OGYIK31

Page 1

ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

www.iscikoylu.org umutyayimcilik@ttnet.net.tr

Say›: 2005-20

31

*Y›l:2 *23 Eylül-6 Ekim 2005 *Fiyat›: 75 YKr ISSN:1303-9350

‹mha, inkar ve linç sald›r›lar›na karfl›

YAfiASIN HALKLARIN KARDEfiL‹⁄‹ Kuruluflundan bu yana faflist diktatörlükle yönetilen ülkemizde 12 Eylül, ülkemiz halk› için önemli bir tarihtir. Hala bu tarihte ç›kan yasalarla yönetilmeye çal›fl›lan ülkemizde baflta Kürtler olmak üzere tüm halk üzerinde estirilen terör devam ediyor.

Tokat’taki Özel Tim Lojmanlar›’na sald›r›y› TKP/ML T‹KKO ÜSTLEND‹! Elimize posta kanal› ile gelen bir bildiriye göre 14 Eylül 2005 tarihinde Tokat’taki Özel Tim lojmanlar›na yap›lan sald›r›y› TKP/ML T‹KKO üstlendi. TKP/ML T‹KKO Karadeniz Bölge Komutanl›¤› taraf›ndan yay›nlanan bilgi notunda genifl aç›klaman›n daha sonra yap›laca¤› belirtilerek flöyle denildi; “Gerillalar›m›z 14 Eylül günü saat 21:00’de Tokat Merkez’e girip, Özel Hareket Timlerinin kald›¤› (Vali Mehmet Özgün Sitesi) lojmanlar›n›n, karakoluna sald›r›da bulunmufltur. Bu sald›r›da, TC’nin iki askeri etkisizlefltirilmifltir. Gerillalar›m›z herhangi bir kay›p verme-

den çekilmifllerdir. Bilindi¤i gibi bu lojmanlarda 1999 y›l›nda yine T‹KKO gerillalar› ile TC güçleri aras›nda bir çat›flma yaflanm›flt›. En çok korunduklar›n› düflündükleri Tokat flehir merkezine giren gerillalar›m›z istedikleri zaman istedikleri yere gireceklerini bir kez daha göstermifllerdir. Bu sald›r› konusunda daha genifl bilgi için ayr›ca bildiri yay›nlanacakt›r.” Son süreçte devlet eliyle yükseltilen ›rkç› flovenist sald›r›lara karfl› yap›ld›¤› belirtilen eylemin özellikle Kürt halk› üzerinde estirilen terörü k›namak amac›n› tafl›d›¤› da bildiride yer al›yor.

“Bar›fl” ve “Demokrasi” istiyoruz diyor kimileri. Yak›lan, arabaya iple ba¤lan›p sürüklenen gerilla cenazelerinin, sokak eylemlerinde katledilen gençlerimizin, linç edilen halk›n ödedi¤i bedeller üzerinden konufluyorlar. Asker cenazelerinde flaha kalkan milliyetçilik histerisiyle faflistler DEHAP binalar›n› basarken, devlet di¤er taraftan da yöneticilerini tutuklayarak hapishaneye göndermektedir. Bölgeye ziyaret ard›na ziyaret düzenleyen devlet hem sald›r› mesajlar›, hem de “ortam› yumuflatma” mesajlar› veriyor. Bunlar›n tümünün bir aldatmacadan ibaret oldu¤unu ise Kürt halk› ödedi¤i bedellerden, bilincinde tafl›d›¤› onurdan çok iyi biliyor. Türkiye’deki ezilen emekçi s›n›flar devletin yaratt›¤› bu ortamla karfl› karfl›ya getirilmek isteniyor. Özellefltirme baflta olmak üzere bir dizi sald›r› yasalar›n› uygulamaya sokan egemenler, bu sald›r›larla halk›n gözünü tek bir noktaya kilitleyerek, yapt›klar› planlar› hayata geçiriyorlar. Bir yandan emekçilere yönelik sald›r›lar artarak devam ederken, di¤er yandan milliyetçi, ›rkç› rüzgar yükseltilmeye sanki tüm sorunlar›n kayna¤› Kürt halk› ve onun demokratik kurumlar›ym›fl gibi gösterilmeye, gözümüze bu perde indirilmeye çal›fl›l›yor. Türk, Kürt çeflitli milliyetlerden halk›m›z; yalan perdesini söküp atal›m, gerçek sorunumuzun Türk-Kürt sorunu olmad›¤›n› görerek, bu tezgahlar› planlayanlara yöneltelim öfkemizi, kinimizi…

Petrol fiyatlar›ndaki art›fl emperyalist sald›rganl›k ve rekabetin sonucudur!

Kürt sorununda yaflananlara k›sa bir bak›fl TC baflbakan› R. Tayyip Erdo¤an’›n bir grup “ayd›n”la görüflmesi ve akabinde Diyarbak›r’daki konuflmada “Kürt sorunu vard›r” demesi Türkiye gündeminde yo¤un tart›flmalar› da beraberinde getirdi. Bu tart›flma sürecine her s›n›f ve tabakan›n temsilcileri, sistemle iliflkileri paralelinde çeflitli

reaksiyonlar gösterdiler. Faflist diktatörlü¤ün temel tabular›ndan biri olan Kürt ulusal sorunu ile ilgili özellikle de devlet cephesinden böylesi tan›mlamalar her zaman fliddetli tart›flmalar› beraberinde getirmifltir. Özünde Kürt ulusal sorununun çözümü noktas›nda gerçek anlamda çözüm getirmeye

dönük olmaktan ziyade, esasta Kürt hareketindeki uysal ve sistemin verece¤i k›r›nt›lara çoktan raz› kesimlerin elini daha fazla güçlendirmeye ve genifl Kürt kitlelerinde kafa kar›fl›kl›¤›na neden olma yönlü hamleler olmas›na ra¤men böyle olmufltur. Sayfa 16-17-18

Giderek artan petrol fiyatlar› emperyalist sistemde ciddi s›k›nt› yaratmaya devam etmekte. ABD’nin Irak iflgali sonras› sürekli yükselen petrol fiyatlar› ABD’de ciddi bir kaosun yaflanmas›na neden olan Katrina kas›rgas› ile birlikte rekor seviyelere ulaflt›. Bu yükseliflin devam edece¤i noktas›nda da neredeyse tüm uluslararas› piyasalar hemfikir olmufl durumda. Irak iflgalinden bu yana petrol fiyatlar› neredeyse iki kat›na ulaflm›fl durumdad›r. Bu kadar k›sa süre içerisinde dahi muazzam kârlar elde eden petrol tekellerinin, yükseliflin devam etmesi için ellerinden geleni fazlas›yla yapacaklar›ndan ise kimse kuflku duymamaktad›r. Yükselen petrol fiyatlar› enerji kaynaklar› üze-

rinde dönen hesaplar› ve buralarda devam eden emperyalistler aras› dalafl› bir kez daha gündeme tafl›m›flt›r. Petrol politikalar›n›n temelinde uluslararas› sistemin ve iliflkilerin parametrelerini çözmeye çal›fl›rken petrolün dünya ekonomileri üzerindeki etkilerini anlamak çok önemlidir. Strateji, güç ve politik oyunlar, petrol dünyas›nda ekonominin di¤er alanlar›nda oldu¤undan çok daha fazla rol oynamaktad›r. Sayfa 18-19


2

23 Eylül-6 Ekim 2005

31

12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n 25. y›l›

Berlin’de yürüyüfl ve mitingle protesto edildi! Avrupa’n›n çeflitli ülkelerinde ve bu arada Almanya’n›n da birkaç kentinde 12 Eylül’ün 25. y›l› lanetlendi. Almanya’n›n baflkenti Berlin’de de Türkiye devrimciler bir araya gelerek düzenledikleri yürüyüfl 17 Eylül Cumartesi günü saat 15:00’te Hermannplatz’ta bafllad›. Yürüyüflte bizler TKP/ML taraftarlar› olarak befl ustan›n resimlerinin yer ald›¤› ve alt›nda Türkiye proletaryas›n›n öncüsünün imzas›n›n bulundu¤u büyükçe bir pankart›m›zla kat›ld›k. Ayr›ca demokratik kitle örgütlerinden AT‹K de bu protesto yürüyüflüne pankart› ve flamalar›yla kat›lm›flt›. Yü-

rüyüflte ayr›ca TKP/ML bayraklar›n› da tafl›d›k. Eylemde ayr›ca ILPS’in de flamalar› ile yer ald›¤› görüldü. Biz TKP/ML taraftarlar› olarak di¤er üç devrimci örgütle birlikte yürüyüfl ve mitingin örgütleyicisiydik. Yürüyüfl boyunca 12 Eylül Askeri Faflist Diktatörlü¤ü’nü ve faflizmi lanetleyen Almanca ve Türkçe sloganlar at›ld›. Miting arabas›nda ortak olarak haz›rlanm›fl olan örgütlerin bildirisi hem almanca ve hem Türkçe olarak hem yürüyüfl boyuca ve hem de miting bitiminde okundu. Berlin TKP/ML taraftarlar›

12 Eylül mitingine sald›r› ESP’lilerce k›nand›! 11 Eylül günü Kad›köy’de 12 Eylül Mitingi’ne yönelik polis sald›r›s›n› protesto etmek için ESP taraf›ndan bas›n aç›klamas› yap›ld›. 15 Eylül Perflembe günü saat 13:00’de ‹stanbul ‹HD binas›nda yap›lan bas›n aç›klamas›na ‹HD ad›na yap›lan k›sa bir konuflma ile baflland›.

Bas›n metnini ESP’li Figen Yüksekda¤ okudu. Yüksekda¤; aç›klamada “Emniyetin tutanaklara gerekçe yazarken tutars›z ve düpedüz uyduruk gerekçelere s›¤›nd›¤› gözalt›lar güncel bir 12 Eylül resmi çizmifltir” dedi. Aç›klamada 12 Eylül ruhunun halen korundu¤una dikkat çekildi.

Özgür Politika SUSTURULAMAZ!

Serna-Seral iflçileri grevde Bundan 16 ay önce TEKS‹F Bak›rköy fiubesi’ne üye olan 130 Serna-Seral tekstil iflçisi Nisan ay›nda bafllayan toplu sözleflmesinde ücret ve sosyal yard›m maddelerinde yaflanan uyuflmazl›k sonucunda 16 Eylül Cuma günü greve bafllad›.Ö¤len saat 13.00’te üretimi durduran iflçiler “Örgütlüysek her fleyiz, örgütsüzsek hiçbir fleyiz”, “Yaflas›n grev yaflas›n toplu sözleflme” vb. sloganlarla fabrika önüne ç›kt›.

Eyleme Deri-‹fl Tuzla fiubesi, Petrol-‹fl 1 No’lu fiube ile Tez Koop-‹fl 2 No’lu fiube yöneticileri de kat›larak destek verirken burada iflçilere hitaben konuflan TEKS‹F Bak›rköy fiube baflkan› Çetin Yelken “Patronun uzlaflmaz tavr› yüzünden greve ç›kt›k. Tek iste¤imiz insanca yaflayacak bir ücret. Taleplerimiz kabul edilene kadar grevi sürdürmekte kararl›y›z” dedi. Ö¤len greve ç›kan iflçiler ayn› gün akflam saat

Hindistan’da 17 iflçi kaybedildi

işçi-köylü senin sesin! OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

ABONEL‹K fiARTLARI

Hindistan’da 25 Temmuz’da polis taraf›ndan dövülerek gözalt›na al›nan 17 Honda Motosiklet Fabrikas› iflçisinden hala haber al›nam›yor. Sendikalaflma haklar› ve Honda flirketinin lokavt ilan etmesini protesto etmek için toplanan 3 binden fazla iflçiye polis ac›mas›zca sald›rm›flt›. Haber al›namayan iflçilerin ölmüfl olabilece¤inden endifle ediliyor. Sendika liderlerinin aç›klamas›na göre 400 iflçi gözalt›na al›nd›. Bunlardan 320’si daha sonra serbest b›rak›l›rken 63 iflçi Bhondsi Hapishanesi’ne gönderildi.

17.00’de ise bas›na ve kamuoyuna bir aç›klama yaparak greve ç›kt›klar›n› duyurdular. TEKS‹F Sendikas›’n›n “Bu iflyerinde grev vard›r” pankart›n›n fabrikaya as›ld›¤› görülürken, burada s›ras›yla TEKS‹F ad›na Erdinç Mehmeto¤lu, iflçiler ad›na Suzan Gündüz ‹le TEKS‹F 3 No’lu fiube Baflkan› Ali Aktafl birer konuflma yapt›lar. Yap›lan konuflmalarda özetle; iflçilerin sendikada örgütlenme süresince yaflad›klar› bask› ve zorluklardan, nas›l örgütlendiklerinden ve bugüne nas›l geldiklerinden bahsedildi. Ailelerinden de destek ald›klar›n› belirten iflçiler, sendikac›l›¤›n “kapal› yerde” oturularak olmayaca¤›na, birebir iflçilerin yan›nda olmakla mümkün oldu¤una vurgu yapt›lar. Fabrika önünde 24 saat nöbet tutacaklar›n› söyleyen iflçiler, s›k s›k “Yaflas›n örgütlü direniflimiz”, “‹flçilerin birli¤i sermayeyi yenecek”, “Yaflas›n s›n›f dayan›flmas›” vb. sloganlar att›lar. Aç›klama saat 17:45 de sona erdi. (Kartal)

6 AYLIK: 10.200.000

Paris Özgür Politika gazetesinin yap›lan bas›n sonucu kapat›lmas› üzerine Nürnberg’te devrimci örgütler biraraya gelerek 11 Eylül tarihinde Plarer’de bir bas›n aç›klamas› yapt›. Yaklafl›k 70 kiflinin kat›ld›¤› bas›n aç›klamas› Almanca ve Türkçe olarak yap›ld›. AG‹F, ADHK, AT‹K, D‹D‹F, MLPD (Marksist Leninist Almanya Komünist Partisi), MKM, SI (Enternasyonal Dayan›flma), DSP, Kürt-Türk Dostluk Giriflimi imzal› bildiriler da¤›t›ld›. Ve Almanca, Türkçe çeflitli dövizler tafl›nd›. Çocuklar ellerinde Özgür Politika gazetesiyle ve a¤›zlar›n› bantlayarak eylem yapt›lar. Aç›klama “Bas›na özgürlük”, “Özgür Politika susturulamaz”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar› eflli¤inde sona erdi. (Nürnberg)

1 YILLIK: 20.400.000

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.


3

31

25. y›l›nda 12 Eylül sürüyor! Üzerinden 25 y›l geçen 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n y›ldönümünü geride b›rakt›¤›m›z flu günlerde uygulamalar› ve yasalar› ile bu süreç iflletilmeye devam ediyor. Yaflanan derin ekonomik buhran›n bir sonucu olarak gündeme gelen ve gerçeklefltirilen askeri darbenin, ülkemiz topraklar›nda kal›c›laflt›r›lmas› anlam›na gelen dönemin sald›r› yasalar›, bugün hala yürürlükte ve iflletilmeye devam ediliyor. ‹flçi s›n›f› baflta olmak üzere tüm ezilenlere yönelik kapsaml› sald›r› yasalar› bugün de güncelli¤ini koruyor. Çünkü sistemin mevcut yönetememe durumu ve krizi varl›¤›n› korumaya devam ediyor. ‹flçi s›n›f›n›n grev ve sendikalaflma hakk›ndan, gençli¤i cendere alt›nda tutmak amaçl› kurulan YÖK’ün varl›¤›, Kürt ulusuna yönelik o dönem baflta hapishaneler olmak üzere estirilen flovenist dalgan›n varl›¤›n› gelifltirerek koruyor olmas›, o günden bugüne devam eden sald›r›lar›n örneklerinden birkaç› sadece. ‹flçi s›n›f›n›n örgütlenme hakk›n› elinden alan yasalar›n bugün yürürlükte oluflu ve bu sald›r›lar›n, hakim s›n›flar›n içinde bulundu¤u duruma paralel a¤›rlaflt›r›lmas› bu sürecin devam etti¤inin kan›t›d›r. Bunun yan›s›ra 12 Eylül darbesinin yaratt›¤› kültürel ve ahlaki yozlaflma bugün emperyalizmin boyutlanan sald›r›lar› ile birlikte daha boyutlu bir biçimde kendini koruyor. Darbe ile birlikte katledilen, en temel hak ihlallerine maruz kalanlara sistemin kendi içinde “hak aramas›n›” kapatan ‘82 yasas›n›n geçici 15. maddesinin hala yürürlükte oluflu ile sorumlular›n hiçbiri yarg›lanmad›. 12 Eylül’ün bilançosu... Dönemin a¤›r bilançosunu bir kez daha hat›rlad›¤›m›zda; 600 bini aflk›n kifli gözalt›na al›nd› ve büyük bir ço¤unlu¤u a¤›r iflkenceli sorgulardan geçti, 1.5 milyon kifli suçlu olarak kabul edilip fifllendi, 200 bini hakk›nda dava aç›larak s›k›yönetim mahkemelerinde yarg›land›, 7 bin ölüm cezas› istendi ve 500 ölüm cezas› verildi, 50 devrimci idam edildi ve bunlar›n d›fl›nda kay›tlara geçmeyen onbinlerce insan iflkence gördü, iflkencede katledildi. 20 bin kifli kamu görevinden at›ld›, 10 bin kifli ise TC vatandafl› olmaktan ç›kar›ld›. Bu bilançoya bir de “faili meçhulleri” ekledi¤imizde sürecin foto¤raf› daha net ortaya ç›kmaktad›r. Bu bilanço o günden bugüne artarak devam etti. Takvim yapraklar› 12 Eylül 2005’i gösterdi¤inde bilanço a¤›rlaflarak varl›¤›n› korumaya devam ediyor. Egemenler yönetme krizini yo¤un olarak yaflad›klar› dönemde katletme, faili meçhuller, gözalt›nda kay›plar, tutuklamalar vb. bir dizi uygulamay› kesinti-

siz uygulamaktalar. Komünistler baflta olmak üzere devrimcilere ve Kürt ulusuna yönelik ciddi ve kapsaml› sald›r›lar›n sürüyor oluflu o dönemden günümüze miras kalanlar. 12 Eylül’ün miras›: Neo-liberal politikalar 24 Ocak Kararlar›’n›n hayata geçirilifl koflullar› anlam›na da gelen 12 Eylül darbe koflullar›, her alanda oldu¤u gibi etki ve gücünü ekonomik alanda da göstermektedir. Bilindi¤i gibi ülke ekonomisi aç›s›ndan bir dönemeci ifade eden 24 Ocak kararlar›n› uygulama “baflar›s›”n› dönemin hükümeti gösteremeyince ordu devreye girmifl ve IMF ve DB’nin direktifleri do¤rultusunda program hayata geçirilmeye bafllanm›flt›. Bugün iflçi s›n›f› ve köylülü¤e ve kamu emekçilerine yönelik sald›r›lar›n temelleri o günden at›ld› ve uygulamalar bugün sürüyor. Özellefltirme olarak tan›mlanan sald›r› paketi özellikle bu y›l h›zland›r›lm›fl bir programla gerçeklefltiriliyor. TEKEL ve SEKA’n›n ard›ndan TÜPRAfi da geçti¤imiz hafta sat›larak ülke zenginliklerinin peflkefl çekilmesi ve ya¤malanmas› politikas›n›n yan›s›ra yüzlerce iflçinin geleceksizli¤ini getiren bir sald›r› hamlesi daha tamamlanm›fl oldu. Sürecin bir baflka aya¤›n› oluflturan köylülü¤e yönelik sald›r›lar ise yine ayn› biçimde devam ediyor. O dönem de ülke ekonomisinin s›rt›nda bir kambur olarak görülen tar›ma yönelik k›s›tlamalar ve bir dizi sald›r› sürmektedir. 2000’li y›llar›n bafllar›nda ardarda yaflanan krizlerle birlikte tar›m alan›nda yüzde 6’l›k bir küçülme yaflanmaya bafllanm›fl ve köylünün yaflad›¤› yoksullukla birlikte devlete olan borcu büyük bir art›fl göstermifltir. Tar›m›n tasfiyesine yönelik o gün belirlenen politikalar›n bugün yaflam buluyor olmas›, bu anlamda bir tesadüf de¤ildir. Hedeflerini bir bütün olarak o gün gerçeklefltiremeyen devlet, bu sald›r›lar›n› hedefte tutmufl ve uygulamaya çal›flm›flt›r, çal›flmaktad›r. Devletin 12 Eylül’den bugüne devam ettirdi¤i bu sald›r›lar›n›n yaratt›¤› tabloyu Türkiye Ziraat Odalar› Birli¤i’nin haz›rlad›¤› flu tabloda görmek mümkün: “1997 y›l›nda 34 kg bu¤dayla 12 kg.’l›k 1 tüpgaz alabilen çiftçi, bugün 64.10 kg bu¤dayla 12 kg.’l›k 1 tüpgaz alabiliyor. Sat›n alma gücü yüzde 47 oran›nda azalm›fl. 1997 y›l›nda 3.5 kg bu¤dayla 1 kg fleker alabilen çiftçi, bugün 5.40 kg bu¤dayla 1 kg fleker alabiliyor. Sat›n alma gücü yüzde 35 oran›nda azalm›fl. 1997 y›l›nda 0. 36 kg bu¤dayla 1 kg amonyum nitrat gübresi alabilen çiftçi, bugün 1 kg bu¤dayla 1 kg amonyum nitrat gübresi alabiliyor. Sat›n alma gücü yüzde 64 oran›nda azalm›fl.

23 Eylül-6 Ekim 2005 1997 y›l›nda 2.86 kg bu¤dayla 1 litre mazot alabilen çiftçi, bugün 4.88 kg bu¤dayla 1 litre mazot alabiliyor. Sat›n alma gücü yüzde 41 oran›nda azalm›fl durumda.” Bunlar, üzerinden çeyrek yüzy›l geçmifl olmas›na ra¤men iflleyen sürecin bugün itibar›yla nas›l devam etti¤inin ve yafland›¤›n›n göstergeleridir ayn› zamanda. “Neo-liberal” olarak tan›mlanan ekonomik politikalar›n Türkiye aya¤›ndaki uygulamalar› ile a盤a ç›kan bu tablonun önümüzdeki y›llarda da devam edece¤i kesindir. Zira emperyalist-kapitalist sistemin krizden ç›k›fl›n›n tek adresi ve ç›k›fl yolu olarak gösterdi¤i bu ekonomik politikalar›n uygulanmas›na devam ediliyor. Ve sistemi daha fazla krizin içine çeken bu politikan›n a盤a ç›kartt›¤› y›k›m tablosunun de¤iflmesi ancak ezilenlerin kendi geleceklerini belirleme iradesini ellerine almalar› ile mümkün olacakt›r. O dönemin sald›r› yelpazesi içinde yer alan bir di¤er kesim ise Kürt ulusu oldu. Askeri darbenin tüm sald›r›lar›na maruz kalan Kürt ulusu bunun yan› s›ra floven sald›r›lar› da en kapsaml› biçimde yaflad›. ‹nkar bu süreçte oldu¤u gibi o günkü koflularda da en a¤›r yapt›r›mlarla birlikte uygulanan bir politika oldu. Kürt halk› boyutlanan sald›r›lar› bugün de yaflamaya devam ediyor. Ülkedeki “terör” ve “terörist” söylemleri ve bu hedefli sald›r›lar› bugün Kürt halk› en yo¤un biçimde yafl›yor. Gerilla cenazelerinin yak›lmas›ndan, say›s›z linç giriflimlerine, DEHAP belediye baflkanlar›n›n “gerilla cenazelerine kat›lma ve halk› fliddete k›flk›rtma” gerekçesi ile tutuklanmalar›ndan, halk›n gerillay› sahiplenen ve sald›r›lar› protesto eylemlerinin neredeyse tümünde direkt halka atefl aç›lmas› ve yine neredeyse her eylemde bir ya da iki kiflinin katledilmesi, asker cenazelerinin ard›ndan geleneksellefltirilmeye çal›fl›lan DEHAP ilçe binalar›na sald›r›lar›n düzenlenmesi ve Türk bayraklar›n›n as›lmas› gibi daha bir dizi sald›r›, devam eden sürecin bugünkü yans›malar›. ‹lker Baflbu¤’un “topyekün” olarak tan›mlad›¤› sald›r›lar›n parçalar›n› oluflturan bu geliflmeler, dünden bugüne süren floven sald›r›lar›n ve sürecek olan sald›r›lar›n kendisidir. 12 Eylül’ün 25. y›l›, bize sürecin sendikalar baflta olmak üzere tüm demokratik kurumlar üzerindeki etkisini de gösterdi. “12 Eylül Darbecileri Yarg›lans›n” slogan›yla miting düzenleme talebinde bulunan ‘78’liler Derne¤i ve yaklafl›k 60 devrimci, demokratik kurumun bu miting baflvurusuna devlet 1 ay erteleme, yani yap›lmamas› karar› verdi. Devlet meseleye yaklafl›m›n› bu biçimde gösterdi. Bu süreçte tavr›n› net koyanlardan biri de D‹SK oldu. Yaflanan geliflmeleri gerekçe göstererek mitingin yap›laca¤› illerde kat›lmama karar› alan D‹SK’in bu tavr›yla 12 Eylül’de yap›lan düzeltme hareketinin üzerindeki etkilerini gördük, niteli¤inin anlafl›lmas› bak›m›ndan çarp›c› bir örnek daha yaflad›k. 1967’de kurulan D‹SK, kuruldu¤u günden 12 Eylül darbesine kadar iflçi s›n›f›n›n mücadelesinde ve belli haklar›n kazan›m›nda önemli mücadeleler yürütmüfl ve taban›nda ilerici-devrimci bir potansiyeli tafl›m›flt›r. Taban›n da devrimci dinamikleri yo¤unluklu olarak tafl›mas›ndan kaynakl› sistem aç›s›ndan tehlikeli olarak tan›mlanan D‹SK, 12 Eylül sürecindeki ezme ve sindirme operasyonlar›na bu niteli¤inden kaynakl› daha fazla maruz kalm›flt›r. D‹SK’i hizaya çekme operasyonunda devletin ne kadar baflar› sa¤lad›¤›n›n anlafl›lmas› aç›s›ndan son dönem yaflanan pratiklere bakmak bu anlam›yla yeterlidir. 1 May›s’ta “‹flimi ve patronumu seviyorum” dövizleriyle yürüyen D‹SK kendi misyonunu çoktan göstermifltir. “Mitinglerde provokasyon olaca¤›”

gerekçesiyle devletten daha erken davranan sendika yöneticileri tav›rlar›n› “duruflumuz s›n›fsal olmal›” gerekçesi ile flöyle aç›kl›yorlar; “Türkiye’de terörle siyasi taleplerini gündeme getirme ve dayatma yöntemi izleniyor. Ülke h›zla bir etnik ayr›flmaya, bir Türk-Kürt çat›flmas›na do¤ru itilmek isteniyor. Biz buna alet olmak istemiyoruz. Biz sendikay›z. Bizim duruflumuz ve bak›fl aç›m›z s›n›fsal olmal›d›r. Etnik, dini veya baflka bir ölçüyle sendikac›l›k olmaz. Biz iflçilerimize siyasi görüflünü, etnik kökenini, inan›fl›n› sormuyoruz, soramay›z. Ama, bugün içinden geçmekte oldu¤umuz süreç her ortam›n, her etkinli¤in, her eylemin Türk-Kürt çat›flmas› ekseninde kullan›lmaya çal›fl›ld›¤›n› gösteriyor. Provokasyona uygun zeminler olarak her ortam istismar ediliyor. Biz 12 Eylül öncesinde de gördü¤ümüz bu oyunun payandas› olmak istemiyoruz. Mitinglerden çekilme karar›n› bu nedenle ald›k.” (D‹SK Genel Baflkan› Süleyman Çelebi) Süleyman Çelebi’nin yapt›¤› bu aç›klamayla s›n›fsal tavr›n› ortaya koydu¤u kesindir. Ancak mesele bu tavr›n hangi s›n›f›n ideoloji ve anlay›fl›na denk düfltü¤ü ve temsil etti¤idir. ‹flçi s›n›f›n›n ideolojisine denk düflmedi¤i kesin ise Çelebi’nin bu tavr›n›n egemen sisteme hizmet eden bir tav›r oldu¤unu söylemek abart›l› olmayacakt›r. Ne de olsa D‹SK, ülkesini seven bir sendika. 12 Eylül darbesinin böyle bir sendikal anlay›fl istedi¤i kesin ise D‹SK’in de bu anlay›fla bugün tam anlam›yla uydu¤u da o kadar kesin. Sendikan›n her türlü fliddeti k›narken “devlet terörü”ne dokunmad›¤›n› görmek için Çelebi’nin flu sözlerini okumak yeterli: “Sorunu daha da çözümsüz k›lan eylemlere, yollara may›n döflenmesine, minibüslere bomba konulmas›na, masum insanlar›n öldürülmesine, cam›n çerçevenin indirilmesi gibi provokatif eylemlere ve teröre karfl› ç›k›yoruz.” Çelebi bunlar› lanetlerken devletin insanlar›n üzerine atefl açmas›na, halk› linç ettirme terörüne hiç de¤inmemesinin unutkanl›k oldu¤unu san›r›z kimse düflünmüyordur. 12 Eylül’de hedef olanlar hala hedef... Bu arada flunu da vurgulamadan geçmeyelim ki 12 Eylül darbecilerinin yarg›lanmas›n› isteyen ‘78’liler Derne¤i de esas olarak o sürecin yorgunlar›ndan ve mücadeleye olan inançlar›n› tüketenlerden olufluyor. Garip gibi gelebilir ama, “sürecin ma¤durlar›” olarak bu talebi dillendirmek onlara düfltü, ancak bedel ödeyenler yine devrimciler oldu. ‹stanbul mitingine sald›ran polis büyük bir ço¤unlu¤unu devrimci güçlerin oluflturdu¤u onlarca kifliyi gözalt›na alm›fl ve bir kifliyi tutuklam›flt›r. 12 Eylül 1980’de hedef olanlar bugün için de hedef olma özelliklerini kaybetmemifllerdir ve yar›n da kaybetmeyecekler. Çünkü onlar o günden bugüne yaflam› ve dünyay› de¤ifltirme irade ve ideallerini hiç kaybetmediler. 12 Eylül Darbesi’nde 16 yafl›na ve incecik boynuna geçirilen urgana ra¤men Erdal Eren t›pk› kendinden öncekiler gibi böyle olmas› gerekti¤ini ö¤retmifl ve söylemiflti. “Cezaevinde yap›lan (neler oldu¤unu ayr›nt›l› bir biçimde ö¤renirsiniz san›r›m) insanl›k d›fl› zulüm alt›nda inletildik. O kadar afla¤›l›k, o kadar canice fleyler gördüm ki, bugünlerde yaflamak bir iflkence haline geldi. ‹flte bu durumda ölüm korkulacak bir fley de¤il, fliddetle arzulanan bir olay, bir kurtulufl haline geldi. Böyle bir durumda insan›n intihar ederek yaflam›na son vermesi iflten bile de¤ildir. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak ne pahas›na olursa olsun yaflam›m› sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürülece¤imi bile bile.” (Erdal Eren’in ailesine yazd›¤› son mektuptan.)


4

23 Eylül-6 Ekim 2005

S›n›fsal Bak›fl FARE GEM‹YE H‹Ç B‹NMED‹ K‹, TERK ETS‹N! “Hükümet ‘Kürt sorunu’ vard›r demifltir. Anlafl›l›yor ki, bunlar çözüm için de¤il, iflbirlikçi ve Kürt hareketini parçalayacak bölücü Kürdü ortaya ç›karmak için söylenmifltir. Öyle ya, Kürt eski biçimde inkar edilirse kullanmak da mümkün olmaz. ‘Kürt sorunu’ var demeyi sorunu çözmek için de¤il, sorunu ortaya ç›karan iradeyi tasfiye etmek için bir argüman olarak kullanmak düflünülmektedir. Erdo¤an’›n konuflmas›ndan sonra bas›n yay›nda kullan›lan dil ve yaflanan pratik bunu göstermektedir.” (Mustafa Karasu, Ü.Ö.Gündem, 09.09.05) “Genelkurmay koydu¤u çerçevede e¤er samimiyse, yol aç›n, imkanlar verin, sorunun farkl› yollarla çözümü için demokratik tart›flma platformlar› oluflturun diyoruz. (…) Genelkurmay Baflkanl›¤›, ‘e¤er sorun varsa sorunu baflka yöntemlerle çözelim’ ifadesinde bulunuyorsa, çözüm formüllerini ortaya koysun, biz de bakal›m yani bu ordu sorunu nas›l çözmek istiyor? Bu ordu Kürt halk›n›n var oldu¤una inan›yor mu? ‹nanm›yor mu? ‹nan›yorsa da bu halka nas›l yaklaflmak istiyor?” (Murat Karay›lan, MHA ile Röportaj, Ü.Ö.Gündem, 15.09.05) Her iki yorum ve tutumun bu kadar ciddi aymazl›k, tutars›zl›k ve soru iflareti bar›nd›rmas›; içinden geçti¤imiz sürecin Ulusal Hareket’in fiili önderli¤i taraf›ndan nas›l yönlendirildi¤ine aç›kl›k getirmektedir. Tayyip’in içtenli¤ini ö¤renmek için bir süre bekledikten sonra, “anlafl›l›yor ki” ile bafllayan cümle kuranlar, TSK’n›n samimiyetini anlamak için de herhalde bir müddet beklemeyi düflünüyorlar. Faflist diktatörlü¤ün gerek generalleri gerekse de hükümette görevli kadrolar›n›n bir tak›m ucuz manevralar› belki halk›n belli bir kesimi için aldat›c› olabilir ama, bu yan›ltmaca özellikle devletle s›n›f mücadelesinin difllileri içerisinde tan›flm›fl olanlar aç›s›ndan hiç de kolay de¤ildir. Nitekim, Kürt halk›, Tayyip’in konuyla ilgili palavralar›na karn›n›n tok oldu¤unu daha iflin bafl›nda Diyarbak›r ziyareti esnas›nda göstermiflti. Bu durumda, tart›fl›lmas› gereken asl›nda Ulusal Hareket’in fiili önderli¤inin samimiyetidir. “Ateflkes”, “pasif savunma” kararlar› ve bu çerçevede verilen bu tarz demeçler, “taktik” “politika” olarak savunulmaya kalk›fl›lacaksa orada kocaman bir “durunuz” demek gerekiyor. Zira hiçbir tek tarafl› ateflkes ya da pasif savunmaya geçifl tutumu düflman (bu kavrama yabanc›laflma bafllad›¤› an, her fleyin bitti¤i and›r!) taraf›ndan herhangi bir biçimde (do¤rudan ya da dolayl›, aç›k ya da örtülü) karfl›l›k görmüyorsa; aksine yan›t daha azg›n bir sald›r› dalgas›yla veriliyorsa, o durumda “ateflkes” ya da “pasif savunma”ya geçifl aflamas›ndaki dilin kullan›lmaya devam edilmesini “politika”, “taktik” olarak aç›klamaya çal›flmak, onursuzlu¤a elbise

giydirmektir. Gerek ‹mral› gerekse de yukar›da resminden bir kesit sundu¤umuz fiili önderlik hatt›ndaki teslimiyet politikas›na karfl›n, Kürt halk›n›n Faflist diktatörlü¤ün her türlü bask› ve zulmüne karfl› çeflitli biçimlerde gelifltirdi¤i direnifli ve mücadelesi sürüyor. Bu mücadelenin, mevcut önderli¤in belli düzeyde örgütlülü¤ü (ve kontrolü) alt›nda devam etmekte oluflu ve ona güçlü bir ba¤l›l›k göstermesi ciddi bir açmaz olufltursa da bu durumun ulafl›lacak daha kritik safhalarda afl›lmas›n›n da s›n›f mücadelesinin do¤as› gere¤i oldu¤u unutulmamal›d›r. Kürt halk›n›n devrimci dinamikleri, savaflç› ve direniflçi gücü ile kitlesel potansiyelinin harekete geçirilmesi halinde elde edilebilecek sonuçlar›n neler oldu¤u; MLM bir hatt›n izlenmemesine ra¤men, geçmifl y›llarda dahi görülebilmiflti. Halk savafl› stratejisinin ülkemiz özgülündeki geliflim koflullar›na dair önemli ölçüde sa¤lama gerçeklefltiren pratiklerle dolu Ulusal Hareket’in yürüttü¤ü savafl süreci, çok ciddi deneyler biriktirmifl, somut kazan›mlar sa¤lam›flt›r. Gelinen aflamada bunun tüketilemeyen miras› üzerinden dost düflman herkesin, ama herkesin hesap yapmas›, asl›nda tutulmas› gereken yolun aç›k bir biçimde iflaret edilmesinden baflka bir anlama gelmemektedir. Oysa ne yaz›k ki, önce nadasa sürülen gerilla, “devrimler, ulusal kurtulufl mücadeleleri devri sona ermifltir, silahl› mücadele misyonunu tamamlam›flt›r” diye ‹mral›’dan fetva verildikten sonra, flimdi de silahl› reformizm/ekonomizmin s›radan bir arac› olarak konumland›r›lm›flt›r. Bugün bireysel kültürel haklar çerçevesine kadar daralt›lan/güdüklefltirilen mücadele, esasen önderli¤in temsili/meflruiyeti ekseninde yürütülmektedir. Ulusal demokratik talepler son derece geri bir zeminde ileri sürülmekte; faflist Kemalist ideolojinin uzlaflma icazet, anlaflma teslimiyet, birliktelik tabiyet anlay›fl›n›n ötesine tafl›lamamaktad›r. Faflist diktatörlük taviz vermedikçe çizgi yeniden daha geriye kayd›r›lmakta ve her geçen gün duvara daha da yak›nlafl›lmaktad›r. Bu ç›kmaz noktas›nda imdada yetiflen, Türk hakim s›n›flar›n›n “ulusal sorun” konusundaki inkar-imha politikas›ndaki ›srar› olmaktad›r. Bu durum, Kürt halk›n›n temel taleplerden öte kendisine çeflitli biçimlerde yönelen her türlü alçakça sald›r›ya karfl› dayan›flma içine de girerek direnmesini beraberinde getirmektedir. Bununla beraber, Kürt dinamiklerinin sürekli diri tutulmaya ihtiyaç duyulmayacak denli flekillenifle tabi olduklar› yak›n bir süreçten geçtikleri de hat›rda tutulmal›d›r. Ulusal sorun çerçevesinde yaflananlar, ülkemiz tarihinin son çeyrek yüzy›l›na damgas›n› vurmufl bulunmaktad›r. Sorun

31 her dönem oldu¤u üzere bugün de Türk hakim s›n›flar› için kritik/yaflamsal bir önem arz etmektedir. Buna paralel sorunun alevlendi¤i, gündemleflti¤i evrelerde çeflitli s›n›flar›n kimi klik temsilcileri günün koflullar›na göre farkl› hesaplarla ata¤a kalkmakta, hamle yapmaktad›rlar. Bu aflamalar ayn› zamanda saflaflmalar›n da h›z kazand›¤› süreçlerdir. Örne¤in Öcalan’›n hem yakalanmas› hem de as›lamamas›, çeflitli hakim s›n›f partilerini etkiledi¤i gibi kimi reformist ve revizyonist partilerin seçim ittifaklar›n› da de¤ifltirmifltir. fiimdi de, MHP ve BBP’nin soka¤a linç çetelerini sevk etmesi ve kuduz demeçler vermesi son derece do¤al iken, CHP’nin onlar› sollamas› ise “yad›rgat›c›” kaçmaktad›r. Bu durum, CHP’nin faflist karakteri ile örtüflmekte, son süreçteki di¤er tav›rlar›yla bütünlük arz etmekteyse de yine de geçmiflte haz›rlad›¤› “güneydo¤u” hatta “Kürt Sorunu” raporlar› ve taban›ndaki hat›r› say›l›r bir kesim göz al›nd›¤›nda “flafl›rt›c›” kabul edilmektedir. Baykal, konu devletin “namus” sorunu olunca Bahçeli ve Yaz›c›o¤lu’nu yaya b›rakabilmektedir: “‹flte Güneydo¤u’da yaflanan olaylar, tedirginlikleri çok somut bir biçimde ortaya koymaya bafllad›. Böyle bir noktada Türkiye’de ulusal duyarl›l›klara yönelik bir sahiplenme duygusunun yükseldi¤i çok aç›kt›r. Bunu sa¤l›ks›z, anlams›z, gereksiz, kaba bir faflizm yükselmesi, bir ›rkç›l›k patlamas›yla aç›klamak do¤ru ve gerçekçi de¤il.” (D.Baykal, 17.09.05) Baykal’›n CHP’sini takip edenler aras›nda hiç kuflkusuz SHP gibileri de vard›r. Ancak esas ç›k›fl› D‹SK yönetimi yapm›flt›r. S.Çelebi, “gemiyi ilk önce fareler terk eder” esprisine uygun bir biçimde “batmakta” oldu¤unu düflündü¤ü gemiden atlam›fl ve solu¤u efendilerinin kuca¤›nda alm›flt›r. Asl›nda o kucaktan hiç inmemifllerdir Çelebi ve arkadafllar›… Ve asl›nda bafl›nda bulunduklar› D‹SK bugün kimilerinin yazd›klar›n›n aksine 1980 öncesinde de iflçi s›n›f›n› temsil eden bir konfederasyon olmam›flt›r hiçbir zaman. Bugün kahraman ilan edilen Kemal Türkler, Abdullah Bafltürk gibi genel baflkanlar› ve bunlarla birlikte D‹SK’e önderlik eden di¤erleri, CHP ve TKP gibi faflist ve sosyal-faflist partilerin az›l› temsilcileri olup bu partilerin politikalar›n› uyguluyordu. 15-16 Haziran’dan Kavel’e Sungurlar’dan Tarifl’e bütün kritik iflçi direniflleri onlara ra¤men yap›lm›flt›r.1980 öncesindeki D‹SK yönetiminin ifllevi günümüzdekinden hiç de farkl› de¤ildi. En önemli ayr›m; kimi üye sendika yönetimleri ile genel olarak tabandaki devrimci faaliyetin giderek güçlenmesine paralel gelifltirilen direnifllerin D‹SK yönetimini de çaresiz b›rakmas› ve sürüklemesiyle pratikte olufluyordu. D‹SK’in 12 Eylül ile beraber “güvence” alt›na al›nan yönetici kadrosu, gerek hapishaneler gerekse de mahkemelerde tam bir teslimiyetçilik ve iflbirlikçilik sergilemifltir. 1980 sonras› yeniden devreye sokulmas›yla beraber kald›¤› yerden hakim s›n›flara hizmete geçen sendika yönetiminin gelinen aflamada demokratik içeri¤e sahip ezilen ulus milliyetçili¤i ile gerici floven ezen ulus milliyetçili¤ini ayn›

kapsamda de¤erlendirmesi bir “hata” de¤il bilinçli bir saf tutufltur. Bunun, 2005 1 May›s’›nda “iflimi, iflyerimi seviyorum” pankartlar› tafl›tmas›n›n ard›ndan, TSK’n›n “saflara” komutuyla ve tam da 12 Eylül’ün y›ldönümü esnas›nda yap›lmas› manidard›r. Devrimci, demokrat, ilerici, yurtsever güçlerin oluflturdu¤u platformlar›, güç birliklerini ya da kimi etkinlikleri baz› durumlarda böylesine devletle iflbirli¤ine de gitmek suretiyle engellemek, sabote etmek isteyenler daima var olacakt›r. ‹çinden geçti¤imiz ve daha çok sular kald›raca¤› aç›k olan bu dönem ve sorun özgülünde Çelebigilleri baflkalar›n›n izlemesi de kaç›n›lmazd›r. Saflaflma ayn› zamanda ar›nma ve bu manada güçlenme de demektir. Ancak bu saflaflman›n sa¤l›kl› olabilmesi için ideolojik mücadelenin güçlü bir biçimde yürütülmesi flartt›r. Bugün ilerici demokrat çevrelerin ciddi bir kesiminin dahi kan›nda yüksek dozda flovenizm mikrobu bulundu¤u unutulmamal›d›r. Bugün bu zehir daha da yüksek dozda herkese yeniden fl›r›nga edilmeye çal›fl›lmaktad›r. Sorun, MHP, BBP ve art›¤› bir tak›m gruplarla mücadele derekesine indirgenirse, iflin esas›ndan uzaklafl›lm›fl olacakt›r. Onlar›n azg›nl›¤›, pervas›zl›¤› ve katliamc›l›¤›n›n yan›ts›z kalmayaca¤› aç›kt›r. Ancak okun sivri ucu, bu politikay› devreye sokan ve planda onlara da bu rolleri da¤›tan faflist-Kemalist diktatörlü¤e yöneltilmelidir. Bir di¤er gözden kaç›r›lmamas› gereken husus; yürütece¤imiz mücadelede, kat›laca¤›m›z platformlar, etkinlikler ve kampanyalarda, Ulusal Hareket’in meseleyi kendi gündemi ve rotas› çerçevesinde darlaflt›rma ve yönlendirmesine izin vermemektir. Nihayetinde, hakim s›n›flara icazet noktas›na saplanan, emperyalistlerden medet uman, en temel demokratik talepleri dahi savunmaktan geri bir noktaya savrulmufl bulunan, “bar›fl” talebini fetifllefltiren bir platforma kan tafl›mam›z düflünülemez. “Halklar›n Kardeflli¤i” temas›n›n, flovenizmin azg›nlaflt›r›ld›¤›, devletin resmi-sivil bütün kurumlar› ve organlar›yla topyekun sald›r›ya geçti¤i günümüz koflullar›nda bayrak edinilmesi isabetlidir. Bunun ilkeli bir tarzda ele al›nmas› halinde s›n›f mücadelesini ileriye tafl›yan bir rol oynayaca¤› aç›kt›r. IMF ve DB’n›n önceden verdi¤i takvime uygun olarak bilindi¤i üzere özellefltirmelerin son h›zla ve pefli s›ra gerçeklefltirildi¤i bir dönemde ikinci önemli dinamik olarak iflçi s›n›f›n›n devreye sokulmas›n›n flartlar› olgunlaflm›fl bulunmaktad›r. Ancak bunun nesnel flartlar› ile öznel koflullar›n çak›flmad›¤› aç›kça görülmektedir. Tek tek geliflen ve ilk aflamas›nda oldukça etkili olan direnifller ne sonras›na tafl›nabilmekte ne de di¤er direnifl alanlar› ile buluflturulabilmektedir. Hakim s›n›flar sendikalar ile ilgili yapt›klar› yat›r›mlar›n semeresini böylelikle toplamaktad›r. Buna ra¤men tüm alanlarda direniflleri örgütlemeyi di¤er alanlara ise var gücümüzle destek vermeyi sürdürmeliyiz. ‹flçi s›n›f›n›n “Kürt sorunu”na bulaflmas› ya da baflka bir deyiflle “Kürt sorunu” ile buluflmas› ise en önemli hedeflerimizden biri olmal›d›r.


