 Nisan’da Ekmek Adalet Dergisi ve çeflitli derneklere yap›lan bask›nlarla gözalt›na al›nanlar›n örgüt üyeli¤i suçuyla aylard›r tutuklu bulunmas›, meflru ey-

da AKP’nin “demokratikleflme” söyleminin bir yalan oldu¤u belirtildi. (Adana YDG) MARAfi’TA 8 MART 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nde E¤itim-Sen Marafl fiubesi taraf›ndan yaklafl›k 80 kiflilik bir kitlenin kat›ld›¤› bir bas›n aç›klamas› yap›ld›. DDSB’lilerin de aktif olarak örgütledi¤i bu eyleme ayr›ca YDG’liler de ilk defa pankartlar›yla kat›ld›. Bas›n aç›klamas›nda “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Birlik mücadele-zafer” sloganlar› coflkulu bir flekilde at›ld›. Ayr›ca 12 Mart’ta da bugünle ilgili Ö¤retmenevi’nde 300-350 kiflilik bir yemek verilmifl, burada da DDSB ve YDG’liler aktif çal›flm›flt›r. YDG’liler ayr›ca müzik ve skeçleriyle etkinli¤e destek vermifllerdir. (Marafl DDSB)

lemlere azg›nca sald›r›lmas› ve en son Ankara’da meflru bir eylem yapan 46 ESP’linin önce gözalt›na al›nmas› ve iflkencelerden geçirilmesi anlat›l›rken tüm bu sald›r›lar›n hakl› ve meflru mücadelenin önüne geçemeyece¤ini ve bu sald›r›larla devrimcilerin y›lmayaca¤› belirtildi. Eyleme DEHAP il ve D‹SK Ege Bölge Temsilcili¤i de destek verdi. (‹zmir)

28 ESP’li serbest b›rak›ld›

7 Aral›k’ta Ankara’da Ceza ‹nfaz Yasas›’n› protesto etmek amac›yla yapt›klar› eylem sonras› tutuklanan 46 ESP’linin duruflmas› 11 Mart’ta 11. A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruflma öncesi kamuoyunu bilgilendirmek amac›yla çeflitli eylemler gerçeklefltiren ESP’liler, sabah saatlerinde “ESP susmad›, susmayacak” sloganlar›yla Adliye önünde bir araya geldi. “46 ESP’li serbest b›rak›ls›n” pankart› açan kitle, sloganlar›n› hayk›ra-

rak arkadafllar›na destek verdi. So¤uk havaya ra¤men Adliye önünde bekleyen kitle halaylar ve türkülerle coflkuyu sürekli yüksek tuttu. Çeflitli illerden gelenlerin, ailelerin, yurtd›fl›ndan avukatlar›n da kat›ld›¤› duruflmaya gazeteciler al›nmad›. Avukatlar iddianameye karfl› güvensizlik karar›n›n verilmesini istediler. Ancak hakim Orhan Karadeniz bu talebi reddetti ve ifadeler al›nmaya baflland›. ESP’liler yapt›klar› eylemin meflru oldu¤unu

belirtirken gözalt›nda kaba daya¤a, hakarete maruz kald›klar›n› söylediler. Sincan F Tipi Hapishanesi’nden gelen tutsaklar zorla arama dayatmas›na karfl› duruflmaya ayakkab›s›z kat›ld›lar. ESP Ankara Sözcüsü Deniz Bak›r; polisin sald›rganl›¤›n› elefltirirken “Bizim de¤il polislerin yarg›lanmas› gerekir” sözleri alk›fllarla karfl›land›. Hakim ise alk›fl üzerine duruflmaya ara vererek salonun arka iki s›ras›n› boflaltt›rd›. Büyükflehir Belediyesi de avukatlar›n itiraz›na ra¤men müdahil olarak kabul edildi. Savc› Salim Demirci 11 kiflinin tahliyesini isterken 28 kifli tahliye edildi ve duruflma 17 Nisan’a ertelendi. Yeni Ceza ‹nfaz Yasas›’ndaki de¤iflikliklerin de uygulanmaya baflland›¤› duruflmada ESP’lilere “örgüt üyesi” olduklar› iddias›yla dava aç›lm›fl durumda. Duruflma devam ederken ESP’liler Adliye önünde saat 13:00’te bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yap›lan aç›klamada; bask›lar›n ESP’nin mücadelesini engelleyemeyece¤i ifade edildi. (Ankara)

DHP’den AB karfl›t› kampanya 13 Mart 2005 tarihinde Taksim Gezi Park’ta bas›n aç›klamas› yapan Demokratik Haklar Platformu (DHP) AB’ye karfl› kampanya bafllatt›¤›n› ilan etti. “AB’ye karfl›y›z çünkü özgür bir halk olmak ve ba¤›ms›z bir ülkede yaflamak istiyoruz” pankart› ve “Teslimiyete karfl› yurtseverlik” vb. dövizler tafl›nan aç›klamada konuflan Özkan Kaygulu “‹flçi ve emekçilerin karfl›s›nda duran, kendi tar›m›m›z ve köylülerin, ayn› s›n›fsal dokudan hareketle, yani halk olma gerçe¤inden hareketle Kürtleri ve Alevileri az›nl›k kategorisinde de¤erlendiren Avrupa Birli¤i’ne karfl› ç›k›yoruz. Çünkü halka dayal› gerçek bir demokrasi tesis etmek istiyorsak, halk›m›z›n ekonomik ihtiyaçlar› kadar di¤er ihtiyaçlar›na da siyasal çözümler sunmak zorunday›z” dedi. Yap›lan aç›klama “Kahrolsun emperyalizm”, “Kahrolsun AB emperyalizmi ve dünya gericili¤i”, “Ne ABD, ne AB çözüm demokratik devrimde” sloganlar›n›n at›lmas›n›n ard›ndan bafllatt›lan kampanyaya iliflkin broflür da¤›t›m›yla son buldu. (H. Merkezi)


24 Mart-7 Nisan 2005

12

18

YASASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇ‹ KADINLAR GÜNÜ KADIN ERKEK EL ELE DEMOKRAT‹K DEVR‹ME 8 Mart 1857’de Amerika’n›n NewYork kentinde kad›n Tekstil iflçilerinin yakt›¤› baflkald›r› ve direnifl meflalesinin bu günlere de¤in lekesiz bir flekilde getirilmesi bizler için büyük bir görevdir. Bu görevi yerine getirmek, burjuvazinin mücadelelerle kazan›lan böylesi günleri özünden kopararak kitlelere empoze etmesine karfl› biz de bir gece düzenledik. Gecemiz, ço¤unlu¤u kad›nlardan oluflan 300 kiflilik bir kat›l›mla program›na bafllad›. Aç›l›fl konuflmas› ve sayg› duruflunun ard›ndan program›m›za derne¤imizden eme¤iyle katk› sunan Zeynep Suveren halk türküleriyle yer ald›. Ard›ndan enternasyonal dayan›flman›n güzel bir örne¤i olarak ‹ran’l› Grup Aras gecemize renk katt›. Daha sonra Grup fiiar kitleyi türkü ve marfllar›yla coflturdu. Grup, kitlenin be¤enisini toplad›. Program›m›z› yar›lad›¤›m›z bu s›rada k›sa bir ara verildi. Aran›n hemen ard›ndan derne¤imiz çat›s› alt›nda çal›flma yürüten “Tiyatro May›s”›n haz›rlay›p, sahneledi¤i tiyatro yer ald›. Tiyatro bir kad›n›n ev ifli, çocuk, efl üçgeninde yaflad›¤› sorunlar› dile getiren, hem mizahi hem de düflündürücü bir oyundu. Program›n sonunda sahneyi türküleriyle Simge ald› ve halaylarla gecemizi sonland›rd›k. Aralarda 8 Mart’›n hem anlam›na iliflkin hem de tarihsel sürecine iliflkin k›sa yaz›lar›n, fliirlerin okunmas› ve at›lan sloganlar›m›zla bize ait mesajlar›m›z› verdi¤imize inan›yoruz. Amac›m›z sadece bu günün anlam›na iliflkin bir anma yapman›n d›fl›nda yeni insanlar›n kat›l›m›n› sa¤layarak onlara bu günün gerçek anlam ve önemini anlatmak istiyorduk. Ve bunu yapt›¤›m›za inan›yoruz. Yaflas›n 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü! Kad›n-Erkek Elele Demokratik Devrime! 8 Mart K›z›ld›r K›z›l Kalacak! Zindanlardan Bir Ses Nergiz’ler Ölmez! Meral, Ayfer, Barbara Halk Savafl›yla ‹ktidara! ‹SV‹ÇRE Dünya emekçi kad›nlar›n›n simgesel günü olan 8 Mart Emekçi Kad›nlar Günü ‹sviçre’de de çeflitli etkinliklerle kutland›. Elbetteki, proletarya kavgas›n›n içinden ç›kan 8 Mart, kavgay›, mücadeleyi ifade eder ve bu y›lda bir kez yap›lan etkinliklerle geçifltirilemez her günümüzü 8 Mart coflkusuyla yaflayabilmeyiz. Emekçi kad›nlar›n birlik, dayan›flma ve mücadelesinin simgesel günü olan 8 Martlar burjuvazi taraf›ndan resmi kutlama günü olarak kabul edilip, içi boflalt›lmak istenmektedir. S›radan bir kad›nlar günü olarak göste-

içeri¤ini “Anti-Emperyalist mücadele ve kad›n” olarak belirledi. Bu do¤rultuda panel, yürüyüfl ve kültürel etkinlikten oluflan bir eylem plan› ç›kar›ld›. Bu plan do¤rultusunda çeflitli merkezi tren istasyonlar›nda bildiriler da¤›t›ld›, etkinliklere ça¤r› yap›ld›. 5 Mart günü tüm kat›l›mc›lardan birer konuflmac›n›n oldu¤u bir panel düzenlendi. Panelde konuflmac›lar anti-emperyalist mücadelede kad›n›n yerinden, kendi ülke gerçekliklerinden, Irak ve Filistin’deki direniflçi kad›nlardan Nepal’de erkek yoldafllar› ile iktidara yürüyen komünist kad›nlardan ve 8 Mart’›n s›n›fsal özünden bahsettiler. ‹sviçre 8 Mart günü ise özellikle bulundu¤umuz ülke boyutuyla salonlara kapat›lan etkinliklere karfl› ç›k›fl olarak bir yürüyüfl düzenlendi. Yürüyüfl boyunca “Yaflas›n Dünya Emekçi Kad›nlar Günü”, “Kad›n erkek ele ele özgürleflmeye”, “Kad›nlar gö¤ün yar›s›d›r”, “Kahrolsun faflizm, kahrolsun emperyalizm” sloganlar› ‹ngilizce-Türkçe at›ld›. 12 Mart günü ise kültürel etkinlik düzenlendi. 200-250 kiflinin kat›ld›¤› etkinlikte TKM tiyatrosu ile, G‹K-DER kad›n halk oyunlar› ile, YCKM kad›n fliir grubu ile, ‹ngiliz grup flark›lar› ile, Filipinliler ise ülkelerindeki kad›n mücadelesini anlatan bir sinevizyon ve fliir ile etkinlikte yer ald›lar. Destek amaçl› etkinli¤e kat›lan Grup Nehir söyledi¤i parçalar ile farkl› uluslardan pek çok insan› halaylarla coflturdu. Enternasyonal coflku ile geçen bu etkinlik farkl› uluslardan insanYeni Kad›nlar yaratma mücadelesine lar›m›z›n bir araya gelerek birbirini tadört elle sar›lma günü oldu¤unu. 8 n›mas›n› sa¤lad› ve ortak ifl yapman›n Martlar›n önemi ve anlam›n› içeren ko- coflkusunu yaflatt›. nuflmayla, fliirlerle, bize tan›nan söz AT‹K ‹ngiltere Komitesi hakk›n› kulland›k, ‹T‹F’ten arkadafllar telefonla programa kat›larak 8 Mart’›n FRANKFURT önemini vurgulad›lar. Forum Kültür Merkezi taraf›ndan ‹T‹F bünyesinde faaliyet yürüten düzenlenen etkinlikle yap›lan 8 Mart arkadafllar›n emekleriyle gerçeklefltir- kutlamas› 12 Mart günü yap›ld›. Etkindi¤imiz 8 Mart etkinliklerinde “Kad›n- lik bir dakikal›k sayg› duruflu ile bafllalar olmadan devrim olmaz, devrim d›. Kad›nlar›n verdi¤i mücadelelerden olmadan kad›nlar kurtulamaz” fliar›- kesitlerin aktar›ld›¤› dia gösteriminin n› bir kez daha hayk›rd›k. ard›ndan AT‹K ve AT‹K Kad›nlar KoYaflas›n Dünya Emekçi Kad›nlar misyonu’nun 8 Mart vesilesi ile haz›rGünü! lad›¤› bildiriler okundu. fiiir dinletisi ‹T‹F ‹sviçre Kad›nlar Komitesi ile devam eden etkinlikte ayr›ca Wiesbaden ve Çevresi Türkiyeli ‹flçiler LONDRA Birli¤i Derne¤i’nin korosu da sahne Dünya Emekçi Kad›nlar Günü bu ald›. K›sa bir aradan sonra yine Wiesy›l Londra’da çeflitli uluslardan bir ara- baden ve Çevresi Türkiyeli ‹flçiler Birya gelen yedi farkl› örgütün düzenledi- li¤i Derne¤i Çocuk Folklor Ekibi sah¤i etkinliklerle kutland›. Bir kaç ay ön- neye ç›kt›. Ard›ndan Hareket Tiyatrocesinden bir araya gelen bu kurumlar 8 su Popstar isimli oyununu sahneledi. Mart Emekçi Kad›n Platformunu olufl- Sahne alan Grup fiiar’›n söyledi¤i ezturdular. Platform, bu y›lki 8 Mart’›n giler ile program son buldu.

Londra

rilen 8 Mart’ta unutmayal›m ki burjuva kad›nlar burjuva s›n›f›n›, Emekçi kad›nlar proletaryay› temsil eder. Bu konuda tüm emekçilere büyük görevler düflüyor. Kad›n›n s›n›f mücadelesindeki yerini ve önemini kavray›p, zulme, zorbal›¤a ve sömürüye baflkald›r› günü olan 8 Mart’ta kad›n sorunun toplumsal bir sorun oldu¤unu bilenlerin bunun yaln›zca emekçi kad›nlar›n sorunu olamad›¤›n› bir kez daha bilince ç›kartmal›d›rlar. ‹sviçre’de yap›lan 8 Mart Emekçi Kad›nlar Günü etkinliklerinde ‹T‹F bünyesinde faaliyet yürütenler olarak yerimizi ald›k. ‹lk etkinlik 5 Mart’ta ‹sviçre’nin Basel kentinde ‹G‹F ile birlikte miting olarak yap›ld›. Sayg› durufluyla bafllayan programda daha sonra ortak haz›rlanan 8 Mart yaz›s› Türkçe ve Almanca okundu. Basel Halkevi çocuk folklor ekibi ve ‹G‹F folklor ekibinin gösterisinden sonra Tiyatro oyunu sergilendi. Stand aç›ld›. AT‹K’in haz›rlad›¤› Almanca ve Türkçe 8 Mart bildirisi da¤›t›ld›. Buradaki etkinli¤in bitiminden sonra ‹T‹F ve Kad›nlar Komitesinin birlikte haz›rlad›¤› anma etkinli¤inin yap›laca¤› salona gidildi. Etkinli¤imizde sayg› duruflundan sonra Zaz Vas Müzik Grubu’nun dinletisine geçildi. Basel Kad›nlar Komitesi’nin çal›flmalar›yla oluflturulan Nergis Kad›nlar Korosu kitleyi coflturdu. fiiirler, konuflmalar ve dia gösterisiyle s›n›fs›z toplum fliar›yla yola ç›kan, ayn› s›n›ftan olanlar›n dayan›flma günü olan 8 Mart’›n anlam ve önemi bir kez daha vurguland›. 8 Mart günü Zürich’te yay›n yapan Radyo Lora’n›n program›na ‹T‹F Kad›nlar Komitesinden üç arkadafl kat›ld›. Canl› olarak yay›nlanan ve soru cevap fleklinde gerçeklesen sohbette kad›n sorununun çözümü için kad›nlar›n ›srarl› bir flekilde s›n›f mücadelesi içinde yerini almas›, okun sivri ucunun erkeklere degil, sisteme yöneltilmesi gerekti¤i, e¤itimin önemi vurguland› ve 8 Martlar›n,


13

18

24 Mart-7 Nisan 2005

19 Mart’ta anti-emperyalist güçler alanlardayd›! mas›”, “Yaflas›n Irak direnifli”, “Terörist Bush, Irak halk› yaln›z de¤ildir” gibi sloganlar at›ld›. Yürüyüfl Stefanzplatz’da yap›lan konuflmalarla sona erdi. (Viyana ‹K okurlar›)

‹NG‹LTERE Irak iflgalinin y›ldönümü vesilesiyle düzenlenen yürüyüfle ‹ngiliz, Hindistanl›, Filipinli ve Türkiyeli gruplar AntiEmperyalist Blok pankart› arkas›nda kat›ld› Özellikle anti-emperyalist güçler taraf›ndan oldukça coflkulu geçen yürüyüflte bizlerde “Yaflas›n ulusal ve sosyal kurtulufl mücadeleleri” ILPS pankart› ile yer ald›k. Oluflturulan alternatif kürsüden konuflmalar›n yap›ld›¤› yürüyüfl blok aç›s›ndan oldukça iyi geçti. ‹ngiltere’de yaklaflan seçimler dolay›s›yla “‹flçi Partisi’nin” teflhirine yönelik sloganlar da Blok taraf›ndan at›ld›. AT‹K ‹ngiltere Komitesi DU‹SBURG ABD emperyalizminin Irak’› iflgalini ve Avrupa’da göçmenlere yönelen ›rkç› uygulamalar› protesto etmek için ‹nisiyatif Derne¤i, HDR, Anadolu Kültür Derne¤i, AG‹F Duisburg, Karawane, ‹ran Sosyalist Partisi ve Young Struggle taraf›ndan organize edilen bir yürüyüfl düzenlendi. 19 Mart 2005 tarihinde 400 kiflilik

Newroz piroz be!

kitlenin kat›ld›¤› yürüyüflte “Yaflas›n enternasyonal dayan›flma”, “ABD Ortado¤u’dan defol!” vb. Almanca ve Türkçe sloganlar at›ld›. Ve kat›lan kurumlar konuflmalar yapt›lar. NRW çap›nda kat›ld›¤›m›z yürüyüflte AT‹K-ILPS ve YDG pankartlar› ve da¤›tt›¤›m›z bildirilerle kitlelerle buluflmaya çal›flt›k. (Duisburg ‹K okurlar›)

V‹YANA ABD’nin ve di¤er emperyalist güçlerin Irak’› iflgalinin 2. y›l› ve ayn› zamanda Avusturya’daki sosyal haklar›n k›s›tlanmas›na karfl› Viyana’da 19 Mart Cumartesi günü bir yürüyüfl yap›ld›. Yürüyüfle havan›n ya¤murlu olmas›na ra¤men yaklafl›k olarak 3000 kifli kat›ld›. Yürüyüflte s›k s›k “Yaflas›n halklar›n dayan›fl-

Kürt halk›n›n direnifl simgesi olan Newroz Londra’da ‹flçi-Köylü, At›l›m ve Devrimci Demokrasi okurlar› taraf›ndan kutland›. 20 Mart günü Türkiyeli Türk–Kürt göçmenlerin yo¤un olarak yaflad›¤› bir bölgede yürüyüfl düzenlendi. Yürüyüfl sonunda atefller yak›ld› ve Grup Nehir’in söyledi¤i parçalarla halaylar çekildi. Yo¤un olarak Kürtçe, Türkçe ve ‹ngilizce sloganlar at›larak eylem sonuçland›r›ld›.

Türkiye’nin birçok yerinde 14 Mart’ta sa¤l›k emekçileri alanlara ç›karak sorunlar›n› dile getirdi

SA⁄LIKTA Efi‹TS‹ZL‹⁄‹ DER‹NLEfiT‹REN UYGULAMALAR DEVAM ED‹YOR

1976 y›l›ndan itibaren 14 Mart, T›p Bayram› olarak gerek devletin kendi organlar›nca gerekse de sa¤l›k alan›nda hizmet veren emekçiler taraf›ndan çeflitli biçimlerde kutlan›yor. IMF’nin haz›rlad›¤› bütçeyle sa¤l›k alan›nda; bütçenin %70’i personel ödemeleri için ayr›lmaktad›r. Kemerleri s›kma politikas›n›n uygulanmas›nda ve tasarruf denilince ilk akla gelen alanlardan biri olan sa¤l›kta, özellikle son süreçte ciddi bir tasfiye ve özellefltirme sald›r›s› uygulan›yor. Ülkemizde 22 milyon kiflinin sa¤l›k güvencesinden yoksun oldu¤unu düflündü¤ümüzde, özellefltirmelerle daha da boyutlanarak milyonlarca kiflinin sa¤l›kta yaflanan tasfiye sald›r›s›ndan etkilenece¤ini görmekteyiz. AKP hükümetinin “Sa¤l›kta Dönüflüm Projesi”

ad› alt›nda emekçilere yönelik sald›r›s› sa¤l›ktaki eflitsizli¤i daha da derinlefltiren uygulamalar› dayatmaktad›r. “Genel Sa¤l›k Sigortas›-Aile Hekimli¤i” modelinin yeni bir fleymifl gibi sunulmas› yine sosyal güvenlik kurumlar›n›n birlefltirilmesi lafazanl›¤› alt›nda SSK’n›n kaynaklar›n›n sermayeye peflkefl çekilmesi sa¤l›k emekçilerinin 14 Mart’ta dikkat çektikleri yönler oldu. Sa¤l›kta böylesi uygulamalar›n oldu¤u bir süreçte (sistemde) t›p bayram›n› kutlamak ülke gerçekli¤imizi yans›tmamaktad›r. Bu anlam›yla 14 Mart günü alanlara ç›kan sa¤l›k emekçileri, hem kendi yaflad›klar› sorunlara hem de sa¤l›¤›n özellefltirilmesiyle halk›n yaflayacaklar› s›k›nt›lara dikkat çekmeye çal›flt›lar.

Baflbakan uykuda, halk s›rada! SES Aksaray fiubesi, ‹stanbul Tabip Odas› ve iflçi sendikalar› üyesi bir grup, Vatan Caddesi üzerinde bulunan Vak›f Gureba E¤itim Hastanesi önünde bir araya geldi. “Herkese eflit, ücretsiz sa¤l›k” yaz›l› pankart açan eylemciler “Halk›n plazaya de¤il, hastaneye ihtiyac› var”, “Herkese eflit, ücretsiz sa¤l›k” vb. yaz›l› dövizler tafl›d›lar. Bas›n aç›klamas›n› SES Aksaray fiube Baflkan› Songül Beydilli yapt›. 14 Mart T›p Bayram› nedeniyle bir araya geldiklerini ancak Türkiye’de bugünün bayram olarak kutlan›lmas› koflullar›n›n kald›r›ld›¤›na dikkat çeken Beydilli “‹lac› ucuza üreten SSK ‹laç Fabrikas›’n›n üretimi engellenerek kapat›lmaya haz›rlanmaktad›r. SSK’n›n kaynaklar› çarçur edilmekte, emeklilik yafl› ise yükseltilmek istenmektedir” dedi. Genel sa¤l›k sigortas› de¤il, herkese eflit, ücretsiz sa¤l›k! ‹stanbul Tabip Odas› (‹TO) üyesi bir grup ise trampetler, düdükler ve renkli balonlarla Galataray Lisesi

önünde topland›. “Savafls›z, sömürüsüz bir dünyada herkese eflit ücretsiz sa¤l›k. Hekimlere geçinebilecekleri ücret” yaz›l› pankart açan hekimler “Genel sa¤l›k sigortas› de¤il, herkese eflit, ücretsiz sa¤l›k”, “Ücretimiz, ifl güvencemiz, sa¤l›k hakk›m›z için g(ö)reve devam”, “‹flyeri hekimli¤ime dokunma”, “Her yer SSK, biz SSK’l›y›z” vb. dövizler açarak sloganlar eflli¤inde Taksim Meydan›’na kadar bir yürüyüfl yapt›lar. ‹TO Baflkan› bas›n aç›klamas›n› Gençay Gürsoy yapt›. ‹TO ayr›ca ‹stanbul Üniversitesi T›p Fakültesi 14 Mart Amfi’sinde de bir tören düzenledi. (H. Merkezi) Sa¤l›k emekçilerinden eylem 14 Mart günü SES ve Ankara Tabip Odas› üyesi sa¤l›k emekçileri Sa¤l›k Bakanl›¤›’n›n önünde bir araya geldi. “Sa¤l›kta Dönüflüm Program›n›” protesto eden sa¤l›k emekçileri “Hastaneme dokunma” yaz›l› dövizler açt›lar. ATO Yönetim Kurulu Üyesi Semih Tatl›can; hastadan para kazanmak de¤il, her insan›n sa¤l›kl› yaflama hakk›na katk›da bulunmak istediklerini söyledi. (Ankara)


24 Mart-7 Nisan 2005

14

18

Yeni Türk Ceza Yasas›, haber alma ve yapma hakk›n› k›s›tl›yor! Yeni Türk Ceza Yasas›’n›n ifade ve bas›n özgürlü¤ünü ilgilendiren maddeleri yasan›n yürürlü¤e girece¤i tarih olan 1 Nisan yaklaflt›kça daha yo¤un tart›fl›lmaya bafllad›. Bas›ndan birkaç örnek verecek olursak; Kars’ta yerel bir gazete “Kars’ta yemek tarifleri” manfletiyle, yasayla beraber art›k yemek tarifinden öteye geçemeyecek de¤erde haberlerin verilece¤ine dikkat çekmifl. Yine TRT muhabiri ve Haber-Sen Beyo¤lu fiubesi Bas›n-Yay›n Sekreteri Mehmet Demir “Kanun bu flekilde yürürlü¤e girerse piyasada at yar›fl› bültenleri d›fl›nda gazete kalmamas› gerekiyor” diyerek yasay› elefltiriyor... Biz de bu konuda Aç›l›m Hukuk Bürosu avukatlar›ndan ayn› zamanda Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i Baflkan› ve Yönetim Kurulu üyesi olan Avukat Fatmagül Yolcu ve Avukat Ümit Sisligün’ün görüfllerini ald›k. - 26 Haziran 2004 tarihinde iletiflimbas›n hürriyetiyle ilgili “yenilikler” ve “iyilefltirmeler” içeren 5187 Say›l› Bas›n Yasas› yürürlü¤e girmiflti. Buna göre “bas›n yoluyla ifllenmifl suçlara hapis cezas› vermeme” ilkesi esas ilan edilmiflti. 5237 Say›l› Yeni Ceza Kanunu’nda ise yaklafl›k 23 ayr› hükümde gazetecilere hapis cezas› ön görülmüfl. Bu yönüyle “Türkiye’nin en büyük gazeteci hapishanesi” olaca¤› yönlü de¤erlendirmeler de mevcut. Yap›lan bu düzenlemeyi bir de¤ifliklik olarak niteleyebilir miyiz? Bu yasalar özünde neyi içermektedir? - F. Yolcu: 5187 say›l› Bas›n Yasas› bize göre kamuoyunca yanl›fl de¤erlendirilmifl bir yasa. Kamuoyunda da yarat›lmak istenen son derece iyimser bir hava var. Bas›n yasas› bir bütün olarak de¤erlendirildi¤i zaman; getirdi¤i yeni aç›l›mlar her ne kadar “özgürlükçü” kavram› maddesinin hüküm alt›na al›nm›flsa da, asl›nda, “özgürlük” kavram›n›n özellikle 3. Maddesinde getirilen s›n›rlamalarla birlikte çok önemli oranda t›rpanland›¤›n› görmek durumunday›z. Yasan›n 1. Maddesi flöyle diyor: Kanunun amac› bas›n özgürlü¤ünü düzenler ve bu özgürlü¤ün kullan›m›n› beraberinde düzenler. Ama 3. Maddesine gelip bakt›¤›m›zda o kadar çok s›n›rland›rmalar getirildi¤ini görüyoruz ki; buradan yola ç›karak özgürlükçü bir yasa oldu¤unu söylemek çok zor. 3. Maddesi’nde getirilen s›n›rland›rmalarda öncelikle; “demokratik bir toplumun ihtiyaçlar›na paralel olarak yasada belirtilen özgürlükler kullan›l›r” diyor. Hemen alt›nda ise getirdi¤i s›n›rlamalar olarak; “kifli hak ve özgürlükleri” demifl, “toplumsal sa¤l›k” demifl, “genel ahlak” demifl, “milli güvenlik, kamu düzeni” demifl, “toprak bütünlü¤ü” demifl, “devlet s›rlar›n›n aç›klanmas›” demifl, “suç ifllenmesinin önlenmesi, yarg› gücünün, otorite ve tarafs›zl›¤›n›n sa¤lanmas› amac›yla s›n›rlanabilir” diyerek son derece genifl bir çerçeve koymufl önümüze. fiimdi her ne kadar bir çerçeve var gibi gözüküyorsa da özellikle s›n›rlar kavramsal bir boyutta s›n›rland›r›larak çizilse de uygulamada asl›nda bunun, özgürlü¤ün, haklar›n bas›n yoluyla kullan›lmas›nda

karfl›m›za çok önemli engellemeler ç›kaca¤›n› ön görmemiz gerekiyordu. Ad› üzerinde bas›n yasas› oldu¤u için; bu yasada temel hak ve özgürlüklerin kullan›lmas›na iliflkin s›n›rland›rmalar›n ne flekilde karfl›m›za ç›kaca¤› genel haliyle ifade edilmifl. Yine Bas›n Yasas› olmas› itibariyle de bu s›n›rlanmalar›n ihlali durumunda uygulanacak yapt›r›mlar›n neler olaca¤› burada belirtilmemifl. Bas›n Yasas›nda ne belirtilmifl; cezai sorumluluk var m›, yok mu; art› hukuki sorumluluk bu paralelde düzenlenmifl. Onun d›fl›nda da bir tak›m ayr›nt› hükümler var. O nedenle Haziran’daki yasa özgürlükçü idi, bu yasa de¤il tarz›nda ele almamak gerekiyor. Asl›nda bir de¤ifliklik olarak alg›lamak gerekiyor. Yani suç unsurlar›n›n neler oldu¤u, hangi kapsamda olursa ceza yapt›r›m› ile karfl› karfl›ya kal›naca¤›, hangi maddelere tekabül edece¤i gibi... Ceza Kanununa tabi ki tepki gösterilmesi gerekiyor. Bu ayr› bir konu, ama bunu yaparken de Bas›n Yasas›n› do¤ru bir flekilde ele alal›m diye düflünüyoruz. 5187 Say›l› Yasan›n dayand›¤› yer de 1. ve 3. Maddeler çerçevesinde yasa de¤erlendirilebilir. Bafll›¤›nda özgürlüklerin de¤erlendirilmesi, bas›n özgürlü¤ünün de¤erlendirilmesi ve bu özgürlü¤ün kullan›lmas› fleklinde bir tan›m yap›lm›fl. 3. Maddesinde ise bas›n yasan›n s›n›rland›r›lmas› konulmufl. - Bas›nda geçen haber-yorumlara göre yasan›n kendi içinde bir bütünlü¤ünün olmad›¤›na dair örnekler veriliyor. Örne¤in Radikal gazetesi yazarlar›ndan Adnan Keskin’in bir haberinde verilen örnek oldukça ilginç. “Hukuki durumlar› ayn› olan iki mahkuma farkl› uyguland›. Ayn› davadan mahkum olan Nazime Ceren Salmano¤lu, Yeni TCK’n›n ‘lehine hükümler getirdi¤i’ gerekçesiyle Sivas’ta mahkeme karar›yla tahliye edildi. Ancak Adana A¤›r Ceza Mahkemesi, davan›n di¤er mahkumu Fatma Deniz Polatbafll› ‘lehte hükümler yok’ diyerek b›rak›lmad›. Bu yorumlara kat›l›yor musunuz? Yasan›n uygulamada ortaya ç›karaca¤› noktalar üzerinde düflünceleriniz nelerdir? - F. Yolcu: Ceza Kanunu yürürlü¤e girmeden önce henüz taslak halindeyken bafl-