5

31

23 Eylül-6 Ekim 2005

Patronlar›n sald›r›lar›na karfl› deri iflçilerinin mücadelesi sürüyor! Bal›kesir Gönen Sanayi Bölgesi’nde kurulu olan tabakhanelerde çal›flan iflçiler buradaki kölece çal›flt›r›lma koflullar›ndan kurtulabilmek için Deri-‹fl Sendikas›’nda örgütlenmeye bafllam›fl, yaklafl›k 800 kiflinin çal›flt›¤› bölgede 500 iflçi sendikaya üye olmufltu. ‹flçilerin sendikada örgütlendi¤ini duyan patronlar, örgütlenmede öncü durumunda olan iflçileri iflten atm›flt›. Bugüne kadar toplam 230 iflçi at›l›rken, iflten at›lan iflçiler fabrika önlerinde direnifle bafllam›fl iflyerlerindeki iflçiler ise arkadafllar›n›n direniflini desteklemifllerdi. Sigortas›z, günde 16-17 saat çal›flt›r›lan iflçiler ile Deri-‹fl Sendikas› yetki tespiti için baflvuru yaparak hukuki süreci de bafllatm›fllard›. Sendikan›n ve iflçilerin kararl› mücadeleleri karfl›s›nda daha da pervas›zlaflarak her türlü sald›r›y› deneyen patronlar, son olarak d›flar›dan getirttikleri çeteler arac›l›¤›yla 31 A¤ustos 2005 tarihinde bir iflçiyi silahla, bir iflçiyi de döverek yaralad›lar. Patronlar bu yapt›klar›yla iflçiler üzerinde terör estirmeye, iflçileri hakl› mücadelelerinden vazgeçirmeye çal›fl›yor. Polis direnifl çad›rlar›n› yak›yor Keza Çorlu Organize Deri Sanayi Bölgesi’nde de durum ayn›. ‹leri Deri iflçileri 18 fiubat’tan bu yana, Birsinler Deri iflçileri de iki aydan bu yana her türlü bask›ya, sald›r›ya ra¤men direniflteler. Burada da iflçiler polis taraf›ndan gözalt›na al›nm›fl, patronun çeflitli bask›lar›na maruz kalm›fllard›. Birsinler Deri iflçilerinin fabrika önüne kurduklar› çad›r, 12 Eylül 2005 tarihinde gece polis taraf›ndan yak›lm›flt›r. ‹lk baflta polisler durumu inkar etseler de çad›r yakma olay›nda patronlar›n makinelerinin de zarar görmesi nedeniyle iflçilerin yan›nda polisle tart›flmalar› sonucu polisler çad›r› yakt›klar›n› itiraf etmek zorunda kalm›fllard›r. Çorlu Organize Sanayi Bölgesi’nde sendikal faaliyetin önüne geçmek isteyen patronlar sermayenin ç›karlar› için

her türlü yolu deniyorlar. Sermayenin tüm sald›r›lar›na karfl› aylard›r onurlu bir flekilde direnen iflçiler mücadelelerini sonuna kadar götüreceklerini, hiçbir bask›n›n, sald›r›n›n kendilerini y›ld›ramayaca¤›n› dile getiriyorlar. Gönen ve Çorlu’da iflçilerin örgütlenme süreci ile sendika ve deri iflçilerinin üzerindeki sald›r›y› ö¤renmek amac›yla Deri-‹fl Genel Baflkan Vekili Musa Servi’den bize süreci özetlemesini istedik. “Mücadelemiz devam edecek!” M. Servi: Gönen’de 192 iflçi iki aya yak›nd›r yo¤un bask› ve sald›r›ya ra¤men direnifli karal›l›kla devam ettiriyor. ‹flverenler d›flar›dan çete elemanlar› getirtti. Bu çete unsurlar› akflamlar› mahalleleri dolaflarak iflçileri tehdit ederken iflyerleri önlerinde de iflçileri sürekli tehdit ettiler. ‹flçiler Çolako¤ullar› Fabrikas›’nda ö¤len yeme¤ine giderken Harun Özdemir ve yan›ndaki 3-4 tane çete unsuru iflçilere sald›rd› ve bir arkadafl›m›z›n kolu k›r›ld›, bir arkadafl›m›z›n da bafl› yar›ld›. Akflam mahallede gezen iflçilerin üzerine kurflun s›k›ld›. 7-8 çeteci araban›n içinden atefl etti ve bir iflçi arkadafl›m›z bafl›ndan yaraland›. Çetecilerden de yaralananlar olmufltu. Arkadafl›m›z hastaneye kald›r›l›rken halk çetecilere müdahale etmifl, arabalar› tahrip edilmiflti. Sabahleyin bas›n aç›klamas› yapt›k, iflçiler o gün iflbafl› yapmad›, sanayiye iflçiler de iflverenler de gitmedi. Bal›kesir Emniyet Müdürü’nün bölgeye gelmesiyle iflverenlerle yapt›¤›m›z toplant›da burada bir çal›flma oldu¤unu, halk›n huzurunu sendikan›n bozmad›¤›n›, iflverenlerin d›flar›dan çete getirerek iflçilerin ve sendikan›n üzerinde bask› oluflturmaya çal›flt›¤›n› dile getirdik. Emniyetle yapt›¤›m›z toplant›dan sonra çeteciler Gönen’i terk etmek zorunda kald›lar. ‹flçilerin direnifli ikinci ay›na do¤ru gidiyor. 3 Eylül Cumartesi günü bir toplant›m›z olacakt›. Toplant›ya Belediye Baflkan›, AKP Milletvekili, Sanayi ve Ticaret Odas› Baflkan› ve deri iflverenleriyle

Emekçinin Gündemi Kamu emekçileri ücretli kölelik için de¤il, SINIF SEND‹KACILI⁄I ‹Ç‹N MÜCADELE ETMEL‹D‹R TC devleti ve hükümetleri kamu emekçilerini kap›kulu ve ücretli köle mant›¤›yla yönetmifltir. 1960 y›llar›ndan sonra kamu emekçileri kendi örgütlenme haklar›n› kullanmaya yönelik örgütlenip sendika kurma ve dernekleflmeye c›l›z da olsa bafllam›flt›r. Fakat faflist TC devleti bu örgütlenmelere tahammül göstermemifltir. Ülkede geliflen s›n›f hareketlerini bo¤mak ve bast›rmak için ABD yanl›s› uflak generaller vas›tas›yla darbe yap›lm›flt›r. (1971 ve 1980 darbeleri) Varolan güdük demokratik kazan›mlar bile böylece bir ç›rp›da geri al›nm›flt›r. S›k›yönetimler ve Ola¤anüstü hal dönemleri sürdürülmüfltür. Emekçilere yönelik azg›n sömürü, talan, gözalt›lar, iflkenceler, dara¤açlar› ve yarg›s›z infazlar had safhaya vard›r›lm›flt›r. S›n›f mücadelesindeki yenilgiler ve a¤›r bedellere ra¤men mücadele a¤›r olarak da olsa geliflmeye devam etmifltir. Bu örgütlenmeler içinde iflçi s›n›f› içinde s›n›f sendikac›l›¤›na denk düflmeyen, büyük oranda düzen içi uzlaflmac› sar› sendikal anlay›fl iflçi s›n›f› sendikalar›na hakim olmufltur. 1980 y›l›nda iyice derinleflen ekonomik krizi “çözüm” olarak emperyalistlerin dayat-

t›¤› neo-liberal politikalar›n uygulanmas› için halk hareketinin k›r›lmas› gerekiyordu. Nitekim bu krizleri atlatabilmek ve zamana yayabilmek için iflçi s›n›f›n›n mücadele içinde kazan›lm›fl baz› güdük demokratik ve ekonomik haklar› bile kölelik yasalar›yla geri al›nm›flt›r. Bu süreçte ülkede iflçi s›n›f›na s›f›r zam verilmifl ve toplu sözleflme hakk› yok say›lm›flt›r. Kamu emekçileri de sefalet ücretleriyle, komik yüzdelik zamlarla enflasyon karfl›s›nda yok edilmek istenmifl ve açl›¤a mahkum b›rak›lm›flt›r. Bu sald›rgan ve sömürücü emperyalist politikalar›n geliflen süreç içerisinde özellefltirmelerle, iflçi s›n›f›n›n kazan›lm›fl haklar›n›n gasp›n› ve sendikas›zlaflt›rmay›, örgütsüzlefltirmeyi, ifl güvencesini yok etmeyi dayatm›flt›r. 1989 y›l›nda iflçi s›n›f›n›n Bahar Eylemlilikleriyle geliflen mücadele, kamu emekçilerini de örgütlenmeye iterek dernekleflmeyi sa¤lam›fl ve bir sonraki aflamada 1992 y›llar›nda sendikalar›n› kurarak konfederasyonlaflmay› tamamlamalar›n› beraberinde getirmifltir. Bu sürecin aktörleri ilerici ve devrimci dinamiklerdir. KESK’in ortaya ç›kmas›, grev ve toplu sözleflmede ›srar etmesi ve siyaset hakk›n›n

Türk-‹fl 1 Bölge Baflkan› Faruk Büyükkucak kat›lacakt›. Toplant› saat 10:00’da yap›lacakt›. Ancak saat 09:00’da bize bir haber geldi. Ahmet Çetinkaya ad›ndaki bir iflveren kafas›na kurflun s›karak intihar etmiflti. Bu olay sonucu toplant› gerçekleflemedi. Yak›n bir süreçte bir araya gelece¤iz. 4 iflyerinde yetki tespiti ald›k. Tabi iflverenler yetki tespitimize itiraz ettiler. ‹flverenler kural d›fl› çal›flmay› ö¤renmifller, iflçileri sömürüyorlar. 45 saat yerine 60-65 saat iflçileri sigortas›z çal›flt›rmaya al›flm›fllar. ‹flverenler yetki tespitini kolay kolay kabul etmeyecekler. Tabi bu haklar› kolay elde edemeyece¤imizi iflçi arkadafllar da, biz de biliyoruz. Hukuki süreci de bafllatm›fl bulunmaktay›z. Bu konuda kamuoyunun da duyarl› olmas› gerekir. ‹lk davam›z 26 Eylül’de. Türk-‹fl, Bal›kesir’de Türk-‹fl’e ba¤l› bulunan sendikalar, Deri-‹fl Tuzla fiubesi d›fl›nda kimse direniflimize gelmedi. Önümüzdeki Sal› ‹stanbul’da bulunan sendika flubeleri de ziyaretimize gelecekler. Buradaki süreci böyle özetleyebiliriz. Çorlu’da da 200 günü aflk›nd›r ‹leri Deri’deki direniflimiz sürüyor. ‹leri Deri iflvereni sendikay› kabul etmemek için fabrikay› kapal› tutuyor. ‹flveren “Ben art›k çal›flmayaca¤›m. Gerek Valili¤e gerek Emniyet Müdürlü¤ü’ne gerekse Çal›flma Bölge Müdürlü¤ü’ne bu ifli yapmayaca¤›m› bildirdim” diyordu. Ama as›l amac› buradaki direnifli k›rmakt›. Üç kez firma ismi de¤ifltirdi. ‹leri Deri ‹hracat ‹thalat, ‹leri Deri Sanayi Anonim yapt›, Limited yapt› olmad›. Bu sefer de de¤iflik bir unvan ad› alt›nda, tafleron bir flirket kurdu. Amac› buradaki arkadafllar› d›flar›da tutarak tekrar üretim yapmak. Birsinler Deri’de de durum ayn›. 16 arkadafl›m›z iki ay› aflk›nd›r sendikal› olarak ifle geri dönmek için mücadele ediyor. Burada da iflverenlerin ve emniyet güçlerinin çeflitli bask›lar›na maruz kald›k. 12 Eylül gecesi fabrika önünde

kurdu¤umuz çad›r polis taraf›ndan y›k›lm›flt›r. Polisin böyle bir fley yapmaya hakk› yoktur. Bu da bize gösteriyor ki sermaye kesimi örgütlü bir flekilde hareket ediyor. fiu anda Gönen’de de direnifl var. Orada üretemedi¤i mal› Tuzla’da, Çorlu’da daha farkl› yerlerde üretmeye çal›fl›yorlar. ‹flverenler sendikalaflma çal›flmalar›n› içlerine sindiremediklerinden, kabul etmediklerinden bu hakl› mücadelemizi polis vas›tas›yla baltalamaya, bast›rmaya çal›fl›yorlar. Ama flu da aç›kça bilinmelidir ki, geçmiflte de Tuzla’da da ilk sendikalaflma çal›flmalar›m›zda bu tür kaos ortamlar› yaratmak istemifllerdi, çeflitli sald›r›larla karfl› karfl›ya kalkm›flt›k. S›n›f sendikac›l›¤› perspektifiyle bu sald›r›lar› geri püskürtmüfl, hakl› bir flekilde haklar›m›z› geri alm›flt›k. Burada da haklar›m›z› geri alma perspektifiyle mücadelemiz devam edecektir. Gönen iflçilerine destek vermek amac›yla 20 Eylül Sal› günü yap›lan aç›klamaya Deri-‹fl Sendikas› yan›s›ra Yol-‹fl 1 No’lu fiube, Tez Koop-‹fl 1 ve 2 No’lu fiubeler, Belediye-‹fl 3 No’lu fiube, Petrol-‹fl, Liman-‹fl ve Kristal-‹fl ‹stanbul flubeleri destek verdi. Ziyaretçilerle birlikte tek tek direniflteki fabrikalar gezildi. Burada yap›lan aç›klamalarda tüm sald›r›lara karfl› direnifllerinin devam edece¤i vurguland›. Ziyaret s›ras›nda Günder Deri Müdürü Veciye Demirel kamerayla çekim yaparak ortam› provoke etmeye çal›flt›. Ziyaret boyunca s›k s›k “Tuzla Gönen omuz omuza” slogan› at›ld›. Saat 12:30’da ellerinde Deri-‹fl Tuzla fiubesi ve DDSB flamalar› ile Günder Deri’ye do¤ru yürüyüfle geçen yaklafl›k 500 iflçinin önü polis taraf›ndan kesildi. Yaflanan tart›flmalar›n ard›ndan iflçiler yan yola geçerek sloganlarla fabrika önüne geldiler. Burada yap›lan aç›klamalarda tüm sald›r›lara ra¤men deri iflçilerinin omuz omuza mücadeleyi sürdürece¤i vurguland›. (Kartal)

kullan›lmas› mücadelesi içerisinde tam s›n›f sendikac›l›¤›na denk düflmese de geliflmeye aç›k dinamik bir oluflum içindedir. KESK 1997 y›llar›na kadar devrimci dinamik özünü korumufltur. Fakat daha sonraki y›llarda Konfederasyon’un bafl›na çöreklenen reformist ve bürokratik sendikal anlay›fllar›n politikalar›yla KESK ve ba¤l› sendikalar kamu emekçilerinin taleplerinin karfl›lanmas› ve mücadelenin iflyerlerinden hareketle fiili meflru mücadele gelene¤inden ç›km›fl, günü kurtarmaya yönelik mücadele hatt›na oturtulmufltur. Yani s›n›f sendikac›l›¤›ndan uzaklaflt›r›lm›flt›r. Sadece ekonomik ve demokratik k›r›nt›lar, yasal düzenlemeler için mücadele eden noktaya indirgenmifltir. S›n›f sendikac›l›¤› ilke ve esaslar› TC hükümetlerine karfl› mücadeleyi esas alan bir cepheden mücadele edilmemifltir. Emperyalist sald›rgan politikalara, F tipi tecrit ve hücre sald›r›lar›na karfl›, ücretli köle düzenine, gericili¤e karfl›, s›n›f mücadelesi gelene¤inden yoksun ve sadece düzen içi sendikac›l›¤a kendisini uydurmaya çal›flan, aras›ra grev ve toplu sözleflmeden bahseden ve anti-emperyalist politikalar› dillendiren bir duruma gelmifltir. Bugün için esas olan özellefltirmelere, kölelik yasalar›na karfl› mücadele etmektir. KESK ise, kamu emekçilerinin ve iflçi s›n›f›n›n sosyal kurtulufl mücadelesini görmezlikten gelerek düzenin içinde kendisine statükocu yap›y› oluflturmay› amaçlam›flt›r. 4688 say›l› yasa kamu emekçilerinin hakl› meflru taleplerini karfl›lamayan kölelik yasalar›d›r.

KESK, bu yasalara karfl› mücadele gelene¤ini köklü bir ç›k›flla de¤il sadece günü kurtarmaya yönelik bir mücadele gelene¤i ile cevap vermifltir. Asl›nda son toplu sözleflme görüflmelerinde (toplu görüflme) tabana talepler noktas›nda yeterince perspektif sunup tart›flt›ramam›flt›r. Kamu emekçilerinin taleplerini yeterince tart›flt›r›p taleplerine sahip ç›kan bir örgütlenme yap›s›n› gelifltirememifltir. DDSB anlay›fl› olarak KESK’in bu reformist yap›s›na karfl› s›n›f sendikac›l›¤› ilke ve esaslar›n› ›srarla hat›rlat›p mücadele etmemiz zorunluluktur. Kamu emekçileri bu görüflmelerde sar› sendikal anlay›fl›n devletle anlaflmas›ndan kaynakl› (5 YTL sendika aidat›n› devlet ödesin mant›¤›n›) KESK avantajl› duruma düflse de grev ve toplu sözleflmeye yönelik siyaset hakk›n› öne ç›kartan bir mücadele süreci gelifltirememifltir. Biz DDSB anlay›fl› olarak grev, toplu sözleflme ve siyaset yapma hakk›n› savunup s›n›f mücadelesine hizmet eden bir cepheden bakmal›y›z. Çözüm patronlara ve onlar›n ç›karlar›n›n temsilcisi olan devlete karfl› mücadele ekseninde s›n›f sendikac›l›¤› perspektifiyle hareket etmekten geçer. Ücretli köle de¤il, üreten ve yöneten bir sendikal anlay›fl› öne ç›karmal›y›z. Emperyalist sald›rganl›k politikalar›na, faflist linç uygulamalar›na, özellefltirmelere ve tecrit uygulamalar›na karfl› s›n›f sendikac›l›¤›na ve ilkelerine dört elle sar›lmal›y›z. Eflit ifle eflit ücreti savunmal› ve her fleyin panzehiri s›n›f kavgam›z› büyütmeliyiz. S›n›f kinimizle bilenelim. Gelecek ellerimizdedir.


6

23 Eylül-6 Ekim 2005

31

Karadeniz’de çeltik, ya¤mura yenik düfltü! Yetiflme döneminde bol su isteyen çeltik (pirinç) üretiminde, ya¤›fllar›n fazla olmas› ürünün suyun içinde yatmas›na, kurutulmay› bekleyen ürünlerinse çürümesine neden oldu. Giderleri sürekli artan çeltik üreticisi köylüler, çelti¤in fiyat›n›n artmamas›ndan flikayetçi. - Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Tahsin ‹lhan Önal: 76 yafl›nday›m. Terme Merkez Elmal›k mahallesindenim. Eski Ziraat Odas› Baflkan›y›m. 1978-80 aras› baflkanl›k yapt›m. 50 dönüm çeltik ekiyorum, 10 y›ld›r. F›nd›k da var, öncesinden de soya yap›yordum. Para etmeyince çelti¤e döndüm. - Çelti¤in bu seneki durumundan bahseder misiniz? T. Önal: Geçen sene çelti¤i biçti¤im zaman 750 bin liradan satm›flt›m. Bu sene 550 bin lira diyorlar. Biçti¤im çelti¤i asfaltta kurutuyorum. - Bu sene çelti¤in fiyat›n›n düflmesinin ya da tüccar›n 550 bin liraya alaca¤› söylemlerinin yay›lmas›n›n sebebi nedir? T. Önal: Baflka talep olmad›¤› için, devlet de sahip ç›kmad›¤› için tüccar istedi¤i fiyata alabiliyor. Köylü baflka nereye verecek? fiimdi Fiskobirlik olmasayd› find›k kaç lira olurdu, 4 milyona almazlard›. Ayn› onun ifli gibi TMO almasa bile ortada olan fiyat› de¤erlendiriyor. Vatandafl da istedi¤i fiyattan mal›n› satabiliyor. Mecburen di¤er fabrikalar da ona uyuyor. Böylece köylü de istifade etmifl oluyor. fiimdi TMO sahip olmad›¤› için istedi¤i fiyata al›yor fabrikalar. - Bu sahipsizli¤in nedeni nedir sizce? T. Önal: Nedeni tar›m politikalar›. ‹lla biz de mi çiftçiyi yollara dökelim? Bunu yapmad›¤›m›z için hiç sesimiz duyulmuyor. Eksik kal›yoruz. Binlerce traktörü flu yola döküp yolu keseriz. Zarar ediyoruz. Pirinç 3 senedir 1.5 milyon lira. Bütün tar›m girdileri, ilaçlar vs. iki misli-üç misli katlanmas›na ra¤men pirinç 1.5 milyon lira. Çelti¤i 500-600 bin liradan ald›lar m› düflecek 1.200-1.300 milyon liraya. Yaz›k alt›ndan ç›k›lmas› mümkün de¤il, yapt›¤›n masraf› alam›yorsun. Zaten Türkiye’de tar›m bu flekilde öldü. Her dalda öldü tar›m, d›flardan geliyor her fley. Ya¤l› tohumlar, tah›l

ürünleri d›flardan, bakliyat d›flardan, yaz›k bunlara dolar gidiyor. - ‹thal ürünler köylünün yetifltirdi¤i ürünleri nas›l etkiliyor? T. Önal: Mecbur kal›yor vatandafl üretimi b›rak›yor. Bu durum karfl›s›nda ne üreteceksin, neyi üreteceksin? Hangi mahsulü üretsen alt›nda kal›yorsun. Geçen sene bu¤day› 250 bin liraya satamad›lar. 300 bin liraya kepe¤i al›yor, hayvan›na yedirmek için. Böyle tar›mdan ne bekliyorsun? - fiu an uygulanan tar›m destekleri yeterli oluyor mu? T. Önal: Tarlan›n dönümüne 10-1215 milyon parayla bu iflin alt›ndan ç›k›l›r m›? Fiyat desteklemesi olmal›. Almasa bile devlet fiyat› desteklemeli. Devlet, fiyat› flu dese TMO hem çelti¤i al›r hem de fiyat› ayakta tutar. Bak›n, soya hepten piyasadan kalkt›. Soya gibi bir ürün kaç dalda kullan›l›yor, bak›n d›flardan ithal ediyoruz flimdi, eskiden biz soya ekerdik. fiimdi vazgeçtik. Sebebi art›k kald›ram›yoruz, satam›yoruz, fabrikalar› kurulmad› ifllenmesi için. - Türkiye’de uygulanan tar›m politikalar› hakk›nda neler düflünüyorsunuz? T. Önal: Bizde tar›m insan gücüyle yap›ld›¤› için pahal›ya mal oluyor. Mesela bugün Avrupa ülkelerinde makinelerle yap›ld›¤› için fazla ürün al›yorlar, daha teknik yap›yorlar, ucuza mal ediyorlar. Fabrikalar ucuz oldu¤u için çelti¤i d›flar›dan ihraç ediyor. Bizim çiftçimiz de devaml› periflan oluyor. - Çözüm yolu sizce ne olmal›? T. Önal: Çözüm yolu tar›m ürünlerinin desteklenmesi, baflka çözümü yok. Sonra tar›m girdileri, ilaçlar› desteklenmeli. ‹laçlardan rand›man alam›yoruz bugün. ‹laçlar›n fiyat› her sene katlan›yor fakat kulland›¤›nda etki etmiyor, kontrol edilmiyor. ‹laçlar çok pahal› ama faydas› yok. Çiftçi flaflk›n vaziyette. Devlet deste¤i olmadan ürünlerin alt›n-

dan ç›kam›yor. Çünkü d›flar›dan ithal edilen ürünlerle k›yaslan›yor. D›flardan gelen ürünlerle fiyat› uydurmam›z mümkün de¤il. D›flarda ucuz diye getirtiliyor. Ne yapacak köylü, dedi¤im gibi yollar› m› kesecek? Çeltik elimizde, ne yapaca¤›z? Afl›r› bir fiyat da istemiyoruz, önceki fiyattan düflük olmamal›. “Mal›m›z para etmiyor” Çarflamba-Terme ilçesi aras›nda Sö¤ütlü Köyü yak›n›nda asfalt çal›flmas›nda, trafi¤e kapal› olan asfalt üzerinde çelti¤ini kurutan köylü Kani Özden’in görüfllerini sorduk. - Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? Hangi köydensiniz? Kani Özden: Buras› orta Sö¤ütlü. Benim ad›m Kani Özden. Bu çelti¤i Gündo¤du Köyü’nden getiriyoruz. Köylü ma¤dur durumda. Afla¤› yukar› 15 seneden beri u¤rafl›yorum çeltikle. fiu anda 60 dönüm yerimiz var. Bu sene kurak oldu¤u için ürün pek o kadar da verimli de¤il. Fabrikac›lar da bu durumu gözetim alt›na ald›klar› için fiyat› düflük tutmaya çal›fl›yorlar. - TMO al›m deposu Terme’de kapat›ld›. Bu durum sizi nas›l etkiliyor? K. Özden: Evet, kapat›ld›. Fabrikac›lar›n bu konuda çok büyük etkisi var. Yani mal›m›z para etmiyor. Ürünümüzü fabrikac›ya sat›yoruz ama fabrikac›lar da bu sene fiyat vermeyecek gibi. Geçen sene 750-800 bin fiyat vermiflti. Bu sene 600 bin lira verilece¤ini duydum. ‹laç, gübre, sürüm, mazot masraflar› her y›l art›yor. Mazot oldu 2,250 bin lira, masraflar art›yor. ‹yiye gidifl yok. Havalar›n durumu da malum. Bu gece çok büyük bir ya¤›fl oldu. Yolda kurutmaya çal›flt›¤›m›z çeltiklere vurdu. Ç›k›flt›ram›yoruz, baz› yerlerde adam da yok. F›nd›kla çeltik çak›flt› bu y›l. F›nd›kta güzel bir taban fiyat oldu, f›nd›¤›m›z da var. Çeltikte çal›flmaya adam bulam›yoruz. (Samsun)

Tahsin ‹lhan Önal

Samsun’un Terme, Çarflamba, Bafra gibi ilçelerinde Çeltik (Pirinç) üretimi önemli bir yer tutuyor. Çelti¤in ekimi di¤er tah›llardan daha farkl›. Akarsu ve su kuyular›ndan kanallarla çeltik tarlalar›na tafl›nan sudan gölet oluflturuluyor. Suyun içersine ekilen çeltik baflaklafl›ncaya kadar bol suya ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle çeltik yetifltiren köylüler için su oldukça önemli. Kurak geçen dönemlerde çelti¤in verimi ve kalitesi düflüyor. Son y›llarda Terme ilçesinde f›nd›k üreticisi köylüler çeltik de yetifltirmeye bafllad›. IMF politikalar› f›nd›k gibi çelti¤i de vuruyor. Emperyalizmin ufla¤› hükümetlerin tar›m› yok etmek için “Tar›mda reform” ad› alt›nda tasfiye çal›flmalar›n› h›zland›rmas›, özellefltirmeler yapmas›, taban fiyat› belirleme ve desteklemeleri kald›rmas› tefeci tüccar›n ifline yarad›. Tüccar›n insafs›zl›¤›na terk edilen köylülerin ürünleri de¤er yitirmeye bafllad›. Birçok ürün ithal edildi¤i için de¤erini yitirdi ve köylüler üretemez hale geldi. Çeltik, yaflanan bu sonuçlardan en çok etkilenen ürünlerden biri. Tüccarlar ithal çeltik alarak yerli ürünlerle kar›flt›r›p iç pazara sat›yor. Çeltik al›m› yapan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) özellefltirilebilmesi için ilk önce zarar ettirilerek köylüden ürün al›m› yap›lan depolar› bir bir kapat›l›yor, bu nedenle Termeli üreticiler Çarflamba ilçesindeki al›m deposuna ürününü getiriyor. Terme ilçesinde çeltik üretimi Çarflamba’ya göre yüksek ve ayn› zamanda özel çeltik fabrikalar›n›n say›s› Terme’de 14 iken Çarflamba’da 2 fabrika var. Bu y›l çeltik üretimi ekim zaman› kurak geçti¤i için veriminde düflüfller yaflan›yor. Ayn› zamanda hasat dönemi olan Eylül ay›nda Samsun’a ya¤an ya¤›fllar mevsim normalinden yüksek oldu¤u için hasad› gelen ürünün yatmas›na neden oldu. Afl›r› ya¤mur hasad› geciktirirken biçilmifl çelti¤in kurutulmas›n› da etkiliyor. 10 Eylül günü ya¤an ya¤›fl sonucu Bafra ilçesinde 5000 ton çelti¤in zarar gördü¤ü aç›kland›. Gece ya¤an ve yaklafl›k 1 saat süren sa¤nak ya¤›flla beraber dolunun ard›ndan tar›m arazilerinde hasar tespit çal›flmalar› bafllatt›klar›n› belirten Bafra Ziraat Odas› Baflkan› Sait Karagöl; ilçenin 21 köyünde 40 bin dönüm arazisinde çeltik üretimi yap›ld›¤›n› aç›klad›. Bu sene 20 bin ton çeltik beklediklerini ama sa¤nak ve dolunun ürüne büyük ölçüde zarar verdi¤ini, belirlemelere göre de 5 bin ton çelti¤in zarar gördü¤ünü tahmin ettiklerini aç›klad›. Bu arada sa¤anak ve dolu nedeniyle 19 May›s, Alaçam ve Yakac›k ilçelerinde de çeltik ekili tar›m arazilerinin zarar gördü¤ü bildirildi. Terme ilçesinde çeltik üreticisi köylülerle, yaflad›klar› sorunu gazetemize anlatmalar› için söylefli yapt›k.

Terme’de bulunan TMO al›m deposunun kapat›lmas›, tefeci-tüccarlar›n fiyat› iste¤i gibi belirlemelerine, yani köylülerin zarar etmesine sebep olmufl durumda.


7

31

23 Eylül-6 Ekim 2005

Aslano¤lu köylüsüne a¤an›n adamlar›ndan silahl› sald›r›

Diyarbak›r’›n Bismil ‹lçesi’ne ba¤l› Sinan köylülerinin topraklar›n› kendi üzerine geçiren A¤a Reflit Sinanl›’ya karfl› bafllatt›klar› mücadelede yine Bismil’e ba¤l› Aslano¤lu köylüleri de yer alm›fl, kendi köylerinin a¤as› Nevaf Kahra-

man’›n 47 y›ld›r el koydu¤u hazine arazilerini kendi haklar› oldu¤unu söyleyerek almak için harekete geçmifllerdi. Sinanl›, Aslano¤lu ve Kahramanmarafl Do¤anköy köylülerinin a¤al›¤a ve zulme karfl› birlikte ördükleri mücadelede Sinan

F›nd›k üreticisinin durumu üzerine Fiskobirlik taraf›ndan 22 A¤ustos’ta bafllat›lan f›nd›k al›mlar›nda, sadece Ordu’da yaklafl›k 1 milyon kilo f›nd›k al›m› gerçeklefltirildi. Fiskobirlik Ordu Müdürü Turgay Cörüt’ün aç›klamas›na göre 730 üreticiden yaklafl›k 1 milyon kilo f›nd›k al›m› gerçeklefltirildi. Ayr›ca 68 üreticiye ait 150 ton f›nd›¤›n emanete b›rak›ld›¤› da aç›klamalar aras›nda. 1 Ekim’de yeni fiyat›n›n aç›klanaca¤›n› söyleyen Cörüt, köylülerin fiyatlar›n düflmesini önlemek amac›yla f›nd›klar›n› mutlaka Fiskobirlik’e emanet b›rak›lmas›n› istedi. Turgay Cörüt “üretici ne zaman f›nd›¤›n› sat›p paras›n› almak isterse o günkü fiyattan alacakt›r. Buna dikkat etsin ve önem göstersin” dedi. Ordu Fiskobirlik Müdürlü¤ü al›mlar›n›, Merkez Karacaömer, Sarayc›k Beldesi ve Gülyal› ilçesindeki 3 depoda sürdürüyor. Bu sürece kadar al›m› yap›lan 1 milyon kilo f›nd›k karfl›l›¤›nda üreticilere 2.5 milyon YTL ödeme yapan Fiskobirlik, kalan 4 milyon YTL’nin de 15 Eylül ve sonras› ödeme yapaca¤›n› aç›klad›. Gazetemizin önceki say›lar›nda f›nd›k fiyatlar›n›n pazarda günlük de¤iflimiyle, özellikle Eylül ay›na girerken 5.850’lere düflmesinin nedenlerine de¤inmifltik. Üreticiler borçlar›n› ödedi¤i, iflçi yevmiyelerini karfl›lad›¤›, çocuklar›n›n okul masraflar›n› karfl›lad›¤› vb. ihtiyaçlar› için ödemelerin, harcamalar›n yo¤unlaflt›¤› Eylül ay›nda yeni ürün f›nd›¤› satmas› ve serbest pazarda peflin ödeme yapan tüccara yönelmesine neden oluyor. Bu da f›nd›¤›n pazarda al›m fiyat›n›n düflmesine neden oluyor. Fiskobirlik orta¤› üreticiler de dahil olmak üzere peflin ödeme yap›lmad›¤›

için genelde kooperatif yerine tüccara yönelmeye bafll›yor. Köylüler Fiskobirlik’den ortakl›klar› düflmesin diye yeni mahsul ürünlerin bir k›sm›n› kooperatife satarken, büyük bölümünü tüccara satmay› düflünüyor. ‹flçi yevmiyeleri, gübre, mazot, ilaç borçlar›n›n ödendi¤i hasat döneminin ilk aylar›nda alacakl›lar›n zorlamas›yla köylüler f›nd›¤›n› tüccara satmak zorunda kalmakta. 3 y›l üst üste f›nd›¤› kooperatife satmayan üreticinin ortakl›¤›n› düflüren Fiskobirlik, üreticinin sorunlar›na e¤itilmeli, al›mlarda peflin ödeme yaparak borçlar›n›, mazot, gübre, ilaç vb. üretim giderlerini çeflitli yard›m ve krediler açarak çözümlemeye gitmelidir. Sadece ürün al›mlar› yapan özel bir kurulufl olmak yerine ortakl›klar›n›n sorumluluklar›n› tafl›yarak kat›l›mc› olmal›d›r. Üretici deste¤i sunan, do¤al afetlerde üreticilere yard›m sunan özel kooperatifler alabildi¤i oranda destek al›r, üretici Fiskobirlik’e güvenir. (Samsun)

köylüleri jandarman›n silahl› sald›r›lar›yla karfl› karfl›ya kalm›flt› pek çok sefer. Bu kez de Aslano¤lu köylüleri Nevaf Kahraman’›n silahl› adamlar› taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›. Topraklar›n› geri almak için sürdürdükleri mücadeleyi a¤al›¤›n ortadan kald›r›lmas›na dönük tepkiye de dönüfltüren köylüler, daha önce de benzer sald›r›larla korkutulmak istenmifl ancak kaybedecek hiçbir fleyleri kalmayan köylüler, bu sald›r›lara hakl›l›klar›ndan ald›klar› güçle canlar› pahas›na cevap vermiflti. Bu sald›r›lardan sonuncusu 12 Eylül Pazartesi günü gerçekleflti. Saat 17:30 s›ralar›nda traktör ve kamyonetlerle Aslano¤lu Köyü’ne gelen 100 kiflilik silahl› grup, köyün yak›n›nda bulunan tarlalarda an›z yakt›ktan sonra bir alanda toplanan köylülere önce sözlü sald›r›da bulunmufl, sonra da grup havaya atefl açm›flt›r. Rastgele aç›lan atefl sonucu M.A adl› bir çocuk kafas›na ald›¤› kurflunla yaflam›n› yitirmifl, fi.B adl› bir kad›n ise yaralanm›flt›r. Kendi silahlar›ndan ç›kan kurflunlarla

a¤an›n ileri gelen adamlar›ndan biri oldu¤u söylenen Halis Kahraman da ölmüfltür. Aslano¤lu köyüne yaklafl›k 20 km uzakl›kta olan karakoldan ise jandarma 4 saat sonra gelmifltir. Ancak jandarma silahl› eflkiyalar› gözalt›na almak yerine köylülerden 7’sini gözalt›na alm›flt›r. Köyden torbalarca kurflun toplayan jandarma, köyü abluka alt›na alarak birkaç köylüyü daha gözalt›na almak istedi. Gözalt›na al›nmaya çal›fl›lan köylüler, avukatlar›n› getirerek jandarmaya ifade verdi. Köylerinde kurflun isabet etmemifl tek ev olmad›¤›n› söyleyen köylüler bu yaflananlara tepki göstererek kendilerinin suçlu muamelesi görmesine ise anlam veremediklerini belirttiler. Savc›l›k konuyla ilgili soruflturmay› bafllatt›, köylüler de devletten can güvenliklerinin sa¤lanmas›n› ve sorumlular›n yarg›lanmas›n› istedi. Nevaf Kahraman’›n silahl› adamlar›n›n köyde uzun süreden beri terör estirdi¤ini söyleyen Aslano¤lu köylüleri bu tür sald›r›larla y›lmayacaklar›n›n alt›n› çizdi. (H. Merkezi)

“Erzincan köylüsü güç durumda” Hükümetin tar›m› tasfiye politikalar› sonucu ülkenin birçok yerinde köylüler y›k›mla karfl› karfl›ya. Karadeniz’den Ege’ye Akdeniz’e kadar birçok bölgede köylüler ektikleri üründen vazgeçmeyi planl›yor, ancak devletin alternatif ürün projesi de köylülerin derdine derman olmaktan uzak. Bu duruma bir örnek de Erzincan köylülerinin yaflad›klar›d›r. Erzincan’da köylülerin bu konulardaki görüfllerini ald›k. - Bize genel olarak yaflad›¤›n›z sorunlar› anlat›r m›s›n›z? - fiu an hasat zaman›, yani sorunlar›n nerede ise en fazla yafland›¤› dönem. Hangi birisinden bafllayay›m bilmiyorum. ‹lk olarak ekti¤imiz ürünlerden bahsedeyim. Pancar, bu¤day, arpa, fasulye vb. ürünleri ekiyoruz, ama kâr edemiyoruz. Çünkü hükümetin uygulam›fl oldu¤u tar›m politikalar›ndan dolay› taban fiyatlar› çok düflük. Son üç dört y›ld›r ayn› fiyatlarla sat›yoruz ürünlerimizi, hatta düfltü¤ü bile oluyor. Ama tar›m ilaçlar›, traktör saati, sürüm, su, gübre, patos, iflçi, tafl›ma paralar›n›n düflmesini b›rak›n, bunlar kat kat art›yor. - Bu seneki mahsulünüz neye dayal›? - Arpa, bu¤day ve fasulye ektik. Daha yeni bu¤day hasad›m› satt›m. 2 ton bu¤daya karfl›l›k 500 milyon para ald›m. Tamam›n› toprak sahibine icar olarak ödedim, ama yine de bu¤day hasad›m›n geliri bu borcu karfl›layamad›. 250 milyon daha toprak sahibine borcum var. Fasulyem ise bu sene mevsimden dolay› ve-

rimsiz durumda. Arpa hasad›m› ise fiyat› çok düflük oldu¤u için ekti¤ime piflman oldum, art›k ö¤ütüp hayvanlar›ma verece¤im. Yani anlayaca¤›n›z bu sene de di¤er seneler gibi kâra m› borca m› ektim belli de¤il! Böyle giderse bir daha ekmeyece¤im. -Erzincan bölgesi pancara elveriflli. Peki siz neden ekmediniz? - Ekmedim çünkü ç›kan mahsulüm kotan›n masraf›n› karfl›lam›yor. - Az önce icar paras› verdi¤inizi söylediniz, kendi tarlan›z yok mu? - Tarlam yok, biz 1993’de Dersim’den askeri güçlerin zorbal›¤›yla gelmek zorunda kald›k. Orada kendi tarlam vard›, durumum iyiydi. Hükümetin sözde geri dönüfl projesi var, ama onlar televizyonlara yans›yanlar. Biz daha köyümüze izinsiz giremiyoruz, geri dönüfl diye bizi kand›r›yorlar. - Tar›mdan baflka geliriniz var m›? - Dersim’deyken 50 bafl küçük hayvan›m, 30 bafl büyük bafl hayvan›m vard›. Ama köyümüzden kovulduktan sonra küçük bafl hiç kalmad›. Büyük bafl ise 10’a düfltü. Köylünün zor an›nda tefeci tüccarlar köylünün elindeki hayvan›n› ucuza al›yor. Tefecilere vermeyince kasaba satmak zorunda kal›yoruz, yurt d›fl›ndan getirilen kaçak et köylüden et al›mlar›n› düflürüyor, bir de buna ulafl›m paras› eklenince köylünün elinde hiçbirfley kalm›yor. Tar›mdan ald›¤›m›z› hayvanlar›m›za, hayvanlar›m›zdan ald›¤›m›z› da tefeci tüccarlara veriyoruz. - Son olarak gazetemiz arac›l›¤›yla söylemek istedi¤iniz birfley var m›? - Ben eminim ki bu yoksulluk ve bu zulüm yok olacak, gün gelecek emekçiler hak etti¤ini alacak, bafl› dik gezecek ve yine eminim ki bu biz sustukça de¤il mücadele ettikçe bunlar gerçekleflecek. Son olarak ‹flçi-köylü gazetesine bizim sorunlar›m›z› dinledi¤i için teflekkür ederim ve baflar›lar›n›z›n devam›n› dilerim. (Erzincan ‹K okurlar›)


8

23 Eylül-6 Ekim 2005

31

Dersim, atefl alt›nda direnmeye devam ediyor!

Türkiye Kürdistan›’nda gerillay› imhaya yönelik TC askerlerinin bafllatt›¤› genifl kapsaml› operasyonlar, her geçen gün boyutlanarak devam ediyor. Özellikle Kongra-Gel’in “bir ayl›k eylemsizlik” karar›n›n ard›ndan HPG gerillalar›na yönelik sald›r›lar›n pervas›zlaflt›¤›, flehit düflen gerilla bedenlerindeki iflkence izlerinde kendini göstermekteyken, Kürt halk›n›n kurtuluflunun bar›flç›l yollarla çözülmeyece¤inin de net ifadesidir. Öyle ki, son süreçte özellikle yarat›lmak istenen Türk flovenizmi ile t›rmand›r›lmak istenen bu sald›r›lar Kürt Ulusal Hareketi’nin “demokratik çözüm” istemine cevap niteli¤i tafl›maktad›r. Türkiye Kürdistan›’n›n her metre karesinde bafllat›lan operasyonlar gerillay› imha amac› tafl›rken ayn› zamanda da ezilen emekçi halk›m›za gözda¤› vermeyi amaçlamaktad›r. Ancak son süreçte flehit düflen gerillalar›n cenazelerinin onbinlerle u¤urlanmas›, TC’nin tüm planlar›n› bir kez daha bofla ç›kard›. Emekçi Kürt halk› o¤ullar›n›

ve k›zlar›n› bir kez daha z›lg›t ve sloganlar eflli¤inde sonsuzlu¤a u¤urlad›. En son 9 Eylül 2005 tarihinde Dersim Merkez’e ba¤l› Çiçekli nahiyesinde TC ordusu ile girdikleri çat›flmada flehit düflen Mahmut Demir, Niyazi Abdurrahman, Osman Cengiz, Mizgin Hadi isimli dört HPG gerillas›n›n bedenlerinin iflkenceden tan›nmaz hale getirildi¤i ö¤renildi. Dersim Merkez, Hozat ve Ovac›k üçgeninde hava destekli bafllat›lan operasyonlarda Geyiksuyu, Demirkap› ve Çiçekli k›rsal›nda bombalamalar sonucu ormanl›k alanlar günlerdir yanmakta iken özellikle karakol çevrelerinde bafllayan orman yang›nlar› dikkat çekiyor. Ormanlar› söndürmek için hiçbir ad›m atmayan TC devleti, söndürme girifliminde bulunmak isteyenleri ise operasyonlar› bahane ederek, “güvenlik” gerekçesiyle engelliyor. Bölgede yola döflenen may›nlardan kaynakl› yürümeye dahi cesaret edemeyen kolluk güçleri, tüm öfkelerini havadan sürekli bombalayarak, gerilla muamelesi

yapt›klar› ormanl›k alanlardan ç›karmakta. Rüzgar›n da etkisiyle büyüyen yang›nlar bölge halk›n› endiflelendirirken sat›l›k burjuva medyan›n ve çevrecilerin yang›nlara duyars›z kalmalar› olay›n baflka bir boyutunu oluflturuyor. Yarg›s›z infazlara bir yenisi daha eklendi! 90’l› y›llarda çok karfl›lafl›lan zorla göç ettirme, köy yakmalar, yarg›s›z infazlar son süreçte tekrar devletin s›kça baflvurdu¤u sald›r› politikalar› olarak gündeme gelmekte. ‹mam Boztafl’la bafllayan yarg›s›z infazlar, K›z›ltepe’de baba-o¤ul Kaymaz’›n katledilmesiyle h›z kazanm›flt›r. ‹flledi¤i her cinayeti meflrulaflt›rmaya çal›flan faflizm böylece tetikçilerinin rahat hareket etmesinin önünü aç›yor. Yine geçti¤imiz günlerde tatil için gitti¤i Dersim’de katledilen, o¤lu HPG gerillas› olan Hasan fiahin’in ölümünün ard›ndan henüz çok zaman geçmemiflti ki yarg›s›z infazlara bir yenisi daha eklendi. Bölgede son günlerde artan faili belli cinayetler sürerken di¤er yandan da gerillaya yönelik sald›r›lar devam etmektedir. Tüm bunlar henüz haf›zalar›m›zda tazeli¤ini korurken, geçti¤imiz günlerde Dersim’de taksicilik yapan yirmi yafl›ndaki Hasan Akda¤ arabas›na müflteri olarak binen polis memuru R.L. ve yan›ndaki iki kifli taraf›ndan vurularak öldürüldü. Yaflamlar›n›n sürekli tehdit alt›nda oldu¤unu belirten taksi floförleri “cinayetin failleri cezaland›r›lmad›¤› taktirde bunun arkas› kesilmeyecektir” derken, TC’nin bölgedeki temsilcilerinden Vali Erkal muhtarlar olay›nda nas›l

Mersin’de mahkemede gözalt› terörü 17’ler için yap›lan eylemlerden kaynakl› tutuklanan Gonca Özken’in 19 Eylül Pazartesi günü Adana A¤›r Ceza Mahkeme-

si’nde görülecek olan duruflmas›na ça¤r› amaçl› Partizan ve ESP ortak bir bas›n aç›klamas› yapt›. HÖC’ün de destek verdi¤i aç›klama, 16 Eylül Cuma günü Mersin Adliyesi önünde gerçeklefltirildi. Kitle ad›na bas›n metnini okuyan Azime Peker yapt›¤› aç›klamada “sistemin devrimci, demokrat ve yurtseverler ekseninde gerçeklefltirdi¤i faflist sald›r›lar her gün daha da artmakta ve azg›nlaflmaktad›r” dedi. Aç›klaman›n devam›nda ‹stanbul, Ankara, Samsun ve Adana’da yap›lan operasyonlara de¤inen Peker, devletin bu operasyonlarla tam bir kelle av› bafllatt›¤›n› ifade etti. Yeni Terörle Mücadele Yasas›’na da de¤inen Peker “AKP hükümeti, devrimci ve demokratik çal›flmay› engelle-

mek için haz›rlad›¤› yeni TMY’yla Gonca Özken örne¤inde oldu¤u gibi polise hapishanedeki devrimcileri sorgulama ajanlaflt›rma ve operasyonlara götürme hakk› tan›yor ve polisin keyfi bask›lar›n› yasallaflt›r›yor” dedi ve 19 Eylül Pazartesi günü Adana A¤›r Ceza Mahkemesi’nde görülecek olan duruflmaya devrimci, demokrat kesimleri ve tüm halk› ça¤›rd›. Aç›klamada s›k s›k “Bask›lar bizi y›ld›ramaz”, “Gonca Özken yaln›z de¤ildir”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” vb. sloganlar at›ld›. Bas›n aç›klamas› polisin tüm engelleme ve provokasyon çabalar›na karfl›n planland›¤› gibi sona erdi. 19 Eylül’de yap›lan mahkemede Gonca Özken serbest b›rak›l›rken, mahkemeyi izlemeye giden gazetemiz Mersin büro muhabiri Danyal Ülgen ve okurumuz Azime Peker gözalt›na al›nd›. (Mersin)

ki Nam›k Dursun’u aklama görevini üstüne ald›ysa bugün de ayn› vazifeyle “olay siyasi de¤ildir” aç›klamas› yaparak olay› adliymifl gibi göstermeye çal›flsa da cinayetin, son süreçte yaflanan geliflmelerden ba¤›ms›z olmad›¤› aflikard›r. Herkesin Dersim’de potansiyel suçlu olarak görüldü¤ü düflünülürse bu aç›klama daha bir anlafl›l›r olacakt›r. Yaflanan cinayet sonras› Dersim halk› bir kez daha tepkisini d›fla vurarak kepenk indirme ve kontak kapatma eylemi gerçeklefltirerek Akda¤’›n öldürülmesini protesto etti. Bölgedeki gerginlikten ve halk›n tepkisinden endifle eden kolluk güçleri cenazeye kat›l›m› engellemek istediyse de halk›n kararl› duruflu karfl›s›nda geri ad›m atmak zorunda kald›. Özellikle 17’lerle beraber halk üzerinde tehdit, gözalt› tutuklama kaç›rma vb. estirilen devlet terörünün bir yans›mas› olan Akda¤ cinayeti bundan sonra yaflanacak olanlara da iflaret etmektedir. TC’nin, gerillay› yaln›zlaflt›rmak için y›llard›r teslim almaya çal›flt›¤› Dersim halk› dün oldu¤u gibi bugün de hak arama bilinciyle hareket etmeye devam edecektir. (Malatya)

Malatya’da Gemlik Yürüyüflü’ne yap›lan sald›r› k›nand›! Son aylarda ülke genelinde yükseltilen Kürt ulusuna yönelik linç giriflimleri ve provokasyonlar Malatya’da protesto edildi. Malatya’da DTH, ESP, EMEP ve ÖDP’nin örgütleyici oldu¤u bas›n aç›klamas›na Partizan ve Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i de destek verdi. 5 Eylül Pazartesi günü saat 13:00’de Malatya PTT önünde toplanan kitle sald›r›y› protesto etti. Aç›klamada Kürtlerin en demokratik insani taleplerinin bile “terörizm, bölücülük” diye lanse edildi¤i, en insani haklar›n›n bile gaspedildi¤i gibi 21 Mart (Newroz bayram›nda) bayrak provokasyonuyla bafllat›lan linç sald›r›lar› dalgas›n›n suni flekilde yarat›l›p beslendi¤i ve devam ettirildi¤i dile getirildi. Aç›klama bittikten sonra bir sivil polis, halktan birisiymifl gibi provokasyona kalk›flt›, polisin provokatif sald›r›s› birkaç kiflinin sözlü deste¤i d›fl›nda ciddiye alan olmad›. (Malatya)

Hatay Dörtyol’da operasyon Mufl ve Hatay’da bafllayan operasyonlar devam ediyor. Al›nan bilgilere göre Mufl’un Varto ile Karl›ova ilçesi s›n›rlar› içerisinde yer alan Ölçekli, Kaynarca, Kulan, Çayçat›, Y›lanl› köyleri k›rsal›nda 9 Eylül günü yüzlerce asker ve korucunun kat›l›m› ile bafllat›lan operasyon sürüyor. Operasyonlarda flimdiye kadar çat›flma yaflanmad›¤› bildirilirken, Hatay’›n Dörtyol ilçesine ba¤l› 3 yaylada askeri operasyon bafllat›ld›¤› bildirildi. Dörtyol ilçesine ba¤l› Göçek, Pafla ve Gül yaylalar›nda askeri operasyon bafllat›ld›. Kayseri, Mufl, Osmaniye ve Gaziantep’e de askeri birlik kayd›r›ld›¤› gelen bilgiler aras›nda. (Mersin)


9

31

23 Eylül-6 Ekim 2005

“Mercan’da öldürmek için operasyon yap›ld› Dersim Ovac›k’a ba¤l› Mercan Vadisi’nde 16-17 Haziran tarihlerinde TSK’n›n düzenledi¤i operasyonda katledilen 17 MKP kadrosu ve savaflç›s›n›n ölümüne iliflkin gazetecilerden ve avukatlardan oluflan delegasyon yapt›klar› ön incelemenin sonuçlar›n› aç›klad›. AT‹K (Avrupa Türkiyeli ‹flçiler Konfederasyonu), ADHK (Avrupa Demokratik Haklar Konfederasyonu) ve ILPS (Halklar›n Uluslararas› Mücadele Ligi)’nin ça¤r›s›yla oluflturulan ön inceleme soruflturma delegesi 4-8 Eylül tarihleri aras›nda Türkiye’ye gelerek ‹stanbul’da çeflitli kurumlarla yapt›¤› görüflmelerde katliama iliflkin bilgi toplad›. Toplanan bilgiler ›fl›¤›nda avukatlar arac›l›¤›yla ailelerin suç duyurusunda bulunmas›nda ›srar eden delegeler devletin tehlikeli olarak gördü¤ü insanlar› her zaman benzer yöntemlerle katletti¤ini söylediler. Türkiye’nin gündemlerine ve artan sald›r›lara da dikkat çeken delegeler ‹nsan Haklar› Derne¤i’nde yapt›klar› bas›n aç›klamas›nda katliam›n sorumlular›n›n yarg›lanmas› ve cezaland›r›lmas› konusunda Avrupa’ya güvenmemek gerekti¤ini ifade etti. 7 Eylül’de ‹HD ‹stanbul fiubesi’nde bas›n aç›klamas› yapan Av. Roland Meister (Almanya), Av. Rainer Ahues (Almanya), Av. Cem Cihan (Hollanda), Gazeteci Rio Mondelo (Hollanda) ve Cafer Cangöz’ün kardefli H›d›r Cangöz delegasyonun Türkiye’ye gelifl nedenlerinin katliam›n Alman bas›n›nda hiç yer almamas› oldu¤unu söyledi. Kobra helikop-

terleri ve F-16 uçaklar› kullan›larak gerçeklefltirilen operasyonda katledilenlerin aileleri, avukatlar, Temel Haklar Federasyonu temsilcileri, DEHAP ve ‹HD ile yap›lan görüflmeler sonucunda araflt›rman›n belli bir sonuca ulaflt›¤›n› kaydeden delegasyon üyeleri ad›na aç›klama yapan Av. Roland Meister “Cesetlerin tan›nmayacak kadar parçalanm›fl olmas›, bu kiflilerin roketlerle ve bombalarla öldürülmüfl oldu¤unu çok net göstermekte-

dir” dedi. Almanya’da Cafer Cangöz ve Alaattin Atafl’›n mülteciliklerinde savunma avukatl›klar›n› yapan Meister, katledilenlerin bir ço¤unun fiziksel sakatl›klar›ndan dolay› çat›flma imkan›na sahip olmad›klar›n› ifade etti. Yurtd›fl›nda tart›fl›lan ancak henüz net bir bilgiye sahip olmad›klar› operasyonun planlan›fl›nda ve gerçeklefltiriliflinde Türkiye d›fl›ndaki devletlerin de yer ald›¤›n› belirten Meister olay›n ayd›nlat›lmas› için uluslararas› alanda ellerinden geleni yapacaklar›n› söyledi. Delegasyonun yapt›¤› araflt›rmalar›n sonuçlar›n› ise flu flekilde s›ralad›:

Bu askeri operasyonun günler ve hatta aylar öncesinde planland›¤› ve buna göre haz›rl›klar›n yap›ld›¤› ortadad›r. Türk güvenlik güçlerinin bu insanlar› sa¤ yakalama amac› olsayd›, ölmeyecekleri görüflündeyiz. Görüflme ve belgelerden, öldürülen kiflilerin bir ço¤unun fiziksel sakatl›klar›ndan dolay› çat›flma imkan›na sahip olmad›¤› anlafl›lmaktad›r. Cesetlerin tan›nmayacak kadar parçalanm›fl olmas›, bu kiflilerin roketlerle ve bombalarla öldürülmüfl oldu¤unu çok net göstermektedir. Türk yetkili makamlar›, ailelerin ve avukatlar›n keflif ve dosyadaki delilleri inceleme taleplerini reddetmifltir. Ayr›ca olay mahalli, askeri kontrol alt›nda tutulmaktad›r. Ölenlerin yak›nlar›yla yapt›¤›m›z görüflmelerde, öldürülenlerin baz›lar›n›n en az üç kuflak aktif politik faaliyet yürüterek Türk devletini rahats›z eden kifliler oldu¤unu ö¤renmifl bulunuyoruz. Ancak bu durum Türk devletine bu insanlar› öldürme hakk›n› vermez. Delegasyonda bulunan Hollanda’dan gazeteci Rio Mondelo çal›flma konusunda gazetemize flu k›sa de¤erlendirmeyi yapt›: “Say›s›n›n azl›¤›na ve s›n›rl› kaynaklar›na karfl›n, gerçekleri bulma komitesinin iyi bir ifl yapt›¤›n› düflünüyorum. Herfley tamamlanmad› fakat 17 katliam kurban› için adalet aranmas› çabas›na katk›da bulunduk. Savunmas›z politik

aktivistlere karfl› Türk devletinin bu son katliam›n› k›namakta Türkiye ve Avrupa’daki ilerici hareket ve insan haklar› örgütlerine kat›ld›k. Devlet terörünün bu 17 kurban› için adalet isteyen ailelerin ça¤r›lar›na kat›l›yoruz.” (‹stanbul)

MKP’den eylemler

Elimize posta kanal› ile ulaflan bir bildiriye göre MKP Adana’da yapt›¤› çeflitli eylemler ile 12 Eylül Askeri Faflist Darbesi’ni k›nad› ve 17’leri and›. Bildiriye göre 11 Eylül gecesi Adana’n›n Gülp›nar Mahallesi’nde bulunan Sal›pazar› girifline “Mercan flehitleri ölümsüzdür” yaz›l› pankart as›ld›. Yine ayn› gece Meydan Mahallesi’nde bulunan Atatürk K›z Meslek Lisesi’nin demir parmakl›klar›na “17’ler Yafl›yor, Yaflas›n Halk Savafl›” yaz›l› bir pankart as›ld›. Ayr›ca “12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n Hesab›n› Halk Savafl› Soracak” yaz›l› pankart da ayn› bölgede bulunan Mithatpafla ‹lkö¤retim Okulu’nun demirlerine as›ld›.

Samsun’da 2 kiflinin tutuklulu¤u devam ediyor Kürt halk› yaln›z de¤ildir! Partizan ve ESP Kürt halk›na yönelik bask›lar› ve linç giriflimlerini protesto amac›yla Mersin’in Günefl Mahallesi’nde ortak bir eylem yapt›. Eylem 10 Eylül Cumartesi günü Günefl Mahallesi muhtarl›¤› yan›nda bulunan parktaki a¤açlara “Kürt Halk› Yaln›z De¤ildir-PART‹ZAN-ESP” yaz›l› pankart as›larak bafllat›ld›. Eylem s›ras›nda “Kürt halk› yaln›z de¤ildir” , “Yaflas›n devrimci dayan›flma” sloganlar› at›ld›. Eylem at›lan sloganlar›n ard›ndan sona erdi. Eyleme halk da yo¤un ilgi gösterdi. Eylemin ard›ndan mahalle Çevik Kuvvet ve TMfi polisleri taraf›ndan abluka alt›na al›nd› ve TC’nin kolluk güçleri panzerleri ve halka yönelik yap›lan kimlik kontrolü bahanesi ile mahallede terör estirdi. Ayn› gün eylemin yap›ld›¤› bölgeden geçmekte olan iki TÜM-‹GD’liyi a¤›r makineli silahlarla kimlik kontrolü bahanesi ile durduran kolluk güçleri, “Partizan kim, ESP kim”, “eylemi yapanlar› tan›yor musunuz?”, “ne ifliniz var burada?” gibi sorular sorarak sorguya alm›fl ve daha birçok kifli bu bask›ya maruz kalm›flt›r. Bu uygulamalarla iki gün boyunca halk üzerinde terör estirilmifltir. (Mersin)

Tunceli’nin Ovac›k ilçesinde 17 Haziran’da yap›lan katliam› k›namak için Samsun’da 21 Haziran günü bas›n aç›klamas› yap›lm›flt›. Daha sonra, 25 Haziran’da sabah 00:06’da Özel Harekat Timleri ve sivil polisler operasyon düzenleyerek bas›n aç›klamas›na kat›lanlar› gözalt›na alm›fllard›. Hakl› tepkilerini bas›n aç›klamas›na kat›larak sloganlarla hayk›ran, devrimci demokrat ve yurtseverlere yönelik düzenlenen bu operasyonla ailelere ve çevreye de korku sal›nmaya çal›fl›lm›flt›r. 18 kiflinin üzerine “halk› isyana teflvik ve yasad›fl› örgüt propagandas› yapmak” suçlamas› yüklenerek yap›lan bu operasyonda toplam 13 kifli gözalt›na al›narak, 2 gün Emniyet Müdürlü¤ü’nde tutulmufl, gözalt› süresince sivil polisler taraf›ndan zorla ifade ve parmak izi al›nmaya çal›fl›lm›fl, kaba dayak, tacizde bulunularak iflkence yap›lm›flt›r. Operasyonda adres yanl›fll›¤› gerekçe gösterilerek gözalt›na

al›nmayan SDP üyesi Kürflat Arslan 15 kiflinin 1 hafta sonra yap›lan itirazla tutuklulu¤unun kald›r›larak tahliye edilmesinin ard›ndan, 3 gün sonra oturdu¤u cafede, yine ayn› yöntem kullan›larak TMfi taraf›ndan apar topar gözalt›na al›n›p ç›kar›ld›¤› Savc›l›k taraf›ndan tutuklanm›flt›r. Ayn› flekilde ‹stanbul’a giden Ersin Çelik ise Otogarda gözalt›na al›narak F tipi hapishaneye götürülmüfltür. Önce Tekirda¤ F Tipi Hapishanesi’ne konulan Ersin Çelik, halen Ankara Sincan F Tipi Hapishanesi’nde tecrit alt›nda tutuluyor. Yasaya göre tutuklu bulunan gençlerin en geç 1 ay içerisinde mahkemeye ç›kart›lmas› gerekirken hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden 2 ayd›r keyfi bir biçimde hapishanelerde tecrit alt›nda tutulmaktad›rlar. SDP bu hukuksuzlu¤un giderilmesi ve teflhir edilmesi için 10 Eylül günü parti binas›nda Kürflat Arslan’›n annesiyle beraber bas›n aç›klamas›

düzenledi. SDP Samsun ‹l Örgütü Baflkan› Mustafa Cengiz, operasyon ve tutuklama sürecinin aç›klamas›n› yaparak “Bu konuda adli mercileri ve barolar› göreve ça¤›r›yoruz. Bu hukuksuzlu¤un takipçisi olaca¤›m›z› kamuoyuna ve ilgililere duyuruyoruz” dedi. Tutuklu annesi Emine Okutan, o¤lunun 2 ayd›r hiçbir gerekçe gösterilmeden tecrit alt›nda tutuldu¤unu belirtti. O¤lunun yüksek puanla üniversiteyi kazand›¤›n› belirten Emine Okutan “kayd›n› vekalet alarak yapt›m, zor durumday›z. O¤lum Kürflat’›n bir an önce serbest b›rak›larak ma¤duriyetimizin giderilmesini istiyoruz” dedi. Kürflat Arslan Samsun E Tipi Hapishanesi’nde adlilerden ayr› ko¤uflta kalarak tecrit ediliyor. Çamafl›r vb. ihtiyaçlar›, görüfle ç›kart›lmas› vb. genel ihtiyaç ve taleplerinde hapishane idaresince keyfi zorluklar ç›kart›larak sorun yaflat›l›yor. (Samsun)


10

23 Eylül-6 Ekim 2005

31

“Darbecisiniz, pafla pafla yarg›lanacaks›n›z”›n yan›t›: Eylemcisiniz, hak ar›yorsunuz, sald›r›lacaks›n›z! 1 milyon kiflinin gözalt›na al›nd›¤›, 1 milyon 683 bin kiflinin fifllendi¤i, 230 bin kifli hakk›nda dava aç›ld›¤›, 100 bin kiflinin örgüt üyesi oldu¤u iddias›yla sorguland›¤›, 7 bin kifli için idam istendi¤i, 517 kifliye ölüm cezas›n›n verildi¤i, 50 kiflinin idam edildi¤i, binlerce insan›n müebbet hapis ald›¤›, 30 bin insan›n bask›lardan yurtd›fl›na kaçt›¤›, 200 kiflinin iflkencede katledildi¤i, özellefltirmelerin tohumlar›n›n at›ld›¤›, YÖK’ün kuruldu¤u, D‹SK’in kapat›ld›¤› 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n›n 25. y›l›nda kitleler bir kez daha 12 Eylül vahfletini lanetlediler. Birkaç y›ld›r geliflen 12 Eylül mitingleri bu y›l daha kitlesel olarak ‹stanbul, Ankara, Mersin ve ‹zmir’de yap›ld›. ‹stanbul Kad›köy’deki eyleme sald›ran polis 12 Eylül’ün 80’le s›n›rl› olmad›¤›n› da gösterdi. 12 Eylül Askeri Faflist Cuntas›’n› protesto etmek için 11 Eylül’de Kad›köy’de yap›lmak istenen mitinge izin vermeyen ‹stanbul Emniyet Müdürü’nün gerekçesi provokasyonlara zemin yaratmamak olmufltu. Bu provokasyonlar›n devlet güdümlü oldu¤u biliniyorken, sahte ifadelerle ve komik gerekçelerle izin verilmeyen mitingi bas›n aç›klamas›na dönüfltüren 78’liler Derne¤i Giriflimi ve 60’a yak›n demokratik kitle örgütü üyelerine polis herhangi bir “provokasyon” yaflanmad›¤› halde vahflice sald›rd›. Saat 12:30’da “Darbecisiniz, pafla pafla yarg›lanacaks›n›z” pankart› aç›larak bafllayan bas›n aç›klamas›nda konuflan ‹stanbul 78’liler Derne¤i Giriflimi Sözcüsü Celalettin Can mitinge izin verilmemesini protesto ederken, darbecilerin yarg›lanmas›n› engelleyen Ana-

Ankara

y a sa’n›n 15. maddesinin bir an önce kald›r›lmas›n› istedi. Bas›n aç›klamas›n› okuyan Nimet Tanr›kulu mitinge izin verilmeme gerekçelerinin sorumlulu¤unun devlete ait oldu¤unu söyledi. Güvenlik gerekçesiyle miting yapt›r›lm›yorsa bunun devletin ve emniyet güçlerinin aczi oldu¤unu söyleyen Tanr›kulu, “Türkiye’nin gelece¤ini karartan, toplumsal dinamiklerin e¤ilimlerini gözetmeyen

delerinin kald›r›lmas› gerekti¤ini ifade etti. ÇHD ‹zmir Temsilcisi Av. Senih Özay ise, “Muhaliflere iç düflman güzüyle bak›lmas›n diye buraday›m” dedi.

‹stanbul Kad›köy’de yap›lan bas›n aç›klamas›nda son dönemki konsepte uygun davranan polis, azg›n bir flekilde kitleye sald›rd›. 12 Eylül’ü toplumsal ve siyasal hayat›m›zdan silmenin mücadelesini hep beraber ve daha güçlü bir flekilde sürdürece¤iz” dedi. 12 Eylül’ü yaflayan analardan biri olan Leman F›rt›na ise özgür bir yaflam için verdikleri mücadelede pekçok kez yerlerde sürüklendiklerini, ancak mücadelelerini hiçbir zaman bitiremeyeceklerini söylerken kitle “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak” slogan›n› att›. Aç›klama bafllamadan at›lan sloganlara müdahale etmeye çal›flan polisin önceden sald›rmay› planlad›¤›, yapt›¤› yo¤un y›¤›nak ve getirdi¤i bofl belediye otobüsleriyle kendini gösterdi. “12 Eylül darbecileri yarg›lans›n”, “Kurtulufl yok tek bafl›na ya hep beraber ya hiç birimiz”, “Gün gelecek devran dönecek darbeciler halka hesap verecek”, “‹flgalci ordu Kürdistan’dan defol” sloganlar›n› atan 300 kiflilik kitle aç›klaman›n ard›ndan da¤›lmaya bafllarken polis kitleyi ablukaya ald›. Kimse ne oldu¤unu anlamadan biber gazlar› insanlar›n do¤rudan yüzlerine s›k›larak bafllayan sald›r›da polis cop kullanmaktan, insanlar› yerlerde sürüklemekten çekinmedi. Slogan atmaya devam eden kitleden 54 kifliyi belediye otobüslerine doldurarak gözalt›na alan polis, sald›r›s›na otobüslerde de devam etti, sald›r›y› görüntülemek isteyen gazetecileri de engellemeye çal›flt›. ‹zmir ‹ki kiflinin kolunun k›r›ld›¤› sald›r›n›n hemen sonras›nda bas›na aç›klama yapan Celalettin Can “Kendilerine ‘60’lar’ ad› verilen polis ekibi sald›rd›. As›l provokatörler mitingimizi ‘provokasyon olabilir’ diye iptal edenlerdir. Bu zihniyet tasfiye edilmedikçe kimsenin can güvenli¤i

yok” derken, 12 Eylül’ün tüm fliddetiyle halen sürdü¤ünü de yap›lan sald›r›n›n bir kez daha gösterdi¤ini söyledi. Gözalt›na al›nanlar Güvenlik fiube’ye götürüldü. Bu kiflilerden baz›lar› da TMfi’ye götürülürken bir kifli aranmas› oldu¤u gerekçesiyle tutuklanarak hapishaneye konuldu. 12 Eylül’ü protesto eylemine bile tahammül edemeyen devletin ve polisin sald›r›s› demokratik kitle örgütleri ve sald›r›ya u¤rayanlar taraf›ndan ayn› gün saat 15:00’te E¤itim-Sen 2 No’lu fiube’de yap›lan aç›klamayla k›nand›. (‹stanbul) ANKARA Ankara’da tren gar›nda toplanan kitle “Darbeciler yarg›lans›n” pankart› ve o süreçte flehit düflen devrimcilerin resimleriyle yürüdü. Coflkunun zay›f oldu¤u mitingde öne ç›kan 12 Eylül’ün yaflad›¤› vurgusuydu. Sloganlar›n ortaklaflt›¤› mitingde Ferhat Tunç da türküleriyle kitleyi coflturdu. Eyleme Partizan kitlesiyle beraber ESP, Kurtulufl, Halk›n Kurtulufl Partisi, BDSP gibi ilerici devrimci kurumlar ve reformist partiler de kat›ld›. D‹SK ise eyleme kat›lmad›. ‹ZM‹R ‹zmir’de düzenlenen “Anayasa’n›n 15. maddesi kald›r›ls›n. Darbeciler yarg›lans›n” mitinginde kitle Bornova Cumhuriyet Meydan›’na kadar “Geçmiflle yüzlefl 12 Eylül ile hesaplafl”, “Sivas’› unutmad›k, unutturmayaca¤›z” pankartlar› tafl›rken, s›k s›k “Darbeci generaller yarg›lans›n” sloganlar›n› att›. Miting alan›nda kitleye hitaben konuflan Ege 78’liler Dayan›flma ve Demokrasi Derne¤i ‹zmir fiube Baflkan› Servet Ali Ç›nar, Türkiye’de yaflanan darbelerin mimar› olan generallerin yarg›lanmas› için Anayasa’n›n 15. maddesinin kald›r›lmas› gerekti¤ini belirtti Mitingde konuflma yapan E¤itim-Sen ‹zmir 1 No’lu fiube Baflkan› Mahir Ulus, 25 y›l önceki karanl›¤› ortaya ç›karmak ve darbecilerin yarg›lanmas› için Anayasa’n›n baz› mad-

MERS‹N’DE PANKARTLARA TAHAMMÜLSÜZLÜK! Mersin’de Devlet Hastanesi önünden bafllay›p Metropol Miting Alan›’na yürüyen kitle 12 Eylül’ü ve getirdi¤i uygulamalar› protesto etti. Mitingde 78’liler d›fl›nda pankart aç›lmas›n› yasaklayan anlay›fla ra¤men Partizan kendi pankart›n› açarak yürüyüfle kat›ld›. ESP, TÜM‹GD ve DHP de imzas›z pankart açarak mitinge kat›ld›lar. Partizan kitlesi “Kahrolsun Faflizm Yaflas›n Halk Savafl›- Partizan-YDG” yaz›l› pankart›yla alanda yerini ald›. Saat 11:00’de bafllamas› gereken yürüyüfl tafl›nacak olan resimlerin 26’s›n›n yasaklanmas› ve bu resimlere polisin el koymak istemesi üzerine saat 12:00’de bafllad›. Polis ‹brahim Kaypakkaya, Mahir Çayan, Deniz Gezmifl, 17’ler, Hasan Ocak, Didar fiensoy gibi simgeleflmifl isimlerin resimlerine el koymak istedi. Tertip Komitesi ise bu tutum karfl›s›nda “yürüyüflü bafllatmak” ad›na resimlerin bir kaç›n› toplamaya çal›flt›. Ancak kitle bu tutuma tepki gösterince resimler toplanamad›. Sadece ‹brahim Kaypakkaya’n›n pankart› alana al›nmazken di¤er resimlerle beraber yürüyüfl bafllad›. Yürüyüfl boyunca s›k s›k “Darbeciler yarg›lans›n”, “Kahrolsun faflizm” vb. sloganlar at›ld›. Mitingde Partizan disiplinli durufluyla dikkat çekti. Partizan kitlesi yürüyüfl boyunca s›k s›k “Kahrolsun faflizm, yaflas›n Halk Savafl›”, “Faflistlerden hesap lafla sorulmaz, bizde hesaplar› namlular sorar”, “Halk›n iktidar› lafla kurulmaz, bizde iktidar› namlular kurar”, “Kahrolsun patron a¤a devleti” sloganlar›n› att›. Alana girildi¤inde 80 öncesi ve sonras› flehit düflenlerin isimleri okundu. Ard›ndan sayg› duruflunda bulunuldu. Mitingde Mersin 78’liler Derne¤i Baflkan› Müslüm Tank bir konuflma yapt›. Alanda “Yaflas›n Partimiz TKP/ML, Halk Ordusu T‹KKO, TMLGB” sloganlar›n›n at›ld›¤› da duyuldu. Ayr›ca miting esnas›nda “11. y›l›nda flan olsun MLKP’ye” sloganlar› da at›ld›. Miting yap›lan konuflmalar müzik ve fliir dinletisinin ard›ndan sona erdi. MALATYA Aralar›nda ‹HD, KESK, ESP, ÖDP, EMEP ve DTH’nin bulundu¤u kitle 11 Eylül günü Malatya Postanesi önünde bir bas›n aç›klamas› düzenledi. “Faflizme karfl› omuz omuza”, “12 Eylül Anayasas›’n›n geçici 15. maddesi kald›r›ls›n”, “Darbeci generaller yarg›lans›n” yaz›l› dövizlerin tafl›nd›¤› bas›n aç›klamas›n› ÖDP Malatya ‹l Baflkan› Hasan Kaya okudu. Kaya, 12 Eylül’ü gerçeklefltirenlerin, insanl›k tarihinde dünyan›n az›l› diktatörleri ile birlikte an›lmaya ve bu utanc› tafl›maya mahkum olduklar›n› söyledi. Kaya ayr›ca 12 Eylül askeri darbesinin ürünü olan Anayasa’n›n hala yürürlükte oldu¤unu da sözlerine ekledi.


11

31

Devrimci sosyalist bas›na SALDIRILAR ARTIYOR! Devrimci ve sosyalist bas›n üzerindeki bask›lara son örnek Yenibosna Zafer Mahallesi’nde bürosu bulunan Ekmek ve Özgürlük Mücadelesi’nde Eme¤in Bayra¤› dergisinin 9 Eylül günü silahl› polisler ve ülkü ocaklar› üyesi faflistler taraf›ndan bas›lmas› oldu. Dergi muhabiri Fehmi Karaman da bu s›rada “buray› yakar›z”, “seni kaybederiz” fleklinde tehdit edilmifltir. Arama izni gösterilmeden büroyu da¤›tan polis teknik araçlara, kitap ve foto¤raflara zarar verirken tepki gösteren Karaman, faflistler taraf›ndan dövülmüfltür. Eme¤in Bayra¤› bürosunun bas›larak dergi muhabirinin tehdit edilmesini DHP, DTH (Bahçelievler), Eme¤in Bayra¤›, Köz, SDP ve Tohum Kültür Merkezi 18 Eylül günü Zafer

Mahallesi’nde yapt›klar› eylemle protesto ettiler. “Zafer faflizme mezar olacak”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma”, “Sosyalist bas›n susturulamaz”, “Biji Azadiya Kürdistan” sloganlar›n›n at›ld›¤› eylemde aç›klamay› yapan Fehmi Karaman y›llard›r ilerici ve devrimci kesimlerin çal›flmalar›n› engellemeye çal›flan devletin baflar›l› olamayaca¤›n› söyledi. “Karanl›¤›n ayd›nlat›lmas› için mücadele veren, ayd›nl›¤›n sesi olan devrimci-sosyalist bas›n asla susturulamaz” diyen Karaman, Yenibosna Zafer Mahallesi’nin bundan sonra da ülkücü faflist çetelerin giremeyece¤i bir mahalle olaca¤›n› söyledi. Bas›n aç›klamas›na mahalle halk› çok yo¤un ilgi gösterirken eylem sloganlarla son buldu. (‹stanbul)

23 Eylül-6 Ekim 2005

12 Eylül faflist darbe anlay›fl› bugün de devam ediyor 12 Eylül AFC’n›n üzerinden çeyrek asr›n geçti¤i bugünlerde ülkemiz topraklar› üzerindeki bask›-zulüm-katliam politikalar› 12 Eylül’ü aratmayacak boyutlardad›r. Buna birkaç örnek verecek olursak, Ankara’n›n göbe¤inde infaz edilen Eyüp Beyaz, Dersim Mercan Vadisi’nde katledilen 17 devrimci, k›s›tlanan sosyal haklar, ‹mral› yürüyüflünde Kürt halk›na karfl› estirilen terör, 12 Eylül’ün y›ldönümünde ‹stanbul Kad›köy’de yap›lan protesto eylemine yönelik azg›n sald›r› ve 54 kiflinin gözalt›na al›nmas›... 12 Eylül Türkiye’nin bir çok ilinde çeflitli eylem ve etkinliklerle protesto edilirken bu protestolardan biri de 12 Eylül 2005 tarihinde Gülensu’da Partizan, DHP, BDSP ile Proleter Devrimci Durufl okurlar› taraf›ndan gerçeklefltirildi. Gülensu Dinler Sokak’ta “12 Eylül’ü Unutmad›k, Hesab›n› Soraca¤›z” pankart› açan kitle “Faflizme karfl› omuz omuza”, “Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap verecek”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” vb. sloganlarla Heykel’e kadar yürüdü. Burada kitle ad›na bir kifli yapt›¤› bas›n aç›klamas›nda “Darbe sonras›nda uygulanan s›k›yönetimle birlikte 650 bin kifli gözalt›na al›narak iflkence tezgahlar›ndan geçirildi. 2 milyona yak›n kifli fifllendi, 7 bin kifli idamla yarg›land› ve

bunlardan 50 tanesi idam edildi. Devletin resmi kay›tlar›na geçen bu istatistiklerin d›fl›nda kay›tlara geçmeyen yüzlerce insan hapishanelerde ve sokak ortalar›nda infaz edildi. Hapishanelerde katliamlar gerçeklefltirildi. Tek tip elbise uygulamalar› devreye sokulmaya çal›fl›ld›. Milyonlarca emekçinin kazan›lm›fl bütün haklar› gasp edildi” dedi. Konuflman›n devam›nda “12 Eylül Askeri Faflist Darbesi’ni lanetlerken tüm emekçi halk›m›z› örgütlenerek bu sömürü ve bask› düzenine karfl› mücadele etmeye ça¤›r›yoruz” denildi. Son dönemlerde Gülsuyu’nda yap›lan bas›n aç›klamalar›na kolluk güçlerinin yo¤un y›¤›nak yapmas› halk› terörize etmeye, halk›n en demokratik talep ve istemlerini s›n›rland›rmaya ve halk› sindirmeye yöneliktir. 12 Eylül 2005 tarihinde de kolluk güçleri bu faflist tav›rlar›n› sürdürmüfllerdir. Daha bas›n aç›klamas› bitmeden polis megafonla yapt›¤› konuflmada bas›n aç›klamas›n›n sona ermesini isteyerek grubun da¤›lmamas› durumunda müdahale edece¤ini söylemifltir. Polisin duyurusuna ra¤men kitle “Gündo¤du” marfl›n› okumaya devam etmifl ve kitlenin sergiledi¤i militan tav›r karfl›s›nda polis geri ad›m atmak zorunda kalm›flt›r. Bas›n aç›klamas› sloganlarla sona ermifltir. (Kartal)

6-7 Eylül olaylar›: Devlet eliyle talan 1955 y›l›nda K›br›s Konferans› yap›l›rken, Türkiye, K›br›s konusunda kendisine bask› uygulayan devletlere ve gayri müslimlere gözda¤› vermek için binlerce Rum’un ‹stanbul’u terk etmesini sa¤lad›. 6 Eylül sabah› Atatürk’ün Selanik’teki evinin bahçesinde bomba patlad›¤› haberi ö¤leden sonra radyolar ve ikinci bask› yapan gazeteler arac›l›¤›yla yay›ld›. Ayn› saatlerde de ‹stanbul’da Rumlara ait tüm evler ve iflyerleri faflistler taraf›ndan tahrip edildi, 200 kad›n tecavüze u¤rad›, 37 kifli katledildi. 6-7 Eylül günlerinde yaflanan bu vahflet “Türk halk›n›n Atatürk’e olan sevgisi” olarak, bugün Türk bayra¤›yla yap›lan provokasyonlarla bafllayan sald›r›larda oldu¤u gibi “milli hassasiyet” olarak adland›r›ld›. Ancak hem patlayan bomba hem de hemen sonras›ndaki sald›r›n›n bizzat TC devleti taraf›ndan yap›ld›¤› ortaya ç›kt› ve Yass›ada duruflmalar›nda da kay›tlara geçti. Bombalayan kifli Selanik Hukuk Fakültesi’nde okuyan Oktay Engin adl› bir Türk ö¤renci, bombalama plan›n› yapan ise Selanik Baflkonsolosu M. Ali Balin, yard›mc›s› M. Ali Tetikalp ve Kavas Hasan Uçar’d›. Bombalamay› gerçeklefltiren Oktay Engin ‹çiflleri Bakanl›¤›’nda çeflitli görevler

ald›, birçok ilde vali olarak çal›flt›, üstelik halen Nevflehir Valisi olarak çal›fl›yor. 6-7 Eylül olaylar›n›n üzerinden tam 50 y›l geçti. Ancak devlet ayn› icraatlar›na devam ediyor. 1955’te Rumlara yap›lan sald›r› y›llard›r Kürt halk› üzerinde en vahfli biçimleriyle sürdürülüyor. Ayn› “milli hassasiyet”lerin yönlendirdi¤i sivil faflistler bugün tüm pervas›zl›klar›yla sokak ortas›nda muhalif kimli¤inden dolay› insanlar› öldürmek için sald›r›yor, Kürt halk›n› “terörist” ilan edip yakmaya çal›fl›yor. 6-7 Eylül sald›r›lar›n›n en vahfli yafland›¤› yerlerden biri olan ‹stiklal Caddesi’nde sald›r›n›n y›ldönümünde Büyükparmakkap› Sokak’ta toplanarak Galatasaray Meydan›’na kadar yürüyen ‹HD üyeleri ellerindeki karanfilleri bir zamanlar Rumlara ait olan dükkanlara att›. “6-7 Eylül utançt›r. Bir daha asla” pankart› açarak “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Bir daha asla”

sloganlar›n› atarak Meydana gelen ‹HD’liler ad›na aç›klama yapan ‹HD ‹stanbul fiube Baflkan› Eren Keskin olaylar›n devlet taraf›ndan planland›¤›n› söyledi. Yine 6-7 Eylül olaylar›n› foto¤raflar›n diliyle anlatan Tarih Vakf›’n›n Karfl›

Sanat Merkezi’nde düzenledi¤i “50. y›l›nda 6-7 Eylül olaylar›” isimli foto¤raf sergisi faflistler taraf›ndan sald›r›ya u¤rad›. 6-7 Eylül olaylar›n›n y›ldönümü öncesinde de baz› gazetelere “50 y›l ön-

cesinden daha büyük fliddet kullanaca¤›z” aç›klamalar› yapan faflistler, akflam saatlerinde Türk bayraklar›yla bast›klar› sergide yer alan 250 foto¤raftan 15’ini söküp birini y›rtt›. “Türkiye Türk’tür Türk kalacak”, “Ya sev ya terk et” sloganlar›yla foto¤raflar› y›rtmaya çal›flan ülkücüler sökemedikleri foto¤raflara da yumurta att›. Ellerindeki Türk bayraklar›yla ‹stiklal Caddesi’nde dolaflan sald›rganlar, polis taraf›ndan gözalt›na al›nd›. Böylesi bir sald›r›n›n yaflanaca¤› günler öncesinden belliyken önlem al›nmamas›na tepki gösteren ziyaretçiler, f›rlat›lan ve parçalanan foto¤raflar› olduklar› yerde düzelterek sergilemeye devam etti. Irkç› faflist sald›r›lar›n y›ldönümünde, bugüne kadar yay›mlanmam›fl foto¤raflarla dile getirilmek istenen vahfletin 50. y›l›nda da ayn› ›rkç›-faflist sald›r›yla karfl›lanmas›na karfl› biz de ‹flçi-köylü gazetesi olarak sergiyi ziyaret edip, Tarih Vakf›’na dayan›flma duygular›m›z› ilettik. (‹stanbul)


12

23 Eylül-6 Ekim 2005

31

Halk›n örgütlü öfkesi gericili¤e ve kültürel yozlaflmaya geçit vermiyor! Sar›gazi’de gelenekselleflen festival, AKP’li Belediye Baflkan›n›n engelleri nedeni ile yap›lmay›nca Sar›gazi halk› tepkisini yapt›¤› eylem ile gösterdi. Sar›gazi’de gelenekselleflen festival etkinlikleri son iki y›ld›r AKP’li Belediye Baflkan›’n›n provokatif tutum ve yaklafl›mlar›ndan kaynakl› yap›lamamaktad›r. Belediye Baflkan›n›n Sar›gazi halk›n›n özlem ve taleplerini, muhalefetin iç dinamiklerini hiçe sayarak, adeta halkla alay edercesine bir avuç yaveriyle birlikte oluflturdu¤u/oldu bittiye getirdi¤i festival program›, halk kültürünün korunup gelifltirilmesi yerine, gerici/yoz kültürü Sar›gazi halk›na dayatm›flt›r. Bu durum kaç›n›lmaz olarak Sar›gazi halk›n›n örgütlü öfkesini önce festival alan›na sonra da Sar›gazi sokaklar›na tafl›nmas›na neden olmufltur. Festival geçen sene oldu¤u gibi bu sene de bafllamadan bitirilmek zorunda kal›nm›flt›r. Geçen sene uyar› mahiyetinde yap›lan müdahale, egemenler taraf›ndan yeterince iyi alg›lanamam›fl olacak ki, ayn› aymazl›¤› bu sene de sürdürmeye kalkm›fllard›r. Tabi ki bu durum kabul edilebilir bir durum de¤ildir. Nitekim kabul edilmedi de. Halk bu gerici-yoz kültür dayatmas›na karfl› hakl› tepkisini sergilemifltir. Halk›n bu hakl› tep-

kisi gericili¤in-yozlaflman›n merkezi olan devletin kolluk güçleri taraf›ndan gerici fliddet kullan›larak bast›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Birçok insan yaralanm›fl, protesto eylemiyle ilgili/ilgisiz 70’in üzerinde insan gözalt›na al›nm›fl, yine ayn› biçimde içlerinde hiçbir fleyle ilgisi olmayan insanlar da dahil, okurlar›m›z›n da bulundu¤u 9 kifli tutuklanm›flt›r. Bu olay›n ard›ndan devrimci yap›lar biraraya gelerek hem Belediye’nin bu aymazca ve halkla alay edercesine yapt›¤› uygulamalar›, hem de jandarman›n faflist sald›r›lar›n› protesto etmifltir. Haks›z yere tutuklananlar›n serbest b›rak›lmas› için 6 Eylül 2005 tarihinde Demokrasi Caddesi’nden Sar›gazi Meydan›’na kadar yürünüp meydanda bas›n aç›klamas›n›n metni okunarak eylem sonuçlanm›flt›r. Saat 19:30’da bafllayan eylemde yaklafl›k 250 kiflilik grup “Tutuklananlar Serbest B›rak›ls›n/SARIGAZ‹ HALKI” yaz›l› pankart›n arkas›nda “Bask›lar, tutuklamalar, gözalt›lar, bizi y›ld›ramaz”, “Sar›gazi faflizme mezar olacak”, “Yaflas›n devrimci da-

yan›flma” vb. sloganlar att›. Jandarman›n eyleme engel olma giriflimleri kitlenin kararl› durufluyla bofla ç›kart›lm›flt›r. Bu durumu içine sindiremeyen faflizmin kolluk güçleri Sar›gazi’de kimlik kontrolü, üst aramas› vb. giriflimlerle psikolojik bask› uygulamaya çal›flmakta, her zamanki gibi terör estirmeye devam etmektedirler. ‹nan›yoruz ki Sar›gazi halk› AKP’li Belediye Baflkan›’na oldu¤u gibi terör estiren jandarmaya da bir ders verecektir. Bizler ‹flçi-

“Munzur Kültür ve Do¤a Festivali halk›nd›r, halk›n kalacak!” Festivaller halk›nd›r. Evet, gerçekten olmas› gereken budur. Ülkenin birçok ilinde, ilçesinde, köy ve kasabas›nda kültürlerini tan›tma etkinlikleri de diyebilece¤imiz, birkaç gün devam eden etkinlikler düzenleniyor. Yöresel kültür etkileflimi ve tan›t›m› itibari ile bak›ld›¤›nda bunlar olumlu geliflmelerdir. Ancak amac›na hizmet edip edemedikleri noktas› da tart›fl›labilir bir konu olarak karfl›m›zda duruyor. MUNZUR DO⁄A VE KÜLTÜR FEST‹VAL‹ fiubat 2005’ten itibaren organizasyonuna bafllanan Munzur Do¤a Ve Kültür Festivali, Haziran 2005’te yo¤un olarak tart›fl›ld›. Yap›l›fl tarihi 28–31 Temmuz 2005 olarak ülke ve dünya kamuoyuna deklare edildi. Dünya kamuoyu diyoruz çünkü festivale yurtd›fl›nda yaflayan Dersimlilerin kat›l›m› da oldukça yo¤un oluyor. Festivalden birkaç gün ön-

ce ‹çiflleri Bakan›, Vali ve ilgili devlet erkine talimatlar ve yetkide s›n›rs›zl›k verdi. 24 Temmuz 2005’te bütün demokratik kitle örgütleri bas›l›p didik didik arand›. Kurumlar›n önde gelenleri gözalt›na al›nd›, sorguland›, evleri bas›ld›. Gerekçe her zaman oldu¤u gibi “güvenlik” idi. Dersim’de “halk›n güvenli¤i” egemenler ve kolluk güçleri için o kadar önemli ki, halktan insanlar gözalt›na al›n›p iflkenceye maruz b›rak›larak güvenliklerini sa¤lamak hedefleniyor. Bu sald›r› furyas› yetmiyor ki, festival 45 gün sonras›na erteleniyor, hem de halk›n festival dolay›s›yla Dersim’de bulundu¤u ve binlerce insan›n Dersim’e gitmek için haz›rl›k yapt›¤› son 2 günde. Gerekçe olarak gösterilen ise yine “Dersim halk›n›n” güvenli¤i. Dersim’in sahiplenilmesini Türkiye devrim hareketinin bir parças› olarak gören, Dersimli olsun olmas›n halk kültürü ile yo¤rulmufl halk›n ço-

cuklar›, gençleri, yafll›lar› Dersimlilerin “gelin festivalinize sahip ç›k›n” 盤l›¤›n› duydu. Ve festivali sahiplendi. Halk biliyordu ki bugün sahiplenilmez ise bir daha olmayacakt› halk›n Dersim’le buluflmas›. Evet, devrimci yap›lar›n özverili ve yo¤un çal›flmalar› ile hiç olmad›¤› kadar olmas› gerekti¤i gibi yap›ld› festival eksikliklerine ra¤men. fiöyle de denebilir; festivali engellemeye çal›flanlara teflekkür borçluyuz. Yapt›klar›n›n bu devrimci dayan›flmay› harland›rd›¤›n› öngöremediler anlafl›lan. Devlet engellemeyle Dersim’de kazd›¤› derin ve pis kokan çukura kendisi düfltü, bize düflen leflin üstünü bir daha zerre kokusu duyulmayacak flekilde kapatmakt›r. MUNZUR’DA BARAJLARA VE S‹YANÜRLE ALTIN ARAMAYA HAYIR! YAfiASIN DEMOKRAT‹K HALK KÜLTÜRÜ! ÇUKUROVA DDSB

köylü okurlar› olarak çeflitli milliyetlerden ezilen emekçi halk›m›z›n hakl› taleplerinin takipçisi olmaya, onlar›n yan›nda saf tutmaya, faflizmin bask› ve zulmüne karfl› direnifli örmeye ve bu sald›r›lar› geri püskürtmeye devam edece¤iz. YAfiASIN DEVR‹MC‹ DAYANIfiMA! BASKILAR, TUTUKLAMALAR B‹Z‹ YILDIRAMAZ! Sar›gazi’den ‹K okurlar›

M‹TAfi iflçisinin kararl›l›¤› kazand› Ankara’da kurulu bulunan M‹TAfi Fabrikas›’nda patronun sendikay› yok etme sald›r›lar›na karfl› iflçilerin direnifli kazand›. Yaklafl›k 1.5 y›l önce fabrikaya giren sendikaya tahammül edemeyen patron, 23 A¤ustos’ta 19 iflçinin ifl akdini fesh etmiflti. Hatta patron iflçilere sendikadan istifa etmeleri için para bile önermifltir. fiubat’ta yap›lacak toplu sözleflme öncesi fabrikadaki birli¤i, dayan›flmay› k›rmay› hedefleyen patron son olarak 7 Eylül Çarflamba akflam› fabrikada üretimi durdurarak, Savc›l›k karar›yla iflçileri fabrikadan d›flar› ç›kard› ve 22 Eylül’e kadar süre tan›yarak sendikadan istifa etmelerini aksi taktirde ifllerine son verilece¤ini söyledi. Kendilerini fabrikaya kapatan, fabrikan›n önünde kartonlar›n üzerinde yatarak direnen iflçiler sendikaya sahip ç›kmakta kararl›. “Asfaltta yatar yine direniriz” diyen iflçiler, sendikada yetkinin düflmesine izin vermeyeceklerini söylüyorlar. Yemek boykotu da dahil çeflitli eylemlerle aralar›ndaki birlik ve beraberli¤in de geliflti¤ini dile getiren iflçiler, toplu görüflmelere sendikal› gideceklerini belirtiyorlar. M‹TAfi patronu ifllerinin azald›¤›n› söyleyerek 3 vardiyay› 2 vardiyaya düflürdü. ‹fllerinin azald›¤›n›, bu yüzden iflçi ç›karaca¤›n› aç›klayan patron di¤er taraftan ifllerini taflerona vermektedir. “10 y›ll›k siparifl var” diyen patron, toplu sözleflme yaklafl›nca birdenbire ifllerin düfltü¤ünü söylemekte ve 19 iflçiyi ihbar ve k›dem tazminat› olmadan iflten ç›kartarak ikiyüzlülü¤ünü sergilemektedir. Tüm bunlardan sonra iflçilerin kararl›l›¤›n› gören M‹TAfi patronu geri ad›m att› ve Türk Metal Sendikas›’yla anlaflma yapmak için görüflmek zorunda kald›. Yap›lan görüflme, iflten at›lan iflçilerin geri al›nmas› ve iflçilere bir daha bask› yap›lmayaca¤› sözünün verilmesiyle sonuçland›. Görüflme yap›l›rken M‹TAfi iflçileri ve aileleri fabrika önüne do¤ru bir yürüyüfl düzenlediler. ‹flçiler vardiya bitiminde “iflçiyiz, hakl›y›z, kazanaca¤›z” sloganlar›yla fabrikadan ayr›ld›lar. (Kartal)


13

31

23 Eylül-6 Ekim 2005

Umudun çiçekleri tohum olmufltu da¤ bafllar›nda, ›fl›klar saçm›flt›...