layan tart›flmalarda da özellikle kanunlaflmas›ndan sonra en çok elefltiri konusu olan, en çok üzerinde durulan noktalar›ndan bir tanesi bu yasan›n çok aceleye getirildi¤i. Bir an önce 17 Aral›k Zirvesi’ne yetifltirilmek kayg›s›yla hareket edilip, o nedenle de alelacele Meclis’ten geçirilip Cumhurbaflkan› onay›na sunuldu. “Bak›n biz yenilikçi, özgürlükçü de¤ifltiren bir mant›k tafl›yan bir yasa yapt›k” diyebilmek amac›yla Ceza Kanunu da son derece acele bir flekilde haz›rland›. K›sa süren bu haz›rl›k sürecine karfl›l›k hep flu elefltiri getirildi. Bu yasa acele haz›rland›, yasan›n mant›ksal bütünlü¤ü genel anlamda yok ve flimdi daha önceki Ceza Kanunu’nda her ne kadar elefltirdi¤imiz bir çok nokta olsa da ‹talya’dan, Fransa’dan al›nan bir sürü ülkenin kendi koflullar›yla oluflturulan yasalar›n toplanmas›yla oluflturulan bir ceza yasas›yd›. Sonuçta uygulamalarla birlikte (tart›flmalar ve elefltirilerle) biraz da kendi ülke koflullar›na uyarlanm›fl bir yasa olarak karfl›m›zdayd›. Belki de al›flman›n getirdi¤i bir kolayl›k vard› burada. Ama flimdi 1 Nisan’da yürürlü¤e girecek yasa, henüz hiç uygulamas›n› bilmedi¤imiz hiç içtihad›n olmad›¤›, çünkü uygulama beraberinde somut olay karfl›s›nda yarg› mercilerinin hangi tür hukuksal bak›fl›n sergilenece¤i olaylar›n sonuçlar›n› ortaya ç›kar›r. Önceki içtihadlar›n hepsi bir tarafa at›ld›. Uygulamalar bir tarafa at›ld›. Bununla birlikte kavramsal anlamda belirsizlikler var. Dereceli olarak alg›lanabilecek kavramlar var. Yani kiflilere göre de¤iflebilecek, bir yerin hakimi ile bir baflka yerin hakimi bu noktada farkl› de¤erlendirebilir. Çünkü uygulama yok dedi¤imiz gibi. O yasa maddesini tek tiplefltirecek, uygulama çeflitlili¤i olmad›¤› için do¤ald›r ki uygulay›c›lar da onu kendine göre de¤erlendirecek ve ona göre sonuçlar ç›kartacakt›r. Bu anlam›yla da yasa son derece çeliflkili ve tart›flmal› hükümler tafl›yabiliyor. Bas›n Yasas›’n›n 3. Maddesi’ndeki o s›n›rlamalar ba¤lam›nda da de¤erlendirdi¤imiz vakit kendili¤inden ortaya ç›kan bir sonuç. Yani mesela kamu düzeni, kamu yarar› diyor. Kime göre kamu yarar›, kime göre kamu düzeni. E¤er ki; idare edenlerin tü-

müyle denetimi alt›nda, sivil inisiyatifin, yönetim karfl› örgütlü bir güç oluflturan kesimlerin muhalif olmalar›, sesini duyuramamalar› halinde kamu yarar› her zaman tek yönlü ve sadece idare edenlerin anlad›¤› anlamda bir kamu yarar› olacakt›r. Ama buna karfl›l›k muhalefetin sesini yükseltebildi¤i, yani toplumsall›¤›n kendi tepkisini ortaya koyabildi¤i noktalarda kamu yarar› bu defa di¤er tarafa evrilebilecektir. O nedenle de bas›n yasas›nda o s›n›rlamalar Ceza Kanunu’ndaki görecelilik durumunu, zamana göre, kifliye göre de¤iflen görecelilik durumunu da asl›nda yine kapsayan bir durum söz konusu. Bu iki yasay› bir bütün olarak de¤erlendirdi¤imizde özellikle bas›n özgürlü¤ü aç›s›ndan karfl›m›za çok ciddi problemler ç›kabilecek. Son dönemde yasa tam yürürlü¤e girecekken güçlü medya gruplar› birdenbire ata¤a kalkt›. Ve yasan›n özellikle kendileri ile ilgili olan yönlerini alarak çok ciddi s›n›rlamalarla karfl› karfl›ya b›rakt›¤›n› ifade ederek yeni bir tart›flma, gündem yaratt›lar. Ayn› bas›n daha önce yasa tasar› aflamas›ndayken, Meclis Genel Kurulu’nda verildi¤i aflamada da yasan›n çerçevesi belliydi. Fakat o dönemde özelikle zina üzerine yo¤unlaflt›. Zinay› tart›flt›rd› günlerce. Hatta neredeyse Türkiye’nin gelece¤i bu konuya ba¤land›. 17 Aral›k Zirvesi’nin güvenli¤i tehlikeye giriyordu. Asl›nda burada kendisine konu yaratt›. Ve bu konuyu i¤difl eder derecesinde tart›flt›rd›. Ve ayn› bas›n yasa yürürlü¤ü girmeye bir hafta kala birdenbire bu yasan›n neden böyle anti-özgürlükçü oldu¤unu ve özgür bas›n› s›n›rlayan, bas›n›n fikirlerini ortadan kald›ran, etkisizlefltiren boyutunu gözümüzün önüne koymaya çal›fl›yor flu anda. Bas›n gerçekten, medya patronlar›n›n üretti¤i bas›nda bu flekliyle yay›nlar› engellenebilir. Onlar aç›s›ndan da riskler olufluyor. Ama özellikle gerçek anlamda muhalif kesim aç›s›ndan önemli s›n›rlamalar var. ‹flin do¤rusu bu s›n›rlamalar hep vard›. Para cezalar›yla, hapis cezalar›yla zaten bir flekilde fiilen gerçek anlamda muhalif/sosyalist bas›n›n varl›¤› ortadan kald›r›lmaya çal›fl›l›yordu. Bu yasayla bir parça daha bunun önü aç›lm›fl oldu.


15

18

Genel anlamda sistemin bak›fl aç›s›nda sakat olan bir durum var. Onun ötesinde de gerçekten bu yasa, beklenilen, istenilen düzeyde hak ve özgürlükleri, insani standartlara ulaflt›ran bir yasa olsayd› bile bu yasay› yürürlü¤e koyacak, bu yasay› uygulayacak olan mekanizmalar ne yaz›k ki yok. Hakiminden savc›s›na, emniyet teflkilat›na, bunu uygulatacak avukat›na, vatandafl›na kadar bu anlamda gerçek bir e¤itimin, bilincin verilmesi gerekiyor. - Baz› maddeleri biraz daha açarsak, örne¤in 216. Madde’de “düflmanl›¤a tahrik”ten bahsediliyor. Meflhur 312. Madde’ye benzemiyor mu? 312’den farkl›l›¤› nedir? Yine 220. Madde’de “örgüt propagandas›”ndan bahsediliyor. Bu suçun bas›n-yay›n yoluyla ifllenmesi halinde verilecek cezalar›n yar› oran›nda artabilece¤i ibaresi var. Bu maddeleri açarsak, sistemin farkl› düflünce ve ifadelere bak›fl aç›s›n› de¤erlendirebilir misiniz? - F. Yolcu: Yeni Türk Ceza Kanunu ortaya konulurken 312. Madde kalkt› fleklinde bir söylem zaten kullan›lmad›. Yeni bir yasan›n oluflturulmas› demek bir önceki yasan›n ortadan kalkt›¤› anlam›na gelmez. 312. Madde yönetim erkinin her zaman yede¤inde tutmas› gereken, her zaman s›k› s›k›ya sar›lmas› gereken bir madde. Bu nedenle bu maddenin kald›r›lmas› zaten geçmiflte de düflünülüyordu. Her ne kadar uyum yasalar›yla belli çeki düzen verilmeye çal›fl›ld›ysa da özü itibariyle bu yasa, geçmifl yasada da bu yasada da varl›¤›n› korumay› sürdürmüfl. Ama bu yasada yine de belli “lehte düzenlemeler” yap›lm›fl. Örne¤in daha önce yürürlükte bulunan yasa aç›s›ndan 312. Madde kapsam›ndaki unsurlar›n gerçekleflmesi halinde bu suçun bas›n yoluyla ifllenmesi dahilinde ceza kanununda ön görülen cezan›n bir misli art›r›lmas› hükmü bulunuyordu. Nisan ay›nda yürürlü¤e girecek yasada ise yar› oran›nda art›r›m söz konusu. Belli somutluklar ve eklentiler yap›lm›fl. Bu eklentilerden biri; “halk›n bir kesimin benimsedi¤i de¤erleri alenen afla¤›layan kifli” demifl. 312. Maddede böyle bir unsur yoktu. Yeni yasa aç›s›ndan bu bir ekleme. Yine 312/1’e tekabül eden “halk›n sosyal s›n›f, ›rk, din, mezhep ve bölge bak›m›ndan farkl› özelliklere sahip bir kesimini di¤er bir kesimi aleyhine kin ve düflmanl›¤a alenen tahrik eden kimse” bu 312’de vard› zaten yeni bir unsur olarak, “kamu güvenli¤i aç›s›ndan aç›k ve yak›n bir tehlike” eklemifl. Bu önemli gerçekten. Sadece gazetede ç›kan bir haberle bir söylevle, bir kiflinin herhangi bir konuflmas›yla 312. Madde’den do¤rudan bir ceza almas› söz konusuyken, bu defa yak›n ve aç›k tehlike halinden bahsedilmifl. Yani toplumsal kargaflan›n yo¤unlaflt›¤› bir süreçte bu suçun ifllenmesi halinde, buna uygun toplumsal bir tablo varsa, bu da tuz biberi oluyorsa diyelim bu durumda cezaland›rma söz konusu olmas› gerekir yasa metnine göre. Ama uygulamada ne olur? Aç›k tehlike, yak›n tehlike görür, bu durumda yeniden cezaland›r-

ma söz konusu olabilir. Yani yasay› de¤erlendirirken biraz da önümüzdeki süreç, nas›l uygulanaca¤›n› uygulanaca¤›n› gördükçe yasay› daha objektif de¤erlendirme mümkün olabilir. 220. maddede ise; örgütün veya amac›n›n propagandas›. fiimdi bunu iki ay›rarak de¤erlendirelim. Örgütün amac›n›n propagandas›n›n yap›lmas›. Özellikle sosyalist bas›n› çok ciddi bir töhmet alt›nda b›rakan

bir hüküm bu. Daha öncesinde de zaten Terörle Mücadele Yasas›nda düzenlenmiflti. Terörle Mücadele Yasas› hala yürürlükte. Orada da örgütün propagandas›n›n yap›lmas› 1 ile 5 y›l aras›nda bir cezaland›rmay› ön görüyordu. Bu defa 220. Maddenin 8. F›kras›’nda düzenlenmifl 1 ile 3 y›l aras›nda bir cezaland›rma hükmü söz konusu. Bir taraftan Terörle Mücadelesi yürürlükte, bir taraftan yeni TCK’da düzenlenmifl bir hüküm. Dolay›s›yla da hangisinin uygulanaca¤›na dair bir mu¤lakl›k var. - Ü. Sisligün: Yeni TCK’n›n amac›, kifli hak ve özgürlüklerini, kamu düzeninin güvenli¤ini, hukuk devletini, kamu sa¤l›¤›n› ve çevreyi toplum bar›fl›n› korumak, suç ifllenmesini önlemek. Bu anlam›yla bakt›¤›m›zda örgüt propagandas›n›n suç say›lmas›n› yerinde görebiliriz. Devletin kutsal say›ld›¤› bir sisteme göre bireyin daha tali kald›¤› bir ceza uygulamas›nda elbetteki devletin getirdi¤i bu düzenleme do¤ald›r, devlete göre mant›kl›d›r. Ama her halükarda bir örgüt propagandas› kapsam› içinde bir haber amac›yla örgütün ismini vermek de suç say›l›yor. Geçmiflte PKK’ye yönelik böyle bir fley vard›. PKK yerine “terör örgütü” kullanmak gereklili¤i getirmiflti. fiimdi bu kapsam geniflletiliyor. PKK demek bile propaganda olarak görülüyordu. Yasa bu flekilde haber alma, haber yapma

24 Mart-7 Nisan 2005

özgürlü¤ü aç›s›ndan bir s›n›rlama getiriliyor. - F. Yolcu: Bas›n Kanununun 3. Maddesi’nde bas›n özgürlü¤ü kavram›n› tan›mlarken; “bilgi edinme, yayma, elefltirme ve yorumlama ve eser yaratma.” Yani özgürlük kavram›n›n kapsam› içerisinde bunlar› saym›fl. Az önce Ümit’in de bahsetti¤i gibi “yasad›fl›” olarak de¤erlendirilse bile (sonuçta varl›klar› kesin bir gerçeklik) yasad›fl› oluflan bir örgütün faaliyetine iliflkin gazetenizde bir haber yapt›¤›n›z taktirde, bunun bir propaganda olarak nitelendirilmesi bu yasa kapsam›nda çok mümkün. Bir taraftan da bas›n yasas›n›n 3. Maddesi’nde yer alan bilgi alma, elefltirme, yayma kapsam›nda de¤erlendirdi¤imizde bu iki madde birbiriyle çeliflen durumda. Ama sonuçta örgütün amac›n›n propagandas› üzerinden düflündü¤ümüzde; propaganda sözcü¤ünün karfl›l›¤› olarak “taraftar edinme, geniflleme, çevre edinme” olarak düflünülüyorsa elbette ki sistem, yönetim erki kendi varl›¤›na yönelmifl olan oluflumlar›n, faaliyetlerin varl›¤›na tahammül göstermeyecektir. Kendi iradesi d›fl›nda oluflan her oluflumu bir flekilde bertaraf etmeye çal›flacak, muhalefetin gücüne göre hareket edecektir. Sürece göre, güç dengesine göre de yapt›-

r›mlar›n› belirleyecektir. Kimi zaman daha yumuflak olabilecekken, muhalefetin yükseldi¤i dönemde ise belki insan hak ve özgürlüklerini ihlal edecek, ortadan kald›racak uygulamalar getirebilecektir. -Ü. Sisligün: Geçmiflte bunun örne¤i yafland›. 94-95 y›llar›nda Özgür Gündem gazetesinin bombalanmas› bir örnek. Bir gazetenin bombalanmas› basit bir fley de¤ildir. Bunun yan›nda birçok insan da katledildi. - Son olarak AB’ye girme yönünde yasada yap›lan düzenlemeler ve AKP hükümeti aç›s›ndan nas›l bir anlay›flla ele al›n-

Her halükarda bir örgüt propagandas› kapsam› içinde bir haber amac›yla örgütün ismini vermek de suç say›l›yor. Geçmiflte PKK’ye yönelik böyle bir fley vard›. PKK yerine “terör örgütü” kullanmak gereklili¤i getirmiflti. fiimdi bu kapsam geniflletiliyor. PKK demek bile propaganda olarak görülüyordu. Yasa bu flekilde haber alma, haber yapma özgürlü¤ü aç›s›ndan bir s›n›rlama getiriliyor.

d›¤›na dair düflüncelerinizi belirtir misiniz? - Ü. Sisligün: Burada özellikle Meclis Genel Kurulu’nda ve alt komisyonlarda görüflüldü¤ü dönemlerde bas›na da yans›d›¤› gibi daha çok zina meselesi gündem oldu. Zina meselesi üzerine f›rt›nalar kopar›ld›. Zina üzerine getirilen cezai yapt›r›mlar üzerinden özellikle kad›n örgütleri taraf›ndan bir karfl› ç›k›fl getirildi. Yine muhalif örgütler taraf›ndan getirilen elefltiriler üzerinden düzeltildi¤i ilan edildi. Ama AB yetkilileri zinaya iliflkin bu ceza yapt›r›m› ç›kar›lmad›¤› ve ceza kanununun kabul edilmedi¤i müddetçe müzakere bafllamayaca¤›n› ifade etti. Aradan birkaç gün geçmesine ra¤men Genel Kurula gidildi ve kabul edildi. Alelacele bir flekilde. Hukuki ve farkl› düzenlemeler AB ile müzakereler üzerinden yap›lan düzenlemelerdi. Bunun içinde birçok çeliflkiyi ve boflluklar› bar›nd›r›yor. Kavramlar çok soyut bir biçimde ve toplumun di¤er kesimlerinden, barolardan, hukukçulardan görüfl al›nmadan, üzerinde tart›flma yap›lmadan direkt bürokratlar taraf›ndan yap›ld›¤› için birçok eksikli¤i bar›nd›r›yor. fiu anda mesela ceza yasas›n›n ertelenmesi düflünülüyor. 6 ay, 1 y›l gibi. Veya yeniden düzenlenece¤i söyleniyor. Sonuçta gelinen nokta. Bu cezai, hukuki düzenlemelerin hangi mant›ktan hareketle düzenledi¤idir. Her fley AB için haz›rlan›yor. Toplumun menfaatine uygun düzenlemeler olsayd›, toplumun ileri kesimlerinin düflünceleri al›nabilirdi. Neden? Çünkü AB’nin istedi¤i düzenlemeler üzerinden yap›l›yor tüm bunlar. ‹leriki süreçte karfl›laflaca¤›m›z ise bu çeliflkiler olacakt›r. - F. Yolcu: Genel anlamda sistemin bak›fl aç›s›nda sakat olan bir durum var. Onun ötesinde de gerçekten bu yasa, beklenilen, istenilen düzeyde hak ve özgürlükleri, insani standartlara ulaflt›ran bir yasa olsayd› bile bu yasay› yürürlü¤e koyacak, bu yasay› uygulayacak olan mekanizmalar ne yaz›k ki yok. Hakiminden savc›s›na, emniyet teflkilat›na, bunu uygulatacak avukat›na, vatandafl›na kadar bu anlamda gerçek bir e¤itimin, bilincin verilmesi gerekiyor. Ama toplumun hiçbir kesiminde bu anlamda bir bilinç söz konusu de¤il. Getirilen özgürlükçü yaklafl›mlarda emniyetin karfl› ç›k›fllar›yla veya baflka uygulat›c›lar›n karfl› ç›k›fllar›yla zaten önüne setler çekiliyor. Onun d›fl›nda maddi mekanizmalar›n olmay›fl› örne¤in, delil toplan›lmas› noktas›nda gerçi bu ceza muhakemeleri kanuna giren bir durum. Ama her iki kanunu birlikte de¤erlendirdi¤imiz vakit de mekanizmalar oluflmufl de¤il. Yani dostlar al›flveriflte görsün hesab›yla ifller yürümeye devam ediyor.


16

24 Mart-7 Nisan 2005

18

8 MART KAVGA GÜNÜDÜR! Ne TC faflizminin azg›n terörü ne de AB standartlar› bu gerçe¤i karartabilir!

6 Mart 2005-Beyaz›t 6 Mart günü ‹stanbul’da gerçeklefltirilen 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü eyleminin, faflist TC devletinin kolluk güçleri taraf›ndan azg›n bir faflist terörle sald›r›ya u¤ramas› baflta AB olmak üzere herkesi “flok” etti(!) TC faflizmi ile AB emperyalistlerinin “troykas›” (üçlü) aras›nda yap›lan görüflmelere; faflizmin azg›n terörü damgas›n› vurdu. 17 Aral›k’tan sonra ilk kez bir araya gelen taraflar›n konuyla ilgili yapt›klar› aç›klamalar, “AB üyeli¤i” ad› alt›nda Türkiye halk›na yutturulmaya çal›fl›lan, “demokrasi”, “insan haklar›” balonlar›n›n bir kez daha patlamas›na yol açt›. TC faflizmi, AB üyeli¤i yolculu¤unda arabay› bir kez daha flarampole yuvarlad›. TC faflizminin 6 Mart’ta göstericilerin üzerine bu kadar azg›n bir biçimde sald›rmas›, hiç kuflkusuz ki onun faflist niteli¤inden ba¤›ms›z de¤ildir. Ülkemizdeki “TC demokrasisinin” ne türden bir demokrasi oldu¤unu bilenler aç›s›ndan bu durum bir sürpriz olmad›. Bugün AB üyeli¤i masal›yla s›kl›kla ifade edilen ve hatta kalemini ve ruhlar›n› hakim s›n›flara satm›fl kimi “solcu”larca demokratik devrimin gerçeklefltirilmesi olarak alk›fllanan AB üyeli¤i meselesinin, nas›l bir gerçek oldu¤u net ve berrak bir biçimde gözlendi. Bizler aç›s›ndan, yani bu ülke topraklar›nda y›llard›r demokrasi mücadelesi veren ve bu demokrasinin kesinlikle düzen içinde de¤il, düzeni yads›yan, sistem karfl›t› bir mücadeleden geçti¤ini savunan ve prati¤ini bu savunusu üzerinden flekillendirenler aç›s›ndan, ülkemizdeki demokrasinin bir devrim sorunu oldu¤u, gerçek halk demokrasisinin ancak böyle varolabi-

lece¤i, AB gibi emperyalist bir birli¤in ya da herhangi bir d›fl gücün ülkemize demokrasi getiremeyece¤i bilinen bir gerçektir. Bunun d›fl›nda at›lan ad›mlar›n sadece ve sadece emperyalistlerin istem ve arzular›n›n yerine getirilmesi, yasalar›n ise bu emperyalist sömürünün daha verimli olmas› aç›s›ndan revize edildi¤inin bilinmesi gerekir. Yani bugün “insan haklar›”, “demokrasi” vb. ad› alt›nda ilerleme raporlar›nda de¤inilenler esasen AB ve Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan belirleyici öneme sahip de¤ildir. Onlar aç›s›ndan belirleyici olan sömürü ve tahakkümlerinin devam etmesidir. Bu konuda hem fikirdirler. Nitekim AB ad›na yap›lan aç›klamalarda 8 Mart eylemine yap›lan müdahalenin kendisi de¤il “fliddeti” elefltiriliyordu. Yani onlara göre müdahale yap›labilirdi ancak müdahalenin AB normlar›nda olmas› gerekiyordu! 8 Mart vesilesiyle yap›lan eyleme yönelik azg›n polis terörüne gösterilen tepkilerden, özellikle AB’nin k›namas›ndan sonra burjuva feodal medyada yer bulmas› ve gündeme oturmas› ise, komprador feodal medyan›n yüzünün halka de¤il, do¤as› ve varl›k gere¤i olarak emperyalistlere dönük olmas›n›n bir sonucu olarak görülmelidir. Ülkemizde özellikle ilerici devrimci güçlere gerçeklefltirilen ilk olmayan ve son da olmayacak olan bu karfl› devrimci fliddete yönelik gösterilen tepkilerin, AB emperyalistlerinin “floke” olmas›ndan sonra gündem olmas›, burjuva feodal medyan›n demokrasi, insan haklar› vb. afl›¤› olmas›ndan de¤il elbette. Öte yandan burjuva feodal yaz›l› ve görsel bas›n›n büyük bir ço¤unlu¤unun AB emperyalistlerinin eleflti-

6 Mart 2005-Beyaz›t rilerinden hareketle “konuyu gündemde tutmas›” ve yaflanan “faflist terörün üzerine gidilmesi” ça¤r›s›, Kas›mpaflal› Erdo¤an’› rahats›z etmifl olacak ki, yaz›l› ve görsel medyay› “AB’ye servis yapmak”la, “ülkeyi ihbar etmek”le fluçlay›p, “milli olmaya” davet etti. Öte yandan Erdo¤an baflta olmak üzere TC faflizminin bilumum yetkililerinin yapt›klar› aç›klamalar ve “onlarda da oluyor”, “onlar kendi polislerine baks›n” yönlü aç›klamalar›, TC faflizmin “Ankara Kriterleri”nin ne anlama geldi¤ini bir kez daha gözler önüne serdi. Hiç kuflku yok ki AB emperyalistlerinin de¤indi¤i ve “AB normlar›nda olmas› gerekirdi” dedikleri müdahale; burjuva demokratik devrimlerini gerçeklefltiren toplumlarda yaflanan ya da daha do¤ru bir ifade ile burjuva demokrasisinde olmas› gereken müdahaledir. Bizim gibi faflist diktatörlü¤ün hüküm sürdü¤ü ülkelerde ise müdahalenin biçimi böyledir. Türk tipi “demokrasi” böyledir. Aç›kças› AB üyeli¤i masal›yla ilan edilen demokrasi yalanlar›n›n ya da gizlenmek istenen faflist diktatörlü¤ün yüzünün, bu eylemde yaflananlarla maskesinin bir kez daha düflmesidir. AB “aday üyesi” TC faflizminin takkesi düflmüfl, keli görünmüfltür. AB buna itiraz etmektedir. “Ne yaparsan yap, ama yeter ki benim normlar›ma uygun olarak, k›l›f›na uydurarak yap” demektedir. Nitekim daha bir kaç y›l öncesinde bu ülkenin hapishanelerinde gerçeklefltirilen katliamla onlarca tutsak öldürülürken AB floka girmemifltir! Ya da bugün ülkemizde karakollarda uygulanan iflkencelerle insanlar katledilmeye devam edilirken AB “sistematik

6 Mart 2005-Beyaz›t

iflkence yok” diyebilmektedir. Yarg›s›z infazlar bu ülkenin sokaklar›nda ve k›rlar›nda tüm h›z›yla devam ederken AB floka girmemektedir. Onlar aç›s›ndan bunlar uygulamada yaflanan sorunlard›r ve düzeltilecektir! AZGIN TERÖRÜN GERÇEK SEBEB‹! 8 Mart’› kutlayanlara yönelik gerçeklefltirilen faflist polis terörünün arkas›nda yatan as›l neden iddia edildi¤i gibi aç›klama bitiminde Proletarya Partisi lehine at›lan sloganlar de¤ildir. Göstericilere yönelik gerçeklefltirilen bu linç sald›r›s› sonras›nda AB troykas›n›n tepki göstermesi ve ard›ndan da burjuva feodal medyan›n yay›nlar› sonucunda yap›lan aç›klamalar; suçüstü yakalananlar›n acemice savunusunu içermektedir. ‹stanbul Emniyet Müdürü baflta olmak üzere tüm yetkililer yapt›klar› aç›klamalarda Beyaz›t’ta toplanan 500-600 kiflilik grubun bas›n aç›klamas›ndan sonra da¤›ld›¤›n› ancak 60 kiflilik bölümün “Halk Ordusu T‹KKO” ve “Yaflas›n TKP/ML” diye slogan att›¤›n› söyleyerek bu grubu hedef ald›klar›n› ifade ettiler. Ancak öte yandan gerek baflbakan ve gerekse de di¤er yetkililer gerçeklefltirilen faflist sald›r›y› “provokasyon” kelimesiyle aç›klamaya çal›flt›lar. H›z›n› alamayan “demokrasi afl›¤›” ve “faflizmin ma¤duru”, “hapishane kuflu” Erdo¤an, göstericileri suçlad›. Neyin, nas›l bir provokasyon oldu¤u anlafl›lamasa da, hakim s›n›flar›n bu afla¤›l›k sözcüleri yine her zamanki tav›rlar›n› sergilediler. Üstüne üstlük TÜS‹AD bile “hükümet siyasi sorumlulu¤u üstlenmeli” derken, bu gerici faflist memurlar kraldan çok kralc› kesilerek,


18 “h›rs›z›n hiç mi suçu yok?” (Adalet(!) Bakan› Cemil Çiçek) gibi aç›klamalarla bu faflist terörün arkas›nda durdular. Bu konu ile ilgili özellikle de¤inilmesi gereken bir di¤er nokta da; bu azg›n terör sonucunda oluflan tepkilere yan›t vermek amac›yla yap›lan aç›klamalarda yine Türk hakim s›n›flar›n›n yeminli Kürt halk› düflmanl›¤›n›n gündeme gelmesiydi. Türk hakim s›n›flar› bulduklar› her f›rsatta ya da zorda kald›klar› her durumda Kürt halk›na kinlerini kusmaktan geri kalm›yorlar. 8 Mart gösterisine müdahale edilme gerekçesini eylemde Abdullah Öcalan’›n posterinin tafl›nmas› olarak aç›kl›yorlar. Oysa ki kendileri de biliyor ki gösteride böyle bir poster aç›lmad›. Kald› ki böyle bir posterin aç›lmas›n›n müdahale gerekçesi olarak ifade edilmesi, TC faflizminin Kürt halk›na yönelik yeminli düflmanl›¤›n›n devam etti¤ini göstermesi aç›s›ndan anlaml›d›r. TC faflizminin 8 Mart gösterisine müdahale etmesinin arkas›nda esasen 8 Mart gösterisinin devrimciler taraf›ndan gerçeklefltirilmesi ve bunun da devletin icazetinde de¤il, tamamen devrimcilerin inisiyatifinde olmas› yatmaktad›r. Daha gösteri bafllamadan faflizmin kolluk güçlerinden bir yetkilinin Tertip Komitesi’ne yönelik “devletin izin vermedi¤i bir gösterinin afiflini ve ça¤r›s›n› yapt›n›z, gidin izin verilen yerlerde yap›n” sözlerinin arkas›nda gizlidir. TC faflizmi devrimcilerin kendilerine çizilen s›n›rlar› kabullenmesini istemektedir. TC faflizmi aç›s›ndan gösterinin amac›, izinli olup olmamas› ya da “yasad›fl› bir örgütün lehine slogan at›lmas›”ndan ziyade as›l önemli olan, devrimcilerin ortak bir iradeyle göstermifl olduklar› kararl›l›k, cüret ve ilkeli durufltur. Devletin as›l meselesi budur. Di¤er nedenler talidir. Kald› ki devletin bak›fl aç›s› ile bak›ld›¤›nda her gün onlarca izinsiz gösteri olmaktad›r. Ancak faflizmin kolluk güçleri genelde devrimcilerin düzenledi¤i gösterilere sald›rmakta, olanca karfl› devrimci fliddetini uygulamaktad›r. Bunun nedeni de esasen devrimcilerin faflizmin karfl›s›nda gösterdikleri durufltan ba¤›ms›z de¤ildir. Özellikle 8 Mart’›n devrimci bir içerikte kutlanmas› amac›yla, 8 Mart öncesinde bir araya gelen devrimci gruplar yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda, bu yönü özellikle belirtmifller ve buna uygun olarak çal›flmalar›n› örgütlemifllerdir. Yani faflizmin kolluk güçlerinin bu azg›n sald›r›s›n›n as›l nedeni 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün özüne uygun bir biçimde kutlanmas›n›n engellenmesi amaçlanm›flt›r. Nitekim toplanma yeri olan Saraçhane’de yap›lan sald›r› bunun iflaretidir. Devrimci gruplar›n oluflturdu¤u Eylem Komitesi taraf›ndan saat 11:00’de toplanma yeri olarak aç›klanan Saraçhane’de “burada toplanman›za bile izin vermeyece¤iz” söylemleri ile saat 10:30’da yap›lan sald›r›, bunun sonucudur. Yani faflizm daha 8 Mart eylemi bafllamadan, önce sald›rarak inisiyatifi ele almak istemifl ve bu

17 nedenle toplanma saatini beklemeden gözalt›lara bafllam›flt›r. Ancak devrimci yap›lar›n, 8 Mart’› özüne uygun bir biçimde kutlama ve 8 Mart’›n bir flenlik günü de¤il, kavga ve mücadele günü olmas› gerekti¤i anlay›fl›ndan hareketle, bu sald›r›y› kararl›l›kla karfl›lamalar›, saat 12:00’de Beyaz›t Meydan›’nda toplanmalar› ve gösteriyi gerçeklefltirmeleri faflizmin kolluk güçlerini ç›lg›na çevirmifltir. Kolluk güçlerinin azg›nl›¤›n›n ve terörünün ard›nda, kitlelerin bu kararl› duruflu vard›r. Faflizm bu kararl› durufla tahammül gösterememifl ve gösteri bitiminde da¤›lan kitleye sald›rm›flt›r. Burada özellikle üzerinde durulmas› gereken bir di¤er nokta da; faflizmin Saraçhane’deki toplanma yerinde

24 Mart-7 Nisan 2005 devrimciler taraf›ndan, anlam ve önemine uygun bir biçimde kutlanmas› aç›s›ndan önemlidir. Hat›rlanaca¤› üzere geçti¤imiz y›l gerçeklefltirilen 1 May›s devrimciler aç›s›ndan parçal› bir biçimde kutlanm›flt›. Bu durum devrimcilerin özellikle “yer konusunda” bir ortakl›k yakalayamamas›na neden olmufl bu da devrimci ve ilerici güçleri bölmüfltü. fiimdi devrimci hareketin hem geçen y›lki 1 May›s prati¤inden hem de bu y›lki 8 Mart prati¤inden dersler ç›karmas› gerekiyor. Geçti¤imiz y›l 1 May›s öncesinde özellikle baz› sendikac›lar›n “Taksim, Taksim” propagandalar› eflli¤inde, 1 May›s’›n devrimci özüne uygun olarak Taksim’de kutlanmas›n›n önüne geçilmesine izin verilmemeliydi. 1

6 Mart 2005-Saraçhane gerçeklefltirdi¤i sald›r›n›n arkas›ndan kitlenin da¤›lmamas›, tam aksine 8 Mart’›n özüne uygun bir biçimde kutlanmas›, amaç ve talepleri do¤rultusunda Beyaz›t Meydan›’nda toplanmas›d›r. Faflizmin tahammülsüzlü¤ü iflte bu kararl›l›k ve duruflad›r. Bu kararl›l›k ve durufl önemlidir ve önümüzdeki süreçte büyütülmelidir. 8 MART’IN CÜRET‹N‹ 1 MAYIS’A TAfiIYALIM! 8 Mart vesilesiyle devrimciler aras›nda yakalanan bu birliktelik ve 8 Mart’›n özüne uygun bir biçimde kutlama kararl›l›¤›, önümüzdeki süreçte de sürdürülmesi ve büyütülmesi gereken bir durufltur. Özellikle önümüzdeki süreçte Türkiye Devrimci Hareketi aç›s›ndan önemli günlerin varl›¤› ve hepsinden önemlisi 2005 1 May›s’›n›n

May›s’›n Taksim’de kutlanmas› anlay›fl olarak savunulmal› ve bu yöndeki giriflimlere destek olunmal›yd›. Ancak bu yaklafl›m›n içinin boflalt›lmas›na da izin verilmemeliydi. D‹SK ve KESK’in o süreçteki politikas›, karars›zl›¤›ndan, dirayetsizli¤inden, s›n›f uzlaflmac› politikalar›ndan kaynakl› desteklenebilir bir politika olarak görülmemeliydi. Saraçhane’de gerçeklefltirilen miting, Ça¤layan’da gerçeklefltirilen mitingle k›yaslanarak bir tart›flma yap›lmamal›yd›. ‹ki mitingin de devrimci kitle hareketinin parçalar›n› içerdi¤i görülmeli ve bu nedenle alçalt›c›, küçümseyici yaklafl›lmamal›yd›. Öte yandan bafll› bafl›na geçti¤imiz y›l Saraçhane mitinginin nitel bir de¤iflime, ilerlemeye yol açt›¤›, s›n›f hareketinin yol ayr›m›nda ilerici bir tav›r alarak statükodan koptu¤unu iddia etmek

yanl›flt›. Saraçhane devrimci-demokratik güçler için ne yeni bir mevziydi ve ne de burada gerçekleflen miting farkl› bir niteli¤e sahipti. Saraçhane’deki mitingin bütünlüklü olarak daha coflkulu olmas›nda, önceki tart›flmalar›n, Taksim hedefinin vs. etkili oldu¤u do¤ruydu. Ancak, haz›rl›k tart›flmalar›nda ilk baflta ortaya konan amaçlar›n gerçekleflmedi¤i de unutulmamal›d›r. Bu anlamda, bu mitingi gerçeklefltiren D‹SK ve KESK’in niteli¤i bir kez daha a盤a ç›km›flt›. Bu örgütleri statüko karfl›t› diye tan›mlayarak Ça¤layan mitingine kat›lan ve 1 May›s anlay›fl› öteden beri belli olan devrimci-demokratik güçleri statükocu ilan etmek, bunu da s›n›f hareketinin yol ayr›m›ndaki tercihler olarak propaganda etmek küçük burjuva benmerkezcili¤iydi, do¤ru de¤ildi. Geçen y›l gerçeklefltirilen 1 May›s kutlamalar›nda ortaya ç›kan tabloyu de¤erlendirerek böyle ortaya koymam›z›n esas nedeni, devrimcilerin geçen y›l yaflad›¤› ve olumlamad›¤›m›z bu ayr›flmadan gerekli derslerin ç›kart›lmas› ve önümüzdeki 1 May›s’›n bu dersler ›fl›¤›nda devrimcilerin inisiyatifinde daha güçlü ve özüne uygun bir biçimde kutlanmas›na yönelik çabam›z olarak alg›lanmal›d›r. Öte yandan bu y›lda, 2004 1 May›s’›nda gerçekleflen devrimci güçler aras›ndaki ayr›flmaya benzer bir biçimde, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün farkl› alanlarda kutlanmas› gerçe¤ine iflaret etmek gerekir. Hiç kuflkusuz ki 1 May›s 2004 ile 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü vesilesiyle yap›lan eylemlerde yaflanan ayr›flmalar›n nedenleri ve sebepleri ayn› de¤ildir. Bunun alt›n› önemle çizmek gerekir. Ancak sonuç itibariyle devrimcilerin bir araya gelememesi söz konusudur. ‹flte üzerinde durdu¤umuz nokta budur. Devrimciler içinden geçti¤imiz süreçte bir araya gelmek için bütün imkanlar› zorlamal›d›r. “Ne olursa olsun bir arada olal›m” anlay›fl›nda de¤iliz. Ancak devrimciler bu süreçte özellikle birlikte hareket etmeleri için bütün imkanlar›n› zorlamal› ve her türlü küçük burjuva hesapç›l›¤›n› ve pragmatizmini bir kenara b›rakmal›d›rlar. ‹çinden geçti¤imiz tarihsel süreç, emperyalizmin ve onun uflaklar›n›n azg›nlaflan sald›r›lar› ve halk güçlerinin durumu, ilerici ve devrimci güçlerin durumu bize bunu söylüyor. Bu durumda baflta kendi özgücümüz olmak üzere, (belirleyici olan budur) birleflilebilecek bütün güçlerle birlikte hareket etmeye çal›flmal›y›z. Bu tarihsel bir sorumluluktur. “Ne olursa olsun, ne yap›l›rsa yap›ls›n birlikte hareket edelim” anlay›fl›nda de¤iliz. Nitekim bu y›lki 8 Mart eylemlerinde yaflananlar da bu anlay›fl›m›z do¤rultusunda gerçekleflmifltir. 8 Mart öncesi yaflanan tart›flmalarda istemedi¤imiz ve onaylamad›¤›m›z pratikler gerçeklefltirilmifl, devrime ve ilerici halk güçlerine yarar sa¤lamayan, tamamen küçük burjuva hesapç›l›¤›n›n ve pragmatizmin ürünü olan bir ayr›flma yaflanm›flt›r. ➬


18

24 Mart-7 Nisan 2005 Buradan hareketle, 2004 1 May›s’› sonras›nda yap›lan de¤erlendirmelere benzer biçimde baz› devrimci anlay›fllar›, “statükocu” vb. ilan etmeyece¤iz. Bu do¤ru da de¤il zaten. Meseleyi böyle de¤erlendirmek çi¤ bir yaklafl›m›n ürünü olur. 8 Mart daha güçlü ve daha örgütlü bir biçimde gerçeklefltirilebilirdi. Bunun sa¤lanamamas›n›n nedenini devrimci anlay›fllar iyi tahlil etmelidirler. Devrimcilerin yaflanan bunca tecrübeden sonra biraz daha “mant›kl›” olmalar› gerekir. Kendi dar ç›karlar›n› de¤il, halk›n ve devrimin ç›karlar›n› gözetmeleri gerekir. Ancak ne yaz›k ki 8 Mart vesilesiyle yaflananlar bu söylediklerimizi birer temenni olarak, “cehenneme giden yap› tafllar›” olarak kalmas›na yol açt›. Nitekim 8 Mart öncesi birlikte hareket etmenin önünü t›kayan anlay›fl, ayr› kutlamalar netleflince de bu tav›rlar›na devam etmifltir. Ayr›flma sebebi kitlelere gerçeklerle alakas› olmayan flekillerde anlat›lm›flt›r. Bu asl›nda gerçek sebebi itiraf edememenin yaratt›¤› bir sonuç olarak de¤erlendirilmelidir. Yine ayn› flekilde devrimciler aç›s›ndan hiçbir eylemin meflrulu¤u devletin izin verip vermemesi ile ölçülemezken Beyaz›t eyleminin “izinsiz” olaca¤› propagandas› ile çal›flma yürütmek, ortak hareket etmeyi zorlaflt›ran yanl›fl politikalard›r ve böyle bir prati¤in baflta prati¤i gerçeklefltirenler olmak üzere kimseye yarar› yoktur. Özcesi 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü vesilesiyle yaflananlar iyi de¤erlendirilmeli ve gereken dersler ç›kar›lmal›d›r. Bu yap›lmad›¤› ve gerekli dersler ç›kar›lmad›¤› taktirde önümüzdeki süreç ve özellikle de 2005 1 May›s’› lay›k›nca karfl›lanamaz. Bunun görülmesi için kahin olmaya gerek yok; sürece kendi dar örgütsel ç›karlar› aç›s›ndan

7 Mart 2005-Suç duyurusu

bakmayanlar, meselelere devrim için, halk için, ilerici güçler aç›s›ndan bakanlar, bunu rahatl›kla görebilir. Bunlar› ifade ederken, flu gerçe¤in alt›n› bir kez daha çizelim. 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü vesilesiyle Beyaz›t’a ça¤r› yapan 14 devrimci anlay›fl›n biraraya gelmesi ve ortak bir irade ile süreci örmeleri önemsenmesi ve üzerinden atlanmamas› gereken bir tav›rd›r. Yukar›da da üzerinde durdu¤umuz ve vurgu yapt›¤›m›z noktalar, bahsini etti¤imiz 14 anlay›fl›n biraraya gelmesi ve ortak ifl yapma çabas›n› önemsizlefltirmiyor. Burada bu meseleye de¤inmemizin nedeni, yaflanan ayr›flma üzerinde yap›lan spekülasyonlara ve propagandalara yönelik de¤erlendirmemizi ortaya koymak ve bu de¤erlendirme üzerinden 2005 1 May›s’›n›n devrimciler aç›s›ndan nas›l ele

al›nmas› gerekti¤ine dair yaklafl›m›m›z› ortaya koymakt›r. SONUÇ OLARAK Faflist devletin bilumum yetkilileri, önümüzdeki süreç için kendilerince tehlike uyar›lar› yapmaktad›r. Kitle hareketinin geliflece¤i, “toplumsal patla-

18 malar›n yaflanaca¤›” ifade edilmektedir. Faflist devletin resmi ya da gayri resmi bütün kurulufllar› yaklaflan bu tehlikeyi karfl› önlem al›nmas› gerekti¤ini ifade etmekte, bu konuda makaleler yay›nlamaktad›rlar. Nitekim Stratejik Analiz dergisinin fiubat 2005 say›s›nda yay›nlanan bir makalede, 2005 y›l›nda “terör” tehdidinin artaca¤› ve devletin özellikle PKK, TKP/ML T‹KKO ve DHKP-C gibi örgütlere dikkat etmesi gerekti¤i sal›k verilmektedir. Yani devlet uyar›lmakta ve özellikle bu örgütlenmelerin geliflme potansiyeli tafl›d›¤›, buna karfl› devletin önlem almas› gerekti¤i ifade edilmektedir. Son süreçte artan asayifl olaylar› gerekçe gösterilerek yap›lan güvenlik toplant›lar› yaklaflan bu “tehlikenin” ürünü olarak ortaya ç›kmaktad›r. Bu durum yani, faflizm aç›s›ndan bu örgütlenmelerin geliflme potansiyeli tafl›yaca¤› tespiti önemlidir ve esasen bu geliflme potansiyeli kitle hareketinden, kitlelerin artan hoflnutsuzlu¤undan, iflsizlik ve yoksulluk girdab›nda bo¤ulmalar›ndan, demokrasi taleplerine yönelik “AB standartlar›nda” ya da “Ankara kriterlerinde” gösterilen karfl› devrimci fliddetin varl›¤›ndan ba¤›ms›z de¤ildir. K›sacas› önümüzdeki süreç devrimci hareketin, devrimci örgütlenmelerin, s›n›f bilinçli proleterlerin misyonlar›na uygun bir biçimde davranmalar›n›, bunun içinde her türlü grupsal kayg›dan, “biçimsel önderlik hastal›¤›ndan”, pragmatizmden ba¤›ms›z bir biçimde davranmalar›n› koflullamaktad›r. Bu yap›ld›¤› taktirde kazanan hiç kuflku yok ki, iflçi s›n›f› ve emekçi hallk›m›z, devrimciler ve komünistler olacakt›r.

TKP/ML militanlar› AKP bürolar›na yönelik sald›r›lar› üstlendi! Gazetemize posta kanal›yla ulaflan bir bildiriye göre AKP bürolar›na yönelik gerçeklefltirilen sald›r›lar› TKP/ML militanlar› üstlendi. “Emperyalizmin Ufla¤› Türk Hakim S›n›flar›n›n Sözcüsü Ve Emireri Adalet Ve Kalk›nma Partisi, Halk›m›z›n Ve Partimizin Devrimci fiiddetinden Kurtulamayacakt›r!” bafll›¤›n› tafl›yan bildiriyle TKP/ML militanlar› eylemleri yaflanan son geliflmelere paralel olarak gerçeklefltirdiklerini aç›klad›lar. “Kürt Türk ve çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›za” denilerek bafllanan bildiride; “TC devleti Türk hakim s›n›flar›n›n; Kürt, Türk ve çeflitli milliyetlerden iflçi s›n›f› ve emekçi halk›m›z›n üzerinde uygulad›¤› faflist diktatörlü¤üdür. Ve bu faflist diktatörlük kuruldu¤u günden bugüne emperyalizme ba¤›ml› bir yap›ya sahiptir. Türk hakim s›n›flar› olan Komprador Burjuvazi ve Büyük Toprak A¤alar›n›n bu faflist diktatörlü¤ü, emperyalizmin deste¤iyle ayakta durmaktad›r. Yar› feodal yar› sömürge iktisadi bir yap›ya sahip olan TC faflizmi, emperyalizme göbekten ba¤›ml›d›r. Emperyalistler ve onlar›n yer-

li uflaklar› olan Türk hakim s›n›flar›n›n bu faflist diktatörlü¤ü parlamenter demokrasi ad› alt›nda maskelemekte, yap›lan seçimlerle “halk›n kendi kendisini yönetti¤i” bir düzen oldu¤u ileri sürülerek varolan ba¤›ml›l›k ve bu ba¤›ml›l›¤›n do¤al bir sonucu olan faflist diktatörlük, “temsili demokrasi” masallar›yla gözlerden saklanmaya çal›fl›lmaktad›r. TC faflizminin bu demokrasi oyununu oynayan ve seçimlerle “iktidar›” ele geçirmeyi düflleyen kimi solcu anlay›fllar›n varl›¤› ise bu masallar›n etki gücünün hangi boyutlarda oldu¤unu göstermeye yeter. Ancak hiç kuflkusuz ki ve tarihsel tecrübeler de göstermifltir ki TC faflizminin kurallar› içinde, demokrasi oyununu oynayan ve hükümet kuran bütün siyasal partiler, TC faflizminin “k›rm›z› çizgi”lerine tabidirler. Bu k›rm›z› çizgiler, Türk hakim s›n›flar›n›n Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde (MGSB) belirlenmifltir. Hükümet olan hiçbir partinin bu çizginin d›fl›na ç›kmas›na izin verilmemektedir. Bu çizginin karakteristik özelli¤i, emperyalizme ba¤›ml›l›k, Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden iflçi s›n›f› ve emekçi halk›n›n üzerinde uygulanan faflist

bask›; (ki bu durum bazen aç›k askeri faflist diktatörlük olabilece¤i gibi, bazen günümüzdeki gibi parlementer maskeli “demokrasi” olabilmekte, bazen ise muht›ralarla, yada “balans ayarlar›”yla müdahale edilerek, emperyalizmin ve Türk hakim s›n›flar›n›n lehine sürekli bir biçimde korunmakta) özünde faflist diktatörlük olarak, iflçi s›n›f› ve emekçi halk›m›z üzerindeki sömürü, zulüm ve tahakkümle varl›¤›n› devam ettirmektedir. Bu nedenle “temsili demokrasi” oyunuyla seçilen ve “iktidar olduk” söylemiyle hükümet olan hangi parti olursa olsun, gerçekte iktidar olamamaktad›r. Hükümet kuran her parti, asl›nda Türk hakim s›n›flar›n›n ve emperyalistlerin sözcüleri ve onlar›n politikalar›n›n icrac›s› olmak zorundad›r. Hükümet kuran her parti, var olan düzenin gere¤i olarak emperyalistlerin ve onlar›n ülkemizdeki temsilcileri olan Komprador Burjuvazi ve Büyük Toprak A¤alar›’n›n ç›karlar›na uygun bir flekilde hareket etmek zorundad›r. Bu zorunlulu¤un d›fl›ndaki her davran›fl ve politik yaklafl›m aç›k yada kapal›, legal yada illegal, yumuflak ya da sert müdahaleyle kar-

fl›lanmaktad›r. Kuruluflu emperyalistlerle yap›lan pazarl›klarla gerçeklefltirilen TC faflizmi, ilk y›llar›ndan itibaren, Fransa, ‹ngiltere ve daha sonra da Alman emperyalistleri olmak üzere; 1945’ten sonra da ABD emperyalizminin ileri karakolu misyonunu oynam›flt›r. Bugün de TC devleti ve onun hükümetleri aralar›nda AB emperyalistleri de olmak üzere esasta ABD emperyalizminin ç›karlar› do¤rultusunda hareket ederek, ülkemizin yeralt› ve yerüstü kaynaklar›n› bu kan emicilere peflkefl çekmekten geri durmamaktad›r. ABD emperyalizminin Ortado¤u’ya yönelik iflgalci politikalar›na ve Ortado¤u halklar›n›n katledilmesine dolayl› ve dolays›z bir flekilde destek olmaktad›rlar. AB üyeli¤i propagandalar›yla, ülkemizin her türlü de¤erlerinin ya¤malanmas›na izin verilmektedir. Yine emperyalist laboratuarlarda üretilen ve hiç kuflkusuz ki emperyalizmin ç›karlar›na hizmet eden ekonomik politikalar›, ülkemizde uygulayarak halk›m›z› ili¤ine kadar sömürme politikas› izlemektedirler” denilen bildiride buradan hareketle AKP hükümetine iliflkin tespitlerde bulunulmaktad›r. ➫


18 Bildiri “bugün ‘hükümet olan ama ikdidar olamayan’ (Baflbakan T. Erdo¤an’›n deyimiyle) AKP de bu tarihsel gerçeklikten ayr› de¤erlendirilemez. AKP hükümeti de TC faflizminin varl›k sebebi olan emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n ve Türk hakim s›n›flar›n›n bu ba¤›ml›l›kla do¤ru orant›l› olarak belirlenen ekonomik siyasal ve askeri politikalar›n uygulay›c›s› ve sözcüsü olmak zorundad›r. Bunu yapmad›¤› taktirde emperyalizme göbekten ba¤›ml› Türk hakim s›n›flar› taraf›ndan herhangi bir gerekçeyle ‘iktidar’dan uzaklaflt›r›lmas› çok da zor de¤ildir. Bu nedenle AKP hükümeti, TC devletinin emperyalizmle iliflkisine paralel olarak gerek AB emperyalistleri ve gerekse de ABD emperyalistlerinin ülkemizdeki ç›karlar›na paralel olarak, Türk hakim s›n›flar› taraf›ndan belirlenen politikalar› uygulamak ve savunmak zorundad›r. Bugün ‘temsili demokratik sistemin seçimlerinde ço¤unluk sa¤layan’ AKP hükümeti de kendisinden önceki di¤er tüm hükümetler gibi emperyalist patentli politikalar› uygulamaya devam etmifl, hatta emperyalizmin artan sald›rganl›¤›na paralel olarak, halka yönelik sald›r›larda daha da pervas›zlaflm›flt›r. AKP seçim döneminde TC faflizmine yönelik göreceli de olsa muhalif söylemlerde bulunarak sistem d›fl›na yönelen genifl halk y›¤›nlar›n›n deste¤ini alm›flt›r. Seçimlerden önce IMF’yle masaya oturmayaca¤›n› belirtmifl, seçimlerden sonra ise söyleminin tam tersine IMF’nin en iyi kölesi olmufltur. Buna benzer onlarca örnek söz konusudur. Baflbakan olmadan ve hatta milletvekili olmadan önce ABD emperyalizminden icazet alan Tayyip Erdo¤an, dertlerini anlatmak isteyen iflçiye, köylüye, ö¤renciye ve bir bütün olarak halk›m›za yönelik ‘s›n›f kültürüne uygun olarak kabaday› a¤z›yla’ sert ithamlarda bulunarak asl›nda kimlerin ç›karlar›na hizmet etti¤ini ortaya sermifltir. AKP seçim döneminde bolca bulundu¤u vaatleri bir kenara b›rakm›fl, genifl halk y›¤›nlar›n›n de¤il bir avuç az›nl›¤›n, sömürücü s›n›flar›n ç›karlar›na çal›flm›flt›r/çal›flmaktad›r. Elbette AKP hükümeti s›n›fsal konumu ve ç›kar› gere¤i halk›m›z›n yan›nda olmayacakt›r. O hakim s›n›flar›n devletinin hükümeti olarak efendilerinin ve kendilerinin ç›karlar›na uygun politikalar› hayata geçirmek için çaba harcam›flt›r/harcayacakt›r. AKP hükümeti de, faflist devletin di¤er bütün hükümetleri gibi hak arayanlara karfl› devletin kolluk güçlerini kullanmaktad›r/kullanacakt›r. AKP hükümeti kendisine biçilen s›n›rlar içinde demokrasicilik oyunu oynarken hak arayanlar› provokatör olarak ilan etmifl böylece a¤z›ndan düflürmedi¤i demokrasinin hakim s›n›flar›n sömürüleri, talanlar› ve yolsuzluklar› için demokrasi oldu¤unu göstermifltir. Yolsuzlu¤a set çekmekten, “damardan girmekten”, “hortumcular›n hortumlar›n› kesmekten” bahsederken kendi atad›¤› kiflilerin enerji bakanl›¤›n›n ihalelerinde yolsuzluk yapt›¤› ortaya ç›kmas›yla suçustü yakalanm›flt›r. Bunlar daha çirkefin d›fla yans›yan k›sm›d›r. ‹çte daha nelerin oldu¤unu en iyi bu emperyalist uflaklar› bilir. Ve hiç kuflkusuz ki bu çirkef, ikiyüzlülük,

19 t›pk› önceki hükümetlerde oldu¤u gibi kapat›lacak, düzen içinde bir çözüme ba¤lanacakt›r. Tüm bunlar da gösteriyor ki, AKP hükümetinin daha önce hükümete gelmifl sistem partilerinden hiçbir fark› yoktur. Hepsinin birleflti¤i nokta emperyalizme uflakl›k, halka karfl› düflmanl›kt›r” denilen bildiri, bu de¤erlendirmelerden hareketle, son süreçte yaflanan SEKA direnifline de¤inmektedir. Bildiri; “halk›m›z›n birleflip bu kan emici vampirlere, emperyalistlerin bölgemizdeki temsilcisi Türk hakim s›n›flar›n›n faflist devletine karfl›, ortak mücadele etmekten baflka kurtulufl yolu yoktur. Bugün SEKA’da yaflananlar TEKEL’de, PETK‹M’de, TÜPRAfi’ta, Telekom’da, THY’de yaflanacakt›r. Tüm bu kurumlar özellefltirilerek iflçileri iflten at›lmaya, iflsizler ordusuna yeni üyeler kat›lmaya çal›fl›lacak, halk›m›z›n eme¤inin sömürüsüyle oluflturulan kurulufllar emperyalist tekellere peflkefl çekilecektir. Bundan kaynakl› SEKA örne¤ini iyi hat›rda tutmal›y›z. SEKA’daki direnifl tam olarak zafere ulaflmam›flsa da iflçilerin köylülerin ve bir bütün olarak halk›m›z›n ekonomik demokratik haklar›n› korumalar›n›n yolunu belli oranda göstermifltir. Ve yine bu direnifl ve direniflin sonland›r›lmas›, Türk hakim s›n›flar›n›n taktik politikadaki kabiliyetlerini; özellefltirme sald›r›s›na yönelik iflçi s›n›f› aç›s›ndan bir k›v›lc›m olan SEKA direniflini, kendileri aç›s›ndan bir yang›na dönüflmeden söndürebilme “baflar›lar›n›” da bizlere göstermektedir. Türk hakim s›n›flar›n›n, geçmifl dönemlerden (ve özellikle ‘89 bahar eylemlerinden) edindikleri tecrübelerle SEKA direniflini kendileri aç›s›ndan en uygun bir biçimde, sar› sendikac›lar› da kullanarak, “iflçilerin oyuyla” bitirme hamlesi, onlar›n bundan sonra gerçeklefltirecekleri özellefltirmelerin bekas› aç›s›ndan önemlidir. Türk hakim s›n›flar› bu nedenle, önümüzdeki özellefltirme sald›r›lar›n› düflünerek, SEKA direnifline yönelik polisiye/askeri bir müdahalede bulunmam›fl, faflist yüzünü bu flekilde göstermemifltir. Bu direnifl bizlere bir kez daha göstermifltir ki; iflbirlikçi sendika a¤alar›na direniflleri teslim etmeden tek merkezden yürütülen benzer sald›r›lara maruz kalanlar›n birleflmesi ve omuz omuza mücadele etmesi sald›r›lar› püskürtmek için zorunludur. Ancak sadece ekonomik demokratik mücadeleyle yetinmek, bu sorunlarla s›k s›k karfl›laflmam›za yol açacakt›r. Bu sorunlar› temelden ortadan kald›rman›n yolu ekonomik demokratik mücadeleyi siyasal iktidar mücadelesiyle bütünlefltirmekle mümkündür. Türk hakim s›n›flar› var oldukça sömürü, zulüm, zorbal›k, iflsizlik, açl›k vb. vb. varolacakt›r. Bundan kaynakl› egemen s›n›flar›n iktidar›na son vererek halk demokrasisi kurma mücadelesinde yerimizi almal›y›z” denilerek devam ettirilen bildiri, son dönemlerde AKP’ye yönelik gerçeklefltirilen çeflitli sald›r›lar› üstlenerek devam ediyor. Bildiri; “bizler TKP/ML militanlar› olarak baflta SEKA iflçileriyle dayan›flma amaçl› olmak üzere, AKP hükümeti nezdinde faflist TC devletinin gerek iflçi s›n›f›na ve emekçi halk›m›za yönelik artan

sald›r›lar› ve gerekse de SEKA iflçilerinin direnifline yönelik kullan›lan tehditkar üslup nedeniyle iflçi s›n›f›n›n ve ezilen emekçi halk›m›z›n AKP hükümeti nezdinde TC faflizmine yönelik hakl› ve meflru öfkelerinin yerine getirilmesi amac›yla; 26 fiubat tarihinde ‹stanbul Ümraniye, Çakmak Mahallesi, AKP Meclis ‹rtibat Bürosu; ‹stanbul Sar›yer, Derbent Mahallesi AKP Bürosu ve yine ‹zmit, Gebze Osmangazi Mahallesi AKP Bürosu, partimiz militanlar› taraf›ndan molotoflanarak imha edildi” denilerek devam ediyor. Bildiride, ayr›ca “Baflbakan Erdo¤an baflta olmak üzere bilumum hükümet yetkililerinin, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü vesilesiyle 6 Mart’ta eylem yapan göstericilere yönelik Saraçhane’de ve Beyaz›t’ta gerçeklefltirilen azg›n faflist terör ve bu terörün, Türk hakim s›n›flar›n›n sözcüsü AKP’nin “kraldan daha kralc› bir biçimde” savunulmas› karfl›s›nda partimiz militanlar› taraf›ndan 13 Mart tarihinde Ankara Mamak AKP ‹lçe Teflkilat›, ‹stanbul Ümraniye AKP ‹lçe Teflkilat›, Mersin Mezitli AKP ‹lçe Teflkilat›, molotoflanarak tahrip edildi. Partimizin, hem SEKA iflçileri nezdinde iflçi s›n›f›na ve emekçi halk›m›za yönelik sald›r›lara sessiz kalmamas› ve hem de 8 Mart’› özüne uygun bir biçimde kutlamak isteyen ve bu amaçla devrimci bir iradeyle gerçeklefltirilen gösteriye karfl›, devletin kolluk güçlerinin gerçeklefltirdi¤i ilk olmayan ve son da olmayacak olan faflist sald›r›ya yönelik; halk›m›z›n, ilerici demokrat kitlelerin hakl› ve meflru tepkileri ve bu tepkiler do¤rultusunda partimiz militanlar› taraf›ndan gerçeklefltirilen sald›r›lar sonucunda, faflist TC’nin sözcüleri taraf›ndan partimizin ad› öne ç›kart›larak yap›lan karfl› devrimci propangandalar ve özellikle bizzat Baflbakan Erdo¤an taraf›ndan “birileri dü¤meye bast›” fleklinde yap›lan aç›klamalar da göstermektedir ki; yaflanan geliflmeler sonucunda hiç istemedikleri halde yaz›l› ve görsel burjuva feodal bas›nda partimizin ismini ön plana ç›kartm›fllar ve buradan hareketle baflta partimiz olmak üzere, devrimcilerin ve kitlelerin hakl›, onurlu ve meflru mücadelesini, her zaman yapt›klar› gibi maniple etmeye çal›flarak çarp›tmay› amaçlam›fllard›r. Çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›z; Faflist TC devletinin, AB üyeli¤i aldatmacalar›yla daha da parlatmaya çal›flt›¤› yüzündeki demokrasi maskesinin özellikle son yaflanan geliflmelerle birlikte daha da a盤a ç›kmas›yla, baflta partimiz olmak üzere devrimcilerin ve demokratlar›n, kitlelerin mücadelesini, “provokasyon” olarak karalamaya çal›flmak ve “birileri dü¤meye bast›” fleklinde aç›klamalar yaparak gizlemeye çal›flmak aç›kt›r ki, zavall› bir piyon olan Erdo¤an için yeni olabilir ama Türk hakim s›n›flar› aç›s›ndan yeni bir durum de¤ildir. Türk hakim s›n›flar› daha önceden de, halk›m›z›n özgürlük, ba¤›ms›zl›k, halk demokrasisi, sosyalizm ve komünizm mücadelesini, “kökü d›flarda ak›mlar”,

24 Mart-7 Nisan 2005 “d›fl mihraklar”, “yabanc› güçlerin uzant›lar›” vb. propagandalarla karalamaya, partimizin ve halk›m›z›n mücadelesini, kendilerince engellemeye çal›flm›fllard›r. Oysa baflta partimiz olmak üzere bu topraklar üzerinde mücadele eden devrimciler köklerini ve güçlerini Türk, Kürt ve çeflitli milliyetlerden emekçi halk›m›zdan almaktad›r. As›l kökü d›flarda olan, baflta AKP hükümeti olmak üzere sözcülü¤ünü yapt›klar› bir avuç sömürücü Türk hakim s›n›flar›d›r. Komprador Burjuvazi, Büyük Toprak A¤alar› ve onlar›n faflist devleti olan TC’nin emperyalizme ba¤›ml›l›¤›, onun en karakteristik özelli¤idir. Emperyalizme uflakl›k TC faflizminin en köklü gelene¤idir. Bu gelene¤in y›k›lmas› ancak ve ancak çeflitli milliyetlerden Türkiye iflçi s›n›f›n›n ve emekçi halk›n›n öncü partisiyle birleflerek mücadele etmesine, demokratik devrimini gerçeklefltirmesine ba¤l›d›r” deniliyor. Elimize posta kanal›yla geçen bildiri; “A¤a Patron Devletini Y›kaca¤›z, Halk ‹ktidar›n› Kuraca¤›z; Kahrolsun Emperyalizm Ve Onun Ülkemizdeki Uflaklar›; Kahrolsun Emperyalizm, Faflizm Ve Her Türden Gericilik; Yaflas›n Halk Demokrasisi, Sosyalizm Ve Komünizm Mücadelemiz; Yaflas›n Demokratik Halk Devrimi; Gerillalar Ölmez, Yaflas›n Halk Savafl›; Yaflas›n Partimiz TKP/ML Ve Önderli¤indeki T‹KKO, Gençlik Örgütümüz TMLGB” sloganlar›yla son buluyor.