Bilindi¤i gibi yo¤un olarak göç alm›fl ve hala da almakta olan flehirlerimizdendir ‹stanbul. Yurdun en ücra köflesindeki köylerde, mezralarda, özellikle gelinlerimizin ve genç k›zlar›m›z›n rüyalar›n› süsler, hayallerini renklendirir bu koskoca flehir. “Metropol” derler ad›na ama baflka isimler de yak›flt›r›l›r. “Yedi tepeli flehir”, “düfllerimizin flehri” derler. “Varofl flehri” de derler ayn› zamanda, gecekondular, açl›klar, iflsizler flehri, kavgalar, sevdalar flehri. ‹flte bu gecekondular flehrinden, tarihi kay›t alt›na al›nmam›fl birkaç flafaktan önce, s›rt›m›zda yol çantalar›m›z, yüre¤imizde heyecanlar, sevinçlerle yola ç›kt›k. Öyle ya y›llard›r yak›lan, y›k›lan, vurulan yine de pes etmeyen sevdal›m›z, hani gizli bir aflk gibi, sevda gibi yüre¤imizde hasretli¤imizi büyüttü¤ümüz sevdal›m›zla buluflacakt›k... Hani bize en yak›n, bize en uzak, prangaya vurulmufl, direnifller, ihanetler ve pusular yurdu Dersim’le buluflacakt›k, ondand› heyecan›m›z, sevincimiz. Sürgünü oldu¤umuz ac›lar›m›z, y›llard›r içten içe kendince kanam›flt›. Gidelim dedik, selam›m›z kabul görürse... Gidelim o asi da¤lara. S›rt çantam›zda analar›n,

Botafl’ta ifl b›rakma eylemi Ceyhan BOTAfi Bölge Müdürlü¤ü iflçileri, sözleflme görüflmelerindeki uyuflmazl›¤› yar›m gün ifl b›rakarak protesto etti. Petrol-‹fl Adana fiube Baflkan› Ahmet Kabaca, BOTAfi Bölge Müdürlü¤ü önünde yapt›¤› aç›klamada, görüflmelerde ücret ve saha tazminat› konusunda anlaflma sa¤lanamad›¤›n› söyledi. BOTAfi’a ba¤l› di¤er iflletmelerde sorun yaflanmad›¤›n› ancak Dörtyol ‹flletme Müdürlü¤ü ile Ceyhan BOTAfi Bölge Müdürlü¤ü’nde s›k›nt›lar›n sürdü¤ünü ifade eden Kabaca, “amac›m›z, bu iki iflyerinde çal›flan arkadafllar›m›za da ayn› hakk›n verilmesi” dedi. (Mersin)

babalar›n özlemlerini, selamlar›n› götürüyorduk. Analar, do¤urgan yürekli analar. Yoldafllar›ma canlar›ndan can katan analar, hasretlerini yollad› bizimle, Munzur’da yatan o¤ullar›na ve k›zlar›na. Dersim topraklar›na ad›m att›¤›m›zdan itibaren birkaç gündür bizi neredeyse bo¤an, bunaltan s›cak havan›n yerini bir anda meltem rüzgarlar› ald›, rahatlad›k, hofl bir ferahl›k duyduk hücrelerimizde. Otobüsten inmemizle birlikte meydandaki bir heykele tak›ld› gözlerimiz, daha önce bir yoldafl›m›z anlatm›flt› öyküsünü. fieyh Hüseyin’mifl ad›, hayat› trajik bir sonla noktalanm›fl, yöre halk› onun ermifl oldu¤una inan›yor. “Munzur’un tükürük donduran k›fl›nda sokakta yatar da üstüne kar ya¤maz” diyorlar. Bu yüzden de mezar›n› türbeye çevirmifl köylüler. Bu heykelin öyle bir duruflu var ki, sanki tafl yontmas› de¤il de sürgün edilmifl köylerde büyüyen, çocuk bak›fllar›nda donup kalm›fl hüzünleri, öylesine onurlu, öylesine ma¤rur bir insanl›k abidesi.... Gün ertesi güne evirildi¤inde ilk ziyaret yerimiz Çiçekli... Hani flu Rubayik Mezras›’n›n oldu¤u Çiçekli. Çiçek çiçek açan, elvan elvan kokan yer. Yoldafllar›m›z geçmiflti oradan. O yoldafllar ki nice güzellikleri paylaflm›fl, nice de¤erlerin fark›na varm›flt›k birlikte. ‹nsan olman›n güzelliklerini ayn› p›nardan yudumlam›fl ve gün do¤umlar›n› onlarla karfl›lam›flt›k. Ayn› evi, ayn› oday› paylafl›rken ben’lik canavar›ndan kurtulup biz yüce coflkusunu yaflam›flt›k ve biz onlarla bedenimizle de¤il yüreklerimizle ayn› yolda yürüdük. Ne fark eder ki, aram›zda kilometrelerce yollar olsa da, vars›n bedenlerimiz ayr› olsun ne ç›kar.... Sözün özü, iflte

bu Çiçekli’ye bir gidelim dedik, çiçekler mi solmufltu? Gelincikler mi açm›flt› orada? Karanfiller mi, Nergizler mi?... Bir de vard›k gördük ki umudun çiçekleri tohum olmufltu da¤ bafllar›nda, ›flk›nlar açm›flt›... Tarlan›n afla¤›s›na bakt›¤›m›zda kocaman umudun atefl topunu gördük. Yan›na gittik ki Muharrem yoldafl›m›z›n vurulup düfltü¤ü yer. Biraz dikkatli bak›nca bir de ne görelim! Tek bir kara lastik kalm›fl orada, 44 numara... Bir de hemen yan› bafl›nda üç kök Nergiz çiçe¤i büyümüfl. Ak... Apak üç kök Nergiz... Heybetli ve dik bafll›. Muharremimiz gecenin ac›l› yüre¤ine bir demet kan gülü b›rak›r gibi b›rakm›fl ayakkab›s›n› topra¤a. Üstelik ormana, ormanda izini kaybettirmesine bir iki ad›m kalm›flken.... Hemen e¤ilip, köklerini toprakta b›rakarak, üç dal Nergiz’i kopard›k, bir tekini özenle tek lasti¤in yan›na b›rakt›k, b›rakt›k ki tek lasti¤in ve tek Nergiz dal›n›n etraf›nda hercai menekfleler, nar çiçekleri, kas›mpat›lar›, kardelenler boy versin, yeflersin. Elimizde kalan di¤er iki sap Nergiz’i de Aflk›n ve Cafer yoldafllara götürmek istedik... Oyy can yoldafllar›m, nerede buluruz sizi, hangi gecenin, y›ld›z›nda, hangi çi¤ damlas›nda. Hala sizin nefesiniz var havada, bir zaman sizlerin koklad›¤›n›z havay› koklamak, gezdi¤iniz yerlerde gezmek bu kadar m› ac›t›r ci¤erlerimizi... Hasretlikler bu kadar m› zalim olur insana. Munzur bu

Temizlik iflçileri direniflte kararl› Bornova Belediye Baflkan› S›rr› Aydo¤an’›n, Belediye’de sözleflmeli olarak çal›flan 251 temizlik iflçisinin ifl akdini feshederek ifli tafleron bir firmaya vermesi üzerine iflçiler 12 Eylül tarihinde direnifl bafllatt›. Konuya iliflkin bilgi veren Genel ‹fl 6 No’lu fiube Baflkan› Atilla Pasin, iflçilerin daha önce tafleron firmalarda çal›flt›klar›n› ve 1 Temmuz tarihi itibariyle de Valilik vizesi do¤rultusunda Bornova Belediyesi’nde çal›flmaya bafllad›klar›n› söyledi. Pasin, 1 Ekim tarihiyle vizelerinin sona erece¤ini belirterek, ifl akitlerinin vize tarihi dolmadan feshedilmesinin iflçilerin sendikalar›na üye olmalar›ndan kaynakland›¤›n› söyledi. ‹fl akdi fes-

hedilen iflçilerin en az 8-10 y›ll›k iflçiler oldu¤unu belirten Pasin “karar anti-demokratiktir. Sendikal hakk›n engellenmesine yönelik gelifltirilen bu tavr› iflçiler direnerek protesto ediyorlar” dedi. Belediyenin tafleron firmaya bin 383 YTL ödedi¤ini, iflçilerin bin YTL’ye çal›flmay› teklif etmesine ra¤men Belediye Baflkan›’n›n teklifi kabul etmedi¤ini belirten Pasin, ayr›ca iflçilerin alaca¤› karara göre kendilerinin de tutum belirleyece¤ini ifade ederek, iflçilerin flu an için iflyerinden ayr›lmayarak belediyeyi protesto edece¤ini belirtti. 14 Eylül günü tekrar bir aç›klama yapan Pasin, direniflin sürdü¤ünü belirtti. (‹zmir)

kadar m› zalim?... Sizden geriye bir sloganlar›n›z kalm›flt›, bir de Nergiz saplar›. Aflk›nla Cafer bizi bekler flimdi dere yata¤›nda... Yaralar›n› sa¤alt›p merhem eylesinler diye bir de “Nergiz saplar›n›, emanetlerini teslim etmek gerek” deyip indik dere yata¤›na. Nergizleri b›rakt›k, geri döndük. Geriye dönerken gövdeleri kurflunlanm›fl mefleler gördük. O mefleler ki utanm›fllar meflelikten yoldafllar›m›z› saklayamad›klar› için... Ve denir ki, o gece gökten çivit mavisi y›ld›zlar kaym›fllar topra¤a, ay da ölmüfltü o gece meflelerde, flafaktan önce kar karas› gülüfller inmiflti geceye ve geceyi ›fl›tan ay, utanc›ndan buluta sar›lm›flt›. Çiçekli, Çiçekli olal› böyle çat›flma görmemifl, son ana kadar yoldafllar›m›z›n sloganlar›, silahlar› hiç susmam›fl... Sorduk köylülere, yas tutmufl o k›fl ve o yaz Çiçekli, tarlalar ekin vermemifl, mefleler yaprak tutmam›fl, sular yata¤›ndan çekilmifl ve toprakta bizim ufakl›¤›n (Aflk›n), Cafer’in ayak iziyle Muharrem’in tek lasti¤i, ya¤ bidonlar›n›n saplar›n›n saplar› kalm›fl. Daha önceki bir yaz›mda da belirtmifltim “Aflk›n’la vedalaflamad›m” diye iflte o ufakl›¤› bizi bekler bulduk... “Gel yoldafl ana vedalaflmak vaktidir” dedi, s›ms›k› sar›ld›k, öptük doyas›ya. Gözyafllar›m›z birbirine kar›flt›, ayr›l›k vaktidir art›k.... PfiTA’l› bir aile

Diyarbak›r’da iflçi direnifli Diyarbak›r’da Aky›l Tekstil Fabrikas›’nda 7 ayd›r maafl alamayan iflçilerin eylemi fabrikada devam ediyor. fianl›urfa yolu üzerinde bulunan Aky›l Tekstil Fabrikas›’nda 7 ayd›r maafl alamayan iflçiler, eylemlerine kararl›l›kla devam ediyor. Fabrika yetkilileriyle yapt›klar› görüflmelerden sonuç alamayan yaklafl›k 600 iflçi ve aileleri, eylemin 4. gününde (17 Eylül) sabah saatlerinden itibaren fabrika önüne gelerek oturma eylemini sürdürdü. Burada “‹flçiyiz, hakl›y›z, kazanaca¤›z”, “Yaflas›n iflçi mücadelemiz” sloganlar› atan iflçiler, davul zurna eflli¤inde halaylar çekti. ‹flçiler, haklar›n› al›ncaya kadar eylemlerini sürdürmede kararl› olduklar›n› dile getirdiler. ‹flçilerin fabrikadaki bekleyifli sürüyor. (H. Merkezi)


14

23 Eylül-6 Ekim 2005

31

Prachanda yoldaflla söylefli

“Ateflkes karar› partinin analizlerine dayanmaktad›r” Baflkan yoldafl, sizin Hindistan D›fliflleri Bakan› ile görüfltükten sonra ve Hindistan’›n tavsiyesine göre ateflkes ilan etti¤iniz yönündeki propagandalar medya ve kraliyet hükümetinden gelmekte. Gerçekler nedir, aç›klayabilir misiniz?

ç›klama: Gazetemizin bir önceki say›s›nda Nepal Komünist Partisi (Maoist) taraf›ndan 3 Eylül 2005 tarihinde tek tarafl› ateflkes ilan edildi¤ini yay›nlam›flt›k. Bu ani geliflmenin ard›ndan 6 Eylül günü Haftal›k Janadesh’in Bafl Editörü Maheshwar Dahal taraf›ndan NKP (Maoist) Baflkan› Prachanda ile yap›lan röportaj› sunuyoruz sizlere. Birçok kiflinin kafas›nda belli sorulara neden olan ateflkes ilan› hakk›nda Dahal’›n sorular›yla Prachanda yoldafl, k›sa da olsa net yan›tlar vererek birçok konuya da aç›kl›k getiriyor röportaj içinde. Ateflkes hakk›nda bir tak›m sorular›n oluflmas›n›n nedeninin bir yan›n› kuflkusuz içinde bulundu¤umuz süreçte yaflanan ve her yaz›m›z›n, her konuflmam›z›n bafl›na ekle-

A

Baflkan yoldafl neden birden bire tek tarafl› ateflkes ilan etti¤inizi aç›klar m›s›n›z? ‹leri bak›fl aç›s›na sahip bir ç›k›fl için hem ulusal hem de uluslararas› düzeyde çevre yaratmak, yedi politik partinin acil sloganlar›n› aç›kl›¤a kavuflturarak iflbirli¤i yapmalar›na vesile olmak, sivil toplum hareketini güçlendirmek, eski devlet üzerindeki politik müdahaleyi art›rmak ve partinin genifl kitlelerle iliflkisini onlar›n düflünce ve arzular›na sayg› göstererek sa¤lamlaflt›rmak ateflkes ilan›n›n arkas›ndaki motive edici temel nedenlerdir. Kraliyet devletinin kendisine ait bir ordusu mevcut. Onunla baflar›l› bir anlaflma olmaks›z›n ateflkes nas›l ilan edilecek? Bizim düflüncemize göre, üç-dört günlük olaylar›n geliflimi eski devlete karfl› politik müdahalenin do¤rulu¤unu ve ateflkes ilan etmedeki amac›m›z› hakl› ç›karm›flt›r. Kraliyet ordusuna yönelik psikolojik savafl görüflünün öneminin bu ateflkesin esas›n› oluflturdu¤u gerçe¤ine dikkat etmek gerekiyor. Kraliyet ordusunun bar›fl› ve yeni bir süreçten ç›k›fl› desteklemedi¤ini kan›tlamak da az bir öneme sahip de-

di¤imiz tasfiyecilik rüzgarlar›n›n sertli¤ini de gösteren geliflmeler oluflturmaktad›r. Özellikle ulusal düzlemde yürütülen ve ülkemizde de yak›ndan takip etti¤imiz baz› hareketlerin “ateflkes, eylemsizlik, silah b›rakma, bar›flç›l mücadele yollar›n›n esas al›nmas›” vb. söylemlerle tasfiyecilik sürecine girdi¤i bir konjonktürde Nepalli Maoistlerin, “politik müdahale” olarak adland›rd›klar› bir süreç bafllatmalar› kuflkusuz ki önemlidir. Bu noktada k›sa yan›tlardan oluflsa da Prachanda yoldafl›n verdi¤i yan›tlar üzerinde önemle durmak ve tasfiyeci hareketlerle aras›ndaki fark› görmek gerekiyor. Ayr›ca özellikle 1 fiubat Kraliyet darbesiyle ülkenin içine girdi¤i sürecin de çok yönlü olarak tahlil edilmesi, Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in bu hamlesini daha iyi anlamaya hizmet

¤ildir. Kraliyet devleti, bask›n›n diliyle konufluyor. Bu ateflkes, parlamentarist yedi politik parti somut bir programla bir araya gelemedi¤i durumda karfl› bir etki yaratmaz m›? Benim düflünceme göre, ateflkesin do¤rulu¤u, kraliyet devletinin faflist karakterinin dünya çap›nda teflhir edilmesinde ve parlamentarist yedi politik partiyi tereddütlü ve net olmayan karakterini de¤ifltirmeye sevk etmesinde yatt›¤› için karfl› bir etki yaratmas› söz konusu de¤ildir. Somut konuflursak, ateflkes üç-dört gün içinde bu rolü zaten oynam›flt›r. Demecinizde Birleflmifl Milletler Örgütünden tüm uluslararas› toplulu¤a kadar herkesin Nepal’in mevcut durumu üzerine kendi aç›lar›ndan ilgi gösterdiklerini ve soruna kendi çözüm biçimlerini sunduklar›n› söylemifltiniz. Bunu biraz daha açar m›s›n›z lütfen? San›r›m, mevcut Nepal iç savafl› üzerine gösterilen uluslararas› ilgi, tav›r ve endifle herkes taraf›ndan bilinmektedir. Ayn› zamanda baz› güç merkezlerinin hareketimizi kral ve parlamento partileri aras›nda bir ittifak yaratarak, baz›lar›n›n partimizle parla-

edecektir. Röportaj içinde Monarflinin temsilcileriyle herhangi bir görüflme olas›l›¤›n›n yok denecek kadar mümkün olmad›¤›n›n alt›n› çizen Prachanda yoldafl, bu vurgusuyla monarfliden amaçlar›na yönelik bir beklenti içinde olmad›klar›n› da göstermekte, bu yönüyle de tasfiyeci hareketlerden ayr›lmaktad›r. Yine belki bizim çok fazla yak›ndan takip edemedi¤imiz ancak Nepal halk› aç›s›ndan önemli olan bir tak›m dezenformasyonlara, söylentilere de yan›t vererek kafa kar›fl›kl›klar›n› gidermektedir. Nepal Halk Savafl› aç›s›ndan yaflanan geliflmeleri önümüzdeki say›larda da sizlere aktarmaya devam edece¤iz. Böylece tasfiyeci yaklafl›mlarla Kardefl Parti Nepal Komünist Partisi (Maoist)’in tavr› aras›ndaki farklar›n daha da yak›ndan görülece¤ini düflünüyoruz.

Böylesi bir propaganda, ateflkes ilan›m›z›n kraliyet elebafllar›n›n beyinlerini dumura u¤ratm›fl oldu¤u gerçe¤inden baflka bir fleyi kan›tlayamaz. Ülkemizin ulusal bütünlü¤ünü ve egemenli¤ini yaflamlar›ndan daha çok seven en iyi o¤ullar›m›z› ve k›zlar›m›z› öldüren ulusal ihanetçilerin dezenformasyonu yenilgilerini gizlemek için bir bahaneden baflka bir fley de¤ildir. Nepal’in ve Nepal halk›n›n ç›karlar›na kimin duyarl› ve sorumlu, kimin suçlu oldu¤u gerçe¤i gün gibi aç›kt›r. Feodal saray›n yurtsever Nepal halk›n›n, planlanm›fl dezenformasyonla akl›n›n kar›flt›r›lmas› hareketi çok eskiye dayan›r. Fakat Nepal halk› gerçek dostlar›n› ve düflmanlar›n› ay›rt edebilmektedir. Feodal saray›n uflaklar›n› Hindistan hükümetinin yetkililerinden herhangi biriyle görüfltü¤ümü ve onlar›n planlar›na göre ateflkesin ilan edildi¤ini kan›tlamaya davet ediyorum. Bu tür dezenformasyonlar çöplü¤e at›lmak üzere uçurumda duran feodal unsurlar› asla kurtaramayacakt›r.

mento partileri aras›nda kesin bir s›n›r için iflbirli¤i bask›s› yaparak ve kral› anayasal monarfliye raz› etme stratejisiyle çal›flarak hareketimizi tecrit etme stratejisiyle çal›flmakta olduklar› gizli de¤ildir. Ayn› zamanda baz›lar›n›n da Nepal’de gerçek bir demokrasi ve bar›fl taraftar› oldu¤u bilinmektedir. Tam da bu koflullarda, bildiride baz› unsurlar›n Nepal’i baflar›s›z bir devlet olarak ilan ederek bundan kazanç sa¤lamaya çal›flmad›¤›n› kimsenin iddia edemeyece¤ine aç›kl›k getiriliyor. Bildiride, daha önce sözü edilen uluslararas› toplumun hepsinin ayn› birleflik tavra sahip olmad›¤› gerçekli¤i Nepal halk›na daha aç›k anlat›lmaktad›r.

Bu ateflkes, objektif olarak gerekli olsa da, Maoistler ve yedi politik parti aras›nda diyalog ve iflbirli¤i henüz somut bir biçim almad›¤› durumda somut bir sonuca yol açar m›?

K›sa bir süre önce, Hindistan size karfl› çok daha sald›rgand› ve bir önceki Merkez Komite toplant›s› Hindistan yay›lmac›l›¤› tehlikesine dikkat çekmiflti. Hindistan’›n bugünkü rolü nedir?

Baflkan yoldafl, bu ateflkes yedi parlamentarist parti ile tart›flma yap›ld›ktan sonra m› ilan edildi? Bu ateflkes silahl› mücadele yürüten güçlerle bar›flç›l hareket aras›nda yükselen güçlükleri çözmek için mi ilan edildi?

1 fiubat 2005 ad›m›n›n ard›ndan, Nepal Kral› ile Hindistan yönetici s›n›f› aras›nda belli bir derecedeki anlaflmazl›k ve çeliflkinin artt›¤› gerçe¤i aç›kt›r. S›n›f birli¤i yerine bugün gerekli olan onlar›n aras›nda ortaya ç›kan çeliflkiyi Nepal halk›n›n demokratik istemleri lehinde kullanmaya çal›flmakt›r.

Mevcut ateflkes karar› partimizin hiç kimseyle görüflerek de¤il, kendi politik analizine dayanarak al›nm›flt›r. Bu deklarasyonun bar›flç›l ve silahl› mücadele aras›ndaki güçlükleri çözmek için yay›nland›¤› do¤ru de¤ildir. Neyin do¤ru oldu¤u daha önce söylenmiflti.

Yedi politik partinin, bizim ateflkes ilan›m›zdan sonraki gün ald›klar› karar, ateflkes ilan›m›z›n onlar› somut bir karar alma yönünde ilerlemek için motive etti¤i gerçe¤ini göstermektedir. Fakat yedi politik partinin baz› liderlerinin tereddütlü, net olmayan ve iflbirlikçi durufllar› nedeniyle inisiyatif ve karar almalar› gerekti¤i konusunda kararl›l›klar› gözlenmemektedir. Bununla birlikte, zamanla ileri do¤ru ad›m atacaklar› konusunda iyimseriz.


15

31 Feodal otokrasiye karfl› politik hareket flimdi doruk noktas›na ulaflabilir mi? Yak›n zamanda ileriye dönük bir politik ç›k›fl olas›l›¤› için ne kadar iyimsersiniz? Politik tarihi içinde Nepal, ciddi bir dönüm noktas›ndad›r. Yak›n zamanda ülke, sadece feodal iktidara karfl› halk›n zaferiyle ileri do¤ru gidebilir. Kendi ad›m›za biz, hem sa¤lam hem de gerekli oldu¤unda esnek taktikleri kullanarak halk hareketinin zaferini gerçeklefltirmek için çaba harc›yoruz. Feodal otokratik monarfli politik tecrit içinde ve halk›n her yönden kuflatmas› alt›nda hapsedilmifl bulunmaktad›r. Tarihin bu dönüm noktas›nda, hepimiz için yolumuza devam etmek gereklidir. Burada gerekli olan bu politik ç›k›fl›n devrimci bir partinin önderli¤i alt›nda gerçekleflmesini istemeyen baz› uluslararas› güç merkezlerinin özel olarak da Amerika Birleflik Devletleri’nin stratejisini dikkate al›nmas› gereken bir baflka nokta olarak etkisiz hale getirmektir. Herkes demokrasi sorunundan bahsediyor. Gerçekte siz ne tür bir demokratik cumhuriyetten bahsediyorsunuz? Bizim söyledi¤imiz demokratik cumhuriyet, bugünün Nepal’inde s›n›f, bölge ve cinsiyete ba¤l› problemleri ele alabilecek geçifl cumhuriyetidir. Geçifl derken, yeni demokratik cumhuriyet ve parlamentarist cumhuriyet aras›nda Nepal’in kendine özgü karakterine uygun bir cumhuriyeti kastediyoruz. Nepal Kongresi ve UML partilerinin

yeni kararlar› üzerinde Parti’nin görüflü nedir? Partimiz, objektif olarak Nepal Kongresi’nin parti tüzüklerinden anayasal monarfliyi ç›karma ve anayasa meclisi için ilerleme karar›, yine UML’nin anayasa meclisi yoluyla demokratik cumhuriyete ilerleme karar›n› olumlu ve ileri olarak de¤erlendirmektedir, her ne kadar nedenleri subjektif olsa da. Sivil toplumun flimdi oynamakta oldu¤u role nas›l bak›yorsunuz? Nepal’deki politik hareket içinde, sivil toplum Panchayat karfl›t› hareket döneminden beri çok önemli bir rol oynamaktad›r. Davendra Raj Pandey de dahil çeflitli entelektüel flah›slar›n inisiyatifi alt›nda gerçekleflen politik aç›kl›k ve kitle seferberli¤i ve sivil toplum hareketi politik partiler için taklit edilebilir ilham kayna¤› haline gelmifltir. Bu anlamda sivil toplumun rolüne dair yüksek bir takdire sahibiz. Savafl içinde olan bir parti için, askeri baflar› düflmana karfl› bir bas›nç haline gelir. fiimdi, ateflkesten kaynakl› partinin bir endiflesi var m›? De¤iflik iç ve d›fl güç merkezlerinden gelecek bir komplo olas›l›¤› ne kadar mevcut? Politik ve askeri müdahaleyi asla soyut bir düzlemde anlamamal›y›z. Politik müdahale ve askeri baflar›n›n politik do¤rulu¤u için askeri destek almak, hareketin ulusal ve yabanc› gerici güçlerin komplosuna kurban gidebilece¤ini hak-

“Askeri baflar› durumunda ad›m atarak yap›lan bu politik müdahale eski devlet için asla bir mühlet olmam›flt›r.”

imdi, partinin askeri baflar›lar kazand›¤› bir süreçte ateflkesin kraliyet devleti için zaman kazand›raca¤› yönünde baz› söylentiler ya-

y›l›yor! Askeri baflar› durumunda ad›m atarak yap›lan bu politik müdahale eski devlet için asla bir mühlet olmam›flt›r. Nepal Halk Savafl›n›n gelifliminin politik ve askeri müdahalenin uyumlu koordinasyonunda yatt›¤› tarihsel gerçe¤ini ciddi olarak gözlemleyen ve anlayan hiç kimse bu flekilde konuflamaz. Ayr›ca Halk Kurtulufl Ordusu’nun aktif savunma stratejisine, sald›r›ld›¤›nda (ateflkesin) bozulaca¤›na da dikkat etmek gerekir. Kraliyet hükümeti ateflkes ilan ederek size diyalog ça¤r›s› yaparsa ne yapacaks›n›z? Hükümetle hiçbir durumda diyaloga girmeyece¤inizi söylememifl miydiniz? fiu anda Kraliyet hükümetiyle herhangi bir diyalog olas›l›¤› ve nedeni

23 Eylül-6 Ekim 2005

görmüyoruz. Böyle bir deklarasyon yay›nlar ve halk›n kendi kaderlerini tayin etmeleri için f›rsat sa¤lamak için haz›r oldu¤unu aç›k bir flekilde ortaya koyarsa politik partiler ve sivil toplumla anlaflma içinde bir diyalog olabilir. Bizler halk›n tüm haklar›n› sa¤lamak amac›yla görüflme konusunda asla mutlakç› de¤iliz. Nepal’in özel gündeminin Birleflmifl Milletler Genel Kongresinde müzakere edilece¤i ve Gyanendra’n›n da bu toplant›ya kat›laca¤› yönünde bir d›fl propaganda var. Bu ateflkes, Birleflmifl Milletler’in önümüzdeki toplant›s›n› etkilemek amac›yla m› ilan edilmifltir? Partimizin politikalar› üzerinde dünyan›n çeflitli kesimleri içindeki mevcut flüpheyi ortadan kald›rma ve eski feodal iktidar› teflhir etme hedefi kesinlikle mevcuttur. Fakat bu, ateflkesin Birleflmifl Milletler’in önümüzdeki toplant›s›n› etkilemek ilk hedefiyle deklare edildi¤i anlam›n› tafl›m›yor.

Politik müdahale ve askeri baflar›n›n politik do¤rulu¤u için askeri destek almak, hareketin ulusal ve yabanc› gerici güçlerin komplosuna kurban gidebilece¤ini hakl› ç›karamaz. Asla on y›ll›k Nepal Halk Savafl›n›n bu çarp›c›/belirgin titizli¤ini unutmamal›y›z. Düflman›n ifli her zaman entrika çevirmektir. Askeri ve politik müdahalenin koordinasyonunun, bu tür komplolar› etkisiz hale getirmesi kaç›n›lmazd›r. Bu anlamda mevcut ateflkes ilan› gericileri köfleye s›k›flt›rmaktad›r, bizi de¤il. l› ç›karamaz. Asla on y›ll›k Nepal Halk Savafl›n›n bu çarp›c›/belirgin titizli¤ini unutmamal›y›z. Düflman›n ifli her zaman entrika çevirmektir. Askeri ve politik müdahalenin koordinasyonunun, bu tür komplolar› etkisiz hale getirmesi kaç›n›lmazd›r. Bu anlamda mevcut ateflkes ilan› gericileri köfleye s›k›flt›rmaktad›r, bizi de¤il. Parlamentarist partilerin, saray›n parlamento talebini karfl›lamas› durumunda size karfl› durma olas›l›¤› var m›? Her ne kadar saray komplo piyonunu oynayabilirse de, flu anda hemen olabilecek bir fley de¤ildir bu. Bu nedenle, Partimiz parlamento partilerinden, art›k modas› geçmifl olan ve saray için oynayacak bir silaha dönüflen parlamentonun restore edilmesi sloganlar› yerine, geçici hükümet ve anayasal meclis için

direkt olarak öne ç›kmalar›n› önemle rica etmektedir. Parti içindeki iç-mücadelenin durumu nedir? Çözüm yönelimine girdi mi? Sa¤l›ks›z iç-mücadele problemi zaten çözülmüfl durumdad›r. Sa¤l›kl› içmücadele parti yaflam›n›n kendisidir. Bu nedenle kesintisiz bir flekilde sürmektedir. Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Genel Sekreteri Ganapathy ile ortak aç›klaman›z yay›nland›. Bölgedeki ve dünyadaki komünist hareket nereye gidiyor? ‹deolojik olarak, Güney Asya ve dünyada yeni bir devrim dalgas›n›n yükselmekte oldu¤u gerçe¤inden eminiz. Yoldafl Ganapathy ile ortak aç›klamam›z özdefl ideolojik inanc›n ifadesidir.

“Feodal saray›n uflaklar›n› Hindistan hükümetinin yetkililerinden herhangi biriyle görüfltü¤ümü ve onlar›n planlar›na göre ateflkesin ilan edildi¤ini kan›tlamaya davet ediyorum. Bu tür dezenformasyonlar çöplü¤e at›lmak üzere uçurumda duran feodal unsurlar› asla kurtaramayacakt›r.”


23 Eylül-6 Ekim 2005

16

31

TC Baflbakan› R. Tayyip Erdo¤an’›n son aç›klamalar› ve linç sald›r›lar› ekseninde

Kürt sorununda yaflananlara k›sa bir bak›fl fiu an aç›s›ndan farkl› ç›kar gruplar›n› temsil eden egemen s›n›flar ve sözcüleri aras›nda faflist diktatörlü¤ün “k›rm›z› çizgileri” noktas›nda hemfikirlik devam etmektedir. Erdo¤an’›n Diyarbak›r’daki konuflmas›nda “tek dil, tek bayrak, tek vatan” ›rkç›-faflist üçlemesi bunun somut kan›t›d›r. Faflist diktatörlü¤ün temel egemenlik noktalar› ve faflist ideolojinin temel referans noktalar›na yap›lan bu kuvvetli vurgu, egemen güçler aras›ndaki farkl›l›klar›n öze de¤il biçime yönelik oldu¤unu bizlere aç›kça gösterir. oranda kan uyuflmazl›¤› yaflayan önemli bir kesimde dahi sisteme yedeklenen bir ideolojik flekillenifle neden olmufltur.

TC baflbakan› R. Tayyip Erdo¤an’›n bir grup “ayd›n”la görüflmesi ve akabinde Diyarbak›r’daki konuflmada “Kürt sorunu vard›r” demesi Türkiye gündeminde yo¤un tart›flmalar› da beraberinde getirdi. Bu tart›flma sürecine her s›n›f ve tabakan›n temsilcileri, sistemle iliflkileri paralelinde çeflitli reaksiyonlar gösterdiler. Faflist diktatörlü¤ün temel tabular›ndan biri olan Kürt ulusal sorunu ile ilgili özellikle de devlet cephesinden böylesi tan›mlamalar her zaman fliddetli tart›flmalar› beraberinde getirmifltir. Özünde Kürt ulusal sorununun çözümü noktas›nda gerçek anlamda çözüm getirmeye dönük olmaktan ziyade, esasta Kürt hareketindeki uysal ve sistemin verece¤i k›r›nt›lara çoktan raz› kesimlerin elini daha fazla güçlendirmeye ve genifl Kürt kitlelerinde kafa kar›fl›kl›¤›na neden olma yönlü hamleler olmas›na ra¤men böyle olmufltur. Uluslar› birbirine k›rd›rma politikas› Faflist diktatörlü¤ün ideolojik temelinin oluflturulma süreçlerinde “Misak-› Milli” olarak tarif edilen alanda, Türkler d›fl›nda di¤er ulus ve milliyetlerin varl›¤›n›n inkar› emperyalistlerin de onay› ile temel argüman olarak benimsenmifltir. (“Misak-› Milli” s›n›rlar› içerisinde parçalanmam›fl ve Lozan Anlaflmas›’n›n devam etti¤i günlerde toplad›¤› ‹zmir ‹ktisat Kongresi ile tercihini kesinkes emperyalist sistemden yana koymufltur. Osmanl›’dan kalma borçlar dahil emperyalistlerin tahakkümlerini devam ettiren egemen yap›ya sahip bir oluflum, do¤al olarak emperyalistler taraf›ndan onaylanacakt›r. Bu oluflumun hemen yan› bafl›nda gerçekleflen 1917 Ekim Devri-

mi’nin model olarak alg›lanma olas›l›¤›n›n son derece yüksek oldu¤u koflullarda emperyalizme biat etmifl bir iktidar do¤al olarak tercih edilir durumdad›r ve tercih edilmifltir.) I. Emperyalist Paylafl›m Savafl›’na genç emperyalist Almanya’n›n yan›nda “Büyük Turan” hayalleri ile savafla kat›lan ama büyük bir yenilgi yaflay›p akabinde de iflgale u¤rayan Osmanl› ‹mparatorlu¤u da iflgal sürecinde de en güçlü ve örgütlü grup olarak varl›¤›n› korudu¤u için yenilgiye ra¤men ipleri elinde bulunduran ‹ttihat ve Terakki grubu üyeleri, savafl döneminde neredeyse soyk›r›ma tabi tutarak yurtlar›ndan sürdükleri Ermenilerin mallar›na el koyarak hem sermayelerine sermaye katm›fl, hem de egemenlik alanlar›n› korumufllard›. Bu süreçte Ermenilere karfl› Kürtlerden oluflturulan Hamidiye Alaylar›’n› kullanarak halklar aras›nda da kin ve nefret tohumlar› atan egemen güçler, iktidarlar›n› sa¤lama al›nca ve emperyalistlerin esas›nca yeni egemen güçler olarak kabul görmüfllerdir. Bundan ald›klar› güçle de bu kez Kürtlere yönelik katliamlara yönelmifl, sonraki y›llarda da önce Yahudiler, ard›ndan da Rumlara yönelik sald›r› ve mallar›na el koyma süreçleri yaflanm›flt›r. Türkler d›fl›ndaki ulus ve milliyetlere yönelik sald›rganl›k süreçleri “vatan›n d›fl güçlerin k›flk›rtmalar› ile içteki uflaklar› eliyle bölünmeye çal›fl›ld›¤›” ideolojik argüman› üzerine oturtularak genifl halk kitlelerinin bu talan ve katliamlar› onaylamas› ya da en az›ndan sessiz kalarak benimsemesi sa¤lanm›flt›r. Y›llard›r her türlü devlet olana¤›yla yap›lan bu demagojik ve ›rkç› propaganda, birçok önemli meselede demokrat-ilerici tav›rlar koyan, varolan sistemle önemli

Kürt sorunu mu “Terör” sorunu mu? Kürt ulusal sorunu noktas›nda da bu durum devam etmektedir. Ve egemen yap›da ciddi sars›nt›lar yaratacak bir sorun oldu¤u için, Kürt kelimesine dahi tahammül edemeyen egemen yap›n›n a¤›rl›kl› kanad›, “terör sorunu” olarak ifade ettikleri soruna “Kürt sorunu” denilince deyim yerindeyse kudurmaktad›rlar. Geçmiflte gerek Turgut Özal gerekse de Süleyman Demirel taraf›ndan farkl› tonlamalarda da olsa bir Kürt sorunundan bahsedilmifl ve akabinde de fliddetli tart›flmalar yaflanm›flt›. Özellikle Özal ve ekibinin söylemlerine Sabanc›lar›n bafl›n› çekti¤i bir grup taraf›ndan Bask Modeli laflar›yla “katk›” sunulunca bafl›n› MHP lideri Alpaslan Türkefl’in çekti¤i kesimler taraf›ndan “çizmeyi aflmakla” tehdit edilmesi ve ayn› süreçlerde Turgut Özal’›n arkas›nda çeflitli spekülasyonlar b›rakan ölümü hala haf›zalardad›r. ‹çerisinde bulundu¤umuz dönemle önceki dönemin koflullar›n›n ayn› olmamas› ve bölgede yaflanan de¤iflimler, bu tür sorunlar›n tart›fl›lma tarz ve yöntemlerini de do¤al olarak etkilemektedir. Faflist diktatörlü¤ün iplerini elinde bulunduran kesimler aç›s›ndan sorun birilerinin tehdit edilmesi ile savuflturulamayacak iç ve d›fl dinamiklere ulaflm›fl durumdad›r. ABD’nin Kürt kart› ABD’nin Afganistan ve Irak iflgalleri, akabinde de Suriye ve ‹ran’› s›raya koymas› baflta olmak üzere BOP (Büyük Ortado¤u Projesi) kapsam›nda bölgeyi yeniden düzenleme sürecinin bafllamas› ile birlikte, ABD aç›s›ndan bu bölgedeki Kürtlerin önemi oldukça artt›. Ortado¤u’da ABD’nin öncelikli hedeflerinin bafl›nda gelen Irak, ‹ran ve Suriye baflta olmak üzere Türkiye de dahil dört ülkede silahl› ve silahs›z güçleri ile bu ülkelerdeki egemenlere karfl› ciddi bir karfl› koyufl içerisinde olmalar› nedeniyle objektif olarak ABD ile ayn› noktalarda bulufltular. Özellikle Irak Kürdistan›’n›n egemen

güçleri Barzani ve Talabani baflta olmak üzere önemli bir Kürt kesimi, pragmatist bir tarzda ABD’nin emperyalist iflgalcili¤ine aç›k olarak destek oldular. Emperyalist iflgaller merkezli bölgede yaflanan süreç, dört parçaya ayr›lm›fl Kürt ulusu aç›s›ndan belli de¤iflim ve geliflmeleri de beraberinde getirmektedir. Bu de¤iflim sürecinden Türkiye Kürdistan›’n›n muaf tutulamayaca¤› aç›kt›r. Ortalama 20 milyon civar›ndaki nüfusuyla dört parçadaki Kürtlerin en yo¤un oldu¤u ve ulusal talepleri noktas›nda oldukça ciddi bir bilince ulaflm›fl, bunun için silahl› ve silahs›z her alanda ciddi bir mücadele sürdüren Kürt ulusal güçlerinin de¤iflim sürecinde hesaba kat›lmayaca¤›n› düflünmek oldukça safça bir yaklafl›m olacakt›r. Bölgeyi kendince yeniden düzenlemeye çal›flan ABD’nin böylesine ciddi bir gücü hesaplar› içerisinde bir yerlere oturttu¤u aç›kt›r. ABD’nin her f›rsatta “suyunu ›s›tmaya çal›flt›¤›” ‹ran ve Suriye’de uzun dönemdir boflta duran Kürt ulusal mücadelesi ‹ran’da hem gerilla ile ‹ran kolluk güçleri aras›ndaki çat›flmalara hem de iktidar karfl›t› onlarca Kürdün katledildi¤i gösterilerle canl›l›k kazan›rken, Suriye’de de benzer geliflmeler yafland›. Her iki ülkede de Kürt ulusal talepleri eksenli mücadele süreçlerinin giderek daha da boyutlanaca¤›n› rahatl›kla söyleyebiliriz. Aç›kt›r ki Kürt ulusal güçleri de bölgenin içerisine girdi¤i süreçten, kendi lehlerine sonuçlarla ç›kmak istemektedirler. Emperyalist iflgal güçlerinin hesaplar› ve ç›karlar› çerçevesinde gerçekleflecek de¤iflimlerin, özgürlü¤e hasret ve bunun için y›llard›r büyük bedeller ödeyen ve ödemeye de devam eden Kürt ulusuna, gerçek anlam›yla bir özgürlük getiremeyece¤i aç›kt›r. Daha bafl›ndan itibaren, baflka halklar›n kan›, can› ve esareti üzerinden ya da böylesi süreçlerde iflgal güçlerinin destekçili¤i pahas›na elde edilecek “ba¤›ms›zl›¤›n” ne menem bir ba¤›ms›zl›k olaca¤› birçok Arap yönetimi örnekleriyle orta yerde durmaktad›r. TC’den ABD’ye: “PKK’ye müdahale edin!” Bölgede süreç Kürtler aç›s›ndan


31 belli aç›l›mlar› beraberinde getirmeye gebe bir seyir izlerken, Kürt ulusal sorunu noktas›nda en ›rkç› ve en sald›rgan tutum içerisinde olan TC faflist diktatörlü¤ünün egemen güçleri ise tam bir ç›kmaz içerisine girmifl durumdad›r. Bu ç›kmazlar›n› ise daha fazla sald›rganlafl›p Kürt ulusu merkezli fakat tüm ezilenleri hedefleyen yo¤un bir sald›r› dalgas›yla bast›rman›n hesaplar›n› yapmakta, buna uygun siyasal ve örgütsel-hukuksal düzenlemelere gitmektedirler. ABD’ye tezkerenin reddi sonras› gösterdikleri tüm biat ayinlere, askeri ihalelere ve üs-liman gibi stratejik alanlar› peflkefl çekmelerine ra¤men ABD’den PKK’ye karfl› istedikleri müdahaleyi alamayan egemen klik çaresizlefltikçe sald›rganlaflmaktad›r. Geçmiflteki gibi Irak Kürdistan›’na girip PKK’ye yönelik operasyon yapamayan, T. Kürdistan›’nda gerçeklefltirdi¤i operasyonlarda ise sonuç almak bir yana PKK’nin may›n ve bombalamalar› ile flaflk›na dönüp çaresizli¤e düflen faflist diktatörlük güçleri, bu süreci kendi lehlerine çevirmek için çeflitli hamleler yapmaktalar. Bu hamleler egemen s›n›flar aras›nda da belli farkl›l›klar› ve çatlaklar› beraberinde getirmektedir. Egemen s›n›flar cephesinde ortaya ç›kan bu durum kamuoyuna da son dönemde s›k s›k yans›d›/yans›t›ld›. Diktatörlü¤ün iplerini kuruluflundan itibaren elinde tutan asker-sivil bürokratlar ve merkezi egemen güçler, islami etiketli sermaye gruplar›n›n temsilcisi olan hükümetteki AKP’ye Genelkurmay eksenli yüklenerek sürecin faturas›n› AKP’ye ç›karmak istemektedirler. Askeri yetkililerin son dönemlerde s›k s›k “k›s›tl› yetkilerle mücadele ediyoruz”, “yollar asfaltlanmad›¤› için PKK rahatça may›n döflüyor” vb. do¤rudan hükümetteki AKP’yi hedefleyen aç›klamalar›, bu sürecin bir parças›d›r. Sistem içi klik çat›flmalar› Genelkurmay ad›na konuflan ‹lker Baflbu¤’un “terörle mücadele”de Baflbakanl›¤a ba¤l› yeni bir olufluma gidilme talebine Erdo¤an’›n önce tamam sonras›nda böyle bir olufluma gidilmesine gerek olmad›¤›n› söylemesi, Genelkurmay’›n “k›s›tlanm›fl yetkilerle mücadele ediyoruz” sözlerine hükümetin “kimseden yetki esirgemiyoruz” karfl›l›¤›n› vermesi, ard›ndan da daha önce 15 Haziran’da PKK’ye koflulsuz silah b›rakma ça¤r›s› yapan bir grup yazar ve ayd›n› kabul etmesi, bu görüflme esnas›nda ise daha önceden kendi söyledi¤ini de tekzip eder bir biçimde “Kürt sorunu vard›r” demesi ile bu iki kesim aras›nda karfl›l›kl› tav›rlar devam etmektedir. Nitekim, Erdo¤an’›n “Kürt sorunu” söyleminin ard›ndan Genelkurmay’›n bildik “Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vard›r” yönlü bir rapor haz›rlatt›¤› ve bu s›ra-

17 larda bu raporun kamuoyuna sunulaca¤› bas›na yans›m›flt›r. Erdo¤an’›n yapt›¤› konuflma ve görüflmenin, ‹lker Baflbu¤’un topyekün sald›r› naralar›n› att›¤› toplant›n›n sonras›na denk gelmesi, faflist diktatörlük güçleri aras›nda bu temel sorunda belli farkl› yaklafl›mlar›n oluflmas› olarak alg›lanabilir ama aradaki bu “farkl›l›¤›” sorunun temeline yönelik bir farkl›l›k olarak ele almak abart›l› ve erken bir tespit olacakt›r. fiu an aç›s›ndan farkl› ç›kar gruplar›n› temsil eden egemen s›n›flar ve sözcüleri aras›nda faflist diktatörlü¤ün “k›rm›z› çizgileri” noktas›nda hemfikirlik devam etmektedir. Erdo¤an’›n Diyarbak›r’daki konuflmas›nda “tek dil, tek bayrak, tek vatan” ›rkç›-faflist üçlemesi bunun somut kan›t›d›r. Faflist diktatörlü¤ün temel egemenlik noktalar› ve faflist ideolojinin temel referans noktalar›na yap›lan bu kuvvetli vurgu, egemen güçler aras›ndaki farkl›l›klar›n öze de¤il biçime yönelik oldu¤unu bizlere aç›kça gösterir. Genelkurmay’›n Baflbakanl›¤a ba¤l› yeni bir koordinasyon oluflturma fikrini gereksiz bularak en az›ndan flimdilik böyle bir olufluma gitmeyen hükümet, di¤er taraftan Genelkurmay ve Emniyetin TMY’nin 8. maddesinin geri getirilmesi veya benzer bir yasal düzenlemeye gidilmesi noktas›nda ›srar etmektedir. TC’nin çözümü: Daha fazla fliddet Genelkurmay Baflkan› aç›kça AB uyum yasalar› çerçevesinde kald›r›lan TMY 8. maddenin tekrar getirilmesini istiyor. Genelkurmay’la birlikte Emniyet de TMY’nin ‹ngiltere Terörle Mücadele Yasas› örnek al›narak sertlefltirilmesini istiyor. Bu kurumlar›n istedi¤i düzenlemelerin içeri¤i ise kamuoyuna öz olarak flöyle yans›d›: “-Terör örgütü militanlar›, yasada yap›lan de¤iflikliklerden sonra her türlü yay›n› yurtiçinde yapabiliyor. Terör örgütünü övücü, terörü teflvik edici yay›nlar aç›kça yap›l›yor. Bunun önlenmesi için yasal düzenleme yap›lmal›, -Terör örgütü lideri ‹mral›’dan her türlü mesaj› rahatça veriyor. Avukatlar› arac›l›¤›yla gönderilen bu mesajlar, avukatl›k yasas› ve TMY’de yap›lacak düzenlemelerle önlenebilir, -Terör örgütü gösterisine dönüflen miting ve toplant›lar önlenmeli. Bu toplant›larda suç unsuru slogan atanlar hakk›nda adli ifllem yap›lacak düzenlemelere gidilmeli, -Örgütle iliflkisi bilinen dernek ve baz› sivil toplum kurumlar› için önlem al›nmal›, -Yurtiçinden ve yurtd›fl›ndan terör örgütünün propagandas›n› yapan TV ve radyolar›n önlenmesi için gerekli düzenlemeler yap›lmal›, yurt içindeki bu yay›nlar süresiz kapat›lmal›, sorumlular hakk›nda adli takibata geçi-

23 Eylül-6 Ekim 2005 lecek düzenlemeler TMY içinde öngörülmeli.” Tüm muhalif kesimlere yönelik kapsaml› bir sald›r›n›n yasal dayanaklar›n›n daha güçlü bir biçimde oluflturulma çabas›n› içeren bir içeri¤e sahip bir yasad›r istenen ve hükümet de bu yönlü bir haz›rl›k içerisindedir. Topyekün sald›r›n›n tafllar› oturtulmaktad›r. TC: Ortado¤u’ya model ülke... Türk egemen s›n›flar› aras›nda kimi meselelerde farkl›l›klar›n zaman zaman artt›¤› bir gerçektir. Özellikle de islami etiketli ve sonradan çeflitli nedenlerden dolay› palazlanm›fl-palazland›r›lm›fl sermaye kesimiyle bu çeliflkiler kamuoyuna da yans›maktad›r. Varolan pastan›n k›r›nt›lar›yla idare etmek yerine pastay› paylaflmaya bafllamas› üzerine korkuya kap›lan egemen güçler, bilindi¤i gibi dönemin hükümetinde yer alan Refah Partisi’ne yönelik “post-modern 28 fiubat darbesi” gerçeklefltirmifl, ard›ndan da bu süreç Refah Partisi’nin kapat›larak bu partinin kendi içinde de ayr›flmas›n› beraberinde getirmiflti. Merkezi egemen güçlerin tüm bast›rma ve geriye çekme çabalar›na ra¤men bu kesim her geçen gün giderek daha fazla palazlanm›fl ve iktidar odaklar›nda önemli alanlar› iflgal etmeye bafllam›flt›r. Bu kesim yaln›zca “hükümet etmekle” s›n›rl› bir süreç yaflamamakta ayn› zamanda merkezi iktidara da ortak olmaktad›r. Merkezi elinde bulunduran güçlerin esas kayg›s› da bu noktadad›r. ABD merkezli BOP kapsam›nda alternatif ‹slam modeli olarak sunulan AKP modeli ve BOP içerisinde “de¤iflime gidilecek devletlerden biri” olarak TC’nin de ad›n›n geçmesi egemen kanatta derin endiflelere neden olmaktad›r. Di¤er taraftan da islami etiketli egemen kesim TC’nin kuruluflundan itibaren kendisini üzerine oturttu¤u ve birçok faflist ve sald›rgan uygulamalar›na dayanak-gerekçe yapt›¤› söylem ve uygulamalar› kendi varl›k gerekçesi olarak alg›lamad›¤› için “önemsememekte”, bunlardan “vazgeçebilmektedir”. Bu yönlü emperyalist çö-

zümlere daha fazla yatk›nd›r. Çünkü bu kesimin ideolojik çat›s› bu argümanlarla örülü de¤ildir. Koflullar yeterince olgunlaflt›¤›nda ya da emperyalist efendilerince olgunlaflt›r›ld›¤›nda “tek bayrak”, “tek dil”, “tek vatan” kolayca “ümmet” ba¤lam›nda ele al›narak bu meselede geçifl yap›labilecektir. K›br›s meselesi bu noktada oldukça önemli bir somutluktur. Gerek K›br›s meselesinde hükümetin tak›nd›¤› tav›r gerekse de Erdo¤an’›n son söylemleri ve yine Kürt dilinde yay›nla ilgili yerel televizyon ve radyolar›nda yay›n yapmas›na yönelik son ham-

leleri asl›nda merkezi egemen güçlerin alt›ndaki tafllar› çekmeye yönelik hamleler olarak da görülmelidir. ‹slami etiketli sermaye gruplar› güçlendikçe bu çeliflkilerin daha da art›p çat›flmalar›n da sertleflmesini beraberinde getirmesi kaç›n›lmazd›r. Türk egemen s›n›flar› aras›ndaki çeliflkileri art›ran en önemli unsurlar›n bafl›nda ise bölgedeki geliflmeleri haz›rlayan emperyalistler gelmektedir. Emperyalizme göbekten ba¤›ml› faflist diktatörlük içindeki egemenlik iliflkileri, egemenler ile ezilenler aras›ndaki iliflkide nas›l ki emperyalistlerin hesap-plan ve yönelimleri ciddi bir rol oynuyorsa, egemen s›n›flar› kendi içlerindeki iliflki ve çat›flmalarda da emperyalistlerin ciddi bir etkisi olmaktad›r.