24 Mart-7 Nisan 2005

20

18

Ifl›¤a do¤ru yürüyenlerin mücadelesi Toplumsal de¤iflim ihtiyac› toplumun tüm kesimleri taraf›ndan aç›k hale geldi¤inde, mücadelenin örgütlenmesine sadece en fazla ac› çeken, en fazla de¤iflimi talep eden s›n›f olan proletarya kat›lmaz. Ayn› zamanda burjuva-feodal sistem taraf›ndan bask› alt›na al›n›p, her geçen gün yoksullu¤a ve y›k›ma do¤ru sürüklenen küçük burjuvazi de toplumsal de¤iflim mücadelesine kat›l›r. Yani sadece özgürlü¤ün gerçek sahipleri ve savunucular› ›fl›¤a ve yeni yaflama do¤ru yürümez, bu özgürlük yürüyüflüne ayn› zamanda “an›n ihtiyac›” olan s›n›f ve tabakalar da kat›l›r. Toplumsal de¤iflim mücadelesine “en alttakilerin” mülksüzlerin, yani proletaryan›n ideoloji ve politikas› yön verdi¤i zaman hedef ve amac›na var›r, gerçek anlamda toplumsal de¤iflim gerçekleflir. Ancak de¤iflim mücadelesine geçici olarak kat›lan ve o tarihi kesitte ç›karlar› de¤iflimden yana olan küçük burjuva s›n›f›n ideolojisi de mücadeleye yön vermek ister, bunun mücadelesini örgütlemeye çal›fl›r. Kendi s›n›fsal bak›fl aç›s›n›, tutum ve yöntemlerini, al›flkanl›klar›n›, ahlak›n› ve s›n›f terbiyesini toplumsal ve s›n›fsal kurtulufl mücadelesine ifllemeye çal›fl›r. Ancak bu durumda de¤iflimden yana olan iki s›n›f›n (proletarya ve küçük burjuvazi) bak›fl aç›s›, yöntem ve tutumlar›, s›n›fsal ç›karlar› çat›flmaya bafllar. Toplumsal üretim içinde küçük mülk sahibi olarak yaflayan küçük burjuvazi, düflünsel ve moral olarak burjuvaziyi izler.Yaflam içindeki al›flkanl›klar›, hareket tarz›, de¤er yarg›lar› bütünüyle burjuvazinin izinden gider. “Küçük burjuva, yaflamda burjuvaziye ba¤›ml›d›r. (Toplumsal üretim içindeki konumu itibar›yla) Proleter olarak de¤il, mülk sahibi olarak yaflar ve düflünce tarz›nda da burjuvaziyi izler.” Lenin. Egemen burjuvazinin bask›s› alt›nda ezilen küçük burjuvazi, varl›klar›n› yok olmaktan kurtarmak için egemen burjuvaziye karfl› mücadele eder. Sermaye karfl›s›ndaki tutarl› olmayan duruflu, tutucu ve gerici olmas› s›n›fsal dokusundan, de¤iflimden yana proletarya gibi köklü olarak taraf olmamas›ndan kaynaklanmaktad›r. Devrimci olmalar›, proletarya saflar›na kat›lmalar› onlar›n “an›n” ç›karlar›ndan vazgeçirtilip, gelecekteki ç›karlar›n› savunmalar›na zorlayan nedenler, varl›klar›n› yok olmaktan kurtarmak içindir. Gerçek anlamda devrimci olan s›n›f, zincirlerinden baflka kaybedecek hiçbir fleyi olmayan proletaryad›r. Küçük mülk sahibi olan küçük burjuvazi, burjuva-feodal sistemden sürekli bask› görür, yaflam koflullar› h›zla kötüleflir ve y›k›ma do¤ru sürüklenir. Bundan dolay› “h›zl› ve çabuk” de¤iflimden yana olur. Küçük burjuvazi s›n›fsal karakteri gere¤i süreklilik, istikrar, dayan›kl›l›k, disiplin gibi proletaryaya ait özelliklerden uzakt›r. “H›zl› ve çabuk” de¤iflim istemi onu ideolojik olarak proletaryan›n devrim biliminden uzaklaflt›r›r. Politikada sa¤ ve sol oportünist bir hat izlemeye götürür. S›n›f savafl›m›nda sa¤ ve sol sapma olarak ortaya ç›kan politik sapmalar küçük burju-

vazinin bak›fl aç›s›ndan politik tutum ve yönteminden kaynaklanmaktad›r. Her türlü bask›ya u¤rayan h›zla iflsizli¤e ve sefalete do¤ru sürüklenen, proletarya ile büyük burjuvazi aras›nda geçifl durumunda olan bu s›n›f›n olumlu yan› proletaryan›n politik örgütsel hatta ideolojik etkisine aç›k olmas›d›r. Kötü ve geri yan› ise proletaryan›n öncülü¤ünden yoksun kal›nca liberal burjuvazinin hatta büyük burjuvazinin ideolojik-politik etkisi alt›na girmesidir. Ülkemiz nüfusunun büyük ço¤unlu¤unu küçük burjuvazi oluflturmaktad›r. Nüfusun büyük ço¤unlu¤unu oluflturan bu s›n›f,

devam edecektir. Devrimin en ileri teorisiyle donanamayan ve bu donan›m› s›n›f savafl›m›n›n prati¤i içinde gelifltirip, derinlefltirerek, süreklilefltiremeyen s›n›f hareketi “düflünsel ve yap›sal” sorun yaflamaktan kurtulamamaktad›r. Devrim biliminin ve proletaryan›n devrim program›n›n gelifltirilip, derinlefltirilememesinin en önemli nedeni bafllang›çtaki genel, yüzeysel, parçal› kavray›fl zafiyetidir. Yüzeysel, genel, bölük pörçük parçal› kavray›fl, bilimi gelifltirip, derinlefltiremez. Proletarya Partisi içinde proletaryan›n

sürekli olarak burjuvazi ile proletarya aras›nda bocalamay› yaflar. Proletaryay› dört bir yandan kuflatan bu s›n›f karars›z ve yalpalayan duruflu ile proletaryan›n moralini bozmaya, kendi burjuva karakteristik özellikleri olan bireyci, bencil ve cesaretsiz özelliklerini mücadeleye mal etmeye çal›fl›r. Ancak bu s›n›f›n proletarya ile birleflmesiyledir ki devrim davas› zafer kazanabilir, ba¤›ms›zl›k, özgürlük davas›, topra¤›n köylülere verilmesi, uluslar›n tam hak eflitli¤i davas› zaferle sonuçlan›r. Proletaryan›n devrim bilimi kendisini kurtaraca¤› gibi di¤er s›n›f ve tabakalar› da kurtulufla götürür. Hiçbir fley kazanmaz. Bundand›r ki proletarya örgütleyici rolünü baflar›l› ve zafere ulaflt›r›c› bir flekilde gerçeklefltirmek için en s›k› merkeziyetçilik ve disipline ihtiyac› vard›r. Devrimci hareketin geliflim gösterdi¤i süreçte h›zla devrim saflar›na kat›lan küçük burjuvazi, yenilgi ve durgunluk dönemlerinde h›zla devrimden uzaklafl›r Proletarya Partisi’nden kopar, kopmay›p proletarya saflar›nda kalanlar da tasfiyeci anlay›fllar›n h›zla etkisinde kal›r, kendi küçük burjuva düflüncelerini parti içinde egemen k›lmak için yo¤un bir mücadele yürütür. Ülkenin ekonomik-politik-toplumsal özellikleri, devrimci hareketin ve Proletarya Partisi’nin düflünsel-örgütsel geliflimine etkide bulunur. S›n›f bilinçli proletarya devrimin en ileri teorisiyle yeterince donan›m sa¤lamad›¤›nda küçük burjuva ideolojisine ve onun örgütsel-yönetsel ve kadro anlay›fllar›na karfl› da yeterince güçlü mücadele yürütemez. Bugün ve gelecekte bu mücadele, kesintisiz bir flekilde

Proletarya sa¤lam, kararl›, fedakar, cesur ve tutarl› bir siyaset izlemelidir. Bu politik kararl›l›k ona, tasfiyecili¤e ve yalpalayan, karars›z ve cesaretsiz küçük burjuva unsurlara karfl› mücadelede vazgeçilmez bir güç verir. devrim bilimi olan MLM, ideolojik-politik-örgütsel olarak örgütlenirken, küçük burjuvazi öznelcilik, sa¤ ve sol oportünizm ve sekterizm olarak örgütlenmeye, parti içinde egemen olmaya çal›fl›r. Devrimi gerçeklefltirmifl ülkelerde olsun ülkemizde olsun nüfus olarak ço¤unlukta olan küçük burjuvazi sadece kendi s›n›f›n› de¤il, ayn› zamanda iflçi kitleleri ve parti içindeki iflçi s›n›f› kökenli üyeleri de etkilemeye çal›fl›r. Bu gerçeklik, Proletarya Partisi içinde küçük burjuva ideolojisinin s›k s›k farkl› biçim ve özelliklerde tasfiyeci anlay›fl ve hizip olarak, ortaya ç›kmas›na neden olur. Proletaryan›n devrim mücadelesini her alanda güçlendirmek için, küçük burjuvazinin ideolojik-politik-örgütsel-yönetsel anlay›fl›n› bütün yönleriyle incelemek, kavramak gerekir. Küçük burjuvazinin bütün özellikleri her yönüyle tan›nmadan, bilinmeden ona karfl› do¤ru temelde mücadele yürütülüp, küçük burjuva ideolojisi alt edilip, proletarya ideolojisi egemen k›l›namaz. Proletarya ideolojisi, küçük bur-

juva ideolojisine karfl› dönüfltürme mücadelesini süreklilefltirmek zorundad›r. Küçük burjuvazinin ideolojik temeli öznelciliktir. ‹dealist felsefeden beslenen ve bu felsefi temel üzerinde öznelcilik olarak kendisini ortaya koyan küçük burjuva anlay›fl, örgüt içi ve kitle iliflkilerinde sekterizm olarak kendisini örgütlemeye çal›fl›r. Proletaryan›n ideolojik mücadelesini güçlendirelim Küçük burjuvazi kendi öznel niyetlerini, istem ve tercihlerini, öfke ve kinini, sevgi ve sempatilerini, kiflisel tepkilerini gerçe¤in yerine koyar. Gerçe¤i, sorunlar› inceleme tarz› genel, yüzeysel, tek yanl› ve parçal›d›r. Bir tek yönü bütün diye kabul eder. Olay›n bir yan›n› görür, gördü¤ünü gerçek zanneder. Kiflileri de¤erlendirirken, subjektivizmden kurtulamaz. Gördü¤ü, duydu¤u, alg›lad›¤› her fley onun için gerçektir. Gerçe¤e ulaflmak için sorgulama, araflt›rma ve inceleme ihtiyac› duymaz. Kifliler hakk›nda yapt›¤› de¤erlendirmede gerçek yerine duygular› ona yön verir. Birini sevdi¤inde o flah›s mutlaka “olumlu”dur. Sevmedi¤i insan rahatl›kla “olumsuz” olur. Çok yönlü, bütünlüklü de¤erlendirmeden her zaman uzakt›r. Parçay› bütün zanneder. Parçay› görür, ancak bütünü görme çabas›na girmez. Tek yan› dinler, hemen karar verip yönünü tayin eder. Oysa tek yan› dinleyerek karar verenlerin yan›laca¤›n›, iki taraf› dinleyerek ayd›nlanaca¤›n› bildi¤i halde, tek yan› dinleyerek karar vermekten, düflünce aç›klamaktan, yorum yapmaktan, dolay›s›yla yan›lmaktan kurtulamaz. Gerçe¤i olgularda aramak yerine, görüngülerde arar. Bofl laflar›, dedikodular› gerçek kabul eder. Dedikodularla düflünür, yaflar, politik tercihini belirler, karar›n› verir. Dedikodu onun vazgeçilmez yaflam suyudur. Dedikodu; evde, iflte, sokakta, okulda, ibadet yerlerinde k›saca toplumsal yaflam›n örgütlendi¤i her yerde kültürel dokunun önemli bir rengidir. Bu doku örgütlü yaflama da yans›maktad›r. Dedikodu, afl›lmas› gereken engel, çözülmesi gereken ciddi bir toplumsal sorundur. Düflünce ve duygu dünyas› karmafl›k ve her fleyden çabuk etkilenmeye aç›kt›r. Çabuk karar verir. Çabuk düflünce ve karar de¤ifltirir. Çabuk sevinir, çabuk hüzünlenir. “Önce atefl eder sonra niflan al›r”, “önce konuflur, yönünü belirleyip, karar verir, sonra düflünmeye bafllar.” De¤iflkenlik ve karars›zl›k yaflam› boyunca egemen durumdad›r. Küçük burjuvazinin toplumsal yaflam biçimi onun düflünce yöntemini belirler, ekonomik yaflam›ndaki istikrars›zl›k onun ideolojik dünyas›n› belirler. Baflar› ve baflar›s›zl›k, zafer ve yenilgi dönemlerinde e¤ilim ve düflünceleri, duygular› hemen de¤iflir. Onun dünyas›nda sarhofl olma ve karamsarl›k, ümitsizlik iç içedir. Küçük burjuvazinin en temel ve belirgin özelli¤i zorluklar karfl›s›nda dayanakl›l›k, kararl›l›k, istikrar gösterememesidir. Bencil, bireyci özelli¤i onun toplumsal ve politik-örgütsel yaflam›nda önemli özellikler olarak ortaya ç›kar. Kendi hata ve zaaflar›na karfl› gerici ve tutucudur.


21

18 Öz-elefltirel tutum tak›nmaktan uzakt›r. Özelefltiri yapmay› “onursuzluk” kabul eder. Kendisine yöneltilen elefltirileri kiflili¤ine yönelik hakaret ve sald›r› olarak alg›lar. Hatalar›n› dokunulmaz bir erdem sayar. Zorda kal›nca dil ucuyla “özelefltiri” yapar. Burjuvazinin ve küçük burjuvazinin s›n›fsal tüm özellikleriyle proletaryan›n kendisine vermek, kazand›rmak istedi¤i özellikleri aras›nda çat›flma ve mücadele onun politik yaflam› boyunca devam eder. Hangi s›n›f›n bak›fl aç›s›n›n, yöntem ve tutumunun, özelliklerinin kazanaca¤›, s›n›f savafl›m›n›n niteli¤ine-boyutuna-geliflim düzeyine, Proletarya Partisi’nin ideolojik-politik-örgütsel geliflim düzeyine, toplumsal koflullar›n bütününe ba¤l›d›r. Küçük burjuvazinin örgütsel ya-

flamdaki tutumu sekterizmdir. Yoldafllar aras› iliflkilerde ve kitlelere karfl› yaklafl›mda y›k›c›, itici ve yabanc›laflt›r›c›d›r. Yoldafllar› ve kitleleri partiden uzaklaflt›ran, manevi ba¤›n› zay›flatan tutumlar sergilemekten kaç›nmaz. E¤itmek, inand›rmak, ikna etmek yerine, en kaba, ilkel, hotzotçu, afla¤›lay›c›, küçümseyici, moral ve motivasyonu düflürücü davran›fllar› sergiler. Küçük burjuvazi kitlelerin ruhsal durumundan söz ederken kendi gevflekliklerini kitlelere yüklemeye çal›fl›r. Kitleler zaman›n gelmesini bekleyen bilinçli ö¤elerle, umutsuzlu¤a düflmeye haz›r bilinçsiz ö¤elere bölünmüfltür. Ezilen ve açl›k çeken kitlelerin ruhsal durumu gevflek de¤ildir. Gevflek olan küçük burjuvazinin ruhsal durumudur.

PUSULA NETLEfiME VE BERRAKLAfiMA DEVR‹M YÜRÜYÜfiÜNÜ BÜYÜTÜR! S›n›f savafl›m›nda esas sorun hangi yolu seçmemiz gerekti¤i sorunu de¤il tespit edilen stratejide ve belirlenen yönelimde hangi pratik ad›mlar›, kimlerle atmam›z gerekti¤i ve bu ad›mlar› nas›l ataca¤›m›z›n yöntemlerinin belirlenmesi meselesidir. Ancak s›n›f savafl›m›n›n her alanda örgütlenmesi için de Marksist-Leninist-Maoist bak›fl aç›s›na ihtiyaç vard›r. Marksist-Leninist-Maoist yöntem ve Marksist-LeninistMaoist tav›ra sahip olunmadan “hangi pratik ad›m, nas›l at›lacakt›r?” sorusu çözüme kavuflmaz. Bu bilinç ancak o zaman gerçe¤e ve somuta dönüflür. Sadece evrensel de¤eri de¤il, güncel somut de¤eri de olan prati¤in de¤ifltirici dönüfltürücü ve hükmedici rolünün önemini belirtirken, prati¤in örgütlenmesini hangi örgütsel çal›flmayla, hangi kadro düzeyiyle, hangi çözüm yöntemiyle gerçeklefltirilece¤i de önemlidir. Sürecin gerçekli¤i ve özellikleri olarak ortaya ç›kan olaylar›-olgular› do¤ru ve bilimsel bir düflünüfl tarz›yla de¤erlendirirken, do¤ru ve bilimsel anlay›fllar›n kararl› bir flekilde ortaya konmas›, etkili ve güven verici bir prati¤in güçlü örgütlenmesiyle sürece ve geliflmelere müdahale edilir, tespit edilen hedeflere var›l›r. Her konuda araflt›rma ve inceleme yap›lmadan, genel, yüzeysel ve sürekli kendini tekrar eden söylemlerle ve al›fl›lagelmifl tekrarlanan benzer pratikle, gelifltirici olmayan dar, günü birlik anl›k düflüncelerin yön verdi¤i “müdahale” ile sürece müdahale edilemez, de¤ifltirici ve dönüfltürücü rol oynanamaz. Yeni yaflam örgütlenemez. S›n›f savafl›m›n›n düflünsel-pratik her alan›nda reformizm ile devrimcilik, do¤ru ile yanl›fl, partili tarz ile partisizlik aras›nda ayr›flma ve netleflme sa¤lanmadan parti ve kitleler örgütlenemez. Devrimin temel konular›nda oldu¤u gibi s›n›f savafl›m›n›n güncel pratik sorunlar›n›n çözümünde ve uygulanmas›nda ayr›flma ve netleflme sa¤lanmal›d›r. Hiçbir teorik-pratik konu mu¤lak, belirsiz b›rak›lmamal›, sorunlar›n çözümü sürüncemede kalmamal›d›r. ‹fl yapanla sadece konuflup da ifl yapmayan, görünüflte-sözde içinde olanla, pratikte içinde olanlar, sözde devrimci-

partili olanla gerçekten devrimci-partili olanlar ayr›flt›r›l›p netlefltirilmelidir. Devrimcilikle tasfiyecilik, devrimcilikle tasfiyecili¤in mu¤laklaflt›r›c› ve net olmayan anlay›fllar› aras›nda kal›n bir ayr›fl›m çizgisi çekilmelidir. Bugün daha fazla seçici ayr›flt›r›c› ve dikkatli olunmak zorundad›r. Her konuda netlik, berrakl›k, aç›kl›k sa¤lanarak güncel dönemsel ve stratejik görevler, sorumluluklar yerine getirilir. Temel örgütsel ve yönetsel sorunlarda, karar almada, kararlar›n uygulamas›nda, uygulaman›n denetlenmesinde, uygulaman›n sonuçlar›n›n de¤erlendirilmesinde, kadro ve militan anlay›fl›nda ve seçiminde, örgütsel çal›flma ve pratik sorunlarda k›saca tüm konularda bilinç ve kavray›fl aç›kl›¤›, netlik sa¤lanmal›d›r. Temel ve tayin edici konularda mu¤lak belirsiz hiçbir konu b›rak›lmamal›d›r. Bu bilincin geliflimi, her türden oportünist ve tasfiyeci burjuva anlay›fllara karfl› panzehir rolü oynar. Bugün, tasfiyecili¤in oportünizmin etkili olmaya çal›flt›¤› zemin, devrimci anlay›fl ve ilkelerin zay›flad›¤› yerdir. Parti-demokratik halk devrimi-devrimci savafl-demokratik merkeziyetçilik-elefltiri özelefltiri-haklar ve sorumluluklar-görev ve yetkiler vb. konularda “baz› genel do¤rular›” söyleyip esasa, öze iliflkin konularda yanl›fllar› savunmak oportünizmin ve tasfiyecili¤in düflünsel ve pratik durufluna özgü bir tutumdur. Oportünist ve tasfiyeciler temel konulara (parti-devrim-savafl) iliflkin alt sat›r bafll›kl› “baz› genel do¤rular›” vurgulayabilir. Ancak öze, esasa, gerçe¤in bütününe, prati¤e iliflkin, özellikle kendi durufllar›yla ilgili konulara, tav›r ve davran›fllara gelince “ama-lakin”le bafllayan “koflullarla” devam eden, hata ve zaaflar› kendi d›fl›nda arayan, kaypak ve tutars›z bir tutum sergilerler. Oportünizmin ve tasfiyecili¤in hiçbir kaçak limana s›¤›namayacaklar› kadar derin olan gerçekli¤i, teoriyle pratik, söylemle eylem aras›ndaki aç› farkl›l›¤›d›r. Bu gerçeklik tasfiyecili¤in ve oportünizmin ay›rt edici özelli¤idir. Bu görülmelidir. Bir devrimciyi, önderi ve partiyi ay›rt eden en önemli özellik, eylemler ve davran›fllard›r, tayin edici pratiktir. Pratiktir, devrimci hareketin yasalar›na

24 Mart-7 Nisan 2005

Parti ve devrim ç›karlar›n› gözetlemek yerine kendi bireyci ve bencil ç›karlar›n› partinin üzerinde tutar ve gözetir. Risk almak, zor görevleri üstlenip, sorumluluk almak yerine, en kolay ve en az riskli görev al›r. Söylem ve prati¤i aras›nda en fazla uyumsuzluk gösteren davran›fllar› sergiler. Bireysel ç›kar›n› korumak söz konusu oldu¤unda ya da s›k›flt›¤› zaman, “zor durumda” kald›¤›nda yalana baflvurmaktan çekinmez. Kendi hata ve zaaflar›ndan ders ç›karmaz. Ayn› benzer hata ve zaaflar› tekrar tekrar ifllemekten yorulmaz. Özellikle illegalite kurallar›na uymada disiplinsiz davranmakta oldukça “baflar›l›d›r”. Kendi hata ve zaaflar›na, yoldafllar›na ve kitlelere karfl› davran›fl ve yaklafl›m biçimi tayin edici öneme sahip

bir özelliktir. Bu üç olguda gösterilen her davran›fl ve yaklafl›m, proletarya ile küçük burjuvazi aras›ndaki s›n›fsal fark› ortaya koyar. Bundand›r ki politik davran›fl ve yaklafl›mlar önemlidir. Bundand›r ki proletarya ile küçük burjuvazi aras›nda davran›fl farkl›l›¤› bilinip a盤a ç›kar›lmal› ve proletaryan›n e¤itim konusu yap›lmal›d›r. Proletarya ideolojisi parti içinde egemen olmak istiyorsa mutlaka küçük burjuvaziye karfl› mücadeleyi ciddiye almal› ve e¤itim yöntemlerini gelifltirmelidir. Proletarya sa¤lam, kararl›, fedakar, cesur ve tutarl› bir siyaset izlemelidir. Bu politik kararl›l›k ona, tasfiyecili¤e ve yalpalayan, karars›z ve cesaretsiz küçük burjuva unsurlara karfl› mücadelede vazgeçilmez bir güç verir.

hükmünü geçiren, ona yön veren. Oportünizm ve tasfiyecilik “Nerede durmak? Nas›l ve kimlerle yürümek?” gibi temel konularda mu¤lakl›¤› ve belirsizli¤i yaymaya çal›fl›rken, s›n›f bilinçli proleterler bak›fl aç›lar›n›, anlay›fllar›n› netlefltirerek, her türden gerici anlay›fllar› deflifre edip, a盤a ç›kartarak mahkum etmelidir. Örgütün anlay›fl ve çal›flmalar›n›n düzeltilmesi olmaks›z›n iflçi s›n›f› hareketi, devrimci savafl ilerleyemez. Kitlelerin, gerilla savafl›n›n ve Proletarya Partisi’nin örgütlenmesi ancak parti komitelerinin anlay›fl ve çal›flmalar›n›n düzeltilmesiyle baflar›l›r. Komiteleflmede sa¤lamlaflma demek, faaliyet alanlar›nda örgütleme ve çal›flma planlar›n›n ç›kar›lmas›, hedef ve amaçlar›n netleflmesi, bütün temel konularda anlay›fllar›n berraklaflmas› demektir. Ortaya ç›kan örgütsel-yönetsel sorunlar›n niteli¤ine uygun tarzda çözüm yönteminin güçlendirilmesidir. Sistemli bir mücadele yürütmek için parti komiteleri disiplin ve gizlilik kurallar›na en yüksek düzeyde uyarak komitelerini sa¤lamlaflt›r›r. Komite içinde örgütlü bulunan tek tek s›n›f bilinçli proleterler parti çal›flmas›n›n tek tek konular› üzerinde uzmanlaflmak zorundad›r. Bunun için daha fazla yo¤unlaflma ve daha fazla çal›flma ve daha fazla zaman ay›rmak gerekir. Kolektivizm, herkesin ayn› fleyi yapt›¤› çal›flma de¤ildir. Kolektivizm, farkl› çal›flmalar›n ayn› ortak amaç ve hedef için örgütlenmesi, koordine edilmesi ve yönlendirilmesi demektir. Komiteleflmede sa¤lamlaflma demek devrimci çal›flmalarda (propaganda ve ajitasyonda, miting ve yürüyüfl örgütlemede, gizli ve aç›k toplant› örgütlemede, kadro e¤itim kamplar› örgütlemede, legal ve illegal gösteriler, silahl› ve silahs›z eylem, direnifl ve grevler örgütlemede, gizli bas›m ve yay›n da¤›t›m›n› örgütlemede) uzmanlaflma, faaliyetlerde profesyonelleflmedir. Kendi devrimci çal›flmalar›ndan ve baflkalar›n›n tecrübelerinden do¤ru dersler ç›karmak demektir. Devrim bilimi ve örgütleme bilimi hakk›nda, kitlelerin ve düflman›n durumu hakk›nda sürekli bilgilenmek ve bilgilerini gelifltirmek, derinlefltirmek k›saca kendisini s›n›f savafl›m›n›n ihtiyaçlar›na göre yeniden örgütlemektir. “‹fl bilir” örgüt haline gelmek, pratik çal›flmalarda yetkinleflmektir. Yönetmeyi ö¤renmek! Örgütlemeyi ö¤renmek! Ö¤renmeyi ö¤renmek yap›lmas› gereken bunlard›r. Düflünce ve çal›flma tarz›n›n ve al›fl-

kanl›klar›n, hareket tarz›n›n devrimcileflmesiyle nitelik yükselir. Örgüt ve kadro düzeyinin, mücadele ç›tas›n›n yükseltilmesiyle komiteler sa¤lamlafl›r. Komitede sa¤lamlaflmak, genifl ve büyük bir orkestray› yönetebilmektir. Tek ses tek ritimden kurtulmakt›r. “Çok farkl› sesi”, ayn› uyum ve ahenk içinde ritimli sese dönüfltürmektir. Kimin, nerede, ne çalaca¤› ve nas›l çalaca¤›n›n, kimin nerede nas›l yanl›fl yapt›¤›n›n, bu yanl›fl›n hangi do¤ru anlay›flla nas›l giderilece¤inin, kimin nereye nas›l aktar›lmas› gerekti¤inin bilinmesidir. Komite, temel konulardaki anlay›fllar›n› netlefltirerek, örgütsel iç birli¤ini sa¤lamlaflt›r›r. Komite, iç sorunlar›n›n çözümü için yöntemlerini gelifltirerek, bilinç düzeyini yükselterek, iç didiflme ve çekiflmelere son verebilir. Mevcut kolektif enerjisini ve zaman›n›n büyük bölümünü iç sorunlar›n çözümünden d›fl sorunlar›n çözümüne yöneltmeyi baflard›¤› oranda geliflim sa¤lar. Toplumsal-s›n›fsal, bölgesel, kültürel ve ulusal-etnik özelliklerin flekillendirdi¤i kiflilik özellikleri, duyarl›l›¤›n ve ilginin merkezine her zaman kiflileri koyar. Kiflilerle ilgili sorunlara daha fazla duyarl› ve ilgilidir. Bu durum ideolojik-politik gerili¤in özelli¤idir. Sürecin özelli¤i olarak ortaya ç›kan gerçeklik fludur; Komitelerdeki bilinç gerili¤i çok zaman, gündem tart›flmalar›nda teorik-ideolojik-politik sorunlar yerine, kiflilerle ilgili ve onlar›n yaratt›¤› sorunlar ya da prati¤in örgütlenmesinden kaynakl› sorunlar “tart›fl›l›r”. Çözümü daha fazla uzun zaman› alan bu durum, kolektif enerjinin bofla harcanmas›na yol açar. Politik bilinç düzeyi ve politik çal›flma düzeyi yükseldikçe sorunlar›n gündemi kiflilerden ve onlar›n yaratt›¤› sorunlardan, örgütsel ve pratik sorunlardan (daha az tart›fl›larak) teorik-ideolojik sorunlara do¤ru bir de¤iflim gösterir. Merkezi önderli¤in belirledi¤i politik kararlar ve yönelim do¤rultusunda komite çal›flmalar› örgütlenmelidir. Komitelerin önderlik kapasitesi artt›kça, çal›flmalar› düzeltildikçe Proletarya Partisi’nin çal›flmalar› h›z kazan›r. “Subjektivizmden, revizyonizmden ve dogmatizmden ar›nm›fl, kitlelerle kaynaflm›fl, teoriyle prati¤i birlefltiren, özelefltiri metodunu uygulayan çelik disiplinli bir komünist partisi” yarat›lmadan feodal-burjuva faflist devlet parçalan›p, çeflitli milliyetlerden emekçi halk›n ba¤›ms›zl›k, demokrasi ve sosyalizm istemleri gerçek haline gelemez.


24 Mart-7 Nisan 2005

22

18

Avrupa genel grevlerle sars›l›yor!

FRANSA Fransa’da kamu çal›flanlar› 11 Mart günü ülke çap›nda genel grevdeydi. Fransa’daki sa¤c› UMP Hükümeti’nin genifl tabanl› toplumsal muhalefete ra¤men üst üste liberal ekonomik, sosyal ve e¤itim politikalar› dayatmas›, emekçileri bir kere daha genel greve sürükledi. Ülkenin 150 yerleflim yerinde gerçekleflen greve, yüzbinlerce kifli kat›ld›. Kara Perflembe olarak adland›r›lan ve Fransa genelinde bafllayan grev ve protesto eylemleri ülkeyi felç etti. Hava yollar›ndaki grevlerden dolay› hava ulafl›m› yüzde 25 ila yüzde 50 aras›nda aksarken flehir içi kitle ulafl›m araçlar›nda ise grev oran› yer yer yüzde 25 ila yüzde 75 aras›nda aksad›.Yine Fransa’daki anaokul ve ilkokullar dahil olmak üzere e¤itimcilerin yüzde 60’› greve gitti. Birçok radyo ve televizyonda da yaflanan grevden dolay› greve giden kitle iletiflim araçlar› da gün boyu kasetlerden paket müzik yay›n› yapt›lar. Yetkililer grevlerin postane çal›flanlar›nda da yer yer yüzde 15 ila yüzde 25 aras›nda hissedildi-

¤ini iddia ettiler. Grevlerin yan›s›ra ülke genelinde protesto eylemleri gerçeklefltiren emekçiler 150 farkl› yerde sokaklara döküldüler. Paris’teki protesto gösterileri Olimpiyat Heyeti’nin ziyaretini aksatmayacak flekilde düzenlenirken, göstericilerin verdi¤i rakamlara göre Marsilya’da 100 bin, Toulouse’de, 40 bin Perpignan’da da 10 bin gösterici protesto eylemlerine kat›ld›. Frans›zlar can›ndan bezdi Fransa’da 2002 Nisan’›ndaki genel seçimleri kazanarak hükümeti kuran sa¤c› Rafarin Hükümeti, üst üste yapt›¤› liberal reformlarla bir yandan emeklilik haklar›n› k›s›tlarken, di¤er yandan sa¤l›k sigortalar›nda dar gelirlilere zorunlu ödemeler getirerek, kazan›lm›fl haklar›na k›s›tlamalarla da yetinmeyerek e¤itim, sosyal ve ifl hayat›na da liberal düzenlemeler getirdi. Üç y›ld›r genel grev, yürüyüfl ve protestolarla sert bir flekilde elefltirilen hükümet ise, toplumsal muhalefeti hiç dikkate almadan yoluna devam ediyor. Her seferinde iflsizli¤i düflürmek, al›m gücünü yükseltmek ve bütçe aç›klar›n› kapatmak için reformlar› yapmak zorunda oldu¤unu iddia eden hükümetin iktidar›nda iflsizlik yüzde 10’a f›rlad› ve al›m gücü 5’inci cumhuriyet tarihinde hiç olmad›¤› kadar düfltü. YUNAN‹STAN Yunanistan Mücadeleci ‹flçiler Cep-

BASK’l› tutsaklar açl›k grevinde Politik olarak tan›nmak isteyen Baskl› tutsaklar 16 Mart günü açl›k grevine bafllad›klar›n› duyurdu. Baskl› Politik Tutsaklar Grubu (BPTG) taraf›ndan bafllat›lan açl›k grevine 720 politik tutsak kat›l›yor. Bu, BPTG’nin tüm tutsaklar› açl›k grevine soktu¤u ilk eylem olma özelli¤ini tafl›yor. 2005 y›l›n›n Ocak ay›nda BPTG ile birlikte tutsaklar protesto eylemlerine bafllayacaklar›n› ilan etmifllerdi. 15 Mart’ta yedincisi yap›lan eylemler karfl›s›nda hapishanelerde bask›c› yöntemlerin yükselmesi üzerine açl›k grevi karar› al›nd›. Politik tutsaklarla dayan›flmak için bir bas›n bülteni haz›rlayan ‹rlanda Cumhuriyetçi Sosyalist Parti (ICSP) açl›k grevi ile ilgili flu görüfllere yer verdi: “‹rlanda Bask Komitesi’nden Baskl› politik tutsaklar›n açl›k grevine bafllad›¤›n› duydu¤umuzda derinden etkilendik; onlar›n politik olarak tan›nmak için mücadelelerine sempati duyduk ve bu eylemi gerekli hale getiren Frans›z ve ‹spanyol hükümetlerinin gerici tavr›na öfke duyduk. ICSP için ac› dolu bir flekilde tan›d›k olar koflullarda Baskl› tutsaklar›n açl›k grevinin

kökleri ‹spanya ve Frans›z devletlerine karfl› daha önceki protestolardad›r. Tutsaklar protesto yapt›¤› zaman yan›t›n ziyaret haklar›n›n engellenmesi ve ceza hücrelerine kilitlenmek oldu¤unu biliyoruz. Baskl› politik tutsaklar sadece politik faaliyetlerinden dolay› hapsedildiklerinin tan›nmas›n› talep ediyorlar.” ICSP son olarak Frans›z ve ‹spanyol hükümetlerinden 1981’de 10 tutsa¤›n yaflam›n› yitirdi¤i açl›k grevlerinde ‹ngiliz hükümetinin ‹rlanda Ulusal Kurtulufl Ordusu ve ‹rlanda Cumhuriyetçi Ordusu tutsaklar›n›n taleplerini dikkate almayarak yapt›¤› hatalar› tekrarlamamas›n› istedi. ‹ngiltere’de yaflayan Baskl›lar da 18-20 Mart tarihleri aras›nda tutsaklara karfl› adaletsizli¤i protesto etmek ve ‹ngiltere hapishanesindeki tek Baskl› tutsak olan Inigo Makazaga ile dayan›flmak için bir dizi etkinlik gerçeklefltirdi. ‹spanyol ve Frans›z hapishanelerinde bulunan Baskl› politik tutsaklar›n koflullar› da¤›t›m, dövülme, hücre d›fl›nda geçirilen zaman›n k›s›tlanmas›, ziyaretlerin azalt›lmas› ve tecritin art›r›lmas› ile gittikçe kötüleflmekte.

hesi’nin (PAME) yapt›¤› 24 saatlik genel grev ça¤r›s›na uyan iflçi s›n›f› ülkede 17 Mart günü bütün kamu hizmetleri durdu. 8 saatlik iflgünü, sosyal güvenlik sisteminin gelifltirilmesi, haftada 35 saat çal›flma, ücretlerin yükseltilmesi ve sa¤l›k sisteminin halk yarar›na yeniden düzenlenmesi talepleriyle genel grev yapan iflçiler Ati-

na’da büyük bir yürüyüfl ve miting gerçeklefltirdi. Mitinge 50 binden fazla emekçi kat›ld›. PAME üyesi iflçiler, mitingden önce de Ticaret Bakanl›¤›’n› saatlerce iflgal ettiler. ‹flçilerin içeri girmesini engellemeye çal›flan görevliler d›flar› at›l›rken, binaya taleplerini yazd›klar› bir pankart as›ld›.

FARC liderinin serbest b›rak›lmas› için komite “Bu bir suçtur; ABD hükümeti bütün yaflam›n› Kolombiya halk›n›n özgürlük savafl›na adayan bir insan› kaç›r›p hapsetti.” Bu sözler k›sa bir süre önce kurulan Ricardo Palmera’n›n serbest b›rak›lmas› için Ulusal Komite’den Tom Burke’ye ait. Kolombiya Devrimci Silahl› Güçleri (FARC)’nin bir lideri olan Palmera Washington D.C. yak›nlar›nda bir hapishanede tutuluyor. FARC 40 y›l› aflk›n bir süredir Kolombiya’da sömürünün, bask›n›n ve yabanc› egemenli¤inin sona ermesi için savaflan isyanc› bir ordudur. Halen ülkenin % 40’›ndan fazlas›n›n denetimini elinde bulundurmaktad›r. Ricardo Palmera’n›n serbest b›rak›lmas› için ulusal komite konuya iliflkin bir aç›klamada bulundu: “Ricardo Palmera Kolombiya’dan zorla kaç›r›larak ABD’ye götürüldü ve Pentagon’un kontr-gerilla savafl›n›n bir parças› olarak hapsedildi. Palmera, ulusal s›n›rla-

ra sayg› göstermeyen, dünyan›n her yerinde bask› ve ölüm demek olan Bush yönetiminin sözde ‘terörle savafl’›n›n son kurban›d›r.” Komite, davaya iliflkin aç›klamas›nda da “Ulusal Komite Birleflik Devletler hükümetinin rehin alma ve teröristlere maddi destek sa¤lama suçlamas›yla Palmera’y› kaç›rmas› abesle ifltigaldir. Suçlaman›n asli nedeni FARC’›n denetledi¤i bölgede ABD’nin Paral› askerlerini tafl›yan bir uça¤›n düflürülmesidir. Ard›ndan ç›kan silahl› çat›flmada ABD’li bir paral› askerle Kolombiyal› bir te¤men ölür, ABD’li 3 paral› asker de yakalan›r. ABD adalet bakanl›¤› Kolombiya’daki iç savaflta yaflanan bu küçük çat›flmay› ve rehin alma olay›n› öne ç›kararak uzun süreli gerilla savafl›n›n art›k “terörist bir eylem” olarak tan›ml›yor. Bu, Bush Kolombiya’ya ABD egemenli¤ini dayat›rken, uluslararas› hukukun gülünç bir duruma sokulmas›d›r” demekte.

Guatemala’da çat›flmal› gösteri

Guatemala’da ABD ile yap›lan serbest ticaret anlaflmas›n›n parlamentoda onaylanmas›n›n ard›ndan halk sokaklara döküldü. Polisin sald›r›s› üzerine çat›flmalar yafland›.

Halk daha büyük yoksulluklar getirecek olan Serbest Ticaret Anlaflmas›n›n parlamentoda büyük farkla onaylanmas›n› protesto eden göstericiler, baflkanl›k saray› çevresinde polisle çat›flt›. Polis, tafl ve fliflelerle kendini koruyan halka gözyaflart›c› gaz ve bas›nçl› su ile karfl›l›k verdi. Quiche’de Meksika s›n›r›na giden yolun kapat›ld›¤› protesto gösterisi s›ras›nda ise polisin sald›r›s› ile bir ö¤retmenin katledildi¤i ö¤renildi. 16 Mart günü bölgedeki liseler, ö¤retmenin öldürülmesini protesto etmek için boykot yapt›.

HKP(M) gerillalar› karakol bast› Hindistan’da HKP (M)’ye ba¤l› gerillalar›n Andra Pradesh eyaletinde 11 Mart günü bir karakola düzenledikleri bask›n sonucu en az 7 kifli öldü. Hindistan polisinden yap›lan aç›klamada gerillalar›n Guntur Bölgesindeki Chilkaluripeta Köyü’ndeki karakolda görev yapan 5 polisi öldürdü¤ü ve yine polislerin evlerine att›klar› bomba sonucu da 2 kiflinin hayat›n› kaybetti¤i kaydedildi. 10’u kad›n 40 kiflilik bir gerilla grubunun gerçeklefltirildi¤i ifade edilen eylemin polis güçleri taraf›ndan düzenlenen sald›r›da 10 Maoist gerillan›n katledilmesine karfl› yap›ld›¤› ö¤renildi. Guntur bölgesindeki bu sald›r›dan iki gün sonra da yine Andra Pradesh eyaleti-

nin Khammam bölgesinde A.P Devlet Tafl›ma Yollar› fiirketine sald›r›da bulunarak flirkete ait otobüs garaj›ndaki 4 otobüsü atefle verdi. 10 kiflilik bir gerilla grubu oldu¤u söylenen HKP (M) gerillalar›n›n arkalar›nda b›rakt›klar› söylenen notta, 7 Mart’ta 10 Maoist gerillan›n katledilmesine karfl› eylemin gerçeklefltirildi¤i vurguland›. Gerillalar, Nizamabad bölgesindeki Manala ormanlar›nda katledilen kadrolar›n›n bir polis ajan› taraf›ndan önce zehirlendiklerini yada uyuflturulduklar›n› ard›ndan da polis taraf›ndan katledildi¤ini ifade ettiler. Bu iki sald›r›dan sonra Hindistan polis güçleri alarma geçerek “Her yerde ve her an” gerçekleflebilecek sald›r›lara kar›fl önlemlerini art›rd›lar.


23

18 Çin, Rusya ve Pakistan’dan sonra Nepal Kral›n›n 1 fiubat darbesini destekledi¤ini ilan eden 4. ülke “Sosyalist” Küba oldu. Nepal’deki feodal monarfliye, faflizme karfl› 10 y›ld›r Halk Savafl› veren Nepal Komünist Partisi (Maoist) stratejik sald›r› aflamas›na geçmifl, ülkenin büyük k›sm›nda Halk ‹ktidar› kurulmufl, gerici s›n›flar, faflist partiler birbirlerine girmifltir. Böylesi bir durum karfl›s›nda ABD karfl›tl›¤›yla ön plana ç›kan ve kendisine yönelik ABD’nin uygulad›¤› ambargo nedeniyle dünya halklar›n›n hakl› deste¤ini alan Küba’n›n ve Castro’nun Nepal darbesine destek sunmas›, tüm dünyan›n d›fllad›¤› Nepal Kral›n› ziyaret etmesi oldukça düflündürücüdür. Kral Gyanendra’n›n darbesini protesto etmek amac›yla uluslararas› topluluktan bir çok üst düzey delegasyonun gezilerini iptal etti¤i bu dönemde Nepal’i ziyaret eden Küba D›fliflleri Bakan› yard›mc›s› Abelardo Morento 1 Mart’ta Kral taraf›ndan atanan Nepal D›fliflleri Bakan› Ramesh Nath Pandey’i kutlayarak, ona Küba D›fliflleri Bakan› Felipe Perez Roque’nin mektubunu sundu. Morento yapt›¤› aç›klamada Nepal’deki son geliflmelerin Nepal’in iç sorunlar› oldu¤unu belirterek yeni hükümetin “bar›fl›” sa¤lamaya yönelik çabalar›n› desteklediklerini anlatt›. Faflist Nepal devleti gerçek yüzünü gösteriyor 1 fiubat’taki darbeden bu yana yaklafl›k 2 ay geçmesine ra¤men muhalefeti önlemek,

Castro’dan Nepal kral›na destek! Maoist Parti önderli¤indeki Halk Savafl›’n› bast›rmak amac›yla operasyonlar düzenleyen gerici Nepal devleti köy yakmalarla, katliamlarla, tecavüzlerle, ya¤malarla i¤renç yüzünü göstermekte, tarihin çöplü¤ündeki yerini ne kadar hak etti¤ini kan›tlamaktad›r. Yerel kaynaklar›n verdi¤i bilgilere göre 17 fiubat’ta Güney Nepal’deki Kapilvastu bölgesinde 700 ev yak›l›rken 30 köylü de öldürüldü. 21 fiubat’ta ise Kraliyet Ordusu Hallanagar’daki 305 evi yakarken, köylüler 1 kiflinin öldürüldü¤ünü, 9’unun yaraland›¤›n›, 2 kad›n›n da tecavüze u¤rad›¤›n› anlatt›lar. Söz konusu katliam ve yakmalar› insan haklar› örgütleri protesto ederken, Halk Kurtulufl Ordusu da katliama kat›lanlardan 6’s›n› 25 fiubat’ta cezaland›rd›. Bunun yan›nda darbeye karfl› kitle eylemleri, bar›flç›l gösteriler de sürmekte. 5 muhalefet partisinin birlikte örgütledi¤i ve ülke çap›nda düzenlenen eylemlere sald›ran polis yüzlerce kifliyi gözalt›na ald›. 8 Mart’ta yap›lan eylemlerde 200 kifli gözalt›na al›n›rken, 14 Mart’ta yap›lan eylemlerde ise 700 kifli gözalt›na al›nd›, onlarcas› tutukland›, onlarca insan da yaraland›. 13 Mart’ta ise Kathmandu’da darbe karfl›t› gösteri düzenleyen 7 gençlik örgütünün eylemine sald›ran polis birçok ö¤renciyi göz alt›na ald›. Tüm sald›r›lara ra¤men darbe karfl›t› eylemler ülkenin her yerinde sürmektedir.

Evrensel Bak›fl EMPERYAL‹ST ORTAKLAR KIYASIYA KAPIfiMAK ZORUNDADIRLAR Emperyalistlerin hegemonya savafl›nda ABD emperyalizminin sald›rganl›kta bir ad›m önde oldu¤u gerçe¤ine hep dikkat çektik. Dikkat çekti¤imiz di¤er önemli bir noktaysa, tüm “bar›fl” ve “demokrasi” söylemlerine ra¤men, emperyalistler aras›ndaki rekabetin her somut sorunda a盤a ç›kt›¤›d›r. Uluslararas› planda emperyalist ç›karlara yönelen ilerici, devrimci ve komünist güçlere, yine kimi güçlerle ç›karlar› çeliflkiye düflen ve bu nedenle emperyalist dayatmalara itiraz eden ülkelere karfl› -geçici de olsa- emperyalistler kader birli¤i yap›yor. Burjuva ideologlar ise emperyalizmin sald›rgan ve ilhakç› politikalar›n› “uygar ülkeler” peçesi ile örtmeye, genifl y›¤›nlar› bu flekilde aldat›p yan›ltmaya çal›flmaktad›rlar. Emperyalistler aras›ndaki çeliflkilerin boyutu ne olursa olsun, bu çeliflkilerin niteli¤i her birinin ayr› ayr› emperyalist olduklar›, halklar›n düflman› olduklar› ve her birinin y›k›lmas›, yenilmesi gereken güçler olduklar› gerçe¤i de¤iflmeden kal›r. Emperyalistler aras› çeliflkileri önemsemek ve faydalanmak, kimi emperyalistleri di¤eri ya da di¤erleriyle uzlaflamad›klar›, ç›kar dalafl›na girdikleri için flirin göstermeye dönüflmemelidir. Bu ön aç›klamadan sonra ABD’nin Irak’› iflgaliyle birlikte AB ile ABD emperyalistleri aras›nda yaflanan çeliflkiler ve bu çeliflkilerin bugün ald›¤› boyut üzerinde k›saca da olsa durmaya çal›flaca¤›z. Elbette ki, bu çeliflkilerin bugün ald›¤› boyutu,

24 Mart-7 Nisan 2005

Ortado¤u’da, özellikle Irak’ta sergilenen direniflten ba¤›ms›z ele alamay›z. Irak topraklar›nda yükselen direnifl en sald›rgan emperyalist gücü öngördü¤ü, uygulad›¤› politikalar› gözden geçirmeye, bu yönde farkl› aray›fllara yöneltti. Peki ABD ile AB’li emperyalistler birlikte ne yapabilir? Birlikte ne yapacaklar› sorusuna yan›t vermeden önce, bugün somut olarak önplana ç›kan anlaflmazl›klar›n›n ne oldu¤unu gözden geçirelim: Irak’›n yan›s›ra, Filistin ve ba¤lant›l› olarak ‹srail ve ‹ran politikas› vb. konularda AB ile ABD’li emperyalistlerin politikalar›nda bir uyuflmazl›k, bir tav›r farkl›l›¤› görmek mümkündür. Bunlar s›k s›k gündeme gelen anlaflmazl›klar, ayn› zamanda ticari konular ve Küba ve Çin’e uygulanan ambargolar da tart›flma konusu olmaya devam etmektedir. Kuflkusuz emperyalist ç›karlar›n çak›flt›¤› noktalar da var. Bunun en son örne¤i Suriye’nin Lübnan’dan askerlerini çekmesi konusunda sergilenen tav›rd›r. Tabi ki, emperyalistleri bir arada tutan, onlar› ortak tav›rlar almaya yönelten as›l zemin ayn› ekonomik-siyasal düzenin korunmas›ndan, devam›ndan yana olmalar›d›r. Emperyalist güçlerin ortakl›¤›n›n, her gücün tek hakim olmak, sistemin bekas›n› kendini merkeze alarak sa¤lamak, bunun için rakibi olan di¤erini zay›flatmak, hasara u¤ratmak, geriletmek ile s›n›rl› oldu¤unu unutmamak gerekir. Bunun d›fl›nda ortak politikalar› dünya halklar›na, dolay›s›yla halk demokrasisine, sosyalizme karfl›d›r; ama kendi içlerinde, aç›k ki ortakl›klar› s›-

Kral zay›fl›yor, emperyalistler panikte! Kral Gyanendra’n›n 1 fiubat’tan bu yana Halk Savafl›’n›n daha da geliflmesine paralel olarak gücünün azald›¤› görülmektedir. Bu durumu kraliyetçi siyasetçiler dahi vurgulamaktalar. Darbe üzerine askeri yard›m› kesti¤ini aç›klayan Hindistan ise isyan›n büyümesi ve Pakistan’›n Nepal’le iliflkisini gelifltirmesi üzerine askeri yard›mlar›na tekrar bafllayaca¤›n› ilan etti. ABD’de ise ABD Temsilciler Meclisi Uluslararas› ‹liflkiler Komitesi’nin Washington’da 2 Mart’ta yapt›¤› toplant› öncesin-

de Nepal üzerine aç›klama yapan Devlet Sekreter Yard›mc›s› Donald Camp, Maoist isyan›n ülkeyi ele geçirme imkân›n yüksek oldu¤unu belirterek kraliyet darbesinin sorunu çözmeyece¤ini, tam tersine isyanc›lar› güçlendirece¤ini, siyasi partilerle kral›n ortak hareket etmesi gerekti¤ini aç›klad›. Camp, Maoistlerin “Halk Cumhuriyeti”, “tar›m›n kolektiflefltirilmesi”, “s›n›f düflmanlar›n›n yeniden e¤itilmesi” ve “devrimi komflu flu ülkelere yayma” vb. düflüncelerinin/planlar›n›n hayat bulmas› halinde bölge dengelerinin de¤iflece¤ini vurgulayarak önümüzdeki dönemde ABD’nin Nepal’in di¤er “dostlar›yla” birleflerek sorunu (halk iktidar›n›) çözme yönlü ciddi ad›mlar atacaklar›n›, Bush’un özgürlü¤ü yayma projesinde Nepal’in yerinin önemli oldu¤unu aç›klad›. Birleflmifl Milletler de yapt›¤› aç›klamada kraliyet darbesiyle meclisin feshedilmesinden ve Maoistlerin güçlenmesinden endifle duyduklar›n› belirterek gereken önlemlerin al›nmas› gerekti¤ini vurgulad›. Tüm bu geliflmeler, dünyan›n çat›s›nda dalgalanan k›z›l bayra¤›m›z›n s›n›f düflmanlar›m›z›, emperyalistleri nas›l korkuttu¤unu kan›tlarken, Nepal Devrimi’ne yönelik emperyalist iflgalin yak›n zamanda gündemimize girebilece¤ini göstermektedir. Nepal halk› u¤runa bedel ödeyip büyük oranda elde etti¤i özgürlü¤ü savunmas›n› elbette bilecek, ka¤›ttan kaplanlar›n bu niteli¤ini bir kez daha kan›tlayacakt›r.

n›rl›d›r, geçicidir. Örne¤in Irak iflgali hiçbir emperyalist güç için “kabul edilemez” de¤ildir; sorun bu iflgalden kimin kazançl› ç›kaca¤›d›r. Emperyalistler Irak pastas› için kavgaya tutuflabilecekken, ayn› zamanda Irak direniflinin terörizm oldu¤u konusunda hemfikirdirler. Yeni Irak Ordusunun NATO komutas› alt›nda e¤itilmesini bu nedenle rahatl›kla kabul edebilmekteler. Yani ABD ve AB’li emperyalistlerin birlikte yapabilecekleri kapitalist-emperyalist sistemin devaml›l›¤›n› sa¤layacak politikalard›r; bu sistemi hedefleyen radikal karfl› koyufllar karfl›s›nda, kendi tan›mlamalar› ile “terörizme” karfl› birlikte hareket etmek; sömürgecili¤i, sömürgeci e¤ilimleri ret etmeye dayal› her hareketi farkl› tonlarda da olsa ezmek; aralar›ndaki uyuflmazl›klar› alt düzeyde b›rakmak, kanl› müdahalelere yükseltmemek vs. Emperyalistlerin birlikte yapabileceklerini öngörmeye çal›flt›¤›m›zda s›n›rlar›n zorlanmakta oldu¤unu da görmekteyiz. Bush gerçeklefltirdi¤i ziyaret ile gerçekte var olan çeliflkileri ortadan kald›rm›fl olmad›; Irak konusunda olsun ve di¤er konularda olsun AB emperyalistleri ABD politikalar›n› tam da O’nun lehine oldu¤u gerekçesiyle desteklemekten uzak duruyorlar; yine Rusya; ‹ran ve Suriye ile iliflkilerini ABD karfl›t› düzeyde devam ettirmekten geri durmuyor; Çin’in ABD rotas›nda bir hareket tarz› izledi¤ini düflünmek için ise hiçbir neden yok. En son, Suriye’nin Lübnan’dan askerlerin çekmesi yönündeki politikan›n emperyalistleri ortaklaflt›rd›¤›n› gördük. Bilindi¤i gibi, Suriye karfl›t› politikalar›yla bilinen Refik Harrari, bir suikast sonucu öldürüldü. ABD’nin yan› s›ra Fransa’ya yak›nl›¤›yla da bilinen Harrari’nin ölümü AB’li emperyalistleri Suriye karfl›t› politikalar› do¤rultusunda harekete geçirmek için ABD emperyalistlerine iyi bir f›rsat yaratt›. ABD D›-

fliflleri Bakan› Rice’›n “Uluslararas› toplum Suriye’ye karfl› birleflmeli. Suriye hem kendi topraklar›n› hem de güney Lübnan’› terörizmi desteklemek için kullan›yor” fleklindeki aç›klamas› bu ortak davran›fl› yaratma çabas›n›n en somut kan›t›d›r. Ayn› zamanda “bu suikast›n arkas›nda olan güçler kim?” sorusunun yüzeyde görünenlerin ötesinde yan›tlanmas› gerekti¤i aç›kt›r. Harrari’nin ABD ile iliflkilerinin iyi olmas› ve Suriye karfl›t› politikalar savunmas› suikast›n sonuçlar› ile çeliflmiyor; aç›kça görüldü¤ü gibi suikast sonras›nda bölgede zay›flayan Harrari’nin politikalar› olmad›… E¤er bu suikast planlanm›fl, politik amaçlar› olan bir suikast ise –ki öyle oldu¤u kesindir- bu sonuç Harrari’nin, politikalar› nedeniyle öldürülmedi¤ini de gösterir. Bu suikast eylemiyle a盤a ç›kan di¤er bir fley ise; AB’li emperyalistler cephesinden Suriye’ye yönelen her tepkinin objektif olarak ABD’nin ifline yarad›¤› gerçe¤idir. fiunu unutmamak gerekir ki, Lübnan’da boyutlanan kar›fl›kl›klar emperyalistlerin bölgede kalmas›na ya da yeni müdahalelerde bulunmas›na zemin yaratmaktad›r. Irak’ta direnifl duvar›na çarpan, ekonomik olarak gerileme içine giren, ezilen uluslar›n ve halklar›n lanetine hedef olan ABD emperyalistleri bu süreçte AB ve di¤er baz› emperyalist güçlerle çat›flmas›n› daha geri bir düzeye çekerek, özellikle daha tali sorunlarda bir davran›fl birli¤i yaratmaya çal›flabilir. Bu durum onun sald›rganl›kta bir ad›m daha önde olmas› gerçe¤iyle de çeliflmez. Bu durum onun bundan böyle de uluslararas› politikalarda yer yer kendi bafl›na buyruk hareket etmeyece¤i anlam›na da gelmez. Böylesi bir düflünüfl yanl›fl ve yan›lg›l› bir düflünüfltür. Lübnan’daki geliflmeler emperyalistleri sözde bir araya getirdi; ancak derinden devam eden bir kap›flma da sürmektedir.

NKP(M)’den genel grev ça¤r›s› 13 Mart’ta aç›klama yapan NKP(M) Baflkan› Prachanda Yoldafl darbeyi protesto etmek amac›yla 14 Mart-1 Nisan aras›nda bölgesel çapta grevler yap›laca¤›n›, anayollar›n bloke edilece¤ini, halk›n eylemler düzenleyece¤ini belirterek 2 Nisan’dan sonra da Nepal çap›nda 10 günlük genel grev örgütleyeceklerini ilan etti. Prachanda tüm temel siyasi güçlere monarfliye karfl› birleflme ça¤r›s›nda bulunurken, geçmiflte baz› siyasi partilerin aktivistlerini hedef almalar›n›n yanl›fl oldu¤unu, bundan sonra siyasi partilerin serbestçe çal›flma yapabileceklerini, güvenliklerini garanti ettiklerini aç›klad›.


24 Mart-7 Nisan 2005

24

18

Düflmana ve teslimiyete s›k›lan kurflun: AL‹ UÇAR...

Dersim Ovac›k Güneykonak (Çakperi) köyünde 1959 y›l›nda do¤an Ali Uçar, bu topraklarda büyüyen pek çok emekçi ailenin çocu¤uyla ayn› koflullar› paylaflt›; yoksulluk içerisinde büyüdü… Do¤up büyüdü¤ü yerde ifl bulamayan pek çok kifli ile ortak yazg›y› paylaflacak, ‹stanbul’un yolunu tutacakt› “eli ekmek tutacak kadar” büyüdü¤ü zaman. Küçük yafllardan itibaren çal›flmaya bafllam›flt› böylelikle ‹stanbul’da. Bir yandan çal›fl›yor, bir yandan da o dönem h›zla yay›lan devrimci düflüncelere sempati duyuyordu. Ali Uçar, 1976 y›l›nda TKP/ML ile

iliflki kurdu ve h›zla geliflerek hemen aktif görevler almaya bafllad›. Devrimci olmadan önceki proleter yaflam› ve çal›flkanl›¤› ayn› flekilde örgütlü yaflamda da yans›mas›n› buluyordu. Sisteme olan güçlü s›n›f kini O’nu daha çok askeri eylemlerde görev alma iste¤ine yönlendiriyordu. Örgütlü yaflam› boyunca özellikle askeri eylemlerde görev ald›. O dönem birlikte faaliyet yürüttü¤ü Cemil Oka, Selahattin Do¤an ve Ali Y›lmaz’la birlikte pek çok kamulaflt›rma eylemine imza att›. Birçok askeri eylemde baflar› sa¤layan Ali Uçar, 1977-78 y›llar›nda ‹stanbul Askeri Komitesi’nde yer alm›fl; 1978 y›l›nda 1. Konferans’›n ard›ndan Parti Üyesi olmufltur. 2. Konferans’tan sonra, iki ayr› Bölge Komitesinde görev yapt›. 1979 y›l›nda Do¤u Anadolu Bölgesi Alt Bölge Komitesi’nde görevlendirilerek bölgede aktif faaliyet yürüten Ali Uçar, Elaz›¤ flehir merkezinde halk düflman› Musa Osman’›n ve Dersim Çemiflgezek’te MHP’li Yaflat Uytu’nun cezaland›r›lmas›nda görev ald›. 1982 Kas›m ay›nda ‹stanbul ve çevre illerine askeri komutan olarak atand›. Bu, cunta sonras› oluflturulan ilk askeri komisyondu. Cunta koflullar›nda pek çok insan›n sokakta dolaflmaya cesaret edemedi¤i, “sorun olur” düflüncesiyle evindeki kitaplar› bile imha etti¤i bir ortamda O, askeri eylemler ile kurtuluflun yolunu gösteriyor ve koyu karanl›k zulme boyun e¤meyece¤ini

gösteriyordu bizzat yaflam prati¤iyle… Son olarak görev yapt›¤› dönemde ‹stanbul Bak›rköy ‹ncirli’de evi boflaltmaya giden Ali Uçar, düflman›n kurdu¤u pusuya düfltü. Faflizmin azg›nca sald›rd›¤› bu dönemde O, teslim olmay› akl›n›n ucundan bile geçirmedi. Varolan imkanlar› ile düflmana ve teslimiyete kurflun s›kt›. Tek bafl›na teslim olmay› reddetmesi bile, onda varolan inanc› ve kararl›l›¤› gösteriyordu, ayn› flekilde direnci de… Bu çat›flma s›ras›nda 6 Nisan 1983’te ölümsüzleflti. Mücadelenin süreklili¤i ve direnifl gelene¤inin devam ettirilmesi 1983’te Ali Uçar’dan devral›nan bayra¤›n 2004’te düflmana teslim olmay› reddedip son mermisine kadar çat›flan Aflk›n, Muharrem ve Cafer yoldafl›n prati¤inin devral›nmas› ve büyütülmesiyle mümkündür. Geçmiflten ders al›nmas› ve deneyimlerin aktar›lmas›, mücadele içerisinde topra¤a düflenlerin bizlere b›rakt›¤› miras›, bizden sonrakilere büyüterek aktarmakla mümkündür. Nas›l ki, 12 Eylül’ün en karanl›k günlerinde Ali Uçar direngenli¤iyle bir not kaz›m›flsa tarihe, Aflk›n, Muharrem ve Cafer yoldafllar da, reformizmin ve tasfiyecili¤in kutsand›¤› bir dönemde silah elde flehit düflerek bu topraklarda 33 y›ld›r sürdürülen kavgan›n, kurtuluflun gerçek yolunun izleyicisi olmufllard›r. Söylenenler ne “abart›” ne de kuru “ajitasyon”dur. Y›lg›nl›¤›n ve kavga kaç-

K›z›ldere’den yükselen direnifl ve dayan›flma bayra¤›... 12 Mart Faflist Cuntas›’n›n ard›ndan yaflanan devlet terörü pek çok devrimciyi katletmifl ve toplumda korku rüzgarlar› estirerek geliflen devrimci mücadeleyi bo¤maya çal›flm›flt›r. O dönem Mahir Çayan baflta olmak üzere, THKP-C’nin birçok yöneticisi, savaflç›s› aran›r durumdayd›. Ama ayn› günlerde, THKO önderleri Hüseyin ‹nan, Deniz Gezmifl ve Yusuf Aslan’›n idam› gündemdeydi. Deniz’lerin idam›n›, faflizmin genifl kitlelerin üzerinde korku rüzgarlar› estirmek için karfl› bir sald›r› olarak gören Mahir’ler, içinde bulunduklar› tüm güçlüklere ve olumsuzluklara ra¤men, idamlar› engellemek için bir eylem karar› al›rlar ve NATO’nun Ünye Radar Üssü’ndeki üç ‹ngiliz teknisyen bu amaçla kaç›r›l›r... Mahir’leri K›z›ldere’ye götüren de iflte bu eylemdir.. Eylem önerisini THKO kadrolar›n›n getirmesi ve eylemin birlikte gerçeklefltirilmesi devrimci dayan›flman›n en güzel örneklerinden biridir, t›pk› Sinan Cemgil’in ihbarc›s› halk düflman› Mustafa Mordeniz’in ‹brahim Kaypakkaya taraf›ndan cezaland›r›lmas› gibi..