23 Eylül-6 Ekim 2005

18

Önce palazland›r, dan ciddi bir politik argüman haline sonra bast›r gelmifl ve çeflitli politik ve pratik müKas›m ve fiubat krizleri ile emper- dahalelerle kendi lehlerine do¤ru bir yalistlere ba¤›ml›l›¤› daha da derinlefl- kanala ak›tmaya çal›fl›rlarken, özellikle tirilen faflist diktatörlü¤e bu süreçte hü- devrimci cephede bir politikas›zl›k ve kümet eden üçlü koalisyonun görevini müdahalesizlik yaflanmaya devam ettamamlay›p miad›n› doldurmas›na pa- mektedir. Devrimci hareketin kitlelere ralel, Erdo¤an ve ekibi, ABD’nin böl- nüfuz etmedeki geri durumu devrimci geye yönelik planlar› aç›s›ndan ifle ya- hareketin bu özgüldeki handikap›n› rayaca¤› hesab›yla palazland›r›larak oluflturmaktad›r. Dolay›s›yla da pratik ciddi bir destekle iktidara getirildi. ‹s- olarak kimi zaman do¤ru politik ve lami etiketiyle ABD emperyalizminin pratik yönelimler belirlese de, Kürt bölgesel hesaplar›nda ifllevlendirilmesi ulusal güçlerinin Kürt ulusu üzerindeki düflünülen AKP böylece hükümete gel- etkisinin a¤›rl›¤› nedeniyle genel anladi. Baflta ABD emperyalizmi olmak m›yla etkisiz kalabilmektedir. Objektif üzere neredeyse tüm emperyalistler ve olarak flu veya bu gerekçelerle devrimülkede TÜS‹AD dahil esas sermaye ci hareket aç›s›ndan böylesi bir güçsüzgruplar›n›n da destek ve övgüleriyle lü¤ün yaflan›yor olmas›, bu noktada haAB uyum yasalar›, özellefltirmeler, ye- reketsizli¤i de¤il alabildi¤ine hareketli ni TCK vb. noktalarda att›¤› ad›mlar› bir politik ve pratik yönelime girmeyi övgüyle karfl›lanan AKP hükümeti, tez- gerektirmektedir. kerede tökezleyerek ç›kt›¤› zirveden yuvarlanmaya bafllad›. Geçti¤imiz ayDevrimciler sürece müdahil olmak zorundad›r larda efendisine ba¤l›l›¤›n› ifade etmek Emperyalistler ve bölge gericilikleiçin ABD’ye giden Erdo¤an ve ekibi oraya gitmeden askeri ihalelerden tuta- rinin her f›rsatta kendi ç›karlar›na do¤l›m da üs ve limanlar›n peflkefl çekilme- ru yönlendirmeye çal›flt›¤› ve Kürt ulusi de dahil çeflitli sunumlarda bulunma- sal güçleri önderliklerinin de uzlaflmalar›na ra¤men, ne kendi hükümetlerinin c› ve pragmatist ideolojik konumlan›flkorunmas› ne de di¤er sermaye grupla- lar› nedeniyle her tarafa e¤ildikleri bir r› ve ordunun talepleri noktas›nda bir ortam giderek kendisini daha fazla hissonuç elde edemediler. Ortaya ç›kan bu settirmektedir. Dünya çap›nda sosyatablo ve faflist diktatörlü¤ün içerisine lizmin genifl halk kitlelerinin zihninde girdi¤i s›k›flm›fll›k öyle rahatça atlat›la- kapitalist sisteme alternatif olmad›¤› ve bilecek türden bir s›k›flma durumu de¤ildir ve egemen s›n›flar cephesinden de bu oldukça net görülmektedir. Kürt Ulusal Hareketi’ne önderlik Egemenler cephesineden güçlerin yalpalamalar› den kaba hatlar›yla böybizim esas alaca¤›m›z k›stas lesi bir durum yaflan›rde¤ildir. Bizler aç›s›ndan esasa ken devrimciler ve Kürt oturmas› gereken, Kürt ulusunun ulusal güçleri cephesinde ise belli sorunlar›n hakl› ve meflru taleplerinin oldu¤u aç›kt›r. Kürt ulusavunulmas› ve bunlara yönelik sal sorunu hem ülke sald›r›lara da her düzeyde birinci içinde hem de bölgede elden karfl› durulmas›d›r. emperyalistler ve yerli egemen s›n›flar aç›s›n-

31

ülkemiz baflta olmak üzere Kürt ulusal sorununun yafland›¤› bu bölgede sosyalizm hedefli komünist ve devrimci hareketlerin mücadele düzeyi ve kitlelere nüfuz ediflinin geri oluflu, ulusal hareket önderliklerinin giderek daha fazla emperyalist politikalara yedeklenmesini ve k›bleyi emperyalistlere dönmesini getirmifltir. Giderek daha fazla geliflen bu yön, öyle “ulusal hareketin karakteri” gibi genellemeyle geçifltirilecek bir durum de¤ildir. Ve sorun yaln›zca ulusal sorunla s›n›rl› bir sorun olma durumunu da aflmaktad›r. Çünkü ezilenlerde emperyalizmi sorun çözücü olarak görme e¤iliminin geliflmesi -ki Kürt cephesinde böylesi bir yan geliflmektedir- ve buna paralel olarak da komünist ve devrimci güçlerin önemli bir bölümünde yaflanan tav›r alma s›k›nt›s› s›n›fsal taleplerle hareket eden güçlerle aralar›ndaki mesafeyi de derinlefltirmektedir. Bir taraftan ulusal hareketin önderli¤inde her süreçte daha fazla derinleflen emperyalist sistemle uyumlu düflünsel ve pratik yönelim, di¤er taraftan da iflbirlikçi ve reformist cephenin Kürt ulusal hareketini her f›rsatta daha fazla sisteme yamamaya çal›flan yaklafl›mlar› ile Kürt ulusal mücadelesi karmafl›kl›¤›n› sürekli art›rmaktad›r. Kürt halk›na yönelik sald›r›lara karfl› dural›m!

Giderek daha fazla aktörün iflin içerisine girdi¤i Kürt ulusal sorunu, Kürt ulusunun gerçek anlam›yla sorunlar›n›n çözümüne yol açacak müdahalelere ihtiyaç duymaktad›r. Komünist ve devrimci güçlerin böylesine önemli bir sorunda edilgenli¤i kabul edilemez bir durumdur. Bu sorunun do¤ru tarzda çözümü, en baflta s›n›fsal perspektifle hareket eden ve bu temelde bir gelecek infla etmeye çal›flanlar›n omuzlar›ndad›r. Gerek egemen s›n›flar, gerek reformistler ve gerekse de bizzat Kürt Ulusal Hareketinin önderli¤i taraf›ndan içi boflalt›l›p i¤difl edilerek kabul edilebilir bir argüman olarak ele al›nmas›n›n engellenmesinin yolu da budur. Kürt ulusal güçlerinde oldukça derinleflmifl ve Kürt kitlelerine de önemli oranda nüfuz etmifl geri yaklafl›mlar›n etkisizleflmesi için müdahalelerde bulunman›n ve belli sonuçlar alman›n tek yolu, faflist diktatörlü¤ün son dönemlerde oldu¤u gibi do¤rudan Kürt ulusal güçlerini ve Kürt halk›n› hedef alan yaklafl›mlar›na somut müdahalelerle olacakt›r. Kürt Ulusal Hareketi’ne önderlik eden güçlerin yalpalamalar› bizim esas alaca¤›m›z k›stas de¤ildir. Bizler aç›s›ndan esasa oturmas› gereken, Kürt ulusunun hakl› ve meflru taleplerinin savunulmas› ve bunlara yönelik sald›r›lara da her düzeyde birinci elden karfl› durulmas›d›r. Faflist diktatörlü¤ün, en yetkili a¤›zlar›ndan topyekün sald›r› emri verdi¤i karfl› devrimci sald›rganl›k dalgas› devrimci cepheye çarpmal›d›r. Cephenin bafl›nda yer almak asloland›r. Do¤ru olan egemen s›n›flar›n Kürt ulusuna yönelik ideolojik ve pratik sald›rganl›k ve yok saymalar›na karfl› Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakk›’n› ›srarla savunmak ve büyük bedeller ödeyen Kürt ulusunun bofl beklentilere girmesine izin vermemektir.

Petrol fiyatlar›ndaki art›fl emperyalist sald›rganl›k ve rekabetin sonucudur! Giderek artan petrol fiyatlar› emperyalist sistemde ciddi s›k›nt› yaratmaya devam etmekte. ABD’nin Irak iflgali sonras› sürekli yükselen petrol fiyatlar› ABD’de ciddi bir kaosun yaflanmas›na neden olan Katrina kas›rgas› ile birlikte rekor seviyelere ulaflt›. Bu yükseliflin devam edece¤i noktas›nda da neredeyse tüm uluslararas› piyasalar hemfikir olmufl durumda. Irak iflgalinden bu yana petrol fiyatlar› neredeyse iki kat›na ulaflm›fl durumdad›r. Bu kadar k›sa süre içerisinde dahi muazzam kârlar elde eden petrol tekellerinin, yükseliflin devam etmesi için ellerinden geleni fazlas›yla yapacaklar›ndan ise

kimse kuflku duymamaktad›r. Yükselen petrol fiyatlar› enerji kaynaklar› üzerinde dönen hesaplar› ve buralarda devam eden emperyalistler aras› dalafl› bir kez daha gündeme tafl›m›flt›r. Petrol politikalar›n›n temelinde uluslararas› sistemin ve iliflkilerin parametrelerini çözmeye çal›fl›rken petrolün dünya ekonomileri üzerindeki etkilerini anlamak çok önemlidir. Strateji, güç ve politik oyunlar, petrol dünyas›nda ekonominin di¤er alanlar›nda oldu¤undan çok daha fazla rol oynamaktad›r. Petrol politikalar›n›n ve uygulanan stratejilerin temelinde, temel enerji kayna¤› haline gelmifl olan petrol ve do¤al gaz›n sa¤laya-

ca¤› muazzam kârlar›n kimlerin cebine gidece¤i hesaplar› yatmaktad›r. Petrolün denetimi, sistemde ekonomik ve siyasal etkinli¤in önemli anahtarlar›ndan biridir. Ticari amaçla ilk petrol arama faaliyetinin bafllad›¤› 1950 sonlar›ndan günümüze petrolün uluslararas› güç iliflkilerinde giderek daha fazla öne ç›kmas› süreci, her geçen gün artarak devam etmifltir. Alternatif enerji kaynaklar›n›n kullan›lmamas›, daha do¤rusu alternatif enerji kaynaklar›n›n kullan›l›p yayg›nlaflt›r›lmas›n›n engellenmesi nedeniyle petrol, dünya piyasalar› üzerinde elinde bulundurana muazzam güçler sa¤lamaya devam edecektir.

Petrol fiyatlar›ndaki art›fl›n etkiledi¤i iki karfl›t cephe bulunmaktad›r. Birinci cephede her geçen gün daha vahflice bir kap›flma yaflayan emperyalist devletler-tekeller yer al›rken, di¤er cephede bu sürecin esas yükünü çeken ezilenler yer almaktad›r. Emperyalistler aras› dalaflta Afganistan ve Irak iflgalleri ile özellikle enerji kaynaklar›n›n hakimiyeti noktas›nda ABD ciddi bir mevzi kazand›. ABD emperyalizminin “Birinci Körfez Savafl›” ile Ortado¤u devletlerine yönelik bafllatt›¤› sald›r› süreci Afganistan ve Irak iflgalleriyle sonuçlanm›flt›r. ➫


31 Ve Irak ve Afganistan BOP’nde de aç›kça ifade edildi¤i gibi sadece bir bafllang›çt›r. ABD ve müttefiklerinin büyük yeniden sömürgelefltirme hareketini engelleyebilecek ciddi bir direnifl cephesi oluflturulamad›¤› takdirde bu bafllang›c›n devam edece¤i, ABD’nin Suriye ve ‹ran’a yönelik yaklafl›mlar›nda oldukça somuttur. Bu sürecin temel aktörleri büyük petrol ve silah tekelleridir. Bush’un etraf›ndaki neredeyse tüm kifliler flu veya bu tekelin sözcüsü durumundad›r. Her ne kadar petrol fiyatlar›ndaki art›fl›n esas sorumlusu ve aslan pay›n›n sahibi olarak OPEC bir bütün olarak gösterilse de bunun tamam›yla gerçek olmad›¤› bilinmektedir. Artan her petrol fiyat›n›n tüm OPEC üyeleri aç›s›ndan artan kârlar anlam›na geldi¤i aç›kt›r. Fakat OPEC içerisinde önemli üretici devletler konumunda olan Arap ülkelerinin hemen her türlü tar›m ve sanayi ürünü noktas›nda di¤er emperyalistlere ve özellikle de ABD emperyalizmine ba¤l› olufllar› petrolden kazand›klar›n›n di¤er yollarla tekrar ABD’nin cebine gidece¤i düflünüldü¤ünde her koflulda kârl› ç›kan›n ABD oldu¤u görülecektir. Öte yandan OPEC içerisinde önemli petrol rezervlerine sahip olan ülkelerdeki petrol rezervlerinin baflta ABD tekelleri olmak üzere emperyalist tekellerce iflletildi¤i düflünüldü¤ünde gerçek durum daha iyi görülebilir. Dünya petrol piyasalar›n› yönlendiren as›l güçler de bunlard›r. Dünyan›n her geçen gün özellikle de petrolden elde edilen enerjiye ba¤›ml›l›¤›n›n giderek daha fazla artt›¤› bu koflullarda, enerji kaynaklar› üzerinde hakimiyeti olan güç veya güçlerin sürecin gidiflat› üzerinde de ciddi bir etki ve yönlendirmeye sahip olacaklar›-olduklar› aç›k de¤il midir? Bu durumun ezilenler cephesine yans›mas› ise yeni savafllar, daha fazla sömürü, açl›k ve yoksulluk olmaktad›r-olacakt›r. ABD merkezli emperyalist sald›rganl›k blokunun Afganistan ve Irak iflgalleri dünyan›n en önemli enerji kayna¤› olan petrolün fiyat›n›n giderek artmas›n›n temel nedenidir. Irak direniflçilerinin petrol boru ve kuyular›na yapt›klar› sabotajlar dahi petrol tekelleri aç›s›ndan kârlar›n› art›rma malzemesine dönüfltürülmüfltür. Son dönemde petrol fiyatlar›n›n artma gerekçelerinin bafl›nda gelen sebeplerden birisi olarak Irak’taki petrol kuyular›na yönelik sabotajlar gösterilmektedir. Irak petrolleri ABD’nin elini güçlendirmektedir ABD dünyan›n en büyük petrol rezervlerinden birine sahip olan Irak’› iflgal edip buradaki petrolün ak›fl›n› kendi denetimine alarak emperyalistler aras› dalaflta pozisyonunu güçlendiren bir hamle yapm›flt›. Ortado¤u ve Hazar bölgesindeki petrole en az ba¤›ml›l›¤› olan emperyalist devlet ABD’dir. Buna karfl›l›k Rusya d›fl›nda tüm emperyalist güçler bu bölgelerden elde edilen petrole hayati derecede ihtiyaç duymaktad›rlar. Petrol fiyatlar›nda meydana gelen her art›fl bu alanlardan ç›kar›lan petrole ba¤›ml› her emperyalist devlet aç›s›ndan milyarlarca dolarl›k ek

19 yük anlam›na gelmektedir. Geçmiflte yaflanan ve emperyalist ekonomiler üzerinde ciddi sonuçlar› olan “petrol krizi” benzeri bir süreci yaflamak istemeyen emperyalist güçler, çeflitli çözüm önerileri ile gidiflat› durdurmaya çal›flsalar da petrol fiyatlar›ndaki art›fl önlenemez bir biçimde devam ediyor. Hemen her geliflme petrol fiyatlar›n›n art›fl› için bir gerekçe olarak sunulmaktad›r. Öte yandan da ABD’nin bölgedeki hedefleri olan Suriye ve özellikle de ‹ran’a yönelik “elefltirilerini” her f›rsatta yinelemesi ve Irak’taki tüm s›k›flm›fll›¤›na ra¤men Ortado¤u petrollerinin di¤er önemli üreticilerinden biri olan ‹ran’›n da iflgal edilmesine yönelik hamlelerini ar-

Mobil al›rken s›ras›yla Shell 18.5, BP 16.2, Chevron Texaco 13.3 ve Total 11.2 milyar dolarl›k kârlar elde etmifllerdir. Bu muazzam kârlar aç›klan›rken BP Genel Müdürü John Brown esas rekorun 2005’te k›r›laca¤›n› söylemiflti ve nitekim dedi¤i gibi de oldu. “Öngörüsü”nün do¤al olarak Katrina kas›rgas›n›n petrol fiyatlar›n›n art›fl›na yapt›¤› katk›yla bir ilgisi yoktur, ama bu petrol tekel sözcüsünün, sistemin nereye gitti¤ini tahmin etti¤i ve gidiflat› etkileyebilen güçlerin içerisinde yer ald›¤› için oluflan ortamda petrol fiyatlar›n›n nereye gidebilece¤ini tahmin etmesi öyle fazla bir yetenek de gerektirmemifltir.

stratejilerin temelinde, temel Petrol politikalar›n›n ve uygulanan petrol ve do¤al gaz›n sa¤layaca¤› enerji kayna¤› haline gelmifl olan gidece¤i hesaplar› yatmaktad›r. muazzam kârlar›n kimlerin cebine ik ve siyasal etkinli¤in önemli Petrolün denetimi, sistemde ekonom anahtarlar›ndan biridir. t›rmas›, di¤er emperyalist güçleri daha fazla telaflland›rmaktad›r. ABD’nin devasa askeri gücü karfl›s›nda etkisiz kalan ABD karfl›t› emperyalist güçler, bir taraftan böylesi bir durumu engellemeye çal›fl›rken di¤er taraftan da engelleyemezlerse hiç de¤ilse Irak’ta oldu¤u gibi pastan›n paylafl›m›nda tümden d›flta kalmamak için Suriye’nin Lübnan’dan ç›kar›lmas›nda oldu¤u gibi ‹ran’a yönelik bask›lara da kat›lmaktad›rlar. Bu süreç bugünden yar›na ifllemeyecek bir süreç olsa da yaflanmas› muhtemel bir süreç oldu¤u için tüm emperyalistler aç›s›ndan ileriye yönelik hamlelerin bugünden at›ld›¤›n› söyleyebiliriz. ABD bugün Irak’ta hatta Afganistan’da ciddi anlamda bir direniflle karfl› karfl›yad›r. Son Anayasa tart›flmalar›nda oldu¤u gibi ciddi bir parçalanma süreciyle karfl› karfl›ya olan Irak’ta hem direniflin hem de farkl› etnik ve mezheplere mensup halklar aras›ndaki çat›flmalar›n artarak devam edece¤i aç›kt›r. ABD’nin iki büyük petrol devinin son süreçte art›rd›klar› kârlar›n devasal›¤› dahi bafll› bafl›na savafllar›n neden devam etmek zorunda oldu¤unu gözler önüne sermeye yetmektedir. Exxon Mobil kâr›n› 2003 y›l›na göre yüzde 17.8, sat›fllar›n› ise yüzde 21.5 art›rm›flt›r. Yine Chevron da kâr›n› 2003 y›l›na göre yüzde 84.3 oran›nda art›rm›flt›r. 2004 y›l›nda dünyan›n befl büyük petrol tekeli tarihsel bir rekor k›rarak 85 milyar dolar kazanç sa¤lam›fllard›. Bunun 25.33 milyar dolar›n› Exxon

Herfley daha fazla kâr için Irak’ta ya da Afganistan’da Amerikan askerlerinin ölmesi ABD tekelleri için hiçbir anlam ifade etmez. Bu durum di¤er emperyalistler ve gerici-faflist iktidarlar aç›s›ndan da geçerlidir. Önemli olan tekellerin kârlar›n› art›rmas› ise ve bu gerçeklefliyorsa o zaman tekeller hedeflerine ulafl›yorlard›r. Tekeller aç›s›ndan önemli olan da budur. Onlar›n hizmetinde olan askeri güçler ancak bu tekellerin kârlar›n›n iflbirlikçi iktidarlarca güvenceye al›nd›¤›na inan›ld›¤›nda yerlerini bu devletlerin yerli ordular›na b›rakacaklard›r. Günümüzde Afganistan ve Irak’ta yap›lmaya çal›fl›lan da budur. Emperyalist tekeller aras›nda k›ran k›rana yaflanan rekabetin sonuçlar› olarak görülmelidir emperyalist sald›rganl›k savafllar›. Savafllar›n kendisi emperyalist te-

23 Eylül-6 Ekim 2005 keller aç›s›ndan vazgeçilmez öneme sahip pazarlard›r. Emperyalist sistemin temel aktörleri olan tekellerin varl›klar›n› koruyup devam ettirebilmelerinin olmazsa olmazlar› vard›r. Tekeller ancak yay›larak, rakiplerini alt ederek, yeni teknikler gelifltirerek ve hepsinden de önemlisi ucuz iflgücü noktalar›na yönelip yo¤un bir art› de¤er sömürüsü yaparak emperyalist dalaflta ayakta kalabilirler. Kapitalist ekonomiler ancak yay›larak yaflarlar. Durmaks›z›n devam eden rekabet, tekelleri hem kendi içlerinde hem de iflçi ve emekçilerle kesintisiz bir mücadeleye sevk eder. Rekabet ise firmalar› hep daha ucuz ve verimli emek, makine ve hammadde bulmaya sevk eder. Kârl› yat›r›mlar için yeni pazarlar›n bulunmas› ve yay›lma flartt›r. Dünya üzerinde esas olarak tüm alanlar paylafl›lm›fl oldu¤u için her emperyalist yeniden yay›lma süreci do¤al olarak ayn› zamanda di¤er emperyalist güçlerle oldukça yo¤un bir kap›flmay› beraberinde getirmektedir. Emperyalistlerce neredeyse her defas›nda kutsall›k misyonu biçilerek göklere ç›kar›lan ve insanl›¤›n en önemli geliflim parametresi ve demokrasinin güvencesi olarak sunulan serbest pazar ekonomisi denilen sistem, yaln›zca mal ve hizmet alan›nda emperyalist tekeller aras›nda bir rekabetle s›n›rl› bir iflleyifle sahip de¤ildir. Ya da sistem bu kadar “masumane” ifllemez. Emperyalist ekonominin önemli bir parças›n› askeri sanayi kompleksleri oluflturur. Bunun sistemdeki anlam› oldukça aç›kt›r. Askeri türden her türlü ürüne sürekli geniflleyen pazarlar bulmak ya da sürekli üretileni tüketecek yeni pazarlar oluflturmak gerekecektir. Bu noktada en büyük tüketim alanlar› ise savafllard›r. Ve savafllar yaln›zca askeri sanayinin canlanmas›n›, bu sanayide üretilenlerin tüketilmesini sa¤lamakla s›n›rl› bir iflleve sahip olmaz, ayn› zamanda neredeyse tüm ekonomik noktalarda yeni pazar alanlar› oluflturur. Örne¤in y›k›lan yerlerin yeniden inflas› gibi. ABD Vienam Savafl›’nda günde 5.1 milyar dolarl›k harcama yaparken Irak’ta daha flimdiden 5.6 milyarl›k harcama yapmaktad›r. Askeri sanayi tekelleri doymak bilmeyen bir mideye sahip olduklar› için yeni savafllar dolay›s›yla da yeni pazarlar yaratma noktas›nda geri durmayacaklard›r. Ayr›ca enerji tekelleri ile kol kola yürüyen savafl sanayii tekelleri de bu sürecin kâr›na kâr katan aktörlerinin bafl›nda gelmektedirler. ABD’nin içerisine düfltü¤ü Irak’taki direnifl girdab› ABD ve di¤er iflgalcileri bo¤maya devam ederken Anayasa oluflturma noktas›nda yaflanan kriz Irak’›n gelece¤inin de sürekli bir kriz içerisinde olaca¤› anlam›na gelmektedir. Irak’› özgürlük ve demokrasi getirme yalanlar› alt›nda iflgal eden emperyalist güçler Irak’› oluflturan çeflitli ulus, milliyet ve dinselmezhepsel kimlik sahibi kitleler aras›nda giderek derinleflen düflmanl›k tohumlar›n› da atarak bölgede önlenemez bir kaosun ve düflmanl›¤›n oluflmas›n› da baflard›lar. Ancak halklar gerçek düflmanlar›n› asla unutmazlar. Irak halk› da iflgale karfl› direniflin esas oldu¤unu görmektedir.


23 Eylül-6 Ekim 2005

20

31

“Gelecek sab›rla, inatla, zorluklar karfl›s›nda y›lmayanlar›n yaratt›¤› de¤erlerle kazan›lacakt›r!” “Sürecimizin zorluklar› aç›kt›r. Zorluklar›n üstesinden gelmek birbirimize kenetlendi¤imizde zor olmayacakt›r. Partimizin tarihi bu tür zorluklar içinde ›srarla, sab›rla yürüyenlerin yaratt›¤› de¤erlerle doludur. Biz de gelece¤e bakarken sab›rl›, bugünkü görevlerimizde inatç› ve ›srarl› olmal›y›z. Yarat›lan de¤erlerin üzerinden daha ileri seviyelere ç›kmak için üyelerimiz partiye daha s›k› sar›lmal›d›r. Gelecek, sab›rla, inatla zorluklar karfl›s›nda y›lmayanlar›n yaratt›¤› de¤erlerle kazan›lacakt›r.” (Komünist 56) Proletarya Partisi’nin 7. Konferans’›ndan bugüne iflletti¤i sürecin kuflkusuz birçok temel noktas›, ana halkas› bulunmaktad›r. Bu ana halkalardan biri ve ayn› zamanda 7. Konferans’›n temel mant›¤›n› oluflturan yanlardan en önemlisi, kendi gerçekli¤ini kitlesine, y›llard›r kendisine gönül vermifl taraftarlar›na ve örgütlü militanlar›na kavratma ve bu gerçeklik üzerinden geliflimin ve ileri s›çraman›n dinamiklerini yaratmakt›. Bu bak›fl aç›s›yla ileri do¤ru at›lan her ad›m, s›n›f mücadelesi için yap›lmas› gerekli olanlar ve mütevaz› ad›mlar olarak de¤erlendirildi ve kitleye de böyle aç›kland›. Bu süreçte olumlu, olumsuz bir dizi pratik-siyasal geliflme yafland›, ancak bunlar›n tümü mücadele ve parti gerçe¤i üzerinden de¤erlendirilerek flekillendirildi ve böyle ele al›nd›. Bu gerçekli¤i kavramak, bu gerçe¤e hükmetmek ve en önemlisi de bu gerçekle yürümek kuflkusuz kolay de¤ildir. S›n›f mücadelesinin ak›fl› ve bu ak›fla hükmetmede yaflanan t›kanma ve zaaflar, yetersizlikler ve yetmezlikler, beklentiler ve bu beklentilerin karfl›l›¤›n› bulamama gerçe¤ine ra¤men yürümek zor oland›r. Hepimiz bilmekteyiz ki, bu yürüyüflü gerçeklefltirmek için ne tek bafl›na örgütlü olmak, ne de sadece görevlerimizi yerine getirmek yetmez. Bu yürüyüflü gerçeklefltirmek için kendimize güven, halka güven ve en önemlisi de partiye güven gereklidir. Partiye güven olarak ifade edilen ise soyut de¤il, somut bir olgudur. Somuttur, çünkü s›n›f mücadelesi denilen olgu, gerçekli¤in üzerinden ilerleyen bir devinimdir. Emperyalizmin ve yerli uflaklar›n›n dünya genelinde estirdi¤i tasfiyeci dalga, “terör” 盤›rtkanl›¤› ve gelifltirdi¤i azg›n sald›r›lar sadece ülkemiz topraklar›nda de¤il, tüm dünyada devrim mücdelesi yürüten birçok hareketi etkiledi ve hatta kimilerini belirledi. “Terör” 盤›rtkanl›¤› ile birlikte geliflen sald›r›lar birçok hareketin s›n›f mücadelesindeki dirayetini ve iradesini s›nad›, test etti, etmeye de devam etmektedir. Bu süreç kuflkusuz genele mal oldu ve sürecin öne ç›kan karakteristik özellik-

leri genel olarak yafland›. Ancak önemli ve belirleyici olan, bu gerçekli¤i kendi gerçekli¤imizde görmek, kendi gerçekli¤imizde analiz ederek sonuçland›rmakt›r. Yani tek bafl›na genel sonuçlarla yetinmeyerek, somutta ve pratikte bu durumun bize nas›l yans›d›¤›n›, nas›l yafland›¤›n› çözümleyebilmektir. Bunu baflarabildi¤imiz oranda varolan üzerinden yürüme ve enerjimizi a盤a ç›karma iradesini gösterebiliriz. Bunlar› görmeksizin ve kavramaks›z›n mücadeleden, partiden genel beklentiler içine girmek, bu genel beklentilerle kendimizi var etmeye çal›flmak ve en önemlisi de bu beklentileri bulamad›¤›m›z noktada hayal k›r›kl›¤›na u¤ramak bir yan›yla do¤al görülebilir. “Güvenimiz somut olmal›d›r” ifadesinin özü de bir anlamda burada yatmaktad›r. Yani tüm yetersizliklere ve eksiklere, yanl›fllara ra¤men güvenmek as›l oland›r. Parti tek tek olaylarda hakl› oldu¤u için de¤il, s›n›f mücadelesini temsil etti¤i için güvenmek meselenin özüdür. S›n›f mücadelesinde kendini ortaya koyan her irade kuflkusuz ayn› biçimde, ayn› oranda geliflim kaydetmez. Bu diyalektik gerçek yaflam›n her alan›nda kendini yüzlerce kez göstermifl ve kan›tlam›flt›r. Neden mi? Çünkü s›n›f mücadelesinin bilinçlere yans›mas› ayn› düzeyde v e

gereklerini yerine getirmek ve bu gereklilikleri yerine getirecek iradeyi ve dirayeti göstermektir. Bunu göstermek veya gösterebilmek ise yine mücadeledeki duruflla, duruflumuzla, mücadeleyi kavray›fl›m›zla alakal›d›r. Bu kavray›fl›m›z kitlelere olan güvenimizi de belirleyen bir noktad›r. Devrimi yapacak olan esas güce güvenimizi kaybetti¤imiz zaman, ya da bu konuda tereddüt yaflamaya bafllad›¤›m›z zaman, mücadelenin gerçekli¤ine olan inanc› ve güveni kaybetmiflizdir demektir. Bu oldukça aç›k bir gerçektir. Kendimizi üstün ve ayr›cal›kl› görme ruh haline girdi¤imiz an, mücadelede varolufl temel nedenlerimizden birini de kaybetmeye bafllam›fl›z demektir. Bu durum ise kendisini her zaman için kaba tan›mlamalarla göstermez. Bu

çalardaki duruflumuzu görmezden gelerek “parti görevlerini yerine getirmiyor” sorgulamas› bizi do¤ru sonuçlara götürmeyecektir. fiu bir gerçek ki bizim yerine getiremedi¤imiz her görev ayn› zamanda partinin de görevlerini yerine getirememesi anlam›na gelmektedir. En alttan en üste kadar biz gerekleri yerine getiremedi¤imiz zaman parti gereklerini yerine getiremiyor demektir. Bu anlamda kendimizi de¤erlendirirken ya da sorgularken “ben zaten örgütlülü¤ün fluras›nday›m” ya da “ben zaten örgütlü de¤ilim, o yüzden de böyle düflünmeme gerek yok” deme hakk›na ve lüksüne sahip de¤iliz. Proletarya Partisi’nin bugün için mücadelede oynamas› gereken rolü yeterince oynad›¤› gibi bir iddia söz konusu de¤ildir. Örgütlü militanlar›n› ve taraftarlar›n› sorgulamaya götüren de bu noktan›n kendisidir. Yani s›n›f mücadelesinin bugünkü durumu ve Proletarya Partisi’nin mücadelede bugün için gerçeklefltirem e dikleridir. Ancak bu

Yani sorgulad›kça Partiye daha fazla m› sar›l›yoruz, yoksa hergün biraz daha m› uzaklafl›yoruz? Bu soruya verilen iki yan›t aras›nda oldukça net ayr›m çizgileri vard›r. Çünkü mücadeledeki duruflumuzun, samimiyetimizin bir ifadesidir, bu sorulara verdi¤imiz yan›tlar. boyutta olmamaktad›r. S›n›f mücadelesini kavray›fl›m›z ve onu ele al›fl›m›z, mücadeledeki geliflimimizi belirleyen en temel noktalardan biridir. Bu, ayn› biçimde Proletarya Partisi’ni kavray›fl›m›z ve ele al›fl›m›zla orant›l›d›r. S›n›f mücadelesinden kopuk de¤erlendiremeyece¤imiz parti onun kopmaz bir parças›, onun bir sonucudur çünkü. Yukar›da partiye güven için sadece örgütlü olman›n yetmeyece¤ini vurgulad›k. Örgütlü bireyin kendine güven noktas›n›n önemine de¤indik. Bir militan›n tarihin ak›fl› ile birlikte akmas›n› sa¤layacak olan tek fley, yönünü belirlemesi ile mümkündür. Zira yönünü belirleyemedi¤inde tarihin güçlü ak›fl› onu mutlak olarak bir durakta b›rakacakt›r. Bu yön e¤er s›n›f mücadelesinin ak›fl› ve onun nihai sonucu ise o zaman

kitlelere giderken sergiledi¤imiz pratik duruflta, onlar›n sorunlar›na yaklafl›m ve ele al›fl›m›zda, onlar› örgütleyifl tarz›m›zda kendini gösterir. Kitlelerin sorunlar›n› küçümseyip görmezden gelme ve sadece mücadele üzerine kurulu ajitasyonlar çekmek bu güvensizli¤in yans›mas› de¤il midir mesela? Kitlelerin sorunlar›n› dinlemek, anlamak ve çözümlemek yerine sadece kendi do¤rular›m›z› anlatmak, sadece bunlar› kavratma çabas› içinde olmak kitlelere nas›l bakt›¤›m›z›n çok somut örnekleridir. Ya da birkaç defa kap›s›n› çald›¤›m›zda ve yan›t alamad›¤›m›zda k›zd›¤›m›z, küçümseyip “can› cehenneme” dedi¤imiz pratiklerin say›s› hiç de az de¤ildir. ‹flte Partiye güven bunlardan ba¤›ms›z ele al›namayacak bir durumdur. Partinin parçalar›n›, oluflturdu¤umuz par-

hiç kimseye, hiçbir militan›na güven duyup duymama gibi bir sorgulama zeminini vermez/vermemelidir. fiu bir gerçek ki örgütlülü¤ümüze güven duyup duymad›¤›m›z› sorgulamaya bafllad›¤›m›z noktada as›l olarak kendimize güvenip güvenmedi¤imizi de sorgulam›fl oluyoruz. Partinin dirayetini sorgularken asl›nda kendi dirayetimizi sorguluyoruz, önderlik sorununu sorgularken, bulundu¤umuz alanda görevlerimizi ne kadar yerine getirip, getiremedi¤imizi sorguluyoruz. Yani karfl›m›za koyup tart›flt›¤›m›z ya da sorgulad›¤›m›z herfleyin içinde biz asl›nda kendimizi, kendi duruflumuzu sorguluyoruz. Sorgularken ve yarg›larken, de¤erlendirirken hakl› bir zeminde oldu¤umuzu düflünebilir ve hatta hakl› da olabiliriz.