Otuzdört y›l önceydi. 12 Mart paflalar› bir “muht›ra” vererek yönetime el koymufllard›. Nihat Erim baflbakanl›¤›ndaki hükümet, devrimciler ve ayd›nlar baflta olmak üzere, tüm halk üzerinde bir “balyoz harekat›” yürütüyordu. Bu ad› bizzat kendileri koymufllard›. Bu yüzden Erim’in ad› tarihe “balyozcu Erim” olarak geçecekti. Kitlesel gözalt›lar, tutuklamalar birbirini izliyordu.

Askeri cemseler, durmadan o semtten baflka semte operasyon timlerini tafl›yordu. ‹flte o günlerden birinde, Karadeniz’in bir köyü kuflat›ld›. Telsizler çal›flt›, Genelkurmay, Baflbakanl›k, ordu komutanl›klar› harekete geçti. Neydi onlar› bu kadar heyecanland›ran? Köyde kuflat›lan evde bir elin parmaklar› kadar devrimci vard›. Köyün ad› K›z›lde-

re’ydi. Tokat’›n Niksar ilçesine ba¤l› kendi halinde bir köydü. O gün, o evdeki devrimcilerin kan›yla k›z›llaflacakt› köyün topraklar›. Ad›n›n K›z›ldere olmas›, bir rastlant›yd› belki, ama tarihsel bir rastlant› oldu¤una kuflku yok. Çünkü bu ülkede art›k K›z›ldere bir köyün ad› olman›n çok ötesinde fleyler anlatan bir anlam kazanacakt›. Dökülen kan›, kanlarla k›z›llaflan bir yolu... O gün köyün evlerinden birinde, ellerindeki üç ‹ngiliz rehineyle birlikte on bir THKP-C ve THKO savaflç›s› bulunuyordu. Bunlar, THKP-C’den Mahir Çayan, Ertu¤rul Kürkçü, Sinan Kaz›m Özüdo¤ru, Hüdai Ar›kan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Y›lmaz, Ahmet Atasoy; THKO’dan Cihan Alptekin ve Ömer Ayna idi. Faflizm, aylard›r peflindeydi onlar›n. O dönemlerde oluflturulmufl bulunan kontrgerillaya ba¤l› infaz timleri, hemen K›z›ldere’ye “intikal” ettirildiler. Operasyon, on devrimcinin katledilmesiyle sona erdi. Hükümet, burjuva medya, K›z›ldere’yi “son” olarak ilan etti. Oysa halk›n›n içinden ç›k›p gelmifl, halkla bir bir olmufllard› onlar. Emekçi halk›n kurtuluflu için savaflm›fllard›…

k›nl›¤›n›n artt›¤›, güven sars›lmalar›n›n yafland›¤› böylesi zor süreçlerde “son mermisine kadar çat›flmak” ancak ideolojik olarak sa¤lam bir zeminde durmayla, proletaryan›n kurtulufluna olan büyük inanç ve kararl›l›kla sa¤lanabilir. Büyütülmesi gereken tav›r, üzerinde durulmas› gereken nokta budur. Tarih, zulme karfl› boyun e¤meyip direnenlerin yüzlerce y›ldan bu yana unutulmay›p, yaflat›ld›klar›n› ispatlam›flt›r…

KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER... Cemal Ferhat: Dersim Hozat Peyik (Ça¤larca) do¤umludur. Nisan 1980’de Hozat’ta Halk›n Kurtuluflu taraftarlar›n›n b›çakl› sald›r›s› sonucu flehit düfltü. Mehmet Beyhan: 1977’den itibaren Urfa Siverek’te faaliyet yürütmeye bafllad›. 12 Eylül sonras› kararl›l›¤›ndan taviz vermeyenlerdendi. DDKD’li sosyal faflistler taraf›ndan daha önceden yaralanm›fl olan bedeni gözalt›nda gördü¤ü a¤›r iflkenceleri kald›ramad›. Nisan 1981’de Siverek’te polis karakolunda katledildi. Emin U¤urlu: Proletarya Partisi saflar›nda mücadele yürütürken 27 Mart 1982’de Almanya’da geçirdi¤i bir trafik kazas› sonucu flehit düfltü. Veysel Y›ld›z: Kürt milliyetinden bir Partizan olarak bir bankada müstahdem olarak çal›fl›yordu. 12 Eylül sonras› Partiyle ba¤lar›n› koparmayarak, mücadele ›srar›n› korumufltu. 28 Mart 1982’de Malatya’da gözalt›na al›nd›¤›nda direnme gelene¤ine sad›k kald›, 31 Mart 1982’de katledildi. fierif Ahmet Aslan: Nisan 1984’te ‹zmir Buca Hapishanesi’nde yakaland›¤› bir hastal›k sonucu flehit düfltü. Cihan Çetinkaya: Zeytinburnu’nda lümpen arkadafl çevresinden ç›k›p Partizanlarla yeni tan›flm›flt›. Gelece¤i umut yüklüydü. 1997’nin Nisan ay›nda eskiden içinde oldu¤u arkadafl çevresinde ç›kan bir kavgada yaflam›n› yitirdi. Davut Kirman: 1950 Artvin fiavflat do¤umludur, Gürcü milliyetindendir. Proletarya Partisi’ne her türlü olana¤›n› sunarak destek olmufltur. Kanser hastas›yken düflmana esir düflmesine ra¤men teslim olmam›fl direnmifltir. Son günlerini Ulucanlar Hapishanesi’nde geçiren Partizanlar›n Davut amcas›, tahliye olduktan k›sa bir süre sonra 1998 y›l›n›n Nisan ay›nda yaflam›n› yitirmifltir. Ölüm Orucu fiehitleri: Adil Kaplan, 7 Nisan 2001-TKP(ML), Bülent Çoban, 7 Nisan 2001-DHKP-C, Meryem Altun 1 Nisan 2002-DHKP-C, Yusuf Arac›, 26 Mart 2003 -DHKP-C Talat Türko¤lu: 1 Nisan 1996’da gözalt›na al›narak kaybedildi. Nurettin Öztürk: Kurtulufl Dergisi’nin yaz› iflleri müdürlü¤ünü yapt›. 1971’de Suriye’ye giderek El-Fetih Hareketi’ne kat›ld›. 5 Nisan 1984’te faaliyetlerine Türkiye’de devam ederken gözalt›na al›n›p kaybedildi.


25

18

Martin Luther King’in “rüyas›” gerçekleflti mi? “Angelena Rice kundaktaki bebe¤inin kula¤›na 20 gün boyunca her gün sabah-akflam tekrarlayaca¤› sihirli cümleyi f›s›ldad›: ‘Beyazlardan iki kat fazla çal›flacaks›n, beyazlardan iki kat baflar›l› olacaks›n. Tamam m› Condoleezza...’ Ve ABD’nin ilk siyah kad›n bakan› Condoleezza Rice koltu¤una otururken Martin Luther King’in ‘Eski kölelerin çocuklar›yla eski köle sahiplerinin çocuklar›n›n ayn› masa etraf›nda kardeflçe dizildiklerini’ gördü¤ü o rüyay› gerçeklefltirdi.” Yukar›daki al›nt› Sabah gazetesinden… Rice, bakan koltu¤una oturdu¤u zaman yaz›lan bu yaz› “Luther’in düflünü gerçeklefltiren kad›n” denilerek devam ediyor… Peki kimdi Martin Luther King? Hangi amaçlar için yaflam›flt›, Amerikal›lar›n ona seslendi¤i ad›yla “Condi” bu amaçlar do¤rultusunda m› yürüyordu flu an? Bu sorular›n cevab›n› verebilmek için, yaz›da kendisine at›fta bulunulan Martin Luther King’i tan›mak gerekiyor… Martin Luther’i en iyi anlatan belki de 28 A¤ustos 1963’te, zihinlere daha sonralar› “bir rüyam var” ad›yla kaz›nacak olan tarihi konuflmas›… O’nun rüyas›, kendi gücüne güvenmenin, kendi hakl›l›¤›na güvenip, sonuna kadar savunmak ve farkl› uluslar›n bar›fl içinde yaflamas›n› sa¤lamakt›… O’nun rüyas› iki sözcükle tarif edilse biri eflitlik, di¤eri kardefllik olacakt›… Amerika’da siyahlara karfl› uygulanan ›rkç›l›kla mücadele eden Martin Luther King 4 Nisan 1968 tarihinde öldürüldü. fiöyle diyordu gerçeklefltirmek istedi¤i rüyadan bahsederken: “Bugün size diyorum ki, dostlar›m, flu an›n getirdi¤i güçlüklere ve engellemelere ra¤men bir rüyam var benim. Amerikan rüyas›na derinden kök salm›fl bir rüyad›r bu… Bir rüyam var. Gün gelecek, eski kölelerin evlatlar›yla eski köle sahiplerinin evlatlar› Georgia’n›n k›z›l tepelerinde kardefllik sofras›na birlikte oturacaklar… Bir rüyam var… Gün gelecek dört çocu¤um, derilerinin rengine göre de¤il, karakterlerine göre de¤erlendirildikleri bir ülkede yaflayacaklar… Bugün bir rüyam var benim. Gün gelecek, Alabama eyaleti, valisinin a¤z›ndan hep müdahale etme ve izin vermeme yönünde sözler dökülen o eyalet, küçük siyah o¤lanlarla küçük siyah k›zlar›n, küçük beyaz o¤lanlar ve ve küçük beyaz k›zlarla el ele tutuflup kardeflçe birlikte yürüdü¤ü bir yere dönüflecek. Bizim umudumuzdur bu. Güney’e dönüflümde içimde tafl›yaca¤›m inançt›r. ‹flte bu inanç sayesinde umutsuzluk da¤›n› yontup bir umut an›t› yarataca¤›z. Ulusumuzu saran ahenksiz ba¤›rt›lar›, bu inanç sayesinde güzel bir kardefllik senfonisine dönüfltürece¤iz. Bu inanç saye-

sinde birgün özgür olaca¤›m›z› bilerek hep beraber çal›flacak, hep beraber dua edecek, hep beraber mücadele edecek, hep beraber hapse düflecek, özgürlük için hep beraber aya¤a kalkaca¤›z…” diyordu. Condoleezza Rice ABD’nin ilk siyah, kad›n D›fliflleri Bakan›. Annesinin kula¤›na f›s›ldad›¤› gibi beyazlardan iki kat fazla çal›flt›, peki geldi¤i yerde kardefllik ve eflitlik için mi mücadele ediyor, Luther’in düfllerindeki gibi? Alabama gibi ›rkç›l›¤›n en koyu oldu¤u eyaletlerden birinde büyüyen Rice’›n babas› ancak “cumhuriyetçi” olmas› kofluluyla seçmen kütü¤üne yaz›lm›flken, büyüdü¤ü koflullarda pekçok haks›z muameleyle karfl› karfl›ya gelmiflken flimdi dünyan›n dört bir köflesinde katledilen sivil insanlar› gördükçe ne düflünüyor acaba, üstelik kendisinin ellerine de bu kan bulaflm›flken? MUTLU VE HAREKETL‹ B‹R YIL 1954 sakin, mutlu bir y›ld›. Kore Savafl› bitmifl, “boy”lar, yani evlatlar eve dönmüfltü. “‹kinci Dünya Savafl›” kahraman› General Baflkan Eisenhower’den halk “memnundu”. Dick ve Mac McDonald’s kardefller de Arizona’n›n Phoenix kentinde otomobilli müflterilere

sandviç satmaya çal›fl›yorlard› kan-ter içinde. “Müflteriyi dükkanda beklemek yerine ayaklar›na gitmek harika fikir” diyorlar ve biriktirdikleri ilk bin dolar›n sevinciyle havalara uçuyorlard›. 1954 mutlu bir y›ld› ama yine de hareketliydi. Yüksek Mahkeme’nin okullarda ›rk ayr›m›na son veren karar›ndan cesaretlenen siyahlar sokaklara dökülmüfllerdi. Beyazlarla eflit anayasal haklar istiyorlard›. Bafllatt›klar› kampanya y›llar geçtikçe 盤 gibi büyüyecekti. Ve bu gösterilerde bir liderleri do¤acakt›: Martin Luther King. “Birinci s›n›f bir demokrasi, ikinci s›n›f insanlar›n olmas›na izin vermemelidir” diyerek kürsüyü yumruklayacakt› bu ateflli vaiz. Ekleyecekti: “fiimdi ayr›mc›l›¤›n karanl›k ve metruk vadisinden kalk›p, ›rklar aras›nda adaletin yollar›na koyulman›n zaman›d›r.” O y›l›n Kas›m’›nda Dallas’taki suikastte can veren Baflkan John

Fitzgerald Kennedy’ye nasip olamayacakt› ›rk ayr›m›na son vermek. Ama ertesi y›l halefi Lyndon Baines Johnson, siyahlar ile beyazlar›n eflit haklara sahip olduklar›n› aç›klayacakt›. Martin Luther King de Nobel Bar›fl Ödülü’nü alacakt›. “YÜKSELEN” ‹LK S‹YAH! Uzatmayal›m; inand›¤› yolda yürüdü, Colorado’daki Denver Üniversitesi’nde siyasal bilimler okudu. Hocas› bir Çek göçmeniydi: Joseph Korbel. Baflkan Clinton’un D›fliflleri Bakan› Madeleine Albright’›n babas›. Ana dili gibi Rusça ö¤rendi (Frans›zcas› da müthifl), Sovyetler Birli¤i uzman› oldu ve parlak diplomas›yla kolayca Stanford Üniversitesi’nde ö¤retim üyeli¤i kadrosunu kapt›. ‹lerde bu üniversitenin rektörlü¤üne kadar yükselecekti. Bu uzmanl›¤› sayesinde 20 y›l sonra Sovyetler Birli¤i’nin son lideri Mikhail ve efli Raisa Gorbaçov’un ABD’ye yapt›klar› gezi s›ras›nda Baflkan - baba- George Bush’un dan›flman› olarak onlara efllik edecekti. O¤ul Bush’la yak›nl›¤› da iflte o dönemden kalma. Daha do¤rusu Bush ailesiyle içli-d›fll› olmas›. Condoleezza Rice, kariyerinin her alan›nda ve her basama¤›nda oralara yükselen “ilk siyah” oldu. ‹lk siyah Ulusal Güvenlik Konseyi Dan›flman› (baba Bush dönemi), petrol flirketi Chevron’un ilk siyah kad›n yönetim kurulu üyesi, ad› tankere verilen ilk siyah kad›n, Ulusal Güvenlik Konseyi’nin ilk siyah kad›n baflkan› (o¤ul Bush’un ilk dönemi) ve nihayet ABD tarihinin ilk siyah kad›n d›fliflleri bakan›. Rice’›n gönlünde Savunma Bakanl›¤› yat›yordu. ABD atasözünü do¤rulatmak için: “Tanr› insanlar› farkl› yarat›r ama silah eflitli¤i sa¤lar!” fiimdi gezegenimizi -›rk ayr›mc›l›¤› say›lmazsa- siyah ve beyaz olarak gören bu kad›n Bush’un ifadesiyle “Dünyaya ABD’nin gücünü, sevimlili¤ini ve dürüstlü¤ünü gösterecek.” Tsunami felaketini bile ABD’nin bölgeye yerleflmesi için iyi bir f›rsat olarak gören Rice’›n, Luther’in sözünü etti¤i rüya ile bir ilgisinin olmad›¤› kesin. Irak’›n iflgaline karfl› ç›kan kar›s› gibi Luther de yaflasayd› Rice’› “kabus” olarak nitelendirebilirdi! Nitekim Bush’un geçti¤imiz y›l Luther’in mezar›na yapt›¤› ziyaret tepkiyle karfl›lanm›fl ve kalabal›k bir grup taraf›ndan yuhalanm›flt›. Rice için D›fliflleri Bakanl›¤› baflar› merdiveninin son basama¤› m›? Bize göre, hay›r. 4 y›l sonra yine bir “ilk”le tarihe geçmesi asla sürpriz olmaz: Cumhuriyetçi Parti’nin ilk siyah, ilk kad›n ve ilk siyah kad›n baflkan aday›. Kimbilir? ABD’nin de ilk kad›n, ilk siyah ve ilk siyah kad›n baflkan›. 40 y›l önce ne diyordu Martin Luther King: “Bir düfl görüyorum.” Ancak baflkan bile olsa, ülkesine ve dünya halklar›na bar›fl de¤il, emperyalist iflgaller getirdi¤i için bu “yükselifl” onurdan çok, kara bir leke olarak adland›r›laca¤› kesin tarih sayfalar›nda…

24 Mart-7 Nisan 2005 GÜN’DE DÜN.. 25 Mart 1960. Güney Afrika’da Johannesburg’da tüm siyah politik örgütler feshedildi. 1988. ‹stanbul’daki Metris Askeri Hapishanesi’nden 29 komünist ve devrimci tutsak kaçt›. 26 Mart 1924. Darülfünun, Hukuk Fakültesi ö¤rencileri üç günlük boykot ilan ettiler. 27 Mart 1950. Bizim Köy’ün yazar› Mahmut Makal tutukland›. Mahmut Makal, köyün ekonomik ve sosyal yap›s›n› kötü gösterdi¤i gerekçesiyle, hem Cumhuriyet Halk Partisi hem de Demokrat Parti döneminde çeflitli bask›larla karfl›laflt›. 1976. D›fliflleri Bakan› Ça¤layangil ile ABD D›fliflleri Bakan› Henry Kissinger Washington’da Savunma ‹flbirli¤i Anlaflmas›’n› imzalad›. Bu anlaflmaya göre, Türkiye üslere izin verecek, Amerika Birleflik Devletleri de buna karfl›l›k Türkiye’ye 4 y›l için 15 milyar lira verecekti. 1991. ‹stanbul Valili¤i memur sendikalar›n› mühürletti. Bu olay› protesto eden 2000 kiflilik memur grubuna polis müdahale etti, 6 kifli yaraland›. 29 Mart 1929. Tütün Amelesi Cemiyeti’ne üye 300 kadar kad›n ve erkek tütün iflçisi 72 y›l önce bugün ‹stanbul Befliktafl’ta ola¤anüstü bir toplant› yapt›. ‹fl Kanunu’nun bir an önce yürürlü¤e konulmas›, iflçiye grev hakk› tan›nmas›, iflçi yay›nlar›na izin verilmesi konular›nda giriflimde bulunmak üzere bir komisyon kuruldu. 31 Mart 1925. fieyh Sait Ayaklanmas›’n›n oldu¤u bölgede, Divan-› Harb taraf›ndan verilen idam cezalar›n›n ayr›ca onay gerektirmeden yerine getirilmesi hakk›ndaki kanun kabul edildi. 1 Nisan 1991. Türk Hava Yollar› ve Havafl’ta çal›flan 10.500 iflçi greve bafllad›. 2 Nisan 1990. Siirt’in Batman ilçesinde 15 bin esnaf›n kat›ld›¤› kepenk kapatma eylemine güvenlik güçleri müdahale etti. Kepenkleri balyozlarla açt›. 3 Nisan 2000. Avrupa Konseyi üyesi Arnavutluk, ölüm cezas›n› kald›ran protokolü geçen y›l bugün imzalad›. Böylece Avrupa’da idam cezas›n› kald›rmayan tek ülke Türkiye kald›. 4 Nisan 1951. Amerika Birleflik Devletleri’nde, atom bombas› s›rlar›n› Sovyetler Birli¤i’ne verdikleri iddias›yla Julius ve Ethel Rosenberg ölüm cezas›na çarpt›r›ld›. Yarg›lama boyunca suçsuzluklar›n› tekrarlayan Rosenbergler 19 Haziran 1953’de elektrikli sandalyede idam edildiler. 1987. 12 Eylül 1980’den 1987’ye kadar 14 bin kiflinin yurttafll›ktan ç›kar›ld›¤› aç›kland›. 7 Nisan 1978. ‹stanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ö¤retim Üyesi Doçent Server Tanilli silahl› sald›r›ya u¤rad›. Ald›¤› kurflunlardan omurili¤i zedelenen Tanilli felç oldu. Server Tanilli 12 Mart darbesi sonras› üniversiteden uzaklaflt›r›lm›flt›.


24 Mart-7 Nisan 2005

26

18

Direniflteki kad›n deri iflçileri:

“Hem direnmek, hem evde sorumluluk çok zor ama DAHA ÇOK D‹RENEB‹L‹R‹Z!” Onlar iflçi olman›n zorluklar›na, kad›n olman›n zorluklar›n› eklemifller. En zor koflullarda çal›fl›rken, sendikaya üye olduklar› için iflten at›lmalar› nedeniyle flimdi “direnmeyi” de omuzluyorlar... Ailelerinin ve Alibeyköy halk›n›n destekledi¤i kad›n deri iflçileri “daha çok direnebiliriz” diyorlar...

Alibeyköy’de bulunan ‹leri Deri çal›flan› 23 kad›n ve yine ayn› fabrikan›n Çorlu’daki fabrikas›nda çal›flan 33 iflçi haklar›n› alabilmek için Deri-‹fl Sendikas›’nda örgütlenince patron taraf›ndan tazminatlar›n› ve hiçbir sosyal haklar›n› alamadan ifllerinden at›ld›lar. Alibeyköy ‹leri Deri’den at›lan kad›n iflçilerle görüflüp, neler yaflad›klar›n›, ne düflündüklerini, direniflten nas›l bir sonuç beklediklerini ö¤renmeye çal›flt›k. Fabrikalar›n›n karfl›s›nda bofl bir yeri mesken tutan kad›nlar, direnifli sürdürdükleri mekana dövizler asarak, el iflleriyle zamanlar›n› de¤erlendirmeye çal›fl›yor, her sabah ifl saatinde gelip akflam ç›k›fl saatinde etraf› temizleyerek evlerine gidiyorlar. ‹lk önce röportaj yapmakta tereddüt etseler de daha sonra “neyi saklayaca¤›z” diyerek anlat›yorlar. Ancak kimi ismini vermek istemiyor, kimi ise söylediklerinin yaz›lmas›n›. Konufltukça ifl yaflamlar›n›, efllerinin çocuklar›n›n kendilerini sonuna kadar destekleyerek moral verdi¤ini ve örgütlü olman›n kendileri için ne anlam ifade etti¤ini ö¤reniyoruz. - Bize iflyerinizdeki geliflmeleri anlat›r m›s›n›z? - Bizim fabrikam›z 31 Mart itibar›yla Çorlu’ya tafl›nacakt›. Patron bize “sizleri götürmek istiyorum” dedi. Biz de “ç›k›fllar›m›z›, tazminatlar›m›z›, ihbar›m›z› verin gelelim. Çorlu’da gerekti¤i kadar çal›flal›m, iflleri yoluna sokal›m, ondan sonra ç›kar›z” dedik. Patronun tepkisi ise “hay›r ç›k›fllar›n›z› veremem, kanunen ben suçlu duruma düflerim. Girifl ç›k›fl yapamam. Gelip Çorlu’da çal›flacaks›n›z” oldu. “Size de o zaman servis veririz” dedi. Biz de ç›k›fllar›m›z› istemeye devam ettik. Noterden bize ka¤›t yollad› “31 Mart itibariyle fabrika tafl›nacakt›r. ‹flçilere servis verece¤im, ama iflçilerin oraya götürülmesine karar verilmifltir” fleklinde. Bize de onlar› zorla iflyerinde imzalat›p ald›. Biz o ka¤›tlarla avukata baflvurduk, avukatlar bize “31 Mart’ta gitmek zorundas›n›z. E¤er gitmezseniz kendiniz ayr›lm›fl olacaks›n›z, k›deminizi, tazminat›n›z› alamayacaks›n›z” dediler. “Ne yapabiliriz” diye sorduk. “Sendikaya baflvurabilirsiniz” dediler. Biz de gittik sendikaya baflvurduk. Sendikaya Çorlu’daki arkadafllar›m›z da baflvurmufllar, sendikal› olmak istemifller. Sonra hep

beraber gidip konufltuk anlaflt›k, sendikaya üye olduk. Ço¤unlu¤u sa¤lad›k, yetkimiz geldi. Tabi daha yetki gelmeden önce biz sendikaya üye olduktan bir hafta sonra patron duymufl sendikal› oldu¤umuzu. Önce Çorlu’daki arkadafllar›m›z› iflten ç›karmaya bafllad› befler befler. Onlar› ç›kar›nca buradan biz de “sendikal› olduk diye niye onlar› ç›kard›n›z, hani bu bizim yasal hakk›m›zd›?” dedik. Patron bunu duyunca ilk etapta bizi, befl kifliyi ücretli izine yollad›. ‹çerdeki iflçileri kand›rmak için tabi. Onlarla konuflup ikna edemeyince fiubat’›n 28’inde arkadafllar›m›z› ça¤›rm›fl, masan›n üstüne paralar› koymufl, “gelin tazminatlar›n›z› vereyim, ihbarlar›n›z› vereyim, gidin’ diye. Onlar da “yok iflte biz sendikaya üye olduk, biz öncelikle sendikam›zla oturup konuflur, anlafl›r ondan sonra Çorlu’ya gelip çal›fl›r›z. Biz sendikam›zla oraya gelip çal›fl›r›z” demifller. 28 fiubat’ta da hepsini kap›n›n önüne koydu. “Fabrikay› kapat›yorum” dedi. Biz de ondan sonra direnifle bafllad›k. fiu anda bizim talebimiz k›demimizin tazminat›m›z›n verilmesi, Çorlu’daki 35 arkadafl›m›z›n ifle geri al›nmas›. ‹fle iade davas› aç›ld›. Patron sendikayla oturup konuflsun arkadafllar›m›z› ifle als›n. Hülya Aklan: Hepimiz ayn› ortamday›z ayn› fleyi amaçl›yoruz. Yani bizim amac›m›z Çorlu’ya bir miras b›rakmak. Sendikal› olarak oraya bir miras. Çünkü art›k bizim oraya gitme imkan›m›z yok, çok uzak. Zaten patron da bunu söylüyor. Önce kabul etti. Sonra götürmedi, noterden ka¤›t gönderdi. Sonuçta bu miras oraya kalacak. - Bu neyin miras›? H. Aklan: Sendikal› olduklar› zaman onlar›n her türlü haklar› olacak. En az›ndan sosyal güvenceleri olacak. Sonuçta biz sendika üyesiyiz ama sendikan›n bize faydas› haklar›m›z› almak olacak. Ama oraya sendikan›n oturmas›yla miras›m›z olacak. - Efliniz destek oluyor mu? H. Aklan: “Sonuna kadar arkanday›m, sonuna kadar direneceksiniz” diyor. Bunun belirli bir süresi de yok. ‹lla flu flöyle olacak bu böyle olacak diye bir fley demiyor. “Ne gerekiyorsa yap›n” diyor. - Sendikan›n tutumu nas›l oldu? - Sendika patronla görüflmek istiyor patron buna yanaflm›yor. Sendika her konuda bizi destekledi, her zaman yan›m›zda oldu. Sendikam›za güveniyoruz, bize söy-

lenen her fley de yap›ld› harfi harfine. fiu anda sendikayla patronun konuflup anlaflmas›n› istiyoruz. - Patron hangi nedenlerle sendikayla görüflmek istemiyor? - “Ben sendikay› tan›m›yorum” diyor. “Niye sendikaya gidip üye oldunuz?” diyor. “Ben sizin bütün haklar›n›z› veriyordum” diyor. Ben 11 senelik eleman›m benim ald›¤›m asgari ücret. Benim ikramiyem, alt› ayl›¤›m, kömür param, k›yafetim vard›. Hepsini kald›rd›. Eskiden sendikan›n kazand›¤› tüm haklar› geri ald›. Bana ne hak veriyor ki. fiimdi de “ben sendikay› kabul etmiyorum” diyor. Gelin al›n diyor. Oradaki insanlar da ma¤dur Çorlu’daki arkadafllar›m›z da d›flar›da. - ‹flçiler kaç y›ld›r çal›fl›yor burada? - 29 senelik eleman var, 20 senelik eleman, 16 senelik, 10 senelik eleman da var aram›zda. Hepimiz kad›n›z. Deri sektörü a¤›r bir ifl gerçekten. Biz kad›n›z ama erkeklerin de iflini yap›yorduk. Ve gerçekten de bugün ‹leri Deri Türkiye’nin en kaliteli derisini ç›karan fabrika. Bunu bütün deri fabrikalar› bilir. Özellikle ayakkab› alan›nda en iyi deriyi ç›karan fabrikad›r. Ama buna ra¤men iflçinin hiçbir haklar› verilmiyor. - Deri sektöründe çal›flanlar›n ücretleri asgari ücretin üstünde olmas›na ra¤men sizin maafl›n›z neden bu kadar senedir düflük tutuldu, buna karfl› bu zamana kadar bir karfl› duruflunuz oldu mu? - Tabii ki derinin fiyat› pahal›. Tuzla’da deri sektöründe çal›flan iflçilerin ço¤u örgütlü, sendikal› o yüzden maafllar› yüksek. Burada patron kafas›na göre yap›yor. Mesela biz burada hemen hemen 2-3 senedir zam almad›k. Art› ikramiyelerimiz, haklar›m›z elden al›nd›. Çal›fl›rken bir birlik sa¤lanmad›. O yüzden daha önce sendikay› oturtamad›k. - Bu durum bir kad›n olarak yaflam›n›z› nas›l etkiliyor? - Tabii ki hayat zorluklarla dolu. Biz çal›fl›rken de bir sürü zorluklara gö¤üs gerdik. Çünkü y›llarca hem çocuk bak, hem evin sorumlulu¤u, hem eflin sorumlulu¤u, bir de çal›flman›n sorumlulu¤u. Biz bunlar› aflt›k yani bunlar› yapt›k. Tabii ki çok zor hem direnmek hem evde sorumluluk sahibi olmak. Ama bizim tek avantaj›m›z efllerimizin çocuklar›m›z›n bizi desteklemeleri bu

bizi çok rahatlatt›. Daha çok da direnebiliriz yani. H. Aklan: Ev yaflam›m› fazla bir flekilde etkilemiyor, sonuçta nas›l çal›flt›¤›m zaman gidemiyorsam gene ayn› saatler de¤iflen bir fley yok. Yani ev ortam› da ifl ortam› da ayn› flekilde devam ediyor. Biz buraya ifle gider gibi gelip gidiyoruz. Sabah akflam ayn› saat. Çal›fl›rken iflle oyalan›yorduk, burada da el iflleriyle oyalan›yoruz. Ama sonuna kadar direnece¤iz. - Kaç gündür buradas›n›z? - 18 gün oldu. -Çevredeki insanlardan ve buradaki fabrikalardan destek olan var m›? - Tabi burada amac›m›z› da biliyorlar, bize destek de oluyorlar. Zaten biz Alibeyköy’de oturuyoruz. Ben 22 senedir oturuyorum. - Bu direniflten beklentileriniz nedir, beklentileriniz karfl›lanamad›¤› zaman ne yapmay› düflünüyorsunuz? H. Aklan: Sonuçta burada oturmam›z fazla bir zaman sürmeyecek, illaki sendikam›z davay› açacak, biz dava bitene kadar zaten burada oturamay›z. fiu an iflsizlik sigortas›ndan yararlanmak için baflvurduk. Normal bir ifle de girip çal›flabiliriz. Mecbur çal›flaca¤›z baflka çaremiz yok. - Yeni girece¤iniz iflte de benzer sorunlarla karfl›laflacak olman›z size neyi düflündürtüyor? H. Aklan: Tabii ki sendikan›n oraya girmesi, yani sendika çok iyi bir fley. Ama tabi ki oradaki ortama ba¤l›. Mesela biz burada içeride arkadafllar aras›nda o güveni sa¤lasayd›k biz buraya daha önceden sendikay› sokacakt›k. Ama zaman›nda düflünebilseydik olurdu ama biraz daha zaman gösterecek.


27

18

24 Mart-7 Nisan 2005

Tohum Kültür Merkezi K›sa Film Festivali öncesi;

Sinema Tarihinden Notlar 3 1971 Askeri Darbesi ile kesintiye u¤rayan Genç Sinemac›lar›n devrimci örgütlülü¤ü, 1974 y›l›nda bu kez “Sinemada Birleflik Cephe” ad›yla yeniden oluflturuldu. Fakat bu kez 1972 y›l›nda ‹brahim Kaypakkaya’n›n kurucusu oldu¤u Proletarya Partisi’nin düflünsel yap›s›ndan etkilenerek Maoist bir örgütlenmeye giderek afla¤›daki deklarasyonu yay›nlayarak kuruluflunu ilan etti; “S‹NEMADA B‹RLEfi‹K CEPHE, ÜLKEM‹Z GERÇEKLER‹N‹N ÇARPITILMASI” Odaya kapan›p kuramlar ileri sürmek yerine, çok somut olan sorunlar üstünde kitlelerle çal›flmak gere¤ini duymayanlar; “Ülkemizde tefeci-bezirganl›¤›n gücünü gittikçe yitirdi¤ini” ileri sürmektedirler. Oysa ülkemizde yar›-feodal güçlerin etkinli¤i hala sürüp gitmekte ve bu özellik yerli sinema piyasas›nda daha da belirgin biçimde görülmektedir. Kald› ki bu baylar ülkemiz ekonomisinde “teflkilatlanmam›fl sermaye piyasas›n›n” egemen oldu¤u bir dönemde “büyük feodal iflletmeden, büyük kapitalist iflletmeye aral›ks›z ve do¤rudan do¤ruya geçifl fleklinde basit ve karikatür haline getirilmifl bir görüfl” (Lenin) yüklemektedirler. Sinemada tüm sorunlar› bilimsel bir yaklafl›mla(!) ele ald›klar› sav›nda bulunanlar›, bu denli bir sorunu çala kalem iki sat›rla geçifltirmeleri ve 04.04.1974 tarihinde yay›nlad›klar› sinema raporuyla tamamen çeliflki içinde bulunmalar›, yay›nlanan raporda “iflletmeciler (arac› tüccarlar) ve tefeciler Türkiye sinemas›n›n oluflumunda ve gelifliminde ekonomik güçleri sayesinde birinci derecede söz sahibidirler” sav›n› ileri sürmeleri ülkemizin gerçeklerini ne denli çarp›tt›klar›n› gözler önüne sermektedir... S‹NEMADA B‹RLEfi‹K CEPHE GEÇ‹C‹ KOM‹SYON ÇALIfiMALARI Anti-emperyalist, anti-feodal mücadele veren tüm güçlerin ulusal ve devrimci kültürlerini yans›tan ve bu güçlerin hizmetinde olan “Sinemada Birleflik Cephe”yi oluflturmak amac› ile bir platform kurulmufl ve bu platformdaki geçici komisyon çal›flmalar›na bafllayarak bir bülten yay›nlam›flt›r: - Sinemada anti-emperyalist ve antifeodal mücadele veren tüm ilerici ve devrimci güçlerin bir araya getirilmesi amac› ile ‹zmir Sinema ve Kültür Derne¤i, ‹Ü Sinema Kulübü, Taflkesti Köyü Sinemac›lar›, Ba¤›ms›z Genç Sinemac›lar, Yedinci Sanat ve Gerçek Si-

nema Dergileri bu platformun ön haz›rl›klar›n›n yap›lmas› için bir araya gelmifllerdir. - Amaç; Türkiye’de egemen ticari sinema düzeninin d›fl›nda çal›flmalar yapan çeflitli gruplar›n dayan›flmas›n› sa¤lamak, platform içerisinde “materyalist devrimci sinema” anlay›fl›n›n a¤›rl›k kazanmas› ve yayg›n biçimde uygulama olanaklar›n›n araflt›r›lmas› için çal›flmakt›r. Bu amaçla eski sinema deneylerinin elefltirel bir gözle yeniden de¤erlendirilmesi için çaba gösterilecektir.

- Platform ayn› do¤rultuda çal›flmalar yapmakta olan sinema d›fl› tüm sanat ve kültür kurumlar› ve güçleriyle de giderek ortak bir kültür cephesinin kurulmas› amac›yla bir dayan›flma içine girmeyi öngörmektedir. - TÖB-DER, ‹.Y.Ö.K.D, Ankara Devrimci Gençlik Birli¤i ve ODTÜ Mimarl›k Fakültesi Ö¤renci Derne¤i adl› kurulufllar oluflmakta olan platformu desteklediklerini bildirmifllerdir. Ne var ki; gösteriflli cümleler ve tantanal› sloganlarla tav›r tak›nan baz› bi-

reyler “Sinemada Birleflik Cephe”nin oluflturulmas› ça¤r›s›na olumsuz yan›t verdikleri gibi, kendi d›fllar›ndaki tüm somut giriflimleri daha bafl›ndan yozlaflt›rmak e¤ilimi göstermifllerdir. Lenin flöyle diyor; “Bunlar için pratikte ikinci taktik büyük günler için beklemek anlam›na gelir. Ve büyük olaylar yaratan güçleri kavrama yeteneksizli¤i de beklemenin yan› s›rad›r”... Devam Edecek Mutlu fiahin e-mail: tohum@kulturmerkezi.com

Karelerle Ortado¤u’da ‹fiGAL VE D‹REN‹fi Tohum Kültür Merkezi, etkinliklerinden birini daha 20 Mart Pazar günü gerçeklefltirdi. “Karelerle Ortado¤u’dan iflgal ve direnifl” adl› resim sergisi, Irak’taki iflgalin y›ldönümünde söylefli ve müzik dinletisiyle bafllad›. Irak’taki iflgalde ABD emperyalizminin katliamlar› ve bu iflgale karfl› Irakl›lar›n direniflini ve karfl› koyuflunu gösteren çarp›c› foto¤raflar›n yan› s›ra ülkemizde ve di¤er ülkelerdeki eylemlerden de karelerin yer ald›¤› sergi bir hafta süreyle aç›k kalacak. Sergi, Grup Devran’›n sundu¤u müzik dinletisiyle bafllad›. Grup Devran, halk ezgilerinin de içinde bulundu¤u direnifle ve isyana adanan türkü ve marfllar› söyleyerek s›ray› söylefliye b›rakt›. Söyleflide daha çok emperyalizmin ve günümüzde öne ç›kan ABD emperyalizmi ile Irak iflgali ve iflga-

le karfl› dünyada ve özelinde Türkiye’deki eylemler anlat›ld›. Tohum Kültür Merkezi ad›na yap›lan konuflmada; “Emperyalizm neden ka¤›ttan kapland›r, öne ç›kmas› aç›s›ndan ABD emperyalizmini ele al›rsak, 1945-2001 y›llar› aras›nda çeflitli ülkeleri 61 defa iflgali kalk›flm›flt›r. Bu onun sürekli krizinin ve k›r›lganl›¤›n›n iflaretidir. Bununla birlikte dünya halklar›n›n muazzam kinini üzerine çekmesini de esasa al›rsak neden ka¤›ttan kaplan oldu¤unu anlar›z. Kald› ki kendi ülkelerindeki soyguna ve sömürüye bakt›¤›m›zda ABD’nin flahs›nda emperyalizmin sonunun çok da uzak olmad›¤›n› görürüz” denildi. Konuflmac›, ayr›ca rakamlarla ABD’deki yoksullu¤a, evsizli¤i, çocuklar›n ölüm oran›na, uyuflturucunun ulaflt›¤› boyutlara dikkat çekerek “acilen tart›flmam›z gereken fley, direnifl

stratejisidir, emperyalizmi oksijensiz b›rakacak gerçek hedeflere yönelmeli, gerçek savafllar yapmal› ve gerçek zararlar vermeliyiz” dedi. ILPS Türkiye Seksiyonu ad›na yap›lan konuflmada Seatle’dan bafllayan küreselleflme karfl›t› eylemlerin ulaflt›¤› boyutlar› dünyadan örnekler vererek anlatt›. Suland›r›lmaya çal›fl›lan, anti-emperyalizmi hedeflemeyen, hakl›-haks›z tüm fliddeti ve savafl› reddeden güçlerin de oldu¤u, bunlar›n halklar› pasifize eden yöntemlerine karfl› ç›k›lmas› gerekti¤inin alt›n› çizen konuflmac›, ülkemizdeki iflgal karfl›t› eylemlerin daha nitelikli ve kitlesel olmas›n›n, antiemperyalist bilinci daha çok gelifltirmekle olanakl› olaca¤›n› söyledi. ‹zleyicilerin de görüfl ve sorular›yla kat›ld›¤› söylefli yaklafl›k 2 saat sürdü. (Tohum Kültür Merkezi)


24 Mart-7 Nisan 2005

28

18

ABD ve ‹ngiliz emperyalist güçlerinin Irak’› iflgalinin 3. y›l›nda son sözü yine halk söylüyor;

“‹fiGALC‹LERE KARfiI SAVAfiACA⁄IZ!” 3. y›l›nda Irak halk›n›n emperyalist iflgale karfl› onurlu direniflini sahiplenelim!.. Aç›klama: Elimize posta kanal›yla ulaflan afla¤›daki yaz›y› haber de¤eri tafl›d›¤›ndan oldu¤u gibi yay›nl›yoruz. ABD emperyalizminin ‹ngiltere’yi de yan›na alarak Irak’› iflgalinin üçüncü y›l›. 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’ye yap›lan sald›r›yla bir dizi ülkenin “terör” listesine al›nmas›n›n ard›ndan Afganistan iflgal edildi. Hemen ard›ndan da “nükleer silah var” denilerek Irak iflgal edildi. ‹flgalci güçler, iflgalin daha birinci y›l›nda iflgale gerekçe olarak gösterilen silahlar›n hiç birine rastlamad›klar›n› aç›klad›lar. Geriye kendi kucaklar›nda büyüttükleri diktatör Saddam’›n “ne kadar tehlikeli biri” oldu¤u aç›klamas›yla iflgale meflruiyet kazand›r›lma çabalar› kald›. ABD emperyalizmi iflgalle birlikte Irak petrol rezervlerine kolay ulaflmak için yeni iflbirlikçi bir hükümet aray›fl›na girdi. Ad›na ‘Irak’ta yeni demokrasi dönemi’ dedikleri Genel Seçimler, 30 Ocak 2005 tarihinde gerçekleflti. Seçim tam bir fiyaskoydu. Seçim öncesinde adaylar›n dahi bilinmedi¤i

bir seçimin ne kadar ‘demokratik’ oldu¤u ortadad›r. ‹flgalciler için seçim sadece bir formalitenin yerine getirilmesinden ibaretti. Bu seçim sonuçlar›n› Irak direnifl güçleri kabul etmediklerini aç›klad›lar. Emperyalistler savafl› daha bafl›ndan kaybettiklerinin fark›nda olmadan zafer 盤l›klar› att›klar› May›s 2002 tarihinden bu yana ummad›klar› bir direniflle karfl›laflt›lar. Irak halk› iflgalin bafl›ndan bu yana “‹flgale karfl› savaflaca¤›z” fliar›n› hep hayk›rd›lar. ‹flgalcilere karfl› Ba¤dat, Musul, Ramadi ve Felluce’de büyük direnifller sergilendi. 1400 askeri ölen, 10 binin üzerinde yaral› veren, alt› bin civar›nda askeri firar eden, binlerce askeri psikolojik tedavi gören iflgalci güçlerin sözcüsü durumunda olan ABD’nin, tüm belgelerinde savafl›n kaybedilmek üzere oldu¤u aç›kça yaz›lmaktad›r. Eski D›fliflleri Bakan› Colin Powell’›n giderayak “sonuç korkunç, bu savafl› kaybettik” aç›klamas› emperyalist iflgalcilerin durumunu kendi a¤›zlar›ndan aç›kl›yor. Bu gerçe¤e ra¤men sürekli sanal moral aç›kla-

malar› yapan emperyalist ABD, Irak’ta her fley yolundaym›fl, her fley kendi kontrollerindeymifl, s›ra di¤er ‘fler güçlerinde’ymifl havas› yaratmaktad›r. ‹kinci kez seçimi kazanan büyük haydut Bush, kazanman›n verdi¤i rüzgar› da arkas›na alarak oluflturdu¤u ‘flahinler’ kabinesiyle yeni tehditler savurmaktad›r. Yemin töreninde ‘büyük imparatorlu¤un kral›’ havas›nda yapt›¤› konuflmas›nda sald›r› hedeflerini aç›klad›. ‹ran ve Suriye’nin öncelikli hedefleri olmas› ABD’nin Ortado¤u politikas›n›n genel çerçevesini de çizmektedir. Ortado¤u, çeliflkilerin en k›z›flt›¤› alan olarak emperyalistlerin sürekli ilgi alan› olmaya devam ediyor. Bush’un Avrupa turu ABD ile Avrupal› emperyalist güçler aras›ndaki bir dizi çeliflkinin yumuflat›lmas› provas›yd›. Irak konusunda ABD’nin iflgalini pastadan kapt›klar› paydan dolay› art›k onaylam›fl görünen Avrupal› emperyalist güçlerin, ‹ran ve Suriye’ye olas› bir sald›r›ya onay vermemeleri kendi ç›karlar›n›n sonucudur. Irak konusunda tam bir ikiyüzlü-

lükle hareket eden Avrupal› emperyalist güçler içinde Almanya ve Fransa’n›n ABD ile olan çeliflkileri devam etmektedir. Dünya ölçe¤inde anti-emperyalist mücadelenin giderek ivme kazand›¤› günümüzde, Marksist-Leninist-Maoist güçlerin önderli¤indeki halk savafllar› ve ulusal kurtulufl mücadeleleri emperyalistleri derinden korkutmaktad›r. Bu korku onlar› yeni sald›r›lara, yeni tedbir ve ittifaklara götürmektedir. Fakat hiçbir güç ezilen mazlum haklar› emperyalizme karfl› mücadelesinde durduramaz. K›z›l bayra¤›m›z er ya da geç dünyan›n tepesinde dalgalanacakt›r. KAHROLSUN EMPERYAL‹ZM, FAfi‹ZM VE HER TÜRDEN GER‹C‹L‹K! TÜM EMPERYAL‹ST ‹fiGALC‹LER IRAK’TAN DEFOLUN! YAfiASIN IRAK HALKININ ‹fiGALC‹LERE KARfiI D‹REN‹fi‹! Mart 2005 Türkiye Kominist Partisi/ Marksist-Leninist -Yurtd›fl› Büro

“Irak’ta direnifl kazanacak” Irak’taki iflgalin ikinci y›l›na girerken direniflçilerin özgürlük kavgalar› halen devam ediyor. Buna paralel olarak bütün dünyada oluflan anti-emperyalist savafl ve iflgal karfl›t› platformlardan da bas›n aç›klamalar›, protestolar ya¤›yor. 17 Mart Perflembe günü Taksim Gezi Park’ta saat 12:00’de toplanan Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyonu da Irak’taki direniflin ikinci y›l›n› selamlayan ve iflgali k›nayan bir aç›klama yapt›. “Irak’ta ‹flgal 2. Y›l›nda Direnen Halklar Kazanacak” yaz›l› pankart açan kitle, “‹flgale de¤il direnifle destek”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar›n› att›. Kitle ad›na aç›klama yapan Figen Yüksekda¤ iki y›l önce “demokrasi ve insan haklar› getiriyoruz” yalan›yla ABD ve müttefiklerinin Irak semalar›nda halk›n üzerine bombalar ya¤d›rmaya bafllad›¤›n› belirterek, bu sald›r›n›n beraberinde iflgal, ölüm, iflkence, talan ve büyük y›k›mlar getirdi¤ini söyledi. Filistin’deki intifadaya da de¤inen Yüksekda¤, Irak ve Filistin’deki bu direnifllerin “emperyalistlerin yaratt›¤› karanl›¤a karfl› halklar›n umudu ve zaferi” olmas› gerekti¤inin alt›n› çizdi. Yüksekda¤ 19 Mart tarihinde Dolmabahçe’de yap›lacak mitinge tüm du-

yarl› halk› ça¤›r›rken aç›klama iflgal karfl›t› sloganlarla bitirildi. IRAK ‹fiGAL‹N‹N 2. YILINDA; EMPERYAL‹ZME KARfiI D‹REN‹fi BÜYÜYOR! 19 Mart Cumartesi günü Irak’taki emperyalist iflgalin 2. y›l› olmas› nedeni ile Irak’ta ‹flgale Hay›r Koordinasyo-

Dolmabahçe

ILPS’nin pankartlar›yla kat›ld›¤› eylemde, kitle Dolmabahçe Meydan›’na varana kadar “‹flgale de¤il direnifle destek”, “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar›n› att›. Alana giren kitle çember oluflturarak sloganlar eflli¤inde konuflmalar› dinDolmabahçe ledi. Koordinasyon ad›na aç›klamay› okuyan Grup Yorum nu taraf›ndan 6. Filo’nun denize döküleleman› Cihan Keflkek flu ana kadar dü¤ü Dolmabahçe’de yürüyüfl düzentoplanan raporlarda Irak’ta 17.053 sivilendi ve aç›klama yap›ld›. lin katledildi¤ini, “demokrasi” ad› alSaat 11:30’da Befliktafl ‹nönü Stadt›nda kukla hükümetler kuruldu¤unu, yumu’nun önünde toplanan yaklafl›k kültürel talanda milyonlarca kitab›n ta1200 kifli çeflitli pankartlar arkas›nda lan edildi¤ini, say›s› binlerde olan tarihi yürüyüfle geçti. Halk Kültür Merkezeserin ise haraç mezat sat›ld›¤›n› belirteleri, BDSP, Proleter Devrimci Durufl, rek buna uygarl›k ve demokrasi deneEHP, ODAK, ‹flçi Mücadelesi, ESP, meyece¤ini söyledi. HÖC, DHP, Al›nteri, Kald›raç ve

Keflkek, Irak’taki meflru direnifli koflulsuz desteklediklerini ve ABD’nin iflgal planlar›n›n Irak’la s›n›rl› kalmad›¤›n› bildiklerinin alt›n› çizerek “Ortado¤u’daki anti-emperyalist güçlerle varolan dayan›flmam›z› daha da güçlendirecek ve emperyalizme karfl› olan barikat›m›z› büyütece¤iz” dedi. Konuflman›n ard›ndan kitle Irak’ta yaflam›n› yitirmifl tüm direniflçiler an›s›na bir dakikal›k sayg› durufluna ça¤›r›ld›. Sayg› duruflunun ard›ndan “Hernepefl” marfl› okunurken ILPS çal›flan› Selma fiahin, Irak’taki direniflçilerden gelen bir mektubu okudu. Mektubun okunmas›n›n ard›ndan Grup Yel ve Grup Yorum türküleriyle kitlenin öfkesini bilerken eylem kitlenin hep bir a¤›zdan att›¤› “Direnen halklar kazanacak”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Irak halk› yaln›z de¤ildir” sloganlar›yla bitti. (‹stanbul)


29

18

Ankara

Kad›köy IRAK HALKI YALNIZ DE⁄‹LD‹R ABD’nin Irak’› iflgalinin ikinci y›ldönümünde yap›lan eylemlerden bir tanesi de ‹stanbul Kad›köy’de 19 Mart Cumartesi günü yap›ld›. Türk-‹fl, Hak-‹fl, D‹SK, KESK, TMMOB, Türk Difl Hekimler Birli¤i, Türk Eczac›lar Birli¤i, TTB, Türk Veteriner Hekimler Birli¤i, TÜRMOB ve ‹stanbul Barosu’nun ortak düzenledi¤i “Yüzde 82 burada, gerisi Bush” mitingine EMEP, ÖDP, TKP, Devrimci Mücadele, Ça¤r›, Ürün dergisinin de içinde yer ald›¤› birçok kurum ve siyasi parti de kat›ld›. Mitinge ayr›ca ‹zmir, Zonguldak, Bursa, ‹zmit, Edirne gibi illerden kat›l›m da sa¤lanm›flt›. Saat 10.00’dan itibaren Et ve Bal›k Kurumu’nun önünde toplanmaya bafllan›rken baz› kurum ve kurulufllar da çeflitli yerlerden Kad›köy ‹skele Meydan›’na do¤ru yürüyüfle geçtiler. Her kurum kendi pankart›n› ve dövizlerini açarken “Emperyalist sald›rganl›¤a karfl› Birlik, Mücadele, Zafer”, “Savafls›z bir dünya için emekçiler birleflin” pankartlar›n›n yan›s›ra “Emperyalizm döktü¤ü kanda bo¤ulacakt›r”, “Emperyalizme karfl› halk savafl›”, “Irak’ta iflgale son” vb. dövizler dikkat çekti. Yürüyüfl boyunca s›k s›k “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “‹flgale de¤il direnifle destek”, “ABD askeri olmayaca¤›z” vb. sloganlar›yla yolun iki taraf› da trafi¤e kapat›larak yüründü. Kad›köy ‹skele Meydan›’nda dev bir “ABD Ortado¤u’dan elini çek” pankart› aç›l›rken burada TMMOB, D‹SK, KESK, Türk-‹fl ve ‹stanbul Barosu ad›na konuflmalar yap›ld›. Yap›lan konuflmalarda özetle; ABD emperyalizminin dünya halklar› üzerinde yapt›¤› bask›lar, katliamlar, iflgaller anlat›l›rken Türkiye’nin de ABD’nin Ortado¤u üzerindeki planlar›na alet edildi¤i belirtildi. Bu konuflmalar›n ard›ndan Irak’tan gelen Ghazwan AlMuhtar ise yapt›¤› konuflmada “‹ki y›l önce ABD Irak’a sald›r›y› bafllatt›. Bu sald›r› bugüne kadar yaflad›¤›m›z en vahfli sald›r›yd›. Bu sald›r›larda 100 binden fazla insan öldü. Sald›r› 91’de yap›lan sald›r›n›n devam›d›r. Irak’a uygulanan ambargo tek bafl›na 100 binlerce insan› öldürdü. Bütün ülke tahrip edildi. Irak halk›n›n yüzde 60’tan fazlas› iflsiz kald›. Bu rakam savafltan öncesinin iki kat›. Elektrik, su, petrol kullan›lam›yor. So-

kaklarda dolaflmak, hastanelere gitmek tehlikeli. Hastaneye gitsen de doktor, hemflire, ilaç bulunmuyor. K›sacas› iflgal hiçbir fleyi iyilefltirmedi. 1960’lardan beri en kötü günlerimizi yafl›yoruz. Ülkemiz iflgal edildi¤i için Irak halk› direnme hakk›na sahiptir” dedi. Bu arada kitle s›k s›k “Irak halk› yaln›z de¤ildir”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Gün gelecek devran dönecek

24 Mart-7 Nisan 2005

mas›n›n ard›ndan miting saat 13:30’da sona erdi. Mitinge yaklafl›k 10 bin kifli kat›l›rken kürsüden at›lan sloganlara az kiflinin kat›lmas›, sloganlar›n gür at›lmamas›, konuflmalar›n uzun tutulmas› nedeniyle kat›l›mc›lar›n baz›lar›n›n alan› erken terk etmesine ve mitingin coflkulu geçmemesine neden oldu. (Kartal)

ANKARA 19 Mart günü saat 13:00’te Kolej Metro ç›k›fl›nda toplanan iflgal karfl›tlar› buradan K›z›lay’a do¤ru yürüyüfle geçtiler. “Emperyalistler yenilecek, direnen halklar kazanacak” pankart› arkas›nda yürüyen kitle, emperyalistlere olan öfkesini hayk›rd›. D‹SK, KESK Ankara fiubeler Platformu, ‹HD, ÇHD, ATO, Pir Sultan Dolmabahçe Abdal, EMEP, DEHAP, A B D SDP, Halkevleri, Üniversite ö¤rencileri, halka hesap verecek” vb. slogan- Gazi Üniversitesi Ö¤rencileri, Demoklar›n› att›lar. Mor Ötesi grubunun söyle- ratik Haklar Platformu, Odak, ESP, Devdi¤i savafl karfl›t› parçan›n ard›ndan çal›- rimci Mücadele, Al›nteri, Kald›raç ve nan marfllar ve türkülerle birlikte 2005 Partizan’›n kat›l›m gösterdi¤i eylemde y›l›n›n 1 May›s’›na kat›l›m ça¤r›s› yap›l- Kolej’den itibaren yolun bir taraf› trafi¤e

kapat›larak Ziya Gökalp Caddesi boyunca SSK iflhan›n›n önüne yüründü. “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Emperyalistler yenilecek direnen halklar kazanacak” sloganlar›n›n s›k s›k at›ld›¤› eyleme halk›n ilgisi de yo¤undu. Eylem sonunda yap›lan bas›n aç›klamas›nda; ABD’nin yeni katliamlara haz›rland›¤› ancak halklar›n buna karfl› sessiz kalmayaca¤› belirtildi. SAMSUN Irak’›n emperyalistlerce iflgal edilmesinin ikinci y›l›nda Samsun’da SGD, Emek Gençli¤i, Yurtsever Gençlik, Toplumsal Özgürlük Platformu, Kald›raç ve Ekim Gençli¤i taraf›ndan örgütlenen etkinlik EMEP binas›nda yap›ld›. Saat 15:00’de bafllayan etkinlikte Irak ve Türkiye’den çeflitli foto¤raflar›n yer ald›¤› film gösteriminin ard›ndan, serbest kürsüye geçildi. Etkinlik müzik ve fliir dinletisiyle sonland›. Etkinli¤e kat›lanlar, EMEP binas›ndan ç›karak Süleymaniye Geçidi’ne ellerinde döviz ve meflalelerle ve “Irak halk› yaln›z de¤ildir”, “Yaflas›n halklar›n dayan›flmas›” vb. sloganlar atarak yürüdüler. Süleymaniye Geçidi’nde saat 17:30’da okunan bas›n aç›klamas›n›n ard›ndan eylem sona erdi.