21

31 Ancak mesele bu de¤erlendirmeleri ve sorgulamalar› hangi zeminde, hangi durufl içinde ve nas›l yapt›¤›m›zd›r. Proletarya Partisi’nin mücadeleye daha fazla hükmetmesi hedefiyle mi yap›yoruz, yoksa duruflumuzda var olan ideolojik hastal›klar› gerekçelendirme hedefiyle mi? Yani sorgulad›kça Partiye daha fazla m› sar›l›yoruz, yoksa hergün biraz daha m› uzaklafl›yoruz? Bu soruya verilen iki yan›t aras›nda oldukça net ayr›m çizgileri vard›r. Çünkü mücadeledeki duruflumuzun, samimiyetimizin bir ifadesidir, bu sorulara verdi¤imiz yan›tlar. Aç›kt›r ki olmas› gereken ilk yan›tt›r. Çünkü her bilimsel sorgulama bireyi ve örgütü daha ileriye tafl›mak

için yap›lmal›d›r. Proletarya Partisi’nin 7. Konferans›’n›n ard›ndan örgütledi¤i “‹brahim’den Mehmet’e s›n›f, önderlik ve parti bilincini kuflan” kampanyas›n› ve bu kampanya sürecinde hedefledikleri ve ortaya koyduklar›n› bu soruna ve zaaf›m›za müdahale olarak görmek ve de¤erlendirmek gerekir. Kuflkusuz bu temel noktalar›n hiçbirini bu k›sa zamanda yaratmak ve oluflturmak mümkün de¤ildir. Ancak bu süreçte örgütlülü¤ün önüne konulan hedeflerle bu zaaflar› aflman›n zeminini güçlendirmek, örgütlülü¤e bu zemin üzerinden müdahale etmek önemlidir. Bu anlam›yla da yaflanan sorunlar›n Proletarya Partisi taraf›ndan görülmedi¤i ya da müdaha-

PUSULA ‹LKE VE ESNEKL‹K ÜZER‹NE KISA NOTLAR “Tek do¤ru politika, ilkeye dayanan politikad›r.” Lenin yoldafl›n do¤ru politikaya dair ortaya koydu¤u bu özlü ifade gücünü nesnellikten alan, herhangi bir tart›flmaya meydan b›rakmayacak kadar aç›k ve berrak olan bir kurald›r. Peki ilkeye dayanan politika ne demektir? ‹lkeye dayanan politika, s›n›f ç›karlar›n› esas alan politikad›r. ‹lkeye dayanan politika, proletaryan›n kurtuluflunun Marksizm-Leninizm-Maoizm biliminin rehberli¤inde olaca¤›na inanan ve her yönüyle buna dayanan politikad›r. Koflullar de¤iflebilir. De¤iflen koflullar s›n›f mücadelesi içinde yeni taktikleri gündeme getirebilir. Tüm bu de¤iflimlere paralel olarak gündeme gelen yeni taktikler, yukar›da ifade etti¤imiz ilkeli anlay›fl ve yaklafl›m üzerinde yükselmek zorundad›r. Her komünist partinin mücadelesine ilkeler yön vermelidir. Rüzgara göre yelken açan, koflullara göre politika yapma ad›na ilkeleri süreçlere feda eden bir partinin s›n›f mücadelesinde baflar› elde etmesi düflünülemez. Çünkü; s›n›f mücadelesi ilkeler üzerinde yürür. S›n›f mücadelesinde bir parti gerileyebilir, yenilgi alabilir, ama e¤er ilkeler üzerinde mücadele etmekte istekli ve kararl›ysa, yenilgileri zafere dönüfltürebilir. Burada zaferin temel harc›n› oluflturan olgu, ilkeli durufl ve yürüyüfltür. ‹lkeli durufl, ilkeli yaklafl›m, dura¤anl›¤a hareket kazand›ran, sönmeye yüz tutan atefli alevlendiren bir gücü, dinami¤i içinde bar›nd›r›r. K›sacas› gücünü ilkelerden alan mücadele, baflar›y› yakalamaya mahkumdur. Keza ilkeler üzerinde prati¤e yönelme yerine, pragmatizmin yön verece¤i bir pratik k›sa vadede belli kazan›mlar elde etse de uzun vadede kaybetmeye mahkumdur. Çünkü böylesi bir prati¤in ilkesi ilkesizliktir. Bu pratik çizgiyi izleyen partiler devrimci ilkeler üzerinde yarat›klar› birçok de¤eri yok ederek sistemin bir parças› haline getirmifllerdir. Bu sonucu haz›rlayan temel olgu, devrimci ilkelerden uzaklaflmad›r. Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ilkelerini suland›ran her parti öz olarak amac›n› karart›r. Özgür bir gelece¤in de¤il belirsiz bir gelece¤in temsilcisi durumuna düfler. Tüm bu veriler bize flu gerçe¤i gösteri-

yor; proletarya partileri de s›n›f savafl›m›nda çok a¤›r yenilgiler alabilir. Ya da mücadelede gerileyebilir. Silahl›, örgütlü güçlerini önemli oranda yitirebilirler. S›n›f savafl›m› içindeki bu geriye düflüflün moral ve motivasyon bak›m›ndan hem örgütlü güçleri hem de ileri kitleleri olumsuz yönde etkileyece¤i muhakkakt›r. Böylesi dönemlerde geri çekilmeler, feda ruhunda zay›flamalar, olanaklar›n daralmas› kaç›n›lmaz hale gelir. Bir di¤er tehlike ise; koflullar›n yaratt›¤› karamsar ruh haliyle herfleye sa¤dan bakma, yak›nmay› bir erdem olarak görme anlay›fl›n›n giderek yayg›nlaflmas›d›r. Burada görmemiz gereken en önemli nokta u¤runa yaflam›m›z› ortaya koydu¤umuz bir davaya karfl› duydu¤umuz inançs›zl›¤›n, bizi ilkeli yaflamdan uzaklaflt›rma prati¤ine yöneltti¤idir. Demek ki ilkeli yaflama, ilkeli militan durufla yön veren Marksizm-Leninizm-Maoizm’e duyulan inançt›r. Bu inanc›n proletaryan›n davas› u¤runa yaflam›m›z› tereddütsüzce ortaya koymam›z için bize verdi¤i sars›lmaz güçtür. Yani gücümüzü ilkelerimizden al›yoruz. Herbirimiz günlük sosyal yaflam›m›zda ya da siyasal sohbetlerimizde s›kça flu söylemleri duyar›z; “çok ilkeli bir arkadaflt›r” ya da “o arkadafl›n kurallara alerjisi vard›r. Hiçbir ilkesi yoktur.” Peki “çok ilkeli bir arkadaflt›r” tan›mlamas› neye dayan›yor? Tabi ki söylemle prati¤in uyumuna, söyledi¤i her fleyin arkas›nda durma ve gereklerini yerine getirmek için ortaya bir çaba, bir irade koyma gerçe¤ine. Elbette ki bu gerçekli¤i sa¤layan bir ideolojik bak›flt›r, ideolojik durufltur. ‹deolojik cephedeki bu sa¤lam durufl proletaryan›n davas› için mücadeleyi yaflam›n merkezine koyma ve herfleyi buna tabi olarak ele alma ilkeli yaklafl›m›n› bir zorunluluk, bir yaflam tarz› haline getirir. Peki günlük yaflayan, günlük düflünen, güce, ortama göre kendisine yön tayin eden bir bireyin ilkelerinden söz edebilir miyiz? Ya da böyle bir bireyin s›n›f savafl›m› içinde etki düzeyi var m›d›r? En yal›n tarzda ifade edecek olursak, tabi ki yoktur. Tam aksine bu bak›fl aç›s› ortam› zehirler. ‹lkesiz durufl, her fleyden önce bireyin savundu¤u fikirlere karfl› duydu¤u inançs›zl›k, kendisine karfl› besledi¤i güvensizlik ve de¤ifltirme

23 Eylül-6 Ekim 2005 le edilmedi¤i gibi bir düflünceye kap›lmak, bunun üzerinden çeflitli fikirler gelifltirmek do¤ru de¤ildir. Asl›nda bunu görebilmek ya da görememek tamamen bizim nereden ve hangi ideolojik duruflla bakt›¤›m›zla ilintilidir. Yoksa yaflanan olumsuzluklar› ve eksikleri sadece biz görmüyoruz. Nitekim Proletarya Partisi de 7. Konferans›’nda bu duruma çok net ifadeler kullanarak dikkat çekmifltir. Bu noktada yaflananlar› sorgulaman›n ötesinde; at›lan ad›mlar›, bu ad›mlar›n öngörülen ve tüm örgütlerimizin görevi olan yönelimle uyumunu görmek gerekti¤i, üzerinden atlan›lamaz bir gerçekliktir. Bu, ayn› zamanda yukar›da bahsetti¤imiz, sorgulama sonucunda

eyleminde kendini bir özne olarak görmeme ve cesaretsizli¤in ürünüdür. Asl›nda tüm bu ilkesizliklerin alt›nda yatan koca iddias›zl›¤› görmek gerekir. Kavray›fls›zl›ktan kaynaklanan ilkesiz pratik tutumlar ayr› bir tart›flma konusudur. Burada bizim üzerinde durdu¤umuz, sarfedilen her üç kelimenin birinde ilke deyip ama gördü¤ü her a¤ac›n gölgesinde yatmay› marifet sayan pratik yaklafl›mlard›r. Aç›k olan flu ki, s›n›f mücadelesinde gerileyen partiler ya da tek tek bireyler ilkeli bir bak›fl aç›s›na ve bu bak›fl aç›s›n›n yön verdi¤i bir prati¤e ›srarl›ca yönelirlerse kaybettiklerini yeniden kazanma flans›na sahip olurlar. Ama ilkelerine s›rt›n› dönen, ilkesizli¤i ilke haline getiren her parti ve birey sahip oldu¤u tüm ilerici de¤erleri kaybetmekten kendini-kendilerini kurtaramazlar. Çünkü s›n›f kavgas›nda sahip olmalar› gereken en büyük silah› yani ilkelerini kaybetmifllerdir. ‹lke ve esneklik iliflkisi do¤ru bir tarzda kurulmazsa, hatalar-yanl›fllar dizisi kaç›n›lmaz hale gelir. Hemen flunu belirtmeliyiz ki, s›n›f mücadelesinde ilkelere dayanan esneklikler reddedilmez, bilakis savunulur. E¤er devrimci politika bilimsel sosyalizm kuramc›lar›n›n ifade etti¤i gibi “somut flartlara” göre yap›lacaksa, flartlar ilkeye dayanan pratik esneklikleri dayatt›¤›nda Marksist-Leninist-Maoistler bunu yads›yamaz tam aksine gerekeni yapmak zorundad›rlar. Tüm mesele gösterece¤imiz taktik esnekli¤in zamanlamas›n› do¤ru yerde ve zamanda yapmakt›r. Bu t›pk› askeri taktiklerin uygulanmas›na benzer. Askeri aç›dan sald›r› takti¤inin uygulanmas› gereken yerde geri çekilme, geri çekilme takti¤inin uygulanmas› gereken yerde sald›r› takti¤i uygulan›rsa, askeri hamle baflar›s›zl›kla sonuçlan›r. Demek ki sald›r› cüretini göstermek baflar› için yeterli de¤ildir. Baflar› için sald›r› cüretini do¤ru zamanla bütünlefltirmek gerekir. ‹lkeli duruflta tutarl›l›k, politikan›n pratik uygulanmas›nda esneklik, koflullara uygun olarak ele al›nd›¤›nda, somut ve güncel sorunlar üzerinde genifl güçlerin birlikte harekete geçmesi için pratik bir davran›fl birli¤inin yarat›lmas›na da hizmet eder. Esnek yaklafl›m, esnek tutum elbette ki bir uzlaflmay› içerir. Ama Marksist-Leninist-Maoistler her türlü ilkesiz uzlaflmay› reddederler. ‹lkeleri karartan, ilkelerin berrakl›¤›n› yok eden-siliklefltiren her türlü esneklik devrimci safl›¤› bozar, mücadeleye zarar verir. Yukar›da da döne döne ifade etti¤imiz gibi, de¤iflen koflullar, de¤iflen flartlar bizim önümüze ye-

gelifltirdi¤imiz tavr›n do¤ru öz kazanmas›na da hizmet edecektir. S›n›f mücadelesinin bugünkü ak›fl› ve seyri omuzlar›m›za yükleyebilece¤imizden daha fazla görevler üstlenmemizi emretmektedir. Bu görevleri yerine getirme cüretini böylesi süreçlerde ortaya koyabilmek oldukça önemlidir. Düflman›n tüm gücüyle etraf›m›za örmeye çal›flt›¤› cendere, her gün biraz daha a¤›rlaflmaktad›r. Bu a¤›rl›¤› kald›rabilecek bir kapasiteye ise ancak a¤›rl›¤› anlay›p ona hükmedenler de var olur. Engelleri aflman›n daha a¤›r oldu¤u bir gerçek ise bu engelleri aflma iradesinin gelece¤i yaratacak olan oldu¤u da bir o kadar gerçektir. ni taktiklerin uygulanmas› görevini koyar. E¤er bu taktiklerimiz ilkelere dayan›yorsa ve somut durumla uyumluysa bunlar› uygulamakta asla tereddüt etmemeliyiz. De¤iflen koflullar›n do¤ru analizini yapmayarak, buna uygun taktik hamle yapmada düflülen zaafl› pratik, baflar›s›zl›klar›n yaflanmas›na neden olur. S›n›f mücadelesinin tarihi bu yönlü tecrübelerle doludur. Elbette ki her sorunda oldu¤u gibi, ilkelere yaklafl›mda, politikan›n pratik uygulanmas›nda izlenen esnek tutum vb. konularda proleter yaklafl›m ile küçük burjuva yaklafl›mlar aras›nda farkl›l›klar vard›r ve olmak zorundad›r. Burada bunun tart›flmas›na girmeyece¤iz. Ama Marksist-Leninist-Maoistler esneklik ad› alt›nda, ilkesizli¤i ilke haline getiren ve yine ilkeli davranma ad› alt›nda her türlü pratik esnekli¤i yads›yan ilkel tutumlara karfl› uyan›k olmak zorundad›r. Bizim için en büyük ilke Markizm-Leninizm-Maoizm bilimi ›fl›¤›nda halk›n ç›karlar› ve kurtuluflu için savaflmakt›r. De¤iflmeyen tek ilkemiz budur. Bu ilkeye hizmet eden, tüm pratik esneklikleri ve uzlaflmalar› s›n›f savafl›m› içinde göstermek yanl›fl de¤il, do¤rudur. Kendine güvenen, ilkelerine inanan her devrimci parti, her devrimci militan halk›n ç›karlar›na hizmet eden ortak devrimci pratikler için gereken esnekli¤i gösterme ustal›¤›n› ve cesaretini göstermek zorundad›r. Bu ustal›¤›, bu cesareti gösteremeyenler genifl y›¤›nlar› birlefltirip ortak ç›karlar› için savaflt›rma becerisini asla gösteremezler. Bu konuda son sözü Lenin yoldafla b›rakal›m: “Marks ve Engels’in bilimsel sosyalizmin kurucular› olarak kabul edilmeleri bofluna de¤ildir. Onlar her türlü laf ebeli¤inin amans›z düflman›yd›lar. Bize sosyalizmin meselelerini (sosyalist taktik meseleleri de içinde olmak üzere) bilimsel olarak koymay› ö¤rettiler. Ve 1870’lerde Engels, Frans›z Blankistlerinin, Komün’den sonra iltica edenlerin, devrimci manifestosunu tahlil etti¤i zaman, onlar›n ‘uzlaflma yok’ biçimindeki yüksekten atan beyanlar›n›n bofl bir cümle oldu¤unu, sözünü sak›nmadan aç›kça söylemiflti. Uzlaflma reddedilmemelidir. Mesele, flartlar›n, bazen en devrimci s›n›f›n, en devrimci partisini bile kabule zorlad›¤› bütün uzlaflmalardan geçerek, iflçi s›n›f›n›n ve onun örgütlenmifl öncüsü olan komünist partisinin devrimci taktiklerini ve örgütünü, devrimci bilinç, azim ve haz›rl›l›kl›¤›n› koruyabilmek, güçlendirebilmek, çeliklefltirebilmek ve gelifltirebilmektir.’ (Uzlaflmalar Üzerine)


23 Eylül-6 Ekim 2005

22

31

Telafer atefl alt›nda; Siz buna zafer mi diyorsunuz? “Kaybolmufl bir halk, bir çöl, ölü bir kent…. Ve siz buna zafer mi diyorsunuz?” “Daha sald›r› bafllarken, 8 Kas›m 2004 günü halk›n 200 bin kadar› kentten kaçm›flt›r ve kalan 100 bin kifli de en ileri teknolojilerle uygulanan iflgalci ABD terörünün hedefi olmufltur. Say›lar› aç›klanmamakla birlikte tüm ajanslar sokaklar›n sivil ölülerle dolu oldu¤unu bildirmektedirler... Sokaklar kad›n ve çocuk ölüleriyle doludur. Yaral›lar ya öldürülmekte, ya da ölüme terk edilmektedirler. A¤›r bir ceset kokusunun kaplam›fl oldu¤u kentte nefes almak neredeyse olanaks›zd›r. Sald›r›n›n yedinci gününde dahi Irak K›z›lay’›na kent merkezine girme ve g›da ve ilaç yard›m› yapma izni verilmedi¤i için, kalan kent sakinleri susuzlukla birlikte açl›¤›n da pençesine düflmüfllerdir.” 21 Kas›m 2004’te ABD emperyalizminin iflgalci askerlerinin Irak’›n Sünni kenti Felluce’ye yönelik gerçeklefltirdi¤i ve ad›na da “Hayalet Öfke” dedi¤i bir katliam gerçekleflmiflti. ‹flte yukar›daki cümleler katliam›n ard›ndan kente girenler taraf›ndan kaleme al›nm›flt›. Bugün Felluce hala yaralar›n› sarabilmifl de¤il. Ancak onlar daha yaralar›n› saramam›flken, bu kez ço¤unlu¤unun Türkmenlerden olufltu¤u söylenen Telafer kentine ABD ve kuklalar› taraf›ndan 2 Eylül tarihinden bu yana bomba ya¤d›r›l›yor. Yani Telafer

iki haftad›r bombalar alt›nda, ev ev yap›lan arama ve cinayetlerle yaflam›n› sürdürmeye çal›flmakta. ABD’nin mazereti ise her zamanki gibi “kentin direniflçi yuvas› olmas› ve operasyonun direniflçileri bulmak için düzenleniyor olmas›”. ABD ve Irak askerlerinin flüpheli gördükleri her fleye atefl etti¤i, 20 yafl›n üzerindeki erkekleri gözalt›na ald›¤›, sadece iki günde 144 Irakl›n›n katledildi¤i, sald›r›y› yöneten Amerikal› Tümgeneral Rick Lynch’in askerlere, direniflçileri bulmak için flüphelendikleri yerleflim birimleri yak›nlar›nda kimyasal silah kullanma emri verdi¤i ve birçok bölgede napalm bombas›n›n kullan›ld›¤› Suriye ile s›n›r olan kentin Suriye’den s›zan yabanc› savaflç›lar›n lojistik üssü haline geldi¤i iddia ediliyor. Özellikle 5 Eylül’den sonra sald›r›lar›n› art›ran ABD ve kukla Irak askerleri, 9 Eylül günü ise Irak’›n kukla baflbakan› ‹brahim Caferi’nin direkt emirleri do¤rultusunda “operasyona bafllad›.” Halk›n›n % 80’inin terk etti¤i kentte y›k›lm›fl binalar›n aralar›nda yatan cesetlerin büyük ço¤unlu¤unun ise sivil halka ait oldu¤una dikkat çekiliyor. Telafer’in Belediye Baflkan› Muhammed Raflid görevinden istifa ederken Irak Türkmen

Cephesi Suriye temsilcisi Ershad Salihi yapt›¤› aç›klamada harekat›n amac›n› “Telafer’in gelecekteki haritas›n› de¤ifltirmek” olarak aç›klayarak “Dikkat edilirse seçimler öncesi Telafer’de operasyonlar yap›lm›flt›. fiimdi referandum öncesi de operasyon yap›l›yor” diyerek önemli bir konuya dikkat çekiyor. Irak Savunma Bakan› Sadun Duleymi ise direniflin kaleleri durumunda olan Ramadi, Samarra, Rava ve Kaim halk›na da gözda¤› vererek “Oralara da geliyoruz” sözleriyle bundan sonraki hedeflerini de aç›klad›. Irak Kürdistan›’ndaki HPG güçlerine yönelik s›n›r ötesi operasyon gerçeklefltirmek için ABD’ye yalvaran, bu olmay›nca ABD’yi operasyon için ikna etmek için taklalar atan Türk devleti ABD ve kukla Irak hükümeti taraf›ndan a¤›rl›kl› olarak Türkmenlerin yaflad›klar› kentte gerçeklefltirilen katliama yönelik ise k›l›n› k›p›rdatamamaktad›r. Türkiye halk›n›n ABD’ye olan tepki ve nefretini bilen AKP hükümeti bir yandan bu nefret karfl›s›nda ABD ile eflit iliflkileri oldu¤u yalan›yla arada bir kabaday› ç›k›fllar yaparken di¤er yandan uflakl›k durumunu teyit edercesine, yap›lan katliam karfl›s›nda ABD’ye Irak’›n bütünlü¤ü ve Türkmen vatandafllar›n durumlar›yla ilgili olarak endiflelerini bildirmekten baflka bir fley yapamamaktad›r. Tabi bir sald›r› sonucu ortaya ç›kan tablo

üzerine gönderilen 5 t›rl›k yard›m d›fl›nda. Ancak Telafer’e yönelik ilgisizlik sadece Türk devleti aç›s›ndan yaflanm›yor, bunun yan›nda çeflitli, hatta devrimci ve demokratik uluslararas› kurum ve örgütlerden de bu yönlü güçlü bir ses ç›kmamakta. Bunu ise sadece anti-emperyalist, iflgal ve savafl karfl›t› mücadelenin görece zay›fl›¤›yla aç›klamaya çal›flmak yüzeysel kalacakt›r. Bu, sorunun bir yan›ysa kesinlikle daha önemli yan›n› ise sald›r›n›n gerçeklefltirildi¤i bölgenin etnik yap›s› ve buradaki halk›n iflbirlikçi liderlerinin Türk devleti ve gerici-faflist örgütlenmelerle iliflkisi oluflturmaktad›r. Ancak nas›l ki Irak halk›n›n direniflini emperyalist iflgal karfl›t› boyutuyla tamamen sahipleniyor ve destekliyorsak, Türkmenlere yönelik sald›r›lara sessiz kalman›n bir aç›klamas› olamaz/olmamal›d›r. Bu katliam operasyonuyla ABD emperyalistleri ve kuklalar› bir yandan Irak hükümetini tan›mayan bölge ve kentleri nas›l cezaland›rd›¤›n› göstererek direnifle ve direniflçilere gözda¤› vermekte, di¤er yandan da iyice k›z›flan ancak bir türlü sonuçlanmayan Anayasa tart›flmalar›n›n ard›ndan yap›lacak referandumda çeflitli milliyet, etnik köken ve dinden Irak halk›na referandumda anayasaya evet demelerini sa¤lamay› amaçlamaktad›r. Ancak bu senaryonun Irak’taki seçimler öncesinde özellikle de Felluce’deki katliam operasyonu ile oynand›¤›n› ve fakat kendilerini bataktan kurtaracak bir sonuca ulaflmad›¤›n› da Irakl›lar unutmam›fllard›r. H›zla bir iç savafla sürüklenmeye çal›fl›lan ve belli ölçülerde bunun sinyallerinin de verildi¤i Irak’ta tüm emperyalist oyunlar tükeninceye kadar oynanacak ama sonuçta kazanan Irak halk› olacakt›r.

Guantanamo’da zorla müdahale iflkencesi ABD’nin bilinen en önemli askeri iflken- grevinin varl›¤›n› önce reddeden ve tam bir uflaklar›n›n nas›l da halklara karfl› ayn› yönce adas› Guantanamo üssü özellikle Afga- sessizli¤e bürünen ABD ordusu 2. ay›nda temleri birbirlerine ihraç ettiklerini gösteren nistan iflgalinin ard›ndan, yakalanan “Tali- açl›k grevinin varl›¤›n› kabul ederek ayr›nt›- kan›t, yine ABD ordusunun aç›klamalar› ban ve El Kaide üyelerinin” bu üsse götürül- l› aç›klama yapt›. Açl›k grevinde 210 tutuk- içinde yer al›yor. mesiyle gündeme gelmiflti. Bu savafl esirle- lu oldu¤u avukatlar taraf›ndan aç›klan›rken Guantanamo üssündeki hapishane görinin götürülüfl biçimleri, bafllar›ndaki çuval- ordu, bu say›n›n 87 oldu¤unu iddia etti. Ül- revlileri açl›k grevinde bulunan ve beslenlar, ellerindeki-ayaklar›ndaki zincirler vs. kemizdeki egemenlerin tavr›na benzeyen bu meyi reddeden savafl esirlerini “sakinlefltiriorada yaflayacaklar›n›n ve bugün yaflananla- aç›klamalar›n yan›nda emperyalizm ile ci ile uyuttuklar›n›” ve ard›ndan tüple besler›n/ uygulamalar›n›n iflaretlerini vediklerini aç›klad›lar. Zorla müdariyordu. Nitekim, Bush yönetimi bu hale mant›¤›n› “Bize onlar›n sa¤uygulamalara iliflkin, Afganistan ifll›¤›n› iyi durumda tutma görevi galinin hemen ard›ndan özel yasalar verildi ve yapt›¤›m›z budur” sözç›karm›flt›. Tutuklular›n yarg›lanmaleriyle aç›klayan hapishane sözs› için oluflturulan ve ABD ya da cülerinden Jeff Weir, tutuklular›n uluslararas› hiçbir yarg› sistemine iradelerini çi¤nediklerinin ve zorba¤l› olmayan özel mahkemeleriyle, la müdahale iflkencesi yapt›klar›tamamen Amerikan Savunma Ban› itiraf etti. kanl›¤›n›n kontrolü alt›nda olan GuGuantanamo’da tutulan savafl antanamo’da bir ay› aflk›n bir süre esirleri 11 A¤ustos’ta kaleme alönce tutuklular iflkencelere son ved›klar› aç›klamada, açl›k grevinin rilmesi ve yaflam koflullar›n›n düzelnedenlerini kamp koflullar›, kentilmesi iste¤iyle açl›k grevine baflladilerine yönelik insanl›k d›fl› muGuantanamo’da bu geliflmeler yaflan›rken savafl ve m›flt›. amele ve Kuran-› Kerim’e yönelik iflgal karfl›tlar› Beyaz Saray önünde toplanarak 210 savafl esirinin bafllatt›¤› azl›k sayg›s›zl›klar olarak s›ralam›fllard›. Irak ve Afganistan’daki iflkenceyi protesto etti.

MalcolmX Grassroot Hareketi’nden ça¤r› MalcolmX Grassroots Hareketi tüm insan haklar› örgütlerine, siyah toplulu¤a, iflçi örgütlerine, kültür gruplar›na vb. bir ça¤r› yaparak Katrina F›rt›nas›ndan sa¤ olarak kurtulan k›z ve erkek kardeflleriyle dayan›flma içinde olmaya ça¤›rd›. Yoksul Siyah halk›n “geride kalmas›n›n kendi seçimleri olmad›¤›na” dikkat çekilen ça¤r›da onlar›n uluslararas› olarak da geride b›rak›ld›klar› söylendi. Yap›lan ça¤r›da ayr›ca ölenlerin de, ölümden kurtulup sefalet içinde, polis terörü alt›nda, evsiz ve açl›kla bo¤uflarak yaflamlar›n› sürdürmeye çal›flanlar›n da Siyahlardan olufltu¤una; bu sürecin Yeni Afrikal› (Siyah) halk tarihinde kritik bir dönem oldu¤una vurgu yap›ld›.


23

31

23 Eylül-6 Ekim 2005

Paris’te ortak bas›n aç›klamas› “Hiçbir sald›r›, özgürlük ve demokrasi mücadelesini engelleyemez…” Almanya devleti, 5 Eylül tarihinde genifl çapl› bir operasyonla Özgür Politika Gazetesi’ni, Mezopotamya Haber Ajans›’n› ve M‹R Müzik gibi kurumlar› polis ve özel teflkilat›yla bast›. Ayr›ca Avrupa’da günlük ç›kan Özgür Politika gazetesini yasaklayarak, demokrasi meselesinde ne kadar da “ileri” oldu¤unu bir kez daha ortaya ç›kard›. Bu sald›r› ile y›llardan beri kendilerinin dünyaya “demokrasi” dersi verdi¤ini iddia eden baflta Almanya olmak üzere di¤er Avrupa Birli¤i ülkelerinin demokrasi ve insan haklar› meselesinde ne kadar anti-demokratik bir ülkeler birli¤i oldu¤u bir kez daha tarih karfl›s›nda ispatlanm›fl oldu. Bu sald›r›lar plans›z ve programs›z yap›lan sald›r›lar

de¤ildir. Bunlar›n perde arkas›nda yatan gerçeklik bir yandan ordunun 30 A¤ustos’ta yapt›¤› ve Roj TV gibi Kürt medyas›n› hedef gösteren aç›klamalar› iken, bir di¤er yandan ise Almanya’da yaklaflan erken genel seçimlerde SPD’nin oy avc›l›¤›na ç›karak, floven ve gerici kesimlerin oylar›n› almak için yap›lan seçim yat›r›mlar›d›r. Çünkü uzun y›llard›r Almanya’da ç›kan ve da¤›t›m› yap›lan Özgür Politika gazetesi, flimdiye kadar ayn› yay›n politikas›n› izlemesine ra¤men bu türden bir yasaklama giriflimi ile karfl›laflmam›flt›r. Nihayetinde düzenlenen sald›r›lar›n karfl›s›nda tav›r sergilemek amac›yla Paris’te ‹flçi-köylü, At›l›m, Devrimci Demokrasi, HÖC ve Odak okur ve üyeleri 6 Eylül akflam› saat 18:00’de bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Bas›n aç›klamas›, devrim ve

sosyalizm mücadelesinde flehit düflenlerin an›s›na yap›lan bir dakikal›k sayg› durufluyla bafllad›. Ard›ndan yap›lan konuflmada “bu sald›r›lar tüm demokratik kurumlara, muhalif bas›na yönelik sald›r›lard›r” denildi. “Özgür bas›n susturulamaz”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Yaflas›n devrimci dayan›flma” ve Türk devletiyle Avrupa Birli¤i’ni teflhir eden sloganlar›n at›ld›¤› bas›n aç›klamas›nda “Avrupa Birli¤i’nin Yeni Kölelik Antlaflmalar›n› Kabul Etmiyoruz”, “Özgür Politika Susturulamaz” vb. dövizler tafl›nd›. Özellikle son sald›r› özgülünde tüm anti-demokratik uygulamalara karfl› bir kez daha Avrupal› emperyalistlerin bask›lar› teflhir edilerek, halk›m›z›n bu duruma tepkisiz kalmamas› noktas›nda ça¤r› yap›lmas›yla etkinlik sona erdi. (Paris ‹K okurlar›)

Evrensel Bak›fl ALMANYA SEÇ‹MLER‹N‹N SONUCU VE GÖSTERD‹KLER‹ Seçim fiyaskosu içinde iktidar için son poker kozlar› da çöküfle çare olamaz! ‹ktidar h›rs›n›n girdab›nda dalan hala SPD’li baflbakan Gerhard Schröder ve CDU Baflbakan aday› CDU Baflkan› Angela Merkel aras›nda tam bir poker kavgas› bafllam›fl durumdad›r. Seçimlerin birkaç gün ertesinde detayl› analizler yapmak pek mümkün olmasa da, genel olarak söylenebilir ki; Almanya seçimleri, hem iktidar ve hem muhalefet partileri aç›s›ndan tam bir fiyasko ile sonuçlanm›flt›r. Seçimler bitti ama... sistem partilerinin ‘yönetememe krizi’ derinleflti ve daha üst bir evreye yükselmekle kalmad›, parlamenter düzen politik anlamda geçici de olsa ‘felç’ oldu. Seçim komitesinin resmi sonuçlar›na göre sand›klara yans›yan durum flöyledir: CDU/CSU: %35,2 (225 Sandalye), SPD:% 34,3 (222 Sandalye), FDP:% 9,8 (64 Sandalye), Yefliller:% 8,1 (51 sandalye), Sol/PDS:% 8,7 (54 Sandalye), Di¤erleri:% 3,9 613 sandalyelik Almanya parlamentosunda salt ço¤unluk olan 307 sandalyeyi kimse tek bafl›na alamad›¤› gibi ikili ittifaklarla buna ulaflmak mümkün görünmektedir. Bu durumda birçok koalisyon ihtimalleri tart›fl›lmaktad›r. Ne var ki; bunlar›n içinde iki ihtimal en gerçekçidir. Büyük koalisyon SPD/CDU/CSU koalisyonu veya yeniden seçim. Bundan daha az gerçekçi ihtimal de CDU/CSU-FDPYefliller ittifak›d›r. Bütün bu durumlar flunu göstermektedir ki, Almanya 2. Paylafl›m Savafl› sonras› en büyük hükümet krizi ile karfl› karfl›yad›r. Patronlar cephesinden bu durum ‘felaket’ olarak adland›r›ld› bile. Yönetememe krizi; yani kitlelerin fiili

olarak eskisi gibi yönetilmek istememeleri ve burjuvazinin eskisi gibi yönetemez durumda olmas›d›r. AT‹F, KRW eyaleti seçimleri ertesi gündeme gelen erken seçim karar›n›n ard›ndan tavr›n› deklare etti¤i aç›klamas›nda bu krize dikkat çekmifl ve flunlar› bildirmiflti: “Almanya’y›, SPD/Yefliller hükümetinin halk/sosyal de¤erler düflman› politikalar›ndan kaynakl›, büyük bir kin ve nefret dalgas› sarm›fl durumdad›r. SPD yüz binlere varan oranda üye, taraftar ve seçmen kayb›na u¤ramaktad›r. Bütün di¤er burjuva partiler de bu durumdan nasibini almaktad›rlar. Medya taraf›ndan alternatif olarak gösterilen muhtemel CDU/CSU ve FDP koalisyonu ancak hükümet krizinden ç›kmak için bir imdat freni misyonunu üstlenebilir. Ayn› zamanda seçimler sonras› büyük koalisyon (SPD/CDU) kurulma ihtimali de yüksektir.” ‹lginçtir ki; hükümet olma ya da yeni hükümette yer alma sevdas› ile ‘kendilerinin kazand›klar›n› di¤erlerinin ise kaybettiklerini’ söylemeyen parti yoktur. Asl›nda kaybedenler halk düflman› sosyalsiyasal y›k›m politikalar›n› derinlefltirme ekseninde fikir birli¤i ve iflbirli¤i oluflturan bütün düzen partileridir. Yani hepsidir. Sol/PDS hariç hepsi sosyal-siyasal y›k›m› derinlefltirme do¤rultusunda birleflmifllerdir. Sol ittifak› kitlelerin hoflnutsuzlu¤unu arkas›na almay› becerse de, bu parti Willy Brandt’a ait ortan›n solunu oluflturma hayalini O. Lafontaine ve G. Gysi’nin a¤›zlar›ndan seçim akflam› resmen deklare etmekle durdu¤u fay hatt›n›n k›r›lganl›¤›n› da aç›kça göstermifl oldu. Muhtemel hükümet modelleri içinde say›lan büyük koalisyon, trafik lambas› koalisyonu (SPD-Yefliller-FDP), Karma

K›z›l Meydanda eylem K›z›l Meydan’da toplanan yaklafl›k iki bin kifli, ellerinde orak-çekiçli bayraklar ve Lenin, Stalin posterleri ile bir gösteri düzenledi. Rusya Komünist Partisi ve illegal Bolflevik Parti önderli¤inde gerçeklefltirilen gösteride, Putin’in politikalar› elefltirildi. Çeçenistan savafl›, Irak’›n iflgali, son dönemde artan iflsizlik, enflasyon ve yolsuzluklardan Putin’in sorumlu oldu¤unu belirten grup, K›z›l Meydan’dan Kremlin Saray›’na do¤ru yürüyüfle geçti. Burada polis barikat› ile karfl›laflan grup barikata yüklendi, polisin coplarla ve göz yaflart›c› gazlarla sald›rd›¤› grupta birçok kifli yaraland›. 10 kiflinin gözalt›na al›nd›¤› olaylar s›ras›nda yüzleri maskeli Bolflevik Parti militanlar› ara sokaklarda toplanarak eyleme de-

koalisyon (CDU-FDP-Yefliller) ya da SPD-Yefliller-Sol/PDS gibi denge arama giriflimleri, yönetememe krizinin derinleflmesini engelleyemeyecektir art›k. 61 milyon seçmenden 15 milyon civar›nda bir kitlenin seçimlere gitmemesi ve ilk defa seçimlere kat›lma hakk›n› elde eden 18 yafl›na girenlerin kat›l›m oranlar›n›n sürekli düflmesi ve genel olarak genç seçmenlerin burjuva siyaset tarz›na ilgisizli¤i düflündürücü ve ciddiye al›nmas› gereken bir durum olsa gerekir. Almanya’da faaliyet yürüten göçmen örgütlerimiz seçim sonuçlar›n› daha detayl› de¤erlendirerek ad›mlar›n› ve gelecekteki görevlerini k›sa zamanda netlefltirecektir. Ancak bu k›sa evrede söylemek gerekirse ezilen/eme¤i gaspedilen bütün emekçiler ve göçmenlere yap›lan sald›r›lar aç›s›ndan durum daha iyi gitmeyecektir. Tersine bu seçim ve yönetememe krizlerinin sonuçlar› kitlelerin s›rt›na yüklenerek içinden ç›k›lma yolu denenecektir. Ama kitle hareketleri seçim sonuçlar›n› iyi okur da, parlamento d›fl› ve gerçek muhalefeti birlefltirebilirlerse rüzgar emekçiler lehine dönebilir. Bu aç›kt›r ve durum do¤ru idrak edilmelidir. Sald›r›lar ve mücadeleyi gelifltirme imkanlar› diyalektik olarak birbirinin önkoflullar›d›rlar. Çünkü Simens bu seçim kargaflas›nda 10.000 iflçiyi iflten ataca¤›n› aç›klam›flt›r. Patronlar yeni tehditlerle hem kendi kukla partilerini hem de kitleleri tehdit etmeye ve ‘Almanya’n›n menfaati için uyuflman›n yollar›n›’ arama gibi sahte sorumluluk ça¤r›lar›n› dillendirmeye bafllam›fllard›r bile. Bu sahte sorumluluk safsatalar›na karfl› iflçilerin kendi meselelerini ciddiye alan sorumluluklar› da sömürü yöntemlerinin anti-tezi olarak mücadele geliflecektir Bu durumda söylenebilir ki; Bu seçim Almanya’n›n uluslararas› prestijini zedelemifl, iç dengesini ciddi biçimde sarsm›flt›r. Sonuçlar eme¤e ve onun haklar›na karfl› Agenda 2010 ad› alt›nda bafllat›lan salvo at›fllar›na karfl› bir cevap olmufl ve

vam etti. Bolflevik Parti, eylem ve ard›ndan ç›kan çat›flma ile ilgili yapt›¤› aç›klamada; Putin iktidar›n›n gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koydu¤unu ve mücadelenin Rusya’dan kapitalizm sökülüp at›l›ncaya kadar ve tekrar, tüm iktidar Sovyetlere geçinceye kadar sürece¤ini, eskiden oldu¤u gibi Kremlin’de, emekçilerin orak-çekicinin dalgalanaca¤›n›, bunun için gerekti¤inde Bolfleviklerin yaflamlar›n› feda edeceklerini belirtti.

bu y›k›m yasalar›n›n iptalini isteyen kesimlerin gerekçelerini güçlendirmifltir. O halde sosyal y›k›m karfl›t› hareket tarz›m›z› bu sonuçlar kapsam›nda yeniden de¤erlendirmek ve birli¤i geniflletme taktikleri gelifltirmek durumunday›z. Bizim ve birçok göçmen demokratik kurumlar›n aç›ktan destekledikleri MLPD/Aç›k liste birinci tercih oylar›nda yaklafl›k 16 bin, ikinci tercih oylar›nda 45 bin alarak en son kat›ld›klar› 94 seçimlerine oranla iki kat art›fl sa¤lam›fllard›r. Özellikle do¤uda oylar›n› art›rm›fllard›r. Bu parti Hartz IV yasalar›na karfl› aktif tav›rlar› sayesinde yerli devrimci demokrat kitle taraf›ndan desteklense de, birçok taraftar› tercihlerini baraj s›k›nt›s›ndan dolay› baflka partilerden özelliklede sol partiden yana yapm›fllard›r. Buna ra¤men MLPD ve di¤er devrimci yerli kamuoyu ile Agenda 2010, antiterör yasalar›, göçmen haklar›, savafl/küreselleflme karfl›t› mücadeleler içinde daha güçlü buluflman›n potansiyeli geliflmektedir. Önümüzdeki k›sa, orta ve uzun vadeli dönemde Almanya’da burjuvazinin yönetememe krizine ve genelde Avrupa ve dünya çap›nda derinleflen ekonomik-siyasal krizlere paralel olarak kitle mücadeleleri yelkenlerine rüzgar depolayarak yükseleceklerdir. Bu nedenle aç›kça söylenebilir ki, kaybeden burjuvazi, k›smi de olsa kazananlar eme¤i gasp edilen ve horlanan kol ve fikir emekçisi milyonlarca y›¤›nlar olmufltur. En az›ndan kamuoyunda mücadele nabz› yeniden atmaya bafllam›flt›r. Bundan sonraki süreç parlamento d›fl› sol/devrimci/muhalif güçlerin kendilerini bir irade olarak ortaya koymalar›na ba¤l›d›r. Anti-emperyalist (anti-kapitalist), anti-faflist mücadelenin uluslararas› odaklarda ve ortak paydalarda buluflma f›rsatlar› bu seçim sürecinde ve sonuçlar›nda görüldü¤ü gibi güçlenerek belirginleflmektedir. Önemli olan geliflmeleri ve f›rsatlar› do¤ru okumak ve süreci ezilen dünya halklar› lehine ilerletecek eylem ve birlikleri fiili büyütmektir.


24

23 Eylül-6 Ekim 2005

Dumanl›’dan Kad›vakf›’na... Dünün anlam›n› tamamlayan bugündür!

27 Eylül 1998’de Tokat Almus’a ba¤l› Varz›l köyü yak›nlar›nda, Tokat ile Sivas aras›nda yükselen Dumanl› da¤›nda TKP/ML T‹KKO gerillalar› ile TC askerleri aras›nda ç›kan çat›flmada gerillalardan Bahattin Günel (Eyüp), Leyla Karakoç (Nilüfer), Ümit Güner (Ümit) ve Zeynel Çalpar (Bak›fl) Karadeniz’i k›z›llaflt›ranlar aras›nda yazd›lar adlar›n› tarihe. Bahattin Günel, Tokat Almus’a ba¤l› Dadukta (Çambulak) köyü do¤umludur. Bir süre milislik yaparak gerillaya yard›mc› oldu. Çal›flmak için gitti¤i ‹stanbul’da TMLGB’de örgütlendi. Daha sonra 1994’te gerillaya kat›ld›. Çal›flmaktan zevk alarak çal›flmak, “olmaz” denileni olur hale getirmek, eme¤in bilincinde olmak onda somutlaflan özelliklerdi. 27 Eylül’de O, birlik komutan› olarak son mermisine kadar çat›flarak yoldafllar›yla birlikte kucaklad› Karadeniz’i. Leyla Karakoç, s›n›f mücadelesi içerisinde kad›n›n duruflu anlat›l›rken, her daim örnek verilecek yi¤it ve savaflç› bir kad›nd›r. Evli ve iki çocu¤u olmas›n› mücadele önünde bir engel olarak görmemifl ve gerillaya kat›lm›flt›r. Bu

noktada feodal evlili¤ini bitirme karar›n› veren de kendisidir. 1996’da gerillaya kat›l›r. Dersim do¤umlu olan Leyla Karakoç, ezilen emekçi kad›nlar›n prangalar›n› k›rmas›nda örnek al›nan tavr›yla haf›zalarda hak etti¤i yeri edinmifltir. Ümit Güner, Mersin Tarsus do¤umludur. Proletarya Partisi’nin düflünceleriyle ‘95 y›l›nda üniversitede okudu¤u Simav’da tan›flt›. K›sa bir dönem TMLGB’nin Çukurova Bölge Sorumlulu¤u’nu yapt›. ‘98 yaz›nda gerillaya kat›l›rken “düzenin hiçbir olana¤› benim için hiçbir fley ifade etmiyor. ‹nsanlaflman›n tek yolu savaflta yerini almak. Bu yolda tereddüt etmeyece¤im” diyerek s›n›f mücadelesinin engin denizine at›lm›flt›. Zeynel Çalpar, Tokat Almus’a ba¤l› Gevrek köyünde do¤du. Bulundu¤u lisede faaliyet yürüttü. O, yafl›n de¤il insan›n yüre¤inin büyüklü¤ünün önemli oldu¤unu ortaya koydu, yaflam› ve ölümüyle. Üç y›l sonra tarihler yine 27 Eylül’ü gösterdi¤inde, 1998’de yaz›lan yal›n destan›n ayn› emekle farkl› ellerde yaz›l›fl› ortaya ç›k›yordu 2001’de. Tokat Almus Kad›vakf› köyünde TC askerleriyle

TKP/ML T‹KKO gerillalar› aras›nda ç›kan çat›flmada Mehmet fiahin ve Cihan F›nd›k flehit düflüyordu. Mehmet fiahin, 1974 Tokat Merkez’e ba¤l› Ba¤deresi köyü do¤umludur. Mücadeleyle 1994 y›l›ndaki tan›fl›kl›¤›n› 1996’da gerilla saflar›na kat›larak devam ettirdi. ‹ki k›fl› d›flarda geçirmesine, ayaklar›n›n so¤uktan yanmas›na, aylarca süren so¤u¤a, açl›¤a, yorgunlu¤a gö¤üs gererek kendi gücünün fark›na vard›. 27 Eylül’de ölümün üstüne gözünü k›rpmadan gidendi O. Cihan F›nd›k, 1979 Dersim Pertek do¤umludur. Köyü gerillayla iç içedir. ‹stanbul’a gitti¤inde de iliflkiye geçer ve TMLGB’de örgütlenir. ‹flçi alan›nda çal›flma yürütür ve bir süre sonra iliflkisi kopar. ‹zmir’de TMLGB’de tekrar örgütlenir. Çocukluk düfllerini yerine getirir ve 2000 yaz›nda gerillaya kat›l›r. Sinan Günel’in hesab›n› soracak eylem timinde oldu¤unu duyunca heyecan ve sevinçten yerinde duramaz. Mehmet ve Cihan bu görevi yerine getirirken flehit düflse de, yoldafllar› Kad›vakf›’nda gerçeklefltirdikleri eylemle onlar›n görevini tamamlam›flt›r. Tam da kavgan›n mücadelenin kolektifli¤ine, süreklili¤ine uymaktad›r bu durum. Bayra¤› bugün tafl›yan düfltü¤ünde, yar›n onun yerine gelen hem o bofllu¤u doldurmak hem de daha yukar› tafl›mak sorumlulu¤uyla karfl› karfl›yad›r. Bu noktada flehitlerimizi anmak, verdikleri mücadeleyi bugün daha yükseklere tafl›makla mümkündür. Bu yüzden geçmiflin anlam›n›n tamamlanmas› bugünkü geliflen pratikle mümkün olacakt›r.

“Y›llard›r sizi bekledim, gözlerim yollarda kald›” Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri olarak bir süredir olanaklar›m›z ölçüsünde di¤er illerde bulunan flehit ailelerimizi ziyaretlerimizin bir parças› olan Dersim’de de birçok ailemizi ziyaret ettik. Bunlardan 92 y›l›nda Erzincan’da flehit düflen Özlem Sürgeç’in annesiyle söylefli yapt›k. - Bize Özlem yoldafl› anlat›r m›s›n›z? - Hofl gelmiflsiniz, sefa gelmiflsiniz. Özlem’in burada çok sevdi¤i, iyi anlaflt›¤› bir arkadafl› vard›. Y›ld›z’d› ismi. (Y›ld›z Ayr›ç) Birlikte büyüdüler, birlikte okuyup lise diplomalar›n› ayn› gün ald›lar, ayn› gün de gerillaya gittiler. Özlem beni kand›rd›, dedi ki “ana biz diplomalar›m›z› birine gösterip gelece¤iz.” Oysa ki da¤a ç›km›fllar. Ben komfluya gitmifltim. Eve bir de geldim ki k›z

yok. Kardefline sordum, bilmiyorum dedi, arad›k ta-

rad›k yok. Birkaç zaman sonras›yd›, bana telefon açt›. Dedim ki “yavrum gel, teslim ol asker seni ar›yor”, bana k›zd› “anne sen deli misin ben bu yolda ölürüm yine de o zalimlere teslim olmam” Öyle inançl›yd›. - Sizlerle iliflkileri nas›ld›? - Babas›ndan biraz çekinirdi, çünkü babas› devrimcilere k›zard›. Çok çektim babas›n›n elinden ama bana, kardefllerine çok düflkündü, ailede benzeri yoktu. Biz komflularla biraz tart›flsak bize k›zard›. “‹yi geçinin, konuflarak sorunlar›n›z› çözün” derdi. Evde sessizdi ama dedi¤inde de inatç›yd›. - Gerillalarla, devrimcilerle ilgili neler anlat›rd› size? - Bize s›rr›n› çok vermezdi. Y›ld›z’la daha çok dertleflirdi. Hep birlikte gezerlerdi onlar›n köyünde. S›k s›k bostana girerlerdi. Ben ne bileyim ki orada gerillayla konuflurmufl. Eve geldi¤inde sanki yüzünde güller açard›. Bize devrimcilerin köylerde gezdi¤ini, çok iyi insanlar oldu¤unu, haks›zl›klar› ortadan kald›racaklar›n› anlat›rd›. Ne bileyim ki kendi de da¤lara sevdalan›p gidecek? Vuruldu¤u zaman biz geç haber ald›k. O zaman köyde bir arkadafl› vard›. O kadar üzüldü ki. 8 gün a¤z›na lokma koyma-

d›, çok a¤lad›. Onun oldu¤unu anlamam›fllar. Gaziantep’li bir aileye, asker “bu sizin k›z›n›zd›r” demifl. Onlar da memleketlerinde topra¤a vermifller. Sonra bize haber geldi ki O, Özlem’mifl. Gittik mezar tespiti yapt›rd›k, ama buraya getiremedik yavrumu, orada kald›. fiimdi madem ki geldiniz k›z›m›n mezar›n› buraya getirirseniz sizden baflka fley istemem. - Bize söylemek istedi¤in baflka bir fley var m›? - Valla benim Partizanlara gönlüm k›r›lm›fl. Neden dersen? Beni 10 sene sonra m› hat›rlad›n›z, bu birincisi. Y›llard›r sizi bekledim, gözlerim yollarda kald›. ‹lk defa bu sene sizler geldiniz, gönlüm sevindi. Gelmediniz diye çok üzüldüm. Art›k saçlar›m beyazland›, yaflland›m. ‹nan ki Düzgün Baba flahit olsun, kalbim yine de k›r›k. Kalbim yaral› ama akl›m Partizanlarda kald›. Bunu hiç unutmay›n, gidin arkadafllar›n›za da söyleyin. ‹yi yapt›n›z, ama çok zaman geçti. Yine de her zaman gelin kap›m aç›kt›r. Di¤er Partizanc›lar›n da Allah bileklerine kuvvet versin. Hiçbiri ölmesin... Analar›n can› yan›yor ama mücadeleye devam etsinler. Diyece¤im budur. Gazetenizi de getirin ben de göreyim. Partizan fiehit ve Tutsak Aileleri

31 KAVGADA ÖLÜMSÜZLEfiENLER... Ergin Alt›n: TKP/ML saflar›nda mücadele yürüten Alt›n, 1954 Ardahan Hanak Suluçay›r köyü do¤umludur. 30 Eylül 1978’de Ardahan’›n Damal ilçesinde Seyfettin Çelik adl› bir faflist taraf›ndan katledildi. Cuma Polat: 2 Ekim 1979’da DDKD’li sosyal faflistler taraf›ndan Siverek’te katledildi. Osman Özcan Doyuranlar: Haziran 1982’de gözalt›na al›nd›, Ekim ay› içerisinde Lüleburgaz’da iflkencede katledildi. Amutka fiehitleri: Dersim Hozat Amutka mezras›nda 26 Eylül 1983’de ç›kan çat›flmada TKP/ML T‹KKO gerillalar› Ali Karada¤, Aziz Süer ve Murat Diri flehit düfltü. ‹hbarc›lar› iki ay sonra TKP/ML taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›. H›d›r Yeter: 1963 y›l›nda Dersim Hozat Taçkirek (Kavuktepe) köyünde do¤du. 25 Eylül 1986’da Erzincan Tercan’a ba¤l› Yollarüstü karakolu bask›n› s›ras›nda ç›kan çat›flmada yaraland› ve iflkencede katledildi. Mustafa Tekin: Dersim Nazimiye Pane (Bostanl›) köyünde do¤du. 6 Ekim 1987’de Edirne’de Meriç nehrini geçerken bo¤ularak yaflam›n› yitirdi. Kemal Y›ld›r›m: 1931 Erzincan Tercan do¤umludur. 1967’de Almanya’ya gitti. 1976’da AT‹F kurucular› aras›nda yer ald›. 5 Ekim 1991’de yakaland›¤› hastal›k nedeniyle yaflam›n› yitirdi¤inde Parti Aday Üyesiydi. fiehit düfltükten sonra Onur Üyeli¤i ile taçland›r›ld›. Aslan Y›ld›z: TKP/ML taraftar›yd›. Dersim Ovac›k Karao¤lan köyü do¤umludur. 1994 y›l›n›n Ekim ay›nda kontrgerilla taraf›ndan kaç›r›larak katledildi. Pülümür fiehitleri: 1990 y›l› sonlar›na do¤ru olas› bir TC-Irak savafl›nda “haks›z savafl› hakl› iç savafla çevirme” ilkesi do¤rultusunda TKP/ML’nin halk savafl›na kat›lma ça¤r›s›na yan›t verenlerin içinde, TMLGB’de örgütlü bulunan Medet Hoflafç›, Y›lmaz Talayhan, Halil Erciyas ve Ayhan Altunbafl da vard›. Di¤er birliklerle buluflmak üzere Dersim Pülümür ilçesinde konaklad›klar› s›rada ihbar edilirler ve çat›flmaya giremeden 3 Ekim 1990’da katledilirler. ‹hbarc›lar› daha sonra TKP/ML taraf›ndan ölümle cezaland›r›l›r. Ölüm Orucu fiehitleri: Özlem Durakcan, 28 Eylül 2001 (DHKP-C), Zeynep Ar›kan Gülba¤, 27 Eylül 2001 (DHKP-C), Ali R›za Demir, 27 Eylül 2001(DHKP-C), Ayfle Bafltimur, 28 Eylül 2001 (DHKP-C), Mustafa Coflkun (tedavi olurken flehit düfltü), 3 Ekim 2001, TKP(ML). ‹lyas Has: 12 Eylül AFC’sinin birçok devrimciyi katletti¤i dara¤açlar›nda DevrimciYol’un önderlerinden ‹lyas Has, 7 Ekim 1984’te ölümsüzleflti. Osman Yaflar Yoldaflcan: 1949 Giresun do¤umludur. ODTÜ’de ö¤renci gençli¤in mücadelesinde yer al›r. Daha sonra iflçiler içinde çal›flma yürütür. 1977 May›s’ ›nda yoldafllar›yla T‹KB’yi kurdu ve seçilen MK içinde yer ald›. 29 Eylül 1980’de ‹stanbul Ba¤c›lar’da kurulan pusuya çat›flarak yan›t verdi ve flehit düfltü.