‹fiGAL‹N YILDÖNÜMÜNDE ILPS’DEN SOKAK SERG‹S‹ ILPS, 19 Mart Cumartesi günü ‹zmir’de Kemeralt› Girifli’nde Irak iflgalinin y›ldönümü nedeniyle bir sergi gerçeklefltirdi. Saat 11:00’de ILPS ad›na yap›lan bas›n aç›klamas› alk›fllar ve sloganlarla bafllad›. ILPS ad›na bas›n aç›klamas›n› Mihriban Karakaya yapt›. Karakaya 11 Eylül sald›r›s›n› bahane ederek tüm dünya halklar›n› savafl dalgas› ile karfl› karfl›ya b›rakan ABD emperyalizminin “Önleyici Müdahale Stratejisi” ad› alt›nda önce Afganistan’a, daha sonra da Irak’a sald›rd›¤›n› ve ABD güdümlü medya taraf›ndan dünyaya pompalanan “kitle imha silahlar›” balonlar›n›n çoktan patlad›¤›n› belirtti. Karakaya 110 bin Irakl›’n›n öldü¤ü, 3000 hastanenin çöktü¤ü, 200 okulun yak›l›p 3000 okulun ya¤maland›¤›, 10 milyon belge ve 14 bin arkeolojik kal›nt›n›n kayboldu¤u bu iflgalde Ebu Garib Toplama Kamp›’ndan tüm dünya halklar›na aç›kça resimlenen iflkence ve tecavüz görüntülerinin ABD’nin özgürlük anlay›fl›n›n iflkence

“iflkence yapma özgürlü¤ü” olarak kavrand›¤›n› aç›kça gösterdi¤ini söyledi. Aç›klama s›ras›nda ise s›k s›k “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Irak halk› yaln›z de¤ildir”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar› at›ld›. Aç›klaman›n ard›ndan iflgalin sessiz tan›klar› olan foto¤raflar halka sergilendi. Saat 11:00’den akflam 18:30’a

kadar Kemeralt› Girifli’nde duran sergiye halk›n ilgisi yo¤un oldu. ABD’nin getirdi¤i özgürlü¤e ve demokrasiye lanet okuyanlar, yan›ndaki çocu¤una daha s›k› sar›l›p “bunlar benim çocu¤um olabilirdi” diyerek gözleri dolanlar ve daha pek çok tepkiyle karfl›laflan ILPS bu sergi ile ayn› zamanda kendisini de anlatma imkan› buldu. (‹zmir)


30

24 Mart-7 Nisan 2005

‹flçi-köylü’den EGEMENLER‹N BARIfiI SÖMÜRÜ S‹STEMLER‹N‹N DEVAMIDIR! SEKA iflçileri 51 günlük direniflten sonra, “kendi iradeleri” ile fabrikalar›n›n Belediye’ye devrini içeren hükümet karar›n›, yap›lan oylama ile “kabul ettiler”. Selüloz-‹fl Sendikas›’n›n eylemi sonland›rma karar›n› iflçilere onaylatma oyunu “581 evet, 63 hay›r” rakamlar› ile sonuçland›. Direniflin taleplerinden biri de hat›rlanaca¤› üzere SEKA’n›n Belediye’ye devri idi. Yaklafl›k iki ay süren direniflin gelinen aflamada iflçilerin ezici ço¤unlu¤unun iradesi ile sonland›r›lmas›, üzerinde durulmas› gereken bir konudur. Çünkü tüm bu geliflmelerin tahlil edilmesi, tek bafl›na bir SEKA de¤erlendirmesi olarak kalmayacak, ayn› zamanda ülkemiz iflçi s›n›f› ve sendikal hareketinin durumu ile ilgili de bize önemli ip uçlar› sunacakt›r. SEKA direnifli iflçi s›n›f› ve emekçiler üzerindeki ölü topra¤›n› atacak bir hareketlilik yarat›lm›flt›r. TEKEL iflçilerinin att›¤› “SEKA k›v›lc›m, TEKEL atefl” slogan› bunun bir göstergesi durumundad›r. Bu slogan ile TEKEL’de eylem yapan iflçiler; TÜPRAfi’›n özellefltirilmek istenmesine karfl› direnen Alia¤a ve Batman iflçileri; Tokat’ta 20 bin kiflinin kat›ld›¤›, Malatya’da iflçi ve köylülerin omuz omuza sloganlar›n› hayk›rd›¤› iki miting; Bursa, ‹zmir, Adana, Antep, Ankara, Tunceli vb. eylemleri direniflin oldukça genifl bir yel-

pazeyi etkiledi¤ini göstermeye yetiyor. Bu direniflin gösterdiklerinden biri de, büyük flehirlerde örgütlenen direnifllerin T. Kürdistan›’ndan da yan›t buldu¤udur. Bu da demektir ki yaln›zca ulusal-demokratik sorunlara karfl› bir duyarl›l›k de¤il ayn› zamanda, s›n›f talepli olaylar karfl›s›nda da bir duyarl›l›k vard›r, geliflmektedir. 20 Mart Newroz kutlamalar›nda sokaklara dökülen Kürt halk›, ayn› zamanda s›n›f kardeflli¤inin güzel örneklerini de SEKA iflçileri ile ilgili yapt›klar› destek eylemleri s›ras›nda göstermifltir. Birçok ders ve deneyim ç›kar›lmas› gereken bu direnifl bir kez daha göstermifltir ki; geçici yenilgiler, baflar›s›zlar, uzlaflmalar iflçi s›n›f› ve emekçilerin cesaretini k›ramayacakt›r. En güç koflullar alt›nda dahi olsa mücadele edenler her zaman kazanacakt›r. Bu direniflin kazan›mlar› ve etkileri üzerine gazetemizde bir yaz› mevcut. Biz bu de¤erlendirmemizde daha çok direniflin sonland›r›lmas›n›n ard›ndan yap›lan yorumlar üzerinden bir yaklafl›m ortaya koymak istiyoruz. Direniflin iflçilerin oyuna sunulmas›n›n ve bitirilmesinin ard›ndan sanki direniflin belli bir aflamas›nda iflçilere ve ailelerine sald›ran kendileri de¤ilmifl gibi aç›klama yapanlar›n aras›nda Ulaflt›rma Bakan› Binali

18

Y›ld›r›m da var. Arabulucu Binali Y›ld›r›m hiç zaman kaybetmeden flu aç›klamay› yapt›; “Biz ta bafl›ndan itibaren bar›flç›l yollarla bu sorunu çözme çabas› içinde olduk.” Asl›nda bu söylemine verilecek tek cevap; “iflçi s›n›f›n›n ve emekçi kesimin sizinle yap›lacak bir bar›fl› söz konusu olamaz” olmal›d›r. Var olan çeliflki uzlaflmaz bir çeliflkidir ve bu çeliflkinin çözümünün ad› da savaflt›r/zordur. Bu savafl›n ad› ise ülkemiz topraklar›nda Halk Savafl›’d›r. Emperyalistlerin ve onlar›n yerli ufla¤› Türk hakim s›n›flar›n›n bar›fltan kast›n› emekçi kesimler çok iyi bilmektedir. Onlar›n bar›fl› iflçi s›n›f›n› ve emekçileri teslim almak, örgütsüz b›rakmak ve kendi sömürü sistemlerini devam ettirmektir. Hem de en pervas›z flekilde. Onlar›n “bar›fl›”, “özgürlü¤ü” dün Vietnam ve Kore’de bugün ise Afganistan ve Irak topraklar›nda hüküm sürmektedir. Onlar›n “bar›fl” anlay›fl› ve “özgürlü¤ü” dün ve bugün hak aray›fllar›na karfl› uygulad›¤› yöntemlerle kendini göstermifltir. Onlar›n “bar›fl›” 6 Mart’ta Dünya Emekçi Kad›nlar Günü vesilesiyle yap›lan eylemde kendini göstermifltir. Onlar›n “bar›fl›” Kürt Ulusal Mücadelesi karfl›s›nda uygulad›¤› kontra yöntemlerle kendini göstermifltir. Onlar›n “bar›fl›” F tipi zindanlarda uygulad›¤› yöntemlerle ve “Hayata Dönüfl” Operasyonlar›yla kendini göstermifltir. Onlar›n “bar›fl›” emekçi s›n›flara karfl› özellefltirme uygulamalar›yla kendini göstermektedir. Onlar›n “bar›fl›” ç›kard›klar› yeni yasalarla iflçi s›n›f›na yönelik örgütsüzlefltirme sald›r›lar› ile kendini göstermektedir. Ve bu “bar›fl” nidalar› elbette gerek-

li yan›t›n› bulacakt›r. Onlar›n “bar›fl” söylemleri bugün Proletarya Partisi taraf›ndan yan›tlanmaktad›r/yan›tlanacakt›r. Proletarya Partisi militanlar› taraf›ndan ‹stanbul, Ankara, Mersin, ‹zmit’te AKP binalar›na yönelik yap›lan sald›r› eylemleri bu yan›t›n bir göstergesidir. Yan›t oldukça net ve berrakt›r: “Sizin bar›fl›n›z ancak sömürü sisteminizi ve iktidar›n›z› devam ettirmekten ibarettir”. Ve bunlar iktidar mücadelesiyle yan›tlanacakt›r. Güzergah Halk Savafl›d›r. Ve TC faflizminin hiçbir sald›r›s› yan›ts›z kalmayacakt›r. Proletarya Partisi s›n›f›n ve emekçi kesimlerinin bilimsel ve do¤ru önderli¤i olarak TC faflizmine gerekli yan›tlar› vermifltir ve vermeye devam edecektir. Genifl halk kitlelerini devrimin bir parças› haline getirme perspektifiyle zorun vazgeçilmez ve en önemli arac› oldu¤unu bilerek hareket edecektir. Ve her türlü sald›r› bu temelde yan›tlanacakt›r. Emperyalizmin ufla¤› Türk hakim s›n›flar›n›n politikalar›n›n uygulay›c›s› olan AKP hükümetinde somutlaflan iflçi s›n›f›na ve 6 Mart eylemine yönelik sald›r›lara verilen yan›t, AKP bürolar›n›n devrimci fliddete maruz b›rak›larak imha edilmesidir. Yan›t oldukça anlaml›d›r. Bu yan›t iflçi s›n›f›n›n ve emekçi halk›m›z›n bilimsel ve esas mücadele yöntemidir. Bugün basit yöntemler ve hedeflerle gerçeklefltirilen bu eylemler yar›n daha üst düzeyde ve daha etkin bir mücadeleye evrilecektir. fiu unutulmamal›d›r; iflçi s›n›f› ve emekçi halk›m›z Proletarya Partisi’nin önderli¤inde örgütlendi¤i ve politik iktidar› hedefledi¤inde gerçek kurtuluflunu sa¤layacakt›r.

Çorlu ve Alibeyköy deri iflçileri direniflte! Çorlu ve Alibeyköy’de bulunan ‹leri Deri Fabrikas›’n›n iflçileri bir süre önce sendikal› olmak için Deri-‹fl Sendikas› Genel Merkezi’ne giderek çal›flt›klar› koflullar› anlatt›ktan sonra örgütlenmek istediklerini bildirerek çal›flt›klar› iflyerinde sendikal faaliyet yürütmeye bafllam›fllard›. Ço¤unlu¤u sa¤lad›ktan sonra Çal›flma Bakanl›¤›’na baflvurarak yetki alan sendika üyeleri, patronun sendikadan istifa etmeleri yönündeki dayatmalar›na karfl› örgütlü mücadeleyi savunan iflçiler, bunun üzerine ifllerinden at›lm›fllard›. Arkadafllar›n›n iflten at›ld›¤›n› ö¤renen Alibeyköy iflçilerinin de sendikal› oldu¤unu ö¤renen patron 21 fiubat’ta kapatmay› düflündü¤ü fabrikay›, iflçilerin fiubat maafllar›n› da vermeden 28 fiubat’ta kapatt›. 18 fiubat’tan beri Çorlu’da; 28 fiubat’tan beri de Alibeyköy’de direniflte olan iflçiler 16 Mart 2005 tarihinde Zeytinburnu’nda bulunan ‹leri Deri D›fl Ticaret fiirketi önünde yapt›klar› eylemde Seyitnizam Mahallesi OPET önünde toplanarak fabrika önüne kadar sloganlarla yürüdüler.

Alibeyköy’de 22, Çorlu’da 34 iflçinin üretim yapt›¤› fabrikan›n sahibinin sendikayla görüflmek istememesi ve fabrikay› kapatmaya çal›flmas›yla bir-

vizlerini tafl›d› ve s›k s›k “Sendika hakk›m›z söke söke al›r›z”, “Direne direne kazanaca¤›z”, “Zafer direnen emekçinin olacak” sloganlar›n› att›.

likte fabrikalar› önünde direnifle bafllayan iflçiler “Yaflas›n Çorlu direniflimiz” pankart› açarak “Sendika yoksa bar›fl da yok”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›”, “Birlik mücadele zafer” dö-

‹flçiler ad›na aç›klama yapan Deri‹fl Sendikas› Genel Baflkan› Yener Kaya ve Genel Baflkan Vekili Musa Servi iflçilerin bugün sokakta olmalar›n›n tek sebebinin anayasal haklar›n›

kullanmak istemeleri oldu¤unu belirttiler. Patronu iflçilerin haklar›na sayg›l› olmaya ça¤›ran Servi ‹flverenin bugünkü durumuna flu an at›lm›fl olan iflçiler sayesinde geldi¤ini söyledi ve “asgari ücretli, sigortas›z, güvencesiz çal›flt›r›lmaya hay›r diyen iflçileri kap›n›n önüne koymakla kurtulamazs›n›z” diyerek mücadeleden geri ad›m atmayacaklar›n› ve tek çözümün iflçilerin geri al›nmas› ve sözleflme imzalanmas› oldu¤unu ifade etti. Kaya ise, 1984 y›l›na kadar örgütlü olduklar› bu iflyerinde flimdi hiçbir sosyal hakk›n olmad›¤›n›, bu nedenle iflçilerin yeniden sendikalar›na üye olduklar›n› söyledi. Eyleme Türk-‹fl 1 No’lu Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak, Deri-‹fl Tuzla ve Beykoz fiubeleri, EMEP Zeytinburnu ‹lçe Baflkan› ‹smail Yavuz, TEKS‹F Bak›rköy fiubesi Baflkan›, EMEP Genel Baflkan Yard›mc›s› Mehmet K›l›çaslan da destek verdiler. Yapt›klar› konuflmalarda ise deri iflçisinin yaln›z olmad›¤›n› ve direnifllerini sahiplendiklerini ifade ettiler. (Kartal)


31

18 Bafltaraf› Sayfa 32’de Buradan yürüyüfle geçen kitle s›k s›k “Yaflas›n Newroz, biji Newroz” “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Newroz atefli sönmeyecek”, “‹çerde, d›flarda hücreleri parçala” vb. sloganlar att›. Cumhuriyet Meydan›’na gelen kitle sloganlarla Gündo¤du Meydan›’na giderken arkada kalan DEHAP kitlesine TC’nin kolluk güçlerinin sald›rmak için haz›rlanmas› üzerine devrimci çevreler geriye döndüler. Kitlede KONGRA-GEL bayraklar› olmas›n› gerekçe yapan polisin tavr› üzerine kararl› bir flekilde dayan›flma sloganlar› atan kitle DEHAP’l›lar gelmeden yürüyüfle geçmediler. Gündo¤du Meydan›’nda bulunan kitlenin de gelmesi üzerine hep birlikte sloganlarla barikata kararl›ca yüklenen kitle, arkada kalan kitlenin barikat› aflmas›n› sa¤lad›. Bu sefer polis barikat›n›n arkas›nda kalan ÖMP ve Mücadele Birli¤i Platfomu’nun da barikat› aflmas›yla kitle hep birlikte dayan›flma sloganlar›yla Gündo¤du Meydan›’na yürüdü. Meydana gelen kitle sloganlar atarak Newroz’u kutlamaya bafllad›. Konuflmalar›n da yap›ld›¤› alanda Kürtçe ve Türkçe ezgiler eflli¤inde halaylar çekildi. Mitinge “Elini ver bana kavga büyüsün, umut baflkald›rs›n yürüsünPartizan” yaz›l› ve ‹brahim Kaypakka-

ya’n›n resminin bulundu¤u pankartla kat›lan Partizan kitlesi s›k s›k “Faflizme isyan halka önder Partizan”, “Kürt ulusuna özgürlük halk savafl›yla gelecek” vb. sloganlar› hayk›rd›. Partizan flamalar›n›n da aç›ld›¤› eylemde ayr›ca “Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO, TMLGB” sloganlar›n›n at›ld›¤› da görüldü. Miting alan›nda Newroz atefli de yak›l›rken mitinge ESP, HÖC, Köz, Devrimci Hareket ve Kald›raç da pankartlar›yla kat›ld›lar. Miting sloganlar ve halaylarla saat 17:00’de sona erdi. ANKARA Toros Sokak’ta saat 12:00’de toplanmaya bafllayan kitle kortejlerini oluflturduktan sonra yürüyüfle geçti. Bu y›l “Savafla geçit vermeyece¤iz” slogan›yla örgütlenen Newroz, so¤uk havaya ra¤men coflkuyla kutland›. DEHAP, EMEP, SDP, Halkevleri’nin oluflturdu¤u Tertip Komitesi taraf›ndan baflvurusu yap›lan Newroz, “izinli” bir flekilde gerçeklefltirildi. Önde “Savafla Geçit Vermeyece¤iz” pankart› aç›l›rken, hemen arkas›nda Newroz’da bedenini tutuflturan PKK MK üyesi Mazlum Do¤an’›n resmi tafl›nd›. Yöresel k›yafetleriyle Kürt kad›nlar›n›n dikkat çekti¤i eylemde kitle s›k

24 Mart-7 Nisan 2005 s›k “Newroz piroz be”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar› at›ld›. ‹HD Ankara fiube, KESK, BDSP, ESP, Kurtulufl, Kald›raç, Al›nteri’nin de kat›l›m gösterdi¤i yürüyüflte, Partizan okurlar› da “Kürt halk›na özgürlük Halk Savafl›yla gelecek” yaz›l› Partizan imzal› pankartla eyleme kat›ld›. “Newroz isyand›r isyana sahip ç›k”, “Kürt halk›na özgürlük halk savafl›yla gelecek” sloganlar›n› atan kitle, di¤er dost-devrimci güçlerle birlikte “‹çerde d›flarda hücreleri parçala” sloganlar›n› da att›. Tertip Komitesi ad›na yap›lan konuflmalar›n ard›ndan, eylem türkülerle son buldu. BURSA Bursa’da DEHAP, SDP, EMEP, ESP’nin organize etti¤i eyleme Partizan da “Halklar›n özgürlü¤ü için Newroz ruhunu kuflan-Partizan” yaz›l› pankart ve flamalar› ile kat›l›rken, birçok kurum da temsilci düzeyinde kat›l›m gösterdi. Gökdere Meydan›’nda yap›lan mitinge 3 bini aflk›n kitle kat›ld›. Mitingin aç›l›fl konuflmas›n› DEHAP ‹l Baflkan› Murat Avc› yapt›, ayr›ca DEHAP Genel Merkez Yöneticisi Osman Engin, EMEP Genel Baflkan Yard›mc›s› Mehmet K›l›çaslan, SDP ‹l Baflkan› Bülent Çal›k, ESP temsilcisi Serpil Aslan da birer konuflma yapar-

ken, mitingde Partizan ve Bursa Tükenmez dergisi temsilcisinin mesajlar› okundu. Kitle “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Yaflas›n Newroz” ve DEHAP kitlesi de s›k s›k “Kana kan cana can seninleyiz Öcalan” sloganlar›n› hayk›rd›. Polisin y›¤›nak yapt›¤› mitingde Hasan Sa¤lam ve Grup Berfin’in söyledi¤i ezgilerle kitle halaya durdu. ADANA 20 Mart Pazar günü Adana’da Newroz kutlamas› için bir etkinlik düzenlendi. DEHAP, EMEP, SDP ve ESP’nin örgütledi¤i etkinlik saat 11:00’de bafllad›. Adana Mimar Sinan Aç›k Hava Tiyatrosu’nda yaklafl›k 30 bin kiflinin kat›ld›¤› etkinlikte yerel guruplar ve fiehriban’â Kûrdî sahne alarak Kürtçe ezgilerle Newroz’u selamlad›lar. Bizler etkinli¤e Partizan, YDG flamalar›m›zla ve ‹brahim Kaypakkaya posterlerimizle kat›ld›k. Etkinlikte s›k s›k att›¤›m›z “Kürt ulusuna özgürlük Halk Savafl›yla Gelecek” slogan›m›z, Ümit Gönültafl’a iliflkin bildirilerimiz ve gazetemiz kitlenin ilgisini çekti. Ayn› zamanda etkinlikte “Savafl Ö¤ren ‹lerle Gücümüz TMLGB”, “Yaflas›n Partimiz TKP/ML Halk Ordusu T‹KKO, TMLGB” sloganlar› da at›ld›. (Adana YDG)

Newroz’un isyan atefli emekçi semtlerde yak›ld›!

GÜLSUYU Dehak’lara baflkald›r›s›n›n simgesi olan Newroz kutlamalar› ülkenin dört bir taraf›nda atefller yak›l›p z›lg›tlar çekilerek kutlanmaktad›r. Bu kutlamalardan bir tanesi de 21 Mart günü Partizan, BDSP, ESP, SDP, Proleter Devrimci Durufl, Maltepe Halk Kültür Merkezi taraf›ndan gerçeklefltirildi. Kitlenin saat 20:00’de muhtarl›k binas›n›n arka taraf›nda toplanarak açt›klar› “Biji Newroz, Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i Maltepe Emekçi Halk›” pankart›yla ve meflalelerle birlikte Özgürlük Meydan›’na do¤ru sloganlarla yürüdüler. Özgürlük Meydan›nda toplanan kitle yakt›¤› Newroz atefliyle, çektikleri halaylarla ve att›klar› sloganlarla Newroz bayram›n› selamlad›lar. Etkinli¤e kat›l›m› ve coflkusuyla Partizan kitlesi dikkat çekti. Partizan kitlesi toplanma alan›na gelmeden önce, Kürt halk›n›n tasfiyecili¤in zincirlerini k›rmas› ve gerçek militanl›¤›na dönmesi gerekti¤ini vurgulamak için “Kürt halk›na özgürlük halk savafl›yla gelecek”, “Biji partime TKP/ML” sloganlar›n› gür bir flekilde att›lar. GEBZE-ULAfiTEPE Newroz kutlamalar›ndan bir di¤eri ise 21 Mart Pazartesi günü saat 19:30’da

Gebze’nin Ulafltepe mahallesinde Partizan ve ESP taraf›ndan gerçeklefltirildi. Büyük bir Newroz ateflinin yak›ld›¤› eyleme Partizan kitlesi “Newroz piroz be Newroz’un atefliyle anti-emperyalist mücadeleyi yükselt Partizan-YDG” pankart› ve Partizan, YDG flamalar›yla kat›ld›. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde flehit düflenler için sayg› duruflunun ard›ndan kitle hep birlikte “Biji Newroz”, “Eflitlik kardefllik Kürt ulusuna özgürlük” vb. sloganlar›n› att›lar. Gulasor fliirinin okunmas›n›n ard›ndan söylenen Kürtçe, Türkçe parçalarla kitle halaya dururken saat 20:00’de HÖC’lüler de dövizleriyle eyleme kat›ld›lar. Daha sonra HÖC, ESP ve Partizan ad›na birer konuflma yap›l›rken konuflmalar›n ard›ndan kitle davul zurna eflli¤inde halaya durdu. Mahalle halk›n›n yo¤un olarak kat›ld›¤› Newroz saat 20:30’da sona erdi. YEN‹BOSNA 21 Mart Pazartesi akflam› ‹stanbul’daki pek çok semtte oldu¤u gibi Yenibosna’da Tohum Kültür Merkezi, DEHAP, Halkevleri ve DHP’nin içinde yer ald›¤› Bahçelievler Demokrasi Platformu’nun örgütledi¤i Newroz kutlamalar› yap›ld›. Saat 19:00’da Yenibosna Cemevi’nin karfl›s›ndaki bofl alanda toplanan kitle lastikler yakarak halaylar çekmeye bafllad›. Coflkusu Newroz atefliyle daha da harmanlanan kitle s›k s›k “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Devrimci tutsaklar onurumuzdur” sloganlar›n› att›. Davul ve zurna ile durmadan devam eden halay›n çevresine toplanan 200’ü aflk›n kitle sloganlara kat›l›rken polisin kitleye çok uzakta durmas› gözden kaçmad›. Halaylar ve sloganlar s›ras›nda PDR pankart› aç›l›rken, kitleden “Kürdistan’a özgürlük halk savafl›yla gelecek” slogan-

lar› yükseldi. Ard›ndan kitle içinde üstünde “TKP/ML” yaz›l› bir pankart aç›ld›. Bunun üstüne kitleden uzun süre “Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO, TMLGB” sloganlar› yükseldi. SARIYER Newroz’un isyan atefli Sar›yer Da¤evleri Mahallesinde de yak›ld›. 2 Temmuz Park›’n›n önündeki caddede yak›lan lastiklerin atefliyle birlikte sloganlar da yükseldi. Okunan bas›n aç›klamas›nda sistemin Newroz’u Nevruzlaflt›rmaya ve isyanc› içeri¤ini boflaltmaya çal›flt¤›ndan bahsedilirken, son süreçte artan yarg›s›z infazlar ve Kürt halk›na yönelik imha ve inkar politikas›nda bir de¤iflikli¤in olmad›¤› tam tersi bask›lar›n artt›¤› vurguland›. Aç›klaman›n ard›ndan “Biji bratiya gelan”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” sloganlar› at›ld›. Da¤evleri ve Kocatafl Mahallesi’nden yaklafl›k 50 kiflinin kat›ld›¤› eylemi Partizan ve Odak okurlar› birlikte düzenlerken, Kald›raç

okurlar› da kutlamaya kat›ld›. Sivil polislerin araçla eylem yerinin çevresinde dolaflarak kitleyi taciz etmeye çal›flmas› üzerine hep birlikte “Faflizme karfl› omuz omuza” slogan› at›ld›. Halaylar s›k s›k sloganlarla kesilirken özellikle gençlerin coflkusu dikkat çekti. Son olarak megafonla kitleye yönelik bir konuflma yap›ld›. “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n›n hep bir a¤›zdan at›lmas› ve “isyan atefli” marfl›n›n söylenmesinin ard›ndan kitle bir süre daha halaylar çekti ve slogan atarak da¤›ld›. ALTINfiEH‹R-fiAH‹NTEPE 20 Mart’ta saat 20:30’da Alt›nflehir ve fiahintepe’de Partizan ve BDSP taraf›ndan ortak düzenlenen kutlama meflaleli yürüyüfl ile bafllad›. Kürt emekçilerin yo¤un olarak yaflad›¤› bir yoldan yürünerek alana gelindi ve atefller yak›ld›. Araba ve traktör lastiklerinin de at›lmas› ile güçlenen ateflin üstünden atlanarak “Biji Bratiya Gellan”, “fiehit Nam›r›n”, “Biji Newroz” sloganlar› at›ld›. Okunan ortak metnin ard›ndan hep birlikte marfllar söylendi. Ve “Yaflas›n devrimci dayan›flma” slogan› ile birlikte sayg› duruflu yap›larak eyleme son verildi. GAZ‹ MAHALLES‹ 20 Mart 2005 tarihinde TKP/ML militanlar› taraf›ndan Newroz kutlamas› içerikli bir yaz›lama eylemi gerçeklefltirildi¤i ö¤renildi. Emekçi halk›m›z›n yo¤un olarak bulundu¤u 8 Evler Bölgesi ve Karakondu Mahallesinde bu eylem yap›ld›. Eylemde “K›z›lordu T‹KKO katillerin peflinde”, “Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO, TMLGB”, “Marks Lenin Mao önderimiz ‹bo savafl›yor T‹KKO”, “Newroz Piroz be” sloganlar› Demirci Kawa’n›n yakt›¤› isyan ateflini büyütmek için duvarlara nakfledildi.


ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com

BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Newroz ateflini körüklemek için Demirci Kawa olmal› Kawa yakt› ilk atefli, özgürlü¤ün simgesiydi… As›rlar boyu etkisi süren kocaman, s›cak bir atefl. Zalim Dehaq’›n zulmüne baflkald›r›, bahar›n s›cak günlerine merhabad›r Newroz. Newroz atefli kavgan›n s›cakl›¤›nda diri tutulabilir ancak. ‹syan olarak atefli yakt› Kawa ve isyan olarak geldi bugüne ve de ancak kavgayla tafl›nabilir yar›na. Kavgas›z, ateflsiz bir Newroz, Kawa’n›n de¤il, Dehaq’›n ifline gelir. Günümüzün Dehaq’lar›na karfl› ancak Kawa, Mazlum, Zekiye, Rahflan olabilenler baflar›l› olabilir.

üzerinden defalarca atlayarak özgürlük sloganlar› att›. Kutlamalara “Kürt halk›na özgürlük Halk Savafl›yla gelecek-Partizan” pankart›yla kat›lan Partizan ve Yeni Demokrat Gençlik “Bîjî b›ratîya gelan”, “Bîjî Newroz bîjî serh›ldan”, “Gençler da¤lara Partizan iktidara” vb. sloganlar›n› att›. Alanda ayr›ca s›k s›k “Bîjî Partî me TKP/ML”, “Yaflas›n partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO-TMLGB”, “Aflk›n, Muharrem, Cafer yoldafllar ölümsüzdür” sloganlar› da at›ld›.

‹STANBUL ‹stanbul’da 20 Mart Pazar günü yap›lan Newroz kutlamalar› bu y›l yine Kazl›çeflme’de yüz bini aflk›n insan›n kat›l›m› ile gerçekleflti. Saat 11:00’de alanda toplanmaya bafllayan kitle s›k s›k “Biji serok Apo”, “Savafla geçit vermeyece¤iz”, “Newroz pîroz be”, “Biji b›ratîya gelan”, “Disa disa serh›ldan zadîya Kürdistan” vb. sloganlar›n› att›. Kalabal›ktan kaynakl› olarak izdiham yaflanan alanda, program gecikmeli olarak bafllad›. ‹lk olarak DEHAP ‹stanbul ‹l Baflkan› Cemal Kavak bir konuflma yaparak Newroz’un “bar›fl, kardefllik ve serh›ldan” günü oldu¤unu söylerken kutlamalara kat›lan tüm devrimci, demokrat, yurtseverleri ateflin ve güneflin çocuklar›n› selamlad›. DEHAP Genel Baflkan› Tuncer Bak›rhan ise yapt›¤› konuflmada Mart ay›n›n kurtuluflun ay› oldu¤u gibi direniflin de ay› oldu¤unu Halepçe katliam›n›n, 8 Mart Dünya Emekçi Kad›nlar Günü’nün, Newroz’un, Gazi Katliam›n›n vb. tarihsel anlam› olan ço¤u günün bu ay› k›z›llaflt›rd›¤›n› ifade etti. Devrimcilerin, sendikalar›n, derneklerin ve siyasi partilerin de kat›ld›¤› kutlamada yaflanan izdiham nedeniyle s›k s›k programa ara verilirken çok say›da insan da kalabal›k yüzünden bayg›nl›k geçirdi. Ancak buna ra¤men program coflku ile devam etti. Grup Yank›, Rojhan Beken, Kardefl Türküler ve Kahtal› M›ç›’n›n söyledi¤i türkülerle halay çeken kitle yakt›¤› ateflin

MALATYA Bu y›l Newroz etkinlikleri Malatya’da iki ayr› yerde kutlan›rken, 20 Mart Pazar günü Partizan, HÖC ve DHP Malatya Postanesi önünde saat 14:00’de “Newroz atefliyle Irak direniflini yükseltelim” yaz›l› pankart açarak ortak bir bas›n aç›klamas› yapt›. Irak iflgaline ve Newroz’a iliflkin bas›n aç›klamas›n› HÖC’den Tu¤ba Bübüfl okudu. Aç›klamada “Newroz’un içi boflalt›lmak istenmekte isyan›n simgesi olan Newroz bahar›n müjdecisi olarak dillendiriliyor. Günümüz Dehak’› ABD emperyalizmidir. ABD Ortado¤u’da politikalar›n› hayata geçirmek için ne kadar muhalif varsa hepsine savafl açt›. Bugün Irak’›n iflgalinin ikinci y›ldönümü ve onurlu Irak halk› ABD emperyalizmine bir kez daha gösterdi Dehak’lara teslim olmayacaklar›n›. Arap, Türk, Kürt tüm dünya

halklar› tek yumruk olarak emperyalizme ve onun iflbirlikçilerine karfl› savaflarak zaferi kazanacakt›r’’ denilirken kitle “Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Newroz piroz be” sloganlar› atarak alk›fllarla da¤›ld›. MERS‹N 20 Mart Pazar günü Metropol miting alan›nda Newroz kutlamalar› yap›ld›. Mersin DEHAP taraf›ndan yap›lan etkinli¤e Partizan, ESP, SDP, Halkevleri ve EMEP de kat›ld›. Saat 10:00’da bafllayan mitinge yaklafl›k 10 bin kifli kat›ld›. Mitingde Partizan okurlar› “Selam olsun Newroz ateflini yakana-Partizan, YDG” pankart› ile kat›ld›. Partizan ve ESP pankartlar›n› miting alan›na almayan kolluk güçleri, Partizan ve ESP kitlesini “Sizi gözalt›na al›r›z, döveriz” fleklinde tehdit etti. Bunun üzerine girifl kap›s›na do¤ru yönelen kitleye sivil polisler sald›rd›. Ç›kan arbedede iki okurumuz hafif yaraland› ve pankartlar y›rt›ld›. Bunun üzerine geri çekilen kitle tekrar kap›ya do¤ru yürümek istedi. Kolluk güçleri kitlenin kararl›l›¤› karfl›s›nda polisler yolu kapatt›. Tertip Komitesi ise kitleyi gitmeleri ya da pankarts›z girmeleri için ikna etmeye çal›flt›. Ancak kitle imzalar› sökerek alana pankartlar› ile girdi. Partizan ve ESP kitlesi s›k s›k “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar›n›

atarak alana girdi. Yap›lan etkinlikte DEHAP ‹l Baflkan› ve DEHAP Genel Baflkan Yard›mc›s› konuflma yapt›. Konuflmalardan sonra sahneye Seher Dilovan ve baz› müzik gruplar› ç›kt›. Kitlenin içerisinden Kongra-Gel bayraklar› ve Abdullah Öcalan’›n resimleri aç›ld›. Partizan kitlesi ise alanda s›k s›k “‹brahim’den Mehmet’e Halk Savafl› ile devrime”, “Kürt ulusuna özgürlük Halk Savafl› ile gelecek”, “Biji Newroz” sloganlar›n› att›. DEM‹RTAfi MAHALLES‹ Mersin’in Demirtafl semtinde Newroz kutlamalar›nda polis eli ile provokasyon yap›ld›. Bir grup provokatör Newroz kutluyoruz diyerek birçok evi bast›, dükkanlar›n ve evlerin camlar›n› k›rd›. 20 Mart Pazar günü gerçekleflen olayda atefller yakarak sokaklarda dolaflan grup yolda önlerine gelen kiflileri döverek baz› evlerin ve dükkanlar›n da camlar›n› k›rd›. Gruba polisin müdahale etmemesi olay›n provokasyon oldu¤unu aç›kça gösterdi. Provokasyona karfl›n ayn› gün Demirtafl’›n baflka bölgelerinde devlet, Newroz kutlamalar›n› engelleyemedi. Yap›lan Newroz kutlamalar›nda atefl yak›p halaylar çeken kitleye Partizan da “Selam olsun Newroz ateflini yaratana” pankart› ile kat›ld›, ayr›ca s›k s›k “Gerillalar ölmez yaflas›n halk savafl›” sloganlar›n› att›. ‹ZM‹R Türkiye ve Türkiye Kürdistan›’nda coflkuyla kutlanan Newroz ‹zmir’de de kutland›. DEHAP, EMEP, SDP ve SHP’nin birlikte organize etti¤i mitinge günler önceden ça¤r› yap›ld›. Yap›lan ça¤r›da Irak’ta yaflanan vahflete de¤inilmeyince, iflgalin de ikinci y›l dönümü olmas›ndan kaynakl› devrimci çevreler Konak Meydan›’na yak›n bir noktadan topland›lar. Newroz, Irak iflgali, hapishaneler ve devrimci dayan›flma sloganlar›n› ortak bir flekilde hayk›ran Partizan, ÖMP, BDSP, DHP ve Mücadele Birli¤i Platformu kitlesi saat 11:00’de topland›. Devam› sayfa 31’de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.