25

31

23 Eylül-6 Ekim 2005

Zulmün ve direniflin iç içe geçti¤i yer:

ULUCANLAR

26 Eylül 1999 tarihinde, Ankara Ulucanlar Hapishanesi’nde saat 03:00 s›ralar›nda bir katliam yap›ld›. ‹nsanlar›n uykuda oldu¤u gecenin en karanl›k saatinde, devlet dört duvar aras›ndaki tutsaklara karfl› ilk defa silah kulland›. Otomatik tüfeklerle, kimyasal gazlarla, köpüklerle, dipçikle, copla fliddetin her türlüsünün uyguland›¤› bu vahfli katliamda on devrimci tutsak katledildi. Olay›n öncesinde, Ulucanlar Hapishanesi 4 ve 5. ko¤ufllar›nda kalan devrimci tutsaklar 40 kiflilik ko¤ufllarda 100 kiflinin kalmas›n›n sa¤l›kl› olmad›¤›n› dile getirerek, hapishane idaresinden ko¤ufl talep ettiler. Günlerce tutsaklar›n taleplerine karfl›l›k vermeyen idare, bir süre sonra görüflmeleri de keserek bu talepleri geri çevirmifltir. Bunun üzerine fiili olarak bofl bir ko¤ufla geçen tutsaklar›n eylemi “hapishanede tünel kaz›yorlar” denilerek katliam haz›rl›¤› için bahane edilmifl ve 26 Eylül gecesi planlanan katliam gerçekleflmifltir. Ellerinde kalaslarla, coplarla, bombalarla, silahlarla savafl alan›na dönen hapishanenin hamam› da iflkencehaneye çevrilmifl, iflkenceler burada da devam etmifltir. Sa¤ kalan tutsaklar baflka hapishanelere iflkence eflli¤inde sevk edilmifl, tedavileri dahi yap›lmam›flt›r. Devlet bununla da yetinmemifl, sakat ve yaral› tutsaklara “birbirinizi öldürüyorsunuz” diyerek y›llara varan davalar açm›flt›r. TKP/ML’den Halil TÜRKER, DHKP-C’den, ‹smet KAVAKLIO⁄LU, Ahmet SAVRAN ve Aziz DÖNMEZ; TKP(ML)’den Mahir EMSALS‹Z, Önder GENÇASLAN; TK‹P’den Nevzat Ç‹FTÇ‹ (Habib GÜL), Ümit ALTINTAfi, T‹KB’den Zafer KIRBIYIK, MLKP’den Abuzer ÇAT bu katliam›n sonunda ölümsüzleflerek tüm dünyaya TC faflizminin görüntülerini sundular ölümleriyle. Tan›nmaz hale getirilmifl ve iflkence yap›lm›fl cesetler, TC demokrasisinin göstergesi oldu. Avukatlardan oluflturulan bir heyet

olay›n oluflumunu flöyle aktarmaktad›r: -Ankara Merkez Kapal› Cezaevi’nde 4. ve 5. ko¤ufllarda kalmakta olan siyasi mahkumlar›n büyük bir k›sm›n›n uyumakta oldu¤u bir s›rada 26 Eylül 1999 günü sabaha do¤ru saat 04:00’te, 6. ve 7. ko¤ufllar›n çat›lar›ndan hiçbir uyar› yap›lmadan tarama at›fl› bafllam›flt›r. -Ateflten korunmak için 4. ko¤ufla geçmeye çal›flan mahkumlar›n üzerine, 4. ko¤uflun yan›ndaki 3. gözetleme kulesinden hedef gözetilerek atefl edilmifl ve bu at›fllarda Halil TÜRKER ve Abuzer ÇAT isimli tutuklular yaflamlar›n› yitirirken, Ümit ALTINTAfi ve Zafer KIRBIYIK yaralanm›fllard›r. -Mahkumlar, yaral› arkadafllar›n› da tafl›yarak 4. ko¤uflun havaland›rmas›na ve ko¤ufl içine çekilmeye çal›flm›fllar, ancak görevliler (Robokop giysili polis ve askerler, özel tim elemanlar›, gardiyan ve sivil giysili kifliler) yayl›m atefli ve hedef gözeterek atefl etmeye devam etmifllerdir. Bu s›rada Nevzat Ç‹FTÇ‹ ve Önder GENÇASLAN ko¤ufla girmeye çal›fl›rken yaralanm›flt›r. -4. ko¤uflun havaland›rmas›na ve ko¤ufl içine çekilen siyasi mahkumlar›n üzerine uzun bir süre ateflli silahlar ve

gaz bombalar› ile sald›r›ld›ktan sonra sabaha do¤ru itfaiye taraf›ndan önce su, ard›ndan köpük s›k›lmaya bafllanm›flt›r. Havaland›rmada yaral›lar olmas›na ra¤men buna dikkat edilmemifltir. Saat 10:00 civar›na kadar s›k›lan su ve köpük bir adam boyuna varm›fl, bundan sonra havaland›rma ve ko¤ufl duvarlar› patlay›c›larla patlat›larak aç›lan deliklerden siyasi mahkumlar›n üzerine yayl›m fleklinde atefl edilmeye devam edilmifltir. Bu arada yo¤un bir flekilde göz yaflart›c› gaz ve biber gaz› bombalar›n›n yan›nda kükürt gaz› s›k›lmaya devam edilmifltir. -Köpük ve yo¤un atefl alt›nda tüm

Diyarbak›r katliam› 24 Eylül 1996 tarihinde de Diyarbak›r Hapishanesi’ne sald›ran devlet, 10 PKK tutsa¤›n› vahflice katletmiflti. Bu katliamda Edip Direkçi, Nimet Çakmak, Erkan Periflan, R›dvan Bulut, Hakk› Tekin, Ahmet Çelik, M. Sabri Gümüfl, Cemal Çam, Kadir Demir, Mehmet Aslan yaflam›n› yitirmiflti. Katliam› protesto etmek için 2 tutsak Vedat Aydemir ve Hamdullah fiengüner kendilerini yakarak flehit düflmüfllerdi.

mahkumlar yaralanmay› göze alarak ko¤ufla çekilmifllerdir. Ancak buna ra¤men gaz ve köpükten bile kendilerini koruyamayan insanlar›n üzerine yo¤un bir flekilde atefl edilmeye devam edilmifltir. -Saat 11:00 s›ralar›nda içerde kalmalar› mümkün olmayan siyasi mahkumlar yo¤un atefle ra¤men d›flar› ç›kmaya karar vermifllerdir. Kol kola girerek d›flar› ç›kan insanlar›n üzerine atefl edilmeye devam edilmifl ve bu s›rada birçok siyasi mahkum üzerlerine s›k›lan kurflunlar ile yaralanm›flt›r. -Bir k›s›m siyasi mahkumlar yaral› olduklar›ndan veya yo¤un atefl nedeniyle ko¤uflta kalm›fl ve içeri giren görevliler taraf›ndan ateflli silahlarla taranm›fllard›r. Aziz DÖNMEZ bu tarama esnas›nda öldürülmüfltür. Havaland›rmaya ç›kan siyasi mahkumlar ise robokop giysili ve kar maskeleri takm›fl yüzlerce görevli taraf›ndan, demir ve plastik coplarla, itfaiyenin kulland›¤› kancal› demirlerle ve silah dipçikleriyle dövülmüfllerdir. -Sistemli iflkenceye tabi tutulanlar›n isimlerinin görevliler taraf›ndan bilindi¤i, bunlar›n ay›klanarak ayr› bir bölmeye götürüldü¤ü, bu kiflilerin aralar›nda Habib GÜL, ‹smet KAVAKLIO⁄LU, Cemal ÇAKMAK’›n da bulundu¤u, bu kiflilerin ko¤ufl temsilcileri olduklar›, Habib GÜL ve ‹smet KAVAKLIO⁄LU’nun burada dövülerek öldürüldükleri belirtilmifltir. Cemal ÇAKMAK’›n ise kafas›na ve baca¤›na kurflun s›k›lm›fl, öldü san›larak b›rak›lm›flt›r. - Baz› anlat›mlara göre telsizlerden, “20-30’unu gözden ç›kard›k, ateflli kullan›n, gaz kullan›n” fleklinde anonslar geçmifltir. Avukatlar›n yazd›¤› raporlar›n sonuç k›sm›nda “hamama götürülene kadar Cemal ÇAKMAK ve ‹smet KAVAKLIO⁄LU’nun hiçbir yara almad›klar›na onlarca mahkum tan›kl›k etmesine ra¤men, darp ve ateflli silah yaralanmas› nedeni ile ölmüfl olduklar›ndan, etkisiz hale getirildikten sonra infaz edilmifl olduklar›; ölenlerden Önder GENÇASLAN, ‹smet KAVAKLIO⁄LU, Nevzat Ç‹FTÇ‹ ve Mahir EMSALSIZ’in hayâlar›n›n burulmufl oldu¤unun ve baflkaca iflkence izlerinin taraf›m›zdan tespit edilmifl olmas›, Ankara Merkez Kapal› Cezaevi’nde mahkumlar›n planl› ve öldürmeye yönelik bir sald›r›, iflkence ve infaz olay›yla karfl› karfl›ya kalm›fl olduklar›n›n ortaya ç›kt›¤› sonucuna varm›fl bulunmaktay›z” denilerek katliam ortaya konulmufltur. Katliam›n boyutlar›n› gizlemek için, cenazeleri kaç›r›lm›fl, otopsilere avukatlar›n girme talebi reddedilmifltir. Cenaze törenleri, yeni sald›r› alanlar›na çevrilmifl, analar›n, evlatlar›n›n ölüsünü mezarlara a¤›t yakarak koymas›na dahi izin verilmemifltir.

Ulucanlar’da flehit düflen Halil Türker, Tokat Merkez’e ba¤l› Bolus (Aktepe) köyünde 1973 y›l›nda do¤mufltur. Küçük yafllarda çal›flmaya bafllam›flt›r. Tokat Devlet Hastanesi’nde çal›fl›rken sendikal örgütlenme çal›flmalar› yürütmüfltür. ‘97 y›l›nda gerçeklefltirilen bir eylem sonras› gözalt›na al›nm›fl ve tutuklanarak Ulucanlar Hapishanesi’ne konulmufltur. Burada kald›¤› iki y›l boyunca Parti temsilcili¤ini lay›k›yla yerine getirmifltir. Bafl›ndan ald›¤› kurflunla flehit düflerken, yüzündeki gülümseme her koflulda teslim al›namazl›¤›n bir iflareti olarak yerleflmifltir haf›zalara…

GÜN’DE DÜN.. 23 Eylül 1969. Ortado¤u Teknik Üniversitesi (ODTÜ) ö¤rencisi Taylan Özgür ‹stanbul’da polis kurflunuyla öldü. 1974. fiilili flair Pablo Neruda, askeri diktatörlükçe gözalt›nda katledildi. 26 Eylül 1990. Eski Milli ‹stihbarat Teflkilat› (M‹T) müsteflar yard›mc›s› Hiram Abas ‹stanbul’da Devrimci-Sol taraf›ndan ölümle cezaland›r›ld›. 29 Eylül 1976. ‹stanbul Profilo Fabrikas› iflçilerine polis sald›rd›. Yakup Keser adl› iflçi öldü. 1 Ekim 1949. Mao Zedung önderli¤inde Çin Halk Cumhuriyeti kuruldu. 1964. ‹stanbul Üniversitesi Senatosu, ö¤renci tepkisi üzerine, harç zamm›n› geri ald›. 1976. Tüm Ö¤retmenler Birleflme ve Dayan›flma Derne¤i, TÖB-DER genel merkez ve flubeleri kapat›ld›. 2 Ekim 1968. Meksika’da üniversite iflgali. Meksika güvenlik güçlerinin müdahalesi üzerine yüzden fazla ö¤renci öldü. 1980. Devrimci ‹flçi Sendikalar› Konfederasyonu (D‹SK) avukatlar›ndan Ahmet Veziro¤lu emniyette ölü bulundu(!) Bursa Emniyet Müdürlü¤ü, Veziro¤lu’nun Emniyet binas›ndan atlayarak intihar etti¤ini iddia etti. 1984. 12 Eylül1980 sonras› ilk grev Tuzla’da iki tersanede bafllad›. 3 Ekim 1981. Belfast’ta, ‹rlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) tutuklular›n›n yapt›¤› açl›k grevi bitti. Açl›k grevi 7 ay sürmüfl ve aralar›nda Bobby Sands’in de bulundu¤u 10 IRA üyesi ölmüfltü. 5 Ekim 1972. ‹stanbul’daki Demir Döküm fabrikas›nda 2500 iflçi greve ç›kt›. 6 Ekim 1970. Adana’da Güney Sanayi Fabrikas›’nda çal›flan 3500 iflçi 300 memuru rehin ald›.


23 Eylül-6 Ekim 2005

26

31

Kad›na do¤rultulmufl silah: TECAVÜZ...-1Tecavüz kelimesinin yan›na hiçbir sözcük getirmeden bile kad›nlar aç›s›ndan ürkütücülü¤ü, yaratt›¤› ça¤r›fl›mlardan kaynanal›yor. Bu yüzden tecavüz tehdidine maruz kalm›fl, tecavüze u¤ram›fl kad›nlar›n pekço¤u üç noktal› suskunluklara b›rak›yor kendini, b›rakmayanlarsa konuflmaya bafllamadan yutkunup öyle bafll›yorlar söze… Peki dile getirilmesi neden bu kadar zor bir olgu tecavüz? Bu zorluk, uygulanan fliddetin yaratt›¤› fiziksel ac›y› an›msamaktan m›, yoksa tecavüze u¤ran›ld›¤›n›n aç›klanmas›ndan sonra toplumun verece¤i tepkiden mi kaynaklan›yor? San›r›z toplumun tecavüze u¤ram›fl olan kifliye bak›fl›, böylesi bir sald›r›ya ma¤dur kalm›fl kad›nlar›n hakk›n› aramas›n› engelliyor. Tecavüzün bir kad›n üzerinde yaratt›¤› psikolojik travmay› anlayabilmek için öncelikle çocukluktan itibaren hangi de¤er yarg›lar›yla yetifltirildi¤ine bakmak gerekiyor. Burjuva demokrasisinin hakim oldu¤u, feodalizmin tasfiye edildi¤i ülkelerde bu durum, kad›nlar›n kendini daha rahat ifade etmesini sa¤lasa da, bu tip ülkelerde özellikle göçmen nüfus ya da ezilen ulustan olanlar için durum pek iç aç›c› de¤il. Amerika’da e¤er bu sald›r›ya maruz kalm›fl bir beyaz Amerikal› iseniz, yasalar sizden yana, daha rahat olabilirsiniz. Ancak siyahi ya da Asyal› yahut Latin Amerikal› “kara kafa”lardan biri iseniz, flikayetçi olmak için gitti¤iniz karakolda devlet kaynakl› fliddete de u¤raman›z hiç uzak bir olas›l›k de¤il. “Demokrasinin befli¤i” oldu¤unu söyleyen AB ülkelerinde de halen Çingeneler en temel haklardan, vatandafll›k haklar›ndan bile mah-

rum olarak yafl›yor, ve Çingene kad›nlar› için uygulanan fliddet kan›ksanm›fl durumda. Dolay›s›yla flu an için en demokratik görülen ülkelerde bile tecavüz, kad›n bedenine yöneltilmifl ama oradan kiflili¤ini parçalamay› hedef edinmifl olan bir sald›r›… Kapitalist sermaye birikimini tamamlam›fl, feodalizmi tasfiye etmifl olan ülkeleri bir kenara koyup Asya’n›n ve Afrika’n›n faflizmle, feodalizm veya yar›-feoalizmle yo¤rulmufl olan topraklardaki kad›nlar›n durumuna bakt›¤›m›zda ise, tecavüzün kad›n›n

yaflam›n›n tümünü hatta ölümüne dek varan bir sürecin etkileyicisi oldu¤unu görmek mümkün. Ataerkil aile yap›s›n›n getirdi¤i babadan o¤ula geçen mi-

ras sistemi ve soyun erkek çocukla devam etti¤ine inan›lmas›, daha do¤madan k›z çocuklar›n›n “istenmeyen” ilan edilmesine neden oluyor. ‹ngiltere’de pekçok hastanede Asyal› ve Ortado¤ulu göçmenlere ultrason esnas›nda çocu¤un cinsiyeti söylenmiyor. Doktorlar bunu ailelerin çocu¤un k›z oldu¤unu ö¤rendiklerinde annenin ve çocu¤un zarar görebilece¤i endiflesiyle yapt›klar›n› belirtiyorlar. Türkiye’de yap›lan cins ayr›mc›l›¤› ise bunlardan hiç afla¤› kal›r de¤il, “kocas›na bir o¤ul veremedi¤i için” mutsuz olan hatta bu yüzden bask› gören kad›nlar›n say›s› hiç de az de¤il ne yaz›k ki. Do¤madan bafllayan bu istenmeme hali, do¤duktan sonra k›z çocuklar›na yönelik bask›larla, en bafltan “söz dinleyen ve namuslu” kad›nlar yetifltirmenin ilk ad›mlar›n› oluflturuyor. K›z çocuklar› s›k› denetim alt›nda tutulmal› çünkü kocalar›na verene dek bir “hazine” tafl›yorlar ve etraf h›rs›zlarla dolu! Daha küçüklükten itibaren kutsanan erkek cinselli¤inin yerini kad›n taraf›nda bast›r›lm›fl bir cinsellik al›yor. Psikolog Erdal Atabek’in kitab›na koydu¤u isim ç›k›veriyor böylelikle ortaya: K›flk›rt›lm›fl erkeklik, bast›r›lm›fl kad›nl›k. K›z çocuklar›na söylenen “ört ete¤ini” nin erkek çocuklar›ndaki karfl›l›¤›n›n “göster bakay›m amcana” olmas›, bir tarafta cinselli¤in utan›lacak ve saklan›lacak birfley olarak alg›lanmas›na sebep olurken, di¤er tarafta kendini ayr›ca-

13 Gule’nin galas› yap›ld› ardin K›z›ltepe’de jandarma taraf›ndan evinin önünde babas› Ahmet Kaymaz ile birlikte öldürülen 12 yafl›ndaki U¤ur Kaymaz an›s›na Gelincik Yap›m taraf›ndan haz›rlanan “13 Gule” (13 Kurflun) isimli belgesel filmin galas›, K›z›ltepe’de yap›ld›. K›z›ltepe Belediyesi Ana-Çocuk Sa¤l›¤› Salonu’nda yap›lan galaya yaklafl›k 300 kifli kat›ld›. Gösteriminden önce “13 Gule” hakk›nda k›sa bir konuflma yapan belgesel filmin yap›mc›s› ve yönetmeni Mehmet Hatman, dünyada yaflanan savafllarda hep çocuklar›n öl-

M

dürüldü¤üne ve bunun en büyük ac›s›n› da annelerin yafland›¤›na vurgu yaparak, konuflmas›n› flöyle sürdürdü: “Bunun en çarp›c› örne¤i de K›z›ltepe’de 12 yafl›nda 13 kurflun ile öldürülen U¤ur Kaymaz’d›r. Bu olayda, U¤ur’un annesinin ac›s› ve ailesinin ac›s›yd›. Ama bana göre bu ac› çocuklar›n ac›s›yd›. Hem çocu¤unu hem eflini kaybeden bir annenin ac›s›n› ön plana ç›karmaya çal›flt›k ve arkadafllar›n›n a¤z›ndan çocuklar›n duygusuyla U¤ur’u anlatmaya çal›flt›k.” Hatman, bu olay›n haf›zalardan

silinmemesi ve çocuklar›n bir daha öldürülmemesi için böylesi bir çal›flma yapt›klar›n› ifade etti. Hatman’›n konuflmas›ndan sonra 32 dakika süren “13 Gule” gösterildi. Kat›l›mc›lar aras›nda çok say›da çocu¤un olmas› dikkat çekerken, gelen çocuklar bafltan sona kadar belgesel filmi dikkatlice izlediler. Baflta U¤ur Kaymaz’›n annesi Makbule Kaymaz ve ninesi Emine Kaymaz olmak üzere birçok kat›l›mc› belgesel filmin bafl›ndan sonuna kadar gözyafllar›na hakim olamad›. Filmin gösterimi, “fiehit namirin” slogan› ve alk›fllarla sona erdi.

l›kl› ve üstün hissetmeye, kad›nlar› ikinci cins olarak görmenin temellerini oluflturuyor. Oluflturulan bu temel, her toplumsal de¤er yarg›s›n›n de¤ifliminde oldu¤u gibi çok uzun y›llarla uzun süren mücadelelerle k›smen de¤ifltirilebiliyor. Bu toplumsal de¤er yarg›lar›n›n de¤iflmesi için, öncelikle üretim iliflkilerinin de¤iflmesi gerekiyor. Yani köyde ay›p oldu¤u için çal›flt›r›lmayan, evden d›flar› ç›kart›lmayan kad›n, yoksullu¤un itti¤i flehirde yaflam koflullar› daha da güçlefltikçe, kocas›n›n “gönlü olmasa da” çal›flma hayat›n›n içinde, ücretli köle olarak yer al›yor. Bu yönüyle pekçok feministin dile getirdi¤i “kad›nlar›n özgürleflmesi ekonomik özgürlü¤ün kazan›lmas›yla olur” belirlemesi flehirlerde yaflayan orta ve üst s›n›f d›fl›ndaki kad›nlar için geçersiz bir önerme oluyor. Çünkü flehirde ücretli iflçi olan kad›n, erke¤in emrinden bir süreli¤ine ç›kt›¤›nda patronun emrine giriyor ve ücretli sömürü düzeninde asla eme¤inin karfl›l›¤›n› alam›yor. Kald› ki ataerkil egemen sistem nedeniyle kad›nlar çal›flsa hatta iyi bir geliri olsa bile, ne fliddetten ne de iradelerinin yok say›lmas›ndan kurtulam›yorlar. Yap›lan araflt›rmalarda üniversite mezunu ve çal›flan kad›nlar›n da di¤er çal›flmayan ve e¤itimsiz kad›nlar kadar fliddete maruz kald›¤›n›n ortaya ç›kmas› ülkemizdeki yar›-feodal yap›n›n ne kadar güçlü oldu¤unu gösteriyor. Çocuklukta kad›nlarda bast›r›lma, erkeklerde k›flk›rt›lma olarak yans›t›lan cinsellik, yafl ilerledikçe do¤al içgüdülerle de¤er yarg›lar›n›n çarp›flmas› fleklinde a盤a ç›k›yor. Bundan sonras› ise tam anlam›yla burjuva-feodal sistemin insan›, insanca olan herfleyi nas›l kirletti¤ini ve ikiyüzlülü¤e sevk etti¤ini gözler önüne seriyor… Devam edecek

Adana’da festival coflkusu Adana’n›n Yüre¤ir ‹lçesi’ne ba¤l› Karfl›yaka Mahallesi’nde düzenlenen Karfl›yaka 4. Kültür Sanat Halk Festivali 11 Eylül günü yap›lan aç›l›fl etkinli¤i ile coflku içinde bafllad›. Ço¤unlu¤u Arap nüfusunun yaflad›¤› Karfl›yaka Mahallesi’ndeki bofl bir alanda düzenlenen festivalin çal›flmalar›n› ço¤unlukla mahalle halk› yürüttü. Haz›rlanan platform üzerinde sahne alan tiyatro ve halk oyunlar› grubunun gösterileri büyük ilgi gördü. Grup Yolculuk ve Grup Nidal da müzik dinletisi sunarak, kat›l›mc›lar› coflturdu. (Mersin)


27

31

23 Eylül-6 Ekim 2005

“Onlar sesimiz, solu¤umuz, ›fl›¤›m›zd›r!” TKM Eylül ay› etkinlik program› dahilinde olan “Devrimci Halk Sanatç›lar›n› Anma” etkinli¤i 17 Eylül Cumartesi günü saat 16:00’da gerçeklefltirildi. Etkinlik, halk›n sanatç›s› olman›n devrim mücadelesinden ba¤›ms›z olamayaca¤›n›n ve bunun en somut örne¤inin ise Eylül ay›nda yitirdi¤imiz devrimci sanatç›lar›n zulme karfl› sergiledikleri durufl oldu¤unun belirtildi¤i aç›l›fl konuflmas›yla bafllad›. Ard›ndan devrimci sanatç›lar›n yer ald›¤› slayt gösterimi gerçeklefltirildi. Sanatlar› gibi yaflamlar›n› da devrimci bir çerçevede infla eden ve bu u¤urda birçok bedeli ödemifl olan Pablo Neruda, Victor Jara, Ruhi Su, Y›lmaz Güney ve Süleyman Okay’›n yaflamlar› ve eserleri anlat›larak k›sa bir fliir dinle-

tisi yap›ld›. Söylefliyle devam eden programda, devrimci flair Süleyman Okay’›n o¤lu Arif Okay da bir konuflma yaparak babas›n›n mücadele ile tan›flma sürecini, görüfllerini sanat›na nas›l yans›tt›¤›n› ve bu u¤urda ödedi¤i bedelleri anlatt›. Ard›ndan flair Güngör Gencay da konuflmas›nda çürümüfl politik iktidarlar›n, sanatç›lara yönelik tutumlar›n› tarihsel arka plan›yla örneklendirerek teflhir etti. fiair Bayram Balc›’n›n Süleyman Okay ile olan an›lar›n› anlatmas›n›n ard›ndan etkinli¤e ara verildi. Hatay Güney Rüzgar› dergisi sahibi Mehmet Ali Solak ve Süleman Okay’›n k›z› Hürriyet Okay’›n gönderdi¤i mesajlar›n okundu¤u etkinlik TKM’nin sundu¤u Ruhi Su türküleriyle sona erdi. (Tohum Kültür Merkezi)

“Filistin halk›yla kardefllik ve dayan›flma köprüsü kuruyoruz” Uzun bir zamand›r kurulufl çal›flmalar›n› devam ettiren Filistin Halk›yla Dayan›flma Derne¤i (FHDD), geçti¤imiz günlerde tüzel kiflilik kazanmas›n›n ard›ndan, hem Filistin intifadas›n›n y›ldönümünde intifaday› selamlamak, hem de derne¤in aç›l›fl›n› duyurmak amac›yla 25 Eylül’de Kad›köy Halk E¤itim Merkezi’nde bir gece düzenliyor. Gece öncesi hem derne¤in misyonu hem de gecenin içeri¤i ile ilgili olarak FHDD Genel Baflkan› Füsun Band›r ve FHDD Genel Sekreteri Emriye Demirk›r’›n Taksim’de yer alan dernek binas›nda görüfllerini ald›k…

● Derne¤in kurulufl amaçlar›n› anlat›rm›s›n›z? Hangi ihtiyac›n ürünü olarak ortaya ç›kt› derne¤iniz? Füsun Band›r: Dünyada emperyalizmin küreselleflmesi çerçevesinde özellikle Ortado¤u ülkelerine yönelik Amerikan patentli sald›r›lar›n ve oralar› iflgal etmenin sürdü¤ü bir süreçte Filistin halk›n›n direniflinden yola ç›karak ‹srail’in Amerikan destekli iflgaline karfl› bugün Filistin’in direnifli Ortado¤u’daki bütün halklara örnek teflkil etmifltir. Bizler de Türkiye’de yaflayan duyarl› kifliler olarak Filistin halk›n›n sorunlar›na sahip ç›kmak, bu sorunlar› ülke ve dünya gündemine tafl›mak, dünyadaki di¤er ezilen halklarla birlikte Filistin halk›yla birleflebilmek için, ülkemizden de bir el uzatmak amac›yla bu derne¤i kurduk. Bundan sonraki süreçlerde Filistin halk›na yönelik yard›m ve dayan›flma kampanyalar› örgütlemeyi düflünüyoruz. Bununla beraber, kardefl okullar, kardefl aileler tespit ederek Filistin halk›n›n sorunlar›na gösterilen duyarl›l›¤› somutlamak gibi düflüncelerimiz de var. ● Dernek olarak ne gibi çal›flmalar ve etkinlikler yapmay› düflünüyorsunuz? FHDD’nin kuruluflu 5-6 ayl›k bir sürece dayan›yor. Bu süreçte ülkemizdeki pek çok demokratik kurumla iliflkiye geçildi. Ayr›ca Filistin’deki K›z›lay’la iliflkiye geçildi. fiu anda Derne¤in kurulufl aflamas›n› tamamlam›fl, tüzel kiflili¤imizi kazanm›fl durumday›z. 25 Eylül’de yapaca¤›m›z geceyle derne¤in kuruluflunu kamuoyuna duyurmay› amaçl›yoruz. ‹ntifadan›n y›ldönümünü özellikle seçtik. Çünkü biraz önce söyledi¤imiz

gibi dünyada çocu¤uyla,kad›n› erke¤i yafll›s›yla direnen bir halk›n intifadas›n› selamlamak istedik bu geceyle. ‹ntifadan›n y›ldönümü olan 27 Eylül’de ise Taksim’de bir bas›n aç›klamas› yapmay› planl›yoruz. Bundan sonraki süreçte de Filistin’deki direniflin devam edece¤ini düflünüyoruz, çünkü ‹srail bugün göstermelik olarak Gazze’den çekilmifl olsa da, oraya bir gözetleme merkezi kurdu ve flehir hala denetiminin alt›nda. Keza Bat› fieria bugün Filistin’in asla vazgeçmeyece¤i bir yeri oluflturuyor, ‹srail’se buradan halen çekilmifl de¤il. ‹srail’in bu geri çekilme oyunlar›n›n bofla ç›kart›lmas› gerekti¤ini düflünüyoruz. Filistin halk›n›n yan›nda oldu¤umuzu göstermek, ‹srail iflgaline karfl› oldu¤umuzu duyurmak için böyle bir etkinlik tertipledik. Etkinli¤e Filistin büyükelçisiyle birlikte Ortado¤u ülkelerinin büyükelçilerini de davet edece¤iz. Müzik gruplar› ve sanatç›lar yer alacak. ‹ntifadan›n y›ldönümünü hep birlikte kutlayaca¤›z. ● Peki siz, kurulufl çal›flmalar›n›zdan bahsedebilir misiniz biraz? Derne¤iniz hangi kurumlardan destek al›yor? Emriye Demirk›r: Öncelikle ilk etapta flunu vurgulamak gerekiyor, Ortado¤u’nun kanayan yaras› durumunda olan Filistin halk›n›n iflgal sonras› yaflad›¤› dram ve buna karfl›t geliflen direnifl tüm dünyada oldu¤u gibi ülkemiz emekçilerinin ve yoksul halk›n ilgisini ve deste¤ini alan bir olgu. Dolay›s›yla ülkemiz topraklar›ndaki yoksul Filistin halk›na ve onlar›n direnifllerine olan genel destek ve sempati düflünüldü¤ünde, farkl› çevrelerin ortak bir çal›flmada bir arada olmas›n›n daha yararl› olaca¤›n›n alt›n› çizmek gerekiyor. Bu yüzden derne¤imiz, pek çok farkl› bireylerin bir araya gelerek oluflturdu¤u ortak bir çal›flman›n ürünü. Bu farkl›l›klar›n hem ortak çal›flma kültürünü gelifltirece¤ini hem de, Filistin sorununa yönelik daha genifl bir duyarl›l›k yarat›lmas›nda katk› sa¤layaca¤›n› düflünüyoruz. ‹flte bu düflünceyle biraraya gelen bireyler olarak yaklafl›k 5 ayl›k bir çal›flman›n so-

nucunda FHDD’yi kurduk. Derne¤in içerisinde ayn› zamanda en bafltan beri bizi destekleyen ayd›nlar, yazarlar ve sanatç›lar var. Derne¤in inisiyatif olarak kendini kamuoyuna deklare etti¤i süreçte, bas›na aç›klanan bildiride fiebnem Korur Fincanc›’dan, Tar›k Ziya Ekinci’ye, Mehmet Bekaro¤lu’dan, Ak›n Birdal’a, Haluk Gerger’den, Temel Demirer’e, fianar Yurdatapan’dan Veysi Sar›sözen’e kadar pekçok ayd›n var. Bunun yan›s›ra çeflitli mesleklerden çok say›da kiflinin deste¤ini ald›k. Avukatlar, doktorlar, iflçiler, ö¤retmenler, gazeteciler bize destek sundular. Kurum olarak Tohum Kültür Merkezi, BEKSAV gibi kültür merkezlerinden, Deri‹fl Tuzla fiubesi, Limter-‹fl, Tekstil-Sen gibi sendikalardan, Ça¤dafl Gazeteciler Derne¤i ve Ça¤dafl Hukukçular Derne¤i gibi meslek örgütlerinden destek ald›k. Ayr›ca ülkemizde yaflayan çeflitli mesleklerden Filistinlilerden de destek al›yoruz, onlarda bu derne¤in yararl› olaca¤›n› dile getirdiler. Derne¤imizin yeri Taksim’de bulunuyor, biz Filistin sorununa duyarl› tüm insanlarla birlikte çal›flmak ve üretmek istiyoruz, dolay›s›yla yeni kat›l›mlara a盤›z. Amac›m›z derne¤in zamanla daha büyüyerek yayg›nlaflmas›, flu an oldukça yeni bir çal›flma bu. ● Derne¤inizi kamuoyuna duyurmak için neler yapacaks›n›z? Az önce arkadafl›m›n söyledi¤i gibi ay›n 25’inde yapaca¤›m›z gecenin amaçlar›ndan biri de bu. Ayr›ca 27’sinde yapaca¤›m›z eylem de bundan sonra yapacaklar›m›z gibi, Filistin sorunuyla ilgili, orada yaflanan tüm geliflmelere ülkemiz aya¤›ndan müdahil olmak ve kamuoyu oluflturmak amac›n› tafl›yacak. Bu noktada Ortado¤u’da ve Avrupa’da bulunan pekçok demokratik kitle örgütüyle iliflkili oldu¤umuzu, ayn› zamanda onlarla birlikte enternasyonal bir faaliyet yürütece¤imizi söyleyebiliriz. Emperyalizmin dünya çap›nda ezilen halklara yönelik artan sald›rganl›¤›, buna karfl›l›k ezilen halklar›n da biraraya gelmesini zorunlu k›l›yor kuflkusuz. Ancak amaçlar› itibariyle daha dar bir çal›flma bu ve Filistin sorunu üzerinden bir

duyarl›l›k yaratmay› amaçl›yor. Önümüzdeki süreçte yo¤un bir flekilde üye yapma çal›flmalar›m›z devam edecek ve derne¤i alabildi¤ine kitlesellefltirmek için elimizden geleni yapaca¤›z. Ayr›ca yine yukar›da belirtti¤im çerçevede, eylem ve etkinlikler örgütlemeye devam edece¤iz. ● Düzenleyece¤iniz gecenin içeri¤inde neler var? Gecede Nurettin Güleç, Hasan Sa¤lam’›n yan›s›ra Grup Vardiya, Koma Denge Hevi ve Gulasor Halk Oyunlar› Ekibi’nin yan›s›ra Filistin’den gelen konuk sanatç›lar da yer alacak. Filistin sorununa duyarl› tüm insanlar› gecemizde bizimle birlikte olmaya davet ediyoruz. Çünkü bugün Filistin halk›n› savunmak, ezilen Kürt halk›n› savunmakt›r, yurtlar›ndan edilmifl ve k›y›mlara maruz kalm›fl Ermenileri, Rumlar› savunmakt›r. K›saca ezilen halklar›n ç›karlar› ortakt›r, bu yüzden bu yönde yap›lan tüm çal›flmalar sadece o ülkenin halk›na de¤il, tüm ezilen halklara hizmet etmektedir. ● Verdi¤iniz bilgiler için teflekkür ediyor, çal›flmalar›n›zda baflar›lar diliyoruz. Biz teflekkür ediyoruz, kendimizi ifade etmemize olanak sa¤lad›¤›n›z için.


28

23 Eylül- 6 Ekim 2005

31

Y›k›mlar ‹stanbul Belediyesi’nin bafl›na bela olacak! Yaz boyunca ülkenin dört bir yan›nda özellikle ‹stanbul’da yaflanan y›k›m terörü hala gündemden düflmüfl de¤il. Özellikle de¤erli hale gelen, geçmiflte tapu tahsis belgeleri verilmifl semtlerde emekçilerin evlerinin “Bunlar iflgalci, halk›n mal›n› çal›yorlar” denilerek y›k›lmas›n›n ard›ndan eme¤ine ve evine sahip ç›kan emekçiler de, çeflitli yollarla haklar›n› aramaya devam ediyor. Halil Karaçayl› da bu insanlardan biri.

lik bu sald›r›lar aras›ndaki ekonomik ba¤lar› da kuruyor; “Neden bu gecekondu mahalleleri y›k›l›yor” diyor ve devam ediyor “Avukat tutup bizimle u¤raflamazlar diyorlar, evlerini y›kar gideriz diyorlar. Oralar›

Söz bafllam›flken y›k›m› izleyen televizyon ve gazetelerin tav›rlar›n› de¤erlendirmesini istemeden kendisi devam ediyor ve medyaya yans›mayan Belediye eliyle yap›lm›fl hukuksuzlu¤u da flöyle anlat›yor;

13 Eylül Sal› günü ‹stanbul ‹HD binas›nda ailesiyle beraber bas›n aç›klamas› düzenleyen Karaçayl›, elinde A¤ustos ay›ndaki y›k›mdan bu yana elde etti¤i belgelerle bas›n›n karfl›s›na ç›karak bir aç›klama yapt›. Karaçayl›, ‹stanbul Belediyesi’nin arsa bedelini tahsis etti¤i, her türlü vergisini ald›¤› evi için y›k›m karar› al›nd›¤›n›, y›k›m günü bunun kendisine tebli¤ edildi¤ini, hiçbir hukuki norma uygun olmadan evinin y›k›ld›¤›n› anlatt›.

“O gün televizyonlar çarp›tarak anlatt›. Geldiler o y›k›m günü, o kadar çok fley olmufltu ki hiçbirini göstermediler. Ben y›k›m karar›n› gösterin diyorum. Avukat›m sordu. ‘Yok ki!’ diyorlar. Avukat polise diyor ki ‘Sen buraya ne görevle geldin?’, ‘Eyüp Merkez Mahallesi’ne y›k›ma geldik’, o zaman görev ka¤›d›n› göster diyoruz ‘Eee, yok ki!’ diyorlar.”

Belediye yetkililerinin daha önceden y›k›mlar için halkla pazarl›¤a girifltiklerini ve davac› olanlar›n hiçbir hakk›n›n verilmeyece¤ini söylediklerini belirten Karaçayl›, bu hukuksuzluk konusunda gerek yurtiçi gerek yurtd›fl› tüm yarg› yollar›na baflvuraca¤›n› söyledi. Aç›klaman›n ard›ndan bas›nla sohbet eden Karaçayl›, ayn› zamanda sordu¤umuz sorular› da yan›tlayarak ‹stanbul Büyükflehir Belediyesi’nin emekçi semtlere nas›l sald›rd›¤›n› bir kez daha gösterdi bize. Y›k›lan evlerinin arazisine mezarl›k yap›laca¤›n› söyleyen Karaçayl› flunlar› anlatt›; “Hangi avukata gittiysem ‘buraya mezarl›k yap›lmaz’ dedi. ‘Niye’ diye sordum. ‘Çünkü mezardan rant sa¤layamaz’ diyorlar. Ben flahidim 2002 y›l›nda bir mezar› 15 milyara satt›lar. Bunu avukata söyleyince ‘do¤ru’ dedi, hemen bir hesap yapt›, metrekaresi 5 milyara geliyor. ‘Evet buras› mezarl›k yap›l›r’ dediler. Adamlar belediyecili¤i, para kazanman›n yollar›n›, halk› aldatman›n yollar›n› çok iyi bulmufllar.” Karaçayl› ayr›ca emekçi semtlere yöne-

kendileri kullan›yorlar. Hepsi bu ifli iyi biliyor, belediye baflkanlar›, milletvekilleri, alay› müteahhit. Ya villalar, köflkler yapacaklar ya da çok katl› binalar yap›p parça parça satacaklar.” “32 haneden hepsini korkuttular, ‘sizin dairenizi de vermeyiz (Evleri y›k›lanlara daire verilece¤ine dair belediyenin önceden yasal aç›klamas› vard›r), evinizi y›kar›z, evinizi siz y›kmazsan›z y›k›m paras› al›r›z, 1,5 milyar lira y›k›m paras› al›r›z’ dediler. Milletin yar›s› bir de 1.5 milyar para ödememek için ç›k›p çat›ya kendisi kendi evini y›kt›.” Sohbetin devam›nda burjuva medyan›n y›k›mlar üzerine yapt›¤› çarp›tmalara da de¤inen Karaçayl›; herkes foto¤raf çekti. ‘Bak›n kendi evlerini kendileri y›kt›lar’ dediler. Ben y›kmayaca¤›m› söyledim ve son

Hatay’da okul y›k›m›na tepki 2005-2006 y›l› e¤itim-ö¤retim y›l› Hatay’da da eylemlerle bafllad›. 45 y›ll›k geçmifle sahip Kurtulufl Lisesi’nin kapat›larak, yerine özel lise statüsündeki Necmi Asfuro¤lu Lisesi’nin aç›lmas›n› protesto eden ö¤renci ve veliler okulu basarak, ana yolu trafi¤e kapatt›. Kurtulufl Lisesi’nin y›k›lmas› ile aç›kta kalan yüzlerce ö¤renci ile velileri okul bahçesinde bir araya gelerek “Baflka okul

ana kadar da gitmeyece¤imi söyledim. Kepçeyi vurana kadar da elimi bile dokundurmad›m. Kepçeyle evimi y›kt›lar, eflyalar›m›n da hepsini çöpe att›lar. Hepsinin yenisini al›yoruz, fatural›yoruz. Ben kanuni yollardan bütün haklar›m› arayaca¤›m. Türkiye’deki kanuni yollar biterse A‹HM’e kadar yürüyerek bile giderim.”

istemiyoruz” , “Delikanl› Necmi buraya gelsin” ve “Kurtulufl Necmi’ye mezar olacak” sloganlar› att›. Ö¤renci velilerinden Suzan Yi¤it, okulun de¤ifltirilmesinin ö¤rencilerin psikolojisini bozdu¤unu kaydederken, di¤er bir ö¤renci velisi Nazmi Altunöz ise çocuklar›n›n ma¤dur oldu¤unu belirterek, sorunun bir an önce çözülmesini ve ö¤rencilerin eski okullar›na dönmesini istediklerini dile getirdi.

Belediyenin y›k›mdan sonra zorluk ç›kar›p ç›karmad›¤›n›, bu durumu nas›l aç›klad›¤›na dair sorular›m›z ise belgeleriyle beraber yan›t buldu. Elinde Tapu Tahsis Belgesi, Tapu Belgesi, Emlak De¤er Tespiti’ne varana kadar bir dizi belgeyi tafl›yan Karaçayl›, belediyenin, evlerini y›kt›¤› halka di¤er resmi ifllerde kendi önlerine konan engelleri ise flöyle anlat›yor; “Elektrik ve su sayaçlar›n› iade etmek için TEK’e ve ‹SK‹’ye gittik, bizden y›k›m karar›n› sordular. Sonradan biz de y›k›m karar›n› isteyince ‘Y›k›m karar› yok ki!’ denildi. Belediye’ye soruyoruz buralar› ne yapacaks›n›z diye, ‘Buralar› size 10-15 milyara mezar olarak sataca¤›z!’ diyorlar. ‹nsan›n a¤›r›na gidiyor, bir de dalga geçiyorlar.” Anlaflmayan 24 kifliydik ve bir avukat›m›z vard›. fiu anda bir tek biz kald›k. Bunlar› ‘dairenizi vermeyiz, paran›z› vermeyiz, gidin önce avukat›n›z› azledin’ diyerek korkuttular. Bunlar da avukat› azletti. Ondan sonra Necmettin ve Abdulkadir Y›lmaz isminde iki kifli bunlara resmi makamda ‘Yalvar lan bakay›m, sana daire verece¤im ha, demek avukat tutars›n›z ha’ diyerek karfl›lad›. Bu muamele yüzünden kalp krizi geçiren var.” Halen direnen veya hukuki mücadele veren var m› diye sordu¤umuzda kira yard›m› almas› gerekti¤i halde y›k›lan gecekondularda kirac› olarak bulunanlar›n flu anda Merkez Çarfl›s›’nda çad›rda yaflad›klar›n› ö¤reniyoruz. Anlafl›lan o ki arsa bedelinden k›sanlar, kira paras›ndan da k›sm›flt›! Kadir Topbafl’›n kirac›lar› ma¤dur

etmediklerini ve hatta 1 y›ll›k kira yard›m› yapt›klar›n› söyleyen aç›klamas›n› hat›rlatan Karaçayl›; bunlar›n yalan oldu¤unu ve hiç kimseye kira yard›m› yap›lmad›¤›n› söylüyor. Kimsenin ma¤dur edilmeyece¤ine dair aç›klamalar›n oldu¤unu da söyleyen Karaçayl› soruyor; “Peki bu insanlar›n durumu ne, att›n soka¤a öylece kald›lar.” Bu süreçte kimsenin yanlar›na kanuni haklar›yla ilgili olarak gelmedi¤ini belirten Karaçayl› 23 gün sonra iki pankart ast›lar diye gelip bulunduklar› çad›rdan götürüldüklerini belirtti. Ayn› muamelelere örnek veren Karaçayl›, y›k›m günü medya gidince kafl›n›n patlat›ld›¤›n› ve bu s›rada memurlar›n ‘Hadi gelsin de medyan kurtars›n seni’ dedi¤ini söyledi. fiimdi ise kendilerine baflta verilen bir dairenin yan›s›ra bir daire daha verilmek istendi¤ini belirten Karaçayl›; tapu tahsis belgesinin tek tarafl› fesh edilemeyece¤ini ve bu yönüyle zaten y›k›m›n yasad›fl› oldu¤unu anlat›yor. Ayn› zamanda tapusu veya tapu tahsis belgesi olmad›¤› halde davac› olmayarak çok rahat daire alanlar›n adlar›n› da sayan Karaçayl›; 2002 y›l›nda oturduklar› yerlerin biraz ilerisindeki bir arazinin mezarl›k yap›lmak üzere Belediye taraf›ndan istimlak edildi¤ini, daha sonras›ndan ise 70 tane mezar yap›ld›¤›n› anlatarak sözlerine flöyle devam etti; “O zaman, 2002 y›l›nda, mezar bafl›na 15 milyara anlaflt›lar. Bitmemifl mezar içindi bu fiyat, bitmemifl mezar› adam alacak, yap›p satacak. Ondan sonra benim kap›m›n önünde ölçüm yapmaya bafllad›lar. Buray› ne yapacaklar›n› sorunca buralar›n da mezar olaca¤›n› söylediler. Bu sefer ben de imza kampanyas› yapt›m, toplad›¤›m imzalar› Valilik’ten tutun da bütün gazete ve televizyonlara, her yere gönderdim; hiç kimse ilgilenmedi. Kanal D’yi aray›p durumu bildirdik ve bizim oralar televizyona ç›kt›. Derken üç kifli geldi, yanlar›nda da bir tapu kadastro memuru; sordu ‘Buralar› televizyona ç›karan sen miydin?’ diye, sonras›ndan da buralar›n onun tapulu mal› oldu¤unu söyledi. Adam›n haberi olmadan adam›n 3000-4000 metrekarelik yerine devlet usulsüzlük yap›yor.” Evinin y›k›lmas›n›n ard›ndan alaca¤› miktar›n sorulmas› üzerine Karaçayl› “De¤er tespit yapt›rd›k, hakimini, katibini, memurunu hepsini getirdik. Bütün iflleri kanunen yapt›rd›k. Enkaz kald›r›m olarak 24 milyar, arsa bedeli olarak ise 84 milyar almam gerekiyor. Art› bizim y›k›mdan 3 gün öncesine kadar emlak vergileri vb. al›nm›flt›. Onlar› saym›yorum. Buyurun burada ayr›ca tapum, tapu tahsis belgem ve de¤er tespit raporu da var!” dedi. Y›k›mdan önce Savc›l›¤a da gittiklerini belirten Karaçayl›, Savc›n›n cevab›n› bize aynen flöyle aktar›yor; “Adam› öldürmeden ben cezas›n› verebilir miyim, veremem. Önce öldürecek ben sonra ceza verece¤im. Önce y›kacak, sen sonra bana geleceksin. Peki bu halde y›kabilir mi, y›kamaz, imkan› yok!” (‹stanbul)


29

31

23 Eylül- 6 Ekim 2005

Yeni e¤itim-ö¤retim y›l› sorunlu bafllad›! 2005-2006 e¤itim ö¤retim y›l›n›n bafllad›¤› ilk günlerde, daha okullar aç›lmadan her y›l oldu¤u gibi bu y›l da sorunlar yaflanmaya devam ediyor. E¤itim-Sen Samsun fiubesi yaflanan sorunlara de¤inen bas›n aç›klamas›n› 9 Eylül günü

gerçeklefltirdi. E¤itim-Sen flube yöneticisi Yahya ‹fl, sendika binas› önünde yapt›¤› konuflmada, okullarda yaflanan teknik altyap› sorunlar›na ve ö¤retmen a盤›n›n geçmiflte oldu¤u gibi yeni dönemde de yaflanmaya devam etti¤ine de¤inerek

“Türkiye’de hala 8 bin 325 okulda ikili, 17 bin 636 okulda da birlefltirilmifl s›n›flarda e¤itim verilmektedir. Toplam derslik a盤› 94 bin 441’dir” dedi. Aç›klaman›n ard›ndan “E¤itim hakk›m›za sahip ç›kal›m” bildirisi da¤›t›ld›. (Samsun)

3. Geleneksel 1 May›s Mahallesi Kurulufl Festivali üzerine k›sa bir de¤ini Bilindi¤i gibi 1-2-3-4 Eylül 2005 tarihlerinde gerçeklefltirilen 3. Geleneksel 1 May›s Mahallesi Kurulufl Festivali özü itibariyle mahallenin kuruluflu ve egemenlerin y›k›m sald›r›lar›na karfl› yarat›lan flanl› 2 Eylül direniflini konu edinmiflti. Bu anlam›yla günümüzde moda haline gelen s›radan festivallerden oldukça farkl› bir mahiyete sahipti. Öyle ki bu farkl›l›k gerek festivalin haz›rlay›c›lar›, gerek festivale icap edenler, gerekse de sanatç›s›ndan, panelistine, tiyatrosundan, stand›na, sesine, solu¤una, rengine, coflkusuna k›sacas› hemen her fleyine yans›m›flt›. Bu anlamda 4 gün boyunca yo¤un bir emekle haz›rlan›p halk›m›z›n ilgisine sunulan 3. Geleneksel 1 May›s Mahallesi Kurulufl Festivali’nde olumlu/olumsuz ç›kar›lacak y›¤›nla dersler vard›r. Onun içindir ki; festivalin örgütleyicileri olarak bugün önümüzdeki devrimci görev, prati¤in sesine kulak vererek yine prati¤in yak›c› ö¤retilerinden azami derecede yararlanarak pratik görevlerimizi yerine getirirken do¤ru bir rota yakalamakt›r. Gerek festival program›n›n oluflturulma aflamas›ndaki yap›lan tart›flmalar, gerek festival öngününde yap›lan tart›flmalar ve tak›n›lan tav›rlar, gerekse de festival boyunca tutum ve davran›fllar›m›za dair bütünlüklü düflüncelerimizi ileriki say›lar›m›zda daha derli toplu ve derinlemesine ele al›p ve bir bütün olarak devrimci kamuoyuna sunaca¤›z. Esasa ait de¤erlendirmemizi gelecek say›lara b›rakmam›z›n esas nedeni; festivalin örgütleyicilerinin festival de¤erlendirmesini bu yaz› kaleme al›nd›¤› tarihe kadar henüz tamamlayamam›fl olmas›ndand›r. Festivalin örgütleyicileri festival de¤erlendirmesini belli gündem bafll›klar› fleklinde bafllatm›fl, belli bir aflamaya getirmifltir. Bu de¤erlendirme sonuçland›ktan sonra devrimci kamuoyuna ortak bir deklarasyonla sunulacakt›r. Ve inan›yoruz ki, bu sunu sonras›nda da bu konu belli bir süre gündemimizde kalmay› sürdürecektir. ‹yi de olacakt›r. ‹yi olacakt›r çünkü, kavram kargaflas›n›n yafland›¤›, sapla-saman›n birbirine kar›flt›r›ld›¤› bir süreçte kimin neyi savundu¤u ne yapt›¤› belli oranda a盤a ç›kacak-bilinecektir. Yukar›da da belirtti¤imiz gibi ayr›nt›lara dair bütünlüklü de¤erlendirmemizi ileriki say›lar›m›za b›rakmakla birlikte bu say›m›zda k›saca da olsa belli

noktalara de¤inmeyi gerekli gördük. Bugün bu yaz›da de¤indi¤imiz konular da dahil festivale dair her konuya ileride tekrar de¤inilece¤ini düflünerek de¤inilerimizin detaylar›na girmeyece¤iz. Öze dair belli konular›n alt›n› çizmekle yetinece¤iz. Öncelikle eksikliklerimizin alt›n› çizecek olursak; Program›m›z›n müzikal k›sm›nda mahalle halk›n›n ilgisini çeken halk müzi¤i sanatç›s› yetersizdi. Daha çok devrimci müzik gruplar› program› oluflturulmufltu. Program› birlikte oluflturmufl olmam›za ra¤men ortak programa ilgisizlik, standlar›n bafl›nda programc›klar›n oluflmas› bir eksiklik olarak s›r›t›yordu. Ajitasyon/propaganda serbestli¤inin s›n›rlar›n› zorlayarak kullan›lmas› ancak eylem birlikteli¤inin ihmal edilmesi, ayn› oranda sahiplenilmemesi ciddi bir eksiklikti. Özellikle yürüyüfl esnas›nda ve festival boyunca baz› dostlar›m›z›n festival program› ve gündemine dair slogan, bildiri, pankart, döviz, söylem vb. prati¤inden uzak, tamamen kendi gündemleriyle s›n›rl› kalmalar› do¤ru bulmad›¤›m›z bir tutumdur. Festival program›n›n oluflmas›nda ciddi eme¤i ve katk›lar› olan Güzellefltirme Derne¤i’nin festivalin öngününde yanl›fl bir anlay›fl› tüm yap›lara dayatmas› ve tabi ki bu yanl›fl anlay›fl›n kabul görmeyifli sonucu festivalden çekilmesi, bununla da yetinmeyip “zorunlu aç›klama...” adl› bildiriyle bunu kitlelere yaymas› anlay›fl olarak savunulur, kabul edilebilir bir tutum de¤ildir. Bu konu, festival de¤erlendirmesinin özel gündemlerinde oldu¤u için flimdilik de¤inip geçece¤iz. Ortak tutum belirlenip deklare edildikten sonra k›sa da olsa bu konuya tekrar de¤inece¤iz. Ciddi anlamda program› aksatmasa da teknik konularda eksikliklerimiz vard›. Tüm bu eksikliklerimize bir de hava muhalefetini ekleyerek yetersiz kald›¤›m›z durumlar› geçip olumluluk olarak öne ç›kan durumlar›n alt›n› çizelim. Bir kere bu festival bafl›ndan itibaren örgütleyicileri, kat›l›mc›lar› ve tüm program› itibariyle devrimci bir öze sahipti. Ad›n› de¤ifltirmeye, içeri¤ini boflaltmaya çal›flan anlay›fllara karfl›; bir önceki y›llardaki olumlu devrimci yanlar› korunmufl, nitelik olarak daha da devrimcilefltirerek nitelik olarak bir üst

aflamaya s›çrat›lm›flt›r. Bu, festival aç›l›fl konuflmas› metniyle böyleydi. Festival ça¤r› broflürleri, pankart ve afifllerimizle böyleydi. Müzik dinletilerimiz, tiyatro, fliir, panel ve sinevizyon gösterimizle böyleydi. Festivale kat›lan kitlenin genç, dinamik, enerjik ve coflkulu ayn› zamanda politik olufluyla böyleydi. Tüm hava muhalefetine karfl› standlar›m›z›n zenginli¤i ve gördü¤ü ilgiyle böyleydi. Uzunca bir dönemdir tabu gibi uzak durulan, önerildi¤inde de “mahalle kald›rmaz...” vb. gerekçelerle her seferinde reddedilen eylemde birlik ajitasyon ve propagandada serbestlik ilkesinin hayata geçirilmesi; tüm yap›lar›n kendi pankart, flama ve dövizleriyle kortejlerini oluflturmas› ve yürüyüflün devrimci bir tarzda sonuçlanm›fl olmas› düflmanlar›m›z›n heveslerini kursa¤›nda b›rakm›fl, dostlar›m›za güven vermifltir. Bu festival örgütlenme aflamas›nda baz› dostlar›m›z›n, tart›flmalar› yanl›fl bir zemine çekmesi, festivalin örgütleyicilerini son ana kadar yanl›fl zeminde sürdürülen tart›flmalar›n içine bo¤mas› dolay›s›yla bir dizi teknik haz›rl›klar›n aksamas›na neden olmas› ve festivalin bir hayli gergin bir ortamda bafllamas› tüm bunlar›n üstüne bir de Türkiye ve T. Kürdistan›’nda s›cak gündemlerin yaflan›yor olmas›, flovenist histerinin ayyuka ç›karak yakma, y›kma ve toplu linç giriflimlerinin yaratt›¤› gerilim atmosferi do¤al olarak festivale de yans›d›. Yer yer program d›fl› eylem ve pratiklerin sergilenmesine yol açt›. Ülkedeki geliflmeleri bir bütün olarak göz önünde bulundurdu¤umuzda bu reaksiyonlar bir yere kadar anlafl›l›r bir durumdur. Burada as›l üzerinde durmak istedi¤imiz/alt›n› çizmek istedi¤imiz durum, yanl›fl tart›flmalar sonucu gergin bafllayan ve d›fl›m›zdaki geliflmelerden kaynakl› genel gündemdeki gerilimin t›rmanmas›, bunun kaç›n›lmaz olarak festivale yans›mas›na karfl›n festivalimizin oldukça güven verici bir ortamda ve düzeyli geçmesidir. Bir önceki festivallerde yaflanan problemler bu festivalimizde yaflanmam›flt›r. Festivalin olgunluk içinde ve düzeyli bir flekilde; planland›¤› gibi sonuçland›¤› tüm kat›l›mc›lar›n ortak gözlemidir. Böylece “devrimciler bir arada hiçbir ifli sonuna kadar götüremez, birbirlerine girerler...” safsatas›n› bofla ç›kar›p, prati¤in

diliyle “hay›r biz devrimciler ilkelerimize ba¤l› kald›¤›m›zda her fleyin en iyisini yapmaya muktediriz” diyerek bu safsatay› yayanlar›n suratlar›na bir tokat gibi indik. Yaflam›n birçok alan›nda bu kadar farkl› anlay›fllar› böylesine genifl bir program etraf›nda birlefltirme baflar›s›n› göstermek oldukça zordur. Bu anlam›yla da olumlu yönde ç›kar›lmas› gereken önemli dersler vard›r. Hapishanelerde, Sendikal alanda ve buna benzer farkl› konularda ço¤u zaman böylesi birliktelikleri yaratam›yoruz. Bizler bu birlikteli¤i 1 May›s Mahallesi 3. Geleneksel Kurulufl Festivali’nde belli oranda baflarabildik. Bu baflar›m›z›n alt›nda yatan olgular; festivalin örgütleyicisi durumundaki tüm yap›lar›n kendi d›fl›ndaki düflünce ve anlay›fllara önem vermesi, ortak dilin yakalanmas› ve yine ortak yanlar›m›z›n a盤a ç›kar›l›p ürüne dönüfltürülmesi için gösterilen/ortaya konulan yo¤un emektedir. Bu eme¤i kimsenin yok saymas›na, buna sayg›s›zl›k etmesine izin vermemeliyiz. Ortak eme¤imize sahip ç›kmam›z gelecekte yapaca¤›m›z güçlü eylem birlikteliklerimizin zeminini yaratacakt›r/güçlendirecektir. Sonuç olarak k›saca bir kez daha belirtmek isteriz ki 3. Geleneksel 1 May›s Kurulufl Festivali bir dizi eksikliklerine ra¤men bugüne kadar yap›lan birçok festivalden ay›rt edici bir özelli¤e sahiptir. Festivalimizin bu ay›rt edici yan›ndan/özelli¤inden kaynakl› rahats›zl›k duyanlar da oldu, sevinip mutlu olanlar da. Hemen belirtelim ki biz Partizanlar festivalin bu ay›rt edici özelli¤inden kaynakl› sevinçliyiz. E¤er festivalin böyle bir niteli¤e bürünmesine nacizane katk›m›z olmuflsa bundan k›vanç duyar›z. Devrime hizmet eden, devrimci tarz›n yarat›lmas›nda ›srar eden bu yönlü eylemlerde bulunmak onur kayna¤›m›z olur. Bugüne kadar oldu¤u gibi bundan sonra da bulundu¤umuz her alanda kat›ld›¤›m›z tüm eylem ve etkinliklerin devrimci niteli¤ini yükseltme, devrimci özünü koruma tutumumuzu devam ettirece¤iz. Dünyada ve ülkemizde moda haline gelen sivil toplumcu anlay›fllar›n karfl›s›nda olmaya, devrimci birlikteliklerin korunup kollanmas›na ayn› kararl›l›kla devam edece¤iz. 1 May›s Mahallesi ‹flçi-köylü okurlar›


30

23 Eylül-6 Ekim 2005

‹flçi-köylü’den ABD’L‹ GENERALLER GÖREV DA⁄ILIMI YAPTI VE G‹TT‹ ABD’nin üst düzey generallerinin Türkiye’ye gelip “PKK ile mücadelede esasl› mesajlar verece¤i” söylentileri yaklafl›k iki ayd›r gündemdeydi. Sonunda 8 Eylül tarihinde beklenen ziyaret gerçekleflti. ABD’nin Avrupa Kuvvetler Komutan› Orgeneral James Jones ile ABD Merkezi Kuvvetler Komutan Yard›mc›s› Lance Smith bu tarihte Ankara’ya geldi. Daha öncesinden bas›na yans›yan bilgilere göre ABD Merkezi Kuvvetler Komutan› John Abizaid de bu ziyarette yer alacakt›. Ancak kendisi Katrina kas›rgas›n›n ard›ndan sular alt›nda kalan New Orleans’a “yard›m” görevini yerine getirmek için ülkesinde kalmaya karar verince(!) yard›mc›s›n› Türkiye’ye gönderdi. Bu “anlaml›” ziyaretin bas›na yans›d›¤› kadar› ile gündemleri; ABD’li generallere Türkiye’nin Irak’ta yaflanan son olaylara bak›fl›n›n anlat›lmas›, PKK’nin son eylemleri ve Irak’taki varl›¤› ve “Terörle Mücadele”nin uluslararas› boyutu oldu. Ayr›ca ABD’li generaller NATO’nun yeniden yap›lanmas› kapsam›nda kurulan Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezi’ne kat›l›m belgesini imzalad›. Dedi¤imiz gibi bunlar bu ziyaretlerin bas›na yans›yan, yans›t›lmak istenen bafll›klar›. ‹flin perde arkas›nda çok daha ayr›nt›l› sald›r› planlar›n›n ve bu planlar dahilinde Türkiye’ye verilen yeni görevlerin, biçilen yeni rollerin oldu¤unu tahmin etmek zor de¤il. Bu ziyaretin Türkiye’de yaflanan geliflmeler bir yana, Türk hakim s›n›flar›n›n ABD’den “PKK için operasyon talep etti¤i” ve iflgalci ABD’nin Telafer’e yönelik giriflti¤i katliam sald›r›s›n›n oldu¤u bir dönemde olmas› da de¤erlendirmelerde yer almas› gereken bir

geliflme. Bu “tesadüf” ABD’den operasyon talebinde bulunan D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül taraf›ndan da “Nas›l Telafer’de silahl› direnifller var diye operasyonlar yap›labiliyorsa, baflka teröristlerin bulundu¤u yerlerde de operasyonlar›n yap›lmas› gerekir. Bu bizim beklentimizdir” sözleri ile dile getirildi. Ancak Türk hakim s›n›flar›n›n bu “talebine” karfl›l›k ABD’nin “Bu adamlar› dikkatle izliyoruz, elimizdeki istihbarat› Türkiye ve Irak ile paylafl›yoruz. Ama flimdi Irak’ta elimiz dolu” cevab› ABD’nin soruna yaklafl›m›n› ve vermeye çal›flt›¤› mesajlar› ortaya sermektedir. Yine bu geliflmelerle beraber ‹ncirlik Üssü’nden sürekli asker rotasyonu yap›ld›¤› ve “bilinmeyen bir fleyler”in tafl›nd›¤› bas›na yans›yan önemli haberler aras›nda. ABD’nin 50 y›l› aflk›nd›r tepe tepe kulland›¤› ‹ncirlik Üssü’nün bu flekilde kullan›m›n›n geniflletilmesi elbette ki yap›lan bu diplomatik görüflmelerin bafll›ca konular›ndan birini oluflturuyor. Gündeme oturan di¤er bir ziyaret ise Türk Silahl› Kuvvetleri’nin üst düzey komutanlar›n›n “halkla kucaklaflma” fliar› ile Türkiye Kürdistan›’na yönelik gerçeklefltirdikleri seferler oldu. Genelkurmay Baflkan› Hilmi Özkök, Kara Kuvvetleri Komutan› Orgeneral Yaflar Büyükan›t, Jandarma Genel Komutan› Fevzi Türkeri gibi isimlerin de aralar›nda bulundu¤u ziyaretçiler, Erzincan, Erzurum, Van ve Elaz›¤’› ziyaret ederek halka “terörist”leri flikayet etti, halk› “terörist”lerden ay›rd›klar›n›n mesaj›n› verdi ve “gönlümüz hep Anadolu insan› ile doludur” dediler. Geçti¤imiz haftalarda oldukça sert aç›klamalar› ile gündeme gelen Öz-

31 kök’ün görece daha “yumuflak” aç›klamalar yapt›¤› ziyaretleri, yine geçti¤imiz haftalarda gerçekleflen Baflbakan’›n baz› “ayd›n”larla yapt›¤› görüflme ve Diyarbak›r ziyaretini, PKK’nin eylemsizlik karar› ile birlikte de¤erlendirmek en do¤ru yaklafl›m olacakt›r. Ülkemizde yaflanan son geliflmeleri kastederek “Bu nahofl geliflmeler karfl›s›nda hepimiz üzüntü duyuyoruz. Bunu yapanlar hiçbir flekilde Türk ulusunu da, bir flehri de, kiflileri de temsil etmiyor. Halk›n huzurunu kaç›rmak isteyenlerin halk› sevdi¤ini söylemeleri tamamen hayal mahsulüdür” diyen Özkök’ün aç›klamalar›nda veya devletin bu “halkla kucaklaflma” maskaral›¤›nda bir farkl›l›k yok asl›nda. Bu gerçe¤i görmek için Baflbakan’›n geçti¤imiz haftalarda yapt›¤› Diyarbak›r ziyaretinde sarfetti¤i “Kürt sorunu demokratikleflme sorunudur” sözlerinin ard›ndan yaflanan geliflmelere flöyle bir göz atmak yeterlidir. Özellikle Türkiye Kürdistan›’nda operasyonlar artarak devam etmekte, birçok ilde yap›lan operasyonlarda DEHAP il ve ilçe yöneticileri gözalt›na al›narak tutuklanmakta, egemenlerin emperyalist efendilerinden feyiz alarak haz›rlad›klar› yasalar daha resmileflmeden hayata geçirilmekte, en demokratik eylemlere dahi sald›r›lmakta, insanlar sokak ortas›nda silahla katledilmekte, ›rkç›floven sald›r› dalgas› bizzat devlet eli ile örgütlenmekte ve gelifltirilmektedir. Ancak tüm bunlar karfl›s›nda halen daha fazla taviz verilmesi gerekti¤ini savunanlar da yok de¤il. Örne¤in ÖDP Genel Baflkan› Hayri Kozano¤lu, “Bir ayl›k sürenin kal›c› çözüm do¤rultusunda ad›mlar atmaya yeterli olmad›¤› çok aç›k görülmüfltür. PKK eylemsizlik karar›n› süresiz uzatmal›, gelinen aflamada sorunun çözümü için gerekli taleplerin politik mücadeleyle elde edilebilece¤ini görmelidir” diyerek reformistlerin süreçteki politikalar›n›, silahl› mücadeleye olan düflmanl›klar›n› gözler

önüne sermektedir. Haz›rlanan Terörle Mücadele Yasas› da bu sald›r› dalgas›n›n içinde önemli bir yerde durmaktad›r. 12 Eylül Askeri Faflist Darbesi’nin 25. y›l›nda bu yasa ve daha birçok uygulama ile 12 Eylül’ün ölmeyen ruhunun bugün bütün Türkiye’de kol gezdi¤ini söylemek yanl›fl olmaz. Çünkü daha önceki yaz›lar›m›zda da de¤indi¤imiz gibi bu yasa birçok maddesi ile 12 Eylül koflullar›n› aratmayacak durumda. Örne¤in Terörle Mücadele Kanunu’yla “güvenlik nedeniyle sürgün etme yetkisi”nin yasallaflaca¤› bas›nda yer al›yor. Bu, sürgünlerin, zorla göç ettirme politikas›n›n art›k yasalarda da yer alarak çok daha rahat hale getirilmesinden baflka bir anlam ifade etmiyor. Zaten devlet yetkililerin yapt›klar› aç›klamalar da, son süreçte yaflanan sald›r›lar›n artaca¤›na yönelik veriler sunuyor. Kanal D’de bir aç›klama yapan Baflbakan’›n “Olaylar karfl›s›nda güvenlik güçlerimizle hükümet olarak sakin kalmam›z mümkün de¤il. Operasyon yap›lmas› gereken zamanda yap›l›r. Eylemler bu flekilde devam etti¤i sürece tabi ki güvenlik güçleri dozunu ona göre ayarlayacakt›r” ve yine Erdo¤an’›n “Bu iflin bir bedeli olacakt›r. Ama biz bu bedeli yerinde, zaman›nda, olmas› gerekti¤i flekilde öderiz de, ödetiriz de” sözleri aç›k bir tehdit içermektedir. Devletin bu aç›klamalar›na ve son dönem yaflanan sald›r›lara bakt›¤›m›zda sürecin egemenler cephesinden nas›l iflletildi¤inin ve bundan sonra nas›l iflletilece¤inin de özünü yakalamak mümkün. Özellikle bizzat devlet ile gelifltirilen ›rkç› sald›r›lar karfl›s›nda genifl birliktelikler yakalamak ve karfl› duruflu bu flekilde örmek önemlidir. Birçok ilde çeflitli devrimci çevreler ile ortak yap›lan etkinlikler, bundan sonra Kürt halk›na destek için örgütlenecek legal, illegal eylemler, Terörle Mücadele Yasas› ile ilgili vb. konular›n gündemlefltirilmesi sürece müdahalenin ana noktalar›d›r.

Coca-Cola içme, zulme ortak olma! Coca Cola’n›n nakliyat iflini yapan 110 iflçi örgütlendikten k›sa bir süre sonra sendikal› olduklar› için ifllerinden at›lm›fllard›. 3 ay› aflk›n bir süredir ifllerine sendikal› olarak geri dönmek için yapt›klar› direnifle demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, devrimciler ve s›n›f dostlar› da destek vererek Coca Cola iflçisiyle dayan›flmay› büyütüyor. ‹flçiler Coca Cola’n›n emek düflman› yüzünü teflhir eden bir dizi eylem yapm›fl ve Coca Cola içmeme kampanyas› bafllatm›flt›. Bafllat›lan kampanyay› da-

ha genifl kesimlere duyurmak ve Coca Cola iflçisinin hakl› ve kararl› direnifline destek olmak için ESP, BDSP, Devrimci Hareket, DHP, EHP, HKP, HKM, TKP, Kald›raç ve Al›nteri 10 Eylül tarihinde Taksim Tramvay Dura¤›’nda bir eylem yapt›lar. “At›lan iflçiler geri al›ns›n”, “Coca Cola içme, zulme ortak olma”, “Kahrolsun ABD emperyalizmi” vb. dövizler açarak kanl› Coca Cola’y› içmeme ça¤r›s› yapan kitle “Sömürünün simgesi cola fliflesi”, “Direniflin simgesi Cola

iflçisi”, “Yaflas›n Coca Cola direniflimiz” sloganlar›yla Coca Cola’n›n iflçi ve sendika düflman› uygulamalar›n› protesto etti. Aç›klamay› okuyan Ülkü Gündo¤du, anayasal haklar›n› kullanarak sendikaya üye olduklar› için iflten at›lan 110 iflçinin direnifline destek verdiklerini söyledi. Direniflleri boyunca ço¤u kez polisin gazl› coplu sald›r›s›na maruz kalan Coca Cola iflçilerinin emperyalizmin simgelerinden biri olan Coca Cola’ya karfl› sürdürdükleri mücadelenin karar-

l›l›kla, sonuca ulaflana dek sürece¤ini belirten Gündo¤du “Coca Cola’y› boykot kampanyas› devam ediyor. Biz bu kampanyay› destekledi¤imizi duyuruyoruz. ‹çinde Kolombiyal› sendikac›lar›n, Filistinli, Irakl› çocuklar›n kan› bulunan Coca Cola’y› içmeyece¤imizi ve içirtmeyece¤imizi duyuruyoruz. Coca Cola patronlar› derhal yasalara riayet etmeli ve at›lan iflçiler geri al›nmal›d›r” dedi. Aç›klama sonras› kitle yere Coca Cola dökerek, sloganlarla alandan ayr›ld›. (H. Merkezi)


31

31

23 Eylül-6 Ekim 2005

Biraz daha özele inerek geçti¤imiz görünen gerçek fludur; yap›lan hafta kamuoyunu meflgul eden TÜP- özellefltirmeler sonucunda her RAfi’›n özellefltirmesine gelirsek; Koç dört iflçiden birisi iflsiz kalm›flt›r. Türkiye’de komprador burjuvazinin en 1990 y›l›nda K‹T’lerde çal›flan palazlanm›fl kesimlerinden birini temsil say›s› yaklafl›k 640 bin iken, ederken, Shell ise dünyan›n en büyük 2001 y›l› itibari ile ayn› kurumpetrol devlerinden biri. Ayr›ca TÜPRAfi larda çal›flanlar›n›n yaklafl›k 390 Türkiye yüzde 69’luk pay› ile ülkemizin bine düfltü¤ü göz önüne al›nd›lideri durumundad›r. ¤›nda özellefltirmenin boyutu Di¤er tüm kurumlar›n özellefltirilme- daha iyi anlafl›lm›fl olur. sinde oldu¤u gibi TÜPRAfi’ta da talip Yine bugün aç›s›ndan çeflitli al›c› firmalar›n as›l niyeti, kendi üretti¤i araflt›rmalar ve egemenler cepürünleri ithal edip TÜPRAfi’›n a¤› yar- hesinden yap›lan aç›klamalar d›m›yla ürünlerini ülkemizde rahatl›kla incelendi¤inde, toplam 39 pazarlamakt›r. K‹T’in 15’inin, K‹T’lerin 77 iflRakamlarla özellefltirme gerçe¤i (Tablo 1) Özellefltirilen H›zla iflsizlefltirme, sendikas›zlaflt›rma, Y›l Kurum ad› uzun ve yo¤un çal›flmalarla özdefl olan özellefl- -Sümer Holding ‹flletmeleri (14 ‹flletme toplam›) 1996-1998 tirmelerin yaratt›¤› ifl- -Çimento Fabrikalar› (24 Fabrika toplam›) …… sizli¤in boyutunu anla2001 mak için afla¤›daki tab- -‹skenderun Demir Çelik loyu incelemek yeterli- -KARDEM‹R 1995 dir. (Tablo 1) 2000 -SEKA Bolu ‹flletmesi Bu tablo bir bütün 2000 olarak okundu¤unda -POAfi

Erdemir iflçisi yol kesti

Erdemir’in sat›fl›n› engellemek amac›yla Ere¤li’de bafllat›lan eylemler sürüyor. Erdemir iflçilerinin “sat›fla karfl›” 11 Eylül’de yapt›¤› yürüyüfl de oldukça kitleseldi. Halk›n da destek verdi¤i Erdemir iflçilerinin yürüyüflünde ayr›ca, mahkeme kurulmas› karar› da al›nd›. AKP hükümetinin protesto edildi¤i yürüyüflte iflçiler, “Erdemir’e uzanan eller k›r›ls›n”, “Vur vur inlesin, hükümet dinlesin”, “Ampuller sönecek, hükümet gidecek”gibi sloganlar att›. * 15 Eylül’de Ere¤li Demir Çelik Fabrikalar›’n› incelemek üzere Corus’tan gelen on yetkilinin fabrika sahas›nda yapmak istedikleri gezi ise, iflçiler taraf›ndan engellendi. Türk Metal Sendikas› Genel Baflkan Yard›mc›s› Mahmut Tafldemir, firma yetkililerinin, z›rhl› araçlarla Erdemir sahas›n› gezdiklerini ve üretim birimlerine al›nma-

d›klar›n› söyledi. * Erdemir iflçileri ayr›ca, ‹stanbul-Ankara TEM Otoyolu’nu Bolu Da¤› kesiminde, iki fleritli olarak trafi¤e kapad›lar. Yaklafl›k 1000 kifliden oluflan ve slogan atan iflçiler, Bolu da¤› kesiminde yolu iki fleritli olarak trafi¤e kapad›lar. ‹stanbul-Ankara yolunun Bolu Da¤› kesiminde 5 km’lik araç kuyru¤u olufltu¤u ö¤renildi. Yaklafl›k 2 saat süren eylemin ard›ndan yol ‹stanbul yönüne de trafi¤e aç›ld›. ‹flçiler, eylemlerine son verdikten sonra uzun bir araç konvoyuyla geri döndü. (H. Merkezi)

‹flçilerin birli¤ini zedeleyen engel: ‹flsizleflme korkusu Ancak yukar›da açmaya çal›flt›¤›m›z konular› tek yanl› de¤erlendirerek özellefltirmenin tek bafl›na basit bir iflsizlefltirme oldu¤unu düflünmek yanl›flt›r. ‹flsizlik ve buna ba¤l› olarak ortaya ç›iflletmelerde iflsizleflme düzeyi kanlar sadece özellefltirme politikas›n›n soÇal›flan say›s› Çal›flan say›s› Y›l nuçlar›d›r. Özellefltir2.760 2001 4.807 menin temel hedefi emekçiler üzerinde ifl1.335 2003 6.737 sizlik korkusu yarata7.767 2003 8.220 rak iflçi s›n›f›n› birbirine düflman etme, 3.919 2002 5.417 kimliksizlefltirme, 71 2003 247 karaktersizlefltirme ve 1.029 2002 3.822 yabanc›laflt›rmad›r.

Tüprafl iflçisi Ankara’da

4Rafinerilerin bulundu¤u tüm yerlere kurulan Memleket Nöbeti çad›rlar›n›n kald›r›lmas› dolay›s›yla 12 Eylül günü yap›lan eylem, akflam saatlerinde sona erdi. Petrol-‹fl Sendikas›’na üye 08-16 vardiyas›ndan ç›kan PETK‹M ve TÜPRAfi iflçileri servis araçlar›yla Petrol-‹fl binas› önünde toplanarak yürüyüfle geçti. ‹flçiler yürüyüflün sonunda Demokrasi Meydan›’ndaki Memleket Çad›r› etraf›nda topland›. Petrol-‹fl binas›ndan Demokrasi Meydan›’na kadar yürüyen iflçiler yol boyunca

“Gün gelecek devran dönecek AKP millete hesap verecek”, “Suskun Türk-‹fl istemiyoruz”, “As›l kavga flimdi bafll›yor” fleklinde sloganlar att›lar. Aç›klaman›n ard›ndan Memleket Nöbeti Çad›r› iflçiler taraf›ndan kald›r›ld›. * 12 Eylül gecesi TÜPRAfi’ta 1 ve 4 numaral› vardiyalar›nda çal›flan yaklafl›k 500 iflçi otobüslerle Ankara’ya hareket etti. Sabah da Tüprafl ve Petkim’de çal›flan iflçiler iflyeri kap›lar›nda toplanarak iflbafl› yapmad›lar. Petkim B kap›s›nda toplanan iflçilere hitaben bir konuflma yapan Petrol-‹fl Sendikas› Alia¤a fiubesi Mali Sekreteri Mehmet Salih Ayd›n, “Üzerinden 25 y›l geçmesine ra¤men izleri hâlâ silinemeyen 12 Eylül zihniyeti tarih olarak bugün ne yaz›k ki Tüprafl’›n sat›fl›yla gündemde” dedi. (Ankara)

“Tüprafl’›n özellefltirilmesine hay›r!”

Liman iflçisi ifl b›rakt›

Liman iflçileri, limanlar›n özellefltirmesini protesto ederek Mersin, ‹zmir ve ‹skenderun’da 12 Eylül tarihinde ifl b›rakt›. Mersin Liman›’n›n özellefltirme kapsam›na al›nmas›n›, “‹flyerini terk etmeme” eylemiyle protesto eden liman iflçileri, 11 Eylül’den itibaren bu eylemi 1 günlük ifl b›rakma eylemine çevirdi.

letmesinin 67’sinin özellefltirme kapsam›na al›nd›¤› görülmektedir. Bu iflletmelerde istihdam edilenlerin yaklafl›k yar›s›na denk gelen 175 bin çal›flan ise özellefltirme kapsam›ndad›r, yani daha aç›k bir ifade ile potansiyel iflsiz olarak görünmektedir ve her an kap› önüne konulmakla karfl› karfl›yad›r.

Gece yar›s› ifl b›rakan iflçiler, sabah saatlerinde Mersin Liman› A Kap›s› önünde bir araya geldi. Liman önünde toplanan yaklafl›k 300 iflçi, liman kime verilirse verilsin mahkeme sonuçlanana kadar iflyeri terk etmeme eylemini sürdüreceklerini ifade ettiler. Özellefltirme kapsam›nda ‹zmir ve ‹skenderun limanlar›nda çal›flan iflçilerde 8 saat süreyle ifl b›rakt›. (Mersin)

Çevre illerden Ankara’ya gelen Petrol-‹fl üyesi yaklafl›k 1000 kifli, TÜPRAfi ihalesi nedeniyle Özellefltirme ‹daresi önünde eylem yapt›. ‹flçiler “Ölmek var, dönmek yok” slogan›n› atarak TÜPRAfi’›n özellefltirilmesini protesto etti.

Kocaeli’de D-100 Karayolu önünde toplanan Petrol-‹fl Sendikas› üyeleri yolu k›sa süreli trafi¤e kapatarak, buradan Kocaeli Büyükflehir Belediyesi önünde kurulan nöbet çad›r›na kadar yürüdü. TÜPRAfi’›n sat›l›fl›n› protesto eden emekçiler, “Türkiye uyuma TÜPRAfi’a sahip ç›k” fleklinde slogan att›. (Ankara)


ÖZGÜR GELECEK YOLUNDA

işçi-köylü B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Numan BOZER Bask›: Gün Matbaac›l›k Beflyol Mah. Telsizler Mevkii Akasya Sk. No:23/A K.Çekmece/‹stanbul Tel: 0212 426 63 30-580 63 80 Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com @mail: umutyayimcilik@ttnet.net.tr

sermayeye

Özellefltirme;

yoksullara

BÜROLAR ➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: TUNA CAD. ÇANAKÇI ‹fiHANI NO:11 KAT:3 DA‹RE:32 ÇANKAYA TEL: (0312) 432 23 01 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: 856 SOKAK, NO:48/203 KEMERALTI KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0536 697 94 19 ➧ BURSA: SELÇUK HATUN MAH. ÜNLÜ CAD. SÖNMEZ ‹fi SARAYI KAT: 2 NO: 185 HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 613 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 597 69 84 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

daha fazla

1980 sonras› Özal dönemiyle birlikte h›z kazanan neo-liberal politikalar›n günümüzde yayg›n bir uygulamas›n› oluflturan özellefltirme çal›flmalar› sonucunda devletin “kambur” olarak nitelendirdi¤i ancak gerçekte ülke ekonomisindeki yeri oldukça önemli olan kurumlar bir bir sermayeye peflkefl çekiyor. Özellikle a¤›r sanayi, petro-kimya gibi alanlarda yap›lan özellefltirmelerle hem d›fla ba¤›ml›l›k art›r›l›yor, hem de binlerce kiflinin iflsizli¤e itilerek, yoksullu¤un derinlefltirilmesine hizmet ediyor.

TÜPRAfi’IN KISA TAR‹HÇES‹ Tüprafl’›n temelleri, 44 y›l önce Türkiye Petrolleri Anonim Ortakl›¤› (TPAO) ile Amerikal› akaryak›t da¤›t›m flirketi Caltex ortakl›¤› ile at›lm›flt›. ‹zmit, Tütünçiftlik’te ‹stanbul Petrol Rafinerisi (‹prafl) ad›yla kurulan flirketin, yüzde 51 hissesi TPAO’ya, kalan yüzde 49’u da Amerikal› Coltex’ e aitti. ABD’li ortak, kurulufl anlaflmas›ndaki gibi 10 y›l sonra ortakl›ktan ayr›ld›. Pay›, TPAO taraf›ndan sat›n al›nd› ve böylece ‹prafl, tümüyle ulusal bir kurulufl haline geldi. 1983’te ‹prafl’›n ana sözleflmesi Tüprafl ana sözleflmesine dönüfltürüldü. O tarihe kadar TPAO’ya ba¤l› olarak faaliyet yürüten ‹zmir ve Batman rafinerileri ile yap›m› devam eden K›r›kkale Rafinerisi de Tüprafl’a devredildi. Türkiye’nin en büyük flirketi Türkiye’nin en büyük 500 flirketi s›ralamas›nda her zaman ilk s›rada yer alan Tüprafl, 2005 y›l›n›n ilk yar›s›nda beklentilerin üzerinde net bir kâr sa¤lad›. Geçen y›l›n ayn› dönemine göre flirketin cirosu yüzde otuz üç, net sat›fllar› yüzde otuz sekiz, net kârl›l›¤› ise yüzde 61 oran›nda artt›. Y›l›n ilk yar›s›n› 293,2 milyon YTL net kârla kapatt›. Tüprafl’›n y›l›n ilk alt› ay›nda iflledi¤i ham petrol miktar› ise geçen y›l›n ayn› dönemine göre yüzde 8.6 artarak, 10.6 milyon tondan 11.5 milyon tona ç›kt›. Özellefltirme sald›r›lar› tüm h›z›yla sürerken emekçilerde tepkilerini sokaklarda ortaya koymaya devam ediyor. Özellefltirmeden kaynakl› artacak iflsizlik ve yoksullaflma önümüzdeki dönem yaflanacak en yak›c› sorunlar›n bafl›nda gelecek gibi görünüyor. ‹flsizlik, bir veba hastas›n›n ölümü gibi iflçi s›n›f›n›n üzerine çökerken ve iflsizler ordusunun say›s› her geçen gün biraz daha artarken, özellefltirmeyi basit olarak kamu yat›r›mlar›n›n özel sektöre devir ifllemi olarak alg›lamak ya da “yabanc› sermaye olmad›k-

tan sonra sorun yokmufl” gibi göstererek bir anlamda egemenlerin ekme¤ine ya¤ sürmek do¤ru de¤ildir. Özellefltirme, etkisi ve sonuçlar› itibari önemli bir y›k›m harekat›n›n yine en önemli ad›mlar›ndan birisidir. K›sacas› özellefltirme politikas›n›n yarataca¤› y›k›m, görünenden daha büyük ve daha etkileyicidir. Ve bu y›k›m harekat›n›n en önemli sonuçlar›ndan birisi de iflsizliktir. Özellefltirme eflittir, iflsizlik ve yoksulluk Daha önceki yaz›lar›m›zda da s›kça vurgusunu yapt›¤›m›z gibi özellefltirme sald›r›s›n›n en önemli sonuçlar›ndan biri iflsizlik sorunudur. Ki bu, sonuçta ülkemizin bugünkü gerçekli¤i düflünüldü¤ünde oldukça önemli bir sonuçtur. ‹flsizlik sorunu, bugün “yak›c› bir sorun” olarak egemenlerin gündemindeymifl gibi gösterilmeye çal›fl›lsa da bu, gerçe¤i yans›tmayan bir durumdur. Çünkü egemenlerin iflsizlikten kaynaklanan bir s›k›nt›lar› yoktur. Tam aksine onlar için iflsizlik ifltahlar›n› kabartan, sömürünün olanaklar›n› art›ran bir geliflmedir ve bir yandan iflçileri di¤er yandan da iflsizleri kontrol alt›na alman›n önemli bir arac›d›r. Bu aç›lardan bak›ld›¤›nda egemenlerin güya iflsizlik oran›n› düflürmek için

yapt›klar›n› iddia ettikleri icraatlar, tiyatro sahnesindeki bir oyun olmaktan öteye gitmemektedir. K›sacas› egemen s›n›flar›n ezen ve ezilenleri kastederek s›kça dile getirdikleri “hepimiz ayn› gemideyiz” söylemi basit bir ikiyüzlülükten baflka bir fley de¤ildir. Sonuçta yedek iflgücünü oluflturan iflsizler ordusu eninde sonunda egemenler için önemli olan rekabeti ortaya ç›karmaktad›r. Ücretleri bask›land›rmak, iflçileri ve iflsizleri kontrol alt›nda tutmak, iflçi ve iflsizler aras›nda y›k›c› bir rekabet yaratmak için emperyalist-kapitalist sistemin her zaman iflsizler ordusuna ihtiyac› vard›r. Çünkü, iflsiz ile iflçi aras›ndaki rekabet ve yine iflsiz ile iflsiz aras›ndaki rekabet egemenlerin elinde önemli silaht›r ve iflsizler, egemenlerin gereksinimlerini karfl›lamak üzere, daima sömürülmeye haz›r bir insan kitlesini oluflturur. Özellefltirmeler birbirini etkiliyor Yukar›da özellefltirme basit bir devir teslim ifli de¤ildir dedik. Öyle ki özellefltirmenin hem üretimde bulundu¤u sektör aç›s›ndan hem de çal›flanlar› ve onlar›n yak›nlar› aç›s›ndan oldukça önemli etkileri ve sonuçlar› vard›r. Örne¤in Et ve Bal›k Kurumu (EBK) özellefltirilerek sadece devlet et, süt, pey-

nir üretiminden vazgeçirilmemifltir. Bunun yan›nda tar›m ve hayvanc›l›k politikalar›n›n belirlenmesinde özel sektör tek yetkili k›l›nm›flt›r. Yani EBK’n›n özellefltirilmesi ile tar›m ve hayvanc›l›k politikalar›n›n belirlenmesi özel kesime devredilmifltir. TEKEL’de de ayn› durum söz konusudur. TEKEL’in özellefltirilmesi ile birlikte art›k tütün üretimi politikas›n› özel sektör belirleyecektir. Say›lar› on binlere varan tütün üreticisi ise özel sektörün insaf›na terk edilmifl olacakt›r. Bu gerçeklik neredeyse bugün özellefltirilen veya özellefltirme kapsam›nda olan tüm kurumlar için geçerlidir. Özellefltirmede flimdilik son hamle; Tüprafl Koç-Shell’e sat›ld›! Tüprafl’›n yüzde 51’inin özellefltirilmesi ihalesini, 4 milyar 140 milyon dolar teklif eden Koç-Shell Ortak Giriflim Grubu (OGG) kazand›. 12 Eylül tarihinde sonuçlanan ihale sonras› iflçiler ve emekçiler birçok eylem yapt›. Genel olarak de¤erlendirdi¤imizde TÜPRAfi’›n özellefltirilmesi ile kaybedenin sadece bu kurumda çal›flan iflçiler olmad›¤›n›n, ayn› zamanda tüm toplumun bu sald›r›lardan etkilenece¤inin alt›n› yukar›da çizmeye çal›flm›flt›k. Devam› sayfa 31’de


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.